Professional Documents
Culture Documents
Gumushane Yoresindeki Bazi Geleneksel Gi
Gumushane Yoresindeki Bazi Geleneksel Gi
Gumushane Yoresindeki Bazi Geleneksel Gi
Yılında
Gümüşhane Tarihi Ve
Ekonomisi Sempozyumu
BİLİM KURULU
Prof. Dr. İhsan Günaydın, Gümüşhane Üniversitesi
Prof. Dr. Ali Akyıldız, Marmara Üniversitesi
Prof. Dr. Alparslan Ceylan, Atatürk Üniversitesi
Prof. Dr. Feridun Emecen, İstanbul Üniversitesi
Prof. Dr. Cemal İbiş, Marmara Üniversitesi
Prof. Dr. Nedim İpek, 19 Mayıs Üniversitesi
Prof. Dr. Mehmet İpşirli, Fatih Üniversitesi
Prof. Dr. Ahmet Şahinöz, Hacettepe Üniversitesi
Prof. Dr. Ömer Torlak, Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Prof. Dr. M. Alaaddin Yalçınkaya, Karadeniz Teknik Üniversitesi
Prof. Dr. Fethi Gedikli, Marmara Üniversitesi
Doç. Dr. Haydar Akyazı, Karadeniz Teknik Üniversitesi
Doç. Dr. Necmettin Alkan, Karadeniz Teknik Üniversitesi
Doç. Dr. Ramazan Gökbunar, Celal Bayar Üniversitesi
Doç. Dr. Osman Köse, Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Doç. Dr. Ganite Kurt, Gazi Üniversitesi
Doç. Dr. İsa Sağbaş, Afyon Kocatepe Üniversitesi
Doç. Dr. Fatih Savaşan, Sakarya Üniversitesi
Doç. Dr. Güven Sayılgan, Ankara Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Ekrem Cengiz, Gümüşhane Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Bayram Nazır, Gümüşhane Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Selahattin Tozlu, Atatürk Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Hilmi Erdoğan Yayla, Gümüşhane Üniversitesi
Coşkun ERÜZ,
Güler ERÜZ,
Raif KANDEMĠR
Güngör ÜÇÜNCÜOĞLU
Bayram ÜRKEK
Mustafa YILDIRIM
Bilge BAHAR
Bülent DOĞRU
Güler ERÜZ
Sedat TÜRKMEN
Leyla DEMĠRKIR
Coşkun ERÜZ
Enver AKARYALI
Yılmaz DEMĠR
Ġbrahim AKPINAR
Ġbrahim AKPINAR
Gümüşhane’de organik tarımın mevcut durumu ve potansiyeli 78
Halil YOLCU
Vecihi AKSAKAL
Canan SANCAR
Ġbrahim ASRĠ
Özşen ÇORUMLUOĞLU
Ġbrahim KALAYCI
Temel BAYRAK
Ġsmet TÜRKMEN
Raif KANDEMĠR
Ali VAN
Mutlu GÜRLER
Coşkun ERÜZ
Gümüşhane ilinden diğer illere göçlerin azaltılması için alternatif bir çözüm 131
önerisi
Recep YURT
Ġ. AKPINAR
Y. DEMĠR
E. AKARYALI
L. KOCAGÜLLE
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Özet
Antik çağlardan bugüne yerleĢim yeri olan GümüĢhane ve Kurum Vadisi, bölgeden
geçen Ksenofon döneminden (M.Ö.398), Bizans‟a ve Osmanlı‟dan Cumhuriyetin
kuruluĢuna kadar önemli bir gecit, ticaret, sığınma ve yerleĢim yeri olmuĢtur.
YerleĢimlerin ve yaĢayan halkların tarihsel geliĢimi irdelendiğinde, bölgenin sürekli
geliĢen, göç alan ve göç veren, özel imtiyazlara sahip bir bölge olduğu görülür. Bölgenin
halklarına ve yerleĢimlerine iliĢkin nüfus kayıtları, hikaye ve makaleler irdelendiğinde
Kurum yerleĢimlerinden kaynaklarda adı geçen ilk yerleĢim yeri; MS 530-550 de bölgeyi
ele geçiren Doğu Roma imparatoru Justinyen in bir garnizon oluĢturduğu Mohara (Krom
Yayla) ve kilise inĢa ettirdiği ġamanliniki (Kurum merkeze bağlı ġamanlı; Yağlıdere
Köyü, Bulutyayla mahallesi) yerleĢimi olmuĢtur. Bölge tarihsel süreçte, ekonomik,
iklimsel ve savaĢ vb etkilerle sürekli olarak demografik değiĢimler göstermiĢtir.
GiriĢ
GümüĢhane ve Kurum Vadisi (ġekil 1) dağlık, akarsuların kestiği vadilerden oluĢan
ve 1000-3081m arasında yüksekliklere sahip, Karadeniz iklimi ile Karasal iklimin geçiĢ
zonunu oluĢturan, yazları sıcak ve kurak, kıĢları soğuk ve yağıĢlı geçen bir coğrafik
yapıya sahiptir. Dağlık coğrafya bünyesinde bol miktarda maden rezervi barındırmaktadır.
ÇalıĢma sahasının üst kotları olan Kurum (Bulutyayla) ve Ġmera (Olucak) maden
sahalarındaki cevherleĢmeler; Cu (bakır), Pb (kurĢun), Zn (çinko), Au (altın) ve Ag
(gümüĢ) içermektedir. Bu cevherler, çalıĢma sahasında Eosen‟den sonra meydana gelen
büyük kırık hatları boyunca yüzeye çıkan çözeltiler tarafından oluĢturulmuĢtur. Özellikle
bazı maden yataklarında yoğun miktarlarda bulunan Au (altın) ve Ag (gümüĢ), bu
cevherler yataklarının Au ve Ag madenciliği için kullanılmasına yol açmıĢtır.
Bir coğrafyada madenlerin varlığı, tarihin en eski dönemlerinden itibaren bölge
refahını tetikleyici etken olmuĢtur. Toplumlar, çok yaygın kullanım alanına sahip yeraltı
zenginliklerini ele geçirmek için çok çaba sarf etmiĢ, savaĢlar yapmıĢ, stratejiler
geliĢtirmiĢlerdir. Osmanlı Devleti, uyguladığı geniĢleme politikası sayesinde, verimli
topraklar, stratejik noktalar ve ticari merkezlerle birlikte zengin maden sahalarını da
kontrol altına almanın yollarını aramıĢ ve bulmuĢlardır (Ġpekoğlu, 2007)
1
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
2
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
içersinde kayalık anlamında “Kromni” adını aldığı Ģeklindedir. Kromni adının Yunanca
Kremos=kaya, kayalık olarak ifade edilen kelimeden türemiĢ Krom olduğu ve bu ismin 19.
yüzyılda bölgedeki eğitimin ve edebi kullanımda Yunancanın etkisinin artmasına paralel
olarak, bölge Kromni, halkının ise Kromnaioi Ģeklinde, Yunanca adlandırılmaya
baĢlanmıĢtır Nakracas (2003), bölge ve Doğu Karadeniz yöresinin durumu ve nüfusu
hakkında bilgi veren “Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni” adlı çalıĢmasında bölgenin
adını “Korom” olarak vermektedir.
Günümüzde bölgede yaĢayan halk, bölgeyi Gorom olarak adlandırmaktadır. Yöre
sakinlerinin sözlü ifadesine göre; çıkarılan maden pasaları ve ergitme sonrası oluĢan
cürufların dereye karıĢarak derenin kurum (Türkçe; soba, ocak isi, Rumca; kurumi; ateĢ
dumanı, baca kurumu), yöre ağzıyla Gorom gibi, siyah renkte akmasına neden olduğu için
yerleĢim merkezi ve dereye bu adın verildiği söylenmektedir.
28 km. uzunluğundaki akarsu ve vadiye adını veren yerleĢim farklı kaynaklarda
Kurum, Gorom, Korom, Krom, Gurom, Kromni, Korum gibi çeĢitli adlarla anılmaktadır.
Bu çalıĢmada, M.S. 800‟den günümüze kadar kullanılan ve kaynaklarda da en fazla
rastlanılan adlandırma olan “Kurum” ismi çalıĢma alanının adlandırılmasında tercih edilen
ad olmuĢtur.
3
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
4
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Madenlerde çalıĢan usta, amele ve diğer iĢçilerin tamamı, vergiden muaf tutuldukları için,
Ģehrin imarı ve geliĢmesi hızlı olmuĢtur (Tozlu, 1998).
1583 yılında Torul kazasının Kurum denilen bölgesinde iĢletilen maden bulunduğu
ve bu madene giden yolların ve derbentlerin (geçitler) bozuk ve harap olduğu ve bu
nedenle yol ve geçitlerin tamiri için bölgedeki 3 köy (Kopuz, Yağlıdereye bağlı Soğuksu
mahallesi ya da Rosia, HaĢera) halkının yol ve geçitleri tamirle yükümlü kılındığı Bostan
(2002) tarafından tarihi kaynaklara dayalı olarak verilmiĢtir.
GümüĢhane‟de madencilikle ilgili altyapı mevcuttur. Çıkarılan gümüĢ ve altın
madenlerinden para kesilmek üzere, Canca‟da darphane de kurulmuĢtur. Üzerinde “Catha”
adı basılı olan Osmanlı paralarının kesildiği darphane, Evliya Çelebi‟nin belirttiğine göre,
Emin Mahallesi‟ndeydi. Bugün Hacıemin adıyla anılan bu yer, YeĢildere (eski adı HaĢara)
köyünün karĢısında ve Trabzon–GümüĢhane anayolunun üzerinde bulunmakta olup; Canca
Kalesi ve vadiye yakın bir mesafedir (Tozlu, 1998; Karanfil, 2005).
7. yüzyıl sonları ile 8. yüzyıl baĢlarında yöreye Müslüman Arapların akınları
ulaĢmıĢtır. ġehir, Müslümanlarla Bizanslılar arasında birkaç defa el değiĢtirmiĢtir. HarĢit
Vadisi ve bu arada Canca Kalesi (GümüĢhane), Selçukluların en erken ulaĢtığı yerler
arasındadır (BaĢkan, 1996; Anonim, 1990–2).
Yeniçağda (1453–1789); GümüĢhane‟de madenlerin en iĢlek olduğu dönem 17–18.
yüzyıllardır. Bu yüzyıllarda, GümüĢhane bir pazaryeri durumunda olmuĢtur. Suriye, Halep,
Bağdat ve baĢka ülkelerden gelen tüccarlar, halı, Ģal, ipekli kumaĢ ve hurma gibi Ģeyler
getirir, bu ürünleri altın ve gümüĢle değiĢtirirlerdi (San, 1990).
1647'de GümüĢhane'yi ziyaret eden Evliya Çelebi, seyahatnamesinde, “GümüĢhane
Ģehrinin gümüĢ damarları 7 kol kalınlığında damarlar olup, halkının gümüĢ iĢletmekle
görevli olduğunu bildirmekte ve bazısı çalıĢan, bazısı kapalı 70 maden ocağı olduğunu”
yazmaktadır (Atsız, 1971). Evliya Çelebi‟nin sözünü ettiği maden ocaklarından sekizinin
adı, 1877 Trabzon Salnamesi‟nin GümüĢhane Sancağı bölümünde yer almıĢ olup
bunlardan sadece Hazine ve Kırkpavli maden ocaklarının yerleri bilinmektedir (San, 1990;
Köse, 2001; URL- 4, 2007).
Trabzon‟dan Erzurum‟a ve GümüĢhane‟ye giden ticaret yolu üzerinde bulunan
Torul‟da, maden sanayi çok geliĢmiĢtir. Canca (GümüĢhane) madenleri, bu kazanın
sınırları içindedir. GümüĢhane madenleri, Trabzon Ģehri gelirleri içinde gösterilmiĢ
olmakla beraber, bu madenlerin Torul kazasına ait olduğu bilinmektedir. Canca madeni,
Osmanlı döneminde Sultan Selim Han zamanından itibaren iĢlenmeye baĢlanmıĢtır. Bu
madenlerde çıkarılan bakır Tophane-i Amire‟ye, gümüĢ de Darphane-i Amire‟ye
gönderiliyordu. Kalan madenler ise, memleket dıĢına gönderilmemek üzere Osmanlı
madenleri sınırları içinde sarf edilmekteydi (Bostan, 2002).
Tarih içinde birçok kez el değiĢtiren GümüĢhane‟ye, Trabzon Valisi ġehzade Selim,
1511 yılında bir savaĢ sonu girdiği zaman, burada ileri bir gümüĢ sanayi bulunuyordu (San,
1990). Maden ocakları IV. Murat zamanında (1623–1640) ise en canlı dönemini
yaĢamıĢtır. Bir ara kapanan ocaklar, 1839 yılında yayınlanan bir Hatt-ı Hümayun‟la tekrar
iĢletmeye açılmıĢtır. Ocaklar mülki amirin tayini, padiĢahın onayı ile atanan ve “Matah
Efendi” denilen kiĢilerce yönetilirdi (URL- 5, 2007).
5
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
6
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
7
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
8
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
9
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Müslüman Rum Toplam Hane Müslüm. Rum Toplam Hane Müslüm. Rum Toplam
1877 1934 1504 (509) 2844 (1425) 4348 (Emiroğlu, 1995) (hane sayısı)
10
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
11
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
GümüĢhane yöresinin sahip olduğu madenler nedeniyle üç bin yıl öncesinde de bilindiği
çeĢitli kaynaklarda belirtilmektedir (Altınay, 1989; San, 1990; Ceylan, 1996; Köse, 2001).
Özellikle 16. ve 17. yy.larda oldukça nitelikli bir örgütlenmeyle üretim yapan bu yöredeki
madenler, 18. yy.dan itibaren devlet gücünün zayıflamaya baĢlamasıyla birlikte, bölgede
maden eritmekte kullanılan yakacak temininde yaĢanan sorunlar, teknoloji yetersizliği,
zamanla ocakların zehirli, yanıcı gaz ve su ile dolmasına bağlı iĢletme güçlüğü vb. nedenlerle
önemini kaybetmeye baĢlamıĢtır. Bu durum, maden ocaklarında çalıĢan ve iĢsiz kalan yöre
halkının baĢta Diyarbakır-Ergani, Yozgat-Akdağ, Sivas olmak üzere Anadolu ve Kafkaslarda
iĢletilen diğer maden bölgelerine göç etmelerine neden olmuĢtur (Köse, 2001; Tozlu, 1998 ;
Altunbay, 2001).
Osmanlı idaresi tarafından, 16. yüzyıl ve sonrasında diğer bölgelerden ve vilayetlerden
göç ettirilerek ya da atanarak yerleĢtirilen Müslümanlar dıĢında, Kurum bölgesinde yaĢayan
halkın tamamına yakını (%70-80) Hıristiyan idi. 18. ve 19. yüzyıl boyunca yaĢanan göçlerle
nüfusu iyice azalan bölgede 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti ve Yunanistan arasında
yapılan anlaĢmaya dayalı zorunlu nüfus mübadelesi sonrasında, Kurum havzasında mevcut 1
nahiye ve 9 köyün tamamında tahmini olarak 100 haneden daha az, Müslüman Türk nüfus
kalmıĢ idi. Mübadele sonrası boĢaltılan köylerden, bu çalıĢmanın yürütüldüğü Kurum nahiye
merkezi ve çevresindeki mahalleler (ġamanlı, Gavalak) ve de Ġmera (Olucak) köyünün,
Nazırlar sülalesinin oluĢturduğu birkaç hanelik Müslüman nüfusun yaĢadığı Nazırlı Mahallesi
dıĢındaki tüm yerleĢimler tamamen boĢalmıĢtır. Bölgede yerleĢik Ortodoks Hıristiyan Rum
halkının tamamı milliyetlerine bakılmaksızın Yunanistan‟a göç ettirilmiĢtir.
Yapılan mübadele sonrasında ağırlıklı olarak Yunanistan‟ın Selanik bölgesine
gönderilen Rumların yerine Yunanistan‟dan Türkiye‟ye göç ettirilen Selanik Müslümanları
yerleĢtirilmiĢ, ancak gelen göçmenler bölgeyi beğenmeyerek, bina ve arazilerini GümüĢhane
ve Torul‟un zengin ailelerine satıp akrabalarının bulunduğu Samsun ve Eğe Bölgesine göç
etmiĢlerdir.
Bölgedeki eski Rum yerleĢimlerinin günümüzdeki mevcut sakinleri, yerli(eski)
Müslüman yerleĢimciler ve ev ve arazileri hazineden (Milli Emlak) yada kmahallelerin
tamanını alan zengin kiĢilerden satın almak sureti ile Kurum Vadisi köylerine yerleĢmiĢlerdir
(zengin kiĢiler Selanik göçmenlerinden mahalle olarak tüm ev ve arazilerini satın alan,
örneğin Ġmera‟yı satın alan GümüĢhaneli Ali Bey) Vadide eski (Ġstavri), Yağlıdere, Cebeli
(sadece Ayene mahallesi) ve Ġkisu (Harava)), GümüĢhane‟nin Merkez, Torul, Kürtün
köylerinde göçenler ve Trabzon‟un Maçka, Yomra ilçelerine bağlı köylerden göç ederek,
bölgeden satın aldıkları arazilere yerleĢenler yaĢamakta ve yeni yerleĢimcilerin pek çoğu
bölgeyi yazlık ya da yayla yerleĢimi olarak kullanmaktadır.
2000 yılı nüfus sayımına göre Kurum Vadisi köylerinin nüfusları; Ġkisu (Harava) 123
kiĢi, Cebeli (Baladan) 182 kiĢi, Atalar (Zimera) 348 kiĢi, UğurtaĢı (Ġstavri) 103 kiĢi, Yağlıdere
(eski Yağlıdere köyü ve Kurum Nahiyesi Merkez mahallelerinin tamamı) 450 kiĢi ve Olucak
(Ġmera) 82 kiĢi ( URL–8).
Antik çağdan 19. yüzyıla kadar önemli bir ticari yol geçidi ve maden sahası olan Kurum
bölgesi, 1600–1900 arasındaki dönemde 6000–25.000 nüfusu barındırırken bugün toplam
1288 kiĢilik, çoğunluğu yaĢlılardan oluĢan bir nüfusu barındırmakta ve halkının %90‟ı
geçimini bölge dıĢındaki ticari faaliyetleri ya da aldığı emekli maaĢından karĢılamaktadır.
Günümüzde mevcut nüfus her geçen gün azalmakta ve gelir getiren tek sektör olan tarım ve
hayvancılık tamamen bitme noktasındadır.
12
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Öneriler
Günümüzde GümüĢhane-Kurum Vadisi içerisinde, eski maden ocakları çevresinde,
nüfus mübadelesi ve sonrasında yaĢanan iç göçlerle terkedilmiĢ ya da eski önemini kaybetmiĢ
ancak yapısal ve mimari özelliklerini kısmen de olsa koruyan tarihi maden köyü
yerleĢmelerini barındırmaktadır. YerleĢme düzenleri, konutlar ve dini yapılar bölge halkının
18. ve 19. yüzyıldaki kültürel, sosyal ve ekonomik düzeylerinin izlerini günümüze taĢıyan
nitelikler sergilerler.
Önemli tarihi madenci yerleĢmelerin bulunduğu 28 km. uzunluğundaki Kurum Vadisi,
günümüzde daha çok Cebeli (Baladan) Köyü Karaca Mahallesi‟nde bulunan “Karaca
Mağarası” ile bilinmektedir. Ancak vadinin uç noktasında yer alan Olucak (Ġmera) Köy
yerleĢimi ve Manastırı da mimari ve tarihi özelikleri ile ilk bakıĢta dikkati çekmektedir. Vadi
içerisine yayılan kiliseler dıĢında doğal, kültürel ve mimari özellikleri ile ilgili kapsamlı bir
çalıĢma olmaması çeĢitli nedenlere bağlı olarak gün geçtikçe yok olan vadi içi kültürel
değerlerin en azından tespit edilerek belgelenmesini zorunlu kılmaktadır. Bölgede yalnızca
Olucak Merkez Mahalle 3. derece arkeolojik sit alanı kapsamına alınmasına karĢın benzer
nitelikler sergileyen vadi içi diğer yerleĢimlerde de benzer nitelikli koruma planları
oluĢturulmalıdır..
KAYNAKLAR
Altunbay, M., 1998. 15–18 yy. Arasında Osmanlı Devletinde Madenler ve Madencilik, Yüksek Lisans Tezi,
K.T.Ü., Sosyal Bilimler Enstitüsü, Trabzon.
Altunbay, M., 1999. 18.yy.ın Ġkinci Yarısında GümüĢhane ve Yöresinde Madencilik Faaliyetleri, Trabzon Tarihi
Sempozyumu, Kozan Ofset, Ankara. S 379–393
Altunbay, M., 2001. 1780 de Merkeze Gönderilen Bir Belgeye Göre GümüĢhane Yöresi Madenlerinin Durumu ve
Madenlerin Devletten Beklentileri ,Trabzon ve Çevresi Uluslararası Tarih- Dil- Edebiyat Sempozyumu, Mayıs,
Trabzon, 1cilt., s.279–283.
Altınay, A. R., 1989, Osmanlı Devrinde Türkiye Madenleri (967–1200), 2. Baskı, Enderun Kitapevi, Ġstanbul.
Andreadis, Y., 1999. Gizli Din TaĢıyanlar, 2.baskı, Belge Yayınları, Ġstanbul
Anonim, 1999. GümüĢhane Evleri: Cumhuriyetin 75. Yılında GümüĢhane, Express Ofset, Ġstanbul.
Aygün, N., 2005. 18. yüzyılda Trabzon‟da Ticaret, Serander Yayınevi, Trabzon.
Aytekin,Y., 1995. Maden Mühendisliğine GiriĢ, 9 Eylül Üniversitesi Müh. Fak.Basım Ünitesi, Ġzmir.
BaĢkan, A. R., 1996. Türkiye Diyanet Vakfı Ġslam Ansiklopedisi, Güzel Sanatlar Matbaası, Ġstanbul.
Bilgin M., 2002. Doğu Karadeniz, Tarih, Kültür, Ġnsan, Serander Yayınları, Eser Ofset, Trabzon.
Bostan, H..M., 2002. 15-16. Asırlarda Trabzon Sancağında Sosyal ve Ġktisadi Hayat, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara.
Bostan, H.M., 2005. 15–16. Asırlarda Trabzon ġehrinde Nüfus ve Ġskân Hareketleri, Trabzon Tarihi
Sempozyumu, Kozan Ofset, Ankara.s:167–177.
13
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Çiğdem, S.,2008. GümüĢhane Bölgesinin Tarih ve Arkeoloji AraĢtırmaları, GümüĢhane Valiliği Yayınları 6,
Mega Ofset Matbaacılık, Erzurum.
Emecen, F. M., 1998. Trabzon Eyaletinin Batı Sınırları; Trabzon Tarihi Sempozyumu, Kozan Ofset, Ankara, 159–
169.
Emiroğlu, K., 1995. Trabzon Vilayeti Salnameleri (1869, 1870, 1877), Trabzon Ġli ve Ġlçeleri, Eğitim, Kültür ve Sosyal
YardımlaĢma Vakfı Yayınları, Özcan Matbaacılık, Ankara.
Hasluck, F.W. , 1921, The Chripto- Christians of Trebizond., The Journal of Hellenic Studies, Vol 41, Part 2, pp 199-2002.
Ġpekoğlu, Ü., 2007. MDN 113 Madenciliğe GiriĢ , YayınlanmamıĢ Ders Notları, Trabzon.
Karpat, K.H., 2003. Osmanlı Nüfusu (1830- 1914), Demografik ve Sosyal Özellikler, Tarih Vakfı Yurt Yayınları,
Ġstanbul.
Köse, A. H., 1991. Tarihsel Ve Mitolojik Verilerin IĢığında Doğu ve Orta Karadeniz Bölgesi Uygarlıklarının
Madencilik Faaliyetleri, Jeoloji Mühendisliği Dergisi, s. 39, s: 72- 82.
Köse, O., 2001. 19. yüzyılda GümüĢhane Madenleri: Trabzon ve Çevresi Uluslararası Tarih, Dil, Edebiyat
Sempozyumu, 3–5 Mayıs, Cilt 1, s 289- 311 ,Trabzon.
Ksenophon, 1998. Anabasis (Onbinlerin DönüĢü), Çeviren: Tanju Gökçöl, 2. Baskı, Sosyal Yayınlar, Ġstanbul. S.
140–142.
Kulaksız, S., 1991. Maden ĠĢletmeye GiriĢ, Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Yayınları, Ankara.
Oztürk, O., 2005. Karadeniz Ansiklopedik Sözlük, , Cilt: 1–2, Çağın Matbaacılık, Ġstanbul.
Önder, M.,1997. ġehirden ġehire Anadolu, Türkiye ĠĢ Bankası Kültür yayınları, Minpa Matbaacılık ve Tic. Ltd. ġti.,
Ankara.
San, S. Ö., 1990. GümüĢhane Kültür AraĢtırmaları ve Yöre Ağızları, BaĢbakanlık Basımevi, Ankara.
Saydam, A., 1997. Kırım ve Kafkas Göçleri (1856–1876), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.
Sinclair, T. A., 1989. Eastern Turkey: An Archıtectural And Archaeologıcal Survey, Vol.II, The Pindar Pres,
London.
ġevket ġ.,2001. Trabzon Tarihi: Ġlk Türkçe ġehir Tarihi, Trabzon Belediyesi Kültür Yayınları, Takav Matbaası,
Trabzon.
Tozlu, S., 1998. 19. yüzyılda GümüĢhane, Birinci Baskı, Akademik AraĢtırmalar Yayınları,
14
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
15
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Bayram ÜRKEK
Özet
Tarihi çok eskiye dayanan GümüĢhane ili, önemli bir geçiĢ yolu üzerindedir. Eski bir
tarihe sahip olması ve ayrıca Doğu Karadeniz‟ i Doğu Anadolu‟ ya bağlayan yol üzerinde
bulunmasının da etkisiyle zengin bir kültürel yapıya sahiptir. Bu kültürel zenginlikler arasında
geçmiĢten günümüze üretilen bazı geleneksel gıdalar yer almaktadır. Ülkemizin diğer
bölgelerinde değiĢik isimlerle bilinen, yöremizdeki isimleriyle köme ve peĢgidan, ayrıca
teneke peyniri ve pestil yöremiz geleneksel gıdaları arasındadır.
Abstract
GiriĢ
GümüĢhane yöresinin eski tarihi ve ne zaman kurulduğu hakkında kesin bir bilgi
yoktur. Ġlin tarihi M.Ö. 3. binlere kadar dayandığı ifade edilmekteyse de henüz net kanıtlara
ulaĢılamamıĢtır.Bölge ile ilgili bilgilere ilk Hitit kaynaklarında rastlanmıĢtır. Ayrıca Doğu
Karadeniz‟in önemli liman Ģehri olan Trabzon‟u Ġran Azerbaycan‟nına bağlayan tarihi yol
üzerinde bulunması [1], yörenin önemli bir konuma sahip olduğunun göstergesidir. Bu kadar
eski ve köklü bir tarihi sahip olan GümüĢhane ilinde geçmiĢten günümüze üretilen bazı
geleneksel gıdalar hakkında bu çalıĢmada bilgiler verilmektedir.
Teneke Peyniri
Teneke peyniri genellikle sütün bol olduğu yaz dönemlerinde hem sütü
değerlendirmek hem de kıĢa hazırlık amacıyla yapılır. Ġnek sütünün yağı el separatörlerinde
alındıktan sonra kendi kendine pıhtılaĢması için yaklaĢık üç gün bekletilir. Pıhtı bir kazana
alınarak ısıtılmaya baĢlanır. PiĢirilen pıhtı çökelek haline geldiğinde yeĢil su ayrılır.
16
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
YeĢil su süzülerek ortamdan uzaklaĢtırılır. Daha sonra kazanlara tekrar süt alınır.
Kazanlardaki süt kaynayınca üzerine daha önce süzülüp hazırlanan çökelek ilave edilir. Bu
iĢleme de yeĢil su ile çökelek ayrılıncaya kadar devam edilir. Kaynatma sona erdiğinde yeĢil
su ile pıhtılaĢarak dibe çöken kısım süzülerek birbirinden ayrılır. Dipte kalan çökelek haline
almıĢ pıhtı iyice tuzlanarak karıĢtırılır. Bu tuzlanan çökelek tenekelere veya plastik kaplara
iyice basılır. Daha sonra ağızları temiz beyaz bir tülbent yada bez ile örtülüp sadece ağız
kısmı toprağın içinde kalacak Ģekilde ters olarak toprağa gömülür. Böylece peynir, uzun süre
dayanması nedeniyle sütün azaldığı kıĢ aylarında kıĢ yiyeceği olarak kullanılır [2].
PeĢgidan
Sivas ve çevresinde bilinen ismiyle pesküten [3; 4; 5] değiĢik yörelerde pestigen veya
pestikan adlarıyla bilinmektedir [3]. GümüĢhane yöresinde ise “peĢgidan” ismiyle halk
arasında tanınmaktadır.
PeĢgidan yapmak için ilk olarak kaliteli yoğurt yapılır. Daha sonra tereyağını almak
için yayıklanır. Geride kalan ayran kısmı kazanlarda kaynatılır. Kazanlara bir avuç buğday
atılır ve kaynatmaya baĢlanır. Buğday taneleri ĢiĢip patlamaya baĢladığında kaynama bitirilir.
Buğday tanelerinin ĢiĢmesi ve patlaması sonucu açığa çıkan niĢastanın çiriĢlenmesi, peĢgidana
sıkı bir viskozite kazandırmaktadır.Dibe çökmüĢ durumdaki pıhtının üzerinde biriken su
boĢaltılır. Kalan pıhtı bez torbalara konularak suyunun iyice uzaklaĢması sağlanır. Suyu iyice
süzülen pıhtı tuzlanarak toprak kaplara basılır. Böylece peĢgidan tüketime hazırlanabilir [4; 6;
7].
Kaymak
YaklaĢık olarak 15 kg süt geniĢ bir kaba konulur. Bu süt daha sonra ateĢte iyice
kaynatılır ve kaynatılırken kepçe ile sütün ortasından alınır ve yaklaĢık 40 cm yukarından
bırakılır. Bir müddet sonra kaynayan süte bir kaĢık kadar un katılır. Bu esnada yine kepçe ile
karıĢtırmaya devam edilir. Bir saat kadar sonra kap kısık ateĢ üzerine alınarak sabaha kadar
kısık ateĢte bekletilir. Sabah yaklaĢık olarak süt üzerinde 2 cm kadar kaymak oluĢmuĢ olur.
Kaymak sütün üzerinden kalıp halinde düz ve geniĢ bir kaba alınır ve kuruması beklenir. Bir
süre kuruduktan sonra kaymak köĢelerden içe doğru katlanır. Böylece düzgün bir Ģekil alması
sağlanarak, kaymak misafirlere ikram edilmek üzere hazırlanmıĢ olur [2].
Pestil
Pestil ülkemizde sevilerek tüketilen bir çerez çeĢidi olarak bilinmektedir [8]. Türkiye‟
de üretilen pestil genellikle kıĢlık yenmek için hazırlanan, enerji, vitamin ve mineral açısından
değeri yüksek olan beslenmede oldukça önemli geleneksel gıdalarımızdandır [9]. Pestil demir,
17
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
fosfor, kalsiyum ve potasyum bakımından iyi bir kaynaktır [8]. Pestil imalatında taze elma,
dut, erik ve kayısı gibi tatlı veya ekĢimsi meyveler ile kuru üzüm, dut hatta incirden
üretilmesine karĢın, yaygın olarak kullanılan meyve üzümdür [10]. Fakat yöremizde pestil
üretiminde dut kullanılmaktadır.Dut önemli bir vitamin ve enerji kaynağıdır [11]. Ülkemizde
dut değiĢik Ģekillerde değerlendirilmekte olup, bu değerlendirme Ģekillerinden bir tanesi de
pestil üretimidir [11; 12].
Fabrika üretiminde ise kazanlara konulan sular kaynamaya baĢlayınca hazır olarak
bekletilen dut pekmezi, bal, süt ve un eklenir. KarıĢtırılarak herle halini alınca hazırlamıĢ olan
ceviz veya fındık parçaları atılır. Özel olarak hazırlanmıĢ bezlere çok ince tabaka halinde
yayılır. Bir günlük kurutmadan sonra yırtılmadan bezlerden ayrılan pestiller ikinci bir
kurutmadan sonra paketlenmeye hazır hale gelir [13].
Köme
Geleneksel gıdalarımızdan biri olan cevizli sucuk [14], yöremizde köme olarak
bilinmektedir. Ülkemizde MaraĢ sucuğu, bandırma ve Ģeker sucuk gibi değiĢik isimlerle
bilinmektedir [14].
KuĢburnu Mamulleri
KuĢburnu, ülkemizde doğal olarak yetiĢen Rosaceae familyasına ait çok yıllık bir çalı
bitkisidir [16]. KuĢburnu bitkisi, ülkemizde geniĢ bir yayılım göstermektedir. Özellikle
18
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Özellikle gıda sanayinde değiĢik ürünler için (reçel, marmelat, püre, komposto v.s.)
iĢlenmesinin yanı sıra, gıdaların vitamince zenginleĢtirilmesinde (bebek gıdaları, değiĢik
meyve suları, yoğurt, süt v.s) geniĢ oranda kullanılmaktadır. Ayrıca ilaç ve kozmetik
sanayinde de değiĢik amaçlarla kuĢburnundan faydalanılmaktadır [20].
KuĢburnu Nektarı
KuĢburnu Çayı
19
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Yayla Golodu
Bir miktar una süt, yoğurt, yumurta, tereyağı ve az miktarda sıvı yağ eklenir. Kulak
memesi kıvamından biraz daha sert bir kıvama ulaĢıncaya kadar hamur yoğrulur. Kıvama
geldikten sonra isteğe göre küçük yuvarlak, oval yada büyük Ģekiller yapılıp piĢirilir. PiĢirme
iĢlemi için köylerde öncelikle düz bir taĢ alınır ve üzerinde ateĢ yakılarak taĢın ısınması
sağlanır. TaĢ yeterince ısındığında taĢın üzerine bir miktar un atılarak unun kızarma durumuna
karar verilir. TaĢın üzerindeki ateĢ taĢın üzerinden çekilir. TaĢ üzerine yayla golodu konulur
ve üzerine sac kapatılır. Sacın üzerinde de hafif bir ateĢ yakılırak iyice piĢmesi sağlanır.
PiĢtikten sonra yenmeye hazırdır [2].
Sonuç
Kaynaklar
1.YurttaĢ, H., 2008. GümüĢhane/Kürütün‟ deki Kültür Varlıkları. A.Ü. Türkiyat AraĢtırmaları Enstitüsü Dergisi.
38, 185-195.
3. Güven, M. ve Karaca, O. B., 2009. Van ve ġırnak Ġllerinden Temin Edilen KurutulmuĢ Yoğurtların (Kurut)
BileĢim Özellikleri. Gıda 34(6), 367-372.
4. Kurt, A. ve Çağlar A., 1988. Peskütenin Kimyasal Ve Mikrobiyolojik Özellikleri Üzerine Bir AraĢtırma. Gıda
13(5), 341-347.
5. Kamber, U., 2008. The Traditional Cheeses Of Turkey: Cheese Common To All Regions. Food Reviews
International. 24(1), 1-38.
6. Kamber, U. and Terzi, G., 2008. The Traditional Cheeses Of Turkey: Central Anatolian Region. Food
Reviews International. 24(1), 74-94.
7. Karaman, A.D. ve Uysal, H., 2004. Yöresel Peynirlerimiz ve Üretim Teknolojileri. Akademik Gıda 2 (9), 27-
34.
8. EkĢi, A. ve Artık, N., 1984. Pestil ĠĢleme Tekniği ve Kimyasal BileĢimi. Gıda, 9 (5), 263-266
20
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
9. Batu, A., Kaya, C., Çatak, J. ve ġahin, C., 2007. Pestil Üretim Tekniği. Teknolojik AraĢtırmalar: GTED. 1,
71-81
10. Nas, S. ve Nas, M. , 1987. Pekmez ve Pestilin Yapılısı, BileĢimi ve Önemi. Gıda, 12(6), 347-352
11. Erdoğan, Ü. ve Pırlak, L., 2005. Ülkemizde Dut (Morus spp.) Üretimi ve Değerlendirilmesi. Alatarım, 4(2),
38-43.
12. Polat, A.A., 2004. Hatay‟ ın Antakya Ġlçesinde YetiĢtirilen Bazı Dut Tiplerinin Meyve Özelliklerinin
Belirlenmesi. Bahçe, 33(1-2), 67-83.
14. Özer, E.A. ve Yağmur, C., 2004. Cevizli Sucuğun BileĢimi ile Beslenmedeki Yeri ve Önemi. Geleneksel
Gıdalar Sempozyumu, N. Çoksöyler, Ed. Gıda Müh. Odası, ANKARA, s:40-44
16. Koca, Ġ., Karadeniz, B., Çelik, H. ve Demirsoy, L., 2008. Karadeniz Bölgesinde YetiĢen Bazı Üzümsü
Meyvelerin Özellikleri. 10. Gıda Kongresi, Erzurum, s:21-23.
17. Ekincialp, A., 2007. Hakkari Merkezinde Doğal Olarak YetiĢen KuĢburnuların (Rossa spp.) Seleksiyonu
(yüksek lisans tezi, basılmamıĢ). Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Van.
18. Yörük, B.E., 2006. Siirt Yöresinde YetiĢen KuĢburnuların (Rossa spp.) Meyve Özellikleri Tanımlanması
(yüksek lisans tezi, basılmamıĢ). Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Van.
19. Yıldız, H. ve Nergiz, C., 1996. Bir Gıda Maddesi Olarak KuĢburnu. KuĢburnu Sempozyumu, Gümüshane.
309–318.
20. Akyüz, N., CoĢkun, H. ve Bakırcı, Ġ., KuĢburnu. KuĢburnu Sempozyumu, GümüĢhane. 271-280.
21
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Özet
Ülkemiz, 23 Temmuz 2009 tarih ve 27297 sayılı resmi gazetede yayınlanan “Türkiye
Tarım Havzalarının Belirlenmesine ĠliĢkin Karar”a göre 30 havzaya ayrılmıĢtır. Yukarı Fırat
Havzası; Bayburt (Demirözü), Erzincan (Çayırlı, Ġliç, Kemah, Merkez, Otlukbeli, Refahiye,
Tercan ve Üzümlü), GümüĢhane (Kelkit, ġiran ve Köse), Sivas (Ġmranlı ve Zara) ve Tunceli
(Ovacık ve Pülümür) illerine ait kısımlardan oluĢmaktadır. Son yıllarda, dünyada olduğu gibi
ülkemizde de insan sağlığını ön planda tutan organik ürün yetiĢtiriciliği üzerine yoğun
çalıĢmalar baĢlatılmıĢtır. Bölge itibariyle Yukarı Fırat Havzası organik tarım potansiyelinin
büyüklüğü açısından dikkati çekmektedir.
Yukarı Fırat Havzası‟nda 13 ana üründe ekilebilir alan miktarı 3.268.127 ha‟dır ve
bunun 1.266.670 ha kadarını tahıllar oluĢturmaktadır. Ancak, havzada 2007 verilerine göre
tahıl ekim alanı 185.197 ha olarak gerçekleĢmiĢtir. 2008 yılı verilerine göre GümüĢhane ilinde
801 ha alanda organik tarım yapılmaktadır. GümüĢhane ilinde organik tahıl üretimi 8.107 ton
olarak gerçekleĢmiĢtir. Bu üretimde 7.785 ton ile mısır ilk sırayı alırken, buğday 210 ton ile
ikinci sırada yer almıĢtır.
1. GiriĢ
Ülkemizde, tarla ürünleri içerisinde tahıl ekiliĢ alanı 14 milyon hektar ile ilk sırayı
almaktadır. Bunun içerisinde buğday 9.4 milyon hektar ile ilk sırada yer almaktadır. Toplam
yıllık buğday üretimimiz 19 milyon ton düzeyinde olup, verim 2021 kg/ha ile dünya
ortalamasının altında gerçekleĢmektedir (FAO, 2004). Ülkemizde tahıl verim ortalamasının
dünya ortalamasından düĢük olmasını, çiftçilerimizin iyi tohumluk kullanmamasına,
yetiĢtirme tekniği uygulamalarındaki eksikliklere ve özellikle buğday arpa gibi tahılların
genellikle kuru tarım alanlarında yetiĢtirilmesine bağlamak olasıdır. Çünkü, sulanan alanlarda
bu tür tahıllara göre daha çok gelir getiren kültür bitkileri tercih edilmektedir. Tüm dünyada
tahıllar, en geniĢ adaptasyon alanına sahip kültür bitkileridir. Örneğin buğday, dünyada
insanlık tarihinin en eski kültür bitkisidir. Yer küre üzerinde 30-40 kuzey ve 27-40 güney
enlemleri arasında baĢarıyla yetiĢtirilen en geniĢ adaptasyon alanına sahip olan kültür
1)
Yard. Doç. Dr. G.Ü. ġiran Mustafa Beyaz MYO myildirimkm@gmail.com (456) 511 86 69
2)
Yard. Doç. Dr. G.Ü. ġiran Mustafa Beyaz MYO bilgebahar@gmail.com (456) 511 86 69
22
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
bitkisidir. Dünya buğday ekim alanları son 25 yıl içinde yaklaĢık %10 azalmasına karĢın,
verim %50 ve üretim %38 artmıĢ olup; halen ekim alanı 208 milyon hektar, üretim 557
milyon ton ve ortalama verim 2678 kg/ha‟dır.
Ülkemizde tahıllar, beslenme açısından temel gıda olarak bilinir. Ġnsan beslenmesinde
ilk sırayı buğday almaktadır. Dünyada kiĢi baĢına ekmek tüketimi geliĢmiĢlik düzeyine bağlı
olarak 41-301 kg/yıl arasında değiĢirken, ülkemizde bölgelere göre 180-210 kg/yıl arasında
bir değiĢim göstermektedir (Vangöl, 1999). Buğday ürünlerine karĢı aĢırı talep nedeni ile
önemi her geçen gün artmaktadır. 2020 yılında dünya buğday gereksinimin mevcut nüfus artıĢ
oranı ile bugüne göre %40 daha fazla olacağı tahmin edilmektedir (Rosegrant ve ark., 1997).
Artan bu buğday ihtiyacını karĢılamak amacıyla dünyada, ulusal ve uluslararası araĢtırma
kuruluĢları buğday verim ve kalitesini arttırmak amacıyla yoğun çaba göstermektedirler.
Son yıllarda tahıllara olan talebin artması, yüksek verim için kimyasal girdilerin de
artması sonucunu doğurmuĢtur. Tarım alanlarında aĢırı olarak kimyasal gübre, pestisid ve
herbisid kullanımı insan beslenmesi açısından sakıncalar doğurmaktadır. Dünyada olduğu gibi
ülkemizde de insanların her geçen gün daha da bilinçlenmesi ile organik ürünlere yönelme
baĢlamıĢtır. Ülkemiz Avrupa ülkelerine göre daha temiz topraklara sahip durumdadır. Bu
özelliği ile son yıllarda organik tarım uygulamalarına dönük çalıĢmalar yoğunlaĢmıĢtır. 23
Temmuz 2009 tarih ve 15173 sayılı resmi gazetede yayınlanan “Türkiye Tarım Havzalarının
Belirlenmesine ĠliĢkin Karar”a göre ülkemiz 30 havzaya ayrılmıĢtır (Anon., 2009b). Bu
havzaların bir kısmı organik tarıma uygun bölgeler olarak görülmektedir. Bu havzalardan ilk
baĢta geleni Yukarı Fırat Havzası‟dır (ġekil 1). Yukarı Fırat Havzası‟nda yetiĢtirilen 13 ana
üründe ekilen alan miktarı 3.268.127 ha‟dır. Ekilebilir alan bakımından bu alanın 1.266.670
ha kadarını tahıllar oluĢturmaktadır (Anon., 2009a). Ancak, havzada 2007 verilerine göre tahıl
ekim alanı 185.197 ha olarak gerçekleĢmiĢtir. 2007 yılında ekim nöbeti ve nadasın da
uygulandığı farz edilir ise, ekilen tahıl alanının aĢağı yukarı 500.000 ha civarında olması
beklenirdi. Ancak bunun 1/5‟i kadarı ekilmiĢtir. Havzanın kuzey bölümünü GümüĢhane ili
sınırlarında bulunan Kelkit, ġiran ve Köse ilçeleri oluĢturmaktadır. Yukarı Fırat Havzasının
toplam arazi varlığının 89.299 ha‟ı GümüĢhane ili sınırları içinde bulunmaktadır. Havzanın
tarımsal üretiminde ilk sırayı tahıllar almasına rağmen, önerilen ekim alanının ancak
%14.6‟sında tahıl ekiliĢi olması; tahıllar üzerinde çalıĢmayı ve özellikle de buğdayı ön plana
çıkarmaktadır.
23
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
24
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Çizelge 1. Yukarı Fırat Havzasını OluĢturan Ġlçeleri kapsayan Ġllere Ait Çizelge
Ġl Ġlçe
Bayburt Demirözü
Çizelge 2. Mevcut Kullanılan Kayıtlara Göre Yukarı Fırat Havzası (Kelkit, ġiran, Köse)
Toplam Arazilerinin Dağılımı
Yukarı Fırat
89.299 31 56.696 19 106.915 37 38.790 13 291.700
Havzası*
Gümüşhane
113.685 37 164.655 49 216.915 67 162.245 47 657.500
Genel
Yukarı Fırat Havzasının GümüĢhane bölümüne giren Kelkit, ġiran ve Köse ilçelerinin
toplam tarım arazisi varlığı 89.299 ha‟dır (Anon., 2010). Bunun yarıya yakını Kelkit ilçesi
sınırlarında olup, diğer kısmı ġiran ve Köse ilçe sınırları içinde bulunmaktadır (Çizelge 3).
25
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Çizelge 3. Yukarı Fırat Havzasının GümüĢhane Bölümüne Ait Ġlçelerin Arazi Dağılımı
Kelkit 41.077
Köse 22.262
ġiran 25.960
TOPLAM 89.299
2008 yılı verilerine göre GümüĢhane ilinde 36.058 hektar tahıl ekimi yapılmaktadır.
GümüĢhane ilinde yetiĢtirilen tarla ürünlerinin kapladıkları alan itibariyle ilçelere göre
dağılımları arasında en geniĢ tahıl üretim alanına sahip Kelkit ilçesidir (Çizelge 4). Bunu,
ġiran ve Köse ilçeleri takip etmektedir. GümüĢhane ilinde tahıllar grubu içinde kapladığı alan
itibariyle 22.820 hektar ile buğday ilk sırada bulunmaktadır. Buğday, tüm ilçelerde
üretilmekle birlikte 7500 ha ile en fazla Kelkit ilçesinde ekilmektedir (Anon., 2008).
Çizelge 4. Tahıllar Bazında Yukarı Fırat Havzasının GümüĢhane Bölümünü OluĢturan Ġlçeler
ile GümüĢhane‟nin Ekim Alanları
ĠLÇELER (ha)
Çavdar 16 2 15 33 213
Tritikale 0 2 20 22 23,5
Mısır 0 51 0 51 571
GümüĢhane ilinde 801 ha alanda organik tarım yapılmaktadır. Ġlde organik tahıl
üretimi 8.107 ton olarak gerçekleĢmiĢtir. Bu üretimde 7.785 ton ile mısır ilk sırayı alırken,
buğday 210 ton ile ikinci sırada yer almıĢtır (Merdan, 2007).
26
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
ÇeĢitli sebeplerden dolayı Kelkit, ġiran ve Köse ilçelerinde ekim alanlarının bir kısmı
boĢ bırakılmaktadır. Bunun sebeplerinin tespit edilip çözüm yolları aranmalıdır. Kelkit, ġiran
ve Köse ilçelerindeki tahıl ekim alanlarının büyük kısmını kuru tarım oluĢturmaktadır. Kuru
tarımında temel vazgeçilmez ürünü tahıllardır. Bu tarım alanları, çiftçilerin büyük oranda
imkansızlıkları ve/veya yetiĢtirme tekniği konusundaki eksiklikleri sonucunda diğer
bölgelerimize göre bakir kalmıĢtır. Son yıllarda, bölgede tarımsal açıdan geliĢmeyi sağlayacak
bilinçli organik tarım çalıĢmaları artmıĢtır. Özellikle, özel sektörler organik hayvan
yetiĢtiriciliği ve ürünleri üzerinde yoğunlaĢmıĢlardır. Organik besicilik ve süt üretiminde yem
ihtiyacının ana girdisini organik olarak yetiĢtirilmiĢ tahıllar oluĢturmaktadır. Yalnız insan
beslenmesi açısından değil, aynı zamanda hayvancılık açısından organik tahıllara çok ihtiyaç
duyulmaktadır. Bölgede, geliĢmekte olan organik hayvan yetiĢtiriciliğinin ihtiyacı olan
organik tahıl ürünleri üzerinde yoğunlaĢma bir zorunluluk olarak görülmektedir.
3. Sonuç
GümüĢhane ilinin Yukarı Fırat Havzasına ait bölümünün tahıl üretimi açısından uygun
oluĢu, organik tahıl yetiĢtiriciliğinin mümkün olduğuna iĢaret etmektedir. Verim açısından
dezavantajlı olan organik yetiĢtiricilik, çiftçiler tarafından iyi karĢılanmasa da normal üretime
göre fiyat farkından dolayı açığı kapatmaktadır. Bölgede, hayvancılık açısından önemli bir
yem girdisi olan arpa ve mısırın yanında, tritikalenin de üretim ağına katılması gerekir.
Çünkü, diğer tahıllara göre sentetik özellikte olan tritikale, kuraklık gibi kötü çevre Ģartlarına
daha iyi dayanmaktadır. Bölgede, tahılları bir politika olarak gerek insan beslenmesi gerekse
organik hayvan yetiĢtiriciliği için ilk sıraya almak bir zorunluluk arz etmektedir. Bu amaçla,
organik tahıl yetiĢtiriciliğine uygun olan bu bölgede, GümüĢhane Üniversitesi ve Tarım Ġl
Müdürlüğü gibi resmi kuruluĢların yanında özel sektöre de önemli görevler düĢmektedir.
Temel hedefimiz “her Ģey insanımız ve topraklarımız” için olmalıdır. Organik yetiĢtiricilik,
sadık yarimiz olan kara toprağa sahip çıkmaktır.
Kaynaklar
Anonymous, 2006. Tarım Dergisi. GümüĢhane Tarım Ġl Müdürlüğü, S: 21, GümüĢhane.
Anonymous, 2009a. Türkiye Tarım Havzaları Projesi. T.C. Tarım Ve KöyiĢleri Bakanlığı, Ankara
Anonymous, 2009b. Türkiye Tarım Havzalarının Belirlenmesine ĠliĢkin Karar. 29/6/2009 Tarihli ve 2009/15173
Sayılı Resmi Gazete.
Anonymous, 2010. Ġl Tarım Müdürlüğü 2009 Yılı çalıĢmaları, GümüĢhane.
FAO, 2004. Food and Agriculture Organization of the United Nations, Rome www.fao.org
Dağüstü, N. Ve Bölük, M., 2002. 7 Ekmeklik Buğday (Triticum aestivum L.) Diallel Melezlerinin Kimi
Tarımsal Özelliklerinde Heterosis, Uludağ Üniv. Zir. Fak. Derg. Bursa, Cilt 16(1): 211-223.
Keser, M., 1996. Geçit KuĢağı Tarımsal AraĢtırma Enstitüsü Tanıtım Kitapçığı.
27
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Merdan, K., 2007. GümüĢhane‟nin Ekonomik Yapısı Ve Organik Tarım. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Ġktisat Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Erzurum.
Rosegrant, M.W., Sombilla, R.V. Gerpacio, and C. Ringler, 1997. Global Food Markets and U.S.
Exports in the Twenty-fırst Century. Paper Presented at the Illinois World Food and Sustainable Agri.
Prog. Conf., Meeting the Demand for Food in the Twenty-fırst Century: Challenges .
Wilson, J.A., 1984. Hybride Wheat Breeding and Commercial Seed Development Plant Breeding Reviews,
Vol:2, p. 303-319.
28
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Bülent DOĞRU*
ÖZET
Bir ülkenin uzun vadeli kalkınma düzeyini belirleyen en önemli faktörlerin baĢında
üretken emek gelir. Refahı artıran kalkınma için üretim faktörlerinden olan fiziki sermaye
satın alınabilir, doğal kaynaklar allahın vergisi diye düĢünüldüğünde geriye üretim için
giriĢim ruhu ve üretken emek (beĢeri sermaye) kalır. Üniversiteler ülke kalkınmasına uzun
dönemde beĢeri sermaye yaptığı stok katkısıyla destek olmaktadır. Bunun yanında
kuruldukları illerde kısa ve orta vadede özel sektörün canlanmasına, uzun vadede ise ülkenin
kalkınmasına yardımcı olmaktadırlar. Bu çalıĢmada gümüĢhane ilinin ekonomik durumuna
değinilerek, Türkiye‟deki Üniversite hamlelerinin ifade ettiği anlam ve ülke kalkınmasına
nasıl katkı yapabileceği Güney Kore örneğinde ele alınmaktadır.
GĠRĠġ
Türkiye gibi doğal kaynaklar bakımından yetersiz ülkeler 1960 lardan baĢlayarak uzun
soluklu ama sonucu garanti olan bir üretim metodunu benimsediler. Bu model emeğin
kualifikasyonunu sağlayarak üretimde artıĢ sağlamaktı. Güney Korelilerin adına “ A Miracle
of Han River” dedikleri modelin temel argümanı emeğin etkinleĢtirilmesi ve giĢimciliğin
desteklenmesine dayanan ihracata dayalı büyüme modeliydi. Üretimin diğer üç ayağı olan
doğal zenginliklerden mahrumiyet, teknolojinin ABD‟nin ve Batı Avrupa‟nın tekelinde
olması, sermaye birikiminin yetersiz olması, daha çok üretmek için doğal zenginliklerden
mahrum olan ülkelerin beĢeri sermayeye yatırım yapmalarını elzem kılmaktaydı. Bunun en
çarpıcı örneklerini Güney Kore ve Japonya sergiledi. Japonya 1960 ile 1970 arası dönemde
yılda % 17 büyürken bu rakam 1970-1990 döneminde dünyada krizler olmasına rağmen % 4
„ün altınainmemiĢtir. Güney Kore ise 40 yılda bir mucize gerçekleĢtirerek, 80 dolarlık kiĢi
baĢı gelirini 16000 dolara çıkararak muazzam bir artıĢ gerçekleĢtirmiĢtir. Güney kore 1960
dan 1990 a kadarki sürede sermaye-emek oranını yüzde 105 kadar artırmıĢtır. Yani birim
emeğe düĢen sermaye stoğunu tam iki katına çıkararak dünyada hiçbir ülkenin ulaĢamadığı
noktaya gelmiĢtir (Seyidoğlu, 2003)
1960‟larda 70 tane devlet ve özel üniversitesi olan 45 milyonluk Güney Kore‟de
araĢtırmacı sayısı da sadece 5 bin kadarken, o yıllarda GDP‟den Ar-Ge „ye ayrılan pay yüzde
birin altındaydı. Bugün ise eğitime ve Ar-Ge‟ye yaptıkları yatırımlarıyla, her alana farklı
hitap eden 7 farklı üniversite tipiyle Korede 300‟ü aĢkın üniversite 200 bini aĢkın araĢtırmacı
bulunmaktadır. 40 yılda tam bir mucize gerçekleĢtirildi. 1945‟de Japonya‟dan bağımıszlığını
alan Kore o yıllarda Yeni Kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile , Nüfüs, kültüre bağlılığı, doğal
zenginliklerinin olmaması, demografik yapısı gibi birçok konuda benzerlik göstermekteydiler.
KiĢi baĢı geliri Türkiey‟de 350 Kore‟de ise 80 dolar kadardı. O yıllarda eğitim, sağlık ve kiĢi
*
AraĢtırma görevlisi , GümüĢhane Üniversitesi e-mail: buldogru@gmail.com
29
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
baĢına gelire göre hesaplanan geliĢmiĢlik endeksinde Türkiye ile Güney Kore sıralamada alt
sıralarda yer alırlarken Kore bugün 26. Türkiye ise 79. Sıradadır.
Doğal kaynaklardan mahrumiyet Korelileri etkin emek ve sermaye stokunu artırmaya
itmiĢtir. GiriĢimci ruhlarını da üretime koyan Korelilerin tecrübeleri yakından izlenmelidir.
Kore‟nin 1960‟lı yıllardan bu yana uyguladığı otoriter kapitalizme dayalı ekonomik kalkınma
modeli kendine hastır (Ġlkorur, 2002).
Bu makalede teknik detaylara girmeden istatistiki verilerle GümüĢhane‟nin ekonomik
durumu, Güney Kore mucizesi Türkiye ile karĢılaĢtırılarak uzun vadede yapılması gerekenler
konusunda GümüĢhane iline bir yol haritası sunulmaktadır.
15
10
-5
-10
-15
-20
-25
Kaynak : DPT
30
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
GümüĢhane‟nin GDP artıĢı Türkiye ile paralellik arz etmemektedir. sektörel benzeĢme
genel olarak yoktur. Bu da hasıla bileĢenlerine bakıldığında açıkça görülmektedir. Türkiye
Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda yüzde GDP‟ içindeki tarım oranını geçen 80 yılda yüde
8‟ler düzeyine çekebilmiĢken GümüĢhane için bu oran hala devam etmektedir. Tablo 1 „den
da görüleceği üzere tarımın toplam ilin hâsılası içindeki payı yüzde 80‟lerdedir. Bu durum
kendisine biçilen tarımda uzmanlaĢmayla açıklanabilseydi, belki normal karĢılanabilirdi.
Ancak veriler sadece geçimlik üretimin yapıldığını artık değerin oluĢmadığını ve ilin ülke
ekonomisi içindeki payının binde 1-2 ler düzeyinde olduğunu göstermektedir. Sanayi üretimi
toplam üretiminin ancak yüzde birine denk gelen ilde hizmetler yüzde 19 larda gerçeklemiĢtir.
Hizmetler sektöründe en büyük payda kısa vadede kar oranı yüksek olan ticaret ve serbest
meslek üretiminden oluĢmaktadır. KiĢi baĢı gelirde Türkiyenin en düĢük illerinden biri olan
GümüĢhane‟de bin kiĢiye düĢen esnaf sayısında Türkiye ortalamasının epey üstündedir.
Türkiye‟de bin kiĢiye sadece 45 esnaf düĢerken, bu oran GümüĢhane‟de 185 dir. Yani kentin
ekonomisi ticarete dayanmakta ve toplam hâsıladan aldıkları paylarda sayılarıyla ters orantılı
olmaktadır.
Diğer çarpıcı sayılar ise iĢgücüne katılım ve iĢsizlikte görülmektedir. Türkiye
genelinde iĢgücüne katılım oranı yüzde 47‟ lerdeyken bu oran Rize, GümüĢhane ve Artvin
için sırasıyla 66, 65 ve 62 olarak gerçekleĢmektedir(TÜĠK, 2008). ĠĢgücüne katılma oranında
her zaman kuzey doğu Anadolu en ön sırada yer aldığı bilinmektedir. Nedeni de doğal
kaynaklar (petrol, ekilir biçilir verimli topraklar, doğal sulama imkânlarının zorluğu) ve
bölgenin fiziki elveriĢsizliğinin insanları iĢ arayıĢına itmesidir. Bu durum çok ciddi bir gerçeği
daha ortaya koymaktadır. O da teknik ve mesleki eğitimden baĢka refah artırıcı bir unsur bu
coğrafyada bulunmamaktadır. Bu durum GümüĢhane‟de kurumsal olmayan iĢgücünün 15+
durumdaki her 100 kiĢiden 65‟ini ya bir iĢte çalıĢmak yada iĢsiz bırakmaktadır. ĠĢsizlik
rakamlarına baıkldığında Rize, GümüĢhane, Artvin Türkiye‟de iĢsizliğin en düĢük
hesaplandığı iller olarak tespit edilmektedir. 2008 yılında iĢsizlik bu kuzey doğu Anadolu
kümelenmesinde yüzde 4-5 civarında gerçekleĢti. Hâlbuki Türkiye için bu oran yüzde 11 idi.
Bu durumun birkaç nedeni vardır.
TÜRKĠYEORT
GÜMÜġHANE
TARIM 8 80*
SANAYi 22 1
HĠZMETLER 70 19
ĠġSĠZLĠK(%) 13 6
*tarımın tamamına yakınını çitçilik ve hayvancılık gelirleri oluĢturuyor (avcılık ormancılık yüzde 0,5 kadar)
31
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Ġlk nedeni “ iĢsizim” ( 15+, hastane, hapishane, kıĢlada olmamak, iĢ arıyor olmak)
diyecek nüfus göç edip gittiğinden, çalıĢma çağında buralarda iĢsiz nüfus azdır. Ġkinci olgu
istihdam olanakları kısıtlı olduğundan iĢ bulma ümidini kaybetmiĢ iĢsizlerin iĢ aramıyor
olması. Üçüncü olgu da kır yaĢamı ile Ģehir hayatı arasında alternatif faydalar açısından kayda
değer farkların olmaması ve bu kiĢilerin gizli iĢsizler olarak, aile yanında, verimsiz tarım
iĢçisi olarak hayatlarını devam ettiriyor olmaları örnek gösterilebilir.
Ortaya çıkan paradoks Ģudur: istihdam yüksek, iĢgücüne katılım da çok iyi o halde
neden GümüĢhane‟nin refahı (mal ve hizmet üretimi) yüksek değildir. Bu sorunun cevabı zor
zor olduğu kadar da kolaydır. Üretim faaliyetlerinin katma değeri düĢük sektörlerde
toplanması ve tüm emek için de düz iĢçi (vasıfsız) oranının yüksek olmasıdır. Üretken (etkim
emek) in toplam istihdam edilen emek içinde düĢük bir oranda olmasıdır. Oysa nitelikli yâda
yarı nitelikli emek ile Ar-Ge elemanı, geliĢmiĢ ülkelerde oldukça yüksektir.
Anadolu coğrafyasında yaĢayan insanlar teknolojinin zamandan tasarruf etmesi
karĢısında boĢa çıkan vakitlerini nasıl harcamaları gerektiğini bilmiyorlar( Altan, 2009)
bilmiyor. Ancak yüksek bir eğitim ve giriĢimci ruh ile bu insanlara vakitlerini nasıl üretken
alanlarda kullanmaları gerektiği öğretilebilir. Bunun da adresi mevcut durumda Üniversiteler
yâda teknik okullardır. Bir diğer gözlem de fer baĢına (nüfus etkisinden arındırılmıĢ) hasılaya
bakıldığında reel artıĢta ciddi bir trend olmaması gerçeğidir. Bunun temel sebebi teknolojik
yatırımların olmamasıdır.
Karadeniz Bölge genelinde tarımsal üretimin, Marmara Bölgesinin nın iki katı olması,
sanayide ise 5‟te bir olması tablo 2‟nin dikkat çeken tarafıdır. Finansal mali kurumların
toplam üretiminde ise 9‟da bire düĢmektedir. Benzeri durum Toplam Katma Değer paylarında
da görülmektedir. Tablo 3 „te kuzey doğu Anadolu‟nun yüzde 1.5-1.6 kadar bir orana sahip
olduğu açıkca görülmektedir.
32
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Yukarıda ifade edildiği gibi gümüĢhane henüz tarım toplumu olmaktan çıkamamıĢ ve
17. Yüzyıldaki sektörel üretim dağılımına eĢdeğer bir durum sergilemektedir. Henüz ve hala
kalkıĢa (take-off) hazırlık aĢamasındadır. Bir türlü kalkıĢa geçememiĢtir. Türkiyenin toplam
hasılasına katkısı sadece yüzde 0,1--0,2 olan il ne yapmalıdır?
Üniversitede eğitim gören gençlerin çoğunluğu il ve civarından geldiği göz önünde
bulundurularak, mezuniyetten sonra kısa-orta vadede il dıĢına çıkmalarını önleyecek özel
sektör giriĢimciliği ile desteklenmesi gerekmektedir. Bu durum Üniversitede kalitesi
yükseltilmiĢ emekle kısa ve orta vadede, ilin ortalama emek verimliliğini artıracak bu da
katma değeri yukarılara taĢıyacaktır. Uzun vadede ise çarpan mekanizmasıyla verimliliği
artırılmıĢ emek kartopu etkisi yaratarak, ulusal ölçekte de refah artıĢına neden olacaktır.
Bu üniversiteden mezun olacak kalifiye iĢçilerin kısa ve orta vadede ilin ve bölgenin
ekonomik hayatına, uzun vadede de ülkenin toplam çıktı düzeyine hizmet etmesi
beklenmektedir. Emeğin içselleĢtirildiği tüm kalkınma ve büyüme modellerinde durum böyle
olmak zorundadır. Bu düĢünce sistematiği 1954 yılında Türkiye‟deki üniversite atılım
hamlesine bakıldığında görülebilir. Bunu Demokrat Parti zamanında Menderes Hükümeti
Erzurum, Trabzon vb. illere üniversiteler yaparak gerçekleĢtirmeye çalıĢmıĢtı.
2006-2008 döneminde de açılan üniversitelerin kuruldukları yerlerin doğal kaynaklar
bakımından fakir oldukları görülür. GümüĢhane Bayburt, ġırnak, Hakkari, Mardin ve
diğerleri. Gelir dağılımı adaletsizliğini gidermek ve ülkede toplam refah artıĢı için Devletin
özel sektör yerine geçip yatırım harcaması yaptığı görülmektedir. Artan kamu harcamalarının
atıl olmayan (tüketimle kısa sürede yok edilemeyecek) eğitim-sağlık gibi alanlarda yapılmıĢ
olması devletin izlediği ihracata dayalı büyüme politikasının da bir gereğidir2.
Semeresi uzun dönemde ancak alınabilen bu yatırım hamleleri sonucunda toplam
emek içindeki etkin iĢgücü oranı yukarılara çıkarılmakta ve Leontief‟in 1947 yılında ABD
iĢçileri için öngördüğü “üç kat daha verimli iĢçiler”sözü geliĢmekte olan ülkelerce de taklit
2
24 Ocak 1980 de Ġhracata dayalı Büyümeye geçilmiĢtir.
33
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
edilmek zorundadır. Bu durum “yüz yılda meyve alacaksan insan yetiĢtir” Çin atasözünde en
güzel Ģekilde ifade edilmektedir.
Verimsiz kaynak kullanımlarının yanı sıra, düĢük geliĢme potansiyeli gösteren, katma değer
üretmede görece olarak verimsiz kalmıĢ illere bakıldığında Adıyaman, Afyon, Bingöl,
Erzincan, GümüĢhane, Sakarya, Sinop, ġanlıurfa ve Yozgat son sıraları almaktadır(Aydemir,
2002) GümüĢhane‟nin rekabet edebilir hale gelmesi için mevcut insan kaynağının niteliğini
%64 artırması gerekmektedir. Bunu baĢarması için ulaĢtırma, enerji, sanayi, tarım ve KOBĠ
yatırımlarına ortalama yüzde 70, insan kaynağına ise en az yüzde 65 yatırım yapması
gerekmektedir(Aydemir, 2002)
34
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
TÜRKĠYE GÜMÜġHANE
ORT
OKUR-YAZAR ORANI(YÜZDE) 80 78
3
okullaĢma verileri 1990 yılına ait okur yazar ve üniversite oranı veriler 1990 yılına aittir.
35
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Kore devleti eğitim sistemine oldukça önem vermektedir. Sadece Seul kentinde 2770
okul bulunmaktadır. Bunların 1370'i anaokulu, 512'si ilkokul, 352'si ortaokul, 15'i yüksekokul
ve 36'sı üniversitedir. Yüksek öğrenim 4 ila 6 yıl olup 7 farklı kategoriye ayrılmıĢtır:
1 Yüksekokul ve üniversiteler
2 Endüstri üniversiteleri
3 Eğitim üniversiteleri
4 Ön lisans okulları
5 Basın haberleĢme üniversiteleri
6 Teknik yüksekokullar
7 Diğer çok amaçlı kurumlar (Çınar,2009)
Tüm Yüksek öğretim kurumlarının sayısı 500 ü aĢkındır. Bunların yarıya yakını özel
sektöre aittir. Yüksek öğrenim gören nüfusu 3 milyon toplam nüfus ise 45 milyondur.
Güney Kore baktığımızda zorunlu eğitimin 6-12 yaĢlarında ve ücretsiz olduğunu,
Ülkede okur-yazar oranının % 92 olduğunu, nüfusun % 85'inin Ģehirlerde yaĢadığını, kiĢi baĢı
gelirin 1960 da 80 dolarken bugün 16 bin dolar olduğunu, Ġnsani geliĢmiĢlik endeksinde 26.
Sırada yer aldığını, Ülkede 300 kadar devlet ve özel sektör üniversitesi olduğunu, 200 bini
aĢkın AR-GE elemanı ve dünyaya bilgisayar, otomobil, yarı iletken ve kablosuz high-tec
ürünler ihraç ettiğini görmekteyiz.
1955 yılında Türkiye‟nin nüfusu 22.5 milyon, Güney Kore‟ninki 22 Milyondu.
Türkiye ve Kore‟nin sağlam kültürel yapıları vardı, nüfüs, doğal kaynaklardan mahrumiyet,
vasıfsız düz iĢçilerin yüksek oranda olması, üniversite mezunu vasıflı iĢçi sayısının 100 kiĢide
1 bile olamadığı dönemlerde iki ülkede baĢa baĢtı. BaĢa baĢnoktasında kalkıĢ öncesi tüm
varsayımlar eĢitti. Farklı olan unsurlar giriĢimci ruh, uzun döneme yayılmıĢ hedeflere sadık
kalabilecek istikrarlı ufka sahip yönetici sınıf ve iĢlerine iman derecesinde bağlı çalıĢanlardı.
Türkiye ve Güney beĢer yıllık planlı büyüme dönemlerine beraber baĢladı. Onlar ihracata
dayalı büyümeyi benimsedi, Türkiye ise ithali ikame edecek yerli üretim sanayiyi denedi.
Hedef yıllık ortalama yüzde 7 büyüme idi. Türkiye bu süreçte 4 kez siyaset dıĢı olumsuz
müdahale geçirmiĢ oldu. Teknik anlamda çok fazla uzmana raporlar hazırlattı. Güney Kore
ise otoriter ve disiplinli büyüme gerçekleĢtirdi.
Bu gün ise Türkiye‟nin nüfusu hızla artarak 70 milyonu bulmuĢ, Güney Kore‟nin
nüfusu ise 47.9 milyon olarak gerçekleĢmiĢtir. Diğer verilere aĢağıda bakıldığında ise
durumun Türkiye açısından ne kadar olumsuz olduğu ortaya çıkmaktadır. Ar-Ge, Eğitim ve
Ġhracata dönük sanayi verilerine baktığımızda gerçek ortaya çıkmaktadır. Tabi tüm bu planlı
büyümenin arkasında kredibilitesi yüksek merkezi siyasi otorite asıl belirleyici unsur
olmuĢtur.
Kore‟de yukarıda da belirtildiği gibi doğal zenginlik kaynakları fazla olmadığından
beĢeri sermayeyi zenginleĢtirerek büyümeye çalıĢmıĢtır. Böylelikle yüksek niteliklere sahip
emekle önceleri teknolojiyi taklit ederek sonrada markalaĢmaya giderek tüm dünyaya Kore
markasını satmayı baĢarmıĢlardır.
36
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Kore, içine kapanan ülke değil rekabete açılan ülke olmayı yeğlemiĢtir. Benzeri
dönemlerde Türkiye ise hala ne sosyalist ne de kapitalistti. BaĢtaki siyasi güce göre Ģekil alan
bir ülke idi. Oysa tüm beĢ yıllık kalkınma planlarında teknolojik ilerlemenin gerekliliğine
vurgu yapılması yanında bunun “nasıl” olacağı hep müphem kala gelmiĢtir(IKP,ss-33). Hedef
yıllık yüzde 7 diyen birinci beĢ yıllık kalkınma planı (IKP), dıĢ ticaret açığını gidermek için
maliyeti yüksek de olsa ithal ikamede ısrar ederken, Kore ihracata dayalı endüstriler kurma
giriĢimine baĢladı. IKP‟ da ve 15 yıllık planlı dönemim diğer dönemlerinde yerli sanayinin iç
talebe cevap vermesi hedef seçilirken (dolayısıyla merkezi yönetimi asla rahatsız edecek
büyüklüğe gelemeyecek bir burjuvazi sınıf –“not too big to fail”) , Kore‟de perspektifler tüm
dünya nüfusunun talebine çevrilmiĢti.
1970 52 33 5,628 -
1975 76 70 10,275 -
Kaynak: http://kosis.nso.go.kr, Güney Kore’nin BaĢarısının Arkasındaki Arge Gerçeği Ve Türkiye Ġle Bir KarĢılaĢtırma Mustafa
ÇalıĢır, Ahmet Gülmez, Bilgi Ekonomisi Ve Yönetimi Dergisi 2007, Cilt: Iı, Sayı:I
* Kore‟de Öğretim görevlisi olabilmek için yüksek lisans yapmıĢ ve 2-3 yılın geçmiĢ olması veya doktora yapmıĢ olmak
gereklidir. (Çınar,2009)
Güney Kore‟de bütçenin % 12 kadarı eğitime ayrılırken bo oran Türkiye‟de 9,8 kadar
olmaktadır. 4
Tablo 5 „de 1970 yılından sonra Güney Kore‟nin AraĢtırma GeliĢtirme faaliyetlerine
ne derece önem verdiğini açık bir Ģekilde göstermektedir. 1970 yılında özel ve kamu
üniversitelerinin toplamı 85 iken 2004 yılında üniversite sayısı 293‟e yükselmiĢtir. Bu
dönemde özel üniversite sayısı hızlı bir artıĢ göstererek 52‟den 238‟e yükselmiĢtir. 1970
yılında 5628 olan araĢtırmacı sayısı 2004 yılında 200.000‟in üzerine çıkmıĢtır. Güney
Kore‟nin Ar-Ge faaliyetlerine ayırdığı ödenek dikkat çekmektedir. 1985 yılında Ar-Ge
harcamalarının Milli Gelir içindeki payı % 1,82 iken, 2004 yılında bu payın %2,85‟e
yükseldiği görülmüĢtür. 2004 yılında bu oran Türkiye için 0,5 bile olamamaktadır.
4
2010 bütçesinden ayrılan paydır.
37
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
14000
12000
10000
8000
G.KORE
6000
TÜRKİYE
4000
2000
0
1984
2000
1954
1970
1978
1980
1982
1986
1988
1990
1992
1994
1996
1998
2002
2004
2008
Kaynak : Türkiye için TÜİK ve Kore için : http://fbweb.cityu.edu.hk
1960 da Türkiye‟de kiĢi baĢı gelir 358, Güney Kore‟de 79 dolardı. Yani Türkiye o gün
dünyanın fakir bir ülkesiyken, Güney Kore fakir olamayacak kadar fakirdi. O gün Güney
Kore‟nin tam 4,5 katı kiĢi baĢı gelire sahip olan Türkiye bugün kiĢi baĢı milli gelirde geride
kalmıĢtır. Kore‟nin 16 bin dolar Türkiye‟nin 7500 dolar kadardır. Yani Kore 9 kat
Türkiye‟nin büyüdüğünden fazla büyüme göstermiĢtir(nüfusu göz ardı ederek) . Bunun 1,5
katı nüfus artıĢından kaynaklansa geriye 6 kattan fazla büyüdüğü gerçeği ortada durmaktadır.
Güney Kore‟nin bunu nasıl gerçekleĢtirdiği hususunda yazılan sayısız çalıĢma vardır. Bu
mucizevî büyümeye de “Miracle of Han River” adını vermekteler.
TÜRKĠYE 815 10 13
Kaynak: Güney Kore’nin BaĢarısının Arkasındaki Arge Gerçeği Ve Türkiye Ġle Bir KarĢılaĢtırma Mustafa ÇalıĢır, Ahmet Gülmez,
Bilgi Ekonomisi Ve Yönetimi Dergisi 2007, Cilt: Iı, Sayı:I
38
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
tablo 3 de gösterilmiĢtir. Buna göre hemen her alanda Güney Kore‟nin Türkiye‟den en az 10
kat daha ilerde olduğunu nüfustan dolayı araĢtırmacı sayısında 4,5 kat ilerdeyken bu oranın
kiĢi baĢı ARGE harcamasında 15 kattan fazla olduğu görülmektedir.
Güney Kore, üretim faktörlerinde yaptığı iyileĢmelerin semeresini, hedeflediği
ihracata dayalı büyüme stratejisi çerçevesinde, 1970‟lerden 2000‟lere geldiğinde ihraç ettiği
ürünlerde görmek mümkün. 70‟lerde emek yoğun ihraç mallarında karĢılaĢtırmalı üstünlüğe
sahipken değiĢen faktör donatımı sayesinde (dönem boyunca sermaye/emek oranı 9 dan 19 a
çıktı.) sermaye yoğun ve katma değeri oldukça yüksek ürünlerde karĢılaĢtırmalı üstünlüğe
sahip olduğunu tablo 3 deki ihraç edilen ürünlere bakarak anlaĢılmaktadır. Aynı
karĢılaĢtırmalı dönemlerde Türkiye ihracatını tarımsal ürün (ham ve yarı iĢlenmiĢ ürünler)
ihracatından emek yoğun tekstil ve elektrikli ev aletlerine ancak kaydırabilmiĢtir. Diğer bir
deyiĢle Kore 3‟den 5‟e sıçrarken biz 3‟den 4‟sıçramıĢız. Bu durum Kore‟yi kiĢi baĢı gelirde
79 dolardan 16000 dolara taĢırken Türkiye 350‟den 7500‟lere gelebilmiĢtir. Ġnsani geliĢmiĢlik
endeksinde de (eğitim ve sağlık dahil edildiğinde) Kore 26. Sırada Türkiye 79 sırada yer
almaktadır5
Kaynak: SONG, Jong Guk, (3.2003), “Dynamics of R&D from Imitation to Innovation, Lessons from Korea”, STEP,Kore. Türkiye için
TÜĠK, Güney Kore’nin BaĢarısının Arkasındaki Arge Gerçeği Ve Türkiye Ġle Bir KarĢılaĢtırma Mustafa ÇalıĢır, Ahmet Gülmez, Bilgi
Ekonomisi Ve Yönetimi Dergisi 2007, Cilt: Iı, Sayı:I
Ar-Ge yatırımlarının bir ülkeyi nereden nereye getirebileceğine en iyi örnek Kore‟dir. 80
dolardan 16000 dolara ulaĢan kiĢi baĢı gelir sadece 40 yılda gerçekleĢmiĢ. Dünyada ikinci bir
örneği ancak 1820 „lerde buharın bulunmasıyla kitlesel üretime geçince Ġngiltere‟de vukuu
bulmuĢtur. Ġki ülkenin ihracat kompozisyonuna baktığımızda son on yılda Güney Kore‟nin
bilgi, elektronik çağını yakaladığını, yatırımlarının semeresini almaya baĢladığını, High-Tec
ürünler ihracat ettiğini görmekteyiz. Bilgisayar otomobil ve yarı iletkenler katma değeri
yüksek ürünler olduğundan ülkenin zenginleĢmesini öne almakta ve diğer ülkelerle olan
5
Bu veriler 2008 yılına aittir.
39
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
rekabette Kore‟nin bir adım öne çıkmasını sağlamaktadır. Buna mukabil Türkiye ancak
elektrik çağına ulaĢabilmiĢtir. 1970 „lerden farklı olarak Türkiye‟de kara taĢıtları ve elektrikli
ev aletleri ihraç edilmektedir ki bunların katma değerleri buluĢlarının üzerinden yüz yıldan
fazla zaman geçtiği için dünyada oluĢan tam rekabete yakın ortam nedeniyle aĢırı karların
elde edilmesinin mümkün olmadığı alanlardır. Bu farklılaĢmanın nedeni tüm Ģartların aynı
olduğunu varsaydığımız kalkınma oyununda Türkiye‟nin yanlıĢ hedef seçmesi ve buna
ciddiyetle uymaması, Ar-Ge yatırımlarına ve üretken emeğe kalkınmayı sağlayacak kadar
yatırım yapmayı düĢünmemesi, pansuman çözümlerle ekonomiyi idame etmeye çalıĢmasında
aramak lazımdır.
3 SONUÇ VE ÖNERĠLER
Gerek Türkiye‟de gerekse de Güney Kore‟de 1960 yılından itibaren hızlı bir kentleĢme
ve kırsal alanlardan Ģehirlere doğru göç dalgası yaĢanmıĢtır. Mal hizmetleri tüketecek kitle
artmıĢtır. Türkiye seçimini yurtiçinde kendisi üreterek(ithal ikame) talebi karĢılamaya
çalıĢırken, Kore hem kendisi için hem de zenginleĢmeye götürecek (burjuvazi) artık değeri
üretmeyi (ihracata dayalı kalkınma modeli) hedef seçmiĢtir. Türkiye seçiminde baĢarısız
olmuĢtur. Çünkü yanlıĢ hedef seçmesi ve buna ciddiyetle uymamasının yanı sıra Ar-Ge
yatırımlarına ve üretken emeğe kalkınmayı sağlayacak kadar yatırım yapmayı düĢünmemiĢtir.
Türkiye, 40 yıl önce Güney Kore‟den çok daha zengin bir ülke durumundayken bugün
durum tersine dönmüĢtür. Bu çalıĢmada Kore‟nin yaptıkları ve Türkiye‟nin yapamadıklarının
cevapları aranmaya çalıĢılmıĢtır. GümüĢhane ve diğer illerde baĢlayan eğitim seferberliğinin
Kore‟ye yaptığı artı değerin Türkiye için de gerçekleĢmesi öngörülmektedir. Güney Kore‟de
bu gün kiĢi baĢına düĢen milli gelir 16 binler civarına gelmiĢtir. Bu onların Ar-ge ve Eğitime
verdikleri önemim sonucudur. Türkiye ticaret geliri gibi kısa sürede kar getiren sektörlerden
istihdam artırıcı kurumsal faaliyet alanlarına kaymak zorundadır(Yentürk, Kepenek, 2009).
Öldürücü dünya ticareti rekabetinde baĢka Ģansı da yoktur. Rantiye ekonomisi olmaktan
katma değer üreten ekonomi olmak zorundadır. GümüĢhane ili de kendisine sunulan
yükseköğrenim fırsatını iyi değerlendirip sanayi kuruluĢlarını tesis etmeli ve katma değeri
yüksek ürünler üretmelidir
Örneğin, 30-40 tane köme iĢletmesi yerine ölçek ekonomisi kullanılarak etkin emeği
istihdam ederek, iĢletmelerin evliliği sağlanmalı ve bu konuda kısmi uzmanlaĢmaya
gitmelidir. Rekabet gücünü muhafaza etmelidir.
Türkiye‟de son yıllarda Ar-Ge bazlı bir kalkınma stratejisine doğru yol almaya
baĢlamıĢtır. Bunun en güzel örnekleri üniversitelerin bünyesinde kurulan teknoloji üsleridir.
KAYNAKLAR
1. Aydemir Zeynep Canan, Bölgesel Rekabet Edebilirlik Kapsamında Ġllerin Kaynak Kullanım Görece
Verimlilikleri: Veri Zarflama Analizi Uygulaması Uzmanlık Tezi,2002
2. Altan Mehmet, Ders Notları, 2009
3. ÇalıĢır Mustafa, Gülmez Ahmet, Güney Kore‟nin BaĢarısının Arkasındaki Arge Gerçeği Ve Türkiye Ġle
Bir KarĢılaĢtırma, Bilgi Ekonomisi Ve Yönetimi Dergisi Cilt: Iı, Sayı:I 2007
4. Çınar Ġbrahim, Kuzey Kore Güney Kore, sunum, 2009
5. Ġlkorur Korkmaz, Güney Kore'nin hatırlattıkları, Radikal, 2002
6. Kepenek Yakup, Yentürk Nurhan, Türkiye Ekonomisi, Remzi Kitabevi, 22. Basım, 2009
40
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
41
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
ÖZET
GümüĢhane- Kurum Deresi ve Vadisi, 35 km uzunluğunda, 5 yan kolu olan vadi
yamaçlarına kurulan bir yerleĢim alanıdır. Bu yerleĢim birimi Osmanlı döneminde 10 köy ve
50 mahalle, Cumhuriyet sonrası 6 köyden oluĢmaktadır. Havzada geçmiĢte iĢletilen zengin
maden yatakları , ipek yolunun sağladığı zenginliğe ve Müslüman ve Hıristiyanlığın kültür
farkına bağlı olarak ta farklı özelliklere sahip sivil ve dini mimari yapılar inĢa edilmiĢtir.
Mimari yapılar kültürel ve dini farklılıklar yanında; rakım, iklim, jeolojik yapı, orman ve
ağaç temini vb çevresel etkilere bağlı olarak vadinin üst kısmı ve alt kısmı arasında önemli
farklılıklar doğurmuĢtur. Bölge, Karadeniz ile Doğu Anadolu yapı tipolojisi arasında geçiĢ
oluĢturan özellikte yapılar barındırmaktadır.
1.GĠRĠġ.
Bu çalıĢmada Ġlkçağdan günümüze madencilik yapılan ve Ġpek Yolu üzerinde bulunan
GümüĢhane‟nin tarihi Kurum Nahiyesi‟ne bağlı Kurum (Yağlıdere Köyü Bulutyayla
Mahallesi) merkez mahalleleri ve Olucak (Ġmera) Köy yerleĢimlerinin mimari özellikleri
belirlenmiĢtir (Erüz,G.,2009).
GümüĢhane ve Kurum vadisi coğrafik olarak, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu
bölgelerinin arasında yer almakta olup ,her yönüyle olduğu gibi iklim özellikleri bakımından
da bu iki bölge arasında bir geçiĢ oluĢturmaktadır. Doğu Karadeniz Bölgesi‟nin iç kısmında
yer alan bölge, genel yapısı itibarı ile karasal iklim karakterlidir. Deniz seviyesinden
yükseldikçe karasal iklimin özellikleri daha belirgin gözlenmektedir (URL- 4, 2007; BaĢkan,
1996; Anonim, 1999).
Osmanlı Ġdaresi tarafından, 16. yüzyıl ve sonrasında diğer bölgelerden ve vilayetlerden
göç ettirilerek ya da atanarak yerleĢtirilen Müslümanlar dıĢında, Kurum bölgesinde yaĢayan
halkın tamamına yakını (%70-80) Hıristiyandı. 18. ve 19. Yüzyıl boyunca yaĢanan göçlerle
nüfusu iyice azalan bölgede 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti ve Yunanistan arasında
yapılan anlaĢmaya dayalı zorunlu nüfus mübadelesi sonrasında, Kurum havzasında mevcut 1
nahiye ve 9 köyün tamamında tahmini olarak 100 haneden daha az, Müslüman Türk nüfus
kalmıĢtır. Mübadele sonrası boĢaltılan köylerden, bu çalıĢmanın yürütüldüğü Kurum nahiye
merkezi ve çevresindeki mahalleler (ġamanlı, Gavalak) ve de Ġmera (Olucak) köyünün,
Nazırlar sülalesinin oluĢturduğu birkaç hanelik Müslüman nüfusun yaĢadığı Nazırlı Mahallesi
dıĢındaki Kurum merkez ve Ġmera köyünde yerleĢik Ortodoks Hıristiyan Rum halkının
tamamı milliyetlerine bakılmaksızın Yunanistan‟a göç ettirilmiĢtir.
42
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
43
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
2. YAPILAN ÇALIġMALAR
Amaca yönelik olarak belirlenen yöntem, temelde 7 yerleĢim alanında yapılan tespitler
ile bunlara yönelik yapılan değerlendirmeleri içermektedir. Bu amaçla söz konusu çalıĢma
alanında, yerleĢim alanları ve yapılar irdelenmiĢtir(Erüz,G.,2009)..
GümüĢhane-Kurum Vadisi‟ndeki köy ve mahalle statüsünde bulunan yerleĢim
birimleri, yerinde yapılan incelemelerle, özgün yerleĢim ve mimari yapı stoku bakımından
değerlendirilmiĢ, çalıĢma alanında sürekli veya kısa süreli yaĢayan insanlarla (40- 80 yaĢ
arasında yaklaĢık 50 kiĢi) yüz yüze görüĢmeler yapılmıĢtır.
3.BULGULAR
3.1. YerleĢim Alanının Genel Coğrafik Karakteri
YerleĢim alanlarının oluĢumunda; arazi yapısının, tarım alanlarının varlığının,
güvenlik ve iklim özelliklerinin, ticaret yolu ve de maden ocaklarına yakınlığın en önemli
faktörler olduğu düĢünülmektedir. Dağlık bölge arazisinin eğimli olması nedeniyle yapıların
bir kısmının zemin katları toprağa gömülü ve iki katlı olarak inĢa edilmiĢlerdir. Tarım
arazileri az olmakla birlikte, yoğun emek ve sulama gerektiren sebze yetiĢtiriciliğinin
yapıldığı bu arazilerin vadi tabanlarında ve yerleĢimlerin bitiĢiğinde yer aldıkları dikkati
çekmektedir. Yapılar mümkün olduğunca tarıma uygun olmayan alanlarda ve zemini sağlam
kayalık alanlarda inĢa edilmiĢtir.
Yapıların (özellikle konutlar), güvenliği sağlama amacıyla genelde, zemin
pencerelerinin çok dar mazgal pencere formunda olduğu ve ısı yalıtımının yanı sıra inĢaat
maliyetini düĢürme ve sosyal dayanıĢma gibi amaçlarla iki veya üçlü yapı gurupları Ģeklinde
bir arada inĢa edildiği dikkati çekmektedir. Sürekli yaĢam mekânı olan aĢhanenin (içeriki ev),
bölgede kıĢların uzun ve soğuk oluĢu nedeniyle, mümkün olduğunca, yamaç içinde toprağa
gömülü ya da yapı grubunun en orta kısmında inĢa edildiği görülmektedir.
Ayrıca güneĢten daha fazla yararlanmak amacıyla yapılarda yaygın yönlenmenin,
güneydoğu olduğu tespit edilmiĢtir.
Bunun yanında söz konusu yerleĢim alanlarının, bölgeden geçen ticaret yolu üzerinde
ya da yakınında konumlandığı, yapıların sayısı ve ticari amaçlı yapı tiplerinden (dükkân, depo
vb.) yerleĢim merkezi ya da transit yol üzerinde oldukları anlaĢılmaktadır.
Doğal taĢın bol ve ocaklarının yerleĢmelere yakın olması nedeniyle, yapıların
inĢasında baĢlıca yapı malzemesi olarak genellikle traverten ve çevredeki doğal taĢların
kullanıldığı da tespit edilmiĢtir(Erüz,G.,2009).
44
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
ġekil 3. Ġki katlı yapı örneği ġekil 4. Ġki katlı konut örneği ġekil 5. Ġki katlı konut
(Bulutyayla Çolakoğlu evi) (Ġmera-Nazirli ġevket Nas evi) örneği (Ġmera Demirci evi)
45
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
46
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
4. SONUÇLAR VE ÖNERĠLER
Bu çalıĢma, GümüĢhane-Kurum Vadisi‟nde yer alan ve eski madenci köyleri olduğu
bilinen 7 yerleĢim alanından seçilen, günümüze ulaĢabilmiĢ konutların özgün plan düzeni
anlamayı ve anlamlandırmayı amaç edinmiĢtir.
Osmanlı‟nın, ilk çağdan 19. yüzyıla kadar GümüĢhane‟yi dıĢ dünyaya bağlayan tek
güzergâh olan, ancak çok bakımsız ve yetersiz kalan antik Ġpek Yolu‟nu geliĢtirmek için
47
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
mühendis istihdam ettiği ve yola çeki düzen verdiği bilinmektedir. Bu ilginin oluĢmasında,
bölgenin iktisadi hayatında meyvecilik yanında özellikle madenciliğin önemli bir yerinin
olmasının büyük etkisi vardır. Uzun yıllar Osmanlı‟nın maden ihtiyacına cevap veren ve
1800‟lü yıllarda bölge halkının en önemli gelir kaynağı olan maden ocaklarının iĢletilmesinde
çeĢitli nedenlere bağlı çok ciddi sıkıntıların ortaya çıkması, maden ocaklarının atıl duruma
düĢmesi ve üretimin azalması bölge nüfus yapısını da olumsuz etkilemiĢ, bunun sonucunda
GümüĢhane ve Kurum bölgesi dıĢarıya ciddi yoğunlukta göç vermiĢtir.
Bölgede pek çok tarihi maden ocağının varlığı bilinmektedir. Günümüzde maden
ocaklarına ait galeriler tamamen kapalı olup, ocak yerleri ancak dikkatli bir inceleme ile
belirlenebilmektedir. Bölgede Maden Tetkik Arama (M.T.A).tarafından son yıllarda yapılan
sondaj çalıĢmalarıyla zengin altın, bakır, kurĢun rezervlerinin mevcudiyetinin halen devam
ettiği tespit edilmiĢtir.
ÇalıĢma alanını oluĢturan Kurum havzasının 1500 m.den daha yüksek kısmını teĢkil
eden Kurum Dere ve Ġmera Dere havzasındaki yerleĢmelerde, Osmanlı tebaası içerisinde yer
alan Müslüman ve Hıristiyan (Ortodoks) halkların uzun yıllar bir arada yaĢadıkları, gelenek-
göreneklerini ve inançlarını devam ettirip, ana dillerini konuĢabildikleri bilinmektedir. Uzun
yıllar aynı yerleĢim biriminde birarada yaĢayan, birbirleriyle dini etkinlikler ve evlilikler
dıĢında, sosyal ve kültürel etkileĢim halinde bulunan bu halkların yaĢam biçimleri arasında
önemli farkların bulunmadığı bilinmektedir.
Bölgedeki yerleĢim birimlerinin oluĢumunda; arazi yapısı, tarım alanları, güvenlik ve
iklim özellikleri, ticaret yolu ve maden ocaklarına yakınlık gibi etkenlerden, bir ya da
birkaçının birlikte etkili olduğu belirlenmiĢtir. Bölgenin dağlık ve arazinin eğimli olması
nedeniyle genellikle iki katlı olarak inĢa edilmiĢ olan yapıların bir kısmımın zemin katları
toprağa gömülüdür. Bu tür bir yerleĢim biçiminin, özellikle iklime bağlı olarak ısınma
gereksinimini kolaylaĢtıran bir çözüm olarak uygulandığı düĢünülmektedir.
Bölgede gereksinim duyulan tarım arazilerinin, yerleĢim alanlarından daha yüksek
rakımlarda (1600 m.-2100 m. arası), sınırlı miktarda ve genellikle eğimli alanlarda seçildiği
görülmektedir. Tarım alanlarında toprak sığ ve taĢlıdır. Yapılar mümkün olduğunca tarıma
uygun olmayan alanlarda ve zemini sağlam kayalık alanlarda inĢa edilmiĢtir. GümüĢhane
Kurum Vadisi yerleĢimleri, yerleĢimlerin genelinde olduğu gibi bol su kaynağına sahip
alanlarda ya da yakınında kurulmuĢtur.
Evlerin genelde bir yönlerinin yamaca yaslandığı, güvenlik amacıyla zemin
pencerelerinin çok dar mazgal pencere biçiminde olduğu ve ısı yalıtımı, inĢaat maliyetini
düĢürme ve dayanıĢma amacı ile ikili ve üçlü guruplar halinde inĢa edildikleri görülmektedir.
Konutlarda, kıĢların uzun ve soğuk oluĢu nedeniyle, sürekli yaĢam mekânı olan aĢhane
(Ġçeriki ev) kısmının mümkün olduğunca yamaç içinde toprağa gömülü ya da yapı grubunun
merkezinde inĢa edildiği, ayrıca güneĢten daha fazla yararlanmak amacı ile dini yapılar
dıĢındaki yapı gruplarında yönlenmenin güney-doğuya yapıldığı görülmektedir.
Bölgede inĢa edilen dini, ticari, konut vb. yapılarda doğal taĢ, ahĢap, metal vb. yapı
malzemelerinin kullanıldığı görülmektedir. Doğal taĢın bol ve ocaklarının yerleĢmelere yakın
olması nedeniyle yapıların inĢasında genellikle traverten ve yakın çevresinde bulunan doğal
taĢlar kullanılmıĢtır (Kandemir, 2008.).
ÇalıĢma alanının 16.–17. yüzyılda on binlerce insanı barındıran yoğun bir yerleĢim
alanı olmasında; madende çalıĢan ve madenci kesime hizmet eden diğer meslek insanları ve
ailelerinin sayısının çokluğu etkili olmuĢtur. Bu madenlerde çalıĢan ya da iĢleten, ticaret
48
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
yapan kiĢilerin gelir düzeyindeki farklılıklar, inĢa edilen binaların büyüklüklerini ve yapı
malzemesinin kullanım tekniklerini (iĢlenerek veya iĢlenmeden) etkilemiĢtir. Ayrıca, bölgeye
yakın ve uzak bölgelerden göç eden toplulukların, kendi kültürlerini yaĢadıkları yapılara
yansıttıkları da düĢünülmektedir.
Yörede yaĢayan ya da ticaret veya baĢka nedenlerle bölgede geçici olarak bulunan
insanların yeme, içme, barınma vb. ihtiyaçlarının karĢılandığı fırın, dükkân, çeĢme, depo,
mahzen, kahvehane, han, kantar yeri vb. pek çok yapı mevcut olmakla birlikte birçoğu
iĢlevsizlik nedeniyle yıkılmıĢ ya da ihtiyaca bağlı tadilatlar nedeniyle tahrip olmuĢtur.
Bölgedeki mevcut tarihi yapı stoku dikkate alındığında; Müslüman ve Hıristiyan‟lara ait
konutlarda ortak yapı malzemesi, topografya ve iklim Ģartları yanında bölgesel yapı kültürünü
kullanan yerel ustaların varlığı nedeniyle, etnik ve dini kimliğin iĢlevsel olarak, fakat özellikle
de yapıların biçimsel oluĢumunda belirgin bir etkisi gözlenmemiĢtir.
Osmanlı‟nın dini hoĢgörüsüne karĢın, Hıristiyan olduğu halde Müslüman gibi görünen
bir halkın, bölgede yaklaĢık 200 yıla yakın bir süre (1650–1850) var olduğu çeĢitli
kaynaklarca belirtilmektedir. Aslında Hıristiyan olan ve Hıristiyanlıklarını gizlice sürdüren bu
topluluğun (Gizli Hristiyan, Clostai, Tenasur) oluĢum ve 200 yıl varlığını sürdürmesinin
nedeni olarak, Osmanlı PadiĢahı IV. Murat döneminde madenlerde çalıĢan Müslümanlara
verilen çok önemli imtiyazlardan (vergiden, askerlikten ve devlete karĢı olan pek çok
sorumluluktan muafiyet) yararlanabilmek olduğu, BıjıĢkyan (1969); Andreadis (1999); Bryer
(1985) ve pek çok tarihçi ve coğrafyacı tarafından belirtilmiĢtir. Bu dönemde, bu bölgede
gerçek Müslüman ve açık Hıristiyan toplulukların da var olması, gizli Hıristiyanlığın devletin
zorlamasına bağlı bir zorunlu din değiĢtirme giriĢimi olmadığını göstermektedir. Madenlerin
kapandığı ve de imtiyazların ortadan kalktığı 19. Yüzyılın baĢlarında Gizli Hıristiyan halk,
imtiyazlardan yararlanmaya devam etmek için gerçek Müslümanlarla birlikte bölgeden
Anadolu ve Balkanlardaki madenlere göç etmeye baĢlamıĢtır. Göç etmeyip bölgede kalan
Gizli Hıristiyanlar ise 1850‟de ilan edilen Islahat Fermanı‟nın verdiği din özgürlüğüne
dayanarak Hıristiyanlıklarını açıklamıĢ, Ortodoks mezhebine mensup olarak 1926‟daki
Müslüman-Hıristiyan nüfus mübadelesine kadar bölgede yaĢamıĢ ve sonrasında Yunanistan‟a
göç ettirilmiĢlerdir.
Bölgede, 20. yüzyıl öncesine ait olduğu düĢünülen konutlarda en yaygın görülen
mekânın, “içeriki ev” (aĢhane) ve buradan bir kemerle geçilen “tandır evi” bölümü olduğu
görülmüĢtür. Bu bölgede “tandır evi” olarak tabir edilen ve kıĢ aylarında kullanılan bu mekân,
bir ailenin tandır etrafında oturmasına uygun geniĢliktedir. “Tandır evi”nin ortasında mekânın
ısıtılmasını da sağlayan tandır bulunmasına karĢın, bazı konutlarda bu mekanın üç tarafındaki
duvar yüzeylerinde kemerli ocak ya da dolap niĢini hatırlatan, ancak böyle bir iĢlevi de
olmayan (ortadaki daha büyük, her iki yandakiler daha küçük olmak üzere) niĢler tespit
edilmiĢtir. Müslüman aileler tarafından kullanıldığı bilinen ve halen içerisinde yaĢanılan
konutlardaki tandır evlerinde ise bu niĢler ya hiç yoktur ya da küçük ve gömme dolap olarak
kullanılabilecek bir düzenekte inĢa edilmiĢlerdir. Tandır evi, aĢhane ile birlikte irdelendiğinde
plan tipi olarak küçük bir Ģapele benzemektedir. Bu mekân, aĢhaneye açılan kemerli geçiĢ
kısmı kapatılarak, kiliselerin apsis ve bema bölümlerini hatırlatan bir düzende, kolayca fark
edilmeyen küçük bir dini mekâna dönüĢebilecek esnekliğe sahiptir. Müslüman aileler ile gizli
ya da açık Hıristiyan evleri arasındaki bu farklılık, bu mekânların gizli Hıristiyanlar tarafından
dini ibadetler için gerektiğinde küçük bir Ģapel olarak da kullanılmıĢ olabileceği fikrini akla
getirmektedir.
Mübadele nedeniyle neredeyse tümüyle boĢalan köyler, mübadeleden yaklaĢık 30 yıl
sonra tekrar kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Ancak bu süre, köylerin neredeyse tamamının özgün
49
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
5. KAYNAKLAR
Akın, G., 1996. Doğu ve Güneydoğu Anadolu‟nun Geleneksel Mimarlığında Ġki Tarihsel Ev Tipi: Bindirme
Kubbeli ve Tütenkli Ev Tipi, Tarihten Günümüze Anadolu‟da Konut ve YerleĢme, Tarih Vakfı Yayınları
(HABĠTAT II) Ġstanbul, 248–256 s.
Andreadis, Y., 1999. Gizli Din TaĢıyanlar, 2.baskı, Belge Yayınları, Ġstanbul.
Anonim, 1986. Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Cilt 9, Milliyet Yayınları, Ġstanbul
Anonim, 1999. GümüĢhane Evleri: Cumhuriyetin 75. Yılında GümüĢhane, Express Ofset, Ġstanbul.
BaĢkan, A. R., 1996. Türkiye Diyanet Vakfı Ġslam Ansiklopedisi, Güzel Sanatlar Matbaası, Ġstanbul.
BıjıĢkyan, P.M., 1969. Karadeniz Kıyıları Tarih ve Coğrafyası, Edebiyat Fakültesi Basımevi, Ġstanbul.
50
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Bryer, A., Winfield, D., 1985. The Byzantıne Monuments And Topography Of The Pontos, Volume 1,2,
Dumbarton Oaks Research Library and Collection, Washington.
Erüz,G.,2009. Kurum Vadisi Maden Köyü YerleĢmeleri, Doktora Tezi, K.T.Ü., Fen Bilimleri Enstitüsü,
Trabzon.
Karpuz, H., 1979. Erzurum Evlerinin Türk-Ġslam Mesken Mimarisindeki Yeri, Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi
Ġslami Ġlimler Fakültesi, Erzurum.
Karpuz, H., 1984. Türk Ġslam Mesken Mimarisinde Erzurum Evleri, BaĢbakanlık Basım Evi, Ankara.
Kars, F.Ç.,Özgen, Sç, Sağsöz, A., Midilli, R., Elmalı, D., Kahya, N., Özen,S.L.,Sinan,E.P., Tutkun,M.,2008.
The metamorphosis of a historical city: From the Byzantine city Argyropolis to the Ottoman neighborhood
Süleymaniye , Elsevier : Building and Environment, 43, 5, 928-949.
Özgen, S., 2001. Erzurum Kenti Üç Kümbetler Ve Yakın Çevresinde Geleneksel Konutlar-Sokaklar Üzerine Bir
AraĢtırma, Yüksek Lisans Tezi, K.T.Ü., Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon.
Türker, G., 1992. Bina Cephelerinin Temizlenme ve Korunmasında Yöntem ve Malzeme Seçimi Ġçin Bir
Ġnceleme, Yüksek Lisans Tezi, K.T.Ü., Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon.
51
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
ÖZET
Altın yatakları açısından önemli bir potansiyele ev sahipliği yapan GümüĢhane Ġli‟nde
bilinen en önemli altın yatakları arasında Mastra (Demirkaynak), Arzular, KaletaĢ ve Olucak
(Ġmera) yer almaktadır. Tersiyer yaĢlı granitik intrüzyonlara bağlı olarak geliĢen ve
yerleĢimleri bölgedeki hakim kırık sistemleri ile yakından iliĢkili olan bu cevherleĢmeler
arazide belirgin bir hidrotermal alterasyon ile karakteristiktir. Arzular ve Mastra
cevherleĢmeleri Eosen yaĢlı Andezitler içerisinde geliĢen KD-GB ve D-B doğrultulu, KaletaĢ
ve Olucak cevherleĢmeleri ise Liyas yaĢlı volkano tortullar içinde geliĢen KB-GD ve KD-GB
doğrultulu fay zonları boyunca yerleĢmiĢ damar tip yataklardır. Bu yataklardan Arzular,
Mastra ve Olucak epitermal damar tip olup, cevher mineralleri olarak pirit, kalkopirit, sfalerit,
galen ve fahlerz içerirken, Karlin tip bir cevherleĢme olan KaletaĢ ise, diğer yataklardaki
cevher minerallerinden farklı olarak, realgar, orpiment ve antimuan içermektedir. Bütün
yataklarda cevher minerallerine gang olarak kuvars eĢlik eder. Söz konusu yataklarda altın,
genellikle pirit ve kalkopiritle birlikte ve yer yer de kuvars içinde saçınım Ģeklinde
bulunmaktadır. Bakır, kurĢun ve çinko cevherleĢmesi olan Hazine Mağara ve Kırkpavli
yatakları ise yan ürün olarak içerdiği altın ve gümüĢ bakımından ayrı bir öneme sahiptir. Bu
yataklardan Mastra 17.5 ton altın, 12 ton gümüĢ; Arzular 2.5 ton altın, KaletaĢ 1.5 ton altın,
Olucak 1 ton altın rezervine sahip iken, bakır-kurĢun-çinko cevherleĢmeleri olan Hazine
Mağara ve Kırkpavli ise yan ürün olarak sırasıyla 3 ton altın, 14 ton gümüĢ ve 2 ton altın, 11
ton gümüĢ rezervine sahiptir. GümüĢhane ili ve çevresinde yer alan ve mevcut altın
yataklarını içeren sahalarda gözlenen kırık sistemleri, yan kayaç ve hidrotermal alterasyona
benzer özellikler sunan Aktutan, Canca, Leriköy, Dölek, Akpınar, IĢıkdere, Sarıdere, Herek
ve BeĢkise bölgeleri potansiyel altın sahalarıdır. ġu ana kadar yapılan çalıĢmalar neticesinde
tespit edilmiĢ olan 27.5 ton altın ve 37 ton gümüĢ rezervine ilaveten yanında, potansiyel altın
sahaları da dikkate alındığında GümüĢhane ili geçmiĢte olduğu gibi günümüzde de ülkemizin
önemli maden sahalarından birisi olarak önemini korumaktadır.
1
GümüĢhane Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü
52
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
GĠRĠġ
53
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Doğu Pontid Orojenik KuĢağı farklı sonuçlarına göre, sfaleritlerin düĢük Zn/Cd
litolojik ve tektonik özelliklere bağlı olarak oranları ve piritlerin Co, Ni ve As içeriği
kuzeyden güneye doğru, baĢlıca üç zona bakımından fakir oluĢu cevherin asidik
ayrılır (BektaĢ vd. 1995). Doğu Pontidlerin karakterli hidrotermal çözeltilere bağlı
Güney zonunda yer alan, Arzular olarak oluĢtuğuna iĢaret etmektedir.
(GümüĢhane) yöresindeki cevherleĢme
Eosen volkanikleri ile iliĢkili olup, bu KALETAġ ALTIN CEVHERLEġMESĠ
volkanikler baĢlıca, bazalt, bazaltik andezit GümüĢhane ili Merkez KaletaĢ ve
ve bunlarla iliĢkili piroklastik kayaçlardan Söğütağıl köyleri arsında yer alan bu
oluĢmaktadır. D-B ve KD-GB tektonik cevherleĢme, GümüĢhane yöresindeki
kırık hatları ile yakın iliĢkili olan epitermal altın oluĢumlarının yer aldığı
cevherleĢme sahasında 10-15 metre tektonik kontrollü kuĢak içersinde
geniĢliğinde hidrotermal alterasyon kuĢağı bulunmakta olup, cevherleĢme, Eosen yaĢlı
geliĢmiĢtir. Cevher minerali olarak altın, tüf- tüfitler içinde, KB-GD doğrultulu
gümüĢ, elektrum, galen, sfalerit, kalkopirit, tektonik hatlar boyunca silisli çözeltilerce
fahlerz (tetrahedrit), pirit ve kovellin oluĢmuĢtur. Altının mikroskopta
bulunan Arzular cevherleĢmesinde gang görülmeyecek kadar küçük tane boyutunda
mineralleri olarak ise kuvars, kalsit ve jips olması, tüfitlerin içinde bulunması ve
bulunmaktadır. Hidrotermal alterasyon ise, yoğun orpiment - realgar yığıĢımı içermesi
cevher damarına doğru yaklaĢtıkça; nedeniyle Karlin tipi bir cevherleĢme
kloritleĢme, killeĢme ve siliĢleĢme Ģeklinde olduğunu belirtilmiĢtir (Çubukçu 1998).
gözlenmektedir. Cevherli zona yaklaĢtıkça KaletaĢ‟ta altın cevherleĢmesi KB-GD
kil minerali olarak illit gözlenirken doğrultulu silisleĢmiĢ, illitleĢmiĢ ve
cevherleĢmeden uzaklaĢtıkça kil minerali organik maddece zengin bir zonda, bol
olarak kaolen ve simektit geçiĢi kırıklı ve çatlaklı olan tüfit ve kumlu
gözlenmektedir (Akaryalı ve Tüysüz, kireçtaĢları içinde fay ve tabaka düzlemleri
2009). Kuvars ve sfalerit minerallerinde boyunca yer alan silis kafacıklarında
yapılan sıvı kapanım çalıĢmasına göre, bulunur. Cevherli silis kafaları yaklaĢık
sıvıca zengin iki fazlı (sıvı+gaz) 250-275 m uzunluğunda ve 3-10 m
kapanımların yanında tek fazlı sıvı ve tek geniĢliğindedir. CevherleĢme yer yer breĢ
fazlı gaz kapanımlar da gözlenmiĢtir. dolgusu ve bazen de ince ağsal damarcıklar
Ölçülen homojenleĢme sıcaklığı kuvars Ģeklindedir.
minerallerinde 100-166 °C arasında iken
sfalerit minerallerinde 90-127 °C arasında Sahada cevher mineralleri olarak altın ile
ölçülmüĢtür. Sfalerit ve kuvarslarda birlikte pirit, stibnit, arsenik, nabit kükürt,
bulunan bütün sıvı kapanımların oldukça cıva (realgar, orpiment), hematit, limonit
küçük boyutlarda olması (< 6 µm) ve gang olarak kuvars, kalsit, dolomit ve
nedeniyle yalnızca bir kapanımda ölçülen değiĢik kil mineralleri (illit, alünit,
tuzluluk değeri % 5‟dir (Akaryalı ve halloysit, kaolen,) varlığı tespit edilmiĢtir
Tüysüz, 2010). Mineral kimyası (Tüysüz vd., 1994, Çubukçu, 1998).
55
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
57
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
58
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
KAYNAKLAR
Adamia, S., Lordkitanidze, M.B. ve Zakariadze, G.S., 1977. Evoluation of an Active Continental Margine as
Examplified by the Alpine History of Caucasus, Tectonophysics, 40, 183-189.
Aslaner, M., 1977. Türkiye Bakır-kurĢun-çinko Yataklarının Jeolojik ve Bölgesel Sınıflamasıyla Plaka
Tektoniği Yönünden Ġncelenmesi, KTÜ Yerbilimleri Fakültesi, Yayın No: 12, Trabzon.
Akaryalı, E., ve Tüysüz, N., 2009. Arzular (GümüĢhane) Yöresindeki Epitermal Au Yatağının Hidrotermal
Alterasyonu Ve Kil Mineralojisi, KD Türkiye. 14. Ulusal Kil Sempozyumu, 1-3 Ekim 2009, Trabzon.
Akaryalı, E., ve Tüysüz, N., 2010. Arzular (GümüĢhane-KD Türkiye) Epitermal Altın Yatağının Sıvı
Kapanım ve Mineral Kimyası Özellikleri, 63. Jeoloji Kurultayı, 5-9 Nisan 2010, MTA, Ankara.
Aydoğan, T., 1946. EskigümüĢhane (GümüĢhane) KurĢun ve Manganez CevherleĢmeleri Hakkında Rapor
(yayımlanmamıĢ).
Çağatay, A. ve Çopuroğlu, Ġ., 1990. GümüĢhane KurĢun-Çinko Yatakları, MTA dergisi, Sayı: 111, 61-71.
Çiftçi, E., 2000. Mineralogy, Paragenetic Sequence, Geochemistry and Genesis of the Gold and Silver
Bearing Upper Cretaceous Mineral Deposits, Northeasthern Turkey, University of Missouri-Rolla, Ph. D
Thesis, Missouri.
Çubukçu, A., 1998. KaletaĢ (GümüĢhane) Epitermal Altın CevherleĢmesinin Jeolojisi, Jeokimyası ve
Mineralojisi, Yüksek Lisans Tezi, KTÜ Yerbilimleri Enstitüsü, Trabzon.
Dandria, I., 1940. GümüĢhane KurĢun Yatağı Hakkında Muhtıra, MTA Raporu, 999 (yayımlanmamıĢ),
Ankara.
Demir, Y., 2005. Istala ve Köstere (Zigana/GümüĢhane) Cu-Pb-Zn Madenleri ve Yan Kayaçlarının
Mineralojisi ve Dokusal Özelliklerinin KarĢılaĢtırılmalı Ġncelenmesi, KTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek
Lisan Tezi, Trabzon.
Dixon, J.C. ve Pereire, J., 1974. Plate Tectonics and Mineralization in the Tethyan Region, Min. Deposita, 9,
185-198.
Erbayar, M. ve Ödevci, Ġ., 1979. GümüĢhane-Eski GümüĢhane Cu, Pb, Zn, Ag CevherleĢmeleri Hakkında
Rapor, MTA Raporu, 2833 (yayımlanmamıĢ), Ankara.
Eyüboğlu, Y., 2010. Late Cretaceous High-K Volcanism in the Eastern Pontide Orogenic Belt: Implications
for the Geodynamic Evolution of NE Turkey, International Geology Review, 52, 142-186.
Güner, S., Er, M. ve Yazıcı, E., 1998. GümüĢhane Ġli Maden Potansiyeli, MTA Raporu, (yayımlanmamıĢ),
Trabzon.
Kahraman, Ġ., Kansız, H., Dursun, A., Yılmaz, H. ve Erçin, A.Ġ., 1984. GümüĢhane Yöresinin Jeolojisine ve
CevherleĢmesine Ait Jeoloji Raporu, MTA Rapor No: 1951.
Kovenko, V., 1937. GümüĢhane Madeni Hakkında Rapor, MTA Raporu, 399 (yayımlanmamıĢ), Ankara.
Lermi, A., 2003. Midi (Karamustafa/GümüĢhane, KD Türkiye) Zn-Pb Yatağının Jeolojik, Mineralojik,
Jeokimyasal ve Kökensel Ġncelemesi, Doktora Tezi, K.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon, 244.
Ölsner, O., 1935. GümüĢhane Vilayetinin Maden Yataklarına Ait Rapor, MTA Raporu, 408
(yayımlanmamıĢ), Ankara.
Öztunalı, Ö., 1983. Türkiye KurĢun-çinko Yatakları ve Madenciliği, Türkiye Jeoloji Kurultayı Yayınları,
Ankara.
Pejatoviç, S., 1979. Pontid Tipi Masif Yataklarının Metalojenisi, MTA Yayın No: 177. Ankara.
59
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Tüysüz, N., Özdoğan, K., Er, M., Yılmaz, Z. ve Ağanoğlu, A., 1994. Pontid Adayayında Carlin tipi KaletaĢ
(GümüĢhane) altın zuhuru, Türkiye Jeol. Bült., 37, 41-46.
Tüysüz, N., Er, M., Yılmaz, Z. ve Akıncı, A., 1995. Geology, Minralogy and Alteration of the Mastra
Epitermal Gold-silver Deposits, GümüĢhane NE-Turkey. Turkish Journal of Earth Sciences, 4(1995) 11-21,
TUBĠTAK, Ankara.
Tüysüz, N. ve Akçay, M., 2000. Doğu Karadeniz Bölgesindeki Altın Yataklarının KarĢılaĢtırmalı Ġncelemesi,
Cumhuriyetin 75. Yılı Yer Bilimleri ve Madencilik Kongresi, Bildiriler Kitabı, 625-645.
60
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Ġbrahim AKPINAR
ÖZET
Tüm geliĢmiĢ ülkeler geliĢmelerini madencilik sayesinde tamamlamıĢlardır.
Madencilik, sanayinin lokomotifidir. Ġnsanlık tarihi boyunca maden ürünleri
medeniyetlerin gidiĢatını ĢekillendirmiĢ, yön vermiĢtir. Ülkemizin içinde bulunduğu
ekonomik sıkıntıdan çıkılmasında dayanılacak temel taĢlardan bir tanesi de
madenciliğimizdir. Dünya maden potansiyeli dikkate alındığında; ülkemizin, bor, toryum,
linyit, manyezit, zeolit, trona, barit, feldspat, mermer, dolomit, kaya tuzu, kuvarsit, perlit,
bentonit, bakır, kurĢun, çinko, krom gibi madenlerde önemli miktarda rezerve sahip olduğu
görülür.
Madenciliğin beĢiği olarak sayılan Anadolu topraklarında kurulan çok sayıda
büyük küçük medeniyetlerin hemen hepsi buranın yeraltı zenginlikleriyle ilgilenmiĢlerdir.
Bu bağlamda GümüĢhane Bölgesinde de M.Ö. 3000 yıllarından baĢlayıp, M.S. sırasıyla
Romalılar, Selçuklular, Ġlhanlılar, Osmanlılar gibi imparatorluklar dönemlerinde yoğun
madencilik faaliyetleri yapılmıĢtır. Özellikle EskigümüĢhane, Torul ve Kürtün yörelerinde
uzun süre aktif olarak iĢletilen bakır-kurĢun-çinko-gümüĢ-altın-manganez ve demir maden
ocakları ülkenin olduğu kadar bu bölgenin ve halkın ekonomik yapı ve durumunu
Ģekillendirmede etkili olmuĢlardır. Bilhassa Kanuni ve IV Murat dönemlerinde
GümüĢhane‟de madencilik altın çağını yaĢamıĢtır. Osmanlı Ġmparatorluğunun son
devirlerinde, Tanzimat, I. Dünya SavaĢı ve Cumhuriyetin ilk yılları aralığında verimli
olarak uzun süre iĢletilemeyen veya hiç iĢletilemeyen zengin çeĢit ve rezervlere sahip olan
GümüĢhane madenleri gerektiği ilgiyi 1980‟li yıllardan sonra tekrar görmüĢtür.
MTA‟nın ve özel sektörün bölgedeki yoğun araĢtırmaları sonucu eski maden
iĢletmelerinin yeniden değerlendirilmesinin yanısıra yeni maden sahaları da keĢfedilmiĢtir.
Yerli ve yabancı Ģirketlerin ilgi odağı haline gelen GümüĢhane‟de Mastra altın madeni,
Hazine Mağara simli kurĢun madeni ve Midi çinko-kurĢun madenlerinin iĢletmeye
açılması bu bölgeye ekonomik anlamda canlılık getirmiĢtir. Yeni maden kanunundaki
düzenlemeler ve madencilik teĢvik yasası ile bölgede yapılacak detaylı baz ve kıymetli
metal arama ve değerlendirmeleri sonunda yakın gelecekte GümüĢhane‟de çevre dostu
teknoloji ve yöntemlerle sürdürülebilir madencilik faaliyetlerinin ve maden iĢletme
sayılarının artacağı olasılığı yüksektir.
61
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
GĠRĠġ : Madenlerin varlığı veya yokluğu, azlığı veya çokluğu tarihin her devrinde
toplumların refah düzeyini yakından ilgilendirmiĢtir. Çok yaygın kullanım alanına sahip
olan bu yer altı zenginliğine sahip olmayan devletler veya milletler, madenlere ulaĢmanın
yollarını aramıĢlar; bunun için savaĢlar yapmıĢlar; mücadeleler etmiĢler ve andlaĢmalar
yapmıĢlardır. Dünyada ilk madencilik faaliyetlerinin Anadolu‟da yapıldığına dair deliller
oldukça fazladır. Antalya civarında bulunan Karain Mağarası ve Beldibi Kaya sığınağında
bulunan kalıntılar burada M.Ö. 1000‟li yıllarda okr ve çakmaktaĢı madenciliğinin, Çatal
Höyükte bulunan kalıntılar M.Ö 7000‟li yıllarda yapılan silis madenciliğinin, Ergani
(Diyarbakır) yöresinde bulunan veriler M.Ö 6000‟li yıllarda buralarda yapılan bakır
madenciliğinin ve M.Ö. 560 tarihinde Salihli-Sart (Manisa)‟ da basılan altın paralar bu
bölgede altın madenciliği yapıldığının kanıtlarıdır. Anadolu‟da yapılan madencilik
faaliyetleri Romalılar ve Osmanlılar döneminde Doğu Karadeniz Bölgesi ve özellikle
GümüĢhane yöresinde bulunan kurĢun, bakır, demir, gümüĢ ve altın madenlerinin
iĢletilmesiyle doruğuna ulaĢmıĢtır.
62
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
64
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
sorun teknolojik olarak çözümlendikten sonra değiĢtirilerek, 1867 protokolüne katılan devletlere
madenciliğin önü açılmıĢ, madenciler zenginlik maden iĢletebilecekleri esası getirildi. 1870
içinde yüzmeye baĢlamıĢlar, toplumun pek çok yılındaki bu düzenlemelerden sonra Osmanlı
alanındaki geliĢmeleri yönlendirerek dünyanın Devleti yabancı müteĢebbislerin akınına uğradı.
Avrupa ülkeleri tarafından kolonileĢtirilmesinde Fransız sermayesi, Osmanlı maden üretiminde en
birinci derecede etkili olmuĢlardır. yüksek yatırım oranına sahipti. II. Abdülhamid
GümüĢhane maden ocaklarının önemini döneminde madenlerin araĢtırılması, mülkiyet ve
yitirmesi ve terk edilmesinin sebebi, ocaklara tasarruf Ģekilleri ile yabancılara verilecek
yeterli bakım ve önemin gösterilmemesinden imtiyazların Ģartlarını belirleyen 1878, 1885 ve
dolayı gaz ve su ile dolması ve bunun yanısıra sonuncusu da 1906‟da olmak üzere üç nizamname
odun ve kömür ile üretim yapan maden ocakları yayınlandı. Artık yabancılara da maden arama ve
çevresindeki ormanların zamanla tükendiğinden iĢletme izni verilmeye baĢlandı. 1887 yılında
yakacak ihtiyacının uzaklardan temini nedeniyle yapılan düzenlemeyle Avrupalı müteĢebbislere 99
üretimin çok pahalıya mal olmasıydı. Üretim ile yıla kadar varan imtiyazlar elde etme imkanı
beraber ulaĢım güçlüğü de dikkate alındığında, sağlanmıĢ oldu.
GümüĢhane madenlerinin iĢletilmesi devlet ve
özel iĢletmeciler için fazla kâr getirmeyen bir iĢ Avrupa sanayisinin hammadde ihtiyacını
olmuĢtur. karĢılamak üzere yabancı müteĢebbisler yeraltı
kaynakları zengin olan bölgelere akın ediyorlardı.
Madenlerin gittikçe önemini kaybetmesi Aynı yıllarda Trabzon‟a da gelen yabancı
ve terk edilmesi, o dönemde Osmanlı devletinin müteĢebbisler, maden ocaklarını incelemeye
siyâsî ve ekonomik açıdan genel gidiĢiyle doğru alarak iĢletme izni (fermanlar) elde etmeye
orantılıdır. Devletin gerileme ve çökmeye çalıĢtılar. Maden istatistiklerine göre 1870‟den
baĢlamasıyla diğer kurumlarda görüldüğü gibi 1911 yılına kadar geçen 42 yıllık sürede verilen
maden ocakları da önemini kaybetmiĢtir. Önemini 269 maden iĢletme fermanından 101‟i Türklere,
kaybeden ve çöken sadece GümüĢhane‟dekiler 66‟sı azınlığa ve 101‟i de yabancılara aitti. Bu
değil, ülkenin diğer kesimlerindeki maden sıralarda Trabzon eyaletine bağlı bir sancak olan
ocaklarıda aynı kaderi paylaĢmıĢtır. Dünyadaki GümüĢhane ve kazalarındaki madenler yabancı
geliĢmelere baktığımızda Osmanlı Devleti‟ndeki iĢletmecilerin hedefi haline geldi. Bu sahaların en
gidiĢatın tersi bir durum ile karĢılaĢmaktayız. önemlileri, GümüĢhane‟de Hazine Mağara ve
XVIII. yüzyılda sanayi devrimi sonrasında baĢta Kırkpavli Simli kurĢun madenleri, Kürtün‟e bağlı
Ġngiltere olmak üzere sömürge ve köle ticareti ile ġıhlar-Dere ve Kızılot bakır madeni, Emrik simli
güçlenen Avrupa ülkeleri hammadde ihtiyacına kurĢun madeni ve Folköy simli kurĢun ve bakır
gereksinim duymuĢlardı. Son derece zengin madenleridir.
maden kaynaklarına sahip bir ülke olarak
bilinmesi sebebiyle Osmanlı Devleti, Avrupa A – GümüĢhane Hazine Mağara ve Kırkpavli
devletlerinin sömürü hedefi haline geldi. Simli KurĢun Madenleri:
XIX. yüzyılda imzalanan ticaret Hazine ve Kırkpavli maden ocakları, uzun dönem
andlaĢmalarıyla Osmanlı Devleti, Avrupa iĢletilmesine rağmen, içinin su dolması sebebiyle
ülkelerinin açık pazarı haline geldi. Avrupa‟daki diğer maden ocakları gibi terk edilmiĢ
hammadde ihtiyacını karĢılamak için, Kırım durumdaydı. Bu ocaklardan suyun ve içindeki
savaĢından sonra yabancı spekülatörler, madenler hafriyatın çıkarılması halinde önemli miktarlarda
de dahil olmak üzere çeĢitli alanlarda fermanlar zengin kurĢun ve gümüĢ cevherine ulaĢılabilirdi.
almaya çalıĢtılar. Amaçları, imtiyaz konusu olan Bu sırada GümüĢhane‟ye gelen Yunan asıllı
alanları iĢletmek değil, imtiyazları baĢkalarına Daniel Pappa, Dimitri Pappa ve Kostaki Pappa
devrederek yüksek kârlar elde etmekti. Osmanlı ortaklar Ģirketi Simli kurĢun madenleriyle ünlü
Devleti bu gibi oyunları sınırlamak için 1861 Hazine Mağara ve Kırkpavli madenlerine talip
yılında Maadin Nizamnamesi‟ni çıkardı. 1867 oldular. Yıllık % 10 vergi vermek kaydıyla ve 99
yılında da yabancılara, Osmanlı Devleti‟nde sene müddetle 21 Ağustos 1883 tarihinde iĢletmek
taĢınmaz mal edinimi ile ilgili nizamname üzere kendilerine imtiyaz fermanı verildi. ġirket
çıkarıldı. Maadin Nizamnamesi de 1870 yılında maden iĢletmesini kendi adına yürütmek üzere
66
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
maden mühendisi Paul Kraus‟u müdür olarak Alfons Çungarya‟ya devretti. Zengin rezervlere
tayin etti. Mühendis Kraus (Kravez), uzun müddet sahip Tilkicek köyü bakır madeni iĢletme ruhsatı,
maden galerilerinin sularını temizlemek ve çok 25 Mayıs 1885‟te Ustaoğlu Mustafa Efendi‟ye ve
miktarda paralar harcayarak hafriyat çıkarmakla Araköy‟de daha önce iĢletilen ve terk edilen bakır
meĢgul oldu, fakat bir türlü üretime baĢlayamadı. madeni iĢletmesi de 24 Haziran 1885„de Ustaoğlu
Papa kardeĢler Ģirketi de madenlerin umdukları Mehmed„e verilmesine rağmen, hiç biri iĢletmeye
gibi çıkmaması üzerine aldıkları imtiyazı 13 Nisan baĢlamadılar. Yine, Çağır köyünde terkedilmiĢ
1890 tarihinde madenlerin iĢletme müdürü olan halde duran bir simli kurĢun madeni ve Zigana
Alman vatandaĢı Kravez‟e devrettiler. Çünkü o Köyü‟nde 1888 yılında keĢfedilen, fakat henüz
dönemde maden iĢletme hakkını devretme bile iĢletmeye verilmeyen simli kurĢun madeni vardı.
karlı bir iĢti. Hazine Mağara ve Kırkpavli Torul‟un Artil köyünde simli kurĢun, Kürtün‟ün
madenlerinin yeni patronu Kravez, madenlerdeki Karaçukur köyünde bakır, Gökçeköy‟de simli
verimin düĢük olmasını öne sürerek 7 Mayıs kurĢun ve bakır maden ocakları daha önceki
1893‟te Istanbul‟a gönderdiği dilekçede yıllarda iĢletilmiĢ, fakat daha sonra terkedilmiĢtir.
hissedarların hepsinin iĢletmeyi terk ettiğini, bu Çaka köyünde bulunan simli kurĢun maden ocağı
yüzden beĢ sene müddetle kendisinden hiç vergi ise Trabzonlu tüccar Kabril‟e verilmiĢ ise de bu
alınmamasını istedi. Ġsteğinin kabul edilmemesi Ģahıs, iĢletme konusunda herhangi bir teĢebbüste
halinde ise 13 Mayıs 1894 tarihinden itibaren bulunmamıĢtı. 1911 yılında Torul Köstere
kendisinin maden imtiyazını bırakacağını bildirdi. köyündeki gümüĢlü kurĢun, çinko ve bakır
Yapılan değerlendirmelerden sonra, imtiyazını madeninin ruhsatı iĢletilmek üzere Osmanlı
terk ettiği için maden nizamnamesinin 60. devleti vatandaĢı Rum asıllı Kongalidi Yorgi‟ye
maddesi gereği 5 Ocak 1895‟de Hazine ve verildi.
Kırkpavli madenlerinin iĢletme imtiyaz fermanı
feshedildi. a - ġıhlar-Dere, Emrik ve Folköy Maden
Ocakları: Bu maden ocakları daha önce devlet
B – Kürtün Maden Ocakları tarafından iĢletilmiĢ, ülke çapındaki diğer
Kürtün ve çevresinde çok kıymetli ve zengin madenler gibi çeĢitli sebeplerle kaderine terk
maden rezervleri bulunmasına rağmen bölgeye edilmiĢti. Alfons Çungarya isimli Fransız
Tirebolu ve Trabzon istikametinden ulaĢımın zor ĠĢletmeci yeni hazırlanan maden Ģartnamelerini
ve çıkarılacak madenlerin eĢek ve katırlar sırtında kabul ederek 22 Kasım 1892 tarihinde ġıhlar-Dere
iskelelere taĢınmasının güç ve masraflı bir iĢ bakır madeni, Emrik simli kurĢun madeni ve
olması, bu rezervlerin çekiciliğini az da olsa Folköy simli kurĢun ve bakır madenlerinin iĢletme
engellemiĢtir. Ancak madenlerin yüksek derecede hakkını, % 6 vergi ile 99 seneliğine elde etmiĢtir.
kıymete sahip olması, zorluklarına rağmen, Kürtün‟deki üç değiĢik noktadaki maden
yöredeki ocaklar, madencilik ve maden ocaklarının imtiyazını alan Alfons Çungarya‟nın
ürünlerinden elde edilen gelir Kürtün ve Torul Ģartname gereği en geç altı ay içinde üretim için
yöresi için önemliydi. XIX. yüzyılın ikinci faaliyetlere baĢlaması gerekiyordu. Maden
yarısında, Avrupa sanayii için hammadde ocaklarında çalıĢan amelenin yöreden temin
sıkıntısının devreye girmesiyle, Osmanlı edilmesi, iĢ imkanı kısıtlı olan Kürtün için önemli
madenlerinin tekrar önem kazanması üzerine, bir gelir kaynağıydı. Ocaklarda zengin bakır ve
GümüĢhane yöresindeki maden ocakları yerli ve simli kurĢun rezervi olmasına rağmen, ürünün
yabancı müteĢebbislerin ilgisini çekmeye Osmanlı iç pazarı veya Avrupa‟ya ulaĢması için
baĢlamıĢtı. sevkiyat yerleri olan Tirebolu, Görele veya
Trabzon iskelelerinin uzak olması, madenlerden
Bu çerçevede Kürtün bölgesindeki ġıhlar-
elde edilecek kârı azaltıyordu. Alfons Çungarya,
Dere bakır, Emrik simli kurĢun ve Folköy simli
Kürtün maden ocaklarından çıkardığı bakır ve
kurĢun ve bakır madenlerinin iĢletmesi Ağustos
simli kurĢun madenlerini, %1‟lik vergisini vermek
1887 tarihinde Giresunlu Bayezid Hacı Hüseyin
kaydıyla Tirebolu iskelesinden Avrupa‟ya
Nazif efendi‟ye verildi. Hüseyin Nazif Efendi
gönderiyordu.
madenleri dört yıl kadar iĢlettikten sonra karını
düĢük bularak madenlerin iĢletme hakkını Fransız
67
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Maden ocaklarını yaklaĢık on beĢ yıl kadar yanına ortak almak için müracaat etti.
çalıĢtırdıktan sonra 1910 yılı sonlarına doğru Kızılot bakır madeninin yeni ortaklara verilmesi
üretimi sebepsiz olarak bırakan Alfons aĢamasında, resmi hiçbir mahzur olmadığı
Çungarya‟ya, üretime baĢlaması konusunda 28 bildirilmiĢ, fakat ġıhlar köyünün Dere bakır
Nisan 1911 tarihinde ihtarnâme gönderildi. madenini iĢleten Alfons Çungarya‟nın vekili
Gönderilen ihtarnâmeye karĢı taraftan altı ay Korpi, kendi sahalarına tecavüzatta bulunduğu
içinde bir cevap verilmediği için 1911 Eylül iddiasında bulunmuĢtu. Böyle bir tecavüzün vaki
ayında imtiyazın feshedilmesi gerekiyordu. Fakat olmadığı, Todor Ağa tarafından ispat edildi.
Balkan savaĢı, Trablusgarp cephesinin açılması ve Maden alanı askerî amaçlı kullanılacak olursa
Birinci Dünya SavaĢı‟nın çıkması ile zaten maden imtiyaz feshedilecekti. Kızılot bakır madeni
ocaklarının düzenli olarak çalıĢtırılması çok zor iĢletme imtiyazı 6 Mayıs 1914 yılında Todor
hale gelmiĢti. Çünkü, eli silah tutan herkes savaĢa Ağa‟ya verildi. Kızılot bakır madeni imtiyaz
çağrıldığı için, madenlerde çalıĢtırılacak amele fermanını alan Todor Ağa ve ortağı, az sonra
bulmak imkansızdı. Buna rağmen, maden Birinci Dünya SavaĢı‟nın çıkması ile bu
iĢletmesinin akıbetinin resmen bir karara teĢebbüsünde baĢarılı olamadılar. Çünkü, savaĢın
bağlanması gerekiyordu. Muhtemelen Rusların, çıkması ile beraber, eli silah tutan erkekler silah
GümüĢhane‟ye doğru ilerlemesinden dolayı, altına çağrılmıĢtı.
maden hakkında alınan kararı sonuçlandırmak için
Maden Müdüriyeti Umûmiyesi, 6 Nisan 1916 1.2.3.4. I. DÜNYA SAVAġI YILLARI
yılında Alfons Çungarya‟ya gönderdiği teblîgatta,
Birinci Dünya SavaĢı‟nın baĢlamasıyla da diğer
ocakları uzun dönem iĢletmediğinin kesinleĢmesi
alanlarda olduğu gibi madencilik de durma
üzerine maden imtiyazını feshetti ve bu konudaki
noktasına geldi. Osmanlı madenleri bu Ģekilde, bir
itirazını üç ay içinde yapmasını istedi. Alfons
kısmının su basması ve gaz dolması ve bir
Çungarya‟nın vekili Rüstem Necip bir ay sonra
kısmının da kısmî faaliyet içinde olmasıyla
gönderdiği yazıda maden iĢletmesinin 1913
Cumhuriyet dönemine geçti. Rumeli‟deki çoğu
yılında tatil edildiğini, maden ocaklarındaki alet
madenler ise bu bölgedeki toprakların
ve edevata devletin seferberlik dolayısıyla el
kaybedilmesi ile elden çıkmıĢ oldu. Birinci
koymasından dolayı çalıĢmaya devam
Dünya savaĢıının baĢladığı tarihten sonra maden
edemediklerini ve böylece hukûken imtiyazın
ocaklarının akıbeti hakkında herhangi bir bilgi
feshedilmemesi gerektiğini savunuyordu. Ancak
mevcut değildir. Buna karĢın GümüĢhane
Rüstem Necip‟in savunması pek inandırıcı değildi.
madenleri I. Dünya savaĢı yıllarında bölgeyi istila
ġûrâ-yı Devlet, ileri sürülen mazeretleri yersiz
eden yabancı ülkeler tarafından kısa süreli olarak
bularak, Alfons Çungarya‟ya verilen imtiyaz
iĢletilmiĢtir. Bu bağlamda Ruslar Torul ve Kürtün
fermanını 22 Kasım 1916 yılında irade-i seniyye
bölgesindeki madenleri iĢletmiĢlerdir.
ile hukûken feshetti.
Seferberliğin îlânı ile madencilik faaliyetlerinin
b – ġıhlar-Kızılot Bakır Madeni: tatil edildiği sanılmaktadır. Çünkü, ocaklarda
Kızılot, ġıhlar köyüne bağlı bir mahalledir. Bakır çalıĢacak olan iĢçiler silah altına çağrılmıĢ ayrıca
madeni, Kızılot mahallesinin kırsal kesiminde, madenlerde olan alet, ekipmam ve patlayıcılara
meralarda bulunmaktadır. Osmanlı Devleti askeri makamlar devlet adına el koymuĢtur.
vatandaĢı olan Rum asıllı Papasoğlu Todor veledi GümüĢhane‟de madenciliğin bitmesi ile beraber
Kostantin 15 Mayıs 1908 tarihinde yaptığı kentin nüfusu zamanla maden ocaklarının
müracaat ile Kızılot bakır madenini iĢletmeye talip bulunduğu Süleymaniye mahallesinden bu günkü
oldu. Bu sıralarda Kürtün‟de Alfons Çungarya, Ģehir merkezinin olduğu yere doğru kaydı. Bölge
ġıhlar köyü Dere bölgesi dahil iki köyde bakır ve insanının bir kısmı da iĢ imkanı olan diğer
simli kurĢun madeni iĢletmektedir. Resmi iĢlemler bölgelere doğru göçmeye baĢladı. Madenlerin
yapıldıktan sonra 13 Nisan 1911 yılından itibaren devlet bütçesine katkıları daha önceki asırlara
99 yıl süreyle Kızılot bakır madeni Todor Ağa‟ya kıyasla mukayese edildiğinde XX. yüzyılın
verildi. Madeni iĢletmeye baĢlayan Todor Ağa, 13 baĢlarından itibaren gittikçe düĢmüĢtür.
Ekim 1912 yılından itibaren % 45 hisse ile
Osmanlı tebaası Mavridi Penabut Efendi‟yi de
68
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Birinci Dünya SavaĢının akabinde, 1919 yılında dönemde arama evresinde yapılan ön iĢletme
Fuat Bey ve ortakları isimli Ģirket sırasında 2.000 ton cevher Karabük‟e
GümüĢhane‟deki maden ocaklarını kısa süreli sevkedilmiĢtir.
olarak tekrar iĢletmeye açmıĢlardır. 1921 yılında
ise Ġngiliz askeri jeologlar ise GümüĢhane
Bölgesindeki Hazine Mağara, Dere madeni ve
1.2.4.2. 1960-2000 YILLARI ARASI
Kırkpavli gibi madenlerde inceleme yapmıĢlardır
(Çağatay ve Çopuroğlu, 1990). GümüĢhane maden sahaları 1969 yılında
MTA adına Pejatoviç ve ekibi tarafından Ünye-
Trabzon arası baz metal zuhurlarını değerlendirme
1.2.4. CUMHURĠYET DÖNEMĠ projesi kapsamında yeniden incelenmiĢtir. Bunu
takiben 1970-1973 yılları arasında BirleĢmiĢ
1.2.4.1. 1935-1960 YILLARI ARASI Milletler Merzifon-Ġspir Projesi kapsamında
yapılan çalıĢmalarda GümüĢhane Bölgesinde
1921-1935 yılları arası aktif hiçbir madencilik birinci derecede önemli baz ve kıymetli metal
faaliyetinin yapılmadığı GümüĢhane madenlerine içerebilecek potansiyel alanlar belirlenmiĢtir.
olan ilgi Atatürk‟ün MTA‟yı 1935 yılında 1977‟de Kamitani ve ekibi, 1979‟da Erbayar ve
kurdurmasıyla yeniden baĢlamıĢtır. Eski maden Ödevci MTA adına GümüĢhane yakınındaki
iĢletmelerinin bulunduğu sahalarda aramaya Hazine Mağara ve Kırkpavli Madenleri‟nde
yönelik ilk çalıĢmalar 1935-1940 yılları arasında incelemeler yapmıĢlardır. 1983 yılında MTA
MTA tarafından gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu bağlamda (Çınar ve diğerleri), 1985‟te yine MTA (Güner ve
Ölsner, 1935; Kovenko, 1937; Schumacher, 1937; diğerleri) ve 1985‟ te Türk-Japon ekibi MTA
Gysin, 1938; Dandria, 1940 yıllarında MTA adına bölgede baz ve kıymetli metal aramalarına
adına madenleri incelemiĢlerdir. Bu incelemelerde yönelik çalıĢmalar gerçekleĢtirmiĢlerdir. Torul,
Hazine Mağara Madeninde saptanan 200.000 ton Zigana yöresindeki Köstere, Istala ve Eskiköy
rezerve sahip cevherleĢmenin ortalama 2.55 gr/t madenleri özel sektör tarafından aralıklı olarak
altın, 89 gr/t gümüĢ, % 0.8 bakır, % 3.04 kurĢun 1972-1983 yılları arasında iĢletilmiĢtir.
ve % 2.8 çinko tenörlü olduğu belirlenmiĢtir. Bu
madende bir baĢka cevherleĢme ise 75 m.
uzunluk, 15 m. derinlik ve 1.5 metre kalınlığa
sahip bir damarda tesbit edilmiĢtir. Bu damarın 1990‟ lı yıllarda bölgede altın ve gümüĢ
rezervi 6570 ton ve tenörü % 5.03 kurĢun olarak aramaları hızlanmıĢ ve bunun sonucunda MTA
rapor edilmiĢtir (Dandria, 1940). Ġkinci Dünya Mastra, Canca, Olucak ve KaletaĢ‟ta önemli
savaĢından önce yabancı uzmanlarla birlikte miktarlarda altın ve gümüĢ potansiyeli
yörede sondaj ve flotasyon çalıĢmaları yapılmıĢtır. belirlemiĢtir. Yine MTA (Er ve diğerleri, 1994)
Ġkinci dünya savaĢı baĢlamasıyla birlikte buradaki Hazine Mağara, Karadağ, Kırkpavli, Eğrikar ve
madencilik faaliyetleri de durmuĢtur. GümüĢhane Istala madenlerinde önemli miktarlarda muhtemel
madenlerinden EskigümüĢhane mevkiindeki altın rezervi olabileceğini rapor etmiĢtir. 1990‟lı
Hazine Mağara simli kurĢun madeni ve buradaki yıllardaki aramalar olumlu sonuç verince özel
manganez ocakları ile Torul‟daki Cimera sektör firmaları harekete geçmiĢ, çok sayıda yurt
manganez ocağı GümüĢhane‟li giriĢimci RaĢit içi ve yurtdıĢı kökenli maden Ģirketleri
Yenidoğan tarafından 1955-1960 yılları arası GümüĢhane bölgesinde maden arama ve yatırım
iĢletilmiĢtir. GiriĢimci bu yıllar arasında Hazine yapmaya yönelmiĢlerdir.
Mağara‟dan 30 ton % 28.30 tenörlü kurĢun
Bunların en önemlilerinden Cominco
(galenit olarak) çıkartarak Almanya‟ya ihraç
Madencilik A.ġ. isimli yabancı Ģirket 1996-1998
etmiĢtir. Aynı dönemde Hazine Mağara
yılları arasında Hazine Mağara Au-Ag-Pb-Zn-Cu
yakınlarındaki manganez sahalarında % 31.68
Madenini yeniden değerlendirmeye alıp galerileri
mangan, % 27.90 demir (Fe) ve % 39.92 Fe2O3
temizleyerek yüzeyde ve yeraltında maden arama
tenörlü 70.000 ton görünür ve 150.000 ton
(jeolojik haritalama, jeokimya, jeofizik ve sondajlı
muhtemel cevher rezervi saptanmıĢ ve buradan o
arama) çalıĢmaları ile rezerv ve tenör tespiti
69
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
yapmıĢtır (Güner ve diğ., 1998). Ancak ülkenin o kotunda girilerek 440 m uzunlukta ana nakliye
zaman içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik yolu ve biri 270 m, diğeri 230 m uzunluğunda iki
istikrarsızlık yüzünden ve Ģirket tarafından arama yan yol olmak üzere toplam 940 m galeri açılmak
ve analiz sonuçlarının ekonomik açıdan uygun suretiyle maden üretime hazır hale getirilmiĢtir.
olmadığı kanaatiyle madende çalıĢmalar bir Ön fizibilite çalıĢmaları tamamlanan madende
sonraki aĢamaya (üretime) geçememiĢ, iĢletmeye maalesef ülke genelinde ve bölgede sözde
alınmadan terkedilmiĢtir çevreciler tarafından madenciliğe karĢı baĢlatılan
genel ve yerel tepkilerden dolayı iĢletme ve
1984 yılında GümüĢhane Karamustafa-Midi üretime geçilememiĢtir.
bölgesinde bir özel Ģirket tarafından iĢletme
faaliyeti baĢlatılan madenden %26 tenörlü 400
ton çinko madeni satılmıĢtır. 1986 yılında Barit
Maden Türk A.ġ. isimli Ģirket tarafından arama ve 1.2.4.3. 2000 - GÜNÜMÜZ
daha sonra iĢletme ruhsatı alınan bu sahada
GümüĢhane‟de madencilik faaliyetleri Mastra
ortalama %8 tenörlü 595.800 ton çinko rezervi
altın sahasında 2003 yılında Normandy-Dedeman
tespit edilmiĢ ve Ģirket burada yıllık 50 bin ton
ortaklığı kurularak iĢletmeye baĢlanmasının
kapasiteli bir flotasyon tesisi kurarak 2000 yılına
planlanmasıyla yeniden hareketlendi. Ancak bu
kadar konsantre çinko üretimi yapmıĢtır. Midi
ortaklık sahada yarma çalıĢmalarının ötesine
Madeni o yıllarda Balıkesir Balya madeninden
gidemedi. 2004 yılından sonra çok sayıda yerli ve
sonra Türkiye‟de en fazla çinko üreten iĢletme
yabancı Ģirket ve özel Ģahıslar GümüĢhane il
olmuĢtur. O dönemde Midi maden iĢletmesinde
sınırları içinde (merkez, ilçeler ve köyler dahil)
yarısı bu yöreden olmak üzere yaklaĢık 200 kadar
maden arama ruhsatı almıĢtır (Tablo 1). Ancak bu
kiĢi istihdam edilmiĢtir. Bu süre içinde bölge
Ģirketlerin ve özel teĢebbüslerin çoğu bugüne
ekonomisine önemli katkıda bulunan iĢletme
kadar, birkaçı hariç olmak üzere, GümüĢhane
1999-2001 yılları arası dünyayı etkileyen
bölgesinde maden iĢletme ve üretim faaliyetlerini
ekonomik kriz nedeniyle uluslararası piyasada
gerçekleĢtirememiĢtir.
maden fiyatlarının düĢmesi sonucu zarar etmeye
baĢlamıĢ ve 2000 yılı sonlarına doğru 2004-2010 yılları arasında GümüĢhane Ġli‟ne ait
kapatılmıĢtır. maden ruhsat sayıları zaman zaman değiĢmekle
beraber 2010 yılı Nisan ayı itibariyle Enerji Tabii
GümüĢhane ili‟nde madenciliğin uzun süre
Kaynaklar Bakanlığı, Maden ĠĢleri Genel
aradan sonra yeniden hareketlenmesine neden
Müdürlüğünce GümüĢhane Ġli‟nde metalik,
olan en etkili olay belki de 1992 yılında MTA
endüstriyel ve enerji hammadde gruplarına ait
tarafından GümüĢhane il merkezinin 24 km KB‟da
323 arama, 8 adet ön iĢletme ve 48 adet iĢletme
yeralan Mastra‟da altının keĢfedilmesidir. Burada
ruhsatı olmak üzere toplam 379 adet maden
daha önceden 1960-1980 yılları arasında
ruhsatı özel Ģirket ve kiĢilere verilmiĢ
Dedeman isimli Ģirket tarafından kurĢun-çinko
bulunmaktadır (ġekil. 3).
iĢletmesi yapılmıĢtır. Mastra‟da MTA 1992-1993
yılları arasında jeoloji, alterasyon ve
mineralizasyon harita çalıĢmaları ile birlikte detay
jeofizik ve 7 lokasyonda 10 adet toplam 1194 Çizelge 1. GümüĢhane Bölgesinde maden ruhsatı bulunan
metre sondaj yapmıĢtır. Sahanın iĢletme ruhsatı bazı Ģirketler ve ruhsat sayıları (MĠGEM, 2009)
1993 yılında Eurogold (Normandy) isimli Ģirket Ruhsat
tarafından alınıp maden sahası ve çevresinde No ġirket Adı
Sayısı
yeniden haritalama, sondaj ve galeri yapımı ile
iĢletmeye hazır hale getirilmeye çalıĢılmıĢtır. Koza Altın ĠĢletmeleri
Eurogold isimli Ģirket Mastra altın sahasında 79 1 41
A.ġ
adet karotlu sondaj (12024,94 metre) ve 15 adet
zemin ve su sondajı (1323,10 metre) yapmıĢtır. 2
Yeni Anadolu Maden.
13
1997 yılında yeraltı ocağı için doğu-batı olarak A.ġ.
adlandırılan damarları kesecek Ģekilde 1296 m
70
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
5 Eurasia Madencilik 6
GÜMÜŞHANE İLİ MADEN RUHSATLARI
6 3S Madencilik A.ġ. 38
7 Sabahattin Yıldız 46
400 323
GümüĢtaĢ Madencilik
RUHSAT SAYISI
8 2 300
A.ġ ARAMA
200
İŞLETME
Newmont Altın Mad. 48
9 3 100
Ltd.ġti 8 ÖN İŞLETME
0
DKS Bakır ve Krom
10 6
Maden ĠĢletme. RUHSAT TÜRLERİ
II-Mermer-Traverten 32
II-Taşocağı 19
Ib-Kireçtaşı-Çimento kili-Mıcır 21
IVa -Barit- Kil-Bentonit-Grafit 27
II-Doğal Taş- Mermer 48
IVc-Baz Metal (Bakır-Kurşun-Çinko) 113
IVc-Altın-Gümüş 95
0 50 100 150
RUHSAT SAYISI
ġekil 4: Maden ruhsatlarının maden grubu ve türlerine göre dağılımı
71
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
1.2.4.3.1. Koza Altın A.Ş. (313‟ü) bu yöreden olmak üzere toplam 486 kiĢi
istihdam edilmektedir.
GümüĢhane ili‟nde maden iĢletmeciliği yapan
Ģirketlerin baĢında Koza Altın A.ġ. gelmektedir. 1.2.4.3.2. Gümüştaş Madencilik A.Ş.
Koza 2005 yılı Mart ayında Mastra altın sahasında
ruhsatlı sahaya ait % 50 payı Normandy‟den 2000 „li yıllarda GümüĢhane ilinde maden
(Eurogold) diğer % 50 payı da Dedeman iĢletmeciliği yapan ikinci önemli Ģirket GümüĢtaĢ
Ģirketinden aldıktan sonra GümüĢhane‟de Madencilik A.ġ.‟ dir. 2005 yılında GümüĢtaĢ
madenciliğe bir ivme kazandırmıĢtır. 2006-2009 Madencilik A.ġ. Hazine Mağara madenini
yılları arası sahada örnekleme, sondaj, açık ve Cominco Madencilik‟ten satın alarak burada
yeraltı ocak geliĢtirme, saha hazırlığı ve diğer yaptığı detay aramalar sonunda ülke ve bölgeye
cevher kırma-öğütme ünitelerinin yapımını ekonomik anlamda yararlı olabilecek önemli bir
gerçekleĢtirmiĢtir. Koza Altın A.ġ. gerek cevher yatağı kazandırmıĢtır. Hazine Mağara
yerüstünde gerekse yeraltında geliĢtirme madeninde ortalama 1.81 gr/t Au tenörlü 3 ton
sondajlarına devam ederek 2005-2006 yılları metal altın, 77,11 gr/t Ag tenörlü 14 ton metal
arasında yeraltında 47 lokasyonda üretim galerisi gümüĢün yanısıra % 4.95 Zn, % 2.83 Pb ve %
içindeki ceplerden toplam 7651 metre ve 0,56 Cu tenörlü 1.8150.563 ton cevher rezervi
yerüstünde 8 lokasyonda toplam 1632,80 metre tespit edilmiĢtir. Kapalı veya yeraltı iĢletme
sondaj yapmıĢtır. Mastra maden yatağı sahasında, yöntemiyle yılda 100 bin ton cevherin üretileceği
2008 yılında cevher geliĢtirme ve araĢtırma amaçlı planlanmıĢ olan bu maden iĢletmesinde çoğunluğu
14708 m sondaj yapılmıĢtır. Mastra yeraltı bu yöreden olmak üzere halen 50 kiĢi istihdam
iĢletmesi'nde Temmuz 2008‟den bugüne kadar edilmektedir. ġirket GümüĢhane organize sanayii
1058 m ana nakliye yolu ve 1716 m üretim bölgesinde inĢaa etmeye baĢladığı flotasyon
galerisi sürülmüĢ olup bugüne kadar toplam tesislerinde yılda 15 bin ton konsantre cevher
65,000 ton cevher üretimi gerçekleĢtirilmiĢtir. üretimi gerçekleĢtirmeyi planlamıĢtır. Madenden
Açık ocak iĢletmesinde Mayıs 2007 den bugüne çıkarılacak olan altın ve gümüĢ ise bulk cevher
kadar 316,000 ton cevher üretilmiĢ ve 5,300,000 halinde üretilecektir. Flotasyon tesisleri faalite
m3 pasa kazısı yapılmıĢtır. Mastra Altın Madeni geçtiğinde Ģirket bünyesinde çoğunluğu bu
ortalama 13 g/t Au ve 9 g/t Ag tenöründe 1 yöreden olmak üzere yaklaĢık 100 kiĢi istihdam
milyon 350 bin ton cevhere sahiptir. Yıllık cevher edilmiĢ olacaktır.
üretimi 350.000 ton olup, yılda 3,5 ton metal altın
1.2.4.3.3. Yıldız Bakır Madencilik A.Ş.
ve 1 ton metal gümüĢ üretilmesi planlanmıĢtır.
Altının elde edilmesinde CIP Siyanür liçi yöntemi GümüĢhane yöresinin olduğu kadar bölge ve ülke
uygulanan madenin ömrü beĢ yıl olup, bu süre ekonomisine de güç katacağı düĢünülen bir baĢka
zarfında yapılacak olan madencilik faaliyetleri maden iĢletmesi GümüĢhane Merkeze bağlı
neticesinde 17.5 ton altın ve 12 ton gümüĢ cevheri Karamustafa-Midi köyü yakınında 2007 yılı yaz
elde edilmesi beklenmektedir. Madende cevher döneminde faaliyete baĢlayan Yıldız Bakır
üretimi, kapalı ve açık ocak iĢletmeleri Ģeklinde Madencilik A.ġ.‟ ye ait Midi Çinko Madenidir.
yapılmaktadır. Kapalı iĢletmede maden iĢletme 2008-2009 yıllarında çalıĢmalarına maden
tekniği olarak, geleneksel kes-doldur yöntemi sahasında arama sondajları ve eski galerilerin
uygulanarak Mastra Altın Madeni‟nde cevher temizlenmesi iĢlemiyle baĢlayan Ģirket bu
yukarı doğru alınarak üretim yapılmaktadır. dönemde ocaklardan bir miktar cevher çıkararak
GümüĢhane‟de altın ve gümüĢ üretimi yaklaĢık stok yapmıĢtır. % 2.8 Zn tenörlü 18 milyon ton
300 yıl sonra Mastra madeninde ilk defa Koza cevher rezervi olduğu belirlenen madenin aktif
Altın ĠĢletmeleri A.ġ. tarafından 2009 yılı Mart ömrünün 21 yıl olacağı öngörülmektedir. 2010
ayında dore külçeler halinde yapılmıĢtır. Mastra yaz sezonunda bir taraftan maden çevresindeki
maden iĢletmesinde 10 Mayıs 2009-31 aralık 2009 ruhsatlı sahalarda arama ve geliĢtirme sondajlarına
arası dönemde üretilen altın ve gümüĢ miktarı devam edilmesi, bir taraftan da iĢletme tesisi
sırasıyla 2,6 ton metal altın ve 1,14 ton metal kapsamında, cevher flotasyon ünitesi ve idari
gümüĢ olarak gerçekleĢtirilmiĢtir. Halen altın ve binaların yapılması planlanmıĢtır. Kurulacak
gümüĢ üretiminin devam ettiği madende % 85‟i
72
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Madencilik sektörü payı da bir önceki yıla göre % tesisinin tamamlanmasıyla daha da artacağı
22,7 oranında artıĢ göstererek %1,4‟lük pay ile kesindir. Yıldız Bakır Madencilik A.ġ. „nin halen
13,03 milyar TL (10,17 milyar $) olarak GümüĢhane ili ekonomisine olan katkısı yaklaĢık
gerçeklemiĢtir (TÜĠK, 1 $ = 1,280876 TL). Bu yıllık 2 milyon TL civarındadır. Midi –
geliĢmeler doğrultusunda 2010 yılında maden Karamustafa yöresinde inĢaası devam eden cevher
ihracatının 5 milyar doları aĢması, GSMH içindeki üretim ve flotasyon tesisinin faaliyete
madencilik sektörü payının ise 10-12 milyar $ baĢlamasıyla yaklaĢık bir yıl sonra bu Ģirketin
olması hedeflenmektedir. yöre ekonomisine yapacağı katkı yıllık 15 milyon
TL olarak beklenmektedir. Ġl genelinde yaklaĢık
Ülkemizin önemli sosyal sorunlarının baĢında 700‟den fazla kiĢiye iĢ istihdamı sağlayan küçük
bölgeler arası geliĢmiĢlik farkı ve bunun ölçekteki endüstriyel hammadde ve enerji
doğurduğu iç göç ve iĢsizlik gelmektedir. YanlıĢ hammaddesi ocakları da GümüĢhane ili
ekonomik kalkınma stratejilerinin ve dıĢa bağımlı ekonomisine küçümsenmeyecek ölçüde katkı
politikaların sebep olduğu bu iç göçten maalesef sağlamaktadırlar.
GümüĢhane ili de nasibini almıĢ ve hatta bundan
en fazla etkilenen ve bölgesel olarak ekonomisi en
fazla gerileyen iller sınıfına katılmıĢtır. Bu açıdan
bakıldığında madencilik sektörünün bölgede 3.GÜMÜġHANE‟DE MADENCĠLĠĞĠN
canlandırılması yöresel istihdam için zorunlu ve GELECEĞĠ
katma değeri en yüksek bir iĢ kolu olduğu gerçeği
Maden kanununda yapılan değiĢikliklerin
kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. getireceği kolaylıklar ve maden arama iĢletme
GümüĢhane‟de geçmiĢte ve 1950‟li yıllardan beri teĢvik yasası ile ulusal, yerli Ģirketlerin ve halkın
zaman zaman günümüze kadar iĢletilip, kapanmıĢ madenciliğe yönelmesinin sağlanmasıyla birlikte
olan altın, gümüĢ, barit, kurĢun-çinko-bakır yakın gelecekte madencilik faaliyet alanlarının
madenlerinin bugünkü mevcut teknoloji ile Türkiye genelinde beklendiği gibi GümüĢhane‟de
yeniden geliĢtirilip iĢletilmesi bölgede iĢsizliğe ilinde de geniĢleyeceği beklenmektedir. Dünyada
son verebilir ve iç göçü azaltabilir. Bu ve Türkiye‟de geliĢen teknoloji, çevre duyarlılığı,
madenlerden özellikle Mastra Altın Madeni‟nin maden iĢletmeleri için hazırlanan ÇED
iĢletmeye açılması ilin ekonomik geliĢmesinde bir raporlarında verilen taahhütnameler ve sıkı olarak
öncü atılım olmuĢtur. Yatağın iĢletmeye alınması uygulanan yaptırımlar sayesinde artık bir bölgede
ile Koza Altın iĢletmeleri A.ġ. sermayesinin bir madencilik faaliyetleri tamamlandıktan sonra
kısmını rezerv geliĢtirme ve yeni altın rezervleri eskiden olduğu gibi Ģirketler kendilerine ait araç
bulma amaçlı arama faaliyetleri için yine bu ve ekipmanları toplayıp çıkardıkları maden
bölgede harcamaktadır. Mastra Altın Madeni atıklarını geride bırakıp gidemeyecekler.
iĢletme bünyesinde GümüĢhane yöresinden 313 GümüĢhane ilinde madenciliğin gelecekte baĢarılı
kiĢiyi istihdam etmesinin yanısıra malzeme ve Ģekilde geliĢebilmesi için yapılması gerekenler
hizmet alımlarının bu yöreden yapılması ile ilin aĢağıdaki gibi sıralanabilir.
ekonomisine yılda yaklaĢık 20 milyon TL „lik
• Maden arama risk sermayesinin artırılması
katkı sağlamaktadır. 2004 yılından bugüne kadar
ve teĢvik kapsamının özellikle madencilik sektörü
100 milyon TL üzerinde bir harcama ile ilin
için yeniden düzenlenmesi (Bu büyük
GümüĢhane ekonomisini canlı tutmuĢtur. Madenin
yatırımcıların dikkatinin çekilmesine sebeb
ülke ekonomisine katkısı 1100 milyon TL ve
olacaktır).
kazandıracağı katma değer ise 4625 milyon
• GümüĢhane‟deki maden potansiyelinin
TL‟dir. belirlenmesi ve iç & dıĢ basın kuruluĢlarıyla
GümüĢhane‟de 2005 yılından beri faaliyette paylaĢılması.
bulunan GümüĢtaĢ Madencilik A.ġ. ise bugüne • Madencilik ile ilgili önemli kongre,
kadar ilin ekonomisine 100 milyon TL kadar bir sempozyum ve fuarların GümüĢhane‟de
katkı sağlamıĢtır. Bu miktarın Ģirketin cevheri yapılmasının sağlanması.
iĢlemek için yörede kurmaya baĢladığı flotasyon • GümüĢhanede altın ve gümüĢ iĢleme
74
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
atölyelerinin oluĢturularak eskiden olduğu gibi bu uygulandığı bir maden iĢletmesinin ispatlanmıĢ
sanatın yörede yaygınlaĢtırılması. bilimsel ve teknik nedenler dıĢında baĢka
• Maden iĢleme projeleri oluĢturularak sebeplerle üretiminin ve yatırımının
Avrupa fonundan yararlanılması. engellenmesine son verecek bir anlayıĢ Kanun
• Maden müzesi açılarak Türkiye çapında tasarısının ruhuna hakim olmalıdır. Özetle
tanıtımının yapılması. madenciliğimizdeki sorunlar ve çözüm önerileri
• Eski gümüĢ madenlerinin rehabilitasyonu aĢağıdaki gibi sıralanabilir.
yapılarak turizme açılması.
Yeni maden kanunun en kısa sürede
çıkarılması ve arama faaliyetlerinin önünün
4. GENELDE MADENCĠLĠĞĠN SORUNLARI açılması madenciliğin Ģu andaki en büyük
VE GÜMÜġHANE MADENLERĠ sorunudur.
Maden aramaları uzun yıllardır ihmal
Günümüzde madencilik sektörünün ana problemi edilmiĢtir. Aramalarla ilgili etkin yasal ve yönetsel
sektöre yeni sermaye giriĢinin, dolayısı ile yeni yapıların hızla tesisi ve çağdaĢ teknolojilerin
yatırımların olmayıĢıdır. Bunun nedeni kullanıldığı arama faaliyetlerinin, kamu
madencilikte yatırım güvencesinin ortadan denetiminde ve mutlaka rasyonel bir stratejik plan
kalkmıĢ olmasında yatmaktadır. Bu sektörün diğer çerçevesinde yürütülmesi gerekmektedir.
sektörlere göre, devlet hakkı, belediye hissesi vb.
Madencilik sektörünün alt sektörlerinde
isimler altında yüzde 15 daha fazla vergi ödemeye
üretim arttırılmalıdır. Ancak, söz konusu üretimin
mahkum bırakılmıĢ olması, maden kanunu ile
hedefi dıĢ satım değil, ülke sanayi sektörleri
verilen izinlerin diğer bakanlıklar tarafından
olmalıdır.
çıkarılmıĢ kanun ve yönetmeliklerle engellenmesi,
Madencilik sektörünün kalkınmadaki
yatırımlara uygulanan aĢırı bürokrasi, madencinin
kritik önemi, fazla miktarlarda üretilip yurt dıĢına
ruhsat güvencesinin olmayıĢı, toplam maden
satılarak döviz elde edilmesinde değil, ancak, yerli
alanlarının yaklaĢık % 85‟inin kamunun elinde
sanayiye düĢük maliyette ve kaliteli girdi
bulunması, sermayenin bu alana girmesini
sağlamasındadır. Bu çerçevede, madencilik
engellemektedir.
sektörünün planlanmasında ülke sanayi sektörleri
Genel olarak bakıldığında, ülkemiz madencilik ile entegrasyon ön planda tutulmalıdır.
sektörünün istenilen düzeyde geliĢmemiĢ Türkiyede maden aramacılığına harcanan
olmasının nedeni mevcut Maden Kanunu değildir. risk sermayesi yeterli değildir. Bu risk sermayenin
Diğer pek çok alanda olduğu gibi madencilik artırılması gerekiyor.
alanında da yol alamayıĢımızın belirgin nedenleri Büyük sermayeyi madenciliğe çekecek
arasında; stratejik öngörüyle insan kaynakları yatırım ortamının yaratılması.
planlamasını da göz önüne alan ulusal kalkınma Madenciliğin geçici bir faaliyet olmasına
modellerinin bir türlü geliĢtirilemeyip uluslararası rağmen kalıcı faaliyetler ile aynı sınıfta
finans kuruluĢlarının güdümünde ekonomik ve değerlendirilmesi.
sosyal politikaların uygulanmaya çalıĢılması, Madencilik bulunduğu yerde yapılmalıdır.
özellikle son yirmi yılda planlama düĢüncesinin Ancak tarım alanlarında, mera alanlarında vb
tamamen bir kenara bırakılması, ekonominin alanlarda diğer bakanlıkların düzenleyici olmaktan
sanayileĢme ve yatırım artıĢlarına dayalı dengeli daha çok yasaklayıcı nitelikte olması maden
bir yapıya kavuĢturulamaması, sanayileĢmenin kanunu iĢlemez hale getirmiĢtir.
olmazsa olmaz koĢulu olan teknoloji üretimini Yatırım süresince yatırımcının değiĢik
sağlamak amacıyla geliĢtirilmesi ve uygulanması bakanlıklardan ve kuruluĢlardan alması gereken
gereken ulusal bilim ve teknoloji politikalarımızın izinlerin bir elden alınması sağlanmalı ve izin
olmayıĢı, yönetimsel yapılardaki verimsizlik, sürecinin kısaltılması gerekmektedir.
yolsuzluk ve yozlaĢma bulunmaktadır. Yatırım öncesi alınan izinlerin üretime
geçildikten sonra dava konusu yapılabilmesi
Dünyada geliĢmiĢ ülkelerde uygulanan maden
yatırım ortamını bozmakta ve yatırımların ara
iĢletme, üretme, atık yönetimi ve standartlarının
vermesine sebeb olabilmektedir. Bu maksatla
75
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
KAYNAKLAR
Altunbay, M., 1999, XVIII. Yüzyılın Ġkinci Yarısında
GümüĢhane ve Yöresinde Madencilik Faaliyetleri,
Trabzon Tarihi Sem. (6-8 Kasım 1998).
Barit Maden Türk A.ġ., 1996, Midi (GümüĢhane-
Karamustafa) Madeni'nin jeolojisi Raporu, GümüĢhane.
Çağatay, N., 1999, Osmanlı Ġmparatorluğunda Maden
ĠĢletme Hukuku, Ankara.
Dandria, I., 1940, GümüĢhane kurĢun yatağı hakkında
muhtıra: MTA Rap., 999 (yayımlanmamıĢ), Ankara.
Erüz, C., 2009, GümüĢhane Kurum Vadisi Maden Köyü
YerleĢmeleri, Doktora Tezi ,Fen Bil. Enst.KTÜ, Trabzon
Kovenko, V., 1937, GümüĢhane madeni hakkında rapor:
MTA Rap., 399 (yayımlanmamıĢ), Ankara.
Köse, O., 2008, GümüĢhane Madenleri
MTA, 2009., Türkiye Yeraltı Kaynakları (Ġllere Göre),
YerBilimleri ve Kültür Serisi 5, Ankara.
Ölsner, O., 1935, GümüĢhane Vilayetinin maden yataklarına
ait rapor: MTA Rap., 408 (yayımlanmamıĢ), Ankara.
Üçüncüoğlu, A.G., 2008, Maden Yurdu GümüĢhane,
Hititlerden-Cumhuriyete.
Yorulmaz, ġ., 1993, Madencilik Tarihi ve Ana Önemi, Tarih
ve Toplum
77
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Özet
Ülkemizin Doğu Karadeniz bölgesinde yer alan GümüĢhane ilimiz organik tarımsal
üretim bakımından önemli bir potansiyele sahiptir. HarĢit havzası ve Kelkit havzasından
meydana gelen ilimizde geçiĢ iklimi ve karasal iklim hüküm sürmektedir. Ġlimiz
ekonomisinde organik tarım çok önemli bir yer tutmaktadır. GümüĢhane öncelikle organik
hayvansal üretim faaliyetleri olmak üzere organik bitkisel üretim bakımından da önemli bir
merkezdir. Ülkemizde organik büyük baĢ hayvan üretiminde hayvan sayısı bakımından ilk
sırada yer almaktadır. Ġlimizde bulunan Doğan Organik A.ġ. tarafından yürütülen sözleĢmeli
tarım çalıĢmaları ile hem il içinde hem de komĢu illerde organik hayvancılık
yaygınlaĢtırılmaktadır. Hayvansal üretim için gerekli olan yem bitkileri üretiminin yapılması,
organik bitkisel üretimin de aktif olmasına neden olmaktadır. Bununla birlikte bitkisel üretim
bakımından, ilimizde organik meyve ve doğal toplama ürünlerinin üretiminin
yaygınlaĢtırılması gerekmektedir.
Abstract
GumuĢhane situated in East Anatolia region of our country in terms of organic
agricultural production has important potential. It consisted of Harsid and and Kelkit basins
have passing and terrestrial climate. Organic agriculture has very important situation in
economy of its. Gumushane in terms of especially organic animal production and organic
plant production is a important center of production. Gumushane in organic stockbreeding is
the first in terms of animal numbers in our country. Organic stockbreeding with contractual
agriculture activities carried out by Dogan organic joint stock company become widespread
both inside province and in neighbour provinces. Making of forage crop production required
for organic animal production in our province also causes being active of organic plant
production. Not with standing, it is required that production of organic fruit and natural
collected crops generalize in terms of organic plant production.
GiriĢ
YeĢil devrim sonucu 1950-1960‟lı yıllardan itibaren kimyasal gübrelerin, ilaçların,
hormonların ve katkı maddelerinin yoğun kullanımı sonucu bitkisel ve hayvansal ürünlerin
üretiminde önemli artıĢlar meydana gelmiĢtir. Ġnsanoğlunun artan gıda ihtiyacını karĢılamak
ve daha fazla kar edebilmek amacı ile yapılan bu uygulamaların sonucu toprak, hava ve su
kirlenmiĢtir. Yoğun sanayileĢme ve diğer faktörler sonucunda da, atmosfere salınan sera gazı
miktarları önemli oranda artmıĢ ve küresel ısınma canlı yaĢamını olumsuz etkileyecek
boyutlara gelmiĢtir. Tüm bu problemler neticesinde sağlığı bozulmuĢ insan ve hayvanlar,
yapısı bozulmuĢ topraklar, çevre kirliliği, kuraklık, erozyon, sel felaketleri vb olumsuzluklar
yaĢamın bir parçası olmuĢlardır. Bitki ve hayvan türlerindeki biyolojik çeĢitlilik azalmaya yüz
tutmuĢ birçok hayvan ve bitki çeĢidi yok olma tehlikesi ile karĢı karĢıya kalmıĢtır.
Bu olumsuzlukların ortadan kaldırılması amacı ile ortaya çıkan organik tarım, az
zamanda, doğaya zarar vererek yüksek miktarlarda ürün almayı değil, uzun süreçte
6
Yrd.Doç.Dr., Kelkit Aydın Doğan Meslek Yüksekokulu,GÜMÜġHANE
2
Öğr.Gör., Kelkit Aydın Doğan Meslek Yüksekokulu,GÜMÜġHANE
78
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
sürdülebilir Ģekilde optimum ürün almayı hedeflemektedir. Organik tarımda çevre, insan ve
hayvan sağlığının korunması temel hedeftir. Bu hedefe ulaĢmak istenirken, Ak ve Atay‟ın
(2008) belirttiği gibi yabani ot, hastalık ve zararlılara karĢı sentetik ilaçların ve bitki besleme
amacı ile kimyasal gübrelerin kullanılmıyor olması bu tarım Ģeklinin ilkel bir tarım Ģekli
olduğunu akla getirmemelidir. Aksine, ekim nöbeti, yeĢil gübreleme, kompost yapım ve
kullanımı, solarizasyon, tuzaklar, yararlı böcek ve mikroorganizmaların doğal düĢmanlar
olarak istenmeyen böcek ve hastalıklara karĢı kullanılması, küçümsenmeyecek bir bilimsel
temel bilinç ve tecrübe gerektirir (Ak ve Atay, 2008). Kısacası organik tarım ilkel bir tarım
Ģekli değil, modern metotlardan yararlanan, sürdürülebilirliği esas alan farklı bir tarım
Ģeklidir.
Dünyada organik tarım giderek önemini arttırmaktadır. Güncel verilere göre Ģu an
dünya da 138 ülkede, 700.000‟den fazla iĢletmede ve 30.4 milyon hektarlık alanda organik
tarım yapılmaktadır (Willer vd.2008). Dünyada ülkeler bazında en fazla organik tarım alanına
sahip ülke Avusturalya (12.3 milyon hektar) olurken bu ülkeyi Çin (2.3 milyon hektar),
Arjantin (2.2 milyon hektar), Amerika BirleĢik Devletleri (2005 yılı, 1.6 milyon hektar ) ve
Ġtalya takip etmiĢtir (Willer, 2008a). Türkiye‟de ise 2008 yılı itibari ile 166.883 hektarlık
alanda, 14926 çiftçi tarafından 247 farklı çeĢit üründe organik tarım yapılmakta ve toplam
530.225 ton ürün alınmaktadır (Anonim 2008a).
GümüĢhane de Tarım
GümüĢhane ilinin toplam yüzölçümü 657.500 ha olup, bunun 113.685 ha‟ı tarım
arazisi, 216.915 ha‟ı çayır mera arazisi, 164.655 ha‟ı orman ve fundalık arazisi ve 162.245
ha‟ı tarım dıĢı araziler olarak dağılım göstermektedir (Anonim, 2009). Tarım arazisinin büyük
bölümünü çayır ve mera arazisi oluĢturmaktadır. Bu araziyi sırası ile orman ve fundalık arazi,
tarım dıĢı arazi ve tarım arazileri takip etmektedir. Tarım arazileri bakımından GümüĢhane
ilini Kelkit ve HarĢit havzası olarak ikiye ayırmak mümkündür (Anonim, 2009). Bu iki havza
hem iklim bakımından hem de arazi topografyası bakımından birbirinden farklılık
göstermektedir. Nitekim HarĢit havzasında yer alan Merkez, Torul ve Kürtün ilçeleri geçiĢ
iklimi etkisi altındadır, fakat Kelkit havzasında yer alan Kelkit, Köse ve ġiran ilçesi ise
karasal iklimin etkisindedir (Anonim, 2009). Arazi yapısı bakımından ise HarĢit havzasında
yer alan kısımlar engebeli ve eğimli alanlardan oluĢurken, Kelkit havzası, HarĢit havzasına
nispeten daha fazla düzlük alanlardan oluĢmaktadır.
Kelkit Havzası‟nın toplam yüzölçümü 291.700 ha, HarĢit Havzası‟nın toplam
yüzölçümü ise 365.800 ha‟dır (Anonim, 2009). Alan olarak HarĢit havzası, Kelkit
havzasından daha büyük arazi miktarına sahip olmasına rağmen arazi topografyasının
engebeli olması nedeni ile HarĢit havzasındaki tarım arazisi miktarı Kelkit havzasına nispeten
çok düĢüktür. Kelkit Havza‟sındaki toplam tarım alanı 89.299 ha iken HarĢit Havza‟sında bu
alan sadece 24.386 ha‟dır ve oransal olarak da toplam tarım alanının % 78.55‟i Kelkit
Havza‟sında bulunmaktadır (Anonim, 2009). GümüĢhane ilinin 2008 yılı verilerine göre tarım
alanlarının ilçelere göre dağılımı da önemli farklılık göstermektedir. Bu durum aĢağıdaki
çizelgede gösterilmiĢtir.
79
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Torul
Merkez
%6
Şiran % 10
% 23 Merkez
Kelkit
Kelkit
% 36 Köse
Kürtün
%5 Kürtün
Köse Şiran
% 20
Torul
Sanayi
% 1.56
İşlenmeyen
% 17.69 Tarla
Yem Bitkisi
Tarla
Nadas % 51.74 Sebze
% 18
Meyve
Nadas
Yem Bitkisi
%9 İşlenmeyen
Meyve Sanayi
% 1.20
Sebze
% 0.68
karĢılanmaktadır. GümüĢhane ilinin 113.685 ha‟lık tarım arazisinin % 9‟luk kısmında yem
bitkisi üretimi yapılmakta olup, mevcut hayvancılık potansiyeline göre kaliteli yem bitkisi
üretimi oldukça sınırlıdır.
GümüĢhane ilinde 2008 yılı itibariyle büyük baĢ hayvan varlığı 68.700 ve toplam
küçükbaĢ hayvan varlığı ise 44.450 baĢtır (Anonim, 2009). BüyükbaĢ hayvan varlığının %
30.06‟sı Merkez, Torul ve Kürtün, % 69.94‟ü ise Kelkit, ġiran ve Köse ilçelerinde
bulunmaktadır (Anonim, 2009). Ġlimiz deki büyük baĢ hayvan varlığının ırklara göre dağılımı
ise Çizelge 3‟te verilmiĢtir.
81
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Çiftçi Sayısı
180
160 158 156
140 136 131
120
100 99
80 Çiftçi Sayısı
70
60
40
20
0
2003 2004 2005 2006 2007 2008
Çizelge 4. 2003 ve 2008 yılları arasında GümüĢhane ilinde organik bitkisel üretim
faaliyetinde bulunan çiftçi sayıları (Anonim, 2003, 2004, 2005a, 2006a, 2007a ve 2008b)
GümüĢhane ilinde organik bitkisel üretim alanları da yıllar arasında önemli değiĢimler
göstermiĢtir. Nitekim Çizelge 5‟ de de görüldüğü gibi 2003 yılında 82.4 hektar olan üretim
alanı 2004, 2005, 2006, 2007 ve 2008 yıllarında sırası ile 815.24, 539.14, 351.89, 1672.04 ve
801.11 hektar olmuĢtur (Anonim, 2003, 2004, 2005a, 2006a, 2007a ve 2008b).
.
1800
1672,04
1600
1400
1200
1000
Çizelge 5. 2003 ve 2008 yılları arasında GümüĢhane ilinde organik bitkisel alanları
(ha) (Anonim, 2003, 2004, 2005a, 2006a, 2007a ve 2008b)
82
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Organik bitkisel üretim miktarlarında da çiftçi sayısı ve üretim alanlarında olduğu gibi
yıllar arasında dalgalanmalar gözlemlenmiĢtir. Çizelge 6‟da da görülebileceği gibi 2003
yılında 2089 ton olan üretim miktarı 2004 yılında 5085.98, 2005 yılında 5096.8, 2006 yılında
3434.3, 2007 yılında önemli bir artıĢ göstererek 15279.25 ve 2008 yılında 10920.7 ton
olmuĢtur (Anonim, 2003, 2004, 2005a, 2006a, 2007a ve 2008b).
18000
16000
15279,25
14000
12000
10920,7
10000
8000 Üretim Miktarı (ton)
6000
5085,98 5096,8
4000
3434,3
2000 2089
0
2003 2004 2005 2006 2007 2008
Çizelge 6. 2003 ve 2008 yılları arasında GümüĢhane ilinde organik bitkisel üretim miktarları
(ton) (Anonim, 2003, 2004, 2005a, 2006a, 2007a ve 2008b).
GümüĢhane ilinde 2008 yılı itibari ile 99 çiftçi, 801. 11 hektar alanda organik bitkisel
üretim faaliyeti göstermiĢ ve tüm bu faaliyetlerden 10920.70 ton ürün alınmıĢtır (Anonim,
2008b). GümüĢhane‟de daha önceki yıllarda organik olarak üretimleri yapılan armut, erik,
kayısı, kiraz, viĢne ve dutun 2008 yılında organik olarak üretimleri yapılmamıĢtır. Bitkisel
üretim alanında 2008 yılı itibari ile buğday, arpa, yulaf, ayçiçeği, fiğ, yonca, mısır, korunga,
çayır otu ve elma üretimi yapılmıĢtır. Tüm bu ürünlerden alınan miktarlar aĢağıdaki tabloda
gösterilmiĢtir.
Tablo 1. 2008 yılı itibari ile GümüĢhane ilinde üretilen bitkisel ürünler ve miktarları
(Anonim, 2008b)
Buğday 210.00
Arpa 99.20
Yulaf 13.00
Ayçiçeği 15.00
Fiğ 273.00
Yonca 1720.50
Mısır 7785.00
83
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Korunga 597.00
Çayır 54.00
Elma 154.00
2500
2000 2065
1599
1500
1000
Büyük Baş Hayvan
Sayısı
500
155 148 220 140 7
0
Çizelge 7. DeğiĢik illerimizin 2008 yılı itibari ile büyükbaĢ hayvan varlıkları (Anonim
2008c).
Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı‟nın verilerine göre organik hayvansal üretimde çiftçi sayısı
2005, 2006, 2007 yılında 1 kiĢi iken bu sayı 2008 yılında 13 kiĢiye çıkmıĢtır. Organik
hayvansal üretim faaliyetlerinde hayvan sayısı 2005 yılında 725 baĢ iken, 2006 da 1034 baĢ,
2007 de 1104 baĢ ve 2008‟de 2065 baĢ olmuĢtur (Çizelge 8).
84
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
2500
2000 2065
1500
Hayvan Sayısı
1034 1104
1000
725
500
0
2005 2006 2007 2008
Çizelge 8. 2005 ve 2008 yılları arasında GümüĢhane ilinde organik büyük baĢ hayvan sayıları
(Anonim 2005b, 2006b, 2007b ve 2008c)
85
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
86
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
10. GümüĢhane ili meyvecilik alanında da önemli bir potansiyele sahiptir. Bilhassa
konvansiyonel olarak üretimi yapılan elma, armut, erik, viĢne, kaysı ve kiraz gibi meyvelerin
organik olarak üretimleri teĢvik edilmelidir. Ayrıca Torul ve Kürtün ilçesi organik su ürünleri
üretimi yapmak için uygun Ģartlara sahiptirler. Bu ilçelerde organik su ürünleri üretimi teĢvik
edilmelidir.
11. Organik bitkisel ve hayvansal üretime yönelik yapılan teĢvikler yeterli değildir.
Bu teĢvik miktarları artırılarak devam ettirilmelidir.
Özetleyecek olursak GümüĢhane ili organik tarım açısından önemli bir potansiyele
sahiptir. Tarımsal üretim bakımından iki havzaya ayrılan ilde, harĢit havzası daha çok organik
bağ- bahçe, seracılık ve su ürünleri üreticiliği için elveriĢli iken Kelkit havzası daha ziyade
tarla tarımı ve hayvansal üretime elveriĢlidir. Sonuç olarak Kelkit ilçesinde bulunan Doğan
Organik A.ġ. tarafından yürütülmekte olan “SözleĢmeli Organik Süt Sığırcılığı Projesi” bölge
çiftçisinin organik hayvansal üretime geçiĢine önemli katkı sağlamaktadır. Bu projenin
kapsamı daha da geniĢletilerek Kelkit havzası organik yem üretimi ve hayvancılık merkezi
haline getirilmelidir.
Kaynaklar
Ak Ġ., Atay A., 2008. Ekolojik Tarımın Tarihçesi ve Genel Ġlkeleri. (Editör: Ġbrahim AK) Ekolojik / Organik
Tarım ve Çevre 2008, 1-13.
Anonim 2008a. Genel Organik Tarımsal Üretim Verileri (geçiĢ süreci dahil).
http://www.tarim.gov.tr/uretim/Organik_Tarim,Organik_Tarim_Statistikleri.html (06. 05. 2010)
Anonim, 2009. T.C. GümüĢhane Valiliği. Kelkit Organize Hayvancılık Bölgesi Ön Etüt Raporu. GümüĢhane
87
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Çakmakcı, S., Açıkgöz, E., 1987. Adi fiğ (Vicia sativa) de ekim zamanı, sıra uzaklığı ve biçim devrelerinin ot
verimi ve kalitesine etkisi. Doğu Tu Tar. ve Orm. Deg., 1: 179-185.
Manga, Ġ., 1978. Yonca ve korungada değiĢik olgunluk devrelerinde yapılan biçmelerin ot verimine, otun
kalitesine ve yedek besin maddelerine etkileri üzerine bir araĢtırma. Atatürk Üniv. Zir. Fak. Yay. No: 228,
Erzurum.
Tan, M., Serin, Y., 1996. DeğiĢik fiğ+tahıl karıĢımları için en uygun karıĢım oranı ve biçim zamanının
belirlenmesi. Atatürk Üniv. Ziraat Fak. Der., 27: 475-489.
Willer, H. 2008a. Organic Agriculture Worldwide: Current Statistics (in Willer H., Menzler M.Y., Sorensen N.,
Eds.) The world of organic agriculture. Statistics & Emerging Trends 2008. 267s.
Willer, H. 2008b. Europe: Statistics, Policy and Research (in Willer H., Menzler M.Y., Sorensen N., Eds.) The
world of organic agriculture. Statistics & Emerging Trends 2008. 267s.
Willer, H., Sorensen, N., Menzler, M.Y. 2008. The world of organic agriculture 2008: Summary (in Willer H.,
Menzler M.Y., Sorensen N., Eds.) The world of organic agriculture. Statistics & Emerging Trends 2008. 267s.
88
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Özet
GümüĢhane ili sahip olduğu akarsu, göl ve barajları ile kültür balıkçılığı üretimi için
büyük bir potansiyele sahiptir. GümüĢhane ilinde su ürünleri üretimi son yıllarda hızlı bir
artıĢ kaydetmiĢtir. 1996 yılında 50 ton olan gökkuĢağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss W.,
1792) üretimi 1997 yılında 120 tona, 2004 yılında 309 tona, 2005 yılında 365 tona, 2006
yılında 552 tona, 2007 yılında 730 tona ve 2008 yılında 1.837 tona kadar yükselmiĢtir. Bu
artıĢta en büyük etken baraj göllerinde kurulan ağ kafeslerde de alabalık yetiĢtiriciliğin
yapılmaya baĢlanması olmuĢtur. Önümüzdeki yıllarda devreye girecek yeni barajlar ve
göletler nedeniyle yetiĢtiricilik daha da artacaktır. Bu çalıĢmada, GümüĢhane ilinde su
ürünlerinin mevcut durumu, geliĢme potansiyeli ve problemleri tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır.
Anahtar Kelimeler: Su ürünleri yetiĢtiriciliği, GümüĢhane
GiriĢ
Su ürünleri yetiĢtiriciliği, dünyada en hızlı büyüyen gıda üretim sektörü olarak
dünyanın hemen her bölgesinde geliĢmekte, yaygınlaĢmakta ve yoğunlaĢmaktadır. Dünya
nüfusu arttıkça su ürünlerine olan talepte buna bağlı olarak artmaktadır (Subasinghe et al.,
2009). AraĢtırmacılar, avcılık yolu ile balık üretiminin % 1-2 den daha fazla yıllık artıĢ
göstermeyeceği, hatta fiziksel ve biyolojik kapasite, giderek bozulan çevre Ģartları ve
avlanma giderlerindeki artıĢlar nedeniyle gittikçe azalacağı, kültür balıkçılığının ise
geleneksel balıkçılıktaki bu azalmayı telafi edebileceğini ileri sürmüĢlerdir. Bu nedenle, artan
su ürünleri talebinin karĢılanmasında kültür balıkçılığına olan ihtiyaç her geçen gün daha da
artmaktadır (Muir ve Beveridge, 1994, Özdemir ve Dirican, 2006). Dünya toplam su ürünleri
üretimi 2006 yılında yaklaĢık 143.6 milyon ton olup, bunun 51.6 milyon tonu kültür
balıkçılığından sağlanmıĢtır (FAO, 2008). Ülkemizde de toplam su ürünleri üretimi 2008
yılında 646.310 ton olarak gerçekleĢmiĢ, bunun 152.186 tonu kültür balıkçılığından elde
edilmiĢtir (TUĠK 2008).
Ülkemizde de kültür balıkçılığı çalıĢmaları 1970‟li yılların baĢlarından itibaren
baĢlamıĢ özellikle son yıllarda deniz, baraj ve göllerde kafes sistemlerinde yetiĢtiriciliğin
yapılmaya baĢlanmasıyla birlikte büyük kapasitelere sahip iĢletmelerin sayısı hızla artmaya
baĢlamıĢtır. Türkiye de 2008 yılı verilerine göre iç sularda 34 ilde toplam 227 adet kafes
iĢletmesinde yılda yaklaĢık 29.000 ton alabalık üretimi yapılmaktadır (Emre ve ark., 2008) ve
bu miktar ülkemizdeki toplama alabalık üretiminin yarısına yakındır.
Yurdumuz üç tarafı denizlerle çevrili su ürünleri bakımından dünyanın en Ģanslı
ülkelerinden biri konumundadır. Karadeniz, Ege, Akdeniz ve Marmara denizlerinin içerdiği
zengin su ürünlerinin yanı sıra iç sularımızda su ürünleri avcılığı ve yetiĢtiriciliği açısından
önemli potansiyel arz etmektedir. Denizlerimizin kıyı Ģeridi uzunluğu ve derinlik hesabıyla
toplam 23.475.000 hektarlık deniz ürünleri alanına sahiptir. Ġrili ufaklı 120‟den fazla doğal
7
Yrd.Doç.Dr. Kocaeli Üniversitesi Gazanfer Bilge MYO. Karamürsel-Kocaeli
aydin@kocaeli.edu.tr GSM: 0 532 3153903
89
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
gölü bulunan ülkemizde baraj ve doğal göllerin toplam alanı 10.400 km2‟dir. Ayrıca, 1.000‟in
üzerinde yapay gölet ve DSĠ (2005) verilerine göre toplam 544 adet baraj gölü bulunmaktadır.
Bu rakamlardan da açıkça anlaĢıldığı üzere, Türkiye denizleri ve iç suları ile önemli bir su
ürünleri potansiyeline sahip olmasına rağmen, bu potansiyelden maalesef bu güne kadar
istenilen düzeyde yararlanılmamıĢtır. Yapılan araĢtırmalara göre ülkemiz iç su kaynaklarının
yılda 1 milyon ton civarında su ürünleri üretimi potansiyeli olduğu bildirilmiĢtir (Çelikkale ve
ark. 1999). Günümüzde ise bu kaynaklardan ancak 107.568 ton (41.011 ton avcılık, 66.557
ton kültür balıkları üretimi) ürün elde edilmektedir (TUĠK, 2008).
GümüĢhane ve ilinde su ürünleri, tarımsal yapı içerisinde bitkisel üretim ve
hayvancılığa oranla fazla geliĢmemiĢtir. Ġlde de alabalık üretimine uygun dere ve kaynak
suları büyük oranda değerlendirilememiĢ ve üretim 2007 yılına kadar belli bir değerin üzerine
çıkartılamamıĢtır. 2007 yılından sonra baraj göletlerinde ağ kafeslerde balık üretimine
baĢlanmasıyla birlikte üretimde ciddi artıĢlar meydana gelmeye baĢlamıĢtır. Bu çalıĢmada
GümüĢhane ilindeki su ürünlerinin mevcut durumu, potansiyeli, geleceği, problemleri ve
çözüm önerileri ele alınmıĢtır.
90
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
2000
1800
1600
1200
1000
800
600
400
200
0
94
95
96
97
99
01
03
04
05
06
07
08
09
19
19
19
19
19
20
20
20
20
20
20
20
20
ġekil 1. GümüĢhane ilinde gökkuĢağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss) üretimi
GümüĢhane ilinde 1980 yılında sadece bir adet alabalık üretim tesisi bulunmasına
rağmen (Kurtoğlu ve Çakmak, 2007) 2009 yılı kayıtlarına göre GümüĢhane ve ilçelerinde
projesi onaylanmıĢ 29 alabalık isletmesi mevcuttur. GümüĢhane merkeze bağlı 4, Torul‟da 5,
Kelkit‟te 5, ġiran‟da 3 ve Kürtün‟de 1 alabalık üretimi yapan isletme bulunmakta ve bu
isletmelerin proje kapasiteleri toplamı 227 ton/yıl‟dır.
Ayrıca Harsit Çayı üzerinde DSĠ Genel Müdürlüğünce Kürtün Barajı ve Torul barajı
olmak üzere iki adet baraj inĢa edilmiĢtir. Kürtün Barajı‟nda su tutulmaya baĢlanılmasının
ardından baraj üzerinde ağ kafeslerde alabalık büyütülmeye baĢlanmıĢ ve bunda büyük basarı
elde edilmiĢtir. Baraj göllerinde, barajın genel amacını etkilemeyecek ve DSĠ‟nin uygun
gördüğü düzeyde balıkçılığa izin verilmektedir. Kürtün Baraj Gölü‟nde de kültür balıkçılığına
tahsis edilen % 3‟lük oran 45.000 m2‟lik bir alana karĢılık gelmektedir. Kürtün Baraj
Gölü‟nde kültür balıkçılığı için ruhsat alan isletme sayısı 11 adettir ve bu isletmelerin proje
kapasiteleri toplamı 2.658 ton/yıl‟dır. Ġlde 16 ġubat 2010 tarihi itibariyle projesi onaylanmıĢ
29 isletmenin tamamının kapasitesi 2.885 ton/yıl‟dır (Anonim 2009) ve bu isletmelerin 2009
yılı üretim miktarları toplamı 1.147 ton‟dur ( Tablo 1).
91
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Tablo 1. GümüĢhane ilinde alabalık üretim tesisleri, kapasiteleri ve üretim miktarları (2009)
GümüĢhane (Merkez) 4 22 16
Kürtün 1 5 0
Torul 5 76 68
Kelkit 5 96 60
ġiran 3 28 11
Torul Baraj Gölü‟nde de çok sayıda üretici balık üretimi yapmak için GümüĢhane
Tarım Ġl Müdürlüğü‟ne müracaatta bulunmuĢ ve müracaatı kabul edilen üreticiler proje
hazırlama ve tesis kurma çalıĢmalarına baĢlamıĢtır. Torul Baraj Gölünde balık üretimine
tahsis edilecek alan yaklaĢık 60.000 m2 dir. Her iki baraj gölünde balıkçılığa tahsis edilen
alanlarda ve GümüĢhane‟deki diğer isletmelerde uzun vadede yılda en az 10.000 ton kadar
alabalık büyütülebileceği tahmin edilmektedir. Yapılacak bu üretim ile de yöre insanına
ekonomik açıdan önemli katkı sağlayacağı kesindir.
92
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
GümüĢhane ilindeki akarsu ve kaynak suları debi olarak çok yüksek değerlere sahip
olmasalar bile fiziksel ve kimyasal özellikleri ile alabalık üretimi için çok uygun kriterlere
sahiptirler. Özellikle kaynak sularının sıcaklığının yumurta ve yavru balık üretimi için
uygunluğu ve debilerinin yıl boyunca fazla değiĢmemesi bu kriterlerin basında gelmektedir.
En büyük olumsuzluk coğrafik nedenlerden dolayı su sıcaklık değerlerinin uzun süre düĢük
seyretmesi nedeniyle balıkların satıĢ boyuna ulaĢma süresinin uzamasıdır.
GümüĢhane ilinde kültür balıkçılığının geliĢtirilmesi için aĢağıdaki hususları dikkate
alınması gerekir. GümüĢhane ilindeki tüm akarsu ve dereler tarımsal faaliyetler ve yerleĢim
alanların atık maddelerinin tehdidi altındadır. Evsel atıklar hiçbir arıtmaya tabii tutulmadan
bu sulara direkt olarak bırakılmaktadır. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde bu sularda doğal
olarak bulunan balıklar tamamen yok olacak ve giderek artan kirliliğin bu sular üzerinde
kurulan balık üretim tesislerini de olumsuz yönde etkileyeceği kesindir.
GümüĢhane ilinde kültür balıkçılığının en fazla yapıldığı Kürtün Baraj Gölü‟nün
taĢıma kapasitesinin üstünde balık tesisi kurulmasına izin verilmemeli ve bu yıl balıkçılığa
yeni açılan Torul Baraj Gölü‟nde de üreticilere izin verilirken barajın taĢıma kapasitesi
dikkate alınmalıdır. Sürdürülebilir balıkçılık için su kaynaklarının taĢıma kapasitelerine dikkat
edilmesi gerekir.
2005 yılına kadar GümüĢhane ilinde alabalık üretimi yapan iĢletmeler genelde düĢük
kapasiteli iĢletmeler olduklarından, ürettikleri ürünleri pazarlamada herhangi bir sıkıntı
çekmemiĢlerdir. 1985 yılına kadar GümüĢhane ilinde sadece bir adet alabalık tesisi var iken,
daha sonra tesislerin sayısı hızla artmaya baĢlamıĢ ve günümüzde bu sayı 29 olmuĢtur. Küçük
kapasiteli iĢletmeler genelde ürettikleri balıkları yerinde kolaylıkla pazarlamaktadırlar. Kürtün
Baraj Gölü‟nde üretim yapan iĢletmelerin kapasiteleri yüksek olduğundan ürettikleri balıkları
bölgede pazarlama sıkıntısı çekmektedirler. Torul Baraj Gölü‟nde üretime baĢlayacak olan
tesisler tam kapasite ile üretim yapmaya baĢladıklarında pazar sıkıntısı daha da artacaktır.
Ankara ve Ġstanbul gibi büyük illerde pazar imkânları arayacak iĢletmeler, ülkemizdeki diğer
büyük üreticilerle rekabete girmek zorunda kalacaklardır. Bu nedenle iĢletmelerin zaman
geçirilmeden örgütlenmeleri gerekir. ĠĢletmeler hem üretim aĢamasında hem de üretim sonrası
aĢamada karĢılaĢtıkları çeĢitli sorunlar ancak su ürünleri kooperatiflerinin kurulmasıyla
çözebilirler. Kooperatifler, özellikle üretimle birlikte iĢletmecilik açısından, değerlendirme,
pazarlama ve organizasyonda önem taĢımaktadır. Üretimden pazarlamaya kadar üreticileri
yönlendirecek olan su ürünleri kooperatifleri, üreticilerin ürünlerinin iĢlenerek
değerlendirilmesini, ucuz ve kaliteli yem temin etmelerini sağladığı gibi yavru balık temini ve
pazarlama sorunlarının çözümlenmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Öte yandan,
kooperatifin iliĢkilendirilebileceği uzman grupları, üretim tekniği ve hastalıklarla savaĢım
konusunda, yeterli bilgiye sahip olmayan üreticileri bilgilendirecektir.
Bilindiği gibi ülkemizde Su Ürünleri YetiĢtiricilik Belgesine sahip olan ve Su Ürünleri
Kayıt Sistemine (SKS) kayıtlı üreticiler destekleme ödemelerinden yararlanmaktadırlar.
Devletin sağladığı bu desteklemeler GümüĢhane ilindeki üreticilere de fayda sağlamıĢtır ve
ülkemizde kültür balıkçılığının geliĢmesi için desteklemelerin devam etmesi ve üreticilere
zamanında ödenmesi gerekir.
GümüĢhane ilindeki su kaynaklarında sadece gökkuĢağı alabalığı kültürü
yapılmaktadır. Oysaki bu sularda alabalığın yanı sıra sazan ve baĢka tür balıkların da kültürü
yapılabilir. Yine ülkemizde bazı illerde (Rize) Organik Su Ürünleri Üretim Projesi baĢlatılmıĢ
ve organik su ürünleri üretimine uygun bulunan iĢletmelerle (6 adet) yetkili bir organik
sertifikasyon kuruluĢu arasında sözleĢme imzalanmasına müteakip organik su ürünleri
93
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Kaynaklar
Anonim 2010. GümüĢhane Tarım Ġl Müdürlüğü 2009 yılı verileri (yayınlanmamıĢ)
Çelikkale M. S., DüzgüneĢ E., OkumuĢ Ġ., 1999. Türkiye Su Ürünleri Sektörü, Potansiyeli, Mevcut Durumu ve
Çözüm Önerileri. Ġstanbul Ticaret Odası Yayınları(ĠTO) No. 1999-2, Lebib A.S., Ġstanbul. 414 s
Emre Y., Sayın C., KiĢtin F., Emre N., 2008. Türkiye‟de Ağ Kafeslerde Alabalık YetiĢtiriciliği, KarĢılaĢılan
Sorunlar ve Çözüm Önerileri. SDÜ Eğridir Su Ürünleri Fakültesi Dergisi. Cilt:4, Sayı :1-2 (2008)
FAO, 2008. The State of World Fisheries and Aquaculture, http://www.fao.org (17.02.2010)
Kurtoğlu C. Z., Çakmak E., 2007. Karadeniz Bölgesi Kültür Balıkçılığı: Alabalık
yetiĢtiriciliği http://www.yunus.sumae.gov.tr (22.02.2010)
Muir. J. F., Beveridge. M. C. M. 1994. Resources, planning and management in coastal aquaculture. Proceeding
of fisheries and Ocean Industrial Development 1994. Research Center of Ocean Industrial Development. Pusan.
Korea, 209-234.
Özdemir, N., Dirican, S. 2006. Muğla ilinde kültür balıkçılığı ve sorunları. E.Ü. Su Ürünleri Dergisi Cilt 23. Ek
(1/2): 283-286.
Subasinghe, R., Soto, D. and Jia, J. 2009. Global aquaculture and its role in sustainable development.
Aquaculture 1: 2-9.
TUĠK, 2008. Su Ürünleri Ġstatistikleri. T.C. BaĢbakanlık Türkiye Ġstatistik Kurumu. Ankara.
94
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
ÖZET
Son yıllarda geliĢimi ve insan yaĢamına katkıları ile adından oldukça söz ettiren CBT
bilgiyi mekana bağlı olarak ve mekanın özelliklerini görsel yönden zengin içerikle
depolayarak, aynı coğrafyada bulunan farklı içerikli konumsal bilgilerin hızlı analizini
sağlayarak, etkin bir karar-destek imkanı sağlamaktadır.
1
Öğr.Gör., GümüĢhane Ünv. Müh. Fak., Harita Müh. Bölümü, iasri@gumushane.edu.tr, 0 554 528 1575
2
Yrd.Doç.Dr., Selçuk Ünv. Müh. Mim. Fak., Harita Müh. Bölümü, ocorumlu@hotmail.com, 0 555305 4986
3
Yrd.Doç.Dr., GümüĢhane Ünv. Müh. Fak., Harita Müh. Bölümü, ikalayci@gumushane.edu.tr, 0 505 382 0581
4
Doç. Dr., GümüĢhane Ünv. Müh. Fak., Harita Müh. Bölümü, tbayrak@gumushane.edu.tr, 0 539 500 7740
95
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
bilgi sistemi oluĢturulabilecektir. Dijital Fotogrametri tekniği ile Kaleler Camiiler, Türbeler,
Kiliseler, ġapeller, Köprüler gibi tarihi kültür mirasının ölçekli ve gerçeğine yakın görsellikte
3B modelleri yapılarak tanıtım, dokümantasyon, koruma, restorasyon, ve yeniden yapma
amaçlı çalıĢmalar da farklı bir koldan yürütülerek gelecek nesillere bu mirasın aktarımı da
sağlanmıĢ olacaktır. GPS tekniği ile bu mekanların uluslararası koordinat sisteminde
konumları tespit edilebildiği gibi yeniden yanlarına ulaĢılması da yine GPS navigasyonuyla
mümkün olabilmektedir. Bütün bunları bir arada kullanan CBS tekniği sayesinde
oluĢturulacak GümüĢhane ili Turizm Bilgi Sisteminin internet, kiosk, CD vb. araçlarla 3B
Sanal gezinti vb. yöntemler de kullanılarak tanıtımı yapılabileceği gibi, bu sistem sayesinde
en yakın hava limanlarından baĢlayarak, ulaĢım, konaklama, yemek, gezi vb. tüm turistik
faaliyetlerin planlanmıĢ alternatif paketler halinde turizm acenteleri eli ile turistlere
sunulabilecektir. Bunun yani sıra turistlerin bilfiil kendileri tarafindan seyahatlerinin kendi
kendilerine (örneğin internet üzerinden veya satın alacakları CD‟ler üzerinden) planlanması
da (kendi avuç içi GPS destekli bilgisayarlı cep telefonlarında veya acentelerden
kiralayacakları bu özellikli aletlerde) gerçekleĢtirilerek turistlere Kendi Kendine Turizm
(Selftourism) imkanı da sunulabilecektir.
1. GiriĢ
Anadolu tarihi ile eĢ olarak GümüĢhane M.Ö. 3000 „lere uzanan tarihi içerisinde
birçok uygarlıklara ev sahipliği yaptığı için adeta bir kavimler mozaiğidir. Bu mozaiğin her
bir parçası ayrı bir Kültür Mirası olarak ortaya çıkmaktadır. Çoğunluğu yapısal nitelikte olan
bu eserler hem kültürel zenginlik hem de önemli bir turizm öğesidir. GümüĢhane bu yönüyle
kültür turizmi için, diğer yönüyle denize 100 km. yakınlıkta olması, klima özelliğine sahip
havası, eĢsiz doğal güzellikleri, resim sergisini andıran zengin oluĢumlu yer altı mağaraları,
450‟ ye yakın yaylası, doğal park alanları, zengin flora ve faunası hasabiyle de eğlence
turizmi için bakir bir turizm potansiyeline sahiptir.
96
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
GeliĢen teknolojinin sunduğu imkanlardan biri olan CBT ile mekana ait bilgiler hızlı
ve nitelikli bir Ģekilde toplanabilir, bu bilgiler bilgisayar ortamında depolanıp iĢlenerek görsel
nitelik kazandırılarak ilgiline hızlı bir Ģekilde ulaĢtırılabilir.
Uydu bazlı Küresel Konum Belirleme (GPS), Fotogrametri ve Uzaktan Algılama teknikleri
mekana ait bilgileri toplamak ve onları iĢlemek için, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ise
bilginin analiz edilmesi sorgulanması ve son kullanıcıya ulaĢtırılması amacıyla kullanılır.
GPS (Global Positioning System); Dünyanın herhangi bir yerinde bulunan bir
kullanıcının konumunu belirleyen ve en az 4 uydudan sinyal varıĢ zamanının ölçülmesi
esasına dayanan bir uydu ölçme sistemidir (http://www.koeri.boun.edu.tr/jeodezi). Bu sistem,
ABD Savunma Bakanlığı'na ait, yörüngede sürekli olarak dönen uydulardan oluĢur. Bu
uydular radyo sinyalleri yayarlar ve yeryüzündeki GPS alıcısı bu sinyalleri alır. Böylece GPS
alıcısın bulunduğu konumun belirlenmesi mümkün olur.
97
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Coğrafi Bilgi Sistemi: Her türlü coğrafi referanslı bilginin etkin olarak elde edilmesi,
depolanması, güncellenmesi, kullanılması, analizi ve görüntülenmesi için bilgisayar
donanımı, yazılımı, personel ve yöntemlerin organize olarak bir araya toplanmasıdır
(http://www.koeri.boun.edu.tr/jeodezi).
Turizm açısından sunduğu fırsatlar; CBS diğer CBT tekniklerinden elde edilen
nitelikli tarihi ve turistik mekanlara ait konuma dayalı bilgiyi bilgisayar ortamında
depolayarak, analizini yaparak, sorgulamalarla karar-destek imkanı sunan Konuma Dayalı
Turizm Bilgi Sistemi oluĢturulmasına imkan sağlar. Bu sistem sayesinde internet, kiosk, CD
vb. araçlarla 3B Sanal gezinti vb. yöntemler de kullanılarak tanıtım yapılabileceği gibi, bu
sistem sayesinde en yakın hava limanlarından baĢlayarak, ulaĢım, konaklama, yemek, gezi vb.
tüm turistik faaliyetlerin planlanmıĢ alternatif paketler halinde turizm acenteleri eli ile
turistlere sunulabilecektir. Bunun yani sıra turistlerin bilfiil kendileri tarafından seyahatlerinin
kendi kendilerine (örneğin internet üzerinden veya satın alacakları CD‟ler üzerinden)
98
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
planlanması da (kendi avuç içi GPS destekli bilgisayarlı cep telefonlarında veya acentelerden
kiralayacakları bu özellikli aletlerde) gerçekleĢtirilerek turistlere Kendi Kendine Turizm
(Selftourism) imkanı da sunulabilecektir.
CBT ile değiĢik tekniklerle elde edilen verinin CBS ile uygun koĢullarda ve amaç
doğrultusunda kullanılması, analiz edilmesi ve sunulması; doğal ve kültürel mirası koruma ve
tanıtma çalıĢmalarında vazgeçilmez bir olanak oluĢturmaktadır. Burada tüm bu geliĢmelerden
yararlanılarak tarihi eser ve turistik mekânların CBT teknikleri yardımıyla belgelenmesi ve bu
belgelemenin CBS tekniği ile uygun kullanım olanaklarına ulaĢtırılmasını amaçlayan 5 ayrı
örnek çalıĢmadan bahsedilecektir.
Ġlk 4 çalıĢmada, Fotogrametri tekniği ile 3B modellemenin daha etkin bir Ģekilde
yapılabildiği gösterilmiĢtir. Bu amaç doğrultusunda GPS destekli Fotogrametrik yöntemle
Konya Merkezindeki Selçuklular zamanından kalma tarihi Alâeddin Keykubad Camii‟nin
(Asri 2005), Konya BeyĢehir yakınlarındaki Hitit dönemine ait Eflatun Pınar Anıtı, Bartın
Amasra yakınlarındaki M.S. 41-54 yıllarında yaptırılmıĢ Roma eserlerinden KuĢkayası-Yol
Anıtı ve GümüĢhane Tekke Beldesi içindeki Temmuz - 1582'de Osmanlı padiĢahı III. Murat
tarafından Yaptırılan Çağırgan Baba Türbesinin 3 boyutlu olarak modellenmesi ve
görselleĢtirilmesi değiĢik çalıĢmalar kapsamında yapılmıĢtır. BeĢinci çalıĢmada ise Tanıtım
ve Turizm Amaçlı 3B Model Destekli Tarihi Mekânlar Bilgi Sistemi‟ne bir örnek olarak
Antalya Manavgat yöresine ait bilinen veya unutulmaya yüz tutmuĢ birçok tarihi mekânın el
GPS‟ ile konumlandırılması gerçekleĢtirilmiĢtir. Ayrıca bu mekanlar fotoğraflanarak, bunlar
hakkında bilgiler toplanmıĢ ve yöre tarihi mekanlar veri tabanı için bir pilot uygulama
yapılmıĢtır. Akabinde ise, bu veri tabanı ile oluĢturulan sayısal harita birbirleriyle
iliĢkilendirilerek konumsal görecelik sağlanmıĢtır. Bu mekânlardan örnek teĢkil edecek birkaç
tanesinin de ayrıca 3B modelleri oluĢturularak sisteme eklenmesi gerçekleĢtirilmiĢtir (Esen
2005). (ġekil 1-2)
b)
a)
99
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
c)
d)
100
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
e)
101
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
ġekil 2. Bahsi geçen çalıĢmalar kapsamında oluĢturulan 3B çizgi, katı ve gerçek resim giydirilmiĢ
model görünümleri.
Yersel Fotogrametri tekniği ile elde edilen gerçeğine çok yakın ölçekli 3B modeller
tanıtım amaçlı olarak internet, kiosk, CD vb. araçlarla 3B Sanal gezinti vb. yöntemler de
kullanılarak tanıtımının yapılabilmesi mümkündür. ġekil 3 de görüldüğü üzere Çağırgan Baba
Türbesinin 3B Modeli ilk önce *.avi formatında video görüntüsüne (ġekil 3a) çevirilmiĢ
sonrasında internet ortamına aktarılarak (ġekil 3b) oradan gezinti ve indirme imkanı sunulmuĢ
102
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
sonrasında da Google Earth programına aktarılarak gerçek yeryüzü görüntüsü ile beraber 3B
olarak görüntülenebilme ve sorgulanabilme imkanına kavuĢturulmuĢtur (ġekil 3b).
a) b)
c)
103
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Esen, 2005 yılında yaptığı tez çalıĢmasında ilk önce, ilgili kurumlardan elde edilen iki
adet 1:100000 ölçekli çalıĢma yöresini içeren topografik maddi harita sayısallaĢtırılarak sayısal
altlık harita oluĢturulmuĢtur (ġekil 4).
Daha sonra veri altyapısı oluĢturulma aĢamasında ilk önce Manavgat yöresine ait tarihi
bilgiler ilgili kiĢi, kurum ve kuruluĢlardan toplanmıĢtır. Toplanan bu veriler ıĢığında belirlenen
tarihi mekanlara gidilerek buradaki tarihi yapılar fotoğraflanmıĢtır (ġekil 5). El GPS‟i ile bu
mekânların konumları tespit edilmiĢ ve örnekleme amacı ile bu mekanlardan Vespianus ÇeĢmesi
ve Apollon Tapınağının 3B Modeli oluĢturulmuĢtur (ġekil 2).
104
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Turizm amaçlı Bilgi Sistemi oluĢturulması kapsamında, yapılan çalıĢmalarda il önce, elde
edilen GPS verileri yer isimleri ile birlikte bir CBS yazılımı olan ArcView ortamında altlık harita
üzerine aktarılmıĢtır. Tarihi mekânlara ait bu konum bilgileri ile tarihi mekanlar hakkındaki sözel
bilgiler, ilgili görüntüler, 3B Model görüntüsü varsa orijinal halini gösteren belgeler
iliĢkilendirilmiĢ ve bu Ģekilde “Manavgat Yöresi için Tanıtım ve Turizm Amaçlı 3B Model
Destekli Tarihi Mekânlar Bilgi Sistemi Örneği” oluĢturulmaya çalıĢılmıĢtır (ġekil 6).
ġekil 6. OluĢturulan Manavgat Yöresi için Tanıtım ve Turizm Amaçlı 3B Model Destekli Tarihi
Mekânlar Bilgi Sistemi Örneğinde ki örnek sorgulamalar.
105
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
pratik olarak bu veri tabanını kullanılabilir kılabilmek için, belki de yapılacak ilk iĢlem bu veri
tabanını bölgesel ve konusal alt parçalara ayırmak olmalıdır. Bu sayede, veri tabanının sadece
ilgili bölümünün göz önünde bulundurulacağından, dağıtımı ve internet üzerinden son
kullanıcılara sunumu kolaylaĢacaktır. Gerek internet üzerinden, gerekse de CD veya DVD gibi
bir bilgisayar kayıt ortamından veri tabanına ulaĢmak isteyen kullanıcıya arzuladığı bilgilere
ulaĢma olanağı ise java, active X gibi yazılım olanaklarını kullanan ve çevrim dıĢı çalıĢan bir
internet tarayıcı yazılımı aracılığıyla sağlanabilecektir. Yine bu tarayıcı içerisine gömülü olarak
çalıĢan bir program (örneğin java script) ile kullanıcı seyahati esnasında uğrayacağı yerleri
iĢaretleyip (arka planda bu yerlerin konumsal verileri de bu program tarafından kaydedilerek)
gezi planlamasını, kalacağı otelden, yemek yiyeceği lokantaya ve gezeceği diğer yerlere kadar,
ister evinde isterse turizm acentesinde alacağı profesyonel yardımlarla gerçekleĢtirebilecektir.
Daha sonra bu programın arka planda ürettiği (uğranacak koordinatları öz nitelik verileri ile
birlikte kaydeden) bir güzergah dosyasının, turistin kullanacağı araçta mevcut bulunan veya araca
sonradan takılan bir GPS navigasyon aletine yüklenmesi ile, artık turist kendi kendine turizm
kapsamındaki seyahatine baĢlayabilecektir. Buradaki söz konusu araç, turistin kendi aracı
olabileceği gibi, eğer turist bir turizm acentesinden hizmet satın alıyorsa, bu durumda da
acentesinden kiralayacağı araç olabilecektir. Her iki durumda da eğer GPS navigasyon aleti
araçta mevcut değilse, bu hizmetin de acente tarafından sağlanması uygun olacaktır.
5. Sonuçlar ve Öneriler
106
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Dijital yersel fotogrametri tekniğinin kullanıldığı bu çalıĢmada elde edilen sonuçlar digital
fotogrametri tekniğinin, mimari ve tarihi yapıların dokümantasyonu için önemli bir yeri olduğunu
ve üç modellerle de daha etkin bir tanıtım olanağının oluĢturulduğu bir kez daha vurgulamıĢtır.
Değerlendirme iĢleminin digital fotogrametrik yöntemle yapılması ve üstelik bir de GPS destekli
alım sistemlerinin kullanılmıĢ olması zaman, maliyet ve görsellik açısından önemli avantajlar
sağlamıĢtır.
Modelleme iĢlemi sırasında yaklaĢık 4750 m2 bir alana kurulmuĢ Alaeddin Ketkubad
Camii, Eflatun Pınar Anıtı, KuĢkayası Yol Anıtı, Manavgat Yöresindeki Tarihi Mekanlardan
birkaçı ve GümüĢhane deki Çağırgan Baba türbesinin 3B modeli yapılarak, görselleĢtirme
iĢlemleri tamamlanmıĢtır. Fotogrametrik iĢlemler sonucunda üretilen modeller GPS destekli
olarak üretildikleri için tek bir koordinat sisteminde iliĢkilendirilmeleri mümkün olmuĢtur. Bu
Ģekildeki bir GPS destekli fotogrametrik alımın büyük çaplı tarihi dokümantasyon çalıĢmalarının
ayrı ayrı ve farklı zamanlarda üretilmiĢ olsalar dahi birbirleriyle bütünlük sağlanması açısından
büyük imkan oluĢturulabileceğini ortaya koymuĢtur. Bu bütünlük CBS ile entegre olarak
öznitelik verileriyle de desteklenince CBS uygulamalarının turizm amaçlı bir uygulaması olan
Turizm Bilgi Sistemi kapsamında zikredilebilecek ve bu amaçlı kullanılabilecek bir 3B Model
Destekli Tarihi Mekânlar Bilgi Sistemi örneği gerçekleĢtirilmiĢ bulunmaktadır.
Yapılan bu çalıĢma Turizm dünya ve ülke turizm pastasından yeteri kadar pay alamayan
GümüĢhane bölgesinin Kültür Mirasının ve Turizm mekanlarının etkin bir Ģekilde (restorasyon,
yeniden yapma, koruma ve tanıtım amaçlarına hizmet edecek Ģekilde) CBT teknikleri ile kayıt
altına alınmasının mümkün olacağını ortaya koymuĢtur. Bu Ģekilde oluĢturulacak bir GümüĢhane
Yöresi Turizm Bilgi Sistemi içine entegre edilgi zaman Tarihi ve Kültürel Mirasımızın daha etkin
bir Ģekilde tanıtımı kaynakların rantabl kullanımı sağlanabilecektir.
CBT ile GümüĢhane yöresi turist hedef kitlesi olan; yeni yerler görmek isteyen meraklı ve
maceracı gezi turizmini tercih eden bireysel turistlere GümüĢhane‟nin potansiyelinin tanıtımı çok
etkin bir Ģekilde yapılarak hedef kitlede merak uyandırılabilir merakını giderecek fırsatlar
sunulabilir. Gar, Otogar ve Hava limanlarından baĢlayarak bütün turistik mekanlara ulaĢımın,
konaklamanın, vb. bütün faaliyetlerin planlanabildiği Kendi kendine turizm olanakları sunularak
Ģuan için tur güzergahı olmayan bu yöre ilk etapta bireysel turistleri çekerek nihai olarak da
grupların tercih mekanı olabilir.
6. Kaynaklar
Arragon, J. V. ve Wessels, C. (1994). “Travelling by the Computer, Applications of GIS in Tourism and
Recreation”, European GIS conference, EGIS Foundation.
Asri, Ġ., 2005. “Üç Boyutlu Modelleme ve Alaeddin Camii Örneği”, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,
Y.Lisans tezi.
107
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Asri, Ġ., Esen, Ö., Çorumluoğlu, Ö., Kalaycı, Ġ., Karauğuz, G., 2007, “Tanıtım ve Turizm Amaçlı 3B Model Destekli
Tarihi Mekânlar Bilgi Sistemi”, Ulusal CBS Kongresi, Trabzon.
Asri, Ġ., Çorumluoğlu, Ö., 2007,“Büyük Objelerde Tarihi Dokümantasyon Ve Tanıtım Amaçlı GPSSİT Destekli
Digital Fotogrametrik 3B Modelleme”, TUFUAB Konferansı, Ġstanbul.
Çorumluoğlu, Ö., Asri, Ġ., Esen, Ö., Kalaycı, Ġ., Karauğuz G., CBS, GPS ve Dijital Fotogrametrik 3B Modelleme
Teknolojileri Desteğindeki Bir TBS’ne Dayanan Çağdaş Bir Turizm Yaklaşımı, IV. Lisansüstü Turizm Öğrencileri
AraĢtırma Kongresi, 23 – 27 Nisan 2008, Antalya.
Duran, Z., 2003. “Tarihi eserlerin fotogrametrik olarak belgelenmesi ve coğrafi bilgi sistemine aktarılması”.
Doktora Lisans Tezi, ĠTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul.
Esen, Ö., 2005. “Turizm Bilgi Sistemleri İçin Tarihi ve Kültürel Envanterin Çıkarılması ve Manavgat Örneği”,
Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Y.Lisans tezi.
adresinden alınmıĢtır.
108
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
(1968-1984)
Ġsmet TÜRKMEN
GiriĢ
Ġkinci Dünya SavaĢı‟ndan sonra özellikle az geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerin sosyo-
ekonomik durumları incelendiğinde, dengeli bir kalkınma sürecinin sağlanması için “planlı
kalkınmaya” ağırlık ve öncelik verilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıĢtır. Bu amaçla ülkemizde de
kalkınmanın bir plan çerçevesinde yürütülmesi için 1961 Anayasasının 41. maddesiyle “İktisadi
ve sosyal hayat, adalete, tam çalışma esasına ve herkes için insanlık haysiyetine yaraşır bir
yaşayış seviyesi sağlanması amacına göre düzenlenir. İktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı
demokratik yollarla geliştirmek; bu maksatla, milli tasarrufu arttırtmak, yatırımları toplum
yararın gerektirdiği önceliklere yöneltmek ve kalkınma planlarını yapmak devletin ödevidir.”12
denilmek suretiyle, iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmanın demokratik yollarla ve kalkınma
planları yapılarak gerçekleĢtirilmesi hususu üzerinde durulmuĢtur.
Bölgelerarası dengeli bir geliĢmede, coğrafi faktörler, doğal kaynaklar, uygulanan sosyo-
ekonomik politikalar ve özellikle eğitilmiĢ insan gücü önemli bir rol oynadığı gerçeğinden
hareket edilmeye çalıĢılmaktadır13. Yöreler arasında dengeli bir geliĢme sağlamak, bu yöreleri
genel planlama açısından ele alarak yatırımları düzenlemek, yörelerin ekonomik, sosyal ve
kültürel bakımdan daha hızlı kalkınmalarını gerçekleĢtirmek ve hedeflerine ulaĢtırmak gayesiyle
Kalkınmada Öncelikli Yöreler Dairesi Devlet Planlama TeĢkilatı (DPT) bünyesinde, 25 Eylül
1971 tarihli Bakanlara Kurulu Kararı ile kurulmuĢtur. Daha sonra yapılan düzenlemeler
çerçevesinde söz konusu daire “KÖY Başkanlığı” adı ile görevine devam etmektedir14.
Yrd. Doç. Dr., GaziosmanpaĢa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü-Tokat (e-posta: iturkmentug@gmail.com)
12
Anayasanın ilgili maddeleri için bkz. A. ġeref Gözübüyük, Açıklamalı Türk Anayasaları, 5. Baskı, Ankara 2005, s. 122.
13
ġenay Eser, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Eğitim (1984-1986), DPT Yay., Ankara 1987, s. 1.
14
Hasan Dinç, Kalkınmada Öncelikli Yörelere ĠliĢkin Yatırım ve TeĢvik Politika ve Uygulamaları, DPT Yay., Ankara 1985, s. 2-3.
109
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Türkiye‟de “planlı dönem”den önce bölge planlaması, bir imar aracı olarak ele alınmıĢ ve
fiziki yerleĢme planı olarak tanımlanmıĢtır. 1960 yılından günümüze uzanan planlı dönemde ise
planlama, imar planlamasının dar kapsamından çıkarılarak; fiziksel, sosyal ve ekonomik
boyutlarının da dahil olduğu bütüncül bir yaklaĢım çerçevesinde değerlendirilmeye
baĢlanmıĢtır15.
Türkiye gibi ekonomik ve sosyal alanlarda hızla geliĢmekte olan ülkelerin genel kalkınma
politikası, ekonomik büyüme ile birlikte sağlıklı bir sosyal değiĢme ve refah dağılımının
sağlanması, özellikle planlı dönemde, temel bir hedef olarak ele alınmaktadır. Bu doğrultuda
“bölgelerarası gelişmişlik farklılaşması”nın ortadan kalkındırılması konusu temel bir mesele
olarak ele alınmıĢ ve söz konusu dengesizliğin ortadan kaldırılmasıyla ilgili ekonomik ve sosyal
politikaların uygulanması öngörülmüĢtür.
Planlı döneme geçildikten sonra yöreler arası geliĢmiĢlik farklarının azaltılmasına yönelik
tedbirler ağırlık kazanmıĢtır. Bu hedefler doğrultusunda, kamu sektörünün geri kalmıĢ
yörelerdeki yatırımları önemli bir araç olma niteliğini elde etmiĢtir16. Geri kalmıĢ yörelere, bu
yörelerden elde edilen bütçe gelirinin çok üzerinde harcama yapmak, planlı dönemin yatırım ve
harcama politikalarının temel özelliklerinden biri olmuĢtu. Kamu yatırım politikalarının yanında,
özel sektörü de bu yörelere çekebilmek için yapılan devlet yardımları ve uygulanan personel
politikaları da, bölgeler arası dengesizliği gidermede kullanılan baĢlıca kamu araçları arasında yer
almıĢtır.
15
Bülent Dinçer-Metin Özaslan, Ġlçelerin Sosyo-Ekonomik GeliĢmiĢlik Sıralaması AraĢtırması (2004), DPT Yay., Ankara 2004, s.11.
16
DPT, Kalkınmada Öncelikli Yörelere ĠliĢkin ÇalıĢmalar (Öneriler ve Tedbirler) 1976, Kalkınmada Öncelikli Yöreler Dairesi, Ankara 1977,
s. 18.
17
Diğer bir bölgesel geliĢme aracı olan yatırım teşvikleri uygulaması ise, 1960 sonrası planlı dönemde, özel sektör için yol gösterici bir niteliğe
sahip olan kalkınma planları ve yıllık programlar çerçevesinde çıkarılan kararnameler ve tebliğler ile yürütülmeye baĢlanmıĢtır. TeĢvik
politikalarının amaçlarından biri, ekonomik ve sosyal açılardan geri kalmıĢ yörelerin kalkınmasını hızlandırmak amacıyla bu yörelere iliĢkin
özel teĢvik politikalarının uygulanması olmuĢtur. Bkz. Bülent Dinçer-Metin Özaslan, Ġlçelerin Sosyo-Ekonomik GeliĢmiĢlik Sıralaması …, s.
12-13.
18
DĠNÇER-ÖZASLAN, Ġlçelerin Sosyo-Ekonomik GeliĢmiĢlik Sıralaması…, s.12.
19
Ġktisatçı Osman Okyar bu durumu Ģu Ģekilde ifade etmiĢtir; “…Bir ülkede iktisadi geliĢme vetiresi (prosesüsü) baĢladığı zaman, bütün
bölgelerin aynı hızla geliĢmeleri, iktisadi kalkınma gayretlerinin bölgeler arasında tam bir eĢitlikle dağılmaları beklenemez. Bazı sebepler
110
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
farklılıkları özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri ile GümüĢhane‟nin de yer aldığı,
Doğu Karadeniz Bölümü‟nün bazı yörelerinde yer almaktadır20. KÖY‟ü tespit ederken yeni
stratejide belirlenen ve yalnız ekonomik değiĢimleri esas alan göstergelerle yeterince objektif
veriler ortaya koyulamamıĢtır. Bu esaslar da dikkate alınmak üzere, Türkiye‟de iller arasında
sosyal ve ekonomik geliĢmiĢlik düzeylerinin saptanması amacıyla DPT, “Sosyal Planlama
Şubesi”nde 1963-1967 yılları arasında çalıĢmalar yapılmıĢtır21.
Bu çalıĢmaları takip eden dönemde, DPT; 1973, 1979 ve 1981 yıllarında illerin
geliĢmiĢlik seviyelerini ve farklılaĢmalarını belirleyen üç araĢtırma daha yapmıĢtır. 1981‟de
yapılan çalıĢma temelde ilçeler itibariyle yapılmıĢ olmakla beraber iller itibariyle geliĢmiĢlik
durumu da araĢtırma sonuçlarıyla ortaya çıkarılmıĢ bulunmaktadır22.
Kalkınmada öncelikli yöreleri tespit ederken yeni stratejide belirlenen ve yalnız ekonomik
değiĢimleri esas alan göstergelerle yetinmek olanak dıĢıdır. GeliĢmiĢlik farkları sadece ekonomik
yapıda, değil önemli ölçüde ekonomik faktörlere bağlı olarak kalkınma sürecinde değiĢime
uğrayacak olan diğer boyutlarda da belirmektedir23. Bu veriler dikkate alınmak suretiyle, DPT
MüsteĢarlığı‟ndaki ana hizmet birimleri arasında yer alan, Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum
Genel Müdürlüğü, KÖY ve ihtiyaçlarını tespit ederek bu yörelerin özelliklerini dikkate alarak
daha hızlı bir geliĢme sağlanması amacıyla gerekli çalıĢmaları yapmaktadır24.
Bu çalıĢmalar dahilinde ise; KÖY kapsamında, planlı dönem sonrasında pek çok değiĢik
olmuĢtur. 1968 yılı itibariyle 22 olan kalkınmada öncelikli il sayısı 1969-1971 yılları arasında
23‟e ulaĢmıĢ, il sayısı 1972 yılında ise 33 olmuĢtur. 1973-1977 yıllarına iĢaret eden III. BeĢ Yıllık
dolayısıyla, iktisadi geliĢmenin, muayyen yerlerde çok daha hızlı bir tempo ile vuku bulması olağan bir haldir. Coğrafi konum, tabii
kaynakların mevcudiyeti, kalkınmaya iĢtirak edecek insan gücü potansiyeli, maziden kalan etkiler ve tarihi-siyasi Ģartlar çeĢitli bölgeler
bakımından aynı değildir ve bu farklar, geliĢmenin seyrini etkileyecek bölgelerin geliĢme hızında farklara sebebiyet verecektir. Bkz. Osman
Okyar, “Doğu Kalkınması ve Plan ĠliĢkileri”, Doğu Anadolu’yu Kalkındırma Seminerleri, Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve
Ticaret Borsaları Birliği, Ankara 1967, s.4.
20
Hasan Dinç, Kalkınmada Öncelikli Yörelere ĠliĢkin Yatırım ve TeĢvik Politika ve Uygulamaları, DPT Yay., Ankara 1985, s.1-2.
21
DPT, Kalkınmada Öncelikli Yörelere ĠliĢkin ÇalıĢmalar …, s. 23.
22
Kalkınmada öncelikli yörelere iliĢkin dengeleme transferleri adı altında DPT bütçesinde bu dönemler arasında ödenek tutulmuĢtur. Bu ödenek,
ekonomik ve sosyal geliĢmeye dönük yöresel kalkınmanın zorunlu kıldığı, milli plan tercihlerine göre yatırım programlarına girmeyen ya da yıl
içinde bu yöreler için ortaya çıkan bazı yatırım kararlarının uygulanmasında kullanılmak ve altyapı ve üretken yatırım projelerini finanse etmek
amacına yöneliktir. Ayrıca, bu yörelerin iktisaden geliĢmesini amaçlayan halk giriĢimlerini Kamu Ġktisadi TeĢekkülleri aracılığıyla desteklemek
amacına yöneliktir. Bkz. DPT, Kalkınmada Öncelikli Yörelere ĠliĢkin ÇalıĢmalar …, s.35.
23
Timuçin Sanalan-Lütfi Elvan, “Doğu Anadolu‟nun Kalkınması”, Cumhuriyet Döneminde Doğu Anadolu Sempozyumu, Elazığ, 1998, s. 14-
17.
24
Bölgesel GeliĢme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü ayrıca, Ġl ve Ġlçe bazında araĢtırma ve planlama çalıĢmaları yapmak, diğer kamu kurum
ve kuruluĢlarının bu konularda yapacakları çalıĢmaların kalkınma planları ve yıllık programlarla tutarlılığını sağlamak, yapısal uyum
politikalarının uygulanması sırasında ortaya çıkabilecek sorunların çözümü amacıyla projeler geliĢtirmek ve bu konularda yapılacak çalıĢmaları
koordine etmek, yerel istihdamın ve giriĢimciliğin geliĢtirilmesi çerçevesinde küçük ve orta ölçekli sanayi iĢletmelerinin, esnaf ve sanatkarların
ve kırsal kesimin sorunlarına yönelik politikalar geliĢtirmek, kurumsal ve hukuki düzenlemeler ile ilgili görüĢ vermek, uygulamayı
yönlendirmek, bölgesel kalkınma projeleri ile ilgili koordinasyonu sağlamak ve görev alanına giren konularda görüĢ vermek ve uluslar arası
kuruluĢlarla temas ve müzakerelere iĢtirak etmekle görevlidir. Ayrıntılı bilgi için bkz. DPT, Devlet Planlama TeĢkilatı KuruluĢ ve Görevleri
Hakkında 540 Sayılı KHK, Ankara 1994, s.1-17.
111
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Kalkınma Dönemi‟nde ise il sayısı 40‟a yükselmiĢtir. 1981 yılına kadar 40 olan il sayısı, bu yılda
il sayısı 25‟e düĢmüĢtür25. Nihayet, KÖY kapsamı, 1990‟lı yıllarda geniĢletilerek, bugün 49 il ve
2 ilçeye (ada konumundaki Bozcaada ve Gökçeada) ulaĢmıĢ bulunmaktadır26.
1980 yılına kadar KÖY‟e dahil olan iller bir bütün olarak ele alınmıĢ, özellikle teĢvik
tedbirleri açısından herhangi bir ayrıcalık söz konusu olmamıĢtır. Fakat bu yöreler dahilinde olan
illerin aynı geliĢmiĢlik seviyesini gösterememeleri nedeniyle 1981 yılından itibaren KÖY içinde
de nispi olarak daha az geliĢmiĢ bulunan bazı illere teĢvik tedbirleri açısından daha fazla önem
verilmesi Bakanlar Kurulunca uygun bulunmuĢtur. Bu amaçla KÖY, “1. ve 2. derecede öncelikli
yöreler” olmak üzere iki ayrı il grubu olarak ele alınmıĢtır.
12 Aralık 1984 tarihinde Bakanlar Kurulunca ilan edilen KÖY, 28 ilden meydana
gelmekte ve bu illerin 13‟ü 1. derecede öncelikli, 15‟i de 2. derecede öncelikli il grubuna
girmektedir. Genel itibariyle; 1980 yılı sonrasında KÖY, ülke alanının %44.3‟ünü kapsamakta,
ülke nüfusunun ise %27.3‟ünü barındırmaktadır. Ülkedeki toplam ilçe merkezlerinin %37.1,
köylerin %44.7‟si ve köy altı yerleĢim birimlerinin (ünitelerinin) %46.1‟i bu sahalarda yer
almaktadır. KÖY‟de yer alan kırsal yerleĢmelerin, geliĢmiĢ bölgelere oranla çok daha az nüfuslu
ve çok dağınık olduğu tespit edilmektedir. Nüfusun benzer Ģekilde azlığı bu yöreler kapsamındaki
Ģehir merkezleri için de söz konusudur27.
Özetle; ülke nüfusunun yaklaĢık %50‟sinin yaĢamını sürdürmekte olduğu KÖY‟ün genel
özelliklerini Ģu Ģekilde belirleyebiliriz:
1. Ekonomik faaliyet içerisinde tarım sektörünün ağırlığı çok fazladır. BaĢka bir ifade ile
tarım ekonomik faaliyetlerin belirleyicisidir. Bu nedenle nüfusun büyük oranda kırsal
sahada toplandığı görülmektedir28.
25
Kalkınmada Öncelikli Ġllerin yıllar ve iller itibariyle dağılımı için bkz. Mahmut Öztürk, Ġller Ġtibariyle Sanayi Tesisleri ve Özellikleri, Cilt: 1,
DPT Yay. No: 1784, Ankara 1981, s. 3-4.
26
Ayrıntılı bilgi için bkz. KAYMAK vd., Ġller ve Bölgeler Ġtibariyle Gayri Safi Yurtiçi Hasıladaki GeliĢmeler (1987-2000), s.587;
27
DPT, Kalkınmada Öncelikli Yöreler Raporu, Rapor No:8, KÖY BaĢkanlığı Yay., Ankara 1989, s. II.
28
GümüĢhane‟de tarımda sektöründe istihdam edilen nüfus oranı için bkz. DĠE, Ġl Göstergeleri 1980-2003, s.48-49.
1980 1985 1990 2000
Türkiye 60.0 59.0 53.7 48.4
GümüĢhane 81.4 81.2 74.7 76.5
Not: Tarım; ziraat, avcılık, ormancılık ve balıkçılığı da içerir.
GümüĢhane‟de Ģehir nüfus oranı dikkate alındığında, ilin Türkiye ortalamasının çok altında seyrettiği görülmektedir. Bkz. DĠE, Ġl Göstergeleri
1980-2003, s.8-9.
1980 1985 1990 2000
Türkiye 43.9 53.0 59.0 64.9
GümüĢhane 18.7 24.2 34.8 41.5
112
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
29
GümüĢhane iline iliĢkin nüfus artıĢ hızı (‰) değeri dikkate alındığında ilin Türkiye ortalamasının çok altında seyrettiği görülmektedir.
1980 1985 1990 2000
Türkiye 20.65 24.88 21.71 18.28
GümüĢhane -13.00 6.13 21.28 9.87
Bkz. DĠE, Ġl Göstergeleri 1980-2003, s.5.
30
AĢağıdaki tabloda da görüleceği gibi ilin iktisadi faal nüfusunun tarımda çalıĢanlara oranı Türkiye genelinin üzerinde, sanayide çalıĢanlarının
oranı ise altında seyretmiĢtir.
1980 1985 1990 2000
Türkiye 11.6 11.4 12.8 13.3
GümüĢhane 2.5 1.9 3.1 2.6
Sanayi; madencilik ve taĢ ocakçılığı, imalat sanayi ve elektrik, gaz ve suyu kapsar.Bkz. EġĠYOK, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi
Ekonomik ve Sosyal Durum…, s.53.
31
Tablodan da anlaĢılacağı üzere, günümüzde bölgede köy yollarının da asfaltlama çalıĢmalarına da ayrı bir önem verilmektedir.
1985 1990 2000 2003 2003
Türkiye 8.1 13.3 41.2 47.5 81.9
GümüĢhane - 3.3 11.4 16.5 71.6
Bkz. DĠE, Ġl Göstergeleri 1980-2003, s.90.
32
ĠĢsizlik Oranı- (%) 2000 (12 ve daha yukarı yaĢtaki nüfus)
1980 1985 1990 2000
Türkiye 3.6 4.7 5.4 8.9
GümüĢhane 1.5 2.6 4.5 6.2
Bkz. DĠE, Ġl Göstergeleri 1980-2003, s.34-35.
33
Kalkınmada Öncelikli Yöreler Kurulu Raporu, TOBB Yay. Ankara 1994, s. 18.
113
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Buna göre; gerek büyüme hızı ülke GSYĠH'ye katkı bakımından KÖY kapsamındaki 22 il
ile, kapsam dıĢındaki 45 il arasındaki farkların II. dönemde kapanmayıp, daha da açıldığı
görülmektedir.
Tablo-2: Kalkınmada Öncelikli Ġllerde 1984,1985, 1986 ve 1987 Yılları Yatırım Ödenekleri37
1984 1985 1986 1987
I. Derecede % %
Revize Revize Revize Revize
Öncelikli Ġller DeğiĢme DeğiĢme
Ödenek Ödenek Ödenek Ödenek
34
Hasan Dinç, Kalkınmada Öncelikli Yörelere ĠliĢkin Yatırım ve TeĢvik Politika ve Uygulamaları, DPT Yay., Ankara 1985, s.12-15.
35
KAYMAK, Ġller ve Bölgeler Ġtibariyle Gayri Safi Yurtiçi Hasıladaki GeliĢmeler (1987-2000), s. 587.
36
ESER, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Eğitim …, s. 2-3.
37
ESER, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Eğitim …, s. 2
114
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
I. Derecede
Öncelikli 13 Ġl 92148 181418 96.88 259831 43.22 210191
Toplam
II. Derecede
Öncelikli 15 Ġl 204100 327824 60.62 512191 56.24 424135
Toplam
Tablo 3‟de yer alan iller itibariyle nüfus artıĢ hızlarının incelenmesinde, 1. derecede
öncelikli illerin büyük çoğunluğunda 1980-1985 dönemi için yüksek nüfus artıĢı görülmektedir.
38
ESER, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Eğitim…, s. 5.
39
DPT, Kalkınmada Öncelikli Yöreler Raporu, Rapor No: 9, Ankara 1991, s. 10; ESER, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Eğitim…,s. 8.
115
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
GümüĢhane ilinde ‰ 6 civarında çok az kabul edilebilecek bir artıĢ olup, ilk 13 ilin nüfus artıĢ
ortalaması ‰ 24.6‟dır40.
KÖY‟deki illere benzer Ģekilde GümüĢhane ilinde de yerleĢme arayıĢı niteliğinde olan göç
verme olgusunu iĢ imkanlarının yetersizliğinde aramak gerekir. Planlı dönem öncesinde bu
bölgelerde yeterli derecede kamu ve özel sektör yatırımı yapılmamıĢ olmasının yanında,
araĢtırmamızı kapsayan yıllar arasında yeterli altyapı imkanlarının bulunmayıĢı, kamu ve özel
sektörün ekonomik yatırımlarını da GümüĢhane‟ye yeteri kadar çekememiĢtir. Esasında; bu
altyapı faktörleri içerisinde eğitilmiĢ insan gücünün önemli rolü vardır.
I. Derecede Öncelikli 13 Ġl Toplam 54023 72988 35.1 78498 7.5 82872 5.6
II. Derecede Öncelikli 15 Ġl Toplam 99020 136795 38.1 151251 10.6 173749 14.9
IV. BeĢ Yıllık Kalkınma Planı‟nın (1978-1981) hazırlık çalıĢmaları sırasında Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgeleri‟nde geçmiĢ üç planın uygulamasında görülen aksaklıklar ve yeni
program döneminde yapılması planlanan yatırım programına iliĢkin olarak yerel yöneticilerin
görüĢlerine baĢvurmak amacıyla 18-27 Ekim 1978 tarihleri arasında GümüĢhane‟yi Atilla
Çevikol, Yücel Akgündüz, Taner Kıvanç ve Murat KarakuĢçu tarafından tetkik edilmiĢtir. Tetkik
neticesinde ise Ģu sonuçlara ulaĢılmıĢtır: GümüĢhane ilinin önemli bir sorununu ve aynı zamanda
önemli bir potansiyelini meyveciliğin oluĢturduğuna, daha önceki yıllarda çok geliĢmiĢ olan
meyveciliğin yavaĢ yavaĢ terk edildiğine iĢaret edilmiĢtir. Meyveciliğin yeniden önemli bir gelir
kaynağı ve uğraĢ konusu olabilmesi için de özellikle pazarlama sorununun çözülmesinin ve
üreticinin ürününün değerlendirilmesinin önemine vurgu yapılmıĢtır.
Ġlin diğer bir önemli sorunu da kooperatiflerle ilgilidir. Ġlde ciddi manada kooperatif
giriĢimleri olmasına rağmen devlet desteğinin yeteri derecede olmadığı dikkati çekmekle birlikte,
kooperatifçiliğin baĢarı ile sürdürülebilmesi için malzeme gereksiniminin Devlet Malzeme Ofisi
tarafından karĢılanması önerilmektedir.
Bu raporda; yerel idareciler tarafından dile getirilen bir sorun da HarĢit Projesi‟ne iliĢkin
olmakla beraber, bu proje kapsamında HarĢit Çayı üzerinde 15 enerji üretim biriminin kurulması
40
ESER, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Eğitim…, s. 9.
41
Kalkınmada öncelikli illerdeki 1983-1986 yılları arasındaki iĢsizlik sayıları ĠĢ ve ĠĢçi Bulma Kurumu‟na ait verilerden oluĢturulmuĢtur. Bkz.
ESER, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Eğitim…,s. 11.
116
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Türkiye‟nin Doğu Karadeniz Bölgesi‟nde yer alan oldukça dağlık ve engebeli bir arazi
yapısının görüldüğü GümüĢhane, doğudan Bayburt, batıdan Giresun, kuzeyinden Trabzon ve
güneyden Erzincan illeriyle kuĢatılmıĢtır. Bu sahada, topografyanın engebeli olması, akarsuların
vadilerini derine kazmaların sonucunu doğurmuĢtur. Ġlin bu coğrafi özelliği nedeniyle tarihi
süreçte sık sık doğal afetlere maruz kaldığı dikkati çekmektedir 45. 1829 ve 1877-1878 Osmanlı-
Rus SavaĢı ile 7 Temmuz 1916 tarihlerinde Rusların Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz‟de
yaptıkları iĢgaller ve sonrasında yaĢanılan göçler Ģehirde yaĢamı giderek zorlaĢtırmıĢtır46.
Cumhuriyetin ilk yıllarında bölgenin kıyı ile iç kesimler arasında geçiĢ güzergahı üzerinde olması
sebebiyle GümüĢhane‟ye önem verilmiĢtir. Mustafa Kemal Atatürk‟ün CumhurbaĢkanlığı
döneminde özellikle yol ve köprü yapımına öncelik verilerek, yörede tarım faaliyetleri
42
HarĢit Çayı projesi KÖY kapsamında yapımına baĢlanan projeler içerisine 1977 yılında dahil edilmiĢ olup, proje 366.900.000 TL‟ye mal
edilerek 1995 yılında yapımının tamamlanması öngörülmüĢtür. Bkz. DPT, Kalkınmada Öncelikli Yöreler Raporu, Rapor No:8, KÖY
BaĢkanlığı Yay., Ankara 1989, s. 18.
43
DPT, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Ġlleri Gezi Raporu, Ankara 1979, s. 44-48; GümüĢhane‟de yapılan inceleme çalıĢmaları sonucu yerel
yöneticilerden alınan yatırım önerileri ve bu önerilere iliĢkin DPT uzmanlarının görüĢleri aĢağıda sıralanmıĢtır:
Bayburt-Eymir, Kelkit-GümüĢgöze ve Kelkit-Sakızlı göletlerin yapılması yerel idareciler tarafından önerilmiĢtir.
Ġnceleme ekibi önerilen göletlerin 1979 yılı içinde kurulmaya baĢlanmasını uygun görmüĢ ve Hart ve Sünür Ovalarının sulanması ve Kelkit
Çayı üzerinde baraj kurulması önerilerinin ise diğer illerden gelen benzeri önerilerle birlikte değerlendirilmesini öngörmüĢlerdir.
GümüĢhane ilinin maden potansiyelinin daha gerçekçi veriler ıĢığında ele alınmasının gerekliliği üzerinde durulmuĢtur.
Patatesin pazarlanmasının Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından yapılması yerine üreticinin kuracağı kooperatifler aracılığıyla yapılması daha
uygun bulunmaktadır. Bu sayede kooperatifçiliğin geliĢmesi açısından da önemli adımlar atılması sağlanacaktır.
Bayburt‟taki MKE Kesici Aletler Fabrikası ve EBK Kombinası, Kelkit‟teki Kesici Aletler Fabrikası‟nın yeni yatırım alanlarına
dönüĢtürülmesi gerekli görülmüĢtür. KuĢburnu iĢleyen GümüĢsu Kooperatifler Birliği‟nin teknolojisi ve imkanları iyileĢtirilmesi
öngörülmüĢtür. Bkz. GümüĢhane‟de yapılan inceleme çalıĢmaları sonucu yerel yöneticilerden alınan yatırım önerileri ve bu önerilere iliĢkin
DPT uzmanlarının görüĢleri için bkz. DPT, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Ġlleri Gezi Raporu, Ankara 1979, s. 48-50.
44
TBMM Tutanak Dergisi, Devre: 18, Cilt: 4, s. 81.
45
Alpaslan Demir-Esat AktaĢ, “GümüĢhane Sancağı‟nda Doğal Afetler (1888-1910)”, OTAM, Sayı: 24, s. 31-32.
46
GümüĢhane tarihi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Selahattin Tozlu, XIX Yüzyılda GümüĢhane, Erzurum 1998, s. 1 vd.; “GümüĢhane”, Ġslam
Ansiklopedisi, MEB Yay., Ġstanbul 1977, Cilt: 4, s. 836-837.
117
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
geliĢtirilmeye çalıĢılmıĢtır. II. Dünya SavaĢı‟nın yaĢandığı dönemde hemen hemen tüm
yatırımların durdurulduğu sırada GümüĢhane il merkezinin altyapı eksikliklerinin tamamlanmaya
çalıĢılması son derece önemlidir. Bayburt‟un 1989 yılında il olması ve yeni ilçelerin
oluĢturulması sebebiyle sonrasında ilin Merkez, Kelkit, Köse, Torul, ġiran ve Kürtün olmak
üzere altı ilçesi vardır.
Ġlin 1985 yılında yapılmıĢ olan nüfus sayımına göre nüfusu 283.753 olup, il ve ilçe
merkezlerinin nüfusu 68.793, bucak ve köylerin nüfusu 214.960 olarak tespit edilmiĢtir47. Ġlin,
tarihi ve sahip coğrafi faktörlerin tanımlanmasından sonra ilin sosyo-ekonomik durumu üzerinde
Ģu tespitlere ulaĢmak mümkündür: Sosyo-ekonomik geliĢmiĢlik göstergesi, sanayileĢme ve
madencilik, ticari ve mali, tarımda geliĢme ve modernleĢme, sosyo-kültürel geliĢme, sağlık,
eğitim, demografi ve haberleĢme ve ulaĢım göstergeleri ile ilgili olarak elde edilen gösterge
değerleri için 1970 yılı bazı değiĢkenler içinde 1963-1970 yılları verileri kullanılarak yapılmıĢtır.
Bu verilere göre; GümüĢhane‟nin 67 il arasında sosyo-ekonomik geliĢmiĢlik düzeylerine göre
sıralamada 56., sanayi göstergesi 62., mali-ticari göstergesi 53., tarım göstergesi 41., sosyal ve
kültürel geliĢmiĢlik göstergesi 54., sağlık göstergesi geliĢmiĢlik göstergesi 36., eğitim geliĢmiĢlik
göstergesi 31., demografi geliĢmiĢlik göstergesi 38., haberleĢme-ulaĢtırma geliĢmiĢlik göstergesi
51. sıradadır48.
47
GümüĢhane ilinin nüfus bilgileri için bkz. DPT, Kalkınmada Öncelikli Yöreler Raporu, Rapor No: 8, s. 7.
48
DPT, Kalkınan Türkiye, Yay. No:DPY-1788, Ankara 1981, s. 228; Timuçin Sanalan vd., Kalkınmada Öncelikli Yörelerin Tespiti ve Bu
Yörelerdeki TeĢvik Tedbirleri, Yay. No: DPT-1304, KÖYD-4, KÖY Dairesi, Ankara 1973, s. 104-112.
49
TBMM Tutanak Dergisi, Devre: 18, Cilt: 3, s. 437-438.
118
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Yıllar
Verilen Yatırım Verilen Yatırım Verilen Yatırım
Ġstihdam Ġstihdam Ġstihdam
Belge Tutarı Belge Tutarı Belge Tutarı
(kiĢi) (kiĢi) (kiĢi)
Adedi (milyon TL) Adedi (milyon TL) Adedi (milyon TL)
50
Mahmut Öztürk, Ġller Ġtibariyle Sanayi Tesisleri ve Özellikleri, Cilt: 1, DPT Yay. No: 1784, Ankara 1981, s. 7.
51
DPT, Kalkınmada Öncelikli Yöreler Raporu, Rapor No:8, KÖY BaĢkanlığı Yay., Ankara 1989, s. 21-25.
52
Uygulanmakta olan teĢvik tedbirleri ana baĢlıklar olarak Ģu Ģekilde sıralanabilir: Genel teĢvikler, Gümrük muafiyeti; Yatırım indirimi. Bu da,
birinci derecede öncelikli illerde %100, ikinci derece öncelikli illerde %60 olarak gerçekleĢmiĢtir. ÇalıĢanların ücretlerinin vergilendirilmesinde
indirim, Yatırım Finansman Fonundan faydalanma, Bina ve konut inĢaat harcı istisnası,Vergi, resim ve harç istisnası, Döviz tahsisi, Kaynak
kullanımı destekleme primi, Katma Değer Vergisi ertelemesi, TeĢvik primi, Yatırım malı imalatçı teĢvik kredisi, Rıhtım Resmi muafiyeti.
119
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Madencilik - - - - - - - -
Belirli bir geliĢmiĢlik düzeyine sahip olmasına rağmen GümüĢhane‟de eğitim ve enerji
hizmet alanları dıĢında kalan, tüm sektörlerde, kiĢi baĢına harcama oranlarının altında kaldığı
dikkat çekmektedir. Ġller geneline göre kiĢi baĢına en az kamu harcaması yapılan alanlar turizm
ve konut sektörleridir.
53
Cemil Kutbay, Kamu Yatırımlarının Kalkınmada Öncelikli Ġller ve Yöreler ve Diğer Ġller Ġtibariyle Dağılımı (1963-1986), Ankara 1982,
s. 41-216.
54
Kalkınmada öncelikli illerin sanayi envanteri için bkz. DPT, Kalkınmada Öncelikli Ġllerin Sanayi Envanteri, DPT Yay., Ankara 1989, s. 10;
DPT, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Sanayi Tesisleri, Ankara 1993, s. 1 vd; Mahmut Öztürk, Ġller Ġtibariyle Sanayi Tesisleri ve Özellikleri,
Cilt: 1, DPT Yay. No: 1784, Ankara 1981, s. 119-124.
120
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Sonuç
Ekonomik ve sosyal yapının düzeltilmesi ile ilgili olarak günümüze kadar kalkınma
planlarında orta ve uzun dönemli tedbirler ön gürülmüĢ olmasına rağmen, sosyal ve siyasi
endiĢelerle hükümet programlarında kısa vadeli çözümler üretilmeye çalıĢılmıĢtır. Bu yaklaĢım
tarzı da KÖY‟ün sorunlarının giderilmesinde yeterli sonuçlar vermediği gibi yöre ekonomisinin
ülke ekonomisi ile tam manasıyla uyumlu olamamasına neden olmuĢtur.
55
ġirkete 1977 ve 1978 yıllarında toplam 4.000.000 TL devlet yardımı sağlanmıĢtır. Bkz. Mahmut Öztürk, Ġller Ġtibariyle Sanayi Tesisleri ve
Özellikleri, Cilt: 1, DPT Yay. No: 1784, Ankara 1981, s. 121-124.
56
ġirkete 1977 ve 1978 yıllarında toplam 2.000.000 TL devlet yardımı sağlanmıĢtır.Bkz. Mahmut Öztürk, Ġller Ġtibariyle Sanayi Tesisleri ve
Özellikleri, Cilt: 1, DPT Yay. No: 1784, Ankara 1981, s. 120-124
57
ġirkete 1977 yılında 3.700.000 TL devlet yardımı sağlanmıĢtır. Bkz. Mahmut Öztürk, Ġller Ġtibariyle Sanayi Tesisleri ve Özellikleri, Cilt: 1,
DPT Yay. No: 1784, Ankara 1981, s. 122-124.
121
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
EKLER
II.Derecede
1.Derecede Öncelikli Ġller (20 Ġl) Toplam Ġl Sayısı
Öncelikli Ġl (5 Ġl)
Adıyaman Erzurum
MuĢ Çankırı
Ağrı GümüĢhane
Siirt Çorum
Bingöl Hakkari
Sivas Kastamonu
Bitlis Kars 25 Ġl
Tunceli Sinop
Diyarbakır Malatya
ġanlı Urfa Yozgat
Elazığ K. MaraĢ
Van
Erzincan Mardin
21.07.1984 Bakanlar Kurulu Kararı Ġle Kalkınmada Öncelikli Ġller
1.Derecede Öncelikli Ġller (10 Ġl) II.Derecede Öncelikli Ġl (17 Ġl) Toplam Ġl Sayısı
58
Hasan Dinç, Kalkınmada Öncelikli Yörelere ĠliĢkin Yatırım ve TeĢvik Politika ve Uygulamaları, DPT Yay., Ankara 1985, s.12-15.
59
TC Resmi Gazete, 8 Ağustos 1981, S. 17.422.
122
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Kastamonu Yozgat
Hakkari Çorum
13 Ekim 1998 Tarih ve 11844 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile I. Derecede Kalkınmada Öncelikli Yöreler Kapsamındaki Ġller61
Iğdır Niğde
Çanakkale
Adıyaman
K.MaraĢ Ordu
(Bozcaada
Ağrı
ve
Karabük Osmaniye
Gökçeada
Aksaray
Ġlçeleri)
Karaman Rize
Amasya Tunceli
Çankırı
Kars Samsun
Ardahan Van
Çorum
Kastamonu Siirt
49 Ġl ve
Artvin Yozgat
Diyarbakır Ġlçe
Kırıkkale Sinop
Bartın Zonguldak
Elazığ
KırĢehir Sivas
Batman
Erzincan
Kilis ġanlı
Bayburt ġanlı
Erzurum
Malatya Urfa
Bingöl
Giresun
Mardin ġırnak
Bitlis
GümüĢhane
MuĢ Tokat
60
TC Resmi Gazete, T. 12 Aralık 1984, S. 18603.
61 Cemalettin Kaymak vd., Ġller ve Bölgel48er Ġtibariyle Gayri Safi Yurtiçi Hasıladaki GeliĢmeler (1987-2000), Bölgesel GeliĢme ve Yapısal
Uyum Genel Müdürlüğü, DPT Yay. (Yay. No: 2676), Ankara 2003, s.587.
123
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
KAYNAKÇA
DEMĠR, Alpaslan –AKTAġ, Esat, “GümüĢhane Sancağı‟nda Doğal Afetler (1888-1910)”, OTAM, Sayı: 24, s. 18-
32.
DĠE, Ġl Göstergeleri 1980-2003, DĠE Matbaası, Ankara 2004.
DĠNÇ, Hasan, Kalkınmada Öncelikli Yörelere ĠliĢkin Yatırım ve TeĢvik Politika ve Uygulamaları, DPT Yay.,
Ankara 1985.
DĠNÇER, Bülent- ÖZASLAN, Metin, Ġlçelerin Sosyo-Ekonomik GeliĢmiĢlik Sıralaması AraĢtırması (2004),
DPT Yay., Ankara 2004.
DPT, Kalkınmada Öncelikli Yörelere ĠliĢkin ÇalıĢmalar (Öneriler ve Tedbirler) 1976, Kalkınmada Öncelikli
Yöreler Dairesi, Ankara 1977.
DPT, Devlet Planlama TeĢkilatı KuruluĢ ve Görevleri Hakkında 540 Sayılı KHK, Ankara 1994.
DPT, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Ġlleri Gezi Raporu, Ankara 1979.
DPT, Kalkınmada Öncelikli Ġllerin Sanayi Envanteri, DPT Yay., Ankara 1989.
DPT, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Sanayi Tesisleri, Ankara 1993.
DPT, Kalkınmada Öncelikli Yöreler Raporu, Rapor No: 9, Ankara 1991.
DPT, Kalkınan Türkiye, Yay. No:DPY-1788, Ankara 1981.
ESER, ġenay, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Eğitim (1984-1986), DPT Yay., Ankara 1987.
EġĠYOK, Ali EĢiyok vd, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Ekonomik ve Sosyal Durum (Ġstatistiksel BakıĢ
ve Genel Bir Değerlendirme), TKB Matbaası, Ankara, 1999.
GÖZÜBÜYÜK, A. ġeref, Açıklamalı Türk Anayasaları, 5. Baskı, Ankara 2005.
“GümüĢhane”, Ġslam Ansiklopedisi, MEB Yay., Ġstanbul 1977, Cilt: 4, s. 836-837.
KAYMAK, Cemalettin vd., Ġller ve Bölgeler Ġtibariyle Gayri Safi Yurtiçi Hasıladaki GeliĢmeler (1987-2000),
Bölgesel GeliĢme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü, DPT Yay. (Yay. No: 2676), Ankara 2003.
KUTBAY, Cemil, Kamu Yatırımlarının Kalkınmada Öncelikli Ġller ve Yöreler ve Diğer Ġller Ġtibariyle
Dağılımı (1963-1986), Ankara 1982.
MGKGS, Türkiye’de Bölge Planlamasının Evreleri, MGKGS Yay., Ankara 1993.
OKYAR, Osman, “Doğu Kalkınması ve Plan ĠliĢkileri”, Doğu Anadolu’yu Kalkındırma Seminerleri, Türkiye
Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği, Ankara 1967, s.1-4.
ÖZTÜRK, Mahmut, Ġller Ġtibariyle Sanayi Tesisleri ve Özellikleri, Cilt: 1, DPT Yay. No: 1784, Ankara 1981.
SANALAN, Timuçin vd., Kalkınmada Öncelikli Yörelerin Tespiti ve Bu Yörelerdeki TeĢvik Tedbirleri, Yay.
No: DPT-1304, KÖYD-4, KÖY Dairesi, Ankara 1973.
SANALAN, Timuçin-ELVAN, Lütfi, “Doğu Anadolu‟nun Kalkınması”, Cumhuriyet Döneminde Doğu Anadolu
Sempozyumu, Elazığ, 1998, s. 14-17.
TBMM Tutanak Dergisi, Devre: 18, Cilt: 3-4.
TC Resmi Gazete, 8 Ağustos 1981, S. 17422.
TC Resmi Gazete, 12 Aralık 1984, S. 18603.
TOBB, Kalkınmada Öncelikli Yöreler Kurulu Raporu, TOBB Yay. Ankara 1994.
TOZLU, Selahattin, XIX Yüzyılda GümüĢhane, Erzurum 1998.
124
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
GiriĢ
1
GümüĢhane Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, GümüĢhane, raifkandemir@gmail.com
2
KTÜ, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Trabzon
3
Doğa ve Çevre Derneği, Ankara
125
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
4
KTÜ, Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi, Sürmene-Trabzon
Sadece 2009 yılında biletli 50.000‟in üzerinde yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret
edilmiĢtir. Karaca Mağarasının sürdürülebilir turizm açısından değerlendirilebilmesi için
öncelikli olarak mağaranın maruz kaldığı/bırakıldığı olumsuzlukların hangi konular olduğu ve
ortadan kaldırabilmek için gerekli çözüm yolları belirlenmelidir. Bu çalıĢma kapsamında
mağarayı etkileyen temel olumsuzluklar belirlenmiĢ ve çözümleri bulunmaya çalıĢılmıĢtır;
Mağara, ilk bulunduğu anda giriĢ kapısı bu Ģekilde olmadığı için özellikle giriĢ ağzına
yakın mağara içerisinde ciddi problemler oluĢmuĢtur. Mağaranın giriĢ kapısı, mağara içerisindeki
havanın dıĢarıyla olan bağlantısını engellemelidir. Bunun için mağaranın kapı kısmında
düzenlemeler yapılarak çift giriĢ kapısı yapılmalı ve arada bir hava koridoru oluĢturulmalıdır. Bu
çift kapı sisteminde misafirler bir bölüme alındıktan sonra 2. bir kapı açılmalıdır. Eğer bunlar
yapılamıyorsa Ģu an ki kapı hava sirkülâsyonunu en aza indirecek düzeyde değiĢitirilmeli veya
kapının üzerine bir hava perdesi cihazı yerleĢtirilmelidir. Mağara giriĢinde insanların mağara
içerisine ayakkabılarıyla birlikte toz, çamur ve bitki tohumlarını taĢımamaları için büyük çok
amaçlı pas paslar konulmalı ve insanların mağara içerisine girmeden önce ayakkabılarını iyice
temizlemeleri sağlanmalıdır.
Mağara içerisine alınan gruplardaki ziyaretçi sayısı maksimum 20 olmalı ve kesinlikle bir
rehber (görevli) eĢliğinde mağaraya alınmalıdırlar. Çünkü artan ziyaretçi sayısı mağara
atmosferinde olumsuz etkiler yapmakta ve mağaranın ekolojik dengesini bozmaktadır. Ayrıca
Mağara ziyaretçileri Mağara çıkıĢında evlerine hatıra götürmek gibi gereksiz bir saplantıya sahip
olmakta ve sarkıt ve dikitleri kırmaktadırlar ve fotoğraflarını çekmektedirler. ziyaretçiler,
mağaraya çeĢitli yiyecek ve içeceklerle girmekte ve kirliliğe yol açmaktadırlar. Ayrıca, Karaca
Mağarasındaki problemlerden birisi traverten havuzlarına ziyaretçiler tarafından atlan metal
paralardır. Bunları önlemek için mağara giriĢinde uyarıcı levhalar kullanılarak (TRAVERTEN
HAVUZLARINA PARA ATMAK YASAKTIR) ziyaretçiler uyarılmalıdır. Bu metal paraların
oksitlenmesi sonucu oluĢacak olan kirlilik mağara kotundan daha aĢağılarda çıkan su
kaynaklarında kirliliğe yol açabilmektedir.
126
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
3- IĢıklandırma Problemi
Mağara içerisinde kullanılması gereken ıĢıklar soğuk ıĢık veren, ısı yaymayan, düĢük
voltajlı Led lambalar olmalıdır. Mağara içerisindeki aĢırı yosunlanma ve kararmaları, aĢırı ıĢığı
ve ısınmayı engellemek ve zararı en aza indirmek için, elektrik projesine uygun ıĢıklandırma
yeniden yapılmalıdır. ġu an uygulanan ıĢıklandırma mağaraya maksimum zararı vermektedir.
Görsel kirliliği engellemek için projektörlere gelen kablolar gizlenmeli ve ıĢık doğrudan
ziyaretçilerin gözüne gelecek tarzda değil, yansıtılarak kullanılmalıdır.
4- YürüyüĢ Platformları
5- Patlatmalar
127
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Karaca Mağarasında yapılan incelemeler, görevli ve yerel halk ile yapılan görüĢmeler
sonucunda mağara etrafında yoğun Ģekilde farklı amaçlı dinamit patlatmalarının yapıldığı
belirlenmiĢtir.
Bu patlatmalar sonucu yörede yer alan çatlak ve kırık sistemi etkilenmekte ve bunun
sonucu olarak mağara içerisinde traverten havuzlarında birikmesi gereken sular patlatmalar
sonucu açılan ve/veya geniĢleyen kırık sistemlerinden hareket etmektedir. Ayrıca üstten
damlaması gereken su da bu Ģekilde kendine yeni ve farklı bir yol bulabilmektedir. Yöre halkı ile
yapılan görüĢmelerde mağara içerisindeki traverten havuzlarındaki suların mağaraya yapılan yeni
yol güzergahında kullanılan patlatmalardan sonra birikmediği saptanmıĢtır. Halen Ġkisu
mevkiinde SalıntaĢı tepe güneyinde ve Devlet Karayolu üzerinde bulunan taĢocağında yapılan
patlatmalar Karaca Mağarasına maksimum miktarda zarar vermektedir. Patlatmalar sırasında
oluĢan küçük ölçekli depremler mağara tavanındaki ve tabanındaki oluĢuklarda ciddi problemler
yaratmaktadır. Yapılan incelemede mağara tabanında yeni kırıklar gözlenmiĢtir. Bu kırıkların,
gerçekleĢmiĢ ve gerçekleĢmekte olan patlatmalar sonucu oluĢtuğu düĢünülmektedir. Bu
patlatmalar sırasında Mağara etrafında bulunan kiĢilerle yapılan görüĢmelerde, mağara ve
civarının bu patlatmalara bağlı olarak yoğun Ģekilde etkilendiği belirlenmiĢtir. Patlatmalar
konusunda alınacak önlemlerde, mağara yakın civarında yapılacak bundan sonraki yol
çalıĢmalarında patlatma kullanılmaması ve yöredeki mevcut ve açılması düĢünülen
taĢocaklarında en düĢük miktarda patlatıcı kullanılması gerekmektedir. DüĢük miktarda patlatıcı
kullanılsa bile patlatmanın yapılacağı süreçte kesinlikle mağara içerisinde ziyaretçi
bulundurulmamasına dikkat edilmelidir. Bu konuda ayrıca uzman bir Maden Mühendisinden
destek alınmalıdır.
SONUÇ ve ÖNERĠLER
Sonuç olarak mağarada alınması gereken önlem ve öneriler yukarda açıklanmıĢtır.
Bunlara ek olarak Ģu an mağarada görevli bulunan Saffet Bey Karaca Mağarasının sürdürülebilir
turizmi açısından önemli bir değerdir ki, birebir mağara ile iliĢki kurmakta, mağaranın, traverten
havuzlarının su durumu, üstten sulanan su miktarını dahi kontrol etmektedir.
Mağaranın sürdürülebilir turizm çerçevesinde değerlendirilebilmesi için, mağaranın
turizm yükünün azaltılması gerekmektedir. Mağaranın turizm yükünü hafifletmek için yakın
yörede bulunan, benzer damlataĢ oluĢukları içeren (Boyunduruklu Mağara ve Çıl Çıl Mağarası
128
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
vb.), tarihi-kültürel izler taĢıyan (Ġkisu-Kilise Mağara, Kale Mağara vb.) diğer mağaralar da
turizm açısından biran önce değerlendirilmeli ve turizme kazandırılmalıdır.
Havza bazında yapılacak bütünlüklü planlamalar doğrultusunda, bölgenin turizme konu
olabilecek diğer kaynak potansiyeli (Gorom Vadisi) ile birlikte, diğer mağaraların da bir an önce
turizme kazandırılmasıyla, Karaca Mağarası üzerindeki kullanım baskısı kontrol altına
alınabilecektir.
Karaca Mağarasının da içerisinde yer aldığı Gorom Vadisi; çeĢitli yüzey Ģekilleri, içerdiği
stratigrafisi, doğal ve tarihi mağaraları, Sümela ve Artabel‟ e olan yakınlığı, dağcılık ve sportif
tırmanıĢlara uygun parkurları, biyolojik kaynak değerleri, tarihi yollar ve geçitler üzerinde
bulunması, içermiĢ olduğu çok sayıda kilise ve tarihi yapılar, antik maden yerleĢkeleri ve maden
ocakları gibi kaynak değerleri ile ele alınmalıdır.
Mağaranın da içerisinde yer aldığı karstik ekosistemin, kendini yenileyebilmesi için en az
1-2 yıl turizme kapatılarak ya da kısıtlı ziyaret programlamasıyla açık tutularak, turizm
etkinlikleri sonucu oluĢan kuruma, geliĢimin durması vb. gibi olumsuzluklar giderilmelidir.
Kaynaklar:
Dilek, R., Van, A., Boynukalın, S., Yalçınalp, B. ve Özer, E., 1992, Doğu Karadeniz Bölgesinde KarstlaĢma sonucu
oluĢan mağaralara bir örnek, 45. Türkiye Jeoloji Kurultayı Bildiri Özleri, 71.
GümüĢ, C., Toksoy, D. ve Ayaz, H., 2002, GümüĢhane‟de yaylakent ihtiyacı (Ġlecik Köyü Örneğinde Bir Ġnceleme),
GümüĢhane ve Yöresinin Kalkınması Sempozyumu, Bildiriler Kitabı Cilt II, s. 771-779.
Kandemir, R. ve Erüz, C., 2005, GümüĢhane‟nin turizm lokomotifi: Karaca Mağarası ve diğer gizemli mağaralar,
Ulusal Mağara Günleri Sempozyumu, 85-95.
129
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
*Recep YURT
Özet
130
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
131
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
1.GĠRĠġ
Yurdumuzun en fazla göç veren illeri arasında yer alan GümüĢhane‟nin son dönemlerdeki
nüfusunun artıĢ ve azalıĢının nedenleri çözüm önerileri araĢtırılacaktır. Ġlin Ģehir ve kırsal
nüfusun değiĢimi ve bu özelliklerin göç olgusuna etkileri araĢtırılmıĢtır.
Nüfus, belirli bir zamanda sınırları tanımlı bir bölgede yaĢayan insan sayısıdır. Sözcük
çoğunlukla insan sayısını belirleyen bir kavram olarak kullanılır. Nüfus bir ülkede, bir
bölgede,bir evde belirli bir anda yaĢayanların oluĢturduğu toplam sayıdır (TUĠK,Tunçdilek).
Nüfus, sayımlar yoluyla belirlenir. Nüfus sayımları seçmenlerin belirlenmesinin yanı sıra baĢka
pek çok amaç için de yapılmaktadır. Dünyadaki ilk nüfus sayımlarının temel amacı askeri gücü
belirlemek, vergilendirme için kolaylık sağlamaktır. Nüfus sayımlarındaki diğer amaçlar sırasiyle
erkek-kadın nüfus miktarının belirlenmesi, kır-kentsel nüfusu belirlemek, ve nüfusun yerleĢim
yerlerine göre dağılımını ortaya çıkarmaktır. Diğer yandan okuma-yazma oranını tespit , eğitim
durumunu ve nüfusu miktarını belirlemek, nüfusun yaĢlara göre dağılımını ve daha birçok
amaçla nüfus sayımı yapılır. Düzenli nüfus sayımları çok yakın tarihlidir. 14. yüzyılda Ġskandinav
ülkelerinin uygulamaları ile baĢlamıĢtır. Nüfus sayımları yoluyla bir yerleĢim birimindeki insan
grubunun demografik özellikleri ortaya konur. YaĢ ve vücut yapısı, ekonomik ve sosyal durum
gibi. Düzenli sayımlar, nüfusun artıĢ hızı, ölümler, doğumlar ve göçler gibi demografik
göstergelerin gidiĢatını belirlenmesine olanak tanır. Dünyada, her ülkenin farklı nüfus sayım
uygulamaları (yineleme süresi, güvenirlik vb.) nedeniyle tüm dünya nüfusu hakkında sağlıklı
verilere ulaĢmak güçtür.
Dünya nüfusu 6,6 milyarı geçmiĢtir ve önemli toplanma alanları Çin'in doğusu ve
Japonya; Hindistan, Kuzey Amerika'nın doğusu ve Batı Avrupa'dır. Dünya Nüfusu, BirleĢmiĢ
Milletler tarafından nüfus saati ile izlenmektedir. Nüfus bazen güç, zaman zaman sosyal
problemleri meydana getiren bir durumdur. Örneğin II.Dünya SavaĢından sonra B.Almanya
(eski) büyük oranda nüfus eksikliği çekmiĢ ve bu ihtiyacını yurtdıĢından temin ederek sanayisini
geliĢtirmiĢtir. Oysaki Hindistan‟daki fazla nüfus ülkenin ekonomik geliĢimine engel teĢkil
etmektedir(az geliĢmiĢ).
Genel görünümü ile Türkiye nüfusu genç ve dinamik özellikleri ile tanımlanmaktadır.
Türkiye‟de nüfusun 1927 - 1990 yılları arasındaki sektörel dağılımı incelendiğinde Türkiye‟de
çalısan nüfusun yaĢ ortalamasının düĢük olduğu görülür. Kırsal alandan Ģehirlere göç olgusunun
süregeldiği özellikle genç nüfusun büyük oranda istihdam sorunları olduğu görülür. Nüfusun
toplam miktarından çok nitelikli bireylerden meydana gelmesi önemlidir. Japonya ile Türkiye
örnek verilebilir.
2009 yılı sonu itibariyle adrese dayalı Türkiye toplam nüfusu 72.561.312 „dir. Erkek
nüfus 36.462.470 , kadın nüfus sayısı 36.098.842‟e ulaĢmıĢtır. Türkiye toplam nüfusu 2008 yılı
132
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
sonunda 71 milyon 517 bin 100 „dür. Erkek nüfus sayısı 35 milyon 376 bin 533 kiĢidir. Kadın
nüfus sayısı 35 milyon 209 bin 723 olup hemen hemen birbirine eĢittir. Türkiye nüfusu 2007
yılında 70 milyon 586 bin 256 kiĢi‟dir. Kilometrekareye düĢen nüfus 92 kiĢidir (harita.1.)
133
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Nüfusun Ģehir ve kırsal olarak dağılımına baktığımızda, Ģehirli nüfusun (49 milyon 747
bin 859) yüksek olduğu görülür (% 70.5). ġekil.1. incelendiğinde kırsal nüfus 20 milyon 838 bin
397 olup (% 29.5) „lik bir paya sahiptir. En yüksek Ģehirli nüfus oranı Ankara (%92.7) ilinde
bulunur. Buna karĢılık tarım kesiminin yoğun olduğu Ardahan‟da (%31.2) en düĢük Ģehirli
nüfus oranına sahiptir. (ġekil.1.,ġekil.2).
134
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Doğu Karadeniz Bölgesinde yer alan Ġlin doğusunda Bayburt, batısında Giresun,
kuzeyinde Trabzon ve güneyinde Erzincan illeriyle komĢudur (Harita.2). GümüĢhane 38° 45' -
40° 12' doğu boylamları ile 39' 45' - 40' 50' kuzey enlemleri arasında yer alır. 6.575 kilometrekare
alana sahip GümüĢhane ilinin deniz seviyesinden yüksekliği ortalama 1210 m.(yayla özelliği)dir.
Yeryüzü Ģekilleri bakımından Köse, Kelkit ve ġiran ilçelerinin yer aldığı güney kesimi yüksek bir
plato özelliği gösterirken, Merkez, Torul ve Kürtün ilçelerini kapsayan kuzey kesimi oldukça
engebelidir (Foto1 ve 2.).
Dar ve derin vadilerle birbirinden ayrılmıĢ yüksek dağlar kuzeyin belirleyici özelliğidir.
(Foto.1 ve 2). Ġlin en yüksek noktası ile Abdal Musa Tepesidir (3.331 m). GümüĢhane fiziki
coğrafya özellikleri bakımından Kuzeyden Zigana – Trabzon Dağları (Çakır Göl Tepesi 3063
m.), güneyde Çimen Dağları (Akdağ 2710 m.), batıda Giresun Dağları (Sarıyer Tepeleri 2919 m.)
ile Kelkit ve HarĢit Çayı vadilerinin daralma bölgeleri yer alır. Doğuda Pulur Dağları ve Soğanlı
Dağları ile bu iki değiĢik bölümün birbirine yaklaĢtığı yerde eĢiklerle çevrilidir. GümüĢhane ve
çevresinin yeryüzü Ģekilleri dağlar,ovalar ve vadiler olarak üç ana bölüm halinde incelenebilir.
GümüĢhane ve çevresinin Jeomorfoloji haritası incelendiğinde yeryüzü Ģekillerin dağlardan yana
olduğu gözlemlenir. Ġlin %59,6‟lık bölümünü oluĢturan dağlık alanlar genellikle il sınırları ile
Kuzey kesimlerini kaplarlar. Bu dağlar sıradağların uzantıları Ģeklinde olup,iç kesimlere doğruda
135
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
tek dağlar olarak bulunurlar. Oldukça engebeli bir arazi üzerinde yer alan GümüĢhane‟nin
Kuzeyi‟ni Zigana Dağları ile Trabzon Dağlarının Güney kısımları oluĢturmaktadır.
Yine Kuzey yönünde derin yarılmıĢ Karadeniz Dağları ve Soğanlı Dağları duvarı andıran
sıralar halinde ili çevrelemektedir. Genel hatlarıyla ele alındığında Doğu-Batı doğrultusunda
silsileler halinde devam eden Zigana Dağları, GümüĢhane Dağları ve Çimen Dağları yukarıda
ifade edilen Ģablona uymaktadır. Bunlardan baĢka yükseltileri 1800 m. ile 2700 m. arasında
değiĢen; Kostan Dağı, Teslim Dağı,Vauk Dağı ,Tersun Dağı ,Pöske Dağı, Soğanlı Dağları ile
Gavur Dağları önemli yükseltiler arasında bulunmaktadır. Ayrıca merkez ilçede bulunan ve Ģehre
ayrı bir görüntü veren yükseltileri 2000 m. civarında olan KuĢakkaya ve Alemdar Tepeleri de tek
dağlar olarak alınabilir. Tüm bu dağlık kütleler içerisinde Gavur Dağı‟nın ayrı bir yeri vardır.
Çünkü bu saha buzullaĢmaya yarayan ve buzullaĢmanın izlerini günümüze kadar taĢıyan
ülkemizin de ender rastlanan alanlarından biridir. Gavur Dağları; Doğu Karadeniz Dağları
dahilinde olup, Pleistosen BuzullaĢmasına sahne olmuĢtur. En yüksek zirvesi olan Abdal Musa
Zirvesi (3331m.) Doğu Karadeniz Bölümünde yer alan Kaçkar Doruğundan (3932 m.) sonra
ikinci sırada gelmektedir.
136
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Gavur Dağları‟nın diğer ilginç bir yönü ise dağın üzerinde taban yüksekliği 2720-
2970m.arasında değiĢen 12 büyük sirk gurubunun tespit edilmiĢ olmasıdır. Ayrıca bu sirk
göllerinin yanı sıra buzul aĢındırmasının delili olan sürgüler, hörgüç kayalar, tekne, vadiler ve
modern depoları da bulunmaktadır. GümüĢhane arazisi içerisinde ovaların payı %11‟dir. Bu alan
içerisinde ise iki önemli ova yer almaktadır. Bunlar Kelkit ve ġiran ovalarıdır. Her iki ovanın
toplam alanı il genelindeki ova oranının %8‟ini oluĢturmaktadır. Geri kalan %3‟lük alan ise
parçalanmıĢ olarak, dağınık düzlük alanları ifade etmektedir. Kelkit Çayı vadi tabanını oluĢturan
ve Kelkit-ġiran Ovaları olarak tanınan ovalardan Kelkit Ovası, yaklaĢık 1450-1750m.ler arasında
yer almaktadır. Doğuda MormuĢ Düzlüğü üzerinde bir eĢik ile Bayburt Ovasından ayrılan Kelkit
Ovası, Doğu-Batı yönünde eğimli olup,toplam yüzölçümü 280 km2 kadardır. ġiran Çayı‟nın
drenaj alanının oluĢturan ġiran Ovası yaklaĢık 1250-1500 m‟ ler arasında yer alır. Ovanın
yüzölçümü 256 km2‟yi bulur. Söz konusu her iki ovanın toplam yüzölçümleri 536 km2 olup
,6575 km2‟lik il yüzölçümü içerisinde kayda değer bir yer tutmaktadır. Akarsular tarafından
derince yarılmıĢ, yüksek düzlükler olarak adlandırabileceğimiz Platolar-Yaylalar il genelinde
oldukça önemli yer tutarlar (%29.4). ilinin akarsu Ģebekesini; HarĢit Çayı ve Kelkit Çayı ile bu
137
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
çayların yan kolları oluĢturmaktadır. Ġl topraklarının güney kesimindeki akarsular Orta Karadeniz
Bölümünde, Karadeniz‟e dökülmektedir. Tüm akarsular kaynaklarını il sınırları içerisinden
alırlar. Çimen, Zigana ve GümüĢhane dağlarının zirveleri aynı zaman da su bölümü çizgilerini
oluĢturur. GümüĢhane‟nin içinden geçen HarĢit ile Kelkit vadisini boydan boya kat eden Kelkit
Çayı ilin baĢlıca akarsularıdır. GümüĢhane toplan yüzölçümünün % 60‟ını dağlar, % 29‟unu
platolar-yaylalar, geri kalan % 11‟ini ovalar teĢkil etmektedir.
Ġlin 1935 yılında 98.754 olan nüfusu, 1945 yılında 116.122 kiĢiye ulaĢmıĢtır.1955 yılında
yaklaĢık 10.000 artan nüfus 126.392 kiĢiye ulaĢmıĢtır. 1965 yılında 158.352 olan GümüĢhane
nüfusu 1975 yılında 181.858 kiĢi olmuĢtur.1985 yılı nüfusundaki azalıĢta Bayburt‟un il olması
önemli faktördür(174.493). 2000 yılında il nüfusu 186.953 olarak görülürken 2009 yılı adrese
dayalı nüfus sayımında 130.976 olarak bulunmuĢtur(Nüfusta görülen büyük miktardaki fark
muhtemelen önceki sayımlardaki mükerrer sayım ya da göç nedeniyle açıklanabilir). Bu özellik
( nüfus miktarında azalma ) illerimizin büyük bölümünde görülür (Trabzon, Rize, Zonguldak ).
Türkiye‟de göç alan Istanbul, Ankara, Izmir gibi merkezlerde erkek nüfus fazla iken,
dıĢarıya göç veren Trabzon, Tokat, GümüĢhane Yozgat gibi merkezlerde kadin nüfusu daha
fazladir. 2000 yılı genel nüfus sayımı hariç bütün sayım yıllarında GümüĢhane ilinde kadın nüfus
erkek nüfustan fazladır. Bunun en önemli sebebi bu ilden baĢka illere yapılan mevsimlik
göçlerdir. Daha sonra bu göç olayına kadınlarda katılmakta ya da tarımsal alanları iĢleyerek kendi
yerleĢim alanınıda kalmaktadırlar. Zaten GümüĢhane ili 1985 yılı ve 1990 yılı nüfus sayım
sonuçlarına göre nüfus yoğunluğu en az olan 5. Ġlimizdir (26 kiĢi). Oysa Türkiye ortalması bunun
3 katı ( 73 kiĢi) dır.
138
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Belirtilen nedenlerden dolayı ilde yaĢayanların göç etmesini engellemek, GümüĢhane iline
geri dönüĢleri (ters göç) sağlayabilmek için devlet ve özel sektörün yatırmlarını artırması, en
önemlisi bacasız sanayi olarak adlandırılan turizm teĢvik edilmeli ve geliĢtirilmelidir. Türkiye'de
nüfus dağılımı üzerinde iklimin, özellikle yağıĢların etkisi büyüktür. Nüfus dağılımında toprak
verimi ve bitki örtüsünün de etkisi büyüktür. Ġl nüfusunun az olması, büyük oranda göç
vermesinin nedeni tarım arazilerinin yetersiz (% 11) , sanayi ve hizmetler sektörünün geliĢmemiĢ
olmasıdır.
4.GÖÇLER VE ÖZELLĠKLERĠ
139
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
1950' lerde göç hareketi köyden kente yapılmaktaydı (tarıma dayalı sanayi kollarının
geliĢimi. Örneğin; TariĢ, Marmarabirlik, Sümerbank vb. ). 1980'lerden sonra küçük Ģehirlerden
büyük Ģehirlere doğru gerçekleĢmiĢtir. Türkiyede en fazla göç veren iller ġekil.3.„te verilmiĢtir.
1985-1990 yıllarında en fazla göç veren ilk on il sırasıyla Kars, Tunceli, Siirt, GümüĢhane,
Bayburt, Erzurum, Sivas, MuĢ, Artvin, Ağrı illeridir. AraĢtırma konumuzu oluĢturan GümüĢhane
ili en fazla göç veren iller arasında ilk sıralarda yer almaktadır.
140
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Kırsal alanlardan Ģehirlere doğru göç, kademeli olarak gerçekleĢmiĢtir. Önce köyden,
büyük kasaba veya küçük Ģehirlere, oradan da büyük Ģehirlere göç Ģeklinde olmuĢtur. Özellikle
gelme süresi kısaldıkça geri dönme eğilimi de güçlenmektedir. Ancak kentte durma süresi
arttıkça geri dönme eğiliminin azaldığı da gözlemlenmektedir. Göç edenlerin geliĢ nedenlerine
göre geri dönme eğilimlerine bakıldığında ise çeĢitli nedenlerle köylerin boĢaltılması sonucu göçe
katılanların daha çok geri dönme eğilimi içerisinde oldukları, terörle yüz yüze kaldığı için göç
edenlerin daha az, ekonomik nedenlerle göçe katılanların ise çok daha az geri dönme eğilimi
içerisinde oldukları izlenilmektedir (Göç sempozyumu sonuç bildirgesi, Ġstanbul, 2009 ). Ġç göç,
özellikle Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerindeki illerde daha fazla olmaktadır. Ġç göç,
ülkemizde özellikle sanayileĢmiĢ merkezlere daha fazla yapılmaktadır. Gecekondu sorunu en
büyük sorunlar olarak gündendeki yerini korumaktadır.(ġekil.7.)
141
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
METROPOL ŞEHİRLERDE
GÖÇ OLGUSU
33
GÖÇ KAVRAMINI
16
142
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
AraĢtırma konumuzu oluĢturan GümüĢhane ilinde nüfusun büyük bir bölümü kırsal
kesimde yaĢar ve tarımla uğraĢır. Adeta bu zor coğrafya Ģartları ilde yaĢayan nüfusu göçe
zorlamıĢtır (ġekil.7) .
2000
1500
1000 727 662 586
BaĢta Trabzon, Ankara, Ġstanbul, Antalya, Zonguldak, Ġzmit, Bursa bu ilden en fazla göç alan
merkezlerdir. Konuyla ilgili GümüĢhane tarım il müdürü „bölgede yaĢanan nüfus hareketliliği
sonucunda oluĢan göçün nüfusu daha yaĢlı hale getirdiğini ve bu durumun tarımı olumsuz
etkilediğini „dile getirmiĢtir. (Cihan Haber Ajansı 06.05.2010 ). Bir baĢka bilimsel bulgu ise
Ankara ilinde GümüĢhane ilinden 30.215 kiĢi yaĢamaktadır (TUĠK) . GümüĢhane ilinden göçler
incelendiğinde genellikle sanayi ve hizmetler sektörünün geliĢtiği batı illerine yapıldığı görülür
(ġekil.4.). En fazla göç Ġstanbul‟a ikinci olarak GümüĢhane iline yakın olan Trabzon‟a, sonra
sırasıyle Kocaeli, Ankara, Ġzmir, Bursa, Antalya illeri takip eder. 2009 yılında ilden toplam
10.444 kiĢi göç etmiĢ olup, il dıĢına göç edenlerin yaklaĢık % 65‟ i Ġstanbul‟a göçmüĢtür (3315
kiĢi). Ġstanbul ilini sırasıyla Trabzon izler (1262 kiĢi), Ankara 602 kiĢi, Kocaeli 560 kiĢi ile izler
(TUĠK2009). Ġstanbul ili dıĢında Trabzon ilinin tercih edilmesi yakın olmasıyla açıklanabilir.
Ülkemizde, kırsal alanlarda geçim zorluğu, buna karĢılık Ģehirlerde baĢta sanayi olmak üzere
diğer sektörlerde iĢ bulma imkânları kırdan kente göçü teĢvik etmektedir. Kırsal alanlarda tarım
topraklarının azlığı, verimin düĢmesi göçleri teĢvik etmektedir (GümüĢhane örneği).
143
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Genellikle tarım sektöründe genç nüfusa ihtiyaç duyulur. Kırsal alanda eğitim düzeyi Ģehirlere
göre daha düĢüktür. GümüĢhane ilinde genç nüfus oranı yüksektir.
Geçim sıkıntısı
Aile mülkiyet yapısında nüfusun artıĢına paralel olarak sürekli tarım parselleri küçülmekte
makina kullanımı zorlaĢmakta ve gelir düzeyi azalmaktadır
GümüĢhane ilinde tarım ve tarıma dayalı sanayi dıĢında sanayi geliĢmemiĢtir. Göçün en büyük
faktörü ekonomik nedenlere bağlı olmasıdır.
*.Eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği: GümüĢhane ilinde kiĢi baĢına düĢen doktor ve
hastane baĢına düĢen hasta sayısı Türkiye ortalamasının altındadır (Özellikle kırsal alanda).
144
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
*Ġklim ve yerĢekillerinin olumsuz etkileri: GümüĢane ilinde set ve karasal iklim hakimdir.
145
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
ġekil.11.Göçün sonuçları
146
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Göç veren bölgeler baĢta olmak üzere, yerel ve bölgesel kalkınmada, kamu sektörü, özel
sektör ve sivil toplum kuruluĢları arasında iĢbirliğini geliĢtirecek ve kaynakların etkin kullanımını
sağlayacak Kalkınma Ajansları‟nın faaliyetlerine hız verilmelidir.
Tersine göç teĢvik edilmelidir. Geri göç eden ailelere gittikleri yerde belirli bir süreliğine
belirli bir miktar , insani gereksinim olan su, elektrik, doğal gaz ve haberleĢme ücretlerinden
muaf tutulmaları yada belirli bir oranda indirimli olarak yararlanmaları yararlı olacaktır.
Ülkemizde gün geçtikçe hızlanan nüfus hareketliliğinin (göç) kısa dönemde durdurulması
ve uzun dönemde de tersine döndürülmesi için mevcut yöresel gelir dengesizliğinin en azından
kısa dönemde korunması ve uzun dönemde de iyileĢtirilmesi gerekmektedir. Bu da, ancak
yapılacak kamu ve özel yatırımların büyük bir kısmının net göç veren yörelere taĢınmasını teĢvik
edecek etkin politikaların uygulanmasıyla mümkündür
Dünya Turizm Örgütü‟ne göre gelecekte turistler tatile daha çok zaman ayıracak,
turizmde yenilik ve çeĢitlilik talebi artacaktır. Ayrıca deniz - kum - güneĢ üçgeninin ( ingilizce 3
S, Sea - Sand - Sun ) yerini eğitim - eğlence - çevre üçgeni (ingilizce 3 E, Education -
Entertainment - Environment) alacak. Uzun mesafeli seyahatler artacak ve çalıĢma saatleri
azalacaktır.Bu bakımdan Doğu Karadeniz Bölgesinde özellikle GümüĢhane için
uygulanabilecek baĢlıca eko-turizm faaliyetleri;
1. Zirve tırmanıĢı,
2. Belgesel yapımı,
147
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
6. Yamaç paraĢütü,
7. Dağ bisikleti,
yaĢantısı içinde folklorik zenginlikleri ile beslediği yaylalara giden diğer insanlar dinlendiklerini
gördükten sonra buralara doğru önemli nüfus hareketleri baĢlamıĢtır. Tüm nüfus hareketleri ile
yakından ilgilenen turizm sektörü de bu potansiyelin farkına varmıĢtır.
Nitekim son 20 yılda Avrupa‟da geliĢen ve kitle turizminin yorucu, yok eden tavrına
karĢılık doğa ile tek baĢına bütünleĢmeyi deneyen insanların gündeme getirdiği “alternatif
turizm” (Ekoturizm) türünün yaylalarda da gerçekleĢtirilebileceği düĢünülmeye baĢlamıĢtır.
Dolayısıyla yaylaların da bulunduğu doğal alanlara mevcut siyasal-teknolojik ve ekonomik
geliĢmelerden hemen etkilenen, çabuk karar değiĢtiren, kısa dönemli rezervasyonlara ağırlık
veren, beklentileri farklı ve talepleri çeĢitli olan değiĢik bir tüketici talebi yönelmiĢtir. Kısa
sürede turizm pazarındaki talep, bireysel ilgilere cevap veren, yeni Ģeyler öğrenmeye ve daha
aktif olmaya olanak hazırlayan turizm türlerine yönelen önemli bir kitle ile karĢılaĢılmıĢtır.
Deniz-kum-güneĢ iliĢkisinden, manzara, alıĢılmamıĢ bitki örtüsü, doğal yaĢam, mağaralar, dağlar,
su sporları, folklorik özellikler ve yerel kimlikler vd.,turistler için daha ilgi çekici gelmeye
baĢlamıĢtır.
Turizm, özellikle geliĢmekte olan ülkeler tarafından Ģiddetle ihtiyaç duyulan döviz girdisi
sağlayan, istihdam olanakları yaratarak iĢsizliğin azaltılmasına katkıda bulunan bir ekonomik
faaliyet olarak kabul edilmektedir. Türkiye‟nin de içinde bulunduğu kimi ülkeler turizmi baĢlı
baĢına bir ekonomik geliĢme amacı olarak kabul etmiĢler ve yetersiz ekonomik kaynakların
önemli bir bölümünü turizmin geliĢimine ayırmıĢlardır. Dolayısıyla geliĢmekte olan ülkelerin
turizmi ekonomik kalkınma aracı olarak kullanmak isteme nedenlerinden birisi; turizmin
görünmeyen dıĢsatım olarak söz konusu ülkeler için önemli miktarda gelir yaratması olduğu
söylenebilir. Birçok ülke için önemli miktarlarda görünmeyen dıĢsatım geliri sağlayan turizmin
özellikler Ģu Ģekilde sıralanabilir:
2. Turizmin görünmeyen ihracat olarak bir baĢka özelliği, ülkenin sahip olduğu uluslar
arası ulaĢtırma iĢletmelerinin ödediği navlun hariç ülke turistik ürün dıĢsatımı için herhangi bir
navlun ödememektedir.
3. Turizm ürününün birçok parçadan oluĢması nedeniyle turizm, ulusal ekonomi içindeki
birçok sektörü etkilemektedir. Örneğin, turist harcamaları otelleri, alıĢveriĢ merkezlerini,
restoranları, rekreasyon hizmeti veren iĢletmeleri, ulaĢtırma iĢletmelerini vb. gibi birçok sektörü
doğrudan etkilerken, yerel yönetimlerin gelirleri, alt yapı hizmetleri vb. gibi alanları dolaylı
olarak etkilemektedir.
149
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
Günümüzde dünyada hem ödemeler dengesi fazla veren Japonya gibi ülkelerin hem de
ödemeler dengesi açık veren Türkiye ve Yunanistan gibi ülkelerin turizmi ulusal seviyede teĢvik
etmelerinin temel nedeni; turizmin ödemeler dengesine her iki ülke açısından da katkıda
bulunmasıdır.
Japonya gibi ödemeler dengesi fazla veren ülkeler, bu fazlalığın enflasyona neden
olmaması ve eritilmesi için vatandaĢlarının uluslar arası turizme katılmalarını teĢvik
etmektedirler. Örneğin UNESCO‟nun korumaya aldığı Safranbolu tarihi turistik Ģehrine en fazla
gelen Japon turistlerdir.
Bunun aksine ödemeler dengesi açık veren ülkeler ise, ödemeler dengesi açıklarını
kapatmak istemektedirler. Çünkü, ödemeler dengesindeki bir bozukluk gelir, istihdam ve fiyatlara
yansımaktadır. Bu nedenle ödemeler dengesi politikası gerek dıĢ ekonomi politikası ve gerekse
genel ekonomi politikası içinde önemli bir yere sahiptir.
GeliĢmekte olan ülkeler için uluslar arası turizmin geliĢtirilmesi, gereksinim duyulan
döviz gelirlerinin artırılması açısından diğer sektörlere kıyasla üç temel üstünlüğe sahiptir. Bu
üstünlükler
2. Turizm pazarı, imalat ve diğer temel mal pazarlarının aksine göreceli olarak daha az
korunmaktadır. Dahası turizm pazarı tüketicilerin turistik ürünü tüketmek için üretim yerine
gitmek zorunda oldukları bir pazardır. Dolayısıyla ithal ikamesi daha etkindir.
4. AraĢtırmalar, turizmde bir birim doğrudan istihdamın, yan sektörlerde 1,5 birim dolaylı
istihdam yarattığını göstermektedir. Böylece günümüzde turizmde dolaylı istihdam rakamı
150
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
5. Türkiye, yetiĢmiĢ yeni iĢ gücünün önemli bir kısmı için, iĢ bulma olanakları kısıtlı olan
bir ülkedir. Ülkede hem hızlı nüfus artıĢı hem de artan bu nüfusun kentlerde yoğunlaĢması sorunu
günden güne ağırlaĢtırmaktadır. Özellikle ekonomik kriz dönemlerinin oluĢturduğu ortam,
çalıĢabilecek durumdaki insanlara yeni iĢ alanları yaratma konusunda bir takım zorluklar
yaratmaktadır. Turizm sektörü bu konuda yeni iĢ alanlarının açılmasını sağlayarak önemli bir
iĢlev görmektedir.
Turizm sözlükte, turistlere bilgi, barınma, ulaĢım ve diğer hizmetler sağlama iĢi olarak
tanımlanmaktadır [Random House, 1991]. Bizim bu çalıĢmadaki temel ilgi odağımız buradaki
“bilgi sağlama” iĢidir. Bu bağlamda bilgi, turistin görmek istediği yerlere ait doğal güzellikler,
tarihi eserler, sosyal etkinlikler, ulaĢım ve barınma olanakları vs. ile ilgili olabilir. Geleneksel
olarak basılı haritalar, bu bilgi sunma iĢinin vazgeçilmez bir parçası olmuĢtur. Çünkü turistik
aktiviteler genellikle, bilinmeyen yerler ve seyahat içerir. Haritalara ek olarak broĢürler,
kataloglar, kitaplar, gazeteler, daha önce aynı yeri ziyaret etmiĢ olanların verdiği bilgiler de
geleneksel bilgi dağıtımında kullanılmaktadır.
Arragon/Wessels (1994), Dünya genelindeki turist trafiğine göre turizm sektörü hakkında
bir takım bilgiler vermektedir. Buna göre, hem turist sayısında hem de turist harcamalarında
sürekli bir artıĢ vardır. Bu artıĢ ekonomik koĢullardan bağımsızdır, çünkü 1980 ve 1990 larda iki
önemli ekonomik krize rağmen bu artıĢ sürmüĢtür. Ancak bu dönemlerde harcamalardaki artıĢ
oranı turist sayısındakinden fazla olmuĢtur. Ayrıca, 2000 yılllarda Turizmin, Dünya
Ekonomisinin en önemli sektörü olacağı tahmin edilmiĢtir.
Böylesine büyük bir sektör için, geleneksel bilgi dağıtım araçları çok yetersiz kalmaktadır.
Turistler aradıkları bilgilerin çoğuna ancak, gidecekleri yere vardıktan sonra eriĢebilmektedir.
Ġkinci neden, geleneksel bilgi dağıtım araçlarında “bilgi kapsamı” nın sınırlı oluĢudur. Kağıt bir
haritaya ya da broĢüre sığdırılabilecek bilgiler sınırlıdır. Örneğin bir harita indeksine ancak otel
isimleri konabilir, oteller hakkında ayrıntılı bilgiler ise, baĢka bir kaynaktan sağlanmak
durumundadır. Üçüncü neden, geleneksel araçlarla sorgulama ve analiz olanaklarının çok kısıtlı
151
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
olmasıdır. Örneğin, kağıt harita üzerinden yeri belirlenen bir tarihi esere ait ayrıntılı bilgiler (örn.
kaçıncı yüzyıla ait olduğu) sorgulanamaz. Bunun için çoğunlukla bir önceki örnekte olduğu gibi
baĢka kaynaklara baĢvurmak gerekir. Benzer Ģekilde, konaklanan otelin en fazla 3 km civarında,
18. Yüzyıl‟a ait eserlere ait bilgilerin elde edilmesi de bunaltıcı olabilir.
Turist Bilgi Sistemleri (TBS) nin, literatürde açık bir tanımı bulunmamaktadır. TBS ler
çok genel olarak, turistlerin aradıkları bilgilere basit ve hızlı bir biçimde eriĢebildikleri bilgisayar
destekli sistemler olarak tanımlanabilir. TBS ler, temelde bir CBS olan çeĢitli Konumsal Bilgi
Sistemlerinin bir türü olarak algılanabilir. Bir TBS veri tabanı, TBS nin kuruluĢ amaçlarına bağlı
olarak, turistlerin tatil, gezi, dinlenme, iĢ, sağlık, çalıĢma, spor, toplantı ve konferanslara katılma
amacıyla yapacakları ziyaretlere yönelik, ihtiyaç duyabilecekleri bilgileri içerecektir. Haritalar
turistler için en vazgeçilmez araçlar olduklarından, bir TBS de bu bilgilerin, konum bilgisi ile de
ilĢkili olması gerekir. Diğer bir anlatımla bir TBS veri tabanı da aynen CBS de olduğu gibi, hem
konumsal hem de öznitelik veri içerir. Dolayısıyla bir TBS, anılan türde bilgilerin veri tabanına
aktarılması, depolanması, iĢlenmesi ve analizi ile, kullanıcıların istedikleri formda çıktı
alabilmelerine olanak tanımalıdır..
152
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
olarak rapor halinde ekranda gösterilir. Diğer yandan, Ġngiltere Turizm Bakanlığı Web sitesinde
bu tip analizler yapılamaz. Burada ancak, ekrandaki harita üzerinde tarama ve gezinme
yapılabilir, fare ile ya da isimlerden Ģehir ve kasabalara ait çeĢtli bilgilere eriĢilebilir. Herhangi
bir kente girildiğinde, barınma olanakları, sosyal etkinlikler, turizm danıĢma büroları hakkında
çeĢitli bilgiler alabilir.
Türkiye, turizm potansiyeli çok yüksek bir ülke olmasına rağmen, bundan yeterince
yararlanamamaktadır. Çünkü turizm bilgisi toplama ve dağıtımı hala sorunludur ve büyük ölçüde
geleneksel araçlarla yürütülmektedir (Egeli/Özturan, 1998). Ülke içinde ve dıĢında Türkiye‟nin
tanıtımı çok yetersiz kalmaktadır. Örneğin Dünya genelinde insanların bilgi almak amacıyla en
sık baĢvurdukları platform haline gelen Internette Türkiye ile ilgili kaynaklar incelendiğinde,
bunların çok yetersiz oldukları görülmektedir. Örneğin, Internetteki en popüler arama
motorlarından Yahoo ile Türkiye‟nin Ģehirleri hakkında bilgi edinilmek için GümüĢhane ilinde
tek bir site bulunduğu görülmektedir. Diğer bazı siteler ise bilgi kapsamı açısından yetersiz,
metin, fotoğraf ve grafikler içeren “durağan” ve adeta geleneksel turistik bilgi dağıtımı
araçlarının bilgisayar ekranındaki versiyonları Ģeklindeki sitelerdir. Üzülerek ifade etmek gerekir
ki Turizm Bakanlığı sitesi de buna dahildir. Durum böyle iken, turizm sektörü ve yetkililer de
Türkiye‟nin tanıtımının yeterince iyi yapılamamasından sürekli yakınmaktadırlar. Özellikle 2009
yılında turizm sektöründe yaĢanan büyük durgunlukta, tanıtımdaki yetersizliğin rolü çok açık bir
biçimde ortaya çıkmıĢtrır. Oysa yapılacak Ģey basittir; Ülke genelinde TBS lerin hazırlanması ve
Internet üzerinden bütün Dünya‟nın kullanımına sunulmasıdır. Bu noktadan hareketle, TBS lerin
tasarımı, oluĢturulması ve Internette kullanıma sunulmasında izlenmesi gerekli yolu gösterecek
bir örnek teĢkil etmek üzere, bir proje baĢlatılmıĢtır. Projenin ilk ayağında GümüĢhane için küçük
çaplı, örnek bir TBS oluĢturulmuĢtur.. GümüĢhane TBS için bu aĢamada çok kapsamlı bir tasarım
yapılmamıĢtır. Yalnızca en az bir klasik turistik haritaya eĢdeğer bir bilgi kapsamına sahip olacak
bir sistem tasarımından öteye gidememiĢtir. Bununla birlikte, sistem için bir gereksinim analizi
yapılmıĢtır. Bu amaçla, GümüĢhane Turizm DanıĢma Bürosu yetkilileri ile görüĢülmüĢ ve
turistlerin, klasik turistik haritaların karĢılayamadığı beklentileri de belirlenmiĢtir. Buna göre
turistlerin baĢlıca beklentilerinin kalacakları yerlerdeki konaklama olanakları, restoranlar,
alıĢveriĢ merkezleri, tarihi eserler, gezi yerleri, festivaller, yayla Ģenlikleri gibi bölgedeki eğlence
153
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
fırsatları hakkında doğru ve ayrıntılı bilgileri, hızla edinebilme arzusunda oldukları belirgin
olarak ortaya konulmuĢtur.
KAYNAKLAR
www.gumushane.gen.tr/dosyalar/GTSO-8-OCAK-2010.ppt
http://www.cografyamvehayat.com/index.php?Itemid=68&id=46&option=com_content&task=vi
ew
www www.gocsempozyumu.org
www..CHA.(Cihan Haber Ajansı) 06.05.2010
http://www.gumushane.gen.tr/index.php?ind=reviews&op=print_file&ide=1727
Egeli/Özturan, (1998 ),www.gislab.ktu.edu.tr/yayinlar/KBS99/21_comert.doc
Global Kiosk Systems, (1999) http://doi.acm.org/10.1145/329366.301121
www.world-tourism.org
TiTAN citeseerx.ist.psu.edu/viewdoc/downlo
Arragon/Wessels (1994)en.wikipedia.org/wiki/Dreadnought_(bookad?doi=10.1.1.2.5707.
Rando m House, (1991) www.ec-gis.org/project.cfm?id=534&db
BĠLGĠN Vedat (2008) „‟ Göçün Kültürel sonuçları „‟IIII. Uluslararası Mevlana Kongresi 10
Agustos Konya
DOĞANAY, H., 1991, "Türkiye'de Ġç Göçler ve BaĢlıca Sonuçları". Atatürk Üniv. Kazım
Karabekir Eğt. Fak. Dergisi, sayı 2, Erzurum.
KODAY,Z., Coğrafya Bölümü Sempozyumları 2, Bildiriler, s. 25-32, Ġzmir.ian Bailey Making
Population Geography e-dergi.atauni.edu.tr/index.php/SBED/article/viewFile/149/143
ÖLGEN, M. K., (2003), “Coğrafi Bilgi Sistemleri Yardımıyla Turizm Amaçlı Çevresel
Duyarlılığın Belirlenmesi”, Coğrafi Çevre Koruma ve Turizm Sempozyumu (16-18 Nisan 2003
Ġzmir), Ege Üniv
TANDOĞAN, A., 1989, 1975-1980 Döneminde Ġller Arası Göçler, KTÜ Ġktisadi ve Ġdari Bil.
Fak. Yay. 141, 5, Trabzon.
TUĠK, (2009) Nüfusun Genel Nitelikleri Ankara
TUĠK , 2007 Genel Nüfus Sayımı, Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri, (GümüĢhane )
Ankara
TUĠK , 1997 Genel Nüfus Tespiti, Ġdari BölünüĢ, Ankara.
TUNÇDĠLEK.,N. (1988) Dünya Nüfus Dinamiği. Ġ.Ü. Yay.No: 3501. Ġstanbul
YILMAZ, O., "GümüĢhane'nin Sanayi Faaliyetleri ve Potansiyeli", GeçmiĢte ve Günümüzde
GümüĢhane Sempozyumu, GümüĢhane Valiliği s. 305, Ankara.
154
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010
ÖZGÜR, M., 1994, "Türkiye'deki Ġç Göçlerde Ankara Ġlinin Yeri". Ankara Üniv. Türkiye
Coğrafyası AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Ankara.
155
GÜMÜŞHANE İLİ MADEN YATAKLARI VE POTANSİYEL ALANLAR
ÖZET
Bakır, kurşun, çinko rezervleri bakımından zengin olan Doğu Karadeniz Metalojen Bölgesi‟nde yer alan Gü-
müşhane baz metallerin yanısıra altın ve gümüş gibi kıymetli metaller açısından da önemli potansiyele sahip-
tir. Gümüşhane Bölgesi‟ndeki ana cevherleşmeler skarn, damar ve saçınım tipte görülürler. 1980‟li yıllarda
MTA‟nın Gümüşhane İli‟nde yaptığı arama çalışmaları sonucu 22 adet metalik maden, 18 adet endüstriyel
hammadde, 11 adet enerji hammaddesi yatakları tespit edilmiştir. Metalik maden yataklarından 11 tanesi eko-
nomik açıdan önem taşımaktadır. Bölgede altın ve gümüş aramaları 1990‟lı yıllarda hızlanmış ve bunun so-
nunda da Mastra, Hazine Mağara, Kaletaş, Olucak ve Arzular‟da önemli miktarlarda altın ve gümüş potansi-
yeli olduğu tespit edilmiştir. Bunlardan özellikle Mastra altın sahasında 2000‟li yılların başında ilk yarısında
yapılan arama ve işletmeye yönelik çalışmalar sonucu 2006 yılı Mart ayında üretime geçilmiştir. Hazine ma-
ğara madeninde ise işletme ve üretime başlanması 2010 yılı yaz dönemi olarak belirlenmiştir.
Bölgedeki madenciliğe anlamlı bir ivme kazandırabilecek düzeyde olan bu iki işletmenin yanı sıra Midi-
Karamustafa Bölgesindeki Pb-Zn sahasında Yıldızlar Holding aramalarını hızlandırmıştır. Gümüşhane ili
ekonomisine önemli katkılar yapması beklenen Mastra altın madeni, Hazine Mağara gümüş-kurşun madeni ve
Midi çinko madeni işletmesine ek olarak Kırkpavli (Gümüşhane-Merkez), Köstere, Istala, Eskiköy (Gümüş-
hane-Torul), Pekün (Gümüşhane-Kelkit) ve Kürtün ilçesindeki birçok maden sahalarında önemli ölçüde re-
zervler tespit edilmiş olup buralardaki baz ve kıymetli metal (Pb-Zn-Ag-Cu-Au) cevherleşmeleri detaylı etüd
ve geliştirilmeyi beklemektedir. Asidik veya felsik karakterli magmatik, volkanik kayaçların bulunduğu alan-
lardaki yoğun ayrışmalar ve asidik kayaç-karbonatlı kayaç kontakları, asidik kayaç-bazik kayaç dokanakları
potansiyel cevherleşme lokasyonları olarak değerlendirilebilir. Bölgedeki kayaçların petrolojik karakterleri,
mevcut cevherleşme tip ve türlerindeki mineralojik veriler ve saha gözlemleri Gümüşhane ilinde potansiyel
birçok lokasyonda porfiri sistemin varlığını işaret etmektedir. Metalik cevherleşmelerin yanısıra bölgede çok
geniş alanlar kapsayan granit, mermer, kireçtaşı, andezit, bazalt kil sahaları ile sınırlı oluşumlara sahip olan
kömür rezervleri kaliteli endüstriyel hammadde ve enerji hammadde yatakları olarak son zamanlarda maden
arama ve işletme şirketlerinin hedefi haline gelmişlerdir.
156
1. GÜMÜŞHANE İLİ MADEN YATAKLARI
VE BİLİNEN CEVHERLEŞMELER
157
esiti ve ilgili cevherleşme tipleri.
158
Gümüşhane yöresinde izlenen tüm cevherleşmeler yaptırmışlar ve Hazine Mağara madeninin yüksek
genç Tersiyer yaşlı granitik intrüzyonlara bağlı olup oranda gümüş içerdiğini belirlemişlerdir. Öztunalı'ya
hidrotermal alterasyon ve tektonizma ile sıkı (1983) göre, yöre cevherleşmeleri BKB-DGD
ilişkilidir. Bütün stratigrafik seviyelerde cevherleşme doğrultulu faylar boyunca Üst Kretase yaşlı dolomi-
izlenmesi bu düşünceyi kuvvetlendirmektedir. Genç tik kireçtaşlarının üst seviyeleri içerisinde damar
granitik intrüzyonlarla gelen cevherli hidrotermal şeklinde yataklanmıştır. Çınar ve diğerleri (1983),
eriyiklerin kayaçların zayıf zonlarına (kırık, çatlak, Gümüşhane çevresinde geniş bir alanın 1/25000
tabaka yüzeyleri) yerleşerek damar, damarcık ve ölçekli jeoloji haritası ve maden prospeksiyonunu,
saçınım tip Cu-Pb-Zn-Au-Ag cevherleşmelerini Güner ve diğerleri (1985) ise, Gümüşhane kurşun-
oluşturduğu düşünülmektedir. Cumhuriyet çinko yataklarının ayrıntılı jeolojik etüdünü
döneminde Gümüşhane kurşun-çinko yatakları ilk gerçekleştirmişlerdir.
defa Ölsner (1935) tarafından incelenmiştir. Ölsner, 1980‟li yıllarda MTA‟nın Gümüşhane İli‟nde me-
yöre yataklarını kireçtaşlarının içerisinde talik maden, endüstriyel ve enerji hammaddelerine
metazomatik; granitler içerisinde de damar tipi yönelik arama çalışmaları oldukça fazladır. 1990‟lı
olmak üzere ikiye ayırmıştır. Kovenko'ya (1937) yıllarda ise bölgede altın ve gümüş aramaları
göre yörede üç ayrı tipte cevherleşme izlenmektedir. hızlanmış ve bunun sonucunda da Mastra, Olucak ve
Bunlardan Hazine Mağara ve Kırkpavli yatakları Kaletaş‟ta önemli miktarlarda altın ve gümüş potan-
mercek, Dere Maden zuhurları damar şekillidir. siyeli olduğu tespit edilmiştir. Gümüşhane ili gene-
Ayrıca kireçtaşı çatlaklarında yer yer oksidasyon linde MTA ve özel sektör firmaları tarafından
zonu minerali içeren önemsiz damarlar yapılan arama çalışmaları sonucu 22 adet metalik
bulunmaktadır. maden (Cu, Pb, Zn, Fe, Au ve Ag), 17 adet
Yatakları çok kısa bir süre için ziyaret eden endüstriyel hammadde (barit, refrakter kil ve
Schumacher (1937) ise, bunların damar şeklinde kireçtaşı) ve 11 adet enerji hammaddesi (kömür)
oluştuklarını belirtmiştir. Dandria'ya (1940) göre, yatakları tespit edilmiştir. Metalik maden
Hazine Mağara Madeni Üst Kretase kireçtaşlarını yataklarından 11 tanesi ekonomik açıdan önem
ornatan mezotermal cevher eriyikleri tarafından taşımaktadır (Şek. 3-4). Bu yataklardan Midi (Kara-
oluşturulmuştur. Pejatovic ve diğerleri (1970), mustafa), Eğlence Yayla ve Köstere‟de 136.000 ton
yatakları magmatik kayaçlar içerisinde damar, Zn, 140.000 ton Pb varlığı saptanmıştır. Hazine
kireçtaşları içerisinde de metazomatik olmak üzere Mağara, Karadağ, Eğrikar, Kırkpavli ve Istala‟da da
iki ayrı gruba ayırmışlardır. Çoğulu (1970), yataklar önemli miktarlarda altın rezervi olması muhtemel
civarındaki granitoyid ile Rize Granitik Plütonu‟nu olduğu belirtilmiştir (Güner ve diğ., 1994). 1990‟lı
karşılaştırarak, bunların petrolojik ve jeokronometrik yıllardaki aramalar olumlu sonuç verince özel sektör
etütlerini gerçekleştirmiştir. Bosch ve diğerleri harekete geçmiş yerli, yabancı ve yerli-yabancı
(1974), yöreyi "Birleşmiş Milletler Merzifon, İspir ortaklığı olan maden şirketleri Gümüşhane‟de maden
Jeokimya Projesi" kapsamında incelemiş ve elde edi- arama ve yatırım yapmaya yönelmişlerdir. Gümüş-
len verilerin ışığı altında Gümüşhane Yöresi‟nin ye- hane ili endüstriyel hammadde açısından da önemli
ni maden yatakları bulmada ümit verici olduğunu potansiyele sahiptir. Kimya sanayi hammaddesi ola-
belirtmiştir. Yılmaz (1976), heterojen görünümlü rak Kelkit ve Şiran yörelerinde barit zuhurları bu-
Gümüşhane Graniti‟ni petrografik özelliklerine göre lunmaktadır.
granodiyorit, Çamlıca-adamelliti, Gümüşhane-
adamelliti ve porfirik mikrogranit olmak üzere dörde
ayırmıştır. Ayrıca Gümüşhane Graniti‟ne bağlı Maden Türleri ve Dağılımları
22,00%
oluşmuş aplit, pegmatit ve kuvars damarlarının Metalik (22 adet)
varlığını ortaya koymuştur. Kamitani ve diğerleri 44,00% Endüstri Ham. (17
(1977), yörenin Paleozoyik granitoyidlerini, Üst Kre- 34,00% adet)
tase kireçtaşlarını ve Eosen volkanitlerini incelemiş Enerji Ham. (11
Adet)
ve cevherleşmenin çoğunlukla kireçtaşı, marn ve
şeyllerden oluşan Üst Kretase yaşlı birimler içeri-
sinde gerçekleştiğini vurgulamışlardır. Erbayar &
Ödevci (1979), işletilen yataklardan aldıkları cevher
örneklerinden Pb, Zn, Cu ve Ag analizleri Şekil 2. Gümüşhane İli genelinde tesbit edilen maden türlerinin
sayı ve dağılımlarını gösterir grafik.
159
AÇIKLAMALAR
GÜMÜŞHANE İLİ JEOLOJİ VE MADEN
YATAKLARI HARİTASI
Şekil 3. Gümüşhane ili jeoloji ve maden yatakları haritası, MTA, 2009‟dan değiştirilerek Hazırlayanlar: İbrahim Akpınar, Leyla Kocagülle, Enver Akaryalı, Yılmaz Demir
160
Şekil 4. Gümüşhane ve yakın çevresine ait jeolojik harita, aktif maden yatağı sahaları ve bazı önemli cevherleşme lokasyonları (Türk-Japon Ekibi,1985‟ den değiştirilerek).
161
1.3. Metalik Cevherleşme Tipleri ve Madenler Tablo 1: Gümüşhane İli cevherleşme bölgeleri ve özellikleri (Au:
Altın, Ag: Gümüş, Cu: Bakır, Zn: Çinko, Pb: Kurşun, Fe: Demir,
Gümüşhane Bölgesi‟ndeki ana cevherleşmeler Sb: Antimuan, Ba: Barit.
skarn, damar, saçınım (porfiri) tipte görülürler,
MADEN CEVHER CEVHERLEŞME
ancak stratiform (tabakaya uyumlu) ve dolgu tip BÖLGE
oluşumlar da vardır. Esas cevher türü olarak de- ADI TÜRÜ TİPİ
mir, bakır, altın, gümüş, kurşun, çinko, molibden, Hazine Au, Ag, Cu, Hidrotermal
demir sülfürler ve barit sayılabilir. Cevherleşmele- Eski Mağara Zn, Pb (Epitermal)
rin çoğu Üst Kretase yaşlı Zigana Formasyonu
içinde oluşmuştur. gümüşhane Kırk Au, Ag, Pb,
Hidrotermal
Skarn cevherleşmeleri granitoidik bir intrüzif Pavli Zn
kayaç ile Zigana Formasyonu‟nun kireçtaşları ve
Mescitli- Au, Ag, Pb, Hidrotermal
andezit birimleri kontağında oluşurlar ve başlıca Mastra
demir mineralleri ile az oranda kalkopirit, sfalerit Mastra Zn (Epitermal)
ve galen içerirler. Midi- Skarn,
Damar tip cevherleşmeler Zigana Formasyonu Midi Zn, Pb, Cu
içinde ve Gümüşhane Graniti ile Şenköy Formas- Karamustafa Hidrotermal)
yonu ve esas bileşimini andezitik lav ve andezit Hidrotermal
piroklastlarının oluşturduğu Ali Baba Formasyonu Köstere Cu,Pb,Zn
Torul- (Mesotermal)
arasında görülür.
Saçınım halindeki (porfiri tip) cevherleşmeler Kalkanlı- Cu, Zn, Ba, Hidrotermal,
Istala
Tersiyer yaşlı granodiyoritle ilişkilidirler. Cevher- Zigana Pb, Au Masif sülfid
leşme granodiyorit stoklar içinde, Zigana Formas-
Eskiköy Pb, Zn, Cu Hidrotermal
yonu yakınlarında ve kontaklarda oluşur.
Karadağ Cu, Pb, Fe Skarn, saçınım
163
Şekil 5: Hazine mağara madeni jeoloji haritası (Güner ve
diğ., 2005‟den değiştirilerek).
Şekil 5. Mastra Madeni ve yakın çevresinin detay jeolojik ha-
ritası (Rojay, 2006)
Yöredeki cevherleşmeler Berdiga kireçtaşlarını
kesen BKB-DGD doğrultulu yüksek açılı faylar
boyunca yükselen Tersiyer yaşlı magmatizmayla
1.3.2.2. Hazine Mağara Au-Ag-Cu-Zn-Pb Madeni ilişkili olan hidrotermal eriyiklerin komşu kireç-
taşlarını metasomatizması sonucu seçimli ornatım
Hazine Mağara Madeni Gümüşhane şehir tipte gelişmiştir (Pejatoviç, 1937; Türk-Japon Eki-
merkezinin 2 km güneyinde deniz seviyesinden bi,1985; Gülibrahimoğlu, 2009). Hazine Mağara
1500-1620 m yükseklikte yer alır. Cevherleşme cevherleşmesi de yaklaşık K40B doğrultulu 500-
alanında yüzeylenen en yaşlı kayaç Permo- 700 GB‟ ya eğimli bir faya bağlı olarak dolomitik
Karbonifer yaşlı Gümüşhane Graniti‟dir (Çoğulu, kireçtaşı içerisinde, daha çok kireçtaşı-fliş
1970). Volkano-tortul ve volkanik kayaçlardan dokanağına yakın yerde, bazen kireçtaşı içinde ve
oluşan Şenköy Formasyonu granitin üzerine kireçtaşı liyas volkanik kontağına yakın yerlerde
uyumsuz olarak gelir ve birimleri birçok horst ya- damar ve mercek şekilli olarak yataklanmıştır.
pılarıyla ayrılmış grabenler içerisinde sübsidan ka- Bunun yanında bazen cevherleşme Üst Kretase
rakterli bir havzada çoğunlukla sığ deniz, zaman yaşlı flişler içinde, Liyas volkano-tortulları ve
zaman karasal bataklık ortamında çökelmişlerdir. Gümüşhane graniti içinde de görülmektedir. Hazi-
Bu yüzden yörede yer yer içerisinde kömür olu- ne Mağara‟da cevherleşme genellikle masif pirit
şumları izlenir. Şenköy Formasyonu üzerine ise içerisinde yer yer zengin sfalerit, tetrahedrit ve
uyumlu olarak Dogger-Malm-Alt Kretase yaşlı galen ceplerinin ve daha az oranda fahlerz, tenantit
açık gri renkli dolomitik masif kireçtaşlarından ve kalkopirit içeren bakırca zengin kesimlerin iz-
oluşan Berdiga Formasyonu gelir. Bunun üzerine lendiği mercekler şeklindedir. Galen ve pirit esas
silisleşmiş kumlu tüf, killi kireçtaşı, kırmızı kireç- cevher mineralleridir. Saçınımlı, ağsal, masif ve
taşı,volkanik tüf, sittaşı, kumtaşı ve kumlu kireç- yer yer breş dolgusu türde cevher yapıları görülür.
taşı ardalanmalarından oluşan Üst Kretase yaşlı Birincil cevher minerallerinin ayrışmaları sonucu
Kermutdere Formasyonu gelir. Kermudere For- kalkosin, kovellin, arsenik, antimonoker, anglezit,
masyonu ise Nummulitli kumlu kireçtaşları, vol- serüsit, smitsonit, malakit, azurit, psilomelan,
kanik lav-tüf-aglomeralardan oluşan Eosen yaşlı piroluzit gibi ikincil mineraller oluşmuştur (Çağa-
Kabaköy Formasyonu tarafından üstlenir. tay ve Çopuroğlu, 1990). Gang olarak ise kuvars,
164
kalsit, dolomit, barit, ankerit, siderit, klorit, ve K80D doğrultulu ve 600-700 K‟e dalımlı kırık hattı
serisit bulunur. içinde damar tipte gelişmiştir. Ana kayaç bazalt,
1940‟lardaki MTA raporlarında esas elementin lav ve kalkerli silttaşı ara katkılı bazaltik
pirit olduğu ve cevherli damarın 100 m uzunlu- piroklastlardan oluşan Şenköy Formasyonu‟dur
ğunda, 5 m kalınlıkta ve 100 m dalım yönünde (Türk-Japon Ekibi,1985).
devam ettiği belirtilmektedir. Rezervi 200.000 ton
olup Au tenörü 2.25 g/t, Ag tenörü 89 g/t, Cu Esas cevher minerali sfalerit olup az miktarlarda
tenörü % 0.8, Pb tenörü % 3.04 ve Zn tenörü % 2 galen, kalkopirit ve pirit bulunur. Mostranın
g/t‟dur. Tetrahedritin yoğun olduğu yerlerde gü- yakınındaki damar oksitlenmiştir. Limonit ve
müş içeriğinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir simitsonit gibi ikincil ayrışma mineralleri de
(Ag 1600 g/t‟a kadar). gözlenir. Taban kayacı epidotlaşmış, tavan kayacı
Gümüştaş Madencilik A.Ş ve Dama Mühendis- ise arjilitleşmiştir.
lik tarafından 2009 yılında yapılan rezerv ve tenör
hesaplamalarına göre Hazine Mağara Polimetalik Mostranın yakınında beş ayrı işletme yerinde
(Au, Ag, Cu, Zn, Pb) Maden yatağında ortalama cevher açık işletme yöntemiyle işletilmiştir.
1,81 gr/t Au, 77,11 gr/t Ag, % 0,56 Cu, % 4,95 Damar doğrultu boyunca 100 m‟den fazla uzanır
Zn, % 2,83 Pb tenörlü görünür + muhtemel ve 2-10 m genişliktedir. Damarın doğrultusu
1.815.563 ton rezerv belirlenmiştir. aniden KD‟ye epidotlaşmış, saçınımlı galen-pirit
zonuna doğru değişir. Diğer taraftan yeraltındaki
galeri damarın GB uzanımını birkaç m boyunca
kesmektedir. Berdiga Formasyonu içinde bu
damarın kuzeyinde Pb-Zn ile birlikte skarnlaşma
mevcuttur.
İlk kez MTA tarafından tespit edilen Midi
Madeni‟nde yüzeyden alınan, cevheri bol örnekten
yapılan kimyasal analizlerde ortalama % 0.15 Cu,
% 1.28 Pb, % 17.9 Zn, 55 gr/ton Ag, 7.8 gr/ton Au
değerleri saptanmıştır (Kahraman ve diğ., 1984).
Maden bölgesinde özel sektöre ait bir şirket
tarafından 1986 yılında detaylı tenör ve rezerv
çalışmaları için çeşitli bölgelerde 29 adet sondaj
ve 15 yarma açılarak % 4-11 Zn tenörlü (ortalama
% 8 Zn) 595.800 ton çinko rezervi tespit edilmiştir
(Lermi, 2003). 1986‟da küçük ölçekte işletme
başlatılmış ve % 26 Zn tenörlü 400 ton Zn
satılmıştır.
Midi Madeni çevresinde iki farklı birimde
gelişmiş, fakat aynı mineral parajenezine sahip iki
önemli cevherleşme lokasyonları olarak
Köstürelik ve Maden Dere cevherleşmeleri
sayılabilir. Her iki cevherleşmenin mineral
parajenezinde cevher minerali olarak pirit, pirotin,
kalkopirit, manyetit, tetrahedrit, bornit,
arsenopirit, nabit altın, elektrum, enarjit-luzonit,
simitsonit, serizit, sfalerit; galen gang olarak ise
limonit, hematit, kalsit, dolomit, ankerit, siderit,
kuvars, epidot, klorit, illit, kaolinit bulunur
(Lermi, 2003). Cevher Maden Dere‟de genelde
fay ve kırıklar boyunca yerleşmiş devamı olmayan
Şekil 6: Midi çinko madeni ve çevresinin mercekler şeklinde; Köstürelik cevherleşmesinde
jeolojik haritası (Lermi, 2003‟den ise breş içerisinde kenarları düzensiz elipsoidal
değiştirilerek). koni şekilli ve 70-800 K-KB‟ye dalımlıdır.
1.3.2.3 Midi Zn-Pb-(Cu-Au-Ag) Madeni Maden 2008 yılında özel sektör tarafından
yeniden arama ve değerlendirme kapsamına
Bu maden Gümüşhane‟nin yaklaşık 50 km alınarak sahada 2009 yılında sondaj ve galeri açma
GB‟sında eski Şiran yolu üzerinde bulunan çalışmaları yapılmıştır. Hazırlanan ön ÇED
Karamustafa köyü yakınındaki Midi Köyü‟nün 1.5 raporlarında yataktaki cevher rezervinin yaklaşık
km G-GB‟sinde yer alır. Cevherleşme granit- 18 milyon ton olduğu ve ağırlıklı olarak çinkonun
kireçtaşı, granit andezit kontağında skarn tipte ve bulunduğu sahada çalışmalar halen bir yandan
165
tesis yapımı ve diğer taraftan sondajlı aramalar sfalerit, alt seviyelerde ise kalkopirit açısından
şeklinde sürdürülmektedir. zenginleşme görülür. Makro olarak breşik, bantlı,
ağsal, saçınımlı ve masif-som cevher yapılarının
görüldüğü damarda, mikroskobik olarak da
1.3.2.4. Köstere Cu-Pb-Zn Madeni sfalerit-kalkopirit mineralleri arasında ayrılım do-
kusunun yanında, tüm fazlar arasında görülen
Köstere madeni Torul-Kalkanlı Köyü'nün
ornatım dokuları da yaygındır. Sıvı kapanım ça-
yaklaşık 1.5 km KB‟sinde yer alır. Köstere madeni
Geç Kretase yaşlı Zigana Formasyonu‟nun dasit lışmalarından elde edilen homojenleşme sıcaklığı
lav ve piroklastları içinde K40B, 70 KD konumlu 2000-3700 aralığında olup buna göre epitermal-
damar boyunca epijenetik olarak oluşmuş, bakır, mezotermal yatak tipine karşılık gelmektedir
kurşun ve çinko yatağıdır. Damarların mostra (Demir 2005).
kalınlığı 1-2 m‟dir ve maksimum 5 m‟ye ulaşır Mineral kimyası çalışmalarına göre fahlerzlerin
(Demir ve diğ., 2006). Damarın batı kenarı bir fay gümüş içeriği yüzeyden derine doğru artış göster-
ile kesilmiştir ve doğu kısmı keskin bir şekilde mekte olup % 12.05 e kadar çıkmaktadır. Ayrıca
dışarı çıkar. Ana kayaç yoğun olarak silisleşmiş hem sfaleritlerin hem de fahlerzlerin Zn bakımın-
olup az miktarda saçınım halinde pirit dan zengin oluşu cevher oluşumunun Zn‟ce zen-
içermektedir. Bazı lokasyonlarda ise kuvars gin hidrotermal çözeltilere bağlı olarak geliştiğine
damarcıkları galen ve kalkopirit içerirler. Maden
çevresinde ayrışmış dasitlerde silisleşme, işaret etmektedir. Bunun yanında sfaleritlerin
serizitleşme, kloritleşme ve hematitleşme yoğun Zn/Cd ve piritlerin de Co/Ni oranları cevher olu-
olarak görülen alterasyon türleridir. şumunun asidik kökenli bir magmatik faaliyetle
ilişkili olduğuna işaret etmektedir.
Buna göre polimetalik (Pb-Zn-Cu-Ag-Au) bir
cevherleşme olan Köstere madeninin oluşumunun,
yöredeki en genç birim olan Torul Plutonunun yer-
leşimiyle ilişkili olduğu, buna ilaveten sıvı kapa-
nım çalışmalarından elde edilen ortalama % 5.4
tuzluluk değerlerine göre de, cevher oluşumunda
meteorik suların da etkili olduğunu göstermektedir
(Demir ve diğ., 2008). Maden sahasında üç adet
eski galeri vardır. Mostranın 10, 40, ve 75 m
aşağısında 3 ayrı seviyelerde bulunan bu galeriler
halen girilemez durumdadır.
Köstere Madeni Osmanlı döneminde uzun
süreli, Cumhuriyet döneminde ise özel sektör
tarafından 1970‟li yıllarda aralıklı olarak işletilmiş
1983 yılında kapatılmıştır. 2003 yılından sonra
maden sahası ve çevresi yabancı sermayeli özel
sektöre ait bir şirket tarafından ruhsatı alınarak
yeniden arama ve değerlendirme çalışmaları
kapsamına alınmıştır.
166
cevher yapılarının görüldüğü yatakta mineral bo- Au 4.9 g/t, Ag 22.5 g/t, Pb % 0.8. Kovenko‟nun
yutları çok küçük olup gözle ayırt etmek oldukça (1937) raporunda burada ne kadar Au ve Ag üre-
zordur. Cevher mineralleri arasında gözlenen yay- tildiği belirtilmemiştir.
gın ornatım dokularının yanında, sfalerit- MTA‟ nın bu bölgede en son yaptıkları kıymetli
kalkopirit ve bornit-kalkopirit arasında gelişen ay- metal arama ve değerlendirme çalışma raporlarına
göre ise Maden sahasında cevherleşme ile doğru-
rılım dokuları, Istala Madeni için tipik bir doku
dan ilişkili olduğu düşünülen KB-GD doğrultulu
özelliği taşımaktadır. Sıvı kapanım çalışmalarına fay ve kırık hatları mevcuttur. Bölgede etkili olan
göre cevher oluşumunun 100-290 derece aralığın- Tersiyer yaşlı magmatizmanın hidrotermal eriyik-
da oluştuğu, buna göre de epitermal-mezotermal leri bu kırık ve faylar boyunca ilerleyerek Liyas
tipte olduğu söylenebilir. yaşlı Şenköy Formasyonu ve Berdiga kireçtaşları
Cevherin yataklanma şekli, ornatım artığı içinde metazomatik ornatım yoluyla damar, yığın
kapanımların küçüklüğü, sıvı kapanımların azlığı, ve mercek şeklinde kıymetli metal (Au, Ag) içeren
yan kayaçların masif sülfit yataklarının bulunduğu Pb-Zn-Py cevherleşmesini oluşturmuştur (Güner
diğer bölgelerle benzerliği dikkate alındığında ve Yazıcı, 2005). Kırkpavli madenindeki galeriler
Istala madeninin masif sülfit tipte oluşmuş bir ya- kapalı olup girilemez durumdadırlar. Cevher mi-
tak olduğu kanısına varılmıştır. Yüzeyde yan ka- neralleri olarak galeriler önündeki cevher
pasasında pirit, galenit, kalkopirit ve sfalerit iz-
yaçlar içerisinde görülen fayın galeri içerisinde lenmektedir. Ayrıca dolomitik kireçtaşları içindeki
masif barit seviyesini de kesmiş olması, cevherin kırıklarda damarcık ve saçınım halinde pirit, gale-
bölgede aktif olan tektonizma sonucu kırıldığını nit (simli kurşun), sfalerit, kalkopirit ve manganez
göstermektedir (Demir 2005). Istala madeni Gü- oluşumları mevcuttur. MTA‟nın en son yaptığı
müş bakımından oldukça zengin olup (800 ppm) sondajlı aramalar sonunda mineral parajenezi aşa-
mineral kimyası çalışmalarına göre gümüşün, ğıdaki gibi belirlenmiştir. Rutil,anatas, zirkon,
nativ gümüş minerallerinin haricinde tetrahedrit, titanit, grafit, pirit, sfalerit, galenit, aikinit,
bornit, mckinstryite, anilite yarrowite, kovellin, kalkopirit, enarjit, luzonit, bornit, fahlerz,
kalkosin, dijenit minerallerinin bünyesinde bulun- arsenopirit, altın ve gümüş. Kuvars, kalsit, barit,
duğu, gümüşün, cevherde bakır bakımından zen- ankerit, klorit ve serizit belirlenen gang mineralle-
ridir.
gin yerlerde zenginleştiği anlaşılmıştır (Demir ve
Kırkpavli madeninde 2 farklı seviye halinde
diğ., 2006). yaklaşık 100 m. uzunlukta, 60 m. genişlikte ve 20
m. kalınlıkta altın içeren cevherli zonlar mevcut-
tur. Bu seviyelerde yer yer çok yüksek (46.7-29.6
1.3.2.6. Kırkpavli Au-Ag-Pb-Zn-Cu Madeni gr/t Au) altın tenörlerine rastlanılsa da ortalama
1.55 gr/t Au tenörlü toplam 1.244.950 ton cevher
Polimetalik (Au-Ag-Pb-Zn-Cu) özellikte olan bu rezervi belirlenmiştir. Yapılan hesaplamalarda 2
maden Gümüşhane‟nin merkezinden 8 km batıda ton metal altın ve 11 ton metal gümüş rezervi
Eskigümüşhane (Süleymaniye) Mahallesi‟nde bulunmaktadır.
1350 m kotunda yer alır. Yatak Şenköy Formas-
yonu içinde damar tipte oluşmuştur. Cevherleş-
menin tabanında Hazine Mağara madeninde oldu-
ğu gibi Paleozoik yaşlı Gümüşhane Graniti
bulunur. Liyas yaşlı volkano-tortu kayaçlar granit 1.3.2.7. Arzular Altın Cevherleşmesi
üzerinde uyumsuz olarak bulunur, bunların üzeri-
ne de Üst jura-alt Kretase yaşlı masif dolomitik ki- Arzular (Sobran) Beldesi ve çevresinde tabanda en
reçtaşlarından oluşan Berdiga Formasyonu gelir. yaşlı kayaç birimi olarak Üst Kretase yaşlı
Kireçtaşlarını uyumlu olarak Üst Ktretase yaşlı fliş Kermutdere Formasyonu‟nun filişleri yer alır.
takib eder. Sahanın en genç birimi olan Eosen yaş- Bunların üzerine Eosen yaşlı volkano tortul kayaç-
lı andezitik lav ve piroklastları flişleri uyumsuz lardan oluşan Alibaba Formasyonu uyumsuzlukla
olarak örter. Yaklaşık 20 m‟lik silisleşme zonu gelir. Andezit ve bazalt daykları en genç birim
mevcuttur ve büyük miktarlarda pirit içeren kuvars olarak izlenir. Sahada olistolit olarak değişik
damarı bu zonda oluşur. Eski kayıtlara göre (en lokasyonlarda Üst Jura-Alt Kretase yaşlı kireçtaş-
yakını 1937 işletme kayıtları) bu maden 250 m ları da mevcuttur (Güner ve diğ., 2005).
uzanan çapraz bir galeri ve 4 kısa galeriden oluşur. Arzular altın cevherleşmesi, Eosen yaşlı
MTA‟nın Türk Japon Ekibiyle 1985 yılında Alibaba Formasyonu‟nda bulanan andezitler için-
yaptığı araştırmalara göre ise silisleşmiş zonun de K70D doğrultulu ve bunu kesen yaklaşık D-B
duvarlarından toplanan örneklerin tenör değerleri doğrultulu iki kırık sitemine bağlı olarak damar tip
sol duvardan sağ duvara doğru şöyledir: Au 3.2 olarak gelişmiştir. Bu cevherli silisifiye kırık
g/t, Ag 16 g/t, Pb % 0.8, Zn % 0.2 (sol duvar) ve zonları 10-15 m genişliklerde olup, yaklaşık 1 km
167
uzunluklarda devam edenleri de vardır. Cevher stibnit, arsenik, nabit kükürt, cıva (realgar,
saçınımlı, çatlak ve boşluk dolgusu şeklindedir. orpiment), hematit, limonit ve gang olarak kuvars,
Fay ve kırık zonlarındaki damarlarda cevher kalsit, dolomit ve değişik kil mineralleri (illit,
minerali olarak altın, gümüş, elektrum, pirit, alünit, halloysit, kaolen,) varlığı tespit edilmiştir.
kalkopirit, kovellin, sfalerit, galenit, tetrahedrit Sedimanter tip (Karlin tipi) epitermal altın yatağı
(fahlerz), gang olarak da kuvarsın yanında daha az olduğu düşünülen (Tüysüz ve diğ., 1994).
oranda kalsit, jips ve kile rastlanmıştır. Kuvars ve Kaletaş‟ta MTA‟nın yaptığı araştırma sondaj-
sfalerit minerallerinde yapılan sıvı kapanım çalış- larının değerlendirilmesi sonucunda burada 5.4 m
masına göre, sıvıca zengin iki fazlı (sıvı+gaz) kalınlıkta ortalama 3,37g/t Au tenörlü 246314 ton
kapanımların yanında tek fazlı sıvı ve tek fazlı gaz muhtemel ve 3.35 gr/t. Au tenörlü 362464 ton top-
kapanımlar da gözlenmiştir. Ölçülen homojenleş- lam rezerv belirlenmiştir. 3.37gr/t Au tenörlü
me sıcaklığı kuvars minerallerinde 100-166 °C 400138 ton mümkün rezervin saptandığı
arasında iken sfalerit minerallerinde 90-127 °C Kaletaş‟ta ortalama 3.35 gr/tAu tenörlü 1.5 ton
arasında ölçülmüştür (Akaryalı ve Tüysüz, 2010). metal altın rezervi olduğu belirlenmiştir (Güner ve
Cevherli zondan bazaltik andezitlere doğru, diğ., 2008).
illitleşme, silisleşme, killeşme ve propilitleşme
gözlenmektedir. Cevherli zona yaklaştıkça kil mi-
nerali olarak illit gözlenirken cevherleşmeden 1.3.2.9. Olucak Altın Cevherleşmesi
uzaklaştıkça kil minerali olarak kaolen ve simektit
geçişi gözlenmektedir (Akaryalı ve Tüysüz, 2009). Bu maden sahası Gümüşhane‟ye yaklaşık 35 km
Arzular altın sahasında yüzeyden alınan örnek- uzaklıkta Olucak (İmera) ve Yağlıdere köyleri ara-
lerde MTA en fazla 46 gr/t Au ve 150 gr/t. Ag; sında Yağlıdere köyüne bağlı Parti mahallesi ve
sondajlardan ise en fazla 64.8 gr/t. Au ve 89 gr/t. Kayaüstü mahallesi mevkiilerinde yer almaktadır.
Ag değerleri belirlenmiştir. Polimetalik (Cu-Pb- Tarihi bir madencilik bölgesi olan bu yöre Kurum
Zn-Py-Au-Ag) epitermal bir cevherleşme olan vadisi veya Kromni olarakda bilinir. Maden saha-
Arzular altın sahasında yapılan değerlendirme ve sında en yaşlı birim andazit, bazalt, dasit lav ve
hesaplamalar sonunda ortalama 0.89 gr/t Au piroklastlarından oluşan Liyas yaşlı Şenköy For-
tenörlü toplam (gör + muh) 2.326.830 ton cevher masyonu (Hamurkesen Formasyonu)‟ dur. Bunun
rezervi mevcuttur. Sahada 2 ton metal altının üzerine Üst Jura-Alt Kretase yaşlı masif kristalize
yanısıra önemli miktarda kurşun, çinko ve bakırda kireçtaşları ve onun üzerine de fliş karekterli Üst
bulunmaktadır (Güner ve diğ., 2008). Bu 2010 yı- Kretase yaşlı Mescitli Formasyonu uyumlu olrak
lında saha özel sektör tarafından işletme amaçlı gelir. En üstte ise uyumsuz olarak Eosen yaşlı an-
değerlendirme kapsamına alınmıştır. dezit, bazlat lav ve piroklastlarından oluşan
Kabaköy Formasyonu bulunur.
Cevherleşme, Olucak (İmera) Köyü'nün 3.2 km
1.3.2.8. Kaletaş Altın Cevherleşmesi KB‟sinde Şenköy Formasyonu içinde, KD-GB ve
KB-GD doğrultulu faylar boyunca kalınlığı 0.5-15
Maden sahası Gümüşhane‟nin KD‟sinde yakla- cm arasında değişen kuvars damar ve damarcıkla-
şık 36 km mesafede bulunan Kaletaş Köyü civa- rına bağlı olarak gelişmiştir. Bu kuvars damarları,
rında MTA tarafından 1990‟lı yıllarda keşfedil- bölgede farklı lokasyonlarda izlenen, uzunlukları
miştir. Bu sahadaki en yaşlı birim andezit, 100-250 m. genişlikleri 20-80 m. arasında değişen
andezitik tüf, breş, marn, silttaşı, kumlu kireçtaşı, K300-400 D doğrultulu ve 65-85o KD‟ye eğimli
tüf-tüfit, andezit lav ve piroklastlarıından oluşan aşırı silisleşmiş zonlar oluştururlar. Aşırı silisli
Eosen yaşlı Kabaköy (Alibaba) Formasyonu‟dur. zon, altınlı kuvars damarlarıyla sınırlıdır ve da-
Geç Eosen (Tersiyer) yaşlı granotoyidler ve genç marların uzanımı boyunca gözlenir.
andezitik, riyolitik karakterli dayklar bu formas- Eosen yaşlı granitik sokulumlarla ilişkili olan
yonu kesmektedir. Ayrıca allokton olarak Üst- felsik özellikteki dayklar bölgedeki bütün kayaçla-
Jura-Alt kretase yaşlı masif kristalize kireçtaşı rı keserler ve cevherleşmelerin ana kayacıdırlar
blokları da mevcuttur. Epitermal cevherleşme tipi olarak belirlenen
Kaletaş‟ta altın cevherleşmesi KB-GD doğrul- sahada nabit altınla birlikte cevher mineralleri ola-
tulu silisleşmiş, illitleşmiş ve organik maddece rak nabit gümüş, pirit, kalkopirit, çinkoblend,
zengin bir zonda, bol kırıklı ve çatlaklı olan tüfit fahlerz ve galen sayılabilir. Altının çoğunlukla
ve kumlu kireçtaşları içinde fay ve tabaka düzlem- kuvarsın içinde, nadiren de cevher minerallerinden
leri boyunca yer alan silis kafalarında bulunur kalkopirit içinde oluştuğu tespit edilmiştir. Gang
(Çubukçu, 1998). Cevherli silis kafaları yaklaşık mineralleri olarak kuvars, serizit, kalsit, barit, illit,
500 m. uzunluğunda ve 3-10 m genişliğindedir. kaolen ve adularya; ikincil alterasyon mineralleri
Cevherleşme yer yer breş dolgusu ve bazen de in- olarak ise malakit, azurit, bornit, limonit, kovelin,
ce ağsal damarcıklar şeklindedir. Sahada cevher kalkozin ve dijenit gelişmiştir. MTA‟nın yaptığı
mineralleri olarak altın ile birlikte pirit, markasit, çalışmalar ve hesaplamalara göre sahada 1.43 gr/t
168
Au tenörlü 7112 ton görünür cevher rezervi oldu- yoğun alterasyonu sonucu kayaçların ilksel
ğu ve Olucak madeninde 1.43 gr/t Au tenörlü dokuları kaybolmuştur. Silisleşme zayıftır ve 1-2
yaklaşık 1 ton metalik altın bulunduğu belirlen- cm genişlikte birçok galen-sfalerit-kalkopirit-pirit
miştir (Güner ve Yazıcı, 2005). damarcıkları saçınımlı piritle birlikte bulunur. He-
rek Köyü‟nün kuzeyindeki altere zonda gelişen bu
cevherli damarcıklar devamlı değildir. Bu
2. POTANSİYEL ALANLAR damarcıklar ile birlikte bulunan ayrışmış kayaçlar
içinde serizit, klorit, montmorillonit gibi altera-
2.1. Işıkdere Altın Zuhuru syonlar gelişmiştir (Türk-Japon Ekibi, 1985).
169
Dölek, Boğalı köyleri ve Dumanlı yayla mevkii sımları olduğu gibi gevşek ve çürümüş kısımları
potansiyel altın ve polimetalik cevherleşme içere- da vardır. Sert ve sıkı yapıda olan kesimleri mer-
bilecek önemli sahalardır. mer yönünden önemlidir. Genellikle taban kesim-
lerinde bazen de orta kesimlerde tabaka şeklinde
oniks oluşumları da izlenmekte olup ortalama 1
3. ENDÜSTRIYEL HAMMADDELER m3 blok alınabilecek özelliktedir.
İşletilebilen kesimlerinde boşluk oranı az olup,
Gümüşhane İli genel jeolojik yapısı nedeniyle masif görünüştedir. Travertenlerin blok durumu,
endüstriyel hammadde türü açısından büyük bir plaka verme durumu, kenar- köşe kesilmesi, cila
potansiyele sahip değildir. Bölgede 1990‟lı alma durumu normal olup kesilebilen yapıtaşları
yıllarda MTA tarafından 18, özel şirket ve kişiler (mermer) olarak kullanılmaya elverişlidir. Mermer
tarafından da 2000‟li yıllardan sonra 15 adet olarak olumlu görülen mostra alanında hesaplanan
endüstriyel hammadde ve yatak zuhuru tespit muhtemel rezerv 5.500.000 m3‟tür.
edilmiştir. Önemli olabilecek endüstriyel ham-
maddeler barit, kireçtaşı, kil (kaolin, bentonit), 3.3. Kelkit-Halkevi Köyü Mermer Sahası
mermer-traverten ve andezit, granit gibi
doğaltaşlardır. Bu yataklardan Gümüşhane- Kristalize kireçtaşı (mermer) sahası Kelkit ilçesi
Merkez Kelkit ve Şiran ilçelerinde 13 ayrı yatakta Halkevi köyü civarında mostra vermektedir. İlçeye
toplam 85000 ton barit, Merkez, Kelkit-Alansa ve 15 km mesafededir. Yüzeysel gözlemlere göre
Gödül yörelerinde 4 ayrı yatakta toplam 1 890 000 arazide gri beyaz renkte izlenen kristalize kireçtaş-
ton refrakter kil; Kelkit ilçesi Hasut köyünde yak- ları 1 m3‟den büyük blok alınabilir özelliktedir.
laşık 250 bin ton kaliteli kaolen, Gümüşhane- Yöresel özel şirketler tarafından verilen bilgiye
Merkez- Lorikas‟ta 91 milyon ton, Kale ve göre blok ve plaka verme durumunun, kenar-köşe
Tahnis‟de ise 47-225 milyon ton kireçtaşı (çimen- kesilmesinin, cila alma durumunun normal olması,
to- kireç hammaddesi) rezervleri belirlenmiştir. tabaka eğiminin yataya yakın olmasından dolayı
Yeni endüstriyel hammadde saha arama faaliyetle- kayacın mermer olarak kullanılmaya elverişli ol-
ri ise çok yoğun olup bu bağlamda bölgede duğunu göstermektedir. Mermerin mostra alanı
100‟den fazla sayıda arama ruhsatı bulunmaktadır. yaklaşık 380 000m2 ve kalınlığı 10 metre civarın-
Bölgede daha önceden bilinen ve zaman za- da olup muhtemel rezervi 3 800 000 m3 olarak be-
manda işletilip terkedilmiş olan traverten ve mer- lirlenmiştir.
mer sahalarına ilaveten 2000‟li yıllarda özel sektör
tarafından yeni ocaklar da keşfedimiştir. Bunlar sı- Yakın zamanda keşfedilen ve işletilmekte olan
rasıyla aşağıdaki gibidir. endüstriyel hammadde sahalarının önemlileri ise
sırasıyla şunlardır: Gümüşhane-Musalla köyü
3.1. Bahçecik (Gümüşhane) Traverten Ocağı mermer-traverten sahası, Mescitli köyü mermer
sahası, Kale-Hur vadisi kireçtaşı-doğaltaş sahası,
Gümüşhane ilinin yaklaşık 15 km güney doğu- İkisu mevkii doğaltaş-kireçtaşı sahası, Torul-
sundaki Tekkeköy civarında ve Bahçecik kuzeyin- Harmancık mevkii doğaltaş-kireçtaşı sahası, Şi-
de travertenler çok geniş alanda üç lokasyonda ran-Bahçeli köyü traverten sahası, Şiran-Telme
mostra vermektedir. Bej, sarımsı ve kirli beyaz köyü bazalt sahası, Şiran-Beşkilise köyü mermer
renklerdeki travertenlerin kalınlıkları yaklaşık 50 ocağı, Şiran-Çilhoroz Dağı doğaltaş sahası, Kel-
m. kadardır. Toplam 5 km2‟lik bir alana yayılan kit-Pekün mermer-doğaltaş ocağı, Kelkit-Aşağı
travertenler 2008 yılına kadar özel bir şirket tara- Özlüce köyü mermer ocağı, Kelkit-Mahmatlı tra-
fından işletilmiş olup halen kapalı durumdadır. verten sahası, Kelkit-Öbektaş köyü yapıtaşı-
doğaltaş ocağı, Köse ilçesi Halduç köyü mermer
3.2. Şiran-Yeşilbük Traverten Sahası ocağı‟dır.
Ayrıca Gümüşhane-Merkez-Eski Gümüşhane
Şiran- Alucra karayolu üzerindeki Yeşilbük Kö- mevkii, Dölek, Sarıçiçek, Akhisar ve
yü yakınlarında mostra verirler. Fındıklı dere vadi Zimonköyleri yöresi, batıda Eyüplü Mahallesi ve
içindeki saha Yeşilbük beldesine 3,5 km mesafe- civarında bulunan kireçtaşı, andezit, bazalt ve
dedir. Travertenler Jura yaşlı andezit-bazalt lav ve genç granit, granodiyorit mostraları yol alt dolgu-
piroklastları ve Eosen yaşlı volkanitler üzerinde su, mermer-doğal taş, duvar-yapı taşı malzemesi
bulunurlar. Tabakalı görünümde olan travertenler olarak inşaat sektöründe kullanılmak potansiyel
sarımsı- kahverenkli ve beyazdır. Sert ve masif kı- endüstriyel hammadde sahalarını oluştururlar.
170
len bu bölgede mevcut bir porfiri sistemin ürünleri
olabilir. Bu fikri destekleyen jeolojik veriler
4. ENERJİ HAMMADDELERİ Kürtün ve Torul (Zigana) yörelerindeki
cevherleşme ve maden yataklarında da mevcuttur.
MTA ve diğer özel madencilik kuruluşları tara- Dolayısıyla Gümüşhane ili genelinde cevherleşme
ve maden yatakları araştırılır veya incelenirken
fından yapılan arama çalışmaları sonucu 11 adet
bunun gözönünde bulundurulması gerekir.
kömür (linyit) yatağı ve sayısız ekonomik olmayan Gümüşhane ili sınırları içinde bulunan diğer alan-
zuhur tespit edilmiştir. Bu yataklardan Kelkit- larda epitermal, skarn ve saçınım tip
Alansa‟da 5000 kcal‟den fazla ısıl değere sahip cevherleşmelere işaret eden veriler oldukça yaygın
41600 ton görünür rezerv, Gödül‟de 5300 ve kuvvetlidir.
kcal/kg„de 295 bin mümkün rezerv, Kelkit- Bakır, kurşun ve çinko gibi baz metallerin
Pernek‟te 5 000 kcal/kg‟ den fazla ısıl değere sa- yanısıra altın-gümüş cevherleşmeleri bakımından
hip 35000 mümkün rezerv ve Şiran-Norşun yata- da oldukça zengin bir potansiyel rezerve sahip
ğında ısıl değeri 5 000 kcal/kg üzerinde 8540 ton olan Gümüşhane ili yapılacak yatırımlarla adına
görünür rezerv tespit edilmiştir. Küçük ölçekli ya- yakışır bir şekilde, geçmişte olduğu gibi, gelecekte
taklar olan bu sahalarda özel sektör tarafından se- de bir madencilik bölgesi olabilir.
Gümüşhane ili‟nde endüstriyel hammadde ve
zonal olarak kömür üretimi yapılmaktadır. enerji hammaddesi tür ve rezervleri sınırlı
Bunların yanısıra Kelkit ilçesi Dayısı köyü, olmasına rağmen mevcut kaynaklar teknolojik
Köse ilçesi Kayadibi ve Irka köylerinde işletil- gelişmeler ve arz-talep piyasası paralelinde doğru
mekte olan kömür sahaları bulunmaktadır. zamanda değerlendirildiği takdirde bölge ekono-
misine güç katacaktır.
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
KAYNAKLAR
Sonuç olarak Gümüşhane ili ve çevresinde bu-
lunan kayaçlar geçirmiş oldukları petrolojik, mine-
Aydoğan, T,. 1946, Eskigümüşhane (Gümüşhane) kurşun ve
ralojik ve yapısal değişiklikler sonucu zengin manganez cevherleşmeleri hakkında rapor (yayımlan-
(yüksek tenörlü) baz metal (Cu-Pb-Zn-Fe) ve mamış).
kıymetli metal (Au-Ag) cevherleşmeleri içerirler. Barit Maden Türk A.Ş., 1996, Midi (Gümüşhane-
Bu cevherleşmelerin bir kısmı bölgede geçmişte Karamustafa) Madeni'nin jeolojisi Raporu, Gümüşhane.
ve günümüzde ekonomik olarak işletilebilecek re- Çınar, S.; Türk, O.; Er, M.; Güç, A.; Musaoğlu, A.Gümüşel,
zervlere sahip maden yataklarını oluşturmuşlardır. A.;Özdemir, M. ve Kurtoğlu, T., 1983, Gümüşhane ili ve
güneybatı yöresinin l: 25 000 ölçekli jeolojisi ile maden
Skarn ve hidrotermal damar tip cevherleşmeler zuhurlarına ilişkin rapor: MTA Rap., 1982 (yayımlan-
geçmiş yıllarda en fazla işletilen yataklardır. mamış), Ankara.
Gümüşhane il genelinde altın-gümüş içerikli Çoğulu, E., 1970, Gümüşhane ve Rize granitik plutonlarının
kurşun-çinko-bakır cevherleşmeleri yörede Paleo- mukayeseli petrolojik ve jeokrometrik etüdü: İTÜ Maden
zoyik-Eosen zaman aralığında oluşan tüm mag- Fak., Doçentlik tezi (yayımlanmamış), İstanbul.
matic, volkanik ve tortul kayaçları içerisinde iz- Çubukçu, A., 1998, Kaletaş (Gümüşhane) epitermal altın
cevherleşmesinin jeolojisi, jeokimyası ve mineralojisi,
lenmektedir. Kireçtaşları içerisindeki Hazine Yüksek Lisans Tezi, KTÜ Yerbilimleri Enst., Trabzon.
Mağara ve Kırkpavli benzeri yeni yatakların Dandria, I., 1940, Gümüşhane kurşun yatağı hakkında muh-
varlığı yapılacak detay araştırmalarla ortaya tıra: MTA Rap., 999 (yayımlanmamış), Ankara.
çıkarılabilir. Bu bağlamda özellikle Gümüşhane il Demir, Y. 2005, Istala ve Köstere (Torul-Gümüşhane) Ma-
merkezi ve çevresindeki alanda birbirlerine çok denleri‟nin Mineralojik ve Dokusal Özellikleri, KTÜ,
Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.
yakın bir alanda farklı cevherleşme tiplerinin (epi- Demir ve diğ., 2006, Textural Properties, Fluid Inclusion
termal-mesotermal, ornatım-skarn ve Karlin tip) Study and Mineral Chemistry of Istala and Köstere
bulunması ve bunun yanısıra cevherleşmelerdeki Mines, Gümüşhane (NE Turkey), Geophsical Research
baz metal-kıymetli metal birlikteliği o bölgelerde Abstracts, Vol. 8, 01385.
bunların bağlı olabileceği bir porfiri sistemin Erbayar, M. ve Ödevci, İ., 1979, Gümüşhane-Eski
veya/sistemlerinin varlığını düşündürmektedir. Gümüşhane Cu, Pb, Zn, Ag cevherleşmeleri hakkında ra-
por: MTA Rap., 2833 (yayımlanmamış), Ankara.
Eosen yaşlı genç volkanitler içinde keşfedilen Güner, S.; Er, M.; Gümüşel, A. ve Boğuşlu, M., 1985,
Mastra epitermal altın yatağı, Kuvars porfiri stok- Gümüşhane Eski Gümüşhane yöresindeki
lara bağlı olarak kireçtaşları çatlak ve cevherleşmelere ait jeoloji raporu: MTA Rap., 230, 525
boşluklarında tektonik kontrollü olarak gelişmiş (yayımlanmamış), Ankara.
olan Hazine Mağara madeni ve hem granit- Güner, S.; Er, M.; Yazıcı, E.,. 1998, Gümüşhane ili maden
kireçtaşı, hem granit-andezit kontaklarında skarn potansiyeli, MTA Rap., (yayımlanmamış), Trabzon.
Güner, S., 2005, Gümüşhane Sobran (Arzular) altın sahası
tip ve kırık hatlarında hidrotermal damar tip tanıtım raporu, MTA raporu, Trabzon.
cevherleşmelerin oluştuğu Midi madeni muhteme-
171
Gysin, M., 1938, Yazında yapılan jeoloji ve maden etütleri- Yılmaz, Y., 1976, Gümüşhane granitinin jeoloji ve
nin neticeleri hakkında iptidai rapor: MTA Rap., 703, petrografisi: İstanbul Üniv. Fen Fak.Mec.Seri B, 39 (3-
24-26 (yayımlanmamış), Ankara. 4),157-172, İstanbul.
Kahraman, İ., Kansız, H., Dursun, A., Yılmaz, H. Ve Erçin,
A.İ., 1984. Gümüşhane yöresinin jeolojisine ve
cevherleşmesine ait jeoloji raporu, MTA rapor no: 1951.
Karslı, O., Chen, B., Aydın, F., Şen, C., 2007. “Geochemi-
cal and Sr-Nd-Pb isotopic compositions of the Eocene
Dölek and Sariçiçek Plutons, Eastern Turkey: Implica-
tions for magma interaction in the genesis of high-K calc-
alkaline granitoids in a post-collision extensional set-
ting.” Lithos 98, 67-96.
Karslı, O., Dokuz, A., Uysal, I., Aydın, F., Chen, B., Kan-
demir, R., Wijbrans, J.R., 2010a. Relative contributions
of crust and mantle to generation of Campanian high-K
calc-alkaline I-type granitoids in a subduction setting,
with special reference to the Harşit Pluton, Eastern Tur-
key Contributions to Mineralogy and
Petrology doi:10.1007/s00410-010-0489-z
Kaygusuz, A., 2000. Torul ve çevresinde yüzeyleme veren
kayaçların petrografik ve jeokimyasal incelenmesi, Dok-
tora Tezi, KTÜ Fen Bil. Enst., Trabzon,
Kamitani, M.; Candeğer, O.; Van, A. ve Yılmaz, S., 1977,
Gümüşhane madeni ile Bayburt Helva madeni üstüne ön
rapor: MTA Rap., 1520 (yayımlanmamış), Ankara.
Ketin, İ., 1966, Anadolu'nun tektonik birlikleri: MTA Derg.
66, 20-34, Ankara.
Kovenko, V., 1937, Gümüşhane madeni hakkında rapor:
MTA Rap., 399 (yayımlanmamış), Ankara.
Lermi, A., 2003, Midi (Karamustafa) Gümüşhane (KD-
Türkiye) Zn-Pb yatağının jeolojik, mineralojik, jeoki-
myasal ve kökensel incelemesi, Doktora Tezi, KTÜ Fen
Bilimleri Est. Trabzon.
MTA, Türkiye Yeraltı Kaynakları (İllere Göre), YerBilimle-
ri ve Kültür Serisi 5, Ankara, 2009.
Ölsner, O., 1935, Gümüşhane Vilayetinin maden yataklarına
ait rapor: MTA Rap., 408 (yayımlanmamış), Ankara.
Öztunalı, Ö., 1983, Türkiye kurşun-çinko yataklan ve
madenciliği: Türkiye Jeol.Kur.Yayl., Ankara.
Pejatovic, S. ve Vuyanovic, V., 1970, Türkiye Karadeniz sa-
hil metalojenik zonu piritik ve skarn cevheri zuhurlarının
kıymetlendirilmesi: MTA Rap., 952, 119-122
(yayımlanmamış), Ankara.
Sipahi, F., 2005; Zigana dağı (Gümüşhane) Volkanitlerinde
Görülen Hidrotermal Ayrışmanın Mineraloji ve
Jeokimyası, Doktora Tezi (Yayımlanmamış), Fen Bilim-
leri Enstitüsü, KTÜ, Trabzon
Schumacher, F., 1937, Keban-Bolkardağ-Gümüşhane
kurşun-çinko zuhurlarına ait rapor ve hulasa: MTA Rap.,
402, 19-21 (yayımlanmamış), Ankara.
Türkiye altın ve gümüş envanteri, 1993, MTA Genel
Müdürlüğü, yayın no: 98.
Tüysüz, N ve Akçay, M., 2000. Doğu Karadeniz
Bölgesindeki altın yataklarının karşılaştırmalı incelemesi,
Cumhuriyetin 75. Yılı Yer Bilimleri ve Madencilik
Kongresi, Bildiriler Kitabı, 625-645.
Tüysüz, N., Özdoğan, K., Er, M., Yılmaz, Z. Ve Ağanoğlu,
A., 1994. Pontid Adayayında Carlin tipi Kaletaş
(Gümüşhane) altın zuhuru, Türkiye Jeol. Bült., 37, 41-
46.
Tüysüz, N., Sadıklar, B., Er, M., ve Yılmaz, Z., 1995. An
Epitermal gold-silver deposit in the Pontid island - arc,
Mastra-Gümüşhane, NE-Turkey, Econ. Geology, 90, 5,
1301-1309.
Türk-Japon Ekibi, 1985., The Cooperative Mineral Explora-
tion of Gümüşhane Area, Phase 1, MTA raporu No: 334,
Ankara
172