Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 367

Arapça IV

Bu kitabın, basım, yayım ve sa ş hakları Atatürk Üniversitesi’ne ai r. Bireysel öğrenme


yaklaşımıyla hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. Atatürk Üniversitesi’nin izni
alınmaksızın kitabın tamamı veya bir kısmı mekanik, elektronik, fotokopi, manye k kayıt veya
başka şekillerde çoğal lamaz, basılamaz ve dağı lamaz.

Copyright ©2014

The copyrights, publica ons and sales rights of this book belong to Atatürk University. All rights
reserved of this book prepared with an individual learning approach. No part of this book may
be reproduced, printed, or distributed in any form or by any means, techanical, electronic,
photocopying, magne c recording, or otherwise, without the permission of Atatürk University.

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ

Arapça IV

ISBN: 978-975-442-448-5

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI

ERZURUM, 2014
1. Yapıları Bakımından İsimler III 4
Doç. Dr. OSMAN DÜZGÜN

2. İsm-i Mevsûller 45
Doç. Dr. OSMAN DÜZGÜN

3. Şartlı Cümleler I 71
Doç. Dr. İBRAHİM ÖZAY

4. Şartlı Cümleler II 92
Dr. Öğr. Üyesi HACI YILMAZ

5. İstisna 114
Dr. Öğr. Üyesi HACI YILMAZ

6. Bazı Edatlar 131


Prof. Dr. MUSA YILDIZ

7. Temyiz ve Sayılar 153


Prof. Dr. MUSA YILDIZ

8. Hâl ve Çeşitleri 187


Prof. Dr. MUSTAFA KAYA

9. Tekid ve Atıf 210


Doç. Dr. NURULLAH YILMAZ

10. Münâda, Nüdbe ve İstiğâse 230


Prof. Dr. İBRAHİM YILMAZ

11. Bedel 257


Prof. Dr. İSMAİL DEMİR

12. İğrâ’ ve Tahzîr 281


Prof. Dr. İSMAİL DEMİR

13. ve Edatları 307


Prof. Dr. SELAMİ BAKIRCI

14. Genel Değerlendirme 328


Prof. Dr. SELAMİ BAKIRCI

Editör

Prof. Dr. NURETTİN CEVİZ

Prof. Dr. SELAMİ BAKIRCI


YAPILARI BAKIMINDAN
İSİMLER III

• Gayr-ı Munsarıflar
ARAPÇA IV
İÇİNDEKİLER

• İsim Fiiller
Doç. Dr. Osman
DÜZGÜN

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Gayr-ı Munsarıf ve Munsarıf
HEDEFLER

kavramını öğrenebilecek,
• Gayr-ı Munsarıf kelimeleri
Munsarıf kelimelerden ayırt
edebilecek,
• Gayr-ı Munsarıf kelimelerin irâb
durumlarını bilebilecek, ÜNİTE
• İsim Fiil kavramını görecek ve

1
hangi kelimelerin bu kategoriye
girdiğini öğrenebileceksiniz.

© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Yapıları Bakımından İsimler III

GAYRİ
MUNSARİF
İSİMLER

ÖZEL
İSİMLER SIFATLAR
İSİMLER

ُ ‫إ ْﺑ َﺮاه‬
1. ‫ﻴﻢ‬ ِ ِ َ
1. ‫أ ْﺟ َﻤ ُﻞ‬
2. ‫ُﺳ َﻌ ُﺎد‬ 1. ‫� ْح َﺮ ُاء‬
َ
ُ َ
ُ ْ 2. ‫� ْﻌ َﺒﺎن‬
3. ‫ُﻋﺜ َﻤﺎن‬ •2. ‫َﻣ ْﻌ�ى‬
َ
ُ َْ ُ ُ
َ 3. ‫ َﻣﺜﻠﺚ‬/‫ﺛﻼث‬
4. ‫أ ْﺣ َﻤ ُﺪ‬ •3. ‫ﺎﺟ ُﺪ‬ َ َ
ِ ‫ﻣﺴ‬ َ ُ
4. ‫أﺧ ُﺮ‬
5. ‫ُﻋ َﻤ ُﺮ‬
ُ ْ ‫َﺣ‬
6. ‫ﻀ َﺮ َﻣ ْﻮت‬

İSİM FİİLLER

EMİR FİİL MUZÂRÎ FİİL MÂZİ FİİL


ANLAMINDA ANLAMINDA ANLAMINDA
OLAN İSİM OLAN İSİM OLAN İSİM
FİİLLER FİİLLER FİİLLER

ْ َ ‫َﱠ‬ ّ ُ
"‫ ﺻﮫ‬،‫"هﻴﺎ‬ َ َْ ُ َ ‫َ ﱠ‬ َ َْ َ
"‫آﻩ‬
ٍ ،‫"أ ٍف‬ "‫ ﺳﺮﻋﺎن‬،‫ ﺷﺘﺎن‬،‫"ه��ﺎت‬
Sukûn Üzere Mebnî
Bazı İsim Fiiller Kesra Üzere Mebnî Fetha Üzere Mebnî Bazı İsim
Bazı İsim Fiiller Fiiller

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 52


Yapıları Bakımından İsimler III

GAYR-I MUNSARIF İSİMLER


GİRİŞ
İrab, kelime ve cümlelerin terkip içinde üstlendikleri görevi belirmek
demektir. Alametlerine göre irab, refʻ, nasb, cer ve cezm olmak üzere dört kısma
ayrılırken, irab alametinin açığa çıkıp çıkmamasına göre de lafzi, mahalli ve takdiri
çeşitlerine ayrılır.
İrab türlerinden mecrur olma, isimlere mahsustur. Meczum olma da fiillere
mahsustur. Yani ancak isimler mecrur, ancak fiiller meczum olur.
Mebni kelimenin hiçbir durumda sonunda harf veya hareke değişikliği
meydana gelmeyen kelime olduğunu daha önceki derslerimizde ele almıştık.
Burada cümle içerisinde yerine göre sonunda değişiklik meydana gelen
kelimelerden yani munsarıf ve gayrı munsarıf isimlerden bahsedeceğiz. Bu derste
detaylı ele alacağımız gayr-ı munsarıf konusuna girmeden önce, ٌ‫طﺎ ِﻟﺐ‬ َ ‫( َﺟﺎ َء‬Bir
öğrenci geldi), ‫ﺐ‬ َ ‫ﻋﻠَﻰ‬
ٍ ‫طﺎ ِﻟ‬ ُ ‫ﺳﻠﱠ ْﻤ‬
َ ‫ﺖ‬ َ (Bir öğrenciye selam verdim) ve ‫طﺎ ِﻟﺒًﺎ‬ ُ ‫( َرأ َ ْﯾ‬Bir öğrenci
َ ‫ﺖ‬
gördüm) örneklerindeki ‫طﺎ ِﻟﺐ‬ َ isminde olduğu gibi kesra ve tenvin alabilen isme
munsarıf denildiğini hatırlamakta fayda bulunmaktadır.
Bu dersimizde, birinci konu olarak, irâb durumları bakımından Arapça isimler
ele alınacak ve bu bağlamda Munsarıf ve Gayr-ı Munsarıf kavramları açıklanacaktır.
Bu tür kelimelerin irâb alametlerine değinilecek, gayr-ı munsarıf olma nedenleri ele
alınacak ve bu kelimelere ait özel durumlar işlenecektir.
Gayr-ı Munsarıf
kelimeler tenvin ve kesra Arapçada bazı isimler sonlarına tenvin ve esre kabul ederken bazı isimler
almazlar. Kesra almaları harf-i tarif (“el-” takısı, ‫ )ال‬almadıkları halde tenvin ve kesrayı kabul etmez. Tenvin
gereken yerde fetha alan ve kesra alan isimlere “munsarif” (‫ﺼ ِﺮف‬ َ ‫ ;) ُﻣﻨ‬tenvin ve kesra kabul etmeyen isimlere
bu isimler, tenvin de “gayri munsarif” (‫ﺼ ِﺮف‬ َ ‫َﯿﺮ اﻟ ُﻤﻨ‬
ُ ‫ )ﻏ‬denilir. Ancak gayri munsarif olan isimler harf-i
almaları gereken yerde tarif aldıklarında veya başka bir isme muzaf olduklarında kesra alabilirler.
de tek hareke alırlar.
Bu bölümde ele alacağımız bir diğer konu da isim fiillerdir. Bu konuya ait
kavram ağı, yukarıdaki ile karıştırılmaması için, konunun işlendiği sayfada yer
almaktadır. Bu çerçevede mâzi, muzâri ve emir anlamlarında kullanılan bazı
isimlere değinilecek ve bunların kullanılış biçimleri açıklanacaktır.
Mâzî muzâri ve emir manasında kullanılan bazı isimler vardır ki, fiil gibi
çekilmemektedirler. Bu sebeple bunlara isim fiiller “‫( ”أﺳﻤﺎء اﻷﻓﻌﺎل‬esmâ’u’l-efʻâl)
denir. Mef’ûlleri yani nesneleri kendilerinden önce gelmez. Hep aynı şekil ve
hareke üzere bulunduklarından mebnidirler. Anlam olarak fiilden daha kuvvetli
ifade biçimleri olduğu kabul edilmektedir.
Aşağıdaki okuma metninden sonra yukarıda bahsettiğimiz konular detaylı bir
şekilde alınacaktır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 63


‫‪Yapıları Bakımından İsimler III‬‬

‫‪Okuma-Anlama‬‬

‫ِﻋﻴ ُﺪ اﻷَ ْ‬
‫ﺿﺤﻰ‬

‫اﻟﻴﻮم‬
‫ﺷﺮﻋﻪُ رب اﻟﻌﺎﳌﲔ‪ ،‬ﻳُﻮاﻓﻖ ﻫﺬا َ‬
‫ﺿﺤﻰ ﻣﻦ أﻋﻴﺎد اﻟـ ُﻤﺴﻠﻤﲔ اﻟﺬي َ‬ ‫ِﻋ ُ‬
‫ﻴﺪ اﻷَ ْ‬
‫اﻟﻌﺎﺷﺮ ﻣﻦ ذي اﳊﺠﺔ ﺑﻌﺪ اﻧﺘﻬﺎء ِ‬
‫ﻳﻮم ﻋﺮﻓﺔ‪.‬‬ ‫ِ‬
‫َ‬
‫اﻟﺘﻀﺤﻴﺔ‬ ‫أراد‬ ‫ﻋﻨﺪﻣﺎ‬ ‫اﻷﺿﺤﻰ ِذﻛﺮى ﻟِﻨَﺒِﻴِّﻨﺎ إﺑﺮاﻫﻴﻢ‬ ‫ِﻋﻴﺪ‬
‫ﻳُﻌﺘﱪ‬
‫ﺑﺎﺑﻨﻪ إﲰﺎﻋﻴﻞ ﺗﻠﺒﻴﺔً ﻷﻣﺮ رﺑﻪ‪ .‬ﻟﺬﻟﻚ ﻳﻘﻮم اﻟـ ُﻤﺴﻠﻤﻮن ﺑﺎﻟﺘﻀﺤﻴﺔ ﺑِـﺨﺮوف أو ﺑﻘﺮة أو‬
‫ﻧﺎﻗﺔ‪ .‬ﻟِﺬﻟﻚ ُﲰّﻲ ﺑِـﻌﻴﺪ اﻷﺿﺤﻰ‪ ،‬واﻟﻴﻮم اﻟﺜﺎﱐ ﻋﺸﺮ ﻣﻦ ﻫﺬا اﻟﺸﻬﺮ ﻫﻮ آﺧﺮ ﻳﻮم‬
‫ﻳﺆدي ﻓﻴﻪ اﳊﺠﻴﺞ ﻣﻨﺎﺳﻚ اﳊﺞ‪ ،‬أﻣﺎ أول أﻳﺎم اﻟﻌﻴﺪ ِ‬
‫ﻓﻔﻴﻪ ﻳﻘﻒ اﳊُ ﱠﺠﺎج ِﲟﲎ ﻟﺘﻘﺪﱘ‬ ‫ّ‬ ‫ُّ‬
‫ُﺿ ِﺤﻴﱠﺎت‪.‬‬
‫اﻷ ْ‬

‫وﻋﻠﻰ اﻟـ ُﻤﺴﻠﻢ أن ﻳ ُﻜﻮن ِﻣﻌﻄﺎءاً ﰲ ذﻟﻚ اﻟﻴﻮم‪ ،‬ﻓﻴُ ّ‬


‫ﻮزع ﻧﺼﻒ اﻷﺿﺤﻴﺔ ﻷﻫﻠﻪ‬
‫وأﻗﺮﺑﺎءﻩ وﻳُﻌﻄﻲ ﻣﻦ اﻟﻀﺤﻴﺔ اﻟﻔﻘﺮاء واﳌﺴﺎﻛﲔ‪.‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪74‬‬


Yapıları Bakımından İsimler III

Not: Ünitenin sonundaki sözlükçeden yararlanarak metni anlamaya çalışınız


ve çevirisi ile karşılaştırınız.
(Resim kaynağı, (erişim: 19.08.2019) https://www.alderaah-news.net/other/5673011/‫ﻋﯿﺪ‬
59TU

‫)اﻷﺿﺤﻰ اﻟﻤﺒﺎرك‬

Çeviri:
Kurban Bayramı
Kurban bayramı, alemlerin Rabbi olan Allah’ın belirlemiş olduğu
Müslümanların bayramlarından biridir. Zilhicce’nin onuncu gününe tekabül eden bu
bayram, Arefe gününün bitimiyle başlar.
Kurban bayramı, Peygamberimiz Hz. İbrahim’in, oğlu Hz. İsmail’i Rabbinin
emrine uyarak kurban etmek isteyişinin anısı kabul edilir. Bundan dolayı
Müslümanlar (bu günde), koyun, inek ya da deve kurban ederler ve bu yüzden
kurban bayramı olarak adlandırılır. Bu ayın on ikinci günü, hacıların hac ibadetini
yaptıkları son gündür. Bayramın ilk günleri ise, hacılar bu günlerde Mina’da
kurbanlarını takdim etmek için vakfe yaparlar.
Müslümanın bu gün cömert olması gerekir. Kurbanının yarısını ailesine ve
akrabalarına, geri kalanını da fakir ve yoksullara dağıtır.
Gayr-ı Munsarıf - ( ‫ﺼ ِﺮف‬
َ ‫)ﻏَ ْﲑ اﳌُْﻨ‬
Arapçada isimler, irâb durumları bakımından ikiye ayrılır. Sonlarına tenvin,
zamme, fetha ve kesra alabilen isimlere Munsarıf (‫ﺼ ِﺮف‬
َ ‫ )اﳌُْﻨ‬isimler; sonlarına kesra
ve tenvin almayan, ref halinde zamme, nasb ve cerr hallerinde ise fetha alan
isimlere de Gayr-ı Munsarıf (‫ﺼ ِﺮف‬
َ ‫اﳌُْﻨ‬ ‫ )ﻏَ ْﲑ‬isimler denir. Aşağıdaki örnekleri
inceleyelim.

Munsarıf bir kelimenin irâb durumu:

İrâbı Örnek Cümle Anlamı

Ref hali .‫ﺟﺎء ﺻﺎﻟِ ٌﺢ‬


َ Salih geldi.
Örnek

Nasb hali ِ ‫ﺖ‬


.‫ﺻﺎﳊًﺎ‬ ُ ْ‫َرأﻳ‬ Salih'i gördüm.

Cerr hali .‫ت ﺑِﺼﺎﻟِ ٍﺢ‬


ُ ‫َﻣ َﺮ ْر‬ Salih'e uğradım.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 85


Yapıları Bakımından İsimler III

Gayr-ı Munsarıf bir kelimenin irâb durumu:

İrâbı Örnek Cümle Anlamı

Ref hali .‫ﻒ‬


ُ ‫ﻳﻮﺳ‬
ُ ‫ﺟﺎء‬ Yusuf geldi.
َ
Örnek
Nasb hali .‫ﻒ‬
َ ‫ﻳﻮﺳ‬
ُ ‫ﺖ‬ ُ ْ‫َرأﻳ‬ Yusuf'u gördüm.

Cerr hali َ ِ‫ت ﺑ‬


.‫ﻴﻮﺳﻒ‬ ُ ‫َﻣ َﺮ ْر‬ Yusuf'a uğradım.

Bu tenvin ve kesra almayan isimler, marife yani harfi tarifli, ya da muzâf


konumunda bulunduklarında bu özelliklerini yitirirler ve her türlü harekeyi alırlar.
Bu sayede gayr-ı munsarıflıktan çıkarlar ve munsarıf isim olurlar.

Okullarda okuduk.
(Gayr-ı munsarıf ve nekra .‫ﻣﺪارس‬ ‫درﺳﻨﺎ ﰲ‬
olduğu için tenvin ve kesra
َ
almamış)
Örnek

Bu okullarda okuduk.
(Gayr-ı munsarıf fakat marife ِ
.‫اﳌﺪارس‬ ‫درﺳﻨﺎ ﰲ ﻫﺬﻩ‬
olduğu için kesra almış)
Erzurum okullarında okuduk.
(Gayr-ı munsarıf fakat muzâf ِ
.‫ﻣﺪارس أرﺿﺮوم‬ ‫درﺳﻨﺎ ﰲ‬
olduğu için kesra almış)

Detaylı bir konu olan gayr-ı munsarıf konusu, alem (özel isim), sıfat ve isim
olanlar olmak üzere toplam üç bölümde sırasıyla ele alınacaktır.

GAYR-I MUNSARIF ÖZEL İSİMLER


Özel isimler içerisinde aşağıdaki gruplarda yer alan isimler gayr-ı munsarıftır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 96


Yapıları Bakımından İsimler III

1. Yabancı Dilden Arapça'ya Geçmiş Olan Özel İsimler:


Yabancı bir dilden Arapçaya geçmiş olan veya Arapça'da kullanılan güncel
yabancı isimler gayr-ı munsarıf sayılır.

Arapça'ya girmiş olan


yabancı özel isimler
gayr-ı munsarıftır.
ِ
ُ ‫ أ َْر‬،‫ إِ ْﲰﺎﻋﻴﻞ‬،‫ أَﻧْـ َﻘﺮة‬،‫ ﻫﺎرون‬،‫ إِﺑْﺮاﻫﻴﻢ‬،‫آدم‬
،‫ ﻣﻮﺳﻰ‬،‫ ﻋﻴﺴﻰ‬،‫ ﺑﺎرﻳﺲ‬،‫ﺿﺮوم‬ َ ،‫ا ْﺳﺘﺎﻧْﺒﻮل‬
Örnek

.‫ ﻳـَ ْﻌﻘﻮب‬،‫إﺳﺤﺎق‬
ْ

Not: İkinci harfi sukûn (uzatma harfi) olan üç harfli özel isimler bu kural
kapsamına girmezler. Tenvîn ya da kesra alabilirler:
Örnek

.‫ ﻟُﻮ ٌط‬،‫ﻮح‬ ِ
ٌ ُ‫ ﻧ‬،‫ﻮد‬
ٌ ‫ ُﻫ‬،‫ﻫْﻨ ٌﺪ‬

2. Müennes Özel İsimler


Bu gruba, müenneslik alameti bulunsun ya da bulunmasın, müennes
varlıklara verilen özel isimlerle, sonunda müenneslik alameti bulunan erkek isimleri
de girerler. Ayrıca hayvan, şehir ve ülkelere verilen isim de müennes kabul edilir.
Müennes olan, müennes Aşağıdaki örnek gayr-ı munsarıf kelimeleri inceleyiniz.
sayılan ya da müenneslik
işareti taşıyan özel
isimler gayr-ı
munsarıftır.
Örnek

.‫ ﳝََ ُﻦ‬،‫ ِد َﻣ ْﺸ ُﻖ‬،‫ﺐ‬ ‫ﱠ‬ ِ


ُ َ‫ َزﻳْـﻨ‬،ُ‫ ُﻋﺒﺎدة‬،ُ‫ ﲪََْﺰة‬،ُ‫ ﻃَْﻠ َﺤﺔ‬،ُ‫ َﻣﻜﺔ‬،ُ‫ ﻋﺎﺋﺸﺔ‬،‫ﻌﺎد‬
ُ ‫ُﺳ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


10
Yapıları Bakımından İsimler III

3. Son İki Harfi Elif ve Nûn'dan (‫ )ان‬Oluşan Özel İsimler:

Örnek
.‫ َﻋ ْﺪﻧﺎ ُن‬،‫ َﺷ ْﻌﺒﺎ ُن‬،‫ ﻧـُ ْﻌﻤﺎ ُن‬،‫ ﻟُْﻘﻤﺎ ُن‬،‫ ُﺳﻠَْﻴﻤﺎ ُن‬،‫ َﺳ ْﻠﻤﺎ ُن‬،‫ َرَﻣﻀﺎ ُن‬،‫ُﻋﺜْﻤﺎ ُن‬

4. Fiil Vezninde Olan Özel İsimler:


Bu tür gayr-ı munsarıf özel isimler, mâzi, muzâri ve emir kipinde
bulunabilirler.

Mâzi fiil formunda bulunan


‫ح‬
َ ‫ﺻ ﱠﺮ‬
َ ،‫َﱠﺮ‬
َ‫ﴰ‬
özel isimler
Muzâri fiil formunda bulunan
ُ َُ‫ ﳝ‬،‫ أَ ْﲪَـ ـ ُﺪ‬،‫ ﻳَ ِﺰﻳ ـ ـ ُﺪ‬،‫َْﳛﲕ‬
،‫ ﺗَـ ـ ْﺪ ُﻣ ُﺮ‬،‫ﻮت‬
Örnek

özel isimler
‫ أَ ْﺳ َﻌ ُﺪ‬،‫ أَﻧْـ َﻮُر‬،‫ب‬ ُ ‫ﻳَـﺜْ ِﺮ‬
Emir formunda bulunan özel ‫إِ ْﲦَ ْﺪ‬
isimler

5. Fu‘al (‫ )ﻓُﻌَ ُل‬Vezninde Olan Özel İsimler:


Örnek

.‫ ُز َﺣ ُﻞ‬،‫ ُزﻓَـُﺮ‬،‫ﻀُﺮ‬
َ ‫ ُﻣ‬،‫ح‬
ُ ‫ ﻗُـَﺰ‬،‫ُﻋ َﻤُﺮ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


11
Yapıları Bakımından İsimler III

6. İki veya Daha Fazla Kelimeden Oluşan Bileşik Özel İsimler:

Örnek
ُ ِ‫ ﺑُ ْﻮر َﺳﻌ‬،‫ﻚ‬
.‫ﻴﺪ‬ ‫ ﺑـَ ْﻌﻠَﺒَ ﱡ‬،‫ت‬
ُ ‫ﻀَﺮَﻣ ْﻮ‬
ْ ‫َﺣ‬

İSİM OLANLAR
1. Sonunda Elif-i Memdûde ve Hemze (‫ )اء‬Bulunan İsimler:
Bu şekildeki gayr-ı munsarıf kelimelerin son iki harfi, elif-i memdûde ve
hemze (‫')اء‬den oluşur. Bu iki harf, o kelimenin asıl harfleri arasında bulunmamakta

ve onun ya dişilik alameti olarak ya da vezin gereği sonuna eklenmektedir.

Bilginler ُ‫ُﻋﻠَﻤﺎء‬ Edipler ُ‫أ َُدﺑﺎء‬

ُ‫َﺳ ْﻮداء‬ ُ‫ﺻ ْﺤﺮاء‬


Örnek

Kara Çöl َ
ِ
Doktorlar ُ‫أَﻃﺒّﺎء‬ Şairler ُ‫ُﺷ َﻌﺮاء‬

Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi, sonunda elif-i memdûde ve hemze (‫)اء‬


ِ‫أ‬
bulunan her kelime müennes değildir. ُ‫َﻃﺒّﺎء‬ ،ُ‫ ُﻋﻠَﻤﺎء‬،ُ‫ ُﺷ َﻌﺮاء‬،ُ‫ أ َُدﺑﺎء‬gibi kelimeler, tekili
eril olan isimlerin düzensiz çoğullarıdır.

Not: Kelimenin sonunda yer alan elif-i memdûde ve hemze (‫ )اء‬o kelimenin

asli harflerinden ikisi ise bu durumda kelime gayr-ı munsarıf değildir. Nisâ' (ٌ‫ﻧِﺴﺎء‬,

kadınlar), Hizâ' (ٌ‫ ِﺣﺬاء‬, ayakkabı) gibi kelimeler buna örnek teşkil etmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


12
Yapıları Bakımından İsimler III

2. Sonunda Elif-i Maksûre (‫ )ى‬Bulunan İsimler:


Sonunda, müenneslik alameti olarak elif-i maksûre bulunan isimler gayr-ı
munsarıftır. Elif-i maksûre ile biten müzekker isimler de gayr-ı munsarıf kabul
edilmektedir, ancak bu kelimelerin sonundaki elif-i maksûreler o kelimenin asli
harflerinden olmamalıdır. Dolayısıyla, müzekker kelimelerin sonlarındaki elif-i
maksûreler, o kelimelerin asli harfleri arasında yer alıyorsa, bu durumda gayr-ı
munsarıf değildir.

Gayr-ı Munsarıf Maksûr İsim Munsarıf Maksûr İsim

‫اﻟ ُﻜ ْﺒـ َﺮى‬ ‫ُﻛ ْﺒـ َﺮى‬ ‫اﻟ َﻔﱴ‬ ‫ﻓَـ ًﱴ‬

‫اﳊُ ْﺴ َﲎ‬ ‫ُﺣ ْﺴ َﲎ‬ ‫اﳌَْﻌﲎ‬ ‫َﻣ ْﻌ ًﲎ‬

‫اﻟﺼ ْﻐ َﺮى‬
ُ ‫ﺻ ْﻐ َﺮى‬
ُ ‫اﻟﺘَـ ْﻘﻮى‬ ‫ﺗَـ ْﻘ ًﻮى‬
Örnek

‫اﳊُْﺒـﻠَﻰ‬ ‫ُﺣ ْﺒـﻠَﻰ‬ ‫اﳌَْﻮﱃ‬ ‫َﻣ ْﻮ ًﱃ‬

‫اﻟ َﻔ ْﺘـ َﻮى‬ ‫ﻓَـ ْﺘـ َﻮى‬ ‫اﳍَُﺪى‬ ‫ُﻫ ًﺪى‬

Okullarda okuduk.
(Gayrı munsarıf ve nekra olduğu .‫ﻣﺪارس‬
َ ‫درﺳﻨﺎ ﰲ‬
için tenvin ve kesra almamış)
Bu okullarda okuduk.
(Gayrı munsarıf fakat marife ِ
.‫اﳌﺪارس‬ ‫درﺳﻨﺎ ﰲ ﻫﺬﻩ‬
olduğu için kesra almış)
Erzurum okullarında okuduk.
(Gayrı munsarıf fakat muzâf ِ
.‫ﻣﺪارس أرﺿﺮوم‬ ‫درﺳﻨﺎ ﰲ‬
olduğu için kesra almış)

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


13
Yapıları Bakımından İsimler III

3. Muntehe'l-Cumû‘ Olarak Adlandırılan Çoğul Vezinlerdeki


Kelimeler:
Kelimenin ikinci harfinden sonra elif, eliften sonra da iki veya üç harf
bulunan çoğul isimler bu tür çoğul formu arasında yer almaktadır ve gayr-ı
munsarıftır. Bu vezinlerin en çok kullanılanları şunlardır:

Mefâ‘îl (‫ﻔﺎﻋﻴﻞ‬ ِ ِ ِ ِ
ُ ‫) َﻣ‬, Mefâ‘il (‫) َﻣﻔﺎﻋ ُﻞ‬, Fe‘â‘îl (‫ﻴﻞ‬
ُ ‫)ﻓَـ َﻌﺎﻋ‬, Fe‘âil (‫ )ﻓَـ َﻌﺎﺋ ُﻞ‬ve Fe‘â‘il (‫)ﻓَـ َﻌﺎﻋ ُﻞ‬.
Bu kalıplarla ilgili aşağıdaki kelimeleri inceleyelim.

Vezin Kelime Anlamı

‫ﻔﺎﻋﻴﻞ‬
ُ ‫َﻣ‬ ‫ﺴﺎﻛﲔ‬
ُ ‫َﻣ‬ Miskinler

ِ ‫ﻣ‬
‫ﻔﺎﻋ ُﻞ‬ ‫َﻣﻌﺎﺑِ ُﺪ‬
Örnek

َ Tapınaklar

‫ﻴﻞ‬ ِ
ُ ‫ﻓَـ َﻌﺎﻋ‬ ‫ﺼﺎﺑﻴﺢ‬
ُ ‫َﻣ‬ Lambalar

‫ﻓَـ َﻌﺎﺋِ ُﻞ‬ ِ ‫ﻣ‬


‫ﺴﺎﺟ ُﺪ‬ َ Mescitler

ِ ‫ﻓَـﻌ‬
‫ﺎﻋ ُﻞ‬ َ ُ ‫َﻣﺪا ِر‬
‫س‬ Okullar

Not: Yukarıdaki çoğul kalıplarında yer alan çoğul kelimeler, sonlarına


müenneslik te'si (‫ )ة‬aldıklarında, gayr-ı munsarıf olmaktan çıkarlar. Yani tenvin ve
kesre alırlar. ٌ ‫ أَﺳﺎ ِﺗﺬة‬- öğretmenler, ٌ ‫ ﺗ َﻼﻣﯿﺬة‬- öğrenciler vb. kelimeler bu kapsamda
değerlendirilir.

SIFAT OLAN GAYR-I MUNSARIF İSİMLER


1. Ef‘alu (‫ )أ َ ْﻓﻌَ ُل‬Veznindeki Sıfatlar ve İsm-i Tafdiller:

Ef‘alu (‫ )أَﻓْـ َﻌﻞ‬veznindeki sfatların tekil formları gayr-ı munsarıftır. Bu vezin


ُ
‫ج‬
ٌ ‫ج ﻋُ ْﺮ‬ُ ‫ أَ ْﻋ َﺮ‬örneğinde olduğu gibi.
‫ج‬
dışında olan çoğul formları munsarıftır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


14
Yapıları Bakımından İsimler III

Kör ‫أ َْﻋﻤﻰ‬ Daha güzel ‫َﲨَ ُﻞ‬


ْ‫أ‬
Ef‘alu (‫ )أَﻓْـ َﻌﻞ‬Veznindeki Topal ‫ج‬
ُ ‫أ َْﻋَﺮ‬
Daha büyük ‫أَ ْﻛﺒَـُﺮ‬
ُ Örnek
Sıfatların tekil formları
gayr-ı munsarıfken, Dilsiz ‫أَﺑْ َﻜ ُﻢ‬ Daha geniş ‫أ َْو َﺳ ُﻊ‬
çoğul formları bu kalıpta
Siyah ‫َﺳ َﻮُد‬ Kırmızı
olmadığından
munsarıftırlar.
ْ‫أ‬ ‫َﲪَُﺮ‬
ْ‫أ‬

2. Müennesi Fa‘lâ (‫ )ﻓَ ْﻌﻠﻰ‬vezninde olan, Fa‘lânu ( ُ‫)ﻓَ ْﻌﻼَن‬


Veznindeki Sıfatlar:

Fa‘lân (‫ن‬
ُ ‫ )ﻓَـ ْﻌﻼ‬Veznindeki bazı sıfatların dişil formları fa‘lâne (ٌ‫)ﻓَـ ْﻌﻼﻧَﺔ‬
formunda gelmektedir. Bu sıfatların eril formları gayr-ı munsarıfken, dişil formları
bu kalıpta olmadığından munsarıftırlar. ٌ‫ﻧَ ْﺪ َﻣﺎﻧَﺔ‬ - ‫ ﻧَ ْﺪﻣﺎ ُن‬örneğinde olduğu gibi.

Pişman ‫ﻧَ ْﺪﻣﺎ ُن‬ Yorgun ‫ﺗَـ ْﻌﺒﺎ ُن‬


Örnek

Aç ‫َﺟ ْﻮﻋﺎ ُن‬ Tok ‫َﺷْﺒﻌﺎ ُن‬


Tembel ‫َﻛ ْﺴﻼ ُن‬ Sarhoş ‫َﺳ ْﻜﺮا ُن‬
Çıplak ‫ُﻋ ْﺮﻳﺎ ُن‬ Susuz ‫َﻋﻄْﺸﺎ ُن‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


15
Yapıları Bakımından İsimler III

3. Mef‘alu (‫ ) َﻣ ْﻔ َﻌ ُل‬ve Fu‘âlu (‫ )ﻓُﻌﺎ ُل‬Vezinlerinde Bulunan 1-10 Arası


Üleştirme Sayıları:

Altışar ‫س‬ Birer


ُ ‫ﻣ ْﺴ َﺪ‬/
َ ‫ﺪاس‬
ُ ‫ُﺳ‬ ‫ﻣ ْﻮ َﺣ ُﺪ‬/
َ ‫ُﺣﺎد‬
ُ ‫أ‬
Yedişer ‫ﻣ ْﺴﺒَ ُﻊ‬/ İkişer
َ ُ‫ُﺳﺒﺎع‬ ‫ﻣﺜْـ َﲎ‬/
َ ُ‫ﺛُﻨﺎء‬
Sekizer ‫ﻣﺜْ َﻤ ُﻦ‬/ Üçer
َ ‫ُﲦﺎ ُن‬ ‫ﺚ‬
ُ َ‫ﻣﺜْـﻠ‬/
َ ‫ﻼث‬
ُ ُ‫ﺛ‬
Örnek

Dokuzar ‫ﻣْﺘ َﺴ ُﻊ‬/ Dörder


َ ‫ﺴﺎع‬
ُ ُ‫ﺗ‬ ‫ﻣ ْﺮﺑَ ُﻊ‬/
َ ُ‫ُرﺑﺎع‬
Onar ‫ﻣ ْﻌ َﺸُﺮ‬/ Beşer
َ ‫ﺸﺎر‬
ُ ‫ُﻋ‬ ‫ﺲ‬
ُ ‫ﳐَْ َﻤ‬/‫ﺎس‬
ُ ‫ُﲬ‬

4. Uhrâ (‫ )أ ُ ْﺧ َرى‬Kelimesinin Çoğulu Olan Uharu (‫ )أ ُ َﺧ ُر‬Sözcüğü:

ِ ‫رأَﻳ‬
Örnek

Başka kadınları gördüm. .‫ُﺧَﺮ‬


َ ‫ﺖ ﻧﺴﺎءً أ‬
ُ َْ

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


16
Yapıları Bakımından İsimler III

Bireysel Etkinlik ‫ ُﺳﻠْﻄﺎ ُن‬،‫ ﻗَﻄَُﺮ‬،‫ج‬ ْ ‫ ُﺟ‬،ُ‫ ُﻣﻌﺎ ِوﻳﺔ‬،‫ أ ََﻣ ُﻞ‬،‫ت‬
ُ ‫ﻮر‬ ُ ‫ﻀ َﺮَﻣ ْﻮ‬
ْ ‫ َﺣ‬،‫ﺸﺎر‬
ُ ُ‫ ﻋ‬،ُ‫ أَ ْﻛ َﺮم‬،‫ ﻗَـ ْﺘﻠﻰ‬،‫ ﺛـُ َﻌ ُﻞ‬،‫َﻣ ْﺮوا ُن‬
‫ أ َْرَﻣ ُﻞ‬،‫ﻀ ُﻞ‬
َ ْ‫ أَﻓ‬،‫َﺻ َﻔ ُﺮ‬
ْ‫أ‬

Aşağıdaki isimlerden gayr-ı munsarıf olanların önüne


(), olmayanlarınkine (x) işareti koyunuz.

İşaret İsim İşaret İsim

‫إ ْزﻣﲑ‬ ِ
‫ﺣﺎﻣﺪ‬

‫ُﺷ َﻌﺮاء‬ ‫أَ ْزَرق‬

‫ﺑِْﻨﺖ‬ ‫ُﺧﺮوج‬

‫َﻣﻨﺎ ِزل‬ ‫َر َﺟﺐ‬

‫ﺣﺎﺳﻮب‬ ‫ﺗَـ ْﻐﻠِﺐ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


17
‫‪Yapıları Bakımından İsimler III‬‬

‫‪İşaret‬‬ ‫‪İsim‬‬ ‫‪İşaret‬‬ ‫‪İsim‬‬

‫‪‬‬ ‫إ ْزﻣﲑ‬ ‫‪x‬‬ ‫ِ‬


‫ﺣﺎﻣﺪ‬

‫‪‬‬ ‫ُﺷ َﻌﺮاء‬ ‫‪‬‬ ‫أَ ْزَرق‬

‫‪x‬‬ ‫ﺑِْﻨﺖ‬ ‫‪x‬‬ ‫ُﺧﺮوج‬

‫‪‬‬ ‫َﻤ ِ‬
‫ﻨﺎزل‬ ‫‪x‬‬ ‫َر َﺟﺐ‬

‫‪x‬‬ ‫ﺣﺎﺳﻮب‬ ‫‪‬‬ ‫ﺗَـ ْﻐﻠِﺐ‬

‫•‬ ‫‪Yukarıdaki metinle ilgili aşağıdaki soruları‬‬


‫‪cevaplayınız.‬‬
‫‪Alıştırmalar‬‬

‫ﻋﻴﺪ اﻷﺿﺤﻰ ﻟﻠﻤﺴﻠﻤﲔ؟‬


‫• ‪َ .1‬ﻣﻦ َﺷﺮع َ‬
‫• ‪ .2‬ﻣﺎذا ﻳُﻌﺘﱪ ِﻋﻴﺪ اﻷﺿﺤﻰ؟‬

‫• ‪ .3‬ﰈ ﻳﻘﻮم اﳌﺴﻠﻤﻮن ﰲ ﻋﻴﺪ اﻷﺿﺤﻰ؟‬

‫ُﺿ ِﺤﻴﱠﺎت؟‬
‫• ‪ .4‬ﻣﱴ ﻳﻘﻒ اﳊُ ﱠﺠﺎج ِﲟﲎ ﻟﺘﻘﺪﱘ اﻷ ْ‬

‫•‬ ‫‪Cevaplarınızı karşılaştırınız.‬‬


‫‪ .1‬رب اﻟﻌﺎﳌﲔ‬
‫‪ِ .2‬ذﻛﺮى ﻟﻨﺒﻴﻨﺎ إﺑﺮاﻫﻴﻢ‬
‫‪ .3‬ﻳﻘﻮم اﳌُﺴﻠﻤﲔ ﺑﺎﻟﺘﻀﺤﻴﺔ ﺑِـﺨﺮوف أو ﺑﻘﺮة أو ﻧﺎﻗﺔ‬
‫‪ .4‬ﰲ أول أﻳﺎم اﻟﻌﻴﺪ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪15‬‬


‫‪18‬‬
‫‪Yapıları Bakımından İsimler III‬‬

‫)‪•Yukarıdaki metinle ilgili aşağıdaki cümlelerin doğru (‬‬


‫‪ya da yanlış (x) olduklarını belirleyiniz.‬‬
‫‪Alıştırmalar‬‬
‫ﻴﺪ اﻷﺿﺤﻰ ﻣﻦ أﻋﻴﺎد اﳌﺴﻠﻤﲔ واﻟﻨﺼﺎرى‪.‬‬ ‫• ‪ِ ‬ﻋ ُ‬
‫ُ‬
‫• ‪‬ﻳﻮاﻓﻖ ﻫﺬا اﻟﻴﻮم ِ‬
‫اﻟﻌﺎﺷﺮ ﻣﻦ ذي اﻟﻘﻌﺪة‪.‬‬ ‫ُ‬
‫ِ‬ ‫ِ‬
‫• ‪‬ﻳُﻌﺘﱪ ﻋﻴﺪ اﻷﺿﺤﻰ ذﻛﺮى ﻟﻨﺒﻴﻨﺎ إﺑﺮاﻫﻴﻢ‪.‬‬
‫• ‪‬ﻋﻠﻰ اﳌﺴﻠﻢ أن ﻳ ُﻜﻮن ﻛﺮﳝًﺎ ﰲ ذﻟﻚ اﻟﻴﻮم‪.‬‬
‫ُ‬
‫• ‪‬ﻳُ ّﻮزع اﳌﺴﻠﻢ ﻧﺼﻒ اﻷﺿﺤﻴﺔ ﻷﻫﻠﻪ وأﻗﺮﺑﺎءﻩ ﻓﻘﻂ‪.‬‬

‫•‬ ‫‪Cevaplarınızı karşılaştırınız.‬‬

‫‪ِ ‬ﻋﻴ ُﺪ اﻷﺿﺤﻰ ﻣﻦ أﻋﻴﺎد اﳌُﺴﻠﻤﲔ واﻟﻨﺼﺎرى‪.‬‬


‫‪ ‬ﻳﻮاﻓﻖ ﻫﺬا اﻟﻴﻮم ِ‬
‫اﻟﻌﺎﺷﺮ ﻣﻦ ذي اﻟﻘﻌﺪة‪.‬‬ ‫ُ‬
‫‪ ‬ﻳُﻌﺘﱪ ِﻋﻴﺪ اﻷﺿﺤﻰ ِذﻛﺮى ﻟﻨﺒﻴﻨﺎ إﺑﺮاﻫﻴﻢ‪.‬‬

‫‪ ‬ﻋﻠﻰ اﳌُﺴﻠﻢ أن ﻳ ُﻜﻮن ﻛﺮﳝًﺎ ﰲ ذﻟﻚ اﻟﻴﻮم‪.‬‬

‫‪ ‬ﻳُﻮّزع اﳌﺴﻠﻢ ﻧﺼﻒ اﻷﺿﺤﻴﺔ ﻷﻫﻠﻪ وأﻗﺮﺑﺎءﻩ ﻓﻘﻂ‪.‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪16‬‬


‫‪19‬‬
Yapıları Bakımından İsimler III

İSİM FİİLLER
GİRİŞ
Bu dersimizde, birinci konu olarak, irâb durumları bakımından Arapça isimler
ele alınmış ve bu bağlamda Munsarıf ve Gayr-ı Munsarıf kavramları açıklanmıştı. Bu
bölümde ele alacağımız bir diğer konu da isim fiillerdir. Bu çerçevede mâzi, muzâri
İsim fiiller, yapı itibariyle ve emir anlamlarında kullanılan bazı isimlere değinilecek ve bunların kullanılış
fiil olmadıkları halde, fiil biçimleri açıklanacaktır.
anlamını taşıyan ve fiil
gibi çekimlenemeyen Arapçada, mâzî muzâri ve emir anlamlarında kullanılan bazı isimler vardır ki
isimlerdir. fiil gibi çekilmemektedirler. Bu sebeple bunlara isim fiiller “‫( ”أﺳﻤﺎء اﻷﻓﻌﺎل‬esmâ’u’l-
efʻâl) denir. Mef’ûlleri yani nesneleri kendilerinden önce gelmeyen bu isimler, hep
12T 12T

aynı şekil ve hareke üzere bulunduklarından mebnidirler. Anlam olarak fiilden daha
kuvvetli ifade biçimleri olduğu kabul edilmektedir.
Aşağıdaki okuma metninden sonra yukarıda bahsettiğimiz konular detaylı bir
şekilde alınacaktır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


20
‫‪Yapıları Bakımından İsimler III‬‬

‫‪Okuma – Anlama‬‬

‫اﻟﻌ َﻤﻞ ِﻋﻤﺎد اﻟﻨَـ ْﻬﻀﺔ‬


‫َ‬
‫ووَﻫﺒَـ ُﻬ ْﻢ ِﻣﻦ ِﻋﻨﺪﻩ اﻟﻨِ ْﻌﻤﺔ اﻟﻮاﻓِﺮة‪،‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﻬﻢ ﷲ ﺑَِﻔ ْ ِ ِ‬
‫ﻀﻠﻪ ﲜَ ْﻮَﻫ ِﺮ اﻟـ َﻤْﻨﻄﻖ‪َ ،‬‬ ‫ﺬﻳﻦ َﺧ ﱠ ُ ُ‬ ‫و ْي ﻷُوﻟﺌِ َ ﱠ‬
‫ﻚ اﻟ َ‬ ‫َ‬
‫ِ ِ ِ ِ‬
‫ﻼد وﻣﻮ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫اﻃﻨﻴﻬﺎ‪.‬‬ ‫اﻟﻮْﻫﺒﺔ اﻹﳍﻴّﺔ ﻟﻨَـ ْﻔ ِﻊ اﻟﺒ ُ َ‬ ‫اﺳﺘَﺄْﺛَﺮوا ﻬﺑﺎ‪ ،‬وأ َْﳘَﻠُﻮا اﻟ َـﻤْﻨﻄ َﻖ‪ ،‬وﱂ ﻳَ ْﺴﺘَﺜْﻤ ُﺮوا َ‬
‫ﰒُﱠ ْ‬
‫ﺼﻨﻴ ِﻊ اﻟﺒﻼد‪ ،‬وﺑِﺘَ ْﺨ ِﻄﻴﻂ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫اﳌﺴﺎﳘﺔ ﰲ اﻟﻨﻬﻀﺔ اﻟﻘﻮﻣﻴّﺔ ﺑِﺘَ ْ‬‫ﻀﻞ َ‬ ‫ﲨﻴﻌﺎً إﱃ ﻓَ ْ‬ ‫اﻃﻨﻮ َن‪ ،‬ﻓَـﻬﻴﱠﺎ َِ‬
‫َ‬
‫أَﻳـﱡﻬﺎ اﳌﻮ ِ‬
‫َ ُ‬
‫وﺿﻤﺎﻧًﺎ ﻟِ ُﻤ ْﺴﺘَـ ْﻘﺒَ ِﻞ أَﺑْﻨﺎﺋِ ُﻜﻢ‪،‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫إﳒﺎزﻫﺎ ﳋ ِﲑ اﻟﻮﻃَ ِﻦ‪ ،‬ﳋَِْﲑُﻛﻢ وﳋَِْﲑ ُﻣ ْﺴﺘَـ ْﻘﺒَﻠﻜﻢ َ‬
‫ٍ ِ‬
‫َﻣ ْﺸﺮوﻋﺎت ﻧَﺎﻓﻌﺔ‪ ،‬ﰒ ُ‬
‫ﺸﺎﻃﻬﺎ‪ ،‬وﻳـُﺒَ ِّﻜﺮ َﻣﻌﻬﺎ‬ ‫ﺒﺎد ُﻛﻢ‪ .‬ﻓَـﻌﻠَﻰ اﺑ ِﻦ آدم أن ُﳛﺎﻛِﻲ اﻟﻄﻴﻮر ِﰲ ِﳘﱠﺘِﻬﺎ وﻧَ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ﺬات أَ ْﻛ ْ َ ْ َ‬ ‫وﻫﻢ ﻓ ْﻠ ُ‬ ‫ُ‬
‫ﺾ اﳍِ َﻤﻢ‪.‬‬ ‫ِ‬
‫ﻟﻴَ ْﺴﺘَـْﻨ ِﻬ َ‬
‫ﺐ ﻃَﺎﻗَﺘِ ِﻪ َوﻗُ ْﺪ َرﺗِﻪ‪،‬‬‫ﱠﺤ َﺪ أَﻳْ ِﺪي أَﺑْﻨﺎﺋِِﻪ اﻷَﺑْﺮار‪ُ ،‬ﻛﻞﱞ ِﲝَﺴ ِ‬
‫ﻓَـﻬﻴﻬﺎت أَ ْن ﻳـﺘَـ َﻘﺪﱠم اﻟﻮﻃَﻦ دو َن أَ ْن ﺗَـﺘ ِ‬
‫َْ َ َ َ َ ُ ُ‬
‫ْ‬
‫اﻟﻌﺎﻣ ُﻞ ﺑِﻌﻤﻠِﻪ‪ .‬ﻓَـ َﻬﻠُ ﱡﻤﻮا َﲨ ًﻴﻌﺎ ِ‬ ‫ﺎﱂ ﺑِﻌِْﻠ ِﻤ ِﻪ‪ ،‬واﻟﺼﺎﻧِﻊ ﺑِﺼْﻨـﻌﺘِﻪ‪ ،‬و ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻓﺎﻟﻐَِ ِ ِِ‬
‫ﻟﻠﻌﻤﻞ‪ ،‬إ ْذ ﻬﺑﺬا‬ ‫َ ّ ُ ََ‬ ‫ﲏ ﲟَﺎﻟﻪ‪َ ،‬واﻟْ َﻌ ُ‬ ‫ﱡ‬
‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫اﻟﻮﻃَ ُﻦ‪ ،‬وﻳـَ ْﺮﺗَﻔ ُﻊ َﺷﺄْﻧُﻨﺎ ﻓﻴﻪ‪ ،‬وﷲُ ﻳـُ َﻮﻓُّﻘﻨﺎ ْ‬
‫آﻣﲔ‪.‬‬ ‫َو ْﺣ َﺪﻩُ ﻳـَ ْﺮﺗَﻘﻲ َ‬
‫)‪(Yusuf Uralgiray, İlk ve İleri Dilbilgisi, Riyad 1986, c. II, s.1184-1185‬‬
‫‪(Resim kaynağı, (erişim: 19.08.2019) http://ar.assabile.com/a/al-ikhlas-fi-al-3amal-‬‬
‫)‪127‬‬ ‫‪59T‬‬

‫‪Not: Ünitenin sonundaki sözlükçeden yararlanarak metni anlamaya çalışınız‬‬


‫‪ve çevirisi ile karşılaştırınız.‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪18‬‬


‫‪21‬‬
Yapıları Bakımından İsimler III

Çeviri:
Çalışmak Kalkınmanın Direğidir
Allah, kendilerini akıl cevherinin faziletiyle ayırt ettiği ve kendi katından bol
nimetler bağışladığı insanlara, sonra da bunları kendisine mal edip düşünceyi ihmal
edenlere, bağışlanan ilahi hibeyi yurt ve yurttaşlar yararına kullanıp
çalıştırmayanlara, yazıklar olsun!
Ey Yurttaşlar! Yurdu sanayileştirmekle, ona yararlı tasarılar hazırlamakla,
sonra da onları yurt hayrına gerçekleştirmekle, sizin bizzat kendinizin ve
geleceğinizin hayrına, ciğer pare evlatlarınızın geleceğini teminat altına almak
maksadıyla kalkınmaya katkıda bulunma faziletine doğru beraberce ilerleyelim.
İnsanoğlunun faaliyetinde, kuşları örnek alması, onlarla beraber himmetleri
uyandırmak için erkenden kalkması gerekir.
Yurdumun hayırlı evlatlarının hepsinin takati ve kudreti miktarınca güçleri
birleşmedikçe, zengin malıyla, bilgin bilgisiyle, sanatkar sanatıyla ve işçi işiyle el
birliği yapmadıkça yurdun ilerleyebilmesi, gerçekten ne mümkün! Haydi, hep
birden harekete geçelim; zira yurt, yalnız böyle ilerler ve şanımız böylece yükselir.
Allah bizi başarılı kılsın, âmin.

ِ ْ‫َﲰﺎء اﻷَﻓ‬
İsim Fiiller - ( ‫ﻌﺎل‬ ُ ْ‫) أ‬
İsim fiiller, yapı itibariyle fiil olmadıkları halde, fiil anlamını taşıyan ve fiil gibi
çekimlenemeyen isimlerdir. Aşağıdaki, daha önce verdiğimiz metinde bulunan isim
fiilleri inceleyiniz.

Bütün isim fiiller


mebnîdir.
Anlamı İsim Fiil Anlamı İsim Fiil
Örnek

Şaşarım ‫َو ْي‬ Uzak oldu ‫ﻬﺎت‬


َ ‫َﻫ ْﻴ‬
Amin, kabul
‫آﻣﲔ‬ Haydi ‫َﻫﻠُ ﱡﻤﻮا‬
et

Görüldüğü gibi, isim fiiller mâzi, muzâri ya da emir anlamlarını taşıyabilirler.

Mâzi fiil anlamında olan isim fiiller:


Bu bağlamda ele alınan isim fiiller, şaşırma anlamını da taşırlar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


22
Yapıları Bakımından İsimler III

Ayrıldı, َ‫ﺷﺘّﺎن‬
َ Geç kaldı ْ ‫ﺑ‬
َ‫ُﻄﺂن‬
uzaklaştı

Örnek Uzaklaştı َ‫َھﯿْﮭﺎت‬ Acele etti َ‫ﺳ ْﺮﻋﺎن‬


ُ

Yaklaştı َ‫َو ْﺷﻜﺎن‬

Muhammet ile Ahmet’in


arasında cesaret
ُ ‫َﺷﺘّﺎ َن ﳏﻤ ٌﺪ و‬
.‫أﲪﺪ ﰲ اﻟﺸﺠﺎﻋﺔ‬
Örnek

bakımından ne çok fark


vardır!

ِ
Ne kadar çabuk kızdı! َ ‫ُﺳ ْﺮﻋﺎ َن ﻣﺎ َﻏﻀ‬
.‫ﺐ‬

Muzâri fiil anlamında olan isim fiiller:

ٍّ ‫أ‬
Şikayet
Beğenirim ‫َزٍﻩ‬ ‫ُف‬
ederim

َ‫ﻫﺎء‬ ‫َﲜَ ْﻞ‬


Örnek

Cevap veririm Yeter

Hasret
çekmek, ‫ و ًاﻫﺎ‬،‫َو ْي‬ Takdir ederim ‫ﺑَ ٍّﺦ‬
şaşmak

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


23
Yapıları Bakımından İsimler III

Anne-babana “öf” bile ٍّ ‫"ﻻَ ﺗَـ ُﻘ ْﻞ َﳍُﻤﺎ أ‬


"‫ُف َوﻻَ ﺗَـْﻨـ َﻬ ْﺮُﳘَﺎ‬
Örnek deme ve onları azarlama!
İsra 23.
Çocukluk günlerimi ِ ‫واﻫﺎ ﻷَﻳﺎم‬
.‫اﻟﺼﺒﺎ‬ ّ ً
özlüyorum.

Emir fiil anlamında olan isim fiiller:


Bu anlamda kullanılan isim fiiller şunlardır:

Gel, Acele et! ‫َﺣ ﱠﻲ‬ Sana gerekir! َ ‫إِﻟَْﻴ‬


‫ﻚ‬
Al! ‫ﻚ‬
َ َ‫ُدوﻧ‬ Önüne bak! ‫ﻚ‬
َ ‫أ ََﻣ َﺎﻣ‬
‫ﺖ‬
َ ‫َﻫ ْﻴ‬ ‫ﲔ‬ ِ
Haydi, gel! Kabul et! ْ ‫آﻣ‬
ِ
Örnek

Yavaş ol! ‫ُرَوﻳْ َﺪ‬ Tamamla! ‫إﻳﻪ‬


Sus! ‫ﺻ ْﻪ‬
َ Sus! ‫إﻳﻬﺎ‬
ً
Yerinde dur! ‫ﻚ‬
َ َ‫َﻣﻜﺎﻧ‬ Yanına al! ‫ِﻋ ْﻨ َﺪ َك‬
Ayrılma, Yap! ‫ﻚ‬
َ ‫َﻋﻠَْﻴ‬ Yanına al! ‫ﻚ‬
َ ْ‫ﻟَ َﺪﻳ‬
Al! İşte! ِ
‫ﻫﺎك‬ Çekil! ‫َﻣ ْﻪ‬
ِ
‫ﻫﺎت‬ ‫اء َك‬
Getir! Arkana bak! َ ‫َور‬
Haydi, Çabuk
‫َﻫﻴﱠﺎ‬ Gel, Haydi! ‫َﻫﻠُ ﱠﻢ‬
ol!

Gel! ‫ﻌﺎل‬
َ َ‫ﺗ‬ Bırak! ‫ﺑَـﻠ َْﻪ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


24
Yapıları Bakımından İsimler III

Not: Bunlardan bazıları yapı itibariyle isim değillerdir. Câr - mecrûr, zarf vb.
olabilirler.
Emir anlamında kullanılan, tablodaki isim fiilerden başka, sülâsî fiilden fe‘âli
(‫ )ﻓَﻌﺎ ِل‬vezninde bulunan isim fiiller de bulunmaktadır. Bunlar kurala bağlıdır, bu
vezinde kullanılır:

Anlamı İsim Fiil Anlamı Sülâsî Fiil

İn! ِ َ‫ﻧ‬
!‫ﺰال‬ İnmek ‫ﻧَـ َﺰ َل‬
Örnek

Bırak! ِ َ‫ﺗ‬
!‫ﺮاك‬ Bırakmak ‫ﺗَـ َﺮ َك‬

Otur! ِ ‫َﺟ‬
!‫ﻼس‬ Oturmak ‫ﺲ‬
َ َ‫َﺟﻠ‬
Sus! ِ ‫ﺳ‬
!‫ﻜﺎت‬ Susmak ‫ﺖ‬
َ ‫َﺳ َﻜ‬
َ

Not: Emir anlamında kullanılan isim fiillerden bazıları emir kipi gibi
çekimlenebilmekte veya bazı şahıslarda çekimleri bulunmaktadır. ِ ،‫ َﻫﻠُ ﱠﻢ‬ve ‫ﻌﺎل‬
‫ﻫﺎت‬ َ َ‫ﺗ‬
bu türdendir.

Çoğul İkil Tekil


Örnek

‫ﺗَﻌﺎﻟَْﻮا‬ ‫ﺗَﻌﺎﻟَﻴﺎ‬ ‫ﻌﺎل‬


َ َ‫ﺗ‬ Eril

‫ﲔ‬ Dişil
َْ َ‫ﺗَﻌﺎﻟ‬ ‫ﺗَﻌﺎﻟَﻴﺎ‬ ‫ﻌﺎﱄ‬
ْ َ َ‫ﺗ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


25
‫‪Yapıları Bakımından İsimler III‬‬

‫‪Aşağıdaki cümleleri Türkçe’ye çeviriniz ve bu cümlelerdeki‬‬


‫‪isim fiilleri tespit ederek inceleyiniz:‬‬

‫أف ﳌﻦ َﳚﱭ ﻋﻨﺪ اﻟﻠﻘﺎء‪.‬‬

‫واﻫﺎً ﻟﻠﻤﺨﻠﻮق اﻟﻀﻌﻴﻒ ﻛﻴﻒ ﻳﻨﺴﻰ ﺧﺎﻟﻘﻪ!‬


‫‪Bireysel Etkinlik‬‬

‫ﺻﻪ ﺣﲔ ﻳﺘﻜﻠﻢ أﺑﻮك‪.‬‬


‫َ‬
‫َﻫﻠُ ﱠﻢ ﺣﱴ ﻧﺆدي ﺣﻖ ﷲ ﻋﻠﻴﻨﺎ‪.‬‬

‫ﻋﻠﻲ ﻓﺈن اﻟﻄﺮﻳﻖ ﻃﻮﻳﻞ‪.‬‬


‫أﻣﺎﻣﻚ ﻳﺎ ﱡ‬
‫ُرَوﻳْ َﺪك إذا ﺗﻜﻠﻤﺖ‪.‬‬

‫َﺣﺬا ِر أن ﻬﺗﻠﻚ ﻧﻔﺴﻚ ﺑﺎﻻﻧﻐﻤﺎس ﰲ اﻟﺸﻬﻮات‪.‬‬

‫ﺻﻨﺎع اﳌﻌﺮوف ﻏﲑ ﻣﻨﺘﻈﺮ ﺟﺰاءﻩ‪.‬‬

‫دراك ﻣﺎ ﻓﺎﺗﻚ ﻣﻦ اﻟﺪروس ﻗﺒﻞ اﻻﻣﺘﺤﺎن‬


‫‪Aşağıdaki gayr-ı munsarıf kelimeleri inceleyiniz:‬‬

‫ج‪ ،‬ﻗَﻄَُﺮ‪،‬‬ ‫ت‪ ،‬أ ََﻣ ُﻞ‪ُ ،‬ﻣﻌﺎ ِوﻳﺔُ‪ُ ،‬ﺟ ْ‬


‫ﻮر ُ‬ ‫ﻀ َﺮَﻣ ْﻮ ُ‬
‫ﺸﺎر‪َ ،‬ﺣ ْ‬
‫َﻣ ْﺮوا ُن‪ ،‬ﺛـُ َﻌ ُﻞ‪ ،‬ﻗَـ ْﺘﻠﻰ‪ ،‬أَ ْﻛ َﺮُم‪ُ ،‬ﻋ ُ‬
‫ُﺳﻠْﻄﺎ ُن‬
‫ﻀ ُﻞ‪ ،‬أ َْرَﻣ ُﻞ‬
‫َﺻ َﻔ ُﺮ‪ ،‬أَﻓْ َ‬
‫أْ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪23‬‬


‫‪26‬‬
Yapıları Bakımından İsimler III

Aşağıdaki kelimelerden isim fiil olanların önüne (),


olmayanlarınkine (x) işareti koyunuz.

İşaret Kelime İşaret Kelime

‫ﺣﻲ‬
‫ﱠ‬ ‫ﺻﺎﻧﻊ‬
ٌ
ِ
‫اﻣﺶ‬ ‫أَ ْزَرق‬

‫ﻋﻠﻴﻚ‬ ‫ﻣﻪ‬

‫دوﻧﻚ‬ ‫َر َﺟﺐ‬


َ
‫ﺧ ْﺬ‬ ‫َﺣﺬا ِر‬

Cevaplarınızı karşılaştırınız.

İşaret Kelime İşaret Kelime

 ‫ﺣﻲ‬
‫ﱠ‬ x ‫ﺻﺎﻧﻊ‬
ٌ
x ِ
‫اﻣﺶ‬ x ‫أَ ْزَرق‬

 ‫ﻋﻠﻴﻚ‬  ‫َﻣ ْﻪ‬

‫دوﻧﻚ‬ x ‫َر َﺟﺐ‬


 َ
x ‫ﺧ ْﺬ‬  ‫َﺣﺬا ِر‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


27
‫‪Yapıları Bakımından İsimler III‬‬

‫•‬ ‫‪Yukarıdaki metinle ilgili aşağıdaki soruları‬‬


‫‪cevaplayınız.‬‬
‫‪Alıştırmalar‬‬ ‫• ‪ِ .1‬ﰈَ َﺧ ﱠ‬
‫ﺺ ﷲ ﺑﲏ آدم؟‬

‫• ‪ .2‬ﻣﺎ اﻟﺬي َوَﻫﺒَﻬﻢ ﷲ ﻣﻦ ﻋﻨﺪﻩ؟‬

‫• ‪ِ .3‬ﳋﲑ َﻣﻦ ﺗـُﻨْ َﺠُﺰ اﳌﺸﺮوﻋﺎت اﻟﻌﺎﻣﺔ ﰲ ﺑﻠﺪ ﻣﻦ اﻟﺒﻼد؟‬

‫• ‪ .4‬ﻣﺎذا ﻋﻠﻰ اﺑﻦ آدم؟‬

‫• ‪ .5‬ﻣﺎذا ﻧﻄﻠﺐ ﻣﻦ ﷲ؟‬

‫‪Cevaplarınızı karşılaştırınız.‬‬

‫‪ .1‬ﺧﺺ ﷲ ﺑﲏ آدم ﺑِﻔﻀﻠﻪ ِ‬


‫وﲜﻮﻫﺮ اﳌﻨﻄﻖ‪.‬‬

‫‪ .2‬اﻟﻨﻌﻤﺔ اﻟﻮاﻓﺮة‪.‬‬

‫‪ِ .3‬ﳋﲑ اﻟﻮﻃﻦ‪.‬‬

‫‪ .4‬ﻋﻠﻰ اﺑﻦ آدم أن ُﳛﺎﻛﻲ اﻟﻄﻴﻮر ﰲ ِﳘّﺘﻬﺎ وﻧﺸﺎﻃﻬﺎ وﻳـُﺒَ ّﻜﺮ ﻣﻌﻬﺎ‪.‬‬

‫‪ .5‬ﻧﻄﻠﺐ ﻣﻦ ﷲ أن ﻳـُ َﻮﻓَِّﻘﻨﺎ‪.‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪25‬‬


‫‪28‬‬
‫‪Yapıları Bakımından İsimler III‬‬

‫‪•Yukarıdaki metinle ilgili aşağıdaki cümlelerin doğru () ya‬‬


‫‪da yanlış (x) olduklarını belirleyiniz.‬‬

‫‪Alıştırmalar‬‬
‫• ‪‬ﷲ وﻫﺐ اﻻﻧﺴﺎن ﻣﻦ ﻋﻨﺪﻩ اﻟﻨﻌﻤﺔ اﻟﻮاﻓﺮة‪.‬‬
‫• ‪‬ﱂ ﻳﻬﻤﻞ اﺑﻦ آدم اﳌﻨﻄﻖ ﻣﺮة ﰲ ﺣﻴﺎﺗﻪ‪.‬‬
‫• ‪‬ﻋﻠﻰ اﻹﻧﺴﺎن أن ﳛﺎﻛﻲ اﻟﻄﻴﻮر ﰲ ﻋﺰﻣﻬﺎ وإﺧﻼﺻﻬﺎ‪.‬‬
‫ﱠﺤ َﺪ أَﻳْ ِﺪي أَﺑْﻨﺎﺋِِﻪ‪.‬‬
‫• ‪‬ﻻ ﻳـﺘـ َﻘﺪﱠم اﻟﻮﻃَﻦ دو َن أَ ْن ﺗَـﺘ ِ‬
‫َ ُ‬ ‫ََ‬
‫اﻟﻮﻃَ َﻦ ﺑﺎﻟﻌﻤﻞ ﻓﻘﻂ‪.‬‬ ‫ِ‬
‫• ‪‬ﻳـَْﺮﺗَﻘﻲ َ‬

‫‪Cevaplarınızı karşılaştırınız.‬‬

‫‪ ‬ﷲ وﻫﺐ اﻻﻧﺴﺎن ﻣﻦ ﻋﻨﺪﻩ اﻟﻨﻌﻤﺔ اﻟﻮاﻓﺮة‪.‬‬

‫‪ ‬ﱂ ﻳﻬﻤﻞ اﺑﻦ آدم اﳌﻨﻄﻖ ﻣﺮة ﰲ ﺣﻴﺎﺗﻪ‪.‬‬

‫‪ ‬ﻋﻠﻰ اﻹﻧﺴﺎن أن ﳛﺎﻛﻲ اﻟﻄﻴﻮر ﰲ ﻋﺰﻣﻬﺎ وإﺧﻼﺻﻬﺎ‪.‬‬

‫ﱠﺤ َﺪ أَﻳْ ِﺪي أَﺑْﻨﺎﺋِِﻪ‪.‬‬


‫‪ ‬ﻻ ﻳـﺘَـ َﻘ ﱠﺪم اﻟﻮﻃَﻦ دو َن أَ ْن ﺗَـﺘ ِ‬
‫َ ُ‬ ‫َ‬
‫ﻓﻘﻂ‪.‬‬ ‫اﻟﻮﻃَ َﻦ ﺑﺎﻟﻌﻤﻞ‬ ‫ِ‬
‫‪ْ ‬ﻳﺮﺗَﻘﻲ َ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪26‬‬


‫‪29‬‬
Yapıları Bakımından İsimler III

Aşağıdaki cümlelerde gayr-ı munsarıf ve isim fiilleri bulunuz ve


tabloda ilgili yerlere yazınız.
ٍ
.‫أت ﺟﺮﺣﻰ وﻗﺘﻠﻰ‬ْ ‫ ﺗﺆﳌﲏ ذﻛﺮى اﻣﺮأة ﺣﺒﻠﻰ ر‬.1
(23/36) "‫ﺗﻮﻋﺪو َن‬ ِ ‫ "ﻫﻴﻬﺎت ﻫﻴ‬.2
َ ‫ﻬﺎت ﻟﻤﺎ‬
Alıştırmalar

َ َْ َ َْ
َ ‫و ًاﻫﺎ ﻋﻠﻰ ﻣﺎ‬.3
!‫ﻓﺎت ﻣﻦ اﻷﻳﺎم‬
ِ
.ٌ‫اﳊﺪﻳﻘﺔ ﻋﺼﺎﻓﲑ ﻣﺘﻨﻮﻋﺔ‬ ‫ﻂ ﻋﻠﻰ أﺷﺠﺎ ِر‬
‫ ﲢ ﱡ‬.4
.‫ ﻣﻌﺎوﻳﺔ ﺑﻦ أﰊ ﺳﻔﻴﺎن أول اﳋﻠﻔﺎء اﻷﻣﻮﻳﲔ‬.5

.‫ زارﻧﺎ ﻋﻠﻤﺎء ﻋﻈﻤﺎء‬.6

.‫ ﻓﺈﻧﻪ ﺟﺎﻩ ﻣﻦ ﻻ ﺟﺎﻩ ﻟﻪ‬،‫ ﻋﻠﻴﻚ ﺑﺎﻟﻌﻠﻢ‬.7

.‫ زﻫﲑ ﺑﻦ أﰊ ُﺳﻠﻤﻰ ﺷﺎﻋﺮ ﺟﺎﻫﻠﻲ‬.8

.‫ﳐﺘﻠﻔﺔ اﻷﻟﻮ ِان‬ ِ


ِ ‫اﻷﻋﻴﺎد ﲟﺼﺎﺑﻴﺢ‬ ‫ ﺗﺰدان اﻟﺸﻮارع ﰲ‬.9
ِ ‫ ﻻ أرﻳﺪ إﺿﺎﻋﺔ‬،‫ إﻟﻴﻚ ﻋﲏ‬.10
.‫اﻟﻮﻗﺖ‬

1. Ölü ve yaralıları gören hamile kadının anısı üzüyor beni.


2. Bu size vâdedilen (öldükten sonra yeniden dirilmek, gerçekten)
çok uzak! (23/36)
3. Geçmiş günlere yazıklar olsun.
4. Bahçedeki ağaçlara çeşitli serçeler konuyor.
5. Mu‘aviye b. Ebî Sufyân ilk Emevi halifesidir.
6. Bizi, büyük alimler ziyaret etti.
7. İlme sarıl! Çünkü o, şanı olmayanların şanıdır.
8. Zuheyr b. Ebî Sulmâ Câhiliye şairidir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27


30
Yapıları Bakımından İsimler III

9. Caddeler bayramlarda, çeşitli renklere sahip lambalarla


süslenir.
10. Çekil başımdan! Vakit kaybetmek istemiyorum.

İsim Fiil Gayr-ı Munsarıf

‫ وﻗﺘﻠﻰ‬،‫ ﺟﺮﺣﻰ‬،‫ ﺣﺒﻠﻰ‬،‫ذﻛﺮى‬ 1

‫ﻬﺎت‬
َ ‫ﻬﺎت َﻫ ْﻴ‬
َ ‫َﻫ ْﻴ‬ 2

‫واﻫﺎ‬
ً 3

‫ﻋﺼﺎﻓﲑ‬ 4

‫ ﺳﻔﻴﺎن‬،‫ﻣﻌﺎوﻳﺔ‬ 5

‫ﻋﻠﻤﺎء ﻋﻈﻤﺎء‬ 6

‫ﻋﻠﻴﻚ‬ 7

‫ُﺳﻠﻤﻰ‬ 8

‫ﻣﺼﺎﺑﻴﺢ‬ 9

‫إﻟﻴﻚ ﻋﲏ‬ 10

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28


31
Yapıları Bakımından İsimler III

Aşağıdaki tablodaki isimleri, türlerine göre tablodaki uygun yerlere


koyunuz.

İsim Fiil Gayr-ı Munsarıf


Alıştırmalar

‫إﻳﻪ‬
‫ﻋﻔﺎ َن‬
‫ﳊﻢ‬
َ ‫ﺑﻴﺖ‬
َ
‫ﺑﺎع‬
َ ‫ُر‬
‫ﺗﻌﺎل‬
َ
‫ﻫﻴﺖ‬
َ
‫ﻋﻄﺸﺎ َن‬
ٍ
‫ﻛﺮاس‬

َ‫ﻃﻠﺤﺔ‬
‫ﺻ ْﻪ‬
‫ﺟﻮاﻣﻊ‬
َ

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 29


32
Yapıları Bakımından İsimler III

İsim Fiil Gayr-ı Munsarıf

‫إﻳﻪ‬ ‫إﻳﻪ‬
‫ﻋﻔﺎ َن‬ ‫ﻋﻔﺎ َن‬
‫ﳊﻢ‬
َ ‫ﺑﻴﺖ‬
َ ‫ﳊﻢ‬
َ ‫ﺑﻴﺖ‬
َ
‫ﺑﺎع‬
َ ‫ُر‬ ‫ﺑﺎع‬
َ ‫ُر‬
‫ﺗﻌﺎل‬
َ ‫ﺗﻌﺎل‬
َ
‫ﻫﻴﺖ‬
َ ‫ﻫﻴﺖ‬
َ
‫ﻋﻄﺸﺎ َن‬ ‫ﻋﻄﺸﺎ َن‬
ٍ
‫ﻛﺮاس‬ ٍ
‫ﻛﺮاس‬

َ‫ﻃﻠﺤﺔ‬ َ‫ﻃﻠﺤﺔ‬
‫ﺻ ْﻪ‬ ‫ﺻ ْﻪ‬
‫ﺟﻮاﻣﻊ‬
َ ‫ﺟﻮاﻣﻊ‬
َ

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 30


33
Yapıları Bakımından İsimler III

İçerisinde gayr-ı munsarıf kelime bulunan üç cümle yazınız.

.......................................................... •

.......................................................... •
Bireysel Etkinlik

.......................................................... •

İçerisinde isim fiil bulunan üç cümle yazınız.

.......................................................... •

.......................................................... •

.......................................................... •

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 31


34
Yapıları Bakımından İsimler III

Arapçada isimler, irâb durumları bakımından ikiye ayrılır.


Sonlarına tenvin, zamme, fetha ve kesra alabilen isimlere Munsarıf
(‫ﺼ ِﺮف‬
َ ‫ )اﳌُْﻨ‬isimler; sonlarına kesra ve tenvin almayan, ref halinde
zamme, nasb ve cerr hallerinde ise fetha alan isimlere de Gayr-ı
Munsarıf (‫ﺼ ِﺮف‬
َ ‫اﳌُْﻨ‬ ‫ )ﻏَ ْﲑ‬isimler denir.
Özet

Tenvin ve kesra almayan isimler, marife yani harfi tarifli, ya da muzâf


konumunda bulunduklarında bu özelliklerini yitirirler ve her türlü
harekeyi alırlar. Bu sayede gayr-ı munsarıflıktan çıkarlar ve munsarıf
isim olurlar.

Gayr-ı munsarıf konusu, alem (özel isim), sıfat ve isim olanlar olmak
üzere toplam üç bölümde bulunurlar.

Gayr-ı Munsarıf Özel İsim (Alem)ler

Özel isimler içerisinde aşağıdaki gruplar gayr-ı munsarıftir.


ْ
ُ ‫)إﺑ َﺮاه‬
1. Yabancı dilden Arapçaya geçmiş olan özel isimler. (Örn. ‫ﻴﻢ‬ ِ ِ
İkinci harfi sukûn olan üç harfli özel isimler bu kural kapsamına
girmezler.

2. Müennes Özel İsimler: Müenneslik alameti bulunsun ya da


bulunmasın, müennes varlıklara özel isim olan, sonunda müenneslik
alameti bulunan erkek isimleri bu türdendir. Ayrıca hayvan, şehir ve
ُ َ ُ
ülkelere verilen isim de müennes kabul edilir. (Örn. ‫)ﺳﻌﺎد‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 32


35
Yapıları Bakımından İsimler III

ُ ُْ
3. Son İki Harfi Elif ve Nûn'dan (‫ ) ان‬Oluşan Özel İsimler. (Örn. ‫)ﻋﺜ َﻤﺎن‬

4. Fiil Vezninde Olan Özel İsimler: Bu tür gayr-ı munsarıf özel isimler,
ُ ْ َ
mâzi, muzâri ve emir kipinde bulunabilirler. (Örn. ‫)أﺣ َﻤﺪ‬
Özet (devamı)

5. Fu‘al (‫ﻞ‬ َُُ


ُ ‫ )ﻓُـ َﻌ‬Vezninde Olan Özel İsimler. (Örn. ‫)ﻋﻤﺮ‬
6. Birkaç Kelimenin Bir Araya Gelmesinden Oluşan Bileşik Özel
ُ ْ ْ َ
İsimler. (Örn. ‫)ﺣﻀ َﺮ َﻣﻮت‬

B. İsim Olanlar
1. Sonunda Elif-i Memdûde ve Hemze (‫ )اء‬Bulunan İsimler: (Örn.

ُ‫ﺻ ْﺤ َﺮاء‬
َ )
Not: Kelimenin sonunda yer alan elif-i memdûde ve hemze (‫ )اء‬o
kelimenin asli harflerinden ikisi ise, bu durumda kelime gayr-ı
munsarıf değildir.
2. Sonunda Elif-i Maksûre (‫ )ى‬Bulunan İsimler: Sonunda,
müenneslik alameti olarak elif-i maksûre harfini bulunduran isimler
gayr-ı munsarıftır. (Örn. ‫) َﻣ ْﻌ َﲎ‬
3. Muntehe'l-Cumû‘ Olarak Adlandırılan Çoğul Vezinlerdeki
‫ﻔﺎﻋﻴﻞ‬ ِ ِ
Kelimeler: Bu vezinlerden bazıları şunlardır: ُ ‫ َﻣ‬, ‫ َﻣﻔﺎﻋ ُﻞ‬, ‫ﻴﻞ‬
ُ ‫ﻓَـ َﻌﺎﻋ‬,
ِ ‫ﻓَـﻌ‬. (Örn. ‫ﺎﺟ ُﺪ‬
‫ ﻓَـ َﻌﺎﺋِ ُﻞ‬ve ‫ﺎﻋ ُﻞ‬ ِ ‫)ﻣﺴ‬
َ ََ
Not: Yukarıdaki çoğul kalıplarında yer alan çoğul isimler, sonlarına
dişilik te'si (‫ )ة‬aldıklarında, gayr-ı munsarıf olmaktan çıkarlar. Yani
tenvin ve kesre alırlar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 33


36
Yapıları Bakımından İsimler III

C. Sıfat Olan Gayr-ı Munsarıf İsimler

1. Ef‘alu (‫ﻞ‬
ُ ‫ )أَﻓْـ َﻌ‬Veznindeki Sıfatlar ve ism-i tafdiller. (Örn. ‫َﲨَ ُﻞ‬
ْ ‫)أ‬

2. Müennesi Fa‘lâ (‫ )ﻓَـ ْﻌﻠﻰ‬olan, Fa‘lânu (‫ن‬


ُ َ‫ )ﻓَـ ْﻌﻼ‬veznindeki sıfatlar.
Özet (devamı)

(Örn. ‫ن‬
ُ ‫)ﺗَـ ْﻌﺒَﺎ‬

3. Mef‘alu (‫ﻞ‬
ُ ‫ ) َﻣ ْﻔ َﻌ‬ve Fu‘âlu (‫ﻌﺎل‬
ُ ُ‫ )ﻓ‬Vezinlerinde Bulunan 1-10 Arası
Üleştirme Sayıları. (Örn. ‫ﺚ‬
ُ َ‫ﻣﺜْـﻠ‬/
َ ‫ﻼث‬
ُ ُ‫)ﺛ‬

4. ‫ﺧ َﺮى‬
ْ ُ‫ أ‬Kelimesinin Çoğulu Olan ‫ُﺧ ُﺮ‬
َ ‫ أ‬Sözcüğü
• İsim Fiiller (‫)أَﺳْﻤﺎ ُء اﻷ َ ْﻓﻌﺎ ِل‬
• İsim fiiller, yapı itibariyle fiil olmadıkları halde, fiil anlamını taşıyan
fakat fiil gibi çekimlenemeyen ve mebnî olan isimlerdir. Örn: (‫ﻬﺎت‬
َ ‫َﻫ ْﻴ‬
Uzak oldu)
• İsim fiiller mâzî, muzârî ya da emir anlamlarını taşıyabilirler. Örn:
(‫ن‬
َ ‫ ُﺳ ْﺮﻋﺎ‬Acele Etti)
ِ َ‫ ﺗ‬Bırak!)
• Sülâsî fiilden fe‘âli (‫ )ﻓَﻌﺎ ِل‬vezninde isim fiil yapılır. Örn: (!‫ﺮاك‬
Not: Emir anlamında kullanılan isim fiillerden bazıları emir kipi gibi
çekimlenebilmekte veya bazı şahıslarda çekimleri bulunmaktadır. ،‫َﻫﻠُ ﱠﻢ‬
ِ ve ‫ﻌﺎل‬
‫ﻫﺎت‬ َ َ‫ ﺗ‬bu türdendir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 34


37
Yapıları Bakımından İsimler III

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde gayr-ı munsarıf bir kelime bulunmaktadır?
a) .‫اﻟﻌﺮاﻗِﻲ‬
ِ ‫ﻀ َﺮ اﻟ َـﻤﻨﺪوب‬
َ ‫َﺣ‬
ّ
b) .‫ﺗَـ َﻌﻠﱠﻤﻨﺎ ﰲ َﻣﺪا ِرس‬
ِ ‫ﻳﺰور اﻟـﻤﺪﻳﺮ‬
c) .‫اﻟﻌﺎﻣﻞ‬ ُ ُ َ
d) .‫ﻌﺎﻣﺎ ﻟِﻠﺠﺎﺋِﻊ‬
ً َ‫ﱠﻣﺖ ﻃ‬ُ ‫ﻗَﺪ‬
e) .‫ﻜﻤﺔ‬ َ ‫ﻠﻤﺤ‬ ِ ‫ﻗُ ِّﺪم اﻟـﻤﺘـ‬
َ ‫ﱠﻬ ُﻢ ﻟ‬
َ ُ َ

2. Aşağıdaki kelime grupların hangisinde gayr-ı munsarıf bir kelime


bulunmaktadır?
ِ
a) ‫أَﻫﻠﻮن‬ ّ ‫ ﻗُـ َﺮ ِو‬،‫ َﻣﻘﻄﻮع‬،‫ﺧﺎﻟﺪ‬
،‫ي‬
b) ‫ ﺳﻮرة‬،‫ﻜﺮة‬ُ ‫ اﻟ‬،‫ﺿﺎﺣ َﻜﲔ‬ ِ ،‫ﺳﻴِﺌﺔ‬
َّ
c) ‫ﺻﻴّﺎدون‬ ِ ِ
َ ،‫ ﻧﺎﺟﺢ‬،‫ زاﺋﺮ‬،‫ﺳﺎﻋﺎت‬
d) ‫ ِرﺿﻮان‬،‫ﳊﻈﺔ‬ َ ،‫ اِﻧﺘَ ِﻈﺮ‬،‫ﻗﺎدم‬
ِ

e) ‫ ﻛِﺘﺎب‬،‫ ﻓُﺼﻮل‬،‫ أَوﻻد‬،‫ﻓﺎﻛِﻬﺔ‬

3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde gayr-ı munsarıf bir kelime


bulunmamaktadır?
َ ِ‫ﺑ‬
a) .‫ﻜﻼمٍ أَﲪَﻖ‬ ‫ث‬ُ ‫اﻟﻌﺎﻗِﻞ َﻣﻦ ﻻ ﻳَـﺘَ َﺤ ﱠﺪ‬
ِ ‫ِﻣﻦ ﺑﻨﺎت اﻟﻨﱠِﱯ‬
b) .‫ﻓﺎﻃﻤﺔ َوَزﻳﻨَﺐ‬
ّ َ
c) .‫ﺼﺎﺣﻒ ﰲ َﻋﻬﺪ ﻋُﺜﻤﺎن ﺑِﻦ َﻋ ّﻔﺎن‬ ِ َ‫ﲨﻌﺖ اﳌ‬ِ
َُ
d) .‫ﺑِﺎﻟﺘﱠﻘﻮى‬‫ﺳﻮد َوأَﺑﻴَﺾ ّإﻻ‬
َ َ‫ﲔ أ‬
َ َ‫ﻻ ﻓَﺮ َق ﺑ‬
ِ ‫دﻓﱰ ﻋﻠِﻲ و‬
e) .‫ﺳﺎﱂ ﻧَﻈﻴﻔﺎن‬ َّ َ ََ

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 35


38
Yapıları Bakımından İsimler III

4. .‫أﻗﻮل‬ ‫ﻫﺎﻛﻢ اﻟﱪﻫﺎن ﻋﻠﻰ ﻣﺎ‬ cümlesinde hangi kelime isim fiildir?

a) ‫اﻟﱪﻫﺎن‬
b) ‫ﻋﻠﻰ‬
c) ‫ﻫﺎﻛﻢ‬
d) ‫ﻣﺎ‬
e) ‫أﻗﻮل‬

5. .‫اﻷﲪﺮ‬ ‫ﻳﻨﺒﻊ ﻣﺪﻳﻨﺔ ﺳﻌﻮدﻳﺔ ﻋﻠﻰ اﻟﺒﺤﺮ‬ cümlesinde gayr-ı munsarıf isim hangisidir?

a) ‫ﻳﻨﺒﻊ‬

b) ‫ﻣﺪﻳﻨﺔ‬

c) ‫ﺳﻌﻮدﻳﺔ‬

d) ‫اﻟﺒﺤﺮ‬

e) ‫اﻷﲪﺮ‬

.‫ اﻟﻘﺎﻫﺮةِ اﻷﺛﺮﻳﺔ‬.............. ‫ﺻﻠّﻴﺖ‬


6. Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
a) ‫اﳌﺴﺎﺟ َﺪ‬
b) ‫ﲟﺴﺎﺟ َﺪ‬
c) ‫ﻣﺴﺠ َﺪ‬
ِ
d) ‫ﲟﺴﺎﺟﺪ‬
e) َ‫ﲟﺴﺠﺪ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 36


39
Yapıları Bakımından İsimler III

7. Aşağıdaki kelime gruplarından hangisinin tamamı gayr-ı munsarıf değildir?


a) ‫ﻣﻜﺔ‬ ،‫ ﺟﺪة‬،‫ ﻋﻘﺒﺔ‬،‫ﻣﺜﲎ‬
b) ‫ﻟﻮط‬ ،‫ ﻣﻌﺎوﻳﺔ‬،‫ َو ْﻋﺪ‬،‫ﲪﺰة‬
c) ‫ﻗُـ َﺰح‬ ،‫ ﻳﺰﻳﺪ‬،‫ ﺷﻌﺒﺎن‬،‫ﺑﻮر ﺳﻌﻴﺪ‬
d) ‫أﺻﻐﺮ‬ ،‫ رﻣﻀﺎن‬،‫ ﻋﻄﺸﺎن‬،‫ﺣﻀﺮﻣﻮت‬
e) ‫ﻳﻌﻘﻮب‬ ،‫ دراﻫﻴﻢ‬،‫ ﺷﻘﺮاء‬،‫ُرﺑﺎع‬

8. Aşağıdaki kelime gruplarından hangisinin tamamı isim fiil değildir?


a) ‫إﻟﻴﻚ‬ ،‫ ﺳﺮﻋﺎن‬،‫اءك‬
َ ‫ ور‬،َ‫ﺑَـﻠْﻪ‬
b) ‫ﻫﻴﻬﺎت‬ ،‫ ﻫﻴّﺎ‬،‫ ﻋﻠﻴﻚ‬،‫ﺣﻲ‬
‫ﱠ‬
c) ‫ﻟﺪﻳﻚ‬
َ ،‫اﻛﺘﺐ‬
ْ ،‫ َﻫﻠُ ﱠﻢ‬،‫َوي‬
d) ‫ﺻﻪ‬ ،‫ ﻫﻴّﺎ‬،‫ ﻧَـ َﺰ ِال‬،‫ﻚ‬
َ ‫إﻟ َْﻴ‬
e) ‫ ﻣﻜﺎﻧَﻚ‬،‫ ﻫﻴﻬﺎت‬،‫ُف‬ ٍّ ‫ أ‬،‫َﺷﺘﱠﺎ َن‬

ِ
9. “‫اﻟﺼﻌﺒﺔ‬ ِ
‫اﻻﻣﺘﺤﺎﻧﺎت‬ ‫ﻃﺎﻟﺐ ﻛﺴﻼ ُن ﰲ ﻫﺬﻩ‬
ٌ ‫ﻳﻨﺠﺢ‬
َ ‫ﻫﻴﻬﺎت أَ ْن‬
َ ” cümlesinin karşılığı
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Tembel bir öğrencinin bu zor sınavda başarılı olabilmesi ne kadar uzak!
b) Bu zor sınavda bazı tembel öğrencilerin başarılı olabilmesi ne kadar
uzak!
c) Ne kadar uzak! Bu zor sınavlarda öğrencilerin başarılı olması.
d) Tembel bir öğrencinin bu zor sınavlarda başarılı olabilmesi ne kadar
uzak!
e) Zor sınavlarda tembel bir öğrencinin başarılı olması şaşılacak bir şeydir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 37


40
‫‪Yapıları Bakımından İsimler III‬‬

‫'‪10. “Üç arkadaş okuldan çıktı ve en büyükleri 'haydi kütüphaneye gidelim‬‬


‫‪dedi.” cümlesinin Arapça karşılığı aşağıdaki seçeneklerden hangisinde yer‬‬
‫?‪almaktadır‬‬
‫اﳌﻜﺘﺒﺔ! )‪a‬‬ ‫ﺧﺮج ﺛﻼﺛﺔ أﺻﺪﻗﺎء ﻣﻦ اﳌﺪرﺳﺔ وﻗﺎﻟﻮا ﻫﻴﺎ ﻧﺬﻫﺐ إﱃ‬
‫اﳌﻜﺘﺒﺔ! )‪b‬‬ ‫ﺛﻼﺛﺔ ﻣﻦ اﻷﺻﺪﻗﺎء ﺧﺮﺟﻮا ﻣﻦ اﳌﺪرﺳﺔ وﻗﺎل أﺻﻐﺮﻫﻢ ﻫﻴﺎ ﻧﺬﻫﺐ إﱃ‬
‫اﳌﺪرﺳﺔ! )‪c‬‬ ‫ﺧﺮج ﺛﻼﺛﺔ ﻣﻦ اﻟﺰﻣﻼء ﻣﻦ اﳌﻜﺘﺒﺔ وﻗﺎل أﻛﱪﻫﻢ ﻫﻴﺎ ﻧﺬﻫﺐ إﱃ‬
‫اﳌﻜﺘﺒﺔ! )‪d‬‬ ‫ﻣﺒﻜﺮا وﻗﺎل اﻷﻛﱪ ﻫﻴﺎ ﻧﺬﻫﺐ إﱃ‬
‫ﺛﻼﺛﺔ ﻣﻦ اﻷﺻﺪﻗﺎء ﺧﺮﺟﻮا ﻣﻦ اﳌﺪرﺳﺔ ً‬
‫اﳌﻜﺘﺒﺔ!‪e) .‬‬ ‫ﺧﺮج ﺛﻼﺛﺔ ﻣﻦ اﻷﺻﺪﻗﺎء ﻣﻦ اﳌﺪرﺳﺔ وﻗﺎل أﻛﱪﻫﻢ ﻫﻴﺎ ﻧﺬﻫﺐ إﱃ‬

‫‪Cevap Anahtarı‬‬
‫‪1.b, 2.d, 3.e, 4.c, 5.a, 6.d, 7.b, 8.c, 9.d, 10.e‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪38‬‬


‫‪41‬‬
Yapıları Bakımından İsimler III

SÖZLÜKÇE

Direk ‫ِﻋﻤﺎد ج َﻋ َﻤﺪ‬ Bayram ‫ِﻋﻴ ُﺪ ج أ ْﻋﻴﺎد‬


Kalkınma ‫ﻧَـ ْﻬﻀﺔ ج ِ�َﺎض‬ Verdi ‫ﺷﺮع‬
Hayretler olsun! ‫َو ْي‬ Tekabül etti ‫ﻳُﻮاﻓﻖ‬
Allah onları ayırt
ُ‫ﺼ ُﻬﻢ ﷲ‬
‫َﺧ ﱠ‬ Zilhicce (‫ذي اﳊِ ّﺠﺔ )ذو اﳊِ ّﺠﺔ‬
etmiş
Arefe günü,
Akıl cevheriyle ‫ﲜَ ْﻮ َﻫ ِﺮ اﳌَْﻨ ِﻄﻖ‬ ‫َﻋ َﺮﻓﺔ‬
Arafat

Onlara bağışladı ‫وو َﻫﺒَـ ُﻬ ْﻢ‬


َ Kabul edilir ‫ﻳُـ ْﻌﺘَﺒَـ ُﺮ‬
Bol ‫اﻟﻮاﻓِﺮة‬ Kurban etmek ‫ﻀ ِﺤﻴﺔ‬ْ َ‫اﻟﺘ‬
Kendilerine mal
‫اﺳﺘَﺄْﺛَﺮوا‬
ْ Uyarak ً‫ﺗَـ ْﻠﺒِﻴﺔ‬
ettiler

İhmal ettiler ‫وأ َْﳘَﻠُﻮا‬ Koyun ٌ ‫ﺧﺮوف ج ِﺧ َﺮ‬


‫اف‬
Kullanmadılar ‫وﱂ ﻳَ ْﺴﺘَﺜْ ِﻤ ُﺮوا‬ İnek ‫ﺑﻘﺮة ج ﺑَـ َﻘﺮات‬
Yararına ‫ﻟِﻨَـ ْﻔﻊ‬ Deve ‫ﺎت‬
ٌ َ‫ﻧﺎﻗﺔ ج ﻧَﺎﻗ‬
Yerine
Yurttaşları ِ ‫وﻣﻮ‬
‫اﻃﻨﻴﻬﺎ‬ ‫ﻳُﺆدي‬
َُ getiriyor

Katkıda bulunmak ‫اﳌﺴﺎﳘﺔ‬


َ Hacı ‫ج ج ﺣﺠﻴﺞ‬
‫ﺣﺎ ﱞ‬
Sanayileştirmekle ْ َ‫ﺑِﺘ‬
‫ﺼﻨﻴﻊ‬ İbadet ‫ﺴﻚ ج ﻣﻨﺎﺳﻚ‬
َ ‫َﻣ ْﻨ‬
Vakfe yapıyor,
Hazırlamakla ‫وﺑِﺘَ ْﺨ ِﻄﻴﻂ‬ ‫ﻳﻘﻒ‬
duruyor
‫َﻣ ْﺸﺮوع ج‬ Cömert, çok
Tasarı
ٍ ‫ﻣ ْﺸ‬ ً‫ِﻣﻌﻄﺎءا‬
‫ﺮوﻋﺎت‬ َ veren

Gerçekleştirmek ‫إﳒﺎزﻫﺎ‬
ُ Dağıtıyor ‫ﻓﻴُﻮّزع‬
Teminat altına almak ‫وﺿﻤﺎﻧًﺎ‬
َ birleşiyor ِ ‫ﺗَـﺘ‬
‫ﱠﺤ َﺪ‬
Ciğer pareleriniz ‫ﺒﺎد ُﻛ ْﻢ‬ ُ ‫ﻓِﻠ‬
ِ ‫ْﺬات أَ ْﻛ‬ El ‫ﻳﺪ ج أَﻳْ ِﺪي‬
İnsanoğlu ‫آدم‬
َ ‫اﺑْ ُﻦ‬ Hayırlı ‫اﻷَﺑْﺮار‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 39


42
Yapıları Bakımından İsimler III

Himmet ‫ِﳘّﺔ ج ِﳘَﻢ‬ Miktarınca ِ ‫ِﲝَ ْﺴ‬


‫ﺐ‬
Örnek alıyor ‫ُﳛﺎﻛِﻲ‬ Haydi! ‫ﻓَـ َﻬﻠُ ﱡﻤﻮا‬
Erken kalkıyor ‫وﻳُـﺒَ ِّﻜ ُﺮ‬ -dıkça ‫إ ْذ‬
ِ ‫ﻳَـ ْﺮﺗَِﻘﻲ‬
Erken kalkması için َ ‫ﻟﻴَ ْﺴﺘَـ ْﻨ ِﻬ‬
‫ﺾ‬ İlerler

Ne kadar uzaktır! ‫ﻬﺎت‬


َ ‫ﻓَـ َﻬ ْﻴ‬ Şanımız ‫َﺷﺄْﻧُـﻨَﺎ‬
ilerlemesi ‫ﱠم‬
َ ‫ﻳَـﺘَـ َﻘﺪ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 40


43
Yapıları Bakımından İsimler III

YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, I-IV, Mısır, tsz.
Avşar, E. (2010), Arapça Dilbilgisine Giriş – 1, İstanbul.
Çörtü, M. (2006), Arapça Dilbilgisi Sarf, İstanbul.
ed-Dahdâh, A. (1981), Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvili ve Levhât,
Beyrut.
el-Galâyînî, M. (2008), Câmi‘u'd-Durûsi'l-‘Arabiyye, Beyrut.
el-Hâsimî, S. A. (h. 1354) el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır.
el-Kitâbu'l-Esâsî, Suudi Arabistan 2008.
Günday, H., Şahin, Ş. (2009), Arapça Dilbilgisi Sarf Bilgisi, İstanbul.
http://ar.assabile.com/a/al-ikhlas-fi-al-3amal-127 (erişim: 19.08.2019)
https://www.alderaah-news.net/other/5673011/‫( ) اﻷﺿﺤﻰ اﻟﻤﺒﺎركﻋﯿﺪ‬erişim:
59T

19.08.2019)
Kara, H., Düzgün, O. (2010), Arapça Konuşma Dersleri, İstanbul.
Kelebek, M. (ve diğerleri-Komisyon), (2009) İmam Hatip Liseleri için Arapça 12,
Ankara.
Sarmış, İ. (2011) Metin ve Araştırmalarla Uygulamalı Arapça Dil Bilgisi.
Sînî, M. İ., (ve diğerleri-Komisyon), (1403/1983) el-Kavâ‘idu’l-‘Arabiyyetu’l-
Muyessere, Riyad.
Uralgiray, Y. (1986), İlk ve İleri Dilbilgisi, Riyad.
Yasdıman, N. (2010), Adım Adım Kur'an Dili, İzmir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 41


44
İSM-İ MEVSÛLLER

• İsm-i Mevsûl
ARAPÇA IV
İÇİNDEKİLER

• Özel İsm-i Mevsûller


• Ortak ism-i Mevsûller Doç. Dr. Osman
• Sıla Cümlesi
DÜZGÜN

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• İsm-i mevsûl, Hâs ism-i mevsûl,
HEDEFLER

Müşterek ism-i mevsûl, Sıla


cümlesi, Âid zamir kavramlarını
öğrenebilecek,
• Sıla cümlesi ve çeşitlerini
tanıyabilecek,
• İsm-i mevsûllerin cümlenin
hangi ögesi olduklarını
ÜNİTE

2
bilebilecek,
• İsim-i mevsûlleri
gruplandırabileceksiniz.

© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
İsm-İ Mevsûller

İSM-İ MEVSÛL

ORTAK (MÜŞTEREK) HAS (ÖZEL) İSM-İ İsm-i mevsûl'den


İSM-İ MEVSÛLLER MEVSÛLLER sonra gelen
cümleye sıla
(‫ )ﺻﻠﺔ‬cümlesi
Bu ism-i mevsûller, denir. Bu
tekili-ikili-çoğulu; cümlede
Ortak ism-i mevsûller, erili-dişili bulunan bulunup onu,
kendilerinden önceki ism-i mevsûllerdir. ism-i mevsûle
kelimeye göre sayıları Örn: bağlayan bir
ya da cinsiyetleri zamir bulunur.
değişmeyen ismi َ‫ ا َﻟﱠذﯾن‬،‫ذان‬
ِ ‫ اَﻟﻠﱠ‬،‫اَﻟﱠذِي‬ Bu zamire âid
mevsûllerdir. Bunlar, ،‫َﻣﺎ‬ (‫ )ﻋﺎﺋد‬zamiri
‫ ﱡ‬،‫ َﻣن‬ve ‫’ا َ ْل‬dir.
‫أي‬ denir. Bu zamir,
bazen açık bazen
de gizli olur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


46
İsm-İ Mevsûller

İSM-İ MEVSÛLLER
GİRİŞ
Ardından gelen cümleyi öncesindeki cümleye ya da kelimeye bağlayan lafza
İsm-i mevsûl denir. Tek başlarına anlamları olmadığı halde, cümlede ilişki halinde
bulunduğu isimlerin dilbigisel rollerine (fail, meful vb.) uygun olarak “-en, -an; -dığı,
diği; -deki, -daki; -anı, -eni” vb. değişik anlamsal katkılarda bulunmaktadırlar.
Türkçedeki karşılığı ilgi zamiri olan bu isimden sonra, kendisini tamamlayan bir
cümle yer alır. Bu cümleye "sıla" (‫ )ﺻﻠﺔ‬cümlesi denir. Sıla cümlesinde, cümle ile

ism-i mevsûlü birbirine bağlayan zamir bulunur. Bu zamire "âid" (‫ )ﻋﺎﺋﺪ‬zamiri denir.

‫ﺘﺎب اﻟﱠﺬي‬ ِ
Bu zamir, bazen açık (bâriz) bazen de gizli (müstetir) olur. Örneğin, " ُ ‫اﻟﻜ‬
ُ‫" "ﻗَـ َﺮأْﺗُﻪ‬Okuduğum kitap" ifadesinde " ‫ " اﻟﱠﺬي‬kelimesi "ism-i mevsûl", "ُ‫ "ﻗَـ َﺮأْﺗُﻪ‬cümlesi
"sıla cümlesi", "‫ْت‬
ُ ‫ "ﻗَـ َﺮأ‬fiiline bitişmiş olan "ُ‫ "ـﻪ‬zamiri de "âid" zamiridir.

Okuma – Anlama

‫اﳊﺞ‬
ّ ‫ﻓﺮﻳﻀﺔ‬

َ‫اﳌﺴﻠﻤﲔ إﱃ ﻣﻜﺔ‬ ‫ﻛﺜﲑ ِﻣﻦ‬ ِ


َ ٌ ‫ﻳَﻔ ُﺪ‬
‫ وﰲ اﻟﺸﻬﺮ اﻟﺬي‬.‫ﻳﻀﺔ اﳊﺞ‬ ِ ‫اﳌﻜﺮﻣﺔ‬
ِ ‫ﻷداء ﻓﺮ‬ ِ

‫ﲡﺪ‬ ِ ‫ﻳﻀﺔ ﻋﻠﻰ‬


ُ ِ‫ﻋﺒﺎدﻩ‬ ِ ‫ﻓﺮض ﷲ ﻓﻴﻬﺎ أداء اﻟﻔﺮ‬
َ ُ َ
‫اﳌﺴﻠﻤﲔ‬
َ ِ ‫اﻟﻌﺎﺻﻤﺔَ اﳌﻘﺪﺳﺔَ ﻣﻠﻴﺌﺔً ﺑﻄﻮ‬
‫اﺋﻒ‬
ٍ ِ
‫وﲜﻤﻮع‬
ِ ،‫ﻣﻜﺎن‬ ِّ ‫اﻟﺬﻳﻦ ﺟﺎؤوا ﻣﻦ‬
‫ﻛﻞ‬
‫ وﺗَـﺘَﺒﺎﻳَ ُﻦ‬،‫ﲣﺘﻠﻒ ﺟﻨﺴﻴﺎ ُﻬﺗ ّﻦ‬ ِ
‫اﳌﺴﻠﻤﺎت اﻟﻼﰐ‬
ُ
.‫ﻟﻐﺎ ُﻬﺗﻦ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


47
İsm-İ Mevsûller

‫وﻣﻨﻬﻢ َﻣﻦ ﺟﺎء ِﻣﻦ‬


ِ ،‫ﺑﻴﺔ‬ ٍ ‫ﻓﻤﻨﻬﻢ ﻣﻦ ﺟﺎء ِﻣﻦ‬
ٍ ‫ﺑﻼد ﻋﺮ‬ ِ .ٍ‫دول ﻣﺘﻌ ّﺪدة‬
ٍ ‫إ�ﻢ ﲨﻴﻌﺎ ﺟﺎؤوا ﻣﻦ‬
َ ً
‫ وﻟِﻴَﺘَـ َﻘﱠﺮﺑﻮا إﱃ ﷲ وﻟِﻴَ ْﺴﺘَـ ْﻐ ِﻔﺮوﻩ ِﳑّﺎ ْارﺗَ َﻜﺒﻮا ﻣﻦ‬،َ‫ وﻛﻠﱡﻬﻢ ﺟﺎؤوا ﻟِﻴُـ َﺆﱡدوا اﻟﻔﺮﻳﻀﺔ‬...‫ﺑﻴﺔ‬ ٍ
ٍ ‫ﺑﻼد ﻏ ِﲑ ﻋﺮ‬

.‫َﺧﻄﺎﻳﺎ‬
(el-Kitâbu'l-Esâsî, Suudi Arabistan 2008, c. 3, s. 208,
Resim kaynağı,(erişim: 19.08.2019) https://vb.3dlat.com/showthread.php?t=257679)

Not: Ünitenin sonundaki sözlükçeden yararlanarak metni anlamaya çalışınız


ve çevirisi ile karşılaştırınız.
Çeviri:
Hac Farîzesi
Birçok müslüman Hac farizasını (görevini) yerine getirmek için Mekke-i
Kendinden önceki ismi Mükerreme’ye gelir. Allah’ın (c.c.), kullarına haccı farz kıldığı bu ayda, bu kutsal
veya cümleyi, kendinden başkentin, dünyanın her tarafından gelen müslüman gruplarla, uyrukları muhtelif
sonraki cümleye ve dilleri farklı olan bayan müslüman topluluklarıyla dolu olduğunu görürsün.
bağlayan
edatlara/kelimelere ism- Onların hepsi çeşitli ülkeden gelmişlerdir. Bunlardan kimi Arap ülkelerinden,
i mevsûl denir. kimi de Arap olmayan ülkelerden gelmiştir. Tümü, bu görevi yerine getirmek,
Allah’a (daha çok) yaklaşmak ve işlemiş oldukları günahlardan dolayı O’ndan
mağfiret dilemek için gelmiştir.

İSM-İ MEVSÛL - (‫)اﻷ َْﲰﺎءُ اﳌَْﻮﺻﻮﻟﺔ‬


İsm-i mevsûl, ancak kendisinden sonra gelen cümleyle birlikte bir anlam
ifade eden belirli (marife) bir isimdir. İsm-i mevsûl cümle içerisinde, marife bir
isimden sonra ve onun sıfatı olarak yer alır. Ancak cümlede mübtedâ, haber, fâil,

İsm-i mevsûller mef'ûl vb. bir konumda da bulunabilir. Yukarıdaki metinde yer alan, ‫اﻟﺬﻳﻦ‬ ،‫اﻟﱵ‬
marifedir.
،‫ اﻟﻼﰐ‬،‫ َﻣﻦ‬kelimeler, ism-i mevsûldür.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


48
İsm-İ Mevsûller

‫ِ ﱠِ ﱠ‬
Örnek
İnsana bilmediğini
َ ْ‫"اَ ْﳊَ ْﻤ ُﺪ ﻪﻠﻟ اﻟﺬي َﻋﻠ َﻢ ا ِﻹﻧ‬
"‫ﺴﺎ َن َﻣﺎ َﱂْ ﻳَـ ْﻌﻠَ ْﻢ‬
öğreten Allah'a
hamd olsun. Sıla cümlesi İsm-i mevsûl

Bu cümlede geçen (‫ )اﻟﱠ ِﺬي‬kelimesi, öncesindeki lafza-i celâl'in anlamını,


‫ﱠ‬
َ ْ‫ ) َﻋﻠ َﻢ ا ِﻹﻧ‬cümlesi, ism-i mevsûlün
sonrasındaki cümle ile tamamlamaktadır. (‫ﺴﺎ َن َﻣﺎ َﱂْ ﻳَـ ْﻌﻠَ ْﻢ‬
sıla cümlesidir. (‫’) َﻋﻠﱠ َﻢ‬deki müstetir (‫ ) ُﻫ َﻮ‬zamiri, ism-i mevsûlün ‘âid zamiridir.

İsm-i mevsûller Özel (‫ﺺ‬


ّ َ‫ اﳌُ ْﺨﺘ‬Muhtass, has) ve Ortak (‫ اﳌُ ْﺸﺘَـ َﺮك‬Müşterek) olmak
üzere iki kısma ayrılmaktadır.

ÖZEL (‫ﺺ‬
ّ َ‫ اﳌُ ْﺨﺘ‬MUHTASS) İSM-İ MEVSÛLLER:
Bu ism-i mevsûller, tekili-ikili-çoğulu ve erili-dişili bulunan ism-i mevsûllerdir.
Aşağıdaki tablodaki özel ism-i mevsûlleri inceleyelim:

Çoğul İkil Tekil


Özel ism-i mevsûller
bütün varlıklar için ‫ﱠ‬
ِ ‫اَﻟﻠﱠ‬
‫ اَﻟﻠﱠ َﺬﻳْ ِﻦ‬- ‫ﺬان‬ ‫اَﻟﱠ ِﺬي‬
‫ﺬﻳﻦ‬
َ ‫اَﻟ‬
Örnek

kullanılır. Eril
O iki şey ki, o O şey ki, o
O kimseler ki
iki kimse ki kimse ki

،‫ اَﻟﻼﱠﰐ‬،‫اَﻟﻠﱠﻮاﰐ‬ ِ ‫اَﻟﻠﱠ‬
ِ ْ ‫ اَﻟﻠﱠﺘَـ‬- ‫ﺘﺎن‬
‫ﲔ‬ ‫اَﻟﱠﱵ‬
‫اَﻟﻼﱠﺋﻲ‬ O iki şey ki, o O şey ki, o Dişil

O kimseler ki iki kimse ki kimse ki

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


49
İsm-İ Mevsûller

Cümlede çeşitli konumlarda bulunabilirler. Bu ism-i mevsûller, marife bir


ögenin sıfatı olduklarından, niteledikleri ismle hem sayı hem de cinsiyet bakımından
uyum halinde olurlar.

‫أُ ِﺣ ﱡ‬
Kendisini, çocukları için
ِ ‫ﺴ َﻬﺎ ﻣﻦ‬
‫أﺟﻞ‬ َ ‫ﺗﻀﺤﻲ ﻧَـ ْﻔ‬
ّ ‫ﺐ اﻷمﱠ اﻟّﱵ‬
kendini feda eden anneyi
severim. ِ
.‫أوﻻدﻫﺎ‬

Öğretmen, başarılı olan iki ‫أ ْﻛ َﺮﻣﺖ اﳌﺪرﺳﺔُ اﻟﻄﺎﻟﺒﺘﲔ اﻟﻠﱠﺘﲔ‬


Örnek

öğrenciyi onurlandırdı.
.‫ﺗَـ َﻔ ﱠﻮﻗَﺘﺎ‬
"Gerçekten müminler
kurtuluşa ermiştir; ki
‫ﻳﻦ ُﻫ ْﻢ ِﰲ‬ ِ‫ِ ﱠ‬
onlar, namazlarında huşû َ ‫"ﻗَ ْﺪ أَﻓْـﻠَ َﺢ اﳌُْﺆﻣﻨُﻮ َن اﻟﺬ‬
içindedirler." (Mü'minûn, ".‫ﺎﺷ ُﻌﻮ َن‬ِ ‫ﺻﻼَﻬﺗِِﻢ َﺧ‬
ْ َ
1-2)

Özel ism-i mevsûllerin cümlede çeşitli konumlarda bulunmasına ilişkin


aşağıdaki örnekleri inceleyelim.

İsm-i Mevsûlün Haberin Sıfatı Olduğuna Örnek


İsm-i mevsûller, cümlede Sıla Cümlesi Haberin Haber Fasıl Mübtedâ
müpteda, haber, fâil, Sıfatı Zamiri
Örnek

nâib-i fâil, mefûl vb.


konumlarda .‫ﻗﺮأﺗُﻪ‬ ‫اﻟﺬي‬ ‫اﻟﻜﺘﺎب‬ ‫ﻫﻮ‬ ‫ﻫﺬا‬
bulunabilirler.
Bu, okuduğum kitaptır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


50
İsm-İ Mevsûller

İsm-i Mevsûlün Fâilin Sıfatı Olduğuna Örnek

Sıla Cümlesi Fâilin Sıfatı Fâil Fiil

ِ
Örnek .‫ﺳﺎﻓﺮ إﱃ ﺑﻠﺪﻩ‬ ‫اﻟﺬي‬ ‫اﻟﻌﺎﻣﻞ‬ ‫ﻋﺎد‬
َ
Memleketine giden işçi döndü.

İsm-i Mevsûlün Mefûlün Sıfatı Olduğuna Örnek


Sıla Cümlesi Mefûlün Sıfatı Mefûl Fiil + Fâil
Örnek

.‫زاروك‬ ‫اﻟﺬﻳﻦ‬ ‫اﻟﻀﻴﻮف‬


َ ‫أ ْﻛ ِﺮم‬
Seni ziyarete gelen misafirlere ikram et!

İsm-i Mevsûlün Mecrûr İsmin Sıfatı Olduğuna Örnek

Sıla Cümlesi Mecrûrun Sıfatı Cerr - Mecrûr Fiil + Fâil


Örnek

ِ‫أ‬
.ُ‫ُﺣﺒﱡﻪ‬ ‫اﻟﺬي‬ ِ ِ‫َﻋﻠﻰ اﻟﻄّﺎﻟ‬
‫ﺐ‬ ُ ‫َﺳﻠﱠ ْﻤ‬
‫ﺖ‬
Sevdiğim öğrenciye selam verdim.

İsm-i Mevsûlün Cümlenin Temel Ögelerinden Biri (Haber, Fâil, Mefûl)


Olduğuna Örnek

Sıla Cümlesi Mefûl Fiil + Fâil


Örnek

.‫ﰲ اﻟﻜﻴﺲ‬ ‫اﻟﺬي‬ ‫ُﺧ ْﺬ‬


Torbada olanı al!

Not: İsm-i mevsûlün tesniyesi (ikili) mebnî değildir. Tesniye bir isim gibi irâb
olur. Örnek:

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


51
İsm-İ Mevsûller

ِ
.‫اك‬ َ ‫أَ ْﻛ ِﺮم اﻟﻠﱠ‬
َ ‫ﺬﻳﻦ زار‬
.‫ واﻟﻔﺎﻋﻞ ﺿﻤﲑ ﻣﺴﺘﱰ وﺟﻮﺑﺎ ﺗﻘﺪﻳﺮﻩ أﻧﺖ‬،‫ ﻓﻌﻞ أﻣﺮ ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن‬:‫أَ ْﻛ ِﺮْم‬
.‫ ﻣﻔﻌﻮل ﺑﻪ ﻣﻨﺼﻮب وﻋﻼﻣﺔ ﻧﺼﺒﻪ اﻟﻴﺎء ﻷﻧﻪ ﻣﺜﲎ‬:‫اَﻟﻠﱠ َﺬﻳْ ِﻦ‬
،‫ ﻓﻌﻞ ﻣﺎض ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻔﺘﺢ ﻻﺗﺼﺎﻟﻪ ﺑﺄﻟﻒ اﻻﺛﻨﲔ‬:‫اك‬
َ ‫زار‬
Örnek

،‫وأﻟﻒ اﻻﺛﻨﲔ ﺿﻤﲑ ﻣﺘﺼﻞ ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن ﰲ ﳏﻞ رﻓﻊ ﻓﺎﻋﻞ‬


‫وﻛﺎف اﳌﺨﺎﻃﺐ ﺿﻤﲑ ﻣﺘﺼﻞ ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻔﺘﺢ ﰲ ﳏﻞ ﻧﺼﺐ ﻣﻔﻌﻮل ﺑﻪ ﻟﻠﻔﻌﻞ‬
."‫"زار‬
.‫ ﻻ ﳏﻞ ﳍﺎ ﻣﻦ اﻹﻋﺮاب‬،‫واﳉﻤﻠﺔ اﻟﻔﻌﻠﻴﺔ "زاراك" ﺻﻠﺔ ﻣﻮﺻﻮل‬

ORTAK (‫ اﳌُ ْﺸ َﱰك‬MÜŞTEREK) İSM-İ MEVSÛLLER


Ortak ism-i mevsûller, kendilerinden önceki kelimeye göre sayıları ya da
cinsiyetleri değişmeyen ismi mevsûllerdir. Bunlar, ‫ي‬
‫ أ ﱡ‬،‫ َﻣﻦ‬،‫َﻣﺎ‬ ve ‫’اَ ْل‬dir. Bu ism-i
mevsûllerin kullanılış biçimleri şöyledir.

1. ‫ َﻣﺎ‬: İnsan dışı varlıklar için kullanılır. Diğer ism-i mevsûller gibi mebnîdir.

Ortak ism-i Yaptığın hoşuma gitti. َ ْ‫أَ ْﻋ َﺠﺒَِﲏ َﻣﺎ ﻓَـ َﻌﻠ‬
.‫ﺖ‬
Örnek

mevsûllerden
‫ َﻣﻦ‬insanlar için,
‫ ﻣﺎ‬insanların dışındaki
varlıkları belirtmek için
kullanılırken.
2. ‫ َﻣﻦ‬: İnsanlar için kullanılan bir ism-i mevsûldür. Diğer ism-i mevsûller gibi
mebnîdir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


52
İsm-İ Mevsûller

İyilik yaptığın kimseye iyilik

Örnek
.‫ﺖ‬
َ ‫ﺴ ْﻨ‬
َ ‫َﺣ‬
ْ ‫ﺖ إﱃ َﻣﻦ أ‬
ُ ‫ﺴ ْﻨ‬
َ ‫َﺣ‬
ْ‫أ‬
yaptım.

3. ‫ي‬
‫ أ ﱡ‬: İnsan ve insan dışı varlıklar için ortak kullanılır. Ortak ism-i mevsûller
içinde mureb olan tek ism-i mevsûldür. Örnek:

Onların en iyi olanı seni


.‫ﻀ ُﻞ‬
َ ْ‫ز َار َك أَﻳﱡﻬﻢ ﻫﻮ أَﻓ‬
Örnek

ziyaret etti.

Sevdiğini karşıla. ْ ‫ﻗﺎﺑِ ْﻞ أَﻳ�ﺎ أ‬


.‫َﺣﺒَْﺒﺘَﻬﻢ‬
Onlardan sana yakın olanına ِ
selam ver. ُ ‫َﺳﻠّ ْﻢ ﻋﻠﻰ أَﻳِّﻬﻦ ﻫﻲ أَﻗـ َْﺮ‬
.‫ب‬

Hem cümle içerisinde muzâf konumunda bulunur, hem de sıla cümlesinin


önünde bulunan zamir hazfedilirse bu durumda damme üzere mebnîdir. Örn. ِ
‫ﻋﺎﺷ ْﺮ‬
‫( أَﻳﱡـ ُﻬﻢ ﻋﺎﻗِﻞ‬Akıllı olanla arkadaş ol!) cümlesinde, (‫ي‬
‫)أ ﱡ‬ ِ ) emrinin
kelimesi, (‫ﻋﺎﺷﺮ‬
mefûlü konumunda mansûb olması gerekirken, damme üzere mebnî olduğundan
mahallen mansûbdur.
İsm-i mevsûlden sonra gelen cümleye sıla cümlesi denir. İsm-i mevsûlün
ayrılmaz bir parçası olan bu cümle, isim cümlesi, fiil cümlesi ya da şibh-i cümle
(harf-i cerli veya zarflı cümlecik) olarak üç farklı şekilde bulunabilir. Aşağıdaki
örneklerdeki çeşitli sıla cümlelerini inceleyelim.
İsm-i mevsûlden sonra
gelen cümleye sıla
cümlesi denir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


53
İsm-İ Mevsûller

Sıla Cümlesinin İsim Cümlesi Olduğuna Örnek

Sıla Cümlesi Fâilin Sıfatı Fâil Fiil

Örnek .‫أﺑﻮﻩ ﻓﻘﲑ‬


‫اﻟﺬي‬ ‫اﻟﻄﺎﻟﺐ‬ ‫ﳒﺢ‬
İsim cümlesi
Babası fakir olan öğrenci başarılı oldu.

Sıla Cümlesinin Fiil Cümlesi Olduğuna Örnek

Sıla Cümlesi Mefûl Fiil + Fâil


Örnek

.‫ﻗﺮأت‬
ُ
‫ﻣﺎ‬ ‫ﻓﻬﻤﺖ‬
ُ
Fiil cümlesi
Okuduğumu anladım.

Sıla Cümlesinin Şibh-i Cümlesi Olduğuna Örnek


Sıla Cümlesi Mefûlün Sıfatı Mefûl Fiil + Fâil
Muzâf-M. İleyh
Örnek

.‫ﰲ اﳌﻜﺘﺒﺔ‬
‫اﻟﺬي‬ ‫ﺻﺪﻳﻘﻲ‬ ‫زرت‬
ُ
Şibh-i cümle
Kütüphanedeki arkadaşımı ziyaret ettim.

Sıla cümlesinin irâbta mahalli yoktur. Yani sıla cümlesi, cümle olarak bir
bütün halinde, ana cümlenin temel ögeleri arasında yer almaz.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


54
İsm-İ Mevsûller

Sıla cümlesinin irâbta ً ‫ُﺷ ِﻔ َﻲ َﻣ ْﻦ ﻛﺎ َن َﻣﺮﻳ‬


.‫ﻀﺎ‬
mahalli yoktur. .‫ ﻓﻌﻞ ﻣﺎض ﻣﺒﲏ ﻟﻠﻤﺠﻬﻮل ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻔﺘﺢ‬:‫ﺷﻔﻲ‬
Örnek

.‫ اﺳﻢ ﻣﻮﺻﻮل ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن ﰲ ﳏﻞ رﻓﻊ ﻧﺎﺋﺐ ﻓﺎﻋﻞ‬:‫ﻣﻦ‬


.‫ ﻓﻌﻞ ﻣﺎض ﻧﺎﻗﺺ ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻔﺘﺢ واﲰﻪ ﺿﻤﲑ ﻣﺴﺘﱰ ﺟﻮازا ﺗﻘﺪﻳﺮﻩ ﻫﻮ‬:‫ﻛﺎن‬
.‫ ﺧﱪ ﻛﺎن ﻣﻨﺼﻮب وﻋﻼﻣﺔ ﻧﺼﺒﻪ اﻟﻔﺘﺤﺔ‬:‫ﻀﺎ‬
ً ‫ﻣﺮﻳ‬
.‫ ﻻ ﳏﻞ ﳍﺎ ﻣﻦ اﻹﻋﺮاب‬،‫ واﳉﻤﻠﺔ اﻻﲰﻴﺔ اﳌﻨﺴﻮﺧﺔ ﺻﻠﺔ ﻣﻮﺻﻮل‬:‫ﻛﺎن ﻣﺮﻳﻀﺎ‬

Dersimizin başında belirttiğimiz gibi, sıla cümlesinde bulunup bu cümle ism-i


mevsûle birbirine bağlayan zamire âid zamiri denir. Bu zamir, ism-i mevsûle uygun
olarak, gizli ya da açık bir şekilde gelebilir. Merfû muttasıl zamirlerle, müstetir
(gizli) âid zamiri olarak değerlendirilmektedir.

İsmi Salim olan öğrenci geldi. .‫ﺟﺎء اﻟﻄﺎﻟﺐ اﻟﺬي اﲰﻪ ﺳﺎﱂ‬
Örnek

Maçta kazanan sevinir. .‫ﻳﺴﻌﺪ َﻣﻦ ﻓﺎز ﰲ اﳌُﺒﺎراة‬


َ

Yukarıdaki cümlelerden ilkinde, âid zamiri, ‫ اﲰﻪ‬kelimesinde muzâfun ileyh

olan ‫ ـﻪ‬zamiridir. İsm-i mevsûl eril ve tekil olduğu için zamir de ona uygun olarak

gelmiştir. İkinci örnekte ise âid zamiri, ‫ ﻓﺎز‬fiilinin gizli (müstetir) fâili olan ‫ﻫﻮ‬
zamiridir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


55
‫‪İsm-İ Mevsûller‬‬

‫‪Aşağıdaki cümlelerde bulunan ism-i mevsûlleri inceleyiniz:‬‬


‫ِ‬
‫)‪(Fussilet, 29‬‬ ‫ﺿﻼﱠﻧَﺎ"‬ ‫"رﺑـﱠﻨَﺎ أَ ِرﻧَﺎ اﻟﻠﱠﺬ َ‬
‫ﻳﻦ أَ َ‬
‫ﺼ ِّﻮُرُﻛ ْﻢ ِﰲ اﻷَْر َﺣ ِﺎم"‬ ‫ﱠِ‬
‫)‪(Âli İmran, 6‬‬ ‫"ﻫ َﻮ اﻟﺬي ﻳُ َ‬
‫ُ‬
‫)‪(Nîsâ, 23‬‬ ‫ﺿ ْﻌﻨَ ُﻜ ْﻢ"‬ ‫"وأُﱠﻣ َﻬﺎﺗِ ُﻜﻢ ﱠ‬
‫اﻟﻼِﰐ أَْر َ‬ ‫َ‬
‫ُ‬
‫‪Bireysel Etkinlik‬‬

‫ت ﻣﺎ َﻛﻠﱠ َﻔﲏ ﺑِِﻪ اﻟـ ُﻤ َﻌﻠِّ ِﻢ‪.‬‬


‫ذا َﻛ ْﺮ ُ‬

‫أَ ْﻋ ِﺮ ُ‬
‫ف َﻣ ْﻦ َ‬
‫ﻗﺎل اﻟْ َﻘﺼﻴﺪةَ‪.‬‬
‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ﻓَ َﺎزت اﻟﻠﱠﺘﺎن َ‬
‫ﺻﺒَـَﺮﺗﺎ‪.‬‬

‫ﻚ إِﱃ ﻣﺎ ﻻ ﻳَﺮﻳﺒُ َ‬
‫ﻚ‪.‬‬ ‫َد ْع ﻣﺎ ﻳَﺮﻳﺒُ َ‬
‫ﺣﺎﻓِ ْﻆ َﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﻋِْﻨ َﺪ َك‪.‬‬

‫أَ ْﻛ ِﺮْم َﻣ ْﻦ ﰲ ِﺟﻮا ِرَك‪.‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪12‬‬


‫‪56‬‬
‫‪İsm-İ Mevsûller‬‬

‫‪Aşağıdaki cümlelerdeki boşlukları, parantez‬‬


‫‪içerisinde yer alan özel ism-i mevsûllerle doldurunuz.‬‬

‫)اﻟﺬي‪ ،‬اﻟﱵ‪ ،‬اﻟﻠﺬان‪ ،‬اﻟﻠﺘﺎن‪ ،‬اﻟﻠﺬﻳﻦ‪ ،‬اﻟﻼﰐ(‬


‫ﺘﺎب ‪ .........‬ﻗَـَﺮأْﺗُﻪُ ُﻣﻔﻴ ٌﺪ‪.‬‬ ‫ِ‬
‫‪ .1‬اﻟﻜ ُ‬
‫ِ‬
‫‪َ .2‬د َﺧ ْﻠ ُ‬
‫ﺖ اﻟْﻐُْﺮﻓﺔَ ‪َْ .........‬ﳚﻠ ُ‬
‫ﺲ ﻓﻴﻬﺎ أَﺧﻲ‪.‬‬
‫ﻨﺎن ِ‬
‫ﻓﻴﻪ‪.‬‬ ‫‪ .3‬ﺧﺮﺟﺎ ِﻣﻦ اﻟْ ُﻔْﻨ ُﺪ ِق ‪ .........‬ﻳﺴ ُﻜ ِ‬
‫َْ‬ ‫ََ َ‬
‫ﻄﺎﺑﺎن ‪َ ........‬ﻣﻌﻲ ِﻣ ْﻦ أُّﻣﻲ‪.‬‬
‫‪ .4‬ﻗﺎﻟَﺖ ﻟَﻴﻠﻰ‪ :‬اَ ْﳋِ ِ‬
‫ْ ْ‬
‫ﻳﺪ أَ ْن ُﲢَ ِّﺪﺛـَ ُﻬ ْﻢ؟‬ ‫‪َ .5‬ﻣ ِﻦ اﻷَ ْﺷ ُ‬
‫ﺨﺎص ‪ ........‬ﺗُﺮ ُ‬
‫ﺗﺎن ‪ ............‬ﻓَـ ْﻮ َق اﻟﻄّﺎ ِو ِﻟﺔ ِﳉَ ّﺪي‪.‬‬
‫‪ .6‬اَﻟﻨﱠﻈّﺎر ِ‬
‫َ‬
‫‪ .7‬ﻣ ِﻦ اﻟْﺒ ِ‬
‫ﻨﺎت ‪َ ...........‬درﺳﻦ ﻣﻌ ِ‬
‫ﻚ؟‬ ‫َ ْ َ ََ‬ ‫َ َ‬
‫ﻚ‪.‬‬
‫ﺻﺪﻳ ُﻘ َ‬
‫ﻚ َ‬ ‫‪َ ............ .8‬‬
‫ﺻ َﺪﻗَ َ‬
‫َﺣﺒﱡـ ُﻬ ْﻢ‪.‬‬ ‫‪ .9‬ذَ َﻫ َ‬
‫ﺐ ‪ ...........‬أ َ‬
‫‪.10‬أَﺧ ْﺬت ‪ ..........‬اﻟﱠﱵ ﰲ اﳋِﺰ ِ‬
‫اﻧﺔ‪.‬‬ ‫َ ُ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪13‬‬


‫‪57‬‬
‫‪İsm-İ Mevsûller‬‬

‫)اﻟﺬي‪ ،‬اﻟﱵ‪ ،‬اﻟﻠﺬان‪ ،‬اﻟﻠﺘﺎن‪ ،‬اﻟﻠﺬﻳﻦ‪ ،‬اﻟﻼﰐ(‬


‫اﻟﻜﺘﺎب اﻟﺬي ﻗﺮأﺗُﻪ ﻣﻔﻴﺪ‪.‬‬ ‫‪.1‬‬

‫دﺧﻠﺖ اﻟﻐﺮﻓﺔ اﻟﱵ ﳚﻠﺲ ﻓﻴﻬﺎ أﺧﻲ‪.‬‬


‫ُ‬ ‫‪.2‬‬

‫ﺧﺮﺟﺎ ﻣﻦ اﻟﻔﻨﺪق اﻟﺬي ﻳﺴﻜﻨﺎن ﻓﻴﻪ‪.‬‬ ‫‪.3‬‬

‫ﻗﺎﻟﺖ ﻟﻴﻠﻰ‪ :‬اﳋﻄﺎﺑﺎن اﻟﻠﺬان ﻣﻌﻲ ﻣﻦ ّأﻣﻲ‪.‬‬ ‫‪.4‬‬

‫َﻣﻦ اﻷﺷﺨﺎص اﻟﺬﻳﻦ ﺗﺮﻳﺪ أن ﲢﺪﺛﻬﻢ؟‬ ‫‪.5‬‬

‫اﻟﻨﻈﺎرﺗﺎن اﻟﻠﺘﺎن ﻓﻮق اﻟﻄﺎوﻟﺔ ﳉﺪي‪.‬‬ ‫‪.6‬‬

‫ﻣﻦ اﻟﺒﻨﺎت اﻟﻼﰐ درﺳﻦ ِ‬


‫ﻣﻌﻚ؟‬ ‫‪.7‬‬
‫ْ‬ ‫َ‬

‫اﻟﺬي َ‬
‫ﺻ َﺪﻗَﻚ ﺻﺪﻳﻘﻚ‪.‬‬ ‫‪.8‬‬

‫ذﻫﺐ اﻟﺬﻳﻦ أﺣﺒّﻬﻢ‪.‬‬ ‫‪.9‬‬

‫أﺧﺬت اﻟﻜﺘﺐ اﻟﱵ ﰲ اﳋﺰاﻧﺔ‪.‬‬


‫ُ‬ ‫‪.10‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪14‬‬


‫‪58‬‬
‫‪İsm-İ Mevsûller‬‬

‫‪Yukarıdaki metinle ilgili aşağıdaki soruları‬‬


‫‪cevaplayınız.‬‬

‫اﳌﺴﻠﻤﲔ؟‬ ‫ﻛﺜﲑ ِﻣﻦ‬ ‫ِ‬


‫‪Alıştırmalar‬‬ ‫َ‬ ‫• ‪ .1‬إﱃ أﻳﻦ ﻳَﻔ ُﺪ ٌ‬
‫• ‪ .2‬ﳌﺎذا ﻳﻔﺪون إﻟﻴﻬﺎ؟‬

‫• ‪ .3‬ﻣﻦ أﻳﻦ ﺟﺎءَ ﻫﺆﻻء اﳌﺴﻠﻤﻮن؟‬

‫• ‪ .4‬ﻣﺎذا ﻳﻔﻌﻠﻮن ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟﺒﻠﺪة اﻟﻄﻴﺒﺔ؟‬

‫‪Cevaplarınızı kontrol ediniz.‬‬

‫ِ‬
‫اﳌﻜﺮﻣﺔ‪.‬‬ ‫‪ .1‬إﱃ ﻣﻜﺔَ‬
‫‪ِ .2‬‬
‫ﻷداء ﻓﺮ ِ‬
‫ﻳﻀﺔ اﳊﺞ‪.‬‬

‫دول ﻣﺘﻌ ّﺪدةٍ‪.‬‬


‫‪ .3‬ﻣﻦ ٍ‬

‫‪ .4‬ﻳـُ َﺆﱡدون اﻟﻔﺮﻳﻀﺔَ‪ ،‬ﻳـَﺘَـ َﻘﱠﺮﺑﻮ َن إﱃ ﷲ وﻳَ ْﺴﺘَـ ْﻐ ِﻔﺮوﻧﻪ ِﳑّﺎ‬

‫ْارﺗَ َﻜﺒﻮا ﻣﻦ َﺧﻄﺎﻳﺎ‪.‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪15‬‬


‫‪59‬‬
‫‪İsm-İ Mevsûller‬‬

‫‪•Yukarıdaki metinle ilgili aşağıdaki cümlelerin doğru () ya‬‬


‫‪da yanlış (x) olduklarını belirleyiniz.‬‬
‫‪Alıştırmalar‬‬
‫ﻳﻀﺔ اﳊﺞ‪.‬‬ ‫اﳌﻜﺮﻣﺔ ِ‬
‫ﻷداء ﻓﺮ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻛﺜﲑ ِﻣﻦ‬
‫اﳌﺴﻠﻤﲔ إﱃ ﻣﻜﺔَ‬
‫َ‬ ‫• ‪ ‬ﻳﺴﺎﻓﺮ ٌ‬
‫اﳌﺴﻠﻤﲔ ﺑﻌﺾ أﺷﻬﺮ اﻟﺴﻨﺔ‪.‬‬
‫َ‬ ‫ﲡﺪ اﻟﻌﺎﺻﻤﺔَ اﳌﻘﺪﺳﺔَ ﻣﻠﻴﺌﺔً ﺑﻄﻮ ِ‬
‫اﺋﻒ‬ ‫•‪ُ ‬‬
‫ﲨﻴﻌﺎ ﺟﺎءوا ﻣﻦ ﺑﻠﺪ واﺣﺪ‪.‬‬ ‫• ‪ ‬إن اﳌﺴﻠﻤﲔ ً‬
‫ﻛﻞ اﳌﺴﻠﻤﲔ ﺟﺎءوا ﻟِﻴُـ َﺆﱡدوا اﻟﻔﺮﻳﻀﺔَ‪.‬‬ ‫•‪ ‬ﱡ‬
‫• ‪‬ﺑﻌﺾ اﳌﺆﻣﻨﲔ ﺟﺎءوا ﻟِﻴَ ْﺴﺘَـ ْﻐ ِﻔﺮوا ﷲ ِﳑّﺎ ْارﺗَ َﻜﺒﻮا ﻣﻦ َﺧﻄﺎﻳﺎ آﺑﺎﺋﻬﻢ‪.‬‬

‫‪Cevaplarınızı kontrol ediniz.‬‬


‫ِ‬
‫ﻓﺮﻳﻀﺔ اﳊﺞ‪.‬‬ ‫اﳌﻜﺮﻣﺔ ِ‬
‫ﻷداء‬ ‫ِ‬ ‫اﳌﺴﻠﻤﲔ إﱃ ﻣﻜﺔَ‬ ‫‪ ‬ﻳﺴﺎﻓﺮ ﻛﺜﲑٌ ِﻣﻦ‬
‫َ‬
‫اﳌﺴﻠﻤﲔ ﺑﻌﺾ أﺷﻬﺮ اﻟﺴﻨﺔ‪.‬‬
‫َ‬ ‫ِ‬
‫ﺑﻄﻮاﺋﻒ‬ ‫‪ ‬ﲡ ُﺪ اﻟﻌﺎﺻﻤﺔَ اﳌﻘﺪﺳﺔَ ﻣﻠﻴﺌﺔً‬

‫ﲨﻴﻌﺎ ﺟﺎءوا ﻣﻦ ﺑﻠﺪ واﺣﺪ‪.‬‬


‫‪ ‬إن اﳌﺴﻠﻤﲔ ً‬
‫‪ ‬ﻛ ﱡﻞ اﳌﺴﻠﻤﲔ ﺟﺎءوا ﻟِﻴُـ َﺆدﱡوا اﻟﻔﺮﻳﻀﺔَ‪.‬‬

‫ارﺗَ َﻜﺒﻮا ﻣﻦ َﺧﻄﺎﻳﺎ آﺑﺎﺋﻬﻢ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬


‫‪ ‬ﺑﻌﺾ اﳌﺆﻣﻨﲔ ﺟﺎءوا ﻟﻴَ ْﺴﺘَـﻐْﻔﺮوا ﷲ ﳑّﺎ ْ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪16‬‬


‫‪60‬‬
‫‪İsm-İ Mevsûller‬‬

‫‪Aşağıdaki cümlelerde ism-i mevsûlleri bulunuz ve tabloda ilgili‬‬


‫‪yerlere yazınız.‬‬

‫‪ .1‬ﻣﺎ اﻟﱠﺬي ﰲ ﻳَ ِﺪ َك؟‬


‫‪Alıştırmalar‬‬

‫ﺷﺎﻫﺪ اﻟﻨﱡﺠﻮم اﻟﱠﱵ ﺗـ ْﻠﻤﻊ ﰲ اﻟ ﱠﺴ ِ‬


‫ِ‬
‫ﻤﺎء‪.‬‬ ‫َ َ َُ‬ ‫‪ُ .2‬ﻛﻞﱠ ﻟَْﻴ ٍﻠﺔ أُ ُ‬

‫ﺖ إِﱃ اﻟ ﱠﺪ ْر ِس اﻟﱠﺬي أَﻟْﻘﺎﻩُ أُ ْﺳﺘﺎذٌ َﻋَﺮِ ﱞ‬


‫ﰊ‪.‬‬ ‫‪ .3‬أَ ْ‬
‫ﺻﻐَْﻴ ُ‬

‫‪َ .4‬ﺣ َﺪ َ‬
‫ث ﻣﺎ ﻗﺎﻟَﻪُ‪.‬‬

‫ﺬﻳﻦ ا ْﺷﺘَـَﺮﻛﻮا ﰲ اﻟﻨﱠ ْﺪوةِ أُْرُدﻧِﻴّﻮ َن‪.‬‬‫ﱠ‬


‫‪ .5‬اَﻟْ ُﻮَزراءُ اﻟ َ‬
‫ﺘﺎن ﺟﺎءَﺗﺎ ِﻣ ْﻦ َﺣﺒﻴﺒَﱵ‪.‬‬
‫ﺘﺎن اﻟﻠﱠ ِ‬
‫اﻟﺮﺳﺎﻟَ ِ‬ ‫‪ِ .6‬‬
‫ﻫﺎﺗﺎن ُﳘﺎ ِ‬
‫ّ‬
‫ِ‬
‫‪ُ .7‬ﺧ ْﺬ ﻣﺎ ُﻫ َﻮ ﻧﺎﻓ ٌﻊ ﻟَ َ‬
‫ﻚ‪.‬‬

‫ﻳﺪﻩُ‪.‬‬
‫ﻚ َﻣ ْﻦ ﺗُﺮ ُ‬ ‫‪ .8‬ﺳﺄُﺣ ِ‬
‫ﻀُﺮ ﻟَ َ‬ ‫َ ْ‬
‫ﻬﻮر‪.‬‬
‫ﺒﻴﺐ َﻣ ْﺸ ٌ‬ ‫‪ .9‬اَﻟﱠﺬي ﻓَ َﺤ َ‬
‫ﺺ أُّﻣﻲ ُﻫ َﻮ ﻃَ ٌ‬
‫‪ .10‬اِ ْﺳﺘَـ ْﻘﺒِ ْﻞ أَﻳّﺎً َرأَﻳْـﺘَـ ُﻬ ْﻢ‪.‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪17‬‬


‫‪61‬‬
İsm-İ Mevsûller

Ortak İsm-i Mevsûl Özel İsm-i Mevsûl

‫اﻟﺬي‬ 1

‫اﻟﱵ‬ 2

‫اﻟﺬي‬ 3

‫ﻣﺎ‬ 4

‫اﻟﺬﻳﻦ‬ 5

‫اﻟﺬﻳﻦ‬ 6

‫ﻣﺎ‬ 7

‫ﻣﻦ‬ 8

‫اﻟﺬي‬ 9

ً‫أﻳﺎ‬ 10

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


62
İsm-İ Mevsûller

İçerisinde özel ism-i mevsûl bulunan üç cümle yazınız.

.......................................................... •
Bireysel Etkinlik

.......................................................... •

.......................................................... •

İçerisinde ortak ism-i mevsûl bulunan üç cümle yazınız.

.......................................................... •

.......................................................... •

.......................................................... •

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


63
İsm-İ Mevsûller

İsm-i Mevsûl (‫َﲰﺎءُ اﳌَْﻮﺻﻮﻟﺔ‬


ْ ‫)اﻷ‬
Ardından gelen cümleyi öncesindeki cümleye ya da kelimeye bağlayan
lafza İsm-i mevsûl denir. Türkçede ilgi zamiri olarak kullanılan bu isimden
sonra, kendisini tamamlayan bir cümle yer alır. Bu cümleye sıla (‫)ﺻﻠﺔ‬
cümlesi denir. Bu cümlede bulunup onu, ism-i mevsûle bağlayan bir zamir
Özet

bulunur. Bu zamire âid (‫ )ﻋﺎﺋﺪ‬zamiri denir. Bu zamir, bazen açık bazen de


gizli olur.
İsm-i mevsûl genelde marife bir isimden sonra onun sıfatı olarak
cümlede yer alır. Ancak cümlede mübtedâ, haber, fâil, mef'ûl vb. bir
konumda da bulunabilir.

İsm-i mevsûller Özel (‫ﺺ‬


ّ َ‫ )اﳌُ ْﺨﺘ‬ve Ortak (‫ )اﳌُ ْﺸﺘَـ َﺮك‬olmak üzere iki kısma
ayrılmaktadır.

A. Özel (‫ﺺ‬
ّ َ‫ اﳌُ ْﺨﺘ‬Muhtass, Has) İsm-i Mevsûller
Bu ism-i mevsûller, tekili-ikili-çoğulu; erili-dişili bulunan ism-i
mevsûllerdir.
Çoğul İkil Tekil

‫ﱠ‬
ِ ‫اَﻟﻠﱠ‬
‫ اَﻟﻠﱠ َﺬﻳْ ِﻦ‬- ‫ﺬان‬ ‫اَﻟﱠ ِﺬي‬
‫ﺬﻳﻦ‬
َ ‫اَﻟ‬
O iki şey ki, o O şey ki, o Eril
O kimseler ki
iki kimse ki kimse ki

،‫ اَﻟﻼﱠﰐ‬،‫اَﻟﻠﱠﻮاﰐ‬ ِ ‫اَﻟﻠﱠ‬
ِ ْ ‫ اَﻟﻠﱠﺘَـ‬- ‫ﺘﺎن‬
‫ﲔ‬ ‫اَﻟﱠﱵ‬
‫اَﻟﻼﱠﺋﻲ‬ O iki şey ki, o O şey ki, o Dişil

O kimseler ki iki kimse ki kimse ki

Özel ism-i mevsûller cümlede çeşitli konumlarda bulunabilirler. Bu ism-i


mevsûller, bir ögenin sıfatı olduklarında, öncesindeki isme hem sayı hem
de cinsiyet bakımından uyar. Örn:

(Müptedanın (Gördüğümüz şehir Mekke’dir.) .‫اﳌﺪﻳﻨﺔ اﻟ�ي ﻧﺮاهﺎ ﻣﻜﺔ‬


sıfatı)

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


64
İsm-İ Mevsûller

B. Ortak (‫ اﳌُ ْﺸ َﱰك‬Müşterek) İsm-i Mevsûller


Ortak ism-i mevsûller, kendilerinden önceki kelimeye göre sayıları ya da
cinsiyetleri değişmeyen ismi mevsûllerdir. Bunlar, ‫ي‬
‫ أ ﱡ‬،‫ َﻣﻦ‬،‫ َﻣﺎ‬dir.
1. ‫ َﻣﺎ‬İnsanların dışındaki varlıklar için kullanılır ve mebnîdir. Örn: ‫ﻣﺎ ﻋﻨﺪ‬
Özet (devamı)

،‫ﷲ ﺧﲑ وأﺑﻘﻰ‬Allah katında olan daha hayırlı ve daha kalıcıdır.


2. ‫ َﻣﻦ‬İnsanlar için kullanılan bir ism-i mevsûldür ve mebnîdir. Örn: ‫ﻣﻦ‬
‫ ﻛﺘﺐ اﻟﻮاﺟﺐ اﳌﻨﺰﱄ؟‬Ev ödevini kim yazdı?
3. ‫ي‬
‫ أ ﱡ‬İnsanlar ve insanların dışındaki varlıklar için ortak kullanılır. İsm-i
mevsûller içinde mureb olan yani son harfinin harekesi değişebilen tek
ism-i mevsûldür. Örn: .‫ أﻛﺮم أي ﻛﺒﲑ ﺗﻌﺮﻓﻪ أو ﻻ ﺗﻌﺮﻓﻪ‬Tanıdığın tanımadığın
bütün büyüklere ikramda bulun!
Not: Bu ism-i mevsûl, sıla cümlesinin önünde bulunan zamir
hazfedildiğinde damme üzere mebnî olur.

İsm-i mevsûlden sonra gelen cümleye sıla cümlesi denir. İsm-i mevsûlün
ayrılmaz bir parçası olan bu cümle, isim cümlesi, fiil cümlesi ya da şibih
cümle (harf-i cerli veya zarflı cümlecik) olarak üç farklı şekilde
bulunabilir. Sıla cümlesinin irâbta mahalli yoktur. Sıla cümlesi bir bütün
olarak, ana cümlenin temel ögesi arasında yer almaz. Ancak, sıla
cümlesinin kendi içinde ögeleri ayrıca bulunur.

Sıla cümlesinde bulunan cümleyi, ism-i mevsûle bağlayan zamire âid


zamiri denir. Bu zamir, ism-i mevsûle uygun olarak, gizli ya da açık bir
şekilde gelebilir. Merfû muttasıl zamirlerle, müstetir olanlar da âid
zamiri olarak değerlendirilmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


65
‫‪İsm-İ Mevsûller‬‬

‫‪DEĞERLENDİRME SORULARI‬‬
‫?‪1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ism-i mevsûl bulunmaktadır‬‬
‫)‪a‬‬ ‫ﻧَـ َﺰ َل اﻷَوﻻد ﻓَﺎﻟ ﱠﺮ ُﺟﻞ ِﻣﻦ اﳊﺎﻓِﻠﺔ‪.‬‬
‫ﺴﺖ‪b) .‬‬
‫َو َﺟﻠَ َ‬ ‫ﻒ‬
‫ﺼ ّ‬
‫َزﻳﻨَﺐ َد َﺧﻠَﺖ اﻟ ﱠ‬
‫ﺠﻠّﺔ‪c) .‬‬
‫ﺼﺤﻴﻔﺔ أَو اﻟـ َﻤ َ‬‫ﻗَـ َﺮأَت ﻋﺎﺋِﺸﺔ اﻟ ﱠ‬
‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ـﻤ َﻮﻇّﻒ‪d) .‬‬ ‫اﺗﱠ َ‬
‫ﺼ َﻞ اﻟ َـﻤﺴﺆول ﺑﺎﻟ ُ‬
‫اﻟﻮﻟ ِ‬
‫َﺪان ُﳘﺎ اﻟﻠﱠﺬان َذ َﻫﺒﺎ أ ِ‬
‫َﻣﺲ‪e) .‬‬ ‫َ‬

‫ﻜﻞ َﺟﻴِّ ٍﺪ‪.‬‬


‫ﺸ ٍ‬‫ﺗَﻔﻮز اﻷُﱠﻣﻬﺎت ‪ ................‬ﻳُـ َﺮﺑّﲔ اﻷَوﻻد ﺑِ َ‬
‫?‪2. Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir‬‬
‫اﻟﱵ )‪a‬‬
‫اﻟﻠﺘﺎن )‪b‬‬
‫اﻟﻠﺬان )‪c‬‬
‫اﻟﻠﻮاﺋﻲ )‪d‬‬
‫)‪e‬‬ ‫اﻟﺬي‬

‫?‪3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ism-i mevsûl bulunmamaktadır‬‬


‫اﻟﻌﺎﻗﻞ ﻣﻦ ﻻ ﻳﺘﺤﺪث ﺑﻜﻼمٍ أﲪﻖ‪a) .‬‬
‫ﻣﻦ ﺑﻨﺎت اﻟﻨﱯ ﻓﺎﻃﻤﺔ وزﻳﻨﺐ‪b) .‬‬
‫ذﻫﺒﻨﺎ ﻣﻊ ﻣﻦ َﺳﺄَﻟﻮﻧﺎ ﻋﻦ اﻟﻌﻨﻮان‪c) .‬‬
‫ﻫﺬا ﻛﺘﺎب ﻣﻦ رأﻳﻨﺎﻩ أﻣﺲ ﰲ اﻟﺴﻮق‪d) .‬‬
‫أﺳﻌﺪ اﻧﺴﺎن ﻫﻮ ﻣﻦ ﻻ ﻳﻨﺘﻈﺮ ﺷﻴﺌًﺎ ﻣﻦ أﺣﺪ‪e) .‬‬

‫‪4.‬‬ ‫‪ cümlesinde sıla cümlesi‬ﺧﺪﳚﺔ وﻋﺎﺋﺸﺔ ﳘﺎ اﻟﻠﺘﺎن ﻛﺎﻧﺘﺎ أوﱃ وآﺧﺮ زوﺟﺎت اﻟﻨﱯ‪.‬‬
‫?‪hangisidir‬‬
‫ﳘﺎ )‪a‬‬
‫ﻛﺎﻧﺘﺎ )‪b‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪22‬‬


‫‪66‬‬
İsm-İ Mevsûller

c) ‫زوﺟﺎت اﻟﻨﱯ‬
d) ‫اﻟﻠﺘﺎن‬

e) ‫أوﱃ وأﺧﺮ‬

5. .‫ﻛﺎﻧﺖ ﻣﻔﺘﻮﺣﺔ‬
ْ ‫اﻟﱵ‬ ‫اﻷﺑﻮاب‬
َ ‫ﺖ‬
ُ ‫أَ ْﻏﻠَ ْﻘ‬ cümlesinde ism-i mevsûl hangisidir?

a) ‫ﺖ‬
ُ ‫أَ ْﻏﻠَ ْﻘ‬
b) ‫اﻷﺑﻮاب‬
َ
c) ‫اﻟﱵ‬
d) ‫ﻛﺎﻧﺖ‬
e) ‫ﻣﻔﺘﻮﺣﺔ‬

.‫ﻀﺮب ﺑﻪ اﳌﺜﻞ ﰲ اﻟﻜﺮم‬


ُ ُ‫ ﻳ‬....... ........ ‫ﺣﺎﰎ اﻟﻄﺎﺋﻲ‬
6. Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
a) ‫ﻫﻲ اﻟﱵ‬
b) ‫ﻣﻊ ﻣﻦ‬
c) ‫ﳘﺎ اﻟﻠﺬان‬
d) ‫ﳘﺎ اﻟﻠﺘﺎن‬
e) ‫ﻫﻮ اﻟﺬي‬

7. Aşağıdaki kelime gruplarından hangisinin tamamı ism-i mevsûl değildir?


a) ‫ أي‬،‫ ﻣﺎ‬،‫ اﻟﻠﺘﲔ‬،‫اﻟﺬي‬
b) ‫ اﻟﻼﺋﻲ‬،‫ أي‬،‫ َﻣﻦ‬،‫اﻟﱵ‬
c) ‫أي‬ ،‫ اﻟﻠﺬان‬،‫ ﻣﺎ‬،‫اﻟﻠﺘﺎن‬
d) ‫ ﻣﻬﻤﺎ‬،‫ أﻳﺎن‬،‫ ِﻣﻦ‬، ‫ﻦ‬
ِ ْ‫ذﻳ‬
e) ‫ َﻣﻦ‬،‫ ال‬،‫ أي‬،‫اﻟﻠﻮاﰐ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


67
İsm-İ Mevsûller

8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sıla cümlesi, şibh-i cümle olarak gelmiştir?


a) .‫أرﻳﺪ أن أﻗﺮأ اﻟﻘﺼﺔ اﻟﱵ ﻋﻨﺪك‬
b) ‫ﻣﺎ اﺳﻢ ﺻﺪﻳﻘﻚ؟‬
c) .‫أﻋﺠﺒﲏ اﻟﻜﺘﺎب اﻟﺬي ِﻏﻼﻓﻪ ﺟﻠﺪي‬

d) .‫ﻓﻘﻂ‬ ‫َﺳﻠِّ ْﻢ ﻋﻠﻰ اﻟﺬﻳﻦ ﺗﻌﺮﻓﻬﻢ‬


e) .‫ﻣﺎ ﺗﻘﻮﻟﻪ ﻫﻮ اﻟﺼﻮاب‬
f)
ِ
9. “.‫اﻟﺼﻐَ ِﺮ‬ ْ ‫أﻧﺲ ﺻﻮرةَ ﺟ ّﺪﰐ اﻟﱵ َﻋﻠِ َﻘ‬
‫ﺖ ﺑﺬﻫﲏ ﻣﻨ ُﺬ‬ َ ‫ ”ﱂ‬cümlesinin karşılığı
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Küçüklüğümden beri ninemin aklımdaki görüntüsünü unutamadım.
b) Küçüklüğümden beri unutamadığım tek şey, ninemin zihnimdeki
görüntüsüdür.
c) Ninemin zihnimdeki görüntüsü, küçüklüğümde unutmadıklarımdandır.
d) Ninemin zihnimdeki görüntüsü en iyi hatırladıklarım arasındadır.
e) Küçüklüğümden beri ninemin zihnime takılmış olan görüntüsünü
unutmadım.

10. “İçtiğin sigara, sağlığına zararlıdır” cümlesinin Arapça karşılığı aşağıdaki


seçeneklerden hangisinde verilmiştir?
a) .‫ﻟﺼﺤﺘﻬﺎ اﻟﱵ ﺗﺸﺮﺑﲔ‬ ِ
ّ ‫اﻟ ُﺪﺧﺎن ُﻣﻀ ﱞﺮ‬
b) .‫ﻟﺼﺤﺘﻚ اﻟﺬي د ّﺧﻨﺘﻪ‬
ّ ‫َﺿ ﱠﺮ اﻟ ُﺪﺧﺎن‬
َ‫أ‬
c) .‫ﻟﺼﺤﺘﻚ‬
ّ ‫اﻟ ُﺪﺧﺎن اﻟﺬي د ّﺧﻨﺘﻪ ُﻣﻀ ﱞﺮ‬
d) .‫ﻟﺼﺤﺘﻚ اﻟﱵ ﺷﺮﺑﺘَﻪ‬
ّ ‫أﺿ ﱠﺮ‬
َ َ‫اﻟ ُﺪﺧﺎن ﻣﺎ‬
e) .‫ﻟﺼﺤﺘﻚ‬
ّ ‫اﻟ ُﺪﺧﺎن اﻟﱵ د ّﺧﻨﺘﻪ ُﻣﻀ ﱞﺮ‬

Cevap Anahtarı

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


68
İsm-İ Mevsûller

1.e, 2.d, 3.b, 4.b, 5.c, 6.e, 7.d, 8.a, 9.e, 10.c

SÖZLÜKÇE
Farklı olur ‫ﲣﺘﻠﻒ‬
ُ
Geliyor, akın
ediyor
‫ﻳَِﻔ ُﺪ‬
Ülkeler, devletler ‫ُد َو ٍل م َد ْوﻟﺔ‬ Yerine getirmek ِ
‫ﻷداء‬
için
‫ﺗَـﺘَﺒﺎﻳَ ُﻦ‬ ‫ﺾ‬ ِ
Farklı oluyor Farz, görev, ödev ُ ‫ﻓﺮﻳﻀﺔ ج ﻓَﺮاﺋ‬
Yerine getirmeleri
için
‫ﻟِﻴُـ َﺆدﱡوا‬ Aylar ‫اﻷﺷﻬﺮ م ﺷﻬﺮ‬
Yaklaşmaları için ‫ﻟِﻴَﺘَـ َﻘ ﱠﺮﺑﻮا‬ Farz kıldı ‫ﻓﺮض ﻋﻠﻰ‬
َ
O’ndan mağfiret
dilemeleri için
‫ﻟِﻴَ ْﺴﺘَـ ْﻐ ِﻔﺮوﻩ‬ Başkent ‫اﻟﻌﺎﺻﻤﺔَ ج ﻋﻮاﺻﻢ‬
İşlediler ‫ْارﺗَ َﻜﺒﻮا‬ Grup, cemaat ‫ﻃﻮاﺋﻒ م ﻃﺎﺋِﻔﺔ‬
ٌ‫َﺧﻄﺎﻳﺎ م َﺧ ِﻄﻴﺌَﺔ‬
Gruplar,
Günahlar, hatalar
topluluklar
‫ُﲨﻮع م َﲨْ ٌﻊ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


69
İsm-İ Mevsûller

YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, I-IV, Mısır, tsz.
Avşar, E. (2010), Arapça Dilbilgisine Giriş – 1, İstanbul.
Çörtü, M. (2006), Arapça Dilbilgisi Sarf, İstanbul.
ed-Dahdâh, A. (1981), Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvili ve Levhât,
Beyrut.
el-Galâyînî, M. (2008), Câmi‘u'd-Durûsi'l-‘Arabiyye, Beyrut.
el-Hâsimî, S. A. (h. 1354) el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır.
el-Kitâbu'l-Esâsî, Suudi Arabistan 2008.
Günday, H., Şahin, Ş. (2009), Arapça Dilbilgisi Sarf Bilgisi, İstanbul.
https://vb.3dlat.com/showthread.php?t=257679 (erişim tarihi: 19.08.2019)
Kara, H., Düzgün, O. (2010), Arapça Konuşma Dersleri, İstanbul.
Kelebek, M. (ve diğerleri-Komisyon), (2009) İmam Hatip Liseleri için Arapça 12,
Ankara.
Sarmış, İ. (2011) Metin ve Araştırmalarla Uygulamalı Arapça Dil Bilgisi.
Sînî, M. İ., (ve diğerleri-Komisyon), (1403/1983) el-Kavâ‘idu’l-‘Arabiyyetu’l-
Muyessere, Riyad.
Uralgiray, Y. (1986), İlk ve İleri Dilbilgisi, Riyad.
Yasdıman, N. (2010), Adım Adım Kur'an Dili, İzmir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26


70
ŞARTLI CÜMLELER I

ARAPÇA IV
Doç. Dr. İbrahim
ÖZAY

ÜNİTE

3
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Şartlı Cümleler I

72
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Şartlı Cümleler I

ŞART ÜSLÛBU
Giriş
Bir eylemin Bütün dillerde olduğu gibi, Arapçada da bir eylemin gerçekleşmesini
gerçekleşmesini bir şarta birtakım edatlar kullanarak belirli şartlara bağlayan cümle yapıları vardır. Bu
bağlayan yapılara şart yapılara şart cümleleri, bu üslûba da şart üslûbu denir.
cümlesi denir. Şart edatı,
şart cümlesi ve cevap Şart cümleleri adını verdiğimiz bu cümle çeşidi şart edatı, şart cümlesi ve
cümlesi olmak üzere üç cevap cümlesi olmak üzere üç temel ögeden oluşmaktadır. Şart cümlesinin
temel ögeden oluşur. hemen önünde şart edatı bulunur. Cevap cümlesi de şart cümlesinden sonra
gelir. Ancak şart ile cevap cümlesi arasında cümleyi destekleyen veya açıklayan
diğer ögeler de yer alabilir. Söylediklerimizi bir formülle ifade etmek gerekirse;
Cevap cümlesi Şart cümlesi Şart edatı

‫ﺗَـ ْﻨ َﺠ ْﺢ‬ ‫س‬


ْ ‫ﺗَ ْﺪ ُر‬ ‫إ ْن‬
Çalışırsan başarırsın.

Şart cümlesi cümledeki eylemi koşula bağlarken, cevap cümlesi de şartın


gerçekleşmesi durumunda ortaya çıkacak sonucu bildirir. Bir başka ifadeyle
cevap cümlesindeki eylemin gerçekleşmesi, şart cümlesinde ifade edilen şartın
gerçekleşmesine bağlıdır.

ŞART EDATLARI
Şart edatları kendi aralarında iki gruba ayrılır:
I- İki muzâri fiili cezmeden şart edatları
II- Cezmetmeyen şart edatları
I- İki Muzâri Fiili Cezmeden Şart Edatları: Bu edatlar iki muzâri fiilden
birincisinin başında bulunurlar ve her ikisinin de sonunu cezmederler. Bu iki fiil,
iki ayrı cümle oluşturmaktadır. Bunlardan birincisine şart cümlesi, ikincisine
cevap cümlesi denir. Bu edatların, (‫ي‬
‫ )أَ ﱡ‬dışında hepsi mebnidir (harekeleri
değişmez). İki muzâri fiili cezmeden şart edatları şunlardır:

Eğer, …se, şayet : ‫إ ْن‬


Eğer, …se, dığında : ‫إِ ْذﻣﺎ‬
Kim (i/e),
Her kim (i/e) …se
: ‫َﻣ ْﻦ‬
Ne, her ne……..se :َ‫ﻣﺎ‬
Her ne……..se :‫َﻣ ْﻬﻤﺎ‬
Her ne zaman…….se :‫َﻣ َﱴ‬
Her ne zaman…..se :‫أَﻳﱠﺎ َن‬
Her nerede ….se :‫أَﻳْ َﻦ‬

73
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
‫‪Şartlı Cümleler I‬‬

‫‪Nereye, nerede……se‬‬ ‫أَﻳْـﻨَﻤﺎَ‪:‬‬


‫‪Nerede, nereye….se‬‬ ‫َﱏ‪:‬‬
‫أﱠ‬
‫‪Hangi……..se‬‬ ‫ي‪:‬‬
‫أَ ﱡ‬
‫‪Nerede, nereye….se‬‬ ‫َﺣ ْﻴﺜُﻤﺎ‪:‬‬
‫‪Her nasıl…..se‬‬ ‫َﻛ ْﻴـ َﻔﻤﺎ‪:‬‬

‫‪OKUMA – ANLAMA‬‬

‫واﻟﺪ ﻟِﻮﻟﺪﻩِ‬
‫ﻧﺼﻴﺤﺔُ ٍ‬
‫َ‬
‫درﺳﻚ‪،‬‬
‫ﻆ َ‬ ‫ﲏ! اِ ْﻋﻠَ ْﻢ أﻧّﻚ ﳌﺎﱠ َﲢﻔ ْ‬ ‫درﺳﻪ وﻗﺎل ﻟﻪ واﻟﺪﻩ ﳌﺎﱠ ْﻳﺮ ُﺳ ِ‬
‫ﺐ اﻟﻮﻟ ُﺪ ‪":‬ﻳﺎ ﺑُـ َﱠ‬ ‫ﻆ وﻟ ٌﺪ َ‬
‫ﱂْ َﳛ َﻔ ْ‬

‫س وﻻَ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِِ ِ ِ‬
‫اﻷب ﻟﺒ ْﻨﺘﻪ‪ :‬ﻗﻮﱄ ﻷﺧﻴﻚ‪ ،‬ﻟﻴَ ْﺪ ُر ْ‬ ‫ﺐ ﻋﻠﻴﻪ أﺑﻮﻩ‪ .‬ﰒّ ﻗﺎل ُ‬ ‫ﻀَ‬‫وﻟِﻤﺎذا؟ وﺧﺮج اﻟﻮﻟ ُﺪ ﺣﺰﻳﻨﺎً ﺑِﺄ ْن ﻳَـ ْﻐ َ‬
‫ﺺ ﻣﺎ وﺟﺐ ِ‬
‫ﻋﻠﻴﻪ‪.‬‬ ‫ﻴﻌﻤﻞ ﻛ ﱡﻞ ﺷ ْﺨ ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ﻳﺮﺳ ِ‬
‫َ َ‬ ‫وﻟﻜﻦ ﻟ ْ‬ ‫ﺣﻢ ‪ْ ،‬‬ ‫ﺣﻢ ﻻ ﻳُـ ْﺮ ْ‬ ‫ﺐ‪ .‬ا ْﻋﻠَ ْﻢ أ ّن َﻣ ْﻦ ﻻ ﻳَـ ْﺮ ْ‬
‫ُْ ْ‬
‫ﺗﻌﻤﻞ‬ ‫ﳌﺎﱠ رﺟﻊ اﻟﻮﻟ ُﺪ ﺑﻌﺪ ٍ‬
‫ﺼ ْﺪ‪ ،‬ﻣﱴ ْ‬ ‫ع َﲢْ ُ‬
‫ﺗﺪرس ﺗَـ ُﻔ ْﺰ‪ ،‬وﻣﺎ ْﺗﺰَر ْ‬
‫ْ‬ ‫ﲏ ! أﻳّﺎ َن‬
‫ﺳﺎﻋﺔ ﻗﺎل ﻟﻪ‪ :‬ﻳﺎ ﺑُـ َﱠ‬ ‫َ‬
‫اﻟﻜﱪ‪ ،‬ﻣ ْﻬﻤﺎ ﻳ ِ‬ ‫ِ‬
‫ﺼِ ْﱪ ﻋﻠﻴﻪ‪ ،‬وأﻳﻨﻤﺎ ْ‬
‫ﺗﻜﻦ‬ ‫ﻚ ﰲ ﺳﺒﻴﻞ اﳋﲑ ﺗَ ْ‬ ‫ﺼ ْﺒ َ‬ ‫ﻚ ﰲ َِ َ ُ‬ ‫اﻟﺼﻐ ِﺮ ْ‬
‫ﻳﻨﻔﻌ َ‬ ‫ﻨﺠﺢ‪ ،‬وﻣﺎ ﺗﺘﻌﻠﱠ ْﻢ ﰲ ّ‬ ‫ﺗَ ْ‬
‫اﳌﻮت‪.‬‬
‫ﻚ ُ‬ ‫ﻳُﺪ ِرْﻛ َ‬
‫ﺼِ ْﱪ ﻋﻠﻴﻬﺎ‪ ،‬ﻓﺈ ّن ﷲ‬ ‫ِ‬
‫ﻌﺎﻣﻞ ﺗُﻌﺎﻣﻞ‪ .‬إ ْذﻣﺎ ﺗُ ِ‬ ‫وأﻳﻦ ﺗ ْﺬ ْ ِ‬
‫ﻚ ُﻣﺼﻴﺒﺔٌ ﺗَ ْ‬
‫ﺼ ْﺒ َ‬ ‫ﻫﺐ ﲡ ْﺪ ﺻﺪﻳﻘﺎً‪ .‬ﻛﻴﻔﻤﺎ ﺗُ ْ َ ْ‬ ‫َ‬
‫ﺧﺎدﻣﻬﻢ‪ .‬اُﻋﺒُ ْﺪ‬
‫ﺧﲑ اﻟﻨﺎس ُ‬ ‫ﻚ ﺗَـ ْﻌ َﻤﻠْﻪ‪ .‬ﻷ ّن َ‬ ‫ﻗﻮﻣ َ‬
‫ﻳﻨﻔﻊ َ‬
‫ﻋﻤﻞ ْ‬ ‫ي ٍ‬ ‫ﻣﻊ اﻟﺼﺎﺑﺮﻳﻦ‪ .‬و َﺣ ْﻴﺜُﻤﺎ ﺗُـ ْﺮَز ْق ﺗُِﻘ ْﻢ‪ .‬وأ ﱡ‬
‫ﻧﻔﺴﻚ‪.‬‬ ‫ﻒ أﻣﺮﻩُ‪ ،‬ﻟِﻴ ُﻜﻦ ﻟﺴﺎﻧُﻚ ﺻﺎدﻗﺎً وﻟَﻮ ﻋﻠﻰ ِ‬ ‫ِ‬
‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﻚ وﻻ ُﲣﺎﻟ ْ َ‬ ‫رﺑّ َ‬
‫‪Not: Ünitenin sonundaki sözlükçeden yararlanarak metni anlamaya ve‬‬
‫‪çevirisini yapmaya çalışınız.‬‬

‫‪74‬‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪4‬‬
‫‪Şartlı Cümleler I‬‬

‫‪Yukarıdaki metinle ilgili aşağıdaki soruları‬‬


‫‪cevaplayınız.‬‬
‫درﺳﻪ؟‬
‫اﻟﻮﻟﺪ َ‬
‫ﻆ ُ‬ ‫• ‪ .1‬ﻫﻞ َﺣ ِﻔ َ‬
‫ِ‬
‫ﻟﻠﺘﻠﻤﻴﺬ؟‬ ‫ﻨﻔﻊ اﻟﻨﺼﻴﺤﺔ‬
‫• ‪ .2‬ﻣﱴ ﺗَ ُ‬
‫• ‪ .3‬ﻣﱴ ﻳﻨﻔﻌﻨﺎ ﻣﺎ ﻧﺘﻌﻠﱠﻤﻪ ﰲ اﻟﺼﻐَﺮ؟‬
‫• ‪ .4‬ﻣﺎذا ﻗﺎل اﻟﻮاﻟﺪ ﻟِ ِ‬
‫ﻮﻟﺪﻩ أﺧﲑاً ؟‬ ‫ُ‬

‫‪Cevapları kontrol ediniz:‬‬

‫رﺳﻪُ‪.‬‬
‫ﻆ اﻟﻮﻟ ُﺪ َد َ‬
‫‪ .1‬ﻻَ‪ ،‬ﱂْ َﳛ َﻔ ْ‬

‫ﺐ اﻟْﻮﻟ ُﺪ‪.‬‬
‫ﺮﺳ َ‬
‫ﻨﻔﻊ ْﻗﺒ َﻞ أ ْن ﻳَ ُ‬
‫‪ .2‬ﺗَ ُ‬
‫‪ .3‬ﻳَﻨ َﻔ ُﻌﻨَﺎ ﻣﺎَ ﻧَـﺘَﻌﻠﱠ ُﻤﻪ ﰲ اﻟ َِ‬
‫ْﻜﱪ‪.‬‬
‫ﻒ أﻣﺮﻩُ‪ ،‬ﻟِﻴ ُﻜﻦ ﻟﺴﺎﻧُﻚ ﺻﺎدﻗﺎً وﻟَﻮ ﻋﻠﻰ ِ‬
‫ﻧﻔﺴﻚ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِِ‬
‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫‪ .4‬ﻗﺎَ َل اﻟ َْﻮاﻟ ُﺪ ﻟ َﻮﻟﺪﻩ‪ :‬اُ ْﻋﺒُ ْﺪ َرﺑﱠﻚ وﻻَ ُﲣَﺎﻟ ْ ْ َ‬

‫‪Cevapları kontrol ediniz:‬‬

‫وﺣ ِﺰ َن ﻋﻠﻰ ِ‬
‫ﻗﻮل أﺑﻴﻪ‪.‬‬ ‫‪ ‬وﺧﺮج اﻟﻮﻟ ُﺪ َ‬
‫‪ ‬ﻗﺎل اﻟﻮﻟ ُﺪ ﻷ ْﺧﺘِﻪ ﺣﺎﻟﺔَ أﺧﻴﻬﺎ‪.‬‬
‫‪ ‬ﻳﻨﻔﻊ اﻹﻧﺴﺎ َن ﻣﺎ ﻳﺘﻌﻠّﻤﻪ ﰲ اﻟﺼﻐﺮ‪.‬‬

‫‪75‬‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪5‬‬
Şartlı Cümleler I

Şart edatlarının cümle içerisinde kullanımı şu şekilde olur:

.‫اﻷﺟﺮ‬
َ ‫ﻜﺴﺐ‬ْ َ‫ﻣﻦ ﻳﻘ ﺮأْ اﻟﻘﺮآ َن ﻳ‬
ْ
Kim Kur’an okursa sevap kazanır.
.‫ﲢﺼ ْﺪﻩ ﰲ اﻟﺸﻴﺨﻮﺧﺔ‬
ُ ‫ﻣﺎ ﺗﺰر ْع ﰲ اﻟﺸﺒﺎﺑﺔ‬
Örnek

Gençlikte ne ekersen yaşlılıkta onu biçersin.


ِ ْ‫ﻣﻬﻤﺎ ﺗﻘ ﺮأ‬
.‫ﺗﺴﺘﻔ ْﺪ ﻣﻨﻪ‬
Ne okursan ondan faydalanırsın.

.‫أﻳﻨﻤﺎ ﺗ ُﻜ ْﻦ ﰲ اﻟﻌﺎﱂ ﺗﺘﻔ ﱠﻜ ْﺮ ﻓﻴﻪ‬


Dünyada nerede olursan ol onu düşünürsün.
.‫ﻚ‬ ِ ‫َﱏ ﺗﺰر ﰲ ﺗﺮﻛﻴﺎ ﻳ‬
َ ‫ﻌﺠ ْﺒ‬ُ ْ ّ‫أ‬
Türkiye’de nereyi ziyaret edersen et beğenirsin.

ْ ‫أَ ﱠي ﻣﺪﻳ ٍﺮ ﺗُﻘﺎﺑ ﻠْﻪ‬


.‫ﺗﻘﻞ ﺻﺒﺎح اﳋﲑ‬
Örnek

Hangi müdürle görüşürsen görüş günaydın dersin.


.‫ﲡﻠﺲ ﻣﻌﻬﺎ‬
ْ ‫ﺣﻴﺜﻤﺎ َﲡ ْﺪ اﳉﻤﺎﻋﺔ‬
Her nerede topluluğu bulursan onlarla oturursun.
.‫اﻟﻨﺎس ﻳﻌﺎﻣﻠﻮك‬
َ ‫ﺗﻌﺎﻣﻞ‬
ْ ‫ﻛﻴﻔﻤﺎ‬
İnsanlara nasıl davranırsan onlar da sana öyle davranır.

76
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Şartlı Cümleler I

.‫ﻠﺒﺲ اﻟﻨﻈّﺎرة‬
ْ َ‫ﺗﻈﻬﺮ اﻟﺸﻤﺲ ﺗ‬
ْ ‫ﻣﱴ‬
Güneş ne zaman çıkarsa, gözlüğü takarsın.
.‫اﳌﺴﺒﺢ‬
ْ ‫ﻧﺬﻫﺐ إﱃ‬
ْ ‫ﺗﺮﺟﻊ ﻣﻦ اﻟﻌﻤﻞ‬
ْ ‫أﻳّﺎ َن‬

Örnek
Ne zaman işten dönersen, havuza gideriz.
.‫ﺗﺴﱰ ْح ﻓﻴﻪ‬
َ ‫ﻌﺐ‬ْ ‫أﻳﻦ ﺗ ْﺘ‬
َ
Nerede yorulursan orada dinlenirsin.

Cevapları kontrol ediniz:

77
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Şartlı Cümleler I

Cevapları kontrol ediniz:

78
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Şartlı Cümleler I

Cevapları kontrol ediniz:

ŞART VE CEVAP CÜMLELERİNİN ÖZELLİKLERİ


Bir şart cümlesinin “şart cümlesi” ve “cevap/ceza cümlesi” olmak üzere iki
temel kısımdan oluştuğunu belirtmiştik. Bu cümlelerde bulunan fiiller zaman
bakımından incelendiğinde üç farklı yapı ortaya çıkmaktadır:

79
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Şartlı Cümleler I

1- Şart ve cevap cümlesinin her ikisi de mâzî fiilden oluşabilir. Bu durumda


cezmetmeyen bir şart edatı kullanılır.

ً‫اﻟﺒﺎب ﻣﻔﺘﻮﺣﺎ‬
َ ‫ﻋﻠﻲ َوﺟﺪ‬
‫ﺟﺎء ﱞ‬
َ ‫إذا‬
Ali geldiğinde kapıyı açık buldu.

Örnek

2- Şart ve cevap cümlesinin her ikisi de muzâri fiilden oluşabilir. Bu


durumda da iki fiili cezmeden bir şart edatı kullanılır (bkz. İki fiili cezmeden şart
ed.).

‫ﻚ‬
َ ْ‫إ ْن ﺗﻀﺮﺑْﲏ أﺿﺮﺑ‬
Beni döversen ben de seni döverim.
Örnek

3- Ya da bu fiillerden ilki mâzî fiil ikincisi muzâri fiil veya tam tersi olabilir.
Bu durumda muzâri fiillerin cezmi şart değildir.

ِ َ‫ﺗ‬/‫ﺼﻞ‬
‫ﺼ ْﻞ ﺑﻌ َﺪ ﺳﺎﻋﺘﲔ‬ ِ
ُ َ‫ﺳﺎﻓﺮت ﺑﺎﻟﻘﻄﺎر ﺗ‬
َ ‫إذا‬
Örnek

Trenle gidersen iki saat sonra varırsın.

Şart edatlarından ‫ أﻳﻦ‬،‫أﱏ‬


ّ ،‫ ﺣﻴﺜﻤﺎ‬،‫ ﻣﱴ‬،‫ أﻳﺎن‬başlarında yer aldıkları cümlelerle
ilgili olarak bir zaman ve mekân kavramına işaret ettiklerinden, cümlenin
U U

mefûlün fîh ögesi (zarf cümlesi) olarak kabul edilirler.

ِ ‫ﺣﻴﺜﻤﺎ ﺗُﺴﺎﻓﺮ ﻳﺄ‬


.‫ْت اﺑﻨُﻚ ﻋﻠﻰ إِﺛْ ِﺮ َك‬ ْ
Her nereye gidersen oğlun peşinden gelir.
ِ ُ‫أﻳﺎ َن ﺗ‬
ِ ‫ﻨﺎدﱐ أ‬
Örnek

.‫ﻚ‬
َ ‫ُﺟ ْﺒ‬ ّ
Her ne zaman seslenirsen sana cevap veririm.

80
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Şartlı Cümleler I

Yine iki muzâri fiili cezmeden şart edatlarından ‫ ﻛﻴﻔﻤﺎ‬başında yer aldığı fiil
cümlesi ile ilgili olarak durum belirttiği için cümlede daima hâl ögesi
U U

konumundadır.

.‫ﻣﻌﻚ‬
َ ‫ّﻢ‬ْ ‫ّﻢ ﻣﻌ ِﻲ أﺗﻜﻠ‬
ْ ‫ﻛﻴﻔﻤﺎ ﺗَﺘﻜﻠ‬
Örnek Benimle nasıl konuşursan ben de öyle konuşurum.

Şart edatlarından ‫ي‬


‫ أَ ﱡ‬ise, cümleye kattığı anlama bağlı olarak içinde yer
aldığı cümlenin mefûlün bihi, mefûlün fîhi, hâli vs. olabilir.

.ُ‫ﻳﻌﻤﻞ اﻟﻮاﻟ ُﺪ ﻳﻘﻠِّ ْﺪﻩُ أﺑْﻨﺎ ُؤﻩ‬


ْ ‫ﻋﻤﻞ‬ٍ ‫ي‬
‫أﱠ‬
Baba hangi işi yaparsa çocukları onu taklit ederler.
ٍ ‫أي‬
‫ﺗﺴﻜﻦ؟‬
ُ ‫ﻗﺮﻳﺔ‬ ِّ ‫ﰲ‬
Örnek

Hangi köyde oturuyorsun?

Şart edatlarından ‫ إذﻣﺎ‬،‫ إن‬harf olup, bunların dışında kalan edatlar ise
isimdir. Bu iki edatın cümlede herhangi bir görevi yoktur.

81
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Şartlı Cümleler I

NOT: İki muzâri fiili cezmeden şart edatlarından bazıları aynı zamanda soru
edatı da olabilir. ‫أي‬ َ ،‫ ﻣﱴ‬gibi. Bu edatların soru mu yoksa şart edatı mı
ّ ،‫ َﻣ ْﻦ‬،‫ ﻣﺎ‬،‫أﻳﻦ‬
olduğunu anlamak için, bu edatlardan sonra gelen fiillere bakılır. Eğer tek fiil
geliyorsa soru edatı, iki muzâri fiil geliyorsa şart edatı olur. Örnekleri inceleyiniz:

Nerede Kur’an okuyorsun? ‫أﻳْ َﻦ ﺗ ْﻘﺮأُ اﻟﻘﺮآن؟‬


Nerede Kur’an okursan seni dinlerim. ‫إﻟﻴﻚ‬
َ ‫أﺳﺘﻤﻊ‬
ْ ‫أﻳْﻦ ﺗﻘﺮأْ اﻟﻘﺮآن‬
Örnek

OKUMA – ANLAMA

‫ﻳﻒ‬ِّ
ُ ‫اﻟﺮ‬
‫ وَﻣﻦ َﳚُ ْﻞ ﰲ ﻧﻮاﺣﻴﻪ‬،‫ﻗﺒﻞ‬ ِ َ ‫ إ ْن ﺗَﺰِر اﻟﺮ‬،‫ﳏﻤﺪ‬
ُ ‫ﻋﻤﺎَ ﻛﺎن ﻋﻠﻴﻪ ﻣﻦ‬
ّ ً‫ﺗﻄﻮراً ﻛﺒﲑا‬
ّ ‫ﻳﻒ َﲡ ْﺪ ﻓﻴﻪ‬ّ ّ ‫ﻳﺎ‬
ٍّ ‫اﻟﻔﻼح ﻣﻦ َﺣ‬
‫ﺐ َْﳚ ِﻦ ﲦﺮاﺗﻪ‬ ُ ‫ ﻣﺎ ﻳﺒ ُﺬ ِر‬،‫ﺗﺴﺎﻓﺮ ﰲ اﻟﺒﻼد ﺗﺸﺎﻫ ْﺪ ﻫﺬﻩ اﳌﻨﺎﻇﺮ‬
ْ ‫أﻳﻦ‬
َ ،ً‫ﺗﻐﲑاً ﻣﻠﺤﻮﻇﺎ‬
‫ﻳﺸﺎﻫ ْﺪ ﱡ‬
‫ﺐ اﻟﺜﻨﺎء ﻋﻠﻰ‬ ِ ْ ‫ﲏ أﻳﻨﻤﺎ ﺗَ ِﺴ ْﺮ ﰲ اﻟﺒﻠﺪ‬ ٍ ‫ﺬل ﻣﻦ‬
‫ ﻳﺎ ﺑُـ َﱠ‬.‫ﺟﻬﺪ ﻳَـﻨَ ْﻞ ﺣﻈﱠﻪُ ﻣﻨﻪ‬ ْ ‫ وﻣﻬﻤﺎ ﻳَـ ْﺒ‬،ً‫ﻗﻄْﻌﺎ‬
َ ّ‫ ﻃَﻴ‬،‫ﺗﺴﻤﻊ‬
‫ ﻣﻬﻤﺎ‬.ً‫ﺐ ﻣﻨﻪ رزﻗﺎً ﺣﻼﻻ‬ ِ ٍ ٍ ‫ي‬ ِ
ْ ‫ﺗﻌﻤﻞ ﺗ ْﻜﺴ‬ْ ‫ﻋﻤﻞ ﺷﺮﻳﻒ‬ ‫أﻛﺜﺮ َوأَ ﱠ‬
َ ‫اﻷﻣﻮر‬
َ ‫ﺗﻔﻬﻢ ﻫﺬﻩ‬
ْ ‫ ﻣﱴ ﺗﻜﺒُـ ْﺮ‬.‫اﻟﻔﻼّﺣﲔ‬
.‫ﺑﺸﻜﻞ ﺟﻴِّ ٍﺪ‬
ٍ ‫ﺗﻔﻌﻞ‬
ْ ‫ﺗﻔﻌﻞ ﻋﻤﻼً ﺻﺎﳊﺎً ﻟﻠﺒﻼد‬ َ ‫ﺗﺴﺘﻄﻊ أن‬ ْ ‫ ﻣﱴ‬،‫ﺗ ُﻘ ْﻞ ﺗﺼ ُﺪ ْق‬

82
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Şartlı Cümleler I

83
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Şartlı Cümleler I

84
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Şartlı Cümleler I

85
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Şartlı Cümleler I

86
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Şartlı Cümleler I

DEĞERLENDİRME SORULARI
1) Şart üslûbu kaç temel unsurdan oluşur?
a) 2
b) 4
c) 3
d) 1
e) 5

2) .‫ﻣﻦ ْﻳﻬ ِﺪ ﷲُ ﻳـُ ْﻌ ِﻄ ِﻪ أﻧﻌﺎﻣﺎًﻛﺜﲑًة‬


ْ cümlesinin Türkçe karşılığı aşağıdakilerden
hangisidir?
a) Allah kimi doğru yola iletirse ona pek çok nimetler verir.
b) Allah kimi doğru yola iletirse onu çokça bağışlar.
c) Kim doğru yolu bulursa Allah ona pek çok nimet verir.
d) Allah kimi doğru yola iletirse ona nimetler verir.
e) Allah kimi doğru yola ileteceğini ve nimetler vereceğini bilir.

3) İki muzâri fiili cezmeden şart edatları kaç tanedir?


a) 9
b) 10
c) 11
d) 12
e) 13

4) İki muzâri fiili cezmeden şart edatlarından kaçı aynı zamanda soru edatı
olarak da kullanılır?
a) 3
b) 5
c) 4
d) 6
e) 7

5) .‫ﻣﻦ ﺧ ٍﲑ ﲡﺪوﻩ ﻋﻨﺪ ﷲ‬


ْ ‫ﺗـُ َﻘ ّﺪﻣﻮا‬ .......cümlesinde boşluğa gelebilecek en
uygun şart edatı aşağıdakilerden hangisidir?
a)
ّ‫أَﱏ‬
b) ‫ﻣﻦ‬
c) ‫أي‬
ّ
d) ‫أﻳﻦ‬
َ
e) ‫ﻣﺎ‬

87
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Şartlı Cümleler I

6) .ُ‫رﺿﺎءَﻩ‬....... ِ‫ﷲ‬ ‫ﺑﺄواﻣ ِﺮ‬......... ‫ﻣﱴ‬ cümlede boş bırakılan yerlere


gelebilecek en uygun fiiller sırasıyla aşağıdakilerden hangileridir?
a) ‫ ﺗﻨﺎﻟﻮن‬/ ‫ﺗﺘﻤﺴﻜﻮن‬
ّ
b) ‫ ﺗﻨﺎﻟﻮا‬/ ‫ﺗﺘﻤﺴﻜﻮا‬
ّ
c) ‫ ﺗﻨﺎﻟﻮا‬/ ‫ﻣﺴﻜﻮا‬
ّ
d) ‫ﺗﻨﺎﻟﻮا‬/ ‫ﺗﺘﻤﺴﻜﻮ‬
ّ
e) ‫ﺗﻨﺎﻟﻮن‬/ ‫ﺗﺘﻤﺴﻜﻮا‬
ّ

7) “Çayı şekersiz içersen şeker hastalığına yakalanmazsın”


cümlesinin Arapça karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
‫ِ ِ ﱠ‬ ِ ِ
a) .‫ي‬ّ ‫اﻟﺸﺎي ﺑﺪون ﺳ ّﻜ ٍﺮ ﻓَﻼ ﺗُﺼﺐ اﻟ ﱡﺴﻜ ِﺮ‬
َ ‫ﺗﺸﺮب‬
ُ ‫إن‬
‫ﱠ‬ ِ ٍ ِ ِ ِ ‫إن‬
b) .‫ي‬ّ ‫ﻴﺐ اﻟ ﱡﺴﻜ ِﺮ‬
ُ ‫اﻟﺸﺎي ﺑﺪون ﺳ ّﻜﺮ ﻓَﻼ ﺗُﺼ‬
َ ‫ﺗﺸﺮب‬
‫ِ ِ ﱠ‬ ِ ِ ِ ‫إن‬
c) ّ ‫اﻟﺸﺎي ﺑﺪون ﺳ ّﻜ ٍﺮ ﻓَﻼ ﻳُﺼﺐ اﻟ ﱡﺴﻜ ِﺮ‬
.‫ي‬ َ ‫ﺗﺸﺮب‬
‫ِ ِ ﱠ‬ ِ ِ ِ ‫إن‬
d) .‫ي‬ّ ‫اﻟﺸﺎي ﺑﺪون ﺳ ّﻜ ٍﺮ ﻓَﻼ ﺗُﺼﺐ اﻟ ﱡﺴﻜ ِﺮ‬
َ ‫ﺗﺸﺮب‬
‫ِ ِ ﱠ‬ ِ ِ ِ ‫إن‬
e) .‫ي‬ّ ‫اﻟﺸﺎي ﺑﺪون ﺳ ّﻜ ٍﺮ ﻓَﻼ ﺗُﺼﻴﺐ اﻟ ﱡﺴﻜ ِﺮ‬
َ ‫ﺗﺸﺮب‬

8) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde şart üslûbu yoktur?


a) .‫أﺳﺎﻓﺮ إﱃ ﺧﺎرج اﻟﺒﻠَﺪ أﺷ ِﱰ اﳍﺪاﻳﺎ‬ ْ ‫ﻣﱴ‬
.‫ﺘﺸﱰي اﳍﺪاﻳﺎ‬ ِ
b) َ ‫ﺗﺴﺎﻓﺮ إﱃ ﺧﺎرج اﻟﺒﻠﺪ ﻟ‬ ُ ‫ﻣﱴ‬
c) .‫ﺗﻨﺠﺢ ﻓﻴﻪ‬
ْ ‫درس ﲡﺘﻬ ْﺪ‬ ٍ ‫ي‬ ‫أَ ﱡ‬
d) .‫ﺼ ْﻞ ِﰊ‬ ِ ّ‫ﻣﻜﺎن ﺗﺴﺎﻓﺮ ﺗﺘ‬ ٍ ‫ي‬ ‫أَ ﱡ‬
ْ
e) .‫ﻚ ِﲟﺜْﻠِﻪ‬َ ‫ﻣﻬﻤﺎ ﺗ ُﻘ ْﻞ ﻟﻪُ ُِﳚْﺒ‬

9) .‫اﻟﺘﻌﻠﻴﻢ ْﻳﺮ َق ﻓﻴﻪ ُﻣ ْﺴﺘَـ َﻮى اﳊﻴﺎة‬


ُ ‫ﻨﺘﺸﺮ‬
ْ َ‫ أﻳﻦ ﻳ‬cümlesinin Türkçe karşılığı
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Öğretim nerede yaygınlaşırsa hayat standardı yükselir.
b) Öğretim kalitesi artarsa hayat standardı yükselir.
c) Öğretim nerede yaygınlaşırsa orada hayat yükselir.
d) Öğretim nerede yaygınlaşırsa orada hayat standardı yükselir.
e) Öğretim nerede çoğalırsa orada hayat standardı yükselir.

88
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Şartlı Cümleler I

10) .‫أوﻻد َك ِﲟﺜْﻠِﻪ‬


ُ ‫ﻚ‬ َ ‫ﻚ ﻳﻌﺎﻣ ْﻠ‬
َ ْ‫أﺑﻮﻳ‬........... ‫ ﻛﻴﻔﻤﺎ‬cümlede boş bırakılan yere
gelebilecek fiil hangisidir?
a) ‫ﻌﺎﻣﻞ‬
ُ ُ‫ﺗ‬
b) ‫ﻌﺎﻣﻞ‬
ْ ُ‫ﻳ‬
c) ‫ﻌﺎﻣﻞ‬
َ ُ‫ﻳ‬
d) ‫ﺗﻌﺎﻣ ْﻞ‬
َ
e) ِ ُ‫ﺗ‬
‫ﻌﺎﻣ ْﻞ‬

Cevap Anahtarı
1.c, 2.a, 3.e, 4.b, 5.e, 6.b, 7.d, 8.b, 9.d, 10.e

89
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Şartlı Cümleler I

SÖZLÜKÇE
ُ ِ‫ﻆ ﳛﺎﻓ‬
‫ﻆ ُﳏﺎﻓﻈﺔ‬ َ َ‫ﺣﺎﻓ‬
Ezberlemek َ ‫َﺣ ِﻔ‬
‫ﻆ ﳛ َﻔﻆ ِﺣ ْﻔﻆ‬ Korumak
(‫)ﻋﻠﻰ‬
Başarısız olmak, batmak
‫ﻳﺮﺳﺐ ُرﺳﻮب‬
ُ ‫ﺐ‬ َ ‫َر َﺳ‬ Yaşamak ْ ‫ﻋﺎش ﻳﻌﻴِﺶ‬
‫ﻋﻴﺶ‬
‫ﻀﺐ‬ ِ
َ ‫ﻳﻐﻀﺐ َﻏ‬
َ ‫ﻏﻀﺐ‬ ‫ﱠﺤﺪ ِّاﲢﺎد‬
ِ ‫ﱠاﲢ َﺪ ﻳﺘ‬
Kızmak Birleşmek
(‫)ﻋﻠﻰ‬
‫ﻓﺎز ﻳﻔﻮز ﻓَـ ْﻮز‬
Kazanmak Korkutmak ‫أَﺧﺎف ُﳜﻴﻒ إِﺧﺎﻓﺔ‬
(‫)ب‬
Ekmek ‫ﻳﺰرع َزْرع‬
َ ‫َزرع‬ Düşman ‫َﻋ ُﺪ ّو)ج( أ َْﻋﺪاء‬
‫ﺸﻌﺮ ُﺷﻌﻮر‬ ُ َ‫ﺷﻌﺮ ﻳ‬
َ
Biçmek ‫ﳛﺼﺪ ﺣﺼﺎد‬
ُ ‫ﺣﺼﺪ‬
َ Anlamak, hissetmek
(‫)ب‬
Ulaşmak, ansızın gelmek ‫أ َْد َرَك ﻳُﺪ ِرك إِ ْدراك‬ Yayılmak ‫ﻳﻨﺘﺸﺮ اِﻧﺘﺸﺎر‬
ِ ‫اﻧﺘﺸﺮ‬
َ َ
Pişmanlık ‫ﻧَ َﺪم‬ Vatandaş ‫اﻃﻦ )ج( ﻣﻮاﻃﻨﻮن‬ ِ ‫ﻣﻮ‬
ُ
Güvenlik ‫أ َْﻣﻦ‬ Tarla ‫َﺣ ْﻘﻞ )ج( ُﺣﻘﻮل‬
Seviye, düzey ‫ُﻣ ْﺴﺘَﻮى‬ Süpürmek ‫َﻛﻨَﺲ ﻳَﻜﻨُﺲ َﻛْﻨﺲ‬
Yükselmek ‫رﻗِﻲ ﻳﺮﻗَﻰ َرﻗْﻲ‬ Kültür, eğitim ‫ﺛَﻘﺎﻓﺔ )ج( ﺛﻘﺎﻓﺎت‬
‫ﻳﺘﺨﺮج ﲣَﱡﺮج‬
ّ ‫َﲣَﱠﺮج‬
Tutunmak (‫ﲤﺴﻚ ﻳﺘﻤﺴﻚ ﲤ ﱡﺴﻚ )ب‬
ّ Mezun olmak
(‫)ﰲ‬
‫رﻳِﻒ )ج( أ َْرﻳﺎف‬
Köy, Taşra ‫ﺗﻄ ﱡﻮر‬
Gelişme Günah ‫َذﻧْﺐ )ج( ذُﻧﻮب‬
Etraf, bölge ‫ﻧﺎﺣﻴﺔ‬

90
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Şartlı Cümleler I

YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, I-IV, Mısır, tsz.
Alhawary, Mohammad T. (2016). Arabic Grammar in Context. Oxon: Rout ledge
al-Sawi, L.; Saad, I. (2012). al-Murshid A Guide to Modern Standart Arabic
Grammar for the Intermediate Level. Kahire: The American University
Press in Cairo.
Antuvân ed-Dahdâh, Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvili ve
Levhât, Beyrut, 1981.
Avşar, E., (2010), Arapça Dilbilgisine Giriş – 1, İstanbul.
Çörtü, M. (2006), Arapça Dilbilgisi Sarf, İstanbul.
el-Galâyînî, M. (2008), Câmi‘u'd-Durûsi'l-‘Arabiyye, Beyrut.
es-Seyyid Ahmed el-Hâşimî, el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li’l-Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır,
1354.
Günday, H., Şahin, Ş. (2009), Arapça Dilbilgisi Sarf Bilgisi, İstanbul.
İşler, E., Yıldız, M., (2011), Arapça Çeviri Kılavuzu, İstanbul.
Kara, H., Düzgün, O., (2010), Arapça Konuşma Dersleri, İstanbul.
Kelebek, M. ve diğ., İmam Hatip Liseleri için Arapça 12, Ankara, 2009.
Muhammed İsma‘îl Sînî (ve diğerleri-Komisyon), el-Kavâ‘idu’l ‘Arabiyyetu’l-
Muyessere, II.cilt, Riyad, 1403/1983.
Sînî, Mahmûd İ. (tsz). el-Kavâ‘idu’l-Arabiyyetu’l-Muyessera. İstanbul: Cantaş
Yayınları.

91
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
ŞARTLI CÜMLELER II

• Cezmetmeyen Şart
İÇİNDEKİLER

Edatları
• Cevap Cümlesine Fâ (‫ف‬َ ) ARAPÇA IV
Harfinin Gelmesi
• İsim Cümlesinin Şart
Dr. Öğr. Üyesi
Anlamını Bulundurması Hacı YILMAZ

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Cezmetmeyen şart edatlarını,
HEDEFLER

• Hangi durumlarda cevap


cümlesinin başına fâ (‫ف‬ َ ) harfinin
geleceğini,
• İsim cümlesinin nasıl şart
anlamında kullanıldığını
öğreneceksiniz.

ÜNİTE

4
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Şartlı Cümleler II

Cezmetmeyen Şart Harfleri


CEZMETMEYEN ŞART EDATLARI ‫ ﻟَ ْوﻻ‬،‫ ﻟَ ْوﻣﺎ‬،‫ ﻟَ ْو‬،‫أَ ّﻣﺎ‬

Cezmetmeyen Şart İsimleri


‫ ﻟَ ّﻣﺎ‬،‫ إذاﻣﺎ‬،‫ ُﻛﻠﱠﻣﺎ‬،‫إذا‬

İsim Cümlesinin Şart Anlamını


Bulundurulması

Cevap Cümlesinin Başına ‫( ف‬fâ)


Gelmesi

93
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Şartlı Cümleler II

GİRİŞ
Arapçada şartlı cümleler iki şekilde yapılmaktadır. Bunlardan birincisi, iki
muzâri fiili cezmeden şart edatları kullanılarak yapılan şart cümleleri ki bu konu
daha önceki ünitelerde işlenmişti, ikincisi ise cezmetmeyen şart edatlarıyla yapılan
şart cümleleri. İster cezmeden şart edatları kullanılsın isterse cezmetmeyen şart
edatları kullanılsın her iki şekilde de şart anlamı değişmez. Bu ünitede de
cezmetmeyen şart edatları ile yapılan cümleler ele alınacaktır.
Cezmetmeyen şart edatları, iki muzâri fiili cezmeden edatlar gibi iki muzâri
fiilin başına gelme zorunluluğu taşımadıkları gibi, başına geldikleri muzâri fiil bile
olsa o fiili cezmetmezler. Başına geldikleri fiil mâzî ya da muzâri olsun oldukları gibi
bırakırlar. Bu şekilleriyle yukarıda değinildiği gibi şart anlamlarını korurlar.
Cezmetmeyen şart edatlarının bir kısmı harf, bir kısmı da isimdir. Bu
edatlardan ‫ﻟَ ّﻤﺎ‬ ،‫ إذاﻣﺎ‬،‫ ُﻛﻠﱠﻤﺎ‬،‫إذا‬ cezmetmeyen şart isimleri, ‫ ﻟَ ْﻮﻻ‬،‫ ﻟَ ْﻮﻣﺎ‬،‫ ﻟَ ْﻮ‬،‫ أ َّﻣﺎ‬ise
cezmetmeyen şart harfleridir. Bu edatların harf ya da isim olarak ayrılmalarının
şart anlamı almamız da çok önemli bir rolü yoktur. Ancak buradaki fark, harflerin
cümlede görev almamaları, isimlerin ise cümlede görev almalarıdır. Şart cümleleri
söz konusu olduğunda, bu şart isimlerinin mef’ûlun fîh olarak değerlendirilmeleri
gerekir.
Cezmetmeyen şart edatlarından sonra gelen şart cümlesinin fiili muzâri,
cevap cümlesinin fiili mâzî veya tam tersi olabileceği gibi her iki fiil de mâzî olabilir.
Bazen bir taraf cümle de olabilir.
Cevap cümlesi Şart cümlesi Şart edatı
U

. ً‫َو َﺟ َﺪ أﺑﺎَﻩ ﻣﺮﻳﻀﺎ‬ ‫ﻋﻠﻲ إﱃ اﻟﺒﻴﺖ‬


‫ﻀَﺮ ﱞ‬
َ ‫َﺣ‬ ‫ﻟَ ّﻤﺎ‬
Ali eve geldiğinde babasının hasta olduğunu gördü.

.ً‫َو َﺟ َﺪ أﺑﺎَﻩ ﻣﺮﻳﻀﺎ‬ ‫ﻋﻠﻲ إﱃ اﻟﺒﻴﺖ‬


‫ﻀُﺮ ﱞ‬
ُ ‫ْﳛ‬ ‫ﻟَ ّﻤﺎ‬
Ali eve geldiğinde babasının hasta olduğunu gördü.

ً‫َِﳚ ُﺪ أﺑﺎَﻩ ﻣﺮﻳﻀﺎ‬


. ‫ﻋﻠﻲ إﱃ اﻟﺒﻴﺖ‬
‫ﻀَﺮ ﱞ‬
َ ‫َﺣ‬ ‫ﻟَ ّﻤﺎ‬

CEZMETMEYEN ŞART EDATLARI


Şart cümleleri şart fiili ve cevap fiili olmak üzere iki ana unsurdan oluşur.
Şart cümlesinin başında şart edat bulunur. Şart edatları cezmeden ve
cezmetmeyen edatlar olarak iki kısma ayrılır. Cezmetmeyen şart edatlarının bir
kısmı harf, bir kısmı da isimdir. Bu edatlardan ‫ﻟَ ّﻤﺎ‬ ،‫ إذاﻣﺎ‬،‫ ُﻛﻠﱠﻤﺎ‬،‫إذا‬ cezmetmeyen şart

isimleri, ‫ ﻟَْﻮﻻ‬،‫ ﻟَ ْﻮﻣﺎ‬،‫ ﻟَ ْﻮ‬،‫أ َّﻣﺎ‬ ise cezmetmeyen şart harfleridir. Cezmetmeyen şart
4T

edatlarından isim olanların hepsi zaman ifade eder. Bu isimler, cümle içinde cevap
fiilinin mefûlün fîhi (zaman zarfı) olurlar. Türkçeye “…dığı zaman, …ınca, …..ince
vb.” şeklinde tercüme edilirler. Şimdi bu isimleri tek tek inceleyelim:

94
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Şartlı Cümleler II

Cezmetmeyen Şart İsimleri


‫ ﻟَ ﱠﻤﺎ‬: Mâzî fiillerden önce gelir. Türkçeye (…dığı zaman, …ınca, …..ince vb.)
şeklinde tercüme edilir.

Tüm davetliler gelince parti başladı. ِ ‫ﻟَﻤﺎ ﺣﻀﺮ اﳌ ْﺪﻋ ﱡﻮون ﲨﻴﻌﺎً ﺑﺪأ‬
.‫ت اﳊَﻔﻠﺔ‬ َ ّ
Örnek

Zil çalınca öğrenciler sınıflara girdi. . ‫اﳉﺮس دﺧﻞ اﻟﻄﻼب اﻟﻔﺼﻮل‬ ُ ‫ﳌﺎّ ر ّن‬

َ‫ ُﻛﻠﱠﻤﺎ‬: Mâzî fiillerden önce gelir. Türkçeye (Her …dığında, her ne zaman,
…ınca, …..ince vb.) şeklinde tercüme edilir.
Cezmetmeyen şart
edatlarının bir kısmı
harf, bir kısmı da
isimdir.
﴾.ً‫﴿ ُﻛﻠﱠﻤﺎ دﺧﻞ ﻋﻠﻴﻬﺎ َزَﻛﺮﻳﱠﺎ اﳌِﺤﺮاب َو َﺟﺪ ﻋﻨﺪﻫﺎ ِرزﻗﺎ‬
Cezmetmeyen şart Zekeriyya mihraba onun yanına her girdiğinde onu yanında yiyecek buldu.
edatlarından isim (337/).
Örnek

olanların hepsi zaman


ifade eder. mefûlün fîhi .‫ﺒﺎي‬ ِ ‫ﻛﻠﻤﺎ زرت ﻗَـﺮﻳﱵ ﺗَ َﺬ ﱠﻛﺮ‬
(zaman zarfı) olurlar.
Köyüme ne zaman gitsem çocukluğumu َ ‫تﺻ‬ ُْ ْ ُ ُْ
hatırlarım.

‫إِ َذا‬: Zaman bildirir ve Türkçeye (…dığı zaman, her ne zaman, …ınca, …..ince
vb.) şeklinde tercüme edilir. Bu isimden sonra gelen şart ve cevap fiilleri, mâzî-
muzâri/ mâzî-mâzî/ muzâri-muzâri şeklinde olabilir. Her ne şekilde gelirse gelsin
tercümede herhangi bir değişiklik olmaz.

.‫ﻣﺜﺎﱄ‬ ِ ُ
ٌ ‫ﺘﻤ ٌﻊ‬
َ ‫ﻬﺮ ْﳎ‬
َ َ‫اﻷوﻻد أَﺑـَ َﻮﻳْﻬ ْﻢ ﻇ‬ ‫ﱰم‬
َ ‫اﺣ‬
ْ ‫إذا‬ Çocuklar anne babasına saygılı
olursa ideal bir toplum ortaya çıkar.

Zanlı doğru söylerse hâkimin işi kolaylaşır.‫اﻟﻘﺎﺿﻲ‬ ‫َﻣﺮ‬


ُ ‫ﱠﻬ ُﻢ ﻳَ ْﺴ َﻬ ُﻞ أ‬ ْ َ‫إِذا ﻳ‬
َ ‫ﺼ ُﺪ ُق اﳌﺘـ‬
Örnek

Eceli geldiğinde (artık) ertelenmez. (4/71) ﴾.‫﴿إذا ﺟﺎءَ أﺟﻠُﻪ ﻻَ ﻳـُ َﺆ ﱠﺧُﺮ‬

95
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Şartlı Cümleler II

‫إِ َذاﻣﺎ‬: Bu ismin anlamı da kullanımı da aynen ‫ إِذَا‬gibidir.

ِْ
.‫ﺳﺎﻋﺘﲔ‬ ‫ﺑﻌﺪ‬ ِ َ‫إِذاﻣﺎ ﺳﺎﻓَـﺮت ﺑﺎﻟﻄّﺎﺋﺮة ﺗ‬
َ ‫ﺼ ُﻞ‬
Şart edatlarının bir َْ
Örnek
kısmı başına geldikleri
fiilleri cezmetmezler. Uçakla gidersen iki saat sonra varırsın.
Bu edatlar mâzî ya da
muzâri fiillerin başına
gelebilirler.
Cezmetmeyen Şart Harfleri
‫أَﱠﻣﺎ‬: Bu şart harfinden sonra genellikle bir isim cümlesi gelir. Bu cümlenin
haberinin başında her zaman fethalı bir fâ ( ‫ف‬
َ ) harfi gelme zorunluluğu vardır.
Bu harfin gelişiyle ilgili aşağıda geniş bilgi verilecektir. ‫َﻣﺎ‬
ّ ‫ أ‬harfi Türkçeye, (….e
gelince, ise, ancak) şeklinde çevrilebilir. Bu harfin kullanımı bir formülle
gösterilecek olursa;...............‫ف‬........
َ ‫أ َّﻣﺎ‬

ٍ ‫﴿ﻓَﺄَﻣﺎ ﻣﻦ ﺛـَ ُﻘﻠَﺖ ﻣﻮازﻳﻨُﻪ ﻓَﻬﻮ ﰲ‬


﴾.‫ﻋﻴﺸﺔ راﺿﻴَﻪ‬ َ ْ َْ ّ
Kimin tartıları ağır gelirse, o hoş bir hayat içinde olur. (Kâria/6)
Örnek

İngilizce zordur, Arapça ise .ٌ‫اﻹﳒﻠﺰﻳﺔ ﺻﻌﺒﺔٌ أ َّﻣﺎ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔُ ﻓَﺴﻬﻠﺔ‬


kolaydır.

َ‫ﻟَ ْﻮﻻ‬: Bu harf Türkçeye (olmasaydı/olmasa) şeklinde çevrilebilir. Bu harften


sonra gelen şart cümlesi isim cümlesi olup haberi, cümleden düşürülmüş olan ‫ﺟﻮد‬ٌ ‫ﻣﻮ‬
ْ
kelimesidir. Cevap cümlesinin başında ise mutlaka fethalı bir lâm ( ‫ ) َل‬harfi
bulunur. Buna da tekid lâm’ı denir.

.‫ﻣﻦ اﳋﺎﺳﺮﻳﻦ‬ ِ
َ ‫ﻀ ُﻞ ﷲ ﻋﻠﻴﻜﻢ َورﲪﺘُﻪُ ﻟَﻜْﻨﺘﻢ‬
ْ َ‫ﻟَ ْﻮﻻَ ﻓ‬
Allah’ın rahmeti ve lütfu olmasaydı sizler zarar edenlerden olurdunuz.

Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım..‫اﻷﻓﻼك‬


َ ‫ﺖ‬
ُ ‫ﻟﻮﻻك ﳌﺎَ ﺧﻠَ ْﻘ‬
َ ‫ﻟﻮﻻك‬
َ
Örnek

.‫اﻟﻌﻘﻞ ﻟَﻀﺎع اﻹﻧﺴﺎن‬


ُ ‫ﻟﻮﻻ‬
Akıl olmasaydı insan (insanlığını) kaybederdi.

96
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Şartlı Cümleler II

َ‫ﻟَ ْﻮﻣﺎ‬: Bu edatta tıpkı َ‫ ﻟَْﻮﻻ‬gibi (olmasaydı) anlamına gelir. Bu edattan sonra da
isim cümlesi gelir. Cevabının başında da yine fethalı bir lâm ( ‫ ) َل‬harfi bulunur.

.‫ﻚ‬
َ ُ‫ب ﻟَﻤﺎ ﻋﺎﻗَـْﺒﺘ‬ ِ
ُ ‫ﻟَ ْﻮﻣﺎ اﻟﻜ ْﺬ‬
Yalanın olmasaydı seni cezalandırmazdım.
Şart edatlarının Örnek
bulunduğu cümlelerde
cevap cümlesinin .‫ﻟَﻮﻣﺎ اﻟﻜِﺘﺎﺑَﺔُ ﻟَﻤﺎ ﻛﺎن اﻟﻌ ْﻠ ُﻢ‬
başına bazı ek harfler Yazı olmasaydı ilim olmazdı.
gelir. Bunların herhangi
bir anlamları yoktur.

‫ﻟَ ْﻮ‬: Harf sayılan bu edat Türkçeye (olsaydı) anlamında çevrilir.

Kötülük ekersen pişmanlık biçersin. .‫ﺼ ُﺪ اﻟﻨ َﱠﺪم‬


ُ ‫ﻟَ ْﻮ ﺗَـ ْﺰَرعُ اﻟﺸّﱠﺮ َْﲢ‬

Allah bana hidayet verseydi ُ ‫﴿ ْﻟﻮ أ ﱠن ﷲَ َﻫ َﺪاﱐ ﻟَ ُﻜْﻨ‬


﴾.‫ﺖ ﻣﻦ اﳌﺘﱠﻘﲔ‬
Örnek

Allah’an çok korkanlardan olurdum. (39/57)

Rabbin isteseydi onu yapmazlardı. (6/112) ﴾.ُ‫ﻚ ﻣﺎ ﻓﻌﻠﻮﻩ‬


َ ‫﴿ﻟﻮ ﺷﺎءَ رﺑﱡ‬

‫ ﻟَ ْﻮ‬harfinin cevabı olumlu mâzî ise, genellikle cevap fiilinin başında cevap
lâm’ı ( ‫ ) َل‬bulunur.

NOT: Yukarıdaki öneklerde şart cümlesinde haberin başına bazı harflerin


geldiği görülmektedir. Bu harfler ister mecburen gelsin isterse isteğe bağlı
getirilsin cümlenin anlamına herhangi bir katkı sağlamazlar. Bu harfler, irâb
edilirken zâid (fazlalık) olarak adlandırılırlar. Burada mühim olan bu harflerin ne
zaman mecburen ne zaman isteğe bağlı olarak gelmesi gerektiğini iyi bilmektir.

‫ل‬
Örnek

Öğrenci çalışsaydı başarılı olurdu. .‫ﻬﺪ اﻟﻄﺎﻟﺐ ﻟَﻨَ َﺠ َﺢ‬


َ َ‫اﺟﺘ‬
ْ ‫َ◌ ْو‬

97
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
‫‪Şartlı Cümleler II‬‬

‫‪•Aşağıdaki cümlelerde şart ve cevap fiillerini ve isim‬‬


‫‪cümlelerinin heberlerini belirtiniz.‬‬
‫ِ‬
‫ﱠﻠﺞ ا ْﺷﺘ ﱠﺪ ْ‬
‫اﻟﱪُد‪• .‬‬ ‫إذا ﻧـََﺰَل اﻟﺜ ُ‬
‫ُﻛﻠﱠﻤﺎ ﻳﻘﺮأُ‬
‫‪Alıştırmalar‬‬
‫ﻋﻠﻤﻪُ‪• .‬‬
‫ﺰداد ُ‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺐ ﻳَ ُ‬
‫ُ‬
‫ﺎﺳﺘَ ِﻤﻌﻮا ﻟﻪُ‪• .‬‬
‫ئ اﻟﻘﺮآ ُن ﻓَ ْ‬ ‫وإذا ﻗُ ِﺮ َ‬
‫آﺧ ِﺮ‪• .‬‬ ‫ٍ‬
‫ﻫﺐ إﱃ ﺑﻠﺪ َ‬ ‫ْﻟﻮ أَراد ُ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ﻟَ َﺬ َ‬
‫درﺳﺖ ﰲ اﻟﻜﻠّﻴﺔ‪• .‬‬ ‫ُ‬ ‫ﻟﻮﻻ أَﰊ ﻟَﻤﺎ‬
‫أ ﱠﻣﺎ أﺧﻲ اﻟﺼﻐﲑ ﻓَﻬﻮ ﻳﻌﻤﻞ ﻣﻬﻨﺪﺳﺎً‪• .‬‬

‫ِ‬
‫ﱠﻠﺞ ا ْﺷﺘ ﱠﺪ ْ‬
‫اﻟﱪُد‪• .‬‬ ‫إذا ﻧـََﺰَل اﻟﺜ ُ‬
‫ﻋﻠﻤﻪُ‪• .‬‬
‫ﺰداد ُ‬
‫اﻟﻄﺎﻟﺐ ﻳَ ُ‬ ‫ُﻛﻠﱠﻤﺎ ﻳﻘﺮأُ‬
‫‪Cevaplar‬‬

‫ُ‬
‫ﺎﺳﺘَ ِﻤﻌﻮا ﻟﻪُ‪• .‬‬
‫ئ اﻟﻘﺮآ ُن ﻓَ ْ‬ ‫وإذا ﻗُ ِﺮ َ‬
‫آﺧ ِﺮ‪• .‬‬ ‫ٍ‬
‫ﻫﺐ إﱃ ﺑﻠﺪ َ‬ ‫ْﻟﻮ أَراد ُ‬
‫اﻟﺮﺟﻞ ﻟَ َﺬ َ‬
‫درﺳﺖ ﰲ اﻟﻜﻠّﻴﺔ‪• .‬‬
‫ُ‬ ‫ﻣﻮﺟﻮد( ﻟَﻤﺎ‬
‫ﻟﻮﻻ أَﰊ ) ٌ‬
‫أ ﱠﻣﺎ أﺧﻲ اﻟﺼﻐﲑ ﻓَﻬﻮ ﻳﻌﻤﻞ ﻣﻬﻨﺪﺳﺎً‪• .‬‬

‫‪98‬‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪7‬‬
Şartlı Cümleler II

•Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere, aşağıda


Bireysel etkinlikleri verilen şart edatlarını yerleştiriniz.
yapmadan önce mutlaka ‫ ُﻛﻠّﻤﺎ‬-‫أ َّﻣﺎ‬-َ‫ﻟ َْﻮﻻ‬- ‫ ْﻟﻮ‬- ‫• إذا‬
yukarıdaki açıklamaları Alıştırmalar
okuyunuz. َ ‫ ﱠاﲢ َﺪ اﳌﺴﻠﻤﻮن َﳋ‬................ •
.‫ﺎف أﻋﺪاءُﻫﻢ‬
.‫ﺗَﺰورون اﻟﺒﻴﺖ اﳊﺮام ﺗﺸﻌﺮون ِﲞَﺸﻴﺔ ﷲ‬................ •
.‫اﻟﻌﻠﻢ ﺑﲔ اﳌﻮاﻃﻨﲔ‬
َ ‫ﻳﻨﺸﺮ‬ُ ‫اﳌﺪارس ﻓﻬﻮ‬
ُ ............... •
.‫اﻷﻣ ِﻦ‬
ْ ‫ﻧﺎم اﳌﻮاﻃﻨﻮن ﰲ‬َ ‫اﻟﻀﺒﺎط ﰲ اﻟﺒﻼد ﻟَﻤﺎ‬............... •
ِ ‫ﻣﺮر‬............... •
َ ‫ت ﺑِﻪ أ ْﻛ َﺮﻣﲏ‬
.‫ﺑﻌﺾ اﳊَﻠَ ِﻮﻳﺎت‬ ُ ََْ

َ ‫• ﻟﻮ ﱠاﲢ َﺪ اﳌﺴﻠﻤﻮن َﳋ‬


.‫ﺎف أﻋﺪاءُﻫﻢ‬
.‫• إذا ﺗَﺰورون اﻟﺒﻴﺖ اﳊﺮام ﺗﺸﻌﺮون ِﲞَﺸﻴﺔ ﷲ‬
Cevaplar

.‫اﻟﻌﻠﻢ ﺑﲔ اﳌﻮاﻃﻨﲔ‬
َ ‫ﻳﻨﺸﺮ‬ُ ‫اﳌﺪارس ﻓﻬﻮ‬
ُ ‫• أﻣﺎﱠ‬
.‫اﻷﻣ ِﻦ‬ َ ‫• ﻟَ ْﻮﻻ اﻟﻀﺒﺎط ﰲ اﻟﺒﻼد ﻟَﻤﺎ‬
ْ ‫ﻧﺎم اﳌﻮاﻃﻨﻮن ﰲ‬
ِ ‫• ﻛﻠﻤﺎ ﻣﺮر‬
َ ‫ت ﺑِﻪ أ ْﻛ َﺮﻣﲏ‬
.‫ﺑﻌﺾ اﳊَﻠَ ِﻮﻳﺎت‬ ُ ََْ

•Aşağıda verilen Türkçe şart cümlelerini Arapçaya çeviriniz.


•1- Ali dışarı çıkmasaydı ona kitabını verecektim.
Alıştırmalar

•2- Babası eve geldiğinde oğluyla oynadı.


•3- Bu odada hava olsaydı balıklar yaşardı.
•4- Ahmet Mısır uyruklu, Zeynep ise Sudanlı.
•5- Elektrik olmasaydı insanlık ilerleyemezdi.
•6- Her ne zaman gelirsen borcumu ödeyeceğim.

99
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Şartlı Cümleler II

.ُ‫ﻷﻋﻄﻴﺖ ﻛﺘﺎﺑﻪ‬
ُ ‫ﻋﻠﻲ ﰲ اﳋﺎرج‬‫ ﻟﻮﻻ ﱞ‬-1 •
.ِ‫ﺐ ﻣﻊ وﻟﺪﻩ‬ ِ
َ ‫ إذا ﺣﻀﺮ واﻟﺪﻩ ﻟﻌ‬-2 •
Cevaplar .‫ ﻟﻮ ﻛﺎن اﳍﻮاء ﰲ ﻫﻬﺬﻩ اﻟﻐﺮﻓﺔ ﻟَﻌﺎش اﻷﲰﺎك‬-3 •
.‫ﻳﻨﺐ ﻓﻬﻲ ﺳﻮداﻧﻴﺔ‬
ُ ‫ي ّأﻣﺎ ز‬ ُ -4 •
‫أﲪﺪ ﻣﺼﺮ ﱞ‬
ِ ‫ ﻟﻮﻻ اﻟﻜﻬﺮﺑﺎء ﳌﺎ ﺗﻘ ّﺪ‬-5 •
.‫ﻣﺖ اﻹﻧﺴﺎﻧﻴﺔ‬ ُ
.‫ﺖ َدﻳْﲏ‬
ُ ‫دﻓﻌ‬
ْ ‫َﺗﻴﺖ‬َ ‫ ﻛﻠﻤﺎ أ‬-6 •

CEVAP CÜMLESİNİN BAŞINA “F” (‫ )ف‬HARFİNİN


GELMESİ
Cevap cümlesinin şart
cümlesinin yerine Şart edatları cezmedici olsun veya olmasın, cevap cümlesinin şart
geçmeğe elverişli cümlesinin yerine geçmeğe elverişli olmadığı yerlerde cevabın başına cevap fâ’sı
olmadığı yerlerde
cevabın başına cevap denilen fâ (‫)ف‬
َ harfi getirilir. Prensip olarak bu cümle yapılarında “cevap cümlesi”
fâ’sı denilen fâ(‫ف‬
َ ) harfi adı verilen cümleciğin başına fâ (‫)ف‬
َ harfi gelmemekle beraber şu beş yerde bu
getirilir.
harf cevap cümlesinin başına zorunlu olarak getirilir. Cevap cümlesinin başına
fazladan bir fâ (‫)ف‬
َ harfi getirilmesi gereken durumlar şunlardır:
1- Cevap cümlesi, isim cümlesi olursa,

ِ ِ
Eğer yalan söylersen sonun kötüdür. .‫ﻚ ﺳﻴِّﺌﺔ‬ َ ُ‫ب ﻓَﻌﺎﻗﺒﺘ‬ْ ‫إِ ْن ﺗَﻜْﺬ‬
َ ِ‫ﻚ ﺗَـ ْﻔﺘَ ِﺨُﺮ ﺑ‬ ْ ‫ت أَﻳﺔَ ﺟﺎﺋﺰةٍ ﻓَﺄ‬
Örnek

Hangi ödülü kazanırsan kazan, .ً‫ﻚ َد ْوﻣﺎ‬ َ ُ‫ُﺳﺮﺗ‬ َ ‫أﺣَﺮْز‬


ْ ‫إذا‬
ailen seninle hep gurur duyacaktır.

2- Cevap cümlesi, ‫ َﻋ َﺴﻰ‬،‫ﻴﺲ‬ ِ ِ


َ ‫ ﺑْﺌ‬،‫ ﻧ ْﻌ َﻢ‬gibi çekimsiz veya yarı çekimli bir fiil
َ َ‫ ﻟ‬،‫ﺲ‬
olursa,

Ne gizlersen gizle (bu) Allah katında bir sır .‫ﷲ‬ ‫ﻴﺲ ﺑِ ِﺴٍّﺮ ﻋﻨﺪ‬
َ َ‫ﻣﺎ ﺗَﻜْﺘُ ْﻢ ﻓَـﻠ‬
değildir.
Örnek

ِ ِ
Küçüklerin önünde sigara ْ ‫اﻟﺼﻐﺎ ِر ﻓَﺒِﺌْﺲ ﻣﺎ‬
.ً‫ﺗﺼﻨَ ُﻊ ُﺳﻠﻮﻛﺎ‬ ّ ‫ﺑﲔ ﻳﺪي‬
َْ ‫ﺖ‬
َ ‫دﺧْﻨ‬
ّ ‫ْﻟﻮ‬
içerseydin, bu yaptığın ne kötü davranış olurdu.

100
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Şartlı Cümleler II

3- Cevap cümlesi; emir cümlesi, nehiy cümlesi, temennî cümlesi, soru


cümlesi talep cümlesi olursa,

Ne zaman uyanırsan, abdest al ve namaz kıl. .‫ﺼ ِّﻞ‬ ‫ﺗﺴﺘﻴ ِﻘ ْﻆ ﻓَـﺘَـ َﻮ ﱠ‬


َ َ‫ﺿﺄْ ﻓ‬ ْ ‫ﻣﱴ‬
Örnek
.‫اﻷﻫﺮام‬
ْ ‫ﺲ زﻳﺎرَة‬ ِ
Bazı durumlarda cevap Kahire’ye gidersen
َ ‫ﺴﺎﻓﺮ إﱃ اﻟﻘﺎﻫﺮة ﻓﻼ ﺗـَْﻨ‬ْ ُ‫إ ْن ﺗ‬
cümlesinin başına piramitleri gezmeyi sakın unutma!
mecburen fâ (‫ )ف‬harfi
getirilir.

4- Cevap cümlesi, başında ‫ﻟﻦ‬ ،‫ ﻻ‬،‫ ﻣﺎ‬gibi olumsuzluk edatlarından birinin yer
aldığı olumsuz bir cümle olursa,

.‫ب‬ ِ ِ َ‫ﻣﻬﻤﺎ ﺗَـ ُﻘﻞ ﻓ‬


Yalan söylediğin sürece her ne ُ ‫ﺖ ﺗﻜﺬ‬
َ ‫دﻣ‬
ْ ‫ﻠﻦ ﺗُـ ْﻘﻨ َﻌﲏ ﻣﺎ‬
ْ ْ َْ
söylersen söyle beni ikna edemeyeceksin.
Örnek

Hava yağışlı .‫ﺪون ِﻣﻈَﻠﱠ ٍﺔ‬


ِ ِ‫ﻟَﻮ ﻛﺎن اﳉ ﱡﻮ ُﳑ ِﻄﺮاً ﻓﻤﺎ ُﳔﺮِج ﺑ‬
ُ َ ْ
olsaydı şemsiye almadan çıkmazdık.

5- Cevap cümlesi, başında ‫ﻮف‬


َ ‫ َﺳ‬،‫ س‬،‫ ﻗَ ْﺪ‬harf veya edatlarından birinin
bulunduğu mâzî veya muzâri bir fiil cümlesi olduğunda.

.َ‫ﷲ‬ ‫اﻟﺮﺳﻮل ﻓ َﻘ ْﺪ أﻃﺎع‬


َ ‫ﻣﻦ ﻳُ ِﻄ ِﻊ‬
ْ
Örnek

Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur.

Yukarıda değinildiği gibi, bu beş durum söz konusu olduğunda, hem iki
muzâri fiili cezmeden edatların cevap cümlelerinin başında hem de cezmetmeyen
edatların cevap cümlelerinin başında mutlaka fethalı bir fâ (‫ف‬
َ ) harfi bulunur.
Şayet iki muzâri fiili cezmeden şart edatlarının cevaplarının başında fâ (‫ف‬
َ ) harfi
bulunuyorsa, cevap fiili lafzen değil mahallen meczûmdur.

Not: Mâzî fiiller ile başında ْ‫ ﱂ‬ve ‫ ﻻ‬olumsuzluk edatlarından biri bulunan
muzâri fiillerin başına fâ (‫ف‬
َ ) harfi gelmez.

101
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Şartlı Cümleler II

.‫ﺻ َﱪ ﻇ َﻔَﺮ‬
َ ‫ﻣﻦ‬
ْ
Şayet iki muzâri fiili Sabreden kazanır.
cezmeden şart

Örnek
edatlarının cevaplarının .‫ﺪم‬
ْ ‫ﱠق ﱂْ ﻳـَْﻨ‬
َ ‫ﺼﺪ‬
َ َ‫ﻣﻦ ﺗ‬
ْ
başında fâ (‫ف‬
َ ) harfi Sadaka veren pişman olmaz.
bulunuyorsa, cevap fiili
lafzen değil mahallen Allah’ın nimetlerini saymak ﴾.‫﴿ َوإ ْن ﺗَـ ُﻌ ﱡﺪوا ﻧِﻌﻤﺔَ ﷲ ﻻ َْﲢﺼﻮﻫﺎ‬
meczûmdur. isterseniz, sayamazsınız. (14/34)

•Aşağıdaki cümleleri, cevap fiillerinin başına fâ (‫ف‬


َ ) harfi
gelecek şekilde yeniden yazınız.
Alıştırmalar

ِ ‫ ﻣﻦ ﻳﻘﺮأْ ﻛﺜﲑاً ﺗﺘ‬-1 •


.ُ‫ﱠﺴ ْﻊ ﻣﻌﺎرﻓﻪ‬ ْ
.‫ؤﺳﺎؤك‬
َ ‫ﻚ ُر‬ َ ‫ﻜﺮْﻫ‬
َ َ‫اﺟﺒﻚ ﻳ‬
َ ‫ﻬﺗﻤﻞ و‬ ْ ‫ إ ْن‬-2•
.‫ﻳﺼ ْﻢ اﳌﺴﻠﻤﻮن‬ ِ
ُ ‫ﺷﻬﺮ اﻟﺼﻮم‬ ُ ‫ ﻣﱴ ﻳﺄت‬-3•
.‫ﻣﻠﻜﺖ ﻗﻠﻮﻬﺑﻢ‬
ْ ‫أﺣﺴﻨﺖ إﱃ اﻟﻨﺎس‬َ ‫ إذا‬-4 •
.‫ﻣﻌﻚ‬
َ ‫أﺟﻠﺲ‬ ْ ْ ‫ أﻳﻨﻤﺎ‬-5 •
‫ﲡﻠﺲ‬
.ُ‫اﻟﻀﻌﻴﻒ ﻳﺮﲪْﻪ ﷲ‬
َ ْ ‫ ﻣﻦ‬-6 •
‫ﻳﺮﺣﻢ‬

ِ ‫ ﻣﻦ ﻳﻘﺮأْ ﻛﺜﲑاً ﻓﺘﺘ‬-1 •


.ُ‫ﱠﺴ ُﻊ ﻣﻌﺎرﻓﻪ‬ ْ
.‫ؤﺳﺎؤك‬
َ ‫ﻚ ُر‬ َ ‫ﻜﺮُﻫ‬
َ َ‫اﺟﺒﻚ ﻓﻴ‬
َ ‫ﻬﺗﻤﻞ و‬ ْ ‫ إ ْن‬-2 •
Cevaplar

ِ
.‫ﻮم اﳌﺴﻠﻤﻮن‬
ُ ‫ﻓﻴﺼ‬
ُ ‫ﺷﻬﺮ اﻟﺼﻮم‬ ُ ‫ ﻣﱴ ﻳﺄت‬-3 •
.‫ﻣﻠﻜﺖ ﻗﻠﻮﻬﺑﻢ‬
ْ ‫أﺣﺴﻨﺖ إﱃ اﻟﻨﺎس‬
َ ‫ إذا‬-4 •
.‫ﻣﻌﻚ‬
َ ‫ﻓﺄﺟﻠﺲ‬
ُ ْ ‫ أﻳﻨﻤﺎ‬-5 •
‫ﲡﻠﺲ‬
.ُ‫اﻟﻀﻌﻴﻒ ﻓﲑﲪُﻪ ﷲ‬
َ ْ ‫ ﻣﻦ‬-6 •
‫ﻳﺮﺣﻢ‬

102
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
‫‪Şartlı Cümleler II‬‬

‫‪Şart cümlelerinin‬‬
‫‪yapılışına dikkat ediniz:‬‬
‫‪Üç unsurdan meydana‬‬ ‫ف( ‪•Aşağıdaki cümleleri, cevap fiillerinin başına fâ‬‬
‫‪َ ) harfi‬‬
‫‪geldiğini fark ediniz.‬‬ ‫‪gelecek şekilde örnekteki gibi şart cümlelerine çeviriniz.‬‬
‫ﳛﱰُﻣﻬﻢ اﻟﻌﺎﱂ‪.‬‬ ‫ِ‬
‫‪şart ed/şart‬‬ ‫•‬ ‫ﻣﺜﺎل‪ :‬ﺗﺘﱠﺤ ُﺪ ﻛﻠﻤﺔُ اﳌﺴﻠﻤﲔ ‪َ -‬‬
‫‪cüm./cevap cüm.‬‬
‫إن ﺗﺘ ِ‬
‫‪Alıştırmalar‬‬
‫•‬ ‫ﻓﺴﻴﺤﱰُﻣﻬﻢ اﻟﻌﺎﱂ‪.‬‬
‫َ‬ ‫ﱠﺤ ْﺪ ﻛﻠﻤﺔُ اﳌﺴﻠﻤﲔ‬

‫‪ -1‬ﻳﺸﻌﺮ اﳌﻮاﻃﻦ ِﲝ ِﺮﻳﱠﺘﻪ ‪ -‬ﻳﻌﻤﻞ ﻟِﺮﻓﻊ ِ‬


‫ﺷﺄن وﻃَ ِﻨﻪ‪• .‬‬ ‫ُ ّ‬

‫ﻳﺮﺣﻢ اﻟﻔﻘﲑ ‪ -‬ﻳﺮﲪُﻪ ﷲ‪• .‬‬


‫‪ُ -2‬‬

‫ﺣﻴﺎﺗﻚ‪• .‬‬
‫َ‬ ‫ﺗﻨﺠﺢ ﰲ‬
‫ﻋﻤﻠﻚ ‪ُ -‬‬
‫َ‬ ‫‪ -3‬ﺗﺘﱠﻘﻲ ﷲَ ﰲ‬

‫•‬ ‫‪ -4‬ﺗﻘﺮأ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ ‪ُ -‬ﲢ ِﺴ ُﻦ ﻧُﻄﻖ اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪.‬‬

‫‪ -1‬ﻣﱴ ﻳﺸﻌﺮ اﳌﻮاﻃﻦ ِﲝ ِﺮﻳﱠﺘﻪ ﻓﻴﻌﻤﻞ ﻟِﺮﻓﻊ ِ‬


‫ﺷﺄن وﻃَ ِ‬
‫ﻨﻪ‪• .‬‬ ‫ُ‬ ‫ُ ّ‬ ‫ْ‬
‫‪Cevaplar‬‬

‫ﻳﺮﺣﻢ اﻟﻔﻘﲑ ﻓﺴﲑﲪُﻪ ﷲ‪• .‬‬


‫‪ -2‬ﻣﻦ ْ‬

‫ﺣﻴﺎﺗﻚ‪• .‬‬
‫َ‬ ‫ﻓﺘﻨﺠﺢ ﰲ‬
‫ُ‬ ‫ﻋﻤﻠﻚ‬
‫َ‬ ‫‪ -3‬إذا ﺗﺘﱠﻘﻲ ﷲَ ﰲ‬

‫•‬ ‫‪ -4‬إن ﺗﻘﺮأْ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ ﻓﺴﻮف ُﲢ ِﺴ ُﻦ ﻧُﻄﻖ اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪.‬‬

‫‪103‬‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪12‬‬
‫‪Şartlı Cümleler II‬‬

‫‪•Aşağıdaki tabloda A grubunda bulunan cümleleri B grubunda‬‬


‫‪Bireysel etkinliklere‬‬ ‫‪bulunan cümlelerle eşleştirerek şart cümleleri oluşturunuz.‬‬
‫‪başlamadan önce‬‬ ‫•‬ ‫‪B‬‬ ‫‪A‬‬
‫‪yukarıdaki bilgileri‬‬
‫‪Alıştırmalar‬‬
‫‪gözden geçiriniz.‬‬ ‫•‬ ‫ﻓﺎﺣﻜﻢ ﺑﺎﻟﻌﺪل‬ ‫ﺻﱪت ﻗﻠﻴﻼً‬
‫َ‬ ‫‪ْ -1‬ﻟﻮ‬

‫ﻓﺴﻮف ﲡﺪﻩ وﻗﺖ •‬ ‫‪ -2‬ﻣﻬﻤﺎ ﺗﺴﺎﻋ ْﺪ أﻋﺪاءَ وﻃﻨﻚ‬


‫اﳊﺎﺟﺔ‬

‫ﻳﺪ •‬
‫ﻓﻘﺪ ﺗﻨﺎل ﻣﺎ ﺗﺮ ُ‬ ‫ﺣﻜﻤﺖ ﺑﲔ ﺷﺨﺼﲔ‬
‫َ‬ ‫‪ -3‬إذا‬

‫ﺗﻔﻌﻞ •‬
‫ﻓﺒﺌﺲ ﻣﺎ ُ‬ ‫‪ -4‬ﻣﻦ ﻳﺪﺧﻞ اﻟﺒﻴﺖ اﳊﺮام‬

‫ﻳﺸﻌﺮ ﲞﺸﻴﺔ ﷲ •‬ ‫‪ -5‬ﻣﱴ ﺗﺪ ِ‬


‫ﱠﺧُﺮ اﳌﺎل‬

‫ﻳﺪ‪• .‬‬
‫ﺻﱪت ﻗﻠﻴﻼً ﻓﻘﺪ ﺗﻨﺎل ﻣﺎ ﺗﺮ ُ‬
‫َ‬ ‫‪ْ -1‬ﻟﻮ‬
‫‪Cevaplar‬‬

‫ﺗﻔﻌﻞ‪• .‬‬
‫‪ -2‬ﻣﻬﻤﺎ ﺗﺴﺎﻋ ْﺪ أﻋﺪاءَ وﻃﻨﻚ ﻓﺒﺌﺲ ﻣﺎ ُ‬

‫ﻓﺎﺣﻜﻢ ﺑﺎﻟﻌﺪل‪• .‬‬


‫ْ‬ ‫ﺣﻜﻤﺖ ﺑﲔ ﺷﺨﺼﲔ‬
‫َ‬ ‫‪ -3‬إذا‬

‫ﻳﺸﻌﺮ ﲞﺸﻴﺔ ﷲ‪• .‬‬


‫ْ‬ ‫ﻳﺪﺧﻞ اﻟﺒﻴﺖ اﳊﺮام‬
‫ْ‬ ‫‪ -4‬ﻣﻦ‬

‫‪ -5‬ﻣﱴ ﺗﺪ ِ‬
‫ﱠﺧُﺮ اﳌﺎل ﻓﺴﻮف ﲡﺪﻩ وﻗﺖ اﳊﺎﺟﺔ‪• .‬‬

‫‪104‬‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪13‬‬
‫‪Şartlı Cümleler II‬‬

‫‪OKUMA– ANLAMA‬‬

‫اﳊﻖ‬
‫ﻗﻮل ّ‬
‫اﺣﺔُ َو ُ‬
‫اﻟﺼﺮ َ‬

‫ﻛﻦ ﺻﺮﳛﺎً ﺟﺮﻳﺌﺎً‬


‫ﺗﻨﺸﺮ اﳊﻘﻴﻘﺔَ‪ ،‬و ْ‬
‫ﲣﺪم أﻣﺘَﻚ ﺧﺪﻣﺔً ﻋﻈﻴﻤﺔً ﳚﺐ أن َ‬
‫ت أن َ‬
‫أرد َ‬
‫إذا ْ‬
‫اﻟﺒﺎﻃﻞ‪ ،‬وﻣﻦ آداب اﻟﺼﺮاﺣﺔ ﰲ اﻟﻘﻮل أن ﻳﻜﻮن‬
‫َ‬ ‫ﺒﻄﻞ‬ ‫ﺗﻔﻌﻞ ذﻟﻚ ﲢﺘﻔ ْﻆ ﻋﻠﻰ ِّ‬
‫اﳊﻖ وﺗُ ْ‬ ‫ﰲ ﺗﻐﻴﲑ اﳌﻨﻜﺮ‪ ،‬ﻓﺈن ْ‬
‫اﳊﻖ واﻟﻔﻀﻴﻠﺔ‪.‬‬ ‫ٍ ِ ٍ‬ ‫ﰲ ٍ‬
‫أدب وذﻛﺎء وﻟﺒَﺎﻗﺔ‪ ،‬وأن ﻳﻜﻮ َن ﺻﺮاﺣﺔً ﺑﻨﱠﺎءةً ﻫﺪﻓُﻬﺎ اﳋﲑ و ّ‬
‫اﻹﺳﻼم ﻳُﻄﺎﻟﺐ اﳌﺴﻠﻤﲔ‬
‫ُ‬ ‫ﺟﺎءت ﰲ ﻣﻮﺿﻌﻬﺎ ﺗﻜﻮن ﻣﻔﻴﺪ ًة‪ ،‬و‬
‫ْ‬ ‫إ ّن اﻟﺼﺮاﺣﺔَ اﳌﺮﺗﺒﻄﺔ ﺑﺎﻟﻨﱠﻮاﻳﺎ اﳌﺨﻠﺼﺔ إذا‬

‫ﺣﻖ ﻳﺮﻳﺪ ﻬﺑﺎ ﺧﺪﻣﺔَ اﻟﺪﻳﻦ‪ ،‬وﳝﻮت‬


‫ﻘﻞ ﻛﻠﻤﺔَ ّ‬
‫ﻣﻦ ﻳَ ْ‬
‫اﻟﻨﱯ )ص( أ ّن ْ‬
‫ﻓﺒﲔ ّ‬‫ﺑﺎﻹﺧﻼص واﻟﺼﺮاﺣﺔ ﰲ اﻟﻘﻮل‪ّ ،‬‬
‫‪Metin içindeki‬‬
‫‪cezmedilmiş veya‬‬ ‫ﺐ ﰲ أﻋﻠﻰ ﻣﻨﺰ ٍﻟﺔ ﺑﲔ اﻟﺸﻬﺪاء‪ .‬وﻗﺎل ُﻋﻤﺮ اﺑﻦ اﳋﻄﺎب رﺿﻲ ﷲ ﻋﻨﻪ ﻳﻮﻣﺎً وﻫﻮ ﻋﻠﻰ اﳌﻨﱪ‪:‬‬ ‫ِ‬
‫ﺑﺴﺒﺒﻬﺎ‪ ،‬ﻳُﻜْﺘَ ْ‬
‫‪edilmemiş şart‬‬
‫‪cümlelerinin yapılışına‬‬ ‫ﰲ ازﻋﺠﺎﺟﺎً ﻓ ِّ‬
‫ﻠﻴﻘﻮْﻣﻪُ" وﺑﺬﻟﻚ ﻧﺎدى ﻋﻠﻤﺎء اﳌﺴﻠﻤﲔ أﻳﻀﺎً‪ ،‬ﻓﻜﺎﻧﻮا إذا دﺧﻠﻮا‬ ‫"أﻳّﻬﺎ اﻟﻨﺎس ﻣﻦ رأى ﻣﻨﻜﻢ ﱠ‬
‫‪dikkat ediniz.‬‬
‫ات‪ ،‬وﻣﺎ ﻋﻠﻴﻬﻢ ﻣﻦ و ٍ‬
‫اﺟﺒﺎت‪ .‬ﻓﺴﻴﺘﺠﻴﺐ اﳋﻠﻴﻔﺔُ ﻟﻘﻮﳍﻢ‪،‬‬ ‫ﻋﻠﻰ اﳋﻠﻔﺎء ﺻﺎرﺣﻮﻫﻢ ﲟﺎ ﰲ اﺠﻤﻟﺘﻤﻊ ﻣﻦ ﻣﻨﻜﺮ ٍ‬

‫وﻳﺄﻣﺮ ﺑﺈزاﻟﺔ اﳌﻨﻜﺮ‪.‬‬

‫‪• Metni okuyunuz, ünitenin sonundaki sözlükçeden‬‬


‫‪Bireysel Etkinlik‬‬

‫‪yararlanarak metni anlamaya çalışınız.‬‬

‫‪• Yukarıdaki metinde kırmızı ile işaretlenen yerlere dikkat‬‬


‫‪Bireysel Etkinlik‬‬

‫‪ediniz. Bunların her biri şart edatı olup, bu edatlardan sonra‬‬


‫ف( ‪gelen cümleler de şart cümleleridir. İşaretli‬‬‫‪َ ) harfinin‬‬
‫‪neden geldiğini anlamaya çalışınız.‬‬

‫‪105‬‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪14‬‬
Şartlı Cümleler II

• Yukarıdaki metinle ilgili


aşağıdaki soruları cevaplayınız.

َ ِ‫ ﻣﺎذا ﳚﺐ ﻋﻠﻴﻚ ﳋﺪﻣﺔ أﻣﺘ‬.1 •


‫ﻚ؟‬

Alıştırmalar
‫ ﻣﺎ آداب اﻟﺼﺮاﺣﺔ ﰲ اﻟﻘﻮل ؟‬.2 •
‫ﻌﻞ اﳋﻠﻴﻔﺔ ﻋﻠﻰ ﻗﻮﳍﻢ ؟‬
َ َ‫ ﻣﺎذا ﻓ‬.3 •
‫ ﻣﺎذا ﻳﺄﻣﺮ اﻹﺳﻼم ﻋﻦ اﻟﻘﻮل ؟‬.4 •
‫ ﻣﱴ ﺗﻜﻮن اﻟﺼﺮاﺣﺔ ﻣﻔﻴﺪةً ؟‬.5 •

•Cevaplarınızı kontrol ediniz.


• َ‫أﻧﺸﺮ اﳊﻘﻴﻘﺔ‬
َ ‫ ﳚﺐ أن‬.1 .
Cevaplar

.‫ﺎﻗﺔ‬ ٍ ‫أدب‬
ٍ ‫وذﻛﺎء وﻟَﺒ‬ ٍ ‫ ﻫﻲ أن ﻧﻜﻮن ﰲ‬.2 •
َ
.‫ أﻣﺮ ﺑﺈزاﻟﺔ اﳌﻨﻜﺮ‬.3 •
.‫ﻳﺄﻣﺮ ﺑﺎﻹﺧﻼص واﻟﺼﺮاﺣﺔ‬
ُ ‫اﻹﺳﻼم‬
ُ ‫ و‬.4 •
.‫ إذا ﻛﺎﻧﺖ اﳌﺮﺗﺒﻄﺔ ﺑﺎﻟﻨﱠﻮاﻳﺎ اﳌﺨﻠﺼﺔ‬.5 •

Konuyu daha iyi


anlamak için Önemli Not: Daha önceki ünitede iki muzâri fiili cezmeden edatlar işlenmişti. Bu
alıştırmaları dikkatle edatlardan bazıları mâzî fiilin başına da gelerek yine şart anlamı vererek şart
yapınız.
cümleleri oluşturulmaktadır. Bu edatlarlardan en çok bu şekilde kullanılanları ،‫إ ْن‬

‫ أَ ﱡي‬ve ‫ﻣﻦ‬
ْ ‘dir.

106
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Şartlı Cümleler II

Kim kendi görüşünü diretirse .‫ﺣﻮﻟﻪ‬ ‫اﻟﻨﺎس‬


َ ‫ﻌﺪ‬ َ ْ‫ﻣﻦ اﺳﺘَﺒَ ﱠﺪ ﺑِﺮأْﻳِِﻪ أﺑ‬
ْ
etrafındaki insanları uzaklaştırır.
Eğer ayakta namaz kılarsa, o daha .‫أﻓﻀﻞ‬ ‫ﺻﻠّﻰ ﻗﺎﺋﻤﺎً ﻓﻬﻮ‬
َ ‫إ ْن‬
ُ
Örnek
iyidir.
Şayet onlardan ﴾ .ً‫ﺷﻴﺌﺎ‬ ‫﴿ﻓﺈ ْن ﻛﺮﻫﺘﻤﻮﻫ ﱠﻦ ﻓﻌﺴﻰ أن ﺗﻜﺮﻫﻮا‬
hoşlanmadınızsa, belki bir şey hoşunuza gitmez. (4/19)
Kim dinini değiştirirse, onu öldürünüz. .‫ﻣﻦ ﺑﺪﱠل دﻳﻨﻪ ﻓﺎﻗْـﺘُﻠﻮﻩ‬
ْ
(İbn Mâce)
Hangi kitabı okursan yararlanırsın. .ُ‫ﺗﺴﺘﻔﻴﺪ ﻣﻨﻪ‬
ُ ‫ْت‬ ٍ ‫ي‬
َ ‫ﻛﺘﺎب ﻗﺮأ‬ ‫أَ ﱠ‬

İSİM CÜMLESİNİN ŞART ANLAMINI BULUNDURMASI


Şart ve cevap cümlelerinin değişik yapılardan oluştuğu yukarıda anlatılan
bölümlerden anlaşılmaktadır. Örneğin; şart kısmı, mâzî cevap kısmı muzâri ya da
her ikisi de mâzî veya muzâri; ya da şart cümlesi fiil cümlesi, cevap cümlesi isim
cümlesi olabilmektedir. Bütün bu yapıların da kendilerine özgü kuralları olduğunu
gördük.
Daha önce anlatılan bölümlerde bazı şart edatlarının arkasından sadece bir
ismin geldiğinden bahsedilmişti.

Şart cümleleri isim


cümlesi de olabilir. Bu
durumda şart cümlesi Ali’ye gelince, yolcudur. .‫ﻤﺴﺎﻓﺮ‬
ٌ َ‫ﻋﻠﻲ ﻓ‬
ٌ ‫أَﱠﻣﺎ‬
aslen iki isimden
Hava olmasaydı insanlar .‫ﻟﻮﻻ اﳍﻮى ﳌﺎَ ﻋﺎش اﻟﻨﺎس ﰲ اﻟﻌﺎﱂ‬
Örnek

oluşmaktadır.
dünyada yaşayamazdı.

Şart cümleleri isim cümlesi de olabilir. Bu durumda, şart cümlesi aslen iki
isimden oluşmaktadır. Ancak bilindiği gibi, isim cümlesinin haberinin fiil cümlesi
olarak gelmesi de mümkündür. Örnekleri inceleyiniz.

107
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Şartlı Cümleler II

‫ﻓﺎت‬ ِ
De ki eğer Allah’ı ّ َ‫ﻗﻞ إ ْن ﻛﻨﺘُ ْﻢ ﲢﺒّﻮ َن ﷲ‬
ْ ﴿
Ancak bilindiği gibi, isim
seviyorsanız, bana uyunuz. (3/31)
cümlesinin haberinin fiil
cümlesi olarak gelmesi
de mümkündür. .ُ‫ﺟﺎرﻩ‬
َ ‫ﻣﻦ ﻛﺎن ﻳـُ ْﺆِﻣ ُﻦ ﺑﺎﻪﻠﻟِ واﻟﻴﻮم اﻵﺧ ِﺮ ﻓﻼَ ﻳـُ ْﺆِذ‬
ْ ‫َو‬
Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ederse, komşusuna eziyet
etmesin. (Ebû Dâvud)
Örnek

Zengin olsaydın sadaka verirdin. .‫ﺗﺼ ُﺪ ُق‬ْ ً‫ﻨﺖ ﻏﻨﻴّﺎ‬


َ ‫إ ْن ُﻛ‬
﴾.‫ﻣﻌﻚ‬
َ ‫ﺖ ﳍﻢ اﻟﺼﻼة ﻓﺎﻟﺘَـ ُﻘ ْﻢ ﻃﺎﺋﻔﺔٌ ﻣﻨﻬﻢ‬
َ ‫ﻛﻨﺖ ﻓﻴﻬﻢ ﻓَﺄﻗَ ْﻤ‬
َ ‫﴿وإذا‬
İçlerinde olup da onlara namaz kıldırdığında, onlardan bir grup,
seninle birlikte namaza dursun. (4/102)

Kim inanır ﴾.‫اﳊﺴﲎ‬


َ ً‫ﻤﻞ ﺻﺎﳊﺎً ﻓﻠﻪ ﺟﺰاء‬
َ ‫آﻣﻦ َو َﻋ‬
َ ‫﴿ َوأَﱠﻣﺎ ﻣﻦ‬
ve iyi işler yaparsa ona güzel bir karşılık vardır. (18/88)

Kim zulmederse, onu ﴾.ُ‫ﻓﺴﻮف ﻧـُ َﻌ ِّﺬﺑُﻪ‬


َ ‫ﻠﻢ‬
َ َ‫ﻣﻦ ﻇ‬
ْ ‫﴿ َوأ ﱠﻣﺎ‬
cezalandıracağız. (19/87)

108
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Şartlı Cümleler II

•Arapçada şartlı cümleler iki tür yapılmaktadır. Birincisi iki muzâri fiili
cezmeden edatlarla yapılan şart cümleleridir ki bu konu geçen ünitelerde
işlenmişti. Şart cümleleri yapılırken, iki muzari fiili cezmeden veya
cezmetmeyen şart edatları kullanılabilir. Her iki şekilde de şart anlamı
değişmez. Bu ünitede de cezmetmeyen şart edatları ile yapılan cümleler ele
alınacaktır.
•Cezmetmeyen Şart Edatları:
•Cezmetmeyen şart edatları, iki muzâri fiili cezmeden edatlar gibi iki muzâri
fiilin başına gelmek zorunluluğu taşımadıkları gibi, başına geldikleri muzâri
Özet

fiil bile olsalar cezmetmezler, fiilleri mâzî ya da muzâri olsun oldukları gibi
bırakırlar. Bu şekilleriyle yukarıda değinildiği gibi şart anlamlarını korurlar.
•Cevap Cümlesinin Başına fâ (‫ )ف‬Harfinin Gelmesi:
•Şart edatları cezmedici olsun veya olmasın, cevap cümlesinin şart
cümlesinin yerine geçmeğe elverişli olmadığı yerlerde cevabın başına cevap
fâ’sı denilen (‫ف‬ َ ) harfi getirilir. Prensip olarak bu cümle yapılarında “cevap
cümlesi” adı verilen cümleciğin başına fâ (‫ف‬ َ ) harfi gelmemekle beraber şu
beş yerde bu harf cevap cümlesinin başına zorunlu olarak getirilir.
•İsim Cümlesinin Şart Anlamını Bulundurması
•Şart cümleleri isim cümlesi de olabilir. Bu durumda, şart cümlesi aslen iki
isimden oluşmaktadır. Ancak bilindiği gibi, isim cümlesinin haberinin fiil
cümlesi olarak gelmesi de mümkündür. Örnekleri inceleyiniz.
•﴾.‫ﷲ ﻓﺎﺗ ﱠ ِﺑﻌوﻧﻲ‬
َ َ‫إن ﻛﻧﺗ ُ ْم ﺗﺣِ ﺑّون‬
ْ ‫﴿ﻗل‬
ْ De ki eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyunuz.
(3/31)
َ ‫اﻵﺧر ﻓﻼَ ﯾُؤْ ِذ‬
•ُ‫ﺟﺎره‬ ِ ْ ‫ َو‬Kim Allah’a ve ahiret gününe iman
‫ﻣن ﻛﺎن ﯾُؤْ ﻣِ نُ ﺑﺎ�ِ واﻟﯾوم‬
ederse, komşusuna eziyet etmesin.

109
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Şartlı Cümleler II

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi harf olan cezmetmeyen şart harflerinden biridir?
a) ‫إذا‬
b) ‫ﳌﺎ‬
c) ‫ﻟﻮﻻ‬
d) ‫ﻛﻠّﻤﺎ‬
e) ‫إذاﻣﺎ‬

ٍ ‫ي‬
.‫ﻣﺮض‬ ‫ﻓﻠﻦ ﻳُﺼﻴﺒَﻜﻢ أ ﱡ‬ ِ ‫ ﻟﻮ ﲢﺎﻓﻈﻮن ﻋﻠﻰ‬cümlesinin Türkçe
2. ْ ‫ﺻﺤﺘﻜﻢ َﺣ َﺴﺒَ َﻤﺎ ﻳَ َﻠﺰُم‬
ّ
karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Sağlığınızı gereği gibi korursanız, hiçbir hastalığa yakalanmazsınız.
b) Kim sağlığını gereği gibi korursa, hiçbir hastalığa yakalanmaz.
c) Sağlığınızı gereği gibi korursanız, artık hastalığa yakalanmazsınız.
d) Sağlıklarını gereği gibi korurlarsa, hiçbir hastalığa yakalanmazlar.
e) Ne zaman sağlığımızı gereği korursak, hiçbir hastalığa yakalanmayız.

3. Cezmetmeyen şart edatlarının sayısı kaçtır?


a) 10
b) 9
c) 7
d) 11
e) 8

4. Cezmetmeyen şart edatlarından hangileri sadece mâzî fiille kullanılır?


a) ‫ﻣﱴ‬/‫أﻳﻦ‬
b) ‫ إذاﻣﺎ‬/‫ْﻟﻮ‬
c) ‫ﻟﻮ‬/‫ﻛﻠﻤﺎ‬
d) ‫ﻟَ ّﻤﺎ‬/‫إذا‬
e) ‫ﻟَ ّﻤﺎ‬/‫ﻛﻠﱠﻤﺎ‬

110
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Şartlı Cümleler II

5. َ ‫ رأى ﳏﻤ ٌﺪ اﳊﻴّﺔ‬.......cümlesine boşluğa uygun şart edatı


.‫ﺧﺎف‬
aşağıdakilerden hangisidir?
a)
ّ‫أَﱏ‬
b) ‫إن‬
c) ‫ﳌﺎﱠ‬
d) ‫أﻳﻦ‬
َ
e) ‫ﻣﺎ‬

6. .‫إﱃ اﻟﻄﺒﻴﺐ‬........‫ﺮﺿﺖ ف‬
َ ‫إذا َﻣ‬ cümlede boş bırakılan yere gelebilecek
uygun fiil aşağıdakilerden hangisidir?
a) ‫ﻫﺐ‬
ُ ‫ﺗ ْﺬ‬
b) ‫ﺗﺬﻫﺐ‬
َ
c) ‫إذﻫﺐ‬
ْ
d) ‫ﺗﺬﻫﺐ‬
ُ ‫ﻻ‬
e) ‫ذﻫﺒﺖ‬
َ

7. “Nil olmasaydı Mısır kurak bir çöl olurdu.” cümlesinin Arapça karşılığı
aşağıdakilerden hangisidir?
a) . َ‫ﺟﺮداء‬
ْ َ‫ﺻﺤﺮاء‬ ‫ﻣﺼﺮ‬
ُ ‫ﺼﺎرت‬
ْ َ‫ﻣﻬﻤﺎ اﻟﻨﻴﻞ ﻟ‬
.َ‫ﺟﺮداء‬
ْ َ‫ﻣﺼﺮ ﺻﺤﺮاء‬
b)
ُ ‫ﺼﺎرت‬
ْ َ‫ﻟﻮﻻ اﻟﻨﻴﻞ ﻟ‬
c) . َ‫ﺟﺮداء‬
ْ َ‫ﺻﺤﺮاء‬ ‫ﻣﺼﺮ‬
ُ ‫ﻟﻮﻻ اﻟﻨﻴﻞ ﻟَﺼﺎر‬
.َ‫ﺟﺮداء‬
ْ َ‫ﻣﺼﺮ ﺻﺤﺮاء‬
d)
ُ ‫ﺻﺎرت‬
ْ ‫ﻟﻮﻻ اﻟﻨﻴﻞ‬
.‫ﺟﺮداء‬
ْ َ‫ﻣﺼﺮ ﺻﺤﺮاء‬
e)
ُ ‫ﺼﺎرت‬
ْ َ‫ﻟﻮ اﻟﻨﻴﻞ ﻟ‬

8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde cevap cümlesinin başındaki fâ (‫ف‬


َ ) harfi
yanlış kullanılmıştır?
a) ِ ‫ﻣﻦ‬
.‫ﻳﻬﺪ ﷲُ ﻓﻬﻮ اﳌﻬﺘﺪي‬ ْ
b) .‫ﻣﺆﻣﻨﲔ ﻓﻼ ﲢﺰﻧﻮا‬ ْ ‫إ ْن ﻛﻨﺘﻢ‬
c) .َ‫اﻟﺮﺳﻮل ﻓﻘ ْﺪ أﻃﺎع ﷲ‬َ ‫ﻣﻦ ﻳُ ِﻄﻊ‬
ْ
d) .َ‫ﺲ ﻣﻨّﺎ‬
َ ‫ﻣﻦ ﻏﺸﱠﻨﺎ ﻓَ ْﻠﻴ‬
ْ
e) .‫ت ﻣﺎﻻً ﻛﺜﲑا‬
َ ‫ﺳﺎﻓﺮت ﻓﻮﺟ ْﺪ‬
َ ‫إذا‬

111
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Şartlı Cümleler II

9. Aşağıdakilerden ifadelerden hangisi yanlıştır?


U U

a) Şart cümleleri cezmeden ve etmeyen edatlarla yapılabilir.


b) Cevap fiilinin başında olumsuzluk edatı varsa bu edattan önce
fe (‫ف‬
َ () gelir.
c) Cevap fiilinin başında ‫ﺳﻮف‬ ،‫ س‬،‫ ﻗﺪ‬edatlarından biri varsa bu
edatlardan önce fe (‫ف‬
َ ) gelir.
d) Cevap cümlesi isim cümlesi ise bu cümlenin başına fe (‫ف‬
َ () gelir.
e) Cevap fiili olumlu muzâri fiil ise bu fiilden önce fe (‫ف‬
َ ) gelir.

10. Dışişleri bakanı dün gece resmi bir ziyaret için Mısır’a Başbakan ise,
uluslararası bir toplantı için Almanya’ya gitti.
.‫دوﱄ‬ ِ ِ ٍ ِ ِ ِ
a)
ّ ‫ﺋﻴﺲ اﻟﻮزراء ﺳﺎﻓﺮ إﱃ أﳌﺎﻧﻴﺎ ﻻﺟﺘﻤﺎع‬
ُ ‫ﻣﺼﺮ ﻟﺰﻳﺎرة رﲰﻴﺔ ﻟﻴﻠﺔ أﻣﺲ أ ﱠﻣﺎ ر‬
َ ‫ﺳﺎﻓﺮ وز ُﻳﺮ اﳋﺎرﺟﻴﺔ إﱃ‬
.‫دوﱄ‬ ِ ِ ِ ِ ِ
b)
ّ ‫ﺋﻴﺲ اﻟﻮزراء ﺳﺎﻓﺮ إﱃ أﳌﺎﻧﻴﺎ ﻻﺟﺘﻤﺎع‬
ُ ‫ﻣﺼﺮ ﻟﺰﻳﺎرة ﻟﻴﻠﺔ أﻣﺲ أ ﱠﻣﺎ ر‬
َ ‫ﺳﺎﻓﺮ وز ُﻳﺮ اﳋﺎرﺟﻴﺔ إﱃ‬
c) .‫ﺋﻴﺲ اﻟﻮزر ِاء اﺷﱰك ﰲ اﺟﺘﻤﺎع دوﱄ‬ ِ ِ
ُ ‫ﻣﺼﺮ ﻟﺰﻳﺎرة رﲰﻴﺔ ﰲ اﻟﻠﻴﻞ َور‬
ِ
َ ‫ﺳﺎﻓﺮ وز ُﻳﺮ اﳋﺎرﺟﻴﺔ إﱃ‬
.‫دوﱄ‬ ِ ِ ‫اﳋﺎرﺟﻴﺔ إﱃ َ ِ ِ ٍ ﱠ‬ ِ
d)
ّ ‫ﺋﻴﺲ اﻟﻮزراء ﺳﺎﻓﺮ إﱃ أﳌﺎﻧﻴﺎ ﻻﺟﺘﻤﺎع‬
ُ ‫ﻣﺼﺮ ﻟﺰﻳﺎرة رﲰﻴﺔ ﳌﺎ ر‬ ‫ﺳﺎﻓﺮ وز ُﻳﺮ‬
.‫أﻫﻠﻲ‬ ِ ِ ٍ ِ ِ ِ
e)
ّ ‫ﺋﻴﺲ اﻟﻮزراء ﺳﺎﻓﺮ إﱃ أﳌﺎﻧﻴﺎ ﻻﺟﺘﻤﺎع‬ُ ‫ﻣﺼﺮ ﻟﺰﻳﺎرة رﲰﻴﺔ أ ﱠﻣﺎ ر‬
َ ‫ﺳﺎﻓﺮ وز ُﻳﺮ اﳋﺎرﺟﻴﺔ إﱃ‬

Cevap Anahtarı
1.c, 2.a, 3.e, 4.e, 5.c, 6.c, 7.b, 8.b, 9.e, 10.a

112
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Şartlı Cümleler II

YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, I-IV, Mısır, tsz.
Antuvân ed-Dahdâh, Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvili ve Levhât,
Beyrut, 1981.
Avşar, E., (2010), Arapça Dilbilgisine Giriş – 1, İstanbul.
Çörtü, M. (2006), Arapça Dilbilgisi Sarf, İstanbul.
el-Galâyînî, M. (2008), Câmi‘u'd-Durûsi'l-‘Arabiyye, Beyrut.
es-Seyyid Ahmed el-Hâsimî, el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır,
1354..
Günday, H., Şahin, Ş. (2009), Arapça Dilbilgisi Sarf Bilgisi, İstanbul.
İşler, E., Yıldız, M., (2011), Arapça Çeviri Kılavuzu, İstanbul.
Kara, H., Düzgün, O., (2010), Arapça Konuşma Dersleri, İstanbul.
Kelebek, M. ve diğ., İmam Hatip Liseleri için Arapça 12, Ankara, 2009.
Muhammed İsma‘îl Sînî (ve diğerleri-Komisyon), el-Kavâ‘idu’l-‘Arabiyyetu’l-
Muyessere, II.cilt, Riyad, 1403/1983.

113
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
İSTİSNÂ

• İstisnâ
• İstisnâ Edatları ARAPÇA IV
İÇİNDEKİLER

• Müstesnâ ve İrâbı
• İstisnâ Çeşitleri
Dr. Öğr. Üyesi
Hacı YILMAZ

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• İstisnânın ne demek olduğunu,
HEDEFLER

• İstisnânın yapılışını,
• İstisnânın çeşitlerini,
• İstisnâ cümlelerinin çevirisini
öğrenebileceksiniz.

ÜNİTE

5
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
İstisnâ

Müstesnâ
İSTİSNÂ

İstisnâ Edatı

Müstesnâ
Minh

Muttasıl
Müstesnânın İrâbı

Müstesnâ Çeşitleri Munkati

Muferrağ

115
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
İstisnâ

GİRİŞ
Türkçede bir varlığı, belirtilen hükmün, eylemin ya da kanaatin dışında
bıraktığımızı ifade etmek için "hariç, dışında, istisnâ tutmak” gibi yapıları kullanırız.
Örneğin "Senin dışında bütün sınıf sınava girdi”, "Ali'yi istisnâ tutuyorum hiçbiriniz
törene katılmadı” gibi cümleler bu kabildendir. Arapçada benzer anlamları elde
edebilmek için birtakım edatlar kullanılır. Bu edatlardan sonra gelen kısım önceki
hükmün dışında bırakılır.

Bu edatlara istisnâ edatları, bunlardan sonraki kelimeye müstesnâ (‫ﺴﺘَﺜْـ َﲎ‬


ْ ‫)اﻟ ُـﻤ‬,
bu edatlardan önce gelen ve istisnâ tutulan hükmün genelini ifade eden kelimeye
İstisnâ, cümledeki bir de müstesnâ minh (‫ )ﻣﺴﺘﺜﲎ ﻣﻨﻪ‬denir. İstisnâ edatları içerisinde en çok ‫ ّإﻻ‬kullanılır.
öğeyi ana cümlenin Müstesnâ genel olarak mansûbtur. Ancak farklı cümle yapılarında farklı bir İrâba
dışında tutmak
da tâbi olabilir: Eğer cümle olumlu bir cümle olur, edattan önceki istisnâ tutulan
demektir.
kelime (müstesnâ minh) cümlede zikredilirse, müstesnânın mansûb gelmesi
gerekir. Eğer cümle olumsuz bir cümle olur ve müstesnâ minh zikredilirse,
müstesnânın mansûb gelmesi de müstesnâ minhin irâbı gibi irâb alması da
mümkündür. Bu iki durumun dışında, şayet cümle olumsuz olur ve müstesnâ minh
cümlede zikredilmezse, sanki istisnâ edatı yokmuş gibi kabul edilip, müstesnânın
cümlenin hangi öğesi olduğuna bakılır ve buna göre bir irâb alâmeti verilir.
İstisnâda üç öğe bulunur: İstisnâ edatı, müstesnâ, müstesnâ minh. İstisna,
cümlenin olumlu-olumsuz olması veya müstesna minhin olup olmamasına göre üç
kısma ayrılır: Olumlu bir cümlede, müstesnâ minh varsa ve müstesnâ minh ile
müstesnâ aynı cinsten ise bu türe muttasıl, bir cümlede müstesnâ ile müstesnâ
minh ayrı cinsten ise bu tür istisnâya munkati, bir cümlede müstesnâ minhe yer
verilmeden yapılan müstesnâya mufarrağ müstesnâ denir.

İSTİSNÂ EDATLARI
‫’ ﱠ‬dır.
İstisnâ edatları yedi adet olup, en çok kullanılanı ‫إﻻ‬

‫ َﺧﻼ – ﻣﺎ ﺧﻼ‬-‫ َﻏ ْﲑ – ﺣﺎﺷﺎ – َﻋﺪا‬-‫ ِﺳ َﻮى‬-‫إﻻﱠ‬


İstisnâ edatları, yukarıda kısaca değinildiği gibi müstesnâ ve müstesnâ minh
arasında bulunmalıdır. Anlatılanları bir formülle açıklamak gerekirse;
müstesnâ müstesnâ edatı müstesnâ minh

ً‫ِﻃﻔﻼ‬ ‫إﻻﱠ‬ ‫اﻷﻃﻔﺎل‬


ُ ‫ﺟﺎء‬
“Bir çocuk hariç (bütün) çocuklar geldi.” veya
“Bir çocuktan başka (bütün) çocuklar geldi.” şeklinde Türkçeye çevrilebilir.

116
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
İstisnâ

Bir işçiden başka bütün işçiler .ً‫اﻟﻌﻤﺎل إﻻ ﻋﺎﻣﻼ‬


ُ ‫ﺣﻀﺮ‬
geldi.
Bir bilgin dışında bütün bilginleri ٍ ‫ﻋﺮﻓﻨﺎ اﻟﻌﻠﻤﺎء ﺳﻮى و‬
.‫اﺣﺪ‬
tanıdık. َ
Örnek Bir elma dışında bütün elmaları ٍ ‫ﺎﺣﺎت ﻏﲑ‬
.‫ﺗﻔﺎﺣﺔ‬ ِ ‫أﻛﻠﺖ اﻟﺘ ّﻔ‬
yedim. َ ُ
Bir çiçek dışında bütün çiçekleri .ً‫اﻷزﻫﺎر ﺧﻼ زﻫﺮة‬ ‫ﲨﻌﺖ‬
topladım. َ
Salim dışında bütün sevdiklerimiz .ً‫ﺟﺎءﻧﺎ اﶈﺒﻮن ﻋﺪا ﺳﺎﳌﺎ‬
bize geldi.
Biri hariç ülkenin bütün şehirlerini .‫زرت ُﻣ ْﺪ َن اﻟ ّﺪوﻟﺔ ﺣﺎﺷﺎ واﺣﺪ ًة‬
gezdim.

İstisnâ edatları birbiri yerine kullanılabilir. Bu durumda herhangi bir anlam


değişikliği olmaz. Bu edatlardan ‫ ﻏ�����ﯿ�����ﺮ‬dışındakilerin harekesi, cümledeki
pozisyonuna göre herhangi bir değişiklik göstermez. ‫ ﻏﯿﺮ‬edatının ise cümledeki
pozisyonuna göre son harekesi değişmektedir. Yani mebni (sonu değişmeyen)
değil murab (sonu değişken)tır.

İstisnâ üslubunda, müstesnâ minh daima çoğul olarak gelmektedir.


Müstesnâ, bu çoğul isimlerden ayrılan isimdir.

OKUMA – ANLAMA

Okuma parçasını ‫اﻟﺼ ِﺤﻴِّﺔ‬


ِّ ‫ﻣﺎت‬
ُ ‫اﳋِ َﺪ‬
okurken kırmızı olan
yerlerin istisna üslubu
‫ ﺧﺮﺟﺖ اﻟﻠﺠﻨﺔُ ﻟ ْﻠﻘﻴﺎم ﺑﺎﳌﻬﻤﺔ‬.‫اﻟﺼ ّﺤﻴّﺔ أن ﺗُﻌ ﱠﺪ ﺗﻘﺮﻳﺮا ﻋﻦ اﳋﺪﻣﺎت اﻟﺼﺤﻴﺔ ﰲ اﳌﺴﺘﺸﻔﻴﺎت‬ ّ ‫أرادت اﻟﻠّﺠﻨﺔ‬
ِ ‫ﻃﺒﻴﺐ ﻛﺎن ﰲ‬
‫ﻏﺮﻓﺔ‬ ٍ ‫ﺘﻘﺖ ﺑﺎﻷﻃﺒﺎء ﰲ اﳌﺴﺘﺸﻔﻰ اﳌﺮﻛﺰي ِﺳﻮى‬ ٍ
olduklarına dikkat
َ ْ ْ‫ واﻟ‬،‫ﻏﲑ واﺣﺪ‬ َ ‫ارت اﳌﺴﺘﺸﻔﻴﺎت‬ْ ‫ ﻓﺰ‬.‫ﺧﺎﻟﺪا‬
ً ‫إﻻ‬
ediniz. ٍ
‫ﻣﻘﺎﺑﻼت ﻣﻊ ﻣﺪﻳﺮي‬ ‫أﺟَﺮت اﻟﻠﺠﻨﺔ‬
ْ ‫ و‬،‫ﺴﻤﺢ ﺣﺎﻟﺘُﻪ ﺑﺎﻟﻜﻼم‬
ْ َ‫ﻳﻀﺎ ﱂْ ﺗ‬ ً ‫ﱠﺛﺖ إﱃ اﳌﺮﺿﻰ َﻋ َﺪا ﻣﺮ‬
ْ ‫ﻛﻤﺎ ﲢﺪ‬،‫اﻟﻌﻤﻠﻴﺎت‬
‫ وﰲ �ﺎﻳﺔ‬.‫ﻣﺪﻳﺮ اﳌﺴﺘﺸﻔﻰ اﻟﺘﺨﺼﺼﻲ وﻛﺎن ﻗﺪ ﻏﺎب ﻋﻦ اﳌﻘﺎﺑﻠﺔ ﻟﺬﻫﺎﺑﻪ إﱃ اﻟﻌﺎﺻﻤﺔ‬ َ َ‫اﳌﺴﺘﺸﻔﻴﺎت َﺧﻼ‬
‫وﺷﻜﺮت اﳌﺴﺆوﻟﲔ‬
ْ ‫ﻤﺮﺿﻰ‬ْ ‫ﱠم ﻟ ْﻠ‬
ُ ‫إﻋﺠﺎﻬﺑﺎ ﲟﺴﺘَـ َﻮى اﳋﺪﻣﺎت اﻟﱵ ﺗـُ َﻘﺪ‬
ْ ‫اﳉﻮﻟﺔ أﺑﺪت اﻟﻠﺠﻨﺔ‬

117
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
İstisnâ

• Metni okuyunuz ve metni anlamaya çalışınız.

Bireysel Etkinlik

• Yukarıdaki metinde kırmızı ile işaretlenen yerlere dikkat


Bireysel Etkinlik

ediniz. Bunların herbiri istisnâ cümleleridir. Bu yapılardaki


ilk kelimeler istisnâ edatlarıdır.

Bireysel etkinlik ve
alıştırmaları yapmadan
•Yukarıdaki metinle ilgili aşağıdaki soruları cevaplayınız.
önce yukarıda geçen
‫ ﻣﺎذا أرادت اﻟﻠﺟﻧﺔ اﻟﺻﺣﯾﺔ؟‬.1 •
Alıştırmalar

bilgileri iyice anlamaya


çalışınız. ‫ َﻣن ﻣﺎ ﺧرج ﻣﻊ اﻟﻠﺟﻧﺔ؟‬.2 •
ْ ‫ ﻣﻊ‬.3 •
‫ﻣن اﻟﺗﻘت اﻟﻠﺟﻧﺔ ﻓﻲ اﻟﻣﺳﺗﺷﻔﻰ؟‬
ْ ‫ إﻟﻰ‬.4 •
‫ﻣن ﺗﺣدَﺛت اﻟﻠﺟﻧﺔ ﻓﻲ اﻟﻣﺳﺗﺷﻔﻰ؟‬

118
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
‫‪İstisnâ‬‬

‫‪•Cevaplarınızı kontrol ediniz.‬‬


‫‪Cevaplar‬‬

‫• ‪‬اﻟﺘﻘﺮ ُﻳﺮ ﻋﻦ اﳋﺪﻣﺎت اﻟﺼﺤﻴﱠﺔ‪.‬‬


‫• ‪‬زارت اﻟﻠﺠﻨﺔ اﳌﺴﺘﺸﻔﻴﺎت َﻏﲑ و ٍ‬
‫اﺣﺪ‪.‬‬ ‫َ‬
‫• ‪‬أﺟﺮت اﻟﻠﺠﻨﺔ ﻣﻘﺎﺑﻼت ﻣﻊ ﻣﺪﻳﺮ‪.‬‬

‫•‬ ‫‪Cevaplarınızı kontrol ediniz.‬‬


‫‪Cevaplar‬‬

‫• ‪‬اﻟﺘﻘﺮ ُﻳﺮ ﻋﻦ اﳋﺪﻣﺎت اﻟﺼﺤﻴﱠﺔ‪.‬‬


‫• ‪‬زارت اﻟﻠﺠﻨﺔ اﳌﺴﺘﺸﻔﻴﺎت َﻏﲑ و ٍ‬
‫اﺣﺪ‪.‬‬ ‫َ‬
‫• ‪‬أﺟﺮت اﻟﻠﺠﻨﺔ ﻣﻘﺎﺑﻼت ﻣﻊ ﻣﺪﻳﺮ‪.‬‬

‫‪119‬‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪6‬‬
İstisnâ

MÜSTESNÂNIN İRÂBI
Müstesnânın bütün edatlarla kullanımında, marife veya nekre olması
Tekil, ikil, çoğul olursa; mümkündür. Tekil, ikil, çoğul olursa; mansûb, merfû veya mecrûr durumlarında
mansûb, merfû veya bunlara ait irabı alır.
mecrûr durumlarında
bunlara ait irâbı alır. ‫ ‘إﻻﱠ‬dan sonra gelen müstesnâ, cümle olumlu ise mansûb, cümle olumsuz ise
merfû veya mansûb olabilir.
Örnek:

Burada dikkat edilmesi


gereken bir konu
• .ُ‫اﻟﺼﻔﺤﺔ‬/َ‫اﻟﺼﻔﺤﺔ‬/ٌ‫ ﺻﻔﺤﺔ‬/ ً‫أت اﻟﻘﺮآن إﻻ ﺻﻔﺤﺔ‬
ُ ‫ﻣﺎ ﻗﺮ‬
vardır ki, o da ‫ﻏﲑ‬
Örnek

•Bir sayfa hariç Kur’ânı okumadım.


edatının son
harekesinin tespitidir. • .ً‫أت اﻟﻘﺮآن إﻻ ﺻ ْﻔﺤﺔ‬
ُ ‫ﻗﺮ‬
•Bir sayfa hariç Kur’ânı okudum.

‫ ﻏﲑ‬ve ‫ ﺳﻮى‬dan sonra gelen müstesnâlar mecrûr olur. Ancak burada dikkat
edilmesi gereken bir konu vardır ki o da ‫ ﻏﲑ‬edatının son harekesinin tespitidir.

Şöyle ki; bu edatın yerine ‫ إﻻﱠ‬edatı konulduğunda, müstesnânın harekesi ne


oluyorsa, bu edatın son harekesi de aynısı olur. Örneğin; olumlu ve müstesnâ
minh olan bir cümle ‫ إﻻﱠ‬ile yapıldığında, müstesnâ mansûb olmaktadır. Aynı
cümleyi ‫ ﻏﲑ‬ile yaptığımızda, edatın harekesi, ‫إﻻﱠ‬ ile yapılan cümlenin
müstesnâsının harekesini alacak, yani mansûb olacaktır.

• .‫ اﻟﻣﻌﻠّ َم‬/ ً ‫ﺣﺿر اﻟﻣﻌﻠّﻣون إﻻ ﻣﻌﻠﻣﺎ‬


• .‫ اﻟﻣﻌﻠّ ِم‬/ ‫ﻣﻌﻠم‬
ٍ ‫ﺣﺿر اﻟﻣﻌﻠّﻣون َﻏﯾ َْر‬
Örnek

•Biri hariç öğretmenler geldi.

• .ً ‫ ﺑﺷرا‬/ ‫ﺑﺷر‬
ٌ ‫ﻣﺎ ﻛﺎن ﻣ َﺣ ﱠﻣدٌ إﻻ‬
• .‫ﺑﺷر‬ ٍ /‫َﯾر‬
َ ‫ﻏﯾر ﻏ‬
ُ ٌ‫ﻣﺎ ﻛﺎن ﻣ َﺣ ﱠﻣد‬
•Muhammed (a.s) ancak bir insandır.

120
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
İstisnâ

‫ ﻋﺪا‬ve ‫ﺧﻼ‬ edatlarının bulunduğu cümlelerdeki müstesnânın harekesine

gelince, bu edatların başına ‫ ﻣﺎ‬masdariye edatı gelir. Eğer ‫ﻣﺎ‬ edatı bunların başına
‫ﻋﺪا‬ve ‫ﺧﻼ‬ edatlarının gelmezse, müstesnâ mansûb veya mecrûr olabilir.
başına ‫ ﻣﺎ‬masdariye edatı
gelir. Eğer ‫ﻣﺎ‬ edatı
bunların başına Ali’den başka öğrencileri görmedim. .ً‫ﻣﺎ رأﻳﺖ اﻟﻄﻼّب ﻣﺎ ﻋﺪا ﻋﻠﻴﺎ‬
gelmezse, müstesnâ
Doktor biri hariç hastaları muayene etti. .ً‫ﻓﺤﺺ اﻟﻄﺒﻴﺐ اﳌﺮﺿﻰ ﻣﺎ ﺧﻼ ﻣﺮﻳﻀﺎ‬
mansûb veya mecrûr
Örnek

olabilir. Ali dışında arkadaşlarla görüştüm. .‫ ﻋﻠ ٍﻲ‬/ً‫ﻗﺎﺑﻠﺖ اﻷﺻﺪﻗﺎء ﻋﺪا ﻋﻠﻴﺎ‬


Biri hariç gemiler geldi. .ً‫ﺳﻔﻴﻨﺔ‬/‫وﺻﻠﺖ اﻟﺴﻔﻦ ﺧﻼ ﺳﻔﻴﻨ ٍﺔ‬

İSTİSNÂ ÇEŞİTLERİ
İstisnâ, cümlenin olumlu-olumsuz olması veya müstesnâ minhin olup
olmamasına göre üç kısma ayrılır.

1-Muttasıl İstisnâ
Bir cümlede müstesnâ minh varsa, müstesnâ minh ve müstesnâ aynı cinsten
ise ve cümle de olumluysa, bu türe muttasıl müstesnâ denir. Bu tür istisnâ, ‫ إﻻﱠ‬ile
yapılırsa, müstesnâ mutlaka mansûb olur. Cümle olumsuz ise, müstesnâ daha
İstisnâ, cümlenin önce de değinildiği gibi merfû veya mansûb olabilir.
olumlu-olumsuz olması
veya müstesnâ minhin
olup olmamasına göre
üç kısma ayrılır.
Baba dışında aile bireyleri uyudu. .ً‫ﻧﺎم أﻓﺮ ُاد اﻷﺳﺮةِ إﻻّ واﻟﺪا‬
Örnek

Yalancılar hariç insanları severim. .‫أﺣﺐ اﻟﻨﺎس إﻻ اﻟﻜﺎذﺑِﲔ‬ ‫ﱡ‬


Portakal hariç meyveler olgunlaştı. .ً‫ﻧﻀﺞ اﻟﻔﻮاﻛﻪُ ﻣﺎ ﻋﺪا ْﺑﺮﺗُﻘﺎﻻ‬

2-Munkati İstisnâ
Bir cümlede müstesnâ ile müstesnâ minh ayrı cinsten ise bu tür istisnâya
munkati denir. Bu durumda müstesnâ mansûb veya müstesnâ minhten bedel
olarak onunla aynı irâbı alabilir.

121
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
İstisnâ

Babası köye gidiyor,


köpeği hariç.
.‫ ﻛﻠﺒُﻪ‬/‫ﻳﺬﻫﺐ واﻟ ُﺪﻩ إﱃ اﻟﻘﺮﻳﺔ إﻻ ﻛﻠﺒَﻪ‬

Örnek
Arkadaşını
götürürüm, atı hariç.
.‫ﻓﺮ َﺳﻪ‬/‫أذﻫﺐ ﺑِﺼﺪﻳ ِﻘﻚ إﻻ ﻓﺮِﺳﻪ‬

3- Müferrağ İstisnâ
Bir cümlede müstesnâ minhe yer verilmeden yapılan müstesnâdır. Bu türde
müstesnâ sanki istisnâ edatı yokmuş gibi cümledeki konumuna göre harekelenir.
Bu tür cümleler daima olumsuz olurlar.

Sadece Ali makaleyi okudu.. .‫ﻲ‬


‫ﻋﻠ ﱞ‬ ‫ﱂْ ﻳﻘﺮأْ اﳌﻘﺎﻟﺔَ إﻻ‬
Bu soruyu Ali’den başkasına sormadım. .‫ﺳﺄﻟﺖ ﻫﺬا اﻟﺴﺆال إﻻ ﻋﻠﻴًّﺎ‬
ُ ‫ﻣﺎ‬
Örnek

Sadece Ali’ye selam verdim. . ‫ﻋﻠﻲ‬


ٍّ ‫ﻤﺖ إﻻ ﻋﻠﻰ‬
ُ ّ‫ﻣﺎﺳﻠ‬

Not: Eğer cümlede zikredilmeyen öğe, fâil durumundaki zamir ise bu


durumda istisnâ edatından sonra munfasıl merfû (ayrı özne) zamiri getirilir.

İstisna konusunda
Dersi senden başkası anlamadı. َ ‫ﻣﺎ ﻓ ِﻬﻢ اﻟﺪرس إﻻ‬
.‫أﻧﺖ‬
Örnek

dikkat edilecek özel Babamızı sizden başka kimse ziyaret etmedi. ‫ﱂ ُﻳﺰر أﺑﺎﻧﺎ إﻻ أﻧﺘﻤﺎ‬
durumlar vardır.

Not: Masdariye edatı adı verilen mâ (‫ )ﻣﺎ‬harfi hâşâ (‫ )ﺣﺎﺷﺎ‬istisnâ edatından

önce asla gelemez. Bu durumda bu edattan sonra gelecek olan müstesnânın hem
mansûb hem mecrûr olması mümkündür.

122
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
‫‪İstisnâ‬‬

‫ﻣﺮﻳﻀﲔ‪İki hasta dışında bütün hastaları ziyaret ettim..‬‬‫زرت اﳌﺮﺿﻰ ﺣﺎﺷﺎ‬


‫ﺑﺎع اﳌﺎﻟﻚ ﻛﻞ ﺷﻘﻖ اﻟﻌﻤﺎرة ﺣﺎﺷﺎ ﺷﻘﺔً ‪ٍ /‬‬
‫‪Örnek‬‬
‫ﺷﻘﺔ‪.‬‬
‫‪Mal sahibi biri hariç binanın bütün dairelerini sattı.‬‬

‫ُﺳﻮءُ اﻟْﻌﺎﻗِﺒَﺔ‬
‫أﺧﺬ أﺻﺪﻗﺎء أﲪﺪ ﻳﺒﺤﺜﻮن ﻋﻨﻪ ﻓﻠﻢ ﳚﺪوﻩ‪ .‬وﻣﻀﺖ أﻳﺎم وﱂ ﺗُﺴﻤﻊ أﺧﺒﺎر ﻋﺪا ٍ‬
‫رﺳﺎﻟﺔ ﺗﻠﻘﺎّﻫﺎ أﺣﺪﻫﻢ‪ .‬وﻻ‬
‫ﳑﺰﻗﺎ‪.‬‬ ‫ٍ‬ ‫ٍ‬
‫وﲝﺚ أﺻﺪﻗﺎءُﻩ ﻋﻨﻪ ﻓﻠﻢ ﳚﺪوا ﻟﻪ ﺷﻴـﺌﺎ ﻣﺎ ﻋﺪا ﻗﻤﻴﺼﺎ ّ‬
‫ﺗﻌﱪ ﻋﻦ ﻣﻮﺗﻪ‪َ .‬‬
‫ﻳﻮﺟﺪ ﻓﻴﻬﺎ ﺧﻼ ﻛﻠﻤﺔ ﻣﻌﺪودة ّ‬
‫ﻓﻘﺎل أﺣﺪ أﺻﺤﺎﺑﻪ‪ :‬ﲰﻌﺖ ﻣﻨﻪ ﻗﺒﻞ وﻗﺖ ﻗﺼﲑ أﻧﻪ ﻳﺮﻳﺪ اﻟﺬﻫﺎب وﺣﺪﻩ إﱃ اﻟﻐﺎﺑﺔ ﺣﻴﺚ ﻻﻳﺴﻜﻦ ﻓﻴﻬﺎ ﺧﻼ‬
‫اﻟﻮﺣﻮش‪.‬‬
‫َ‬

‫‪Alıştırmaları yapmadan‬‬
‫‪önce mutlaka konuyu‬‬
‫‪tekrar ederek anlamaya‬‬
‫‪çalışınız.‬‬

‫‪123‬‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪10‬‬
İstisnâ

Cevapları dikkatle
inceleyiniz ve istisna
yapılarının altını çiziniz.

124
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
İstisnâ

Aşağıdaki cümleleri inceleyiniz.


Tilki biri dışında tavukları yedi.
.ً‫• أﻛﻞ اﻟﺜﻌﻠﺐ اﻟﺪﺟﺎﺟﺎت إﻻ دﺟﺎﺟﺔ‬
Otobüslerden başka ulaşım aracına binmeyiniz.
.‫• ﻻﺗﺮﻛﺒﻮا وﺳﺎﺋﻞ اﳌﻮاﺻﻼت إﻻ اﳊﺎﻓﻼت‬
Bireysel Etkinlik

İkisi dışında adam ağaçları kesti.


.ً‫• ﻗﻄﻊ اﻟﺮﺟﻞ اﻷﺷﺠﺎر إﻻ ﺷﺠﺮة‬
Hasta ilaçtan başka bir şey içmedi.
.َ‫ﻳﺾ ﺷﻴﺌـﺎً إﻻ اﻟﺪواء‬ ْ ْ‫• ﱂ‬
ُ ‫ﻳﺘﻨﺎول اﳌﺮ‬
Ali kahvaltıda sadece çay içer.
.‫اﻟﺸﺎي‬
َ ‫• ﻣﺎ ﺷﺮب ﻋﻠﻲ ﰲ اﻟﻔﻄﻮر إﻻ‬
Ayşe dışında herkes derse geldi.
.‫• ﺣﻀﺮ اﳉﻤﻴﻊ إﱃ اﻟﺪرس إﻻ ﻋﺎﺋﺸﺔ‬

125
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
İstisnâ

•İstisnâ: Türkçede bir varlığı, belirtilen hükmün, eylemin ya da kanaatin


dışında bıraktığımızı ifade etmek için "hariç, dışında, istisnâ tutmak” gibi
yapıları kullanırız. Örneğin "Senin dışında bütün sınıf sınava girdi”, "Ali'yi
istisnâ tutuyorum hiçbiriniz törene katılmadı” gibi cümleler bu kabildendir.
Arapçada benzer anlamları elde edebilmek için birtakım istisnâ edatları
kullanılır. Bu edatlardan sonra gelen kısım önceki hükmün dışında bırakılır.
•Bu edatlara istisnâ edatları, bunlardan sonraki kelimeye müstesnâ (‫)اﻟـ ُﻣ ْﺳﺗ َﺛْﻧَﻰ‬,
bu edatlardan önce gelen ve istisnâ tutulan hükmün genelini ifade eden
kelimeye de müstesnâ minh (‫ )ﻣﺳﺗﺛﻧﻰ ﻣﻧﮫ‬denir. İstisnâ edatları içerisinde en
çok ‫ ّإﻻ‬kullanılır.
Özet

•İstisnânın irâbı: Müstesnâ genel olarak mansûbtur. Ancak farklı cümle


yapılarında farklı bir İrâba da tâbi olabilir: Eğer cümle olumlu bir cümle olur,
edattan önceki istisnâ tutulan kelime (müstesnâ minh) cümlede zikredilirse
müstesnânın mansûb gelmesi gerekir. Eğer cümle olumsuz bir cümle olur
ve müstesnâ minh zikredilirse müstesnânın mansûb gelmesi de müstesnâ
minhin irâbı gibi irâb alması da mümkündür. Bu iki durumun dışında, şayet
cümle olumsuz olur ve müstesnâ minh cümlede zikredilmezse, sanki istisnâ
edatı yokmuş gibi kabul edilip müstesnânın hangi cümle öğesi olduğuna
bakılır ve buna göre bir irâb alameti verilir. İstisnada üç öğe bulunur: İstisnâ
Edatı, Müstesnâ, Müstesnâ Minh.
•İstisnâ Çeşitleri: İstisna, cümlenin olumlu-olumsuz olması veya müstesna
minhin olup olmamasına göre üç kısma ayrılır.
•1-Muttasıl İstisnâ: Bir cümlede müstesnâ minh varsa, müstesnâ minh ve
müstesnâ aynı cinsten ise ve cümle de olumluysa, bu türe muttasıl
müstesnâ denir. Bu tür istisnâ, ‫إﻻﱠ‬ile yapılırsa, müstesnâ mutlaka mansûb
olur. Cümle olumsuz ise, müstesnâ daha önce de değinildiği gibi merfû veya
mansûb olabilir.
•2-Munkati İstisnâ: Bir cümlede müstesnâ ile müstesnâminh ayrı cinsten ise
bu tür istisnâya munkati denir. Bu durumda müstesnâ mansûb veya
müstesnâminhten bedel olarak onunla aynı irâbı alabilir.
•3-Muferrağ İstisnâ: Bir cümlede müstesnâ minhe yer verilmeden yapılan
müstesnâdır. Bu türde müstesnâ sanki istisnâ edatı yokmuş gibi cümledeki
konumuna göre harekelenir. Bu tür cümleler daima olumsuz olurlar.

126
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
İstisnâ

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a) İstisnâda müstesnâ minh müstesnâdan önce gelir.
b) İstisnâ bir bütünden bir parçayı ayırmak demektir.
c) Cümlede bazen müstesnâ minh olmayabilir.
d) Cümlede bazen müstesnâ olmayabilir.
e) Müstesnâ edatları müstesnâ ile müstesnâ minh arasında bulunur.

2. Aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?


a) Bir cümlede müstesnâ minhe yer verilerek yapılan müstesnâya
müferrağ istisnâ denir.
b) Bir cümlede müstesnâ ile müstesnâ minh aynı cinsten ise bu tür
istisnâya munkati’ denir.
c) Bir cümlede müstesnâ minh varsa, müstesnâ minh ve müstesnâ ayrı
cinsten ise ve cümle de olumluysa, bu türe muttasıl müstesnâ denir.
d) Müstesnâ edatı cümle başında asla gelmez.
e) İstisnâ cümlelerinin iki temel öğesi vardır.

3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde müstesnâ yanlış harekelenmiştir?


a) .‫ﻋﺎدت اﻟﻄﺎﺋﺮات إﻻ ﻃﺎﺋﺮًة ﺗﺮﻛﻴﺔ‬
.‫ﺗﻘﺎل‬
َ ‫اﻟﱪ‬ ِ ِ
b) ُ ‫ﻧﻀ َﺠﺖ اﻟﻔﻮاﻛﻪ إﻻ‬
c) .ً‫ﻏﲑ ﺻﺪﻳﻘﺎ‬ َ ‫ﻻ ﻳُﺼ ّﺪﻗﲏ أﺣ ٌﺪ‬
d) .ً‫اﺷﱰك ﻃﻼّب اﻟﺼﻒ ﰲ اﻟﺴﻔﺮ ﻣﺎ ﻋﺪ اﻃﺎﻟﺒﺎ‬
e) .‫ﻛﺘﺒﺖ ﺷﻴﺌﺎً ﺳﻮى أﺷﻌﺎ ٍر ﻏﺮاﻣﻴّ ٍﺔ‬
ُ ‫ﻣﺎ‬

4. .‫ﻳﺪﺧﻞ أﺣ ٌﺪ‬
ُ ‫دﺧﻞ اﻟﻄﻼّب ﻗﺎﻋﺔَ اﻻﻣﺘﺤﺎن وﱂ‬ cümlesini istisnâ üslubuyla
yazdığımızda aşağıdaki cümlelerden hangisi doğru olur?
a) .‫دﺧﻼل ﻃﻼّب ﻗﺎﻋﺔَ اﻻﻣﺘﺤﺎن إﻻ أﺣ ٌﺪ‬
b) .‫ﻳﺪﺧ ْﻞ أﺣ ٌﺪ‬
ُ ‫دﺧﻼل ﻃﻼّب ﻗﺎﻋﺔَ اﻻﻣﺘﺤﺎن إﻻ وﱂ‬
c) .ً‫دﺧﻼل ﻃﻼّب ﻗﺎﻋﺔَ اﻻﻣﺘﺤﺎن إﻻ أﺣﺪا‬
d) .ً‫دﺧﻞ ﻗﺎﻋﺔَ اﻻﻣﺘﺤﺎن إﻻ أﺣﺪا‬
e) ٍ ‫دﺧﻞ اﻟﻄﻼّب ﻗﺎﻋﺔَ اﻻﻣﺘﺤﺎن إﻻ‬
.‫أﺣﺪ‬

127
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
‫‪İstisnâ‬‬

‫‪5.‬‬ ‫ﱂ ﻳْﻨ ُﺞ أﺣ ٌﺪ ﻣﻦ اﻟﺒَ ّﺤﺎرةِ إﻻ ﲝﱠﺎر‪.‬‬ ‫‪cümlesinde müstesnânın doğru yazımı‬‬


‫?‪aşağıdakilerden hangisidir‬‬
‫)‪a‬‬ ‫ﲝّ ٌﺎر‬
‫)‪b‬‬ ‫ﲝّﺎراً‬
‫)‪c‬‬ ‫ﲝّﺎراً‬ ‫‪veya‬‬ ‫ﲝّ ٌﺎر‬
‫)‪d‬‬ ‫ﲝﺎ ٍر‬
‫)‪e‬‬ ‫ﲝّﺎرون‬

‫اﻟﺪﻧﻴﺎ‪6. .‬‬ ‫ﻻﻳﻨﻔﻊ اﳌﺮءَ إﻻ ‪..............‬ﰲ‬


‫‪ُ cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden‬‬
‫?‪hangisi gelmelidir‬‬
‫)‪a‬‬ ‫ﻋﻤﻠَﻪُ‬
‫َ‬
‫)‪b‬‬ ‫ﻋﻤﻠُﻪُ‬
‫َ‬
‫)‪c‬‬ ‫ﻋﻤﻠﻪِ‬
‫َُ‬
‫)‪d‬‬ ‫ﻋﻤﻼً‬‫َ‬
‫)‪e‬‬ ‫ﻋﻤ ٍﻞ‬
‫َ‬

‫‪7. “Anne ve babalar ancak çocuklarının geleceği için yaşarlar” cümlesinin‬‬


‫?‪Arapça karşılığı aşağıdakilerden hangisidir‬‬
‫)‪a‬‬ ‫اﻟﺪان إﻻ ﻣﺴﺘﻘﺒﻞ ِ‬
‫أوﻻدﳘﺎ‪.‬‬ ‫ﻻﻳﻌﻴﺶ اﻟﻮ ِ‬
‫ُ‬ ‫ُ‬
‫)‪b‬‬ ‫ﻻﻳﻌﻴﺶ اﻟﻮاﻟﺪﻳ ِﻦ إﻻ ﻟِﻤﺴﺘﻘﺒﻞ أوﻻدﳘﺎ‬
‫ُ‬ ‫‪.‬‬
‫)‪c‬‬ ‫اﻟﺪان إﻻ ِﻻﺳﺘﻘﺒﺎل أوﻻدﳘﺎ‪.‬‬
‫ﻻﻳﻌﻴﺶ اﻟﻮ ِ‬
‫ُ‬
‫)‪d‬‬ ‫ﻤﺴﺘﻘﺒﻞ ِ‬
‫وﻟﺪﳘﺎ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﺪان إﻻ ﻟِ‬
‫ﻻﻳﻌﻴﺶ اﻟﻮ ِ‬
‫ُ‬
‫)‪e‬‬ ‫ِ‬
‫ﻤﺴﺘﻘﺒﻞ أوﻻدﳘﺎ‪.‬‬ ‫اﻟﺪان إﻻ ﻟِ‬
‫ﻻﻳﻌﻴﺶ اﻟﻮ ِ‬
‫ُ‬

‫ِ‬
‫اﻟﺸﺘﺎء‪.‬‬ ‫ﻏﲑ‬
‫‪8.‬‬ ‫ﻓﺼﻮل اﻟﺴﻨﺔ َ‬
‫ُﺣﺐ َ‬‫أ ﱡ‬ ‫‪cümlesinin en yakın anlamı aşağıdakilerden‬‬
‫?‪hangisi ifade etmektedir‬‬
‫اﻟﺴﻨﺔ‪a) .‬‬ ‫ُﺣﺐ اﻟﺸﺘﺎء ﻣﻦ ﻓﺼﻮل‬
‫أ ﱡ‬
‫اﻟﺴﻨﺔ‪b) .‬‬ ‫ﻛﻞ ِ‬
‫ﻓﺼﻮل‬ ‫ُﺣﺐ ﱠ‬
‫أ ﱡ‬
‫‪c).‬‬ ‫أﺣﺐ اﻟﺸﺘﺎء ﻣﻦ ﻓﺼﻮل اﻟﺴﻨﺔ‬
‫ﻻ ّ‬
‫اﻟﺸﺘﺎء‪d) .‬‬ ‫أﺣﺴﻦ اﻟﻔﺼﻮل ﰲ اﻟﺴﻨﺔ ﻫﻮ‬
‫اﻟﺴﻨﺔ‪e) .‬‬ ‫ﻓﺼﻞ اﻟﺸﺘﺎء ﻫﻮ اﻟﺬي أﺣﺒّﻪ ﻣﻦ ﻓﺼﻮل‬

‫‪128‬‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪15‬‬
İstisnâ

9. ِ ‫ﺷﺎﻫﺪﻧﺎ ﻣﺒﺎر‬
.ً‫ﻳﺎت ﻛﺮة اﻟﻄﺎوﻟﺔ ﻣﺎﺧﻼ ﻣﺒﺎراةً �ﺎﺋﻴﺔ‬ cümlesinin karşılığı
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Final maçı hariç maçları seyrettik.
b) Final maçları hariç masa tenisi maçını izledik.
c) Masa tenisi maçlarından final maçını izledik.
d) Final maçı hariç masa tenisi maçlarını izledik.
e) Final hariç masa tenisi maçını seyrettik.

ِ ‫ﻣﺮﻳﻀ‬
10. .‫ﲔ‬ ‫ﰲ اﳌﺴﺘﺸﻔﻰ ﺣﺎﺷﺎ‬.................. ‫ﲨﻴﻊ‬
َ ‫رت‬ُ ‫ُز‬ cümlesinde boş bırakılan
yere gelebilecek müstesnâ minh hangisidir?
a) ‫اﳌﺮﻳﺾ‬
b) ‫اﳌﺮﻳﻀﻮن‬
c) ‫ﺮﺿﻰ‬
َ ‫اﻟـ َﻤ‬
d) ِ ‫اﳌﺮ‬
‫ﻳﻀﲔ‬
e) ِ ‫اﳌﺮ‬
‫ﻳﻀﺎن‬

Cevap Anahtarı
1.d, 2.d, 3.c, 4.c, 5.c, 6.b, 7.e, 8.c, 9.d, 10.c

129
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
İstisnâ

YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, I-IV, Mısır, tsz.
Antuvâned-Dahdâh, Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvili ve Levhât,
Beyrut, 1981.
Avşar, E., (2010), Arapça Dilbilgisine Giriş – 1, İstanbul.
Çörtü, M. (2006), Arapça Dilbilgisi Sarf, İstanbul.
el-Galâyînî, M. (2008), Câmi‘u'd-Durûsi'l-‘Arabiyye, Beyrut.
es-SeyyidAhmed el-Hâsimî, el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyyeli Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır, 1354.
Günday, H., Şahin, Ş. (2009), Arapça Dilbilgisi Sarf Bilgisi, İstanbul.
İşler, E., Yıldız, M., (2011), Arapça Çeviri Kılavuzu, İstanbul.
Kara, H., Düzgün, O., (2010), Arapça Konuşma Dersleri, İstanbul.
Kelebek, M. ve diğ., İmam Hatip Liseleri için Arapça 12, Ankara, 2009.
Muhammed İsma‘îlSînî (ve diğerleri-Komisyon), el-Kavâ‘idu’l-‘Arabiyyetu’l-
Muyessere, II.cilt, Riyad, 1403/1983.
Uralgiray, Y. (b.t.y.), İlk ve İleri Dilbilgisi, İstanbul.
Yasdıman, Neclâ (2010), Adım Adım Kur'an Dili, İzmir.

130
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
BAZI EDATLAR

• TE'KÎD LAM'I - ‫ﻻَ ُم اﻟﺘﱠﺄْﻛﻴﺪ‬


İÇİNDEKİLER

• KEM - ‫َﻛ ْﻢ‬


ARAPÇA IV
• EYYU - ‫ي‬ّ ْ‫أ‬
• KE-EYYİN - ‫ َﻛﺄَﻳِّ ْﻦ‬- ‫ﺄي‬
Prof. Dr.
ٍّ ‫َﻛ‬
Musa YILDIZ

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Lâmu’t-te'kîd (‫)ﻻم اﻟﺘﱠﺄْﻛِﻴﺪ‬, ُ Kem
HEDEFLER

(‫) َﻛ ْـﻢ‬, Eyyu (‫ي‬ ‫ )أَ ﱡ‬ve Ke-eyyin


(‫ َﻛﺄَﻳِّ ْﻦ‬/‫َي‬
ِّ ‫ ) َﻛﺄ‬edatlarının cümle
içindeki fonksiyonlarını
öğrenebilecek,
• Lâmu’t-te'kîd (‫ﻻم اﻟﺘﱠﺄْﻛِﻴﺪ‬ ُ ), Kem
(‫) َﻛ ْـﻢ‬, Eyyu (‫ي‬ ‫ )أَ ﱡ‬ve Ke-eyyin
(‫ َﻛﺄَﻳِّ ْﻦ‬/‫َي‬
ِّ ‫ ) َﻛﺄ‬edatlarının cümlede
nasıl kullanılacağını
kavrayabileceksiniz.
ÜNİTE

6
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Bazı Edatlar

İnne'nin
Haberine Gelen

İnne'nin İsmine
TEKİT LÂMI
Gelen

Fasıl Zamirine
Gelen

Kem-i
İstifhâmiyye
KEM

Kem-i Haberiyye
BAZI EDATLAR

Soru anlamı

Şart anlamı
EYYU

İsm-i mevsul

KEEYYİN
Hayret ve beğeni
anlamı

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


132
Bazı Edatlar

GİRİŞ
Arap dilinde kelime, yani cümle anlamının şekillenmesinde katkısı olan
unsurlar; isim, fiil ve kendi başına anlamı olmayan cümle anlamını tamamlamaya
yarayan harf (edat) olmak üzere üçtür. Arap dilinde sıkça kullanılan sekseni aşkın
edat vardır. Metin içi bağlantıları ve cümle ögelerinin birbiriyle olan anlam
ilişkilerini sağlayan edatlar dilde önemli bir yer işgal etmektedir. Basit ve bileşik
cümle yapılarında istenilen anlamın kurgulanmasında katkısı olan çok sayıda edat
vardır. Bu edatlardan bir kısmı birden fazla görevde kullanıldığı için cümle
anlamına birden fazla anlam katkısında bulunabilmektedir. Aynı gibi görünen bu
edatlar cümlenin yapısı gereği farklı bir ad almakta ve böylece farklı bir anlamda
kullanılmaktadır. Örneğin bir edat, pekiştirme anlamı dışında bazen sebep
bildirebilmekte, bir başkası soru anlamı katkısı dışında başka anlama da
gelebilmektedir. Bu edatları burada ele almak uygun olacaktır.

TE’KÎD LÂMI (‫ﻻم اﻟﺘﱠﺄْﻛِﻴﺪ‬


ُ )
Bir sözü, olayı ya da durumu güçlendirme, pekiştirme anlamına gelen te’kîd
Arapçada birkaç şekilde ifade edilir. Bunlardan biri de te’kîd lâmıdır. Haber lâmı,
Lâmu’t-te’kîd,
durumu, sözü veya veya ibtidâ lâmı olarak da isimlendirilen bu lâm fetha üzere mebni olup, cümlenin
cümledeki anlamı anlamını pekiştirmek için kullanılır.
pekiştirme amacıyla Te’kîd lâmı cümlede aşağıdaki biçimlerde bulunur:
kullanılan bir harftir.
1- (‫ن‬
ّ ‫)إ‬nin haberinin başına gelir.

ِ ‫إِ ّن رِﰊ ﻟَﺴ ِﻤﻴﻊ اﻟﺪ‬


‫ﱡﻋﺎء‬ ُ َ َّ
Benim Rabbim duamı gerçekten işitir. (İbrâhîm 14/39)
Örnek

َ ‫َوإِﻧﱠ‬
‫ﻚ ﻟَﺘَـ ْﻌﻠَ ُـﻢ ﻣﺎ ﺗُﺮﻳ ُﺪ‬
Sen bizim ne istediğimizi elbette bilirsin. (Hûd 11/79)

(‫)إ ّن‬nin haberi, aşağıdaki örnekte olduğu gibi isim cümlesi olarak gelirse,
te’kîd lâmı cümle başında, diğer bir ifadeyle yan cümledeki mübtedanın başında
bulunur.

ِ ِ
َ ‫إ ﱠن ﺧﺎﻟ ًﺪا ﻟَـ ُﻜﺘُﺒُﻪُ َﻛ‬
ٌ‫ﺜﲑة‬
Örnek

Halit’in kitapları gerçekten çoktur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


133
Bazı Edatlar

2- (‫)إ ّن‬nin isminin başına gelir. Bu da üç biçimde olur:


a. Haber önce geldiğinde:

ِّ ‫ﺼ‬
‫ﻒ ﻟَـ ُﻤ َﺪ ِّر ًﺳﺎ‬ ‫إِ ﱠن ﰲ اﻟ ﱠ‬

Örnek Sınıfta bir öğretmen vardır.

b. Haber zarf olup, (‫)إ ّن‬nin ismi bu zarftan sonra geliyorsa:

ِ ِ
‫ﻘﻴﻢ‬ َ َ‫إِ ﱠن ﻋﻨْﺪي ﻟ‬
ٌ ‫ﺼﺪﻳ ًﻘﺎ ُﻣ‬
Örnek

Arkadaşım benim yanımda kalmaktadır.

ّ
c. Haber bir harfi cer ve mecrurdan oluşup, (‫)إن‬nin ismi bunlardan sonra
geliyorsa:

‫ﺲ‬ ِ ِ ‫إِ ﱠن ﰲ اﻟْﺒـ ْﻴ‬


ٌ ‫ﻀ ْﻴـ ًﻔﺎ ﺟﺎﻟ‬
َ َ‫ﺖ ﻟ‬ َ
Örnek

Misafir evde oturmaktadır.

3- (‫)إ ّن‬nin ismi ve haberi arasında bulunan ve fasıl zamiri olarak


isimlendirilen zamire gelebilir.
Not: Fasıl zamiri, mübteda ile haber arasına gelerek kendisinden sonra
gelen ismin haber olduğunu gösteren zamirdir.

‫ـﺤ ﱡﻖ‬
َ ْ‫ﺺ اﻟ‬ َ ‫إِ ﱠن ﻫﺬا ﻟَ ُـﻬ َﻮ اﻟْ َﻘ‬
ُ ‫ﺼ‬
Örnek

Gerçekten de bunlar doğru haberlerdir. (Âli ‘İmrân 3/62)

AŞAĞIDAKİ ALIŞTIRMANIN ÇÖZÜMÜ:


ّ getirerek yeniden yazınız.
Aşağıdaki cümleleri, başına (‫)إن‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


134
Bazı Edatlar

‫ إِ ﱠن ﻟِﻠ ﱠ‬.1
ً ‫ﺼْﺒـ ِﺮ ُﺣ ُﺪ‬
.‫ودا‬
ِ ‫ إِ ﱠن اَﻟْـﻤﻌﻠِّﻢ ﺻﺎﻧِﻊ اﻷَﺟ‬.2
.‫ﻴﺎل‬ ْ ُ َ َُ
.ً‫ﻀﺎرةً َﻋـ ِﺮﻳ َﻘﺔ‬ ِ ِ ِ
َ ‫ إ ﱠن ﻷ ُّﻣﺘﻨﺎ َﺣ‬.3
ِ ‫ إِ ﱠن وراء ُﻛ ِﻞ رﺟ ٍﻞ‬.4
.ً‫ﻧﺎﺟ ٍﺢ ْاﻣَﺮأَة‬ َُ ّ َ َ
ِ ِ
.‫ﻔﻴﺪ‬ ُ ‫ إ ﱠن ﻫﺬا ُﻫ َﻮ اﻟْـﻜ‬.5
ُ ‫ﺘﺎب اﻟْ ُـﻤ‬

ّ ) getirerek yeniden yazınız.


Aşağıdaki cümleleri, başına (‫إن‬

‫ ﻟِﻠ ﱠ‬.1
Alıştırmalar

ٌ ‫ﺼْﺒـ ِﺮ ُﺣ ُﺪ‬
.‫ود‬
ِ ‫ اَﻟْـﻤﻌﻠِّﻢ ﺻﺎﻧِﻊ اﻷَﺟ‬.2
.‫ﻴﺎل‬ ْ ُ ُ َُ
.ٌ‫ﻀﺎرةٌ َﻋـ ِﺮﻳ َﻘﺔ‬ ِ ِ
َ ‫ ﻷ ُّﻣﺘﻨﺎ َﺣ‬.3
ِ ‫ وراء ُﻛ ِﻞ رﺟ ٍﻞ‬.4
.ٌ‫ﻧﺎﺟ ٍﺢ ْاﻣَﺮأَة‬ َُ ّ َ َ
.‫ﻔﻴﺪ‬
ُ ‫ﺘﺎب اﻟْ ُـﻤ‬ ِ
ُ ‫ ﻫﺬا ُﻫ َﻮ اﻟْـﻜ‬.5

ّ ) getirerek yeniden yazdığınız cümlelere te’kîd lâmı


Yukarıda başına (‫إن‬
getiriniz.
Alıştırmalar

………………………….1

………………………….2

………………………….3

………………………….4

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


135
Bazı Edatlar

ÇÖZÜM:

.‫ﺪودا‬
ً ‫ـﺤ‬ ‫ إِ ﱠن ﻟِﻠ ﱠ‬.1
ُ َ‫ﺼْﺒـ ِﺮ ﻟ‬
ِ ‫ إِ ﱠن اَﻟْـﻤﻌﻠِّﻢ ﻟَﺼﺎﻧِﻊ اﻷَﺟ‬.2
.‫ﻴﺎل‬ ْ ُ َ َُ
.ً‫ﻀﺎرةً َﻋـ ِﺮﻳ َﻘﺔ‬ ِ ِ ِ
َ ‫ـﺤ‬َ َ‫ إ ﱠن ﻷ ُّﻣﺘﻨﺎ ﻟ‬.3
ِ ‫ إِ ﱠن وراء ُﻛ ِﻞ رﺟ ٍﻞ‬.4
.‫ﻧﺎﺟ ٍﺢ َﻻ ْﻣَﺮأًَة‬ َُ ّ َ َ
ِ ِ
.‫ﻔﻴﺪ‬ ُ ‫ إ ﱠن ﻫﺬا ﻟَ ُـﻬ َﻮ اﻟْـﻜ‬.5
ُ ‫ﺘﺎب اﻟْ ُـﻤ‬

KEM (‫) َﻛ ْـﻢ‬

‫ َﻛ ْﻢ‬: kaç?, ne kadar?, nice!, ne kadar!


‫َﻛ ْﻢ‬
(‫ ) َﻛ ْـﻢ‬Arapçada hem soru edatı hem de herhangi bir kavramın çok miktarda
Hem soru, hem de
olduğunu ifade etmek için kullanılan bir edattır.
herhangi bir kavramın
ِ ‫اﻻﺳﺘِ ْﻔ‬
ِْ ‫) َﻛ ِـﻢ‬,
çokluğunu ifade etmek Soru edatı olarak kullanıldığında Kemi’l-İstifhâmiyye (‫ـﻬﺎﻣﻴﱠﺔ‬
için kullanılan bir
herhangi bir kavramın çok miktarda olduğunu ifade etmek için kullanıldığında
edattır.
َ ْ‫ ) َﻛ ِـﻢ اﻟـ‬adını alır.
Kemi’l-Haberiyye (‫ﺨﺒَـ ِﺮﻳﱠﺔ‬

ِ ‫اﻻﺳﺘِ ْﻔ‬
Kemi’l-İstifhâmiyye (‫ـﻬﺎﻣﻴﱠﺔ‬ ْ ِ ‫) َﻛـﻢ‬
Soru edatı olarak kullanıldığında “Ne kadar?”, “Kaç tane?”, “Kaç adet?” gibi
anlamlara gelir. Bu edat, soru için olduğunda, kendinden sonra gelen kelime
müfred ve mansub olup, temyîz konumundadır. Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.

Haftada kaç gün vardır? ‫ُﺳﺒُﻮع؟‬


ْ ‫َﻛ ْـﻢ ﻳَـ ْﻮًﻣﺎ ﰲ اﻷ‬
‫ـﺠ َﺢ؟‬ ِ
Kaç öğrenci sınıfı geçti? َ َ‫َﻛ ْـﻢ ﺗ ْﻠـﻤﻴ ًﺬا ﻧ‬
‫ﺖ؟‬ ِ
Kaç kalem aldın? َ ْ‫َﻛ ْـﻢ ﻗَـﻠَ ًﻤﺎ ا ْﺷﺘَـﺮﻳ‬
Kaç kitap okudun? ‫ت؟‬ َ ْ‫َﻛ ْـﻢ ﻛِﺘﺎﺑًﺎ ﻗَـ َﺮأ‬
Kaç fakir doyurdun? َ ‫َﻛ ْـﻢ ﻓَـﻘﻴ ًـﺮا أَﻃ َْﻌ ْﻤ‬
‫ﺖ؟‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


136
Bazı Edatlar

Kemi’l-İstifhâmiyye’nin başına bazen bir harf-i cer gelebilir. Bu durumda


temyîz olan kelime mansub ya da mecrur okunabilir. Ancak daha çok mansub
olarak okunması tercih edilir.

ِ
َ ْ‫ﺑِـ َﻜ ْـﻢ ﻟِـﻴ َـﺮةً ا ْﺷﺘَـﺮﻳ‬
Soru için olan
‫ﺖ؟‬
‫‘ َﻛ ْﻢ‬in
Örnek Kaç liraya aldın?
temyizi
ِ
müfred-mansûb olur. َ ْ‫ﺑِـ َﻜ ْـﻢ ﻟِـﻴ َـﺮةٍ ا ْﺷﺘَـﺮﻳ‬
‫ﺖ؟‬
Kaç liraya aldın?

Kemi’l-İstifhâmiyye’den sonra marife ve merfu bir isim de gelebilir. Bu


durumda (‫ـﻢ‬
ْ ‫ ) َﻛ‬edatı cümlenin mukaddem (öne geçen) haberi, kendisinden sonra
gelen ifade muahhar (soraya kalmış) mübtedası olarak kabul edilir. Aşağıdaki
örnekleri inceleyiniz.

Saat kaç Beyefendi? ‫ﺎﻋﺔُ اﻵ َن ﻳﺎ َﺳﻴِّ ِﺪي؟‬ ّ ‫َﻛ ِـﻢ‬


َ ‫اﻟﺴ‬
Kur’an-ı Kerim’in ِ ‫آﻳﺎت اﻟْـ ُﻘﺮ‬
ِ ‫َﻛـﻢ َﻋ َﺪ ُد‬
ayetlerinin sayısı kaçtır?
‫آن اﻟْـ َﻜﺮﻳ ِـﻢ؟‬ ْ ْ
Semavi kitapların sayısı
kaçtır?
‫ﺴﻤﺎ ِوﻳﱠِﺔ؟‬
‫ﺐ اﻟ ﱠ‬ ِ ُ‫َﻛ ْـﻢ َﻋ َﺪ ُد اﻟْـ ُﻜﺘ‬
Örnek

Ankara İstanbul arası


bilet fiyatı nedir?
‫َﻛ ْـﻢ ﺛَ َـﻤ ُﻦ اﻟﺘﱠﺬْﻛِ َﺮةِ ِﻣ ْﻦ أَﻧْـ َﻘ َﺮةَ إﱃ إِ ْﺳﻄﺎﻧْﺒﻮل؟‬
Mekke’de şu anda hava
sıcaklığı kaç derecedir?
‫ﺮارةِ اﻵ َن ﺑِ َـﻤ ﱠﻜﺔَ؟‬
َ ‫ـﺤ‬َ ْ‫َﻛ ْـﻢ َد َر َﺟﺔُ اﻟ‬

Kemi’l-İstifhâmiyye cümledeki konumuna göre irabı mahallen (merfu,


mansub veya mecrur) olur.

Kaç kitap okudu? ‫َﻛ ْـﻢ ﻛِﺘﺎﺑًﺎ ﻗَـ َﺮأَ؟‬

Günde genellikle kaç


Örnek

‫ﻋﺎدةً؟‬
َ ‫ﺘﻨﺎو ُل ﰲ اﻟْـﻴَ ْـﻮم‬
َ َ‫َﻛ ْـﻢ َو ْﺟﺒَﺔً ﺗ‬
öğün yersin?

Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi, “kem” edatı birinci cümlede nesne


konumunda olduğu için mahallen mansûbtur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


137
Bazı Edatlar

Kemi’l-Haberiyye (‫ﺨـﺒَـ ِﺮﻳﱠﺔ‬


َ ‫) َﻛـﻢ اﻟْـ‬
Herhangi bir kavramın çok miktarda olduğunu belirtmek için kullanılan
Çokluk bildiren
Kemi’l-Haberiyye, genellikle “Nice”, “Ne”, “Ne kadar çok” gibi anlamlara gelir.
‫‘ َﻛ ْﻢ‬in Kendisi sükûn üzere mebnîdir. Kendisinden sonra gelen ve temyîz konumunda
temyizi bulunan kelime müfred veya cemi olarak gelebilir. Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.
müfred-mecrûr
veya
cemi-mecrûr Ne kadar çok kitap
!‫ْت‬ ٍ ِ‫َﻛ ْـﻢ ﻛ‬
ُ ‫ﺘﺎب ﻗَـ َﺮأ‬
olur. okudum!
Ne kadar çok şiir
ezberledik!
!‫ﺖ َﺣ ِﻔﻈْﻨﺎ‬
ٍ ‫َﻛـﻢ ﺑـ ْﻴ‬
َْ
Nice çocuk sokaklarda
‫ﻌﻴﺶ ﰲ اﻟ ﱠ‬ ِ
!‫ﺸﻮار ِِع‬ ُ َ‫َﻛ ْـﻢ ﻃ ْﻔ ٍﻞ ﻳ‬
Örnek

yaşıyor!
Nice krallar var ki,
!‫ﺑﺎد ُﻣ ْﻠ ُﻜ ُـﻬ ْـﻢ‬
َ ‫ﻮك‬ٍ ُ‫َﻛـﻢ ﻣﻠ‬
krallıkları yok oldu! ُْ
Nice öğrenci bu meşhur ‫ب ﺗَـ َﺨ ﱠﺮ ُﺟﻮا ﰲ ﻫﺬا اﻟْ َـﻤ ْﻌ َـﻬ ِﺪ‬
ٍ ّ‫َﻛ ْـﻢ ﻃُﻼ‬
kolejden mezun oldu! !‫ﺸـ ِﻬـﻴـ ِﺮ‬
‫اﻟ ﱠ‬

ِ harfi ceri
Kemi’l-Haberiyye’nin temyîzi olan kelimenin başına bazen (‫)ﻣ ْﻦ‬
gelebilir:

Nice beldeler var ki biz


onların (halkını) yok
!‫َﻛ ْـﻢ ِﻣ ْﻦ ﻗَـ َﺮﻳٍَﺔ أ َْﻫﻠَـ ْﻜﻨﺎﻫﺎ‬
ettik. (el-A‘râf 7/4)
Nice (sayıca) az topluluklar,
Allah’ın izniyle (sayıca ْ َ‫َﻛ ْـﻢ ِﻣ ْﻦ ﻓِﺌَ ٍﺔ ﻗَﻠﻴﻠَ ٍﺔ ﻏَﻠَﺒ‬
ً‫ﺖ ﻓِﺌَﺔ‬
kendilerinden) çok olan
ِ ‫َﻛﺜﲑةً ﺑِِﺈ ْذ ِن‬
!‫ﷲ‬
Örnek

topluluklara üstün gelmiştir. ( el- َ


Bakara 2/249)
ِ ٍِ ِ
Nice oruç tutan vardır ki, orucu açlık
ُ‫ﻴﺎﻣﻪ‬
ُ ‫ﺲ ﻟَﻪ ﺻ‬ َ ‫َﻛ ْـﻢ ﻣ ْﻦ ﺻﺎﺋـﻢ ﻟ َْﻴ‬
ve susuzluktan başka bir şey
değildir! ُ‫ـﺠﻮعُ َواﻟﻈﱠ َﻤﺄ‬
ُ ْ‫إِﻻّ اﻟ‬
Nice krallar var ki, krallıkları yok
!‫ﺑﺎد ُﻣ ْﻠ ُﻜ ُـﻬ ْـﻢ‬
َ ‫ﻮك‬ ٍ ُ‫َﻛـﻢ ﻣﻠ‬
oldu! ُْ
Nice geceyi aç olarak geçirdi!
‫َﻛ ْـﻢ ﻟَْﻴـﻠَ ٍﺔ ﻗَﻀﺎﻫﺎ ﺟﺎﺋِ ًﻌﺎ؟‬

Kemi’l-Haberiyye de Kemi’l-İstifhâmiyye gibi, cümledeki konumuna göre


mahallî irab alır; mahallen merfu, mansub veya mecrur olur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


138
Bazı Edatlar

Yukarıdaki bilgiler ışığında Kemi’l-İstifhâmiyye ile Kemi’l-Haberiyye


arasındaki benzerlikler aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.

Kemi’l-İstifhâmiyye ile Kemi’l-Haberiyye Arasındaki


Benzerlikler

Kemi’l-İstifhâmiyye Kemi’l-Haberiyye

Miktarı bilinmeyen bir sayıdan Miktarı bilinmeyen bir sayıdan


kinâyedir. kinâyedir.
Sükûn üzere mebnidir. Sükûn üzere mebnidir.
Mahallen irab edilir. Mahallen irab edilir.
Kendisinden sonra temyîz Kendisinden sonra temyîz
konumunda olan bir kelime konumunda olan bir kelime
gelir. gelir.

Aralarındaki farklılıklar ise aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.

Kemi’l-İstifhâmiyye ile Kemi’l-Haberiyye Arasındaki Farklar

Kemi’l-İstifhâmiyye Kemi’l-Haberiyye

Temyîzi müfret veya cemi


Temyîzi müfrettir.
gelebilir.
Temyîzi mansub veya
Temyîzi mecrurdur.
mecrurdur.
Mazi ve muzari fiilin önüne
Mazi fiilin önüne gelir.
gelebilir.
Muhatabından cevap bekler. Muhatabından cevap beklemez.
Söylenen sözün doğru olup Söylenen söz doğru veya yalan
olmadığı aranmaz. olabilir.

AŞAĞIDAKİ ALIŞTIRMANIN ÇÖZÜMÜ:


Aşağıdaki cümlelerdeki boşluklara Kemi’l-İstifhâmiyye’ye uygun birer temyîz
getirerek harekeleyiniz.

‫ﻗَـﻠَ ًـﻤﺎ ﻋﻠﻰ اﻟ َـﻤﻜْﺘﺐ؟‬/‫ َدﻓْـﺘَ ًـﺮا‬/‫ َﻛ ْﻢ ﻛِﺘﺎﺑًﺎ‬.1

َ ً‫ﻛِﺘﺎﺑ‬/ً‫ َﻛ ْﻢ ِرواﻳَﺔ‬.2
َ ‫ﳎَﻠﱠﺔً ﻗَـَﺮأ‬/‫ﺎ‬
‫ْت َﺣ ّﱴ اﻵن؟‬

‫ﺒﻴﺐ؟‬ ُ ‫ﻀﺎ ﻳـَ ْﻔ َﺤ‬


ُ ّ‫ﺺ اﻟﻄ‬ ً ‫ َﻛ ْﻢ َﻣﺮﻳ‬.3
ِ ‫ﺳﺎﻋﺔً ﺗَ ْﺴﺘَـ ْﻐ ِﺮ ُق‬
‫اﻟﺮ ْﺣﻠَﺔُ؟‬ َ ‫ َﻛ ْﻢ‬.4
ّ

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


139
Bazı Edatlar

ِ ‫ﳎَﻠﱠﺔً اِ ْﺷـﺘَـﺮﻳ‬/‫ﺎ‬
‫ﺖ؟‬ َ ً‫ﻛِﺘﺎﺑ‬/ً‫ ِرواﻳَﺔ‬/‫ َﻛ ْﻢ ﻗَـﻠَ ًﻤﺎ‬.5
َْ

Aşağıdaki cümlelerde boşluklara Kemi’l-İstifhâmiyye’ye uygun birer


temyîz getirerek harekeleyiniz.
Alıştırmalar

‫ ﻋﻠﻰ اﻟ َـﻤ ْﻜﺘﺐ؟‬............ ‫ َﻛ ْﻢ‬.1


‫ْت َﺣ ّﱴ اﻵن؟‬ َ ‫ ﻗَـ َﺮأ‬............ ‫ َﻛ ْﻢ‬.2
‫ّﺒﻴﺐ؟‬
ُ ‫ﺺ اﻟﻄ‬ ُ ‫ ﻳَـ ْﻔ َﺤ‬............ ‫ َﻛ ْﻢ‬.3
ِّ ‫ ﺗَ ْﺴﺘَـﻐْ ِﺮ ُق‬............ ‫ َﻛ ْﻢ‬.4
‫اﻟﺮ ْﺣﻠَﺔُ؟‬
ِ ْ‫ اِ ْﺷـﺘَـﺮﻳ‬............ ‫ َﻛﻢ‬.5
‫ﺖ‬ َ ْ

Aşağıdaki cümlelerdeki boşluklara Kemi’l-Haberiyye’ye uygun birer


temyîz getirerek harekeleyiniz.

ُ ‫ َﻋ ِﻤﻠ‬............ ‫ َﻛ ْﻢ‬.1
Alıştırmalar

!‫ْﺖ ﰲ أَﻟْـﻤﺎﻧْﻴﺎ‬

!‫ﺷﺎﻫ ْﺪﻧﺎ ﰲ اﻟْ َـﻤ ْﻌ ِﺮض‬


َ ............ ‫ َﻛ ْﻢ‬.2

!‫ اُ ْﺳﺘُ ْﺸ ِﻬ ُﺪوا‬............ ‫ َﻛ ْﻢ‬.3

!‫ ُزْرﻧﺎ ﰲ اﻟْ ُـﻌﻄْﻠَﺔ‬............ ‫ َﻛ ْﻢ‬.4

!‫ ﻳُـﻌﺎﻧِـﻲ ِﻣ َﻦ اﻟْـ َﻔ ْﻘ ِﺮ‬............ ‫ َﻛ ْﻢ‬.5

ÇÖZÜM:

ِ ٍ ٍِ
ُ ‫ﻣ ْﻦ َﺳﻨَﺔ َﻋﻤ ْﻠ‬/‫ َﻛ ْﻢ َﺳﻨَﺔ‬.1
!‫ﺖ ﰲ أَﻟْـﻤﺎﻧْﻴﺎ‬

!‫ﺷﺎﻫ ْﺪﻧﺎ ﰲ اﻟْ َـﻤ ْﻌ ِﺮض‬ ٍ ‫ ِﻣﻦ ﺻ‬/ٍ‫ َﻛﻢ ﺻﻮرة‬.2


َ ‫ﻮرة‬َ ُ ْ َ ُ ْ
!‫ ِﻣ ْﻦ ُﺟـ ْﻨ ِﺪ ٍي اُ ْﺳﺘُ ْﺸ ِﻬ ُﺪوا‬/‫ي‬ ِ
ّ ‫ َﻛ ْﻢ ُﺟ ْﻨﺪ‬.3

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


140
Bazı Edatlar

ٍ ‫ ِﻣﻦ ﻣ ْﺘـﺤ‬/‫ﻒ‬
!‫ﻒ ُزْرﻧﺎ ﰲ اﻟْ ُـﻌﻄْﻠَﺔ‬ ٍ ‫ َﻛﻢ ﻣ ْﺘـﺤ‬.4
َ ُ ْ َ ُْ
ٍ ْ‫ ِﻣﻦ إِﻧ‬/‫ﺴﺎن‬
!‫ﺴﺎن ﻳُـﻌﺎﻧِـﻲ ِﻣ َﻦ اﻟْـ َﻔ ْﻘ ِﺮ‬ ٍ ْ‫ َﻛﻢ إِﻧ‬.5
ْ ْ

EYYU (‫ي‬
‫ )أ ﱡ‬:

hangi/hangisi... –se, hangi?, hangisi?, her hangi,


‫ي‬
‫أﱡ‬: nerede, nasıl?, ne..., ne?, ne!, hem de nasıl ... !
ey! (beğeni ve hayret ifade eder), -en/-an

Eyyu (‫ي‬
‫ )أ ﱡ‬edatı genel olarak tabloda gösterilen anlamları ifade eder. Bunları
maddeler hâlinde sıralayacak olursak beş farklı anlamda kullanıldığı görülür:

1- İki muzari fiili cezmeden edat olarak kullanılır.

Hangi kitabı okursan ondan ِ ِ ٍ َ‫ي ﻛِﺘﺎ‬


ُ‫ب ﺗَـ ْﻘ َﺮأْﻩُ ﺗَ ْﺴ ﺘَﻔ ْﺪ ﻣ ﻨْﻪ‬ ‫أﱠ‬
istifade edersin.

Nereye (hangi yere) oturursan


ِ ‫ﻜﺎن َﲡْﻠِﺲ أ‬
ٍ ‫َي ﻣ‬
ben de oraya otururum. ‫ﺲ‬
ْ ‫َﺟﻠ‬
ْ ْ َ ِّ ‫ﺑِـﺄ‬
Örnek

Hangisi ile çağırırsanız çağırın, en


ُ‫اﻷﲰَﺎء‬
ْ ُ‫أﻳ�ﺎ َﻣ ﺎ ﺗَ ْﺪ ﻋُﻮا ﻓَـ ﻠَﻪ‬
güzel isimler O'nundur. (17/110) ‫اﳊُ ْﺴ َﲎ‬

Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı gibi murab olan bu edat, cümledeki


konumuna göre hareke alır. Başında cer harfi olduğu durumda mecrûr, mefulun
bih olduğu durumlarda mansub olarak okunmuştur.
2-Soru edatı olarak kullanılır. Burada amaç bir kişi ya da durumun
belirlenmesidir. Edat daima muzaf konumundadır.

Başkan olan hanginiz? ‫ﯿﺲ ؟‬ ‫أﯾﱡــ ُﻜ ْﻢ ھ َُﻮ ﱠ‬


ُ ِ‫اﻟﺮﺋ‬

Hangi öğrenci güldü? َ ‫ﺿ ِـﺤ‬


‫ـﻚ؟‬ ٍ ِ‫ي ﻃﺎﻟ‬
َ ‫ﺐ‬ ‫أَ ﱡ‬
Örnek

Üniversiteye ne zaman (hangi ِ ْ‫ي ﺳﺎﻋ ٍﺔ ﺗَ ْﺬﻫﺐ إﱃ اﻟ‬


‫ـﺠﺎﻣ َﻌﺔ؟‬
saatte) gidiyorsun?
ُ َ َ ‫أَ ﱠ‬

Burada da örneklerden hareketle anlaşılacağı gibi murab olan bu edat,


cümledeki konumuna göre hareke alır. İlk örnekte mübteda olduğu için merfu,
ikinci ve üçüncü örneklerde mefulun bih olduğu için mansub olarak okunmuştur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


141
Bazı Edatlar

3- İsm-i mevsul olarak (‫ )اَﻟّﺬي‬anlamında kullanılır. Yine murab olan bu edat,


cümledeki konumuna göre hareke alır. Müzekker, müennes, müfred, müsenna,
akıllı ve akılsız çoğullarda hiçbir değişikliğe uğramadan (‫َي‬
ّ ‫ )أ‬biçiminde kullanılır.

Çalışkan başarır. ‫ـﻬﺎد‬ ِ ‫ي ﻫﻮ‬


ٍ ِ‫ﺻﺎﺣﺐ اﺟـﺘ‬
ْ ُ َ ُ ‫ـﺠ ُﺢ أَ ﱞ‬
َ ‫ﻳَـ ْﻨ‬
Çalışkana saygı duyarım. ‫ـﻬﺎد‬ ِ ‫أَﺣـﺘـ ِﺮم أﻳ�ﺎ ﻫﻮ‬
ٍ ِ‫ﺻﺎﺣﺐ اﺟـﺘ‬
ْ ُ َُ ُ َ ْ
Örnek

ِ ‫َي ﻫﻮ‬
ٍ ِ‫ﺻﺎﺣﺐ اﺟـﺘ‬ ِ ُ ‫َﻣﺮْر‬
Çalışkana uğradım. ‫ـﻬﺎد‬ ْ ُ َ ُ ٍّ ‫ت ﺑﺄ‬ َ

4-Nida edatı olarak veya nida edatı ile münâdâ arasında kullanılır. Arapçada
(‫َل‬
ْ ‫ )أ‬takısıyla belirli olan münâdâya doğrudan seslenilmez. Yani (‫ )ﻳﺎ اﻟﱠﺮ ُﺟﻞ‬denmez.
ُ
ِِ
ّ ‫ )أ‬edatı, tenbih hâsına (‫)ﻫﺎ اﻟﺘّـْﻨـﺒﻴﻬﻴّﺔ‬
Bunun yerine nida edatı ile münâdâ arasına (‫َي‬

bitişerek gelir. Münâdâ müzekker ise (‫)أَﻳﱡﻬﺎ‬, müennes ise (‫ )أَﻳـﱠﺘُـﻬﺎ‬biçiminde kullanılır.
Bazen de direk nida edatı olarak kullanılır:

Ey öğrenci! Çalış! !‫س‬ ِ


ْ ‫ﺐ ! ا ْد ُر‬
ُ ‫ﻳﺎ أَﻳـﱡﻬﺎ اﻟﻄّﺎﻟ‬
Ey mutmain olan nefs! (Fecr
ُ‫ﺲ اﻟْ ُـﻤﻄ َْﻤﺌِﻨﱠﺔ‬
ُ ‫ﻳﺎ أَﻳـﱠﺘُﻬﺎ اﻟﻨﱠـ ْﻔ‬
Örnek

89/27)
Ey insanlar! ! ‫ﱠﺎس‬
ُ ‫أَﻳﱡـ َﻬﺎ اﻟﻨ‬

Bu örneklerden ilk iki örnekte (‫ي‬


‫ )أَ ﱡ‬ve (ُ‫ )أَﻳﱠﺔ‬zamme üzerine mebni olup,
hazfedilmiş bir nidâ fiilinin mefulu bihi konumunda oldukları için mahallen
mansubdur. Bu edattan sonra gelen isim müştak (türemiş) bir isim ise bu edatın
sıfatı, türememiş (camid) bir isim ise bedel veya atf-ı beyan olarak kabul edilir.
5-Hayret veya beğeni ifade eden durumlarda kullanılır ve aşağıdaki
biçimlerde gelebilir:
a. Nekre bir isimden sonra gelirse sıfat olarak kabul edilir.
b. Marife bir isimden sonra gelirse hâl olarak kabul edilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


142
Bazı Edatlar

c. Cümlede kendisinden önce geçen bir fiilin masdarına muzaf olursa, mefulu
mutlak olarak kabul edilir.

ٍ ‫ي ُﻣ َﻬﻨْ ِﺪ‬
‫س‬ ‫س أَ ﱡ‬ ِ ِ
ٌ ‫َﻋﻠ ﱞﻲ ُﻣ َﻬﻨْﺪ‬
Ali bir mühendis, hem
de ne mühendis!

ٍ‫ﺖ ﺳﻴﺎرةً أﻳﱠﺔَ ﺳﻴﺎرة‬


َ ّ َ ُ ْ‫َرأَﻳ‬
Bir araba gördüm, hem de
Örnek ne araba!
َ َّ

Halit’e uğradım, ama nasıl ‫ب‬ ‫ت ﺑِـﺨﺎﻟِ ٍﺪ أَ ﱠ‬


ٍ ‫ي ُﻣ َﻬ ﱠﺬ‬ ُ ‫َﻣ َﺮْر‬
ahlaklı!

Messi bir gol attı, hem de ‫ي ﺗَ ْﺴ ِـﺠـﻴﻞ‬


‫ﺴـﻲ َﻫ َﺪﻓًﺎ أَ ﱠ‬
ّ ‫َﺳ ﱠﺠ َﻞ َﻣ‬
ne gol

Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı gibi bu edat daima nekre bir


kelimeye muzaf olur.

Aşağıdaki cümleleri (‫ي‬


‫ )أَ ﱡ‬kullanarak Arapçaya çeviriniz.

1. Hangi kitapçıya gidersen bu kitabı bulursun.


Alıştırmalar

2. Hangi gömleği tercih edersin?


3. Hangi öğrenci kopya çekti?
4. Ey sürücü! Dikkatli ol.
5. Bir cep telefonu aldım, hem de ne telefon!

ÇÖZÜM:

Aşağıdaki cümleleri (‫ي‬


‫ )أَ ﱡ‬kullanarak Arapçaya çeviriniz.

ِ ْ‫أَﻳﱠﺔَ ﻣﻜْﺘﺒ ٍﺔ ﺗَ ْﺬﻫﺐ ﺗَ ِـﺠ ْﺪ ﻫﺬا اﻟ‬


1. .‫ـﻜﺘﺎب‬ ْ َ ََ َ
2. ‫ﻞ؟‬
ُ‫ﻀ‬ِّ ‫ـﻴﺺ ﺗُـ َﻔ‬
ٍ ‫َي ﻗَ ِﻤ‬
ِّ ‫أ‬
3. ‫اﻻﻣﺘِـﺤﺎن؟‬
ْ ‫ﺶﰲ‬ ٍ ِ‫ي ﻃﺎﻟ‬
‫ﺐ َﻏ ﱠ‬ ‫أَ ﱡ‬
4. .‫اﻟﺴﺎﺋِ ُﻖ! اِﻧْـﺘَﺒِ ْﻪ‬
ّ ‫ﻳﺎ أَﻳﱡـﻬﺎ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


143
Bazı Edatlar

ٍ ِ‫ي ﻫﺎﺗ‬
5. !‫ﻒ‬ ‫ﺖ ﻫﺎﺗًِﻔﺎ َﺟ ّﻮاﻻً أ ﱠ‬ ِ
ُ ْ‫ا ْﺷـﺘَ َـﺮﻳ‬

KE’EYYİN (‫ َﻛﺄَﻳِّ ْﻦ‬/‫َي‬


ٍّ ‫) َﻛﺄ‬

ٍّ ‫ َﻛ ﺄ‬، ‫ َﻛ ﺄﻳِّ ْﻦ‬:


‫َي‬ nice, ne kadar … -se/-sa

ٍّ ‫)أ‬nin birleşmesinden oluşur. İki biçimde de


Teşbih harfi olan (‫ )ﻛـ‬ile (‫َي‬

(‫ َﻛﺄَﻳِّ ْﻦ‬/‫َي‬
ٍّ ‫ ) َﻛﺄ‬yazılabilir. Kemi’l-Haberiyye anlamını verir. Kendisinden sonra gelen ve
temyîz olarak kabul edilen kelime, aşağıdaki örneklerde de görüldüğü gibi müfred
ve (‫ ) ِﻣ ْﻦ‬harfi ceri ile mecrûr olur.

Nice kahramanlar ِ
şehit oldu. ْ ‫َﻛﺄﻳِّ ْﻦ ﻣ ْﻦ ﺑَﻄَ ٍﻞ‬
‫اﺳﺘُ ْﺸ ِﻬ َﺪ‬
ِ ‫ﺴ‬ ‫ـﺠ َﻤ ٍﺔ ﰲ اﻟ ﱠ‬ ِ
ْ َ‫َﻛﺄَﻳِّ ْﻦ ﻣ ْﻦ ﻧ‬
Gökyüzünde ne kadar ‫ﻤﺎء‬
çok yıldız var!
Nice peygamberler var ki,
Örnek

kendileriyle beraber birçok ِ ِ ِ ِ


Allah dostu çarpıştı. (Âli ٌ ‫ﱯ ﻗَﺎﺗَ َﻞ َﻣ َﻌﻪُ ِرﺑّﻴﱡﻮ َن َﻛﺜ‬
‫ﲑ‬ ٍّ َِ‫وَﻛﺄَﻳّ ْﻦ ﻣ ْﻦ ﻧ‬
İmrân 3/146)
Nice memleket var ki, biz
onları helâk ettik. (Hac ‫ﻓَ َﻜﺄَﻳِّ ْﻦ ِﻣ ْﻦ ﻗَـ ْﺮﻳٍَﺔ أ َْﻫﻠَ ْﻜﻨﺎﻫﺎ‬
22/45)

Aşağıdaki kelime gruplarından anlamlı cümle yapınız.

‫أي‬/‫ﻣﺎت‬/‫ﻣﻦ‬/‫ك‬/‫ـﻢ‬
ّ ‫ﻋﻈﻴ‬
Alıştırmalar

‫اُﺳﺘﺸﻬﺪ‬/‫ﺳﺒﻴﻞ‬/‫ك‬/‫اﻟﻮﻃﻦ‬/‫أﻳّﻦ‬/‫ﺟﻨﺪي‬/‫ﰲ‬/‫ﻣﻦ‬
ّ

‫أﻳّ ْﻦ‬/‫ﻣﺎت‬/‫ﰲ‬/‫ك‬/‫اﻟﻌﺎﻟـﻢ‬/‫ﻣﻦ‬/‫ﺟﻮﻋﺎ‬/‫ﻃﻔﻞ‬

‫أﺟﻞ‬/‫ﺣﻴﺎﺗﻪ‬/‫ك‬/‫اﻟﻌﻠﻢ‬/‫ﻣﻦ‬/‫ﺑﺬل‬/‫أي‬/‫ﻣﻦ‬/‫ـﻢ‬
ّ ‫ﻋﺎﻟ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


144
Bazı Edatlar

ÇÖZÜM:

Aşağıdaki kelime gruplarından anlamlı cümle yapınız.

ِ ٍ ‫َﻛﺄ‬
َ ‫َي ﻣ ْﻦ َﻋﻈﻴ ٍﻢ‬
.‫ﻣﺎت‬ ّ

.‫اﺳﺘُ ْﺸ ِﻬ َﺪ ﰲ َﺳﺒِ ِﻴﻞ اﻟْ َـﻮﻃَ ِﻦ‬ ِ ِ ِ


ْ ‫ي‬ٍّ ‫َﻛﺄَﻳّ ْﻦ ﻣ ْﻦ ُﺟْﻨﺪ‬
ِ ِ
.‫ﻮﻋﺎ‬ َ ‫َﻛﺄَﻳِّ ْﻦ ﻣ ْﻦ ﻃ ْﻔ ٍﻞ ﰲ اﻟْـﻌﺎﻟَـ ِﻢ‬
ً ‫ﻣﺎت ُﺟ‬

.‫َﺟ ِﻞ اﻟْـﻌِْﻠـ ِﻢ‬ ِ ِ ِ ٍ ‫َﻛﺄ‬


ْ ‫َي ﻣ ْﻦ ﻋﺎﻟـ ٍﻢ ﺑَ َﺬ َل َﺣﻴﺎﺗَﻪُ ﻣ ْﻦ أ‬
ّ

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


145
Bazı Edatlar

•Te’kîd lâmı: Cümlenin anlamını pekiştirmek için kullanılan bir edattır.


• (‫ـﻢ‬
ْ ‫ ) َﻛ‬Arapçada hem soru edatı hem de herhangi bir kavramın çok
miktarda olduğunu ifade etmek için kullanılan bir edattır.
• Soru edatı olan (‫ـﻢ‬
ْ ‫) َﻛ‬, Kemi’l-İstifhâmiyye adını alır ve “Ne kadar?”, “Kaç
tane?”, “Kaç adet?” gibi anlamlara gelir. Bu edattan sonra gelen kelime
müfred ve mansûb olup, temyîz konumundadır.
• Kemi’l-Haberiyye herhangi bir kavramın çok miktarda olduğunu belirtmek
Özet

için kullanılır ve genellikle “Nice”, “Ne”, “Ne kadar çok” gibi anlamlara
gelir. Kendisinden sonra gelen ve temyîz konumunda bulunan kelime
müfred mecrûe veya cemi mecrûr olabilir.
• (‫ي‬
‫ )أ ﱡ‬değişik anlamlar ifade eden bir edattır: İki muzari fiili cezm eder,
soru edatı olur, ism-i mevsul olarak (‫ )اَﻟّﺬي‬anlamında kullanılır, nida edatı
olur ve nida edatı ile münâdâ arasına girer, hayret, beğeni anlamlarıda
ifade eder.
• (‫ َﻛﺄَﻳِّ ْﻦ‬/‫َي‬
ٍّ ‫ ) َﻛﺄ‬teşbih harfi olan (‫ )ﻛـ‬ile (‫َي‬
ٍّ ‫)أ‬nin birleşmesinden oluşan bir
edattır. Anlam bakımından Kemi’l-Haberiyye gibidir. Temyîzi müfred ve
(‫ ) ِﻣ ْﻦ‬harfi ceri ile mecrûr olarak gelir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


146
Bazı Edatlar

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. . ‫ﺪرﺳﺔ اﻟْـﺠﺪﻳﺪة‬
ّ ‫ ﻫﺬﻩ ﻫﻲ اﻟ ُـﻤ‬cümlesinin vurgulanmış biçimi aşağıdakilerden
hangisidir?
a) ‫ﺪرﺳﺔ اﻟْـﺠﺪﻳﺪة‬
ّ ‫ﻫﺬﻩ ﻟـﻬﻲ اﻟ ُـﻤ‬
b) ‫ﺪرﺳﺔ اﻟْـﺠﺪﻳﺪة‬
ّ ‫ﻟﻘﺪ ﻫﺬﻩ ﻫﻲ اﻟ ُـﻤ‬
c) ‫ﺪرﺳﺔ اﻟْـﺠﺪﻳﺪة‬
ّ ‫إ ّن ﻟـﻬﺬﻩ ﻟـﻬﻲ اﻟ ُـﻤ‬
d) ‫ﺪرﺳﺔ اﻟْـﺠﺪﻳﺪة‬
ّ ‫إ ّن ﻫﺬﻩ ﻟـﻬﻲ اﻟ ُـﻤ‬
e) ‫ﺪرﺳﺔ اﻟْـﺠﺪﻳﺪة‬
ّ ‫إ ّن ﻟـﻬﺬﻩ ﻫﻲ اﻟ ُـﻤ‬

2. “Tatilde kaç roman okudun?” cümlesinin Arapça karşılığı aşağıdakilerden


hangisidir?
‫أت ﺧﻼل اﻟﻌﻄﻠﺔ؟‬ ٍ
a) َ ‫ﻛﻢ رواﻳﺔ ﻗﺮ‬
b) ‫أت ﺧﻼل اﻟﻌﻄﻠﺔ؟‬ َ ‫ﻛﻢ رواﻳﺔً ﻗﺮ‬
‫أت ﺧﻼل اﻟﻌﻄﻠﺔ؟‬ ٍ
c) ُ ‫ﻛﻢ رواﻳﺎت ﻗﺮ‬
d) ‫ﻛﻢ رواﻳﺔً ﻗﺮأﺗـﻢ ﰲ اﻟﻌﻄﻠﺔ؟‬
e) ‫أت أﺛﻨﺎء اﻟﻌﻄﻠﺔ؟‬
َ ‫ﻛﻢ رواﻳﺔٌ ﻗﺮ‬

3. Aşağıdakilerden hangisi Kemi’l-Haberiyye için söylenemez?


a) Kemi’l-Haberiyye’den sonra gelen kelime daima cemidir.
b) Kemi’l-Haberiyye’nin temyîzi mecrûr olarak gelir.
c) Kemi’l-Haberiyye mahallî irab edilir.
d) Kemi’l-Haberiyye sükûn üzere mebnidir.
e) Kemi’l-Haberiyye miktarı bilinmeyen bir sayıdan kinayedir.

4. “Bu şehirde hangi lokantayı tercih ediyorsunuz?” cümlesinin Arapça


karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
a) ‫ي ﻣﻄﻌ ٍﻢ ﺗـُﺤﺒّﻮن ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟْـﻤﺪﻳﻨﺔ؟‬
‫أﱡ‬
b) ‫أﻳﱠﺔُ ﻣﻄﺎﻋﻢ ﺗﺬﻫﺒﻮن ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟْـﻤﺪﻳﻨﺔ؟‬
c) ‫َﻛ ْﻢ ﻣﻄﻌ ٍﻢ ﺗﻘﺼﺪون ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟْـﻤﺪﻳﻨﺔ؟‬
d) ّ ُ‫ي ﻣﻄﻌ ٍﻢ ﺗ‬
‫ﻔﻀﻠﻮن ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟْـﻤﺪﻳﻨﺔ؟‬ ‫أﱠ‬
e) ‫ﻣﻄﻌﻤﺎ ﻣﺸﻬﻮر ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟْـﻤﺪﻳﻨﺔ؟‬
ً ‫َﻛ ْﻢ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


147
‫‪Bazı Edatlar‬‬

‫‪5. “Hangi üniversitede okudun?” cümlesinin Arapça karşılığı aşağıdakilerden‬‬


‫?‪hangisidir‬‬
‫)‪a‬‬ ‫درﺳﺖ ﰲ اﳉﺎﻣﻌﺔ؟‬
‫َ‬ ‫ي َد ْر ٍس‬
‫أﱠ‬
‫)‪b‬‬ ‫أﰎ؟‬
‫ﰲ أﻳّﺔ ﺟﺎﻣﻌﺔ ﻗﺮ ُْ‬
‫)‪c‬‬ ‫ٍ‬
‫اﳉﺎﻣﻌﺔ؟‬ ‫درﺳﺖ ﰲ‬ ‫ﻫﻞ‬
‫َ‬
‫)‪d‬‬ ‫ﺟﺖ؟‬
‫ﰲ أﻳّﺔ ﺟﺎﻣﻌﺔ ﺗـﺨ ّـﺮ َ‬
‫)‪e‬‬ ‫درﺳﺖ؟‬
‫َ‬ ‫ﰲ أﻳّﺔ ﺟﺎﻣﻌﺔ‬

‫‪6. “Ne zaman onun yanına gitsen, hasta hâlde görürsün.” cümlesinin Arapça‬‬
‫?‪karşılığı aşağıdakilerden hangisidir‬‬
‫أ ﱠ ٍ ِِ ِ‬
‫)‪a‬‬ ‫ي َوﻗْﺖ ﺗَﺄْﺗﻪ ﺗَـﺠ ُـﺪﻩُ َﻣﺮ ً‬
‫ﻳﻀﺎ‬
‫أ ﱠ ٍ ِِ ِ‬
‫)‪b‬‬ ‫ي َوﻗْﺖ ﺗَﺄْﺗﻪ ﺗَـﺠـ ْﺪﻩُ َﻣﺮ ً‬
‫ﻳﻀﺎ‬
‫أ ﱡ ٍ ِِ ِ‬
‫)‪c‬‬ ‫ي َوﻗْﺖ ﻳَﺄْﺗﻪ ﺗَـﺠـ ْﺪﻩُ َﻣﺮ ً‬
‫ﻳﻀﺎ‬
‫أ ﱠ ٍ ِِ ِ‬
‫)‪d‬‬ ‫ي َوﻗْﺖ ﺗَﺄْﺗﻴﻪ ﻳَـﺠ ُـﺪﻩُ َﻣﺮ ً‬
‫ﻳﻀﺎ‬
‫أ ﱠ ٍ ِِ ِ‬
‫)‪e‬‬ ‫ي َوﻗْﺖ ﻳَﺄْﺗﻪ ﻳَـﺠـ ْﺪﻩُ َﻣﺮ ً‬
‫ﻳﻀﺎ‬

‫‪7.‬‬ ‫‪“Anneler! Çocuklarınızın duygularına saygı gösterin.” cümlesinin Arapça‬‬


‫?‪karşılığı aşağıdakilerden hangisidir‬‬
‫)‪a‬‬ ‫ﻳﺎ أﻳـﱠﺘﻬﺎ اﻷُﱠﻣﻬﺎت! اِﺣﺘـ ِﺮﻣﻦ ﻣ ِ‬
‫ﺸﺎﻋَﺮ أَﻃْﻔﺎﻟِـ ُﻜ ﱠﻦ‬ ‫ُ َْ ْ َ َ‬ ‫ُ‬
‫)‪b‬‬ ‫ـﻚ‬ ‫ِ‬
‫ﺸﺎﻋَﺮ أَﻃْﻔﺎﻟ َ‬ ‫ﻳﺎ أﻳﱡﻬﺎ اﻷُ ﱡم! اِﺣﺘـ ِﺮم ﻣ ِ‬
‫َْ ْ َ‬
‫)‪c‬‬ ‫ﻬﺎت! اِ ْﺣﺘَـ ِﺮُﻣﻮا َﻣﺸﺎﻋَِﺮ أَﻃْﻔﺎﻟِـ ُﻜ ْـﻢ‬
‫ﻳﺎ أﻳـّﺘُﻬﺎ اﻷُﱠﻣ ُ‬
‫ﺸﺎﻋﺮ أَﻃْﻔﺎﻟِ ِ‬
‫ـﻚ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ‬
‫)‪d‬‬
‫ﻬﺎت! ا ْﺣﺘَـﺮﻣـﻲ َﻣ َ‬ ‫ﻳﺎ أﻳـّﺘُﻬﺎ اﻷُﱠﻣ ُ‬
‫)‪e‬‬ ‫ﻳﺎ أﻳـﺘﻬﺎ اﻷُﱠﻣﻬﺎت! اِﺣﺘـ ِﺮم ﻣ ِ‬
‫ﺸﺎﻋَﺮ أَﻃْﻔﺎﻟِـ ُﻜ ﱠﻦ‬ ‫ُ َْ ْ َ‬ ‫ُّ‬

‫‪8.‬‬ ‫‪“Öyle bir sırrım var ki.” cümlesinin Arapça karşılığı aşağıdakilerden‬‬
‫?‪hangisidir‬‬
‫)‪a‬‬ ‫ي ِﺳٍّﺮ‬ ‫ِﻋْﻨ َﺪﻧﺎ ِﺳﱞﺮ أَ ﱡ‬
‫َﺳﺮ ٌار َﻛـﺜـﻴ َـﺮةٌ‬ ‫ِِ‬
‫)‪b‬‬ ‫ﻋْﻨﺪي أ ْ‬
‫)‪c‬‬ ‫ي ِﺳٍّﺮ‬ ‫ِﻋْﻨ ِﺪي ِﺳﱞﺮ أَ ﱡ‬
‫)‪d‬‬ ‫ي ِﺳٍّﺮ‬ ‫ِﻋْﻨ َﺪﻩُ ِﺳﱞﺮ أَ ﱡ‬
‫)‪e‬‬ ‫ي ِﺳٍّﺮ‬ ‫ﻣﺎَ ِﻋْﻨﺪي ِﺳﱞﺮ أَ ﱠ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪18‬‬


‫‪148‬‬
Bazı Edatlar

9. “Nice proje ekonomik kriz nedeniyle gerçekleşmedi.” cümlesinin Arapça


karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
ِ ِ‫ﺐ اﻷَزﻣ ِﺔ اﻻﻗْﺘ‬ ِ ُ ‫وع ﻳـﺘَﺤﻘ‬ ِ ِ
a) ‫ﺼﺎدﻳﱠﺔ‬ َ ْ ِ َ‫ﱠﻖ ﺑ َﺴﺒ‬ َ َ ٍ ‫َﻛﺄَﻳّ ْﻦ ﻣ ْﻦ َﻣ ْﺸُﺮ‬
ِ ِ‫ﺐ اﻷَزﻣ ِﺔ اﻻﻗْﺘ‬ ِ َ ‫وع ﺗَـﺤﻘ‬ ِ ِ
b) ‫ﺼﺎدﻳﱠﺔ‬ َ ْ ِ َ‫ﱠﻖ ﺑ َﺴﺒ‬ َ ٍ ‫َﻛﺄَﻳّ ْﻦ ﻣ ْﻦ َﻣ ْﺸُﺮ‬
ِ ِ‫ﺐ اﻷَزﻣ ِﺔ اﻻﻗْﺘ‬ ِ ْ ‫وﻋﺎت ﻟَـﻢ ﻳـﺘَﺤﻘ‬ ٍ ‫َﻛﺄَﻳِﻦ ِﻣﻦ ﻣ ْﺸﺮ‬
c) ‫ﺼﺎدﻳﱠﺔ‬ َ ْ ِ َ‫ﱠﻖ ﺑ َﺴﺒ‬ َ َْ ُ َ ْ ّْ
ِ ِ ِ
‫ﺐ اﻷ َْزَﻣﺔ اﻻﻗْﺘﺼﺎدﻳﱠﺔ‬ ِ َ‫ﱠﻖ ﺑِﺴﺒ‬ ٍ ‫َﻛﺄَﻳِّ ْﻦ ِﻣ ْﻦ َﻣ ْﺸُﺮ‬
d)
َ ْ ‫وع ﻟَ ْـﻢ ﻳـَﺘَ َﺤﻘ‬
ِ ِ‫ﺐ اﻷَزﻣ ِﺔ اﻻﻗْﺘ‬ ِ ْ ‫وﻋﺎ ﻟَـﻢ ﻳـﺘَﺤﻘ‬ ِ
e) ‫ﺼﺎدﻳﱠﺔ‬ َ ْ ِ َ‫ﱠﻖ ﺑ َﺴﺒ‬ َ َ ْ ً ‫َﻛﺄَﻳّ ْﻦ َﻣ ْﺸُﺮ‬

10. Keeyin edatı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur?


a) Temyîzi harfi cersiz de gelebilir.
b) Anlamca Kemi’l-İstifhâmiyye’ye benzer.
c) Kendisinden sonra gelen kelimenin harekesi daima mecrûrdur.
d) Her zaman temyîz almayabilir.
e) Temyîzi müfred olarak gelir.

Cevap Anahtarı
1.d, 2.b, 3.a, 4.d, 5.e, 6.b, 7.a, 8.c, 9.d, 10.e

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


149
Bazı Edatlar

KELİMELER
sabır ‫ﺻ ْـﺒـﺮ‬
َ
sınır ‫َﺣ ّﺪ ج ُﺣ ُﺪود‬
öğretmen ‫ُﻣ َﻌﻠِّـﻢ ج ُﻣ َﻌﻠِّ ُـﻤـﻮ َن‬
‫ﺻﻨّﺎع‬ ِ
ُ ‫ﺻﺎﻧﻊ ج‬
yaratan

‫َﺟﻴﺎل‬ ِ
nesil
ْ ‫ﺟـﻴﻞ ج أ‬
arkasında ‫َوراء‬
her bir ‫ُﻛ ّﻞ‬
başarılı ‫ـﺤﻮ َن‬ ِ ِ
ُ ‫ﻧﺎﺟـﺢ ج ﻧﺎﺟ‬
için, vardır ‫ِل‬
millet ‫أُ ﱠﻣﺔ ج أ َُﻣـﻢ‬
medeniyet ‫ﻀﺎرة ج َﺣﻀﺎرات‬
َ ‫َﺣ‬
ِ
köklü
ُ ‫َﻋ ِﺮﻳﻖ ج ﻋﺮ‬
‫ﻋ ُﺮق‬/‫اق‬
kadın ‫اِ ْﻣ َﺮأَة ج ﻧِﺴﺎء‬
faydalı, yararlı ‫ُﻣ ِﻔـﻴﺪ‬
masa ‫َﻣ ْﻜﺘَﺐ ج َﻣﻜﺎﺗِﺐ‬
okumak ً‫ﻗَـ َﺮأَ ﻳَـ ْﻘ َﺮأُ ﻗِﺮاءَة‬
-e kadar ‫َﺣ ّـﱴ‬
şimdi, şu anda ‫اﻵن‬
muayene etmek ‫ﺼﺎ‬
ً ‫ـﺤ‬
ْ َ‫ﻓ‬ ‫ﺺ‬ُ ‫ـﺤ‬ َ ‫ـﺺ ﻳَـ ْﻔ‬ َ ‫ـﺤ‬ َ َ‫ﻓ‬
doktor ‫َﻃﺒّﺎء‬ِ ‫ﻃَﺒِﻴﺐ ج أ‬
sürmek ‫اِ ْﺳﺘِ ْﻐﺮاق‬ ‫اِ ْﺳـﺘَـ ْﻐ َﺮ َق ﻳَ ْﺴﺘَـ ْﻐ ِﺮ ُق‬
yolculuk, gezi ‫ِر ْﺣﻠَﺔ ج ِر ْﺣﻼت‬
satın almak ‫ِﺷﺮاء‬ ‫ﻳَ ْﺸـﺘَـ ِﺮي‬ ‫اِ ْﺷﺘَ َـﺮى‬
çalışmak ً‫َﻋ َﻤﻼ‬ ‫ﻳَـ ْﻌ َـﻤ ُﻞ‬ ‫َﻋ ِـﻤ َﻞ‬
Almanya ‫أَﻟْـﻤﺎﻧْﻴﺎ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


150
Bazı Edatlar

ً‫ﺸﺎﻫ َﺪة‬ ِ ‫ﻳ‬


görmek
َ ‫ُﻣ‬ ‫ﺸﺎﻫ ُﺪ‬ُ ‫ﺷﺎﻫ َﺪ‬
َ
fuar, sergi ‫َﻣ ْﻌ ِﺮض ج َﻣﻌﺎ ِرض‬
şehit olmak ‫ﻳُ ْﺴﺘَ ْﺸ َﻬ ُﺪ‬ ‫اُ ْﺳﺘُ ْﺸ ِﻬ َﺪ‬

َ ‫ِز‬
ً‫ﻳﺎرة‬ ‫ور‬
ُ ‫ﻳَـ ُﺰ‬ ‫ز َار‬
ziyaret etmek

tatil ‫ُﻋﻄْﻠَﺔ ج ُﻋﻄَﻞ‬


yaşamak ‫ﺸﺎ‬
ً ‫َﻋ ْﻴ‬ ‫ﻴﺶ‬ ِ
ُ ‫ﻳَﻌ‬ ‫ﻋﺎش‬
َ
cadde, sokak ‫ﺷﺎرِع ج َﺷﻮارِع‬
yüce ‫َﻋﻈﻴﻢ ج ِﻋﻈﺎم‬
ölmek ‫َﻣ ْﻮﺗًﺎ‬ ‫ﻮت‬
ُ ‫ﻳَ ُـﻤ‬ ‫ﻣﺎت‬
َ
‫ي ج ُﺟـﻨُﻮد‬ ِ
ّ ‫ُﺟ ْﻨﺪ‬
asker

vatan ‫َوﻃَﻦ ج أ َْوﻃﺎن‬


uğrunda, yolunda ‫ﰲ َﺳﺒِﻴﻞ‬
çocuk ‫ِﻃ ْﻔﻞ ج أَﻃْﻔﺎل‬
açlık ‫ُﺟﻮع‬
dünya ‫ﻋﺎﻟَـﻢ ج َﻋﻮاﻟِـﻢ‬
âlim, bilim adamı ‫ﻋﺎﻟِـﻢ ج ﻋُﻠَـﻤﺎء‬
hayatını verdi
ُ‫ﺑَ َﺬ َل َﺣﻴﺎﺗَﻪ‬
bilim ‫ِﻋ ْﻠـﻢ ج ُﻋﻠُـﻮم‬
için, -den dolayı ‫َﺟﻞ‬ ِ
ْ ‫ﻣ ْﻦ أ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


151
Bazı Edatlar

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Abdulganî ed-Dakr, Mu‘cemu’l-Kavâ‘idi’l-Arabiyye fi’n-Nahvi ve’t-Tasrîf, Dımeşk,
1986.

Bakırcı, S., Sadi Çögenli, Arapça Edatlar Sözlüğü, Erzurum, 200.

Emîl Bedî‘ Ya‘kûb, Mu‘cemu’l-İ‘râb ve’l-İmlâ’, Beyrut, 1988.

Hasan Akdağ, Arap Dilinde Edatlar, Konya, tsz.

İbn ‘Akîl, ‘Abdullâh b. ‘Abdirrahmân, Şerhu’bnu ‘Akîl alâ Elfiyyeti’bni Mâlik, Tahkîk:
Muhammed Muhyiddîn ‘Abdulhamîd, Beyrut, 1995.

İbn Hişâmu’l-Ensârî, Ebû Muhammed ‘Abdullâh Cemâluddîn, Şerhu Katri’n-Nedâ ve


Bellu’s-Sadâ, Beyrut, 1992.

İsmail Güler vd., Arapça Dilbilgisi (Nahiv Bilgisi), İstanbul, 2005.

Meral Çörtü, Arapça Dilbilgisi Sarf, İstanbul 2006.

Muhammed ‘Alî ‘Afş, Kavâ‘idu’l-Lugati’l-‘Arabiyye li’l-Mutekaddimîn, Haleb, 1999.

Mustafâ el-Galâyînî, Câmi‘u'd-Durûsi'l-‘Arabiyye Mevsû‘a fî Selâseti Eczâ’, Beyrut


2008.

Nevin Karabela, Arap Dilinde Lâm Edatı ve İşlevleri, Ankara, 2006.

Nusrettin Bolelli, Arapça Dilbilgisi Nahiv Sarf ve Terimleri, İstanbul, 2006.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


152
TEMYÎZ VE SAYILAR

• Temyîz ve Çeşitleri
• Sayma Sayıları ve Temyîzi
İÇİNDEKİLER

• Sıra Sayıları ve Kullanımı ARAPÇA IV


Prof. Dr.
Musa YILDIZ

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Temyîz yapılarını,
HEDEFLER

• Temyîz çeşitlerini,
• Sayma sayılarını ve bunların
temyîzlerini,
• Sıra sayılarını ve kullanımını
öğrenebileceksiniz.

ÜNİTE

7
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Temyîz ve Sayılar

Sayılar ve Temyîzi

Ölçü Birimleri ve
Temyîzi
İsimlerde Kapalılık

Tartı Birimleri ve
Temyîzi

Hacim Birimleri ve
KAPALI Temyîzi
İFADELER VE
TEMYÎZ
ÇEŞİTLERİ Kem-i İstifhâmiyye
ve Kem-i Haberiyyeli
Cümle

İsm-i Tafdilli Cümle


Cümlede Kapalılık

“Artmak, Azalmak,
Güzel ve Çirkin
Olmak, Büyük veya
Küçük Olmak” gibi
Fiillerin Kullanıldığı
Cümle

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


154
Temyîz ve Sayılar

GİRİŞ
Arap dilinde cümleyi oluşturan isim, fiil ve harfler cümle içerisinde
birbiriyle etkileşim hâlindedir. Bazı kelimeler bir diğerini etkiler ve bu etki
sonucunda etkilenen kelimenin son tarafında birtakım hareke ve harf değişmeleri
meydana gelir. Bu değişim, o kelimenin cümlenin hangi ögesi olduğuna dair bir
ipucu barındırmakta ve ona uygun bir anlam katkısı sağlamaktadır. Örneğin
cümlede mübteda, haber, fail, naibu’l-fail gibi ögeler ref alameti taşımaktayken
meful çeşitleri, hâl, müstesnâ, temyiz gibi ögeler ise nasb alameti taşımakta ve
mansub olmaktadır. Bu mansub cümle ögelerinden biri de cümledeki kapalı
isimlerin ya da kapalı bir cümlenin kapalılığını ortadan kaldıran temyizdir.

TEMYÎZ
TANIMI
Kendisinden önce geçen ve anlam bakımından kapalı olan bir nekre ismi
veya cümleyi açıklayan câmid nekre ve mansûb isme temyîz adı verilir. Ayrıca
Temyîz isim veya mümeyyiz, mübeyyin, müfessir de denir. Temyîzin açıkladığı isme mümeyyez
cümleleri açıklayan denir.
mansûb-nekre bir
isimdir. Bazen mecrûr Temyîz genellikle mansûb bir isim olmakla beraber, harf-i cerli veya
olarak da irab edilebilir. tamlamalı bir yapı içinde bulunduğunda irabını (hareke, harf değişimi) mecrûr
olarak da alabilir. Tanımdan da anlaşılacağı gibi, temyîz iki tür kapalılığı ortadan
kaldırmaktadır. Bunlar isimlerdeki ve cümlelerdeki kapalılıktır.

TEMYÎZİN ÇEŞİTLERİ
A- İSİMLERDE KAPALILIK
İsimlerde kapalılık, sayılarda, ölçü, tartı ve hacim birimlerini ifade eden
kelimelerde olur. Bunların dışında, ancak bir ölçü işine yarayan bazı nesne ve
kavramlarla ilgili bir kapalılığı da gideren, sandık, koli, kutu, bardak, şişe, avuç gibi
ölçüler de kapalılığı giderebilir. Temyîz günlük hayatta kullandığımız cümlelerde de
yer alır. Örneğin; “Çarşıdan bir kilo elma aldım.” cümlesindeki “bir kilo aldım”
ibaresi tek başına kullanılsa cümlede bir kapalılık olurdu. Çünkü “ne aldın?” sorusu
akla gelirdi. İşte “bir kilo” ismini açıklamak için “elma” ismi açıklayıcı, yani temyîz
olarak cümleye eklenmiştir.
İsimlerde ilgili kapalılığı ele alırken sayıların da bu türe girdiği ifade edildi.
Ancak sayılarla ilgili geniş açıklama ünitenin ilerideki konularında detaylı olarak ele
alınacağından bu bölümde isimlerdeki kapalılıkla ilgili diğer türler ele alınacaktır.
Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz; temyîzler kırmızıyla, mümeyyezler ise altı çizilerek
gösterilmiştir.
Ölçü, tartı ve hacim ölçülerinin temyîzleri üç şekilde olabilir:

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


155
Temyîz ve Sayılar

1- Müfred-Mansûb bir isim olabilir:

Sana bin metre yer sattım. ً ‫أﻟﻒ ِﻣ ٍﱰ‬


.‫أرﺿﺎ‬ َ ‫ﻚ‬ َ ُ‫ﺑِ ْﻌﺘ‬

.‫ْﺤﺎ‬ ِ
Babam bir paket tuz satın ً ‫ﻛﻴﺴﺎ ﻣﻠ‬
ً ‫ا ْﺷﱰى واﻟﺪي‬
Örnek
aldı.

Bu yıl bir ton kömüre ihtiyacımız var. ً ‫َﳓﺘﺎج إﱃ ﻃُ ٍّﻦ‬


.‫ﻓﺤﻤﺎ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻌﺎم‬

Köylü kadın keçiden bir litre süt sağdı. .ِ‫ﱰا ﺣﻠﻴﺒًﺎ ﻣﻦ اﻟﻌﻨﺰة‬ ِ ِ
ً ‫َﺣﻠﺒَﺖ اﻟ َﻘ َﺮ ِوﻳﱠﺔ ﻟ‬

ً ‫ْأ‬ ‫أ‬

2- Muzafun ileyh olarak mecrûr olabilir, ancak bu durumda mahallen


mansûb olur.

Allah zerre kadar zulmetmez. .ٍ‫ﻣﺜﻘﺎل ذ ﱠرة‬


َ ‫إ ّن ﷲَ ﻻ ﻳَﻈْﻠِ ُﻢ‬
ٍ ‫َﺷﺮﺑﺖ ﻛﻮب‬
.‫ﻣﺎء‬
Bir bardak su içtim. َ ُ
Örnek

Haftada yedi gün vardır. ٍ ُ‫ﰲ اﻷﺳﺒﻮ ِع ﺳﺒﻌﺔ‬


.‫أﻳﺎم‬
Senin için iki metre kumaş aldım. ٍ ُ‫ﻣﱰي ﻗ‬
.‫ﻤﺎش‬ ْ ‫أﺣﻀﺮت ﻟﻚ‬
ُ

3- Başına ‫ ِﻣ ْﻦ‬harfi gelmek suretiyle mecrûr olabilir. Bu durumda da mahallen


mansûb olur.

Çoban tahta bir kulübede ٍ


.‫ﺧﺸﺐ‬ ‫ﻛﻮﺧﺎ ﻣﻦ‬
ً ‫اﻋﻲ‬ ِ ‫ﻳﺴﻜﻦ اﻟﺮ‬
oturuyor. ّ ُ
ٍ ‫ﻣﻦ ْأر‬
.‫ض‬ ِ
Onun bir karış toprağı yok. ْ ‫ﻟﻴﺲ ﻟﻪ ﺷ ْﺒـ ٌﺮ‬
Örnek

Müteahhit bir kutu çivi satın aldı. .‫اﺷﱰى اﳌﻘﺎ ِو ُل ﻋُﻠﺒﺔً ﻣﻦ ﻣﺴﻤﺎ ٍر‬
ٍ ‫ﻃﻠﺒﺖ ﻣﻦ اﻟﻨﺎدل زﺟﺎﺟﺔً ﻣﻦ‬
.‫ﻣﺎء‬
Garsondan bir bardak su istedim. ُ ُ ْ

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


156
Temyîz ve Sayılar

İsimlerdeki kapalılık ve bunların kullanış biçimleri bir tabloda gösterilecek


olursa;

.‫ﺧﺒﺰا‬ ِ
Bir parça ekmek yedim. ً ً‫ﻗﻄﻌﺔ‬ ‫ْﺖ‬
ُ ‫أَﻛﻠ‬

.‫ْﺖ ﻗِﻄﻌﺔَ ﺧﺒ ٍﺰ‬


Örnek
Bir parça ekmek yedim. ُ ‫أَﻛﻠ‬

.‫ﻣﻦ ﺧﺒ ٍﺰ‬ ِ ُ ‫أَﻛﻠ‬


Bir parça ekmek yedim. ْ ً‫ْﺖ ﻗﻄﻌﺔ‬

Temyiz, anlam bakımından cümlenin faili veya mefûlü olur. Aşağıdaki


alıştırmaları yapınız:

•Aşağıdaki cümlelerde verilen fâilleri gerekli değişiklikleri


yaparak örnekteki gibi temyîze dönüştürünüz.
Alıştırmalar

• ‫َﺣ ُﺴ َﻦ ﳏﻤ ٌﺪ‬ ٍ ‫أﺧﻼق‬


.‫ﳏﻤﺪ‬ ‫ﺖ‬
ُ ْ َ‫ ﺣﺴﻨ‬:‫ﻣﺜﺎل‬
.ً‫أﺧﻼﻗﺎ‬
ٍ ‫ ﻋﻈُﻢ ﺷﺄْ ُن‬-1 •
.‫ﻛﺮﱘ ﻫﺬﻩ اﻷﻳﺎم‬ َ
........................................

ِ ‫ﻒ‬
.‫اﻷب ﻋﻠﻰ أﺑﻨﺎﺋﻪ‬ ُ ْ‫ اﺷﺘ ﱠﺪ ﻋﻄ‬-2 •
..........................................

.‫ورد اﳊﺪﻳﻘﺔ ﰲ اﻟﺮﺑﻴ ِﻊ‬


ُ ‫ ﻳَﻜْﺜُﺮ‬-3 •
............................................

ِّ
.‫اﳉﻨﺪي‬ ‫ادت ﺷﺠﺎﻋﺔ‬
ْ ‫ ز‬-4 •
...............................................

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


157
‫‪Temyîz ve Sayılar‬‬

‫•‪ -1‬ﻋﻈُﻢ ﺷﺄْ ُن ٍ‬


‫‪Cevaplar‬‬
‫ﻛﺮﱘ ﻫﺬﻩ اﻷﻳﺎم‪.‬‬ ‫َ‬
‫ﻋﻈُ َﻢ ﻛﺮﱘٌ ﺷﺄْﻧﺎً ﻫﺬﻩ اﻷﻳﺎم‪.‬‬ ‫•‬
‫ﻒ ِ‬
‫اﻷب ﻋﻠﻰ أﺑﻨﺎﺋﻪ‪.‬‬ ‫•‪ -2‬اﺷﺘ ﱠﺪ ﻋﻄْ ُ‬
‫اﺷﺘ ﱠﺪ ُ‬
‫اﻷب ﻋﻄْﻔﺎً ﻋﻠﻰ أﺑﻨﺎﺋﻪ‪.‬‬ ‫•‬
‫ورد اﳊﺪﻳﻘﺔ ﰲ اﻟﺮﺑﻴ ِﻊ‪.‬‬
‫ﻳَﻜْﺜُﺮ ُ‬ ‫• ‪-3‬‬
‫وردا ﰲ اﻟﺮﺑﻴ ِﻊ‪.‬‬
‫ﺗَﻜْﺜُﺮ اﳊﺪﻳﻘﺔُ ً‬ ‫•‬

‫ِّ‬
‫اﳉﻨﺪي‪.‬‬ ‫ادت ﺷﺠﺎﻋﺔ‬
‫ز ْ‬ ‫• ‪-4‬‬
‫‪.‬‬ ‫ي ﺷﺠﺎﻋﺔً‪.‬‬
‫زاد اﳉﻨﺪ ﱡ‬ ‫•‬

‫‪OKUMA – ANLAMA‬‬

‫اﻟﺴﻮق‬

‫ﻣﻌﺎ ﻣﻦ ﳏﻄﺔ ﻗﺮﻳﺒﺔ ﻣﻦ ﺑﻴﺘﻨﺎ‪ .‬ﻛﺎﻧﺖ‬


‫أﺳﺒﻮع‪ .‬رﻛﺒﻨﺎ اﳊﺎﻓﻠﺔ ً‬
‫ٍ‬ ‫أﻧﺎ وأﺧﻲ ﻋﻠﻲ ذﻫﺒﻨﺎ إﱃ اﻟﺴﻮق ﻗﺒﻞ‬
‫وأﻋﻄﻴﺖ ﻛﻮﺑًﺎ‬
‫ُ‬ ‫ﺖ‬ ‫واﳉﻮ ﺣﺎ �را‪ .‬ﻓﺈذا أُ ْﻏ ِﻤﻲ ﻋﻠﻰ اﳌﺮأةِ وﺳﻘﻄﺖ ﻋﻠﻰ ﻣ ِ‬
‫ﱳ اﳊﺎﻓﻠﺔ‪ .‬وأﺳﺮ ْﻋ ُ‬ ‫اﳊﺎﻓﻠﺔ ﻣﺰدﲪﺔً ﱡ‬
‫ِ‬
‫أﻓﺎﻗﺖ اﳌﺮأة وﺷﻜﺮت ﱄ‪ .‬وﻗﺎﻟﺖ أ�ﺎ ﻣﺮﻳﻀﺔ ﺳ ّﻜﺮﻳﺔ‪.‬‬ ‫ﻣﺎء ﻣﻦ ﻋﻨﺪي‪ .‬ﺑﻌ َﺪ ﻣﺪةٍ ﻗﺼﲑة‬
‫ً‬

‫ﻣﻠﺤﺎ ﻟﻠﻤﻄﺒﺦ‪،‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬


‫ﻛﻴﺴﺎ ً‬
‫ﻧﺰﻟﻨﺎ ﻣﻦ اﳊﺎﻓﻠﺔ ودﺧﻠﻨﺎ ﰲ أﺣﺪ اﶈﻼت ﻟﺸﺮاء ﺑﻌﺾ اﻟﻠّﻮازﻣﺎت‪ .‬اﺷﱰﻳﻨﺎ ﻣﻨﻬﺎ ً‬
‫ﺛﻮﻣﺎ ﻣﻦ ﻗﺴﻢ اﳋﻀﺮوات‪َ ،‬وﻣﻦ اﻟﻘﺴﻢ اﻟﻐﺬاﺋﻴﺎت ﻋﻠﺒﺔَ‬ ‫وﺻﻨﺪوﻗﺎ ﻣﻦ ٍ‬
‫ﺑﺼﻼ‪َ ،‬وﻧﺼﻒ ﻛﻴﻠﻮ ً‬
‫ﺑﺮﻗﻮق‪َ ،‬وﻛﻴﻠﻮ ً‬ ‫َ‬
‫ﻛﻴﺴﺎ ﺳ ﱠﻜ ًﺮا‪،‬‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ٍ‬
‫ﺰﻳﺖ أﻗ ﱡﻞ ﻛﺜﺎﻓﺔً ﻣﻦ اﳌﺎء‪ .‬ﻛﻤﺎ اﺷﱰﻳﻨﺎ ً‬
‫ﻛﻨﺖ ﲰﻌﺖ ﻣﻦ اﻷﺳﺘﺎذ أن اﻟ َ‬
‫ﻃﻞ ﻣﺎء‪ُ .‬‬ ‫زﻳﺖ‪َ ،‬وِر َ‬
‫اﻟﺘﺴﻮق َوَرﺟﻌﻨﺎ إﱃ ﻣﻨﺰﻟﻨﺎ ﺑﺴﻴﺎرة ﺧﺎﺻﺔ‪.‬‬
‫اﳉﻮ‪ .‬أ�ﻴﻨﺎ ﱡ‬ ‫ﺷﺮﺑﺖ ﻣﻠﻌﻘﺔً ﻣﻦ ِّ‬
‫اﳋﻞ ﻣﻦ ﺣﺮارة ّ‬ ‫ُ‬ ‫َوُزﺟﺎﺟﺔً ﻣﻦ ٍّ‬
‫ﺧﻞ‪.‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪6‬‬


‫‪158‬‬
Temyîz ve Sayılar

Not: Yukarıdaki metni okuyunuz, ünitenin sonundaki sözlükçeden


yararlanarak metni anlamaya çalışınız.
Yukarıdaki metinde mavi ile işaretlenen kelimelere dikkat ediniz. Bu
kelimelerin her biri, yalnız başlarına ele alındıklarında belirsiz/kapalı kelimeler
olduklarından açıklamaya gerek duymaktadırlar. İşte bu kapalılık durumunu
açıklamak için bu kelimelerden sonra kırmızı renkle işaretlenmiş kelimeler
bulunmaktadır ki bunlara temyîz, bisimlerin açıkladıkları mavi renkli kelimelere ise
mümeyyez denir. Ayrıca metinde,
ِ ‫أن اﻟﺰﻳﺖ أﻗﻞ ﻛﺜﺎﻓﺔ ﻣﻦ‬
.‫اﳌﺎء‬ ً ‫َ ﱡ‬
ِ kelimesi temyîz olup harfi cerli gelişine ve
örneğindeki ‫اﳌﺎء‬ ً‫أﻗﻞ ﻛﺜﺎﻓﺔ‬
‫ﻳﺖ ﱡ‬َ ‫اﻟﺰ‬
cümlesindeki genel kapalılığı giderdiğine dikkat ediniz.

B- CÜMLELERDE KAPALILIK
Temyîz olarak gelen kelime, bazen de cümlenin geneline ait bir hükümdeki
kapalılığı ortadan kaldırır. Bu tür temyîz daima mansûb olur. Türkçeye
“bakımından, yönünden, olarak vb.” şeklinde çevrilir.
Cümlenin geneline ait hükümdeki kapalılık durumları genelde aşağıdaki
yapılardan birinde olur.
a- İsm-i tafdîl (üstünlük bildiren isim) kalıbının kullanıldığı bazı cümleler,
b- Anlatılmak istenen anlamı ifadede tek başına yetersiz kalan, “artmak,
azalmak, güzel ve çirkin olmak, büyük veya küçük olmak” gibi fiillerin kullanıldığı
cümleler,
c- İçerisinde bir önceki maddede adı geçen fiillerden türetilmiş sıfât-ı
müşebbehlerin yer aldığı cümleler,
d- Kemi’l-istifhâmiyye (soru için olan kem’i) ve kemi’l-haberiyye (çokluk
bildiren kem) (‫ﻛ ْﻢ‬
َ ) ile kurulan cümleler.
İsm-i tafdîl ile ilgili örnek cümleler:

.‫ﻔﺮا‬
ً َ‫أﻛﺜﺮ ﻣﻨﻚ ﻣﺎﻻً وأَﻋ ﱡﺰ ﻧ‬
ُ ‫أَﻧﺎ‬
Ben malca senden daha çok, nüfusça da daha güçlüyüm (Kehf, 34).
Örnek

Türk ordusu diğerlerinden .‫اﳉﻴﺶ ااﻟﱰﻛﻲ أﻛﺜﺮ ُﺷﺠﺎﻋﺔً ﻣﻦ ﻏ ِﲑﻫﺎ‬


ُ
daha cesurdur.

Uçak hız bakımından arabadan daha süratlidir. .‫اﻟﻄﺎﺋﺮة أﺳﺮعُ ُﺳﺮﻋﺔً ﻣﻦ اﻟﺴﻴّﺎرة‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


159
Temyîz ve Sayılar

“Artmak, azalmak, güzel ve çirkin olmak, büyük veya küçük olmak” gibi
fiillerin kullanıldığı örnek cümleler:

Kalp sevinçten taştı. .‫ﺳﺮورا‬


ً ‫اﻟﻘﻠﺐ‬
ُ ‫ﻓﺎض‬
َ

Şehrimiz bu sezon nüfus bakımından artıyor. .‫ﺗﺰداد ﻣﺪﻳﻨﺘُﻨﺎ ﺳ ّﻜﺎﻧًﺎ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻔﺼﻞ‬
ُ
Örnek

Bu öğrencilerin ahlakı güzelleşti./Bu öğrenciler .‫ﺣﺴ َﻦ ﻫﺆﻻء اﻟﻄﻼّب أﺧﻼﻗًﺎ‬


ُ
ahlak bakımından güzelleşti.

ِ ‫ﻧﻔﺴﺎ ﻟِﺸﻔﺎء‬ ِ
Muhammet babası iyileştiği için psikolojik .‫أﺑﻴﻪ‬ ّ ‫اﻃ َْﻤﺄَ ﱠن‬
ً ‫ﳏﻤﺪ‬
bakımdan rahatladı.

Kemi’l-istifhâmiyye (‫( ) َﻛ ْﻢ‬soru için olan kem) ile kurulan örnek cümleler:

Bu cümlelerde kem’den sonra gelen temyîz, nekra-müfred-mansûb hâlinde


olur. Kem’in temyîzi olan bu mansûb isim, kem’den hemen sonra gelir, aralarında
başka bir unsur bulunmaz. Türkçeye “kaç, ne kadar” olarak çevrilebilir. Örnekleri
inceleyiniz:

Haftada kaç gün vardır? ‫َﻛ ْﻢ ْﻳﻮًﻣﺎ ﰲ اﻷﺳﺒﻮع ؟‬


Günde kaç öğün yersin? ‫ﺗﺄﻛﻞ ﻳﻮﻣﻴ�ﺎ ؟‬
ُ ً‫ﻛﻢ َو ْﺟﺒَﺔ‬
Örnek

Günde kaç ders okuyorsun? ‫ﺗﺪرس ﰲ اﻟﻴﻮم ؟‬


ُ ‫درﺳﺎ‬
ً ‫ﻛﻢ‬
Fakültede kaç sene okudun? ‫درﺳﺖ ﰲ اﻟﻜﻠﻴّﺔ؟‬
َ ً‫ﻛﻢ ﺳﻨﺔ‬
Şirketin müdürünün kaç arabası var? ‫ﻛﻢ ﺳﻴﺎرةً ﻋﻨ َﺪ ﻣﺪﻳ ِﺮ اﻟﺸﺮﻛﺔ؟‬

Kemi’l- haberiyye (‫( ) َﻛ ْﻢ‬çokluk bildiren kem) ile kurulan örnek cümleler:

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


160
‫‪Temyîz ve Sayılar‬‬

‫‪Bu cümlelerde kem’den sonra gelen temyîzi, nekre-müfred-mecrûr olarak‬‬


‫‪kullanılabileceği gibi, nekre-cemi-mecrûr olarak da kullanılabilir. Ayrıca kem’in‬‬
‫‪temyîzi olan bu mecrûr isim, kem’den hemen sonra gelebileceği gibi, aralarında‬‬
‫‪ِ ) harfi ceri bulunabilir. Türkçeye “nice, ne çok” olarak çevrilebilir.‬ﻣ ْﻦ(‬

‫ِ‬
‫اﻟﺴ ْﺠ ِﻦ!‬ ‫ﻛﻢ ٍ‬
‫!‪Hapiste ne çok kitap okudum‬‬ ‫ﻗﺮأت ﰲ ّ‬
‫ﻛﺘﺎب ُ‬ ‫ْ‬
‫!‪Gökyüzünde ne çok yıldız var‬‬ ‫ﻛﻢ ِﻣ ْﻦ َﳒ ٍﻢ ﰲ اﻟﺴﻤﺎء!‬
‫‪Örnek‬‬

‫!‪Bir anda ne çok satır yazdım‬‬ ‫ﻛﺘﺒﺖ ﰲ ٍ‬


‫ﳊﻈﺔ!‬ ‫ﻛﻢ ﻣﻦ ﺳﻄ ٍﺮ ُ‬

‫‪Bu dağlarda nice seneler‬‬ ‫ﺳﻨﻮات ﻗﻀﻴﻨﺎ ﰲ ﺗﻠﻚ اﳉِ ِ‬


‫ﺒﺎل!‬ ‫ٍ‬ ‫ﻛﻢ ﻣﻦ‬
‫!‪geçirdik‬‬
‫!‪Eski zamanlarda nice milletler helak oldu‬‬ ‫ﻗﺪﳝﺔ!‬ ‫ﻠﻚ ﰲ أ ِ‬
‫َزﻣﻨَﺔ ٍ‬ ‫ﻛﻢ ّأﻣ ٍﺔ َﻫ َ‬

‫‪Bu dünyadan nice dost‬‬ ‫!‪göçtü‬‬ ‫ٍ‬


‫ﺻﺪﻳﻖ ارﲢﻞ ﻣﻦ ﻫﺬا اﻟﻌﺎﱂ‬ ‫ﻛﻢ ﻣﻦ‬
‫ْ‬

‫–‪OKUMA‬‬
‫‪ANLAMA‬‬
‫أُﺳﺮةٌ ﺗَﻌﻴﺶ ﰲ اﻟ َﻘ ِ‬
‫ﺮﻳﺔ‬ ‫ُ‬ ‫َْ‬
‫ِ‬
‫ﺷﻌﲑا‪َ ،‬وﻳﻐ ِﺮ ُ‬
‫سﰲ‬ ‫أﻧﻮاع اﳊﺒﻮﺑﺎت ﺑُـ �ﺮا َو ً‬
‫ﻳﺰرع ﰲ ﺣﻘﻠﻪ َ‬
‫ﻳﺴﻜﻦ ﰲ اﻟﻘﺮﻳﺔ‪ .‬ﻫﻮ ُ‬
‫ُ‬ ‫ح‬
‫أَﺑﻮ ﺧﻠﻴﻞ ﻓﻼّ ٌ‬
‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ﻫﻮاء‪،‬‬
‫ﺐ اﻷﻣﺎﻛﻦ ً‬ ‫ﺎﺣﺎ َو َﺧ ْﻮ ًﺧﺎ َوﺑَﺮﻗﻮﻗًﺎ‪ .‬اﻟﺘﻔﺎح أَﻟ ﱡﺬ اﻟﻔﻮاﻛﻪ ْ‬
‫ﻃﻌ ًﻤﺎ‪ .‬واﻟﻘﺮﻳﺔ أﻃﻴَ ُ‬ ‫أﺷﺠﺎر اﻟﻔﻮاﻛﻪ ﺗ ﱠﻔ ً‬
‫َ‬ ‫ﺣﺪﻳﻘﺘﻪ‬
‫أﺣﺴﻦ اﳌﻴﺎﻩ ﻋ ُﺬوﺑَﺔً َوﺳﺎﺋ ٌﻎ ﻟﻠﺸﺎرﺑﲔ‪.‬‬
‫ُ‬ ‫ﻫﺪوء ‪ ،‬وﻣﺎءﻫﺎ‬
‫َو ً‬

‫أﻛﺜﺮ ﺳﺮﻋﺔً‪ .‬وﻟﻪ أﻳﻀﺎ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬


‫ﺟﺴﻤﺎ َو ُ‬
‫ﲪﺎر واﺣ ٌﺪ َوﺣﺼﺎﻧﺎن‪ .‬اﳊﺼﺎ ُن أﻛﱪُ ﻣﻦ اﳊﻤﺎر ً‬
‫ﻷﰊ ﺧﻠﻴﻞ ٌ‬
‫اﻷوﻻد ِﺳﻨ�ﺎ و ً‬
‫ﻃﻮﻻ‪َ ،‬وﻋﺎﺋﺸﺔُ ﰲ اﻟﺜﺎﻟﺜﺔ‬ ‫ِ‬ ‫أﻛﱪ‬ ‫ٍ‬ ‫ٍ‬
‫ﺑﻴﺖ ﻛﺒﲑٌ ﰲ وﺳﻂ اﻟﻘﺮﻳﺔ‪َ .‬وﻟﻪ أوﻻ ٌد ﻣﻦ أﺑﻨﺎء وﺑَﻨﺎت‪ .‬أﲪﺪ ُ‬
‫ﻮﻻ‪.‬‬
‫أﺻﻐﺮﻫﻢ ﺳﻨ�ﺎ وﻃُ ً‬
‫ﻣﻦ ُﻋﻤﺮﻫﺎ وﻫﻲ ُ‬
‫ﺳﺨﺎء‪ .‬ﻳﻘﻀﻲ‬
‫ً‬ ‫أﻛﺮﻣﻬﻢ‬
‫أﻛﺜﺮ اﻟﻨﺎس ﻧﺸﺎﻃًﺎ وﺻﺪاﻗﺔً َوأﺣﺴﻨُﻬﻢ أﺧﻼﻗًﺎ َو ُ‬
‫أﺑﻮ ﺧﻠﻴﻞ ﰲ اﻟﻘﺮﻳﺔ ُ‬
‫ﻛ ﱠﻞ أوﻗﺎﺗﻪ ﻣﻊ أﺳﺮﺗﻪ ﰲ ِ‬
‫ﻏﺎﻳﺔ اﻟﺴﺮور‪.‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪9‬‬


‫‪161‬‬
Temyîz ve Sayılar

Not: Yukarıdaki parçayı okuyunuz, ünitenin sonundaki sözlükçeden


yararlanarak metni anlamaya çalışınız.
Yukarıdaki metinde kırmızı ile işaretlenen yerlerin herbiri temyîz olup, bu
isimlerden önce gelen cümleler de mümeyyezdir. Temyîzleri cümleden
çıkardığımızda ön tarafdaki cümlelerin anlaşılamayacağına dikkat ediniz.

Aşağıdaki cümlelerde bulunan temyizleri inceleyiniz ve


cümlelerin anlamlarını yazmaya çalışınız:

‫ﲨﻴﻞ ُﺧﻠْ ًﻘﺎ‬


ٌ ‫ﺻﺪﻳﻘﻲ‬
Bireysel Etkinlik

.‫اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌﺮﺑﻴﱠ ِﺔ ﻓﺼﻴﺤﺔٌ ﻟِﺴﺎﻧًﺎ‬


ِ ُ‫أُﺳﺘﺎذ‬

.‫ﻋﻘﻴﻢ ْﳏﺘَـ ًﻮى‬


ٌ ‫اﻟﻌﻠﻤﻲ‬
‫ﱡ‬ ‫اﻟﺒﺤﺚ‬
ُ
.‫ُﺳﻼﻟﺘُﻨﺎ أﺻﻴﻠﺔٌ َﺣﺴﺒًﺎ َوﻧَﺴﺒًﺎ‬

Yukarıdaki metinle ilgili aşağıdaki soruları cevaplayınız.

‫ ﻣﺎذا ﻳﺰرع أﺑﻮ ﺧﻠﻴﻞ ﰲ ﺣﻘﻠﻪ؟‬.1 •


Alıştırmalar

‫ ﻣﺎذا ﻳﻐﺮس ﰲ ﺣﺪﻳﻘﺘﻪ؟‬.2 •


‫ﻃﻌﻤﺎ؟‬
ً ‫ ﻣﺎ أﻟ ّﺬ اﻟﻔﻮاﻛﻪ‬.3 •
‫ ﻣﺎ ﻫﻲ ﺧﺼﺎﺋﺺ اﻟﻘﺮﻳﺔ ﻓﺎﺋﺪةً؟‬.4 •
‫ ﻣﺎ ﻫﻮ اﻟﻔﺮق ﺑﲔ اﳊﺼﺎن واﳊﻤﺎر؟‬.5 •

•Cevaplarınızı kontrol ediniz.


• .‫ ﻳﺰرع ﰲ ﺣﻘﻠﻪ أﻧﻮاع اﳊﺒﻮﺑﺎت ﺑـًُّﺮا وﺷﻌﲑا‬.1
Cevaplar

.ً‫ ﻳﻐﺮس ﻓﻴﻬﺎ أﺷﺠﺎر اﻟﻔﻮاﻛﻪ ﺗﻔﱠﺤﺎً َو َﺧ ْﻮﺧﺎً َو ﺑَﺮﻗﻮﻗﺎ‬.2 •


.ً‫ اﻟﺘﻔﺎح أﻟ ﱡﺬﻫﺎ ﻃﻌﻤﺎ‬.3 •
‫أﺣﺴﻦ اﳌﻴﺎﻩ ُﻋ ُﺬوﺑَﺔً َوﺳﺎﺋ ٌﻎ‬
ُ ‫ﺐ اﻷﻣﺎﻛﻦ ﻫﻮاءً وﻣﺎءﻫﺎ‬
ُ َ‫ ﻫﻲ أﻃﻴ‬.4 •
.‫ﻟﻠﺸﺎرﺑﲔ‬
.ً‫أﻛﺜﺮ ﺳﺮﻋﺔ‬ ُ ‫ اﳊﺼﺎ ُن‬.5 •
ُ ‫أﻛﲑ ﻣﻦ اﳊﻤﺎر ﺟﺴﻤﺎً َو‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


162
‫‪Temyîz ve Sayılar‬‬

‫‪•Aşağıdaki tabloda A grubunda bulunan cümleleri, birbirlerini‬‬


‫‪tamamlayacak şekilde B grubunda bulunan cümlelerle eşleştiriniz.‬‬
‫‪Alıştırmalar‬‬ ‫‪B‬‬ ‫‪A‬‬
‫ِ‬
‫ﻫﻮاءً وﻫﺪوءً‬ ‫اﳊﺒﻮﺑﺎت‬ ‫اع‬
‫ع ﰲ ﺣﻘﻠﻪ أﻧﻮ َ‬
‫• ‪ -1‬ﻫﻮ ﻳﺰر ُ‬

‫ِﺳﻨّﺎً وﻃﻮﻻً‬ ‫ﺐ اﻷﻣﺎﻛﻦ‬


‫• ‪ -2‬واﻟﻘﺮﻳﺔ أﻃﻴَ ُ‬
‫ﻣﻊ أﺳﺮﺗﻪ ﰲ ﻏ ِ‬
‫ﺎﻳﺔ اﻟﺴﺮور‪.‬‬ ‫أﻛﺜﺮ اﻟﻨﺎس‬
‫• ‪ -3‬أﺑﻮ ﺧﻠﻴﻞ ﰲ اﻟﻘﺮﻳﺔ ُ‬

‫ﺷﻌﲑا‬ ‫ِ‬
‫ﺑـًُّﺮا َو ً‬ ‫اﻷوﻻد‬ ‫أﻛﱪ‬
‫• ‪ -4‬أﲪﺪ ُ‬

‫ﻧﺸﺎﻃًﺎ وﺻﺪاﻗﺔً‬ ‫• ‪ -5‬ﻳﻘﻀﻲ ﱠ‬


‫ﻛﻞ أوﻗﺎﺗﻪ‬

‫ِ‬
‫‪Cevaplar‬‬

‫ﺷﻌﲑا‪.‬‬
‫اع اﳊﺒﻮﺑﺎت ﺑـًُّﺮا َو ً‬ ‫• ‪ -1‬ﻫﻮ ﻳﺰر ُ‬
‫ع ﰲ ﺣﻘﻠﻪ أﻧﻮ َ‬
‫ﺐ اﻷﻣﺎﻛﻦ ﻫﻮاءً وﻫﺪوءً‪.‬‬ ‫• ‪ -2‬واﻟﻘﺮﻳﺔ أﻃﻴَ ُ‬
‫• ‪ -3‬أﺑﻮ ﺧﻠﻴﻞ ﰲ اﻟﻘﺮﻳﺔ ُ‬
‫أﻛﺜﺮ اﻟﻨﺎس ﻧﺸﺎﻃًﺎ وﺻﺪاﻗﺔً‪.‬‬
‫ِ‬
‫اﻷوﻻد ِﺳﻨًّﺎ وﻃﻮﻻً‪.‬‬ ‫• ‪ -4‬أﲪﺪ ُ‬
‫أﻛﱪ‬
‫ﻛﻞ أوﻗﺎﺗﻪ ﻣﻊ أﺳﺮﺗﻪ ﰲ ِ‬
‫ﻏﺎﻳﺔ اﻟﺴﺮور‪.‬‬ ‫• ‪ -5‬ﻳﻘﻀﻲ ﱠ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪11‬‬


‫‪163‬‬
‫‪Temyîz ve Sayılar‬‬

‫‪•Aşağıdaki cümlelerde bulunan temyizleri belirleyiniz.‬‬


‫‪Alıştırmalar‬‬ ‫• ‪ -1‬ﻛﻢ ﺗﻔﺎﺣﺔً ْ‬
‫أﻛﻠﺘﻢ ﰲ اﳊﺪﻳﻘﺔ‪.‬‬

‫أﺷﱰي ﻗﻨﻄﺎرا ﻣﻦ اﳊﻄﺐ‪.‬‬


‫َ‬ ‫• ‪ -2‬أ ُ‬
‫َردت أن‬

‫َﻋﻄﻴﺖ اﻟﺪﺟﺎﺟﺔَ ﻣﻞءَ ٍّ‬


‫ﻛﻒ ﺣﺒًّﺎ‪.‬‬ ‫• ‪ -3‬أ ُ‬

‫ﺻﺒﺎح‪.‬‬
‫ٍ‬ ‫• ‪ -4‬أﺷﺮب ﻛﻮﺑًﺎ ﻟَﺒﻨًﺎ ﱠ‬
‫ﻛﻞ‬

‫• ‪ -5‬ﻳﺰداد اﳌﺴﻠﻤﻮن ﻋﺪدا ﻳﻮﻣﺎ ﺑﻌﺪ ٍ‬


‫ﻳﻮم‪.‬‬ ‫ً َ‬

‫ﺷﻜﻼً وﻟﻮﻧًﺎ‪.‬‬
‫أﻋﺠﺒﺘﲏ ﻫﺬﻩ اﻟﺴﻴّﺎرةُ ْ‬
‫ْ‬ ‫• ‪-6‬‬

‫أﻛﻠﺘﻢ ﰲ اﳊﺪﻳﻘﺔ‪.‬‬
‫• ‪ -1‬ﻛﻢ ﺗﻔﺎﺣﺔً ْ‬
‫‪Cevaplar‬‬

‫أﺷﱰي ﻗﻨﻄﺎرا ﻣﻦ اﳊﻄﺐ‪.‬‬ ‫َ‬ ‫َردت أن‬


‫أ ُ‬ ‫• ‪-2‬‬
‫َﻋﻄﻴﺖ اﻟﺪﺟﺎﺟﺔَ ﻣﻞءَ ٍّ‬
‫ﻛﻒ ﺣﺒًّﺎ‪.‬‬ ‫أ ُ‬ ‫• ‪-3‬‬
‫ﺻﺒﺎح‪.‬‬
‫ﻛﻞ ٍ‬ ‫أﺷﺮب ﻛﻮﺑًﺎ ﻟَﺒﻨًﺎ ﱠ‬ ‫• ‪-4‬‬
‫ﻳﺰداد اﳌﺴﻠﻤﻮن ﻋﺪدا ﻳﻮﻣﺎً ﺑﻌﺪ ٍ‬
‫ﻳﻮم‪.‬‬ ‫• ‪-5‬‬
‫َ‬
‫ﺷﻜﻼً وﻟﻮﻧًﺎ‪.‬‬
‫أﻋﺠﺒﺘﲏ ﻫﺬﻩ اﻟﺴﻴّﺎرةُ ْ‬
‫ْ‬ ‫• ‪-6‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪12‬‬


‫‪164‬‬
‫‪Temyîz ve Sayılar‬‬

‫‪•Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun bir temyizle‬‬


‫‪doldurunuz.‬‬
‫‪Alıştırmalar‬‬
‫) ّﻗﻮةٌ‪-‬ﻗﻮةٍ‪-‬ﻗﻮةً(‬ ‫ﻳﺰداد اﳌﺴﻠﻤﻮن ‪..............‬ﻛﻠّﻤﺎ ّاﲢﺪوا‪.‬‬
‫• ‪ُ -1‬‬

‫ﲤﺮ‪-‬ﲤ ٍﺮ‪-‬ﲤﺮاً(‬
‫)ٌ‬ ‫ﻨﺪوق ‪............‬اﻟﻴﻮم ﻣﻦ اﻟﺒﺎﺋﻊ‪.‬‬
‫ﺻ َ‬ ‫ﺖ ُ‬
‫• ‪ْ -2‬ﺑﻌ ُ‬

‫)ﻣْﻨﻈﺮاً‪-‬ﻣْﻨﻈ ٍﺮ‪-‬ﻣْﻨ ٌ‬
‫ﻈﺮ(‬ ‫• ‪ -3‬ﺗﺮﻛﻴﺎ ﻧِ ْﻌ َﻢ اﻟﻮﻃﻦ‪...........‬ﻋﻨﺪي‪.‬‬

‫• ‪ -4‬ﺗَﻜﺜـﺮ اﻟﺸﻮارع‪ .....‬ﰲ ﻫﺬﻩ اﳌﻨﻄﻘﺔ ﺻﺒﺎﺣﺎ‪) .‬ﺳﻴﺎرات‪-‬ﺳﻴﺎر ٍ‬


‫ات‪-‬ﺳﻴﺎراﺗًﺎ(‬ ‫ٌ‬ ‫ُ‬ ‫ُُ‬
‫)وز ٌن‪ٍ -‬‬
‫وزن‪ -‬وزﻧﺎً(‬ ‫ﻒ ﻣﻦ اﳊﺪﻳﺪ ‪..........‬‬
‫َﺧ ﱡ‬
‫اﻟﻘﻄﻦ أ ّ‬
‫• ‪ُ -5‬‬

‫ﻳﺰداد اﳌﺴﻠﻤﻮن ﻗﻮةً ﻛﻠّﻤﺎ ّاﲢﺪوا‪.‬‬


‫• ‪ُ -1‬‬
‫‪Cevaplar‬‬

‫ﻨﺪوق ﲤ ٍﺮ اﻟﻴﻮم ﻣﻦ اﻟﺒﺎﺋﻊ‪.‬‬


‫ﺻ َ‬ ‫ﺖ ُ‬
‫• ‪ْ -2‬ﺑﻌ ُ‬

‫• ‪ -3‬ﺗﺮﻛﻴﺎ ﻧِ ْﻌ َﻢ اﻟﻮﻃﻦ ﻣْﻨﻈﺮاً ﻋﻨﺪي‪.‬‬

‫• ‪ -4‬ﺗَﻜﺜـﺮ اﻟﺸﻮارع ﺳﻴﺎر ٍ‬


‫ات ﰲ ﻫﺬﻩ اﳌﻨﻄﻘﺔ ﺻﺒﺎﺣﺎ‪.‬‬ ‫ُ‬ ‫ُُ‬

‫ﻒ ﻣﻦ اﳊﺪﻳﺪٍ وزﻧﺎً‪.‬‬
‫َﺧ ﱡ‬
‫اﻟﻘﻄﻦ أ ّ‬
‫• ‪ُ -5‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪13‬‬


‫‪165‬‬
Temyîz ve Sayılar

SAYILARIN TEMYÎZİ
Arapçada sayıların kullanımı Türkçedekinden farklıdır. Sayı ile sayılan
arasında bazı kurallar bulunmaktadır. Bu kurallar iyi bilindiğinde sayıları söylemek
de bir nesneyle kullanmak da çok kolay olacaktır. Sayıları anlamak ve kullanmak
için, öncelikle aşağıda verilecek kuralların birer örneğiyle ezberlenmesi ve konuyla
ilgili cümleleri ve soruları yaparken ezberlenen bu örneklere benzetilerek
yapılması tavsiye edilir.
Arapça sayıların kullanımı gruplar hâlinde ele alınacaktır. Her grubun kuralı
farklı olduğundan bölümlere ayırarak öğrenmek daha kolay olacaktır. Bu arada
Arapçada sayıya “aded” sayılana ise “ma’dûd” denir.
1- 1 ve 2 sayıları: Arapçada 1 ve 2 sayılarını belirtmek için sayılanın kendisi
kullanılır. Bir ismin nekre hâli kullanıldığında “bir tane” olduğu anlaşılır.
Yine Arapçada pek çok dilden farklı olarak isim ve fiillerde “ikil” (tesniye)
kavramı vardır. Nesnelerin ikil sayılanı bu kuralla belirtilir. Yani sayı söylenmeden
nesnenin iki tane olduğu anlaşılır. Ancak bazen bu iki sayıda da pekiştirme olarak
“bir ve iki” sayısı sıfat olarak kullanılır.

‫ﺎب‬ ِ
Bir kitap ٌ َ‫ﻛﺘ‬
İki kitap ِ ‫ﻛِﺘَﺎﺑ‬
‫ﺎن‬ َ
‫ﺎب‬ ِ
ٌ َ‫ﻛﺘ‬
Örnek

Bir kitap
ِ‫و‬
‫اﺣ ٌﺪ‬ َ
İki kitap ِ ‫ﻛِﺘَﺎﺑ‬
ِ‫ﺎن اﺛْـﻨَﺎن‬
َ

Arapçada sayılarda da müzekkerlik-müenneslik söz konusudur.


1 ve 2 sayıları, sayılanla aynı cinsiyette olur. Hareke bakımından isimle sıfat
olduğu için uyumludur.

Bir kalem ِ ‫ﻗَـﻠَﻢ و‬


‫اﺣ ٌﺪ‬ َ ٌ
ٌ‫ﺳﻴّﺎرةٌ واﺣﺪة‬
Örnek

Bir araba
araba

Bir erkek çocuk ِ ‫وﻟَ ٌﺪ و‬


‫اﺣ ٌﺪ‬ َ َ
Bir kız çocuk ِ
ٌ‫ﺖ َواﺣ َﺪة‬ ٌ ‫ﺑِْﻨ‬
Örnek

İki erkek çocuk ِ َ‫ان اﺛْـﻨ‬


‫ﺎن‬ ِ ‫وﻟَ َﺪ‬
َ
İki kız çocuk ِ‫ﺎن اﺛْـﻨَﺘَﺎن‬
ِ َ‫ﺑِْﻨﺘ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


166
Temyîz ve Sayılar

2- 3-10 Arası Sayılar:


Arapçada sayılan 3 sayısından sonra kullanılmaya başlar ve sayı-sayılan
dizilişi Türkçedeki gibidir, yani önce sayı ardından da sayılan gelir.

sayılan sayı
Örnek ٍ ‫ﺳﻨَـﻮ‬
‫ات‬ ‫أَرْ ﺑَ ُﻊ‬
ََ
Dört sene

Önce bu sayıların eril ve dişil hâllerini görelim:


Müzekker/eril hâlleri:
10 9 8 7 6 5 4 3
‫ﺸﺮ‬ ِ ٍ ٌ ‫ ِﺳ‬-‫ﺲ‬
ٌ ‫ َﻋ‬-‫ ﺗ ْﺴ ٌﻊ‬-‫ ﲦََﺎن‬-‫ َﺳ ْﺒ ٌﻊ‬-‫ﺖ‬ ٌ ْ‫ َﲬ‬-‫ أ َْرﺑَ ٌﻊ‬-‫ﻼث‬
ٌ َ‫ﺛ‬
Müennes/dişil hâlleri:

Sayıların sonuna yuvarlak ‫ ة‬eklendiğinde müennes olur.

10 9 8 7 6 5 4 3
ٌ‫ َﻋ ْﺸ َﺮة‬- ٌ‫ ﺗِ ْﺴ َﻌﺔ‬- ٌ‫ ﲦََﺎﻧِﻴَﺔ‬-ٌ‫ ِﺳﺘﱠﺔٌ – َﺳ ْﺒـ َﻌﺔ‬- ٌ‫ َﲬْ َﺴﺔ‬-ٌ‫ أ َْرﺑَـ َﻌﺔ‬-ٌ‫ﺛَﻼﺛﺔ‬
3 ila 10 sayılarının sayılanla aralarında üç önemli durum söz konusudur:
a. Bu sayılar, cinsiyet bakımından sayılan ile zıt olurlar. Yani sayılan
müennes ise sayı müzekker, sayılan müzekker ise sayı müennes olur.
b. Bu sayıların sayılanı çoğul olur.
c. Sayı ile sayılan isim tamlaması hâlinde bulunur.
Önemli Not: Sayı ve sayılan arasındaki cinsiyet durumunu ayarlarken,
sayılanın tekil hâlindeki cinsiyet durumu dikkate alınır.
Örneğin; “üç riyal” derken, önce riyal kelimesinin çoğulu olan ‫ رﻳﺎﻻت‬kelimesi
yazılır. Bunun çoğul bir dişil kelime olmasına bakılmaksızın tekili olan ‫ َِ﷼‬kelimesine
göre sayının dişil mi eril mi olduğu dikkate alınır. Bu durumda kelimenin aslının eril
bir kelime olduğu göz önüne alınarak sayının dişil olması gerekecektir. Sayılanın
sonu da kural gereği mecrûr olacağından tamlama hâlinde ٍ
‫رﻳﺎﻻت‬ ُ‫ ﺛﻼﺛﺔ‬şeklinde
olacaktır.
3-10 arası sayıların müzekker nesnelerle kullanılışı:

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


167
‫‪Temyîz ve Sayılar‬‬

‫‪Üç erkek çocuk‬‬ ‫ٍ‬


‫أوﻻد‬ ‫ﺛﻼﺛﺔُ‬
‫‪Dört kitap‬‬ ‫أر َﺑﻌﺔُ ُﻛ ٍ‬
‫ﺘﺐ‬
‫ٍ‬
‫ﺗﺪرﻳﺒﺎت‬ ‫ﻋﺸﺮةُ‬

‫‪Örnek‬‬
‫‪On alıştırma‬‬
‫‪Beş ses‬‬ ‫ٍ‬
‫أﺻﻮات‬ ‫ﲬﺴﺔُ‬
‫ﺳﺒﻌﺔ ُﳒ ٍ‬
‫ﻮم‬
‫‪Yedi yıldız‬‬ ‫ُ‬

‫‪3-10 arası sayıların müzekker nesnelerle kullanılışı:‬‬

‫‪Üç kız çocuk‬‬ ‫ﺛﻼث ٍ‬


‫ﺑﻨﺎت‬ ‫ُ‬
‫ٍ‬
‫ﺣﺎﻓﻼت‬ ‫ﺑﻊ‬
‫‪Dört otobüs‬‬ ‫أر ُ‬
‫‪Örnek‬‬

‫‪On saat‬‬ ‫ﻋﺸﺮ ﺳﺎﻋﺎت‬


‫ُ‬
‫‪Beş şehir‬‬ ‫ﲬﺲ ُﻣ ُﺪن‬
‫ُ‬
‫‪Yedi sene‬‬ ‫ٍ‬
‫ﺳﻨﻮات‬ ‫ﺳﺒﻊ‬
‫ُ‬

‫‪OKUMA – ANLAMA‬‬

‫اﳌﺴﺎﺑﻘﺎت اﻟﺜﱠﻘﺎﻓﻴﱠﺔ‬
‫ُ‬

‫اﻟﻌﻠﻤﻲ ﺑﲔ‬ ‫روح اﻟﺘﻨﺎﻓُﺲ‬


‫ﺑﺚ ِ‬ ‫ٍ‬
‫ﻣﺴﺎﺑﻘﺎت ﺛﻘﺎﻓﻴّﺔ ﺑﲔ ﻃﻼّ ِ‬
‫ب اﳌﺪارس‪ ،‬اﳍﺪف ﻣﻨﻬﺎ ﱡ‬ ‫ﺗُﻨﻈّﻢ وزارةُ اﳌﻌﺎرف‬
‫ّ‬
‫اﻟﻄﻼّب وﺗﻨﻤﻴﺔُ ﻣﻌﺎرﻓِ ِﻬﻢ اﻟﺜﻘﺎﻓﻴّﺔ‪.‬‬

‫ﻳﻘﲔ‬ ‫ب‪ .‬أ ﱠﻣﺎ ِّ‬


‫اﳌﺘﻔﺮﺟﻮن ﻣﻦ اﻟﻔﺮ ْ‬ ‫ﻓﺮﻳﻖ ﻣﻦ ِ‬
‫ﲬﺴﺔ ﻃﻼّ ٍ‬ ‫ﻳﺘﻜﻮ ُن ﻛ ﱡﻞ ٍ‬
‫ﲔ‪ .‬ﱠ‬ ‫اﳌﺴﺎﺑﻘﺎت ﻋﺎدةً ﺑﲔ ﻓﺮﻳﻘ ِ‬
‫ُ‬ ‫َﲡﺮي ﻫﺬﻩ‬
‫ﻣﺪارس‪.‬‬
‫َ‬
‫اﳌﺪارس اﳌﺸﱰ ِ‬
‫ﻛﺔ ﻋﻦ ﺗﺴ ِﻊ‬ ‫ِ‬ ‫اﻷﻗﻞ‪ .‬وﻻ ِﻳﻘ ﱡﻞ ُ‬
‫ﻋﺪد‬ ‫ٍ‬
‫ﻮاﱄ ﻋﺸﺮةَ ﻃﻼّب ﻋﻠﻰ ِّ‬ ‫ﻋﺪدﻫﻢ َﺣ َ ْ‬
‫ﻓﻴﻜﻮن ُ‬
‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ﻛﻞ ﻣﺴﺎﺑﻘﺔ‬ ‫ﲢﻜﻴﻢ‪ .‬ﻫﺬﻩ اﻟﻠﱠﺠﻨﺔُ ّ‬
‫ﺗﺘﻜﻮ ُن ﻣﻦ ﺛﻼﺛﺔ أﺳﺎﺗﺬة‪ .‬وﰲ �ﺎﻳﺔ ِّ‬ ‫اﳌﺴﺎﺑﻘﺎت َﳉْﻨَﺔُ ٍ‬ ‫ﺸﺮف ﻋﻠﻰ ﻫﺬﻩ‬
‫ﻳُ ُ‬
‫ٍ‬
‫رﻳﺎﻻت َوﻣﻦ اﻟﻔﺮﻳﻖ اﳌﻐﻠﻮب‬ ‫ﻃﺎﻟﺐ ﻣﻦ اﻟﻔﺮﻳﻖ اﻟﻔﺎﺋ ِﺰ ﻋﺸﺮةَ‬ ‫ِ‬
‫اﳌﺘﺴﺎﺑﻘﲔ وﻳﺎْ ُﺧ ُﺬ ﻛ ﱡﻞ ٍ‬ ‫اﳉﻮاﺋﺰ ﻋﻠﻰ‬ ‫ﺗُﻮزﱠعُ‬
‫ُ‬
‫ٍ‬
‫رﻳﺎﻻت‪.‬‬ ‫ﲬﺴﺔَ‬
‫‪Not: Yukarıdaki parçayı okuyunuz, ünitenin sonundaki sözlükçeden‬‬
‫‪yararlanarak metni anlamaya çalışınız. 3-10 arası sayıların mu’reb (sonu cümledeki‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪16‬‬


‫‪168‬‬
Temyîz ve Sayılar

durumuna göre değişken) olduğunu unutmayınız ve parça üzerinde bunlara dikkat


ediniz.
Metinde kırmızı ile işaretlenmiş yerler, 3-10 arası sayıların kullanıldığı
cümlelerdir. Bu cümlelerde sayılanların sayılanla olan uyumlarına ve son
harekelerinin mecrûr olduğuna dikkat ediniz.

• Yukarıdaki metinle ilgili aşağıdaki soruları cevaplayınız.


‫ ﻣﺎذا ﺗﻨﻈّﻢ وزارةُ اﳌﻌﺎرف؟‬.1 •
Alıştırmalar

‫ ﳌﺎذا ﺗﻨﻈّﻢ وزارةُ اﳌﻌﺎرف ﻫﺬﻩ اﳌﺴﺒﻘﺎت؟‬.2 •


‫ ﻛﻢ ﻣﺪرﺳﺔً ﺗﺸﱰك ﰲ ﻫﺬﻩ اﳌﺴﺎﺑﻘﺎت؟‬.3 •
‫ﺗﺘﻜﻮن ﳉﻨﺔ اﻟﺘﺤﻜﻴﻢ؟‬
ّ ‫ﺷﺨﺼﺎ‬
ً ‫ ﻛﻢ‬.4 •
‫اﺋﺰ ﰲ �ﺎﻳﺔ اﳌﺴﺎﺑﻘﺎت؟‬ ِ
ُ ‫ﻮزع اﳉﻮ‬
ّ ُ‫ ﻟﻤﻦ ﺗ‬.5 •
ِ ‫ﻋﺪد‬
‫اﳌﻔﺮﺟﲔ ﻋﺎدةً؟‬
ّ ُ ‫ ﻛﻢ‬.6 •
‫ﻳﲔ ﻛﻢ ﻓﺮﻳ ًﻘﺎ ﲡﺮي ﻫﺬﻩ اﳌﺴﺎﺑﻘﺎت؟‬.7 •

• .‫ب اﳌﺪارس‬ ِ ّ‫ ﺗﻨﻈﻢ اﳌﺴﺎﺑﻘﺎت اﻟﺜﻘﺎﻓﻴﺔ ﺑﲔ ﻃﻼ‬.1 .


ّ
.‫اﻟﻌﻠﻤﻲ َوﺗﻨﻤﻴﺔ ﻣﻌﺎرﻓﻬﻢ اﻟﺜﻘﺎﻓﻴﺔ‬
ّ ‫روح اﻟﺘﻨﺎﻓﺲ‬
ِ ‫ﺒﺚ‬ ِّ ِ‫ ﻟ‬.2 •
Cevaplar

.‫ ﺗﺸﱰك ﻓﻴﻬﺎ ﺗﺴﻌﺔُ ﻣﺪارس‬.3 •


.ٍ‫ ﺛﻼﺛﺔُ أﺳﺎﺗﺬة‬.4 •
ٍ ‫ﻟﻜﻞ‬ ِّ .5 •
.‫ﻃﺎﻟﺐ ﻣﻦ اﻟﻔﺮﻳﻖ اﻟﻔﺎﺋﺰ واﳌﻐﻠﻮب‬ ِّ ‫ع‬
ُ ‫ﻳﻮز‬
ٍ
ِّ ‫اﱄ ﻋﺸﺮَة ﻃﻼّب ﻋﻠﻰ‬
.‫اﻷﻗﻞ‬ ْ َ ‫ﻋﺪدﻫﻢ َﺣﻮ‬
ُ .6 •
.‫ﲔ‬ِ ‫اﳌﺴﺎﺑﻘﺎت ﻋﺎدةً ﺑﲔ ﻓﺮﻳﻘ‬
ُ ‫ َﲡﺮي ﻫﺬﻩ‬.7 •

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


169
‫‪Temyîz ve Sayılar‬‬

‫‪•Cevaplarınızı kontrol ediniz.‬‬


‫‪Cevaplar‬‬
‫ﲬﺲ(‬
‫)ﲬﺴﺔَ‪-‬ﲬﺴﺔُ‪ُ -‬‬ ‫وﺻﻞ إﱃ اﳌﻌﻬﺪ ‪..............‬ﻣﻌﻠّﻤﲔ ُﺟ ُﺪد‪.‬‬
‫• ‪َ -1‬‬
‫ﺗﺴﻊ‪-‬ﺗﺴﻌﺔَ(‬ ‫أﻳﺖ أﻣﺲ ‪...................‬ﻃﻼّ ٍ‬
‫) ﺗﺴﻌﺔُ‪َ -‬‬ ‫ب ﰲ اﳌﻤﻜﺘﺒﺔ‪.‬‬ ‫• ‪ -2‬ر ُ‬
‫ث‪-‬ﺛﻼﺛَﺔُ(‬‫ﺛﻼث‪-‬ﺛﻼ ُ‬‫) ِ‬ ‫ﻳﺪرﺳ َﻦ ﰲ اﳉﺎﻣﻌﺔ‪.‬‬ ‫ٍ‬
‫• ‪ -3‬ﻟﺼﺪﻳﻘﻲ ﺧﺎﻟﺪ‪...........‬أﺧﻮات ْ‬
‫) ﻋﺸﺮِة‪-‬ﻋﺸ ِﺮ‪-‬ﻋﺸﺮَة(‬ ‫• ‪ -4‬ﻋﻨﺪي اﻵن أﻛﺜﺮ ﻣﻦ ‪............‬دوﻻرات‪.‬‬
‫ﺑﻊ(‬ ‫ِ‬ ‫• ‪ -5‬ﺻﻠّﻴﺖ ﺻﻼة اﻟﻌِﺸﺎء ﻣﻊ‪ِ ...........‬ر ٍ‬
‫) أرﺑ ِﻊ‪ -‬أرﺑﻌﺔ ‪ -‬أر َ‬ ‫ﺟﺎل‪.‬‬ ‫ُ‬

‫‪•Aşağıdaki boş yerleri parentez içindeki uygun bir sayıyla doldurunuz.‬‬


‫ﲬﺲ(‬
‫)ﲬﺴﺔَ‪-‬ﲬﺴﺔُ‪ُ -‬‬ ‫وﺻﻞ إﱃ اﳌﻌﻬﺪ ‪..............‬ﻣﻌﻠّﻤﲔ ُﺟ ُﺪد‪.‬‬
‫• ‪َ -1‬‬
‫أﻳﺖ أﻣﺲ ‪...................‬ﻃﻼّ ٍ‬
‫‪Alıştırmalar‬‬

‫) ﺗﺴﻌﺔُ‪-‬ﺗﺴ َﻊ‪-‬ﺗﺴﻌﺔَ(‬ ‫ب ﰲ اﳌﻤﻜﺘﺒﺔ‪.‬‬ ‫• ‪ -2‬ر ُ‬


‫ﻼث‪-‬ﺛﻼﺛَﺔُ(‬
‫ﺛﻼث‪-‬ﺛ ُ‬ ‫) ِ‬ ‫ﻳﺪرﺳ َﻦ ﰲ اﳉﺎﻣﻌﺔ‪.‬‬ ‫ٍ‬
‫• ‪ -3‬ﻟﺼﺪﻳﻘﻲ ﺧﺎﻟﺪ‪...........‬أﺧﻮات ْ‬
‫) ﻋﺸﺮِة‪-‬ﻋﺸ ِﺮ‪-‬ﻋﺸﺮَة(‬ ‫• ‪ -4‬ﻋﻨﺪي اﻵن أﻛﺜﺮ ﻣﻦ ‪............‬دوﻻرات‪.‬‬
‫ﺑﻊ(‬ ‫ِ‬ ‫• ‪ -5‬ﺻﻠّﻴﺖ ﺻﻼة اﻟﻌِﺸﺎء ﻣﻊ‪ِ ...........‬ر ٍ‬
‫) أرﺑ ِﻊ‪ -‬أرﺑﻌﺔ ‪ -‬أر َ‬ ‫ﺟﺎل‪.‬‬ ‫ُ‬

‫‪3- 11-19 Arası Sayılar:‬‬

‫اﳌﺮّﻛﺒﺔ ‪Arapçada 11-19 arasındaki sayılara mürekkep (bileşik) sayılar‬‬ ‫اﻷﻋﺪاد‬


‫‪denilir. Bu sayılar şöyle sıralanmaktadır:‬‬

‫‪12‬‬ ‫اِﺛْـﻨَﺎ َﻋ َ‬
‫ﺸﺮ‬ ‫‪11‬‬ ‫ﺸ َﺮ‬
‫َﺣ َﺪ َﻋ َ‬
‫أَ‬
‫‪14‬‬ ‫ﺸ َﺮ‬
‫أ َْرﺑَـ َﻌﺔَ َﻋ َ‬ ‫‪13‬‬ ‫ﺸ َﺮ‬‫ﺛَﻼﺛﺔَ َﻋ َ‬
‫‪16‬‬ ‫ﺸﺮ‬ ‫ِﺳﺘﱠﺔَ َﻋ َ‬ ‫‪15‬‬ ‫ﺸ َﺮ‬‫ﺴﺔَ َﻋ َ‬‫ﲬَْ َ‬
‫‪18‬‬ ‫ﲦََﺎﻧِﻴَﺔَ َﻋ َ‬
‫ﺸ َﺮ‬ ‫‪17‬‬ ‫ﺸ َﺮ‬
‫َﺳ ْﺒـ َﻌﺔَ َﻋ َ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪18‬‬


‫‪170‬‬
Temyîz ve Sayılar

19 َ ‫ﺗِ ْﺴ َﻌﺔَ َﻋ‬


‫ﺸ َﺮ‬

12 sayısının birler basamağı (yani 2 sayısı; tesniye olduğu için tesniyenin


irâbı gibidir, onluk sayı ile tamlama konumunda olduğu için sondaki “nûn” harfi
düşer) hariç, 11-19 arasındaki sayıların hem birler, hem de onlar basamağı, cümle
içindeki konumları ne olursa olsun, her zaman fethalı gelir. 11-19 arasındaki
sayıların sayılanı tekil ve mansûb olur.

On üç bayan öğretmen geldi. .ً‫ﻼث َﻋ ْﺸَﺮَة ُﻣ َﺪ ِّر َﺳﺔ‬


َ َ‫َﺟﺎءَت ﺛ‬
On üç bayan öğretmen gördüm. .ً‫ﻼث َﻋ ْﺸَﺮةَ ُﻣ َﺪ ِّر َﺳﺔ‬ َ َ‫ﺖ ﺛ‬
ُ ْ‫َرأَﻳ‬
On üç bayan öğretmene selam verdim. .ً‫ﺛﻼث َﻋ ْﺸَﺮَة ُﻣ َﺪ ِّر َﺳﺔ‬
َ ‫ﺖ َﻋﻠَﻰ‬ ُ ‫َﺳﻠﱠ ْﻤ‬
Örnek

On iki erkek çocuk uyudu. .‫وﻟﺪا‬


ً ‫ﻋﺸَﺮ‬
َ ‫ﻧﺎم اﺛﻨﺎ‬
On iki kız çocuk uyudu. .‫ﻧﺎﻣﺖ اﺛﻨﺘﺎ ﻋ ْﺸﺮةَ ﺑﻨﺘًﺎ‬
ْ
On iki erkek çocuğa teşekkür ettim. .‫وﻟﺪا‬
ً ‫ﻋﺸَﺮ‬
َ ‫اﺛﲏ‬ ْ ‫ت‬ ُ ‫ﺷﻜﺮ‬
ْ
On iki kız çocuğa teşekkür ettim. .‫ﻋﺸﺮةَ ﺑﻨﺘًﺎ‬
َ ‫ﺛﻨﱵ‬ْ َ ‫ﺷﻜﺮت ا‬
ُ
On bir mühendis geldi. .‫ﻣﻬﻨﺪﺳﺎ‬
ً ‫ﻋﺸﺮ‬
َ ‫َﺣﺪ‬ َ ‫ﺟﺎء أ‬

Bu grupta bulunan sayılardan on bir ve on iki sayılarının hem onlar, hem de


birler basamağı sayılan ile cinsiyet bakımından paralellik gösterirler.
On bir (eril isimlerle kullanılır) ‫ﻋﺸﺮ‬
َ ‫أَﺣ َﺪ‬
َ‫ﺪى ﻋ ْﺸ َﺮة‬ ِ
On bir (dişi isimlerle kullanılır) َ ‫إ ْﺣ‬
On iki (eril isimlerle kullanılır) ‫ﻋﺸﺮ‬
َ ‫اﺛﻨﺎ‬
On iki (dişi isimlerle kullanılır) َ‫اﺛﻨﺘﺎ ﻋ ْﺸ َﺮة‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


171
Temyîz ve Sayılar

Bu partide on bir bayan var. ِ ‫ﰲ ﻫﺬا‬


َ ‫اﳊﻔﻞ إﺣﺪى‬.‫ﻋﺸﺮةَ ﺳﻴّﺪ ًة‬

Hemşire vereme karşı on bir erkek .‫ﺴ ِﻞ‬ ِ ‫ﻤﺖ‬ ِ ‫ﻃ ﱠﻌ‬


ّ ‫ﻃﻔﻼ ﺿ ﱠﺪ اﻟ ﱡ‬
ً ‫ﻋﺸﺮ‬
َ ‫أﺣﺪ‬
َ ُ‫ﺿﺔ‬َ ‫اﳌﻤﺮ‬
ّ
çocuğu aşıladı.
Örnek ‫ﻋﺸﺮ َوز ًﻳﺮا ّأو َل أﻣﺲ‬
Evvelki gün on iki bakan toplantı yaptı.
َ ‫اﺟﺘﻤﻊ اﺛﻨﺎ‬
.‫ﻃﺎﺋﺮًة‬ ِ
Hava kuvvetleri filosunda on iki
َ ‫اﳉﻮﻳﱠﺔ اﺛﻨﺘﺎ ﻋ ْﺸﺮَة‬
ّ ‫اﻟﻘﻮات‬ّ ‫ﰲ أﺳﻄﻮل‬
uçak var.
Ben on bir yıldız gördüm (Yusuf, 4). ﴾.‫ﻋﺸَﺮ ﻛﻮﻛﺒًﺎ‬
َ ‫أﺣﺪ‬
َ ‫أﻳﺖ‬
ُ ‫﴿إﱐ ر‬
Ondan on iki pınar fışkırdı (Araf, 160). ﴾.‫ﺖ ﻣﻨﻪ اﺛﻨﺘﺎ ﻋﺸﺮَة ﻋﻴﻨًﺎ‬
ْ ‫﴿ﻓﺎﻧْـﺒَ َﺠ َﺴ‬

11-19 arasındaki sayıların onlar basamağı cinsiyet bakımından sayılanla


paralellik gösterirken, birler basamağı sayılan ile zıtlık gösterir. Bunu şöyle de ifade
edebiliriz: Sayılan kendisine yakın sayıyla cinsiyette uyumlu, uzak olan sayı ile (yani
birler hanesiyle) ters orantılıdır.

.ً‫ﲬﺲ ﻋ ْﺸَﺮةَ ﺳﻨﺔ‬ ِ


Arkadaşım on beş yıl hapis yattı.
َ ‫ﺲ ﺻﺪﻳﻘﻲ‬ َ ‫ُﺣﺒ‬
Bu kitap on üç dersi kapsamaktadır. .‫درﺳﺎ‬ ِ ‫ﻳ ْﺸ‬
ً ‫ﻋﺸﺮ‬
َ َ‫اﻟﻜﺘﺎب ﻋﻠﻰ ﺛﻼﺛﺔ‬
ُ ‫ﺘﻤ ُﻞ ﻫﺬا‬
Örnek

Ormanda on üç mil yürüdüm. .‫ﻣﻴﻼ‬


ً ‫ﻋﺸﺮ‬َ َ‫ﻣﺸﻴﺖ ﰲ اﻟﻐﺎﺑﺔ ﺳﺘﱠﺔ‬
ُ

4- Onluk Sayılar (ُ‫ اﻟﻌُﻘﻮد‬- ‘Ukûd):


20, 30, 40, 50, 60, 70, 80, 90 sayılarına ‘ukûd sayılar denir. Bu sayılar,
müzekker ve müennes için ortak olarak kullanılır.
‘Ukûd sayıları yapıları itibarıyla cemi-müzekker-sâlim (kurallı eril çoğul)
yapısındadır. Dolayısıyla bunlar, cemi-müzekker gibi ref‘ durumunda vâv (‫)و‬, nasb
ve cer (nesne) durumlarında yâ (‫ )ي‬ile irâb olunurlar.
‘Ukûd sayılarının sayılan (ma‘dûd) müfred-mansûb olarak gelmektedir.

90 80 70 60 50 40 30 20
‫ﺴﻮ َن ِﺳﺘﱡﻮ َن َﺳ ْﺒـ ُﻌﻮ َن ﲦََﺎﻧُﻮ َن ﺗِ ْﺴﻌُﻮ َن‬
ُ ْ‫ﺛَﻼَﺛُﻮ َن أ َْرﺑَـﻌُﻮ َن َﲬ‬ ‫ِﻋ ْﺸ ُﺮو َن‬ ‫اﻟ ﱠﺮﻓﻊ‬

ِ ِ ِ ِ ِِ ِ ِ ِ ِ ‫اﻟﻨﱠﺼﺐ‬
‫ﲔ‬
َ ‫ﲔ ﺗ ْﺴﻌ‬ َ ‫ﲔ ﲦََﺎﻧ‬ َ ‫ﲔ َﺳ ْﺒﻌ‬ َ ّ‫ﲔ ﺳﺘ‬ َ ‫ﲔ َﲬْﺴ‬ َ ‫ﲔ أ َْرﺑَﻌ‬ َ ‫ﺛَﻼَﺛ‬ َ ‫ﻋ ْﺸ ِﺮ‬
‫ﻳﻦ‬
‫اﳉﺮ‬
ّ ‫و‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


172
Temyîz ve Sayılar

Şirketten yetmiş memur istifa etti. َ َ‫اِﺳﺘ‬


.‫ﻘﺎل ﺳﺒﻌﻮن ﻣﻮﻇ ًﻔﺎ ﻣﻦ اﻟﺸﺮﻛﺔ‬
Bu projeye elli devlet onay verdi. .ً‫اﻓﻖ ﻋﻠﻰ ﻫﺬا اﳌﺸﺮوع ﲬﺴﻮن دوﻟﺔ‬َ ‫و‬
Müzede yetmiş resim çizdim. .‫ﺳﺒﻌﲔ ﺻﻮرًة ﰲ اﳌﺘﺤﻒ‬ َ ‫ﺖ‬
ُ ‫رﲰ‬
َ
Örnek Kırtasiyeden yirmi dosya aldım. ِ
.ً‫اﳌﻜﺘﺒﺔ ﻋﺸﺮﻳﻦ ﻣﻠَ ﱠﻔﺔ‬ ‫اﺷﱰﻳﺖ ﻣﻦ‬
.‫ﻣﻠﻴﺎرا‬ ِ
Boksör kırk milyar kazandı. ً ‫ﺑﻌﲔ‬ َ ‫اﻛﺘﺴﺐ اﳌﻼﻛ ُﻢ ﻋﻠﻰ أر‬
Dekan elli profesöre mektup yazdı. .‫اﻟﻌﻤﻴﺪ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ إﱃ ﲬﺴﲔ أﺳﺘﺎذًا‬
ُ ‫ﻛﺘﺐ‬
(Karnında) taşıması ve sütten kesimi ﴾.‫ﺷﻬﺮا‬ ِ
ً ْ ‫﴿ َوﲪْﻠُﻪ وﻓﺼﺎﻟُﻪ ﺛﻼﺛﻮن‬
otuz ay (sürdü). (Ahkaf, 15)
Bir de Musa’ya otuz geceyi vaat ettik. ﴾.ً‫﴿ َوَوﻋ ْﺪﻧﺎ ﻣﻮﺳﻰ ﺛﻼﺛﲔ ﻟﻴﻠﺔ‬
(Araf, 142)

5- 21-29,31-39 … 91-99 Arası Sayılar:


Sayılan nesnenin, yani ma‛dûdun tekiline bakılır, sayılan müzekker ise
müennes birler basamağına; müennes ise müzekker birler basamağına getirilir.
Birler ve onlar basamağı birbirine vâv harfi (‫ )و‬ile bağlanır. İrab durumlarına şu
şekillerde bulunurlar:

Ref‘ hâli:
Sayılar Müennes Müzekker
Yirmi bir ‫اﺣ ٌﺪ َو ِﻋ ْﺸُﺮو َن‬ِ‫و‬
َ ‫اﺣ َﺪةٌ َو ِﻋ ْﺸُﺮو َن‬
ِ‫و‬
َ
Yirmi iki ِ َ‫اِﺛْـﻨ‬
‫ﺎن َو ِﻋ ْﺸُﺮو َن‬ ِ َ‫اِﺛْـﻨَﺘ‬
‫ﺎن َو ِﻋ ْﺸُﺮو َن‬
Yirmi üç ‫ﺛَﻼَﺛَﺔٌ َو ِﻋ ْﺸُﺮو َن‬ ‫ث َو ِﻋ ْﺸُﺮون‬ ٌ َ‫ﺛَﻼ‬
…………………… ……………….. …………
Nasb hâli:
ِ ِ ِ ِ
َ ‫َواﺣ ًﺪا َوﻋ ْﺸ ِﺮ‬
‫ﻳﻦ‬ َ ‫َواﺣ َﺪةً َوﻋ ْﺸ ِﺮ‬
‫ﻳﻦ‬
ِ ِ ِ ِ ِ ِ
َ ‫اﺛْـﻨَـ ْﲔ َوﻋ ْﺸ ِﺮ‬
‫ﻳﻦ‬ َ ‫اﺛْـﻨَﺘَـ ْﲔ َوﻋ ْﺸ ِﺮ‬
‫ﻳﻦ‬
ِ ِ
َ ‫ﺛَﻼَﺛًﺎ َوﻋ ْﺸ ِﺮ‬
‫ﻳﻦ‬ َ ‫ﺛَﻼَﺛَﺔً َوﻋ ْﺸ ِﺮ‬
‫ﻳﻦ‬
……………… ………………
Cer hâli:
‫واﺣﺪةٍ َوﻋﺸﺮﻳﻦ‬ ٍ ‫و‬
‫اﺣﺪ َوﻋﺸﺮﻳﻦ‬
‫اﺛﻨﺘﲔ َوﻋﺸﺮﻳﻦ‬ ‫اﺛﻨﲔ َوﻋﺸﺮﻳﻦ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


173
Temyîz ve Sayılar

ِ
‫ﺛﻼﺛﺔ َوﻋﺸﺮﻳﻦ‬ ٍ
‫ﺛﻼﺛﺔ َوﻋﺸﺮﻳﻦ‬
…………………… ……………
Eril ve dişil durumu belirleyen kısım, birler basamağıdır. Bilindiği gibi, 11-99
arası sayılarda sayılan/ma‘dûd, müfred–mansûb hâlde gelir. Ayrıca bu sayılar
mu‘rebdir. İ‘râb sayı ifadesinin tamamına uygulanır.

21 ağaç ً‫إِ ْﺣ َﺪى َو ِﻋ ْﺸ ُﺮو َن َﺷ َﺠ َﺮة‬

ِ ِ
Günde 24 saat vardır. َ ‫ِﰲ اﻟْﻴَـ ْﻮم أ َْرﺑَ ٌﻊ َوﻋ ْﺸ ُﺮو َن َﺳ‬
ً‫ﺎﻋﺔ‬

44 kız çocuğu dedi. (Ref‘ hâli). ‫َﺖ أ َْرﺑَ ٌﻊ َوأ َْرﺑَـ ُﻌﻮ َن ﺑِْﻨﺘًﺎ‬
ْ ‫ﻗﺎﻟ‬

‫ﻗﺎل أ َْرﺑَـ َﻌﺔٌ َوأ َْرﺑَـﻌُﻮ َن َوﻟَ ًﺪا‬


َ
Örnek

44 erkek çocuğu dedi. (Ref‘ hâli).

.‫ﲔ ﺑِْﻨﺘًﺎ‬ ِ
44 kız çocuğu gördüm. (Nasb hâli). َ ‫ﺖ أ َْرﺑَـ ًﻌﺎ َوأ َْرﺑَﻌ‬
ُ ْ‫َرأﻳ‬

‫ﲔ َوﻟَ ًﺪا‬ ِ
44 erkek çocuğu gördüm. (Nasb hâli). َ ‫ﺖ أ َْرﺑَـ َﻌﺔً َوأ َْرﺑَﻌ‬
ُ ْ‫َرأﻳ‬

.‫ﲔ ﺑِْﻨﺘًﺎ‬ ِ ُ ‫َﺳﻠﱠ‬


44 kız çocuğuna selam verdim. (Cer hâli) َ ‫ﻤﺖ َﻋﻠَﻰ أ َْرﺑَ ٍﻊ َوأ َْرﺑَﻌ‬

.‫ﲔ َوﻟَ ًﺪا‬ ِ ٍ ُ ‫َﺳﻠﱠ‬


44 erkek çocuğuna selam verdim. (Cer َ ‫ﻤﺖ َﻋﻠَﻰ أ َْرﺑَـ َﻌﺔ َوأ َْرﺑَﻌ‬
hâli)

6- Yüz, Bin, İki Bin… Sayıları:


100, 200 vb. 1000, 2000 vb. sayılar, kendinden sonra gelen ve sayılana
muzâf olur. Cinsiyet uyumu aranmaz. İsim daima müfred ve mecrûr olur. İki bin
sayısı tesniye olduğu için tesniyelerin irâbını aynen alırlar.

Yüz ِ -‫ﻣﺎﺋﺔ‬
‫ ﻣﺌﺂت‬-‫ﻣﺌﺘﺎن‬
Bin ‫ آﻻف أﻟﻒ‬- (‫)أﻟﻔﲔ‬ ِ
ْ ‫أﻟﻔﺎن‬

ٍ ‫ْﻒ ﻣﺒـﺮ‬
!‫وك‬
Binlerce tebrikler! ُ ْ َ ُ ‫أَﻟ‬
ِ ِ ِ
Yüz asker ٍّ ‫ﻣﺌَﺔُ )ﻣﺎﺋﺔُ( ُﺟ ْﻨﺪ‬
. ‫ي‬
.ٍ‫ِﻣﺌﺘﺎ ْاﻣ َﺮأَة‬
Örnek

İki yüz kadın


.‫ﺐ‬ٍ ِ‫ﺖ أَﻟْ َﻔﻲ ﻃَﺎﻟ‬
İki bin öğrenci gördüm.
ْ ُ ْ‫َرأَﻳ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


174
Temyîz ve Sayılar

7- 100’lü Sayılar:
Bu sayılar 200-300-400… 900 sayılarıdır. Bunları iki kısımda inceleyebiliriz:
a-200 sayısı: Tıpkı 100 sayısı gibi, bu sayının da müennesi ve müzekkeri
aynıdır. Sayı ile sayılan arasında izâfet (isim tamlaması) yapısı bulunduğundan
sayılan her zaman mecrûr durumundadır. 200 sayısının sonundaki nûn (‫ ) ِن‬muzâf
(tamlanan) olduğu zaman düşer. Bu sayı ile ilgili olarak şunlara dikkat edilmelidir:
-Sayı sayılandan önce gelir.
-Sayılanın cinsiyeti ne olursa olsun sayı değişmez.
-Sayılan tekil olarak kullanılır.
-200 sayısı tesniye (ikil) olduğu için cümle içindeki görevine göre irâb
alâmeti, ref' durumunda elif (‫)ا‬, nasb ve cer durumunda ise, yâ (‫ )ي‬olur.

Fatih’in çiftliğinde 200 sığır var. .ٍ‫ﻓﺎﺗﺢ ﻣﺎﺋﺘﺎ ﺑﻘﺮة‬


ٍ ‫ﰲ ﻣﺰرﻋﺔ‬
Fatma 200 kitap okudu. ٍ ‫ﻗﺮأت ﻓﺎﻃﻤﺔُ ﻣﺎﺋﱵ ﻛﺘﺎ‬
.‫ب‬ ْ
ْ
Örnek

Profesör 200 öğrenciye cevabı sordu. ٍ ‫ﺳﺄل اﻷﺳﺘﺎذ ﻣﺎﺋﱵ ﻃﺎﻟ‬


.‫ﺐ ﻋ ِﻦ اﳉﻮاب‬
Araba 200 metre sonra durdu. ٍْ ‫ﻣﺎﺋﱵ ِﻣ‬
.‫ﱰ‬ ْ ‫ﺴﻴﱠ َﺎرةُ ﺑﻌﺪ‬
ِ
‫وﻗﻔﺖ اﻟ ﱠ‬

8- 300-900 Arası Sayılar:


Yüz sayısı üç ve dokuz sayılarına muzâfun ileyh (tamlanan) yapılarak mecrûr
olur. Sayılan da yüz sayısının tamlayanı olarak yine mecrûr olur. Yani yüz sayısı, üç-
dokuz arası sayının tamlayanı olarak, sayılan da yüz sayısının tamlayanı olarak cer
edilmiş olur. Böylece üçlü bir yapı ortaya çıkmış olur. Şöyle ki;

Sayılan nesne 100 sayısı 3-9 sayıları

ٍ
‫ﻗﻠﻢ‬ ِ
‫ﻣﺎﺋﺔ‬ ‫ﺛﻼث‬
ُ
Yukarıdaki yapı içerisinde irâb 3-9 sayılarında gerçekleşir. 100 ve sayılan
nesne ise, muzâfun ileyh olduklarından cer olarak harekelenir.
Bu yapının ilk hanesindeki birlik sayısı, yüz sayısının dişil olmasından dolayı
eril yapılır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


175
Temyîz ve Sayılar

Yine, birlik ve yüzlük sayısından sonra, sayılan bir nesne gelmezse, yüz ve
sayılan arasındaki tamlama durumu ortadan kalkacağından, yüz sayısının son
harekesi nekre ve birlik hanesindeki sayının tamlayanı olduğundan çift kesre ile
mecrûr olur. Örnek: ‫ أرﺑﻌُﻤﺎﺋ ٍﺔ‬dört yüz.

Çantada üç yüz kitap var. ٍ ِ‫اﳊﺪﻳﻘﺔ ﺛﻼ ُﲦﺎﺋ ِﺔ ﻛ‬


.‫ﺘﺎب‬ ِ ‫ﰲ‬
ِ ‫ﺟﺪت ﰲ اﳌﻜﺘﺒﺔ ﲬﺴ‬
ٍ ‫ﻤﺎﺋﺔ ﻛﺘﺎ‬
Örnek

Kütüphanede beş yüz kitap buldum.‫ب‬ َ ُ ‫و‬


ٍ ‫ﺳﺄل اﳌﻌﻠّﻢ ﺑﲔ ﺗﺴ ِﻌﻤﺎﺋ ِﺔ‬
Öğretmen dokuz yüz soru arasından sordu. .‫ﺳﺆال‬

Aşağıdaki cümleleri inceleyiniz ve sayılanların en son


sayının sayılanı olarak geldiğine dikkat ediniz.
.‫ﻌﲔ‬ ٍ ِ ِ ٍ ِ
1970 yılında doğdum. َ ‫وﺳْﺒ‬ َ ‫ت َﺳﻨَﺔَ أﻟْﻒ وﺗ ْﺴﻌﻤﺌَﺔ‬ ُ ‫ُوﻟ ْﺪ‬
1965 at .‫وﺳﺘﱡﻮ َن ِﺣﺼﺎﻧًﺎ‬ ِ ٌ‫ﻒ وﺗِﺴﻊ ﻣﺌ ٍﺔ وﲬَْﺴﺔ‬
َ َ ُ ْ ٌ ْ‫أﻟ‬
Bireysel Etkinlik

4645 adam ‫وﺳﺖ ﻣﺌَﺔ وﲬَْ َﺴﺔٌ و ْأرﺑـَ ُﻌﻮ َن َر ُﺟ ًﻼ‬‫آﻵف ﱡ‬ ٍ ُ‫أرﺑـﻌﺔ‬
َ َْ
ٍ ‫ﻤﺎﺋﺔ وﺛﻼﺛﺔُ ُﻛ‬
‫ﺘﺐ‬ ٍ
1703 kitap َ ‫ﺳﺒﻌ‬ُ ‫أﻟﻒ َو‬
ٌ
5003 kadın .‫ﻼث ﻧِ َﺴ ٍﺎء‬ ٍ
ُ َ‫ﲬَْ َﺴﺔُ آﻻف وﺛ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


176
Temyîz ve Sayılar

•Aşağıdaki sorulara parentez içindeki sayıları


kullanarak, örnekteki gibi cevap veriniz.
(9) ‫ﻆ ﻣﻦ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ؟‬
ُ ‫ﻛﻢ ﺳﻮرًة َﲢ َﻔ‬
ْ :‫• ﻣﺜﺎل‬
Alıştırmalar .‫ﺗﺴﻊ ُﺳ َﻮر‬
َ ‫ﻆ‬ ُ ‫• أَﺣ َﻔ‬
(12) ‫ ﻛﻢ ﻋﺎﻣﻼً ﻳﻌﻤﻞ ﰲ ﻣﺼﻨﻌِﻚ؟‬-1 •
(7.000) ‫ﺗﻚ‬
َ ‫اﺷﱰﻳﺖ ﺳﻴّﺎر‬
َ ‫ ﺑِﻜﻢ دوﻻ ٍر‬-2 •
(24) ‫ﻳﺴﱰك ﰲ ﻫﺬﻩ اﳌﺒﺎراة؟‬
ُ ً‫ﻛﻢ ﻻﻋﺒﺎ‬-3 •
(97) ‫اﻟﺼﻒ اﻟﺮاﺑﻊ؟‬
ّ ‫ ﻛﻢ ﻃﺎﻟﺒﺔً ﺗﺪرس ﰲ‬-4 •
(16) ‫ ﻛﻢ ﻃﺎﺋﺮةً ﻬﺗﺒﻂ ﰲ ﻫﺬا اﳌﻄﺎر؟‬-5 •

•Cevaplarınızı kontrol ediniz.


Cevaplar

.ً‫ﻋﺸﺮ ﻋﺎﻣﻼ‬ َ ‫ ﻳﻌﻤﻞ ﰲ ﻣﺼﻨﻌﻲ اﺛﻨﺎ‬-1 •


ِ َ‫ اﺷﱰﻳﺖ ﺳﻴﺎرﰐ ﺳﺒﻌﺔ‬-2 •
.‫آﻻف دوﻻ ٍر‬ َ ّ
ِ ‫ ﻳﺸﱰك أرﺑﻌﺔٌ وﻋﺸﺮون‬-3 •
.‫ﻻﻋﺒًﺎ‬ َ
.ً‫ﺳﺒﻊ َوﺗﺴﻌﻮن ﻃﺎﻟﺒﺔ‬ٌ ‫ ﺗﺪرس‬-4 •
.ً‫ﺳﺖ ﻋﺸﺮةَ ﻃﺎﺋﺮة‬‫ �ﺒﻂ ﱠ‬-5 •

9- Sıra Sayıları: (ُ‫ﱠﺮﺗِﻴﺒِﻴﱠﺔ‬


ْ ‫اﻟﺘـ‬ ُ ‫)اَْﻷَ ْﻋ َﺪ‬
‫اد‬
ِ ‫ و‬sayısı, ‫اَْﻷَﱠو ُل‬
Sıra sayıları, varlıkların sırasını belirten sıfatlardır. Bir/ ‫اﺣ ٌﺪ‬َ
(müzekker) ve ‫( اﻷوﱃ‬müennes) şeklinde sıra sayısı olur. 2–10 arasındaki sayılar

fâilun/ ‫ﻞ‬ ِ
ٌ ‫ ﻓَﺎﻋ‬kalıbına olurlar. Sıra sayılarında da müzekkerlik-müenneslik söz
konusudur. Genellikle sıfat olarak kullanılan bu sayılar genellikle marifedir. Sıra
sayıları, sırasını ifade ettikleri nesneye hem cinsiyet bakımından, hem de
hareke/irâb bakımından uyarlar.
11-19 arasındaki sayılar sıra sayı sıfatı olduklarında da son harflerinin
harekeleri fethalıdır ve değişmemektedir (mebnîdir).

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


177
‫‪Temyîz ve Sayılar‬‬

‫)‪Sıra s. (müe.‬‬ ‫)‪Sıra s. /müz.‬‬ ‫‪Sayma sayısı‬‬


‫اﻷوﱃ‬ ‫‪1.‬‬ ‫اﻷول‬
‫ّ‬ ‫واﺣﺪ ‪1‬‬

‫اﻟﺜﺎﻧﻴﺔ‬ ‫‪2.‬‬ ‫اﻟﺜﺎﱐ‬ ‫‪2‬‬ ‫اﺛﻨﺎن‬

‫اﻟﺜﺎﺛﺔ‬ ‫‪3.‬‬ ‫اﻟﺜﺎﻟﺚ‬ ‫ﺛﻼﺛﺔ ‪3‬‬

‫اﻟﺮاﺑﻌﺔ‬ ‫‪4.‬‬ ‫اﻟﺮاﺑﻊ‬ ‫أرﺑﻌﺔ ‪4‬‬

‫اﳋﺎﻣﺴﺔ‬ ‫‪5.‬‬ ‫ﳋﺎﻣﺲ‬ ‫ﲬﺴﺔ ‪5‬‬

‫اﻟﺴﺎدﺳﺔ‬ ‫‪6.‬‬ ‫اﻟﺴﺎدس‬ ‫‪6‬‬ ‫ﺳﺘﺔ‬

‫اﻟﺴﺎﺑﻌﺔ‬ ‫‪7.‬‬ ‫اﻟﺴﺎﺑﻊ‬ ‫ﺳﺒﻌﺔ ‪7‬‬

‫اﻟﺜﺎﻣﻨﺔ‬ ‫‪8.‬‬ ‫اﻟﺜﺎﻣﻦ‬ ‫ﲦﺎﻧﻴﺔ ‪8‬‬

‫اﻟﺘﺎﺳﻌﺔ‬ ‫‪9.‬‬ ‫اﻟﺘﺎﺳﻊ‬ ‫ﺗﺴﻌﺔ ‪9‬‬

‫اﻟﻌﺎﺷﺮة‬ ‫‪10.‬‬ ‫اﻟﻌﺎﺷﺮ‬ ‫ﻋﺸﺮة ‪10‬‬

‫اﳊﺎدﻳﺔ ﻋ ْﺸﺮة‬ ‫‪11.‬‬ ‫اﳊﺎدي ﻋﺸﺮ‬ ‫أﺣﺪ ﻋﺸﺮ ‪11‬‬

‫اﻟﺜﺎﻧﻴﺔ ﻋﺸﺮة‬ ‫‪12.‬‬ ‫اﻟﺜﺎﱐ ﻋﺸﺮ‬ ‫‪12‬‬ ‫اﺛﻨﺎ ﻋﺸﺮ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪26‬‬


‫‪178‬‬
Temyîz ve Sayılar

.‫ﺲ‬ ِْ ‫ﻒ‬ ُ ‫ﻗَ ِﺪ َم اﻟﻀ ْﱠﻴ‬


Beşinci misafir geldi.
ُ ‫اﳋَﺎﻣ‬
.‫ﺲ‬ ِْ ‫ﻒ‬
Beşinci misafiri gördüm.
َ ‫اﳋَﺎﻣ‬ َ ‫ﺖ اﻟﻀ ْﱠﻴ‬ ُ ْ‫رأَﻳ‬
Beşinci öğrenciye selam verdim. ِ ‫اﳋَ ِﺎﻣ‬
.‫ﺲ‬ ْ ‫ﻒ‬ ِ ‫ﺖ َﻋﻠَﻰ اﻟﻀ ْﱠﻴ‬ ُ ‫َﺳﻠﱠ ْﻤ‬
. ُ‫ﺖ اﻟﻄﱠﺎﻟِﺒَﺔُ اﻟﺜﱠﺎﻧِﻴَﺔ‬ ِ ‫ﻗَ ِﺪﻣ‬
Örnek

İkinci bayan öğrenci geldi. َ


İkinci bayan öğrenciyi gördüm. .َ‫ﺖ اﻟﻄﱠﺎﻟِﺒَﺔَ اﻟﺜﱠﺎﻧِﻴَﺔ‬ُ ْ‫َرأَﻳ‬
İkinci bayan öğrenciye selam verdim. .‫ﺖ َﻋﻠَﻰ اﻟﻄﱠﺎﻟِﺒَ ِﺔ اﻟﺜﱠﺎﻧِﻴَ ِﺔ‬ ُ ‫َﺳﻠﱠ ْﻤ‬
On ikinci bayan öğrenci geldi. .َ‫ﺖ اﻟﻄﱠﺎﻟِﺒَﺔُ اﻟﺜﱠﺎﻧِﻴَﺔَ َﻋ ْﺸ َﺮة‬ِ ‫ﻗَ ِﺪﻣ‬
َ
.‫ﺸ َﺮ‬ َ ‫ﱠﺎﱐَ َﻋ‬ ِ ‫ﺐ اﻟﺜ‬ ِ ‫رأَﻳ ُ ﱠ‬
On ikinci erkek öğrenciyi gördüm. َ ‫ﺖ اﻟﻄﺎﻟ‬ َْ
Kur’andan 19. cüzü okudum. .‫ﻋﺸﺮ ﻣﻦ اﻟﻘﺮآن‬
َ ‫اﻟﺘﺎﺳﻊ‬
َ َ‫ﻗﺮأت اﳉﺰء‬
ُ

Onluk sayılarla, yüz ve bin sayılarının sıra sayıları yapılırken başlarına


belirlilik takısı olan (‫ )ال‬getirmek gerekir.

.‫اﻟﺮوم ﻫﻲ اﻟﺴﻮرةُ اﻟﺜﻼﺛﻮن ﻣﻦ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ‬


ّ ‫ﺳﻮرة‬
Rûm Sûresi Kur’an’ın otuzuncu sûresidir.
.‫ﻗﺮأت اﻟﺼﻔﺤﺔَ اﻟﻌﺸﺮﻳﻦ ﻣﻦ اﻟﻜﺘﺎب أﻣﺲ‬
ُ
Örnek

Dün kitabın yirminci sayfasını okudum.


.‫اﻟﻄﺎﻟﺐ اﳌﺎﺋﺔَ ﻋﻠﻰ اﻟﺼﻒ اﻟﺮاﺑ ِﻊ‬
َ ‫ﻠﺖ‬
ُ ‫ﺳ ﱠﺠ‬
Yüzüncü öğrenciyi dördüncü sınıfa kaydettim.

Bu sayıların bir isme muzâf yapılmasıyla da sıra sayılarının kullanılması


mümkündür. Bu durumda, kendisinden sonra gelen isimle, isim tamlaması
oluşturmuş olur. Ancak burada gelecek sıra sayısı arkadan gelen isim müzekker de
olsa müennes de olsa müzekker olacaktır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27


179
Temyîz ve Sayılar

ٍ ‫ﻛﺘﺎب اﻟﺼﺮف ّأول‬


.‫ﻛﺘﺎب ﻣﻦ ﺳﻠﺴﻠﺔ اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‬ ُ
Sarf kitabı, “Arap Dili” serisinin ilk kitabıdır.
ٍ
.‫ﺣﺎﻓﻠﺔ إﱃ اﳉﺎﻣﻌﺔ‬ ِ ‫ﺮت ﻋﻦ‬
‫ﺛﺎﻟﺚ‬ ُ ‫ﺗﺄ ّﺧ‬

Örnek
Üniversiteye giden üçüncü otobüsü kaçırdım.

•Aşağıdaki cümleleri Arapçaya çeviriniz.


Alıştırmalar

•1- Yâsîn Sûresi Kur'an'da 36. sûredir.

•2- Evimiz apartmanın 7. katındadır.

•3- 22. ders kitabın 89. sayfasındadır.

•4- Arkadaşım 50. konuyu okuyacak.

•5- Ali! Ansiklopedinin 10. cildine bak.

-1 ‫ ﻫﻲ اﻟﺴﺎدﺳﺔُ واﻟﺜﻼﺛﻮن‬.‫ ﻣﻦ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ‬-1

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28


180
Temyîz ve Sayılar

•Temyîz, açıklamak demektir. Mansûb-nekira bir isimdir. Bazı durumlarda


mecrûr olduğu da olur. Ölçü, tartı ve hacim ölçü birimlerinin, sayma
sayılarının, soru ve çokluk kemi ( ‫') ﻛﻢ‬nin temyîzleri vardır.
•Sayma sayıları, 1 ve 2 hariç sürekli isimden önce gelir ve 3-10, 11-12, 13-
19, 20,30...90, 21-99, 100 ve 1000 sayılarının kendilerine has kuralları
vardır. Bu sayılar sayılanla isim tamlaması durumundadırlar.
Özet
•Sıra sayıları, sayma sayılarının aksine genellikle isimden sonra gelir ve
öndeki isimle sıfat tamlaması oluşturduğundan onunla her yönden uyumlu
olmak zorundadır. Sıra sayılarının da aynen sayma sayılar gibi dişil ve erili
vardır
•Sıra sayıları, isimden önce gelerek o isimle isim tamlaması şeklinde
kullanıldığı da olur. Bu durumda arkadan gelen ismin cinsiyeti ne olursa
olsun sıra sayısı eril olmalıdır.
•Arapçada saatler sıra sayılarının dişilleriyle söylenir.
•Örnek: ُ‫اﻟﺴﺎﻋﺔ اﻟﺜﺎﻟﺜﺔ‬ Saat üç.
•Ayın günleri de sıra sayıları ile söylenir.
•Örnek: ‫اﻟﻴﻮم اﳋﺎﻣﺲ ﻣﻦ اﻟﺸﻬﺮ‬ Ayın beşi

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 29


181
Temyîz ve Sayılar

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Sıra sayıları için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
a) Sıra sayılarının dişil ve erili vardır.
b) Sıra sayılarında, sayılanı ile uyum aranmaz.
c) 11-19 arası sıra sayılarında, sadece birler basamağı sıra sayısı olur.
d) D) Yüz, bin ve onluk sayılar, başlarına ‫ ال‬takısı getirilerek sıra sayısı
yapılır.
e) Sıra sayıları önündeki isme bağlı olarak marife veya nekre gelebilir.

2. .(‫رواﺗﺐ اﳌﻮﻇﻔﲔ ﰲ اﻟﺸﻬ ِﺮ اﻟﺴﺎﺑ ِﻊ ﻳﻮﻟﻴﻮ )ﲤّﻮز‬


ُ ‫ﺘﺰداد‬
ُ ‫ َﺳ‬cümlesinin Türkçe karşılığı
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Memur maaşları yedi ay içinde artacak.
b) Memur maaşlarının yedi ay içinde artması beklenmektedir.
c) Temmuz ayı memur maaşlarının artacağı aydır.
d) Memur maaşları yedinci ay olan Temmuz ayında artacak.
e) Memur maaşları yedinci aya kadar artacak.

3. ً‫ﱡﻤﺎﺋﺔ َوواﺣﺪ َوﻋﺸﺮﻳﻦ ﺻﻔﺤﺔ‬ ٍ ُ‫ﺳﺒﻌﺔ‬


ٍ ‫آﻻف وﺳﺘ‬ sayısının Türkçe karşılığı
َ َ
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Yedi bin altı yüz yirmi sayfa
b) Yedi bin yüz yirmi bir sayfa
c) Yedi bin yedi yüz yirmi bir sayfa
d) Yedi yüz bin altı yüz yirmi bir sayfa
e) Yedi bin altı yüz yirmi bir sayfa

4. ِ ‫ﰲ‬............. ‫ﻄﻴﺐ ﻣﺪﻳﻨﺔُ أَﻧﻄﺎﻟﻴﺎ‬


.‫ﻓﺼﻞ اﻟﺼﻴﻒ‬ ُ ُ‫ ﺗ‬cümlesinde boş bırakılan yere
gelebilecek uygun kelime aşağıdakilerden hangisidir?
a) ٌ‫ِﺳﻴﺎﺣﻴّﺔ‬
b) ٌ‫ﻫﻮاء‬
c) ً‫ﻫﻮاء‬
d) ‫َﺷﻮا ِر ُﻋﻬﺎ‬
e) ‫ﻛﺒﲑة‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 30


182
Temyîz ve Sayılar

5. .‫ﲜَ ﱠﺮ َارﺗِِﻪ‬...........
ِ ‫دوﻧﻮﻣﺎ‬
ً ُ‫ث اﳌُﺰارع‬
َ ‫ﺣﺮ‬
َ cümlesinde boş bırakılan yere gelebilecek
uygun kelime aşağıdakilerden hangisidir?
a) ‫َﺣ ْﻘ ُﻞ‬
b) ‫َﺣ ْﻘ ٌﻞ‬
c) ‫َﺣ ْﻘ ٍﻞ‬
d) ‫ﻣﻦ اﳊَْﻘ ِﻞ‬
e) ‫ﻘﻮل‬
ٌ ‫ُﺣ‬

6. ِ ْ ‫ت ﻣﻊ أﺻﺪﻗﺎﺋﻲ ﻟﻴﻠﺔَ أﻣﺲ‬


. ............ ‫ﻓﻴﻠﻤﲔ‬ ُ ‫ﺷﺎﻫ ْﺪ‬ cümlede boş bırakılan yere
gelebilecek uygun kelime aşağıdakilerden hangisidir?
a) ‫اﺣﺪا‬
ً ‫و‬
b) ِ ِ‫ا‬
‫ﺛﻨﺎن‬
c) ‫ﲔ‬ ِ
ِ ‫اﻻﺛﻨ‬
d) ِ ‫اِﺛﻨ‬
‫ﲔ‬
e) ‫اﻟﺜﺎﻧﻴﺔ‬

7. “Naim Süleymanoğlu, on iki kez dünya şampiyonluğunu kazandı.”


cümlesinin Arapça karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
a) ِ ‫ﺣﺼﻞ ﻧﻌﻴﻢ ﺳﻠﻴﻤﺎن أوﻏﻠﻲ ﻋﻠﻰ ﺑ‬
.‫ﻄﻮﻟﺔ اﻟﻌﺎﱂ اﺛﻨﺘﺎ ﻋ ْﺸﺮةَ ﻣﱠﺮًة‬ ُ َ
b) .‫ات‬ ٍ ‫ﺑﻄﻮﻟﺔ اﻟﻌﺎﱂ اﺛﻨﺘﺎ ﻋ ْﺸﺮةَ ﻣﱠﺮ‬
ِ ‫ﺣﺼﻞ ﻧﻌﻴﻢ ﺳﻠﻴﻤﺎن أوﻏﻠﻲ ﻋﻠﻰ‬
َ
c) .ٍ‫ﺣﺼﻞ ﻧﻌﻴﻢ ﺳﻠﻴﻤﺎن أوﻏﻠﻲ ﻋﻠﻰ ﺑﻄﻮﻟﺔ اﻟﻌﺎﱂ اﺛﻨﺘﺎ ﻋ ْﺸﺮةَ ﻣﱠﺮة‬
َ
d) ِ
.ً‫ﺣﺼﻞ ﻧﻌﻴﻢ ﺳﻠﻴﻤﺎن أوﻏﻠﻲ ﻋﻠﻰ ﺑﻄﻮﻟﺔ اﻟﻌﺎﱂ اﺛﻨﺎ ﻋ ْﺸﺮَة ﻣﱠﺮة‬
َ
e) .ً‫ﻋﺸَﺮ ﻣﱠﺮة‬ ِ
َ ‫ﺣﺼﻞ ﻧﻌﻴﻢ ﺳﻠﻴﻤﺎن أوﻏﻠﻲ ﻋﻠﻰ ﺑﻄﻮﻟﺔ اﻟﻌﺎﱂ اﺛﻨﺘﺎ‬

8. Aşağıdakilerden hangisi sıra sayılarının kullanıldığı yerlerden biri değildir?


a) Bir ismin sayı sıfatı olarak
b) Bir şeyin miktarını belirtmek için
c) Saatlerin söylenmesinde
d) Bir ismin muzâfı olarak
e) Ayın kaçı olduğunu söylerken

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 31


183
Temyîz ve Sayılar

9. Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?


U U

a) Temyîz bir cümleyi veya bir ismi açıklayan mansûb-nekre bir isimdir.
b) Temyîzin açıkladığı isme mümeyyez denir.
c) Sayma sayılarının temyîzleri sayıdan sonra gelir.
d) Sıra sayılarının temyîzleri sayıdan önce gelir.
e) Soru kem’inin temyîzi nekre ve mansûb olur.

10. .‫ﻃﻮل ُﻋﻤﺮي‬ ِ


َ ‫اﻷﻣﺮاض‬ ‫ﻧﻮﻋﺎ ﻣﻦ‬
ً ‫ﻋﺸﺮ‬
َ ‫اﺛﲏ‬
ْ ‫ﻋﺎﻧﻴﺖ ﻣﻦ‬
ُ “Hayatım boyunca 12 çeşit
hastalıkla pençeleştim.” cümlesinde temyiz olan kelime aşağıdakilerden
hangisidir?
a) ‫ﻧﻮﻋﺎ‬
ً
b) ِ ‫ﻣﻦ اﻷﻣﺮ‬
‫اض‬
c) ‫ﻃﻮل ُﻋﻤﺮي‬
َ
d) ‫ﻃﻮل‬
َ / ‫ﻧﻮﻋﺎ‬
ً
e) ِ ‫ ﻣﻦ اﻷﻣﺮ‬/ ‫ﻧﻮﻋﺎ‬
‫اض‬ ً

Cevap Anahtarı
1.b, 2.d, 3.e, 4.c, 5.d, 6.d, 7.a, 8.b, 9.d, 10.e

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 32


184
Temyîz ve Sayılar

SÖZLÜKÇE
Ezberlemek َ ‫َﺣ ِﻔ‬
‫ﻆ ﳛ َﻔﻆ ِﺣ ْﻔﻆ‬ Kese, torba ‫ﻛِﻴﺲ )ج( أَﻛﻴﺎس‬

Yoğunluk ‫ﻛﺜﺎﻓﺔ‬ Bardak ‫ﻛﻮب )ج( أَ ْﻛﻮاب‬

Sirke ‫َﺧ ّﻞ‬ Kutu ‫ُﻋ ْﻠﺒَﺔ )ج( ُﻋﻠَﺐ‬

Alışveriş yapmak ‫ﻳﺘﺴﻮق ﺗﺴ ﱡﻮق‬


ّ ‫ﺗَ َﺴ ﱠﻮ َق‬ Çarşı, pazar ‫أﺳﻮاق‬
ْ (‫ﺳﻮق )ج‬
Ekmek, ziraat
‫ﻳﺰرع َزْرع‬
َ ‫َزرع‬ İstasyon, durak ‫َﳏَﻄّﺔ )ج( َﳏﻄّﺎت‬
yapmak

Buğday ‫ﺑـُّﺮ‬ Bayılmak (‫أُ ْﻏ ِﻤ َﻲ )ﻋﻠﻰ‬

Şeftali ‫َﺧ ْﻮخ‬ Yüzey, metin ‫َﻣ ْﱳ )ج( ُﻣﺘﻮن‬

Tatlılık ‫ُﻋ ُﺬوﺑﺔ‬ Ayılmak ‫ﻔﻴﻖ إﻓﺎﻗﺔ‬


ُ ُ‫َﻓﺎق ﻳ‬
َ ‫أ‬

Cömertlik ‫َﺳﺨﺎء‬ Tarla ‫َﺣ ْﻘﻞ )ج( ُﺣﻘﻮل‬

Yayma, dağıtma ‫ﺚ‬


ّ َ‫ﺑ‬ Süpürmek ‫َﻛﻨَﺲ ﻳَﻜﻨُﺲ َﻛْﻨﺲ‬

Seyirci ‫ُﻣﺘَـ َﻔِّﺮج )ج( ﻣﺘﻔﺮﺟﻮن‬ Kültür, eğitim ‫ﺛَﻘﺎﻓﺔ )ج( ﺛﻘﺎﻓﺎت‬

2564 gr. ağırlık


Komisyon, komite,
‫َﳉْﻨﺔ )ج( ِﳉﺎن‬ ölçüsü, bidon, ‫ِرﻃْﻞ )ج( أ َْرﻃﺎل‬
heyet
varil

Maaş ‫راﺗِﺐ )ج( َرواﺗﺐ‬ Yağ, sıvı yağ ‫َزﻳْﺖ )ج( ُزﻳُﺖ‬

Ahır ‫إﺳﻄﺒﻼت‬
ْ (‫إﺳﻄﺒﻞ)ج‬
ْ

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 33


185
Temyîz ve Sayılar

YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, I-IV, Mısır, tsz.
Antuvân ed-Dahdâh, Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvili ve Levhât,
Beyrut, 1981.
Avşar, E., (2010), Arapça Dilbilgisine Giriş –1, İstanbul.
Çörtü, M. (2006), Arapça Dilbilgisi Sarf, İstanbul.
el-Galâyînî, M. (2008), Câmi‘u'd-Durûsi'l-‘Arabiyye, Beyrut.
es-Seyyid Ahmed el-Hâsimî, el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır, 1354.
Günday, H., Şahin, Ş. (2009), Arapça Dilbilgisi Sarf Bilgisi, İstanbul.
İşler, E., Yıldız, M., (2011), Arapça Çeviri Kılavuzu, İstanbul.
Kara, H., Düzgün, O., (2010), Arapça Konuşma Dersleri, İstanbul.
Kelebek, M. ve diğ., İmam Hatip Liseleri İçin Arapça 12, Ankara, 2009.
Muhammed İsma‘îl Sînî (ve diğ.-Komisyon), el-Kavâ‘idu’l-‘Arabiyyetu’l-Muyessera,
II.cilt, Riyad, 1403/1983.
Uralgiray, Y. (b.t.y.), İlk ve İleri Dilbilgisi, İstanbul.
Yasdıman, Neclâ (2010), Adım Adım Kur'an Dili, İzmir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 34


186
HÂL VE ÇEŞİTLERİ

• Müfred Hâl
• Şibh Cümle Hâl ARAPÇA IV
İÇİNDEKİLER

• Hâl Cümlesi Prof. Dr. Mustafa


KAYA

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Hâlin yapısını ve özelliğini
öğrenebilecek,
HEDEFLER

• Hâlin cümle ögesi olarak


anlama katkısı hakkında bilgi
sahibi olabilecek,
• Hâl çeşitlerini kavrayabilecek,
• Hâlin diğer cümle ögelerinden
yapı ve anlam farkını ayırt
edebilecek,
• Yazılı ve sözlü ifadelerde hâl
yapılarını kullanabileceksiniz.
ÜNİTE

8
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Hâl ve Çeşitleri

MÜFRED HÂL

ŞİBH CÜMLE ŞEKLİNDE


HÂL ÇEŞİTLERİ HÂL

CÜMLE ŞEKLİNDE HÂL

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


188
Hâl ve Çeşitleri

GİRİŞ
Diğer ünitelerde mefûl müstesnâ, temyiz gibi mansûb cümle ögelerinden
bahsedilmişti. Bu ünitede ise yine mansûb cümle ögelerinden biri olan hâl ve
çeşitleri konusu ele alınacaktır.

Hâl; Bir cümlede Türkçedeki durum zarfına benzeyen hâl, cümlenin mansûb elemanlarından
yüklem meydana biridir. Eylem gerçekleşirken cümlede yer alan bir ismin durumunu belirten
gelirken o cümledeki bir mansûb türemiş (ism-i fail, ism-i mefûl, sıfat-ı müşebbehe vb.) isme hâl denir.
ismin durumunu, hâlini Durumu ortaya konulan cümle ögesi isim, daha çok fail ve mefûl olmakla birlikte
belirten mansûb cümle
mübteda, haber, muzafun ileyh vb. başka cümle ögeleri de olabilir. Hâl genelde
ögesidir.
türemiş nekre bir isimdir, ancak az da olsa câmid isimlerden hâl yapılabilir.
Cümlede “hangi durumda?”, “hangi hâlde?”, “ne hâlde?” sorularının cevabı bize
hâli verir. İçerisinde hâl bulunan Arapça cümleleri Türkçeye; “- erek, -arak, -dığı
hâlde, -yor olarak, -yorken, -mış olduğu hâlde, -iken, -mışken” gibi ekler yardımıyla
çevirebiliriz. Örneğin; “Koşarak evden çıktı”, “Ağlar bir hâlde telefonu açtı”, “Eve
gitmişken niçin geri geldin?” gibi cümlelerdeki altı çizili kısımlar Arapçada hâl
cümle ögesi olarak değer bulur. Hâl anlamı veren yapı; müfred, şibhi cümle ve
cümle olmak üzere üç şekilde karşımıza çıkar.

MÜFRED HÂL (‫ﺎل اﻟ ُْﻤ ْﻔ َﺮ ُد‬


ُ َ‫)ا ْﳊ‬
Müfred (şibhi cümle ya da cümle olmayan) hâlin nekre gelmesi gerekir. Hâl
ِ ‫( ﺻﺎﺣﺐ‬hâl
cümle ögesinin cümlede durumunu, hâlini bildirdiği isme; ‫ ذو اﳊﺎل‬،‫اﳊﺎل‬ َ
sahibi) denir ve “hâl”in aksine “hâl sahibi” çoğunlukla marife gelir. Hâl ile hâl
sahibi; tekil-ikil-çoğul ve eril-dişil olma bakımından uygunluk arz eder. Müfred hâl;
daha çok ism-i fâil, ism-i mefûl, sıfat-ı müşebbehe gibi türemiş isim kalıplarından
elde edilir.

Anlamı Cümle
Bir çocuk ağlayarak geldi. .‫َﺟﺎءَ ِﻃ ْﻔ ٌﻞ ﺑَﺎﻛِﻴًﺎ‬
Örnek

Hâl-Hâl Sahibi Uyumu


Hâl, cümlede geçen bir ismin eylem meydana gelirken durumunu ifade
ettiği gibi aynı anda özne ve nesne gibi iki cümle ögesinin durumunu da bildirebilir.
Aşağıda tekil-ikil-çoğul ve müzekker-müennes uyumunu gösteren müfred hâle
ilişkin cümleler yer almaktadır. Altı çizili kırmızı kelimeler hâl sahibini, maviler hâli
göstermektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


189
Hâl ve Çeşitleri

Ali, ağlar bir hâlde (ağlayarak) odasına .‫َد َﺧ َﻞ َﻋﻠِ ﱞﻲ ﻏُْﺮﻓَـﺘَﻪُ ﺑَﺎﻛِﻴًﺎ‬
girdi.

Ne hâlde?
İki öğrenci ağlayarak sınıfa girdi. .‫ﲔ‬ ِ ْ ‫ﻒ ﺑَﺎﻛِﻴَـ‬
‫ﺼ ﱠ‬ ‫ﺎن اﻟ ﱠ‬ ِ ‫دﺧﻞ اﻟﻄﱠﺎﻟِﺒ‬
َ َََ
Fatma, ağlayarak odasına girdi. .ً‫ﺎﻃ َﻤﺔُ ﻏُْﺮﻓَـﺘَـ َﻬﺎ ﺑَﺎﻛِﻴَﺔ‬ ِ َ‫دﺧﻠَﺖ ﻓ‬
ْ ََ
ِ
ِ ْ ‫ﻒ ﺑَﺎﻛﻴَﺘَـ‬ ِ
‫ﺖ اﻟﻄﱠﺎﻟﺒَﺘَﺎن اﻟ ﱠ‬ِ ِ َ‫دﺧﻠ‬
Örnek

İki kız öğrenci ağlayarak sınıfa girdi. .‫ﲔ‬ ‫ﺼ ﱠ‬ ََ


ِ ‫ﺼ ﱠ‬
Öğrenciler, ağlar bir hâlde sınıfa girdi. .‫ﲔ‬ َ ‫ﻒ ﺑَﺎﻛ‬ ‫ب اﻟ ﱠ‬ ُ ‫َد َﺧ َﻞ اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
Hangi durumda?

ٍ ‫ﻒ ﺑﺎﻛِﻴ‬ ِ ِ
Kız öğrenciler, ağlar bir hâlde sınıfa girdi. .‫ﺎت‬ َ َ ‫ﺼ ﱠ‬ ‫ﺎت اﻟ ﱠ‬ ُ َ‫َد َﺧﻠَﺖ اﻟﻄﱠﺎﻟﺒ‬
ٍ ‫ﺎت ﺑﺎﻛِﻴ‬ ِ ِ ِ
Öğretmen kız öğrencileri ağlarken gördü. .‫ﺎت‬ َ َ َ‫َرأَى اﻟْ ُﻤ َﻌﻠّ ُﻢ اﻟﻄﱠﺎﻟﺒ‬
Babası onunla ağlaşarak (ikisi de ağlar .‫ﲔ‬ ِ ْ ‫وﱠد َﻋﻪُ أَﺑُﻮﻩُ ﺑَﺎﻛِﻴَـ‬
hâlde) vedalaştı.
َ

Yukarıdaki örneklerde ‫ﻜﻰ‬ ٍ ‫ )اﻟﺒﺎﻛِﻲ( ﺑ‬kelimesi hâl


َ َ‫ ﺑ‬fiilinin ism-i fâili olan ‫ﺎك‬َ َ
olarak kullanılmıştır.
Müfred hâl ve hâl sahibi beraber, zaman zaman yapı ve anlam bakımından
Müfred hâl; daima
sıfat tamlamasıyla karışabilir. Nadiren hâl sahibi nekre gelebilse de; genellikle
nekre gelir ve tekil- ikil
veya çoğul oluşuna göre aşağıdaki iki örnekten de anlaşılacağı üzere, marifelik-nekrelik ve bazen de i‘râb
farklı bir nasb alameti bakımından (hâl mansûb; sıfat ise mevsufuna göre merfû, mansûb, mecrûr gelir)
taşır. hâl ile hâl sahibi arasındaki uyumsuzluğa, buna mukabil sıfat-mevsuf arasındaki
tam uyuma dikkat etmek gerekir. Dikkat edilmesi gereken bir konu da; cümlede
geçen bir ismin sıfat mı yoksa hâl mi aldığının, onun marife veya nekre gelişiyle
alakalı olduğudur. İsim eğer nekre ise ondan sonra gelen nekre yapının sıfat, isim
eğer marife ise ondan sonra gelen nekre yapının hâl olması ve buna göre
anlamlandırılması önem arz etmektedir. Hâl sahibi, zamir vb. marife isim
çeşitlerinden herhangi biri olabilir.

SIFAT-MEVSÛF HÂL-SÂHİBU’L-HÂL
.َ‫ﻮم اﻟْ ُﻤْﻨـَﺰﻟَِﻘﺔ‬
َ ‫ﱡﺠ‬
ُ ‫ت اﻟﻨ‬
ُ ‫ﺎﻫ ْﺪ‬
َ ‫َﺷ‬ .ً‫ﻮم ُﻣْﻨـَﺰﻟَِﻘﺔ‬
َ ‫ﱡﺠ‬
ُ ‫ت اﻟﻨ‬
ُ ‫ﺎﻫ ْﺪ‬
َ ‫َﺷ‬
Kayan yıldızları izledim. Yıldızları kayarken izledim.
Örnek

ِ ‫ﺐ أ ْن أَ ْﺷﺮب َﺷﺎﻳﺎ ﺳ‬
.‫ﺎﺧﻨًﺎ‬ ‫أ ُِﺣ ﱡ‬ ِ ‫ﺐ أ ْن أَ ْﺷﺮب اﻟﺸﱠﺎي ﺳ‬
.‫ﺎﺧﻨًﺎ‬ ‫أ ُِﺣ ﱡ‬
َ ً ََ َ َ ََ
Sıcak bir çay içmeyi seviyorum. Çayı sıcak hâlde içmeyi seviyorum.

Arapça cümlelerde hâl gibi nekre ve mansûb gelen başka cümle ögeleri de
vardır. Fiil cümlesinde fail (naib-i fail) dışında kalan; mefûlün bih, mefûlün fîh,
mefûlün mutlak, mefûlün leh, temyîz gibi temel cümle ögeleri mansûb
gelmektedir. Nekre gelmesi muhtemel bu cümle ögelerinin “hâl”den şeklen ve
anlamca farkını belirlemek doğru tercüme için gereklidir. “Hâl”i diğer ögelerden
ayıran en temel yapı farkı, kendinden önce gelen “hâl sahibi”nin marife gelmek
zorunda olmasıdır. Ayrıca nekre gelmek zorunda olan “hâl”, daha önce de

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


190
Hâl ve Çeşitleri

belirtildiği gibi, çoğunlukla ism-i fâil, ism-i mefûl, sıfat-ı müşebbehe gibi türemiş
isim kalıplarından biri olur. Bu yönüyle de o, diğer nekre ve mansûb cümle
ögelerinden farklı bir görünüme ve anlama sahiptir.

HÂL ve DİĞER CÜMLE ÖGELERİ

HÂL
.‫ﺖ ِﻣ َﻦ اﻟﻐَﺎ ِر َﺧﺎﺋًِﻔﺎ‬
ُ ‫ﺧﺮ ْﺟ‬
َ
Korkarak mağaradan çıktım.
MEFÛLÜN .‫ﺖ ِﻣ َﻦ اﻟﻐَﺎ ِر َﺧ ْﻮﻓًﺎ‬
ُ ‫َﺧَﺮ ْﺟ‬
LEH Korktuğum için mağaradan çıktım.
Örnek

ِ
MEFÛLÜN ً ‫ﺖ ِﻣ َﻦ اﻟﻐَﺎ ِر َﺧ ْﻮﻓًﺎ َﺷﺪ‬
.‫ﻳﺪا‬ ِ
ُ ‫ﺧ ْﻔ‬
MUTLAK Şiddetli bir korkuyla mağaradan korktum (çok
korktum).
.‫اﻟﻌﺎ َِﱂ‬ ِ
َ ‫اﻷﻣﺎﻛ ِﻦ َﺧ ْﻮﻓًﺎ ِﰲ‬
َ ‫أﺷ ﱡﺪ‬
َ ‫ﻫﺬا اﻟﻐﺎر‬
TEMYÎZ Korku bakımından bu mağara, dünyadaki en şiddetli
yerlerdendir (en korkulu yerlerdendir).

Yukarıdaki örneklerde altı çizili kelimenin bütün cümlelerde nekre ve


mansûb geldiği görülmektedir. Ancak üstlendikleri görev ve buna bağlı olarak
cümleye kattıkları anlam farklıdır. Ayrıca “hâl”in ve “mefûlün fîh”in şeklen diğer
üçünden farklı geldiğine dikkat ediniz. “Mefûlün leh”, “mefûlün mutlak” mastar
kalıbında iken, hâl türemiş ism-i fâil yapısındadır.

Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere şekil-anlam bakımından


uygun bir “hâl" getiriniz.
Ayşe ağlayarak sınıftan çıktı. ِّ ‫ﺼ‬
.......... ‫ﻒ‬ ‫ﺖ َﻋﺎﺋِ َﺸﺔُ ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬
ْ ‫َﺧَﺮ َﺟ‬
Alıştırma

ِ ِ
İki avcı korkarak ayıdan uzaklaştı. ِّ ‫اﻟﺼﻴﱠ َﺎدان َﻋ ِﻦ اﻟﺪ‬
.......... ‫ﱡب‬ ّ ‫اﺑْـﺘَـ َﻌ َﺪ‬
Görevliler evi terkedilmiş olarak
bulur. َ ‫َِﳚ ُﺪ اﻟْ ُﻤﻮﻇﱠُﻔﻮ َن اﻟْ ْﺒﻴ‬
.......... ‫ﺖ‬
İzciler yorgun bir hâlde okula döndü. ......... ‫اﻟﻜﺸﺎﻓﻮن إﱃ اﻟْﻤﺪرﺳﺔ‬ ّ ‫َر َﺟ َﻊ‬
Onlar, namaza kalktıkları zaman .......... ‫ﺼﻼَِة ﻗَ ُﺎﻣﻮا‬
‫َوإِ َذا ﻗَ ُﺎﻣﻮا إِ َﱃ اﻟ ﱠ‬
üşenerek (tembellik ederek)
kalktılar.

Alıştırmanın cevabı

Ayşe ağlayarak sınıftan çıktı. .ً‫ﻒ ﺑَﺎﻛِﻴَﺔ‬ ِّ ‫ﺼ‬‫ﺖ َﻋﺎﺋِ َﺸﺔُ ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬ْ ‫َﺧَﺮ َﺟ‬
ِ ْ ‫ﱡب َﺧﺎﺋَِﻔ‬ ِ ِ
İki avcı korkarak ayıdan uzaklaştı. .‫ﲔ‬ ِّ ‫اﻟﺼﻴﱠ َﺎدان َﻋ ِﻦ اﻟﺪ‬
ّ ‫اﺑْـﺘَـ َﻌ َﺪ‬
Görevliler evi terkedilmiş olarak
bulurlar. َ ‫َِﳚ ُﺪ اﻟْ ُﻤﻮﻇﱠُﻔﻮ َن اﻟْ ْﺒﻴ‬
.‫ﺖ َﻣْﺘـ ُﺮوًﻛﺎ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


191
Hâl ve Çeşitleri

İzciler yorgun bir hâlde okula


döndüler. َ ِ‫اﻟﻜﺸﺎﻓﻮن إﱃ اﻟْﻤﺪرﺳﺔ ُﻣْﺘـ َﻌﺒ‬
.‫ﲔ‬ ّ ‫َر َﺟ َﻊ‬
Onlar, namaza kalktıkları zaman .‫ﺼﻼَِة ﻗَ ُﺎﻣﻮا ُﻛ َﺴ َﺎﱃ‬
‫َوإِذَا ﻗَ ُﺎﻣﻮا إِ َﱃ اﻟ ﱠ‬
üşenerek (tembellik ederek) kalkarlar.

• Yukarıda yer alan örneklerden yararlanarak siz de içerisinde hâl


Bireysel
Etkinlik

bulunan beş tane cümle kurunuz!

Aşağıdaki cümlelerde geçen “hâl”leri bulunuz, cümleleri


anlamlandırınız.
.ُ‫ﻳﺄﻛﻞ ﳊْ َﻢ أﺧﻴﻪ َﻣْﻴﺘﺎً ﻓﻜﺮﻫﺘﻤﻮﻩ‬ ُِ ‫أ‬
َ ‫ﺐ أﺣﺪﻛﻢ أ ْن‬ ‫َﳛ ﱡ‬
Alıştırma

.ً‫إﻧﱠﺎ أﻧﺰﻟْﻨﺎﻩ ﻗُـ ْﺮأﻧﺎً َﻋَﺮﺑِﻴّﺎ‬


.ً‫آﺧﺮ ﻓﺘ ْﻘ ُﻌ َﺪ ﻣﺬﻣﻮﻣﺎً ﳐﺬوﻻ‬ َ ‫ﻌﻞ ﻣﻊ ﷲ إﳍًﺎ‬ ْ ‫ﻻ ْﲡ‬
ِ ‫و ْأر َﺳ ْﻠﻨﺎك‬
.ً‫ﻟﻠﻨﺎس َر ُﺳﻮﻻ‬
.‫ﲔ‬ ِ ْ ‫ﱠﻤﺲ واﻟ َﻘﻤﺮ َداﺋِﺒَـ‬
Alıştırmanın cevabı َ َ َ َ ْ ‫وﺳ ﱠﺨَﺮ ﻟﻜﻢ اﻟﺸ‬
Herhangi biriniz ölü hâldeki
kardeşinin etini yemekten
‫ﻳﺄﻛﻞ ﳊْ َﻢ أﺧﻴﻪ‬ ُِ ‫ﻣﻴﺘًﺎأ‬.‫ﻓﻜﺮﻫﺘﻤﻮﻩ‬
hoşlanır mı? İşte bundan َ ‫ﺐ أﺣﺪﻛﻢ أ ْن‬
‫َﳛ ﱡ‬ َْ ُ
tiksindiniz!
Muhakkak biz onu Arapça bir
Kur’an olarak indirdik.
.‫إﻧﱠﺎ أﻧﺰﻟْﻨﺎﻩ ﻗُـ ْﺮأﻧًﺎ َﻋَﺮﺑِﻴًّﺎ‬
Allah ile birlikte başka bir tanrı
edinme, yoksa kınanmış ve ‫آﺧﺮ ﻓﺘ ْﻘ ُﻌ َﺪ‬
َ ‫ﻌﻞ ﻣﻊ ﷲ إﳍًﺎ‬
ْ ‫ﻣﻮﻣﺎﻻ ْﲡ‬
ً ‫ﳐﺬوﻻً ﻣ ْﺬ‬.
yalnızlığa itilmiş olarak kalırsın.
ve biz seni insanlara elçi olarak ِ ‫و ْأر َﺳ ْﻠﻨﺎك‬
gönderdik.
.ً‫ﻟﻠﻨﺎس َر ُﺳﻮﻻ‬
ve O, yörüngelerinde hareket
ِ ْ ‫ﱠﻤﺲ واﻟ َﻘﻤﺮ َداﺋِﺒَـ‬
.‫ﲔ‬
hâlindeki güneşi ve ayı sizin
َ َ َ َ ْ ‫وﺳ ﱠﺨَﺮ ﻟﻜﻢ اﻟﺸ‬
hizmetinize sundu.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


192
Hâl ve Çeşitleri

Aşağıdaki cümlelerde geçen sıfatları, gerekli değişiklikleri yaparak


“hâl”e dönüştürünüz ve cümleleri anlamlandırınız.
.ُ‫ﺼﺎﻧَﻪ‬ ِ ِ‫ﺟﺎء اﻟﺮﺟﻞ اﻟﱠﺮاﻛ‬
َ ‫ﺐﺣ‬ ُ ُ ُّ
ِ
Alıştırma
.‫ﻓﺎﺳﺘَـ ْﻘﺒِﻠُﻮﻫﻢ‬
ْ ‫إذَا ﺟﺎءَﻛﻢ اﻟﻌُﻠَ َﻤﺎءُ اﻟْ ُﻤ َﻬﺎﺟ ُﺮون‬
‫ﻴﻮر اﻟْﻤﻐَِّﺮَد َة ﻋﻠﻰ اﻟﺸﺠﺮةِ؟‬ َ ّ‫َﻣ َﱴ ﻧـََﺮى اﻟﻄ‬
.‫ﺳﻨَ ُﻤﱡﺮ ﰲ اﻟﻄﱠ ِﺮ ِﻳﻖ ِﲟُ ُﺪ ٍن َﻣْﺘـ ُﺮوَﻛ ٍﺔ‬
ِ ِ ِ
َ ‫ﻳَ ُﺴﱡﺮِﱐ َﻛﺜﲑاً أ ْن أُﺷﺎﻫ َﺪ اﻷﻳْـﺘَ َﺎم اﳌُْﺒﺘﺴ‬
.‫ﻤﲔ‬

Alıştırmanın cevabı

.ُ‫ﺼﺎﻧَﻪ‬ ِ ِ
َ ‫اﻟﺮ ُﺟ ُﻞ َراﻛـﺒًﺎ ﺣ‬
ّ ‫ﺟﺎء‬ .ُ‫ﺼﺎﻧَﻪ‬ ِ ِ‫ﺟﺎء اﻟﺮﺟﻞ اﻟﱠﺮاﻛ‬
َ ‫ﺐﺣ‬
Adam atına binili bir hâlde geldi. ُ ُ ُّ
.‫ﻓﺎﺳﺘَـ ْﻘﺒِﻠُﻮﻫﻢ‬ ِ
ْ ‫إ َذا ﺟﺎءَﻛﻢ اﻟﻌُﻠَ َﻤﺎءُ ُﻣ َﻬﺎﺟ ِﺮﻳﻦ‬ ِ
Âlimler göç ederek size .‫ﻓﺎﺳﺘَـ ْﻘﺒِﻠُﻮﻫﻢ‬
ْ ‫إذَا ﺟﺎءَﻛﻢ اﻟﻌُﻠَ َﻤﺎءُ اﻟْ ُﻤ َﻬﺎﺟ ُﺮون‬
geldiklerinde onları karşılayınız.
‫ﻴﻮر ُﻣﻐَِّﺮَد ًة ﻋﻠﻰ اﻟﺸﺠﺮةِ؟‬
َ ّ‫َﻣ َﱴ ﺳﻨَـَﺮى اﻟﻄ‬
Ne zaman kuşları ağaçta öterlerken ‫ﻴﻮر اﻟْﻤﻐَِّﺮَد َة ﻋﻠﻰ اﻟﺸﺠﺮةِ؟‬
َ ّ‫َﻣ َﱴ ﺳﻨَـَﺮى اﻟﻄ‬
göreceğiz?
.ً‫ﺳﻨَ ُﻤﱡﺮ ﰲ اﻟﻄﱠ ِﺮ ِﻳﻖ ﺑِﺎﻟْ ُﻤ ُﺪ ِن َﻣْﺘـ ُﺮوَﻛﺔ‬
Yolda terkedilmiş hâldeki şehirlere .‫ﺳﻨَ ُﻤﱡﺮ ﰲ اﻟﻄﱠ ِﺮ ِﻳﻖ ِﲟُ ُﺪ ٍن َﻣْﺘـ ُﺮوَﻛ ٍﺔ‬
uğrayacağız.
ِِ ِ ِ
َ ‫ﻳَ ُﺴﱡﺮِﱐ َﻛﺜﲑاً أ ْن أُﺷﺎﻫ َﺪ اﻷﻳْـﺘَ َﺎم ُﻣْﺒﺘَﺴﻤ‬
.‫ﲔ‬
ِ ِ ِ
Yetimleri tebessüm ederken görmek َ ‫ﻳَ ُﺴﱡﺮِﱐ َﻛﺜﲑاً أ ْن أُﺷﺎﻫ َﺪ اﻷﻳْـﺘَ َﺎم اﻟْ ُﻤْﺒﺘﺴ‬
.‫ﻤﲔ‬
beni çok sevindiriyor.

Aşağıdaki cümleleri Arapçaya çeviriniz.


Gülerek sınıftan çıktım.
(Hâl)
Gülerek sınıftan çıktık.
Alıştırma

(Hâl)
O ikisi gülerek sınıftan çıkıyorlar.
(Hâl)
Ona güldüğüm için sınıftan çıktım. (M.
leh)
Ona hafif bir gülüşle gülüyorum. (M.
mutlak)

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


193
Hâl ve Çeşitleri

Alıştırmanın cevabı

Gülerek sınıftan çıktım. ِ ‫ﻒﺿ‬ ‫ﺖ ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬


(Hâl)
.‫ﺎﺣ ًﻜﺎ‬ َ ِّ ‫ﺼ‬ ُ ‫ﺮﺟ‬
ْ ‫َﺧ‬
Gülerek sınıftan çıktık. ِ ِ ‫ﻒ‬ ‫ﺮﺟـﻨَﺎ ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬
(Hâl)
.‫ﲔ‬ َ ِّ ‫ﺼ‬
َ ‫ﺿﺎﺣﻜ‬ ْ ‫َﺧ‬
O ikisi gülerek sınıftan çıkıyorlar. ِ ‫ﻒﺿ‬ ‫ﺎن ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬
ِ ‫َﳜْﺮﺟ‬
(Hâl)
ِ ْ ‫ﺎﺣ َﻜ‬
.‫ﲔ‬ َ ِّ ‫ﺼ‬ َُ
Ona güldüğüm için sınıftan çıktım.
leh)
(M.
.ُ‫ﺿ ِﺤ ًﻜﺎ ﻟَﻪ‬
َ ‫ﻒ‬ ‫ﺖ ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬
ِّ ‫ﺼ‬ ُ ‫ﺮﺟ‬
ْ ‫َﺧ‬
Ona hafif bir gülüşle gülüyorum.
mutlak)
(M.
.ً‫ﺿ ِﺤ َﻜﺔً َﺧ ِﻔﻴﻔﺔ‬ ِ ُ ‫َﺿﺤ‬
َ ‫ﻚ َﻋﻠَْﻴﻪ‬ َْ‫أ‬

Müfred Hâlin İ’râbı


Onlar, namaza kalktıkları zaman üşenerek .‫ﻗَ ُﺎﻣﻮا ُﻛ َﺴ َﺎﱃ‬ ‫ﺼﻼَِة‬
‫َوإِذَا ﻗَ ُﺎﻣﻮا إِ َﱃ اﻟ ﱠ‬
kalkarlar.
،‫اﻟﺸﺮ ِط‬
ْ ‫ﺘﻀﻤﻦ ﻣﻌﲎ‬
ِ ِ
ّ ‫ ﻇﺮف ﻟﻠﺰﻣﻦ اﻟْ ُﻤ ْﺴﺘﻘﺒﻞ ُﻣ‬:‫ إ َذا‬،‫ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻜﺴ ِﺮ‬ّ ‫ ﺣﺮف ﻋﻄﻒ‬:‫اﻟﻮاو‬
.‫ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن‬ ّ
ِ
‫ ﻷﻧّﻪ‬،‫ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن ﰲ ﳏَ ِّﻞ َرﻓْ ٍﻊ‬ ِ ِ ّ ‫ﺎض ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ‬ ٍ ‫ ْﻓﻌ ٌﻞ َﻣ‬:‫ﻗَ ُﺎﻣﻮا‬
ّ ‫ ﺿﻤﲑ ُﻣﺘﱠﺼ ٌﻞ‬:‫ و‬،‫اﻟﻀ ّﻢ‬
Örnek

ّ
ِ ‫ وﻫﻮ ﺻﺎﺣﺐ‬.‫ﺎﻋﻞ‬
.‫اﳊﺎل‬ ِ
ٌ َ‫ﻓ‬
.‫ﺑﺎﻟﻜﺴﺮة‬
ْ ‫ ﳎﺮور‬:ِ‫ﺼﻼَة‬
‫ اﻟ ﱠ‬،‫ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن‬ ّ ‫ﺟﺮ‬ ّ ‫ ﺣﺮف‬:‫إ َﱃ‬
ِ
.‫ﺼﻼَةِ" ﲨﻠﺔ َﺷﺮﻃﻴّﺔ‬
‫وﲨﻠﺔ "ﻗَ ُﺎﻣﻮا إِ َﱃ اﻟ ﱠ‬
ِ
،‫اﻟﺴﻜﻮن ﰲ ﳏَ ِّﻞ َرﻓْ ٍﻊ‬ ‫ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ‬ ِ ِ ّ ‫ﺎض ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ‬ ٍ ‫ ْﻓﻌ ٌﻞ َﻣ‬:‫ﻗَ ُﺎﻣﻮا‬
ّ ‫ ﺿﻤﲑ ُﻣﺘﱠﺼ ٌﻞ‬:‫ و‬،‫اﻟﻀ ّﻢ‬ ّ
ِ َ‫ﻷﻧّﻪ ﻓ‬
.‫ﺎﻋ ٌﻞ‬
.ِ‫ﻒ اﳌ ْﻘﺼﻮرة‬ِ ِ‫ ﺣﺎل ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﳌﻘ ّﺪرةِ ﻋﻠﻰ اﻷﻟ‬،‫ ﲨﻊ اﻟﺘﻜﺴﲑ ﻟِـ َﻜﺴﻼَ َن‬:‫ُﻛﺴ َﺎﱃ‬
َ َ ْ َ
.‫اﻟﺸ ْﺮط‬
ّ ‫وﲨﻠﺔ "ﻗﺎﻣﻮا ﻛﺴﺎﱃ" ﺟﻮاب‬

HÂL CÜMLESİ (ُ‫)ا ْﳉﻤﻠﺔ اﳊَﺎﻟِﻴﱠﺔ‬


Bu başlık altında harf-i cerr ile onun mecrûru ve zarf-muzafun ileyh
ikilisinden oluşan şibh cümle şeklinde gelen “hâl” konusu ele alınacak, ayrıca isim
ve fiil cümlesi olarak karşımıza çıkan “hâl” hakkında bilgiler verilecektir.

Şibhi Cümle
Şibhi cümle câr-mecrûr ya da zarf-muzafun ileyh biçiminde bulunabilir. “Hâl
sahibi”nin marife olması, şibhi cümle için de geçerlidir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


194
Hâl ve Çeşitleri

ŞİBH CÜMLE HÂL-SÂHİBU’L-HÂL


Sana kitabı hak olarak indirdi. .‫ﺑﺎﳊ ِﻖ‬ ِ َ ‫ﻧـَﱠﺰَل ﻋﻠَﻴ‬
(câr-mecrûr)
ْ ّ َ ‫ﺎب‬ َ َ‫ﻚ اﻟﻜﺘ‬ َْ
Örnek Sanatçı seyircilerin omuzları ِ ‫ﺼﺎﻟَﺔَ ﻓَـﻮ َق أَ ْﻛﺘ‬
‫ﺎف‬َ ْ ‫َد َﺧ َﻞ اﻟْ َﻔﻨﱠﺎ ُن اﻟ ﱠ‬
üzerindeyken salona girdi.
.‫ﻳﻦ‬ ِِ
َ ‫اﻟْ ُﻤ َﺸﺎﻫﺪ‬
(zarf-muzafun ileyh)

Şibhi Cümle Hâlin İ’râbı


İnsanlar içerisinde haccı ilan et ki gerek ‫ِر َﺟ ًﺎﻻ‬ ْ ِ‫ﱠﺎس ﺑ‬
َ ُ‫ﺎﳊَ ِّﺞ ﻳَﺄْﺗ‬
‫ﻮك‬ ِ ‫أَ ِذّ ْن ِﰲ اﻟﻨ‬
yaya olarak gerek yorgun develer
üzerindeyken sana gelsinler. .‫ﺿ ِﺎﻣ ٍﺮ‬
َ ‫َو َﻋﻠَﻰ ُﻛ ِّﻞ‬
."‫ﺖ‬ ِ
َ ْ‫ وﻓﺎﻋﻠﻪ ﺿﻤﲑ ﻣﺴﺘﱰ ﺗﻘﺪﻳﺮﻩ "أﻧ‬،‫ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن‬
ّ ‫ ْﻓﻌ ُﻞ ْأﻣﺮ‬:‫أَذّ ْن‬
.ِ‫ َْﳎﺮور ﺑﺎﻟﻜﺴﺮة‬:‫ﱠﺎس‬
ِ ‫ اﻟﻨ‬.‫ ﺣﺮف ﺟﺮ ْﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن‬:‫ِﰲ‬
Örnek

ّ
.ِ‫ َْﳎﺮور ﺑﺎﻟﻜﺴﺮة‬:‫اﳊَ ِّﺞ‬
ْ .‫ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻜﺴﺮ‬ ِ
ّ ‫ ﺣﺮف ﺟﺮ ْﻣﺒ‬:‫ﺑـ‬
‫ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن‬ ِ ْ ‫ ﻓﻌﻞ ﻣﻀﺎرع ﳎﺰوم ﲝﺬف اﻟﻨﻮن ﻷﻧﻪ ﺟﻮاب ﻓﻌﻞ‬:‫ﻳَﺄْﺗُﻮ‬
ّ ‫ ﺿﻤﲑ ُﻣﺘّﺼﻞ ْﻣﺒ‬:‫ اﻟﻮاو‬.‫اﻷﻣﺮ‬
.‫ﳏﻞ رﻓْ ٍﻊ ﻷﻧّﻪ ﻓﺎﻋﻞ‬
ّ ‫ﰲ‬
.ًّ‫ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟْ َﻔْﺘ ِﺢ َﻣ ْﻔﻌﻮل ﺑﻪ ﻣﻨﺼﻮب ﳏﻼ‬
ّ ‫ ﺿﻤﲑ ُﻣﺘّﺼﻞ ْﻣﺒ‬:‫َك‬
.‫ ﺣﺎل ﻣﻔﺮد ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ‬:‫ِر َﺟ ًﺎﻻ‬
.‫ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن‬
ّ ‫ﺟﺮ‬ ّ ‫ ﺣﺮف‬:‫َو َﻋﻠَﻰ‬
.‫ﺑﺎﻟﻜﺴﺮة‬
ْ ‫ ﻣﻀﺎف إﻟﻴﻪ َْﳎﺮور‬:‫ﺿ ِﺎﻣ ٍﺮ‬
َ .‫ﺑﺎﻟﻜﺴﺮة وﻫﻮ ﻣﻀﺎف‬
ْ ‫ َْﳎﺮور‬:‫ُﻛ ِّﻞ‬
.ًّ‫ﺼﻮب ﳏﻼ‬ ٍ ِ ٌ "‫و"ﻋﻠﻰ ُﻛ ِﻞ ﺿ ِﺎﻣ ٍﺮ‬
ٌ ‫ﺣﺎل ﺷْﺒﻪَ ﲨُْﻠﺔ َﻣْﻨ‬ َ ّ

İsim Ve Fiil Cümlesi


Şibhi cümle haricinde bir isim cümlesi veya bir fiil cümlesi de “hâl” olabilir.
Bir cümlenin hâl anlamı kazanabilmesi için kendisinde, hâl sahibiyle bağlantısını
Marife bir isimden kuran bir bağlayıcıya (‫اﻟﺮاﺑِﻂ‬
‫ ) ﱠ‬ihtiyacı vardır. Aynı zamanda bu rabıt, o cümlenin hâl
sonra gelen cümle hâl
cümlesi olduğunun bir ipucudur. Rabıt; bazen bir zamir, bazen “vâv-ı hâliyye”
olur. Nekre isimden
denen cümle başında gelen bir “‫”و‬ َ harfi, bazen hem vâv hem zamir, bazen de
sonra gelen cümle ise
sıfat kabul edilir. “vâv” ve “ْ‫ ”ﻗَﺪ‬edatı birlikte “ْ‫”وﻗَﺪ‬
َ şeklinde olabilir. Ancak her şeyden önce hâl
sahibinin marife gelmesi gerektiği unutulmamalıdır. Hâl sahibi nekre gelirse bu
cümle sıfat cümlesi şeklinde tercüme edilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


195
Hâl ve Çeşitleri

Hâl Cümlesi ve Anlamı Sıfat Cümlesi ve Anlamı


.‫ﺟﺎءَ اﻟﻄ ْﻔ ُﻞ ﻳـَْﺒ ِﻜﻲ‬ .‫ﺟﺎءَ ِﻃ ْﻔ ٌﻞ ﻳـَْﺒ ِﻜﻲ‬
Çocuk ağlayarak geldi. Ağlayan bir çocuk geldi.
.‫ﻜﺮ َن‬ ِ ِ ِ
ْ ‫ﺳﺎت ﻳَ ْﺸ‬
ُ ‫ذﻫﺒَﺖ اﻟْﻤﻬْﻨﺪ‬ .‫ﻜﺮ َن‬
ْ ‫ﺳﺎت ﻳَ ْﺸ‬
ٌ ‫ﺖ ُﻣﻬْﻨﺪ‬
ْ َ‫ذﻫﺒ‬
Örnek
Mühendisler teşekkür ederek gitti. Teşekkür eden mühendisler gitti.

َ ‫ﱠﺎس ﻳَﺄْ ُﻛﻠﻮ َن‬


.َ‫اﻟﻌ َﺸﺎء‬ َ ‫ﺖ اﻟﻨ‬
ُ ْ‫َرأﻳ‬ َ ‫ﺎﺳﺎ ﻳَﺄْ ُﻛﻠﻮ َن‬
.َ‫اﻟﻌ َﺸﺎء‬ ً َ‫ﺖ ﻧ‬
ُ ْ‫َرأﻳ‬
İnsanları akşam yemeği yerken Akşam yemeği yiyen insanlar
gördüm. gördüm.

.ٌ‫اﻷزَﻫ َﺎر َرَواﺋِ ُﺤ َﻬﺎ َﻋ ِﻄَﺮة‬ ِ .ٌ‫ﺐ ْأزَﻫ ًﺎرا َرَواﺋِ ُﺤ َﻬﺎ َﻋ ِﻄَﺮة‬ ِ
‫أﺣ ﱡ‬
ْ ‫ﺐ‬ ‫أﺣ ﱡ‬
Kokuları hoş olan çiçekleri
Çiçekleri kokuları hoşken severim.
severim.

Tiyatrocular bir çare düşünerek oturdu .‫ﺲ اﻟْ ُﻤ َﻤﺜِّﻠُﻮ َن ﻳـُ َﻔ ِّﻜ ُﺮو َن ِﰲ ِﺣﻴﻠَ ٍﺔ‬
َ َ‫َﺟﻠ‬
(düşünmeye durdu). Rabıt:
zamir
Doğru olduğunu bildiğiniz hâlde onu ْ ُ‫ﻟِ َﻤﺎ َذا ﺗَ ْﺴ ُﺠﻨُﻮﻧَﻪُ َوﺗَـ ْﻌﻠَ ُﻤﻮ َن أَﻧﱠﻪ‬
‫اﳊَ ﱡﻖ؟‬
niçin hapsediyorsunuz? Rabıt:
vav+zamir
Dediler ki: “Biz güçlü bir topluluk ‫ﺐ إِ َ ٰﱃ أَﺑِﻴﻨَﺎ‬
‫َﺣ ﱡ‬
َ ‫َﺧﻮﻩُ أ‬
ُ ‫ﻒ َوأ‬
ُ ‫ﻮﺳ‬ ِ
ُ ُ‫ ﻟَﻴ‬:‫إ ْذ ﻗَﺎﻟُﻮا‬
Örnek

olduğumuz hâlde, Yûsuf ve kardeşi


.ٌ‫ﺼﺒَﺔ‬ ِ
babamıza bizden daha sevgilidir. ْ ُ‫ﻣﻨﱠﺎ َوَْﳓ ُﻦ ﻋ‬
Rabıt:
vav+zamir
ِ ‫اﳊ ﱠﻖ ﺑِﺎﻟْﺒ‬
ْ ‫ﺎﻃ ِﻞ َوﺗَﻜْﺘُ ُﻤﻮا‬ َ َْ ‫َوَﻻ ﺗَـ ْﻠﺒِ ُﺴﻮا‬
Hakkı batılla karıştırıp da bilerek hakkı ‫اﳊَ ﱠﻖ‬
gizlemeyin!
Rabıt: vav+zamir !‫َوأَﻧْـﺘُ ْﻢ ﺗَـ ْﻌﻠَ ُﻤﻮ َن‬
Seyirciler birer birer sinemaya girerken, ِ ‫اﻟﻔﻴ ْﻠﻢ واﳌﺸ‬ ِ
‫ﺎﻫ ُﺪو َن ﻳ ْﺪ َﺧﻠُﻮ َن‬ َ َ ُ َ‫ﺑَ َﺪأ‬
film başladı. ُ ِ
Rabıt: .‫ُﺣ َﺎد‬
َ ‫ُﺣ َﺎد‬
‫أ‬ َ ‫اﻟﺴﻴﻨَ َﻤﺎ أ‬ ّ
vav
Anneleri onları hür olarak doğurmuşken ‫ﱠﺎس َوﻗَ ْﺪ َوﻟَ َﺪﺗْـ ُﻬ ْﻢ‬ ِ
ne zamandır insanları köle edindiniz?! َ ‫َﻣ َﱴ ا ْﺳﺘَـ ْﻌﺒَ ْﺪ ُﰎُ اﻟﻨ‬
Rabıt: ‫َوﻗَ ْﺪ‬ ْ ‫أُﱠﻣ َﻬﺎﺗـُ ُﻬ ْﻢ‬
!‫أﺣَﺮاراً ؟‬

Yukarıdaki üçüncü, dördüncü ve beşinci örneklerde “hâl” olan cümle isim


cümlesi, diğerlerinde fiil cümlesi şeklinde kullanılmıştır. Altı çizili kırmızı renkli
cümleler bir önceki cümlenin “hâl”i olarak gelmiştir ve hepsi, şibhi cümle gibi
mahallen mansûbtur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


196
Hâl ve Çeşitleri

Bir hâl cümlesini Türkçeye çevirirken, onu ve önceki cümleyi müstakil iki
cümle olarak değil birleşik cümle olarak düşünüp çevirmeliyiz. Örneğin ayette yer
alan ilk cümle ‫ﺼﻼََة‬
‫اﻟ ﱠ‬ ‫“ ﻻَ ﺗَـ ْﻘَﺮﺑُﻮا‬Namaza yaklaşmayın”, ikinci cümle ise bir isim
cümlesi şeklinde gelen ‫ﺎرى‬
َ ‫ُﺳ َﻜ‬ ‫“ َوأَﻧْـﺘُ ْﻢ‬ve sizler sarhoşsunuz” ifadeleridir. Bu ikisini
ayrı ayrı cümleler gibi tercüme edersek bir arada bulunmalarını gerektirecek
uygun bir bağlam oluşmaz. Fakat ikinci cümledeki ilk harf olan “vav”ı, “vav-ı
hâliyye” kabul edip cümleyi iç içe geçmiş birleşik cümle şeklinde “sizler sarhoş
olduğunuz bir hâlde (sarhoşken) namaza yaklaşmayınız!” diye tercüme edersek
kastedilen anlama ulaşmış oluruz.

Aşağıdaki cümlelerde geçen “hâl”leri bulunuz, cümleleri


anlamlandırınız.
.‫اب‬ِ ‫ﻓَـﻨَ َﺎدﺗْﻪُ اﻟْﻤﻼَﺋَ َﻜﺔُ وُﻫﻮ ﻗَﺎﺋِﻢ ﻳﺼﻠِّﻲ ِﰲ اﻟْ ِﻤ ْﺤﺮ‬
َ ٌَُ َ َ َ
Alıştırma

ِ
.‫ودﺧﻞ ﺟﻨﱠﺘَﻪُ وﻫﻮ ﻇﺎﱂ ﻟﻨﻔﺴﻪ‬
ِ
ٌ ‫ ﻳﺎ َوﻳْـﻠَ َﱴ أَأَﻟ ُﺪ َوأﻧﺎ َﻋ‬:‫ﻗﺎﻟﺖ‬
‫ﺠﻮز؟‬
.‫ﺣﺬر اﳌﻮت‬ َ ‫أﻟﻮف‬ ٌ ‫أﱂ ﺗﺮ َإﱃ اﻟّﺬﻳﻦ ﺧﺮﺟﻮا ِﻣ ْﻦ ِدﻳَﺎرﻫﻢ َوُﻫ ْﻢ‬
...‫ﲔ أَﻳْ ِﺪﻳ ِﻬ ْﻢ‬
َ ْ َ‫ﻮرُﻫ ْﻢ ﺑـ‬
ِ ِ
ُ ُ‫ﲔ َواﻟْ ُﻤ ْﺆﻣﻨَﺎت ﻳَ ْﺴ َﻌﻰ ﻧ‬
ِِ
َ ‫ﻳـَ ْﻮَم ﺗَـَﺮى اﻟْ ُﻤ ْﺆﻣﻨ‬

Alıştırmanın cevabı

Aşağıdaki cümlelerde geçen “hâl”leri bulunuz, cümleleri


anlamlandırınız.
Mihrapta namaza
durduğunda melekler ِ ‫وُﻫﻮ ﻗَﺎﺋِﻢ ﻳﺼﻠِّﻲ ِﰲ اﻟْ ِﻤ ْﺤﺮ‬.
ُ‫ابﻓَـﻨَ َﺎدﺗْﻪُ اﻟْ َﻤﻼَﺋَ َﻜﺔ‬ َ ٌَُ َ َ
ona seslendi.
Kendine zulmederek ِ
bağına girdi. ُ‫وﻫﻮ ﻇﺎﱂ ﻟﻨﻔﺴﻪودﺧﻞ ﺟﻨﱠﺘَﻪ‬.
Dedi ki; vay başıma
gelenler! Ben bir koca ِ
karı iken çocuk mu ٌ ‫ ﻳﺎ َوﻳْـﻠَ َﱴ أَأَﻟ ُﺪ َوأﻧﺎ َﻋ‬:‫ﻗﺎﻟﺖ‬
‫ﺠﻮز؟‬
doğuracağım?
Onlar binlerceyken

ٌ ‫أﱂ ﺗﺮ َإﱃ اﻟّﺬﻳﻦ ﺧﺮﺟﻮا ِﻣ ْﻦ ِدﻳَﺎرﻫﻢ َوُﻫ ْﻢ‬


ölüm korkusundan
dolayı yurtlarından
.‫ﺣﺬر اﳌﻮت‬ َ ‫أﻟﻮف‬
çıkanları görmedin mi?
İşte o gün, mü’min
erkekler ve mü’min
kadınların nurlarını, ...‫ﲔ أَﻳْ ِﺪﻳ ِﻬ ْﻢ‬َ ْ َ‫ﻮرُﻫ ْﻢ ﺑـ‬
ِ ِ
ُ ُ‫ﲔ َواﻟْ ُﻤ ْﺆﻣﻨَﺎت ﻳَ ْﺴ َﻌﻰ ﻧ‬
ِِ
َ ‫ﻳـَ ْﻮَم ﺗَـَﺮى اﻟْ ُﻤ ْﺆﻣﻨ‬
önlerinde koşarken
görürsün…

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


197
‫‪Hâl ve Çeşitleri‬‬

‫‪Hâl Cümlesinin İ’râbı‬‬


‫‪Adam kovayı kuyudan‬‬ ‫ِج اﻟ ﱠﺪﻟْ َﻮ ِﻣ َﻦ اﻟﺒِْﺌ ِﺮ‪.‬‬ ‫ﻒ ﺑِ ْ‬
‫ﺎﳊﺒ ِﻞ َو ّ‬
‫اﻟﺮ ُﺟ ُﻞ ُﳜْﺮ ُ‬ ‫ﺗَـ َﻌﻠﱠ َﻖ ُ‬
‫ﻳﻮﺳ ُ‬
‫‪çıkarırken, Yusuf ipe asıldı.‬‬
‫ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻔﺘﺢ‪.‬‬ ‫ٍ‬ ‫ﱠ‬
‫ﺗَـ َﻌﻠ َﻖ‪ْ :‬ﻓﻌ ٌﻞ َﻣﺎض ّ‬
‫ِ‬
‫ﺑﺎﻟﻀﻤﺔ‪.‬‬ ‫ﺎﻋﻞ ﻣﺮﻓﻮع‬ ‫ﻳﻮﺳﻒ‪ :‬ﻓَ ِ‬
‫ُ ُ‬
‫اﳊﺒ ِﻞ‪ :‬ﳎﺮور ﺑﺎﻟﻜﺴﺮةِ‪.‬‬
‫ب‪ :‬ﺣﺮف ﺟﺮ ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻜﺴﺮ‪ْ ،‬‬ ‫ِ‬
‫‪Örnek‬‬

‫ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻔﺘﺢ‪.‬‬ ‫ِِ‬


‫َو‪ :‬ﻟﻠﺤﺎﻟﻴﱠﺔ ّ‬
‫اﻟﺮ ُﺟ ُﻞ‪ :‬ﻣﺒﺘﺪأ ﻣﺮﻓﻮع ﺑﺎﻟﻀﻤﺔ‪.‬‬ ‫ّ‬
‫ﻟﺘﺠﺮدﻩ ﻋﻦ اﻟﻨﻮاﺻﺐ واﳉﻮازم‪ ،‬وﻓﺎﻋﻠﻪ ﺿﻤﲑ ﻣﺴﺘﱰ‬
‫ﻀﺎرع ﻣﺮﻓﻮع ﺑﺎﻟﻀﻤﺔ ّ‬ ‫ُﳜْﺮ ُ‬
‫ِج‪ْ :‬ﻓﻌﻞ ُﻣ َ‬
‫ﺗﻘﺪﻳﺮﻩ "ﻫﻮ"‪.‬‬
‫اﻟ ﱠﺪﻟْ َﻮ‪ :‬ﻣﻔﻌﻮل ﺑﻪ ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ‪.‬‬
‫ﺑﺎﻟﻜﺴﺮة‪.‬‬ ‫ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن‪ ،‬اﻟﺒِْﺌ ِﺮ‪َْ :‬ﳎﺮور‬ ‫ِ‬
‫ْ‬ ‫ﺟﺮ ّ‬ ‫ﻣ َﻦ‪ :‬ﺣﺮف ّ‬
‫"ﳜْﺮِج اﻟ ﱠﺪﻟْ َﻮ ِﻣ َﻦ اﻟﺒِْﺌ ِﺮ" ﺧﱪ َﻣ ْﺮﻓﻮع َﳏَﻼًّ‪.‬‬ ‫وﲨُْﻠﺔ ُ‬
‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ﻮب ﳏَﻼًّ‪.‬‬ ‫اﻟﺮ ُﺟ ُﻞ ُﳜْﺮِج اﻟ ﱠﺪﻟْ َﻮ ﻣ َﻦ اﻟﺒِْﺌ ِﺮ" ُﲨ ْﻠﺔٌ ﺣﺎﻟﻴﱠﺔٌ َﻣْﻨ ُ‬
‫ﺼ ٌ‬ ‫وﲨُْﻠﺔ "و ّ‬

‫‪• Yukarıda geçen örnekler yardımıyla siz de içerisinde hâl cümlesi‬‬


‫‪Bireysel‬‬
‫‪Etkinlik‬‬

‫‪geçen beş tane birleşik cümle oluşturunuz.‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪12‬‬


‫‪198‬‬
‫‪Hâl ve Çeşitleri‬‬

‫‪Aşağıda karışık olarak verilen sağ sütundaki cümleleri solda verilen hâl‬‬
‫‪yapısıyla eşleştirerek yeniden yazınız.‬‬
‫ﺿﻌِﻴ ًﻔﺎ‪.‬‬‫َ‬ ‫وأُﻟْ ِﻘ َﻲ اﻟ ﱠﺴ َﺤَﺮةُ‬
‫ﺎت‪.‬‬ ‫ﺻﺎﺋِﻤ ٍ‬ ‫َﺟﺎءَِﱐ اﻟﻀﱡﻴُ ُ‬
‫ﻮف‬
‫َ َ‬
‫ﲔ‪.‬‬ ‫ﺎﺣ َﻜﺘَـ ْ ِ‬‫ﺿِ‬ ‫ﻣﻮزا‬ ‫ﻳﺎ ﺑـﻨَﺎت! اِ ْﺷ ِﱰ ِ‬
‫َ‬ ‫ﻳﻦ ﻛﻴﻼً ً‬ ‫َ َ ُ َ َ‬
‫ِِ‬
‫‪Alıştırma‬‬

‫ﻳﻦ‪.‬‬‫َﺳﺎﺟﺪ َ‬ ‫ﺼَﺮﻓﺘَﺎ إﱃ َﻣ ْﻘ َﻌ َﺪﻳْ ِﻬ َﻤﺎ‬ ‫اﻧْ َ‬


‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬
‫ﲔ َﺳﻴﱠ َﺎرﺗَـ ُﻬ ْﻢ‪.‬‬ ‫َراﻛﺒِ َ‬ ‫ﺐ َﻋﺎﻣﻼَ اﻟ ﱠﺸ ِﺮَﻛﺔ اﻟْﻘﻄَ َﺎر اﻟ ﱠﺴ ِﺮ َ‬
‫ﻳﻊ‬ ‫ﻳـَ ْﺮَﻛ ُ‬
‫َوأﻧْـﺘُ ْﻢ ُزَﻣﻼَءُ‪.‬‬ ‫وم‬ ‫ت ِ‬ ‫ِ‬
‫ﺿ ُﺮ َ‬‫ﺎت إﱃ ْأر ُ‬ ‫اﳌﻌﻠّ َﻤ ُ‬ ‫َﺳﺎﻓَـَﺮ َ‬
‫ﱳ إﱃ اﻟ ﱡﺴ ِ‬
‫ﻮق!‬ ‫َوﻗَ ْﺪ َذ َﻫْﺒ ُ ﱠ‬ ‫ت اﻟﻄﱡﻴُ َ‬
‫ﻮر‬ ‫ﺎﻫ ْﺪ ُ‬
‫َﺷ َ‬
‫و ُﳘﺎ ﻳـْﻨﻈُﺮ ِان إﱃ ﻋﺎﺋِﻠَﺘِ ِﻬﻤﺎ ﻣﱠﺮًة ِ‬
‫أﺧ َﲑًة‪.‬‬ ‫َ َ َ‬ ‫ََ َ َ‬ ‫ُﺧﻠِ َﻖ اﻹﻧْ َﺴﺎ ُن‬
‫َوِﻫ َﻲ ﺗَ ِﻄﲑُ‪.‬‬ ‫ﻟِ َﻤﺎ َذا َﲣْﺘَﻠِ ُﻔﻮ َن َﻣ َﻌ ُﻬ ْﻢ‬
‫‪Alıştırmanın cevabı‬‬

‫ﻳﻦ‪.‬‬ ‫ِِ‬ ‫وأُﻟْ ِﻘ َﻲ اﻟ ﱠﺴ َﺤَﺮةُ‬


‫َﺳﺎﺟﺪ َ‬
‫ِ‬
‫ﲔ َﺳﻴﱠ َﺎرﺗَـ ُﻬ ْﻢ‪.‬‬‫َراﻛﺒِ َ‬ ‫ﻮف‬‫َﺟﺎءَِﱐ اﻟﻀﱡﻴُ ُ‬
‫ﻮق!‬ ‫ﱳ إﱃ اﻟ ﱡﺴ ِ‬ ‫ﻣﻮزا‬ ‫ﻳﺎ ﺑـﻨَﺎت! اِ ْﺷ ِﱰ ِ‬
‫َوﻗَ ْﺪ ذَ َﻫْﺒ ُ ﱠ‬ ‫ﻳﻦ ﻛﻴﻼً ً‬ ‫َ َ ُ َ َ‬
‫ﲔ‪.‬‬‫ﺎﺣ َﻜﺘَـ ْ ِ‬ ‫ﺿِ‬ ‫ﺼَﺮﻓﺘَﺎ إﱃ َﻣ ْﻘ َﻌ َﺪﻳْ ِﻬ َﻤﺎ‬
‫َ‬ ‫اﻧْ َ‬
‫و ُﳘﺎ ﻳـْﻨﻈُﺮ ِان إﱃ ﻋﺎﺋِﻠَﺘِ ِﻬﻤﺎ ﻣﱠﺮًة ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬
‫أﺧ َﲑةً‪.‬‬ ‫َ َ َ‬ ‫ََ َ َ‬ ‫ﺐ َﻋﺎﻣﻼَ اﻟ ﱠﺸ ِﺮَﻛﺔ اﻟْﻘﻄَ َﺎر اﻟ ﱠﺴ ِﺮ َ‬
‫ﻳﻊ‬ ‫ﻳـَ ْﺮَﻛ ُ‬
‫ﺎت‪.‬‬ ‫ﺻﺎﺋِﻤ ٍ‬ ‫وم‬ ‫ت ِ‬ ‫ِ‬
‫َ َ‬ ‫ﺿ ُﺮ َ‬‫ﺎت إﱃ ْأر ُ‬ ‫اﳌﻌﻠّ َﻤ ُ‬
‫َﺳﺎﻓَـَﺮ َ‬
‫َوِﻫ َﻲ ﺗَ ِﻄﲑُ‪.‬‬ ‫ت اﻟﻄﱡﻴُ َ‬
‫ﻮر‬ ‫ﺎﻫ ْﺪ ُ‬‫َﺷ َ‬
‫ﺿﻌِﻴ ًﻔﺎ‪.‬‬ ‫َ‬ ‫ُﺧﻠِ َﻖ اﻹﻧْ َﺴﺎ ُن‬
‫َوأﻧْـﺘُ ْﻢ ُزَﻣﻼَءُ؟‬ ‫ﻟِ َﻤﺎ َذا َﲣْﺘَﻠِ ُﻔﻮ َن َﻣ َﻌ ُﻬ ْﻢ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪13‬‬


‫‪199‬‬
Hâl ve Çeşitleri

Hâl ile hâl sahibi uyumunu dikkate alarak, aşağıda boş bırakılan yerleri
parantez içerisindeki uygun ifadeyle tamamlayınız.
ٍ ‫ ﻣﺴ ِﺮﻋ‬-‫ ﻣﺴ ِﺮ ِﻋﲔ‬-‫ )ﻣﺴ ِﺮﻋﺎ‬.......... َ‫اِﺣﺘـﻠﱡﻮا اﻟْﻤْﻨﺼﺔ‬
(‫ﺎت‬ َ ُْ َ ُْ ً ُْ َ َ َْ
Koşarak kürsüyü işgal ettiler.
ِ ِ ِ ِ
‫ﺖ‬
َ ‫ وﻗَ ْﺪ َذ َﻫْﺒ‬-‫ وﻗَ ْﺪ َذ َﻫْﺒﺖ إﱃ اﻟﺴﻮق‬-‫ﺖ إﱃ اﻟﺴﻮق‬ ُ ‫ )وﻗَ ْﺪ َذ َﻫْﺒ‬........... ً‫ا ْﺷ َِﱰي ﺑـُْﺮﺗُﻘﺎﻻ‬
Alıştırma

Çarşıya gitmişken portakal satın al! ِ ‫إﱃ‬


(‫اﻟﺴﻮق‬
(‫ﲔ‬ ِ ْ ‫ َداﻓِﺌَـ‬-‫ َداﻓِﺌًﺎ‬-ً‫)داﻓِﺌَﺔ‬
َ .........‫ب اﻟ َﻘ ْﻬ َﻮَة‬ َ ‫أﺣﺐ أَ ْن أَ ْﺷَﺮ‬
‫ﱡ‬
Kahveyi ılıkken içmeyi severim.
ٍ ‫ﺎﺷﻴ‬
(‫ﺎت‬ ِ ِ ِ ....... ‫ﻧَ ْﺬﻫﺐ إﱃ ُﻛﻠِّﻴﺘِﻨَﺎ‬
َ ‫ َﻣ‬-ً‫ َﻣﺎﺷﻴَﺔ‬-‫)ﻣﺎﺷﻴًﺎ‬
َ َ ُ َ
Fakültemize yürüyerek gideriz.
-‫ﻴﻢ‬ ِ ِ ِ .......... ‫وإِذَا ﺑ ِّﺸﺮ أَﺣ ُﺪﻫﻢ ﺑِ ْﺎﻷُﻧْـﺜَﻰ ﻇَ ﱠﻞ وﺟﻬﻪ ﻣﺴﻮًّدا‬
ٌ ‫ َوُﻫ َﻮ َﻛﻈ‬- ٌ‫ﻴﻤﺔ‬
َ ‫)وﻫ َﻲ َﻛﻈ‬
َ َْ ُ ُُ ْ َ ُْ َ َ ُ َ
(‫ﻴﻤﻮ َن‬ ِ
ُ ‫َوُﻫ ْﻢ َﻛﻈ‬
Onlardan biri, kız ile müjdelendiği zaman içi öfke ile dolarak yüzü simsiyah
kesilir!

Alıştırmanın cevabı

ِ ِ
.‫ﲔ‬ َ ‫ا ْﺣﺘَـﻠﱡﻮا اﻟْ َﻤْﻨ‬
َ ‫ﺼﺔَ ُﻣ ْﺴ ِﺮﻋ‬ Koşarak kürsüyü işgal ettiler.

Çarşıya gitmişken portakal satın al! ِ ‫ﺖ إﱃ‬


.‫اﻟﺴﻮق‬ ِ ‫اِ ْﺷ ِﱰي ﺑـﺮﺗُﻘﺎﻻً وﻗَ ْﺪ ذَﻫﺒ‬
َْ ُْ َ
Kahveyi ılıkken içmeyi severim. .ً‫ب اﻟ َﻘ ْﻬ َﻮَة َداﻓِﺌَﺔ‬
َ ‫أﺣﺐ أَ ْن أَ ْﺷَﺮ‬
‫ﱡ‬
Fakültemize yürüyerek .‫ﺎت‬ ٍ ‫ﺎﺷﻴ‬ ِ ِِ
َ ‫ﺐ إﱃ ُﻛﻠّﻴَﺘﻨَﺎ َﻣ‬ ُ ‫ﻧَ ْﺬ َﻫ‬
gideriz.
.‫ﻴﻢ‬ ِ ِ ِ ِ
ٌ ‫َﺣ ُﺪ ُﻫ ْﻢ ﺑ ْﺎﻷُﻧْـﺜَﻰ ﻇَ ﱠﻞ َو ْﺟ ُﻬﻪُ ُﻣ ْﺴ َﻮًّدا َوُﻫ َﻮ َﻛﻈ‬
َ ‫َوإذَا ﺑُ ّﺸَﺮ أ‬
Onlardan biri, kız ile müjdelendiği zaman içi öfke ile dolarak yüzü simsiyah
kesilir! Nahl (16), 58.

Aşağıdaki cümleleri Arapçaya çeviriniz.


Üzgün bir hâlde durakta otobüsü bekledim.
İkiniz mutlu bir hâlde evden çıkıyorsunuz.
Allah’a inanıyor oldukları hâlde böyle
yapıyorlar.
Dün beni görmüşken niçin bana sormadın?
Hastanedeyken babanı ziyaret edeceğiz.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


200
‫‪Hâl ve Çeşitleri‬‬

‫‪Alıştırmanın cevabı‬‬

‫‪Üzgün bir hâlde durakta otobüsü‬‬ ‫اﳊﺎﻓِﻠَﺔَ ِﰲ اﻟْﻤﻮﻗِ ِ‬


‫ﻒ َﺣ ِﺰﻳﻨًﺎ‪.‬‬ ‫ِ‬
‫‪bekledim.‬‬ ‫َْ‬ ‫ت َْ‬
‫اﻧْـﺘَﻈَْﺮ ُ‬
‫‪İkiniz mutlu bir hâlde evden‬‬
‫ورﻳْ ِﻦ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬
‫‪çıkıyorsunuz.‬‬ ‫َﲣُْﺮ َﺟﺎن ﻣ َﻦ اﻟْﺒَـْﻴﺖ َﻣ ْﺴ ُﺮ َ‬
‫‪Allah’a inanıyor oldukları hâlde böyle‬‬
‫‪yapıyorlar.‬‬
‫ﻳـَ ْﻔ َﻌﻠُﻮ َن َﻫ َﻜ َﺬا َوُﻫ ْﻢ ﻳـُ ْﺆِﻣﻨُﻮ َن ﺑِﺎﻪﻠﻟِ‪.‬‬
‫‪Dün beni görmüşken niçin bana‬‬ ‫ﻟِ َﻤﺎ َذا َﱂْ ﺗَ ْﺴﺄَﻟِْﲏ َوﻗَ ْﺪ َرأَﻳْـﺘَِﲏ أ َْﻣ ِ‬
‫ﺲ؟‬
‫?‪sormadın‬‬
‫‪Hastanedeyken babanı ziyaret‬‬
‫‪edeceğiz.‬‬
‫ﺎك ِﰲ اﻟْ ُﻤ ْﺴﺘَ ْﺸ َﻔﻰ‪.‬‬
‫ور أَﺑَ َ‬
‫َﺳﻨَـ ُﺰ ُ‬

‫‪Okuma Anlama‬‬

‫ﻒ ﻳَـ ْﻮَﻣﻪُ؟‬
‫ﻳﻮﺳ ُ‬
‫ﻀﻰ ُ‬‫ﻒ ﻗَ َ‬
‫َﻛ ْﻴ َ‬
‫ﺻﺒﺎﺣﺎ‪ .‬وﻗَ َﺎم ِﻣ ْﻦ‬
‫ً‬ ‫ﻮﺳﻒ ِﻣ ْﻦ ﻧـَ ْﻮِﻣ ِﻪ ُﻣﺒَ ِّﻜًﺮا‬
‫ﻆ ﻳُ ُ‬ ‫اِ ْﺳﺘَـْﻴـ َﻘ َ‬
‫ﺺ‬‫ﻓَِﺮاﺷﻪ ﺑِ ُﺴ ْﺮ َﻋ ٍﺔ ﻓَﺬﻫﺐ إﱃ ﺣﺠﺮةِ أﺧﻴﻪ ُﻣ ْﺴ ِﺮ ًﻋﺎ ﰒُﱠ ﻗ ﱠ‬
‫اﻟﻘﺼﺔ ﺧﺮج‬ ‫ِ ِ‬
‫ﻌﺠﺒًﺎ‪ْ .‬ﺑﻌﺪ أن اﻧْ َﺘﻬﻰ ﻣﻦ ّ‬ ‫ُرْؤﻳـَﺘَﻪُ ﻋﻠﻰ أﺧﻴﻪ ُﻣﺘَ ّ‬
‫ﲔ ﻓﺪﺧﻼ اﳊَ ﱠﻤﺎم‪ .‬ﻏﺴﻞ‬ ‫ﻣﻊ أﺧﻴﻪ ِﻣﻦ اﳊﺠﺮة ﺿ ِ‬
‫ﺎﺣ َﻜ ْ ِ‬ ‫َ‬
‫اﻟﺼﺎﺑﻮن وأﺧﻮﻩ ﻳﻐﺴﻞ ﻳﺪﻳْﻪ‬ ‫وﺟﻬﻪ وﻳﺪﻳْﻪ ﺑﺎﳌﺎء و ّ‬
‫ﻳﻮﺳﻒ َ‬
‫ﺑﺎﻟﱪِد َواﳉ ﱡﻮ‬
‫ﻌﺮ ْ‬
‫ِ‬
‫أﻣﺎم اﻟْﻤ ْﺮآة‪" :‬ﳌﺎ َذا ﺗَ ْﺸ ُ‬
‫ِ‬
‫ﺑﺎﻟﱪد َﻛﺜ ًﲑا‪ .‬ﺳﺄل ﻟﻪ ﻳﻮﺳﻒ َ‬
‫ﻓﻘ ْﺪ‪ .‬ﻷ ّن أﺧﺎﻩ ﻛﺎن ﻳَ ْﺸﻌﺮ ْ‬
‫ﺲ ﻳﻮﺳﻒ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ْﻟﻴ ِ‬
‫ﺲ ﺑَﺎرًدا؟"‪ .‬أﺟﺎب أﺧﻮﻩ‪" :‬ﻻ ْأدري!"‪ .‬ﻛﺎن ﻳﻮﺳﻒ ﺣﺰﻳﻨًﺎ‪َ ،‬ﻟﻌ ﱠﻞ أﺧﺎﻩ ﻣﺮﻳﺾ‪َ ،‬ﺟﻠَ َ‬‫َ‬
‫ِ‬ ‫ِ ٍ‬ ‫ﻳ ِّ‬
‫ﻔﻜﺮ ﰲ ﺣﻴﻠﺔ ﻷﺧﻴﻪ‪ .‬وﺟﺪ ﻳﻮﺳﻒ ﻣﻌﻄ ًﻔﺎ‪ .‬ﻓﺄﻟْﺒﺲ اﳌﻌﻄﻒ َﻣْﺘـ ُﺮوًﻛﺎ ﻓَـ ْﻮق اﻷ ِرﻳ َﻜﺔ أﺧﺎﻩ‪ .‬ﰒّ‬ ‫ُ‬
‫اﻧْـﺘَـ َﻘﻼَ إﱃ اﳌﻄﺒﺦ َﻣﻌﺎً ﻟﻠﻔﻄﻮر‪ .‬ﻓَﺎﻧْـﺘَـ َﻬﻰ ﻳﻮﺳﻒ ِﻣ َﻦ اﻟﻔﻄﻮر وﻫﻮ ﻳﺄْﻛﻞ اﳋﺒﺰ واﳉﱭ واﻟﺰﻳﺘﻮن‬
‫اﻟﻌﺴﻞ‪.‬‬
‫واﻟﺒﻴﺾ و َ‬
‫ﺲ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِﺣﻴﻨﻤﺎ ﺧﺮج ِﻣﻦ ِ ِ‬
‫ﲏ! ﻻ ﺗَـْﻨ َ‬
‫ﺖ ّأﻣﻪ ﻣﻦ ﺧﻠﻔﻪ‪" :‬ﻳﺎ ﺑـُ َﱠ‬
‫ﺎﺣ ْ‬
‫ﺻ َ‬‫ﺐ إﱃ اﳌَْﺪ َر َﺳﺔ َﻣﺎﺷﻴًﺎ‪َ ،‬‬
‫اﻟﺒﻴﺖ ﻟﻴَ ْﺬ َﻫ َ‬
‫ْ‬ ‫ََ‬
‫ﻀﺎت وﻗﺪ ﻣﺮرت ِﻣﻦ أﻣﺎم اﻟﺒﻘﺎل"‪ .‬ﻓﺄﺟﺎب ﻳﻮﺳﻒ إﱃ أﻣﻪ ﺑﺼﻮ ٍ‬
‫ت‬ ‫وﺛﻼث ﺑﻴ ٍ‬ ‫ي ُﺧْﺒـَﺰﻳْ ِﻦ‬ ‫ِ‬
‫ّ ْ‬ ‫َْ ْ‬ ‫َ ْ‬ ‫أن ﺗَ ْﺸ َﱰ َ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪15‬‬


‫‪201‬‬
Hâl ve Çeşitleri

ِ ٍ
‫ﻒ‬ ‫ َد َﺧﻞ اﻟ ﱠ‬.‫ﺗﺄﺧَﺮ َﻋ ِﻦ اﻟﺪرس‬
‫ﺼ ﱠ‬ ّ ‫ " ْأﻣﺮك ﻳﺎ َﺳﻴِّﺪﰐ!" ﺗَﺮ ﱠﺟﻞ ﻳﻮﺳﻒ إﱃ اﳌﺪرﺳﺔ وﻟﻜﻨّﻪ ﻗﺪ‬:‫ﻋﺎل‬
ٍ ِ ِِِ ِ
ْ ‫ َﱂْ ﻳ ُﻘ ِﻞ اﳌﻌﻠّﻢ ﻟﻪ‬.‫ﺲ ﻣ َﻜﺎﻧَﻪُ ﻬﺑ ُﺪوء‬
...‫ﺷﻴـﺌًﺎ َر ْﻏ َﻢ أﻧّﻪ ﻗ ْﺪ رآﻩ‬ َ َ‫وﺟﻠ‬
َ ،‫ﺧﺎﺋ ًﻔﺎ ﻣ ْﻦ ﻣﻌﻠّﻤﻪ‬
‫ﺑﻌﺪ اﻧﺘﻬﺎء اﻟﺪروس ﺧﺮج ﻳﻮﺳﻒ ﻣﻊ أﺻﺪﻗﺎﺋﻪ ِﻣﻦ اﳌﺪرﺳﺔ‬
‫اﳌﻮﻗﻒ َواﻧْﺘﻈََﺮ اﳊﺎﻓﻠﺔ ﻫﻨﺎك‬ ْ ‫ﺐ إﱃ‬ ِ
َ ‫ﺬﻫ‬َ َ‫ ﻓ‬.‫ﻳﻦ‬ َ ‫َﻣ ْﺴﺮور‬
‫ ﺟﺎءت اﳊﺎﻓﻠﺔ ورﻛﺒَﻬﺎ ﻳﻮﺳﻒ وﻣﻜﺚ ﻣ ّﺪة‬.‫ﺳﺎﻋﺎت ُﻣْﺘـ َﻌﺒًﺎ‬ ٍ
‫ﺾ ﺑﺎب‬ ِ َ‫ﻓﻌﻠﱠ َﻖ ﲟِِ ْﻘﺒ‬ ً ‫وﻫﻮ ﻗﺎﺋﻢ ﻓَـﻠَ ْﻢ ِﳚ ْﺪ َﻣ ْﻘ‬
َ ،‫ﻌﺪا ﻟﻠﺠﻠﻮس‬
‫ﺄﺧﲑا وﺻﻞ ﻳﻮﺳﻒ إﱃ ﺑﻴﺘﻪ‬ ً ‫ ﻓ‬.‫اﻟﺴﺎﺋﻖ ﻳَﺴﻮﻗُﻬﺎ‬ ُ ‫اﳊﺎﻓﻠﺔ و‬
.‫اﳉﻤﻴﻞ وﺧﻠﻊ ﺣﺬاﺋﻴﻪ ودﺧﻞ ﺣﺠﺮﺗﻪ ﺑﺎﻛِﻴًﺎ ﻣﻦ أﱂ ِر ْﺟ ْﻠﻴﻪ ﻓﻨﺎم ﻟَِﻮﻗْﺖ ﻗﺼﲑ‬

• Yukarıdaki parçayı okuyunuz, altı çizili hâl yapılarını tahlil


Bireysel
Etkinlik

ederek cümle anlamına katkısını belirleyiniz ve sözlük


kullanarak metni anlamaya çalışınız.

Metnin Çevirisi

Yusuf Gününü Nasıl Geçirdi?

Yusuf sabahleyin uykusundan erken uyandı. Yatağından süratle kalktı ve koşarak


kardeşinin odasına gitti, sonra da şaşkın bir hâlde rüyasını kardeşine anlattı.
Hikâyeyi bitirdikten sonra kardeşiyle birlikte gülerek odadan çıktı ve banyoya
girdiler. Kardeşi sadece ellerini yıkarken Yusuf su ve sabunla yüzünü ve ellerini
yıkadı. Çünkü kardeşi çok üşüyordu. Aynanın önündeyken Yusuf kardeşine sordu:
“Hava soğuk olmadığı hâlde niçin üşüyorsun?”. Kardeşi “Bilmem!” diye cevap verdi.
Yusuf üzüntülüydü, belki de kardeşi hasta, Yusuf kardeşi için bir çözüm düşünmeye
oturdu. Yusuf bir palto buldu. Derken koltuğun üzerine bırakılmış hâldeki paltoyu
kardeşine giydirdi. Sonra birlikte kahvaltı için mutfağa geçtiler. Yusuf ekmek, peynir,
zeytin, yumurta ve bal yiyerek kahvaltısını bitirdi.

O, yürüyerek okula gitmek için evden çıktığında annesi arkasından bağırdı: “Yavrum
bakkalın önünden geçmişken iki ekmek ve üç yumurta almayı unutma!”. Yusuf
yüksek bir sesle cevap verdi: “Baş üstüne (emrin olur) efendim”. Yusuf okula yaya
gitti, fakat o derse gecikmişti. Öğretmeninden çekinerek sınıfa girdi ve sessizce
yerine oturdu. Öğretmen onu görmüş olmasına rağmen ona bir şey demedi.

Dersler bittikten sonra Yusuf arkadaşlarıyla birlikte mutlu bir hâlde okuldan çıktı.
Durağa gitti ve saatlerce yorgun bir hâlde orada otobüsü bekledi. Otobüs geldi,
Yusuf otobüse bindi, ayaktayken bir süre bekledi fakat oturmak için bir koltuk

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


202
Hâl ve Çeşitleri

bulamadı. Bunun üzerine şoför otobüsü sürerken o da otobüsün kapısının koluna


asıldı. En sonunda Yusuf güzel evine vardı, ayakkabılarını çıkardı, bacaklarının
ağrısından ağlar bir hâlde odasına girdi ve kısa bir zaman içerisinde uyudu.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


203
Hâl ve Çeşitleri

•Türkçedeki durum zarfına benzeyen hâl, cümlenin mansûb


elemanlarından biridir. Eylem gerçekleşirken cümlede yer alan özne, nesne
vb. bir ismin durumunu ortaya koyan yapıya hâl denir. Cümlede “hangi
durumda?”, “hangi hâlde?”, “ne hâlde?” sorularının cevabı bize hâli verir.
İçerisinde hâl bulunan Arapça cümleleri Türkçeye; “- erek, -arak, -dığı
Özet
halde, -yor olarak, -yorken, -mış olduğu hâlde, -iken, -mışken” gibi ekler
yardımıyla çevirebiliriz. Örneğin; “Koşarak evden çıktı”, “Ağlar bir hâlde
telefonu açtı”, “Eve gitmişken niçin geri geldin?” gibi cümlelerdeki altı çizili
kısımlar Arapçada hâl cümle ögesi olarak değer bulur.
•Hâl anlamı veren yapı; müfred, şibhi cümle ve cümle olmak üzere üç
şekilde karşımıza çıkar. “hâl”in aksine “hal sahibi” marife gelmek
zorundadır. Hâl ile hâl sahibi; tekil-ikil-çoğul ve eril-dişil olma bakımından
uygunluk arz eder. İsim eğer nekre ise ondan sonra gelen nekre yapının
sıfat, isim eğer marife ise ondan sonra gelen nekre yapının hâl olması ve
buna göre anlamlandırılması önem arzetmektedir.Bunun haricinde bir isim
cümlesi veya bir fiil cümlesi de “hâl” olabilir. Bir cümlenin hâl anlamı
kazanabilmesi için kendisinde, hâl sahibiyle bağlantısını kuran bir
bağlayıcıya ihtiyacı vardır. Aynı zamanda bu rabıt, o cümlenin hâl cümlesi
olduğunun bir ipucusudur. Bir hâl cümlesini Türkçeye çevirirken, onu ve
önceki cümleyi müstakil iki cümle olarak değil birleşik cümle olarak
düşünüp çevirmeliyiz.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


204
‫‪Hâl ve Çeşitleri‬‬

‫‪DEĞERLENDİRME SORULARI‬‬
‫اﻟﻄﻴﻮِر‪1. “..............‬‬ ‫ﺎت ِﻣ ْﻦ إﻧﻔﻠﻮﻧﺰا‬
‫ﺎﺟ ُ‬
‫ﱠﺟ َ‬
‫ِ‬
‫َﻣﺎﺗَﺖ اﻟﺪ َ‬ ‫‪” cümlesindeki boşluğa‬‬
‫?‪aşağıdakilerden hangisi gelmelidir‬‬
‫ﻣﺴ ِﺮﻋ ٍ‬
‫ﺎت‬
‫)‪a‬‬ ‫ُْ َ‬
‫ِ‬
‫)‪b‬‬ ‫ُﻣ ْﺴ ِﺮﻋ َ‬
‫ﲔ‬
‫)‪c‬‬ ‫ُﻣ ْﺴ ِﺮ ًﻋﺎ‬
‫)‪d‬‬ ‫ُﻣ ْﺴ ِﺮ َﻋ ًﺔ‬
‫)‪e‬‬ ‫ُﻣﺴ ِﺮ َﻋ ْ ِ‬
‫ﲔ‬ ‫ْ‬

‫?‪2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “hâl” vardır‬‬


‫ِ‬ ‫ِ‬
‫)‪a‬‬
‫َوَﻛﺎن ﷲُ ﺑ ُﻜ ِّﻞ َﺷ ْﻲء َﻋﻠ ً‬
‫ﻴﻤﺎ‪.‬‬
‫)‪b‬‬ ‫اﻧﺎت ﺧﺎﻟِﻴَﺔً ِﻣﻦ اﻟﺘّـ َﻌ ُﺎو ِن‪.‬‬‫اﳊﻴﻮ ِ‬
‫ﻬﻢ ﺣﻴﺎ َة ََْ‬ ‫ﻀ ْ‬
‫ﻳَﻈُ ﱡﻦ ْﺑﻌ ُ‬
‫)‪c‬‬ ‫ﻮﺳﻒ ﻓَـ ْﻮ َق ِﲨَ ِﺎﳍ ْﻢ‪.‬‬
‫إﺧ َﻮةُ ﻳُ َ‬ ‫ﺟﺎءَ ْ‬
‫)‪d‬‬ ‫ﲔ اﻟْ َﻤ ِﺎء واﻟﻨﱠﺎ ِر ِﰲ ﻳَﺪي؟‬ ‫اﳉَ ْﻤ ُﻊ ﺑـَ ْ َ‬
‫َوَﻣﺎ ْ‬
‫ِ‬
‫)‪e‬‬ ‫ﺿْﻨ ًﻜﺎ‪.‬‬ ‫ﻴﺸ ًﺔ َ‬ ‫ض َﻋ ْﻦ ذ ْﻛ ِﺮي ﻓِﺈ ﱠن ﻟَﻪُ َﻣﻌِ َ‬ ‫أﻋَﺮ َ‬
‫َوَﻣ ْﻦ ْ‬

‫?‪3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “hâl” yoktur‬‬


‫ﺖ اﻟْﻤ ِﺮﻳﻀﺎت إﱃ اﻟْﻤﺴﺘ ْﺸ َﻔﻰ ﻳ ْﺸﻌﺮ َن ﺑﺄ ٍﱂ ﺷ ِﺪ ٍ‬
‫ﻳﺪ‪.‬‬ ‫ِ‬
‫)‪a‬‬ ‫َ‬ ‫َ ُْ‬ ‫ُ َْ‬ ‫اﻧْـﺘَـ َﻘﻠَ َ َ ُ‬
‫ِ ِ ِ‬ ‫ﻫﺎﺟﺮ اﻟْ ِ‬
‫)‪b‬‬ ‫ﲔ أوﻻَ َد ُﻫ ْﻢ‪.‬‬ ‫ﻤﺴﻠﻤﻮن إﱃ اﻟْ َﻤﺪﻳﻨَﺔ ﺗَﺎ ِرﻛ َ‬ ‫َ ََ ْ‬
‫)‪c‬‬ ‫وﻫ ْﻢ ﰲ ﺗَـ ْﻔ ِﻜ ٍﲑ َﻋ ِﻤ ٍﻴﻖ‪.‬‬ ‫ِ‬
‫ﱡﻌَﺮاءُ ﻗﺼﻴﺪﺗَـ ُﻬ ْﻢ ُ‬‫ﺐ اﻟﺸ َ‬
‫ﻳﻜْﺘُ ُ‬
‫)‪d‬‬ ‫وﻣﺎ َﺧ ْﻠ َﻔ ُﻬﻢ وﻻَ ُِﳛﻴﻄُﻮ َن ﺑِ َﺸ ْﻲ ٍء ِﻣ ْﻦ ِﻋ ْﻠ ِﻤ ِﻪ‪.‬‬ ‫ﻳـﻌﻠَﻢ ﻣﺎ ﺑـ ِ‬
‫ﲔ أﻳْﺪﻳ ِﻬ ْﻢ َ‬
‫َ ْ ُ َ َْ َ‬
‫)‪e‬‬ ‫اﻷزَﻫ ُﺎر ُﻣﺘ َﻔﺘِّ َﺤﺔٌ‪.‬‬
‫ﻴﻊ َو ْ‬ ‫أﻗْـﺒَ َﻞ اﻟﱠﺮﺑِ ُ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪19‬‬


‫‪205‬‬
‫‪Hâl ve Çeşitleri‬‬

‫اﻟﺮﱠﻛﺎب ﻣﻊ ﺣ َﻘﺎﺋِﺒ ِﻬﻢ ﺣﺎﻓِﻠَﺔً ِﺳﻴ ِ‬


‫ﺎﺣﻴﱠﺔً‬ ‫ِ‬
‫‪4. “..............‬‬ ‫َ‬ ‫ﺐ ﱡ ُ َ َ ْ َ‬ ‫َرﻛ َ‬ ‫‪” cümlesindeki boşluğa‬‬
‫?‪aşağıdakilerden hangisi gelmelidir‬‬
‫)‪a‬‬ ‫ورا‬
‫َﻣ ْﺴ ُﺮ ً‬
‫ﺎﺣ ُﻜﻮ َن‬ ‫ﺿِ‬
‫)‪b‬‬ ‫َ‬
‫ﲔ‬ ‫ِِ‬
‫)‪c‬‬ ‫ُﻣْﺒﺘَﺴﻤ َ‬
‫)‪d‬‬ ‫َﺣ ِﺰﻳﻨًﺎ‬
‫)‪e‬‬ ‫ات‬‫َﺷﺎﻛِﺮ ٍ‬
‫َ‬

‫ﺎﺧﺎت َو ِﻇﻴ َﻔﺘَـ ُﻬ ّﻦ‬ ‫ِ‬


‫‪5. “..............‬‬ ‫‪ ” cümlesindeki boşluğa‬ﺑَ َﺪأت اﻟ َﻔﺘَـﻴَﺎت اﻟﻄَﺒﱠ َ‬
‫?‪aşağıdakilerden hangisi gelmelidir‬‬
‫ﻳ ْﺸﻌﺮو َن ﺑَِﻔﺮٍح ﺷ ِﺪ ٍ‬
‫ﻳﺪ‬
‫)‪a‬‬ ‫َ ُُ َ َ‬
‫)‪b‬‬ ‫َوﻗَـ ْﻠﺒُـ َﻬﺎ ُﻣﻄْ َﻤﺌِ ﱞﻦ‬
‫ﲔ اﻟْ َﻤﻄْﺒَ َﺦ‬ ‫ِ‬
‫)‪c‬‬ ‫ﺗَ ْﺪ ُﺧﻠ َ‬
‫)‪d‬‬ ‫ﻳـَﺘَـ َﻌﻠﱠ ْﻤ َﻦ ﻃَ ْﻬ َﻲ اﻟﻄﱠ َﻌ ِﺎم‬
‫)‪e‬‬ ‫ﱳ ﺑِﺎﳉَﺎﺋَِﺰِة‬‫اﺳﺘَ ْﺤ َﻘ ْﻘ ُ ﱠ‬
‫َو ْ‬

‫‪6. “Avcı, ceylanları ağaçların arasında saklanırken avladı.” cümlesinin Arapça‬‬


‫?‪karşılığı aşağıdakilerden hangisidir‬‬
‫ِ‬
‫)‪a‬‬ ‫ﻏﺰﻻَ َن َﲣْﺘَﺒِ ُﺊ ْ َ‬
‫ﺑﲔ اﻷ ْﺷ َﺠﺎ ِر‪.‬‬ ‫ﺼﻴﱠﺎد ْ‬ ‫ﺻﻄَ َﺎد اﻟ ﱠ‬ ‫اْ‬
‫ِ‬
‫)‪b‬‬ ‫ﻏﺰﻻَ َن َﳜْﺘَﺒِ ُﺊ ْ َ‬
‫ﺑﲔ اﻷ ْﺷ َﺠﺎ ِر‪.‬‬ ‫ﺼﻴﱠﺎد ْ‬ ‫ﺻﻄَ َﺎد اﻟ ﱠ‬ ‫اْ‬
‫ِ‬
‫)‪c‬‬ ‫ﺼﻴﱠﺎدو َن اﻟْ ْﻐﺰﻻَ َن َﳜْﺘَﺒِ ُﺆو َن ْ َ‬
‫ﺑﲔ اﻷ ْﺷ َﺠﺎ ِر‪.‬‬ ‫ﺻﻄَ َﺎد اﻟ ﱠ‬
‫اْ‬
‫ِ‬
‫)‪d‬‬ ‫ﺻﻴﱠﺎد اﻟْ ْﻐﺰﻻَ َن َﳜْﺘَﺒِ ُﺊ ْ َ‬
‫ﺑﲔ اﻷ ْﺷ َﺠﺎ ِر‪.‬‬ ‫ﺻﻄَ َﺎد َ‬ ‫اْ‬
‫ِ‬
‫)‪e‬‬ ‫ﺼﻴﱠﺎد اﻟْ ْﻐﺰﻻَ َن َﲣْﺘَﺒِ ُﺊ ْ َ‬
‫ﺑﲔ اﻷ ْﺷ َﺠﺎ ِر‪.‬‬ ‫ﺻﻄَ َﺎد اﻟ ﱠ‬‫اْ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪20‬‬


‫‪206‬‬
‫‪Hâl ve Çeşitleri‬‬

‫‪7. “Ahmed, arkadaşlarını oyuncaklarıyla oynarlarken terk etti.” cümlesinin‬‬


‫?‪Arapça karşılığı aşağıdakilerden hangisidir‬‬
‫ﺐ ﺑِﻠُﻌﺒ ِﻬ ْﻢ‪.‬‬ ‫أﲪﺪ ِ‬
‫)‪a‬‬
‫أﺻﺪﻗَﺎءَﻩُ َوُﻫ َﻮ ﻳـَْﻠ َﻌ ُ‬ ‫ﺗَـَﺮَك ْ َ ُ ْ‬
‫أﲪ ُﺪ اﻷﺻ ِﺪﻗَﺎء وﻫﻮ ﻳـ ْﻠﻌﺐ ﺑِﻠُ ِ‬
‫ﻌﺒﻪ‪.‬‬
‫)‪b‬‬
‫ْ َ ََُ َ َ ُ‬ ‫ﺗَـَﺮَك ْ َ‬
‫)‪c‬‬ ‫أﺻ ِﺪﻗَﺎءَﻩُ َوُﻫ ْﻢ ﻳـَْﻠ َﻌﺒُﻮ َن ﺑِﻠُﻌﺒ ِﻬ ْﻢ‪.‬‬
‫أﲪَ ُﺪ ْ‬
‫ﺗَـَﺮَك ْ‬
‫ﺎن ﺑِﻠُﻌﺒ ِﻬ َﻤﺎ‪.‬‬‫أﲪ ُﺪ ﺻ ِﺪﻳ َﻘﻪ و ُﳘﺎ ﻳـ ْﻠﻌﺒ ِ‬
‫)‪d‬‬ ‫ﺗَـَﺮَك ْ َ َ ُ َ َ َ ََ‬
‫)‪e‬‬ ‫أﺻ ِﺪﻗَﺎءُﻩُ َوُﻫ ْﻢ ﻳـَْﻠ َﻌﺒُﻮ َن ﺑِﻠُﻌﺒ ِﻬ ْﻢ‪.‬‬
‫أﲪَ َﺪ ْ‬
‫ﺗَـَﺮَك ْ‬
‫ﺑِﺎ ِﻹﳝَ ِ‬
‫ﺎن‪8. “.‬‬ ‫‪” cümlesindeki “hâl”in irabı‬ﻓَـﻨﻄَﻖ ﺑِﻼَ ٌل َﻛﻠِﻤﺔَ اﻟﺘﱠـﻮ ِﺣ ِ‬
‫ﻴﺪ َوﻗَـ ْﻠﺒُﻪُ ُﻣﻄْ َﻤﺌِ ﱞﻦ‬ ‫َ ْ‬ ‫َ َ‬
‫?‪aşağıdakilerden hangisidir‬‬
‫)‪a‬‬ ‫ﺣﺎل ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ‬
‫)‪b‬‬ ‫ﺑﺎﻟﻀ ﱠﻤﺔ‬
‫ﺣﺎل ﻣﻨﺼﻮب ّ‬
‫)‪c‬‬ ‫ﻀ ﱠﻤ ِﺔ‬
‫ﺣﺎل ْﻣﺮﻓُﻮعٌ ﺑﺎﻟ ﱠ‬
‫)‪d‬‬ ‫ﺎل ﻣْﻨﺼﻮب َﳏَﻼًّ‬ ‫َﺣ ٌ‬
‫)‪e‬‬ ‫ﺣﺎل ْﻣﺮﻓُﻮعٌ َﳏَﻼًّ‬

‫ﻟِْﻠ َﻌﻤﻞ‪9. “.‬‬ ‫ﺼﻨَﻊ ُﻣ ْﺴﺘَﻌِﺪﱠات‬ ‫ِ‬


‫دﺧﻠَﺖ اﻟْ َﻌﺎﻣﻼَت اﻟْ َﻤ ْ‬
‫‪َ ” cümlesindeki “hâl”in irabı‬‬
‫َ‬
‫?‪aşağıdakilerden hangisidir‬‬
‫)‪a‬‬ ‫ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘ َﺤ ِﺔ‬
‫ُ‬
‫)‪b‬‬ ‫ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻜ ْﺴَﺮِة‬
‫ُ‬
‫)‪c‬‬ ‫ﻒ‬ ‫ﺑﺎﻷﻟِ ِ‬
‫ﻣﻨﺼﻮب ْ‬‫ُ‬
‫)‪d‬‬ ‫ﻣﻨﺼﻮب َﳏَﻼًّ‬ ‫ُ‬
‫)‪e‬‬ ‫ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْﻴَ ِﺎء‬
‫ُ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪21‬‬


‫‪207‬‬
‫‪Hâl ve Çeşitleri‬‬

‫?‪10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “hâl” vardır‬‬


‫ﻂ اﻟْﺒَ ْﺤ ِﺮ‪.‬‬ ‫ﺖ َزَﻣﻨًﺎ ﻃَ ِﻮﻳﻼً ِﰲ َﻣﺮَﻛ ٍ‬
‫ﺐ َوﺳ َ‬ ‫ِ‬
‫)‪a‬‬
‫ْ‬ ‫ﻋ ْﺸ ُ‬
‫ﺑﲔ اﻟ ﱠﺴﺤ ِ‬
‫)‪b‬‬ ‫ﺎب‪.‬‬ ‫ﻮﻣﺎ ْ َ َ‬ ‫ت ُﳒُ ً‬ ‫ﺎﻫ ْﺪ ُ‬
‫َﺷ َ‬
‫ِ‬ ‫ِ‬
‫)‪c‬‬ ‫ﺻﱪ‪.‬‬‫ُﻣﻮرا َﻣ ِﺎﱄ ﻋﻠَﻰ ﲪَْﻠ َﻬﺎ ْ‬ ‫أَ ْﺷ ُﻜﻮ إﻟَْﻴﻚ أ ً‬
‫)‪d‬‬ ‫ﺖ ِﻣﻦ اﻟ ﱠﺴﻴﱠﺎرةِ ﺗَـ ْﻌ ِﺮﻳ ًﻔﺎ ﺑِﺎﻟﻄﱠ ِﺮ ِﻳﻖ‪.‬‬‫ﻧـََﺰﻟْ ُ‬
‫)‪e‬‬ ‫ﻳﺪ َأداءَﻩُ أ ﱠدى ﷲ َﻋْﻨﻪُ‪.‬‬ ‫أﺧ َﺬ ْأﻣ َﻮ َال اﻟﻨ ِ‬
‫ﱠﺎس ﻳُﺮ ُ‬ ‫َﻣ ْﻦ َ‬

‫‪Cevap Anahtarı‬‬
‫‪1.d, 2.c, 3.d, 4.c, 5.d, 6.e, 7.c, 8.d, 9.b, 10.e‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪22‬‬


‫‪208‬‬
Hâl ve Çeşitleri

YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, I-IV, Mısır, tsz.
Ahmet Yüksel, Ben de Arapça Öğreniyorum (Sarf-Nahiv), İstanbul, 2011.
Antuvân ed-Dahdâh, Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvili ve Levhât,
Beyrut, 1981.
es-Seyyid Ahmed el-Hâsimî, el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır, 1354.
Mehmet Maksudoğlu, Arapça Dilbilgisi, İstanbul, 1998.
Muhammed İsma‘îl Sînî (ve diğerleri-Komisyon), el-Kavâ‘idu’l-‘Arabiyyetu’l-
Muyessere, II.cilt, Riyad, 1403/1983.
Muhammed Salah Ferec (ve diğerleri-Komisyon), (2011), el-Edvâu’l-Luğat’îl-
‘Arabiyye Hayatî, Mısır, es-Saffu’l-Hamis el-İbtidâiyye, Nahdatu Mısr.
Musa Yıldız; Erkan Avşar, Arapça Yazma ve Okumaya Giriş, İstanbul 2006.
Mustafa el-Ğalâyînî, Câmi‘u’d-Durûsi’l-‘Arabiyye, Beyrut, 1402/1982.
Mustafa Kelebek (ve diğerleri-Komisyon), İmam Hatip Liseleri için Arapça 12,
Ankara, 2009.
Neclâ Yasdıman, Adım Adım Kur’an Dili, İzmir, 2008.
Selami Bakırcı, Arapça’ya Giriş, Erzurum, 2011.
www.safeer.com.eg

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


209
TEKİD VE ATIF

• Tekid
ARAPÇA IV
İÇİNDEKİLER

• Atf-ı Beyan
• Özet
• Kaynakça
Doç. Dr. Nurullah
YILMAZ

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Tekid ve kavranmasını
öğrenebilecek,
HEDEFLER

• Atf-ı beyan ve kavranması


hakkında bilgi
edinebileceksiniz.
ÜNİTE

9
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Tekid ve Atıf

GİRİŞ
TEKİD
Arapça cümle içerisinde bir kelimenin, karşıdaki muhatap veya dinleyicinin
kulağında iyice yer etmesi için tekrarlanarak söylenmesine “tekid” denir. Tekidin
tekrarladığı önceki isme “müekked” adı verilir. Tekid, lafzî ve manevi olmak üzere
iki kısma ayrılır. Lafzî tekid, tekid edilecek (pekiştirilecek) ismin aynısının veya eş
anlamlısının tekrarlanmasıyla yapılır. Tekid açık bir isim olabileceği gibi zamir de
olabilir. Lafzî tekid ile yapılan tekitlerde, cümle içerisinde fail, meful, mübteda,
haber konumunda bir isim, bir fiil veya bir edat olabileceği gibi doğrudan cümle
tekrarı ile de tekid yapılabilir.

Doğrudan tekid edilecek (müekked) ismin tekrarıyla değil, Arapça ،‫ﻋﯾ ٌْن‬ ٌ ‫"ﻧَ ْﻔ‬
َ ،‫س‬
ْ
"‫ ِﻛﻠﺗﺎ‬،‫ ِﻛﻼ‬،‫ ﺟﻣﯾ ٌﻊ‬vb. özel kelimeler kullanılarak yapılan tekide “Tekîd-i manevî” denir.
Tekid olarak kullanılan bu isimlerin sonunda mutlaka müekked isme dönen bir
zamir bulunmalıdır. Türkçede “kendisi” anlamına gelen "‫ ﻋﯾن‬،‫ "ﻧﻔس‬isimleriyle
yapılan tekit mecaz anlamı içeren durumlarda veya hata ya da unutma
durumlarında kullanılır. Bunun yanı sıra Arapçada “hepsi, tümü” anlamındaki ،ّ‫" ُﻛل‬
"‫ ﻋﺎ ّﻣﺔ‬،‫ ﺟﻣﺑﻊ‬isimleri ile yapılan tekitler ise kuşatma veya kapsama anlamı ifade eder.

ATF-I BEYAN
Yapısı itibarıyla sıfata benzeyen, sıfat gibi daha önce geçen bir isim veya
kavramı daha fazla açıklamak için kullanılan bir isimdir. Fiil kökenli olmayıp
türememiş bir kök isimden gelir. Bazı gramerciler arasında, genel bir bakış açısıyla
atf-ı beyanın “bedel” olduğunu söyleyenler de vardır. Fakat burada asıl belirleyici
husus, bedelin matbûuna (kendinden önceki isme) göre anlamca daha kapsamlı ve
daha açıklayıcı olmasıdır. Zaten atf-ı beyânın asıl işlevi kendinden önceki bir ismi
anlaşılır hâle gelinceye kadar açıklamasıdır. Buna göre atf-ı beyana “tâbi‘ ”,
açıklamış olduğu kendinden önceki isme de “matbû’ ” denir.
Atf-ı beyânda eğer matbu marife bir isimse tâbi de marife, matbu nekre ise
tâbi de nekre olur. Matbû ile tâbi doğrudan peş peşe geldiği gibi, bazen aralarında
açıklama harfi olan "‫ أ َ ْن‬،‫ى‬
ْ َ‫ "أ‬edatları da kullanılabilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


211
Tekid ve Atıf

TEKİD

Tekid-i Tekid-i
lafzi manevi

Munfasıl (özne)
Tekrar Yoluyla Özel isimlerle
zamirlerle
Yapılan Tekid Yapılan Tekid
yapılan tekid:
*Harf tekrarı ، ُ‫ َﻋ ْﯾن‬،‫س‬ ُ ُ‫ أَ ْﻧﻔ‬،‫س‬
ُ ‫ﻧَ ْﻔ‬ ،‫ھم‬،‫ھﻣﺎ‬،‫ھو‬
*Fiil tekrarı ،‫ﻋﺎ ّﻣﺔ‬،‫ ﺟﻣﯾ ُﻊ‬،‫ﻛلﱡ‬
،‫ ھن‬،‫ھﻣﺎ‬،‫ھﻰ‬
‫ ِﻛ ْﻠﺗﺎ‬،‫ِﻛﻼ‬
*İsim tekrarı ،‫ أﻧﺗم‬،‫ أﻧﺗﻣﺎ‬،‫أﻧت‬
،‫ أﻧﺗﻣﺎ أﻧﺗن‬،‫أﻧت‬
*Cümle tekrarı
‫ ﻧﺣن‬،‫أﻧﺎ‬

ATF-I BEYAN
Kendinden önceki ismi
açıklar.

TABİ MATBU
Atf-ı beyanın Atf-ı beyanın açıkladığı
kendisidir. isimdir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


212
Tekid ve Atıf

TEKİD
‫اﻟﺘﻮﻛﯿﺪ‬
‫ﻳﻮم ﺣﺎ ﱞر‬
ٌ
ْ ‫ﻓِ ِﻴﻪ‬
َ ً‫اﳊَﺮ َارةُ ُﻣ َﻌ ﱠﺪﻻ‬
‫ﻏﲑ‬ ‫ﺖ‬ ِ
ْ َ‫ ﻓَـ َﻘ ْﺪ ﺑـَﻠَﻐ‬،‫ﻔﺎع َﻏْﻴـَﺮ اْﳌﺄْﻟُﻮف‬ ِ ِ‫ت َﺣﺮ َارﺗُﻪُ ﺑِﺎْ ِﻻ ْرﺗ‬ ْ ‫ﻀْﻴﻨﺎ ﻳـَ ْﻮﻣﺎً ﲤََﻴﱠـَﺰ‬
َ َ‫ﻗ‬
َ
‫ و ﻛﺎ َن‬.ِ‫اﳊَﺮارة‬ ِ ‫ﺑِ ِﺸﺪ‬ ‫ ﻓَ َﺸ َﻌ ْﺮﻧﺎ‬.‫ﺻ ِﺪﻗﺎﺋِﻲ ﻇُ ْﻬًﺮا‬ ِ ‫ و ﰲ اﻟﻴـﻮِم ﻧـَ ْﻔ ِﺴ ِﻪ ﺧﺮﺟﺖ ﻣﻊ أ‬.‫ﻬﻮد‬ ٍ ‫ﻣﻌ‬
ْ ‫ﱠة‬ ْ َ‫َﺣﺪ أ‬
َ َ َ ُ ْ ََ َْ َْ
ِِ ِ ِ ِ ِِ ِ ‫اﻟﻨﺎس ُﻛﻠﱡﻬﻢ ﻳـﺘَﺴﺎﺑـ ُﻘﻮ َن ﻟِْﻠﻮﺻ‬
‫ت أﻧﺎ و‬ ُ ‫ و ﻗَ ْﺪ َﺷ َﻌ ْﺮ‬.‫ﻮل إﱃ َﻣﻨﺎ ِزﳍ ْﻢ ﺑـَ ْﻌ َﺪ اﻧﺼﺮاﻓ ِﻬ ْﻢ ﻣ ْﻦ أَ ْﻋﻤﺎﳍ ْﻢ‬ ُُ َ َ ُْ ُ
‫ـﺰل ِﺣ ْﺮﺻﺎً اﻟﱠﺮاﺣﺔَ و‬ ِ ‫ﺚ أَ ْن ُﻋ ْﺪﻧﺎ إﱃ اﳌﻨ‬ ِ ‫اﻟﺰ‬
ْ َ‫ و َﱂْ ﻧـَْﻠﺒ‬،‫ﺣﺎم‬ ِّ ‫اﳊَِّﺮ و‬ ْ ‫ﺐ‬ ِ َ‫ﻬﺎد ﺑِﺴﺒ‬ ِ ‫ﺻ ِﺪﻳﻘﻲ ﻛِﻼَﻧﺎ ﺑِﺎْ ِﻻﺟ‬
َ ْ َ
:‫اﻟﺒﻴﺖ َﻋْﻴـﻨَﻪُ ﻧﺎ َدى‬ ِ ‫ و ﻗﺎل‬.‫اﳉ ﱠﻮ اﳌﻌﺘ ِﺪ َل‬
َ ‫َﺣ َﺴ ُﻦ! و ﻟَ ّﻤﺎَ َد َﺧ ْﻠﻨﺎ‬ ْ ‫ ﺑﻴﺘُﻨﺎ أ‬،‫َﺣ َﺴ ُﻦ‬
ْ ‫ ﺑـَْﻴﺘُﻨﺎ أ‬:‫ﺻﺪﻳﻘﻲ‬ َ َْ َ
ُ
!‫َﺧ ُﺮ َج اﻟْﻴَـ ْﻮَم‬
ْ ‫اﳌﺎءَ اﳌﺎءَ! ﻟَ ْﻦ ﻟَ ْﻦ أ‬
SICAK BİR GÜN
Alışılmadık derecede, yüksek sıcaklığı ile dikkat çeken bir gün geçirdik. O gün
sıcaklık olağan dışı bir düzeye ulaştı. Aynı günde ben arkadaşlarımdan biriyle öğle
vakti dışarı çıktım. Sıcaklığın şiddetini hissettik. İnsanların hepsi işlerinden
döndükten sonra evlerine ulaşmak için birbirleriyle yarışıyorlardı. Ben ve arkadaşım
her ikimiz sıcaklık ve yoğun kalabalıktan dolayı bitkinlik hissettik. Çok geçmeden
dinlenmeyi ve ılıman havayı tercih ederek evimize döndük. Yakınım, “Evimiz ne
güzel, evimiz ne güzel’ dedi. Aynı eve girdiğimizde “Su su! Bugün bir daha asla, asla
evden çıkmayacağım!” dedi.

TEKİD
Tanımı: Kendisinden önceki bir lafzı, anlamca pekiştirmek ve gerçeğin
dışında başka bir şekilde anlaşılmasının önüne geçmek için kullanılan söze “tekid “
denir.
Kendisinden önceki
Anlamı: Daha önceki bir ismi anlamca pekiştiren tekid, ifadeye “aynısı,
sözü pekiştirmek için
kullanılan ifadelere kendisi, bizzat, aynen, tümü, hepsi, tamamen, vs.” şeklinde bir anlam katar. Bunun
“tekid” denir. yanı sıra manevi tekid türünde isim, fiil veya cümle tekrarları biçiminde ifade
tekrarı yapılır.

Mesela, muhatap " ‫ﺣﺎدﺛَِﲏ اﻟْ َﻮِز ُﻳﺮ‬


َ " yani, “Bakan benimle konuştu” dediği
zaman dinleyici bunu çok önemser. Çünkü bir bakanın bir kişiyle konuşması sıradan
bir iş değildir. Dolayısıyla, acaba muhatapla bakan mı, sekreteri mi yoksa danışmanı

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


213
Tekid ve Atıf

mı konuştu, şeklinde dinleyicinin kafasında soru işareti oluşur. Buna karşılık


muhatap “Bizzat Bakan benimle konuştu” anlamında "ُ‫ "ﺣﺎدﺛَِﲏ اﻟﻮز ُﻳﺮ ﻧـَ ْﻔ ُﺴﻪ‬dediği
zaman soru işareti ortadan kalkar.
Türleri: Tekid, “lafzî tekid” ve “manevî tekid” olmak üzere iki kısma ayrılır.
1- Lafzî Tekid: Harf, fiil, isim ya da cümle tekrarı ile yapılan tekid türüdür.
a- Harf tekrarı ile yapılan tekid:

Hayır, hayır, ben sır vermem. ‫ﻮح ﺑِ ِﺴ ٍّﺮ‬


ُ ُ‫ أﻧﺎ ﻻ أَﺑ‬،‫ ﻻ‬،‫ﻻ‬
b- Fiil tekrarı ile yapılan tekid:

Geldi, kardeşim geldi. ِ ‫ﻀﺮ‬


‫أﺧﻲ‬ َ َ ‫ َﺣ‬،‫ﻀ َﺮ‬
َ ‫َﺣ‬
c- İsim tekrarı ile yapılan tekid:

Kardeşim geldi, kardeşim. ِ ‫ﻀﺮ‬


‫ أﺧﻲ‬،‫أﺧﻲ‬ َ َ ‫َﺣ‬
d- Cümle tekrarı ile yapılan tekid:

Kardeşim geldi, kardeşim geldi. ِ ‫ﻀﺮ‬


‫ﺣﻀﺮ أﺧﻲ‬،‫أﺧﻲ‬ َ َ ‫َﺣ‬

2- Manevi Tekid: Birtakım özel isimler kullanılarak yapılan tekid türüdür.


Belli başlı manevi tekid isimleri dokuz tanedir. Bu isimlere müekkede dönen ve
ona uyumlu bir zamir bitişir. Bu durumda, müekked müzekker ise müzekker,
müennes ise müennes, müfred ise müfred, tensiye ise tensiye olur. Aynı zamanda
müekked, failin yanı sıra meful de olabilir:
Aynısı, kendisi, kendileri, bizzat,
anlamlarına gelir. ُ ‫أَﻧْـ ُﻔ‬-ُ‫ﻧَـ ْﻔﺴﻪ‬
:‫ﺴﻬ ْﻢ‬

Ödülleri sahiplerine (kazananlara)


bakanın kendisi dağıttı. ِ ِ ْ ‫وزﱠع اﻟْﻮِزﻳﺮ ﻧـَ ْﻔﺴﻪ‬
َ ‫اﳉََﻮاﺋَﺰ ﻋﻠﻰ اﻟْﻔﺎﺋ ِﺰ‬
‫ﻳﻦ‬ ُُ ُ َ َ َ

Aynısı, kendisi, bizzat, anlamlarına gelir. ُ‫َﻋ ْﻴـﻨُﻪ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


214
Tekid ve Atıf

‫ﻴﻤﺘَﻨﺎ اﻟْ ُﻮَزراءُ أ َْﻋﻴُـﻨُـ ُﻬ ْﻢ‬ِ ‫ﺣ‬


Düğün yemeğimize bizzat bakanlar geldi.
َ ‫ﻀَﺮ َوﻟ‬
َ َ

Hepsi, bütün, tümü anlamına gelir. :‫ُﻛﻞﱞ‬

Bütün öğrenciler geldi. ِ ‫أَﻗْـﺒﻞ اﻟﺘ‬


‫ﱠﻼﻣﻴ ُﺬ ُﻛﻠﱡ ُﻬ ْﻢ‬ ََ
Sorunların hepsini çözdüm. ‫ﺖ اﻟْ َﻤ َﺴﺎﺋِ َﻞ ُﻛﻠﱠﻬﺎ‬
ُ ‫َﺣﻠَْﻠ‬

Hepsi, tamamı, tümü anlamına gelir. :‫ﻴﻊ‬


ٌ‫ﲨ‬ َِ

Bütün sınavlarımı geçtim. ‫ﲨﻴﻌِﻬﺎ‬


َِ ‫إﻣﺘﺤﺎﻧﺎﰐ‬
ِ ‫ﺖﰲ‬
ُ ‫َﳒَ ْﺤ‬
ِ َ‫اﳊﻄ‬
Odunların hepsi yandı. ُ‫ﺐ َﲨﻴﻌُﻪ‬
ُ َْ ‫إﺣﺘَـَﺮ َق‬
ْ

Hepsi, tamamı, tümü anlamına gelir. :ٌ‫ﻋﺎ ﱠﻣﺔ‬

Yarışmacıların hepsi geldi. ‫ﻀَﺮ اﳌﺘَﺴﺎﺑُِﻘﻮن ﻋﺎ ﱠﻣﺘُـ ُﻬ ْﻢ‬َ ‫َﺣ‬


ُ
Arkadaşların hepsini gördüm. ‫َﺻ ِﺪﻗﺎءَ ﻋﺎ ﱠﻣﺘَـ ُﻬ ْﻢ‬
ْ ‫ﺖ اْﻷ‬
ُ ْ‫َرأَﻳ‬

İkisi, her ikisi anlamına gelir. Ref


hâlinde kullanılır.
:َ‫ﻛِﻼ‬

İkisi, her ikisi anlamına gelir. Nasb ve


cerr hâlinde kullanılır.
:‫ﻛِﻠَ ْﻰ‬

ُ ِ‫اى ﻛ‬
‫ﻼﳘﺎ‬ ِ
Anne babamın ikisi de yolculuğa çıktı.
َ ‫ﺳﺎﻓَـَﺮ َواﻟ َﺪ‬
Her iki kitabı da okudum. ِ ْ َ‫ْت اﻟْ ِﻜﺘﺎﺑـ‬
‫ﲔ ﻛِﻠَْﻴ ِﻬﻤﺎ‬ ُ ‫ﻗَـَﺮأ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


215
Tekid ve Atıf

İkisi, her ikisi anlamına gelir. Ref


hâlinde kullanılır.
:‫ﻛِﻠْﺘﺎ‬
İkisi, her ikisi anlamına gelir. Nasb ve
:‫ْﱴ‬ ِ
cerr hâlinde kullanılır. ْ َ ‫ﻛﻠ‬

ُ ‫ﺘﺎن ﻛِْﻠ‬
‫ﺘﺎﳘﺎ‬ ِ ‫ت اﳌﻌﻠِّﻤ‬
Her iki bayan öğretmen de geldi.
َ َُ ْ ‫ﻀَﺮ‬َ ‫َﺣ‬
Her iki sorunu da çözdüm. ‫ﲔ ﻛِﻠْﺘَـْﻴ ِﻬﻤﺎ‬
ِ ْ ‫ﺖ اﻟْﻤﺴﺄَﻟَﺘَـ‬
ْ َ ُ ‫َﺣﻠَْﻠ‬

Tekid Zamirleri
Bazen tekid açık bir isim yerine zamir olarak da gelebilir. Açık bir isimle
yapılan tekitte olduğu gibi zamir ile yapılan tekid de iki kısma ayrılır:
1- Tekîd-i Lafzî: Şayet tekid edilecek zamir muttasıl (bitişik) zamir ise, aynı
şahıs zamirinin karşılığı olan ve özne zamiri olarak bilinen merfu-munfasıl (ayrık)
zamir, tekid ismi olarak tekrar edilir. Buna, zamirle yapılan “lafzî tekid” denir.
Örnek:

َ ِ‫ﻚ ﺑ‬
‫ﻚ‬ َ ِ‫ﲔ ﺑ‬ ِ ‫أ‬
Senden, senden yardım istiyoruz. ُ ‫َﺳﺘَﻌ‬
ْ
:‫ﺖ أﻧﺎ‬ ِ
Ben geldim, ben. ُ ‫ﺟْﺌ‬
Muhammed, O kalktı (başkası değil). ‫ﻗﺎم ﻫﻮ‬
َ ‫ُﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ‬
Muhammed size, size yardım etti. ‫أَ ْﻛَﺮَﻣ ُﻜ ْﻢ أَﻧْـﺘُ ْﻢ ُﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ‬

2- Tekîd-i Manevî: Tekid isimlerinden birini kullanmak suretiyle cümle


içerisinde fiile bitişmiş olan özne veya nesne zamirini tekid etmek için yapılan tekid
türüne zamirle yapılan “manevî tekid” denir.
Zamirle yapılan tekid-i manevîde, müekked zamir fail konumunda ise önce
bu fail zamiri tekid edecek munfasıl bir zamir getirilir. Hemen arkasından bu tekid
zamirine dönen muttasıl zamirle birlikte bir tekid ismi kullanılır.

Sen bizzat kendin ayağa kalktın. ‫ﻚ‬


َ ‫ﺖ ﻧـَ ْﻔ ُﺴ‬
َ ْ‫ﺖ أَﻧ‬
َ ‫ﻗُ ْﻤ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


216
Tekid ve Atıf

Diğer taraftan müekked nesne konumunda ise bu durumda müekked zamire


dönen muttasıl bir zamirle birlikte bir tekid ismi kullanılır.
Örnek:

Ali bizzat sana ikram etti. ‫ﻚ َﻋﻠِ ﱞﻰ‬ َ ‫ﻚ ﻧـَ ْﻔ َﺴ‬


َ ‫أَ ْﻛَﺮَﻣ‬
Ali bizzat sana uğradı. ‫ﻚ َﻋﻠِ ﱞﻰ‬َ ِ‫ﻚ َﻋْﻴﻨ‬َ ِ‫َﻣﱠﺮ ﺑ‬

•1-Aşağıdaki soruları parçaya göre cevaplayınız?


‫ َﻣ َﱴ ﻳَ ْﺸﺘَ ﱡﺪ ا ْﳊَﱡﺮ؟‬-1 •
Alıştırmalar

‫اﻟﺮﺟﻞ و ﻗﺮﻳﺒُﻪُ إﱃ اﻟ َْﻤ ْﻨ ِﺰِل؟‬ ِ


ُ َ َ‫ﻟﻤﺎَذا‬-2 •
‫ﻋﺎد‬
‫اﻟﺮﺣﻞ ﺑِﺎ ْﳊَﺮارةِ؟‬
ُ ‫ﻒ ﺗَﺄَﺛـﱠ َﺮ‬
َ ‫ َﻛ ْﻴ‬-3 •
‫دﺧﻞ ﺑﻴﺘَﻪُ؟‬
َ ‫اﻟﺮﺟﻞ ﻋﻨﺪﻣﺎ‬
ُ ‫ﻣﺎذا ﻗﺎل‬-4 •

ِ ‫ﺼ ْﻴ‬
.‫ﻒ‬ ‫ﺼ ِﻞ اﻟ ﱠ‬
ْ َ‫ ﻳَ ْﺸﺘَ ﱡﺪ اﳊَﱡﺮ ﰲ ﻓ‬-1
.ِ‫ ِ◌ﻷَﻧـﱠ ُﻬﻤﺎ َﺷ َﻌﺮا ﺑِ ِﺸﺪﱠةِ اْﳊَﺮارة‬-2

ِ َ‫ﺴﺒ‬
.‫ﺐ ا ْﳊَِّﺮ‬ ِ ِ ْ ْ‫ﻼﳘﺎ ﺑِﺎ‬
ُ ِ‫ﺟﻞ و ﻗَﺮﻳﺒُﻪُ ﻛ‬
َ ‫ﻹﺟﻬﺎد ﺑ‬ ُ ‫ َﺷ َﻌ َﺮ اﻟ ﱠﺮ‬-3
!‫ح اﻟْﻴَـ ْﻮ َم‬
َ ‫َﻦ أَ ْﺧ ُﺮ‬
ْ ‫ ﻟ‬،‫اﳌﺎء‬
َ ‫اﳌﺎء‬
َ :‫اﻟﺮﺣﻞ ﺑَـ ْﻴﺘَﻪُ ﻗﺎل‬
ُ ‫ ِﻋ ْﻨ َﺪﻣﺎ َد َﺧ َﻞ‬-4

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


217
Tekid ve Atıf

•2-Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri parantez içindeki


kelimelerden tekid yapmak için anlamca uygun olanı seçerek
doldurunuz?
(‫ ُﻛﻠِّ ِﻪ‬-‫ َﻋ ْﻴﻨِﻬﺎ‬-‫َﺻ ِﺪﻗﺎﺋِﻲ) ﻧَـ ْﻔ ِﺴ ِﻪ‬ ِ ُ ‫ﻟ َِﻘ‬.... ‫ﰲ اﻟﻴﻮم‬-1 •
Alıştırmalar

ْ ‫ﻣﻊ أﺣﺪ أ‬ َ ‫ﻴﺖ‬


(ُ‫ﻋﺎَ ﱠﻣﺘُﻪ‬-‫ ُﻛﻠﱡ ُﻬ ْﻢ‬-‫ﺴ ُﻬ ْﻢ‬
ُ ‫ﺴﺎﺑَـ ُﻘﻮ َن )ﻧَـ ْﻔ‬َ َ‫ ﻳَـﺘ‬....... ‫اﻟﻨﺎس‬ُ ‫ﻛﺎن‬-2 •
(‫ﺣﻀﺮ‬-‫ﻫﻮ‬-‫ﺐ )أﻧﺖ‬ ِ َ ‫ َﺣ‬،......-3 •
ُ ‫ﻀ َﺮ اﻟْﻐﺎﺋ‬
(ُ‫ﻧﻔﺴﻪ‬
ُ ‫أﻧﺖ‬-ُ‫ﺴﻪ‬ ُ ‫ﻧَـ ْﻔ‬-‫ﻚ‬ َ‫ﺴ‬ ُ ‫)ﻧَـ ْﻔ‬...... ‫ﺖ‬َ ‫ﻗُ ْﻤ‬-4 •
(‫أﻧﺎ‬-ُ‫ ُﻛﻠﱡﻪ‬-ُ‫ﺴﻪ‬ ِ
ُ ‫ ﺑﺎ ِﻹ ْﺟﻬﺎد )ﻧَـ ْﻔ‬.... ‫ت‬ ُ ‫ َﺷ َﻌ ْﺮ‬-5 •
(‫أﻧﺎ‬-‫ﻛِﻠَْﻴ ِﻬﻤﺎ‬-‫ﻼﳘﺎ‬ ُ ِ‫ )ﻛ‬..... ‫ﺐ أَِﰊ و اُِّﻣﻲ‬ ‫ُﺣ ﱡ‬ ِ ‫أ‬- 6 •

2. sorudaki alıştırmaların cevapları:

‫ﻛِﻠَْﻴ ِﻬﻤﺎ‬-6 ‫أﻧﺎ‬-5 ُ ‫ أﻧﺖ‬-4


ُ‫ﻧﻔﺴﻪ‬ َ ‫ َﺣ‬-3
‫ﻀ َﺮ‬ ‫ ُﻛﻠﱡ ُﻬ ْﻢ‬-2 ‫ ﻧَـ ْﻔ ِﺴ ِﻪ‬-1

•3- Aşağıdaki Arapça cümlelerin Türkçe anlamlarını yazınız?


‫ﻼﳘﺎ ﰲ اﻹﻣﺘﺤﺎن‬ ُ ِ‫ َﳒَ َﺢ اﻹﺧﻮا ُن ﻛ‬-1 •
Alıştırmalar

.‫ﺖ ِﻣ ْﻦ أَ ْﻋﻤﺎﱄ ُﻛﻠِّﻬﺎ‬ ُ ‫ ﻓَـ َﺮ ْﻏ‬-2 •


.‫ﺴ ُﻬﻢ‬ ُ ُ‫ َﺟﺒُـﻨ‬-3 •
ُ ‫ﻮاﻫ ْﻢ أَﻧْـ ُﻔ‬
.‫َﺧﻮ ُن اﻟ َْﻌ ْﻬ َﺪ‬ ُ ‫ ﻻ أ‬،‫ ﻻ‬-4 •
!‫ﻮم‬
ُ ُ‫ أﻧﺖ اﻟ َْﻤﻠ‬،‫ﻮم‬ ُ ُ‫ﺖ اﻟ َْﻤﻠ‬ َ ْ‫ أَﻧ‬-5 •

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


218
Tekid ve Atıf

3. Sorudaki Arapça cümlelerin Türkçe anlamları


1- Her iki kardeş de sınavda başarılı oldu.
2- Bütün işlerimi bitirdim.
3- Onlar, bizzat kendileri korkaklık ettiler.
4- Hayır, hayır verdiğim sözden dönmeyeceğim!
5- Sen alçaksın, sen alçaksın!

Parçayı okuyunuz ve Türkçeye çeviriniz.


ٍ‫• أَداء ﻋﻤﺮة‬
َُْ ُ
‫ﻴﻘﺎت َﺷَﺮ َح ﻟَﻨﺎ َواﻟﺪي‬ ِ ‫ و ﻟَﻤﺎﱠ وﺻ ْﻠﻨﺎ إﱃ اﻟْ ِﻤ‬،ِ‫ﻷداء اﻟﻌﻤﺮة‬ ِ ‫ﺳﺎﻓﺮت َﻣ َﻊ أ َْﻫﻠِﻲ َﲨﻴﻌِ ِﻬ ْﻢ‬ •
ََ ُ
Bireysel Etkinlik

ِ ِ ِ
‫ﻗﺒﻞ أَ ْن‬
َ ‫ و‬.‫ﻚ‬ َ ‫ﻚ اﻟﻠﻬ ﱠﻢ ﻟَﺒﱠـْﻴ‬ َ ِّ‫َﺣَﺮْﻣﻨﺎ ﺗَـ َﻮ ﱠﺟ ْﻬﻨﺎ إﱃ َﻣ ﱠﻜﺔَ ُﻣﻠَﺒ‬
َ ‫ ﻟَﺒﱠـْﻴ‬:‫ﲔ‬ ْ ‫ و ﺣﻴﻨَﻤﺎ أ‬.‫َﻛْﻴﻔﻴﱠﺔَ اْﻹﺣﺮام‬
‫ و ﻋِْﻨ َﺪ ُد ُﺧﻮﻟِﻨﺎ اﻟْ َﻤ ْﺴ ِﺠ َﺪ‬.ً‫اﺳﺘَـَﺮ ْﺣﻨﺎ ﻗَﻠﻴﻼ‬ ْ ‫ﺻﻠﱠْﻴﻨﺎ و‬ َ ‫ ﰒَﱠ‬،‫ﻧَﺼ َﻞ َﻣ ﱠﻜﺔَ ﻧـَ ْﻔ َﺴﻬﺎ أ َْوﻗَـ ْﻔﻨﺎ َﺳﻴّ َﺎرﺗَﻨﺎ‬
ِ
َ ‫ﻒ ﺑِﺄ َِّﻣ‬
ِ ِ ‫ و ﻗﺎل‬.‫ﻒ ِﳑّﺎَ ﺗَـﻮﻗﱠـﻌﻨﺎ‬
‫ﻚ‬ ْ ُ‫ ﻃ‬:‫ﻷﺧﻲ واﻟﺪي‬ ْ َ ‫َﺧ ﱠ‬ َ ‫ﺻ ْﺤ ِﻦ اﳊﺮِام أ‬ َ ‫ﺣﺎم ﰲ‬ ُ ‫اﻟﺰ‬ ِّ ‫اﳊَﺮ َام ﻛﺎن‬ ْ
‫ َﻣ ْﻦ ﺑـَ َﲎ اﻟ َﻜ ْﻌﺒَﺔَ؟ ﻗﺎل‬:ُ‫اف َﺳﺄ ََل أﺧﻲ اﻟﺼﻐﲑ‬ ِ ‫ و ﺑـﻌ َﺪ اﻟﻄﱠﻮ‬.‫و ﺳﺄَﺗَـﻮﱠﱃ اﻟْﺒﺎﻗِﲔ ُﻛﻠﱠﻬﻢ‬
َْ ْ ُ َ َ َ
ِ ِ
‫ و ﺑـَ ْﻌ َﺪ أَ ْن َﺷﺮﺑْﻨﺎ ﻣ ْﻦ‬.‫ﻼﳘﺎ‬ ِ
ُ ‫ﻴﻞ ﻛ‬ ِ ِ ِ
ُ ‫إﲰﺎﻋ‬ ْ ُ‫اﻫﻴﻢ و اﺑْـﻨُﻪ‬
ُ ‫ﱯ ﷲ إﺑﺮ‬ ‫ أَﱠو ُل َﻣ ْﻦ ﺑـَ َﲎ اﻟﻜﻌﺒﺔَ ﻧَ ﱡ‬:‫أﰊ‬
ِ ِ ِ
.‫ و ﺑـَ ْﻌ َﺪ ﻗَﻀﺎء اﻟﻌﻤﺮةِ َﺧَﺮ ْﺟﻨﺎ ﻣﻦ اﳌﺴﺠﺪ اﳊﺮِام‬.‫ﲔ إﱃ اﻟْ َﻤ ْﺴ َﻌﻰ‬ ِ ِ ِ
َ ‫ﻣﺎء َزْﻣَﺰَم ﺳ ْﺮﻧﺎ ُﻣﺘَـ َﻮ ّﺟ ِﻬ‬
.‫ُﻋ ْﺪﻧﺎ إﱃ َﻣﻜْﺘَﺒِﻨﺎ ﺑِﺎﻟ ﱠﺴﻴّﺎرة َﻋْﻴﻨِﻬﺎ‬

Yukarıdaki parçanın Türkçe Metni

UMRE YAPMAK
Bütün ailemle birlikte umre vazifesini yerine getirmek için yolculuğa çıktım.
Mikat’a varınca ihramın nasıl olması gerektiğini açıkladı. İhrama girdiğimizde
“Lebbeyk, Allahumme lebbeyk” diyerek Mekke’ye doğru yöneldik. Mekke’ye bizzat
varmadan önce arabamızı durdurduk, sonra namaz kıldık ve biraz istirahat ettik.
Mescid-i Haram’a girdiğimizde Mescid-i Haram’ın ortasındaki kalabalık
umduğumuzdan daha hafifti. Babam kardeşime sen annenle tavaf et, geriye
kalanların hepsiyle ben ilgileneceğim, dedi. Tavaftan sonra küçük kardeşim, Kabe’yi
kim yaptı diye sordu. Babam, Kabe’yi ilk yapan Allah’ın nebisi İbrahim ve onun oğlu
İsmail’in her ikisidir dedi. Zemzem suyundan içtikten sonra say yapmak için yola
koyulduk. Umre görevini yerine getirdikten sonra Mescid-i Haram’dan çıktık.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


219
Tekid ve Atıf

ATF-I BEYÂN
‫ﺷﺎب‬ ٍ
‫ﻗﺎض ﱞ‬
‫ َﻛ ْﻢ ِﺳ ﱡﻦ‬:‫َﺣ ُﺪ ُﻫ ْﻢ‬ َ ،‫ﺼَﺮةِ َو ِﺳﻨﱡﻪُ ِﻋ ْﺸﺮو َن َﺳﻨَﺔً أ َْو َْﳓ ُﻮﻫﺎ‬
َ ‫ﻓﻘﺎل ﻟَﻪُ أ‬
ِ
ْ َ‫ﱄ اﻟْﻘﺎﺿﻲ َْﳛ َﲕ ﺑْ ُﻦ أَ ْﻛﺜَ َﻢ ﻗَﻀﺎءَ اﻟْﺒ‬ َ ‫َو‬
ِ
ٍ ‫ﺘﺎب ﺑ ِﻦ أ‬
ِ ِ ِِ ‫أﻛﱪ ِﻣﻦ‬ ِ
‫ُﺳْﻴﺪ اﻟﺬي َو ﱠﺟ َﻬﻪُ اﻟﻨِ ﱡ‬
‫ﱠﱮ‬ َ ْ ‫اﻟﺼﺤﺎﰉ ﻋ‬ ّ ُ ‫ أﻧﺎ‬:‫ ﻓﻘﺎل ﻟﻪ‬،ُ‫ﺼﻐََﺮﻩ‬ ْ َ‫اﺳﺘ‬
ْ ‫اﻟﻘﺎﺿﻲ؟ ﻓَـ َﻌﻠ َﻢ َْﳛ َﲕ أَﻧﱠﻪُ ﻗَ ْﺪ‬
ِ ِِ ‫ وأﻛﱪُ ِﻣﻦ‬،‫ﻗﺎﺿﻴﺎً ﻋﻠﻰ ْأﻫ ِﻞ َﻣ ﱠﻜﺔَ ﻳـَ ْﻮَم اﻟْ َﻔْﺘ ِﺢ‬ ِ (‫ُﳏ ﱠﻤ ٌﺪ )ﺻﻌﻢ‬
ً‫اﻟﻨﱮ ﻗﺎﺿﻴﺎ‬‫اﻟﺼﺤﺎﰉ ُﻣﻌﺎذ ﺑْ ِﻦ َﺟﺒَ ٍﻞ اﻟﺬي َو ﱠﺟ َﻬﻪُ ﱡ‬ ّ
!ِ‫ﺼَﺮة‬
ْ َ‫ﺐ ﺑْ ِﻦ ُﺳ َﻮٍر اﻟﺬي َو ﱠﺟ َﻬﻪُ أَﻣﲑُ اﳌﺆﻣﻨﲔ ُﻋ َﻤُﺮ ﻗﺎﺿﻴﺎً ﻋﻠﻰ أ َْﻫ ِﻞ اﻟْﺒ‬ ِ ‫ و أﻧﺎ أﻛﱪ ِﻣ ْﻦ َﻛ ْﻌ‬.‫ﻋﻠﻰ أ َْﻫ ِﻞ اﻟْﻴَﻤ ِﻦ‬
ُ َ
GENÇ KADI
Kadı Yahya b. Eksem 20 yaş civarında iken Basra kadısı oldu. Basralılardan
biri ona, “Kadı’nın yaşı kaç?” diye sordu. Yahya adamın kendisini küçümsediğini
anladı ve ona şöyle cevap verdi: Ben, Nebî Muhammed (s.a.v)’in fetih günü Mekke
Anlamca daha kapsamlı halkına kadı tayin ettiği İtâb b. Useyd’den daha büyüğüm. Ben, Nebî (s.a.v)’in
olduğu hâlde Yemen halkına kadı tayin ettiği Muaz b. Cebel’den daha büyüğüm. Ben,
kendisinden önceki bir Müminlerin Emîri Ömer’in Basra halkına kadı tayin ettiği Kab b. Suver’den daha
sözü açıklayan ifadelere büyüğüm.
“Atf-ı beyân” denir.
Atf-ı Beyân
Tanımı: Kendisinden önceki bir ismi açıklayan ve konumu itibarıyla sıfata
benzeyen câmid (türememiş) bir isimdir.
Atf-ı beyân, maksadı ortaya çıkarması bakımından varlığı itibarıyla sıfata
benzer, fakat sıfat, ism-i fail ve ism-i meful gibi müştak (türemiş) isimden yapılırken
atf-ı beyân mutlaka câmid isimden yapılmalıdır.
Atf-ı Beyân ile İlgili Önemli Hususlar
1- Atf-ı beyân, açıklamış olduğu kendinden önceki ismin (metbûun) harekesi
ile aynı olmalıdır:

Efendin Osman geldi. :‫ﺟﺎءَ ﺻﺎﺣﺒُﻚ ﻋﺜﻤﺎ ُن‬

2- müzekkerlik-müenneslik, marifelik-nekrelik ve müfret-tesniye cemilik


yönünden metbûu ile uyum içinde olmalıdır:

Ebu Hafs Ömer Allah’a yemin etti. ٍ ‫أﻗﺴﻢ ﺑﺎﻪﻠﻟِ أﺑﻮ َﺣ ْﻔ‬
‫ﺺ ُﻋ َﻤُﺮ‬ َ

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


220
Tekid ve Atıf

Yukarıdaki örnekte atıf olan ‫ ﻋﻤﺮ‬ismi ile onun metbûu (açıkladığı isim) olan

‫ أﺑﻮ ﺣﻔﺺ‬isimlerinin her ikisinin de müzekker, marife ve müfret oldukları görülür.


3- Atf-ı beyân marife olmakla birlikte metbûu ile birlikte nekre de olabilir:

Bir elbise, cübbe giydim. ُ ‫ﻟَﺒِ ْﺴ‬


ً‫ﺖ ﺛـَ ْﻮﻳﺎً ُﺟﺒﱠﺔ‬
4- Sıfat veya bedel ile karıştırılmaması açısından bakıldığında, atf-ı beyân
künye isminden sonra gelir:

ِ‫ﺣﺒﱠﺬاَ اﳋﻠﻴﻔﺔُ أﺑﻮ ﺑﻜ ٍﺮ ﻋﺒﺪﷲ‬


Ebu Bekr Abdullah ne güzel halifedir. ُ َ
Atf-ı beyân künye ve
lakap isminden sonra Yukarıdaki cümlede ‫ﺑﻜﺮ‬ ‫ أﺑﻮ‬ismi, ‫ ’اﳋﻠﻴﻔﺔ‬den bedel olup, ‫ ﻋﺒﺪﷲ‬ismi ise
gelir.
kendinden önceki künye ismi olan ‫ﺑﻜﺮ‬ ‫ ’أﺑﻮ‬i açıklayan atıf ismidir. Buna göre, Hz.
Ebu Bekr diye bildiğimiz Halife Ebu Bekir’in künyesindeki Bekr’in, aslında oğlunun
ismi olduğu, gerçek adının ise “Abdullah” olduğu anlaşılmaktadır.
5- Lakap isminden sonra gelir:
Halife Harûn er-Reşîd (Reşîd Halife Harun)
geldi.
‫اﻟﺮﺷﻴﺪ ﻫﺮو ُن‬
ُ ُ‫ﺟﺎء اﳋﻠﻴﻔﺔ‬
6- Açıkladığı isme fazladan bir özellik katabilmesi için atf-ı beyânın
metbûundan daha meşhur ve daha kapsamlı, aynı zamanda onu açıklayıcı nitelikte
olması gerekir:

Fatma’nın kardeşi Hüseyin geldi. ‫ﺣﺴﲔ أﺧﻮﻫﺎ‬


ٌ َ‫ﻓﺎﻃﻤﺔُ ﺟﺎء‬

Yukarıdaki cümlede ancak atf-ı beyân konumundaki " ‫ " أﺧﻮﻫﺎ‬kelimesini


kullanmazsak “Ne Fatma’nın ne de Hüseyin’in geldiği” anlamı çıkar. Ancak bu
kelime kullanılırsa Hüseyin’in geldiği anlaşılır.
7- Bazen atf-ı beyân "‫ "أن‬ve "‫"أى‬
ْ harflerinden sonra da gelebilir:

Ona gitmesini emrettim. ‫ﺐ‬


ْ ‫ أى ا ْذ َﻫ‬،‫ت إﻟﻴﻪ‬
ُ ‫َﺷ ْﺮ‬
َ‫أ‬

ْ ِ‫ أ ْن َﻋ ِّﺠ ْﻞ ﺑ‬،‫ﻛﺘﺒﺖ إﻟﻴﻪ‬


‫ﺎﳊُﻀﻮِر‬
Ona acele gelmesini (söyleyen) bir mektup
yazdım. ُ

Burada bu harflerin sıradan atıf harfleri değil, harf-i tefsîr (açıklama)


harfleri olduğuna dikkat etmek gerekir. Çünkü bunlara “harf-i tefsir” denir.
8- Atf-ı beyân bazen cümle şeklinde de gelebilir:

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


221
Tekid ve Atıf

Şeytan ona vesvese verdi ve ey Adem, ‫أدم‬


sana sonsuzluk ağacını göstereyim mi ُ ‫س إﻟﻴﻪ اﻟﺸﻴﻄﺎ ُن ﻗﺎل ﻳﺎ‬َ ‫ﻓَـ َﻮ ْﺳ َﻮ‬
dedi (Taha Suresi, 20/120). ‫ﻚ ﻋﻠﻰ ﺷﺠﺮةِ اﳋُْﻠ ِﺪ‬
َ ‫ﻫﻞ أ َُدﻟﱡ‬

Yukarıdaki Âyet’te, "...‫اﳋُْﻠ ِﺪ‬ ِ‫ﻚ ﻋﻠﻰ ﺷﺠﺮة‬


َ ‫أدم ﻫﻞ أ َُدﻟﱡ‬
ُ ‫ "ﻗﺎل ﻳﺎ‬cümlesi bir önceki
"‫س إﻟﻴﻪ اﻟﺸﻴﻄﺎ ُن‬
َ ‫ " ﻓَـ َﻮ ْﺳ َﻮ‬cümlesini açıklayıcı nitelikte atf-ı beyandır.
9- Sıfatından sonra gelen mevsuf isim atf-ı beyan olarak kabul edilir:

Mesih olan İsa, Allah’ın resulüdür. :‫رﺳﻮل ﷲ‬


ُ ‫ﻋﻴﺴﻰ‬
َ ‫ﺴﻴﺞ‬
ُ َ‫اﳌ‬
10- Metbûu müfret, marife (nekre-i mahsûse) ve zamme üzere mebni
münâdâ bir isim olduğu zaman atf-ı beyan mansup bir isim olur:

Ey dost Ali! :ً‫ﺻﺪﻳﻖ ﻋﻠﻴّﺎ‬


ُ ‫ﻳﺎ‬
NOT: Buraya kadar yapmış olduğumuz açıklamalar ve vermiş olduğumuz
örneklerden de anlaşılacağı üzere atfı beyan ve metbûu kesinlikle tek başına bir
zamir olamaz.

•1- Aşağıdaki soruları konunun başında geçen parçaya göre


cevaplayınız?
ِ
Alıştırmalar

َ ‫ أﻳﻦ َو‬-1 •
‫ﱃ َْﳛ َﻰ ﺑْ ُﻦ أ ْﻛﺜَ َﻢ ؟‬
ِ ِ ِ
‫أﻛﺜﻢ ؟‬
َ ‫ﱃ ﳛﻰ ﺑْ ُﻦ‬ َ ‫ ﻛﻢ ﻣﻦ ُﻋ ْﻤ ِﺮﻩ َو‬-2 •
‫ﺼﻐَ َﺮﻩُ ؟‬ ِ َ َ‫ ﻣﺎذا ﻗ‬-3 •
ْ َ‫اﺳﺘ‬
ْ ‫أﻛﺜﻢ ﻟ َﻤﻦ‬
َ ‫ﺎل ﳛﻰ ﺑْ ُﻦ‬
‫اﻟﻨﱮ ﻗﺎﺿﻴﺎً ﻋﻠﻰ أ َْﻫ ِﻞ اﻟْﻴَ َﻤ ِﻦ ؟‬
‫ ﻣﻦ ﻫﻮ اﻟﺬي َو ﱠﺟ َﻬﻪُ ﱡ‬-4 •

C.1 Yukarıdaki soruların cevapları

.ِ‫ﺼَﺮة‬
ْ َ‫ﻀﺎءَ اْﻟﺒ‬
َ َ‫أﻛﺜﻢ ﻗ‬
َ ‫ﱃ ﳛﻰ ﺑْ ُﻦ‬
ِ
َ ‫ َو‬-1

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


222
‫‪Tekid ve Atıf‬‬

‫ﺼَﺮةِ َو ِﺳﻨﱡﻪُ ِﻋ ْﺸﺮو َن َﺳﻨَﺔً أ َْو َْﳓ ُﻮﻫﺎ‪.‬‬


‫ﱄ َْﳛ َﲕ ﺑْ ُﻦ أَ ْﻛﺜَ َﻢ ﻗَﻀﺎءَ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ِ‬
‫‪َ -2‬و َ‬
‫اﻟﻨﱮ ﻋﻠﻰ اْﳌ ُﺪ ِن‬
‫ﱡ‬ ‫اﻷﺻﺤﺎب اﻟﱠ ِﺬﻳﻦ َوﻟﱠﻴﻬﻢ‬
‫ِ‬ ‫ﺼﻐََﺮﻩُ إﻧﻪ أﻛﱪُ ﻣﻦ‬ ‫ْ‬ ‫اﺳﺘَ‬
‫ْ‬ ‫أﻛﺜﻢ ﻟِ َﻤﻦ‬
‫ﺎل ﳛﻰ ﺑْ ُﻦ َ‬ ‫‪ -3‬ﻗَ َ‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫اﳌﺨﺘﻠﻔﺔ‪.‬‬
‫ِ‬
‫‪ -4‬أﻟﱠﺬي َو ﱠﺟ َﻬﻪُ ﱡ‬
‫اﻟﻨﱮ ﻗﺎﺿﻴﺎً ﻋﻠﻰ أ َْﻫ ِﻞ اﻟْﻴَ َﻤ ِﻦ ﻫﻮ ﻣﻌﺎذُ ﺑْ ُﻦ َﺟﺒَ ٍﻞ ‪.‬‬

‫‪•2-Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri parantez içindeki‬‬


‫?‪sözcüklerden anlamca uygun olanını seçerek doldurunuz‬‬
‫•‪ -1‬ﻋﺎﺋﺸﺔُ ‪ ......‬ﺧﻠﻴﻞ ﻏُ ِ‬
‫ﻼﻣﻬﺎ‬ ‫ُ‬
‫‪Alıştırmalar‬‬

‫ﺟﺎﺋﺖ ‪ -‬ﺟﺎﺋﺘﺎ ‪ -‬ﺟﺎﺋﺎ ‪ -‬ﺟﺎﺋﻮا(‬ ‫ْ‬ ‫• ) ﺟﺎء ‪-‬‬


‫إﺷﱰﻳﺖ ُﺣﻠِﻴّﺎ‪.... ،‬‬
‫ُ‬ ‫• ‪-2‬‬
‫• ) ﻛﺘﺎﺑﺎ ‪ -‬ﺗﻔﺎﺣﺔً ‪ِ -‬ﺳﻮاراً ‪َ -‬ﻋﻠَﻤﺎً‪ -‬ﻛﺒﲑاً (‬
‫ﺴﺎﻛﲔ‪Maide suresi, 5/95. " .‬‬ ‫• ‪ْ " -3‬أو َﻛ ّﻔﺎرةٌ‪َ ...... :‬ﻣ َ‬
‫• ) ﻓﺪﻳﺔٌ ‪ -‬ﻧﻌﻤﺔُ ‪ -‬ﻃَ ُ‬
‫ﻌﺎم‪ُ -‬ﺧ ْﺒـ ٌﺰ ‪َ -‬ﳊْ ُﻢ (‬
‫• ‪ -4‬ﺟﺎء ُ‬
‫أﺧﻮك ‪.......‬‬
‫ﺑﲔ ‪ -‬ﻧَـ ْﻔﺴﻲ ‪ -‬ﻛِﻼﳘﺎ (‬ ‫ِ‬
‫• ) ﺳ َﻮى ٍّ‬
‫ﻋﻠﻰ ‪ -‬ﻋﺜﻤﺎ ُن ‪َ -‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪14‬‬


‫‪223‬‬
Tekid ve Atıf

•3- Aşağıdaki Arapça cümlelerin Türkçe anlamlarını yazınız?

.‫ﻳﻨﺐ‬
ُ ‫ﺖ ﻛﻠﺘﺎ ﻓﺎﻃﻤﺔُ و ز‬ ْ -1 •
ْ ‫أﺳَﺮ َﻋ‬
Alıştırmalar

ِ ْ ‫َى‬ ِ ِ
‫ﻣﺮرت؟‬
َ ‫اﻟﺮﺟﻠﲔ‬ ّ ‫ ﺑﺄ‬- 2 •
ْ ِ‫ ُﺣ ﱠﺠﺔً ﰱ ِرواﻳﺔ‬-‫رﺿﻰ ﷲ ﻋﻨﻬﺎ‬- ُ‫ﻛﺎﻧﺖ أ ُّمُ اﻟْﻤﺆﻣﻨﲔ ﻋﺎﺋﺸﺔ‬
.‫اﳊﺪﻳﺚ‬ ْ -3 •
ِ ‫ ذﻫﺐ اﻟ ﱡﺴﻴﺎخ ﻟِﺰﻳﺎرةِ وادي اﻟْﻤ‬-4 •
.ِ‫ﻠﻮك َﻣﻘﺎﺑِ ِﺮﻩ‬ ُ ُّ

C.2 Boşluklara gelecek kelimeler

‫ﺟﺎء‬
َ -1

ً‫ِﺳﻮارا‬ -2

‫ﻌﺎم‬
ُ َ‫ﻃ‬ -3

‫ُﻋﺜﻤﺎ ُن‬ -4

C.3 Arapça cümlelerin Türkçe anlamları


1- Fatma ve Zeynep’in her ikisi de koştu.
2- İki adamdan hangisine uğradın?
3- Müminlerin annesi Aişe –Allah ondan razı olsun- Hadis rivayetinde delil
idi.
4- Turistler Krallar Vadisi’ndeki mezarları ziyarete gitti.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


224
Tekid ve Atıf

Parçayı okuyunuz ve Türkçeye çeviriniz.

‫ﻛﺮﱘ ﰲ ﻗَـ ْﻮِﻣﻪ؛ ﻫﻮ " ْإﻣُﺮُؤ‬ ٍ ‫ﺑﺎب ﺳﻴِّ ٍﺪ‬ َ - ‫ رﺿﻰ ﷲ ﻋﻨﻬﻤﺎ‬- ‫ﻋﻠﻰ‬ ٍ ‫• ﻃََﺮ َق‬
ّ ‫اﳊﺴﲔ ﺑْ ُﻦ‬ُ
Bireysel Etkinlik

‫اﻧﺐ‬ ِ َ‫ﱮ " و َﺧﻄ‬ ِ


َ ‫َت اﻟ َﻔ ْﺮ َﺣﺔُ ﺟﻮ‬ ْ ‫ و ﻣﻸ‬،‫ﺐ ﺑﻪ أﺑﻮﻫﺎ‬ َ ‫ﻓﺮﺣ‬
ّ "‫ﺑﺎب‬َ ‫ﺐ ﺑْﻨﺘَﻪُ "اﻟﱠﺮ‬ َ ‫اﻟﻘﻴﺲ اﻟ َﻜﻠْ ﱡ‬
‫ﺴﺠﻞ‬ ِ ٍ " ‫اﻟﺮﺳﻮل‬ِ ِ ِ ِِ ِ ِ
ّ ُ‫ و ﺗ‬،‫اﻟﺴﻼم‬
ُ ‫ﳏﻤﺪ" ﻋﻠﻴﻪ‬ ‫ﺖ‬
َ ‫ﺼﺎﻫﺮَة ﺳﺘَـ ْﺮﺑُﻄُﻪُ ﺑﻴ‬
َ ُ‫ﻧـَ ْﻔﺴﻪ ﻟﻌ ْﻠﻤﻪ أن ﻫﺬﻩ اﳌ‬
ُ‫ ﻓﻜﺎن ِﻣ ْﻦ ذُ ِّرﻳﱠﺘِﻬﺎ اﻷدﻳﺒَﺔ‬،‫ﺎب‬ُ ‫أﳒﺒﺖ اﻟﺮﺑ‬
ْ ‫ و‬،‫اج‬ ُ ‫ و َﰎﱠ اﻟﱠﺰو‬...‫ﻟﻪ َﺷَﺮﻓًﺎ ﺧﺎﻟﺪاَ ﻋﻠﻰ اﻷﻳﺎم‬
.‫ﺼ ْﺪ ِر اﻷ ﱠوِل‬ ِ
‫اﻟﻨﺴﺎء ﰲ اﻟ ﱠ‬ ‫ات‬ِ ‫اﳌﺘـ َﻔ ِّﻘﻬﺔُ "ﺳ َﻜﻴـﻨَﺔُ" إﺣﺪى َﺷﻬﲑ‬
ْ ُ َ
ُ

Ali'nin oğlu Hüseyin -Allah o ikisinden razı olsun- ahalisinden asil bir
beyefendi olan İmruu’l-Kays el-Kelbî’nin kapısını çaldı ve kızını istedi. Kızın babası
onu samimi bir şekilde karşıladı. Bu akrabalığın onu Allah’ın elçisi Muhammed
(a.s.)’in soyuna bağlayacağı, asırlar boyu ona kalıcı bir şeref kazandıracağını bildiği
için tüm benliğini mutluluk kapladı… Sonra evlilik tamamlandı ve Rebab çocuk
dünyaya getirdi. İlk dönemdeki kadınların meşhurlarından biri olan edip ve fakîh
Sükeyne onun soyundandır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


225
Tekid ve Atıf

•Tekid:
•Kendisinden önceki ismi anlamca pekiştiren isme "Tekid" denir. Tekid,
"tekid-i lafzi" ve "tekid-i manevi" diye ikiye ayrılır. Tekid ya kelime veya
cümle tekrarı ile yada birtakım özel ifadeler kullanılarak yapılabilir. Tekid ile
daha önce geçen açıkladığı isim (müekked) arasında irap bakımından uyum
aranır. Ayrıca özel lafızlarla yapılan tekitlerde mutlaka müekkede dönen bir
zamir bulunur.
•Atf-ı beyan:
Özet

•Kendisinden önceki bir ismin maksadını açıklayan camid (türememiş) bir


isim veya ifadeye atf-ı beyan denir. Atf-ı beyan ile metbuu arasından
müfret-tesniye cemi, müzekker-müennes ve marife-nekrelik yönünden
uyum aranır. Hem atf-ı beyan hem de açıkladığı kendisinden önceki isim,
zamir değil açık bir isim olmalıdır. Atf-ı beyan bazı durumlarda açık bir
ismin yanı sıra cümle şeklinde gelebilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


226
Tekid ve Atıf

DEĞERLENDİRME SORULARI
1-5. sorularda cümlede boş bırakılan yere gelebilecek anlamca uygun şıkkı
işaretleyiniz?
.‫ ﰲ اﻟﻠﱠ ْﻬ ِﻮ‬...... ‫ﻴﻊ اﻷَ ْﲪَ ُﻖ َزَﻣﺎﻧَﻪ‬ ِ
S.1 ُ ‫ﻳُﻀ‬
a- ً‫ﺧﺎﺻﺔ‬
ّ b- ً‫ﲨﻴﻌﺎ‬ c- ‫ِﻋ ْﻠ ٍﻢ‬ ‫ﺑِﺪون‬ d- ُ‫ﻛﻠﱠﻪ‬
ُ e- ً‫ﺟﺎﻫﻼ‬

S.2 ِ ْ ‫ذَ َْﲝﻨﺎ اﻟْ َﻜْﺒ َﺸ‬


......... ‫ﲔ‬

a- ُ‫ﻛﻠﱠﻪ‬
ُ b-َ‫ﻛِﻠَْﻴ ِﻬﻤﺎ‬ c- ‫ﻛِﻼﳘﺎ‬ d-‫ﻛِ ْﻠﺘَـْﻴ ِﻬﻤﺎ‬ e-‫ﻛِ ْﻠﺘﺎﳘﺎ‬

S.3 ......... ‫اﻟﻌﻈﻴﻢ‬


َ َ ‫أﻳﺖ اﻟﺘِّ ْﻤ‬
‫ﺜﺎل‬ ُ ‫ ﻓﺮ‬،‫ذﻫﺒﺖ إﱃ اﳉﻴﺰة‬
ُ
a- ‫اﳍَْﻮِل‬ ‫أﺑﺎ‬ b- ‫أﺑﺎﻩ‬ c-ً‫ﻓَـ ْﻮرا‬ d-ً‫ﻋﻼﻧِﻴّﺔ‬ e- ‫أﻛﱪﻩ‬
َ
S.4 ُ ‫َﻛﻠﱠ ْﻤ‬
...... ‫ﺖ اﻟﱠﺮ ُﺟ َﻞ‬

a- ُ‫ﻛﻠﱠﻪ‬
ُ b-‫إﺑﺮاﻫﻴﻢ‬ c-ً‫ﲨﻴﻌﺎ‬ d-ُ‫اﳋﻠﻴﻔﺔ‬ e- َ‫اﺟ َﻬﺔ‬
َ ‫اﳌُﻮ‬
S.5 ‫ﻀُﺮوا‬
َ ‫ﲨﻴﻌﻬﻢ َﺣ‬
ُ ...... ‫و‬
a- ‫ﳓﻦ‬ b-‫اﳌﻌﻠﻤﺎت‬
ُ c- ‫ﻛﻞﱞ‬
ُ d- ‫أﻧﺘﻢ‬ e- ‫ﻫﻢ‬

S.6 Aşağıdaki Arapça metinde altı çizili ifade gramer açısından hangi kuralla
açıklanabilir?
ً‫أُﻋﻴ ُﺬﻛﻤﺎ ﺑﺎﻪﻠﻟ أ ْن ُْﲢﺪﺛﺎ ﺣﺮﺑﺎ‬ ٍ ‫ﻋﺒﺪ‬
‫ﴰﺲ و ﻧﻮﻓﻼ‬ َ ،‫أﻳﺎ أﺧﻮﻳﻨﺎ‬
a- Bedel b- Tekid c- Sıfat d- istisna e- Atf-ı beyân

S.7 “Ödevimi ben kendim yaptım.” ifadesinin Arapça tam karşılığı aşağıdaki
seçeneklerden hangisidir?
ِ ‫ﺑِﺎﻟْﻮ‬
a- ‫اﺟﺐ‬ ‫ﻗﻤﺖ‬
ُ ‫أﻧﺎ‬ b- ُ‫ﻏﲑ‬ ‫ﺖ أﻧﺎ ﺑِﻮﻇﻴﻔﱴ ﻻ‬
ُ ْ‫ّأدﻳ‬
c-‫ﺑِﻮاﺟﱯ‬ ‫ﻗﻤﺖ أﻧﺎ‬
ُ ِ ‫ﺑِﺎْﻟﻮ‬
d-‫اﺟﺐ‬ ‫ﻗﻤﺖ ﺑِﻨﻔﺴﻲ‬
ُ ‫أﻧﺎ‬
e- ‫اﻟﺬي ﻗﺎم ﺑﺎﻟﻮاﺟﺐ ﻫﻮ أﻧﺎ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


227
Tekid ve Atıf

S.8 Aşağıdaki Arapça metnin Türkçe tam karşılığı olan ifadeyi bulunuz?
.‫ﻜﺘﺎب‬
َ ْ‫ﻧﻔﺴﻪُ اﻟ‬
ُ َ‫ﻓﺮﻳ ٌﺪ ﻗﺮأ‬
a) Ferit kendi kitabını okudu.
b) Ferit kitabı kendi kendine okudu.
c) Ferit aynı kitabı okudu.
d) Kitabı Ferit’in kendisi okudu.
e) Kitabı okuyan bizzat Ferit’in kendisidir.

S.9 Atf-ı beyân ile ilgili aşağıda verilen gramer kurallarından hangisi doğru
değildir?
a) Atf-ı beyan, câmid isim olması bakımından, ayrıca anlam ve irap
yönünden bedele benzer.
b) Bazen, harf-i tefsir olarak bilinen "‫َى‬
ْ ‫ "أ‬edatından sonra gelen ifade atf-ı
beyân olabilir.
c) Atf-ı beyan açık bir isim olmakla birlikte zamir de olabilir.
d) Müfret-tesniye-cemi, müzekker-müenneslik ve irap bakımından atf-ı
beyân ile matbuu arasında uyum gözetilir.
e) Niteleme yönünden atf-ı beyan açıkladığı isimden daha kapsamlı
olmalıdır.

S.10- Tekid-müekked çerçevesinde aşağıdaki seçeneklerde verilen gramer


kuralları arasında hangisi doğru bilgiyi içerir?
a) Cümle içerisinde tekid mutlaka kendisinden önceki bir ismi
nitelemelidir.
b) Tekid ile müekked arasında müfret-tesniye-cemi, müzekker-
müenneslik yönünden uyum aranır. Fakat, irap bakımından uyum
gözetilmez.
c) Lafzî tekid sadece isim tekrarı ile yapılır.
d) Özel birtakım lafızlarla yapılan manevi tekitte mutlaka müekkede
dönen bir zamir bulunur.
e) Tekid bazen müekkedden önce de gelebilir.

Cevap Anahtarı
1.d, 2.b, 3.a, 4.b, 5.e, 6.e, 7.c, 8.d, 9.c, 10.d

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


228
Tekid ve Atıf

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, 8. Baskı, Dâru’l-Me‘ârif, Kahire.
Es-Seyyid Ahmed el-Hâşimî.(1925). el-Kavâidu’l-Esâsiyye Li’l-Lugati’lArabiyye.Mısır.
Mustafa el-Galâyînî,Câmi‘u’d-Durûsi’l.( 1966.). ‘Arabiyye, I-III.Beyrut.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


229
MÜNÂDA, NÜDBE VE
İSTİĞÂSE

• Münâda
ARAPÇA-IV
İÇİNDEKİLER

• Nüdbe
• İstiğâse Prof. Dr. İbrahim
YILMAZ

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Münâdanın tanım ve edatlarını,
türlerini,
HEDEFLER

• Nüdbenin tanım ve edatlarını,


• İstiğâsenin tanım ve edatlarını
öğrenebilecek,
• Arap gramerindeki münâda,
nüdbe ve istigâsenin ne amaçla ve
nasıl kullanıldığını fark edebilecek,
• Münâda, nüdbe ve istiğâse
ÜNİTE
edatları ile cümle oluşturabilecek,
• Münâda, nüdbe ve istiğâsenin irab
şekillerini öğrenebilecek,
• Bu arada yeni bazı kelimeleri
öğrenebilecek, onları cümle
10
içerisinde kullanabileceksiniz.
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse

MÜNADA

NÜDBE

İSTİĞÂSE

İNZAL

MENDÛB

MÜSTAĞÂS

NİDA EDATLARI

ALEM

NEKRE-İ MAKSUDE
MÜNÂDA, NÜDBE ve

MUZAF MÜNADA
İSTİĞÂSECİ

ŞİBH-İ MUZAF MÜNADA

NEKRE-İ GAYRİ MAKSUDE

TABİLER

TERHİM

MÜSTAĞAS

MÜSTAĞASUN LEH

LAMU'L İSTİĞASE

İRAB

MEBNİ

MUREB

TAKDİRİ

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


231
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse

GİRİŞ
Münâda, nüdbe ve istiğâse uyarmak, seslenmek, çağırmak için kullanılan ifade
şekilleridir. Uyarılan ve çağrılana münâda (çağrılan kimse), mendûb (yardıma
muhtaç olan kimse) müsteğâs (yardıma çağrılan kimse) denilir. Münâda, mendûb
ve müsteğâs olan kelimeler; nidâ, nüdbe ve istiğâse edatlarından birinden sonra
gelirler.

Nidâ edatları: ‫ يَا ـ هَيَا ـ أيَا ـ أيْ ـ أ‬edatlarından oluşur. Bunlardan ilk ikisi )‫ (أيْ ـ أ‬,
yakında olan kimseyi çağırmada; )‫(آ ـ هَيَا ـ أيَا‬, uzakta olan kimseyi çağırmada
Münâda, uyarmak, kullanılır. )‫ (يَا‬ise, münada yapılarında en çok kullanılan edat olup, hem uzaktaki hem
seslenmek, çağırmak de yakındaki kimseyi çağırmada kullanılır. Münâda çeşitli şekillerde gelir. Buna bağlı
için kullanılan ifade olarak münâdanın irabı, birtakım değişiklikler gösterir.
şeklidir. Nidâ
edatlarından sonra MÜNÂDA ‫ادى‬
َ َ‫الْ ُمن‬
gelen kelimeye münâda
denir.
ْ!‫الم‬
ُْ ُ‫الم!ْياْغ‬
ُْ ُ‫ياْغ‬
ْ‫ْالخادم‬
ُ ‫الم ْ! ْفَ َد َخ َل‬
ُ ُ‫ ْيا ْغ‬:ْ ‫ْم َّرة‬
َ ‫ادى‬ َ َ‫ ْن‬.ْ ‫امحًْا‬
ِ ‫س‬ َ ‫ْم‬
ُ ‫ْالمأمو ُن ْكريما‬
ُ ُ‫َكا َن ْالخليفة‬
ْ‫سكت‬
َ ‫ْف‬.‫ْويشرب‬ َْ ‫ْيأكل‬ ٍ َّ ْ:‫اضباْْوقال‬ ِ َ‫غ‬
َ ‫الم! ْ َأماْينبغيْللغُالمْأن‬ ُْ ُ‫الم ْياْغ‬
ُ ُ‫كل ْساعة ْياْغ‬
ِ ِ َ ‫ ي‬:‫ْولكنّهْرفع ْرأسهُْوقال‬.‫المأمو ُْن‬
ْ‫اءت ْأخال ُق‬ َ ‫سنَت ْأخال ُق ْالسيّ ْد ْ َس‬ َ ْ !‫اْعا ِرفيْاهلل‬
ُ ‫إذاْح‬ َ َ َ
ْْ‫س َن‬ ِ
ُ ‫وءُْأخالْقُناْلتَح‬ ْ‫س‬ ِْ ْ‫ق‬
ُْ َ‫ْوْنَحنْالْْت‬.‫خادمه‬ ُْ ‫سْنَتْْأخال‬ُْ ‫دْح‬
َْ ّ‫ وإذا َساءتْ أخال ُقْالسي‬.‫ادمه‬ ِ ‫َخ‬
ْ‫اس! ْإنّ ُْكم‬
ُْ ّ‫ْأيْهْاَْالن‬:‫وو َّجهَ ْإلىْالنّاسْوقال‬ ِ ْ ُ‫ْياْ ْغ‬:‫ْثم ْقال‬.‫ْخ َْد ِْمنا‬
َ ْ .ْ‫الَمي!ْالْتَ َخف‬ ّ َْ ‫أخال ُق‬
ْْ.ُْ‫نه‬
ْ ‫ْ ْولكنْْأع ُفوْ َْع‬,ْ‫يْسأقتلْالغالم‬
ُ ّ‫ْظَنَْنْْتُمْْأن‬
Not: Parçanın kelimeleri ünite sonundaki sözlükçede verilmiştir.

Metnin Çevirisi:
Ey Köle! Ey Köle!
Halife el-Me’mûn, cömert ve müsamahakâr bir insandı. Bir defasında şöyle
seslendi: “Ey Köle!” Bunun üzerine köle, öfkeli olarak içeri girdi ve şöyle dedi: “(Siz)
her zaman Ey Köle! Ey Köle! (diye bana sesleniyorsunuz). Kölenin yiyip içmesi
gerekmez mi?” el-Me’mûn sustu, başını kaldırdı ve şöyle dedi: “Ey Allah’ı tanıyan
insanlar! Efendisinin ahlakı güzel olduğunda kölesinin ahlakı kötü olur. Efendisinin
ahlakı kötü olduğu zaman ise kölesinin ahlakı güzel olur. Kölelerimizin ahlakı güzel
olsun diye bizim ahlakımız kötü olamaz.” Sonra kölesine dedi: “Ey benim kölem!
Korkma!” Sonra insanlara dönerek şöyle dedi: “Siz benim bu köleyi öldüreceğimi
zannettiniz! Ama ben onu bağışlıyorum.”

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


232
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse

Aşağıdaki cümleleri inceleyiniz:


Ey Muhammed! Yerini terk etme. ْ.ْ‫ك‬
َ َ‫ْم َكان‬
َ ‫الْتترك‬
ُ ْ!‫ْيَ ُام َح َّم ُْد‬
Adın ne? Ey Çocuk! ْ!‫ااسمكْياْول ُْد‬
ُ ‫َم‬
Ey Evin bekçisi! Buraya gel. .ْ‫ْهنَا‬
ُ ‫ال‬
َ ‫ياْحارسْالبيت!ْ َتع‬
َ
Ey Allah’a dua eden kişi! Korkma,
.ْ‫ك‬
َْ ‫ْاهللَْ َْم َْع‬
ْ ‫خفْْإ ّن‬ ِ ‫ياْد‬
َْ َ‫اعياْإلىْاهلل!ْالْْت‬
Allah seninle beraberdir. َ
.ْ‫ْح ْوْلَك‬ ِ
Ey Kurtarıcı! Etrafına bak. َ ‫ياْمنجيا!ْْأُنظر‬
ُ

Bu cümleler dikkatlice incelendiğinde, Arapça ifadelerde mavi renkle


gösterilmiş üslupların nidâ ve münâda kelimelerinden oluşmuş olduğu, yani
baştakilerin nidâ edatı, ondan sonra gelen kelimelerin de münâda olduğu açık bir
Nidâ; ‫يَا ـ هَيَا ـ أيَا ـ أيْ ـ أ‬
şekilde görülür. İşte bu tür kullanımlara münâda ifadeleri denir. Bu cümlelerin
edatlarından oluşur.
anlamlarını da incelediğimizde bu ifadelerle, konuşma sırasında karşı tarafa
)‫ (أيْ ـ أ‬, yakında olan seslenildiğini görürüz. Buna göre nidâ ve münâda:
kimseyi çağırmada;
Tanımı: Nidâ, uyarmak ve çağırmak için kullanılan bir ifade şeklidir. Uyarılan
)‫(هَيَا ـ أيَا‬, uzakta olan
ve çağrılana “münâda” denir ve nidâ edatlarından birinden sonra gelir. Bu edatlar
kimseyi çağırmada
kullanılır. yukarıda da belirtildiği gibi; ‫ يَا ـ هَيَا ـ أيَا ـ أيْ ـ أ‬edatlarından oluşur. Bunlardan ilk ikisi
)‫(أيْ ـ أ‬, yakında olan kimseyi çağırmada; )‫(هَيَا ـ أيَا‬, uzakta olan kimseyi çağırmada
)‫ (يَا‬ile hem uzaktaki hem
de yakındaki kimse kullanılır. )‫ (يَا‬ise münada yapılarında en çok kullanılan edat olup hem uzaktaki hem
çağrılır. de yakındaki kimse çağrılır.
Münâda çeşitli şekillerde gelir. Buna bağlı olarak münâdanın irabı, birtakım
değişiklikler gösterir. Yukarıdaki örneklere bağlı olarak münâda şekillerini ve irabını
inceleyelim:
1- Özel isim: Nidâ edatından sonra kelimenin “alem” (özel isim) olması
durumudur. !‫( يَا حُمَ َّم حد‬Ey Mehmet!) örneğinde münâda özel isimdir. Münâda olan özel
isimlerin tesniye ve cemi kalıpları da gelebilir. !‫( يَا حُمَ َّم حدو َن‬Ey Mehmetler!), !‫ات‬ ِ
‫( يَا فَاط َم ح‬Ey
Fatmalar!) örneklerinde, münâda olan kelimeler çoğul özel isimlerdir. Yani münâda,
bir tamlama hâlinde değil tek başına bir kelimedir. Buna müfret münâda
denmektedir. Müfret münâda, normal durumda nasıl merfu oluyorsa münâda
olduğunda da o hâliyle mebni olur. Örneğin ‫ب حُم ّمد‬ َ ‫( َذ َه‬Mehmet gitti.) cümlesinde, ‫ُممد‬ ّ
faildir ve açık bir zamme ile merfudur. Aynı kelime nidâ edatından sonra münâda
olarak kullanıldığında, fail durumunda olduğu gibi, zamme üzere mebni olur. Ancak
mebni olan bir kelime tenvin almadığından dolayı tenvini silinir ve ‫ك‬
َ َ‫يا حُمَ َّم حد! ال ترتح ْك َم َكان‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


233
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse
(Ey Muhammet! Yerini terk etme.) örneğinde olduğu gibi zamme ile okunur ve
yazılır, ona “zamme üzere mebnidir” denilir.
!‫( يَا حُمَ َّم حدو َن‬Ey Muhammetler!) örneğinde ise bu kelime ref hâlinde vav ile merfu
olduğundan dolayı münâda olma durumunda da vav üzere mebni olur. Buradaki
“müfret” ifadesi, tesniye ve ceminin zıttı olarak değil, bir kelimenin tamlama hâlinde
olmadığının ifadesidir.

• “Zamme” üzere mebni.


!‫• ْيَ ُام َح َّم ُْد‬
Bireysel Etkinlik

• “Elif” üzere mebni.


ِْ ‫• ْيَ ُام َح َّم َد‬
!‫ان‬
• “Vav” üzere mebni.
!‫ياْيَ ُام َح َّم ُدو َْن‬
ْ •

2-Nekre-i maksûde (Kastedilen nekre): ْ! ‫لد‬


‫( ماامسك يا و ح‬Adın ne? Ey Çocuk!)
cümlesinde münâda özel isim değildir, nekredir. Ancak karşımızda olan bir çocuk
kastedilerek ona çağrı yapılmaktadır. Bu durumdaki münâdaya nekre-i maksûde
(kastedilen, tasarlanan nekre) adı verilmektedir.
Bu tür olan münâda, merfu olduğu durum üzere mebni olur. Yukarıdaki
cümlede, ‫ الولد‬kelimesi zamme üzere mebnidir. Buna bir diğer örnek de ! ‫( يَا حم َعلِّمان‬Ey İki
öğretmen!) ifadesidir. Nidâ edâtından sonra gelen ‫ معلّمان‬kelimesi mübteda olsaydı,
tesniye olduğundan dolayı elif ile merfu olacaktı. Buradaki münâda nekre-i maksûde
olmuştur. O hâlde elif üzere mebnidir.
3- Muzaf münâda (İsim tamlaması): ‫تعال هنا‬ ِ ‫( يا حارس‬Ey evin bekçisi!
َ ! ‫البيت‬ َ َ
Buraya gel.) cümlesinde münâda isim tamlaması, yani muzaf ve muzâfun ileyh
şeklinde gelmiştir. Münâda, muzaf olması sebebiyle mansup olmuştur. Muzafun
ileyhin harekesi ise daima mecrurdur. Bir diğer örnekte ‫قم‬ ِ َ ‫( يا‬Ey Abdullah!
ْ !‫عبد الل‬
Ayağa kalk.) münâda isim tamlaması hâlinde gelmiştir. Bundan dolayı muzafın
harekesi mansuptur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


234
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse

ِْ ‫سْالبَ ي‬
!‫ت‬ َ ‫احا ِر‬
َ َ‫• ْي‬

Bireysel Etkinlik
• Nidâ edatı.
‫• ْيَا‬
• Münâda, muzâf.
َ ‫• َحا ِر‬
ْ‫س‬
• Muzâfun ileyh
ِْ ‫• البَ ي‬
.‫ت‬

4- Şibh-i muzâf münâda (Muzâfa benzer): ْ‫ك‬ َ ‫اهللَْ َْم َْع‬


ْ ْ‫إن‬َّْ ْْ‫خف‬ ِْ
َْ َ‫إلىْاهلل!ْ ْالَْْت‬ ِ ‫اْد‬
ْ‫اعيا‬ َ ‫( ي‬Ey
Allah’a dua eden kişi! Korkma, Allah seninle beraberdir.) cümlesinde münâda olan
ِ ‫ َد‬kelimesi muzaf değildir, ama şibh-i muzâf (muzafa benzer)’dir. Bundan dolayı da
‫اعيا‬
mansup olmaktadır. Diğer bir örnek de: !‫( يا َر ِاجيًا رمحةَ ربّه‬Ey Rabbinin rahmetini ümit
eden kimse!) cümlesidir. ‫ َر ِاجيًا‬kelimesi muzafa benzediği için mansup olmuştur. Bu
cümle aslında !‫ يَا َر ِاج َي َر ْمحَِة َربِِّه‬demektir.

!‫اجياْرحمةَْربِِّْه‬
ِ ‫• ياْر‬
َ
Bireysel Etkinlik

• Nidâ edatı.
‫• ْيَا‬
• Münâda, şibh-i muzâf.
ِ‫•ر‬
‫اجيا‬َ
• Mef’ûlün bih, muzâf
َ‫• رحم ْة‬
• Muzâfun ileyh, mecrûr
ْ‫• ربِِّه‬

5- Nekre-i gayri maksûde (Kastedilmeyen nekre): ‫ْحولك‬ ِ


َ ‫ياْمنجيا!ْأنظر‬
ُ (Ey
kurtarıcı! Etrafına bak!) cümlesinde münâda olan ‫ ُمن ِجيا‬kelimesi kastedilmeyen bir

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


235
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse
nekredir. Yani münâda hem nekredir, hem de bununla belirli biri kastedilmemiş,
çağrılmamıştır. Bu kelime ile belirli bir kurtarıcı değil, kim olursa olsun herhangi bir
kurtarıcı çağrılmaktadır. Bundan dolayı da mansup olmuştur. Bu tür münâdaya
nekre-i gayri maksûde (kastedilmeyen, belirlenmemiş nekre) adı verilir.
Münâdanın irabı:
Yukarıda sayılan münâda çeşitlerinin hepsi, yani her münâda mahzuf bir ‫أنَ ِادي‬
(Ben çağırıyorum) fiilinin mef’ûlun bih’i (nesnesi) sayılır. Bundan dolayı da mansup
olur. Son üç maddede; muzaf olan, muzâfa benzer olan ve nekre-i gayri maksûde
olan münâdalar, fetha ile ya da fetha nâibi ile (yâ vb.) mansup olmuştur. Birinci ve
ikinci madde de ise münâdalar, zamme ve zamme naibi (vav vb.) ile mebnidir.
Bundan dolayı da onlar, mahallen mansup sayılırlar.
Ancak yukarıdaki örneklerde hiçbir münâdanın başına ‫ ال‬marifelik takısı
gelmemiştir. Münâdanın başına ‫ ال‬takısı bitiştiğinde; bu durumda nidâ edatı ile
münâdanın arasına, münâdâ müzekkerse ‫أَيُّ َها‬, münâdâ müennes ise ‫ أَيَّتح َها‬lafızları
girer. ! ‫اس‬ ‫( يَاأيَّتح َها النَّ ْف ح‬Ey Nefis!). Bu durumda ‫ أيّها‬ve ‫أيّتها‬
‫( يَا أيُّ َها النّ ح‬Ey İnsanlar!), !‫س‬
kelimeleri, nekre-i maksûde olan münâda şeklinde düşünülerek zamme üzere mebni
olur. Yani ‫ أيُّها‬ve ‫ أيَّتحها‬şeklinde okunur. Bunlara bitişen isimler ise onlara lafzen tabi
ِ
olur ve merfu okunur: ! ‫ين َآمنحوا‬ َ ‫( يَا أَيُّ َها الّ ِّذ‬Ey İman edenler!...), !‫س املحطْ َمئنَّةح‬
‫( يَاأيَّتح َها النَّ ْف ح‬Ey
Mutmain olan nefis!...) örneklerinde olduğu gibi.
‫ الل‬lafzı, nidâ edatlarından biri ile kullanıldığında, asla yukarıdaki ‫ أيُّها‬şeklindeki
kelime gelmez. Fakat ‫ الل‬kelimesinin sonuna şeddeli bir mim bitişebilir. Bu durumda
ِ
‫( الّ ح‬Ey Allahım!) şekline dönüşür. ! ‫له َّم ا ْغف ْر ِل‬
‫ الل‬lafzı, ! ‫له َّم‬ ‫ اَلّ ح‬örneğindeki gibi. Bu
cümlenin anlamı şu şekildedir: (Ey Allahım! Beni bağışla.) Diğer bir örnek de: ‫اج َع ِل‬ ْ ‫اَللّ حه َّم‬
... ‫“ ال حق ْرآ َن لَنَا يف الدُّنْيَا قَ ِرينًا‬Ey Allahım! Kur’ân-ı bize dünyada arkadaş kıl!) şeklindeki dua
ifadesidir
Nidâ edatının olmaması durumu:
Bazen nidâ edatları bulunmayabilir. Ama cümlede münâda varlığı söz
konusudur. ‫ أيُّها‬ve ‫ أيَّتحها‬için de durum aynıdır. Örnek: ‫( َربَّنَا آتِنَا يف الدنيا َح َسنَة‬Ey Rabbimiz!
Bize dünyada iyilik ver.) Bu cümlede nidâ edatı olan ‫ يا‬harfi hazfedilmiştir, yani
yoktur. Ama cümle münâda ile başlamıştır ve muzâf olan münâda çeşidindedir.
Bundan dolayı da ‫رب‬
َّ kelimesinin harekesi mansup olmuştur. Dolayısıyla bu cümle,
nidâ edatı takdir edilerek okunmakta ve anlamlandırılmaktadır: “Ey Rabbimiz!....”
ْ ‫ف أ َْع ِر‬
‫ض َع ْن َه َذا‬ ‫وس ح‬
‫( يح ح‬Ey Yusuf! Bundan yüz çevir.) âyetinde ‫ف‬
‫وس ح‬
‫ يح ح‬ismi, müfred alem
münâdadır, zamme üzere mebnidir.
Diğer bir örnek de !‫ستمعون‬‫ الكر حام أيُّها املح ح‬şeklindeki ifade tarzıdır. Burada da ilk
kelime olan ‫‘ الكر حام‬ın başında nidâ edatı ve münâdanın, yani ‫ أيُّها‬lafzının hazfedildiği

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


236
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse
düşünülmektedir. Bu cümlenin anlamı: “Sayın efendiler! Sayın dinleyiciler!”
olmaktadır. Kur’an-ı Kerîm’de de bunun örnekleri görülmektedir: ... ‫ِّيق أَفْتِنَا‬
‫الصد ح‬
ِّ ‫ف أَيُّ َها‬
‫وس ح‬
‫يح ح‬
(Ey Yusuf! Ey Doğru sözlü! Bize yorumla…) Burada, hem ‫وسف‬
‫ يح ح‬hem de ‫ أيُّها‬lafızlarının
başında nidâ edatı bulunmamıştır:

• Ey Yusuf! Ey Doğru sözlü! Bize yorumla


.‫ِّيقْأَفتِنَا‬
ُ ‫اْالصد‬
ِّ ‫فْأَي َه‬
ُ ‫وس‬
ُ ُ‫• ي‬
Bireysel Etkinlik

• Münâda, zamme üzere mebni.


ْ‫ف‬
ُ ‫وس‬
ُ ُ‫• ي‬
• Münâda, zamme üzere mebni.
ْ‫• أَي‬
• Zâide.
‫• َها‬
• Sıfat, merfu.
ْ‫ِّيق‬
ُ ‫الصد‬
ِّ •

Münâdanın mütekellim yâ’sına muzâf olma durumu:


Münâdâ, birinci tekil şahıs olan mütekellim yâ )‫‘ (ي‬sına muzâf olduğunda yâ
harfinden önceki, yani muzâfın harekesi her zaman olduğu gibi kesreli okunur.
Bunun pek çok örnekleri vardır. Kur’an-ı Kerim’de geçen aşağıdaki âyet-i kerîme,
bunlardan birisidir: ‫ي الّذين أَ ْسَرفحوا على أنْ حف ِسهم‬ ِ ِ
َ ‫( ياَ عبَاد‬Ey nefsine karşı aşırı davranan
kullarım!...) Burada görüldüğü gibi, nidâ edatından sonra gelen ‫عباد‬ ِ kelimesinin
harekesi mütekellim yâ’sına muzâf olduğundan dolayı meksûr olmuştur.
Ancak mütekelim yâ’sına muzâf olan münâdadan; mütekelim yâ’sının
hazfedildiği de söz konusudur. Yani Arapçada bu tip cümle yapıları da vardır. Bu
durumda nidâ edatından sonra gelen kelimelerin sonu kesre olarak okunur. Bu
okuyuşdan da mütekellim ya’sının hazfedildiği sonucuna varılır. Örnek: ‫ب‬ ِ ‫( يا ر‬Ey
َ َ
Benim Rabbim!.) Diğer bir örnek: ...‫أح َد َع َشَر َك ْوَكبًا‬ ِ ِ
َ ‫ت‬‫إِّن َرأيْ ح‬
ِّ ‫وسف ألبيه يَا أبَت‬
‫ال يح ح‬
َ َ‫( إ ْذ ق‬Yusuf
babasına: Ey Babacığım! ‘On bir yıldız… gördüm’ dedi.)
Bu çeşit cümle şekillerinde nidâ edatı da hazfedilebilir. Örnek: ِ‫الصالة‬ ِ
َ ‫اج َعلْ ِِن حمق‬
َّ ‫يم‬ ْ ‫ب‬ِّ ‫َر‬
‫( َوِم ْن ذح ِّريَِّت‬Ey Rabbim! Beni ve zürriyetimi namaz kılanlardan eyle.) Burada ‫رب‬ َ
kelimesinden önce nidâ edatı, ‫رب‬
َ kelimesinden sonra da mütekellim yâ’sı
hazfedilmiş; sonu, hazfedilen mütekellim yâ’sından dolayı meksûr okunmuştur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


237
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse
Münâdaya bitişen mütekelim yâ’sı, sâkin ya da fethalı okunabilir. Genelde
geçiş anında fethalı okunur: ... ‫ي الذين‬ ِ ِ
َ ‫ ياَ عبَاد‬Durulduğunda ise sâkin olarak okunur: ‫يَا‬
...!‫( ِعبَا ِدي‬Ey Benim kullarım!...)

Münâdanın sonu illetli bir harf ise, ona bitişen mütekellim yâsı asla
hazfedilmez ve daima fethalı okunur. ‫ي‬ َ َ‫“ يا َم ْوال‬Ey Benim Mevlam!) örneğinde olduğu
gibi.
Münâdanın tâbileri
Münâdadan sonra sıfat, tekid, bedel ve atıf gibi kelime yapıları gelebilir.
Bunlara tâbi denir. Münâda mansup çeşitlerinden (muzâf, şibh-i muzâf, nekre-i
ِ ‫( يا أبا ب ْك ٍر ص‬Ey
maksûde) ise, tâbisi de muzâf olarak gelirse, mansup olur. ‫احبَ نَا‬ َ َ َ َ
Arkadaşımız! Ey Ebubekr!); burada münâda elif ile, tâbisi olan ‫ب‬ ِ kelimesi ise,
َ ‫صاج‬ َ
fetha ile mansuptur.
Tâbi, elif-lam takısı almamışsa ya da muzâf değilse, zamme üzere mebnîdir. ‫يَا‬
‫ف‬ ِ
‫وس ح‬
‫( أَبَا َسليم يح ح‬Ey Yusuf, Ey ebû Selîm!) örneğinde, münâda muzaf olarak gelmesine
rağmen, tâbisi olan ‫ف‬ ‫وس ح‬
‫ يح ح‬kelimesi muzâf olmadığından dolayı zamme üzere mebni
olmuştur.
Eğer münâda mebnî (özel isim, nekr-i maksûde), tâbisi bedel ya da matuf
(bağlaç ile bağlanmışsa), elif lamsız ve muzâf değilse, bu durumda tabinin mebnî
gelmesi gerekir. ! ‫( يَا أستاذح َس ْع حد‬Ey Hoca Sa’d!), ! ‫سعد‬
‫( يَا أستاذح َو ح‬Ey Hoca ve Sa’d!)
örneklerinde olduğu gibi tabiler zamme üzere mebni olarak gelmiştir.
Tâbi elif–lam takısız muzâf olan bir sıfat, ya da tekid-i manevî olarak gelirse,
mansup olması gerekir. !‫أخانَا‬
َ ‫سليم‬ َّ
‫( يا ح‬Ey Bizim kardeşimiz Selim!), ! ‫( يا تَالمي حذ كل حك ْم‬Ey
Münâda ‫( أل‬el) takısı ile Öğrenciler Hepiniz!..). Bu cümlelerde tabîler her ikisinde de mansup şeklinde
geldiği zaman, nidâ gelmiştir.
edatı ile münâdanın Tâbi elif-lamlı ise lafzı dikkate alınarak merfû, münâdanın mahalli dikkate
arasına ‫ أيُّ َها‬veya ‫أيَّتح َها‬ alınarak mansup gelebilir. ! ‫اسليم الكريح‬
‫( يَ ح‬Ey Cömert olan Kerîm!). Burada görüldüğü
girer.
üzere ‫ الكري‬münâdaya tâbi olan bir kelimedir. Merfu ve mansup olarak gelebilir.

Münâdanın terhîmi (kısaltılması):


Münâda olan kelimenin son harfi bazen okuma ve yazmada bulunmayabilir.
Buna münâdanın terhimi denir. Kısaca terhim, bir ismin veya kelimenin kısaltılarak
söylenilenmesi demektir.
Sonunda müenneslik tâ’sı bulunan isimler ve üç harften fazla mürekkep
olmayan isimlerde kısaltma yapılabilir. Bu durumda münâda olan kelimenin son
harfinin harekesi aynen bırakılır. ! ‫جعفر‬
‫( يا ح‬Ey Cafer!) yapısında terhim yapılabilir.
Çünkü ‫ جعفر‬kelimesi dört harfli bir kelimedir. Râ harfini terhimden dolayı

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


238
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse
çıkardığımızda, bu kelime ! ‫جعف‬
َ ‫ يا‬şeklinde okunur. Diğer bir örnek de sonunda
müenneslik tâsı bulunan ‫ فاطمة‬kelimesidir. !‫( يا فاطمةح‬Ey Fatma!) münâdası, terhim
yapılarak ! ‫فاطم‬
َ ‫ يا‬şeklinde okunabilir.
Münâda ile ilgili örnekler:

ْ‫كينْقليال‬ ِ
Ey Kadın! Sen az gülüyorsun. َ ‫ضح‬َ َ‫المرأةُْأنتْت‬َ ْ‫أيَّتُ َها‬
Ey Zeynep! Gel, birlikte ْ.ْ‫يْمعا‬ ِ
َ ‫زينبْتَ َعالَيْنَمش‬
ُْ ْ‫أي‬
yürüyelim.
Birinci cümlede görüldüğü gibi, ‫ املرأة‬kelimesi el )‫ (ال‬takısı ile gelmiştir. Bu
durumda yukarıda belirtildiği üzere nidâ edatı ile münâdanın arasına, ‫ أيَّتح َها‬lafzı
gelmektedir. ‫ أيَّتح‬kelimesi, nekre-i maksûde olan münâda şeklinde düşünülerek
zamme üzere mebni olur. Buna bitişen isim, yani ‫ املرأة‬kelimesi ise, ‫ أيتح‬kelimesine tabi
olur ve merfu okunur. İkinci cümlede münâda, yani ‫ينب‬
‫ ز ح‬özel isim (alem)’dir.
Bundan dolayı zamme üzere mebnidir.
Verilen cümlelerde münâdaları gözeterek anlamaya çalışınız:

ْ.)14 ،‫ْ(سورة األحزاب‬.ْ‫ْآمنُواْاذ ُك ُرواْاللَّهَْ ِذكراْ َكثِيرا‬ ِ َّ


………………………… َ ‫ين‬ َ ‫يَاْأَي َهاْالذ‬
……………………….. ْ.ْْ‫ْالْتَطلُع‬,ْ‫ْياَْفَج ُرْقِف‬,ْ‫ْزل‬ ُ ‫ياْنوم‬
ُ ْ,ْ‫ليلْطُل‬ ُ ْ‫يَا‬
ِ ‫اضيةْمر‬
‫ْ(سورة الفجر‬.ْ‫ضيَّة‬ ِ ‫ك‬ ِ ِ ِ ‫ياَْأيَّتُ هاْالنفسْالم‬
……………………….. َ َ ‫ْر‬ َ َ ّ‫طمئنَّةُْارجعيْإلىْرب‬ َ ُ ُ َ
ْ.)72 ،
ْ.‫ك‬ ِ ‫كْعنْحرَك‬
ِْ َ‫اتْال َفل‬ َ َ‫لبْماَْأغ َفل‬
………………………… ََ ُ َ‫ياَْق‬

Münâdadan sonra tâbi gelebilir. Aşağıdaki örneklerde tâbilerin hem


okunuşunu hem de anlamını kavramaya çalışınız:

Ey Bizim dostumuz Zeynep! .ْ‫صاحبتَنا‬


ْ ْ‫ْزينب‬ ُْ َ‫يا‬
Ey Öğrenciler! Hepiniz ْ.ْ‫ياْتَالمي ُذْْكْلَّ ُْكمْ َمسؤولون‬
sorumlusunuz.

Nüdbe, üzüntü, musibet NÜDBE ‫الندبة‬


ve acıma hissini ifade
etmek için kullanılan bir
nidâ şeklidir. Üzüntü Nüdbe, üzüntüyü, musibeti ve acıma hissini ifade etmek için kullanılan bir
duyulması gereken kimse üslup, bir ifade şeklidir. Nüdbe-mendûb da bir nidâ üslubu olarak karşımıza
için yapılan ifade şekline çıkmaktadır. Yukarıda belirttiğimiz gibi nidâ, nüdbe ve istiğâse uyarmak, seslenmek,
mendûb denir. çağırmak için kullanılan ifade şekilleridir. Yardıma muhtaç olan ya da acınılması,
üzüntü duyulması gereken kimseye mendûb denilir. Mendûb, sadece ‫ َوا‬nidâ edatı

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


239
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse

ile yapılır. ! ‫( وا ُمح َّم ُد‬Vah Muhammed’e!) örneğinde, Muhammed’e karşı bir acıma
hissi anlatılmak istenmektedir. Mendûb durumunda olan kelimenin sonuna )‫ (ا‬veya
) ‫ (ه‬getirilebilir. )‫ (ا‬ve ) ‫ (ه‬nın birlikte geldiği de olur. ! ‫ وا عليَّا‬, !‫( وا عليَّا ْه‬Vah Ali’ye!)
örneklerinde olduğu gibi.

ْ!‫اْرأ ِسيْواْرأسي‬ َ ‫َو‬


ِ ‫ت ِْمن‬ ٍ
ْْ‫ثم ْليلة‬
ّ ْ .َ‫ماقلت ْألبي ْالحقيق ْة‬ ُ ْ ْ‫ ْلكن‬,‫ْفعلَتِي‬ ُ ‫ْخ ِجل‬َ ‫ْكنت ْقد‬ ُ ‫ات ْيَوْم ْأنا‬ َ ‫ْ َذ‬
ْ‫وأميْلم‬ ِ ْ ,‫ْمتألِّما‬ ِ
ّ ْ.!ْ‫ومرةْواصدرياه‬ ّ ْ !ْ‫واحل ُق َماه‬
ُ ْ‫ومرة‬ ّ ْ !‫ويقولْمرة ْ َوارأسي‬
َّ ُ ‫سمعت ْأخيْيئن‬ُ
ْْ‫يح‬
ُْ ‫ص‬ِْ َ‫يض ْ َْوْت‬
ِْ ‫ب ْما ْتَْعْْلَم ْمن ْالْتَّمْر‬
َ ‫ْحس‬
َ ُ‫ضه‬ ُ ‫ ْ ْوقدْْكانت ْتَْنْْتَ ِْظ ُْر ْعنده ْوتُ َم ِّر‬.َ‫تنم ْهذه ْالليل ْة‬
ْ‫لمْأتح َّملْهذاْالمشْه َْد‬ َ ْ.!‫ْوا َْكْبِداه‬,!ُ‫ْ َواحسنَ ْاه‬,!‫ْ َْواول ُْد‬...ْ‫وع‬ ِْ ‫ْوعيناهاْتذِْرْفَانْبال ّْد ُْم‬.ْ‫َْكْنِ ْينَة‬
ْْ.ْ‫ت‬ ُ ‫ثْوْنِم‬ َْ ‫اْكماْح َْد‬
َْ ‫ْكلْشيءْصباح‬ ّ ‫أقول‬ َ ْْ‫وقررتْعلىْأن‬ ُْ ْ.‫المؤلِ َْم‬
ْ
Not: Parçanın kelimeleri ünite sonundaki sözlükçede verilmiştir.

Metnin Çevirisi:
Ah Başım! Ah Başım!
Bir gün yapmış olduğum bir davranıştan dolayı utanmış, babama da gerçeği
söylememiştim. Sonra bir gece kardeşimi acı içinde inlerken duydum. Kâh “Ah
başım!”, kâh “Ah boğazım!”, kâh “Ah göğsüm!” diyordu. Annem o gece hiç
uyumamıştı. Başında bekliyor, öğrendiği kadarıyla ona hasta bakıcılığı yapmaya
çalışıyordu. Gizli gizli de feryat ediyor, gözleri yaşlarla doluyordu. Vah Oğul! Vah
Hasan! Vah Ciğerim! (diyordu.) Bu elem verici hâle daha fazla dayanamadım ve
sabahleyin, olduğu şekliyle her şeyi söylemeye karar verdim ve uyudum.
Nüdbenin irabı:
Mendûb olan yapı, münâda gibi muzâf, şibh-i muzâf ve nekre-i gayri maksûde
olduğunda mansûp, müfred alem (özel isim) ve nekre-i maksûde olduğunda zamme
üzere mebnî olur. Mendûb olan kelimenin sonuna )‫ (ا‬veya )‫ (ه‬veya her ikisi birlikte
geldiğinde ise mendûb takdîri irab alır.

• !‫واْكب ُْد‬
Bireysel Etkinlik

• ‫حرفْنداءْوندبة‬
‫• وا‬
• .ْ‫ةْفيْمحلْنصب‬
ّ ‫ض ّم‬
ّ ‫مبنيْعلىْال‬
ّ
ْ‫• كب ُد‬
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
240
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse

!ْ‫• واكب َدا‬


Bireysel Etkinlik
• .ْ‫حرفْنداءْوندبة‬
‫• َوا‬
• .ْ‫ض ّمةْالمقدَّرة‬
ّ ‫مبنيْعلىْال‬
ّ
‫• كبدا‬

!ْ‫• واكبداه‬
Bireysel Etkinlik

• .ْ‫حرفْنداءْوندبة‬
• ْ‫وا‬
• ‫ض ّمةْالمقدَّرة‬
ّ ‫مبنيْعلىْال‬
ّ
ْ‫• كبداه‬

• Aşağıdaki cümleleri dikkatlice okuyunuz ve inceleyiniz:


• Vah başım!
ِْ ‫• َو‬
.ْ‫ارأسي‬
Bireysel Etkinlik

• İsmin nedir? Vah Oğul !


ْ‫ااسمكْواْولداه‬
ُ ‫• َم‬
• Vah Mustafam! Gitti ve bizi terk etti.
.ْ‫واْمصطفايْذهبْوترَكنا‬
َ •
• Vah benim kalbim!
.ْ‫• واْقلباه‬
• Vah Ebû Bekr !
.ْ‫• واْأباْبكراه‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


241
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse

Bu cümleler incelendiğinde, Arapça cümlelerde mavi renkle gösterilmiş


ifadelerin nüdbe ve mendûb kelimelerinden oluşmuş olduğu, yani baştakilerin
İstiğâse tehlikeli, sıkıntılı nüdbe edatı, ondan sonra gelen kelimelerin de mendûb olduğu açık bir şekilde
bir durum karşısında görülür. İşte bu tür kullanımlara nüdbe-mendûb ifadeleri denir. Bu cümlelerin
birinden yardım istemek anlamlarını da incelediğimizde bu ifadelerle, kişilere acındığı görülür.
için kullanılan bir nidâ
şeklidir. Yardım etmesi
için çağırılan kimseye İSTİĞÂSE ‫االستِغَاثَة‬
müsteğâs denir. Yardım
edilecek kimseye de
müsteğâsün leh denir. İstiğâse, tehlikeli sıkıntılı bir durum karşısında birinden yardım istemek için
kullanılan bir üslup, bir ifade şeklidir. İstiğâse de bir nidâ üslubu olarak karşımıza
çıkmaktadır. Yukarıda belirttiğimiz gibi nidâ, nüdbe ve istiğâse uyarmak, seslenmek,
çağırmak için kullanılan ifade şekilleridir. Yardım etmesi için çağırılan kimseye
müsteğâs denilir. Yardım edilecek kimse ise müsteğâsün leh olarak tanımlanır. Bu
kimseye aynı zamanda müsteğâsün lieclih de denir.
Müsteğâsın (yardım etmesi talep edilen kimsenin) başında genelde fethalı bir
lam harfi )‫ ( َل‬harfi bulunur. Bu lam harfine istiğâse lâmı (lâmu’l-istiğâse) adı verilir.
Aynı şekilde müsteğâsün leh’in (yardım edilecek kimsenin) başında da kesreli )‫ (ل‬bir
Müsteğâsın başında
genelde fethalı bir lam lam harfi bulunur. Bu harf, harfi cer olan lamdır. !‫وخ‬ ِ ‫اب لِلشُّيح‬
ِ ‫“ ياَ لَلشَّب‬Ey Gençler!
َ
harfi bulunur. Yaşlıların yardımına koşunuz.” Bu örnekte görüldüğü gibi, ‫ يا‬bildiğimiz nidâ
Müsteğâsün lehin edatlarındandır. ‫ لَل َّشباب‬kelimesinin başında bulunan fethalı lam, istiğâse lâmıdır. O,
başında ise kesreli bir yardım etmesi için çağrılan ‫ الشباب‬kelimesinin başına getirilmiştir. Bundan dolayı da
lam bulunur. kelime mecrûr olmuştur. Dolayısıyla ‫ الشباب‬kelimesi, müsteğâsdır. ‫ للشيوخ‬kelimesinin
Her iki lam da harfi cer başındaki lâm ise, harfi cerdir. ‫ الشيوخ‬kelimesi onunla mecrûr olmuştur. Aynı
olan lam’dır. Müsteğâs zamanda bu kelime, müsteğâsün leh’tir. Müsteğâs olan kelime, yani ‫ لَل َّشباب‬kelimesi,
ve müsteğâsun leh, ُ
‫( أدعُو‬çağırıyorum) veya ‫أستغيث‬ (yardıma çağırıyorum) fiillerinin mef’ûlun bih’i olarak
mecrurdurlar.
düşünüldüğü için de daima mahallen mansup olarak gösterilir.
Müsteğâsün leh olan kelimeye birleşen )‫ (ل‬harfi cerinin yerinde )‫ (م ْن‬harfi ceri
de bulunabilir. Bu yapı daha ziyâde (…e karşı) yardım istemek için kullanılır. ‫يا لَل ُّشرطة‬
‫“ منَ اللُّصُوص‬Ey Polisler! Hırsızlara karşı yardıma koşun.” Bu cümlede ‫ للشرطة‬müsteğâs,
‫ اللصوص‬kelimesi ise müsteğâsün leh’tir.
Müsteğâsın önündeki lâm harfi yerine sonuna elif getirilebilir. ‫“ يا َ أحْ َم َدا للرّجل‬Ey
Ahmet! Adamın yardımına (koş).” ‫“ يَا قَوْ َما للمظلُوم‬Ey İnsanlar! Mazlumun yardımına
(koşunuz). Görüldüğü üzere, bu örneklerde yardım istenilen, yani müsteğâsın
önündeki lam yerine müsteğâsın sonuna bir elif getirilmiştir.
Müsteğâs, münâda şeklinde de gelebilir. Ancak müsteğâsın leh’in başında yine
kesreli bir lam bulunur. Buradan da yapının istiğâse olduğu anlaşılır. ‫صال ُح إلبنك‬
َ ‫“ يَا‬Ey
Sâlih! Oğlunun yardımına (seni çağırıyorum)” cümlesinde olduğu gibi.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


242
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse
Müsteğâs olan kelime, mütekellim yâsı olduğunda başına gelen istiğâse
lamının yâ’dan dolayı kesreli olması gerekir. !‫“ يَا لي للفَقير‬Ben fakirin yardımına
koşmalıyım!”
Münâdanın başında lam bulunduğu hâlde cümle, istiğâse manası ifade
etmeyebilir. Bu durumda hayret ve şaşkınlık ifadesi söz konusudur. ‫( يَا لَ ْلبحر‬Ne güzel
deniz!) Bu yapıya bazen ‫ م ْن‬harfi ceride eklenebilir. !‫( يَا له م ْن أمر عَجيب‬Ne ilginç
ْ ‫( ياَلَهَا م ْن‬Hey gidi zamanlar!)
durum!), ! ‫أز َمة‬
İstiğâsenin irabı:
Bilindiği gibi istiğâsenin yapısı, münâda gibidir. Müsteğâsın başında genelde
fethalı bir lam, müsteğâsün lehin başında ise kesreli bir lam harfi bulunur. Her iki lam
da harfi cer olan lam’dır. Bundan dolayı müsteğâs ve müsteğâsun leh her ikisi de bu
lam sebebiyle mecrurdurlar.

ِْ ‫ائس‬ ِ
:‫ات‬ َ َ‫ْألهلْالخي ِرْللب‬
ِ َ‫يا‬
Anlamı: Ey iyiliksever insanlar! Kötü durumda olanların yardımına koşunuz!

ِ ‫ْألهلْالخي ِرْلِلبائس‬
ْ‫ات‬ ِ َ‫• يا‬
َ َ
Bireysel Etkinlik

• .‫حرف نداء واستغاثة‬


• ‫يَا‬
• .‫ جمرور بالالم‬:‫ أهل‬.‫جر واستغاثة‬
ّ ‫الالم حرف‬
• .‫ مضاف إليه جمرور‬:‫اخلري‬
ْ‫ألهلْالخي ِر‬
ِ •
• . ‫جر واستغاثة‬
ّ ‫الالم حرف‬
• .‫ جمرور بالالم‬: ‫البائسات‬
ِ ‫• لِلبائس‬
ْ‫ات‬ َ َ

‫ياْكريماْإلخوانِك‬
Ey Cömert kişi! Kardeşlerinin yardımına koş.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


243
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse

• ‫ياْكريماْإلخوانِك‬
• .‫حرف نداء واستغاثة‬
Bireysel Etkinlik

• ‫يَا‬
• .‫الض ّم املقدَّر منعته الفتحة العارضة ملناسبة االلف الزائدة‬
ّ ‫مبِن على‬
ّ
• ‫ حرف زائد لتوكيد االستغاثة‬:‫األلف‬
‫• كريما‬
• :‫ إخوان‬.‫جر واستغاثة‬
ّ ‫الالم حرف‬
• :‫ الكاف‬.‫جمرور بالالم وهو مضاف‬
• ‫ضمري متّصل مبِن على الفتح يف‬
• .‫ُمل جر مضاف إليه‬
‫• إلخوانِك‬

• Aşağıdaki cümleleri dikkatlice okuyunuz ve inceleyiniz:


•Ey ihsanda bulunan insanlar! Fakirlere ( yardım ediniz).
.ْ‫• ياْلَلمحسنينْلِلفقراء‬
Bireysel Etkinlik

•Ey adam! Çocuğa (yardım et).


ْ‫اْرجالَْلِلولد‬
ُ َ‫• ي‬
•Ey ziraatle uğraşan insanlar! Pamuk kıtlığına karşı yardıma
(çağırıyorum).
.‫ْآفاتْالقطن‬ ِ
ِ ‫ْالزراعةْمن‬ ِ ‫• ياْل‬
‫َرجال‬
• Ey Muhammed! Kız kardeşine yardım et.
.ْ‫• يَاْمحم ُدْإلختك‬
• Ey Hayır ehli insanlar! Kötü durumda olanların yardımına
koşunuz.
.ْ‫• يَاْألهلْالخيرْللبائسات‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


244
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse
Bu cümleler incelendiğinde, mavi renkle gösterilmiş ifadelerin nidâ ve istiğâse
edatlarından oluştuğunu, kırmızı renkteki kelimelerin müsteğâs olduklarını, sarı
renkteki kelimelerin ise müsteğâsun leh oldukları açık bir şekilde görülür. İşte bu tür
kullanımlara istiğâse ifadeleri denir. Bu cümlelerin anlamları iyice incelendiğinde,
söyleyen tarafından bazı kimselerin bazı kimselere yardım için çağrıldıkları görülür.

Bireysel Etkinlik
• Aşağıdaki ayet-i kerimeleri okuyunuz ve bunlarda bulunan
nidâ ve münâdaları tespit ediniz inceleyiniz.

َ ‫بْأ ِرنيْكيفْتُح‬
.‫يْالموتَى‬ ِّ ‫ْقالْإبراهيمْ َر‬
َ ‫وإذ‬
Bakara suresi (2),
260

İnfitâr suresi (82), 6 َ ِّ‫يَاْأيهاْاإلنسا ُنْماْغَ َّر َكْبَِرب‬


ْ.ِْْ‫كْال َكريم‬
Yusuf suresi (12), 97 ْ.‫اطئين‬ َ ‫قالواْياْأبَانَاْاستَ غ ِفرْلناْذُنُوبَنَاْإنّاْكن‬
َْ ‫َّاْخ‬
Meryem suresi (19),
ْ.‫تْشيئاْفَ ِريًّا‬ ِ ‫قالُواْيامريمْلَقد‬
ِ ‫ْجئ‬
27 ُ َ
Bakara suresi (2),
286
ْ.‫ربَّنَاْالْتُ َؤاخذنَاْإنْنَ ِسينَاْأوْأخطَأنَا‬

Hucurat suresi (49), ِ ‫ياْأي هاْالنَّاسْإنَّاْخلقنا ُك‬


ْ.‫مْمنْذكرْوأُن ثَى‬
13 َ ُ َ

Aşağıdaki cümlenin irabını yapınız ve Türkçeye çeviriniz:

)1 , ‫الم َّدثِّ ُْر!ْ(سورة امل ّدثّر‬


ُ ْ‫ياَْأي َها‬
Cevap:

ْ!ْ‫اْالم َّدثر‬
ُ ‫ياَْأي َه‬
.ْ‫ْأداةْنداء‬:‫يا‬
ْ:ْ )‫ ْو(ها‬.)‫ْالضم ْفي ْمحل ْنصبْلفعل ْمحذوف ْتقديره ْ(أنادي‬
ّ ‫ْ ُْمنَادى ْمبني ْعلى‬:‫أي‬
ُْ
.‫زائدة‬
ّْ ( ‫ْصفةُْل‬:‫المدثر‬
.‫ْمبنيْعلىْالضم‬.ْ)‫أي‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


245
‫‪Münâda, Nüdbe ve İstiğâse‬‬
‫‪Cümlenin anlamı: “Ey Örtüye bürünen (Muhammed)!.‬‬
‫‪Aşağıdaki ayet-i kerimenin irabını yapınız ve mealiyle inceleyiniz:‬‬

‫اْس َماءُْاق لَ ِعي‪ْ.‬‬ ‫وقِيلْياْأرضْاب لَ ِعيْم ِ‬


‫اءكْويَ َ‬
‫ََ‬ ‫َ ََ ُ‬

‫‪Cevap:‬‬

‫اْس َماءُْاق لَ ِعي‪(ْ.‬سورة هود ‪ْ.)11 ،‬‬ ‫وقِيلْياْأرضْاب لَ ِعيْم ِ‬


‫اءكْويَ َ‬
‫ََ‬ ‫َ ََ ُ‬
‫‪ْ:‬حسبْماْقبلهاْ‪.‬‬ ‫و‬
‫يلْ‬‫ِ‬
‫الْمحلْلهْمنْاإلعرابْ‪.‬‬
‫ّ‬ ‫ضْمبنيْللمجهولْ‬
‫ّ‬ ‫‪ْ:‬فعلْما‬ ‫ق َ‬
‫أداةْنداءْمبنيْعلىْالسكونْالْمحلْلهاْمنْاإلعرابْ‪.‬‬
‫ّْ‬ ‫‪ْ:‬‬ ‫يا‬

‫ْفيْمحلْنصبْلفعلْمحذوفْتقديرهْ(ْأناديْ)‪.‬‬
‫ّ‬ ‫منادىْمبنيْعلىْالضم‬
‫ّ‬ ‫أرض ‪:‬‬
‫ُْ‬
‫فعلْأمرْمبنيْعلىْالسكونْالْمحلْلهْمنْاإلعرابْ‪ْ.‬الياءْ‪ْ:‬ضميرْمتّصلْ‬
‫ّ‬ ‫‪ْ:‬‬
‫اب لَ ِعي‬
‫مبنيْعلىْالسكونْفيْمحلْرفعْفاعل‬
‫ّ‬
‫ضميرْمتّصلْمبنيْعلىْ‬
‫ْ‬ ‫ِ ‪ْ:‬ماءْ‪ْ:‬مفعولْبهْمنصوبْوهوْمضافْ‪ْ.‬الكافْ‪ْ:‬‬
‫اء ْك‬
‫َم َ‬
‫الكسرْفيْمحلْجرْمضافْإليهْ‪.‬‬
‫ّ‬
‫حرفْعطفْمبنيْعلىْالفتحْالْمحلْلهاْمنْاإلعراب‪.‬‬
‫ّ‬ ‫‪ْ:‬‬ ‫و‬

‫يْاَ‬
‫أداةْنداءْمبنيْعلىْالسكونْالْمحلْلهاْمنْاإلعرابْ‪.‬‬
‫ْفيْمحلْنصبْلفعلْمحذوفْتقديرهْ(ْأناديْ)‪.‬‬
‫ّ‬ ‫منادىْمبنيْعلىْالضم‬
‫ّ‬ ‫اءُ ‪ْ:‬‬
‫َس َم ْ‬
‫فعلْأمرْمبنيْعلىْالسكونْالْمحلْلهْمنْاإلعرابْ‪ْ.‬الياءْ‪ْ:‬ضميرْمتّصلْ‬
‫ّ‬ ‫‪ْ:‬‬
‫اق لَ ِعي‬
‫كونْفيْمحلْرفعْفاعل‬
‫ّ‬ ‫ّْ‬
‫علىْالس‬ ‫مبنيْ‬
‫ّْ‬
‫‪Bireysel Etkinlik‬‬

‫‪• Aşağıdaki cümleleri Türkçeye çeviriniz ve bunlardaki nüdbe‬‬


‫‪yapılarını inceleyiniz:‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪17‬‬


‫‪246‬‬
‫‪Münâda, Nüdbe ve İstiğâse‬‬

‫‪ ‬واْغُ ِ‬
‫الميَاهْ‪ْ.‬‬
‫اْحرْقلبَاهْ!ْ‬
‫‪َ ‬و ّ‬
‫‪َ ‬واْكب َداْ!ْ‬
‫اْخالِ َداْ!ْ‬
‫‪ ‬يَ َ‬
‫‪ ‬يَاْقَ لبَاهْ!ْ‬
‫فتحْمصراهْ!ْ‬
‫اْمنْ َ‬
‫‪َ ‬و َ‬
‫اْأميرْالمؤمنيناْ!ْ‬
‫‪َ ‬و َ‬
‫‪Bireysel Etkinlik‬‬

‫‪• Aşağıdaki cümleleri okuyunuz, anlamlarını veriniz. Müstegâs‬‬


‫‪ve müstegâsün leh olan kelimeleri tespit edip inceleyiniz:‬‬

‫َلك َر ِامْولِل ُمح ِسنِينْ!‬


‫ياْل ِ‬
‫َ‬ ‫‪‬‬
‫ماْمنْقِلَّةْالمصانع!‬ ‫ياقَ و ِ‬ ‫‪‬‬
‫َ‬
‫ْالج َر ِ‬‫ِ ِ‬ ‫ياْح َّفا ُ‬
‫ائمْ!‬ ‫ظْاألم ِنْلكثرة َ‬ ‫ُ‬ ‫‪‬‬
‫ياْلَلع ِ‬
‫لماءْولَألدباءْ!‬ ‫‪‬‬
‫ُ‬
‫ِ‬
‫الْالتنظيمْلكثرةْاألحوالْ!‬ ‫ياْل َُع َّم‬ ‫‪‬‬
‫ياْأحم َداْلِ ِ‬
‫لرجلْ!‬ ‫َ‬ ‫‪‬‬
‫ِ‬
‫لبائساتْ!ْ‬ ‫ياْألهلْالخيرْلِ‬
‫ِ‬ ‫‪‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪18‬‬


‫‪247‬‬
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse

•Münâda
•Nidâ uyarmak, çağırmak için kullanılan bir ifade şeklidir. Uyarılan ve
çağırılana münâda denir. Münâda, nidâ edatlarından birinden sonra gelir.
•Münâda ifade şekli, genelde cümle başlarında kullanılır.
•Münâdanın (çağırılanın, seslenilenin) durumuna bağlı olarak çeşitli nidâ
edatları kullanılır:
• 1- Yakını uyarmak ve ona seslenmek için kullanılan nidâ edatları ) ‫( أيْ ـ أ‬
dir. ‫ أ محمّد‬ve ‫ أيْ أحمد‬örneklerinde olduğu gibi.
• 2- Uzaktakini çağırmada )‫ ( َهيَا ـ أَيَا‬nidâ edatları kullanılır.
• 3- Hem uzak hem de yakındakini çağırmada ) ‫ ( يَا‬nidâ edatı kullanılır.
•Münâdanın irabı, yapısına göre değişiklik gösterir:
Özet

•1- Münâda muzaf olursa mansup olur.


•2- Münâda şibh-i muzaf (muzafa benzer) olursa yine mansup olur.
•3- Münâda nekre-i gayri maksûde (belirsiz) olursa mansup olur.
•4- Münâda alem (özel isim) olursa merfû ve mebni olur. Münâda olan özel
isim, normal kullanımda nasıl merfû oluyorsa münâda olduğunda da o
şekilde merfû-mebni olur. ‫ يَا محَ مَّد‬örneğinde ‫ محمَد‬kelimesi, alemdir, bir
tamlama halinde değil tek başına gelmiştir. َ‫ يَا محَ مَّدون‬örneğinde de münâda
olan ‫ محمّدون‬kelimesi müfred alem bir münâdadır. Vav ile merfu olduğundan
dolayı vav üzerine mebni olur.
•5- Münâda nekre-i maksûde (belirli) olursa yine merfû olduğu şey üzere
mebni olur. َ‫ يَا م َعلِّمون‬örneğinde münâda olan ‫ م َعلِّمون‬kelimesi, özel bir isim
değildir, nekredir ama kastedilmeyen değil kastedilen, belirli olan bir
nekredir. Çünkü bu yapıda belirli bir takım öğretmenler kastedilerek çağrı
yapılmıştır. Dolayısıyla ‫ م َعلِّمون‬kelimesi mübteda veya fail olsa idi, vav ile
merfu olacaktı, ama burada münâda nekre-i maksûde olmuştur. O hâlde
vav üzere mebnidir.
•Mendûb
•Nüdbe, üzüntü, musibeti ve acıma hissini ifade etmek için kullanılan bir
üslup, bir ifade şeklidir.
•Nüdbe-mendûb, bir nidâ üslubudur; yani uyarmak, seslenmek, çağırmak
için kullanılan ifade şeklidir.
•Yardıma muhtaç olan ya da acınılması, üzüntü duyulması gereken kimseye
mendûb denilir.
•Mendûb, özel bir ismin başına getirilen sadece ‫( َوا‬vâ) nidâ edatı ile yapılır.
! ‫( وا محمَّد‬Vah Muhammed’e!) örneğinde, Muhammed’e karşı bir acıma hissi
anlatılmak istenmektedir.
•Mendûb durumunda olan kelimenin sonuna )‫ (ا‬veya )‫(ه‬getirilebilir. )‫ (ا‬ve
)‫ (ه‬nın birlikte geldiği de olur. ! ‫ وا عليَّا‬, ! ‫ واعليَّا ْه‬örneklerinde olduğu gibi.
•Mendûb olan yapı, münâda gibi muzâf, şibh-i muzâf ve nekre-i gayri
maksûde olduğunda mansûp, müfred alem (özel isim) ve nekre-maksûde
olduğunda zamme üzere mebnî olur.
•Mendûb olan kelimenin sonuna )‫(ا‬veya )‫ (ه‬veya her ikisi birlikte
geldiğinde ise, mendûb takdîri irab alır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


248
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse

• İstiğâse
•İstiğâse, herhangi bir duruma karşı birinden yardım istemek için kullanılan
bir üslup, bir ifade şeklidir.
Özet (devamı) •İstiğâse bir nidâ üslubu olarak karşımıza çıkmaktadır.
•Yardım etmesi için çağırılan kimseye müsteğâs denilir. Yardım edilecek
kimse ise, müstegâsün leh olarak tanımlanır. Bu kimseye aynı zamanda
müsteğâsün li eclih de denir.
•Müsteğâsın (yardım etmesi talep edilen kimsenin) başında genelde fethalı
bir lam harfi )‫ ( َل‬harfi bulunur. Bu lam harfine istiğâse lâmı (lâmu’l-
istiğâse) adı verilir.
•Müsteğâsün leh’in (yardım edilecek kimsenin) başında da kesreli )‫ (ل‬bir
lam harfi bulunur. Bu harf harfi cer olan lamdır. ‫( يا َ لَل َّشبَاب لل ُّشيوخ‬Ey
Gençler! Yaşlıların yardımına koşunuz.) örneğinde olduğu gibi.
•Müsteğâsün leh'e birleşen )‫ (ل‬harfi cerinin yerinde bazen ) ْ‫ (من‬harfi ceri
de bulunabilir. Bu yapı daha ziyâde (…e karşı) yardım istemek için
kullanılır. ‫“يا لَل ُّشرطة منَ اللُّصوص‬Ey Polisler! Hırsızlara karşı yardıma koşun.”
örneğinde olduğu gibi.
•Müsteğâsın önündeki lâm harfi yerine sonuna elif getirilebilir. ‫يا َ أحْ َمدَا للرّجل‬
“Ey Ahmet! Adamın yardımına (koş).”
•Müsteğâs, münâda şeklinde de gelebilir. Ancak müsteğâsın lehin başında
yine kesreli bir lam bulunur. Buradan da yapının istiğâse olduğu anlaşılır. ‫يَا‬
‫“صَالح إلبنك‬Ey Sâlih! Oğlunun yardımına (koş)” örneğinde olduğu gibi.
•Müsteğâs olan kelime, mütekellim yâsı olduğunda başına gelen istiğâse
lamının yâdan dolayı kesreli olması gerekir. ‫“ يَا لي لل َفقير‬Ben fakirin
yardımına koşmalıyım.”

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


249
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse

SÖZLÜKÇE: Ünite parçalarında geçen kelimeler


Anlamları Kelimeler
çalıştı, gayret etti ْ‫ْاِجتِ َهاد‬،‫ْْيَجْْتَ ِْه َْد‬-ْ‫اِجتَ َه َد‬
ْْ‫اداة‬
َ َ‫اديْ ْ ُمن‬ ِ َ‫ادىْ ْي ن‬
Seslendi, çağırdı ُ َ َ‫ن‬
ihtilaf, farklılık ْْ‫الَف‬ ْ ِ‫اخْْت‬
ْ ِ‫ْاخْْت‬-ْ‫ف‬
ْ‫الَف‬ ُْ ِ‫فْ–ْْيَخْْتَْل‬ ِ
farklı oldu, ihtilafa düştü َ َ‫اختَ ل‬
aldı, tuttu; başladı ْ‫ْأَخذ‬-ْ‫َخ َذْ–ْيَأ ُخ ُْذ‬ َ‫أ‬
başkası, başkaları ْ‫آخُْرو َْن‬
َْ ْ)‫آخ ُْرْ(ج‬ َْ
istedi, arzuladı َ ‫ْإِ َر‬،‫ادْ–ْيُ ِري ُد‬
ْْ‫ادة‬ َ ‫َأر‬
girdi ْْ‫ْ ُد ُخوال‬-ْ‫َد َخ َْلْ–ْْيَد ُخ ُْل‬
hemen yaptı; acele etti ْ‫عْ–ْيُسرِعُْْ ْ ُسر َْعة‬
َ ‫أَس َر‬
Güzel oldu ْ‫حس ُنْ ْ ُحسنا‬
ُ َ‫س َْن–ْي‬ ُ ‫َح‬
ْ‫ْصيحا‬ ِ
bağırdı َ ْ‫يح‬ ُ ‫احْ ْيَص‬ َ ‫ص‬َ
kapattı, kilitledi ْْ‫ْإغالَق‬،‫أغلَ َقْ–ْيُغلِ ُق‬
boğaz, gırtlak ْ‫ُحل ُقمْ(ج) َحالَقِيم‬
doldu ْ‫ْإمتِالَء‬،‫امتَألَْ–ْيَمتَلِ ُئ‬
(hastaya) baktı ْْ‫ضْ ْتَم ِريضا‬ُ ‫ضْ ْيُ َم ِّر‬
َ ‫َم َّر‬
göz yaşı akıttı ْ‫فْ ْذَرفا‬ ُ ‫فْ ْيَذ ِر‬
َ ‫ذَ َر‬
zannetti ْ‫ظ َّنْ–ْْيَظُنْ ْظَنًّا‬
َ
korktu ْ‫افْ ْ َخوفا‬
ُ ‫افْ–ْيَ َخ‬
َ ‫َخ‬
ehil, erbab; aile ْ‫أَهْلْ(ج)ْآل‬
mahçup oldu, sıkıldı َ ْ‫َخ ِج َلْ ْيَخ َج ُل‬
ْْ‫ْخ َجال‬
araştırdı, aradı ْ‫ْبَحث‬،‫ث‬ ُْ ‫ح‬َْ ْ‫ثْ–ْيَْب‬ َ ‫بَ َح‬
başladı ْ‫ْبَدء‬،َْ‫بَ َدأَْ–ْيَْبْ َْدأ‬
affetti ْ‫ْعفوا‬
َ ْ‫َع َفاْ ْيَع ُفو‬
çevirdi, yöneldi ْْ‫ْتَو ِجيها‬-ُ‫َو َّج ْهَْ–ْيُ َو ِّج ْه‬
Kötü oldu ْ‫ْسوء‬
َ ُْ‫سوء‬
ُ َ‫اءْ ْي‬
َ ‫َس‬
tahammül etti, dayandı ْْ‫ْتَ َحمل‬،‫تَ َح َّم َْلْ–ْيَتَ َح َّم ُْل‬
Uygun oldu, münasip oldu, gerekti ْ‫اِن بَ غَىْ ْيَنبَ ِغيْ ْانبِغَاء‬
öldürdü ْْ‫قَ تَ َلْ ْيَقتُ ُلْ ْقتال‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


250
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse

yedi ْْ‫ْأكال‬-‫أ َك َْلْ–ْيَأ ُك ُْل‬


orada, orası ْ‫ثَ َّْم‬
Yapıldı, yaptı, kıldı; yarattı ْ‫ْيَج َع ُْل‬-ْ‫( ُج ِعلَتْ)ْ ْ َج َع َل‬
gizli ْ‫َكنِينَة‬
ْْ‫اسبَة‬ ِ ‫حاسبْ–ْيح‬
hesaba çekti, değerlendirdi َ ‫ ُم َح‬-ْ‫ب‬
ُْ ‫اس‬ َُ َ َ َ
baş ْْ‫رأس‬
örttü; engelledi, perdeledi ْ‫ْ َحجب‬-ْ‫ب‬
ُْ ‫بْ–ْيَح ُج‬
َ ‫َح َج‬
oldu, meydana geldi ْ‫ْ ُح ُدوث‬-ْ‫ث‬
ُْ ‫ثْ–ْْيَحْ ُْد‬
َ ‫َح َد‬
bir şeyden bahsetmek, konuşmak ْْ‫َْح ِْديثْ َعن‬
acı çeken ْْ‫ُمتَألِّم‬
göz yaşı ْ‫َد ُموع‬
koruma, muhafaza etme ْ‫ِح َفاظ‬
manzara ْ‫َمش َهد‬
zaman, an ْ‫ِحينْْ(ج)ْأَحيَان‬
uyudu ْ‫امْ ْنَوما‬ُ َ‫امْ ْيَن‬
َ َ‫ن‬
korku, endişe ْ‫َخوف‬
ْ‫اخل‬ ِ‫د‬
iç, içeri َ
Karar verdi ْ‫قَْ َّرْ ْيَِقرْ ْقَ َرارا‬
sıcaklık, sıcak ْ‫ِْدفء‬
ciğer, karaciğer ْ‫َكبِد‬
-sız, olmadan ُْ‫ُدو َن؛ْ ُْدونَْه‬
bu, şu (işaret ismi) ْ‫اك‬
َْ َ‫ذَاْوْذ‬
reddetti; geri çevirdi; söyledi ْ‫ْتَرِديد‬-ْ‫ِّد‬
ُْ ‫َّدْ–ْيُ َرد‬
َ ‫َرد‬
yürüyen, giden ْ‫َسائِر‬
yürüdü, gitti ْ‫ْسير‬، ُْ ‫ْْيَ ِس‬-ْ‫َس َار‬
َ ‫ير‬
sordu, istedi ْ‫ْ ُس َؤال‬-ْْ‫ْْيَسأَلُْْ َعن‬-ْ‫َسأ ََل‬
teşbih etti, subhanellah dedi ْ‫ْتَسبِيح‬-ْ‫ح‬ ُْ ِّ‫سب‬
َ ُ‫َسبَّ َحْ–ْي‬
mutluluk ْ‫ادة‬
َْ ‫َْس َْع‬
döktü, saçtı ْ‫ْ َسكب‬-ْ‫كب‬
ُْ ‫بْ–ْيَس‬
َ ‫َس َك‬
kişi, şahıs ْ‫َشخصْ(ج)ْأَش َخاص‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


251
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse

şiddetli, güçlü; sert, katı ْ‫ْ َش ِدي َدة‬،‫َش ِديد‬


cadde ْ‫َْشارِعْ(ج)ْ َش َوارِع‬
mutsuzluk ْ‫َْش َْقاء‬
mutsuz oldu ْ‫ْ َش َقاء‬،‫َش ِق َيْ–ْيَش َقى‬
şükretti, teşekkür etti ْ‫ْ ُشكر‬،‫َش َك َرْ–ْيَش ُك ُْر‬
‫ادفَة‬
َ‫ص‬ ِ ‫فْ–ْيص‬
karşılaşdı, rastladı َ ‫ ُم‬- ‫ف‬ُْ ‫اد‬ َ ُ َ ‫اد‬ َ‫ص‬ َ
ْ‫صير‬ ِ
oldu (durum değişikliği bildirir) َ ْ-ْ‫ير‬ ُْ ‫ص‬
ْ َ‫ص َارْ–ْْي‬َ
yaptı, üretti ْ‫صنع‬
ُ ْ-ْ‫صنَ َعْ–ْيَصنَ ُْع‬
َ
istek, isteme, arama, talep ْْ‫طَلَب‬
istedi, aşırı düşkün oldu ْْ‫ْطَ َمع‬-ْ‫طَ َم َعْ–ْيَط َم ُْع‬
ْ‫صف‬ ِ ‫ص َفةْ(ج)ْ َع ْوا‬ ِ َ‫عا‬
fırtına, rüzgâr َ
iş, eylem, çalışma ْ‫َع َملْ(ج)ْأَع َمال‬
güç yetirdi, gücü yetti ْ‫ْقُد َرة‬،‫قَ َد َرْ–ْيَق ِد ُْر‬
ْ‫ْقَصف‬-ْ‫ف‬ ُْ ‫ص‬ ِ ‫فْ–ْي ق‬
َ َ ‫ص‬ َ َ‫ق‬
gürledi, şiddetli ses çıkardı;
bombaladı
her iki (si) ْ ِ‫ك‬
َْ‫ال‬
değil, olmadı (olumsuzluk fiili) ْْ‫ست‬َ ‫ْلَي‬-ْ‫س‬َْ ‫لَي‬
gece, geceler ‫ْاللَّيَالِي‬،ْ‫ال‬
ٍ َ‫لَي لَةْ–ْلَي‬
yağmur ْ‫َمطَرْْ(ج)ْأَمطَار‬
kasdedilen, niyet, mksat ْ‫صود‬
ُ ‫َمق‬
durak, konum ْ‫َموقِف‬
ْ‫ْيَأس‬-ْ‫َس‬
ُْ ‫سْ–ْيَيأ‬ ِ
ümitsiz oldu, ümidini kesti
َ ‫يَئ‬
gördü ْ‫ْ َرأي‬-ْ‫َرأَىْ–ْيَ َرى‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


252
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. ‫إن الغنَى في ْالفُؤَاد‬
َّ ‫ يَا فَاخرًا باألموال‬cümlesinde münâdanın üslubu aşağıdakilerden
hangisidir?
a) Müfred alem (özel isim)
b) Muzaf
c) Nekre-i maksûde
d) Şibih muzaf
e) Nekre gayri maksûde

2. ‫ أيْ طالَّب هَلْ َد َر ْستُم َموْ ضُو َع ال ُمنَادَى‬cümlesinde münâdanın irabı aşağıdakilerden
hangi şekilde yapılmaktadır?
a) Zamme üzere mebnidir, çünkü nekre-i maksûdedir.
b) Zamme üzere mebnidir, çünkü müfred alemdir.
c) Mansuptur, çünkü muzaftır.
d) Mansuptur, çünkü nekre-i gayri maksûdedir.
e) Mansuptur, çünkü şibih muzaftır.

3. Aşağıdaki ifadelerden hangisi nüdbe için doğru bir ifadedir?


a) Cümlenin fiilinin mastarından yapılan bir mefûldür.
b) Uyarmak, çağırmak için kullanılan bir ifade şeklidir.
c) Herhangi bir duruma karşı birinden yardım istemek için kullanılan bir
üslup, bir ifade şeklidir.
d) Başında genelde fethalı bir lam harfi )‫ ( َل‬harfi bulunur.
e) Özel bir ismin başına getirilen sadece ‫( َوا‬vâ) nidâ edatı ile yapılır.

َ ِّ‫ يَا أيَّتُهَا النفسُ ال ُمطمئنَّةُ ارْ جعي إلى َرب‬nida cümlesinde ُ‫ النَّفس‬kelimesinin irabı
4. .... ‫ك‬
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Nekre-i maksûde üslubunda münâdadır, zamme üzere mebnidir.
b) Nekre-i gayri maksûde üslubunda münâdadır, mansuptur.
c) Faildir, merfudur, ref alameti zammedir.
d) ‫أي‬ ّ münadasının sıfatıdır. Münâda nekre-i maksûde olup zamme üzere
mebni olduğundan sıfat bunun lafzına tabi olarak merfudur, ref alameti
ötredir.
e) Müfred alemdir, zamme üzere mebnidir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


253
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse
5. Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a) Bazen müsteğâsın önündeki lâm harfi yerine sonuna elif getirilebilir.
b) Mendûb durumunda olan kelimenin sonuna )‫ (ا‬veya )‫(ه‬getirilebilir.
c) Mendûb, özel bir ismin başına getirilen sadece ‫( َوا‬vâ) nidâ edatı ile
yapılır.
d) Münâda nekre-gayr maksûde (belirsiz) olursa mansup olur.
e) Nüdbe ve istigâse, nidâ üslubundan değildirler.

6. Aşağıdaki ifadelerden hangisi nida, nüdbe ve istigâse üsluplarından biri


değildir?
ُّ ‫اه ِد‬
a) ‫الزور‬ ِ ‫يا لَلْ َقاضي ِمن َش‬
ْ َ
ِ
b) ‫كيف حُْتيي امل ْوتَى‬ ِِ ِ َ َ‫وإ ْذ ق‬
َ َ ‫ب أرِّن‬
ِّ ‫يم َر‬
‫ال إبْ َراه ح‬
c) ‫َّاس إنَّا خلقناكم ِم ْن ذكر وأنْثَى‬
‫ياأيُّ َها الن ح‬
d) ‫من أمر َعجيب‬ ْ ِ‫يَا لَهح‬
e) ‫اخلري هو البَاقِي‬
َ ‫إن‬
ِ ‫ياَ س‬
َّ ‫اعيًا يف اخل ِري‬ َ

7. Aşağıdaki ayet-i kerimede altı çizili kelime hangi tür münâda olur?
... ‫نعبد إالَّ الل‬ ِ
َ َّ‫الكتاب تَ َعالَ ْوا إىل كلمة َس َواء بيننا وبينكم أال‬ ‫أهل‬
َ ‫قح ْل يَا‬
a) Müfred alem
b) Muzâf
c) Nekre-i maksûde
d) Şibih muzâf
e) Nekre-i gayri maksûde

8. Aşağıdaki cümlede altı çizili kelimenin irabı aşağıdakilerden hangisidir?


ِْ ‫ائس‬
. ‫ات‬ ِ
َ َ‫ياَْألهلْالخي ِرْللب‬
a) Harfi cerle mecrurdur, çünkü müstegâstır.
b) Mansuptur, çünkü muzâf münâdadır.
c) Merfudur, çünkü lâmu’l- ibtidâiyye ile başlamıştır.
d) Harfi cerle mecrurdur, çünkü mendubdur.
e) Harfi cerle mecrurdur, çünkü müstegâsün lehtir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25


254
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse
9. Aşağıdaki cümlelerden hangisi, istigâse cümle yapısı değildir?

a) ‫ص حري املالَيني يف أيْ ِدي حكم‬


ِ ‫يا مهْن ِد ِسي املب ِاِّن م‬
َ ََ َ‫ح‬
َ
b) ِ
‫يَا لل م َن الظاملني‬
‫لي‬ ِ
c)
ّ ‫يَا َخال َدا َلع‬
d) ‫يا حُمَ َّم َداه لألوالد‬
e) ِ ‫للر‬
‫ائد ل‬ َّ َ‫يا‬

10. ‫علي‬ ْ ‫ يا‬cümlesinde tabi için aşağıdakilerden hangisi doğrudur?


ّ ‫أستَاذح‬
a) Fetha ile mansuptur.
b) Sadece zamme ile mebnidir.
c) Fetha ile mansuptur, mahallen merfudur.
d) Fetha ve zamme olabilir.
e) Münâdaya tabi olduğu için hareke almaz.

Cevap Anahtarı
1.d, 2.a, 3.e, 4.d, 5.e, 6.d, 7.b, 8.a, 9.a, 10.b

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26


255
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse

YARARLANILAN KAYNAKLAR
eL-Ğalâyinî, Mustafa, Câmi’u’d-dürûsi’l-‘Arabiyye, I-III, Beyrut, 1402/1982.
Hasan Hamd-Emil Bedî’ Ya’kûb, el-Mu’în fi’n-Nahv, Beyrut, 1420/2000.
Eymen Emîn Abdulğanî, en-Nahvu’l-Kâfî, Beyrut, 1421/2000.
Muhammed Muhyiddîn Abdulhamîd, Şerhu Katri’n-Nedâ ve Bellu’s-Sadâ, Ofset
Baskı, tsz.
Mahmûd Hüseynî Meğalise, en-Nahvu’ş-Şâfî, Beyrut, 1418/1997.
Ali Ahmed Medkûr (ve diğerleri-Komisyon), (2008-2009), Luğatî Hayatî, Mısır, es-
Saffu’l-Evvel el-İ‘dâdî, Şeriketu Sakkara.
En-Nahvu’l-Vâdıh, Mısır, tarihsiz.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27


256
BEDEL

• Bedel
• Bedelin Tanımı
İÇİNDEKİLER

• Bedelin Cümledeki Yeri ARAPÇA-IV


• Bedel Çeşitleri
• Bedel ve Atf-ı Beyân İlişkisi
Prof. Dr. İsmail DEMİR

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Bedel hakkında bilgi sahibi
HEDEFLER

olabilecek,
• Bedel ve bununla ilgili
kavramların neler olduğunu
kavrayabilecek,
• Bedelin tanımını ve cümledeki
yerini öğrenebilecek,
• Bedel çeşitlerini öğrenebilecek, ÜNİTE

11
• Bedel ve Atf-ı Beyân ilişkisini
görebileceksiniz.

© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Bedel

Bedelin Tanımı

Bedelin Cümledeki Yeri Okuma Anlama


BEDEL

Bedel-i küll

Bedel-i ba’z

Bedel Çeşitleri

Bedel-i iştimâl

Bedel ve Atf-ı Beyân İlişkisi

Bedel-i mübâyin

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


258
Bedel

GİRİŞ
Arapçada cümle kuruluşunda, cümle içerisinde yer alışı itibarıyla kelimeler
iki kısma ayrılmaktadır. Birinci grup mübteda-haber, fiil-fail-mef‘ûl gibi cümlenin
temel ögeleri olan kelimelerdir. İkinci grup ise kendilerine tevâbi denen kelimerdir
ki bunlar sıfat, atf, bedel ve te’kît olarak bilinmektedirler. Bunlar ilgili olduğu keli-
meye i‘râb, vs. gibi bir kısım yönlerden uymaktadırlar. Bu unsurların cümlede yer
almalarıyla cümleler daha anlaşılır hâle gelmektedir.
Daha önceki ünitelerde kendinden öncekilerden birine bağlı anlamında
tevâbi denilen ögelerden, sıfat, atf ve te’kît konuları işlenmişti. Bedel de bu konu-
ların önemlilerinden biridir. Bedel, cümledeki kapalılığı gidermesi bakımından bü-
yük bir ehemmiyete sahiptir. Bu ünitede ise bu ögelerden bedel konusu ele alınıp
işlenecek ve bununla benzerlik gösteren atf-ı beyân ile olan ilişkisi hakkında bilgi
verilecektir.

BEDELİN TANIMI
Bedel (‫ )اﻟﺒﺪل‬sözlükte; bedel, karşılık; telafi edici şey; ödeme; tahsisat; fiyat
gibi anlamlara gelmektedir.
Terim olarak ise bedel, cümlede asıl kastedilen, kendinden önceki kelimenin
Bedel olan kelime veya i‘râbına uyan ögeye denir. Bedelden önce hazırlık olarak bir kelime zikredilir. İşte
cümle, kendinden ön- bedel de bu isme uyum sağlayarak cümlede yer alır.
ceki kelime veya cüm-
leyi açıklamaktadır. ُ ‫ وﻳُﺬﻛﺮ‬،‫ وﻫﻮ اﳌﻘﺼﻮُد ﺑﺎﳊﻜﻢ‬،‫ اﺳﻢ ﺗﺎﺑِ ٌﻊ ﰲ اﻹﻋﺮاب ﳌﺎ ﻗﺒﻠﻪ‬:‫اﻟـﺒـ ـ ـ ـ ـ ــﺪل‬
.‫ﻣﺘﺒﻮﻋﻪ ﲤﻬﻴﺪا ﻟﻪ‬

Kendisinden bedel tutulan (açıklanan) lafza mübdelün minh ( ‫ﻣﻨﻪ‬ ‫ ) ﻣﺒﺪل‬de-


nir. İsim isimden, cümle de cümleden bedel olabilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


259
Bedel

BEDELİN CÜMLEDEKİ YERİ

Anlamı Cümle
Komutan Halit, Yermûk savaşında za- ِ
fer kazandı.
.‫اﻟﲑﻣﻮك‬ ‫اﻟﻘﺎﺋﺪ ﺧﺎﻟ ٌﺪ ﰲ‬
ُ ‫اﻧﺘﺼﺮ‬َ
Öğrenci Kasım, başarılı oldu. .‫ﻗﺎﺳﻢ‬
ٌ ‫ﳒﺢ اﻟﺘﻠﻤﻴ ُﺬ‬
َ
Örnek
Nahvin Kurucusu İmam Ali’dir. .‫ﻋﻠﻲ‬
‫اﻹﻣﺎم ﱞ‬
ُ ‫اﺿﻊ اﻟﻨﺤﻮ‬
ُ ‫و‬
Kim bunları yaparsa ağır bir ceza azabın ‫ﻌﻞ ذاﻟﻚ ﻳ ْﻠ َﻖ أﺛﺎﻣﺎً ﻳُﻀﺎﻋﻒ ﻟﻪ‬
ona kat kat artırılmasıyla karşılaşır. Fur-
ْ ‫وﻣﻦ ﻳ ْﻔ‬
ْ
kan 25/68-69 .‫اﻟﻌﺬاب‬
Güvenilir bir tefsir kitabını okudum, ‫ ﻗﺮأت أﻧﻮ َار‬،‫اﳌﻌﺘﱪ‬
Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl’i َ ‫ْت ﻛﺘﺎب اﻟﺘﻔﺴﲑ‬ ُ ‫ﻗﺮأ‬
okudum. .‫اﻟﺘﻨﺰﻳﻞ وأﺳﺮار اﻟﺘﺄوﻳﻞ‬

Yukarıdaki örneklerde kırmızı renkli olan kelime veya cümleler bedel, mavi
renkli olanlar ise mübdelün minhdir.

Birinci cümlede (‫ )ﺧﺎﻟِﺪ‬Halit kelimesi bedel, el-Kâid (‫ )اﻟﻘﺎﺋﺪ‬komutan kelimesi


ise mübdelün minhdir. Cümlede asıl kastedilen yani zaferi kazanan bizzat Halit’in
kendisidir. Komutan kelimesi, Halit ismine hazırlık kabilinden söylenmiştir. Yine
görüldüğü gibi bedel olan Halit ismi, mübdelün minh olan el-Kâid kelimesine i‘râb
bakımından uymuştur.

(‫ )اﻟﻘﺎﺋﺪ‬kelimesi fail olduğu için merfu olup ref alâmeti zammedir. Bu kelime-
den bedel olan (‫ )ﺧﺎﻟﺪ‬ismi de i‘râb bakımından ona uyduğu için zamme ile merfu-
dur.

Son örnek cümleye baktığımızda da kırmızı yazılmış olan (‫ )ﻗﺮأت‬fiili ile başla-

yan cümle mavi olan (‫ْت‬


ُ ‫ )ﻗﺮأ‬fiili ile başlayan cümleden bedeldir. Mübdelün minh
olan cümle başlangıç (ibtidaiyye) cümlesi olduğundan i‘rapta mahalli olmadığı için
bedel olan (.‫اﻟﺘﺄوﻳﻞ‬ ‫ )ﻗﺮأت أﻧﻮ َار اﻟﺘﻨﺰﻳﻞ وأﺳﺮار‬cümlesinin de i‘raptan mahalli yoktur.
Ayrıca yukarıdaki örneklere baktımızda mübdelün minh olan kelime ve cüm-
lelerin hazf edilmesi durumunda cümlelerin anlamında bir noksanlığın olmadığını

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


260
‫‪Bedel‬‬

‫‪görmekteyiz. Bu da, cümlede aslolanın bedel olması nedeniyle mübdelün minhin‬‬


‫‪hazf edilmesinin mümkün olduğunu göstermektedir.‬‬

‫‪2.1- Okuma Anlama‬‬

‫ﻋﺪل اﻟﺮﺳﻮل ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺴﻼم‬


‫ُ‬
‫أﺳﺮى‬ ‫ِ‬
‫ﺎس أﺧﺬﻩ اﳌﺴﻠﻤﻮن ﺿﻤﻦ ْ‬ ‫ﻋﻤﻪ اﻟﻌﺒّ َ‬
‫أﻣﺎم رﺳﻮل ﷲ وأﺧﱪﻩ أ ّن ّ‬ ‫وﻗﻒ أﺣ ُﺪ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ َ‬
‫ﻟﻜﻦ اﻟﻌﺒﺎس أ ْﺧﻔﻰ‬
‫ﺒﻞ ﺑﺪر‪ّ ،‬‬‫ﻀﻞ ﻗﺪ أﺳﻠَﻤﺎ ﻗ َ‬ ‫ﻏﺰَوة ﺑ ْﺪر‪ ،‬وﻛﺎن اﻟﻌﺒّﺎس و َزْوﺟﺘُﻪ أم اﻟﻔ ْ‬
‫اﳌ ْﺸﺮﻛﲔ ﰲ ْ‬
‫إﺳﻼﻣﻪ وﺑﻘﻲ ﰲ ﻣ ّﻜﺔَ ﺑﺄﻣ ٍﺮ ﻣﻦ اﻟﺮﺳﻮل ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺴﻼم َ‬
‫ﻟﻴﻨﻘﻞ إﱃ اﳌﺴﻠﻤﲔ أﺧﺒﺎر اﳌﺸﺮﻛﲔ‪.‬‬

‫اﻟﻠﻴﻞ ﻧﺼ ُﻔﻪ‪ ،‬ﻓﻘﺎل ﻟﻪ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ‪ :‬ﻣﺎ‬


‫ﻀﻰ ُ‬ ‫ﺳﻬﺮ اﻟﺮﺳﻮل ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺴﻼم ﰲ ﺑﺪر وﱂ ﻳﺄﺗﻪ ْﻧﻮٌم وﻗ ْﺪ ﻣ َ‬
‫ﻀﻬﻢ‬
‫ﺎس أﻧﻴﻨَﻪُ ﰲ َوﺛﺎﻗﻪ‪ ،‬ﻓﻘﺎم اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ﺑﻌ ُ‬
‫ﲰﻌﺖ اﻟﻌﺒّ َ‬
‫ُ‬ ‫ﻻﺗﻨﺎم ؟ ﻓﻘﺎل ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺴﻼم ‪:‬‬
‫رﺳﻮل ﷲ ُ‬ ‫َﻚ ﻳﺎ َ‬ ‫ﻟَ‬
‫ﺳﺮى ﻛﻠِّﻬﻢ‪.‬‬‫أﻣﺮﻫﻢ أ ْن ﻳﻔﻌﻠﻮا ذﻟﻚ ﺑﺎﻷ َ‬
‫اﻟﺮﺳﻮل َ‬
‫ُ‬ ‫ﻓﺨ ﱠﻔﻔﻮا ﻣﻦ َوﺛﺎﻗِﻪ‪ .‬وﳌﺎ ﻋﻠِﻢ‬

‫اﻟﻔﺘﻮﺣﺎت اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‬
‫ُ‬
‫ﺿ َﻬﺎ َﻋﺒِْﻴـﺮ اﻹ ِ‬
‫ﺳﻼم ‪ ،‬وﱂ‬ ‫ﺼ ُﺮ أَ ْر ُ‬ ‫اﳋﻄﺎب ﻣﺼﺮ ‪ ،‬وﺗَـﻨـ ﱠﻔﺴ ْ ِ‬‫ِ‬
‫َ‬ ‫ﺖﻣ ْ‬ ‫َ ََ َ‬ ‫ﻟﻘﺪ ﻓَـﺘَ َﺢ اﳋﻠﻴﻔﺔُ ُﻋ َﻤ ُﺮ ﺑﻦ‬
‫َن ا ْﺷﺘﺎﻗَ ْ ِ‬
‫ﺐ‬
‫ﺸ ْﻌ ُ‬ ‫ﺼ ُﺮ َﺷ ْﻌﺒُـ َﻬﺎ إﱃ اﻟ ِّﺪﻳْ ِﻦ اﳉَ ِﺪﻳْ ِﺪ ‪ ،‬وﻟﺬﻟﻚ ﻓَـ َﻘ ْﺪ َﺳ َ‬
‫ﺎﻋ َﺪ َﻫ َﺬا اﻟ ﱠ‬ ‫ﺖﻣ ْ‬ ‫ﻳَﺘِﻢ ﻫﺬا اﻟ َﻔ ْﺘ ُﺢ‪ ،‬إﻻ ﺑَـ ْﻌ َﺪ أ ِ َ‬
‫ﺮﻳﲔ ‪ .‬وﻣﺎ‬ ‫ﺎدﺋِِﻪ ﰲ ﻧ ُﻔ ِ ِ‬
‫اﻹﺳﻼم أَ ْﺧﻼﻗِ ِﻪ وﻣﺒ ِ‬
‫ِ‬ ‫ودﺧ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟْ َﻘﺎﺋِ َﺪ َﻋ ْﻤﺮو ﺑﻦ اﻟ َْﻌ ِ‬
‫ﺼ َ‬ ‫ﻮس اﳌ ْ‬ ‫َ ََ‬ ‫ﻮل‬ ‫ﺼ َﺮ ‪ُ ،‬‬ ‫ﺎص ﰲ ﻓَـ ْﺘ ِﺢ ﻣ ْ‬
‫ﻋﻠﻴﻬﺎ َﺣ ﱠﱴ اﻵ َن ‪.‬‬
‫ف َ‬ ‫ِ‬
‫اﻹﺳﻼم ﺗُـ َﺮﻓْ ِﺮ ُ‬ ‫اﻟﺖ َراﻳَﺔُ‬
‫ز ْ‬

‫‪• Yukarıdaki parçaları ünite sonunda verilen sözlükçeden de‬‬


‫‪Bireysel Etkinlik‬‬

‫‪yararlanarak anlamaya ve Türkçeye çevirmeye çalışınız.‬‬


‫‪• Bedel ve mübdelün minh bağlamında, parçalarda yer alan‬‬
‫‪renkli yazılmış kelimeler üzerinde düşününüz.‬‬
‫‪• Bedel ve mübdelün minh olan kelimeleri belirlemeye‬‬
‫‪çalışınız.‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪5‬‬


‫‪261‬‬
‫‪Bedel‬‬

‫‪Aşağıdaki cümleleri Türkçeye çeviriniz. Cümlelerde yer alan bedel ve‬‬


‫‪mübdelün minh olan kelimeleri belirtiniz.‬‬

‫ﻗﺒﻞ ﺑﺪر‪.‬‬ ‫‪ .1‬وﻛﺎن اﻟﻌﺒّﺎس و َزْوﺟﺘُﻪ أم ْ‬


‫اﻟﻔﻀﻞ ﻗﺪ أﺳﻠَﻤﺎ َ‬
‫‪Alıştırmalar‬‬ ‫اﻟﻠﻴﻞ ﻧﺼﻔﻪ‪.‬‬
‫ﻣﻀﻰ ُ‬ ‫‪ .2‬وﱂ ﻳﺄﺗﻪ ْﻧﻮٌم وﻗ ْﺪ َ‬
‫ﺑﻌﻀﻬﻢ ﻓﺨﻔﱠﻔﻮا ﻣﻦ َوﺛﺎﻗِﻪ‪.‬‬
‫‪ .3‬ﻓﻘﺎم اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ُ‬
‫ﻣﺼﺮ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫‪.4‬‬
‫ﻟﻘﺪ ﻓَـﺘَ َﺢ اﳋﻠﻴﻔﺔُ ُﻋ َﻤُﺮ ﺑﻦ اﳋﻄﺎب َ‬
‫ِ‬
‫اﻹﺳﻼم‪.‬‬ ‫ﺿ َﻬﺎ َﻋﺒِْﻴـَﺮ‬ ‫وﺗَـﻨَـﻔﱠﺴ ِ‬ ‫‪.5‬‬
‫ﺼُﺮ أ َْر ُ‬
‫ﺖﻣ ْ‬ ‫َ َ ْ‬
‫ﺼَﺮ ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺐ اﻟْ َﻘﺎﺋِ َﺪ َﻋ ْﻤﺮو ﺑﻦ اﻟْ َﻌ ِ‬ ‫‪.6‬‬
‫ﺎص ﰲ ﻓَـْﺘ ِﺢ ﻣ ْ‬ ‫ﱠﻌ ُ‬
‫ﺎﻋ َﺪ َﻫ َﺬا اﻟﺸ ْ‬
‫ﻓَـ َﻘ ْﺪ َﺳ َ‬
‫ﺼُﺮ َﺷ ْﻌﺒُـ َﻬﺎ إﱃ اﻟ ِّﺪﻳْ ِﻦ اﳉَ ِﺪﻳْ ِﺪ‪.‬‬
‫ﺖﻣ ْ‬
‫وﱂ ﻳﺘِﻢ ﻫﺬا اﻟ َﻔْﺘﺢ‪ ،‬إﻻ ﺑـﻌ َﺪ أ َِن ا ْﺷﺘﺎﻗَ ِ‬
‫َ ْ‬ ‫ُ َْ‬ ‫َ‬ ‫‪.7‬‬

‫‪Cümlelerin tercümeleri:‬‬
‫‪1.‬‬ ‫‪Abbas ve onun eşi Ümmü Fadl Bedir’den (savaş) önce Müslüman olmuşlar-‬‬
‫‪dı.‬‬
‫‪2.‬‬ ‫‪Gecenin yarısı geçmiş olduğu hâlde uyuyamadı.‬‬
‫‪3.‬‬ ‫‪Sahabeden bazıları kalktı ve onun zincirini (esaret) gevşetti.‬‬
‫‪4.‬‬ ‫‪Mısır’ı Halife Ömer b. Hattab fethetti.‬‬
‫‪5.‬‬ ‫‪Mısır toprağı İslâm’ın güzel kokusunu teneffüs etti.‬‬
‫‪6.‬‬ ‫‪Bu halk, Mısır’ın fethinde komutan Amr b.As’a yardım etti.‬‬
‫‪7.‬‬ ‫‪Bu fetih, ancak Mısır halkının yeni dine özleminden sonra olmuştur.‬‬

‫‪Bedel‬‬ ‫‪M.‬‬ ‫‪Cümle‬‬


‫‪minh‬‬
‫اﻟﻔﻀﻞ‬
‫أم ْ‬ ‫َزْوﺟﺘُﻪ‬ ‫ﻗﺒﻞ ﺑﺪر‪.‬‬
‫اﻟﻔﻀﻞ ﻗﺪ أﺳﻠَﻤﺎ َ‬
‫وﻛﺎن اﻟﻌﺒّﺎس و َزْوﺟﺘُﻪ أم ْ‬
‫ﻧﺼﻔﻪ‬ ‫اﻟﻠﻴﻞ‬
‫ُ‬ ‫اﻟﻠﻴﻞ ﻧﺼﻔﻪ‪.‬‬
‫ﻣﻀﻰ ُ‬ ‫وﱂ ﻳﺄﺗﻪ ْﻧﻮٌم وﻗ ْﺪ َ‬
‫ﺑﻌﻀﻬﻢ‬
‫ُ‬ ‫اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ‬ ‫ﺑﻌﻀﻬﻢ ﻓﺨﻔﱠﻔﻮا ﻣﻦ َوﺛﺎﻗِﻪ‪.‬‬ ‫ﻓﻘﺎم اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ُ‬
‫ُﻋ َﻤُﺮ‬ ‫اﳋﻠﻴﻔﺔُ‬ ‫ﻣﺼﺮ‪.‬‬ ‫ِ‬
‫ﻟﻘﺪ ﻓَـﺘَ َﺢ اﳋﻠﻴﻔﺔُ ُﻋ َﻤُﺮ ﺑﻦ اﳋﻄﺎب َ‬
‫ﺿ َﻬﺎ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫اﻹﺳﻼم‪.‬‬ ‫ﺿ َﻬﺎ َﻋﺒِْﻴـَﺮ‬ ‫وﺗَـﻨَـﻔﱠﺴ ِ‬
‫أ َْر ُ‬ ‫ﺼُﺮ‬‫ﻣْ‬ ‫ﺼ ُﺮ أ َْر ُ‬
‫ﺖﻣ ْ‬‫َ َ ْ‬
‫َﻋ ْﻤﺮو‬ ‫ِ‬
‫اﻟْ َﻘﺎﺋ َﺪ‬ ‫ﺼَﺮ ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ﺐ اﻟْ َﻘﺎﺋ َﺪ َﻋ ْﻤﺮو ﺑﻦ اﻟْ َﻌ ِ‬
‫ﺎص ﰲ ﻓَـْﺘ ِﺢ ﻣ ْ‬ ‫ﱠﻌ ُ‬
‫ﺎﻋ َﺪ َﻫ َﺬا اﻟﺸ ْ‬
‫ﻓَـ َﻘ ْﺪ َﺳ َ‬
‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫وﱂ ﻳﺘِﻢ ﻫﺬا اﻟ َﻔْﺘﺢ‪ ،‬إﻻ ﺑـﻌ َﺪ أ َِن ا ْﺷﺘﺎﻗَ ِ‬
‫َﺷ ْﻌﺒُـ َﻬﺎ‬ ‫ﺼُﺮ‬‫ﺼُﺮ َﺷ ْﻌﺒُـ َﻬﺎ إﱃ اﻟ ّﺪﻳ ِﻦ اﳉَﺪﻳﺪ‪ .‬ﻣ ْ‬
‫ﺖﻣ ْ‬ ‫َ ْ‬ ‫ُ َْ‬ ‫َ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪6‬‬


‫‪262‬‬
Bedel

Yukarıdaki metinler ve alıştımaları incelediğinizde bedel olan kelimelerin


mübdelün minhin ne olduğunu ifade etmede farklılklar arzettiğini görmektesiniz.
Bu durum bedelin birkaç çeşit olmasından kaynaklanmaktadır.

BEDEL ÇEŞİTLERİ
Tanımından da anlaşılacağı üzere bedel, kendinden önce geçen kelimenin
işaret ettiği varlığın aynısından, onun bir parçasından veya onun bir özelliğinden
bahsetmektedir. Buna göre bedel dört çeşittir.

Bedel-İ Küll

(‫)ﺑﺪل ُﻛﻞ‬: Bedelin bu türünde bedel mübdelun minhin aynısıdır. Bu bedele


Bedel-in bu türünde bedel-i mutâbık (‫ﻣﻄﺎﺑﻖ‬ ‫ )ﺑﺪل‬da denir.
bedel ile mübdelün
minh aynıdır. (‫ = ﺟﺎء أﺧﻮك زﻳ ٌﺪ‬Kardeşin zeyd geldi.) cümlesinde görüldüğü gibi ( ‫ ) زﻳ ٌﺪ‬ke-
limesi ( ‫ ) أﺧﻮك‬den bedeldir ve aynı kişidir. Yani bedel mübdelün minhin aynısıdır.

Aşağıdaki cümlelerde bedel ve mübdelün minh olan kelimeler renkli olarak


verilmiştir. Bedel ve mübdelün minh olan bu kelimeler üzerinde düşününüz.

.‫ﺧﺎﻟﺪا‬ ِ
ً ‫ﺐ‬ َ ‫ﺄت اﻟﻄﺎﻟ‬
ُ َ‫ﻛﺎﻓ‬
Bireysel Etkinlik

.‫أﺧﻴﻚ ُﳏَ ّﻤ ٍﺪ‬ ُ ‫ﺳﻠﱠ ْﻤ‬


َ ‫ﺖ ﻋﻠﻰ‬
ِ ‫ﺗَـﻮﱠﱃ اﳋِﻼﻓَﺔَ ﺑﻌ َﺪ ﻋﺜْﻤﺎ َن اﻷﻣﺎم ﻋﻠﻲ‬
.‫رﺿ َﻲ ﷲ ﻋﻨﻪ‬ ‫ُ ﱞ‬ ُ ْ َ
.‫ﻚ َﺣ َﺴ ٌﻦ‬
َ ‫ﺻﺪﻳ ُﻘ‬
َ ‫ﺣﻀﺮ‬
َ
.‫ﻗﺒﻞ ﺑﺪر‬
َ ‫اﻟﻔﻀﻞ ﻗﺪ أﺳﻠَﻤﺎ‬
ْ ‫وﻛﺎن اﻟﻌﺒّﺎس و َزْوﺟﺘُﻪ أم‬

Bedel-İ Ba’z ( ‫) ﺑﺪل ﺑﻌﺾ‬:

Bedel mübdelün minhin parçası, bir kısmı olan bedeldir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


263
Bedel

(.‫اﻟﻘﻤﺮ ﻧِﺼ ُﻔﻪ‬


ُ ‫ﻒ‬
ِ
َ ‫ = ُﺧﺴ‬Ayın yarısı tutuldu.) cümlesinde (‫ﻧﺼﻒ‬
ُ ) yarısı kelimesi,

ُ Ay kelmesinin cüz’ü olduğundan (‫ﻧﺼﻒ‬


( ‫)ﻗﻤﺮ‬ ُ ) bedel-i ba’zdır.
Bedel-i ba‘z ve bedel-i
Anlamı Cümle
iştimâl olan kelimelerde
mübdellerine ait zamir
Gazetenin beşte birini okudum. .‫أت اﳉﺮﻳﺪةَ ُﲬ َﺴﻬﺎ‬ ُ ‫ﻗﺮ‬
bulunur. Örnek Filmin yarısını izledim. .ُ‫اﻟﻔﻴﻠﻢ ﻧِﺼ َﻔﻪ‬
َ ‫ﺷﺎﻫﺪت‬ ُ
Sandalyenin ayağı kırıldı ِ
.‫اﻧْ َﻜ َﺴَﺮ اﻟ ُﻜ ْﺮﺳ ﱡﻲ ِر ْﺟﻠُﻪ‬
Faruk (Hz. Ömer) insanların güçsüzle-
rine adil davrandı.
.‫ﺿ َﻌﻔﺎءﻫﻢ‬
ُ ‫اﻟﻨﺎس‬
َ ‫ﻒ اﻟﻔﺎروق‬
َ ‫ﺼ‬
َ ْ‫أﻧ‬
Gecenin çoğu geçti. .‫ﻣﻀﻰ اﻟﻠﻴﻞ أ ْﻛ ُﺜﺮﻩ‬

Yukarıdaki örneklere baktığımızda renkli olan kelimeler bedel-i ba’z olmuş-


lardır. Bedel-i ba’z olan bu kelimelerde, kendisinden bedel tutulan (mübdelün
minh) kelimelere ait zamirlerin olduğunu görmekteyiz. Bu zamir mübdelün minh
ile uyum içerisindedir.

.‫ﺿ َﻌﻔﺎءﻫﻢ‬
ُ ‫اﻟﻨﺎس‬
َ ‫ﻒ اﻟﻔﺎروق‬
َ ‫ﺼ‬
َ ْ‫ أﻧ‬cümlesinde ‫ﺿ َﻌﻔﺎءﻫﻢ‬
ُ kelimesi bedel-i ba’zdır. Ke-
limedeki ‫ ﻫﻢ‬zamiri mübdelün minh olan ‫اﻟﻨﺎس‬
َ kelimesine aittir. ‫ ﻫﻢ‬zamiri ile ait ol-
duğu ‫اﻟﻨﺎس‬
َ kelimesi arasında (müenneslik-müzekkelik, tekil-çoğul vs. gibi) bütün
yönlerden uyum vardır.

Bedel-İ İştimâl (‫)ﺑﺪل اﺷﺘﻤﺎل‬:


Bedel mübdelun minhin aynısı veya bir kısmı olmayıp, mübdelün minhte bu-
lunan bir özellik, bir nitelik gibi içine aldığı bir manayı gösteren bedeldir.

(.‫ﻋﻠﻤﻪ‬
ُ ‫ = أﻋﺠﺒﲏ زﻳ ٌﺪ‬Zeyd’ in ilmi hoşuma gitti.) Bu cümlede (‫)ﻋﻠﻢ‬
ُ kelimesi
(‫)زﻳ ٌﺪ‬den bedeldir ve Zeyd’de bulanan bir niteliktir, aynısı veya parçası değildir.
Bundan dolayı (‫ )ﻋﻠﻢ‬kelimesi, (‫ )زﻳ ٌﺪ‬kelimsinin bedel-i iştimâli olmaktadır.
ُ

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


264
Bedel

Anlamı Cümle
Sana haram aydan “o aydaki savaştan” ٍ ِ‫ﻚ ﻋﻦ اﻟﺸﱠﻬﺮ اﳊﺮِام ﻗ‬
.‫ﺘﺎل ﻓﺒﻪ‬ َ َ‫ﻳﺴﺄﻟﻮﻧ‬
soruyorlar. Bakara 2/217 ْ ْ
Bu kız “ahlâkı” hoşuma gidiyor. .‫أﻋ َﺠﺒَْﺘﲏ ﻫﺬﻩ اﻟﻔﺘﺎةُ ُﺧﻠُ ُﻘﻬﺎ‬ ْ
Örnek .ُ‫ﻫﺎرﻩ‬ ِ
Bahçe “çiçekleri” hoşuma gidiyor. ُ ‫ﻳـُ ْﻌﺠﺒُﲏ اﻟﺒُ ْﺴﺘﺎ ُن ْأز‬
Kim insanlardan “mallarından” ister-
se…
.‫ﱠﺎس ْأﻣﻮا َﳍﻢ‬
َ ‫ﺳﺄل اﻟﻨ‬ َ ‫َﻣ ْﻦ‬
Müslümanların hepsi Rasul’e “onun
adaletine” boyun eğdi.
.‫اﻗْـﺘَ َﺪى اﻟْ ُﻤ ْﺴﻠِﻤﻮن ُﻛﻠﱡﻬﻢ ﺑِﺎﻟﱠﺮﺳﻮل َﻋﺪﻟِﻪ‬

Yukarıdaki örneklere baktığımızda mavi renkli olan kelimeler mübdelün


minh, kırmızı renkli olanları ise bedel-i iştimâl olmuşlardır. Bu örneklerde de be-
del-i iştimâl olan kelimelerde, kendisinden bedel tutulan (mübdelün minh) kelime-
lere ait zamirlerin olduğunu görmekteyiz. Bu zamirler mübdelün minh ile uyum
içerisindedir.

.‫أﻋ َﺠﺒَْﺘﲏ ﻫﺬﻩ اﻟﻔﺘﺎةُ ُﺧﻠُ ُﻘﻬﺎ‬


ْ cümlesinde ‫ ُﺧﻠُ ُﻘﻬﺎ‬kelimesi bedel-i iştimâldır. Buradaki
‫ ﻫﺎ‬zamiri mübdelün minh olan ُ‫ اﻟﻔﺘﺎة‬kelimesine aittir. ‫ ﻫﺎ‬zamiri ile ait olduğu ُ‫اﻟﻔﺘﺎة‬
kelimesi arasında bütün yönlerden uyum vardır.
Bedel-i ba’z ve bedel-i iştimâl olan kelimeler ile kendisinden bedel tutulan
(mübdelün minh) kelimeler arasında tekillik-ikillik-çoğulluk, erillik-dişillik bakımın-
dan uyum şart değildir.

Bedel-İ Mübâyin (‫)ﺑﺪل ﻣﺒﺎﻳﻦ‬:


Bedel mübdelun minheden başka bir şeydir.
Bedelin bu çeşidine yanılma, ağızdan kaçırma, unutma veya sonradan hatır-
lama gibi durumlarda başvurulur. (.‫اﻟﻠﺤﻢ‬ ‫اﳉﱭ‬
َ ‫أﻛﻠﺖ‬ُ = Peynir yedim (peynir demi-
َ
şim) et yedim.) Bu cümlede önce yanlışlıkla (‫)اﳉﱭ‬
َ peynir denilmiş, sonra (‫)اﻟﻠﺤﻢ‬
َ
ٍ
et diyerek düzeltilmiştir. Bedelin bu çeşidine bir örnek de ‫ﺷﻬﺎدة‬
َ ‫ﺼﻠﺖ ﻋﻠﻰ‬ُ ‫َﺣ‬
.ٍ‫ﺟﺎﺋَِﺰة‬
=Diploma aldım (diploma demişim) ödül aldım.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


265
Bedel

Not: Bedel ve mübdelün minhin her ikisi de ma‘rife .‫زﻳ ٌﺪ‬ ‫( ﺟﺎء أﺧﻮك‬karde-
şin Zeyd geldi) yahut nekre .‫ﻋﺎﱂٌ رﺟﻞ‬ ‫( ﺟﺎء‬âlim bir adam geldi) olabilir. Görüldüğü
ٌ
gibi .‫ ﺟﺎء أﺧﻮك زﻳ ٌﺪ‬cümlesinde bedel olan ‫ زﻳ ٌﺪ‬kelimesi ve mübdelün minhin olan
Bedel ve mübdelün
minh ile ilgili bilinmesi ‫ أﺧﻮك‬kelimelerinin her ikisi de ma‘rifedir.
gereken birtakım husus-
lar vardır. Bedel ve mübdelün minhin birisi ma’rife diğeri nekre .‫ﻃﺎﻟﺐ‬
ٌ ‫ﺟﺎء أﺧﻮك‬
(öğrenci olan kardeşin geldi) olabilir. Görüldüğü gibi .‫ ﺟﺎء أﺧﻮك ﻃﺎﻟﺐ‬Bu cümlede
ٌ
ise bedel olan ‫ ﻃﺎﻟﺐ‬kelimesi nekre, mübdelün minhin olan ‫ أﺧﻮك‬kelimesi ise
ٌ
ma’rifedir.

Bedel ve mübdelün minhin ikisi de zahir (açık) isim .‫ﻓﺎﺿﻞ‬


ٌ ‫رﺟﻞ‬
ٌ ‫ﺟﺎء زﻳ ٌﺪ‬
(erdemli bir adam olan Zeyd geldi) olabilir. Yine .‫ ﺟﺎء زﻳ ٌﺪ رﺟﻞ ﻓﺎﺿﻞ‬bu cümlede de
ٌ ٌ
bedel olan ‫ رﺟﻞ‬ve mübdelün minh olan ‫ زﻳ ٌﺪ‬kelimelerinin ikisi de açık bir isimdir.
ٌ
Bedel ve mübdelün minhin her ikisi de gâib zamiri .‫( ﺿﺮﺑﺘُﻪ إﻳﱠﺎﻩ‬onu onu
“gaipteki bir adam” dövdüm) olabilir. Yine görüldüğü gibi .‫ ﺿﺮﺑﺘُﻪ إﻳﱠﺎﻩ‬cümlesinde

bedel olan ‫ إﻳﱠﺎﻩ‬zamiri ve mübdelün minh olan ‫ ﺿﺮﺑﺘُﻪ‬daki (‫ )ه‬zamirinin her ikisi de
(gâib zamiri) olan muzmer (gizli) isimdir.
Bedel ve mübdelün minhin birisi zahir isim diğeri muzmer(gâib zamiri)
isim .‫ﻳﺪا إﻳﱠﺎﻩ‬
ً ‫أﻛﺮﻣﺖ ز‬
ُ (Zeyd’e ona “bizzat kendisine” ikram ettim) olabilir. Yine

.‫ﻳﺪا إﻳﱠﺎﻩ‬
ً ‫أﻛﺮﻣﺖ ز‬
ُ cümlesine baktığımızda ‫ إﻳﱠﺎﻩ‬muzmer ismin bedel ve ‫ﻳﺪا‬
ً ‫ ز‬açık (za-
hir) ismin de mübdelün minh olduğunu görmekteyiz.

İsm-i işâretlerden sonra gelen ma‘rife isimler de bedel olur. ‫اﻟﻜﺘﺎب‬


ُ ‫ذﻟﻚ‬
‫ﻳﺐ ﻓﻴﻪ‬
َ ‫( ﻻ ر‬Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Bakara 2/2) gibi. Bu ayette
(‫)اﻟﻜﺘﺎب‬
ُ bedel, ‫ ذﻟﻚ‬ism-i işâreti ise mübdelün minhdir.

Fiil de fiilden bedel olabilir. Bu durumda iki fiilin de zamanlarının aynı ol-
ması gerekir. .‫ﺻﻠّﻰ‬
َ ‫( ﻗﺎم‬kalktı, namaz kıldı) gibi. Görüldüğü gibi burada ‫ ﻗﺎم‬ve ‫ﺻﻠّﻰ‬
َ
fiillerinin ikiside mâzî sîgâsındadır. ‫ﺻﻠّﻰ‬
َ fiili ‫ ﻗﺎم‬fiilinden bedeldir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


266
Bedel

Her ikisinin de isim veya fiil cümlesi olaması koşuluyla, cümle de cümleden
(.‫ب‬ ِ
bedel olabilir. ُ ‫ﻒ ﻟﻪُ اﻟْ َﻌ َﺬا‬
ْ ‫ﺎﻋ‬
َ‫ﻀ‬ َ ُ‫ﻚ ﻳـَْﻠ َﻖ أﺛَ ًﺎﻣﺎ ﻳ‬
َ ‫) َوَﻣ ْﻦ ﻳـَ ْﻔ َﻌ ْﻞ ذﻟ‬ “kim bunları yaparsa
ağır bir ceza, azabın katkat artırılması ile karşılaşır Furkân 25/68-69” bu âyette
‫ﻒ‬
ْ ‫ﺎﻋ‬
َ‫ﻀ‬ َ ُ‫ ﻳ‬fiili ile bşlayan cümle ‫ ﻳـَْﻠ َﻖ‬fiilinin cümlesinden bedeldir. Görüldüğü gibi her
iki cümle de fiil cümlesidir.
Bedel-i ba’z ve bedel-i iştimâl olan kelimeler Türkçeye çevirilirken mübde-
lün minh olan kelime, bedelin muzâfun ileyhi imiş gibi çevriir.

Anlamı Cümle
.‫ﺼ َﻔﻬﺎ‬ ِ ‫ﺑﺎع ﺟ ِّﺪي اﻟﺪ‬
Dedem evin yarısını sattı. ْ ‫ﱠار ﻧ‬
َ َ َ
Bu kızın ahlakı hoşuma gidiyor. .‫أﻋ َﺠﺒَْﺘﲏ ﻫﺬﻩ اﻟﻔﺘﺎةُ ُﺧﻠُ ُﻘﻬﺎ‬ ْ
Örnek

.ُ‫ﻫﺎرﻩ‬ ِ
Bahçenin çiçekleri hoşuma gidiyor. ُ ‫ﻳـُ ْﻌﺠﺒُﲏ اﻟْﺒُ ْﺴﺘﺎ ُن ْأز‬
Kim insanların mallarından isterse… .‫ﱠﺎس ْأﻣﻮا َﳍﻢ‬
َ ‫ﺳﺄل اﻟﻨ‬ َ ‫َﻣ ْﻦ‬
Çocuğun ağlaması beni rahatsız etti. ُ ُ‫ْأز َﻋ َﺠ ِﲏ اﻟ ِﻄّْﻔ ُﻞ ﺑ‬
.ُ‫ﻜﺎؤﻩ‬

Yukarıdaki örneklere baktığımızda mübdelün minh olan (‫ﱠار‬


َ ‫اﻟﺪ‬, ُ‫اﻟﻔﺘﺎة‬, ‫اﻟْﺒُ ْﺴﺘﺎ ُن‬,
‫ﱠﺎس‬ ِ ِ
َ ‫ اﻟﻨ‬ve ‫ )اﻟﻄّْﻔ ُﻞ‬kelimeleri muzâfun ileyh, bedel olan (‫ﻒ‬
َ ‫ﺼ‬
ْ ‫ﻧ‬, ‫ ُﺧﻠُ ُﻖ‬, ‫ﻫﺎر‬
ُ ‫ ْأز‬, ‫ ْأﻣﻮ َال‬ve ‫ﻜﺎؤ‬
ُ ُ‫) ﺑ‬
kelimeleri de muzâf gibi Türkçeye tercüme edilmektedirler.
Bedelin i‘râbının nasıl yapıldığına dair bir iki misal verelim:

.‫اﻗْـﺘَ َﺪى اﻟْ ُﻤ ْﺴﻠِﻤﻮن ُﻛﻠﱡﻬﻢ ﺑِﺎﻟﱠﺮﺳﻮل َﻋﺪﻟِﻪ‬


‫ﲏ ﻋﻞ اﻟ َﻔْﺘ ِﺢ اﻟْ ُﻤ َﻘ ﱠﺪ ِر‬ ٍ ‫ ﻓ ْﻌ ٌﻞ‬: ‫اﻗْـﺘَ َﺪى‬
‫ﻣﺎض َﻣْﺒ ِ ﱞ‬
.‫ ﻣﺮﻓﻮﻩ ﺑﺎﻟﻮاو‬،‫ ﻓﺎﻋﻞ‬: ‫اﻟْ ُﻤ ْﺴﻠِﻤﻮن‬
Örnek

ٌ ‫ وﻫﻮ ُﻣ‬،" ‫ﻣﺮﻓﻮع ُﻛ ُﻤ َﺆﱠﻛ ِﺪﻩ " اﻟْ ُﻤ ْﺴﻠِﻤﻮن‬


.‫ﻀﺎف‬ ٌ ،‫ي‬ ‫ ﺗﺄﻛﻴ ٌﺪ َﻣ ْﻌﻨَ ِﻮ ﱞ‬: ‫ُﻛ ﱡﻞ‬
،‫ﳏﻞ َﺟٍّﺮ‬ ِ ِ ِ : ‫ﻫﻢ‬
.‫ﻣﻀﺎف إﻟﻴﻪ‬
ٌ ِّ ‫ ﰲ‬،‫ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟ ﱡﺴﻜﻮن‬ ‫ َﻣْﺒ ِ ﱞ‬،‫ﺿﻤﲑٌ ُﻣﺘﱠﺼ ٌﻞ‬ َ ُْ
ِ ‫اﻹﻋﺮ‬ ٍ ُ ‫ َﺧ ْﺮ‬: ‫اﻟﺒﺎء‬
.‫اب‬ َ ْ ‫ﻻﳏَ ﱠﻞ َﳍﺎ ﻣﻦ‬ َ ،‫ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻜﺴﺮ‬ ّ ،‫ف َﺟّﺮ‬ ُ
ِ ُ‫وﻋﻼﻣﺔ‬
.ُ‫ﺟﺮﻩ اﻟ َﻜ ْﺴَﺮة‬ ِ ِ ِ
ّ َ (‫ور ب )ب‬ ٌ ‫ َْﳎُﺮ‬،ُ‫ ُﻣْﺒ َﺪ ٌل ﻣْﻨﻪ‬: ‫اﻟﱠﺮﺳﻮل‬
.‫ وﻫﻮ ﻣﻀﺎف‬،"‫ﺳﻮل‬ ِ ‫ َْﳎﺮور ﺑﺎﻟ َﻜﺴﺮة ﻛﻤﺒﺪل ﻣﻨﻪ " اﻟﱠﺮ‬،‫ﻤﺎل‬ ٍ ِ‫ ﺑ َﺪ ُل ا ْﺷﺘ‬: ‫ﺪل‬ ِ ‫َﻋ‬
َْ ٌ َ
ٌ ‫ ﻷﻧﱠﻪ ُﻣ‬،‫ٍّﺮ‬Fakültesi ِ ِ ِ :
.‫إﻟﻴﻪ‬Açıköğretim
Atatürk Üniversitesi ‫ﻀﺎف‬ ‫ﳏﻞ َﺟ‬ِّ ‫ ﰲ‬،‫ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟ َﻜ ْﺴﺮ‬‫ َﻣْﺒ ِ ﱞ‬،‫ﺿﻤﲑٌ ُﻣﺘﱠﺼ ٌﻞ‬ َ ُ‫ اﳍﺎء‬267
11
‫‪Bedel‬‬

‫ﺼ َﻔﻪُ‪.‬‬ ‫اﻟﻜ ِ‬ ‫ﻗَـﺮأْت ِ‬


‫ﺘﺎب ﻧ ْ‬
‫َ‬ ‫َ ُ‬
‫ﻣﺎض َﻣْﺒ ِﲏﱞ ﻋﻞ اﻟ ﱡﺴﻜﻮن ﻻﺗِّﺼﺎﻟِﻪ ﺑﻀﻤﲑ َرﻓْﻊ ُﻣﺘَ َﺤِّﺮ ٍك‪.‬‬
‫ﻗَـَﺮأْ ‪ :‬ﻓ ْﻌ ٌﻞ ٍ‬
‫‪Örnek‬‬

‫ﱠﻢ‪ ،‬ﰲ ﳏَ ِّﻞ َرﻓْ ٍﻊ‪ ،‬ﻓﺎﻋﻞ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ﱠﺼﻞ‪َ ،‬ﻣْﺒ ِ ﱞ‬ ‫اﻟﺘﺎءُ ‪َ :‬‬
‫ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻀ ّ‬ ‫ﻓﻮع ُﻣﺘ ٌ‬
‫ﺿﻤﲑٌ َﻣ ْﺮ ٌ‬
‫ﻀﺎ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ﺼﻮب ﺑﺎﻟ َﻔْﺘ َﺤﺔ‪ ،‬وﻫﻮ ُﻣْﺒ َﺪ ٌل ﻣْﻨﻪُ أﻳْ ً‬
‫ﻌﻮل ﺑﻪ‪ ،‬ﻣْﻨ ٌ‬ ‫ﺘﺎب ‪َ :‬ﻣ ْﻔ ٌ‬
‫اﻟﻜ َ‬
‫ِ‬ ‫ﻧِﺼﻒ ‪ :‬ﺑ َﺪ ُل ﺑـﻌ ٍ ِ‬
‫ﻀﺎ‪.‬‬
‫ﺼﻮب ﺑﺎﻟ َﻔْﺘ َﺤﺔ ﻛﻤﺒﺪل ﻣﻨﻪ‪ ،‬وﻫﻮ ﻣﻀﺎف أﻳْ ً‬ ‫ﺾ ﻣ ْﻦ ُﻛ ٍّﻞ‪ ،‬ﻣْﻨ ٌ‬ ‫ْ َ َ َْ‬
‫ﳏﻞ َﺟٍّﺮ‪،‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫واﳍﺎء ‪ِ :‬‬
‫ﻣﻀﺎف إﻟﻴﻪ‪.‬‬
‫ٌ‬ ‫ﱠﻢ‪ ،‬ﰲ ِّ‬ ‫ﺮور ُﻣﺘﱠﺼ ٌﻞ‪َ ،‬ﻣْﺒ ِﲏﱞ ﻋﻠﻰ اﻟﻀ ّ‬
‫ﺿﻤ ٌﲑ َْﳎ ٌ‬‫َ‬ ‫ُ‬

‫‪Aşağıdaki cümleleri Türkçeye çeviriniz. Cümlelerde yer alan be-‬‬


‫‪del çeşitlerini ve mübdelün minh olan kelimeleri belirtiniz.‬‬
‫ﺎﺋﺰةِ ﻧﻮﺑَﻞ‪.‬‬ ‫‪ .1‬ﻓﺎز اﻷدﻳﺐ َﳒ ِ‬
‫ﻴﺐ ﲜ َ‬ ‫ُ ٌ‬ ‫َ‬
‫ﱡﻮرﻳْ ِﻦ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫‪ .2‬ﻟُّﻘ َ‬
‫‪Alıştırmalar‬‬

‫ﺐ َﺧﻠﻴ َﻔﺔُ ُﻋﺜْﻤﺎ ُن ﺑﺬي اﻟﻨ َ‬


‫ﻳﺪﻩِ‪.‬‬ ‫‪ .3‬اﺳﺘﻤﻌﺖ إﱃ اﻟﺒـﻠْﺒ ِﻞ ﺗَـﻐْﺮ ِ‬
‫ُُ‬ ‫َْ َ ْ ُ‬
‫ﺼ َﻔﻬﺎ‪.‬‬ ‫‪ .4‬أ َﻛ ْﻠﺖ اﻟﺘﱡـﻔ ِ‬
‫ﱠﺎﺣﺔَ ﻧ ْ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬
‫ِ‬ ‫ِ‬
‫دﻳﻨﺎرا ﻗ ْﺮ ًﺷﺎ‪.‬‬
‫ﺖ اﻟ ﱠﺴﺎﺋ َﻞ ً‬ ‫أﻋﻄَْﻴ ُ‬ ‫‪ْ .5‬‬
‫اﻹﻣﺎم ُﺧﻄْﺒَﺘِ ِﻪ‪.‬‬
‫ﺖ إﱃ ِ‬
‫‪ْ .6‬‬
‫اﺳﺘَ َﻤ ْﻌ ُ‬
‫‪Cevaplar‬‬

‫ﺑﺪل‬ ‫ﻣﺒﺪل ﻣﻨﻪ‬ ‫‪Cümle‬‬

‫ﻴﺐ )ﺑﺪل ﻣﻄﺎﺑﻖ(‬ ‫ﺎﺋﺰةِ ﻧﻮﺑَﻞ‪.‬‬ ‫ﻓﺎز اﻷدﻳﺐ َﳒ ِ‬


‫َﳒ ٌ‬ ‫اﻷدﻳﺐ‬
‫ُ‬ ‫ﻴﺐ ﲜ َ‬ ‫ُ ٌ‬ ‫َ‬
‫ُﻋﺜْﻤﺎ ُن )ﺑﺪل ﻣﻄﺎﺑﻖ(‬ ‫َﺧﻠﻴ َﻔﺔُ‬ ‫ﺐ َﺧﻠﻴ َﻔﺔُ ُﻋﺜْﻤﺎ ُن ﺑِﺬي اﻟﻨﱡﻮَرﻳْ ِﻦ‪.‬‬ ‫ِ‬
‫ﻟُّﻘ َ‬
‫ﻳﺪﻩِ )ﺑﺪل اﺷﺘﻤﺎل(‬ ‫ﺗَـ ْﻐﺮ ِ‬ ‫اﻟﺒُـ ْﻠﺒُ ِﻞ‬ ‫ﻳﺪﻩِ‪.‬‬‫اﺳﺘﻤﻌﺖ إﱃ اﻟﺒـ ْﻠﺒ ِﻞ ﺗَـ ْﻐﺮ ِ‬
‫ُُ‬ ‫َْ َ ْ ُ‬
‫ﺼ َﻔﻬﺎ )ﺑﺪل ﺑﻌﺾ(‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ َﻔﻬﺎ‪.‬‬ ‫أ َﻛ ْﻠﺖ اﻟﺘﱡـﻔ ِ‬
‫ﻧْ‬ ‫ﱠﺎﺣﺔَ‬
‫اﻟﺘﱡـﻔ َ‬ ‫ﱠﺎﺣﺔَ ﻧ ْ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬
‫ﻗِْﺮ ًﺷﺎ )ﺑﺪل ُﻣﺒﺎﻳﻦ(‬ ‫دﻳﻨﺎرا‬
‫ً‬
‫ِ‬
‫دﻳﻨﺎرا ﻗ ْﺮ ًﺷﺎ‪.‬‬ ‫ِ‬
‫ﺖ اﻟ ﱠﺴﺎﺋ َﻞ ً‬ ‫أﻋﻄَْﻴ ُ‬ ‫ْ‬
‫ُﺧﻄْﺒَﺘِ ِﻪ )ﺑﺪل اﺷﺘﻤﺎل(‬ ‫اﻹﻣﺎمِ‬ ‫اﻹﻣﺎم ُﺧﻄْﺒَﺘِ ِﻪ‪.‬‬
‫ﺖ إﱃ ِ‬ ‫اﺳﺘَ َﻤ ْﻌ ُ‬
‫ْ‬
‫‪Cümlelerin tercümeleri:‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪12‬‬


‫‪268‬‬
‫‪Bedel‬‬

‫‪1.‬‬ ‫‪Yazar Necip Nobel ödülünü kazandı.‬‬


‫‪2.‬‬ ‫‪Halife (Hz.) Osman iki nur sahibi diye lakaplanmıştır.‬‬
‫‪3.‬‬ ‫‪Bülbülün şakımasını (ötüşünü) dinledim.‬‬
‫‪4.‬‬ ‫‪Elmanın yarısını yedim.‬‬
‫‪5.‬‬ ‫‪Dilenciye dinar -dinar demişim- kuruş verdim.‬‬
‫‪6.‬‬ ‫‪İmamın hutbesini dinledim.‬‬

‫‪Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin i‘raplarını yapınız.‬‬


‫ِ‬
‫ﻈﺎﻣﻪ‪.‬‬
‫ﻧ َ‬ ‫ﺖ‬‫أﺣﺒَْﺒ ُ‬ ‫‪ْ .1‬‬
‫‪Alıştırmalar‬‬

‫‪.‬‬ ‫‪َ .2‬ﳒَ ْﺤﺘُ ْﻢ‬


‫ﻓﺨﻔﱠﻔﻮا ﻣﻦ َوﺛﺎﻗِﻪ‪.‬‬ ‫‪ .3‬ﻗﺎم اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ﺑ‬
‫ِ ِ‬ ‫اﻹﺳ َﻜْﻨ َﺪ ِرﻳّﺔُ‬
‫ﺼَﺮ‪.‬‬
‫ﻋﺎﺻ َﻤﺔُ ﻣ ْ‬ ‫‪ْ .4‬‬
‫‪.‬‬ ‫ﺖ َﺑﺰﻳْ ٍﺪ‬ ‫أﻋ َﺠْﺒ ُ‬ ‫‪ْ .5‬‬
‫ﱠ‬
‫ْﺳﻪ‪.‬‬
‫َرأ َ‬ ‫‪ .6‬ﻋﺎ َﰿَ اﻟﻄ ُ‬
‫ﺒﻴﺐ‬
‫إﱃ اﻟ ِّﺪﻳ ِﻦ اﳉَ ِﺪﻳْ ِﺪ‪.‬‬ ‫ﺖ‬ ‫ِ‬
‫‪ .7‬وﱂ ﻳَﺘﻢ ﻫﺬا اﻟ َﻔْﺘ ُﺢ‪ ،‬إﻻ ﺑـَ ْﻌ َﺪ أَن ا ْﺷﺘَﺎﻗَ ْ‬
‫ِ‬

‫ﻀﺎ‪.‬‬
‫ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ‪ ،‬وﻫﻮ ُﻣْﺒ َﺪ ٌل ﻣْﻨﻪُ أﻳْ ً‬ ‫ٌ‬ ‫ﻌﻮل ﺑﻪ‪،‬‬‫‪ :‬ﻣ ْﻔ ٌ‬ ‫‪.1‬‬
‫ﺑﺎﻟﻀ ﱠﻤﺔ‪ِ ِ ٌ : ،‬‬
‫‪Alıştırma Cevapları‬‬

‫ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن‪ ،‬ﰲ ﳏَ ِّﻞ‬ ‫ﺿﻤﲑ ُﻣﺘّﺼﻞ ْﻣﺒ ّ‬ ‫‪ :‬ﺑَ َﺪل ﻣﻄﺎﺑﻖ‪ ،‬ﻣﺮﻓﻮع ّ‬ ‫‪.2‬‬
‫ﻀﺎف إﻟَْﻴﻪ‪.‬‬
‫َﺟّﺮ‪ُ ،‬ﻣ ٌ‬
‫ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن‪ ،‬ﰲ ﳏَ ِّﻞ‬ ‫ﺑﺎﻟﻀ ﱠﻤﺔ‪ِ ِ ٌ : ،‬‬ ‫ﺑﺪل ﺑﻌﺾ‪ ،‬ﻣﺮﻓﻮع ّ‬ ‫‪ .3‬ﺑ‬
‫ﺿﻤﲑ ُﻣﺘّﺼﻞ ْﻣﺒ ّ‬
‫ﻀﺎف إﻟَْﻴﻪ‪.‬‬
‫َﺟّﺮ‪ُ ،‬ﻣ ٌ‬
‫ﺑﺎﻟﻀ ﱠﻤﺔ‬
‫‪ :‬ﺑﺪل ﻣﺒﺎﻳﻦ‪ ،‬ﻣﺮﻓﻮع ّ‬ ‫‪.4‬‬
‫ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟ َﻜﺴﺮ‪ ،‬ﰲ ﳏَ ِّﻞ‬ ‫ِ ِ‬ ‫‪ :‬ﺑﺪل اﺷﺘﻤﺎل‪ْ ،‬ﳎﺮور ﺑﺎﻟ َﻜ ْﺴَﺮة‪.‬‬ ‫‪.5‬‬
‫‪ :‬ﺿﻤﲑٌ ُﻣﺘّﺼﻞ ْﻣﺒ ّ‬
‫ﻀﺎف إﻟَْﻴﻪ‪.‬‬
‫َﺟّﺮ‪ُ ،‬ﻣ ٌ‬
‫ﻀﺎ‪.‬‬
‫ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ‪ ،‬وﻫﻮ ُﻣْﺒ َﺪ ٌل ﻣﻨْﻪُ أﻳْ ً‬ ‫ٌ‬ ‫ﻌﻮل ﺑﻪ‪،‬‬‫‪ :‬ﻣ ْﻔ ٌ‬ ‫‪.6‬‬
‫‪ :‬ﺑﺪل اﺷﺘﻤﺎل‪ ،‬ﻣﺮﻓﻮع‬ ‫ﻀﺎ‪.‬‬ ‫ﺑﺎﻟﻀ ﱠﻤﺔ‪ ،‬وﻫﻲ ُﻣْﺒ َﺪ ٌل ﻣْﻨﻬﺎ أﻳْ ً‬ ‫‪:‬ﻓﺎﻋﻞ‪ ،‬ﻣﺮﻓﻮع ّ‬ ‫‪.7‬‬
‫ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟ َﻜﺴﺮ‪ ،‬ﰲ ﳏَ ِّﻞ َﺟّﺮ‪ُ ،‬ﻣ ٌ‬ ‫ِ ِ‬
‫ﻀﺎف إﻟَْﻴﻪ‪.‬‬ ‫ﺑﺎﻟﻀ ﱠﻤﺔ‪ : ،‬ﺿﻤﲑٌ ُﻣﺘّﺼﻞ ْﻣﺒ ّ‬‫ّ‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪13‬‬
‫‪269‬‬
Bedel

BEDEL VE ATF-I BEYÂN İLİŞKİSİ


Atf-ı beyân (‫اﻟﺒﻴﺎن‬ ‫)ﻋﻄﻒ‬: Atf-ı beyân metbû‘undan (kendisinden önceki ke-
lime) daha meşhur bir tâbi‘ (uyan)dir. Atf-ı beyan ma‘rife ismleri izâh ve nekreleri
tahsis eder. Arapça tanımı ise şöyledir.

‫ ﺗﺎﺑﻊ ﺟﺎﻣﺪ ﻳﺸﺒﻪ اﻟﺼﻔﺔ ﰲ ﺗﻮﺿﻴﺢ ﻣﺘﺒﻮﻋﻪ إن ﻛﺎن ﻣﻌﺮﻓﺔ وﰲ ﲣﺼﻴﺼﻪ إن ﻛﺎن‬: ‫ﻋﻄﻒ اﻟﺒﻴﺎن‬
.‫ﻧﻜﺮة‬
Atf-ı beyân: ma‘rife olduğunda metbû‘unu açıklama, nekre olduğunda ise
sınırlamada sıfata benzeyen câmid bir tâbi‘dir.

Anlamı Cümle
Bunu ebû Hafs (Hz.) Ömer dedi. . ٍ
‫ﺣﻔﺺ‬ ‫ﻗﺎل ذﻟﻚ أﺑﻮ‬
Örnek

Arkadaşın Zeyd geldi. . ‫ﻚ‬ ِ ‫ﺟﺎء‬


َ ُ‫ﺻﺎﺣﺒ‬ َ
Kardeşim Mahmut zeki bir çocuktur. ِ
.‫َوﻟَ ٌﺪ ذَﻛ ﱞﻲ‬ ‫أﺧﻲ‬ِ

Yukarıdaki örneklere baktığımızda ilkinde atf-ı beyân olan (‫)ﻋﻤﺮ‬


ُ isminin

ٍ
ma‘rife olup metbû’u olan (‫ﺣﻔﺺ‬ ‫ )أﺑﻮ‬lafzından daha meşhur olduğunu ve Ebu
Hafs’ın kim olduğunu açıkladığını görmekteyiz. İkinci örnekte ise aynı şekilde atf-ı
beyân olan (‫) َزﻳْﺪ‬ isminin ma‘rife olup metbû’u olan (‫ﻚ‬ ِ ) lafzından daha tanı-
َ ُ‫ﺻﺎﺣﺒ‬
nır olduğunu ve arkadaşının kim olduğunu açıkladığına şahit olmaktayız. Son ör-
nekte de yine atf-ı beyân olan (‫) َْﳏﻤﻮد‬ isminin ma‘rife olup metbû’u olan (‫)أﺧﻲ‬
lafzından daha bilinen olduğunu ve kardeşimin kim olduğunu belirttiğni görmekte-
yiz.

Anlamı Cümle
Mübarek bir ağaçtan, zeytin ağacın-
. ‫ﻳُﻮﻗَ ُﺪ ِﻣ ْﻦ َﺷ َﺠَﺮةٍ ُﻣﺒَﺎرَﻛ ٍﺔ‬
dan tutuşturulur. Nûr 24/35
Örnek

Kendisine irinli su içirilecektir. İbrâhim


. ‫َوﻳُ ْﺴ َﻘﻰ ِﻣ ْﻦ َﻣ ٍﺎء‬
14/16
Bir elbise, bir cübbe giydim. ُ ‫ﻟَﺒِ ْﺴ‬
. ‫ﺖ ﺛﻮﺑﺎ ُﺟ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


270
Bedel

Yukarıdaki örneklere baktığımızda ilkinde atf-ı beyân olan (‫)زﻳﺘﻮﻧﺔ‬ isminin

nekre olup metbû’u olan ( ‫ ) ﺷﺠﺮة‬lafzından daha belirli olduğunu ve genelden öze-
le gidildiğini görmekteyiz. Nitekim ağaç genel bir anlam ifade etmekte iken, zeytin
ağacı özel bir anlam bildirmektedir. İkinci örnekte ise aynı şekilde atf-ı beyân olan
ٍ ‫ )ﺻ‬isminin nekre olup metbû’u olan (‫ )ﻣ ٍﺎء‬lafzından daha belirli olduğunu ve
(‫ﺪﻳﺪ‬ َ َ
genelden özele gidildiğini görmekteyiz. Nitekim su çok daha genel bir anlam ifade
etmekte iken, irinli su özel bir anlam bildirmektedir. Son örnekte de yine atf-ı
beyân olan (ً‫ﺟﺒﱠﺔ‬
ُ) isminin nekre olup metbû’u olan (‫ )ﺛﻮﺑﺎ‬lafzından daha belirli ol-
duğunu ve burada da genelden özele gidildiğini görmekteyiz. Yine yukarıdaki ör-
neklerde atf-ı beyân ve metbû’larının her ikisininde nekre olduklarını görmekteyiz.

Künyeden ( ‫ ﺑ ْﻨﺖ‬،‫ اﺑﻦ‬،‫ ّأم‬،‫ أب‬kelimeleriyle başlayan ‫ ّأم ﻛﻠﺜﻮم‬،‫ أﺑﻮ اﻟﻘﺎﺳﻢ‬gibi özel
isimlere ‫ اﻟﻜﻨﻴﺔ‬denir.) sonra gelen isimler, atf-ı beyân olur. Lakaptan (künye olma-
yan, övme ve yerme bildiren ‫ اﻟﻔﺎروق‬،‫ اﻟﺼ ّﺪﻳﻖ‬gibi isimlere ‫ اﻟﻠّ َﻘﺐ‬denir.) sonra gelen isim-
lerle sıfattan sonra gelen ismler de atf-ı beyân olur. İsm-i işâretlerden sonra gelen
camit isimler de atf-ı beyandır.

Aşağıdaki cümleleri Türkçeye çeviriniz. Cümlelerde yer alan atf-ı


beyân ve metbû’u olan kelimeleri belirtiniz.
.‫ﻚ ﺧﺎﻟ ٌﺪ‬ ِ ‫ ﺣﻀﺮ‬.1
َ ‫ﺻﺪﻳ ُﻘ‬
َ ََ َ
Alıştırmalar

.‫ﺟﻞ‬ُ ‫اﻟﺮ‬ ّ ‫أﻋ َﺠﺒَﲏ ﻫﺬا‬ ْ .2


ِ ‫ أﺑﻮ‬.3
.‫اﻟﻘﺎﺳ ِﻢ ُﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ ﻧَﺒِﻴﱡـﻨَﺎ‬
.ِ‫ﺳﻮل ﷲ‬ُ ‫ﻋﻴﺴﻰ َر‬
َ ‫ﺴﻴﺢ‬ ُ ‫ اﻟْ َﻤ‬.4
ُ ‫ ﻧِ ْﻌ َﻢ اﳋَﻠﻴ َﻔﺔُ اﻟﱠﺮ‬.5
.‫ﺷﻴﺪ ﻫﺎرو ُن‬

Cevaplar

‫ﻒ اﻟﺒَﻴﺎن‬ Cümle
ُ ْ‫َﻋﻄ‬ ‫اﳌﺘﺒﻮع‬
‫ﺧﺎﻟ ٌﺪ‬ ‫ﻚ‬ ِ ِ ‫ﺣﻀﺮ‬
َ ‫ﺻﺪﻳ ُﻘ‬َ .‫ﻚ ﺧﺎﻟ ٌﺪ‬
َ ‫ﺻﺪﻳ ُﻘ‬
َ ََ َ
‫ﺟﻞ‬
ُ ‫اﻟﺮ‬ ّ ‫ﻫﺬا‬ .‫ﺟﻞ‬ُ ‫اﻟﺮ‬ ّ ‫أﻋ َﺠﺒَﲏ ﻫﺬا‬ ْ
‫ُﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ‬ ِ ‫أﺑﻮ‬
‫اﻟﻘﺎﺳ ِﻢ‬ ِ ‫أﺑﻮ‬
.‫اﻟﻘﺎﺳ ِﻢ ُﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ ﻧَﺒِﻴﱡـﻨَﺎ‬
‫ﻋﻴﺴﻰ‬
َ ‫ﺴﻴﺢ‬
ُ ‫اﻟْ َﻤ‬ .ِ‫ﺳﻮل ﷲ‬
ُ ‫ﻋﻴﺴﻰ َر‬
َ ‫ﺴﻴﺢ‬
ُ ‫اﻟْ َﻤ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


271
Bedel

‫ﻫﺎرو ُن‬ ُ‫اﳋَﻠﻴ َﻔﺔ‬ ُ ‫ﻧِ ْﻌ َﻢ اﳋَﻠﻴ َﻔﺔُ اﻟﱠﺮ‬


.‫ﺷﻴﺪ ﻫﺎرو ُن‬

Cümlelerin tercümeleri:
1. Arkadaşın Halit geldi.
2. Bu adam hoşuma gitti.
3. Ebu’l-Kâsım Muhammed (a.s.) peygamberimizdir.
4. Mesih olan İsâ, Allah’ın Resûlüdür.
5. Doğru yolu izleyen Hârûn ne iyi halifedir.

Atf-ı beyân sıfat gibi müfredlik tesniyelik, cemi’lik müzekkerlik, müenneslik,


marifelik nekrelikte metbû’uyla uyumlu olur ve metbû’u gibi irab alır.
Atf-ı beyânın şartı camid olmaktır. Türemiş veya türemiş bir isimle tevil edi-
lemez.
Bedel-i küll ( bedel-ü mutâbık) aynı zamanda atf-ı beyândır. Metbû‘unun
kendi yerine geçmesi caiz olan her bir atf-ı beyân aynı zamanda bedeldir. ‫أﺧﻮك‬
َ َ‫ﺟﺎء‬
.‫َزﻳْ ٌﺪ‬ bu cümlede Zeyd ile senin kardeşin aynı kişi olduğu için birbirinin yerinde kul-

lanılabilir. ‫ َزﻳْﺪ‬ismi hem atf-ı beyân hem de bedel-i küll olabilir.

Bedelde asıl kasdolunan tâbi’dir. Metbû’ söze hazırlık niteliğindedir. Atf-ı


beyândan maksat ise metbû’dur. Tâbi onu açıklamak içindir.
Atf-ı beyân olan kelime, metbû’undan daha açıktır. Bu durum bedelde şart
değildir.
Zamir atf-ı beyân olmadığı gibi isim de zamirden atf-ı beyân olmaz.
Atf-ı beyânın i‘râbının nasıl yapıldığına dair bir misal verelim:

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


272
‫‪Bedel‬‬

‫ﻴﻢ ﻷﺑِ ِﻴﻪ َآزَر‪...‬‬ ‫وإ ْذ َ ِ‬


‫ﻗﺎل إﺑْـَﺮاﻫ ُ‬ ‫َ‬
‫ﺼﺐ‪ ،‬ﻣﻔﻌﻮل ﺑﻪ ِﻟﻔ ْﻌ ٍﻞ ْﳏﺬوف‪،‬‬
‫ﻣﺒﲏ‪ ،‬ﰲ ﳏَ ّﻞ ﻧَ ْ‬
‫ﰲ‪ّ ،‬‬
‫ِ‬
‫اﺳﺘﺌﻨﺎﻓﻴّﺔ‪ .‬إ ْذ ‪ :‬اﺳﻢ ﻇَْﺮ ّ‬
‫وإ ْذ ‪ :‬اﻟﻮاو ِ‬
‫ُ ْ‬ ‫َ‬
‫ﺗَـ ْﻘﺪﻳﺮﻩُ اُذْ ُﻛ ْﺮ‪.‬‬
‫ﻗﺎل ‪ :‬ﻓ ْﻌ ٌﻞ ٍ‬
‫ﻣﺎض َﻣْﺒ ِﲏﱞ ﻋﻞ اﻟ َﻔْﺘ ِﺢ‪.‬‬ ‫َ‬
‫‪Örnek‬‬

‫ﺑﺎﻟﻀ ّﻤﺔ‪.‬‬ ‫ِ‬


‫ﻴﻢ ‪ :‬ﻓﺎﻋﻞ‪ ،‬ﻣﺮﻓﻮﻩ ّ‬ ‫إﺑْـَﺮاﻫ ُ‬
‫ب"ل" وﻋﻼﻣﺔُ َﺟِّﺮﻩ‬ ‫ف ﺟ ٍﺮ‪ ،‬ﻣﺒ ِﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻜﺴﺮ‪ِ .‬أﰊ ‪ :‬ﻣﻌﻄﻮف َﻋﻠَﻴﻪ َْﳎﺮور ِ‬ ‫ِِ‬
‫ْ‬ ‫َْ‬ ‫ﺣﺮ ُ َ ّ ْ ّ‬‫ﻷﺑﻴﻪ ‪ :‬اﻟﻼم ‪ْ :‬‬
‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻜﺴﺮ‪ ،‬ﰲ َﳏَ ِّﻞ َﺟٍّﺮ ﻷﻧﱠﻪُ‬ ‫ِ‬
‫"اﻟﻴﺎء" وﻫﻮ ﻣﻀﺎف أﻳﻀﺎ‪ .‬واﳍﺎء ‪ :‬ﺿﻤﲑُ ُﻣﺘﱠﺼﻞ‪َ ،‬ﻣْﺒ ّ‬
‫ﻣﻀﺎف إﻟﻴﻪ‪.‬‬
‫اﻟﻔﺘ َﺤﺔُ ﻷﻧﱠﻪُ ﳑَْﻨﻮعٌ ِﻣﻦ‬
‫ﺟﺮﻩِ ْ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ٍِ‬
‫ﻛﻤ ْﻌﻄُﻮف َﻋﻠَْﻴﻪ‪ ،‬وﻋﻼﻣﺔ ّ‬
‫ﺮور َ‬
‫ﻒ ﺑَﻴﺎن ﻣ ْﻦ "أﰊ" ْﳎ ٌ‬
‫َآزَر ‪َ :‬ﻋﻄْ ُ‬
‫ف‪.‬‬‫ﺼﺮ ِ‬
‫اﻟ ﱠ ْ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪17‬‬


‫‪273‬‬
Bedel

•Bedel
•Bedel (‫ )اﻟﺒﺪل‬sözlükte; bedel, karşılık; telafi edici şey; ödeme; tahsisat; fiyat
gibi anlamlara gelmektedir. Terim olarak ise bedel, cümlede bizzat
kasdedilen, kendinden önceki kelimenin i‘râbına uyan ve kendinden önceki
kelimenin hazırlık olarak zikredildiği, bir isimdir. Kendisinden bedel tutulan
(açıklanan) lafza mübdelün minh ) ‫ ( ﻣﺒﺪل ﻣﻨﻪ‬denir. ‫ب‬ ُ ُ‫ﻟﻘد ﻓَﺗ َ َﺢ اﻟﺧﻠﯾﻔﺔ‬
ِ ‫ﻋ َﻣ ُر ﺑن اﻟﺧطﺎ‬
.‫ﻣﺻر‬
َ misalinde görüldüğ gibi. Cümle de cümleden bedel olabilir.
• Bedel çeşitleri
Özet

•Bedel-i küll (‫ُﻛﻞ‬


‫)ﺑﺪل‬: bunda bedel mübdelun minhin aynısıdır. Bu bedele
bedel-ü mutâbık (‫ )ﺑﺪل ﻣﻄﺎﺑﻖ‬da denir. Örnek: (‫ = ﺟﺎء أﺧﻮك زﻳ ٌﺪ‬Kardeşin zeyd
geldi.)
•Bedel-i ba’z ( ‫) ﺑﺪل ﺑﻌﺾ‬: Mübdelün minhin parçası bir kısmı olan bedeldir.
Örnek: (.‫اﻟﻘﻤﺮ ﻧِﺼ ُﻔﻪ‬
ُ ‫ﻒ‬
ِ
َ ‫ = ُﺧﺴ‬Ayın yarısı tutuldu.)
•Bedel-i iştimâl (‫)ﺑﺪل اﺷﺘﻤﺎل‬: Mübdelun minhin aynısı veya bir kısmı olmayıp,
mübdelün minhte bulunan bir özellik, bir nitelik gibi içine aldığı bir manayı
gösteren bedeldir. Örnek: (.‫ﻋﻠﻤﻪ‬
ُ ‫ = أﻋﺠﺒﲏ زﻳ ٌﺪ‬Zeyd’in ilmi hoşuma gitti.
•Bedel-i mübâyin (‫)ﺑدل ﻣﺑﺎﯾن‬: Mübdelun minhe muhalif olan bedeldir. Bedelin
bu çeşidine yanılma, ağızdan kaçırma, unutma veya sonradan hatırlama gibi
durumlarda başvurulur. Örnek: (.‫اﻟﻠﺤﻢ‬ َ ‫اﳉﱭ‬ َ ‫أﻛﻠﺖ‬
ُ = Peynir yedim (peynir
demişim) et yedim.)
•Bedel ve mübdelün minhin her ikisi de ma‘rife yahut nekre olabilir.
•Atf-ı beyân (‫)ﻋﻄﻒ اﻟﺒﻴﺎن‬: Atf-ı beyân metbû‘undan (kendisinden önceki
kelime) daha meşhur bir tâbi‘ (uyan)dir. Atf-ı beyan ma‘rife ismleri izâh ve
nekreleri tahsis eder. .ٌ‫ﺻدِﯾﻘُكَ ﺧﺎﻟد‬
َ ‫ﺿ َر‬
َ ‫ َﺣ‬örneğinde olduğu gibi.
•Atf-ı beyân sıfat gibi tekillik, ikillik, coğulluk, müzekkerlik, müenneslik,
marifelik nekrelik bakımından metbû’uyla uyumlu olur ve metbû’u gibi irab
alır. Atf-ı beyân olan kelime, metbû’undan daha açıktır. Bu durum bedelde
şart değildir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


274
Bedel

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi bedel-i iştimalin özelliğidir?
a) Mübdelun minhle bir şekilde alakalıdır.
b) Mübdelun minhin bir kısmıdır.
c) Mübdelun minhden daha açıktır.
d) Mübdelun minhin aynısıdır.
e) Mübdelun minhe sadece i’rab bakımından uyar.

2. ً‫ﻟﺒﺴﺖ ﺛﻮﺑﺎ ُﺟﺒﱠﺔ‬


ُ Aşağıdakilerden hangisi (ً‫)ﺟﺒﱠﺔ‬
ُ kelimesinin i’rabıdır?
a) .‫ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﻟﻈﺎﻫﺮة‬
ٌ ‫ﻣﻔﻌﻮل ﺑﻪ‬
ٌ
b) .‫اﻟﻈﺎﻫﺮة‬ ‫ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ‬
ٌ ‫ﻣﻔﻌﻮل ﻣﻄﻠﻖ‬
ٌ
c) ِ ‫ﻣﺮﻓﻮع ﺑﺎﻟﻀ‬
.‫ﱠﻤﺔ اﻟﻈﺎﻫﺮة‬ ٌ ‫ﺛﺎن‬ٍ ‫ﻓﺎﻋﻞ‬
ٌ
d) .‫ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﻟﻈﺎﻫﺮة‬
ٌ ٍ ‫ﻋﻄﻒ ﺑﻴﺎن ﻣﻌﻄﻮف ﻋﻠﻰ‬
‫ﺛﻮب‬
e) .‫ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﻟﻈﺎﻫﺮة‬
ٌ ‫ﻣﻔﻌﻮل ﺑﻪ‬
ٌ

3. Aşaağıdakilerden hangisi bedel-i mübâyin için uygun bir örnektir?

a) .‫ﺻﺪاﻗﺘَﻪ‬َ ‫ﺒﺖ اﻟﱠﺮ ُﺟ َﻞ‬


ُ َ‫أﺣﺒ‬
b) .ٍ‫ﺷﻬﺎد ٍة ﺟﺎﺋَِﺰة‬
َ ‫ﺼﻠﺖ ﻋﻠﻰ‬ ُ ‫َﺣ‬
c) .‫اﻟﺒﻴﺖ ﺟﺎﻧِﺒُﻪ‬ ُ ‫اﺣﱰ َق‬ َ
d) ‫ﻨﺔ‬ ِ ِ‫اﳌﺪﻳﻨﺔ ﺣﺪﻳﻘﺘِﻬﺎ اﻟﻔﺎﺗ‬
ِ ‫َﲡ ﱠﻮﻟﺖ ﰲ‬
ُ َ
e) ‫ﺟﺮﺋﺘُﻪ ِﻣﻦ اﻟﻮرﻃَ ِﺔ‬ ُ ‫ﺟﻞ‬ ‫ﱠ‬
ُ ‫ﺧﻠﺼﲏ اﻟﱠﺮ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


275
‫‪Bedel‬‬

‫?‪4. Aşağıdakilerden hangisi bedel-i iştimâl için uygun bir örnektir‬‬

‫)‪a‬‬ ‫اﻟﻔﻴﻠﻢ ﻧِﺼ َﻔﻪُ‪.‬‬


‫ﺷﺎﻫﺪت َ‬ ‫ُ‬
‫)‪b‬‬ ‫ﱠرس‪.‬‬
‫ﻤﺖ ﻫﺬا اﻟﺪ َ‬ ‫ﻓَ ِﻬ ُ‬
‫)‪c‬‬ ‫أﺧﻮك زﻳ ٌﺪ‪.‬‬
‫ﺟﺎء َ‬
‫ﺣﺮﻳﺮﻩ )‪d‬‬ ‫ِ‬
‫ﻳُﻌﺠﺒُﲏ اﳌﺎءُ َ ُ‬
‫ِّ‬
‫اﻟﺼﻒ‪e) .‬‬ ‫أﻳﺖ اﻟﺘِّﻠﻤﻴ َﺬ ﰲ‬
‫ر ُ‬

‫?‪5. Aşağıdakilerden hangisi bedel-i küll için uygun bir örnektir‬‬


‫ﻋﻨﺎوﻳﻨَﻬﺎ‪a) .‬‬
‫َ‬ ‫أت اﳉﺮﻳﺪ َة‬
‫ﻗﺮ ُ‬
‫ﷲ‪b) .‬‬ ‫ﻋﺒ ِﺪ‬
‫ﺳﻠﻤﺖ ﻋﻠﻰ أﺳﺘﺎذي ْ‬‫ُ‬
‫ﺻﻮﺗَﻪُ‪c) .‬‬ ‫ِ‬
‫اﻟﻨﺎس ُﳛﺒﱡﻮن اﳌُﺆذّ َن َ‬
‫ُ‬
‫ﻛﻼﻣﻪُ )‪d‬‬
‫اﻟﻄﻼب ﻳَﺴﻤﻌﻮن اﻷﺳﺘﺎ َذ َ‬ ‫ُ‬
‫ﻠﻌﺔ ﺳﻮِرﻫﺎ‪e) .‬‬ ‫ﻣﺮرت ﺑﺎﻟ َﻘ ِ‬
‫َ ُ‬

‫‪6.‬‬ ‫?‪Aşağıdakilerden hangisi bedel-i ba’z için uygun bir örnektir‬‬


‫ﲬﺴﻬﺎ‪a) .‬‬
‫ُ‬ ‫أت اﳉﺮﻳﺪ َة َ‬ ‫ﻗﺮ ُ‬
‫ﻋﻠِﻴًّﺎ‪b) .‬‬
‫أﺧﺎك َ‬
‫ﺖ َ‬ ‫ﻗﺎﺑ ْﻠ ُ‬
‫ُﺳﻠﻮﻬﺑﺎ‪c) .‬‬
‫أ ُ‬ ‫ﻚ‬‫أﻋﺠﺒَﺘﲏ ِرواﻳﺘُ َ‬
‫ﻳﺪا )‪d‬‬
‫رت َزﻣﻴﻠﻲ َز ً‬‫ﻫﻞ ُز َ‬
‫ﻳﺖ ﻗَﻠﻤﺎ ﻛِﺘﺎﺑﺎ )‪e‬‬
‫اﺷﱰ ُ ً‬ ‫َ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪20‬‬


‫‪276‬‬
Bedel

ِ
7. .‫ﻒ ﺑِﻨﺎ ﻳﺎ ﺳﺎري‬ َ ِ‫ ﺗ‬Aşağıdakilerden hangisi (ُ‫ )اﻟﻄﺒﻴﻌﺔ‬kelimesi-
ْ ‫ﻠﻚ اﻟﻄﺒﻴﻌﺔُ ﻗ‬
nin i’rabıdır
a) .ُ‫ﻣﺮﻓﻮع وﻋﻼﻣﺔُ رﻓﻌِﻪ اﻟﻀﻤﺔُ اﻟﻈﺎﻫﺮة‬
ٌ ‫ﻓﺎﻋﻞ‬ ٌ
b) . ُ‫ﺧﱪ ﻣﺮﻓﻮعٌ وﻋﻼﻣﺔُ رﻓﻌِﻪ اﻟﻀﻤﺔُ اﻟﻈﺎﻫﺮة‬
ٌ
c) . ُ‫ﺑﺪل اﻟﻜﻞ ﻣﺮﻓﻮعٌ وﻋﻼﻣﺔُ رﻓﻌِﻪ اﻟﻀﻤﺔُ اﻟﻈﺎﻫﺮة‬

d) .ُ‫ﻣﺒﺘﺪأٌ ﻣﺮﻓﻮعٌ وﻋﻼﻣﺔُ رﻓﻌِﻪ اﻟﻀﻤﺔُ اﻟﻈﺎﻫﺮة‬

e) .ُ‫اﻟﻈﺎﻫﺮة‬ ُ‫ﻧﻌﺖ ﻣﺮﻓﻮعٌ وﻋﻼﻣﺔُ رﻓﻌِﻪ اﻟﻀﻤﺔ‬


ٌ

8. Aşağıdakilerden hangisi atf-ı beyân için söylenemez?


a) Bedel-i küll ( bedel-ü mutâbık) aynı zamanda atf-ı beyândır.
b) Atf-ı beyândan maksat metbû’dur.
c) Zamir atf-ı beyân olmadığı gibi isim de zamirden atf-ı beyân olmaz.
d) Metbû’u, atf-ı beyândan daha açıktır.
e) Atf-ı beyân, metbû’una sıfatın mevsûfuna uyduğu gibi uyar.

9. Aşağıda verilen kelimeleri doğru bir cümle oluşturacak şekilde sıraladığı-


nızda sıralama aşağıdakilerden hangisi olmalıdır?
‫ اﻹﺳﻼم‬1 ‫ َﻋﺒِْﻴـَﺮ‬2 ‫ﺼﺮ‬ ِ
ْ ‫ﻣ‬3 ‫ﺿ َﻬﺎ‬
ُ ‫ أ َْر‬4 ‫ﺖ‬
ْ ‫ﱠﺴ‬
َ ‫ َوﺗَـﻨَـﻔ‬5
a. 14532 b. 24513 c. 53421 d. 54123 e. 41352

10. ٍ ‫ أﻗْ َﺴ َﻢ ﺑِﺎﻪﻠﻟ أﺑُﻮ َﺣ ْﻔ‬Cümlesinde altı çizili kelime aşağıdakilerden


.‫ﺺ ﻋُ َﻤ ُﺮ‬
hangisidir?

a) Bedel-i ba‘z
b) Atf-ı beyân
c) Sıfat
d) Bedel-i mübâyin
e) Bedel-i iştimâl

Cevap Anahtarı
1.a, 2.d, 3.b, 4.d, 5.b, 6.a, 7.c, 8.d, 9.c, 10.b

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


277
Bedel

KELİMELER
Anlamları Kelimeler
adalet, doğruluk, hakkı gözetmek ‫ﻋﺪل‬
haber vermek, bildirmekı ‫ﺒﺎر‬
ٌ ‫إﺧ‬ْ - ُ‫أﺧﱪ – ُﳜِْﱪ‬
iç, dahil, içinde ‫ِﺿﻤﻦ‬
esir, tutuklu, savaş esiri ‫أﺳﺮاء‬
َ ‫أﺳﲑ ج‬
Bedir savaşı ‫ﻏﺰَوة ﺑ ْﺪر‬
ْ
ِ
gizlemek, saklamak ٌ‫إﺧﻔﺎء‬
ْ – ‫أﺧﻔﻰ – ُﳜْﻔﻲ‬ ْ
kalmak, muhafaza etmek, ertelenmek ٌ‫ﺑﻘﻲ – ﻳَﺒﻘﻰ – ﺑ َﻘﺎء‬
aktarmak, göndermek, götürmek ‫ﻧ َﻘ َﻞ – ﻳـَْﻨـ ُﻘ ُﻞ – ﻧـَ ْﻘ ٌﻞ‬
iş durum ‫أﻣﺮ ج ُأﻣﻮر‬
geceyi uykusuz geçirmek, uyuyamamak ‫ﺳ ِﻬﺮ – ﻳَ ْﺴ َﻬُﺮ – َﺳ َﻬٌﺮ‬
solumak, teneffüs etmek, soluklanmak ‫ﱡﺲ‬
ٌ ‫ ﺗَـﻨَـﻔ‬- ‫ﱠﺲ‬ُ ‫ﱠﺲ – ﻳـَﺘَـﻨَـﻔ‬
َ ‫ﺗَـﻨَـﻔ‬
‫ﻀ ﱞﻲ‬ِ ‫ ﻣ‬- ‫ﻀﻲ‬ ِ َْ‫ﻣﻀﻰ – ﳝ‬
ayrılmak, uzaklaşmak, geçmek ُ َ
yarım, yarı bir şeyin ortası ‫ﺼﺎف‬
ٌ ْ‫ﻧﺼﻒ ج أﻧ‬ ٌ
Sana ne oluyor? ‫ﻚ‬
َ َ‫ﻣﺎ ﻟ‬
ِ
inlemek, inilti ٌ ‫ أﻧ‬- ‫أ ﱠن – ﻳَﺌ ﱡﻦ‬
‫ﲔ‬
bağlanılan şey, zincir, pranga ‫َوﺛﺎق ج ُوﺛُﻖ‬
‫ﻴﻒ‬ ِ ِ
hafifleştirmek, daha hafif yapmak ٌ ‫ َﲣْﻔ‬- ‫ﻒ‬ ُ ‫ﺧﻔﱠﻒ – ُﳜَّﻔ‬
açmak, başlatmak, öncüsü olmak deneyim ‫ ﻓَـْﺘ ٌﺢ‬- ‫ﻓَـْﺘ َﺢ – ﻳَﻔﺘَ ُﺢ‬
fetih, fetihler ‫ﻓﺘﻮﺣﺎت‬
ٌ ‫ﻓَـْﺘ ٌﺢ ج‬
güzel koku, ıtır, rayiha, demet, buket ‫َﻋﺒِ ْﲑ‬
tamamlamak, bitmek, tam olmak ‫ َﰎﱞ‬- ‫َﰎﱠ– ﻳَﺘِﻢ‬
insanlar, halk, ulus, kabile ‫ﻮب‬
ٌ ‫ﺐ ج ُﺷ ُﻌ‬ ٌ ‫َﺷ ْﻌ‬
ٌ‫ﺴﺎﻋ َﺪة‬ ِ
yardım etmek, yardımcı olmak َ ‫ ُﻣ‬- ‫ﺎﻋ َﺪ – ﻳُﺴﺎﻋ ُﺪ‬ َ ‫َﺳ‬
özlemini, hasretini çekmek, özlemek ٌ ِ‫ ا ْﺷﺘ‬- ‫ﺘﺎق‬
‫ﻴﺎق‬ ُ ‫ﺎق – ﻳَ ْﺸ‬ َ َ‫ا ْﺷﺘ‬
komutan, reis, lider ‫ﻗَﺎﺋِ ٌﺪ ج ﻗُـ ﱠﻮ ٌاد‬
giriş, girme ‫ﻮل‬
ٌ ‫دﺧ‬
ُ

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


278
Bedel

huy, ahlak, karakter, yapı, mizaç ‫ﻼق‬


ٌ ‫َﺧ‬ ْ ‫ُﺧﻠُ ٌﻖ ج أ‬
başlangıç, temel, esas; rensip, buluş, icat ‫َﻣْﺒ َﺪأ ج َﻣﺒَ ِﺎدئ‬
‫ﻳﲔ‬ ِ
Mısırlılar َ ‫ﺼﺮ‬ْ ‫اﳌ‬
ruh, can, canlı, beşer ‫ﻮس‬
ٌ ‫ﺲ ج ﻧ ُﻔ‬ ٌ ‫ﻧـَ ْﻔ‬
devam etti, sürdü ‫اﻟﺖ‬
ْ ‫ﻣﺎ ز‬
sancak, bayrak ‫اﻳﺎت‬
ٌ ‫َراﻳَﺔٌ ج ر‬
dalgalanmak, kanatlarını çarpmak, esmek ‫ﻓﻴﻒ‬ ُ ‫ف – ﻳـَُﺮﻓْ ِﺮ‬
ٌ ‫ ﺗَـ ْﺮ‬- ‫ف‬ َ ‫َرﻓْـَﺮ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23


279
Bedel

YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Alî el-Cârim-Mustafa Emîn, en-Nahvü’l-Vâzıh li’l-Medârisü’s-Sâneviyye, Kahire,
1385/1965.
Antuvân ed-Dahdâh, Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvil ve Levhât,
Beyrut, 1981.
Dursun Hazer vdğ. İlahiyat Fakülteleri için Arapçaya Giriş, Ankara, 2012.
es-Seyyid Ahmed el-Hâsimî, el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır, 1354.
Hanbelizâde Muhammed Şakir, Temrînli ve İ‘rablı Arapça (2. Kitap) Nahiv, nşr. Hü-
seyin Elmalı, İzmir, 2010.
İbrâhim Yûsuf-Muhammed er-Rufâ‘î el-Kvâ‘idü’l-‘Arabiyyetü’l-Müyessere (3. kita)
Riyad, 1984.
M. Sadi Çögenli, Kur’ân ve Hadîs Örnekli Arapça Dilbilgisi (Nahiv), İstanbul, 2009.
Mehmed Zihni, el-Muktadab fî Kavâ‘idi’n-Nahv, İstanbul, tsz.
Mehmet Maksudoğlu, Arapça Dilbilgisi, Şamil Yayınevi, 3. baskı, İstanbul, ts.
Mustafa el-Ğalâyînî, Câmi‘u’d-Durûsi’l-‘Arabiyye, Beyrut, 1402/1982.
Neclâ Yasdıman, Adım Adm Kur’an Dili, İzmir, 2008.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


280
İĞRÂ’ VE TAHZÎR

• İğrâ’nın Tanımı
• İğrâ’nın Kalıpları
ARAPÇA IV
İÇİNDEKİLER

• İğrâ’da Var Olduğu Kabul


Edilen Fiilin Mahzûf Veya Prof. Dr. İsmail DEMİR
Mezkûr Olma Durumu
• Tahzîr’in Tanımı
• Tahzîr’in Kalıpları
• Tahzîrde Var Olduğu Kabul
Edilen Fiilin Mahzûf Veya
Mezkûr Olma Durumu

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• İğrâ’nın ne olduğunu
tanımlayabilecek,
HEDEFLER

• Tahzîr’in tanımını yapabilecek,


• İğrâ’ ve Tahzîr’in nasıl ve hangi
kalıplarla yapıldığını öğrenecek,
• Kullanıldıkları yer ve durumları
anlayacak,
• İğrâ’ ve Tahzîr’in niçin
yapıldığını anlayıp
açıklayabilecek,
• Arapça metinlerde geçen İğrâ’ ÜNİTE

12
ve Tahzîr’i seçebileceksiniz.

© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
İğrâ ve Tahzîr

OKUMA- ANLAMA

İĞRÂ’NIN TANIMI

İĞRÂ’NIN KALIPLARI
İĞRÂ’ VE TAHZÎR

İĞRÂ’DA VAR OLDUĞU KABUL EDİLEN FİİLİN


MAHZÛF VEYA MEZKÛR OLMA DURUMU

TAHZÎR’İN TANIMI

TAHZÎR’İN KALIPLARI

TAHZÎRDE VAR OLDUĞU KABUL EDİLEN FİİLİN


MAHZÛF VEYA MEZKÛR OLMA DURUMU

282
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
‫‪İğrâ ve Tahzîr‬‬

‫‪GİRİŞ‬‬
‫‪Yeryüzünde yaşayan bütün dillerde cümle yapısı mevcuttur. Bazı diller bu‬‬
‫‪hususta diğerlerinden daha geniş ve gelişmiş olabilmektedir. Bu gelişmişlik‬‬
‫‪gramer, üslup, hitap çeşitliliği ve edebî türler gibi birçok alanda kendini‬‬
‫‪göstermektedir. Bu gelişmiş dillerden biri de Arap dilidir.‬‬
‫‪Daha önceki ünitelerde (3. yarıyıl 6, 7 ve 8. üniteler) mef‘ûller konuları ele‬‬
‫‪alınıp detaylı bir şekilde işlenmişti. Hatırlanacağı üzere mef‘ûlün âmilinin, yani fiilin‬‬
‫‪hasf edildiği bazı durumlar vardı. Bazen fiil fâili ile birlikte hasf edilir ve sadece‬‬
‫‪mef‘ûlü bih kalır. Bu ünitede mef‘ûlün âmilinin hasf edildiği yerlerden İğrâ’ ve‬‬
‫‪Tahzîr konuları işlenecektir. Konuların daha iyi anlaşılabilmesi için yukarıda‬‬
‫‪numaraları verilen ünitelerin özellikle de 6. Ünite’nin tekrar gözden geçirilmesi‬‬
‫‪faydalı olacaktır.‬‬

‫‪1. Okuma- Anlama‬‬


‫اﻹﺳﺮاف‬
‫ﻨﺎﻋﺔ َوإﻳﱠﺎ ُﻛ ْﻢ َو ْ‬
‫ﻨﺎﻋ َﺔ اﻟ َﻘ َ‬
‫اﻟ َﻘ َ‬
‫ﺎل‬
‫ﻨﺎﻋﺔُ َﻣ ٌ‬ ‫ﺮﱘ اﻟﱠ ِﺬي َ‬ ‫ﻼم َﻋﻠَﻰ رﺳﻮﻟِِﻪ اﻟ َﻜ ِ‬ ‫رب ِ‬ ‫ِ‬
‫ﻗﺎل "اﻟ َﻘ َ‬ ‫َ‬ ‫ﺼﻼةُ َواﻟ ﱠﺴ ُ‬ ‫ﲔ واﻟ ﱠ‬ ‫اﻟﻌﺎﳌ َ‬
‫اﳊﻤﺪ ﻪﻠﻟ ّ َ‬
‫ﺑﺎﻹﻳﺎس ِﳑﱠﺎ ﰲ أَﻳْ ِﺪي اﻟﻨ ِ‬
‫ﱠﺎس َو إِﻳﱠﺎ ُﻛ ْﻢ َواﻟﻄﱠ َﻤ َﻊ ﻓَِﺈﻧﱠﻪُ اﻟْ َﻔ ْﻘ ُﺮ‬ ‫ِ‬ ‫ﻗﺎل " ﻋﻠَْﻴﻚ‬ ‫ﻻﻳـَْﻨـ َﻔ ُﺪ" َو ِﺣﻴﻨَﻤﺎ ُﺳﺌِ َﻞ َﻋْﻨﻬﺎ َ‬
‫ﺎﺿﺮ‪".‬‬
‫اﳊ ُ‬ ‫ْ‬
‫اف‪،‬‬ ‫ص واﻹﺳﺮ ِ‬ ‫اب‪ ،‬إﻳﱠ َ ِ ِ‬
‫ﺎك ﻣ َﻦ اﳊ ْﺮ ِ َ ْ‬ ‫ﺎﻟﱰ ِ‬‫ﻓَﻴﺎ أَﻳﱡﻬﺎ اﻹﻧْ َﺴﺎ ُن اﻟﱠ ِﺬي َْﳛ ِﻤ ُﻞ ﻧـَ ْﻔ ًﺴﺎ ﻻ ﺗَ ْﺸﺒَ ُﻊ إﻻ ﺑِ ﱡ‬
‫ﻚ أﻧـﱠﻬﻤﺎ ﻳـﺘَﺴﺒﱠ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬
‫ﺒﺎن ﰲ‬ ‫ﱠﺎس‪َ ،‬وذَﻟ َ ُ َ َ َ‬ ‫اف َْﳚ َﻌﻠُﻪُ ﻳـَﺘَ َﺴ ﱠﻮ ُل اﻟﻨ َ‬
‫اﻹﺳَﺮ َ‬
‫ص ﻳـُ ْﻌﻤﻲ ﺑَﺼ َﲑَة اﻹﻧْﺴﺎن َو ْ‬ ‫ﻓَﺈ ﱠن اﳊ ْﺮ َ‬
‫أﺻﺤﺎﺑِﻪ‪.‬‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬
‫ﻓَـ ْﻘﺪ اﻹﻧْﺴﺎن‪ ،‬ﻋﱠﺰﺗَﻪُ َو َﺷَﺮﻓَﻪُ ﻟَ َﺪى ْ‬
‫ﻚ‪ ،‬ﻓَ َﺸْﻴ َﻤﺔ ِﻣ ْﻦ‬ ‫ِ‬ ‫ﻻد وﻣْﻨ ِ‬ ‫ٍ‬ ‫اﻟﺮﺿﺎ ِﲟَﺎ ﻗَ ﱠﺴﻢ ﷲ ﻟَ َ ِ ٍ‬
‫ﺐ َو َﻏ ِْﲑ ذَﻟ َ‬ ‫ﺼٍ‬ ‫ﻚ ﻣ ْﻦ ِرْزق َو ْأو َ َ‬ ‫َ ُ‬ ‫ﻨﺎﻋﺔُ َو ِّ َ‬
‫أ ﱠﻣﺎ اﻟ َﻘ َ‬
‫اﻟﻌ ِﺰ َﻳﺰ ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠﺬ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِﺷﻴ ِﻢ اﻹﺳ ِ‬
‫ﺻﻠﱠﻰ ﷲُ‬ ‫ﻗﺎل ﻧَﺒِﻴﱡﻨﺎ َ‬ ‫ﻟﻴﻞ‪َ .‬وﻗَ ْﺪ َ‬ ‫ﻤﲔ‪ .‬ﺑَ ْﻞ إ ﱠ�ﺎ ﻣ َﻴﺰةٌ ﲤَُﻴُِّﺰ اﻹﻧْ َﺴﺎ َن َ‬‫ﻼم َواﻟْ ُﻤ ْﺴﻠ َ‬ ‫َ ْ‬
‫"ﻋﱠﺰ َﻣ ْﻦ ﻗَـﻨَ َﻊ ذَ ﱠل َﻣ ْﻦ ﻃَ ِﻤ َﻊ"‬
‫ﻮع ‪َ .‬‬ ‫ﺿِ‬ ‫َﻋﻠَْﻴﻪ َو َﺳﻠﱠ َﻢ ﰲ َﻫﺬا اﳌ ْﻮ ُ‬
‫َ‬
‫ﺿﻴﺢ َﻣ ْﻌﻨﺎﻩ‪.‬‬ ‫اﻟﺴﺎﺑِ ِﻖ ِذ ْﻛ ُﺮﻩُ ﻟِﺘَـ ْﻮ ِ‬‫َ‬ ‫ﻳﻒ‬‫ﺼﺔٌ ﺑِﺼ َﺪ ِد َﺷﺮِح اﳊ ِﺪﻳِﺚ اﻟ ﱠﺸ ِﺮ ِ‬
‫َ ْ َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﻫﺬا ُﲢ َﻜﻰ ﻗِ‬
‫ْ‬ ‫ﺑﻨﺎءً ﻋﻠﻰ‬
‫ات‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍِ‬
‫ﺼﻰ َوﺛَﺮو ٌ‬ ‫ﺎل ﻻ ُْﳛ َ‬ ‫ﺚ ﻛﺎ َن ﻟَﻪُ َﻣ ٌ‬‫ﻴﺶ ﰲ ﺑـَ ْﻐ َﺪ َاد َﺣْﻴ ُ‬ ‫ﰲ ﻳـَ ْﻮم ﻣ َﻦ اﻷﻳﱠﺎم َﻛﺎ َن ُﻫﻨﺎ َك َر ُﺟ ٌﻞ ﻳَﻌ ُ‬
‫ﺼﺒِ ُﺤﻮ َن ﺑِِﻪ‪،‬‬ ‫ِ‬
‫ﺎدوا ﳝُْﺴﻮ َن ﺑِﻪ َوﻳُ ْ‬ ‫ﱠﺎس َﺣ ﱠﱴ إﻧـ ُﱠﻬ ْﻢ َﻛ ُ‬‫ور َﻋﻠَﻰ أﻟْ ِﺴﻨَ ِﺔ اﻟﻨ ِ‬ ‫ﻻﺗـُ َﻌﺪﱡ‪َ .‬وﻛﺎ َن ﺛَﺮ ُاؤﻩُ ﻳَ ُﺪ ُ‬
‫ﺎل‬
‫ﲔ "اﻟْ َﻤ َ‬ ‫ﺐ ِ ِِ‬ ‫ﻻد ُﻫﻢ ﺑِِﻪ ر ْﻏﺒَ ًﺔ ﰲ اﻟﻐِ َﲎ‪ ،‬وﻳُ َﺸ ِّﺠﻌُﻮﻧـَ ُﻬﻢ َﻋﻠَﻰ َﻛﺴ ِ‬
‫اﳌﺎل ﻗﺎﺋﻠ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﻮﺻﻮ َن ْأو َ ْ َ‬ ‫َوَﻛﺎﻧُﻮا ﻳُ ُ‬
‫ﻨﺎﻋﺔَ‪ ،‬ﻓَﺈ ﱠ�ﺎ َﻛْﻨـٌﺰ‬ ‫ِ‬
‫ﻨﺎﻋ َﺔ اﻟ َﻘ َ‬
‫ﻮل َﳍُﻢ َداﺋ ًﻤﺎ اﻟ َﻘ َ‬ ‫ﱠﺠﺎ ِر ُ‬
‫ب ﻳـَ ُﻘ ُ‬ ‫ﺎل"‪َ .‬وَﻛﺎ َن ﰲ اﻟْ َﻤﺪﻳﻨَﺔ َر ُﺟ ٌﻞ َﻫ ِﺮٌم َﺳﺒَ َﻜْﺘﻪُ اﻟﺘ َ‬
‫اﻟْ َﻤ َ‬
‫ﻻ ﻳـ ْﻔﲎ‪ ،‬وإﻳﱠﺎ ُﻛﻢ واﻟﻄﱠﻤﻊ‪ ،‬ﻓَﺈﻧﱠﻪ اﻟْ َﻔ ْﻘﺮ ِ‬
‫اﳊﺎﺿ ُﺮ‪.‬‬ ‫ُ‬ ‫َ َ َ ْ َ ََ‬

‫‪283‬‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪3‬‬
İğrâ ve Tahzîr

‫ َﻛﺎ َن ﻳـُْﻠ ِﻘﻲ ﺑِﻨَـ ْﻔ ِﺴﻪ ِﰲ‬-‫اﻟﱠﱵ ﻳَﻈُ ﱡﻦ ﱠأ�ﺎ ﻟَ ْﻦ ﺗَـْﻨﺘَ ِﻬ َﻲ أﺑَ ًﺪا‬- ‫ﲏ اﻟْ َﻮاﺛِ ُﻖ ﺑِﺜَـَﺮَواﺗِﻪ‬ ‫َوَﻫﺬا اﻟﱠﺮ ُﺟ ُﻞ اﻟﻐَِ ﱡ‬
‫ﺴﺎن إﻻ‬ ِ ْ‫ إ ْذ ﻟَﻴﺲ ﻟِﻺﻧ‬،‫ﺎﺣﺒﻪ ﻣﱠﺮًة؛ اﻟ ﱠﺴﻌﻲ اﻟ ﱠﺴﻌﻲ‬ ِ ‫ﺎل ﻟَﻪ‬ ِ ِِ ِ َ ‫أﺣ‬
َ ْ َْ َْ َ ُُ ‫ﺻ‬ َ ُ َ ‫ ﻓَـ َﻘ‬،ُ‫ﻤﺎدا ﻋﻠَﻰ ﻏﻨﺎﻩ‬ ً ‫ﻀﺎن اﻟ َﻜ َﺴﻞ ا ْﻋﺘ‬ ْ
‫ َوَﻛﺎن‬.‫ﺼﱡﺮ ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ُﻫ َﻮ َﻋﻠَْﻴ ِﻪ‬ ِ ‫ وﻟَ ِﻜﻨﱠﻪ ﻛﺎ َن ﻻ ﻳـ ْﻠ ِﻘﻲ ﻟَِﻘﻮﻟِﻪ ﺑﺎﻻً وﻳ‬.‫ﺎك ِﻣﻦ اﻟ َﻜﺴ ِﻞ‬
َُ َ ْ ُ ُ َ َ َ َ ‫ َوإﻳﱠ‬،‫َﻣﺎ َﺳ َﻌﻰ‬
.‫اﻟﻘ َﻤﺎ ِر َواﻟﻠﱠ ْﻬ ِﻮ ُدو َن ﺗَـ ْﻔ ِﻜ ٍﲑ ﰲ َﻋﺎﻗِﺒَﺘِ ِﻪ‬
ِ ‫ﻳـﺒ ِّﺪد أَﻣﻮاﻟَﻪ وﻳـﺒ ِّﺬرﻫﺎ ﰲ‬
ُ َُ َ ُ َ ْ ُ َُ
ٌ‫ ﻓَﺈ ﱠ�ﺎ أ ﱠﻣ َﺎرة‬،‫ﻚ َوا ْﳍََﻮى‬ َ َ‫ﺻﺎﺣﺒُﻪُ ﻋﻠَﻰ َﻫ ِﺬﻩِ اﳊَﺎﻟَِﺔ أ ْﺷ َﻔ َﻖ َﻋﻠَْﻴ ِﻪ ﻓ‬
َ ‫ ﻧـَ ْﻔ َﺴ‬:ُ‫ﻘﺎل ﻟَﻪ‬ ِ ‫ﻓَـﻠَ ﱠﻤﺎ رآﻩ‬
َُ
ِ ‫ وﻟَ ِﻜﻨﱠﻪ َﱂ ﻳ ِﻔﻖ ِﻣﻦ َﻏ ْﻔﻠَﺘِﻪ اﻟْﻤﻈْﻠِﻤ ِﺔ اﻟﱠِﱵ ﺗـُﻌﻤﻲ ﺑ‬.‫ﺼ ﱡﻢ وﻳـﻌ ِﻤﻲ‬ ِ ِ ِ
‫ﺼ َﲑﺗَﻪ إﻻ ﺑَـ ْﻌ َﺪ‬ َ ْ َ ُ ْ ْ ُْ َ ْ ُ َ ُ‫ ﻓَﺈ ﱠن اﳍََﻮى ﻳ‬،‫ﺑﺎﻟ ﱡﺴﻮء‬
‫ ﰒُﱠ‬،‫ﺖ‬ ِ ْ‫ ﰒُﱠ ﺑ ِﻘﻲ أﻣﺎﻣﻬﺎ ﻣ ْﺬﻫﻮﻻ ﺑـﻌﺾ اﻟﻮﻗ‬،‫ و ِﺣﻴﻨَﻤﺎ وﺟ َﺪﻫﺎ ﻓَﺎ ِر َﻏ ًﺔ ذُ ِﻫﻞ‬.ً‫أ ْن رأى ِﺧﺰاﻧـَﺘَﻪ ﻓﺎ ِر َﻏﺔ‬
َ َ َْ ُ َ َ َ َ َ ََ َ ُ َ َ
ِ ِ ِ ِ ِ ِ ِ
‫ﻘﺎل ﻟﻨَـ ْﻔﺴﻪ؛ اﻟﻨ َﱠﺪ َم اﻟﻨ َﱠﺪ َم! ﻗَـْﺒ َﻞ‬ َ َ‫ ﻓ‬.‫ﺐ َﻫﺬا‬ ُ ‫ إ ْذ إﻧﱠﻪُ ﻣﺎ ﻛﺎ َن َْﳛﺴ‬،‫أﻃَْﺮ َق ﺑَﺮأْﺳﻪ ﻧﺎد ًﻣﺎ ﻋﻠَﻰ ﻣﺎ ﻓَـ َﻌ َﻞ‬
‫َﺧ َﺬ‬ ِِ
َ ‫أﻣﺎم ﺑـَْﻴﺘﻪ َوأ‬
َ ‫ﺲ‬ ِ ِ ِ ِ ِ َ ‫ َو َﺧﺮ َج ِﻣ ْﻦ ﺑـَْﻴﺘِ ِﻪ ﻓَﺎ ِر‬.‫اﻷوا ِن‬ ِ
َ َ‫ َو َﺟﻠ‬.‫ َﻛﺴ َﲑ اﻟ َﻘ ْﻠﺐ‬،‫ ُﻣﻄْﺮ َق اﻟﱠﺮأس‬،‫غ اﻷﻳْﺪ‬ َ َ ‫ﻓَـ َﻮات‬
َ ‫ﻘﻮل ﻟِﻨَـ ْﻔ ِﺴ ِﻪ؛ إﻳﱠ‬ ِ ‫ف ِﻣﻦ اﻷﺧ‬ ِ ِ ِ
‫ﺎك أ ْن‬ َ ‫ﺎك إﻳﱠ‬ ُ َ‫ َوﻛﺎ َن ﻳ‬،‫ﻄﺎء‬ ْ َ َ ‫ﺴﺎب اﻟﻨﱠﺎدِم ﻋﻠَﻰ َﻣﺎ اﻗْـﺘَـَﺮ‬ َ ‫ﺐ ﻧـَ ْﻔ َﺴﻪُ ﺣ‬ ُ ‫ُﳛﺎﺳ‬
ِ ‫ﺴﺎب ﻋﺴ ٍﲑ ﻋﺎد َإﱃ ر ْﺷ ِﺪ ِﻩ وﻗَـﱠﺮر أ ْن ﻳﻄْ ِﻮي ﺻ ْﻔﺤ َﺔ اﻟْﻤ‬ ِ
‫ﺎﺿﻲ‬ َ َ َ َ َ َ َ ُ َ َ ٍ ‫ َوﺑـَ ْﻌ َﺪ ﺣ‬-‫ﺎك‬ َ �َ ‫ﺚ‬ ُ ‫ﻳَﺮ َاك ﷲُ َﺣْﻴ‬
‫ﺐ‬ ِ َ‫أﺧ َﺬﻩُ ِﻣْﻨﻪ ﺑِﺴﺒ‬ ِ ِِ
َ َ ‫أﻋﻄﺎﻩُ ﷲُ َﻣﺎ‬ ْ ‫ﺼﻮﺣﺎ َو‬ ُ َ‫ﺗﺎب إﱃ ﷲ ﺗَـ ْﻮﺑَﺔً ﻧ‬ َ ‫ ﰒُﱠ‬،‫ﺪﻳﺪ ًة ﰲ َﺣﻴﺎﺗﻪ‬ َ ‫ﺻ ْﻔ َﺤ ًﺔ َﺟ‬ َ ‫َوﻳـَ ْﻔﺘَ َﺢ‬
.‫ﺼﱡﺮﻓِﻪ‬ ِ
َ َ‫ُﺳﻮء ﺗ‬
‫ْﻔﻲ‬ ِ ‫وﻟَ ﱠﻤﺎ ﻋﻠِﻢ اﻟﻨﱠﺎس ِﲟﺎ ﺣﺪث ﻟَﻪ؛ ﺻﺎروا ﻳﻘﻮﻟﻮ َن اﻟﻌ ْﻘﻞ اﻟﻌ ْﻘﻞ! ﺣﻴﺚ إﻧـﱠﻬﻢ أَدرُﻛﻮا أَﻧﱠﻪ ﻻ ﻳﻜ‬
َ َْ ُ ُ َْ َ َ َ َ َ َُ َ ََ ُ َ َ َ
ِ ‫ﺼﻮ‬ ِ ِِ ِ ِ ‫ﺎل وﺣ َﺪﻩ ﻟِﺴ‬
‫اب ﰲ ُﻛ ِّﻞ‬ ‫ﻮد إﱃ اﻟ ﱠ‬ ُ ‫اﻟﻌ ْﻘ ِﻞ اﻟ ﱠﺴﻠﻴ ِﻢ اﻟﱠﺬي ﻳَـ ُﻘ‬ َ ‫ﻌﺎدة اﻹﻧْﺴﺎن اﻟﺪﱠاﺋ َﻤﺔ إﻻ َﻣ َﻊ‬ َ َ ْ َ ُ ‫اﻟْ َﻤ‬
.‫ْأﻣ ٍﺮ‬
Kanaat et ve İsraftan Sakın
Hamd âlemlerin rabbi olan Allah’a, salât ve selam Allah’ın “kanaat bitmez
tükenmez bir sermayedir” diyen ve kendisine kanaatin ne olduğu sorulduğunda
“İnsanların elinde bulunanlardan ümidini kes ve aç gözlülükten sakın; zira o
fakirliğin ta kendisidir.” buyuran, asil ve şerefli olan peygamberine olsun.
Ey nefsi topraktan başka hiçbir şeyle doymayan insan! Aç gözlülükten ve
israftan sakın. Çünkü hırs insanın kalp gözünü kör eder, israf ise kişiyi insanlara
dilenci yapar. Bu hâller ise insanın dostları nazarında izzet ve şerefini
kaybetmesine sebep olur.
Allah’ın makam, evlad, mal ve saire gibi sana takdir ettiği şeylere razı olmak
ve kanaat etmek ise İslam’ın ve müslümanların özelliklerinden olup, aziz olan
insanı zelil olandan ayıran bir ayrıcalıktır. Peygamber efendimiz (s.a.v.) bu konuda
şöyle buyurmuştur: “Kanaat eden aziz, açgözlü olan ise zelil olmuştur.”
Buna dayalı olarak yukarıda geçen hadis-i şerifin anlamını açıklama
bağlamında şöyle bir kıssa anlatılmaktadır.
Bir zamanlar Bağdat’ta, sayılamayacak kadar mal ve serveti bulunan bir
adam yaşıyordu. Onun bu serveti insanların dillerine destan olmuş ve neredeyse

284
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
İğrâ ve Tahzîr

onunla yatıp onunla kalkıyorlardı. Yine onlar çocuklarına zengin olmalarını tavsiye
ediyorlar ve onlara “para kazanın! para kazanın!” diyerek, onları mal kazanmak
için cesaretlendiriyorlardı.
Bir de o şehirde onlara her zaman “kanaat edin! kanaat edin! Çünkü kanaat
bitmez tükenmez bir hazinedir ve aç gözlülükten sakının çünkü o, fakirliğin ta
kendisidir.” diyen, tecrübeli, yaşlı bir adam vardı.
Hiç bitmeyeceğini sandığı servetine güvenen bu zengin adam, zenginliğine
güvenerek kendini tembelliğin kucağına atıyordu. Arkadaşı bir keresinde ona;
“Çalış! Çalış! Zira insana çalıştığından başkası yoktur, tembellikten de sakın.” dedi.
Fakat o, arkadaşının sözlerine hiç ehemmiyet vermiyor ve tembelliğinde ısrar
ediyordu. Ve sonucunu hiç düşünmeden oyun, eğlence ve kumarda parasını
harcıyordu.
Arkadaşı onun bu hâlini görünce ona acıdı ve “Nefsine ve arzularına uyma!
Çünkü nefis her zaman kötülüğü emreder, ayrıca heva ve hevesten de sakın! Zira
heva insanı kör ve sağır eder.” dedi. Fakat o, hazinesini boş görünceye kadar, kalp
gözünü kör eden karanlık gafletinden uyanmadı. Nihayet onu (hazinesini) boşalmış
olarak bulunca da şaşkına döndü. Ve bir süre o şekilde kalakaldı. Sonra
yaptıklarından pişmanlıkla başını öne eğdi, çünkü bunu hiç hesaba katmamıştı.
Kendi kendine “İş işten geçmeden pişman ol! Pişman ol!” diye söylendi. Ve eli boş,
başı eğik, gönlü kırık bir şekilde evinden çıkıp, evinin önünde oturdu. İşlediği
hatalardan dolayı pişman olan birinin kendini hesaba çektiği gibi, kendi kendine
“Allah’ın seni yasak ettiği yerlerde görmesinden sakın!” diyerek, nefsini hesaba
çekmeye başladı.
Nihayet zor bir hesaplaşmadan sonra aklı başına geldi. Artık geçmişi rafa
kaldırıp hayatında yeni bir sayfa açmaya karar verdi. Sonra samimi bir şekilde
Allah’a tövbe etti. Allah da, yanlış kullanımından dolayı aldığı şeyleri tekrar ona
verdi.
İnsanlar o adamın başına gelenleri öğrenince bu defa da dönüp “akıl lazım!
akıl!” der oldular. Zira onlar, malın ancak ve ancak her işte insanı doğruya sevk
eden bir akılla beraber insanın daimi saadeti için yeterli olabileceğini anladılar.

• Yukarıdaki parçayı anlamaya ve Türkçeye çevirmeye


Bireysel Etkinlik

çalışınız. Tercümesiyle karşılaştırınız.


• Renkli yazılmış olan kısımlarının üzerinde dikkatle durunuz.
Bir kısmının teşvik, bir kısmının da sakındırma ifade ettiğine
dikkat ediniz.

285
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
İğrâ ve Tahzîr

2. İĞRÂ’NIN TANIMI
İğrâ’ (‫ )اﻹ ْﻏﺮاء‬sözlükte, (bir şeyi yapmaya) teşvik etmek, sevk etmek,
el-Mef‘ûlü bihin َُ
amilinin hazfedildiği yönlendirmek, kışkırtmak, ayartmak gibi anlamlara gelmektedir.
yerlerden biri de
ٍِ ِ َ‫ﺚ اﻟْﻤﺨﺎﻃ‬
İğrâ’dır. Terim olarak ise ُ‫ﺐ َﻋﻠﻰ ْأﻣ ٍﺮ َْﳏﻤﻮد ﻟﻴَـ ْﻔ َﻌﻠَﻪ‬ ُ ‫ ُﻫ َﻮ َﺣ ﱡ‬:ُ‫اﻹ ْﻏ َﺮاء‬
İğrâ’, muhatabı beğenilen ve arzu edilen bir işe teşvik etmektir.

• .‫ﻳﻖ إﱃ اﻟْ َﻤ ْﺠ ِﺪ‬ ِ َ‫ ﻓَﺈﻧﱠﻪ ِﻣ ْﻔﺘ‬،‫اﻟﻌﻤﻞ اﻟْﻌﻤﻞ‬


ُ ‫ واﻟﻄﱠﺮ‬،‫ﺎح اﻟﻐ َﲎ‬
ُ ُ َ ََ َ ََ
Örnek

•Çalış, çalış! Zira çalışmak zenginliğin anahtarı ve yücelmenin,


şerefli ve haysiyetli olmanın yoludur.

İğrâ’da konuşana (mütekellim) el-muğrî, ‫اﻟْ ُﻤ ْﻐ ِﺮي‬ muhataba (kendisine

konuşulana) el-muğrâ ‫ اﻟْﻤ ْﻐﺮى‬ve yapılmasına teşvik edilen güzel, faydalı işe ise el-
َُ
muğrâ bih ‫ﺑِﻪ‬ ‫ اﻟْ ُﻤ ْﻐَﺮى‬denilir. İğrâ birtakım kalıplarala yapılmaktadır.

3.İĞRÂ’NIN KALIPLARI
el-Muğrâ bih, aslında amili hazf edilmiş el-mef‘ûlü bihtir ve bu nedenle
mansûbdur. İğrâ’ üç şekilde yapılmaktadır.
3.1- Tek başına: el-Muğrâ bih olan kelime tekrar etmeden müfret olarak
(tek başına) zikredilmekle yapılır. .‫ﺑﺎﻟﻮاﻟِ َﺪﻳْﻦ‬ ‫اﻟﱪ‬ ِ َ ،‫اﻟْﻮﻓَﺎء‬
‫ ِ ﱠ‬،‫اﻟﺼ ْﺪ َق‬
ّ ،‫أﺧﺎك‬ Vefalı ol,
َ َ
vefalı! (vefalı olman gerek), kardeşine dikkat et (iyi davran), doğru olman gerek
(doğru ol), anne babana iyilik yap (ihsanda bulun).
3.2- Tekrar: el-Muğrâ bih olan kelime mükerrer (tekrar) olarak zikredilmekle
yapılır. ،‫ﺪام‬
َ ْ‫اﻹﻗ‬ ‫ اﻹﻗْ َﺪ َام‬،‫ﺑﺎﻟﻮاﻟِ َﺪﻳْﻦ‬
َ ‫اﻟﱪ‬‫اﻟﱪ ِ ﱠ‬
‫ ِ ﱠ‬،‫ﱠﺒﺎت‬
َ ‫ﱠﺒﺎت اﻟﺜ‬
َ ‫ اﻟﺜ‬sebatkâr ol (sebat etmen
gerek sebat), anne babana iyilik et iyilik, ileri ileri (ileri yürü ileri), gibi.

ِ ‫ﺴﺎع إﱃ اﳍَْﻴ َﺠﺎ ﺑِﻐَ ِْﲑ ِﺳ‬


• ‫ﻼح‬ ٍ ‫َﻛ‬ ‫أﺧﺎك إ ﱠن َﻣ ْﻦ ﻻ أﺧﺎً ﻟﻪ‬
َ ‫أﺧﺎك‬
َ
Örnek

•Kardeş edin kardeş! Zira kardeşi olmayan kişi, silahsız savaşa


koşan gibidir.

286
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
İğrâ ve Tahzîr

3.3- Atıfla: İğrâ, el-Muğrâ bihe atıfla da yapılır.

ِ ِ ‫اﻟﱪ‬ ِ َ ‫ اﻟﻌﻤﻞ و اﻟﺜ‬çalış


.َ‫ﱠﺠ َﺪة‬
ْ ‫ اﻟْ ُﻤ ُﺮوءَةَ و اﻟﻨ‬،َ‫اﻟﻌ ْﻬ َﺪ و اﻟ ّﺬ ﱠﻣﺔ‬ َ َ‫ﺑﺎﻟﻮاﻟ َﺪﻳْ ِﻦ و ﻃ‬
َ ،ُ‫ﺎﻋﺘَﻪ‬ َ ‫ ﱠ‬،‫ﱠﺒﺎت‬ َ ََ
ve kararlı ol, anne babana iyilik ve itaat et, ahde özen göster, şahsiyetli ve yürekli
ol! gibi.

• .‫ﺟﻨﻮد اﻟﻮﻃﻦ‬
َ ‫اﻟﺼﱪ واﻟﺜﺒﺎتَ ﻳﺎ‬
َ
Örnek

•Ey vatanın askerleri! Sabırlı ve sebatkâr olunuz.

4. İĞRÂ’DA VAR OLDUĞU KABUL EDİLEN FİİLİN


MAHZÛF VEYA MEZKÛR OLMA DURUMU
İğrâ’da el-Muğrâ bih olan kelime (kendisi ile İğrâ yapılan kelime) gramer
bakımından aslında amili hazf edilmiş el-mef‘ûlü bih olduğu için daima mansûb
olur. Hazfedilen bu amil, el-Muğrâ bih olan kelimeye (anlamla uyumlu) uygun
(ْ‫اﻗْـﺮأ‬
َ ،‫اﺣ َﻔ ْﻆ‬
ْ ،‫ﻀ ْﺮ‬
ُ ‫اﺣ‬
ْ ،‫ اﻓْـ َﻌ ْﻞ‬،‫ﺐ‬
ْ ُ‫ اﻃْﻠ‬،‫ )اﻟَْﺰْم‬gibi bir fiil olup faili ile birlikte hazfedilmiştir.
İğrâ’da amilin hazfedilişi üç şekilde olur.
4.1- Tek başına: el-Muğrâ bih olan kelime müfred (tek başına) olursa,
amilinin hazfedilmesi veya zikredilmesi caiz olur. .‫ﺼْﺒـَﺮ‬
‫ اﻟ ﱠ‬،‫اﳋَْﻴـَﺮ‬ hayır işle, sabırlı ol
(sabretmen gerek) cümlelerinde, şu iki durum da caizdir.

4.1.1- Amilin hazfedilmesi: Yukarıdaki .‫ﺼْﺒـَﺮ‬


‫ اﻟ ﱠ‬،‫ اﳋَْﻴـَﺮ‬cümlelerinin takdiri
şöyledir: ‫ﺼْﺒـَﺮ‬
‫ اﻟَْﺰم اﻟ ﱠ‬،‫ اﻓْـ َﻌﻞ اﳋَْﻴـَﺮ‬birincide emir olan ‫ اﻓْـ َﻌﻞ‬fiili, faili olan ‫ﺖ‬
َ ْ‫ اﻧ‬zamiri
ile birlikte hazfedilmiş ve teşvik için aynı anlama gelmek üzere ‫ اﳋَْﻴـﺮ‬İğrâ kalıbı
َ
olarak mansûb olmuştur.

İkinci cümlede de durum böyledir. ‫ اﻟَْﺰم‬emir fiili, faili olan ‫ﺖ‬َ ْ‫ اﻧ‬zamiri ile
birlikte hazfedilmiş ve teşvik için aynı anlama gelmek üzere ‫ﺼْﺒـﺮ‬
َ ‫ اﻟ ﱠ‬İğrâ kalıbı
olmak üzere mansûb olarak kalmıştır.

4.1.2- Amilin zikredilmesi: Bu durumda ‫ﺼْﺒـﺮ‬


َ ،‫ اﳋَْﻴـَﺮ‬kalıplarında amillerinin
‫اﻟ ﱠ‬
açıkça zikredilmeleri de caizdir. Yani ‫ﺼْﺒـﺮ‬
َ ‫ اﻟَْﺰم اﻟ ﱠ‬،‫ اﻓْـ َﻌﻞ اﳋَْﻴـَﺮ‬hayır işle, sabırlı ol,
denmesi de mümkündür

287
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
İğrâ ve Tahzîr

4.2- el-Muğrâ bihin tekrar edilme durumu: Bu durumda el-Muğrâ bihe


uygun olan amilin (fiil) hazfedilmesi vaciptir (gereklidir). el-Muğrâ bih mansûb
.‫ﻼح‬ ِ ِ ِ ِ ِ ِ
olarak kalır.
َ ‫اﻟﺴ‬
ّ ‫اﻟﺴﻼح‬ ّ ‫اﻟﺼ ْﺪ َق‬
ّ ،‫اﻟﺼ ْﺪ َق‬ ّ ،‫ﺎب‬
َ َ‫ﺎب اﻟﻜﺘ‬
َ َ‫اﻟﻜﺘ‬ Kitabı oku kitabı,
doğru olman gerek doğru, silaha sarıl silaha! gibi. Bu İğrâ kalıplarının açılımı ise
şöyledir:

ِ ِ
‫ﺎب‬
A َ ‫ اﻗْـَﺮأْ اﻟﻜ‬burada emir fiil olan ْ‫ اﻗْـَﺮأ‬faili olan ‫ﺖ‬
َ َ‫ﺘﺎب اﻟﻜﺘ‬ َ ْ‫ اﻧ‬zamiri ile
birlikte hazfedilmiştir. ‫ﺘﺎب‬ ِ
َ ‫ اﻟﻜ‬kelimesi ise, mef‘ûlü bih olup mansûb olarak kalmış
ve bu hâliyle İğrâ olmuştur. İkinci ‫ﺘﺎب‬ ِ
َ ‫ اﻟﻜ‬kelmesi ise birincisinin te’kididir
(İğrâ’daki te’kîd’in lâfzî te’kîd olması gerekir. (Lafzî Te’kîd: Bir kelimenin ya kendisi
veya aynı anlama gelen başka bir kelime ile te’kîd edilmesidir.) Ayrıca tekîd
konusuna bakınız.

ِ ِ
ّ ‫اﻟﺼ ْﺪ َق‬
‫اﻟﺼ ْﺪ َق‬
B ّ ‫ اﻟَْﺰْم‬burada da amil olan ‫ اﻟَْﺰْم‬emir fili, faili ‫ﺖ‬
َ ْ‫ اﻧ‬ile birlikte
ِ
َ ‫اﻟﺼ ْﺪ‬ ِ
hazfedilmiş, ilk ‫ق‬ ّ kelimesi, mef‘ûlü bih olarak mansûb, ikinci ‫اﻟﺼ ْﺪ َق‬ ّ kelimesi
de onun te’kîdi olarak mansûb olmuştur.

‫ﻼح‬ ِ ِ ِ ِ
C
َ ‫اﻟﺴ‬ّ ‫ﻼح‬ ّ ‫ أ ْﺷﻬ ْﺮ‬Takdirinde olup burada da amil olan ‫ أ ْﺷﻬ ْﺮ‬emir fiil,
َ ‫اﻟﺴ‬
ِ
faili ile birlikte hazfedilerek ilk ‫اﻟﺴﻼح‬ ِ
َ ّ kelimesi mef‘ûlü bih olarak, ikinci ‫ﻼح‬ َ ‫اﻟﺴ‬
ّ
kelimesi ise te’kîd olarak mansûb olmuştur.
4.3- Atıfla yapılma durumu: Atıfla yapılan İğrâ’da da el-muğrâ bihe uygun
olan amilin hazfedilmesi vaciptir.
ِ ْ ‫ب ِﻣ َﻦ اﻟﻠﱠﺌِﻴ ِﻢ‬ ِ ِ
.‫اﳉَ ْﻬ َﺪ‬ َ ،‫اﻷﲪَ ِﻖ ﻓَﺈﻧﱠﻪُ َﻛﺎﳊَﻴﱠﺔ ﻻﻳﻜﻮ ُن ﻣْﻨﻬﺎ َﻏْﻴـُﺮ اﻟﻠﱠ ْﺪ ِغ‬
ْ ‫اﻟﻌ َﻤ َﻞ َو‬ َ ‫ اﻟَﻔَﺮ َار َو ا ْﳍََﺮ‬،َ‫اﻟﻌ ْﻬ َﺪ و اﻟ ّﺬ ﱠﻣﺔ‬
َ
Ahdi ve zimmeti koru (gözet). Ahmak kınayıcıdan kaçman ve uzaklaşman
gerek. Çünkü o,sokmaktan başka bir şeyi olmayan yılan gibidir. Çalışman ve gayret
ِّ ‫اﻟ‬
etmen gerek! Yukarıdaki iğrâların açılımları da şöyledir: َ‫ﺬ ﱠﻣﺔ‬ ‫اﻟﻌ ْﻬ َﺪ و‬
َ ‫اﺣ َﻔ ْﻆ‬
ْ
Görüldüğü gibi burada İğrâ atıfla yapılmıştır. Bu nedenle el-muğrâ bihin amili olan
‫اﺣ َﻔ ْﻆ‬
ْ emir fiili, faili olan ‫ﺖ‬
َ ْ‫ اﻧ‬zamiri ile birlikte hazfedilmiş ve ‫اﻟﻌ ْﻬ َﺪ‬
َ el-muğrâ bih
olarak masûb olmuştur. ‫( و‬vav) harfi atıftır. َ‫ﺬ ﱠﻣﺔ‬ ِّ ‫ اﻟ‬kelimesi ise el-muğrâ bih olan

‫اﻟﻌ ْﻬ َﺪ‬
َ kelimesine ma‘tûftur (atfedilmiş).
ِ
Diğeri ise ...‫ب‬َ ‫ اﻟَْﺰْم اﻟﻔَﺮ َار و ا ْﳍََﺮ‬takdirinde olup burada da el-muğrâ bih olan
ِ atıfla kullanılmış ve amili olan ‫ اﻟْﺰم‬faili ‫ اﻧْﺖ‬ile birlikte hazfedilmiştir. Yine ‫و‬
‫اﻟﻔَﺮ َار‬ َْ َ
ِ
(vav) harfi atıf olup, ‫ب‬ َ ‫ ا ْﳍََﺮ‬kelimesi ‫ اﻟﻔَﺮ َار‬kelimesi üzerine atfedilmesi sebebiyle
mansûb olmuştur.

288
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
İğrâ ve Tahzîr

Üçüncüsünün takdiri ise .‫اﳉَ ْﻬ َﺪ‬


ْ ‫اﻟﻌ َﻤ َﻞ َو‬
َ ‫ اﻟَْﺰْم‬şeklinde olup bunda da durum
bir öncekinin aynısıdır.
Yukarıda zikredilen el-muğrâ bihin amilinin hazfi konusu ile ilgili bu üç
duruma birkaç i‘rab örneği verelim.

ٌ ‫ وﻓِ ْﻌﻠُﻪُ َْﳏ ُﺬ‬،ِ‫ﺎﻫَﺮة‬


• ً‫وف َﺟ َﻮازا‬ ِ ‫ﻮل ﺑﻪ ﻣْﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘﺤ ِﺔ اﻟﻈﱠ‬
َ ٌ ُ َ ٌ ُ‫ َﻣ ْﻔﻌ‬:‫اﳋَْﻴـَﺮ‬
ْ
.‫ﺖ‬ ِ ِ ‫ﺎﻋﻠُﻪ‬ ِ ِ
َ ْ‫ﺿﻤﲑٌ ُﻣ ْﺴﺘَﱰٌ ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗ ْﻘﺪﻳﺮﻩ اﻧ‬ َ ُ َ‫ و ﻓ‬،‫ﺗَـ ْﻘﺪ ُﻳﺮﻩُ اﻓْـ َﻌ ْﻞ‬
Örnek

:‫ﺎب‬ ِ ِ
َ َ‫ﺎب اﻟﻜﺘ‬َ َ‫• اﻟﻜﺘ‬
ٌ ‫ وﻓِ ْﻌﻠُﻪُ َْﳏ ُﺬ‬،ِ‫ﺎﻫَﺮة‬
ً‫وف ُو ُﺟﻮﺑﺎ‬ ِ ‫ﻮل ﺑﻪ ﻣْﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘﺤ ِﺔ اﻟﻈﱠ‬
َ ٌ ُ َ ٌ ُ‫ َﻣ ْﻔﻌ‬:‫ﺎب‬
ِ
َ َ‫• اﻟﻜﺘ‬
ِ ِ ‫ﺎﻋﻠُﻪ‬ِ
.‫ﺖ‬ َ ُ َ‫ وﻓ‬،ْ‫ﺪﻳﺮﻩ اﻗْـَﺮأ‬
َ ْ‫ﺿﻤﲑٌ ُﻣ ْﺴﺘَﱰٌ ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗ ْﻘﺪﻳﺮﻩ اﻧ‬ ُ ‫ﺗَـ ْﻘ‬
.‫ ﺗَﺄْﻛِﻴ ٌﺪ )ﺗَـ ْﻮﻛِﻴ ٌﺪ( ﻟَ ْﻔ ِﻈ ﱞﻲ َﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﻟﻈّﺎﻫﺮة‬:‫ﺎب‬ ِ
َ َ‫• اﻟﻜﺘ‬

ِ ّ‫اﻻﺳﺘِ َﻘ َﺎﻣﺔَ ﻓَﺈ�ﻤﺎ ﻃَﺮﻳﻖ اﻟﻨ‬


• .‫ﺠﺎح‬ ِ
ْ ‫اﳉ ﱠﺪ و‬
•Gayret et ve doğru ol! Çünkü o ikisi başarının yoludur.
Örnek

‫ﺪﻳﺮﻩ‬ ٌ ‫ وﻓِ ْﻌﻠُﻪُ َْﳏ ُﺬ‬،ِ‫ﺎﻫَﺮة‬


ُ ‫وف ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗَـ ْﻘ‬
ِ ‫ﻮل ﺑﻪ ﻣْﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘﺤ ِﺔ اﻟﻈﱠ‬
َ ٌ ُ َ ٌ ُ‫ َﻣ ْﻔﻌ‬:‫اﳉ ﱠﺪ‬
ِ •
،‫اﻟَْﺰْم‬
ِ ِ ‫ﺎﻋﻠُﻪ‬ ِ
َ ْ‫ﺿﻤﲑٌ ُﻣ ْﺴﺘَﱰٌ ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗ ْﻘﺪﻳﺮﻩ اﻧ‬
.‫ﺖ‬ َ ُ َ‫وﻓ‬ •
ْ ‫ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟ َﻔﺘِ ِﺢ ﻻ َﳏَ ﱠﻞ َﳍﺎ ﻣﻦ‬
.‫اﻹﻋَﺮب‬ ‫ف َﻋﻄْﻒ َﻣْﺒ ِ ﱞ‬ ُ ‫ َﺣ ْﺮ‬:‫اﻟﻮ ُاو‬ َ •
.‫ﻮف ﻋﻠﻰ اﳉ ّﺪ ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﻟﻈﺎﻫﺮة ﻋﻠﻰ آﺧﺮﻫﺎ‬ ٌ ُ‫ َﻣ ْﻌﻄ‬:َ‫اﻻﺳﺘِ َﻘ َﺎﻣﺔ‬
ْ •

Tahzîr; muhatabı
beğenilmeyen, kötü 5.TAHZÎR’İN TANIMI
görülen bir durumdan
kaçınması için el-Mef‘ûlü bihin amilinin hazfedildiği yerlerden biri de Tahzîr’dir. Tahzîr
sakındırmada herzaman mansubtur.
kullanılan bir kalıptır.
ِ ‫ اﻟﺘﱠﺤ‬sözlükte, (bir şey hususunda, e… karşı, …için) uyarmak,
et-Tahzîr ‫ﺬﻳﺮ‬
el-Mef‘ûlü bihin ْ
amilinin hazfedildiği tembih ve ikaz etmek gibi anlamlara gelir.
yerlerden biri de
Tahzîr’dir.

289
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
İğrâ ve Tahzîr

Terim olarak ise; .‫ﺐ َﻋﻠﻰ ْأﻣ ٍﺮ َﻣﻜ ُْﺮوﻩ ﻟِﻴَ ْﺠﺘَﻨِﺒَﻪ‬
ِ َ‫ ﺗَـْﻨﺒﻴﻪُ اﻟْﻤ َﺨﺎﻃ‬:‫ﱠﺤ ِﺬ ُﻳﺮ‬
ُ ْ ‫اﻟﺘ‬ Tahzîr;

muhatabı istenmeyen, sakıncalı ve tehlikeli görülen bir şey veya işten kaçınması
için sakındırmaktır.

Anlamı Tahzîr cümlesi


Vefasızlıktan, ihanetten sakın! Zira o
yerilmiş bir huydur.
.‫ﻮم‬
ٌ ‫ ﻓَﺈﻧﱠﻪ ُﺧﻠُ ٌﻖ َﻣ ْﺬ ُﻣ‬،‫اﻟﻐَ ْﺪ َر‬
Duvardan sakın! Duvardan (yıkılmak
.‫ﺪار‬ِ ِ
üzere olan duvardan sakınmak için). َ ‫ﺪار اﳉ‬
َ ‫اﳉ‬
Başını duvardan sakın! َ ِ‫ﻚ و اﳊَﺎﺋ‬
.‫ﻂ‬ َ ‫َرأْ َﺳ‬
İnsanlara iftiradan sakın. .‫ﺎك و اﻻﻓِْﱰاء ﻋﻠﻰ اﻟﻨّﺎس‬
َ ‫إﻳﱠ‬
Allah’ın elçisi onlara dedi ki: Allah’ın ‫ﻮل ﷲِ ﻧَﺎﻗَ َﺔ ﷲِ و‬
ُ ‫ﺎل َﳍُ ْﻢ َر ُﺳ‬
َ ‫ﻓَـ َﻘ‬
devesine ve onun su içme sırasına
dikkat edin (K. Kerim, eş-Şems(91)/13.). .‫ﺎﻫﺎ‬
َ َ‫ُﺳ ْﻘﻴ‬

Yukarıdaki örneklerde altı çizili olan bölümler tahzîr kalıplarıdır.

Tahzîr’de, konuşana (başkasını uyarana) el-muhazzir ‫اﻟْ ُﻤ َﺤ ِّﺬر‬, muhataba


(ikaz edilene) el-muhazzer ‫ اﻟ ُْﻤ َﺤ ﱠﺬر‬ve kaçınılması istenen kötü şey veya işe de el-
ِ
mahzûr veya el-muhazzer minh‫ﺤ ُﺬور‬
ْ ‫اﻟْﻤ‬ َ ، ‫ اﻟْ ُﻤ َﺤ ﱠﺬر ﻣﻨﻪ‬denir.
6.TAHZÎR’İN KALIPLARI
Tahzîr konumundaki kelime (el-mahzûr, el-muhazzer minh), gizli bir fiilin el-
mef‘ûlü bihi ‫ اﻟْ َﻤ ْﻔﻌﻮل ﺑﻪ‬olduğu için daima mansûb olur. Tahzîr’deki mahzûf fiiller
genellikle sakındırma, uyarma, ikaz etme, koruma vs. anlamlarına gelen ،‫اﺣ َﺬر‬
ْ
،‫ اﺗْـ ُﺮك‬،‫ أُﺑـَﻐِّﺾ‬،‫ ﺗ َﺬ ﱠﻛﺮ‬،‫اﺣ َﻔﻆ‬ ِ ِ ِ ِ ِ ‫أ‬
ُ ،‫ اﺗ ِﱠﻖ‬،‫ ﺟﺎﻧﺐ‬،‫ ﺗَـ َﻮ ﱠق‬،‫ ق‬،‫ َﲡَﻨﱠﺐ‬،‫ ﺑﺎﻋﺪ‬،‫ُﺣ ّﺬر‬
ْ ،‫ أﺑْﻌﺪ‬،‫ﺻ ْﻦ‬ َ
...‫ أﺑْﻐِﺾ‬gibi fiillerdir.
Tahzîr sekiz şekilde yapılır. Bunlardan üçü el-mahzûra uygun mahzûf fiillerin
takdiriyle yapılır ve bunlar iğrâ kalıplarının aynısıdır.
6.1- Tek başına: Tahzîr, el-muhazzer minh mükerrer olmaksızın müfret
olarak (tek başına) zikredilmesi ile yapılır.

290
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
İğrâ ve Tahzîr

Anlamı Tahzîr cümlesi

.‫ب‬ ِ
Yalandan sakın!
َ ‫اﻟ َﻜﺬ‬
Ateşe dikkat et! .‫ﱠﺎر‬
َ ‫اﻟﻨ‬
Arabaya dikkat et! . ‫ﺎرَة‬
َ ‫اﻟ ﱠﺴﻴﱠ‬

6.2-İki kere: Tahzîr, el-muhazzer minh olan kelime mükerrer (iki kere) olarak
zikredilmekle yapılır.

Anlamı Tahzîr cümlesi


İhanetten sakın, ihanetten! . ‫اﻟﻐَ ْﺪ َر اﻟﻐَ ْﺪ َر‬

Tembellikten kaçın, tembellikten! . ‫ﺴ َﻞ‬


َ ‫اﻟ َﻜ َﺴ َﻞ اﻟ َﻜ‬
. ‫ﺪار‬ِ ِ
Duvara dikkat et, duvara!
َ ‫اﳉ َﺪ َار اﳉ‬

6.3-Atıfla: Tahzîr, el-muhazzer minhin ma‘tûfun ‘aleyh (el-muhazzer minhe


atıfla) olması ile de yapılır.

Anlamı Tahzîr cümlesi


Vefasızlık etmekten ve hıyanetten sakın! . َ‫اﳋِﻴﺎﻧَﺔ‬
ْ ‫اﻟﻐَ ْﺪ َر و‬
‫ﻳﻖ‬ ِْ ‫ﺎل و‬
İhmal ve sapmaktan sakın! Çünkü onlar ُ ‫ ﻓﺈ�ُﻤﺎ ﻃَﺮ‬، ‫اف‬
َ ‫اﻻﳓﺮ‬ َ ‫اﻹﳘ‬
ْ
başarısızlığın yollarıdır!
. ‫ﺸ ِﻞ‬
َ ‫اﻟ َﻔ‬
.‫ﺪاع‬ِْ ‫اﻟ َﻜ ِﺬب و‬
Yalan ve hileden kaçın! َ ‫اﳋ‬ َ

Yukarıdaki örneklere baktığımızda, ilkinde el-muhazzer minh (kaçınılması


istenen şey) ‫ اﻟﻐَ ْﺪر‬kelimesi ma‘tûfun ‘aleyh (kendisine başka bir kelimenin
َ
atfedildiği) ‫ و‬atıf harfi ve َ‫اﳋِﻴﺎﻧَﺔ‬
ْ kelimesi de ma‘tûf (atfedilen)dur. Diğerlerinde de
altı çizili olan kısmlar aynen böyledir.
6.4- Muhatap zamiri: Tahzîr, muhâtab zamirine muzaf olarak mansûb
okunan bir isme, el-muhazzer minhin atfedilmesi ile yapılır.

Anlamı Tahzîr cümlesi


Elini kılıçtan sakın! .‫ﻒ‬
َ ‫ﻳَ َﺪ َك َو اﻟ ﱠﺴْﻴ‬
Başını duvardan sakın! َ ِ‫ﻚ و اﳊَﺎﺋ‬
.‫ﻂ‬ َ ‫َرأْ َﺳ‬
Başınızı taksinin kapısından sakınınız! . ِ‫ﺎرة‬ َ َ‫َرأْ َﺳ ُﻜ ْﻢ و ﺑ‬
َ ‫ﺎب اﻟ ﱠﺴﻴﱠ‬
291
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
İğrâ ve Tahzîr

Yukarıdaki örneklere baktığımızda her üçünde de ‫ ﻳَ َﺪ‬ve ‫ رأْس‬kelimelerinin


َ َ
mansûb olduklarını ve muhâtab zamiri olan ‫ َك‬zamirine muzaf olduklarını

görmekteyiz. Ayrıca el-muhazzer minh olan ‫ﻒ‬ َ ِ‫ اﳊَﺎﺋ‬ve ‫ﺎب‬


َ ‫ اﻟ ﱠﺴْﻴ‬, ‫ﻂ‬ َ َ‫ ﺑ‬kelimelerinin de
mansûb olan ‫ ﻳَ َﺪ‬ve ‫ رأْس‬kelimelerine atfedildiklerine şahit olmaktayız.
َ َ
ِ ‫ إﻳﱠ‬،‫ﺎك‬
‫ إﻳّﺎ ُﻛ ﱠﻦ‬،‫ إﻳﱠﺎ ُﻛ ْﻢ‬،‫ إﻳﱠﺎ ُﻛﻤﺎ‬،‫ﺎك‬ َ ‫ إﻳﱠ‬mansûb muhatab zamirleri de tahzîr için
kullanılırlar. Bu durumda da tahzîr şu şekillerde olur.
6.5- Atıf harfinden sonra zikredilmesi: Tahzîr, el-muhazzer minhin atıf
harfinden sonra zikredilmesi ile olur.

Anlamı Tahzîr cümlesi


.‫ب‬ ِ
Yalandan sakın!
َ ‫ﺎك و اﻟ َﻜﺬ‬
َ ‫إﻳﱠ‬
İnsanlara iftiradan sakın! ِ ‫ﺎك و اﻻﻓِْ َﱰاءَ ﻋﻠﻰ اﻟﻨ‬
.‫ﱠﺎس‬ َ ‫إﻳﱠ‬

Hasedden sakınınız! Çünkü hased, ‫ ﻓَﺈ ﱠن اﳊَ َﺴ َﺪ ﻳَﺄْ ُﻛ ُﻞ‬،‫إﻳﱠﺎ ُﻛ ْﻢ و اﳊَ َﺴ َﺪ‬
ateşin odunu yediği gibi iyilikleri yer! ِ
.‫ﺐ‬ َ َ‫ﱠﺎر اﳋَﻄ‬ ُ ‫اﳊَ َﺴﻨﺎت ﻛﻤﺎ ﺗَﺄْ ُﻛ ُﻞ اﻟﻨ‬
Aişe! Küçük görülen (günah olan)
.‫اﻷﻋ َﻤ ِﺎل‬ ِ ِ ‫ﻳﺎ ﻋﺎﺋِ َﺸﺔُ إﻳﱠ‬
işlerden kaçın! ْ ‫ﺎك و ُﳏَﻘَﱠﺮات‬ َ

Yukarıdaki örnekler de el-muhazzer minh olan ‫ب‬ ِ ِ


َ ‫ اﻟ َﻜﺬ‬, ‫ اﻻﻓْ َﱰاء‬, ‫ اﳊَﺴ َﺪ‬ve
َ َ
ِ ‫ ُﳏﻘﱠﺮ‬kelimelerinin ‫ و‬harfi ile önceki kelimelere atfedildiklerini görmekteyiz.
‫ات‬ََ
6.6-el-muhazzer minhin atıfsız zikredilmesi ile: Tahzîr, el-muhazzer
minhin atıfsız zikredilmesi ile yapılır.
Anlamı Tahzîr cümlesi
.‫ب‬ ِ َ ‫إﻳﱠ‬
Yalandan sakın!
َ ‫ﺎك اﻟ َﻜﺬ‬
Aslandan sakınınız! .‫اﻷﺳ َﺪ‬
َ ‫إﻳﱠﺎ ُﻛ ْﻢ‬
Sapıklıktan (dalâlete düşmekten)
sakınınız!
.‫ﱠﻼل‬
َ ‫إﻳﱠﺎ ُﻛﻢ اﻟﻀ‬

‫ب‬ ِ
Görüldüğü gibi yukarıdaki örneklerdeki el-muhazzer minh olan َ ‫ اﻟ َﻜﺬ‬,
‫اﻷﺳ َﺪ‬
َ ve ‫ﱠﻼل‬
َ ‫ اﻟﻀ‬kelimeleri atıf yapılmadan tahzîr üslubuyla kullanılmıştır.
6.7-el-muhazzer minhin harf-i cer ‫( ﻣِ ْن‬min) ile kullanılması: Tahzîr, el-
muhazzer minhin harf-i cer ‫( ِﻣ ْﻦ‬min) ile mecrûr olarak zikredilmesi ile yapılır.

292
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
İğrâ ve Tahzîr

Anlamı Tahzîr cümlesi


Düşmanlıktan sakınınız! .ِ‫اﻟﻌ َﺪ َاوة‬ ِ
َ ‫إﻳﱠﺎ ُﻛ ْﻢ ﻣ َﻦ‬
Siz ikiniz tartışmaktan kaçının! .‫إﻳﱠ ُﻜ َﻤﺎ ِﻣ َﻦ اﳉِ َﺪ ِال‬
Hanımlar! Eşinizden başkasına aşırı
süslenmekten sakınınız!
.‫إﻳﺎ ُﻛ ﱠﻦ ِﻣﻦ اﻟﺘﱠﺒَـ ﱡﺮِج‬

Örneklerde görüldüğü üzere el-muhazzer minh olan kelimelerden önce ‫ِﻣ ْﻦ‬
harf-i cerri gelerek kendilerini cerr etmiştir.
6. 8- el-muhazzer minhin mastar müevvel olarak zikredilmesi ile: Tahzîr, el-
muhazzer minhin mastar müevvel olarak zikredilmesi ile yapılır.

Anlamı Tahzîr cümlesi


Senin olmayan şeye tamahkârlık etme! .‫ﻚ‬
َ َ‫ﺎك أ ْن ﺗَﻄْ َﻤ َﻊ ﻓﻴﻤﺎ ﻟَْﻴﺲ ﻟ‬
َ ‫إﻳﱠ‬
َ
.‫ب‬ ِ
Yalan söylemekten kaçın!
َ ‫ﺎك أ ْن ﺗَﻜْﺬ‬
َ ‫إﻳﱠ‬
Sakın çarşıya gitme! ِ ‫ﺎك أ ْن ﺗَ ْﺬﻫﺐ إﱃ اﻟ ﱡﺴ‬
.‫ﻮق‬ َ ‫إﻳﱠ‬
َ َ

Yukarıdaki örneklerde yer alan ‫ﺗَﻄْﻤﻊ‬ ِ


َ َ ‫ أ ْن‬, ‫ب‬
َ ‫ أ ْن ﺗَﻜْﺬ‬ve ‫ﺐ‬
َ ‫ أ ْن ﺗَ ْﺬ َﻫ‬ifadeleri
birer mastar müevveldir. Görüldüğü gibi bu ifadeler aynı zamanda el-muhazzer
minh olmaktadırlar.

7.TAHZÎRDE VAR OLDUĞU KABUL EDİLEN FİİLİN


MAHZÛF VEYA MEZKÛR OLMA DURUMU
Tahzîr’de el-muhazzerü minh olan kelime (kendisi ile tahzîr yapılan kelime)
gramer bakımından aslında amili hazfedilmiş el-mef‘ûlü bih olduğu için daima
mansûb olur. Hazfedilen bu amil, el-muhazzerü minh olan kelimenin anlamıyla
uygun bir fiil varsayılır. Bunlar genellikle ِ ،‫ أُﺣ ِّﺬر‬،‫) اﺣ َﺬر‬
،‫ ﺗَـ َﻮ ﱠق‬،‫ ِق‬،‫ َﲡَﻨﱠﺐ‬،‫ﺑﺎﻋﺪ‬ َ ْ
(...‫ أﺑْﻐِﺾ‬،‫ اﺗْـ ُﺮك‬،‫ أُﺑـَﻐِّﺾ‬،‫ ﺗ َﺬ ﱠﻛﺮ‬،‫اﺣ َﻔﻆ‬ ِ
ْ ،‫ أﺑْﻌﺪ‬،‫ﺻ ْﻦ‬
ِ
ُ ،‫ اﺗ ِﱠﻖ‬،‫ ﺟﺎﻧﺐ‬gibi fiillerden biridir.
Tahzîr’de amilin hazfedilişi dört kısımdır.
7.1- Tek başına: el-Muhazzerü minh olan kelime müfred (tek başına)
olursa, amilinin hazfedilmesi veya zikredilmesi caiz olur. َ‫ﺴﻴﱠﺎرة‬
‫اﻟ ﱠ‬ ،‫ﱠﺎر‬
َ َ ‫اﻟﻨ‬ ateşten
sakın! Arabaya dikkat et! gibi.
Burada şu iki durum da olabilir:

7.1.1- Amil hazfedilmesi: Yukarıdaki ‫ﺴﻴﱠﺎرة‬


‫اﻟ ﱠ‬ ،‫ﱠﺎر‬
َ َ ‫ اﻟﻨ‬cümlelerinin takdiri
şöyledir: .‫اﺣ َﺬر اﻟ ﱠﺴﻴﱠ َﺎرَة‬
ْ ،‫اﺣ َﺬر اﻟﻨﱠﺎ َر‬
ْ Birincide emir olan ‫اﺣ َﺬر‬
ْ fiili, faili olan ‫ﺖ‬
َ ْ‫اﻧ‬
293
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
İğrâ ve Tahzîr

zamiri ile birlikte hazfedilmiş ve sakındırmak için aynı anlama gelmek üzere ‫اﻟﻨﱠﺎر‬
َ
tahzîr kalıbı olarak mansûb olmuştur.

İkinci cümlede de durum böyledir. ‫اﺣ َﺬر‬


ْ emir fiili, faili olan ‫ﺖ‬
َ ْ‫ اﻧ‬zamiri ile
birlikte hazfedilmiş ve sakındırmak için aynı anlama gelmek üzere ‫ اﻟ ﱠﺴﻴﱠ َﺎرة‬tahzîr
kalıbı olmak üzere mansûb olarak kalmıştır.

7.1.2- Amilin açıkça zikredilebilmesi: Ancak bu durumda ‫ﺴﻴﱠﺎرة‬


‫اﻟ ﱠ‬ ،‫ﱠﺎر‬
َ َ ‫اﻟﻨ‬
kalıplarında amillerinin açıkça zikredilebilir. Yani ‫ﺴﻴﱠﺎرَة‬
َ ‫اﺣ َﺬر اﻟ ﱠ‬
ْ ،‫ﱠﺎر‬
َ ‫اﺣ َﺬر اﻟﻨ‬
ْ ateşten
sakın! Arabaya dikkat et! denmesi de mümkündür.
7.2- el-Muhazzerü minh tekrar edilme veya el-Muhazzerü minhe atıfla
yapılan tahzîr durumu: Bu durumlarda el-muhazzerü minhe uygun olan amilin
hazfedilmesi vaciptir (gereklidir). el-Muhazzerü minh mansûb olarak kalır.

‫ اﻟﺒَـ ْﺮَد و اﻟْ َﻤﻄََﺮ‬،‫اﻟﺒَـ ْﺮَد اﻟﺒَـ ْﺮَد‬ soğuktan sakın, Soğuktan! Soğuktan ve yağmurdan
sakın! Bu tahzîr kalıplarının takdiri ise şöyledir:

Birincisi‫ َﲡَﻨﱠﺐ اﻟْﺒَـ ْﺮَد اﻟﺒَـ ْﺮَد‬burada emir fiil olan ‫ﱠﺐ‬
ْ ‫ َﲡَﻨ‬faili olan ‫ﺖ‬
َ ْ‫ اﻧ‬zamiri ile
birlikte hazfedilmiştir. ‫ اﻟْﺒَـﺮَد‬kelimesi ise, el-mef‘ûlü bih olup mansûb olarak kalmış
ْ
ve bu hâliyle tahzîr olmuştur. İkinci ‫ اﻟْﺒَـ ْﺮَد‬kelimesi ise birincisinin te’kididir
(Tahzîr’deki te’kîd’in lâfzî te’kîd olması vaciptir. Lafzî te’kîd: bir kelimenin ya
kendisi veya aynı anlama gelen başka bir kelime ile te’kîd edilmesidir.) Ayrıca tekîd
konusuna bakınız.

İkincisi ِ ‫ َﲡَﻨ‬burada da amil olan ‫ﱠﺐ‬


‫ﱠﺐ اﻟْﺒَـ ْﺮَد و اﻟْ َﻤﻄََﺮ‬ ْ ‫ َﲡَﻨ‬emir fili, faili olan ‫ﺖ‬
َ ْ‫اﻧ‬
ile birlikte hazfedilmiş ve ‫ اﻟْﺒَـﺮَد‬el-muhazzerü minh olarak masûb olmuştur. ‫( و‬vav)
ْ
harfi atıftır. ‫ اﻟْ َﻤﻄََﺮ‬kelimesi ise el-muhazzerü minh olan ‫ اﻟْﺒَـ ْﺮَد‬kelimesine ma‘tûftur.

7.3- Açık bir isim olup kendisine muhatap ‫ ك‬zamiri bitişmiş olması
durumu: Açık bir isim olup kendisine muhatap ‫ ك‬zamiri bitişmiş olan kelime ile
yapılan tahzîr’de bu kelime ister tek, ister mükerrer ve isterse atıfla olsun bunlarda
da yukarıdaki iki maddenin hükümleri geçerlidir. ‫ﻚ‬
َ ‫َﻣﻼﺑﺴ‬ ‫ ﻳَ َﺪ َك و‬،‫ﻳﺪك ﻳَ َﺪ َك‬
َ ،‫ﻳَ َﺪ َك‬
َ
elini uzak tut! Elini uzak tut! Elini, elini ve elbiseni koru! Bunların takdirleri
şöyledir: .‫ﻚ‬
َ ‫ﻣﻼﺑﺴ‬ ‫ﺻ ْﻦ ﻳَ َﺪ َك و‬ ِ ِ
َ ُ ،‫ أﺑْﻌ ْﺪ ﻳَ َﺪ َك ﻳَ َﺪ َك‬،‫أﺑْﻌ ْﺪ ﻳَ َﺪ َك‬

294
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
İğrâ ve Tahzîr

Birinci durumda; el-muhazzerü minhin amili hazfedilebilir. Sadece ‫ﻳَ َﺪ َك‬


dendiğinde onu nasb eden amil olan ‫ أﺑْﻌِ ْﺪ‬emir fiili, faili olan ‫ﺖ‬
َ ْ‫ اﻧ‬ile birlikte hazf
edilmiştir. Amil hazf edilmeden ‫ﻳَ َﺪ َك‬ ‫ أﺑْﻌِ ْﺪ‬de denilebilir.

İkinci durumda, el-muhazzerü minhin amilinin hazfi vaciptir. İlk ‫ﻳﺪك‬


َ el-
mef‘ûlü bih olarak, el-muhazzerü minhdir. Amili olan ‫ أﺑْﻌِ ْﺪ‬emir fiili, faili olan ‫ﺖ‬
َ ْ‫اﻧ‬
ile birlikte vücûben hazf edilmiştir. İkinci ‫ﻳﺪك‬
َ lafzî te’kîddir.
Üçüncü durumda da ‫ﻳﺪك‬
َ el-mef‘ûlü bih olarak, el-muhazzerü minhdir. Amili
olan ‫ﻦ‬
ْ‫ﺻ‬ َ ْ‫ اﻧ‬ile birlikte vücûben hazf edilmiştir. ‫( و‬vav) harfi
ُ emir fiili, faili olan ‫ﺖ‬
atıftır. ‫ﻚ‬
َ ‫ﻣﻼﺑﺴ‬
َ kelimesi ise el-muhazzerü minh olan ‫ ﻳَ َﺪ َك‬kelimesine ma‘tûftur.
7.4- ...‫ إﻳﺎ ُﻛ ْﻢ‬،‫ إﻳﺎ ُﻛﻤﺎ‬،‫ﺎك‬
َ ‫ إﻳﱠ‬gibi muhatab mansûb munfasıl zamirleri ile
yapılan tahzîr: adı geçen zamirlerle yapılan tahzîr’de, el-muhazzerü minhin
amilinin hazfi vaciptir.
Bu ise şu şekillerde olur:
7.4.1- el-Muhazzerü minhin atıfsız zikredilmesi:

‫ع‬
َ ‫ﱠﺴﱡﺮ‬
َ ‫ﺎك اﻟﺘ‬
َ ‫إﻳﱠ‬ acele etmekden sakın! (veya seni acele etmekden

sakındırıyorum), bunun takdiri: ‫اﻟﺘﺴﺮع‬


ّ ‫اﺣ َﺬر إﻳﱠﺎك‬
ْ burada, el-mef‘ûlü bih
konumunda olan ‫ إﻳﱠﺎك‬zamirinin amili ‫اﺣ َﺬر‬ ِ ‫ أ‬fiilleri, failleri ile birlikte
ْ veya ‫ُﺣ ّﺬ ُر‬
َ
hazf olmuştur. ‫ إﻳﱠﺎك‬ve ‫ع‬
َ ‫ﱠﺴﱡﺮ‬
َ ‫ اﻟﺘ‬kelimeleri ise el-mef‘ûlü bih olarak mansûb
olmuşlardır.
7.4.2- el-Muhazzerü minhin atıf harfinden sonra zikredilmesi:

‫ إﻳﱠﺎ ُﻛ ْﻢ َو اﻷ ْﺷَﺮ َار‬şerlilerden uzak olun ve sakının! Burada mahallen mansûb,


el-mef‘ûlü bih olan ‫ﻛﻢ‬ ِ
ْ ُ ‫ إﻳﱠﺎ‬zamirinin amili faili ile birlikte vücûben mahzûf ‫ﺑﺎَﻋ ُﺪوا‬
emir fiilidir. ‫( و‬vav) harfi atıftır. ‫ﺷﺮار‬ ِ
َ ْ ‫ اﻷ‬kelimesi de faili ile birlikte mahzûf ‫ﺑﺎَﻋ ُﺪوا‬
emir fiilinin el-mef‘ûlü bih olarak mansûb olmuştur.

7.4.3- el-Muhazzerü minhin harf’i-cer min ‫ﻦ‬ ِ


ْ ‫ ﻣ‬ile birlikte mecrûr olarak
zikredilmesi durumu:

295
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
İğrâ ve Tahzîr

‫ﺎك ﻣﻦ اﻷﻓْـ َﻌﻰ‬


َ ‫ إﻳﱠ‬yılandan sakın (seni yılandan sakındırıyorum)! ‫ﺎك‬َ ‫ إﻳﱠ‬munfasıl
zamir olup mahzûf ‫اﺣ َﺬر‬ ِ ‫ أ‬fiilinin el-mef‘ûlü bihi olarak mahallen
ْ veya ‫ُﺣ ّﺬ ُر‬
َ
mansûbtur. ‫ ﻣﻦ اﻷﻓْـ َﻌﻰ‬cârr ve mecrûrdur. Vücûben mahzûf ‫اﺣ َﺬر‬ ِ ‫أ‬
ْ veya ‫ُﺣ ّﺬ ُر‬
َ
fiiline ta‘alluk etmektedir.
7.4.4- el-Muhazzerü minhin müevvel masdar olarak zikredilmesi:

َ ‫ إﻳﱠ‬den sonra, başında ‫ أَ ْن‬bulunan bir muzâri fiil gelirse, ‫ﺎك‬


Eğer ‫ﺎك‬ َ ‫ إﻳﱠ‬den
sonra bir ‫ﻦ‬ ِ َ ّ‫ إﻳ‬sakın gitme! Bu ‫ﺎك ِﻣ ْﻦ أ ْن‬
ْ ‫ ﻣ‬harf’i-cerri takdir edilir. ‫ﺗَ ْﺬ َﻫﺐ‬
‫ﺎك أ ْن‬
َ َ ّ‫إﻳ‬
‫ﺐ‬ َ ‫ إﻳﱠ‬munfasıl zamir olup mahzûf ‫ اﺗ ِﱠﻖ‬fiilinin el-mef‘ûlü bihidir.
َ ‫ ﺗَ ْﺬ َﻫ‬takdirindedir. ‫ﺎك‬
Mahallen mansûbtur. ‫ أ ْن‬mastar ve nasb harfidir. ‫ ﺗَ ْﺬ َﻫﺐ‬muzâri fiil olup ‫ أ ْن‬ile

mansûbtur. ‫ﺗَ ْﺬ َﻫﺐ‬


َ ‫ أ ْن‬cümlesi müevvel masdar olup mahzûf bir ‫ ِﻣ ْﻦ‬ile mecrûrdur.
Yukarıda zikredilen el-Muhazzerü minhin amilinin hazfi konusu ile ilgili
durumlara birkaç i‘rab örneği verelim.

• ‫اﻟْﻐَ ْﺪ َر‬
Örnek

• ‫وف‬ ٌ ‫ وﻓِ ْﻌﻠُﻪُ َْﳏ ُﺬ‬،ِ‫ﺎﻫَﺮة‬


ِ ‫ﻮل ﺑﻪ ﻣْﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘﺤ ِﺔ اﻟﻈﱠ‬
َ ٌ ُ َ ٌ ُ‫ َﻣ ْﻔﻌ‬:‫اﻟْﻐَ ْﺪ َر‬
ِ ِ ‫ﺎﻋﻠُﻪ‬ ِ ِ
َ ْ‫ﺿﻤﲑٌ ُﻣ ْﺴﺘَﱰٌ ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗ ْﻘﺪﻳﺮﻩ اﻧ‬
.‫ﺖ‬ َ ُ َ‫ و ﻓ‬،‫اﺣ َﺬ ْر‬
ْ ُ‫َﺟ َﻮازاً ﺗَـ ْﻘﺪ ُﻳﺮﻩ‬

• :‫ﻳﻖ اﻟ َﻔ َﺸ ِﻞ‬
ُ ‫ ﻓَﺈﻧّﻪ ﻃَﺮ‬،‫اﻹﳘﺎل‬
َ ‫ﺎل‬
َ ‫اﻹﳘ‬
ْ
Örnek

•İhmalkârlıktan kaçın! Hiç kuşkusuz o başarısızlığın yoludur.


• ‫ﺪﻳﺮﻩ‬ ٌ ‫ وﻓِ ْﻌﻠُﻪُ َْﳏ ُﺬ‬،ِ‫ﺎﻫَﺮة‬
ُ ‫وف ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗَـ ْﻘ‬
ِ ‫ﻮل ﺑﻪ ﻣْﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘﺤ ِﺔ اﻟﻈﱠ‬
َ ٌ ُ َ ٌ ُ‫ َﻣ ْﻔﻌ‬: ‫ﺎل‬َ ‫اﻹﳘ‬ْ
ِ ِ
ِ ‫ﺎﻋﻠُﻪ‬
َ ْ‫ﺿﻤﲑٌ ُﻣ ْﺴﺘَﱰٌ ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗ ْﻘﺪﻳﺮﻩ اﻧ‬
.‫ﺖ‬ َ ُ َ‫ و ﻓ‬،‫اﺣ َﺬ ْر‬
ْ
• .‫ ﺗَﺄْﻛِﻴ ٌﺪ )ﺗَـ ْﻮﻛِﻴ ٌﺪ( ﻟَ ْﻔ ِﻈ ﱞﻲ َﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﻟﻈّﺎﻫﺮة‬:‫ﺎل‬
َ ‫اﻹﳘ‬ْ

296
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
‫‪İğrâ ve Tahzîr‬‬

‫ﻳﻖ ِ‬
‫اﻟﻔﺸﻞ‪• :‬‬ ‫ﺎل و ِْ‬
‫اف‪ ،‬ﻓَﺈﻧـّ ُﻬﻤﺎ ﻃﺮ ُ‬
‫اﻻﳓَﺮ َ‬ ‫اﻹﳘ َ‬
‫ْ‬
‫!‪•İhmalkârlıktan ve vazgeçmeden sakın! Çünkü onlar başarısızlığın yollarıdır‬‬
‫‪Örnek‬‬
‫ﺪﻳﺮﻩ •‬ ‫ﺎﻫَﺮةِ‪ ،‬وﻓِ ْﻌﻠُﻪُ َْﳏ ُﺬ ٌ‬
‫وف ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗَـ ْﻘ ُ‬
‫ﻮل ﺑﻪ ﻣْﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘﺤ ِﺔ اﻟﻈﱠ ِ‬
‫َ‬ ‫ﺎل ‪َ :‬ﻣ ْﻔﻌُ ٌ َ ُ ٌ‬ ‫اﻹﳘ َ‬‫ْ‬
‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ﺎﻋﻠُﻪ ِ‬
‫ﺖ‪.‬‬‫ﺿﻤﲑٌ ُﻣ ْﺴﺘَﱰٌ ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗ ْﻘﺪﻳﺮﻩ اﻧْ َ‬‫اﺣ َﺬ ْر‪ ،‬و ﻓَ ُ َ‬
‫ْ‬
‫ﳏﻞ ﳍﺎ ﻣﻦ اﻹﻋﺮاب‪.‬‬ ‫ﻒ ِﱞ‬ ‫ﺣﺮف َﻋﻄْ ٍ‬
‫ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟ َﻔﺘﺢ ﻻ ّ‬ ‫• اﻟﻮاو‪ُ :‬‬
‫ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﻟﻈﱠﺎﻫﺮة‪.‬‬ ‫ٌ‬ ‫ﻮف‬
‫ﻣﻌﻄُ ٌ‬‫• اﻻﳓﺮاف‪ْ :‬‬

‫ب‪• :‬‬ ‫إﻳﱠ َ ِ‬


‫ﺎك اﻟ َﻜﺬ َ‬
‫‪Örnek‬‬

‫!‪•Yalandan sakın‬‬
‫ﻣﻔﻌﻮل ﺑﻪ ﻟﻔﻌﻞ ﳏﺬوف وﺟﻮﺑﺎً ﺗﻘﺪﻳﺮﻩ )اﺣ َﺬر(‪.‬‬
‫ٌ‬ ‫ﱠﺤ ِﺬﻳ ِﺮ‪،‬‬‫ﻣﻨﺼﻮب ﻋﻠﻰ اﻟﺘ ْ‬
‫ٌ‬ ‫ﺎك‪:‬‬
‫• إﻳﱠ َ‬
‫ﺛﺎن ﻟِْﻠ ِﻔﻌ ِﻞ )اﺣ َﺬر(‪ ،‬ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﻟﻈّﺎﻫﺮةِ ﻋﻠﻰ ِ‬
‫آﺧ ِﺮﻩ‪.‬‬ ‫ﻣﻔﻌﻮل ﺑﻪ ٍ‬
‫ٌ‬ ‫اﻟﻜﺬب‪:‬‬ ‫•‬
‫ٌ‬ ‫ْ ْ‬ ‫َ‬

‫اﻹﳘ ِﺎل‪• :‬‬


‫إﻳّﺎك ﻣﻦ ْ‬
‫!‪•İhmalkârlıktan sakındırıyorum‬‬
‫‪Örnek‬‬

‫ِ‬
‫اﻟﻜﺎف‪ ،‬ﺣﺮف ﺧﻄﺎب •‬ ‫ﺼﺐ‪ .‬و ُ‬ ‫ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟ ﱡﺴ ُﻜﻮن ﰲ ِّ‬
‫ﳏﻞ ﻧَ ْ‬ ‫إﻳّﺎك‪ :‬إﻳﺎ‪ ،‬ﻣﻔﻌﻮل ﺑﻪ َﻣْﺒ ِ ﱞ‬
‫ُﺣ ِّﺬ ُر‪،‬‬
‫ﳏﻞ ﻟﻪ ﻣﻦ اﻹﻋﺮاب‪ ،‬وﻓﻌﻠﻪ ﳏﺬوف وﺟﻮﺑﺎً ﺗﻘﺪﻳﺮﻩ أ َ‬ ‫ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻔﺘﺢ ﻻ ّ‬ ‫ّ‬
‫ﻣﺴﺘَﱰ وﺟﻮﺑﺎ ﺗ ْﻘﺪﻳﺮﻩ أﻧﺎ‬
‫ْ‬ ‫وﻓﺎﻋﻠﻪ‬
‫ﳏﻞ ﳍﺎ ﻣﻦ اﻹﻋﺮاب‪.‬‬
‫ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن‪ ،‬ﻻ ّ‬
‫ﺟﺮ ّ‬‫• ﻣﻦ‪ :‬ﺣﺮف ّ‬
‫اﳉﺎر و اﺠﻤﻟﺮور‬
‫ﺟﺮﻩ اﻟﻜﺴﺮة اﻟﻈّﺎﻫﺮة ﻋﻠﻰ آﺧﺮﻩ‪ّ .‬‬
‫ور ﲟﻦ و ﻋﻼﻣﺔ ّ‬
‫اﺳﻢ َﳎ ُﺮ ٌ‬
‫ﺎل‪ٌ :‬‬
‫اﻹﳘ َ‬
‫• ْ‬
‫ﻣﺘﻌﻠّﻖ ﺑﺎﻟﻔﻌﻞ اﶈﺬوف‪.‬‬

‫‪297‬‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪17‬‬
‫‪İğrâ ve Tahzîr‬‬

‫إﻳﺎك أن ﺗﺬﻫﺐ‪• :‬‬


‫!‪•Gitmekten sakındırıyorum‬‬
‫ِ‬
‫اﻟﻜﺎف‪ ،‬ﺣﺮف •‬
‫ﺼﺐ‪ .‬و ُ‬ ‫ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟ ﱡﺴ ُﻜﻮن ﰲ ِّ‬
‫ﳏﻞ ﻧَ ْ‬ ‫إﻳّﺎك‪ :‬إﻳﺎ‪ ،‬ﻣﻔﻌﻮل ﺑﻪ َﻣْﺒ ِ ﱞ‬
‫‪Örnek‬‬
‫ﳏﻞ ﻟﻪ ﻣﻦ اﻹﻋﺮاب‪ ،‬وﻓﻌﻠﻪ ﳏﺬوف وﺟﻮﺑﺎً‬ ‫ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻔﺘﺢ ﻻ ّ‬ ‫ﺧﻄﺎب ّ‬
‫ﻣﺴﺘَﱰ وﺟﻮﺑﺎ ﺗ ْﻘﺪﻳﺮﻩ أﻧﺎ‬ ‫ﺗﻘﺪﻳﺮﻩ أ ِ‬
‫ُﺣ ّﺬ ُر‪ ،‬وﻓﺎﻋﻠﻪ ْ‬‫َ‬
‫ﻧﺼﺐ و ﻣﺼﺪر‪ ،‬ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن‪ ،‬ﻻ ﳏﻞ ﳍﺎ ﻣﻦ‬ ‫• أ ْن‪ :‬ﺣﺮف ٍ‬
‫اﻹﻋﺮاب‪.‬‬
‫• ﺗَ ْﺬ َﻫﺐ‪ :‬ﻓﻌﻞ ﻣﻀﺎرع ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺄن و ﻋﻼﻣﺔ ﻧﺼﺒﻪ ﻓﺘﺤﺔ ﻇﺎﻫﺮة ﰲ آﺧﺮﻩ‪.‬‬
‫ﻣﺼﺪر ﻣﺆﱠوٌل‪ ،‬ﳎﺮور ﳏﻼ ﲟﻦ ﳏﺬوف‪.‬‬
‫ٌ‬ ‫و ﲨﻠﺔُ أن ﺗﺬﻫﺐ‬

‫‪• Aşağıdaki cümlelerde yer alan iğrâ ve tahzîr kalıplarının‬‬


‫‪i‘râblarını yapınız.‬‬
‫اﻟْ َﻮﻓَﺎءَ!‬ ‫•‬
‫‪Bireysel Etkinlik‬‬

‫اﻟﻨ َﱠﺪ َم اﻟﻨ َﱠﺪ َم!‬ ‫•‬


‫ِ‬
‫اﻟﺼ ْﺪ َق!‬ ‫ِ‬
‫اﻟﺼ ْﺪ َق ّ‬ ‫ّ‬ ‫•‬
‫ﺎك أ ْن ﺗَـ ْﻔ َﻌ َﻞ اﻟ ﱠﺸﱠﺮ!‬
‫إﻳﱠ َ‬ ‫•‬
‫ﺪاع!‬ ‫اﻟ َﻜ ِﺬب و ِْ‬
‫اﳋ َ‬ ‫َ‬ ‫•‬
‫‪Cevaplar‬‬

‫اﻟْ َﻮﻓَﺎءَ! •‬
‫‪Bireysel Etkinlik‬‬

‫اﻟﺰْم‪ ،‬و •‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﻫَﺮةِ‪ ،‬وﻓِ ْﻌﻠُﻪُ َْﳏ ُﺬ ٌ‬


‫ﻮل ﺑﻪ ﻣْﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘﺤ ِﺔ اﻟﻈﱠ ِ‬
‫وف َﺟ َﻮازاً ﺗَـ ْﻘﺪ ُﻳﺮﻩُ َ‬ ‫َ‬ ‫اﻟْ َﻮﻓَﺎءَ‪َ :‬ﻣ ْﻔﻌُ ٌ َ ُ ٌ‬
‫ﺖ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ﺎﻋﻠُﻪ ِ‬
‫ﺿﻤﲑٌ ُﻣ ْﺴﺘَﱰٌ ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗ ْﻘﺪﻳﺮﻩ اﻧْ َ‬‫ﻓَ ُ َ‬

‫‪298‬‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪18‬‬
‫‪İğrâ ve Tahzîr‬‬

‫اﻟﻨ َﱠﺪ َم اﻟﻨ َﱠﺪ َم! •‬

‫‪Bireysel Etkinlik‬‬
‫ﺎﻫَﺮةِ‪ ،‬وﻓِ ْﻌﻠُﻪُ َْﳏ ُﺬ ٌ‬
‫وف ُو ُﺟﻮﺑﺎً •‬ ‫ﻮل ﺑﻪ ﻣْﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘﺤ ِﺔ اﻟﻈﱠ ِ‬
‫َ‬ ‫اﻟﻨ َﱠﺪ َم ‪َ :‬ﻣ ْﻔﻌُ ٌ َ ُ ٌ‬
‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ﺎﻋﻠُﻪ ِ‬
‫ﺿﻤﲑٌ ُﻣ ْﺴﺘَﱰٌ ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗ ْﻘﺪﻳﺮﻩ اﻧْ َ‬
‫ﺖ‪.‬‬ ‫اﺣ َﺬ ْر‪ ،‬و ﻓَ ُ َ‬
‫ﺪﻳﺮﻩ ْ‬
‫ﺗَـ ْﻘ ُ‬
‫اﻟﻨ َﱠﺪ َم ‪ :‬ﺗَﺄْﻛِﻴ ٌﺪ )ﺗَـ ْﻮﻛِﻴ ٌﺪ( ﻟَ ْﻔ ِﻈ ﱞﻲ َﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﻟﻈّﺎﻫﺮة‪• .‬‬

‫ِ‬
‫اﻟﺼ ْﺪ َق!‬ ‫ِ‬
‫•‬ ‫ﻟﺼ ْﺪ َق ّ‬
‫ا ّ‬
‫‪Bireysel Etkinlik‬‬

‫ﺪﻳﺮﻩ‬ ‫ﺎﻫَﺮةِ‪ ،‬وﻓِ ْﻌﻠُﻪُ َْﳏ ُﺬ ٌ‬


‫وف ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗَـ ْﻘ ُ‬
‫ﻮل ﺑﻪ ﻣْﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘﺤ ِﺔ اﻟﻈﱠ ِ‬
‫َ‬ ‫اﻟﺼ ْﺪ َق ‪َ :‬ﻣ ْﻔﻌُ ٌ َ ُ ٌ‬
‫ِ‬
‫• ّ‬
‫ِ‬ ‫ﺎﻋﻠُﻪ ِ‬‫ِ‬
‫ﺖ‪.‬‬‫ﺿﻤﲑٌ ُﻣ ْﺴﺘَﱰٌ ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗ ْﻘﺪﻳﺮﻩ اﻧْ َ‬
‫اﻟﺰْم‪ ،‬وﻓَ ُ َ‬‫َ‬
‫اﻟﺼ ْﺪ َق ‪ :‬ﺗَﺄْﻛِﻴ ٌﺪ )ﺗَـ ْﻮﻛِﻴ ٌﺪ( ﻟَ ْﻔ ِﻈ ﱞﻲ َﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﻟﻈّﺎﻫﺮة‪• .‬‬ ‫ِ‬
‫ّ‬

‫ﺎك أ ْن ﺗَـ ْﻔ َﻌ َﻞ اﻟ ﱠﺸﱠﺮ! •‬


‫إﻳﱠ َ‬
‫ِ‬
‫اﻟﻜﺎف‪،‬‬
‫ﺼﺐ‪ .‬و ُ‬ ‫ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟ ﱡﺴ ُﻜﻮن ﰲ ِّ‬
‫ﳏﻞ ﻧَ ْ‬ ‫ﺎك ‪ :‬إﻳّﺎك‪ :‬إﻳﺎ‪ ،‬ﻣﻔﻌﻮل ﺑﻪ َﻣْﺒ ِ ﱞ‬ ‫• إﻳﱠ َ‬
‫‪Bireysel Etkinlik‬‬

‫ﳏﻞ ﻟﻪ ﻣﻦ اﻹﻋﺮاب‪ ،‬وﻓﻌﻠﻪ ﳏﺬوف وﺟﻮﺑﺎً‬ ‫ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻔﺘﺢ ﻻ ّ‬ ‫ﺣﺮف ﺧﻄﺎب ّ‬
‫ﻣﺴﺘَﱰ وﺟﻮﺑﺎ ﺗ ْﻘﺪﻳﺮﻩ أﻧﺎ‪.‬‬ ‫ﺗﻘﺪﻳﺮﻩ أ ِ‬
‫ُﺣ ّﺬ ُر‪ ،‬وﻓﺎﻋﻠﻪ ْ‬
‫َ‬
‫ﻧﺼﺐ و ﻣﺼﺪر‪ ،‬ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن‪ ،‬ﻻ ﳏﻞ ﳍﺎ ﻣﻦ اﻹﻋﺮاب‪.‬‬ ‫• أ ْن ‪ :‬ﺣﺮف ٍ‬
‫• ﺗَـ ْﻔ َﻌ َﻞ‪ :‬ﻓﻌﻞ ﻣﻀﺎرع ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺄن و ﻋﻼﻣﺔ ﻧﺼﺒﻪ ﻓﺘﺤﺔ ﻇﺎﻫﺮة ﰲ آﺧﺮﻩ‪ .‬و‬
‫ﻣﺼﺪر ﻣﺆﱠوٌل‪ ،‬ﳎﺮور ﳏﻼ ﲟﻦ ﳏﺬوف‪.‬‬ ‫ٌ‬ ‫ﲨﻠﺔُ أن ﺗ ْﻔ َﻌ َﻞ‬
‫ﻮل ﺑﻪ ﻣْﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘﺤ ِﺔ اﻟﻈﱠ ِ‬
‫ﺎﻫَﺮةِ‪.‬‬ ‫َ‬ ‫• اﻟ ﱠﺸﱠﺮ ‪َ :‬ﻣ ْﻔﻌُ ٌ َ ُ ٌ‬

‫‪299‬‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪19‬‬
‫‪İğrâ ve Tahzîr‬‬

‫ﺪاع! •‬ ‫اﻟ َﻜ ِﺬب و ِْ‬


‫اﳋ َ‬ ‫َ‬
‫ﺎﻫَﺮةِ‪ ،‬وﻓِ ْﻌﻠُﻪُ َْﳏ ُﺬ ٌ‬
‫ﻮل ﺑﻪ ﻣْﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘﺤ ِﺔ اﻟﻈﱠ ِ‬ ‫ِ‬
‫‪Bireysel Etkinlik‬‬
‫وف ُو ُﺟﻮﺑﺎً •‬ ‫َ‬ ‫ب ‪َ : :‬ﻣ ْﻔﻌُ ٌ َ ُ ٌ‬ ‫اﻟ َﻜﺬ َ‬
‫ِ‬ ‫ﺎﻋﻠُﻪ ِ‬‫ِ‬
‫ﺖ‪.‬‬‫ﺿﻤﲑٌ ُﻣ ْﺴﺘَﱰٌ ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗ ْﻘﺪﻳﺮﻩ اﻧْ َ‬ ‫اﺣ َﺬ ْر‪ ،‬و ﻓَ ُ َ‬
‫ﺪﻳﺮﻩ ْ‬
‫ﺗَـ ْﻘ ُ‬
‫ﳏﻞ ﳍﺎ ﻣﻦ اﻹﻋﺮاب‪.‬‬ ‫ﻒ ِﱞ‬ ‫ﺣﺮف َﻋﻄْ ٍ‬
‫ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟ َﻔﺘﺢ ﻻ ّ‬ ‫• اﻟﻮاو‪ُ :‬‬
‫ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﻟﻈﱠﺎﻫﺮة‪• .‬‬ ‫ﻮف‬
‫ﻣﻌﻄُ ٌ‬ ‫ِْ‬
‫ٌ‬ ‫ﺪاع ‪ْ :‬‬‫اﳋ َ‬

‫‪•Aşağıdaki cümlelerde bulunan iğrâ ve tahzîr kalıplarını belirtiniz.‬‬


‫إﻳﱠﺎ ُﻛﻢ واﻟﻄﱠﻤﻊ ﻓَﺈﻧﱠﻪ اﻟْ َﻔ ْﻘﺮ ِ‬
‫اﳊﺎﺿ ُﺮ‪.‬‬ ‫•‬
‫ُ‬ ‫ْ َ ََ‬
‫ﺎك ِﻣ َﻦ‬ ‫ﺎﺣﺒﻪ ﻣﱠﺮًة؛ اﻟ ﱠﺴﻌﻲ اﻟ ﱠﺴﻌﻲ إ ْذ ﻟَﻴﺲ ﻟِﻺﻧْ ِ‬
‫ﺴﺎن إﻻ َﻣﺎ َﺳ َﻌﻰ‪َ ،‬وإﻳﱠ َ‬ ‫ﺎل ﻟَﻪ ِ‬
‫َْ َْ ْ َ‬ ‫ﺻ ُُ َ‬ ‫ﻓَـ َﻘ َ ُ َ‬ ‫•‬
‫‪Bireysel Etkinlik‬‬

‫اﻟ َﻜ َﺴ ِﻞ‪.‬‬
‫اﻟﻌﻤﻞ اﻟْﻌﻤﻞ‪ ،‬ﻓَﺈﻧﱠﻪ ِﻣ ْﻔﺘَ ِ‬
‫ﺎح اﻟﻐ َﲎ‪ ،‬واﻟﻄﱠﺮ ُ‬
‫ﻳﻖ إﱃ اﻟْ َﻤ ْﺠﺪ‪.‬‬ ‫ََ َ ََ َ ُ ُ‬ ‫•‬
‫ﺘﺎج إﻟﻴﻪ‪.‬‬
‫ﺖ ُْﳏ ٌ‬ ‫إﻳﺎك أن ﺗﻌﻆ اﻟﺮﺟﺎل وأﻧْ َ‬ ‫•‬
‫اﻟﻜﻔﺎح ﻓﺈﻧﻪ اﻟﻄﺮﻳﻖ إﱃ ﲢﺮﻳﺮ اﻟﻮﻃﻦ ‪.‬‬ ‫•‬
‫ﻧـ ْﻔﺴﻚ ﻧـ ْﻔﺴﻚ ﻓﺈ ّ�ﺎ أﻣﺎرة ﺑﺎﻟﺴ ِ‬
‫ﻮء‪.‬‬ ‫•‬
‫ّ‬ ‫ّ‬ ‫َ َ َ َ َ َ‬
‫اﻟﻌ َﺠﻠَﺔَ!‬
‫ﺎك و َ‬‫ﻳﺎ وﻟﺪي إﻳّ َ‬ ‫•‬
‫ﱡﺠﻌﺎن!‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ﻼح ﻳﺎ أﻳﱡﻬﺎ اﻟﺸ ْ‬
‫اﻟﺴ َ‬‫ﻼح ّ‬ ‫اﻟﺴ َ‬
‫ّ‬ ‫•‬

‫‪300‬‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪20‬‬
İğrâ ve Tahzîr

Cevaplar

tahzîr iğrâ cümle


‫إﻳﱠﺎ ُﻛ ْﻢ َواﻟﻄﱠ َﻤ َﻊ‬ ِ ‫إﻳﱠﺎ ُﻛﻢ واﻟﻄﱠﻤﻊ ﻓَﺈﻧﱠﻪ اﻟْ َﻔ ْﻘﺮ‬
.‫اﳊﺎﺿ ُﺮ‬ ُ ََ َ ْ
ِ ‫ﺎل ﻟَﻪ ﺻ‬
‫ﺎﺣﺒُﻪُ َﻣﱠﺮةً؛ اﻟ ﱠﺴ ْﻌ َﻲ اﻟ ﱠﺴ ْﻌ َﻲ إ ْذ‬
‫ﺎك ِﻣ َﻦ‬ َ ُ َ ‫ﻓَـ َﻘ‬
َ ‫إﻳﱠ‬ ِ ْ‫ﻟَﻴﺲ ﻟِﻺﻧ‬
‫اﻟ ﱠﺴ ْﻌ َﻲ اﻟ ﱠﺴ ْﻌ َﻲ‬ ‫ﺎك ِﻣ َﻦ‬
َ ‫ َوإﻳﱠ‬،‫ﺴﺎن إﻻ َﻣﺎ َﺳ َﻌﻰ‬ َ ْ
.‫اﻟ َﻜ َﺴ ِﻞ‬
.‫اﻟ َﻜ َﺴ ِﻞ‬
ِ َ‫ ﻓَﺈﻧﱠﻪ ِﻣ ْﻔﺘ‬،‫اﻟﻌﻤﻞ اﻟْﻌﻤﻞ‬
‫اﻟﻌ َﻤ َﻞ اﻟْ َﻌ َﻤ َﻞ‬ ُ ‫ واﻟﻄﱠﺮ‬،‫ﺎح اﻟﻐ َﲎ‬
‫ﻳﻖ‬ ُ ُ َ ََ َ ََ
َ .‫ﺠﺪ‬ْ ‫إﱃ اﻟْ َﻤ‬
‫إﻳﺎك أن ﺗﻌﻆ‬ ‫إﻳﺎك أن ﺗﻌﻆ اﻟﺮﺟﺎل وﻗﺪ أﺻﺒﺤﺖ ﳏﺘﺎﺟﺎ‬
‫اﻟﺮﺟﺎل‬ .‫إﱃ اﻟﻮﻋﻆ‬
‫اﻟﻜﻔﺎح‬ . ‫اﻟﻜﻔﺎح ﻓﺈﻧﻪ اﻟﻄﺮﻳﻖ إﱃ ﲢﺮﻳﺮ اﻟﻮﻃﻦ‬
‫ﻚ‬ ِ ‫ﻧـ ْﻔﺴﻚ ﻧـ ْﻔﺴﻚ ﻓﺈ ّ�ﺎ أﻣﺎرة ﺑﺎﻟﺴ‬
َ ‫ﻚ ﻧـَ ْﻔ َﺴ‬َ ‫ﻧـَ ْﻔ َﺴ‬ .‫ﻮء‬ ّ ّ َ َ َ َ َ َ
‫اﻟﻌ َﺠﻠَ َﺔ‬
َ ‫ﺎك و‬َ ّ‫إﻳ‬ !َ‫اﻟﻌ َﺠﻠَﺔ‬
َ ‫ﺎك و‬َ ّ‫ﻳﺎ وﻟﺪي إﻳ‬
‫ﻼح‬ ِ ِ !‫ﱡﺠﻌﺎن‬ ِ ِ
َ ‫اﻟﺴ‬
ّ ‫ﻼح‬
َ ‫اﻟﺴ‬
ّ ْ ‫ﻼح ﻳﺎ أﻳﱡﻬﺎ اﻟﺸ‬
َ ‫اﻟﺴ‬ّ ‫ﻼح‬ َ ‫اﻟﺴ‬
ّ
Sırasıyla anlamları:
Açgözlülükten sakın! Zira o fakirliğin ta kendisidir
Arkadaşı bir keresinde ona; “Çalış! Çalış! Zira insana çalıştığından başkası
yoktur ve tembellikten de sakın!” dedi.
Çalış çalış! Zira çalışmak zenginliğin anahtarı ve yücelmenin, şerefli ve
haysiyetli olmanın yoludur.
Kendin nasihata muhtaç iken adamlara nasihat etmekten sakın!
Mücadele et! Zira mücadele vatanı bağımsızlaştırmanın yoludur.
Nefsine dikkat et, Nefsine! Zira O kötülüğü emreder.
Yavrucuğum! Seni acele etmekten sakındırıyorum.
Ey yiğitler! Silaha sarılın silaha!

301
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
İğrâ ve Tahzîr

• İĞRÂ VE TAHZÎR
• ‫ اﻹ ْﻏ َرا ُء‬İğrâ’ : muhatabı beğenilip arzu edilen bir işe teşvik etmektir. el-
Mef‘ûlü bihin amilinin hazfedildiği yerlerden birisidir.
• İğrâ’da; konuşana (mütekellim) el-muğrî, ‫ اﻟْ ُﻤ ْﻐ ِﺮي‬, muhataba (kendisine
konuşulana) el-muğrâ ‫\ﻟْ ُﻤ ْﻐَﺮى‬, yapılması istenen güzel, faydalı işe ise el-
muğrâ bih ‫اﻟْ ُﻤ ْﻐَﺮى ﺑِﻪ‬denilir. İğrâ’ .‫ﱠﺒﺎت‬َ ‫اﻟﻌ َﻤ َﻞ و اﻟﺜ‬
َ ،‫ﺪام‬
َ ْ‫ اﻹﻗْ َﺪ َام اﻹﻗ‬،َ‫ اﻟْ َﻮﻓَﺎء‬gibi bazı
kalıplar kullanılarak yapılır. İğrâ’da, el-muğrâ bihin amilinin hazfedilmesi de
caiz ve vacip olması bakımından farklılık arzeder.
• el-Mef‘ûlü bihin amilinin hazfedildiği yerlerden birisi de tahzîr’dir. Tahzîr:
muhatabı beğenilmeyen, kötü görülen bir şey veya işten kaçınması için
Özet

sakındırmaktır. Tahzîr ‫ﺎك و‬ َ ِ‫ﻚ و اﳊَﺎﺋ‬


َ ‫ إﻳﱠ‬، ‫ﻂ‬ َ ‫ْﺳ‬
َ ‫ َرأ‬،‫ﺪار‬
ِ
َ ‫ﺪار اﳉ‬
ِ
َ ‫ اﳉ‬،‫ﻮم‬
ٌ ‫ﻠﻖ َﻣ ْﺬ ُﻣ‬
ٌ ‫ ﻓَﺈﻧﱠﻪ ُﺧ‬،‫اﻟﻐَ ْﺪ َر‬
ِ ّ‫اﻻﻓِْﱰاء ﻋﻠﻰ اﻟﻨ‬gibi bir kısım kalıplarla yapılır. Tahzîr’de; konuşana (başkasını
.‫ﺎس‬
uyarana) el-muhazzir, ‫ﺤ ِّﺬر‬ َ ‫ اﻟْ ُﻤ‬muhataba (ikaz edilene) el-muhazzer, ‫اﻟْ ُﻤ َﺤ ﱠﺬر‬
ve kaçınılması istenen kötü şey veya işe de el-mahzûr veya el-muhazzer
minh ‫ﺤ ﱠﺬر ِﻣﻨﻪ‬
َ ‫ اﻟْ ُﻤ‬،‫ اﻟْ َﻤ ْﺤ ُﺬور‬denir.
• Tahzîr’de de el-muhazzer minhin amilinin hazfedilişi caizlik ve vaciplik
yönüyle çeşitlilik arz etmektedir.

302
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
İğrâ ve Tahzîr

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Tahzîrde konuşana …………….. denir.
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
a) el-muhazzer (‫ﺤ ﱠﺬر‬
َ ‫)اﻟْﻤ‬
ُ
b) ِّ ‫)اﻟْﻤﺤ‬
el-muhazzir (‫ﺬر‬ َُ
c) el-mahzûr (‫ﺤ ُﺬور‬
ْ ‫اﻟْﻤ‬
َ )
d) el-muhazzer minh (‫ﺤ ﱠﺬر ﺑﻪ‬
َ ‫)اﻟْ ُﻤ‬
e) el-muhazzer aleyh (‫ﻋﻠﻴﻪ‬
َ ‫)اﻟْ ُﻤ َﺤ ﱠﺬر‬

2. ‫ﺪار اﳉِﺪار‬ِ
َ ‫اﳉ‬ ifadesinin anlamı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Duvardan sakınabilir misin?
b) Duvardan sakın duvardan!
c) Duvardan sakınabilirsin.
d) Duvardan sakınman gerekir mi?
e) Duvardan sakınsan iyi olur.

ِ ّ‫اﻟﻌِْﻠ َﻢ و اﳉَ ْﻬ َﺪ ﻓَﺈ�ﻤﺎ ﻃَﺮﻳﻖ اﻟﻨ‬


‫ﺠﺎح‬
3. Yukarıdaki cümlede altı çizili olan kelime el-muğra bihtir.
Bu kelime aşağıda verilen cümle ögelerinden hangisidir?
a) Temyîz
b) Hal
c) Fâil
d) Haber
e) Mef‘ulün bih

4. Aşağıdaki ifadelerin hangisinde iğra anlamı bulunmamaktadır?


a) ‫اﻟﻌِْﻠ َﻢ اﻟﻌِْﻠ َﻢ‬
‫ب‬ ِ
b) َ ‫اﻟْﻌ ْﻠ َﻢ َواﻷ ََد‬
c) ‫ﺑﺎﻟﻮاﻟِ َﺪﻳْ ِﻦ‬
َ ‫اﻟﱪ‬ ‫ِﱠ‬
d) ‫اﻷﺳﺪ‬
َ ‫إﻳّﺎك و‬
e) ‫اﻟﻌ ْﻬ َﺪ واﻟ ِّﺬ ﱠﻣ َﺔ‬
َ

303
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23
‫‪İğrâ ve Tahzîr‬‬

‫اﻟﻌِْﻠ َﻢ اﻟﻌِْﻠ َﻢ‬


‫‪5. Yukarıdaki ifadede el-muğrâ bih olan altı çizili kelimenin irabı‬‬
‫?‪aşağıdakilerden hangisidir‬‬
‫)‪a‬‬ ‫ﺪﻳﺮﻩ اﻗْـَﺮأ‪.‬‬ ‫ﺎﻫَﺮةِ‪ ،‬وﻓِ ْﻌﻠُﻪُ َْﳏ ُﺬ ٌ‬
‫وف ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗَـ ْﻘ ُ‬
‫ﻮل ﺑﻪ ﻣْﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘﺤ ِﺔ اﻟﻈﱠ ِ‬
‫َ‬ ‫َﻣ ْﻔﻌُ ٌ َ ُ ٌ‬
‫)‪b‬‬ ‫ﺪﻳﺮﻩ اﻗْـَﺮأْ‪.‬‬
‫وف َﺟﻮازاً ﺗَـ ْﻘ ُ‬‫ﺎﻫَﺮةِ‪ ،‬وﻓِ ْﻌﻠُﻪُ َْﳏ ُﺬ ٌ‬
‫ﻮل ﺑﻪ ﻣْﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘﺤ ِﺔ اﻟﻈﱠ ِ‬
‫َ‬ ‫َﻣ ْﻔﻌُ ٌ َ ُ ٌ‬
‫ﺎﻫَﺮِة‪.‬‬‫ﺎل ﻣْﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘﺤ ِﺔ اﻟﻈﱠ ِ‬
‫)‪c‬‬ ‫َ‬ ‫َﺣ ٌ َ ُ ٌ‬
‫)‪d‬‬ ‫ﺗَﺄْﻛِﻴ ٌﺪ )ﺗَـ ْﻮﻛِﻴ ٌﺪ( ﻟَ ْﻔ ِﻈ ﱞﻲ َﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﻟﻈّﺎﻫﺮة‪.‬‬
‫)‪e‬‬ ‫ِﺻ َﻔﺔٌ َﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﻟﻈّﺎﻫﺮة‪.‬‬

‫?‪6. Aşağıdaki fiillerden hangisi iğrâ’da kullanılan mahzûf fiillerdendir‬‬


‫)‪a‬‬ ‫اﻟَْﺰْم‬
‫)‪b‬‬ ‫ِق‬
‫)‪c‬‬ ‫ﺻ ْﻦ‬
‫ُ‬
‫)‪d‬‬ ‫أﺑْﻌِﺪ‬
‫)‪e‬‬ ‫اﺗْـ ُﺮك‬
‫اﻟﻄّﻤ ِﻊ“ ‪7.‬‬
‫َ‬ ‫ﺎك ِﻣ ْﻦ‬
‫‪” bu tahzîr uslûbu aşağıdaki cümlelerden hangisinin‬إﻳﱠ َ‬
‫?‪karşılğıdır‬‬
‫)‪a‬‬ ‫ﻻ ُﲡ ِﺰﻋﻮا‬
‫)‪b‬‬ ‫اﻹﻧْﺴﺎ ُن َرْﻫ ُﻦ َﻋ َﻤﻠِﻪ‬
‫)‪c‬‬ ‫ﻻ ﺗَـ ْﻘﻨَﻄﻮا ِﻣ ْﻦ َر ْﲪﺔ ﷲ‬
‫)‪d‬‬ ‫ﻜﻦ َﻛ ُﺴﻮﻻ‬
‫ﻻ ﺗَ ْ‬
‫)‪e‬‬ ‫ﻻ ﺗَ ُﻜﻦ ﻃ ﱠﻤﺎﻋﺎً ﻓﺈﻧّﻪ اﻟ َﻔ ْﻘﺮ ِ‬
‫اﳊﺎﺿ ُﺮ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬

‫‪304‬‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪24‬‬
İğrâ ve Tahzîr

8. Aşağıdaki fiillerden hangisi tahzîrde kullanılan mahzûf fiillerden değildir?


a) ‫اﻟَْﺰْم‬
b) ‫ِق‬
c) ‫ﺻ ْﻦ‬
ُ
d) ‫أﺑْﻌِﺪ‬
e) ‫اﺗْـ ُﺮك‬

‫اﻟﺘﱠـ ّﻔ ﱡﻜَﺮ اﻟﺘﱠـ ّﻔ ﱡﻜَﺮ‬


9. Yukarıda verilen iğrâ üslubunun anlamına uygun cümle aşağıdakilerden
hangisidir?
ِ ‫ﺗَـ َﻔ ﱡﻜﺮ ﺳﺎﻋ ٍﺔ ﺧﲑ ِﻣﻦ‬
‫ﻋﺒﺎدة َﺳ ٍﻨﺔ‬
a) ْ ٌَ َ ُ
ِ ‫ﻴﺪ اﻹﺣ‬
b) ‫ﺴﺎن‬ ْ ُ ِ‫إ ﱠن اﻹﻧﺴﺎ َن َﻋﺒ‬
c) ‫ﺷﻲ ٍء ﰲ اﻟﺘّـ َﻌﻠّﻢ‬
ْ ‫اﻟﻜﺘﺎﺑﺔُ َأﻫ ّﻢ‬
ِ
d) ‫ﻻ ﺗَـ ْﻘﻨَﻄُﻮا ِﻣﻦ َر ْﲪَِﺔ ﷲ‬
e) ‫ض اﻹﻧْﺴﺎ َن‬ ُ ‫إ ﱠن اﻟﺘﱠـ َﻔ ﱡﻜَﺮ ﳝََْﺮ‬

10. Yukarıdaki cümleye uygun tahzîr üslubu aşağıdakilerden hangisidir?


a) ‫إﻳﺎك َواﳊَ َﺴ َﺪ‬
َ
‫ﺶ‬ ِ ُِ
b) َ ‫ﺐ اﻟ َﻔﻮاﺣ‬ ‫ﻻﲢ ﱡ‬
c) ‫ﺒﲑةٌ ِﺟﺪًّا‬
َ ‫ﺶ َﻛ‬
ِ
ُ ‫اﻟ َﻔﻮاﺣ‬
‫ﺶ‬ ِ
d) َ ‫إﻳﺎك َواﻟ َﻔﻮاﺣ‬
e) ِْ ‫إﻳﺎك ِﻣﻦ‬
‫اﻹﰒ‬

Cevap Anahtarı
1.b, 2.b, 3.e, 4.d, 5.a, 6.a, 7.e, 8.a, 9.a, 10.d

305
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25
İğrâ ve Tahzîr

YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, IV, Mısır, tsz.
‘Abduh er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahvî, Beyrut, 1391/1971.
Antuvân ed-Dahdâh, Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvili ve Levhât,
Beyrut, 1981.
es-Seyyid Ahmed el-Hâsimî, el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır, 1354.
Halil İbrahim Kaçar- vdğ.,el-Kavâ‘idü’l-Müşecci‘a, İstanbul, 2012.
Hanbelizâde Muhammed Şakir, Temrînli ve İ‘rablı Arapça (2. Kitap) Nahiv, nşr.
Hüseyin Elmalı, İzmir, 2010.
İbn Hişâm, Ebû Muhammed ‘Abdullah b. Yûsuf b. Ahmed el-Ensârî, Şerh Şuzûru’z-
Zeheb, İstanbul, tsz.
M. Sadi Çögenli, Kur’ân ve Hadîs Örnekli Arapça Dilbilgisi (Nahiv), İstanbul, 2009.
Mehmed Zihni, el-Muktadab fî Kavâ‘idi’n-Nahv, İstanbul, tsz.
Mehmet Maksudoğlu, Arapça Dilbilgisi, İstanbul, 1998.
Muhammed Muhyiddîn Abdulhamîd, Şerhu Katri’n-Nedâ ve Bellu’s-Sadâ, Ofset
Baskı, tsz.
Mustafa el-Ğalâyînî, Câmi‘u’d-Duvûsi’l-‘Arabiyye, Beyrut, 1402/1982.
Mustafa Meral Çörtü, Arapça Dilbilgisi Nahiv, İstanbul, 2009.

306
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26
‫ َﻣﺎ‬ve َ‫ ﻻ‬EDATLARI

• ‫ ﻣﺎ‬Edatı ve Anlamları
ARAPÇA IV
İÇİNDEKİLER

• ‫ ﻣﺎ‬Edatının Başka Edatlarla


Bitişmesi
Prof. Dr. Selami
• ‫ ﻻ‬Edatı ve Anlamları BAKIRCI
• ‫ ﻻ‬Edatının Başka Edatlarla
Bitişmesi

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• ‫ ﻣﺎ‬Edatının hangi tür edat olduğunu
tanıyabilecek ve anlamını kolayca
HEDEFLER

verebilecek,
• ‫ ﻣﺎ‬Edatı diğer edatlarla bitiştiğinde bu
edatın işlevini bilebilecek ve hangi
anlama geldiğini kavrayabilecek,
• ‫ ﻻ‬Edatının hangi tür edat olduğunu
tanıyabilecek ve anlamını kolayca
verebilecek,
• ‫ ﻻ‬Edatı diğer edatlarla bitiştiğinde bu
edatın işlevini bilebilecek ve hangi
anlama geldiğini kavrayabilecek,
• Bu edatları kavradıktan sonra metin
ÜNİTE

13
içerisinde tanıyabilecek ve metni
kolaylıkla çözebileceksiniz.

© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬Edatları

‫ َﻣﺎ‬ve َ‫ﻻ‬EDATLARI

‫ ﻣﺎ‬Edatı َ‫ﻻ‬Edatı

‫ َﻣﺎ‬Edatının İfade Ettiği ‫ َﻣﺎ‬Edatının Bazı


Anlamlardan Bazıları Kelimelerle Bitişmesi:

‫ َﻣﺎ‬Edatını ّ‫إن‬ve Benzeri


Soru Edatlardan Biriyle
Bitişmesi:

Olumsuzluk (nefy)

İsmi mevsul

Taaccüb

ْ ‫َﻣﺎ‬
‫ َﺣﺗ ﱠﻰ‬..................... ‫إن‬
kalıbı

Belirsiz/nekre isim

Şart

308
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
‫‪ Edatları‬ﻻ ‪ ve‬ﻣﺎ‬

‫‪GİRİŞ‬‬
‫‪Arapçada sıkça kullanılan bazı edatların, bulundukları cümle içerisinde‬‬
‫‪yazımı aynı kalmakla birlikte anlamları farklı olabilmektedir. Bu edatlardan en fazla‬‬
‫‪ edatlarıdır. Yine bu edatlardan bazıları kendinden‬ﻻ ‪ ve‬ﻣﺎ ‪kullanılanlardan biri de‬‬
‫‪sonraki başka bir kelime veya edatla bileşik bir kelime oluşturduğundan yazımı ve‬‬
‫‪telaffuzu değişmektedir. Bu durumda anlam, bazen değişmemekte, bazen de farklı‬‬
‫‪bir anlam oluşabilmektedir. Dolayısıyla bu tür edatların kendilerinden sonraki‬‬
‫‪kelimenin irabına etki etmesi, başka bir kelime/edat ile birleşik kelime oluşturarak‬‬
‫‪yeni bir anlamın ortaya çıkması nedeniyle önem arz etmektedir. İşte bu edatlardan‬‬
‫‪ edatlarını sırasıyla görelim:‬ﻻ ‪ ve‬ﻣﺎ ‪olan‬‬

‫‪OKUMA - ANLAMA‬‬

‫ﻗﺎت اﻟ َﻔﺮ ِاغ‬‫ْأو ُ‬


‫ْﺖ‪،‬‬‫ﺴﺎ ُن ُﻫ َﻮ اﻟ َْﻮﻗ ُ‬ ‫ب‪ :‬اﻟْ َﻮﻗْ ُ ﱠ‬
‫ﺖ‪ ،‬إﳕَﺎ أ ْﻏﻠَﻰ َﻣﺎ ﳝَْﻠ ُﻜﻪُ اﻹﻧْ َ‬ ‫ﺴﺎ ُن؟ ا ْﳉَﻮاَ ُ‬ ‫َﻣﺎ ُﻫ َﻮ أ ْﻏﻠَﻰ َﻣﺎ ﳝَْﻠ ُﻜﻪُ اﻹﻧْ َ‬
‫ﻚ‪ ،‬إ ّن‬ ‫ﺎن؛ وﻟِ َﺬﻟِ َ‬ ‫ﺖ أﻧْـ َﻔﺲ اﻟﻨِّﻌ ِﻢ اﻟﱵ ﻣﻨَﺤﻪُ ﷲ ﺗَـﻌ َﺎﱃ ﻟﻺﻧْﺴ ِ‬
‫َ‬ ‫ُ َ‬ ‫َ‬ ‫ُ َ‬ ‫ُﻫﻮ ُﻋ ْﻤ ُﺮﻩُ َو َﺣﻴَﺎﺗُﻪُ ُﻛﻠﱡ َﻬﺎ‪ ،‬إ ﱠن اﻟْ َﻮﻗْ َ‬
‫ﺐ اﻟ ِْﻌﻨَﺎﻳَﺔُ ِﻬﺑَﺎ‪ ،‬و‬ ‫ِ ﱠ‬ ‫اﺳﺘِ ْﻌﻤﺎﻻً ﺣﺴﻨًﺎ ِﻣﻦ َأﻫ ِﻢ ﻣ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﺳﺘِ ْﻌ َﻤ َ‬
‫ﺴﺎﺋ ِﻞ ا ْﳊَﻴَﺎة اﻟﱵ َﳚ ُ‬ ‫ْ ّ ََ‬ ‫َ‬ ‫ﺎل ْأوﻗﺎت اﻟ َﻔﺮ ِاغ ْ‬ ‫ْ‬
‫ﺾ اﻷﺣﻴ ِ‬ ‫اﻟﺘﱠـ ْﻔ ِﻜ ِ‬
‫ف‬‫ﺎن‪َ ،‬ﻣﺎﻳَـ ْﻌ ِﺮ ُ‬ ‫ﺴﺎ َن ﰲ ﺑَـ ْﻌ ِ ْ َ‬ ‫ﺐ ُﺳ ًﺪى‪ .‬ﻷ ﱠن اﻹﻧْ َ‬ ‫ﲑ ﻓ َﻴﻬﺎ‪ ،‬ﻓﺈ ّن أﻛﺜَـ َﺮ أ ْﻋ َﻤﺎ ِرﻧﺎَ ﺗَ ْﺬ َﻫ ُ‬ ‫ُ‬
‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫أﺳ َﻬﻞُ‬ ‫وﻫﻮ ْ‬ ‫ﺸﻮار ِِع واﻟ َْﻤ َﻘﺎﻫﻲ ﺑِﻼَ ﻓﺎﺋ َﺪة‪ُ ،‬‬ ‫ْﺖ‪ ،‬ﻳَـ ْﻘﻀﻴﻪ ﰲ ا ْﳊَﺎراَت واﻟ ﱠ‬ ‫ﻒ ﻳَ ْﺴﺘﻌﻤ ُﻞ اﻟ َْﻮﻗ َ‬ ‫َﻛ ْﻴ َ‬
‫ﻴﻊ َﻋﻠَْﻴﻪ‪.‬‬ ‫ٍ ِ‬
‫َﺷ ْﻲء ﻳُﻀ ُ‬
‫ﺎت اﻟْ َﻔﺮاَ ِغ‪،‬‬‫ﺎن ﰲ أَ ْﻛﺜَ ِﺮ أوﻗَ ِ‬ ‫ْﻜﺘَﺎب؟ ﱠأوﻻً‪ ،‬ﻳـ ْﻨﺒ ِﻐﻲ أ ْن ﻳ ُﻜﻮ َن ﺻ ِﺪﻳ ًﻘﺎ ﻟﻺﻧْﺴ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ََ‬ ‫ﺎب‪َ :‬ﻣﺎ ُﻫ َﻮ اﻟ ُ‬ ‫اﻟْﻜﺘَ ُ‬
‫ﻴﺐ و ُﻣ َﻬ ْﻨ ِﺪ ٍﺳﻦ‪ ،‬و ِﻣ ْﻦ َﺧ ِْﲑ‬ ‫ﻒ و ﻃَﺒِ ٍ‬ ‫ﲔ َﻋ ِﺎﻣ ٍﻞ و ﻣﻮﻇﱠ ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ﻻَﻓَـﺮ َق ﰲ ذﻟِﻚ ﺑـ ِ‬
‫َُ‬ ‫ﲔ َﻋ ٍﺎﱂ َو َﺟﺎﻫ ٍﻞ‪َ ،‬و ﺑَـ ْ َ‬ ‫َ ََْ‬ ‫ْ‬
‫ﺎب َﺧ ْﻴـ ُﺮ َﺟﻠِ ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ْﻜ ِ‬ ‫ْﺖ اﻟْ َﻔﺮ ِاغ ﻫﻮ ﻗِﺮاءةُ اﻟ ِ‬ ‫ﻣﺎ ﻳﺼﺮ ُ ِ ِ‬
‫ﻴﺲ ﰲ‬ ‫ﺘﺎب ﻗَـ ْﺒ َﻞ ُﻛ ِّﻞ َﺷ ْﻲء‪ .‬إ ﱠﳕَﺎ اﻟْﻜﺘَ ُ‬ ‫ف ﻓﻴﻪ َوﻗ ُ َ ُ َ َ َ‬ ‫َ ُ َْ‬
‫ْﻜﺘَ َ ِ‬ ‫ﻒ ﻧَـ ْﻘﺮأُ اﻟ ِ‬ ‫ﱠ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺳ َِ‬
‫ﺐ‬‫ﺎب‪َ .‬ﳚ ُ‬ ‫ﻴﺲ اﻟ ُْﻤﻔﻴ ُﺪ! إذًا‪ ،‬ﻳَـ ْﻨﺒَﻐﻲ أ ْن ﻧَـﺘَـ َﻌﻠ َﻢ َﻛ ْﻴ َ َ‬ ‫ﺎﻋﺔ اﻟ َْﻮ ْﺣ َﺪة‪ ،‬ﻓﺈﻧﱠﻪُ ﻧ ْﻌ َﻢ ا ْﳉَﻠ ُ‬ ‫َ‬
‫أﺣ ُﺪ ا ْﳊَ َﻜ َﻤ ِﺎء‪ :‬ﻗَ ْﺪ ﺗَـ ْﻘ َﺮأُ ُﻛ ﱠﻞ ﻣﺎَ‬
‫ﺎل َ‬ ‫ﺎﺳﺒُـﻨَﺎ‪ .‬ﻗَ َ‬‫ﺎب اﻟﱠ ِﺬي ﻳـﻨَ ِ‬
‫ُ‬ ‫ْﻜﺘَ ِ‬ ‫أ ﱠوﻻً أ ْن ﻧـُﻌ ِﻤﻞ اﻟ ِْﻔ ْﻜﺮ ﰲ ا ْﺧﺘِﻴﺎ ِر اﻟ ِ‬
‫َ‬ ‫ْ َ َ‬
‫ت َﻋ ْﺸ َﺮ‬ ‫ﺴﺎﻧًﺎ ﻏَْﻴـ َﺮ ُﻣﺘَـ َﻌﻠِّ ٍﻢ‪ ،‬و ﻟَ ِﻜ ْﻦ إ َذا ﻗَـ َﺮأْ َ‬‫ﺖ‪ -‬إﻧْ َ‬ ‫ﺼﺒِ ُﺢ ﺑَـ ْﻌ ُﺪ – َﻛ َﻤﺎ ُﻛ ْﻨ َ‬ ‫ﺐ و ﺗُ ْ‬ ‫ﰲ َدا ِر اﻟْ ُﻜﺘُ ِ‬
‫ﻴﻤﺎ‬ ‫ﺖ – َإﱃ َدرﺟ ٍﺔ ﻣﺎ‪ -‬إﻧْﺴﺎﻧًﺎ ﻣﺘَـﻌ ِﻠّﻤﺎ‪ .‬ﻷ ﱠن اﻟﺘﱠـ ْﻔ ِﻜ ِ‬ ‫ﺎب ﻃَﻴِّ ٍ‬ ‫ﺎن ﰲ ﻛِﺘَ ٍ‬ ‫ﺎت ﺑِﺈﻣﻌ ٍ‬ ‫ﺻ َﻔﺤ ٍ‬
‫ﲑﻓ َ‬ ‫َ‬ ‫َ ًَُ‬ ‫ََ َ‬ ‫ﺐ ُﻛ ْﻨ َ‬ ‫َْ‬ ‫َ َ‬
‫اﻟﻌﺎﻗِﻞ ‪َ -‬ﻣﺎ َﱂْ ﻳَ ُﻜ ْﻦ َﻣﻐْﻠُﻮﺑﺎً َﻋﻠَﻰ ْأﻣ ِﺮﻩ ‪ -‬أ ْن‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ﻧَـ ْﻘ َﺮأُ َْﳚ َﻌ ُﻞ َﻣﺎ ﻧَـ ْﻘ َﺮأُ ُﺟ ْﺰًءا ﻣ ْﻦ أﻧْـ ُﻔﺴﻨَﺎ‪ .‬ﻓَـ َﻌﻠﻰ َ‬
‫ْﻜ ِ‬
‫ﺘﺎب‪.‬‬ ‫ْﺖ ﻟِ ِﻘﺮاءةِ اﻟ ِ‬
‫ﻳَ ُﻜﻮ َن ﻟَﻪُ َوﻗ ٌ َ َ‬
‫‪Not: Parçada geçen kelimelerin anlamlarına ünite sonunda verilen‬‬
‫‪sözlükçeden bakabilirsiniz.‬‬

‫‪309‬‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪3‬‬
‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬Edatları

Çeviri:
Boş vakitler
İnsanın sahip olduğu en değerli şey nedir? Cevap: Zaman. Şüphesiz insanın
sahip olduğu en değerli şey vakittir. O, insanın ömrü ve hayatının tamamıdır.
Şüphesiz zaman, Allah Teâlâ’nın insana bahşetmiş olduğu nimetlerin en
kıymetlisidir. Bunun için, boş vakitleri güzel bir şekilde kullanmak, hayatın özen
gösterilmesi ve düşünülmesi gereken en önemli meselelerinden biridir. Zira
ömrümüzün çoğu boş yere gitmektedir. Çünkü insan bazen boş vakitleri nasıl
kullanacağını bilmez. Zamanı sokaklarda, caddelerde ve(ya) kahvehanelerde
faydasız bir şekilde geçiririz.
Kitap: Kitap nedir? İlk önce kitabın, boş vakitlerin pek çoğunda insanın
arkadaşı olması gerekir. Bu hususta bilgili ile bilgisiz, çalışan ile memur, doktor ve
mühendis arasında bir fark yoktur. Şüphesiz kitap, yalnızlık zamanında en iyi bir
arkadaştır. O ne güzel ve ne faydalı bir arkadaştır! O halde, kitabı nasıl okumamızı
öğrenmemiz gerekir. İlk önce bize uygun olan kitabın seçiminde aklımızı
Soru için “ ‫ ” َﻣﺎ‬mutlaka
çalıştırmalıyız. Bilge kişilerden biri şöyle demiştir: Bir kütüphanede bulunan her
cümle başında bulunur. şeyi okuyup daha sonra –(daha önce) olduğun gibi- bir şey öğrenmemiş biri
olabilirsin. Ancak iyi bir kitaptan on sayfayı dikkatlice (düşünerek) okuduğunda –
bir dereceye kadar- öğrenmiş bir insan olabilirsin. Zira okuduğumuzu düşünmek,
okuduğumuz şeyi bizden bir parça haline getirir. Bu nedenle akıllı kişinin –
durumuna yenik olmadığı (işi başından aşkın olmadığı) sürece- kitap okuyacağı bir
zamanı olmalıdır.

‫ َﻣﺎ‬Edatının İfade Ettiği Anlamlardan Bazıları


Yukarıdaki parçayı dikkatlice okuduğumuzda, birkaç yerde kırmızı renkle
gösterilmiş “ ‫ ” َﻣﺎ‬kelimesi bulunmaktadır. Bu kelime gerek şekil gerekse telaffuz
bakımından hep aynıdır. Çünkü bu kelime, mebni olduğundan şekli ve telaffuzu
değişmeyecektir. Yazım bakımından ise bazen başka bir kelimeyle birlikte bitişik
olarak yazıldığı görülür. Ancak burada önemli olan bu kelimeye verilmesi gereken
anlamdır. Buna oldukça dikkat etmek gerekir. Bu kelime şu anlamlardan birini
ifade edebilir:

َ‫ﻣﺎ‬
Ne? Neyi? Neye?
Mutlaka cümle başında bulunur; insanlar
1-Soru ismi
dışındaki varlıklar ve kavramlar için kullanılır.
olur: İsim veya fiil cümlesinin başında soru edatı olarak
bulunabilir.

310
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬Edatları

Ne yaptın? ‫ﺖ؟‬ َ ‫ﻣﺎ ﻓَـ َﻌ ْﻠ‬


Olumsuz için “ ‫ ” َﻣﺎ‬hem Neyin var? ‫ﻚ؟‬ َ ِ‫ﻣﺎَ ﺑ‬
Örnek ‫ﻚ؟‬َ ‫ َﻣﺎ اﻟﱠ ِﺬي أَ ْز َﻋ َﺠ‬،‫ﻗُ ْﻞ ﱄ‬
isim cümlesinin hem de Söyle bana, seni rahatsız eden nedir?
fiil cümlesinin başında
bulunabilir. Aklını meşgul eden sorun nedir? .‫ﻚ‬ ِ ‫ﻣﺎَ اﻟْ َﻘ‬
َ َ‫ﻀﻴﱠﺔُ اﻟﱠﱵ ﺗَ ْﺸﻐُ ُﻞ ﺑَﺎﻟ‬

َ‫ﻣﺎ‬
değil; yok; -medi; -mez; -miyor
2-Olumsuzluk (nefy) Hem isim cümlesinde hem de fiil cümlesinde
edatı olur: olumsuzluk edatı olarak bulunabilir.

َ ِ‫ﺻ ﱠﺤﺔَ ذَﻟ‬


ِ ‫ﻣﺎَأُﻧْ ِﻜﺮ‬
Bunun doğruluğunu inkâr
İsm-i mevsûl olan “ ‫” َﻣﺎ‬ etmiyorum.
.‫ﻚ‬ ُ
cümle içerisinde yer alır
ِ ‫ﺖ ُﻣ ْﻨ ُﺬ أ َْﻣ‬ ِ
Örnek

ve bundan sonra mutlaka Dünden beri uyumadım. .‫ﺲ‬ ُ ْ‫ﻣﺎَﳕ‬


“sıla cümlesi” denen bir
ُ ‫ َو ِﳍـَـ َﺬا َﻣـ ـﺎﻓَ ِﻬ ْﻤـ ـ‬،‫ﺎب‬
‫ﺖ‬ ِ ِ ِ
yan cümle bulunur.
Yanımda kitap yok, bunun için ٌ ‫َﻣـ ـﺎﻋ ْﻨـ ـﺪي ﻛﺘَـ ـ‬
dersi iyi anlamadım.
.ً‫س َﺟﻴِّﺪا‬
َ ‫اﻟ ﱠﺪ ْر‬

َ‫ﻣﺎ‬
şey; -dığı; -dığı şey
İki cümleyi veya öncesindeki isim ile
3-İsm-i mevsûl (bağlaç) kendisinden sonraki cümleyi birbirine
olur: bağlar. Kendinden sonra açıklayıcı nitelikte
olan cümleye “sıla cümlesi” denir.

Adamın yaptığını anladım. .‫ﺻﻨَ َﻊ اﻟ ﱠﺮ ُﺟ ُﻞ‬


َ َ‫ﺖ ﻣﺎ‬ ُ ‫َﻋ ِﻠ ْﻤ‬
ِ
ُ ْ‫ ﻳـُ ْﻌ ِﺠﺒُِﲏ َﻣﺎ ﻗَـ َﺮأ‬،ً‫ﺲ ﻛِﺘﺎَﺑﺎ‬
Dün bir kitap satın aldım,
.‫ت‬ ِ ‫ﺖ أ َْﻣ‬
ُ ْ‫ا ْﺷﺘَـ َﺮﻳ‬
okuduğum hoşuma gidiyor.
Örnek

ِ ِ
ْ ‫ ا ْﺣ َﻔ ْﻆ أ‬،‫ﺗَـ َﻌﻠﱠ ْﻢ ﻣﺎَ ﻳُﻔﻴ ُﺪ َك‬
Sana faydalı olan şeyi öğren,
.ُ‫َﺣ َﺴ َﻦ ﻣﺎَ ﺗَـ ْﻘ َﺮأ‬
okuduğun en güzelini ezberle.
Yanındakini yedin mi? ‫ْﺖ َﻣﺎ ِﻋ ْﻨ َﺪ َك؟‬ َ ‫َﻫ ْﻞ أَ َﻛﻠ‬
Ezberlediğim şiiri unuttum. ِّ ‫ْﺖ ِﻣ َﻦ‬
.‫اﻟﺸ ْﻌ ِﺮ‬ ُ ‫ﻴﺖ ﻣﺎَ َﺣ ِﻔﻈ‬ ُ ‫ﻧَ ِﺴ‬

311
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬Edatları

َ‫ﻣﺎ‬
beğeni/hayret/şaşkınlık
‫ أَﻓْـ َﻌ َﻞ‬kalıbında olan bir mazi fiilin başında
4-Taaccüb ifade eder: bulunur. Bu fiilden sonra mansûb bir isim
bulunur veya mansûb muttasıl bir zamir
bitişmiş olur.

.ُ‫ﺻ ِﺪ ِﻳﻘﻲ! إﻧﱠﻪُ ﻳَﺘِ ﱡﻢ ﻣﺎَ ﺑَِﻘ َﻲ ِﻣ َﻦ اﻷَ ْﻋﻤﺎَ ِل اﻟﱠِﱵ ﺗَـ َﺮْﻛﺘُﻪ‬
َ ‫ﺴ َﻦ‬
َ ‫َﺣ‬
ْ ‫ﻣﺎَ أ‬
Arkadaşım ne iyi! Gerçekten o, bıraktığım işi tamamlar.
Gökyüzü ne güzel! ! ‫ﺎء‬
َ ‫ﺴ َﻤ‬
‫َﲨَ َﻞ اﻟ ﱠ‬
ْ ‫ﻣﺎَ أ‬
Örnek

Ne kadar soğuk! ! ‫ﻣﺎَ أَ َﺷ ﱠﺪ اﻟْﺒَـ ْﺮ َد‬


Ne çok kişi öldü! َ َ‫ﻣﺎَ أَ ْﻛﺜَـ َﺮ َﻣ ْﻦ ﻣﺎ‬
!‫ت‬
Gökyüzü ne güzel! ! ‫اﻟﺴﻤﺎء‬
َ ‫ﻣﺎ أَ ْﲨَ َﻞ‬

َ‫ﻣﺎ‬
5 - ‫ﺣ ﱠﱴ‬
َ .................... ‫ﻣﺎَ إ ْن‬ “-ir –imez” kalıbının başında bulunur.

Gelir gelmez şöyle dedi. .‫ﻣﺎَ إ ْن ﺟﺎَ َء َﺣ ﱠﱴ ﻗﺎَ َل‬


َ ‫ﻣﺎَ إ ْن ﺟﺎَ َء َﺣ ﱠﱴ ﺑَﺎ َﺷ َﺮ ا ْﳊَ ِﺪ‬
Örnek

Gelir gelmez, bekleme salonunda ‫ﻳﺚ َﻣ َﻊ‬


Nekre “ ‫ ” َﻣﺎ‬cümle ِ ‫ﺿ ِﺔ ِﰲ ﺻﺎﻟ َِﺔ‬
hemşireyle konuşmaya başladı. .‫اﻻﻧْﺘِﻈﺎَ ِر‬ َ َ ‫اﻟْ ُﻤ َﻤ ِّﺮ‬
sonunda ve nekre bir
isimden sonra
bulunur.

َ‫ﻣﺎ‬
“Her hangi bir”
6 –Belirsiz/nekre isim Nekre bir isimden sonra yer alır, bu ismin
olur. sıfatı olur.

312
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬Edatları

Bir iş için geldi. .‫ﺟﺎَ َء ﻷ َْﻣ ٍﺮ َﻣﺎ‬


Herhangi bir kitap okuyor musun? .‫َﻫ ْﻞ ﺗَـ ْﻘ َﺮأُ ﻛِﺘﺎَﺑﺎً َﻣﺎ‬
Örnek Bazen, nadiren, çok az .‫ﻗَﻠِﻴﻼً َﻣﺎ‬
Çoğu kere, çoğu zaman .‫َﻛﺜِﲑاً َﻣﺎ‬

َ‫ﻣﺎ‬
ne…-se/ise
İki muzari fiili cezmeden edatlardan biri
7- Şart ismi olur.
olup nesne için şart anlamını ifade eder.

İyilik veya kötülükten ne yapsan


ٍْ ‫ﻣﺎَ ﺗَـ ْﻔ َﻌ ْﻞ ِﻣ ْﻦ َﺧ‬
ُ‫ـﲑ أ َْو َﺷ ٍّﺮ ﻳَـ ْﻌﻠَ ْﻤﻪُ ﷲ‬
Örnek

Allah bilir.

•Aşağıdaki cümleleri ‫ ﻣﺎ‬edatını dikkate alarak Türkçeye çeviriniz.

....................................................... :ُ‫ﺐ َﻣﺎ ﻳُِﻔﻴ ُﺪﻩ‬ ِ ٍ ِ


َ ‫ ُﻛ ﱡﻞ إﻧْﺴﺎَن ﻳُ ِﺮﻳ ُﺪ أَ ْن ﻳَ ْﻜﺘَﺴ‬- •
Bireysel Etkinlik

........................................... :‫ﻴﻪ‬ِ‫ﺿ‬ ِ ‫ ﻣﻦ ﺗَ َﺪﺧﱠﻞ ﻓِﻴﻤﺎَ ﻻَ ﻳـ ْﻌﻨِ ِﻴﻪ ﻟَِﻘﻲ ﻣﺎَ ﻻَ ﻳـﺮ‬- •


ُْ َ َ َ َْ
........................................................:‫ﺪ‬ُ ‫ َﺳﺄَ ْﺷ َِﱰي َﻣﺎ ﺗُ ِﺮﻳ‬:ِ‫َب ﻟَِﻮﻟَ ِﺪﻩ‬ ُ ‫ ﻗﺎَ َل اﻷ‬- •
.............................................................................. :َ‫ﺪﻧﺎ‬ُ ‫ إ ﱠن ﻣﺎَ ﻳُِﻔﻴ ُﺪ ُﻛ ْﻢ ﻳُِﻔﻴ‬- •
...................................................................................... :‫ْﺖ رﺟﻼً ﻣﺎ‬
َ ُ َ ُ ‫ﻗﺎَﺑَـﻠ‬- •
........................................................................ :‫ن؟‬ َ ‫ ِﱂَ ﺗَـ ُﻘﻮﻟُﻮ َن َﻣﺎ ﻻَ ﺗَـ ْﻔ َﻌﻠُﻮ‬- •
ِ ‫اﻷر‬ ِ ‫ﺴ‬
..................................................... :‫ض‬
ْ ‫ﻤﻮات و َﻣﺎ ِﰲ‬ َ ‫ وﻪﻠﻟ َﻣﺎ ِﰲ اﻟ ﱠ‬- •

313
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬Edatları

Cevaplar:
Her insan kendine faydalı olacak şey
elde etmek (kazanmak) ister.
:ُ‫ﺐ َﻣﺎ ﻳُِﻔﻴ ُﺪﻩ‬ ِ ٍ ِ
َ ‫ ُﻛ ﱡﻞ إﻧْﺴﺎَن ﻳُ ِﺮﻳ ُﺪ أَ ْن ﻳَ ْﻜﺘَﺴ‬-
Kendini ilgilendirmeyen şeye
müdahale eden kişi kendini hoşnut :‫ﺿ ِﻴﻪ‬
ِ ‫ ﻣﻦ ﺗَ َﺪﺧﱠﻞ ِﻓﻴﻤﺎَ ﻻَ ﻳـ ْﻌﻨِ ِﻴﻪ ﻟَِﻘﻲ ﻣﺎَ ﻻَ ﻳـﺮ‬-
ُْ َ َ َ َْ
etmeyen şeyle karşılaşır.
Baba çocuğuna dedi: İstediğin şeyi
alacağım.
:‫ َﺳﺄَ ْﺷ َِﱰي َﻣﺎ ﺗُ ِﺮﻳ ُﺪ‬:ِ‫َب ﻟَِﻮﻟَ ِﺪﻩ‬ ُ ‫ ﻗﺎَ َل اﻷ‬-
Size yararlı olan şey bize de yararlı
olur.
:َ‫ إ ﱠن ﻣﺎَ ﻳُِﻔﻴ ُﺪ ُﻛ ْﻢ ﻳُِﻔﻴ ُﺪﻧﺎ‬-
Herhangi bir adamla karşılaştım. :‫ْﺖ َر ُﺟﻼً َﻣﺎ‬ُ ‫ ﻗﺎَﺑَـﻠ‬-
Niçin yapmadıklarınız şeyleri
söylersiniz? (Sâf, 2)
‫ ِﱂَ ﺗَـ ُﻘ ْﻮﻟُْﻮ َن َﻣﺎ ﻻَ ﺗَـ ْﻔ َﻌﻠُ ْﻮ َن؟‬-
Göklerde ve yerlerdeki her şey Allah’a
:‫ض‬ ِ ‫اﻷر‬ ِ ‫وﻪﻠﻟ ﻣﺎ ِﰲ اﻟ ﱠ‬
aittir (Bakara, 284). ْ ‫ﺴﻤ َﻮات و َﻣﺎ ﰲ‬ َ

• Aşağıdaki ayetlerde ve verilen metinde bulunan ‫ﻣﺎ‬


edatlarını tespit ediniz.
Bireysel Etkinlik

• Tespit ettiğiniz bu edatları dikkate alarak anlamlarını


vermeye çalışınız.
ُ ‫ﺲ ِﱄ ِﲝَ ٍّﻖ إِن ُﻛ‬
‫ﻨﺖ‬ َ ‫ﻮل َﻣﺎ ﻟَْﻴ‬َ ُ‫ﻚ َﻣﺎ ﻳَ ُﻜﻮ ُن ِﱄ أَ ْن أَﻗ‬ َ َ‫ﺎل ُﺳ ْﺒ َﺤﺎﻧ‬
َ َ‫ ﻗ‬...- •
‫َﻧﺖ‬
َ ‫ﻚأ‬ َ ‫ﻚ إِﻧﱠ‬ َ ‫ﻗُـﻠْﺘُﻪُ ﻓَـ َﻘ ْﺪ َﻋﻠِ ْﻤﺘَﻪُ ﺗَـ ْﻌﻠَ ُﻢ َﻣﺎ ِﰲ ﻧَـ ْﻔ ِﺴﻲ َوﻻَ أَ ْﻋﻠَ ُﻢ َﻣﺎ ِﰲ ﻧَـ ْﻔ ِﺴ‬
(116) ‫ﻮب‬ ِ ُ‫َﻋﻼﱠ ُم اﻟْﻐُﻴ‬
.(‫ ﺳﻮرة اﳌﺎﺋﺪة‬،117) ... ،‫ْﺖ َﳍُ ْﻢ إِﻻﱠ َﻣﺎ أ ََﻣ ْﺮﺗَِﲏ ﺑِ ِﻪ‬ ُ ‫• َﻣﺎ ﻗُـﻠ‬
‫س‬ُ ‫ﺎل اﻟ ُْﻤ َﺪ ِّر‬
َ َ‫ﺖ َﻣﺎ ﻗ‬ ُ ‫ ﻷَﻧﱠِﲏ ﻧَ ِﺴ ْﻴ‬،‫ﺼ ِﻞ‬ ْ ‫ﺖ اﻟﻴَـ ْﻮ َم ِﰲ اﻟْ َﻔ‬ُ ‫ﺐ َﻣﺎ َِﲰ ْﻌ‬ ُ ُ‫• َﺳﺄَ ْﻛﺘ‬
ِ ‫ ﻳﺎ‬:‫ْﺖ ﻟَﻪ‬
ْ ُ‫ اُ ْﻛﺘ‬:‫ و ﻗَﺎل ِﱄ‬.‫ ﻻَ أَﻓْـ َﻬ ُﻢ َﻣﺎ ﺗَـ ُﻘ ْﻮ ُل‬،‫أﺳﺘَﺎذي‬
‫ﺐ‬ ْ ُ ‫ و ﻗُـﻠ‬،‫ﺲ‬ ِ ‫أ َْﻣ‬
.‫ﺐ‬ ُ ُ‫ﻆ ﻣﺎ ﺗَ ْﻜﺘ‬ ْ ‫واﺣ َﻔ‬
ْ ،‫ﻣﺎ ﺗَ ْﺴ َﻤ ُﻊ‬
.ً‫• َﻛﺜِﲑاً َﻣﺎ ﻧَ ْﺴ َﻤ ُﻊ ِﻣ َﻦ اﻷَﺳﺎَﺗِ َﺬةِ ﻋُﻠُﻮﻣﺎً ُﻣ ِﻔﻴ َﺪة‬

314
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬Edatları

‫ َﻣﺎ‬Edatının Bazı Kelimelerle Bitişmesi:


‫( َﻣﺎ‬mâ) edatı başta aşağıdaki harfi cerler olmak üzere bazı kelime veya
edatlarla birlikte bileşik kelime hâlinde kullanılır. Bunlardan özellikle harfi cerlerle
kullanıldığında her biriyle farklı şekilde yazıldığı gibi farklı anlam kazanabilir. Diğer
edatlarla birlikte kullanıldığında ise ‫ َﻣﺎ‬ve bitiştiği kelimeyi tek bir edat olarak
değerlendirip böylece akılda tutmak daha kalıcı ve daha kolay olacaktır. Bunları
sırasıyla görelim:

‫ﻟِ ـ‬ ِ
‫ب‬ ‫ﰲ‬ ‫َك‬ ‫ِﻣ ْﻦ‬ ‫َﻋ ْﻦ‬
Bitişik hâli
Harfi cer
İsm-i mevsûl soru

‫َﻋ ﱠﻤﺎ‬ ‫َﻋ ﱠﻢ ؟‬ ‫َﻋ ْﻦ‬


-dığı Neden? Ne
hakkında/konusunda hakkında?

‫ِﻣـ ﱠﻤﺎ‬ ‫ِﻣـ ﱠﻢ ؟‬ ‫ِﻣ ْﻦ‬


-dığından, -dığı Neden? Neden
nedeniyle dolayı?

‫َﻛ َﻤﺎ‬ - ‫َك‬


‫َﻣﺎ‬ +
-dığı gibi, tıpkı; nitekim

‫ﻓِﻴ َﻤﺎ‬ ‫ﻓِﻴ َﻢ ؟‬ ‫ﰲ‬


-dığı konuda,
Ne hakkında?
konusunda

‫ِﲟَﺎ‬ ‫ِﰈَ ؟‬ ِ
‫ب‬
Neden dolayı? Ne
yüzünden, nedeniyle
ile?

‫ﻟِ َﻤﺎ‬ ‫ِﱂَ ؟‬ ‫ﻟِ ـ‬


-dığı için, nedeniyle Niçin? Neden?

Tabloda görüldüğü gibi, “mâ” harfinin bitiştiği bu harfi cerlerden “an” ve


“min” harflerinin yazılış şekillerine dikkat ediniz. “an” ve “min” harflerinin “nûn”
harfleri “mîme” dönüşmüş ve şeddeli olarak yazılmıştır. Bu duruma “idğâm”
dendiğini daha önceki ünitelerden hatırlayınız. Bu harflerin “ammâ” ve “mimmâ”
şeklinde şeddeli yazıldığına ve bu şekilde telaffuz edildiğine dikkat ediniz.

315
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬Edatları

Ayrıca bu harflerin bitiştiği soru sütunu ile diğer sütuna dikkat ediniz. Soru
sütununda “mâ” harfinin elifi düşmüş, yani kısa şekilde yazılmıştır. Diğer tarafta
ise normal elifi ile birlikte yazılmıştır. Elifi ile birlikte yazılan “mâ” harfi genellikle
ism-i mevsûl olur ve buna göre anlam kazanır.

Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.


(Bakara, 74)
.‫اﻪﻠﻟُ ﺑِﻐَﺎﻓِ ٍﻞ َﻋ ﱠﻤﺎ ﺗَـ ْﻌ َﻤﻠُﻮ َن‬
ّ ‫َوَﻣﺎ‬

Birbirlerine neyi soruyorlar? (Nebe, 1) ‫ﺴﺎءَﻟُﻮ َن ؟‬


َ َ‫َﻋ ﱠﻢ ﻳَـﺘ‬
Ey iman edenler! Size rızık olarak ‫ﻳﻦ ٰا َﻣﻨُﻮا اَﻧْ ِﻔ ُﻘﻮا ِﳑﱠﺎ‬ ‫ﱠ‬
َ ‫ﻳَﺎ اَﻳـﱡ َﻬﺎ اﻟﺬ‬
verdiklerimizden harcayın. (Bakara, 254) ‫َرَزﻗـْﻨَﺎ ُﻛ ْﻢ‬
Örnek

Neden korkuyoruz? ُ َ‫ِﻣ ﱠﻢ َﳔ‬


‫ﺎف ؟‬
İnsanların iman ettiği gibi iman ediniz.
‫ﱠﺎس‬ ِ
(Bakara, 37). ُ ‫آﻣ َﻦ اﻟﻨ‬
َ ‫آﻣﻨُﻮا َﻛ َﻤﺎ‬
Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında
‫ﻴﻤﺎ ُﻛ ْﻨﺘُ ْﻢ ﻓ ِﻴﻪ‬
َ ‫ﻓَﺎَ ْﺣ ُﻜ ُﻢ ﺑَـ ْﻴـﻨَ ُﻜ ْﻢ ﻓ‬
aranızda ben hükmedeceğim. (Âl-i İmrân,
55) ‫َﲣْﺘَﻠِ ُﻔﻮ َن‬
‫ﺼ ِّﺪﻗﺎً ﻟِ َﻤﺎ‬ ُ ‫َوٰا ِﻣﻨُﻮا ِﲟَﺎ اَﻧْـ َﺰﻟ‬
Sizinle birlikte olanı (Tevrat'ı) tasdik edici
olarak indirdiğimize (Kur'an'a) iman edin. َ ‫ْﺖ ُﻣ‬
(Bakara, 41) ‫َﻣ َﻌ ُﻜ ْﻢ‬

‫ َﻣﺎ‬Edatını ‫ إ ّن‬ve Benzeri Edatlardan Biriyle Bitişmesi:


Bu harf, bazen de ‫ إن‬ve benzerlerinden biriyle bitişir. Bu durumda bu
edatların, başına geldikleri isim cümlesi üzerindeki fonksiyonlarına engel olur. Yani
başına geldikleri ismi nasb ve haberi ref yapan bu edatlar bu etkiyi artık
yapamazlar. Dolayısıyla cümle, normal isim cümlesi olarak kalır. Yani cümlenin
ögeleri “innenin ismi ve haberi” şeklinde değil, “mübteda ve haber” şeklinde kalır.
“mâ” ile birlikte bileşik kelime hâlinde olan ‫ إن‬ve benzerlerinden olan edat
pekiştirme (te’kîd) bildirir.

Şöyle:

Cümle, normal isim


‫ﺎب ُﻣ ِﻔﻴ ٌﺪ‬ ِ
ُ َ‫اﻟْﻜﺘ‬
cümlesidir. haber mübteda
Kitap faydalıdır.

Cümle, inne ve
‫ب ُﻣ ِﻔﻴ ٌﺪ‬ ِ
َ ‫إ ﱠن اﻟْﻜﺘَﺎ‬
benzerlerinden bir İnnenin İnnenin
edat ile haberi ismi
Şüphesiz kitap faydalıdır.

316
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬Edatları

Cümle, normal isim


‫ُﻣ ِﻔﻴ ٌﺪ‬ ِ
ُ ‫إ ﱠﳕﺎَ اﻟْﻜﺘَﺎ‬
‫ب‬
cümlesidir. haber mübteda
Şüphesiz kitap faydalıdır.

ِ ‫ْﻜﺘَﺎب ﺻ ِﺪﻳ ٌﻖ ﻣ ِﻔﻴ ٌﺪ ﻟﻺﻧْﺴ‬


ِ
Örnek Şüphesiz kitap insan için faydalı ‫ﺎن‬ َ ُ َ َ ‫إ ﱠن اﻟ‬
ِ ‫ْﻜﺘَﺎب ﺻ ِﺪﻳ ٌﻖ ﻣ ِﻔﻴ ٌﺪ ﻟﻺﻧْﺴ‬
ِ
ُ َ ُ ‫إ ﱠﳕَﺎ اﻟ‬
bir arkadaştır.
‫ﺎن‬ َ

Bu tablolara bakıldığında, başında ‫ إ ﱠن‬ve َ‫ إ ﱠﳕﺎ‬edatları bulunan cümlelerdeki


fark hemen görülmektedir. İnne ve benzerlerindeki diğer edatlarda da durum
aynen böyledir.

• Aşağıdaki cümlelerde ‫ ﻣﺎ‬edatnın bitişik ve ayrık olduğu


yerleri tespit ediniz.
Bireysel Etkinlik

• Tespit ettiğiniz bu edatları dikkate alarak anlamlarını


vermeye çalışınız.
:(6 ، ‫ﺸ ٌﺮ )ﻓﺼﻠﺖ‬ َ َ‫ﻗُ ْﻞ إ ﱠﳕَﺎ أﻧَﺎ ﺑ‬ •
:ِ‫ﺎﻋ ِﺔ اﻟ َْﻮ ْﺣ َﺪة‬
َ ‫ﻴﺲ ﰲ َﺳ‬ ٍ ِ‫ْﻜﺘَﺎب َﺧ ْﻴـ ُﺮ َﺟﻠ‬ ِ ‫إ ﱠﳕَﺎ اﻟ‬ •
:‫ﺴﺎ ُن‬ ‫ﱠ‬
َ ْ‫إﳕَﺎ اﻟ َْﻮﻗْﺖ أ ْﻏﻠَﻰ َﻣﺎ ﳝَْﻠ ُﻜﻪُ اﻹﻧ‬ •
ِ ‫ﻒ ﻳﺴ‬ ُ ‫ َﻣﺎﻳَـ ْﻌ ِﺮ‬،‫ﺎن‬ِ ‫ﺾ اﻷﺣﻴ‬ ‫ﱠ‬
:‫ْﺖ‬
َ ‫ﺘﻌﻤ ُﻞ اﻟ َْﻮﻗ‬ ْ َ َ ‫ف َﻛ ْﻴ‬ َ ْ ِ ‫ﺴﺎن ﰲ ﺑَـ ْﻌ‬ َ ْ‫إﳕَﺎ اﻹﻧ‬ •

‫( َﻣﺎ‬mâ) edatı genellikle aşağıda tablo hâlinde verilen şu kelimelerle de


bitişir:

Anlamı Bitişik şekli Bitişen kelimeler

-dıkça, her dığında ‫ُﻛﻠﱠ َﻤﺎ‬ ‫ُﻛ ّﻞ‬


-dığı gibi ‫ِﻣﺜْـﻠَ َﻤﺎ‬ ‫ِﻣﺜْﻞ‬
-dığı zaman, dığında ‫ِﺣﻴﻨَ َﻤﺎ‬ ‫ِﺣﲔ‬
-dığı sürece,uzun ‫ َﻣﺎ‬+
zaman, çoğu kez
‫ﻃَﺎﳌَﺎ‬ ‫ﺎل‬
َ َ‫ﻃ‬
nadiren, pek az ‫ﻗَـﻠﱠ َـﻤﺎ‬ ‫ﻗَ ﱠﻞ‬
İken, -ken ‫ﺑَـْﻴـﻨَ َﻤﺎ‬ ‫ﲔ‬
َ ْ ‫ﺑَـ‬
317
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬Edatları

Bu tabloda görüldüğü gibi, ‫ ﻣﺎ‬kelimesi bitiştiği her kelime ile farklı bir anlam
oluşturmuştur. ‫ ﻣﺎ‬kelimesiyle birlikte bileşik bir kelime hâlini alan bu edatlar
sırasıyla eylemin şarta bağlı tekrarını, sık sık meydana geldiğini, uzun süre oluşunu
veya az/nadiren oluşunu, benzerliğini, olduğu anı ya da zamanını ifade etmektedir.
Bileşik hâlde yazılan bu edatlardan sonra bir fiil cümlesi bulunur.

Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir. َ ‫ﻮل )ص( ُﻛﻠﱠ َﻤﺎ َﺧ َﺮ‬


‫ج‬ ُ ‫َﻛﺎ َن اﻟ ﱠﺮ ُﺳ‬
(Bakara, 74) ِ َ‫ﺖ ﻓ‬
َ‫ﺎﻃ َﻤﺔ‬ ِ ‫ﺼﻼَةِ ﳝَُﱡﺮ ﺑِـﺒـ ْﻴ‬‫ﻟِﻠ ﱠ‬
َ
‫إﻧﱠِﲏ أُ َﺣﺎ ِو ُل أ ْن أَﻗْـ َﺮأَ اﻟْ ُﻘ ْﺮآ َن ِﻣﺜْـﻠَ َﻤﺎ‬
Birbirlerine neyi soruyorlar? (Nebe, 1)
ُ‫ﺗَـ ْﻘ َﺮأ‬
Örnek

Ey iman edenler! Size rızık olarak ُ ْ‫ﺎت ﻗَـﻠِْﱯ ِﺣﻴﻨَ َﻤﺎ رأﻳ‬
‫ﺖ‬ ُ ‫ﻀ‬َ ‫ﺖ ﻧَﺒ‬
ْ ‫ْارﺗَـ َﻔ َﻌ‬
verdiklerimizden harcayın. (Bakara, 254) ِ‫ﱠ‬
‫ﻴﺐ‬
َ ‫اﻟﻄﺒ‬
Neden korkuyoruz? (‫ﻮل )ص‬
َ ‫ﺒﺖ اﻟ ﱠﺮ ُﺳ‬
ُ ْ‫ﻃَﺎﻟَﻤﺎَ َرأَﻳ‬
İnsanların iman ettiği gibi iman ediniz. ِ ‫ﻗَـﻠﱠﻤﺎ ﻳﺴ‬
‫ﻴﻒ‬
َ ‫ﱠﻌ‬ِ ‫ي اﻟﻀ‬ ‫ﺎﻋ ُﺪ اﻟْ َﻘ ِﻮ ﱡ‬
(Bakara, 37). َُ َ
Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında ‫ﲑ ﰲ اﻟ ﱠ‬
‫ﺸﺎر ِِع إ ْذ‬ ِ
aranızda ben hükmedeceğim. (Âl-i İmrân, ُ ‫ﺑَـ ْﻴـﻨَ َﻤﺎ أﻧَﺎ أَﺳ‬
55) ‫ﺻ ِﺪ ِﻳﻘﻲ‬
َ ‫ﺖ‬ ُ ْ‫َرأَﻳ‬

Not: ‫ ﻣﺎ‬harfi ismi mevsûl (“şey” anlamında) olduğu zaman bu harflerle


bitişmez, ayrı yazılır. Bu duruma özellikle dikkat etmek gerekir. Bu tabloda
görüldüğü gibi‫ َ ﻣﺎ‬edatı yarı yazılmıştır ve “şey” anlamında ismi mevsûldur.

Pazarda gördüğüm her şey َِ ‫ﻮق ﻛﺎ َن‬


ً‫ﲨﻴﻼ‬ ِ ‫ُﻛ ﱠﻞ ﻣﺎ رأﻳْـﺘُﻪُ ﻗﻲ اﻟﺴ‬
güzeldi. ّ َ َ
Örnek

Şüphesiz dediğin şey doğru değil. ٍ ‫ﺼ ِﺤ‬


‫ﻴﺢ‬ َ ِ‫ﺲ ﺑ‬ ‫ﱠ‬
َ ‫إن ﻣﺎَ ﻗُـﻠْﺘَﻪُ ﻟَْﻴ‬

Bu tabloda görüldüğü gibi ‫ ﻣﺎ‬edatı ayrı yazılmıştır ve “şey” anlamında ismi


mevsûldur.

318
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
‫‪ Edatları‬ﻻ ‪ ve‬ﻣﺎ‬

‫‪ edatnın bitişik ve ayrık olduğu yerleri‬ﻣﺎ ‪• Aşağıdaki cümlelerde‬‬


‫‪tespit ediniz.‬‬
‫وﻋﻠَﻰ َﻛﺘِ ِﻔ َﻬﺎ ْأو ﰲ ﻳَ ِﺪ َﻫﺎ‬‫ﻮد إﻟَْﻴ ِﻪ َ‬
‫ﺖ‪ ،‬و ﺗَـﻌُ ُ‬ ‫ﻗَـﻠﱠﻤﺎ رأﻳْـﺘُـ َﻬﺎ َﲣْﺮج ِﻣﻦ اﻟْﺒـ ْﻴ ِ‬ ‫•‬
‫ُُ َ َ‬ ‫َ َ‬
‫َﺷ ْﻲءٌ‪.‬‬
‫‪Bireysel Etkinlik‬‬

‫ﺲ ُﻫ َﻮ اﻟْﻐَﺎﻳَﺔُ‪ ،‬و‬ ‫ﺴﺎ ُن‪ ،‬أ ﱠن اﻟ َْﻤ َ‬ ‫ٍ ِ‬


‫ﺎل ﻟَْﻴ َ‬ ‫ﺐ أ ْن ﻳَـ ْﻔ َﻬ َﻤﻪُ اﻹﻧْ َ‬‫و أ ﱠو ُل َﺷ ْﻲء َﳚ ُ‬ ‫•‬
‫ﺎﺟﺎﺗِِﻪ‪.‬‬ ‫ِ ِِ ِ‬
‫أ ﱠﳕَﺎ ُﻫ َﻮ َواﺳﻄَﺔٌ ﻟﻠْﻘﻴَ ِﺎم ﲝَ َ‬
‫ﺻ ﱠﺤ ِﺔ ا ْﳉِﺴ ِﻢ ِﻣﻦ ا ْﳊﺎﺟ ِ‬
‫ﺎت‬ ‫ف ﰲ اﻟْﻤﺤﺎﻓَﻈَ ِﺔ َﻋﻠَﻰ ِ‬ ‫ﺼ َﺮ ُ‬
‫ﻓَ ُﻜ ﱡﻞ َﻣﺎ ﻳُ ْ‬ ‫•‬
‫ْ َ ََ‬ ‫َُ‬
‫اﻟﻼ ِزَﻣ ِﺔ‪.‬‬
‫ﻀﺎ‪.‬‬‫ﱠﻌﻠِ ِﻴﻢ ﻻَ ِزٌم أﻳْ ً‬ ‫ِ‬
‫ﻴﻞ اﻟﺘـ ْﱠﺮﺑِﻴَﺔ و اﻟﺘـ ْ‬‫ف ﰲ َﺳﺒِ ِ‬ ‫ﺼ َﺮ ُ‬
‫و ُﻛ ﱡﻞ َﻣﺎ ﻳُ ْ‬ ‫•‬
‫ﺑـﻴـﻨﻤﺎ َﳕ ِﺸﻲ ﰲ اﻟﻄﱠ ِﺮﻳﻖ ﻧـُﺮ ِ‬
‫ﻀﺎ‪.‬‬ ‫ﻳﻦ أﻳْ ً‬‫اﻵﺧ ِﺮ َ‬
‫ﺸﺎ َة َ‬ ‫اﻋﻲ اﳌُ َ‬ ‫َ‬ ‫َْ َ َ‬ ‫•‬
‫إﺳﺮى‪. (97\17 ،‬‬ ‫ﺖ ِز ْدﻧَ ُ ِ‬ ‫ُﻛﻠﱠ َﻤﺎ َﺧﺒَ ْ‬
‫ﲑا ) َ‬ ‫ﺎﻫ ْﻢ َﺳﻌ ً‬ ‫•‬
‫ﺸﺘﺎء‪.‬‬ ‫ﺼﻞ اﻟ ّ‬‫ﻗَـﻠﱠ َﻤﺎ َﳝﻄﺮ ﰲ ﻓَ ْ‬ ‫•‬
‫ﺲ ْأﻣ ًﺮا َﺳ ْﻬﻼً‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ﱠ‬
‫• إن َﻣﺎ ﺗَﻄ َْﻤ ُﺢ إﻟَْﻴﻪ ﻟَْﻴ َ‬
‫ﻤﺎل ﺑﺎﻟﻨِّﻴﱠﺎت‪.‬‬ ‫• إ ﱠﳕَﺎ اﻷ ْﻋ ُ‬

‫‪319‬‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪13‬‬
‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬Edatları

َ‫ ﻻ‬EDATI

ِ ٍ ِ ِ ِ َ َ‫ﻗ‬: ‫ﺎل ﷲ ﺗَـﻌﺎﱃ‬


.(52 ،‫ﻮرةُ ﻃَﻮر‬ َ ‫ﺎل ﻋ ْﻠ ُﻤ َﻬﺎ ﻋْﻨ َﺪ َرِّﰊ ﰲ ﻛﺘَﺎب ﻻَ ﻳَﻀ ﱡﻞ َرِّﰊ و ﻻَﻳـَْﻨ َﺴﻰ) ُﺳ‬ َ ُ َ َ‫ﻗ‬
‫ورِة ﺗَ ْﺪ ِوﻳ ِﻦ اﻟْﻌُﻠُﻮم و ﻛِﺘَﺎﺑَﺘِ َﻬﺎ ﻟِﺌَﻼﱠ‬
َ ‫ﺿ ُﺮ‬
ِِ ِِ ِ
َ ‫ﻫﺬﻩ اﻵﻳَﺔ ﺗَ ُﺪ ﱡل َﻋﻠَﻰ‬: ‫ﺎل اﺑْ ُﻦ َﻛﺜ ٍﲑ ِﰲ ﺗَـ ْﻔﺴﲑ ﻫﺬﻩ اﻵﻳَﺔ‬
ِ َ َ‫ﻗ‬
‫ﺐ ﻋﻨﻪ؛ و ﻟِ َﺬا ﻻَﺑُ ﱠﺪ‬ ِ ِ
َ ‫ﻴﻊ اﻹﻧْ َﺴﺎ ُن أ ْن َْﳛ َﻔ َﻆ ُﻛ ﱠﻞ ﻣﺎَ ﻳَ ْﺴ َﻤ ُﻊ؛ ﻓﻴُـ َﻘﻴّ ُﺪﻩ ﻟﺌَﻼﱠ ﻳَ ْﺬ َﻫ‬
ِ
ُ ‫ و ﻗَ ْﺪ ﻻَﻳَ ْﺴﺘَﻄ‬،‫ﺗـُْﻨ َﺴﻰ‬
ِ ‫ِ ﱠ‬ ِ ُ ‫ و ﻗَ ْﺪ ﺳﺌِﻞ رﺳ‬،‫ِﻣﻦ ﻛِﺘﺎﺑﺘِ ِﻪ ﻟِﺌﻼﱠ ﻳـْﻨﺴﺎﻩ‬
‫ﺐ َﻣﺎ‬ ُ ُ‫أَ ﻧَﻜْﺘ‬: ُ‫ﻴﻞ ﻟَﻪ‬
َ ‫ ﻓَﻘ‬،‫ﻮل ﷲ ﺻﻠّﻰ ﷲُ َﻋ ْﻠﻴﻪ و َﺳﻠ َﻢ‬ َُ َ ُ ُ َ َ َ ََ ْ
‫ ﻟِ َﻤ ْﻦ َﺷ َﻜﺎ َﻋ َﺪ َم‬،‫ﺎل ﺻﻠّﻰ ﷲُ َﻋ ْﻠﻴ ِﻪ و َﺳﻠﱠ َﻢ‬ َ ‫ ﻓَـ َﻘ‬...‫ﺐ‬ َ ُ‫ﻚ أَ ْن ﺗَﻜْﺘ‬
َ ‫ و َﻣﺎ ﳝَْﻨَـ ُﻌ‬:‫ﻘﺎل‬َ َ‫ﻚ؟ ﻓ‬ َ ‫ﻧَ ْﺴ َﻤ ُﻊ ِﻣْﻨ‬
،‫اﺳ ِﺔ‬ ِ ِ ِ ِ ُ ‫ﻀﺒ‬
َ ‫ وا‬،‫ واﻟْ ُﻤ َﻘﺎﺑﻠَﺔ‬،‫ﻂ إﻻﱠ ﺑﺎﻟْﻜﺘَﺎﺑَﺔ‬
َ ‫ﻟﺪر‬
ِ
َ ْ ُ‫ ﻓَﺎﻟْﻌ ْﻠ ُﻢ ﻻَ ﻳ‬...‫ﻚ‬ َ ِ‫اﺳﺘَﻌِ ْﻦ ﺑﻴَ ِﻤﻴﻨ‬ ِ ِْ ‫ﻣ ْﻘﺪرﺗِِﻪ ﻋﻠَﻰ‬
ْ :‫اﳊ ْﻔﻆ‬ َ َ َ
.ِ‫واﻟْ ُﻤ َﺬا َﻛَﺮة‬
Çeviri:
Allah Teâlâ şöyle buyurdu: “Onun ilmi Rabbimin katında bir kitaptadır.
Rabbim şaşmaz ve unutmaz”. Taha sûresi (20), 52.
İbn Kesir bu ayetin tefsirinde şöyle demektedir: Bu ayet, ilimlerin kayda
geçirilmesi-nin zorunluluğuna ve unutulmaması için yazılmasına işaret etmektedir.
İnsan bazan duyduğu her şeyi ezberleyemeyebilir. Bundan dolayı, gitmemesi
(unutulmaması) için onu kayıt altına alır. Hz. Peygamber (s.a.v.)’e soruldu ve
kendisine şöyle denildi: “Senden duyduğumuz (her) şeyi yazalım mı?” Bunun
üzerine Hz. Peygamber “Seni, yazmaktan alıkoyan şey nedir?” dedi… Hz.
Peygamber (s.a.v.), ezberleme gücünün olmamasından şikâyet eden birine “sağ
elinden destek al” (yani, yaz) dedi... İlim, ancak yazma, karşılıklı okuma, çalışma ve
etüt (müzakere) ile kayıt altına alınır.
….
Yukarıdaki parçada, renkli yazılmış kelimelere dikkatle bakıldığında, bunların
farklı yazıldıkları ve anlamlarının da farklı olduğu görülür. Bunlardan ‫ ﻟِﺌَﻼ‬kelimesi (‫)ﻟ ـ‬
harfi ceri, ( ‫ ) أ ْن‬harfi ve ( ‫ ) ﻻ‬harfi olmak üzere üç ayrı kelimenin bitişik hâlidir ve
kendisinden sonra da muzari bir fiil bulunmaktadır. Dolayısıyla bu üç kelime bitişik
hâlde tek kelime gibi yazılmıştır.

Buna göre, ‫ ﻻ‬kelimesi olumsuzluk edatıdır. Genellikle, isimlerin veya fiillerin


başında ayrı olarak yazılır. Ancak bazen diğer kelimelerle bitişik hâlde yazılır. Bun-
lardan en fazla birlikte yazıldığı kelime, “mastar eki” olanı ‫ أ ْن‬harfidir. Bu edat ile bi-
tişerek ّ‫( أﻻ‬ellâ) şeklini alır. Bitişik hâlde yazılan bu edat, “olumsuz mastar” anlamını
ifade eder, yani cümleye (-memek için/-memesi için) şeklinde bir anlam katar.

320
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬Edatları

Olumsuzluk anlamında olan ‫ ﻻ‬harfi, mastar eki olan ‫ أ ْن‬harfi ile bitiştiğinde ّ‫( أﻻ‬ellâ)
şeklinde bitişik; muhaffef olan ‫ أ ْن‬harfi ile bitiştiğinde ise َ‫“ أ ْن ﻻ‬en - lâ” şeklinde
ayrık yazılır. Daha basit bir ifadeyle, ‫ أ ْن‬harfinden sonra ‫ ﻻ‬, bundan sonra da
muzari fiil geldiğinde ‫ أ ْن‬ile ‫ ﻻ‬bitişik olarak “ellâ” şeklinde; ‫ ﻻ‬dan sonra isim
geldiğinde ise bu harfler ayrı ayrı yazılırlar.
“‫ ”أ ْن‬ve “َ‫”ﻻ‬
Edatları yan yana
geldiğinde َ‫’ﻻ‬dan sonra fiil
bulunursa bu iki edat “‫”أﻻﱠ‬
şeklinde bitişik yazılır ve ْ ve
• Aşağıdaki cümlelerde ‫أن‬ ‫ ﻻ‬edatlarının bitiştiği veya ayrık
“ellâ” şeklinde de telaffuz olduğu durumları tespit ediniz.
Bireysel Etkinlik

edilir; “َ‫ ”ﻻ‬dan sonra isim • Tespit ettiğiniz bu edatları dikkate alarak anlamlarını vermeye
çalışınız.
bulunursa ayrık yazılır.

َ ِ‫ وأﻻّ ُﳜْﻠ‬،‫ وأﻻّ ﻳُﻨﺎﻓِ َﻖ‬،‫ﻜﺬب‬


ُ‫ﻒ وﻋ َﺪﻩُ؛ و أ ْن ﻳُﻨﻈّﻢ وﻗﺘَﻪ‬ ٍ ‫• ﳚﺐ ﻋﻠﻰ ُﻛ ّﻞ ُﻣ‬
َ َ‫ﺴﻠﻢ أﻻﱠ ﻳ‬
‫ وأﻻّ ﻳُﻘﻠّ َﺪ اﻷﺟﺎﻧﺐ‬،‫ﻳﺘﻘﺎﻋﺲ ﻋﻦ إﺗﻘﺎن ﻟﻐﺔ ﻗﻮﻣﻪ‬ َ ّ‫ وأﻻ‬،‫ﻟﺌﻼّ ﻳﻀﻴﻊ ﻓﻴﻤﺎ ﻻﻓﺎﺋﺪة ﻓﻴﻪ‬
،‫ﻀﺎ‬
ً ‫ ﺑﻞ ﻳﻌﺘﻤﺪ ﻋﻠﻰ اﻟﻌﻠﻢ و اﳊْﻘﻴﻘﺔ أﻳ‬،ْ‫ﰲ ﻛﻞ ﺷﻲء؛ و أﻻّ ﻳﻌﺘﻤﺪ ﻋﻠﻰ ﻋﻘﻠﻪ ﻓﻘﻂ‬
.ُ‫وﳚﺐ ﻋﻠﻴﻪ أن ﻳﺘﻌﻠﻢ ﻣﺎ ﻻﺑﺪ ﻟَﻪ‬

321
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬Edatları

• ‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬EDATLARI
•“ ‫ ” َﻣﺎ‬Edatı:
•Bu kelime gerek şekil gerekse telaffuz bakımından aynı kalmakla birlikte
cümlede bulunduğu yere göre değişik anlamlar ifade eder. Bu kelime şu
anlamlardan birini ifade edebilir:
•1- Soru ismi olur: Mutlaka cümle başında bulunur; cansız varlıklar ve
kavramlar için kullanılır. İsim veya fiil cümlesinin başında soru edatı olarak
bulunabilir.
•3-Olumsuzluk (nefy) edatı olur: Hem isim cümlesinde hem de fiil cümlesinde
olumsuzluk edatı olarak bulunabilir.
•4-İsm-i mevsûl (bağlaç) olur: İki cümleyi veya öncesindeki isim ile
kendisinden sonraki cümleyi birbirine bağlar. Kendinden sonra açıklayıcı
nitelikte olan bir cümle “sıla cümlesi” bulunur.
Özet

•5-Taaccüb ifade eder: ‫ أ َ ْﻓﻌَ َل‬kalıbında olan bir mazi fiilin başında bulunur ve
beğeni, şaşkınlık veya hayret ifade eder.
•6-Kendisinden sonra olmak şartıyla ‫ ﺣﺗﻰ‬ile birlikte kullanıldığında “-ir –
imez” anlamını verir ve bu kalıbının başında bulunur.
•7-Belirsiz/nekre isim olur. Nekre bir isimden sonra yer alır ve “herhangi
bir…” anlamını ifade eder.
•8-Şart ismi olur: İki muzari fiili cezmeden edatlardan biri olup şart anlamını
ifade eder.
•9- Başta harfi cerler olmak üzere bazı kelime veya edatlarla birlikte bileşlik
kelime halinde kullanılır. Harfi cerlerle kullanıldığında her biriyle farklı şekilde
yazıldığı gibi farklı anlam kazanabilir.
•10- Bitiştiği harfi cerlerden “an” ve “min” harflerinin “nûn” harfleri “mîme”
dönüşür ve şeddeli olarak yazılır. Bu duruma “idğâm” denir ve “ammâ” ve
“mimmâ” şeklinde telaffuz edilir. Bu harfi cerlerle bitişen “mâ” harfi, soru
için olduğunda, elifi yazıdan düşer, yani kısa şekilde yazılır; ismi mevsûl
olduğunda normal elifi ile birlikte yazılır.
•11 - ‫ َﻣﺎ‬Edatı, bazen ّ‫ إن‬ve venzeri edatlardan biriyle bitişir: Bu durumda
“mâ” harfi, bu edatların, başına geldikleri isim cümlesi üzerindeki
fonksiyonlarına engel olur. Yani başına geldikleri ismi nasb ve haberi ref
yapan bu edatlar bu etkiyi artık yapamazlar. Dolayısıyla cümle, normal isim
cümlesi olarak kalır. Yani cümlenin ögeleri “innenin ismi ve haberi” şeklinde
değil, “mübteda ve haber” şeklinde kalır. “mâ” ile birlikte bileşik kelime
halinde olan ‫ إن‬ve benzerlerinden olan edat pekiştirme (te’kîd) bildirir.
• ‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬EDATLARI
•“ َ‫ ” ﻻ‬Edatı:
•1 - ‫ ﻻ‬olumsuzluk edatı olup genellikle, isimlerin veya fiillerin başında ayrı
olarak yazılır. Ancak bazen başka kelimelerle bitişik halde yazılır. Bunlardan
ْ
en fazla birlikte yazıldığı kelime, “mastar eki” olanı ‫أن‬harfidir.
•2- ‫ﻻ‬harfi, mastar eki olan ‫أن‬ ْ harfi ile bitiştiğinde ‫( أﻻ‬ellâ) şeklinde bitişik;
muhaffef olan ‫أن‬ ْ harfi ile bitiştiğinde ise ‫أن‬ ْ ‫“ ﻻ‬en - lâ” şeklinde ayrık yazılır.
Diğer bir ifadeyle, ‫أن‬ْ harfinden sonra ‫ﻻ‬, bundan sonra da muzari fiil
geldiğinde ‫أن‬ ْ ile ‫ ﻻ‬bitişik olarak “ellâ” şeklinde; ‫ ﻻ‬dan sonra isim geldiğinde
ise bu harfler ayrı ayrı yazılırlar.
•3- Bitişik halde yazılan bu edat, “olumsuz mastar” anlamı ifade eder, yani (-
memek için/-memesi için) şeklinde bir anlam kazanır.

322
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬Edatları

SÖZLÜKÇE
Anlamı Kelime Anlamı Kelime
ٍ‫ ﺑِﻼَ ﻓﺎﺋِ َﺪة‬kullanmak - ‫ ﻳَ ْﺴﺘَـ ْﻌ ِﻤ ُﻞ‬-‫اﺳﺘَـ ْﻌ َﻤ َﻞ‬
ْ
Yararsız; boş yere ِ
‫اﺳﺘ ْﻌ َﻤﺎل‬ ْ
İyi, hayırlı ‫ َﺧ ْﲑ‬Zaman, vakit ‫اﻷوﻗﺎت‬ ْ (‫ْﺖ )ج‬ ٌ ‫َوﻗ‬
‫ف‬
ُ ‫ﺼ َﺮ‬ ُ ‫ﺼ ِﺮ‬
ْ ُ‫ف؛ ﻳ‬ ْ َ‫ف – ﻳ‬
َ ‫ﺻ َﺮ‬
َ Boş, boşluk ‫اﻟْ َﻔ َﺮاغ‬
…den önce; önce ‫ ﻗَـ ْﺒ َﻞ‬güzel ‫ﺴﻦ‬
َ ‫َﺣ‬
arkadaş ‫ َﺟﻠِﻴﺲ‬En önemli ‫أﻫ ّﻢ‬
َ
Yalnızlık; teklik; Problem,
‫اﻟ َْﻮ ْﺣ َﺪة‬ ‫ﺴﺎﺋِﻞ‬ ِ
َ ‫َﻣ ْﺴﺌﻠَﺔٌ )ج( َﻣ‬
bir olma sorun
Faydalı, yararlı ِ
‫ اﻟ ُْﻤﻔﻴﺪ‬hayat ‫ا ْﳊَﻴَﺎة‬
Gerekmek,
öğrenmek ‫ﺗَـ َﻌﻠﱠ َﻢ – ﻳَـﺘَـ َﻌﻠﱠ ُﻢ؛ ﻧَـﺘَـ َﻌﻠﱠ ُﻢ‬ ‫ﺐ‬
ُ ‫ َﳚ‬- ‫ﺐ‬
َ ‫َو َﺟ‬
gerekli olmak
Çalıştırmak;
‫ أَ ْﻋ َﻤ َﻞ – ﻳـُ ْﻌ ِﻤ ُﻞ؛ ﻧـُ ْﻌ ِﻤ ُﻞ‬Özen, itina ُ‫اﻟ ِْﻌﻨَﺎﻳَﺔ‬
işletmek
Fikir, düşünce;
‫ اﻟ ِْﻔﻜْﺮ‬düşünme ِ ِ ‫ﱠ‬
ُ‫ اﻟﺘﱠـ ْﻔﻜﲑ‬- ‫ﻓَﻜ َﺮ – ﻳُـ َﻔ ّﻜ ُﺮ‬
akıl
Seçmek, ِ Daha çok, en
‫ﺎر؛ ا ْﺧﺘِﻴَﺎر‬
ُ َ‫ ا ْﺧﺘَ َﺎر – ﳜَْﺘ‬çok ‫أﻛﺜَـ َﺮ‬
Tercih etmek
Ömür; yaş ‫ﻋُ ْﻤ ٌﺮ )ج( أ ْﻋ َﻤﺎر‬
‫ﺐ‬ ِ
Uygun olmak ُ ‫ ﻳُـﻨَﺎﺳ‬- ‫ﺐ‬َ ‫ﺎﺳ‬َ َ‫ ﻧ‬gitmek ‫ﺐ‬
ُ ‫ْﻫ‬
َ ‫ﺐ ؛ ﺗَﺬ‬
ُ ‫ْﻫ‬
َ ‫ﺐ – ﻳَﺬ‬
َ ‫ذَ َﻫ‬
ِ Boşuna, boş
Bilge kişi ‫ﻴﻢ )ج( ا ْﳊَ َﻜ َﻤﺎء‬
ٌ ‫ َﺣﻜ‬yere ‫ُﺳ ًﺪى‬

kütüphane ‫ َد ُار اﻟْ ُﻜﺘُﺐ‬bilmek ُ ‫ف؛ ﻧَـ ْﻌ ِﺮ‬


‫ف‬ ُ ‫ف – ﻳَـ ْﻌ ِﺮ‬
َ ‫َﻋ َﺮ‬
Geçirmek;
olmak ‫ﺼﺒِ ُﺢ‬
ْ ُ‫ﺼﺒِ ُﺢ؛ ﺗ‬
ْ ُ‫َﺻﺒَ َﺢ – ﻳ‬
ْ ‫ أ‬hüküm vermek ِ ‫ﻀﻲ؛ ﻧَـ ْﻘ‬
‫ﻀﻲ‬ ِ ‫ﻀﻰ – ﻳـ ْﻘ‬
َ َ َ‫ﻗ‬
Mahalle, semt, ِ َ‫ﺣﺎرةٌ )ج( ا ْﳊﺎرا‬
Başka; dışında ‫ﻏَْﻴـ َﺮ‬ ‫ت‬ َ ََ
sokak
öğrenen ٍ‫ ُﻣﺘَـ َﻌﻠِّﻢ‬cadde ‫ﺸﻮارِع‬‫َﺷﺎ ِرعٌ )ج( اﻟ ﱠ‬
öğrenmeyen ‫ ﻏَْﻴـ ُﺮ ُﻣﺘَـ َﻌ ِﻠّ ٍﻢ‬kahvehane ِ ‫ﻣ ْﻘﻬﻰ )ج( اﻟْﻤ َﻘ‬
‫ﺎﻫﻲ‬ َ ً َ
Gerekmek,
on ‫َﻋ ْﺸﺮ‬ ‫ ﻳَـﻨْﺒَ ِﻐﻲ‬- ‫اِﻧْـﺒَـﻐَﻰ‬
gerekli olmak
sayfa ‫ﺻ َﻔ َﺤﺎت‬
َ (‫ﻔﺤﺔٌ )ج‬
َ ‫ﺻ‬َ arkadaş ‫ﺻ ِﺪﻳﻖ‬
َ
İyice/dikkatlice
‫ ْإﻣ َﻌﺎن‬- ‫ ْأﻣ َﻌ َﻦ – ﳝُْ ِﻌ ُﻦ‬fark ‫ﻓَـ ْﺮق‬
kavramak
Hoş, güzel ‫ ﻃَﻴِّﺐ‬Çalışan, işçi ‫َﻋ ِﺎﻣﻞ‬
Görevli;
Kılmak, yapmak ‫ َْﳚ َﻌ ُﻞ‬- ‫َﺟ َﻌ َﻞ‬ ‫ُﻣ َﻮﻇﱠﻒ‬
memur
Parça, kısım, cüz ‫ ُﺟ ْﺰء‬doktor ‫ﻃَﺒِﻴﺐ‬
Kendi; can, ruh;
‫ﺲ )ج( أﻧْـ ُﻔﺲ‬
ٌ ‫ ﻧَـ ْﻔ‬mühendis ‫ُﻣ َﻬﻨْ ِﺪس‬
nefis
‫ﺐ‬ ِ ‫ﻓﺎﺋِ َﺪة‬
Uygun olmak ُ ‫ ﻳُـﻨَﺎﺳ‬- ‫ﺐ‬
َ ‫ﺎﺳ‬
َ َ‫ ﻧ‬Fayda, yarar

323
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬Edatları

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdaki ifadelerden hangisi ‫ ﻣﺎ‬edatı için doğru değildir?
U U

a) Soru için (istifhâm) olan ‫ ﻣﺎ‬her zaman cümle başında bulunur.


b) İnsanlarla ilgili soru veya şart edatı olarak ‫ ﻣﺎ‬edatı kullanılır.

c) İsmi mevsûl (bağlaç) olan ‫ ﻣﺎ‬dan sonra mutlaka açıklayıcı bir cümle
bulunur.
d) ‫ ﻣﺎ‬edatı, cümlede bulunduğu konuma göre farklı anlam ifade eder.
e) ‫ ﻣﺎ‬edatı, şart edatı olduğunda iki muzariyi fiili cezmeder.

2. ِ ُ‫ أَﻗْﺮأُ ِﻣ َﻦ اﻟ ُﻜﺘ‬cümlesinde bulunan ‫ ﻣﺎ‬edatı için aşağıdakilerden


‫ﺐ َﻣﺎ ﻳُﻔﻴ ُﺪﱐ‬
hangisi doğrudur?
a) Şart edatıdır.
b) Soru edatıdır.
c) İsmi mevsuldür.
d) Olumsuzluk edatıdır.
e) Taaccüp edatıdır.

3. ‫اﻟﺮ ُﺟ ُﻞ ﻳَ ْﺸﱰي ﻛ ﱠﻞ َﻣﺎ َرأى ﰲ اﳌ ْﺘ َﺠ ِﺮ‬


ّ ‫ َﻫﺬا‬cümlesinin anlamı aşağıdakilerden
hangisidir?
a) Bu adam markette gördüğü her şeyi almaz.
b) Bu adam markette gördüğü her şeyi satın alan adamdır.
c) Bu adam markette gördüğü her şeyi satın alır mı?
d) Bu adam markette gördüğü her şeyi satın alır.
e) Bu adam markette görmediği şeyleri satın alır.

4. َ ‫ﻤﻊ ِﻣ‬
.‫ﻨﻚ‬ ُ ‫ﺐ ﻫﺬﻩ اﻟﻄّﺎﻟﺒﺔ َﻣﺎ ﺗَ ْﺴ‬
ُ ُ‫ ﻻَ ﺗَ ْﻜﺘ‬cümlesinin anlamı aşağıdakilerden
hangisidir?
a) Bu kız öğrenci senden duyduğu şeyleri yazmaz.
b) Bu kız öğrenci senin işittiğin şeyleri yazmaz.
c) Bu kız öğrenci ne seni dinler, ne de yazar.
d) Bu kız öğrenci senin duymadığın şeyleri yazar.
e) Bu kız öğrenci senden duymadığı şeyleri yazmaz.

324
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬Edatları

5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ‫ ﻣﺎ‬edatı olumsuzluk ifade eder?

a) ‫ﺎء‬
َ ‫ﺴ َﻤ‬ ‫أﲨَ َﻞ اﻟ ﱠ‬ ْ ‫َﻣﺎ‬
b) ‫ﻚ اﻟْ ُﻤﻌﻠﱠ ُﻢ‬ َ َ‫ﻗﺎل ﻟ‬
َ ‫ﺲ َﻣﺎ‬ َ ‫ﻻ ﺗَـ ْﻨ‬
‫ﺎب‬ ِ ِ ِ
c) ٌ َ‫َﻣﺎ ﻋ ْﻨﺪي ﻛﺘ‬
d) ‫ﺖ‬ َ ْ‫ َﻣﺎ اﻟﱠ ِﺬي ا ْﺷﺘَـ َﺮﻳ‬،‫ﻗُ ْﻞ ﱄ‬
‫ﻆ ُﻛ ﱠﻞ َﻣﺎ ﻳَ ْﺴ َﻤ ُﻊ‬
َ ‫ﺴﺎ ُن أ ْن َْﳛ َﻔ‬ ِ
e)
َ ْ‫ﻴﻊ اﻹﻧ‬
ُ ‫ﻻَ ﻳَ ْﺴﺘﻄ‬

6. ‫رﺟﻼً َﻣﺎ‬
ُ ‫ْﺖ‬
ُ ‫ ﻗَﺎﺑَـﻠ‬cümlesinin anlamı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Hangi adama rastladın?
b) Bir adamla karşılaştım mı?
c) Herhangi bir adamla karşılaşmadım.
d) Herhangi bir adamla karşılaştım.
e) Bir adamı kabul ettim.

‫ﻮﻟﻮ َن َﻣﺎ ﻻَ ﺗَـ ْﻔ َﻌﻠُﻮ َن‬ ِ


7. ُ ‫ ﻟ ـ َـﻢ ﺗَـ ُﻘ‬ayetinde altları çizili olan ‫ ﻣﺎ‬edatları için aşağıdaki
ifadelerden hangisi doğrudur?
a) Soru edatı; ismi mevsul
b) Olumsuzluk edatı; soru edatı
c) Her ikisi de soru edatı
d) Her ikisi de olumsuzluk edatı
e) İsmi mevsul; olumsuzluk edatı

8. Aşağıdaki cümlelerden hangisi doğru harekelenmiştir?

ٌ ‫( إ ﱠﳕﺎ اﻟﺘﱠـﻠ ِْﻤﻴ َﺬ َﻣ ِﺮ‬a


‫ﻳﺾ‬
ً‫( إ ﱠﳕﺎ اﻟﺘﱠـﻠ ِْﻤﻴ ُﺬ َﻣ ِﺮﻳﻀﺎ‬b
ً‫( إ ﱠﳕﺎ اﻟﺘﱠـﻠ ِْﻤﻴ َﺬ َﻣ ِﺮﻳﻀﺎ‬c
ٍ ‫إ ﱠﳕﺎ اﻟﺘﱠـﻠ ِْﻤﻴ َﺬ َﻣ ِﺮ‬
‫ﻳﺾ‬ (d
ٌ ‫( إ ﱠﳕﺎ اﻟﺘﱠـﻠ ِْﻤﻴ ُﺬ َﻣ ِﺮ‬e
‫ﻳﺾ‬

325
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬Edatları

9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ‫ أ ْن‬ve َ‫ ﻻ‬edatlarının birlikte yazımı doğru


yazılmıştır?
‫( أ ْﺷ َﻬ ُﺪ أﻻﱠ إﻟﻪَ إﻻّ ﷲ‬a
ِ ‫( َِﳚﺐ ﻋﻠَﻴ ُﻜﻢ أ ْن ﻻَ ﺗُ َﺪ ِّﺧﻨﻮا ﰲ اﻟ ﱠﺪ‬b
.‫اﺧﻞ‬ ُ ْ ْ ُ
.‫ﺴﺎ ِر ُق‬
‫ﺎب ﻷ ْن ﻻَ ﻳَ ْﺪ ُﺧ َﻞ اﻟ ﱠ‬ َ َ‫( أ ْﻏﻠَ َﻖ اﻟْﺒ‬c
.‫ﺮض‬
ُ َ‫ﻚ اﳌ‬ ِ ‫( ﺗَـﻨَﺎو ِل اﻟ ﱠﺪواء ﺑِﺎﺗِﻈَ ٍﺎم ﻟِﺌَﻼﱠ ﻳ‬d
َ َ‫ﺼﻴﺒ‬ ُ َ َ
‫ﱠ‬
.‫ﺴﻰ‬َ ْ‫وس ُﻛﻠﻪُ ﻷ ْن ﻻَ أﻧ‬ َ ‫ﺐ اﻟ ﱡﺪ ُر‬ُ ُ‫( أﻧَﺎ أ ْﻛﺘ‬e

ِ ِ ‫ َﻛﺎ َن ِأﰊ ﻳ ْﺬﻫﺐ إﱃ َﻋﻤﻠِ ِﻪ ﺑِﺎﻟ ﱠ‬cümlesinin anlamı


10. َ ‫ﺴﻴﱠ َﺎرة ﻟﺌَﻼﱠ ﻳَـ ْﺘـ َﻌ‬
‫ﺐ‬ َ ُ َ
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Babam yorgun olmadığından işe arabasıyla gitti.
b) Babam, işine arabayla giderdi, çünkü yorgundu.
c) Babam arabası olmadığı için işine geç giderdi.
d) Babam yorulmamak için işine arabayla giderdi.
e) Babam işine arabasıyla yorulmadan gitti.

Cevap Anahtarı
1.b, 2.c, 3.d, 4.a, 5.c, 6.d, 7.a, 8.e, 9.d, 10.d

326
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
‫ ﻣﺎ‬ve ‫ ﻻ‬Edatları

YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Alî el-Cârim-Mustafa Emîn, en-Nahvü’l-Vâzıh li’l-Medârisü’s-Sâneviyye, Kahire,
1385/1965.
Antuvân ed-Dahdâh, Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvil ve Levhât,
Beyrut, 1981.
Dursun Hazer vdğ. İlahiyat Fakülteleri için Arapçaya Giriş, Ankara, 2012.
es-Seyyid Ahmed el-Hâsimî, el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır, 1354.
Hanbelizâde Muhammed Şakir, Temrînli ve İ‘rablı Arapça (2. Kitap) Nahiv, nşr.
Hüseyin Elmalı, İzmir, 2010.
İbrâhim Yûsuf-Muhammed er-Rufâ‘î el-Kvâ‘idü’l-‘Arabiyyetü’l-Müyessere (3. kita)
Riyad, 1984.
Mehmed Zihni, el-Muktadab fî Kavâ‘idi’n-Nahv, İstanbul, tsz.
Mehmet Maksudoğlu, Arapça Dilbilgisi, Şamil Yayınevi, 3. baskı, İstanbul, ts.
Mustafa el-Ğalâyînî, Câmi‘u’d-Durûsi’l-‘Arabiyye, Beyrut, 1402/1982.
Neclâ Yasdıman, Adım Adm Kur’an Dili, İzmir, 2008.

327
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
GENEL DEĞERLENDİRME

• Kelime Çeşitlerinin Genel


Değerlendirmesi
İÇİNDEKİLER

• Fiillerin ve Çeşitlerinin
Genel Değerlendirilmesi ARAPÇA IV
• Cümlelerin Genel Prof. Dr. Selami
Değerlendirilmesi
• Çeviri Üzerine Genel BAKIRCI
Değerlendirme

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


• Kelime çeşitlerini tekrarlamış ve
pekiştirmiş,
HEDEFLER

• Fiilleri, özelliklerini türlerini ve


anlamlarını tekrarkamış ve
pekiştirmiş,
• Cümle çeşitlerini ve özelliklerini
tekrarkamış ve pekiştirmiş,
• Çeviri yaparken dikket edilmesi
hususları öğrenmiş
ÜNİTE

14
olabileceksiniz.

© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Genel Değerlendirme

KELİME VE KISIMLARI

İSİM ve ÖZELLİKLERİ Türemiş İsimler

ZAMİRLER

İŞARET İSİMLERİ
GENEL DEĞERLENDİRME

İSMİ MEVSULLER

Harfi Cerler

EDATLAR

Nasb ve Cezm Eden Edatlar

FİİLLER VE ÖZELLİKLERİ

İsim Tamlaması

TAMLAMALAR

Sıfat Tamlaması

MEBNÎ, İRÂB VE MU‘RAB

CÜMLELER İsim Cümlesi

İSİM TÜRETME

ATIF HARFLERİ (BAĞLAÇLAR)

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


329
Genel Değerlendirme

GİRİŞ
Bu ünitede şu ana kadar geçmiş olan ünitelerin genel değerlendirmesini ve
bir tür uygulamasını görmeye çalışalım. Diğer bütün dillerde olduğu gibi bir dil ola-
rak Arapçayı öğrenmede de temel amaç Arapça bir metni doğru okumak, anlamak,
yazmak ve belki konuşmaktır. Bunun sağlanabilmesi için o dile ait kural ve kavram-
Arapçada Kelime;
ların eksiksiz ve kusursuz bilinmesinden geçer. İşte bütün bunlara dayalı olarak
İsim, Fiil ve Harf olmak
Arapça bir metnin doğru anlaşılması ve dolayısıyla doğru tahlil edilmesi için Arap-
üzere
çanın kaide ve kuralları bundan önceki ünitelerde verilmeye çalışılmıştır. Bu üni-
üçe ayrılır.
tede ise bunların kısa özetini vermeye çalışacağız.
Her şeyden önce Arapçada kelimenin tanımını, kısımlarını ve yapılarını iyi ta-
nımak gerekir. Daha sonra bu kelimelerin birbirleriyle olan bağlantıları, kelimelerin
oluşturduğu yapısal kurallar ve kelime öbekleri ve cümlelerin yapıları önem arz et-
mektedir. Bunları çok kısa olarak hatırladıktan sonra metin üzerinde uygulama yap-
maya çalışalım.

KELİME ve KISIMLARI
Bilindiği gibi Arapçada kelime üçe ayrılmaktadır. İsim, fiil ve harf. Diğer keli-
melerden bağımsız olarak, tek başına bir anlam ifade etmeyen ancak başka bir ke-
lime ile bir anlam ifade eden kelimeye Arapçada harf denir. Türkçede bunun karşı-
lığı edat olmaktadır. Zamanla ilişkili olan kelimelere ise fiil denir. Bunların dışında
kalan kelimelere ise isim denir. Bu tanımlardan anlaşılacağı üzere ismin kapsamı ol-
dukça geniştir. İster türemiş ister somut bir isim olsun, ister hissedilebilir bir varlık,
ister soyut bir kavrama ad olsun, bütün bunlara isim denir. Bu konular için isim tü-
retme ile ilgili konuları tekrar gözden geçirelim.

İSİM ve ÖZELLİKLERİ
Bilindiği gibi Arapçada isim olan bir kelime tenvin veya harf-i tarif alabilme
özelliğine sahip olmalıdır. Harf-i tarif almış olan isimler ile zamirler, özel isimler gibi
İsmin Özellikleri:
bazı isimler marife (belirli) isimler, harf-i tarif almamış veya marifelik özelliği olma-
Marife, Nekre;
yan isimlere ise nekre (belirsiz) isimler denir. Ayrıca isimler cinsiyet bakımından
Müzekker, Müennes;
müzekker (eril) ve müennes (dişil) adlarıyla iki şekilde tasnif edilir. Bazı ek harfleri
Tenvin ve elif-lâm (mari-
veya özellikleri bulunduran isimler müennes, müennes olmaya isimler ise müzek-
felik) eki alır.
ker kabul edilir.
Sayı bakımından:
Müfred, Tesniye Cemi Arapça isimlerin çoğulu, hatırlayacak olursanız üçten başlamaktadır. Dolayı-
sıyla Arapçada ikil kavramı bulunmaktadır. Yani kelimeler, sayı bakımından tekil
(müfred), ikil (tesniye) ve çoğul (cemi) olmak üzere üçe ayrılır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


330
Genel Değerlendirme

Türemiş İsimler
Kelimeyi tanıma açısından önemli olan konulardan biri de türemiş kelimenin
yapısını, taşıdığı anlamını ve esas kökünü tespit etme oluşturmaktadır. Zira türemiş
bir ismin anlamını tespit etmek, ancak o kelimenin yapısını bilmekle mümkündür.
Bu açıdan zaman bağlı olmadan eylemi yapanı gösteren ismi fâil, eylemin yapılma-
sından etkileneni gösteren ismi mef’ûl, eylemin yer veya zamanını gösteren ismi
zaman, ismi mekân gibi kalıplar yanında mübalağa ismi fâil, ismi âlet, ismi tafdîl,
ismi tasğîr vs kalıplar da Arapçanın temel bilgileri arasında yer almaktadır. Bütün
bu kalıpların, gerek sülâsi fiillerden, gerekse mezîd fiillerden yapımında her birinin
ayrı ayrı kalıbı bulunmaktadır. Bu kalıpları tekrar gözden geçirelim.

ZAMİRLER
İsim olarak değerlendirilen diğer bir kelime grubu zamirlerdir. Bunlar, fiil çe-
Muttasıl Zamirler kiminde bulunan ve fiilin bir parçası gibi olanlar dışında munfasıl zamirler ve mutta-
İsme bitiştiğinde sıl zamirler olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır. Bunların gerek yapıları gerek
muzâfun ileyh, kullanım şekilleri konusunda iligili konuyu tekrar gözden geçirelim. Munfasıl zamir-
Fiile bitiştiğinde ler başlı başına bir kelime olarak kabul edilir, ayrık yazılır ve dolayısıyla cümlede
mef’ûlün bih sarih başlı başına bir öge olarak yer alırlar. Buna karşılık muttasıl zamirler ancak fiil, isim
olur ve veya bir harfe (edat) bitişik olarak cümlenin bir ögesi olurlar. Bütün zamirler meb-
Harflere (edat) bitişti- nidirler.
ğinde harfin anlamına
göre yeni bir anlam İŞARET İSİMLERİ
ifade ederler. Yine isim grubundan olan önemli bir kelime grubu da işaret isimleridir. Belirli
bir ismi gösteren kelime anlamında olan işaret isimlerinin, gösterdikleri ismin ya-
kın, orta veya uzak mesafede oluşuna göre üç kısma ayrıldıklarını hatırlayalım.

İSMİ MEVSULLER
Arapçada önemli kelime gruplrından biri de İsmi mevsûl adı verilen edat gru-
bur. Bunlar da isim grubuna dâhildirler. Bu kelimeler kendinden sonraki cümleyi
kendinden önceki isme sıfat olarak bağlarlar. Bu isimler marife ve mebnidirler, ken-
dinden sonra mutlaka bir cümle bulunur. Bu cümleye “sıla cümlesi” denir. İsmi
mevsûller kendi arasında iki kısma ayrılır: Özel (Muhtass) İsm-i Mevsûller. Bunlar
“ellezî, elletî…” vs. grupta olanlardır. Bunlar kendinden önceki isim ile cinsiyet ve
sayı bakımından uyum sağlarlar. İkinci grup ise Ortak (Müşterek) ism-i mevsûller-
dir. Bunlar da “men, mâ, eyyu” edatlarıdır. Bunlardan ilk ikisi müzekker / müennes;
müfred/tesniye/cemi, bütün isimler için; “men” insanlar için, “mâ” ise insanların
dışındaki bütün varlıklar için kullanılır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


331
Genel Değerlendirme

EDATLAR
Harfi Cerler
Fiil-mefûl ilişkisine göre
fiiller: Belirtildiği gibi edat grubunda olan kelimelerin bir kısmı isimlerin başına ge-
Lâzım fiiller lirler. Bunlara harfi cer denir. Bunlar başına geldikleri ismin sonunu mecrûr yapar-
Müteaddî fiiller lar. Bunlarla ilgili geniş bilgi için ilgili üniteye bakınız.

Nasb ve Cezm Eden Edatlar


Edatlardan bir kısmı da muzâri fiillerin başına gelirler ve bunlar gerek anlam
gerekse şekil bakımından fiile yaptıkları etki önem arzetmektedir. Bunlardan bir
kısmı başına geldikleri muzâri fiilin sonunu nasb ederler ki bunlara nasb eden edat-
Fiil-fail ilişkisine göre fiil- lar denir. Muzâri fiilin başına gelen edatlardan bazıları da fiilin sonunu cezmederler
ler: ki, bunlara da muzâri fiili cezmeden edatlar denir. Bunlar da kendi aralarında iki
Ma’lûm fiiller kısma ayrılırlar: bir fiili cezmeden edatlar, iki fiili cezmeden edatlar. Şart edatları
Meçhûl fiiller olarak da bilinen bu edatlar için ilgili üniteleri tekrar gözden geçirelim.

FİİLLER VE ÖZELLİKLERİ
Arapçada kelimeyi tanıma açısından önemli konulardan biri de fiillerdir. Yapı
bakımından önem arz eden fiillerden geçmiş zaman için olanlara mâzi fiil, geniş za-
man veya şimdiki zamanı bildiren fiillere muzâri fiil ve bir işin yapılmasını belirten
Harflerinin sayısına göre fiillere de emir fiil; yasaklama belirten fiilere de nehiy fiil; etken fiilere ma’lûm fiil,
fiiller: edilgen fiillere meçhul fiil denir. Bu arada sülâsi fiillerden geçişli olmayanlara lâzım
Sülâsi fiiller fiil, geçişli olanlara ise müteaddî fiil dendiğini hatırlayalım.
Mezîd fiiller
Ayrıca fiiller kök harf sayısı bakımından ikiye ayrılır. Sadece kök harflerden
oluşan fiillere mücerred fiil, kök harfler yanında ek harfler almış, artırılmış fiillere
de mezîd fiil denir. Kök harfleri üç harf olan fiillere sülâsi fiil, kök harfleri dört harfli
olan fiillere de rubâi fiil denir. Rubâî fiillerin bir kalıbı bulunurken sülâsi fiiller mâzi-
muzâri birlikteliğine göre altı gruba ayrılmaktadır ki bunlara altı bab denir. Bir fiilin
kaçıncı babtan geldiğine dair bir kural bulunmamaktadır. Sülâsi bir fiilin kaçıncı
babtan geldiği ancak sözlüklere bakılarak bilinebilir. Yine bu konular hakkında de-
taylı bilgiler için ilgili üniteleri tekrar gözden geçirelim.
Kök harflerin özellikle-
rine göre sülâsi fiiller, Sülâsi fiiller, kök harflerin yapıları bakımından da bir sınıflandırmaya tabi tu-
Aksâm-ı Seb’a: tulmaktadır ki buna aksâm-ı seb’a denir. Yedi bölüm anlamına gelen bu taksim, kök
Sahih, misâl, ecvef, harfler içerisinde illetli harf denilen vâv, yâ, elif harflerinden birinin veya birkaçının
muza’af, nâkıs, bulunup bulunmamasına göre yapılmakta ve buna göre isim almaktadırlar. İllet
mehmûz, lefîf harfi bulundurmayan fiillere sahîh; orta harfi vâv veya yâ olan fiillere ecvef; kök
harflerinden biri vâv veya yâ olan fiile misâl; kök harflerinden biri hemze olan fiile
mehmûz; kök harflerinden son harfi vâv veya yâ olan fiillere nâkıs; kök harflerinden
orta harfi şeddeli olan fiillere muza’af; kök harflerinden ikisi illetli harf (vâv ve yâ)

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


332
Genel Değerlendirme

olan fiillere de lefîf denmektedir. Bütün bu fiillerin çekimi ve muzâri veya emir ya-
pımları bu harflerin durumuna göre şekillenmektedir. Bunun için bu konuların tek-
rar gözden geçirilmesi gerekmektedir.

İsim Tamlamasında Mezîd fiiller de aldıkları ek harfe/harflere göre isim almakta ve mastar kalı-
Muzâf her zaman bıyla tanınmaktadırlar. Bir harf almış olan mezîd fiillere rubâi mezîd; iki harf almış
nekre, Muzâfun ileyh olan fiillere humâsi mezîd; üç harf almış olan fiillere de südâsi mezîd denmektedir.
her zaman mecrûr olur. Bu fiiller ifâl, tef’îl, mufâale; infi’âl, ifti’âl; tefa’ul, tefâul; if’ılâl, istif’âl gibi kalıp
isimleri bulunmaktadır ki bu kalıplar aynı zamanda o fiilin mastarıdırlar. Bu bablar-
dan her birinin kendine özgü anlam şablonları da bulunmaktadır. Yani geçişli olup
olmadıkları veya geçişlilik türleri kalıbın özelliğini teşkil etmektedir. Halbuki sülasi
fiillerden her birinin geçişli olup olmadığı o fiilin anlamına bağlıdır, bu da ancak söz-
lük yardımı ile bilinir. Kök harflerinde illet harfi bulunan fiiller ile bazı kalın sesli (ka-
lın tonlu) harf bulunduran fiillerin bu bablara sokulması sırasında meydana gelen
değişiklikler de sarf bilgisi içerisinde önemli bir konudur. Zira böyle bir fiilden türe-
miş ismin köküne inmek ancak bu değişikliği bilmekle mümkündür.

TAMLAMALAR
İsim Tamlaması
Arapçada isimlerin birbirleriyle oluşturdukları yapı, bilindiği gibi ikiye ayrıl-
maktadır. Bunlar isim tamlaması (izâfet) ve sıfat tamlaması (sıfat/na’t) olarak bilin-
mektedir. İsim tamlamasında birinci isme (Arapçaya göre) muzâf (tamlayan), ikinci
Sıfat ile Mevsuf isme muzâfun ileyh (tamlanan) denir. Bunların kendi aralarında oluşturdukları yapı-
marifelik-nekrelik nın doğru olması için birtakım hususların bulunması gerekir.
müzekkerlik-müennes-
lik Sıfat Tamlaması
müfred-tesniye-cemi Sıfat tamlaması da iki veya daha fazla ismin oluşturduğu bir yapıdır. Bu ya-
ve irâb pıda olan isimlerin birincisine mevsûf, ikincisine sıfat denir. Sıfat ile mevsuf sayı,
bakımından olmak cinsiyet, irab ve marifelik/nekrelik bakımından uyum halinde olmaları gerekir.
üzere dört yerde
Gerek isim cümlesinin gerekse fiil cümlesinin olumsuz şekilleri ve bunların ya
uyum halinde olur.
pısal özelliklerinin anlama yansımalarını tekrar etmekte fayda vardır. Özellikle fiil
cümlelerinin, gerek şart üsluplarında gerekse olumsuzluk üsluplarında cezmeden
edatlar ile aldıkları yapısal değişiklikler oldukça önem arz etmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


333
Genel Değerlendirme

MEBNÎ, İRÂB VE MU‘RAB


Arapçada anlamlı bir cümleyi oluşturan kelimeler, şekil bakımından birbirle-
rini etkileyerek bir örüntü oluştururlar. Yani cümlede iki öge veya ögeler arasında
şekilsel bir bağlantı vardır. Bu etkileşim içerisinde etkileyen kelimeye “âmil” ; etki-
lenen kelimeye “mamûl” ; bu etkinin kelime üzerindeki şekli görüntüsüne ise “irâb”
Cümle içerisindeki gö- denir.
revi ne olursa olsun son Arapçada bir kelime cümle içerisinde aldığı göreve (öge durumuna) göre ya-
harekesi veya sonundaki pısı veya harekesi farklılaşır. Kelimelerin bir kısmı bu değişikliği kabul ederken bir
yapısı değişmeyen keli- kısmı kabul etmemektedir. Kabul eden kelimelere “murab” , etmeyen kelimelere
meye “mebnî” denir. “mebnî” denir. Her üç kelime grubunun da (isim, fiil, harf) irab veya mebnilik du-
rumu farklıdır. Örneğin, “harf” denen kelimelerin tamamı mebni iken fillerin mazi
ve emir kipleri mebnidirler. İsimlerde ise asl olan murab olmaktır. Ancak bazı isim-
ler ya kendiliğinden veya yapısı itibariyle mebnidir; ya da daha sonra her hangi bir
sebepten dolayı mebnîlik kazanmıştır. Mesela, zamirler, İşaret isimleri, İsmi mev-
suller, soru isimleri ve bazı terkip/bileşik isimler vs. mebnidirler.
«İrâb» bir ismin veya fiilin, başına her hangi bir âmilin gelmesiyle sonundaki
harekenin veya sonundaki yapının değişmesine denir. Diğer bir ifadeyle «irâb», bir
kelimenin cümle içerisindeki konumu gereği son harekesinin veya sonundaki yapı-
Bir ismin veya bir fiilin nın değişmesi demektir. Bu değişimi gösteren hareke veya harflere de «irâb ala-
başındaki bir âmil nede- meti/işareti» denir. Harekelere «asıl irâb işaretleri» denir ve bazı durumlarda
niye; veya bir ismin- ( ‫ ا‬،‫ ي‬،‫ ) و‬irâb işareti olarak bunların yerini tutar. Tesniye, cemi müzekker ve beş
cümle içerisindeki görevi
gereği son harekesinin isim denen kelimelerde bu irab işaretleri aranır. İrab işaretlerinin adı “ref’, nasb,
veya sonundaki yapının cer ve cezm”dir. İrâb almış bir kelime için “merfu, mansub, mecrur veya meczum”
değişmesine “irab” de- ifadeleri kullanılır. Bu işaretlerin açıkça görüldüğü kelimeler için lafzî irab (lafzen
nir. merfu, lafzen mansub, lafzen mecrur); irabın açıktan olmadığı durumlarda mebni
kelimeler için mahallî irab (mahallen merfû, mahallen mansûb, mahallen mecrûr);
nâkıs ve maksûr isimler ile mütekellim “yâ”sı olarak bilinen zamirin muzaf olduğu
isimlerde de takdirî irab (takdîren merfû, takdîren mansûb, takdîren mecrûr) ile
irab yapılır.
Arapçada bir metni doğru okuma ve anlama daha önceki ünitelerde öğrendi-
ğimiz bu bilgileri uygulamakla mümkün olur. Her şeyden önce Arapça bir cümleyi
ve kelime öbeğini veya metni doğru anlayabilmek için kelimeler arasında bir kural-
lar bağını iyi kavramak ve uygulama gerekir. Zira kelimenin kendi harekesi kelimeyi
tanımaya ve sözlük anlamını belirlemeye esas teşkil ederken, irâb denilen son ha-
reke veya kelimenin sonundaki değişiklik de kelimenin cümle içerisindeki görev ve
anlamını göstermeye yaramaktadır. İşte doğru anlam bütün bunlar sayesinde or-
taya çıkmaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


334
‫‪Genel Değerlendirme‬‬

‫‪Buraya kadar oldukça özet ve yüzeysel olarak değindiğimiz sarf ve nahiv (ge-‬‬
‫‪nel olarak gramer) bilgileri, doğru ve eksiksiz oldukları ölçüde uygulama ve değer-‬‬
‫‪lendirme olarak ele alacağımız metinleri anlamamıza yardımcı olacaktır.‬‬

‫‪Okuma ve anlama‬‬

‫‪Arapça gramer kurallarını gözeterek aşağıdaki metni okuyunuz, harekeleyiniz‬‬


‫‪ve Türkçeye çeviriniz.‬‬

‫اﻟْﻤﻌﺮوف ﻻ ﻳﻀﻴﻊ أﺑﺪا‬

‫ﻫﺬﻩ اﻟﺮﺣﻠﺔ أﺗﻌﺲ ِرﺣﻠﺔ ﰲ ﺣﻴﺎﰐ‪ ...‬ﻟﻴﺘ ِﲏ ﻟـﻢ أذﻫﺐ‪ .‬اﻟﺼﺪاﻗﺔ‪ ...‬أﻳﻦ اﻟﺼﺪاﻗﺔ؟!‬
‫ﻧﻔﺴﻲ ﻓﻘﻂ‪ .‬ﳌﺎذا ﻓﻌﻠﺖ ﻫﻜﺬا؟! ﱂ أﺿﺮﻫﺎ ﻳﻮﻣﺎ‬‫ﻟـﻢ أﻋﺪ أ ِرﻳﺪ ﻣﺼﺎدﻗﺔ أﺣﺪ‪ .‬ﻷﻛﻦ ﺻﺪﻳﻘﺔ ِ‬
‫ﰲ ﺣﻴﺎﰐ‪ ،‬ﻟﻘﺪ ﺧﺬﻟﺘ ِﲏ ﻋﻨﺪﻣﺎ اﺣﺘﺠﺖ إﻟﻴﻬﺎ‪ ،‬ﻻ أﻃﻴﻖ ﺗﺬﻛﺮ ﻣﺎ ﺣﺪث‪.‬‬
‫ﻛﺎﻧﺖ ﲤﺸﻲ ِﲞﻄﻮات ﻣﺘﺜﺎﻗﻠﺔ‪ .‬ﻋﺎدت ﻣﻦ ِرﺣﻠﺔ إِﱃ ﺣﺪﻳﻘﺔ اﳊﻴﻮان؛ ﻟـﻢ ﺗﻜﻦ ﺳﻌﻴﺪة‬
‫ﻛـﻌﺎدﻬﺗﺎ‪ .‬دﺧﻠﺖ ﻏﺮﻓﺘﻬﺎ‪ .‬أﻏﻠﻘﺖ اﻟﺒﺎب ﻻ ﺗﺘﻜﻠﻢ ﻣﻊ أﺣﺪ‪ .‬أﺣﺴﺖ اﻷم أَن اﺑﻨﺘﻬﺎ ﻟﻴﺴﺖ‬
‫ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﻳﺮام‪.‬‬
‫ﺟﻬﺰت اﻷم اﻟﻄﻌﺎم‪ ،‬ﻓﻨﺎدت‪ :‬ﻣﲎ! ﻫﻴﺎ ﺗﻌﺎﱄ‪ ..‬اﻟﻄﻌﺎم ﺟﺎﻫﺰ‪ ...‬أﻟﺴﺖ ﺟﺎﺋﻌﺔ ﺑﻌﺪ‬
‫ﻮﻳﻞ؟ ﺟﺎءت ﻣﲎ وﺟﻠﺴﺖ ﻣﻊ أﻣﻬﺎ ﺗﺘﻨﺎوﻻن اﻟﻄﻌﺎم‪ ،‬ﻟﻜﻨﻬﺎ ﻟـﻢ ﺗﺄﻛﻞ ﺑِﺸ ِﻬﻴﺔ‪،‬‬ ‫�ﺎ ِرك اﻟﻄ ِ‬
‫ﺎق‪ .‬ﺳﺄﻟﺖ‬ ‫ﺪاء ﻗﺎﻣﺖ وﺳﺎﻋﺪت أﻣﻬﺎ ﰲ ﺗﻨﻈﻴﻒ اﻷﻃﺒ ِ‬ ‫ﺑﺪت ﻛﺄ�ﺎ ﻣﻨـﺰﻋﺠﺔ ﻣﻦ أﻣ ٍﺮﻣﺎ‪ .‬ﺑﻌﺪ اﻟﻐ ِ‬
‫اﻟﻴﻮم ﺷﻴﻘﺔ‪ .‬أﻟﻴﺲ ﻛﺬﻟﻚ؟! ﻣﺎﻧﻈﺮت ﻣﲎ إِﱃ وﺟﻪ أﻣﻬﺎ‪ ،‬و ﻟـﻢ ﺗﺘﻜﻠﻢ‪ ،‬ﻓﺒﻌﺪ‬ ‫اﻷم‪ِ :‬رﺣﻠﺔ ِ‬
‫ﻗﻠﻴﻞ اﻧﻔﺠﺮت ﺑِﺎﻟﺒﻜ ِﺎء‪ .‬ﺣﻀﻨﺖ اﻷم اﺑﻨﺘﻬﺎ‪ :‬أ أزﻋﺠﻚ ﺳﺆاﱄ إِﱃ ﻫﺬا اﳊﺪ؟! آﺳﻔﺔ ﻳﺎ اﺑْﻨﱵ‪.‬‬‫ٍ‬
‫ﻣﺰﻋﺠﺔ ﻻ أﺣﺒﻬﺎ‪ ،‬ﻻ أرﻳﺪ اﻟﺬﻫﺎب إ ْﻟﻴﻬﺎ ﺛﺎﻧﻴﺔ‪.‬‬
‫‪ -‬ﺣﺪﻳﻘﺔ اﳊْﻴﻮان ْ‬
‫‪ -‬ﻟـﻢ ﻳﻜﻦ ﻫﺬا رأْﻳﻚ ﰲ اﻟﺴﺎﺑﻖ‪.‬‬
‫‪ -‬اﻵن رأﻳﻲ ﺗﻐﲑ‪.‬‬
‫‪ -‬ﻳﺒﺪو ﱄ أن ﺷﻴﺌﺎ ﻛﺒﲑا ﻋﻜﺮ ﻣﺰاﺟﻚ وﻏﲑ رأْﻳﻚ‪ .‬ﻫﻞ ﲣﻔﲔ ﺷﻴﺌﺎ ﻋﻦ أﻣﻚ اﻟﱵ‬
‫ﲢﺒﻚ ﻳﺎ ﺣﺒﻴﺒﱵ؟!‬
‫‪ -‬ﻻ‪ ..‬ﻟـﻢ أﻗﺼﺪ ذﻟﻚ‪.‬‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪8‬‬
‫‪335‬‬
‫‪Genel Değerlendirme‬‬

‫‪ -‬ﻣﺎ ْ‬
‫اﳋﱪ إذن؟! ﻣﺎذا ﺟﺮى؟!‬
‫ﻗﺎﻟﺖ ﻣﲎ ﺑﻌﺪ ﺗﻔﻜﲑ‪ :‬أﺗ ْﺬﻛﺮﻳﻦ ﺻﺪﻳﻘﱵ رﺑﺎب؟!‬
‫‪ -‬ﻧﻌﻢ‪ ،‬ﻟﻄﺎﳌﺎ ﺣ ّﺪﺛْﺘﲏ ﻋﻨﻬﺎ‪.‬‬
‫ﺷﺮ ْﺣﺖ ﳍﺎ‬ ‫ِ‬ ‫‪ -‬أﺗ ْﺬ ُﻛ ِﺮﻳﻦ ّ‬
‫أﱐ ﺳﺎﻋ ْﺪﺗـﻬﺎ اﻟﺴﻨﺔ اﻟْﻤﺎﺿﻴﺔ ﰲ ﻣﺎدة اﳊْﺴﺎب اﻟﱵ أﺣﺒّﻬﺎ‪َ ،‬‬
‫اﻟﺪروس اﻟﺼﻌﺒﺔ‪ ،‬أ ْﻋﻄﻴﺘﻬﺎ ﻋﺪدا ﻣﻦ ﻗﺼﺼﻲ اﳉْﻤﻴﻠﺔ‪ ،‬ﻷﻧـﻬﺎ ﻻ َﲤﻠﻚ ﻣﺜْﻠﻬﺎ‪ ،‬وﻋﻨﺪﻣﺎ ﻣ ِﺮﺿﺖ‬
‫ﻗﺒﻞ أﺳﺎﺑِﻴﻊ ذﻫﺒﺖ ﻟ ِﺰﻳﺎرﻬﺗﺎ ﰲ اﻟْﻤﺴﺘﺸﻔﻰ وأﺣﻀﺮت ﳍﺎ ﻫﺪﻳﺔ ﻛﺒﲑة؟!‬
‫‪ -‬ﻧﻌﻢ أذْﻛﺮ ﻛﻞ ذﻟﻚ‪ ،‬ﺑﻞ أﻛﺜﺮ‪ ،‬ﻫﻜﺬا ﻋﺮﻓﺘﻚ دوﻣﺎ‪ .‬ﲢﺒﲔ ﲨﻴﻊ ﺻﺪﻳﻘﺎﺗﻚ و َﻬﺗﺘﻤﲔ‬
‫ِﻬﺑﻦ‪ ،‬ﻟﻜﲏ ﻟـﻢ أﻓﻬﻢ ﺣﱴ اﻵن ﻣﺎ اﻟْﻤﺸﻜﻠﺔ؟!‬
‫ﻗﺎﻟﺖ ﻣﲎ ِﲝﺪة‪ :‬رﺑﺎب ﻫﺬﻩ! ﺻﺪﻳﻘﺔ ﳐﺎدﻋﺔ! ﻋﻨﺪﻣﺎ ﲢﺘﺎﺟ ِﲏ أراﻫﺎ ﻣﻌﻲ دوﻣﺎ‪ ،‬وﻋﻨﺪﻣﺎ‬
‫اﺣﺘﺠﺖ إﻟﻴﻬﺎ ﲣﻠّﺖ ﻋﲏ ﺑﻜﻞ ﺑﺴﺎﻃﺔ‪.‬‬
‫ْ‬
‫‪Metnin harekelenmiş hali: Harekelediğiniz metni karşılaştırınız:‬‬

‫ﻴﻊ أَﺑَﺪاً‬ ‫ِ‬


‫وف ﻻَ ﻳَﻀ ُ‬
‫اﻟ َْﻤ ْﻌ ُﺮ ُ‬

‫ﺼـ ــﺪاﻗَﺔُ؟! َﱂْ‬ ‫ﺼ ـ ـ َﺪاﻗَﺔُ‪ ...‬أَﻳْـ ـ َـﻦ اﻟ ﱠ‬ ‫ـﺐ‪ .‬اﻟ ﱠ‬ ‫ٍ‬


‫ـﺲ ِر ْﺣﻠَـ ــﺔ ِﰲ َﺣﻴـ ـ ِـﺎﰐ‪ ...‬ﻟ َْﻴﺘَـ ـ ِـﲏ َﱂْ أَ ْذ َﻫـ ـ ْ‬ ‫ﻫـ ـ ِـﺬﻩِ ِّ‬
‫اﻟﺮ ْﺣﻠَ ـ ـﺔُ أَﺗْـ َﻌـ ـ ُ‬
‫َﺿـ ـ ﱠﺮَﻫﺎ ﻳَـ ْﻮﻣـ ـﺎً ِﰲ‬ ‫ـﺖ ﻫ َﻜـ ـ َﺬا؟! َﱂْ أ ُ‬ ‫ﺻ ـ ِـﺪﻳ َﻘﺔَ ﻧَـ ْﻔ ِﺴ ــﻲ ﻓَـ َﻘـ ـﻂْ‪ .‬ﻟِ َﻤـ ـﺎذَا ﻓَـ َﻌ ْﻠ ـ ُ‬ ‫ـﺎدﻗَﺔَ أ ٍ‬
‫َﺣ ــﺪ‪ .‬ﻷَ ُﻛ ـ ْـﻦ َ‬ ‫ﺼـ َ َ‬ ‫أَﻋُـ ـ ْﺪ أُ ِرﻳـ ـ ُﺪ ُﻣ َ‬
‫ﻴﻖ ﺗَ َﺬ ﱡﻛ َﺮ َﻣﺎ َﺣ َﺪ َ‬ ‫ﺖ إِﻟَﻴـﻬﺎ‪ ،‬ﻻَ أ ِ‬ ‫ِ‬ ‫َﺣ ِ‬
‫ث‪.‬‬ ‫ُﻃ ُ‬ ‫اﺣﺘَ ْﺠ ُ ْ َ‬ ‫ﻴﺎﰐ‪ ،‬ﻟَ َﻘ ْﺪ َﺧ َﺬﻟ َْﺘ ِﲏ ﻋ ْﻨ َﺪ َﻣﺎ ْ‬
‫ان؛ َﱂ ﺗَ ُﻜـ ـ ْـﻦ َﺳـ ـ ِـﻌﻴﺪةً‬ ‫ـﺎدت ِﻣـ ــﻦ ِرﺣﻠَـ ـ ٍـﺔ إِﱃ ﺣ ِﺪﻳ َﻘـ ـ ِـﺔ ا ْﳊﻴ ـ ــﻮ ِ‬ ‫ٍ ِ ٍ‬ ‫ﻛﺎﻧَـ ـ ْ ِ ِ‬
‫ََ َ‬ ‫َ‬ ‫ـﺖ ﲤَْﺸـ ــﻲ ﲞُﻄُـ ــﻮات ُﻣﺘَﺜَﺎﻗﻠَـ ــﺔ‪َ .‬ﻋـ ـ ْ ْ ْ‬
‫ـﺖ اﻟْﺒـ ــﺎب‪ ،‬ﻻَ ﺗَـ ــﺘَ َﻜﻠﱠﻢ ﻣـ ــﻊ أَﺣـ ـ ٍـﺪ‪ .‬أَﺣ ﱠ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎد ِﻬﺗـَــﺎ‪َ .‬د َﺧﻠَـ ـ ْ‬
‫ـﺖ‬ ‫ﺴـ ــﺖ اﻷُ ﱡم أَ ﱠن اﺑْـﻨَﺘَـ َﻬـ ــﺎ ﻟ َْﻴ َ‬
‫ﺴـ ـ ْ‬ ‫َ‬ ‫َُ َ‬ ‫ـﺖ ﻏُ ْﺮﻓَـﺘَـ َﻬـ ــﺎ‪ .‬أَ ْﻏﻠَ َﻘـ ـ َ َ‬ ‫َﻛ َﻌ َ‬
‫ﺮام‪.‬‬
‫َﻋﻠَﻰ َﻣﺎ ﻳُ ُ‬
‫ـﺖ َﺟﺎﺋِ َﻌ ـ ـﺔً ﺑَـ ْﻌ ـ ـ َﺪ‬ ‫ـﺎﻫ ٌﺰ‪ ...‬أَﻟَﺴـ ـ ِ‬ ‫ـﺎﱄ‪ ..‬اﻟﻄﱠﻌـ ــﺎم ﺟـ ـ ِ‬ ‫ِ‬
‫ْ‬ ‫َ ُ َ‬ ‫ت‪ُ :‬ﻣـ ـ َـﲎ! َﻫﻴﱠـ ــﺎ ﺗَـ َﻌـ ـ َ ْ‬ ‫ـﺎد ْ‬
‫ـﺎم‪ ،‬ﻓَـﻨَـ ـ َ‬ ‫َﺟ ﱠﻬـ ـ َـﺰت اﻷُ ﱡم اﻟﻄﱠ َﻌـ ـ َ‬
‫ﺸـ ـ ِﻬﻴﱠ ٍﺔ‪ ،‬ﺑَـ ـ َﺪ ْ‬ ‫ﱠﻬ ــﺎ َﱂْ ﺗَﺄْ ُﻛ ـ ْـﻞ ﺑِ َ‬ ‫ِ‬ ‫ـﺖ ﻣ ــﻊ أ ُِﻣﻬ ــﺎ ﺗَـﺘَـﻨَ ـ ِ‬ ‫ِ ﱠ‬
‫ت‬ ‫ـﺎم‪ ،‬ﻟَﻜﻨـ َ‬ ‫ـﺎوﻻَن اﻟﻄﱠ َﻌ ـ َ‬‫َ‬ ‫ﺴـ ْ َ َ ّ َ‬ ‫ت ُﻣ ـ َـﲎ َو َﺟﻠَ َ‬ ‫ـﺎء ْ‬‫ﻧَـ َﻬـ ـﺎ ِرك اﻟﻄﻮﻳ ـ ِـﻞ؟ َﺟ ـ َ‬
‫َﺖ‬‫ـﺎق‪ .‬ﺳـ ـ ـﺄَﻟ ِ‬
‫َ‬
‫ـﻒ اﻷَﻃْﺒ ـ ـ ِ‬
‫َ‬
‫ت أُ ﱠﻣ َﻬـ ـ ـﺎ ِﰲ ﺗَـ ْﻨ ِﻈﻴ ـ ـ ِ‬ ‫ـﺎﻋ َﺪ ْ‬
‫ـﺖ َو َﺳ ـ ـ َ‬ ‫َﻛﺄَﻧـﱠ َﻬ ـ ــﺎ ُﻣ ْﻨـ َﺰ ِﻋ َﺠـ ـ ـﺔٌ ِﻣ ـ ـ ْـﻦ أ َْﻣ ٍﺮَﻣ ـ ــﺎ‪ .‬ﺑَـ ْﻌ ـ ــﺪ اﻟﻐَـ ـ ـ َﺪ ِاء ﻗَ َﺎﻣ ـ ـ ْ‬
‫ت ُﻣ ـ ـ َـﲎ إِﱃ َو ْﺟ ـ ـ ِـﻪ أ ُِّﻣ َﻬ ـ ــﺎ‪َ ،‬و َﱂْ ﺗَـ ـ ــﺘَ َﻜﻠﱠ ْﻢ‪ ،‬ﻓَـﺒَـ ْﻌـ ـ ـ َﺪ‬ ‫ﺲ َﻛ ـ ــﺬﻟِ َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬
‫ﻚ؟! ﻣـ ـ ـﺎَﻧَﻈََﺮ ْ‬ ‫اﻷُ ﱡم‪ :‬ر ْﺣﻠَـ ـ ـﺔُ اﻟْﻴَـ ـ ـ ْـﻮم َﺷ ـ ــﻴّ َﻘﺔٌ‪ .‬أَﻟَ ـ ـ ْـﻴ َ‬
‫ـﻚ ﺳ ـ ـ َـﺆ ِاﱄ إِﱃ ﻫـ ـ ـ َﺬا ا ْﳊـ ـ ـ ِّﺪ؟! ِ‬ ‫ِ‬ ‫ـﺎء‪ .‬ﺣ َ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻗَﻠِﻴ ـ ـ ٍـﻞ اﻧْـ َﻔ َﺠ ـ ـ َـﺮ ْ‬
‫آﺳـ ـ ـ َﻔﺔٌ ﻳَ ـ ــﺎ‬ ‫َ‬ ‫ََ‬ ‫ﻀ ـ ــﻨَﺖ اﻷُ ﱡم اﺑْـﻨَﺘَـ َﻬ ـ ــﺎ‪ :‬أَ أَ ْز َﻋ َﺠ ـ ـ ُ‬ ‫ت ﺑِﺎﻟْﺒُ َﻜ ـ ـ َ‬
‫اﺑْـﻨَ ِﱵ‪.‬‬

‫ﺎب إِﻟ ْﻴـ َﻬﺎ ﺛَﺎﻧِﻴﺔً‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬


‫‪َ -‬ﺣﺪﻳ َﻘﺔُ ا ْﳊَ َﻴﻮان ُﻣ ْﺰﻋ َﺠﺔٌ ﻻ أُﺣﺒﱡـ َﻬﺎ‪ ،‬ﻻَ أُ ِرﻳ ُﺪ اﻟ ﱠﺬ َﻫ َ‬
‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪9‬‬
‫‪336‬‬
‫‪Genel Değerlendirme‬‬

‫ﺴﺎﺑِ ِﻖ‪.‬‬ ‫‪َ -‬ﱂ ﻳ ُﻜﻦ ﻫﺬا رأْﻳ ِ‬


‫ﻚ ِﰲ اﻟ ﱠ‬ ‫َُ‬ ‫َ ْ‬
‫‪ -‬اﻵ َن َرأْﻳِﻲ ﺗَـﻐَﻴﱠـ َﺮ‪.‬‬
‫ـﲔ َﺷـ ــﻴﺌﺎً َﻋـ ــﻦ أ ُِﻣـ ـ ِ‬
‫ـﻚ اﻟﱠـ ـ ِـﱵ‬ ‫ِ‬ ‫‪ -‬ﻳـ ْﺒ ـ ـ ُﺪو ِﱄ أَ ﱠن َﺷـ ـ ْـﻴﺌﺎً َﻛﺒِـ ـﲑاً َﻋ ﱠﻜـ ــﺮ ِﻣﺰ ِ‬
‫ـﻚ وﻏَﻴﱠ ـ ــﺮ رأْﻳـ ـ ِ‬
‫ـﻚ‪َ .‬ﻫـ ـ ْـﻞ ُﲣْﻔـ ـ َ‬
‫ْ ّ‬ ‫اﺟـ ـ َ َ َ َ‬ ‫َ َ َ‬ ‫َ‬
‫ُِﲢﺒﱡ ِ‬
‫ﻚ ﻳَﺎ َﺣﺒِﻴﺒَ ِﱵ؟!‬

‫ﺼ ْﺪ ذَﻟِ َ‬
‫ﻚ‪.‬‬ ‫‪ -‬ﻻَ‪َ ..‬ﱂ أَﻗْ ِ‬
‫ْ‬
‫اﳋَﺒَـ ُﺮ إِ َذ ْن؟! ﻣﺎَذاَ َﺟ َﺮى؟!‬ ‫‪َ -‬ﻣﺎ ْ‬

‫ﺻ ِﺪﻳ َﻘ ِﱵ َرﺑَﺎب؟!‬ ‫ِ‬


‫َﺖ ُﻣ َﲎ ﺑَـ ْﻌ َﺪ ﺗَـ ْﻔﻜ ٍﲑ‪ :‬أَﺗَ ْﺬ ُﻛ ِﺮ َ‬
‫ﻳﻦ َ‬ ‫ﻗَﺎﻟ ْ‬
‫‪ -‬ﻧَـ َﻌ ْﻢ‪ ،‬ﻟَﻄَﺎﻟ ََﻤﺎ َﺣ ﱠﺪﺛْﺘِ ِﲏ َﻋ ْﻨـ َﻬﺎ‪.‬‬
‫ـﺎب اﻟﱠـ ـ ِـﱵ أ ِ‬‫ﺎﺿ ـ ــﻴَﺔَ ِﰲ َﻣ ـ ــﺎ ﱠدةِ ا ْﳊِﺴ ـ ـ ِ‬‫ﺴ ـ ــﻨَﺔَ اﻟْﻤ ِ‬
‫ﺖ َﳍَـ ــﺎ‬
‫ُﺣﺒﱡـ َﻬ ـ ــﺎ‪َ ،‬ﺷ ـ ـ َـﺮ ْﺣ ُ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ـﺎﻋ ْﺪﺗُـ َﻬﺎ اﻟ ﱠ‬ ‫ﻳﻦ أِّ‬
‫َﱐ َﺳ ـ ـ َ‬ ‫‪ -‬أَﺗَـ ـ ـ ْﺬ ُﻛ ِﺮ َ‬
‫ـﺖ‬
‫ﺿـ ْ‬ ‫ـﻚ ِﻣﺜْـﻠَ َﻬ ــﺎ‪َ ،‬و ِﻋ ْﻨـ ـ َﺪ َﻣﺎ َﻣ ِﺮ َ‬
‫ﺼ ــﻲ ا ْﳉَ ِﻤﻴﻠَ ـ ِـﺔ‪ ،‬ﻷَﻧـﱠ َﻬ ــﺎ ﻻَ ﲤَْﻠِ ـ ُ‬‫ﺼ ـ ْـﻌﺒﺔَ‪ ،‬أَ ْﻋﻄَﻴﺘُـﻬ ــﺎ َﻋـ ـ َﺪداً ِﻣ ــﻦ ﻗِﺼ ِ‬
‫ْ َ‬ ‫َْ‬ ‫وس اﻟ ﱠ َ‬ ‫ﱡر َ‬
‫اﻟ ـ ـﺪ ُ‬
‫ِ ِ‬ ‫ﻗَـﺒﻞ أَﺳﺎﺑِﻴﻊ ذَﻫﺒ ِ ِ‬
‫ﲑةً؟!‬
‫ت َﳍَﺎ َﻫﺪﻳﱠﺔً َﻛﺒ َ‬ ‫ﻀ ْﺮ ُ‬
‫َﺣ َ‬‫ﺖ ﻟ ِﺰﻳَ َﺎرﻬﺗَﺎ ِﰲ اﻟ ُْﻤ ْﺴﺘَ ْﺸ َﻔﻰ َوأ ْ‬
‫ْ َ َ َ َْ ُ‬
‫ﻚ‬‫ﲨﻴ ـ ــﻊ ﺻ ـ ـ ِـﺪﻳ َﻘﺎﺗِ ِ‬
‫ـﲔ َ َ َ‬
‫ـﻚ َدوﻣـ ـ ـﺎً‪ُِ .‬ﲢﺒِ ـ ـ َ ِ‬
‫ّ‬
‫ِ‬
‫ـﻚ‪ ،‬ﺑَـ ـ ْـﻞ أَ ْﻛﺜَـ ـ ـ َـﺮ‪ ،‬ﻫ َﻜـ ـ ـ َﺬا َﻋ َﺮﻓْـﺘُ ـ ـ ْ‬ ‫‪ -‬ﻧَـ َﻌ ـ ـ ْـﻢ أَذْ ُﻛ ـ ـ ُـﺮ ُﻛـ ـ ـ ﱠﻞ ذَﻟِ ـ ـ َ‬
‫ﻟﻜ ِّﲏ َﱂْ أَﻓْـ َﻬ ْﻢ َﺣ ﱠﱴ اﻵ َن َﻣﺎ اﻟ ُْﻤ ْﺸ ِﻜﻠَﺔَ؟!‬ ‫وﺗَـ ْﻬﺘ ِﻤﲔ ﻬﺑِِ ﱠﻦ‪ِ ،‬‬
‫َ َّ َ‬
‫ـﺎﺟ ِﲏ أ ََر َاﻫ ـ ــﺎ َﻣ ِﻌ ـ ــﻲ َد ْوﻣـ ـ ـﺎً‪،‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ـﺖ ﻣ ـ ــﲎ ِِﲝـ ـ ـﺪﱠةٍ‪ :‬رﺑ ـ ــﺎب ﻫ ـ ـ ِـﺬﻩِ! ِ‬
‫ﺻ ـ ــﺪﻳ َﻘﺔٌ ُﳐَﺎد َﻋـ ـ ـﺔٌ! ﻋ ْﻨـ ـ ـ َﺪ َﻣﺎ َﲢْﺘَ ـ ـ ُ‬
‫َ‬ ‫ََ ُ‬ ‫ﻗَﺎﻟَ ـ ـ ْ ُ َ‬
‫ِ‬
‫ﺴﺎﻃَ ٍﺔ‪.‬‬ ‫ِ‬
‫ﺖ َﻋ ِّﲏ ﺑ ُﻜ ِّﻞ ﺑ َ‬ ‫ﺖ إِﻟَْﻴـ َﻬﺎ َﲣَﻠﱠ ْ‬ ‫َو ِﻋ ْﻨ َﺪ َﻣﺎ ا ْﺣﺘَ ْﺠ ُ‬

‫‪Çeviri:‬‬
‫‪İyilik Asla Zayi Olmaz‬‬
‫‪Bu yolculuk, hayatımda en mutsuz yolculuk idi. Keşke gitmeseydim. Arkadaş-‬‬
‫‪lık!.. Nerede arkadaşlık?! Artık kimseyle dost olmak istemiyorum. Sadece kendi‬‬
‫‪kendimin arkadaşı olayım. Niçin böyle yaptım?! Hayatımda ona hiç zarar verme-‬‬
‫‪dim. Kendisine ihtiyacım olduğunda beni yalnız bıraktı. Olanları hatırlamaya meca-‬‬
‫‪lim yok.‬‬
‫‪Ağır adımlarla yürüyordu. Hayvanat bahçesine yaptığı bir yolculuktan dön-‬‬
‫‪müştü. Alışık olduğu üzere mutlu değildi. Odasına girdi, kapıyı kapattı, hiç kimseyle‬‬
‫‪konuşmuyor. Annesi kızının istendiği gibi olmadığını hissetti.‬‬
‫‪Anne yemeği hazırladı ve (kızını) çağırdı.‬‬
‫?‪-Münâ! Haydi, gel! Yemek hazır. Uzun bir gününden sonra aç değil misin‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪10‬‬


‫‪337‬‬
Genel Değerlendirme

Münâ geldi, annesiyle birlikte oturdu, yemek yiyorlardı, fakat istekli bir şe-
kilde yemiyordu. Herhangi bir şeyden sıkıntılı gibiydi. Müna yemekten sonra kalktı,
tabakların temizliğinde annesine yardım etti. Anne sordu:
- Yolculuk zordu, değil mi?!
Müna annesinin yüzüne hiç bakmadı ve konuşmadı. Biraz sonra, ağlayarak
patladı. Bunun üzerine annesi onu bağrına bastı ve şöyle dedi:
-Sorum seni bu kadar mı rahatsız etti? Kızım! Üzgünüm! Hayvanat bahçesi
çok sıkıcı, hiç sevmiyorum, bir daha gitmek de istemiyorum.
- Görüşün geçmişte böyle değildi.
- Görüşüm, şimdi değişti.
- Bana öyle geliyor ki, önemli bir husus canını sıktı ve görüşünü değiştirdi.
Sevgili kızım! Seni (çok) seven annenden bir şeyler mi gizliyorsun?!
-Hayır, bunu kastetmedim.
- O halde, durum nedir?! Ne oldu?
Müna, biraz düşündükten sonra şöyle dedi:
-Arkadaşım Rebab’ı hatırlıyor musun?!
- Evet, çok zaman önce ondan bahsetmiştin.
- Geçen sene, çok sevdiğim matematik dersinde ona yardım ettiğimi hatırlı-
yor musun? Ona o zor dersi anlatmıştım, güzel hikâyelerimden birkaçını ona ver-
miştim. Çünkü o, o hikâyelerin benzerine sahip değildi. Birkaç hafta önce hastalan-
dığında hastanede ziyaretine gitmiş ve ona büyük bir hediye de almıştım.
- Evet, hapsini hatırlıyorum, belki daha fazlasını hatırlıyorum, seni her zaman
böyle tanıdım. Sen bütün arkadaşlarını seviyorsun, onlarla ilgileniyorsun, fakat şu
ana kadar, problem nedir, anlamadım.
Müna hiddetli bir şekilde şöyle dedi: Bu Rebab! Sahtekâr bir arkadaş! Bana
işi düşünce, daima benimle birlikte görürüm, benim ona işim düşünce büsbütün
benden uzaklaşır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


338
Genel Değerlendirme

• Parçada geçen harfi cerleri tespit ediniz ve fonksiyonlarını inceleyiniz.


• Harfi cerlerin isimleri nasıl cer yaptığını tespit ediniz.
• Muttasıl veya munfasıl zamirleri ve bunların şahıslarını tespit ediniz.
• Muttasıl zamirlerin hangi kelimeye (fiil, isim, harf) bitişmiş olduklarını
Bireysel Etkinlik

tespit ediniz.
• İşaret isimlerini ve hangi kısımdan olduklarını tespit ediniz.
• İsim ve sıfat tamlamalarını tespit ediniz.
• Mâzi ve muzâri fiilleri tspit ediniz.
• Sülâsi fiilleri ve bunların kaçıncı baptan olduklarını tespit ediniz.
• Mezîd fiilleri ve bunların hangi baptan olduklarını tespit ediniz.
• Fiillerin başına gelen edatları (nasb ve cezm edatlarını) tespit ediniz ve
fonksiyonlarını inceleyiniz.
• İsim cümlelerini taespit ediniz ve ögelerini belirleyiniz.
• Fiil cümlelerini tespit ediniz ve ögelerini belirleyiniz.

METİN İNCELEME
Bu parçanın ilk iki paragrafında yer alan renkli kelimeleri iyi inceleyiniz:
Bunlardan bir kısmının (kırmızı renkli olanların) ismin başına gelen harfi cer-
ler oldukları görülür. Dolayısıyla bunlardan sonra gelen isimlerin sonunu kesre
(mecrûr) olarak harekeleyiniz.
Bazılarının ise (yeşil renkli olanların) fiillerin başına gelen harfler olduğu gö-
rülür. Bunlar, eğer cezmeden bir edat ve fiil de muzari ise fiili meczûm olarak hare-
keleyiniz. Cezmetmeyen edat ise şekil bakımından bir etki etmemekle birlikte an-
lamı etkileyecektir. Ayrıca fiillerin yapısına ve çekimine dikkat ediniz.
Bu parçadan bir iki örnekle hem çeviri hem de cümle tahlili açısından incele-
yelim:

Bu örneklerden birincisi isim cümlesidir. ِ‫ﻫﺬﻩ‬


ِ kelimesi bildiğimiz yakın için
ِّ
uzaklık için işaret ismidir. Gösterdiği isim (müşârun-ileyh) kendinden sonraki ُ‫اﻟﺮ ْﺣﻠَﺔ‬
kelimesidir. İşaret isimleri, cinsiyet (müzekkerlik/müenneslik) ve sayı (müfred/tes-
niye/cemi) bakımından müşârun-ileyh ile uyum halinde olur. Burada da öyledir.
İşaret isminden sonraki isim marife olduğunda, işaret ismi ile müşârun-ileyh bir tür
sıfat gibi olurlar. Buradaki duruma göre “bu yolculuk” anlamı verilir. Eğer işaret is-
minden sonraki isim nekre olursa işaret ismi kendinden sonraki isim ile cümle oluş-
ِّ kelimesi ‫ ر ْﺣﻠَﺔ‬şeklinde olsaydı anlam “bu, yolculuktur”
turular. Yani buradaki ُ‫اﻟﺮ ْﺣﻠَﺔ‬
şeklinde olması gerekirdi. Bu isim cümlesinin tahlili ise şu şekilde olurdu:

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


339
Genel Değerlendirme

Bu yolculuk hayatımdaki en mutsuz


yolculuğudur. ‫ﻴﺎﰐ‬ ُ ِّ ِ‫ﻫﺬﻩ‬
ِ ‫اﻟﺮ ْﺣﻠَﺔُ أَﺗْـ َﻌﺲ ِر ْﺣﻠَ ٍﺔ ِﰲ َﺣ‬ ِ
Keşke gitmeseydim. ‫ﺐ‬ ْ ‫ﻟ َْﻴﺘَ ِﲏ َﱂْ أَ ْذ َﻫ‬
Örnek Hiçbir gün ona zara vermedim. ً‫َﺿ ﱠﺮَﻫﺎ ﻳَـ ْﻮﻣﺎ‬
ُ ‫َﱂْ أ‬
Mutlu değildi. ً‫َﱂ ﺗَ ُﻜ ْﻦ َﺳ ِﻌﻴﺪة‬

‫ــﻲ‬ ‫َﺣﻴﺎﺗِـ‬ ‫ِﰲ‬ ‫ِر ْﺣﻠَ ٍﺔ‬ ‫ﺲ‬ ِّ ِ‫ﻫﺬﻩ‬


ِ
ُ ‫أَﺗْـ َﻌ‬ ُ‫اﻟﺮ ْﺣﻠَﺔ‬
Zamir, mü- Lafzan mecrûr, Harfi Muzâfun Haber, Müşârun- İşaret
tekellim öncesinde cer, ileyh, laf- lafzan ileyh, işa- ismi,
yâ’sı, harfi cer bu- zan merfû, ret ismi- mebni,
muzâfun lunmaktadır, mecrûr muzâf nin irabını mahallen
ileyh, ma- muzâf alacağı merfû,
hallen için Mübteda
mecrûr merfûdur.
hayatımdaki yolculuğun
en mut- yolculuk Bu
suzu
Bu yolculuk, hayatımdaki yolculukların en mutsuzudur.

Çeviri yaparken bu tahlili dikkate almak gerekir. Zira isim cümlesinde müb-
tedâ dediğimiz öge, Türkçede öznedir. Dolayısıyla cümle başında bulunur. Arap-
çada isim cümlesinde haber dediğimiz öge, Türkçede isim cümlesinin yüklem ekini
(-dır) alan kısımdır. Dolayısıyla cümle bununla sona erer. Bu ekin, Arapçada karşılığı
olan bir kelime/ek bulunmamaktadır, bu cümle yapısının ortaya çıkardığı bir ektir.
Buna göre anlamı Arapçasıyla karşılaştırınız.
İkinci örnekteki kelimeleri şöyle inceleyelim:

ْ ‫ﻟ َْﻴﺘَ ِﲏ َﱂْ أَ ْذ َﻫ‬


‫ﺐ‬
‫ﺐ‬
ْ ‫أَ ْذ َﻫ‬ ْ‫َﱂ‬ ‫ـ ِﲏ‬ ‫ﻟ َْﻴﺘَـ‬
Muzari fiil, nefsi Cezm edatlarından Buradaki “nûn” vi-
mütekellim biridir. Muzari fiilin kaye harfidir. “yâ”
‫ﺖ‬
َ ‫ ﻟ َْﻴ‬: Kâne grubu fiiller-
“ben” şahsı. ba- başına gelerek so- harfi “ben” şahsı için den biridir. Geçmiş bir
şında cezmeden nunu cezmeder, yani zamirdir, buna “mü- durum için hasret veya
edat bulundu- hareke varsa hare- tekellim yâsı” denir. pişmanlık ifade eder. Bu
ğundan sonu keyi düşürür, nûn Mebni olduğundan fiillere nâkıs fiiller denir.
meczûm olmuş- harfi varsa bunu dü- mahalli irab alır. Bunlar isim cümlesinin
tur. Aslında şürür, fiil illetli ise başına gelerek mübteda
sonda illet harfini dü-
‫ﺖ‬
َ ‫’ﻟ َْﻴ‬nin ismidir, dola- olan merfû yaparak ken-
‫ﺐ‬
ُ ‫ أَ ْذ َﻫ‬iken ba- şürür. Bu edat bir yısıyla mahallen dine isim yapar; haber
şında cezmeden muzari fiili cezmeden merfûdur. olan kısmı da mansûb
edat olduğundan edatlardandır. Muzari

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


340
Genel Değerlendirme

fiilin başına gelerek yaparak kendine haber


‫ﺐ‬
ْ ‫ أَ ْذ َﻫ‬şekline anlamını olumsuz- yapar.
gelmiştir. mâzi (-dili geçmiş za-
man olumsuz) çevirir.
gidiyorum keşke ben
Gitmedim.
Keşke gitmeseydim.

Üçüncü örnekteki kelimeleri şöyle inceleyelim:

ً‫َﺿ ﱠﺮَﻫﺎ ﻳَـ ْﻮﻣﺎ‬


ُ ‫َﱂْ أ‬
ً‫ﻳَـ ْﻮﻣﺎ‬ ‫َﻫﺎ‬ ‫َﺿ ﱠﺮ‬
ُ‫أ‬ ْ‫َﱂ‬
Zaman zarfıdır. Fiil Muttasıl za- ‫ﻀ ﱡﺮ‬
ُ َ‫ ﻳ‬-‫ﺿ ﱠﺮ‬
َ fiilinden muzari İkinci örnekte de verdiği-
cümlesinde bulun- mir, fiile bi- fiil, nefsi mütekellim miz gibi,
duğu için eylemin tişmiştir. (ben) şahsı. Aksâm-ı Muzari fiili cezm edatların-
zamanını bildirir ve Muttasıl za- seb’aya göre muza’af fiil- dan biridir. Muzari fiilin
dolayısıyla mef’ûlün mirler fiile dir, yani ikinci harfi şed- başına gelerek sonunu
fih olur. Bundan do- bitiştiğinde delidir. Başında cezme- cezmeder, yani hareke
layı da lafzan mef’ûl olur- den edat olduğundan, varsa harekeyi düşürür,
mansûbdur. lar. Dolayı- son harfi fethalıdır. nûn harfi varsa bunu düşü-
Nekre bir isim olum- sıyla Muza’af fiillerin bu şa- rür, fiil illetli ise sonda illet
suz cümlede bulun- mef’ûlün hısta cezimli oluşu fethalı harfini düşürür. Bu edat
duğu zaman “genel- bih sarihtir, olur. (muza’af konusuna bir muzari fiili cezmeden
lik” ifade eder, bu ve mahallen tekrar müracaat) edatlardandır. Muzari fiilin
da Türkçe’de “hiç- mansûbdur. başına gelerek anlamını
bir” anlamının karşı- olumsuz-mâzi (-dili geçmiş
lığıdır. zaman olumsuz) çevirir.
Bir gün ona zarar veriyorum
zarar vermedim
Ben ona hiçbir gün zarar vermedim.

Bu örneklerde olduğu gibi çeviri yaparken önce harekeyi doğru vermek gere-
kir. Daha sonra Arapça cümlenin karşılığını, Türkçeye en güzel şekilde aktarmaya ça-
lışmak gerekir. Bunu birkaç örnek incelemeye çalışalım:

‫َﺣ ٍﺪ‬
َ ‫ﺎدﻗَﺔَ أ‬
َ‫ﺼ‬ َ ‫َﱂْ أَﻋُ ْﺪ أُ ِرﻳ ُﺪ ُﻣ‬
Bir daha, biriyle arkadaş olmak istemiyorum.
Bu cümlede, ‫ﻮد‬ َ (dönmek, geri gelmek) anlamındaki fiille yapılan ‫َﱂْ أَﻋُ ْﺪ‬
ُ ‫ﻋﺎد – ﻳَـ ُﻌ‬
kalıbı aslında “tekrarlamadım, tekrar yapmadım” anlamındandır. Ancak bu
Türkçe’ye “bir daha, artık” ifadeleriyle çevrilir. Dikkat edelim.

َ ‫ﻴﻖ ﺗَ َﺬ ﱡﻛ َﺮ َﻣﺎ َﺣ َﺪ‬


‫ث‬ ِ ‫ﻻَ أ‬
ُ ‫ُﻃ‬
Olanları hatırlamaya takatim yok.
ُ ‫( ﻳُ ِﻄ‬gücü yetmek) anlamındaki fiille yapılan
Bu cümlede, ‫ﻴﻖ – أﻃﺎ َق‬ ‫ﻴﻖ‬ ِ ‫ ﻻَ أ‬kalıbı
ُ ‫ُﻃ‬
“güç yetiremiyorum” anlamındandır. Ancak bu Türkçeye “takatim yok, meca-
lim kalmadı” şeklinde çevrilir. Dikkat edelim.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


341
Genel Değerlendirme

ِ ‫ﻳـ ْﺒ ُﺪو ِﱄ أَ ﱠن َﺷ ْﻴﺌﺎً َﻛﺒِﲑاً َﻋ ﱠﻜﺮ ِﻣﺰاﺟ‬


‫ﻚ‬ َ َ َ َ
Bana öyle geliyor ki, önemli bir şey senin canını sıktı.
Bu cümlede, ‫( ﻳَـﺒْ ُﺪو – ﺑَﺪا‬gözükmek, belirmek) anlamındaki fiille yapılan ‫ﻳَـ ْﺒ ُﺪو ِﱄ‬
kalıbı “bana gözüküyor, bana görünüyor” anlamındandır. Ancak bu Türkçeye
“bana öyle geliyor ki” şeklinde çevrilmesi daha uygun düşmektedir. Ayrıca bu
cümlede ً‫“ َﻛﺒِﲑا‬büyük” kelimesi “önemli” anlamında kullanılmıştır. Dikkat ede-
lim.

Aşağıdaki cümleleri anlam ve tahlil bakımından inceleyiniz ve


Türkçeye çeviriniz.

................................................................ : ‫ﺖ َﺳﻴﱠ َﺎرةً ﺗَـ ْﻌ َﻤ ُﻞ ﺑِﺎﻟﻄﱠﺎﻗَ ِﺔ اﻟْ َﻜ ْﻬ ُﺮﺑَﺎﺋِﻴﱠ ِﺔ‬


ُ ْ‫ َرأَﻳ‬-

: ‫اﻟﺴﻴﱠ َﺎرةَ ﺗَـ ْﻌ َﻤ ُﻞ ﺑِﺎﻟﻄﱠﺎﻗَ ِﺔ اﻟْ َﻜ ْﻬ ُﺮﺑَﺎﺋِﻴﱠ ِﺔ‬


َ ‫ﺖ‬ ُ ْ‫ َرأَﻳ‬-
Bireysel Etkinlik

..............................................................

........................................................................... :‫ اِﻧْـﺘَﻈَْﺮﺗُ َﻚ ِﻣ َﻦ اﻟﻈﱡ ْﻬ ِﺮ إﱃ اﻟ َْﻌ ْﺼ ِﺮ‬-

.................................................................. : ً‫ﺐ َﻋ ْﻨ َﻚ ﻳَﺎ َوﻃَِﲏ ِﺷ ْﻌ ًﺮا َِﲨﻴﻼ‬


ُ ُ‫ َﺳﺄ ْﻛﺘ‬-

Cevaplarınız kontrol ediniz:


Elektrik enerjisiyle çalışan bir araba
gördüm. ‫ﺖ َﺳﻴﱠ َﺎرةً ﺗَـ ْﻌ َﻤ ُﻞ ﺑِﺎﻟﻄﱠﺎﻗَ ِﺔ اﻟْ َﻜ ْﻬ ُﺮﺑَﺎﺋِﻴﱠ ِﺔ‬
ُ ْ‫َرأَﻳ‬
Bu cümlede ‫ﺖ‬ ُ ْ‫ َرأَﻳ‬, ‫ َرأى‬filinin mazi çekimli halidir. (ben gördüm) demektir, dolayı-
sıyla fiil ve faili kendisine bitişik olan ‫ت‬
ُ zamiridir. ً‫ َﺳﻴﱠ َﺎرة‬mef’ûlün bih sarih olduğu
için mansûn olarak harekelenmiştir. ‫ﻞ‬
ُ ‫ ﺗَـ ْﻌ َﻤ‬muzâri fiil, ikinci tekil şahıs (müfred-
َ ) zamirdir. ِ‫ ﺑـ ـ‬harfi cerdir. ‫ اﻟﻄﱠﺎﻗَ ِﺔ اﻟْ َﻜ ْﻬ ُﺮﺑَﺎﺋِﻴﱠ ِﺔ‬ba-
müzekker-muhatab), faili gizli (‫أﻧﺖ‬
şında harfi cer olduğu için mecrûr (kesre) ile harekelenmiştir. Bu iki kelime
ُ ‫ ﺗَـ ْﻌ َﻤ‬fiiliyle oluşan cümle ً‫ﺎرة‬
kendi arasında sıfat tamlaması oluşturmaktadır. ‫ﻞ‬ َ ‫َﺳﻴﱠ‬
kelimesinin sıfatı olur. Dolayısıyla çevirisi “çalışıyor” şeklinde değil “çalışan”
şeklinde yapılır. Aynı cümleyi( bir farkla) aşağıda tekrar inceleyiniz.

Arabayı, elektrik enerjisiyle çalışırken ‫اﻟﺴﻴﱠ َﺎرةَ ﺗَـ ْﻌ َﻤ ُﻞ ﺑِﺎﻟﻄﱠﺎﻗَ ِﺔ اﻟْ َﻜ ْﻬ ُﺮﺑَﺎﺋِﻴﱠ ِﺔ‬
َ ‫ﺖ‬ ُ ْ‫َرأَﻳ‬
gördüm.
Bu cümlenin yukarıdaki cümleden tek farkı َ‫ﺎرة‬
َ ‫اﻟﺴﻴﱠ‬
َ kelimesi bu cümlede marife,
yukarıdaki cümlede nekredir. Dolayısyla bu kelimeden sonraki cümlenin görevi
ve anlamı farklıdır. Şöyle: Marfie bir isimden sonra gelen cümle hâl cümlesi
olur, yani eylem meydana gelirken bu marife kelimenin durumunu belirtir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


342
Genel Değerlendirme

Nekre bir isimden sonra gelen cümle bu ismin sıfatı olur, yani nekre ismi niteler.
Bu cümledeki isim marife olduğundan “çalışırken” şeklinde anlam verilir.
Öğleden ikindiye kadar seni bekledi. ِ َ ُ‫اِﻧْـﺘﻈَﺮﺗ‬
ْ ‫ﻚ ﻣ َﻦ اﻟﻈﱡ ْﻬ ِﺮ إﱃ اﻟ َْﻌ‬
‫ﺼ ِﺮ‬ ْ َ
Ey ülkem! Senin için güzel bir şiir yaza- َِ ‫ﻚ ﻳﺎ وﻃَِﲏ ِﺷ ْﻌﺮا‬
cağım.
ً‫ﲨﻴﻼ‬ ً َ َ َ ‫ﺐ َﻋ ْﻨ‬ ُ ُ‫َﺳﺄ ْﻛﺘ‬

Aşağıdaki cümleleri Türkçeye çeviriniz.

.................................................................... : ‫ﻴﻞ‬ ْ ‫ت ِﻣ َﻦ ﻏَ ﱠﺰَة إﱃ‬


ِ ِ‫اﳋَﻠ‬ ُ ‫ َﺳﺎﻓَـ ْﺮ‬-
ٍ ‫ﺖ ﺛَـﻮﺑﺎ ِﻣﻦ ﺻ‬ ِ
............................................................................. : ‫ﻮف‬ ُ ْ ً ْ ُ ْ‫ ا ْﺷ َِﱰﻳ‬-
................................................................. :‫ﺎﴰﻲ‬ ِِ َ‫َﲪَﺪ ا ْﳍ‬ْ ‫ت ِﻣ ْﻦ ِرَواﻳَِﺔ أ‬ ُ ْ‫ ﻗَـ َﺮأ‬-
Bireysel Etkinlik

ِ ‫ﺸﻌﺮ ﻟِﻠ ﱠ‬ ِ
..................................................................... : ‫ي‬
ِّ ‫ﺸﺎﻋﺮ اﻟْﺒُ ْﺤ ُِﱰ‬ ُ ْ ّ ‫ َﻫ َﺬا اﻟ‬-
.....................................................................................: ‫ﺮ‬ ِ ‫ت َﺣ ﱠﱴ اﻟْ َﻔ ْﺠ‬ ُ ‫ َﺳ ِﻬ ْﺮ‬-
..................................................................................... : ‫ف‬ ِ ‫ اﻟ ِﺮﺳﺎﻟَﺔُ ِﰲ اﻟﻈﱠﺮ‬-
ْ َّ
................................................................... : ‫ﻞ‬ ِ ‫ َو ْﺟ ُﻬﻪُ َﻛﺎﻟْﺒَ ْﺪ ِر و َﺷ ْﻌ ُﺮَﻫﺎ َﻛﺎﻟﻠﱠْﻴ‬-
ِ ِ
.............................................................. :‫ﻋﻰ‬ َ ‫ﺐ اﻟ ﱠﺮاﻋﻲ ﺑِﺄ ْﻏﻨَﺎﻣ ِﻪ َإﱃ اﻟ َْﻤ ْﺮ‬ َ ‫ ذَ َﻫ‬-
................................................................................... : ‫ﻚ‬ َ ِ‫ْﺖ ذَﻟ‬ ِ ِ‫ ﺑ‬-
ُ ‫ﺎﻪﻠﻟ ﻣﺎَ ﻓَـ َﻌﻠ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


343
Genel Değerlendirme

Cevaplarınızı Kontrol ediniz:

Gazze’den el-Halil’e yolculuk yaptım. ‫ﻴﻞ‬ ْ ‫ت ِﻣ َﻦ ﻏَ ﱠﺰةَ إﱃ‬


ِ ِ‫اﳋَﻠ‬ ُ ‫ َﺳﺎﻓَـ ْﺮ‬-
ٍ ‫ﺖ ﺛَـﻮﺑﺎ ِﻣﻦ ﺻ‬ ِ
Bir yün elbise aldım. ‫ﻮف‬ ُ ْ ً ْ ُ ْ‫ ا ْﺷ َِﱰﻳ‬-
Ahmet el-Haşmî’nin romanından biraz
‫ﺎﴰﻲ‬ ِِ َ‫َﲪَﺪ ا ْﳍ‬ْ ‫ت ِﻣ ْﻦ ِرَواﻳَِﺔ أ‬ ُ ْ‫ ﻗَـ َﺮأ‬-
okudum.
ِ ‫ﺸﻌﺮ ﻟِﻠ ﱠ‬ ِ
Bu şiir, şair el-Buhturî’nindir. ِّ ‫ﺸﺎﻋﺮ اﻟْﺒُ ْﺤ ُِﱰ‬
‫ي‬ ُ ْ ّ ‫ َﻫ َﺬا اﻟ‬-
Sabaha kadar uyumadım. ‫ت َﺣ ﱠﱴ اﻟْ َﻔ ْﺠ ِﺮ‬ ُ ‫ َﺳ ِﻬ ْﺮ‬-
Mektup zarfın içerisindedir. ‫ف‬ ِ ‫ اﻟ ِﺮﺳﺎﻟَﺔُ ِﰲ اﻟﻈﱠﺮ‬-
ْ َّ
Yüzü ay gibi, saçları da gece gibi. ‫ َو ْﺟ ُﻬﻪُ َﻛﺎﻟْﺒَ ْﺪ ِر و َﺷ ْﻌ ُﺮَﻫﺎ َﻛﺎﻟﻠﱠْﻴ ِﻞ‬-
Çoban koyunları ile birlikte meraya gitti. ‫اﻋﻲ ﺑِﺄ ْﻏﻨَ ِﺎﻣ ِﻪ َإﱃ اﻟ َْﻤ ْﺮ َﻋﻰ‬ ِ ‫ ذَﻫﺐ اﻟ ﱠﺮ‬-
َ َ
Allah’a ant olsun ki ben bunu yapmadım. ‫ﻚ‬ َ ِ‫ْﺖ َذﻟ‬ ِ ِ‫ ﺑ‬-
ُ ‫ﺎﻪﻠﻟ ﻣﺎَ ﻓَـ َﻌﻠ‬
Fiiller ve Masdarları: Arapçada fiiller, sülâsi ve mezîd olmak üzere ikiye ay-
rıldığından bunların masdarları da buna göredir. Her grup fiilin masdarı farklı farklı-
dır. Sülâsi fiillerin masdarlarını bilmenin belirli bir kuralı yoktur. Bunlar ancak sözlük
veya gramer kitaplarından faydalanarak bilinebilir. Mezîd babların her birinin mas-
darı için belli kalıp vardır. Bu kalıba göre yapılır veya bu kalıpta olan ismin masdar
olduğu anlaşılır.

anlamı masdar fiil


Girmek ٌ ‫ُد ُﺧ‬
‫ﻮل‬ ‫ﻳَ ْﺪ ُﺧ ُﻞ‬ ‫َد َﺧ َﻞ‬
İşitmek ‫ﲰَْ ٌﻊ‬ ‫ﻳَ ْﺴ َﻤ ُﻊ‬ ‫َِﲰ َﻊ‬
Örnek

teşekkür etmek /şük-


retmek ‫ُﺷ ْﻜ ٌﺮ‬ ‫ﻳَ ْﺸ ُﻜ ُﺮ‬ ‫َﺷ َﻜ َﺮ‬
ٌ‫ﺎدة‬ ِ
İbadet etmek
َ َ‫ﻋﺒ‬ ‫ﻳَـ ْﻌﺒ ُﺪ‬ ‫َﻋﺒَ َﺪ‬
Başarmak ‫ﺎح‬
ٌ َ‫َﳒ‬ ‫ﺠﺢ‬
ُ ‫ﻳَـ ْﻨ‬ ‫َﳒَ َﺢ‬

Yukarıdak sülâsi fiillerden oluşan örneklerde görüldüğü gibi, her fiilin mas-
darı farklı kalıpta bulunmaktadır. sülâsi bir fiilin farklı kalıplarda birden fazla mas-
dar kullanımı olabilir. Bunları ancak sözlükten öğrenebiliriz. Bunun için her fiilin
masdarının nasıl olduğunu ezbelemek gerekir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


344
Genel Değerlendirme

Mezîd fiillerin her birinin masdar kalıbı bellidir. Hangi babın masdar kalıbı na-
sıl olduğunu hatırlamak için mezîd bablar konusuna tekrar bakınız.

Aşağıda verilen fiillerin masdalarını verilen örnek kalıba göre ya-


zınız ve sözlükten anlamlarını bulunuz.

ْ َ‫ ﻳ‬- ‫ﺻ ِﻌ َﺪ‬
fiil
‫ﻳَـ ْﻬ ُﺠ ُﻢ‬-‫ﺼ َﻌ ُﺪ َﻫ َﺠ َﻢ‬ َ ‫ج‬
ُ ‫ َﳜُْﺮ‬- ‫ح‬
َ ‫ ﻳَ ْﺪ ُﺧ ُﻞ َﺟ َﺮ‬- ‫َد َﺧ َﻞ‬
ٌ ‫ُد ُﺧ‬
‫ﻮل‬ masdarı

‫ َْﳚ َﻬ ُﻞ‬- ‫َﺟ ِﻬ َﻞ‬ ‫ ﻳَـ ْﻔ َﻬ ُﻢ‬- ‫ﻓَ ِﻬ َﻢ‬ ‫ َْﳛ َﻤ ُﺪ‬- ‫َِﲪ َﺪ‬ ‫ ﻳَ ْﺴ َﻤ ُﻊ‬- ‫َِﲰ َﻊ‬ fiil
Bireysel Etkinlik

‫ﲰَْ ٌﻊ‬ masdarı

fiil
‫ﻒ‬ َ ُ‫ ﻳَ ْﺸ ُﺠ ُﻊ ﻟَﻄ‬- ‫َﺷ ُﺠ َﻊ‬
ُ ُ‫ﻳَـ ْﻠﻄ‬- ‫ﻒ‬ ‫ ﻳَ ْﺴ َﻤ ُﺢ‬- ‫ﺐ َﲰَ َﺢ‬
ُ ُ‫ﺼﻠ‬
ْ َ‫ ﻳ‬- ‫ﺐ‬
َ ُ‫ﺻﻠ‬
َ
ٌ‫ﺻﻼَﺑَﺔ‬ masdarı
َ

ِ ِ
َ ‫ﻃَ ِﺮ‬
‫ﺐ‬ fiil
ُ‫ﻀ‬َ ْ‫ ﻳَـﻐ‬-‫ﺐ‬
َ ‫ﺶ ﻏَﻀ‬
ُ َ‫ ﻳَـ ْﻌﻄ‬-‫ﺶ‬
َ ‫َﻋﻄ‬ ‫ب‬
ُ ‫ب – ﻳَﻄ َْﺮ‬ ‫ح‬
ُ ‫ ﻳَـ ْﻔ َﺮ‬- ‫ِح‬ َ ‫ﻓَﺮ‬
‫ح‬ masdarı
ٌ ‫ﻓَـ َﺮ‬

• Aşağıdaki sülâsi masdarlartın fiillerini sözlük yardımıyla


bulunuz ve anlamlarını yazınız:
ٌ‫ ﺑُﻄُﻮﻟَﺔ‬، ‫ ِﺧ ْﺪ َﻣﺔ‬، ٌ‫ َﻋ ْﻮ َدة‬، ٌ‫ ﻗَـ ْﻌ َﺪة‬، ٌ‫ َر ْﻏﺒَﺔ‬، ٌ‫ َد ْوَرة‬، ٌ‫َر ْﲪَﺔ‬ •
ِ ، ‫ﺎم‬ ِ
‫ﺳﻮق‬ْ ، ‫ ﻗَـ ْﻮ ٌل‬، ‫ﺻ ْﻮٌم‬ َ ،‫ف‬ ٌ ‫ﺎم ؛ َﺧ ْﻮ‬ ٌ َ‫ﺻﻴ‬ ٌ َ‫ ﻧِﻴ‬، ‫ﺎم‬ٌ َ‫ﻗﻴ‬ •
Bireysel Etkinlik

ِ
ٌ‫ ﺑَـ َﻘﺎء‬، ٌ‫ ﻟ َﻘﺎء‬، ُ‫ ﺑُﻜﺎَء‬، ‫خ‬ ُ َ‫ﺻﺮا‬ ُ •
‫ ُﺟﻨُﻮ ٌن‬، ‫ﻮر‬ٌ‫ﻀ‬ ُ ‫ ُﺣ‬، ‫ﺴﻮ ٌق‬ ُ ُ‫ ﻓ‬، ٌ‫ ﺑـُﻠُﻮغ‬، ‫ﻏُ ُﺮوب‬ •
َ َ‫ ِﻃﺒ‬، ‫ﻼل‬
ٌ‫ﺎﻋﺔ‬ ٌ ‫ﺿ‬ َ ، ‫ ﺑُﻄْﻼن‬، ‫ ِﺣ ْﺮﻣﺎَ ٌن‬، ‫ ُﺣ ْﺴﺒﺎن‬، ‫ُﺳﺆال‬ •
‫ ﺛَِﻘ ٌﻞ‬، ‫ َﺟ َﺪ ٌل‬، ‫ ﻏَ َﺮ ٌق‬، ‫ف‬ ٌ ‫ ﺗَـ َﺮ‬، ‫ﺳﺮ ٌق‬
َ ،‫ﺐ‬ ٌ ‫ﻋﺠ‬ َ •
‫ ِﻏ ﱞ‬، ‫ﺐ‬
‫ﺶ‬ ٌ ‫ ﺗَـ ْﻌ‬، ‫ﻂ‬ ٌ ‫ﺿ ْﺒ‬
َ ،‫ﻆ‬ ٌ ‫ ِﺣ ْﻔ‬، ‫ُﺣ ْﻜﻢ‬ •
َ َ‫ ِﺳﻴ‬، ٌ‫ﺎدة‬
ٌ‫ﺎدة‬ َ َ‫ ﻗِﻴ‬، ٌ‫ ﻛِﺘَﺎﺑَﺔ‬، ٌ‫ﻼﻣﺔ‬
َ ‫َﺳ‬ •

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


345
Genel Değerlendirme

• -Aşağıdaki cümlelerde bulunan mezîd ve sülâsi masdarları,


• -Mezîd masdarların sülâsi masdar şekillerini bulunuz,
• -Cümleleri Türkçeye çeviriniz.
َِ ‫ﺎس ﺗَـ ْﻬ ِﺬﻳﺒﺎ‬
.ً‫ﲨﻴﻼ‬ ً ِ َ‫ﻮس اﻟﻨ‬ َ ‫اﻹﺳﻼَ ُم ﻧـُ ُﻔ‬
ْ ‫ب‬ َ ‫َﻫ ﱠﺬ‬ •
ِ ‫َِﳚﺐ ﻋﻠَﻰ ُﻛ ِﻞ ﻣﺴﻠِ ٍﻢ أ ْن ﻳـﻠْﺘ ِﺰم ﺑَِﻘﻮ‬
.‫اﻋ ِﺪ ِدﻳﻨِ ِﻪ‬
Bireysel Etkinlik

َ َ ََ ُّْ َ ُ •
.‫ﻮء‬ِ‫ﺴ‬ ‫ﺎق اﻟ ﱡ‬ ِ َ‫ﻧَـ ْﺒﺘَ ِﻌ ُﺪ َﻋﻦ ُﳎَﺎﻟَﺴ ِﺔ ِرﻓ‬ •
َ ْ
.‫ﺸﺎر ِِع‬ ‫ﺴ ًﺎرا ِﻋ ْﻨ َﺪ ﻗَﻄْ ِﻊ اﻟ ﱠ‬ ِ ُ ‫َِﳚﺐ اﻹﻟْﺘِ َﻔ‬
َ َ‫ﺎت َﳝﻴﻨًﺎ و ﻳ‬ ُ •
.‫ﻮم‬ ِ َ ‫ﻀﻮِر ا ْﳉﻤ‬ ِ ‫اﻟﺘﱠﺜَﺎ ُؤ‬
ٌ ‫ﺎﻋﺔ َﻣ ْﺬ ُﻣ‬ َ َ ُ ُ‫ب ﲝ‬ ُ •
.‫ﻒ ِﻣ ْﻦ ِﺷﻴَ ِﻢ اﻟ ُْﻤ ْﺴﻠِ ِﻢ‬ ِ ‫إ ْﻛﺮاَ ُم اﻟﻀ ْﱠﻴ‬ •
ِ ُ‫ﺸﻌ‬ ِ ‫ﺐ َﺧ ْﻴـﺮ‬ ِ ْ ‫َﻋ ِﻤﻞ‬
.‫ﻮب‬ ‫ات اﻟ ﱡ‬ َ ِ ‫ﺎر َﻋ َﻞ ﻧَـ ْﻬ‬ ُ ‫اﻹﺳﺘ ْﻌ َﻤ‬ َ •
.‫ض َﻋﻠﻰ ُﻛ ِّﻞ ُﻣ ْﺴﻠِ ٍﻢ‬ ِ ‫ُﳎَﺎﻧَـﺒﺔُ اﻟْﺒ‬
ٌ ‫ﺎﻃ ِﻞ ﻓَـ ْﺮ‬ َ َ •

• Aşağıdaki mezîd fiillerin masdarlarını bulunuz ve anlamlarını


yazınız:
‫ َﻋ ﱠﻤ َﺮ‬، ‫ﺴ َﻦ‬ ‫ َﺣ ﱠ‬، ‫ ﻧَﻈﱠ َﻢ‬، ‫َﻋﻠﱠ َﻢ‬ •
Bireysel Etkinlik

‫ﺎﺿ َﻞ‬
َ َ‫ ﻧ‬، ‫ ﻗَﺎﺗَ َﻞ‬، ‫ﺎﺻ َﻢ‬ َ ‫ َﺧ‬، ‫َﺟ َﺎﻣ َﻞ‬ •
‫ أَﺑْﻄَ َﻞ‬، ‫ أَﻧْـ َﻌ َﻢ‬، ‫ أَ ْﺷ َﺮ َق‬، ‫ف‬
َ ‫أَ ْﺷ َﺮ‬ •
‫ اﻟْﺘَـ َﺰَم‬، ‫اﺟﺘَ َﻤ َﻊ‬ ِ
ْ ، ‫ اﻓْـﺘَـ َﻘ َﺮ‬، ‫ﺐ‬ َ‫ﺴ‬َ َ‫ا ْﻛﺘ‬ •
‫ف‬
َ ‫ ﺗَـ َﻌ َﺎر‬، ‫ﺎﻫ َﻞ‬ َ َ‫ َﲡ‬، ‫ ﺗَ َﻜﺎﺛَـ َﺮ‬، ‫ﺲ‬ َ َ‫ﺗَـﻨَﺎﻓ‬ •
‫ﺸ َﺮ‬
َ ‫اﺳﺘَْﺒ‬
ْ ، ‫اﺳﺘَ ْﻜ َﻤ َﻞ‬
ْ ، ‫اﺳﺘَـ ْﻐ َﻔ َﺮ‬
ْ ، ‫اﺳﺘَ ْﻜﺒَـ َﺮ‬
ْ •

CÜMLELER
Arapçada cümle yapısının şekle göre yapıldığını biliyoruz. Yani isimle başla-
yan cümleye isim cümlesi, fiille başlayan cümleye de fiil cümlesi denmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


346
Genel Değerlendirme

İsim Cümlesi
Arapçada isimlesinin iki ögesi vardır. Cümlede birinci olarak bulunması gere-
ken ögeye “mübteda”, ikinci olarak bulunması gereken öğeye ise “haber” denir. Bu
öge de Türkçeye göre cümlenin yüklemidir. Her iki ögenin son harekesi de “merfu”
(ötre vs.)dur. Mübteda ile haber arasında, müzekkerlik/müenneslik ve teklik/çok-
luk bakımından uyum vardır.
Ayrıca isim cümlesinin başına kâne ve benzerleri olarak bilinen bazı nâkıs fii-
ler; inne ve benzerleri olarak bilinen harfler (edatlar) ve bunların isim cümlesi üze-
rindeki değişiklikleri tekrar gözden geçirmekte fayda vardır.
İsim cümlesinin ögeleri normalde iki isim olabildiği gibi, bu öğelerden biri za-
mir, işaret ismi, kelime grubu veya cümle de olabilir.
Arapçada isim cümlesi bazen “harficer-mecrur” grubu veya bir “zarf gurubu”
ile başlar ve bu kısım cümlenin haber kısmını oluşturur. Türkçedeki “var” ifadesinin
karşılığı Arapçada bu şekilde oluşmaktadır. Bu tür cümlelerin anlamı “sahiplik, için-
delik/üzerindelik, -den biri” şeklinde üç şekilden biriyle olur. Bu tür cümlelerin
olumsuz şekilleri, başına ‫ﺲ‬
َ ‫ ﻟَْﻴ‬fiili veya َ‫ ﻣﺎ‬harfi getirilerek yapılır ve “yok” veya
42T 42T

“değil” anlamını verir.


42T 42T

‫ب‬ ِِ
Fakültenin önünde öğrenciler var.
ٌ ّ‫أﻣﺎَ َم اﻟ ُﻜﻠّﻴﱠﺔ ﻃُﻼ‬
Bahçede hayvanlar var. ‫ت‬ٌ َ‫ﰲ ا ْﳊَ ِﺪﻳ َﻘ ِﺔ َﺣ ْﻴﻮاَﻧﺎ‬
ِ َ‫ض آﺛ‬
Yer altında çok tarihi eser var. ٌ‫ﲑة‬
َ ‫ﺎر َﻛﺜ‬ٌ ِ ‫اﻷر‬ ْ ‫ﺖ‬ َ ْ‫َﲢ‬
Evin arkasında bir bahçe var. ٌ‫ْﻒ اﻟ َْﻤ ْﻨـ ِﺰِل َﺣﺪﻳ َﻘﺔ‬ َ ‫َﺧﻠ‬
Örnek

ٌ‫ﲑة‬ ِ ٌ َ‫ﺴﻤﺎَِء َﺳﻴﱠﺎرا‬


َ ‫ت َﻛﺒ‬ ‫ﻓَـ ْﻮ َق اﻟ ﱠ‬
Gökyüzünde büyük gezegenler var.

ٌ‫ﲑة‬ ِ ِ
َ ‫ﻋ ْﻨ َﺪﻩُ ُﻛ َﺮةٌ َﻛﺒ‬
Onun yanında büyük bir top var.

Yanında silgi var mı? ‫ﻚ ِﳑْﺤﺎَةٌ؟‬ َ ْ‫َﻫ ْﻞ ﻟَ َﺪﻳ‬


‫ﺎب‬ ِ ِ ِ
Kitabım yok/ Yanımda kitap yok.
ٌ َ‫َﻣﺎ ﻋ ْﻨﺪي ﻛﺘ‬
Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni
ِ
değil midir? ‫ﲔ‬َ ‫ﺑﺄﺣ َﻜﻢ اﳊَﺎﻛ ِﻤ‬ ْ ُ‫ﺲ ﷲ‬ َ ‫أَ ﻟَْﻴ‬

Fiil Cümlesi
Arapçada fiil ile başlayan cümleye fiil cümlesi denir. Fiil cümlesinin iki temel
ögesi bulunur. Fiil (yüklem) ve fâil (özne). Fail hiçbir şekilde fiilden önce bulunmaz.
Anlam itibarıyla fail olan isim, fiilden önce bulunursa bu, Arapçaya göre “mübteda”

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


347
Genel Değerlendirme

olur ve fiilden bu isme dönen bir zamir bulunur. Arapçada fiil cümlesinin çatısı, ge-
nel olarak Türkçedeki (özne-nesne-yüklem) yapıdan farklı olarak yüklem (fiil) - özne
(fail) - nesne (mef’ûl) şeklinde bulunur. Tümleç, zarf ve dolaylı tümleç gibi fiil cüm-
lesinin diğer ögeleri genel itibarıyla bundan sonra yer alırlar. Cümle yapısı her za-
man bu şekilde bulunacak diye kesin bir kaide yoktur. Cümledeki öncelikler sırasına
ve vurgu yapısına göre bu sıralama değişebilir. Örneğin bazen nesne özneden önce
gelebilir. Ama fâil (özne) hiçbir zaman fiilden önce gelmez. Gelirse cümle, isim cüm-
lesine dönüşür. Bu durumda anlam bakımından belki hiçbir değişiklik olmaya bilir.
Sadece cümle yapısı fiil cümlesinden isim cümlesine dönüşmüş olur.
Arapçada fiil zaman bakımından mâzi, muzâri ve emir olmak üzere üçe ayrı-
lır. Muzâri fiil geniş zamanı veya gelecek zamanı da ifade edebilir. Başında َ‫ﺳـ‬ veya

‫ف‬
َ ‫َﺳ ْﻮ‬ eklerinden biri getirildiğinde kesin olarak gelecek zaman bildirir. Yine fiil, öz-
Arapçada fâil (özne) hiç- nesi bakımından ma’lûm fiil (etken fiil) mçhûl fiil (edilgen fiil) olmak üzere iki kipten
bir zaman fiilden önce oluşur.
gelmez. Gelirse cümle,
isim cümlesine dönüşür. Ayrıca Arapçada yardımcı fiiller bulunur. Bu fiiller normal fiil olarak kullanıl-
dıkları gibi yardımcı fiil olarak da kullanılırlar. Bunların başında (nakıs) fiiller olarak
bilinen ‫ ﻛﺎَ َن‬grubu fiiller gelmektedir. Ancak bunlar daha çok yardımcı fiil olarak kul-
lanılır, nadiren de normal (tam) fiil olurlar. Yardımcı fiiller ismin başında yer aldık-
ları gibi fiilin başında da yer alırlar. Başlama fiilleri (ef’âl-i şürû), yaklaşma fiilleri
(ef’âl-i mukarebe) ve zan ve kesinlik bildiren (ef’âl-i zan ve’l-yakîn) fiilleri de yar-
dımcı fiil olarak sayılır. Bunların dışında “-e bilmek, güç yetirmek, mümkün olmak
(olasılık), ummak, rica/izin istemek, gereklilik/zorunluluk” gibi fiil grupları da vardır.
Bunlardan her bir grubun farklı kullanımı vardır.
Bütün bunlar hakkında geniş bilgi için ilgili ünitelere bakınız:

‫ﺸ ِﺮ ﱡ‬
‫ي‬ َ ‫ﻮر و اﻟ ﱠﺰَْﳏ‬ ُ ‫ﺼ ُﻔ‬
ْ ُ‫اﻟْﻌ‬
،‫ﺖ‬ ْ َ‫ﺼﻨﱠـ َﻔﺎﺗُﻪُ و َﻋ ُﺬﺑ‬َ ‫ﺖ ُﻣ‬ ْ ‫اﻟﻌﻠ ِْﻢ و َﻣﻠُ َﺤ‬ َ ‫ي ﻏَْﻴـ َﺮﻩُ ﰲ‬ ‫ﺸ ِﺮ ﱡ‬
َ ‫ﺎم اﻟ ﱠﺰَْﳏ‬
ُ ‫اﻹﻣ‬
َ ‫ﻓَﺎ َق‬
Bireysel Etkinlik

ِِ ِ َ‫ﲔ ُﺳﺌِﻞ َﻋ ْﻦ َﺳﺒ‬ ِ ِ


‫ﻚ‬َ‫ﺴ‬ َ ‫ ذَ َﻛ َﺮ أﻧﱠﻪُ ْأﻣ‬،‫ﺐ َﻛ ْﺴ ِﺮ ِر ْﺟﻠﻪ‬ َ َ ‫ و ﺣ‬،‫ﻧﺖ ِر ْﺟﻠُﻪُ ُﻣ ْﻨ َﻜﺴ َﺮًة‬ ْ َ‫و ﻛﺎ‬
،ُ‫ و َد َﺧ َﻞ ﰲ َﺷ ٍّﻖ ﻓَ َﺠ َﺬﺑَﻪ‬،ِ‫ﺖ ِﻣ ْﻦ ﻳَ ِﺪﻩ‬ َ َ‫ و أﻓْـﻠ‬،‫ ﻓَـ َﺮﺑَﻄَﻪُ ِﲞَْﻴ ٍﻂ‬،ُ‫ﺻﺒَﺎﻩ‬ِ ‫ﺼ ُﻔﻮرا ﰲ‬
ً ْ ُ‫ﻋ‬
‫ ﻓَـﻠَ ﱠﻤﺎ َﺧ َﺮ َج‬.‫ﺖ‬ ْ ‫ﺖ واَﻟِ َﺪﺗُﻪُ ﺑِِﻔ ْﻌ ِﻠ ِﻪ ﺗَﺄَﻟﱠ َﻤ‬ ْ ‫ و ﻟَ ﱠﻤﺎ َِﲰ َﻌ‬.‫ﺼ ُﻔﻮِر‬ ْ ‫اﻟﻌ‬ُ ‫ﺖ ِر ْﺟ ُﻞ‬ ْ ‫ﻓَﺎﻧْـ َﻘﻄَ َﻌ‬
.ُ‫ت ِر ْﺟﻠُﻪ‬ ْ ‫ﺴ َﺮ‬ ِِ ِ ُ‫ﻳﻄْﻠ‬
َ ‫ﻂ َﻋ ْﻦ َداﺑﱠﺘﻪ ﻓَﺎﻧْ َﻜ‬ َ ‫ْﻢ َﺳ َﻘ‬
َ ‫ﺐ اﻟْﻌﻠ‬ ُ َ
Çeviri:
Zemahşerî ve Serçe
İmam Zemahşerî, ilimde (kendinden) başka insanları geçmiştir. Eserleri hoş
ve güzeldi. Zemahşerî’nin ayağı kırıktı. Kendisine ayağının kırılma sebebi sorulunca,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


348
Genel Değerlendirme

şöyle anlattı: Çocukluğunda bir serçe tuttu ve bir iple bağladı. Serçe elinden kaçıp
bir deliğe (aralığa) girdi, çekince de serçenin ayağı koptu. Zemahşerî’nin annesi bu
yaptığını duyunca çok acı duydu (üzüldü). Zemahşerî (daha sonraları) ilim tahsil et-
mek üzere (yola) çıktığında atından düştü ve ayağı kırıldı.

İSİM TÜRETME
Arapçada isim türetme, fiilin kök harfleri esas alınarak yapılır. Türetilen bu
isimlere ismi fâil (etken sıfat fiil) ismi mef’ûl (edilgen sıfat fiil), sıfatı müşebbehe
(ismi fâil veya ismi mef’ûl anlamında sıfat), ismi zaman (eylemin zamanını bildiren
isim) ismi mekân (eylemin yerini bildiren isim), ismi tafdîl (üstünlük veya krşılaş-
tırma bildiren isimler) mimli masdar vs gibi değişik isimler verilir. Sülâsi fiillerin ismi
fâil şekli ‫ﻞ‬ ِ
ٌ ‫ ﻓَﺎﻋ‬kalıbında; ismi mef’ûl şekli ‫ﻮل‬
ٌ ُ‫ َﻣ ْﻔﻌ‬kalıbında olur. Mezîd fiillerin ismi fâil
ve ismi mef’ûl kalıpları her babın kendine özgü kalıpları vardır. Bunları tekrar göz-
den geçiriniz.
Geçişsiz (lazım) fiillerin ismi mef’ûlleri kullanılmaz.
Nakıs fiillerin ismi mef’ûl şekillerine dikkat etmek gerekir. Nakıs fiillerin ismi
fâil kalıbı, nekre olduğu zaman sondaki (‫ )ي‬harfi düşer, bunun yerine kesre tenvin
yazılır. Elif-lâm (harfi tarif) aldığı zaman bu “yâ” harfi ortaya çıkar.

ismi mef’ûlü ismi fâili fiil

----
‫َز ِاﻫ ٌﺪ‬ ‫َزَﻫ َﺪ‬
zahit, dünyadan el çeken züht hayatı yaşadı
‫َﻣ ْﻌﺒُﻮ ٌد‬ ‫َﻋﺎﺑِ ٌﺪ‬ ‫َﻋﺒَ َﺪ‬
ibadet edilen, ilah İbadet eden İbadet etti, tapdı
Örnek

ٌ ُ‫َﻣ ْﻘﺘ‬
‫ﻮل‬ ‫ﻗَﺎﺗِ ٌﻞ‬ ‫ﻗَـﺘَ َﻞ‬
öldürülen öldüren, katil Öldürdü

ٌ‫َﻣ ْﺴ ُﻤﻮع‬ ‫َﺳ ِﺎﻣ ٌﻊ‬ ‫َِﲰ َﻊ‬


duyulan, işitilen duyan, işiten İşitti, duydu

ٌ‫ﳑَْﻨُﻮع‬ ‫َﻣﺎﻧِ ٌﻊ‬ ‫َﻣﻨَ َﻊ‬


yasak, engel olunan engel, yasaklayan engelledi

----
‫َراﻛِ ٌﻊ‬ ‫َرَﻛ َﻊ‬
rükû eden rükû etti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


349
Genel Değerlendirme

İsmi fâil İsmi fâil nsakıs fiil


anlamı
(elif lam ile) (nekre)
atan, atıcı ‫اﻟ ﱠﺮ ِاﻣﻲ‬ ‫َر ٍام‬ ‫ ﻳَـ ْﺮِﻣﻲ‬- ‫َرَﻣﻲ‬
Örnek
kadı, yargıç ِ ‫اﻟْ َﻘ‬
‫ﺎﺿﻲ‬ ٍ َ‫ﻗ‬
‫ﺎض‬ ِ ‫ ﻳـ ْﻘ‬- ‫ﻀﻰ‬
‫ﻀﻲ‬ َ َ‫ﻗ‬
َ
dua eden, çağıran,
ِ ‫اﻟﺪ‬
‫ﱠاﻋﻲ‬ ‫َد ٍاع‬
propgandacı ُ‫ ﻳَﺪع‬- ‫َد َﻋﺎ‬
yürüyen, yaya ِ ‫اﻟْﻤ‬
‫ﺎﺷﻲ‬ ٍ ‫َﻣ‬
‫ﺎش‬ ‫ ﳝَْ ِﺸﻲ‬- ‫ﺸﻰ‬َ ‫َﻣ‬
َ
savaşçı, gazi ‫اﻟْﻐَﺎ ِزي‬ ‫ﻏَﺎ ٍز‬ ‫ ﻳَـ ْﻐ ُﺰو‬- ‫ﻏَ َﺰا‬

• Aşağıdaki ismi fâillerin sülâsi fiillerini bulunuz.


‫ واَﺛِ ٌﻖ‬، ‫ ﻗﺎﺋِ ٌﻞ‬، ‫ﺎﺳ ٌﺮ‬ ِ ‫ ﻳ‬، ‫اﻋ ٌﺪ‬ ِ ‫ ﺳ‬، ‫ ﺳﺎﺋِﻞ‬، ‫ ِآﱂ‬، ‫ﺎﺳ ٌﻖ‬
ِ ‫ و‬، ‫ﺎﺟ ٌﺪ‬ ِ َ‫ ﻓ‬، ‫ ذَاﻛِﺮ‬، ‫ﺖ‬ ٌ ِ‫ ﻗَﺎﻧ‬، ‫ﺎدق‬ِ‫•ﺻ‬
Bireysel Etkinlik

َ َ َ ٌ َ ٌ َ
ِ ِ ِ ِ
ٌ ‫ َﻛﺎﺷ‬، ‫ ﻧَﺎﻇ ٌﻢ‬، ‫ َوا ِرٌد‬، ‫ َﺟﺎﻋ ٌﻞ‬، ‫ ﻓَﺎﻃ ٌﺮ‬، ‫ﻆ‬
‫ﻒ‬ ِ ِ ِ
ٌ ‫ واَﻋ‬، ‫ ﻧَﺎﺻ ٌﺢ‬، ‫ َزاﺋ ٌﺮ‬، ‫ﺐ‬ ِ
ٌ ‫ راَﻛ‬،
ٍ ‫ و‬، ‫ و ٍاع‬، ‫ﺎح‬
‫ َر ٍاع‬، ‫ ﻧَ ٍﺎم‬، ‫اق‬ َ َ ٍ ‫ َﻣ‬، ‫ َﺣ ٍﺎم‬، ‫ض‬ ٍ َ‫ ﻣﺎ‬، ‫ َﺳﺎ ٍر‬، ‫ َﺟﺎ ٍر‬، ‫ َﺣ ٍﺎم‬، ‫ ﻏَﺎ ٍز‬، ‫• َرا ٍو‬

• Aşağıdaki cümleleri Türkçeye çeviriniz.


• Mezîd fiilleri tespit ediniz ve sülâsi köklerini bulunuz.
Bireysel Etkinlik

• İsim ve fiil cümlelerini tespit ediniz.


ِِ ُ َ‫اﺑْـﺘَ ِﻌ ْﺪ َﻋ ْﻦ ﺗَـﻨ‬
.‫ﲔ‬ َ ‫ﺎزِل ا ْﳉَﺎﻫﻠ‬ •
ِ ‫ُْﳓ ِﺴﻦ إﱃ واﻟِ َﺪﻳـﻨﺎ اِﺑﺘِﻐَﺎء اﻷﺟ ِﺮ ِﻣﻦ‬
.‫ﷲ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‬ •
َ ْ َ ْ َْ َ ُ
.ٌ‫ﻀﻴﻠَﺔ‬ ِ َ‫ﺼ ْﺒـﺮ ِﻋ ْﻨ َﺪ ﻣﺼﺎﺣﺒ ِﺔ اﻷ ْﻋ َﺪ ِاء ﻓ‬
ََ َ ُ ُ ‫اﻟ ﱠ‬ •
.‫ﷲ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‬ِ ‫إ ْﺧﻼَﺻﻨﺎ ﰲ اﻟْﻌﺒﺎدةِ ﻳـ َﻘ ِﺮﺑـﻨﺎ ِﻣﻦ‬ •
َ َُ ّ ُ َ َ َ َُ

ATIF HARFLERİ (BAĞLAÇLAR)


Arapçada birkaç türlü bağlaç edatı vardır. Bunlarına bir kısmına atıf harfleri
denir. Bunlar ismi isme, fiili fiile veya cümleyi cümleye bağlarlar.

ِ ‫ ﻟ‬، ‫ ﺑﻞ‬، َ‫ ﻻ‬، ‫ أ ﱠﻣﺎ‬، ‫ إ ﱠﻣﺎ‬، ‫ أم‬، ‫ أو‬، ‫ ﰒُﱠ‬، ‫ ﻓـ‬، ‫و‬
‫ َﺣ ﱠﱴ‬، ‫َﻜ ْﻦ‬ َْ ْ ْ َ َ
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23
350
Genel Değerlendirme

edatları bulardan birkaçıdır. Bunların görevleri bağlaç olmakla birlikte anlamları


farklı farklıdır. Anlamları için ilgili üniteye bakınız.
Bunların dışında ismi mevsûl dediğimiz cümle bağlaçları vardır. Bunlardan bir
kısmının öncesinde marife bir isim, sonrasında bir cümle bulunur. Diğer kısmı ise iki
cümle arasında yer alırlar. Mebni olan bu edatlar, kendinden sonraki cümleyi, Türk-
çedeki (-en, -an, olan; ki o; -diği/-dığı) gibi bir bağlaçla kendinden önceki isme veya
cümleye bağlarlar. İsmi mevsulden sonra gelen cümleye “sıla cümlesi” denir. Bu
cümle, ismi mevsulu açıklayıcı nitelikte olup anlam bakımından öncesindeki ismin
veya cümlenin sıfatı olur. Sıla cümlesinde ismi mevsule dönen bir zamir bulunur.
Bu zamir hem sayı hem de cinsiyet bakımından ismi mevsulle uyumlu olur.
İsmi mevsuller, özel ismi mevsûller ve ortak ismi mevsûller ismi mevsuller ol-
mak üzere iki kısımdır.

Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere, verilen ismi mevsûllerden uy-


gun olanını yerleştiriniz, cümleleri Türkçeye çeviriniz.

(‫ َﻣ ْﻦ‬،‫ ﻣﺎ‬،‫ اﻟﻼﱠِﰐ‬،‫ﻳﻦ‬ ِ‫ﱠِ ﱠ ﱠ‬


َ ‫ اﻟﺬ‬،‫ اﻟ ِﱵ‬،‫)اﻟﺬي‬

ِ ‫ُﺳﺒﻮِع اﻟْﻤ‬ ِِ ِ ِ ‫ اِ ْﺷﺘَـﺮﻳْـﺘُﻬﺎ ِﻣﻦ اﻟ ﱡ‬........ َ‫ت ا ْﳉ ِﺮﻳ َﺪة‬


.‫ﺎﺿﻲ‬ َ ُ ْ ‫ ْرﺗَﻨﻴﻪ ِﰲ اﻷ‬sَ‫ أَع‬........ ‫ﺎب‬
َ َ‫ َواﻟْﻜﺘ‬،‫ﺴﻮق‬ َ َ َ ُ ْ‫ﻗَـ َﺮأ‬

.‫اﺳ ِﺔ‬ ِّ ‫ ﺛَﺎﺑـﺮوا َﻋﻠَﻰ‬.......... ‫ واﻟﺘﱠﻼَِﻣﻴ ُﺬ‬،‫ اِﺟﺘَـﻬ َﺪا ُدروﺳﻬﻤﺎ‬.......... ‫ان‬
ِ ‫َﳒَﺢ اﻟﺘِّﻠْ ِﻤﻴ َﺬ‬
َ ‫اﻟﺪ َر‬ َُ َ ََُ ُ َ ْ َ

ُ ‫ج ِﻣ ْﻦ ﺑَـ ْﻴﺘِﻨﺎَ؟ َو َﻣ ْﻦ ِﻫ َﻲ اﻟْﺒِْﻨ‬


‫ ﻳَﺎ أ ُِّﻣﻲ؟‬،‫ ﺗَ ْﺪ ُﺧ ُﻞ اﻵ َن‬........... ‫ﺖ‬ َ ‫ َﺧ َﺮ‬........... ‫َﻣ ِﻦ اﻟْ َﻮﻟَ ُﺪ‬
Bireysel Etkinlik

ِ َ‫ َﻋﻠَﻰ اﻟ َْﻤﻜْﺘ‬........ ‫ﻴﻞ‬ ِ ِ ِ ‫ﻟِ َﻤ ِﻦ اﻟ ﱠ‬


‫ﺐ؟‬ ُ َ‫ﺴ ِﺮﻳْ ِﺮ؟ َو ﻟ َﻤ ْﻦ َﻫﺬاَ اﻟْﻤ ْﻔﺘ‬
ُ ‫ﺎح ا ْﳉَﻤ‬ ‫ َﻋﻠَﻰ اﻟ ﱠ‬........ ُ‫ﺎﻋﺔ‬
َ‫ﺴ‬

.َ‫ﻚ ِﻫ َﻲ ِﻣ ْﻦ إﻧْ ِﻜﻠْ َﱰا‬ ِ


َ ‫ ﻓَ َﺤ‬......... ُ‫ َواﻟﻄﱠﺒِﻴﺒَﺔ‬،‫ﺖ ﺑَـ ْﻴﺘَﻨﺎَ ﻫ َﻲ َﻋ ﱠﻤ ِﱵ‬
َ ْ‫ﺼﺘ‬ ْ َ‫ َد َﺧﻠ‬........... ُ‫اَﻟْ َﻤ ْﺮأَة‬

ِّ ِ‫ﻫﺬﻩ‬
‫ ﻳَ ْﺪ ُﺧ ُﻞ اﻟ َْﻤ ْﺪ َر َﺳﺔَ؟‬........... ‫اﻟﺮ َﺳﺎﻟَﺔ؟ َو َﻣ ْﻦ ُﻫ َﻮ اﻟ َْﻮﻟَ ُﺪ‬ ِ ‫ َﻛﺘﱭ‬........... ‫ﺎت‬
َْ َ ُ َ‫أَﻳْ َﻦ اﻟْﺒَـﻨ‬

ِ ُ‫اِﻗْـ َﺮأْ ِﻣ َﻦ اﻟْ ُﻜﺘ‬


.‫ َْﳚﺘَ ِﻬ ُﺪ‬........... ‫ ﻳَـ ْﻘ َﺮأُ َو ﻳَـ ْﻨ َﺠ ُﺢ‬......... ‫ إِ ْذ ﻳَ ْﺴﺘَ ِﻔﻴ ُﺪ‬،‫ ﻳُِﻔﻴ ُﺪ َك‬.......... ‫ﺐ‬

ِ ‫ َﲡَﱠﻮﻟْﻨﺎَ ﻓِ ِﻴﻪ أ َْﻣ‬........... ‫ﺸﺎرِِع‬


‫ﺲ؟‬ ‫ﺖ ﰲ اﻟ ﱠ‬ ِ َ‫ﺴﻴﺎَرا‬
ْ َ‫ َﻛﺎﻧ‬........... ‫ت‬ ّ ‫ﺖ اﻟ ﱠ‬
َ ْ‫َﻫ ْﻞ َرأَﻳ‬

.‫ َرﺑﱠـ ْﺘ ِﲏ‬........... ُ‫ َو ِﻫ َﻲ اﻟْ َﻤ ْﺮأَة‬،‫ت ِﻣ ْﻦ أَ ْﺟﻠِﻲ‬ ‫أُ ِﺣ ﱡ‬


ْ ‫ َﺳ ِﻬ َﺮ‬........... ‫ ِﻫ َﻲ‬،‫ﺐ أُِّﻣﻲ‬
ِ ُ
َ ‫ﺎرُﻛﻮا ﰲ اﻟْ ُﻤ‬
.‫ﺴﺎﺑَـ َﻘﺔ‬ ُ ‫ﻫﺆﻻَء اﻟﻄﱡﻼﱠ‬
َ ‫ َﺷ‬........... ‫ب‬
ِ َ‫ﺴﻴﺎَرا‬
.‫ت‬ ِ َ ‫ ِﺷ ْﺌ‬........... ‫اِرَﻛﺐ‬
ّ ‫ﺖ ﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬ ْ ْ

‫ﺼ َﻞ؟‬
ْ ‫ْﻦ اﻟ َﻔ‬ ُ َ‫َﻣ ِﻦ اﻟ َﻔﺘَـﻴ‬
َ ‫ َد َﺧﻠ‬........... ‫ﺎت‬
ِ ‫ﺴ‬
.‫ﻮق‬ ‫ اِ ْﺷﺘَـ َﺮﻳْـﺘُﻪُ ِﻣ َﻦ اﻟ ﱡ‬........... َ‫ت ا ْﳉَ ِﺮﻳ َﺪة‬
ُ ْ‫ﻗَـ َﺮأ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24


351
‫‪Genel Değerlendirme‬‬

‫‪Cevaplarınızı kontrol ediniz.‬‬


‫‪Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere, verilen ismi mevsûller-‬‬
‫‪den uygun olanını yerleştiriniz.‬‬

‫ﻳﻦ‪ ،‬اﻟﻼﱠِﰐ‪ ،‬ﻣﺎ‪َ ،‬ﻣ ْﻦ(‬ ‫ﱠ ِ ﱠ ﱠِ‬


‫)اﻟﺬان‪ ،‬اﻟ ِﱵ‪ ،‬اﻟﺬ َ‬
‫ﻮع اﻟْﻤ ِ‬ ‫ت ا ْﳉ ِﺮﻳ َﺪ َة اﻟﱠِﱵ اِ ْﺷﺘَـﺮﻳْـﺘُﻪُ ِﻣﻦ اﻟ ﱡ ِ‬
‫ﻮق‪ ،‬واﻟْ ِﻜﺘﺎب اﻟﱠ ِﺬي أ َ ِ ِ‬
‫ﺎﺿﻲ‪.‬‬ ‫َﻋ ْﺮﺗَﻨﻴﻪ ِﰲ اﻷ ْ‬
‫ُﺳﺒُ ِ َ‬ ‫ﺴ َ َ َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﻗَـ َﺮأْ ُ َ‬
‫اﺳ ِﺔ‪.‬‬ ‫ان اِﺟﺘـﻬ َﺪا ُدروﺳﻬﻤﺎ‪ ،‬واﻟﺘﱠﻼَِﻣﻴ ُﺬ اﻟﱠ ِﺬﻳﻦ ﺛَﺎﺑـﺮوا َﻋﻠَﻰ ِّ‬
‫ِِ ِ ﱠ ِ‬
‫اﻟﺪ َر َ‬ ‫َ َُ‬ ‫َﳒَ َﺢ اﻟﺘّ ْﻠﻤﻴ َﺬان اﻟﺬ ْ َ َ ُ َ ُ َ َ‬
‫ج ِﻣ ْﻦ ﺑَـ ْﻴﺘِﻨﺎَ؟ َو َﻣ ْﻦ ِﻫ َﻲ اﻟْﺒِْﻨ ُ‬
‫ﺖ اﻟﱠِﱵ ﺗَ ْﺪ ُﺧ ُﻞ اﻵ َن‪ ،‬ﻳَﺎ أ ُِّﻣﻲ؟‬ ‫ﱠِ‬
‫َﻣ ِﻦ اﻟْ َﻮﻟَ ُﺪ اﻟﺬي َﺧ َﺮ َ‬
‫ﺎح ا ْﳉَ ِﻤﻴﻞ اﻟﱠ ِﺬي َﻋﻠَﻰ اﻟ َْﻤ ْﻜﺘَ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﻋﺔُ اﻟﱠِﱵ َﻋﻠَﻰ اﻟ ﱠ‬ ‫ﻟِ َﻤ ِﻦ اﻟ ﱠ‬
‫ﺐ؟‬ ‫ُ‬ ‫ﺴ ِﺮﻳْ ِﺮ؟ َو ﻟ َﻤ ْﻦ َﻫﺬاَ اﻟْﻤ ْﻔﺘَ ُ‬ ‫ﺴَ‬
‫ﺼ ْﺘ َﻚ ِﻫ َﻲ ِﻣ ْﻦ إﻧْ ِﻜ ْﻠ َﱰاَ‪.‬‬ ‫ِ‬
‫ﺖ ﺑَـ ْﻴﺘَﻨﺎَ ﻫ َﻲ َﻋ ﱠﻤ ِﱵ‪َ ،‬واﻟﻄﱠﺒِﻴﺒَﺔُ اﻟﱠِﱵ ﻓَ َﺤ َ‬
‫اَﻟْ َﻤ ْﺮأَةُ اﻟﱠِﱵ َد َﺧﻠَ ْ‬
‫اﻟﺮ َﺳﺎﻟَﺔ؟ َو َﻣ ْﻦ ُﻫ َﻮ اﻟ َْﻮﻟَ ُﺪ اﻟﱠ ِﺬي ﻳَ ْﺪ ُﺧ ُﻞ اﻟ َْﻤ ْﺪ َر َﺳﺔَ؟‬ ‫ﻫﺬﻩِ ِّ‬ ‫ﺎت اﻟﻼﱠِﰐ َﻛﺘﱭ ِ‬
‫َ َْ‬ ‫أَﻳْ َﻦ اﻟْﺒَـﻨَ ُ‬
‫ﺐ ﻣﺎ ﻳُِﻔﻴ ُﺪ َك‪ ،‬إِ ْذ ﻳَ ْﺴﺘَ ِﻔﻴ ُﺪ َﻣ ْﻦ ﻳَـ ْﻘ َﺮأُ َو ﻳَـ ْﻨ َﺠ ُﺢ َﻣ ْﻦ َْﳚﺘَ ِﻬ ُﺪ‪.‬‬ ‫اِﻗْـ َﺮأْ ِﻣ َﻦ اﻟْ ُﻜﺘُ ِ‬
‫ﺲ؟‬ ‫ﺸﺎرِع اﻟﱠ ِﺬي َﲡَﱠﻮﻟْﻨﺎَ ﻓِ ِﻴﻪ أ َْﻣ ِ‬ ‫ﺖ ﰲ اﻟ ﱠ‬ ‫ت اﻟﱠِﱵ َﻛﺎﻧَ ْ‬ ‫ﺴﻴﺎَراَ ِ‬
‫ﺖ اﻟ ﱠ ّ‬ ‫َﻫ ْﻞ َرأَﻳْ َ‬
‫ت ِﻣ ْﻦ أَ ْﺟﻠِﻲ‪َ ،‬و ِﻫ َﻲ اﻟْ َﻤ ْﺮأَةُ اﻟﱠِﱵ َرﺑﱠـ ْﺘ ِﲏ‪.‬‬ ‫أُ ِﺣ ﱡ‬
‫ﺐ أُِّﻣﻲ‪ِ ،‬ﻫ َﻲ اﻟﱠِﱵ َﺳ ِﻬ َﺮ ْ‬
‫ﺴﺎﺑَـ َﻘﺔ‪.‬‬ ‫ﻫﺆﻻَ ِء اﻟﻄﱡﻼﱠ ﱠ ِ‬
‫ﻳﻦ َﺷ َﺎرُﻛﻮا ﰲ اﻟْ ُﻤ َ‬
‫ب اﻟﺬ َ‬‫ُ‬ ‫ُ‬
‫ﺴﻴﺎَراَ ِ‬
‫ت‪.‬‬ ‫اِرَﻛﺐ ﻣﺎ ِﺷ ْﺌ َ ِ‬
‫ﺖ ﻣ َﻦ اﻟ ﱠ ّ‬ ‫ْ ْ‬
‫ﺼ َﻞ؟‬ ‫ﺎت اﻟﻼﱠِﰐ َد َﺧﻠ َ‬
‫ْﻦ اﻟ َﻔ ْ‬ ‫َﻣ ِﻦ اﻟ َﻔﺘَـﻴَ ُ‬
‫ﺴ ِ‬
‫ﻮق‪.‬‬ ‫ت ا ْﳉَ ِﺮﻳ َﺪ َة اﻟﱠِﱵ اِ ْﺷﺘَـ َﺮﻳْـﺘُﻪُ ِﻣ َﻦ اﻟ ﱡ‬
‫ﻗَـ َﺮأْ ُ‬

‫‪• Aşağıdaki parçayı harekeleyiniz, Türkçeye çeviriniz.‬‬


‫‪Bireysel Etkinlik‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪25‬‬


‫‪352‬‬
‫‪Genel Değerlendirme‬‬

‫‪OKUMA – ANLAMA‬‬
‫)‪(Önceki parçadan devam‬‬

‫‪Arapça gramer kurallarını gözeterek aşağıdaki metni okuyunuz, harekeleyiniz ve‬‬


‫‪Türkçeye çeviriniz.‬‬
‫ُﻣ َﲎ و ﺻﺪﻳﻘﺘُﻬﺎ‬
‫ـﺖ ُﻣ ـ ـ َـﲎ ﻋ ـ ــﻦ اﻟْﻜ ـ ــﻼم‪ ،‬و ﺗﺴ ـ ــﺎﻗﻄﺖ اﻟ ـ ــﺪﻣﻮع ﻣ ـ ــﻦ ﻋﻴﻨﻴﻬ ـ ــﺎ ﰒ ﺗﺎﺑﻌ ـ ــﺖ ﺗﻘ ـ ــﻮل‪ :‬ﻋﻨ ـ ــﺪﻣﺎ‬
‫ﺗﻮﻗّﻔ ـ ـ ْ‬
‫وﺻ ـ ــﻠﻨﺎ إﱃ ﺣﺪﻳﻘ ـ ــﺔ ا ْﳊﻴـ ـ ـﻮان‪ ،‬ا ْﻛﺘﺸ ـ ــﻔﺖ أﻧ ـ ــﲏ ﻧﺴ ـ ــﻴﺖ ِﳏﻔﻈ ـ ــﺔ ﻧﻘ ـ ــﻮدي ﰲ اﻟْﻤ ـ ــﺰل‪ ،‬ﱂ أﻧ ـ ــﺲ ﺑﺴ ـ ــﺒﺐ‬
‫ﻷﱐ ﻛﻨ ــﺖ ﻣﺸ ــﻐﻮﻟﺔ ﰲ اﻟﺘﻔﻜ ــﲑ ﺑﺎﻟﺮ ْﺣﻠـ ـﺔ‪ ،‬ﻃﻠَﺒ ــﺖ ﻣ ــﻦ َرﺑَــﺎب أن ﺗﺴـ ـﻠّﻔﲏ ﻗﻴﻤ ــﺔ ﺗـ ـﺬﻛﺮة‬
‫اﻹﳘـ ـﺎل‪ ،‬ﺑـ ـﻞ ّ‬
‫اﻟـ ــﺪﺧﻮل‪ ،‬ﻟﻜﻨّﻬـ ــﺎ رﻓﻀـ ــﺖ‪ ،‬ﻟـ ـ ْـﻮ ﱂ ﺗ ـ ـﺘﻔﻬﻢ ﻣﺸـ ــﺮﻓﺔ اﻟﺮﺣﻠـ ــﺔ ﻣﺸـ ــﻜﻠﱵ ﻷﻋـ ــﺎدﺗﲏ إﱃ اﻟْﻤﻨـ ــﺰل‪ .‬اﺷـ ــﱰت‬
‫اﳋﺎص‪.‬‬
‫ﱄ اﻟﺘﺬﻛﺮة ﻣﻦ ﺟﻴﺒﻬﺎ ْ‬
‫‪ -‬ﻣﺎذا ﻓﻌﻠْﺖ ﺑﻌﺪﻣﺎ دﺧﻠﺖ إﱃ اﳊْﺪﻳﻘﺔ؟‬
‫‪ -‬ﻗﺎﻃﻌ ـ ـﺖ َرﺑَـ ــﺎب‪ ،‬ﻓﻠﻌﺒـ ــﺖ ﻣـ ــﻊ ﺻـ ــﺪﻳﻘﺎﰐ اﻷﺧﺮﻳـ ــﺎت‪ ،‬ﱂ أﺗﻜﻠـ ــﻢ ﻣﻌﻬـ ــﺎ‪ ،‬و ﻟـ ــﻦ أﺗﻜﻠـ ــﻢ ﺑﻌـ ــﺪ‬
‫ذﻟ ــﻚ‪ ،‬وﻟ ــﻦ أﻋﻄﻴﻬ ــﺎ ﺷ ــﻴﺌﺎ ﺑﻌ ــﺪ اﻟﻴ ــﻮم‪ ،‬ﻟﻘ ــﺪ ﻗ ــﺮرت ﳐﺎﺻ ــﻤﺘﻬﺎ ﻃ ــﻮال ﺣﻴ ــﺎﰐ‪ ،‬ﺳ ــﻮف أﻃﻠ ــﺐ ﻣ ــﻦ ﻛ ــﻞ‬
‫ﺻﺪﻳﻘﺎﰐ ﻋﺪم اﻟﺘﺤﺪث ﻣﻌﻬﺎ ﺑﻌﺪ اﻟﻴﻮم‪.‬‬
‫اﻷم‪ :‬أﻻ ﻳﻮﺟﺪ ﺣﻞ آﺧﺮ‪ .‬أﺗﻈﻨﲔ أن ﻫﺬا ﻫﻮ ا ْﳊﻞ اﻷﻧﺴﺐ؟‬
‫‪ -‬ﻟﻴﺴﺖ ﺻﺪﻳﻘﱵ ﺑﻌﺪ اﻵن‪.‬‬
‫ﻗﺎﻟﺖ اﻷم‪ :‬ﻣﺎ رأﻳﻚ ﻟﻮ ﻧﻨﺎﻗﺶ اﻷﻣﺮ ﺑﻌﺪ أن ﻬﺗﺪﺋﻲ ﻗﻠﻴﻼ؟!‬
‫ُﻣﲎ‪ :‬أذﻫﺐ إﱃ ﻏﺮﻓﱵ اﻵن‪ ،‬ﻻ أﻓﻜﺮ ﺷﻴﺌﺎ!‬
‫ﺑﻌﺪ ﺳﺎﻋﺔ ﺗﻘﺮﻳﺒﺎ‪ ،‬دﺧﻠﺖ اﻷم ﻏﺮﻓﺔ اﺑﻨﺘﻬﺎ وﻗﺎﻟﺖ‪ :‬ﻫﻴﻪ‪ ...‬أ ﱂ ﲡﺪي ﺣﻼّ ﻣﻨﺎﺳﺒﺎ؟‬
‫‪ -‬ﻟﻴﺲ ﺑﻌﺪ ﻳﺎ أﻣﻲ!‬
‫ﻣﺆﺳـ ــﻒ ﺣﻘ ـ ـﺎ‪ ،‬إﱐ آﺳ ـ ــﻔﺔ ﺣﻘ ـ ـﺎ‪ ،‬ﻟﺴـ ــﺖ أدري ﻣـ ــﺎذا أﻗـ ــﻮل‪ ...‬ﻟﻜ ـ ــﻦ‪،‬‬
‫‪ -‬إن ﻣـ ــﺎ ﻓﻌﻠﺘـ ــﻪ أﻣـ ــﺮ ْ‬
‫ﻫﻞ ﻓﻜﺮت أ�ﺎ رﲟﺎ ﱂ ﲤﻠﻚ اﻟْﻤﺎل اﻟْﻜﺎﰲ؟! و ﻋﻠﻴﻚ أن ﺗﺴﺘﻤﺮي ﻋﻠَﻰ ﻣﻮﻗﻔﻚ اﻟﻄﻴﺐ‪...‬‬
‫‪ -‬ﻛﻼﻣﻚ ﺻﺤﻴﺢ‪ ...‬ﻟﻜﻦ‪...‬‬
‫اﻷم‪ :‬اﲰﻌـ ــﻲ ﻳـ ــﺎ ُﻣـ ـ َـﲎ‪ ،‬اﻧﺘﻈـ ــﺮي ْ‬
‫ﻷ�ـ ــﻲ ﻛﻼﻣـ ــﻲ‪ ،‬وأﻧـ ــﺎ أﺗﻔـ ــﻖ ﻣﻌـ ــﻚ ﻋﻠ ـ ـﻰ ذﻟـ ــﻚ‪ ،‬وﻟـ ــﻮ ﻓﻌﻠـ ــﺖ‬
‫ﻓﻌﻠﺖ ﳊﺰﻧﺖ ﻛﺜﲑا‪ ،‬ﻟﻜﲏ أﻋﺘﻘﺪ أ�ﺎ ﻻ ﺗﺪرك ﺣﱴ اﻵن أ�ﺎ أﺧﻄﺄت‪.‬‬
‫ﻛﻤﺎ ْ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪26‬‬


‫‪353‬‬
‫‪Genel Değerlendirme‬‬

‫ﻫ ــﺰت ُﻣ ـ َـﲎ رأْﺳ ــﻬﺎ ﻣﻮاﻓﻘ ــﺔ وﻗﺎﻟ ــﺖ‪ :‬رﲟـ ـﺎ ﺗﻈ ــﻦ ﺻ ــﺪﻳﻘﺎﰐ أﱐ ﻃﻤﺎﻋـ ـﺔ‪ .‬وأﻧ ــﺎ ﰲ اﳊْﻘﻴﻘ ــﺔ أﻛ ــﺮﻩ‬
‫اﳋﲑ واﻟْﻌﻄﺎء‪.‬‬
‫اﻟﻄﻤﻊ واﻟﺮﻳﺎء‪ ،‬وﻻ أﺣﺐ ْ‬
‫ﻗﺎﻟـ ــﺖ اﻷم ﻬﺑـ ــﺪوء‪ :‬رﲟـ ــﺎ ﻫـ ــﻲ اﻵن ﺳـ ــﻌﻴﺪة ِﲟـ ــﺎ ﻓﻌﻠـ ــﺖ‪ ...‬وأﻧـ ــﺖ ﺣ ِﺰﻳﻨـ ــﺔ وﻏﺎﺿـ ــﺒﺔ‪ ...‬أﻧـ ــﺖ‬
‫ﺗﻌﺮﻓﲔ ﺧﻄﺄﻫﺎ‪ ..‬وﻫﻲ ﻻ ﺗﻌﺮف ﺻﻮاﺑﻚ‪...‬‬
‫ﻓـ ـ ــﺎﻓﺮﺣﻲ ﻷﻧـ ـ ــﻚ ﺗﻌ ـ ـ ـ ِﺮﻓﲔ اﻟﺼـ ـ ــﻮاب واﳋﻄـ ـ ــﺄ‪ ..‬ﻛﻤـ ـ ــﺎ ّأ� ـ ـ ـﺎ ﺳ ـ ـ ـﺘﺤﺰن ﻋﻨـ ـ ــﺪﻣﺎ ﺗﻜﺘﺸـ ـ ــﻒ ّأ�ـ ـ ــﺎ‬
‫اﻷﻣ ــﺮ ﻓﻴﻤ ــﺎ ﺑﻴﻨﻨـ ـﺎ؟ ﺣ ــﻞ ﻣﻌﻘ ــﻮل؟! ﻫ ــﻞ أﺗﺼ ــﻞ ِﻬﺑ ــﺎ‬ ‫أﺧﻄ ــﺄت‪ ،‬ﻣ ــﺎ رأﻳ ــﻚ ﻟ ــﻮ أﲢ ــﺪث ﻣﻌﻬ ــﺎ و ﻧﻨ ــﺎﻗﺶ ْ‬
‫ـﺪاء ﻣﻌـ ــﻚ ﻏـ ــﺪا‪ ..‬ﻏـ ــﺪا ﻳـ ــﻮم اﻟﻌﻄﻠـ ــﺔ‪ ،‬و أﻧـ ــﺎ ﺳـ ــﻮف أُﻋـ ــﺪ ﻟﻜﻤـ ــﺎ ﻃﻌﺎﻣـ ــﺎ‬‫ـﺎول اﻟْﻐـ ـ ِ‬‫اﻵن؟ ﻧـ ــﺪﻋﻮﻫﺎ ﻟﺘﻨـ ـ ِ‬
‫ﺷﻬﻴّﺎ‪.‬‬
‫اﻟﱰدد‪ ..‬ﻓﻬﻲ ﻻ ﺗﺰال ﺣﺰﻳﻨﺔ‪.‬‬
‫ﺷﻌﺮت ُﻣ َﲎ ﺑﺒﻌﺾ ّ‬
‫‪ -‬ﻫﻴّـ ــﺎ! اﺗّﺼـ ــﻠﻲ ِﻬﺑـ ــﺎ! ِﳚـ ــﺐ أن ﺗﺘَﻐﻠّـ ـ ِـﱯ ﻋﻠـ ــﻰ ﻏﻀ ـ ـﺒِﻚ‪ .‬ﻟ ـ ـﻴﺲ ﺑِﺎ ْﳊﺴ ـ ـ ِﻦ ﻓﻘـ ــﻂ ﺑـ ــﻞ اﻷﺣﺴـ ــﻦ‪،‬‬
‫اﳋﺼﻢ ﺣﻠﻴﻔﺎ‪...‬‬
‫ْﻌﺪو ﺻﺪﻳﻘﺎ و ْ‬
‫و ﺑﺬﻟﻚ ﻳﺼﺒﺢ اﻟ ّ‬
‫ـﺖ َرﺑَـ ــﺎب‪ .‬ﻛﺎﻧ ـ ــﺖ اﻟـ ـ ـ ّﺪﻋﻮة‬
‫ﺗﻌﺠﺒ ـ ـ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ـﺎب و ْ ِ‬ ‫ﺖ ﺑِﺮﺑَـ ـ ٍ‬
‫دﻋﺘﻬـ ـ ـﺎ ﻟ ْﻠﻐـ ـ ـﺪاء‪ّ .‬‬ ‫ﻗﺎﻣ ـ ــﺖ ُﻣ ـ ـ َـﲎ ﻓ ـ ــﻮرا‪ ،‬اﺗّﺼـ ـ ـﻠ ْ َ‬
‫ﻣﻔﺎﺟﺌﺔ‪ ..‬ﱂ ﺗﺘﻮﻗّﻊ أن ﻳﻜﻮن ﻣﻮﻗﻒ ُﻣ َﲎ ﻋﻠﻰ ﻫﺬا اﻟﺸﻜﻞ‪.‬‬
‫ﺗﺎﺑﻌﺖ َرﺑَﺎب‪:‬‬
‫ْ‬ ‫ﻗﺎﻟﺖ‪ :‬أ ﺑﻌﺪ ﻛﻞ ﻣﺎ ﻓﻌﻠْﺖ ﻣﻌﻚ؟‬
‫دوﻣـ ــﺎ أﻓﻀـ ــﻞ ﻣـ ـ ّـﲏ‪ ...‬ﻻ ﺗﱰﻛـ ــﲔ أﺣـ ــﺪا ﻳﺘﻔـ ـ ّـﻮق ﻋﻠﻴـ ــﻚ ﺑِـ ـ ْ‬
‫ـﺎﳋ ِﲑ‪ ...‬ﺳـ ــﻮف آﰐ ﻏـ ــﺪا‬ ‫‪ -‬أﻧْـ ــﺖ ْ‬
‫ﻷ ْﻋﺘﺬر ﻣﻨﻚ‪.‬‬
‫ﺖ ُﻣ َﲎ َﲰّﺎﻋﺔ اﳍْﺎﺗﻒ‪ ...‬ﻛﺎﻧﺖ ﺳﻌﻴﺪة ﻟِﻠْﻐﺎﻳﺔ‪...‬‬
‫وﺿﻌ ْ‬
‫ﻇﻬ ـ ــﺮت اﺑﺘﺴ ـ ــﺎﻣﺔ ِرﺿـ ـ ـﺎ ﻛﺒ ـ ــﲑة ﻋﻠ ـ ــﻰ وﺟ ِﻬﻬ ـ ــﺎ‪ .‬ﻗﺎﻟ ـ ــﺖ‪ :‬ﻟﻘ ـ ــﺪ ﺗﻌﻠ ّْﻤـ ـ ـﺖ اﻟﻴ ـ ــﻮم ﻳ ـ ــﺎ أ ُّﻣ ـ ــﻲ ْ‬
‫درﺳ ـ ــﺎ‬
‫ﻋﻈﻴﻤﺎ‪.‬‬
‫ْﻤﻌﺮوف ﻳﺎ اﺑْﻨﱵ ﻻ ﻳﻀﻴﻊ أﺑﺪا‪...‬‬
‫اﻷم‪ :‬اﻟ ْ‬
‫‪ -‬ﻗﺎﻟﺖ ّ‬
‫‪Metnin harekelenmiş hali: Harekelediğiniz metni karşılaştırınız:‬‬
‫ﺻ ِﺪﻳ َﻘﺘُـ َﻬﺎ‬
‫ُﻣ َﲎ و َ‬
‫ﺖ اﻟـ ـ ـ ـ ﱡﺪ ُﻣﻮعُ ِﻣ ـ ـ ـ ْـﻦ َﻋ ْﻴـﻨَـ ْﻴـ َﻬ ـ ـ ــﺎ ﰒُﱠ ﺗَﺎﺑَـ َﻌ ـ ـ ـ ْ‬
‫ـﺖ‬ ‫ـﺖ ﻣ ـ ـ ــﲎ َﻋـ ـ ـ ـ ِﻦ اﻟْ َﻜـ ـ ـ ـﻼَِم‪ ،‬و ﺗَﺴ ـ ـ ــﺎﻗَﻄَ ِ‬
‫َ َ‬ ‫ﺗَـ َﻮﻗﱠـ َﻔ ـ ـ ـ ْ ُ َ‬
‫ـﻮدي ِﰲ‬ ‫ـﻴﺖ ِ ْﳏ َﻔﻈَـ ـﺔَ ﻧـُ ُﻘـ ـ ِ‬ ‫ﺖ أَﻧﱠـ ـ ِـﲏ ﻧَ ِﺴـ ـ ُ‬ ‫ﺸ ـ ـ ْﻔ ُ‬ ‫ـﻮل‪ِ :‬ﻋ ْﻨ ـ ـ َﺪﻣﺎ وﺻ ـ ـﻠْﻨَﺎ إِﱃ ﺣ ِﺪﻳ َﻘـ ـ ِـﺔ ا ْﳊﻴـ ـ ِ‬
‫ـﻮان‪ ،‬ا ْﻛﺘَ َ‬ ‫ﺗَـ ُﻘـ ـ ُ‬
‫ََ‬ ‫َ‬ ‫َ َ َ‬
‫ﺎﻟﺮ ْﺣﻠَـ ـ ـ ِـﺔ‪،‬‬
‫ـﺖ َﻣ ْﺸ ـ ـ ـﻐُﻮﻟَﺔً ِﰲ اﻟﺘﱠـ ْﻔ ِﻜ ـ ـ ـ ِﲑ ﺑِ ِّ‬ ‫ـﻞ ﻷِّ‬
‫َﱐ ُﻛ ْﻨـ ـ ـ ُ‬ ‫ِ‬
‫ﺐ ا ِﻹ ْﳘَـ ـ ــﺎل‪ ،‬ﺑَـ ـ ـ ْ‬‫ﺴـ ـ ــﺒَ ِ‬ ‫اﻟْﻤ ْﻨ ـ ـ ـ ِﺰِل‪َ ،‬ﱂْ أَﻧْـ ـ ـ ِ‬
‫ـﺲ ﺑ َ‬
‫َ‬ ‫َ‬
‫ﱠﻢ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ـﺎب أَ ْن ﺗُﺴ ـ ـﻠّ َﻔ ِﲏ ﻗﻴﻤ ـ ـﺔَ ﺗَ ـ ـﺬْﻛﺮة اﻟ ـ ـ ﱡﺪ ُﺧ ِ‬ ‫ِ‬
‫ـﺖ ﻣـ ـ ْـﻦ َرﺑَـ ـ ِ‬
‫ـﺖ‪ ،‬ﻟَـ ـ ْـﻮ َﱂْ ﺗَـ ـ ـﺘَـ َﻔﻬ ْ‬ ‫ﻀـ ـ ْ‬ ‫ﱠﻬـ ــﺎ َرﻓَ َ‬‫ﻮل‪ ،‬ﻟﻜﻨـ َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﻃَﻠَْﺒـ ـ ُ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪27‬‬


‫‪354‬‬
‫‪Genel Değerlendirme‬‬

‫ﱄ اﻟﺘﱠـ ـ ـ ـﺬْﻛِ َﺮةَ ِﻣ ـ ـ ـ ْـﻦ َﺟ ْﻴﺒِ َﻬ ـ ـ ــﺎ‬ ‫ـﺎدﺗِْﲏ إِ َﱃ اﻟ َْﻤ ْﻨـ ـ ـ ـ ِﺰِل‪ .‬اِ ْﺷـ ـ ـ ـﺘَـ َﺮ ْ‬
‫ت َِ‬
‫اﻟﺮﺣﻠَـ ـ ـ ِـﺔ ﻣ ْﺸ ـ ـ ـ ِ‬
‫ـﻜﻠَ ِﱵ ﻷ َ‬
‫َﻋ ـ ـ ـ َ‬ ‫ُﻣ ْﺸـ ـ ـ ـ ِﺮﻓَﺔُ ِّ ْ ُ‬
‫اﳋَ ِّ‬
‫ﺎص‪.‬‬ ‫ْ‬
‫ْﺖ إِ َﱃ ا ْﳊ ِﺪ ِ‬
‫ْﺖ ﺑـ ْﻌ َﺪﻣﺎ َد َﺧﻠ ِ‬
‫ِ‬
‫ﻳﻘﺔ؟‬ ‫َ‬ ‫‪َ -‬ﻣﺎذَا ﻓَـ َﻌﻠ َ َ‬
‫ـﺎت‪َ ،‬ﱂْ أَﺗَ َﻜﻠﱠ ـ ـ ْـﻢ َﻣ َﻌ َﻬ ـ ــﺎ‪َ ،‬و ﻟَـ ـ ْـﻦ‬ ‫ـﺖ ﻣ ـ ــﻊ ﺻ ـ ـ ِـﺪﻳ َﻘ ِﺎﰐ اﻷُ ْﺧﺮﻳ ـ ـ ِ‬ ‫ِ‬
‫ََ‬ ‫ـﺎب‪ ،‬ﻓَـﻠَﻌ ْﺒ ـ ـ ُ َ َ َ‬ ‫ـﺖ َرﺑَـ ـ َ‬
‫‪ -‬ﻗَﺎﻃَ ْﻌ ـ ـ ُ‬
‫ﺎﺻ ـ ـ َـﻤﺘَـ َﻬﺎ ِﻃ ـ ـ َـﻮ َ‬ ‫ِ‬
‫ال‬ ‫ت ُﳐَ َ‬ ‫ـﻚ‪َ ،‬وﻟَـ ـ ْـﻦ أُ ْﻋ ِﻄﻴَـ َﻬ ـ ــﺎ َﺷ ـ ـ ْـﻴﺌﺎً ﺑَـ ْﻌـ ـ ـ َﺪ اﻟْﻴَ ـ ــﻮم‪ ،‬ﻟََﻘـ ـ ـ ْﺪ ﻗَـ ـ ـ ﱠﺮْر ُ‬
‫أَﺗَ َﻜﻠﱠـ ـ َـﻢ ﺑَـ ْﻌـ ـ ـ َﺪ ذَﻟِـ ـ َ‬
‫ث َﻣ َﻌ َﻬﺎ ﺑَـ ْﻌ َﺪ اﻟْﻴَـ ْﻮِم‪.‬‬ ‫ف أَﻃْﻠُﺐ ِﻣﻦ ُﻛ ِﻞ ﺻ ِﺪﻳ َﻘ ِﺎﰐ َﻋ َﺪم اﻟﺘﱠﺤ ﱡﺪ ِ‬
‫َ َ‬ ‫ُ ْ ّ َ‬ ‫َﺣﻴَﺎﰐ‪َ ،‬ﺳ ْﻮ َ‬
‫ﺐ؟‬
‫ﺴ ُ‬ ‫آﺧ ُﺮ‪ .‬أَﺗَﻈُﻨِّ َ‬
‫ﲔ أَ ﱠن ﻫ َﺬا ُﻫ َﻮ ا ْﳊَ ﱡﻞ اﻷَﻧْ َ‬ ‫اﻷُ ﱡم‪ :‬أَﻻَ ﻳُ َ‬
‫ﻮﺟ ُﺪ َﺣ ﱡﻞ َ‬
‫ﺻ ِﺪ ِ‬
‫ﻳﻘﱵ ﺑَـ ْﻌ َﺪ اﻵن‪.‬‬ ‫ﺖ َ‬
‫ﺴ ْ‬
‫‪ -‬ﻟَْﻴ َ‬
‫ﺶ اﻷ َْﻣ َﺮ ﺑَـ ْﻌ َﺪ أَ ْن ﺗَـ ْﻬ َﺪﺋِﻲ ﻗَﻠِﻴﻼً؟!‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫ﻗَﺎﻟَﺖ اﻷُ ﱡم‪َ :‬ﻣﺎ َرأْﻳُﻚ ﻟَ ْﻮ ﻧـُﻨَﺎﻗ ُ‬
‫ِ‬

‫ﺐ إﱃ ﻏُ ْﺮﻓَِﱵ اﻵ َن‪ ،‬ﻻَ أُﻓَ ِّﻜ ُﺮ َﺷ ْﻴﺌًﺎ!‬ ‫ُﻣ َﲎ‪ :‬أَ ْذ َﻫ ُ‬


‫ـﺖ‪ِ :‬ﻫﻴـ ــﻪ‪ ...‬أَ َﱂْ َِﲡـ ـ ِـﺪي َﺣ ـ ـﻼ�‬ ‫ـﺎﻋ ٍﺔ ﺗَـ ْﻘ ِﺮﻳﺒ ـ ـﺎً‪َ ،‬د َﺧﻠَـ ـ ِ‬
‫ـﺖ اﻷُ ﱡم ﻏُ ْﺮﻓَـ ـﺔَ اﺑْـﻨَﺘِ َﻬـ ــﺎ َوﻗَﺎﻟَـ ـ ْ‬ ‫ﺑَـ ْﻌ ـ ـ َﺪ َﺳـ ـ َ‬
‫ﻣﻨَ ِ‬
‫ﺎﺳﺒﺎً؟‬ ‫ُ‬
‫ﺲ ﺑَـ ْﻌ ُﺪ ﻳَﺎ أ ُِّﻣﻲ!‬
‫‪ -‬ﻟَْﻴ َ‬
‫ـﻒ ﺣ �ﻘ ـ ـ ــﺎ‪ ،‬إِِّﱐ ِ‬ ‫ِ‬
‫ـﺖ أَ ْد ِري َﻣ ـ ـ ــﺎذا‬ ‫آﺳـ ـ ـ ـ َﻔﺔٌ َﺣ �ﻘ ـ ـ ــﺎ‪ ،‬ﻟَ ْﺴ ـ ـ ـ ُ‬ ‫‪ -‬إِ ﱠن َﻣ ـ ـ ــﺎ ﻓَـ َﻌﻠَْﺘ ـ ـ ــﻪُ أ َْﻣ ـ ـ ـ ٌـﺮ ُﻣ ْﺆﺳ ـ ـ ـ ٌ َ‬
‫ـﺎل اﻟْ َﻜـ ـ ِـﺎﰲ؟! و َﻋﻠَْﻴ ـ ِ‬
‫ـﻚ أَ ْن ﺗَ ْﺴـ ــﺘَ ِﻤ ِّﺮي‬ ‫َ‬ ‫ت أَﻧـﱠ َﻬـ ــﺎ ُرﱠﲟَــﺎ َﱂْ ﲤَْﻠِـ ـ ْ‬
‫ـﻚ اﻟ َْﻤ ـ َ‬ ‫ـﻮل‪ ..‬ﻟَ ِﻜ ــﻦ‪َ ،‬ﻫـ ــﻞ ﻓَ ﱠﻜ ــﺮ ِ‬
‫ْ ْ ْ‬ ‫أَﻗُ ـ ُ‬
‫ﺐ‪...‬‬ ‫ﻚ اﻟﻄﱠﻴِّ ِ‬ ‫َﻋﻠَﻰ ﻣﻮﻗِ ِﻔ ِ‬
‫َْ‬
‫ﻟﻜ ْﻦ‪...‬‬ ‫ﻚ ﺻ ِﺤﻴﺢ‪ِ ..‬‬ ‫ِ‬
‫‪َ -‬ﻛﻼَ ُﻣ َ ٌ‬
‫ـﻚ‪،‬‬ ‫ـﻚ َﻋﻠَـ ــﻰ ذَﻟِـ ـ َ‬ ‫اﲰَ ِﻌ ـ ــﻲ ﻳ ـ ــﺎ ﻣ ـ ــﲎ‪ ،‬اﻧْـﺘَ ِﻈـ ـ ـ ِﺮي ﻷ ُْ�ِـ ــﻲ َﻛﻼَِﻣ ـ ــﻲ‪ ،‬وأَﻧَـ ــﺎ أَﺗﱠِﻔ ـ ـ ُـﻖ ﻣﻌ ـ ـ ِ‬ ‫اﻷُ ﱡم‪ْ :‬‬
‫ََ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ ُ َ‬
‫ـﺖ َﻛﺜِ ـ ـﲑاً‪ ،‬ﻟَ ِﻜـ ـ ِّـﲏ أَ ْﻋﺘَ ِﻘ ـ ـ ُﺪ أَﻧـﱠ َﻬـ ــﺎ ﻻَ ﺗُـ ـ ْﺪ ِر ُك َﺣـ ـ ﱠـﱴ اﻵن أَﻧـﱠ َﻬـ ــﺎ‬
‫ـﺖ َﳊَ ِﺰﻧْـ ـ ُ‬‫ـﺖ َﻛ َﻤـ ــﺎ ﻓَـ َﻌﻠَـ ـ ْ‬ ‫وﻟَـ ــﻮ ﻓَـﻌ ْﻠـ ـ ِ‬
‫َ ْ َ‬
‫َت‪.‬‬ ‫أَ ْﺧﻄَﺄ ْ‬
‫ﺻ ـ ـ ِـﺪﻳ َﻘ ِﺎﰐ أَِّﱐ ﻃَ ﱠﻤ َ‬
‫ﺎﻋـ ـ ـﺔٌ‪َ .‬وأَﻧَـ ــﺎ ِﰲ‬ ‫ـﺖ‪ُ :‬رﱠﲟَـ ــﺎ ﺗَﻈُـ ـ ـ ﱡﻦ َ‬ ‫ت ُﻣ ـ ـ َـﲎ َرأْ َﺳ ـ ـ َـﻬﺎ ُﻣ َﻮاﻓِ َﻘـ ـ ـﺔً َوﻗَﺎﻟَـ ـ ْ‬ ‫َﻫـ ـ ـ ﱠﺰ ْ‬
‫اﻟﺮﻳﺎء‪ ،‬وﻻَ أ ِ‬ ‫ِ ِ‬
‫ﺎء‪.‬‬ ‫ﺐ ْ‬
‫اﳋَْﻴـ َﺮ َواﻟ َْﻌﻄَ َ‬ ‫ُﺣ ﱡ‬ ‫ا ْﳊَﻘﻴ َﻘﺔ أَ ْﻛ َﺮﻩُ اﻟﻄﱠ َﻤ َﻊ َو َِّ َ َ‬
‫ـﺖ‪ ...‬وأَﻧْـ ـ ـ ـ ِ‬
‫ـﺖ َﺣ ِﺰﻳﻨَ ـ ـ ـ ـﺔٌ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ٍ‬ ‫ِ‬
‫ﻗَﺎﻟَـ ـ ـ ــﺖ اﻷُ ﱡم ﻬﺑُـ ـ ـ ـ ُﺪوء‪ُ :‬رﱠﲟـَ ـ ـ ــﺎ ﻫـ ـ ـ ـ َـﻲ اﻵ َن َﺳـ ـ ـ ــﻌﻴ َﺪةٌ ﲟـَ ـ ـ ــﺎ ﻓَـ َﻌﻠَـ ـ ـ ـ ْ َ‬
‫ف ﺻﻮاﺑ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﺿﺒﺔٌ‪ ...‬أَﻧْ ِ ِ‬ ‫وﻏَ ِ‬
‫ﻚ‪...‬‬ ‫ﲔ َﺧﻄَﺄ ََﻫﺎ‪َ ..‬وﻫﻲ ﻻَ ﺗَـ ْﻌ ِﺮ ُ َ َ َ‬ ‫ﺖ ﺗَـ ْﻌ ِﺮﻓ َ‬ ‫َ‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪28‬‬


‫‪355‬‬
‫‪Genel Değerlendirme‬‬

‫اﳋَﻄَ ـ ـ ـﺄَ‪َ ...‬ﻛ َﻤـ ـ ــﺎ أَﻧـﱠ َﻬـ ـ ــﺎ َﺳـ ـ ــﺘَ ْﺤ َﺰ ُن ِﻋ ْﻨ ـ ـ ـ َﺪ َﻣﺎ‬
‫ـﻮاب َو ْ‬
‫ﺼـ ـ ـ َ‬ ‫ﲔ اﻟ ﱠ‬ ‫ِ‬ ‫‪ -‬ﻓَـ ـ ــﺎﻓْـﺮِﺣﻲ ﻷَﻧﱠـ ـ ـ ِ‬
‫ـﻚ ﺗَـ ْﻌ ـ ـ ـ ِﺮﻓ َ‬ ‫َ‬
‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬
‫َت‪َ ،‬ﻣ ــﺎ َرأْﻳُــﻚ ﻟَ ـ ْـﻮ أ ََﲢَـ ـ ﱠﺪ ُ‬ ‫ﺗَ ْﻜﺘَ ِﺸ ـ ُ‬
‫ـﻒ أَﻧـﱠ َﻬ ــﺎ أَ ْﺧﻄَـ ـﺄ ْ‬
‫ﻴﻤ ــﺎ ﺑَـ ْﻴـﻨَـﻨَ ــﺎ؟ َﺣـ ـﻞﱞ‬ ‫ﺶ اﻷ َْﻣ ـ َـﺮ ﻓ َ‬ ‫ث َﻣ َﻌ َﻬ ــﺎ َوﻧـُﻨَ ــﺎﻗ ُ‬
‫ﻮﻫﺎ ﻟِﺘَـﻨَ ـ ــﺎو ِل اﻟْﻐَـ ـ ـ َﺪ ِاء ﻣﻌ ـ ـ ِ‬
‫ـﻞ ِﻬﺑَـ ــﺎ اﻵ َن؟ ﻧَـ ـ ـ ْﺪﻋُ َ‬ ‫ـﻮل؟! َﻫ ـ ـ ِ‬
‫ـﻚ ﻏَ ـ ــﺪاً‪ ..‬ﻏَ ـ ــﺪاً ﻳَـ ـ ـ ْـﻮ ُم‬ ‫ََ‬ ‫ُ‬ ‫ـﻞ أﺗﱠﺼ ـ ـ ُ‬‫ْ‬ ‫َﻣ ْﻌ ُﻘ ـ ـ ٌ‬
‫ف أ ُِﻋ ﱡﺪ ﻟَ ُﻜ َﻤﺎ ﻃَ َﻌﺎﻣﺎً َﺷﻬﻴ�ﺎ‪.‬‬ ‫اﻟْﻌُﻄْﻠَﺔ‪َ ،‬وأَﻧَﺎ َﺳ ْﻮ َ‬
‫ال َﺣ ِﺰﻳﻨَﺔً‪.‬‬ ‫ﱡد‪ ...‬ﻓَ ِﻬ َﻲ ﻻَ ﺗَـ َﺰ ُ‬ ‫ﺾ اﻟﺘـﱠﺮد ِ‬ ‫ِ‬
‫ت ُﻣ َﲎ ﺑﺒَـ ْﻌ ِ َ‬ ‫ﻌﺮ ْ‬ ‫َﺷ َ‬
‫ـﻞ‬ ‫ﺲ ﺑِﺎ ْﳊُ ْﺴ ـ ـ ِﻦ ﻓَـ َﻘ ـ ـ ْ‬ ‫ﺼـ ــﻠِﻲ ِﻬﺑـ ــﺎ! َِﳚـ ــﺐ أَ ْن ﺗَـﺘَـﻐَﻠﱠـ ـ ِـﱯ َﻋﻠَـ ــﻰ ﻏَ َ ِ ِ‬ ‫‪َ -‬ﻫﻴﱠـ ـﺎ! اﺗﱠ ِ‬
‫ﻂ ﺑَـ ـ ْ‬ ‫ﻀ ـ ـﺒﻚ‪ .‬ﻟَـ ـ ْـﻴ َ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬
‫ﺼ ُﻢ َﺣﻠِﻴﻔﺎً‪...‬‬ ‫ﺻ ِﺪﻳﻘﺎً َو ْ‬
‫اﳋَ ْ‬ ‫ﺼﺒِ ُﺢ اﻟ َْﻌ ُﺪ ﱡو َ‬ ‫ﻚ ﻳُ ْ‬ ‫ﺴﻦ‪َ ،‬وﺑِ َﺬﻟِ َ‬ ‫َﺣ َ‬
‫اﻷ ْ‬
‫ـﺎب‪َ ،‬ﻛﺎﻧَـ ـ ِ‬
‫ـﺖ‬ ‫ـﺖ َرﺑَـ ـ ٌ‬ ‫ـﺎب َو َد َﻋ ْﺘـ َﻬـ ــﺎ ﻟِ ْﻠﻐَ ـ ـ َﺪ ِاء‪ .‬ﺗَـ َﻌ ﱠﺠﺒَـ ـ ْ‬ ‫ﺖ ﺑِﺮﺑَـ ـ ٍ‬
‫ﺼ ـ ـﻠَ ْ َ‬ ‫ـﺖ ُﻣـ ـ َـﲎ ﻓَ ـ ـ ْـﻮراً‪ ،‬اﺗﱠ َ‬‫ﻗَ َﺎﻣـ ـ ْ‬
‫ﺸ ْﻜ ِﻞ‪.‬‬ ‫ﻒ ُﻣ َﲎ َﻋﻠﻰ ﻫ َﺬا اﻟ ﱠ‬ ‫اﻟ ﱠﺪ ْﻋ َﻮةُ ُﻣ َﻔﺎﺟﺌَﺔً‪َ ..‬ﱂْ ﺗَـﺘَـ َﻮﻗﱠ ْﻊ أَ ْن ﻳَ ُﻜﻮ َن َﻣ ْﻮﻗِ ُ‬
‫ْﺖ ﻣﻌ ِ‬
‫ﺎب‪:‬‬‫ﺖ َرﺑَ ٌ‬‫ﻚ؟ ﺗَﺎﺑَـ َﻌ ْ‬ ‫ﺖ‪ :‬أَ ﺑَـ ْﻌ َﺪ ُﻛ ِّﻞ َﻣﺎ ﻓَـ َﻌﻠ ُ َ َ‬
‫ﻗَﺎﻟَ ْ‬
‫ﲔ أَﺣ ـ ـ ــﺪاً ﻳـﺘَـ َﻔ ـ ـ ـ ﱠـﻮ ُق َﻋﻠَْﻴ ـ ـ ـ ِ‬
‫ـﻚ ﺑِـ ـ ـ ْ‬
‫ـﺎﳋَ ِْﲑ‪...‬‬ ‫ِ‬ ‫ﻀـــ ِ‬ ‫ِ‬
‫ـﻞ ﻣ ـ ـ ـ ِّـﲏ‪ ...‬ﻻَ ﺗَـ ْﺘـ ـ ـ ـ ُـﺮﻛ َ َ َ‬
‫‪ -‬أَﻧْـ ـ ــﺖ َد ْوﻣـ ـ ـ ـﺎً أَﻓْ َ ُ‬
‫ﻚ‪.‬‬‫ف آﰐ ﻏَﺪاً ﻷ ْﻋﺘَ ِﺬر ِﻣ ْﻨ ِ‬ ‫َﺳ ْﻮ َ‬
‫َ‬
‫ﺖ ﺳ ِﻌﻴ َﺪةً ﻟِ ْﻠﻐَ ِ‬ ‫ﺖ ﻣﲎ َﲰ َ ِ‬
‫ﺎﻳﺔ‪...‬‬ ‫ﱠﺎﻋﺔَ ا ْﳍَﺎﺗﻒ‪َ ...‬ﻛﺎﻧَ ْ َ‬ ‫ﺿ َﻌ ْ ُ َ‬
‫َو َ‬
‫ـﺖ اﻟْﻴَـ ـ ْـﻮ َم ﻳَــﺎ أ ُِّﻣ ــﻲ‬
‫ﺿ ــﺎ ﻛﺒ ــﲑةٌ َﻋﻠ ــﻰ َو ْﺟ ِﻬ َﻬ ــﺎ‪ .‬ﻗﺎﻟ ــﺖ‪ :‬ﻟََﻘـ ـ ْﺪ ﺗَـ َﻌﻠﱠ ْﻤ ـ ُ‬
‫ـﺎﻣﺔُ ِر َ‬
‫ﺴـ َ‬
‫ﻇَ َﻬ ــﺮ ْ ِ‬
‫ت اﺑْﺘ َ‬ ‫َ‬
‫َد ْرﺳﺎً َﻋ ِﻈﻴﻤﺎً‪.‬‬
‫ِ‬ ‫‪ -‬ﻗَﺎﻟَ ِ‬
‫وف‪ ،‬ﻳَﺎ اﺑْـﻨَ ِﱵ‪ ،‬ﻻَ ﻳَﻀ ُ‬
‫ﻴﻊ أَﺑﺪاً‪...‬‬ ‫ﺖ اﻷُ ﱡم‪ :‬اﻟ َْﻤ ْﻌ ُﺮ ُ‬
‫‪Çeviri:‬‬
‫‪Müna ve arkadaşı‬‬
‫‪Müna bir ara konuşmasını kesti, gözünden yaşlar aktı, sonra şöyle‬‬
‫‪demeye devam etti:‬‬
‫‪-Hayvanat bahçesine vardık, para cüzdanımı evde unuttuğumu far-‬‬
‫‪kettim, ihmal nedeniyle unutmadım, aksine yolculuğu düşünmekle meş-‬‬
‫‪guldüm. Rebab’dan giriş için bilet parasını borç vermesini istedim, ancak‬‬
‫‪kabul etmedi. Eğer yolculuk rehberi (bayan) problemimi anlamasaydı beni‬‬
‫‪eve geri çevirecekti. Rehber, benim biletimi kendi cebinden aldı.‬‬
‫?‪- Hayvanat bahçesine girdikten sonra ne yaptın‬‬
‫‪- Rebab’dan ayrıldım. Diğer arkadaşlarımla oynadım, onunla bir da-‬‬
‫‪ha konuşmadım, bundan sonra da asla konuşmayacağım, bu günden sonra‬‬
‫‪da ona asla bir şey vermeyeceğim. Hayatım boyunca ondan küsmeye karar‬‬
‫‪verdim. Bütün arkadaşlarımdan, bundan sonra onunla konuşmamalarını is-‬‬
‫‪teyeceğim.‬‬

‫‪Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi‬‬ ‫‪29‬‬


‫‪356‬‬
Genel Değerlendirme

Anne:
- Başka bir çözüm yok mu? En uygun çözümün bu olduğunu mu sa-
nıyor?
- O bundan sonra artık benim arkadaşım değil.
Anne şöyle dedi:
- Bu konuyu, biraz sakinleştikten sonra tartışsak, ne dersin?
- Müna:
- Ben şimdi odama gidiyorum, bir şey düşünmüyorum.
Yaklaşık bir saat sonra anne kızının odasına girdi ve şöyle dedi:
- Hı! Uygun bir çözüm bulmadın mı?
- Anne! Yok artık!
- Senin yaptığın gerçekten üzüntü verici! Ben çok üzgünüm, ne di-
yeceğimi bilemiyorum. Ama, hiç düşündün mü, belki de yeterli parası yok-
tu. Ve sen o hoş durumunu devam ettirmelisin.
- Sözün doğru, ancak…
Anne:
- Müna! (Bak beni) dinle! Sözümü bitireyim, bu konuda ben de se-
ninle aynı fikirdeyim, sen de Rebab’ın yaptığı gibi yapsaydın çok üzülür-
düm, ancak ben inanıyorum ki o, şu ana kadar hata yaptığının farkında de-
ğil(dir).
Müna, aynı görüşte olduğu belirtmek için başını salladı ve şöyle de-
di:
- Arkadaşlarım sanıyor ki ben, açgözlü biriyim. Aslında ben açgözlü-
lüğü ve ikiyüzlülükten hoşlanmam, faydalanmayı ve bahşişi sevmem.
Anne sakin bir şekilde şöyle dedi:
- Belki de o şimdi yaptığından mutludur. Sen ise öfkeli ve üzgünsün.
Sen onun yaptığı hatayı biliyorsun, o ise senin doğru yaptığını bilmiyor. Öy-
leyse sen, sevinçli ol! Çünkü sen, doğru ve hata olanı biliyorsun, nitekim o,
hata yaptığını anlayınca üzülecek. Ne dersin, onunla konuşsam ve bu ko-
nuyu aramızda tartışsak. Uygun bir çözüm mü? Şimdi ona telefon açayım
mı? Öğle yemeğini seninle birlikte yemesi için onu çağırayım (mı)? Yarın
tatil günü, , ben size güzel yemek hazırlayayım.
Müna biraz kararsızlık hissetti… zira o, hala üzgündü.
- Haydi, ona telefon aç! Öfkene hâkim olmalısın. Bu sadece güzel,
belki de en güzel olacak. İşte bu sayede düşman dost, hasım da taraftar
olur.
Müna derhal kalktı, Rebab’a telefon açtı ve onu öğle yemeğine da-
vet etti. Rebab buna şaşırdı. Davet (onun için) sürpriz olmuştu. Müna’nın
tavrının bu şekilde olacağını beklememişti.
Şöyle dedi: - Sana bütün bu yaptıklarımdan sonra mı? Rebab (sözü-
ne) devam etti.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 30


357
Genel Değerlendirme

- Sen her zaman benden daha üstünsün. Hiç kimseye iyilikte seni
geçmesine müsaade etmiyorsun. Senden özür dilemek için yarın gelece-
ğim.
Müna, telefonun ahizesini koydu, son derece mutluydu. Yüzünde
büyük bir memnuniyet tebessümü belirdi. Annesine şöyle dedi:
- Anneciğim bugün büyük bir şey (ders) öğrendim.
Annesi: “Ey kızım! İyilik hiçbir zaman zayi olmaz” dedi.

• Yukarıdaki parçayı harekeleyiniz, sonra harekeli metinle


karşılaştırınız.
• Parçada geçen mazi fiilleri tespit ediniz, sonra bu fiilleri;
Bireysel Etkinlik

• Sülâsi veya mezîd oluşlarına göre tasnif ediniz.


• Aksâm-ı seb'aya göre tasnif ediniz.
• Sülâsi fiilleri bablarına göre tasnif ediniz.
• Mezîd fiilleri bablarına göre tasnif ediniz.
• Fiilleri mazi veya muzari oluşlarına göre tasnif ediniz.
• Olumsuz muzari fiilleri tespit ederek olumsuzluk şekillerini
inceleyiniz.
• İsim cümlelerini ve isim cümlesinin başına gelen fiil/edat
gruplarını tespit ederek inceleyiniz.
• Parçayı tercüme etmeye çalışınız ve daha sonra çevirinizi
yapılmış olan çeviri ile karşılaştırınız.
• Fiil cümlelerinde fiil/fail uygunluklarını inceleyiniz.

Parçadan bazı çeviriler: Çeviri yaparken, anlamın Türkçede en güzel şekilde


ifade edilmesine dikkat etmek gerekir. Bazen harfi harfine çeviri güzel olmayabilir
veya kelimeler anlamını esas alarak tam karşılığını bulamayabiliriz. Bu durumda ifa-
delerin karşılığına bakmak gerekir.
Şöyleki:

Şöyle demeye devam etti.


Şöyle demeyi sürdürdü. ‫ﻮل‬
ُ ‫ﺖ ﺗَـ ُﻘ‬
ْ ‫ﰒُﱠ ﺗَﺎﺑَـ َﻌ‬
aramızda ‫ﻴﻤﺎ ﺑَـ ْﻴـﻨَـﻨَﺎ‬ ِ
َ‫ﻓ‬
Son derece mutlu idi. ِ َ‫ﺖ ﺳ ِﻌﻴ َﺪةً ﻟِ ْﻠﻐ‬
‫ﺎﻳﺔ‬ َ ْ َ‫َﻛﺎﻧ‬
Konuşmayı kesti.
Sustu. ‫ﺖ ُﻣ َﲎ َﻋ ِﻦ اﻟْ َﻜﻼَِم‬ ْ ‫ﺗَـ َﻮﻗﱠـ َﻔ‬
O hala üzgün.
(O üzülmeye devam ediyor)
ُ ‫ﻓَ ِﻬ َﻲ ﻻَ ﺗَـ َﺰ‬
.ً‫ال َﺣ ِﺰﻳﻨَﺔ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 31


358
Genel Değerlendirme

Onun yaptığı gerçekten esef verici bir


şey. ٌ ‫إِ ﱠن َﻣﺎ ﻓَـ َﻌﻠَْﺘﻪُ أ َْﻣ ٌﺮ ُﻣ ْﺆ ِﺳ‬
‫ﻒ َﺣ �ﻘﺎ‬
Onu, yarın seninle öğle yemeği yemek
ِ ‫ﻧَ ْﺪ ُﻋﻮ َﻫﺎ ﻟِﺘَـﻨَﺎو ِل اﻟْﻐَ َﺪ ِاء ﻣﻌ‬
ً‫ﻚ ﻏَﺪا‬
için çağıralım. ََ ُ
Düşman dost, hasım da taraftar
olur. ً‫ﺼ ُﻢ َﺣﻠِﻴﻔﺎ‬ ْ ‫ﺻ ِﺪﻳﻘﺎً َو‬
ْ َ‫اﳋ‬ َ ‫ﺼﺒِ ُﺢ اﻟ َْﻌ ُﺪ ﱡو‬
ْ ُ‫ﻳ‬

Ayrıca çeviri yaparken kelimelerin kullanış şekline dikkat edilmelidir. Kelime-


nin yapısı ve kullanım şeklinin büyük önemi vardır.

،‫ ﻏَﺪاً ﻳَـ ْﻮ ُم اﻟْﻌُﻄْﻠَﺔ‬...ً‫ﻮﻫﺎ ﻟِﺘَـﻨَ ُﺎو ِل اﻟْﻐَ َﺪ ِاء َﻣ َﻌﻚ ﻏَﺪا‬


َ ُ‫ﻧَ ْﺪﻋ‬
Örnek

Onu, yarın seninle öğle yemeği yemek için davet edelim… Yarın
tatil.

Bu örnekte iki yerde ً‫ ﻏَﺪا‬kelimesi kullanılmıştır. Bu kelime, birinci yerde za-

man zarfıdır. İkincisinde ise isimdir. Ancak kelime bu şekliyle mebni olduğu için ya-
nıltıcı olmaktadır. Dikkat etmek gerekir. Bu cümlede işkinci önemli husus, ‫ ﻧَ ْﺪ ُﻋﻮ‬fiili,
şekil yönünden muzâri fiildir. Ancak istek anlamında kullanılmıştır. Bunun için
“çeğırıyoruz, davet ediyoruz” yerine “devat edelim, çağıralım” şeklinde çevirmek
daha doğru olur.

Bu cümlede dikkat edilmesi gereken husus, ‫َﻮ‬


ْ ‫ ﻟ‬edatı ve cevabının başında bu-
lunan “lâm” harfidir. Bu edat “-dili geşmiş zaman şartı anlamını verir ve cevabının
başında mutlaka “tekid lâmı” denen harf bulunur.

َ ‫اﻟﺮ ْﺣﻠَ ِﺔ ُﻣ ْﺸ ِﻜﻠَ ِﱵ ﻷَ َﻋ‬


.‫ﺎدﺗْ ِﲏ إِ َﱃ اﻟ َْﻤ ْﻨ ِﺰِل‬ ِّ ُ‫ﱠﻢ ُﻣ ْﺸ ِﺮﻓَﺔ‬
ْ ‫ﻟ َْﻮ َﱂْ ﺗَـﺘَـ َﻔﻬ‬
Örnek

Eğer, yolculuk rehberi, benim sorunumu anlamamış olsaydı, o


(kız, Rebab) beni eve geri döndürecekti.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 32


359
Genel Değerlendirme

•GENEL UYGULAMA
•Bu ünite bir uygulama ünitesidir.
•Şu ana kadar öğrendiğiniz bütün kuralların uygulaması yer almaktadır.
•Arapçada kelime üçe ayrılmaktadır. İsim, fiil ve harf.
•Tek başına bir anlam ifade etmeyen, ancak başka bir kelime ile bir anlam
ifade eden kelimeye harf denir.
•Zamanla ilişkili olan kelimelere ise fiil denir. bu da mâzi, muzâri olmak
üzere üçe ayrılır.
•Harf ve fiillerin dışında kalan bütün kelimelere isim denir. Türemiş veya
câmid (somut) isim olabilir. Yani sıfat anlamını taşıyan bir kelime de isim
sayılır.
•Türemiş isimler yapı bakımından ismi fâil, ismi mef’ûl, ismi zaman, ismi
mekân, mübalağa ismi fâil, ismi âlet, ismi tafdîl, ismi tasğîr vs kalıplarda
Özet

bulunurlar.
•Harfi tarif almış olan isimler ile zamirler, özel isimler gibi bazi isimler marife
(belirli) sayılır. Harfi tarif almamış veya marifelik özelliği olmayan isimlere
ise nekre (belirsiz) isimler denir.
•İsimler cinsiyet bakımından müzekker ve müennes olmak üzere ikiye ayrılır.
•Arapça isimler, sayı bakımından müfred, tesniye ve cemi olmak üzere üçe
ayrılır.
•Zamirler, munfasıl zamirler ve muttasıl zamirler olmak üzere iki ana gruba
ayrılır.
•İşaret isimleri, gösterdikleri ismin yakın, orta veya uzak mesafede oluşuna
göre üç kısma ayrılırlar.
•Bir isimle cümleyi veya iki cümleyi bir birine bağlayan kelimelere ismi
mevsûl denir. Bunların özel ismi mevsûller ile müşterek ismi mevsûller
olmak üzere iki kısma ayrılır.
•İsimlerin başına gelen edatlara harfi cer denir. Bunlar başına geldikleri
ismin sonunu mecrûr yaparlar.
•Muzâri fiillerin başına gelen edatlar, nasbeden edatlar ve cezmeden edatlar
olmak üzere iki kısma ayrılır.
•Fiiller zaman bakımından mâzi, muzâri ve emir fiil; öznesi bakımında
ma’lûm ve meçhul fiil; geçişlilik bakımından lâzım fiil ve müteaddî fiil gibi
kısımlara ayrılır.
•Yine fiiller yapı bakımından mücerred fiil, mezîd fiil; sülâsi fiil, rubâi fiil vs.
kısımlara ayrılır.
•Sülâsi fiiller, kök harflerin yapıları bakımından yedi kısma ayrılır ki buna
aksâm-ı seb’a denir.
•Sülâsi fiiller altı bab halinde tasnif edilirken mezîd fiiller kendi kalıplarına
göre (masdar kalıbına göre) isim alırlar.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 33


360
Genel Değerlendirme

•İsimlerin oluşturdukları yapı, isim tamlaması (izâfet) ve sıfat tamlaması


(sıfat) olmak üzere iki yapıda bulunurlar. İsim tamlamasında birinci isme
muzâf (tamlayan), ikinci isme muzâfun ileyh (tamlanan) denir. Sıfat
Özet (devamı) tamlamasında birinci isme mevsûf, ikinci isme sıfat denir. Sıfat ile
mevsuf sayı ve cinsiyet bakımından uyum halinde olur.
•Arapça’da cümle şekle bağlı olarak tanımlanır: İsimle başlayan cümleye
isim cümlesi, fiille başlayan cümleye fiil cümlesi denir. Fiil cümlesinin
ögeleri fiil, fâil, mef’ûlün bih, vs.dir.
•İsim cümlesinin ögeleri mübtedâ ve haber denen iki kısımdan oluşur.
İsim cümlesinin başına kâne ve benzerleri olarak bilinen bazı nâkıs fiiler;
inne ve benzerleri olarak bilinen harfler (edatlar) gelir ve bunların her
biri başına geldikleri ismin sonunda bazı değişiklikler oluştururlar ve
anlamı da değiştirirler.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 34


361
Genel Değerlendirme

SÖZLÜKÇE
Anlamı Kelime Anlamı Kelime
en mutsuz ‫ أﺗﻌﺲ‬yolculuk ‫اﻟﺮﺣﻠﺔ‬
arkadaş olma ‫ ﻣﺼﺎدﻗﺔ‬arkadaşlık, dostluk ‫اﻟﺼﺪاﻗﺔ‬
tek başına/yalnız bı-
‫ ﳜ ُﺬل‬- ‫ ﺧﺬل‬zarar vermek ‫ﻀ ّﺮ‬
ُ َ‫ ﻳ‬- ‫ﺿﺮ‬
ّ
rakmak
muhtaç olmak, işi
dönmek, geri dönmek ‫ ُﻳﻌﻮد‬- ‫ﻋﺎد‬ ‫ ﳛﺘﺎج‬- ‫اﺣﺘﺎج‬
ْ
düşmek
istemek ‫ ﻳُﺮﻳﺪ‬- ‫ أراد‬sadece, yalnızca ‫ﻓﻘﻂ‬
güç yetirmek, gücü
hatırlamak ‫ ﻳﺘﺬ ّﻛﺮ‬- ‫ﺗﺬ ّﻛﺮ‬ ‫ ﻳُﻄﻴﻖ‬- ‫أﻃﺎق‬
yetmek
meydana gelmek, ol- ‫ ﳛ ُﺪث‬- ‫ﺣ َﺪث‬
yürümek, yaya gitmek ‫ ﳝْﺸﻲ‬- ‫َﻣﺸﻰ‬
mak
ağır, yavaş ‫ ُﻣﺘﺜﺎﻗﻞ‬adım ‫ُﺧﻄﻮة )ج( ﺧﻄُﻮات‬
mutlu ‫ ﺳﻌﻴﺪة‬hayvanat bahçesi ‫ﺣﺪﻳﻘﺔ اﳊﻴﻮان‬
konuşmak ‫ ﻳﺘﻜﻠّﻢ‬- ‫ ﺗﻜﻠّﻢ‬kapatmak, kilitlemek ‫ ﻳُﻐﻠﻖ‬- ‫أﻏﻠﻘﺖ‬
donatmak, hazırla-
hissetmek, algılamak ‫ﺲ‬ّ ‫ ُﳛ‬- ‫أﺣﺲ‬
ّ ‫ ُﳚ ّﻬﺰ‬- ‫ﺟﻬﺰ‬
ّ
mak
haydi! ‫ ﻫﻴّﺎ‬çağırmak, seslenmek ِ ‫ ﻳ‬- ‫ﻧﺎدى‬
‫ﻨﺎدي‬ َ
ُ
hazır ِ
‫ ﺟﺎﻫﺰ‬gel! ‫ ﺗﻌﺎﱄ‬- ‫ﺗﻌﺎل‬
yemek ‫ ﻳﺄ ُﻛﻞ‬- ‫ أ َﻛﻞ‬almak, elde etmek ‫ ﻳﺘﻨﺎول‬- ‫ﺗﻨﺎول‬
َ
aç, acıkmış ‫ ﺟﺎﺋﻌﺔ‬- ‫ ﺟﺎﺋﻊ‬iştahla, istekli olarak ‫ﺑِﺸﻬﻴﺔ‬
ِ
rahatsız edici, sıkıcı ‫ ﻣﻨـﺰﻋﺞ‬gözükmek, belirmek ‫ ﻳﺒ ُﺪو‬- ‫ﺑﺪا‬
kalkmak ‫ ﻳ ُﻘﻮم‬- ‫ ﻗﺎم‬önle yemeği ‫اﻟﻐﺪاء‬
temizleme ‫ ﺗﻨﻈﻴﻒ‬yardım etmek ‫ ﻳُﺴﺎﻋﺪ‬- ‫ﺳﺎﻋﺪ‬
sormak; istemek ‫ ﻳﺴﺄَل‬- ‫ ﺳﺄل‬tabak, sahan ‫ﻃَﺒﻖ )ج( أﻃﺒﺎق‬
bakmak ‫ ﻳَﻨﻈُﺮ‬- ‫ﻧﻈَﺮ‬ ‫ﺷﻴﻘﺔ‬
patlamak, infilak et-
‫ ﻳﻨﻔﺠﺮ‬- ‫ اﻧﻔﺠﺮ‬yüz, surat ‫وﺟﻪ‬
mek
rahatsız etmek, sıkıntı
ağlama ‫اﻟﺒﻜﺎء‬ ‫ ﻳُﺰﻋﺞ‬- ‫أزﻋﺞ‬
vermek
kucaklamak, bağrına
soru ‫ُﺳﺆال‬ ‫ﻀﻦ‬
ُ ‫ ﳛ‬- ‫ﻀﻦ‬
َ‫ﺣ‬
basmak
sınır ‫ اﳊﺪ‬üzgün ‫ آﺳﻔﺔ‬-‫آﺳﻒ‬
gidiş, gitme ‫ اﻟﺬﻫﺎب‬rahatsız edici, sıkıcı ‫ﻣﺰﻋﺠﺔ‬
ْ - ‫ﻣﺰﻋﺞ‬
ْ
görüş ‫ رأْي‬eski, geçmiş, önceki ‫اﻟﺴﺎﺑﻖ‬
sıkmak, rahatsız et-
‫ ﻳُﻌ ّﻜﺮ‬- ‫ ﻋ ّﻜﺮ‬değişmek ‫ﻳﺘﻐﲑ‬
ّ - ‫ﺗﻐﲑ‬
ّ
mek
gizlemek, saklamak ‫ ُﳜ ِﻔﻲ‬- ‫ أﺧ َﻔﻰ‬karakter, mizaç ‫ﻣﺰاج‬
meydana gelmek, ol- ِ ‫ ﻳ‬- ‫ﻗﺼﺪ‬
‫ َْﳚ ِﺮي‬- ‫ ﺟﺮى‬kasdetmek ‫ﻘﺼﺪ‬َ َ
mak
söylemek; hatırlamak ‫ ﻳﺬ ُﻛﺮ‬- ‫ ذَﻛﺮ‬düşünme ‫ﺗﻔﻜﲑ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 35


362
Genel Değerlendirme

konuşmak, anlatmak ‫ ُﳛ ّﺪث‬- ‫ ﺣ ّﺪث‬çokça, çok defa ‫ﻃﺎﳌﺎ‬


matematik dersi ِ ‫ ﻣﺎدة اﳊ‬geçen sene
‫ْﺴﺎب‬ ‫اﻟﺴﻨﺔ اﻟْﻤﺎﺿﻴﺔ‬
ders ‫ َد ْرس )ج( دروس‬açıklamak ‫ ﻳ ْﺸ َﺮح‬- ‫ﺷﺮح‬
َ
vermek ِ ‫ ﻳ‬- ‫ أ ْﻋﻄﻰ‬zor, güç
‫ﻌﻄﻲ‬ ‫اﻟﺼﻌﺒﺔ‬
ُ
sahip olmak ‫ ﳝﻠِﻚ‬- ‫ ﻣﻠَﻚ‬hikâye, kıssa ‫ﻗﺼﺔ )ج( ﻗﺼﺺ‬
ّ
hastalanmak ‫ﳝﺮض‬ َ - ‫ ﻣ ِﺮض‬benzer, örnek ‫ﻣﺜْﻞ‬
getirmek, hazırlamak ‫ ُﳛﻀﺮ‬- ‫ وأﺣﻀﺮ‬hastane ‫اﻟْﻤﺴﺘﺸﻔﻰ‬
böyle, bu şekilde ‫ ﻫﻜﺬا‬hediye ‫ﻫﺪﻳﺔ‬
ilgilenmek ‫ﻳﻬﺘﻢ‬
ّ - ‫ﻫﺘﻢ‬
ّ ‫ ا‬her zaman, sürekli ‫َد ْوًﻣﺎ‬
problem, sorun ‫ اﻟْﻤﺸﻜﻠﺔ‬anlamak َ - ‫ﻓ ِﻬﻢ‬
‫ﻳﻔﻬﻢ‬
hiddetle, öfkeyle ‫ ِﲝﺪة‬şimdiye kadar ‫ﺣﱴ اﻵن‬
ayrılmak, yalnız bırak-
‫ ﻳﺘﺨﻠّﻰ‬- ‫ ﲣﻠّﻰ‬aldatıcı, sahtekâr ‫ﳐﺎدﻋﺔ‬
mak
basitlik, sadelik ‫ﺑَﺴﺎﻃﺔ‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 36


363
Genel Değerlendirme

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Zamirlerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi doğru değildir?
a) Munfasıl zamirler başka bir kelimeye bitişmeden (ayrık olarak) cümle
içerisinde yer alırlar.
b) Muttasıl zamirler ancak fiil, isim veya bir harfe (edat) bitişik olarak kul-
lanılır.
c) Munfasıl ve Muttasıl zamirlerin tamamı mebnidir.
d) Hem muttasıl zamirler hem de munfasıl zamirler cümlede mutlaka
başka bir kelimye bitişmiş olarak yer alırlar.
e) Muttasıl zamirler isme bitiştiğinde muzâfun ileyh, fiile bitiştiğinde
mef’ulün bih olurlar.

2. Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?


a) Nasbeden ve cezmeden edatlar sadece fiillerin başına gelir.
b) Fiiller kök harfleri bakımından aksâm-ı seb’a adıyla kısımlara ayrılır.
c) Sülâsi fiiller aksâm-ı seb’a dışında bulunurlar.
d) Fiiller zaman bakımından mâzi, muzâri ve emir olmak üzere üçe ayrılır.
e) Üç harf üzerine ek harf almış olan fiillere mezîd fiil denir.

ِ
3. ‫ﺐ؟‬
ُ‫ﺴ‬َ ْ‫ﲔ أَ ﱠن ﻫ َﺬا ُﻫ َﻮ ا ْﳊَ ﱡﻞ اﻷَﻧ‬
َ ّ‫ أَ ﺗَﻈُﻨ‬cümlesindeki fiilin kipi aşağıdakilerden hangisinde
doğru olarak verilmiştir?

a) Muzâri fiil; müfret, müzekker, muhatap (2. şahıs, eril, tekil)


b) Muzâri fiil; müfret, müennes, muhataba (2. şahıs, dişil, tekil)
c) Mâzi fiil; müfret, müzekker, gaib (2. şahıs, eril, tekil)
d) Mâzi fiil; müfret, müennes, gaibe (3. şahıs, dişil, tekil)
e) Muzâri fiil; cemi müennes, gaibe (3. şahıs, dişil, çoğul)

4. ‫ﺖ اﻷُ ﱡم ﻏُ ْﺮﻓَﺔَ اﺑْـﻨَﺘِ َﻬﺎ‬


ِ َ‫َد َﺧﻠ‬ cümlesinde altı çizili kelimenin cümledeki öge durumu
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Fail
b) Mübteda
c) Mef’ûlün bih sarih
d) Haber
e) Mef’ûlün fih

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 37


364
Genel Değerlendirme

ٌ‫ﲑة‬ ِ ‫ﺼ ِﻦ ﻃُﻴ‬
5. َ ‫ﻮر َﻛﺜ‬
ٌ ُ ْ ُ‫ َﻋﻠَﻰ اﻟﻐ‬cümlesinde altı çizili kelimenin cümledeki öge durumu
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Nâibi fail
b) Muzâfun ileyh
c) Fail
d) Haber
e) Mübteda

6. ً‫ﺖ اﻟْﻴَـ ْﻮ َم ﻳَﺎ أ ُِّﻣﻲ َد ْرﺳﺎً ُﻣ ِﻬ ّﻤﺎ‬


ُ ‫ ﺗَـ َﻌﻠﱠ ْﻤ‬cümlesinde altı çizili kelimenin cümledeki öge
durumu aşağıdakilerden hangisidir?
a) Mef’ûlün bih sarih
b) Mef’ûlün fih
c) Mef’ûlün leh
d) Mef’ûlü maah
e) Mef’ûlü mutlak

َِ ُ‫ﻠﻚ اﻟﺴﻴﱠﺎرة‬
.ٌ‫ﲨﻴﻠَﺔ‬ ِ
7. ّ َ ‫ ﺗ‬cümlesinde altı çizili kelime hangi grup isimlerdendir?
a) Muttasıl zamir
b) Munfasıl zamir
c) İşaret ismi
d) İsmi mevsûl
e) Harfi cer

8. Aşağıdaki cümlelerden hangisinin harekelenmesi tam olarak doğru yapıl-


mıştır?

َ ِ‫َذﻟ‬
a) ‫ﻚ‬ ‫ َوﻟَ ْﻦ أَﺗَ َﻜﻠﱠ ْﻢ ﺑَـ ْﻌ َﺪ‬،‫َﱂْ أَﺗَ َﻜﻠﱠ ْﻢ َﻣ َﻌ َﻬﺎ‬
b) ‫ﺖ‬ ْ َ‫ ِﻫ َﻲ اﻵ َن َﺳ ِﻌﻴ َﺪ ًة ِﲟَﺎ ﻓَـ َﻌﻠ‬:‫ﺖ اﻷُِّم‬ ِ َ‫ﻗَﺎﻟ‬
c) ‫ﺳ ِﻌﻴ َﺪةٌ ﻟِ ْﻠﻐَﺎﻳٍَﺔ‬ َ ‫ﺖ ُﻣ َﲎ‬ ْ َ‫َﻛﺎﻧ‬
َ ‫ ﻟَ ْﻦ أُﻓَ ِّﻜ َﺮ‬،‫إﱃ ﻏُ ْﺮﻓَِﱵ‬
d) ‫ﺷ ْﻴﺌًﺎ‬
َ ‫ﺐ‬ ُ ‫ أَ ْذ َﻫ‬،‫أﻧَﺎ اﻵ َن‬
e) ‫ﻚ‬ َ ِ‫ﻚ َﻋﻠَﻰ ذَﻟ‬ َ ‫ َوأَﻧَﺎ أَﺗﱠـ َﻔ َﻖ َﻣ َﻌ‬،‫اﲰَ ِﻌ َﻲ ﻳَﺎ ُﻣ َﲎ‬ْ :‫اﻷُ ﱡم‬

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 38


365
Genel Değerlendirme

9. َ ‫ﺎﺻ َﻤﺘَـ َﻬﺎ ِﻃ َﻮ‬


‫ال َﺣﻴَﺎﰐ‬ َ َ‫ت ُﳐ‬
ُ ‫ﻟَ َﻘ ْﺪ ﻗَـ ﱠﺮْر‬ cümlesinde altı çizili olan fiil, aksâm-ı seb’nın
hangi grubundandır?
a) Sahih fiil
b) Muza’af fiil
c) Nakıs fiil
d) Ecvef fiil
e) Lefif fiil

10. ‫ َد َﻋﺎ – ﻳَ ْﺪﻋُﻮ‬fiilin ismi fail ve ismi mef’ûlü aşağıdaki seçeneklerden hangi-
sinde doğru verilmiştir?
a) ‫َد ٍاع – َﻣ ْﺪﻋُﻮﱞ‬
b) ‫َﻣ ْﺪﻋُ ٌﻮ‬ –‫ع‬
ٌ ‫َدا‬
c) ‫ﻮو‬
ٌ ُ‫َﻣ ْﺪﻋ‬ – ‫َد ٍاع‬
d) ‫ﻮي‬ ِ
ٌ ُ‫َداﻋ ٌﻲ – َﻣ ْﺪﻋ‬
e) ‫ﻲ – َﻣ ْﺪ ُﻋ ﱞﻮ‬ ِ
‫َداﻋ ﱞ‬

Cevap Anahtarı
1.d, 2.c, 3.b, 4.a, 5.e, 6.b, 7.c, 8.d, 9.b, 10.a

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 39


366
Genel Değerlendirme

YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Alî el-Cârim-Mustafa Emîn, en-Nahvü’l-Vâzıh li’l-Medârisü’s-Sâneviyye, Kahire,
1385/1965.
Antuvân ed-Dahdâh, Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvil ve Levhât,
Beyrut, 1981.
Dursun Hazer vdğ. İlahiyat Fakülteleri için Arapçaya Giriş, Ankara, 2012.
es-Seyyid Ahmed el-Hâsimî, el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır, 1354.
Hanbelizâde Muhammed Şakir, Temrînli ve İ‘rablı Arapça (2. Kitap) Nahiv, nşr. Hü-
seyin Elmalı, İzmir, 2010.
İbrâhim Yûsuf-Muhammed er-Rufâ‘î el-Kvâ‘idü’l-‘Arabiyyetü’l-Müyessere (3. kita)
Riyad, 1984.
M. Sadi Çögenli, Kur’ân ve Hadîs Örnekli Arapça Dilbilgisi (Nahiv), İstanbul, 2009.
Mehmed Zihni, el-Muktadab fî Kavâ‘idi’n-Nahv, İstanbul, tsz.
Mehmet Maksudoğlu, Arapça Dilbilgisi, Şamil Yayınevi, 3. baskı, İstanbul, ts.
Mustafa el-Ğalâyînî, Câmi‘u’d-Durûsi’l-‘Arabiyye, Beyrut, 1402/1982.
Neclâ Yasdıman, Adım Adm Kur’an Dili, İzmir, 2008.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 40


367

You might also like