Professional Documents
Culture Documents
Fenomenoloji Felsefesi (#15361) - 14345 PDF
Fenomenoloji Felsefesi (#15361) - 14345 PDF
Fenomenoloji Felsefesi (#15361) - 14345 PDF
Takiyettiıı Mengüşoğlu
Kant'ın felsefesi, felsefe için esaslı bir dönüm noktası teşkil eder.
Bu felsefeyi kendisinden Önceki felsefeden ayıran başlıca noktalar şun
lardır : [. Kant 'tan evvelki felsefe, ya «rationatisU ve yahut «empjria»
idi; bilgi, ya ttecrübe» ye, yahut «akıb a i^tinad ettirilİYordu. Kant 'a
göre bilgi iki unsurlu (a priori, a_po_şJtejjojji_bir teşekkül olduğundan
hem tecrübenin, hem de ^akıls m muayyen bir tarzda birbirine tesir
etmesinden ve birbiriyle birleşmesinden husule gelirdik İkinci mühim
meseleyi, bilgi hududunun tayini (eşkjJetmektedir. Kant'tan evvelki
felsefe, bilgiyi teşkil eden unsurlardan b i r i s i n i alarak «mutlaklaştırıyor»
ve felsefenin hudutsuz speculation'iar içerisinde kendisini kaybetmesine
sebep o l u y o r d u . Kant'ın hudut meselesini ortaya koymasıyla felsefe
-— hiç olmazsa muayyen bir zaman için olsun — başıboş specula-
tion'lardan kurtuldu.
başında ethik'e de bir yer ayrılmıştı. Fakat], bunlar arasında içten bir
münasebet kalmamıştı. Böylece artık külli bir «varlık bilgisi» mana
sında anlaşılabilecek olan bir felsefe ortadan kayboldu. Bundan başka
ruhiyat ve mantık gibi felsefî disiplinler kendilerini «müstakil» telakki
etmeğe başladılar (Mantık riyaziyeyi, ruhiyat tabiat ilimlerini ve
onların metodlarmı taklide çalıştı).
Marburg'lu Yenikantçıların yanıbaşmda — onlara tabi olmak
sızın — Dilthey felsefesi doğdu. Marburg'lu Yenikantçılar riyazî
tabiat ilimlerinin ve onlara ait metodların tahlili ile iktifa ediyorlardı.
DÜthey'in açtığı yeni felsefe cereyanı, ayni veçhile tek taraflı olarak,
yalnız tarihe yöneldi.,Böylece felsefe her yerde ya bizzat münferit bir
ihtisas ilmi (ruhiyat, mantık) oluyor, yahut sadece münferit ilimlerin
metodlarmı. tahlil ediyor, yahut ta şu veya bu felsefe sistemini tenkid
ediyor ve ancak felsefe .taıihi olarak tedvin ediliyordu'. Hulasa felsefe
için müstakil bir saha, bir araştırma sahası, kabul edilmiyordu.
Bu suretle felsefe dünya hakkında, artık külli bir bilgi temin
edemediğinden) esas manasını kaybetmiş bulunuyordu. Felsefenin, eski
manasını yeniden kazanabilmesi için en son teşebbüs Hegel tarafından
yapılmış, fakat metodunun tek taraflılığı yüzünden, bu teşebbüs te
muvaffak olamamıştır. Felsefenin önceden tasarlanmış speculative bir
metoda veya sisteme dayanmadan, «dünya» hakkında «külü bir bilgim
elde etmesi lâzımdı; ve felsele ancak bu sut etle müstakil bir, araş -
tırma sahasına sahip olabilirdi, İşte felsefeye bu sahayı temin etmek,
yirminci asrın başlangıcında Huşserl'in fenomenolojisine nasib ,pldu-
2. Huşserl'in fenomenolojisi
Huşserl'in ilk işi, felsefe için müstakil bir sahanın mevçud
olduğu iddiasını ortaya koymak oldu. Fakat Husserl bu iddiayı
yalnız söylemekle kalmadı;, ayni zamanda onu isbat ta etti,
«Mevcut felsefelerden veya onların tenkidierinden değil, fenomen
lerden hareket etmelidir a , cümlesi, Husserl felsefesi için bir düstur
olabilir. Bu felsefenin umumî parolası da, «fenomenlere (şeylere)
dönmeli» (zurück zu den Saçhen) fikrinde İfadesini- bulur. Artık
felsefe kendisine yeni bir saha bulmuştur; fenomen sahası. Fakat
böyle umumî bir surette a: fenomenlere dönmeli» sözünü söylemek
kâli değildir, fenomen tabiriyle ne kastedildiğini göstermek lâzımdır.
Zira bu meihum izah edilmeden, «fenomenlere dönmeli» sözü umumî
ve müphem bir .formül olarak, kalacaktır. , ,
ıFıeoömımaloj'İı, ifmoimeoleruin tikni rniiaina'Sbna ıgıelIldti'ğA için "ıfenametn"
t a b i r i literatütfde baV çolk karışıiklığa sebep olırniuıştiur. 'Fillvıaki fenoımem-
İerden b a h s e d e n b i r çdk iüiimler vandır. M e s e l â ifiilzak fiilimi f i z i k femiolmeji-
l e r i n t t e n , psikoHoji İlimi rtulhî fenotmienifcxden, s o s y o l o g , külıtür v e iJarilh
i-lÜmletr-i (de cetmiiyet, 'kKil^lir v e iiajpiih ienioimienleriinidlen b a h s e d e r . Hülâsa
h e r â>mi<n b i r ifenoimıen salhası vtaindır.iO Ihialıdle ıfıeın:olmanıoilioıjiıdiök.i ıfemioimıen
ı
4. Mahiyet "Îdrak"i *
a
Wesensainscthıaıu.n.g" meihıuıtnunıu .mıaıhîyet "idraki" tabiriie Türıkçeye çevİ-
riyomiız. .Anscıhtamng tabiıninii ihads veya seziş diye- teroüıme etmeyi doğru Ibuıknıu-
y-onın; çünlfü Anscibaonig", idiraike ıdayıanır; ıhu yıaizımız'dıa idıraık ta'bînina i k i ımıanaıdia
kultaınıyoııu'z: 1, Ansohıaıumg yenine, XI. Waihımehnnıumg tabiri yenine. Bıu ikincisi ıpsi-
koloıjiık ımıaınıajdla ol'an iıdıralk demektir; Anscıhaıung talbiri yerine "idnalk" mefhıuııraHiu
kullajıııdjğiımız mamanı, bıu ımefhıuımıu tırnak içem's-ine alıyoruz.
l
- * Reel taıbİirinıi 'kuıl-İOTinad'ıık. Çüınıkü .bıu taibir "gerçek" manasına gelir .ye t>ıı-
tolojr ıbfeıkımindıan varlik moıdialiteşine" raittir; ıtoatlibuiki ıreal, realite, vıitrhk nevilerine'
dahildir, •- -• - ... • •
~ 52 ~~
1
i . "İdeen" S.: 13., 11. ttalıbuıki orta çağ bilmiassa baınııı yapmağa çalışmıştır.
:
2
'Iııırmıainent, transcendent tabirleri felsefe tarihinde değişik .maınıalarıdia ikaıllanıl-
diğı içim, Hıusserl'in- ıbu mefhumlara verdiği (hususî ın*aıroayı ımiuihıaıîaza etmek mıaksadile
olduğu giıbi ıkıuHaııımak [mecburiyetimde ikald'ıik; yani müteal ve mündemiç tabirleri
ne tercih ettik. Bm tabirlere ilerde de tesıadıüf edeceğiz ve «ııan-alaın orada dtafoa iyi
tebarüz edecektir.
3
Hıusserl, şuıur itaıbarini Jıususî bir imanaıda kutlanır; ilerde. ıbu (hususî imama
daha ziyade açığa çıkacıaiktır.
— 53 —
, 2
"Idieen" S: ÎO.."
ıBıu. bıaihisde e'mıpiriık taıbirii yerine íeiídí (íinidJividluel)
3
taıbiıri ide ıkıullainılabi-
lir; .zira Hıusseırl heır ikıisini ayni'inTaınıadıa ücullıaromialkfcadir, ••
" '* "Meen" S: 11. .. . •. , , - •-
_ 55; —
1
"ideen" S.: 27—33.
2 "Ideen" S.: 121.
3
";Lo;gisohe Ontersıuclhunıgen" Banid I I Teil I S.: 2.
57 —-
1
"'bogisotıe •UntersucıhoiKgeıi'"' B&nĞ M. Teii 1 , S.: 18-]9.
2
Bu tavır .raflöksiyanla 'dayanur; bunaıdıa Şıuıiırun laktiarı ıherbiaııgd bir objeye
değil, yine. «ımlmıanent ıvıarluk salh'asıın.a., yiamı sunma çevriîmtslârîdliir. Böyle bîr tovır
tabiî oılımiaıdığı için, iherkes tarafımdan! irolıayoa benimsenemez; bu tavırdan hareket
ederek araştırmalar yapmak iç^n ımümareseye ihtiyıaç vardır. Fenomenolojik araş-
tirmıalann ıgıüçldlğü ide bnı .nıofctatdıaıdir.
Fenomenolojik öavrım yönettiği v a r l ı k salhıası tabid flaıvrinki gribi
" h a z ı r " d e ğ i l d i r ; buınıu i l k d e f a elide etımtok l â z ı m d ı r . Bunlum için d e h u
susî b i r m e t o d a i h t i y a ç v a r d ı r . B u - m e t o d u m diki e s a s l ı u n s u r u vaırdır :
B u n l a r d a n hirri'ncdsi ifenıamıenoloıjdk reduiktiom, i k i n c i s i ide r e f l e x i o n a d ı n ı
taşır./'Fietnıounenolojdk reduktdıon, b i r ş e y i ''»tlöorfütbî luınsıuırlıardaın'' taisffiye
( H u s s e r l biut umsurllaruri! k e r r e İ ç i n e a l ı n m a s ı t a b i r i n i ku'Hanur) ederek
o n u n m a h i y e t i n i -elde e t m e ğ e y a r a r . ıBu m e b o d s a y e s i n d e i k i türlü '.mâ
hiyet elde edilir: 1 . •tnansceındent ^mahiyetler, 2, dmmıanenıt ımıahiyetler.
Tıramıscıendent: m a h i y e t l e r , ' b i r ş e y i n r e a l i t e s i n e , " b u r a d a v e şu. a n d a ' ' . 1
1
Hıusaenl'e ıgöıre, «",paıraid!ox" olsa rilaı ıbedansiz, ihatta ruhsuz, ve .gayri şahsî
bir şuur ve şuıur 'alkışı düş'üumeik, tasavvur etmek ımümkünıdiir. öyle b'ir şuıuır akışı
ki, içimde ıfiuih, empsıriık "ben" ıgıiıbİ tecrübe ile teşkil edilen ımefihıumlarla psikolojik
ŞıUıur .alkışı (yıaıni ıb'îr şahsın, ıhayvanî bir "ben'* in suıur akışı) .teessüs edememiş
olsam. Tecnülbeye ıdayanan bütün imeîhuımlıar .(ayni suretle psi[ko'k>jıitk şuur akışı
münasebetleri) bu çok ımıüıkemmei ımaıhiyet şekline ait mutlak suıur akışı miinase-
betleri için birer işaret (inıdkes)» ıdirler;... ideen S.: 105.
2 "İdeeın" S.: 94; .J- . 1
r. . •
k i k a psilkdlloıjt'k reflexioin s a h a s ı , ıfenomiemollbjilk reflexûon slabasıma t a h v i l
e d i l e b i l i r ; fak/at Ibunum içiln d e p s i k o l o j i k re!flexdıom s a h a s ı n ı n ieınoımenıo-
lajalk (bir rJedukrioım'a t â b i tuıtaılimpsı lâaıimldır. O h a l d e «psilkoLoji'-k " b e n " İ
fenomıeınıaloıjik " b e n " e t a h y i l için, p s i k o l o j i k "ben"dm b i r reıdluktiıon'a^ tâbi
tuıtudimiası i c a b eıümıekteldilr.
Fakaıt " p ü r ban"iim aiktilannı ve micfcyetleirini tetkik 'etmek .dçin
fenoımenolojimin basjka b i r unetod unsuruma i h t i y a c ı vardur. D i ğ e r
:
rae-
fiodla'rla elide e d i l e n o b j e s a b a s ı n ı t e t k i k e d e c e k olam b u iyeni mıetıod,
femoımenoksjdk" t a s v i r " (idescriptiom) idır. Fenomıenıololj'İyii t a r i f e d e r k e n
de omun " t a s v i r î " bür illim olduğunla! i ş a r e t etanıişbik, Zdıra fenomıenoloji-
mitti 'iaalh, tâliıl o i b i metodlardan l a y d allanma s unla mıüsaıade 'edilmemıek.-
tedic.
B . V a r l ı k ve bilgi problemi
I, V A R L I K P R O B L E M İ
1
Busserl, .nımtlak varlık (reduıkfion raeiodııı vasıiasile elide adalem şuur -var
lığı) ile "tnaıısccri'dental şuur", pür şuur, iummıanent v-arbk ve ".mutlak i l k kaynak"
taıb-İrlâi'İle ayni şeyi dcasdeder.
* "Ideen" S,.: 104.
3 "Ideen" S.: 106.
* "intentional" tabinile Husseıi "ıbir şeyin sumıuınu" — idas Bewußtsein von
etwas — ve ayni zıaımıaıpdlii "izafî" odan -bir şeyi ıkasdfctdter.
"kor<rela)t"ı olarak mevcuttur, ımıu'tllaik v a r l ı ğ a d a y a n ı r v e ibıu .vai'lık t a -
rafıındaın " t e s i s " e d i l i r . İ z a f î varlığım ( m e v c u d i y e t i , ımutlalk v a r l ı k oflima-
dıain düşümülemefz; v e İbıu- v a r l ı k sıaıdleoe "'trıamıscıendental ş u u r " için anev-
cutt/uc; o bdize ıgöre —bdîzdmı içim—ımeveıuıt o l a n b i r v a r l ı k t ı r ; " k e n d i : b a ş ı n a "
1
2, İ m m a n e ı ı t v e t r a n s c e n d e n t İdrıak.
«İmıımamamt aıktlarldlan 2
— (mahiyetleri icabı — k e n d i l e r i gdbd ,
1
ie-
vecoüıh 'ettikleri' objelerim de aynd . "şuıur-aikışınıa"
1
(İBrlebınisstnom) ait
bulunması lâzım, ıgelen aktlıairı amlıyoirluız . 3
Bıu vaziyet arncaik ' a y n i
" b e n " i n b i r alktına, onıulm d i ğ e r bdir atk'tı yönettiği zaımıan (mevcuttur;
d i ğ e r b i r t a b i r l e iımımanent b i r idrıaik e s m a s ı n d a İdrakin k e n d i s i dle iidirak
oluınam ş e y , ıbir " b i r l i k " (yaoıu m ü ş a h h a s biır cogıibatio'nın binliğini) teşkil
1
B u tabiide ti aynen mıuıhıataıza ehmeik ımeobıiıriyetiındeyiz; çıiindcıii imımanent ve
6naıii'Scenıdent tabirleri felsefede ımıuıh telif ımiaınıalıandla kullanılır.
2
"il/mımıaınent takt" taıbiri ile, imımiaınıeni idrâılc taibdıri ayni ımıanıadia kullanıl-
maıktaidıır.
3
Hıussenl, (Erleibın'is) ve <ıErleıbınisstroınn) ıkelınelerdnİ ayni mânada ıkullendığı
içiıi'i ibiz^ikıaine İde. "şıuııi'naıkışı" veya sadece "şıuıur" (veyıalhut şuur (varlığı tabir
lerini taudlamyoruz. Bıutnlar imâna itibarile lalmianoaiaınnja çoûc yakındırlar.
e d e r » - . iBu sebepten.' d o l a y ı h e r imımament i d r a k k e n d i o b j e s i n i n mevcu>-
1
3. V a r l ı k âlemi b i z e i k i t a r z d a verilmiştir.
1
"Jdeen" S.: 68.
* "Iıdeen" S.: 85. . "
.'3 "Ideen" S.: 68.
* "Jidleen" S.: 76. • • "••
a r a s ı o d a k i f a r k , imievciuit olması i h t i m a l dahilinde bulunan f a r k l a r ı n em
aslîsddir. "îımımıamenız" v e "Tremscemdemz" a r a s ı n d a k i ¡fiark dse, "esas i b i -
barile yalınız b i r "veriîiş-taırızı" 'farkıdır. Imımiaınent ve tıramscemdemt
i d r a k l e r i ıbiıılbir İmden ayıranı n o k t a şuidiuir; İımmanent b i r idıfalkde, idlraik
e d i l e n o b j e İle i d r a k i m kemdiisi a y n i şıuıuır alkışıma! a i t t i r ; tiramiseeindent b i r
iıdrakde ise, i d r a k e d i l e n obdje i l e şuUir-akışı birbiirlitnden taanaunilıe ayrı
d ı r l a r , v e b k b i r l i k tleşkdl e t m e z l e r .
1
"Ideen" S.: 86.
9
"Ideen" S.: 87.
3 "Iıdeen" S.: 93, 94.
* "ifam" S,.: 92, 93,
— ^ -
/Bir realütıe o'lamak " i n s a i n " v e idünya, -mlanası sadece* bir' şuurda d u -
yula-n talî v e iaa'fî b i r e r v a r l ı k t ı r . B ö y l e b i r vaırbğı şjutur k e n d i t e c r ü b e
l e r i sayesinde vaz eder; b ö y l e b i r v a r l ı k aıncaık "görlümebilen" ve gö
r ü n m e k surötüe i d r a k e d i l e b i l e n b i r " ş e y ' d i r , aksi t a k t i r d e b i r " h i ç " l i k -
1
rem i b a r e t k a l ı r 2
.
alâkası yoktur.
— 70
1
"Loıg'isclıe Uıntersıuchıuınıgen." Bıd. 11." T i , .M. S.: 33.
2
"Loıgisclhe Untersıucıhıungen" Bd. M. T l . i l . S.: 12i.
— 72 —
mdiş ise, buma bütlüm dmsaınların a y n i şekilde, kani olmaları dcalb eder»
ıHfuisseırdı'e göre i k i türlü ibadihîlik vardır; I, doğrudan doğruya bedi-
hîlik, II. dolayısdle beddlhîldk. Birimcisine ancak ımıutilak vartok sabasınla
ia.it olaın mıalhiyetlerde tesadüf -ederiz. B u sabada "aldraik" aktı ile mana
aktı arasında tam bir mutabakat vardır, ve b u ımıutabakat doğrudan
doğruya- şuurun ışığı altındadır. M u t l a k varlık salhıası aslî b i r şekilde
— bütümllüğü ile — dloğnudlaın doğruya bize verilir.
iDolayısille bedihîlilk, izafî varlık sahasına -taallûk eder. İzafî vaır-
lık-ısalhası hiç bilr zamam aslî bıilr şekilde ve bütünlüğıü i l e verilenmez, an
cak tek tajrafjlı verilebilir; b u sıebepüen dolayı Ibıu sahaya lailt aktlar ara-
sınıdlaıki ımuıtabaıklaft d a kışımı bdlr karakter teşır ve elde ledilen. beduhîlik
de do-layısile (ımıeselâ tecrübe sayesinde) temin eıddlir.
Bin tıemnel dlmdi olan feınolmenoloji, araştırmalarının neticelerinde
doğrıudaın doğruya temim edilen b i r bedihîlik sınar ve b u sebepten dola
ylıdır k i , herhangi b i r bilgi femomenolojik bilfgi vasfını kazaımmak isterse,
mıuıtâlarmı dolayısdle ıdieğdl, doğrudan doğruya elde etımeğe ve kemdi' sa-
hıasıma ait ibdlgdldte de taım bilr mutabakat ve netice itibarile doğrudan
doğruya bir. hedihîliık kaızanımağa çalışmak mecburiyetindedir.
1
Hıusserl, sem eserlerinde ıhareıket noktasına saıdıık kafamayaraik, (kendine 3ı,as
"idealist" ıbîr felsefe sistomi kurdiu. Yazımız ıbu danaft da açık olanak göstermiştir.
Halbuki Jıaikİ'kî fenomıenoılıojd (bütün felsefî sistemlere, diğer bir tabirle bütün
"ism"Iere karşı fottaraitır, yani .fenomen© kainin ıhenhatfigi bir felsefî sıisteme götür
mesine ve böyle «bir sisteme dayanmasına ne zaruret, ve ne. 4e dıhtiyaç vardu'.
2
«Felseie, eiövüuıt felsefe!enden ve kritiklerden değil, fenomenlerden, "şeyler
den ¡bareket etmeli ve en ciddî bir ilim- olarak teessüs etmelidir.»
'Felsefe tarihi aıraştırlmalarimda da şöyle bar tielmiayüİ thellıiırımeğe baş
ladı: felsefe 'tarihli, iddia edildiği ıgıibi, fosaın ıbafıekkürüme ait "lhata"ların
ve 'felsefî sistemlerin bilgisi değil, daha. ziyade felsefeye, bilgiye mal
olan "musibet" b i r bilginin, bıilr problem com.bimiuıit!e'sİniın' bilgisi olmalı¬
dır. Felsefe tjaJrihi bilgi' kıymetini ihıalz f k i r l e r i , "kamsıbılulktif" olanlardan
ayırmalı ve b u suretle b i l g i n i n conırjiınıuiîte'sini bulmağa: çalışmalidır.
Bumdan başka tarih felsefesi yeni baştan omtdlofjik lesaslar üzerimde k u -
•ru'ldu; ve bıu sayede bütün "mıaunevî vaj:lık~âlemi" müstakil bitr diısiıplim
kaızaındi; ve "barilhî vebire"yi tetkik içim idealisin-tiaırihî materialism ıgibi
birfoilrine tatmaımiıle zıd "kainat (görüşler i "nlderı birisime istinad etmek biu-
şuisuıradia b i r zarmırebim mevcut olmadığı, bilâkis bunlardan birisini hare
ket naküası olarfaik almak, meselenin tetkikimi ve anlaşılmasını taımamile
eksik bırakmaikla b i r olduğu açık b i r şekilde •gösterilmeğe çalışıldı ve
buma ımıuıvaffak da olumdu.
N i h a y e t felsefe, içerisinde yaşiadığumuz dünyayı bize yadırgattmaımiali,
bizi olduğu ıgibi hayatın sibüatiion'ları içine koymailidır. Bu, ancak ifel-
1
1
ıNicolai Hartmıaıntı: "Zum <Broıbleım der ıRealitatsgegebenıheit, Pihiıl o s O'frthi s oh-e
Vortrâge der Kantgeselisdiıaft, Nr. 32. Berlin., 'Parn-Verla-g, 1931" S.: 7, 96, 97.