Fenomenoloji Felsefesi (#15361) - 14345 PDF

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 28

Fenomenoloji Felsefesi

A. Fenomenolojinin Umumi Vasıfları

I. Fenomenolojiden önceki felsefî vaziyete bir bakış

Takiyettiıı Mengüşoğlu

Kant'ın felsefesi, felsefe için esaslı bir dönüm noktası teşkil eder.
Bu felsefeyi kendisinden Önceki felsefeden ayıran başlıca noktalar şun­
lardır : [. Kant 'tan evvelki felsefe, ya «rationatisU ve yahut «empjria»
idi; bilgi, ya ttecrübe» ye, yahut «akıb a i^tinad ettirilİYordu. Kant 'a
göre bilgi iki unsurlu (a priori, a_po_şJtejjojji_bir teşekkül olduğundan
hem tecrübenin, hem de ^akıls m muayyen bir tarzda birbirine tesir
etmesinden ve birbiriyle birleşmesinden husule gelirdik İkinci mühim
meseleyi, bilgi hududunun tayini (eşkjJetmektedir. Kant'tan evvelki
felsefe, bilgiyi teşkil eden unsurlardan b i r i s i n i alarak «mutlaklaştırıyor»
ve felsefenin hudutsuz speculation'iar içerisinde kendisini kaybetmesine
sebep o l u y o r d u . Kant'ın hudut meselesini ortaya koymasıyla felsefe
-— hiç olmazsa muayyen bir zaman için olsun — başıboş specula-
tion'lardan kurtuldu.

Birinci noktanın tetkiki, Kant'ı muayyen bir «idealisin» e götürdü.


Kant'ın idealist tarafı, Kant'tan sonraki filosoflar, bilhassa «Alman
İdealismi » nin mümessilleri tarafından devam ettirildi ; bu istikamet,
Hegel'de en yüksek noktasını buldu. Hegel'in sistemi, en son ve
şümullü bir ielsefe sistemidir. Fakat tek taraflı olan ve tek bir
metod — specuiativ dialektik metodu — üzerine kurulan bu sistem,
speculation'ıın son haddine varması yüzünden yıkılmış ve bu suretle
felsefede bir boşluk baş göstermiştir.
Hegel'in sistemi yıkıldıktan sonra, t e k r a r Kant'a dönüldü. Bu sefer
Hegel'in felsefesinde tam a m ile arka p l a n d a kalan nokta, yani hudut
t a y i n i meselesi, daha ziyade ehemmiyet kazandı ; artık felsefe d ü n y a
hakkında « bir ilim » olacağı yerde, tamamiyle ve yalnız bilgimizin
«ilmi» oldu. Bununla felsefe, metodiarını, tetkik ettiği münferit
ihtisas ilimlerine istinad etmeğe başladı. Marburg'lu Yenikantçılarda
bu ilim zihniyeti riyazi tabiat ilimlerine inhisar etti» Felsefe, artık
tabiat ilimlerinin bir bilgi teorisi oldu. Vakıa bilgi teorisinin yanı-
48

başında ethik'e de bir yer ayrılmıştı. Fakat], bunlar arasında içten bir
münasebet kalmamıştı. Böylece artık külli bir «varlık bilgisi» mana­
sında anlaşılabilecek olan bir felsefe ortadan kayboldu. Bundan başka
ruhiyat ve mantık gibi felsefî disiplinler kendilerini «müstakil» telakki
etmeğe başladılar (Mantık riyaziyeyi, ruhiyat tabiat ilimlerini ve
onların metodlarmı taklide çalıştı).
Marburg'lu Yenikantçıların yanıbaşmda — onlara tabi olmak­
sızın — Dilthey felsefesi doğdu. Marburg'lu Yenikantçılar riyazî
tabiat ilimlerinin ve onlara ait metodların tahlili ile iktifa ediyorlardı.
DÜthey'in açtığı yeni felsefe cereyanı, ayni veçhile tek taraflı olarak,
yalnız tarihe yöneldi.,Böylece felsefe her yerde ya bizzat münferit bir
ihtisas ilmi (ruhiyat, mantık) oluyor, yahut sadece münferit ilimlerin
metodlarmı. tahlil ediyor, yahut ta şu veya bu felsefe sistemini tenkid
ediyor ve ancak felsefe .taıihi olarak tedvin ediliyordu'. Hulasa felsefe
için müstakil bir saha, bir araştırma sahası, kabul edilmiyordu.
Bu suretle felsefe dünya hakkında, artık külli bir bilgi temin
edemediğinden) esas manasını kaybetmiş bulunuyordu. Felsefenin, eski
manasını yeniden kazanabilmesi için en son teşebbüs Hegel tarafından
yapılmış, fakat metodunun tek taraflılığı yüzünden, bu teşebbüs te
muvaffak olamamıştır. Felsefenin önceden tasarlanmış speculative bir
metoda veya sisteme dayanmadan, «dünya» hakkında «külü bir bilgim
elde etmesi lâzımdı; ve felsele ancak bu sut etle müstakil bir, araş -
tırma sahasına sahip olabilirdi, İşte felsefeye bu sahayı temin etmek,
yirminci asrın başlangıcında Huşserl'in fenomenolojisine nasib ,pldu-

2. Huşserl'in fenomenolojisi
Huşserl'in ilk işi, felsefe için müstakil bir sahanın mevçud
olduğu iddiasını ortaya koymak oldu. Fakat Husserl bu iddiayı
yalnız söylemekle kalmadı;, ayni zamanda onu isbat ta etti,
«Mevcut felsefelerden veya onların tenkidierinden değil, fenomen­
lerden hareket etmelidir a , cümlesi, Husserl felsefesi için bir düstur
olabilir. Bu felsefenin umumî parolası da, «fenomenlere (şeylere)
dönmeli» (zurück zu den Saçhen) fikrinde İfadesini- bulur. Artık
felsefe kendisine yeni bir saha bulmuştur; fenomen sahası. Fakat
böyle umumî bir surette a: fenomenlere dönmeli» sözünü söylemek
kâli değildir, fenomen tabiriyle ne kastedildiğini göstermek lâzımdır.
Zira bu meihum izah edilmeden, «fenomenlere dönmeli» sözü umumî
ve müphem bir .formül olarak, kalacaktır. , ,
ıFıeoömımaloj'İı, ifmoimeoleruin tikni rniiaina'Sbna ıgıelIldti'ğA için "ıfenametn"
t a b i r i literatütfde baV çolk karışıiklığa sebep olırniuıştiur. 'Fillvıaki fenoımem-
İerden b a h s e d e n b i r çdk iüiimler vandır. M e s e l â ifiilzak fiilimi f i z i k femiolmeji-
l e r i n t t e n , psikoHoji İlimi rtulhî fenotmienifcxden, s o s y o l o g , külıtür v e iJarilh
i-lÜmletr-i (de cetmiiyet, 'kKil^lir v e iiajpiih ienioimienleriinidlen b a h s e d e r . Hülâsa
h e r â>mi<n b i r ifenoimıen salhası vtaindır.iO Ihialıdle ıfıeın:olmanıoilioıjiıdiök.i ıfemioimıen
ı

t a b i r i ite d i ğ e r isaihiafordaki lEıenoimıen tabüpi ar-asindia ne faik varıdır ?


B u f a r k Iher ş e y d e n evveli 'ienoımıeno'loıjâ' i i e diiğer ililmta?iın ıkeınıdi o b j e l e r i ­
ne 'karşı ta kundakları t a v ı r {EfinsteMbng, a'tıüilbuıde) d e n ıdoığer. B u m d a n
b a ş k a Hussent'e ıgelıimceyıe k a d a r , fanoımen talbinf y a i n ı z v a k ı a l a r hıalklkm-
da kıullandıknalkita i d i . H a i b u k i 'fenomıenolloj indin ımıevzıuunlu tenkil e d e n [fe­
1 1

n o m e n l e r , mathiyet ( W e s e n , <&ssemtim) ieno'nionJıerfcdıİır. Vakıa ienoimen-


lerrte k a s d e d i i l e n , rıaadife'ye a i t ollam ifenoimenilieDdwr ; b u n l a r "buraıdla v e
b u amida" k a r ş ı m ısaı çıikam fenioimenleipdair. iHa-lbiuki imıattıiyet ıfeıniolmıenlerİ
r e a l tadır k a r a k t e r İihtİva ebmiyen f e n o m e n l e r i d i r . Valkıa fenoımienîerİ hlU'-
suısı ((yami ıfeilsefî-illlmij b i r tavfrm (mfaihsiuki ıd'eğfliıdfilrller; b u n l a r "maitve"
("taibüî") .bir foafwa ieldalbül -ddejller, Maihayleıfc femoımenl'erılne gedimce, fciuaı-^
ların o r t a y a çîkalbtilllmıösi iiçin "ıhuısiuısî" b î r tavrım, "iemoımıeniol!o>jıilk röfllelk-
s i y o n " a d a y a n a n , b i r t a v r ı n alfommasi JâzHnıdtr. iFönioimıencftl'oıj'ilk tavır,
İlerde göreceğiımıiz veçihilie, tıabliî bavından ç o k iariklud'ır v e bıaıttâ blulntun
tamaımile zıddı'dır. B u n d a n 'dolayıdır iki ieruoımenofojıilk tavından athşkın
buluın/d'uğiU'mıutz t a b i î ia'vıra /düştmıeik ıfcelh tikesi daııma mevouıiıöur v e a n c a k
b u ihıusıusta kazanilaıcak ımüfmarese i l e ibu- tjalvnn benimısenıebilımıesii aniıim-
küınldıür. riuisserdie g ö r e fcenoimienolojiınıitn ontayıa çıikıp inkiişaıf e d e b i l m e s i
için, b u 'ka'dlar zıaımaın belk-llemiılaniş o l m a s ı n ı n ibü'r s e b e b i ide, femora enoloijik
t a v r ı n b u lhıui9uisdye.tilnldien, . g a y r i ttiaibiıililğûtnıdlen doğtmıuışjtiuır .
1
/

HusseiH, 'fenoimenofoijiiyii' ımıulhıtelâıf sek'ilBerde töariif e d e r ; b u tıariıHer-


d e n b i c i , fenoımenolojiıtMin laıprtori-ıdtescriıpıfîifv b i r ımıalhiyet' M<mi olduğunu
s ö y l e r . B u t a r i f e /göre, ıfienoım'enoloijii' Ihıer şeyidan 'evvel dcenldllsiiwi iher-tütllti
iiiiaizairiyeden ımzalk ıflultimlatk ancicbiuniiyıetiınıdadiır. . a
Çünlklü ınlaızariye ancak'
b i r şeyim i'zfah e/dMeceği Ibi'r iyerd/e balhis inuevauJU^ ollalbiltor, .'Hallbuki raaJhi^
y e t biilıgisi •olarak ieniorni'Miodloiji, malh'ityetllleri izıalh. letimeği' ideğil, ortlaya

E. Hasseni, «ılcteen, <m einer reinen 'Bhaenarneııotagie mvĞ .pfraenomenolo-


1

gıisohen ıPıMosoıpfnie» B. •!. 3. Aiiıitalge. 1928, EinleitiLiınıg.


2
E. Hıusseri. «lıdeen au ei^ner reinen Phaenomenoıioıgıie ıtın/d ıphıaenoımenolo-
gischen ıPlhiılosoıpİMe B. 1 3. Anufiıaıg'e 1:928 ; Bid.&ituınıg'. Bnnndıan sonra bıu eseri
yalnıe «Ideen» şeilçlinıcle y<azıywuz. ,
ç ı k a r m a ğ ı İster -ve «bu s e b e p t e n d o l a y ı ıdla 'Objesini! ' t a s v i r ' e t m e k l e « ı ü -
1

•keltfieıftir. O h a l d e 'fenom'an'oiioij'i, aınaalk b i l â v a s ı t a -ve a s l î (origdımaer)


muitialları t a s v i r (desk'Pİıpüİioını'latrını yapalballiiır) tedebiİilr. ıRalkait b ö y l e b i r
tasvir, etmpıilrik değlfll, malhiyıertıe aiıt foıilr t a s v i r d i r ; çümkıü fenometooto'jiıriıiın
araştırıma s a b a s ı n ı m a h i y e t l e r t e ş k i l eitmıdkfiedilr. ıFenormeınıöfoji apriori
b i r dıisiıpili'n okkığıındaıni, m e b i y e t l e r i k a v r a r k e n , onfaırın zaırurî ımıümlalse-
betlerumi tıeslbiıt e d e r . B u litibarlla ıfeın'oımıenıoil'oıjıiınıin- töetiktik aallıasınıdıa v a k ı a -
b i l g i s i n i n y e r i y o k t u r ; b u salhaidö: Ihar ş e y ımalhiyelt! baknmınidan tayin
edilmiş ıvıo ımo oilflıelnimdışbili* . Bumdan, ıdofeıyı tfenoımeııoloıjülde y a l n ı z ıma-
1 1

hiüyet h a k k ı n d a sualller sorufebiliır vie ancaik ibiuı giibi suallerin cevabı


v a r d ı r . Vakıallara' ıaıüt sınailer bu'riaidla- soıriuJımlalz v e b u ıgilbi suıallerıiın c e v a b ı
da y o k t u r . M e s e l â - ddrlalk (hakkımda s o r u l a c a k s u a l , «Üdraik " f M i n e " r e a l i ­
tede ıbair şeyıin lüetkalbsül iadiip etimıadiiği ısluiaiıi» deği'lidiilr; 2
ifeno'nnenGİoıjlik
i/ir auıall lancaik ş u şeklide sorullalbiîaır: «îıd'nak oilu*nan b i r ş e y , idraık o l u ­
n a n b i r ş e y odlaırafk» n e d i r v e haıngi ımalhiyet lunisurlaımı dlhtıiıvıa e d e r . 3

3. Hendese ile fenomenoloji arasındaki münasebet

• ıMalhiyet illimi yallniE ieınomenolloiji ıdeğilidir. Başlka nnalhiyet illi/mleri


de v a r d ı r : p ü r riyaızdye dilimleri, m a n t ı k v e ısadlre tglibi .büligiler b u ziüımıreye
dahildirler. Husserl, i k i (JÜTU'Ü imıalhiyet illimi a y ı r ı r ; I , ıfoınmıalı ımalhiyet i B m -
lerdr (ûebir, h e s a p v e ı m a n t ı k ) , M . "ımtaıtıerJiaıl " malhiyet Hilmİierl (hendese,
1

maddenin r i y a z i İİıziği); fenomenolö'jd; ille Ibu ilki ıgrup dildim a r a s ı n d a b i r


y a k ı n l ı k vaırdır. F a k a t h e r ş e y d e n ' e v v e l fenomenolioji ile • hendese ara­
s ı n d a b ü y ü k b i r ımiüşraibelbet mevaufcfeur. Çiinıklü dikişi' ıdie "ımıaterial" tnalhdt-
y e t iiimlleridffr v e aıraflarında. yallnuz şu. f a r k vardıır: h e n d e s e mıütearifeler-
den h a r e k e t .adieinı tâlilî v e nfalzarî b i t İlim oMuğıu h a l d e , fencmıenollbıji
'Öasvîrî .bilr i'liimdilr; zdıria nazaıriye ve ıfcâlil fenoımıenioloji icdttı
balhis m e v z u u bille odamaz. ıBımnıdam d o l a y ı ffenoımeno'lajiniın d i ğ e r r i y a z i - ,
ye ilim'leriîe o l a n a l â k a s ı dalha azadır; çünkü o n l a r İham forana!, b e m de
"komstruiktdrv" v e tfâlıiılffidairleır.

Husserl, "ideen", S.: 288.


2 E . B u s s e r l , "Kteen", S.: 183.
s E. Busserl, "l|deen", S.: 183.
_5f. —

H u s s e r l , hendese ile ıfanoımenoloji a r a s ı n d a k i imıüşabebet ve aniüma-


selbeıti şu. sunelt'le ilzalh e'timelktıedir: « H e n d e s e v e i f e n o m e n o l o j i ıpür m a h i y e t
İlimleri olduklarınidam r e a l o i a n m e v c u d i y e t (hakkında h i ç ibik f i k i r .orta­
y a k o y m a z l a r . ıBiu s e b e p t e n 'dolayı b u i l i m l e r i m d a y a n a b i l e c e ğ i ıgemiş ö l ­
çüdeki t e m e l l e r i , a k b u e l ollian i d r a k v e tıeonulbe i l e edde le'dilen nefiıceleridleri
z i y a d e vaızıh tfiklbitoın'İaır Heımia « d e r . » 1
«Filkfciion, ifenomenoilajintin o î a V *
ğu k a d a r b ü t ü n m a h i y e t ilifmlerimiin . {eildebitsehe W i s s e n ; s c h a f * e n ) hayat
u n s u n u n n t e ş k i l 'öder v e b u m d a n d o f e y ı d a " e b e d î baki/kat" b i l g i s i o n d a
kaynağımı b u l u r » . 2

4. Mahiyet "Îdrak"i *

Fenıoimteınolojiyi laıpiori'Hdeslkinilpbirv biır ımalhiyet i l m i o l a r a k tıariif e t t i k .


B u n u n l a n e kasdedilllmiş oibyar? iBonıumla evvelleimirde 'femomenoılojilde
, b i r m a h i y e t t a s v i r i n i m , y a n i /mahiyete a l t buluınan b i r "idrak''ita (lAn-
schiaumg'fuın,,. ıgonüışün"), mevcudiyeti kalsdedilmektadiı- ; çünkü ancak
" g ö r ü l e n " ("ıGesıdhaıu'bes")'," "iıdrak" eldilen w v e r i l e n bilr ş e y t a s v i r e d i "
lebsllir. H u s s e r l ' i n b u h u s u s t a k i iddiası şudutr: zlaman ve m e k â n k a y d ı n a
tâbi oilmayan., uımıumî, ildleall "objeler" (ımıafhıiyetıîer") vardır; biz b u n ­
ları ienıomıen o l a n a k mıü'tıa h a l i n e , y a n i " g ö r ü n e b i l i r " , "iıdrak" edi'lebillir
hir!]m!İe ıgt&tirtebiHt&z; h a l b u k i Ööedenberiizfânnediliyordu İki, v e r i l e n i yalnuz
ferdî (iınldalviduıefl), raal 4
olan şeylerdir, tlmuimî, ideail olan şeyler
m u t a balıitnıe g e t i r i l e m e z . B i l h a s s a noıminallist felsefe, umiutmî objelerin
değil, a n c a k umaıımî b i r ananası olan, k e l i m e l e r i n , i ş a r e t l e r i n , 'symboTılierim
m e v c u t o l d u ğ u n u idldiia iader. Buı iltilbada buırada nıominatist felsefeye
zıd-, e s a s l ı b i r nıolktai nlaızar karşısımdlayıız: b i z y a l n ı z f e n d i , neal takmaları
d e ğ i l , ayniı zaimanıda "luımıumî olara d b i j e l e r i " ( m a h i y e t l e r i ) . d e aıslî ş e k i l d e
1

> .dtdeerj» S.: 152; «Ideen» S.: 132;


2 |r

a
Wesensainscthıaıu.n.g" meihıuıtnunıu .mıaıhîyet "idraki" tabiriie Türıkçeye çevİ-
riyomiız. .Anscıhtamng tabiıninii ihads veya seziş diye- teroüıme etmeyi doğru Ibuıknıu-
y-onın; çünlfü Anscibaonig", idiraike ıdayıanır; ıhu yıaizımız'dıa idıraık ta'bînina i k i ımıanaıdia
kultaınıyoııu'z: 1, Ansohıaıumg yenine, XI. Waihımehnnıumg tabiri yenine. Bıu ikincisi ıpsi-
koloıjiık ımıaınıajdla ol'an iıdıralk demektir; Anscıhaıung talbiri yerine "idnalk" mefhıuııraHiu
kullajıııdjğiımız mamanı, bıu ımefhıuımıu tırnak içem's-ine alıyoruz.
l

- * Reel taıbİirinıi 'kuıl-İOTinad'ıık. Çüınıkü .bıu taibir "gerçek" manasına gelir .ye t>ıı-
tolojr ıbfeıkımindıan varlik moıdialiteşine" raittir; ıtoatlibuiki ıreal, realite, vıitrhk nevilerine'
dahildir, •- -• - ... • •
~ 52 ~~

bize S e r i l d i k l e r i " gibi " i d r a k " edilebilir, " g ö r ü l e b i l i r " b i r İhale g e t i r e ­


biliriz.
Valkıa im'aihrilyfet s a h a s ı n ı ibiize "verilmiş" b i r hiale getlfcen "ildrak"
(ıgörüş, Ansdhaiurag) için t e m e l o l a r a k iferdî, ermpiirdk b i r " m i s a l i n " imeıv-
c u t odlmlası lâzımıdır: mıeselâ b e n "kurlmızı rengiın" ımahilyeltdıne ailt olan
" v a s ı i f l a n " a n c a k eımıpdok " b i l r " kiranızı renktem, a y n i s u r e t l e "ımüs'elle-
siin" imahiyieniine a i t o l a n v a s ı & i n dla m u a y y e n " b i r " m u s e l l e s d a n ihaıre>
kett e d e r e k ımıuıtia h i a f c e getirebiilirdtmi... 1
^FalkalC 'malhiyet {"umumî
o b j e " ) , datilma ferdî ' m u t a d a n b a ş k a o l a n b i r şeydik. ıBiir " ş e y i n " malhi-
y e t i n i t e b a r ü z etfcirimeik itçirı, h a r e k e t n o k t a m ı z ı tfeşkil e d e n " f e r d î ş e y i n "
r e a l i t e s i n e ıaıit o l a n h e r şeyden sarfı nazar 'eldeniz (Hıuıssıerl'in tabdırile
h e r ş e y i " k e r r e İ ç i n e " a b r ı ı z ) , B u n d a n d o l a y ı ımalhiyeüe taadlûlk e d e n b i r
" i d r a k " , h a y a l î o l a n b i r ş e y i Olduğu k a d a r "ıgerçeik" olaln b i r "objeyi"
( m e s e l â bilr müsellesi, bir rengi) de hareket nöktaısı o l a r a k alabilir.
Z i l r a m a l h i y e t iMmlerilndn " g e r ç e k " o l a n v e v a k ı a l a r a d a y a n a m ş e y l e r l e a l â ­
kası y o k t u r .

ıBi'raz ö n c e fiılutio,n'um 'femamienoloji dçiln b i r Ihıayatt u n s u r u t e ş k i l etbi-


ğini s ö y l e m i ş t i k ; buniumla imiabiyebleirin " w a r o l a n " b i r ş e y e taallûk efcme-
l e r i n e i h t i y a ç g'öatenmıeldıilkleri v e m a h i y e t i s a h a s i n w i ç o k ıgeniş olduğu
kasdedifcııektedir. Çüınkü bütün r e a l i t e n i n , b ü t ü n v a k ı a l a r ı n , h a t t â h a y a l
v e m a s a ! âleminim, h ü l â s a Iher ş e y i n b i r ımlafaiyeti v a n d i r ; faikıaıt f e n o -
mıenolojiık billgd i ç i n " v a r odan" ibir şeyin, ımahiyeblerile h a y a l î olanı, h'aıtltâ
m a n a s ı o l m a y a n b k şeyin ( m e s e l â ımıüıdevver b i r ı m u r a b b a ı n ) m a h i y e t ­
l e r i tarasınîdaı b i r .fark y o k t u r , y a n i hepsi, hıakkmıda. a y n i m a h i y e t kıanum-
laırı oarîdilr. ( F i l h a k i k a herihamıgd b i r tmıahiyet-ısahıaısına aiıfc b u l u n a n
" i d r a k " i n temdin ettiği b i l g i , herihaırugi b i r "mıevıcudiyeti" 'taızaımmun e t -
1
Maihİyet ımefihıumıu'iıun tecritle, yatoııt tecrit.'vasitasile elde eıddılen mmıuımî ıiııef-
huımla alâkası yoıktur. "Mabiyet" admı alan. varlık sahasını elde etmek için ne tecrit, ne
de tamim yanımıağa fıüzıuım vardir. Baı suretle meselâ ıbir müsellesin diç ızıaıviyesi
mecmıtmıun i 8 0 derece otdmğutıu gösterebilmek içki ıt>k çak mü sel leşte rd&n, hareket
etmek zarureti yoktur. Tek bir müsellesinize'bu "peklin" imiaifoiyetine ait bütün ıhıu-
susİyetlerİ gösterebilir. Yahııt yutkaırdaki ımisaılletıden, ıkınmi'zı 'rengi alahm; kılmışa
rengin ımıaihiyetind elde etmek İçin, tek ıbir kırmıtzı renikteıv toauıaket etmek kâfidir.
Bu renkte kırmızının mahiyetine ait (bütün- "ıvasrîian" .göırebiliıriz. .Dıİğer bir misaıl:
"bilgi, sdije ile obje arasında bir ım'ünasebettir" desek, b u ifade 'bilginin ımıaıhiyetine
taıallûik eder. Bıu nnalhiyeti de tek bir bilgi aktındia görebilmek mümikdindıür. Çünkü
— hangi saitoaya ait olursa olsun — bilgimn doğabilmesi için bilen (siije) ve bilen­
mesine çıailışi'laın (objenin) bir şeyini mevcut ibulunıması, bir de ıbıınlaır arasında Iher-
haın-gi bir m'ünasehetin teessüs etmesi lâzımdır. Tek ıbir 'bilgi aiktinda .görebüeceğ-İ-
vmt bu üç "nüıkiin" bütün bilgi aktlarmda mövouttıınr,
53

mez; bundaln d o l a y ı y a l n ı z ımelhiyet haıkilkatlerilnden fh'airieket e d e r e k , h e r ­


h a n g i b i r valkıa h a k i k a t l i eiDdie e d i l e m e z 1
.

5. İmmanent ve transcendent mahiyetler 2

•Fenomen o lojıkıin naızarımıdaı, bütlün (mahiyetler a y n i v a s f ı haiz de­


ğillerdir. B u m d a n d o l a y ı i k i türlü m a h i y e t ayırtmak lâzıımdır: 1 . "iımımıa-
nent" t I I , "traınsıoendenıt" ımalhiye'üler. Feıncmemölojirıinı ^gayesi b i l â v a s ı t a ,
bedihî {eıviıdenb) v e k a t ' İ b i r b i l g i telmin et/m e k t i r . Böyle b i r bdlgi ise,
Huısserl'e .göre aıneak iilmmatruemit ım|alhdyetlerden 'elde edilebiliır. ıBsas iıfci—
barile her i k i n e v i ırnıalhiyetin elde e d i l d i k l e r i v a r l ı k - sahadan ıtSa' b i r ­
b i r i n d e n fanklıdırlaır. İımmanent ımlalhiyet, "ırnıutlaik vıarlık" (ıpiiır şuiutrjdlan,
tıranscendenıfe m(a|hdyet d e "izaifî vıarlık" d a n ( e ş y a v a r l ı ğ ı n d a n , pü<r şuıur
d a n b a ş k a o l a n b ü t ü n v a r l ı k s a h a l a r ı m d a n ) lölde e d i l i r .
.Her ikil ımalhiyet n e v ' i n e atilt m i s a l l e r : B e n , islâmiıyetin m a h i y e t i h a k ­
kında b i r sıual sonumca, şıuur iHa|kımıın(dlan traınıseendenıt, ve' " g e r ç e k " o l a n
b i r o b j e n i n a n a h i y e t i h a k k ı n d a b i r snall s o r m u ş o l u y o r u m . Fakat- biT " t a ­
s a v v u r u n " veyahıuıt b i r "hissim^malhdyebiıha'kikıında d e b i r suali sonabiliiriim;
b u t a k d i r d e "şuutclum" s
mıuihitievası i l e k e n d i s i , ıy|an<i oblje i l e ısıuje, ayni'
" ş u u r a k ı s ı n ı n " içimde yer a l ı r v e a r a n ı l a n m a h i y e t isıeı, dışarlda
1
bu!luı-
n a n , branşceınıdent o l a n , b i r o b j e y e a i t olmalyıp, d o ğ r u d a n d o ğ r u y a şuiuıra
a i t o l a n iiınımament b i r m a h i y e t t i r v e b i z z a t şuur'inn k e n d i s i m e verilmiştir,*
evvelce d e söylediğimâiz v e ç h i l e , işte H u s s e r l ' i n fenomenolojisi birinci
d e r e c e d e b u ıgibi imımament m a h i y e t l e r l e m e ş g u l o l u r .

M a d e m k i fenomıenolojimim mevzuunu teşkil >eden "fenomenler",


mahiyet-Hfenamenferddir; o IhaJlde a y n i s u r e t l e i k i türlü d e femoimıetn a y ı r ­
m a k i c a b 'eder; b u n l a r d a n dımımlanenıtı ımaihdyete taallûk edenlere imıma-
nenıt feinıoırnenler, tran'Siceodient mîalhi'yete a i t o l a n l a r a 'da t'ramscendemt
f e n o m e n l e r aidini venm'ek lâziimldJır. Mahdyejtller hakkımda carî olan her
'şey, onların fenomenleri hla-kkıında ıda c a r î d i r , yaind ıfenoımıenoloji için
i m m a n e n t 'fenoımeniler, imımament m a h i y e t l e r ıgdbi ımenkezî b i r elhıemtmi-
yeti haizdir.

1
i . "İdeen" S.: 13., 11. ttalıbuıki orta çağ bilmiassa baınııı yapmağa çalışmıştır.
:

2
'Iııırmıainent, transcendent tabirleri felsefe tarihinde değişik .maınıalarıdia ikaıllanıl-
diğı içim, Hıusserl'in- ıbu mefhumlara verdiği (hususî ın*aıroayı ımiuihıaıîaza etmek mıaksadile
olduğu giıbi ıkıuHaııımak [mecburiyetimde ikald'ıik; yani müteal ve mündemiç tabirleri­
ne tercih ettik. Bm tabirlere ilerde de tesıadıüf edeceğiz ve «ııan-alaın orada dtafoa iyi
tebarüz edecektir.
3
Hıusserl, şuıur itaıbarini Jıususî bir imanaıda kutlanır; ilerde. ıbu (hususî imama
daha ziyade açığa çıkacıaiktır.
— 53 —

6, Mahiyet "idrak"! (miahiyet i görüşü, W es en sans chaun g) İle


empirik "idrak" (empirik görüş, empirische Anschaıaıg) arasın­
daki münasebet.
M a h i y e t - " i d r a k ' 'd (YVes'ensaınsıdbaıung = Wesenssha.u) dile eım- '
pdrik " i d r a k " a r a s ı n d a b i r tmuMazdlik ve. ımıünasebet teslbit ebmek ilmikânı
vfaırdır. Z i r a h e r i l m e , kenidii araştırıma s a h a s ı olarak, b i r obje sahası
tekabül eder. H e r dlme ıait b i l g i n i n anıanışei ve meşruiyeti, ımuıayyen
"idrakler" (Am'sdhaıuınfg) y o l u y l a t e m i n e d i l i r ; bru üdra|kler h e r ilihı s a h a ­
sının o b j e l e r i n i y a jtjaımaınıen v e y a k ı s m e n aslî b i r şekilde "verir"ler
( m u t a haline gelirdirler), " T a b i î tavının biHgisilni" üeımiln e d e n "idrlalk"
( g ö r ü ş , jAnsdhaıuınıg') tecuûİıbadiT 1
b u n e v i Mlgİndtniaislîsdni' {ioirdúginaie¡rUn¿)
temin eden deorlütbe (¡Bmpárie) İse .alelade ımıaınaldiakil i d r a k (Wahr>-
methmumıg) dır. Fakalt b u e m p i r i k "idrak" .(Amschlaunıg) ımahıiyet-
" i d r a k " İ n e , i d e a c i ó n ' a (gerçeik olanım " k e r r e y e " alınımıasdıle) tahrvil e d i ­
l e b i l i r . iBu 'taktdırde " g ö r ü l e n " , " i d r a k " e d i l e n ise, epupiirik ' . ' i d r a k " e t e ­
k a b ü l eden " p ü r m a h i y e t " o l u p , a r t ı k e m p i r i k " i d r a k " değildir. Empi­
r i k " i d r a k " in; -t)eminı e t l i ğ i anuda { v e r i l i ş d^arzı) n a s ı l ferdî biır o b j e ise,
ayini v e ç M I e mfaihiyet-"ddrak"ii vasıtjasdle e l d e e d i l e n m u t a d a pür, b i r
mahiyebttir .ve b ö y l e b i r mfa|hiyet d e d i ğ e r objeler gibi b i r b i l g i obje­
sidir . 2

,lB<u (her i k i "veırdiliş tlanzı" aıraBiıryda y a l n ı z ızıalhiirî b i r ibemzerJMk d e ­


ğil, Ihakikî b i r bilrllilk mev'Cut'tıuT. N a s ı l k i "Eildeüitk" o b j e ( ı M a h i y e t ıdbjıesi)
b i r o b j e ise, m a h i y e t " i d r a k " is d e biır " i d r a k " d i r . Bmtpdrik " i d r a k " ferdî
o b j e y e adlt o l a n b i t şuurdur v e (alelade m a n i a d a k i " dıdrak" o l a r a k b u o b ­
jeyi o landakü hallile şuura, '.aslî bifr ş e k i l d e •fianıüıır. M a h i y e t - " i d r a k " i
de" taımaımÜle 'enıpİTdk " i d r a k " ıgibi b i r ş e y i n , b i r o b j e n i n şuuruıduT v e b u
şuıundla bdze "idırak"in. y ö n e l d i ğ i obje, o l d u ğ u ıgdıbıî " v e r i l i r " , t m d i m a h i ­
y e t "d|drök"dı d e b i r " i d r a k " , praegnam) bilr " i d r a k " olduğu için, mahi­
yeti bütün canlılığıle ¡kaivrar. Burnumla bleraber ıma|hd(ylel}-"ddlr)a'k"i ille-
emjp!Îlrilk 3
"idlralc" b i r b i r i n d e n -esaıs Itíibarile larkhdırliaır v e hlattâ - ımalhi~
yöt(-"ifdrıak"iınd!n ikenıdisilnıe' lait hııeuısilyetleri vairdır: . i

F a k a t her ikilsi laırasınidla bıu a y r ı l ı k ^ v e hlusiuısilyete rağımen,


: etmıpirik
" i d r a k " i m ımülhimı bilr kısmı, yani ferdî olan bir şeyin görülebilmesi, mıü-
. "Ideen" S: 7. .
a

, 2
"Idieen" S: ÎO.."
ıBıu. bıaihisde e'mıpiriık taıbirii yerine íeiídí (íinidJividluel)
3
taıbiıri ide ıkıullainılabi-
lir; .zira Hıusseırl heır ikıisini ayni'inTaınıadıa ücullıaromialkfcadir, ••
" '* "Meen" S: 11. .. . •. , , - •-
_ 55; —

şa'hede e d i l m e s i , anaftuiiyet "ddlraık"imim üemellnd teşkil eder; ıFakiaıt bu,


ferdî b i r şeyiın ıherlhaınıgi b i r şekîldie b i r i l i k t e k a v r a n m a s ı n ı veya "kabul
•edilmesini" i d a b eltitirmez .\jÇıüınkü 1
malhiyefc " i d r a k " ! mahiyeti, snalhı-
yefl o l a r a k k a v r a r v e hiç b i r suretle m a h i y e t i n -mevcud'iyet öarzındian
-haber verm'ez ^ F a k a t
2
ımjalhiyet "idtaafk"! keııdilsine tekabül e d e n a m -
pisrilk bir "ildnak'e 'deyamımladan mevcut olaımıyacağı ıgibi eımpicrik
"idrak" fde kendilisine tekabül edejn b i r ımiahlye!t^"ildnak"inıe dayam-
<madam m e v c u t olaımaız; z i r a h e r ilkisi a r a s ı n d a k i m ü n a s e b e t karşılıklı b i r
m.ün|aısebıett|ir. F a k a t b u ımıünasebıet aymü 'ziaımamdıa Iher ilki n e v i
l
"idrakim"
b i r b i r i n d e n f a r k l ı ollmlasıına miâıni d e ğ i l d i r ,
1 3
Çünkü emıpiırik "üdr[a)k"in
" v e r i l i ş " ş e k l i y l e o b j e s i a r a s ı n d a b i r imluıtiafcakatıs 112lık Maırfdir, bim "veoü-
lıiş" .tarzı bdlze ojbjeyi t e k tlanaıf undan (gösterir; buı sebepten d o l a y ı e m p i r i k
" i d r a k " y o l i l e e k l e edlilen me/üicelepin dadımla).."tecrübe" ille taımaımüanma-
sı lâzâmtdır, Halıbaiıki mıalhiyet " i d r a k " i'nıe d a y a n a n , "veriliş" tarzları ile
omlLaırın o b j e l e r i ariaısımda m u t l a k b i r mutabıakat vaıridır; biuınlaırdam biç
bitrişinin " t e c r ü b e " i l e d e ğ i ş m e s i n e imlkân y o k t u r ; ç ü n k ü "'teerüibe", anla-
h i y e t " i l d r a k " i s a b a s ı n a de|ğil, " r e a l i t e " ( " ş e y l e r " ) saihasınıa a i t t i r .

7. Fenomenoloji bir temel İlmidir.

'. Hıusserİ'e ıgöre ienoımenoloıji bütün ilimllerim temelimi 1


teşkil eder.
Fenoımenoloji, rulhiyatb, felsefe v e (mantığın doğrudan doğruya temelini
h a z ı r l a r . A y n i v a z i f e y i d i ğ e r i l i m l e r için, f a k a t b u s e f e r d o ğ r u d a n (doğ­
r u y a d e ğ i l , doilayısule y a p a r . Bto'ilddilamfim b i r i n c i şıkkını bedilhîıolarak k a ­
b u l 'eden H u s s e r l , s o n u n c u s u n u şu s u r e d e temelierKdiırımıeğe çaîîşmaıktta-
dır: h e r ü l m e b i r o b j e s a h a s ı t e k a b ü l eder; Iher o b j e S'alhası bilr " r e g i o n " a
( ç e v r e y e ) a i t t i r . B ö y l e b i r "(regiom/'a ise, "'pegiional" b i r ımaihiyet o n t o ­
lojisi tekabül edler .4
Böyle b i r mabiiyet omtlolöjdsi btütiün "tıecrlübî"
İlimlerin temıelini 'teşkil e d e r ; z i r a Hıusserr, ıgöre b ü t ü n v a k ı a alimle riniin
l
e

na'2|aıri o l a n e n som ıtıemellerini b i r ımalhiyet oıntloloıjdtsi' ihlaızırlar . G


M-esle-
l â tlabia-t-"rıegİion"u İçin t a b i a t iiliımlerlinin kÖklariini ihtilvaı 'eden b i r ıflaı-
bıaıt, m a h i y e t - o m t l o l o j i s i varld'ır. Aynıi, şjey ıdÜğıer İİilmler hakıkınlda d a ca­
rîdir. B u 'gibi o n t o l o j i l e r i m ihalen tmeveuıfc' o l m a s ı n a tozum bile yoktur ;

- "Ideen" S.: 12.


" J* Logos Band '1 S.: 316.
"İdeen" .S.: 12.
* "İdeen" S.: 21.
s "Iıcteen" S.: 19. >—;.-:•,-•f
— 56 —

h a t t â b u n l a r ı n m e v c u d i y e t i şiımBiılilk "isibıat e d i l m e m i ş b i r i d d i a " (postiu-


l a t ) d a n iblaıret k a l s a diaihi, malhıiyet omtloilo'jileri (hakkındaki bu iddia
mer' iyet)ilnıi
ı ,
jniuihaíazla eder, Penolmenioıloji blütüın ımiaihiye'fc-ontoloijiferi-
n i n temelimi beşkil ettiği içiın, onlarım, d ö k y i s i l e de 'düğer i l i m l e r i m te-
nudlérimi foatzırJİaıması g a y e t tlaibáíildíír.
B i r temel-i'knti o l m a k iddi&sıınldlaın (hareket edlen femiomeocxlojioin, Ihiç
b i r şeyi, malûm o l a r a k kabıul efirnejmiesi, farıaziyesıiız v e naızariyeste a r a ş -
tirmalliairwla başllaması lâzımdır. Nitekim fenomıetnoloji , 1
bu idldiasınldfaı
israır eider, v e ımeşruliyeıtıiyılie s a b a s ı n a ait olan bilgiyi kemdi 1
fhuısusî
"yollar"ımdam Ihaırelke't ederJek kenıdi ımallzemesille temdin e t m e ğ e ç a l ı ş i r í¡
,
.aksi fcaiktlrde omum. b i r bamıeJİ-Uml öLmlaik üdld'İıasınldam vaz geçmesi
ı icab eider. ¡Bumdiam d o l a y ı , Hutsserl'e göre, ıfieniom'anıO'loıji b i r "philoso-
phia prima" oilimaJu v e y a p ı l m a s ı mümkün olan bütün "akıl" kritikleri
için zeımiln îtoaKitlaimlaılidır . ( B ö y l e b i r
2
tenkidiı thıiiç bir dliım temdin ede­
mez; çünikü b ü t ü n dîMimlerin "•tiavırlaırı" v e k e n d i l e r i dogmatiktir/; onlar
b a z ı esaslbrdlam Ihıareket ^delrler; ifıâ|kaıt b u n l a r ı imlütnlakJaşa etmıeden, oíáW
ğu gifoıi k a b u l edenler v e blüıtiün araştırımla l a r ımı da- b u esaslara âstinıad
e t t i r i r l e r . B u s e b e p t e n dollayı fenomıemoJbjiı Ihiç b i r İlmi bamdket nolktası
ollarak s e ç e m e z ve< Ihd-ç biır i l i m d e n f a y d a v e yaddım b e k l e y e m e z .

Fialkat ıfenomıenoloıjimin d o ğ r u d a n d o ğ r u y a riulhiyat, mantık ve f e l -


sefenim, ıdolayısiJe (düğer i l i m l e r i m temelini' h a z ı r l a m a s ı d e m e k , onun bü-
Oün hu dilimi s a b a l a r ı n a k a r ş ı b i t a r a f (nejutnal) b i r saba töeşıkil ebm'esi d e ­
m e k t i r . ıPiHhıakıilka Huıs s e r l e g ö r e malhİyet-sialbJası blalkiıkaten b ö y l e bita-
r a í olam b ' k s/a|had*r. B u salhıaı, v a r l ı ğ a k a r ş ı Ibdlle Ibitiartajfflır. Bu, sahıa-
d a them vairlığm, h a m d e fi)ktii¡om'um y e r i vairdır; ç ü n k ü .mlalhd.yetler, v a r ­
lığa k a r s ı lâkayıtidlırllar; m a h i y e t i n herhamıgd b i r vaırhğa taallûk etmesi
b i l e İ c a b etmemıakltedir.

B u m d a n d o l a y ı , H'insserl'e g ö r e , pür ıfenomıenoloji, ımulhıtelif á¡limi«eird-n


k ö k l e r i n i ilhtiı'va e d e n bitıaralf b i r a r a ş t ı r m a s a h a s ı ıtieşkil eider . 3
Bu- f i ­
k i r d e d e yinıe b i r iddlfia v a r d ı r : 'Fenormenoldji r i y a z i i l i m l e r l e b i r a n a l o j i
teşkil 'etımıeğe ç a l ı ş ı y o r . Bilindıiğl v e ç h i l e r i y a z i y e , exalkt .tabiat d,ldımleri-
n i n t e m e l i n i t e ş k i l e d e r ; i ş t e bu? a n a l o j i d e n h a r e k e t edlen fenomenolo|ji,
a y n i rolü doğırudaım d o ğ r u y a ruhiyatı, m a n t ı k v e ıfelsefe içiln — h e r r e a l
o l a n ş e y v e v a k ı a n ı n b i r m a h i y e t 'ihtiva 'etmesinden dolayı — ve do-

1
"ideen" S.: 27—33.
2 "Ideen" S.: 121.
3
";Lo;gisohe Ontersıuclhunıgen" Banid I I Teil I S.: 2.
57 —-

l a y ı s i l e d i ğ e r i l i m l e r için oynaımak i s t i y o r . Husserl'e g ö r e fenoittneno-


laß, camlının (hier Ihairagd bit h ö f a S değil], lamc-alk idinakleri, hükümleri, "İbiş­
l e r i " o l d u ğ u g i b i tiefckilk e d e r v e b u n l a r ı n i h t i v a e t t i ğ i "|aıpriorİ"ıdıen, o n ­
ların sair.tsiz uımuimiliğinlden b a h s e d e r . ıP.tk h'esaıp a d e d l e n d e n , hendese
m e k â n şıekilllerindenı nasıl bahsederse, 'femolmıenolajıi de k e n d i s'alhaısını
b£rt)kik e d e r k e n , 'tıpkı b u i'Mmler ıgıiıbıi h a r e k e t e d e r , Nasıl k i her exakt
'tafoiiait ilrnimin ziaınulrî o l a n temielîliinıi p ü r 'rdyaizdye, pür imiekân b i l g i s i , m i -
h a n i k , t e ş k i l 'eddyorsia, ^nomıenoloıji d e a y n i ' sureEle_man^^ ye
. feteejfenim tejneİ-ilmİ olmalıdır,, Y i n e cnıaısıl k i : h e n d e s e n i n kaziyelerdi t a b i a t
ve ımekân şekilleri hakkımda c a r î iseler!, ayni suretle ffenolmenolojinin
elde ettiği k a z i y e l e r d e eımpdırdlk ve "amflmal" h a l l e r I b a k k i n d a c a r î d i r } . 1

8. Fenomenolojik tavıı*, fenomenolojik reduktion

' H e r i l m i n o l d u ğ u ıgilbi , .ienoımendlıojimiirn de k e n d i dbjıesi k a r ş ı s ı n d a


1

aldığı biır t a v ı r (Emsbefll'Liınıg, abtliıtfudle) v a r d ı r . fBır taıvır, Onla; tetkik sa­


h a s ı n ı v e r i r v e onum a r a ş t ı r m a yollumu tıayi'm e d e r , lEenomienolojik t a v ı r ,
h a n g i h u s u s i y e t l e r l e d i ğ e r iMmlerilnıkıinden a y r ı l ı r ? iBu şimale cevlap v e r e -
b i t m e k içiın, ıbültiün iltiimileriim esasımı 'teşkil eidlon 'balbiî tlavrı göz ömüınldte
bulumidunmıalk ve •femoımenolojik .tavrım omdan a y r ı l d ı ğ ı noktaları ortaya
çıkadmalk lâzımıdır. j A n c a k b u s u r e t l e ıfemoımeınolojdindm e s a s l a r ı n ı k a v r a ­
y a b i l e c e ğ i m i z i ümild ediebiliriiz.

T'abİÎ tarvıır içlin r e a l b i r ıdlümya ımıevaıiftitıuT. ıBu r e a l diimyadia s ü j e


ile o b j e die rea,l b i r e r v a r k k l t r r . Tıabiî t a v r ı n hususiiiyetii, süjendn d b j e y e
d o ğ r u d a n döğruıya yönelmesilSe başlaır. Bim s u r e t l e o b j e , sü>je tarafımdan
k a v r a n ı l ı r , ildlralk ediildır, . y a ş a n ı l ı r , yafhluıt d a idluyuluır. Huısserire göre, fe-
moımenoılojik taıvır, (tabiî tavra benızernıez, omun tatmlaımdle zıddiıdıt. . 2

T a b i î tavır a r a ş t ı r ı p »onmadan k e n d i s i n e veriılenille ikbilfa eder, bu iti­


b a r l a ( n a i v e ) v e dloğtmıaıbîktir. Fıemoımelnoloji k r i t i k b i r ımahiyet i l m i o l ­
duğumdan d o l a y ı , ıfemomenölajik t a v ı r d a ' t e n k i d i olm'alk 'zorundadır.

1
"'bogisotıe •UntersucıhoiKgeıi'"' B&nĞ M. Teii 1 , S.: 18-]9.
2
Bu tavır .raflöksiyanla 'dayanur; bunaıdıa Şıuıiırun laktiarı ıherbiaııgd bir objeye
değil, yine. «ımlmıanent ıvıarluk salh'asıın.a., yiamı sunma çevriîmtslârîdliir. Böyle bîr tovır
tabiî oılımiaıdığı için, iherkes tarafımdan! irolıayoa benimsenemez; bu tavırdan hareket
ederek araştırmalar yapmak iç^n ımümareseye ihtiyıaç vardır. Fenomenolojik araş-
tirmıalann ıgıüçldlğü ide bnı .nıofctatdıaıdir.
Fenomenolojik öavrım yönettiği v a r l ı k salhıası tabid flaıvrinki gribi
" h a z ı r " d e ğ i l d i r ; buınıu i l k d e f a elide etımtok l â z ı m d ı r . Bunlum için d e h u ­
susî b i r m e t o d a i h t i y a ç v a r d ı r . B u - m e t o d u m diki e s a s l ı u n s u r u vaırdır :
B u n l a r d a n hirri'ncdsi ifenıamıenoloıjdk reduiktiom, i k i n c i s i ide r e f l e x i o n a d ı n ı
taşır./'Fietnıounenolojdk reduktdıon, b i r ş e y i ''»tlöorfütbî luınsıuırlıardaın'' taisffiye
( H u s s e r l biut umsurllaruri! k e r r e İ ç i n e a l ı n m a s ı t a b i r i n i ku'Hanur) ederek
o n u n m a h i y e t i n i -elde e t m e ğ e y a r a r . ıBu m e b o d s a y e s i n d e i k i türlü '.mâ­
hiyet elde edilir: 1 . •tnansceındent ^mahiyetler, 2, dmmıanenıt ımıahiyetler.
Tıramıscıendent: m a h i y e t l e r , ' b i r ş e y i n r e a l i t e s i n e , " b u r a d a v e şu. a n d a ' ' . 1

k i mievc.uidiyetime " a i t o l a n h e r ş e y i n k e r r e içime aUnmiası suretile • e l d e


e d i l i r . . ı F a k a t Husserl'dln lenoımemolojdlsini 'transcendent m a h i y e t l e r dej-
ğil, imımlaneınt mıahiyetler a l â k a d a r eder. Iımımament malhdyet sahasını
{•pür şuur s a h a s ı n ı ) e l d e e t m e k için yapılanı redulktiiom'un huduldları
g e n i ş l e m e k 'zaruretiındedifr."^

{ ı B u sefıer. fcerıreye alımıacaik ş e y l e r ç o ğ a l ı r : Ttalbtöî tavrım yöneldiği


v e b u t a v r a d a y a m a n dîımî v e felsefî- t a v ı r l a r a larit h e r ş e y k e r r e d:çıime
al'ınır. iBir idış-ld/ünyaı m e v c u t d e ğ i l m i ş gıifbâ h a r e k e t edilir, bu sebeb-
ten d o l a y ı dış-dünya hakkımda h e r h a n g i biir hiülküfm verilime^. Buin-
dam b a ş k a "mairuevî â l e m " — b ü t ü n k ü l t ü r m ü e s s e s e l e r i , . t e k n i k eser­
ler, sam'iab v e iliım eserlefrıi, h e r türlü estettik ve alhlâkî kıymıetler, d e v ­
let, â d e t , b ü k ü k , dim — tabiat ve bunilarla meşgul o l a n bütün ilimler,
insan — omum t|abiî v a r l ı ğ ı , ş a h s i y e t i v e p s i l k o l o j i k şu|uıru, i ç i n d e yaşan­
d ı ğ ı eemiiyletle olam 'tabiî ive şahsî ımümaisebetlleri — .ve büilün canlılar
k e r r e i ç i n e a l ı n ı r . . F a k a t .keırre içıİıne a l ı n a c a k ş e y l e r b u n l a r l a d a b i t m e z .
Y u k a r d a "doruna!" v e "maıterjilal" m a h i y e t ilimlerinim ıfeınoımemoloji ile
o l a n y a k ı n l ı k l a r ı m d a n balKsolunımiuıştu>. B u m a h i y e t i l i m l e r i — metoidları
bakımımdan, — teoriye dayamıyor v e triansıcemdent imahiyetlerd kendi­
l e r i n e . arJaştırma . m e v z u u olacak a l ı y o r l a r d ı , Y a l n ı z iımımament i m a h i y e t -
l e r e y ö n e l e n fenotnTenoloıjİ, kendimi: h e r ttürlü t e o r i d e n u^zalk t u t m a k mec-
buniyetimıde bulliumduğu içm„. hu mlalhiyet ilimlerimi ve muhtıelif ma-
berilal ililmdere 'tekabül ledem ımıahiyet ontolojilerlilnii k e r r e ' u^oine jallmak
zar üretimdedir. "?

fKerreye a l ı n a n foıütüin b u vıajrlik-sahaları, fenoım'eDoIojik Üaıvrm


mevz'uu; i ç i n girmezler. O hailde h a n g i varlıik-sabası /femoımemolojilk
tavrım mveviuıujıU' t e ş k i l e d e r ? Hussıerl, b u suale, şu 'Cevıabı v e r m e k t e d i r :

• - •• ; Bıu ,"ta'birler1e ; bir • şeyin ızaımıan ve ımökâna ait ımevDUidüyeti ıkasdedliJımetk-


1 ; ı

tedir. -;• •' • ~. -


B a b i s mıevzaıu o l a n bri'utün viaırlık salhalaırmın k e n e y e alinımasd'le, ıfeno-
memiolöjik 'fcatvon yönelebileceği! "bütün mutlak şuıur sabası" ortaya
çıkmış bulunuyor . 1
«Bıu saba ıfenoımıenıololjaini'm temel-sabasi ve
fenoimıeııolajulk " r e s i d u u m " ( b a k i y e ) olaırak arflakallam salhaıdir. İmdi biı
saba, b ü t ü n ^ d ü n y a y ı v e o n a a i t b e r ş e y i , camllıları, dimslaınr' {keniddımiz
de d a h i l ) b ü t ü n v a r l ı ğ ı k e r r e iıgiinıe aldığıımız (halde airtalkalmıştır. Baz
v a r l ı k âlemime nefdtaikitiioira aimeliyeısumil'tlaitbilk etlmıekle "esasla" taallûk e d e n
b i ç b i r ş e y kaybietimiş değiliz ; blillâkİls, foıiız bıu slayede "şuuT-vairlığı"
dıenıillem mmıtılatk bilr varlık-saihasımı ıkaizıammış oluyo'niüz. B m ımutlak v a r ­
lık, /dünyaya adlt b ü t ü n t r a n s c e n d e n t ' vaırbğı ıtıeikeMül ve tesis • atlmıek-
bedir» . 2
îştıe b u slaba (nıtuıtlaık şuur s a h a s ı ) ayni zaımamdlaı lemoıme-
n o l o j i k r e f l e x i o n ' u n daı 'taıtbdk edildiği sahadır.^

ıBu b a h s i n sonıumıda ienomeruoilo|jik r e f l e x i o n 'ile r a d u k t i o m arlaısım-


d a k i m ü n a s e b e t e temaıs etmıemâız iıcaıb .eder: ıFemoimemolojide b a h i s m e v ­
zuu o l a n r e f l e x i o n , d i ğ e r iMmJendte ( m e s e l â •psikoloji', m a n t ı k vıe b i l g i n a ­
z a r i y e s i n d e ) t e s a d ü f ettiğimiz reflexion'lardıaın ç o k farklıdır. O m u n içimidir
k i , Iher r e f l e x i o n 'a ıfenomıenolbjik r e f l e x i o n , aid'iım v e r e m e y i z . Ç ü n k ü iemo-
memolod,ik r e f l e x i o n , ımıahdyetd itiblalriile lenıolmiemoİGjik reduktion'a tâbi
v e omunla s itki s ı k ı y a 'alâkadandır. (Bu sebepten d o l a y ı :fenoımenölo>]ik
r e d u k t d o n yapılmaıdan 'önce, fenomenolojdk reflexiomdan bahsedilmez ;
z i r a b u reifle«iıon s a b â s ı n ı ortaya k o y a n •''fenOmienolojak ••reduktiondur,
Bıuı iıhibarllai 'femomenololjdnlin Reflexion'm ile reduktion'u amasında
m u a y y e n b i r kowrellatiom vardır;' yaınd b u n l a r b i r b i r i l n d e n ayrılamıayan
v e birlbdlrıiml t'amalmılayan umsuırlaırdıır. / R e f l e x i o n a n c a k "pür b i r b e n "
salhiasınıdlaı ımümllcündlüır, i F a k a t pür b i r " b a n " ! e l d e etımıek içiln d e ıfenö-
menolo/ıiik nedulcta'ton'a (bütün varlı/k sabasına, adt teonübi unsurları
k e r r e i ç i n e allmağa) i h t i y a ç vaırdır. Bemtomenolojdk redluktion yapılma­
dan Önce, 'herhangi b i r saihaya| t a i b i l k eddilen veyıa edilecek olan
refk'xiion'laira, Hussed tpsilkoloıjik ireflexdon 'adını verir. Bu gilbi re­
f l e x i o n ' İ a r , fenomenolojİindin feetkflk saihâsıına taıfbı'k 'edilemezler. FAa-

1
Hıusaenl'e ıgöıre, «",paıraid!ox" olsa rilaı ıbedansiz, ihatta ruhsuz, ve .gayri şahsî
bir şuur ve şuıur 'alkışı düş'üumeik, tasavvur etmek ımümkünıdiir. öyle b'ir şuıuır akışı
ki, içimde ıfiuih, empsıriık "ben" ıgıiıbİ tecrübe ile teşkil edilen ımefihıumlarla psikolojik
ŞıUıur .alkışı (yıaıni ıb'îr şahsın, ıhayvanî bir "ben'* in suıur akışı) .teessüs edememiş
olsam. Tecnülbeye ıdayanan bütün imeîhuımlıar .(ayni suretle psi[ko'k>jıitk şuur akışı
münasebetleri) bu çok ımıüıkemmei ımaıhiyet şekline ait mutlak suıur akışı miinase-
betleri için birer işaret (inıdkes)» ıdirler;... ideen S.: 105.
2 "İdeeın" S.: 94; .J- . 1
r. . •
k i k a psilkdlloıjt'k reflexioin s a h a s ı , ıfenomiemollbjilk reflexûon slabasıma t a h v i l
e d i l e b i l i r ; fak/at Ibunum içiln d e p s i k o l o j i k re!flexdıom s a h a s ı n ı n ieınoımenıo-
lajalk (bir rJedukrioım'a t â b i tuıtaılimpsı lâaıimldır. O h a l d e «psilkoLoji'-k " b e n " İ
fenomıeınıaloıjik " b e n " e t a h y i l için, p s i k o l o j i k "ben"dm b i r reıdluktiıon'a^ tâbi
tuıtudimiası i c a b eıümıekteldilr.
Fakaıt " p ü r ban"iim aiktilannı ve micfcyetleirini tetkik 'etmek .dçin
fenoımenolojimin basjka b i r unetod unsuruma i h t i y a c ı vardur. D i ğ e r
:
rae-
fiodla'rla elide e d i l e n o b j e s a b a s ı n ı t e t k i k e d e c e k olam b u iyeni mıetıod,
femoımenoksjdk" t a s v i r " (idescriptiom) idır. Fenomıenıololj'İyii t a r i f e d e r k e n
de omun " t a s v i r î " bür illim olduğunla! i ş a r e t etanıişbik, Zdıra fenomıenoloji-
mitti 'iaalh, tâliıl o i b i metodlardan l a y d allanma s unla mıüsaıade 'edilmemıek.-
tedic.

B . V a r l ı k ve bilgi problemi

I, V A R L I K P R O B L E M İ

1. Mutlak ve izafî varlık

H u ı s s e r i i n lienomenolbjiısıiinıde balhrils ımıevzuu' odan " v a r l ı k " , " b u ke­


l i m e i l e a l e l â d e ıralamada Ikasdedıİlen vlairliktıan -farklıdır. A l e l a d e mama­
d a k i vairlık m e f h u m u , m e v c u l d olan- h e r ş e y iledldleal v a r l ı k â l e m i n i içime
a b r . T a b i î ' t a v r a ailt bullujnaın bluı v a r l ı ğ ı a r a m a ğ a v e y a hususî bir me-
tod'lia elde letımeğe lüızuimı yokbuır; 'zira. bıu mevilden o l a n vaırilik s a b a s ı n a ,
h e r y e r d e t e s a d ü f etumektleyiz; b i z k e n d i m i z d e ıdalhlll o l d u ğ u m u z ha'ide,
i ç i n d e yaşad'ığımuz d u n i y a " v a r ouairiı" b i r şeydir. (Fakat fenomuenoloıg
kemdıime m e v z u edindiği v a r l ı ğ ı i l k d e f a a r a m a ğ a , hususî b i r m e t o d l a b u
v a r l ı ğ ı kazaımmağa v e y a h i ç d e ğ i l s e , ıbıuınıu temim edecek o l a n y o l u g ö s ­
t e r m e ğ e mecburıdlur. ıBiiraz ö n o e 'gördüğümüz v e ç h i l e , biızi b u varlığa
götüren y o l (mıetod) ıfemomenolojik reduktitan'duır. ıFenomemolog, a n ­
cak b u m e t o d sayesinde: tetkik (edeceği varlık-sıalh asınım içersime g i -
r e b i l l i y o r . Zdtra ıfemolmıenoliog "vair oillam"ı o l d u ğ u gribi d e ğ i l , m a h i y e t i tiet-
k i k e t m e k istier. iFeavomvemolog tnVa|hıLyeıC salmasını e l d e eiımek içim her
ışeyi, d ü n y a y ı - — ruhî b i r v a r l ı k , b i r ş a h ı s v e b e d e n d e n iba.net« odam •—-
insanı, Ibütlüm uızıvî vıarlık-salhıaısımı ve bunlara tekabül 'eden ilimleri
kerne içine abr. ıHusserl'ıe g ö r e , ienomemolltoıg büıHün b u vardık saba.la-
rmı k e r r e i ç i n e a l m a k l a , bilç biır ş e y k a y b e t m e z , b i l â k i s 'mutlak varlık
s a h a s ı n ı kaızaınıif. Bıu Valrlık — binaz -evvel d e i ş a r e t 'edilldiği gibi —
bütün tram<sıcemdemt v a r l ı ğ ı n m e v c u d i y e t i n d i tekıeiffiül eder.
61

'Fenomıetnoloji bir temel-illmi olmak ıdolayıslle bitaraf tbir aıraş-


tırma sahasına çevrilmek mecburiyetindedir. ıBu biıttairaflıktan dolayı
femoımcnolojlk varlık, diğer varlık-sahaıla'nle ayni merltiebe üzerilnlde
buluma niae. B u sebepten d o l a y ı d ı r İki, ıfemamemolojinıin teökfilk 'ettiği v a r ­
lık saihaısdle 'düğer illim'İçinim uğraştığı varillik -.sah a l a n arasımda, ibalr
derece ıfa-rfla blulumlur. BIu dıbibaırla i k i dereceli 1
b i r varlık-sahası k a b u l
etmek icab e d e r , B u n l a r d a n b i r i m u t l a k v e y a "fen.oimıenoloıjik varlık",
diğeri d e liizaıfî v e y a " r e a l " v a r l ı k t ı r . 'Husserl, Ibu i k i d e r e c e l i vıanlılkltiatn
birimcisinle "itraımament Varlık", ilkilnıcilsine d e "traıns'oandemt varlık"
adını v e r i r ; d i ğ e r b i r t a b i r l e p ü r şıuluır v a t l ı ğ ı n a dlahdll o l m a y a n h e r ş e y e
tran-scen/dent v a r l ı k , p ü r şuııura a i t o l a n Öner ş e y e d e imımanent varlık
marnını v e r i r .

H u s s e r l ' e .göre mrutlak ve i z a f î v a r l ı k ine d e m e k t i r ? M u t l a k viaırlık


"kendi basma" ( b i z a t i h i ) m ev.cut olam b i r v a r l ı k t ı r ;
!
onıum kemdi-siniden
b a ş k a biır m e s n e d i y o k t u r ; hatta tabiat ve dünya ımievotıt o l m a d a n d a ,
b u ımüfllak varlığım meVotudiyetıilne hıalel ıgelmez . 1
«Bu var.llilk "kemdi
başına" m e v a u t o l a n muıtlıalk biır m a h i y e t s a h a s ı n a a i t t i r » . 2
'Esas İti­
barice b u varlık—şüpihe göbürımeyen m e v c u d i y e t i d o l a y ı s i l e — d i ğ e r b i r
v a r l ı k s a h a s ı n a , d i ğ e r b i r ş e y e ihtiyıaç .göstenmeyetn biır v a r l ı k t ı r . H e r
ne k a d a r b u v a r l ı k , b i z e g ö r e "ilkimcd" (derecede b i r v a r l ı k ise ide, k e n ­
dine ıgöre " b i r i m c i " d e r e c e d e b i r v a r l ı k t ı r .

" P ü r - ş u u r " a y n i zamkında beir "şeyden" önce mevcut olan bir


varlık s a h a s ı d ı r . Realite-ıvarliğının m e v c u d i y e t i , a n c a k b i r " ş e y e " imâma
v e r m e k e s a s ı n a d a y a n ı r . Biır ş e y e mâma v e r m e k ise, "mâma v e r e n " b i r
" ş e y i n " d a h a ö o e e mefv-ou't o l m a s m ı şatft koşaır. Bu- imâna' v e r e n v e h e r
ş e y d e n ö n c e mııevcut o l a n " ş e y " ise, p ü r şuurdur; b u s u r e t l e p ü r şuaır
m u t l a k ve .aslî b i r 'vaırlık ısalhası t e ş k i l e d e r v e ıdliğer IbÖİıtiün v a r l i i k s a b a ­
ları a n c a k p ü r şuıur sayesitnide m'evout o l a b i l i r l e r . . 3

P ü r şuıura a i t olmlayaın d i ğ e r h e r türlü varlık, i z a f î vaırlık safhasına


dahildir. Bu vlairlık "dıntemtionaıl'' 4
olup laıncalk rnıublalk b î r varlığın

1
Busserl, .nımtlak varlık (reduıkfion raeiodııı vasıiasile elide adalem şuur -var­
lığı) ile "tnaıısccri'dental şuur", pür şuur, iummıanent v-arbk ve ".mutlak i l k kaynak"
taıb-İrlâi'İle ayni şeyi dcasdeder.
* "Ideen" S,.: 104.
3 "Ideen" S.: 106.
* "intentional" tabinile Husseıi "ıbir şeyin sumıuınu" — idas Bewußtsein von
etwas — ve ayni zıaımıaıpdlii "izafî" odan -bir şeyi ıkasdfctdter.
"kor<rela)t"ı olarak mevcuttur, ımıu'tllaik v a r l ı ğ a d a y a n ı r v e ibıu .vai'lık t a -
rafıındaın " t e s i s " e d i l i r . İ z a f î varlığım ( m e v c u d i y e t i , ımutlalk v a r l ı k oflima-
dıain düşümülemefz; v e İbıu- v a r l ı k sıaıdleoe "'trıamıscıendental ş u u r " için anev-
cutt/uc; o bdize ıgöre —bdîzdmı içim—ımeveıuıt o l a n b i r v a r l ı k t ı r ; " k e n d i : b a ş ı n a "
1

m e v c u t o l a n b i r vtaırihlk vaıslfını h a i z d e ğ i l d i r . 'Büze ıgöre " b i r i m c i " d e r e ­


cede m e v c u t olam fbir vanihk, kendi başına "iklimdi" derecede ımevout
olam: b i r v a l i l i k t i r ; onlun nıe o l d u ğ a ancak " b i r i m c i " derecedeki varlıkla
olam .mıüırıasdbdtime g ö r e d i r . B ö y l e b i r v a r l ı k , şuıurıâ tâbidir, oma i h t i y a c ı
vardır;- h a l b u k i mıuıtllak vatlığım b i ç . b i r şeye- dihtiyaıcı y o k t u r . Mutlak
v a r l ı k , b i ç . b i r şeyıe is'tinad etımiedıi'ğlil hailde, ımıevauldiyetiine h a l e l ıgelıme-
ni'dktedir; h a l b u k i tıranscendent viarlık-dülnyas] mevcudiyeti bakımını-
d a n , m a n t ı k î b i r s u r e t t e , saldece 'ifaisavvur 'edilen bili* şıuufra-değil, aktiuel
bir şamara ilhtfiyaıcı vaırldır. Omum "şuuır"suz mevcut olmasına dımkâın
yoktlur.

ıKıısaida' yaptığimıız b u tavsiif, Iber dikit ıvlalrhk imıerbebesi arasmdıaki


f a r k ı a ç ı k ç a ıgıÖErfiefrknıektiedir. ©uı ıfialrkı d a h a z i y a d e a ç ı ğ a k o y m a l k ilçin,
bu v a r l ı k n e v i l i l e r i n i ıdriğıör akli c i h e t t e n d e 'tlaisıviıne çalışalıımı. F a k a t b u n a
haşlaımedanı ö n o e — v a r l ı k mevilerindm v e r i l i ş tarlzlıarı b a k ı m ı n d a n ımlü-
hdm o l a n — ilmımamıemt v e traırascendent
r
dıdiraklienden Ibdhısetımıemiz icab
eder- . 1
,

2, İ m m a n e ı ı t v e t r a n s c e n d e n t İdrıak.

«İmıımamamt aıktlarldlan 2
— (mahiyetleri icabı — k e n d i l e r i gdbd ,
1
ie-
vecoüıh 'ettikleri' objelerim de aynd . "şuıur-aikışınıa"
1
(İBrlebınisstnom) ait
bulunması lâzım, ıgelen aktlıairı amlıyoirluız . 3
Bıu vaziyet arncaik ' a y n i
" b e n " i n b i r alktına, onıulm d i ğ e r bdir atk'tı yönettiği zaımıan (mevcuttur;
d i ğ e r b i r t a b i r l e iımımanent b i r idrıaik e s m a s ı n d a İdrakin k e n d i s i dle iidirak
oluınam ş e y , ıbir " b i r l i k " (yaoıu m ü ş a h h a s biır cogıibatio'nın binliğini) teşkil

1
B u tabiide ti aynen mıuıhıataıza ehmeik ımeobıiıriyetiındeyiz; çıiindcıii imımanent ve
6naıii'Scenıdent tabirleri felsefede ımıuıh telif ımiaınıalıandla kullanılır.
2
"il/mımıaınent takt" taıbiri ile, imımiaınıeni idrâılc taibdıri ayni ımıanıadia kullanıl-
maıktaidıır.
3
Hıussenl, (Erleibın'is) ve <ıErleıbınisstroınn) ıkelınelerdnİ ayni mânada ıkullendığı
içiıi'i ibiz^ikıaine İde. "şıuııi'naıkışı" veya sadece "şıuıur" (veyıalhut şuur (varlığı tabir­
lerini taudlamyoruz. Bıutnlar imâna itibarile lalmianoaiaınnja çoûc yakındırlar.
e d e r » - . iBu sebepten.' d o l a y ı h e r imımament i d r a k k e n d i o b j e s i n i n mevcu>-
1

dilytebiıni zaruı-î b i r şekilde tekelfıfüİ e d e r . Röflexioın'ıa dayananı bir akt


k e n d i ' "şuıur-akışı" miza çevrildiği . t a k d i r d e , biz' onu mutlak şekilde
karvramış o'luriuız; biu suretle k a v r a n ı l a n ş e y i n M e v c u d i y e t i ilnkâr e d i l e ­
1

mez. Bu-vialziyeb d a i h i B n d e b i z e "verallimiş''" b u l u n a n b i r "şuiur-iaikışı"lnın


' h a k i k a t t e m e v c u t olmayaıcağunı kalbıul e t m e k nıianası'zlikbam başka bir
ş e y ollaımaız . 2

T i r a n sceındent b i r i d r a k d e ise, i d r a k alktları branscendent mia|hiyet-


İere, y a h u t b a ş k a insaınlıarm "şuiur-alkışına" y ö n e l m i ş l e r d i r . A y n ı v e ç h i l e
e ş y a y a v e u m u m i y e t l e relaliıtelye . ç e v r i l e n laktlar. d a y i n e b u i d r a k n e ­
vine dahildirler. İımımıanıenıt iıdlnak hlaıkkmda s ö y l e d i k l e r i m i z i n h i ç bijrisi
Jşuraldla b a h i s m e v z u u değildir. Binaenaleyh blutnada idraik aktlarİle
i d r a k olumam ş e y — a y n i şuur a k ı ş ı n a a i t o l m a d ı k l a r ı İçin. — biÜr " b i r ­
l i k " teşkil etımezller. B u n d a n d o l a y ı .tranıs'cendemb b i r aik't (tramscendent
i d r a k ) fcerndi objeisimitn ımevctuldliiye'timi tekıeıflfül etımıez; v e b ö y l e iblr a k t ı n
ait b u l u n d u ğ u objemin ımevcudiyelti z a r u r î d e ğ i l d i r ; o mevcut, o l m a y a ­
b i l i r ide. Bu. iiltibarİa bu. n e v i o b j e l e r e '.mutîiafk b i r v a s ı f atlfetlmek mamasıız-
lık o l u r / Buma muıkalbil aimmiaınıent İ d r a k k e m d i objesinin mevcudiyetini
t e k e f f ü l etımeısi d o l a y ı s i l e bıübün şüıphelerdem a n i d i r . B a k a t tramscendent
İdrak k e n d i obıjiesiımin ' m e v c u d i y e t i n i tekelffül letüniediği İçin şüpheden'• d e
a r i değildik . - " 3
, " :

3. V a r l ı k âlemi b i z e i k i t a r z d a verilmiştir.

Varlığı, "şuur-alkışı" ve "şey "-varlığı otamak, yahut diğer


bir - taibirle.
:
" şulmr" ve "realite" olarak İcat'i bir surette bir­
birinden ayırmaik zarureti, viardır, «İmımiamemtı bir idralk baralfm-
dafm idrıak olumımak . "şuur-va.rilığınm" Mahiyetine . ait olan, bir
hususiyettir. Mekâna a i t olan "şey"-varifığı ilse ınnaihiyebi itibaırile b u ,
ş e k i l d e i d r a k , oflhmımaiktan nnalbnulmıdur. " Ş e y " v a r l ı ğ ı v e h e r türlü r e a ­
l i t e , ımlalhiyofci i c a b ı y a l n ı z İımımianeınt b i r sıuıre ttje i d r a k olunimiak kalbiliryıe-
;

binldleıil ımahrum o l m a k l a kalmatz, aynij zlannaınıdia " ş u u r " mlümastabetlerine


de dahili, o l a m a z . - B m i t i b a r l a " ş e y - y a r l ı ğ ı umiulmî bi(r şuretite 'uraınscem-
dentıdiır» -. Buındam d o l a y ı h e r i k i vainlılk-'ta'nzı—yani "şluıur" v e r a a l i b e —

1
"Jdeen" S.: 68.
* "Iıdeen" S.: 85. . "
.'3 "Ideen" S.: 68.
* "Jidleen" S.: 76. • • "••
a r a s ı o d a k i f a r k , imievciuit olması i h t i m a l dahilinde bulunan f a r k l a r ı n em
aslîsddir. "îımımıamenız" v e "Tremscemdemz" a r a s ı n d a k i ¡fiark dse, "esas i b i -
barile yalınız b i r "veriîiş-taırızı" 'farkıdır. Imımiaınent ve tıramscemdemt
i d r a k l e r i ıbiıılbir İmden ayıranı n o k t a şuidiuir; İımmanent b i r idıfalkde, idlraik
e d i l e n o b j e İle i d r a k i m kemdiisi a y n i şıuıuır alkışıma! a i t t i r ; tiramiseeindent b i r
iıdrakde ise, i d r a k e d i l e n obdje i l e şuUir-akışı birbiirlitnden taanaunilıe ayrı­
d ı r l a r , v e b k b i r l i k tleşkdl e t m e z l e r .

TrJamscendent o l a n b i r " ş e y " i n dldlrak eddlelbilmesi için, o "şey"im


gönünımesl (Bnsdheu'ınen) l â z ı m d ı r . . ' H a l b u k i "şuıuirHa|kışı" ( E r l e b n d s ) gö­
rünmez. Ç ü n k ü m e k â n lİçimıde bulumaim b i r "şey", ancak görünebilir.
H a l b u k i ş u u r atktlalrı rmekâtnıın dışımda, eereyam. e d e r v e blu i t i b a r l a d a
görünmez 1
. " Ş u ı u r - a k ı ş ı " v e "şey"dm ımlevGudiyebimİn i m k â n ş a r t l a r ı día
a y n i esaısıa. -göne değilşk: şuur-alk ışının m e v c u d i y e t i aıncak m e k â n dışım­
d a , " ş e y " ~ v a r h ğ ı n ı m m e v c u d i y e t i iise y a l n i z m e k â n dçdmde mıüımkündlüır..
Bu farklar, " ş e y " - v a r l ı ğ ı n ı n b i r - h u s u s i y e t i m e v e y a dnsan tabiatının h e r
'hangi huısusî bdir h a l i n e değdi, şuur-vatalığımım [ m a h i y e t i n e ıdiayanır . 2

" Ş e y "-varlığı ^tframscenıdıemıt v a r l ı k ) -—• Ihıaimgl n e v i d e n olursa öl­


sün —• b i z e a n c a k 'görümımek s u r a t i l e k e n d i m i bamiüaibilir. ıBıuna rmukıabil
"şiiiulr-vaırlığı" amıoak dimmament b i r idiraıke k e n d i m i a r z 'eider. Şuur var­
lığı { m e s e l â b i r h i s ) ıgörlüınlmıez, ıfakat oma y ö m e l k s e k , b i z e kelrüdinıi ımıut-
l a k b i r s u r e t t e Damıtır, B u sebepen d o l a y ı şuıur->varlığı slahasımia adıt o l a n
b i r " ş e y ' ı m imımaınıenit b i r idoalk esmasınlda Ibiiıze Ikemdilnİ b a z e n " ş ö y l e " v e
bazem" b ö y l e " talm'tabdlecek o l a n 'tjaralflaın yokbulr; o tiaımaımdlle şuurun
ışığı altımıdadır. V a k ı a dimımiafnent b i r s u r e t t e ddrlalk e d i l e n ş e y haikkında
p e k m u h t e l i f ş e y l e r d ü ş ü n e b i l i r i m , 'Fıa[ka>t müşalhhlas b i r s u r e t t e bdlze kem-
dlimi t a n i t a m ş e y , b ü t ü n k e y f i y e l t l l e r i l e bdrılilkfce v e ımıuıttlatk bifr: s u r e t t e v e r i ­
l i r , Buma m u l k a b i l ikelmatn sesime lait bili' ddnak, b u viaısıflardaın miabrruım-
d u r . Kemanımı sesi, g ö r ü n ü ş ü n h u s u s î b i r ş e k l i o l a n " i ş i t m e " s a y e s i n d e
birze verilmıektleidiilr; ıb»Li' d a b i r ç o k şaırtlatoa talbifdJir v e 'mleselâ bu'kımlduğu.-
m u i z ' y e r e g ö r e d e ğ i ş i r . |Aynİ sesi, kdmiana tyaldlaşırsıak başjka, omdan
uizaklaşırslatk — ımıeselâ d i ğ e r b i r .odaya güdersek — 1
ydne b a ş k a b i r ş i d ­
d e t t e ¿driak edebillii'ntz . 3
Ç ü n k ü h i ç b i r g ö r ü n ü ş (tarzı, b i ç b i r tramscem-
demt ildnak, b i z e b k şeydi m u t l a k bd'r surietite v e r e m e z , v e b u görümüsün

ı "ideen" S.: 77, 75.


2 "dıdeen" S.: 77.
^ "Idıeen" S.: 81.
v e b u n e v i " i d r a k i n m a h i y e t i i c a b ı d ı r ; v e b i r şeyi m u t l a k bür siuırette ve:-
rebdlmek d e iımmamıent ibdlr i d r a k i n m a h i y e t i m e a i t t i k 1
.
" Ş e y - v a r l ı ğ ı " 'ile " ş u u r - v arlığı " m m i d r i a k ledill'me t a r z ı a r a s ı n d a d i ­
ğ e r Ibir ıHaırk dahaı viatrdır: "şuur-varlığına" d o ğ r u d a n d o ğ r u y a v e ımü-
ş a h b a s ıbıiır i d r a k t e v c i h e d i l e b i l i r ; ' b u i d r a k reıflexİon ş e k l i n d e v u k u a g e ­
l i r ; zaten reflexiom s a y e s i n d e i d r a k okımmıak p r e n s i p italba-rile ş u u r - a k ı ş ı -
nın v a r l ı k tlarzına ıait biir keyfiyetlfck., .Fillhıakilka r e f l e x i o n - esmasında
idrtaık e d i l e n ş e y , b u i d r a k baralfundan yaratıllmıaz; İ d r a k , " o b j e " s i n i h a z ı r
•bulur. Ş u u r a k ı ş ı — -mahiyeti i c a b ı — b i z e tgörümlmıez; btu sahranın i d r a k
e d i l m e ğ e haızır b u l u n m a s ı i ç i n , o n u n d a i m î s u r e t t e ımevcut olnılasile v e j

b u meveud'iyebİıni tekcliıfül e'fcmesdle mümkünidür,


1
'Fakat bu imkân ıdia
y a l n ı z ai)t b u l u n d u ğ u " b e n " e verilmıiştlilr. V a k ı a şuur s a h a s ı n ı n h e p s i b i r ­
d e n i d r a k e d i l m e z , y a l n ı z aktluel i d r a k i n , ıddikkatim ç e v r i l d i ğ i s a h a i d r a k
e d i l e b i l i r ; iakıat i d r a k o l u n a n saha d a b ü t ü n l ü ğ ü i l e v e m u t l a k b i r s u r e t t e
ildrtalk oîuınımiuışbur. " Ş e y - v a ı r l ı ğ ı " amaak •transcenldent b i r i d r a k t a r a i n n d a n
i d r a k e d i l e b i l i r : ş e y l e r d e i d r a k (edilmeden ö n c e ımevcuıtdurlar v e i ç i n d e
y a ş a d ı ğ ı m ı z m u h i t e v e ıdlünyaya a i t t i r l e r . Şeylerdin i d r a k ediîmesidude d e
i d r a k s a h a s ı dışımda Ikalam b i r k ı s ı m v a r d ı r ; b u , o - anıda' i d r a k e d i l m e ­
m e k t e , ifakait ddıralk e d i l m e ğ e haızır ibuılunimıaıktıadır. Zaten bütün "şey­
l e r i n " aıktluel dıdrıak saihıası içine ıgdirıımelerine ümkân y o k t u r ;
1
çünkü biziim
g.Örüş salbamıız t a h d i t eddlmiştiır; ıfakat aktıuel idlraik s a h a s ı d ı ş ı n d a k a l a n
" ş e y l e r " ide görıünobileoek b i r İunikâma.' ımaliktirler; onlarım ıgörümtmesi' ise,
i d r a k . e d i l m e l e r i n i teımıln <eder. . Z i n a b u n e v i d e n o l a n bir varlık, ancak
"görünmek'' sıuıretile dld'rlak e d i l e b i l i r 2
. Ş u u r -»akışı yalnız ait olduğu
" b e n " ıtıanafırıdan i d r a k e d i l d i ğ i h a l d e , ş e y l e r i n b i r ç o k i n s a n l a r tiarafın-
diam âldrtaik e d i l m e s i ımüimıkündür; bunlu. trnıümıkün k ı l m a y a n biır: "şey-rvar-
l ı ğ ı " n ı n m e v c u d i y e t i n i kalbıul e t m e k mlanasız o l u r 3
,

B i r ç o k d e f a l a r i ş a r e t (ettiğimde veçhıille, h e r şuuur-rakışı kenıdd mutilak


m e v c u d i y e t i m i p r e n s i p itilbaırdle tekeflfüi e t m e k t e d i r . A c a b a 1
şluıur-akışının
bir "kurıuntu" v e h a y a l d e n ibaret olmasının -imkânı yok mudur? Bu
suale H u s s e r l şıu c e v a b ı veriyoır: «Ibıu t a k t i r d e " b e n " , şuur m u h t e v a s ı n ı n
f i k t i o n ' l a r ı n ı i d r a k , . e d e c e k t i » . F i a k a t H u s s e r l ' e ıgöre, b ö y l e biır f a r a z i y e y i
düşünımek b i l e imıamasız olur; çünkü b ö y l e bin v a z i y e t t e " t a h a y y ü l " ü n
kenldisi d e ğ i l , a n c a k . t a h a y y ü l e d i l e n " ş e y " b i r lilktdon olaibiıliırıdi'. Zira

ı "Jdeen" S.: 77, 83.


2 "İdeen" S.: 83, 84, 85.
» "Ideeıı" S.: 85,
t a h a y y ü l elden şjuıuırum k e n d i s i — ımahiyati. i c a b ı — h a y a l d e n i b a r e t o l a ­
maz ; i m d i şuufr-vlaırlığı sahasında mtuıtlak • m e v c u d i y e t i kavrayan ve
immament ( d a h i l î ) b i r i d r a f k i temim e d e n b i r neflexiom imıkâm d a h i l i n d e ­
d i r v e b u , şuurum m a h i y e t i i c a b ı d ı r . Mieselâ b i r «"iç^hissi'm"d.n kendisime
obje e d i n e r e k , ddlrak e t t i ğ i b ü t ü n " y a d " - ş u u r l a n . n m e v c u t ' o lıma]ması b i r '
;

maması aluik d e ğ i l d i r . 'Fakat, kendlilme a i t o lam b u "dfç-lhdssiim" v e kemdi


şuıuruım, b a n a h e m m a h i y e t , heun d e m e v c u d i y e t i m e göne a s l î bar şekildz
—- b ü t ü n l ü ğ ü i l e — v e m u t l a k o l a r a k v e r i l m i ştir» ; b u J
(müsait şantıla;r,
a n c a k b i r " b e n " im k e m d i şuuu>akışı İle o l a n m ü n a s e b e t l e r i için m e v c u t ­
t u r , Yalmiiz b u s a h a d a iımimîamemt b i r lidrakdln y e r i va.rdır. H a l b u k i " ş e y -
d ü n y a s ı " m a h i y e t i i t i b a r i d e ıbu ş e k i l d e i d k a k e d i l m e k t e n mabruımdur; b u
1

n e v i dldınaklerim buiriadia y e r i yoiktjur. " Ş e y - d ü n y a s ı ' m a a i t ddrıak — ne


k a d a r mıukeımmıell o l u r s a o l s u n — Ihiç b i r v a k i t ve b i ç b i r s u r e t l e "jnu.t-.
l a k " o l a n bilr ş e y i v e r e m e z (ımfuftâ hailine ıgetilreimleiz). B u sebepten d o l a ­
y ı d ı r k i ' , e n zemgim. (iecrübe (malzemesi dıçiın b i l e , h e r h a n g i bdir "şey"
— şuiurda> d a i m î s u r e t t e m u t a olanak h a z ı r bulumjmasiıma rağunen — umev-
out o l m ' a y a b i l i r , (Bu hususta, ş ö y l e b i r mialhdyetJ kamum-u: c a r i d i r : «eşyanın
"verih'Ş^tarzY', omıun m e v c u d i y e t i n i aışlla zarurî k ı l m a z , v e o m d a k i tıesa-
dıüMlği o r t a d a n kaldııur.ıa<z>:>. " R e a l i t e ıvlaırhğı" s a h a s ı n a adlt b u l u n a n h e r
" ş e y " d e bdir izâiiliık .vardır; günkü " r e a l i t e varlığı "ima. aıilt h e r h a n g i bir
" ş ' e y " 'tecrübe mıiahsulüdür; tecnülbıe s a y e s i n d e vaiz ve k a b u l e d i l e n böylle
b i r " ş e y " i n y i n e t e c r ü b e tarafımdan ref v e makz edilmesi p e k tabiîdir
(mıesıelâ t e c r ü b e o "şey"im zıddını-gcsüerlirse), F a k a t b u , şufuir-alkışına lasla
t a t b i k eldilemlez. M u t l a k salhlsda (pür şuur s a h a s ı n d a ) 'tesadüfüm, " g ö r ü -
n ü ş ' u m ve b a ş k a türlü o l m a n ı n h i ç bâr y e n i y o k t u r . B u saha muıDlak b i l ­
gililerdin s a h a s ı d ı r a
.

4, B ı ı İki v a r l ı k farzının mıukayesesi.

Şimidiye kaldar wrddğdtaiz -tafsilât, realite [dünyasında "bendim i ç i n "


mevcut olan her " ş e y " i n esas i t i b a r i l e "dlhitimalî" b i r g e r ç e k l i k v a s i m i
taşııdiğmı a ç ı k ç a .gösterdi, H a l b u k i " b e n " i n - — " ş e y d ü n y a s ı n a " adt olum
tıaraflaırmdıan sarıfı nazar edildiüktem sonra —• k e n d i s i v e oniuaı şuuir-
akışı ımuıiilak b i r " g e r ç e k l i k " i haizddr. O m u n verildş-tarzı şartsız o l u p ref

ı "Meen"" S.: 85.


2 ".1-dieen" S.: 85 86. f
67

edilemez. D ü n y a m ı n ıtesadüfî o l m a s ı n a fmukıalbil, "pür, b e r i " v e omun pür


" b a y a t ı " hat'T, vamırî v e şüıpbeden â r i d i r . " Ş e y d ü n y a s ı n a " a i t olaın- b i r
" v e r i l i ş (tarzı" — ne kalciar -müşahhas o l u r s a olsum — ımevcut o l m a y a b i ¬
l i r ; ffakaıt şuur a k ı ş ı n a alıt bukıtnan bite " veriliş itanızı " n ı n ımıevout 'oHmaima-
sına i m k â n y o k t u r . îşbe b u m a h i y e t kaniuınıu, reiallıilte düınyasjmım t e s a d ü f î -
liğini, şuıur-akışınm ıda zaru'rîliğinl fîüaidıe ıdümektodiır , J
¡Realité düınya-
smun ve-rilüş-tarzı t e c r ü b e m a h s u l ü d ü r .
1
Haılbukİ e n k u v v e t l i b i r t e c r ü b e
ımurvaızenesi b i l e s a r s ı l a b i l i r (lyami 'tecrübe b a z e n ıfaizla, bıazJen d e eksik
o l a b i l i r ) . F a k a t buı s u r e t l e h e r şeydlein d a h a önce: m e v c u t o l a n şuıur-akı-
şmın muitllak viarhğımdla h i ç b i r ş e y değişımeız a
.

"Şey-varlığı'nın ( r e a l d ü n y a n ı n ) ımıevcuit olmamasıpıriensip itibaıriile


mıümkünıdür; ıfakat ş u u r - v a r l ı ğ ı , reall biır d ü n y a - v a r l ı ğ ı i l e ımıuıkayyed .de­
ğildir. Real] d ü n y a n ı n " y o k " e d i l m e s i l e "şuuır" sadece tadil edlleb-iıliifc;
fakat mıevcıuıdiyetine h a l e l ıgelmez. (Real (dünyanın "yok" edillmes'ile,
ş u u r d a yalınız balzı mazarî tecrübe .mıüınasıelbetlerıi h a r i ç k a l ı r .
1
Paikat b u ,
şuur a k ı ş l a r i l e , şuur a k ı ş ı ımümasebetleriniinı hıaırlç k a l m a s ı n ı icab etıtikv
mez. O h a l d e " g ö r ü n m e k " suretiHe " ş u u ı r d a " t e c e l l i
1
eden hiç b i r ıreal
varlığım ( m e v c u d i y e t i , şuur varlığı için zarluırî dieğildir . Z i r a i şuu>r-varihğı
3

• ile r e a l v a r l ı k birlbilritle ımüsiavi tutolaioak v a r l ı k - t a r z l a r ı değildirler k i ,


birbînile yıatn y a n a ffntlumıahilsinler, yek/d(İğeriİe (arasım m ü n a s e b e t t e fou-
luınısuınlar v e y a h u t b i r b i r i l e iırüibıat p e y d a e t s i n l e r . Hakilkî mlanaidla ibir-
b i r i l e m ü n a s e b e t t e ; bıulunımıak veyaı i r t i b a t t e m i n eifcnvek v e b i r . b ü t ü n t e ş ­
kili etomek, aınaak esas itibıarlle tbiirbirilne y a k ı n , v e aiyni m a h i y e t i " h a i z b u ­
l u n a n ş e y l e r a r a s ı n d a mıümkünıdür. Vakıa iımımianent veyahut uıfuıtlak
•vairlıkla t r a m s o e n d e n t v a r l ı ğ ı n i k i s i d e " v a r o l a n " b i r ş e y , b i r objediiıf
ve ther itkisi d e , o b j e k t i f ( m u a y y e n b i r e r kıymıeti baizdir; -fakat b e d i h î
o l a n şudiur ki-, b u r a d a , hıer ilki . t a r a f t a k i " o b j e " v e "dbjektiıf" .gibi -tabirler
1

sadece b o ş v e " m a n t ı k î k a t e g o r i l e r "e g ö r e d i r . Şuurla realite arasımda


m e v o u t oüaın u ç u r u m , Ihaikikî b i r u ç u r u m d u r . Realite "ıg'öirün'ebilen", f a ­
kat asla- m u t l a k o l a r a k v e r i l m e y e n , sadece tes'adüifî ollam b i r varlıktır';-
şuur 'ise, p r e n s i p itibarile "görlümımıek" surefcile - v e r i l m e y e n , zarurî v e
muıtlaık olaın b i r v a r l ı k t ı r . A

1
"Ideen" S.: 86.
9
"Ideen" S.: 87.
3 "Iıdeen" S.: 93, 94.
* "ifam" S,.: 92, 93,
— ^ -

Şuur "kendi başına" — pür b i r h a l d e — (alındığı t a k t i r d e , ktaıpa-


l i b i r saha v e m u t l a k b i r v a r l ı k-bütiünü •teşkil e d e r ; b u sebepten d o l a y ı
oniuın i ç e r i s i n e n e b i r ş e y ' g i r e b i l i r , ne ide o n d a n b i r ş e y sı-zarak ç ı k a b i l i r ;
o, ızamam v e (mekân bakıımındaın b i r d ı ş a rnialik oılraadığı ıgibi, zaımaıı v e
'mekâna a i t b i r m ü n a s e b e t d e i h t i v a etimez, h i ç b i r " ş e y i n " üzerimde iMî
bir tesiri y o k t u r , Ç ü n k ü i l l l i y e t i n ımer'iyet s a h a s ı , ırnlıttlak v a r l ı k safhası
d e ğ i l , laınoak realiste â l e m i d i r 1
.

/Bir realütıe o'lamak " i n s a i n " v e idünya, -mlanası sadece* bir' şuurda d u -
yula-n talî v e iaa'fî b i r e r v a r l ı k t ı r . B ö y l e b i r vaırbğı şjutur k e n d i t e c r ü b e ­
l e r i sayesinde vaz eder; b ö y l e b i r v a r l ı k aıncaık "görlümebilen" ve gö­
r ü n m e k surötüe i d r a k e d i l e b i l e n b i r " ş e y ' d i r , aksi t a k t i r d e b i r " h i ç " l i k -
1

rem i b a r e t k a l ı r 2
.

Şuuır ,, " b i r i n c i derieoede" —


1
"kemdi b a ş ı n a " — m e v c u t olan b i r v a r ­
l ı k t ı r ; dJünya ( " r e a l i t e " ) ise. y a l n ı z bıiziim İ ç i n " b i r i n c i d e r e c e d e " raiav-
c u t .olan b i r varlilk-salhasıdıır; laıkat bibim üçin bilinci derecede "var
olan", hakikatte ikinci derecede b i r varlıktır. ıBu. itibaırla realÜte —
hamgi s a h a y a a i t o l u r s a olsum •—• mıalhiyeti i t i b a r i l e raııüıstakill o l m a k t a n
m-alhnU'midıur. B u mfövi v a r l ı k k e n d i başına» muıtlak biftf ş e y d e ğ i l d i r , v e b u
s e b e p t e n d o l a y ı talî d e r e c e d e b a ş k a b i r " ş e y ' l e .münasebet t e s i s edemez,
b i l â k i s o i m u t l a k ımanada b i r "hi!ç"dir; omun " m u t l a k b i r m a h i y e t i " d e y o k ­
tur; o ancıaik b i r şuura ıgörünıen, b i r şuiuir .tarafımdan basavvu^ edilen,
umuımî b i r t a b i r l e , b i r şuur iiçim (mevcut o l a n " b i r . şeyim ınalhiyetimfe"
mıall'ilktiir . B

Bu- âıziahaltitan a n l a ş ı l ı y o r iki ".pür ş u u r " , r e a l i t e d ü n y a s ı v e t a b i a t l a


1

a l â k a s ı o l m a y a n , kemdi başıma, m ü s t a k i l v e rnııutHak bir! saha teşkil et­


m e k t e d i r . ıBu s e b e p t e n [dolayı ıpıür şuıur (ibranacemden'tial ş u u r )
1 4
hakkın­
daki 1
airaştıirimallar, t a b i a t a aüt o l a n a r a ş tınmalar d e ğ i l d i r ; hitiekiım pür
ş u u r a aflt araştırmalar', iialbila t a a l l û k e d e n k a z i y e l e r d e n i s t i f a d e b i t e et-
metzler; .çünkü 'tıabilat " k e r r e i ç i n e " a l ı n m ı ş t ı r 'vie ö y l e k a l m a l ı d ı r d a . P ü r
şuıur, ' t a b i a t l a biir m ü n a s e b e t temim e t m e d e n die düşünülebilir. 1
Halbuki
h'erlhıanıgi 'tabiıi biir ş e y , m e s e l â r e n k l e r içim bu; m ü m k ü n değildir; zira
r t e n k l e r i n ımievcuıdÜyeti a n c a k mekânla aıiit' b i r " y a y ı l m a " sıayesİnıdV müım-
1

"Ideen" S.: 93.


1

^ "Ideen" S.: 93.


a "Ideen" S.: 93, 94.
¿ ıHusserl son yazılarında ".pür şuıur", ",pür ıbeıı" "şuur akışı" tabirleri yerine
ayni ımaoayıa ıgelmeık şarlile — "tra tıs cenicienta! şuur" fcaıbirinî de 'kullanır.
kündür, omsiuız r e n k l e r i m ımıevciudiyeti d ü ş ü n ü l e m e z . lEğeıri v a z i y e t b ö y l e
o l m a s a y d ı , <o v a k i t pür şutunu, ımluıbllalk b i r saha o l a r a k k a b u l e t m e k , gıüç
o l u r d u , v e omum d a — t a b i a t dlimleırimıim sahaıları ıgibi—tabiiaıttıa-n t e c r i t s a ­
y e s i n d e elde e d i l e b i l e c e ğ i düşünülebilirdi. Fakat tecrit vıasıtasi'le <ba-
bdıattlaın laıs'la . m u t l a k biir v a r l ı k , p ü r biir şuur değdi, a n c a k t a b i i bur " ş e y "
elde e d i l e b i l i r . ,
3

•"Filhıaıkulka m u t l a k bi,r ımaihiyet s a b a s ı olan. şuur akışı "kapalı b i r


salfua" teşkil eder; f a k a t Ibunuınla beraber, o n u , d i ğ e r sahalaırdam t e f r i k
edeoefk b i r h u d u t y o k b u r . Çün'kü omu ıtabdit e d e c e k biir " ş e y " kendiısile
aynd ımaihiyet s a h a s ı n a adlt olmasını i c a b lettdrir. F a k a t şuur-akışi ( mut­
lak v a r l ı ğ ı n " h e p s i " ("jAM") d ı r . Şuur--akışı 'sıahası, imahıiyeti i t i b a r i l e
büıbün dünya- v e Uaibilaıt varlığıma b a ğ l ı 'Oİmayaın b i r v a r l ı k t ı r . O , kemdi
mievcudiyeti için d ü n y a v e t a b i a t varlığıma i h t i y a ç "bile .göstermez.
Hattia şuurun m i e v c u d i y e t i , tabiatın ınevcuıdiyetule m u k a y y e d bile d e ­
ğildir; ç ü n k ü talbdalt, şuurlum' biir, "korrelaıt"ı o l a r a k o r t a y a ç ı k m ı ş v e ıam-
oak ıtiaınzim edilmiş şuıur m ü n a s e b e t l e r i tariafmıdan tesis eddlmiş b u l u ­
nuyor/ . 2

•cSııı b a h s a n ilhaye,t venmedem ömoe,


;
Hüsserl'dın fdızilk v e irulhî r e a l i t e
k a r ş ı s ı n d a t a k ı n d ı ğ ı t a v r a , k ı s a c a i ş a r e t edeliımı. ıHusserl, "fizik varlı-
ğıa." tyüksek. b i r r e a l i t e aıtfeumek i s t e y e n t e l â k k i y e k a r ş ı fcat'î b i r l i s a n l a
cephe ıakr v e ıdeır k i - : «"fdızdk r e a l i t e " n l n ımutlalklaştırılmıası b i z i b i r ıtıa-
kım a b e s l i k l e r e ıgöt-ürür; çünkü b i r i c i k m u t l a k varlığım k a r ş ı s ı n a , d i ğ e r
muıtlalk b i r v a r l ı k k o y m a k m a n a s ı z o l u r » . Fizik sahasına a i t ollam. b i r
ş e y i n vaırbğı d i ğ e r Iherhamgi b i r v a r l ı k t a n (farksızdır. 'Esas İtibarille, b u
v a r l ı k s a h a s ı dlahi, v a r l ı ğ ı n h e r h a n g i b i r s-ahfası ıgilbi, şuıur t a r a f ı n d a n t e ­
sis e d i l e n v e şuura b a ğ l ı o l a n b i r v a r l ı k t a n i b a r e t t i r , 3

A o a b a ümsam, hayvıaın ıgibi u z v î r e a l i t e l e r i n v a r l ı ğ ı haınıgdi g r u p v a r ­


l ı ğ a d a h i l d i r ? ıBluı ;nevi vıaırlık d a " ş e y - v a r l i ğ ı " d ü n y a s ı n a , (transcendent
v a r l ı k d ü n y a s ı n a ) .aittir; pür ş u u r a ıgöre b u da izafîdir. Z a t e n H u s s e r l ' e
göne "şey-vıarlığı" v e izaifîlik aynd ş e y l e r i i f a d e edenler. O b e l d e b u cam-
lilaırta aıüe r u h l a r v e onlarım ruhî şuur a k ı ş l a r ı *, "pür şuıur " a nazaran
a y n i s u r e t l e saıdece izaıfî ve t e s a d ü f i olam. v a r l ı k sahalaırndur. Çünkü

ı "Ideen" Pumgi: 51 (S.: 95).


« "Ideen" S.: 96.
^ "Ideen" S.: 102.
* .Bu tabir "pür şuur ajkjşj"jn a ımmıkaıbil alarak 'kuıllaınıhnaktaıdır; fakat on.unla
ı

alâkası yoktur.
— 70

« p s i k o l o j i k maniada r u h î olam vaırhk "ıtobenHional" (bir " y a p ı ' y a a i t b u ­


l u n a n eımpirik biri ımıeıfhiuımdbr v e b u i t i b a r l a onıu m u t l a k maınada ını|eıv-
ouiE oîaınla (ıpür şunırto) b i r 'addetmek tmamasız olur» 1
.

5» N e gibi sebepler Husserl'i iki dereceli bir varlık sistemini


kabul etmeğe sevk ediyorlar?

H u s s e r l ' i n tgayesdi v e h e d e f i , unuıtlak biir billgi e l d e e t m e k t i r ; böyle


b i r b i l g i y i e l d e etımıdk içim, Hıussenl ş ö y l e bur ıdüşünoeden h a r e k e t etdi-
y o r : b i r billginiin unluıfclak olması içuın, m e v z u u olan vlaırhk-sahasının da
mluıtlak o l m a s ı lâzımdır. ıBumdam d o l a y ı İzafî olamı b i r b i l g i n i m a i t blulum-
duğu varlık-salhası dia İzafîdir. \Bu ' t a k t i r d e Lmudatk b i r b i l g i a n c a k umitt-
laik bi r, v a r l ı k t a n temim edlillebÜar. Huısserl'e [göre, bilgindin vasifı —
!
yani
izafî v e y a m u t l a k o l m a s ı — imsıamllarım bdlgd; oıüganisation'umıa d e ğ i l , v a r ­
lığın v a s f ı n a t â b i d i r . İ n s a n ı n b i l g i o r g a n i z a s y o n u m u , b i l g i m i n v a s f ı b a k ı ­
1

mımdan m e s u l a d d e t m e k ' H u s s e r l ' e g ö r e mamasız b î r ş e y o l u r . Çünkü


« h e r v a r l ı k t a r z ı ımalhdîyeti itiıbarile, k e m d i veriliş şelkillerdine, kend'i b i l g i
1

m e t o d u m u n tiarzlarına m a l i k t i r . iBumum a s l î h u s u s i y e t l e r i n i ibdr e k s i k l i k


olaırak ıgrö'nmdk, v e o n l a r ı i n s a n bilgdisdmiim b i r n e v i t e s a d ü f i ve ıgerçek
n o k s a n l a r ı a d d e t m e k mamasizidir» 2
,

II. F E N O M E N O L O J İ K BİLGİ NAZARİYESİ,

iFeno'mıenoloıjinim a r a ş t ı r m a mevızuumu teşkil eden varbk-staibasını


t e t k i k etltik; b u v a r l ı k - s a h a s ı , bdıgeı k e n d i n i "ımıutllak v a r l ı k " , y a b u t " p ü r .
ş u u r " o l a r a k taınıttı. iFıemoimenolodJınjiim b i l g i n a z a r i y e s i , ^ b n m u t l a k var­
lığın masul t e t k i k 'edileceğimi g ö s t e r i r .
F a l k a t 'fenomenoloıjik b i l g i masardyesd ikelirniemin a s l î m a n a sille b i r
n a z a r i y e degildlıir, ıHusserl'e .göre n a z a r i y e , b i r şeyd m u a y y e n p r e n s i p ­
l e r d e n h a r e k e t e d e r e k , o n u ttalilî ban sunietbe Azab etımek d e m e k t i r . F e n o -
menolloji, k e n d i m i b e r türlü n a z a r i y e d e n u z a k b u l u n d u r d u ğ u için., "femo-
menodojdlk" Ibdlgi .nlâ,zıariyesi' ide •fenıomenolo'jdık v a r b k - s a h a s ı m ı n b i r ma;za--
riyesiı değil, dahıa z i y a d e o n a t e v c i h e d i l e n a k t l a r iarasımdakii mümasebeiti
t a s v i r eden b i r bilgidir'.

A "Ideen" S.: 106.


2 I d e e n " S.: 157.
H u s s e r l ' e ıgöre bilgi', i k i 'akt a r a s ı n d a k i 'mutabakat ımünasebetiiddr.
B u aktlardaım b i r i imıama (aktı {isigndifciivıer A k t ) , düğerdi d e " i d r a k " ( A n -
schıaumg) a k t ı a d ı m t a ş ı r . B u laiktıların i k i s i a y n i d e r e c e d e 'eheımımiyeıtlh'
dıeğdllıddr. B i r i n c i d e r e c e d e -muindim o l a n "dıdraık" a k t ı d ı r . M a n a a k t ı y a l n ı z
başına, hde b i r ş e y dbıtivıa etmez; bdımaenaleyh " b o ş " v e " k ö r " ı d ü r . Asal
" g ö r e n " v e bdllıgdındn " m u h t e v a " s ı n ı ( F ü l l e ) ıtıelmıim e d e n öt/etki a k t t ı r , Mia:-
na aktınım .vaızdlfesl sadece o b j e y i (göstermek, ona i ş a r e t e t m e k t i r , A n c a k
objemin " m u h t e v a ' ' s ı n ı b i z e bdldinıetn "dıdrak" aktadır. ıBir şeyim "ımub-
beva"sını b i z e b i l d i r e n " i d r a k " alktlaırı, "ımulhtevıa" tarımım d e r e c e l e r i ba,-
kKmından b e r v a i k i t b i r b i r i n d e n f a r k l ı olduklairı h a l d e , ıralamaya t a a l l u k
eden aktılar dailma layni' k a l ı r l a r . H e r " i d r a k " aktıma bur tmamıa iaktı t-eka^
bül e d e r . B u i t i b a r d a b i r ş e y i b i l m e k d e m e k , o ş e y diçim b i r " i d r a k " temdin
ebmıek deumektıir. ıHusserl, k e n d i b i l g i sistlemıilnide " i d r l a k " e ([Amsehıaunıg)
mühim . b i r y e r a y ı r m a k t a v e bıu balkımdan Karnıt'a yaklaşjmialktadır, Bul ı

i k i lakt aırasınldaikil ımünasebet tıpkı Kaınt'dlaki . g i b i d i r . Kaınt'a göre de


"idı1aık"silz .meıflbuıın b o ş , ımefhıuımsuz "dldrak" k ö r d ü r .
ıHusserl, bdlgi t a b i r i yedime t e r c i h e n "taımaımlamla'' (Erlfüillumıg) t a b i ­
r i n i k u l l a n ı r . H u s s e r l ' e ıgöre "talmıamilama" i k i a k t a r a s ı n d a v u k u a g e l i r .
Umıuımdyetle b i l g i tabiri , b i r a(kt i l e onlum o b j e s i n i ştart k o ş a r ; liıenomemo-
1

loıjide y a l n ı z a k t l a r , b u l u n d u ğ u içim, "tamamlama" nAa imama a k t ı ille


" i d r a k " a k t ı a r a s ı n d a bahis- mevz/ufu o l u r ; b u dlbibaırlıa, b i r şeyıiın bildlnmıesi
esmasında " d l d f a k " a k t ı m a n a aktımı t a m a m l a m ı ş o l u y o r . P r e n s i p i t i b a r i d e
her ananla; a k t ı n a b i r " i d r a k " afetinim, b i r t a m a m l a m a n ı n t e k a b ü l etıme-
si, yami h e r şeyin." b i l i n m e s i mümkündür. \
B i r b i l g i mıaızardyesiınıiln a ğ ı r l ı k molkitasını h a k i k a t v e kriteriıuımi m e s e ­
lesi teşkil löder. 'Hussıerll', hakükaıtlıa kriterduim ımıeifhiuimlarının yerdinıe b e ­
d a h e t (Evidemız) t a b i r i n i k u l l a n ı r . A l e l a d e ımıanalda bıedahet, b i r " f i k r i m "
(Iımtembiıom) kenıdisime -tekabül e d e n , v e u y g u n ıgelem b i r idrfalk vasıtasdle
tasdikidir . 2
Fenoimemolöijik mlaınaidta dısıe, d ü ş ü n ü l e n b i r ş e y i l e v e r i l e n
bıilr ş e y amasında k i ' m u t a b a k a t t ı r , (yami- i k i ; a k t ı n b i r b i r i l e m u t a b a k a t ı d ı r ) .
F a k a t bu- ımüıtıabıakfatın bıedlalhet o l a n a k y a ş a n âmaısı- lâzımdır, y a n i , bıilzide
b u m u t a b a k a t ı n şuıuru d b ğ m a b d ı r . Mıesıelâ, « " A ' n ı n beıdihî o l m a s ı d e -
ımiek, " A " n m yaılmız ıdüşünüîlmüş olmıaısı değdi, a y n i zaımaınıdla düşünül­
düğü gdbi d e hıalkdlkaitiem. v e r i l m i ş olması deımektir. E ğ e r b i r şey, birlisi
tairalfımıdlan b e d i h ı o l a r a k y a ş a n m ı ş , y a n i o ş e y bütünlüğü i l e oma verıil-

1
"Loıg'isclıe Uıntersıuchıuınıgen." Bıd. 11." T i , .M. S.: 33.
2
"Loıgisclhe Untersıucıhıungen" Bd. M. T l . i l . S.: 12i.
— 72 —

mdiş ise, buma bütlüm dmsaınların a y n i şekilde, kani olmaları dcalb eder»
ıHfuisseırdı'e göre i k i türlü ibadihîlik vardır; I, doğrudan doğruya bedi-
hîlik, II. dolayısdle beddlhîldk. Birimcisine ancak ımıutilak vartok sabasınla
ia.it olaın mıalhiyetlerde tesadüf -ederiz. B u sabada "aldraik" aktı ile mana
aktı arasında tam bir mutabakat vardır, ve b u ımıutabakat doğrudan
doğruya- şuurun ışığı altındadır. M u t l a k varlık salhıası aslî b i r şekilde
— bütümllüğü ile — dloğnudlaın doğruya bize verilir.
iDolayısille bedihîlilk, izafî varlık sahasına -taallûk eder. İzafî vaır-
lık-ısalhası hiç bilr zamam aslî bıilr şekilde ve bütünlüğıü i l e verilenmez, an­
cak tek tajrafjlı verilebilir; b u sıebepüen dolayı Ibıu sahaya lailt aktlar ara-
sınıdlaıki ımuıtabaıklaft d a kışımı bdlr karakter teşır ve elde ledilen. beduhîlik
de do-layısile (ımıeselâ tecrübe sayesinde) temin eıddlir.
Bin tıemnel dlmdi olan feınolmenoloji, araştırmalarının neticelerinde
doğrıudaın doğruya temim edilen b i r bedihîlik sınar ve b u sebepten dola­
ylıdır k i , herhangi b i r bilgi femomenolojik bilfgi vasfını kazaımmak isterse,
mıuıtâlarmı dolayısdle ıdieğdl, doğrudan doğruya elde etımeğe ve kemdi' sa-
hıasıma ait ibdlgdldte de taım bilr mutabakat ve netice itibarile doğrudan
doğruya bir. hedihîliık kaızanımağa çalışmak mecburiyetindedir.

Bdiz b u yaızıumızla HusSerl felsefıesiniin esas batlarımı itenkitsiz tasvir


ederek ıtamıtimıağa çalıştık ; hatta bu felselfeınim zaımıaııımızdaiki felsefeye
yaptığı tesirden de bahsetmedik, ıFellsefe içim y e n i b i r u f u k açam, omu
kaıpıları her şeye karışı sımsıkı kapalı, "felsefî siisıbem" denilen, çember­
den kuntarımağa ve ona müstakil bir saha, b i r araştırıma sahası, temin _
etmeğe çalışan Husserl'iını ıfenomenolajdısıı olmıuşlfluır; ıfemolmıenoloıjiiniın bu
husıuıstalkt tesirleri pek ehemmiyetlidir; falkaıt henüz içıirnde bulunduğu­
muz İçin, b u felsefenin elhemımiyetimiî iyiden i y i y e v e taımaımile bakdıir et-
ımemize ilmıkân yoktıuır. Bıu ebelmımiyete — b i r analoji yapmak suretdle —
işaret etımelk iıcab ederse, şumıu söyleyebdlkıiiz: ıMax Plamck tfarıafmdan
o r t a y a lafcilan 'Qu.aın.t"lar nazariyesinin ımodiern fdızilk İçin temim ettiği
f

"yendıldk" v e İlnıkişalfın eheımimiyeftıi ınıe ise, .Hluısser! fenoımemolojisinin de


felsefeye .getirdiği " y e n i l i k " ve "cıanhlık" da a y n i ıd'-remmûyeti Ihaaizdıir.
FÜIhıakika Husserl'sdiz ne bilr M a x Sdheler, ne bilr Nleolaıİ Harbmanm, ne

* "ıLogisdhe Unterstıolımgen" Bd. I I . T l . I I . S.: 121


~- 73 -

b i r .(Martin Heideigiger, ine ıbilr 'Moritz ıGeiıgıei', me -de- b i r ' Alexander


Pifánider düşünülebililnddı; bumla r. ise hali hazır alman felseıfesiiımim başlıca
mümessilleridir . 3

Fıilihıaikıiıkja b u ifilosoflardan ' N . Hairitmann — ifenoimenolojdnin "haikd-


kî hareket noktasını" f&eımel ittifhiaz ederek — , biızd Hıu<sseıû'iın bhr tıaleb 2

(postulat) mıahıiyeıbinde ortaya koyup da, som ıcsıörierjmıde' kendisindın de


sadık kalmadığı, fakat varıffmaısı isteni'Ien ası] hedefe, "ontoloji''ye gö­
türen y o l u hazırladı; -ve aymi zamanda onıboloıjimim (muhtelif sahalarına,
b i l g i nazariyesine, ílariíh felsefesime, eılhiık'e aiıt v e dikkate lâyık eserler
or.taya koymak suretile (hali hazır felsefesine "yieruİı'' bdır veçhe verdi.
Haırümamm'la (felsefe yine eskisi gdlbi "dıümya" (viarlık-lbütünü) hakkında
şümullü íbir " b i l g i " olmiağa başladı; "metafizik" yendi bilr ¡mamada v e yemi
baştan >ebamımdyet ikaızamıdı; v e Kamt'tanberd felsefî ibdlr ıteınıelUdisİpIin ola¬
nak ortaya çıkmak isteyen, b i l g i mazaráyesi, Ihadlz olduğu ıdhemımdyeti
kaybederek yerimi ontolojiye terk ©tibil; v e bıu sabaya ait araştırmalar i n ­
kişaf etmeğe başladı, Bıu sayede "varlık" v e bdılgıi "prensip "lerdıni tetkik
ödem yenil b i r ontoloji disiplini ve ıdliğer bdr çok yenli felsefî problemler
ortaya çıktı — bilhassa b u ¡meyamda M . Schıdler ibaralfundam yeni bir. d i ­
siplin olarak ıkluınulam "felsefî ıanttropoloıjıİi"ndin adımiı vie eheımımiyetdnd ha-
1

urla'tımak icab iader — . 19 uncu asrın dkinoi yaırtısımdam. itibaren yalnız


".rePlexdion"a ıdlayamam v e sadece muayyen bdır i l i m zlüımrıesdinim —"musibet
ilimlerim" — nazari y esimden ibaıret kalan b i l g i -nazariyesi yerine onto-
lojik ıbir temel üzerdınde ikurulam v e her türlü bilgıi ıfenoımeniterimi ka­
yıtsız şartsız feeflkik edebilecek b i r duınumda' bulunan (yami bilgi feıno-
1

memleri anasında b i r imtilhab yapmayan) b i r billgi mıazariyesdle, yine on-


tolojik esaslara* dayanan — ifoınmafafc ,Kamt efhiik'iiwn zıddına olarak —
"ımatıerial" — ımıuhtevalı — bıilr "kıyımıetler-ıetlhıiik"i iteessüs etti ; ydne bu
1

sayede Husserf de antiscientifique olan felsefe, y e n i b i r mamada — yani


ilmi kendisi için b i r "ölçü" v e mıeroi olaınalk atmadan — ililmıle kaynaş-
mıağa ve hiaıöba İlimin temeli' olmağa başladı; zira bütün dliımlerln temeM'erd
om'toîojiktıiır.

1
Hıusserl, sem eserlerinde ıhareıket noktasına saıdıık kafamayaraik, (kendine 3ı,as
"idealist" ıbîr felsefe sistomi kurdiu. Yazımız ıbu danaft da açık olanak göstermiştir.
Halbuki Jıaikİ'kî fenomıenoılıojd (bütün felsefî sistemlere, diğer bir tabirle bütün
"ism"Iere karşı fottaraitır, yani .fenomen© kainin ıhenhatfigi bir felsefî sıisteme götür­
mesine ve böyle «bir sisteme dayanmasına ne zaruret, ve ne. 4e dıhtiyaç vardu'.
2
«Felseie, eiövüuıt felsefe!enden ve kritiklerden değil, fenomenlerden, "şeyler­
den ¡bareket etmeli ve en ciddî bir ilim- olarak teessüs etmelidir.»
'Felsefe tarihi aıraştırlmalarimda da şöyle bar tielmiayüİ thellıiırımeğe baş­
ladı: felsefe 'tarihli, iddia edildiği ıgıibi, fosaın ıbafıekkürüme ait "lhata"ların
ve 'felsefî sistemlerin bilgisi değil, daha. ziyade felsefeye, bilgiye mal
olan "musibet" b i r bilginin, bıilr problem com.bimiuıit!e'sİniın' bilgisi olmalı¬
dır. Felsefe tjaJrihi bilgi' kıymetini ihıalz f k i r l e r i , "kamsıbılulktif" olanlardan
ayırmalı ve b u suretle b i l g i n i n conırjiınıuiîte'sini bulmağa: çalışmalidır.
Bumdan başka tarih felsefesi yeni baştan omtdlofjik lesaslar üzerimde k u -
•ru'ldu; ve bıu sayede bütün "mıaunevî vaj:lık~âlemi" müstakil bitr diısiıplim
kaızaındi; ve "barilhî vebire"yi tetkik içim idealisin-tiaırihî materialism ıgibi
birfoilrine tatmaımiıle zıd "kainat (görüşler i "nlderı birisime istinad etmek biu-
şuisuıradia b i r zarmırebim mevcut olmadığı, bilâkis bunlardan birisini hare­
ket naküası olarfaik almak, meselenin tetkikimi ve anlaşılmasını taımamile
eksik bırakmaikla b i r olduğu açık b i r şekilde •gösterilmeğe çalışıldı ve
buma ımıuıvaffak da olumdu.
N i h a y e t felsefe, içerisinde yaşiadığumuz dünyayı bize yadırgattmaımiali,
bizi olduğu ıgibi hayatın sibüatiion'ları içine koymailidır. Bu, ancak ifel-
1

seifeniım ontolojiye- döntrnesille 'mıürnıküın olııır. -Hauitimamın bunu şu suretle


ifade etmektedir: «Ontolojiye dömüş, .gerçekliğe, içerisinde yaşadığımız
dünyaya dönlüştlür. 2/ira şimdiki halde (kuısurluımuz hlayataı, kök saldığı^
mıe realitenin fcendisiine utzlaik bulumımaklığıımızdıtf. iDüşünımenin semalar­
da -uçabileceği kuruntusu lüz-um'unıdlam faızla sürmüştür. Buğum artık
HiusseıTim üstedlği 'gibi "fenomenlere dömeliim" tiallebi kâfi ıdieğildîr. B|ur
gün dünyaya dönımıdmıiz, hayada dönımıemıiiz icab ediyor, Biıze. lâzım ollam
yeni b i r "bayat felsefesi" de değiildiir; çümikü bu. ıda hayat "hakkında''
bir felsefe olmağa mahkûımdu(r. Bize lâzım olan. — çalışıma, odalarında
"inşa edilen" felsefielerden ziyade — ihaya-tım bilzızat kemidiisiİndfen alımam
ve onun bütün cilvelerini hesaba- kaftan b i r ıfelsefedür. İşte herhamıgi bir
nöktıai mıaızlaırıa' göre biçilmiş realisınler değil, amcak bu, hakikî felsefe
olabilir».

Ekseriyaı .Eıflaitıun'un «filozof hıakükaiteın: ıtefelsüif edebilmek için ör­


mesini ağr'emımelildıir" sözleri tekrar edilmektedir. ıBa fikir b u dünyaya
yabancı kalan'laırım, hasretini çektikleri başka b i r âlelmie karşı duyulan
iştiyakın bitr ifadesidir. Fakat, yemi felsefenin "ellho's"ııı binden, bunum
aksimi isteım'efcbedtör: ıfilosoıf yaşamağı öğrenmelidir, eğıer hakikaten fel­
selfe yapmak İstiyorsa.,.» . 1

1
ıNicolai Hartmıaıntı: "Zum <Broıbleım der ıRealitatsgegebenıheit, Pihiıl o s O'frthi s oh-e
Vortrâge der Kantgeselisdiıaft, Nr. 32. Berlin., 'Parn-Verla-g, 1931" S.: 7, 96, 97.

You might also like