Professional Documents
Culture Documents
Füsun Alioglu-Sadabad Camisi
Füsun Alioglu-Sadabad Camisi
MEGARON 2015;10(3):389-409
DOI: 10.5505/MEGARON.2015.27247
ÖZ A B STRAC T
Bir selatin camisi olan Sa’dabad Camisi Sultan III. Ahmet’in ik- Sa’adabad Mosque was built as an imperial mosque in the Tulip
tidar olduğu, Lale Devri’nde (1718-1730) inşa edilmiştir. Cami, period (1718-1730) which corresponds to the reign of Ahmet III.
Tarihi Yarımada, Üsküdar, Eyüp gibi semtlerde değil, Lale The mosque was built in an area very popular in the Tulip Period
Devri’nde önemli imar faaliyetlerinin olduğu Kağıthane’de at Kağıthane and not in traditional districts of Istanbul such as
yapılmıştır. Bu alışılagelmişin dışında yer seçimi tam da dö- the historic peninsula, Uskudar or Eyup. This unusual choice of
nemin içinde bulunduğu ortamın özelliklerini yansıtmaktadır. location is a reflection of the characteristics of its time. At the
Yüzyılın bu ikinci çeyreğinde, Osmanlı topraklarında, özellikle second half of the century, new and different concepts in archi-
İstanbul’da kentsel mekanda, mimaride yeni ve farklı kalıp- tecture were assessed in the Ottoman land and especially in ur-
lar denenmektedir. Lale Devri, Batı etkilerinin yapılı çevrede ban Istanbul. Tulip Period was a period when western influences
ilk ve naif etkilerinin ortaya çıktığı dönemdir. Binalarda kapı, were first and naively flourished in the built environment. For
pencere, yazıt vb ayrıntılarda ilk kez Klasik Osmanlı mimari- the first time, decoration program outside of the classical canon
si tutumunun dışına çıkan bezeme programları uygulanmış, of Ottoman architecture were witnessed on details of the deco-
kentsel mekanda odak noktası yaratan meydan çeşmeleri, rative elements such as doors, windows and inscriptions and
sebiller inşa edilmiş, sur dışında imar faaliyeti önem kazan- fountains as the focus of urban space were set at the centers of
mıştır. Dönemin en etkili uygulaması, Tarihi Yarımada dışında, the squares and construction activity gained pace extramuros.
Haliç’e akan, Kâğıthane Deresi kıyısında inşa edilen Sa’adabad The most fascinating work of the period is the Sa’adabad Pal-
Sarayı’dır. Sa’dabad Camisi, Sa’dabad Sarayı içinde 1135/1722 ace built outside the historic peninsula by the Kâğıthane Creek.
yılında inşa edilmiştir. Cami, III. Selim (HD. 1789-1807) ve II. Sa’dabad Mosque was built in 1135/1722 within the Sa’dabad
Mahmut (HD. 1808-1839) dönemlerinde onarım görmüştür. Palace. It was repaired at the times of Selim III (HD. 1789-1807)
İlk caminin nasıl bir mimariye sahip olduğu bilinmemektedir. and Mahmut II (HD. 1808-1839). The original architecture of the
Çünkü günümüzde var olan cami, Abdülaziz (HD. 1861-1876) mosque is unknown. Because the existing mosque was rebuilt
tarafından 1279/1862 yeniden yaptırılmıştır. Bu nedenle yapı, by Abdülaziz (HD. 1861-1876) in 1279/1862, it is identified as
Aziziye Camisi olarak da adlandırılmaktadır. Bu son caminin the Aziziye Mosque after the Sultan Abdülaziz as well. The archi-
mimarı Batılılaşma döneminin önemli imar hareketlerinde tect of this last mosque is the Balyan Family who had significant
imzası olan Balyan Ailesi’dir. Mimar Sarkis Balyan’ın kardeşi role at the construction activity of the period. It is accepted that
Agop Balyan ile birlikte Sa’dabad Camisi’ni yaptığı kabul edil- Architect Sarkis Balyan together with his brother Agop Balyan
mektedir. were responsible from the construction.
m garonjournal.com
Anahtar sözcükler: Balyan Ailesi; Sa’dabad Camisi. Keywords: Balyan Family; The Sa’dabad Mosque.
Başvuru tarihi: 28 Kasım 2014 (Article arrival date: November 28, 2014) - Kabul tarihi: 22 Eylül 2015 (Accepted for publication: September 22, 2015)
İletişim (Correspondence): Emine Füsun ALİOĞLU. e-posta (e-mail): fusun.alioglu@khas.edu.tr
© 2015 Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi - © 2015 Yıldız Technical University, Faculty of Architecture
Şekil 1. Lale Devri Şairi Nedim’in tanımlamasına göre Sa’dabad’ın ilk haline ilişkin Eldem’in restitüyonu ( Eldem, 1977).
Son Sa’dabad Camisi’nin Mimarları Batılı üsluplar Krikor Amire Balyan’dan itibaren, Balyan
Son Sa’dabad Camisi’nin mimarı Batılılaşma döne- Ailesi fertleri ile sürdürülmüştür. Balyanlar, yapılarında,
minin önemli imar hareketlerinde imzası olan Balyan dönemin değişen üsluplarını seçerek ve aynı zamanda
Ailesi’dir. Mimar Sarkis Bey Balyan’ın kardeşi Agop Bey yorumlayarak uygulamışlardır. (Batur 2011, s. 38). Ba-
Balyan ile birlikte Sa’dabad Camisi’ni yaptığı kabul edil- tılı biçim ve formların Osmanlı mimarisine hızlı biçim-
mektedir (Batur, 1994, s. 386). de girdiği bu ortamda, Balyanlar, geleneğin mirasçısı,
Balyanlar, Batılılaşma döneminde, sarayın imar ta- modernin takipçisi olarak aktarımları ve yorumları ile
leplerini önemli ölçüde karşılayan bir Osmanlı mimar “Balyan Mimarlığı”, “Balyan Atölyesi” tanımlamasına
ailedir (Batur, 2011,s.34-57). Bu sıralarda, Osmanlı sul- neden olmuştur (Batur 1993, 36; Batur 2011, 40).
tanları, üst düzey yöneticiler, elit kesim için İstanbul’un Balyanlar, yapıları tasarlayıp, inşa ederlerken, aile-
değiştirilmesi, dönüştürülmesi önemli bir amaçtır. Tan- nin mimar üyelerinin mesleki eğitimlerinde ve ailenin
zimat Meclisi’nde yer alan “…Dünyanın tabiat güzellik- ekip olarak örgütlenmesinde, dönemin geleneksel ve
leri bakımından en güzel şehri olan İstanbul’un mahi- modern anlayışlarını içeren ikili yapısını kavrayarak bir
rane bir tezyini yapılırsa, şüphesiz Avrupa’nın en güzel politika geliştirmiş oldukları söylenebilir. Çünkü bu dö-
şehirleri arasında en güzeli olacaktır…” (Çelik 1996, nemde, eski İstanbul’u değiştirecek yenisini kuracak
128) ifadesi bu amacı yeterince anlatabilmektedir. Bu yapı üretim alanına ilişkin tüm eylemler için gelenek-
doğrultuda Tarihi Yarımada ve yeni kentsel alanlar de- ten farklı yasal mevzuat ve örgütlenme oluşturulmuş,
ğiştirilmeye başlanmıştır. Kent yönetimi yeniden kur- mimarın eğitiminde farklı yöntemler izlenmeye başlan-
gulanmış, belediyeler kurulmuş, bina nizamnameleri mıştır (Turan, 1963, 160, 161, 179). Halbuki, Osmanlı
çıkarılmış, kent dokusu ve ulaşım ağı düzenlenmiş, yeni mimarlık ortamı, yüzyıllarca, gerek merkezde gerekse
yollar ve sahil yolları açılmış, Haliç köprüleri, metro ve eyaletlerde “Hassa Mimarlar” teşkilatı yönetiminde
demiryolu inşa edilmiş, Batılı üsluplardaki binalar kenti olmuş, eğitim usta-çırak ilişkisi içinde gerçekleşmiş-
kaplamıştır (Denel, 1982, s. 42-54). Bu dönemde inşa tir (Turan, 1963, 159). Balyan Ailesinin ilk dört üyesi
edilmiş çok sayıda yapının tasarım ve uygulaması Er- Meremetçi Bali Kalfa (?-1803), Krikor Amire Balyan
meni kökenli Osmanlı Balyan Ailesi’ne maledilir (Batur, (1764-1831), Senekerim Amira Balyan (1768-1833)
2011, s. 34-57). ve Garabet Amira Balyan (1800-1866), geleneksel mi-
Balyan Ailesi’nin en eski ferdi Meremmetçi4 Bali marlık kurumunun devam ettiği ancak aynı zamanda
Kalfa’dır (Derevenk/Derevank Köyü, Kayseri? - İstanbul, yeni eğitim yöntemlerinin hazırlıkları yapılırken hassa
1803). Ancak ailenin Balyan soyadını kullanan hassa mimarıdırlar.
mimarı Bali Kalfa’nın oğlu Krikor Amire Balyan (İstanbul Mimarlık eğitiminin belirsizlikler içerdiği bu dönem-
1764 – İstanbul, 15 Kasım 1831) olmuştur (Pamukci- de Garabet Amira Balyan oğulları Nigoğos Bey, Agop
yan, 1958, 2091-2092; Pamukciyan 2003, 125; Tuğlacı Bey ve Sarkis Bey’i; Nigoğos Bey ise oğlu Levon Bey’i
1993, 4-5). Balyan Ailesi, dört kuşak boyunca, özellik- mimarlık eğitimi görmesi amacıyla Paris’e göndermiştir
le sarayın siparişlerini yerine getirirken, büyük ölçekli (Wharton, 2011a, s. 28) Muhtemelen bu, gelenekten
anıtsal yapıları, kamu yapılarını çevresel düzenleme- kopuş ortamında mimarlık eğitiminin belirsizliğinden
leri ile birlikte tasarlamış ve inşaatları yönetmişlerdir kaynaklanmış olmalıdır. Çünkü Osmanlı Devleti’nde bir
(Batur, 2011, s. 34-57). Osmanlı mimarlığına eklenen mimarlık okulunun açılması daha geç bir tarihte ger-
çekleşmiş, 1881 yılında, Müze Müdürü Osman Hamdi
4
Meremmetçi, yapı onarımcısı anlamına gelmektedir. Bey ile Ticaret Nazırı Suphi Paşa’nın girişimi ile Sanayi-i
Şekil 3. Sa’dabad Camisi Batı ve Kuzey cepheleri rölöveleri (Hassa Mimarlık, Şenalp).
1855 yılında Paris’e gönderilmiştir. Sainte Barbe Yüksek rine İstanbul’a dönmüş, babası Garabed Amire Balyan
Okulu’nun mimarlık bölümünden 1858 yılında mezun ile birlikte çalışarak pratik bilgisini artırmıştır. Garabed
olmuş, Viyana, Venedik gibi Avrupa’nın önemli kentle- Amire Balyan’ın ölümünden sonra, 1866 yılında hassa
rinde bulunmuştur. Ağabeyi Nigoğos Bey’in vefatı üze- mimarı olarak atanmış, fesinde altın bir üçgen ve per-
Şekil 4. Sa’dabad Camisi Güney cephesi ve kesit rölöveleri (Hassa Mimarlık, Şenalp).
duğu gibi hünkar kasrı cami ana mekanının kuzey cep- dan oluşmaktadır. Kasrı’n cami ile birleştiği üç bölümlü
hesine bitişik inşa edilerek (Şekil 10) son cemaat yeri alan son cemaat yeri olarak düzenlenmiştir. Kasrın ta-
revağı tümü ile ortadan kaldırılmıştır (Tanman, 1994, sarımının bir parçası olması nedeni ile son cemaat yeri,
101). Hünkar Kasrı U şema içinde yer alan mekanlar- cami ana mekanı ile bütünleşememektedir. Birinci kat
hünkarın ibadete katıldığı hünkar mahfilidir. Kasrın U miştir. Bu düzlemler üçlü ve ikili düzende basık kemerli
biçimli şemasının kuzeye doğru uzanan iki kolu merdi- pencerelerle ele alınmıştır. Bu pencerelerden bazıları
ven ve servis hacimlerine ayrılmıştır. Caminin ana girişi, sonradan kapatılmıştır (Şekil 12). Kasır, camiye göre
Hünkar Kasrı’nın kuzeyinde olmakla birlikte hünkarın sade bir cephe biçimlenmesine sahiptir. Ancak cema-
girişi için doğu bölümü düzenlenmiş, üstünde çıkma ate ve hünkara ait giriş kapıları odak noktası olacak bi-
olan üç açıklıklı revak, hünkarın camiye girdiği nokta çimde ele alınmıştır. Cami ana girişi zemin katta etkisi
olarak tasarlanmıştır (Şekil 11). kalacak biçimde, mermer ve taş, silmeler, frizler, yarım
Kasrın cephelerinde su basman seviyesi, 1.kat kor- daire kemerler, kemer alınlıkları, plasterlerle vurgulan-
nişi ve saçak kornişi ile düşeyde üç düzlem elde edil- mıştır. Hünkar girişi ise taş ayaklı, düz atkılı revakı ile
Şekil 12. Restorasyon sırasındaki raspa çalışmalarında ortaya çıkan pencere izleri (Kübra İnşaat, Salar).
öne çıkarılmıştır. Hünkar Kasrı’nın batısında yer alan, Yapım Teknolojisi ve Malzeme Kullanımı5
kesme taş minarenin tasarımı Küçük Mecidiye Camisi Gerek cami gerekse Hünkar Kasrı kagir yığma/tuğla
minaresine benzemektedir (Şekil 13). olarak inşa edilmiştir. Bu yüzyılda, artık Osmanlı ge-
Cami ana mekanı ile Hünkar Kasrı arasında mimari leneksel yassı tuğlasının yerini modern ebatta tuğla
bir uyum söz konusu değildir. Ana mekan ile kasır ara- almaktadır. Bu bağlamda her iki yapının beden duvar-
sındaki uyum, cephede, sadece subasman çizgisinde,
kurşun örtü kaplamasında ve her iki yapının cephesin- 5
Burada yer alan bilgi ve görüşler yazarın, İl Özel İdare Müdürlüğü ta-
de taş yüzeyler ile sıvalı yüzeylerin yarattığı kontrastta rafından restorasyon uygulaması danışmanı olarak görev yaptığı (Eylül
2012-Eylül 2013) döneme ilişkin kişisel saptamaları ve görüşleridir.
görülebilmektedir. Cami ve Hünkar Kasrı simetrik bir Yapıya ilişkin bazı sayısal bilgiler, restorasyon uygulaması sırasındaki
ifadeye sahip gibi görünmekle birlikte, minare ve hün- gözlemlerle ve Kübra İnşaat’ın Sa’dabad Camisi şantiye şefi Mimar Ay-
bike Baydar Salar’dan elde edilmiştir. Makalede yer alan düzenlenmiş
kar girişi ile bu ifade güçlü olmayan bir biçimde asimet- şekillerde Hassa Mimarlık’ın projelerini revize eden Mimar Aybike
rikleşmektedir. Baydar Salar’ın çizimleri altlık kullanılmıştır.
Şekil 14. Tuğla örgüde demir berkitme örnekleri (Kübra İnşaat, Salar).
basarlar. Omurgalar, kubbe eğrisinin bittiği noktada bir dan imal edilmiştir. Ana ve tali omurgaların arasına sık
ahşap babaya mesnetlenmektedirler. Dış cidar strüktü- aralıklarla 15x28.5cm boyutunda eğrisel mertekler yer-
ründe sonradan eklenmiş metal berkitme kuşaklar yer leştirilmiştir. Eğrisel mertekler iki parçadan oluşmakta-
almaktadır. Ana, tali omurgalar ve baba kestane ağacın- dır. Birinci parça, ana ve tali omurgalar boyunca devam
Şekil 17. Ahşap kubbe planı ve kesiti (Rölöve revizyonu düzenlemesi: Alioğlu).
lerine aittir. Lale Devri’ni sona erdiren Patrona Halil sırasında İstanbul, özellikle de Kağıthane’deki kasırlar
İsyanı (1730) sırasında caminin hasar alıp almadığı ve köşklerin önemli ölçüde tahrip edildiği belgelerde
bilinememektedir. Ancak Lale Devri’ndeki uygulama- yer almaktadır (Eldem, 1977, s. 159). Diğer taraftan
lara, III.Ahmet’e ve Sadrazam Nevşehirli Damat İbra- caminin bulunduğu noktanın jeolojik yapısının tarihi
him Paşa’ya duyulan tepki ile gerçekleşen ayaklanma boyunca yapıyı etkilemiş olduğu düşünülmelidir. Başka
Şekil 22. Solda, Sa’dabad Kasrı’nın 1740-1741 yıllarında Gudenus tarafından yapılmış çizimi ile sağda“Tarihsiz Harita” (Eldem).
bir deyişle Kağıthane Deresi kaynaklı su unsurunun ve yapılarını yıktırıp “…kasır, saray ve camii yeni planlara
toprak niteliğinin sel, deprem vb etkenlerle birlikte ha- göre yeniden…” inşa ettirmiştir (Eldem, 1977, s. 74) ifa-
sarlar yaratmış olabileceği açıktır. desinden ilk caminin bu sırada yıkılmış olduğu anlaşıl-
Sa’dabad Camisi’nin, Lale Devri’nde inşa edildiği ilk maktadır. Bu sırada bölgeyi gören Petrusier, Kasrın yanı
haline (1722) ilişkin bilgiler çok açık değildir. Ancak sıra camiyi de “…en yüksek zevkin eseri …” (Eldem,
Gudenus çizimlerine, Hilaire ile D’Ohson gravürleri- 1977, s. 75) olarak tanımlamaktadır. Kasımpaşa, Cellat-
ne göre, ilk caminin avlulu, dikdörtgen bir ana meka- paşa Konağı’ında yer alan bir fresk, yeni caminin de ah-
na sahip ve kırma çatılı olduğu söylenebilir (Şekil 22). şap kırma çatılı ve ilk camiye benzediği ve onun yerine
Bu sultan camisinin, Osmanlı mimarisinin ilk hünkar yapılmış olduğu kanaatini vermektedir (Şekil 23). Bel-
kasırlı camisi olan Sultan Ahmet Camisi’nden (1609- geler, son Sa’dabad Camisi’nin ilk caminin yerine inşa
1617) sonra inşa edilmiş olmakla birlikte hünkar kasrı edilmediğini göstermektedir. Nedim’in tanımlamaları
olup olmadığı bilinmemektedir. Bölge ve cami III Se- (Eldem, 1977), Gudenus çizimleri, Eldem tarafından
lim tarafından onarılmıştır (Eldem, 1977, s. 164). Sul- “Tarihsiz Harita” olarak adlandırılan çizim, Patrona Ha-
tan II.Mahmut ise (HD. 1808-1839), III.Ahmet dönemi lil İsyanı sonrasına ait 1740 tarihli inşaat keşif defterin-
Şekil 23. Sol üstte Gudenus, sol altta Hilaire, sağda D’Ohson’un gravürüne göre sarayın harem cephesi ve arkada cami görünmektedir
(Eldem).
Şekil 24. Kasımpaşa, Cellatpaşa Konağı, baş odasındaki 19.yüzyıl başlarına ait olduğu düşünülen duvar freskinde Sa’dabad Kasrı ve cami
(Eldem).
Şekil 25. Son Sa’dabad Camisi inşa edildikten sonra Çağlayan Kasrı ve yakın civarı (Eldem, 1977).
ahşap çekme kirişlerine aktarmaktadır. Bu bağlamda yükün alt yapıya iletilmesini sağlayacak, pandantife,
bir kagir kubbe yükünün pandantiflere aktarılması için askı kemerlerine gerek yoktur.
gerekli olan kasnağa ve kagir üst yapıdan kaynaklanan Onarımlarda, Hünkar Kasrı döşemeleri betonarme
Şekil 26. Son Sa’dabad Camisi inşa edildikten sonra Çağlayan Kasrı ve yakın civarı: solda eski hava fotoğrafı, sağda Google Earth’ten
alınmış görüntü (Eldem, 1977).
Batılılaşma döneminde de sürdürülmüştür. Sa’dabad lerde gördüğü kent imgesi, Osmanlı sultanlarını bunu
Camisi gibi su kenarında inşa edilmiş olan Beylerbeyi yaratmaya, oluşturmaya teşvik etmiştir. Lale Devri’nde,
Camisi (1777-1778), Humbaracılar Kışlası-Mihrişah Va- Fransa’ya giden 28 Çelebi Mehmet Efendi’nin, opera,
lide Sultan Camisi (1803-1804) örneklerdendir. Beyler- rasathane, saray vb bina, şehir gezilerini tanımlarken
beyi Camisi örneğinde kare harimin üzerindeki kubbe “…bir sanat etmişler ki, seyretmeye ve nakletmeye de-
strüktürü, meşe malzemeden yapılma ana omurga ve ğer…” vb. izlenimlerinden bu ilk karşılaşmanın yarattığı
tali omurgalardan oluşmaktadır (Bülbül, 2014, s. 119). hayranlık ve şaşkınlık anlaşılabilmektedir (Arel, 1975,
Ana ve tali omurgalar, kubbe başlangıç noktasına yakın s. 25). Sonraki dönemlerde, devletin tüm kademele-
bir noktada, bir kirişe mesnetlenmektedirler. Kubbenin rinde giderek artan bu hayranlık ile yaşanan değişim,
ahşap strüktürü kubbe kasnağında da devam etmek- dönüşüm, kent dokusunun mekânsal organizasyonu-
tedir. Bu nedenle de kubbe gibi kasnak da kurşunla nun yeniden yapılanmasında, mimarlık eğitiminde,
kaplanmıştır (Şekil 27). Mihrişah Valide Sultan Camisi imara ait yasal çerçeve ve örgütlenmede, yeni yapım
örneğinde de kare harimin üzerindeki kubbe strüktü- malzeme ve teknolojisinde, batılı biçimlerin/uslupla-
rü 12 ana omurgadan oluşmaktadır. Omurgalar, kubbe rın kullanılması konularında kendini göstermiş/dayat-
eğrisinin bittiği noktada bir kirişe mesnetlenmektedir- mıştır. Önceleri, bu yeni seçenekler gelenekle birlikte
ler. Ana omurgaların arasında eğrisel mertekler yer al- kullanılmış sonra geleneği dışarda bırakan örnekler
maktadır. Kubbe kasnağı, iç mekanda bağdadi, dışarda egemen olmuştur. Buna ek olarak çıkarılan Ebniye ni-
ahşap kaplamalı olarak yapılmıştır. Burada da kubbe zamnamelerinde ahşap yerine kagirin tercih edilmesi
gibi kasnak da kurşunla kaplanmıştır (Şekil 28). Benzer de özellikle ahşap yapım geleneğinin çözülmesinde rol
koşullarda inşa edilmesine karşın, ilginçtir ki üç camide oynamış olmalıdır.
de farklı taşıyıcı sistem tasarımında ahşap kubbe uygu- Söz konusu camilerdeki farklılığın nedenlerinden
laması benimsenmiştir. biri de “Balyan Atölyesi” olmalıdır Çünkü, burada,
Batılılaşma döneminde Osmanlı mimarisinde gele- Paris’te mimarlık okumuş Sarkis Bey ve Agop Bey’in
nek çözülmekte, değişmektedir. Geniş topraklara sa- kişisel görgülerinin yanı sıra daha da önemlisi “Balyan
hip Osmanlı İmparatorluğu’nda, ahşap yapım çok eski Atölyesi” ifadesi ile anılan bir mimarlık grubunun oluş-
ve gelişmiş bir geleneğe sahiptir. Elbette, Osmanlı’nın turduğu tutum söz konusudur. Osmanlı Devleti’nin bu
farklı coğrafyalarında, farklı biçimler, çözümler ile zen- geç döneminde Hassa Mimarlar Ocağı’nın etkinliği yok
gin örnekler ortaya çıkmıştır. Ancak yine de aynı böl- olurken özellikle 19. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan
gedeki/coğrafyadaki yapılarda ortak biçim ve çözümler gayrimüslim mimar kalfalar ocağın mirasçısı olarak
söz konusudur. Geleneği yaratan da bölgesel ahşap görülmektedir. Wharton, Saray fermanları ile bazı im-
mimarinin ısrarla sürdürülmesi olmuştur. Devletin 18. tiyazlar verilen bu kalfaların faaliyetlerinin, refomlarla
ve 19. Yüzyıllarda içinde bulunduğu radikal değişim ve iki şekilde genişlediğini belirterek bunu “…Birincisi mi-
dönüşümlerin kent dokusunda ve mimaride neden ol- marlıkla ilgili yapı içerisinde görevlendirildiler, ikincisi,
duğu yeniden yapılanma ister istemez geleneğin dışı- resmi kurumlar adına mimarlık faaliyetleri gerçekleş-
na çıkmıştır. Çünkü istenen de budur. Başka bir deyişle tirmek üzere kendileriyle sözleşmeler yapıldı…” olarak
elçilerin, seyyahların, devlet görevlilerinin Batılı ülke- ifade eder (Wharton, 2011a, 20). Bu kalfalardan bazı-
rının Kimliği”, Batılılaşan İstanbul’un Ermeni Mimarları, bul Ansiklopedisi, İstanbul, C.4, s. 100-102.
Uluslararası Hrant Dink Vakfı yayınları, s. 18-33. Tuğlacı, P. (1993) Osmanlı Mimarlığında Balyan Ailesi’nin
Wharton, A. (2011b) “Tanzimat Döneminde Cami Mimarlı- Rolü, Yeni Çığır Kitapevi, İstanbul.
ğı”, Batılılaşan İstanbul’un Ermeni Mimarları, Uluslararası Kayaoğlu İnşaat, Humbaracılar Kışlası/Mihrişah Valide Sultan
Hrant Dink Vakfı yayınları, s. 90-105. Camisi Restorasyon Projesi ve Fotoğrafları.
Çelik, Z. (1996) 19. Yüzyılda Osmanlı Başkenti, Değişen İstan- Kübra İnşaat ve Limited, Restorasyon Projesi Revizyonu ve
bul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul. Fotoğraflar: Şantiye Şefi Mimar Aybike Baydar Salar.
Mete, Z. (2011) “Sur Dışı İstanbul’unda İskanın Tarihi Seyri, Restorasyon Projesi Müellifi: Hassa Mimarlık Mühendislik
XV-XVIII. Yüzyıllar”, Trakya Üniversitesi, Edebiyat Fakülte- İnşaat Sanayi ve Ticaret Lmt. Şirketi. Mimarlar: Hilmi Şe-
si Dergisi, ISSD 1309-7660, C.1. S.2, s. 57-84. nalp, Mustafa İskender, Abdullah Gürer, Neslihan Yenici,
Tanman, B. (1994) “Hünkar Kasırları”, Dünden Bugüne İstan- Yakup Arın.