Gumushane Yoresindeki Bazi Geleneksel Gi

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 176

İl Oluşunun 85.

Yılında
Gümüşhane Tarihi Ve
Ekonomisi Sempozyumu

Editör: Yrd. Doç. Dr. Ekrem CENGİZ

25-28 Mayıs 2010


Gümüşhane Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu
Konferans Salonu
SEMPOZYUM DANIŞMA KURULU
Enver Salihoğlu, Gümüşhane Valisi
Prof. Dr. İhsan Günaydın, Gümüşhane Üniversitesi Rektörü
Mustafa Canlı, Gümüşhane Belediye Başkanı
İsmail Akçay, Gümüşhane Ticaret Odası Başkanı

DÜZENLEME KURULU ÜYELERİ


Doç. Dr. Necmettin Alkan, Karadeniz Teknik Üniversitesi
Doç. Dr. Osman Köse, Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Ekrem Cengiz, Gümüşhane Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Şamil Mutlu, İstanbul Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Bayram Nazır, Gümüşhane Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Selahattin Tozlu, Atatürk Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Hilmi Erdoğan Yayla, Gümüşhane Üniversitesi

BİLİM KURULU
Prof. Dr. İhsan Günaydın, Gümüşhane Üniversitesi
Prof. Dr. Ali Akyıldız, Marmara Üniversitesi
Prof. Dr. Alparslan Ceylan, Atatürk Üniversitesi
Prof. Dr. Feridun Emecen, İstanbul Üniversitesi
Prof. Dr. Cemal İbiş, Marmara Üniversitesi
Prof. Dr. Nedim İpek, 19 Mayıs Üniversitesi
Prof. Dr. Mehmet İpşirli, Fatih Üniversitesi
Prof. Dr. Ahmet Şahinöz, Hacettepe Üniversitesi
Prof. Dr. Ömer Torlak, Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Prof. Dr. M. Alaaddin Yalçınkaya, Karadeniz Teknik Üniversitesi
Prof. Dr. Fethi Gedikli, Marmara Üniversitesi
Doç. Dr. Haydar Akyazı, Karadeniz Teknik Üniversitesi
Doç. Dr. Necmettin Alkan, Karadeniz Teknik Üniversitesi
Doç. Dr. Ramazan Gökbunar, Celal Bayar Üniversitesi
Doç. Dr. Osman Köse, Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Doç. Dr. Ganite Kurt, Gazi Üniversitesi
Doç. Dr. İsa Sağbaş, Afyon Kocatepe Üniversitesi
Doç. Dr. Fatih Savaşan, Sakarya Üniversitesi
Doç. Dr. Güven Sayılgan, Ankara Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Ekrem Cengiz, Gümüşhane Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Bayram Nazır, Gümüşhane Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Selahattin Tozlu, Atatürk Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Hilmi Erdoğan Yayla, Gümüşhane Üniversitesi

Gümüşhane Universitesi Yayını


Bağlarbaşı Mahallesi 29000
Gümüşhane Üniversitesi / Türkiye
www.gumushane.edu.tr
Tel: +90 456 2337425
Fax: +90 456 233 7427
İÇİNDEKİLER

Antik çağdan günümüze gümüşhane-torul- kurum (gorom-kromni) 1


vadisi demografik değişimi

Coşkun ERÜZ,
Güler ERÜZ,
Raif KANDEMĠR
Güngör ÜÇÜNCÜOĞLU

Gümüşhane yöresindeki bazı geleneksel gıdalar 16

Bayram ÜRKEK

Yukarı fırat havzasının gümüşhane bölümünde organik tahıl yetiştirme 22


olanakları

Mustafa YILDIRIM
Bilge BAHAR

Türkiye’de yeni kurulan üniversitelerin ülke ve şehir kalkınmasına katkısı: 29


güney kore örneği

Bülent DOĞRU

Gümüşhane- kurum (gorom-kromni) ve olucak (imera) mimarisi 42

Güler ERÜZ
Sedat TÜRKMEN
Leyla DEMĠRKIR
Coşkun ERÜZ

Gümüşhane’de altın ve gümüş 52

Enver AKARYALI
Yılmaz DEMĠR
Ġbrahim AKPINAR

Gümüşhane ilinde madencilik faaliyetleri 61

Ġbrahim AKPINAR
Gümüşhane’de organik tarımın mevcut durumu ve potansiyeli 78
Halil YOLCU
Vecihi AKSAKAL
Canan SANCAR

Gümüşhane ilinde su ürünlerinin mevcut durumu ve potansiyeli 89


Hamdi AYDIN

Gümüşhane kültür mirası tanıtımı ve turizmi için Coğrafi bilgi teknolojilerinin 95


sunduğu fırsatlar

Ġbrahim ASRĠ
Özşen ÇORUMLUOĞLU
Ġbrahim KALAYCI
Temel BAYRAK

Kalkınmada öncelikli yöreler çerçevesinde Gümüşhane’ye yapılan kamu 108


harcamaları ve yatırımlar (1968-1984)

Ġsmet TÜRKMEN

Karaca mağarası (Gümüşhane) nasıl kurtulur? 124

Raif KANDEMĠR
Ali VAN
Mutlu GÜRLER
Coşkun ERÜZ

Gümüşhane ilinden diğer illere göçlerin azaltılması için alternatif bir çözüm 131
önerisi

Recep YURT

Gümüşhane ili maden yatakları ve potansiyel alanlar 156

Ġ. AKPINAR
Y. DEMĠR
E. AKARYALI
L. KOCAGÜLLE
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

ANTĠK ÇAĞDAN GÜNÜMÜZE GÜMÜġHANE-TORUL- KURUM


(GOROM-KROMNĠ) VADĠSĠ DEMOGRAFĠK DEĞĠġĠMĠ

CoĢkun ERÜZ, Güler ERÜZ, Raif KANDEMĠR, Güngör ÜÇÜNCÜOĞLU

Özet

Antik çağlardan bugüne yerleĢim yeri olan GümüĢhane ve Kurum Vadisi, bölgeden
geçen Ksenofon döneminden (M.Ö.398), Bizans‟a ve Osmanlı‟dan Cumhuriyetin
kuruluĢuna kadar önemli bir gecit, ticaret, sığınma ve yerleĢim yeri olmuĢtur.
YerleĢimlerin ve yaĢayan halkların tarihsel geliĢimi irdelendiğinde, bölgenin sürekli
geliĢen, göç alan ve göç veren, özel imtiyazlara sahip bir bölge olduğu görülür. Bölgenin
halklarına ve yerleĢimlerine iliĢkin nüfus kayıtları, hikaye ve makaleler irdelendiğinde
Kurum yerleĢimlerinden kaynaklarda adı geçen ilk yerleĢim yeri; MS 530-550 de bölgeyi
ele geçiren Doğu Roma imparatoru Justinyen in bir garnizon oluĢturduğu Mohara (Krom
Yayla) ve kilise inĢa ettirdiği ġamanliniki (Kurum merkeze bağlı ġamanlı; Yağlıdere
Köyü, Bulutyayla mahallesi) yerleĢimi olmuĢtur. Bölge tarihsel süreçte, ekonomik,
iklimsel ve savaĢ vb etkilerle sürekli olarak demografik değiĢimler göstermiĢtir.

Anahtar kelimeler: GümüĢhane, Kurum ( Gorom, Kromni), yerleĢim, demografi,


tarih, kültür

GiriĢ
GümüĢhane ve Kurum Vadisi (ġekil 1) dağlık, akarsuların kestiği vadilerden oluĢan
ve 1000-3081m arasında yüksekliklere sahip, Karadeniz iklimi ile Karasal iklimin geçiĢ
zonunu oluĢturan, yazları sıcak ve kurak, kıĢları soğuk ve yağıĢlı geçen bir coğrafik
yapıya sahiptir. Dağlık coğrafya bünyesinde bol miktarda maden rezervi barındırmaktadır.
ÇalıĢma sahasının üst kotları olan Kurum (Bulutyayla) ve Ġmera (Olucak) maden
sahalarındaki cevherleĢmeler; Cu (bakır), Pb (kurĢun), Zn (çinko), Au (altın) ve Ag
(gümüĢ) içermektedir. Bu cevherler, çalıĢma sahasında Eosen‟den sonra meydana gelen
büyük kırık hatları boyunca yüzeye çıkan çözeltiler tarafından oluĢturulmuĢtur. Özellikle
bazı maden yataklarında yoğun miktarlarda bulunan Au (altın) ve Ag (gümüĢ), bu
cevherler yataklarının Au ve Ag madenciliği için kullanılmasına yol açmıĢtır.
Bir coğrafyada madenlerin varlığı, tarihin en eski dönemlerinden itibaren bölge
refahını tetikleyici etken olmuĢtur. Toplumlar, çok yaygın kullanım alanına sahip yeraltı
zenginliklerini ele geçirmek için çok çaba sarf etmiĢ, savaĢlar yapmıĢ, stratejiler
geliĢtirmiĢlerdir. Osmanlı Devleti, uyguladığı geniĢleme politikası sayesinde, verimli
topraklar, stratejik noktalar ve ticari merkezlerle birlikte zengin maden sahalarını da
kontrol altına almanın yollarını aramıĢ ve bulmuĢlardır (Ġpekoğlu, 2007)

Yrd. Doç. Dr. CoĢkun RÜZ, KTÜ, coskuneruz@gmail.com


Dr. Mimar Güler ERÜZ, KTÜ, gulereruz@hotmail.com
Yrd. Doç. Dr. Raif KANDEMĠR,GÜ,rkandemir@gmail.com
AraĢt. Yazar Güngör ÜÇÜNCÜOĞLU,gungorucuncu@hotmail.com

1
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

ġekil 1. Kurum Vadisi akarsu havzaları ve yerleĢimler (R.Kandemir)


Bu amaçla Anadolu‟da Keban, GümüĢhane, Ergani, Bereketli, Bozkır ve Küre;
Rumeli‟de ise Kratova, Sidrekapsi, Novoberde, Srebrenica, Rudnik, Üsküp yöresi ve
Samakov gibi maden yataklarının olduğu bölgeleri topraklarına katmıĢ ve bunların
iĢletimini sağlıklı bir biçimde yürütmek için maden iĢletme politikaları geliĢtirmiĢlerdir
(Altunbay, 1999).

Kurum Adının Kaynağı


Kurum adı ve kaynağı ile ilgili farklı iddialar söz konusudur. Bostan (2002),
“Kurum” yerleĢim adının (eski Nahiye), 1486–1583 yılları arasında ki Osmanlı
kayıtlarında “Kurum” olarak verildiği ve bu adın bölgede yerleĢik Türkmen oymaklarından
Göklen‟e mensup bir topluluğun ismi olduğunu belirtmektedir. Bilgin (2002) ise
Karadeniz‟in kuzeyi ve Balkanlarda hakimiyet kurarak Bizans‟la mücadele içersinde
bulunan Bulgar Türk Hanlığının 800-813 yılları arasındaki hakanının adının Kurum
olduğunu, ayrıca Kurum‟un hem Ģahıs ismi hem de Ģahsa tabi halk olarak kullanıldığını
belirtmiĢtir. Aynı araĢtırmacı, Bulgarların; Kurum bölgesi ve doğusunda kalan bölgede de
yerleĢtiklerini ve Kurum‟un doğusunda kalan Doğu Karadeniz dağlarına Bulgar Dağı
olarak adlarını verdiklerini ve bu adın Fatih Sultan Mehmet‟in Trabzon‟u fethi sırasında
geçilen dağ olduğunu AĢıkpaĢaoğlu‟na dayanarak belirtmiĢtir.
Bölgeyi gezen ve inceleyen Sinclair (1989)‟da, havza ve nahiye merkezinin adını
Kurum olarak vermiĢtir. Aynı Ģekilde Osmanlı döneminde (18. ve 19. yy.) bölgeden
Anadolu‟nun madencilik yapılan yörelerine (Örn. Ergani, Akdağ vd) göç eden
madencilere de “Stavriot” veya “Kurumli” adı veriliyordu. Günümüzde Yozgat-Akdağ
yöresinde Kurumli soyadlı kiĢiler yaĢamaktadır. Hasluck (1921), Hamilton‟a dayanarak
bölgeyi Kromna, yerleĢim yerini ise Kurumi olarak adlandırmıĢtır.
Andreadis (1999) göre ise, Kurum‟a Rumlar tarafından verilen Kromni adının,
bölgede yerleĢenlerin evlerini sarp, yalçın kayalıklara inĢa ettikleri ve bölgenin, zaman

2
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

içersinde kayalık anlamında “Kromni” adını aldığı Ģeklindedir. Kromni adının Yunanca
Kremos=kaya, kayalık olarak ifade edilen kelimeden türemiĢ Krom olduğu ve bu ismin 19.
yüzyılda bölgedeki eğitimin ve edebi kullanımda Yunancanın etkisinin artmasına paralel
olarak, bölge Kromni, halkının ise Kromnaioi Ģeklinde, Yunanca adlandırılmaya
baĢlanmıĢtır Nakracas (2003), bölge ve Doğu Karadeniz yöresinin durumu ve nüfusu
hakkında bilgi veren “Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni” adlı çalıĢmasında bölgenin
adını “Korom” olarak vermektedir.
Günümüzde bölgede yaĢayan halk, bölgeyi Gorom olarak adlandırmaktadır. Yöre
sakinlerinin sözlü ifadesine göre; çıkarılan maden pasaları ve ergitme sonrası oluĢan
cürufların dereye karıĢarak derenin kurum (Türkçe; soba, ocak isi, Rumca; kurumi; ateĢ
dumanı, baca kurumu), yöre ağzıyla Gorom gibi, siyah renkte akmasına neden olduğu için
yerleĢim merkezi ve dereye bu adın verildiği söylenmektedir.
28 km. uzunluğundaki akarsu ve vadiye adını veren yerleĢim farklı kaynaklarda
Kurum, Gorom, Korom, Krom, Gurom, Kromni, Korum gibi çeĢitli adlarla anılmaktadır.
Bu çalıĢmada, M.S. 800‟den günümüze kadar kullanılan ve kaynaklarda da en fazla
rastlanılan adlandırma olan “Kurum” ismi çalıĢma alanının adlandırılmasında tercih edilen
ad olmuĢtur.

GümüĢhane ve Kurum Bölgesi Ġdari ve Madencilik Tarihi


Madenlerin varlığı veya yokluğu, azlığı veya çokluğu tarihin her devrinde
toplumların refah düzeyini yakından ilgilendirmiĢtir. Madencilik insanlığın tarihi ile baĢlar
(500.000 yıl) (Kulaksız, 1991). Madenciliğin değiĢik çağlardaki geliĢimini Anadolu'da
izlemek mümkündür (Aytekin, 1995). Maden üretimi ile refah seviyesi arasında doğrudan
bir iliĢki bulunur (Ġpekoğlu, 2007). Bu yeraltı zenginliğine sahip olmayan devletler veya
milletler, madenlere ulaĢmanın yollarını aramıĢ, bunun için savaĢ yapmıĢ, mücadele vermiĢ
ve antlaĢma yapmıĢlardır (Köse, 2001).
GümüĢhane Ģehrinin kuruluĢ nedeni, antik çağdan itibaren bölgede bulunup Osmanlı
Ġmparatorluğu döneminde de 19. yüzyıla kadar iĢletilen simli kurĢun yatakları olmuĢtur
(Öztürk, 2005). Hitit Ġmparatorluk döneminde de GümüĢhane çevresindeki gümüĢ
yataklarının iĢletilmesiyle, bölge zenginlik kaynağı olma özelliğini sürdürmüĢtür (Köse,
2001; URL–2, 2007).
Kurum vadisinin de dâhil olduğu GümüĢhane bölgesi madenlerinin, Babil, Urartu
dönemlerinden beri iĢletildiği bilinmekle birlikte, bu ocaklarla ilgili Osmanlı dönemi
öncesine ait herhangi bir kayıtlı bilgi bulunmamaktadır. Bölgede 1800‟lü yıllarda Osmanlı
Ġmparatorluğu döneminde iĢletilen, ikisi çok büyük olmak üzere irili ufaklı 7 adet maden
yatağı bilinmektedir (Ergin, 2007). Söz konusu maden cevherleĢmelerinin ve traverten gibi
yapı malzemelerinin birbirinden çok uzakta olmayıĢı ve travertenleri oluĢturan su
kaynaklarının yörede yoğun bulunuĢu, Kurum vadisinde mevcut yerleĢim yerlerinin
tarihten bugüne geliĢimini kontrol ettiğini düĢündürmektedir (Kandemir, 2008).
Ġlkçağda GümüĢhane‟de madencilik (M.Ö. 3200-M.S. 375); GümüĢhane yöresi,
gümüĢ, altın, bakır vd. madenlerii sayesinde üç bin sene önce de bilinen bir yerdi.
Arkeolojik kazılarla ortaya çıkarılan kalıntılar, Anadolu'nun genellikle iç ve güney-doğu
yörelerinde iĢletilen ocaklar yanında HarĢit havzasını kapsayan GümüĢhane yöresinde de
madenciliğin çok erken dönemlerde baĢladığını göstermektedir. GümüĢhane, Çoruh ve
HarĢit Irmakları kenarlarındaki yerler çevresinde altın madenlerinden baĢka gümüĢ, çinko,

3
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

demir ve kurĢun madenlerinin muhtelif zamanlarda(3000 yıl) iĢlendiği bilinmektedir


(Köse, 1991). Coğrafyacı Strabon da, zamanımızdan iki bin yıl önce Doğu Anadolu‟da var
olduğu bilinen zengin altın madenlerinden söz etmektedir.
M.Ö. 2 bin yılında Mezopotamya‟dan gelen Asurlu tüccarların, GümüĢhane ve
yöresinde bulunan maden yatakları nedeniyle bölgeye ilgi duydukları, yöreden çıkarıp
iĢledikleri gümüĢü ülkelerine götürdükleri bilinmektedir (URL–3, 2007; San, 1990). Altın,
gümüĢ, bakır, demir ve çinko yatakları açısından oldukça zengin olan GümüĢhane ve
çevresi Sevin ve Belli‟ye göre, Urartu Krallığının bölgeye yapmıĢ olduğu seferlerin
amacını oluĢturmaktadır. Slattery‟de Urartu Krallığı‟nın baĢlıca maden sağladığı bölgelerin
baĢında GümüĢhane ve çevresini göstermektedir (Çiğdem, 2008). Özellikle II. ArgiĢti‟nin
Altıntepe‟yi yaptırmasından sonra bölgenin maden potansiyelinden üst düzeyde
yararlanılmıĢ olmalıdır (Çiğdem, 2008). Texier ”GümüĢhane‟de simli kurĢun madeni yerin
üzerindeydi ve anti dönemden beri iĢletiliyordu” diyerek, GümüĢhane madenlerinin çok
eski dönemlerden beri bilindiğini vurgulamaktadır. Drews, Khalybes‟in lokolizasyonunu
antik kaynaklara göre değerlendirmiĢ ve yörenin en önemli demir yataklarının bir kısmını
GümüĢhane ve çevresinde göstermiĢtir.
GümüĢhane, Bizans yönetiminde olduğu zamanda da, altın ve gümüĢ maden
yatakları ile dikkat çekmekteydi(Önder, M. 1997). Evliya Çelebi'ye (1971) göre, Büyük
Ġskender'in komutanlarından Philikos tarafından bu yörede gümüĢ madenleri bulunduktan
sonra, eski Canca Kalesi onarım görmüĢ ve Ģehrin önemi artmıĢtır. Ġskender döneminden
sonra Pontus Devleti'nin, daha sonra da Roma Ġmparatorluğu‟nun sınırları içine giren
Canca Kalesi, bu imparatorluğun ikiye ayrılmasından sonra da Doğu Roma (Bizans)
sınırları içinde kalmıĢtır. GümüĢhane yöresi, Bizans'ın idari biçimlerinden olan Haldiya
teması içinde yer almıĢtır (BaĢkan, 1996; Anonim, 1990–2).
Ortaçağda GümüĢhane‟de madencilik (375–1453); Türkler Orta Asya‟da sahip
oldukları maden iĢleme ve kullanma tecrübelerini göçlerle geldikleri Anadolu‟ya da
taĢımıĢlardır. Ancak, Ortaçağın en azametli devletlerinden sayılan büyük Selçuklu
Sultanlığı ve onun uzantısı Anadolu Selçukluları‟nda, madencilik sektörünün boyutu
hakkında belirgin bilgiler son derece azdır. Buna rağmen, madencilik sektörünün canlı bir
biçimde faaliyete devam ettiği de muhakkaktır. Çünkü 12. ve 14. yüzyıllarda, batı
dünyasıyla sürdürülen ticari iliĢkilerde, Anadolu‟dan ihraç edilen maddeler arasında en az
hububat ve diğer zirai ürünler kadar Ģap, tuz, bakır ve gümüĢ gibi madenlerin de önemli bir
yer tuttuğu görülmektedir. GeliĢmiĢ Selçuklu sanayisine de GümüĢhane‟den çıkarılan
madenlerin önemli katkısı bulunmaktaydı (Köse, 2001). Ancak bu madenlerin hangi Ģartlar
altında çıkartıldığı, arıtıldığı, iĢlendiği ya da ihraç edildiği hakkındaki bilgiler oldukça
yetersizdir (Altunbay, 1998).
GümüĢhane bölgesinin merkezi Torul, GümüĢhane‟nin yeri de Torul‟a bağlı Zanca
yerleĢimi idi. Buradan çıkarılan madenler, Torul‟a getirilirdi. Zamanla maden iĢçilerinin,
iĢyerine yakın evler kurması ile GümüĢhane kasabası ortaya çıkmıĢtır (Goloğlu, 2000).
GümüĢhane kasabası, iki bin iki yüz altmıĢ üç hane ve iki yüz elli yedi bin dönüm araziden
oluĢmuĢtur (ġevket, 2001). YavaĢ yavaĢ geliĢen kasaba, hem burada hem de civarlarda
çıkan gümüĢ madenlerinin iĢletilmesi için, yerleĢim yerlerine gelen maden iĢçileri
sayesinde ĢehirleĢmiĢtir. Nitekim XV. ve XVI. yüzyıllarda, Trabzon Sancağı‟nın en çok
nüfusu artan yerlerinden biri de Torul (Ardasa) kazası ve özellikle Canca madeni olmuĢtur.
Canca‟ya gelen madencilerin hemen tamamını gayri Müslimler oluĢturmaktaydı.

4
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Madenlerde çalıĢan usta, amele ve diğer iĢçilerin tamamı, vergiden muaf tutuldukları için,
Ģehrin imarı ve geliĢmesi hızlı olmuĢtur (Tozlu, 1998).
1583 yılında Torul kazasının Kurum denilen bölgesinde iĢletilen maden bulunduğu
ve bu madene giden yolların ve derbentlerin (geçitler) bozuk ve harap olduğu ve bu
nedenle yol ve geçitlerin tamiri için bölgedeki 3 köy (Kopuz, Yağlıdereye bağlı Soğuksu
mahallesi ya da Rosia, HaĢera) halkının yol ve geçitleri tamirle yükümlü kılındığı Bostan
(2002) tarafından tarihi kaynaklara dayalı olarak verilmiĢtir.
GümüĢhane‟de madencilikle ilgili altyapı mevcuttur. Çıkarılan gümüĢ ve altın
madenlerinden para kesilmek üzere, Canca‟da darphane de kurulmuĢtur. Üzerinde “Catha”
adı basılı olan Osmanlı paralarının kesildiği darphane, Evliya Çelebi‟nin belirttiğine göre,
Emin Mahallesi‟ndeydi. Bugün Hacıemin adıyla anılan bu yer, YeĢildere (eski adı HaĢara)
köyünün karĢısında ve Trabzon–GümüĢhane anayolunun üzerinde bulunmakta olup; Canca
Kalesi ve vadiye yakın bir mesafedir (Tozlu, 1998; Karanfil, 2005).
7. yüzyıl sonları ile 8. yüzyıl baĢlarında yöreye Müslüman Arapların akınları
ulaĢmıĢtır. ġehir, Müslümanlarla Bizanslılar arasında birkaç defa el değiĢtirmiĢtir. HarĢit
Vadisi ve bu arada Canca Kalesi (GümüĢhane), Selçukluların en erken ulaĢtığı yerler
arasındadır (BaĢkan, 1996; Anonim, 1990–2).
Yeniçağda (1453–1789); GümüĢhane‟de madenlerin en iĢlek olduğu dönem 17–18.
yüzyıllardır. Bu yüzyıllarda, GümüĢhane bir pazaryeri durumunda olmuĢtur. Suriye, Halep,
Bağdat ve baĢka ülkelerden gelen tüccarlar, halı, Ģal, ipekli kumaĢ ve hurma gibi Ģeyler
getirir, bu ürünleri altın ve gümüĢle değiĢtirirlerdi (San, 1990).
1647'de GümüĢhane'yi ziyaret eden Evliya Çelebi, seyahatnamesinde, “GümüĢhane
Ģehrinin gümüĢ damarları 7 kol kalınlığında damarlar olup, halkının gümüĢ iĢletmekle
görevli olduğunu bildirmekte ve bazısı çalıĢan, bazısı kapalı 70 maden ocağı olduğunu”
yazmaktadır (Atsız, 1971). Evliya Çelebi‟nin sözünü ettiği maden ocaklarından sekizinin
adı, 1877 Trabzon Salnamesi‟nin GümüĢhane Sancağı bölümünde yer almıĢ olup
bunlardan sadece Hazine ve Kırkpavli maden ocaklarının yerleri bilinmektedir (San, 1990;
Köse, 2001; URL- 4, 2007).
Trabzon‟dan Erzurum‟a ve GümüĢhane‟ye giden ticaret yolu üzerinde bulunan
Torul‟da, maden sanayi çok geliĢmiĢtir. Canca (GümüĢhane) madenleri, bu kazanın
sınırları içindedir. GümüĢhane madenleri, Trabzon Ģehri gelirleri içinde gösterilmiĢ
olmakla beraber, bu madenlerin Torul kazasına ait olduğu bilinmektedir. Canca madeni,
Osmanlı döneminde Sultan Selim Han zamanından itibaren iĢlenmeye baĢlanmıĢtır. Bu
madenlerde çıkarılan bakır Tophane-i Amire‟ye, gümüĢ de Darphane-i Amire‟ye
gönderiliyordu. Kalan madenler ise, memleket dıĢına gönderilmemek üzere Osmanlı
madenleri sınırları içinde sarf edilmekteydi (Bostan, 2002).
Tarih içinde birçok kez el değiĢtiren GümüĢhane‟ye, Trabzon Valisi ġehzade Selim,
1511 yılında bir savaĢ sonu girdiği zaman, burada ileri bir gümüĢ sanayi bulunuyordu (San,
1990). Maden ocakları IV. Murat zamanında (1623–1640) ise en canlı dönemini
yaĢamıĢtır. Bir ara kapanan ocaklar, 1839 yılında yayınlanan bir Hatt-ı Hümayun‟la tekrar
iĢletmeye açılmıĢtır. Ocaklar mülki amirin tayini, padiĢahın onayı ile atanan ve “Matah
Efendi” denilen kiĢilerce yönetilirdi (URL- 5, 2007).

5
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Kanuni Sultan Süleyman‟dan baĢlayarak, Erzurum ve Trabzon adına kesilen


paraların darphanesinin de GümüĢhane de bulunduğu bilinmektedir (San, 1990). Bu konu
Evliya Çelebi‟nin Seyahatnamesi‟nde Ģöyle anlatılmaktadır: “O asırda, burada olan maden-
i sim hiçbir diyarda yoktu. ġehre o zaman “GümüĢhane” denilmiĢ ise de defterhane-i Ali
Osman‟da “Canca” yazılmıĢtır. Bu Ģehirde emin mahallesinde darphane vardır”.
Anadolu‟da madenler iĢletilmekle beraber, darphanelerinde sikke kesilen yerlerin en
meĢhurları GümüĢhane ve Keban madenleri idi (Altınay, 1989; Anonim, 1990–2).
GümüĢhane ve Torul, Türkiye Cumhuriyeti‟nin ilanına değin Trabzon‟a bağlı
kalmıĢtır. Ancak bazı araĢtırmalarda, GümüĢhane‟nin Erzurum‟a bağlandığı yolunda
ifadelere rastlanmaktadır (Tozlu, 1998).
1789 sonrası Yakınçağda, GümüĢhane madenlerinin bulunduğu bölgenin engebeli ve
ormanlık olması ile maden ocaklarının birbirinden uzak olması, eĢkıyaların saldırılarını
artırmalarına zemin hazırlamaktaydı. 18. yüzyılın ilk yarısında bölgeyi etkisi altına almıĢ
olan Çepni eĢkıya tayfası, bölgede madenler ve çevresindeki ahaliyi rahatsız etmeye
baĢlamıĢlardır. Bu durum madenci tayfası ve madenci mültezimlerinin, madenleri terk
etmelerine ve üretimin düĢmesine neden olmuĢtur (Aygün, 2005).
GümüĢhane gümüĢ ve diğer maden ocaklarının iĢletilmesine bağlı olarak geliĢmeye
ve kalabalıklaĢmaya 19. yüzyıla kadar devam etmiĢtir. Yalnız 19. yüzyılın ortalarında,
ormanların tahrip edilmesinin sonucu olarak madenlerde ciddi boyutta yakıt sıkıntısı ve
iĢletme problemleri ortaya çıkınca iĢletme durdurulmuĢtur. Sonradan 1883‟te son bir
denemeye giriĢilmiĢ, iĢletmeler yabancı Ģirketlere verilmiĢ ve 1888‟e kadar çalıĢtırılmıĢtır.
Ancak üretimin iĢletme giderlerini karĢılamadığı görüldüğünden, çalıĢmalar tümüyle
durdurulmuĢtur. Bunun üzerine, varlık nedeni çevresindeki madenler olan yerleĢme terk
edilmeye baĢlanmıĢtır (Anonim, 1990–2).

Bölgenin Madencilik DıĢındaki Ticari Yapısı


GümüĢhane ve Kurum madenlerinde iĢlenen maden cevherlerin Trabzon ve Tirebolu
limanlarına taĢınmasında madenin çevresinde yaĢayan köylerin halkı ve yük hayvanları
kullanılmakta idi (Aygün, 2005). Maden çevresinde yaĢayan halk, cevherlerin
ayrıĢtırılmasında gerekli olan kömür, madende kullanılan kütük ve galerilerde kullanılan
destek ağaçlarının temin edilerek madenlere taĢınması vb. iĢlerde de çalıĢmakta idi.
Maden ve madenle iliĢkili iĢlerde çalıĢanların dıĢında, madencilerin ihtiyacı olan yiyeceğin
(et, süt ürünleri, tahıl, sebze vb.) temini, konut, dini yapı ve diğer alt yapı hizmetlerini
yerine getiren zanaatkârlar, giyim kuĢam vb. ihtiyaçları sağlayan ticaret erbabı (dokumacı,
terzi, kunduracı vb.), ayrıca bölgede üretilmeyen ancak ihtiyaç duyulan gıda, giyim,
madencilik alet edavat vb. ihtiyaçları temin eden ve satan ticaret erbabıda bölge ticaretinde
önemli yer tutmakta idi. Osmanlı Devleti madenlerin iĢletildiği sürece, madenlerde çalıĢan
iĢçileri vergiden ve askerlikten muaf tutmuĢtur. Aynı zamanda madencilere hizmet eden
meslek gurupları da bazı vergilerden muaf tutulmuĢlardır (Aygün, 2005). Bu imtiyazlar
bölge ekonomisini ve halkının refah seviyesini diğer bölgelere göre önemli derecede
arttırmıĢ, vergi vb. muafiyetler ve sosyal ve dini baskılara diğer bölgelere göre daha az
maruz kalmaları nedeniyle, çevre köy ve illerdeki özellikle Rum yerleĢimcilerin bölgeye
göç ederek yerleĢmesini sağlamıĢtır. Madenlerin aktif çalıĢması ve buna bağlı ticaretin
geliĢmesi yanında Kurum vadisi antik Ġpek Yolu ve ortaçağ Ġran yolunun bölgeden
geçmesinin etkisi ile de önemli bir ticaret merkezi konumunda idi.

6
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Bölgede madenlerin kapanması sonrası, ekonomik ve sosyal çöküĢe bağlı olarak


yaĢanan dıĢ göçlere karĢın, özellikle tarım ve hayvancılığa (özellikle küçükbaĢ hayvan)
dayalı ticari hayatın devam ettiğini salnamelerden ve yöre yaĢlılarının atalarına dayalı
anlatımlarından anlaĢılmaktadır. Bu konuda kayıta dayalı en önemli belge Trabzon Vilayet
Salnameleri‟dir (Emiroğlu, 1995). Salnamelerde Kurum ve çevresinde yoğun bir hayvan
varlığı bulunduğu ve bölgede yünden bir tür palto kumaĢı üretildiği ve ayrıca yün çorap
üretilerek diğer bölgelere satıldığı belirtilmektedir. Aynı Ģekilde bölge halkının sözlü
ifadelerine göre Ġmera (Olucak) merkezde tahıl ticareti yapıldığı da belirtilmektedir. Bu
çalıĢmada da belirtilen yapıların bazılarında mübadele öncesi büyük kantarların bulunduğu
yine yöre yaĢlılarınca sözlü olarak beyan edilmiĢtir. Bölgeden ve diğer bölgelerden satın
alınan tahılların Trabzon bölgesindeki tüccarlara satıldığı belirtilmiĢtir.

Bölge Nüfusu ve Etnik Yapı


GümüĢhane bölgesi sakinlerinin soy kökeniyle ilgili olarak, M.Ö. 400‟de bölgeden
geçmiĢ olan Ksenophon, Kurum‟un doğusundan bugünkü Torul (Ardasa-Ardasea) ve
GümüĢhane‟ye (Argirupolis=GümüĢ Ģehri,1800 lü yıllarda YunanlaĢtırma amaçlı olarak
üretilen isim) kadar uzanan bölgede, Makronlar ile Khalibler‟in ve özellikle Torul
bölgesinde Driller‟in yaĢadığını yazmaktadır (Ksenophon, 1998; Gökcöl, 1998; Anonim,
1999; Zehiroğlu, 2000; Bilgin, 2002; Nakracas, 2003).
Nakracas (2003) tarafından Antik çağda, Romalıların bölgeyi ele geçirmesine kadar,
GümüĢhane ve Kurum bölgesine bölgenin yerli halkları dıĢında bir halkın ve özellikle de
Yunan kolonistlerin yerleĢtiğine dair herhangi bir belge ve bilgi kaynağının bulunmadığı
belirtilmektedir. Bölge halkları ile ilgili ilk yazılı belge Ksenophon (1998) tarafından M.Ö.
400 yılında yazılan Anabasis‟tir. Ksenophon, bu tarihte Trabzon kent merkezi dıĢında ve
Kurum, Torul, GümüĢhane ve hatta komĢu Maçka bölgesinde herhangi bir Yunan
halkından bahsetmemiĢ, bölge toplulukları ile ilgili olarak Tzan (Tçani, Çan, Caneti), Dril
(muhtemelen yerli Torul halkının bölgeyi tanımlamada kullandıkları Dorul isminin
kökeni), Halib, Heptakomet (Santa yerleĢimi) olarak adlandırılan yerli halklardan
bahsetmiĢtir.
Roma ve Bizans döneminde Orta Haldiya (Meso Khaldia) olarak adlandırılan
bölgenin halkları, Roma hâkimiyeti altındaki diğer bölgeler ve halklarla iletiĢime geçerek
uygarlaĢmaya baĢlamıĢ ve M.S. 527–565 arasında Roma imparatoru olan Justinyanus
döneminde bölgeyi hâkimiyetleri altında tutan Tzan‟ların Romalılarla mücadeleyi
kaybetmesi sonrası bölge Roma hâkimiyetine girmiĢ ve bu hâkimiyetle birlikte
imparatorluğun resmi dini olan Hıristiyanlık hakim din, resmi dil olan yunanca ibadet,
ticaret, sanat, edebiyat ve yazıĢmalarda hâkim dil olarak kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Yunan
dilinin bölgeye girmesi ve kullanılması idareciler ve Hıristiyan misyonerlerin yerli halka
uyguladıkları yoğun baskı sonucu bölgenin Roma ve Bizans hakimiyetinde Yunan kimliği
kazanmasında etkili olmuĢtur. Roma Ġmparatorluğu‟nun dili önceleri Latince olmakla
birlikte, M.S. 620‟den sonra Latincenin yerini resmi dil olarak Yunanca almıĢ ve bu sayede
Yunanca bölgede dini, ticari ve buna bağlı olarak zamanla edebi ve günlük yaĢamda hakim
dil halini almaya baĢlamıĢtır (Nakracas, 2003). Tüm bu değiĢime rağmen Ksenophon‟dan
(M.Ö. 400) M.S. 19. yüzyıla kadar, bölgeye yerli halklar ve de Kafkaslar ve doğudan gelen
istila ve göçler dıĢında, sahil kentlerinde (Trabzon, Giresun) olduğu gibi göç ya da koloni
oluĢturulmak amaçlı batıdan gelen herhangi bir yerleĢtirme / göç olduğuna dair bilgi
bulunmamaktadır.

7
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Torul ve GümüĢhane‟nin Osmanlı Devleti‟ne (Trabzon Eyaleti‟ne) katıldığı 1478 yılı


sonrasında, bölgede oluĢan içe ve dıĢa dönük göç ve yerleĢtirme hareketleri sonucunda
bölge nüfusunda önemli değiĢiklikler meydana gelmiĢtir. Bostan‟ın (2002) Osmanlı
Devleti Resmi kayıtlarına dayanarak yaptığı, Trabzon Eyaleti ve Torul- GümüĢhane
bölgesinin 15 ve 16. yüzyıldaki nüfusu ile ilgili çalıĢması, hem bölge hem de çalıĢma alanı
olan Kurum civarındaki nüfus ve değiĢim hakkında bize fikir vermektedir. Bostan (2002),
Torul (Ardasa) kaza merkezinde 1486 yılında 4 Hıristiyan hanesi bulunduğunu, 1515‟te 15
hane Hıristiyan ve 1 hane Müslüman, 1554‟te ise 20 Hıristiyan ve 7 Müslüman haneden
oluĢtuğu ve bu sonuçlara göre toplam nüfusun 1486–1554 arasında artarak 437 kiĢiye
ulaĢtığını bildirmektedir.
1564–1565 yılı Osmanlı sicil kayıtlarında, Trabzon sancağında toplam 404
madencinin bulunduğu ve bunlardan 194 kiĢisinin Torul Canca madeninde çalıĢtığı ve bu
madencilerin Akçaabat, Yomra, Maçka, Sürmene, Of, Atina (Pazar), Rize, Giresun ve
Torul‟ un değiĢik köylerinden gelerek Canca‟ya yerleĢtikleri ve toplam 136 hane ve 31
mücerretten (bekâr) oluĢan bir nüfusa sahip oldukları kaydedilmiĢtir (Bostan, 2002). Yine
aynı sicil kayıtlarından, 1576 da 210, 1572 de ise 185 kiĢilik bir kömürcü tayfasının Torul
bölgesindeki köylerde yaĢadığı ve bu kiĢilerin madenlere odun kömürü sağladıkları, bu
kömürcülerin de madenlerde çalıĢmak üzere Trabzon sancağının değiĢik bölgelerinden
Torul„a göç ettikleri anlaĢılmaktadır (Bostan, 2002).
Andreadis (1999), IV. Murat döneminde (1623 ile 1640 yılları arası) 6.000 ile 10.000
kiĢinin etkin olarak iĢletilen madenlerde çalıĢmak üzere çevre bölgeler ve illerden göç
ederek Kurum bölgesine yerleĢtiğini bildirmiĢtir.
Osmanlı Ġmparatorluğu ve Rusya arasında 18. ve 19. yüzyıl boyunca (1788, 1821,
1856, 1877) ve 20. yüzyılda (1914–18) Kafkaslar, Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz‟i
kapsayan önemli savaĢlar ve bu savaĢlar sonucu Kafkaslardan Anadolu‟ya Müslüman ve
Anadolu‟dan Kafkaslara Hıristiyanlar olmak üzere büyük göçler olmuĢtur. 18. ve 19.
yüzyıl boyunca Rusların Kafkasya ve Ukrayna‟yı (Kırım ve civarı) Müslümanlardan
arındırma politikası sonucunda uygulamaları ile yurtlarından kovularak Kafkasya‟dan
Anadolu‟ya sürülen Müslüman Türk ve Kafkas halklarının sayısı ile ilgili yapılan
çalıĢmalarda, zorunlu göçün sadece 1856–1876 arasındaki dönemde 1.200.000 kiĢiyi
bulduğu Saydam (1997) tarafından, Osmanlı ve diğer ülkelerin göç kayıtlarına dayanılarak
tespit edilmiĢtir. Aynı dönemlerde Rusların iĢgal ettiği bölgeden geri çekildiği her
dönemde Ruslarla iĢbirliği yapan, Osmanlı devletine karĢı ayaklanan yada gizli Hıristiyan
olan ve bu Ģekilde yaĢamak istemeyen, madencilik sanatına sahip bölge Rumlarından
önemli sayıda aile de Rusların teĢviki ve zorlaması ile GümüĢhane ve Kurum bölgesinden
Kars, Gürcistan, Ermenistan ve Kırım bölgelerinde Müslümanlardan boĢaltılan ya da
madencilik yapılan köy ve kentlere göç etmiĢtir. 1828-30 sdöneminde 2.000 ve 1879
sonrası 40.000 hane (aile) Rum‟un (Osmanlı Ortodoks Hıristiyan tebaası) GümüĢhane ve
Kurum ve diğer bölgelerden göç ettiği Rus ve Yunan kaynaklarında belirtilmektedir. Aynı
dönemlerde GümüĢhane ve Kurum madenlerinin verimsizleĢmesi ve de kapanma
dönemleri olan 18. ve 19. yy. boyunca bir kısmı Hıristiyan ve önemli bir kısmı gizli
Hıristiyan olan Kurum ve çevresi madencileri, Osmanlı Devleti emri ya da gönüllü olarak
Anadolu içlerindeki madenlere göçmüĢlerdi. 19. yüzyılın ortalarında Nakracas (2003)‟ın
Dawins ve Pears‟e dayanarak verdiği bilgiye göre, Kurum (Yağlıdere) ve Stavri (UğurtaĢı)
kökenli Gizli Hıristiyan (Stavriot) madencilerin Anadolu‟daki nüfusu 20.000 ile 30.000
kiĢi arasında idi. Bu madenciler baĢta Kurum ve çevresi olmak üzere Trabzon Vilayeti,
Sivas, Diyarbakır ve Ankara Vilayetleri‟nde yaĢamakta idi. Kurum bölgesinden

8
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Anadolu‟ya göçen Müslüman ve Hıristiyan göçmenler Kurumi ya da Kurumli olarakta


adlandırılmakta idi.
Bu göçler sonucu, 1700‟lü yıllarda 20.000‟in üzerinde olduğu belirtilen havza
nüfusunun en az 3/4‟ü 19. yüzyıla kadar bölgeyi terk etmiĢtir. 18. yüzyılda madenlerin
kapatılmasıyla yerli veya bölgeye sonradan iĢ için gelen binlerce insan, baĢka topraklara
göç etmeye baĢlamıĢtır. Özellikle zanaatkâr bir nüfusa sahip olan Rumlar madenciliğin
geliĢtiği baĢka yerlere veya verimli toprakları olan bölgelere göç ettiler. Bu bölgelerden en
çok GümüĢhaneli nüfusuna sahip olan yer Kars yöresidir. Kars‟ta 80 köy oluĢturan
GümüĢhane ve Torul bölgesi Rumları, 1821 ve 1878 Osmanlı-Rus savaĢından sonra,
Osmanlıya karĢı Rusların yanında yer almalarından dolayı, Kars bölgesini boĢaltarak
Kafkasya‟ya (Gürcistan coğrafyasına) göç etmek zorunda kalmıĢlardır (URL–6, 2008,
URL-1). Rusya‟nın Kafkaslar ve Kırım‟dan sürdüğü Müslümanların yerine Hıristiyan
yerleĢtirme amaçlı propagandalarına dayalı 18. ve 19. yüzyılda yaĢanan bu kitlesel büyük
göçler dıĢında, bölge madenlerinin 19. yüzyıl baĢlarında tamamen kapanması ve antik çağ
Ġpek Yolu olan ve de 19. yüzyıla kadar Kurum‟dan geçen Trabzon-Erzurum-Ġran ticaret
yolunun güzergâh değiĢtirmesi (Maçka-Larhan-Kurum-GümüĢhane güzergâhı, Maçka-
Hamsiköy-Zigana-Torul-GümüĢhane olarak değiĢmiĢtir) sonucu bölge halkı göç etmiĢtir.
Madenlerin kapanmasına dayalı oluĢan ekonomik çöküntü ve artan iĢsizlik sonucunda
bölgede madenci sınıfı olarak çalıĢan kalifiye iĢçi sınıfı yeni açılan madenlerde çalıĢmak
yada dini gerekçelerle yoğun olarak; Toroslar, Yozgat- Maden, Sivas, Diyarbakır: Ergani
ve Maden, Kars, Suriye-Irak, Gürcistan, Rusya ve diğer Kafkasya madenlerine göç etmiĢtir
(URL-1). Ġssizlik ve göç sonucu bölge nüfusu hızla azalmıĢtır. Bölgede, sadece tarım ve
hayvancılıkla geçinen ve de ağırlıklı olarak yaĢlılardan oluĢan halk ve mevsimsel olarak
çalıĢmak amacıyla Trabzon, Ġstanbul, Batum ve Rusya‟ya giden ve birkaç aylığına
köylerine dönen iĢçilerin ve özellikle Trabzon‟da yaĢayan zengin Rumların ailelerinden ve
bunların arazilerini iĢleyen yarıcılardan oluĢan az sayıda nüfus kalmıĢtı.

9
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Tablo 1. 1857-2000 yılları arasında GümüĢhane, Torul ve Kurum‟un nüfus değiĢimi


GümüĢhane Torul Kurum Bölgesi
Kaynak Açıklama
Tarih Tüm ilçeler Ġlçe ve köyler Nüfusu 9 köy ve nahiyeNüfusu

Müslüman Rum Toplam Hane Müslüm. Rum Toplam Hane Müslüm. Rum Toplam

1486 1092 4* 1087* *Hane sayısı


GümüĢhane merkez (Canca)
1520 ve köyleri Torul Kazasına 6531 406* 6125* *Hane sayısı
bağlıdır
1583 21739 3779* 17.960* *Hane sayısı

28,960- A. Steven Bu nüfus, Maçka, Torul ve Kurum‟u


1857 9.535 55755
17,260* (URL-21) kapsamaktadır *gizli Hıristiyanlar,

1869 6800 4238 8700 13028 (Emiroğlu, 1995)

1870 6137 5785 10130 16038 (Emiroğlu, 1995)

1877 1934 1504 (509) 2844 (1425) 4348 (Emiroğlu, 1995) (hane sayısı)

1881 79184 24168 104838 19458 16679 36137 (Karpat, 2003)

1892 7962 31771 (Emiroğlu, 1995)

1906 106083 40494 149104 (Karpat, 2003)


34
1912 23512 48135 71647 12.000-15.000* Nakracas (2003) -Hasluck (1921) *

1914 114767 43495 163692 29686 30547 60257 (Karpat, 2003)

2000 1288 1288 ( URL–20)

10
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Kurum ve bölge nüfusu irdelendiğinde, Trabzon Salnamesinde ((Emiroğlu, 1995), 1877


yılında Kurum nahiyesi ve bağlı mahalleler ve de Ġmera Köyü‟nün nüfusları Ģu Ģekilde
verilmektedir: Kurum Köyü; Müslümanlar, 195 hanede 538 kiĢi; Hıristiyanlar, 444 hanede
556 kiĢi; Ġmera Köyü, 9 hanede 17 Müslüman ve 229 hanede 292 Hıristiyan.
Ġstanbul‟da basılan Tanin Gazetesi‟nin yazarı Ahmet ġerif‟in 1911 yılında Trabzon,
GümüĢhane, Erzurum ve Van‟ı kapsayan seyahatinde Torul ve GümüĢhane kentinin genel
durumunun ve halkının çok yoksul olduğu, madenlerin iĢletilemediği ve baĢka bölgelerde
zenginlik sağlayan madenlerin Torul ve GümüĢhane‟de halkın fakirlik ve felaketine neden
olduğunu belirtmiĢ ve halkın geçimini sağlayabilmek amacı ile Rusya‟ya çalıĢmaya gittiğini
belirtmiĢtir (Gazel, 2005).
Nakracas (2003), Soteriades‟e dayanarak 1912 yılında Torul nüfusunu Ģu Ģekilde
vermektedir: 23.512 Türk, 48.135 Rum olmak üzere toplam 71.647 kiĢi. Hasluck (1921)
Janin‟e dayanarak, 1912 de Kurum ve çevresindeki 9 köyde 12.000–15.000 kiĢinin yaĢadığını
bildirmiĢtir.
Bölgede 20. yüzyıla kadar, Osmanlı tebaası olan, Müslüman ve Hıristiyan (Ortodoks)
halk bir arada yaĢamaktaydı. Kurum bölgesinde yaĢayan halkın dini farklılığı yanında dini
grupların içerisindeki etnik kökene dayalı net bir ayrım yapmayı sağlayabilecek bilgi ve belge
mevcut değildir. Müslüman olan tebaa Türk, Ortodoks Hıristiyan olan tebaa ise Rum
(Anadolu Ortodoks Hıristiyan ya da Ortodoks Romalı) olarak anılmakta idi. 18. yüzyılda
geliĢen Yunan milliyetçilik akımı etkisi ile bölge Rumları, kendilerini Yunanlı olarak ifade
etmeye baĢlamıĢlardı (Andreadis,1999).
Kurum Vadisi‟ndeki farklı köy ve yerleĢimlerde yaĢayan toplulukların etnik olarak
farklı kökenden gelme olasılığı oldukça yüksek idi. Bu konuda en önemli bilgi kaynağı
bölgedeki eski yerleĢimlerin eski adlarıdır. Örneğin Kurum Vadisi köylerinden Cebeli
Köyü‟nün eski adı Baladan idi. Bu köyün, bilinen dillerde hiçbir anlamı olmayan adını Babil
kralı Merodah Baladan‟dan almıĢ olma ihtimali mevcuttur. Çünkü Babil ve Asurluların bölge
madenlerini iĢlediği ve ticaret amacı ile Karadeniz‟e geldiği bilinmektedir (Emiroğlu, 1995).
Vadi çevresindeki yerleĢimlerde; Macarlı, Arnavutlu yer isimleri mevcut olduğu gibi, Kurum
merkez nahiyesine bağlı mahallelerinde; Frank (Frangandon) Alman (Germandon) isimli
yerleĢimler mevcut idi (Andreadis, 1999). Aynı yazar tarafından verilen bilgiye göre bölgede
Ġranlı ve Kürt yerleĢimcilerde yaĢamakta idi. Bostan (2005) tarafından Osmanlı Devleti‟nin
Trabzon, Giresun ve Rize bölgelerinden GümüĢhane madenlerine madenci ve kömürcü olarak
çalıĢtırmak amacı ile yerleĢtirme yaptığı belirtilmiĢtir. ÇalıĢma alanında bulunan tarihi
yerleĢim ve semt adları içerisinde Türkçe yer isimleri de mevcuttur. Bu isimlere örnek olarak;
Kurum (Bulutyayla) merkezde; ġamanlı (Shamanandon, andon = Yunanca “-lı oğlu” ekidir,
aynı yerleĢim MS 530 da ġhamanliniki=ġamanlık olarak adlandırılmakta idi), Zemperekli
(Zemperekhia). Bölgede önemli yerleĢimlerden olan Ġmera (Olucak) a bağlı Nazirli, Çakallı
(Çakalinas), Suvaklı (Zuvakandon) yerleĢim isimleri verilebilir. Bu durum vadide mevcut
diğer yerleĢimler için de geçerlidir. YerleĢim isimleri ve tarihi kaynak ve bilgilere dayanarak
Kurum bölgesi halklarının, köken olarak tek bir soya dayanmayıp farklı milliyetlerin din
birliği altında toplanmıĢ toplulukları olduğu söylenebilir.
Ġngiltere‟nin Trabzon Konsolos Yardımcısı A. Steven, Ġngiliz Büyükelçisi Stanford‟a
dayanarak 1857 yılında Kurum ve çevresindeki 55 köyde (bölgede bu sayıda köy
olmadığından verilen bilgi bölgedeki mahalleri ya da tüm Torul yada Kurum ve Maçka
bölgesini kapsıyor olabilir) 9.535 Müslüman, 17.260 gizli Hıristiyan ve 28.960 Hıristiyan
yaĢadığını rapor etmiĢtir (URL- 7).

11
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GümüĢhane yöresinin sahip olduğu madenler nedeniyle üç bin yıl öncesinde de bilindiği
çeĢitli kaynaklarda belirtilmektedir (Altınay, 1989; San, 1990; Ceylan, 1996; Köse, 2001).
Özellikle 16. ve 17. yy.larda oldukça nitelikli bir örgütlenmeyle üretim yapan bu yöredeki
madenler, 18. yy.dan itibaren devlet gücünün zayıflamaya baĢlamasıyla birlikte, bölgede
maden eritmekte kullanılan yakacak temininde yaĢanan sorunlar, teknoloji yetersizliği,
zamanla ocakların zehirli, yanıcı gaz ve su ile dolmasına bağlı iĢletme güçlüğü vb. nedenlerle
önemini kaybetmeye baĢlamıĢtır. Bu durum, maden ocaklarında çalıĢan ve iĢsiz kalan yöre
halkının baĢta Diyarbakır-Ergani, Yozgat-Akdağ, Sivas olmak üzere Anadolu ve Kafkaslarda
iĢletilen diğer maden bölgelerine göç etmelerine neden olmuĢtur (Köse, 2001; Tozlu, 1998 ;
Altunbay, 2001).
Osmanlı idaresi tarafından, 16. yüzyıl ve sonrasında diğer bölgelerden ve vilayetlerden
göç ettirilerek ya da atanarak yerleĢtirilen Müslümanlar dıĢında, Kurum bölgesinde yaĢayan
halkın tamamına yakını (%70-80) Hıristiyan idi. 18. ve 19. yüzyıl boyunca yaĢanan göçlerle
nüfusu iyice azalan bölgede 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti ve Yunanistan arasında
yapılan anlaĢmaya dayalı zorunlu nüfus mübadelesi sonrasında, Kurum havzasında mevcut 1
nahiye ve 9 köyün tamamında tahmini olarak 100 haneden daha az, Müslüman Türk nüfus
kalmıĢ idi. Mübadele sonrası boĢaltılan köylerden, bu çalıĢmanın yürütüldüğü Kurum nahiye
merkezi ve çevresindeki mahalleler (ġamanlı, Gavalak) ve de Ġmera (Olucak) köyünün,
Nazırlar sülalesinin oluĢturduğu birkaç hanelik Müslüman nüfusun yaĢadığı Nazırlı Mahallesi
dıĢındaki tüm yerleĢimler tamamen boĢalmıĢtır. Bölgede yerleĢik Ortodoks Hıristiyan Rum
halkının tamamı milliyetlerine bakılmaksızın Yunanistan‟a göç ettirilmiĢtir.
Yapılan mübadele sonrasında ağırlıklı olarak Yunanistan‟ın Selanik bölgesine
gönderilen Rumların yerine Yunanistan‟dan Türkiye‟ye göç ettirilen Selanik Müslümanları
yerleĢtirilmiĢ, ancak gelen göçmenler bölgeyi beğenmeyerek, bina ve arazilerini GümüĢhane
ve Torul‟un zengin ailelerine satıp akrabalarının bulunduğu Samsun ve Eğe Bölgesine göç
etmiĢlerdir.
Bölgedeki eski Rum yerleĢimlerinin günümüzdeki mevcut sakinleri, yerli(eski)
Müslüman yerleĢimciler ve ev ve arazileri hazineden (Milli Emlak) yada kmahallelerin
tamanını alan zengin kiĢilerden satın almak sureti ile Kurum Vadisi köylerine yerleĢmiĢlerdir
(zengin kiĢiler Selanik göçmenlerinden mahalle olarak tüm ev ve arazilerini satın alan,
örneğin Ġmera‟yı satın alan GümüĢhaneli Ali Bey) Vadide eski (Ġstavri), Yağlıdere, Cebeli
(sadece Ayene mahallesi) ve Ġkisu (Harava)), GümüĢhane‟nin Merkez, Torul, Kürtün
köylerinde göçenler ve Trabzon‟un Maçka, Yomra ilçelerine bağlı köylerden göç ederek,
bölgeden satın aldıkları arazilere yerleĢenler yaĢamakta ve yeni yerleĢimcilerin pek çoğu
bölgeyi yazlık ya da yayla yerleĢimi olarak kullanmaktadır.
2000 yılı nüfus sayımına göre Kurum Vadisi köylerinin nüfusları; Ġkisu (Harava) 123
kiĢi, Cebeli (Baladan) 182 kiĢi, Atalar (Zimera) 348 kiĢi, UğurtaĢı (Ġstavri) 103 kiĢi, Yağlıdere
(eski Yağlıdere köyü ve Kurum Nahiyesi Merkez mahallelerinin tamamı) 450 kiĢi ve Olucak
(Ġmera) 82 kiĢi ( URL–8).
Antik çağdan 19. yüzyıla kadar önemli bir ticari yol geçidi ve maden sahası olan Kurum
bölgesi, 1600–1900 arasındaki dönemde 6000–25.000 nüfusu barındırırken bugün toplam
1288 kiĢilik, çoğunluğu yaĢlılardan oluĢan bir nüfusu barındırmakta ve halkının %90‟ı
geçimini bölge dıĢındaki ticari faaliyetleri ya da aldığı emekli maaĢından karĢılamaktadır.
Günümüzde mevcut nüfus her geçen gün azalmakta ve gelir getiren tek sektör olan tarım ve
hayvancılık tamamen bitme noktasındadır.

12
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Öneriler
Günümüzde GümüĢhane-Kurum Vadisi içerisinde, eski maden ocakları çevresinde,
nüfus mübadelesi ve sonrasında yaĢanan iç göçlerle terkedilmiĢ ya da eski önemini kaybetmiĢ
ancak yapısal ve mimari özelliklerini kısmen de olsa koruyan tarihi maden köyü
yerleĢmelerini barındırmaktadır. YerleĢme düzenleri, konutlar ve dini yapılar bölge halkının
18. ve 19. yüzyıldaki kültürel, sosyal ve ekonomik düzeylerinin izlerini günümüze taĢıyan
nitelikler sergilerler.
Önemli tarihi madenci yerleĢmelerin bulunduğu 28 km. uzunluğundaki Kurum Vadisi,
günümüzde daha çok Cebeli (Baladan) Köyü Karaca Mahallesi‟nde bulunan “Karaca
Mağarası” ile bilinmektedir. Ancak vadinin uç noktasında yer alan Olucak (Ġmera) Köy
yerleĢimi ve Manastırı da mimari ve tarihi özelikleri ile ilk bakıĢta dikkati çekmektedir. Vadi
içerisine yayılan kiliseler dıĢında doğal, kültürel ve mimari özellikleri ile ilgili kapsamlı bir
çalıĢma olmaması çeĢitli nedenlere bağlı olarak gün geçtikçe yok olan vadi içi kültürel
değerlerin en azından tespit edilerek belgelenmesini zorunlu kılmaktadır. Bölgede yalnızca
Olucak Merkez Mahalle 3. derece arkeolojik sit alanı kapsamına alınmasına karĢın benzer
nitelikler sergileyen vadi içi diğer yerleĢimlerde de benzer nitelikli koruma planları
oluĢturulmalıdır..

KAYNAKLAR

Altunbay, M., 1998. 15–18 yy. Arasında Osmanlı Devletinde Madenler ve Madencilik, Yüksek Lisans Tezi,
K.T.Ü., Sosyal Bilimler Enstitüsü, Trabzon.

Altunbay, M., 1999. 18.yy.ın Ġkinci Yarısında GümüĢhane ve Yöresinde Madencilik Faaliyetleri, Trabzon Tarihi
Sempozyumu, Kozan Ofset, Ankara. S 379–393

Altunbay, M., 2001. 1780 de Merkeze Gönderilen Bir Belgeye Göre GümüĢhane Yöresi Madenlerinin Durumu ve
Madenlerin Devletten Beklentileri ,Trabzon ve Çevresi Uluslararası Tarih- Dil- Edebiyat Sempozyumu, Mayıs,
Trabzon, 1cilt., s.279–283.

Altınay, A. R., 1989, Osmanlı Devrinde Türkiye Madenleri (967–1200), 2. Baskı, Enderun Kitapevi, Ġstanbul.

Andreadis, Y., 1998. Temel Garip Todoron, Belge Yayınları, Ġstanbul.

Andreadis, Y., 1999. Gizli Din TaĢıyanlar, 2.baskı, Belge Yayınları, Ġstanbul

Anonim, 1990–2. Ġl Ġl Büyük Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 2, Milliyet Yayınları, Ġstanbul.

Anonim, 1999. GümüĢhane Evleri: Cumhuriyetin 75. Yılında GümüĢhane, Express Ofset, Ġstanbul.

Aygün, N., 2005. 18. yüzyılda Trabzon‟da Ticaret, Serander Yayınevi, Trabzon.

Aytekin,Y., 1995. Maden Mühendisliğine GiriĢ, 9 Eylül Üniversitesi Müh. Fak.Basım Ünitesi, Ġzmir.

BaĢkan, A. R., 1996. Türkiye Diyanet Vakfı Ġslam Ansiklopedisi, Güzel Sanatlar Matbaası, Ġstanbul.

Bilgin M., 2002. Doğu Karadeniz, Tarih, Kültür, Ġnsan, Serander Yayınları, Eser Ofset, Trabzon.

Bostan, H..M., 2002. 15-16. Asırlarda Trabzon Sancağında Sosyal ve Ġktisadi Hayat, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara.

Bostan, H.M., 2005. 15–16. Asırlarda Trabzon ġehrinde Nüfus ve Ġskân Hareketleri, Trabzon Tarihi
Sempozyumu, Kozan Ofset, Ankara.s:167–177.

13
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Çiğdem, S.,2008. GümüĢhane Bölgesinin Tarih ve Arkeoloji AraĢtırmaları, GümüĢhane Valiliği Yayınları 6,
Mega Ofset Matbaacılık, Erzurum.

Emecen, F. M., 1998. Trabzon Eyaletinin Batı Sınırları; Trabzon Tarihi Sempozyumu, Kozan Ofset, Ankara, 159–
169.

Emiroğlu, K., 1995. Trabzon Vilayeti Salnameleri (1869, 1870, 1877), Trabzon Ġli ve Ġlçeleri, Eğitim, Kültür ve Sosyal
YardımlaĢma Vakfı Yayınları, Özcan Matbaacılık, Ankara.

Ergin, 2007, BasılmamıĢ AraĢtırma Notları ve Haritalar.

Gazel, A. A., 2005. Karadeniz Tarihi Sempozyumu, Trabzon, 815- 827.

Goloğlu, M., 2000. Trabzon Tarihi, Serander Yayınevi, 1.Baskı, Trabzon..

Hasluck, F.W. , 1921, The Chripto- Christians of Trebizond., The Journal of Hellenic Studies, Vol 41, Part 2, pp 199-2002.

Ġpekoğlu, Ü., 2007. MDN 113 Madenciliğe GiriĢ , YayınlanmamıĢ Ders Notları, Trabzon.

Kandemir, R., 2008, BasılmamıĢ AraĢtırma Notları.

Karanfil, L.,2005. Evliya Çelebi Seyahatnamesi‟nden Seçmeler,Eflatun Matbaası, Ġstanbul.

Karpat, K.H., 2003. Osmanlı Nüfusu (1830- 1914), Demografik ve Sosyal Özellikler, Tarih Vakfı Yurt Yayınları,
Ġstanbul.

Köse, A. H., 1991. Tarihsel Ve Mitolojik Verilerin IĢığında Doğu ve Orta Karadeniz Bölgesi Uygarlıklarının
Madencilik Faaliyetleri, Jeoloji Mühendisliği Dergisi, s. 39, s: 72- 82.

Köse, O., 2001. 19. yüzyılda GümüĢhane Madenleri: Trabzon ve Çevresi Uluslararası Tarih, Dil, Edebiyat
Sempozyumu, 3–5 Mayıs, Cilt 1, s 289- 311 ,Trabzon.

Ksenophon, 1998. Anabasis (Onbinlerin DönüĢü), Çeviren: Tanju Gökçöl, 2. Baskı, Sosyal Yayınlar, Ġstanbul. S.
140–142.

Kulaksız, S., 1991. Maden ĠĢletmeye GiriĢ, Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Yayınları, Ankara.

Nakracas, G., 2003. Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni, Ege Basım.

Oztürk, O., 2005. Karadeniz Ansiklopedik Sözlük, , Cilt: 1–2, Çağın Matbaacılık, Ġstanbul.

Önder, M.,1997. ġehirden ġehire Anadolu, Türkiye ĠĢ Bankası Kültür yayınları, Minpa Matbaacılık ve Tic. Ltd. ġti.,
Ankara.

San, S. Ö., 1990. GümüĢhane Kültür AraĢtırmaları ve Yöre Ağızları, BaĢbakanlık Basımevi, Ankara.

Saydam, A., 1997. Kırım ve Kafkas Göçleri (1856–1876), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.

Sinclair, T. A., 1989. Eastern Turkey: An Archıtectural And Archaeologıcal Survey, Vol.II, The Pindar Pres,
London.

ġevket ġ.,2001. Trabzon Tarihi: Ġlk Türkçe ġehir Tarihi, Trabzon Belediyesi Kültür Yayınları, Takav Matbaası,
Trabzon.

Tozlu, S., 1998. 19. yüzyılda GümüĢhane, Birinci Baskı, Akademik AraĢtırmalar Yayınları,

Üçüncüoğlu, A. G.,2008. Hititlerden- Cumhuriyete Maden Yurdu GümüĢhane, Torul.

URL1: http://urme.info/files/Urme%20Diary%20and%20Bibliography.pdf, mart 2010

URL–2, http://Rmyo.Gop.Edu.Tr/Aykac/Turkiye/Gumushane.Html, 13 Ekim 2007.

URL–3, http://Rmyo.Gop.Edu.Tr/Aykac/Turkiye/Gumushane.Html, 13 Ekim 2007.

14
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

URL–4, http://www.Gumushane.Gov.Tr/Tarih.Asp, 25 Ekim 2007.

URL–5, http://www.Gumushane.Gov.Tr/Tarih.Asp, 23 Ekim 2007.

URL–6, http://www.benimblog.com/TASKALPLI/, Ocak 2009.

URL–7, http://ww.gumushane.gov.tr/bilgi_bankasi/koyler_belediyeler /merkez/koy/olucak _koyu.asp, 12 Eylül


2008.

URL–8, http://www.malkidis.info/en/?p=50, 13 Eylül 2008.

15
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GÜMÜġHANE YÖRESĠNDEKĠ BAZI GELENEKSEL GIDALAR

Bayram ÜRKEK

Özet

Tarihi çok eskiye dayanan GümüĢhane ili, önemli bir geçiĢ yolu üzerindedir. Eski bir
tarihe sahip olması ve ayrıca Doğu Karadeniz‟ i Doğu Anadolu‟ ya bağlayan yol üzerinde
bulunmasının da etkisiyle zengin bir kültürel yapıya sahiptir. Bu kültürel zenginlikler arasında
geçmiĢten günümüze üretilen bazı geleneksel gıdalar yer almaktadır. Ülkemizin diğer
bölgelerinde değiĢik isimlerle bilinen, yöremizdeki isimleriyle köme ve peĢgidan, ayrıca
teneke peyniri ve pestil yöremiz geleneksel gıdaları arasındadır.

Abstract

Gumushane Province is on an important pathway. Since it has an ancient history and


its connection between Black Sea and Eastern Anatolia, it has a rich culture. Same traditional
foods are among the cultural richness, from past to the present the cultural richness of this
from past to present. Different names are called other parts of country, which our region
names that kome and pesgidan, besides cans of cheese and pestil are among traditional foods
of our region.

GiriĢ

GümüĢhane yöresinin eski tarihi ve ne zaman kurulduğu hakkında kesin bir bilgi
yoktur. Ġlin tarihi M.Ö. 3. binlere kadar dayandığı ifade edilmekteyse de henüz net kanıtlara
ulaĢılamamıĢtır.Bölge ile ilgili bilgilere ilk Hitit kaynaklarında rastlanmıĢtır. Ayrıca Doğu
Karadeniz‟in önemli liman Ģehri olan Trabzon‟u Ġran Azerbaycan‟nına bağlayan tarihi yol
üzerinde bulunması [1], yörenin önemli bir konuma sahip olduğunun göstergesidir. Bu kadar
eski ve köklü bir tarihi sahip olan GümüĢhane ilinde geçmiĢten günümüze üretilen bazı
geleneksel gıdalar hakkında bu çalıĢmada bilgiler verilmektedir.

Teneke Peyniri

Teneke peyniri genellikle sütün bol olduğu yaz dönemlerinde hem sütü
değerlendirmek hem de kıĢa hazırlık amacıyla yapılır. Ġnek sütünün yağı el separatörlerinde
alındıktan sonra kendi kendine pıhtılaĢması için yaklaĢık üç gün bekletilir. Pıhtı bir kazana
alınarak ısıtılmaya baĢlanır. PiĢirilen pıhtı çökelek haline geldiğinde yeĢil su ayrılır.

Öğr.Gör., GümüĢhane Üniversitesi, ġiran Mustafa Beyaz Meslek Yüksekokulu, GÜMÜġHANE,


bayramurkek@gumushane.edu.tr, 505 484 5669.

16
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

YeĢil su süzülerek ortamdan uzaklaĢtırılır. Daha sonra kazanlara tekrar süt alınır.
Kazanlardaki süt kaynayınca üzerine daha önce süzülüp hazırlanan çökelek ilave edilir. Bu
iĢleme de yeĢil su ile çökelek ayrılıncaya kadar devam edilir. Kaynatma sona erdiğinde yeĢil
su ile pıhtılaĢarak dibe çöken kısım süzülerek birbirinden ayrılır. Dipte kalan çökelek haline
almıĢ pıhtı iyice tuzlanarak karıĢtırılır. Bu tuzlanan çökelek tenekelere veya plastik kaplara
iyice basılır. Daha sonra ağızları temiz beyaz bir tülbent yada bez ile örtülüp sadece ağız
kısmı toprağın içinde kalacak Ģekilde ters olarak toprağa gömülür. Böylece peynir, uzun süre
dayanması nedeniyle sütün azaldığı kıĢ aylarında kıĢ yiyeceği olarak kullanılır [2].

PeĢgidan

Sivas ve çevresinde bilinen ismiyle pesküten [3; 4; 5] değiĢik yörelerde pestigen veya
pestikan adlarıyla bilinmektedir [3]. GümüĢhane yöresinde ise “peĢgidan” ismiyle halk
arasında tanınmaktadır.

PeĢgidan yapmak için ilk olarak kaliteli yoğurt yapılır. Daha sonra tereyağını almak
için yayıklanır. Geride kalan ayran kısmı kazanlarda kaynatılır. Kazanlara bir avuç buğday
atılır ve kaynatmaya baĢlanır. Buğday taneleri ĢiĢip patlamaya baĢladığında kaynama bitirilir.
Buğday tanelerinin ĢiĢmesi ve patlaması sonucu açığa çıkan niĢastanın çiriĢlenmesi, peĢgidana
sıkı bir viskozite kazandırmaktadır.Dibe çökmüĢ durumdaki pıhtının üzerinde biriken su
boĢaltılır. Kalan pıhtı bez torbalara konularak suyunun iyice uzaklaĢması sağlanır. Suyu iyice
süzülen pıhtı tuzlanarak toprak kaplara basılır. Böylece peĢgidan tüketime hazırlanabilir [4; 6;
7].

GümüĢhane yöresinde geleneksel olarak üretilen peĢgidanın yukarıdaki anlatılan Sivas


yöresi peskütenin yapım aĢamalarından farklı olan tarafı, sadece peskütenin kaynatma
aĢamasının tamamlandığını belirlemek için bir avuç kadar atılan buğday kullanılmamaktadır
[2].

Kaymak

YaklaĢık olarak 15 kg süt geniĢ bir kaba konulur. Bu süt daha sonra ateĢte iyice
kaynatılır ve kaynatılırken kepçe ile sütün ortasından alınır ve yaklaĢık 40 cm yukarından
bırakılır. Bir müddet sonra kaynayan süte bir kaĢık kadar un katılır. Bu esnada yine kepçe ile
karıĢtırmaya devam edilir. Bir saat kadar sonra kap kısık ateĢ üzerine alınarak sabaha kadar
kısık ateĢte bekletilir. Sabah yaklaĢık olarak süt üzerinde 2 cm kadar kaymak oluĢmuĢ olur.
Kaymak sütün üzerinden kalıp halinde düz ve geniĢ bir kaba alınır ve kuruması beklenir. Bir
süre kuruduktan sonra kaymak köĢelerden içe doğru katlanır. Böylece düzgün bir Ģekil alması
sağlanarak, kaymak misafirlere ikram edilmek üzere hazırlanmıĢ olur [2].

Pestil

Pestil ülkemizde sevilerek tüketilen bir çerez çeĢidi olarak bilinmektedir [8]. Türkiye‟
de üretilen pestil genellikle kıĢlık yenmek için hazırlanan, enerji, vitamin ve mineral açısından
değeri yüksek olan beslenmede oldukça önemli geleneksel gıdalarımızdandır [9]. Pestil demir,

17
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

fosfor, kalsiyum ve potasyum bakımından iyi bir kaynaktır [8]. Pestil imalatında taze elma,
dut, erik ve kayısı gibi tatlı veya ekĢimsi meyveler ile kuru üzüm, dut hatta incirden
üretilmesine karĢın, yaygın olarak kullanılan meyve üzümdür [10]. Fakat yöremizde pestil
üretiminde dut kullanılmaktadır.Dut önemli bir vitamin ve enerji kaynağıdır [11]. Ülkemizde
dut değiĢik Ģekillerde değerlendirilmekte olup, bu değerlendirme Ģekillerinden bir tanesi de
pestil üretimidir [11; 12].

Geleneksel el yapımı pestilde yaĢ dut kullanılır. Dutlar olgunlaĢınca uygun


yöntemlerle toplanır. Toplanan dutlar temizlenip ayıklandıktan sonra kazanlara doldurulur ve
kaynatılmaya baĢlanır. YaklaĢık 2-3 saat kaynadıktan sonra dutlar lapa haline gelmeye
baĢlayınca kaynatma bırakılır. Kazandaki dutun suyunun uygun bir kaba alınması için kazanın
içindeki karıĢım bir çuval yardımıyla suyundan ayrılır. Ayrı bir kapta toplanan su tekrar
kaynatılmaya baĢlanır ve bir miktarda un ilave edilir. Kazandaki Ģıra belli bir kıvama gelir ki
buna “herle” denir. Herle daha önceden hazırlanmıĢ bezlerin üzerine dökülür ve daha önceden
hazırlanmıĢ ceviz veya fındık içi de bu bezlerin üzerindeki herlenin üzerine dökülür. Herle
ince bir Ģekilde beze yayılır. YaklaĢık bir gün güneĢte kurutulur. Kuruyunca, bezin üzerine
yapıĢmıĢ olan pestil bir köĢesinde hafifçe kaldırılır ve su ile hafifçe ıslatılır. Sonra çekilerek
ince bir tabaka halinde bezden ayrılır. KöĢelerinde katlanan pestil daha sonra tüketilmek üzere
uygun bir ortamda bekletilir [2].

Fabrika üretiminde ise kazanlara konulan sular kaynamaya baĢlayınca hazır olarak
bekletilen dut pekmezi, bal, süt ve un eklenir. KarıĢtırılarak herle halini alınca hazırlamıĢ olan
ceviz veya fındık parçaları atılır. Özel olarak hazırlanmıĢ bezlere çok ince tabaka halinde
yayılır. Bir günlük kurutmadan sonra yırtılmadan bezlerden ayrılan pestiller ikinci bir
kurutmadan sonra paketlenmeye hazır hale gelir [13].

Köme

Geleneksel gıdalarımızdan biri olan cevizli sucuk [14], yöremizde köme olarak
bilinmektedir. Ülkemizde MaraĢ sucuğu, bandırma ve Ģeker sucuk gibi değiĢik isimlerle
bilinmektedir [14].

Üretiminde pestilde olduğu gibi yine dut pekmezi kullanılmaktadır. Öncelikle


kazanlara su konularak kaynatılır. Kaynayan suya bal, dut pekmezi ve Ģeker katılır. ġekerden
sonra bal ve süte ilave olarak un katılır. Belli bir kıvama gelen Ģıraya “herle” adı verilir.
Herleye daha önceden ipe dizilmiĢ olarak bekleyen cevizler daldırılır. Daha sonra bunlar
kuruması için uygun bir ortama alınarak bir-kaç gün bekletilir. Kurutmadan sonra tekrar
batırılır ve bu iĢlem 3-4 kez tekrarlanır. Son batırma iĢleminden önce ise isteğe bağlı olarak
herlenin içine fındık parçaları da atılarak karıĢtırılır. Böylece fındıklı kömede elde edilebilir.
Son batırma iĢleminden sonra kuruyan kömelerimiz tüketime hazır hale gelir [15].

KuĢburnu Mamulleri

KuĢburnu, ülkemizde doğal olarak yetiĢen Rosaceae familyasına ait çok yıllık bir çalı
bitkisidir [16]. KuĢburnu bitkisi, ülkemizde geniĢ bir yayılım göstermektedir. Özellikle

18
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GümüĢhane, Erzurum, Erzincan, Çorum, Bayburt, Tokat, Sivas ve Kastamonu yöreleri


kuĢburnu bitkisinin ana merkezleri arasındadır [17; 18].

KuĢburnunun baĢlıca önemi, içerdiği C ve P vitaminlerinden kaynaklanmakla birlikte


diğer vitaminler ve mineraller yönünden de değerli bir kaynak olmasıdır. Besin değeri
açısından oldukça zengin olan bu meyve ülkemizde yeterince değerlendirilememektedir.
Diğer ülkelerde (baĢta Avrupa ülkeleri olmak üzere) kuĢburnunun gıda ve eczacılıkta
kullanım yelpazesi oldukça geniĢtir [19]. Taze olgun kuĢburnu terpenoid bileĢikler, tokferoller
ve karotenoidlerce zengindir. KuĢburnunda bulunan doğal antioksidanlardan fenolik
bileĢikler, özellikle antioksidan, serbest radikal giderme ve metallerle Ģelat oluĢturma
özelliklerinden dolayı sağlık açısından önemli olup, bazı kanser tipleri ile kardiyovasküler
hastalıkların oluĢum riskini azaltmaktadır [16].

Özellikle gıda sanayinde değiĢik ürünler için (reçel, marmelat, püre, komposto v.s.)
iĢlenmesinin yanı sıra, gıdaların vitamince zenginleĢtirilmesinde (bebek gıdaları, değiĢik
meyve suları, yoğurt, süt v.s) geniĢ oranda kullanılmaktadır. Ayrıca ilaç ve kozmetik
sanayinde de değiĢik amaçlarla kuĢburnundan faydalanılmaktadır [20].

KuĢburnu Nektarı

OlgunlaĢmıĢ kuĢburnular toplanıp iyice kurutulur. Ġyice yıkanıp temizlendikten sonra


temiz bir tencereye alınır. Üzerine sıcak su konularak kaynatılmaya baĢlatılır. Kaynama
iĢlemine kaynatılan kuĢburnunu elimize aldığımızda parmakla dağılıp çekirdeklerinden
ayrıldığını görünceye kadar devam edilir. Bu aĢamaya gelince kaynama durdurulur ve
sıcaklığı elimizi yakmayacak kadar oluncaya kadar beklenir. Ilıyan karıĢım geniĢ delikli
süzgeçlerden baskı ile geçirilir. Böylece kuĢburnu çekirdeklerinden ve kalan bazı kaba
pisliklerden ayrılır ve alttaki kapta kuĢburnu nektarı toplanır. Bu nektarın kıvamını isteğimize
göre ayarlamak için isteğe göre su ilave edilebilir. Daha sonra nektar daha dar delikli bir
süzgeçten geçirilerek daha küçük bir önceki süzme iĢleminde ayrılmamıĢ atıklar ayrılır.
Nektar, tekrar bir tencereye alınarak kaynatılmaya baĢlanır. Kaynama iĢlemi süresince
nektarın üzerinde biriken beyaz köpükler herhangi bir kepçe yada kaĢıkla alınarak
uzaklaĢtırılır. Bu aĢamada da nektarda kalan ve içildiği zaman boğazda bir gıcıklanma hissi
uyandıran küçük tüylerden arındırılmıĢ olunur. Daha sonra nektarımıza Ģeker ilave edilerek
soğumaya bırakılır [21].

KuĢburnu Çayı

KuĢburnun en yaygın kullanımı eskiden beri uygulanmakta olan kurutularak ya da taze


olarak çayının yapılmasıdır. Günümüzde yalnız taze ve kurutulmuĢ kuĢburnu değil,
poĢetlenmiĢ hazır kuĢburnu çayları da yaygın olarak yer almaktadır. KuĢburnu tek baĢına
kullanılabildiği gibi diğer bitkisel çay karıĢımları içinde de yer almaktadır. KuĢburnu
meyveleri bütün halde, kurutulmuĢ olarak, parçalanmıĢ olarak veya öğütülmüĢ olarak
kullanılabilmektedir [19].

19
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Geleneksel olarak, GümüĢhane ilinde toplanan kuĢburnu meyveleri yabancı


maddelerden ayrıldıktan sonra kurutulmakta ve özellikle kıĢ aylarında kurutulmuĢ tüm
meyveden çayı yapılmaktadır.

Yayla Golodu

Bir miktar una süt, yoğurt, yumurta, tereyağı ve az miktarda sıvı yağ eklenir. Kulak
memesi kıvamından biraz daha sert bir kıvama ulaĢıncaya kadar hamur yoğrulur. Kıvama
geldikten sonra isteğe göre küçük yuvarlak, oval yada büyük Ģekiller yapılıp piĢirilir. PiĢirme
iĢlemi için köylerde öncelikle düz bir taĢ alınır ve üzerinde ateĢ yakılarak taĢın ısınması
sağlanır. TaĢ yeterince ısındığında taĢın üzerine bir miktar un atılarak unun kızarma durumuna
karar verilir. TaĢın üzerindeki ateĢ taĢın üzerinden çekilir. TaĢ üzerine yayla golodu konulur
ve üzerine sac kapatılır. Sacın üzerinde de hafif bir ateĢ yakılırak iyice piĢmesi sağlanır.
PiĢtikten sonra yenmeye hazırdır [2].

Sonuç

Dünya insanının doğal yaĢama yöneldiği günümüzde, ülkemizde yeterince geleneksel


olarak üretilen gıdalarımız için gerekli ilgi gösterilmemekte ve bir çoğu gün geçtikçe
unutulmaktadır. GeçmiĢin derin izlerini taĢıyan GümüĢhane ilimiz ve çevresinde de
unutulmak üzere olan geleneksel gıdalarımız kayıt alınmalı, bir sonraki nesle aktarılmalı ve
bunlar üzerinde gerekli bilimsel araĢtırmalar yapılmalıdır. Projeler hazırlanıp günümüz
Ģartlarına uygun hale getirilmelidir. Ayrıca pestil ve köme gibi diğer geleneksel gıdalarımız da
modern Ģekilde üretilmeli ve tüm ülke genelinin damak tadına sunulmalıdır.

Kaynaklar
1.YurttaĢ, H., 2008. GümüĢhane/Kürütün‟ deki Kültür Varlıkları. A.Ü. Türkiyat AraĢtırmaları Enstitüsü Dergisi.
38, 185-195.

2. Yıldız, S. KiĢisel GörüĢme. ġiran, GümüĢhane.

3. Güven, M. ve Karaca, O. B., 2009. Van ve ġırnak Ġllerinden Temin Edilen KurutulmuĢ Yoğurtların (Kurut)
BileĢim Özellikleri. Gıda 34(6), 367-372.

4. Kurt, A. ve Çağlar A., 1988. Peskütenin Kimyasal Ve Mikrobiyolojik Özellikleri Üzerine Bir AraĢtırma. Gıda
13(5), 341-347.

5. Kamber, U., 2008. The Traditional Cheeses Of Turkey: Cheese Common To All Regions. Food Reviews
International. 24(1), 1-38.

6. Kamber, U. and Terzi, G., 2008. The Traditional Cheeses Of Turkey: Central Anatolian Region. Food
Reviews International. 24(1), 74-94.

7. Karaman, A.D. ve Uysal, H., 2004. Yöresel Peynirlerimiz ve Üretim Teknolojileri. Akademik Gıda 2 (9), 27-
34.

8. EkĢi, A. ve Artık, N., 1984. Pestil ĠĢleme Tekniği ve Kimyasal BileĢimi. Gıda, 9 (5), 263-266

20
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

9. Batu, A., Kaya, C., Çatak, J. ve ġahin, C., 2007. Pestil Üretim Tekniği. Teknolojik AraĢtırmalar: GTED. 1,
71-81

10. Nas, S. ve Nas, M. , 1987. Pekmez ve Pestilin Yapılısı, BileĢimi ve Önemi. Gıda, 12(6), 347-352

11. Erdoğan, Ü. ve Pırlak, L., 2005. Ülkemizde Dut (Morus spp.) Üretimi ve Değerlendirilmesi. Alatarım, 4(2),
38-43.

12. Polat, A.A., 2004. Hatay‟ ın Antakya Ġlçesinde YetiĢtirilen Bazı Dut Tiplerinin Meyve Özelliklerinin
Belirlenmesi. Bahçe, 33(1-2), 67-83.

13. Kara, B. KiĢisel GörüĢme. ġiran, GümüĢhane.

14. Özer, E.A. ve Yağmur, C., 2004. Cevizli Sucuğun BileĢimi ile Beslenmedeki Yeri ve Önemi. Geleneksel
Gıdalar Sempozyumu, N. Çoksöyler, Ed. Gıda Müh. Odası, ANKARA, s:40-44

15. Kara, F. KiĢisel GörüĢme. ġiran, GümüĢhane.

16. Koca, Ġ., Karadeniz, B., Çelik, H. ve Demirsoy, L., 2008. Karadeniz Bölgesinde YetiĢen Bazı Üzümsü
Meyvelerin Özellikleri. 10. Gıda Kongresi, Erzurum, s:21-23.

17. Ekincialp, A., 2007. Hakkari Merkezinde Doğal Olarak YetiĢen KuĢburnuların (Rossa spp.) Seleksiyonu
(yüksek lisans tezi, basılmamıĢ). Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Van.

18. Yörük, B.E., 2006. Siirt Yöresinde YetiĢen KuĢburnuların (Rossa spp.) Meyve Özellikleri Tanımlanması
(yüksek lisans tezi, basılmamıĢ). Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Van.

19. Yıldız, H. ve Nergiz, C., 1996. Bir Gıda Maddesi Olarak KuĢburnu. KuĢburnu Sempozyumu, Gümüshane.
309–318.

20. Akyüz, N., CoĢkun, H. ve Bakırcı, Ġ., KuĢburnu. KuĢburnu Sempozyumu, GümüĢhane. 271-280.

21. Çetinkaya, N. KiĢisel GörüĢme. ġiran, GümüĢhan

21
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

YUKARI FIRAT HAVZASININ GÜMÜġHANE BÖLÜMÜNDE ORGANĠK TAHIL


YETĠġTĠRME OLANAKLARI

Mustafa YILDIRIM 1 Bilge BAHAR 2

Özet

Ülkemiz, 23 Temmuz 2009 tarih ve 27297 sayılı resmi gazetede yayınlanan “Türkiye
Tarım Havzalarının Belirlenmesine ĠliĢkin Karar”a göre 30 havzaya ayrılmıĢtır. Yukarı Fırat
Havzası; Bayburt (Demirözü), Erzincan (Çayırlı, Ġliç, Kemah, Merkez, Otlukbeli, Refahiye,
Tercan ve Üzümlü), GümüĢhane (Kelkit, ġiran ve Köse), Sivas (Ġmranlı ve Zara) ve Tunceli
(Ovacık ve Pülümür) illerine ait kısımlardan oluĢmaktadır. Son yıllarda, dünyada olduğu gibi
ülkemizde de insan sağlığını ön planda tutan organik ürün yetiĢtiriciliği üzerine yoğun
çalıĢmalar baĢlatılmıĢtır. Bölge itibariyle Yukarı Fırat Havzası organik tarım potansiyelinin
büyüklüğü açısından dikkati çekmektedir.

Yukarı Fırat Havzası‟nda 13 ana üründe ekilebilir alan miktarı 3.268.127 ha‟dır ve
bunun 1.266.670 ha kadarını tahıllar oluĢturmaktadır. Ancak, havzada 2007 verilerine göre
tahıl ekim alanı 185.197 ha olarak gerçekleĢmiĢtir. 2008 yılı verilerine göre GümüĢhane ilinde
801 ha alanda organik tarım yapılmaktadır. GümüĢhane ilinde organik tahıl üretimi 8.107 ton
olarak gerçekleĢmiĢtir. Bu üretimde 7.785 ton ile mısır ilk sırayı alırken, buğday 210 ton ile
ikinci sırada yer almıĢtır.

Yukarı Fırat Havzası‟nın GümüĢhane Bölümü‟nde GümüĢhane Üniversitesi‟ne bağlı


Kelkit ve ġiran‟da kurulan yüksekokullar, bölgenin organik tarım açısından geliĢmesi için
yoğun çalıĢmalarda bulunmaktadırlar.

1. GiriĢ

Ülkemizde, tarla ürünleri içerisinde tahıl ekiliĢ alanı 14 milyon hektar ile ilk sırayı
almaktadır. Bunun içerisinde buğday 9.4 milyon hektar ile ilk sırada yer almaktadır. Toplam
yıllık buğday üretimimiz 19 milyon ton düzeyinde olup, verim 2021 kg/ha ile dünya
ortalamasının altında gerçekleĢmektedir (FAO, 2004). Ülkemizde tahıl verim ortalamasının
dünya ortalamasından düĢük olmasını, çiftçilerimizin iyi tohumluk kullanmamasına,
yetiĢtirme tekniği uygulamalarındaki eksikliklere ve özellikle buğday arpa gibi tahılların
genellikle kuru tarım alanlarında yetiĢtirilmesine bağlamak olasıdır. Çünkü, sulanan alanlarda
bu tür tahıllara göre daha çok gelir getiren kültür bitkileri tercih edilmektedir. Tüm dünyada
tahıllar, en geniĢ adaptasyon alanına sahip kültür bitkileridir. Örneğin buğday, dünyada
insanlık tarihinin en eski kültür bitkisidir. Yer küre üzerinde 30-40 kuzey ve 27-40 güney
enlemleri arasında baĢarıyla yetiĢtirilen en geniĢ adaptasyon alanına sahip olan kültür

1)
Yard. Doç. Dr. G.Ü. ġiran Mustafa Beyaz MYO myildirimkm@gmail.com (456) 511 86 69
2)
Yard. Doç. Dr. G.Ü. ġiran Mustafa Beyaz MYO bilgebahar@gmail.com (456) 511 86 69

22
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

bitkisidir. Dünya buğday ekim alanları son 25 yıl içinde yaklaĢık %10 azalmasına karĢın,
verim %50 ve üretim %38 artmıĢ olup; halen ekim alanı 208 milyon hektar, üretim 557
milyon ton ve ortalama verim 2678 kg/ha‟dır.

Ülkemizde tahıllar, beslenme açısından temel gıda olarak bilinir. Ġnsan beslenmesinde
ilk sırayı buğday almaktadır. Dünyada kiĢi baĢına ekmek tüketimi geliĢmiĢlik düzeyine bağlı
olarak 41-301 kg/yıl arasında değiĢirken, ülkemizde bölgelere göre 180-210 kg/yıl arasında
bir değiĢim göstermektedir (Vangöl, 1999). Buğday ürünlerine karĢı aĢırı talep nedeni ile
önemi her geçen gün artmaktadır. 2020 yılında dünya buğday gereksinimin mevcut nüfus artıĢ
oranı ile bugüne göre %40 daha fazla olacağı tahmin edilmektedir (Rosegrant ve ark., 1997).
Artan bu buğday ihtiyacını karĢılamak amacıyla dünyada, ulusal ve uluslararası araĢtırma
kuruluĢları buğday verim ve kalitesini arttırmak amacıyla yoğun çaba göstermektedirler.

Son yıllarda tahıllara olan talebin artması, yüksek verim için kimyasal girdilerin de
artması sonucunu doğurmuĢtur. Tarım alanlarında aĢırı olarak kimyasal gübre, pestisid ve
herbisid kullanımı insan beslenmesi açısından sakıncalar doğurmaktadır. Dünyada olduğu gibi
ülkemizde de insanların her geçen gün daha da bilinçlenmesi ile organik ürünlere yönelme
baĢlamıĢtır. Ülkemiz Avrupa ülkelerine göre daha temiz topraklara sahip durumdadır. Bu
özelliği ile son yıllarda organik tarım uygulamalarına dönük çalıĢmalar yoğunlaĢmıĢtır. 23
Temmuz 2009 tarih ve 15173 sayılı resmi gazetede yayınlanan “Türkiye Tarım Havzalarının
Belirlenmesine ĠliĢkin Karar”a göre ülkemiz 30 havzaya ayrılmıĢtır (Anon., 2009b). Bu
havzaların bir kısmı organik tarıma uygun bölgeler olarak görülmektedir. Bu havzalardan ilk
baĢta geleni Yukarı Fırat Havzası‟dır (ġekil 1). Yukarı Fırat Havzası‟nda yetiĢtirilen 13 ana
üründe ekilen alan miktarı 3.268.127 ha‟dır. Ekilebilir alan bakımından bu alanın 1.266.670
ha kadarını tahıllar oluĢturmaktadır (Anon., 2009a). Ancak, havzada 2007 verilerine göre tahıl
ekim alanı 185.197 ha olarak gerçekleĢmiĢtir. 2007 yılında ekim nöbeti ve nadasın da
uygulandığı farz edilir ise, ekilen tahıl alanının aĢağı yukarı 500.000 ha civarında olması
beklenirdi. Ancak bunun 1/5‟i kadarı ekilmiĢtir. Havzanın kuzey bölümünü GümüĢhane ili
sınırlarında bulunan Kelkit, ġiran ve Köse ilçeleri oluĢturmaktadır. Yukarı Fırat Havzasının
toplam arazi varlığının 89.299 ha‟ı GümüĢhane ili sınırları içinde bulunmaktadır. Havzanın
tarımsal üretiminde ilk sırayı tahıllar almasına rağmen, önerilen ekim alanının ancak
%14.6‟sında tahıl ekiliĢi olması; tahıllar üzerinde çalıĢmayı ve özellikle de buğdayı ön plana
çıkarmaktadır.

23
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Yukarı Fırat Havzası

ġekil 1. Türkiye Tarım Havzaları Haritası

Yukarı Fırat Havzası‟nın GümüĢhane bölümünün organik tarıma uygunluğu


bilinmektedir. Bölge, gerek organik hayvancılık ve gerekse organik tahıl üretimi açısından
ülkemizin en uygun bölgelerinden biri olma yolundadır. Yukarı Fırat Havzası‟nın GümüĢhane
Bölümü‟nde GümüĢhane Üniversitesi‟ne bağlı Kelkit ve ġiran‟da kurulan yüksekokullar ve
bazı özel sektör kuruluĢları bölgenin organik tarım açısından geliĢmesi için yoğun çalıĢmalara
baĢlamıĢlardır. ġiran MYO olarak da konuyla ilgili olarak bölge koĢullarına iyi adapte
olabilecek yeni çeĢitlerin geliĢtirilmesi sağlanacaktır.

2. GümüĢhane Ġlinin Yukarı Fırat Havzasına Ait Ġlçelerinde Bitkisel Üretimin


Durumu

Yukarı Fırat Havzası Bayburt, Erzincan, GümüĢhane, Sivas ve Tunceli illerinden


oluĢmaktadır (Çizelge 1). Yalnız bu havzanın kuzey kısmını GümüĢhane‟nin güney ilçeleri
oluĢturmaktadır. GümüĢhane ilinin toplam alanının büyük kısmı dağlık alanlardan
oluĢmaktadır. GümüĢhane ilinin Yukarı Fırat Havzasına ait bölümünde ekonomik olarak tarım
yapılabilen alanlar 1300-1550 metre yükseklikler arasında bulunmaktadır. Havzanın
GümüĢhane bölümünü oluĢturan ilçeler ilin en düz ve en geniĢ alanlarıdır. Bu ilçelerde kuru
tarım fazla yer tutmasına rağmen, sulanabilirlik bakımından en müsait alanlardır. GümüĢhane
ilinin Yukarı Fırat Havzasına ait bölümü iklim özelliği bakımından yazları sıcak ve kurak,
kıĢları soğuk, ilkbahar ve sonbahar ayları oldukça yağıĢlı geçmektedir. GümüĢhane ilinde
yıllık ortalama yağıĢ 460 mm‟dir. GümüĢhane Meteoroloji Ġstasyon Müdürlüğü‟ne ait son 15
yıla ait meteorolojik verilere göre, ilin yıllık ortalama sıcaklığı 9,4 ºC olurken, Temmuz ayı
ortalaması 20,2 ºC ile en sıcak ay ve Ocak ayı ortalama –2,0 ºC ile en soğuk ay olmuĢtur.

24
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Çizelge 1. Yukarı Fırat Havzasını OluĢturan Ġlçeleri kapsayan Ġllere Ait Çizelge

Ġl Ġlçe

Bayburt Demirözü

Erzincan Çayırlı, Ġliç, Kemah, Merkez, Otlukbeli, Refahiye, Tercan, Üzümlü

GümüĢhane Kelkit, ġiran, Köse

Sivas Ġmranlı, Zara

Tunceli Ovacık, Pülümür

Yukarı Fırat Havzasının GümüĢhane bölümünün toplam alanı 291.700 ha‟dır. Bu


bölüm ilin toplam alanının yaklaĢık yarısına eĢittir. Ġlin tarım arazisi varlığı toplam alanın
1/6‟sı kadardır (Anon., 2010). Havzaya ait ilçelerde iĢlenebilir tarım alanı, GümüĢhane ilinin
toplam tarım arazisinin %78,6‟sını oluĢturmaktadır (Çizelge 2).

Çizelge 2. Mevcut Kullanılan Kayıtlara Göre Yukarı Fırat Havzası (Kelkit, ġiran, Köse)
Toplam Arazilerinin Dağılımı

Tarım Arazisi Orman-Fundalık Çayır Mera Tarım DıĢı Alan


Yüzölçümü
Havza Miktar Oran Miktar Oran Miktar Oran Miktar Oran
(ha)
(ha) (%) (ha) (%) (ha) (%) (ha) (%)

Yukarı Fırat
89.299 31 56.696 19 106.915 37 38.790 13 291.700
Havzası*

Gümüşhane
113.685 37 164.655 49 216.915 67 162.245 47 657.500
Genel

*GümüĢhane Ġline Ait Bölüm (üç ilçe)

Yukarı Fırat Havzasının GümüĢhane bölümüne giren Kelkit, ġiran ve Köse ilçelerinin
toplam tarım arazisi varlığı 89.299 ha‟dır (Anon., 2010). Bunun yarıya yakını Kelkit ilçesi
sınırlarında olup, diğer kısmı ġiran ve Köse ilçe sınırları içinde bulunmaktadır (Çizelge 3).

25
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Çizelge 3. Yukarı Fırat Havzasının GümüĢhane Bölümüne Ait Ġlçelerin Arazi Dağılımı

Ġlçeler Tarım Alanı Miktarı (ha)

Kelkit 41.077

Köse 22.262

ġiran 25.960

TOPLAM 89.299

2008 yılı verilerine göre GümüĢhane ilinde 36.058 hektar tahıl ekimi yapılmaktadır.
GümüĢhane ilinde yetiĢtirilen tarla ürünlerinin kapladıkları alan itibariyle ilçelere göre
dağılımları arasında en geniĢ tahıl üretim alanına sahip Kelkit ilçesidir (Çizelge 4). Bunu,
ġiran ve Köse ilçeleri takip etmektedir. GümüĢhane ilinde tahıllar grubu içinde kapladığı alan
itibariyle 22.820 hektar ile buğday ilk sırada bulunmaktadır. Buğday, tüm ilçelerde
üretilmekle birlikte 7500 ha ile en fazla Kelkit ilçesinde ekilmektedir (Anon., 2008).

Çizelge 4. Tahıllar Bazında Yukarı Fırat Havzasının GümüĢhane Bölümünü OluĢturan Ġlçeler
ile GümüĢhane‟nin Ekim Alanları

ĠLÇELER (ha)

ÜRÜN Kelkit ġiran Köse Toplam Tüm GümüĢhane (ha)

Buğday 7500 5800 4250 17550 22820

Arpa 6200 850 2000 9050 11610

Çavdar 16 2 15 33 213

Yulaf 0 93,5 10 103,5 103,5

Mahlut 0 119 0 119 717

Tritikale 0 2 20 22 23,5

Mısır 0 51 0 51 571

Toplam 13716 6917,5 6295 26928,5 36058

GümüĢhane ilinde 801 ha alanda organik tarım yapılmaktadır. Ġlde organik tahıl
üretimi 8.107 ton olarak gerçekleĢmiĢtir. Bu üretimde 7.785 ton ile mısır ilk sırayı alırken,
buğday 210 ton ile ikinci sırada yer almıĢtır (Merdan, 2007).

26
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

ÇeĢitli sebeplerden dolayı Kelkit, ġiran ve Köse ilçelerinde ekim alanlarının bir kısmı
boĢ bırakılmaktadır. Bunun sebeplerinin tespit edilip çözüm yolları aranmalıdır. Kelkit, ġiran
ve Köse ilçelerindeki tahıl ekim alanlarının büyük kısmını kuru tarım oluĢturmaktadır. Kuru
tarımında temel vazgeçilmez ürünü tahıllardır. Bu tarım alanları, çiftçilerin büyük oranda
imkansızlıkları ve/veya yetiĢtirme tekniği konusundaki eksiklikleri sonucunda diğer
bölgelerimize göre bakir kalmıĢtır. Son yıllarda, bölgede tarımsal açıdan geliĢmeyi sağlayacak
bilinçli organik tarım çalıĢmaları artmıĢtır. Özellikle, özel sektörler organik hayvan
yetiĢtiriciliği ve ürünleri üzerinde yoğunlaĢmıĢlardır. Organik besicilik ve süt üretiminde yem
ihtiyacının ana girdisini organik olarak yetiĢtirilmiĢ tahıllar oluĢturmaktadır. Yalnız insan
beslenmesi açısından değil, aynı zamanda hayvancılık açısından organik tahıllara çok ihtiyaç
duyulmaktadır. Bölgede, geliĢmekte olan organik hayvan yetiĢtiriciliğinin ihtiyacı olan
organik tahıl ürünleri üzerinde yoğunlaĢma bir zorunluluk olarak görülmektedir.

3. Sonuç

GümüĢhane ilinin Yukarı Fırat Havzasına ait bölümünün tahıl üretimi açısından uygun
oluĢu, organik tahıl yetiĢtiriciliğinin mümkün olduğuna iĢaret etmektedir. Verim açısından
dezavantajlı olan organik yetiĢtiricilik, çiftçiler tarafından iyi karĢılanmasa da normal üretime
göre fiyat farkından dolayı açığı kapatmaktadır. Bölgede, hayvancılık açısından önemli bir
yem girdisi olan arpa ve mısırın yanında, tritikalenin de üretim ağına katılması gerekir.
Çünkü, diğer tahıllara göre sentetik özellikte olan tritikale, kuraklık gibi kötü çevre Ģartlarına
daha iyi dayanmaktadır. Bölgede, tahılları bir politika olarak gerek insan beslenmesi gerekse
organik hayvan yetiĢtiriciliği için ilk sıraya almak bir zorunluluk arz etmektedir. Bu amaçla,
organik tahıl yetiĢtiriciliğine uygun olan bu bölgede, GümüĢhane Üniversitesi ve Tarım Ġl
Müdürlüğü gibi resmi kuruluĢların yanında özel sektöre de önemli görevler düĢmektedir.
Temel hedefimiz “her Ģey insanımız ve topraklarımız” için olmalıdır. Organik yetiĢtiricilik,
sadık yarimiz olan kara toprağa sahip çıkmaktır.

Kaynaklar
Anonymous, 2006. Tarım Dergisi. GümüĢhane Tarım Ġl Müdürlüğü, S: 21, GümüĢhane.

Anonymous, 2008. Tahıllara Ait Ġstatistikler. GümüĢhane Tarım Ġl Müdürlüğü Verileri.

Anonymous, 2009a. Türkiye Tarım Havzaları Projesi. T.C. Tarım Ve KöyiĢleri Bakanlığı, Ankara

Anonymous, 2009b. Türkiye Tarım Havzalarının Belirlenmesine ĠliĢkin Karar. 29/6/2009 Tarihli ve 2009/15173
Sayılı Resmi Gazete.
Anonymous, 2010. Ġl Tarım Müdürlüğü 2009 Yılı çalıĢmaları, GümüĢhane.

FAO, 2004. Food and Agriculture Organization of the United Nations, Rome www.fao.org

Dağüstü, N. Ve Bölük, M., 2002. 7 Ekmeklik Buğday (Triticum aestivum L.) Diallel Melezlerinin Kimi
Tarımsal Özelliklerinde Heterosis, Uludağ Üniv. Zir. Fak. Derg. Bursa, Cilt 16(1): 211-223.

Keser, M., 1996. Geçit KuĢağı Tarımsal AraĢtırma Enstitüsü Tanıtım Kitapçığı.

27
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Merdan, K., 2007. GümüĢhane‟nin Ekonomik Yapısı Ve Organik Tarım. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Ġktisat Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Erzurum.

Rosegrant, M.W., Sombilla, R.V. Gerpacio, and C. Ringler, 1997. Global Food Markets and U.S.
Exports in the Twenty-fırst Century. Paper Presented at the Illinois World Food and Sustainable Agri.
Prog. Conf., Meeting the Demand for Food in the Twenty-fırst Century: Challenges .

Vangöl, Y., 1999. Ekmek Mevzuatı Teknolojisi. Ġzmir, Tarım Ġl Müdürlüğü.

Wilson, J.A., 1984. Hybride Wheat Breeding and Commercial Seed Development Plant Breeding Reviews,
Vol:2, p. 303-319.

28
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

TÜRKĠYE’DE YENĠ KURULAN ÜNĠVERSĠTELERĠN ÜLKE VE ġEHĠR


KALKINMASINA KATKISI: GÜNEY KORE ÖRNEĞĠ

Bülent DOĞRU*

ÖZET
Bir ülkenin uzun vadeli kalkınma düzeyini belirleyen en önemli faktörlerin baĢında
üretken emek gelir. Refahı artıran kalkınma için üretim faktörlerinden olan fiziki sermaye
satın alınabilir, doğal kaynaklar allahın vergisi diye düĢünüldüğünde geriye üretim için
giriĢim ruhu ve üretken emek (beĢeri sermaye) kalır. Üniversiteler ülke kalkınmasına uzun
dönemde beĢeri sermaye yaptığı stok katkısıyla destek olmaktadır. Bunun yanında
kuruldukları illerde kısa ve orta vadede özel sektörün canlanmasına, uzun vadede ise ülkenin
kalkınmasına yardımcı olmaktadırlar. Bu çalıĢmada gümüĢhane ilinin ekonomik durumuna
değinilerek, Türkiye‟deki Üniversite hamlelerinin ifade ettiği anlam ve ülke kalkınmasına
nasıl katkı yapabileceği Güney Kore örneğinde ele alınmaktadır.

GĠRĠġ
Türkiye gibi doğal kaynaklar bakımından yetersiz ülkeler 1960 lardan baĢlayarak uzun
soluklu ama sonucu garanti olan bir üretim metodunu benimsediler. Bu model emeğin
kualifikasyonunu sağlayarak üretimde artıĢ sağlamaktı. Güney Korelilerin adına “ A Miracle
of Han River” dedikleri modelin temel argümanı emeğin etkinleĢtirilmesi ve giĢimciliğin
desteklenmesine dayanan ihracata dayalı büyüme modeliydi. Üretimin diğer üç ayağı olan
doğal zenginliklerden mahrumiyet, teknolojinin ABD‟nin ve Batı Avrupa‟nın tekelinde
olması, sermaye birikiminin yetersiz olması, daha çok üretmek için doğal zenginliklerden
mahrum olan ülkelerin beĢeri sermayeye yatırım yapmalarını elzem kılmaktaydı. Bunun en
çarpıcı örneklerini Güney Kore ve Japonya sergiledi. Japonya 1960 ile 1970 arası dönemde
yılda % 17 büyürken bu rakam 1970-1990 döneminde dünyada krizler olmasına rağmen % 4
„ün altınainmemiĢtir. Güney Kore ise 40 yılda bir mucize gerçekleĢtirerek, 80 dolarlık kiĢi
baĢı gelirini 16000 dolara çıkararak muazzam bir artıĢ gerçekleĢtirmiĢtir. Güney kore 1960
dan 1990 a kadarki sürede sermaye-emek oranını yüzde 105 kadar artırmıĢtır. Yani birim
emeğe düĢen sermaye stoğunu tam iki katına çıkararak dünyada hiçbir ülkenin ulaĢamadığı
noktaya gelmiĢtir (Seyidoğlu, 2003)
1960‟larda 70 tane devlet ve özel üniversitesi olan 45 milyonluk Güney Kore‟de
araĢtırmacı sayısı da sadece 5 bin kadarken, o yıllarda GDP‟den Ar-Ge „ye ayrılan pay yüzde
birin altındaydı. Bugün ise eğitime ve Ar-Ge‟ye yaptıkları yatırımlarıyla, her alana farklı
hitap eden 7 farklı üniversite tipiyle Korede 300‟ü aĢkın üniversite 200 bini aĢkın araĢtırmacı
bulunmaktadır. 40 yılda tam bir mucize gerçekleĢtirildi. 1945‟de Japonya‟dan bağımıszlığını
alan Kore o yıllarda Yeni Kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile , Nüfüs, kültüre bağlılığı, doğal
zenginliklerinin olmaması, demografik yapısı gibi birçok konuda benzerlik göstermekteydiler.
KiĢi baĢı geliri Türkiey‟de 350 Kore‟de ise 80 dolar kadardı. O yıllarda eğitim, sağlık ve kiĢi

*
AraĢtırma görevlisi , GümüĢhane Üniversitesi e-mail: buldogru@gmail.com

29
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

baĢına gelire göre hesaplanan geliĢmiĢlik endeksinde Türkiye ile Güney Kore sıralamada alt
sıralarda yer alırlarken Kore bugün 26. Türkiye ise 79. Sıradadır.
Doğal kaynaklardan mahrumiyet Korelileri etkin emek ve sermaye stokunu artırmaya
itmiĢtir. GiriĢimci ruhlarını da üretime koyan Korelilerin tecrübeleri yakından izlenmelidir.
Kore‟nin 1960‟lı yıllardan bu yana uyguladığı otoriter kapitalizme dayalı ekonomik kalkınma
modeli kendine hastır (Ġlkorur, 2002).
Bu makalede teknik detaylara girmeden istatistiki verilerle GümüĢhane‟nin ekonomik
durumu, Güney Kore mucizesi Türkiye ile karĢılaĢtırılarak uzun vadede yapılması gerekenler
konusunda GümüĢhane iline bir yol haritası sunulmaktadır.

1 GÜMÜġHANE ĠLĠ EKONOMĠK DURUM


GümüĢhane‟nin Ģehir ekonomisi dolmuĢculuk, bakkalcılık, memurculuk, pestil
kömecilik ve az sayıda serbest meslekciklerden oluĢmaktadır. Kırsal ekonomide ise tarım ve
hayvancılığa dayanmaktadır. Bazı sektörlerde karlılık oranları o kadar düĢmüĢ ki, bırakalım
aĢırı karları, normal karlar ancak elde edilebilmekte, 45 dolmuĢ aynı hatta günde sadece 2000
öğrenci için çalıĢabilmekte yada birbirinini aynısı ürünler üreten 4-5 pestil ve köme dükanı
yanyana yada karĢılıklı yer alabilmektedir. FarklılaĢma görülmemektedir. Pansuman çözüm
nedir sorusuna verilecek cevap sayı azaltılmalı demekle ancak bugün kurtulur, ya yarınlar?.
Kentin neredeyse tek enjeksiyonu memurlardır. Bütün bir kent ekonomisi öğrenci ve memura
endekslenerek uzun süre aĢırı karlarla ayakta duramaz, biri diğerinin aynısı olan benzer
firmaların endüstriye giriĢiyle vasıflı olmayı gerektirmeyen endüstriler yok olup gider.

ġekil 1: GümüĢhane Büyüme

15

10

-5

-10

-15

-20

-25

Kaynak : DPT

ġekil 1‟ de görüldüğü gibi GümüĢhane, sağlıklı olmayan bir Ģekilde tamamen


dönemsel olan büyümelere ve küçülmelere sahne olmaktadır. Bunun nedeni üretiminin yüzde
80‟nini tarım ve hayvancılığa dayanmasıdır. Doğaldır ki tarım mevsimsel olarak dalgalanır.
Buna mukabil 90‟lardan sonra bir büyüme trend yakalamıĢsa da bunu sürdüremediği
görülmektedir. 1990 da ki yüzde 21 lik düĢüĢün nedeni ise araĢtırmalarımda ortaya
çıkarılamadı

30
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GümüĢhane‟nin GDP artıĢı Türkiye ile paralellik arz etmemektedir. sektörel benzeĢme
genel olarak yoktur. Bu da hasıla bileĢenlerine bakıldığında açıkça görülmektedir. Türkiye
Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda yüzde GDP‟ içindeki tarım oranını geçen 80 yılda yüde
8‟ler düzeyine çekebilmiĢken GümüĢhane için bu oran hala devam etmektedir. Tablo 1 „den
da görüleceği üzere tarımın toplam ilin hâsılası içindeki payı yüzde 80‟lerdedir. Bu durum
kendisine biçilen tarımda uzmanlaĢmayla açıklanabilseydi, belki normal karĢılanabilirdi.
Ancak veriler sadece geçimlik üretimin yapıldığını artık değerin oluĢmadığını ve ilin ülke
ekonomisi içindeki payının binde 1-2 ler düzeyinde olduğunu göstermektedir. Sanayi üretimi
toplam üretiminin ancak yüzde birine denk gelen ilde hizmetler yüzde 19 larda gerçeklemiĢtir.
Hizmetler sektöründe en büyük payda kısa vadede kar oranı yüksek olan ticaret ve serbest
meslek üretiminden oluĢmaktadır. KiĢi baĢı gelirde Türkiyenin en düĢük illerinden biri olan
GümüĢhane‟de bin kiĢiye düĢen esnaf sayısında Türkiye ortalamasının epey üstündedir.
Türkiye‟de bin kiĢiye sadece 45 esnaf düĢerken, bu oran GümüĢhane‟de 185 dir. Yani kentin
ekonomisi ticarete dayanmakta ve toplam hâsıladan aldıkları paylarda sayılarıyla ters orantılı
olmaktadır.
Diğer çarpıcı sayılar ise iĢgücüne katılım ve iĢsizlikte görülmektedir. Türkiye
genelinde iĢgücüne katılım oranı yüzde 47‟ lerdeyken bu oran Rize, GümüĢhane ve Artvin
için sırasıyla 66, 65 ve 62 olarak gerçekleĢmektedir(TÜĠK, 2008). ĠĢgücüne katılma oranında
her zaman kuzey doğu Anadolu en ön sırada yer aldığı bilinmektedir. Nedeni de doğal
kaynaklar (petrol, ekilir biçilir verimli topraklar, doğal sulama imkânlarının zorluğu) ve
bölgenin fiziki elveriĢsizliğinin insanları iĢ arayıĢına itmesidir. Bu durum çok ciddi bir gerçeği
daha ortaya koymaktadır. O da teknik ve mesleki eğitimden baĢka refah artırıcı bir unsur bu
coğrafyada bulunmamaktadır. Bu durum GümüĢhane‟de kurumsal olmayan iĢgücünün 15+
durumdaki her 100 kiĢiden 65‟ini ya bir iĢte çalıĢmak yada iĢsiz bırakmaktadır. ĠĢsizlik
rakamlarına baıkldığında Rize, GümüĢhane, Artvin Türkiye‟de iĢsizliğin en düĢük
hesaplandığı iller olarak tespit edilmektedir. 2008 yılında iĢsizlik bu kuzey doğu Anadolu
kümelenmesinde yüzde 4-5 civarında gerçekleĢti. Hâlbuki Türkiye için bu oran yüzde 11 idi.
Bu durumun birkaç nedeni vardır.

TABLO 1: KarĢılaĢtırmalı Ekonomik Veriler: Türkiye GümüĢhane

TÜRKĠYEORT
GÜMÜġHANE

TARIM 8 80*

SANAYi 22 1

HĠZMETLER 70 19

KĠġĠ BAġI GELĠR($) 8500 2600

ESNAF SAYISI( bin kiĢiye düĢen sayı) 45 185


ĠġGÜCÜNE KATILMA(%) 47 65

ĠġSĠZLĠK(%) 13 6

Kaynak: DPT, TÜĠK, www.tesk.org.tr/tr/calisma/sicil/4.pdf

*tarımın tamamına yakınını çitçilik ve hayvancılık gelirleri oluĢturuyor (avcılık ormancılık yüzde 0,5 kadar)

31
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Ġlk nedeni “ iĢsizim” ( 15+, hastane, hapishane, kıĢlada olmamak, iĢ arıyor olmak)
diyecek nüfus göç edip gittiğinden, çalıĢma çağında buralarda iĢsiz nüfus azdır. Ġkinci olgu
istihdam olanakları kısıtlı olduğundan iĢ bulma ümidini kaybetmiĢ iĢsizlerin iĢ aramıyor
olması. Üçüncü olgu da kır yaĢamı ile Ģehir hayatı arasında alternatif faydalar açısından kayda
değer farkların olmaması ve bu kiĢilerin gizli iĢsizler olarak, aile yanında, verimsiz tarım
iĢçisi olarak hayatlarını devam ettiriyor olmaları örnek gösterilebilir.
Ortaya çıkan paradoks Ģudur: istihdam yüksek, iĢgücüne katılım da çok iyi o halde
neden GümüĢhane‟nin refahı (mal ve hizmet üretimi) yüksek değildir. Bu sorunun cevabı zor
zor olduğu kadar da kolaydır. Üretim faaliyetlerinin katma değeri düĢük sektörlerde
toplanması ve tüm emek için de düz iĢçi (vasıfsız) oranının yüksek olmasıdır. Üretken (etkim
emek) in toplam istihdam edilen emek içinde düĢük bir oranda olmasıdır. Oysa nitelikli yâda
yarı nitelikli emek ile Ar-Ge elemanı, geliĢmiĢ ülkelerde oldukça yüksektir.
Anadolu coğrafyasında yaĢayan insanlar teknolojinin zamandan tasarruf etmesi
karĢısında boĢa çıkan vakitlerini nasıl harcamaları gerektiğini bilmiyorlar( Altan, 2009)
bilmiyor. Ancak yüksek bir eğitim ve giriĢimci ruh ile bu insanlara vakitlerini nasıl üretken
alanlarda kullanmaları gerektiği öğretilebilir. Bunun da adresi mevcut durumda Üniversiteler
yâda teknik okullardır. Bir diğer gözlem de fer baĢına (nüfus etkisinden arındırılmıĢ) hasılaya
bakıldığında reel artıĢta ciddi bir trend olmaması gerçeğidir. Bunun temel sebebi teknolojik
yatırımların olmamasıdır.

Tablo 2: Coğrafi Bölgelere Göre Toplam Hâsıla (2000 yılı verileri)

Karadeniz Bölge genelinde tarımsal üretimin, Marmara Bölgesinin nın iki katı olması,
sanayide ise 5‟te bir olması tablo 2‟nin dikkat çeken tarafıdır. Finansal mali kurumların
toplam üretiminde ise 9‟da bire düĢmektedir. Benzeri durum Toplam Katma Değer paylarında
da görülmektedir. Tablo 3 „te kuzey doğu Anadolu‟nun yüzde 1.5-1.6 kadar bir orana sahip
olduğu açıkca görülmektedir.

32
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Tablo 3: Bölgelerin Katma Değer Payları

Kaynak: Tablo 2 ile aynıdır

Yukarıda ifade edildiği gibi gümüĢhane henüz tarım toplumu olmaktan çıkamamıĢ ve
17. Yüzyıldaki sektörel üretim dağılımına eĢdeğer bir durum sergilemektedir. Henüz ve hala
kalkıĢa (take-off) hazırlık aĢamasındadır. Bir türlü kalkıĢa geçememiĢtir. Türkiyenin toplam
hasılasına katkısı sadece yüzde 0,1--0,2 olan il ne yapmalıdır?
Üniversitede eğitim gören gençlerin çoğunluğu il ve civarından geldiği göz önünde
bulundurularak, mezuniyetten sonra kısa-orta vadede il dıĢına çıkmalarını önleyecek özel
sektör giriĢimciliği ile desteklenmesi gerekmektedir. Bu durum Üniversitede kalitesi
yükseltilmiĢ emekle kısa ve orta vadede, ilin ortalama emek verimliliğini artıracak bu da
katma değeri yukarılara taĢıyacaktır. Uzun vadede ise çarpan mekanizmasıyla verimliliği
artırılmıĢ emek kartopu etkisi yaratarak, ulusal ölçekte de refah artıĢına neden olacaktır.
Bu üniversiteden mezun olacak kalifiye iĢçilerin kısa ve orta vadede ilin ve bölgenin
ekonomik hayatına, uzun vadede de ülkenin toplam çıktı düzeyine hizmet etmesi
beklenmektedir. Emeğin içselleĢtirildiği tüm kalkınma ve büyüme modellerinde durum böyle
olmak zorundadır. Bu düĢünce sistematiği 1954 yılında Türkiye‟deki üniversite atılım
hamlesine bakıldığında görülebilir. Bunu Demokrat Parti zamanında Menderes Hükümeti
Erzurum, Trabzon vb. illere üniversiteler yaparak gerçekleĢtirmeye çalıĢmıĢtı.
2006-2008 döneminde de açılan üniversitelerin kuruldukları yerlerin doğal kaynaklar
bakımından fakir oldukları görülür. GümüĢhane Bayburt, ġırnak, Hakkari, Mardin ve
diğerleri. Gelir dağılımı adaletsizliğini gidermek ve ülkede toplam refah artıĢı için Devletin
özel sektör yerine geçip yatırım harcaması yaptığı görülmektedir. Artan kamu harcamalarının
atıl olmayan (tüketimle kısa sürede yok edilemeyecek) eğitim-sağlık gibi alanlarda yapılmıĢ
olması devletin izlediği ihracata dayalı büyüme politikasının da bir gereğidir2.
Semeresi uzun dönemde ancak alınabilen bu yatırım hamleleri sonucunda toplam
emek içindeki etkin iĢgücü oranı yukarılara çıkarılmakta ve Leontief‟in 1947 yılında ABD
iĢçileri için öngördüğü “üç kat daha verimli iĢçiler”sözü geliĢmekte olan ülkelerce de taklit

2
24 Ocak 1980 de Ġhracata dayalı Büyümeye geçilmiĢtir.

33
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

edilmek zorundadır. Bu durum “yüz yılda meyve alacaksan insan yetiĢtir” Çin atasözünde en
güzel Ģekilde ifade edilmektedir.
Verimsiz kaynak kullanımlarının yanı sıra, düĢük geliĢme potansiyeli gösteren, katma değer
üretmede görece olarak verimsiz kalmıĢ illere bakıldığında Adıyaman, Afyon, Bingöl,
Erzincan, GümüĢhane, Sakarya, Sinop, ġanlıurfa ve Yozgat son sıraları almaktadır(Aydemir,
2002) GümüĢhane‟nin rekabet edebilir hale gelmesi için mevcut insan kaynağının niteliğini
%64 artırması gerekmektedir. Bunu baĢarması için ulaĢtırma, enerji, sanayi, tarım ve KOBĠ
yatırımlarına ortalama yüzde 70, insan kaynağına ise en az yüzde 65 yatırım yapması
gerekmektedir(Aydemir, 2002)

ġekil 2 : GümüĢhane Ġlinde ĠyileĢtirilebilecek Potansiyel Alanlar

Kaynak: dpt.gov.tr BÖLGESEL REKABET EDEBĠLĠRLĠK KAPSAMINDA ĠLLERĠN KAYNAK


KULLANIM GÖRECE VERĠMLĠLĠKLERĠ: VERĠ ZARFLAMA ANALĠZĠ UYGULAMASI ZEYNEP
CANAN AYDEMĠR Uzmanlık Tezi

34
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Tablo 4: KarĢılaĢtırmalı Eğitim Verileri

TÜRKĠYE GÜMÜġHANE
ORT

OKUR-YAZAR ORANI(YÜZDE) 80 78

ÜNĠVERSĠTE BĠTĠRENLER ORANI(YÜZDE) 5 3

OKULLAġMA ORANI (ĠLKÖĞRETĠM/ LĠSE)3 96/47 88/35

Kaynak: Milli Eğitim Bakanlığı, Tüik

GümüĢhane‟nin eğitim verileri Türkiye ortalamasıyla tutarlılık arz etmemektedir.


Tablo 2‟de kentin okur yazar oranında Türkiye ortalamasına çok yakın olmasına rağmen,
üniversiteyi bitirenler ortalaması yüzde 3 dür. Her yüz kiĢiden 3‟ü üniversite mezunudur. Bu
da Ģehrin ekonomik faaliyetlerinin çeĢitsizliğini açıklar niteliktedir. OkullaĢma oranı
ilköğretim ve lise de Türkiye ortalamasının 10 puan gerisindedir. Bunu nedeni iyi
araĢtırılmalıdır.
Mezun olan gençler için hedef gösterilen KPSS gibi sınavların emeğin üretkenliğini
yok ettiğini vurgulamak gerekir. Zor zahmet giriĢimciliği öğrenen üretken emekler devletin
dairelerinde kendilerinden beklenenin yüzde 40 altında performanslarla heba edilmektedir.
Bunun için acilen giriĢimci yetenekler eğitilerek mal ve hizmet üretimine yönlendirilmelidir.
Normal olan durum özel sektörde iĢ kapmak için öldürücü bir yarıĢa giriĢmektir.
Bugun KPSS de memurluk kazanmak bir hedef olmuĢsa bu tamamen krizler çağında
olgunlaĢan okuyan ve mezun olanların, krizin çocuklarının, bir talihsizliği olarak
değerlendirilmelidir. Ekonomik krizlerde ruhun büründüğü hal karamsardır ve çok
zenginleĢmek ister. Temel nedeni de geleceğin muğlâk ve bilinmez getirisini bugün
kazanmaktır. Emek, refahın arttığı dönemlerde pozitif enerji yayarak davranıĢsal iktisadın
varsayımlarına uymaktadır. Hayvansal içgüdüler ona krizde (daralma) dönemlerinde çok
biriktirmeyi, geniĢlemede ise çok harcamayı ancak bu yolla öğretmektedir.

2 GÜNEY KORE ÖRNEĞĠ


1910 ile 1945 arası dönemde Japon sömürge yönetimine girmiĢ Kore‟de aynen
Türkiye‟de olduğu gibi 1876-1910 yıllarında Batı eğitiminin ideolojisi olan eğitim
sistemlerini n açıldığı görülmektedir. okulların çeĢitliliği göze çarpmaktadır: Gün Kwan
(Devlet Memuru yetiĢtiren okul), Sahak (Hazırlık),Hyang Kyo (Özel okul),Sea Won (Yuhak
eğitimi verir), Sea Dang (Kütüphane) ve Mesleki Eğitim. Bağımsızlıktan sonra Güney Korede
ABD‟nin etkisi görülmüĢtür. 1950‟lerde ABD ve Koreliler tarafından eğitim reformu
yapılmıĢtır. Korece kitaplar basılmıĢ, herkese eğitim fırsatı verilmiĢtir. zorunlu öğrenim süresi
12 yıl olup, 1960larda öğretmen yetiĢtirmede reforma gidilmiĢtir (Çınar, 2009).

3
okullaĢma verileri 1990 yılına ait okur yazar ve üniversite oranı veriler 1990 yılına aittir.

35
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Kore devleti eğitim sistemine oldukça önem vermektedir. Sadece Seul kentinde 2770
okul bulunmaktadır. Bunların 1370'i anaokulu, 512'si ilkokul, 352'si ortaokul, 15'i yüksekokul
ve 36'sı üniversitedir. Yüksek öğrenim 4 ila 6 yıl olup 7 farklı kategoriye ayrılmıĢtır:
1 Yüksekokul ve üniversiteler
2 Endüstri üniversiteleri
3 Eğitim üniversiteleri
4 Ön lisans okulları
5 Basın haberleĢme üniversiteleri
6 Teknik yüksekokullar
7 Diğer çok amaçlı kurumlar (Çınar,2009)
Tüm Yüksek öğretim kurumlarının sayısı 500 ü aĢkındır. Bunların yarıya yakını özel
sektöre aittir. Yüksek öğrenim gören nüfusu 3 milyon toplam nüfus ise 45 milyondur.
Güney Kore baktığımızda zorunlu eğitimin 6-12 yaĢlarında ve ücretsiz olduğunu,
Ülkede okur-yazar oranının % 92 olduğunu, nüfusun % 85'inin Ģehirlerde yaĢadığını, kiĢi baĢı
gelirin 1960 da 80 dolarken bugün 16 bin dolar olduğunu, Ġnsani geliĢmiĢlik endeksinde 26.
Sırada yer aldığını, Ülkede 300 kadar devlet ve özel sektör üniversitesi olduğunu, 200 bini
aĢkın AR-GE elemanı ve dünyaya bilgisayar, otomobil, yarı iletken ve kablosuz high-tec
ürünler ihraç ettiğini görmekteyiz.
1955 yılında Türkiye‟nin nüfusu 22.5 milyon, Güney Kore‟ninki 22 Milyondu.
Türkiye ve Kore‟nin sağlam kültürel yapıları vardı, nüfüs, doğal kaynaklardan mahrumiyet,
vasıfsız düz iĢçilerin yüksek oranda olması, üniversite mezunu vasıflı iĢçi sayısının 100 kiĢide
1 bile olamadığı dönemlerde iki ülkede baĢa baĢtı. BaĢa baĢnoktasında kalkıĢ öncesi tüm
varsayımlar eĢitti. Farklı olan unsurlar giriĢimci ruh, uzun döneme yayılmıĢ hedeflere sadık
kalabilecek istikrarlı ufka sahip yönetici sınıf ve iĢlerine iman derecesinde bağlı çalıĢanlardı.
Türkiye ve Güney beĢer yıllık planlı büyüme dönemlerine beraber baĢladı. Onlar ihracata
dayalı büyümeyi benimsedi, Türkiye ise ithali ikame edecek yerli üretim sanayiyi denedi.
Hedef yıllık ortalama yüzde 7 büyüme idi. Türkiye bu süreçte 4 kez siyaset dıĢı olumsuz
müdahale geçirmiĢ oldu. Teknik anlamda çok fazla uzmana raporlar hazırlattı. Güney Kore
ise otoriter ve disiplinli büyüme gerçekleĢtirdi.
Bu gün ise Türkiye‟nin nüfusu hızla artarak 70 milyonu bulmuĢ, Güney Kore‟nin
nüfusu ise 47.9 milyon olarak gerçekleĢmiĢtir. Diğer verilere aĢağıda bakıldığında ise
durumun Türkiye açısından ne kadar olumsuz olduğu ortaya çıkmaktadır. Ar-Ge, Eğitim ve
Ġhracata dönük sanayi verilerine baktığımızda gerçek ortaya çıkmaktadır. Tabi tüm bu planlı
büyümenin arkasında kredibilitesi yüksek merkezi siyasi otorite asıl belirleyici unsur
olmuĢtur.
Kore‟de yukarıda da belirtildiği gibi doğal zenginlik kaynakları fazla olmadığından
beĢeri sermayeyi zenginleĢtirerek büyümeye çalıĢmıĢtır. Böylelikle yüksek niteliklere sahip
emekle önceleri teknolojiyi taklit ederek sonrada markalaĢmaya giderek tüm dünyaya Kore
markasını satmayı baĢarmıĢlardır.

36
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Kore, içine kapanan ülke değil rekabete açılan ülke olmayı yeğlemiĢtir. Benzeri
dönemlerde Türkiye ise hala ne sosyalist ne de kapitalistti. BaĢtaki siyasi güce göre Ģekil alan
bir ülke idi. Oysa tüm beĢ yıllık kalkınma planlarında teknolojik ilerlemenin gerekliliğine
vurgu yapılması yanında bunun “nasıl” olacağı hep müphem kala gelmiĢtir(IKP,ss-33). Hedef
yıllık yüzde 7 diyen birinci beĢ yıllık kalkınma planı (IKP), dıĢ ticaret açığını gidermek için
maliyeti yüksek de olsa ithal ikamede ısrar ederken, Kore ihracata dayalı endüstriler kurma
giriĢimine baĢladı. IKP‟ da ve 15 yıllık planlı dönemim diğer dönemlerinde yerli sanayinin iç
talebe cevap vermesi hedef seçilirken (dolayısıyla merkezi yönetimi asla rahatsız edecek
büyüklüğe gelemeyecek bir burjuvazi sınıf –“not too big to fail”) , Kore‟de perspektifler tüm
dünya nüfusunun talebine çevrilmiĢti.

Tablo 5: Güney Kore’de 1970 sonrası AR-GE göstergeleri

YILLAR ÖZEL ÜNİVERSİTELER DEVLET ARAŞTIRMACI MİLLİ GELİR İÇİNDE


ÜNİVERSİTELERİ SAYISI
AR-GE’NİN PAYI(%)

1970 52 33 5,628 -

1975 76 70 10,275 -

1980 130 72 18,434 -

1985 162 55 41,473 1,82

1990 166 54 70,503 1,87

1995 204 53 128,315 2,37

2000 212 56 159,973 2,39

2004 238 55 209,979 2,85

Kaynak: http://kosis.nso.go.kr, Güney Kore’nin BaĢarısının Arkasındaki Arge Gerçeği Ve Türkiye Ġle Bir KarĢılaĢtırma Mustafa
ÇalıĢır, Ahmet Gülmez, Bilgi Ekonomisi Ve Yönetimi Dergisi 2007, Cilt: Iı, Sayı:I

* Kore‟de Öğretim görevlisi olabilmek için yüksek lisans yapmıĢ ve 2-3 yılın geçmiĢ olması veya doktora yapmıĢ olmak
gereklidir. (Çınar,2009)

Güney Kore‟de bütçenin % 12 kadarı eğitime ayrılırken bo oran Türkiye‟de 9,8 kadar
olmaktadır. 4
Tablo 5 „de 1970 yılından sonra Güney Kore‟nin AraĢtırma GeliĢtirme faaliyetlerine
ne derece önem verdiğini açık bir Ģekilde göstermektedir. 1970 yılında özel ve kamu
üniversitelerinin toplamı 85 iken 2004 yılında üniversite sayısı 293‟e yükselmiĢtir. Bu
dönemde özel üniversite sayısı hızlı bir artıĢ göstererek 52‟den 238‟e yükselmiĢtir. 1970
yılında 5628 olan araĢtırmacı sayısı 2004 yılında 200.000‟in üzerine çıkmıĢtır. Güney
Kore‟nin Ar-Ge faaliyetlerine ayırdığı ödenek dikkat çekmektedir. 1985 yılında Ar-Ge
harcamalarının Milli Gelir içindeki payı % 1,82 iken, 2004 yılında bu payın %2,85‟e
yükseldiği görülmüĢtür. 2004 yılında bu oran Türkiye için 0,5 bile olamamaktadır.

4
2010 bütçesinden ayrılan paydır.

37
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

ġekil 3: Türkiye Güney Kore Büyüme


16000

14000

12000

10000

8000
G.KORE
6000
TÜRKİYE
4000

2000

0
1984

2000
1954
1970
1978
1980
1982

1986
1988
1990
1992
1994
1996
1998

2002
2004
2008
Kaynak : Türkiye için TÜİK ve Kore için : http://fbweb.cityu.edu.hk

1960 da Türkiye‟de kiĢi baĢı gelir 358, Güney Kore‟de 79 dolardı. Yani Türkiye o gün
dünyanın fakir bir ülkesiyken, Güney Kore fakir olamayacak kadar fakirdi. O gün Güney
Kore‟nin tam 4,5 katı kiĢi baĢı gelire sahip olan Türkiye bugün kiĢi baĢı milli gelirde geride
kalmıĢtır. Kore‟nin 16 bin dolar Türkiye‟nin 7500 dolar kadardır. Yani Kore 9 kat
Türkiye‟nin büyüdüğünden fazla büyüme göstermiĢtir(nüfusu göz ardı ederek) . Bunun 1,5
katı nüfus artıĢından kaynaklansa geriye 6 kattan fazla büyüdüğü gerçeği ortada durmaktadır.
Güney Kore‟nin bunu nasıl gerçekleĢtirdiği hususunda yazılan sayısız çalıĢma vardır. Bu
mucizevî büyümeye de “Miracle of Han River” adını vermekteler.

Tablo 6 : 1990-1999 Dönemi Türkiye ve Güney Kore Ar-Ge harcamaları


Ortalama kiĢi baĢı
Ortalama ARGE Ortalama 10 bin kiĢiye düĢen ARGE
Ülke Harcaması(milyon $) AraĢtırmacı sayısı harcaması($)

GÜNEY KORE 8954 45 212

TÜRKĠYE 815 10 13

Kaynak: Güney Kore’nin BaĢarısının Arkasındaki Arge Gerçeği Ve Türkiye Ġle Bir KarĢılaĢtırma Mustafa ÇalıĢır, Ahmet Gülmez,
Bilgi Ekonomisi Ve Yönetimi Dergisi 2007, Cilt: Iı, Sayı:I

Teknoloji ve bilime yapılan yatırımları karĢılaĢtırıp refah seviyesinin geliĢme


nedenlerini anlamamıza yardım edecek Ar-Ge harcamalarının GDP içindeki payı, 10 bin
çalıĢan nüfus baĢına düĢen AraĢtırmacı personel sayısı ve ülkelerin bilimsel makale sayıları

38
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

tablo 3 de gösterilmiĢtir. Buna göre hemen her alanda Güney Kore‟nin Türkiye‟den en az 10
kat daha ilerde olduğunu nüfustan dolayı araĢtırmacı sayısında 4,5 kat ilerdeyken bu oranın
kiĢi baĢı ARGE harcamasında 15 kattan fazla olduğu görülmektedir.
Güney Kore, üretim faktörlerinde yaptığı iyileĢmelerin semeresini, hedeflediği
ihracata dayalı büyüme stratejisi çerçevesinde, 1970‟lerden 2000‟lere geldiğinde ihraç ettiği
ürünlerde görmek mümkün. 70‟lerde emek yoğun ihraç mallarında karĢılaĢtırmalı üstünlüğe
sahipken değiĢen faktör donatımı sayesinde (dönem boyunca sermaye/emek oranı 9 dan 19 a
çıktı.) sermaye yoğun ve katma değeri oldukça yüksek ürünlerde karĢılaĢtırmalı üstünlüğe
sahip olduğunu tablo 3 deki ihraç edilen ürünlere bakarak anlaĢılmaktadır. Aynı
karĢılaĢtırmalı dönemlerde Türkiye ihracatını tarımsal ürün (ham ve yarı iĢlenmiĢ ürünler)
ihracatından emek yoğun tekstil ve elektrikli ev aletlerine ancak kaydırabilmiĢtir. Diğer bir
deyiĢle Kore 3‟den 5‟e sıçrarken biz 3‟den 4‟sıçramıĢız. Bu durum Kore‟yi kiĢi baĢı gelirde
79 dolardan 16000 dolara taĢırken Türkiye 350‟den 7500‟lere gelebilmiĢtir. Ġnsani geliĢmiĢlik
endeksinde de (eğitim ve sağlık dahil edildiğinde) Kore 26. Sırada Türkiye 79 sırada yer
almaktadır5

Tablo 4: Türkye Ve Güney Kore’nin Ġhracat Kompozisyonunda değiĢim


1970’LĠ YILLAR 2000’LĠ YILLAR

TÜRKĠYE G. KORE TÜRKĠYE G.KORE

Pamuk ve pamuklu dokuma Tekstil Örme Giyim EĢyası Yarı Ġletkenler

Sebze Meyve Kontrplak ÖrülmemiĢ Giyim EĢyası Otomobil

Tütün Peruk Kara TaĢıtları Bilgisayar

Canlı Hayvanlar Demir Cevheri Elektrikli Makineler Gemi

Maden Cevheri Elektronik Mallar Demir – Çelik Kablosuz ĠletiĢim


Mak.

Tuz,Kükürt,Topraklar,TaĢlar ġekerlemeler Mekanik Cihazlar Petrol Ürünleri

Tohumlar ve Hayvan Yemi Tütün Dokumaya ElveriĢli Madde Çelik Levha


Ürünleri

Sebzeler Demir Ürünleri Demir ve Çelikten EĢya Video makinaları

Kaynak: SONG, Jong Guk, (3.2003), “Dynamics of R&D from Imitation to Innovation, Lessons from Korea”, STEP,Kore. Türkiye için
TÜĠK, Güney Kore’nin BaĢarısının Arkasındaki Arge Gerçeği Ve Türkiye Ġle Bir KarĢılaĢtırma Mustafa ÇalıĢır, Ahmet Gülmez, Bilgi
Ekonomisi Ve Yönetimi Dergisi 2007, Cilt: Iı, Sayı:I

Ar-Ge yatırımlarının bir ülkeyi nereden nereye getirebileceğine en iyi örnek Kore‟dir. 80
dolardan 16000 dolara ulaĢan kiĢi baĢı gelir sadece 40 yılda gerçekleĢmiĢ. Dünyada ikinci bir
örneği ancak 1820 „lerde buharın bulunmasıyla kitlesel üretime geçince Ġngiltere‟de vukuu
bulmuĢtur. Ġki ülkenin ihracat kompozisyonuna baktığımızda son on yılda Güney Kore‟nin
bilgi, elektronik çağını yakaladığını, yatırımlarının semeresini almaya baĢladığını, High-Tec
ürünler ihracat ettiğini görmekteyiz. Bilgisayar otomobil ve yarı iletkenler katma değeri
yüksek ürünler olduğundan ülkenin zenginleĢmesini öne almakta ve diğer ülkelerle olan

5
Bu veriler 2008 yılına aittir.

39
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

rekabette Kore‟nin bir adım öne çıkmasını sağlamaktadır. Buna mukabil Türkiye ancak
elektrik çağına ulaĢabilmiĢtir. 1970 „lerden farklı olarak Türkiye‟de kara taĢıtları ve elektrikli
ev aletleri ihraç edilmektedir ki bunların katma değerleri buluĢlarının üzerinden yüz yıldan
fazla zaman geçtiği için dünyada oluĢan tam rekabete yakın ortam nedeniyle aĢırı karların
elde edilmesinin mümkün olmadığı alanlardır. Bu farklılaĢmanın nedeni tüm Ģartların aynı
olduğunu varsaydığımız kalkınma oyununda Türkiye‟nin yanlıĢ hedef seçmesi ve buna
ciddiyetle uymaması, Ar-Ge yatırımlarına ve üretken emeğe kalkınmayı sağlayacak kadar
yatırım yapmayı düĢünmemesi, pansuman çözümlerle ekonomiyi idame etmeye çalıĢmasında
aramak lazımdır.

3 SONUÇ VE ÖNERĠLER
Gerek Türkiye‟de gerekse de Güney Kore‟de 1960 yılından itibaren hızlı bir kentleĢme
ve kırsal alanlardan Ģehirlere doğru göç dalgası yaĢanmıĢtır. Mal hizmetleri tüketecek kitle
artmıĢtır. Türkiye seçimini yurtiçinde kendisi üreterek(ithal ikame) talebi karĢılamaya
çalıĢırken, Kore hem kendisi için hem de zenginleĢmeye götürecek (burjuvazi) artık değeri
üretmeyi (ihracata dayalı kalkınma modeli) hedef seçmiĢtir. Türkiye seçiminde baĢarısız
olmuĢtur. Çünkü yanlıĢ hedef seçmesi ve buna ciddiyetle uymamasının yanı sıra Ar-Ge
yatırımlarına ve üretken emeğe kalkınmayı sağlayacak kadar yatırım yapmayı düĢünmemiĢtir.
Türkiye, 40 yıl önce Güney Kore‟den çok daha zengin bir ülke durumundayken bugün
durum tersine dönmüĢtür. Bu çalıĢmada Kore‟nin yaptıkları ve Türkiye‟nin yapamadıklarının
cevapları aranmaya çalıĢılmıĢtır. GümüĢhane ve diğer illerde baĢlayan eğitim seferberliğinin
Kore‟ye yaptığı artı değerin Türkiye için de gerçekleĢmesi öngörülmektedir. Güney Kore‟de
bu gün kiĢi baĢına düĢen milli gelir 16 binler civarına gelmiĢtir. Bu onların Ar-ge ve Eğitime
verdikleri önemim sonucudur. Türkiye ticaret geliri gibi kısa sürede kar getiren sektörlerden
istihdam artırıcı kurumsal faaliyet alanlarına kaymak zorundadır(Yentürk, Kepenek, 2009).
Öldürücü dünya ticareti rekabetinde baĢka Ģansı da yoktur. Rantiye ekonomisi olmaktan
katma değer üreten ekonomi olmak zorundadır. GümüĢhane ili de kendisine sunulan
yükseköğrenim fırsatını iyi değerlendirip sanayi kuruluĢlarını tesis etmeli ve katma değeri
yüksek ürünler üretmelidir
Örneğin, 30-40 tane köme iĢletmesi yerine ölçek ekonomisi kullanılarak etkin emeği
istihdam ederek, iĢletmelerin evliliği sağlanmalı ve bu konuda kısmi uzmanlaĢmaya
gitmelidir. Rekabet gücünü muhafaza etmelidir.
Türkiye‟de son yıllarda Ar-Ge bazlı bir kalkınma stratejisine doğru yol almaya
baĢlamıĢtır. Bunun en güzel örnekleri üniversitelerin bünyesinde kurulan teknoloji üsleridir.

KAYNAKLAR

1. Aydemir Zeynep Canan, Bölgesel Rekabet Edebilirlik Kapsamında Ġllerin Kaynak Kullanım Görece
Verimlilikleri: Veri Zarflama Analizi Uygulaması Uzmanlık Tezi,2002
2. Altan Mehmet, Ders Notları, 2009
3. ÇalıĢır Mustafa, Gülmez Ahmet, Güney Kore‟nin BaĢarısının Arkasındaki Arge Gerçeği Ve Türkiye Ġle
Bir KarĢılaĢtırma, Bilgi Ekonomisi Ve Yönetimi Dergisi Cilt: Iı, Sayı:I 2007
4. Çınar Ġbrahim, Kuzey Kore Güney Kore, sunum, 2009
5. Ġlkorur Korkmaz, Güney Kore'nin hatırlattıkları, Radikal, 2002
6. Kepenek Yakup, Yentürk Nurhan, Türkiye Ekonomisi, Remzi Kitabevi, 22. Basım, 2009

40
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

7. Seyidoğlu Halil, Uluslar Arası Ġktisat, Güzem Can Yayınları, 2003


8. www.fbweb.cityu.edu.hk
9. Song, J. G. Dynamics Of R&D From Imitation To Innovation, Lessons From Korea, STEP, 2003.
10. Türkiye‟nin Birinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı:1963-1967, DPT, 1998.
11. www.egitim.aku.edu.tr/kore.ppt
12. www.meb.gov.tr
13. www.tuik.gov.tr
14. www.dpt.gov.tr
15. www.tesk.org.tr/calisma/sicil/4.Pdf
16. www.kosis.nso.go.kr
17. www.fbweb.cityu.edu.hk/hkapec/databank/kr-forex.pdf

41
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GÜMÜġHANE- KURUM (GOROM-KROMNĠ) VE OLUCAK (ĠMERA) MĠMARĠSĠ

Güler ERÜZ, Sedat TÜRKMEN, Leyla DEMĠRKIR, CoĢkun ERÜZ

ÖZET
GümüĢhane- Kurum Deresi ve Vadisi, 35 km uzunluğunda, 5 yan kolu olan vadi
yamaçlarına kurulan bir yerleĢim alanıdır. Bu yerleĢim birimi Osmanlı döneminde 10 köy ve
50 mahalle, Cumhuriyet sonrası 6 köyden oluĢmaktadır. Havzada geçmiĢte iĢletilen zengin
maden yatakları , ipek yolunun sağladığı zenginliğe ve Müslüman ve Hıristiyanlığın kültür
farkına bağlı olarak ta farklı özelliklere sahip sivil ve dini mimari yapılar inĢa edilmiĢtir.
Mimari yapılar kültürel ve dini farklılıklar yanında; rakım, iklim, jeolojik yapı, orman ve
ağaç temini vb çevresel etkilere bağlı olarak vadinin üst kısmı ve alt kısmı arasında önemli
farklılıklar doğurmuĢtur. Bölge, Karadeniz ile Doğu Anadolu yapı tipolojisi arasında geçiĢ
oluĢturan özellikte yapılar barındırmaktadır.
1.GĠRĠġ.
Bu çalıĢmada Ġlkçağdan günümüze madencilik yapılan ve Ġpek Yolu üzerinde bulunan
GümüĢhane‟nin tarihi Kurum Nahiyesi‟ne bağlı Kurum (Yağlıdere Köyü Bulutyayla
Mahallesi) merkez mahalleleri ve Olucak (Ġmera) Köy yerleĢimlerinin mimari özellikleri
belirlenmiĢtir (Erüz,G.,2009).
GümüĢhane ve Kurum vadisi coğrafik olarak, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu
bölgelerinin arasında yer almakta olup ,her yönüyle olduğu gibi iklim özellikleri bakımından
da bu iki bölge arasında bir geçiĢ oluĢturmaktadır. Doğu Karadeniz Bölgesi‟nin iç kısmında
yer alan bölge, genel yapısı itibarı ile karasal iklim karakterlidir. Deniz seviyesinden
yükseldikçe karasal iklimin özellikleri daha belirgin gözlenmektedir (URL- 4, 2007; BaĢkan,
1996; Anonim, 1999).
Osmanlı Ġdaresi tarafından, 16. yüzyıl ve sonrasında diğer bölgelerden ve vilayetlerden
göç ettirilerek ya da atanarak yerleĢtirilen Müslümanlar dıĢında, Kurum bölgesinde yaĢayan
halkın tamamına yakını (%70-80) Hıristiyandı. 18. ve 19. Yüzyıl boyunca yaĢanan göçlerle
nüfusu iyice azalan bölgede 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti ve Yunanistan arasında
yapılan anlaĢmaya dayalı zorunlu nüfus mübadelesi sonrasında, Kurum havzasında mevcut 1
nahiye ve 9 köyün tamamında tahmini olarak 100 haneden daha az, Müslüman Türk nüfus
kalmıĢtır. Mübadele sonrası boĢaltılan köylerden, bu çalıĢmanın yürütüldüğü Kurum nahiye
merkezi ve çevresindeki mahalleler (ġamanlı, Gavalak) ve de Ġmera (Olucak) köyünün,
Nazırlar sülalesinin oluĢturduğu birkaç hanelik Müslüman nüfusun yaĢadığı Nazırlı Mahallesi
dıĢındaki Kurum merkez ve Ġmera köyünde yerleĢik Ortodoks Hıristiyan Rum halkının
tamamı milliyetlerine bakılmaksızın Yunanistan‟a göç ettirilmiĢtir.

Dr Mimar Güler ERÜZ, KTÜ, gulereruz@hotmail.com


Yük. Mimar Sedat TÜRKMEN, Trabzon Teknik Lisesi, sedatturkmen@hotmail.com
Yük. Mimar Leyla DEMĠRKIR, Serbest, leylademirkir@hotmail.com
Yrd. Doç Dr. CoĢkun ERÜZ, KTÜ, coskuneruz@gmail.com

42
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GümüĢhane Krom vadisindeki tarihi yerleĢimin dokusu ve mimari yapılarının tespiti,


henüz yeterli düzeyde yapılmamıĢtır. Dolayısıyla topografya, iklim, malzeme gibi fiziki
dinamikler yanında etnik, dini ve sosyal yapının, bölgenin mimari yapısına etkisi
belirlenemeden yapı ve yerleĢimlerin yok olma tehlikesiyle karĢı karĢıya olması, bölgeni n
tarihsel süreçteki kültürel ve mimari yapısının anlaĢılabilmesi bakımından önemli ve
çözümlenmesi gereken bir sorun olarak görülmektedir(Erüz,G.,2009).
Kurum vadisi oldukça geniĢ dağlık ve akarsularla bölünmüĢ yerleĢmeleri birbirine
uzak ve dağınıktır. Günümüzde bölgede 6 köy bulunmaktadır. (ġekil 1)

ġekil 1. GümüĢhane çevresi yerleĢimler ve yer Ģekilleri


(Daire içi çalıĢma alanını göstermektedir.)

Eski Kurum nahiye merkezi (günümüzde Yağlıdere Köyü-Bulutyayla Mahallesi) ve


Olucak (Ġmera) Köyü çalıĢma sahası olarak belirlenmiĢtir. Bu yerleĢim alanlarının seçiminde,
ticaret yolları üzerinde ve maden iĢletmeleri yakınında bulunmaları, 19. yy.daki genel fiziki
yapılarını kısmen de olsa hala koruyor olmaları ya da harabe olsalar dahi incelemeye uygun
yapı dokusuna sahip olmaları ve literatürdeki bir takım bilgilerle desteklenebilecek
potansiyelde olmaları etkili olmuĢtur. Kurum havzası 230 km2‟lik çok geniĢ bir alanı
kapsamaktadır. ÇalıĢma alanı olarak seçilen Kurum Vadisi‟nin üst havzalarından olan Kurum
bölgesi 76 km2 ve Olucak (Ġmera) bölgesi 39 km2‟lik alanı kaplamaktadır (ġekil 1). ÇalıĢma
alanının rakımı 1600 m. ile 3000 m. arasındadır. Mimari yapı envanteri için seçilen yapıların
bulunduğu yerleĢim alanları, yerleĢim sürekliliğini koruyan Olucak (Ġmera, rakım: 1800 m.)
Köyü içerisinde; Merkez, Nazirli Mahallesi ve Yağlıdere Köyü-Bulutyayla Mahallesi‟ne bağlı
(Eski Kurum merkez, Rakım: 1900 m.); Gavalak ve ġamanlı yerleĢimleri ve eski mahalleler
olan Yukarı Kranköy, Orta Kranköy ve AĢağı Kranköy (Gavalak 1, Gavalak 2, Gavalak 3
tamamen terk edilmiĢ ve yapıları zemin kat seviyesinde yıkık yerleĢimler) mevkilerini ve
çevresini kapsamaktadır (Erüz,G.,2009).

43
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

2. YAPILAN ÇALIġMALAR
Amaca yönelik olarak belirlenen yöntem, temelde 7 yerleĢim alanında yapılan tespitler
ile bunlara yönelik yapılan değerlendirmeleri içermektedir. Bu amaçla söz konusu çalıĢma
alanında, yerleĢim alanları ve yapılar irdelenmiĢtir(Erüz,G.,2009)..
GümüĢhane-Kurum Vadisi‟ndeki köy ve mahalle statüsünde bulunan yerleĢim
birimleri, yerinde yapılan incelemelerle, özgün yerleĢim ve mimari yapı stoku bakımından
değerlendirilmiĢ, çalıĢma alanında sürekli veya kısa süreli yaĢayan insanlarla (40- 80 yaĢ
arasında yaklaĢık 50 kiĢi) yüz yüze görüĢmeler yapılmıĢtır.

3.BULGULAR
3.1. YerleĢim Alanının Genel Coğrafik Karakteri
YerleĢim alanlarının oluĢumunda; arazi yapısının, tarım alanlarının varlığının,
güvenlik ve iklim özelliklerinin, ticaret yolu ve de maden ocaklarına yakınlığın en önemli
faktörler olduğu düĢünülmektedir. Dağlık bölge arazisinin eğimli olması nedeniyle yapıların
bir kısmının zemin katları toprağa gömülü ve iki katlı olarak inĢa edilmiĢlerdir. Tarım
arazileri az olmakla birlikte, yoğun emek ve sulama gerektiren sebze yetiĢtiriciliğinin
yapıldığı bu arazilerin vadi tabanlarında ve yerleĢimlerin bitiĢiğinde yer aldıkları dikkati
çekmektedir. Yapılar mümkün olduğunca tarıma uygun olmayan alanlarda ve zemini sağlam
kayalık alanlarda inĢa edilmiĢtir.
Yapıların (özellikle konutlar), güvenliği sağlama amacıyla genelde, zemin
pencerelerinin çok dar mazgal pencere formunda olduğu ve ısı yalıtımının yanı sıra inĢaat
maliyetini düĢürme ve sosyal dayanıĢma gibi amaçlarla iki veya üçlü yapı gurupları Ģeklinde
bir arada inĢa edildiği dikkati çekmektedir. Sürekli yaĢam mekânı olan aĢhanenin (içeriki ev),
bölgede kıĢların uzun ve soğuk oluĢu nedeniyle, mümkün olduğunca, yamaç içinde toprağa
gömülü ya da yapı grubunun en orta kısmında inĢa edildiği görülmektedir.
Ayrıca güneĢten daha fazla yararlanmak amacıyla yapılarda yaygın yönlenmenin,
güneydoğu olduğu tespit edilmiĢtir.
Bunun yanında söz konusu yerleĢim alanlarının, bölgeden geçen ticaret yolu üzerinde
ya da yakınında konumlandığı, yapıların sayısı ve ticari amaçlı yapı tiplerinden (dükkân, depo
vb.) yerleĢim merkezi ya da transit yol üzerinde oldukları anlaĢılmaktadır.
Doğal taĢın bol ve ocaklarının yerleĢmelere yakın olması nedeniyle, yapıların
inĢasında baĢlıca yapı malzemesi olarak genellikle traverten ve çevredeki doğal taĢların
kullanıldığı da tespit edilmiĢtir(Erüz,G.,2009).

3.2. Kat Sayısına Göre Konut Tipleri


ÇalıĢma alanında bulunan konutlar; kat sayısına göre tek, iki veya üç katlı konutlar
olarak sınıflandırılmaktadır.

44
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

3.4.1. Tek Katlı Konutlar


Tek katlı konutlar, bölgeye ait eski fotoğraflarda mevcut olmasına rağmen, çalıĢma
alanında tespiti yapılamamıĢtır (ġekil 2). Bu konutların, gelir düzeyi en düĢük olan halkın
oturduğu konutlar olarak karĢımıza çıkması olasıdır. Bu konut tiplerinde, sadece zorunlu
ihtiyaçların giderildiği mekânların olduğu düĢünülmektedir. ÇalıĢma alanında tek katlı yapı
ölçeğinde, okul, fırın, Ģapel ve kiliselerin (galeri katlı) tespiti yapılabilmiĢtir.

ġekil 2. Tek katlı ev örneği

3.4.2. Ġki Katlı Konutla


Ġki katlı yapılar, çalıĢma alanında en fazla bulunan, orta gelir düzeyine sahip halkın
yaĢadığı konut plan tipidir. Bu Kars (2008)‟ in GümüĢhane konutları ile ilgili yapılan
çalıĢmasına da uygundur. Bu yapılar da kendi içlerinde farklılıklar göstermektedir (ġekil
3,4,5) .
Ġki katlı yapılar, taĢla inĢa edilmiĢ olup, zemin katta giriĢ avlusu, aĢhane varsa kiler ve
ahır bulunmaktadır. Bunlar Andreadis (1999)‟ın söylemlerine de uygundur.

ġekil 3. Ġki katlı yapı örneği ġekil 4. Ġki katlı konut örneği ġekil 5. Ġki katlı konut
(Bulutyayla Çolakoğlu evi) (Ġmera-Nazirli ġevket Nas evi) örneği (Ġmera Demirci evi)

45
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

3.4.2.1. Ġçten Bağlantılı Ġki Katlı Konutlar


Zemin katta iç avlu, aĢhane, tandır evi, oda ve ahır bulunan konutlarda, içten bağlantı
yapılması günlük iĢlevlerin çoğunun iç mekânda çözülmesini sağlamaktadır. Bu durum soğuk
iklimlerde oldukça avantaj sağlayan bir çözümdür.
Bu yapılarda, evin dıĢ kapısından bir avluya girilmekte, buradan varsa zemin katta
bulunan odaya, aĢhaneye veya ahıra direk bağlantı bulunmaktadır. Birinci kata bağlantıyı
sağlayan merdiven, genellikle bu avluda yer almaktadır. Birinci katta ise misafir ve yatak
odaları mevcuttur. Birinci katların bazılarında, dıĢarı doğru çıkma veya gömme balkon
bulunmaktadır.

ġekil 6. Ġki katlı ( içten bağlantılı) yapı görünüĢü ve planı

3.4.2.2. DıĢtan Bağlantılı (Bağımsız) Ġki Katlı Konutlar


Zemin katta ahır ve samanlık (merek) gibi mekânların bulunduğu, üst katta sürekli
bağlantı zorunluluğu bulunmayan durumlarda oluĢturulan plan tipidir. Bu tip evlerde, içten
bağlantıya iĢlevsel olarak fazla ihtiyaç duyulmamaktadır. Zemin katta, hayvanlar için
yiyeceklerini piĢirmek ve hayvan ürünlerini iĢlemek için ocaklar bulunmaktadır. Zeminde
bulunan ve genelde doğuya bakan kapının sağ ve solunda birer adet pencere bulunmaktadır.
Birinci katta ise aĢhane ve genellikle bir, bazen iki oda bulunabilmektedir.
Topografyadaki eğimden dolayı, zemin katın bir kısmı toprağa gömülmüĢ durumdadır. Üst
kata, dıĢtan 1-2i basamakla giriĢ söz konusudur. Bu tip binalarda dıĢa çıkma olmamaktadır.
Bu Kars vd.(2008)‟nin GümüĢhane konutları ile ilgili yapılan çalıĢmasına da uygundur.

46
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

ġekil 7. iki katlı (dıĢtan bağlantılı) yapı planı

3.4.3. Üç Katlı Konutlar


Üç katlı yapılar, çalıĢma alanı sakinlerince, zengin ya da ileri gelen kiĢilerin
yaĢadıkları konak olarak adlandırılan konutlar olarak tanımlanmaktadır. Gavalak 4 Hacı Mert
Evi ve Ġmera‟da Nas ve Ayvaz Evi bu tiplere örnek gösterilebilir (ġekil 8). Bu konutların
günümüz Ģartlarına göre iĢlevleri değiĢtirilmiĢ ve bölgede bulunan diğer konutların büyük bir
kısmı taĢ malzemesi farklı yapıların yapılabilmesi ve de çok altın arayıcıları tarafından tahrip
edilmiĢtir.

ġekil 8. Üç katlı yapı planı

4. SONUÇLAR VE ÖNERĠLER
Bu çalıĢma, GümüĢhane-Kurum Vadisi‟nde yer alan ve eski madenci köyleri olduğu
bilinen 7 yerleĢim alanından seçilen, günümüze ulaĢabilmiĢ konutların özgün plan düzeni
anlamayı ve anlamlandırmayı amaç edinmiĢtir.
Osmanlı‟nın, ilk çağdan 19. yüzyıla kadar GümüĢhane‟yi dıĢ dünyaya bağlayan tek
güzergâh olan, ancak çok bakımsız ve yetersiz kalan antik Ġpek Yolu‟nu geliĢtirmek için

47
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

mühendis istihdam ettiği ve yola çeki düzen verdiği bilinmektedir. Bu ilginin oluĢmasında,
bölgenin iktisadi hayatında meyvecilik yanında özellikle madenciliğin önemli bir yerinin
olmasının büyük etkisi vardır. Uzun yıllar Osmanlı‟nın maden ihtiyacına cevap veren ve
1800‟lü yıllarda bölge halkının en önemli gelir kaynağı olan maden ocaklarının iĢletilmesinde
çeĢitli nedenlere bağlı çok ciddi sıkıntıların ortaya çıkması, maden ocaklarının atıl duruma
düĢmesi ve üretimin azalması bölge nüfus yapısını da olumsuz etkilemiĢ, bunun sonucunda
GümüĢhane ve Kurum bölgesi dıĢarıya ciddi yoğunlukta göç vermiĢtir.
Bölgede pek çok tarihi maden ocağının varlığı bilinmektedir. Günümüzde maden
ocaklarına ait galeriler tamamen kapalı olup, ocak yerleri ancak dikkatli bir inceleme ile
belirlenebilmektedir. Bölgede Maden Tetkik Arama (M.T.A).tarafından son yıllarda yapılan
sondaj çalıĢmalarıyla zengin altın, bakır, kurĢun rezervlerinin mevcudiyetinin halen devam
ettiği tespit edilmiĢtir.
ÇalıĢma alanını oluĢturan Kurum havzasının 1500 m.den daha yüksek kısmını teĢkil
eden Kurum Dere ve Ġmera Dere havzasındaki yerleĢmelerde, Osmanlı tebaası içerisinde yer
alan Müslüman ve Hıristiyan (Ortodoks) halkların uzun yıllar bir arada yaĢadıkları, gelenek-
göreneklerini ve inançlarını devam ettirip, ana dillerini konuĢabildikleri bilinmektedir. Uzun
yıllar aynı yerleĢim biriminde birarada yaĢayan, birbirleriyle dini etkinlikler ve evlilikler
dıĢında, sosyal ve kültürel etkileĢim halinde bulunan bu halkların yaĢam biçimleri arasında
önemli farkların bulunmadığı bilinmektedir.
Bölgedeki yerleĢim birimlerinin oluĢumunda; arazi yapısı, tarım alanları, güvenlik ve
iklim özellikleri, ticaret yolu ve maden ocaklarına yakınlık gibi etkenlerden, bir ya da
birkaçının birlikte etkili olduğu belirlenmiĢtir. Bölgenin dağlık ve arazinin eğimli olması
nedeniyle genellikle iki katlı olarak inĢa edilmiĢ olan yapıların bir kısmımın zemin katları
toprağa gömülüdür. Bu tür bir yerleĢim biçiminin, özellikle iklime bağlı olarak ısınma
gereksinimini kolaylaĢtıran bir çözüm olarak uygulandığı düĢünülmektedir.
Bölgede gereksinim duyulan tarım arazilerinin, yerleĢim alanlarından daha yüksek
rakımlarda (1600 m.-2100 m. arası), sınırlı miktarda ve genellikle eğimli alanlarda seçildiği
görülmektedir. Tarım alanlarında toprak sığ ve taĢlıdır. Yapılar mümkün olduğunca tarıma
uygun olmayan alanlarda ve zemini sağlam kayalık alanlarda inĢa edilmiĢtir. GümüĢhane
Kurum Vadisi yerleĢimleri, yerleĢimlerin genelinde olduğu gibi bol su kaynağına sahip
alanlarda ya da yakınında kurulmuĢtur.
Evlerin genelde bir yönlerinin yamaca yaslandığı, güvenlik amacıyla zemin
pencerelerinin çok dar mazgal pencere biçiminde olduğu ve ısı yalıtımı, inĢaat maliyetini
düĢürme ve dayanıĢma amacı ile ikili ve üçlü guruplar halinde inĢa edildikleri görülmektedir.
Konutlarda, kıĢların uzun ve soğuk oluĢu nedeniyle, sürekli yaĢam mekânı olan aĢhane
(Ġçeriki ev) kısmının mümkün olduğunca yamaç içinde toprağa gömülü ya da yapı grubunun
merkezinde inĢa edildiği, ayrıca güneĢten daha fazla yararlanmak amacı ile dini yapılar
dıĢındaki yapı gruplarında yönlenmenin güney-doğuya yapıldığı görülmektedir.
Bölgede inĢa edilen dini, ticari, konut vb. yapılarda doğal taĢ, ahĢap, metal vb. yapı
malzemelerinin kullanıldığı görülmektedir. Doğal taĢın bol ve ocaklarının yerleĢmelere yakın
olması nedeniyle yapıların inĢasında genellikle traverten ve yakın çevresinde bulunan doğal
taĢlar kullanılmıĢtır (Kandemir, 2008.).
ÇalıĢma alanının 16.–17. yüzyılda on binlerce insanı barındıran yoğun bir yerleĢim
alanı olmasında; madende çalıĢan ve madenci kesime hizmet eden diğer meslek insanları ve
ailelerinin sayısının çokluğu etkili olmuĢtur. Bu madenlerde çalıĢan ya da iĢleten, ticaret

48
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

yapan kiĢilerin gelir düzeyindeki farklılıklar, inĢa edilen binaların büyüklüklerini ve yapı
malzemesinin kullanım tekniklerini (iĢlenerek veya iĢlenmeden) etkilemiĢtir. Ayrıca, bölgeye
yakın ve uzak bölgelerden göç eden toplulukların, kendi kültürlerini yaĢadıkları yapılara
yansıttıkları da düĢünülmektedir.
Yörede yaĢayan ya da ticaret veya baĢka nedenlerle bölgede geçici olarak bulunan
insanların yeme, içme, barınma vb. ihtiyaçlarının karĢılandığı fırın, dükkân, çeĢme, depo,
mahzen, kahvehane, han, kantar yeri vb. pek çok yapı mevcut olmakla birlikte birçoğu
iĢlevsizlik nedeniyle yıkılmıĢ ya da ihtiyaca bağlı tadilatlar nedeniyle tahrip olmuĢtur.
Bölgedeki mevcut tarihi yapı stoku dikkate alındığında; Müslüman ve Hıristiyan‟lara ait
konutlarda ortak yapı malzemesi, topografya ve iklim Ģartları yanında bölgesel yapı kültürünü
kullanan yerel ustaların varlığı nedeniyle, etnik ve dini kimliğin iĢlevsel olarak, fakat özellikle
de yapıların biçimsel oluĢumunda belirgin bir etkisi gözlenmemiĢtir.
Osmanlı‟nın dini hoĢgörüsüne karĢın, Hıristiyan olduğu halde Müslüman gibi görünen
bir halkın, bölgede yaklaĢık 200 yıla yakın bir süre (1650–1850) var olduğu çeĢitli
kaynaklarca belirtilmektedir. Aslında Hıristiyan olan ve Hıristiyanlıklarını gizlice sürdüren bu
topluluğun (Gizli Hristiyan, Clostai, Tenasur) oluĢum ve 200 yıl varlığını sürdürmesinin
nedeni olarak, Osmanlı PadiĢahı IV. Murat döneminde madenlerde çalıĢan Müslümanlara
verilen çok önemli imtiyazlardan (vergiden, askerlikten ve devlete karĢı olan pek çok
sorumluluktan muafiyet) yararlanabilmek olduğu, BıjıĢkyan (1969); Andreadis (1999); Bryer
(1985) ve pek çok tarihçi ve coğrafyacı tarafından belirtilmiĢtir. Bu dönemde, bu bölgede
gerçek Müslüman ve açık Hıristiyan toplulukların da var olması, gizli Hıristiyanlığın devletin
zorlamasına bağlı bir zorunlu din değiĢtirme giriĢimi olmadığını göstermektedir. Madenlerin
kapandığı ve de imtiyazların ortadan kalktığı 19. Yüzyılın baĢlarında Gizli Hıristiyan halk,
imtiyazlardan yararlanmaya devam etmek için gerçek Müslümanlarla birlikte bölgeden
Anadolu ve Balkanlardaki madenlere göç etmeye baĢlamıĢtır. Göç etmeyip bölgede kalan
Gizli Hıristiyanlar ise 1850‟de ilan edilen Islahat Fermanı‟nın verdiği din özgürlüğüne
dayanarak Hıristiyanlıklarını açıklamıĢ, Ortodoks mezhebine mensup olarak 1926‟daki
Müslüman-Hıristiyan nüfus mübadelesine kadar bölgede yaĢamıĢ ve sonrasında Yunanistan‟a
göç ettirilmiĢlerdir.
Bölgede, 20. yüzyıl öncesine ait olduğu düĢünülen konutlarda en yaygın görülen
mekânın, “içeriki ev” (aĢhane) ve buradan bir kemerle geçilen “tandır evi” bölümü olduğu
görülmüĢtür. Bu bölgede “tandır evi” olarak tabir edilen ve kıĢ aylarında kullanılan bu mekân,
bir ailenin tandır etrafında oturmasına uygun geniĢliktedir. “Tandır evi”nin ortasında mekânın
ısıtılmasını da sağlayan tandır bulunmasına karĢın, bazı konutlarda bu mekanın üç tarafındaki
duvar yüzeylerinde kemerli ocak ya da dolap niĢini hatırlatan, ancak böyle bir iĢlevi de
olmayan (ortadaki daha büyük, her iki yandakiler daha küçük olmak üzere) niĢler tespit
edilmiĢtir. Müslüman aileler tarafından kullanıldığı bilinen ve halen içerisinde yaĢanılan
konutlardaki tandır evlerinde ise bu niĢler ya hiç yoktur ya da küçük ve gömme dolap olarak
kullanılabilecek bir düzenekte inĢa edilmiĢlerdir. Tandır evi, aĢhane ile birlikte irdelendiğinde
plan tipi olarak küçük bir Ģapele benzemektedir. Bu mekân, aĢhaneye açılan kemerli geçiĢ
kısmı kapatılarak, kiliselerin apsis ve bema bölümlerini hatırlatan bir düzende, kolayca fark
edilmeyen küçük bir dini mekâna dönüĢebilecek esnekliğe sahiptir. Müslüman aileler ile gizli
ya da açık Hıristiyan evleri arasındaki bu farklılık, bu mekânların gizli Hıristiyanlar tarafından
dini ibadetler için gerektiğinde küçük bir Ģapel olarak da kullanılmıĢ olabileceği fikrini akla
getirmektedir.
Mübadele nedeniyle neredeyse tümüyle boĢalan köyler, mübadeleden yaklaĢık 30 yıl
sonra tekrar kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Ancak bu süre, köylerin neredeyse tamamının özgün

49
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

dokusunu yitirmesine yetmiĢtir. Çevre dağlarda çobanlık yapan, bu bölgeyi hayvanlarını


otlatmak ve kıĢlık otunu temin etmek için kullanan yaylacıların, köylerin özgün yerleĢim ve
konut dokusunun hızla bozulmasında önemli etkileri olmuĢtur. Sadece Haziran-Eylül ayları
arasında, yaylacılık mevsiminde bölgeye gelen yaylacılar, mevcut bu evleri, bu yaĢam
biçiminin gerektirdiği mekân ve iĢlev gereksinimine göre yaptıkları tadilatlarla
değiĢtirmiĢlerdir. BaĢta konutlar olmak üzere hemen tüm yapılar, sürekli kalınan ve
dolayısıyla günlük yaĢamın tüm gereksinimlerini karĢılayacak mekân ve iĢleve sahipken
zamanla özgün kullanımlarını yitirerek, yılın belirli ayları kullanılan ve mecburi ihtiyaçların
görüldüğü yayla evlerine dönüĢmüĢlerdir. Çok katlı, çok odalı ve bakımı zor bu yapılar,
yapılan tadilatlarla veya mevcut malzemeler kullanılıp (devĢirme malzeme) yeniden inĢa
edilerek, tek katlı, bir ya da iki odalı, altında geniĢ ahırları olan ve içerisinde aĢhanenin yer
aldığı yapılara dönüĢtürülmüĢlerdir.
Ġmera‟da yaĢayanların bir bölümünün Müslüman olması nedeniyle, Hıristiyan veya
gizli Hıristiyanların buraları terk etmesinin hemen ardından evler sahiplenildiğinden tahribata
meydan verilmemiĢtir. Ġmera ve ona bağlı bulunan ve Nazirli‟de hala görülen özgün konut,
dini yapı, çeĢme, kanal, sokak düzenleri (bazı iĢlev değiĢiklikleri yapılmıĢ olmasına rağmen)
kısmen sağlam ve dönemin özelliklerini yansıtır niteliktedir.
Kurum Vadisi, tarihsel geçmiĢi, maden ocaklarının varlığı, tarım alanlarının geniĢliği,
coğrafyası, topografyası, endemik bitkileri vb. özellikleriyle, Türkiye ve dünya için oldukça
özel ve korunmaya değer bir bölgedir. Bölge, pek çok özelliği ile Ihlara Vadisi‟ne alternatif
olacak düzeydedir. Ancak vadinin iyi tanınmaması, yöre özeliklerinin tespitinin yapılmaması,
yöre halkının eğitim düzeyinin düĢük ve fakir oluĢu, kendisini tanıtmaya ve kültürel
potansiyelini anlatmaya engel olmuĢtur.
Coğrafik ve topografik yapı, iklim, malzeme, ekonomik ve kültürel altyapı gibi
etkenlerin Ģekillendirdiği bilinen GümüĢhane bölgesinin, Osmanlı dönemi kırsal mimarisinin
özgün örneklerini barındıran Kurum (Grom, Gorom ) Vadisi tarihi yerleĢimleri, doğal ya da
insan faktörlü nedenlerle hızla yok olmaktadır. Bölgenin barındırdığı tarihi yapı stokunun
büyük bölümü yok olmuĢ ya da özgünlüğünü kaybetme ve de yok olma tehlikesi ile karĢı
karĢıyadır. Öncelikle geniĢ çaplı bir yüzey araĢtırması yapılıp, disiplinler arası bir çalıĢma ile
(arkeoloji, sosyoloji, mimarlık ve sanat tarihi, mimarlık ve Ģehircilik vb.) Kurum Vadisi ile
ilgili tespitler acilen yapılmalıdır. Böylece vadi içerisinde özgün Ģeklini korumuĢ, ancak her
geçen gün yok olma tehlikesiyle karĢı karĢıya olan taĢınmaz kültür varlıklarımızın hiç değilse
tespit ve belgeleme yoluyla gelecek nesillere aktarılması sağlanmıĢ olacaktır (Erüz,G.,2009).

5. KAYNAKLAR
Akın, G., 1996. Doğu ve Güneydoğu Anadolu‟nun Geleneksel Mimarlığında Ġki Tarihsel Ev Tipi: Bindirme
Kubbeli ve Tütenkli Ev Tipi, Tarihten Günümüze Anadolu‟da Konut ve YerleĢme, Tarih Vakfı Yayınları
(HABĠTAT II) Ġstanbul, 248–256 s.

Andreadis, Y., 1999. Gizli Din TaĢıyanlar, 2.baskı, Belge Yayınları, Ġstanbul.

Anonim, 1986. Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Cilt 9, Milliyet Yayınları, Ġstanbul

Anonim, 1999. GümüĢhane Evleri: Cumhuriyetin 75. Yılında GümüĢhane, Express Ofset, Ġstanbul.

BaĢkan, A. R., 1996. Türkiye Diyanet Vakfı Ġslam Ansiklopedisi, Güzel Sanatlar Matbaası, Ġstanbul.

BıjıĢkyan, P.M., 1969. Karadeniz Kıyıları Tarih ve Coğrafyası, Edebiyat Fakültesi Basımevi, Ġstanbul.

50
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Bryer, A., Winfield, D., 1985. The Byzantıne Monuments And Topography Of The Pontos, Volume 1,2,
Dumbarton Oaks Research Library and Collection, Washington.

Erüz,G.,2009. Kurum Vadisi Maden Köyü YerleĢmeleri, Doktora Tezi, K.T.Ü., Fen Bilimleri Enstitüsü,
Trabzon.

Kandemir, R., 2008, BasılmamıĢ AraĢtırma Notları.

Karpuz, H., 1979. Erzurum Evlerinin Türk-Ġslam Mesken Mimarisindeki Yeri, Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi
Ġslami Ġlimler Fakültesi, Erzurum.

Karpuz, H., 1984. Türk Ġslam Mesken Mimarisinde Erzurum Evleri, BaĢbakanlık Basım Evi, Ankara.

Kars, F.Ç.,Özgen, Sç, Sağsöz, A., Midilli, R., Elmalı, D., Kahya, N., Özen,S.L.,Sinan,E.P., Tutkun,M.,2008.
The metamorphosis of a historical city: From the Byzantine city Argyropolis to the Ottoman neighborhood
Süleymaniye , Elsevier : Building and Environment, 43, 5, 928-949.

Özgen, S., 2001. Erzurum Kenti Üç Kümbetler Ve Yakın Çevresinde Geleneksel Konutlar-Sokaklar Üzerine Bir
AraĢtırma, Yüksek Lisans Tezi, K.T.Ü., Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon.

Türker, G., 1992. Bina Cephelerinin Temizlenme ve Korunmasında Yöntem ve Malzeme Seçimi Ġçin Bir
Ġnceleme, Yüksek Lisans Tezi, K.T.Ü., Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon.

URL–4, http://www.memocal.com/turkiye/gumushane/tarihcecografya.asp. 13 Ekim 2007.

URL–18, http://www.Ansiklopedi.Turkcebilgi.Com /Kaya 20 Temmuz 2008.

51
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GÜMÜġHANE’DE ALTIN VE GÜMÜġ

Enver AKARYALI1, Yılmaz DEMĠR1, Ġbrahim AKPINAR1

ÖZET

Altın yatakları açısından önemli bir potansiyele ev sahipliği yapan GümüĢhane Ġli‟nde
bilinen en önemli altın yatakları arasında Mastra (Demirkaynak), Arzular, KaletaĢ ve Olucak
(Ġmera) yer almaktadır. Tersiyer yaĢlı granitik intrüzyonlara bağlı olarak geliĢen ve
yerleĢimleri bölgedeki hakim kırık sistemleri ile yakından iliĢkili olan bu cevherleĢmeler
arazide belirgin bir hidrotermal alterasyon ile karakteristiktir. Arzular ve Mastra
cevherleĢmeleri Eosen yaĢlı Andezitler içerisinde geliĢen KD-GB ve D-B doğrultulu, KaletaĢ
ve Olucak cevherleĢmeleri ise Liyas yaĢlı volkano tortullar içinde geliĢen KB-GD ve KD-GB
doğrultulu fay zonları boyunca yerleĢmiĢ damar tip yataklardır. Bu yataklardan Arzular,
Mastra ve Olucak epitermal damar tip olup, cevher mineralleri olarak pirit, kalkopirit, sfalerit,
galen ve fahlerz içerirken, Karlin tip bir cevherleĢme olan KaletaĢ ise, diğer yataklardaki
cevher minerallerinden farklı olarak, realgar, orpiment ve antimuan içermektedir. Bütün
yataklarda cevher minerallerine gang olarak kuvars eĢlik eder. Söz konusu yataklarda altın,
genellikle pirit ve kalkopiritle birlikte ve yer yer de kuvars içinde saçınım Ģeklinde
bulunmaktadır. Bakır, kurĢun ve çinko cevherleĢmesi olan Hazine Mağara ve Kırkpavli
yatakları ise yan ürün olarak içerdiği altın ve gümüĢ bakımından ayrı bir öneme sahiptir. Bu
yataklardan Mastra 17.5 ton altın, 12 ton gümüĢ; Arzular 2.5 ton altın, KaletaĢ 1.5 ton altın,
Olucak 1 ton altın rezervine sahip iken, bakır-kurĢun-çinko cevherleĢmeleri olan Hazine
Mağara ve Kırkpavli ise yan ürün olarak sırasıyla 3 ton altın, 14 ton gümüĢ ve 2 ton altın, 11
ton gümüĢ rezervine sahiptir. GümüĢhane ili ve çevresinde yer alan ve mevcut altın
yataklarını içeren sahalarda gözlenen kırık sistemleri, yan kayaç ve hidrotermal alterasyona
benzer özellikler sunan Aktutan, Canca, Leriköy, Dölek, Akpınar, IĢıkdere, Sarıdere, Herek
ve BeĢkise bölgeleri potansiyel altın sahalarıdır. ġu ana kadar yapılan çalıĢmalar neticesinde
tespit edilmiĢ olan 27.5 ton altın ve 37 ton gümüĢ rezervine ilaveten yanında, potansiyel altın
sahaları da dikkate alındığında GümüĢhane ili geçmiĢte olduğu gibi günümüzde de ülkemizin
önemli maden sahalarından birisi olarak önemini korumaktadır.

1
GümüĢhane Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü

52
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GĠRĠġ

Doğu Avrupa‟dan baĢlayıp, Orta Asya‟dan Pasifik‟e kadar uzanan Alp-Himalaya


metalojenik kuĢağının bir parçası olan Doğu Pontidler çok sayıda ve farklı tiplerde ekonomik
cevherleĢmeye ev sahipliği yapması nedeniyle dünyadaki sayılı bölgelerden biridir. Özellikle
masif sülfit, porfiri bakır, skarn ve epitermal damar tipi Cu, Pb, Zn, Au, Ag gibi ekonomik
maden yataklarını içeren bu bölgenin jeolojisi, tektoniği ve maden yatakları bugüne kadar çok
sayıda çalıĢmaya konu olmuĢtur (Gattinger, 1962; Dixon ve Pereire, 1974; Adamia, vd., 1977;
Aslaner, 1977; Pejatoviç, 1979; Leitch, 1981; ġengör ve Yılmaz, 1981; Tüysüz ve Er, 1985;
Yalçınalp, 1992; BektaĢ ve Güven, 1995; Lermi, 1996; Akçay, vd., 1998; Tüysüz, 2000;
Çiftçi, 2000; Lermi 2003; Demir, 2005; Eyüboğlu 2010a). GümüĢhane Ġli‟de Doğu Pontid
metalojenik kuĢağı içerisinde bulunması sebebiyle, farklı tiplerde maden yatakları yanı sıra
altın ve gümüĢ yatakları içinde önemli bir konumdadır.

MASTRA ALTIN YATAĞI

GümüĢhane ilinin yaklaĢık 24 km KB‟ bu zonları ise cevherleĢmeden uzak


sında yer alan Mastra altın cevherleĢmesi, bölgelerde klorit ve epidotun yaygın
Eosen yaĢlı andezit lav ve piroklastları olduğu propilitik alterasyon kaplamaktadır
içinde damar ve ağsal tipte geliĢmiĢtir. (Tüysüz vd., 1995, Tüysüz ve Akçay,
CevherleĢme K 50° - 70° B doğrultulu, 65° 2000). Bu alterasyon zonları içinde 1300 m
- 85° KD dalımlı doğrultu atımlı kırık zonu uzunlukta. 10-70 m geniĢlikte ekonomik
içinde geliĢmiĢ olup, bu kırık zonu potansiyel olan altın cevherleĢmesi
boyunca yaklaĢık 2,5 km uzunluğunda, mevcuttur. Masta altın yatağında cevher
100- 200 m. geniĢliğinde yaygın bir minerali olarak, Nabit altın, buna eĢlik
hidrotermal alterasyon hem düĢey, hem de eden nabit gümüĢ, pirit, galenit kalkopirit,
yanal olarak zonlanma göstermektedir. sfalerit, tetrahedrit -tennantit gözlenirken,
Propilitik alterasyon damarların en dıĢ kuvars, illit, barit, kalsit, dolomit ve
kısmında altere olmayan yan kayaçlarda, adularya ise gang minerali olarak
arjilik zon Cevherli kuvars damarlarının belirlenmiĢtir (Güner ve Yazıcı, 2005).
çevresinde, silisleĢme ise cevherleĢmeye
yakın bölgelerde gözlenmektedir. Damar
ve ağsal olmak üzere iki tipte geliĢen
cevherleĢmede en fazla görülen alterasyon
tipi, silisleĢme ve adularya damarcıkları
olup, yüksek altın değerine sahip gri renkli
kuvars ve kalsedon içeren silisleĢme,
Mastra Madeni‟nde altın
mineralizasyonuyla yakından ilgilidir.
SilisleĢmiĢ zonlar arjilik ve serizitik
alterasyonlarla çevrelenmiĢ konumda olup,

53
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

ġekil 1. Mastra Au yatağının ve yakın çevresinin jeoloji haritası (Rojay 2006).


54
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

ARZULAR ALTIN CEVHERLEġMESĠ

Doğu Pontid Orojenik KuĢağı farklı sonuçlarına göre, sfaleritlerin düĢük Zn/Cd
litolojik ve tektonik özelliklere bağlı olarak oranları ve piritlerin Co, Ni ve As içeriği
kuzeyden güneye doğru, baĢlıca üç zona bakımından fakir oluĢu cevherin asidik
ayrılır (BektaĢ vd. 1995). Doğu Pontidlerin karakterli hidrotermal çözeltilere bağlı
Güney zonunda yer alan, Arzular olarak oluĢtuğuna iĢaret etmektedir.
(GümüĢhane) yöresindeki cevherleĢme
Eosen volkanikleri ile iliĢkili olup, bu KALETAġ ALTIN CEVHERLEġMESĠ
volkanikler baĢlıca, bazalt, bazaltik andezit GümüĢhane ili Merkez KaletaĢ ve
ve bunlarla iliĢkili piroklastik kayaçlardan Söğütağıl köyleri arsında yer alan bu
oluĢmaktadır. D-B ve KD-GB tektonik cevherleĢme, GümüĢhane yöresindeki
kırık hatları ile yakın iliĢkili olan epitermal altın oluĢumlarının yer aldığı
cevherleĢme sahasında 10-15 metre tektonik kontrollü kuĢak içersinde
geniĢliğinde hidrotermal alterasyon kuĢağı bulunmakta olup, cevherleĢme, Eosen yaĢlı
geliĢmiĢtir. Cevher minerali olarak altın, tüf- tüfitler içinde, KB-GD doğrultulu
gümüĢ, elektrum, galen, sfalerit, kalkopirit, tektonik hatlar boyunca silisli çözeltilerce
fahlerz (tetrahedrit), pirit ve kovellin oluĢmuĢtur. Altının mikroskopta
bulunan Arzular cevherleĢmesinde gang görülmeyecek kadar küçük tane boyutunda
mineralleri olarak ise kuvars, kalsit ve jips olması, tüfitlerin içinde bulunması ve
bulunmaktadır. Hidrotermal alterasyon ise, yoğun orpiment - realgar yığıĢımı içermesi
cevher damarına doğru yaklaĢtıkça; nedeniyle Karlin tipi bir cevherleĢme
kloritleĢme, killeĢme ve siliĢleĢme Ģeklinde olduğunu belirtilmiĢtir (Çubukçu 1998).
gözlenmektedir. Cevherli zona yaklaĢtıkça KaletaĢ‟ta altın cevherleĢmesi KB-GD
kil minerali olarak illit gözlenirken doğrultulu silisleĢmiĢ, illitleĢmiĢ ve
cevherleĢmeden uzaklaĢtıkça kil minerali organik maddece zengin bir zonda, bol
olarak kaolen ve simektit geçiĢi kırıklı ve çatlaklı olan tüfit ve kumlu
gözlenmektedir (Akaryalı ve Tüysüz, kireçtaĢları içinde fay ve tabaka düzlemleri
2009). Kuvars ve sfalerit minerallerinde boyunca yer alan silis kafacıklarında
yapılan sıvı kapanım çalıĢmasına göre, bulunur. Cevherli silis kafaları yaklaĢık
sıvıca zengin iki fazlı (sıvı+gaz) 250-275 m uzunluğunda ve 3-10 m
kapanımların yanında tek fazlı sıvı ve tek geniĢliğindedir. CevherleĢme yer yer breĢ
fazlı gaz kapanımlar da gözlenmiĢtir. dolgusu ve bazen de ince ağsal damarcıklar
Ölçülen homojenleĢme sıcaklığı kuvars Ģeklindedir.
minerallerinde 100-166 °C arasında iken
sfalerit minerallerinde 90-127 °C arasında Sahada cevher mineralleri olarak altın ile
ölçülmüĢtür. Sfalerit ve kuvarslarda birlikte pirit, stibnit, arsenik, nabit kükürt,
bulunan bütün sıvı kapanımların oldukça cıva (realgar, orpiment), hematit, limonit
küçük boyutlarda olması (< 6 µm) ve gang olarak kuvars, kalsit, dolomit ve
nedeniyle yalnızca bir kapanımda ölçülen değiĢik kil mineralleri (illit, alünit,
tuzluluk değeri % 5‟dir (Akaryalı ve halloysit, kaolen,) varlığı tespit edilmiĢtir
Tüysüz, 2010). Mineral kimyası (Tüysüz vd., 1994, Çubukçu, 1998).

55
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

ġekil 2. Arzular Au cevherleĢmesinin detay jeoloji haritası (Güner vd., 2006).


56
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

KaletaĢ sahasında cevherleĢme ile sıkı damarlarını içeren silisleĢme yer


iliĢkili olan tektonik kırık hatları boyunca almaktadır. Cevherden uzaklaĢtıkça; illit,
kayaçlarda yoğun hidrotermal alterasyon kaolinit, serizit, barit, pirit, alünit ve kuvars
gözlenmekte olup, KB-GD doğrultulu kırık minerallerinden oluĢan arjilik zon, en dıĢ
zonları boyunca yerleĢen ve altın zonda ise pirit, klorit kalsit ve az oranda
cevherleĢmesiyle sıkı iliĢkili olan epidot içeren propilitik alterasyon zonu yer
silisleĢmenin etrafında izlenen arjilik alır (Güner ve Yazıcı, 2005). Epitermal
alterasyon zonunda pirit, illit, kükürt ve cevherleĢme tipi olarak belirlenen sahada
halloysit mineralleri yaygındır. Arjilik aĢırı silisli zon, altınlı kuvars damarlarıyla
zonu saran propilitik alterasyon daha çok sınırlıdır ve damarların tüm uzanımı
andezitik kayaçlarda görülmektedir. boyunca gözlenir. Cevher mineralleri
Karakteristik yeĢil rengi ile kolaylıkla ayırt olarak altınla birlikte pirit, kalkopirit,
edilebilen bu zonda klorit, kalsit ve epidot çinkoblend, fahlerz ve galen sayılabilir.
mineralleri yaygın olarak izlenmektedir. Altının çoğunlukla kuvarsın içinde, nadiren
Fizibilite çalıĢmaları sonucunda KaletaĢ de cevher minerallerinden kalkopiritin
sahasında 5.4 m. kalınlıkta, ortalama içinde oluĢtuğu tespit edilmiĢtir. Gang
3.37.gr/t Au tenörlü 246314 ton muhtemel mineralleri olarak kuvars, serizit, kalsit,
olmak üzere 3.35 gr/t Au tenörlü 362464 barit, illit, kaolen ve adularya bulunur
ton toplam rezerv belirlenmiĢtir. Sahanın (Tüysüz ve Akçay, 2000). Sahada yapılan
mümkün rezervi ise 3.27 gr/t Au tenörlü çalıĢmalar neticesinde, ortalama 0.436 gr/t
400138 ton olarak bulunmuĢtur (Güner ve Au tenörlü 73.062 ton, ortalama 0.773 gr/t
Yazıcı, 2005). Au tenörlü 39.925 ton, ortalama 1.430 gr/t
Au tenörlü 14.225 ton cevherli kütle
OLUCAK ALTIN CEVHERLEġMESĠ belirlenmiĢtir (Güner ve Yazıcı, 2005).
GümüĢhane ili merkez ilçesine bağlı
HAZĠNE MAĞARA ALTIN MADENĠ
Olucak ( Ġmera ) ve Yağlıdere köyleri
arasında, Yağlıdere köyüne bağlı Parti GümüĢhane ilinin yaklaĢık 1 km güneyinde
mahallesi ve Kayaüstü Mahallesi bulunan Hazine Mağara sahası GümüĢhane
mevkilerinde yer alan bu cevherleĢme iline bağlı Eski GümüĢhane ( Süleymaniye
ġenköy Formasyonu içinde, KD-GB ve Mahallesi ) yöresinde, Trabzon H42b2
KB-GD doğrultulu faylar boyunca kalınlığı paftası içinde yer almaktadır. Paleozoik
0.5-15 cm arasında değiĢen kuvars damar ( Permiyen ) yaĢlı GümüĢhane Graniti
ve damarcıklarına bağlı olarak geliĢmiĢtir. Hazine Mağara sahasında izlenen en yaĢlı
Olucak cevherleĢme sahasında yüzeyleme kayaç birimidir. Bu temel kayaçlar
veren ve bütün kayaçları keserek yerleĢen, üzerinde uyumsuz olarak Jura - Liyas yaĢlı
muhtemelen Eosen yaĢlı granitik volkano tortul kayaçlar, bu kayaçların
intrüziflere cevherleĢmenin ana kayacını üzerinde uyumlu olarak Üst Jura - Alt
oluĢturduğu düĢünülmektedir. Genellikle Kretase masif kireçtaĢları, Üst Kretase
dik rölyefler arz eden asidik dayklar grimsi yaĢlı filiĢler ve alttaki birimler üzerinde
beyaz renklerde olup yoğun ayrıĢmaya uyumsuz olarak Eosen yaĢlı volkano tortul
uğraĢmıĢlardır. Hidrotermal alterasyon kayaçlar izlenmektedir. CevherleĢme ile
olarak, altın cevherleĢmesinin geliĢtiği sıkı iliĢkili olan tektonizma yörede çok
merkez kısımda daha çok kuvars etkilidir. Ana tektonizma Eosen

57
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

volkanizmasından sonra geliĢmiĢtir.


GümüĢhane yöresinde D-B doğrultusunda
izlenen bindirme hattı ve buna paralel
hatlar önemli tektonik yapılardır. KB-GD
yönlü fay sistemleri cevherleĢme ile sıkı
iliĢkilidir. CevherleĢme sahasında mostra
veren kayaçlarda fay ve kırık zonları
boyunca çok yaygın olmayan Hidrotermal
alterasyon geliĢmiĢtir. SilisleĢme ve
limonitleĢme, daha az olarak da piritleĢme,
kalsitleĢme izlenebilmektedir. Hazine
Mağara Madeni, K400B doğrultulu ve
380GB eğimli bir faya bağlı olarak, Malm-
Erken Kretase yaĢlı Berdiga Formasyonu
içinde bulunan dolomitik kireçtaĢları
içerisinde, kireçtaĢı-marn dokanağının
yakın kesimlerinde oluĢmuĢ bir Pb-Zn
cevherleĢmesidir. Aynı fayın, cevher
oluĢtuktan sonrada faaliyetine devam
etmesi cevherde parçalanmalara neden
olmuĢtur. Cevher genellikle masif pirit
içinde izlenen zengin galen ceplerinden
oluĢmakta olup galen ve pirit esas cevher
minerallerini oluĢturur. Bununla birlikte
kalkopirit, tetrahedrit, enarjit ve nabit
gümüĢ esas cevher minerallerine eĢlik
eder. Kuvars, kalsit-dolomit, barit ve
siderit-ankerit cevherleĢmenin önemli gang
mineralleridir (Kovenko, 1937; Dandria
1940; Aydoğan, 1946; Erbayar ve Ödevci,
1979; Çağatay ve Çopuroğlu, 1990; Güner
vd., 1998, Güner ve Yazıcı, 2005).

58
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

KAYNAKLAR

Adamia, S., Lordkitanidze, M.B. ve Zakariadze, G.S., 1977. Evoluation of an Active Continental Margine as
Examplified by the Alpine History of Caucasus, Tectonophysics, 40, 183-189.

Aslaner, M., 1977. Türkiye Bakır-kurĢun-çinko Yataklarının Jeolojik ve Bölgesel Sınıflamasıyla Plaka
Tektoniği Yönünden Ġncelenmesi, KTÜ Yerbilimleri Fakültesi, Yayın No: 12, Trabzon.

Akaryalı, E., ve Tüysüz, N., 2009. Arzular (GümüĢhane) Yöresindeki Epitermal Au Yatağının Hidrotermal
Alterasyonu Ve Kil Mineralojisi, KD Türkiye. 14. Ulusal Kil Sempozyumu, 1-3 Ekim 2009, Trabzon.

Akaryalı, E., ve Tüysüz, N., 2010. Arzular (GümüĢhane-KD Türkiye) Epitermal Altın Yatağının Sıvı
Kapanım ve Mineral Kimyası Özellikleri, 63. Jeoloji Kurultayı, 5-9 Nisan 2010, MTA, Ankara.

Aydoğan, T., 1946. EskigümüĢhane (GümüĢhane) KurĢun ve Manganez CevherleĢmeleri Hakkında Rapor
(yayımlanmamıĢ).

Çağatay, A. ve Çopuroğlu, Ġ., 1990. GümüĢhane KurĢun-Çinko Yatakları, MTA dergisi, Sayı: 111, 61-71.

Çiftçi, E., 2000. Mineralogy, Paragenetic Sequence, Geochemistry and Genesis of the Gold and Silver
Bearing Upper Cretaceous Mineral Deposits, Northeasthern Turkey, University of Missouri-Rolla, Ph. D
Thesis, Missouri.

Çubukçu, A., 1998. KaletaĢ (GümüĢhane) Epitermal Altın CevherleĢmesinin Jeolojisi, Jeokimyası ve
Mineralojisi, Yüksek Lisans Tezi, KTÜ Yerbilimleri Enstitüsü, Trabzon.

Dandria, I., 1940. GümüĢhane KurĢun Yatağı Hakkında Muhtıra, MTA Raporu, 999 (yayımlanmamıĢ),
Ankara.

Demir, Y., 2005. Istala ve Köstere (Zigana/GümüĢhane) Cu-Pb-Zn Madenleri ve Yan Kayaçlarının
Mineralojisi ve Dokusal Özelliklerinin KarĢılaĢtırılmalı Ġncelenmesi, KTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek
Lisan Tezi, Trabzon.

Dixon, J.C. ve Pereire, J., 1974. Plate Tectonics and Mineralization in the Tethyan Region, Min. Deposita, 9,
185-198.

Erbayar, M. ve Ödevci, Ġ., 1979. GümüĢhane-Eski GümüĢhane Cu, Pb, Zn, Ag CevherleĢmeleri Hakkında
Rapor, MTA Raporu, 2833 (yayımlanmamıĢ), Ankara.

Eyüboğlu, Y., 2010. Late Cretaceous High-K Volcanism in the Eastern Pontide Orogenic Belt: Implications
for the Geodynamic Evolution of NE Turkey, International Geology Review, 52, 142-186.

Güner, S., Er, M. ve Yazıcı, E., 1998. GümüĢhane Ġli Maden Potansiyeli, MTA Raporu, (yayımlanmamıĢ),
Trabzon.

Kahraman, Ġ., Kansız, H., Dursun, A., Yılmaz, H. ve Erçin, A.Ġ., 1984. GümüĢhane Yöresinin Jeolojisine ve
CevherleĢmesine Ait Jeoloji Raporu, MTA Rapor No: 1951.

Kovenko, V., 1937. GümüĢhane Madeni Hakkında Rapor, MTA Raporu, 399 (yayımlanmamıĢ), Ankara.

Lermi, A., 2003. Midi (Karamustafa/GümüĢhane, KD Türkiye) Zn-Pb Yatağının Jeolojik, Mineralojik,
Jeokimyasal ve Kökensel Ġncelemesi, Doktora Tezi, K.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon, 244.

Ölsner, O., 1935. GümüĢhane Vilayetinin Maden Yataklarına Ait Rapor, MTA Raporu, 408
(yayımlanmamıĢ), Ankara.

Öztunalı, Ö., 1983. Türkiye KurĢun-çinko Yatakları ve Madenciliği, Türkiye Jeoloji Kurultayı Yayınları,
Ankara.

Pejatoviç, S., 1979. Pontid Tipi Masif Yataklarının Metalojenisi, MTA Yayın No: 177. Ankara.

59
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Tüysüz, N., Özdoğan, K., Er, M., Yılmaz, Z. ve Ağanoğlu, A., 1994. Pontid Adayayında Carlin tipi KaletaĢ
(GümüĢhane) altın zuhuru, Türkiye Jeol. Bült., 37, 41-46.

Tüysüz, N., Er, M., Yılmaz, Z. ve Akıncı, A., 1995. Geology, Minralogy and Alteration of the Mastra
Epitermal Gold-silver Deposits, GümüĢhane NE-Turkey. Turkish Journal of Earth Sciences, 4(1995) 11-21,
TUBĠTAK, Ankara.

Tüysüz, N. ve Akçay, M., 2000. Doğu Karadeniz Bölgesindeki Altın Yataklarının KarĢılaĢtırmalı Ġncelemesi,
Cumhuriyetin 75. Yılı Yer Bilimleri ve Madencilik Kongresi, Bildiriler Kitabı, 625-645.

60
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GÜMÜġHANE ĠLĠNDE MADENCĠLĠK FAALĠYETLERĠ

Ġbrahim AKPINAR

GÜ, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Gümüşhane, Türkiye

ÖZET
Tüm geliĢmiĢ ülkeler geliĢmelerini madencilik sayesinde tamamlamıĢlardır.
Madencilik, sanayinin lokomotifidir. Ġnsanlık tarihi boyunca maden ürünleri
medeniyetlerin gidiĢatını ĢekillendirmiĢ, yön vermiĢtir. Ülkemizin içinde bulunduğu
ekonomik sıkıntıdan çıkılmasında dayanılacak temel taĢlardan bir tanesi de
madenciliğimizdir. Dünya maden potansiyeli dikkate alındığında; ülkemizin, bor, toryum,
linyit, manyezit, zeolit, trona, barit, feldspat, mermer, dolomit, kaya tuzu, kuvarsit, perlit,
bentonit, bakır, kurĢun, çinko, krom gibi madenlerde önemli miktarda rezerve sahip olduğu
görülür.
Madenciliğin beĢiği olarak sayılan Anadolu topraklarında kurulan çok sayıda
büyük küçük medeniyetlerin hemen hepsi buranın yeraltı zenginlikleriyle ilgilenmiĢlerdir.
Bu bağlamda GümüĢhane Bölgesinde de M.Ö. 3000 yıllarından baĢlayıp, M.S. sırasıyla
Romalılar, Selçuklular, Ġlhanlılar, Osmanlılar gibi imparatorluklar dönemlerinde yoğun
madencilik faaliyetleri yapılmıĢtır. Özellikle EskigümüĢhane, Torul ve Kürtün yörelerinde
uzun süre aktif olarak iĢletilen bakır-kurĢun-çinko-gümüĢ-altın-manganez ve demir maden
ocakları ülkenin olduğu kadar bu bölgenin ve halkın ekonomik yapı ve durumunu
Ģekillendirmede etkili olmuĢlardır. Bilhassa Kanuni ve IV Murat dönemlerinde
GümüĢhane‟de madencilik altın çağını yaĢamıĢtır. Osmanlı Ġmparatorluğunun son
devirlerinde, Tanzimat, I. Dünya SavaĢı ve Cumhuriyetin ilk yılları aralığında verimli
olarak uzun süre iĢletilemeyen veya hiç iĢletilemeyen zengin çeĢit ve rezervlere sahip olan
GümüĢhane madenleri gerektiği ilgiyi 1980‟li yıllardan sonra tekrar görmüĢtür.
MTA‟nın ve özel sektörün bölgedeki yoğun araĢtırmaları sonucu eski maden
iĢletmelerinin yeniden değerlendirilmesinin yanısıra yeni maden sahaları da keĢfedilmiĢtir.
Yerli ve yabancı Ģirketlerin ilgi odağı haline gelen GümüĢhane‟de Mastra altın madeni,
Hazine Mağara simli kurĢun madeni ve Midi çinko-kurĢun madenlerinin iĢletmeye
açılması bu bölgeye ekonomik anlamda canlılık getirmiĢtir. Yeni maden kanunundaki
düzenlemeler ve madencilik teĢvik yasası ile bölgede yapılacak detaylı baz ve kıymetli
metal arama ve değerlendirmeleri sonunda yakın gelecekte GümüĢhane‟de çevre dostu
teknoloji ve yöntemlerle sürdürülebilir madencilik faaliyetlerinin ve maden iĢletme
sayılarının artacağı olasılığı yüksektir.

61
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GĠRĠġ : Madenlerin varlığı veya yokluğu, azlığı veya çokluğu tarihin her devrinde
toplumların refah düzeyini yakından ilgilendirmiĢtir. Çok yaygın kullanım alanına sahip
olan bu yer altı zenginliğine sahip olmayan devletler veya milletler, madenlere ulaĢmanın
yollarını aramıĢlar; bunun için savaĢlar yapmıĢlar; mücadeleler etmiĢler ve andlaĢmalar
yapmıĢlardır. Dünyada ilk madencilik faaliyetlerinin Anadolu‟da yapıldığına dair deliller
oldukça fazladır. Antalya civarında bulunan Karain Mağarası ve Beldibi Kaya sığınağında
bulunan kalıntılar burada M.Ö. 1000‟li yıllarda okr ve çakmaktaĢı madenciliğinin, Çatal
Höyükte bulunan kalıntılar M.Ö 7000‟li yıllarda yapılan silis madenciliğinin, Ergani
(Diyarbakır) yöresinde bulunan veriler M.Ö 6000‟li yıllarda buralarda yapılan bakır
madenciliğinin ve M.Ö. 560 tarihinde Salihli-Sart (Manisa)‟ da basılan altın paralar bu
bölgede altın madenciliği yapıldığının kanıtlarıdır. Anadolu‟da yapılan madencilik
faaliyetleri Romalılar ve Osmanlılar döneminde Doğu Karadeniz Bölgesi ve özellikle
GümüĢhane yöresinde bulunan kurĢun, bakır, demir, gümüĢ ve altın madenlerinin
iĢletilmesiyle doruğuna ulaĢmıĢtır.

1. GÜMÜġHANE’DE MADENCĠLĠK madenlerinden dolayı Romalılar buraya


gümüĢkenti anlamına gelen “Argyropolis” adını
1.1 MĠLATTAN ÖNCEKĠ YILLAR vermiĢlerdir
GümüĢhane yöresi gümüĢ madeni sayesinde üç 1.2.2. SELÇUKLULAR DÖNEMĠ
bin sene önce de bilinen bir yerdi. Coğrafyacı
Strabon, zamanımızdan iki bin yıl önce Doğu Malazgirt savaĢından (1071) sonra Selçuklular
Anadolu‟da var olduğu bilinen zengin altın bölgeyi ele geçirerek GümüĢhane‟de çıkarılan
madenlerinden bahseder. Bazı kaynaklar da ise kurĢun, bakır, demir ve gümüĢ gibi madenlerden
Trabzon çevresindeki dağlarda zengin altın Selçuklu sanayisinin geliĢmesinde
kaynakları bulunduğu, özellikle Çoruh ve HarĢit yararlanmıĢlardır. XIII. Yüzyılda Moğol istilasıyla
ırmakları çevresindeki yerlerde altın birlikte Ġlhanlılar, GümüĢhane‟yi idareleri altına
madenlerinden baĢka gümüĢ, çinko, demir ve aldıktan sonra, burada çıkan gümüĢü sadece ticârî
kurĢun madenlerinin eski tarihlerde muhtelif amaç için kullanmadılar, diğer gümüĢ
zamanlarda iĢlendiği söylenmektedir. GümüĢhane madenlerinde olduğu gibi kurdukları
yöresinde M.Ö. 2000‟li yıllarda Azzi ve darphanelerle “Ġlhanlı sikke” üretimine katkıda
HayaĢalar, Mezopotamyadan gelen Asurlular, bulundular.
daha sonra bölgeye hakim olan Hititler, ve
Urartular GümüĢhane madenlerini iĢletmiĢlerdir.
M.Ö. VIII. Yüzyıl sonlarına doğru Medler,
1.2.3. OSMANLILAR DÖNEMĠ
Persler, Pontuslar ve M.Ö. I. Yüzyılda Romalılar
bölgeyi ele geçirerek madenleri kısa süreli Tarihte kurulan diğer devletler ve medeniyetler
iĢletmiĢlerdir. gibi, Osmanlı devleti içinde madenler büyük önem
arzetmiĢtir. Devletin ilk yıllarında her çalıĢan
maden ocağının yanında darphaneler kurulmuĢtur.
1.2.MĠLATTAN SONRAKĠ YILLAR Anadolu‟da Keban, GümüĢhane, Ergani,
Bereketli, Bozkır, Küre, Bilecik; Rumelide
1.2.1. ROMALILAR DÖNEMĠ Kratova, Sidrekapsi, Novoberde, Srebranica,
Rudnik, Üsküp yöresi ve Smakov gibi maden
M.S. VII. Yüzyılda GümüĢhane, Romalılar sahaları vardı. Bilecik demir madeninde, 1560
(Bizans) yönetiminde olduğu süre zarfında tarihlerinde altı bine yakın iĢçinin çalıĢtığı
bünyesinde taĢıdığı altın ve gümüĢ madeni ile düĢünülürse, Osmanlı devlet ve toplum hayatında
dikkati çekmekteydi. Ġçerdiği zengin gümüĢ madenciliğin yeri ve önemi daha iyi anlaĢılabilir.

62
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Osmanlı döneminde madenciliğin adı “kürecilik”, ihtiyacından baĢka imparatorluğun muhtelif


madenlerde çalıĢan iĢçilere de “küreci” denirdi. bölgelerindeki cami ve medrese kubbelerini
Kürecilerin iĢlerine, valiler ve hâkimler karıĢmaz, kaplatmada da kullanılıyordu. Osmanlı devleti,
davaları olduğu zaman (iĢlerin aksamaması için) maden bölgesindeki üretimi aksatmaya yönelik
davalar “maden eminleri” aracılığı ile Ģeriat hiçbir geliĢmeye müsaade etmezdi. Buradan
kurallarına göre görülürdü. Madenler için gerekli yapılan üretim, devlet ve toplum hayatını
odun, kömür çevredeki köylerden sağlanırdı. yakından ilgilendirdiği için, esnek olmayan ve
Madenlerin iĢletme masrafları, Ġstanbul‟dan ya da biraz da katı olarak nitelenen kurallar
Ġstanbul‟un emri ile baĢka bölgelerden gönderilen imparatorluğun son dönemlerine kadar istikrarlı
paralarla karĢılanırdı. Ġlde (sancakta) sadece bir Ģekilde sürmüĢtür. Bu bağlamda maden
madenciler vergiden muaf edilmiĢti (San, 1990). iĢletilen bölgelere kervan ve yolcu kafileleri
uğratılmaz ve silahlı kimseler yaklaĢtırılmazdı.
1.2.3.1. KANUNĠ DÖNEMĠ Bundan için doğu seferine giden ordu
komutanlarına GümüĢhane‟den geçmemeleri sıkı
Osmanlılar Fatih Sultan Mehmet ile 1472 Ģekilde tembihlenirdi.
Otlukbeli zaferi ve 1461 Trabzon‟un fethinden Madenlerin Ġstanbul‟a ulaĢtırılması iki
sonra kesin olarak bölgeye yerleĢince, GümüĢhane aĢamalı olurdu. Önce eĢek, katır, deve ve öküzler
eski öneminden bir Ģey kaybetmedi; bilakis ile Trabzon veya Tirebolu iskelelerine getirilir,
iktisâdî ve askerî ehemmiyeti dolayısıyla merkezi sonra buralardan gemilerle Ġstanbul‟a taĢınırdı. Bu
idarenin önem verdiği yerler arasında olma dönemde bir ara Canca ve Korum bölgesindeki
özelliğini sürdürdü. Ġlk zamanlar, bol miktarda madenlerden Safeviler idaresindeki Ġran‟a gümüĢ
çıkan gümüĢten dolayı GümüĢhane olarak madeni kaçırılması hadiseleri olmuĢtu. Bu yüzden
adlandırıldıysa da, Osmanlılar uzun yıllar Canca GümüĢhane‟de para kesilmesi bir müddet
adını kullandılar. Fatih Sultan Mehmet, yasaklanmıĢsa da bu yasak 1577 yılında
madencilikle uğraĢan halkı vergilerden muaf kaldırılmıĢtır.
tutarak ahaliyi gümüĢ madenlerini iĢletmeye
teĢvik etti. Kanuni Sultan Süleyman döneminde 1.2.3.2. IV. MURAT DÖNEMĠ
ise gümüĢ yatakları çevresinde bir cami ile kırk
kadar ev yaptırılarak Ģehrin ağırlığı yavaĢ yavaĢ GümüĢhane maden ocakları Sultan IV. Murat
Canca denilen yerden yeni yerleĢim birimine, yani zamanında 1623-1640 yılları arası en parlak ve
daha sonra GümüĢhane olarak adlandırılan canlı dönemini yaĢamıĢtır. IV Murat‟tan sonra
bölgeye (bugünkü Süleymaniye mahallesi veya madenlerde çalıĢmalar bir süre durdurulmuĢ ve
eskigümüĢhane) kaydı. Bu dönemde GümüĢhane, ocaklar suyla dolmuĢtur. III Mustafa zamanında
Korum ve Torul yörelerindeki maden ocakları, ocaklardaki su boĢaltılarak tekrar iĢletmeye
Osmanlıların doğu seferlerini para ve silah açılmak istenmiĢ ancak baĢarılı olunamamıĢtır.
yönünden destekleyen önemli güç haline geldi. 1647 „de GümüĢhaneyi ziyaret eden Evliya Çelebi
Kanuni döneminden sonra Erzurum ve Trabzon burada çalıĢır ve atıl durumda 70 kadar ocak
adına Süleymaniye mahallesi denilen eski bulunduğunu ve buralardan kurĢunsuz gümüĢ elde
GümüĢhane‟de altın, gümüĢ (akçe) ve bakır edildiğini yazmıĢtır. GümüĢhane‟de bulunan 15‟e
(mangır) paralar kesilmeye baĢlandı. Anadolu‟da yakın maden bölgesi içinde Kromni bölgesi veya
gümüĢ madenlerine yakın tek darphane Kurum vadisinin GümüĢhane‟de yapılan
GümüĢhane darphanesiydi. GümüĢhane maden madencilik faaliyetleri açısından yeri ve önemi
ocakları zamanla Osmanlı iktisâdî ve askerî büyüktür. Kromni‟de 40‟a yakın maden ocakları
bünyesinde önemli bir yer iĢgal etmeye baĢladı. bulunduğu ve bu maden bölgesinde 17 asrın
Öyle ki, bazı araĢtırmacılara göre sadece ortalarından 1877-1878 Osmanlı-Rus savaĢı‟na
GümüĢhane madenlerinden sağlanan gelir, o kadar 25 bin ve daha fazla kadar maden iĢçisinin
zamanki devlet bütçesinin yaklaĢık olarak yüzde yaĢadığı Osmanlı ve Yunan arĢivlerinde kayıtlıdır.
beĢini karĢılamaktaydı. Bu durum halk ve ordu Çok zengin olan Kromni maden ocaklarından
ihtiyacı için kâfî gelmekteydi. GümüĢhane bakır, gümüĢ, bol miktarda kurĢun ve az miktarda
bölgesinden çıkan altın, gümüĢ, bakır ve kurĢun, da altın çıkarılmaktaydı. O dönemde gümüĢ
halkın gündelik ihtiyacı, devlet hazinesi, ordu madenlerinin bol bulunduğu Argyropolis veya
63
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GümüĢhane ise 60 bine yaklaĢan nüfusa sahipti.


XVIII. asırda Anadolu‟da faal maden ocakları
sıralamasında GümüĢhane en baĢta olmak üzere
Espiye, Keban ve Ergani madenleri gelmekteydi.
Madenlerin gümüĢ kısmı darphaneye, bakır kısmı
tophaneye ve fazla bakır da memleket dıĢına
gitmemek üzere içeride harcanmaktaydı.
GümüĢhane maden ocaklarından 1768-1774
Osmanlı-Rus savaĢında topların ihtiyaçları için
külliyetli miktarda maden, Trabzon, Polathane,
Görele, Tirebolu ve Espiye limanlarından
Ġstanbul‟a yollandı.
XVIII. yüzyılda GümüĢhane yöresinde
madencilerin faaliyetlerini tehdit eden iki önemli
faktör vardı. Bunlardan birisi derebeyleri ve yerli
halkın bir takım muafiyetlere sahip olan madenci
gruplarına müdahalesidir. Yüzyılın sonlarına
doğru 35 civarında maden ocağı bu müdahale ve
saldırılarla kapanma noktasına gelince, devlet
madencilere müdahale edilmemesi ve yardımcı
olunması noktasında yerel halkı uyarmıĢtır.
Madenleri tehdit eden ikinci önemli faktör ise
Trabzon ve Rize yörelerinden gelen silahlı çeteler
ve GümüĢhane bölgesinde faaliyet gösteren
eĢkiyalardı. Bu eĢkiya ve çeteler maden
iĢletmelerini, madencilerin oturduğu yerleĢim
alanlarını ve maden nakliye kervanlarını sık sık
basarak uzun süre madencileri ve yöre halkını
tedirgin etmiĢlerdir. Bu Ģikayetler merkezi ve
bölgedeki resmi makamların iĢbirliği sonucu
yüzyılın sonlarına doğru kısmen ortadan ġekil 1: Kurum vadisindeki eski maden ocağı yerleri
kaldırılmıĢtır.

ġekil 2: Kurum vadisindeki eski bir maden ocağıının


görünümü

64
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

1.2.3.3. TANZĠMAT DÖNEMĠ ocaklarının durumu aĢağıdaki tabloda


özetlenmiĢtir.
Tanzimat‟ın îlânı ile beraber her alanda olduğu
gibi madencilik alanında da önemli geliĢmeler Tablo 1: GümüĢhane madenlerinin 18. yüzyılda durumu
olmaya baĢladı. Madenlerin en iyi Ģekilde
Madenin Adı ĠĢletilen Durumu
iĢletilmesini sağlamak ve bu alandaki faaliyetleri
cevher
idare etmek için 1842 yılında Maadin-i Hümâyun Hazine Mağara Simli kurĢun Galeriyi su basmıĢ,
Meclisi kuruldu. 1858 Arazi Kanunnamesi ile de (GümüĢhane) 60-70 yıldır
madenlerin mülkiyeti ile ilgili ilk kanunî terkedilmiĢ
düzenlemeler yapıldı. Bu faaliyetlere rağmen Kırk Pavli Altın, gümüĢ Galerisi çökmüĢ,
Osmanlı Devleti‟ndeki madenlerin yönetimi, (GümüĢhane) epey zamandır
bazen Ģer‟î ve örfî adetler ve bazen de devletin iĢletilmiyor
menfaatleri ön plana çıkarılarak hazırlanan Abdal Musa GümüĢ Galeleri su basmıĢ ve
Dağı çökmüĢ durumdalar
kurallar ve hükümlere göre 1861 yılına kadar
50-60 senedir
idare edildi. Tanzimat sonrası benimsenen terkedilmiĢ halde
yönetim anlayıĢı gereği ve Osmanlı madenciliğini Zankar (Torul) GümüĢ Kısmen iĢletilmekte,
Avrupa standartlarına getirmek için Fransız bakımsız
maden nizamnamesinin tercümesinden ibaret olan GümüĢdağı GümüĢ Galeriyi su basmıĢ
17 Temmuz 1861 tarihli Maadin Nizamnamesi 80-100 senedir
yayınlandı. Buna göre iĢlerin daha sağlıklı terkedilmiĢ
Gavurdağı GümüĢ Galeriyi su basmıĢ,
görülebilmesi ve teftiĢi için Rumeli‟de Selanik,
Madeni 80-100 senedir
Yanya, NiĢ, Anadolu‟da ise Kastamonu, Ankara, terkedilmiĢ.
Ġzmir, Konya, Sivas, Harput ve Trabzon Tenbeda, GümüĢ 80-100 senedir
eyaletlerine birer baĢmühendisin atanması GümüĢhane terkedilmiĢ halde.
kararlaĢtırıldı. XVIII. yüzyılın sonları ve hatta Zigana Madeni KurĢun, Galeriyi su basmıĢ,
XIX. yüzyılın baĢlarında maden ocakları için yakıt Torul gümüĢ ÇalıĢmıyor
sorun olmaya baĢlamıĢtı. Ocaklar için hâlâ ağaç Korum- Kromni GümüĢ, Ocaklarda zehirli gaz
kömürü kullanılmakta ve bunu temin etmek için Torul bakır, altın var. Girilemiyor.
Kızılot, Kürtün Bakır Galeriyi su basmıĢ.
maden ocaklarının etrafında bulunan ormanlar
TerkedilmiĢ halde.
zamanla tükenmekteydi. Keban, Ergani madeni ile Oranca, Torul Bakır 3-5 senedir
aynı eminlik altında idare edilen ve Erzurum valisi terkedilmiĢ halde,
Yusuf Ziya PaĢa‟ya bağlı olan GümüĢhane maden TaĢlık, Kürtün GümüĢ, Galeriyi su basmıĢ
ocaklarında hâlâ üretime devam edilmekte ve bakır TerkedilmiĢ halde.
Ġstanbul‟a getirilen altın ve gümüĢten darphanede
para kesilmekteydi. EĢkıya saldırıları ve yakacık
sıkıntısı ile beraber çeĢitli nedenlerden dolayı aktif Bu dönemde GümüĢhane yöresindeki maden
madencilik faaliyetlerinin durma noktasına ocaklarının hepsi kapanmamıĢtı küçük ölçekte de
gelmesiyle XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren olsa iĢleyen baĢka ocaklar da bulunuyordu.
GümüĢhane‟den dıĢarıya göç baĢladı. Göç edenler Bunların en öenmlileri GümüĢhane‟de Esad Ağa
genelde geçimini madenlerden temin eden teknik mağarası, Tekoğlan mağarası, YeĢilli mağara,
elemanlardı. Büyük mağara, Nerdbanlı mağara, Kozancı
mağarası, Torul‟da Korfur dağı, TepebaĢı,
GümüĢhane madenleri ocaklardaki verimin Körkese, Artil köyü, Kürtün‟de Kantilotu, Dere,
azalmasıyla geliri giderini karĢılayamayınca Eğrikar, Araköy, Çağırköyü, Kökçeköy, Çaka
dönem dönem ihaleye de çıkarıldı. Fakat ihaleyi köyü ve Oyraca madenleriydi.
alanlar madencilerin muafiyetlerine aykırı iĢlemler
yapmaya baĢlayınca 1802‟de yayımlanan bir GümüĢhane maden ocaklarında örneği görüldüğü
fermanla eskiden olduğu gibi maaĢı darphaneden gibi, Osmanlı maden ocakları Avrupa‟dakilere
ödenmek üzere madenlerin yönetimi maden kıyasla ilkel Ģartlar ile iĢletiliyor ve günden güne
eminlerin idarelerine bırakıldı. 1850 yılında verimi düĢüyordu. Avrupa‟da da uzun süre
GümüĢhane ve çevresindeki bazı maden madenlerde biriken sular problem olmuĢtu. Bu
65
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

sorun teknolojik olarak çözümlendikten sonra değiĢtirilerek, 1867 protokolüne katılan devletlere
madenciliğin önü açılmıĢ, madenciler zenginlik maden iĢletebilecekleri esası getirildi. 1870
içinde yüzmeye baĢlamıĢlar, toplumun pek çok yılındaki bu düzenlemelerden sonra Osmanlı
alanındaki geliĢmeleri yönlendirerek dünyanın Devleti yabancı müteĢebbislerin akınına uğradı.
Avrupa ülkeleri tarafından kolonileĢtirilmesinde Fransız sermayesi, Osmanlı maden üretiminde en
birinci derecede etkili olmuĢlardır. yüksek yatırım oranına sahipti. II. Abdülhamid
GümüĢhane maden ocaklarının önemini döneminde madenlerin araĢtırılması, mülkiyet ve
yitirmesi ve terk edilmesinin sebebi, ocaklara tasarruf Ģekilleri ile yabancılara verilecek
yeterli bakım ve önemin gösterilmemesinden imtiyazların Ģartlarını belirleyen 1878, 1885 ve
dolayı gaz ve su ile dolması ve bunun yanısıra sonuncusu da 1906‟da olmak üzere üç nizamname
odun ve kömür ile üretim yapan maden ocakları yayınlandı. Artık yabancılara da maden arama ve
çevresindeki ormanların zamanla tükendiğinden iĢletme izni verilmeye baĢlandı. 1887 yılında
yakacak ihtiyacının uzaklardan temini nedeniyle yapılan düzenlemeyle Avrupalı müteĢebbislere 99
üretimin çok pahalıya mal olmasıydı. Üretim ile yıla kadar varan imtiyazlar elde etme imkanı
beraber ulaĢım güçlüğü de dikkate alındığında, sağlanmıĢ oldu.
GümüĢhane madenlerinin iĢletilmesi devlet ve
özel iĢletmeciler için fazla kâr getirmeyen bir iĢ Avrupa sanayisinin hammadde ihtiyacını
olmuĢtur. karĢılamak üzere yabancı müteĢebbisler yeraltı
kaynakları zengin olan bölgelere akın ediyorlardı.
Madenlerin gittikçe önemini kaybetmesi Aynı yıllarda Trabzon‟a da gelen yabancı
ve terk edilmesi, o dönemde Osmanlı devletinin müteĢebbisler, maden ocaklarını incelemeye
siyâsî ve ekonomik açıdan genel gidiĢiyle doğru alarak iĢletme izni (fermanlar) elde etmeye
orantılıdır. Devletin gerileme ve çökmeye çalıĢtılar. Maden istatistiklerine göre 1870‟den
baĢlamasıyla diğer kurumlarda görüldüğü gibi 1911 yılına kadar geçen 42 yıllık sürede verilen
maden ocakları da önemini kaybetmiĢtir. Önemini 269 maden iĢletme fermanından 101‟i Türklere,
kaybeden ve çöken sadece GümüĢhane‟dekiler 66‟sı azınlığa ve 101‟i de yabancılara aitti. Bu
değil, ülkenin diğer kesimlerindeki maden sıralarda Trabzon eyaletine bağlı bir sancak olan
ocaklarıda aynı kaderi paylaĢmıĢtır. Dünyadaki GümüĢhane ve kazalarındaki madenler yabancı
geliĢmelere baktığımızda Osmanlı Devleti‟ndeki iĢletmecilerin hedefi haline geldi. Bu sahaların en
gidiĢatın tersi bir durum ile karĢılaĢmaktayız. önemlileri, GümüĢhane‟de Hazine Mağara ve
XVIII. yüzyılda sanayi devrimi sonrasında baĢta Kırkpavli Simli kurĢun madenleri, Kürtün‟e bağlı
Ġngiltere olmak üzere sömürge ve köle ticareti ile ġıhlar-Dere ve Kızılot bakır madeni, Emrik simli
güçlenen Avrupa ülkeleri hammadde ihtiyacına kurĢun madeni ve Folköy simli kurĢun ve bakır
gereksinim duymuĢlardı. Son derece zengin madenleridir.
maden kaynaklarına sahip bir ülke olarak
bilinmesi sebebiyle Osmanlı Devleti, Avrupa A – GümüĢhane Hazine Mağara ve Kırkpavli
devletlerinin sömürü hedefi haline geldi. Simli KurĢun Madenleri:
XIX. yüzyılda imzalanan ticaret Hazine ve Kırkpavli maden ocakları, uzun dönem
andlaĢmalarıyla Osmanlı Devleti, Avrupa iĢletilmesine rağmen, içinin su dolması sebebiyle
ülkelerinin açık pazarı haline geldi. Avrupa‟daki diğer maden ocakları gibi terk edilmiĢ
hammadde ihtiyacını karĢılamak için, Kırım durumdaydı. Bu ocaklardan suyun ve içindeki
savaĢından sonra yabancı spekülatörler, madenler hafriyatın çıkarılması halinde önemli miktarlarda
de dahil olmak üzere çeĢitli alanlarda fermanlar zengin kurĢun ve gümüĢ cevherine ulaĢılabilirdi.
almaya çalıĢtılar. Amaçları, imtiyaz konusu olan Bu sırada GümüĢhane‟ye gelen Yunan asıllı
alanları iĢletmek değil, imtiyazları baĢkalarına Daniel Pappa, Dimitri Pappa ve Kostaki Pappa
devrederek yüksek kârlar elde etmekti. Osmanlı ortaklar Ģirketi Simli kurĢun madenleriyle ünlü
Devleti bu gibi oyunları sınırlamak için 1861 Hazine Mağara ve Kırkpavli madenlerine talip
yılında Maadin Nizamnamesi‟ni çıkardı. 1867 oldular. Yıllık % 10 vergi vermek kaydıyla ve 99
yılında da yabancılara, Osmanlı Devleti‟nde sene müddetle 21 Ağustos 1883 tarihinde iĢletmek
taĢınmaz mal edinimi ile ilgili nizamname üzere kendilerine imtiyaz fermanı verildi. ġirket
çıkarıldı. Maadin Nizamnamesi de 1870 yılında maden iĢletmesini kendi adına yürütmek üzere
66
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

maden mühendisi Paul Kraus‟u müdür olarak Alfons Çungarya‟ya devretti. Zengin rezervlere
tayin etti. Mühendis Kraus (Kravez), uzun müddet sahip Tilkicek köyü bakır madeni iĢletme ruhsatı,
maden galerilerinin sularını temizlemek ve çok 25 Mayıs 1885‟te Ustaoğlu Mustafa Efendi‟ye ve
miktarda paralar harcayarak hafriyat çıkarmakla Araköy‟de daha önce iĢletilen ve terk edilen bakır
meĢgul oldu, fakat bir türlü üretime baĢlayamadı. madeni iĢletmesi de 24 Haziran 1885„de Ustaoğlu
Papa kardeĢler Ģirketi de madenlerin umdukları Mehmed„e verilmesine rağmen, hiç biri iĢletmeye
gibi çıkmaması üzerine aldıkları imtiyazı 13 Nisan baĢlamadılar. Yine, Çağır köyünde terkedilmiĢ
1890 tarihinde madenlerin iĢletme müdürü olan halde duran bir simli kurĢun madeni ve Zigana
Alman vatandaĢı Kravez‟e devrettiler. Çünkü o Köyü‟nde 1888 yılında keĢfedilen, fakat henüz
dönemde maden iĢletme hakkını devretme bile iĢletmeye verilmeyen simli kurĢun madeni vardı.
karlı bir iĢti. Hazine Mağara ve Kırkpavli Torul‟un Artil köyünde simli kurĢun, Kürtün‟ün
madenlerinin yeni patronu Kravez, madenlerdeki Karaçukur köyünde bakır, Gökçeköy‟de simli
verimin düĢük olmasını öne sürerek 7 Mayıs kurĢun ve bakır maden ocakları daha önceki
1893‟te Istanbul‟a gönderdiği dilekçede yıllarda iĢletilmiĢ, fakat daha sonra terkedilmiĢtir.
hissedarların hepsinin iĢletmeyi terk ettiğini, bu Çaka köyünde bulunan simli kurĢun maden ocağı
yüzden beĢ sene müddetle kendisinden hiç vergi ise Trabzonlu tüccar Kabril‟e verilmiĢ ise de bu
alınmamasını istedi. Ġsteğinin kabul edilmemesi Ģahıs, iĢletme konusunda herhangi bir teĢebbüste
halinde ise 13 Mayıs 1894 tarihinden itibaren bulunmamıĢtı. 1911 yılında Torul Köstere
kendisinin maden imtiyazını bırakacağını bildirdi. köyündeki gümüĢlü kurĢun, çinko ve bakır
Yapılan değerlendirmelerden sonra, imtiyazını madeninin ruhsatı iĢletilmek üzere Osmanlı
terk ettiği için maden nizamnamesinin 60. devleti vatandaĢı Rum asıllı Kongalidi Yorgi‟ye
maddesi gereği 5 Ocak 1895‟de Hazine ve verildi.
Kırkpavli madenlerinin iĢletme imtiyaz fermanı
feshedildi. a - ġıhlar-Dere, Emrik ve Folköy Maden
Ocakları: Bu maden ocakları daha önce devlet
B – Kürtün Maden Ocakları tarafından iĢletilmiĢ, ülke çapındaki diğer
Kürtün ve çevresinde çok kıymetli ve zengin madenler gibi çeĢitli sebeplerle kaderine terk
maden rezervleri bulunmasına rağmen bölgeye edilmiĢti. Alfons Çungarya isimli Fransız
Tirebolu ve Trabzon istikametinden ulaĢımın zor ĠĢletmeci yeni hazırlanan maden Ģartnamelerini
ve çıkarılacak madenlerin eĢek ve katırlar sırtında kabul ederek 22 Kasım 1892 tarihinde ġıhlar-Dere
iskelelere taĢınmasının güç ve masraflı bir iĢ bakır madeni, Emrik simli kurĢun madeni ve
olması, bu rezervlerin çekiciliğini az da olsa Folköy simli kurĢun ve bakır madenlerinin iĢletme
engellemiĢtir. Ancak madenlerin yüksek derecede hakkını, % 6 vergi ile 99 seneliğine elde etmiĢtir.
kıymete sahip olması, zorluklarına rağmen, Kürtün‟deki üç değiĢik noktadaki maden
yöredeki ocaklar, madencilik ve maden ocaklarının imtiyazını alan Alfons Çungarya‟nın
ürünlerinden elde edilen gelir Kürtün ve Torul Ģartname gereği en geç altı ay içinde üretim için
yöresi için önemliydi. XIX. yüzyılın ikinci faaliyetlere baĢlaması gerekiyordu. Maden
yarısında, Avrupa sanayii için hammadde ocaklarında çalıĢan amelenin yöreden temin
sıkıntısının devreye girmesiyle, Osmanlı edilmesi, iĢ imkanı kısıtlı olan Kürtün için önemli
madenlerinin tekrar önem kazanması üzerine, bir gelir kaynağıydı. Ocaklarda zengin bakır ve
GümüĢhane yöresindeki maden ocakları yerli ve simli kurĢun rezervi olmasına rağmen, ürünün
yabancı müteĢebbislerin ilgisini çekmeye Osmanlı iç pazarı veya Avrupa‟ya ulaĢması için
baĢlamıĢtı. sevkiyat yerleri olan Tirebolu, Görele veya
Trabzon iskelelerinin uzak olması, madenlerden
Bu çerçevede Kürtün bölgesindeki ġıhlar-
elde edilecek kârı azaltıyordu. Alfons Çungarya,
Dere bakır, Emrik simli kurĢun ve Folköy simli
Kürtün maden ocaklarından çıkardığı bakır ve
kurĢun ve bakır madenlerinin iĢletmesi Ağustos
simli kurĢun madenlerini, %1‟lik vergisini vermek
1887 tarihinde Giresunlu Bayezid Hacı Hüseyin
kaydıyla Tirebolu iskelesinden Avrupa‟ya
Nazif efendi‟ye verildi. Hüseyin Nazif Efendi
gönderiyordu.
madenleri dört yıl kadar iĢlettikten sonra karını
düĢük bularak madenlerin iĢletme hakkını Fransız
67
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Maden ocaklarını yaklaĢık on beĢ yıl kadar yanına ortak almak için müracaat etti.
çalıĢtırdıktan sonra 1910 yılı sonlarına doğru Kızılot bakır madeninin yeni ortaklara verilmesi
üretimi sebepsiz olarak bırakan Alfons aĢamasında, resmi hiçbir mahzur olmadığı
Çungarya‟ya, üretime baĢlaması konusunda 28 bildirilmiĢ, fakat ġıhlar köyünün Dere bakır
Nisan 1911 tarihinde ihtarnâme gönderildi. madenini iĢleten Alfons Çungarya‟nın vekili
Gönderilen ihtarnâmeye karĢı taraftan altı ay Korpi, kendi sahalarına tecavüzatta bulunduğu
içinde bir cevap verilmediği için 1911 Eylül iddiasında bulunmuĢtu. Böyle bir tecavüzün vaki
ayında imtiyazın feshedilmesi gerekiyordu. Fakat olmadığı, Todor Ağa tarafından ispat edildi.
Balkan savaĢı, Trablusgarp cephesinin açılması ve Maden alanı askerî amaçlı kullanılacak olursa
Birinci Dünya SavaĢı‟nın çıkması ile zaten maden imtiyaz feshedilecekti. Kızılot bakır madeni
ocaklarının düzenli olarak çalıĢtırılması çok zor iĢletme imtiyazı 6 Mayıs 1914 yılında Todor
hale gelmiĢti. Çünkü, eli silah tutan herkes savaĢa Ağa‟ya verildi. Kızılot bakır madeni imtiyaz
çağrıldığı için, madenlerde çalıĢtırılacak amele fermanını alan Todor Ağa ve ortağı, az sonra
bulmak imkansızdı. Buna rağmen, maden Birinci Dünya SavaĢı‟nın çıkması ile bu
iĢletmesinin akıbetinin resmen bir karara teĢebbüsünde baĢarılı olamadılar. Çünkü, savaĢın
bağlanması gerekiyordu. Muhtemelen Rusların, çıkması ile beraber, eli silah tutan erkekler silah
GümüĢhane‟ye doğru ilerlemesinden dolayı, altına çağrılmıĢtı.
maden hakkında alınan kararı sonuçlandırmak için
Maden Müdüriyeti Umûmiyesi, 6 Nisan 1916 1.2.3.4. I. DÜNYA SAVAġI YILLARI
yılında Alfons Çungarya‟ya gönderdiği teblîgatta,
Birinci Dünya SavaĢı‟nın baĢlamasıyla da diğer
ocakları uzun dönem iĢletmediğinin kesinleĢmesi
alanlarda olduğu gibi madencilik de durma
üzerine maden imtiyazını feshetti ve bu konudaki
noktasına geldi. Osmanlı madenleri bu Ģekilde, bir
itirazını üç ay içinde yapmasını istedi. Alfons
kısmının su basması ve gaz dolması ve bir
Çungarya‟nın vekili Rüstem Necip bir ay sonra
kısmının da kısmî faaliyet içinde olmasıyla
gönderdiği yazıda maden iĢletmesinin 1913
Cumhuriyet dönemine geçti. Rumeli‟deki çoğu
yılında tatil edildiğini, maden ocaklarındaki alet
madenler ise bu bölgedeki toprakların
ve edevata devletin seferberlik dolayısıyla el
kaybedilmesi ile elden çıkmıĢ oldu. Birinci
koymasından dolayı çalıĢmaya devam
Dünya savaĢıının baĢladığı tarihten sonra maden
edemediklerini ve böylece hukûken imtiyazın
ocaklarının akıbeti hakkında herhangi bir bilgi
feshedilmemesi gerektiğini savunuyordu. Ancak
mevcut değildir. Buna karĢın GümüĢhane
Rüstem Necip‟in savunması pek inandırıcı değildi.
madenleri I. Dünya savaĢı yıllarında bölgeyi istila
ġûrâ-yı Devlet, ileri sürülen mazeretleri yersiz
eden yabancı ülkeler tarafından kısa süreli olarak
bularak, Alfons Çungarya‟ya verilen imtiyaz
iĢletilmiĢtir. Bu bağlamda Ruslar Torul ve Kürtün
fermanını 22 Kasım 1916 yılında irade-i seniyye
bölgesindeki madenleri iĢletmiĢlerdir.
ile hukûken feshetti.
Seferberliğin îlânı ile madencilik faaliyetlerinin
b – ġıhlar-Kızılot Bakır Madeni: tatil edildiği sanılmaktadır. Çünkü, ocaklarda
Kızılot, ġıhlar köyüne bağlı bir mahalledir. Bakır çalıĢacak olan iĢçiler silah altına çağrılmıĢ ayrıca
madeni, Kızılot mahallesinin kırsal kesiminde, madenlerde olan alet, ekipmam ve patlayıcılara
meralarda bulunmaktadır. Osmanlı Devleti askeri makamlar devlet adına el koymuĢtur.
vatandaĢı olan Rum asıllı Papasoğlu Todor veledi GümüĢhane‟de madenciliğin bitmesi ile beraber
Kostantin 15 Mayıs 1908 tarihinde yaptığı kentin nüfusu zamanla maden ocaklarının
müracaat ile Kızılot bakır madenini iĢletmeye talip bulunduğu Süleymaniye mahallesinden bu günkü
oldu. Bu sıralarda Kürtün‟de Alfons Çungarya, Ģehir merkezinin olduğu yere doğru kaydı. Bölge
ġıhlar köyü Dere bölgesi dahil iki köyde bakır ve insanının bir kısmı da iĢ imkanı olan diğer
simli kurĢun madeni iĢletmektedir. Resmi iĢlemler bölgelere doğru göçmeye baĢladı. Madenlerin
yapıldıktan sonra 13 Nisan 1911 yılından itibaren devlet bütçesine katkıları daha önceki asırlara
99 yıl süreyle Kızılot bakır madeni Todor Ağa‟ya kıyasla mukayese edildiğinde XX. yüzyılın
verildi. Madeni iĢletmeye baĢlayan Todor Ağa, 13 baĢlarından itibaren gittikçe düĢmüĢtür.
Ekim 1912 yılından itibaren % 45 hisse ile
Osmanlı tebaası Mavridi Penabut Efendi‟yi de
68
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Birinci Dünya SavaĢının akabinde, 1919 yılında dönemde arama evresinde yapılan ön iĢletme
Fuat Bey ve ortakları isimli Ģirket sırasında 2.000 ton cevher Karabük‟e
GümüĢhane‟deki maden ocaklarını kısa süreli sevkedilmiĢtir.
olarak tekrar iĢletmeye açmıĢlardır. 1921 yılında
ise Ġngiliz askeri jeologlar ise GümüĢhane
Bölgesindeki Hazine Mağara, Dere madeni ve
1.2.4.2. 1960-2000 YILLARI ARASI
Kırkpavli gibi madenlerde inceleme yapmıĢlardır
(Çağatay ve Çopuroğlu, 1990). GümüĢhane maden sahaları 1969 yılında
MTA adına Pejatoviç ve ekibi tarafından Ünye-
Trabzon arası baz metal zuhurlarını değerlendirme
1.2.4. CUMHURĠYET DÖNEMĠ projesi kapsamında yeniden incelenmiĢtir. Bunu
takiben 1970-1973 yılları arasında BirleĢmiĢ
1.2.4.1. 1935-1960 YILLARI ARASI Milletler Merzifon-Ġspir Projesi kapsamında
yapılan çalıĢmalarda GümüĢhane Bölgesinde
1921-1935 yılları arası aktif hiçbir madencilik birinci derecede önemli baz ve kıymetli metal
faaliyetinin yapılmadığı GümüĢhane madenlerine içerebilecek potansiyel alanlar belirlenmiĢtir.
olan ilgi Atatürk‟ün MTA‟yı 1935 yılında 1977‟de Kamitani ve ekibi, 1979‟da Erbayar ve
kurdurmasıyla yeniden baĢlamıĢtır. Eski maden Ödevci MTA adına GümüĢhane yakınındaki
iĢletmelerinin bulunduğu sahalarda aramaya Hazine Mağara ve Kırkpavli Madenleri‟nde
yönelik ilk çalıĢmalar 1935-1940 yılları arasında incelemeler yapmıĢlardır. 1983 yılında MTA
MTA tarafından gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu bağlamda (Çınar ve diğerleri), 1985‟te yine MTA (Güner ve
Ölsner, 1935; Kovenko, 1937; Schumacher, 1937; diğerleri) ve 1985‟ te Türk-Japon ekibi MTA
Gysin, 1938; Dandria, 1940 yıllarında MTA adına bölgede baz ve kıymetli metal aramalarına
adına madenleri incelemiĢlerdir. Bu incelemelerde yönelik çalıĢmalar gerçekleĢtirmiĢlerdir. Torul,
Hazine Mağara Madeninde saptanan 200.000 ton Zigana yöresindeki Köstere, Istala ve Eskiköy
rezerve sahip cevherleĢmenin ortalama 2.55 gr/t madenleri özel sektör tarafından aralıklı olarak
altın, 89 gr/t gümüĢ, % 0.8 bakır, % 3.04 kurĢun 1972-1983 yılları arasında iĢletilmiĢtir.
ve % 2.8 çinko tenörlü olduğu belirlenmiĢtir. Bu
madende bir baĢka cevherleĢme ise 75 m.
uzunluk, 15 m. derinlik ve 1.5 metre kalınlığa
sahip bir damarda tesbit edilmiĢtir. Bu damarın 1990‟ lı yıllarda bölgede altın ve gümüĢ
rezervi 6570 ton ve tenörü % 5.03 kurĢun olarak aramaları hızlanmıĢ ve bunun sonucunda MTA
rapor edilmiĢtir (Dandria, 1940). Ġkinci Dünya Mastra, Canca, Olucak ve KaletaĢ‟ta önemli
savaĢından önce yabancı uzmanlarla birlikte miktarlarda altın ve gümüĢ potansiyeli
yörede sondaj ve flotasyon çalıĢmaları yapılmıĢtır. belirlemiĢtir. Yine MTA (Er ve diğerleri, 1994)
Ġkinci dünya savaĢı baĢlamasıyla birlikte buradaki Hazine Mağara, Karadağ, Kırkpavli, Eğrikar ve
madencilik faaliyetleri de durmuĢtur. GümüĢhane Istala madenlerinde önemli miktarlarda muhtemel
madenlerinden EskigümüĢhane mevkiindeki altın rezervi olabileceğini rapor etmiĢtir. 1990‟lı
Hazine Mağara simli kurĢun madeni ve buradaki yıllardaki aramalar olumlu sonuç verince özel
manganez ocakları ile Torul‟daki Cimera sektör firmaları harekete geçmiĢ, çok sayıda yurt
manganez ocağı GümüĢhane‟li giriĢimci RaĢit içi ve yurtdıĢı kökenli maden Ģirketleri
Yenidoğan tarafından 1955-1960 yılları arası GümüĢhane bölgesinde maden arama ve yatırım
iĢletilmiĢtir. GiriĢimci bu yıllar arasında Hazine yapmaya yönelmiĢlerdir.
Mağara‟dan 30 ton % 28.30 tenörlü kurĢun
Bunların en önemlilerinden Cominco
(galenit olarak) çıkartarak Almanya‟ya ihraç
Madencilik A.ġ. isimli yabancı Ģirket 1996-1998
etmiĢtir. Aynı dönemde Hazine Mağara
yılları arasında Hazine Mağara Au-Ag-Pb-Zn-Cu
yakınlarındaki manganez sahalarında % 31.68
Madenini yeniden değerlendirmeye alıp galerileri
mangan, % 27.90 demir (Fe) ve % 39.92 Fe2O3
temizleyerek yüzeyde ve yeraltında maden arama
tenörlü 70.000 ton görünür ve 150.000 ton
(jeolojik haritalama, jeokimya, jeofizik ve sondajlı
muhtemel cevher rezervi saptanmıĢ ve buradan o
arama) çalıĢmaları ile rezerv ve tenör tespiti
69
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

yapmıĢtır (Güner ve diğ., 1998). Ancak ülkenin o kotunda girilerek 440 m uzunlukta ana nakliye
zaman içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik yolu ve biri 270 m, diğeri 230 m uzunluğunda iki
istikrarsızlık yüzünden ve Ģirket tarafından arama yan yol olmak üzere toplam 940 m galeri açılmak
ve analiz sonuçlarının ekonomik açıdan uygun suretiyle maden üretime hazır hale getirilmiĢtir.
olmadığı kanaatiyle madende çalıĢmalar bir Ön fizibilite çalıĢmaları tamamlanan madende
sonraki aĢamaya (üretime) geçememiĢ, iĢletmeye maalesef ülke genelinde ve bölgede sözde
alınmadan terkedilmiĢtir çevreciler tarafından madenciliğe karĢı baĢlatılan
genel ve yerel tepkilerden dolayı iĢletme ve
1984 yılında GümüĢhane Karamustafa-Midi üretime geçilememiĢtir.
bölgesinde bir özel Ģirket tarafından iĢletme
faaliyeti baĢlatılan madenden %26 tenörlü 400
ton çinko madeni satılmıĢtır. 1986 yılında Barit
Maden Türk A.ġ. isimli Ģirket tarafından arama ve 1.2.4.3. 2000 - GÜNÜMÜZ
daha sonra iĢletme ruhsatı alınan bu sahada
GümüĢhane‟de madencilik faaliyetleri Mastra
ortalama %8 tenörlü 595.800 ton çinko rezervi
altın sahasında 2003 yılında Normandy-Dedeman
tespit edilmiĢ ve Ģirket burada yıllık 50 bin ton
ortaklığı kurularak iĢletmeye baĢlanmasının
kapasiteli bir flotasyon tesisi kurarak 2000 yılına
planlanmasıyla yeniden hareketlendi. Ancak bu
kadar konsantre çinko üretimi yapmıĢtır. Midi
ortaklık sahada yarma çalıĢmalarının ötesine
Madeni o yıllarda Balıkesir Balya madeninden
gidemedi. 2004 yılından sonra çok sayıda yerli ve
sonra Türkiye‟de en fazla çinko üreten iĢletme
yabancı Ģirket ve özel Ģahıslar GümüĢhane il
olmuĢtur. O dönemde Midi maden iĢletmesinde
sınırları içinde (merkez, ilçeler ve köyler dahil)
yarısı bu yöreden olmak üzere yaklaĢık 200 kadar
maden arama ruhsatı almıĢtır (Tablo 1). Ancak bu
kiĢi istihdam edilmiĢtir. Bu süre içinde bölge
Ģirketlerin ve özel teĢebbüslerin çoğu bugüne
ekonomisine önemli katkıda bulunan iĢletme
kadar, birkaçı hariç olmak üzere, GümüĢhane
1999-2001 yılları arası dünyayı etkileyen
bölgesinde maden iĢletme ve üretim faaliyetlerini
ekonomik kriz nedeniyle uluslararası piyasada
gerçekleĢtirememiĢtir.
maden fiyatlarının düĢmesi sonucu zarar etmeye
baĢlamıĢ ve 2000 yılı sonlarına doğru 2004-2010 yılları arasında GümüĢhane Ġli‟ne ait
kapatılmıĢtır. maden ruhsat sayıları zaman zaman değiĢmekle
beraber 2010 yılı Nisan ayı itibariyle Enerji Tabii
GümüĢhane ili‟nde madenciliğin uzun süre
Kaynaklar Bakanlığı, Maden ĠĢleri Genel
aradan sonra yeniden hareketlenmesine neden
Müdürlüğünce GümüĢhane Ġli‟nde metalik,
olan en etkili olay belki de 1992 yılında MTA
endüstriyel ve enerji hammadde gruplarına ait
tarafından GümüĢhane il merkezinin 24 km KB‟da
323 arama, 8 adet ön iĢletme ve 48 adet iĢletme
yeralan Mastra‟da altının keĢfedilmesidir. Burada
ruhsatı olmak üzere toplam 379 adet maden
daha önceden 1960-1980 yılları arasında
ruhsatı özel Ģirket ve kiĢilere verilmiĢ
Dedeman isimli Ģirket tarafından kurĢun-çinko
bulunmaktadır (ġekil. 3).
iĢletmesi yapılmıĢtır. Mastra‟da MTA 1992-1993
yılları arasında jeoloji, alterasyon ve
mineralizasyon harita çalıĢmaları ile birlikte detay
jeofizik ve 7 lokasyonda 10 adet toplam 1194 Çizelge 1. GümüĢhane Bölgesinde maden ruhsatı bulunan
metre sondaj yapmıĢtır. Sahanın iĢletme ruhsatı bazı Ģirketler ve ruhsat sayıları (MĠGEM, 2009)
1993 yılında Eurogold (Normandy) isimli Ģirket Ruhsat
tarafından alınıp maden sahası ve çevresinde No ġirket Adı
Sayısı
yeniden haritalama, sondaj ve galeri yapımı ile
iĢletmeye hazır hale getirilmeye çalıĢılmıĢtır. Koza Altın ĠĢletmeleri
Eurogold isimli Ģirket Mastra altın sahasında 79 1 41
A.ġ
adet karotlu sondaj (12024,94 metre) ve 15 adet
zemin ve su sondajı (1323,10 metre) yapmıĢtır. 2
Yeni Anadolu Maden.
13
1997 yılında yeraltı ocağı için doğu-batı olarak A.ġ.
adlandırılan damarları kesecek Ģekilde 1296 m
70
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

3 Tüprağ Madencilik 5 Bu ruhsatların genel dağılımı aĢağıdaki grafikte


görülmektedir.
4 Teck Cominco 7

5 Eurasia Madencilik 6
GÜMÜŞHANE İLİ MADEN RUHSATLARI
6 3S Madencilik A.ġ. 38

7 Sabahattin Yıldız 46
400 323
GümüĢtaĢ Madencilik

RUHSAT SAYISI
8 2 300
A.ġ ARAMA
200
İŞLETME
Newmont Altın Mad. 48
9 3 100
Ltd.ġti 8 ÖN İŞLETME
0
DKS Bakır ve Krom
10 6
Maden ĠĢletme. RUHSAT TÜRLERİ

ÇimentaĢ Ġzmir Çim.


11 10 ġekil 3. GümüĢhane ilinde 2004- 2010 yılları arası verilen
Fab. Türk. A.ġ
ruhsatların tür ve sayılarını gösteren grafik
12 Zekai Araz 7
Verilen 379 adet ruhsatın 208‟i metalik
13 Cemal Güven 10 madenlerden baz metal ve kıymetli metal grubuna
(IV grup, c alt grubu) ait olup bu sahaların 95‟
14 Söğütsen Seramik 7
sinde kıymetli metal (altın ve gümüĢ) ve diğer
15 Hüseyin Sağlam 5 113‟ ünde ise baz metal (kurĢun-çinko-bakır)
arama ve iĢletme faaliyetleri yapılmaktadır.
Top 204 Toplam ruhsatların 147‟si endüstriyel hammadde
14‟ ü ise enerji hammadde arama ve iĢletmesi
yapmak üzere 102 farklı özel Ģirket ve/veya
Ģahıslara verilmiĢtir. Baz metal ve kıymetli metal
ruhsatı alan özel Ģirket sayısı 32 olup 15 farklı
Ģirketin değiĢik sayılarda kıymetli metal arama ve
iĢletme ruhsatı bulunmaktadır. Aktif olarak
çalıĢmakta olan maden iĢletme sayısı (metalik,
endüstriyel hammadde ve enerji hammaddesi)
yaklaĢık 25 civarındadır.
GÜMÜŞHANE İLİNDE ARANAN VE İŞLETİLEN
MADENLER
IVb-Kömür 14
MADEN TÜRÜ/GRUBU

II-Mermer-Traverten 32
II-Taşocağı 19
Ib-Kireçtaşı-Çimento kili-Mıcır 21
IVa -Barit- Kil-Bentonit-Grafit 27
II-Doğal Taş- Mermer 48
IVc-Baz Metal (Bakır-Kurşun-Çinko) 113
IVc-Altın-Gümüş 95

0 50 100 150
RUHSAT SAYISI
ġekil 4: Maden ruhsatlarının maden grubu ve türlerine göre dağılımı

71
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

1.2.4.3.1. Koza Altın A.Ş. (313‟ü) bu yöreden olmak üzere toplam 486 kiĢi
istihdam edilmektedir.
GümüĢhane ili‟nde maden iĢletmeciliği yapan
Ģirketlerin baĢında Koza Altın A.ġ. gelmektedir. 1.2.4.3.2. Gümüştaş Madencilik A.Ş.
Koza 2005 yılı Mart ayında Mastra altın sahasında
ruhsatlı sahaya ait % 50 payı Normandy‟den 2000 „li yıllarda GümüĢhane ilinde maden
(Eurogold) diğer % 50 payı da Dedeman iĢletmeciliği yapan ikinci önemli Ģirket GümüĢtaĢ
Ģirketinden aldıktan sonra GümüĢhane‟de Madencilik A.ġ.‟ dir. 2005 yılında GümüĢtaĢ
madenciliğe bir ivme kazandırmıĢtır. 2006-2009 Madencilik A.ġ. Hazine Mağara madenini
yılları arası sahada örnekleme, sondaj, açık ve Cominco Madencilik‟ten satın alarak burada
yeraltı ocak geliĢtirme, saha hazırlığı ve diğer yaptığı detay aramalar sonunda ülke ve bölgeye
cevher kırma-öğütme ünitelerinin yapımını ekonomik anlamda yararlı olabilecek önemli bir
gerçekleĢtirmiĢtir. Koza Altın A.ġ. gerek cevher yatağı kazandırmıĢtır. Hazine Mağara
yerüstünde gerekse yeraltında geliĢtirme madeninde ortalama 1.81 gr/t Au tenörlü 3 ton
sondajlarına devam ederek 2005-2006 yılları metal altın, 77,11 gr/t Ag tenörlü 14 ton metal
arasında yeraltında 47 lokasyonda üretim galerisi gümüĢün yanısıra % 4.95 Zn, % 2.83 Pb ve %
içindeki ceplerden toplam 7651 metre ve 0,56 Cu tenörlü 1.8150.563 ton cevher rezervi
yerüstünde 8 lokasyonda toplam 1632,80 metre tespit edilmiĢtir. Kapalı veya yeraltı iĢletme
sondaj yapmıĢtır. Mastra maden yatağı sahasında, yöntemiyle yılda 100 bin ton cevherin üretileceği
2008 yılında cevher geliĢtirme ve araĢtırma amaçlı planlanmıĢ olan bu maden iĢletmesinde çoğunluğu
14708 m sondaj yapılmıĢtır. Mastra yeraltı bu yöreden olmak üzere halen 50 kiĢi istihdam
iĢletmesi'nde Temmuz 2008‟den bugüne kadar edilmektedir. ġirket GümüĢhane organize sanayii
1058 m ana nakliye yolu ve 1716 m üretim bölgesinde inĢaa etmeye baĢladığı flotasyon
galerisi sürülmüĢ olup bugüne kadar toplam tesislerinde yılda 15 bin ton konsantre cevher
65,000 ton cevher üretimi gerçekleĢtirilmiĢtir. üretimi gerçekleĢtirmeyi planlamıĢtır. Madenden
Açık ocak iĢletmesinde Mayıs 2007 den bugüne çıkarılacak olan altın ve gümüĢ ise bulk cevher
kadar 316,000 ton cevher üretilmiĢ ve 5,300,000 halinde üretilecektir. Flotasyon tesisleri faalite
m3 pasa kazısı yapılmıĢtır. Mastra Altın Madeni geçtiğinde Ģirket bünyesinde çoğunluğu bu
ortalama 13 g/t Au ve 9 g/t Ag tenöründe 1 yöreden olmak üzere yaklaĢık 100 kiĢi istihdam
milyon 350 bin ton cevhere sahiptir. Yıllık cevher edilmiĢ olacaktır.
üretimi 350.000 ton olup, yılda 3,5 ton metal altın
1.2.4.3.3. Yıldız Bakır Madencilik A.Ş.
ve 1 ton metal gümüĢ üretilmesi planlanmıĢtır.
Altının elde edilmesinde CIP Siyanür liçi yöntemi GümüĢhane yöresinin olduğu kadar bölge ve ülke
uygulanan madenin ömrü beĢ yıl olup, bu süre ekonomisine de güç katacağı düĢünülen bir baĢka
zarfında yapılacak olan madencilik faaliyetleri maden iĢletmesi GümüĢhane Merkeze bağlı
neticesinde 17.5 ton altın ve 12 ton gümüĢ cevheri Karamustafa-Midi köyü yakınında 2007 yılı yaz
elde edilmesi beklenmektedir. Madende cevher döneminde faaliyete baĢlayan Yıldız Bakır
üretimi, kapalı ve açık ocak iĢletmeleri Ģeklinde Madencilik A.ġ.‟ ye ait Midi Çinko Madenidir.
yapılmaktadır. Kapalı iĢletmede maden iĢletme 2008-2009 yıllarında çalıĢmalarına maden
tekniği olarak, geleneksel kes-doldur yöntemi sahasında arama sondajları ve eski galerilerin
uygulanarak Mastra Altın Madeni‟nde cevher temizlenmesi iĢlemiyle baĢlayan Ģirket bu
yukarı doğru alınarak üretim yapılmaktadır. dönemde ocaklardan bir miktar cevher çıkararak
GümüĢhane‟de altın ve gümüĢ üretimi yaklaĢık stok yapmıĢtır. % 2.8 Zn tenörlü 18 milyon ton
300 yıl sonra Mastra madeninde ilk defa Koza cevher rezervi olduğu belirlenen madenin aktif
Altın ĠĢletmeleri A.ġ. tarafından 2009 yılı Mart ömrünün 21 yıl olacağı öngörülmektedir. 2010
ayında dore külçeler halinde yapılmıĢtır. Mastra yaz sezonunda bir taraftan maden çevresindeki
maden iĢletmesinde 10 Mayıs 2009-31 aralık 2009 ruhsatlı sahalarda arama ve geliĢtirme sondajlarına
arası dönemde üretilen altın ve gümüĢ miktarı devam edilmesi, bir taraftan da iĢletme tesisi
sırasıyla 2,6 ton metal altın ve 1,14 ton metal kapsamında, cevher flotasyon ünitesi ve idari
gümüĢ olarak gerçekleĢtirilmiĢtir. Halen altın ve binaların yapılması planlanmıĢtır. Kurulacak
gümüĢ üretiminin devam ettiği madende % 85‟i
72
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

flotasyon tesisinde % 52 tenörlü konsantre çinko 2. MADEN ĠġLETMELERĠNĠN GÜMÜġHANE


üretimi yapılacağı planlanmıĢtır. Açıkocak ve ĠLĠ EKONOMĠSĠNE OLAN KATKILARI
kapalı iĢletme yöntemleriyle aktif cevher
üretimine gelecek yıl baĢlamayı hedeflemiĢ olan Bilindiği gibi dünyada ülkeler arasında bir
maden iĢletmesinde halen 150 kiĢi çalıĢmaktadır. kalkınma ve zenginleĢme yarıĢı hüküm
Flotasyon tesislerinin faaliyete geçmesiyle maden sürmektedir. 21. yüzyıla kendi damgalarını
iĢletmesinde çalıĢan kiĢi sayısının 350 kadar veya vurabilmek için ülkeler sahip oldukları bütün
üzerinde olması beklenmektedir. kaynaklarını (insan, yeraltı, bilgi ve teknolojik
birikim, ağır sanayi hamleleri, uzayı fethetme vs.)
1.2.4.3.4. Diğer İşletmeler kullanmaktadırlar. Kalkınma modellerini,
öncelikle öz kaynaklarına dayandıran ve
GümüĢhane il genelinde madenciliğin çeĢitli eksikliklerini dıĢ kaynaklarla destekleyebilen
dallarında faaliyet gösteren çok sayıda özel ülkeler, kalkınma sürecini sancısız, istikrarlı ve
iĢletme, kuruluĢ ve kiĢiler mevcuttur. Bu güvenli bir Ģekilde aĢabilmiĢlerdir. Ülkelerin
bağllamda ġiran ilçesinde küçük çaplı yataklardan kalkınma ve ekonomik geliĢmesinde önemli yeri
üretilen barit madeni, ilçede bir özel Ģirket olan madencilik ve entegre üretim sanayi, en
tarafından kurulan tesiste öğütülerek yurt içinde büyük katma değeri oluĢturmaktadır.
pazarlanmaktadır. Merkeze bağlı Kale köyü
çevresindeki kireçtaĢı, aynı yerde kurulu kireç Ülkemizde madenciliğin GSMH‟deki payı 1940‟lı
fabrikasında iĢlenerek tarım, inĢaat ve boya- yıllarda % 44 seviyesine kadar yükselmiĢ,
badana sektöründe kullanılmak üzere günde 120- 1950‟den sonra giderek azalmıĢ ve planlı ekonomi
130 ton kireç üretilmektedir. Bu fabrikadan çevre dönemine geçiĢten sonra bu azalma hızlanarak
illere önemli ölçüde kireç satıĢı yapılmaktadır. 2000‟li yıllarda % 1.2 düzeyine düĢmüĢtür. Bu
GümüĢhane‟li iĢadamı Zekai Araz‟a ait Torul durumun ortaya çıkmasında gerçek olmayan
Ġkisu civarındaki doğaĢtaĢ-kalker tesisinde günde kaynaklara dayalı ve dıĢarıdan empoze edilen
ton inĢaat sektöründe kullanılacak ince kum, ve kalkınma modelinin benimsenmesi önemli rol
ton doğaltaĢ üretimi yapılmaktadır. oynamıĢtır. Yeni Maden Kanununun yürürlüğe
girmesinden sonra sektörde bir hareketlenme
Kelkit`in Alansa, Gödül, Pernek bölgeleri ile olmuĢ ve önceki yıllara göre hem ruhsat
ġiran ilçesinin NorĢun bölgesinde özel sektör müracaatlarında, hem de ihracat ve GSYH
tarafından linyit kömürü üretimi yapılmaktadır. içindeki sektörün payında önemli bir artıĢ
Bu bölgelerimizde yapılan tespitte 486 bin ton olmuĢtur. Madencilik sektörünün GSYH içindeki
dolayında kömür rezervi olduğu saptanmıĢtır. payı 2003 yılında yaklaĢık 2,6 Milyar $ olarak
Alansa ve NorĢun yörelerinde bulunan kömür gerçekleĢirken 2006 yılında Ülke geneli “Cari
yataklarında özel sektör tarafından yapılmakta Fiyatlarla Gayri Safi Yurtiçi Hasıla” toplam
olan üretimle sadece yöresel ihtiyacın bir kısmı 758,39 milyar TL olarak gerçekleĢmiĢ olup bu
karĢılanmaktadır. Torul ilçesinin Gülaçar, değer içerisindeki Madencilik sektörü payı bir
GümüĢhane`nin Musalla, Mescitli, Köse`nin önceki yılın aynı dönemine göre % 16,9 artarak
Övünce, ile Kelkit`in ÖbektaĢ ve AĢağı Özlüce 8,95 milyar TL (6,21 milyar $) olarak
mevkilerinde de yine özel sektörce mermer gerçeklemiĢtir. 2007 yılı gayri safi yurtiçi hasıla
üretimi yapılmaktadır. Üretilen mermerlerin bir değeri “Cari Fiyatlarla” %12.9‟luk artıĢla 856,38
kısmı plaka halinde, bir kısmı da blok halinde Milyar YTL, ABD doları cinsinden %25.1‟lik
pazarlanmaktadır. GümüĢhane il genelinde artıĢla 658,79 Milyar Dolar olup bu değer
metalik maden iĢletmelerinin yanısıra doğaltaĢ, içerisindeki Madencilik sektörü payı ise bir önceki
mermer, taĢocağı ve kömür ocaklarında % 80‟nine yıla göre % 17,7 artıĢ göstererek %1,2‟lik pay ile
yakın kısmı bu bölgeden olmak üzere 1300‟ün 10,536 milyar YTL (8,10 milyar $) olarak
üzerinde kiĢi istihdam edilmektedir. gerçeklemiĢtir. (1 $ = 1,2999). 2008 yılındaki
gayri safi yurtiçi hasıla değeri ise bir önceki yılın
aynı dönemine göre “Cari Fiyatlarla” %12,7‟lik
artıĢla 950,14 Milyar TL; ABD doları cinsinden
741,79 Milyar $ olup bu değer içerisindeki
73
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Madencilik sektörü payı da bir önceki yıla göre % tesisinin tamamlanmasıyla daha da artacağı
22,7 oranında artıĢ göstererek %1,4‟lük pay ile kesindir. Yıldız Bakır Madencilik A.ġ. „nin halen
13,03 milyar TL (10,17 milyar $) olarak GümüĢhane ili ekonomisine olan katkısı yaklaĢık
gerçeklemiĢtir (TÜĠK, 1 $ = 1,280876 TL). Bu yıllık 2 milyon TL civarındadır. Midi –
geliĢmeler doğrultusunda 2010 yılında maden Karamustafa yöresinde inĢaası devam eden cevher
ihracatının 5 milyar doları aĢması, GSMH içindeki üretim ve flotasyon tesisinin faaliyete
madencilik sektörü payının ise 10-12 milyar $ baĢlamasıyla yaklaĢık bir yıl sonra bu Ģirketin
olması hedeflenmektedir. yöre ekonomisine yapacağı katkı yıllık 15 milyon
TL olarak beklenmektedir. Ġl genelinde yaklaĢık
Ülkemizin önemli sosyal sorunlarının baĢında 700‟den fazla kiĢiye iĢ istihdamı sağlayan küçük
bölgeler arası geliĢmiĢlik farkı ve bunun ölçekteki endüstriyel hammadde ve enerji
doğurduğu iç göç ve iĢsizlik gelmektedir. YanlıĢ hammaddesi ocakları da GümüĢhane ili
ekonomik kalkınma stratejilerinin ve dıĢa bağımlı ekonomisine küçümsenmeyecek ölçüde katkı
politikaların sebep olduğu bu iç göçten maalesef sağlamaktadırlar.
GümüĢhane ili de nasibini almıĢ ve hatta bundan
en fazla etkilenen ve bölgesel olarak ekonomisi en
fazla gerileyen iller sınıfına katılmıĢtır. Bu açıdan
bakıldığında madencilik sektörünün bölgede 3.GÜMÜġHANE‟DE MADENCĠLĠĞĠN
canlandırılması yöresel istihdam için zorunlu ve GELECEĞĠ
katma değeri en yüksek bir iĢ kolu olduğu gerçeği
Maden kanununda yapılan değiĢikliklerin
kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. getireceği kolaylıklar ve maden arama iĢletme
GümüĢhane‟de geçmiĢte ve 1950‟li yıllardan beri teĢvik yasası ile ulusal, yerli Ģirketlerin ve halkın
zaman zaman günümüze kadar iĢletilip, kapanmıĢ madenciliğe yönelmesinin sağlanmasıyla birlikte
olan altın, gümüĢ, barit, kurĢun-çinko-bakır yakın gelecekte madencilik faaliyet alanlarının
madenlerinin bugünkü mevcut teknoloji ile Türkiye genelinde beklendiği gibi GümüĢhane‟de
yeniden geliĢtirilip iĢletilmesi bölgede iĢsizliğe ilinde de geniĢleyeceği beklenmektedir. Dünyada
son verebilir ve iç göçü azaltabilir. Bu ve Türkiye‟de geliĢen teknoloji, çevre duyarlılığı,
madenlerden özellikle Mastra Altın Madeni‟nin maden iĢletmeleri için hazırlanan ÇED
iĢletmeye açılması ilin ekonomik geliĢmesinde bir raporlarında verilen taahhütnameler ve sıkı olarak
öncü atılım olmuĢtur. Yatağın iĢletmeye alınması uygulanan yaptırımlar sayesinde artık bir bölgede
ile Koza Altın iĢletmeleri A.ġ. sermayesinin bir madencilik faaliyetleri tamamlandıktan sonra
kısmını rezerv geliĢtirme ve yeni altın rezervleri eskiden olduğu gibi Ģirketler kendilerine ait araç
bulma amaçlı arama faaliyetleri için yine bu ve ekipmanları toplayıp çıkardıkları maden
bölgede harcamaktadır. Mastra Altın Madeni atıklarını geride bırakıp gidemeyecekler.
iĢletme bünyesinde GümüĢhane yöresinden 313 GümüĢhane ilinde madenciliğin gelecekte baĢarılı
kiĢiyi istihdam etmesinin yanısıra malzeme ve Ģekilde geliĢebilmesi için yapılması gerekenler
hizmet alımlarının bu yöreden yapılması ile ilin aĢağıdaki gibi sıralanabilir.
ekonomisine yılda yaklaĢık 20 milyon TL „lik
• Maden arama risk sermayesinin artırılması
katkı sağlamaktadır. 2004 yılından bugüne kadar
ve teĢvik kapsamının özellikle madencilik sektörü
100 milyon TL üzerinde bir harcama ile ilin
için yeniden düzenlenmesi (Bu büyük
GümüĢhane ekonomisini canlı tutmuĢtur. Madenin
yatırımcıların dikkatinin çekilmesine sebeb
ülke ekonomisine katkısı 1100 milyon TL ve
olacaktır).
kazandıracağı katma değer ise 4625 milyon
• GümüĢhane‟deki maden potansiyelinin
TL‟dir. belirlenmesi ve iç & dıĢ basın kuruluĢlarıyla
GümüĢhane‟de 2005 yılından beri faaliyette paylaĢılması.
bulunan GümüĢtaĢ Madencilik A.ġ. ise bugüne • Madencilik ile ilgili önemli kongre,
kadar ilin ekonomisine 100 milyon TL kadar bir sempozyum ve fuarların GümüĢhane‟de
katkı sağlamıĢtır. Bu miktarın Ģirketin cevheri yapılmasının sağlanması.
iĢlemek için yörede kurmaya baĢladığı flotasyon • GümüĢhanede altın ve gümüĢ iĢleme

74
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

atölyelerinin oluĢturularak eskiden olduğu gibi bu uygulandığı bir maden iĢletmesinin ispatlanmıĢ
sanatın yörede yaygınlaĢtırılması. bilimsel ve teknik nedenler dıĢında baĢka
• Maden iĢleme projeleri oluĢturularak sebeplerle üretiminin ve yatırımının
Avrupa fonundan yararlanılması. engellenmesine son verecek bir anlayıĢ Kanun
• Maden müzesi açılarak Türkiye çapında tasarısının ruhuna hakim olmalıdır. Özetle
tanıtımının yapılması. madenciliğimizdeki sorunlar ve çözüm önerileri
• Eski gümüĢ madenlerinin rehabilitasyonu aĢağıdaki gibi sıralanabilir.
yapılarak turizme açılması.
 Yeni maden kanunun en kısa sürede
çıkarılması ve arama faaliyetlerinin önünün
4. GENELDE MADENCĠLĠĞĠN SORUNLARI açılması madenciliğin Ģu andaki en büyük
VE GÜMÜġHANE MADENLERĠ sorunudur.
 Maden aramaları uzun yıllardır ihmal
Günümüzde madencilik sektörünün ana problemi edilmiĢtir. Aramalarla ilgili etkin yasal ve yönetsel
sektöre yeni sermaye giriĢinin, dolayısı ile yeni yapıların hızla tesisi ve çağdaĢ teknolojilerin
yatırımların olmayıĢıdır. Bunun nedeni kullanıldığı arama faaliyetlerinin, kamu
madencilikte yatırım güvencesinin ortadan denetiminde ve mutlaka rasyonel bir stratejik plan
kalkmıĢ olmasında yatmaktadır. Bu sektörün diğer çerçevesinde yürütülmesi gerekmektedir.
sektörlere göre, devlet hakkı, belediye hissesi vb.
 Madencilik sektörünün alt sektörlerinde
isimler altında yüzde 15 daha fazla vergi ödemeye
üretim arttırılmalıdır. Ancak, söz konusu üretimin
mahkum bırakılmıĢ olması, maden kanunu ile
hedefi dıĢ satım değil, ülke sanayi sektörleri
verilen izinlerin diğer bakanlıklar tarafından
olmalıdır.
çıkarılmıĢ kanun ve yönetmeliklerle engellenmesi,
 Madencilik sektörünün kalkınmadaki
yatırımlara uygulanan aĢırı bürokrasi, madencinin
kritik önemi, fazla miktarlarda üretilip yurt dıĢına
ruhsat güvencesinin olmayıĢı, toplam maden
satılarak döviz elde edilmesinde değil, ancak, yerli
alanlarının yaklaĢık % 85‟inin kamunun elinde
sanayiye düĢük maliyette ve kaliteli girdi
bulunması, sermayenin bu alana girmesini
sağlamasındadır. Bu çerçevede, madencilik
engellemektedir.
sektörünün planlanmasında ülke sanayi sektörleri
Genel olarak bakıldığında, ülkemiz madencilik ile entegrasyon ön planda tutulmalıdır.
sektörünün istenilen düzeyde geliĢmemiĢ  Türkiyede maden aramacılığına harcanan
olmasının nedeni mevcut Maden Kanunu değildir. risk sermayesi yeterli değildir. Bu risk sermayenin
Diğer pek çok alanda olduğu gibi madencilik artırılması gerekiyor.
alanında da yol alamayıĢımızın belirgin nedenleri  Büyük sermayeyi madenciliğe çekecek
arasında; stratejik öngörüyle insan kaynakları yatırım ortamının yaratılması.
planlamasını da göz önüne alan ulusal kalkınma  Madenciliğin geçici bir faaliyet olmasına
modellerinin bir türlü geliĢtirilemeyip uluslararası rağmen kalıcı faaliyetler ile aynı sınıfta
finans kuruluĢlarının güdümünde ekonomik ve değerlendirilmesi.
sosyal politikaların uygulanmaya çalıĢılması,  Madencilik bulunduğu yerde yapılmalıdır.
özellikle son yirmi yılda planlama düĢüncesinin Ancak tarım alanlarında, mera alanlarında vb
tamamen bir kenara bırakılması, ekonominin alanlarda diğer bakanlıkların düzenleyici olmaktan
sanayileĢme ve yatırım artıĢlarına dayalı dengeli daha çok yasaklayıcı nitelikte olması maden
bir yapıya kavuĢturulamaması, sanayileĢmenin kanunu iĢlemez hale getirmiĢtir.
olmazsa olmaz koĢulu olan teknoloji üretimini  Yatırım süresince yatırımcının değiĢik
sağlamak amacıyla geliĢtirilmesi ve uygulanması bakanlıklardan ve kuruluĢlardan alması gereken
gereken ulusal bilim ve teknoloji politikalarımızın izinlerin bir elden alınması sağlanmalı ve izin
olmayıĢı, yönetimsel yapılardaki verimsizlik, sürecinin kısaltılması gerekmektedir.
yolsuzluk ve yozlaĢma bulunmaktadır.  Yatırım öncesi alınan izinlerin üretime
geçildikten sonra dava konusu yapılabilmesi
Dünyada geliĢmiĢ ülkelerde uygulanan maden
yatırım ortamını bozmakta ve yatırımların ara
iĢletme, üretme, atık yönetimi ve standartlarının
vermesine sebeb olabilmektedir. Bu maksatla
75
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

ihtisas mahkemelerinin kurulması madencilik ile Bu yapıların verimliliğine yönelik çalıĢmalar,


ilgili davalara bu mahkemelerin bakması. Çünkü madencilik sektörünün geliĢimi bakımından son
madencilik faaliyetleri bir yönetmelikle veya derece önemlidir. Söz konusu yapılarda hesap
mahalli idari kurulu kararıyla maden kanunu ve verilebilirlik ve Ģeffaflık mutlaka sağlanmalıdır.
yönetmeliklerini iĢlemez hale getirebilmektedir.  Sektörde pazar araĢtırması kavramı
 Alt yapı hizmetlerini (yol, su, elektrik vs) geliĢmemiĢtir. Bu konunun kapsamlı bir çerçevede
maden Ģirketleri kendileri yapmak zorundadır. Bu yeniden ele alınması, gerek mevcut gerekse
yatırımcıya çok büyük bir külfet getirmektedir. geliĢen pazarların yakından takip edilerek
Diğer sanayi dallarına yatırım yapan Ģirketler değiĢikliklere uygun stratejilerin belirlenmesi
organize sanayi bölgelerinde kolayca alt yapı gerekmektedir.
hizmetleri yatırımlarını yapabilmektedirler.  Çevre faktörü göz ardı edilerek madencilik
 Maden iĢletmeleri için iĢyeri açma ve faaliyetlerinin yürütülmesi, içinde bulunduğumuz
çalıĢma belgesi yetkisini enerji ve tabii kaynaklar yüzyılda mümkün değildir. Sürdürülebilir
bakanlığı tarafından verilmesi çok daha uygun kalkınma kavramı içerisinde ya madencilik ya
olacaktır. çevre dayatması bulunmamaktadır. Madenciliğin
 Ülkemizin ihtiyacı olan enerjinin, yerli çevreye etkilerini yadsımak mümkün değildir.
maden kaynaklarımızdan karĢılanması öncelikli Ancak, madencilik sektöründe, çevre dostu
hedef olmalıdır. teknoloji ve yöntemlerin kullanılması, madencilik
 Sanayinin ihtiyacı olan ucuz enerji süreçlerinde ve sonrasında çevrenin korunmasına
üretiminin sağlanması ve bu enerjinin sürekli ve veya yenilenmesine yönelik önlemlerin alınması,
güvenilir olması bakımından, yerli maden sektörün geliĢimini engellemeyecek, aksine genel
kaynaklarımızın kullanılması kaçınılmaz bir anlamda sektörün geliĢimine yönelik katkıyı
gerekliliktir. yapacaktır.
 Elektrik enerjisi arz-talep dengesinin  Madencilik sektöründe, toplumu eğitme ve
sorunsuz sürdürülebilmesi için, ulusal maden bilgilendirme gereksinimi hızla artmıĢtır.
kaynaklarımıza öncelik veren, akılcı bir enerji Madencilik sektörünün ülke kalkınması ve
politikası zaman kaybedilmeden oluĢturulmalıdır. toplumların geliĢmesindeki önemi konusunda
 Madencilik sektöründe aramadan uç ürüne kamuoyu bilgilendirilmelidir. Toplumun, bir
kadar her aĢamada ileri teknoloji kullanımı istihdam alanı ve gelir kaynağı olarak
amaçlanmalıdır. madenciliğin önemi hakkında eğitilmesi, sektörün
 Üretim ve kaynak performansının geliĢmesi bakımından son derece önemlidir.
iyileĢtirilmesine ve yeni ürünlerin elde edilmesine  Madencilik sektörünün her alanında,
yönelik olarak yeni geliĢen teknolojilerin Ģeffaflık sağlanmalıdır. Sektörde bilgi akıĢı
kullanımı, bu sektörün ülke kalkınmasına katkısı sağlanmalı, alınan kararlardan toplumun her
bakımından kritik önemdedir. Bu nedenle sektörde kesimi bilgilendirilmelidir.
yüksek teknoloji kullanımı ve üretilmesine  Yerel halkın onayını almamıĢ hiçbir
yönelik araĢtırma-geliĢtirme çalıĢmalarına öncelik ekonomik giriĢimin ülkeye yarar getirmesi
verilmelidir. ileri üretim teknolojilerinin beklenemez. Madencilik sektörüne iliĢkin alınacak
geliĢtirilmesi ve kullanımı, daha temiz ve daha kararlarda ilgili yöre halkının da katılımı
etkin madencilik süreç ve ürünlerinin temini sağlanmalıdır.
bakımından önkoĢuldur.  Toplumsal, ekonomik ve çevresel açıdan
 GeliĢmiĢ teknoloji kullanımı ve yeni sürdürülebilir bir madencilik sektörünün geliĢimi;
madencilik teknolojilerinin geliĢtirilmesi, sektöre devlet, sektörde faaliyet gösteren kurum ve
önemli katkılar yapacak yeni fırsatlar yaratacaktır. kuruluĢlar ile demokratik kitle örgütleri ve sivil
Bu çerçevede söz konusu teknolojilere uyum toplum örgütlerinin yapıcı iĢbirliği ile
sağlayacak ve bunları kullanabilecek iyi eğitilmiĢ mümkündür. Söz konusu tarafların doğrudan
iĢgücünün varlığı önemlidir. katılımları olmaksızın hazırlanacak herhangi bir
 Ülke madencilik sektörünün en önemli sektör planının ya da plan uygulamasının baĢarılı
darboğazlarından biri, gerek kamu gerekse özel olması mümkün görülmemektedir.
kuruluĢlardaki yönetsel yapıların verimsizliğidir.
76
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Sonuç olarak madencilikle ilgili temel yaklaĢım,


ülkemiz maden kaynaklarını üretmek, üretilen bu
kaynaklarımızı ülkemiz sanayisine rekabet
edebilir koĢullarda hammadde olarak sunmak ve
üretip hammadde olarak ihraç ettiğimiz maden
kaynaklarımızın kullanıldığı kendi sanayimizi
kurmak; böylece ülkemizi hammadde üretip satan
bir kaynak ülke olmaktan çıkarıp, sanayi ile
entegre olmuĢ, dünya pazarlarında katma değeri
yüksek, uç ürünlerde söz sahibi bir ülke
konumuna getirmek ana hedef olmalıdır .
Çok eski tarihlerden beri bilinen ve iĢletilen
GümüĢhane maden ocakları, Osmanlı Devleti‟nin
klâsik döneminde, o zamanki devlet bütçesine
önemli katkılar sağlamaktaydı. Modern teknoloji
ile buradaki kaynakların ortaya çıkartılması ve
iĢletilmesi ülke ekonomisine büyük katkı
sağlayabileceği gibi, bölgenin sosyal ve ekonomik
yapısını da değiĢtireceği muhakkaktır.

KAYNAKLAR
Altunbay, M., 1999, XVIII. Yüzyılın Ġkinci Yarısında
GümüĢhane ve Yöresinde Madencilik Faaliyetleri,
Trabzon Tarihi Sem. (6-8 Kasım 1998).
Barit Maden Türk A.ġ., 1996, Midi (GümüĢhane-
Karamustafa) Madeni'nin jeolojisi Raporu, GümüĢhane.
Çağatay, N., 1999, Osmanlı Ġmparatorluğunda Maden
ĠĢletme Hukuku, Ankara.
Dandria, I., 1940, GümüĢhane kurĢun yatağı hakkında
muhtıra: MTA Rap., 999 (yayımlanmamıĢ), Ankara.
Erüz, C., 2009, GümüĢhane Kurum Vadisi Maden Köyü
YerleĢmeleri, Doktora Tezi ,Fen Bil. Enst.KTÜ, Trabzon
Kovenko, V., 1937, GümüĢhane madeni hakkında rapor:
MTA Rap., 399 (yayımlanmamıĢ), Ankara.
Köse, O., 2008, GümüĢhane Madenleri
MTA, 2009., Türkiye Yeraltı Kaynakları (Ġllere Göre),
YerBilimleri ve Kültür Serisi 5, Ankara.
Ölsner, O., 1935, GümüĢhane Vilayetinin maden yataklarına
ait rapor: MTA Rap., 408 (yayımlanmamıĢ), Ankara.
Üçüncüoğlu, A.G., 2008, Maden Yurdu GümüĢhane,
Hititlerden-Cumhuriyete.
Yorulmaz, ġ., 1993, Madencilik Tarihi ve Ana Önemi, Tarih
ve Toplum

www. Tüik.gov.tr. TÜĠK raporları, 2003-2009

www.TMMOB, Maden Müh.Odası Yayınları

77
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GÜMÜġHANE’DE ORGANĠK TARIMIN MEVCUT DURUMU VE POTANSĠYELĠ


Halil YOLCU6 Vecihi AKSAKAL1 Canan SANCAR2

Özet
Ülkemizin Doğu Karadeniz bölgesinde yer alan GümüĢhane ilimiz organik tarımsal
üretim bakımından önemli bir potansiyele sahiptir. HarĢit havzası ve Kelkit havzasından
meydana gelen ilimizde geçiĢ iklimi ve karasal iklim hüküm sürmektedir. Ġlimiz
ekonomisinde organik tarım çok önemli bir yer tutmaktadır. GümüĢhane öncelikle organik
hayvansal üretim faaliyetleri olmak üzere organik bitkisel üretim bakımından da önemli bir
merkezdir. Ülkemizde organik büyük baĢ hayvan üretiminde hayvan sayısı bakımından ilk
sırada yer almaktadır. Ġlimizde bulunan Doğan Organik A.ġ. tarafından yürütülen sözleĢmeli
tarım çalıĢmaları ile hem il içinde hem de komĢu illerde organik hayvancılık
yaygınlaĢtırılmaktadır. Hayvansal üretim için gerekli olan yem bitkileri üretiminin yapılması,
organik bitkisel üretimin de aktif olmasına neden olmaktadır. Bununla birlikte bitkisel üretim
bakımından, ilimizde organik meyve ve doğal toplama ürünlerinin üretiminin
yaygınlaĢtırılması gerekmektedir.

Abstract
GumuĢhane situated in East Anatolia region of our country in terms of organic
agricultural production has important potential. It consisted of Harsid and and Kelkit basins
have passing and terrestrial climate. Organic agriculture has very important situation in
economy of its. Gumushane in terms of especially organic animal production and organic
plant production is a important center of production. Gumushane in organic stockbreeding is
the first in terms of animal numbers in our country. Organic stockbreeding with contractual
agriculture activities carried out by Dogan organic joint stock company become widespread
both inside province and in neighbour provinces. Making of forage crop production required
for organic animal production in our province also causes being active of organic plant
production. Not with standing, it is required that production of organic fruit and natural
collected crops generalize in terms of organic plant production.

GiriĢ
YeĢil devrim sonucu 1950-1960‟lı yıllardan itibaren kimyasal gübrelerin, ilaçların,
hormonların ve katkı maddelerinin yoğun kullanımı sonucu bitkisel ve hayvansal ürünlerin
üretiminde önemli artıĢlar meydana gelmiĢtir. Ġnsanoğlunun artan gıda ihtiyacını karĢılamak
ve daha fazla kar edebilmek amacı ile yapılan bu uygulamaların sonucu toprak, hava ve su
kirlenmiĢtir. Yoğun sanayileĢme ve diğer faktörler sonucunda da, atmosfere salınan sera gazı
miktarları önemli oranda artmıĢ ve küresel ısınma canlı yaĢamını olumsuz etkileyecek
boyutlara gelmiĢtir. Tüm bu problemler neticesinde sağlığı bozulmuĢ insan ve hayvanlar,
yapısı bozulmuĢ topraklar, çevre kirliliği, kuraklık, erozyon, sel felaketleri vb olumsuzluklar
yaĢamın bir parçası olmuĢlardır. Bitki ve hayvan türlerindeki biyolojik çeĢitlilik azalmaya yüz
tutmuĢ birçok hayvan ve bitki çeĢidi yok olma tehlikesi ile karĢı karĢıya kalmıĢtır.
Bu olumsuzlukların ortadan kaldırılması amacı ile ortaya çıkan organik tarım, az
zamanda, doğaya zarar vererek yüksek miktarlarda ürün almayı değil, uzun süreçte

6
Yrd.Doç.Dr., Kelkit Aydın Doğan Meslek Yüksekokulu,GÜMÜġHANE
2
Öğr.Gör., Kelkit Aydın Doğan Meslek Yüksekokulu,GÜMÜġHANE

78
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

sürdülebilir Ģekilde optimum ürün almayı hedeflemektedir. Organik tarımda çevre, insan ve
hayvan sağlığının korunması temel hedeftir. Bu hedefe ulaĢmak istenirken, Ak ve Atay‟ın
(2008) belirttiği gibi yabani ot, hastalık ve zararlılara karĢı sentetik ilaçların ve bitki besleme
amacı ile kimyasal gübrelerin kullanılmıyor olması bu tarım Ģeklinin ilkel bir tarım Ģekli
olduğunu akla getirmemelidir. Aksine, ekim nöbeti, yeĢil gübreleme, kompost yapım ve
kullanımı, solarizasyon, tuzaklar, yararlı böcek ve mikroorganizmaların doğal düĢmanlar
olarak istenmeyen böcek ve hastalıklara karĢı kullanılması, küçümsenmeyecek bir bilimsel
temel bilinç ve tecrübe gerektirir (Ak ve Atay, 2008). Kısacası organik tarım ilkel bir tarım
Ģekli değil, modern metotlardan yararlanan, sürdürülebilirliği esas alan farklı bir tarım
Ģeklidir.
Dünyada organik tarım giderek önemini arttırmaktadır. Güncel verilere göre Ģu an
dünya da 138 ülkede, 700.000‟den fazla iĢletmede ve 30.4 milyon hektarlık alanda organik
tarım yapılmaktadır (Willer vd.2008). Dünyada ülkeler bazında en fazla organik tarım alanına
sahip ülke Avusturalya (12.3 milyon hektar) olurken bu ülkeyi Çin (2.3 milyon hektar),
Arjantin (2.2 milyon hektar), Amerika BirleĢik Devletleri (2005 yılı, 1.6 milyon hektar ) ve
Ġtalya takip etmiĢtir (Willer, 2008a). Türkiye‟de ise 2008 yılı itibari ile 166.883 hektarlık
alanda, 14926 çiftçi tarafından 247 farklı çeĢit üründe organik tarım yapılmakta ve toplam
530.225 ton ürün alınmaktadır (Anonim 2008a).

GümüĢhane de Tarım
GümüĢhane ilinin toplam yüzölçümü 657.500 ha olup, bunun 113.685 ha‟ı tarım
arazisi, 216.915 ha‟ı çayır mera arazisi, 164.655 ha‟ı orman ve fundalık arazisi ve 162.245
ha‟ı tarım dıĢı araziler olarak dağılım göstermektedir (Anonim, 2009). Tarım arazisinin büyük
bölümünü çayır ve mera arazisi oluĢturmaktadır. Bu araziyi sırası ile orman ve fundalık arazi,
tarım dıĢı arazi ve tarım arazileri takip etmektedir. Tarım arazileri bakımından GümüĢhane
ilini Kelkit ve HarĢit havzası olarak ikiye ayırmak mümkündür (Anonim, 2009). Bu iki havza
hem iklim bakımından hem de arazi topografyası bakımından birbirinden farklılık
göstermektedir. Nitekim HarĢit havzasında yer alan Merkez, Torul ve Kürtün ilçeleri geçiĢ
iklimi etkisi altındadır, fakat Kelkit havzasında yer alan Kelkit, Köse ve ġiran ilçesi ise
karasal iklimin etkisindedir (Anonim, 2009). Arazi yapısı bakımından ise HarĢit havzasında
yer alan kısımlar engebeli ve eğimli alanlardan oluĢurken, Kelkit havzası, HarĢit havzasına
nispeten daha fazla düzlük alanlardan oluĢmaktadır.
Kelkit Havzası‟nın toplam yüzölçümü 291.700 ha, HarĢit Havzası‟nın toplam
yüzölçümü ise 365.800 ha‟dır (Anonim, 2009). Alan olarak HarĢit havzası, Kelkit
havzasından daha büyük arazi miktarına sahip olmasına rağmen arazi topografyasının
engebeli olması nedeni ile HarĢit havzasındaki tarım arazisi miktarı Kelkit havzasına nispeten
çok düĢüktür. Kelkit Havza‟sındaki toplam tarım alanı 89.299 ha iken HarĢit Havza‟sında bu
alan sadece 24.386 ha‟dır ve oransal olarak da toplam tarım alanının % 78.55‟i Kelkit
Havza‟sında bulunmaktadır (Anonim, 2009). GümüĢhane ilinin 2008 yılı verilerine göre tarım
alanlarının ilçelere göre dağılımı da önemli farklılık göstermektedir. Bu durum aĢağıdaki
çizelgede gösterilmiĢtir.

79
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Torul
Merkez
%6
Şiran % 10
% 23 Merkez
Kelkit
Kelkit
% 36 Köse
Kürtün
%5 Kürtün
Köse Şiran
% 20
Torul

Çizelge 1. Tarım Alanlarının Ġlçelere Göre Dağılımı (%, 2008)(Anonim, 2009)


Çizelge 1‟den de anlaĢılacağı üzere GümüĢhane ilinde tarım alanlarının % 36‟sı
Kelkit, % 23‟ü ġiran, % 20‟si Köse, % 10‟u Merkez, % 6‟sı Torul ve % 5‟i Kürtün ilçesinde
bulunmaktadır (Anonim, 2009).
Mevcut tarım alanlarının kullanılıĢ amaçlarına göre dağılımı çizelge 2‟ de verilmiĢtir.
Çizelge 2‟de de görüldüğü gibi tarım alanlarının % 51.74‟ü tarla bitkileri, % 18.15‟i nadas
alanı, % 17.69‟u ise iĢlenmeyen tarım arazisi % 9‟u yem bitkileri, % 1.56 sanayi alanı, % 1.20
meyve ve % 0.68 sebze yetiĢtiricilik alanından oluĢmaktadır (Anonim, 2009).

Sanayi
% 1.56
İşlenmeyen
% 17.69 Tarla
Yem Bitkisi
Tarla
Nadas % 51.74 Sebze
% 18
Meyve
Nadas
Yem Bitkisi
%9 İşlenmeyen
Meyve Sanayi
% 1.20
Sebze
% 0.68

Çizelge 2. Tarım Alanlarının KullanılıĢ Amaçlarına Göre Dağılımı (Anonim, 2009)


Sebze üretimi toplam tarım arazisinin ancak % 1‟lik kısmında yapılmakta olup, bu
üretim miktarı ilimizin sebze ihtiyacını karĢılayamamaktadır. Bu durumda hem sebze
üretimindeki yetersizliğe bağlı olarak, arz noksanlığı hem de dıĢarıdan gelen sebzelerin kar
marjının yüksek oluĢu nedeniyle ilimizin sebze ihtiyacı güney bölgelerimizden
80
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

karĢılanmaktadır. GümüĢhane ilinin 113.685 ha‟lık tarım arazisinin % 9‟luk kısmında yem
bitkisi üretimi yapılmakta olup, mevcut hayvancılık potansiyeline göre kaliteli yem bitkisi
üretimi oldukça sınırlıdır.
GümüĢhane ilinde 2008 yılı itibariyle büyük baĢ hayvan varlığı 68.700 ve toplam
küçükbaĢ hayvan varlığı ise 44.450 baĢtır (Anonim, 2009). BüyükbaĢ hayvan varlığının %
30.06‟sı Merkez, Torul ve Kürtün, % 69.94‟ü ise Kelkit, ġiran ve Köse ilçelerinde
bulunmaktadır (Anonim, 2009). Ġlimiz deki büyük baĢ hayvan varlığının ırklara göre dağılımı
ise Çizelge 3‟te verilmiĢtir.

Büyükbaş Hayvan Varlığı


Manda (% 0.3)

Kültür Sığırı (% 22.4)


Melez Sığır (% 42.0)

Yerli Sığır (% 35.3)

Çizelge 3. GümüĢhane ilinin büyükbaĢ hayvan varlığı (Anonim, 2009)


Son yıllarda hayvansal üretimi artırma yolunda yapılan çalıĢmalar sonucunda verim
potansiyelleri düĢük olan yerli ırkların (% 35) azalmakta olduğu, melez (% 42.0) ve kültür
ırkı (% 22.4) dediğimiz hayvan grubunun ise arttığı görülmüĢtür.

GümüĢhane’de Organik Tarım


GümüĢhane ilinde organik tarımsal üretim faaliyetleri 2003 yılında organik meyve
üretimi ile baĢlamıĢtır. Nitekim 2003 yılında 158 üretici tarafından 82.4 hektar alanda 2089
ton organik armut, elma, erik, viĢne, kaysı ve kiraz üretimi yapılmıĢtır (Anonim, 2003). Aynı
yılın Eylül ayında ise Doğan Organik Ürünler A.ġ.‟de GümüĢhane ilinin Kelkit ilçesinde
organik hayvansal üretim faaliyetlerine baĢlamıĢtır.

Organik Bitkisel Üretim


Organik bitkisel üretim faaliyetleri gerek organik tarımla uğraĢan çiftçi sayısı
bakımından gerekse üretim alanı ve miktarı bakımından yıllar arasında önemli değiĢimler
göstermiĢtir. Çizelge 4 de de görülebileceği gibi 2003 yılında 158 olan çiftçi sayısı 2004 de
136, 2005 de 131, 2006 da 70, 2007 de 156 ve 2008 de 99 olmuĢtur (Anonim, 2003, 2004,
2005a, 2006a, 2007a ve 2008b)
.

81
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Çiftçi Sayısı
180
160 158 156
140 136 131
120
100 99
80 Çiftçi Sayısı
70
60
40
20
0
2003 2004 2005 2006 2007 2008

Çizelge 4. 2003 ve 2008 yılları arasında GümüĢhane ilinde organik bitkisel üretim
faaliyetinde bulunan çiftçi sayıları (Anonim, 2003, 2004, 2005a, 2006a, 2007a ve 2008b)
GümüĢhane ilinde organik bitkisel üretim alanları da yıllar arasında önemli değiĢimler
göstermiĢtir. Nitekim Çizelge 5‟ de de görüldüğü gibi 2003 yılında 82.4 hektar olan üretim
alanı 2004, 2005, 2006, 2007 ve 2008 yıllarında sırası ile 815.24, 539.14, 351.89, 1672.04 ve
801.11 hektar olmuĢtur (Anonim, 2003, 2004, 2005a, 2006a, 2007a ve 2008b).
.
1800
1672,04
1600

1400

1200

1000

800 815,24 801,11

600 Üretim Alanı (ha)


539,14
400
351,89
200
82,4
0
2003 2004 2005 2006 2007 2008

Çizelge 5. 2003 ve 2008 yılları arasında GümüĢhane ilinde organik bitkisel alanları
(ha) (Anonim, 2003, 2004, 2005a, 2006a, 2007a ve 2008b)

82
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Organik bitkisel üretim miktarlarında da çiftçi sayısı ve üretim alanlarında olduğu gibi
yıllar arasında dalgalanmalar gözlemlenmiĢtir. Çizelge 6‟da da görülebileceği gibi 2003
yılında 2089 ton olan üretim miktarı 2004 yılında 5085.98, 2005 yılında 5096.8, 2006 yılında
3434.3, 2007 yılında önemli bir artıĢ göstererek 15279.25 ve 2008 yılında 10920.7 ton
olmuĢtur (Anonim, 2003, 2004, 2005a, 2006a, 2007a ve 2008b).

18000
16000
15279,25
14000
12000
10920,7
10000
8000 Üretim Miktarı (ton)

6000
5085,98 5096,8
4000
3434,3
2000 2089
0
2003 2004 2005 2006 2007 2008

Çizelge 6. 2003 ve 2008 yılları arasında GümüĢhane ilinde organik bitkisel üretim miktarları
(ton) (Anonim, 2003, 2004, 2005a, 2006a, 2007a ve 2008b).
GümüĢhane ilinde 2008 yılı itibari ile 99 çiftçi, 801. 11 hektar alanda organik bitkisel
üretim faaliyeti göstermiĢ ve tüm bu faaliyetlerden 10920.70 ton ürün alınmıĢtır (Anonim,
2008b). GümüĢhane‟de daha önceki yıllarda organik olarak üretimleri yapılan armut, erik,
kayısı, kiraz, viĢne ve dutun 2008 yılında organik olarak üretimleri yapılmamıĢtır. Bitkisel
üretim alanında 2008 yılı itibari ile buğday, arpa, yulaf, ayçiçeği, fiğ, yonca, mısır, korunga,
çayır otu ve elma üretimi yapılmıĢtır. Tüm bu ürünlerden alınan miktarlar aĢağıdaki tabloda
gösterilmiĢtir.
Tablo 1. 2008 yılı itibari ile GümüĢhane ilinde üretilen bitkisel ürünler ve miktarları
(Anonim, 2008b)

Organik Bitkisel Ürünler Üretilen Miktarlar (Ton)

Buğday 210.00

Arpa 99.20

Yulaf 13.00

Ayçiçeği 15.00

Fiğ 273.00

Yonca 1720.50

Mısır 7785.00

83
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Korunga 597.00

Çayır 54.00

Elma 154.00

Organik Hayvansal Üretim


GümüĢhane ilinde organik hayvansal üretim faaliyeti, Kelkit ilçesinde Doğan Organik
Ürünler A.ġ.‟nin organik hayvansal üretim faaliyeti ile baĢlamıĢtır. Türkiye‟de GümüĢhane ili
organik büyükbaĢ hayvan yetiĢtiriciliğinde 2065 baĢ büyükbaĢ hayvan varlığı ile birinci
sıradadır. GümüĢhane ilini büyükbaĢ hayvan sayısı bakımından Iğdır (1599 baĢ), Erzurum
(220 baĢ), Aydın (155 baĢ), Çanakkale (148 baĢ), Karaman (140 baĢ) ve Samsun (7 baĢ) illeri
takip etmektedir (Çizelge 7, Anonim 2008c).

2500

2000 2065

1599
1500

1000
Büyük Baş Hayvan
Sayısı
500
155 148 220 140 7
0

Çizelge 7. DeğiĢik illerimizin 2008 yılı itibari ile büyükbaĢ hayvan varlıkları (Anonim
2008c).
Tarım ve KöyiĢleri Bakanlığı‟nın verilerine göre organik hayvansal üretimde çiftçi sayısı
2005, 2006, 2007 yılında 1 kiĢi iken bu sayı 2008 yılında 13 kiĢiye çıkmıĢtır. Organik
hayvansal üretim faaliyetlerinde hayvan sayısı 2005 yılında 725 baĢ iken, 2006 da 1034 baĢ,
2007 de 1104 baĢ ve 2008‟de 2065 baĢ olmuĢtur (Çizelge 8).

84
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

2500

2000 2065

1500
Hayvan Sayısı
1034 1104
1000
725
500

0
2005 2006 2007 2008

Çizelge 8. 2005 ve 2008 yılları arasında GümüĢhane ilinde organik büyük baĢ hayvan sayıları
(Anonim 2005b, 2006b, 2007b ve 2008c)

Sorunlar ve Çözüm Önerileri:


Organik tarımdaki sorunlarımızın bir kısmı konvansiyonel tarımdaki sorunlarımızla
aynı olmakla beraber organik tarımın kendine has sorunları da vardır. AĢağıda organik bitkisel
ve hayvansal üretimde bölgemizde yaĢanan sorunlar maddeler halinde verilmiĢtir.
1. Konvansiyonel tarımda olduğu gibi organik tarımda da en önemli sorunumuz
parçalı arazi yapısıdır. Araziler babadan oğula geçtikçe parçalanmakta ve kiĢi baĢına düĢen
arazi miktarı ve hayvan sayısı her geçen gün azalmaktadır. Çok küçük boyutlu iĢletmelerle
yapılan tarımda, teknolojinin kullanılması ve ciddi bir pazar oluĢturulması mümkün
olmamaktadır. Tarımda verimli ve kaliteli üretim yapmak için mutlaka büyük ölçekli
iĢletmeler kurulmalıdır. Ekonomik olarak da güçlü olan bu iĢletmeler hem tarımda
teknolojiden yararlanabilecek hem de ciddi pazar oluĢturabileceklerdir.
2. Bireysel olarak organik tarıma geçiĢte gerek sertifikasyon masrafları gerekse
organik tarımda girdi olarak kullanılacak materyallerin temininde ciddi sıkıntılarla
karĢılaĢılmaktadır. Bu nedenle sertifikasyon masraflarının azaltılması, organik tarımla ilgili
materyallerin temininin kolaylaĢtırılması ve pazarlama sorununun çözülmesi için ülkemizdeki
her iklim bölgesinde organik tarımın yapılacağı alt bölgeler oluĢturulmalıdır.
3. Bitkisel üretim yapılırken yetiĢtirme tekniklerine dikkat edilmemektedir.
Bunlardan en önemlisi ekim nöbeti konusudur. Münavebe sistemlerinde, toprak koĢullarının
iyileĢmesi bakımından mutlaka baklagil bitkilerine yer verilmelidir. Mısır yetiĢtiriciliğinden
sonra araya mutlaka baklagil yem bitkileri yada yemeklik dane baklagiller münavebeye
sokulmalıdır. YetiĢtirilen yonca, korunga ve fiğ vb. bitkilerin hasat dönemleri çiftçiler
tarafından tam olarak bilinmemektedir. Yonca çiçeklenme baĢlangıcında, korunga çiçeklenme
baĢlangıcı ve yarı çiçeklenme arasında (Manga 1978), yalnız fiğ yetiĢtiriciliğinde alttaki ilk
baklanın oluĢtuğu ve tam olarak dolduğu dönemde (Çakmakcı ve Açıkgöz, 1987) ve fiğ +
tahıl karıĢımlarında ise tahılın süt olum döneminde (Tan ve Serin, 1996) hasat yapılmalıdır.
Ayrıca otlar bir an önce satayım ve ağır gelsin arzusu ile yaĢ olarak balyalanmamalıdır.

85
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

4. Sulama yetersizliği de bölgedeki arazilerde verimin düĢmesine neden


olmaktadır. Bu nedenle sulama imkânlarının arttırılması için gerekli çalıĢmalar bir an önce
tamamlanmalıdır. Nitekim bu amaçla faaliyete geçecek olan Köse Barajı ve ihale aĢamasında
olan Sadak Barajının bölge çiftçisinin üretimine çok önemli katkı sağlayacağı
düĢünülmektedir. Ayrıca aĢırı su sarfiyatına neden olan ve bölgemizde yoğun olarak
kullanılan salma sulama sistemi azaltılmaya çalıĢılmalı ve bunun yerine yağmurlama,
damlama ve pivot sistemi vb. sulama sistemleri kurulmalıdır.
5. Konvansiyonel gübreler ve kullanım dozları ile ilgili bilimsel çalıĢmalara
dayanan yeterli bilgiler mevcuttur. Fakat organik gübrelerin kullanımı ve dozları hakkında
bilimsel çalıĢmalara dayanan yeterli bilgi birikiminin olmaması önemli bir sorundur. Bu
nedenle ülke genelinde farklı organik gübreler ve kullanım dozlarını araĢtıran bilimsel
çalıĢmalar yapılmalıdır. Sektör yeni olduğundan alternatif olarak piyasada bulunan organik
gübrelerin maliyetinin yüksek olması da önemli bir sorundur. Bu nedenle maliyetin
düĢürülmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır. Ayrıca ilimiz ve diğer illerde tarım il
müdürlükleri bünyesinde toprak analizi yapan laboratuarlar mutlaka kurulmalıdır.
6. Ġlimizde silajlık mısır yetiĢtiriciliğinde mısır tohumluğunun % 60‟ı özel idare
tarafından desteklenmektedir. Bu destekleme oranı mutlaka arttırılmalıdır. Organik mısır
tohumu bulmakta ciddi sıkıntılar bulunmaktadır. Bu sorunlar mutlaka çözülmelidir. Silajlık
mısır yetiĢtiriciliği yapılırken ekim, mısır ekim makineleri yerine fasulye ekim makineleri ile
yapılmakta dolayısı ile sıra arası ve sıra üzeri mesafe olması gerekenden daha dar olarak
ayarlanmaktadır. Bu durum mısır saplarının daha ince, koçan veriminin ve kuru madde
içeriğinin daha az olmasına neden olmaktadır. Ayrıca mısır hasat edilirken genellikle tek sıra
biçimi yapan biçim makineler kullanılmakta sonuç olarak ta hasat masrafları önemli
miktarlarda artmaktadır. Tek sıra biçim makineleri yerine kemper denilen birkaç sırayı bir
anda biçen biçim makineleri kullanılmalıdır. Bunun sonucunda yakıttan ciddi anlamda
tasarruf yapılmakta ve aynı zamanda ideal hasat zamanında don riskinden kurtularak hızlı bir
hasat yapılabilmektedir.
7. Organik hayvancılıkta kesif yem üretiminin sınırlı sayıda firmalar tarafından
yapılması sonucu fiyatların yüksek oluĢu çiftçilerimizi sıkıntıya sokmaktadır. Bu nedenle
kesif yem üretiminde rekabetçi piyasanın oluĢması için gerekli önlemler alınmalı ve teĢvikler
yapılmalıdır.
8. Organik hayvansal üretimde, hayvan hastalıkları için kullanılan kimyasal
ilaçların muadili organik ilaçların tam olarak geliĢtirilememesi ve yaygınlaĢtırılamaması da
önemli bir sorundur. Bu nedenle hayvanların sağlık sorunları karĢısında ciddi sıkıntılar
yaĢanabilinmektedir. Kimyasal ilaçların organik alternatiflerinin mutlaka belirlenmesi ve
piyasaya sürülmesi gerekmektedir. Bitkisel üretimde de bitki koruma faaliyetlerinde
kullanılan kimyasal ilaçların organik muadillerinin tam olarak bulunmaması ve biyolojik
mücadele yöntemlerinin geliĢtirilememiĢ olması önemli sorundur. Bu sorunlar mutlaka
çözülmelidir.
9. Organik tarımda dağlardan toplanan yabani ürünlerde önemli ekonomik kazanç
kaynağıdırlar. Avrupa baĢta Finlandiya, Sırbistan ve Bosna Hersek olmak üzere önemli
miktarda sertifikalandırılmıĢ toplanan organik yabani ürün potansiyeline sahiptir (Willer,
2008b). GümüĢhane toplama ürünü olarak kuĢburnu, alıç, kızılcık, böğürtlen ve ahlat vb.
ürünler bakımından önemli bir potansiyele sahiptir. Bu ürünler organik olarak
sertifikalandırılarak yurt içi ve yurt dıĢı pazarlara sunulmalıdır.

86
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

10. GümüĢhane ili meyvecilik alanında da önemli bir potansiyele sahiptir. Bilhassa
konvansiyonel olarak üretimi yapılan elma, armut, erik, viĢne, kaysı ve kiraz gibi meyvelerin
organik olarak üretimleri teĢvik edilmelidir. Ayrıca Torul ve Kürtün ilçesi organik su ürünleri
üretimi yapmak için uygun Ģartlara sahiptirler. Bu ilçelerde organik su ürünleri üretimi teĢvik
edilmelidir.
11. Organik bitkisel ve hayvansal üretime yönelik yapılan teĢvikler yeterli değildir.
Bu teĢvik miktarları artırılarak devam ettirilmelidir.

Özetleyecek olursak GümüĢhane ili organik tarım açısından önemli bir potansiyele
sahiptir. Tarımsal üretim bakımından iki havzaya ayrılan ilde, harĢit havzası daha çok organik
bağ- bahçe, seracılık ve su ürünleri üreticiliği için elveriĢli iken Kelkit havzası daha ziyade
tarla tarımı ve hayvansal üretime elveriĢlidir. Sonuç olarak Kelkit ilçesinde bulunan Doğan
Organik A.ġ. tarafından yürütülmekte olan “SözleĢmeli Organik Süt Sığırcılığı Projesi” bölge
çiftçisinin organik hayvansal üretime geçiĢine önemli katkı sağlamaktadır. Bu projenin
kapsamı daha da geniĢletilerek Kelkit havzası organik yem üretimi ve hayvancılık merkezi
haline getirilmelidir.
Kaynaklar
Ak Ġ., Atay A., 2008. Ekolojik Tarımın Tarihçesi ve Genel Ġlkeleri. (Editör: Ġbrahim AK) Ekolojik / Organik
Tarım ve Çevre 2008, 1-13.

Anonim 2003. 2003 yılı organik tarımsal üretim istatistikleri.


http://www.tarim.gov.tr/uretim/Organik_Tarim,Organik_Tarim_Statistikleri.html (07. 05. 2010)

Anonim 2004. 2004 yılı organik tarımsal üretim verileri


http://www.tarim.gov.tr/uretim/Organik_Tarim,Organik_Tarim_Statistikleri.html (07. 05. 2010)

Anonim 2005a. 2005 yılı organik tarımsal üretim verileri


http://www.tarim.gov.tr/uretim/Organik_Tarim,Organik_Tarim_Statistikleri.html (07. 05. 2010)

Anonim 2005b. 2005 yılı organik hayvansal üretim verileri


http://www.tarim.gov.tr/uretim/Organik_Tarim,Organik_Tarim_Statistikleri.html (07. 05. 2010)

Anonim 2006a. 2006 yılı organik tarımsal üretim verileri


http://www.tarim.gov.tr/uretim/Organik_Tarim,Organik_Tarim_Statistikleri.html (07. 05. 2010)

Anonim 2006b. 2006 yılı organik hayvansal üretim verileri


http://www.tarim.gov.tr/uretim/Organik_Tarim,Organik_Tarim_Statistikleri.html (07. 05. 2010)

Anonim 2007a. 2007 yılı organik tarımsal üretim verileri


http://www.tarim.gov.tr/uretim/Organik_Tarim,Organik_Tarim_Statistikleri.html (07. 05. 2010)

Anonim 2007b. 2007 yılı organik hayvansal üretim verileri


http://www.tarim.gov.tr/uretim/Organik_Tarim,Organik_Tarim_Statistikleri.html (07. 05. 2010)

Anonim 2008a. Genel Organik Tarımsal Üretim Verileri (geçiĢ süreci dahil).
http://www.tarim.gov.tr/uretim/Organik_Tarim,Organik_Tarim_Statistikleri.html (06. 05. 2010)

Anonim 2008b. 2008 yılı organik tarımsal üretim verileri


http://www.tarim.gov.tr/uretim/Organik_Tarim,Organik_Tarim_Statistikleri.html (07. 05. 2010)

Anonim 2008c. 2008 yılı organik hayvansal üretim verileri


http://www.tarim.gov.tr/uretim/Organik_Tarim,Organik_Tarim_Statistikleri.html (07. 05. 2010)

Anonim, 2009. T.C. GümüĢhane Valiliği. Kelkit Organize Hayvancılık Bölgesi Ön Etüt Raporu. GümüĢhane

87
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Çakmakcı, S., Açıkgöz, E., 1987. Adi fiğ (Vicia sativa) de ekim zamanı, sıra uzaklığı ve biçim devrelerinin ot
verimi ve kalitesine etkisi. Doğu Tu Tar. ve Orm. Deg., 1: 179-185.

Manga, Ġ., 1978. Yonca ve korungada değiĢik olgunluk devrelerinde yapılan biçmelerin ot verimine, otun
kalitesine ve yedek besin maddelerine etkileri üzerine bir araĢtırma. Atatürk Üniv. Zir. Fak. Yay. No: 228,
Erzurum.

Tan, M., Serin, Y., 1996. DeğiĢik fiğ+tahıl karıĢımları için en uygun karıĢım oranı ve biçim zamanının
belirlenmesi. Atatürk Üniv. Ziraat Fak. Der., 27: 475-489.

Willer, H. 2008a. Organic Agriculture Worldwide: Current Statistics (in Willer H., Menzler M.Y., Sorensen N.,
Eds.) The world of organic agriculture. Statistics & Emerging Trends 2008. 267s.

Willer, H. 2008b. Europe: Statistics, Policy and Research (in Willer H., Menzler M.Y., Sorensen N., Eds.) The
world of organic agriculture. Statistics & Emerging Trends 2008. 267s.

Willer, H., Sorensen, N., Menzler, M.Y. 2008. The world of organic agriculture 2008: Summary (in Willer H.,
Menzler M.Y., Sorensen N., Eds.) The world of organic agriculture. Statistics & Emerging Trends 2008. 267s.

88
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GÜMÜġHANE ĠLĠNDE SU ÜRÜNLERĠNĠN MEVCUT DURUMU VE POTANSĠYELĠ


Hamdi AYDIN*7

Özet
GümüĢhane ili sahip olduğu akarsu, göl ve barajları ile kültür balıkçılığı üretimi için
büyük bir potansiyele sahiptir. GümüĢhane ilinde su ürünleri üretimi son yıllarda hızlı bir
artıĢ kaydetmiĢtir. 1996 yılında 50 ton olan gökkuĢağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss W.,
1792) üretimi 1997 yılında 120 tona, 2004 yılında 309 tona, 2005 yılında 365 tona, 2006
yılında 552 tona, 2007 yılında 730 tona ve 2008 yılında 1.837 tona kadar yükselmiĢtir. Bu
artıĢta en büyük etken baraj göllerinde kurulan ağ kafeslerde de alabalık yetiĢtiriciliğin
yapılmaya baĢlanması olmuĢtur. Önümüzdeki yıllarda devreye girecek yeni barajlar ve
göletler nedeniyle yetiĢtiricilik daha da artacaktır. Bu çalıĢmada, GümüĢhane ilinde su
ürünlerinin mevcut durumu, geliĢme potansiyeli ve problemleri tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır.
Anahtar Kelimeler: Su ürünleri yetiĢtiriciliği, GümüĢhane

GiriĢ
Su ürünleri yetiĢtiriciliği, dünyada en hızlı büyüyen gıda üretim sektörü olarak
dünyanın hemen her bölgesinde geliĢmekte, yaygınlaĢmakta ve yoğunlaĢmaktadır. Dünya
nüfusu arttıkça su ürünlerine olan talepte buna bağlı olarak artmaktadır (Subasinghe et al.,
2009). AraĢtırmacılar, avcılık yolu ile balık üretiminin % 1-2 den daha fazla yıllık artıĢ
göstermeyeceği, hatta fiziksel ve biyolojik kapasite, giderek bozulan çevre Ģartları ve
avlanma giderlerindeki artıĢlar nedeniyle gittikçe azalacağı, kültür balıkçılığının ise
geleneksel balıkçılıktaki bu azalmayı telafi edebileceğini ileri sürmüĢlerdir. Bu nedenle, artan
su ürünleri talebinin karĢılanmasında kültür balıkçılığına olan ihtiyaç her geçen gün daha da
artmaktadır (Muir ve Beveridge, 1994, Özdemir ve Dirican, 2006). Dünya toplam su ürünleri
üretimi 2006 yılında yaklaĢık 143.6 milyon ton olup, bunun 51.6 milyon tonu kültür
balıkçılığından sağlanmıĢtır (FAO, 2008). Ülkemizde de toplam su ürünleri üretimi 2008
yılında 646.310 ton olarak gerçekleĢmiĢ, bunun 152.186 tonu kültür balıkçılığından elde
edilmiĢtir (TUĠK 2008).
Ülkemizde de kültür balıkçılığı çalıĢmaları 1970‟li yılların baĢlarından itibaren
baĢlamıĢ özellikle son yıllarda deniz, baraj ve göllerde kafes sistemlerinde yetiĢtiriciliğin
yapılmaya baĢlanmasıyla birlikte büyük kapasitelere sahip iĢletmelerin sayısı hızla artmaya
baĢlamıĢtır. Türkiye de 2008 yılı verilerine göre iç sularda 34 ilde toplam 227 adet kafes
iĢletmesinde yılda yaklaĢık 29.000 ton alabalık üretimi yapılmaktadır (Emre ve ark., 2008) ve
bu miktar ülkemizdeki toplama alabalık üretiminin yarısına yakındır.
Yurdumuz üç tarafı denizlerle çevrili su ürünleri bakımından dünyanın en Ģanslı
ülkelerinden biri konumundadır. Karadeniz, Ege, Akdeniz ve Marmara denizlerinin içerdiği
zengin su ürünlerinin yanı sıra iç sularımızda su ürünleri avcılığı ve yetiĢtiriciliği açısından
önemli potansiyel arz etmektedir. Denizlerimizin kıyı Ģeridi uzunluğu ve derinlik hesabıyla
toplam 23.475.000 hektarlık deniz ürünleri alanına sahiptir. Ġrili ufaklı 120‟den fazla doğal

7
Yrd.Doç.Dr. Kocaeli Üniversitesi Gazanfer Bilge MYO. Karamürsel-Kocaeli
aydin@kocaeli.edu.tr GSM: 0 532 3153903

89
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

gölü bulunan ülkemizde baraj ve doğal göllerin toplam alanı 10.400 km2‟dir. Ayrıca, 1.000‟in
üzerinde yapay gölet ve DSĠ (2005) verilerine göre toplam 544 adet baraj gölü bulunmaktadır.
Bu rakamlardan da açıkça anlaĢıldığı üzere, Türkiye denizleri ve iç suları ile önemli bir su
ürünleri potansiyeline sahip olmasına rağmen, bu potansiyelden maalesef bu güne kadar
istenilen düzeyde yararlanılmamıĢtır. Yapılan araĢtırmalara göre ülkemiz iç su kaynaklarının
yılda 1 milyon ton civarında su ürünleri üretimi potansiyeli olduğu bildirilmiĢtir (Çelikkale ve
ark. 1999). Günümüzde ise bu kaynaklardan ancak 107.568 ton (41.011 ton avcılık, 66.557
ton kültür balıkları üretimi) ürün elde edilmektedir (TUĠK, 2008).
GümüĢhane ve ilinde su ürünleri, tarımsal yapı içerisinde bitkisel üretim ve
hayvancılığa oranla fazla geliĢmemiĢtir. Ġlde de alabalık üretimine uygun dere ve kaynak
suları büyük oranda değerlendirilememiĢ ve üretim 2007 yılına kadar belli bir değerin üzerine
çıkartılamamıĢtır. 2007 yılından sonra baraj göletlerinde ağ kafeslerde balık üretimine
baĢlanmasıyla birlikte üretimde ciddi artıĢlar meydana gelmeye baĢlamıĢtır. Bu çalıĢmada
GümüĢhane ilindeki su ürünlerinin mevcut durumu, potansiyeli, geleceği, problemleri ve
çözüm önerileri ele alınmıĢtır.

GümüĢhane Ġlindeki Su Kaynakları ve Balıkçılığın Genel Durumu


GümüĢhane ilinde balıkçılığa elveriĢli iki tane akarsu vardır. Bu akarsular Kelkit Çayı
ve HarĢit Çayı‟dır. Ayrıca bu çaylara bağlı çok sayıda küçük dere ve kaynak suları
bulunmakta ve bu sular özellikleri itibarıyla küçük aile isletmesi kurulmasına, alabalık
yumurtası ve yavru balık üretimine oldukça elveriĢlidir. Derelerin hemen hemen hepsinde
doğal alabalık (Salmo trutta) tabii olarak yasamaktadır. HarĢit çayı üzerinde enerji üretimi
maksadıyla Kürtün ve Torul Baraj Gölleri inĢa edilmiĢ, HarĢit Çayı üzerinde yeni göletler inĢa
edilmektedir. ġiran Ġlçesinde Koruluk Barajı, Telme Göleti ve Kızlarkalesi (YeĢilbük) Göleti,
Köse Ġlçesinde Köse Barajı ve Salyazı Göleti bulunmaktadır.
GümüĢhane ilindeki su kaynaklarından en çok avlanan balık türü sazan (Cyprinus
carpio) olup, 2008 yılı avcılık verilerine göre 19 ton avlanmıĢtır (TUĠK 2008). Ġldeki baraj ve
göletlerin bir kısmı Tarım Ġl Müdürlüğü tarafından Su Ürünlerini GeliĢtirme Projesi
kapsamında sazan yavrusu ile balıklandırılmaktadır.
GümüĢhane ilinde yetiĢtiricilik yoluyla elde edilen balık üretim miktarları son yıllarda
büyük artıĢ kaydetmiĢtir. 1994 yılında ilde 15 ton olan alabalık üretimi yapılabilirken, 1997
yılında 120 tona, 1999 yılında 300 tona, 2006 yılında 552 tona ve 2008 yılında 1.837 tona
kadar yükselmiĢtir (TUĠK, 2008). Ġstatistik verilere yansımayan verilere göre de 2009 yılında
GümüĢhane de alabalık üretiminde önemli bir düĢüĢ görülüp 1.147 ton olarak gerçekleĢmiĢtir
(Anonim 2010).

90
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

2000

1800

1600

Üretim (Ton) 1400

1200

1000

800

600

400

200

0
94

95

96

97

99

01

03

04

05

06

07

08

09
19

19

19

19

19

20

20

20

20

20

20

20

20
ġekil 1. GümüĢhane ilinde gökkuĢağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss) üretimi

GümüĢhane ilinde 1980 yılında sadece bir adet alabalık üretim tesisi bulunmasına
rağmen (Kurtoğlu ve Çakmak, 2007) 2009 yılı kayıtlarına göre GümüĢhane ve ilçelerinde
projesi onaylanmıĢ 29 alabalık isletmesi mevcuttur. GümüĢhane merkeze bağlı 4, Torul‟da 5,
Kelkit‟te 5, ġiran‟da 3 ve Kürtün‟de 1 alabalık üretimi yapan isletme bulunmakta ve bu
isletmelerin proje kapasiteleri toplamı 227 ton/yıl‟dır.
Ayrıca Harsit Çayı üzerinde DSĠ Genel Müdürlüğünce Kürtün Barajı ve Torul barajı
olmak üzere iki adet baraj inĢa edilmiĢtir. Kürtün Barajı‟nda su tutulmaya baĢlanılmasının
ardından baraj üzerinde ağ kafeslerde alabalık büyütülmeye baĢlanmıĢ ve bunda büyük basarı
elde edilmiĢtir. Baraj göllerinde, barajın genel amacını etkilemeyecek ve DSĠ‟nin uygun
gördüğü düzeyde balıkçılığa izin verilmektedir. Kürtün Baraj Gölü‟nde de kültür balıkçılığına
tahsis edilen % 3‟lük oran 45.000 m2‟lik bir alana karĢılık gelmektedir. Kürtün Baraj
Gölü‟nde kültür balıkçılığı için ruhsat alan isletme sayısı 11 adettir ve bu isletmelerin proje
kapasiteleri toplamı 2.658 ton/yıl‟dır. Ġlde 16 ġubat 2010 tarihi itibariyle projesi onaylanmıĢ
29 isletmenin tamamının kapasitesi 2.885 ton/yıl‟dır (Anonim 2009) ve bu isletmelerin 2009
yılı üretim miktarları toplamı 1.147 ton‟dur ( Tablo 1).

91
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Tablo 1. GümüĢhane ilinde alabalık üretim tesisleri, kapasiteleri ve üretim miktarları (2009)

ĠĢletmenin Yeri Sayısı Proje Kapasitesi GerçekleĢen Üretim


(ton/yıl)
(ton / yıl)

GümüĢhane (Merkez) 4 22 16

Kürtün 1 5 0

Kürtün (Baraj Gölü) 11 2,658 992

Torul 5 76 68

Kelkit 5 96 60

ġiran 3 28 11

TOPLAM 29 2,885 1,147

Torul Baraj Gölü‟nde de çok sayıda üretici balık üretimi yapmak için GümüĢhane
Tarım Ġl Müdürlüğü‟ne müracaatta bulunmuĢ ve müracaatı kabul edilen üreticiler proje
hazırlama ve tesis kurma çalıĢmalarına baĢlamıĢtır. Torul Baraj Gölünde balık üretimine
tahsis edilecek alan yaklaĢık 60.000 m2 dir. Her iki baraj gölünde balıkçılığa tahsis edilen
alanlarda ve GümüĢhane‟deki diğer isletmelerde uzun vadede yılda en az 10.000 ton kadar
alabalık büyütülebileceği tahmin edilmektedir. Yapılacak bu üretim ile de yöre insanına
ekonomik açıdan önemli katkı sağlayacağı kesindir.

GümüĢhane Ġlinde Su Ürünlerinin Geleceği


Yukarıda da belirtildiği gibi GümüĢhane ilinde balıkçılığa elveriĢli iki tane akarsuyun
yanı sıra HarĢit Çayı üzerinde inĢa edilen ve Kürtün ve Torul Baraj Gölü, ġiran Ġlçesinde
Koruluk Barajı, Telme Göleti ve Kızlarkalesi (YeĢilbük) Göleti, Köse Ġlçesinde Köse Barajı
ve Salyazı Göleti bulunmaktadır. Ayrıca HarĢit Çayı üzerine, Kürtün ve Torul Baraj Göllerine
ilave olarak çok sayıda yeni göletler inĢa edilmekte, diğer ilçelerde ise proje aĢamasında veya
programa alınmıĢ yeni göletler bulunmaktadır. ġiran ilçesi sınırları içerisinde bulunan Tomara
ġelalesi suyu, fiziksel ve kimyasal özellikleri ve debisi yönünden alabalık yumurta ve yavru
üretimi için oldukça uygundur. YaklaĢık 4-5m3/sn bir debisi olan bu su üzerinde kurulabilecek
bir üretim tesisi sayesinde GümüĢhane ili ve civar illerin yumurta ve yavru balık ihtiyacının
tamamı karĢılanabilir. Tüm bu su kaynakları balıkçılık açısından değerlendirildiği takdirde
yılda 10.000 ton‟un üzerinde bir üretim yapılabilecektir.
Yukarıda da belirtildiği gibi 1994 yılında ilde 15 ton olan alabalık üretimi
yapılabilirken, 1997 yılında 120 tona, 1999 yılında 300 tona yükselmiĢ, baraj göllerinde ağ
kafeslerde üretime baĢlandıktan sonra 2006 yılında 552 tona ve 2008 yılında 1.837 tona kadar
yükselmiĢtir (TUĠK, 2008). Ancak Ġstatistik verilere yansımayan verilere göre 2009 yılında
GümüĢhane de alabalık üretiminde önemli bir düĢüĢ görülüp 1.837 tondan 1.147 tona
düĢmüĢtür (Anonim 2010). Üretimdeki bu düĢüĢün en büyük nedeni Kürtün Baraj Gölü‟nde
üretim yapan iĢletmelerden bazılarının üretimi azaltmaları sebebiyle olmuĢtur.

92
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GümüĢhane ilindeki akarsu ve kaynak suları debi olarak çok yüksek değerlere sahip
olmasalar bile fiziksel ve kimyasal özellikleri ile alabalık üretimi için çok uygun kriterlere
sahiptirler. Özellikle kaynak sularının sıcaklığının yumurta ve yavru balık üretimi için
uygunluğu ve debilerinin yıl boyunca fazla değiĢmemesi bu kriterlerin basında gelmektedir.
En büyük olumsuzluk coğrafik nedenlerden dolayı su sıcaklık değerlerinin uzun süre düĢük
seyretmesi nedeniyle balıkların satıĢ boyuna ulaĢma süresinin uzamasıdır.
GümüĢhane ilinde kültür balıkçılığının geliĢtirilmesi için aĢağıdaki hususları dikkate
alınması gerekir. GümüĢhane ilindeki tüm akarsu ve dereler tarımsal faaliyetler ve yerleĢim
alanların atık maddelerinin tehdidi altındadır. Evsel atıklar hiçbir arıtmaya tabii tutulmadan
bu sulara direkt olarak bırakılmaktadır. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde bu sularda doğal
olarak bulunan balıklar tamamen yok olacak ve giderek artan kirliliğin bu sular üzerinde
kurulan balık üretim tesislerini de olumsuz yönde etkileyeceği kesindir.
GümüĢhane ilinde kültür balıkçılığının en fazla yapıldığı Kürtün Baraj Gölü‟nün
taĢıma kapasitesinin üstünde balık tesisi kurulmasına izin verilmemeli ve bu yıl balıkçılığa
yeni açılan Torul Baraj Gölü‟nde de üreticilere izin verilirken barajın taĢıma kapasitesi
dikkate alınmalıdır. Sürdürülebilir balıkçılık için su kaynaklarının taĢıma kapasitelerine dikkat
edilmesi gerekir.
2005 yılına kadar GümüĢhane ilinde alabalık üretimi yapan iĢletmeler genelde düĢük
kapasiteli iĢletmeler olduklarından, ürettikleri ürünleri pazarlamada herhangi bir sıkıntı
çekmemiĢlerdir. 1985 yılına kadar GümüĢhane ilinde sadece bir adet alabalık tesisi var iken,
daha sonra tesislerin sayısı hızla artmaya baĢlamıĢ ve günümüzde bu sayı 29 olmuĢtur. Küçük
kapasiteli iĢletmeler genelde ürettikleri balıkları yerinde kolaylıkla pazarlamaktadırlar. Kürtün
Baraj Gölü‟nde üretim yapan iĢletmelerin kapasiteleri yüksek olduğundan ürettikleri balıkları
bölgede pazarlama sıkıntısı çekmektedirler. Torul Baraj Gölü‟nde üretime baĢlayacak olan
tesisler tam kapasite ile üretim yapmaya baĢladıklarında pazar sıkıntısı daha da artacaktır.
Ankara ve Ġstanbul gibi büyük illerde pazar imkânları arayacak iĢletmeler, ülkemizdeki diğer
büyük üreticilerle rekabete girmek zorunda kalacaklardır. Bu nedenle iĢletmelerin zaman
geçirilmeden örgütlenmeleri gerekir. ĠĢletmeler hem üretim aĢamasında hem de üretim sonrası
aĢamada karĢılaĢtıkları çeĢitli sorunlar ancak su ürünleri kooperatiflerinin kurulmasıyla
çözebilirler. Kooperatifler, özellikle üretimle birlikte iĢletmecilik açısından, değerlendirme,
pazarlama ve organizasyonda önem taĢımaktadır. Üretimden pazarlamaya kadar üreticileri
yönlendirecek olan su ürünleri kooperatifleri, üreticilerin ürünlerinin iĢlenerek
değerlendirilmesini, ucuz ve kaliteli yem temin etmelerini sağladığı gibi yavru balık temini ve
pazarlama sorunlarının çözümlenmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Öte yandan,
kooperatifin iliĢkilendirilebileceği uzman grupları, üretim tekniği ve hastalıklarla savaĢım
konusunda, yeterli bilgiye sahip olmayan üreticileri bilgilendirecektir.
Bilindiği gibi ülkemizde Su Ürünleri YetiĢtiricilik Belgesine sahip olan ve Su Ürünleri
Kayıt Sistemine (SKS) kayıtlı üreticiler destekleme ödemelerinden yararlanmaktadırlar.
Devletin sağladığı bu desteklemeler GümüĢhane ilindeki üreticilere de fayda sağlamıĢtır ve
ülkemizde kültür balıkçılığının geliĢmesi için desteklemelerin devam etmesi ve üreticilere
zamanında ödenmesi gerekir.
GümüĢhane ilindeki su kaynaklarında sadece gökkuĢağı alabalığı kültürü
yapılmaktadır. Oysaki bu sularda alabalığın yanı sıra sazan ve baĢka tür balıkların da kültürü
yapılabilir. Yine ülkemizde bazı illerde (Rize) Organik Su Ürünleri Üretim Projesi baĢlatılmıĢ
ve organik su ürünleri üretimine uygun bulunan iĢletmelerle (6 adet) yetkili bir organik
sertifikasyon kuruluĢu arasında sözleĢme imzalanmasına müteakip organik su ürünleri

93
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

yetiĢtiriciliği faaliyetleri baĢlatılmıĢtır. GümüĢhane ilindeki su kaynaklarında da farklı türlerin


ve organik su ürünleri üretimi yapılabilme olanakları araĢtırılmalıdır.
GümüĢhane ilinde balık üretimine uygun su kaynaklarının tespitinin yapılıp, buna göre
üretim Ģekillerinin belirlenip üreticileri buna göre yönlendirmek gerekir. Daha önce de
belirtildiği gibi ġiran ilçesindeki Tomara ġelalesi suyu değerlendirilebildiği takdirde,
GümüĢhane ili ve civar illerin yumurta ve yavru balık ihtiyacının tamamı karĢılanabilir
Sonuç olarak GümüĢhane ili balıkçılık yönünden zengin su kaynaklarına sahiptir. Bu
su kaynakları balıkçılık açısından değerlendirildiği takdirde, GümüĢhane ili alabalık üretimi
açısından ülkemizin önde gelen illeri arasına gireceği kesindir.

Kaynaklar
Anonim 2010. GümüĢhane Tarım Ġl Müdürlüğü 2009 yılı verileri (yayınlanmamıĢ)

Çelikkale M. S., DüzgüneĢ E., OkumuĢ Ġ., 1999. Türkiye Su Ürünleri Sektörü, Potansiyeli, Mevcut Durumu ve
Çözüm Önerileri. Ġstanbul Ticaret Odası Yayınları(ĠTO) No. 1999-2, Lebib A.S., Ġstanbul. 414 s

Emre Y., Sayın C., KiĢtin F., Emre N., 2008. Türkiye‟de Ağ Kafeslerde Alabalık YetiĢtiriciliği, KarĢılaĢılan
Sorunlar ve Çözüm Önerileri. SDÜ Eğridir Su Ürünleri Fakültesi Dergisi. Cilt:4, Sayı :1-2 (2008)

FAO, 2008. The State of World Fisheries and Aquaculture, http://www.fao.org (17.02.2010)

Kurtoğlu C. Z., Çakmak E., 2007. Karadeniz Bölgesi Kültür Balıkçılığı: Alabalık
yetiĢtiriciliği http://www.yunus.sumae.gov.tr (22.02.2010)

Muir. J. F., Beveridge. M. C. M. 1994. Resources, planning and management in coastal aquaculture. Proceeding
of fisheries and Ocean Industrial Development 1994. Research Center of Ocean Industrial Development. Pusan.
Korea, 209-234.

Özdemir, N., Dirican, S. 2006. Muğla ilinde kültür balıkçılığı ve sorunları. E.Ü. Su Ürünleri Dergisi Cilt 23. Ek
(1/2): 283-286.

Subasinghe, R., Soto, D. and Jia, J. 2009. Global aquaculture and its role in sustainable development.
Aquaculture 1: 2-9.

TUĠK, 2008. Su Ürünleri Ġstatistikleri. T.C. BaĢbakanlık Türkiye Ġstatistik Kurumu. Ankara.

94
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GÜMÜġHANE KÜLTÜR MĠRASI TANITIMI VE TURĠZMĠ ĠÇĠN

COĞRAFĠ BĠLGĠ TEKNOLOJĠLERĠNĠN SUNDUĞU FIRSATLAR

Ġbrahim Asri1, ÖzĢen Çorumluoğlu2, Ġbrahim Kalaycı3, Temel Bayrak4

ÖZET

Yeryüzü asırlarca insanlığa ev sahipliği yaptığı gibi onların oluĢturduğu eserlere de ev


sahipliği yapmaktadır. Bu eserlerin en kalıcı olanları da kuĢkusuz yapısal nitelikli olan
binalar, köprüler, sosyokültürel yapılar v.b. dir. Ġnsanlığın ömrünün bu eserlere göre kısa
olması bu eserlerin bir sonraki insanlara miras olarak kalmasını sağlamıĢtır. Bırakılan bu
miras günümüzde Kültür Mirası olarak adlandırılmaktadır. GümüĢhane M.Ö. 3000 „lere
uzanan tarihi içerisinde birçok uygarlıklara ev sahipliği yaparak kavimler mozaiğinin Kültür
Mirasının sahibidir. Bunun yanında denize 100 km. uzaklıkta olan GümüĢhane‟nin klima
özelliğine sahip havası, eĢsiz doğal güzellikleri, resim sergisini andıran zengin oluĢumlu yer
altı mağaraları, 450‟ ye yakın yaylası, çok sayıda antik kentleri, tarihi yapısı, doğal park
alanları, zengin flora ve faunası sayesinde GümüĢhane ve yöresi; farklı turizm
atraksiyonlarının bir arada bulunduğu ender yörelerimizden biri olup çok atraksiyonlu
turizmin merkezi olmaya aday bakir bir turizm potansiyeline sahiptir. Ancak tüm bu
zenginliklerine rağmen dünya ve ülke turizm pastasından hak ettiği payını alamamaktadır. Bu
payın arttırılabilmesi, tanıtımın ötesinde yöre kalkınma planlarında turizmin etkin bir sakilde
ele alınmasını gerektirmekle birlikte, bu etkinliğin sağlanabilmesi ise, ancak ve ancak modern
ve ileri teknolojilerden faydalanan sürdürülebilir bir yöre turizm yönetim sisteminin bilgi
sistemleri dahilinde ettiren Coğrafi Bilgi Teknolojileri (CBT) desteğinde planlanması ve yöre
halkının sistemin içine çekilerek benimsemesinin sağlanmasıyla mümkün olacaktır.

Son yıllarda geliĢimi ve insan yaĢamına katkıları ile adından oldukça söz ettiren CBT
bilgiyi mekana bağlı olarak ve mekanın özelliklerini görsel yönden zengin içerikle
depolayarak, aynı coğrafyada bulunan farklı içerikli konumsal bilgilerin hızlı analizini
sağlayarak, etkin bir karar-destek imkanı sağlamaktadır.

CBT kapsamında Fotogrametri, Uydu bazlı algılama ve Küresel Konum Belirleme


(GPS) teknolojileri desteğindeki bilgisayar, iletiĢim ve dijital teknolojilerini birlikte kullanan
dinamik ve interaktif bir turizm kaynakları veri tabanından beslenen Coğrafi Bilgi Sistemi
(CBS) sayesinde GümüĢhane ilimizin zengin kültür mirası ve doğal zenginliklerinin yöre
insanı için büyük bir katma değer haline dönüĢtürülebileceği etkin bir GümüĢhane turizm

1
Öğr.Gör., GümüĢhane Ünv. Müh. Fak., Harita Müh. Bölümü, iasri@gumushane.edu.tr, 0 554 528 1575
2
Yrd.Doç.Dr., Selçuk Ünv. Müh. Mim. Fak., Harita Müh. Bölümü, ocorumlu@hotmail.com, 0 555305 4986
3
Yrd.Doç.Dr., GümüĢhane Ünv. Müh. Fak., Harita Müh. Bölümü, ikalayci@gumushane.edu.tr, 0 505 382 0581
4
Doç. Dr., GümüĢhane Ünv. Müh. Fak., Harita Müh. Bölümü, tbayrak@gumushane.edu.tr, 0 539 500 7740

95
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

bilgi sistemi oluĢturulabilecektir. Dijital Fotogrametri tekniği ile Kaleler Camiiler, Türbeler,
Kiliseler, ġapeller, Köprüler gibi tarihi kültür mirasının ölçekli ve gerçeğine yakın görsellikte
3B modelleri yapılarak tanıtım, dokümantasyon, koruma, restorasyon, ve yeniden yapma
amaçlı çalıĢmalar da farklı bir koldan yürütülerek gelecek nesillere bu mirasın aktarımı da
sağlanmıĢ olacaktır. GPS tekniği ile bu mekanların uluslararası koordinat sisteminde
konumları tespit edilebildiği gibi yeniden yanlarına ulaĢılması da yine GPS navigasyonuyla
mümkün olabilmektedir. Bütün bunları bir arada kullanan CBS tekniği sayesinde
oluĢturulacak GümüĢhane ili Turizm Bilgi Sisteminin internet, kiosk, CD vb. araçlarla 3B
Sanal gezinti vb. yöntemler de kullanılarak tanıtımı yapılabileceği gibi, bu sistem sayesinde
en yakın hava limanlarından baĢlayarak, ulaĢım, konaklama, yemek, gezi vb. tüm turistik
faaliyetlerin planlanmıĢ alternatif paketler halinde turizm acenteleri eli ile turistlere
sunulabilecektir. Bunun yani sıra turistlerin bilfiil kendileri tarafindan seyahatlerinin kendi
kendilerine (örneğin internet üzerinden veya satın alacakları CD‟ler üzerinden) planlanması
da (kendi avuç içi GPS destekli bilgisayarlı cep telefonlarında veya acentelerden
kiralayacakları bu özellikli aletlerde) gerçekleĢtirilerek turistlere Kendi Kendine Turizm
(Selftourism) imkanı da sunulabilecektir.

Anahtar Kelimler: Coğrafi Bilgi Teknolojileri, Fotogrametri, GPS, CBS, Kültür


Mirası, Turizm, GümüĢhane, Kendi Kendine Turizm

1. GiriĢ

Anadolu tarihi ile eĢ olarak GümüĢhane M.Ö. 3000 „lere uzanan tarihi içerisinde
birçok uygarlıklara ev sahipliği yaptığı için adeta bir kavimler mozaiğidir. Bu mozaiğin her
bir parçası ayrı bir Kültür Mirası olarak ortaya çıkmaktadır. Çoğunluğu yapısal nitelikte olan
bu eserler hem kültürel zenginlik hem de önemli bir turizm öğesidir. GümüĢhane bu yönüyle
kültür turizmi için, diğer yönüyle denize 100 km. yakınlıkta olması, klima özelliğine sahip
havası, eĢsiz doğal güzellikleri, resim sergisini andıran zengin oluĢumlu yer altı mağaraları,
450‟ ye yakın yaylası, doğal park alanları, zengin flora ve faunası hasabiyle de eğlence
turizmi için bakir bir turizm potansiyeline sahiptir.

Ancak dikkat edileceği üzere GümüĢhane‟nin bu potansiyeli dinlenme ve eğlenme


amaçlı kitlesel turizmi tercih eden turistlerden daha çok yeni yerler görmek isteyen meraklı ve
maceracı gezi turizmini tercih eden bireysel turistlere yöneliktir. Bunun içinde bu potansiyelin
tanıtımı çok etkin bir Ģekilde yapılarak hedef kitlede merak uyandırmalı bu merakını
giderecek fırsatlar sunulmalıdır.

Sürekli geliĢen ve yön değiĢtiren turizm sektörünün önümüze koyduğu potansiyelden


her yıl katlanarak artan bir pay alma çabası pek çok ülke gibi Türkiye‟nin de en önemli
gündemlerinden birini oluĢturmaktadır. Doğal olarak ülke turizminde bile payı az olan
GümüĢhane içinde bu önemli bir gündem olarak ortaya çıkmaktadır. Bu gündem kapsamında
geliĢen teknolojinin sağladığı fırsatları kullanarak zenginliklerini fark edilebilir kılmalıdır.
Fark edilmek etkin bilgilendirme ile olacağı için Coğrafya tabanlı zenginliğini CBT ile
dünyaya tanıtmalıdır.

96
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GeliĢen teknolojinin sunduğu imkanlardan biri olan CBT ile mekana ait bilgiler hızlı
ve nitelikli bir Ģekilde toplanabilir, bu bilgiler bilgisayar ortamında depolanıp iĢlenerek görsel
nitelik kazandırılarak ilgiline hızlı bir Ģekilde ulaĢtırılabilir.

Günümüz Ģartlarında iĢ yükünün arttığı bunun sonucunda da tatil ve turizm


faaliyetlerine ayrılan zamanın azaldığı bilinmektedir. Aslında bu durum, insanların küçük
zaman dilimlerinde daha nitelikli imkânlara sahip olarak daha çok yer hakkında nitelikli
bilgiye ihtiyaç duyduğu bir turizm Ģeklini önümüze koymaktadır. Böyle bir turizm Ģekli ise,
turizm organizatörleri ve turistlerin tatil ve gezi faaliyetlerini baĢından sonuna kadar iyi bir
Ģekilde planlayarak yürütme gereksinimini ön plana çıkarmaktadır. Bu gereksinimleri
karĢılama noktasında CBT, turizm alanında söz sahibi olmak, mevcudiyetlerini sürdürmek ve
kendilerini rekabet edebilir kılmak isteyen ülke ve bölgeler için alternatif imkânlar ve fırsatlar
sunmaktadır. GümüĢhane de ancak bu gibi yöntemlerle doğal ve kültürel zenginliklerini
kullanarak dünya ve ülke turizm pastasından hak ettiği payını alabilecektir.

Bu çalıĢmada, bölge turizmi için CBT‟nin sunabileceği fırsatlar ortaya konulmuĢ ,


Konuma Dayalı Turizm Bilgi Sistemin oluĢturulması kapsamında araĢtırma amaçlı yapılan
bazı çalıĢma örnekleri sunulmuĢtur. Böyle bir Konum Bazlı Turizm amaçlı Bilgi Sistemi alt
yapısı oluĢturulurken de, CBT‟den yaralanarak oluĢturulabilecek bir Kendi Kendine Turizm
(Selftourism) yaklaĢımı ortaya konmaya çalıĢılmıĢtır.

2. Coğrafi Bilgi Teknolojileri ve Sunduğu Fırsatlar

CBT tekniklerini temel olarak ikiye ayırırsak

Uydu bazlı Küresel Konum Belirleme (GPS), Fotogrametri ve Uzaktan Algılama teknikleri
mekana ait bilgileri toplamak ve onları iĢlemek için, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ise
bilginin analiz edilmesi sorgulanması ve son kullanıcıya ulaĢtırılması amacıyla kullanılır.

2.1. GPS ve Sunduğu Fırsatlar

GPS (Global Positioning System); Dünyanın herhangi bir yerinde bulunan bir
kullanıcının konumunu belirleyen ve en az 4 uydudan sinyal varıĢ zamanının ölçülmesi
esasına dayanan bir uydu ölçme sistemidir (http://www.koeri.boun.edu.tr/jeodezi). Bu sistem,
ABD Savunma Bakanlığı'na ait, yörüngede sürekli olarak dönen uydulardan oluĢur. Bu
uydular radyo sinyalleri yayarlar ve yeryüzündeki GPS alıcısı bu sinyalleri alır. Böylece GPS
alıcısın bulunduğu konumun belirlenmesi mümkün olur.

Konum bilgisine ihtiyaç duyulan Savunma, Mühendislik, Kara-Deniz-Hava UlaĢımı,


Tarım ve Hayvancılık, Sağlık ve Spor, Turizm vb. bir çok alanda yaygın olarak
kullanılmaktadır.

97
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Turizm açısından sunduğu fırsatlar; Turizm alanlarının konumlarının tespit edilmesi,


haritalanması, turistlerin gezi güzergâhlarını belirlemesi, turistik mekânların yerlerinin
bulunması, her türlü durum karĢısında turistlerin bulundukları konumların belirlenmesi ve
diğer CBT tekniklerine konum bilgisi üretmesi vb. fırsatlar sağlayabilmektedir.

2.2. Fotogrametri ve Sunduğu Fırsatlar

Fotogrametri; Hava veya yerdeki platformlara monte edilmiĢ algılayıcı sistemlerden


alınan görüntülerin kayıt, ölçme, değerlendirme ve yorumlama iĢlemleri sonunda, cisimler
hakkında 3 boyutlu geometrik bilgileri elde etmeye yarayan bir teknoloji ve bilim dalıdır
(http://www.koeri.boun.edu.tr/jeodezi).

Turizm açısından sunduğu fırsatlar; Fotogrametri turistik mekânların haritasının


yapılmasından yanında antik kentlerin ortaya çıkarılması, kayıt altına alınması, restorasyonun
yapılması, zarar görmesi veya yok olması durumunda gerçeğine çok yakın olarak yeniden
yapılması, değiĢik yöntemlerle tarihi ve turistik mekanların gerçeğine çok yakın 3B ölçekli
modellerin çıkarılması, sanal tarihi mekanların oluĢturulması, hatta tarihi ve turistik
mekanların minyatür parklarının oluĢturulması vb. gibi özellikle görsel yönden bir çok
fırsatlar ortaya koymaktadır.

2.3. Uzaktan Algılama ve Sunduğu Fırsatlar

Uzaktan Algılama (UA); Uydulara veya atmosfer içindeki değiĢik platformlara


yerleĢtirilen tarayıcı ve algılayıcılar aracılığıyla, görüntüsü alınacak obje ile arada hiçbir
fiziksel bağlantı ve temas olmaksızın, yeryüzüne iliĢkin her türlü verinin toplanması
teknolojisi ve bilimidir (http://www.koeri.boun.edu.tr/jeodezi).

Turizm açısından sunduğu fırsatlar; UA yine tarihi, antik, mağara vb doğal


mekanların ortaya çıkarılması ve haritalanması, yayla, milli park vb. doğal alanların izlenmesi
ve dolayısıyla turizm mekanlarının korunması gibi fırsatlar suna bilir.

2.4. Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Sunduğu Fırsatlar

Coğrafi Bilgi Sistemi: Her türlü coğrafi referanslı bilginin etkin olarak elde edilmesi,
depolanması, güncellenmesi, kullanılması, analizi ve görüntülenmesi için bilgisayar
donanımı, yazılımı, personel ve yöntemlerin organize olarak bir araya toplanmasıdır
(http://www.koeri.boun.edu.tr/jeodezi).

Turizm açısından sunduğu fırsatlar; CBS diğer CBT tekniklerinden elde edilen
nitelikli tarihi ve turistik mekanlara ait konuma dayalı bilgiyi bilgisayar ortamında
depolayarak, analizini yaparak, sorgulamalarla karar-destek imkanı sunan Konuma Dayalı
Turizm Bilgi Sistemi oluĢturulmasına imkan sağlar. Bu sistem sayesinde internet, kiosk, CD
vb. araçlarla 3B Sanal gezinti vb. yöntemler de kullanılarak tanıtım yapılabileceği gibi, bu
sistem sayesinde en yakın hava limanlarından baĢlayarak, ulaĢım, konaklama, yemek, gezi vb.
tüm turistik faaliyetlerin planlanmıĢ alternatif paketler halinde turizm acenteleri eli ile
turistlere sunulabilecektir. Bunun yani sıra turistlerin bilfiil kendileri tarafından seyahatlerinin
kendi kendilerine (örneğin internet üzerinden veya satın alacakları CD‟ler üzerinden)

98
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

planlanması da (kendi avuç içi GPS destekli bilgisayarlı cep telefonlarında veya acentelerden
kiralayacakları bu özellikli aletlerde) gerçekleĢtirilerek turistlere Kendi Kendine Turizm
(Selftourism) imkanı da sunulabilecektir.

3. Coğrafi Bilgi Teknolojileri ile Konuma Dayalı Turizm Bilgi Sistemin


Altyapısını OluĢturabilecek Bazı Örnek Uygulamalar

CBT ile değiĢik tekniklerle elde edilen verinin CBS ile uygun koĢullarda ve amaç
doğrultusunda kullanılması, analiz edilmesi ve sunulması; doğal ve kültürel mirası koruma ve
tanıtma çalıĢmalarında vazgeçilmez bir olanak oluĢturmaktadır. Burada tüm bu geliĢmelerden
yararlanılarak tarihi eser ve turistik mekânların CBT teknikleri yardımıyla belgelenmesi ve bu
belgelemenin CBS tekniği ile uygun kullanım olanaklarına ulaĢtırılmasını amaçlayan 5 ayrı
örnek çalıĢmadan bahsedilecektir.

Ġlk 4 çalıĢmada, Fotogrametri tekniği ile 3B modellemenin daha etkin bir Ģekilde
yapılabildiği gösterilmiĢtir. Bu amaç doğrultusunda GPS destekli Fotogrametrik yöntemle
Konya Merkezindeki Selçuklular zamanından kalma tarihi Alâeddin Keykubad Camii‟nin
(Asri 2005), Konya BeyĢehir yakınlarındaki Hitit dönemine ait Eflatun Pınar Anıtı, Bartın
Amasra yakınlarındaki M.S. 41-54 yıllarında yaptırılmıĢ Roma eserlerinden KuĢkayası-Yol
Anıtı ve GümüĢhane Tekke Beldesi içindeki Temmuz - 1582'de Osmanlı padiĢahı III. Murat
tarafından Yaptırılan Çağırgan Baba Türbesinin 3 boyutlu olarak modellenmesi ve
görselleĢtirilmesi değiĢik çalıĢmalar kapsamında yapılmıĢtır. BeĢinci çalıĢmada ise Tanıtım
ve Turizm Amaçlı 3B Model Destekli Tarihi Mekânlar Bilgi Sistemi‟ne bir örnek olarak
Antalya Manavgat yöresine ait bilinen veya unutulmaya yüz tutmuĢ birçok tarihi mekânın el
GPS‟ ile konumlandırılması gerçekleĢtirilmiĢtir. Ayrıca bu mekanlar fotoğraflanarak, bunlar
hakkında bilgiler toplanmıĢ ve yöre tarihi mekanlar veri tabanı için bir pilot uygulama
yapılmıĢtır. Akabinde ise, bu veri tabanı ile oluĢturulan sayısal harita birbirleriyle
iliĢkilendirilerek konumsal görecelik sağlanmıĢtır. Bu mekânlardan örnek teĢkil edecek birkaç
tanesinin de ayrıca 3B modelleri oluĢturularak sisteme eklenmesi gerçekleĢtirilmiĢtir (Esen
2005). (ġekil 1-2)

b)

a)

99
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

c)

d)

100
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

e)

ġekil 1. a) Konya-Alaeddin Tepesi ve üzerine kurulmuĢ Alaeddin Keykubad Cami, b)


Antalya Manavgat Yöresi, c) Konya BeyĢehir Eflatun Pınar Anıtı, d) Bartın Amasra
KuĢkayası Yol Anıtı, e) GümüĢhane Tekke Çağırgan Baba Türbesi

101
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

ġekil 2. Bahsi geçen çalıĢmalar kapsamında oluĢturulan 3B çizgi, katı ve gerçek resim giydirilmiĢ
model görünümleri.

3.1. 3B Modellerin Tanıtım Amaçlı Kullanma Örnekleri

Yersel Fotogrametri tekniği ile elde edilen gerçeğine çok yakın ölçekli 3B modeller
tanıtım amaçlı olarak internet, kiosk, CD vb. araçlarla 3B Sanal gezinti vb. yöntemler de
kullanılarak tanıtımının yapılabilmesi mümkündür. ġekil 3 de görüldüğü üzere Çağırgan Baba
Türbesinin 3B Modeli ilk önce *.avi formatında video görüntüsüne (ġekil 3a) çevirilmiĢ
sonrasında internet ortamına aktarılarak (ġekil 3b) oradan gezinti ve indirme imkanı sunulmuĢ

102
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

sonrasında da Google Earth programına aktarılarak gerçek yeryüzü görüntüsü ile beraber 3B
olarak görüntülenebilme ve sorgulanabilme imkanına kavuĢturulmuĢtur (ġekil 3b).

a) b)

c)

ġekil 3. Çağırgan Baba Türbesinin 3B Modelinin a) video görüntüsü b) internet ortamın da


sergilenmesi c) Google Earth programına aktarılarak gerçek yeryüzü ile beraber sergilenmesi

3.2. Bilgi Sistemi Örneğinin OluĢturulması (Esen 2005)

103
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Esen, 2005 yılında yaptığı tez çalıĢmasında ilk önce, ilgili kurumlardan elde edilen iki
adet 1:100000 ölçekli çalıĢma yöresini içeren topografik maddi harita sayısallaĢtırılarak sayısal
altlık harita oluĢturulmuĢtur (ġekil 4).

ġekil 4. SayısallaĢtırılan ve dönüĢtürülen altlık harita

Daha sonra veri altyapısı oluĢturulma aĢamasında ilk önce Manavgat yöresine ait tarihi
bilgiler ilgili kiĢi, kurum ve kuruluĢlardan toplanmıĢtır. Toplanan bu veriler ıĢığında belirlenen
tarihi mekanlara gidilerek buradaki tarihi yapılar fotoğraflanmıĢtır (ġekil 5). El GPS‟i ile bu
mekânların konumları tespit edilmiĢ ve örnekleme amacı ile bu mekanlardan Vespianus ÇeĢmesi
ve Apollon Tapınağının 3B Modeli oluĢturulmuĢtur (ġekil 2).

Kücük Gülen-Kurtlar Asar-Demirciler

Bayram Beleni-Tilkiler Hisarcık-Avasun

ġekil 5. Bazı Tarihi Mekanların Fotoğrafları

104
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Turizm amaçlı Bilgi Sistemi oluĢturulması kapsamında, yapılan çalıĢmalarda il önce, elde
edilen GPS verileri yer isimleri ile birlikte bir CBS yazılımı olan ArcView ortamında altlık harita
üzerine aktarılmıĢtır. Tarihi mekânlara ait bu konum bilgileri ile tarihi mekanlar hakkındaki sözel
bilgiler, ilgili görüntüler, 3B Model görüntüsü varsa orijinal halini gösteren belgeler
iliĢkilendirilmiĢ ve bu Ģekilde “Manavgat Yöresi için Tanıtım ve Turizm Amaçlı 3B Model
Destekli Tarihi Mekânlar Bilgi Sistemi Örneği” oluĢturulmaya çalıĢılmıĢtır (ġekil 6).

ġekil 6. OluĢturulan Manavgat Yöresi için Tanıtım ve Turizm Amaçlı 3B Model Destekli Tarihi
Mekânlar Bilgi Sistemi Örneğinde ki örnek sorgulamalar.

4. ÇağdaĢ Turizm Kapsamında Kendi Kendine Turizm Hizmeti (Selftourısm)


(Çorumluoğlu ve Ark. 2008)

Yukarıda bahsedilen çalıĢmalar kapsamında oluĢturulan turizm amaçlı veri tabanının


turizmin temel unsurları olan turistlerin hizmetine sunulması ise yine dijital çağın bize sunmuĢ
olduğu teknolojik avantajlar yardımıyla değiĢik Ģekillerde gerçekleĢtirilebilecektir.

Bu yaklaĢımlarda öncelikle, Turizm Bilgi Sistemi (TBS) çatısı altında oluĢturulan ve


turizm tandanslı nesne ve olguları içeren veri tabanına yukarıdakilere ek olarak hangi nesne ve
bilgilerin eklenmesi gerektiğine karar verilmesi lazım gelmektedir. Bu bağlamda yukarıda
bahsedilen TBS için oluĢturulacak veri tabanındaki tarihi mekanlar katmanı ve ilintili tabakalara
ek olarak, yollar, mağaralar, doğal güzellik alanları, oteller, marketler, lokantalar, kamp yerleri
vb. katman ve ilintili tabakaların eklenmesi arzulanan sonuçlara ulaĢılması bağlamında oldukça
önemlidir. Bir TBS veri tabanı, ancak bütün bu bilgilerle desteklenmesi durumunda kendi
kendine turizmin alt yapısını oluĢturabilecektir. Bütün bu iĢlemler ise, bir buzdağının su altında
kalan kısmı gibi görünmemesine rağmen kendi kendine turizmin temelini ve en önemli olmakla
birlikte cesametli kısmını da oluĢturur. Bu durum ve veri altyapısının böyle bir TBS‟nin tabii
kullanıcıları olan turistlere sunumu göz önünde bulundurulduğunda zamanla devasa bir veri
tabanının söz konusu olması kaçınılmaz gibi gözükmektedir. Bunun üstesinden gelebilmek ve

105
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

pratik olarak bu veri tabanını kullanılabilir kılabilmek için, belki de yapılacak ilk iĢlem bu veri
tabanını bölgesel ve konusal alt parçalara ayırmak olmalıdır. Bu sayede, veri tabanının sadece
ilgili bölümünün göz önünde bulundurulacağından, dağıtımı ve internet üzerinden son
kullanıcılara sunumu kolaylaĢacaktır. Gerek internet üzerinden, gerekse de CD veya DVD gibi
bir bilgisayar kayıt ortamından veri tabanına ulaĢmak isteyen kullanıcıya arzuladığı bilgilere
ulaĢma olanağı ise java, active X gibi yazılım olanaklarını kullanan ve çevrim dıĢı çalıĢan bir
internet tarayıcı yazılımı aracılığıyla sağlanabilecektir. Yine bu tarayıcı içerisine gömülü olarak
çalıĢan bir program (örneğin java script) ile kullanıcı seyahati esnasında uğrayacağı yerleri
iĢaretleyip (arka planda bu yerlerin konumsal verileri de bu program tarafından kaydedilerek)
gezi planlamasını, kalacağı otelden, yemek yiyeceği lokantaya ve gezeceği diğer yerlere kadar,
ister evinde isterse turizm acentesinde alacağı profesyonel yardımlarla gerçekleĢtirebilecektir.
Daha sonra bu programın arka planda ürettiği (uğranacak koordinatları öz nitelik verileri ile
birlikte kaydeden) bir güzergah dosyasının, turistin kullanacağı araçta mevcut bulunan veya araca
sonradan takılan bir GPS navigasyon aletine yüklenmesi ile, artık turist kendi kendine turizm
kapsamındaki seyahatine baĢlayabilecektir. Buradaki söz konusu araç, turistin kendi aracı
olabileceği gibi, eğer turist bir turizm acentesinden hizmet satın alıyorsa, bu durumda da
acentesinden kiralayacağı araç olabilecektir. Her iki durumda da eğer GPS navigasyon aleti
araçta mevcut değilse, bu hizmetin de acente tarafından sağlanması uygun olacaktır.

Kendi kendine Turizm hizmetinin internet üzerinden sağlanması durumunda, internette


güzergah seçilip sisteme seyahatin kaydedilmesiyle, eğer aynı hizmet CD veya DVD gibi bir
ortamda sağlanıyorsa, güzergah teyidi için kısa süreli bir internet bağlantısı ve güzergah
bilgilerinin hizmet sağlayıcı ortamına aktarılmasıyla, yine aynı hizmet kullanımı bir acente
aracılığıyla gerçekleĢtirilecekse, bu durumda acente tarafından oluĢturulan güzergah bilgilerinin
hizmet sağlayıcıya internet aracılığıyla iletmesiyle; otel, lokanta gibi yerlerle ilgili rezervasyonlar
otomatik olarak yapılabilecektir.

Elbette ki, e-turizm kapsamında değerlendirilebilecek e-turistlerin yukarıda önerilen böyle


bir kendi kendine turizm hizmetinden faydalanabilmesi, bu hizmetin bir hizmet sağlayıcı
tarafından sağlanması ile mümkün olacaktır. Bu ve benzer hizmetlerin sağlanması ise; turizm
sektörüne artı bir gelir kaynağı oluĢturup, ekonomiye katma değer olarak yansıyacaktır.

5. Sonuçlar ve Öneriler

Yapılan bu çalıĢmalar sonuç itibariyle tarihi eserlerin dokümantasyonu için dijital


fotogrametri ve GPS teknikleri birlikte kullanılmasıyla ileride yapılacak tarihi eserlerle ilgili
çalıĢmalarda bu iki bileĢenin birlikte düĢünülmesinin günümüzde artık bir gereklilik olduğunu
ortaya koymakla beraber, bütün bu veri toplama ve model oluĢturma sonucunda elde edilen
ürünlerin sunumu, analizi ve sorgulanmaları bağlamında bir CBS ortamında
bütünleĢtirilmelerinin de bir gereklilik halini aldığını burada ifade etmek yanlıĢ olmayacaktır.

106
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Dijital yersel fotogrametri tekniğinin kullanıldığı bu çalıĢmada elde edilen sonuçlar digital
fotogrametri tekniğinin, mimari ve tarihi yapıların dokümantasyonu için önemli bir yeri olduğunu
ve üç modellerle de daha etkin bir tanıtım olanağının oluĢturulduğu bir kez daha vurgulamıĢtır.
Değerlendirme iĢleminin digital fotogrametrik yöntemle yapılması ve üstelik bir de GPS destekli
alım sistemlerinin kullanılmıĢ olması zaman, maliyet ve görsellik açısından önemli avantajlar
sağlamıĢtır.

Modelleme iĢlemi sırasında yaklaĢık 4750 m2 bir alana kurulmuĢ Alaeddin Ketkubad
Camii, Eflatun Pınar Anıtı, KuĢkayası Yol Anıtı, Manavgat Yöresindeki Tarihi Mekanlardan
birkaçı ve GümüĢhane deki Çağırgan Baba türbesinin 3B modeli yapılarak, görselleĢtirme
iĢlemleri tamamlanmıĢtır. Fotogrametrik iĢlemler sonucunda üretilen modeller GPS destekli
olarak üretildikleri için tek bir koordinat sisteminde iliĢkilendirilmeleri mümkün olmuĢtur. Bu
Ģekildeki bir GPS destekli fotogrametrik alımın büyük çaplı tarihi dokümantasyon çalıĢmalarının
ayrı ayrı ve farklı zamanlarda üretilmiĢ olsalar dahi birbirleriyle bütünlük sağlanması açısından
büyük imkan oluĢturulabileceğini ortaya koymuĢtur. Bu bütünlük CBS ile entegre olarak
öznitelik verileriyle de desteklenince CBS uygulamalarının turizm amaçlı bir uygulaması olan
Turizm Bilgi Sistemi kapsamında zikredilebilecek ve bu amaçlı kullanılabilecek bir 3B Model
Destekli Tarihi Mekânlar Bilgi Sistemi örneği gerçekleĢtirilmiĢ bulunmaktadır.

Yapılan bu çalıĢma Turizm dünya ve ülke turizm pastasından yeteri kadar pay alamayan
GümüĢhane bölgesinin Kültür Mirasının ve Turizm mekanlarının etkin bir Ģekilde (restorasyon,
yeniden yapma, koruma ve tanıtım amaçlarına hizmet edecek Ģekilde) CBT teknikleri ile kayıt
altına alınmasının mümkün olacağını ortaya koymuĢtur. Bu Ģekilde oluĢturulacak bir GümüĢhane
Yöresi Turizm Bilgi Sistemi içine entegre edilgi zaman Tarihi ve Kültürel Mirasımızın daha etkin
bir Ģekilde tanıtımı kaynakların rantabl kullanımı sağlanabilecektir.

CBT ile GümüĢhane yöresi turist hedef kitlesi olan; yeni yerler görmek isteyen meraklı ve
maceracı gezi turizmini tercih eden bireysel turistlere GümüĢhane‟nin potansiyelinin tanıtımı çok
etkin bir Ģekilde yapılarak hedef kitlede merak uyandırılabilir merakını giderecek fırsatlar
sunulabilir. Gar, Otogar ve Hava limanlarından baĢlayarak bütün turistik mekanlara ulaĢımın,
konaklamanın, vb. bütün faaliyetlerin planlanabildiği Kendi kendine turizm olanakları sunularak
Ģuan için tur güzergahı olmayan bu yöre ilk etapta bireysel turistleri çekerek nihai olarak da
grupların tercih mekanı olabilir.

6. Kaynaklar
Arragon, J. V. ve Wessels, C. (1994). “Travelling by the Computer, Applications of GIS in Tourism and
Recreation”, European GIS conference, EGIS Foundation.

Asri, Ġ., 2005. “Üç Boyutlu Modelleme ve Alaeddin Camii Örneği”, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,
Y.Lisans tezi.

107
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Asri, Ġ., Esen, Ö., Çorumluoğlu, Ö., Kalaycı, Ġ., Karauğuz, G., 2007, “Tanıtım ve Turizm Amaçlı 3B Model Destekli
Tarihi Mekânlar Bilgi Sistemi”, Ulusal CBS Kongresi, Trabzon.

Asri, Ġ., Çorumluoğlu, Ö., 2007,“Büyük Objelerde Tarihi Dokümantasyon Ve Tanıtım Amaçlı GPSSİT Destekli
Digital Fotogrametrik 3B Modelleme”, TUFUAB Konferansı, Ġstanbul.

Çorumluoğlu, Ö., Asri, Ġ., Esen, Ö., Kalaycı, Ġ., Karauğuz G., CBS, GPS ve Dijital Fotogrametrik 3B Modelleme
Teknolojileri Desteğindeki Bir TBS’ne Dayanan Çağdaş Bir Turizm Yaklaşımı, IV. Lisansüstü Turizm Öğrencileri
AraĢtırma Kongresi, 23 – 27 Nisan 2008, Antalya.

Duran, Z., 2003. “Tarihi eserlerin fotogrametrik olarak belgelenmesi ve coğrafi bilgi sistemine aktarılması”.
Doktora Lisans Tezi, ĠTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul.

Esen, Ö., 2005. “Turizm Bilgi Sistemleri İçin Tarihi ve Kültürel Envanterin Çıkarılması ve Manavgat Örneği”,
Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Y.Lisans tezi.

Coğrafi Bilgi Sistemi (11.Mayıs.2010)


http://www.koeri.boun.edu.tr/jeodezi/dosyalar/files/CBS_BUKRDAE_GED.pdf

adresinden alınmıĢtır.

108
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

KALKINMADA ÖNCELĠKLĠ YÖRELER ÇERÇEVESĠNDE

GÜMÜġHANE’YE YAPILAN KAMU HARCAMALARI VE YATIRIMLAR

(1968-1984)

Ġsmet TÜRKMEN

GiriĢ

Ġkinci Dünya SavaĢı‟ndan sonra özellikle az geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerin sosyo-
ekonomik durumları incelendiğinde, dengeli bir kalkınma sürecinin sağlanması için “planlı
kalkınmaya” ağırlık ve öncelik verilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıĢtır. Bu amaçla ülkemizde de
kalkınmanın bir plan çerçevesinde yürütülmesi için 1961 Anayasasının 41. maddesiyle “İktisadi
ve sosyal hayat, adalete, tam çalışma esasına ve herkes için insanlık haysiyetine yaraşır bir
yaşayış seviyesi sağlanması amacına göre düzenlenir. İktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı
demokratik yollarla geliştirmek; bu maksatla, milli tasarrufu arttırtmak, yatırımları toplum
yararın gerektirdiği önceliklere yöneltmek ve kalkınma planlarını yapmak devletin ödevidir.”12
denilmek suretiyle, iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmanın demokratik yollarla ve kalkınma
planları yapılarak gerçekleĢtirilmesi hususu üzerinde durulmuĢtur.

Ayrıca, ekonomik ve sosyal geliĢmenin dengeli bir Ģekilde sağlanması gayretlerine


rağmen farklı seviyelerde geliĢme gösteren iller için süreç dahilinde, farklı ölçülerde bir
geliĢmeye imkan sağlayacak politikaların geliĢtirilmesine ve uygulanmasına ihtiyaç duyulmuĢtur.
Böyle bir politikanın sağlıklı bir Ģekilde uygulanabilmesi için sosyo-ekonomik geliĢmiĢlikleri
itibariyle illerin bir sıralamaya tabi tutulması gerekmiĢtir. Bölgelerarası dengesizliği zaman içinde
gidermek; diğer bir ifade ile Kalkınmada Öncelikli Yöreler (KÖY) ile diğer bölgeler arasındaki
geliĢmiĢlik farkını kapatmak, milli politikamızın temel hedeflerinden birisi olarak kabul
edilmiĢtir.

Bölgelerarası dengeli bir geliĢmede, coğrafi faktörler, doğal kaynaklar, uygulanan sosyo-
ekonomik politikalar ve özellikle eğitilmiĢ insan gücü önemli bir rol oynadığı gerçeğinden
hareket edilmeye çalıĢılmaktadır13. Yöreler arasında dengeli bir geliĢme sağlamak, bu yöreleri
genel planlama açısından ele alarak yatırımları düzenlemek, yörelerin ekonomik, sosyal ve
kültürel bakımdan daha hızlı kalkınmalarını gerçekleĢtirmek ve hedeflerine ulaĢtırmak gayesiyle
Kalkınmada Öncelikli Yöreler Dairesi Devlet Planlama TeĢkilatı (DPT) bünyesinde, 25 Eylül
1971 tarihli Bakanlara Kurulu Kararı ile kurulmuĢtur. Daha sonra yapılan düzenlemeler
çerçevesinde söz konusu daire “KÖY Başkanlığı” adı ile görevine devam etmektedir14.


Yrd. Doç. Dr., GaziosmanpaĢa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü-Tokat (e-posta: iturkmentug@gmail.com)
12
Anayasanın ilgili maddeleri için bkz. A. ġeref Gözübüyük, Açıklamalı Türk Anayasaları, 5. Baskı, Ankara 2005, s. 122.
13
ġenay Eser, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Eğitim (1984-1986), DPT Yay., Ankara 1987, s. 1.
14
Hasan Dinç, Kalkınmada Öncelikli Yörelere ĠliĢkin Yatırım ve TeĢvik Politika ve Uygulamaları, DPT Yay., Ankara 1985, s. 2-3.

109
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Konu bu çerçevede ele alındığında; GümüĢhane Ġlinin, 1968 yılında “kalkınmada


öncelikli iller” kapsamına alınmasını takip eden süreçten, 12 Aralık 1984 tarihli Bakanlar Kurulu
Kararı‟nın alınmasına kadar ki dönem, çalıĢmamızın sınırları dahilindedir.

1. Türkiye’de Kalkınmada Öncelikli Yörelerin Tespiti Esasları

Türkiye‟de “planlı dönem”den önce bölge planlaması, bir imar aracı olarak ele alınmıĢ ve
fiziki yerleĢme planı olarak tanımlanmıĢtır. 1960 yılından günümüze uzanan planlı dönemde ise
planlama, imar planlamasının dar kapsamından çıkarılarak; fiziksel, sosyal ve ekonomik
boyutlarının da dahil olduğu bütüncül bir yaklaĢım çerçevesinde değerlendirilmeye
baĢlanmıĢtır15.

Türkiye gibi ekonomik ve sosyal alanlarda hızla geliĢmekte olan ülkelerin genel kalkınma
politikası, ekonomik büyüme ile birlikte sağlıklı bir sosyal değiĢme ve refah dağılımının
sağlanması, özellikle planlı dönemde, temel bir hedef olarak ele alınmaktadır. Bu doğrultuda
“bölgelerarası gelişmişlik farklılaşması”nın ortadan kalkındırılması konusu temel bir mesele
olarak ele alınmıĢ ve söz konusu dengesizliğin ortadan kaldırılmasıyla ilgili ekonomik ve sosyal
politikaların uygulanması öngörülmüĢtür.

Planlı döneme geçildikten sonra yöreler arası geliĢmiĢlik farklarının azaltılmasına yönelik
tedbirler ağırlık kazanmıĢtır. Bu hedefler doğrultusunda, kamu sektörünün geri kalmıĢ
yörelerdeki yatırımları önemli bir araç olma niteliğini elde etmiĢtir16. Geri kalmıĢ yörelere, bu
yörelerden elde edilen bütçe gelirinin çok üzerinde harcama yapmak, planlı dönemin yatırım ve
harcama politikalarının temel özelliklerinden biri olmuĢtu. Kamu yatırım politikalarının yanında,
özel sektörü de bu yörelere çekebilmek için yapılan devlet yardımları ve uygulanan personel
politikaları da, bölgeler arası dengesizliği gidermede kullanılan baĢlıca kamu araçları arasında yer
almıĢtır.

Ülkemizde bölgesel geliĢmenin hızlandırılması ve bölgeler arası dengesizliklerin


giderilmesinde temel amaç olan bölgesel geliĢme planlarının yanı sıra; yatırım teĢvikleri17, KÖY
politikaları, organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi siteleri ve kırsal kalkınma projeleri gibi
çeĢitli kalkınma araçları da kullanılmıĢtır18.

Ancak, söz konusu politikalara ve gösterilen gayretlere rağmen, bölgelerarası


geliĢmedeki dengesizlikler arzulanan ölçüde ve tam anlamıyla giderilememiĢtir19. Bu geliĢme

15
Bülent Dinçer-Metin Özaslan, Ġlçelerin Sosyo-Ekonomik GeliĢmiĢlik Sıralaması AraĢtırması (2004), DPT Yay., Ankara 2004, s.11.
16
DPT, Kalkınmada Öncelikli Yörelere ĠliĢkin ÇalıĢmalar (Öneriler ve Tedbirler) 1976, Kalkınmada Öncelikli Yöreler Dairesi, Ankara 1977,
s. 18.
17
Diğer bir bölgesel geliĢme aracı olan yatırım teşvikleri uygulaması ise, 1960 sonrası planlı dönemde, özel sektör için yol gösterici bir niteliğe
sahip olan kalkınma planları ve yıllık programlar çerçevesinde çıkarılan kararnameler ve tebliğler ile yürütülmeye baĢlanmıĢtır. TeĢvik
politikalarının amaçlarından biri, ekonomik ve sosyal açılardan geri kalmıĢ yörelerin kalkınmasını hızlandırmak amacıyla bu yörelere iliĢkin
özel teĢvik politikalarının uygulanması olmuĢtur. Bkz. Bülent Dinçer-Metin Özaslan, Ġlçelerin Sosyo-Ekonomik GeliĢmiĢlik Sıralaması …, s.
12-13.
18
DĠNÇER-ÖZASLAN, Ġlçelerin Sosyo-Ekonomik GeliĢmiĢlik Sıralaması…, s.12.
19
Ġktisatçı Osman Okyar bu durumu Ģu Ģekilde ifade etmiĢtir; “…Bir ülkede iktisadi geliĢme vetiresi (prosesüsü) baĢladığı zaman, bütün
bölgelerin aynı hızla geliĢmeleri, iktisadi kalkınma gayretlerinin bölgeler arasında tam bir eĢitlikle dağılmaları beklenemez. Bazı sebepler

110
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

farklılıkları özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri ile GümüĢhane‟nin de yer aldığı,
Doğu Karadeniz Bölümü‟nün bazı yörelerinde yer almaktadır20. KÖY‟ü tespit ederken yeni
stratejide belirlenen ve yalnız ekonomik değiĢimleri esas alan göstergelerle yeterince objektif
veriler ortaya koyulamamıĢtır. Bu esaslar da dikkate alınmak üzere, Türkiye‟de iller arasında
sosyal ve ekonomik geliĢmiĢlik düzeylerinin saptanması amacıyla DPT, “Sosyal Planlama
Şubesi”nde 1963-1967 yılları arasında çalıĢmalar yapılmıĢtır21.

Bu çalıĢmaları takip eden dönemde, DPT; 1973, 1979 ve 1981 yıllarında illerin
geliĢmiĢlik seviyelerini ve farklılaĢmalarını belirleyen üç araĢtırma daha yapmıĢtır. 1981‟de
yapılan çalıĢma temelde ilçeler itibariyle yapılmıĢ olmakla beraber iller itibariyle geliĢmiĢlik
durumu da araĢtırma sonuçlarıyla ortaya çıkarılmıĢ bulunmaktadır22.

Bu sonuçlara varmak üzere kullanılan baĢlıca göstergeler Ģu ana gruplar içinde


sıralanabilir: SanayileĢme göstergesi, ticari ve mali gösterge, tarımsal geliĢme ve modernleĢme
göstergesi, sosyal ve kültürel gösterge, sağlık göstergesi, eğitim göstergesi, demografi göstergesi,
haberleĢme ve ulaĢtırma göstergeleri.

Kalkınmada öncelikli yöreleri tespit ederken yeni stratejide belirlenen ve yalnız ekonomik
değiĢimleri esas alan göstergelerle yetinmek olanak dıĢıdır. GeliĢmiĢlik farkları sadece ekonomik
yapıda, değil önemli ölçüde ekonomik faktörlere bağlı olarak kalkınma sürecinde değiĢime
uğrayacak olan diğer boyutlarda da belirmektedir23. Bu veriler dikkate alınmak suretiyle, DPT
MüsteĢarlığı‟ndaki ana hizmet birimleri arasında yer alan, Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum
Genel Müdürlüğü, KÖY ve ihtiyaçlarını tespit ederek bu yörelerin özelliklerini dikkate alarak
daha hızlı bir geliĢme sağlanması amacıyla gerekli çalıĢmaları yapmaktadır24.

Bu çalıĢmalar dahilinde ise; KÖY kapsamında, planlı dönem sonrasında pek çok değiĢik
olmuĢtur. 1968 yılı itibariyle 22 olan kalkınmada öncelikli il sayısı 1969-1971 yılları arasında
23‟e ulaĢmıĢ, il sayısı 1972 yılında ise 33 olmuĢtur. 1973-1977 yıllarına iĢaret eden III. BeĢ Yıllık

dolayısıyla, iktisadi geliĢmenin, muayyen yerlerde çok daha hızlı bir tempo ile vuku bulması olağan bir haldir. Coğrafi konum, tabii
kaynakların mevcudiyeti, kalkınmaya iĢtirak edecek insan gücü potansiyeli, maziden kalan etkiler ve tarihi-siyasi Ģartlar çeĢitli bölgeler
bakımından aynı değildir ve bu farklar, geliĢmenin seyrini etkileyecek bölgelerin geliĢme hızında farklara sebebiyet verecektir. Bkz. Osman
Okyar, “Doğu Kalkınması ve Plan ĠliĢkileri”, Doğu Anadolu’yu Kalkındırma Seminerleri, Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve
Ticaret Borsaları Birliği, Ankara 1967, s.4.
20
Hasan Dinç, Kalkınmada Öncelikli Yörelere ĠliĢkin Yatırım ve TeĢvik Politika ve Uygulamaları, DPT Yay., Ankara 1985, s.1-2.
21
DPT, Kalkınmada Öncelikli Yörelere ĠliĢkin ÇalıĢmalar …, s. 23.
22
Kalkınmada öncelikli yörelere iliĢkin dengeleme transferleri adı altında DPT bütçesinde bu dönemler arasında ödenek tutulmuĢtur. Bu ödenek,
ekonomik ve sosyal geliĢmeye dönük yöresel kalkınmanın zorunlu kıldığı, milli plan tercihlerine göre yatırım programlarına girmeyen ya da yıl
içinde bu yöreler için ortaya çıkan bazı yatırım kararlarının uygulanmasında kullanılmak ve altyapı ve üretken yatırım projelerini finanse etmek
amacına yöneliktir. Ayrıca, bu yörelerin iktisaden geliĢmesini amaçlayan halk giriĢimlerini Kamu Ġktisadi TeĢekkülleri aracılığıyla desteklemek
amacına yöneliktir. Bkz. DPT, Kalkınmada Öncelikli Yörelere ĠliĢkin ÇalıĢmalar …, s.35.
23
Timuçin Sanalan-Lütfi Elvan, “Doğu Anadolu‟nun Kalkınması”, Cumhuriyet Döneminde Doğu Anadolu Sempozyumu, Elazığ, 1998, s. 14-
17.
24
Bölgesel GeliĢme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü ayrıca, Ġl ve Ġlçe bazında araĢtırma ve planlama çalıĢmaları yapmak, diğer kamu kurum
ve kuruluĢlarının bu konularda yapacakları çalıĢmaların kalkınma planları ve yıllık programlarla tutarlılığını sağlamak, yapısal uyum
politikalarının uygulanması sırasında ortaya çıkabilecek sorunların çözümü amacıyla projeler geliĢtirmek ve bu konularda yapılacak çalıĢmaları
koordine etmek, yerel istihdamın ve giriĢimciliğin geliĢtirilmesi çerçevesinde küçük ve orta ölçekli sanayi iĢletmelerinin, esnaf ve sanatkarların
ve kırsal kesimin sorunlarına yönelik politikalar geliĢtirmek, kurumsal ve hukuki düzenlemeler ile ilgili görüĢ vermek, uygulamayı
yönlendirmek, bölgesel kalkınma projeleri ile ilgili koordinasyonu sağlamak ve görev alanına giren konularda görüĢ vermek ve uluslar arası
kuruluĢlarla temas ve müzakerelere iĢtirak etmekle görevlidir. Ayrıntılı bilgi için bkz. DPT, Devlet Planlama TeĢkilatı KuruluĢ ve Görevleri
Hakkında 540 Sayılı KHK, Ankara 1994, s.1-17.

111
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Kalkınma Dönemi‟nde ise il sayısı 40‟a yükselmiĢtir. 1981 yılına kadar 40 olan il sayısı, bu yılda
il sayısı 25‟e düĢmüĢtür25. Nihayet, KÖY kapsamı, 1990‟lı yıllarda geniĢletilerek, bugün 49 il ve
2 ilçeye (ada konumundaki Bozcaada ve Gökçeada) ulaĢmıĢ bulunmaktadır26.

Bu değiĢikliklerin sonucunda, Doğu Anadolu Projesi Ana Planı ve Doğu Karadeniz


Bölgesel GeliĢme Planı gibi bölge kalkınma planları ile birlikte, Türkiye-Avrupa Birliği mali
iĢbirliği çerçevesinde desteklenecek “Bölgesel Kalkınma Programları”nda da, bu yörelere
öncelik verilmesi gibi yaklaĢımları gündeme getirilmiĢtir.

2. Kalkınmada Öncelikli Yörelerin Ana Meseleleri ve GümüĢhane Ġli Örneği

1980 yılına kadar KÖY‟e dahil olan iller bir bütün olarak ele alınmıĢ, özellikle teĢvik
tedbirleri açısından herhangi bir ayrıcalık söz konusu olmamıĢtır. Fakat bu yöreler dahilinde olan
illerin aynı geliĢmiĢlik seviyesini gösterememeleri nedeniyle 1981 yılından itibaren KÖY içinde
de nispi olarak daha az geliĢmiĢ bulunan bazı illere teĢvik tedbirleri açısından daha fazla önem
verilmesi Bakanlar Kurulunca uygun bulunmuĢtur. Bu amaçla KÖY, “1. ve 2. derecede öncelikli
yöreler” olmak üzere iki ayrı il grubu olarak ele alınmıĢtır.

12 Aralık 1984 tarihinde Bakanlar Kurulunca ilan edilen KÖY, 28 ilden meydana
gelmekte ve bu illerin 13‟ü 1. derecede öncelikli, 15‟i de 2. derecede öncelikli il grubuna
girmektedir. Genel itibariyle; 1980 yılı sonrasında KÖY, ülke alanının %44.3‟ünü kapsamakta,
ülke nüfusunun ise %27.3‟ünü barındırmaktadır. Ülkedeki toplam ilçe merkezlerinin %37.1,
köylerin %44.7‟si ve köy altı yerleĢim birimlerinin (ünitelerinin) %46.1‟i bu sahalarda yer
almaktadır. KÖY‟de yer alan kırsal yerleĢmelerin, geliĢmiĢ bölgelere oranla çok daha az nüfuslu
ve çok dağınık olduğu tespit edilmektedir. Nüfusun benzer Ģekilde azlığı bu yöreler kapsamındaki
Ģehir merkezleri için de söz konusudur27.

Özetle; ülke nüfusunun yaklaĢık %50‟sinin yaĢamını sürdürmekte olduğu KÖY‟ün genel
özelliklerini Ģu Ģekilde belirleyebiliriz:

1. Ekonomik faaliyet içerisinde tarım sektörünün ağırlığı çok fazladır. BaĢka bir ifade ile
tarım ekonomik faaliyetlerin belirleyicisidir. Bu nedenle nüfusun büyük oranda kırsal
sahada toplandığı görülmektedir28.

25
Kalkınmada Öncelikli Ġllerin yıllar ve iller itibariyle dağılımı için bkz. Mahmut Öztürk, Ġller Ġtibariyle Sanayi Tesisleri ve Özellikleri, Cilt: 1,
DPT Yay. No: 1784, Ankara 1981, s. 3-4.
26
Ayrıntılı bilgi için bkz. KAYMAK vd., Ġller ve Bölgeler Ġtibariyle Gayri Safi Yurtiçi Hasıladaki GeliĢmeler (1987-2000), s.587;
27
DPT, Kalkınmada Öncelikli Yöreler Raporu, Rapor No:8, KÖY BaĢkanlığı Yay., Ankara 1989, s. II.
28
GümüĢhane‟de tarımda sektöründe istihdam edilen nüfus oranı için bkz. DĠE, Ġl Göstergeleri 1980-2003, s.48-49.
1980 1985 1990 2000
Türkiye 60.0 59.0 53.7 48.4
GümüĢhane 81.4 81.2 74.7 76.5
Not: Tarım; ziraat, avcılık, ormancılık ve balıkçılığı da içerir.
GümüĢhane‟de Ģehir nüfus oranı dikkate alındığında, ilin Türkiye ortalamasının çok altında seyrettiği görülmektedir. Bkz. DĠE, Ġl Göstergeleri
1980-2003, s.8-9.
1980 1985 1990 2000
Türkiye 43.9 53.0 59.0 64.9
GümüĢhane 18.7 24.2 34.8 41.5

112
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

2. Nüfus artıĢ hızı, ülke nüfus artıĢ hızından yüksektir29.


3. Nüfus yapısı içerisinde (0-14) yaĢ grubunun oranı yüksektir.
4. Ġstihdam edilen nüfus içerisinde, ücretlilerin ve iĢverenlerin oranı, ülke ortalamasının
çok altındadır30.
5. Cinsiyet itibariyle kadın istihdamı ülke ortalamasının çok üzerindedir.
6. Gelir seviyesi ve gelir artıĢ hızı, ülke ortalamasının altındadır. Bu bakımdan
tasarrufların, ülke sermaye birikiminin ve yatırımların düĢüklüğü söz konusudur.
7. KiĢinin toplumdaki statüsünü belirlemede, eğitimin yeterli düzeyde verilememesi ülke
ekonomisi ile bu yöreler arasında uyumun bozulmasına neden olmakta ve bu sahalarda
üretim düĢüklüğünün yaĢanmasına sebebiyet vermektedir.
8. Diğer bölgelere oranla, bu yörelerde dıĢa kapalılık söz konusudur.
9. Bölge ekonomisi, ulaĢım ve haberleĢme imkanlarının yetersizliği gibi nedenlerle,
özellikle bu yörelerde yetiĢtirilen tarım ürünlerinin üretiminde düĢüklük söz
konusudur.
10. Sosyal çevre daha az geliĢmiĢtir.
11. Altyapı yatırımları önemli ölçüde yetersizdir31.
12. BaĢta iĢgücü olmak üzere, bütün üretim faktörlerinin verimliliği düĢüktür.
13. Bölge dıĢına göç verme oranı, özellikle “beyin göçü” çok yüksektir.
14. Ġstihdam imkânları sınırlıdır32.
15. Bu yörelerin iĢ piyasası tam olarak düzenlenememiĢtir. 33
Yıllar itibariyle kalkınmada öncelikli illerin tespitinde yapılan değiĢikliklerden ilki 1968
yılı Program Kararnamesi ile yaĢanmıĢ ve GümüĢhane‟nin de içinde yer aldığı 22 il,

29
GümüĢhane iline iliĢkin nüfus artıĢ hızı (‰) değeri dikkate alındığında ilin Türkiye ortalamasının çok altında seyrettiği görülmektedir.
1980 1985 1990 2000
Türkiye 20.65 24.88 21.71 18.28
GümüĢhane -13.00 6.13 21.28 9.87
Bkz. DĠE, Ġl Göstergeleri 1980-2003, s.5.
30
AĢağıdaki tabloda da görüleceği gibi ilin iktisadi faal nüfusunun tarımda çalıĢanlara oranı Türkiye genelinin üzerinde, sanayide çalıĢanlarının
oranı ise altında seyretmiĢtir.
1980 1985 1990 2000
Türkiye 11.6 11.4 12.8 13.3
GümüĢhane 2.5 1.9 3.1 2.6
Sanayi; madencilik ve taĢ ocakçılığı, imalat sanayi ve elektrik, gaz ve suyu kapsar.Bkz. EġĠYOK, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi
Ekonomik ve Sosyal Durum…, s.53.
31
Tablodan da anlaĢılacağı üzere, günümüzde bölgede köy yollarının da asfaltlama çalıĢmalarına da ayrı bir önem verilmektedir.
1985 1990 2000 2003 2003
Türkiye 8.1 13.3 41.2 47.5 81.9
GümüĢhane - 3.3 11.4 16.5 71.6
Bkz. DĠE, Ġl Göstergeleri 1980-2003, s.90.
32
ĠĢsizlik Oranı- (%) 2000 (12 ve daha yukarı yaĢtaki nüfus)
1980 1985 1990 2000
Türkiye 3.6 4.7 5.4 8.9
GümüĢhane 1.5 2.6 4.5 6.2
Bkz. DĠE, Ġl Göstergeleri 1980-2003, s.34-35.
33
Kalkınmada Öncelikli Yöreler Kurulu Raporu, TOBB Yay. Ankara 1994, s. 18.

113
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Kalkınmada Öncelikli Yöre olarak belirlenmiĢtir34. 1968 yılında, 67 il arasından 22 il olarak


tespit edilen KÖY, kapsam dıĢındaki 45 il ile mukayesesi iki dönem halinde aĢağıdaki tabloda
verilmiĢtir.

Tablo-1: Kalkınmada Öncelikli Yöreler ve Türkiye KarĢılaĢtırması35

I. Dönem (1987-1993) II. Dönem (1994-2000)


KULLANILAN
KRĠTERLER
KÖY DıĢı I. Dönem KÖY DıĢı II. Dönem
KÖY (22 Ġl) KÖY (22 Ġl)
(45 Ġl) Farkı (45 Ġl) Farkı

Büyüme Hızı (Yüzde) 3,8 4,4 0,6 2,6 4,8 2,2

KiĢi BaĢına GSYĠH


Endeks Değeri 51,7 114,0 62,3 48,9 114,2 65,3
(Türkiye=100)

Ülke GSYĠH'ye Katkı


11,6 88,4 66,8 10,7 89,3 68,6
Payı (Yüzde)

KÖY DıĢı KÖY DıĢı


Varyasyon Katsayısı 0,48 0,04 0,51 0,11
(45 il) 0,44 (45 il) 0,40

Buna göre; gerek büyüme hızı ülke GSYĠH'ye katkı bakımından KÖY kapsamındaki 22 il
ile, kapsam dıĢındaki 45 il arasındaki farkların II. dönemde kapanmayıp, daha da açıldığı
görülmektedir.

Sıralamaya çalıĢtığımız bu meselelerin çözümü için kalkınmada öncelikli bölgelerdeki


kamu yatırımlarının payı artıĢ göstermektedir. Bu illerin toplam kamu yatırımlarından aldığı pay
1984 yılında %24.24, 1985 yılında %26.42 ve 1986 yılında %30.96 olmuĢtur. Bununla birlikte
yıllar itibariyle meydana gelen genel artıĢlara rağmen iller için yatırımların miktar ve
değiĢmelerinde büyük farklar bulunmaktadır. 1985 yılında kalkınmada 1. derecede öncelikli
illerdeki yatırım artıĢlarının ortalaması; %96.88, ikinci öncelikli illerin artıĢ ortalaması %60.62
olup; Türkiye ortalaması %57.72‟dir. 1986 yılı için birinci derecede öncelikli illerde ortalama
%43.22, ikinci derecede öncelikli illerde ortalama %56.24 oranında yıllık yatırım artıĢı mevcut
olup, Türkiye ortalaması %29.35‟tir. Tablodan da açıkça anlaĢılacağı üzere, kalkınmada öncelikli
illerde kamu yatırımlarındaki artıĢlar diğer 39 ile göre oldukça fazladır36.

Tablo-2: Kalkınmada Öncelikli Ġllerde 1984,1985, 1986 ve 1987 Yılları Yatırım Ödenekleri37
1984 1985 1986 1987
I. Derecede % %
Revize Revize Revize Revize
Öncelikli Ġller DeğiĢme DeğiĢme
Ödenek Ödenek Ödenek Ödenek

GümüĢhane 1734 2557 47.46 5522 115.96 6170

34
Hasan Dinç, Kalkınmada Öncelikli Yörelere ĠliĢkin Yatırım ve TeĢvik Politika ve Uygulamaları, DPT Yay., Ankara 1985, s.12-15.
35
KAYMAK, Ġller ve Bölgeler Ġtibariyle Gayri Safi Yurtiçi Hasıladaki GeliĢmeler (1987-2000), s. 587.
36
ESER, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Eğitim …, s. 2-3.
37
ESER, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Eğitim …, s. 2

114
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

I. Derecede
Öncelikli 13 Ġl 92148 181418 96.88 259831 43.22 210191
Toplam

II. Derecede
Öncelikli 15 Ġl 204100 327824 60.62 512191 56.24 424135
Toplam

KÖY 28 Ġl Toplam 296248 509242 71.90 772022 51.60 634326

Diğer 39 Ġl Toplam 925966 1418375 53.18 1721446 21.37 1913837

67 Ġl Toplam 1222214 1927617 57.72 2493468 29.35 2548163

Kamu yatırımlarının giderek azalması politikasına rağmen kalkınmada öncelikli illerdeki


kamu yatırımlarının nispi önemini koruması ile birlikte, aynı politika sonucu özel sektör
yatırımlarının istihdamı artırıcı Ģekilde teĢviki de önem kazanmıĢtır. Kalkınmada öncelikli
bölgeler lehine getirilen ilave teĢvik tedbirleri ile, teĢvik mevzuatında reform niteliğindeki
yenilikler ve geliĢmelerin kısa zamanda olumlu sonuçlar verdiği görülmüĢtür. 1984 yılında 82.9
milyar TL, 1985 yılında 433.5 milyar TL olan yatırım tutarı 1986 yılında 692.8 milyar TL‟ye
yükselmiĢtir38.

Kamu yatırımları ve geliĢtirilen teĢviklerle artacağı düĢünülen istihdam imkanlarının,


kalkınmada öncelikli illerdeki iĢsizliğin çözümünde kullanılması en baĢta bölgenin sahip olduğu
sosyo-ekonomik Ģartlara bağlıdır. Bu bölgelerde istihdamı öngörülen iĢgücünün, nüfus, göçler ve
eğitim seviyesi ıĢığında incelenebilir.

Tablo-3: Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Nüfus AtıĢı ve Net Göç Oranları39


I. Derecede Öncelikli Toplam Nüfus (1985) 1980-1985 1975-1980 Net
Ġller Nüfus ArtıĢ Göç Oranı %
Oranı %

GümüĢhane 283 753 6.12 -76.44

I. Derecede Öncelikli 13 5.732.738 24.6 -52.06


Ġl Toplam

II. Derecede Öncelikli 8.116.059 16.4 -40.03


15 Ġl Toplam

KÖY 28 Ġl Toplam 13.848.797 19.7

Diğer 39 Ġl Toplam 36.825.661 26.9

67 Ġl Toplam 50.664.458 24. 9

Tablo 3‟de yer alan iller itibariyle nüfus artıĢ hızlarının incelenmesinde, 1. derecede
öncelikli illerin büyük çoğunluğunda 1980-1985 dönemi için yüksek nüfus artıĢı görülmektedir.
38
ESER, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Eğitim…, s. 5.
39
DPT, Kalkınmada Öncelikli Yöreler Raporu, Rapor No: 9, Ankara 1991, s. 10; ESER, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Eğitim…,s. 8.

115
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GümüĢhane ilinde ‰ 6 civarında çok az kabul edilebilecek bir artıĢ olup, ilk 13 ilin nüfus artıĢ
ortalaması ‰ 24.6‟dır40.

KÖY‟deki illere benzer Ģekilde GümüĢhane ilinde de yerleĢme arayıĢı niteliğinde olan göç
verme olgusunu iĢ imkanlarının yetersizliğinde aramak gerekir. Planlı dönem öncesinde bu
bölgelerde yeterli derecede kamu ve özel sektör yatırımı yapılmamıĢ olmasının yanında,
araĢtırmamızı kapsayan yıllar arasında yeterli altyapı imkanlarının bulunmayıĢı, kamu ve özel
sektörün ekonomik yatırımlarını da GümüĢhane‟ye yeteri kadar çekememiĢtir. Esasında; bu
altyapı faktörleri içerisinde eğitilmiĢ insan gücünün önemli rolü vardır.

Kalkınmada Öncelikli Ġllerde ve GümüĢhane‟de Kayıtlı ĠĢsiz Sayıları 41


I. Derecede Öncelikli Ġller 1983 Yılı 1984 Yılı % DeğiĢme 1985 Yılı % DeğiĢme 1986 Yılı % DeğiĢme

GümüĢhane 1326 1569 18.3 1904 21.4 1694 -11.0

I. Derecede Öncelikli 13 Ġl Toplam 54023 72988 35.1 78498 7.5 82872 5.6

II. Derecede Öncelikli 15 Ġl Toplam 99020 136795 38.1 151251 10.6 173749 14.9

KÖY 28 Ġl Toplam 153043 209783 37.1 229749 9.5 256621 11.7

Diğer 39 Ġl Toplam 473132 653806 38.2 736446 12.6 824685 12.0

67 Ġl Toplam 626175 863589 37.9 966195 11.9 1081306 11.9

IV. BeĢ Yıllık Kalkınma Planı‟nın (1978-1981) hazırlık çalıĢmaları sırasında Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgeleri‟nde geçmiĢ üç planın uygulamasında görülen aksaklıklar ve yeni
program döneminde yapılması planlanan yatırım programına iliĢkin olarak yerel yöneticilerin
görüĢlerine baĢvurmak amacıyla 18-27 Ekim 1978 tarihleri arasında GümüĢhane‟yi Atilla
Çevikol, Yücel Akgündüz, Taner Kıvanç ve Murat KarakuĢçu tarafından tetkik edilmiĢtir. Tetkik
neticesinde ise Ģu sonuçlara ulaĢılmıĢtır: GümüĢhane ilinin önemli bir sorununu ve aynı zamanda
önemli bir potansiyelini meyveciliğin oluĢturduğuna, daha önceki yıllarda çok geliĢmiĢ olan
meyveciliğin yavaĢ yavaĢ terk edildiğine iĢaret edilmiĢtir. Meyveciliğin yeniden önemli bir gelir
kaynağı ve uğraĢ konusu olabilmesi için de özellikle pazarlama sorununun çözülmesinin ve
üreticinin ürününün değerlendirilmesinin önemine vurgu yapılmıĢtır.

Ġlin diğer bir önemli sorunu da kooperatiflerle ilgilidir. Ġlde ciddi manada kooperatif
giriĢimleri olmasına rağmen devlet desteğinin yeteri derecede olmadığı dikkati çekmekle birlikte,
kooperatifçiliğin baĢarı ile sürdürülebilmesi için malzeme gereksiniminin Devlet Malzeme Ofisi
tarafından karĢılanması önerilmektedir.

Bu raporda; yerel idareciler tarafından dile getirilen bir sorun da HarĢit Projesi‟ne iliĢkin
olmakla beraber, bu proje kapsamında HarĢit Çayı üzerinde 15 enerji üretim biriminin kurulması

40
ESER, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Eğitim…, s. 9.
41
Kalkınmada öncelikli illerdeki 1983-1986 yılları arasındaki iĢsizlik sayıları ĠĢ ve ĠĢçi Bulma Kurumu‟na ait verilerden oluĢturulmuĢtur. Bkz.
ESER, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Eğitim…,s. 11.

116
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

öngörülmektedir42. Ġlgililer bu projede büyük bir eĢgüdüm eksikliği bulunduğunu ve kurulması


planlanan barajların suları altında kalacak yerlerde köprü, yol, okul vb. yatırımların programa
alındığını belirtmiĢler ve bu hususu eleĢtirmiĢlerdir. ĠĢsizlik özellikle Torul ilçesinde önemli
boyutlara ulaĢmaktadır ve tarıma elveriĢli alanların çok sınırlı olması sorunun önemini
arttırmaktadır. Ayrıca, ilin patates üretimini önemli oranda artırmak mümkün olduğu halde
pazarlama güçlükleri nedeniyle arttırılamamaktadır. Sorunu çözebilmek için Toprak Mahsulleri
Ofisi‟nin destekleme alımı yapması önerilmiĢtir43.

Sonuç itibariyle KÖY arasında bulunan GümüĢhane‟nin baĢlıca meselelerini Ģu Ģekilde


özetlemek mümkündür: Ekonomik anlamda gelişme yeterince gerçekleştirilememesi işsizliğin
ciddî şekilde hissedilir boyutlara ulaşmasına sebep olmuştur. Bunun sonucunda ise, bölge dışına
göç başta olmak üzere, insan hareketlerinin kontrolü oldukça zorlaşmıştır. Benzer şekilde,
sermaye göçü de durdurulamamıştır. Yerleşme düzeninin dağınıklığı, özellikle kırsal alana,
yeterli ölçüde yatırım ve hizmetlerin gitmesine imkân vermemiştir. Bunun bir sonucu olarak,
eğitim ve sağlık konularında beklenen sonuç alınamadığından, kalkınmanın önemli unsuru olan
yetişmiş insan gücü yeterince devreye sokulamamıştır44.

3. GümüĢhane Ġline Yönelik Kamu Harcamaları ve Yatırımlar

Türkiye‟nin Doğu Karadeniz Bölgesi‟nde yer alan oldukça dağlık ve engebeli bir arazi
yapısının görüldüğü GümüĢhane, doğudan Bayburt, batıdan Giresun, kuzeyinden Trabzon ve
güneyden Erzincan illeriyle kuĢatılmıĢtır. Bu sahada, topografyanın engebeli olması, akarsuların
vadilerini derine kazmaların sonucunu doğurmuĢtur. Ġlin bu coğrafi özelliği nedeniyle tarihi
süreçte sık sık doğal afetlere maruz kaldığı dikkati çekmektedir 45. 1829 ve 1877-1878 Osmanlı-
Rus SavaĢı ile 7 Temmuz 1916 tarihlerinde Rusların Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz‟de
yaptıkları iĢgaller ve sonrasında yaĢanılan göçler Ģehirde yaĢamı giderek zorlaĢtırmıĢtır46.
Cumhuriyetin ilk yıllarında bölgenin kıyı ile iç kesimler arasında geçiĢ güzergahı üzerinde olması
sebebiyle GümüĢhane‟ye önem verilmiĢtir. Mustafa Kemal Atatürk‟ün CumhurbaĢkanlığı
döneminde özellikle yol ve köprü yapımına öncelik verilerek, yörede tarım faaliyetleri

42
HarĢit Çayı projesi KÖY kapsamında yapımına baĢlanan projeler içerisine 1977 yılında dahil edilmiĢ olup, proje 366.900.000 TL‟ye mal
edilerek 1995 yılında yapımının tamamlanması öngörülmüĢtür. Bkz. DPT, Kalkınmada Öncelikli Yöreler Raporu, Rapor No:8, KÖY
BaĢkanlığı Yay., Ankara 1989, s. 18.
43
DPT, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Ġlleri Gezi Raporu, Ankara 1979, s. 44-48; GümüĢhane‟de yapılan inceleme çalıĢmaları sonucu yerel
yöneticilerden alınan yatırım önerileri ve bu önerilere iliĢkin DPT uzmanlarının görüĢleri aĢağıda sıralanmıĢtır:
 Bayburt-Eymir, Kelkit-GümüĢgöze ve Kelkit-Sakızlı göletlerin yapılması yerel idareciler tarafından önerilmiĢtir.
 Ġnceleme ekibi önerilen göletlerin 1979 yılı içinde kurulmaya baĢlanmasını uygun görmüĢ ve Hart ve Sünür Ovalarının sulanması ve Kelkit
Çayı üzerinde baraj kurulması önerilerinin ise diğer illerden gelen benzeri önerilerle birlikte değerlendirilmesini öngörmüĢlerdir.
 GümüĢhane ilinin maden potansiyelinin daha gerçekçi veriler ıĢığında ele alınmasının gerekliliği üzerinde durulmuĢtur.
 Patatesin pazarlanmasının Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından yapılması yerine üreticinin kuracağı kooperatifler aracılığıyla yapılması daha
uygun bulunmaktadır. Bu sayede kooperatifçiliğin geliĢmesi açısından da önemli adımlar atılması sağlanacaktır.
 Bayburt‟taki MKE Kesici Aletler Fabrikası ve EBK Kombinası, Kelkit‟teki Kesici Aletler Fabrikası‟nın yeni yatırım alanlarına
dönüĢtürülmesi gerekli görülmüĢtür. KuĢburnu iĢleyen GümüĢsu Kooperatifler Birliği‟nin teknolojisi ve imkanları iyileĢtirilmesi
öngörülmüĢtür. Bkz. GümüĢhane‟de yapılan inceleme çalıĢmaları sonucu yerel yöneticilerden alınan yatırım önerileri ve bu önerilere iliĢkin
DPT uzmanlarının görüĢleri için bkz. DPT, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Ġlleri Gezi Raporu, Ankara 1979, s. 48-50.
44
TBMM Tutanak Dergisi, Devre: 18, Cilt: 4, s. 81.
45
Alpaslan Demir-Esat AktaĢ, “GümüĢhane Sancağı‟nda Doğal Afetler (1888-1910)”, OTAM, Sayı: 24, s. 31-32.
46
GümüĢhane tarihi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Selahattin Tozlu, XIX Yüzyılda GümüĢhane, Erzurum 1998, s. 1 vd.; “GümüĢhane”, Ġslam
Ansiklopedisi, MEB Yay., Ġstanbul 1977, Cilt: 4, s. 836-837.

117
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

geliĢtirilmeye çalıĢılmıĢtır. II. Dünya SavaĢı‟nın yaĢandığı dönemde hemen hemen tüm
yatırımların durdurulduğu sırada GümüĢhane il merkezinin altyapı eksikliklerinin tamamlanmaya
çalıĢılması son derece önemlidir. Bayburt‟un 1989 yılında il olması ve yeni ilçelerin
oluĢturulması sebebiyle sonrasında ilin Merkez, Kelkit, Köse, Torul, ġiran ve Kürtün olmak
üzere altı ilçesi vardır.

Ġlin 1985 yılında yapılmıĢ olan nüfus sayımına göre nüfusu 283.753 olup, il ve ilçe
merkezlerinin nüfusu 68.793, bucak ve köylerin nüfusu 214.960 olarak tespit edilmiĢtir47. Ġlin,
tarihi ve sahip coğrafi faktörlerin tanımlanmasından sonra ilin sosyo-ekonomik durumu üzerinde
Ģu tespitlere ulaĢmak mümkündür: Sosyo-ekonomik geliĢmiĢlik göstergesi, sanayileĢme ve
madencilik, ticari ve mali, tarımda geliĢme ve modernleĢme, sosyo-kültürel geliĢme, sağlık,
eğitim, demografi ve haberleĢme ve ulaĢım göstergeleri ile ilgili olarak elde edilen gösterge
değerleri için 1970 yılı bazı değiĢkenler içinde 1963-1970 yılları verileri kullanılarak yapılmıĢtır.
Bu verilere göre; GümüĢhane‟nin 67 il arasında sosyo-ekonomik geliĢmiĢlik düzeylerine göre
sıralamada 56., sanayi göstergesi 62., mali-ticari göstergesi 53., tarım göstergesi 41., sosyal ve
kültürel geliĢmiĢlik göstergesi 54., sağlık göstergesi geliĢmiĢlik göstergesi 36., eğitim geliĢmiĢlik
göstergesi 31., demografi geliĢmiĢlik göstergesi 38., haberleĢme-ulaĢtırma geliĢmiĢlik göstergesi
51. sıradadır48.

Hükümetlerce, bölgeler arasında dengesizliği gidermek amacıyla, GümüĢhane‟nin de


aralarında bulunduğu illerin kalkınma ve sanayileĢmesini sağlamak üzere uygulanan ekonomi
politikalarında ve teĢvik tedbirlerinde önemli ayrıcalıklar getirilmiĢtir. Uygulanan politikalarla,
bu bölgelerde kamu kesiminin temel altyapı projelerine kaynak tahsisinde öncelikler sağlanırken,
özel sektör yatırımlarının buralara yönlendirilmesi ve yatırım yapma kararları olumlu yönde
etkilenmeye çalıĢılmıĢtır. Böylece, imalata dönük sektörler yanında, eğitim, ulaĢtırma,
haberleĢme, enerji gibi sektörlere de özel sektörün yatırım yapma ortamı hazırlanmıĢtır.
GümüĢhane ilinin de içinde yer aldığı bölgelerin kalkındırılmasında uygulanan tedbirlerin
özelliği, daha çok devlet tarafından, ekonomik ve sosyal altyapı ve bölgeye hayatiyet veren
tesisler kurmak; kara ve demiryoluyla ulaĢım imkânları sağlamak Ģeklinde olmuĢtur. Onun için,
kuruluĢ yeri seçiminde ekonomik faktörler yanında, sosyo-ekonomik faktörler de etkili olmuĢtur.
Liberal ekonomi politikalarının uygulandığı dönemde, kamu yatırımlarında bölgelere göre
ekonomik kriterler yerine, sosyo-ekonomik kriterlere öncelik verilebilmiĢ, kamu yatırımları, nispî
olarak, daha çok batıdan diğer bölgelere kaydırılmıĢ ve kuruluĢ yeri seçiminde ekonomik
ölçülerin dıĢına çıkılmıĢtır. Devlet kesimlinin bu bölgelere götürdüğü yatırımlarda devamlı ve
hızlı bir artıĢ olmuĢtur. Nitekim, KÖY‟e yapılan kamu yatırımları, 1983 yılında 253.3 miyar TL
iken, 1987 yılı sonuç itibariyle 1.4. trilyon TL olarak gerçekleĢmiĢtir49.

47
GümüĢhane ilinin nüfus bilgileri için bkz. DPT, Kalkınmada Öncelikli Yöreler Raporu, Rapor No: 8, s. 7.
48
DPT, Kalkınan Türkiye, Yay. No:DPY-1788, Ankara 1981, s. 228; Timuçin Sanalan vd., Kalkınmada Öncelikli Yörelerin Tespiti ve Bu
Yörelerdeki TeĢvik Tedbirleri, Yay. No: DPT-1304, KÖYD-4, KÖY Dairesi, Ankara 1973, s. 104-112.
49
TBMM Tutanak Dergisi, Devre: 18, Cilt: 3, s. 437-438.

118
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Tablo-5: Kalkınmada Öncelikli Ġller kapsamında GümüĢhane Ġlinde TeĢvik Tedbirlerin


Yıllara Göre Dağılımı50
Ġl 1968-1978 1979 1980 Toplam
GümüĢhane 21 1 - 22
KÖY Kapsamındaki Diğer Ġller 456 37 68 561
Toplam 477 38 68 583
Devletin bütün teĢvik çabalarına rağmen, KÖY kapsamındaki illerde, teĢvik belgesi alan
tesislerin sayısı Türkiye toplamının 5.918 olduğu, 1968-1980 yılları arasında 583‟dür. Bu
sonuçtan da hareketle teĢvik tedbirlerinin ancak %10‟u GümüĢhane ilinin de yer aldığı bu illere
verilebilmiĢtir.
ÇalıĢmamızın kapsamı dıĢında olup, takip eden yıllarda ise ile verilen teĢvik belge
sayısında belirgin oranda bir artıĢ olmamakla birlikte KÖY kapsamındaki diğer iller
ortalamasının altında kaldığı dikkat çekmektedir.
Tablo-6: GümüĢhane Ġline Yıllar Ġtibariyle Verilen Yatırım TeĢvik Belgeleri51
Birinci Derecede Öncelikli 13 Ġl
GümüĢhane Ġkinci Derecede Öncelikli 15 Ġl
(GümüĢhane Dahil)

Yıllar
Verilen Yatırım Verilen Yatırım Verilen Yatırım
Ġstihdam Ġstihdam Ġstihdam
Belge Tutarı Belge Tutarı Belge Tutarı
(kiĢi) (kiĢi) (kiĢi)
Adedi (milyon TL) Adedi (milyon TL) Adedi (milyon TL)

1984 2 116 15 40 14.181 901 100 114.584 5.852


1985 8 3.171 224 84 230.616 7.943 181 241.455 8.341
1986 4 1.627 170 128 138.235 9.162 274 622.975 13.829
1987 5 8.929 988 87 109.333 4.415 313 334.323 15.913
1988 8 63.699 871 139 380.827 7.480 288 602.486 12.417
Ülke genelinde, toplam yatırım içinde kamu sektörünün payının giderek azaltılması
politikası benimsenmiĢ olmasına rağmen, KÖY illerine tahsis edilen kamu yatırımları diğer illere
oranla önemini korumuĢtur, 1984 yılı kamu yatırımları içinde bu yörelerin payı %24.2 iken, bu
oran 1985, 1986 ve 1987'de, sırayla %26.4, sonra %31.2 ve sonra %29 olarak gerçekleĢmiĢtir. Bu
bölgelerin kalkındırılmasında, doğrudan devlet yatırımları yanında, teĢvik edici unsurlar da
politikalara dahil edilerek, özel kesimin ve bölgede daha aktif rol oynaması yolları aranmıĢtır52.
Kalkınmada öncelikli iller ile ülke genelinde yapılacak karĢılaĢtırmalarda, hem belgeleri ve hem
de teĢvik edilen yatırım tutarları açısından, kalkınmada öncelikli iller lehine olumlu geliĢmeler
olduğu gözlenmektedir.

50
Mahmut Öztürk, Ġller Ġtibariyle Sanayi Tesisleri ve Özellikleri, Cilt: 1, DPT Yay. No: 1784, Ankara 1981, s. 7.
51
DPT, Kalkınmada Öncelikli Yöreler Raporu, Rapor No:8, KÖY BaĢkanlığı Yay., Ankara 1989, s. 21-25.
52
Uygulanmakta olan teĢvik tedbirleri ana baĢlıklar olarak Ģu Ģekilde sıralanabilir: Genel teĢvikler, Gümrük muafiyeti; Yatırım indirimi. Bu da,
birinci derecede öncelikli illerde %100, ikinci derece öncelikli illerde %60 olarak gerçekleĢmiĢtir. ÇalıĢanların ücretlerinin vergilendirilmesinde
indirim, Yatırım Finansman Fonundan faydalanma, Bina ve konut inĢaat harcı istisnası,Vergi, resim ve harç istisnası, Döviz tahsisi, Kaynak
kullanımı destekleme primi, Katma Değer Vergisi ertelemesi, TeĢvik primi, Yatırım malı imalatçı teĢvik kredisi, Rıhtım Resmi muafiyeti.

119
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Tablo-7: GümüĢhane‟ye Yapılan Kamu Harcama ve Yatırımlarının Sektörler Ġtibariyle Dağılımı


(1963-1981) 53
Cari Fiyatlar (1000 TL)
Yıllar I. Plan II. Plan III.Plan IV. Plan
Dönemi Dönemi Dönemi Dönemi

(1963- (1968- (1973- (1978-81)


67) 72) 77)

Sektörler Toplam % Toplam % Toplam % Toplam %

Tarım 8.412 13,4 9.516 10,5 38.478 8,0 181.612 13,1

Madencilik - - - - - - - -

Ġmalat - - 850 0,9 71.403 14,8 174.801 12,6

Enerji 4.609 7,3 5.250 5,8 23.920 5,0 296.140 21,4

UlaĢtırma 7.240 11,7 11.715 12,9 101.600 21,1 120.990 8,7

Turizm 120 0,2 905 1,0 2.950 0,6 3.396 0,2

Konut 1.551 2,5 2.258 2,5 1.350 0,3 24.775 1,8

Eğitim 25.240 40,1 42.230 46,4 137.199 28,5 264,704 19,1

Sağlık 12.317 19,6 6.328 6,9 15.545 3,2 138.345 10,0

Hizmetler 3.471 5,5 11.945 13,1 88.591 18,4 180.566 13,0

Toplam 62.960 100 90.997 100 481.036 100 1.385.329 100

Belirli bir geliĢmiĢlik düzeyine sahip olmasına rağmen GümüĢhane‟de eğitim ve enerji
hizmet alanları dıĢında kalan, tüm sektörlerde, kiĢi baĢına harcama oranlarının altında kaldığı
dikkat çekmektedir. Ġller geneline göre kiĢi baĢına en az kamu harcaması yapılan alanlar turizm
ve konut sektörleridir.

Tablo-8: GümüĢhane Ġlinde Mevcut Kamu Tesisleri-Kooperatifler, ĠĢtirakler, Çok Ortaklı


ġirketler54
Yatırımın Adı Kamu/Özel Tesisin Bulunduğu Üretim Konusu Fiili Üretim Ġstihdam
Yer kapasitesi Durumu

Soğuk Hava Kamu DondurulmuĢ et 420 kg/gün 4


Deposu
GümüĢhane Et Kamu Bayburt Gıda 200 BüyükbaĢ-
Kombinası(Et- 2200
Balık Kurumu) KüçükbaĢ/Günlük
hayvan kesimi
T. Süt Endüstrisi Kamu Bayburt Süt, 9.562 Lt/yıl 23
Kurumu Tesisleri peynir, 38.649 kg/yıl
tereyağı üretimi 2.270 kg/yıl 27
Baysan Yem Özel Karma yem üretimi 9764 ton/yıl 26
Sanayi
GümüĢsu Meyve Kamu-Özel GümüĢhane-Merkez Meyve suyu, 777 ton/yıl mey. 8
Suyu kuĢburnu, poĢet su
(Kooperatifler çayı, marmelat 64 ton/yıl çay

53
Cemil Kutbay, Kamu Yatırımlarının Kalkınmada Öncelikli Ġller ve Yöreler ve Diğer Ġller Ġtibariyle Dağılımı (1963-1986), Ankara 1982,
s. 41-216.
54
Kalkınmada öncelikli illerin sanayi envanteri için bkz. DPT, Kalkınmada Öncelikli Ġllerin Sanayi Envanteri, DPT Yay., Ankara 1989, s. 10;
DPT, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Sanayi Tesisleri, Ankara 1993, s. 1 vd; Mahmut Öztürk, Ġller Ġtibariyle Sanayi Tesisleri ve Özellikleri,
Cilt: 1, DPT Yay. No: 1784, Ankara 1981, s. 119-124.

120
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Destekleme Genel üretimi


Müdürlüğü) 55
Kelkit Tarım-Alet Kelkit Ġmalat 12.500 adet
ve Makine Ġmalatı çeĢitli tarım
(Kooperatifler makineleri
Destekleme Genel imalatı/yılda
Müdürlüğü)
Köprülü Profil Özel Saç imalatı 120 ton/yıl 5
Sanayi
GümüĢkale Kireç Özel (1979 Kale TorbalanmıĢ kireç 30.000 ton/yıl 75
Sanayi56 ortaklı Ģirket) üretimi
Baytaç Tuğla Özel Tuğla kiremit 7.6 milyon 24
Sanayi üretimi adet/yıl
Kelkitliler Un Özel Un kepek üretimi 22.680 ton/yıl 15
Fab.
Bayburt Un- Kamu-Özel Bayburt Un-Makarna ve 100 ton un-30 ton
Makarna ve Ġrmik Ġrmik makarna/günlük
Fabrikası
(Kooperatifler
Destekleme Genel
Müdürlüğü)
GÜDESAN57 Özel (1129 Merkez Un, kepek, raznol 30.000 ton/yıl 59
ortaklı Ģirket) üretimi

Sonuç

KÖY‟ün kapsamı dahilinde yer alan GümüĢhane‟nin sorunlarının temelinde, ekonomik


yapının sağlıksız iĢleyiĢi ve nüfus yapısına iliĢkin problemler yatmaktadır. Kanaatimizce; burada
en öncelikli yapılması gereken ekonomik ve sosyal yapının sağlıklı iĢleyiĢini sağlamaktır.

Ekonomik ve sosyal yapının düzeltilmesi ile ilgili olarak günümüze kadar kalkınma
planlarında orta ve uzun dönemli tedbirler ön gürülmüĢ olmasına rağmen, sosyal ve siyasi
endiĢelerle hükümet programlarında kısa vadeli çözümler üretilmeye çalıĢılmıĢtır. Bu yaklaĢım
tarzı da KÖY‟ün sorunlarının giderilmesinde yeterli sonuçlar vermediği gibi yöre ekonomisinin
ülke ekonomisi ile tam manasıyla uyumlu olamamasına neden olmuĢtur.

Ülke genelinde yapılacak bir planlama dahilinde bölgesel özellik, bu koordinasyonun


sağlanmasında sektörler üstü bir darboğazdır. GümüĢhane gibi kalkınmada öncelik verilen illerin
önceliği bölgesel bir planlama ile daha baĢarılı uygulanabilirdi. Böylece kalkınmada öncelikli
illerdeki ihtiyaçlar, her sektörün ilgili yatırımlarında diğer bölge ihtiyaçları ile devamlı bir
karĢılaĢtırmaya tabi tutulmayıp, bölgenin kendi içerisinde ve kendine has Ģartlarında yapılacak bir
planlama vasıtasıyla daha etkili bir sonuç alınabilirdi.

55
ġirkete 1977 ve 1978 yıllarında toplam 4.000.000 TL devlet yardımı sağlanmıĢtır. Bkz. Mahmut Öztürk, Ġller Ġtibariyle Sanayi Tesisleri ve
Özellikleri, Cilt: 1, DPT Yay. No: 1784, Ankara 1981, s. 121-124.
56
ġirkete 1977 ve 1978 yıllarında toplam 2.000.000 TL devlet yardımı sağlanmıĢtır.Bkz. Mahmut Öztürk, Ġller Ġtibariyle Sanayi Tesisleri ve
Özellikleri, Cilt: 1, DPT Yay. No: 1784, Ankara 1981, s. 120-124
57
ġirkete 1977 yılında 3.700.000 TL devlet yardımı sağlanmıĢtır. Bkz. Mahmut Öztürk, Ġller Ġtibariyle Sanayi Tesisleri ve Özellikleri, Cilt: 1,
DPT Yay. No: 1784, Ankara 1981, s. 122-124.

121
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

EKLER

1968’den Beri Kalkınmada Öncelikli Ġller Kapsamında Meydana Gelen DeğiĢmeler 58


1968 Program Kararnamesi Ġle Tespit Edilenler Toplam Ġl Sayısı
Adıyaman Elazığ Kars Sivas
Ağrı Erzincan Malatya Tunceli
Artvin Erzurum K.MaraĢ ġanlı Urfa
22 Ġl
Bingöl Gaziantep Mardin Van
Bitlis GümüĢhane MuĢ
Diyarbakır Hakkari Siirt
1969 Program Kararnamesi Ġle Eklenenler Toplam Ġl Sayısı
Edirne 23
1972 Program Kararnamesi Ġle Eklenenler Toplam Ġl Sayısı
Afyon Çorum Niğde Yozgat
Burdur Giresun Ordu 33 Ġl
Çankırı Kastamonu Sinop
1973 Program Kararnamesi Ġle Eklenenler Toplam Ġl Sayısı
Bilecik Çanakkale KırĢehir UĢak
40 Ġl
Bolu Denizli Tokat
1977 Program Kararnamesi Ġle Eklenenler Toplam Ġl Sayısı
Kırklareli 41 Ġl
1978Program Kararnamesi Ġle Çıkarılanlar Toplam Ġl Sayısı
Edirne 40 Ġl
1979 Program Kararnamesi Ġle Eklenenler Toplam Ġl Sayısı
NevĢehir 41 Ġl
1980 Program Kararnamesi Ġle Çıkarılanlar Toplam Ġl Sayısı
Denizli 40 Ġl
8 Ağustos 1981 Tarih ve 17.422 Sayılı Resmi Gazetede 1981 Programında
Bakanlar Kurulu Kararnamesine Göre Kalkınmada Öncelikli Ġller59

II.Derecede
1.Derecede Öncelikli Ġller (20 Ġl) Toplam Ġl Sayısı
Öncelikli Ġl (5 Ġl)
Adıyaman Erzurum
MuĢ Çankırı
Ağrı GümüĢhane
Siirt Çorum
Bingöl Hakkari
Sivas Kastamonu
Bitlis Kars 25 Ġl
Tunceli Sinop
Diyarbakır Malatya
ġanlı Urfa Yozgat
Elazığ K. MaraĢ
Van
Erzincan Mardin
21.07.1984 Bakanlar Kurulu Kararı Ġle Kalkınmada Öncelikli Ġller
1.Derecede Öncelikli Ġller (10 Ġl) II.Derecede Öncelikli Ġl (17 Ġl) Toplam Ġl Sayısı

Ağrı Siirt Erzurum Malatya Diyarbakır

Bingöl MuĢ Hakkari K. MaraĢ Sivas 27 Ġl

Bitlis Tunceli Elazığ Mardin ġanlı Urfa

58
Hasan Dinç, Kalkınmada Öncelikli Yörelere ĠliĢkin Yatırım ve TeĢvik Politika ve Uygulamaları, DPT Yay., Ankara 1985, s.12-15.
59
TC Resmi Gazete, 8 Ağustos 1981, S. 17.422.

122
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GümüĢhane Kars Çankırı Erzincan Van

Hakkari Van Çorum Sinop

Kastamonu Yozgat

12.12.1984 Bakanlar Kurulu Kararı Ġle Kalkınmada Öncelikli Ġller60


Toplam
1.Derecede Öncelikli
II.Derecede Öncelikli Ġl (15 Ġl) Ġl
Ġller (13 Ġl)
Sayısı

Adıyaman MuĢ Amasya Kastamonu ġanlı


ġanlı
Ağrı Tunceli Artvin Malatya Urfa

Bingöl Kars Çankırı K. MaraĢ Yozgat

Bitlis Van Erzurum Sinop 28 Ġl

Diyarbakır Mardin Elazığ Sivas

GümüĢhane Siirt Erzincan Tokat

Hakkari Çorum

13 Ekim 1998 Tarih ve 11844 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile I. Derecede Kalkınmada Öncelikli Yöreler Kapsamındaki Ġller61

I.Derecede Öncelikli Yöreler Toplam

Iğdır Niğde
Çanakkale
Adıyaman
K.MaraĢ Ordu
(Bozcaada
Ağrı
ve
Karabük Osmaniye
Gökçeada
Aksaray
Ġlçeleri)
Karaman Rize
Amasya Tunceli
Çankırı
Kars Samsun
Ardahan Van
Çorum
Kastamonu Siirt
49 Ġl ve
Artvin Yozgat
Diyarbakır Ġlçe
Kırıkkale Sinop
Bartın Zonguldak
Elazığ
KırĢehir Sivas
Batman
Erzincan
Kilis ġanlı
Bayburt ġanlı
Erzurum
Malatya Urfa
Bingöl
Giresun
Mardin ġırnak
Bitlis
GümüĢhane
MuĢ Tokat

60
TC Resmi Gazete, T. 12 Aralık 1984, S. 18603.
61 Cemalettin Kaymak vd., Ġller ve Bölgel48er Ġtibariyle Gayri Safi Yurtiçi Hasıladaki GeliĢmeler (1987-2000), Bölgesel GeliĢme ve Yapısal
Uyum Genel Müdürlüğü, DPT Yay. (Yay. No: 2676), Ankara 2003, s.587.

123
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Hakkari NevĢehir Trabzon

KAYNAKÇA

DEMĠR, Alpaslan –AKTAġ, Esat, “GümüĢhane Sancağı‟nda Doğal Afetler (1888-1910)”, OTAM, Sayı: 24, s. 18-
32.
DĠE, Ġl Göstergeleri 1980-2003, DĠE Matbaası, Ankara 2004.
DĠNÇ, Hasan, Kalkınmada Öncelikli Yörelere ĠliĢkin Yatırım ve TeĢvik Politika ve Uygulamaları, DPT Yay.,
Ankara 1985.
DĠNÇER, Bülent- ÖZASLAN, Metin, Ġlçelerin Sosyo-Ekonomik GeliĢmiĢlik Sıralaması AraĢtırması (2004),
DPT Yay., Ankara 2004.
DPT, Kalkınmada Öncelikli Yörelere ĠliĢkin ÇalıĢmalar (Öneriler ve Tedbirler) 1976, Kalkınmada Öncelikli
Yöreler Dairesi, Ankara 1977.
DPT, Devlet Planlama TeĢkilatı KuruluĢ ve Görevleri Hakkında 540 Sayılı KHK, Ankara 1994.
DPT, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Ġlleri Gezi Raporu, Ankara 1979.
DPT, Kalkınmada Öncelikli Ġllerin Sanayi Envanteri, DPT Yay., Ankara 1989.
DPT, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Sanayi Tesisleri, Ankara 1993.
DPT, Kalkınmada Öncelikli Yöreler Raporu, Rapor No: 9, Ankara 1991.
DPT, Kalkınan Türkiye, Yay. No:DPY-1788, Ankara 1981.
ESER, ġenay, Kalkınmada Öncelikli Ġllerde Eğitim (1984-1986), DPT Yay., Ankara 1987.
EġĠYOK, Ali EĢiyok vd, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Ekonomik ve Sosyal Durum (Ġstatistiksel BakıĢ
ve Genel Bir Değerlendirme), TKB Matbaası, Ankara, 1999.
GÖZÜBÜYÜK, A. ġeref, Açıklamalı Türk Anayasaları, 5. Baskı, Ankara 2005.
“GümüĢhane”, Ġslam Ansiklopedisi, MEB Yay., Ġstanbul 1977, Cilt: 4, s. 836-837.
KAYMAK, Cemalettin vd., Ġller ve Bölgeler Ġtibariyle Gayri Safi Yurtiçi Hasıladaki GeliĢmeler (1987-2000),
Bölgesel GeliĢme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü, DPT Yay. (Yay. No: 2676), Ankara 2003.
KUTBAY, Cemil, Kamu Yatırımlarının Kalkınmada Öncelikli Ġller ve Yöreler ve Diğer Ġller Ġtibariyle
Dağılımı (1963-1986), Ankara 1982.
MGKGS, Türkiye’de Bölge Planlamasının Evreleri, MGKGS Yay., Ankara 1993.
OKYAR, Osman, “Doğu Kalkınması ve Plan ĠliĢkileri”, Doğu Anadolu’yu Kalkındırma Seminerleri, Türkiye
Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği, Ankara 1967, s.1-4.
ÖZTÜRK, Mahmut, Ġller Ġtibariyle Sanayi Tesisleri ve Özellikleri, Cilt: 1, DPT Yay. No: 1784, Ankara 1981.
SANALAN, Timuçin vd., Kalkınmada Öncelikli Yörelerin Tespiti ve Bu Yörelerdeki TeĢvik Tedbirleri, Yay.
No: DPT-1304, KÖYD-4, KÖY Dairesi, Ankara 1973.
SANALAN, Timuçin-ELVAN, Lütfi, “Doğu Anadolu‟nun Kalkınması”, Cumhuriyet Döneminde Doğu Anadolu
Sempozyumu, Elazığ, 1998, s. 14-17.
TBMM Tutanak Dergisi, Devre: 18, Cilt: 3-4.
TC Resmi Gazete, 8 Ağustos 1981, S. 17422.
TC Resmi Gazete, 12 Aralık 1984, S. 18603.
TOBB, Kalkınmada Öncelikli Yöreler Kurulu Raporu, TOBB Yay. Ankara 1994.
TOZLU, Selahattin, XIX Yüzyılda GümüĢhane, Erzurum 1998.

124
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

KARACA MAĞARASI (GÜMÜġHANE) NASIL KURTULUR?

Raif Kandemir1, Ali Van2, Mutlu Gürler3, CoĢkun Erüz4

GiriĢ

Sürdürülebilir turizmin temelinde kaynakların korunması ve geliĢtirilmesi bulunmaktadır.


Kaynakların sürekli olarak, korunarak değerlendirilmeleri, özellikle yenilebilen kaynakların
kendilerini yenileme sınırları aĢılmadan kalkınmaya destek olabilmeleri, çevreyi koruyan
kalkınma felsefesinin temelini oluĢturmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma, çevrenin korunmasından
çok daha geniĢ kapsamlı bir kavramdır. Çevreye iliĢkin olduğu kadar ekonomik, toplumsal ve
kültürel boyutları da vardır ve hem bugünün insanları hem de ve gelecek kuĢaklar arasında eĢitlik
anlayıĢını içerir.

GümüĢhane yöresi ülkemizin geliĢmiĢlik yönünden geri kalmıĢ bölgeleri arasındadır.


GümüĢ ve diğ. (2002) GümüĢhane‟ nin kalkınabilmesi için değerlendirilebilecek üç sektörden
bahsetmiĢlerdir; Madencilik, Eğitim ve Turizm. Kalkınma yönünden geri kalmıĢ ve devamlı göç
veren ilimizin en önemli potansiyellerinden birisinini Turizm oluĢturmaktadır. Ġl turizmindeki
lokomotif görevini ise Karaca Mağarası üstlenmektedir (Kandemir ve Erüz, 2005).

Karaca Mağarası GümüĢhane‟nin 17 km. kuzeybatısında, Torul Ġlçesi‟ne bağlı Cebeli


Köyü‟nün Karaca Mahallesi yakınlarındaki KırantaĢ Mevki‟inde denizden 1550 m. yükseklikte
yer almaktadır. Mağaranın toplam alanı 1500 m2, uzunluğu ise 105 metredir. Yatay yönde
geliĢme göstermiĢ ve yaklaĢık elipse benzeyen dört ayrı salonun birbirine birleĢmesinden
oluĢmuĢtur (Dilek ve diğ., 1992). Bu salonlardan ikisi, çatlak kısımlardan ve fay yüzeylerinden
sızan suların oluĢturduğu damlataĢ duvarları ile ikiye bölünmüĢ ve böylece salon sayısı altıya
çıkmıĢtır. Karaca Mağarası, sarkıtlar, dikitler, sütunlar, bayrak Ģekilleri, org desenli duvarlar,
mağara çiçekleri, mağara incileri, traverten havuzları ve traverten basamaklarından oluĢan
damlataĢ oluĢumları açısından zengindir. Mağarada yer alan dört odadan, en son oda turizme
açılmamıĢtır. Geri kalan ve mağaranın giriĢinde yer alan diğer üç oda turizme açılmıĢ
durumdadır. Mağara, 15 Nisan-15 Kasım tarihleri arasında 08:30 – 19:30 saatleri arasında turist
ziyaretine açık konumdadır. Karaca Mağarası 1996 yılında turizme açılmıĢ ve bu güne kadar
600.000‟in üzerinde yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmiĢtir.

1
GümüĢhane Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, GümüĢhane, raifkandemir@gmail.com
2
KTÜ, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Trabzon
3
Doğa ve Çevre Derneği, Ankara

125
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

4
KTÜ, Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi, Sürmene-Trabzon

Sadece 2009 yılında biletli 50.000‟in üzerinde yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret
edilmiĢtir. Karaca Mağarasının sürdürülebilir turizm açısından değerlendirilebilmesi için
öncelikli olarak mağaranın maruz kaldığı/bırakıldığı olumsuzlukların hangi konular olduğu ve
ortadan kaldırabilmek için gerekli çözüm yolları belirlenmelidir. Bu çalıĢma kapsamında
mağarayı etkileyen temel olumsuzluklar belirlenmiĢ ve çözümleri bulunmaya çalıĢılmıĢtır;

1- GiriĢ Kapısı Problemi:

Mağara, ilk bulunduğu anda giriĢ kapısı bu Ģekilde olmadığı için özellikle giriĢ ağzına
yakın mağara içerisinde ciddi problemler oluĢmuĢtur. Mağaranın giriĢ kapısı, mağara içerisindeki
havanın dıĢarıyla olan bağlantısını engellemelidir. Bunun için mağaranın kapı kısmında
düzenlemeler yapılarak çift giriĢ kapısı yapılmalı ve arada bir hava koridoru oluĢturulmalıdır. Bu
çift kapı sisteminde misafirler bir bölüme alındıktan sonra 2. bir kapı açılmalıdır. Eğer bunlar
yapılamıyorsa Ģu an ki kapı hava sirkülâsyonunu en aza indirecek düzeyde değiĢitirilmeli veya
kapının üzerine bir hava perdesi cihazı yerleĢtirilmelidir. Mağara giriĢinde insanların mağara
içerisine ayakkabılarıyla birlikte toz, çamur ve bitki tohumlarını taĢımamaları için büyük çok
amaçlı pas paslar konulmalı ve insanların mağara içerisine girmeden önce ayakkabılarını iyice
temizlemeleri sağlanmalıdır.

2- Ziyaretçi ve Rehber problemi

Mağara içerisine alınan gruplardaki ziyaretçi sayısı maksimum 20 olmalı ve kesinlikle bir
rehber (görevli) eĢliğinde mağaraya alınmalıdırlar. Çünkü artan ziyaretçi sayısı mağara
atmosferinde olumsuz etkiler yapmakta ve mağaranın ekolojik dengesini bozmaktadır. Ayrıca
Mağara ziyaretçileri Mağara çıkıĢında evlerine hatıra götürmek gibi gereksiz bir saplantıya sahip
olmakta ve sarkıt ve dikitleri kırmaktadırlar ve fotoğraflarını çekmektedirler. ziyaretçiler,
mağaraya çeĢitli yiyecek ve içeceklerle girmekte ve kirliliğe yol açmaktadırlar. Ayrıca, Karaca
Mağarasındaki problemlerden birisi traverten havuzlarına ziyaretçiler tarafından atlan metal
paralardır. Bunları önlemek için mağara giriĢinde uyarıcı levhalar kullanılarak (TRAVERTEN
HAVUZLARINA PARA ATMAK YASAKTIR) ziyaretçiler uyarılmalıdır. Bu metal paraların
oksitlenmesi sonucu oluĢacak olan kirlilik mağara kotundan daha aĢağılarda çıkan su
kaynaklarında kirliliğe yol açabilmektedir.

Mağaraya girecek kiĢilere, görevliler bu konularda uyarılarda bulunup nasıl davranmaları


gerektiği konusunda bilgi vermelidirler. Mağaraya giren misafirler rehberler tarafından Mağara
tanıtım broĢürlerine yönlendirilmelidir. Bütün bunlar uzun vadede mutlaka yararı olacak
giriĢimlerdir. Turizme açık mağaraların görevli rehberler eĢliğinde gezilmesi sağlanmalıdır. Bu
rehberlerin temel görevi hem mağaranın, hem de ziyaretçilerin güvenliğini sağlamak olmalıdır.
Ayrıca, bu rehberler ziyaretçilere mağara hakkında kısa bilgi de vermelidirler.

126
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

3- IĢıklandırma Problemi

Karaca Mağarası içerisinde yapılan gözlemlerde mağaradaki en büyük problemin yanlıĢ


ıĢıklandırmadan kaynaklandığı belirlenmiĢtir. Üzüntü vericidir ki mağara içerisinde yer alan
aydınlatma için kullanılan spotlar etrafında yonca gibi yapraklı bitkiler çeĢitli yosun ve mantarlar
yerleĢmiĢtir. Yosun, yonca vb. bitkiler mağara içerisine dıĢarıdan, elbise, ayakkabı vb. ile
taĢınmakta ve mağara içersindeki yeterli ıĢık, CO2, O2, ve nem yardımıyla filizlenebilmektedirler.
Bu gibi belirteçler, mağaranın klimatik koĢullarının bozulduğunu göstermektedir. Mağaranın
içerisinde yer alan traverten havuzlarındaki sular kurumaya baĢlamıĢtır.

Mağaranın bütünündeki elektrik tesisatı baĢtan aĢağı yenilenmelidir. Bu mağarada sıcak


ıĢık kaynakları devamlı yakılmaktadır. Bu kaynaklar beton platformlar üzerine sabitlenmiĢ 70 W
ve 150 W metal Halide Projektörlerdir. Sıcak ıĢık kaynakları (22.04.09 tarihinde mağara
içerisinde 85 adet projektör sayılmıĢtır) mağara atmosferini olumsuz olarak etkilemekte, mağara
içerisinde ısıyı ve ıĢığı arttırmakta ve oluĢumların üzerinde yosun birikmesine neden olmaktadır.
Bu ise, kimyasal çökelimin durması ve mağaranın görsel güzelliklerini yitirmesine yol
açmaktadır.

Mağara içerisinde kullanılması gereken ıĢıklar soğuk ıĢık veren, ısı yaymayan, düĢük
voltajlı Led lambalar olmalıdır. Mağara içerisindeki aĢırı yosunlanma ve kararmaları, aĢırı ıĢığı
ve ısınmayı engellemek ve zararı en aza indirmek için, elektrik projesine uygun ıĢıklandırma
yeniden yapılmalıdır. ġu an uygulanan ıĢıklandırma mağaraya maksimum zararı vermektedir.
Görsel kirliliği engellemek için projektörlere gelen kablolar gizlenmeli ve ıĢık doğrudan
ziyaretçilerin gözüne gelecek tarzda değil, yansıtılarak kullanılmalıdır.

4- YürüyüĢ Platformları

Mağara içerisinde tahtadan yapılmıĢ yürüyüĢ platformları kullanılmaktadır. Mağara


içerisine girildiği zaman ilk alınan koku, yoğun çürük kokusudur. Platformlarda yapılan
incelemelerde, platformların yoğun Ģekilde birçok noktadan çürüdüğü ve üzerlerinde birçok
bakteri, mantar gibi oluĢukların yer aldığı belirlenmiĢtir. Bu oluĢuklar zaman içerisinde tahtaların
çürümesine ve tamir edilmelerine yol açmıĢtır. Fakat tamir esnasında kullanılan tahtalar da
görüntü kirliliği oluĢturmaktadır. Ayrıca yürüyüĢ platfromlarındaki bazı alanlar yoğun
ıslanmadan dolayı kaygan hale gelmekte ve misafirler için tehlike oluĢtumaktadır. Bu alanlara
küçük uyarıcı levhalar yerleĢtirilmelidir. YürüyüĢ platformlarının yenilenmesi gerekmektedir.
Yenilenme yapılırken platformların yapımında, mağara ortamından (özellikle nem)
etkilenmeyecek galvanizli metal malzemeler yada plastik malzemeler kullanılmalıdır. Eğer
platformlar tahtadan yapılacaksa emprenye emdirilmiĢ ahĢap malzemeler veya yat verniği
vurulmuĢ ahĢaplar kullanılmalıdır.

5- Patlatmalar

127
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Karaca Mağarasında yapılan incelemeler, görevli ve yerel halk ile yapılan görüĢmeler
sonucunda mağara etrafında yoğun Ģekilde farklı amaçlı dinamit patlatmalarının yapıldığı
belirlenmiĢtir.

Bu patlatmalar sonucu yörede yer alan çatlak ve kırık sistemi etkilenmekte ve bunun
sonucu olarak mağara içerisinde traverten havuzlarında birikmesi gereken sular patlatmalar
sonucu açılan ve/veya geniĢleyen kırık sistemlerinden hareket etmektedir. Ayrıca üstten
damlaması gereken su da bu Ģekilde kendine yeni ve farklı bir yol bulabilmektedir. Yöre halkı ile
yapılan görüĢmelerde mağara içerisindeki traverten havuzlarındaki suların mağaraya yapılan yeni
yol güzergahında kullanılan patlatmalardan sonra birikmediği saptanmıĢtır. Halen Ġkisu
mevkiinde SalıntaĢı tepe güneyinde ve Devlet Karayolu üzerinde bulunan taĢocağında yapılan
patlatmalar Karaca Mağarasına maksimum miktarda zarar vermektedir. Patlatmalar sırasında
oluĢan küçük ölçekli depremler mağara tavanındaki ve tabanındaki oluĢuklarda ciddi problemler
yaratmaktadır. Yapılan incelemede mağara tabanında yeni kırıklar gözlenmiĢtir. Bu kırıkların,
gerçekleĢmiĢ ve gerçekleĢmekte olan patlatmalar sonucu oluĢtuğu düĢünülmektedir. Bu
patlatmalar sırasında Mağara etrafında bulunan kiĢilerle yapılan görüĢmelerde, mağara ve
civarının bu patlatmalara bağlı olarak yoğun Ģekilde etkilendiği belirlenmiĢtir. Patlatmalar
konusunda alınacak önlemlerde, mağara yakın civarında yapılacak bundan sonraki yol
çalıĢmalarında patlatma kullanılmaması ve yöredeki mevcut ve açılması düĢünülen
taĢocaklarında en düĢük miktarda patlatıcı kullanılması gerekmektedir. DüĢük miktarda patlatıcı
kullanılsa bile patlatmanın yapılacağı süreçte kesinlikle mağara içerisinde ziyaretçi
bulundurulmamasına dikkat edilmelidir. Bu konuda ayrıca uzman bir Maden Mühendisinden
destek alınmalıdır.

6- Mağaranın Üstten Sulanması


Mağara içerisindeki incelemede, mağarada halen oluĢumun devam ettiği ve yeni damlataĢ
oluĢuklarının oluĢtuğu gözlenmiĢtir. Mağara civarında yapılan incelemelerde Mağaranın 2008
yılından beri üstten fıskiye ile sulandığı belirlenmiĢtir. Üstten yapılan sulama yaklaĢık 12 saat
sonra mağara içerisinde damlama yapmaktadır (görevli Saffet bey ile yapılan görüĢme).
Kullanılan suyun, yakındaki bir kuyudan alınıyor olması, bu suyun normalde mağaraya
damlaması gereken su olduğunu çağrıĢtırmaktadır.

SONUÇ ve ÖNERĠLER
Sonuç olarak mağarada alınması gereken önlem ve öneriler yukarda açıklanmıĢtır.
Bunlara ek olarak Ģu an mağarada görevli bulunan Saffet Bey Karaca Mağarasının sürdürülebilir
turizmi açısından önemli bir değerdir ki, birebir mağara ile iliĢki kurmakta, mağaranın, traverten
havuzlarının su durumu, üstten sulanan su miktarını dahi kontrol etmektedir.
Mağaranın sürdürülebilir turizm çerçevesinde değerlendirilebilmesi için, mağaranın
turizm yükünün azaltılması gerekmektedir. Mağaranın turizm yükünü hafifletmek için yakın
yörede bulunan, benzer damlataĢ oluĢukları içeren (Boyunduruklu Mağara ve Çıl Çıl Mağarası

128
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

vb.), tarihi-kültürel izler taĢıyan (Ġkisu-Kilise Mağara, Kale Mağara vb.) diğer mağaralar da
turizm açısından biran önce değerlendirilmeli ve turizme kazandırılmalıdır.
Havza bazında yapılacak bütünlüklü planlamalar doğrultusunda, bölgenin turizme konu
olabilecek diğer kaynak potansiyeli (Gorom Vadisi) ile birlikte, diğer mağaraların da bir an önce
turizme kazandırılmasıyla, Karaca Mağarası üzerindeki kullanım baskısı kontrol altına
alınabilecektir.
Karaca Mağarasının da içerisinde yer aldığı Gorom Vadisi; çeĢitli yüzey Ģekilleri, içerdiği
stratigrafisi, doğal ve tarihi mağaraları, Sümela ve Artabel‟ e olan yakınlığı, dağcılık ve sportif
tırmanıĢlara uygun parkurları, biyolojik kaynak değerleri, tarihi yollar ve geçitler üzerinde
bulunması, içermiĢ olduğu çok sayıda kilise ve tarihi yapılar, antik maden yerleĢkeleri ve maden
ocakları gibi kaynak değerleri ile ele alınmalıdır.
Mağaranın da içerisinde yer aldığı karstik ekosistemin, kendini yenileyebilmesi için en az
1-2 yıl turizme kapatılarak ya da kısıtlı ziyaret programlamasıyla açık tutularak, turizm
etkinlikleri sonucu oluĢan kuruma, geliĢimin durması vb. gibi olumsuzluklar giderilmelidir.

Kaynaklar:

Dilek, R., Van, A., Boynukalın, S., Yalçınalp, B. ve Özer, E., 1992, Doğu Karadeniz Bölgesinde KarstlaĢma sonucu
oluĢan mağaralara bir örnek, 45. Türkiye Jeoloji Kurultayı Bildiri Özleri, 71.

GümüĢ, C., Toksoy, D. ve Ayaz, H., 2002, GümüĢhane‟de yaylakent ihtiyacı (Ġlecik Köyü Örneğinde Bir Ġnceleme),
GümüĢhane ve Yöresinin Kalkınması Sempozyumu, Bildiriler Kitabı Cilt II, s. 771-779.

Kandemir, R. ve Erüz, C., 2005, GümüĢhane‟nin turizm lokomotifi: Karaca Mağarası ve diğer gizemli mağaralar,
Ulusal Mağara Günleri Sempozyumu, 85-95.

129
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GÜMÜġHANE ĠLĠNDEN DĠĞER ĠLLERE GÖÇLERĠN


AZALTILMASI ĠÇĠN ALTERNATĠF BĠR ÇÖZÜM ÖNERĠSĠ

*Recep YURT

Özet

GümüĢhane ili Karadeniz Bölgesinin doğusunda, Trabzon-Erzurum karayolu üzerinde,


KuĢakkaya‟nın eteklerinde kurulmuĢtur. HarĢit Çayı ve vadisiyle iki bölüme ayrılmıĢ, dağların
yamacında konumlanmıĢ yerleĢim birimimizdir. Tarihi ve doğal güzellikleri yanında Tarihî Ġpek
Yolu güzergâhında yer alır (Harita .1.Foto1 ve 2.). Adını çok zengin gümüĢ madeni yataklarından
almaktadır. Doğusunda Bayburt, batısında da Giresun, kuzeyinde Trabzon ve güneyde Erzincan
illleriyle çevrilidir. ġehir deniz seviyesinden 1210 metre yükseklikte kurulmuĢ stratejik öneme
sahip tarihi bir yerleĢim yeridir.

GümüĢhane, Türkiye‟nin en çok göç veren Ģehirlerinin baĢında gelmektedir. Türkiye‟de


en çok göç veren iller sıralaması incelendiğinde (1985-1990 yılı verilerine göre) Kars, Trabzon
ve Siirt ilerinden sonra en fazla göç veren GümüĢhane ilidir. GümüĢhane‟de sanayi‟nin
geliĢmemesi, turizm olanaklarının yeteri kadar değerlendirilememesi, tarım alanlarının yetersiz
olması, kuru tarım alanları yaygın olması ve farklı tarım yöntemlerin geliĢtirilememesi (alternatif
ürün) nedenleriyle tarım ve hayvancılık sektörününü yeterli gelir sağlayamamasına neden
olmuĢtur. GümüĢhane ilinde gelir düzeyinin düĢük kalmasına, nüfusunun göç nedeniyle
azalmasına yol açmıĢtır. Bu nedenlerden dolayı ilin nüfusu devamlı olarak azalmaktadır.
Bölgeler arası kalkınmıĢlık sıralaması verileri incelendiğinde, GümüĢhane ili Karadeniz Bölgesi
Ģehirleri içinde en fazla göç veren ildir. Ġl‟in Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki illerden
sonra en geri kalmıĢ il olması da hayli düĢündürücüdür. Bu topraklardan geçimini sağlayamayan
bireyler büyük Ģehirlere göç ederek yaĢamını sürdürmektedirler. Göç, toplumların sosyo-kültürel,
ekonomik, politik yapılarıyla doğrudan iliĢkilidir ve bunlar üzerinde etkilidir. Ġnsanların birçok
nedenden dolayı o zamana kadar yaĢadığı yeri terk ederek, yaĢamının geri kalan kısmını ya da bir
bölümünü devam ettirmek amacıyla baĢka bir yere gitmesi olayıdır. Göç (Devlet Plânlama
TeĢkilâtı‟nca )Ģöyle tanımlanır; Türkiye sınırları içinde beĢ veya daha yukarı yaĢtaki nüfusun iki
genel nüfus sayımı arasında ikâmetgâhının farklı olması. Farklı bilimsel tanımlarıdan yola
çıkarak „‟insanların pek çok nedenden dolayı, devamlı olarak yaĢadıkları alandan ayrılıp
yaĢamının geri kalan kısmının tamamını ya da bir bölümünü geçirmek amacıyla baĢka bir yere
gitmesi‟‟ olayıdır. Göç olayını gerçekleĢtiren kiĢilere de “göçmen” adı verilmektedir.

*ZKÜ Öğretim Üyesi E. ** (Promat Ġnfo,.Trb ) yurt61@hotmail.com, GSM:505 566 55 75

130
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

GümüĢhane‟nin en yakın komĢularından biri Trabzon ilidir. Trabzon‟a da çok sayıda


GümüĢhaneli yerleĢmiĢtir. GümüĢhane‟nin Trabzon ili ile iliĢkileri diğer Ģehirlerden çok daha
fazladır. Bu iki Ģehrin birbirine yakın olması (100 kilometre civarında) nın etkisi büyüktür.
Türkiye‟de en çok göç alan iller ise genellikle ülkenin batısında ve güneyinde yer alır. Özellikle
sanayi, turizm ve hizmetler sektörü geliĢmiĢ olan illerimize yoğun bir göç yaĢanmaktadır.
Ġstanbul, Kocaeli, Antalya, Mersin, Ġzmir ve Bursa en çok göç alan illerimizdir. Buralara göçlerin
nedenleri; iĢ bulma, eğitim ve sağlık imkanlarından yararlanma vs. dir.

GümüĢhane‟nin geliĢiminde, göç olayının azaltılmasında en lokomotif sektör bacasız


sanayi olarak adlandırılan turizmdir. Yılda 3-4 ay gelir getirebilen doğa turizmi, bütün zamanlara
yaygınlaĢtırılabilirse, GümüĢhane‟nin en önemli potansiyel gelir kaynakları arasına katılabilir.
Altyapı ve tanıtım eksikliğinin ortadan kaldırılabilmesiyle bu sektöre kısa vadede önemli bir
katkı sağlayabilecektir. GümüĢhane‟de yılın bütün zamanlarına yayılmıĢ turizm alt yapısının
oluĢturulması acil bir çözüm alternatifleri arasında yer alır. GümüĢhane‟de ekonomik
kalkınmanın sağlanması kamu yanında özel sektörün faaliyetleriyle yakından iliĢkilidir. Özel
sektörün yatırım yapabileceği en önemli aynı zamanda en kârlı yatırım olan bacasız sanayi olarak
adlandırılan turizm sektörüdür. Turizm Bakanlığı tarafından sağlanan kredi desteği, kısa turizm
sezonunu uzatacak kıĢ turizmi imkânları ile vadi dere yataklarında balık avlama turizmi, rafting,
trekking gibi fantastik turizm desteği sayesinde turizm yatırımlarından yeterli kâr elde edilebilir.
Ġstihdam sağlama bakımından en uygun sektörün turizm olduğu söylenebilir. GümüĢhane
ekonomisi, birbirine alternatif olarak gösterilen faaliyetlerin biri veya bir kaçı ile değil, hepsinin
verimli biçimde yerine getirilmesi ile ancak refaha ulaĢabilir. Bu Ģekilde göç sürecinin en azından
hızı yavaĢlatılabilecektir.

131
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

1.GĠRĠġ

Yurdumuzun en fazla göç veren illeri arasında yer alan GümüĢhane‟nin son dönemlerdeki
nüfusunun artıĢ ve azalıĢının nedenleri çözüm önerileri araĢtırılacaktır. Ġlin Ģehir ve kırsal
nüfusun değiĢimi ve bu özelliklerin göç olgusuna etkileri araĢtırılmıĢtır.

Nüfus, belirli bir zamanda sınırları tanımlı bir bölgede yaĢayan insan sayısıdır. Sözcük
çoğunlukla insan sayısını belirleyen bir kavram olarak kullanılır. Nüfus bir ülkede, bir
bölgede,bir evde belirli bir anda yaĢayanların oluĢturduğu toplam sayıdır (TUĠK,Tunçdilek).
Nüfus, sayımlar yoluyla belirlenir. Nüfus sayımları seçmenlerin belirlenmesinin yanı sıra baĢka
pek çok amaç için de yapılmaktadır. Dünyadaki ilk nüfus sayımlarının temel amacı askeri gücü
belirlemek, vergilendirme için kolaylık sağlamaktır. Nüfus sayımlarındaki diğer amaçlar sırasiyle
erkek-kadın nüfus miktarının belirlenmesi, kır-kentsel nüfusu belirlemek, ve nüfusun yerleĢim
yerlerine göre dağılımını ortaya çıkarmaktır. Diğer yandan okuma-yazma oranını tespit , eğitim
durumunu ve nüfusu miktarını belirlemek, nüfusun yaĢlara göre dağılımını ve daha birçok
amaçla nüfus sayımı yapılır. Düzenli nüfus sayımları çok yakın tarihlidir. 14. yüzyılda Ġskandinav
ülkelerinin uygulamaları ile baĢlamıĢtır. Nüfus sayımları yoluyla bir yerleĢim birimindeki insan
grubunun demografik özellikleri ortaya konur. YaĢ ve vücut yapısı, ekonomik ve sosyal durum
gibi. Düzenli sayımlar, nüfusun artıĢ hızı, ölümler, doğumlar ve göçler gibi demografik
göstergelerin gidiĢatını belirlenmesine olanak tanır. Dünyada, her ülkenin farklı nüfus sayım
uygulamaları (yineleme süresi, güvenirlik vb.) nedeniyle tüm dünya nüfusu hakkında sağlıklı
verilere ulaĢmak güçtür.

Dünya nüfusu 6,6 milyarı geçmiĢtir ve önemli toplanma alanları Çin'in doğusu ve
Japonya; Hindistan, Kuzey Amerika'nın doğusu ve Batı Avrupa'dır. Dünya Nüfusu, BirleĢmiĢ
Milletler tarafından nüfus saati ile izlenmektedir. Nüfus bazen güç, zaman zaman sosyal
problemleri meydana getiren bir durumdur. Örneğin II.Dünya SavaĢından sonra B.Almanya
(eski) büyük oranda nüfus eksikliği çekmiĢ ve bu ihtiyacını yurtdıĢından temin ederek sanayisini
geliĢtirmiĢtir. Oysaki Hindistan‟daki fazla nüfus ülkenin ekonomik geliĢimine engel teĢkil
etmektedir(az geliĢmiĢ).

2. TÜRKĠYE NÜFUSUNUN GENEL ÖZELLĠKLERĠ

Genel görünümü ile Türkiye nüfusu genç ve dinamik özellikleri ile tanımlanmaktadır.
Türkiye‟de nüfusun 1927 - 1990 yılları arasındaki sektörel dağılımı incelendiğinde Türkiye‟de
çalısan nüfusun yaĢ ortalamasının düĢük olduğu görülür. Kırsal alandan Ģehirlere göç olgusunun
süregeldiği özellikle genç nüfusun büyük oranda istihdam sorunları olduğu görülür. Nüfusun
toplam miktarından çok nitelikli bireylerden meydana gelmesi önemlidir. Japonya ile Türkiye
örnek verilebilir.

2009 yılı sonu itibariyle adrese dayalı Türkiye toplam nüfusu 72.561.312 „dir. Erkek
nüfus 36.462.470 , kadın nüfus sayısı 36.098.842‟e ulaĢmıĢtır. Türkiye toplam nüfusu 2008 yılı

132
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

sonunda 71 milyon 517 bin 100 „dür. Erkek nüfus sayısı 35 milyon 376 bin 533 kiĢidir. Kadın
nüfus sayısı 35 milyon 209 bin 723 olup hemen hemen birbirine eĢittir. Türkiye nüfusu 2007
yılında 70 milyon 586 bin 256 kiĢi‟dir. Kilometrekareye düĢen nüfus 92 kiĢidir (harita.1.)

Harita.1.Türkiye Nüfus yoğunluğu harirası(2008) TUĠK

Nüfusun bölgelere göre dağılımı incelendiginde dengesizlik görülür (Harita.1.) . Bunun


temel nedeni bölgelerarası geliĢmiĢlik farkı ve doğal Ģartlar olarak tanımlanabilir. Örneğin sanayi
ve hizmetler sektöründeki nüfusun büyük bölümü, Marmara Bölgesi‟ndeki Çatalca - Kocaeli ve
Güney Marmara bölümlerinde yoğunlasmıĢtır.Bu durum nüfus yoğunluk haritasında açıkça
görülür.Aynı zamanda bu illere GümüĢhane ilinden en fazla göç verilmektedir. Ġzmir, Ankara,
EskiĢehir, Adana, Mersin, Zonguldak, Ereğli, Karabük, Gaziantep, Kayseri, Denizli, Konya gibi
illerde sanayi nüfusu yoğundur (Sanayi üretimi ve madencilik) Türkiye'de nüfus dağılıĢı nüfus
hareketleri üzerinde yükselti ve yerĢekillerinin etkisi büyüktür. Türkiye nüfus dağılıĢ
haritalarında alçak ve düzlük olan kıyı bölgelerinin kalabalık, Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu ve
Toros Dağları'nda ise tenha olduğu görülür. GümüĢhane ilinde tarım arazisinin yeterli düzeyde
bulunmayıĢı, olumsuz iklim Ģartları göçlerin en önemli faktörü olarak belirmektedir (Harita.1).

133
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

ġekil.1.ġehir ve kır nüfusunun yıllara göre değiĢimi (1960-2000)

Nüfusun Ģehir ve kırsal olarak dağılımına baktığımızda, Ģehirli nüfusun (49 milyon 747
bin 859) yüksek olduğu görülür (% 70.5). ġekil.1. incelendiğinde kırsal nüfus 20 milyon 838 bin
397 olup (% 29.5) „lik bir paya sahiptir. En yüksek Ģehirli nüfus oranı Ankara (%92.7) ilinde
bulunur. Buna karĢılık tarım kesiminin yoğun olduğu Ardahan‟da (%31.2) en düĢük Ģehirli
nüfus oranına sahiptir. (ġekil.1.,ġekil.2).

134
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

ġekil.2.Türkiye Ģehir ve kırsal alan nüfusları (1927-2000) (2007Anonim)

3.GÜMÜġHANE ĠLĠNĠN FĠZĠKĠ COĞRAFYASI

Doğu Karadeniz Bölgesinde yer alan Ġlin doğusunda Bayburt, batısında Giresun,
kuzeyinde Trabzon ve güneyinde Erzincan illeriyle komĢudur (Harita.2). GümüĢhane 38° 45' -
40° 12' doğu boylamları ile 39' 45' - 40' 50' kuzey enlemleri arasında yer alır. 6.575 kilometrekare
alana sahip GümüĢhane ilinin deniz seviyesinden yüksekliği ortalama 1210 m.(yayla özelliği)dir.
Yeryüzü Ģekilleri bakımından Köse, Kelkit ve ġiran ilçelerinin yer aldığı güney kesimi yüksek bir
plato özelliği gösterirken, Merkez, Torul ve Kürtün ilçelerini kapsayan kuzey kesimi oldukça
engebelidir (Foto1 ve 2.).

Harita.2. ÇalıĢma sahası lokasyon haritası

Dar ve derin vadilerle birbirinden ayrılmıĢ yüksek dağlar kuzeyin belirleyici özelliğidir.
(Foto.1 ve 2). Ġlin en yüksek noktası ile Abdal Musa Tepesidir (3.331 m). GümüĢhane fiziki
coğrafya özellikleri bakımından Kuzeyden Zigana – Trabzon Dağları (Çakır Göl Tepesi 3063
m.), güneyde Çimen Dağları (Akdağ 2710 m.), batıda Giresun Dağları (Sarıyer Tepeleri 2919 m.)
ile Kelkit ve HarĢit Çayı vadilerinin daralma bölgeleri yer alır. Doğuda Pulur Dağları ve Soğanlı
Dağları ile bu iki değiĢik bölümün birbirine yaklaĢtığı yerde eĢiklerle çevrilidir. GümüĢhane ve
çevresinin yeryüzü Ģekilleri dağlar,ovalar ve vadiler olarak üç ana bölüm halinde incelenebilir.
GümüĢhane ve çevresinin Jeomorfoloji haritası incelendiğinde yeryüzü Ģekillerin dağlardan yana
olduğu gözlemlenir. Ġlin %59,6‟lık bölümünü oluĢturan dağlık alanlar genellikle il sınırları ile
Kuzey kesimlerini kaplarlar. Bu dağlar sıradağların uzantıları Ģeklinde olup,iç kesimlere doğruda

135
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

tek dağlar olarak bulunurlar. Oldukça engebeli bir arazi üzerinde yer alan GümüĢhane‟nin
Kuzeyi‟ni Zigana Dağları ile Trabzon Dağlarının Güney kısımları oluĢturmaktadır.

Foto.1.GümüĢhane ilinin uydudan alınmıĢ fotoğtafı

Yine Kuzey yönünde derin yarılmıĢ Karadeniz Dağları ve Soğanlı Dağları duvarı andıran
sıralar halinde ili çevrelemektedir. Genel hatlarıyla ele alındığında Doğu-Batı doğrultusunda
silsileler halinde devam eden Zigana Dağları, GümüĢhane Dağları ve Çimen Dağları yukarıda
ifade edilen Ģablona uymaktadır. Bunlardan baĢka yükseltileri 1800 m. ile 2700 m. arasında
değiĢen; Kostan Dağı, Teslim Dağı,Vauk Dağı ,Tersun Dağı ,Pöske Dağı, Soğanlı Dağları ile
Gavur Dağları önemli yükseltiler arasında bulunmaktadır. Ayrıca merkez ilçede bulunan ve Ģehre
ayrı bir görüntü veren yükseltileri 2000 m. civarında olan KuĢakkaya ve Alemdar Tepeleri de tek
dağlar olarak alınabilir. Tüm bu dağlık kütleler içerisinde Gavur Dağı‟nın ayrı bir yeri vardır.
Çünkü bu saha buzullaĢmaya yarayan ve buzullaĢmanın izlerini günümüze kadar taĢıyan
ülkemizin de ender rastlanan alanlarından biridir. Gavur Dağları; Doğu Karadeniz Dağları
dahilinde olup, Pleistosen BuzullaĢmasına sahne olmuĢtur. En yüksek zirvesi olan Abdal Musa
Zirvesi (3331m.) Doğu Karadeniz Bölümünde yer alan Kaçkar Doruğundan (3932 m.) sonra
ikinci sırada gelmektedir.

136
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Foto.2.Ġlin arızalı topoğrafyasından görünüm

Gavur Dağları‟nın diğer ilginç bir yönü ise dağın üzerinde taban yüksekliği 2720-
2970m.arasında değiĢen 12 büyük sirk gurubunun tespit edilmiĢ olmasıdır. Ayrıca bu sirk
göllerinin yanı sıra buzul aĢındırmasının delili olan sürgüler, hörgüç kayalar, tekne, vadiler ve
modern depoları da bulunmaktadır. GümüĢhane arazisi içerisinde ovaların payı %11‟dir. Bu alan
içerisinde ise iki önemli ova yer almaktadır. Bunlar Kelkit ve ġiran ovalarıdır. Her iki ovanın
toplam alanı il genelindeki ova oranının %8‟ini oluĢturmaktadır. Geri kalan %3‟lük alan ise
parçalanmıĢ olarak, dağınık düzlük alanları ifade etmektedir. Kelkit Çayı vadi tabanını oluĢturan
ve Kelkit-ġiran Ovaları olarak tanınan ovalardan Kelkit Ovası, yaklaĢık 1450-1750m.ler arasında
yer almaktadır. Doğuda MormuĢ Düzlüğü üzerinde bir eĢik ile Bayburt Ovasından ayrılan Kelkit
Ovası, Doğu-Batı yönünde eğimli olup,toplam yüzölçümü 280 km2 kadardır. ġiran Çayı‟nın
drenaj alanının oluĢturan ġiran Ovası yaklaĢık 1250-1500 m‟ ler arasında yer alır. Ovanın
yüzölçümü 256 km2‟yi bulur. Söz konusu her iki ovanın toplam yüzölçümleri 536 km2 olup
,6575 km2‟lik il yüzölçümü içerisinde kayda değer bir yer tutmaktadır. Akarsular tarafından
derince yarılmıĢ, yüksek düzlükler olarak adlandırabileceğimiz Platolar-Yaylalar il genelinde
oldukça önemli yer tutarlar (%29.4). ilinin akarsu Ģebekesini; HarĢit Çayı ve Kelkit Çayı ile bu

137
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

çayların yan kolları oluĢturmaktadır. Ġl topraklarının güney kesimindeki akarsular Orta Karadeniz
Bölümünde, Karadeniz‟e dökülmektedir. Tüm akarsular kaynaklarını il sınırları içerisinden
alırlar. Çimen, Zigana ve GümüĢhane dağlarının zirveleri aynı zaman da su bölümü çizgilerini
oluĢturur. GümüĢhane‟nin içinden geçen HarĢit ile Kelkit vadisini boydan boya kat eden Kelkit
Çayı ilin baĢlıca akarsularıdır. GümüĢhane toplan yüzölçümünün % 60‟ını dağlar, % 29‟unu
platolar-yaylalar, geri kalan % 11‟ini ovalar teĢkil etmektedir.

3.1. GÜMÜġHANE ĠLĠNĠN NÜFUS ÖZELLĠKLERĠ

GümüĢhane ili Doğu Karadeniz Bölgesi‟nin iç kesimleriyle Doğu Anadolu Bölgesi‟ne


geçiĢ kuĢağında yer alır. Yeryüzü Ģekilleri çok engebeli tarım toprakları sınırlıdır. Nüfusun büyük
bir bölümü kırsal kesimde yaĢar ve tarımla uğraĢır. Adeta zor coğrafya Ģartları ilde yaĢayan
nüfusu göçe zorlamıĢtır. 2009 yılı sonu itibarıyla adrese dayalı nüfus sayımına göre GümüĢhane
ilinde toplam 130.976 kiĢi yaĢamaktadır. Nüfus azalmasında göç belirgin bir Ģekilde
görülmektedir. Nüfusun 65.874 erkek, 65.102‟ni ise kadın nüfus oluĢturur. 58.535 nüfus
Ģehirlerde yaĢarken 72.441 kiĢi kırsal alanda (Köyler ve beldelerde ) yaĢamaktadır. 2000 yılı
kesinleĢen nüfusa sayımı sonuçlarına göre toplam nüfus 186.953‟ tür. GümüĢhane nüfusunun
( 77.570) %41.5 Ģehirde yaĢar. Kırsal alanda yaĢayan nüfus ( 109.383 ) %58.5‟lik bir orana
sahiptir. 2000 yılı nüfus sayımına göre göre merkez ilçe nüfusu 46.656„dir.(ġehirde yaĢayan
nüfus miktarı 30.270), Köylerde yaĢayan nüfus miktarı yaklaĢık olarak yarısı kadardır (16.386).
2000 nüfus sayım sonuçlarına göre göre nüfus yoğunluğu 28‟ dir(km2 baĢına düĢen nüfus sayısı).
GümüĢhane merkez ilçe nüfusu 1990 yılında 47.140‟tır. Toplam nüfusun 26.014‟ünü Ģehir
nüfusu, 21.126‟sını ise köy nüfusu oluĢturmaktadır.

Ġlin 1935 yılında 98.754 olan nüfusu, 1945 yılında 116.122 kiĢiye ulaĢmıĢtır.1955 yılında
yaklaĢık 10.000 artan nüfus 126.392 kiĢiye ulaĢmıĢtır. 1965 yılında 158.352 olan GümüĢhane
nüfusu 1975 yılında 181.858 kiĢi olmuĢtur.1985 yılı nüfusundaki azalıĢta Bayburt‟un il olması
önemli faktördür(174.493). 2000 yılında il nüfusu 186.953 olarak görülürken 2009 yılı adrese
dayalı nüfus sayımında 130.976 olarak bulunmuĢtur(Nüfusta görülen büyük miktardaki fark
muhtemelen önceki sayımlardaki mükerrer sayım ya da göç nedeniyle açıklanabilir). Bu özellik
( nüfus miktarında azalma ) illerimizin büyük bölümünde görülür (Trabzon, Rize, Zonguldak ).

Türkiye‟de göç alan Istanbul, Ankara, Izmir gibi merkezlerde erkek nüfus fazla iken,
dıĢarıya göç veren Trabzon, Tokat, GümüĢhane Yozgat gibi merkezlerde kadin nüfusu daha
fazladir. 2000 yılı genel nüfus sayımı hariç bütün sayım yıllarında GümüĢhane ilinde kadın nüfus
erkek nüfustan fazladır. Bunun en önemli sebebi bu ilden baĢka illere yapılan mevsimlik
göçlerdir. Daha sonra bu göç olayına kadınlarda katılmakta ya da tarımsal alanları iĢleyerek kendi
yerleĢim alanınıda kalmaktadırlar. Zaten GümüĢhane ili 1985 yılı ve 1990 yılı nüfus sayım
sonuçlarına göre nüfus yoğunluğu en az olan 5. Ġlimizdir (26 kiĢi). Oysa Türkiye ortalması bunun
3 katı ( 73 kiĢi) dır.

138
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

Belirtilen nedenlerden dolayı ilde yaĢayanların göç etmesini engellemek, GümüĢhane iline
geri dönüĢleri (ters göç) sağlayabilmek için devlet ve özel sektörün yatırmlarını artırması, en
önemlisi bacasız sanayi olarak adlandırılan turizm teĢvik edilmeli ve geliĢtirilmelidir. Türkiye'de
nüfus dağılımı üzerinde iklimin, özellikle yağıĢların etkisi büyüktür. Nüfus dağılımında toprak
verimi ve bitki örtüsünün de etkisi büyüktür. Ġl nüfusunun az olması, büyük oranda göç
vermesinin nedeni tarım arazilerinin yetersiz (% 11) , sanayi ve hizmetler sektörünün geliĢmemiĢ
olmasıdır.

4.GÖÇLER VE ÖZELLĠKLERĠ

En genel anlamıyla göç, Ģahıs veya toplulukların fiili ikametgahlarını isteyerek ya da


zorla, kalıcı veya belirli bir süreyi kapsayıcı Ģekilde gerçekleĢen fiziki mekan değiĢikliğidir.
Ġnsanlık tarihinin büyük bir bölümü coğrafi yer değiĢtirme olarak nitelendirilebilecek göçlerden
oluĢmaktadır. Tanımdan da anlaĢılacağı üzere göç, zorunlu ya da gönüllüdür. Gönüllü göç,
insanların kendi istekleri ve beklentileri yönünde bir kentten diğerine ya da bölgeye olan
hareketliliğini dile getirir. Ülkemizde ulaĢım yollarının ve sanayi faaliyetlerinin geliĢmeye
baĢlaması bunun yannda kırsal nüfusun artmasıyla birlikte kente doğru bir göç olayı baĢlamıĢtır.
Kırsal alandan kente göç olayı, en fazla, 1980 - 1985 yılları arasında meydana gelmiĢ ve 1985 li
yıllarda kır ve kent nüfusu az çok dengelenmistir. En son yapılan 1997 yılındaki sayımda kent
nüfusu % 65'e ulaĢmıĢtır. Bu sonuç, ülkemizde sanayi ve hizmet sektöründe çalıĢan nüfusun
arttığını göstermektedir.

139
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

ġekil.3. En fazla göç veren iller

1950' lerde göç hareketi köyden kente yapılmaktaydı (tarıma dayalı sanayi kollarının
geliĢimi. Örneğin; TariĢ, Marmarabirlik, Sümerbank vb. ). 1980'lerden sonra küçük Ģehirlerden
büyük Ģehirlere doğru gerçekleĢmiĢtir. Türkiyede en fazla göç veren iller ġekil.3.„te verilmiĢtir.
1985-1990 yıllarında en fazla göç veren ilk on il sırasıyla Kars, Tunceli, Siirt, GümüĢhane,
Bayburt, Erzurum, Sivas, MuĢ, Artvin, Ağrı illeridir. AraĢtırma konumuzu oluĢturan GümüĢhane
ili en fazla göç veren iller arasında ilk sıralarda yer almaktadır.

Ülkemizin geliĢmiĢ ve geliĢmemiĢ bölgeleri arasındaki yaĢam standartında görülen büyük


farklılıklar göçü artırmaktadır. Yapılan bir çalıĢmada göç sonucu gelenlerin gerekli koĢulların
sağlanması halinde memleketlerine geri dönme eğilimi taĢıdıkları görülmektedir. Yüksek oranda
göç alan Ģehirlerin baĢlıcaları Ġstanbul, Ankara, Kocaeli, Ġzmir, Adana, Bursa,Antaya (ġekil.4.)
illeridir. UlaĢım imkanlarının elveriĢli, sanayi ve hizmetler sektörlerinin geliĢtiği yerlere fazla
göç olduğundan Ģehirlerin nüfusu ve nüfus artıĢ hızı fazladır (Örneğin Ġstanbul, Ġzmir, Kocaeli
vb). Bu illerde özellikle çarpık kentleĢme ve sosyal sorunlar ortaya çıkmaktadır. Yeraltı
zenginlikleri (Zonguldak), turizm (Antalya, Ġzmir) faaliyetleri olan yerlerde nüfus yoğunluğu
fazladır ( Harita.1.) .

140
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

ġekil.4.En fazla göç alan iller

Kırsal alanlardan Ģehirlere doğru göç, kademeli olarak gerçekleĢmiĢtir. Önce köyden,
büyük kasaba veya küçük Ģehirlere, oradan da büyük Ģehirlere göç Ģeklinde olmuĢtur. Özellikle
gelme süresi kısaldıkça geri dönme eğilimi de güçlenmektedir. Ancak kentte durma süresi
arttıkça geri dönme eğiliminin azaldığı da gözlemlenmektedir. Göç edenlerin geliĢ nedenlerine
göre geri dönme eğilimlerine bakıldığında ise çeĢitli nedenlerle köylerin boĢaltılması sonucu göçe
katılanların daha çok geri dönme eğilimi içerisinde oldukları, terörle yüz yüze kaldığı için göç
edenlerin daha az, ekonomik nedenlerle göçe katılanların ise çok daha az geri dönme eğilimi
içerisinde oldukları izlenilmektedir (Göç sempozyumu sonuç bildirgesi, Ġstanbul, 2009 ). Ġç göç,
özellikle Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerindeki illerde daha fazla olmaktadır. Ġç göç,
ülkemizde özellikle sanayileĢmiĢ merkezlere daha fazla yapılmaktadır. Gecekondu sorunu en
büyük sorunlar olarak gündendeki yerini korumaktadır.(ġekil.7.)

141
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

METROPOL ŞEHİRLERDE
GÖÇ OLGUSU

33

ġekil.5.Göç ve olumsuz sonuçları (Çarpık kentleĢme)

GÖÇ KAVRAMINI

16

ġekil.6.Göç olgusu ve baĢlıca sorunları

142
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

4.1. GÜMÜġHANE ĠLĠNDEN GÖÇLER VE NEDENLERĠ

AraĢtırma konumuzu oluĢturan GümüĢhane ilinde nüfusun büyük bir bölümü kırsal
kesimde yaĢar ve tarımla uğraĢır. Adeta bu zor coğrafya Ģartları ilde yaĢayan nüfusu göçe
zorlamıĢtır (ġekil.7) .

Gümüşhane ilinden yapılan iç göçler


(2008)
3500 3053
3000
2500
KİŞİ SAYISI

2000
1500
1000 727 662 586

500 242 231 230 169 167 158 144


69 54 52
0

ġekil. 7. GümüĢane ilinden 2008 yılında yapılan göçler( kiĢi)

BaĢta Trabzon, Ankara, Ġstanbul, Antalya, Zonguldak, Ġzmit, Bursa bu ilden en fazla göç alan
merkezlerdir. Konuyla ilgili GümüĢhane tarım il müdürü „bölgede yaĢanan nüfus hareketliliği
sonucunda oluĢan göçün nüfusu daha yaĢlı hale getirdiğini ve bu durumun tarımı olumsuz
etkilediğini „dile getirmiĢtir. (Cihan Haber Ajansı 06.05.2010 ). Bir baĢka bilimsel bulgu ise
Ankara ilinde GümüĢhane ilinden 30.215 kiĢi yaĢamaktadır (TUĠK) . GümüĢhane ilinden göçler
incelendiğinde genellikle sanayi ve hizmetler sektörünün geliĢtiği batı illerine yapıldığı görülür
(ġekil.4.). En fazla göç Ġstanbul‟a ikinci olarak GümüĢhane iline yakın olan Trabzon‟a, sonra
sırasıyle Kocaeli, Ankara, Ġzmir, Bursa, Antalya illeri takip eder. 2009 yılında ilden toplam
10.444 kiĢi göç etmiĢ olup, il dıĢına göç edenlerin yaklaĢık % 65‟ i Ġstanbul‟a göçmüĢtür (3315
kiĢi). Ġstanbul ilini sırasıyla Trabzon izler (1262 kiĢi), Ankara 602 kiĢi, Kocaeli 560 kiĢi ile izler
(TUĠK2009). Ġstanbul ili dıĢında Trabzon ilinin tercih edilmesi yakın olmasıyla açıklanabilir.
Ülkemizde, kırsal alanlarda geçim zorluğu, buna karĢılık Ģehirlerde baĢta sanayi olmak üzere
diğer sektörlerde iĢ bulma imkânları kırdan kente göçü teĢvik etmektedir. Kırsal alanlarda tarım
topraklarının azlığı, verimin düĢmesi göçleri teĢvik etmektedir (GümüĢhane örneği).

143
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

4.2 GÖÇLERĠN NEDENLERĠ

*.Kırsal alanlardaki hızlı nüfus artıĢı.

Genellikle tarım sektöründe genç nüfusa ihtiyaç duyulur. Kırsal alanda eğitim düzeyi Ģehirlere
göre daha düĢüktür. GümüĢhane ilinde genç nüfus oranı yüksektir.

*.Miras yoluyla tarım alanlarının daralması ve ailelerin geçimini karĢılamaması

Geçim sıkıntısı

ġekil.8.Fakir aile ve aile bireyleri (Anonim2007)

Aile mülkiyet yapısında nüfusun artıĢına paralel olarak sürekli tarım parselleri küçülmekte
makina kullanımı zorlaĢmakta ve gelir düzeyi azalmaktadır

*.Tarım alanlarının yetersiz gelmesi ve erozyonun artmasıyla toprağın verimsizleĢmesi

*.Tarımda makineleĢmenin artması ve buna bağlı olarak tarımsal iĢgücünün azalması

*.Kırsal kesimde iĢ imkanlarının sınırlı olması

GümüĢhane ilinde tarım ve tarıma dayalı sanayi dıĢında sanayi geliĢmemiĢtir. Göçün en büyük
faktörü ekonomik nedenlere bağlı olmasıdır.

*.Eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği: GümüĢhane ilinde kiĢi baĢına düĢen doktor ve
hastane baĢına düĢen hasta sayısı Türkiye ortalamasının altındadır (Özellikle kırsal alanda).
144
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

*.Ekonomik ikrarsızlık ve sosyal problemler

Ġlin eğitim ve altyapı bakımından büyük eksiklikleri bulunmaktadır(UlaĢım ve bayındırlık


hizmetleri

*Ġklim ve yerĢekillerinin olumsuz etkileri: GümüĢane ilinde set ve karasal iklim hakimdir.

Ġklim ve yer Ģekillerinin olumsuz


etkileri.

ġekil.9.Doğal Ģartların olumsuz olduğu kıĢ dönemi kar yağıĢı (Anonim2007)

*Kentlerde iĢ imkanlarının fazla olması

. Kentlerde sanayinin geliĢmiĢ olması.

ġekil.10.Modern üretim tesisi(ġehir) (Anonim2007)

145
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

4.3 GÖÇLERĠN SONUÇLARI

Köyden Kente Göçün Sonuçları:


1. Nüfusun dağılıĢında dengesizlik olur.
2. Yatırımların dağılıĢında dengesizlik olur.
3. ĠĢsizlik ortaya çıkar.
4. Konut sıkıntısı olur. Sonuçta gecekondulaĢma olur.
5. Sanayi tesisleri (fabrikalar) kent içinde kalır.
6. Çevre sorunları artar.
7. Trafik, eğitim-sağlık problemleri olur.
8. Alt yapı hizmetlerinin götürülmesi zorlaĢır.
9. Kültür çatıĢması olur.
10. Kırsal kesimdeki yatırımlarda verimsizlik olur.

ġekil.11.Göçün sonuçları

Nüfus ArtıĢının Sonuçları

Kentlerde konut sıkıntısının baĢ göstermesi ve gecekondulaĢmanın


olması.

146
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

ġekil.12.ġehirlerde konut sorunu ve gecekondulaĢma

5.GÖÇÜ ÖNLEME VE ÇÖZÜM ÖNERĠLERĠ

Göç veren bölgeler baĢta olmak üzere, yerel ve bölgesel kalkınmada, kamu sektörü, özel
sektör ve sivil toplum kuruluĢları arasında iĢbirliğini geliĢtirecek ve kaynakların etkin kullanımını
sağlayacak Kalkınma Ajansları‟nın faaliyetlerine hız verilmelidir.

Tersine göç teĢvik edilmelidir. Geri göç eden ailelere gittikleri yerde belirli bir süreliğine
belirli bir miktar , insani gereksinim olan su, elektrik, doğal gaz ve haberleĢme ücretlerinden
muaf tutulmaları yada belirli bir oranda indirimli olarak yararlanmaları yararlı olacaktır.

Özellikle sınır illeri ve bunlara komĢu illerin ekonomik kalkınmalarını hızlandırmak


amacıyla, yerel Ģartlar dikkate alınarak kontrollü sınır ticareti teĢvik edilmeli ve geliĢtirilmelidir.
Tersine göç basın yayın organlarınca özendirilmelidir.

Özellikle göçle oluĢan gecekondu bölgelerinde ihtiyaç kapsamında yeni toplum


merkezleri ve aile danıĢma merkezleri hizmete açılmalı ve danıĢmanlık hizmetleri verilmelidir.

Ülkemizde gün geçtikçe hızlanan nüfus hareketliliğinin (göç) kısa dönemde durdurulması
ve uzun dönemde de tersine döndürülmesi için mevcut yöresel gelir dengesizliğinin en azından
kısa dönemde korunması ve uzun dönemde de iyileĢtirilmesi gerekmektedir. Bu da, ancak
yapılacak kamu ve özel yatırımların büyük bir kısmının net göç veren yörelere taĢınmasını teĢvik
edecek etkin politikaların uygulanmasıyla mümkündür

5.1. GÜMÜġHANE ĠLĠNDEN YAPILAN GÖÇLERĠ ÖNLEME VE ÇÖZÜM


ÖNERĠLERĠ

Dünya Turizm Örgütü‟ne göre gelecekte turistler tatile daha çok zaman ayıracak,
turizmde yenilik ve çeĢitlilik talebi artacaktır. Ayrıca deniz - kum - güneĢ üçgeninin ( ingilizce 3
S, Sea - Sand - Sun ) yerini eğitim - eğlence - çevre üçgeni (ingilizce 3 E, Education -
Entertainment - Environment) alacak. Uzun mesafeli seyahatler artacak ve çalıĢma saatleri
azalacaktır.Bu bakımdan Doğu Karadeniz Bölgesinde özellikle GümüĢhane için
uygulanabilecek baĢlıca eko-turizm faaliyetleri;

1. Zirve tırmanıĢı,

2. Belgesel yapımı,

3. Dağcılık eğitim kampları,

4. Doğa fotoğrafçılığı, yaban hayatı gözlemleri,

147
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

5. KuĢ gözlemciliği, kampçılık, dağ yürüyüĢü,

6. Yamaç paraĢütü,

7. Dağ bisikleti,

8. Çevre eğitim kampları,

9. Tarihi eser ziyaretleri

10. Kaplıca ziyaretleri,

11. Kaya ve buzul tırmanıĢı, olarak gruplandırılabilir. Örneğin

Zigana yaylasında bulunan kayak merkezinin iyileĢtirilerek daha yüksek kapasiteli


konaklama konumuna sahip olması sağlanmalı, kayak kiralama, kayak eğitimi, sportif
yaralanmalara karĢı ilk yardım ünitesi gibi birimleri içermelidir. Bununla birlikte geceleri
kullanılabilecek eğlence mekanları, ziyaretçilerin kalıĢ sürelerini uzatabilecek, dolayısıyla turistik
talebi de arttırabilecektir. Var olan kayak pistlerinde düzenlenebilecek ulusal ya da uluslar arası
yarıĢmalar sırasında oluĢacak ziyaretçi yoğunluğuna hizmet edecek yeme-içme tesisleri, yöre
halkının giriĢimiyle mobil araçlarla karĢılanabilir. Zigana yaylasının çevresindeki doğal alanlara
doğru yapılacak yürüyüĢler için Kadırga Yaylası ve Camiboğazı Yaylası güzergahı en uygun
olanlarıdır. Bu güzergahlar üzerinde de dinlenme alanlarının tasarlanması gereklidir.

AraĢtırma alanındaki yaylalara yapılacak turizm yatırımlarının turizm türlerine göre


çeĢitlendirilmesi gerekmektedir. Örneğin: Zigana yaylasına yapılacak turizm amaçlı yatırımlarda
kıĢ turizminin gerektirdiği alt yapı yatırımlarına (kayak eğitim tesisleri, gece ve gündüz hizmet
verebilecek eğlence tesisleri, kar temizleme ve pist bakımını sağlayacak tesisler, sağlık tesisleri
vd.) ağırlık verilirken, diğer merkezlerde dağ sporlarına yönelik yatırım programları (sağlık ve
rehabilitasyon merkezi, eğlence tesisleri, rehberlik ve danıĢma merkezleri, dağ sporları için
gerekli teknik malzeme satıĢ birimleri vd.) yapılması, su sporlarına yönelik turizm türlerinin
yapılabilmesini sağlayacak yatırım ilkeleri belirlenmelidir. Yaylalardaki haberleĢme
olanaklarının iyileĢtirilmesine yönelik olarak mobil telefon kullanımını kesintisiz ve yüksek
kalitede yapılmasına imkan sağlıyacak yansıtıcıların yapılması, içme ve kullanma suyu ile
kanalizasyon sistemlerinin yapılması, kesintisiz enerji sağlayıcı trafoların yapılması, kamu eliyle
gerçekleĢtirilecek turizm yatırımları olarak değerlendirilebilir.

Zaman içinde yaylaya çıkıĢ gerekçelerinde değiĢiklikler olmuĢtur. Doğu Karadeniz


Bölgesinin göç veren nüfus yapısı, coğrafyanın belirleyiciliğinde Ģekillenen dağınık yerleĢmeleri
nüfus azalmasına neden olmuĢ ve hayvancılıkla uğraĢmak yerine, daha kolay çalıĢma
koĢullarında yaĢama isteği ön plana çıkmıĢtır. Dolayısıyla yaylaya çıkıĢ gerekçeleri, çoğu kez
geçmiĢten kalma alıĢkanlık ve doğanın içinde temiz hava almak Ģeklinde olmaya baĢlamıĢtır.
Festival ve tanıtım faaliyetleriyle turizmden yüksek oranda kazanç elde edilebilir. Doğal çevrenin
tüm güzelliğini içeren, hayvansal ürünlerin çok taze olarak bulunabildiği ve yöre halkının kültürel
148
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

yaĢantısı içinde folklorik zenginlikleri ile beslediği yaylalara giden diğer insanlar dinlendiklerini
gördükten sonra buralara doğru önemli nüfus hareketleri baĢlamıĢtır. Tüm nüfus hareketleri ile
yakından ilgilenen turizm sektörü de bu potansiyelin farkına varmıĢtır.

Nitekim son 20 yılda Avrupa‟da geliĢen ve kitle turizminin yorucu, yok eden tavrına
karĢılık doğa ile tek baĢına bütünleĢmeyi deneyen insanların gündeme getirdiği “alternatif
turizm” (Ekoturizm) türünün yaylalarda da gerçekleĢtirilebileceği düĢünülmeye baĢlamıĢtır.
Dolayısıyla yaylaların da bulunduğu doğal alanlara mevcut siyasal-teknolojik ve ekonomik
geliĢmelerden hemen etkilenen, çabuk karar değiĢtiren, kısa dönemli rezervasyonlara ağırlık
veren, beklentileri farklı ve talepleri çeĢitli olan değiĢik bir tüketici talebi yönelmiĢtir. Kısa
sürede turizm pazarındaki talep, bireysel ilgilere cevap veren, yeni Ģeyler öğrenmeye ve daha
aktif olmaya olanak hazırlayan turizm türlerine yönelen önemli bir kitle ile karĢılaĢılmıĢtır.
Deniz-kum-güneĢ iliĢkisinden, manzara, alıĢılmamıĢ bitki örtüsü, doğal yaĢam, mağaralar, dağlar,
su sporları, folklorik özellikler ve yerel kimlikler vd.,turistler için daha ilgi çekici gelmeye
baĢlamıĢtır.

Turizm, özellikle geliĢmekte olan ülkeler tarafından Ģiddetle ihtiyaç duyulan döviz girdisi
sağlayan, istihdam olanakları yaratarak iĢsizliğin azaltılmasına katkıda bulunan bir ekonomik
faaliyet olarak kabul edilmektedir. Türkiye‟nin de içinde bulunduğu kimi ülkeler turizmi baĢlı
baĢına bir ekonomik geliĢme amacı olarak kabul etmiĢler ve yetersiz ekonomik kaynakların
önemli bir bölümünü turizmin geliĢimine ayırmıĢlardır. Dolayısıyla geliĢmekte olan ülkelerin
turizmi ekonomik kalkınma aracı olarak kullanmak isteme nedenlerinden birisi; turizmin
görünmeyen dıĢsatım olarak söz konusu ülkeler için önemli miktarda gelir yaratması olduğu
söylenebilir. Birçok ülke için önemli miktarlarda görünmeyen dıĢsatım geliri sağlayan turizmin
özellikler Ģu Ģekilde sıralanabilir:

1. Bankacılık ve sigortacılık sektöründe olduğu gibi turizm sektöründe de bir yerden


baĢka bir yere gönderilen somut bir ürün söz konusu değildir. Gerçekte turizm, müĢterinin ürünün
üretildiği yere gelip bizzat ürünü tükettiği birkaç sektörden birisidir.

2. Turizmin görünmeyen ihracat olarak bir baĢka özelliği, ülkenin sahip olduğu uluslar
arası ulaĢtırma iĢletmelerinin ödediği navlun hariç ülke turistik ürün dıĢsatımı için herhangi bir
navlun ödememektedir.

3. Turizm ürününün birçok parçadan oluĢması nedeniyle turizm, ulusal ekonomi içindeki
birçok sektörü etkilemektedir. Örneğin, turist harcamaları otelleri, alıĢveriĢ merkezlerini,
restoranları, rekreasyon hizmeti veren iĢletmeleri, ulaĢtırma iĢletmelerini vb. gibi birçok sektörü
doğrudan etkilerken, yerel yönetimlerin gelirleri, alt yapı hizmetleri vb. gibi alanları dolaylı
olarak etkilemektedir.

149
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

4. Turizm hem mevsimsel dalgalanmaların yaĢandığı hem de olumlu iç ve dıĢ


geliĢmelerden yavaĢ, olumsuz iç ve dıĢ geliĢmelerden ise çok çabuk etkilenen bir sektördür.
Dolayısıyla turizm istikrarsız bir dıĢsatımdır.

5. Turizm sayesinde dıĢsatımı olanaklı olmayan jeo-ekonomik varlıklar, sosyo-kültürel


varlık, değer ve olaylar ile spesifik bazı hizmetlerin dıĢsatımı yapılmakta ve ülkeye döviz giriĢi
sağlanmaktadır.

6. Turizm ürününün bir baĢka özelliği de ürün pazarlamasındaki farklılıktır. Diğer


dıĢsatım ürünleri fuarlarda somut bir ürün olarak sergilenebilirken, soyut nitelik taĢıyan turizm
ürünü sergilenememektedir. Acentalar aracılığı ile satılan turizm ürünü sözlü tanıtım ve poster,
slayt, film, broĢür vb. gibi görüntülü araçlar yardımıyla satılır.

Günümüzde dünyada hem ödemeler dengesi fazla veren Japonya gibi ülkelerin hem de
ödemeler dengesi açık veren Türkiye ve Yunanistan gibi ülkelerin turizmi ulusal seviyede teĢvik
etmelerinin temel nedeni; turizmin ödemeler dengesine her iki ülke açısından da katkıda
bulunmasıdır.

Japonya gibi ödemeler dengesi fazla veren ülkeler, bu fazlalığın enflasyona neden
olmaması ve eritilmesi için vatandaĢlarının uluslar arası turizme katılmalarını teĢvik
etmektedirler. Örneğin UNESCO‟nun korumaya aldığı Safranbolu tarihi turistik Ģehrine en fazla
gelen Japon turistlerdir.

Bunun aksine ödemeler dengesi açık veren ülkeler ise, ödemeler dengesi açıklarını
kapatmak istemektedirler. Çünkü, ödemeler dengesindeki bir bozukluk gelir, istihdam ve fiyatlara
yansımaktadır. Bu nedenle ödemeler dengesi politikası gerek dıĢ ekonomi politikası ve gerekse
genel ekonomi politikası içinde önemli bir yere sahiptir.

GeliĢmekte olan ülkeler için uluslar arası turizmin geliĢtirilmesi, gereksinim duyulan
döviz gelirlerinin artırılması açısından diğer sektörlere kıyasla üç temel üstünlüğe sahiptir. Bu
üstünlükler

1. Turizm, sürekli büyüyen bir endüstridir.

2. Turizm pazarı, imalat ve diğer temel mal pazarlarının aksine göreceli olarak daha az
korunmaktadır. Dahası turizm pazarı tüketicilerin turistik ürünü tüketmek için üretim yerine
gitmek zorunda oldukları bir pazardır. Dolayısıyla ithal ikamesi daha etkindir.

3. Turizm, birçok ülke açısından hem ekonominin çeĢitlenmesi hem de geleneksel


dıĢsatıma bağımlılığının azalması anlamına gelmektedir.

4. AraĢtırmalar, turizmde bir birim doğrudan istihdamın, yan sektörlerde 1,5 birim dolaylı
istihdam yarattığını göstermektedir. Böylece günümüzde turizmde dolaylı istihdam rakamı

150
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

1.200.000‟i, doğrudan ve dolaylı istihdam toplamı ise yaklaĢık 2.000.000‟u bulmaktadır. Bu


büyük sektör içinden GümüĢhane ilinin alacağı pay azımsanamayacak kadar büyüktür.

5. Türkiye, yetiĢmiĢ yeni iĢ gücünün önemli bir kısmı için, iĢ bulma olanakları kısıtlı olan
bir ülkedir. Ülkede hem hızlı nüfus artıĢı hem de artan bu nüfusun kentlerde yoğunlaĢması sorunu
günden güne ağırlaĢtırmaktadır. Özellikle ekonomik kriz dönemlerinin oluĢturduğu ortam,
çalıĢabilecek durumdaki insanlara yeni iĢ alanları yaratma konusunda bir takım zorluklar
yaratmaktadır. Turizm sektörü bu konuda yeni iĢ alanlarının açılmasını sağlayarak önemli bir
iĢlev görmektedir.

6. Konaklama tesislerinde doğrudan çalıĢan iĢgücü sayısı 500.000 olmaktadır Bu rakama


marina ve yatçılık, ulaĢtırma Ģirketleri, seyahat acentaları, alıĢveriĢ merkezleri gibi turizmle ilgili
çeĢitli birimlerde çalıĢan iĢgücü eklendiğinde sektörde doğrudan istihdam yaklaĢık 800.000‟i
bulmaktadır. 1999 yılında yapılan bir araĢtırmada; Türkiye‟de turizm sektöründe 732.000 kiĢinin
doğrudan istihdam edildiğini göstermektedir. 2010 yılında bu rakamın 1.427.000‟e ulaĢacağı
beklenmektedir.

5.2. TURĠZM BĠLGĠ SĠSTEMLERĠ

Turizm sözlükte, turistlere bilgi, barınma, ulaĢım ve diğer hizmetler sağlama iĢi olarak
tanımlanmaktadır [Random House, 1991]. Bizim bu çalıĢmadaki temel ilgi odağımız buradaki
“bilgi sağlama” iĢidir. Bu bağlamda bilgi, turistin görmek istediği yerlere ait doğal güzellikler,
tarihi eserler, sosyal etkinlikler, ulaĢım ve barınma olanakları vs. ile ilgili olabilir. Geleneksel
olarak basılı haritalar, bu bilgi sunma iĢinin vazgeçilmez bir parçası olmuĢtur. Çünkü turistik
aktiviteler genellikle, bilinmeyen yerler ve seyahat içerir. Haritalara ek olarak broĢürler,
kataloglar, kitaplar, gazeteler, daha önce aynı yeri ziyaret etmiĢ olanların verdiği bilgiler de
geleneksel bilgi dağıtımında kullanılmaktadır.

Arragon/Wessels (1994), Dünya genelindeki turist trafiğine göre turizm sektörü hakkında
bir takım bilgiler vermektedir. Buna göre, hem turist sayısında hem de turist harcamalarında
sürekli bir artıĢ vardır. Bu artıĢ ekonomik koĢullardan bağımsızdır, çünkü 1980 ve 1990 larda iki
önemli ekonomik krize rağmen bu artıĢ sürmüĢtür. Ancak bu dönemlerde harcamalardaki artıĢ
oranı turist sayısındakinden fazla olmuĢtur. Ayrıca, 2000 yılllarda Turizmin, Dünya
Ekonomisinin en önemli sektörü olacağı tahmin edilmiĢtir.

Böylesine büyük bir sektör için, geleneksel bilgi dağıtım araçları çok yetersiz kalmaktadır.
Turistler aradıkları bilgilerin çoğuna ancak, gidecekleri yere vardıktan sonra eriĢebilmektedir.
Ġkinci neden, geleneksel bilgi dağıtım araçlarında “bilgi kapsamı” nın sınırlı oluĢudur. Kağıt bir
haritaya ya da broĢüre sığdırılabilecek bilgiler sınırlıdır. Örneğin bir harita indeksine ancak otel
isimleri konabilir, oteller hakkında ayrıntılı bilgiler ise, baĢka bir kaynaktan sağlanmak
durumundadır. Üçüncü neden, geleneksel araçlarla sorgulama ve analiz olanaklarının çok kısıtlı

151
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

olmasıdır. Örneğin, kağıt harita üzerinden yeri belirlenen bir tarihi esere ait ayrıntılı bilgiler (örn.
kaçıncı yüzyıla ait olduğu) sorgulanamaz. Bunun için çoğunlukla bir önceki örnekte olduğu gibi
baĢka kaynaklara baĢvurmak gerekir. Benzer Ģekilde, konaklanan otelin en fazla 3 km civarında,
18. Yüzyıl‟a ait eserlere ait bilgilerin elde edilmesi de bunaltıcı olabilir.

Anılan yetersizlikleri ortadan kaldırmanın yolu, turizm sektöründe CBS ve Internet


teknolojilerinin kullanılmasıdır. Bilgi kapsamı ve analiz sorunu CBS kullanımı ile, bilginin geniĢ
kitlelere ulaĢtırılamaması sorunu ise, Internetin devreye sokulmasıyla aĢılacaktır. Turizm sektörü
hizmetlerinin, Bilgi Çağı‟nın gerektirdiği biçimde, Bilgi Teknolojisi (BT) araçları ile yapılması
amacıyla, son yıllarda çeĢitli türde bilgisayar destekli sistemler geliĢtirilmiĢtir. Bilgisayar destekli
rezervasyon sitemleri, bu sistemleri “Bilgisayar-Tabanlı Turizm Bilgi Sistemleri” adı altında
toplamıĢtır.

Turist Bilgi Sistemleri (TBS) nin, literatürde açık bir tanımı bulunmamaktadır. TBS ler
çok genel olarak, turistlerin aradıkları bilgilere basit ve hızlı bir biçimde eriĢebildikleri bilgisayar
destekli sistemler olarak tanımlanabilir. TBS ler, temelde bir CBS olan çeĢitli Konumsal Bilgi
Sistemlerinin bir türü olarak algılanabilir. Bir TBS veri tabanı, TBS nin kuruluĢ amaçlarına bağlı
olarak, turistlerin tatil, gezi, dinlenme, iĢ, sağlık, çalıĢma, spor, toplantı ve konferanslara katılma
amacıyla yapacakları ziyaretlere yönelik, ihtiyaç duyabilecekleri bilgileri içerecektir. Haritalar
turistler için en vazgeçilmez araçlar olduklarından, bir TBS de bu bilgilerin, konum bilgisi ile de
ilĢkili olması gerekir. Diğer bir anlatımla bir TBS veri tabanı da aynen CBS de olduğu gibi, hem
konumsal hem de öznitelik veri içerir. Dolayısıyla bir TBS, anılan türde bilgilerin veri tabanına
aktarılması, depolanması, iĢlenmesi ve analizi ile, kullanıcıların istedikleri formda çıktı
alabilmelerine olanak tanımalıdır..

TBS de yapılabilecek sorgulama ve analizler, TBS nin bilgi kapsamına ve analiz


yeteneklerine bağlıdır. Bilgi kapsamı tasarım aĢamasında, sistemin kullanıcı kitlesine göre
belirlenir. Eğer sistem turistlere bilgi sağlama amacı yanında, turizm sektörünün diğer
kesimlerine de hizmet verecekse, o zaman bilgi kapsamı daha geniĢ olacaktır. Örneğin turizm
acenteleri herhangi bir turistik mekanla ilgili, ziyaretçi sayısı gibi çeĢitli istatistiki bilgilere
gereksinim duyabilir. Dolayısıyla bu bilgilerin de veri tabanında bulunması ve sürekli
güncellenmesi gerekir. Bu tür bir çalıĢmanın GümüĢhane ilinin turizden aldığı payın artmasına ve
göçlerin azalmasına imkan sağlayacaktır. Bunun çeĢitli örnekleri dünyada uygulanmaktadır.
Örneğin TiTAN (Tourist Information and Travel Assistance Network) sistemi, çoğunlukla iĢ ve
tatil amacıyla Avrupa ülkeleri arasında seyahat eden turistlerin, seyahatlerini planlamaları
amacına yönelik olarak geliĢtirlmiĢtir. Sistemde iki yer arsındaki en uygun yol, bir yere en yakın
konaklama olanakları ve ayrıntı bilgileri (otel, sınıfı, fiyatlar, oteldeki çeĢitli aktivite tarihleri vs.)
için analizler yapılabilmekte, sonuçlar grafik üzerinde görüntülenebilmekte ve istenirse basılı
rapor olarak alınabilmektedir. Sistem çok geniĢ bir veri tabanına sahip olması nedeniyle analiz
yetenekleri zengindir. Örneğin iki yer arasındaki bir “yol planlama” analizinde, yol fare ile ya da
yer isimleri verilerek belirtildikten sonra en uygun yol hesaplanarak harita üzerinde ve metin

152
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

olarak rapor halinde ekranda gösterilir. Diğer yandan, Ġngiltere Turizm Bakanlığı Web sitesinde
bu tip analizler yapılamaz. Burada ancak, ekrandaki harita üzerinde tarama ve gezinme
yapılabilir, fare ile ya da isimlerden Ģehir ve kasabalara ait çeĢtli bilgilere eriĢilebilir. Herhangi
bir kente girildiğinde, barınma olanakları, sosyal etkinlikler, turizm danıĢma büroları hakkında
çeĢitli bilgiler alabilir.

Turizm sektöründe BT‟nin sunduğu yeni olanakların kullanılması amacıyla çeĢitli


sistemler geliĢtirilmiĢtir [Egeli/Özturan, 1998]. Bunlara en çarpıcı örnek son yıllarda yaygınlaĢan
“Turist Bilgi Makineleri” (Tourist Information Kiosks) leridir. Turist Bilgi Makineleri (TBM)”,
ATM benzeri dokunmatik ekranlar yardımıyla bilgi arama/tarama, kredi kartı ile çevrim-içi (on-
line) satın alma, video promosyon ve reklam filmleri oynatma iĢlemlerinin yapılabildiği, bilet
satın alma, rezervasyon ve daha fazla bilgi için doğrudan telefon eriĢiminin sağlandığı
sistemlerdir [Global Kiosk Systems, 1999].

5.3 GÜMÜġHANE ĠÇĠN TBS YAPILABĠR MĠ ?

Türkiye, turizm potansiyeli çok yüksek bir ülke olmasına rağmen, bundan yeterince
yararlanamamaktadır. Çünkü turizm bilgisi toplama ve dağıtımı hala sorunludur ve büyük ölçüde
geleneksel araçlarla yürütülmektedir (Egeli/Özturan, 1998). Ülke içinde ve dıĢında Türkiye‟nin
tanıtımı çok yetersiz kalmaktadır. Örneğin Dünya genelinde insanların bilgi almak amacıyla en
sık baĢvurdukları platform haline gelen Internette Türkiye ile ilgili kaynaklar incelendiğinde,
bunların çok yetersiz oldukları görülmektedir. Örneğin, Internetteki en popüler arama
motorlarından Yahoo ile Türkiye‟nin Ģehirleri hakkında bilgi edinilmek için GümüĢhane ilinde
tek bir site bulunduğu görülmektedir. Diğer bazı siteler ise bilgi kapsamı açısından yetersiz,
metin, fotoğraf ve grafikler içeren “durağan” ve adeta geleneksel turistik bilgi dağıtımı
araçlarının bilgisayar ekranındaki versiyonları Ģeklindeki sitelerdir. Üzülerek ifade etmek gerekir
ki Turizm Bakanlığı sitesi de buna dahildir. Durum böyle iken, turizm sektörü ve yetkililer de
Türkiye‟nin tanıtımının yeterince iyi yapılamamasından sürekli yakınmaktadırlar. Özellikle 2009
yılında turizm sektöründe yaĢanan büyük durgunlukta, tanıtımdaki yetersizliğin rolü çok açık bir
biçimde ortaya çıkmıĢtrır. Oysa yapılacak Ģey basittir; Ülke genelinde TBS lerin hazırlanması ve
Internet üzerinden bütün Dünya‟nın kullanımına sunulmasıdır. Bu noktadan hareketle, TBS lerin
tasarımı, oluĢturulması ve Internette kullanıma sunulmasında izlenmesi gerekli yolu gösterecek
bir örnek teĢkil etmek üzere, bir proje baĢlatılmıĢtır. Projenin ilk ayağında GümüĢhane için küçük
çaplı, örnek bir TBS oluĢturulmuĢtur.. GümüĢhane TBS için bu aĢamada çok kapsamlı bir tasarım
yapılmamıĢtır. Yalnızca en az bir klasik turistik haritaya eĢdeğer bir bilgi kapsamına sahip olacak
bir sistem tasarımından öteye gidememiĢtir. Bununla birlikte, sistem için bir gereksinim analizi
yapılmıĢtır. Bu amaçla, GümüĢhane Turizm DanıĢma Bürosu yetkilileri ile görüĢülmüĢ ve
turistlerin, klasik turistik haritaların karĢılayamadığı beklentileri de belirlenmiĢtir. Buna göre
turistlerin baĢlıca beklentilerinin kalacakları yerlerdeki konaklama olanakları, restoranlar,
alıĢveriĢ merkezleri, tarihi eserler, gezi yerleri, festivaller, yayla Ģenlikleri gibi bölgedeki eğlence

153
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

fırsatları hakkında doğru ve ayrıntılı bilgileri, hızla edinebilme arzusunda oldukları belirgin
olarak ortaya konulmuĢtur.

TBS (Turizm Bilgi Sistemleri) turizm sektörünün bütün kesimlerinde yaygınlaĢması, bu


sistemlerden sağlanacak yararı büyük oranda artıracaktır. Bu bakımdan, TBS Internet eriĢimi
yanında, turizm bürolarından, turizm acentalarından ya da kentlerin belirli merkezlerine
kurulacak TBM lerden eriĢebilme olanağı sunulmalıdır. Bunlar yapıldığında göç olgusu azalacak,
belkide ters göçler gündeme gelecektir. Çevre kirlenmeden, çarpık kentleĢme süreci yaĢanmadan,
insanlar kendi yaĢam alanlarından kopmadan bacasız sanayinin nimetlerinden yaralanmıĢ
olacaktır.

KAYNAKLAR

www.gumushane.gen.tr/dosyalar/GTSO-8-OCAK-2010.ppt
http://www.cografyamvehayat.com/index.php?Itemid=68&id=46&option=com_content&task=vi
ew
www www.gocsempozyumu.org
www..CHA.(Cihan Haber Ajansı) 06.05.2010
http://www.gumushane.gen.tr/index.php?ind=reviews&op=print_file&ide=1727
Egeli/Özturan, (1998 ),www.gislab.ktu.edu.tr/yayinlar/KBS99/21_comert.doc
Global Kiosk Systems, (1999) http://doi.acm.org/10.1145/329366.301121
www.world-tourism.org
TiTAN citeseerx.ist.psu.edu/viewdoc/downlo
Arragon/Wessels (1994)en.wikipedia.org/wiki/Dreadnought_(bookad?doi=10.1.1.2.5707.
Rando m House, (1991) www.ec-gis.org/project.cfm?id=534&db
BĠLGĠN Vedat (2008) „‟ Göçün Kültürel sonuçları „‟IIII. Uluslararası Mevlana Kongresi 10
Agustos Konya
DOĞANAY, H., 1991, "Türkiye'de Ġç Göçler ve BaĢlıca Sonuçları". Atatürk Üniv. Kazım
Karabekir Eğt. Fak. Dergisi, sayı 2, Erzurum.
KODAY,Z., Coğrafya Bölümü Sempozyumları 2, Bildiriler, s. 25-32, Ġzmir.ian Bailey Making
Population Geography e-dergi.atauni.edu.tr/index.php/SBED/article/viewFile/149/143
ÖLGEN, M. K., (2003), “Coğrafi Bilgi Sistemleri Yardımıyla Turizm Amaçlı Çevresel
Duyarlılığın Belirlenmesi”, Coğrafi Çevre Koruma ve Turizm Sempozyumu (16-18 Nisan 2003
Ġzmir), Ege Üniv
TANDOĞAN, A., 1989, 1975-1980 Döneminde Ġller Arası Göçler, KTÜ Ġktisadi ve Ġdari Bil.
Fak. Yay. 141, 5, Trabzon.
TUĠK, (2009) Nüfusun Genel Nitelikleri Ankara
TUĠK , 2007 Genel Nüfus Sayımı, Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri, (GümüĢhane )
Ankara
TUĠK , 1997 Genel Nüfus Tespiti, Ġdari BölünüĢ, Ankara.
TUNÇDĠLEK.,N. (1988) Dünya Nüfus Dinamiği. Ġ.Ü. Yay.No: 3501. Ġstanbul
YILMAZ, O., "GümüĢhane'nin Sanayi Faaliyetleri ve Potansiyeli", GeçmiĢte ve Günümüzde
GümüĢhane Sempozyumu, GümüĢhane Valiliği s. 305, Ankara.

154
25-28 Mayıs Ġl OluĢunun 85. Yılında GümüĢhane Tarihi Ve Ekonomisi Sempozyumu
2010

ÖZGÜR, M., 1994, "Türkiye'deki Ġç Göçlerde Ankara Ġlinin Yeri". Ankara Üniv. Türkiye
Coğrafyası AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Ankara.

155
GÜMÜŞHANE İLİ MADEN YATAKLARI VE POTANSİYEL ALANLAR

İ. Akpınar & Y. Demir & E. Akaryalı & L. Kocagülle

ÖZET

Bakır, kurşun, çinko rezervleri bakımından zengin olan Doğu Karadeniz Metalojen Bölgesi‟nde yer alan Gü-
müşhane baz metallerin yanısıra altın ve gümüş gibi kıymetli metaller açısından da önemli potansiyele sahip-
tir. Gümüşhane Bölgesi‟ndeki ana cevherleşmeler skarn, damar ve saçınım tipte görülürler. 1980‟li yıllarda
MTA‟nın Gümüşhane İli‟nde yaptığı arama çalışmaları sonucu 22 adet metalik maden, 18 adet endüstriyel
hammadde, 11 adet enerji hammaddesi yatakları tespit edilmiştir. Metalik maden yataklarından 11 tanesi eko-
nomik açıdan önem taşımaktadır. Bölgede altın ve gümüş aramaları 1990‟lı yıllarda hızlanmış ve bunun so-
nunda da Mastra, Hazine Mağara, Kaletaş, Olucak ve Arzular‟da önemli miktarlarda altın ve gümüş potansi-
yeli olduğu tespit edilmiştir. Bunlardan özellikle Mastra altın sahasında 2000‟li yılların başında ilk yarısında
yapılan arama ve işletmeye yönelik çalışmalar sonucu 2006 yılı Mart ayında üretime geçilmiştir. Hazine ma-
ğara madeninde ise işletme ve üretime başlanması 2010 yılı yaz dönemi olarak belirlenmiştir.

Bölgedeki madenciliğe anlamlı bir ivme kazandırabilecek düzeyde olan bu iki işletmenin yanı sıra Midi-
Karamustafa Bölgesindeki Pb-Zn sahasında Yıldızlar Holding aramalarını hızlandırmıştır. Gümüşhane ili
ekonomisine önemli katkılar yapması beklenen Mastra altın madeni, Hazine Mağara gümüş-kurşun madeni ve
Midi çinko madeni işletmesine ek olarak Kırkpavli (Gümüşhane-Merkez), Köstere, Istala, Eskiköy (Gümüş-
hane-Torul), Pekün (Gümüşhane-Kelkit) ve Kürtün ilçesindeki birçok maden sahalarında önemli ölçüde re-
zervler tespit edilmiş olup buralardaki baz ve kıymetli metal (Pb-Zn-Ag-Cu-Au) cevherleşmeleri detaylı etüd
ve geliştirilmeyi beklemektedir. Asidik veya felsik karakterli magmatik, volkanik kayaçların bulunduğu alan-
lardaki yoğun ayrışmalar ve asidik kayaç-karbonatlı kayaç kontakları, asidik kayaç-bazik kayaç dokanakları
potansiyel cevherleşme lokasyonları olarak değerlendirilebilir. Bölgedeki kayaçların petrolojik karakterleri,
mevcut cevherleşme tip ve türlerindeki mineralojik veriler ve saha gözlemleri Gümüşhane ilinde potansiyel
birçok lokasyonda porfiri sistemin varlığını işaret etmektedir. Metalik cevherleşmelerin yanısıra bölgede çok
geniş alanlar kapsayan granit, mermer, kireçtaşı, andezit, bazalt kil sahaları ile sınırlı oluşumlara sahip olan
kömür rezervleri kaliteli endüstriyel hammadde ve enerji hammadde yatakları olarak son zamanlarda maden
arama ve işletme şirketlerinin hedefi haline gelmişlerdir.

156
1. GÜMÜŞHANE İLİ MADEN YATAKLARI
VE BİLİNEN CEVHERLEŞMELER

1.1 Genel Jeoloji Zigana Formasyonu üzerine uyumsuz olarak an-


dezitik volkanik kayaçlar ve filiş karakterli tortul
kayaçlardan oluşan Eosen yaşlı Alibaba Formasyo-
Doğu Pontid Tektonik Birliği‟nin güney kesiminde nu gelir. Alibaba Formasyonu bölgenin orta
yer alan Gümüşhane yöresi (Ketin, 1966) sırasıyla kısmında Çit, Dibekli Yeşildere kesimlerinde
Hersinyen ve Alp Orojenezlerinin etkisinde kalmış- yayılım gösterir. Bu bölgenin en üst oluşumunu Geç
tır. K-G yönünde oluşan bölgesel sıkışma tektoniği Eosen yaşlı olduğu düşünülen Gavur Dağı Volkanit-
Gümüşhane yöresinde genellikle KB-GD yönünde leri oluşturur Bu volkanitler bölgenin güney
bir kırık tektoniğinin gelişmesine neden olmuştur. batısında deniz seviyesinden 2500 m‟den daha
Bölgede temel kayaçlarını Gümüşhane İli‟nin yüksek alanlarında dağılım gösterirler ve esas olarak
güney kesiminde bulunan esas olarak gnays ve biyo- belirgin çatlaklı, masif yapıda, tüf ve lav breşlerince
tit şistten oluşan ve DKD-BGB yönünde uzanan Pa- zengin olan andezitlerden oluşurlar.
leozoik yaşlı Kurtoğlu Metamorfitleri oluşturur Bölgedeki sokulum kayaçları çoğunlukla grano-
(Şek. 1). Geç Paleozoyik dönemde bu metamorfitler diyorit ve kuvars porfiridir. Bununla birlikte küçük
içine Gümüşhane Graniti sokulum yapmıştır. Gü- ölçekte dasit ve dolerit daykları da bulunur. Büyük
müşhane il sınırları içerisinde kalan bölgelerde de- ölçekteki granodiyorit kütleleri özellikle Torul,
ğişik araştırmacılar tarafından genelde granodiyorit, Kürtün ve Kopuz bölgelerinde gözlenir. Kurtoğlu
adamellit ve ince taneli porfirik granit olarak göz- Metamorfitleri ve Zigana Formasyonu‟nu kesen To-
lemlenen Gümüşhane Granitoidi içinde yer yer kü- rul Granitoyidi, granodiyorit ve monzonitik karak-
çük ölçekli dolerit ve diyorit sokulumları da bulunur terde olup genellikle KD-GB yönünde uzanır (Kay-
(Yılmaz, 1972). Tabandaki bu metamorfik ve gusuz, 2000). Doğuya doğru bu kayaçlar ince taneli
granitik kayaçlar bazen spilitik karakterli lavlar, dasitik karaktere değişir.
çört, dasitik tüf ve kumtaşı içeren bazaltik kayaçlar- Kürtün‟den Doğankent‟e kadar geniş bir alanda
dan oluşan Alt Jura-Liyas yaşlı Şenköy uzanan ve bir batolit olan Kürtün Granodiyoriti
(Hamurkesen) Formasyonu tarafından uyumsuz ola- kısmen kuvars porfiri ve dolerit dayklarıyla birlikte
rak örtülürler. Şenköy Formasyonu‟nu uyumlu ola- bulunur. Bölgenin KB‟da bulunan Harşit Plütonu
rak genelde bölgenin güney kesiminde yayılım gös- yitim zonuna yerleşmiş I tipi granitoyid olup kabuk
teren grimsi beyaz ve beyaz renkte, çoğunlukla ve manto malzemesinin izlerini taşır (Karslı ve diğ.,
masif tabakalı ve dolomitik özellikteki kireçtaşla- 2010a) Kopuz Granodiyoriti ise üç parçadan oluşan
rından oluşan Berdiga Formasyonu örter. Bölgenin stok şekilli ince taneli, yer yer piritli ayrışma zonları
güneyinde bazaltik aktivite bu formasyonun altında içeren bir biyotit-amfibol granodiyorittir. Dasit, ku-
gözlemlenir ve dasitik kayaçlar Zigana Formasyo- vars porfir veya porfiri dasit ve andezit gibi ve diğer
nu‟nun sonraki fazlarıyla birlikte bulunurlar. Bu genç volkanik kayaçlar Zigana Formasyonu içinde
bölgede detaylı jeolojik çalışmalar yapan araştırma- KD-GB yönlerinde ve nadiren KB-GD yönünde
cılar Zigana Formasyonu‟nu beş alt birime ayırmış- yerleşmişlerdir. Dasit, dasidik tüf, andezit ve dasi-
lardır. dik breşlerinden oluşan kayaçlar ise çoğu lokasyon-
Kermutdere Üyesi Gümüşhane Graniti‟nin kuzey da yoğun alterasyona uğramışlardır ve pirit içerirler
ve kuzeybatısında yayılım gösterir ve bu kesimlerde (Sipahi, 2005). Gümüşhane‟nin doğusunda yeralan
çoğunlukla çamurtaşı, kumtaşı ardalanmasından Dölek ve Sarıçiçek plütonları çarpışma sonrası
oluşur, ancak Torul Gümüştuğ Köyü civarında gelişen ekstansiyonel yerleşme sonucu oluşmuş gra-
çamurtaşı, kumtaşı ardalanması aniden kesilerek nitoyidlerdir (Karslı ve diğ., 2007). Bölgede D-B
andezitlere geçiş göstermektedir. Zigana Formasyo- yönünde olan bindirmeler KD-GB yönlü kıvrımlı
nu‟nun büyük bir kısmını oluşturan A1 üyesi kal- yapılarla kontrol edilmişlerdir. Daha genç olan gra-
kerli silt taşları içeren, çok faylı, filiş karakterli ve nodiyoritler kıvrımlı yapıların eksenleri boyunca
fosilli tortul bir birimdir. Bu birim Berdiga Formas- sokulum yapmıştır (Türk-Japon Ekibi,1985). En
yonu‟nu sık sık uyumsuz olarak örter. A2 üyesinin genç sokulum kayacı olan kuvars porfiri Alibaba
esas kayaçları andezit ve andezitik piroklastitlerdir Formasyonu‟nu ve granodiyoriti kesmiştir.
ve A1 üyesine benzerler. Bu birim Zigana Geçi-
di‟nin kuzeyinde oluşur ve D1 üzerine uyumlu ola-
rak gelir. D2 üyesi ise soluk yeşil–beyazımsı gri
renkli dasit lavlarından oluşur ve A2‟yi uyumlu ola-
rak örter.

157
esiti ve ilgili cevherleşme tipleri.

1.2. Maden Arama Çalışmaları

Şekil 1. Gümüşhane ili ve çevresinin genelleştirilmiş dikme kesiti ve ilişkili cevherleşmeler

158
Gümüşhane yöresinde izlenen tüm cevherleşmeler yaptırmışlar ve Hazine Mağara madeninin yüksek
genç Tersiyer yaşlı granitik intrüzyonlara bağlı olup oranda gümüş içerdiğini belirlemişlerdir. Öztunalı'ya
hidrotermal alterasyon ve tektonizma ile sıkı (1983) göre, yöre cevherleşmeleri BKB-DGD
ilişkilidir. Bütün stratigrafik seviyelerde cevherleşme doğrultulu faylar boyunca Üst Kretase yaşlı dolomi-
izlenmesi bu düşünceyi kuvvetlendirmektedir. Genç tik kireçtaşlarının üst seviyeleri içerisinde damar
granitik intrüzyonlarla gelen cevherli hidrotermal şeklinde yataklanmıştır. Çınar ve diğerleri (1983),
eriyiklerin kayaçların zayıf zonlarına (kırık, çatlak, Gümüşhane çevresinde geniş bir alanın 1/25000
tabaka yüzeyleri) yerleşerek damar, damarcık ve ölçekli jeoloji haritası ve maden prospeksiyonunu,
saçınım tip Cu-Pb-Zn-Au-Ag cevherleşmelerini Güner ve diğerleri (1985) ise, Gümüşhane kurşun-
oluşturduğu düşünülmektedir. Cumhuriyet çinko yataklarının ayrıntılı jeolojik etüdünü
döneminde Gümüşhane kurşun-çinko yatakları ilk gerçekleştirmişlerdir.
defa Ölsner (1935) tarafından incelenmiştir. Ölsner, 1980‟li yıllarda MTA‟nın Gümüşhane İli‟nde me-
yöre yataklarını kireçtaşlarının içerisinde talik maden, endüstriyel ve enerji hammaddelerine
metazomatik; granitler içerisinde de damar tipi yönelik arama çalışmaları oldukça fazladır. 1990‟lı
olmak üzere ikiye ayırmıştır. Kovenko'ya (1937) yıllarda ise bölgede altın ve gümüş aramaları
göre yörede üç ayrı tipte cevherleşme izlenmektedir. hızlanmış ve bunun sonucunda da Mastra, Olucak ve
Bunlardan Hazine Mağara ve Kırkpavli yatakları Kaletaş‟ta önemli miktarlarda altın ve gümüş potan-
mercek, Dere Maden zuhurları damar şekillidir. siyeli olduğu tespit edilmiştir. Gümüşhane ili gene-
Ayrıca kireçtaşı çatlaklarında yer yer oksidasyon linde MTA ve özel sektör firmaları tarafından
zonu minerali içeren önemsiz damarlar yapılan arama çalışmaları sonucu 22 adet metalik
bulunmaktadır. maden (Cu, Pb, Zn, Fe, Au ve Ag), 17 adet
Yatakları çok kısa bir süre için ziyaret eden endüstriyel hammadde (barit, refrakter kil ve
Schumacher (1937) ise, bunların damar şeklinde kireçtaşı) ve 11 adet enerji hammaddesi (kömür)
oluştuklarını belirtmiştir. Dandria'ya (1940) göre, yatakları tespit edilmiştir. Metalik maden
Hazine Mağara Madeni Üst Kretase kireçtaşlarını yataklarından 11 tanesi ekonomik açıdan önem
ornatan mezotermal cevher eriyikleri tarafından taşımaktadır (Şek. 3-4). Bu yataklardan Midi (Kara-
oluşturulmuştur. Pejatovic ve diğerleri (1970), mustafa), Eğlence Yayla ve Köstere‟de 136.000 ton
yatakları magmatik kayaçlar içerisinde damar, Zn, 140.000 ton Pb varlığı saptanmıştır. Hazine
kireçtaşları içerisinde de metazomatik olmak üzere Mağara, Karadağ, Eğrikar, Kırkpavli ve Istala‟da da
iki ayrı gruba ayırmışlardır. Çoğulu (1970), yataklar önemli miktarlarda altın rezervi olması muhtemel
civarındaki granitoyid ile Rize Granitik Plütonu‟nu olduğu belirtilmiştir (Güner ve diğ., 1994). 1990‟lı
karşılaştırarak, bunların petrolojik ve jeokronometrik yıllardaki aramalar olumlu sonuç verince özel sektör
etütlerini gerçekleştirmiştir. Bosch ve diğerleri harekete geçmiş yerli, yabancı ve yerli-yabancı
(1974), yöreyi "Birleşmiş Milletler Merzifon, İspir ortaklığı olan maden şirketleri Gümüşhane‟de maden
Jeokimya Projesi" kapsamında incelemiş ve elde edi- arama ve yatırım yapmaya yönelmişlerdir. Gümüş-
len verilerin ışığı altında Gümüşhane Yöresi‟nin ye- hane ili endüstriyel hammadde açısından da önemli
ni maden yatakları bulmada ümit verici olduğunu potansiyele sahiptir. Kimya sanayi hammaddesi ola-
belirtmiştir. Yılmaz (1976), heterojen görünümlü rak Kelkit ve Şiran yörelerinde barit zuhurları bu-
Gümüşhane Graniti‟ni petrografik özelliklerine göre lunmaktadır.
granodiyorit, Çamlıca-adamelliti, Gümüşhane-
adamelliti ve porfirik mikrogranit olmak üzere dörde
ayırmıştır. Ayrıca Gümüşhane Graniti‟ne bağlı Maden Türleri ve Dağılımları
22,00%
oluşmuş aplit, pegmatit ve kuvars damarlarının Metalik (22 adet)
varlığını ortaya koymuştur. Kamitani ve diğerleri 44,00% Endüstri Ham. (17
(1977), yörenin Paleozoyik granitoyidlerini, Üst Kre- 34,00% adet)
tase kireçtaşlarını ve Eosen volkanitlerini incelemiş Enerji Ham. (11
Adet)
ve cevherleşmenin çoğunlukla kireçtaşı, marn ve
şeyllerden oluşan Üst Kretase yaşlı birimler içeri-
sinde gerçekleştiğini vurgulamışlardır. Erbayar &
Ödevci (1979), işletilen yataklardan aldıkları cevher
örneklerinden Pb, Zn, Cu ve Ag analizleri Şekil 2. Gümüşhane İli genelinde tesbit edilen maden türlerinin
sayı ve dağılımlarını gösterir grafik.

159
AÇIKLAMALAR
GÜMÜŞHANE İLİ JEOLOJİ VE MADEN
YATAKLARI HARİTASI

Şekil 3. Gümüşhane ili jeoloji ve maden yatakları haritası, MTA, 2009‟dan değiştirilerek Hazırlayanlar: İbrahim Akpınar, Leyla Kocagülle, Enver Akaryalı, Yılmaz Demir
160
Şekil 4. Gümüşhane ve yakın çevresine ait jeolojik harita, aktif maden yatağı sahaları ve bazı önemli cevherleşme lokasyonları (Türk-Japon Ekibi,1985‟ den değiştirilerek).

161
1.3. Metalik Cevherleşme Tipleri ve Madenler Tablo 1: Gümüşhane İli cevherleşme bölgeleri ve özellikleri (Au:
Altın, Ag: Gümüş, Cu: Bakır, Zn: Çinko, Pb: Kurşun, Fe: Demir,
Gümüşhane Bölgesi‟ndeki ana cevherleşmeler Sb: Antimuan, Ba: Barit.
skarn, damar, saçınım (porfiri) tipte görülürler,
MADEN CEVHER CEVHERLEŞME
ancak stratiform (tabakaya uyumlu) ve dolgu tip BÖLGE
oluşumlar da vardır. Esas cevher türü olarak de- ADI TÜRÜ TİPİ
mir, bakır, altın, gümüş, kurşun, çinko, molibden, Hazine Au, Ag, Cu, Hidrotermal
demir sülfürler ve barit sayılabilir. Cevherleşmele- Eski Mağara Zn, Pb (Epitermal)
rin çoğu Üst Kretase yaşlı Zigana Formasyonu
içinde oluşmuştur. gümüşhane Kırk Au, Ag, Pb,
Hidrotermal
Skarn cevherleşmeleri granitoidik bir intrüzif Pavli Zn
kayaç ile Zigana Formasyonu‟nun kireçtaşları ve
Mescitli- Au, Ag, Pb, Hidrotermal
andezit birimleri kontağında oluşurlar ve başlıca Mastra
demir mineralleri ile az oranda kalkopirit, sfalerit Mastra Zn (Epitermal)
ve galen içerirler. Midi- Skarn,
Damar tip cevherleşmeler Zigana Formasyonu Midi Zn, Pb, Cu
içinde ve Gümüşhane Graniti ile Şenköy Formas- Karamustafa Hidrotermal)
yonu ve esas bileşimini andezitik lav ve andezit Hidrotermal
piroklastlarının oluşturduğu Ali Baba Formasyonu Köstere Cu,Pb,Zn
Torul- (Mesotermal)
arasında görülür.
Saçınım halindeki (porfiri tip) cevherleşmeler Kalkanlı- Cu, Zn, Ba, Hidrotermal,
Istala
Tersiyer yaşlı granodiyoritle ilişkilidirler. Cevher- Zigana Pb, Au Masif sülfid
leşme granodiyorit stoklar içinde, Zigana Formas-
Eskiköy Pb, Zn, Cu Hidrotermal
yonu yakınlarında ve kontaklarda oluşur.
Karadağ Cu, Pb, Fe Skarn, saçınım

1.3.1. Skarn Tip Cevherleşmeler Torul- Haviyana


Barit Hidrotermal,
(BaSO4) Damar
Bölgede bu tip cevherleşmeler genelde Karadağ
Sb Skarn,
granodiyorit ve kuvars porfir bileşimli intrüziflerin Gümüştuğ
Üst Kretase yaşlı Zigana Formasyonu içindeki ki- (Antimuan) Hidrotermal
reçtaşı ve andezit birimlerine sokulum yapmasıyla Belentepe Cu, Pb, Zn Skarn
gelişmiştir. Kürtün Böl-
Melek Cu, Fe Skarn
Karadağ Madeni, Düzköy ve Melek cevherleş- gesi
meleri, Belen Tepe cevherli zonu önemli skarn Düzköy Cu, Pb, Fe Skarn
oluşumlarıdır. Kürtün Granitoyidi ile ilişkili olan Arzular Au, Ag, Pb- Hidrotermal
Düzköy ve Melek cevherleşmeleri küçük ölçekte
olup, Düzköyde ana cevher mineralleri spekülarit, Arzular- (Sobran) Zn-Cu (Mesotermal)
galen ve pirit, Melek cevherli zonunda ise Kaletaş Hidrotermal
spekülarit ve magnetittir. Kalkopirit ve sfalerit her Kaletaş Au, Ag
(Epitermal)
ikisinde de az oranlarda bulunur.
Skarn tip cevherleşmelerin en önemlileri olarak Kurum Va-
Hidrotermal
sadece Karadağ Madeni ve Belen Tepe madeni sa- disi, Olucak Au, Ag,
yılabilir. (Epitermal)
İmera

1.3.1.1. Karadağ Cu-Py-Fe Madeni


intrüzyonlarıyla ilişkili olan bu cevherleşmeler Üst
Bu cevherleşme Torul İlçesi Altıntaşlar köyü‟nün Kretase yaşlı Zigana Formasyonu içinde andezit
6 km batısında Galiz Dere‟nin bir kolu olan Ma- ile kireçtaşı arasındaki kontakta skarn zonunda
den Dere‟nin kaynağına doğru skarn tipte oluşmuş oluşmuştur. Skarn zonunda garnet ve epidot mine-
bir bakır-çinko-demir madenidir. Eski maden iş- ralleri izlenir. Madenin yakınlarında kuvars porfiri
letmesinin kalıntıları deniz seviyesinden 2500 m ve porfiritik granodiyorit, Zigana Formasyonu‟nun
yüksekliklerdedir. Granodiyorit porfiri, diyorit ve andezit ve kireçtaşlarına sokulum yapmıştır. Ku-
ayrışmış kuvarsporfiri, granodiyorit vars porfir Galiz Dere‟den Maden Dereye kadar 1
km D-B yönünde ve 4 km
K-G yönünde bir alanda izlenir ve Gümüşhane Mastra altın madeni Gümüşhane‟nin 24 km
Graniti ile dokanakta bulunur. Cevher mineralleri- KB‟sında yer alır. Madene Torul-Gümüşhane
nin hemen hepsi oksitlenmiştir. Fakat ikincil bakır yolundan ayrılan yol boyunca yaklaşık 6 km ilerde
oksitler maden atıkları içindeki garnet skarn ör- Mastra (Demirkaynak) Köyü‟nden ulaşılır. Yatak
neklerinde görülmektedir. Bu madenin güney ke- Eosen yaşlı Alibaba Formasyonu‟nun (Kabaköy
siminde 400 m‟lik bir uzantıda kireçtaşları doğrul- Formasyonu) hornblendli andezit lav ve
tusu boyunca cevherleşme belirtileri piroklastları içinde damar ve ağsal tipte
görülmektedir. gelişmiştir.
Karadağ Madeni çok eski zamanlarda bir yeral- Mastra epitermal altın yatağı, K50-70oB
tı işletmesi olarak işletilmiş ve yaklaşık 150.000 doğrultulu ve 65-80oKD‟ye eğimli bir fay zonu
ton yüksek tenörlü cevher madenin yakınında eri- içinde yer alan bir çok silis kafalarından
tilerek elde edilmiştir. Maden esas olarak bakır oluşmuştur (Şek. 5). Bu silisleşmiş damarlar
için çalıştırılmış, pirit ve magnetit oranı ise düşük- sistemi, 10-120 m genişliklerde ve doğrultu
tür (Türk-Japon Ekibi, 1985). boyuna yaklaşık 2.5 km uzunluktadır. Damar
sisteminin 1.3 km‟si altınlı kuvars
damarcıklarından oluşur ve damarlar etrafında
1.3.1.2. Belen Tepe Zn-Cu-Pb-Fe Madeni yoğun hidrotermal alterasyon gelişmiştir. Cevherli
kısımla birlikte en fazla görülen alterasyon tipi,
Bu zon Kürtün‟ün 10 km K-KB‟sinde 1600-2000 silisleşme ve adularya damarcıklarının
m yükseltilerde yayılım şeklinde oluşur. Cevher- oluşumudur. Gri renkli ve kalsedon içeren
leşme demir, bakır, kurşun, çinko skarnları şeklin- silisleşme, altın mineralizasyonuyla yakından
dedir. ilgilidir. Silisleşmiş zonlar arjilik ve serizitik
Buradaki jeoloji esas olarak Üst Kretase yaşlı alterasyonlarla çevrelenirler. En dışta klorit ve
andezitik piroklastitler, masif kireçtaşları (Zigana epidotun yaygın olduğu propilitik alterasyon
Formasyonu, A2 üyesi) ve bunlara sokulum yapan izlenir (Tüysüz ve diğ., 1995).
granodiyoritten oluşur. Kireçtaşı iki zona bölün- Mastra‟da altın cevherleşmesi hem cevher
müştür. Her iki zonun kalınlığı birkaç 10 m‟den filizleri hem de ağsal damarlarla birlikte bulunur
100 m‟nin üzerine kadar değişir ve tabakalar he- ve cevher filizleri daha fazla altın içerirler. Cevher
men hemen yataydır. Sokulum yapan granodiyorit filizlerini içeren silis kafaları, genelde merceksi ve
kütlesi Kürtün Batoliti‟nin bir parçası olup, KD- düz şekillerde olup derine doğru daralan huni
GB doğrultusunda yerleşmiştir (Türk Japon Ekibi, şekilli bir yapıya dönüşürler. Bol gözenekli silis
1985). kafalarında izlenen kuvars, masif ve kompakt
Bu mineralli zonda birçok cevherleşme belirtile- yapıdadır ve yersel olarak hidrotermal breşler
ri ve eski işletme izleri mevcuttur. Bunlar kuzey- içerir. Madende esas cevher mineralleri altın ve
den güneye doğru Dere Maden, Kuru Madeni, gümüşle birlikte galen, sfalerit ve daha az
Sulucaoba Yayla yakınındaki Eski Galeri, miktarlarda da kalkopirit, arsenopirit, pirit, dijenit,
Körükalam Obası Yaylanın doğusundaki Eski Ga- kovelin gibi mineraller bulunmaktadır.
leri ve diğerleri sayılabilir. MTA kayıtlarına göre Gang mineralleri olarak kuvars, kalsit, ankerit,
Kuru Madeni yüksek tenörlü cevher % 7.8 Cu, % jips, illit, klorit, limonit, jarosit, alunit ve adularya
1.38 Pb, % 18.57 Zn içermektedir. bulunur (Güner ve Yazıcı, 2005). Ağsal damarlar
önemli miktarlarda altın ve gümüş içerirler. Altın
daneleri 10-200 µm boyutu arasında değişir ve
1.3.2 Damar tip Cevherleşmeler çoğunlukla kuvars içinde kapanlanmıştır; bazen
Bölgedeki damar tip cevherleşmeler küçük bo- kuvars içinde 5-20 µm boyutunda, serbest
yutlu fakat yüksek tenörlü yatak oluştururlar. Ana düzensiz daneler şeklinde bulunur. Cevherli
cevherleri, Cu, Pb, Zn, Ag, Au, Sb ve barittir. Bu kütlede sülfid mineralizasyonunun baskın olduğu
damarların genel doğrultuları D-B veya KB– yerlerde altın konsantrasyonu da yüksektir
GD‟dur (Türk-Japon Ekibi, 1985). Damar tip ya- (Tüysüz ve diğ., 1995). Andezit ana kayacı içinde
takların en önemlileri Mastra altın madeni, Hazine epitermal altın yatağı olarak gelişmiş olan Mastra
Mağara kurşun-gümüş madeni, Midi çinko-kurşun madeninde ortalama 13 g/t Au ve 9 g/t Ag tenörlü
madeni, Köstere Cu-Pb-Zn madeni ve Kırk Pavli 1 milyon 350 bin ton cevher rezervi mevcuttur. Bu
altın-gümüş madeni‟dir. Karadağdere ve yataktan elde edilecek ürün 17,5 ton altın ve 12
Gümüştuğ (Torul)‟da bulunan antimonit damarları ton gümüş olarak belirlenmiştir.
ise çok küçük olup altın-gümüş içermezler (Tüy-
süz ve Özdoğan, 1994).

1.3.2.1 Mastra Au-Ag Madeni

163
Şekil 5: Hazine mağara madeni jeoloji haritası (Güner ve
diğ., 2005‟den değiştirilerek).
Şekil 5. Mastra Madeni ve yakın çevresinin detay jeolojik ha-
ritası (Rojay, 2006)
Yöredeki cevherleşmeler Berdiga kireçtaşlarını
kesen BKB-DGD doğrultulu yüksek açılı faylar
boyunca yükselen Tersiyer yaşlı magmatizmayla
1.3.2.2. Hazine Mağara Au-Ag-Cu-Zn-Pb Madeni ilişkili olan hidrotermal eriyiklerin komşu kireç-
taşlarını metasomatizması sonucu seçimli ornatım
Hazine Mağara Madeni Gümüşhane şehir tipte gelişmiştir (Pejatoviç, 1937; Türk-Japon Eki-
merkezinin 2 km güneyinde deniz seviyesinden bi,1985; Gülibrahimoğlu, 2009). Hazine Mağara
1500-1620 m yükseklikte yer alır. Cevherleşme cevherleşmesi de yaklaşık K40B doğrultulu 500-
alanında yüzeylenen en yaşlı kayaç Permo- 700 GB‟ ya eğimli bir faya bağlı olarak dolomitik
Karbonifer yaşlı Gümüşhane Graniti‟dir (Çoğulu, kireçtaşı içerisinde, daha çok kireçtaşı-fliş
1970). Volkano-tortul ve volkanik kayaçlardan dokanağına yakın yerde, bazen kireçtaşı içinde ve
oluşan Şenköy Formasyonu granitin üzerine kireçtaşı liyas volkanik kontağına yakın yerlerde
uyumsuz olarak gelir ve birimleri birçok horst ya- damar ve mercek şekilli olarak yataklanmıştır.
pılarıyla ayrılmış grabenler içerisinde sübsidan ka- Bunun yanında bazen cevherleşme Üst Kretase
rakterli bir havzada çoğunlukla sığ deniz, zaman yaşlı flişler içinde, Liyas volkano-tortulları ve
zaman karasal bataklık ortamında çökelmişlerdir. Gümüşhane graniti içinde de görülmektedir. Hazi-
Bu yüzden yörede yer yer içerisinde kömür olu- ne Mağara‟da cevherleşme genellikle masif pirit
şumları izlenir. Şenköy Formasyonu üzerine ise içerisinde yer yer zengin sfalerit, tetrahedrit ve
uyumlu olarak Dogger-Malm-Alt Kretase yaşlı galen ceplerinin ve daha az oranda fahlerz, tenantit
açık gri renkli dolomitik masif kireçtaşlarından ve kalkopirit içeren bakırca zengin kesimlerin iz-
oluşan Berdiga Formasyonu gelir. Bunun üzerine lendiği mercekler şeklindedir. Galen ve pirit esas
silisleşmiş kumlu tüf, killi kireçtaşı, kırmızı kireç- cevher mineralleridir. Saçınımlı, ağsal, masif ve
taşı,volkanik tüf, sittaşı, kumtaşı ve kumlu kireç- yer yer breş dolgusu türde cevher yapıları görülür.
taşı ardalanmalarından oluşan Üst Kretase yaşlı Birincil cevher minerallerinin ayrışmaları sonucu
Kermutdere Formasyonu gelir. Kermudere For- kalkosin, kovellin, arsenik, antimonoker, anglezit,
masyonu ise Nummulitli kumlu kireçtaşları, vol- serüsit, smitsonit, malakit, azurit, psilomelan,
kanik lav-tüf-aglomeralardan oluşan Eosen yaşlı piroluzit gibi ikincil mineraller oluşmuştur (Çağa-
Kabaköy Formasyonu tarafından üstlenir. tay ve Çopuroğlu, 1990). Gang olarak ise kuvars,

164
kalsit, dolomit, barit, ankerit, siderit, klorit, ve K80D doğrultulu ve 600-700 K‟e dalımlı kırık hattı
serisit bulunur. içinde damar tipte gelişmiştir. Ana kayaç bazalt,
1940‟lardaki MTA raporlarında esas elementin lav ve kalkerli silttaşı ara katkılı bazaltik
pirit olduğu ve cevherli damarın 100 m uzunlu- piroklastlardan oluşan Şenköy Formasyonu‟dur
ğunda, 5 m kalınlıkta ve 100 m dalım yönünde (Türk-Japon Ekibi,1985).
devam ettiği belirtilmektedir. Rezervi 200.000 ton
olup Au tenörü 2.25 g/t, Ag tenörü 89 g/t, Cu Esas cevher minerali sfalerit olup az miktarlarda
tenörü % 0.8, Pb tenörü % 3.04 ve Zn tenörü % 2 galen, kalkopirit ve pirit bulunur. Mostranın
g/t‟dur. Tetrahedritin yoğun olduğu yerlerde gü- yakınındaki damar oksitlenmiştir. Limonit ve
müş içeriğinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir simitsonit gibi ikincil ayrışma mineralleri de
(Ag 1600 g/t‟a kadar). gözlenir. Taban kayacı epidotlaşmış, tavan kayacı
Gümüştaş Madencilik A.Ş ve Dama Mühendis- ise arjilitleşmiştir.
lik tarafından 2009 yılında yapılan rezerv ve tenör
hesaplamalarına göre Hazine Mağara Polimetalik Mostranın yakınında beş ayrı işletme yerinde
(Au, Ag, Cu, Zn, Pb) Maden yatağında ortalama cevher açık işletme yöntemiyle işletilmiştir.
1,81 gr/t Au, 77,11 gr/t Ag, % 0,56 Cu, % 4,95 Damar doğrultu boyunca 100 m‟den fazla uzanır
Zn, % 2,83 Pb tenörlü görünür + muhtemel ve 2-10 m genişliktedir. Damarın doğrultusu
1.815.563 ton rezerv belirlenmiştir. aniden KD‟ye epidotlaşmış, saçınımlı galen-pirit
zonuna doğru değişir. Diğer taraftan yeraltındaki
galeri damarın GB uzanımını birkaç m boyunca
kesmektedir. Berdiga Formasyonu içinde bu
damarın kuzeyinde Pb-Zn ile birlikte skarnlaşma
mevcuttur.
İlk kez MTA tarafından tespit edilen Midi
Madeni‟nde yüzeyden alınan, cevheri bol örnekten
yapılan kimyasal analizlerde ortalama % 0.15 Cu,
% 1.28 Pb, % 17.9 Zn, 55 gr/ton Ag, 7.8 gr/ton Au
değerleri saptanmıştır (Kahraman ve diğ., 1984).
Maden bölgesinde özel sektöre ait bir şirket
tarafından 1986 yılında detaylı tenör ve rezerv
çalışmaları için çeşitli bölgelerde 29 adet sondaj
ve 15 yarma açılarak % 4-11 Zn tenörlü (ortalama
% 8 Zn) 595.800 ton çinko rezervi tespit edilmiştir
(Lermi, 2003). 1986‟da küçük ölçekte işletme
başlatılmış ve % 26 Zn tenörlü 400 ton Zn
satılmıştır.
Midi Madeni çevresinde iki farklı birimde
gelişmiş, fakat aynı mineral parajenezine sahip iki
önemli cevherleşme lokasyonları olarak
Köstürelik ve Maden Dere cevherleşmeleri
sayılabilir. Her iki cevherleşmenin mineral
parajenezinde cevher minerali olarak pirit, pirotin,
kalkopirit, manyetit, tetrahedrit, bornit,
arsenopirit, nabit altın, elektrum, enarjit-luzonit,
simitsonit, serizit, sfalerit; galen gang olarak ise
limonit, hematit, kalsit, dolomit, ankerit, siderit,
kuvars, epidot, klorit, illit, kaolinit bulunur
(Lermi, 2003). Cevher Maden Dere‟de genelde
fay ve kırıklar boyunca yerleşmiş devamı olmayan
Şekil 6: Midi çinko madeni ve çevresinin mercekler şeklinde; Köstürelik cevherleşmesinde
jeolojik haritası (Lermi, 2003‟den ise breş içerisinde kenarları düzensiz elipsoidal
değiştirilerek). koni şekilli ve 70-800 K-KB‟ye dalımlıdır.
1.3.2.3 Midi Zn-Pb-(Cu-Au-Ag) Madeni Maden 2008 yılında özel sektör tarafından
yeniden arama ve değerlendirme kapsamına
Bu maden Gümüşhane‟nin yaklaşık 50 km alınarak sahada 2009 yılında sondaj ve galeri açma
GB‟sında eski Şiran yolu üzerinde bulunan çalışmaları yapılmıştır. Hazırlanan ön ÇED
Karamustafa köyü yakınındaki Midi Köyü‟nün 1.5 raporlarında yataktaki cevher rezervinin yaklaşık
km G-GB‟sinde yer alır. Cevherleşme granit- 18 milyon ton olduğu ve ağırlıklı olarak çinkonun
kireçtaşı, granit andezit kontağında skarn tipte ve bulunduğu sahada çalışmalar halen bir yandan

165
tesis yapımı ve diğer taraftan sondajlı aramalar sfalerit, alt seviyelerde ise kalkopirit açısından
şeklinde sürdürülmektedir. zenginleşme görülür. Makro olarak breşik, bantlı,
ağsal, saçınımlı ve masif-som cevher yapılarının
görüldüğü damarda, mikroskobik olarak da
1.3.2.4. Köstere Cu-Pb-Zn Madeni sfalerit-kalkopirit mineralleri arasında ayrılım do-
kusunun yanında, tüm fazlar arasında görülen
Köstere madeni Torul-Kalkanlı Köyü'nün
ornatım dokuları da yaygındır. Sıvı kapanım ça-
yaklaşık 1.5 km KB‟sinde yer alır. Köstere madeni
Geç Kretase yaşlı Zigana Formasyonu‟nun dasit lışmalarından elde edilen homojenleşme sıcaklığı
lav ve piroklastları içinde K40B, 70 KD konumlu 2000-3700 aralığında olup buna göre epitermal-
damar boyunca epijenetik olarak oluşmuş, bakır, mezotermal yatak tipine karşılık gelmektedir
kurşun ve çinko yatağıdır. Damarların mostra (Demir 2005).
kalınlığı 1-2 m‟dir ve maksimum 5 m‟ye ulaşır Mineral kimyası çalışmalarına göre fahlerzlerin
(Demir ve diğ., 2006). Damarın batı kenarı bir fay gümüş içeriği yüzeyden derine doğru artış göster-
ile kesilmiştir ve doğu kısmı keskin bir şekilde mekte olup % 12.05 e kadar çıkmaktadır. Ayrıca
dışarı çıkar. Ana kayaç yoğun olarak silisleşmiş hem sfaleritlerin hem de fahlerzlerin Zn bakımın-
olup az miktarda saçınım halinde pirit dan zengin oluşu cevher oluşumunun Zn‟ce zen-
içermektedir. Bazı lokasyonlarda ise kuvars gin hidrotermal çözeltilere bağlı olarak geliştiğine
damarcıkları galen ve kalkopirit içerirler. Maden
çevresinde ayrışmış dasitlerde silisleşme, işaret etmektedir. Bunun yanında sfaleritlerin
serizitleşme, kloritleşme ve hematitleşme yoğun Zn/Cd ve piritlerin de Co/Ni oranları cevher olu-
olarak görülen alterasyon türleridir. şumunun asidik kökenli bir magmatik faaliyetle
ilişkili olduğuna işaret etmektedir.
Buna göre polimetalik (Pb-Zn-Cu-Ag-Au) bir
cevherleşme olan Köstere madeninin oluşumunun,
yöredeki en genç birim olan Torul Plutonunun yer-
leşimiyle ilişkili olduğu, buna ilaveten sıvı kapa-
nım çalışmalarından elde edilen ortalama % 5.4
tuzluluk değerlerine göre de, cevher oluşumunda
meteorik suların da etkili olduğunu göstermektedir
(Demir ve diğ., 2008). Maden sahasında üç adet
eski galeri vardır. Mostranın 10, 40, ve 75 m
aşağısında 3 ayrı seviyelerde bulunan bu galeriler
halen girilemez durumdadır.
Köstere Madeni Osmanlı döneminde uzun
süreli, Cumhuriyet döneminde ise özel sektör
tarafından 1970‟li yıllarda aralıklı olarak işletilmiş
1983 yılında kapatılmıştır. 2003 yılından sonra
maden sahası ve çevresi yabancı sermayeli özel
sektöre ait bir şirket tarafından ruhsatı alınarak
yeniden arama ve değerlendirme çalışmaları
kapsamına alınmıştır.

1.3.2.5. Istala Pb-Zn-Cu Madeni


Maden Gümüşhane „nin Torul ilçesinin yaklaşık
35 km K-KD‟sunda yer alır. Madene Gümüşhane-
Trabzon karayolu üzerinden ayrılan stabilize yolla
Şekil 6: Köstere ve Istala madenlerinin yakın çevresine
ulaşılır. Istala madeni dasit, dasitik tüf, aglomera
ait jeolojik harita (Demir, 2006).
ve kırmızı renkli kireçtaşı mercekleri içeren Alt
Asidik seri içerisinde, kireçtaşı merceklerinin yay-
gın olarak bulunduğu üst seviyelerde bulunmakta-
Cevher mineralleri olarak galen, sfalerit ve dır. Cevher mineralleri olarak pirit, kalkopirit,
kalkopiritin hakim olduğu damarda yüzeyden de- sfalerit, galen, fahlerz, bornit, kovellin, kalkosin,
rine doğru mineral birlikteliği açısından bir idahit, dijenit, frayberjit ve gang olarak ise barit ve
zonlanma mevcut olup, üst seviyelerde galen ve kuvars bulunmaktadır. Masif, saçınımlı ve breşik

166
cevher yapılarının görüldüğü yatakta mineral bo- Au 4.9 g/t, Ag 22.5 g/t, Pb % 0.8. Kovenko‟nun
yutları çok küçük olup gözle ayırt etmek oldukça (1937) raporunda burada ne kadar Au ve Ag üre-
zordur. Cevher mineralleri arasında gözlenen yay- tildiği belirtilmemiştir.
gın ornatım dokularının yanında, sfalerit- MTA‟ nın bu bölgede en son yaptıkları kıymetli
kalkopirit ve bornit-kalkopirit arasında gelişen ay- metal arama ve değerlendirme çalışma raporlarına
göre ise Maden sahasında cevherleşme ile doğru-
rılım dokuları, Istala Madeni için tipik bir doku
dan ilişkili olduğu düşünülen KB-GD doğrultulu
özelliği taşımaktadır. Sıvı kapanım çalışmalarına fay ve kırık hatları mevcuttur. Bölgede etkili olan
göre cevher oluşumunun 100-290 derece aralığın- Tersiyer yaşlı magmatizmanın hidrotermal eriyik-
da oluştuğu, buna göre de epitermal-mezotermal leri bu kırık ve faylar boyunca ilerleyerek Liyas
tipte olduğu söylenebilir. yaşlı Şenköy Formasyonu ve Berdiga kireçtaşları
Cevherin yataklanma şekli, ornatım artığı içinde metazomatik ornatım yoluyla damar, yığın
kapanımların küçüklüğü, sıvı kapanımların azlığı, ve mercek şeklinde kıymetli metal (Au, Ag) içeren
yan kayaçların masif sülfit yataklarının bulunduğu Pb-Zn-Py cevherleşmesini oluşturmuştur (Güner
diğer bölgelerle benzerliği dikkate alındığında ve Yazıcı, 2005). Kırkpavli madenindeki galeriler
Istala madeninin masif sülfit tipte oluşmuş bir ya- kapalı olup girilemez durumdadırlar. Cevher mi-
tak olduğu kanısına varılmıştır. Yüzeyde yan ka- neralleri olarak galeriler önündeki cevher
pasasında pirit, galenit, kalkopirit ve sfalerit iz-
yaçlar içerisinde görülen fayın galeri içerisinde lenmektedir. Ayrıca dolomitik kireçtaşları içindeki
masif barit seviyesini de kesmiş olması, cevherin kırıklarda damarcık ve saçınım halinde pirit, gale-
bölgede aktif olan tektonizma sonucu kırıldığını nit (simli kurşun), sfalerit, kalkopirit ve manganez
göstermektedir (Demir 2005). Istala madeni Gü- oluşumları mevcuttur. MTA‟nın en son yaptığı
müş bakımından oldukça zengin olup (800 ppm) sondajlı aramalar sonunda mineral parajenezi aşa-
mineral kimyası çalışmalarına göre gümüşün, ğıdaki gibi belirlenmiştir. Rutil,anatas, zirkon,
nativ gümüş minerallerinin haricinde tetrahedrit, titanit, grafit, pirit, sfalerit, galenit, aikinit,
bornit, mckinstryite, anilite yarrowite, kovellin, kalkopirit, enarjit, luzonit, bornit, fahlerz,
kalkosin, dijenit minerallerinin bünyesinde bulun- arsenopirit, altın ve gümüş. Kuvars, kalsit, barit,
duğu, gümüşün, cevherde bakır bakımından zen- ankerit, klorit ve serizit belirlenen gang mineralle-
ridir.
gin yerlerde zenginleştiği anlaşılmıştır (Demir ve
Kırkpavli madeninde 2 farklı seviye halinde
diğ., 2006). yaklaşık 100 m. uzunlukta, 60 m. genişlikte ve 20
m. kalınlıkta altın içeren cevherli zonlar mevcut-
tur. Bu seviyelerde yer yer çok yüksek (46.7-29.6
1.3.2.6. Kırkpavli Au-Ag-Pb-Zn-Cu Madeni gr/t Au) altın tenörlerine rastlanılsa da ortalama
1.55 gr/t Au tenörlü toplam 1.244.950 ton cevher
Polimetalik (Au-Ag-Pb-Zn-Cu) özellikte olan bu rezervi belirlenmiştir. Yapılan hesaplamalarda 2
maden Gümüşhane‟nin merkezinden 8 km batıda ton metal altın ve 11 ton metal gümüş rezervi
Eskigümüşhane (Süleymaniye) Mahallesi‟nde bulunmaktadır.
1350 m kotunda yer alır. Yatak Şenköy Formas-
yonu içinde damar tipte oluşmuştur. Cevherleş-
menin tabanında Hazine Mağara madeninde oldu-
ğu gibi Paleozoik yaşlı Gümüşhane Graniti
bulunur. Liyas yaşlı volkano-tortu kayaçlar granit 1.3.2.7. Arzular Altın Cevherleşmesi
üzerinde uyumsuz olarak bulunur, bunların üzeri-
ne de Üst jura-alt Kretase yaşlı masif dolomitik ki- Arzular (Sobran) Beldesi ve çevresinde tabanda en
reçtaşlarından oluşan Berdiga Formasyonu gelir. yaşlı kayaç birimi olarak Üst Kretase yaşlı
Kireçtaşlarını uyumlu olarak Üst Ktretase yaşlı fliş Kermutdere Formasyonu‟nun filişleri yer alır.
takib eder. Sahanın en genç birimi olan Eosen yaş- Bunların üzerine Eosen yaşlı volkano tortul kayaç-
lı andezitik lav ve piroklastları flişleri uyumsuz lardan oluşan Alibaba Formasyonu uyumsuzlukla
olarak örter. Yaklaşık 20 m‟lik silisleşme zonu gelir. Andezit ve bazalt daykları en genç birim
mevcuttur ve büyük miktarlarda pirit içeren kuvars olarak izlenir. Sahada olistolit olarak değişik
damarı bu zonda oluşur. Eski kayıtlara göre (en lokasyonlarda Üst Jura-Alt Kretase yaşlı kireçtaş-
yakını 1937 işletme kayıtları) bu maden 250 m ları da mevcuttur (Güner ve diğ., 2005).
uzanan çapraz bir galeri ve 4 kısa galeriden oluşur. Arzular altın cevherleşmesi, Eosen yaşlı
MTA‟nın Türk Japon Ekibiyle 1985 yılında Alibaba Formasyonu‟nda bulanan andezitler için-
yaptığı araştırmalara göre ise silisleşmiş zonun de K70D doğrultulu ve bunu kesen yaklaşık D-B
duvarlarından toplanan örneklerin tenör değerleri doğrultulu iki kırık sitemine bağlı olarak damar tip
sol duvardan sağ duvara doğru şöyledir: Au 3.2 olarak gelişmiştir. Bu cevherli silisifiye kırık
g/t, Ag 16 g/t, Pb % 0.8, Zn % 0.2 (sol duvar) ve zonları 10-15 m genişliklerde olup, yaklaşık 1 km

167
uzunluklarda devam edenleri de vardır. Cevher stibnit, arsenik, nabit kükürt, cıva (realgar,
saçınımlı, çatlak ve boşluk dolgusu şeklindedir. orpiment), hematit, limonit ve gang olarak kuvars,
Fay ve kırık zonlarındaki damarlarda cevher kalsit, dolomit ve değişik kil mineralleri (illit,
minerali olarak altın, gümüş, elektrum, pirit, alünit, halloysit, kaolen,) varlığı tespit edilmiştir.
kalkopirit, kovellin, sfalerit, galenit, tetrahedrit Sedimanter tip (Karlin tipi) epitermal altın yatağı
(fahlerz), gang olarak da kuvarsın yanında daha az olduğu düşünülen (Tüysüz ve diğ., 1994).
oranda kalsit, jips ve kile rastlanmıştır. Kuvars ve Kaletaş‟ta MTA‟nın yaptığı araştırma sondaj-
sfalerit minerallerinde yapılan sıvı kapanım çalış- larının değerlendirilmesi sonucunda burada 5.4 m
masına göre, sıvıca zengin iki fazlı (sıvı+gaz) kalınlıkta ortalama 3,37g/t Au tenörlü 246314 ton
kapanımların yanında tek fazlı sıvı ve tek fazlı gaz muhtemel ve 3.35 gr/t. Au tenörlü 362464 ton top-
kapanımlar da gözlenmiştir. Ölçülen homojenleş- lam rezerv belirlenmiştir. 3.37gr/t Au tenörlü
me sıcaklığı kuvars minerallerinde 100-166 °C 400138 ton mümkün rezervin saptandığı
arasında iken sfalerit minerallerinde 90-127 °C Kaletaş‟ta ortalama 3.35 gr/tAu tenörlü 1.5 ton
arasında ölçülmüştür (Akaryalı ve Tüysüz, 2010). metal altın rezervi olduğu belirlenmiştir (Güner ve
Cevherli zondan bazaltik andezitlere doğru, diğ., 2008).
illitleşme, silisleşme, killeşme ve propilitleşme
gözlenmektedir. Cevherli zona yaklaştıkça kil mi-
nerali olarak illit gözlenirken cevherleşmeden 1.3.2.9. Olucak Altın Cevherleşmesi
uzaklaştıkça kil minerali olarak kaolen ve simektit
geçişi gözlenmektedir (Akaryalı ve Tüysüz, 2009). Bu maden sahası Gümüşhane‟ye yaklaşık 35 km
Arzular altın sahasında yüzeyden alınan örnek- uzaklıkta Olucak (İmera) ve Yağlıdere köyleri ara-
lerde MTA en fazla 46 gr/t Au ve 150 gr/t. Ag; sında Yağlıdere köyüne bağlı Parti mahallesi ve
sondajlardan ise en fazla 64.8 gr/t. Au ve 89 gr/t. Kayaüstü mahallesi mevkiilerinde yer almaktadır.
Ag değerleri belirlenmiştir. Polimetalik (Cu-Pb- Tarihi bir madencilik bölgesi olan bu yöre Kurum
Zn-Py-Au-Ag) epitermal bir cevherleşme olan vadisi veya Kromni olarakda bilinir. Maden saha-
Arzular altın sahasında yapılan değerlendirme ve sında en yaşlı birim andazit, bazalt, dasit lav ve
hesaplamalar sonunda ortalama 0.89 gr/t Au piroklastlarından oluşan Liyas yaşlı Şenköy For-
tenörlü toplam (gör + muh) 2.326.830 ton cevher masyonu (Hamurkesen Formasyonu)‟ dur. Bunun
rezervi mevcuttur. Sahada 2 ton metal altının üzerine Üst Jura-Alt Kretase yaşlı masif kristalize
yanısıra önemli miktarda kurşun, çinko ve bakırda kireçtaşları ve onun üzerine de fliş karekterli Üst
bulunmaktadır (Güner ve diğ., 2008). Bu 2010 yı- Kretase yaşlı Mescitli Formasyonu uyumlu olrak
lında saha özel sektör tarafından işletme amaçlı gelir. En üstte ise uyumsuz olarak Eosen yaşlı an-
değerlendirme kapsamına alınmıştır. dezit, bazlat lav ve piroklastlarından oluşan
Kabaköy Formasyonu bulunur.
Cevherleşme, Olucak (İmera) Köyü'nün 3.2 km
1.3.2.8. Kaletaş Altın Cevherleşmesi KB‟sinde Şenköy Formasyonu içinde, KD-GB ve
KB-GD doğrultulu faylar boyunca kalınlığı 0.5-15
Maden sahası Gümüşhane‟nin KD‟sinde yakla- cm arasında değişen kuvars damar ve damarcıkla-
şık 36 km mesafede bulunan Kaletaş Köyü civa- rına bağlı olarak gelişmiştir. Bu kuvars damarları,
rında MTA tarafından 1990‟lı yıllarda keşfedil- bölgede farklı lokasyonlarda izlenen, uzunlukları
miştir. Bu sahadaki en yaşlı birim andezit, 100-250 m. genişlikleri 20-80 m. arasında değişen
andezitik tüf, breş, marn, silttaşı, kumlu kireçtaşı, K300-400 D doğrultulu ve 65-85o KD‟ye eğimli
tüf-tüfit, andezit lav ve piroklastlarıından oluşan aşırı silisleşmiş zonlar oluştururlar. Aşırı silisli
Eosen yaşlı Kabaköy (Alibaba) Formasyonu‟dur. zon, altınlı kuvars damarlarıyla sınırlıdır ve da-
Geç Eosen (Tersiyer) yaşlı granotoyidler ve genç marların uzanımı boyunca gözlenir.
andezitik, riyolitik karakterli dayklar bu formas- Eosen yaşlı granitik sokulumlarla ilişkili olan
yonu kesmektedir. Ayrıca allokton olarak Üst- felsik özellikteki dayklar bölgedeki bütün kayaçla-
Jura-Alt kretase yaşlı masif kristalize kireçtaşı rı keserler ve cevherleşmelerin ana kayacıdırlar
blokları da mevcuttur. Epitermal cevherleşme tipi olarak belirlenen
Kaletaş‟ta altın cevherleşmesi KB-GD doğrul- sahada nabit altınla birlikte cevher mineralleri ola-
tulu silisleşmiş, illitleşmiş ve organik maddece rak nabit gümüş, pirit, kalkopirit, çinkoblend,
zengin bir zonda, bol kırıklı ve çatlaklı olan tüfit fahlerz ve galen sayılabilir. Altının çoğunlukla
ve kumlu kireçtaşları içinde fay ve tabaka düzlem- kuvarsın içinde, nadiren de cevher minerallerinden
leri boyunca yer alan silis kafalarında bulunur kalkopirit içinde oluştuğu tespit edilmiştir. Gang
(Çubukçu, 1998). Cevherli silis kafaları yaklaşık mineralleri olarak kuvars, serizit, kalsit, barit, illit,
500 m. uzunluğunda ve 3-10 m genişliğindedir. kaolen ve adularya; ikincil alterasyon mineralleri
Cevherleşme yer yer breş dolgusu ve bazen de in- olarak ise malakit, azurit, bornit, limonit, kovelin,
ce ağsal damarcıklar şeklindedir. Sahada cevher kalkozin ve dijenit gelişmiştir. MTA‟nın yaptığı
mineralleri olarak altın ile birlikte pirit, markasit, çalışmalar ve hesaplamalara göre sahada 1.43 gr/t

168
Au tenörlü 7112 ton görünür cevher rezervi oldu- yoğun alterasyonu sonucu kayaçların ilksel
ğu ve Olucak madeninde 1.43 gr/t Au tenörlü dokuları kaybolmuştur. Silisleşme zayıftır ve 1-2
yaklaşık 1 ton metalik altın bulunduğu belirlen- cm genişlikte birçok galen-sfalerit-kalkopirit-pirit
miştir (Güner ve Yazıcı, 2005). damarcıkları saçınımlı piritle birlikte bulunur. He-
rek Köyü‟nün kuzeyindeki altere zonda gelişen bu
cevherli damarcıklar devamlı değildir. Bu
2. POTANSİYEL ALANLAR damarcıklar ile birlikte bulunan ayrışmış kayaçlar
içinde serizit, klorit, montmorillonit gibi altera-
2.1. Işıkdere Altın Zuhuru syonlar gelişmiştir (Türk-Japon Ekibi, 1985).

Gümüşhane il merkezinin yaklaşık 14 km G-


GD‟nda bulunan olan bu cevherleşme sahasına 2.4. Beşkise Alterasyon Zonu
Gümüşhane-Bayburt transit yolu üzerinde
Tohumoğlu 1 köprüsünden ayrılan stabilize yolla Akça Kilise Köyü‟nün 3 km GB‟sinda yeralan
ulaşılır. Sahadaki en yaygın ana kayaç Gümüşhane bu bölgede Zigana Formasyonu‟nun andezit ve
granitidir. Gümüşhane graniti Işıkdere yolu bo- granodiyoritleri jeolojik yapıyı oluşturur. Yakın
yunca ve Işıkderenin yan kolları olan çevredeki granodiyorit ve andezit dikkate değer
küçükderelerin tabanında tonalit türü stoklarla oranda saçınımlı pirit içerir. Yaklaşık 2 x 1 km
kontak yapmıştır. Cevherleşme alanında ayrıca boyutlarında uzanan bu zonda mostra yüzeylerinde
Gümüşhane granitini kesen küçük boyutlarda an- yaygın olarak limonitleşme ve silisleşme görülür.
dezit daykları birçok silisli zonlar özellikle yol Bu zon içinden geçen nehirde oksitlenmiş bakır
boyunca yarmalarda izlenir. Tonalit ve andezit içeren küçük çakıl ve yamaç molozları mevcuttur
daykı mostraları yüzeyssel olarak hematitleşme, (Türk-Japon Ekibi, 1985).
limonitleşme, piritleşme ve demiroksit oluşumu
şeklinde alterasyonlar sergilerler. Yörede birçok Bunlardan başka Gümüşhane İli genelinde
sayıda eski maden işletme çukurları da mevcuttur. kıymetli ve baz metal içerebilecek potansiyel alan-
Cevherleşmeler yol boyunca izlenen silisli lar oldukça fazladır. Bilinen sahalar aşağıda
zonlarda ve granit-andezit, granit-tonalit kontak- sıralanmıştır. Gümüşhane-Merkez Akçakale‟de
larında ve tonalit stokları içinde görülmektedir. Cu-Pb-Zn-Ag-Au; Merkez-Tenbeda köyü‟nde Pb-
Granit içinde de ağsal ve saçınımlı cevher izlene- Zn-Cu, Kelkit-Eğlence Yaylası mevkiinde
bilmektedir Makroskobik olarak belirlenebilen hidrotermal damar tipte %5 Cu, %19 Pb ve %16
cevher mineralleri esas olarak pirit, pirotin, Zn tenörlü 100.000 ton potansiyel olduğu MTA
kalkopirittir. Özel sektör tarafından arama çalış- raporlarında kayıtlıdır.
maları yürütülen sahada bir porfiri sistemin mev- Gümüşhane-Merkez Gümüşlük mevkiinde Pb-
cut olabileceğini işaret eden jeolojik ve mineralo- Ag; Torul-Vazodere‟de Cu-Pb-Zn, Ortakıran Sırtı
jik özellikler oldukça kuvvetlidir. Mevkiinde Cu-Pb-Zn, Alacadağ‟da Cu-Pb-Zn
(11.5 ton metal rezervli); Yine Torul-Hatuncuk
2.2. Kalkanlı (Torul) Alterasyon Zonu mevkii‟nde Cu-Pb-Zn, Sıranlık mevkiinde Cu-Pb-
Zn, Torul-Kopuz yatağında % 6-60 tenörlü
Bu cevherli alterasyon zonu, Zigana-Torul ara- 100.000 ton rezervli demir (Fe2O3) ve Kelkit-
sındaki alanda geniş dağılım gösterir. Zigana Pekün‟de Cu-Pb-Zn cevherleşmelerinmevcuttur.
Formasyonu‟nun alt birimleri olan dasidik ve Kelkit-Deredolu Beldesi-Aşut köyü‟nde Pb-Zn
andezitik kayaçlarda çoğunlukla silisleşme ve Bulak köyü‟nde Manganez ve Söğütlü Beldesi
arjilitleşme görülür. Ayrışmalar, genelde grimsi (Kelkit) barit cevherleşmesi mevcuttur.
beyazdan beyaza kadar değişir, saçınımlı pirit ve Torul-Dağdibi köyü‟nde Fe-Cu; Herek‟te Cu-
serizitleşme gözlenir. Benzer alterasyon zonları Fe-Zn; Kürtün-Süme köyü„nde antimonit-barit;
Kalkanlı Köyü ve çevresinde de oluşmaktadır. Kürtün-Melek-Deregözü‟nde Fe-Cu; Torul-
Örneğin Köstere Dere boyunca (Köstere ayrışma Güvemli Mezra Mahallesi‟nde Barit-Pb; Torul-
zonu) Şive Deresi boyunca (Şive ayrışma zonu) ve Kocadal-Altıntaşlar Mevkii‟nde Cu-Pb-Zn; Torul
Torul yakınında (Torul ayrışma zonu) gelişmiştir. Güzeloluk‟ta Fe-Cu; Budak-Şive‟de Fe-Cu; Şiran-
Bu zonun orta kısmı yoğun olarak arjilitleşmiştir Araköy Yayla mevkii‟nde Cu-Fe; Köse ilçesi
ve arjilitleşmenin olduğu yerlerde silisleşme Tızık köyünde Pb-Zn, Gümüşhane-Dibekli kö-
dışarıya doğru gittikçe yoğunlaşır (Türk Japon yü‟nde Fe; Merkez-Bolodor köyü‟nde Zn-Pb-Cu;
Ekibi, 1985). Torul-Eskiköy‟de Pb-Zn-Cu-Au-Ag, Torul-
Gümüştuğ‟da Antimonit, Güvemli ve Altınpınar
2.3. Herek (Torul) Alterasyon Zonu köyleri yörelerinde ise önemli miktarlarda Cu-Pb-
Zn-Fe cevherleşmeleri bulunmaktadır.
DerDere Deresi‟si boyunca geniş olarak izlenen Ayrıca Eskigümüşhane Sarıdere mevkii, Aktu-
Herek alterasyon zonundea andezitik piroklastların tan, Canca, Leriköy, Söğütağıl, Akpınar, Yuvalı,

169
Dölek, Boğalı köyleri ve Dumanlı yayla mevkii sımları olduğu gibi gevşek ve çürümüş kısımları
potansiyel altın ve polimetalik cevherleşme içere- da vardır. Sert ve sıkı yapıda olan kesimleri mer-
bilecek önemli sahalardır. mer yönünden önemlidir. Genellikle taban kesim-
lerinde bazen de orta kesimlerde tabaka şeklinde
oniks oluşumları da izlenmekte olup ortalama 1
3. ENDÜSTRIYEL HAMMADDELER m3 blok alınabilecek özelliktedir.
İşletilebilen kesimlerinde boşluk oranı az olup,
Gümüşhane İli genel jeolojik yapısı nedeniyle masif görünüştedir. Travertenlerin blok durumu,
endüstriyel hammadde türü açısından büyük bir plaka verme durumu, kenar- köşe kesilmesi, cila
potansiyele sahip değildir. Bölgede 1990‟lı alma durumu normal olup kesilebilen yapıtaşları
yıllarda MTA tarafından 18, özel şirket ve kişiler (mermer) olarak kullanılmaya elverişlidir. Mermer
tarafından da 2000‟li yıllardan sonra 15 adet olarak olumlu görülen mostra alanında hesaplanan
endüstriyel hammadde ve yatak zuhuru tespit muhtemel rezerv 5.500.000 m3‟tür.
edilmiştir. Önemli olabilecek endüstriyel ham-
maddeler barit, kireçtaşı, kil (kaolin, bentonit), 3.3. Kelkit-Halkevi Köyü Mermer Sahası
mermer-traverten ve andezit, granit gibi
doğaltaşlardır. Bu yataklardan Gümüşhane- Kristalize kireçtaşı (mermer) sahası Kelkit ilçesi
Merkez Kelkit ve Şiran ilçelerinde 13 ayrı yatakta Halkevi köyü civarında mostra vermektedir. İlçeye
toplam 85000 ton barit, Merkez, Kelkit-Alansa ve 15 km mesafededir. Yüzeysel gözlemlere göre
Gödül yörelerinde 4 ayrı yatakta toplam 1 890 000 arazide gri beyaz renkte izlenen kristalize kireçtaş-
ton refrakter kil; Kelkit ilçesi Hasut köyünde yak- ları 1 m3‟den büyük blok alınabilir özelliktedir.
laşık 250 bin ton kaliteli kaolen, Gümüşhane- Yöresel özel şirketler tarafından verilen bilgiye
Merkez- Lorikas‟ta 91 milyon ton, Kale ve göre blok ve plaka verme durumunun, kenar-köşe
Tahnis‟de ise 47-225 milyon ton kireçtaşı (çimen- kesilmesinin, cila alma durumunun normal olması,
to- kireç hammaddesi) rezervleri belirlenmiştir. tabaka eğiminin yataya yakın olmasından dolayı
Yeni endüstriyel hammadde saha arama faaliyetle- kayacın mermer olarak kullanılmaya elverişli ol-
ri ise çok yoğun olup bu bağlamda bölgede duğunu göstermektedir. Mermerin mostra alanı
100‟den fazla sayıda arama ruhsatı bulunmaktadır. yaklaşık 380 000m2 ve kalınlığı 10 metre civarın-
Bölgede daha önceden bilinen ve zaman za- da olup muhtemel rezervi 3 800 000 m3 olarak be-
manda işletilip terkedilmiş olan traverten ve mer- lirlenmiştir.
mer sahalarına ilaveten 2000‟li yıllarda özel sektör
tarafından yeni ocaklar da keşfedimiştir. Bunlar sı- Yakın zamanda keşfedilen ve işletilmekte olan
rasıyla aşağıdaki gibidir. endüstriyel hammadde sahalarının önemlileri ise
sırasıyla şunlardır: Gümüşhane-Musalla köyü
3.1. Bahçecik (Gümüşhane) Traverten Ocağı mermer-traverten sahası, Mescitli köyü mermer
sahası, Kale-Hur vadisi kireçtaşı-doğaltaş sahası,
Gümüşhane ilinin yaklaşık 15 km güney doğu- İkisu mevkii doğaltaş-kireçtaşı sahası, Torul-
sundaki Tekkeköy civarında ve Bahçecik kuzeyin- Harmancık mevkii doğaltaş-kireçtaşı sahası, Şi-
de travertenler çok geniş alanda üç lokasyonda ran-Bahçeli köyü traverten sahası, Şiran-Telme
mostra vermektedir. Bej, sarımsı ve kirli beyaz köyü bazalt sahası, Şiran-Beşkilise köyü mermer
renklerdeki travertenlerin kalınlıkları yaklaşık 50 ocağı, Şiran-Çilhoroz Dağı doğaltaş sahası, Kel-
m. kadardır. Toplam 5 km2‟lik bir alana yayılan kit-Pekün mermer-doğaltaş ocağı, Kelkit-Aşağı
travertenler 2008 yılına kadar özel bir şirket tara- Özlüce köyü mermer ocağı, Kelkit-Mahmatlı tra-
fından işletilmiş olup halen kapalı durumdadır. verten sahası, Kelkit-Öbektaş köyü yapıtaşı-
doğaltaş ocağı, Köse ilçesi Halduç köyü mermer
3.2. Şiran-Yeşilbük Traverten Sahası ocağı‟dır.
Ayrıca Gümüşhane-Merkez-Eski Gümüşhane
Şiran- Alucra karayolu üzerindeki Yeşilbük Kö- mevkii, Dölek, Sarıçiçek, Akhisar ve
yü yakınlarında mostra verirler. Fındıklı dere vadi Zimonköyleri yöresi, batıda Eyüplü Mahallesi ve
içindeki saha Yeşilbük beldesine 3,5 km mesafe- civarında bulunan kireçtaşı, andezit, bazalt ve
dedir. Travertenler Jura yaşlı andezit-bazalt lav ve genç granit, granodiyorit mostraları yol alt dolgu-
piroklastları ve Eosen yaşlı volkanitler üzerinde su, mermer-doğal taş, duvar-yapı taşı malzemesi
bulunurlar. Tabakalı görünümde olan travertenler olarak inşaat sektöründe kullanılmak potansiyel
sarımsı- kahverenkli ve beyazdır. Sert ve masif kı- endüstriyel hammadde sahalarını oluştururlar.

170
len bu bölgede mevcut bir porfiri sistemin ürünleri
olabilir. Bu fikri destekleyen jeolojik veriler
4. ENERJİ HAMMADDELERİ Kürtün ve Torul (Zigana) yörelerindeki
cevherleşme ve maden yataklarında da mevcuttur.
MTA ve diğer özel madencilik kuruluşları tara- Dolayısıyla Gümüşhane ili genelinde cevherleşme
ve maden yatakları araştırılır veya incelenirken
fından yapılan arama çalışmaları sonucu 11 adet
bunun gözönünde bulundurulması gerekir.
kömür (linyit) yatağı ve sayısız ekonomik olmayan Gümüşhane ili sınırları içinde bulunan diğer alan-
zuhur tespit edilmiştir. Bu yataklardan Kelkit- larda epitermal, skarn ve saçınım tip
Alansa‟da 5000 kcal‟den fazla ısıl değere sahip cevherleşmelere işaret eden veriler oldukça yaygın
41600 ton görünür rezerv, Gödül‟de 5300 ve kuvvetlidir.
kcal/kg„de 295 bin mümkün rezerv, Kelkit- Bakır, kurşun ve çinko gibi baz metallerin
Pernek‟te 5 000 kcal/kg‟ den fazla ısıl değere sa- yanısıra altın-gümüş cevherleşmeleri bakımından
hip 35000 mümkün rezerv ve Şiran-Norşun yata- da oldukça zengin bir potansiyel rezerve sahip
ğında ısıl değeri 5 000 kcal/kg üzerinde 8540 ton olan Gümüşhane ili yapılacak yatırımlarla adına
görünür rezerv tespit edilmiştir. Küçük ölçekli ya- yakışır bir şekilde, geçmişte olduğu gibi, gelecekte
taklar olan bu sahalarda özel sektör tarafından se- de bir madencilik bölgesi olabilir.
Gümüşhane ili‟nde endüstriyel hammadde ve
zonal olarak kömür üretimi yapılmaktadır. enerji hammaddesi tür ve rezervleri sınırlı
Bunların yanısıra Kelkit ilçesi Dayısı köyü, olmasına rağmen mevcut kaynaklar teknolojik
Köse ilçesi Kayadibi ve Irka köylerinde işletil- gelişmeler ve arz-talep piyasası paralelinde doğru
mekte olan kömür sahaları bulunmaktadır. zamanda değerlendirildiği takdirde bölge ekono-
misine güç katacaktır.
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
KAYNAKLAR
Sonuç olarak Gümüşhane ili ve çevresinde bu-
lunan kayaçlar geçirmiş oldukları petrolojik, mine-
Aydoğan, T,. 1946, Eskigümüşhane (Gümüşhane) kurşun ve
ralojik ve yapısal değişiklikler sonucu zengin manganez cevherleşmeleri hakkında rapor (yayımlan-
(yüksek tenörlü) baz metal (Cu-Pb-Zn-Fe) ve mamış).
kıymetli metal (Au-Ag) cevherleşmeleri içerirler. Barit Maden Türk A.Ş., 1996, Midi (Gümüşhane-
Bu cevherleşmelerin bir kısmı bölgede geçmişte Karamustafa) Madeni'nin jeolojisi Raporu, Gümüşhane.
ve günümüzde ekonomik olarak işletilebilecek re- Çınar, S.; Türk, O.; Er, M.; Güç, A.; Musaoğlu, A.Gümüşel,
zervlere sahip maden yataklarını oluşturmuşlardır. A.;Özdemir, M. ve Kurtoğlu, T., 1983, Gümüşhane ili ve
güneybatı yöresinin l: 25 000 ölçekli jeolojisi ile maden
Skarn ve hidrotermal damar tip cevherleşmeler zuhurlarına ilişkin rapor: MTA Rap., 1982 (yayımlan-
geçmiş yıllarda en fazla işletilen yataklardır. mamış), Ankara.
Gümüşhane il genelinde altın-gümüş içerikli Çoğulu, E., 1970, Gümüşhane ve Rize granitik plutonlarının
kurşun-çinko-bakır cevherleşmeleri yörede Paleo- mukayeseli petrolojik ve jeokrometrik etüdü: İTÜ Maden
zoyik-Eosen zaman aralığında oluşan tüm mag- Fak., Doçentlik tezi (yayımlanmamış), İstanbul.
matic, volkanik ve tortul kayaçları içerisinde iz- Çubukçu, A., 1998, Kaletaş (Gümüşhane) epitermal altın
cevherleşmesinin jeolojisi, jeokimyası ve mineralojisi,
lenmektedir. Kireçtaşları içerisindeki Hazine Yüksek Lisans Tezi, KTÜ Yerbilimleri Enst., Trabzon.
Mağara ve Kırkpavli benzeri yeni yatakların Dandria, I., 1940, Gümüşhane kurşun yatağı hakkında muh-
varlığı yapılacak detay araştırmalarla ortaya tıra: MTA Rap., 999 (yayımlanmamış), Ankara.
çıkarılabilir. Bu bağlamda özellikle Gümüşhane il Demir, Y. 2005, Istala ve Köstere (Torul-Gümüşhane) Ma-
merkezi ve çevresindeki alanda birbirlerine çok denleri‟nin Mineralojik ve Dokusal Özellikleri, KTÜ,
Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi.
yakın bir alanda farklı cevherleşme tiplerinin (epi- Demir ve diğ., 2006, Textural Properties, Fluid Inclusion
termal-mesotermal, ornatım-skarn ve Karlin tip) Study and Mineral Chemistry of Istala and Köstere
bulunması ve bunun yanısıra cevherleşmelerdeki Mines, Gümüşhane (NE Turkey), Geophsical Research
baz metal-kıymetli metal birlikteliği o bölgelerde Abstracts, Vol. 8, 01385.
bunların bağlı olabileceği bir porfiri sistemin Erbayar, M. ve Ödevci, İ., 1979, Gümüşhane-Eski
veya/sistemlerinin varlığını düşündürmektedir. Gümüşhane Cu, Pb, Zn, Ag cevherleşmeleri hakkında ra-
por: MTA Rap., 2833 (yayımlanmamış), Ankara.
Eosen yaşlı genç volkanitler içinde keşfedilen Güner, S.; Er, M.; Gümüşel, A. ve Boğuşlu, M., 1985,
Mastra epitermal altın yatağı, Kuvars porfiri stok- Gümüşhane Eski Gümüşhane yöresindeki
lara bağlı olarak kireçtaşları çatlak ve cevherleşmelere ait jeoloji raporu: MTA Rap., 230, 525
boşluklarında tektonik kontrollü olarak gelişmiş (yayımlanmamış), Ankara.
olan Hazine Mağara madeni ve hem granit- Güner, S.; Er, M.; Yazıcı, E.,. 1998, Gümüşhane ili maden
kireçtaşı, hem granit-andezit kontaklarında skarn potansiyeli, MTA Rap., (yayımlanmamış), Trabzon.
Güner, S., 2005, Gümüşhane Sobran (Arzular) altın sahası
tip ve kırık hatlarında hidrotermal damar tip tanıtım raporu, MTA raporu, Trabzon.
cevherleşmelerin oluştuğu Midi madeni muhteme-

171
Gysin, M., 1938, Yazında yapılan jeoloji ve maden etütleri- Yılmaz, Y., 1976, Gümüşhane granitinin jeoloji ve
nin neticeleri hakkında iptidai rapor: MTA Rap., 703, petrografisi: İstanbul Üniv. Fen Fak.Mec.Seri B, 39 (3-
24-26 (yayımlanmamış), Ankara. 4),157-172, İstanbul.
Kahraman, İ., Kansız, H., Dursun, A., Yılmaz, H. Ve Erçin,
A.İ., 1984. Gümüşhane yöresinin jeolojisine ve
cevherleşmesine ait jeoloji raporu, MTA rapor no: 1951.
Karslı, O., Chen, B., Aydın, F., Şen, C., 2007. “Geochemi-
cal and Sr-Nd-Pb isotopic compositions of the Eocene
Dölek and Sariçiçek Plutons, Eastern Turkey: Implica-
tions for magma interaction in the genesis of high-K calc-
alkaline granitoids in a post-collision extensional set-
ting.” Lithos 98, 67-96.
Karslı, O., Dokuz, A., Uysal, I., Aydın, F., Chen, B., Kan-
demir, R., Wijbrans, J.R., 2010a. Relative contributions
of crust and mantle to generation of Campanian high-K
calc-alkaline I-type granitoids in a subduction setting,
with special reference to the Harşit Pluton, Eastern Tur-
key Contributions to Mineralogy and
Petrology doi:10.1007/s00410-010-0489-z
Kaygusuz, A., 2000. Torul ve çevresinde yüzeyleme veren
kayaçların petrografik ve jeokimyasal incelenmesi, Dok-
tora Tezi, KTÜ Fen Bil. Enst., Trabzon,
Kamitani, M.; Candeğer, O.; Van, A. ve Yılmaz, S., 1977,
Gümüşhane madeni ile Bayburt Helva madeni üstüne ön
rapor: MTA Rap., 1520 (yayımlanmamış), Ankara.
Ketin, İ., 1966, Anadolu'nun tektonik birlikleri: MTA Derg.
66, 20-34, Ankara.
Kovenko, V., 1937, Gümüşhane madeni hakkında rapor:
MTA Rap., 399 (yayımlanmamış), Ankara.
Lermi, A., 2003, Midi (Karamustafa) Gümüşhane (KD-
Türkiye) Zn-Pb yatağının jeolojik, mineralojik, jeoki-
myasal ve kökensel incelemesi, Doktora Tezi, KTÜ Fen
Bilimleri Est. Trabzon.
MTA, Türkiye Yeraltı Kaynakları (İllere Göre), YerBilimle-
ri ve Kültür Serisi 5, Ankara, 2009.
Ölsner, O., 1935, Gümüşhane Vilayetinin maden yataklarına
ait rapor: MTA Rap., 408 (yayımlanmamış), Ankara.
Öztunalı, Ö., 1983, Türkiye kurşun-çinko yataklan ve
madenciliği: Türkiye Jeol.Kur.Yayl., Ankara.
Pejatovic, S. ve Vuyanovic, V., 1970, Türkiye Karadeniz sa-
hil metalojenik zonu piritik ve skarn cevheri zuhurlarının
kıymetlendirilmesi: MTA Rap., 952, 119-122
(yayımlanmamış), Ankara.
Sipahi, F., 2005; Zigana dağı (Gümüşhane) Volkanitlerinde
Görülen Hidrotermal Ayrışmanın Mineraloji ve
Jeokimyası, Doktora Tezi (Yayımlanmamış), Fen Bilim-
leri Enstitüsü, KTÜ, Trabzon
Schumacher, F., 1937, Keban-Bolkardağ-Gümüşhane
kurşun-çinko zuhurlarına ait rapor ve hulasa: MTA Rap.,
402, 19-21 (yayımlanmamış), Ankara.
Türkiye altın ve gümüş envanteri, 1993, MTA Genel
Müdürlüğü, yayın no: 98.
Tüysüz, N ve Akçay, M., 2000. Doğu Karadeniz
Bölgesindeki altın yataklarının karşılaştırmalı incelemesi,
Cumhuriyetin 75. Yılı Yer Bilimleri ve Madencilik
Kongresi, Bildiriler Kitabı, 625-645.
Tüysüz, N., Özdoğan, K., Er, M., Yılmaz, Z. Ve Ağanoğlu,
A., 1994. Pontid Adayayında Carlin tipi Kaletaş
(Gümüşhane) altın zuhuru, Türkiye Jeol. Bült., 37, 41-
46.
Tüysüz, N., Sadıklar, B., Er, M., ve Yılmaz, Z., 1995. An
Epitermal gold-silver deposit in the Pontid island - arc,
Mastra-Gümüşhane, NE-Turkey, Econ. Geology, 90, 5,
1301-1309.
Türk-Japon Ekibi, 1985., The Cooperative Mineral Explora-
tion of Gümüşhane Area, Phase 1, MTA raporu No: 334,
Ankara

172

You might also like