Professional Documents
Culture Documents
Zaze Han PDF
Zaze Han PDF
Zaze Han PDF
mimaran
Kış Sayısı Şubat 2010 • Yıl: 3 • Sayı: 5
Yayın Türü: Yerel süreli
Yayımlayan
Mimarlar Odası Konya Şubesi
Sahibi
Mimarlar Odası Adına M. Serdar IŞIK
Editör ve Yazı İşleri Sorumlusu
Rahmi ERDEM
Yayın Koordinatörü
Hüseyin BAŞAR
Yayın Sekreteri
Tülay KARADAYI YENİCE
Ayşın ÖZYURT
içindekiler
Yayın Kurulu
Havva ALKAN BALA
Hüseyin BAŞAR
Fatih CANAN
O. Nuri DÜLGERLER
Rahmi ERDEM
H. Abdullah ERDOĞAN EDİTÖRDEN
Mustafa İNCESAKAL Merhaba / Rahmi ERDEM ................................................................................................3
Sami KALFAOĞLU
Armağan GÜLEÇ KORUMAZ
Mustafa KORUMAZ KÖPRÜ
İlhan KOÇ Karaman Çeşmeli Kilise
Deniz OKTAÇ Ayşin ÖZYURT..................................................................................................................4
Murat ORAL
Ayşın ÖZYURT Sağlık Kasabası Konut Mimarisinin Plan Tipolojisi ve Yapı Malzemesi
M. Feyza YARAR Açısından Değerlendirilmesi
Tülay KARADAYI YENICE Mine ULUSOY, Mustafa İNCESAKAL, Ebru ERDOĞAN......................................................10
Reklam Yöneticisi
Sami KALFAOĞLU SÖYLEŞİ
“Cengiz BEKTAŞ” / Tülay KARADAYI YENİCE, Hüseyin BAŞAR ............................................14
Yazışma Adresi
MİMARLAR ODASI KONYA ŞUBESİ
Atatürk Caddesi No: 119 PROJE UYGULAMA
42040 Meram / KONYA Konya Büyükşehir Belediyesi Gençlik Eğitim Merkezi Binası
Tel: 0332. 353 47 17 Özlem DEMİRKAN .........................................................................................................18
Faks: 0332. 353 41 61 Mimari Koruma ve Uygulamalarina Örnek Bir Yaklaşım:
konyamimaran@gmail.com
Zazadin Han (Sadeddin Han) Restorasyonu
Grafik Tasarım Murat ORAL, M.Emin BAŞAR, Şakir MERAKİ......................................................................24
Zehra Şenoğuz
EĞİTİM
Grafik Uygulama
Ebru Laçin IV. Mimarlık Eğitimi Forumu Üzerine; Bir Analiz 26-29 Mayıs 2009, Erciyes Üniversitesi, Kayseri
Oktay DURAN ...............................................................................................................35
Katkıda Bulunan Konya Sille Yaz Okulu
H. Cevad Özdil M. Serdar IŞIK ................................................................................................................37
Ofsete Hazırlık ve Yapım Org.
Mimarlık Vakfı İktisadi İşletmesi YENİLİK
Mumhane Caddesi, No: 4 Yatay Sürme Yangın Kapıları: Mimari Kullanışlılık İçin Katalizör
Karaköy 34425 İstanbul
Tel: 0212. 244 86 87 Karin TETLOW, Çeviren: İlhan KOÇ.................................................................................43
Baskı-Cilt
Biltur Basım Yayın ve Hizmet A.Ş.
Tel: 0216 444 44 03
Baskı Tarihi
Şubat 2010
“mimaran” dergisi, Mimarlar Odası üyelerine
ücretsiz olarak gönderiliir.
Dergide yer alan yazılarda ileri sürülen
görüşlerin sorumluluğu yazarlarına aittir.
1
İÇİNDEKİLER
SANAT
Fotoğrafçı Olmanın Zor Yüzyılı ya da Sorular ve Sorgular
Halit Ömer CAMCI .........................................................................................................48
Tarihin Solmayan Renkli Simâları
Leylâ Betül KÜÇÜK .........................................................................................................51
YAYIN TANITIMLARI
Mimaran Dergisi 5. Sayı Kitap Tanıtımları.........................................................................54
YARIŞMA
“Sokak ve Çocuk” ...........................................................................................................56
ŞİİR
Evler / Behçet NECATİGİL...............................................................................................65
ETKİNLİKLERİMİZ
Mimarlar Odası Konya Şubesi Etkinlik Haberleri ...............................................................95
KENTİN TANIKLARI
Alâeddin Tepesinden Mevlâna Caddesine Bakış ............................................................103
2
ERİTÖRDEN
MERHABA...
Sevgili dostlar, sabırla beklediğiniz yeni Mimaran elinizde.
Dosya ile ilgili olsa da Büyüteç başlığı altında sunulan yazı, Konya’nın yakın tarihine
tanıklık ediyor; Karacığan Tuğla Kiremit Fabrikası. Bugün, hiç olmazsa bacasını
koruyabildiğimiz bir anı. Böyle izleri hoyratça katletmek yerine ihtimamla saklasak ya…
Bu arada, yeni bir oda seçimi mevsimini yaşıyoruz. Hizmete vesile olacak gayretlerin
serilip-derleneceği bir güzel yarış ortamı. Hizmet, gayret ve birlik-beraberlik. Grup
birliği değil topyekûn meslek alanının birlik ve dirliği… Bu halis niyetle yola çıkan
bütün hizmet ehillerine, kolaylık ve başarılar diliyorum.
Rahmi ERDEM
3
KÖPRÜ
4 Ayşin ÖZYURT*
araman’da 1.Dünya Savaşı ve mübadele Taşıyıcı taş sütunlarla üst tonoz örtü taşınmak-
yılları öncesine dek Türklerle birlikte Er- tadır. Tonozların üzeri kilise yapıldığı dönemde
meni ve Rum halkın bir arada yaşadığı süslemeler ve fresklerle bezenmiştir. Kilisenin ce-
en eski mahallelerden biri olan Tapu- zaevi olarak kullanıldığı dönemlerde motiflerin
cak Mahallesinde, Osmanlı Dönemi yapısı olan üzerleri sıva ile kapatılmıştır.
Yeni Hamam, Karamanoğlu dönemi yapısı olan Kilisenin rölöve ve restorasyon projelerinin ha-
Arapoğlu Camii, farklı dönemlerde yapılmış olan zırlandığı dönemde bu süslemeler tespit edileme-
Türk, Ermeni ve Rum evleri ve XIX. Yüzyılda yapıl- miştir. Ancak Konya Rölöve ve Anıtlar Müdürlü-
dığı düşünülen Çeşmeli Kilise bulunmaktadır. ğü teknik desteği ile Kararman İl Özel İdaresi’nce
Kilisenin ne zaman yapıldığına dair herhangi 2006 yılında ihalesi yapılarak onarımına başlanıl-
bir belge bulunmamaktadır. Ancak yapım üslubu masıyla birlikte boya ve sıva raspası yapıldığında
nedeniyle XIX. Yüzyıl olarak kabul edilmektedir. süslemeler tespit edilmiştir.
Kilise Karaman yakınlarında bulunan Binbir Kilise Kilise gerçek fonksiyonu dışında uzun yıllar
ile de benzer özellikler göstermektedir. cezaevi olarak kullanılmıştır.1986 yılına dek bu
Kiliseye adını veren, kilise duvarına bitişik 1,92 amaçla kullanılıyor olması yapıyı birçok yönden
m yüksekliğinde,1,02 m. genişliğinde kesme taş- değişikliğe uğratmış, hasar görmesine neden ol-
tan yapılmış olan üzerinde çiçek, simetrik melek muştur. Bina içerisinde kullanıma yönelik tuvalet
ve kanatlarını açmış kuş motifi bulunan çeşmenin ve banyo ilaveleri döşemeyi bozmuş, sol tarafta
kitabesinde 1855 tarihi görülmektedir. Çeşme bulunan vaftiz bölümünü tamamen harap etmiş-
1980 yılında yerinden sökülerek müze bahçesine tir .Kilise orta bölümünde bulunan neflerde yakı-
taşınmıştır. lan ateş duvar ve tonozları yıpratmış, tamamen
Çeşmeli Kilise, plan şeması olarak Bizans kili- islenmesine neden olmuştur.
seleri plan şemasını yansıtmakta olup Sütunlarla Kiliseye, ana mekana açılan kuzey yönünde
taşınan üç nefli orta mekân ve yanlarında bulu- bulunan ana giriş kapısı ile girilir. Bu kapının tam
nan vaftiz hücreleri ile tamamlanmış haçvari form karşısında güney yönünde bahçeye açılan başka
*
Serbest Mimar taşımaktadır, kesme taştan yapılmıştır. bir kapı daha bulunmaktadır.
KÖPRÜ
5
KÖPRÜ
Resim 5. Tonozlar Üzerinde Bulunan Sıva Raspası Sırasında Tespit Edilen Süslemeler
Resim 7. Tonozlar Üzerinde Bulunan Sıva Raspası Sırasında Tespit
Edilen Süslemeler
6
KÖPRÜ
Resim 11. Ana Salon Apsisi Resim 13. Tonozlar Üzerinde Bulunan Süslemeler
7
KÖPRÜ
Resim 14. Batı İç Duvar Üzerinde Bulunan Tamamı Tespit Edilemeyen Motif
Resim 16. Güney Cephe ve Giriş Kapısı Resim 19. Vaftiz Odası Restorasyon Öncesi
8
KÖPRÜ
9
KÖPRÜ
10 Yrd. Doç. Dr. Mine ULUSOY* - Yrd. Doç. Dr. Mustafa İNCESAKAL* - Arş. Gör. Ebru ERDOĞAN*
onut araştırmaları ile ilgili pek çok sözler rafından ortaya atılmıştır (AREL 1999). Türk evinin
söylenmiştir. Bu söylemlerin hepsinin plan şeması, sofa ya da hayat dediğimiz öğenin
özünde insanların huzur, mutluluğunun odalarla meydana getirdiği kompozisyonlara
sağlanması ve memnuniyet başlıca he- göre isimlendirilir (Eldem - Akozan- Anadol 1968,
def olarak belirlenmiştir (Gür 2000). Eldem 1977).
Yaşanmışların en güzeli ile yaşanmamış mekân- Geleneksel Türk evlerinin bir türünün sergi-
ların araştırılması ve gün yüzüne çıkarılması mima- lendiği Sağlık Kasabası Konutları da yine bölgesel
rın baş sorumluluğudur (İmamoğlu 2003). özelliklere göre şekillenmiştir.
Bir psikolog gözü ile olaya bakıldığında; feno- Bu makalede halk arasında Ağrıs olarak da bi-
monolojik yaklaşımlar insan-fizik ve mekân ilişkile- linen Sağlık kasabasındaki geleneksel konutların,
rinin genel sorgulamasını yapmaktadır. Bunların plan tipolojileri ve yapı malzemeleri araştırılmıştır.
en önemlisi kendileme kavramıdır. Kendileme sü-
reci aynı zamanda mekânın kimlik kazanmasına 1. Sağlık Kasabası(Ağrıs)
da neden olur (Göregenli 2003). Sağlık Kasabası Konya’nın Meram İlçesine bağlıdır.
İnsanoğlu içinde yaşadığı ortamı kendisinin Kasabanın ilk Belediye olması 1971 yılında olmuş-
rahat edebileceği en fonksiyonel forma dönüş- tur. 1989 yılına kadar Kızılviran Nahiyesine, 1989
türme çabası içindedir. Bu yüzden konut, tarih yılında ise Meram İlçesine bağlanmıştır. Konya’ya
boyunca toplumların yaşama biçimi, kültürü, 45 km. uzaklıkta bir belediyedir.
dinleri, örf ve adetleri ile şekillenmiştir. Bu teori Kasaba halkı tarım ve hayvancılıkla uğraşmak-
Türk evi plan tipolojisi ile de kolayca anlaşılabil- tadır. Dağlık bir bölgede kurulmuş olan Sağlık Ka-
mektedir. sabası sert iklim koşulları neden ile yan yana dizili
Bölgesel özelliklere ve iklim şartlarına göre çeşitlilik bitişik nizamlı konut gruplarından oluşmaktadır.
arz eden Geleneksel Türk evi kendine özgü kimliği ile Plan şeması açısından kendine özgü bir mimari
tanımlanır. Anadolu’nun tabii şartları, barınağın biçi- sergileyen sağlık kasabasında, yapı malzemesi
*
Selçuk Üniversitesi Müh. Mimarlık Fak. mini direkt olarak etkilemiştir…” (Yücel 1979). olarak da yöresel bir malzeme olan taş kullanıl-
Mimarlık Bölümü Türk evi tanımı ilk defa Sedat Hakkı Eldem ta- mıştır.
KÖPRÜ
11
KÖPRÜ
12
KÖPRÜ
13
SÖYLEŞİ
CENGİZ BEKTAŞ
yazıyordu: Bu adam bu olayı yaşamış. Gerçekten mali bakımdan hiçbir şekilde denetlenemiyor. Bir
yaşamıştım, çünkü var olan yaşlılar evini dolaştım. devletin içinde mali bakımdan denetlenemeyen
O birinci oldu ondan sonra kendi kendime de- bir kurum olabilir mi? Ondan sonra bir de her yer-
diğim gibi söz verdim, iki önemli karar. Birisi bir de imar planı yapma hakkı var. Kıyıda da, bilmem
daha yarışmaya girmeyeceğim, ikincisi uygulama nerede de, her yere el koyabiliyor. Konya’nın nere-
için kontrollük vermezlerse proje yapmayacağım. si boşsa orayı alıp orada bilmem ne yapıyor.
Çünkü sadece projeyi yapıp verdiğiniz zaman si- Yani acaba bu dengelere uygun mu? Kent
zin yapınızı kuşa çevirebilirler. çünkü yalnız konuttan ibaret değil. Kent ilk kez
SR: Peki, yine mimari hayatınızla devam Türkiye’de tanımlandı, Anadolu’da tanımlandı.
edecek olursak biliyoruz ki siz çok iyi bir koru- Nedir kent? Mesela Çatalhöyük’e kent demiyoruz.
macısınız. Bu konuda ders kitabı kabul edilebi- Niye? Çünkü kamu donanımları yok, kültürel, sosyal
lecek kitaplarınız var. Son yıllarda da ülkemiz- donanımlar yok. Yani eğer bir yerin bundan 2 bin
de korumacılık oldukça popüler bir hal aldı. yıl önce diyelim antik çağda okulu yoksa, stadyu-
Özellikle birçok kentsel dönüşüm projeleri peş mu yoksa, tapınağı yoksa, hamamı yoksa, agorası
peşe belediyeler tarafından yaptırılmaya baş- yoksa orayı kent saymıyorlar. Şimdi bizde en ufak
landı. Bu konuda neler düşünüyorsunuz, bu bir sosyal donanım yok, sadece bir cami yeri ayrıl-
uygulamalar sonucunda koruyabiliyor muyuz mış o da bilinen düzeneklerle gerçekleşebiliyor ve
yoksa taklitler mi üretmeye başlıyoruz? onun çevresinde konutlar, duvarlarla çevrili, girişte
Şimdi böyle girişimlerin adları çok güzel, kimlik soruyorlar zaten. Yani bir anlamda pasaport
kentsel dönüşüm. Dönüşüm iyiye doğru olursa soruyorlar öyle sokuyorlar içeriye. Şimdi bunun
dönüşümdür. Yani bugün onlara sunduğunuz Türkiye’yle ilişkisi ne? Kimin için ne yapıyoruz?
yaşamdan daha iyi bir yaşam sunmak için siz dö- Bir de maalesef geçmiş deneyimlerden yarar-
nüşümü yaparsınız, öyle değil mi? Eğer daha iyi- lanmayı, öğrenmeyi bilmiyorlar. Şöyle, örneğin
ye götürmüyorsanız o zaman onun altında başka Viyana’da bu türlü konutlar yapıldı yüksek ve de
şey aramak gerekir. Önce onu söyleyeyim. ince uzun yapılar, çünkü daha ucuz olacak. Bura-
İmar planlarında kentin içinde arsa üretileme- larda oturanların hepsi psikolojik tedaviden geçti.
diği sürece kimin elinden neyi alabilirsiniz? En faz- Onun üzerine bir Avusturyalı ressam Kundert Vas-
la gecekondulara sen bunu zamanında yasa dışı sa o Viyana’da bildiğiniz yapıları yaptı. Rengârenk
almışsın dersin elinden alır, onlara da birer daire evleri ve söylediği şu söz çok ağırdı. Dedi ki: Sizin
fazla verirsiniz. Ama adam zaten onu da ödeme- yapılarınızın ruhlara verdiği zarar gecekonduların
yecek durumda. vücuda fizik olarak verdiği zararın çok üstesinde!
Biz bunları yaşadık, Edirne’de 1970’lerin ba- Bunun Türkiye’deki şeklini söyleyeyim. Ben
şında işçiler için ev yaptık, ne kadar idealist çalıştık Türkiye’ye geldiğimde 62-63’tü, benden bir konuş-
bilemezsiniz. Ne kadar tanıdığınız insan varsa Ru- ma istediler Alman Kültür Merkezinde, iki şey yaptım
şen Keleş’ten, Cevat Geray’dan, Emre Kongar’a bir tanesi şudur: Muammer Sun -çok yakın arkada-
hepsiyle beraber çalıştık, ama daha birinci katta şımdı, o Kurtuluş Savaşı albümünü yapan-. Ona de-
%30’u el değiştirdi. Çünkü işçi sınıfı onu ödemeye dim ki “bir gün içinde bütün insanlığın yani Ankaralı
kalksa bile parası yetmedi. O sırada Edirne’de 800 bir insanın duyduğu müzikleri bana üst üste kaydet
ile 900 bin liraydı bir sosyal konut, benim yaptı- ver”. Sabah radyoyu açıyorsunuz türküler, dolmuşa
ğım şey 456 bin liraya bitiyordu. Hemen onlara biniyorsunuz veremli kız, biraz gidiyorsunuz Beet-
paraları sunup ellerinden aldılar. Yani ne oldu, hoven 9. Senfoni, öbür taraftan Zeki Müren, böyle
güya ben emekçiler için çalışıyordum. Sonunda 9 çeşit şey. Bunu açtığım zaman bütün salondakiler
yine kapital için çalışmış oldum. işte dedi bu Türk müziği. Şimdi bundan sonra da
Şimdi burada da aynı durum. Sosyal konut, Türk mimarlığı böyle olacak. Çünkü müzik bozuldu
devletin en azından yoksullara bir olanak sağla- mu bir ülkede Konfiçyüs’un dediği gibi her şey bo-
ması için yapılır. Gecekondu bunun kendi ken- zuluyor, şu anda o durumdayız.
dine bulunmuş en iyi çözümlerinden biridir, niye Asıl olay şuydu; gecekonduları gösterdim.
öyle olduğunu da söyleyeceğim. Maalesef sade- Küçükesat’tan apartmanları gösterdim. Dedim ki
ce bir rant olayı olarak bu düzen, yani alıp, yapıp bakın elinizde olanak olsa istediğiniz gibi değiştire-
satmak yahut da arsaya gelip sadece bir arsa payı bileceksiniz ama bu kitleleri bozmadan, gecekon-
verip yapıp satmak biçiminde gelişti. Şimdi bunu dularda ağaçlar dikilmiş apartmanlarda hiç yok.
devlet eliyle yapıyor. Ama boyası, malzemesi bilmem ne falan. Burada
Yani devlet burada gerçekten tamamıyla bir ti- mı oturursunuz, burada mı oturursunuz? %90’nın
caretin içinde. Devlet diyorum çünkü TOKİ şu anda üzerinde gecekonduları seçti, çünkü aynı geçmiş
yetkileriyle Bayındırlık Bakanlığını aşmış durumda. dönemimizde 19. ve 18. yy. da olduğu gibi kimse
Bayındırlık Bakanlığının içi tümüyle boşaltılmış du- kimsenin güneşini kesmiyor. Yani 16 ev bir tuvaleti
rumda, onun yetkileri TOKİ’ye veriliyor ve TOKİ kullanıyor, ama birbirlerini kirletmiyorlar, o kadar
15
SÖYLEŞİ
yoksulluk içinde bile yapmıyorlar bunu. ki çocuklar, onları o bilgiden yoksun bırakmak
Bu böyleyken apartmanda yaşam bir derece- gerçekten kötülük.
ye kadar, benim kendi deneyimim 4 kat, çünkü SR: Kentsel dönüşüm ve projelerden de-
4 katta zemin üzeri 3 kat, asansör gerekmez. On- vam ederken, ayrıca Konya’da iken, biliyoruz
dan sonra fazlasını konut için yaparsanız. Toprak- ki Konya’ya bir Çatal Höyük Müzesi projesi söz
tan ne kadar çok koparsanız o kadar insanlığınız- konusu, bu proje ne aşamada ve bu projede
dan da kopuyorsunuz. Ama bunu birbirine karış- neleri hedeflediniz, hedeflerinize ulaşabilmek
tırıp gökdelenin aleyhine konuşmaya çalışıyorlar için nasıl bir tasarımla yola çıktınız?
kimileri. Bir de bilen bilmeyen birbirine karışıyor. Şimdi efendim kazı başkanı Hudder Mimarlar
Hâlbuki bir hastane için, bir çalışma yeri olarak bir Odası’na başvuruyor. Mimarlar Odası da “bunu
yere kadar düzenlenebilir. Çünkü yarı yarıya ta- o bilir” diye beni gösteriyorlar. Hudder’la bir bu-
sarruf ediyorsunuz giderden, yani %25 iken, %50 luşma örgütlediler. O Konya’dan İstanbul’a geldi,
rantabıl oluyor, daha çok verim alıyorsunuz. Ama ben de orada bulundum ve oturduk, konuştuk.
bu apartman olamaz. Ben ona bunun benim için çok önemli olduğu-
Şimdi gelelim başa, biraz uzun sürdü bu iş, nu ve bunu ona armağan olarak yapacağımı
ama kentsel dönüşüm daha iyi olduğu zaman söyledim.
hepimizin destek vermesi gereken bir şey. Nasıl Sonra da Prens Charles oraya geldiği zaman
daha iyi olacak? Bir, insanlar daha sağlıklı, daha ona “burada anlattığımda paranı ödüyor mu”
sosyal yani birbirleriyle ilişkisinde, daha kültürel dedi Hudder’ı işaret ederek. Dedim “o benim
bir yaşama kavuşacaklar ve bunun için de bizim memleketime çalışıyor ben de ona bedava çalışı-
geçmişimizde olduğu gibi. Bursa buna çok güzel yorum”. Çünkü Çatalhöyük gerçekten çok önem-
bir örnektir, sosyal donanımı tamam olacak. Yani li, bugüne kadar Anadolu’da o dönemden bir
okulu olacak, konferans ve tiyatro salonu olacak. iz bilinmiyor idi. Yani Melat denen bilim adamı,
Bunlar olmadan sadece konut deposu oldu- İngiliz, - hakkında bir sürü dedikodu vardır-. Her
ğu zaman ne sosyal bir yaşam oluyor bu, ne de şeye rağmen evi de Çatalhöyük’ten gitmiş şeyler-
kültürel bir yaşam. Bunlar olduğu zaman biz de le dolu, gören arkadaşlarımız söylüyor.
destek verelim. Ama bunlar yoksa aldatmayalım Kadın çok sevindi, sonuçta elimdekileri biraz
birbirimizi. ayıklayacağım, temizleyeceğim ve ben sana gele-
SR: Hocam burada bir ekleme yapmak isti- ceğim dedim. Çatalhöyük’teyken bir gün sabah-
yorum, kentsel dönüşüm olarak hep toplu ko- tan akşama beraber dolaştık ve birbirimizle bilgi
nut dönüşümlerinden söz ettiniz. Tarihi kent alışverişi yaptık. O zaman anladım ki o strüktür
merkezlerindeki kentsel dönüşümleri de biraz olarak bilmiyor kerpici. Ben ona söyledim, o bana
ele alabilir misiniz? söyledi.
Aynı şey, üstelik bu toplumun da pek bilgisi ol- Ben döndüm, gece bana mail attı Hudder
madan yapılıyor. Binlerce yıllık birikimle İstanbul’da bir günde ne çok şey öğrendim diye. Ahşabın
8500 yıl üst üste geliyor. Şimdi burada bir birikim- nasıl güçlendirildiğini, berkitildiğini bilmiyordu
le sosyal, kültürel çekirdek oluşturulmuş. Bundan örneğin. Orada birtakım oyuklar görüyor bunlar
hepimizin yararlanma hakkı var. Yani ben yeni ne diyor bana soruyor. Bu diyorum ahşap direk,
kent bölümleri ekleyeceksem onların da buradan çürümüş. Burada ahşap mı vardı kullanılıyordu?
kültürlenmelerini sağlamam gerekir. Eğer bunu Tabii başka türlü olmaz, adamın evi tepesine yıkı-
yapamazsam bunlar şehirde yaşamıyor. Şimdi lır. Götürüyorum Küçükköy’e, oradaki evi göste-
15 milyon İstanbul’un trafiği tamamen dış ve iç riyorum ahşap hatılları pencere altında, pencere
ticarete göre, alışveriş merkezlerine göre yapılıyor üstünde, çatmalarını vs... İlk defa gördü.
kültüre göre değil. Ben projeyi yaptım, o para bulacak inşa
Ve o zaman ben hem bundan elde edemi- edeceğiz ama para bulamıyor. O sırada bana
yorum istediklerimi, ondan faydalanamıyorum, Konya’dan bir telefon geldi. Kültür Müdürlüğün-
benim çocuğum orayı görerek büyümüyor. den Mehmet Bey, sanat tarihçiliği öğrenimi yap-
Örneğin Kuzguncuk, vapurla 10 dakika tarihi mış, efendim sizin Çatalhöyük’le ilgili bir çalışma-
yarımadaya. İlk defa biz götürdük Kuzguncuklu nız varmış dedi. Çatalhöyük’ü gezmeye gittiğim-
çocukları Topkapı Sarayı’na. Hiçbiri gitmemişti, de oradaki bekçi demiş onlara da, İstanbul’dan
tiyatro görmemişlerdi. Yani oradaki tarihi mer- hoca geldi, proje yaptı, kerpici biliyor diye. Te-
kezdeki bir sürü şeyden haberleri yoktu, Süley- lefonum bir yerlerden bulunuyor. Ondan son-
maniye nedir, Ayasofya nedir bilmiyorlardı. Ha ra beni davet ettiler; benden istedikleri kerpiçle
büyükler de diyor ki, ne anlar onlar. Ben çocuk- Çatalhöyük’ün bir kopyasını burada yapmak.
ları alıp Süleymaniye’ye götürüyorum, şimdi yine Bir, ben hayatımda kopya hiçbir zaman yap-
götüreceğim. Bir grup da İzmir’den gelecek, on- madım ve bunu yanlış buluyorum. İki, bunun
ları gezdireceğim. O kadar akıllı sorular soruyor yeri Çatalhöyük olamazdı. Bir de dağ başında bir
16
SÖYLEŞİ
müze yapmak, peki kim çalışacak burada? Örne- Sonra bu Konya işi olunca onları ikna ettik ora-
ğin ben yapıyı göstereceğim, bugün yapının içi da olması gerektiğine. Ben Çumra Belediyesi’nin
kadar çatısını da kullanıyorum, yani yapının her buna gücünün yetmeyeceğini anlattım. Bunu siz
yanını kullanıyorum. Orada bulgur yapacak birisi, yapacaksınız. Çünkü bunu sadece yapmak için
bilmem buğdayı kaynatacak da serecek, öbürü değil işletmek için de eğer Bakanlık el koyarsa
başka bir şey yapacak. Onları nerede yapacaklar, saat 5’te kapanır. Yazın saat 5’te kapanırsa ne ola-
kimler yapacaklar daha önemlisi? cak? Adam İstanbul’dan geliyor. Onun için bunu
Mehmet Bey’e durumu anlatınca, beraber siz alın. Orda kaldı sonuçta, ben 3-4 kere geldim
çıktık, dolaştık. Gerçekten çok uygun bir yer seç- gittim, sonunda artık yeter yani gerçekten yeter.
tik. Küçükköy, Çatalhöyük’e 2 km, Konya’ ya Ça- Armağan ettim, benim için de bir yük. Ondan
talhöyük yolu üzerinden 62 km dir. Ben projeyi sonra böyle kaldı.
ona göre yaptım. Yani orada öyle bir şey var ki, SR: Cengiz Bey dergimizin bu sayıdaki ko-
mesela toprağı alıp başka yere taşımak istemiyo- nusuna tekrar dönecek olursak, bugünlerde
rum, temel için kazdığım toprağı bir yere yığaca- özellikle moda olan Osmanlı Mimarisi, Selçuk-
ğım, ondan sonra bodrum için bir yere yığaca- lu Mimarisi adı altında kamu binaları ya da
ğım. O yığdığım yerlerle binayı uyuşturmalıydım, sivil mimari örnekleri sergilenmekte. Bu ko-
o yüzden binayı 80-90 cm katmanlar halinde nuda ne demek istersiniz, bu dejenerasyon
yaptım ve hiç merdiven yok. Yani yürüyorsunuz mudur?
yükseliyorsunuz, tavana çıkıyorsunuz, çatıya çı- Mimaride önceden biçim belirlemek sadece
kıyorsunuz, oradan da yine aynı şekilde 90 cm dikta rejimlerinde olmuştur. Bakın Hitler mimar-
kot fark kaybederek bütün çatıyı dolaşıyorsunuz. lığa kalkışmıştır ve Yunan Mimarisi diye bildikleri
Atölyeler var, çocuklar çalışabiliyor, büyükler çalı- aslında bizim Anadolu mimarlığını kendilerine bi-
şabiliyor. Yani bir normal müze değil, Konyalı için çim olarak seçmişlerdir. Dışarıdan bakarsınız öyle,
bir müze yapmak üzere yola çıktım. Beni beledi- içi bambaşka.
ye başkanına götürdüler, Tahir Bey’e. Tahir Bey Hâlbuki çağımızın mimarisinde içle dış uyumu
çok önemli iki şey söyledi: Birincisi her Konyalı önemli bir veri, bu türlü önceden biçim seçmeler
çocuğun kökeninin Çatalhöyük’e kadar indiğini yanlış davranışlar. Şimdi Selçuk’un ne olduğunu bil-
bilmesini istiyorum dedi. Peki, yani o çok saygı- meyenler var. Bakın kısa bir süre sonra Halil İnalcık’ın
değer, bizim de savaş verdiğimiz bir şeydi. İkincisi bir kitabı yayınlanacak, ilk 200 yıllık Osmanlı tarihi
ise, “bize çağdaş kerpiç ustaları yetiştirin lütfen. değişecek. Yani bize yanlış öğretilmiş olan şeyler
Çağdaş kerpiç ustaları yetiştirin çünkü Konya’da düzeltilecek nihayet. Anlatabiliyor muyum?
çok ihtiyacımız var.” Yani nedir biz Osmanlı biliyor muyuz, kim
Ben de çok heyecanlandım. Peki, ama bir biliyor? Ha İstanbul’un içinde onların arasında
şartla projeyi size armağan ederim, bu Hudder’ın büyümüştür birazcık. Ben Selçuklu ile Osmanlıyı
projesidir, onun için yaptım bunu, kontrollüğü şöyle ayırt ederim; Selçuklu bir duvar mimarisidir
vereceksiniz dedim. Çünkü kontrollük olmazsa ve dışarıdan baktığınız zaman içinde ne olup ne
işte buradaki kerpiç gibi yaparsanız kötü olur, so- bitiyor anlayamazsınız. Osmanlı’da o kubbeler ya-
nuçlarını hepimiz biliyoruz. vaş yavaş çıkmaya başlar ve nihayet içle dış tama-
Ve başladık çalışmaya Fen İşleri Müdürlüğüy- men birdir. Bence Osmanlı ile Selçuklu’yu ayıran
le. Biraz zor oldu, çünkü onların kuralları var, o en önemli şey budur.
kurallara ben uyamam ayrıca da projem olmuş Ama Selçuklu ruhu ile Osmanlı ruhu ile daha
bitmiş. Statik projesini ben kendim İstanbul’da ya- bugüne kadar tanışmış değiliz. Selçuklu gerçek
pıp ona göre hesap yaptım fakat bunlar belediye- saraydır, Osmanlı saray mıdır değil midir kimse
ye verilecek proje için bir adam seçtiler, oturdum bilemez şu anda. Belki işte Halil İnalcık’ın çalışma-
ona da anlattım. Bu bina duramıyor dediler, larıyla birtakım şeylere ulaşılır. Onun için o doğru
sonra hesaplarını yapın da görüşelim dedik. He- bir olay değil. Ama en önemlisi başta söylediğim
saplarını yaptılar bina sağlam duruyor, hiçbir şey önceden biçim seçilerek bina yapılmamalıdır. Bu
yok. Tesisat tabii yapıldı, elektrik de yapıldı. Yani toprak doğal olarak ne veriyorsa o dikkate alın-
elektrik projesini İstanbul’dan Bülent Cedetaş diye malıdır.
işin duayeni, ta Hilton Oteli’nde bile çalışmış yaşlı Bir başka önemli nokta kerpiç uzun zamandır
başlı, benim çok saygı duyduğum, çok önemli kullanılıyor, ama bugün çağdaş mimaride de kul-
projelerimi onunla yaptığım bir insan vardı. O lanılıyor. Ben at çiftliği yaptım koskoca bir yapı, 14
yaptı bitirdi ve orada kaldı. yıldır sapasağlam kılcal çatlak olmadan duruyor.
Niye kaldı? Çünkü Çumra Belediyesi’ne daha Yani çağdaş mimaride de yapabilir. Ben kendim
önce başvurduk Hudder’la beraber. Bize bir yer şu anda yazları İstanbul’da kerpiç bir yapıda yaşı-
verin ve proje yapalım dedik, hiçbir ses seda çık- yorum ve çok sağlıklı yaşıyorum.
madı. Onun için elimiz böğrümüzde bekledik. Çok teşekkür ederiz.
17
PROJE UYGULAMA
18 Özlem DEMİRKAN*
ilgili ilk izlenimlerin elde edileceği stratejik bir ko- Tasarımın ilk aşamasında arazi ve yakın çevresi
numa sahiptir. Ancak, gençlerin ihtiyaçlarını karşı- dikkatlice analiz edilmiştir. Bilindiği üzere Konya’nın
layacak tüm mekânları içeren bir tasarım için çok topoğrafyası genel itibari ile engebesiz olup, ara-
daha büyük bir arsaya gereksinim duyulmuştur. zideki kot farklılıklarını tasarımlarımızda kullanma
Belediye tarafından istenen ihtiyaç programının imkanı sunmamaktadır. Bu imkansızlık olumlu/
yanısıra bizlerin de ortaya koyduğu mekanların olumsuz bir etkendir. Konya Gençlik merkezinin
bazıları bu nedenden dolayı program dışı bıra- arsası Konya’nın genel topoğrafyasına benzeme-
kılmıştır. mektedir. Arsa belirgin bir eğime sahipti. İstanbul
Arsaya uygun programın son şekli aşağıdaki yolu kotu ile en düşük kot arasında 4.5 metreye
tabloda yer almaktadır: yaklaşan kot farkı bulunmaktadır. Bu fark, tasarı-
19
PROJE UYGULAMA
20
PROJE UYGULAMA
ederiz.
21
PROJE UYGULAMA
Fotoğraf 2. Yapı Batı Cephesi Fotoğraf 4. Yapı İstanbul Yolu Genel Görünüşü
22
PROJE UYGULAMA
Fotoğraf 5. Arkatlı yarı açık yaklaşım mekanı Fotoğraf 8. Yapı İdare Bölümü Giriş Detayı
23
PROJE UYGULAMA
“Koruma ve yaşatmanın temel ugün gerek uluslararası gerekse ulusal rilmeye başlanmıştır. Bu yönetmeliğin amacı, özel
amacı kültür varlığının tarihi değerlendirme kriterlerine göre “korun- hukuka tabi gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde
özgünlüğünü ve bütünlüğünü ması gerekli kültür varlığı yada “kültürel bulunan korunması gerekli taşınmaz kültür ve ta-
korumaktır.” (1999 ICOMOS) miras/tarihi miras” olarak nitelendirilen biat varlıklarının korunması, bakım ve onarımı için
yapıların korunması, onarılması ve değerlendiril- Bakanlıkça yapılacak aynı, nakdi ve teknik yardım-
mesi çalışmaları; özellikle, “yıpranan tarihi ve kül- ların usul ve esaslarını belirlemektir.
türel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması Zazadin Han restorasyon uygulaması bu
ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun”un kapsamda değerlendirilen iyi bir örnektir. Res-
uygulama yönetmeliğinin 14 Aralık 2005 tari- torasyon çalışmalarına Haziran 2007 tarihinde
hinde yürürlüğe girmesi ile ülkemizde ivme ka- başlanmış olup, Eylül 2008 tarihinde uygulama
zanmıştır. sürecinin tamamlanması ile yapı mimari kulla-
Son yıllarda, Kültür Bakanlığının düzenlediği nım yaşantımıza girmiştir. Selçuklu Belediyesi
sempozyumlarda ve yerel yönetimlerin beledi- tarafından, Selçuklu dönemine ait bir Anadolu
yelerin organizasyonları ile düzenlenen “Tarihi Ortaçağ mimarisi örneğinin restore edilerek gü-
Kentler Birliği” gibi toplantılarda, tarihi yapıla- nümüze kazandırılması çalışmaları, tarihi kentler
rın korunmasında bakış açısının geçmişe göre birliğinin 2008 oturumunda; tarihi ve kültürel
daha olumlu yönde geliştiğini ve bu konuda mirası koruma proje ve uygulamaları özendirme
giderek artan bir isteğin olduğunu gözlemle- yarışmasında “uygulama ödülü”ne layık görül-
mekteyiz. müştür.
“Kültür varlıklarının çağdaş yaşamda değerlen- Aşağıda T.C. Başbakanlık Vakıflar Genel Mü-
dirilmesi ve yeniden kullanımı” konusu, bugünler- dürlüğü, Konya-Zazadin Han Rölöve ve Restoras-
de sıkça gündeme gelmekte ve tartışılmaktadır. yon projesi Raporundan (A Proje ve Danışmaları:
Taşınmaz kültür varlıklarının onarımına yardım Restoratör-Prof. Dr. Can M. HERSEK, Doç. Dr.
*
Selçuk Üniversitesi Mimarlık Bölümü
sağlamasına dair yönetmeliğin 13.04.2005 ta- Yusuf Kağan KADIOĞLU, Öğr. Gör. Ali Akın AK-
Öğretim Üyesi rihinde çıkışı ile beraber “koruma ve uygulama YOL), hanın restorasyon uygulamasının hikayesi,
**
A Proje Y. Mimar-Restoratör kavramı” daha popüler bir yaklaşımla değerlendi- doğrudan alıtılarla aktarılacaktır.
PROJE UYGULAMA
Proje Ekibi
İşveren Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğü
Yüklenici Firma A PROJE Mühendislik Müşavirlik İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Proje Müellifi Şakir MERAKİ (Yüksek Mimar, Restoratör - Yön. Kurl. Bşk.)
Proje Yöneticisi Ferhan MERAKİ (Yüksek Mimar, Restoratör)
Prof. Dr. Can M. HERSEK (Restoratör Mimar, Gazi Üniversitesi)
Danışmanlar Doç. Dr. Yusuf Kağan KADIOĞLU (Jeoloji Müh., Ankara Üniv.),
Öğr. Gör. Ali Akın AKYOL (Kimyager - Arkeometrist, Ankara Üniversitesi)
Resim 1. Restorasyon Öncesi Genel Görünüm Resim 2. Restorasyon sonrası genel görünüm
25
PROJE UYGULAMA
rağmen, yine de birçok bölümü oldukça tahrip fenerinin bir kısmı ile bazı kemerler haricinde ta-
edilmiştir. Bu tahribatta diğer birçok eserde oldu- mamen çökmüştür6.
ğu gibi özellikle defineciler büyük rol oylamıştır. Doğu-batı doğrultusunda uzunlamasına bir
Avlunun etrafındaki revakların bazıları yıkılmış, bu plan şeması gösteren yapı dönemin birçok ker-
bölümde yer alan mekânların ise hem duvarla- vansarayında olduğu gibi kapalı ve açık kısmı
6
Ali Baş, “Yeni Buluntular Işığında Zazadin
hanının Değerlendirilmesi”, I. Uluslararası rında, hem de üst örtülerinde yer yer çökmeler bünyesinde barındırmakla birlikte, düzgün kare
Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Kongresi, olmuştur. Kapalı kısım orta sahın tonozu dışında veya dikdörtgen planlı diğer yapılardan farklı
Bildiriler, I, Konya 2001, s.107. oldukça sağlamdır. Orta sahın tonozu ise aydınlık olarak, avlunun kuzey duvarı kademeli şekilde
yapılmıştır. Anadolu Selçuklu kervansarayları ço-
ğunlukla masif- kütlevi görünüşleriyle kale tarzı
binalar hüviyetindedir. Zazadin Hanı da düz bir
alanda bulunması sebebiyle uzaktan bir kale izle-
nimi uyandırır. Bu durum yapıya yaklaştıkça ken-
dini daha fazla hissettirir.
Kervansarayın beden duvarları tamamen taş-
tan yapılmış, taşlar arasında devşirme antik malze-
me de önemli yer tutmuştur. Girişin de yer aldığı
güney cephesindeki işçilik diğer cephelere göre
oldukça düzgün ve itinalıdır. Giriş cephesinin ma-
sif görünümünü, cepheden öne doğru taşırılan
ve iki renk malzemeyle örülen anıtsal taç kapı ile
Resim 5. Zazadin (Sadeddin) Han Giriş Cephesi (Oktay Aslanapa) duvarları destekleyen payandalar hareketlendirir.
26
PROJE UYGULAMA
Payandalardan, girişin yanlarında kalanlar yu- ayrı ayrı kanatlar yerine iç içe verilmiş, uzun kanat-
varlak, onların yanındakiler ise kare kesitlidir. Gü- larda mekân-revak-mekân-revak şeklinde oldukça
neydoğu köşedeki payanda ise çokgen planlıdır. ilginç bir uygulamaya gidilmiştir. Selçuklu döne-
Yapının diğer cephelerinde de kare veya dikdört- mi kervansaraylarında alışık olmadığımız böyle
gen kesitli payandalar bulunmaktadır. sistemin ortaya konulmasındaki düşünceyi anla-
Taç kapı diğer birçok kervansarayın aksine mak zordur. Belki de bu durumu aynı zamanda
uzun cepheye alınmıştır. Mimar veya taşçı ustası mimar olan yapının banisi Sadeddin Köpek ile
taç kapıyı sadece iki renk malzemeli olarak bırak- ilişkilendirmek gerekir diye düşünüyoruz. Giriş
mamış, onu diğer birçok Selçuklu yapısında ol- eyvanının yanlarında, basık kemerli girişleri avlu-
duğu gibi geometrik ve yıldız kompozisyonlarıyla ya açılan kare planlı birer mekân bulunmaktadır.
süslemeye çalışmıştır7. Mekânların giriş açıklıklarının etrafı dikdörtgen bir
Basık kemerli kapıdan giriş eyvanına, oradan çerçeve yaratacak biçimde içerlek tutulmuş, böy-
da avluya geçilir. Giriş eyvanın üzeri, avlu tara- lece girişler bir nevi vurgulanmak istenmiştir8.
fındaki iki renk malzeme ile örülmüş basık keme- Giriş eyvanının doğusundaki mekândan son-
rin devamı niteliğinde, basık bir tonoz ile örtül- ra doğuya doğru sırasıyla iki bölümlü bir revak
müştür. Cephelerde izlenen farklı düzenlemeler ile, giriş bu revağa açılan dikdörtgen planlı bir
avluda da kendini gösterir. Avlunun etrafı revak mekân ve son olarak da dört bölümlü revak siste-
ve mekânlarla kuşatılmıştır. Birçok kervansarayda mine yer verilmiştir. Avlunun doğu kanadında ise
revak ve mekânlar ayrı kanatlarda yer alırken, bu beş adet mekân bulunur. Bu mekânlardan, gü-
durum Zazadin Hanının avlusunda farklı bir gö- neydoğu köşede bulunan ve çapraz tonoz ile ör-
rünüm kazanır. Revak-mekân unsurları bu yapıda tülü olan kare planlı oda diğerlerinden bağımsız
7
A Proje ve Can M. Hersek, Yusuf K.
Kadıoğlu, A.Akın Akyol, 2005. T.C.
Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü,
Konya-Zazadin Hanı Rölöve, Restorasyon
Raporu, s.5.
8
Ali Baş, “Yeni Buluntular Işığında Zazadin
Hanının Değerlendirilmesi”, I. Uluslararası
Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Kongresi,
Resim 7. Zazadin (Sadeddin) Han arka cephe (Kurt Erdmann) Bildiriler, Konya 2001, s. 102.
27
PROJE UYGULAMA
28
PROJE UYGULAMA
Avlunun etrafında yer alan revak ve mekân- diren ve aynı zamanda üst örtü yükünü taşıyan
ların üzeri, güneydoğu köşedeki çapraz tonozlu kemerler ortada ayaklara, beden duvarlarına ise
mekân ile kuzeydoğu köşedeki eyvan şeklinde doğrudan bağlanmıştır. Kemerler diğer eleman-
tasarlanan bölüm hariç, avluya doğru yönlen- lara göre hem biraz içerlek tutulmuş, hem de
dirilen beşik tonozlarla örtülmüştür. Burada yer daha koyu bir taş ile örülmüştür. Kapalı kısımda,
alan bağımsız mekânlar handa verilen birçok sos- avludan farklı olarak büyük ölçüde kesme taşa yer
yal hizmete tahsis edilmiş olmalıdır. 1996 yılında verildiği görülür.
yapılan temizlik çalışmaları sırasında avlunun ze- Mimar kapalı kısımda da yapının genelinde
mininin taş döşeli olduğu anlaşılmış, restorasyon olduğu gibi değişik bir uygulamaya gitmiş, seki
sırasında zarar görmemesi için toprak dolgu ta- düzenlemesinde diğer kervansaraylara göre
mamen temizlenmiştir13. daha farklı bir yöntem geliştirmiştir. Anadolu Sel-
Yapının mescidi ise, yine dönemin birçok ker- çuklu kervansaraylarında orta sahının geçiş böl-
vansarayında olduğu gibi girişin üzerinde bulu- gesi olarak planladığı örneklerde, geçiş alanının
nur14.Mescide, giriş eyvanının hemen solundan, bütünüyle sahın genişliğinde oluşturulmasına
duvardan dışa doğru taşırılan taşların merdiven rağmen, Zazadin Hanı’nda bu sistemin daraltıl-
basamağı şekline dönüşmesiyle oluşan sistemle dığını ve sadece insanların geçişine imkân tanı-
çıkılır. Günümüzde hemen tamamı tahrip edilen yacak şekilde programlandığını görüyoruz. Kori-
basamakların alt yüzeylerinin, mevcut izlere gire dor biçimindeki düzenleme, orta sahnın sondan
mukarnaslarla bezeli olduğu anlaşılmaktadır. Kazı ikinci bölümünde yanlara doğru biraz daha dar
sırasında merdivenin başlangıç ve sahanlığı da tutularak uzatılmış ve sistem bütünüyle haçvari
açığa çıkarılmıştır. Harap bir halde günümüze ula- şekle dönüşmüş, buna bağlı olarak da koridorun
şabilen kare planlı mescidin iç duvarları düzgün yanlarında kalan sekiler alışılagelen şemaya göre
kesme taşlarla örülmüş, güney duvarda bulunan daha geniş tutulmuştur. Koridorun zemin ve yan
ve oldukça tahrip edilen mihrap nişinin etrafı ise yüzeyleri düzgün taşlarla kaplanmıştır. Orta sah-
basit geometrik motiflerle bezenmiştir. Üst örtüsü nın dördüncü bölümünde aydınlık feneri bulu-
tamamen göçmüş olmakla birlikte, duvarlardaki nur. Aydınlık feneri dışta,, alt kısımda kare planlı
izlere göre üzerinin yıldız tonoz ile örtülü olduğu Holarak dikkati çekerken, üst kısımda köşeler
anlaşılmaktadır15. pahlanmış ve böylece üst kısım sekizgen bir gö-
Mescide çıkan merdivenin tam karşısında, rünüme kavuşmuştur. Aydınlık feneri içten kubbe
yine benzer tasarımla oluşturulan kuzey iç du- dıştan ise konik külahlıdır. Yine kesme taş ile inşa
vardaki merdiven ise çatıya çıkış amacıyla kulla- edilen ve mukarnaslı tromplarla geçilen kubbe-
nılmıştır. Buradaki basamakların, özellikle başlan- nin dört yönünde birer pencere bulunur. Ayrıca
gıç kısmındakiler olmak üzere büyük bir bölümü mekânın kuzey ve güney duvarlarında üçer, batı
tahrip edilmiş, buna bağlı olarak da merdiven duvarında ise bir adet mazgal pencere yer alır.
kullanılamaz duruma gelmiştir. Avlunun kuzey ve Süsleme açısından genelde fazla önem arz
güney kanatlarında, günümüze kadar ulaşabilen etmeyen yapıda, girişlerdeki iki renk malzeme
bazı kalıntılardan anlaşıldığına göre, saçakların altı kullanımı ve basit geometrik kompozisyonlar ile
kısmını yarım yıldız motiflerinden oluşan bir friz avluda saçak altındaki frizler ve mescidin mihra-
dolaşmaktadır. Revakların avluya açılan kemerle- bındaki yine geometrik motifler mevcut süslemeyi
ri taç kapılarda olduğu gibi iki renk malzeme ile oluşturur. Ayrıca, kuzey kanadın batı bölümün-
örülmüştür. deki mekânların avlu cephelerinde yoğun olmak
Kapalı kısıma geçit veren taç kapı da avlu ka- üzere, yapının farklı bölümlerinde Selçuklu döne-
pısı gibi yine iki renk malzeme ile yapılmıştır. Du- mine ait birçok yapıda olduğu gibi taşçı işaretleri
vardan öne doğru taşan ve duvara göre daha de bulunur16.
yüksek olan taç kapının dış bordüründe, yine Yapının geçirmiş olduğu değişiklik ve onarım-
avlu kapısında olduğu gibi yarım yıldız motiflerine larına yönelik herhangibir kayıta rastlanılamamış-
yer verilmiş, diğer bordürler ise sade bırakılmıştır. tır. Ancak yakın zamanda, kervansarayda Prof. 13
Benzeri tasarım Konya çevresindeki
Bu bölümün inşa kitabesi kemer alınlığında bu- Dr. Haşim Karpuz’un başkanlığında Doç. Dr. Ali Selçuklu dönemine ait Kızılören ve Obruk
lunur. Baş ile Ramazan Savaş‘ın katılımıyla restorasyon hanlarında da görülmektedir.
Girişi basık kemerli olarak düzenlenen kapalı çalışmasına yönelik olarak 1996 yılında büyük bir 14
Ali Baş, a.g.m., s. 103-104.
kısım, giriş yönünde düzenlenen bir orta sahın temizlik yapılmış ve bu çalışma hem avlu, hem de
15
Ali Baş, a.g.m., s. 103-104.
16
A Proje ve Can M. Hersek, Yusuf
ile buna dik olarak planlanmış altışar adet yan kapalı kısımda yürütülmüştür. Bu çalışmalar sıra-
K. Kadıoğlu, A.Akın Akyol, 2005. T.C.
sahınlardan meydana gelmiştir. Örtü sistemin- sında yapının içerisinde biriken dolgu malzeme Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü,
de avlunun etrafındaki mekânlarda olduğu gibi büyük ölçüde temizlenmiştir. Fakat bazı sebepler- Konya-Zazadin Hanı Rölöve, Restorasyon
beşik tonoza yer verilmiştir. Üst örtüyü biçimlen- den dolayı restorasyon çalışmasına geçilememiş- Raporu, s.11.
29
PROJE UYGULAMA
30
PROJE UYGULAMA
31
PROJE UYGULAMA
32
PROJE UYGULAMA
20
Tuna B., 2007. “Selçuklu Çağında Mimarlık” sempozyumu
açılış konuşması, Selçuklu Çağında Mimarlık Sempozyumu
Bildiriler Kitabı, Ed: H.A.Erdoğan, TMMOB Mimarlar Odası
Konya Şubesi Yayını, Konya.
21
Eroğlu B., Korumaz M., 2007. “Ali Gav Medresesi ve
Anıtların Yeniden Kullanım (Re-using) Sorunlarının Değerlen-
dirilmesi”, Selçuklu Çağında Mimarlık Sempozyumu Bildiriler
Kitabı, Ed: H.A.Erdoğan, s 232, TMMOB Mimarlar Odası
Konya Şubesi Yayını, Konya.
22
a.g.e.
33
PROJE UYGULAMA
Resim 23. Zazadin Han avlu yıkılan kısım (A Proje) Resim 26. Zazadin Han avludan genel görünüm (A Proje)
Resim 24. Zazadin Han kapalı bölüm görünümü (A Proje) Resim 27. Zazadin Han kıble (arka) cephesi (A Proje
Resim 25. Zazadin Han kapalı bölüm giriş kapısı (A Proje) Resim 28. Zazadin Han kuzey giriş cephesi genel görünüm (A Proje)
34
EĞİTİM
Oktay DURAN* 35
6-26 Mayıs 2009 tarihleri arasında Mi- pıldığı düşünülürse bu konu da belki de belirli oran-
mED tarafından düzenlenen ve Erciyes larda uygulanacak bir sınırlamanın zorunluluğu fikri
Üniversitesi Mimarlık Fakültesinin evsahip- güç kazanabilir. Forumun strüktürünün önceden
liğinde gerçekleşen IV. Mimarlık Eğitimi belirlenmesinin göreceli olarak güç bir iş olmasının
Forumu’nda mimarlık eğitiminde “esneklik” teması belirli nedenlerinden biri foruma gönderilen metin-
üzerine yoğunlaşıldı. Uluslararası katılımlı ulusal lerin son hallerinin düzenleyiciler tarafından incele-
etkinliğe Ferhan Yürekli, İhsan Bilgin, Iris Aravot, nememesi ve sonuçta forumda sunulacak ürünün
Uğur Tanyeli, Conall O’Cathain, Kojin Karatani, çok fazla kestirilebilir olamamasıdır. Sadece gönde-
Hermann Neuckermans, Sharon C. Matthews ve rilen özetler üzerinden yapılan bir değerlendirmede
Kim Dovey konuşmacı olarak katılırken toplam 11 doğal olarak sürprizlerin çıkma olasılığı artmaktadır.
oturumda temayı farklı açılardan ve farklı kavram- Bu kestirememe durumu yine doğal olarak forumun
larla değerlendiren 49 adet bildiri sunuldu. strüktürünü ve akışını etkilemekte ve onu kontrol edi-
Forum öncesi yapılan tartışmaların da foruma lemez olan bir mecraya dönüştürmektedir. Bunu
katkı yaptığı ve hatta ona belirli oranda bir kimlik ka- engellemenin bir yolu belki de forumda önemi ve
zandırdığı düşünüldüğünde forumu bütüncül dü- ağırlığı sunum yapma eyleminden çok tartışmaya
şünmenin önemi ortaya çıkmaktadır. Bütüncül dü- vermektir. Böyle bir ortamın sağlanması için önce-
şünme şansının Türkiye gibi bir ülkenin mimarlık or- likle yapılacak olan sunumların önceden katılımcılara
tamında ne kadar mümkün olduğu elbette tartışma- iletilmesi ve bu sayede bu sunumların forum başla-
lıdır ancak bu mimarlık için diğer alanlarda olduğun- madan önce katılımcılar tarafından özümsenmeleri-
dan daha sorunsuz ve ideal bir şekilde yürüyebilirmiş ni sağlamaktır. Bu tür bir düzenlemenin getireceği
gibi geliyor. Mimarlık Eğitimi forumlarının beklenen temel yenilik biçimden çok içeriğe verilen önceliktir.
bir kalıp içinde geçmesi ve bu şekilde doğal olarak Bu bağlamda içeriğin daha derinlemesine tartışıla-
önceden konulan hedefe ulaşılmasının daha kolay bilme olasılığı artabilir ve tabii daha geniş katılımlı bir
olabileceği fikri forumların belki de en yaratıcı ve bu düşünce gücüyle bu sunumların sınıflandırılması-
bağlamda en yararlı olan doğaçlama olan kısmına nın yapılması belirli oranda mümkün olabilir. Tüm
bir anlamda bir sınırlama getirebilir. Ancak periyodik bu çabaların forumun bütünselliği ve sürekliliği için
olarak düzenlenen ve en son dördüncüsünün ya- yapıldığı düşünüldüğünde boşuna bir çaba içine gi- *
Araştırma Görevlisi
EĞITIM
rilmediği görülebilir ancak böyle bir strüktüre etme mimarlık eğitimine çeşitli sebeplerle kafa yoran ve
çabasının niceliğinden çok niteliğinin önemli oldu- bu anlamda görüş ve düşüncelerini profesyonel
ğu varsayımı ile yola çıkılmalıdır.. ortamda paylaşmaya ve tartışmaya istekli ve hazır
IV. Mimarlık Eğitimi forumu için seçilen “esnek- bir insan topluluğundan oluştuğu düşünüldüğün-
lik” temasının genel anlamıyla düşünüldüğünde de normal olarak sunumların çok daha interaktif
getirdiği potansiyellerin yanında bir dizi belirsizlik- bir ortamda geçmesi gerektiği gibi bir düşünce
leri de içerdiği söylenebilir. Bu belirsizliklerin forum oluşabilir ve bu bir anlamda forumun asıl salt ama-
sürecinde potansiyele dönüşme ihtimali olduğu cı olarak görülebilir.
gibi içerdiği potansiyellerin de yine süreç içerisinde Mimarlık eğitimi üzerinde esneklik temalı bir
bir tür belirsizliğe dönüşme riski mevcuttur. Esnek- düşünce bütünü ortaya koyarken geçirilen dene-
liğin çok çağrışımlı yapısının salt bu özelliğiyle bile yimlerin ve karşılaşılan sorunların tek taraflı anla-
katılımcıları düşündürdüğü düşünülse de esnekliği tımlarından çok bu deneyimleri belirli bir kimliğe
mimarlık eğitimi kapsamında düşünmenin yansı- büründürerek mevcut düşünce bulutu içinde ne-
malarının o kadar açık uçlu olamayacağı kaygısının rede yer aldığı üzerine yapılacak bir tartışma bu tek
da katılımcılar tarafından paylaşıldığı düşünülebilir. taraflılığı elbette düşürebilecekti. Ancak IV. Mimar-
Bunun temel nedeni, mimarlık eğitimi kapsamında lık Eğitimi Forumu’nda bu anlamda bilinçli ya da
nasıl daha esnek olunabileceği ya da nasıl daha bilinçsiz olarak tercih edilen nokta bu tek taraflı de-
farklı bir esneklik anlayışı geliştirilmesi gerektiğinden neyimlerin aktarılması ve ondan etki bakımından
çok esnekliği hangi kapsamda ele almak gerektiği daha zayıf kalması öngörülmüş bir geri besleme
sorunu yatmaktadır. Daha doğrusu esnekliğin ön- ve tartışma zemini üzerine oturuyormuş gibi gözü-
celikle yeni bir tanıma ihtiyaç duyduğu içgüdüsüyle küyordu. Bunda uygulanan formatın da çok bü-
hareket edildiğinde esnekliğin getirdiği potansiyel yük bir etkisi olmuş olabilir ancak varılan nokta da
bir anda negatif bir boşluğa ve belirsizliğe dönüşe- mimarlık eğitimi üzerine yapılan tartışmaların tek
bilir. Yine de bu belirsizliklerin toplamı - matematiksel taraflı tartışma kişiliğinden sıyrılıp belirli bir düşünce
anlamda değil ama onlardan bağımsız bir şekilde bütünü temsil edecek ve seslendirecek bir kıvama
oluşan bir bütünlük - sürprizlere açık bir süreci be- gelmemesi öncelikle bir tercih sebebi olmasının
raberinde getirmeye adaydır çünkü her katılımcının yanı sıra aynı zamanda bir yöntem sorunudur da.
esnekliğin modern zamandaki anlamı üzerine dü- IV. Mimarlık eğitimi forumunda yapılan tartış-
şündüğü varsayıldığında oluşacak değerler bütünü maların ulusal-uluslararası olarak ayrılabilir olduğu
belki de yöntem önerilerinden çok daha değerlidir. ve bu durumun da belirli oranda normal olduğu
Esneklik kavramının bu çok çağrışımlı atmosferinde belirtilebilir ancak bu salt içeriksel bir duruma işaret
belirli bir anlaşma platformunun bulunamayacağı etmemektedir. Aynı zamanda paylaşılan düşünce
gibi bir kaygı ortaya çıkabilir ama bu kaygının ger- ve deneylerin kapsayıcılığı ve etki alanı da sunulan
çek anlamda katılımcılar tarafından ancak tüm bü- düşünceler uluslararası formata uygun olsa da “ulu-
tünü gördükleri anda bir anlamı vardır ki bu da çok sal” bir deneyim yaşanmasına neden olmaktadır.
fazla bir önem taşımamaktadır çünkü bu kaygı bir Mimarlık eğitimi forumu boyunca süregelen
süreklilik arz etmemektedir. bir bütünselliğin ipuçları nerede bulunabilir şek-
Mimarlık eğitimi forumunda konuşma yapmak lindeki soruya yanıt bulunmaya çalışıldığında ilk
üzere davet edilen üç yerli ve altı yabancı konuş- akla gelebilecek alanlardan biri mimarlık eğitimi
macının nasıl bir ortak paydada buluştuklarını ya için geçerli bazı kemikleşmiş sorunların ve bu so-
da buluşmaya çalıştıklarını analiz etmeye çalışmak runların yarattığı bir belirsizlik ortamının girişilen ça-
forumun geçirdiği aşamaları anlamaya yardım- baların ve öne sürülen eylemlerin başlıca hareket
cı olabilir. Öncelikli olarak ulusal katılımcıların belki noktası olduğudur. Mimarlık eğitiminin üstlendiği
bağlamları gerektirdiği için ve belki de bilinçli olarak kimliğin pozitif bilimler ile sanat arasında kalması
belirli dozlarda da olsa “ulusal” olanı analiz etmeyi ve bu belirsizliğin yaratabileceği çok boyutluluğun
yeğledikleri söylenebilir. Uluslararası katılımcıların da yanında potansiyel olarak bir belirsizlik kaynağı
bu saptama bünyesinde doğal olarak “uluslararası” olması forumdaki tartışmaları birleştiren belli başlı
bir rol izledikleri görüşü belirli şartlarda geçerlidir. Bu etkenlerden biriydi. Forumun bütünselliğini etkile-
belirli şartlar içinde belki de en önemlisi kaçınılmaz yen bir diğer etken ise esneklik konusundaki farklı
olarak yerel bir boyutu olan ancak sunuş biçimleri düşüncelerin yarattığı bir tür kavram kaosu idi. Bu
ile uluslararası bir kimliğe bürünebilmiş durumların durumun doğal bir sonucu olarak ister istemez
varlığıdır. Örneğin Kojin Karatani’nin değindiği nok- ortaya çıkan karşıt tutumlar incelendiğinde bir an-
talar farklı bir sunma biçimiyle yerel bir boyut kazan- lamda esneklik üzerinden var olan konumların tes-
ma ihtimaline sahipken bu durum belki Hermann pitini yapmak mümkün olabildi. Bu her anlamda
Neuckermans’ın sunumu için çok fazla geçerli ola- ideolojik bir ayrıma denk düşmese de salt esneklik
mayacaktır. Bu durum göründüğü gibi salt dinleyici konusunda bile terimin kendisi mevcut konumla-
kitlesi ile açıklanabilecek bir durum değildir. rı meşrulaştırmanın bir yolu ya da yöntemi olarak
Dinleyici kitlesinin çoğunluğunun bir şekilde kullanılacak bir araç olarak düşünülmüş gibiydi.
36
EĞİTİM
M. Serdar IŞIK* 37
imarlar Odası Konya Şubesi nin dü- Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi,
zenlediği, Yüksek Mimar ve Yazar, Balıkesir Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi
Sevgili Hocamız Cengiz Bektaş’ın yö- ve Selçuk Üniversitesi Mimarlık bölümlerine
netiminde kurgulanan “Yaz Okulu” mensup 12 öğrenci 9 gün boyunca tanıştılar,
1-9 Ağustos 2009 tarihleri arasında Sille‘de kaynaştılar ve Sille’ de elbirliğinin, işbirliğinin,
gerçekleştirildi. işbölümünün, yardımlaşmanın, dostluğun zir-
Gerçi daha önce de Şubemizce düzen- vesine eriştiler.
lenen ve Selçuk Üniversitesi’nden Y.Doç. Gündüzleri Sille sokaklarını, tarihi evleri,
Dr.Deniz Oktaç ve Y.Doç.Dr.Çiğdem Çiftçi’nin mağaraları ölçtüler, biçtiler, kağıda bilgisaya-
yürütücülüğünü üstlendiği bir yaz okulu tec- ra döktüler; geceleri Selçuklu Belediyesi’nin
rübemiz vardı. Ancak sadece yerel anlamda Odamıza 9 gün boyunca tahsis ettiği Sille
düzenlenen bu organizasyonun tanıtımını Konağı’nda yer sofralarında yemeklerini yedi-
ne yazık ki yeteri kadar yapamamıştık. Ancak ler, günün değerlendirmesini türküler eşliğin-
yaz okullarının öğrenciler için ne denli fayda- de yaptılar. Cengiz Bektaş’tan kerpici, Y.Doç.
lı olduğunun ve öğrencilik yaşamlarında en Dr. Rahmi Erdem’den Sille Koruma İmar Planı-
az okullarında sürdürdükleri eğitimleri kadar nı, Y.Doç.Dr. İbrahim Bakır’dan Geleneksel ve
önemli olduğunun farkına varmıştık. Modern Çadır Mimarisini, Ramazan Bulan’dan
Bu kez Selçuk Üniversitesi öğrencilerinin Sille Taşı’nı, Y.Doç.Dr. Mehmet Emin Başar’dan
yanında diğer üniversitelerden de öğrencile- Konya Selçuklu Dönemi Mimarisini, Y.Doç.
rin katılacağı bir yaz okulu düzenleme fikrinin Dr. Osman Nuri Dülgerler’den Osmanlı Dö-
geri planında, hem Konya’nın, hem de Sille nemi Mimarisi’ni ve Arş.Grv. H.Abdullah
gibi fazla tanınmayan ancak çok büyük me- Erdoğan’dan Cumhuriyet Dönemi Mimar-
deniyetlere ev sahipliği yapmış bir yerleşimin, lığını dinlediler, öğrendiler. Konya’yı Konya
ilk önce öğrencilere, daha sonra onların nez- yapan mimari şaheserleri gezdiler, gördüler.
dinde aileleri ve kentlerinde de tanınmasına Sarıkeçililer Yörük Şenliği’ne katıldılar. 9 gün-
vesile olacağı şeklinde idi. lük emeklerini Hamam önünde Sillelilere ve *
Mimarlar Odası Konya Şube Başkanı
EĞİTİM
38
EĞİTİM
39
EĞİTİM
40
EĞİTİM
41
EĞİTİM
42
YENİLİK
Karin TETLOW 43
Won-Door Ürünleri için eğitim amacıyla hazırlamıştır.
Çeviren: Yrd. Doç. Dr. İlhan KOÇ2
Gömme Sürme Kapılı ve Çift Kanatlı Yangın Kapısının Plan Görünümü (Kaynak: Won-Door)
44
YENİLİK
saklanmış ray detayı ile onlar aktif hale gelinceye tüleyen destekleyici batarya sistemi ve mikroiş-
kadar hemen hemen görülmezler. Sürme yangın lemcileri içeren bir 120-volt AC sistemi ile çalışır.
kapı sistemleri, normalde kapalı olan kapılar için 120-volt kablo kontrol kutusu yanındaki toplama
tasarlanmış boşluklara uygulanabilir değildirler. cebindeki bir bağlantı kutusuna bağlanmaktadır
Tipik bir yatay sürme kapı sistemi iki raylı bir sis- ve sürekli olarak bataryayı şarj etmektedir. Hare-
teme sahiptir. Kapı panelleri 24-kalibrelik çelikten ketlenme üzerine yüksek desibelli bir ses sistemin
üretilirler ve her ft2 (ayak)’si 5,5 pound (~2,5kg) yangın ayarında (mode) olduğunu gösteriyor ve
ağırlığındadır. Paneller 4,5 inç (~11,5cm) geniş- kapı kapanıyor. Şayet kapının özel bir sensor ile
liğinde ve mukavemet için ondüle formundadır- donatılmış ilerleyen kenarı bir engelle karşılaşırsa,
lar. İki ray arasında 6 - 8 inçe (~15-20cm) kadar durur, kısa bir süreliğine ara verir ve ondan sonra
ölü hava boşluğu vardır. kapanmaya devam eder. Kapıyı durdurmak için
Kapının montaj askısı ve sürme sistemleri ba- sadece (kapının) ilerleyen kenarına ışık etkisi ge-
ğımsızdırlar. Her bir katlanan kapı paneli dayanık- rektirmektedir.
lılığı artırmak ve bakımı daha kolay yapabilmek Kapalı pozisyonda olduğu zaman, kapı her iki
için üsteki bir raydan bir çelik pim ve merdane ile kenardan kolayca yeniden açılabilir. Sadece yan-
asılır. Her bir kapı paneli sökülebilir ve yenilenebilir gın kapısı aksesuarına basıncın beşte üç pound
olduğundan kapı tamamıyla yerinde onarılabilir. (~750gr) kadarı kapının belirli bir ayarlı mesafe-
Kapı aksesuarları, bina ve yangın mevzuatı ta- ye yeniden hareketlenmesine sebep olacak, tipik
rafından belirlenmiş olan yangın sınıflarına göre olarak 36 inç (~90cm) ara verecek ve kapalı po-
ayrı UL (Underwriters Laboratories (Sigortacı La- zisyona dönecek. Geri çekilebilir mesafe aslında
boratuarları) listelere sahiptir. Bunlar yirmi dakika, acil yangın durumlarında sakat insanları çok katlı
bir saat, bir buçuk saat ve üç saat (20, 60, 90 ve binalardan tahliye etme metotlarını çalışan Kali-
180 dk.) tir. forniya Rehabilitasyon Bölümü mühendisleri ile
Sürme kapı sistemi açık pozisyonda kalmak birlikte tasarlanmıştır. Birçok üretici, çıkış (kaçış)
için tasarlanmaktadır. Bina yangın alarm pane- uygulamalarında yangın kapıları için Amerikan
linden gelen bir sinyal üzerine, duman alarmı, Sakatlar Yasası (ADA) taleplerine uymak için beş
yangın alarmı (gibi), bir elle çekme noktası veya pound (2,3kg) veya daha az (bir yüklemede) aç-
bazı durumlarda, bir su fışkırtma valfının harekete mak için yaptırım uyguluyorlar. Kapının tepki gös-
geçmesi üzerine kapı otomatik olarak kapanmak- terdiği mesafe yerinde ayarlanabilir.
tadır. Açılma ve kapanma hızları Ulusal Yangın- Kapının montajını yeniden ayarlanması, ka-
dan Koruma Birliği (NFPA) Mevzuatı tarafından panma pozisyonu tarafında kapının ilerleyen ke-
düzenlenmektedir, öyle ki, saniyede 6 inçten narında bulunan Open/Close (Açma/Kapama)
(~15cm) daha az ve 24 inçi (~60cm) aşmayan kilit düğmesine basarak başarılabilir. (Kapı) yan-
bir hız gerektirmektedir. Tipik açılma ve kapanma gın ayarında (mode) olmadığı zaman, istendi-
oranı saniyede sekiz ve dokuz inç (~20-23cm) ğinde kapıyı pozisyona getirmek için bu kontrol
arasındadır. Bu hızdaki bir oranda 80 veya 90 (düğmesi) kullanılabilir.
inçlik (~2m ve 2,3m) bir net açıklık genişliği on Şayet gücün gittiği süre bataryadaki voltajın
saniyede oluşturulmaktadır. 11 volt civarına düşecek kadar bir zaman değilse,
Bu okuldaki kaçış (kapısını) koruyan tipik sürme kapı sistemi tasarlanır, UL-(sisteminde)
yangın dayanımlı sürme kapı sistemi ol- listelenir ve montaj edilir, öyle ki binada güç
maksızın, koridor bir duvar ve acil bir du- (elekt.) gittiğinde kapı kapanmaz. Kapı, tipik açıl-
rumda izdihama sebep olabilecek çarpma malarda, sadece bateri gücünde ellinin üstünde
kapılar gerektirebilir. açılma ve kapanma döngülerini tamamlama ka-
Kapı aksesuarının gelişmiş elektronik kontrol pasitesindedir. Kapı aynı zamanda elle kullanmak
sistemi, kapı sistemlerini sürekli olarak görün- için de tasarlanmaktadır.
45
YENİLİK
Kapının hareket sistemi strüktürel olarak ka- bir sürü uygulamaları vardır. Bazıları, birkaç mev-
pının askı (montaj) sisteminden bağımsız olması zuat uygunluk fonksiyonuna bir kerede hizmet
sebebi ile kapının yüzeyine uygulanan herhangi verir, örneğin, çıkışlar (kaçış) ve düşey açıklıkları
bir güç kapının işlev görmesini engellemeyecek- (boşlukları) koruyan, asansör fuaye bölücüleri
tir. Kapının herhangi bir muhtemel önemli yön sağlayan ve uzaktan güvenlik görüntüleme ka-
değiştirmesi, kapının açılma ve kapanmasına çok pasiteleri ve çok yönlü yangın dayanımlı tasarım
küçük bir etkiden daha fazla değildir. Kontrol özelliklerine izin vermesi gibi. Özet olarak, onlar
ünitesindeki akıllı devre kapının her iki kenarında (sürme yangın kapıları), çokça kullanımda bir re-
yüksek bir ısı veya yangın durumu algıladığında ferans olan fakat bir mevzuat terimi olarak günü-
kapıyı açılmaktan engeller. müzde çağdışı olan “alan bölme” sağlarlar. Mev-
zuat uygunluk uygulamaları (aşağıdaki kısımları)
Tasarım İmkânları içerir:
Boşlukları dolgusuz göstermeye izin vererek, • Yangın Bölücü Duvar
sürme kapı sistemleri, fevkalade mimari kullanış- • Yangın Bariyerleri
lılığa izin verirken, yangın ve çıkış (kaçış) mevzu- • Şaft Kapakları
at gereklerine pratik cevap verirler. Birçok müze • Yangın Bölücüler
mimarı yatay sürme kapı sistemleri, geniş düşey • Duman Bölücüler
ve yatay iç mekânlar arasındaki açık görünüm- Yüksek yapılarda, sürme yangın kapı sistemle-
leri korurken, aynı zamanda yangın ve yapım ri genellikle asansör fuayesini binanın geri kalan
mevzuatlarının karşılama problemlerini de çözer. kısmından ayırmanın ve mevzuat gereği olarak
Bilbao Guggenheim Müzesi için Gehry Partners, kapı çıkışı sağlamak için en az pahalı yöntemdir.
heyecan verici bir dış cepheyi güzelce yansıtan Sürme yangın kapı asansör fuayelerine açıklığı-
iç mekânlar elde etmek için toplam 3,000 ft2 lik nı maksimize ve asansör fuayesine çarpma kapı
(~280m2) 10 adet yangın dayanımlı yatay akor- konması veya çıkış koridorlarına tecavüz etme ile
deon tarz sürme kapı kullanmıştır. Los Angles’ta bağlantılı herhangi tasarım sınırlandırmalarını mi-
Getty Center’de J.Paul Getty Müzesi için Richard nimize edebilmektedir.
Meier ve firması Richard Meier & Ortakları, insan- Sürme kapı sistemleri Marriott, Hyatt, Walt
ları sergi mekânları arasında serbestçe hareket Disney World, Ritz Carlton and Hilton otelle-
etmelerine izin vermek için görülebilir yangın rinde bulunmaktadır. Bu kapılar aynı zamanda
kırıcılar olarak 64 kapı veya 6600ft2 (~625m2) lik Las Vegas’ın birçok otelinde oyun katlarına açık
sürme kapı tasarladılar. ve kolay girebilmeyi sağlamaktadırlar. Örneğin,
Birçok yapı çeşidinde sürme kapı sistemlerinin Caesar’s Palace, mültimilyon dolarlık Roman
Forum alışveriş merkezini gazinonun ana oyun
alanından ayıran özel bir mühendislik ile gizlen-
miş 32ft (~10m) yükseklikte 1,5 saatte (sürülerek)
kapanan yangın kapısına sahiptir (Buarada, ağır
ray sistemi ve önerilmiş yapı değişiklikleri, UL (Un-
derwriters Laboratories: Sigortacı Laboratuarları
derneği)’nin yayınlamış olduğu büyük boyutlu
özel kapı sertifikasına dikkat çekilmelidir).
Sürme kapılar, alanı bölmelere ayırmak için
ihtiyaç duyulan yangın ayıran duvarlar temin etti-
ği gibi mega-mekanlarda genişlik ve serbest giriş
sağlamaktadırlar. Alışveriş merkezleri ve spor te-
sislerindeki bazı sürme yangın kapı sistemleri açık
olduğu zaman 100ft (~300m) genişliktedir. Çeşit-
liliğin diğer ucunda ise, aşağı doğru çekilen tipik
bir yangın kepengi için yetersiz yükseklik olduğu
zaman sürme kapı aksesuarları oto garajlarının
girişlerinde kullanılmıştır.
46
YENİLİK
8. Mikroişlemci Gözlemleme
Kapının depolama boşluğuna yerleştirilmiş bir
kontrol ünitesi kapının pozisyonunu sürekli olarak
gözlemlenmesini sağlamaktadır.
Yatay sürme kapı sisteminin tipik özellikleri (Fotoğraflar. Alan Wood’un izni ile)
9. Güç Temini
Sürme kapı sistemleri, doğru akım (DC) güç sağlayı-
cısı olduğu kadar batarya devresinden faydalanan 11. Modüler Tasarım
tamamen elektronik kontrollü bir sistem kullanır. Modüler tasarım, temel aletler kullanarak uygun
bir şeklide iyileştirilmesini sağlar.
10. Döşeme Contası Ve Yangın Astarı
Sıkıca yerleştirilmiş bir döşeme fitili ve yalıtılmış as-
tar, yayılmış duman ve alev karşı geçilemez bir Kaynak
bariyer temin sağlar. www.wondoor.com, ce.ArchitecturalRecord.com
47
SANAT
FOTOĞRAFÇI OLMANIN
ZOR YÜZYILI
Ya da Sorular ve Sorgular
48 Yazı ve Fotoğraflar: Halit Ömer CAMCI*
49
SANAT
Sorular ve Sorgular
Cevaplarını bulmak istediğimiz çok soru var. Hep-
sine iyi niyetlerle, masum bilgilerle cevaplar ver-
mek ‘çok istiyoruz’. Geleceğin mimarları, tasarım-
cıları, fotoğrafçıları, ressamları, eli kalem tutanlar,
parmağı deklanşöre basanlar, fırça kullanıcıları,
taş kesenleri ortak bir ‘cennet’ inşa ederler diye
bir umut, bir uğrayıp bir gidiyor. ‘Bugün bozan
bizsek, vaktinde yapan da bizdik,’ diye teselli bu-
luyoruz.
50
SANAT
TARİHİN SOLMAYAN
RENKLİ SİMÂLARI
anatla ilgilenen ya da araştırma yapan, tiğim, istediğim, inandığım güzeller arasında bir
kendini eseriyle ifade etmeye çalışan her- güzel… O kadar güzel ki sadece tarihini bilmek,
kesin bu alanda bu kadar uğraşmasının yapmasını bilmek ya da başka sanatseverlerle
elbette bir nedeni var, olmalıdır da… Bu paylaşabilmek yetmez hep daha fazlasına talib
nedenler kimi zaman maddi kimi zaman mane- olma iştiyâkıyla yanarsınız.
vidir. Manevi yolculuğu üzerinde birkaç kelâm “Suda dâimâ sevgilimin hayâlini görüyorum,
etmek gerekir. İnsanoğlu yaratılış fıtratı gereği Gülde dâimâ âşinâ bir koku alıyorum”, derken
bezm-i elestte idrâk ettiği ilahi güzelliği dünyaya Hz. Mevlâna ne kadar da açık ifade etmekte. Ya-
geldiği andan itibaren bu sefer burada aramayı ratılış her zaman gizemini korumuş, incelenen,
amaç edinir, bilerek ya da bilmeyerek… Sanatkâr merak edilen bir konu olmuştur. Bu bağlamda
çoğu zaman uğraştığı sanata olan aşkını, sadece bu gizemin baş aktörleri olan insan ve tabiat yüz-
aşık olmaktan ziyade aşka verdiği önemle ortaya yıllar boyu sanatın, edebiyatın hep konusu olmuş
koymaya çalışır. Öyle ki söz konusu olan eser ya ve bağlantıları üzerinde gönüller yorulmuş. Kimi
da görünen değil, görünenin ardındaki gizli olan zaman bu inanılmaz gizemi çözme konusunda
güzel ya da güzelliklerdir. Bu nedenle sanatçının bazen gönül akla düşman olmuş, bazen akıl gön-
eserlerine yüklediği anlam ve iletmeye çalıştığı lü yormuş. Öyle ki bu yolda nefisle verilen müca-
mesajlar çok daha önemli olur. Bu her sanat da- delede insanoğlu sözüyle, sazıyla, sanatıyla kendi
lında, her sanatçıda elbette ki farklı farklı tezahür tecrübelerini, güzelliklerini paylaşmak veya yeni-
edecektir. Benim için çini sanatı tarihi geçmişi den yaşamak adına ya tek başına kalmış ya da
yanında, özellikle maneviyatıyla ilahi güzelliği kendine kılavuzlar bulmuş, hep uğraşmış didin-
arama, bulma, çabalama, öğrenme, öğretme miş. Sonuçta ortaya birbirinden nadide eserler
adına her ne fiil, söz ya da düşünce var ise odur. vücuda getiren gönül ehli sanatçıların, yüzyıllara
Dolayısıyla ilahi aşkı hatırlatma, âşinâlık kesbetme, meydan okuyan şahaneleri tezahür etmiş ve bu-
nâsibdar olma adına vesile olmasını temenni et- gün bile hala bize yol gösterir olmuştur. *
Av., Azref Çini Gn. Md.
SANAT
52
SANAT
53
YAYIN TANITIMLARI
Türkiye’nin Kültür gösterici cevap özelliklerine sahip İkinci kısımda ise endüstri ürünle-
Mirası 100 Mimari olabilmeyi başarmış görünüyor. rinin psikososyal açıdan (estetik al-
Şaheser “Türkiye’nin Kültür Mirası 100 Mimari
Şaheser”, Meltem Cansever, NTV yay.,
gısı, empati, meta, moda vb…) ir-
Türkiye’nin benzersiz hazinelerini 2009 delendiğini görmekteyiz. Tasarımın
tanıtmak ve korunmalarına destek kağıttan esere dönüşmesinden bir
olmanın NTV yayınlarının misyonu önceki evreyi yani fikirden kağıda
arasında bulunması, yazar Meltem dökülenlerin hangi süzgeçlerden
Cansever’in de elini taşın altına koy- Tasarım Felsefesi geçtiğini merak edenler için bu ki-
masıyla bir nevi “mimari şaheser İstanbul Üniversitesi’nde felsefe eği- tap iyi bir başlangıç olabilir.
seçkisi” sayılabilecek bu kitap orta- timi görüp yine aynı üniversiteden “Tasarım Felsefesi, Tasarım Modelleri ve
Endüstri Tasarımı”, İsmail Tunalı, YEM
ya çıkmış oldu. Yazarın önsözünde profesör ünvanına sahip olan İsma- yay., 2002
de belirttiği gibi oldukça göreceli il Tunalı “Tasarım Felsefesine Giriş”
bir kavram olan “şaheser” tanımına kitabını 4o yıldır devam eden uzun
tam anlamıyla layık olabilmek için kitap zincirinin son halkası olarak
ciddi bir emek sarfedildiği görüle- tanımlar, ilk baskısı da 2002 yılında
gerçekleşir. Tasarımı doğaya alter-
Mimarlıkta Tasarımın
bilir. Yine kitabın önsözünden oku-
natif bir insani varlık modeli olarak
Ruhu
duğumuz oluşum sürecine göre,
Mesleğe ilk adımını attığı andan
bu seçki oluşturulurken ülkemizin tanımlayan ve bunu hipotez ola-
itibaren “yaratıcılık nedir, nasıl
değerli mimar ve sanat tarihçile- rak, bilim, felsefe, teknik ve sanatta
oluşur”u dert edinmiş bir akademis-
rinden, kendi seçtikleri yapılardan örnekleyen kitabın ilk baskısı kısa sü-
yenin, Lerzan Aras’ın mimari tasa-
oluşan birer liste göndermeleri is- rede tükenir ve ek bölümlerle 2004
rıma giriş derslerinde öğrencilerin
tenmiş. yılında ikinci kez basılır.
yaptığı çalışmalardan bu sorulara
Bu listeler olabildiğince farklı İçinde bulunduğumuz yıl içeri-
cevap aramasıyla oluşan kitap ilk
yapı tipi, dönem, uygarlık, mimar sinde ise “Tasarım Felsefesi”, “Tasa-
elde mimarlık öğrencileri için çok
ve coğrafyaları temsil edecek şe- rım Modelleri ve Endüstri Tasarımı”
önemli.
kilde genişletilmiş. Neolitikten gü- alt başlığıyla yeniden basılır. İlk ki-
Okul döneminde bir öğren-
nümüze uzanan zaman diliminde taptan farklı olarak bu baskıda kita-
cinin proje çalışması ekseninde
Hitit, Frig, Süryani, Ermeni, Bizans, bın ele aldığı sorunlar ve araştırma
gelişerek diğer öğrencilerin de bu
Gürcü, Ceneviz, Kommagene, Pon- mantığı ve dili bakımından yeni bir
sorgulamaya dahil olmasıyla bu
tus, Antik Yunan ve Roma, Lykia, kitap kimliği taşımaktadır. Geçirdiği
tarz soruların o muğlak alanından
Beylikler, Selçuklu, Osmanlı, Cum- tüm bu evrimsel süreç sonunda
çıkılıp, dialoglar vesilesiyle meselele-
huriyet Türkiye’si…gibi çok sayıda ise kitabın amacı tasarımı bir felse-
rin daha anlaşılabilir düzeye indir-
uygarlıktan klasikten moderniste, fe disiplini olarak temellendirmek
genmiş olması çok önemli.
Birinci ve İkinci Ulusal Mimarlık’tan olmuştur.
“Bu çalışma, bir mimarlık öğ-
art nouveau’ya, baroktan gotiğe Prof. İsmail Tunalı bu amacı
rencisinin ilk tasarım günlerinde ka-
uzanan farklı stillerde camiler, kilise- şöyle dile getirir: “Uzun yıllar süren
lemini eline ilk aldığında, çevreye ilk
ler, medreseler, sivil mimari örnek- bir yayın sürecinde sanatın varlık
kez farklı bir gözle bakmaya çalıştığı
leri, kamusal anıtlar, kaya mezarları, dünyasına ilişkin bir felsefe anlayışı
o tereddüt anlarında onların far-
su kemerleri, hamamlar…gibi farklı getirdim. Ama doğaya alternatif
kındalık yolculuğunda ona destek
yapı tipleri kapsanmaya çalışılmış. varlık yalnız sanat ve sanat dünyası
olması için hazırlandı” diyen Lerzan
Kitabın fotoğraflarında ise İzzet değildir; aynı zamanda yine bir ta-
Aras, tasarımın ömür boyu sürecek
Keribar ve Sami Güner gibi önemli sarım varlığı olan endüstri ürünleri
keyifli bir yolculuk olabileceğini an-
isimlerin olduğunu da ekleyelim. ve teknik dünyasıdır. Buna göre,
latıyor. Yine kendi deyimiyle “Bu ki-
Yine de bu değerli fotoğrafların oku- aynı felsefi tavırla endüstri ürün-
tapta verilen bilgiler her öğrencinin
ru yeterince doyurmadığı eleştirisini lerine, teknik dünyasına eğilmeye
“doğru” arayışına başlaması için ilk
yapmak zorundayız. Bu sahip oldu- karar verdim.”
adım sağlayabilir.” Öğrencilere du-
ğumuz mimari değerlerin karnaval Bu bağlamda kitapta “Tasarım
yurulur.
seçkisi olan albüm niteliğindeki ki- ve Tasarım Modelleri” ve “Endüstri
“Mimarlıkta Tasarımın Ruhu”, Lerzan
tap, biz mimarlar, akademisyenler, Dizimi” adlı 2 ana başlık bulunmak- Aras, YEM yay., 2008
araştırmacılar için (yapılara ait çizim- tadır. İlk kısımda tasarımın bilim, fel-
ler, eskizleri detay fotoğrafları vs… sefe ve teknikle ilişkisine yer verilir-
olmadığından dolayı) bir nebze ken aynı zamanda mimarlık, resim,
eksik kalsa da, “ülkemizde görme- müzik ve edebiyat gibi sanatın farklı
miz gereken 1oo mimari yapıt ne kollarıyla da tasarım modeli açısın-
olabilir?” sorusunda önemli bir yol dan dirsek teması kurulmaktadır.
54
YAYIN TANITIMLARI
55
YARIŞMA
“SOKAK ve ÇOCUK”
56
emen her insanın hafızasında çocuklu- çilmiş olması, kentlerin spekülatif dönüşümünden
ğundan kalma yaşadığı sokaklarla ilgili ka- duyulan rahatsızlığın beklide anket niteliğindeki so-
reler vardır. Bu karelerin özlemi ve önemi nuçlarıdır. Bu yönü ile apartmanda doğup büyü-
özellikle hızlı büyüyen kentlerde kendini müş çocukların sosyal gelişimleri açısından sokak
daha çok hissettirmektedir. Yıllar sonra insan fark kültürünün bir eksiklik olduğu söylenebilir.
eder ki arada eğitim, kültür ve ekonomik farklar olsa Birbirlerinden güzel fotoğraflar. Beklenilenden
dahi en güzel dostlukların hala geçmişte sokakları çok fazla bir katılım ( 403kişi, 1360 fotoğraf). Ama-
beraber paylaştıkları arkadaşları ile olduğunu fark cına ulaşmış bir etkinlik. Mimariyi yönlendiren bir
eder. Yıllardır sevgiyi, üzüntüyü güler yüzü pay- öğe olarak sokak olgusu çocuk ile beraber ortaya
laştığımız, bazen düğünümüzü yaptığımız bazen konulmuş. Katılımcılar, bazen sokaklardaki mutlu-
yemeğimizi yediğimiz bazen de taziyemizi kabul luğu, sevinci, hüznü, umutsuzluğu mekan olarak
ettiğimiz sokakların mahallenin en önemli birimi objektiflere yansıtırken, bazen hareketli sirkülasyon
olduğu ve kişilerdeki sahiplik hissini artıran kentsel alanı olarak sokağı anlatmışlar. Gerek korunaklı,
öğeler oldukları gelişen apartmanlaşma ve siteleş- tanımlanmış mekan olarak, gerekse de sirkülas-
me ile beraber kendini daha fazla hissettirmekte- yon alanı olarak sokağın duygusal ve oransal ola-
dir. Sokakta çocuk olmak... Belki sokağın ölçü ve rak çocukla ilişkisi izleyicilere sunulmuştur. Ortaya
oranları ile kendi boyu-bosu ile ilişki kuran çocuk, konulan çalışmalar sokağın duygusal atmosferini
küçük dünyasında afili kelimeler ile tanımlayama- belgelemeleri, anlatmaları yönü ile özellikle oda-
sa bile içinde bulunmaktan ruh hali ile mutluluğu mız üyelerinin tasarımın insani, psikolojik ve hissel
tanımlamaktadırlar. Bir şeyden eminiz ki gün gelip boyutuna duyarlılık getirmesi bakımından önem-
komşusunun komsusuna selam vermediği, sevinç senmektedir. Mimar kimliği ile son söz olarak, bu
ve üzüntünün paylaşılmadığı apartmanlara geldik- yarışma bizlere hızlı proje üretme sürecinde genel-
lerinde çocukluk günlerindeki kareler canlanarak de ihmal edilen mimari ve kentsel tasarımın sosyal
sokaklardaki zaman dilimleri içtenlikle anılacaktır. ve psikolojik boyutuna odaklanmamızın önemini
Yarışma katılımcılarının belgeledikleri fotoğrafların bizlere bir kez daha hatırlatması yönü ile oldukça
büyük çoğunluğunun tarihi doku içerisinden se- önemlidir, katkısı yadsınamazdır.
YARIŞMA
GENEL BİLGİLER
Düzenleyen Kurum : MİMARLAR ODASI KONYA ŞUBESİ
Yarışmanın Adı : SOKAK VE ÇOCUK
Son Katılım Tarihi : 15 Kasım 2009
Ödül Bedelleri : Birinci 1.750 TL + Plaket-CD
İkinci 1.250 TL + Plaket-CD
Üçüncü 1.000 TL + Plaket-CD
Mansiyon (3 Adet) 500 TL + Plaket-CD
Jüri Üyeleri : Metin BERK, M. Turgay BİLGE, M. Serdar IŞIK, Abdullah SEZGİN, M. Reşat SÜMERKAN
TFSF Temsilcisi : Cahit SAĞLIK
SONUÇ BİLGİLERİ
Katılan kişi sayısı : 403
Katılan fotoğraf sayısı : 1.360
Ad Soyad Şehir Eser Adı
1. lik : Burak Şenbak İstanbul Ben Oynayamam
2. lik : Gürsel Egemen Ergin Bursa Sokak Sanatçıları
3. lük : Çetin Canbazoğlu Ankara Sokak ve Çocuk-2
Mansiyon : Nevcihan Güroğlu İzmir İsimsiz
Mansiyon : Firdevs Sayılan İstanbul Zeytinbağında Oyun
Mansiyon : Adem Karakaya Konya Mahzun Bakış
SERGİLEMELER
Ad Soyad Şehir Ad Soyad Şehir
1- Alpay SÖNMEZ İzmir 18- Ahmet ÇAĞLAR Bursa
2- Hüseyin TÜRK Ankara 19- Mete KAR İstanbul
3- Cihan KARACA Aydın 20- Nurşen COŞAR Ankara
4- Sabahattin ÖZVEREN İstanbul 21- Nevcihan Güroğlu İzmir
5- Nadire GÜNDAY Aydın (2) 22- Nedim Ozan TEKİN Ankara (2)
7- Elif Durhan KURU İstanbul 24- İbrahim AYŞIL İstanbul
8- Burak TOMAÇ Trabzon 25- Figen YAZAN İstanbul
9- Şahin KARAKAYA Kocaeli 26- Tarık Kaan MUŞLU İstanbul
10- Bekir TUĞCU İstanbul 27- Kürşat BAYHAN İstanbul
11- Berker DALMIŞ Kocaeli 28- Muharrem KURU İstanbul
12- Hatice KARA Ankara 29- Fahrettin ŞANKAYNAĞI İstanbul
13- Mustafa KARAÇELEBİ Konya 30- Murat ÖZTÜRK Konya
14- Selcen GENÇ Ankara 31- Hakkı CEYLAN İstanbul
15- Taner AKAN Ankara 32- Mustafa AKGÜN Konya
16- Ali MERMERTAŞ Trabzon 33- Engin KABAN İstanbul
17- Ahmet TARIMCI İstanbul 34- Davut AKBULUT Adana
57
YARIŞMA
1. Ödül 551155-4 / İstanbul / Burak Şenbak / Ben Oynayamam Mansiyon 1 Nevcihan Güroglu / 780120-1 / İzmir / İsimsiz
2. Ödül 332868 -2 / Bursa / Gürsel Egemen Ergin / Sokak Sanatçıları Mansiyon 2 Firdevs Sayılan 223344-4 / İstanbul / Zeytinbaginda+O
3. Ödül 322542-2 / Bolu / Çetin Canbazoglu / Sokak ve Çocuk Mansiyon 3 Adem Karakaya / 666590 -2 / Konya / Mahzun Bakış
58
YARIŞMA
Cihan Karaca 200319-3- Aydın - Sokaktaki Neşe Nadire Günday 289670-3 İki Çocuk- Aydın
59
YARIŞMA
60
YARIŞMA
Mustafa Karaçelebi 995616-2 Konya Yağmurda Oyun Ali Mermertaş 002324 -3-Trabzon Dar Sokak
Taner Aka 123123-1 Okul Dönüşü -Ankara Ahmet Çağlar 163501-1 Çocukça1-Bursa
61
YARIŞMA
62
YARIŞMA
Kürşat Bayhan 410209-3-İstanbul Hadi Çocuklar Eve Murat Öztürk 070197-4 İsimsiz-Konya
63
YARIŞMA
64
ŞİİR
BEHÇET NECATİGİL
(16 Nisan 1916 - 13 Aralık 1979, İstanbul)
65
EVLER
İnsanlar yüzyıllar yılı evler yaptılar. Evlerde nice nice cinayetler işlendi,
İrili ufaklı, birbirinden farklı, Ruhu bile duymadı insanların.
Ahşap evler, kagir evler yaptılar. Dört duvar arasında aile sırları,
Doğup ölenleri oldu, gelip gidenleri oldu, Bunca çocuk, bunca erkek, bunca kadın,
Evlerin içi devir devir değişti Gözyaşlarıyla beslendi.
Evlerin dışı pencere, duvar.
Çocuklar, büyük adam yerine evlerin kiminde:
Vurulmuş vurgunların yücelttiği evlerde Çocukları işe koştu kalabalık aileler.
Kalbi kara insanlar oturdu. Okul çağının kadersiz yavruları,
Gündelik korkuların çökerttiği evlerde Ufacık avuçlardan akşamları akan ter,
O fıkara insanlar oturdu. Tuz yerine geçti evlerin yemeğinde.
Evlerin çoğu eskidi gitti, tamir edilemedi, İnananların kaderi besbelli evlere bağlı,
Evlerin çoğu gereği gibi tasvir edilemedi. Zengin evler fakirlere çok yüksekten baktılar,
Kimi hayata doymuş göründü, Kendi seviyesinde evler kız verdi, kız aldı.
Bazılara zamana uydular. Bazıları özlediler daha yüksek hayatı,
Evlerin içi oda oda üzüntü, Çırpındılar daha üste çıkmaya
Evlerin dışı pencere, duvar. Evler bırakmadı.
Evlerde saadetler sabunlar gibi köpürdü: Yeni yeni tüterken ocakların dumanı
Eve geldi bir tane, nar gibi, Kadın en büyük kuvvet erkeğin işinde
Arttı, eksilmedi. Erkekleri kaçtı, kadınları kaçtı
Evleri felaketler taunlar gibi süpürdü. Evler dilsiz şikâyet kaçmışların peşinde.
Kaderden eski fırtınalar gibi,
Ardı kesilmedi. Şu dünyada oturacak o kadar yer yapıldı,
Kulübeler, evler, hanlar, apartmanlar
Evlerin çoğunda dirlik düzen Bölüşüldü oda oda, bölüşüldü kapı kapı
Kalan bir hatıra oldu geçmişte. Ama size hiçbir hisse ayrılmadı
Gönül almak, hatır saymak arama. Duvar dipleri, yangın yerleri halkı,
Evlatlar aileye asi işte, Külhanlarda, sarnıçlarda yatanlar.
Bir çığ ki kopmuş gider, üzüntüden. Behçet NECATİGİL
66
DOSYA
Köksal ALVER1 67
vin tarihi, o uzun, hayli zengin, hayli bir mekân var mıdır? Hayatı tüm halleriyle içine
değişken tarihi, bir bakıma toplumların alan, kuşatan, bağrına basan, kucaklayan başka
ve insanın tarihidir. Evin tarihinde insan bir mekân bulunabilir mi? Cami mi, mektep mi,
ve toplumun hep sıcaklığını koruyan ve çarşı mı, eczane mi, hastane mi? Hangi mekân
dokuyan dönüşümünün izleri: aşikâr, besbel- hayatı çepçevre kuşatmaktadır, ev dışında? En
li, görünür izleri. Evin çatısında, duvarlarında, hasbi tanık oluşu bu şekilde anlaşılamaz mı evin?
odalarında, ocağında, sofrasında, koltuklarında, Çünkü ev, insanın en temel, en yalın, en yakın
sedirlerinde, biblolarında, avizelerinde, pencere- zorunlu mekânıdır. İnsan ev ile bir toplumsal ve
lerinde ve perdelerinde hep insanın hayali, nefe- kültürel varlık haline gelir. Ev ile başlar; evde gö-
si, bakışları, umudu, kaprisi, günahı, iyilik doku- zünü açar: hayatı evden tanımaya başlar. Ev, ilk-
nuşları. Evin her yerinde insanın kokusu, korkusu, tir; belki bundan dolayı değişmez bir ilkedir; her
aşkı, hüznü, kederi, neş’esi, sevinci. Ayyuka çıkan zaman var olmuştur, var olacaktır.
sevinci yahut dağları un ufak eden ağır kederi. Bir tanık olarak ev, insanın tarihini takip eder.
Evin yankısı, insanın sureti. İnsan nerede ise ev oradadır. Sanki insan evini
Evin tarihi, süreğen bir tanıklığın tarihidir. İnsan de üzerindeki hırka, aba gibi taşımaktadır. Öyle
ve toplumun sırdaşı, kucağı olan ev, onun en ya- ki, insanın uzun-ince ve oylumlu yürüyüşü, evleri
lın, en hesapsız tanığıdır. İnsanın yaptığı, söylediği katetmektedir; evden başlamakta, evde bitmek-
evde yankılanır. İnsanın ne düşündüğünü ev du- tedir. Ev, her tabaka, her inanç, her kültür ve
yar. Bu bakımdan ev insanının dönüşümün tanığı medeniyete mensup insanın peşi sıra gelir. Onu
ve tarihidir. İnsan ve toplum dönüştükçe ev de takip eder, onu evirir çevirir; yolunu-yordamını
dönüşür; ev insanın hayat tarzını takip eder, hayat hazır eder. Her ırkın/kavmin, medeniyetin, top-
tarzına tanık olur ve onu yansıtır, onu anlatır. lumun, kültürün ve de alt-kültürün kendine özgü
Neden insanın en hasbi tanığıdır ev? Ev, ger- evi olur. Her medeniyet kendine özgü ev yapar;
çekte hayattır çünkü; Türk insanı, evinin adını evi giydirir. Kültür, inanç, gelenek evi giydirir; evi
‘hayatlı ev’ koyarak ne büyük isabette bulunmuş- biçimlendirir. Evin fonksiyonlarını, özelliklerini, ha- 1
Doç. Dr., Selçuk Üniversitesi, Edebiyat
tur! Hayat ve ev! Hayata ev kadar yakışan başka yata dahil olacak uzuvlarını ve ruh iklimini belirler. Fak., Sosyoloji Böl.
DOSYA
Ev, fizikî bir nesne olmasının yanı sıra, daha önde bir kültür ve me- dan dolayı ev, kendini evinde güvende hisseder genelde. Kendini
deniyet göstergesidir. Simgedir, semboldür: metafordur. Kendinde en güvende hissettiği yer de evidir. Ancak güvenlikli sitelerin öne
pek çok şeyi taşır, gösterir. Eve bakan, evin sahibini yani hangi ruh çıkardığı güven durumu, bu yalın halin ötesinde anlaşılmalıdır. Çün-
ikliminin, inancın, kültür ve medeniyetin insanı olduğu görür. kü buradaki güven, sadece belli kişilere, gruplara, seçilmişlere, imkâ-
Evin uzun tarihi, inanç, gelenek, kültür ve medeniyete göre bi- nı olanlara has kılınmaktadır. Güvenliğin özelleştirilmesi ile yüzyüze
çimlenen değişik tarzlar, biçimler, anlayışlar sunar. Çadırdan kulü- gelinmektedir. Toplumsal bütünlüğü zedelemeye, toplumu mekân
beye, alaçıktan apartman dairesine, residencedan stüdyo dairesi- üzerinden ayrıştırmaya götüren bu durum, sosyal adalet, kentin
ne; villadan bahçeli eve, gökdelenden apartmana, gecekondudan tüm yurttaşlarca adilce yaşanması, paylaşılması esasını da bozmak-
güvenlikli lüks sitelere uzanan ve her tarzı içeren evin uzun tarihi, tadır. Hem evin kendi özel tarihinde hem de kentsel dönüşüm me-
insanın eve bakışı, evden beklentisini de aşikâr eder. Evin uzun tari- selesinde güvenlikli siteler, yeni bir toplumsal-mekânsal-mimarî olgu
hi, toplumların devirlerini, çağlarını, dönemlerini an an takip eder, olarak yer almaktadır. Güvenlik gibi insanın aslî ve en yalın halini
ortaya serer. Behçet Necatigil, ‘Evler’ şiirinde insanın ev macerasını belli bir mekânla kayıtlayan ve oradaki güvenliği cilalayan bir albeni-
ne güzel anlatır: “İnsanlar yüzyıllar yılı evler yaptılar/ İrili ufaklı, birbi- ye dönüktür güvenlikli siteler.
rinden farklı/ Ahşap evler, kagir evler yaptılar/ Doğup ölenleri oldu, Aynı zamanda evin sembolizminde, sembolik bir alan olarak
gelip gidenleri oldu/ Evlerin içi devir devir değişti.” evin dönüşümünde yeni bir yorum olarak ortaya çıkan güvenlikli
Evin uzun tarihi, aynı şekilde evin özellikleri, bölümleri, büyük- siteleri, kendini var eden enstrümanlar etrafında da okumak gere-
lüğü, yüksekliği, genişliği, darlığı, konumu, mevkii, teknik ve tekno- kir. Duvarlar, parmaklıklar, kapılar, kameralar ve güvenlik görevlileri
lojik özellikleri, fonksiyonları gibi pek çok özelliğine ilişkin zengin bir gibi bir güvenlikli sitenin ayırıcı unsurlarının her birini de tıpkı bu
veri sağlar. Bir organizasyon birimi olarak ev, zamanla farklı nitelikler yapılar gibi sembolik değeri olmalı. Dışarıya keskin bir şekilde kapalı
kazanmıştır. Sadece biçimsel açıdan değil fonksiyonel ve yaşamsal olan ve dışarıdan izinsiz hiçbir kişinin girişine izin vermeyen, böyle-
pratikler açısında da ev, büyük, köklü dönüşümlerin alanı olmuş- ce kendini yabancıdan, tehlikeli olandan, düşmandan, dilenciden,
tur. Bir gösterge olarak ev, toplumsal dönüşümün tüm yönlerini yardım toplayandan, fakirden, satıcıdan, hatta bayram şekeri almak
temsil etme, yansıtma, taşıma görevinin de yerine getirmiştir. Bu isteyen çocuklardan bile koruyan, saklayan, esirgeyen güvenlikli si-
bakımdan, evin tarihi, ev imgesinin tüm yüzlerini barındırmakta, telerin anlaşılmasında söz konusu kurucu unsurlar açıklayıcı bir rol
onun geçirdiği dönüşümlerin çetelesini tutmaktadır. Bir hayat alanı, üstlenmektedir. Mekân, duvar ve kapıyla kendini bir anda yer aldığı
temel bir yapı olarak kurulan evin zamanla, örneğin, statü aracına, mahalden ayrıştırmakta, kendini çok özel, dokunulmaz, hatta ulaşıl-
gösteriş alanına evrilmesi de aynı şekilde bu dönüşüm hikayesinin maz bir konuma oturtmaktadır. Tabiri caizse kendini siterilleştirmek-
kaydettiği bir husus olmuştur. Evler, birer canlı tanık olarak kendinde te, siteril olma yönünü cilalamaktadır. Güvenlikli sitelerin cazibesi ve
yaşayanların hallerini, durumlarını, dünyalarını yansıtmıştır. Kendileri ağır baskı oluşturması da buradan kaynaklanmaktadır. Bu baskı ve
bile bundan etkilenmiştir bir bakıma. Gene, Necatigil’e kulak vere- cazibe git gide ev tercihleri ve türlerinde kendini ana eğilim olarak
cek olursak, bunun nasıl gerçekleştiği anlaşılır: “Zengin evler fakirlere sunmaya adaydır.
çok yüksekten baktılar/ Kendi seviyesinde evler kız verdi, kız aldı/ Güvenlikli siteler toplu evler, toplu mekânlardır. Belirli bir sosyo-
Bazıları özlediler daha yüksek hayatı/ Çırpındılar daha üste çıkmaya/ ekonomik seviye ve statüye mensup kişileri bir araya toplayan, ama
Evler bırakmadı.” aynı zamanda kimi toplumsal grupları dışarıda bırakan, farklı top-
Evin dönüşüm hikâyesinde, son yılların dikkat çeken bir olgusu lumsal statüler ve yapılar arasında bir duvar ören yapılardır. Fakat
olan güvenlikli siteler, özel bir yerde durmaktadır. Güvenlikli siteler, bununla birlikte benzer ama kopuk hayatları ütopyavari bir araya
yeni bir ev modeli olarak pek çok şeye işaret etmektedir. Güvenlikli getiren yapılardır. İnsanlar arasında mekân üzerinden yeni bir bağ
siteler, bir anlamda kendi zamanının hayat tarzlarını, ev üzerinden ve ilgi kurma iddiasındadır. Bu ise güvenlikli sitelerin bir tür birliktelik,
okumaya da imkân tanımaktadır. Yeni zamanların yönelimlerini, mahallelilik ve hatta cemaat kavramlarıyla birlikte sunulmasının yolu
ilgilerini, bakışlarını belgelemektedir. Güvenlikli siteler toplumsal aralamaktadır. Oysa buradaki birlikteliğin gayet sunî, bir projeye
dönüşümün mekâna yansımasıdır bir anlamda. Her dönüşümde dayalı bir şekilde sonradan oluşturulmuş dolayısıyla gerçek cema-
rastlanan dejenere olma, bozulma, gelenekten kopma hali bu ör- atleşmeden ve bağlılıktan hayli uzak olduğu söylenmelidir. Reklamı
nekte de görülebilir. Bir dejenere hali midir güvenlikli siteler; bir bo- yapılan bu birlikteliğin ve mahalleliğin olsa olsa yeni bir pazarlama
zulmaya mı işarettir? Elbette bu sorunun cevabı, etraflı analizlere tekniğinin kurnazca geliştirdiği bir dil ve söylemden öte bir değeri
muhtaçtır. Aslolan meseleyi, değişik yönleriyle analiz edebilmektir. yoktur.
Bu anlamda güvenlikli sitelerin sosyo-ekonomik, tarihsel, politik, kül- Güvenlikli siteler de evin uzun tarihinde ortaya çıkan farklı mo-
türel, psikolojik dayanaklarıyla birlikte okunması bir gerekliliktir. Aksi dellerden bir tanesidir. Kendi özelinde, bir model ve örnektir; bir
takdirde tek yönlü bir okuma, sorunu belli bir yere kilitlemekten öte sembolik yapıdır: pek çok hususu okumaya izin vermektedir. Değişik
bir şey yapamayacaktır. faktörlerin oluşturduğu yeni bir ev türüdür. Açıklanması ve anlaşıl-
Güvenlikli sitelerin, vurgulanması gereken en önemli niteliği kuş- ması da tüm bu faktörlerin göz önüne alınmasına muhtaçtır. Bir
kusuz güvenlik esaslı yapılar oluşu ve bu güvenliği katı bir şekilde büyük kopuş, hatta bir bozuluş olup olmadığı, hâlihazırda ve yakın
uygulamaya sokmasıdır. Esasen ev, bir güvenlik arayışıdır; insanın gelecekte güvenlikli sitenin sunduğu ve beslediği hayat tarzı ve in-
kendini güvende hissetmesinin, kendini güvenli kılmasının asli, ya- san ilişkilerine getirdiği boyutla anlaşılacaktır. Mimari, iktisat, sosyolo-
lın, doğal ve zorunlu bir sonucudur. Barınak olarak ev, insanı dış ji, psikoloji gibi disiplinler bu hususu ilgiyle takip etmekte ve notlarını
tehlikelerden, zararlardan korumakta, onu güvene almaktadır. Bun- düşmektedir.
68
DOSYA
GELENEKTEN GELECEĞE:
“İMAR REFORMU”
03 Nisan 2009 Konya
Oktay EKİNCİ* 69
lkemizde artık ne yapılsa, ya da ne ya- Ne var ki bu gerçeğe rağmen biz yine de yeni
pılmak istense, adına “reform” deniyor. bir düzenleme için “reform” demeyi, aynı düzen-
Özellikle son yıllarda bu söylemle sunul- lemelerle daha iyi ve daha olumlu bir sonuca ula-
mayan yasa ya da yasa tasarısı yok gibi... şabileceğimizi umduğumuz, ya da bunun böyle
Hangi alanda yeni bir düzenleme yapılmaya ih- olmasını, bilinmesini istediğimiz için seviyoruz.
tiyaç duyulsa, kamuoyuna “reform yapıyoruz” O kadar ki yine günümüzde kimi “şimdikin-
diye açıklanıyor ve medyamız da böyle tanımla- den daha geri” ve “daha olumsuz” sonuçlar
mayı pek seviyor... yaratabilecek yeni yasalar için bile “reform” denil-
Oysa, tarihin tüm reformlarına baktığımız za- mesine çok da karşı çıkmıyoruz. Hatta, bu tanımı
man bunların hiçbirisi, gerçekleştikleri sürecin ön- benimseyerek, tutup “reformu eleştiriyorum” di-
cesinde ya da başında, birilerinin “haydi reform yenlerimiz de var; böylesi bir söylemle reformun
yapalım” demesiyle reform olmadılar. Hatta ger- tarihsel saygınlığını zedelediklerinin bile farkında
çekleştikten sonra bile reform oldukları, ancak değiller.
uzun yıllardan sonra geriye dönüp bakıldığında Oysa, eğer o yeni düzenlemeyi “geri” ve hat-
anlaşıldı ve bu tanımını da zaten hep tarihçiler ta “zararlı” buluyorlarsa, söylemeleri gereken,
yaptılar... öncelikle bunun bir “reform” olamayacağı; hatta
Bu nedenle, günümüzdeki şu “AB reformla- tıpkı “karşı-devrim” gibi belki de “karşı-reform”
rı” diye gündeme getirilen yeni yasal ve yönetsel demenin daha doğru olacağı değil midir?
düzenlemelerin bile gerçekten bu tanıma yakışıp İşte ben de bu “ihtiyat” içinde “İmar Re-
yakışmadıkları; yani eskisine göre daha iyi bir du- formu” önerimi paylaşırken, şimdiki imar düze-
ruma neden olup olmadıkları, ancak “yaşanarak” nimizden daha ileri bir durum için gerekli yeni
anlaşılacak. Belki de kuşaktan kuşağa yaşandıktan düzenlemelerindeki temel ilkeleri belirlemenin,
sonra durumun eskiden daha iyi olup olmadığı ancak “gelenekten geleceğe” bir bakışla olumlu
görülerek ne ad verileceği de belli olacak. sonuçlar yaratabileceğini çok önemsiyorum, *
Yük. Mimar
DOSYA
Çünkü, bence her alanda geçerli olmakla bir- katlanmak zorundayız... “Geleneklere bağlı ol-
likte, özellikle kent, yapılaşma, çevre, mimarlık ve mak, ya da gelenekselden haz almak neden
şehircilik alanında, dünyanın başka hiç bir kültür sadece yemeklerde mi kalmalıydı?”
ve uygarlık coğrafyasında olmayan zenginlikteki “Muhafazakar”larımız, o muhafaza etmedik-
tarihsel birikimlerimizden yararlanarak geleceği leri eski konaklarının yerinde, “kat karşılığı zen-
kurgulamanın tek çözüm olduğuna ve hatta “ya- ginleşme” adına yükselen kimliksiz apartman
şamsal değer” taşıdığına inanıyorum. dairelerinde yaşarlarken, kendilerine hala “mu-
Yine bu nedenle, günümüzdeki ve hayli hafazakar” diyebilirler mi ve bu sonuçtan mut-
zamandır ülkemizde ne yazık ki egemen olan lular mı?
“kimliksiz ve çıkarcı yapılaşma” ortamlarının da Bir yandan “güç gösterisi” adına diktikleri
geçmişimizi önemsemeyen, içeriksiz ve özümüze kuleleriyle ve paranın sağladığı siyasi kayırmayla
yabancı bir sözde modernleşme saplantısıyla, sa- elde ettikleri oransız imar durumlarıyla inşa edil-
dece rant amaçlı imar politikalarının sarmaş dolaş miş devasa yapılarıyla övünen; bir yandan da
olmasından kaynaklandığını savunuyor ve sorgu- geleneklere bağlı siyasi söylemlerle politika yapa-
luyorum,,, bilenlerimiz de düşünsünler..
Başta Mevlana felsefesi olmak üzere, hangi
Düşündürücü Sorular Anadolu düşüncesinde “gösteriş düşkünlüğü”
Konuya bu değerlendirmelerle girerken, dilerse- vardır; hangi tarihsel düşünürümüz, insanların
niz önce kentlerimizin şu hepimizi üzen genel haklarını gasp eden bir “ayrıcalıklı yaşam” ya
görüntülerine bakarak şu soruyu düşünelim: da “ayrıcalıklı kazanç” peşinde koşmayı makbul
“Kentleşme, sadece yapı yığılmasıdır? Sadece sayar?
binaların çoğalması ve giderek daha da yo- İşte bütün bunların sonunda adlarından baş-
ğunlaşması mıdır?” ka neredeyse hiç bir özgün değerleri kalmayan
Bu yığılma altında ezilen, yok olan, ya da yok kentlerimizi bile, aynı adlarının sonuna “m” ekle-
olmasalar bile aynı yoğun yapılar arasında sıkışıp yerek, örneğin “Konyam” diyerek anıyorsak; yani
kaldıkları anıtlarımızı, tarihi yapılarımızı ve hatta “bize ait”, “bizim” olmalarıyla övünüyorsak, aynı
çok özel anıların yaşandığı mekanları, binaları dü- “m”ye yakışır bir imar politikasını da artık benim-
şünelim... “Kentleşme geçmişe, değerlerimize semeli, geleneksel değerlerimizi çağdaşlığın esin
vefasızlık mıdır?” kaynağı yaparak, bizim kentlerimizi yeniden bizim
Hele o eski kent fotoğraflarındaki eşsiz güzel- kılabilmenin yolunu bulabilmeliyiz...
likle ve insanı büyüleyen tarihi dokularımız ile, “İmar Reformu” dileğimiz de öncelikle bunu
aynı yerden ve aynı açılardan bugün çekilen fo- hedefliyor...
toğraflardaki insanı hüzünlendiren başkalaşım ve
çirkinlikler yığınından ibaret bir yabancılaşmanın Uygarlık Tarihi Aklın Tarihidir...
karşısında soralım; “Kentsel gelişme, kimliksiz- “Geleneksel” değerleri önemsemeyi, kimileri
leşme midir?” tutuculuk sayarlar... Bu yanılgı, tarihe, insanoğ-
Bunlara bir de günümüzün şu “çağdaş” ve lunun “uygarlık serüveni” olarak değil, ege-
“modern” denilen yapılarındaki estetik yoksunlu- menlerin siyasal geçmişi olarak bakılmasından
ğu ve çevreye uyumsuzluk ile yakın geçmişe dek kaynaklanır...
kentlerimizi bezeyen sanatsal mimari ile insancıl Geçmişteki gerçek yaşanmışlıkları ve egemen-
yerleşim dokularını kıyaslamayı eklediğimizde; lerin siyasi tarihi dışında da yaşamın sürdüğünü
“çağdaş olmak karaktersiz olmak mıdır; mo- yadsımanın gözardı ettiği gerçek ise şudur;
dernlik kimliksizlik midir?” Kültürel birikimler, sadece insana has olan
Oysa, aynı karaktersiz ve kimliksiz mekanlar “akıl” ve “yaratıcılığın” ürünüdür; çağlar boyu
içerisinde, geçmişten gelen örneğin “gelenek- süregelen gündelik yaşanmışlıklarla oluşurlar..
sel yemeklerimiz”i yaşatmaktan çok mutluyuz; Bu nedenle uygarlık tarihi de “yaratıcı akıl”la
yerel özelliklerini tümüyle yitirmiş yapılaşmalarda yazıldı...
yöresel mutfaklarımızdan örnekler veren lokanta- Aklın ve yaratıcılığın ürünü olan “düşünen
larımız çoğalıyor; Konya’da neyse ki bir Konya evi ve tasarlayan” insana verilen değer, “kimlikli
var ama “Furun Kebab”ın iyisini yemek için kötü kentleşme”yi sağlayabilmenin de temelidir...
apartmanların arasında beton bir binanın zemin Düşünen insanın toplumsal yaşama olan uy-
katında, kimliksiz bir çevreye bakarak yemeye garlık katkısının önemini ve büyüklüğünü ise özel-
70
DOSYA
likle orta çağdaki Anadolu bilgelerimiz dünyaya geçmiş mimari ve kentsel değerlerimiz de dünya-
örnek olacak aydınlıkta dile getirmişlerdir. nın “emek ve beceri”yle uygarlaştığını gösterir-
Batı “ortaçağ karanlığı”ndayken, Anadolu’da ken, onlarla beslenen “toplumsal yaratıcılık” ise
bu karanlığın asla geçerli olmadığını, hatta tersine, esenlikli bir geleceğin güvencesidir...
düşünce ve akıl tarihinin en aydınlık ve insancıl Ancak, insanoğlunun bu “çağdaş bilinç”le
dönemlerinin yaşandığını anımsamazsak, geç- buluşabilmesi için de aklın değerini farketmesi,
mişten esinlenme erdemine de kavuşamayız... yani düşüncenin özgürleşerek aydınlanmayla
Örneğin Ömer Hayyam; dünya düşünce buluşması gerekiyordu...
tarihinin eşsiz sözlerinden olan “dinlerin sana Bu nedenle de tarihin “akla değer verilme-
vaadettiği cennet, yaratıldığın bu toprakla- yen” çağlarında, geçmişe ait değerler de önem-
rın üzerindedir..” derken, yaratanın bize yaşa- senmediği için “koruma” kavramı gelişemedi...
mı armağan ettiği yerdeki “cennet” değerlerin Eski uygarlıkları elbette ki öncekilerden esin-
kıymetini bilmemizi söylüyor. Kentimizi, çevremizi lendiler ama onları korumadan, genellikle yok
cehenneme çevirerek cenneti sadece öbür dün- ederek, hatta üzerlerinde yükselerek yapılaştılar.
yaya bırakmanın, yaşamı cehenneme sokarak Örneğin, Bodrum’a giderseniz, kentin tarih-
cenneti kutsamanın akıl dişiliğini özetliyor. sel simgesi olan görkemli “kale”nin taşlarına do-
Ya da Hacı Bektaş Veli, batı hümanistlerinden kunun... Aslında, vaktiyle aynı kentte bulunan,
çok önce “okunacak en büyük kitap insandır” ama bir depremde yıkılan, Dünyanın 7 harikası
derken, öncelikle insani değerlerin önemini vurgu- arasındaki efsanevi “Mozelyum”a da dokunmuş
lamıyor mu? Benzer şekilde Mevlana da “kendini olursunuz. Çünkü kale işte o muhteşem mabedin
bilmeyen bir alim ne menem bir alimdir; olsa taşları taşınarak yapılmış... Ama şimdi kalkıp da ne
olsa malumat yığmış zalimdir...” diyerek, bence o taşları taşıyanları eleştirebiliriz; ne kaleyi yıkıp taş-
şu her şeyi bilen ama hep kendine saklayan, yani larıyla yeniden Mozelyum’u yapmayı düşünebili-
bilgisini toplumsal esenliğe kazandırmaktan aciz riz; ne de bugün benzer tarihi yapıların taşlarıyla
ya da bundan kaçınan kimi günümüz okumuş- yeni binalar yapmayı aklımıza getirebiliriz... Çün-
yazmışlarını da ne güzel tanımlıyor... kü o çağda aklın ve yaratıcılığın değerine dayalı
Batının “karanlık” çağı olan Ortaçağdaki işte bir koruma bilinci yoktu; bugün ise var...
bu aydınlığımızın mimari ve kentsel kazanımlarını Aynı durumun belki de en çarpıcısı ise Mimar
da aynı düşünce zenginliğinin ürünü olarak gö- Sinan’ın bile camilerindeki son cemaat yerlerinin
rüp değerlendirdiğimizde, dünyanın en insancıl çevresinde sıralanan sütunları antik ören yerlerin-
ve en yaşanılır mekanlarını ve yerleşmelerini ya- den toplamış olmasıdır. Mimarlık tarihinin dehası-
ratmış bir geçmişten bugünkü tam tersi duruma na, buna rağmen tek söz söylemeyez olmamızın
nasıl gelebildiğimizi sorgulamalıyız... nedeni ise sadece saygımız değil, yaşadığı çağın
Kimliksizleşmenin, yabancılaşmanın ve top- gerçekliğinin öyle olmasıdır. O çağlarda, sayısız
lumsal yaşamın gereklerine aykırı çıkar yapılaş- mimar, sayısız yapıyı antik kalıntılardan “devşir-
masının, hangi sapma ve saplantılardan kaynak- me” malzemeyle yaparken, halkın mimarisinde
landığını yine geçmişten ders alarak görebilirsek, de aynı devşirmeler yaygın değil midir?
imar reformunun bize has, yani Türkiye’ye ve İstanbul’daki Sultanahmet Camisi’nin tam da
Anadolu’ya has önceliklerini de kavramamız zor Büyük Bizans Sarayı’nın üzerinde yapılması; hatta
olmayacaktır... Fatih Camisi’nin de Ayasofya’dan sonraki en bü-
yük kilisenin yerinde yükselmesi; benzer tutumla-
Koruma Bilincinin Doğuşu rın dünyada da sayısız anıtsal yapıda görülmesi...
Zaten, günümüzdeki “kültürel miras” kavramı- koruma bilincinin insanlık için çok “yeni” bir er-
nın temelinde de insan becerisine sahiplenme- dem olmasından ötürüdür.
nin kuşaktan kuşağa aktarılması (miras) vardır. Tıpkı “insan hakları” gibi, hatta tıpkı “demok-
Aynı kavramın yine günümüzdeki “koruma” bi- rasi” gibi ya da “fikir özgürlüğü”, “düşünce
linciyle buluşmasının çağdaş önderleri ise “insan özgürlüğü” gibi, hemen tüm çağdaş insanlık
sevgisi”nin düşünürleridir. kavramlarına koşut olarak “kültürel miras” ve bu
Ruhi Su’nun o unutulmaz ve etkileyici Anado- mirasın yine insanlık adına korunması gerekliliği
lu sesiyle seslendirdiği “ellerimiz hünerli, aklımız de aklın özgürleşmesi ve insan yaratıcılığının ev-
yaratıcıdır” dizeleri, bütün bir uygarlık tarihinin rensel değerinin kavranmasıyla birlikte, aydınlan-
özetidir. Aynı gerçeğin “tarihsel belgeleri” olan manın armağanları olarak doğmuşlardır...
71
DOSYA
Mimarlık tarihi de bu nedenle “aklın ve ya- sallaşması yönündeki temek ilkeleri belirledi.
ratıcılığın belgeseli” olarak, tüm kazanımlarıyla Örneğin, bunlar arasındaki “tarihsel binaların
geleceğe aktarılması gereken bir “uygarlık mira- korunmasında mimari özgürlüklerin sınırlan-
sı” ve hatta uygarlaşmanın “tarihsel dersi” olarak dırılması”, bugün bile kimi mimarlarımızın ko-
önem kazanmıştır... lay kolay benimseyemedikleri bir temel kuraldır.
Aslında bu kural, yine Aydınlanma felsefesiyle
“Koruma Hukuku”nun Doğuşu gelişen “yaratıcı özgürlüğün” ve giderek “dü-
Bu nedenlerle tarihin en ünlü ve gelişmiş yasa- şünce özgürlüğünün” mimaride zengin bir
larında bile “eski eser” ya da “koruma” kavramı “kültürel dayanak” bulabilmesi açısından çok
yoktu. Hukuk fakültelerimizdeki temel dersler ara- önemlidir.
sında yer alan Roma Hukuku’nda, ya da Ham- Çünkü bir tarihsel binanın mimarlık ve sa-
murabi kanunlarında; Hititlerin yasalarında; Uzak nat açısından taşıdığı değerlerden “özgürce”
Doğu’nun eski çağ hukukunda... hiçbirinde “kül- yararlanmak, çağdaş tasarımını bu eski uygarlık
tür mirası” ya da “geçmişe ait değerlerin göze- birikimini “daha ileriye” taşımak üzere gerçekleş-
tilmesi” yoktu... tirmeyi hedefleyen tüm mimarların hakkıdır. Bu
Nitekim, bugünkü “kültür ve tabiat varlıkla- nedenle, herhangi bir mimarın salt kendi özgür
rını koruma hukuku”muzun da evrensel teme- tasarımı adına aynı tarihsel binanın özgünlüğünü
lini oluşturan çağdaş koruma yasalarının “ilk”ini, ortadan kaldırıcı davranışta bulunması, temelde
1850’lerde, dönemin hümanist Fransız aydını ve sanatın özgür gelişmesine engeldir.
yazarı Victor Hugo’nun kaleme almış olması rast- Fransız Tarihi Anıtlar Komisyonu’nun 1840’lar-
lantı değildir. da aldığı ve yine günümüz Türkiye’sindeki “mi-
Hugo’nun önemini görebilmek için, çağdaşı marın yetkisi”yle ilgili kimi tartışmalar için de
olan kimi Fransız aydınlarındaki “koruma” önder- çarpıcı bir içerik taşıyan diğer bir önemli kararı
liğini de anmamız lazım. Onlardan biri ve aynı za- ise “mimarlarda uzmanlık ayrımı” yönündedir.
manda dönemin İçişleri Bakanı olan Guizot’du... Tarihsel mirasın korunmasında “özgünlüğün
Ülkesindeki tarihsel yapılar arasında özellikle bozulması” düşüncesi giderek o denli önem ka-
“kutsal” sayılmayanların bilinçsiz bir şekilde yıkıl- zanmıştır ki, örneğin “ortaçağdan kalma yapıla-
maları ve tahrip edilmeleri ancak devlet örgütüy- rın” ancak o çağ üzerinde özel eğitim görmüş ve
le durdurulabileceğine inanan Guizot, 21 Ekim uzmanlığı belgelenmiş mimarlar tarafından resto-
1830 tarihinde ünlü raporunu yazarak, dünya- re edilebileceği koşulu getirilmiştir.
da ilk kez bir devletin koruma görevini özel bir
“kamu hizmeti” olarak üstlenmesine neden Bir Uygarlık Fermanı
oldu. Guizot raporu, kültürel mirasın yokolması- Burada, uygarlıkla uzmanlığa saygı arasındaki ev-
na karşı önlem alınması gerektiğini “bir ulus ve rensel ilişkinin tarihsel bir belgesini, Kanuni Sul-
insanlık görevi” olarak vurgularken, Fransa’nın tan Süleyman’ın Mimar Sinan’a talimatını anmak
ne denli zengin bir mirasa sahip olduğunu ve isterim...
bunun sanat birikiminin geleceğe de aktarılması Dönem elbette ki aydınlanma çağı sayılmazdı
gerektiğini açıklıyordu. ama yüzlerce yıl sonra Fransız aydınlarının mima-
Guizot’un bu girişimi sonucunda Fransız hü- ri özen için gösterdikleri hassasiyetin, Osmanlı’nın
kümetince tayin edilen “Tarihi Anıtlar Genel en muhteşem dönemini yaratan, Kanuni döne-
Müfettişi” için öngördüğü hizmet tanımı da minin “kurallar uygarlığında” da görülmesi an-
yine “aydınlanma” amaçlıydı. Müfettiş bütün lamlı değil midir?
Fransa’yı gezerek tarihsel binaları saptayacak ve İşte Kanuni’den Sinan’a ferman:
bununla da yetinmeyerek, hem o binaların sa-
hipleriyle görüşmeler yaparak, hem de vilayet ve “Hassa mimarlarının başı Sinan’a hüküm ki,
belediye meclisleriyle toplantılar düzenleyerek, Rumeli’den ve sair yerlerden gelip
“cahillik yüzünden bu binaların yıkılmaması doğramacılık ve bina bilgisinden habersiz
için” bir tür eğitim seferberliği başlatacaktı. ve nasipsiz olarak, tamamen ehliyetsiz
Bu “ilk adımın” ardından 1837de yine şekilde, ellerine cedvel alıp mimarlık
Fransa’da “Tarihi Anıtlar Komisyonu” kuruldu. yapmaktadırlar.
Komisyonun aldığı ilk kararlar da ülkede kültürel Bina eyledikleri evlerin ekseriya ocakları
miras ve tarihsel çevre korumacılığının kurum- tutuşup yandığından, buyurdum ki,
72
DOSYA
Bu emri aldığında, bu konuda dikkatli olup, Osmanlı devletini ve düzenini devirmiş bir yö-
doğramacılık ve duvarcılık bilgisinden yoksun netimin, üstelik o denli zorlu bir bağımsızlık savaşı-
bulunmakla beraber nın ardından ve beş parasız bir yeni devlet olarak,
eline cedvel (arşın) alarak mimarlık yapanları aynı Osmanlı’ya ait kültür mirasını korumak için
yasaklayasın, hemen bir kurum oluşturması; bu çabayla para,
senin bilgin ve iznin olmadan o gibi ehliyetsiz kadro, bina ayırması ve ilerleyen yıllarda gerek
kimselere mimarlık ettirmeyesin...” Atatürk’ün gerekse de İnönü’nün genelgelerinde
(Fi 17 Safer 980 - 29 Haziran 1572) “tarihsel değerlerin korunmasına” özel önem
verilmiş olması, dahası yine o parasızlık dönem-
Tarihsel Mimari “Anı”lardır lerinde birçok cami, çarşı, medrese vb. yapıların
Yeniden 19.yüzyıla gelecek olursak, başta Victor da yine devlet eliyle restore edilerek kullanıma
Hugo olmak üzere, aklın tarihsel ürünlerine de- açılmaları, yaklaşık 100 yıllık bir gecikmeden son-
ğer veren aydınların, mimari korumayı yasal gü- ra Türkiye’nin tanıştığı aydınlanma düşüncesinin
vencelere bağlama çabasını görüyoruz... devrimci davranışlarına en çarpıcı örnekler değil
Aralarında Anatole France, Renan, Vitet, midir?
Guizot, Clateubriand gibi “aydınlanmanın” Nitekim, 1950 sonrasında bu anlayış yerini
ünlü isimleri bulunan bu aydınlardan, özellikle toprak ve imar yağmasına bağlı bir liberalliğe bı-
Victor Hugo’nun kaleme aldığı ve Fransa’daki raktığı için koruma konusunda daha ileri süreç-
ilk koruma hukukunun oluşmasında “felsefi te- ler pek yaşanamadı. Gayrimenkul Eski Eserler ve
meli” de oluşturan yasanın adı; “Hatıralar için Anıtlar Yüksek Kurulu aynı yıllarda kurulmuş olsa
Kanun”du. Yani, koruma, sadece bir mimarlık ya bile yine bu Kurulun bilimsel niteliği ile genel siya-
da sanat tarihi sorumluluğu değil, hatta daha da setin ve toplumsal bilincin aydınlanmadan uzak
önemli olarak “toplumsal belleğin yaşatılması” yapısı arasındaki çelişki bugünlere dek hep geri-
için gerekli ve zorunlu bir sosyal sorumluluk ola- lim yarattı.
rak gerekliydi. Mustafa Kemal Atatürk, 1936’da Ankara’daki
Yine Victor Hugo’nun işte bu “bellek” kav- bir müze inşaatını ziyaret ederken, bu dersin özel-
ramıyla da bütünleşik olarak, özellikle insanları likle bizim için taşıdığı değeri bakın nasıl açıklıyor;
“hayrete” düşüren ve o denli görkemli ve “zor” “Eski milletler büyük çalışmalar sonunda
yapıtların eski zamanlarda nasıl ve “hangi güçle” ‘kendilerine has birer mimari stil’ yaratmışlar-
yaratıldığını merak ettiren “büyük anıtsal yapı- dır. Son asrın sanat çalışma ve düşünmeleri
ların” korunması için hazırladığı yasanın adı da sonunda da ‘modern bir mimari’ doğmuştur.
aydınlanma devriminin “neyi önemsediğinin” Fakat bu modern mimari de her milletin dü-
bir başka kanıtıdır... Hugo’nun bu yasasının adı, şünce ve karakter farklarıyla birbirinden ayrı
“Aklın Büyük Ürünleri için Kanun”du. bir görünüş ve anlamdadır. Bir İtalyan mo-
Bu anıtsal yapılar, ister din ve tanrı uğruna, dern mimarisiyle, bir Alman modern mimarisi
ister kral ya da padişahın tanrısal güçleri uğruna arasında çok değişiklikler vardır.
inşa edilmiş olsunlar, “şaşırtıcı” görkemlerini as- Bu modern mimariler bütün ‘görünüşle-
lında “insan aklının” yaratıcılığına borçluydular. riyle de hangi milletin malı olduğu’nu anlat-
maktadır. Bizde de asrın bütün düşünce ve
... ve “Cumhuriyet” Devrimi ihtiyaçlarına cevap verecek, ruhlarımızı okşa-
Koruma konusundaki bütün bu gelişmeler, gü- yacak bir modern mimari lazımdır. Fakat bu
nümüzden “160 yıl önce” Aydınlanma ile birlik- modern mimari diğer milletlerin taklitçiliği
te ortaya çıkarken, Türkiye’de de ilk kez devlete değil, yurdumuza has, Türklüğe özgü bir mi-
bağlı bir koruma örgütünün Cumhuriyetin ilanın- mari olmalıdır... Bize orijinal bir modern Türk
dan “bir yıl” sonra kurulmuş olması, aynı “felsefi” mimarisi lazımdır.”
devrimin ürünüdür. Nitekim Ulu Önderin bu anımsatmaları, döne-
1924 yılında İstanbul’daki tarihsel binalar için min “ulusal mimarlık” çabalarına da temel olan
“Muhafazai Asar-ı Atika Ercümeni” kuruluş ve “gelenekten geleceğe” kimlikli çağdaşlaşmanın
görevleri talimnamesi Maarif vekâletince (Milli Eği- özünü yansıtmaktadır.
tim Bakanlığı) çıkartılırken, Fransızların 1837’de Bugünkü “köksüz” ve “geçmişi yadsıyan”
oluşturdukları kurul örnek alınmıştı. O kadar ki sözde modern yapılaşmayla “toplumsal yaban-
üye sayısı bile 7 kişi olarak aynıydı. cılaşma” arasındaki koşutluğu düşündüğümüz-
73
DOSYA
de ise mimari ve kentsel yozlaşmanın önüne ge- man’ın çevirisi ve Zeynep Günay’ın derlediği bil-
çebilmek için akıl ve yaratıcılık tarihimizle yeniden gilere göre, ilk yavaş şehir 99’da Toskana’ya bağlı
buluşmamız gerektiği açık değil midir? Chianti oldu.
Yine bugün, pek çok uluslararası mimarlık ve Ardından Bra, Positano ve Orvieto derken
şehircilik belgesinde, “kimlikli çağdaşlık” için, ta- İtalya’daki sayıları 40’ı geçti. İngiltere, İspanya,
rihsel tasarımların ve dokuların yaşatılmasının “ol- Portekiz, Avusturya, Polonya ve Norveç’ten kimi
mazsa olmaz” koşul olarak belirtilmesi, Atatürk’ün kentlerle birlikte, otomobil ülkesi Almanya’dan bile
kent kültürü ve uygarlık konusunda da ne denli Hersbruck, Lüdinghausen, Schvvarzenbruck, VVal-
ileri görüşlü olduğunu kanıtlıyor. dkirch ve Überlingen “Yavaş Şehir”lere katıldılar...
Avrupa Birliği ülkelerinin mimarlık örgütlerin- ‘Yavaş Şehir’ hareketinin önderlerinden,
ce oluşturulan ve aday ülke olmamıza rağmen 1991-2004’de Orvieto’nun Belediye Başkanı Ste-
Türkiye’den Mimarlar Odamızın da üye olarak ka- fano Cimicchi diyor ki; “..artık arabalar kent
bul edildiği Avrupa Mimarlar Konseyi’nin ünlü “Be- merkezlerinden çıkarılmalı, insanlar sadece
yaz Kitap” adlı raporu, geleceğin Avrupa’sındaki yerel ürünleri tüketmeli ve sürdürülebilir ener-
mimarlık ve şehircilik hedeflerini belirliyor. ji kullanmalı; süpermarket ve McDonald’sIara
Raporun şu vurgulaması ise geçmişten gelen yüz vermemeli...”
değerlerin sürdürülmesindeki kararlılığı çok çarpı- Nitekim “Yavaş Şehir Bildirisi” de gürültü kir-
cı olarak özetliyor: “Kentlerimizin gurur duydu- liliğini ve trafiği kesmek, yeşil alanları ve yaya böl-
ğumuz estetik ve sanat düzeylerini, 700 yıldır gelerini artırmak, yerel üretim yapan çiftçilerle bu
ödünsüz uyguladığımız mimari denetim ve ürünleri satan dükkân ve lokantaları desteklemek
cephelerin kamusal değer olduğu bilincine gibi elliden fazla “taahhüt” içeriyor.
borçluyuz...” Yavaş Şehrin “salyangoz” logosunu kul-
lanabilmek için de kentin bu harekete bağlı
“Yavaş Şehir” Hareketi “müfettişler”ce sürekli denetlenmesi gerekiyor.
Bütün bu değerlendirmeler ışığında, ülkemizde Kasım 99’da Orvieto’da hazırlanan “sözleşme
de tarihle barışık ve geçmişi yok etmeden gele- koşulları”nın bazıları özetle şöyle;
ceği kurgulayabilen, planlı ve yaşanabilir bir kent- - Kentin değerlerini koruyacak çevresel politi-
leşme için öngördüğümüz “İmar Reformu”nun kalar uygulaması;
temel ilkelerini belirlemeden önce, son olarak - Toprağın işgalinin değil, kullanımının geliş-
birkaç yıldır İtalya’da doğup yaygınlaşmaya baş- tirilmesi;
layan ‘Yavaş Şehir (Slow City)’ hareketinden de - Doğal ve genetiğiyle oynanmamış besinle-
söz etmek istiyorum. rin yeğlenmesi;
2008’in eylül ayında mimarlık sitesi - Kültür ve geleneklerin korunarak yerli üreti-
“Arkitera”da şu haber yayımlanmıştı; “İtalya’nın min özendirilmesi;
‘Yavaş Şehir (Slow City)’ hareketini destekle- - Konukseverliğin yaşatılması; turistlerin evler-
yenler, kent merkezlerinde arabayı yasakla- de ağırlanması.. Örneğin Bra kenti, otomobili,
yarak ve Mc Donald’s şubeleriyle süpermar- süpermarketleri ve parlak reklam
ketleri kapatarak yaşanır kentler oluşturmaya ışıklarını yasaklanmakla yetinmedi; el sanatla-
çalışıyorlar. Asya’ya da sıçrayan bu akım, tüm rıyla geçinen ve yerel yiyecekler satan küçük aile
Avrupa’da hızla yayılıyor...” işletmeleri, en iyi ticaret birimleri oldular. Okullar-
Haber, özellikle kenti sadece “otomobil yolla- da çocuklara, yerel üreticilerce yetiştirilen organik
rından ibaret sanan şu “battı-çıktı” düşkünlerine meyve ve sebzeler yediriliyor. Fazla çalışmanın za-
karşı “manifesto”ya dönüştü... İnternette yayanlar rarlarına karşı bütün küçük marketler pazarın dı-
“keşke bizimkiler de ders alsalar...” notlarını ek- şında perşembeleri de kapatılıyor. İnsanların res-
lerken, Bursalı gazeteci İhsan Aydın şunları yazdı; mi işlemlerini koşuşturmadan yapmaları için bele-
“Araçsız, marketsiz, betonsuz, gürültüsüz diye cumartesi sabahları özel hizmet veriyor...
bir kenti İtalyanlar kadar en az Türkler de hak Yavaş Şehir hareketi nüfusu 50 binden az
etmiyor mu? Var mı bu harekete katılacak bir kentleri üye kabul etse bile, Avrupa’nın kimi bü-
baba yiğit belediye başkanı?” (Olay-06 Ekim yük kentleri de “yavaşlama”ya başladılar.
2008) Aslı Kayabal’ın Milano’dan yazdığına göre,
Alman Spiegel dergisinden Gizem Kahra- belediye “yeni bir kamu aracı doğuyor; bisiklet”
74
DOSYA
sloganı ile 65 istasyonda 800 bisikleti halkın kulla- amaçlı imar planı “ayrı” olunca, genelde imarın
nımına sunmuş. 2009’da da 300 istasyonda 5 bin korumayı içermediği anlayışı doğmuştur. Bu ya-
bisiklet hedefleniyor (Cumhuriyet-23 Kasım 2008). nılgı artık sona erdirilmeli; “korumama amaçlı
Peki, biz şu “Yavaş Şehir Uygarlığı”nı ülkemi- imar plam”nın olamayacağı gerçeği temel alın-
ze ne zaman kazandıracağız? malıdır.
Örneğin, Kolomb Amerika’ya vardığında bile,
kapalı çarşılarımız yüzlerce yaşındaydı.. AVM’lere 3- Kimlikli Kent İçin Geçmişten Esinleni-
hayranlığı ve teslimiyeti bir kenara bırakın, tarihi len Çağdaşlık
çarşı ve pazarlarımızı yaşatmayı ve daha da geliş- Site yerine mahalle, sokak, meydan ve komşuluk
tirmeyi ne zaman önemseyeceğiz? ilişkileri sürdürülmeli; yeni yerleşimlerde de blok
Ya da “site”leşme yerine, her yönüyle insancıl düzen ya da tip yapıların tekrarlandığı ruhsuz dü-
ve bize ait olan “mahalle” kültürümüzün sürdür- zenlemeler yerine geleneksel kent dokularımız-
meyi ne zaman akıl edeceğiz? dan esinlenilmelidir.
75
DOSYA
76 Neslihan SERDAROĞLU*
armaşık ve dinamik bir sistem olarak kent- tır. Ancak sözü edilen müdahalelerin genellikle
lerin, sürekli büyüme olgusuyla karşılaş- sınırlı ve parçacı fiziksel değişim ile sınırlı kaldığı
maları, demografik, ekonomik, sosyal, belirtilmektedir (Ataöv ve Osmay, 2007). Ayrıca,
fiziksel yapısında önemli değişimlere ne- bu çalışmaların özellikle kentlerin çeperleri olarak
den olmaktadır. Kentlerin dikkate değer şekilde adlandırılabilecek merkez dışı alanlarında ger-
büyümesi, kentsel mekânın üzerinde daha çok çekleştirilen toplu konut uygulamaları üzerinde
durulmasına; tüketim alanlarının yeni büyüme odaklanmakta olduğu görülmektedir.
unsurları (alışveriş merkezleri, spor alanları, ku- “Kent” ile ilişkili tüm kavramlar gibi “kentsel
leler, kongre merkezleri, vs.) üzerinde kentler dönüşüm” konusunun da son yıllarda ülkemizde
arası yarışın ön plana çıkmasına sebep olmuştur. şehir planlama ve mimarlık gündeminin en fazla
Kentlerin birçoğu için büyüme zorunluluğu ve sözü edilen konularından biri haline geldiği gö-
küresel ekonominin parçası olma ihtiyacı yeniden rülmektedir. Ülkemizin öncelikle büyük kentlerin-
yapılanmalara neden olmaktadır. Kentsel mekân- de gerçekleşen kentsel dönüşüm uygulamaları,
daki bu yeniden yapılanma ile oluşan değişim son yıllarda Anadolu’nun birçok kentine yayılmış
ve dönüşümler; kimi zaman mekân ve yaşam ve bu kentlerde de “dönüşüm” adı altında pek
kalitesini artırıcı yönde olurken, kimi zaman da çok kentsel müdahale gerçekleştirilmiştir. Bu ça-
mekânın ekonomik, toplumsal, çevresel ve fiziksel lışmada “kentsel dönüşüm” kavramının tanımlan-
çökme ve bozulması olarak kendini gösterir. Kısa- ması, ortaya çıkış gerekçelerinin özetlenmesi ve
cası kentler, bugünkü sorunların odak noktaları Konya’daki güncel kentsel müdahale çalışmaları,
olmakta ve gelecekteki yaşam biçimi ve kalitesini bu çalışmaların sunduğu potansiyeller/yarattığı
de belirlemektedirler (Thorns, 2004; Akkar, 2006; sorunların tartışılması amaçlanmıştır.
Karaman, 2003).
Bununla birlikte, küresel kentsel gelişim süreç- Kentsel Dönüşüm ve Ülkemizde
lerine eklemlenme isteği, kentlerde yerel yöne- Yansımaları
Arş. Grv., Sağ, S.Ü., Şehir ve Bölge Planla- timler tarafından kısa zamanda çok sayıda kentsel “Kentsel dönüşüm”, “kentsel sorunlara çözüm
ma Bölümü, Konya. müdahalenin gündeme getirilmesine yol açmış- üretmek amacıyla, değişime uğrayan bir bölge-
DOSYA
nin ekonomik, fiziksel, sosyal ve çevresel sorunla- ofis yapıları, plazalar, alışveriş merkezleri kent
rına kalıcı çözüm sağlamaya çalışan kapsamlı bir mekânında kapsamlı dönüşümlere yol açmıştır.
vizyon ve eylem” olarak tanımlanmaktadır (Ro- 1990’ların sonlarıyla birlikte ve Marmara Depre-
berts, 2000) minin de etkisiyle 2000’li yılların başlarında ise
Kent, sosyal, ekonomik ve kültürel dinamiklere bugün yaşamakta olduğumuz son dönüşüm
ya da zaman içinde değişen değer yargıları ve dalgası başlamıştır (Özden, 2008; Kentleşme
normlara bağlı olarak gerçekte sürekli değişen, Şurası, 2009).
dönüşen ve kendi kendini yenileyen bir organiz-
madır. Bu değişim hızlı ya da sağlıksız bir şekilde Kentsel Dönüşüm ve Konya
gerçekleştiğinde, kent mekânının çeşitli yönler- Konya’nın planlı dönemine ilişkin özet niteliğin-
den bozulmaya uğradığı görülür. Kentlerin özel- de bir değerlendirme yapıldığında; planlı dö-
likle aldıkları göçler sonucunda fiziksel yönden neme 1946 Asım Kömürcüoğlu’nun planı ile
büyümesi ve çeperlerindeki kentsel oluşumların girildiği, bu planda yeni gelişime açılan bölge-
hız kazanması, kent merkezlerinin önemini kay- lerde Güzelkent akımından etkilenen uygulama-
betmesine ve çeşitli kentsel sorunlarla karşı karşıya lar hâkimken, 1954 Ferzan Baydar-Lale Baydar
kalmalarını doğurmuştur, bu mekânların fiziksel planı ile birlikte, kentsel yenileme uygulamaları
ve sosyal anlamda iyileştirilmesi ve çağdaş gerek- başlatıldığı, eski doku yıkılarak apartmanlaşmalar
liliklere yanıt verecek ve bölgedeki yaşam kalite- oluşmuştur. 1966 planında, 1980’li yıllarda ge-
sinin yükseltilmesine katkıda bulunacak biçimde cekondu alanlarının dönüşümünde sosyal ya-
yeniden düzenlenmesi amacıyla yukarıda sözü pının önemsenmesinin temeli olan gecekondu
edilen kentsel dönüşüm / yenileme / yeniden önleme bölgeleri belirleme çabaları dikkat çeki-
canlandırma / sağlıklaştırma gibi yaklaşımlar gün- cidir. 1980’lerle birlikte planlamada yerel yöne-
deme getirilmiştir (Birol, 2008). timlerin yetkili olması sonucunda, kapsamlı imar
Kentsel dönüşüm bir olgu olarak belirli bir za- hareketleri başlamış ve kentsel dönüşüm proje-
man diliminde sürekli gerçekleşmekte ve bu süre- leri gündeme gelmiştir. 1990’lara gelindiğinde
cin temel felsefesi, dönüşen alanları kentin kendi ülke çapında, uygulamada parçacı ve nitelikten
bütününde işleyen yapısına, yaşanabilir kentsel çok niceliğe önem veren plan değişiklikleri gün-
mekan olarak entegre eden bir amaca hizmet deme gelmiş, Konya kenti de bu süreçten derin-
etmesidir (Thorns, 2004; Akkar, 2006). lemesine etkilenme sürecine girmiştir. Sonraları,
Kentlerimizde ilk dönüşüm dalgası, Tanzimat stratejik planlama yaklaşımının etkisi ile Konya’da
dönemi ile birlikte başlamıştır. 1838 tarihli Os- da önemli kentsel projeler gündeme gelmiştir
manlı-İngiliz Ticaret Anlaşmasının özellikle liman (Sağ, 2008).
kentlerinde meydana getirdiği dönüşümler, ye- Konya’da 20. yüzyılın ortalarından son yıllara
rel yönetim anlayışının kent mekânındaki yansı- dek kentsel mekânın gelişimine yönelik çok fazla
maları, ilk dönüşüm dalgasının göstergeleridir. detaylı çalışma yapılmamıştır. Bu anlamda, kent
Bunu, Cumhuriyet döneminde başlatılan, daha merkezindeki mimari ve kentsel sorunlar (kent
bölgesel ölçekte, ancak kentleri doğrudan ilgi- merkezindeki yapı stokunun bakımsızlığı, yaya
lendiren (örneğin Ankara’nın başkent olması, ve taşıt dolaşımındaki düzensizlikler, mekânsal
demiryolu yatırımları, KİT’lerin orta büyüklükte ve fiziksel koşulların yetersizliği, vb.) yapılmakta
kentlerde yer seçimi gibi) bir dönüşüm dalgası olan kentsel müdahalelerin uygulama alanı ola-
izlemiştir. Türkiye’nin özellikle büyük kentleri 3. rak olumlu yönünün bulunduğunu düşündürt-
dönüşüm dalgasını 1950’lerde göçlerle yaşa- mektedir.
mış, barınma, çalışma, ulaşım büyük kentlerin Bu çalışmalarla bir yandan kent merkezinin ge-
temel sorunları haline gelmiş ve kentler büyük nişletilmesi ve merkezdeki yoğunluğun azaltılma-
bir hızla yatayda ve dikeyde dönüşmeye başla- sı, diğer yandan da yukarıda sözü edilen bakım-
mıştır. Bir sonraki dalga, 1980’li yıllarda başta sızlık ve düzensizlik sorunlarına çözüm üretilmesi
İstanbul olmak üzere büyük kentlerin imar af- hedeflendiği genel anlamda gözlemlenmektedir.
larıyla yasadışı bir kentsel dokuya dönüşümü- Ancak, çoğunlukla yapılmakta olan, kent merke-
nün yaşandığı, belirli akslarda büyük yıkımların zindeki asfalt, kaldırım, ağaçlandırma ve benzeri
yapıldığı ve işlevsel dönüşümlerin başlatıldığı çalışmalar, kent mekânının özünde barındırmak-
dördüncü dalgadır. Beşinci dalga, 1990’lı yıllar- ta olduğu sorunlara çözüm önermekte zorlanan,
da küreselleşmenin kent mekânında meydana yüzeysel birer makyaj niteliğinde, basit kentsel
getirdiği dönüşümleri ihtiva etmektedir. Büyük yenileme çalışmaları olarak adlandırılabilecek ça-
77
DOSYA
5393
9. Sanayi Alanı 12.05.2006 100 1946 Belediye-Özel Girişim
69-73. Madde
14. Yeni Yol Konakları 14.7.2005 2,5 Plan Değişikliği 1966 Özel Girişim
20. Devlet Üretme Çiftliği 13.5.2005 96 Plan Değişikliği 1966 Belediye-Özel Girişim
21. Akabe Konutları 17.02.2006 9 Plan Değişikliği 1966 Özel Girişim
22. Fevzi Çakmak 13.4.2007 2,5 Plan Değişikliği 1966 Özel Girişim
23. Hacısadık 22.11.2007 2,5 Plan Değişikliği 1966 Özel Girişim
24. Sarnıç 22.11.2007 4 Plan Değişikliği 1966 Özel Girişim
78
DOSYA
79
DOSYA
80
DOSYA
nedenle, bu dönüşümü izleyen süreç içerisinde gelişmenin vazgeçilmez koşullarından biri olarak
geleneksel kent merkezinde (Karatay kent mer- kabul edilmektedir.
kezi kentsel dönüşüm projesi) yapıların eskimiş- Konya kentinde ele alınan kentsel dönü-
liği ve ticaretin canlandırılmasının gerekliliği dü- şüm projelerinin kentsel dönüşümün temel
şüncesinden hareketle dönüşüm çalışmaları hız amaçları bakımından kısa bir değerlendirmesi
kazanmıştır. Mevlana bölgesi kentsel dönüşüm yapılacak olursa; projelerin çoğunluğunun, fi-
çalışmaları da bu sürecin uzantısında başlamıştır. ziksel çöküşü durdurmak ve ekonomik kazanç
Eski otogar alanı, yeni belediye alanı çevresinde sağlamak amacıyla hayata geçirildiği söylene-
gelişen ticaret bölgesi, kent merkezinin çeperleri- bilir. Kentsel yaşam kalitesini artırmak ve kültüre
ne doğru, daha fazla dönüşüm ihtiyacını tetikle- dayalı dinamikleri harekete geçirmek ve katılımı
miştir. Bir başka örnek olarak, Karatay Belediyesi sağlamak adına çok olumlu bir süreç yaşan-
sınırları içerisinde yoğunluk kazanan toplu konut dığını söylemek zordur. Projelerin arkasındaki
uygulamaları da küçük ölçekli kentsel dönüşüm temel felsefe, dönüşüm alanlarının rantını artır-
projeleri kapsamında değerlendirilebilmektedir. maya yöneliktir.
Konya’da, ‘8 Mahalle Dönüşüm Projesi, Küçük Bir kentsel dönüşüm çalışmasında, ulaşım,
Sanayi Dönüşüm Projesi, Et Balık Kurumu Dö- arazi kullanımı, yayalaştırma ve kentsel dönü-
nüşüm Projesi’, “büyük ölçekli kentsel dönüşüm şüm alanında yer alacak yeni işlevsel kullanım-
çalışmaları” olarak değerlendirilebilir. 1946 planı lar konularında kararlar alınması gerekmektedir.
ile inşa edilmiş olan sanayi sitesinin hızlı tren istas- Ayrıca, dönüşüm projesinin yapılabilirliğinin
yonunun bulunacağı muhtemel bölge olması bu belirlenmesi için söz konusu düzenlemenin eko-
Kentsel Dönüşüm Projesi bölgenin cazibe merke- nomik ve toplumsal altyapısı oluşturulmalıdır.
zi haline getirilmesini içeren projelerin üretilme Kentsel dönüşüm alanında yapılması planla-
sürecini oluşturmuştur. Kule Site Alışveriş Merkezi, nan değişikliklerle ilgili kararlar alınırken, kolektif
Belediye ve Afra (Makromarket) ve Çevresi Dönü- çalışma ve bilgi üretmeye dayalı bütüncül bir
şüm Projeleri ile ateşlenen, 8 Mahalle Dönüşüm düzenlemenin amaçlanmalıdır. Paylaşım, katı-
Projesi, Konya için kentsel dönüşümün mahalle lım, toplumsal uzlaşma ve şeffaflık gibi ilkelerin
düzeyine yayılmaya başlanmasının izlerini belir- önemi yadsınamaz. Bu anlamda, kentsel dö-
ten, kent için oldukça önemli bir projedir. nüşüm konusunda kültürel, mekânsal ve sosyal
anlamda “sürdürülebilirliği” ve sağlıklı gelişmeyi
Bitirirken… sağlayabilecek kararları öncelikli olarak ele almak
Konya’da, geleneksel kent merkezi, barındırdığı gereklidir. Dönüşüm alanındaki mimari müda-
pek çok mimari ve kentsel soruna karşın, mekân halelerin insan ölçeği, mekânsal çeşitlilik, mekân
organizasyonu bakımından hala geleneksel tanımı gibi tasarıma yönelik kararlarla desteklen-
dokunun izlerini taşımaktadır. Bu durum, as- mesi, beraberinde sağlıklı bir kentsel yenileme
lında bu bölgenin doğru bir müdahale sonu- ve dönüşümü getirecektir.
cunda “özgün yapısını koruyarak” yaşayan bir
kent mekânı haline gelme potansiyeline sahip Kaynakça
• ATAÖV, A., S. OSMAY, 2007, “Türkiye’de Kentsel Dönü-
olduğunu göstermektedir. Konya’da yapılacak şüme Yöntemsel Bir Yaklaşım,” METU JFA, sayı:24:2, Ankara.
kentsel dönüşüm çalışmalarında bir yandan, • KARAMAN, A., 2003, “Dönüşüm Projelerinde Kentsel Tasa-
rımın Rolü”, Uluslar Arası 14. Kentsel Tasarım Ve Uygulamalar
kentin planlı ve sağlıklı bir şekilde gelişmesini ve Sempozyumu, Kentsel Yenileşme Ve Kentsel Tasarım, 28-29-
30 Mayıs 2003, MSÜ, İstanbul.
büyümesini sağlayacak biçimde mevcut sınırla- • ROBERTS, P., SKYES; H., 2000, “The Evaluation, Definiti-
rının dışına doğru genişletilmesini amaçlarken, on, Purpose Of Urban Regeneration”, Urban Regeneration:
A Handbook, London Sage.
diğer yandan da kent merkezindeki geleneksel • THORNS, D., 2004, “Kentlerin Dönüşümü, Kent Teorisi Ve
Kentsel Yaşam”, CSA Global Yayın Ajansı, İstanbul. (Türkçesi;
dokuya ait izlerin ortaya çıkartılması ve bu izlerin Nal, E., Nal, H.)
yapılacak dönüşüm aracılığıyla vurgulanması, • AKKAR, Z.M., 2006, “Kentsel Dönüşüm Üzerine Batıdaki
Kavramlar, Tanımlar, Süreçler Ve Türkiye”, Planlama Dergisi
kent merkezindeki mekân kalitesinin bu yolla 2006/2, Ankara.
• SAĞ, N., 2008, “Konya Kenti Planlama Sürecinde Kentsel
arttırılması amaçlanmalıdır. Bunların yanında, Dönüşümün İrdelenmesi”, Selçuk Üniversitesi, FBE, Şehir ve
Bölge Planlama Anabilim Dalı, Basılmamış Doktora Semineri,
kentsel dönüşümde koruma ve ilişkili kavramla- Konya.
rın öneminin de gözardı edilmemesi gerekmek- • ÖZDEN,P.P., 2008, “Şehir Yenileme”, İmge Kitabevi, İstan-
bul.
tedir. Çağdaş kentsel tasarım anlayışında kültü- • BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞI, 2009, Kentleşme Şu-
rası, “Kentsel Dönüşüm, Konut Ve Arsa Politikaları Komisyonu
rel, tarihî, mimari miras niteliği taşıyan yapılar, Raporu”, Ankara.
yapı grupları ve kent parçalarının korunması ve • BİROL, G., 2008, “Kentsel Dönüşüm ve Balıkesir’deki Uy-
gulamalar Üzerine Bir Değerlendirme”, Mimarlık Dergisi,
değerlendirilmesi, özellikle sürdürülebilir kentsel Sayı:344, İstanbul.
81
DOSYA
82 A. Deniz OKTAÇ1
ir kent önemli bir tarih verisidir. Kentin malıdır. Eğer geleneksel ortam varsa, olduğu gibi
temelinin de yapılardan oluştuğu düşü- bırakılmalıdır. Külte ve renk ilişkilerini değiştire-
nülürse, her yapının kenti tanımlayan bir cek hiçbir yeni eklentiye, yok etmeye, ya da
tarihi verisi olduğu sonucuna varılabilir değiştirmeye izin verilmemelidir
(Kuban, 2000, s.62). Bir tarihi yapıt, tarihi bir bel- Madde 7: Bir anıt tanıklık ettiği tarihin ve
gedir. Aynı zamanda bir sosyal, ekonomik, kültü- içinde bulunduğu ortamın ayrılmaz bir par-
rel, teknik ve estetik belgedir.(Kuban, 2000, s.61). çasıdır. Anıtın tümünün, ya da bir parçasının
Geleneksel mimari dokular ise tarihi belge olma başka bir yere taşınmasına anıt korunması bunu
özelliğinin yanı sıra geleneksel kent kültürüne ait gerektirdiği, ya da çok önemli ulusal veya uluslar
verileri de yaşatırlar (Ahunbay, 2005, s.12). Her arası çıkarların bulunduğu durumlar dışında izin
yapının da kendi dilinde farklı bir anlatımı, mimari verilmemelidir (Erder, 1977, s.169).
tarzı, kültür birikimini sunuşu vardır. Korumanın Koruma toplumun genel eğitimi - tarih bilinci
anlamı geçmişten gelen bu özellikleri günümüz- ile doğrudan orantılıdır. Bir toplumdaki okumuş-
de yaşatmak ve gelecek kuşaklara aktarmaktır. luk düzeyinin yüksek oranlarla verilmesi o toplu-
Korumada uyanışlar dünyada 19. yüzyıl içinde mun tarih bilincinin gelişmiş olmasının gösterge-
çıkmış ve gelişmiş (Sezgin, 2005, s.1), 20 yüzyılın si olamamıştır. Ülkemiz de Selçuklu ve Osmanlı
ortalarında kesin çerçevesini oluşturmuştur. 1964 eserlerinde güzel koruma-restorasyon örnekleri-
yılında ilan edilen Venedik Tüzüğü’ne göre; ne sahip olmasına rağmen (Önge, 1985, s.41-48
Madde 3: Anıtların korunmasında ve onarıl- ) tarih çevre koruma bilinci toplumda uyanma-
masındaki amaç, onları bir sanat eseri olduğu mıştır ve günümüzde yasalarla sağlanmaya ça-
kadar, bir tarihi belge olarak da korumaktır lışmaktadır. Maalesef içinde bulunduğumuz Sel-
Madde 4: Anıtların korunmasındaki temel çuklu başkenti olan Konya’da da toplum, anıtsal
tutum korumanın kalıcı olması ve sürekliliğin eserleri ve son yıllarda geleneksel konut dokula-
Yrd. Doç. Dr. Selçuk Üniversitesi Mimar-
sağlanmasıdır. rının yok olmasını sadece seyretmiştir. Toplumda
lık-Mühendislik Fakültesi Mimarlık Bölümü Madde 6: Anıtın korunması, ölçeği dışına taş- tarih koruma bilincinin gelişmesinde geç kalması
Öğretim Üyesi mamak koşuluyla çevresinin de bakımını içine al- yasalarımıza da yansımıştır.
DOSYA
13 Numaralı ve 4.3.1988 tarihli Kültür ve Ta- kentsel sitler, sokaklar ve siluetlerin ögeleri olarak
biat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu Kararı ile iki gruba ayrılmıştır:
Korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarının ko- 1. Grup Yapılar
ruma gruplarının belirlenmiştir. Buna göre: Toplumun maddi tarihini oluşturan kültür ve-
“Korunması gerekli taşınmaz kültür varlıkların- rileri içinde tarihsel, simgesel, anı ve estetik nitelik-
dan; leriyle korunması zorunlu yapılardır
I.Grup yapılar : Değerlendirmede aranan ve II. Grup Yapılar
2863 sayılı yasada belirtilmiş bulunan özellikler- Kent ve çevre kimliğine katkıda bulunan kültür
den çoğuna, üstün değerlere sahip olması nede- varlığı niteliğindeki yöresel yaşam biçimini yansı-
ni ile gelecek kuşaklar için içi ve dışı olduğu gibi tan yapılardır” (Kültür Bakanlığı web sayfası)
korunması gereken, malzeme değişikliği yapılma- der ve korunacak her yapa müdahalenin ken-
dan, sadece bakım ve koruma onarımı gerçek- dine özgü koşullarına göre saptanacağı belirtilir.
leştirilebilecek, ayrıca, binanın yaşamının devam Bu müdahaleleri de bakım, onarım, basit onarım,
ettirilebilmesi için zorunlu tesisatın korunabileceği esaslı onarım (restorasyon), yeniden yapma (re-
veya mevcudun değiştirilebileceği yapılar, konstrüksiyon) olarak belirler ve açıklar. 660 nolu
II.Grup yapılar: Değerlendirmede aranan ve ilke kararından sonra artık yapılar I. ve II. grup ola-
2863 sayılı yasada belirtilmiş niteliklerden, özellik- rak tescillenmektedirler.
le çevresel niteliklerinin önemi açısından gabari- II., IIIve IV. grup yapılarda izin verilen taşıyıcı
sinde ve cephesinde değişiklik olmamak koşulu sistemde, iç kısmında, iç ve dış malzemesinde de-
ile taşıyıcı sistemde, iç kısmında, iç ve dış malze- ğişiklik yapılabilecek yapılar kavramı,
mesinde değişiklik yapılabilecek yapılar, III. ve IV. Grup yapılarda cephe özelliğine sa-
III.Grup yapılar: Değerlendirmede aranan ve dık kalınmak üzere, gabarisinde bazı değişiklikler
2863 sayılı yasada belirtilmiş niteliklerden, özellik- yapılabileceği gibi, yeni yeri belirlenmek koşuluy-
le çevresel niteliklerinin önemi açısından cephe la taşınabilecek, taşıyıcı sisteminde, iç kısmında, iç
özelliğine sadık kalınmak üzere, gabarisinde bazı ve dış malzemesinde değişiklik yapılabilecek, ye-
değişiklikler yapılabileceği gibi, yeni yeri belirlen- nilenebilecek yapılar kavramı,
mek koşuluyla taşınabilecek, taşıyıcı sisteminde, iç IV. grup yapılarda gerek görüldüğü rölöveleri
kısmında, iç ve dış malzemesinde değişiklik yapı- veya yeterli miktarda fotoğrafları koruma kurulu-
labilecek, yenilenebilecek yapılar, na iletip, karar alındıktan sonra yıkılarak yerin Ko-
IV.Grup yapılar: Çevresinin gerek mimari, ge- ruma Kurulunun önermesi doğrultusunda uygu-
rekse gabari bakımından tümü yenilenmiş ve tek lama yapılabilecek yapılar kavramı
başına koruna şansını kaybetmiş veya, yukarıda verilen Venedik Tüzüğü’nün 3.-4-6. Ve
Mimari özelliğini tümü ile yitirmiş veya 7. maddelerine ters düşmektedir. Koruma kararı
Kamu yararına kaldırılması gerekli olan taşın- alınmış bir eser tarihi, sosyal, ekonomik, kültürel,
maz kültür varlığı yapılar olup gerek görüldüğü teknik ve estetik belge niteliğini ve bütün mimari
rölöveleri veya yeterli miktarda fotoğrafları koru- karakteriyle özelliklerini sürdürebilmeli, geleceğe
ma kuruluna iletip, karar alındıktan sonra yıkılarak yansıtılabilmelidir. Restorasyon var olan yapının
yerin Koruma Kurulunun önermesi doğrultusun- yıkılarak yerine yenisinin yapılması değildir. Koru-
da uygulama yapılabilecek yapılar olduğuna, “ ma kuramı yapının tahrip edilmeden korunması-
kararı alınmıştır (Abacıoğlu, 2001, s.562). nı, yeni yapılan müdahalenin kendini belli etmesi-
5.11.1999 tarih ve 660 nolu ilke kararında ni, yapının yok olmuş, bilinmeyen yerleri üstünde
ise; de yorum yapılmamasını söylemektedir. Koruma
Taşınmaz kültür varlıklarının korunmasında en amaçlı müdahalenin cinsi ne olursa olsun yapının
önemli sorun, yapılacak müdahalenin niteliğidir. tarihi belge, estetik ve teknik özellikleri korunma-
Her yapının kendine özgü sorunları olduğu için lıdır. Günümüzde özellikle geleneksel konutlarda
tüm yapılara kapsayacak ve müdahale biçimini sık uygulama şeklinde görülen rölöveleri arşivleyip
belirleyecek genel sınıflandırmaların uygulamada binayı yıktıktan sonra, tarihi yapı yerine günümüz
yanlış sonuçlar verdiği saptanmıştır. Bu nedenle tekniğinde yeni bir yapı yapmakla tarihi değer
kurul kararlarına temel olacak ilkeler ve müdahale olma özelliği kaybolmaktadır. Mimarisi, strüktürü,
biçimlerine daha uygun olduğu kabul edilen aşa- yapı malzemesi dokusu değişmiş bir binalar ile
ğıdaki tanımlar yapılmıştır. koruma değil sadece tarih değer kaybolmuş ve
tarih yanıltılmış olmaktadır (Özgönül, 2009).
Yapı Koruma altındaki yapıların yerlerinin değiştiril-
Yapılar, kendi başlarına bir tarihi ve estetik değer mesi ise Venedik Tüzüğü 7. Madde’nin söylediği
taşımaları ya da kentlerin tarihi kimliğini oluşturan gibi ulusal çıkarların gerektiği durumlarda düşü-
83
DOSYA
nülebilir. Yapı çevresiyle birlikte doğup, yaşamış uzun bir koridor bıraktıktan sonra, iki oda-bir hol
ve kimliklenmiştir. Taşındığı zaman kimliğini, ta- yapılmıştır. Koridordan güneybatıdaki odaya ve
nıklık ettiği tarihi kaybetmekte, o çevre de özelliği- güney doğudaki merdivene geçilebilir.
ni kaybetmektedir.
Resim I. Yapının güney doğusuna bakış (Konya Koruma Ku- Çizim 2. Rölöve-üst kat planı (K.K.K. arşivinden)
rulu arşivinden)
84
DOSYA
Çizim 4. Rölöve - Güney Cephe (K.K.K. arşivinden) Resim 2. Eski yapının üst kat sofasının tavan göbeği (K.K.K.
arşivinden)
lı olarak duvarın ortasına oturtulmuş ve kenarlar
pencereden duvara doğru içbükey bir çerçeve
oluşturulmuş ve pencere yuvasının dışına ahşap
çerçeve yapılmıştır (Resim 6).
Resim 3-4. Eski Yapının odalarında bulunan dolap, ağzı açık ve gusülhaneler (K.K.K. arşivinden)
85
DOSYA
86
DOSYA
Çizim 9. Restorasyon üst kat planı (K.K.K. arşivinden) Resim 11. Restorasyondan sonra doğu cephesi (D. Oktaç)
dır. Değişmeyen sadece binanın kütle boyutlarıdır.
Sonuç olarak tarihi belge olma niteliğini kaybet-
miştir. Değişmiş, dönüşmüş ve dejenere olmuştur.
Sadece giriş cephesi eskiyi hatırlatan unsurlara sa-
hiptir. O da ters yöne inşa edilmiştir. Tescilli bir eser
olarak hak etmediği müdahalelere uğramıştır.
Sonuç
Yasaları insanlar yapar ve uygular. Ülkemizde ko-
ruma bilincinin hala tam oluşmaması bu yanlışla-
rın ortaya çıkmasına sebep vermektedir. Koruma
bilinci oluşmuş bir toplumda yasaların ve uygu-
lamalarının doğru yönde olması beklenebilir. Ko-
Çizim 10. Restorasyon kesiti (K.K.K. arşivinden) nunu aktörleri olarak; tarihi eserini değil sadece
arsasını değerlendirmek isteyen ev sahibi, koru-
ma kurulları, proje ve uygulama yapan mimar,
uygulamayı denetleyen belediye olarak kurumlar
ve kişiler herkes bir miktar sorumludur.
Korumada yanlışlıkların yapılmaması için yasa
ve yönetmelikler tekrar gözden geçirilmeli veya
yeniden ele alınmalıdır. Tarihi yapılara müdaha-
lenin her aşamasında görev alan kişiler kesinlikle
koruma eğitimi almış kişiler olmalıdır. Daha önce
restorasyon yapmış olmak ehliyetli olduğu anlamı
taşımamalıdır. Böyle bir durumda daha önce ya-
pılan çalışmalar incelenerek iş verilmelidir. Halkın
her kesimine yöneticisinden sade vatandaşa ka-
dar koruma eğitimleri verilmeli, okullarımızda ta-
Resim 9. Restorasyondan sonra evin kuzey cephesine Mor
rih ve koruma bilinci dersleri olmalıdır. Tarih dolu
Sokak’tan bakış (D. Oktaç)
kentlerimizde koruma alanlarının tarihi özellikleri
kaybolup içi boşalmadan duyarlı kararlar alınmalı
ve duyarlı müdahaleler yapılmalıdır.
Kaynaklar
• ABACIOĞLU, Muhiddin, 2001, Açıklamalı ve İçtihatlı İmar
Kanunu Mevzuatı ve Uygulaması, Ankara.
• AHUNBAY, Zeynep, 2005”Doğal ve Kültürel Mirası Koruma
Alanında Geçerli Uluslar arası Belgelerin Türkiye’deki Uygula-
malara Yansımaları”, Korumada 50 Yıl Seminerleri 17-18 Ka-
sım 2005, İstanbul, s. 9-24.
• BERK, Celile, 1951, Konya Evleri, İstanbul.
• ERDER, Cevat, 1977, “Venedik Tüzüğü Bir Anıt Gibi Korun-
malıdır”, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dergisi, C.3, Sayı: 2, Anka-
ra, s. 169-190.
• KUBAN, Doğan, 2000, Tarihi Çevre Korumanın Mimarlık
Boyutu Kuram ve Uygulama, İstanbul.
• ÖNGE, Yılmaz, 1985, “Modern Restorasyon Prensiplerinin
Anadolu Türk Vakıf Abidelerindeki En Eski Uygulamaları”,
II.Vakıf Haftası Seminerleri 3-9-Aralık 1984, Ankara.s. 41-48.
Resim 10. Restorasyondan sonra bahçesiyle birlikte görünüşü SEZGİN, H., “XXI. Yüzyıl Başlarında Taşınmaz Kültür Varlıkları-
nın Korunması Kavramının Gelişimi Dünya’daki ve Türkiye’deki
(D. Oktaç) Sonuçları”, Korumada 50 Yıl Seminerleri 17-18 Kasım 2005,
İstanbul, s. 1-6.
Tarihi eser olarak tescillenen ev artık malzeme- • ÖZGÖNÜL, Nimet, 2009, “Restorasyon Değil Makyaj”,
Cumhuriyet- Ankara Eki, 09.10.2009.
siyle, plan şemasıyla, strüktürüyle bugünün yapısı- http://www.kultur.gov.tr
87
DOSYA
erşeyin hızla değiştiği bir süreç yaşıyo- çılığın, gözü açıklığın, iş bitiriciliğin prim yaptığı
ruz ya da hızlı olduğu iddia edilen bir bir oyun..
değişime ayak uydurmaya zorlanıyoruz. Dahası, 1980’lerin sonunda İlhan Tekeli
Hangisinin daha geçerli olduğunu an- Hoca’nın [1] planlamada “ikili ahlak anlayışı”
lama konusunda kimi zaman tereddüt yaşasam şeklinde kavramsallaştırdığı sorunun, çeşitlenerek
da, ikincisinin, yani bir zorlamanın olduğunu dü- kök saldığı bir ortam. Hem kentte yaşayanların,
şünüyorum. Daha da açığı, bir değişim dayat- hem de kentin yöneticilerinin genlerine işlemiş
ması ile karşı karşıya olduğumuza inanıyorum. bir “duruma göre” anlayışı.
Somutun soyuttan, ölçülebilirin ölçülemeyenden Planlamanın ve nitelikli kent yaşamının öne-
daha önemli olduğunu düşünmemizi isteyen bir minden dem vururken, kendi arsası/taşınmazı
dayatma. Gözü açıklığın, daha fazlasını istemenin için en fazla getiriyi sağlamaya çalışan; insanların
ve daha fazla getirinin, saflığa, azla yetinmeye ve birbirine karşı anlayış ve tahammül eksikliğini eleş-
kanaatkarlığa tercih edilmesi gerektiğine inanma- tirirken, en küçük bir menfaat çatışmasında cana-
mızı, böyle yaşamamızı isteyen bir kuşatma.. vara dönüşen; trafikteki nezaket eksikliğinden ya-
“Küreselleşen Dünyayı” gözümüze sokmaya kınırken, sürücü koltuğuna oturduğunda boyut/
çalışan, güçlü olmayı ve daha fazla kazanmayı kişilik değiştiren bir kentli (!) profili..
her şeyin üstüne koyan, bu amaçla meşruiyet Anakentlerin (büyükşehirlerin) bütüncül ola-
sınırlarını zorlayan, kimi zaman hiçe sayan bir ya- rak planlanmasının öneminden bahsedip, kentin
pılanma.. genelini ilgilendiren yatırımları, yönettiği ilçenin
İçinde bulunduğumuz koşulların bu ölçüde sınırları içerisinde bir yerlere konumlandırmak için
“karamsar” olmayı gerektirip gerektirmediği ko- “nüfuz savaşına” girişen; kentin 50 yılını planla-
nusunda farklı düşünce ve görüşler olabilir ama, maktan sözedip, kendi hizmet dönemi içerisinde
sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamın bir yansıma- bitirilemeyecek hiçbir yatırıma girişmeyen; kentin
*
Selçuk Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık
sı olan kentler, Ülkemizdeki bir iki istisna dışında, yönetiminde uzlaşı ve istişarenin önemini vurgu-
Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölü- değişim adı altında yaşanan yozlaşmanın sah- larken, 3 kişiyle yatırım ve proje kararlarını alan bir
mü, Yrd. Doç. Dr. nelendiği mekanlara dönüşmüş durumda. Fırsat- yönetici profili..
DOSYA
Bu süreç içerisinde tecrübe ettiğimiz en da- ginç bir amaçla.. “Yayaların mevcut trafik akışın-
yanılmaz sorun ise öncelikler açısından yaşanan dan etkilenmeden güvenli bir şekilde karşıdan
değişim. Bireysel yararın, kamu yararının önüne karşıya geçmelerini sağlamak için” [5].
geçtiği; parçacılığın, bütünselliğe tercih edildiği Aslında, yeni başlayan süreç, köprülü kav-
bir öncelik yozlaşması.. şakların mimarlarının hatalarını dolaylı da olsa
Ve bu öncelik yozlaşmasının şüphesiz en kabul etmesi ve bunun bir açıdan “eyvah”
çok hissedildiği alanlardan biri, kentlerde artan demek anlamına gelmesi açısından önemli.
araç sayısı ile birlikte yerel yönetimlerin öncelikli Çünkü, bundan birkaç yıl öncesine kadar hiç-
planlama alanlarından biri haline getirdiği ulaşım bir ihtiyacın bulunmadığı bir noktaya yaya üst
planlaması. Öğrendiklerimizin, bildiklerimizin ak- geçidi inşa etmek, aslında, o noktada bir yaya
sine, bireysel araçları, toplu taşıma araçlarından; güvenliği sorunu olduğunu kabul etmek
otomobilleri, yayalardan daha çok önemseyen anlamına geliyor. Ancak meydana gelen her
bir anlayışla..Tıpkı Konya kentinin son 10-12 yılı- yaya kazasında gündeme gelen yaya üst geçit-
na damga vuran süreçte yaşananlar gibi. Ancak, lerinin ve yine her yaya kazasında öncekilere ye-
2009 yerel seçimleri sonrasında ortaya çıkan yeni nileri eklenen demir korkulukların kime hizmet
bir uygulama alanı var ki, zihin arkası özellikle ettiği, bu uygulamaların gerçekten yayalar için
okunması gerekiyor. Yaya üst geçitleri… mi yapıldığı başlı başına tartışılması gereken bir
konu…
Kentin İçerisine Duvar Örerek Yayalara Her ne kadar yaya üst geçitlerinin yayalar için
Hizmet Etmek yapıldığı iddia edilse de, bir noktaya inşa edilen ve
Mimaran Dergisinde çıkan “Popülist Belediye- demir korkuluklarla bütünleştirilen yaya üst geçidi
ciliğin Kente Yakıştırdıkları; Köprülü Kavşaklar ve projelerinde yayalara çok açık bir mesaj veriliyor:
Yaya Üst Geçitleri” yazısının üzerinden 2 yıl geçti “Kentin içerisindeki bir yolda, yolun karşısına
[2]. 2004 yerel seçimlerinin akabinde ortaya çı- geçmek istiyorsanız bu merdivenleri çıkıp, inmek
kan ve Meram Tıp Fakültesinden Alaaddin Key- zorundasınız. Çünkü karşıdan karşıya geçmek is-
kubad Kampusuna kadar olan taşıt arterini trafik tediğiniz yolu otomobillerin konforlu bir biçimde
ışıklarından arındırma fantezisinin nasıl bir soruna kullanılabilmesi için bu gerekli (!)”.
sebebiyet vereceğinin işlendiği yazıda, kent içi Kent içinden geçen bir yolda önce trafik ışık-
ulaşım planlamasında, önceliğin otomobillerden larını kaldırıp, köprülü kavşaklar inşa etmek; aynı
yana kullanılmasının ve bu kabullenimle kentin yol, yaya güvenliği açısından sorunlu hale gel-
içerisinden geçen bir yolda taşıt trafiğini kesintisiz diğinde de yaya üst geçitleri inşa edip, bunları
hale getirmenin yaya güvenliğini ciddi biçimde demir korkuluklarla bütünleştirip insanların önü-
tehdit edeceği vurgulanmıştı. Geçen 2 yıllık za- ne duvar örmek.. Ve tüm bunların yayalar için
man zarfında, İstanbul Yolu Cumhuriyet Mahal- yapıldığını iddia etmek..Bu tartışmanın bir yerle-
lesi girişinden başlayıp, Beyşehir Yolu Şefik Can rinde kent içi ulaşım planlaması açısından ciddi
Caddesi kavşağına kadar olan bölgede yapılan bir yozlaşma ve akıl dışılık var.
köprülü kavşak ve trafik ışıklarının kaldırılmasına Yayaları merdiven çıkmak zorunda bırakır-
yönelik uygulamalarla taşıt trafiğinin kesintisiz ken, otomobiller için kesintisiz hareket olanağı
hale geldiği 8.5 km’lik kısımda meydana gelen sağlamak.. Ve böylesine bir sürecin yayalar için
yaya kazaları, o makalede konu edilen tespitlerin planladığını iddia etmek..İnanması zor. Bu süreç
haklılığını ne yazık ki açık bir biçimde ortaya koy- aslında, nitelikli kent yaşamına ilişkin önemli kriter-
du. Sadece otomobillerin konforuna odaklanmış, lerden birisi olan “yayalar için düz ayak olma”
insan canını hiçe sayan bir yaklaşım içerisinde, koşulunun da, otomobiller için sağlanmaya çalı-
İstanbul Yolu ile Beyşehir Yolu üzerinde taşıt trafi- şılmasından başka bir şey değil.
ğinin kesintisiz hale getirildiği 8.5 km’lik kısımda, Düz ayak olma koşulunun çok insanca bir
2 yıl içerisinde (Şubat 2008-Ocak 2010) mey- tarafının olduğu herkesçe bilinir. Yayaların oto-
dana gelen yaya kazalarında 12 kişi yaşamını mobillere karşı zayıflığından yola çıkılarak geliş-
kaybetti, 100’e yakın insan yaralandı [3]. tirilmiş bir planlama anlayışı. Ancak, Konya’da,
Onlarca insanın hayatını karartan bu süreç ka- önce köprülü kavşaklarla başlayan, bugün yaya
der olarak açıklanadursun, 2004 yerel seçimlerini üst geçitleri ile devam eden süreç, bir anlamda
takip eden dönemi köprülü kavşaklarla açan ve bu zayıfın daha zayıf, güçlünün daha güçlü hale
dönemi yine köprülü kavşaklarla kapatan yönetim getirilmesinden başka bir şey değil..
[4], 2009 yerel seçimlerini yeni bir açılımla başlattı Yayalar açısından tartışma konusu yaptığımız
ve bu açılım çerçevesinde yaya üst geçitleri yeni yaya üst geçitlerinin, bir de fiziksel engellileri ilgi-
bir çözüm olarak ortaya kondu. Hem de çok il- lendiren yönü var ki, gerçek anlamda yüz kızar-
89
DOSYA
90
DOSYA
yaya güvenliğinin pekiştirildiği (!) yaya üst geçidi 1) Tramvayın Su Deposu durağına inşa edilen
de aynı anlayışın ürünü.. ve VIP yaya üst geçitlerinden biri olan geçidi
yapmak yerine, TOKİ girişindeki trafik ışıkları
kapatılmamış olsaydı, yaya üst geçidinin yaya-
lara sağladığı iddia edilen yarardan kat be kat
fazlası sağlanabilirdi. Bu çözümde yayaların,
onlarca basamağı tırmanmadan karşıdan kar-
şıya geçebilmesinin yanı sıra, taşıt trafiğinin 15-
20 saniye bekleyeceği zaman dilimi içerisinde,
trafik ışığının çok daha uzağındaki noktalarda
da yayaların geçişine olanak sağlanmış olur-
du. Ayrıca, o bölgede hızlı akan taşıt trafiğini
yavaşlatmaya çalışan ve bu amaçla aylardır
hız ölçümü yapan trafik ekiplerinin bu ölçüde
mesai harcamasına gerek kalmayabilirdi.
2) Ankara Caddesi’nde Emniyet Kavşağı ile
Beşyol arasında inşa edilen ve altına yerleşti-
rilen demir parmaklıklarla kentteki en kötü ör-
neklerden birini oluşturan yaya üst geçidinin
yerine daha önce o bölgede bulunan trafik
ışığı kaldırılmamış olsa ve ışıklı yaya geçidinin
güvenliğini pekiştirmek için yol üzerinde, ken-
tin farklı yerlerinde yapılan uygulamalara ben-
zer biçimde hız azaltıcı yol işaretlemeleri düşü-
nülse cadde sadece o noktada değil, tama-
Resim 3. Ankara Caddesi üzerindeki yaya üst geçidi (üstte) ve
mında yayalar için güvenli hale getirebilirdi.
sadece yayaların geçişi için düşünülmüş trafik ışıkları. İki uygu- 3) Yine, yayaların karşıdan karşıya geçme-
lamanın da aynı elden çıktığına inanmak zor. sinin mucize olduğu noktalardan biri olan
(Kişisel Arşiv; 2009) Aydınlıkevler’e (Makromarket Önü), (son de-
Yazının başında vurgulandığı üzere, bir yaya rece iyi niyetli bir uygulama olmasına karşın)
üst geçidi inşası o noktada yaya güvenliği açısın- sabit radar yerleştirmek yerine, aynı noktaya
dan bir sorun olduğunu kabul etmek anlamına trafik ışığı konmuş olsa, hem yayalar açısından
geliyor. Ancak asıl sorun, sorunu çözmeye çalı- kangren haline gelmiş bir sorun çözülür, hem
şan anlayışın konuya yaklaşımı.. de trafiği yavaşlatmak için başka çözümlere
Yaşlıların, çocukların bile 10-12 saniyede kar- gerek kalmayabilirdi…
şıdan karşıya geçebileceği bir cadde genişliğine
sahip Kerkük ve Ankara Caddeleri üzerinde yaya Burada önemle vurgulanması gereken
üst geçidi inşa etmek, yazıda sıkça vurgulandığı konu, kent içi ulaşımı yayalar açısından eziyet
üzere otomobillere yayalardan daha çok önem haline getiren yaya üst geçitlerinin noktasal
veren anlayışın ve öncelikler açısından yaşanan bir işlev görmesine karşın trafik ışıklarının, taşıt
yozlaşmanın bir yansıması… trafiğinin belirli noktalarda ketlenmesine/dur-
durulmasına bağlı olarak yayalara uzunca bir
Çözüm: Trafik Planlamasının En Akılcı, Etkin ve koridorda güvenli geçiş alanı sunmasıdır. Bu
Ucuz Araçlarından Biri; Trafik Işıkları anlamda, kabul etmek gerekir ki, yaya üst ge-
Sözü fazla uzatmadan ne yapılabileceği so- çitleri yayaların güvenliğini arttırmamakta, sa-
rusuna cevap aramak gerekiyor. Aslında, bura- dece, üst geçitlere birkaç yüz metrelik alanda,
da yapılan tartışma açısından sorulması gereken yaya üst geçidine yürüyebilecek uzaklıkta olan
soru çok basit ve anlaşılır: “yaya üst geçitleri ile ve geçidin üzerine çıkabilecek güce sahip in-
çözülmeye çalışılan yaya güvenliği sorunu, sanlara hizmet vermektedir. Daha da kötüsü,
trafik ışıkları ile çok daha ucuza ve daha etkin nasıl olsa yaya üst geçidi var düşüncesi, oto-
biçimde çözülemez mi?” mobil kullanıcılarını daha güvenli sürat yapma
Kentteki birkaç örneğe değinerek ortaya ko- konusunda cesaretlendirmektedir. Dolayısıyla,
nan soruya cevap aranabilir: yaya üst geçidi inşası, sorunun farkına varan,
91
DOSYA
ancak, “insani” çözümden uzak duran bir an- dan yana kullanan yerel yönetimin, bu sürecin
layışa vurgu yapmaktadır. Yaya üst geçitlerinin ortaya çıkardığı yaya güvenliği sorununu çözmek
insani olmaktan uzaklığı ise, otomobillerin kon- için yaya üst geçitlerine sarılmasının, öncekinden
forunun temel alınmasından ve taşıtlara, trafik çok daha yanlış bir süreç başlattığını vurgulamak
ışıkları ile karşılaşmadan hareket etme kolaylılığı gerekir.
sağlanmasından kaynaklanmaktadır. Aslında, çok basit birkaç soru üzerinden bu
tartışma sonlandırılabilir. Bu çerçevede, “Eski
Bitirirken… deyişle trilyonlarca liraya mal olmuş veya
Kabul etmek gerekir ki, bir yerel yönetimin kendi mal olmakta olan yaya üst geçitlerinden çok
felsefesi ve öncelikleri doğrultusunda kenti yön- daha az sayıda trafik ışığı ile yollar yayalar
lendirme, tasarlama ve proje alanlarını belirleme açısından çok daha güvenli hale getirilemez
konusunda özgürlüğü vardır. Ve bunlar üzerin- mi? ya da “İnsanların karşısına duvar örme-
de, farklı düşünce ve yaklaşımların belirtilmesi, yen, kenti otomobiller için değil, yayalar için
tartışılması da son derece doğaldır. Ancak, bir düzayak hale getiren böylesine bir çözüm
yerel yönetimin özgür olamayacağı tek konu, in- çok daha insanca olmaz mı?” soruları tartış-
sanların can güvenliğini tehdit eden öncelikler maya değerdir.
belirleyemeyeceğidir. Bu anlamda, Konya kenti- Sonuçta, ısrarla vurgulamam gerekir ki, “Po-
nin son 10 yılına damgasını vuran taşıt/otomobil pülist Belediyeciliğin Kente Yakıştırdıkları; Köprülü
öncelikli ulaşım planlaması anlayışı ciddi biçimde Kavşaklar ve Yaya Üst Geçitleri” yazısı ile başlayan,
sorgulanmaya muhtaçtır. “Konya’nın Köprülü Kavşaksız Zamanları” yazısı [7]
80’li yıllardan itibaren “yeşil dalga” kavramı- ile devam eden bu süreci, “son” bir yazı ile değer-
nı ülkenin literatürüne sokan ve bu çerçevede lendirirken vurgulamaya çalıştığım şey, otomobil-
taşıtlara olabildiğince konforlu ve kesintisiz bir leri/taşıtları yok saymak değildir. Bu son yazıdaki
ulaşım imkânı sunarken, yayaları da gözeten temel amaç, insan hayatından daha değerli bir
kentlerden biri iken, bugün kent içi trafiğin bü- şey olmadığını ve yaya kazalarının nasıl bir ma-
yük oranda otomobillere teslim edildiği; yaşa- nevi çöküntü yarattığını yöneticilerimizin de bil-
nan yaya kazaları sonrasında inşa edilen yaya mesine karşın, bugün ulaşım önceliklerimizi hâlâ,
üst geçitleri ve demir korkuluklarla kentin içe- yayalar yerine otomobillerden yana kullanan an-
risine görünmez bir duvar örüldüğü ve bu layışa karşı bir sitemdir.
uygulamaların yayalar için yapıldığının iddia
edildiği bir yönetim anlayışına gelinmiş olması
düşündürücüdür. Daha da kötüsü, otomobil-
lerin, trafik ışıklarında 15-20 saniye beklemesine
tahammül edemeyen ve taşıtların hızlandırıl-
masını temel alan bu anlayışın “çok doğru bir
yaklaşımmışçasına” propagandasının yapılma-
sıdır. Oysa ulaşım planlamasına kıyısından
köşesinden bulaşan herkes bilir ki, araç ve
yayalar açısından kent içi niteliği taşıyan her Alıntılar
[1] İlhan Tekeli, Kentsel Korumada Değişik Yaklaşımlar Üzerine
türlü yolda taşıtların hızlandırılması değil, Düşünceler, Planlama, 1988/2, Sayfa:19-22, TMMOB Şehir
yavaşlatılması esastır. Plancıları Odası, Ankara.
[2]………..Mehmet Çağlar MEŞHUR, “Popülist Belediyeciliğin
Kentin trafiğini yönetenlerce unutulmaması Kente Yakıştırdıkları; Köprülü Kavşaklar ve Yaya Üst Geçitleri,
Mimaran Mimarlık Kültürü Dergisi, TMMOB Mimarlar Odası
gerekir ki, kendilerinin de yoğunlukla kullandığı Konya Şubesi, Yıl:2, Sayı:3, Kış 2008, sayfa:4-8.
[3]……..Konya Emniyet Müdürlüğü, Trafik Tescil Şube Mü-
otomobillerin dışında da bir yaşam bulunmakta- dürlüğü, Kaza İstatistikleri, 2009.
dır. Tramvayı, dolmuşu, otobüsleri ve bisikletleri [4]…………28 Ekim 2008, “20’nci Köprülü Kavşak” başlıklı
haber. Erişim: http://www.konajans.com/news/1084/20nci-
kullanan ve kentin içindeki yollarda karşıdan kar- koprulu-kavsak.html
[5]……….12 Nisan 2009, “Yaya Üst Geçitleri Hayatı Kolaylaş-
şıya geçmeye çalışan insanların oluşturduğu bu tırıyor” başlıklı haber. Erişim:
http://www.belediyebulteni.com/yaya-ust-gecitleri-hayati-
grubun, yazı kapsamında da vurgulandığı üzere, kolaylastiriyor_haberi_5174.html
otomobili olanlara göre daha fazla gözetilmeye [6]…..Doç.Dr.Hülagü KAPLAN, Konya Trafik Platformu’nun
25 Mayıs 2009 tarihli toplantısındaki konuşmadan.
ihtiyacı vardır. Dolayısıyla, ulaşım sorununun çö- [7]…..Mehmet Çağlar MEŞHUR, “Konya’nın Köprülü Kavşak-
sız Zamanları”, Memleket Dergi, Sayı:28, Şubat 2009, sayfa:
zümüne yönelik tercih hakkını köprülü kavşaklar- 8-9.
92
DOSYA
TÜTMEYEN BACALAR:
Karaciğan Tuğla Kiremit Fabrikası1
K. Levent ZOROĞLU2 93
nsanoğlunun şekillendirdiği ve kullandı- gun olan tuğlayı 3000 yıldan fazla bir süredir in-
ğı ilk materyaller tamamen doğal malze- sanoğlu kullanmaktadır. Bu yeni üretim tekniğiyle,
meden oluşmaktaydı. Taşı yontarak, ken- sadece duvar örgüsü için tuğla değil, aynı zaman-
disine ilk silahı yaptı, hayvan postundan da çatı kaplaması olarak kiremit de imal edilerek,
elbiseler giydi, ağaç dallarından kulübeler, ottan, yapıların üst örtüsünde kullanılmaya başladı.
kamıştan çatılar inşa etti. İnsanın ilk şekillendirdi- İşte, günümüzden 9 bin yıl önce, kerpiçle baş-
ği bir başka malzeme de topraktı. Toprağı suy- layan, tuğla-kiremit ile süren, toprağın şekillendi-
la, saman ve ot ile karıştırıp, hazırladığı çamuru rilerek yapı inşasında kullanılacak bir malzemeye
belli ölçülerde keserek, bunları güneşte kurutup dönüştürülmesi, geçmişten günümüze, küçük
sertleştirerek duvar örmede ilk mimari malzemeyi, işletmelerden, büyük fabrikalara kadar geniş bir
yani kerpiç yaptı. Kerpiç ve ahşap yardımıyla ken- yelpaze içinde sürdürülmektedir. Konya, kısaca
disine, içinde yaşayacağı, eşyalarını saklayacağı “Toprak Sanayisi” olarak adlandırılan bu sektörün
ve hatta ibadet edeceği mekânlar inşa etti. Bütün en önemli merkezlerden biridir. Bu sektörün en
bu gelişmeler Yeni Taş Çağı (Neolitik) dediğimiz önemli temsilcilerinden biri olan ve yakın zama-
ve günümüzden 9 bin yıl öncesinde gerçekleşti- na kadar yalnızca Konya’nın değil, aynı zamanda
rildi ve Konya’nın hemen yanı başındaki Çatal Hö- Türkiye’nin en modern tuğla ve kiremit fabrikala-
yük, bu dönemin en iyi bilinen merkezlerinden rından birini oluşturan Karaciğan Tuğla ve Kiremit
biri olarak günümüze ulaştı. Fabrikası da Konya toprağını kullanarak bu üreti-
Kerpiç üretimi günümüzde azalmış olsa da, mi yapmış olan bir tesisti.
sağlıklılığı denenmiş, ucuz bir inşaat malzemesi 7, 8 yıl öncesine kadar binaları da ayakta olan
olması nedeniyle hala kullanılan bir yapı elema- bu fabrika Topraksarnıç mahallesindeydi. Fabrika-
nıdır. Ancak, M.Ö. yaklaşık 6. yüzyılda, Güney nın kuruluş öyküsü şöyledir: Şimdi rahmetli olan
Mezopotamya’da Babilliler, daha iyi arıtılmış top- Mehmet Karaciğan (1902-1988) (Resim 1) 1949
rak kullanarak ve şekillendirdikleri kerpici fırınlarda yılında Konya’da ilk tuğla fabrikasını kurmuştu.
pişirerek, hatta dışa bakan yüzünü sırlayarak ilk Başlangıçta bu fabrika açıkta kurutmalı ve fırında
tuğlayı yaptı. Böylece kerpice göre daha dayanıklı pişirmeliydi ki, şimdi ayakta duran baca bu tesiste
ve yüksek yapılar inşa etmede kullanılabilecek yeni pişirilen tuğlaların fırın gazlarını dışarı atılıyordu.
1
Bu yazının hazırlanmasında katkıda bu-
bir malzeme üretildi. Temel olarak kerpiç üretimiy- Baca 35 m yüksekliğinde olup, alt çapı 3,5 m ka-
lunan Mustafa ve İhsan Karaciğan’a teşek-
le benzer işlemlerden geçen, ancak pişirilen, bu dardır. Bunların zemin altında 3 m kadar derine kürlerimi sunarım.
sayede daha sert olan, dolayısıyla daha uzun süre inen temeli bulunmaktadır. Bacanın en önemli 2
Prof. Dr., Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fa-
dayanabilen, daha yüksek katlar inşa etmeye uy- özelliği, iç duvarındaki spiral örgü nedeniyle, du- kültesi Arkeoloji Bölümü
DOSYA
manın kıvrımlar oluşturarak, hızlanması, böylece Başbakan yanında bulunan Ticaret Bakanına der-
daha da yükseğe atılmasıydı. Bu baca o zamanlar hal bu sorunun çözülmesi talimatını vermiş ve o
Türkiye’nin en iyi baca ustaları olarak bilinen Eski- gün ithal müsaadesiyle birlikte jeneratörün parası
şehirli Tatoğlu Kardeşler tarafından yapılmıştı. Almanya’ya havale edilerek, M. Karaciğan’ın talebi
İlk fabrikadan geriye kalan tek baca Konya Kül- gerçekleşebilmiştir. Bizzat yaşanmış olan bu olay,
tür ve Tabiat Varlıkları Bölge Kurulu kararıyla tecil o yılların girişimcilerinin idealleri için ne kadar mü-
edilmiştir. Bu ilk fabrikada daha çok, insan gü- cadeleci olduklarının güzel bir örneğidir. Diğer
cüyle ve içi dolu, deliksiz tuğla imal etmekteydi. taraftan, o yıllarda birçok Konyalının kentlerinde
Daha çok kerpicin kullanıldığı ve en fazla iki katlı böyle büyük bir üretim tesisinin olmasının onlar
ahşap-kâgir yapıların yaygın olduğu o yıllardaki için bir gurur vesilesi olduğu o günlerin tanıkları
Konya’da, bu fabrikanın açılışıyla, daha kalıcı ve tarafından ifade edilir.
daha çok katlı yapıların inşa edilmesi hızlanmıştı. Fabrika 105.000 metrekarelik bir arazi üze-
İlk fabrikanın faaliyete geçmesinden 5 yıl sonra, rinde, idare merkezi dışında 3 ana binadan oluş-
yani 1954 yılında, M. Karaciğan, Almanya’dan ithal maktaydı. Bunlardan ilkinde toprak suyla karıştırı-
edilen ve yine Almanlar tarafından montajı yapılan larak çamur haline getirilmekte ve makinelerden
Resim 1. Mehmet Karaciğan (1902-1988) yeni makinelerle modern bir tuğla-kiremit fabrikası geçirilerek, tuğla ve kiremit kalıplarına ulaşmakta,
kurdu. Fabrikanın açılışı bizzat 3. Cumhurbaşkanı burada şekillenmekteydi. İkinci binada tuğla ve
rahmetli Celal Bayar tarafından gerçekleştirildi ve kiremit biçimini alan çamur kurutulmaktaydı. Son
Konya daha fazla ve daha hızlı üretim yapan bu binada ise, tünel fırın bulunmaktaydı ki, burada
modern fabrikadan Türkiye’nin birçok yerine, hat- yakıt olarak feul-oil kullanılmaktaydı. Fırında olu-
ta Ortadoğu’da birkaç ülkeye satış yapıldı. şan gazlar, 1949 yılında yapılmış olan bacalara
Böyle bir fabrikanın o yıllarda Konyalı bir giri- veriliyordu. Fabrikanın kullandığı toprak ise, şimdi
şimci tarafından açılmasının zorlukları arasında Hal binası, Toptancılar bölgesi ve Kule Site’nin ol-
çok ilginç bir olay da vardır. M. Karaciğan, fab- duğu bölgeden getirilmekteydi ki, bu alan, Sille
rikanın inşaatını tamamlamış, ancak elektrik ener- Barajı yapılmazdan önce gelen sellerin oluşturdu-
jisi konusunda o zamanın Konya’sında sorunlar ğu allüviyal bir arazi idi.
olduğu için bir jeneratör ithal etmek istemiş, her Zaman zaman yeni teknolojilerin de takip edi-
türlü formalitenin tamamlanmasına rağmen, Mer- lerek, sürekli modernize edilen Karaciğan tuğla ki-
kez Bankası bir türlü jeneratör için yatırılan parayı remit fabrikasında tam kapasiteyle çalışıldığı zaman,
Almanya’ya havale etmemiş. Bu sırada Konya’ya günde 30.000 kiremit ve 50.000 tuğla üretilmek-
bir ziyaret yapan rahmetli Adnan Menderes, Or- teydi ki, bunun yalnızca 20 işçi ile gerçekleştirildiği
duevinde kentin sorunlarını dinlemek üzere bir düşünülürse, üretiminin ne kadar makineleşmiş ol-
toplantı yaptığında, M. Karaciğan, ithalatla ilgili so- duğu kolayca anlaşılır. İnşaat sektörüne delikli tuğla
rununu anlatarak yardım istemiş, Başbakan da yar- ve kiremit gibi yeni bir malzeme sağlayan bu fabrika
dım edeceğine söz verdiği halde işler yine beklen- sayesinde, yapı üretimine hız getirilmiş, özellikle ya-
diği gibi olmamış. Bir gün Başbakan’ın Londra’ya pıların çatı ve duvarlarının daha sağlam ve korunaklı
gideceğini öğrenen M. Karaciğan, doğruca olmasına katkıda bulunulmuştu. Bu özelliğiyle fabri-
Ankara’ya, havaalanına giderek Başbakanı uğur- ka, o yıllarda Türkiye’deki teklerden biriydi.
layan protokolün arasına karışmış, Başbakan önü- 1950’li yıllardaki Konya imar planına göre fab-
ne gelince de, hemen jeneratör ithal sorununun rika şehrin bir hayli dışındaydı (Resim 2). Zaman
henüz çözülmediğini anlatıvermiş. Bunun üzerine içinde fabrikanın toprak alım yerleri ve fabrika ala-
nının çevresi yavaş yavaş imar alanı içine girmeye
başladı. Diğer taraftan 1974 yılındaki petrol krizi
sırasında, akaryakıt fiyatlarının ani yükselişi, üretim
maliyetini artırdı. Bunun üzerine fırınlarda reviz-
yon yapılarak, kömür tozunun yakıt olarak kulla-
nımı başladıysa da, çevresi giderek konut alanı
durumuna gelen fabrikada bu yakıtın kullanımı
da sorun yarattı. 1980’lerin ikinci yarısına kadar
düşük kapasiteyle çalıştırılan fabrika 1990’lı yıllara
gelindiğinde artık üretimini durdurdu. Makinele-
rin Eskişehir’e taşınması gündeme geldi ve öyle
de yapıldı. Böylece, Konya sanayisinin en eski fab-
rikalarından biri, kentsel gelişime yenik düşerek,
Resim 2. Karaciğan Tuğla-Kiremit Fabrikasının 1950’li Yıllardaki Bir Görünümü. faaliyetini sonlandırmış oldu.
94
ETKİNLİKLERİMİZ
ETKİNLİK HABERLERİ
95
1. İstanbul’da 21 Şubat’ta yapılan Ücretli Çalışan Mimarlar Kurultayına İşyeri Temsilcilerimizden Musta-
fa Şahin, Ali Gölen, Ayşın Özyurt katılım sağlamışlardır.
2. 27 Şubatta Ankara’da yapılan Mesleki Uygulama Denetim Komitesi Danışma Kurulu Toplantısına,
Danışma Kurulu Üyesi olan Ahmet Toprak katılım sağlamıştır.
3. 26-27 Şubat 2009 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilen Cumhuriyet’in Mimarlık Mirası Sempozyu-
muna, Yönetim Kurulu Üyelerimiz ve poster sunumu yapan H.Abdullah Erdoğan ve O.Nuri Dülgerler
katılım sağlamışlardır.
ETKİNLİKLERİMİZ
4. 7-8 Mart’ta Ankara’da gerçekleştirilen Ücretli 10. 10-11-12 Nisan 2009 tarihlerinde Antalya/
Çalışan Mimarlar Kurultayına Mustafa Şahin, Ali Kemer’de 41.Dönem Olağanüstü Genel Kurul
Gölen, A.Ulvi Özçelik, İbrahim Tekin, Ayşın Öz- toplantısı yapılmış, Şube Delegelerimiz ve Yöne-
yurt, Tülay Yenice Karadayı katılım sağlamışlardır. tim Kurulumuz katılım sağlamışlardır.
5. Merkez Yönetim Kurulu Toplantısı, Şubemiz Ev 11. 24 Nisan 2009 tarihinde Adana’da gerçek-
Sahipliğinde Genel Merkezimiz, Şubeler, Birimle- leştirilen “Kent Yoksulluğu ve Mimarlık “ konulu
rimizin katılımı ile 13-14 Mart tarihlerinde “Kent- panele Şubemizi temsilen Mustafa Sütiçen ve
leşme Sorunlar-Potansiyeller” teması ile gerçekleş- Burhanettin Değer katılım sağlamışlardır.
tirilmiştir.
12. 25 Nisan Cumartesi günü Serbest Çalışan
Üyelerimizle Bera Otel’de yemekli istişare toplan-
6. 07- Mart Suriye Gezisi ve Yaşam Kongresi
tısı yapılmıştır.
7. 21-22 Mart tarihlerinde Bursa Yapı Fuarına ve
13. 27 Nisan Pazartesi günü Dekortaş Yapı Malzeme-
Bursa’ya teknik bir gezi düzenlenmiş; iki otobüs
si Tanıtım Toplantısı şubemizde gerçekleştirilmiştir.
ile katılım sağlanmıştır.
14. Yönetim Kurulumuz Trabzon’da 15-17 Mayıs
8. 31 Mart tarihinde Barrisol PVC Gergi Tavan Sis- 2009 tarihlerinde gerçekleştirilen Merkez Yönetim
temlerinin tanıtım toplantısı Şubemizde yapılmıştır. Kurulu Toplantısı ve Karadeniz Bölgesi Mimarlar
Forumu’na (FABSR) katılım sağlamışlardır.
9. 2-5 Nisan 2009 tarihlerindeki Konya Yapı Fua-
rına katılım sağlanmış, Oktay Ekinci’nin “ Gelenek- 15. 21 Mayıs 2009 tarihinde şubemizde Philips
ten Geleceğe İmar Reformu” konulu söyleşisi çok A.Ş tarafından “Aydınlatma Kavramları, Enerji Ve-
sayıda üyemizin katılımı ile Tüyap Fuar Merkezin- rimliliği, Verimli Aydınlatma Çözümleri “ konula-
de gerçekleştirilmiştir. rında tanıtım toplantısı düzenlenmiştir.
96
ETKİNLİKLERİMİZ
16. İzmir’de 30 Mayıs’ta gerçekleştirilen 2.Yarış- niz Teknik gezimize katılım sağlamışlardır. Karade-
malar Sempozyumuna şubemizce katılım sağlan- niz Bölgesinin eşsiz güzelliklerini doyasıya görme
mıştır. fırsatını bulan misafirlerimiz keyif ve beraberlik içe-
risinde 5 gün geçirmişlerdir.
17. 4-6 Haziran tarihlerinde Elazığ’da gerçekleş-
tirilmiş olan “.Geçmişten Günümüze Harput Mi- 22. 3-4 Temmuz’da Ankara/Beypazarı’nda yapı-
marisi” konulu panele başkanımız M.Serdar Işık lan Mimarlık Korumanın Neresinde Çalıştayına
katılım sağlamıştır. O.Nuri Dülgerler katılım sağlamıştır.
18. 21 Haziranda Üyelerimizle birlikte olmak 23. 17-18 Temmuz’da Samsun’da yapılan Merkez
amacıyla Karaman/Taşkale yöresine düzenledi- Yönetim Kurulu Toplantısına M.Serdar Işık, Musta-
ğimiz teknik gezi ve pikniğimize şubemizden ve fa Sütiçen, Hüseyin Başar katılım sağlamışlardır.
birimlerimizden çok sayıda misafirimiz katılım sağ-
lamıştır. 24. 19 Temmuz 2009 tarihinde Aksaray Temsil-
ciliğimiz organizasyonu ile yapılacak olan teknik
19. 24 Haziran tarihinde Mitsubishi grubu tara- geziye Yönetim Kurulu Üyelerimiz katılım sağla-
fından üretilen “Alpolic/fr kompozit levhaların ta- mışlardır.
nıtım toplantısı düzenlenmiştir.
25. 19 Temmuz 2009 tarihinde Samsun’da yapı-
20. Bu yıl 4.düzenleyeceğimiz Geleneksel Fotoğ- lan İşyeri Temsilcilikleri Eşgüdüm Komitesi Toplan-
raf yarışması için konu “Sokak ve Çocuk” olarak tısına İTEK Yürütme Kurulu Üyesi Mustafa Şahin
belirlenerek, duyurusu yapılmıştır. katılım sağlamıştır.
21. 26 Haziran -2 Temmuz tarihleri arasında üye- 26. 25 Temmuz da Antalya/ Alanya Temsilcili-
lerimiz ve ailelerinden oluşan grubumuz Karade- ği organizasyonu ile Alanya’da yapılacak olan
97
ETKİNLİKLERİMİZ
“Mimarlık ve Kentleşmede Cumhuriyetin Beklen- 32. 09 Eylül 2009 tarihinde Akşehir temsilcilik bi-
tileri” konulu panele Mustafa Sütiçen, İhsan Kılın- nasının yerinde incelemesi yapılmıştır.
çarslan, Hüseyin Başar ve Mehmet Koyuncu’.
33. Adana’da 11-12 Eylül 2009 tarihlerinde yapı-
27. Şubemiz tarafından örgütlenen ve Cen- lan Merkez Yönetim Kurulu Toplantısına M.Serdar
giz Bektaş’ın yönettiği 2009 Sille Yaz Okulu 01- Işık ve Mustafa Sütiçen katılım sağlamışlardır.
09.08.2009 tarihleri arasında gerçekleşti.
34. 25-26-27 Eylül 2009 tarihlerinde yapılmış
28. 14-16 Ağustos tarihleri arasında üyelerimizde olan Tarihi Kentler Birliği Toplantısına Şubemiz
oluşan bir grup Çanakkale ve civarına düzenlenen
Yönetim Kurulu katılım sağlamış; Sille’de Yaz Oku-
teknik gezimize katılım sağlamışlardır.
lu Fotoğrafları ve Eski Konya Fotoğrafları sergisi
gerçekleştirilmiştir.
29. Meslekte 25 ve 40 yılını dolduran üyelerimi-
ze, meslekleri adına yapmış oldukları bunca öz-
35. Mimarlık Haftası Etkinlikler kapsamında 5 Ekim
verili çalışma adına 29 Ağustos tarihinde yemekli
plaket töreni düzenlenmiştir. Pazartesi günü yemekli Basın Toplantısı, 9 Ekim
Cuma günü ise “Sokak ve Çocuk” konulu resim
30. Yönetim Kurulu toplantılarımız temsilcilikleri- etkinliği, Sille Yaz okulu Fotoğraf Sergisi, Eski Kon-
mizde gerçekleştirilmiştir. ya Fotoğrafları Sergisi ve Üyelerimizin Proje sergisi
yer almıştır. Yine aynı gün Yrd.Doç.Dr. İbrahim
31. 29 Ağustos 2009 tarihinde Ankara’da yapılan Bakır tarafından “Gelenekten Günümüze Çadır
İşyeri Temsilcilikleri Eşgüdüm Komitesi Toplantısı- Mimarisi” konulu sunum yapılmıştır. 10 Ekim Cu-
na Komite asil üyesi Mustafa Şahin ve yedek üyesi martesi ise Yrd. Doç.Dr. A.Deniz Oktaç ve Yrd.
Ali Gölen katılım sağlamışlardır. Doç.Dr Çiğdem Çiftçi rehberliğinde eski ve yeni
Konya kent dokusu gezilmiştir.
98
ETKİNLİKLERİMİZ
36. Yönetim Kurulumuz 16-17 Ekim 2009’da restorasyon çalışmaları tamamlanan hizmet bina-
Kayseri’de gerçekleştirilen II. Merkez Danışma Ku- sının açılışı yapılmıştır.
rulu Toplantısına katılım sağlamışlardır.
47. 18 Aralık tarihinde serbest çalışan üyelerimizle
37. 23-25 Ekim 2009 tarihleri arasında Antalya’da toplantı yapılmıştır. Serbest çalışan üye sorunları
gerçekleştirilen Yapex Fuarına gezi düzenlenmiş; ile oluşturulmuş olan komisyonumuz çalışmala-
bu çerçevede Bucak ve yöresindeki hanlar da ge- rını tamamlamış ve bunu rapor olarak Yönetim
zilmiştir. Kurulumuza sunmuştur. Yönetim Kurulumuz da
serbest çalışan üyelerle karşılıklı istişarelerde bu-
38. 30 Ekim 2009 İnşaat Mühendisleri Odası ile lunmuştur. Aynı gün “Sokak ve Çocuk” temalı
istişare toplantısı yapılmıştır. fotoğraf yarışmamızın Ödül Töreni gerçekleştiril-
miştir.
39. Adana’da 4 Kasım 2009 tarihinde gerçekleş-
tirilen “Kentlilik Kültürü, Kentlilik Hakları ve Mimar” 48. Karaman Temsilciliğimizin seçimli toplantısı 19
konulu Panel-Foruma Başkanımız M.Serdar Işık Aralık Cumartesi günü Yönetim Kurulumuzun da
katılım sağlamıştır. katılımıyla gerçekleşti. Yönetim Kurulumuz aynı
gün restorasyon çalışmaları devam eden hizmet
40. 6-7 Kasım 2009’da Kocaeli’de yapılan olan
binası için yerinde incelemelerde bulunmuştur.
Merkez Yönetim Kurulu Toplantısına M.Serdar
Işık, Mustafa Sütiçen ve Hüseyin Başar katılım sağ-
49. 19 Aralık 2009’da Niğde Temsilciliğimiz se-
lamışlardır.
çimli toplantısına gözlemci olarak Mehmet Ko-
yuncu katılım sağlamıştır.
41. 14 Kasım 2009 tarihinde Şubemizde Mesleki
Sorumluluk Sigortası tanıtım toplantısı üyelerimi-
zin katılımı ile yapılmıştır. 50. 25 Aralık 2009’da yapılan Akşehir Temsilcili-
ği seçimli toplantısına Yönetim Kurlumuz katılım
42. 20 Kasım 2009 Antalya Taş Sempozyumuna sağlamıştır.
katılım sağlanmıştır.
51. 26 Aralık 2009’da yapılan Aksaray Temsilcili-
43. 21 Kasım 2009 tarihinde “Sokak ve Çocuk” ği seçimli toplantısına Yönetim Kurulumuz katılım
konulu fotoğraf yarışmamızın jürisi toplanmış ve sağlamıştır.
tüm fotoğraflar değerlendirilerek sonuçlar belir-
lenmiştir. 52. 8 Ocak Cuma günü Ticaret Odası Konfe-
rans Salonun da Öncüoğlu+ACP Ortaklarından
44. 29. Kasım 2009 tarihinde Ankara ve Konya Enis Öncüoğlu, Önder Kaya, Engin Öncüoğlu
şubelerinin birlikte düzenlediği “Mimarlık ve İmar bizlerle birlikte oldular. Ulusal ve Uluslararası
uygulamaları” toplantısı düzenlenmiştir. pek çok projeye imza atan ve ödüller alan mi-
marlar deneyimlerini söyleşi ortamında üyele-
45. Ereğli Temsilciliğimiz seçimli toplantısına göz- rimizle ve Mimarlık Bölümü öğrencileriyle pay-
lemci olarak Mehmet Koyuncu katılım sağlamıştır. laşmışlardır.
46. 12 Aralık 2009 tarihinde Afyon Temsilciliğimiz 53. 9 Ocak 2009’da Şubemiz Yönetim Kurulu
seçimli toplantısına Yönetim Kurulumuz katılım ve Birimlerimiz Afyon Temsilciliği ev sahipliğinde
sağlamış aynı gün 2005 yılında satın alınan ve Afyon’da Bölge Toplantısı yapmışlardır.
99
ETKİNLİKLERİMİZ
100
ETKİNLİKLERİMİZ
101
ETKİNLİKLERİMİZ
102
KENTİN TANIKLARI
103
1920’li Yıllar
1950’li Yıllar
KENTİN TANIKLARI
1970’li Yıllar
2009
104