Professional Documents
Culture Documents
1996 Karamanh
1996 Karamanh
1996 Karamanh
I
Actes du Colloque International du Centre National de la Recherche Scientifique
organise par l'Universite Mimar Sinan
sous les auspices du Comite International d'Etudes Pre-ottomanes et Ottomanes,
en collaboration avec la Societe d'Histoire Turque,
I'Institut de Recherche sur I'Histoire, la Civilisation et l'Art lslamiques (IRCICA)
et I'Institut Français d'Etudes Anatoliennes.
Osmanlı ve Osmanlı Öncesi Araştırmalan Uluslararası Komitesi Himayesi Altında
Türk Tarih Kurumu,
İslam Tarih, Sanat ve Kültürü Araştırma Merkezi (IRCICA)
ve Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü İşbirliğiyle
Mimar Sinan Üniversitesi tarafından düzenlenen
Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi (CNRS)
Uluslararas ı Kollokyumunun Bildiriler Kitabı.
Edites par
Jean-Louis BACQuE-GRAMMONT et Aksel TİBET
tarafından yayına hazırlanmıştır
Publies par
la Societe d'Histoire Turque
Türk Tarih Kurumu
tarafından yayınlamıştır
ı 9 9 6
Hayreddin KARAMAN
Bütün canlılar ve bu arada insanlar için kaçınılmaz Bu iki sınıf da halleri icabı ölümü istememek veya
bir sonuç olan ölüm ve ölü hakkında dinlerin anlayış istemekte mazurdurlar.
ve tutumlan arasında benzerlikler ve farklılıklar var- 4. Bunlardan mertebe ve irfanı daha yüce olanlar
dır. Bu yazıda İslam'ın getirdiği ölüm anlayışı ve ölüye işi Mevla'larına bırakanlardır. Bunlara göre en iyisi
karşı geride kalanların yapacakları dua, hayır ve mera- sevgili Mevla'nın istediğidir. O neyi murad ederse iste-
simler ele alınacak, kaynaklara göre yapılması gere- meye ve sevilmeye layık olan odur3•
kenlerle fiilen yapılanlar karşılaştırmalı olarak sunu-
lacaktır.
ÖLÜMÜ HATlRLAMAK VE HAZl RLANMAK
Hz. Peygamber (s.a.) ölümü unutmamayı, Allah'ın
MÜSLÜMANA GÖRE ÖLÜM razı olduğu iş ve davranışlarla ona hazırlanmayı, AI-
Gazzali ölüm karşısında insanları dört sınıfa ayır lah'ın rahmetinden üınitli olmayı tavsiye etmiş, ızdırab
mıştır: ne kadar şiddetli olursa olsun ölümün temenni edilme-
1. Dünyaya dalmış, hayatın muvakkat olduğunu sini, hoş görmemiştir :
unutmuş, hayatın gayesini dünyevi zevk ve menfaatler- ı. İbn Ömer, Rasul-i Ekrem'e (s.a.) soruyor:
den ibaret bilmiş insanlar. Bunlara göre--zoraki hatır - İnsanların en akıllı ve olgunu kimdir ?
ladıkları ve hatıriayınca hemen unutınaya çalıştık - Ölümü en çok anan ve ona en çok hazır bulu-
ları-ölüm, zevk-u sefanın sona ermesi, korkulu akı nanlardır. Bunlar dünyanın şerefi ve ahiretin kerame-
betin başa gelmesi demektir. "De ki kendisinden kaç- tini beraber götürürler. (Taberani'den)
tığınız ölüm muhakkak sizi bulacaktır ; sonra gizli ve 2. Hiçbiriniz başına gelen bir zarar ve felaket sebe-
açık her şeyi Bilen'e götüreleceksiniz de O size, yaptı biyle asla ölümü temenni etmesin ! Eğer buna mecbur
klarınızı birer birer haber verecek" 1 ayeti bu sınıfın ha- kalırsa şöyle desin ; "Allahım hayat hakkımda hayırlı
lini ifade etmektedir. olduğu müddetçe beni yaşat ; ölüm hakkımda hayırlı
:;ı. Korkusu galip olan, yaptıklarını bilen ve tevbe olunca da beni öldür" 4
edip kulluk yoluna yönetmeye çalışanlar için de öl~m 3. Cabir (r.a.) Rasulullah (s.a.)'ın vefatından üç
istenmeyen bir hadisedir ; çünkü henüz tövbelerini ta- gün önce şöyle dediğini işitmiştir : "Hiçbiriniz Allah
mamlamadan gelip insanı buluvermesi tehlikesi var- hakkında hüsn-i zan beslemeden ölmesin" (Müslim).
dır. "Allah'a kavuşmak istemeyene Allah da kavuşmak Burada hüsn-i zandan maksat Allah'ın, lütuf ve rahme-
istemez"2 hadisi bu sınıfa şamil değildir. Çünkü bunlar tiyle affedeceği ve ihsanda bulunacağı kanaatini muha-
Allah'a kavuşmayı istiyor, fakat bu kavuşmaya layık ol- faza etmektir.
mak için ölümün gecikmesini diliyorlar. 4. Rasul-i Ekrem (s.a.) ölmek üzere olan bir gen-
3. Allah'ı bilen ve ona aşk ile bağlanmış olanlara cin yanına gelmiş ve sormuştu.
göre ölüm daima anılan ve beklenilen bir olaydır. Bun- -Kendini nasıl buluyorsun ?
lar sevgiliye bir an önce kavuşmak için can atar, ölü- - Günahlanından korkuyor. Allah'ın rahmetini
mün bir türlü gelmeyişinden şikayet ederler. umuyorum.
1) el-Cuma: 62/8.
2) Buhilri ve Müslim ; Gaıziilf, İhy/1, C. : I, s. 434.
3) Gazzilll, ag. esr., C. : I, 434.
4) Hadiler ve tafsililt için bkz. Gaızaıı, ag. esr., C.: I, s. 434 ; lbn Kudilme, el·Muğnf(Kahire, 1968), C.: s. 334 ; el Azlmilbildl, Avnu'l-Ma-
'bad fi ~·erhi-Sünen-i Ebi DllvO.d (Hind tab'ı), C. : III, s. 955 ; S. Silbık, Fıkhu's-Sütıne, C.: I, s. 498 vd.
4 HAYREDDİN KARAMAN
- Bu halde, bu iki duygu hiçbir kulun gönlünde yani sağ tarafına ya tırılacak ve yüzü kıbleye gelecektir.
bir araya gelmez ki, Allah ona umduğunu vermesin ve Hz. Fatıma'nın vefatından önce böyle yaptığı rivayet
korkutuğundan emin kllmasın ! (İbn Mace, Tirmizi)s edilmiştir.
lmam Şaffıi'ye göre ayaklar kıbleye gelecekşekilde
ÖLÜMDEN ÖNCE VE SONRAKi sırtüstü ya tırılacak ve baş biraz kaldırılacaktır8•
VAZiFELERİMiZ
Telkin
Islam dini, içtimai dayanışmaya, adalet ve yardım Memleketimizde telkin deyince anlaşılan definden
Iaşmaya bünyesinde geniş yer vermiş, müslümanları sonra kabrio başında malum şekliyle yapılan tclkindir.
buna teşvik eylemiştir. Hastaları ziyaret etmek, hayatı Halbuki bizim burada arzetmek istediğimiz ve sünnet
nı terketmek üzere olan hastalara bazı hizmetlerde bu- olan telkin, ölmek üzere olan müslümanın yatağı ba-
lunmak, vefat hadisesi vukubulunca ölüyü yıkamak, şında yapılan telkindir. Tamamen koroaya girmemiş,
kefenlemek, namazını kılmak, kabre kadar taşımak, söyleneni aniayıp tekrar edebilecek olan hastanın ya-
defnetmek ve dua eylemek de islam'ın müslümanlara nında münasip birisi, zaman zaman "La ilahe illalah
yüklediği içtimai vazifeler arasındadır : Muhammed ün Rasulullah" der. İşte bu telkin şu hadis-
lerden dolayı sünnettir :
IIASTA ZiYARETi 1. "Ölülcrinize (ölmek üzere bulunan hastalannı
za) la ilale illallah... söıünü telkin ediniz." (Müslim,
Aşağıda bazılarının tercümelerini sunacağımız ha- Ebu Davud, Tirmizi)
dislerden dolayı zahiriler, ömürde bir defa hasta ziya- 2. "Kimin son sözü la ilahe illallah ... olursa cennete
retinin farz, sorıra da sünnet olduğunu ileri sürmüş girer." (Buhari, Ebu Davud)
lerdir6. Bu telkin yap ılJTken bağırmamak, hastaya "sende
1. "Açı doyurun, hastayı ziyaret edin ve köleyi azad söyle" diye teklif ve ısrar etmemek gereklidir.
edin." (Buhari) Birinci hadiste, geçen "ölüJerinize" tabirini islam
2. Hz. Peygamber (s.a.) "Müslümanların birbiri uleması mecaz manasıyla almış ve "ölmek üzere o lan
üzerinde hakkı altıdır." buyurdular. "Bunlar nedir ya hastalarınıza" manasını vermişlerdir. Bu anlayışın
Rasullullah l" sualine de şu cevabı verdiler : "Seni da- mcsncdi ölülerin dirileri duymayacaklarını ifade eden
vet edince icabet et; öğüt isteyince öğüt ver; aksırıp da nasslar ilc Hz. Peygamber ve asMbınm tatbikatıdır.
Allah'a hamdedince "yerhamükellah: Allah'ın rahme- Çünkü bunlar bahis-mevzı1u telkini, son demlerini ya-
tine mazhar olasın l" de ; hastalanınca ziyaret et ve . şayan hastalara yapmışlardır. İkinci hadis de bunu des-
ölünce kabre kadar teşyi eyle !'; (Buhari, Müslim) teklemektedir.
Hasta ziyaret edilince Allah'dan şifa, s ılıhat ve afi- Kabir başında yapılması adet olan telkini ileride
yet dilemek, sabır ve tahammül tavsiye etmek, iyi gör- inccleyeceğiz9•
düğünü ve iyi olacağını söylemek, hasta ısrar etmedik-
çe yanında çok kalmamak ziyaretin sünnet ve adabı· Yasin Okumak.
cümlesindcndir7• Ölmektc olan hasta üzerine "Yasin" suresinin
ok un ması faydalıdır ve Hz. Peygamber (s.a.) tarafından
KIBLEYE ÇEviRMEK, TELKİN tavsiye edilmiştir.
VE YASiN OKUMAK Ölü ve kabir üıerine de bu sureyi okumanın ceva-
zı tarıışılmıştır. Şevkani "birbirini takviyeeden rivayet-
Tevcih ler bunun da ~iz ve faydalı olduğunu ifade etmektedir"
Halct-i ihtizar denilen durumda ; yani hastada ö- diyor10•
lüm alametleri görüldüğünde -eğer güçlük yoksa- Ma'kıl b. Yesar'ın rivayetine göre Rasul-i Ekrem
onu kıbleye çevirmek sünnettir. Cumhura göre bu (s.a.) şöyle buyurmuştur : "Yasin Kur'an'ın kaibidir,
müslümanların yatarken aldıkları vaziyette olacaktır; Allahı ve_ahiret gününü niyetine alarak (maddi men-
5) Gazz§li, ag. esr. a.y.; el-Aziınabadl, ag. esr. C.: III, s; S. Sabık, ag. esr., C.: I, s. 500.
6) lbn Hazm, el-Muhal/1J. (el Müniriyye ıab'ı), C.: IV, s. 172.
7) lbn Kudame, ag. esr. c.: II, s. 334; e§-Şevkani, Neylü'I-Evrtir (Mısır, 1952), C.: IV, s. 17-21 ; S. Siibık, ag. esr. C.: I, s. 498-492.
8) lbnu 'I-Hümı'im, Fethü '1-Kadir (Kahire 1310), C.: I, s. 446; lbn Abidin, Uaddii 'l·Muhıar (el-Meymeniyye, 1307), C.: ı, s. 626; eş-Şcvka ·
ni, ag. esr., C.: IV, s. 21.
9) Bu harf, ei·Cami'u 's-Sahih,K ei·Cenaiz, bab: 121; EbQ Ollv(id, maa-Avtıi 'l-Mabad, C.: III, s. 159 ; lbnu'I-Hümı'iın, ag. esr., C.: I, s. 447 ;
lbn Kudllme, ag. esr., C. : II, s. 335 ; lbn Abidin, ag. esr., C. : I, s. 626 ; C§·Şcvkanf, ag. esr., C. : IV, s. 21 ; Gazzalf, ag. esr. C. : I, s. 450.
10) EbQ DavQd, maa 'I-Avn, C.: m,s. 160; eş-Şcvkllni, ag. esr., C.: IV, s. 24 ; lbn Abidin, ag. esr., C.: ı, s. 6?6; S. Sı'ibık, ag. esr. C.: I, s. 502.
ÖLÜM, ÖLÜ, DEFİN VE MERASİMLER 5
faat beklemeden) hiçbir kimse onu okumaz ki bağış hametin meyvasıdır. İslam bu nevi üzülmeyi ve ağla
lanmasın. Onu ölülerinize okuyun (Ebu D~vüd, Ne- mayı menetmemiş, Hz. Peygamber (s.a.) ve saMbeden
s~i). de bu türlü ağıt vaki olmuştur :
Enes b. Malik'in rivayet ettiği ve Hz. Peygamber'in
ÖLÜM HABERi, TECHİZ VE DEFİN oğlu İbrahim'in vefatını anlatan bir hadiste, Rasulul-
!ah'ın can vermekte olan çocuğu kucağına aldığı, öpüp
Ecel gelip çevresindeki din kardeşleri ve yakınlan kokladığı, gözlerinden yaş boşandığı, Abdurrahman b.
nın tevhid telkinleri ve Y~sin kıraatleri içinde, kıbleye Avfın "sen de mi ya RaSulullah" demesi üzerine şöyle
dönük olarak dünyaya veda eden ölünün gözlerini ka- buyurduğu rivayet edilmiştir. "Bu rahmettir, merha-
pamak, çenesini bağlamak, üzerine boylu boyunca bir mettir... Gözler ağlar, kalb malızun olur ve biz ancak
örtü çekmek ve bundan sonraki vazifeleri acele ile ifa rabbirnizin hoşnut olacağını söyleriz; İbrahim senden
eylemek sünnettir ; bunlar Hz. Peygamber tarafından ayrıldığımız için gerçekten mahzunuz !" 12•
tavsiye edilmiş, ilk nesilden beri de tatbik edilegel- Ölünün yüzünün açılması ve öpülmesi de caizdir.
miştir. Nitekim Hz. Ebu Bekir, Rasullah'ın mübarek naşını
edeb ve muhabbetle öpmÜŞ ve ağlamıştu.
Ölüm ilanı Hz. Peygamber'in "ölü, ailesinin ona ağlaması yü-
cahiliyye devrinde önemli birisi vefat edince kabi- zenden azab çeker", buyurduğu rivayet edilmiştir. Yu-
lelere bir haberci gönderilir, bu haberci "filan öldü, karıda naklettiğimiz ve ağlamanın caiz olduğunu ifade
Arap mahvoldu" diye bağırır, bunu işitenler de vavey- eden sahih hadisler ile bu sahih hadisi uzlaştırmak için
la kopararak ağlardı. Hz. Peygamber (s.a.) bunu yasak- şu açıklama yapılmıştır :
laınış, usulü dairesi nde, sükünet içinde ölüm haberinin a) Hz. Aişe'nin açıkladığına göre bu rivayet mürnin
eş, dost ve salih mü'minlere duyurulmasını tasvib bu- olmayanlar içindir; zaten aza b çeken böyle bir ölü üze-
yurmuştur. Bizzat kendileri Habeşistan necaşisinin ve- rine ailesinin ağlaması da bir azab olmaktadır.
fatını, keza Mü te savaşında Zeyd, ca'fer ve İbn Rev~ha b) Ölüye azab veren ağıt, islamın yasakladığı ve İs
Hazretlerinin şehadetlerini haber vermiştir. Cemaat lam'dan önce çok revaçta olan "bağırıp çağırarak, Al-
camiden çıkarken duyurmak, belediye hoparlörü veya lah'a karşı yakışıksız sözler söyleyerek, saçını, başını ve
dellal vasıtasıyla ilan etmek, gazetelerde sade ve kısa elbisesini yolup yırtarak ağlamaktır (niyaha ). Bilhassa
ifadelerle duyurmak da meşn1 olsa gerektir. ölünün böyle bir adeti var idiyse ve ailesine bunu o
aşılaınış ise azab çekmesine vesile olmaktadır. Aksi
işitenlerin Sabırla Allah'a Sığınmaları takdirde Allah kimseye diğerinin suç ve günahından
Peygamberimiz (s.a.) ölüm ve benzeri bir fel~ket dolayı azab etmez13•
ile karşılaşan kimselerin sabretmelerini, dua ile Al-
lah'a sığınmalarını tavsiye buyurmuştur : Yıkamak ve Kefenlemek
Bir musibet ve felaketle karşılaşan ve "Biz Allah'a ai- Rasulullah (s.a.) ölülerin yıkanmasım ve kefenlen-
diz, şüphesiz ona döneceğiz ; Allah'ım musibetin için- mesini emretmiştir, bu iki işin nasıl yapılacagıru tefer-
de bana ecirver, kaybettiğimden daha hayırlısını ihsan ruatlı bir şekilde tarif buyurmuştur. Bu sebeple müc-
buyur" diyen hiçbir kul yoktur ki, Allah ona musibeti tehidler ölünün yıkanması ve kefenlenmesinin farz-ı
mukabilinde ecir vermesin ve kaybettiğinin yerine da- kifaye olduğunda ittifak eylemişlerdiL Bu iki vazife ile
ha hayırlısını ihsan buyurmasın (Ahmed b. Hanbel, ilgili bazı hususları burada zikretmekte fayda vardu :
Müslim). ı. Savaşta düşmanlar tarafından katledilen şehit
Kur'~n-ı Kerim de felakete uğrayınca sabreden ve ler yıkanmaz; kanlı elbiseleriyle defnedilir.
"inna lillah" diyerek Allah'a sığınanları methetmiş, on- 2. Müslüman ölülerin yıkanabilmesi için Ebu Ha-
ları rahmet ve hidayet ile müjdelemiştir11• nife ve Malik'e göre vücutlarının yarıdan fazlasının
mevcut olması gerekir.
Ölüye Ağlamak Şafii, Ahmed b. Hanbel, İbn Hazm gibi müctehid-
Yakınlarını, sevdiklerini bir anda
kaybeden insan- lere göre mevcut uzuv ne olursa olsun yıkanır, kefen-
ların acı çekınemeleri, bu acının göze hücum eden leniT ve namazı kılınır.
yaşlar, ruhlara hakim olan hüzun ve keder ile tezahür Bu müctehidler sahabe ve tabiundan bazılarının
etmemesi mümkün değildir. Bu tabiidir, sevgi ve mer- tatbikatma bakarak mezkür neticeye varmışlardır.
11) S. Slibık, ag. esr. C. I, s. 504 ; Ayeı : el-Bakora :.2/156. Aynca bak. Buhlirl, ag. esr. K el-Cenfiiz, bab : 162.
12) Buhliri, K el-Cenfiiz, bab : 152,162 ; ei-Amiramira tab'!, C.: II, s. 80, 95.
13) Buhlirt, ag. esr. a.y. e§-Şevkani, ag. esr. C. :IV, s. 105-16; Ayet: ei-En'am: 6/164.
6 HAYREDDiN KARAMAN
3. Kaideolarak erkeği erkek, kadını da kadın yıkar. sinden ödenir). Hı.. Peygamber (s.a.) şöyle buyurmuş
Kan ve kocanın birbirini yıkaması mevzuunda ictihad tur : "Hiçbir mü'min yoktur ki ben ona dünya va ahi-
farkları vardır : rette kendinden daha yakın olmayayım. -İstersen
Kadının kocasını yıkamasının caiz olduğu ittifakla "Peygamber mü'minlere kendilerinden daha yakındır"
kabul edilmiştir. Hz. Aişe'nin "geçmişi geri getirmek ayetini oku17• Hangi mü'min ölür de mal bırakırsa bu
mümkün olsaydı Hz. Peygamber'i ancak zevceleri yı varisierine aittir. Her kim de borçveya bakılaca çoluk-
kardı" dediği rivayet edilmiştir. çocuk bırakırsa bana gelsin; ben onun yakınıyım, veli-
Kocanın karısını yıkamasını hanefiler caiz görmez- siyim (Buhari).
ler. Karı vefat edince kocanın iddeti olmadığı için ev- Ödemek niyetinde olduğu halde imkansızlıklar yü-
liliğin sona erdiğini, karısının yabancı olduğunu ve zünden borcunu ödeyemeden ölen kimsenin borcunu,
koca tarafından yı kanamayacağını ileri sürerler. Allah'ın ödeyeceğini ifade eden sahih hadisler mevcut-
Müctehidlerin çoğu (cumhur) kocanın da ölmÜŞ tur.
karısını yıkayabileceği hükmünü benimsemişlerdir. Netice olarak ölünün borçlarını bir an önce (na-
Cumhur'un delili Hz. Ali'nin Hz. Fatıma'yı yıkamış ol- mazdan önce) ödemek sünnettir 18.
ması ve Hz. Peygamber'in Aişe'ye "Benden önce ölür-
sen seni ben yıkar ve kefenlerim" buyurmas ı dır • 14
Namaz
4 Ölüyü kcfenlemek farz-i kifayedir. Kefen erkek Bütün mezhebierin ittifak ettikleri bir nokta da
için üç, kadın için baş örtüsü ve etek ilavesiyle beş par- müslümanların, ölüleri üzerine "cenaze namazı" kıl
çadır. Bez ne çok pahalı ne de çok adi olacaktır. Beyaz malannın farz-ı kifaye olduğudur. Bu hükmün mes-
olmasışart değildir. Yoklukhalinde ne kadarbulunur- nedlerinden birini nakledelim :
sa o kullanılır. Ebu Hüreyre rivayet ediyor: Hz. Peygamber (s.a.)
Uhud günü Mus'ab b. Umeyr (r.a.) katledilmişti. borçlu) bir müslümanın cenazesi getirilince borcu için
Kefenlemek için eski bir hırkadan başkasını bulamadı birşey bıraktı mı diye sorar, eğer yeteri kadar bıraktığı
lar ; onu da başına örtseler ayakları, ayaklarına örtse- söylenirse namazını bizzat kıldınr, yoksa müslümanla-
ler başı açıkta kalıyordu. Durumu Hz. Peygamber'e ra "kardeşinizin namazını ktlın" buyururdu (Buhari,
arzettiler. "Baş tarafını örtün, ayaklarını da otla kapa- Müslim).
tın" buyurdu 15• İbnü'I-Kayyim borcu ödenemeyen ölünün namazı
S. Gusül ve d efi n masrafı gibikefende ölünün ma- nı niçin bizzat Rasulullah'ın kıldırmadığını şöyle açık
lından yapılır. Ölünün bir şeyi yoksa sağlığında nafa- lıyor:
kası üzerine düşen yakını, masrafı öder. Böyle birisi Rasulullah'ın bir kimse üzerine namaz kılmas ı , gereği
yoksa, beytü'l-maldan ödenir. Beytü'l-malda da birşey ni hasıl eden, istediğini alan birşefaat mahiyetindedir ;
yoksa diğer müslümanlar techiz masrafı ile mükellef- halbuki borçlu borcuna karşı rehin vaziyetindedir19
tirler. (Kul borcu şefaatle düşmez).
6. Kefeni önceden hazırlamak caizdir. Rasulul- Fetihler sonu beytü'l-mal zenginleşince bu gibile-
lah 'ın hayatında bunu yapanlar olmuş ve tasvib edil- rin borcunu Hz. Peygamber oradan ödemiş ve namaz-
mişlerdir16. larını kılmıştır.
7. Yıkanırken yere dökülen su, hasıl olan çamur,
su ısıtırken kullanılan yakacak artıklarıyla alakah hiç- Şarıları
bir sünnet yoktur. Bu da bir namaz olduğu için taharet, kıbleye yönel-
mek, avret yerlerini örtrnek gibi şartlar cenaze nama-
Borçlarını Ödemek zında da aran ır. Bu namaıJn farkı vakit şartında ortaya
Ölürrün borcu varsa ödenıneden Rasulullah nama- çıkar. Hanefi ve Şafiilere göre "namaz kılmak memnu
zını kılmazdı ve şöyle buyururdu : "Mü'minin ruhu ve rnekruh olan vakitler" de dahil olmak üzere cenaze
(nefsi) ödenineeye kadar borcuna takılıp kalmaktadır" ne zaman hazır olursa namazı kılınır.
(Tirmizi, Ahmed, İbn Mace). Bazı müctchidler güneş doğarken, zeval vakti ve
Ölürrün borcu, varsa malından ödenir. Malı yoksa batarken kılmak rnekruhtur demişlerdir.
bazı müctehidlere göre beytü'l-maldan (devlet hazine-
14) Şevkanr, ag. esr. C.: IV, s. 27-36; S. Sabık, ag. esr. C: 1, s. 517; tbn Kudame, ag. esr. C.: ll, s. 339vd.
lS) Buhflri, K. el-Ccnafı, bab: 145; C: ll, s. 77.
16) Aynı eser (a. esr), C: ll, s. 78; bab: 148.
17) el-Ahz'§b : 3/6.
18) lbn Kudame, ag. esr. C : ll, s. 337; Şevkanf, ag. esr. C: IV, s. 25-26.
19) lbnu'l-kayyim, Zbdu 'l-melid (Mısır, 1950), C: 1, s. 141.
ÖLÜM, ÖLÜ, DEFlN VE MERASİMLER 7
27) lbnu'l-Kayyim, ag. ser. C: ı, s. 443; eş-Şev~nf, ag. esr. C : IV, s. 52 ; lbn Abidin, ag. esr., C: I, s. 651 ; lbn Kud§me, ag. esr. C: ll, s. 381.
28) İlgili hadisleri BuMrf rivayet etmi§tir. K. el-Cenaiı, bab: 123,205, 217; C : ı, s. 71, 100,108.
29) Buh§ri,K el-Cen/Uz, bab: 171; Şev~ni, ag. esr. C. IV, s. 24 ; Tahir Olgun, Müslümanlıkta lblldet Tarihi (Ank. 1946), s. 119.
30) lbnu'l·Hac, el-Medhal, (Mısır, 1960), C: III, s. 259; Şeyh Ali Mahfuı, el·lbd/J'fl mad/Jrri'/.Jbtidô' (4. baskı), s. 210).
31) Buhllrf, ag. esr. C: II, s. 70, 89, 90.
32) el-Mugnt, C : ll, s. 353 vd.
33) A. esr. s. 354 vd.
34) Şeyh Ali Mahfuz, ag. esr. s. 212 vd.; lbn Kud§me ag. esr. C: ll, s. 355. Şıtfiflere göre oturmak mekruh degildir.
35) ı!§·Şevkllnf, ag. esr. C : IVo, s. 81 vd.
ÖLÜM, ÖLÜ, DEFİN VE MERASİMLER 9
Bu karışılıldı rivayetleri değerlendiren müctehid- ler yazılmasının memnO olduğunda ittifak etmiş, çoğu
lerden bir kısmı "kalkmak önce mendup iken sonra bunların haram olduğu neticesine varmışlardır. Bütün
neshedilmiştir, cenazeye kalkılmaz" demişlerdir. Ebu bunları nehyeden sahih hadisler mevcuttur.
Hanife böyle diyenler arasındadır. Buna mukabil kabrin yerden bir-iki karış yüksel-
Bazıları kalkmak veya kalkmamak serbesttir de- mesi, şeklinin deve hörgücü gibi olması, kerpiçle yapıl
miş, bazıları da kalkmak daha iyidir, Hz. Peygamber'in ması tecviz edilmiştir. İmam şafii ise kabrin üstünün
oturması sadece bunun caiz olduğunu bildirmek için- kemer li değil, düz olmasını tercih eylemiştir40.
dir hükmünü benimsemişlerdir. Bu konuda iki bakımdan titizlik gösterilmiştir :
Nevevi, İbn Hazm, Ebı1 İshak eş-Şirazi, kalkmayı
tercih edenler arasındadır. Tevhidi Korumak Balamından
Kalkmanın meşrO olduğunu, fakat zaruri olma- Umumi kültürü ve dini bilgisi zayıfkişilerin aklını
dığını söylemek mümkündür36• çeler, ma'bedle mezarı birbirine karıştırmala rına, me-
İhtiyaç olunca cenazeyi vasıta ile taşımak tecviz zarda yatanın fevka'l-beşer bir varlık olduğuna inan-
edilmişttr 7 • malarına sebep olur korkusuyla kabirierin mescid gibi
yapılması ve mcscid haline getirilmesi şiddetle yasak
Derın edilmiş, kireç, mermer, taş ve benzeri ile yapılması da
Derince ve ölüye uygun boyda açılan kabre cena- aynı sebeple hoş görülmemiştir.
zeyi gömmek farz-ı kifayedir. Derinlik cesedin korun-
ması ve çevreyi rahatsız etmemesi amacına uygun ola- İsrlif Balamından
caktır. ısıarn birçok ayet ve hadiste israfı yasaklamıştır.ls
Cenazeyi taş ıyanlar gibi kabre indirenlerin de : raf malın lüzumsuz yere, ölçüsÜZ harcan ması, sarfedil-
"Bismillllhi ve ala milleti-Resulillah" demeleri müste- mesi demektir. Aç, çıplak, ilaçsız, tahsilsiz, eşsiz, işs iz,
habdır. muhtaç müslümanlara yardım etmek varken binlerce
Curnhura göre gündÜZ gibi gece de defin caizdir. lira sarfedilerek heybetli, süslü ve masraflı kabirierin
Hz. Peygamber'in gece defnettiği vaki olmuş, ayrıca bina edilmesi israr hududu içine girmektedir.
Hz. Fatıma, Ebil Bekir, Osman, Aişe, İbn Mes'ud gibi Müslümanlar kabirierini yaptınrken bu iki ciheti
sahabiler gece defnedilmişlerd~. gözönüne a lmalı, ifrat ve tefritten sakınmahdır. Uygu-
lamada sınırların dışına çıkılınası ya başka kültürlerin
Ka bir etkisi, yahut da sakıncası bulunmadığı kanı'iati ile ol-
Ka birin dış şekli üzerinde titizlikle durulmuş, bu- muştur.
nunla alakalı yasaklar konmuştur. Buhari'deki bir ri-
vayetten anlaşıldığına göre bunun tek sebebi tevhidi Delinden sonra Dua Etmek ve Kur'An Okumak
(yalnız AJlah'a ibadet esasını) korumaktır. Hz. Aişe Hz. Peygamber (s.a.) definden sonra kabrin başın
Rasillullah'ın (s.a.) son hastalığında şöyle buyurduğu da bir müddet durur ve etrafındakilere şöyle derdi :
nu rivayet etmiştir : Allah, peygamberlerinin kabirini "Kardeşiniz için Allah'dan mağfiret dileyin ve sorguyu
mabed haline getiren yahudi ve hıristiyanlara ıanet et- şaşırmadan cevaplandumasını isteyin ; çünkü o şu an-
sin ! Hz. Aişe devamla diyor ki, "Eğer bundan korkul- da sorguya çekilmektedir"41 •
masaydı Hz. Peygamber'in kabri dışardan belli olacak Bu hadis-i şerife ve sahabe tatbikatını gösteren ri-
şekilde yapılacaktı"39 • vayetlere göre cenazeyi defnettikten sonra bir müddet
İslam müctehidleri ve Cukahası kabirierin kireç ve oradan ayrılmayıp dua ve istiğfar ile meşgul olmak sün-
benzeri ile yapılmasının, kendi toprağına toprak ilave nettir.
edilerek yükseltilmesinin, üzerine kubbeli bina yapıl Kabir başında Yasin ileel-Bakara suresinin başını
masının, taşına övücü veya kaderden şikayet edici söz- ve sonunu okumanın faydasını ifade eden hadis ve eser-
36) fbnu'I-Kuyyim, ag. esr., C: I, s. 145 ; Şevk§nf, ag. esr. C: IV, s. 82 vd; fbo Kud§me, ag. esr. C : II, s. 357 ; S. S§bık, ag. esr. C : ı, s. 540 ;
Ayni ag. esr. C : IV, s. 118.
37) R. Rıza ; el-Fetlivb, C : II, s. 556.
38) Buharf, K el-Qnliiz, bab: 125,189 ; C : ll, s. 72 ; lbn Hazm ag, esr, C:V, s. 114, 144 ; lbn Kud§me, ag. esr. C: ll, s. 314, S. S§bık, ag. esr.
s. 543.
39) Buh§rf, K el-Cenliiz, bab: 216.
40) Bu büktimleri delil ve münakaşalanyla beraber şu eserlerde görmek mümkündür : Bu harf, ag. esr, bab : 181 ; lbn Kud§me, ag. esr. C :
Il, s. 376-379 ; lbnu' I-Kayyim, ag. esr. C : I, s. 146 ; Ibn Hazm, ag. ser. C: V, s. 133 ; Şcvk§ni, ag. esr. C: IV, s. 84-95 ; lbn Abidi n, ŞiftJu 'l-alfl... (!st.
1325), s. 174 ; Raddü'l-Muhtlir, C: I, s. 660; Şeyh Ali Mah[uz, ag. esr. s. 186; Ayni ag. esr. C: IV, s. 149,168.
41) Ebll Di!vlld,maa-Avni'I-Ma'bad, C: lll, s. 209.
10 HAYREDD İN KARAMAN
ler vardır. Bunun üzerine fukaM ihtilat etm iş, Imam Ölünün Ailesine Ziyafet
şafii ve İmam Muhammed müstehab olduğunu söyle- Hz. Ca'fer (r.a.) şehid olunca Rasülullah (s.a.) ya-
mişlerdir. Malikilerdin Kadı Iy~z ve Kar~fi de bu gö- kınlarına : "Ca'fer ailesine yemek yapın ; çünkü onla-
rüşü benimsemişlerdir. Ahmed b. Hanbel önceleri rın başına -yeme içmeye bakamayacakları- büyük
menederken sonra bundan vazgeçmiş ve "okumakta bir felaket geldi", demiştir. ~5 •
beis yoktur", demiştir. İmam Ebu Hanife ve Malik'c Akraba ve komşuların, ölüm fel~keti geçiren aileye
görekabir başında Kur'an okumak mekruhtur, çünkü bir günlük yemek hazırlayıp gölürmesi müstehabdır.
- bu imarnlara göre- okuoacağına dair sahih hadis Fakat ölünün kendi ailesininyemek hazırlayıp baş
yoktur42• kalarına ikram etmeleri hem cahiliye devri adetlerin-
Ölüye faydası olan okuma hasbi, karşılıksı z, Allah den olduğu, hem de zamansız bir külfet teşkil ettiği için
nzası için ed~ edilen okumad ır. Para mukabilinde Kur- İslam bilginlerince rnekruh sayılmış, bazıları haram ol-
an okumanın hükmünü ilerde ele alacağız. duğunu söylemişlerdir46•
42) lbn Kud~me, ag. esr. C: s. 422 ; Gazz~lf,ihyfi, C: I, s. 476 ; eş-Şevk§ni, ag. esr. C: rv, s. 68, 96 vd. S. S~bık, ag. esr. C: I, s. 546, 559.
43) Buhan, K. ei-Cenaiz, bab: ıso; C: II, s. 76 ; S. S. Sabık, ag. esr C: ı, s. 507 ; eş-Şevkanf, ag. esr. C: VI, s. 309-316; İbn Rü~d, Bidbye-
tü'l-Müctehid. .. (İst. 1333) C: II, s. 101-103.
44) Şevkanr, Neylü'l-evıfir, C: IV, s. ısı ; lbn Kudamc, ag. esr. C: II, s. 405 ; S. sabık, ag. esr. s. 562.
45) Ebfi Davad ,maa-Avni'l-Ma'bad, C: III, s. 164.
46) lbn Kud§me, el-Muğnf, C: II, s. 410; lbn Abidin, ŞifOu'l·alil (Mecmaatü'r-ResOil), C:!, s. 182; Raddü'l-Muhıôr, C: I, s. 663; S. Sa bı k,
ag. esr. S08 ; S. Şeyh Mahfuz, ag. esr. 508; S. Şeyh Mahfuz, ag. esr. s. 218.
47) İbn Abidin, ag. esr. s. 192-1948. Aynca bak. H. Karaman, Mukayeseli islOm Hukuku , C. I, s. 3777 vd.
ÖLÜM, ÖLÜ, DEFİN VE MERASİMLER ll
48) Buhari, K. el-Cenliiz, bab : 151 ; Şevkini, Ney/, C: IV, s. 117-120; Ebfi D§vüd, maa'l-Avn, C : III, s. 212.
49) Ka bir ziyareti mevzuunda bak. Gazz§li, ihy/1, C : I, s. 473; lbn Kudllme, el-Muğnf, C : ll, s. 422 ; Şevkani,Neylü'l·evtar. C. IV, s. 117-120 ;
Şeyh Ali Mahfuz, el-lbd/1' s. 192 ; S. Sllbık, ag. esr. C: I, s. 566; lbnu'I-Kayyim, ZO.du'l-Melid, C : I, s. 146.
50) İbn Teymiyyc, Külliyliı, (Riyctd tab'ı) et-Tevessül ve'l-vesile, C: I, s. 142; 368; el-CenAiz, C : XXN, s. 384 vd.; ez-Ziylirlit, C : XXVII, s.
511 vd. ; lbnu'I-Kayyim , Zlidu'l-Melld, C: I, s. 146; Ebu Zchrll, lbn Teymiyye, (Ka hi re 1958), s. 320-325; M.Z. el-Kevseri, Muhiqqu't-takawul
(Kahire, 1369), s. 9 vd.; Şeyh Ali Mahfuz, el-/bdô, s. 196-20.
51) EM DavOd, K ei-Vasfiyli, bab: 3 ; Tirmizi, K. el-Vasilyil bab : 7.
12 HAYREDDİN KARAMAN
Hadisiere göre amel defteri ölümle kapanır; an- Ancak verese bunu yapmaya mecbur değildir. İmam
cak açılaiı çığır, sebep olunan iyilik veya kötülük, de- Şafii'ye göre vasıyet etmiş ise mecbur olurlar.
vam eden hayırlar bu defterin işlemesini temin eder. Ahmed b. Hanbel, Evzai, Ebu-Sevr, Nevevi gibi
Bazı hadisler : müctehidler ile muhaddislerin çoğuna göre ölünün ya-
-İnsan oğlu vefat edince şu üç şeyden başka kınlarının onun borçlu olduğu oruç, hac gibi ibadetle-
arneli sona erer : devam eden sadaka (hayır), ri de kaza etmesi caiz ve sahihtir. Bu konuda sahih
faydalanılan bilgi ve ona dua eden hayırlı ev- hadisler rivayet edilmiştir5 .
lat52. . İkincisi: Başkasının yaptığı ibadetin sevabının ölü-
- İman ehline, ölümünden sonra da gelip yeulaşıp ulaşmaması:
duran amel ve hayırları arasında şunları da İslam ulemasının cumhı1ru, sevabını ölüye bağışla
vardır : Öğrettiği ve yayd ığı bilgi, geride bı mak niyetiyle yapılan ibadetlerin sahih olduğuna ve
raktığı hayırlı evHit, miras bıraktığı mushaf,
başka alemdeldierin bundan istifade edeceklerine ka-
yaptığı mescid, yolcular için yaptığı konak,
ni olmuş, bu hükmü benimsemişlerdir56.
akıttığı su, açtığı kanal, sıhhat ve hayatında
malından ayırdığı sadaka vefatından sonra
ona ulaşır 53 • BİD'ATLAR VE YASAKLAR
-Kim İslam'da iyi bir çığır açarsa hem ken-
di işinin sevabını, hem de kendinden sonra o İslam dini, mensuplarına, vefat eden din kardeşle
çığırda yürüyenıerin sevabını -bunların ki ri için neler yapacaklarını en küçük teferruatına kadar
eksilmeksizin- alır. Ve kim İslam'da kötü açıklamış, hiçbir husus u karanlıkta bırakmamıştır. Ay-
bir çığır açarsa hem kendi günahını, hem de rıca Hz. Peygamber'in ve örnek nesillerin (sahabe, ta-
kendinden sonra o yolda yürüyenierin güna- biun ve tebeu't-tabiln) tatbikatı da açıklamaları ta-
hını -bunların ki eksilmeksizin- yüklenmiş mamlamaktadır.
o lur 54 . Bütün bunlara rağmen bilgisizlik, menfaat, dine
İnsanın ölümden sonra da, bu hadislerde zikredi- aykırı adetlere uyma alışkanlığı gibi amiller, müslü-
len -işlediği veya sebep olduğu- işlerinden fayda manları yanlış yola itmiş, aşağıda açıklanacak bid'atla-
veya zarar göreceği ittifakla kabul edilmektedir. rı işlemelerine, yasakları çiğnernelerine sebep olmuş
tur.
Başkalarının Onun Namına Yaptıkları Bilindiği üzere "bid'at", kitab, sünnet icma, kıyas
Geride kalanların
ölüleri için yaptığı ibadet ve gibi İslam'ın kaynaklarında yeri bulunmadığı halde
hayırların faydasını iki bakımdan ele almak gerekir : sonradan çıkarılan, İslami telakki ediJerek inanılan ve
Birincisi : Müteveffanın borçtan kurtulup kurtul- yapılan şeylerdir. Rasülullah (s.a.) müslümanları bi'-
maması:
datlara karşı ikaz etmiş ; kitab, sünnet ve bulefa-i
Bir kimse üzerinde namaz, oruç, hac, zekat, adak, raşidin yolundan ayrılmamalarını ehemmiyetle emir ve
kul borcu gibi borçlar bulunarak ahirete intikfH etmiş tavsiye buyurmuştur :
ise geride kalanların ----ölünün vasiyeti olsun, olma- ...Benim yolurodan ve ergin, doğru yolu bulmuş ha-
sın- bunları eda etmeleriyle borçtan kurtulur mu ? lifelerimin yolundan ayrılmayın ; buna sımsıkı sa-
Fukaha bu bakımdan ibadetleri üçe ayırınışiardır: rılın ve hiç bırakmayın .. Sonradan çıkarılan
ı. Namaz, oruç gibi bedeni ibadetler : başkalarının bid'atlardan sakının; çünkü her uydurma bid'attır,
yapmalarıyla bu borçlar düşmez, sorumluluk devam her bid'at da sapıklıktır. (Ahmed, Ebu Davüd, Tir-
eder. mizi)57
2. Zekat, nezir, mali kefaret gibi mail ibadet ve
borçlar : başkalarının ödemesiyle ödenmiş olur, borç KABlRDE TELKiN
kalkar. Cenazeyi defnettikten sonra Rası1lullah (s.a.)'ın
3. Hac gibi hem mail, hem de bedeni ibadetler. Bi- kabirde bir müddet kaldığını, cemaate :"kardeşiniz için
risi ölü narnma bunu yaparsa o borçtan kurtulmuş olur. istiğfar edin ve iman üzerine sehatını dileyin ; çünkü o
52) Müslim, K ef. Vasiye, no: 14; EbO Davtıd, K el-Vasllyti, bab: 14; Tirmizi, K el-Ah~m, bab : 36 ; N esat, K el-Vasllyb, bab : 8.
53) lbn Mace,Mukcıddime, bab : 20.
54) Müslim,K el-İlm, no: 15; K ez-Ze~t, no: 69; Nesai, K ez-Zekbt, bab: 64.
55) lbn A.bidin,Raddii.'l-Muhttir, C: I, s. 541-542; Şifilu'l-alfl, s. 166; Ayni', Umdetü 'l·Qôrf, C: V, s. 118 283 ; ŞevMni',Neylü'l-evtar, C: IV,
s. 248vd.
56) Hadisler ve münaka§alar için .bak.Avnu'l-Ma'bad, C: Ili, s. 160; Aynt ag. esr, C: V, s. 283 vd. ; lbn Kudame ag. esr. C : II, s. 423-424;
ŞevMnt ag. esr., C: IV, s. 98-100; Şeyh Ali Mabfuz, ag. esr, s. 235; S. Sabık, ag. esr. C: I, s. 567-569; R. Rrı.a, Tefsirn 'l-Menfir, C: VIII, s. 255 vd.
57) Aynı mevzuda hadisler için bak. et-Tebriz1, Miş~t (Dima§k, 1961) C: I, s. 58.
ÖLÜM, ÖLÜ, DEFİN VE MERASİMLER 13
58) Bu da defin esnasında olmamalıdır. lbnu'l-Hac, e/-Medluıl, C : m, s. 275, EbO-Hantfc, Malik ve Ahmed'e göre kabirde Kur'an okumak
mekruhtur. Ş. Ali Mahfuz, ag. esr. s. 283.
59) Bakınız: lbn Kud§me, el- Muğnl, C: II, s. 377; lbn Abidin, ag. esr. C: I, s. 628; 1bnu'l-Hac, el-Medlıal, C: III, s. 277; lbnü'l-Kayyim,
Zadü'l-Metıd, C: 1, s. 145; ŞevJcant, Neylü'l-evttır, C: IV, s. 96; Reşid Rıza, el·Fetllv/1, s. 344, 1270,2317; S. S§bık, Fıqhu's-sünne, C: I, s. 546-
548 ; Ş. Ali Mahfuz, ag. s. 229.
60) lbnü'I-Kayyim, ag. esr. C: l, s. 146; lbn Kud§me, ag. esr. C: II, s. 379; ŞevJcanr, ag. esr. C: IV, s. 97; Şeyh A. Maltfuı, ag. esr. s. 186 vd.
14 HAYREDDiN KARAMAN
2. Menfaat karşılığı okumakveokutmak caiz değil siz oruç tutmayıp ölen kimse narnma fidye verilmesi de
dir. Alan ve veren günah işlemiş olur. Ruhuna Kur'an ictihada dayanmaktadır. Zayıf olan bu katma işi için fu-
okunsun ve zikir yapılmasın diye terikeden bir miktar kaha şöyle demiştir : "İmam Muhammed, ez-Ziyadô.t
vasiyette bulunmak Mtıl ve günahtır. isimli eserinde "ölü kılmadığı namazlar için fidye veril-
3. Aslında imamlık, müezzinlik, Kur'an öğreticiliği mesini vasiyet etmişse inşaallah bu caizdir ve.onun işini
gibi ibadetleri n menfaat karşılığı ifası da caiz değilken görür" demiştir. Burada imam'ın "inşallah" demesi, hü-
bunlar zarfiret sebebiyle tec;viz edilmiştir ; ölü üzerine küm şüpheli olduğu içindir. Eğer vasiyet de etmemişse
Kur'an okutmakia böyle bir zarfiret yoktur. Her müs- şüphe daha da kuwetlenir62•
lüman bildiğini okur ve dua edebili~ 1 . Özetlemek gerekirse : Oruç, namaz gibi bedeni
ibadetleri eda etmeden ahirete intikal eden kimse bun-
ISKAT ve DEViR ların herbiri için bir fidye verilmesini vasiyet ederse fid-
ye ile bunların ıskatı oruçta kıyasen, namazda ilhak
Namaz, oruç, kurban, adak, ketaret gibi ibadet ve yoluyla fakat şüpheli olarak caizdir, işe yarar ; vasiyet
borçları ifa etmeden vefat etmiş bir kimseyi bu borçlar- etmemişse, namazda durum daha da şüphelidir, namaz
dan kurtarmak için fukaraya nakdi bedellerini vermeye hakkındaki hüküm de hanefilerden yalnız İmam Mu-
"ıskat" denir. hamrned'e aittir.
Nakdi bedeli vermek yerine muayyen bir miktarı Dikkat edilirse görülecektir ki, burada namaz ve
bir beze çıkılayıp fukaraya hibe etmek, sonra hibe yo- orucun ıskatı fidye ödenmeksuretiyle mümkün olmak-
luyla ondan geri almak ve borç bitineeye kadar bu işe tadır. Mesela bir ölünün on yıllık namaz, bir aylık da
devam etmeye de "devir" denir ; bu yolla ölüden, mez- oruç borcu varsa günde altı namazdan (vitir dahil) on
kfir borçların düşürüldüğüne (ıskat) inanıbr. yılda 21.900 namaz·ve otuz oruç eder. Bunların her bi-
Mezkur iMdetlerin nakdi veya ayni karşılığına rinin fidyesi bir fitre (fıtır sadakası) kadardır ; buna
"fidye" denir. göre mezkür ölünün namaz ve orucunun ıskatı için
Hz. Peygamber, asMb, tabiün veetMu't-tı1biin de- 1993 yılı itibariyle yaklaşık 250 milyon lira gerekir.
virlerinde bu manada ıskat ve devir olmadığı için kitab Geçmiş namaz yirmi yıllık olursa ıskatın maliyeti beş
ve sünnette bunların yerini aramak boşunadır. yüz milyona yaklaşır. Bu meblağ fukaraya ödendiği za-
man namaz ve oruç borcundan kurtulanacağına dair
Fıkıh kitaplarına gelince : bir ayet ve hadis mevcut olmayıp, oruç için kıyas, na-
Is kat maz için zan ve ümit vardır.
Yaptığım araştırmalarda namaz için -ödemek su-
retiyle- yapılacak ıskata hicrl ikinci asrın sonlarından Devir
önce, devir suretiyle ıskata ise beşinci asırdan önce ce- Fakih Ebu-Leys es-Semerkandi'nin (v. H. 373) en-
vaz veren bir fakihe rastlamadım : Nevazil isimli kit~bına atfen şöyle bir fetva nakledil-
Naslar, mazereti dolayısıyla oruç tutarnayan kim- miştir : Ölü ıskat için gereken malı bırakmamışsa bir
senin fidye verebileceğini ifMe etmektedir. miktar mal (mesela para) ödünç alınır, bir fakire "fila-
FukaMnın curnhfiru, mazeretsiz olarak oruç yemiş na vekaleten bu meblağı onun şu kadar namazının fid-
ve vefat etmiş kimse narnma veresinin fidye verebile- yesi olarak sana veriyorum" denir ve verilir o da "bunu
ceğine hükmetrnişlerdir. Müteveffa vasiyet etmiş ise bu ona vekaleten sana bağışlıyorum" der, bu alıp verme işi
kıyas hükmü daha da kuwetli olmaktadır. Çünkü hü- ıskat bitineeye kadar devam eder63•
kürnde esas "mazeretli kimselerin tutamadıkları oruca !şte bilahareadına "devir" denen bu ameliyenin fı
karşı fidye vermelerinin gerektiğini" nassın ifade etme- kıh kitaplarındaki yeri budur. Iskat-ı salat için fidye
sidir. Ölen kimse artık oruç tutamıyacağı için bunun vermek bile şüpheli iken bu devir işinin neye dayandığı,
durumu, hasta veya çok ihtiyar kişilerin durumuna delilinin ne olduğu zikredilmemiş, sadece "böyle yapı
kıyas edilmiştir. Hanefilerden yalnız İmam Muham- lır, inşaallah olur" denmiştir64 •
med (v. 189/805) namazı da oruca katmıştır. Burada Zamanımııda bu devir adet halini aldığı, İslamın
katma (ilhak) tabirini kullanmış, kıyas diyernemişler kaynaklarına müstenid bir iş sanıldığı ve insanların
dir ; çünkü namaz ile oruç farklı olduğu gibi, mazeret- ibfidette tembelliğe sapmalannın sebeplerinden birini
61) Jbn Abidin, Şiffiu'l-altl, İst. 1325, s. 170-180 ;Raddu'l-muhtfir, C. I, s. 351; R. Rıza, ag. esr. s. 1687, 2305.
62) Ayni, Umdetu '1-Qôri, C: Il. s. 608 ; fbn Abidin, Raddü 'l-muhtar, C : I, s. 540.
63) Abdu'l-Azi'z ei-Buhari, ş. Usalü 'l-Pezdevf (Isı. tab'ı), C: I, s. 155 (kaza bahsi).
64) Bu mevzt1 için bak. (Abdü'I-Aziz el-Buhari, Ayntve fbn Abidin'in adı geçen kitaplarından ba§ka) Ayni, Umdetü'l-QMF, C: V, s. 233, 283;
Sadru'ş-Şeria, et· Tavdih (Mısır, 1327), C: I, s. 167 ; İbn Abidin, Şiffiu 'i-alil, s. 196.
ÖLÜM, ÖLÜ, DEFİN VE MERASİMLER 15
teşkil ettiği için "bid'at" olmuştur. Bunun terkedilmesi Hemziyye dışında Cezeri, Heytem1, lbnu'l-Cevzi, Ber-
ve ölü narnma doğrudan doğruya sadaka verilmesi, zenci vb.'nin kaleme aldıkları kasideler (mevlidler)
hayırlar yapılması, taksiratının affı için de Mevlay-ı vardır.
Müteaı•e yalvarı lınası gerekir. isıarn Ansiklopedisi'ndeki "mevlid" maddesinde
Türkçe onaltı kadar mevlid kasidesi ismen kaydedil-
MUAYYEN GÜNLER ve GECELER miştir. Bunların içinde en meşhuru Süleyman Çelebi-
'nin 812/1409 yılında yazdığı "vesiletü'n-necat" isimli
Daha çok gezgin kitapçıların sattığı en'an, dua ve kasidedir. Dili halk tarafından hayli değiştirilmiş ola-
bazı ilmihal kitaplarında "üçüncü, kırkıncı, elliikinci rak günümüzde okunan mevlid budur66.
geceler~'den, bu gecelerde yapılacak dualardan bahse- Hz. Peygamber'in doğum gecesi için merasim yap-
dilmektedir. Ayrıca halk muayyen günlerde bazı kabir- mak ve bu arada mezkOr kasideleri okumanın cevazı
Ierin etrafında toplanınayı orada yiyip içmeyi, mesire tartışılmış, bazıları bunun bid'at olduğunu, birçok
ve dua yapmayı adet haline getirmişlerdir. Kur'an-ı Ke- münker fi'Lin işenmesine sebep teşkil ettiğini ileri süre-
rim'de ve hadislerde böyle gün ve gecelerden, bu gece- rek "mekruh, hatta haram" demişlerdir67•
lerde yapılacak duatardan bahsedilmemiştir. Şu halde Suynti (v. 91 1/1505) Husnü 'l-maqsıdfi amel'l-mev-
bunlar sonradan uydurulmuş bid'atlardır. Yapılması lid isimli eserinde mevlid çevresinde işlenen kötü fiil-
fayda yerine zarar getirir, bid'atların yayılıp yaşaması ler önlenirse mcvlid caiz olur demiştir.
nı sağlar. Bu münakaşada bahis mevziiu olan "Hz. Peygam-
Allah ve Resfilü'nün tayin ettiği gün ve gecelerden ber'in doğum gecesi yapılan merasim, zikir ve oku-
başka bir gün ve geceyi, muayyen bir iMdet için tayin ma"dır.
ve tahsis etmek bid'attır, yasaklanıruştır. Muayyen bir Muayyen gecelerdeve yıldönümlerinde ölünün ru-
gün ve gece bahis mevzuu olmadan müslümanın, geç- hu için mevlid akutmak yakın zamanlarda bilhassa
mişleri için yapacağı, sünnete uygun pek çok ibadet ve memleketimizde adet olmuş bir bid'attır ve birçok
hayırlar vardır. mahzurlu tarafları vardır :
Muayyen gün ve gecelerde ölü için evde veya ka bir ı. Zaman geçtikçe bunun ölüler için yapılması ge-
başında toplanmak ; yemek, içmek ve bu arada oku- reken bir ibadet ve merasim olarak telikk.i edildiği gö-
mak, hadislerde ve fıkıh kitaplarında menedilmiştir. rülmektedir. İslam'a-onda olmayan- bir ibMet ve
Ölüm yıldönümlerinde yapılan dini merasimler de bu me- rasim katmak Hz. Peygamber (s.a.)'ın şiddetle me-
yasaklar içindedir6s. Anma toplantıları dini (ibadetle nettiği bid'attır.
ilgili) değildir ve caizdir. 2. Bilhassa evlerde okunan mevlidler dolayısıyla İs
lam'ın menettiği bazı fiil ve davranışlar meydana gel-
MEVLİD mektedir.
Doğmak, doğum zamanı ve yeri manasma gelen 3. Mevlid arasında zikir, dua, Kur'an okumak gibi
mevlid kelimesi önceleri "Hz. Peygamber'in doğum ge- ibadetler vard ır ; fakat bunları profesyonel kişiler pa-
cesi" için kullanılmış, daha sonra O'nun doğumunu, ra mukabilinde yaptıklan için hem sevap hasıl olmaz,
vasıflarını ve hususiyetlerini işleyen manzOrnelere de hem de alan veren günahkar olur68•
"mevlid kasidesi" veya kısaca "mevlid" denmiştir. 4. Bu bid'at yaygın hale geldiği için, geçmişlerimiz
Hz. Peygamber (s.a.)'in doğum gecesi, merasim ve narnma yapmamız sünnet olan ibadet ve hayırların ye-
şenlik yapma ad eti hicri dördüncü asırda, Fatımiler'de rini almış, onlaramani olmuş, onları unutturmuştur.
başlamıştır. Fatımiler bunun yanında Hz. Ali, Fatıma, Gerek Hz. Peygamber'in doğum gecesi ve gerekse
Hasan, Hüseyin ve halifeleri için de mevlid merasim- başka zamanlarda her müslüman mevlid kasidelerin-
leri yaparlardı. Mevlid merasimi oradan Mağrib ülke- den birini alıp okuyabilir. Bu okuyuştan ilahi ve pey-
lerine, Arabistan'a, ve Osmanlılarada intikal etmiştir. gamberi aşk, feyiz ve bereket Msıl olur. Zaten bunları
III. Murad devrinde, 996 yılında bu merasim resmen yazanlar da "para ile ölülerin ruhuna okunsun" diye
teşrifata idhal ed ilmiştir. değil, herkes okusun, peygamberlerini tanısın, sevsin,
Mevlid geceleri okunan Arapça, Türkçe, Farça bir- ona aşkla bağlansın diye yazıruşlardır69•
çok manzOrneler vardır. Arapça'da Banet Süad, Bürde, H.K
65) İbn Abidin, Raddü'l-Muhtiir, C: I, s. 663; Şifliü'l-alfl, s. ı 74; Şeyh Ali Mahfuz, el-lbtM, s. ı 73, 180, 233; S. S1ibık ; Fıqlıu's-sünne, C: I,
s. 564.
66) Mevlid hakkında gen i§ bilgi için lslllm Ansiklopedisi'nde verilen bibliyografya'ya ve bilhassa Prof. A. Ale§ ile Dr. Neclil Pekolcay'ın escr-
Ierine bakınız.
67) Muhammed b. Muhammed el-Filsf, (v. 737/1336), el-Medhal, C: II, s. 1-30, M§likflerden Tacüddin el-FaqtlıAnt de aynı görü§tedir.
68) Bu hükmün kaynaklan 61 numaralı dipnotunda zikrcdilmi§lir.
69) Önce geçen kaynaklardan ba§ka §Unlara bakınız: lbn Abidin, Şifau'l-alfl, s. 188 ; Şeyh Ali Mahfuz, el-İbdfi' s. 239 vd.