Professional Documents
Culture Documents
Arapcaiv PDF
Arapcaiv PDF
Copyright ©2014
The copyrights, publica ons and sales rights of this book belong to Atatürk University. All rights
reserved of this book prepared with an individual learning approach. No part of this book may
be reproduced, printed, or distributed in any form or by any means, techanical, electronic,
photocopying, magne c recording, or otherwise, without the permission of Atatürk University.
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ
Arapça IV
ISBN: 978-975-442-448-5
ERZURUM, 2014
1. Yapıları Bakımından İsimler III 4
Doç. Dr. OSMAN DÜZGÜN
2. İsm-i Mevsûller 45
Doç. Dr. OSMAN DÜZGÜN
3. Şartlı Cümleler I 71
Doç. Dr. İBRAHİM ÖZAY
4. Şartlı Cümleler II 92
Dr. Öğr. Üyesi HACI YILMAZ
5. İstisna 114
Dr. Öğr. Üyesi HACI YILMAZ
Editör
• Gayr-ı Munsarıflar
ARAPÇA IV
İÇİNDEKİLER
• İsim Fiiller
Doç. Dr. Osman
DÜZGÜN
kavramını öğrenebilecek,
• Gayr-ı Munsarıf kelimeleri
Munsarıf kelimelerden ayırt
edebilecek,
• Gayr-ı Munsarıf kelimelerin irâb
durumlarını bilebilecek, ÜNİTE
• İsim Fiil kavramını görecek ve
1
hangi kelimelerin bu kategoriye
girdiğini öğrenebileceksiniz.
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Yapıları Bakımından İsimler III
GAYRİ
MUNSARİF
İSİMLER
ÖZEL
İSİMLER SIFATLAR
İSİMLER
ُ إ ْﺑ َﺮاه
1. ﻴﻢ ِ ِ َ
1. أ ْﺟ َﻤ ُﻞ
2. ُﺳ َﻌ ُﺎد 1. � ْح َﺮ ُاء
َ
ُ َ
ُ ْ 2. � ْﻌ َﺒﺎن
3. ُﻋﺜ َﻤﺎن •2. َﻣ ْﻌ�ى
َ
ُ َْ ُ ُ
َ 3. َﻣﺜﻠﺚ/ﺛﻼث
4. أ ْﺣ َﻤ ُﺪ •3. ﺎﺟ ُﺪ َ َ
ِ ﻣﺴ َ ُ
4. أﺧ ُﺮ
5. ُﻋ َﻤ ُﺮ
ُ ْ َﺣ
6. ﻀ َﺮ َﻣ ْﻮت
İSİM FİİLLER
ْ َ َﱠ ّ ُ
" ﺻﮫ،"هﻴﺎ َ َْ ُ َ َ ﱠ َ َْ َ
"آﻩ
ٍ ،"أ ٍف " ﺳﺮﻋﺎن، ﺷﺘﺎن،"ه��ﺎت
Sukûn Üzere Mebnî
Bazı İsim Fiiller Kesra Üzere Mebnî Fetha Üzere Mebnî Bazı İsim
Bazı İsim Fiiller Fiiller
Okuma-Anlama
ِﻋﻴ ُﺪ اﻷَ ْ
ﺿﺤﻰ
اﻟﻴﻮم
ﺷﺮﻋﻪُ رب اﻟﻌﺎﳌﲔ ،ﻳُﻮاﻓﻖ ﻫﺬا َ
ﺿﺤﻰ ﻣﻦ أﻋﻴﺎد اﻟـ ُﻤﺴﻠﻤﲔ اﻟﺬي َ ِﻋ ُ
ﻴﺪ اﻷَ ْ
اﻟﻌﺎﺷﺮ ﻣﻦ ذي اﳊﺠﺔ ﺑﻌﺪ اﻧﺘﻬﺎء ِ
ﻳﻮم ﻋﺮﻓﺔ. ِ
َ
اﻟﺘﻀﺤﻴﺔ أراد ﻋﻨﺪﻣﺎ اﻷﺿﺤﻰ ِذﻛﺮى ﻟِﻨَﺒِﻴِّﻨﺎ إﺑﺮاﻫﻴﻢ ِﻋﻴﺪ
ﻳُﻌﺘﱪ
ﺑﺎﺑﻨﻪ إﲰﺎﻋﻴﻞ ﺗﻠﺒﻴﺔً ﻷﻣﺮ رﺑﻪ .ﻟﺬﻟﻚ ﻳﻘﻮم اﻟـ ُﻤﺴﻠﻤﻮن ﺑﺎﻟﺘﻀﺤﻴﺔ ﺑِـﺨﺮوف أو ﺑﻘﺮة أو
ﻧﺎﻗﺔ .ﻟِﺬﻟﻚ ُﲰّﻲ ﺑِـﻌﻴﺪ اﻷﺿﺤﻰ ،واﻟﻴﻮم اﻟﺜﺎﱐ ﻋﺸﺮ ﻣﻦ ﻫﺬا اﻟﺸﻬﺮ ﻫﻮ آﺧﺮ ﻳﻮم
ﻳﺆدي ﻓﻴﻪ اﳊﺠﻴﺞ ﻣﻨﺎﺳﻚ اﳊﺞ ،أﻣﺎ أول أﻳﺎم اﻟﻌﻴﺪ ِ
ﻓﻔﻴﻪ ﻳﻘﻒ اﳊُ ﱠﺠﺎج ِﲟﲎ ﻟﺘﻘﺪﱘ ّ ُّ
ُﺿ ِﺤﻴﱠﺎت.
اﻷ ْ
)اﻷﺿﺤﻰ اﻟﻤﺒﺎرك
Çeviri:
Kurban Bayramı
Kurban bayramı, alemlerin Rabbi olan Allah’ın belirlemiş olduğu
Müslümanların bayramlarından biridir. Zilhicce’nin onuncu gününe tekabül eden bu
bayram, Arefe gününün bitimiyle başlar.
Kurban bayramı, Peygamberimiz Hz. İbrahim’in, oğlu Hz. İsmail’i Rabbinin
emrine uyarak kurban etmek isteyişinin anısı kabul edilir. Bundan dolayı
Müslümanlar (bu günde), koyun, inek ya da deve kurban ederler ve bu yüzden
kurban bayramı olarak adlandırılır. Bu ayın on ikinci günü, hacıların hac ibadetini
yaptıkları son gündür. Bayramın ilk günleri ise, hacılar bu günlerde Mina’da
kurbanlarını takdim etmek için vakfe yaparlar.
Müslümanın bu gün cömert olması gerekir. Kurbanının yarısını ailesine ve
akrabalarına, geri kalanını da fakir ve yoksullara dağıtır.
Gayr-ı Munsarıf - ( ﺼ ِﺮف
َ )ﻏَ ْﲑ اﳌُْﻨ
Arapçada isimler, irâb durumları bakımından ikiye ayrılır. Sonlarına tenvin,
zamme, fetha ve kesra alabilen isimlere Munsarıf (ﺼ ِﺮف
َ )اﳌُْﻨisimler; sonlarına kesra
ve tenvin almayan, ref halinde zamme, nasb ve cerr hallerinde ise fetha alan
isimlere de Gayr-ı Munsarıf (ﺼ ِﺮف
َ اﳌُْﻨ )ﻏَ ْﲑisimler denir. Aşağıdaki örnekleri
inceleyelim.
Okullarda okuduk.
(Gayr-ı munsarıf ve nekra .ﻣﺪارس درﺳﻨﺎ ﰲ
olduğu için tenvin ve kesra
َ
almamış)
Örnek
Bu okullarda okuduk.
(Gayr-ı munsarıf fakat marife ِ
.اﳌﺪارس درﺳﻨﺎ ﰲ ﻫﺬﻩ
olduğu için kesra almış)
Erzurum okullarında okuduk.
(Gayr-ı munsarıf fakat muzâf ِ
.ﻣﺪارس أرﺿﺮوم درﺳﻨﺎ ﰲ
olduğu için kesra almış)
Detaylı bir konu olan gayr-ı munsarıf konusu, alem (özel isim), sıfat ve isim
olanlar olmak üzere toplam üç bölümde sırasıyla ele alınacaktır.
. ﻳـَ ْﻌﻘﻮب،إﺳﺤﺎق
ْ
Not: İkinci harfi sukûn (uzatma harfi) olan üç harfli özel isimler bu kural
kapsamına girmezler. Tenvîn ya da kesra alabilirler:
Örnek
. ﻟُﻮ ٌط،ﻮح ِ
ٌ ُ ﻧ،ﻮد
ٌ ُﻫ،ﻫْﻨ ٌﺪ
Örnek
. َﻋ ْﺪﻧﺎ ُن، َﺷ ْﻌﺒﺎ ُن، ﻧـُ ْﻌﻤﺎ ُن، ﻟُْﻘﻤﺎ ُن، ُﺳﻠَْﻴﻤﺎ ُن، َﺳ ْﻠﻤﺎ ُن، َرَﻣﻀﺎ ُن،ُﻋﺜْﻤﺎ ُن
özel isimler
أَ ْﺳ َﻌ ُﺪ، أَﻧْـ َﻮُر،ب ُ ﻳَـﺜْ ِﺮ
Emir formunda bulunan özel إِ ْﲦَ ْﺪ
isimler
. ُز َﺣ ُﻞ، ُزﻓَـُﺮ،ﻀُﺮ
َ ُﻣ،ح
ُ ﻗُـَﺰ،ُﻋ َﻤُﺮ
Örnek
ُ ِ ﺑُ ْﻮر َﺳﻌ،ﻚ
.ﻴﺪ ﺑـَ ْﻌﻠَﺒَ ﱡ،ت
ُ ﻀَﺮَﻣ ْﻮ
ْ َﺣ
İSİM OLANLAR
1. Sonunda Elif-i Memdûde ve Hemze ( )اءBulunan İsimler:
Bu şekildeki gayr-ı munsarıf kelimelerin son iki harfi, elif-i memdûde ve
hemze (')اءden oluşur. Bu iki harf, o kelimenin asıl harfleri arasında bulunmamakta
Kara Çöl َ
ِ
Doktorlar ُأَﻃﺒّﺎء Şairler ُُﺷ َﻌﺮاء
Not: Kelimenin sonunda yer alan elif-i memdûde ve hemze ( )اءo kelimenin
asli harflerinden ikisi ise bu durumda kelime gayr-ı munsarıf değildir. Nisâ' (ٌﻧِﺴﺎء,
kadınlar), Hizâ' (ٌ ِﺣﺬاء, ayakkabı) gibi kelimeler buna örnek teşkil etmektedir.
اﻟ ُﻜ ْﺒـ َﺮى ُﻛ ْﺒـ َﺮى اﻟ َﻔﱴ ﻓَـ ًﱴ
اﻟﺼ ْﻐ َﺮى
ُ ﺻ ْﻐ َﺮى
ُ اﻟﺘَـ ْﻘﻮى ﺗَـ ْﻘ ًﻮى
Örnek
Okullarda okuduk.
(Gayrı munsarıf ve nekra olduğu .ﻣﺪارس
َ درﺳﻨﺎ ﰲ
için tenvin ve kesra almamış)
Bu okullarda okuduk.
(Gayrı munsarıf fakat marife ِ
.اﳌﺪارس درﺳﻨﺎ ﰲ ﻫﺬﻩ
olduğu için kesra almış)
Erzurum okullarında okuduk.
(Gayrı munsarıf fakat muzâf ِ
.ﻣﺪارس أرﺿﺮوم درﺳﻨﺎ ﰲ
olduğu için kesra almış)
Mefâ‘îl (ﻔﺎﻋﻴﻞ ِ ِ ِ ِ
ُ ) َﻣ, Mefâ‘il () َﻣﻔﺎﻋ ُﻞ, Fe‘â‘îl (ﻴﻞ
ُ )ﻓَـ َﻌﺎﻋ, Fe‘âil ( )ﻓَـ َﻌﺎﺋ ُﻞve Fe‘â‘il ()ﻓَـ َﻌﺎﻋ ُﻞ.
Bu kalıplarla ilgili aşağıdaki kelimeleri inceleyelim.
ﻔﺎﻋﻴﻞ
ُ َﻣ ﺴﺎﻛﲔ
ُ َﻣ Miskinler
ِ ﻣ
ﻔﺎﻋ ُﻞ َﻣﻌﺎﺑِ ُﺪ
Örnek
َ Tapınaklar
ﻴﻞ ِ
ُ ﻓَـ َﻌﺎﻋ ﺼﺎﺑﻴﺢ
ُ َﻣ Lambalar
ِ ﻓَـﻌ
ﺎﻋ ُﻞ َ ُ َﻣﺪا ِر
س Okullar
Fa‘lân (ن
ُ )ﻓَـ ْﻌﻼVeznindeki bazı sıfatların dişil formları fa‘lâne (ٌ)ﻓَـ ْﻌﻼﻧَﺔ
formunda gelmektedir. Bu sıfatların eril formları gayr-ı munsarıfken, dişil formları
bu kalıpta olmadığından munsarıftırlar. ٌﻧَ ْﺪ َﻣﺎﻧَﺔ - ﻧَ ْﺪﻣﺎ ُنörneğinde olduğu gibi.
ِ رأَﻳ
Örnek
Bireysel Etkinlik ُﺳﻠْﻄﺎ ُن، ﻗَﻄَُﺮ،ج ْ ُﺟ،ُ ُﻣﻌﺎ ِوﻳﺔ، أ ََﻣ ُﻞ،ت
ُ ﻮر ُ ﻀ َﺮَﻣ ْﻮ
ْ َﺣ،ﺸﺎر
ُ ُ ﻋ،ُ أَ ْﻛ َﺮم، ﻗَـ ْﺘﻠﻰ، ﺛـُ َﻌ ُﻞ،َﻣ ْﺮوا ُن
أ َْرَﻣ ُﻞ،ﻀ ُﻞ
َ ْ أَﻓ،َﺻ َﻔ ُﺮ
ْأ
إ ْزﻣﲑ ِ
ﺣﺎﻣﺪ
ﺑِْﻨﺖ ُﺧﺮوج
َﻤ ِ
ﻨﺎزل x َر َﺟﺐ
ُﺿ ِﺤﻴﱠﺎت؟
• .4ﻣﱴ ﻳﻘﻒ اﳊُ ﱠﺠﺎج ِﲟﲎ ﻟﺘﻘﺪﱘ اﻷ ْ
İSİM FİİLLER
GİRİŞ
Bu dersimizde, birinci konu olarak, irâb durumları bakımından Arapça isimler
ele alınmış ve bu bağlamda Munsarıf ve Gayr-ı Munsarıf kavramları açıklanmıştı. Bu
bölümde ele alacağımız bir diğer konu da isim fiillerdir. Bu çerçevede mâzi, muzâri
İsim fiiller, yapı itibariyle ve emir anlamlarında kullanılan bazı isimlere değinilecek ve bunların kullanılış
fiil olmadıkları halde, fiil biçimleri açıklanacaktır.
anlamını taşıyan ve fiil
gibi çekimlenemeyen Arapçada, mâzî muzâri ve emir anlamlarında kullanılan bazı isimler vardır ki
isimlerdir. fiil gibi çekilmemektedirler. Bu sebeple bunlara isim fiiller “( ”أﺳﻤﺎء اﻷﻓﻌﺎلesmâ’u’l-
efʻâl) denir. Mef’ûlleri yani nesneleri kendilerinden önce gelmeyen bu isimler, hep
12T 12T
aynı şekil ve hareke üzere bulunduklarından mebnidirler. Anlam olarak fiilden daha
kuvvetli ifade biçimleri olduğu kabul edilmektedir.
Aşağıdaki okuma metninden sonra yukarıda bahsettiğimiz konular detaylı bir
şekilde alınacaktır.
Okuma – Anlama
Çeviri:
Çalışmak Kalkınmanın Direğidir
Allah, kendilerini akıl cevherinin faziletiyle ayırt ettiği ve kendi katından bol
nimetler bağışladığı insanlara, sonra da bunları kendisine mal edip düşünceyi ihmal
edenlere, bağışlanan ilahi hibeyi yurt ve yurttaşlar yararına kullanıp
çalıştırmayanlara, yazıklar olsun!
Ey Yurttaşlar! Yurdu sanayileştirmekle, ona yararlı tasarılar hazırlamakla,
sonra da onları yurt hayrına gerçekleştirmekle, sizin bizzat kendinizin ve
geleceğinizin hayrına, ciğer pare evlatlarınızın geleceğini teminat altına almak
maksadıyla kalkınmaya katkıda bulunma faziletine doğru beraberce ilerleyelim.
İnsanoğlunun faaliyetinde, kuşları örnek alması, onlarla beraber himmetleri
uyandırmak için erkenden kalkması gerekir.
Yurdumun hayırlı evlatlarının hepsinin takati ve kudreti miktarınca güçleri
birleşmedikçe, zengin malıyla, bilgin bilgisiyle, sanatkar sanatıyla ve işçi işiyle el
birliği yapmadıkça yurdun ilerleyebilmesi, gerçekten ne mümkün! Haydi, hep
birden harekete geçelim; zira yurt, yalnız böyle ilerler ve şanımız böylece yükselir.
Allah bizi başarılı kılsın, âmin.
ِ َْﲰﺎء اﻷَﻓ
İsim Fiiller - ( ﻌﺎل ُ ْ) أ
İsim fiiller, yapı itibariyle fiil olmadıkları halde, fiil anlamını taşıyan ve fiil gibi
çekimlenemeyen isimlerdir. Aşağıdaki, daha önce verdiğimiz metinde bulunan isim
fiilleri inceleyiniz.
Ayrıldı, َﺷﺘّﺎن
َ Geç kaldı ْ ﺑ
َُﻄﺂن
uzaklaştı
ِ
Ne kadar çabuk kızdı! َ ُﺳ ْﺮﻋﺎ َن ﻣﺎ َﻏﻀ
.ﺐ
ٍّ أ
Şikayet
Beğenirim َزٍﻩ ُف
ederim
Hasret
çekmek, و ًاﻫﺎ،َو ْي Takdir ederim ﺑَ ٍّﺦ
şaşmak
Gel! ﻌﺎل
َ َﺗ Bırak! ﺑَـﻠ َْﻪ
Not: Bunlardan bazıları yapı itibariyle isim değillerdir. Câr - mecrûr, zarf vb.
olabilirler.
Emir anlamında kullanılan, tablodaki isim fiilerden başka, sülâsî fiilden fe‘âli
( )ﻓَﻌﺎ ِلvezninde bulunan isim fiiller de bulunmaktadır. Bunlar kurala bağlıdır, bu
vezinde kullanılır:
İn! ِ َﻧ
!ﺰال İnmek ﻧَـ َﺰ َل
Örnek
Bırak! ِ َﺗ
!ﺮاك Bırakmak ﺗَـ َﺮ َك
Otur! ِ َﺟ
!ﻼس Oturmak ﺲ
َ ََﺟﻠ
Sus! ِ ﺳ
!ﻜﺎت Susmak ﺖ
َ َﺳ َﻜ
َ
Not: Emir anlamında kullanılan isim fiillerden bazıları emir kipi gibi
çekimlenebilmekte veya bazı şahıslarda çekimleri bulunmaktadır. ِ ، َﻫﻠُ ﱠﻢve ﻌﺎل
ﻫﺎت َ َﺗ
bu türdendir.
ﲔ Dişil
َْ َﺗَﻌﺎﻟ ﺗَﻌﺎﻟَﻴﺎ ﻌﺎﱄ
ْ َ َﺗ
ﺣﻲ
ﱠ ﺻﺎﻧﻊ
ٌ
ِ
اﻣﺶ أَ ْزَرق
ﻋﻠﻴﻚ ﻣﻪ
Cevaplarınızı karşılaştırınız.
ﺣﻲ
ﱠ x ﺻﺎﻧﻊ
ٌ
x ِ
اﻣﺶ x أَ ْزَرق
Cevaplarınızı karşılaştırınız.
.2اﻟﻨﻌﻤﺔ اﻟﻮاﻓﺮة.
.4ﻋﻠﻰ اﺑﻦ آدم أن ُﳛﺎﻛﻲ اﻟﻄﻴﻮر ﰲ ِﳘّﺘﻬﺎ وﻧﺸﺎﻃﻬﺎ وﻳـُﺒَ ّﻜﺮ ﻣﻌﻬﺎ.
Alıştırmalar
• ﷲ وﻫﺐ اﻻﻧﺴﺎن ﻣﻦ ﻋﻨﺪﻩ اﻟﻨﻌﻤﺔ اﻟﻮاﻓﺮة.
• ﱂ ﻳﻬﻤﻞ اﺑﻦ آدم اﳌﻨﻄﻖ ﻣﺮة ﰲ ﺣﻴﺎﺗﻪ.
• ﻋﻠﻰ اﻹﻧﺴﺎن أن ﳛﺎﻛﻲ اﻟﻄﻴﻮر ﰲ ﻋﺰﻣﻬﺎ وإﺧﻼﺻﻬﺎ.
ﱠﺤ َﺪ أَﻳْ ِﺪي أَﺑْﻨﺎﺋِِﻪ.
• ﻻ ﻳـﺘـ َﻘﺪﱠم اﻟﻮﻃَﻦ دو َن أَ ْن ﺗَـﺘ ِ
َ ُ ََ
اﻟﻮﻃَ َﻦ ﺑﺎﻟﻌﻤﻞ ﻓﻘﻂ. ِ
• ﻳـَْﺮﺗَﻘﻲ َ
Cevaplarınızı karşılaştırınız.
َ َْ َ َْ
َ و ًاﻫﺎ ﻋﻠﻰ ﻣﺎ.3
!ﻓﺎت ﻣﻦ اﻷﻳﺎم
ِ
.ٌاﳊﺪﻳﻘﺔ ﻋﺼﺎﻓﲑ ﻣﺘﻨﻮﻋﺔ ﻂ ﻋﻠﻰ أﺷﺠﺎ ِر
ﲢ ﱡ.4
. ﻣﻌﺎوﻳﺔ ﺑﻦ أﰊ ﺳﻔﻴﺎن أول اﳋﻠﻔﺎء اﻷﻣﻮﻳﲔ.5
ﻬﺎت
َ ﻬﺎت َﻫ ْﻴ
َ َﻫ ْﻴ 2
واﻫﺎ
ً 3
ﻋﺼﺎﻓﲑ 4
ﺳﻔﻴﺎن،ﻣﻌﺎوﻳﺔ 5
ﻋﻠﻤﺎء ﻋﻈﻤﺎء 6
ﻋﻠﻴﻚ 7
ُﺳﻠﻤﻰ 8
ﻣﺼﺎﺑﻴﺢ 9
إﻟﻴﻚ ﻋﲏ 10
إﻳﻪ
ﻋﻔﺎ َن
ﳊﻢ
َ ﺑﻴﺖ
َ
ﺑﺎع
َ ُر
ﺗﻌﺎل
َ
ﻫﻴﺖ
َ
ﻋﻄﺸﺎ َن
ٍ
ﻛﺮاس
َﻃﻠﺤﺔ
ﺻ ْﻪ
ﺟﻮاﻣﻊ
َ
إﻳﻪ إﻳﻪ
ﻋﻔﺎ َن ﻋﻔﺎ َن
ﳊﻢ
َ ﺑﻴﺖ
َ ﳊﻢ
َ ﺑﻴﺖ
َ
ﺑﺎع
َ ُر ﺑﺎع
َ ُر
ﺗﻌﺎل
َ ﺗﻌﺎل
َ
ﻫﻴﺖ
َ ﻫﻴﺖ
َ
ﻋﻄﺸﺎ َن ﻋﻄﺸﺎ َن
ٍ
ﻛﺮاس ٍ
ﻛﺮاس
َﻃﻠﺤﺔ َﻃﻠﺤﺔ
ﺻ ْﻪ ﺻ ْﻪ
ﺟﻮاﻣﻊ
َ ﺟﻮاﻣﻊ
َ
.......................................................... •
.......................................................... •
Bireysel Etkinlik
.......................................................... •
.......................................................... •
.......................................................... •
.......................................................... •
Gayr-ı munsarıf konusu, alem (özel isim), sıfat ve isim olanlar olmak
üzere toplam üç bölümde bulunurlar.
ُ ُْ
3. Son İki Harfi Elif ve Nûn'dan ( ) انOluşan Özel İsimler. (Örn. )ﻋﺜ َﻤﺎن
4. Fiil Vezninde Olan Özel İsimler: Bu tür gayr-ı munsarıf özel isimler,
ُ ْ َ
mâzi, muzâri ve emir kipinde bulunabilirler. (Örn. )أﺣ َﻤﺪ
Özet (devamı)
B. İsim Olanlar
1. Sonunda Elif-i Memdûde ve Hemze ( )اءBulunan İsimler: (Örn.
ُﺻ ْﺤ َﺮاء
َ )
Not: Kelimenin sonunda yer alan elif-i memdûde ve hemze ( )اءo
kelimenin asli harflerinden ikisi ise, bu durumda kelime gayr-ı
munsarıf değildir.
2. Sonunda Elif-i Maksûre ( )ىBulunan İsimler: Sonunda,
müenneslik alameti olarak elif-i maksûre harfini bulunduran isimler
gayr-ı munsarıftır. (Örn. ) َﻣ ْﻌ َﲎ
3. Muntehe'l-Cumû‘ Olarak Adlandırılan Çoğul Vezinlerdeki
ﻔﺎﻋﻴﻞ ِ ِ
Kelimeler: Bu vezinlerden bazıları şunlardır: ُ َﻣ, َﻣﻔﺎﻋ ُﻞ, ﻴﻞ
ُ ﻓَـ َﻌﺎﻋ,
ِ ﻓَـﻌ. (Örn. ﺎﺟ ُﺪ
ﻓَـ َﻌﺎﺋِ ُﻞve ﺎﻋ ُﻞ ِ )ﻣﺴ
َ ََ
Not: Yukarıdaki çoğul kalıplarında yer alan çoğul isimler, sonlarına
dişilik te'si ( )ةaldıklarında, gayr-ı munsarıf olmaktan çıkarlar. Yani
tenvin ve kesre alırlar.
1. Ef‘alu (ﻞ
ُ )أَﻓْـ َﻌVeznindeki Sıfatlar ve ism-i tafdiller. (Örn. َﲨَ ُﻞ
ْ )أ
(Örn. ن
ُ )ﺗَـ ْﻌﺒَﺎ
3. Mef‘alu (ﻞ
ُ ) َﻣ ْﻔ َﻌve Fu‘âlu (ﻌﺎل
ُ ُ )ﻓVezinlerinde Bulunan 1-10 Arası
Üleştirme Sayıları. (Örn. ﺚ
ُ َﻣﺜْـﻠ/
َ ﻼث
ُ ُ)ﺛ
4. ﺧ َﺮى
ْ ُ أKelimesinin Çoğulu Olan ُﺧ ُﺮ
َ أSözcüğü
• İsim Fiiller ()أَﺳْﻤﺎ ُء اﻷ َ ْﻓﻌﺎ ِل
• İsim fiiller, yapı itibariyle fiil olmadıkları halde, fiil anlamını taşıyan
fakat fiil gibi çekimlenemeyen ve mebnî olan isimlerdir. Örn: (ﻬﺎت
َ َﻫ ْﻴ
Uzak oldu)
• İsim fiiller mâzî, muzârî ya da emir anlamlarını taşıyabilirler. Örn:
(ن
َ ُﺳ ْﺮﻋﺎAcele Etti)
ِ َ ﺗBırak!)
• Sülâsî fiilden fe‘âli ( )ﻓَﻌﺎ ِلvezninde isim fiil yapılır. Örn: (!ﺮاك
Not: Emir anlamında kullanılan isim fiillerden bazıları emir kipi gibi
çekimlenebilmekte veya bazı şahıslarda çekimleri bulunmaktadır. ،َﻫﻠُ ﱠﻢ
ِ ve ﻌﺎل
ﻫﺎت َ َ ﺗbu türdendir.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde gayr-ı munsarıf bir kelime bulunmaktadır?
a) .اﻟﻌﺮاﻗِﻲ
ِ ﻀ َﺮ اﻟ َـﻤﻨﺪوب
َ َﺣ
ّ
b) .ﺗَـ َﻌﻠﱠﻤﻨﺎ ﰲ َﻣﺪا ِرس
ِ ﻳﺰور اﻟـﻤﺪﻳﺮ
c) .اﻟﻌﺎﻣﻞ ُ ُ َ
d) .ﻌﺎﻣﺎ ﻟِﻠﺠﺎﺋِﻊ
ً َﱠﻣﺖ ﻃُ ﻗَﺪ
e) .ﻜﻤﺔ َ ﻠﻤﺤ ِ ﻗُ ِّﺪم اﻟـﻤﺘـ
َ ﱠﻬ ُﻢ ﻟ
َ ُ َ
4. .أﻗﻮل ﻫﺎﻛﻢ اﻟﱪﻫﺎن ﻋﻠﻰ ﻣﺎ cümlesinde hangi kelime isim fiildir?
a) اﻟﱪﻫﺎن
b) ﻋﻠﻰ
c) ﻫﺎﻛﻢ
d) ﻣﺎ
e) أﻗﻮل
5. .اﻷﲪﺮ ﻳﻨﺒﻊ ﻣﺪﻳﻨﺔ ﺳﻌﻮدﻳﺔ ﻋﻠﻰ اﻟﺒﺤﺮ cümlesinde gayr-ı munsarıf isim hangisidir?
a) ﻳﻨﺒﻊ
b) ﻣﺪﻳﻨﺔ
c) ﺳﻌﻮدﻳﺔ
d) اﻟﺒﺤﺮ
e) اﻷﲪﺮ
ِ
9. “اﻟﺼﻌﺒﺔ ِ
اﻻﻣﺘﺤﺎﻧﺎت ﻃﺎﻟﺐ ﻛﺴﻼ ُن ﰲ ﻫﺬﻩ
ٌ ﻳﻨﺠﺢ
َ ﻫﻴﻬﺎت أَ ْن
َ ” cümlesinin karşılığı
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Tembel bir öğrencinin bu zor sınavda başarılı olabilmesi ne kadar uzak!
b) Bu zor sınavda bazı tembel öğrencilerin başarılı olabilmesi ne kadar
uzak!
c) Ne kadar uzak! Bu zor sınavlarda öğrencilerin başarılı olması.
d) Tembel bir öğrencinin bu zor sınavlarda başarılı olabilmesi ne kadar
uzak!
e) Zor sınavlarda tembel bir öğrencinin başarılı olması şaşılacak bir şeydir.
Cevap Anahtarı
1.b, 2.d, 3.e, 4.c, 5.a, 6.d, 7.b, 8.c, 9.d, 10.e
SÖZLÜKÇE
Gerçekleştirmek إﳒﺎزﻫﺎ
ُ Dağıtıyor ﻓﻴُﻮّزع
Teminat altına almak وﺿﻤﺎﻧًﺎ
َ birleşiyor ِ ﺗَـﺘ
ﱠﺤ َﺪ
Ciğer pareleriniz ﺒﺎد ُﻛ ْﻢ ُ ﻓِﻠ
ِ ْﺬات أَ ْﻛ El ﻳﺪ ج أَﻳْ ِﺪي
İnsanoğlu آدم
َ اﺑْ ُﻦ Hayırlı اﻷَﺑْﺮار
YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, I-IV, Mısır, tsz.
Avşar, E. (2010), Arapça Dilbilgisine Giriş – 1, İstanbul.
Çörtü, M. (2006), Arapça Dilbilgisi Sarf, İstanbul.
ed-Dahdâh, A. (1981), Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvili ve Levhât,
Beyrut.
el-Galâyînî, M. (2008), Câmi‘u'd-Durûsi'l-‘Arabiyye, Beyrut.
el-Hâsimî, S. A. (h. 1354) el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır.
el-Kitâbu'l-Esâsî, Suudi Arabistan 2008.
Günday, H., Şahin, Ş. (2009), Arapça Dilbilgisi Sarf Bilgisi, İstanbul.
http://ar.assabile.com/a/al-ikhlas-fi-al-3amal-127 (erişim: 19.08.2019)
https://www.alderaah-news.net/other/5673011/( ) اﻷﺿﺤﻰ اﻟﻤﺒﺎركﻋﯿﺪerişim:
59T
19.08.2019)
Kara, H., Düzgün, O. (2010), Arapça Konuşma Dersleri, İstanbul.
Kelebek, M. (ve diğerleri-Komisyon), (2009) İmam Hatip Liseleri için Arapça 12,
Ankara.
Sarmış, İ. (2011) Metin ve Araştırmalarla Uygulamalı Arapça Dil Bilgisi.
Sînî, M. İ., (ve diğerleri-Komisyon), (1403/1983) el-Kavâ‘idu’l-‘Arabiyyetu’l-
Muyessere, Riyad.
Uralgiray, Y. (1986), İlk ve İleri Dilbilgisi, Riyad.
Yasdıman, N. (2010), Adım Adım Kur'an Dili, İzmir.
• İsm-i Mevsûl
ARAPÇA IV
İÇİNDEKİLER
2
bilebilecek,
• İsim-i mevsûlleri
gruplandırabileceksiniz.
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
İsm-İ Mevsûller
İSM-İ MEVSÛL
İSM-İ MEVSÛLLER
GİRİŞ
Ardından gelen cümleyi öncesindeki cümleye ya da kelimeye bağlayan lafza
İsm-i mevsûl denir. Tek başlarına anlamları olmadığı halde, cümlede ilişki halinde
bulunduğu isimlerin dilbigisel rollerine (fail, meful vb.) uygun olarak “-en, -an; -dığı,
diği; -deki, -daki; -anı, -eni” vb. değişik anlamsal katkılarda bulunmaktadırlar.
Türkçedeki karşılığı ilgi zamiri olan bu isimden sonra, kendisini tamamlayan bir
cümle yer alır. Bu cümleye "sıla" ( )ﺻﻠﺔcümlesi denir. Sıla cümlesinde, cümle ile
ism-i mevsûlü birbirine bağlayan zamir bulunur. Bu zamire "âid" ( )ﻋﺎﺋﺪzamiri denir.
ﺘﺎب اﻟﱠﺬي ِ
Bu zamir, bazen açık (bâriz) bazen de gizli (müstetir) olur. Örneğin, " ُ اﻟﻜ
ُ" "ﻗَـ َﺮأْﺗُﻪOkuduğum kitap" ifadesinde " " اﻟﱠﺬيkelimesi "ism-i mevsûl", "ُ "ﻗَـ َﺮأْﺗُﻪcümlesi
"sıla cümlesi", "ْت
ُ "ﻗَـ َﺮأfiiline bitişmiş olan "ُ "ـﻪzamiri de "âid" zamiridir.
Okuma – Anlama
اﳊﺞ
ّ ﻓﺮﻳﻀﺔ
.َﺧﻄﺎﻳﺎ
(el-Kitâbu'l-Esâsî, Suudi Arabistan 2008, c. 3, s. 208,
Resim kaynağı,(erişim: 19.08.2019) https://vb.3dlat.com/showthread.php?t=257679)
İsm-i mevsûller mef'ûl vb. bir konumda da bulunabilir. Yukarıdaki metinde yer alan, اﻟﺬﻳﻦ ،اﻟﱵ
marifedir.
، اﻟﻼﰐ، َﻣﻦkelimeler, ism-i mevsûldür.
ِ ﱠِ ﱠ
Örnek
İnsana bilmediğini
َ ْ"اَ ْﳊَ ْﻤ ُﺪ ﻪﻠﻟ اﻟﺬي َﻋﻠ َﻢ ا ِﻹﻧ
"ﺴﺎ َن َﻣﺎ َﱂْ ﻳَـ ْﻌﻠَ ْﻢ
öğreten Allah'a
hamd olsun. Sıla cümlesi İsm-i mevsûl
ÖZEL (ﺺ
ّ َ اﳌُ ْﺨﺘMUHTASS) İSM-İ MEVSÛLLER:
Bu ism-i mevsûller, tekili-ikili-çoğulu ve erili-dişili bulunan ism-i mevsûllerdir.
Aşağıdaki tablodaki özel ism-i mevsûlleri inceleyelim:
kullanılır. Eril
O iki şey ki, o O şey ki, o
O kimseler ki
iki kimse ki kimse ki
، اَﻟﻼﱠﰐ،اَﻟﻠﱠﻮاﰐ ِ اَﻟﻠﱠ
ِ ْ اَﻟﻠﱠﺘَـ- ﺘﺎن
ﲔ اَﻟﱠﱵ
اَﻟﻼﱠﺋﻲ O iki şey ki, o O şey ki, o Dişil
أُ ِﺣ ﱡ
Kendisini, çocukları için
ِ ﺴ َﻬﺎ ﻣﻦ
أﺟﻞ َ ﺗﻀﺤﻲ ﻧَـ ْﻔ
ّ ﺐ اﻷمﱠ اﻟّﱵ
kendini feda eden anneyi
severim. ِ
.أوﻻدﻫﺎ
öğrenciyi onurlandırdı.
.ﺗَـ َﻔ ﱠﻮﻗَﺘﺎ
"Gerçekten müminler
kurtuluşa ermiştir; ki
ﻳﻦ ُﻫ ْﻢ ِﰲ ِِ ﱠ
onlar, namazlarında huşû َ "ﻗَ ْﺪ أَﻓْـﻠَ َﺢ اﳌُْﺆﻣﻨُﻮ َن اﻟﺬ
içindedirler." (Mü'minûn, ".ﺎﺷ ُﻌﻮ َنِ ﺻﻼَﻬﺗِِﻢ َﺧ
ْ َ
1-2)
ِ
Örnek .ﺳﺎﻓﺮ إﱃ ﺑﻠﺪﻩ اﻟﺬي اﻟﻌﺎﻣﻞ ﻋﺎد
َ
Memleketine giden işçi döndü.
ِأ
.ُُﺣﺒﱡﻪ اﻟﺬي ِ َِﻋﻠﻰ اﻟﻄّﺎﻟ
ﺐ ُ َﺳﻠﱠ ْﻤ
ﺖ
Sevdiğim öğrenciye selam verdim.
Not: İsm-i mevsûlün tesniyesi (ikili) mebnî değildir. Tesniye bir isim gibi irâb
olur. Örnek:
ِ
.اك َ أَ ْﻛ ِﺮم اﻟﻠﱠ
َ ﺬﻳﻦ زار
. واﻟﻔﺎﻋﻞ ﺿﻤﲑ ﻣﺴﺘﱰ وﺟﻮﺑﺎ ﺗﻘﺪﻳﺮﻩ أﻧﺖ، ﻓﻌﻞ أﻣﺮ ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن:أَ ْﻛ ِﺮْم
. ﻣﻔﻌﻮل ﺑﻪ ﻣﻨﺼﻮب وﻋﻼﻣﺔ ﻧﺼﺒﻪ اﻟﻴﺎء ﻷﻧﻪ ﻣﺜﲎ:اَﻟﻠﱠ َﺬﻳْ ِﻦ
، ﻓﻌﻞ ﻣﺎض ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻔﺘﺢ ﻻﺗﺼﺎﻟﻪ ﺑﺄﻟﻒ اﻻﺛﻨﲔ:اك
َ زار
Örnek
1. َﻣﺎ: İnsan dışı varlıklar için kullanılır. Diğer ism-i mevsûller gibi mebnîdir.
Ortak ism-i Yaptığın hoşuma gitti. َ ْأَ ْﻋ َﺠﺒَِﲏ َﻣﺎ ﻓَـ َﻌﻠ
.ﺖ
Örnek
mevsûllerden
َﻣﻦinsanlar için,
ﻣﺎinsanların dışındaki
varlıkları belirtmek için
kullanılırken.
2. َﻣﻦ: İnsanlar için kullanılan bir ism-i mevsûldür. Diğer ism-i mevsûller gibi
mebnîdir.
Örnek
.ﺖ
َ ﺴ ْﻨ
َ َﺣ
ْ ﺖ إﱃ َﻣﻦ أ
ُ ﺴ ْﻨ
َ َﺣ
ْأ
yaptım.
3. ي
أ ﱡ: İnsan ve insan dışı varlıklar için ortak kullanılır. Ortak ism-i mevsûller
içinde mureb olan tek ism-i mevsûldür. Örnek:
ziyaret etti.
.ﻗﺮأت
ُ
ﻣﺎ ﻓﻬﻤﺖ
ُ
Fiil cümlesi
Okuduğumu anladım.
.ﰲ اﳌﻜﺘﺒﺔ
اﻟﺬي ﺻﺪﻳﻘﻲ زرت
ُ
Şibh-i cümle
Kütüphanedeki arkadaşımı ziyaret ettim.
Sıla cümlesinin irâbta mahalli yoktur. Yani sıla cümlesi, cümle olarak bir
bütün halinde, ana cümlenin temel ögeleri arasında yer almaz.
İsmi Salim olan öğrenci geldi. .ﺟﺎء اﻟﻄﺎﻟﺐ اﻟﺬي اﲰﻪ ﺳﺎﱂ
Örnek
olan ـﻪzamiridir. İsm-i mevsûl eril ve tekil olduğu için zamir de ona uygun olarak
gelmiştir. İkinci örnekte ise âid zamiri, ﻓﺎزfiilinin gizli (müstetir) fâili olan ﻫﻮ
zamiridir.
أَ ْﻋ ِﺮ ُ
ف َﻣ ْﻦ َ
ﻗﺎل اﻟْ َﻘﺼﻴﺪةَ.
ِ ِ
ﻓَ َﺎزت اﻟﻠﱠﺘﺎن َ
ﺻﺒَـَﺮﺗﺎ.
ﻚ إِﱃ ﻣﺎ ﻻ ﻳَﺮﻳﺒُ َ
ﻚ. َد ْع ﻣﺎ ﻳَﺮﻳﺒُ َ
ﺣﺎﻓِ ْﻆ َﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﻋِْﻨ َﺪ َك.
اﻟﺬي َ
ﺻ َﺪﻗَﻚ ﺻﺪﻳﻘﻚ. .8
ِ
اﳌﻜﺮﻣﺔ. .1إﱃ ﻣﻜﺔَ
ِ .2
ﻷداء ﻓﺮ ِ
ﻳﻀﺔ اﳊﺞ.
َ .4ﺣ َﺪ َ
ث ﻣﺎ ﻗﺎﻟَﻪُ.
ﻳﺪﻩُ.
ﻚ َﻣ ْﻦ ﺗُﺮ ُ .8ﺳﺄُﺣ ِ
ﻀُﺮ ﻟَ َ َ ْ
ﻬﻮر.
ﺒﻴﺐ َﻣ ْﺸ ٌ .9اَﻟﱠﺬي ﻓَ َﺤ َ
ﺺ أُّﻣﻲ ُﻫ َﻮ ﻃَ ٌ
.10اِ ْﺳﺘَـ ْﻘﺒِ ْﻞ أَﻳّﺎً َرأَﻳْـﺘَـ ُﻬ ْﻢ.
اﻟﺬي 1
اﻟﱵ 2
اﻟﺬي 3
ﻣﺎ 4
اﻟﺬﻳﻦ 5
اﻟﺬﻳﻦ 6
ﻣﺎ 7
ﻣﻦ 8
اﻟﺬي 9
ًأﻳﺎ 10
.......................................................... •
Bireysel Etkinlik
.......................................................... •
.......................................................... •
.......................................................... •
.......................................................... •
.......................................................... •
A. Özel (ﺺ
ّ َ اﳌُ ْﺨﺘMuhtass, Has) İsm-i Mevsûller
Bu ism-i mevsûller, tekili-ikili-çoğulu; erili-dişili bulunan ism-i
mevsûllerdir.
Çoğul İkil Tekil
ﱠ
ِ اَﻟﻠﱠ
اَﻟﻠﱠ َﺬﻳْ ِﻦ- ﺬان اَﻟﱠ ِﺬي
ﺬﻳﻦ
َ اَﻟ
O iki şey ki, o O şey ki, o Eril
O kimseler ki
iki kimse ki kimse ki
، اَﻟﻼﱠﰐ،اَﻟﻠﱠﻮاﰐ ِ اَﻟﻠﱠ
ِ ْ اَﻟﻠﱠﺘَـ- ﺘﺎن
ﲔ اَﻟﱠﱵ
اَﻟﻼﱠﺋﻲ O iki şey ki, o O şey ki, o Dişil
İsm-i mevsûlden sonra gelen cümleye sıla cümlesi denir. İsm-i mevsûlün
ayrılmaz bir parçası olan bu cümle, isim cümlesi, fiil cümlesi ya da şibih
cümle (harf-i cerli veya zarflı cümlecik) olarak üç farklı şekilde
bulunabilir. Sıla cümlesinin irâbta mahalli yoktur. Sıla cümlesi bir bütün
olarak, ana cümlenin temel ögesi arasında yer almaz. Ancak, sıla
cümlesinin kendi içinde ögeleri ayrıca bulunur.
DEĞERLENDİRME SORULARI
?1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ism-i mevsûl bulunmaktadır
)a ﻧَـ َﺰ َل اﻷَوﻻد ﻓَﺎﻟ ﱠﺮ ُﺟﻞ ِﻣﻦ اﳊﺎﻓِﻠﺔ.
ﺴﺖb) .
َو َﺟﻠَ َ ﻒ
ﺼ ّ
َزﻳﻨَﺐ َد َﺧﻠَﺖ اﻟ ﱠ
ﺠﻠّﺔc) .
ﺼﺤﻴﻔﺔ أَو اﻟـ َﻤ َﻗَـ َﺮأَت ﻋﺎﺋِﺸﺔ اﻟ ﱠ
ِ ِ
ـﻤ َﻮﻇّﻒd) . اﺗﱠ َ
ﺼ َﻞ اﻟ َـﻤﺴﺆول ﺑﺎﻟ ُ
اﻟﻮﻟ ِ
َﺪان ُﳘﺎ اﻟﻠﱠﺬان َذ َﻫﺒﺎ أ ِ
َﻣﺲe) . َ
4. cümlesinde sıla cümlesiﺧﺪﳚﺔ وﻋﺎﺋﺸﺔ ﳘﺎ اﻟﻠﺘﺎن ﻛﺎﻧﺘﺎ أوﱃ وآﺧﺮ زوﺟﺎت اﻟﻨﱯ.
?hangisidir
ﳘﺎ )a
ﻛﺎﻧﺘﺎ )b
c) زوﺟﺎت اﻟﻨﱯ
d) اﻟﻠﺘﺎن
e) أوﱃ وأﺧﺮ
5. .ﻛﺎﻧﺖ ﻣﻔﺘﻮﺣﺔ
ْ اﻟﱵ اﻷﺑﻮاب
َ ﺖ
ُ أَ ْﻏﻠَ ْﻘ cümlesinde ism-i mevsûl hangisidir?
a) ﺖ
ُ أَ ْﻏﻠَ ْﻘ
b) اﻷﺑﻮاب
َ
c) اﻟﱵ
d) ﻛﺎﻧﺖ
e) ﻣﻔﺘﻮﺣﺔ
Cevap Anahtarı
1.e, 2.d, 3.b, 4.b, 5.c, 6.e, 7.d, 8.a, 9.e, 10.c
SÖZLÜKÇE
Farklı olur ﲣﺘﻠﻒ
ُ
Geliyor, akın
ediyor
ﻳَِﻔ ُﺪ
Ülkeler, devletler ُد َو ٍل م َد ْوﻟﺔ Yerine getirmek ِ
ﻷداء
için
ﺗَـﺘَﺒﺎﻳَ ُﻦ ﺾ ِ
Farklı oluyor Farz, görev, ödev ُ ﻓﺮﻳﻀﺔ ج ﻓَﺮاﺋ
Yerine getirmeleri
için
ﻟِﻴُـ َﺆدﱡوا Aylar اﻷﺷﻬﺮ م ﺷﻬﺮ
Yaklaşmaları için ﻟِﻴَﺘَـ َﻘ ﱠﺮﺑﻮا Farz kıldı ﻓﺮض ﻋﻠﻰ
َ
O’ndan mağfiret
dilemeleri için
ﻟِﻴَ ْﺴﺘَـ ْﻐ ِﻔﺮوﻩ Başkent اﻟﻌﺎﺻﻤﺔَ ج ﻋﻮاﺻﻢ
İşlediler ْارﺗَ َﻜﺒﻮا Grup, cemaat ﻃﻮاﺋﻒ م ﻃﺎﺋِﻔﺔ
ٌَﺧﻄﺎﻳﺎ م َﺧ ِﻄﻴﺌَﺔ
Gruplar,
Günahlar, hatalar
topluluklar
ُﲨﻮع م َﲨْ ٌﻊ
YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, I-IV, Mısır, tsz.
Avşar, E. (2010), Arapça Dilbilgisine Giriş – 1, İstanbul.
Çörtü, M. (2006), Arapça Dilbilgisi Sarf, İstanbul.
ed-Dahdâh, A. (1981), Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvili ve Levhât,
Beyrut.
el-Galâyînî, M. (2008), Câmi‘u'd-Durûsi'l-‘Arabiyye, Beyrut.
el-Hâsimî, S. A. (h. 1354) el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır.
el-Kitâbu'l-Esâsî, Suudi Arabistan 2008.
Günday, H., Şahin, Ş. (2009), Arapça Dilbilgisi Sarf Bilgisi, İstanbul.
https://vb.3dlat.com/showthread.php?t=257679 (erişim tarihi: 19.08.2019)
Kara, H., Düzgün, O. (2010), Arapça Konuşma Dersleri, İstanbul.
Kelebek, M. (ve diğerleri-Komisyon), (2009) İmam Hatip Liseleri için Arapça 12,
Ankara.
Sarmış, İ. (2011) Metin ve Araştırmalarla Uygulamalı Arapça Dil Bilgisi.
Sînî, M. İ., (ve diğerleri-Komisyon), (1403/1983) el-Kavâ‘idu’l-‘Arabiyyetu’l-
Muyessere, Riyad.
Uralgiray, Y. (1986), İlk ve İleri Dilbilgisi, Riyad.
Yasdıman, N. (2010), Adım Adım Kur'an Dili, İzmir.
ARAPÇA IV
Doç. Dr. İbrahim
ÖZAY
ÜNİTE
3
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Şartlı Cümleler I
72
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Şartlı Cümleler I
ŞART ÜSLÛBU
Giriş
Bir eylemin Bütün dillerde olduğu gibi, Arapçada da bir eylemin gerçekleşmesini
gerçekleşmesini bir şarta birtakım edatlar kullanarak belirli şartlara bağlayan cümle yapıları vardır. Bu
bağlayan yapılara şart yapılara şart cümleleri, bu üslûba da şart üslûbu denir.
cümlesi denir. Şart edatı,
şart cümlesi ve cevap Şart cümleleri adını verdiğimiz bu cümle çeşidi şart edatı, şart cümlesi ve
cümlesi olmak üzere üç cevap cümlesi olmak üzere üç temel ögeden oluşmaktadır. Şart cümlesinin
temel ögeden oluşur. hemen önünde şart edatı bulunur. Cevap cümlesi de şart cümlesinden sonra
gelir. Ancak şart ile cevap cümlesi arasında cümleyi destekleyen veya açıklayan
diğer ögeler de yer alabilir. Söylediklerimizi bir formülle ifade etmek gerekirse;
Cevap cümlesi Şart cümlesi Şart edatı
ŞART EDATLARI
Şart edatları kendi aralarında iki gruba ayrılır:
I- İki muzâri fiili cezmeden şart edatları
II- Cezmetmeyen şart edatları
I- İki Muzâri Fiili Cezmeden Şart Edatları: Bu edatlar iki muzâri fiilden
birincisinin başında bulunurlar ve her ikisinin de sonunu cezmederler. Bu iki fiil,
iki ayrı cümle oluşturmaktadır. Bunlardan birincisine şart cümlesi, ikincisine
cevap cümlesi denir. Bu edatların, (ي
)أَ ﱡdışında hepsi mebnidir (harekeleri
değişmez). İki muzâri fiili cezmeden şart edatları şunlardır:
73
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Şartlı Cümleler I
OKUMA – ANLAMA
واﻟﺪ ﻟِﻮﻟﺪﻩِ
ﻧﺼﻴﺤﺔُ ٍ
َ
درﺳﻚ،
ﻆ َ ﲏ! اِ ْﻋﻠَ ْﻢ أﻧّﻚ ﳌﺎﱠ َﲢﻔ ْ درﺳﻪ وﻗﺎل ﻟﻪ واﻟﺪﻩ ﳌﺎﱠ ْﻳﺮ ُﺳ ِ
ﺐ اﻟﻮﻟ ُﺪ ":ﻳﺎ ﺑُـ َﱠ ﻆ وﻟ ٌﺪ َ
ﱂْ َﳛ َﻔ ْ
س وﻻَ ِ ِ ِِ ِ ِ
اﻷب ﻟﺒ ْﻨﺘﻪ :ﻗﻮﱄ ﻷﺧﻴﻚ ،ﻟﻴَ ْﺪ ُر ْ ﺐ ﻋﻠﻴﻪ أﺑﻮﻩ .ﰒّ ﻗﺎل ُ ﻀَوﻟِﻤﺎذا؟ وﺧﺮج اﻟﻮﻟ ُﺪ ﺣﺰﻳﻨﺎً ﺑِﺄ ْن ﻳَـ ْﻐ َ
ﺺ ﻣﺎ وﺟﺐ ِ
ﻋﻠﻴﻪ. ﻴﻌﻤﻞ ﻛ ﱡﻞ ﺷ ْﺨ ٍ ِ ﻳﺮﺳ ِ
َ َ وﻟﻜﻦ ﻟ ْ ﺣﻢ ْ ، ﺣﻢ ﻻ ﻳُـ ْﺮ ْ ﺐ .ا ْﻋﻠَ ْﻢ أ ّن َﻣ ْﻦ ﻻ ﻳَـ ْﺮ ْ
ُْ ْ
ﺗﻌﻤﻞ ﳌﺎﱠ رﺟﻊ اﻟﻮﻟ ُﺪ ﺑﻌﺪ ٍ
ﺼ ْﺪ ،ﻣﱴ ْ ع َﲢْ ُ
ﺗﺪرس ﺗَـ ُﻔ ْﺰ ،وﻣﺎ ْﺗﺰَر ْ
ْ ﲏ ! أﻳّﺎ َن
ﺳﺎﻋﺔ ﻗﺎل ﻟﻪ :ﻳﺎ ﺑُـ َﱠ َ
اﻟﻜﱪ ،ﻣ ْﻬﻤﺎ ﻳ ِ ِ
ﺼِ ْﱪ ﻋﻠﻴﻪ ،وأﻳﻨﻤﺎ ْ
ﺗﻜﻦ ﻚ ﰲ ﺳﺒﻴﻞ اﳋﲑ ﺗَ ْ ﺼ ْﺒ َ ﻚ ﰲ َِ َ ُ اﻟﺼﻐ ِﺮ ْ
ﻳﻨﻔﻌ َ ﻨﺠﺢ ،وﻣﺎ ﺗﺘﻌﻠﱠ ْﻢ ﰲ ّ ﺗَ ْ
اﳌﻮت.
ﻚ ُ ﻳُﺪ ِرْﻛ َ
ﺼِ ْﱪ ﻋﻠﻴﻬﺎ ،ﻓﺈ ّن ﷲ ِ
ﻌﺎﻣﻞ ﺗُﻌﺎﻣﻞ .إ ْذﻣﺎ ﺗُ ِ وأﻳﻦ ﺗ ْﺬ ْ ِ
ﻚ ُﻣﺼﻴﺒﺔٌ ﺗَ ْ
ﺼ ْﺒ َ ﻫﺐ ﲡ ْﺪ ﺻﺪﻳﻘﺎً .ﻛﻴﻔﻤﺎ ﺗُ ْ َ ْ َ
ﺧﺎدﻣﻬﻢ .اُﻋﺒُ ْﺪ
ﺧﲑ اﻟﻨﺎس ُ ﻚ ﺗَـ ْﻌ َﻤﻠْﻪ .ﻷ ّن َ ﻗﻮﻣ َ
ﻳﻨﻔﻊ َ
ﻋﻤﻞ ْ ي ٍ ﻣﻊ اﻟﺼﺎﺑﺮﻳﻦ .و َﺣ ْﻴﺜُﻤﺎ ﺗُـ ْﺮَز ْق ﺗُِﻘ ْﻢ .وأ ﱡ
ﻧﻔﺴﻚ. ﻒ أﻣﺮﻩُ ،ﻟِﻴ ُﻜﻦ ﻟﺴﺎﻧُﻚ ﺻﺎدﻗﺎً وﻟَﻮ ﻋﻠﻰ ِ ِ
ْ ْ ﻚ وﻻ ُﲣﺎﻟ ْ َ رﺑّ َ
Not: Ünitenin sonundaki sözlükçeden yararlanarak metni anlamaya ve
çevirisini yapmaya çalışınız.
74
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Şartlı Cümleler I
رﺳﻪُ.
ﻆ اﻟﻮﻟ ُﺪ َد َ
.1ﻻَ ،ﱂْ َﳛ َﻔ ْ
ﺐ اﻟْﻮﻟ ُﺪ.
ﺮﺳ َ
ﻨﻔﻊ ْﻗﺒ َﻞ أ ْن ﻳَ ُ
.2ﺗَ ُ
.3ﻳَﻨ َﻔ ُﻌﻨَﺎ ﻣﺎَ ﻧَـﺘَﻌﻠﱠ ُﻤﻪ ﰲ اﻟ َِ
ْﻜﱪ.
ﻒ أﻣﺮﻩُ ،ﻟِﻴ ُﻜﻦ ﻟﺴﺎﻧُﻚ ﺻﺎدﻗﺎً وﻟَﻮ ﻋﻠﻰ ِ
ﻧﻔﺴﻚ. ِ ِ ِ ِِ
ْ ْ .4ﻗﺎَ َل اﻟ َْﻮاﻟ ُﺪ ﻟ َﻮﻟﺪﻩ :اُ ْﻋﺒُ ْﺪ َرﺑﱠﻚ وﻻَ ُﲣَﺎﻟ ْ ْ َ
وﺣ ِﺰ َن ﻋﻠﻰ ِ
ﻗﻮل أﺑﻴﻪ. وﺧﺮج اﻟﻮﻟ ُﺪ َ
ﻗﺎل اﻟﻮﻟ ُﺪ ﻷ ْﺧﺘِﻪ ﺣﺎﻟﺔَ أﺧﻴﻬﺎ.
ﻳﻨﻔﻊ اﻹﻧﺴﺎ َن ﻣﺎ ﻳﺘﻌﻠّﻤﻪ ﰲ اﻟﺼﻐﺮ.
75
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Şartlı Cümleler I
.اﻷﺟﺮ
َ ﻜﺴﺐْ َﻣﻦ ﻳﻘ ﺮأْ اﻟﻘﺮآ َن ﻳ
ْ
Kim Kur’an okursa sevap kazanır.
.ﲢﺼ ْﺪﻩ ﰲ اﻟﺸﻴﺨﻮﺧﺔ
ُ ﻣﺎ ﺗﺰر ْع ﰲ اﻟﺸﺒﺎﺑﺔ
Örnek
76
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Şartlı Cümleler I
.ﻠﺒﺲ اﻟﻨﻈّﺎرة
ْ َﺗﻈﻬﺮ اﻟﺸﻤﺲ ﺗ
ْ ﻣﱴ
Güneş ne zaman çıkarsa, gözlüğü takarsın.
.اﳌﺴﺒﺢ
ْ ﻧﺬﻫﺐ إﱃ
ْ ﺗﺮﺟﻊ ﻣﻦ اﻟﻌﻤﻞ
ْ أﻳّﺎ َن
Örnek
Ne zaman işten dönersen, havuza gideriz.
.ﺗﺴﱰ ْح ﻓﻴﻪ
َ ﻌﺐْ أﻳﻦ ﺗ ْﺘ
َ
Nerede yorulursan orada dinlenirsin.
77
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Şartlı Cümleler I
78
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Şartlı Cümleler I
79
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Şartlı Cümleler I
ًاﻟﺒﺎب ﻣﻔﺘﻮﺣﺎ
َ ﻋﻠﻲ َوﺟﺪ
ﺟﺎء ﱞ
َ إذا
Ali geldiğinde kapıyı açık buldu.
Örnek
ﻚ
َ ْإ ْن ﺗﻀﺮﺑْﲏ أﺿﺮﺑ
Beni döversen ben de seni döverim.
Örnek
3- Ya da bu fiillerden ilki mâzî fiil ikincisi muzâri fiil veya tam tersi olabilir.
Bu durumda muzâri fiillerin cezmi şart değildir.
ِ َﺗ/ﺼﻞ
ﺼ ْﻞ ﺑﻌ َﺪ ﺳﺎﻋﺘﲔ ِ
ُ َﺳﺎﻓﺮت ﺑﺎﻟﻘﻄﺎر ﺗ
َ إذا
Örnek
.ﻚ
َ ُﺟ ْﺒ ّ
Her ne zaman seslenirsen sana cevap veririm.
80
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Şartlı Cümleler I
Yine iki muzâri fiili cezmeden şart edatlarından ﻛﻴﻔﻤﺎbaşında yer aldığı fiil
cümlesi ile ilgili olarak durum belirttiği için cümlede daima hâl ögesi
U U
konumundadır.
.ﻣﻌﻚ
َ ّﻢْ ّﻢ ﻣﻌ ِﻲ أﺗﻜﻠ
ْ ﻛﻴﻔﻤﺎ ﺗَﺘﻜﻠ
Örnek Benimle nasıl konuşursan ben de öyle konuşurum.
Şart edatlarından إذﻣﺎ، إنharf olup, bunların dışında kalan edatlar ise
isimdir. Bu iki edatın cümlede herhangi bir görevi yoktur.
81
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Şartlı Cümleler I
NOT: İki muzâri fiili cezmeden şart edatlarından bazıları aynı zamanda soru
edatı da olabilir. أي َ ، ﻣﱴgibi. Bu edatların soru mu yoksa şart edatı mı
ّ ، َﻣ ْﻦ، ﻣﺎ،أﻳﻦ
olduğunu anlamak için, bu edatlardan sonra gelen fiillere bakılır. Eğer tek fiil
geliyorsa soru edatı, iki muzâri fiil geliyorsa şart edatı olur. Örnekleri inceleyiniz:
OKUMA – ANLAMA
ﻳﻒِّ
ُ اﻟﺮ
وَﻣﻦ َﳚُ ْﻞ ﰲ ﻧﻮاﺣﻴﻪ،ﻗﺒﻞ ِ َ إ ْن ﺗَﺰِر اﻟﺮ،ﳏﻤﺪ
ُ ﻋﻤﺎَ ﻛﺎن ﻋﻠﻴﻪ ﻣﻦ
ّ ًﺗﻄﻮراً ﻛﺒﲑا
ّ ﻳﻒ َﲡ ْﺪ ﻓﻴﻪّ ّ ﻳﺎ
ٍّ اﻟﻔﻼح ﻣﻦ َﺣ
ﺐ َْﳚ ِﻦ ﲦﺮاﺗﻪ ُ ﻣﺎ ﻳﺒ ُﺬ ِر،ﺗﺴﺎﻓﺮ ﰲ اﻟﺒﻼد ﺗﺸﺎﻫ ْﺪ ﻫﺬﻩ اﳌﻨﺎﻇﺮ
ْ أﻳﻦ
َ ،ًﺗﻐﲑاً ﻣﻠﺤﻮﻇﺎ
ﻳﺸﺎﻫ ْﺪ ﱡ
ﺐ اﻟﺜﻨﺎء ﻋﻠﻰ ِ ْ ﲏ أﻳﻨﻤﺎ ﺗَ ِﺴ ْﺮ ﰲ اﻟﺒﻠﺪ ٍ ﺬل ﻣﻦ
ﻳﺎ ﺑُـ َﱠ.ﺟﻬﺪ ﻳَـﻨَ ْﻞ ﺣﻈﱠﻪُ ﻣﻨﻪ ْ وﻣﻬﻤﺎ ﻳَـ ْﺒ،ًﻗﻄْﻌﺎ
َ ّ ﻃَﻴ،ﺗﺴﻤﻊ
ﻣﻬﻤﺎ.ًﺐ ﻣﻨﻪ رزﻗﺎً ﺣﻼﻻ ِ ٍ ٍ ي ِ
ْ ﺗﻌﻤﻞ ﺗ ْﻜﺴْ ﻋﻤﻞ ﺷﺮﻳﻒ أﻛﺜﺮ َوأَ ﱠ
َ اﻷﻣﻮر
َ ﺗﻔﻬﻢ ﻫﺬﻩ
ْ ﻣﱴ ﺗﻜﺒُـ ْﺮ.اﻟﻔﻼّﺣﲔ
.ﺑﺸﻜﻞ ﺟﻴِّ ٍﺪ
ٍ ﺗﻔﻌﻞ
ْ ﺗﻔﻌﻞ ﻋﻤﻼً ﺻﺎﳊﺎً ﻟﻠﺒﻼد َ ﺗﺴﺘﻄﻊ أن ْ ﻣﱴ،ﺗ ُﻘ ْﻞ ﺗﺼ ُﺪ ْق
82
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Şartlı Cümleler I
83
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Şartlı Cümleler I
84
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Şartlı Cümleler I
85
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Şartlı Cümleler I
86
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Şartlı Cümleler I
DEĞERLENDİRME SORULARI
1) Şart üslûbu kaç temel unsurdan oluşur?
a) 2
b) 4
c) 3
d) 1
e) 5
4) İki muzâri fiili cezmeden şart edatlarından kaçı aynı zamanda soru edatı
olarak da kullanılır?
a) 3
b) 5
c) 4
d) 6
e) 7
87
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Şartlı Cümleler I
88
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Şartlı Cümleler I
Cevap Anahtarı
1.c, 2.a, 3.e, 4.b, 5.e, 6.b, 7.d, 8.b, 9.d, 10.e
89
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Şartlı Cümleler I
SÖZLÜKÇE
ُ ِﻆ ﳛﺎﻓ
ﻆ ُﳏﺎﻓﻈﺔ َ َﺣﺎﻓ
Ezberlemek َ َﺣ ِﻔ
ﻆ ﳛ َﻔﻆ ِﺣ ْﻔﻆ Korumak
()ﻋﻠﻰ
Başarısız olmak, batmak
ﻳﺮﺳﺐ ُرﺳﻮب
ُ ﺐ َ َر َﺳ Yaşamak ْ ﻋﺎش ﻳﻌﻴِﺶ
ﻋﻴﺶ
ﻀﺐ ِ
َ ﻳﻐﻀﺐ َﻏ
َ ﻏﻀﺐ ﱠﺤﺪ ِّاﲢﺎد
ِ ﱠاﲢ َﺪ ﻳﺘ
Kızmak Birleşmek
()ﻋﻠﻰ
ﻓﺎز ﻳﻔﻮز ﻓَـ ْﻮز
Kazanmak Korkutmak أَﺧﺎف ُﳜﻴﻒ إِﺧﺎﻓﺔ
()ب
Ekmek ﻳﺰرع َزْرع
َ َزرع Düşman َﻋ ُﺪ ّو)ج( أ َْﻋﺪاء
ﺸﻌﺮ ُﺷﻌﻮر ُ َﺷﻌﺮ ﻳ
َ
Biçmek ﳛﺼﺪ ﺣﺼﺎد
ُ ﺣﺼﺪ
َ Anlamak, hissetmek
()ب
Ulaşmak, ansızın gelmek أ َْد َرَك ﻳُﺪ ِرك إِ ْدراك Yayılmak ﻳﻨﺘﺸﺮ اِﻧﺘﺸﺎر
ِ اﻧﺘﺸﺮ
َ َ
Pişmanlık ﻧَ َﺪم Vatandaş اﻃﻦ )ج( ﻣﻮاﻃﻨﻮن ِ ﻣﻮ
ُ
Güvenlik أ َْﻣﻦ Tarla َﺣ ْﻘﻞ )ج( ُﺣﻘﻮل
Seviye, düzey ُﻣ ْﺴﺘَﻮى Süpürmek َﻛﻨَﺲ ﻳَﻜﻨُﺲ َﻛْﻨﺲ
Yükselmek رﻗِﻲ ﻳﺮﻗَﻰ َرﻗْﻲ Kültür, eğitim ﺛَﻘﺎﻓﺔ )ج( ﺛﻘﺎﻓﺎت
ﻳﺘﺨﺮج ﲣَﱡﺮج
ّ َﲣَﱠﺮج
Tutunmak (ﲤﺴﻚ ﻳﺘﻤﺴﻚ ﲤ ﱡﺴﻚ )ب
ّ Mezun olmak
()ﰲ
رﻳِﻒ )ج( أ َْرﻳﺎف
Köy, Taşra ﺗﻄ ﱡﻮر
Gelişme Günah َذﻧْﺐ )ج( ذُﻧﻮب
Etraf, bölge ﻧﺎﺣﻴﺔ
90
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Şartlı Cümleler I
YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, I-IV, Mısır, tsz.
Alhawary, Mohammad T. (2016). Arabic Grammar in Context. Oxon: Rout ledge
al-Sawi, L.; Saad, I. (2012). al-Murshid A Guide to Modern Standart Arabic
Grammar for the Intermediate Level. Kahire: The American University
Press in Cairo.
Antuvân ed-Dahdâh, Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvili ve
Levhât, Beyrut, 1981.
Avşar, E., (2010), Arapça Dilbilgisine Giriş – 1, İstanbul.
Çörtü, M. (2006), Arapça Dilbilgisi Sarf, İstanbul.
el-Galâyînî, M. (2008), Câmi‘u'd-Durûsi'l-‘Arabiyye, Beyrut.
es-Seyyid Ahmed el-Hâşimî, el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li’l-Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır,
1354.
Günday, H., Şahin, Ş. (2009), Arapça Dilbilgisi Sarf Bilgisi, İstanbul.
İşler, E., Yıldız, M., (2011), Arapça Çeviri Kılavuzu, İstanbul.
Kara, H., Düzgün, O., (2010), Arapça Konuşma Dersleri, İstanbul.
Kelebek, M. ve diğ., İmam Hatip Liseleri için Arapça 12, Ankara, 2009.
Muhammed İsma‘îl Sînî (ve diğerleri-Komisyon), el-Kavâ‘idu’l ‘Arabiyyetu’l-
Muyessere, II.cilt, Riyad, 1403/1983.
Sînî, Mahmûd İ. (tsz). el-Kavâ‘idu’l-Arabiyyetu’l-Muyessera. İstanbul: Cantaş
Yayınları.
91
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
ŞARTLI CÜMLELER II
• Cezmetmeyen Şart
İÇİNDEKİLER
Edatları
• Cevap Cümlesine Fâ (فَ ) ARAPÇA IV
Harfinin Gelmesi
• İsim Cümlesinin Şart
Dr. Öğr. Üyesi
Anlamını Bulundurması Hacı YILMAZ
ÜNİTE
4
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Şartlı Cümleler II
93
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Şartlı Cümleler II
GİRİŞ
Arapçada şartlı cümleler iki şekilde yapılmaktadır. Bunlardan birincisi, iki
muzâri fiili cezmeden şart edatları kullanılarak yapılan şart cümleleri ki bu konu
daha önceki ünitelerde işlenmişti, ikincisi ise cezmetmeyen şart edatlarıyla yapılan
şart cümleleri. İster cezmeden şart edatları kullanılsın isterse cezmetmeyen şart
edatları kullanılsın her iki şekilde de şart anlamı değişmez. Bu ünitede de
cezmetmeyen şart edatları ile yapılan cümleler ele alınacaktır.
Cezmetmeyen şart edatları, iki muzâri fiili cezmeden edatlar gibi iki muzâri
fiilin başına gelme zorunluluğu taşımadıkları gibi, başına geldikleri muzâri fiil bile
olsa o fiili cezmetmezler. Başına geldikleri fiil mâzî ya da muzâri olsun oldukları gibi
bırakırlar. Bu şekilleriyle yukarıda değinildiği gibi şart anlamlarını korurlar.
Cezmetmeyen şart edatlarının bir kısmı harf, bir kısmı da isimdir. Bu
edatlardan ﻟَ ّﻤﺎ ، إذاﻣﺎ، ُﻛﻠﱠﻤﺎ،إذا cezmetmeyen şart isimleri, ﻟَ ْﻮﻻ، ﻟَ ْﻮﻣﺎ، ﻟَ ْﻮ، أ َّﻣﺎise
cezmetmeyen şart harfleridir. Bu edatların harf ya da isim olarak ayrılmalarının
şart anlamı almamız da çok önemli bir rolü yoktur. Ancak buradaki fark, harflerin
cümlede görev almamaları, isimlerin ise cümlede görev almalarıdır. Şart cümleleri
söz konusu olduğunda, bu şart isimlerinin mef’ûlun fîh olarak değerlendirilmeleri
gerekir.
Cezmetmeyen şart edatlarından sonra gelen şart cümlesinin fiili muzâri,
cevap cümlesinin fiili mâzî veya tam tersi olabileceği gibi her iki fiil de mâzî olabilir.
Bazen bir taraf cümle de olabilir.
Cevap cümlesi Şart cümlesi Şart edatı
U
isimleri, ﻟَْﻮﻻ، ﻟَ ْﻮﻣﺎ، ﻟَ ْﻮ،أ َّﻣﺎ ise cezmetmeyen şart harfleridir. Cezmetmeyen şart
4T
edatlarından isim olanların hepsi zaman ifade eder. Bu isimler, cümle içinde cevap
fiilinin mefûlün fîhi (zaman zarfı) olurlar. Türkçeye “…dığı zaman, …ınca, …..ince
vb.” şeklinde tercüme edilirler. Şimdi bu isimleri tek tek inceleyelim:
94
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
Şartlı Cümleler II
Tüm davetliler gelince parti başladı. ِ ﻟَﻤﺎ ﺣﻀﺮ اﳌ ْﺪﻋ ﱡﻮون ﲨﻴﻌﺎً ﺑﺪأ
.ت اﳊَﻔﻠﺔ َ ّ
Örnek
Zil çalınca öğrenciler sınıflara girdi. . اﳉﺮس دﺧﻞ اﻟﻄﻼب اﻟﻔﺼﻮل ُ ﳌﺎّ ر ّن
َ ُﻛﻠﱠﻤﺎ: Mâzî fiillerden önce gelir. Türkçeye (Her …dığında, her ne zaman,
…ınca, …..ince vb.) şeklinde tercüme edilir.
Cezmetmeyen şart
edatlarının bir kısmı
harf, bir kısmı da
isimdir.
﴾.ً﴿ ُﻛﻠﱠﻤﺎ دﺧﻞ ﻋﻠﻴﻬﺎ َزَﻛﺮﻳﱠﺎ اﳌِﺤﺮاب َو َﺟﺪ ﻋﻨﺪﻫﺎ ِرزﻗﺎ
Cezmetmeyen şart Zekeriyya mihraba onun yanına her girdiğinde onu yanında yiyecek buldu.
edatlarından isim (337/).
Örnek
إِ َذا: Zaman bildirir ve Türkçeye (…dığı zaman, her ne zaman, …ınca, …..ince
vb.) şeklinde tercüme edilir. Bu isimden sonra gelen şart ve cevap fiilleri, mâzî-
muzâri/ mâzî-mâzî/ muzâri-muzâri şeklinde olabilir. Her ne şekilde gelirse gelsin
tercümede herhangi bir değişiklik olmaz.
.ﻣﺜﺎﱄ ِ ُ
ٌ ﺘﻤ ٌﻊ
َ ﻬﺮ ْﳎ
َ َاﻷوﻻد أَﺑـَ َﻮﻳْﻬ ْﻢ ﻇ ﱰم
َ اﺣ
ْ إذا Çocuklar anne babasına saygılı
olursa ideal bir toplum ortaya çıkar.
Eceli geldiğinde (artık) ertelenmez. (4/71) ﴾.﴿إذا ﺟﺎءَ أﺟﻠُﻪ ﻻَ ﻳـُ َﺆ ﱠﺧُﺮ
95
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
Şartlı Cümleler II
ِْ
.ﺳﺎﻋﺘﲔ ﺑﻌﺪ ِ َإِذاﻣﺎ ﺳﺎﻓَـﺮت ﺑﺎﻟﻄّﺎﺋﺮة ﺗ
َ ﺼ ُﻞ
Şart edatlarının bir َْ
Örnek
kısmı başına geldikleri
fiilleri cezmetmezler. Uçakla gidersen iki saat sonra varırsın.
Bu edatlar mâzî ya da
muzâri fiillerin başına
gelebilirler.
Cezmetmeyen Şart Harfleri
أَﱠﻣﺎ: Bu şart harfinden sonra genellikle bir isim cümlesi gelir. Bu cümlenin
haberinin başında her zaman fethalı bir fâ ( ف
َ ) harfi gelme zorunluluğu vardır.
Bu harfin gelişiyle ilgili aşağıda geniş bilgi verilecektir. َﻣﺎ
ّ أharfi Türkçeye, (….e
gelince, ise, ancak) şeklinde çevrilebilir. Bu harfin kullanımı bir formülle
gösterilecek olursa;...............ف........
َ أ َّﻣﺎ
.ﻣﻦ اﳋﺎﺳﺮﻳﻦ ِ
َ ﻀ ُﻞ ﷲ ﻋﻠﻴﻜﻢ َورﲪﺘُﻪُ ﻟَﻜْﻨﺘﻢ
ْ َﻟَ ْﻮﻻَ ﻓ
Allah’ın rahmeti ve lütfu olmasaydı sizler zarar edenlerden olurdunuz.
96
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
Şartlı Cümleler II
َﻟَ ْﻮﻣﺎ: Bu edatta tıpkı َ ﻟَْﻮﻻgibi (olmasaydı) anlamına gelir. Bu edattan sonra da
isim cümlesi gelir. Cevabının başında da yine fethalı bir lâm ( ) َلharfi bulunur.
.ﻚ
َ ُب ﻟَﻤﺎ ﻋﺎﻗَـْﺒﺘ ِ
ُ ﻟَ ْﻮﻣﺎ اﻟﻜ ْﺬ
Yalanın olmasaydı seni cezalandırmazdım.
Şart edatlarının Örnek
bulunduğu cümlelerde
cevap cümlesinin .ﻟَﻮﻣﺎ اﻟﻜِﺘﺎﺑَﺔُ ﻟَﻤﺎ ﻛﺎن اﻟﻌ ْﻠ ُﻢ
başına bazı ek harfler Yazı olmasaydı ilim olmazdı.
gelir. Bunların herhangi
bir anlamları yoktur.
ﻟَ ْﻮharfinin cevabı olumlu mâzî ise, genellikle cevap fiilinin başında cevap
lâm’ı ( ) َلbulunur.
ل
Örnek
97
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
Şartlı Cümleler II
ِ
ﱠﻠﺞ ا ْﺷﺘ ﱠﺪ ْ
اﻟﱪُد• . إذا ﻧـََﺰَل اﻟﺜ ُ
ﻋﻠﻤﻪُ• .
ﺰداد ُ
اﻟﻄﺎﻟﺐ ﻳَ ُ ُﻛﻠﱠﻤﺎ ﻳﻘﺮأُ
Cevaplar
ُ
ﺎﺳﺘَ ِﻤﻌﻮا ﻟﻪُ• .
ئ اﻟﻘﺮآ ُن ﻓَ ْ وإذا ﻗُ ِﺮ َ
آﺧ ِﺮ• . ٍ
ﻫﺐ إﱃ ﺑﻠﺪ َ ْﻟﻮ أَراد ُ
اﻟﺮﺟﻞ ﻟَ َﺬ َ
درﺳﺖ ﰲ اﻟﻜﻠّﻴﺔ• .
ُ ﻣﻮﺟﻮد( ﻟَﻤﺎ
ﻟﻮﻻ أَﰊ ) ٌ
أ ﱠﻣﺎ أﺧﻲ اﻟﺼﻐﲑ ﻓَﻬﻮ ﻳﻌﻤﻞ ﻣﻬﻨﺪﺳﺎً• .
98
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
Şartlı Cümleler II
.اﻟﻌﻠﻢ ﺑﲔ اﳌﻮاﻃﻨﲔ
َ ﻳﻨﺸﺮُ اﳌﺪارس ﻓﻬﻮ
ُ • أﻣﺎﱠ
.اﻷﻣ ِﻦ َ • ﻟَ ْﻮﻻ اﻟﻀﺒﺎط ﰲ اﻟﺒﻼد ﻟَﻤﺎ
ْ ﻧﺎم اﳌﻮاﻃﻨﻮن ﰲ
ِ • ﻛﻠﻤﺎ ﻣﺮر
َ ت ﺑِﻪ أ ْﻛ َﺮﻣﲏ
.ﺑﻌﺾ اﳊَﻠَ ِﻮﻳﺎت ُ ََْ
99
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
Şartlı Cümleler II
.ُﻷﻋﻄﻴﺖ ﻛﺘﺎﺑﻪ
ُ ﻋﻠﻲ ﰲ اﳋﺎرج ﻟﻮﻻ ﱞ-1 •
.ِﺐ ﻣﻊ وﻟﺪﻩ ِ
َ إذا ﺣﻀﺮ واﻟﺪﻩ ﻟﻌ-2 •
Cevaplar . ﻟﻮ ﻛﺎن اﳍﻮاء ﰲ ﻫﻬﺬﻩ اﻟﻐﺮﻓﺔ ﻟَﻌﺎش اﻷﲰﺎك-3 •
.ﻳﻨﺐ ﻓﻬﻲ ﺳﻮداﻧﻴﺔ
ُ ي ّأﻣﺎ ز ُ -4 •
أﲪﺪ ﻣﺼﺮ ﱞ
ِ ﻟﻮﻻ اﻟﻜﻬﺮﺑﺎء ﳌﺎ ﺗﻘ ّﺪ-5 •
.ﻣﺖ اﻹﻧﺴﺎﻧﻴﺔ ُ
.ﺖ َدﻳْﲏ
ُ دﻓﻌ
ْ َﺗﻴﺖَ ﻛﻠﻤﺎ أ-6 •
ِ ِ
Eğer yalan söylersen sonun kötüdür. .ﻚ ﺳﻴِّﺌﺔ َ ُب ﻓَﻌﺎﻗﺒﺘْ إِ ْن ﺗَﻜْﺬ
َ ِﻚ ﺗَـ ْﻔﺘَ ِﺨُﺮ ﺑ ْ ت أَﻳﺔَ ﺟﺎﺋﺰةٍ ﻓَﺄ
Örnek
Ne gizlersen gizle (bu) Allah katında bir sır .ﷲ ﻴﺲ ﺑِ ِﺴٍّﺮ ﻋﻨﺪ
َ َﻣﺎ ﺗَﻜْﺘُ ْﻢ ﻓَـﻠ
değildir.
Örnek
ِ ِ
Küçüklerin önünde sigara ْ اﻟﺼﻐﺎ ِر ﻓَﺒِﺌْﺲ ﻣﺎ
.ًﺗﺼﻨَ ُﻊ ُﺳﻠﻮﻛﺎ ّ ﺑﲔ ﻳﺪي
َْ ﺖ
َ دﺧْﻨ
ّ ْﻟﻮ
içerseydin, bu yaptığın ne kötü davranış olurdu.
100
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
Şartlı Cümleler II
4- Cevap cümlesi, başında ﻟﻦ ، ﻻ، ﻣﺎgibi olumsuzluk edatlarından birinin yer
aldığı olumsuz bir cümle olursa,
Yukarıda değinildiği gibi, bu beş durum söz konusu olduğunda, hem iki
muzâri fiili cezmeden edatların cevap cümlelerinin başında hem de cezmetmeyen
edatların cevap cümlelerinin başında mutlaka fethalı bir fâ (ف
َ ) harfi bulunur.
Şayet iki muzâri fiili cezmeden şart edatlarının cevaplarının başında fâ (ف
َ ) harfi
bulunuyorsa, cevap fiili lafzen değil mahallen meczûmdur.
Not: Mâzî fiiller ile başında ْ ﱂve ﻻolumsuzluk edatlarından biri bulunan
muzâri fiillerin başına fâ (ف
َ ) harfi gelmez.
101
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
Şartlı Cümleler II
.ﺻ َﱪ ﻇ َﻔَﺮ
َ ﻣﻦ
ْ
Şayet iki muzâri fiili Sabreden kazanır.
cezmeden şart
Örnek
edatlarının cevaplarının .ﺪم
ْ ﱠق ﱂْ ﻳـَْﻨ
َ ﺼﺪ
َ َﻣﻦ ﺗ
ْ
başında fâ (ف
َ ) harfi Sadaka veren pişman olmaz.
bulunuyorsa, cevap fiili
lafzen değil mahallen Allah’ın nimetlerini saymak ﴾.﴿ َوإ ْن ﺗَـ ُﻌ ﱡﺪوا ﻧِﻌﻤﺔَ ﷲ ﻻ َْﲢﺼﻮﻫﺎ
meczûmdur. isterseniz, sayamazsınız. (14/34)
ِ
.ﻮم اﳌﺴﻠﻤﻮن
ُ ﻓﻴﺼ
ُ ﺷﻬﺮ اﻟﺼﻮم ُ ﻣﱴ ﻳﺄت-3 •
.ﻣﻠﻜﺖ ﻗﻠﻮﻬﺑﻢ
ْ أﺣﺴﻨﺖ إﱃ اﻟﻨﺎس
َ إذا-4 •
.ﻣﻌﻚ
َ ﻓﺄﺟﻠﺲ
ُ ْ أﻳﻨﻤﺎ-5 •
ﲡﻠﺲ
.ُاﻟﻀﻌﻴﻒ ﻓﲑﲪُﻪ ﷲ
َ ْ ﻣﻦ-6 •
ﻳﺮﺣﻢ
102
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
Şartlı Cümleler II
Şart cümlelerinin
yapılışına dikkat ediniz:
Üç unsurdan meydana ف( •Aşağıdaki cümleleri, cevap fiillerinin başına fâ
َ ) harfi
geldiğini fark ediniz. gelecek şekilde örnekteki gibi şart cümlelerine çeviriniz.
ﳛﱰُﻣﻬﻢ اﻟﻌﺎﱂ. ِ
şart ed/şart • ﻣﺜﺎل :ﺗﺘﱠﺤ ُﺪ ﻛﻠﻤﺔُ اﳌﺴﻠﻤﲔ َ -
cüm./cevap cüm.
إن ﺗﺘ ِ
Alıştırmalar
• ﻓﺴﻴﺤﱰُﻣﻬﻢ اﻟﻌﺎﱂ.
َ ﱠﺤ ْﺪ ﻛﻠﻤﺔُ اﳌﺴﻠﻤﲔ
ﺣﻴﺎﺗﻚ• .
َ ﺗﻨﺠﺢ ﰲ
ﻋﻤﻠﻚ ُ -
َ -3ﺗﺘﱠﻘﻲ ﷲَ ﰲ
ﺣﻴﺎﺗﻚ• .
َ ﻓﺘﻨﺠﺢ ﰲ
ُ ﻋﻤﻠﻚ
َ -3إذا ﺗﺘﱠﻘﻲ ﷲَ ﰲ
103
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Şartlı Cümleler II
ﻳﺪ •
ﻓﻘﺪ ﺗﻨﺎل ﻣﺎ ﺗﺮ ُ ﺣﻜﻤﺖ ﺑﲔ ﺷﺨﺼﲔ
َ -3إذا
ﺗﻔﻌﻞ •
ﻓﺒﺌﺲ ﻣﺎ ُ -4ﻣﻦ ﻳﺪﺧﻞ اﻟﺒﻴﺖ اﳊﺮام
ﻳﺪ• .
ﺻﱪت ﻗﻠﻴﻼً ﻓﻘﺪ ﺗﻨﺎل ﻣﺎ ﺗﺮ ُ
َ ْ -1ﻟﻮ
Cevaplar
ﺗﻔﻌﻞ• .
-2ﻣﻬﻤﺎ ﺗﺴﺎﻋ ْﺪ أﻋﺪاءَ وﻃﻨﻚ ﻓﺒﺌﺲ ﻣﺎ ُ
-5ﻣﱴ ﺗﺪ ِ
ﱠﺧُﺮ اﳌﺎل ﻓﺴﻮف ﲡﺪﻩ وﻗﺖ اﳊﺎﺟﺔ• .
104
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
Şartlı Cümleler II
OKUMA– ANLAMA
اﳊﻖ
ﻗﻮل ّ
اﺣﺔُ َو ُ
اﻟﺼﺮ َ
105
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
Şartlı Cümleler II
Alıştırmalar
ﻣﺎ آداب اﻟﺼﺮاﺣﺔ ﰲ اﻟﻘﻮل ؟.2 •
ﻌﻞ اﳋﻠﻴﻔﺔ ﻋﻠﻰ ﻗﻮﳍﻢ ؟
َ َ ﻣﺎذا ﻓ.3 •
ﻣﺎذا ﻳﺄﻣﺮ اﻹﺳﻼم ﻋﻦ اﻟﻘﻮل ؟.4 •
ﻣﱴ ﺗﻜﻮن اﻟﺼﺮاﺣﺔ ﻣﻔﻴﺪةً ؟.5 •
.ﺎﻗﺔ ٍ أدب
ٍ وذﻛﺎء وﻟَﺒ ٍ ﻫﻲ أن ﻧﻜﻮن ﰲ.2 •
َ
. أﻣﺮ ﺑﺈزاﻟﺔ اﳌﻨﻜﺮ.3 •
.ﻳﺄﻣﺮ ﺑﺎﻹﺧﻼص واﻟﺼﺮاﺣﺔ
ُ اﻹﺳﻼم
ُ و.4 •
. إذا ﻛﺎﻧﺖ اﳌﺮﺗﺒﻄﺔ ﺑﺎﻟﻨﱠﻮاﻳﺎ اﳌﺨﻠﺼﺔ.5 •
أَ ﱡيve ﻣﻦ
ْ ‘dir.
106
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
Şartlı Cümleler II
oluşmaktadır.
dünyada yaşayamazdı.
Şart cümleleri isim cümlesi de olabilir. Bu durumda, şart cümlesi aslen iki
isimden oluşmaktadır. Ancak bilindiği gibi, isim cümlesinin haberinin fiil cümlesi
olarak gelmesi de mümkündür. Örnekleri inceleyiniz.
107
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
Şartlı Cümleler II
ﻓﺎت ِ
De ki eğer Allah’ı ّ َﻗﻞ إ ْن ﻛﻨﺘُ ْﻢ ﲢﺒّﻮ َن ﷲ
ْ ﴿
Ancak bilindiği gibi, isim
seviyorsanız, bana uyunuz. (3/31)
cümlesinin haberinin fiil
cümlesi olarak gelmesi
de mümkündür. .ُﺟﺎرﻩ
َ ﻣﻦ ﻛﺎن ﻳـُ ْﺆِﻣ ُﻦ ﺑﺎﻪﻠﻟِ واﻟﻴﻮم اﻵﺧ ِﺮ ﻓﻼَ ﻳـُ ْﺆِذ
ْ َو
Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ederse, komşusuna eziyet
etmesin. (Ebû Dâvud)
Örnek
108
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
Şartlı Cümleler II
•Arapçada şartlı cümleler iki tür yapılmaktadır. Birincisi iki muzâri fiili
cezmeden edatlarla yapılan şart cümleleridir ki bu konu geçen ünitelerde
işlenmişti. Şart cümleleri yapılırken, iki muzari fiili cezmeden veya
cezmetmeyen şart edatları kullanılabilir. Her iki şekilde de şart anlamı
değişmez. Bu ünitede de cezmetmeyen şart edatları ile yapılan cümleler ele
alınacaktır.
•Cezmetmeyen Şart Edatları:
•Cezmetmeyen şart edatları, iki muzâri fiili cezmeden edatlar gibi iki muzâri
fiilin başına gelmek zorunluluğu taşımadıkları gibi, başına geldikleri muzâri
Özet
fiil bile olsalar cezmetmezler, fiilleri mâzî ya da muzâri olsun oldukları gibi
bırakırlar. Bu şekilleriyle yukarıda değinildiği gibi şart anlamlarını korurlar.
•Cevap Cümlesinin Başına fâ ( )فHarfinin Gelmesi:
•Şart edatları cezmedici olsun veya olmasın, cevap cümlesinin şart
cümlesinin yerine geçmeğe elverişli olmadığı yerlerde cevabın başına cevap
fâ’sı denilen (ف َ ) harfi getirilir. Prensip olarak bu cümle yapılarında “cevap
cümlesi” adı verilen cümleciğin başına fâ (ف َ ) harfi gelmemekle beraber şu
beş yerde bu harf cevap cümlesinin başına zorunlu olarak getirilir.
•İsim Cümlesinin Şart Anlamını Bulundurması
•Şart cümleleri isim cümlesi de olabilir. Bu durumda, şart cümlesi aslen iki
isimden oluşmaktadır. Ancak bilindiği gibi, isim cümlesinin haberinin fiil
cümlesi olarak gelmesi de mümkündür. Örnekleri inceleyiniz.
•﴾.ﷲ ﻓﺎﺗ ﱠ ِﺑﻌوﻧﻲ
َ َإن ﻛﻧﺗ ُ ْم ﺗﺣِ ﺑّون
ْ ﴿ﻗل
ْ De ki eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyunuz.
(3/31)
َ اﻵﺧر ﻓﻼَ ﯾُؤْ ِذ
•ُﺟﺎره ِ ْ َوKim Allah’a ve ahiret gününe iman
ﻣن ﻛﺎن ﯾُؤْ ﻣِ نُ ﺑﺎ�ِ واﻟﯾوم
ederse, komşusuna eziyet etmesin.
109
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
Şartlı Cümleler II
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi harf olan cezmetmeyen şart harflerinden biridir?
a) إذا
b) ﳌﺎ
c) ﻟﻮﻻ
d) ﻛﻠّﻤﺎ
e) إذاﻣﺎ
ٍ ي
.ﻣﺮض ﻓﻠﻦ ﻳُﺼﻴﺒَﻜﻢ أ ﱡ ِ ﻟﻮ ﲢﺎﻓﻈﻮن ﻋﻠﻰcümlesinin Türkçe
2. ْ ﺻﺤﺘﻜﻢ َﺣ َﺴﺒَ َﻤﺎ ﻳَ َﻠﺰُم
ّ
karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Sağlığınızı gereği gibi korursanız, hiçbir hastalığa yakalanmazsınız.
b) Kim sağlığını gereği gibi korursa, hiçbir hastalığa yakalanmaz.
c) Sağlığınızı gereği gibi korursanız, artık hastalığa yakalanmazsınız.
d) Sağlıklarını gereği gibi korurlarsa, hiçbir hastalığa yakalanmazlar.
e) Ne zaman sağlığımızı gereği korursak, hiçbir hastalığa yakalanmayız.
110
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
Şartlı Cümleler II
6. .إﱃ اﻟﻄﺒﻴﺐ........ﺮﺿﺖ ف
َ إذا َﻣ cümlede boş bırakılan yere gelebilecek
uygun fiil aşağıdakilerden hangisidir?
a) ﻫﺐ
ُ ﺗ ْﺬ
b) ﺗﺬﻫﺐ
َ
c) إذﻫﺐ
ْ
d) ﺗﺬﻫﺐ
ُ ﻻ
e) ذﻫﺒﺖ
َ
7. “Nil olmasaydı Mısır kurak bir çöl olurdu.” cümlesinin Arapça karşılığı
aşağıdakilerden hangisidir?
a) . َﺟﺮداء
ْ َﺻﺤﺮاء ﻣﺼﺮ
ُ ﺼﺎرت
ْ َﻣﻬﻤﺎ اﻟﻨﻴﻞ ﻟ
.َﺟﺮداء
ْ َﻣﺼﺮ ﺻﺤﺮاء
b)
ُ ﺼﺎرت
ْ َﻟﻮﻻ اﻟﻨﻴﻞ ﻟ
c) . َﺟﺮداء
ْ َﺻﺤﺮاء ﻣﺼﺮ
ُ ﻟﻮﻻ اﻟﻨﻴﻞ ﻟَﺼﺎر
.َﺟﺮداء
ْ َﻣﺼﺮ ﺻﺤﺮاء
d)
ُ ﺻﺎرت
ْ ﻟﻮﻻ اﻟﻨﻴﻞ
.ﺟﺮداء
ْ َﻣﺼﺮ ﺻﺤﺮاء
e)
ُ ﺼﺎرت
ْ َﻟﻮ اﻟﻨﻴﻞ ﻟ
111
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
Şartlı Cümleler II
10. Dışişleri bakanı dün gece resmi bir ziyaret için Mısır’a Başbakan ise,
uluslararası bir toplantı için Almanya’ya gitti.
.دوﱄ ِ ِ ٍ ِ ِ ِ
a)
ّ ﺋﻴﺲ اﻟﻮزراء ﺳﺎﻓﺮ إﱃ أﳌﺎﻧﻴﺎ ﻻﺟﺘﻤﺎع
ُ ﻣﺼﺮ ﻟﺰﻳﺎرة رﲰﻴﺔ ﻟﻴﻠﺔ أﻣﺲ أ ﱠﻣﺎ ر
َ ﺳﺎﻓﺮ وز ُﻳﺮ اﳋﺎرﺟﻴﺔ إﱃ
.دوﱄ ِ ِ ِ ِ ِ
b)
ّ ﺋﻴﺲ اﻟﻮزراء ﺳﺎﻓﺮ إﱃ أﳌﺎﻧﻴﺎ ﻻﺟﺘﻤﺎع
ُ ﻣﺼﺮ ﻟﺰﻳﺎرة ﻟﻴﻠﺔ أﻣﺲ أ ﱠﻣﺎ ر
َ ﺳﺎﻓﺮ وز ُﻳﺮ اﳋﺎرﺟﻴﺔ إﱃ
c) .ﺋﻴﺲ اﻟﻮزر ِاء اﺷﱰك ﰲ اﺟﺘﻤﺎع دوﱄ ِ ِ
ُ ﻣﺼﺮ ﻟﺰﻳﺎرة رﲰﻴﺔ ﰲ اﻟﻠﻴﻞ َور
ِ
َ ﺳﺎﻓﺮ وز ُﻳﺮ اﳋﺎرﺟﻴﺔ إﱃ
.دوﱄ ِ ِ اﳋﺎرﺟﻴﺔ إﱃ َ ِ ِ ٍ ﱠ ِ
d)
ّ ﺋﻴﺲ اﻟﻮزراء ﺳﺎﻓﺮ إﱃ أﳌﺎﻧﻴﺎ ﻻﺟﺘﻤﺎع
ُ ﻣﺼﺮ ﻟﺰﻳﺎرة رﲰﻴﺔ ﳌﺎ ر ﺳﺎﻓﺮ وز ُﻳﺮ
.أﻫﻠﻲ ِ ِ ٍ ِ ِ ِ
e)
ّ ﺋﻴﺲ اﻟﻮزراء ﺳﺎﻓﺮ إﱃ أﳌﺎﻧﻴﺎ ﻻﺟﺘﻤﺎعُ ﻣﺼﺮ ﻟﺰﻳﺎرة رﲰﻴﺔ أ ﱠﻣﺎ ر
َ ﺳﺎﻓﺮ وز ُﻳﺮ اﳋﺎرﺟﻴﺔ إﱃ
Cevap Anahtarı
1.c, 2.a, 3.e, 4.e, 5.c, 6.c, 7.b, 8.b, 9.e, 10.a
112
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
Şartlı Cümleler II
YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, I-IV, Mısır, tsz.
Antuvân ed-Dahdâh, Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvili ve Levhât,
Beyrut, 1981.
Avşar, E., (2010), Arapça Dilbilgisine Giriş – 1, İstanbul.
Çörtü, M. (2006), Arapça Dilbilgisi Sarf, İstanbul.
el-Galâyînî, M. (2008), Câmi‘u'd-Durûsi'l-‘Arabiyye, Beyrut.
es-Seyyid Ahmed el-Hâsimî, el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır,
1354..
Günday, H., Şahin, Ş. (2009), Arapça Dilbilgisi Sarf Bilgisi, İstanbul.
İşler, E., Yıldız, M., (2011), Arapça Çeviri Kılavuzu, İstanbul.
Kara, H., Düzgün, O., (2010), Arapça Konuşma Dersleri, İstanbul.
Kelebek, M. ve diğ., İmam Hatip Liseleri için Arapça 12, Ankara, 2009.
Muhammed İsma‘îl Sînî (ve diğerleri-Komisyon), el-Kavâ‘idu’l-‘Arabiyyetu’l-
Muyessere, II.cilt, Riyad, 1403/1983.
113
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
İSTİSNÂ
• İstisnâ
• İstisnâ Edatları ARAPÇA IV
İÇİNDEKİLER
• Müstesnâ ve İrâbı
• İstisnâ Çeşitleri
Dr. Öğr. Üyesi
Hacı YILMAZ
• İstisnânın yapılışını,
• İstisnânın çeşitlerini,
• İstisnâ cümlelerinin çevirisini
öğrenebileceksiniz.
ÜNİTE
5
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
İstisnâ
Müstesnâ
İSTİSNÂ
İstisnâ Edatı
Müstesnâ
Minh
Muttasıl
Müstesnânın İrâbı
Muferrağ
115
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
İstisnâ
GİRİŞ
Türkçede bir varlığı, belirtilen hükmün, eylemin ya da kanaatin dışında
bıraktığımızı ifade etmek için "hariç, dışında, istisnâ tutmak” gibi yapıları kullanırız.
Örneğin "Senin dışında bütün sınıf sınava girdi”, "Ali'yi istisnâ tutuyorum hiçbiriniz
törene katılmadı” gibi cümleler bu kabildendir. Arapçada benzer anlamları elde
edebilmek için birtakım edatlar kullanılır. Bu edatlardan sonra gelen kısım önceki
hükmün dışında bırakılır.
İSTİSNÂ EDATLARI
’ ﱠdır.
İstisnâ edatları yedi adet olup, en çok kullanılanı إﻻ
116
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
İstisnâ
OKUMA – ANLAMA
117
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
İstisnâ
Bireysel Etkinlik
Bireysel etkinlik ve
alıştırmaları yapmadan
•Yukarıdaki metinle ilgili aşağıdaki soruları cevaplayınız.
önce yukarıda geçen
ﻣﺎذا أرادت اﻟﻠﺟﻧﺔ اﻟﺻﺣﯾﺔ؟.1 •
Alıştırmalar
118
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
İstisnâ
119
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
İstisnâ
MÜSTESNÂNIN İRÂBI
Müstesnânın bütün edatlarla kullanımında, marife veya nekre olması
Tekil, ikil, çoğul olursa; mümkündür. Tekil, ikil, çoğul olursa; mansûb, merfû veya mecrûr durumlarında
mansûb, merfû veya bunlara ait irabı alır.
mecrûr durumlarında
bunlara ait irâbı alır. ‘إﻻﱠdan sonra gelen müstesnâ, cümle olumlu ise mansûb, cümle olumsuz ise
merfû veya mansûb olabilir.
Örnek:
ﻏﲑve ﺳﻮىdan sonra gelen müstesnâlar mecrûr olur. Ancak burada dikkat
edilmesi gereken bir konu vardır ki o da ﻏﲑedatının son harekesinin tespitidir.
• .ً ﺑﺷرا/ ﺑﺷر
ٌ ﻣﺎ ﻛﺎن ﻣ َﺣ ﱠﻣدٌ إﻻ
• .ﺑﺷر ٍ /َﯾر
َ ﻏﯾر ﻏ
ُ ٌﻣﺎ ﻛﺎن ﻣ َﺣ ﱠﻣد
•Muhammed (a.s) ancak bir insandır.
120
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
İstisnâ
gelince, bu edatların başına ﻣﺎmasdariye edatı gelir. Eğer ﻣﺎ edatı bunların başına
ﻋﺪاve ﺧﻼ edatlarının gelmezse, müstesnâ mansûb veya mecrûr olabilir.
başına ﻣﺎmasdariye edatı
gelir. Eğer ﻣﺎ edatı
bunların başına Ali’den başka öğrencileri görmedim. .ًﻣﺎ رأﻳﺖ اﻟﻄﻼّب ﻣﺎ ﻋﺪا ﻋﻠﻴﺎ
gelmezse, müstesnâ
Doktor biri hariç hastaları muayene etti. .ًﻓﺤﺺ اﻟﻄﺒﻴﺐ اﳌﺮﺿﻰ ﻣﺎ ﺧﻼ ﻣﺮﻳﻀﺎ
mansûb veya mecrûr
Örnek
İSTİSNÂ ÇEŞİTLERİ
İstisnâ, cümlenin olumlu-olumsuz olması veya müstesnâ minhin olup
olmamasına göre üç kısma ayrılır.
1-Muttasıl İstisnâ
Bir cümlede müstesnâ minh varsa, müstesnâ minh ve müstesnâ aynı cinsten
ise ve cümle de olumluysa, bu türe muttasıl müstesnâ denir. Bu tür istisnâ, إﻻﱠile
yapılırsa, müstesnâ mutlaka mansûb olur. Cümle olumsuz ise, müstesnâ daha
İstisnâ, cümlenin önce de değinildiği gibi merfû veya mansûb olabilir.
olumlu-olumsuz olması
veya müstesnâ minhin
olup olmamasına göre
üç kısma ayrılır.
Baba dışında aile bireyleri uyudu. .ًﻧﺎم أﻓﺮ ُاد اﻷﺳﺮةِ إﻻّ واﻟﺪا
Örnek
2-Munkati İstisnâ
Bir cümlede müstesnâ ile müstesnâ minh ayrı cinsten ise bu tür istisnâya
munkati denir. Bu durumda müstesnâ mansûb veya müstesnâ minhten bedel
olarak onunla aynı irâbı alabilir.
121
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
İstisnâ
Örnek
Arkadaşını
götürürüm, atı hariç.
.ﻓﺮ َﺳﻪ/أذﻫﺐ ﺑِﺼﺪﻳ ِﻘﻚ إﻻ ﻓﺮِﺳﻪ
3- Müferrağ İstisnâ
Bir cümlede müstesnâ minhe yer verilmeden yapılan müstesnâdır. Bu türde
müstesnâ sanki istisnâ edatı yokmuş gibi cümledeki konumuna göre harekelenir.
Bu tür cümleler daima olumsuz olurlar.
İstisna konusunda
Dersi senden başkası anlamadı. َ ﻣﺎ ﻓ ِﻬﻢ اﻟﺪرس إﻻ
.أﻧﺖ
Örnek
dikkat edilecek özel Babamızı sizden başka kimse ziyaret etmedi. ﱂ ُﻳﺰر أﺑﺎﻧﺎ إﻻ أﻧﺘﻤﺎ
durumlar vardır.
önce asla gelemez. Bu durumda bu edattan sonra gelecek olan müstesnânın hem
mansûb hem mecrûr olması mümkündür.
122
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
İstisnâ
ُﺳﻮءُ اﻟْﻌﺎﻗِﺒَﺔ
أﺧﺬ أﺻﺪﻗﺎء أﲪﺪ ﻳﺒﺤﺜﻮن ﻋﻨﻪ ﻓﻠﻢ ﳚﺪوﻩ .وﻣﻀﺖ أﻳﺎم وﱂ ﺗُﺴﻤﻊ أﺧﺒﺎر ﻋﺪا ٍ
رﺳﺎﻟﺔ ﺗﻠﻘﺎّﻫﺎ أﺣﺪﻫﻢ .وﻻ
ﳑﺰﻗﺎ. ٍ ٍ
وﲝﺚ أﺻﺪﻗﺎءُﻩ ﻋﻨﻪ ﻓﻠﻢ ﳚﺪوا ﻟﻪ ﺷﻴـﺌﺎ ﻣﺎ ﻋﺪا ﻗﻤﻴﺼﺎ ّ
ﺗﻌﱪ ﻋﻦ ﻣﻮﺗﻪَ .
ﻳﻮﺟﺪ ﻓﻴﻬﺎ ﺧﻼ ﻛﻠﻤﺔ ﻣﻌﺪودة ّ
ﻓﻘﺎل أﺣﺪ أﺻﺤﺎﺑﻪ :ﲰﻌﺖ ﻣﻨﻪ ﻗﺒﻞ وﻗﺖ ﻗﺼﲑ أﻧﻪ ﻳﺮﻳﺪ اﻟﺬﻫﺎب وﺣﺪﻩ إﱃ اﻟﻐﺎﺑﺔ ﺣﻴﺚ ﻻﻳﺴﻜﻦ ﻓﻴﻬﺎ ﺧﻼ
اﻟﻮﺣﻮش.
َ
Alıştırmaları yapmadan
önce mutlaka konuyu
tekrar ederek anlamaya
çalışınız.
123
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
İstisnâ
Cevapları dikkatle
inceleyiniz ve istisna
yapılarının altını çiziniz.
124
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
İstisnâ
125
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
İstisnâ
126
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
İstisnâ
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
a) İstisnâda müstesnâ minh müstesnâdan önce gelir.
b) İstisnâ bir bütünden bir parçayı ayırmak demektir.
c) Cümlede bazen müstesnâ minh olmayabilir.
d) Cümlede bazen müstesnâ olmayabilir.
e) Müstesnâ edatları müstesnâ ile müstesnâ minh arasında bulunur.
4. .ﻳﺪﺧﻞ أﺣ ٌﺪ
ُ دﺧﻞ اﻟﻄﻼّب ﻗﺎﻋﺔَ اﻻﻣﺘﺤﺎن وﱂ cümlesini istisnâ üslubuyla
yazdığımızda aşağıdaki cümlelerden hangisi doğru olur?
a) .دﺧﻼل ﻃﻼّب ﻗﺎﻋﺔَ اﻻﻣﺘﺤﺎن إﻻ أﺣ ٌﺪ
b) .ﻳﺪﺧ ْﻞ أﺣ ٌﺪ
ُ دﺧﻼل ﻃﻼّب ﻗﺎﻋﺔَ اﻻﻣﺘﺤﺎن إﻻ وﱂ
c) .ًدﺧﻼل ﻃﻼّب ﻗﺎﻋﺔَ اﻻﻣﺘﺤﺎن إﻻ أﺣﺪا
d) .ًدﺧﻞ ﻗﺎﻋﺔَ اﻻﻣﺘﺤﺎن إﻻ أﺣﺪا
e) ٍ دﺧﻞ اﻟﻄﻼّب ﻗﺎﻋﺔَ اﻻﻣﺘﺤﺎن إﻻ
.أﺣﺪ
127
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
İstisnâ
ِ
اﻟﺸﺘﺎء. ﻏﲑ
8. ﻓﺼﻮل اﻟﺴﻨﺔ َ
ُﺣﺐ َأ ﱡ cümlesinin en yakın anlamı aşağıdakilerden
?hangisi ifade etmektedir
اﻟﺴﻨﺔa) . ُﺣﺐ اﻟﺸﺘﺎء ﻣﻦ ﻓﺼﻮل
أ ﱡ
اﻟﺴﻨﺔb) . ﻛﻞ ِ
ﻓﺼﻮل ُﺣﺐ ﱠ
أ ﱡ
c). أﺣﺐ اﻟﺸﺘﺎء ﻣﻦ ﻓﺼﻮل اﻟﺴﻨﺔ
ﻻ ّ
اﻟﺸﺘﺎءd) . أﺣﺴﻦ اﻟﻔﺼﻮل ﰲ اﻟﺴﻨﺔ ﻫﻮ
اﻟﺴﻨﺔe) . ﻓﺼﻞ اﻟﺸﺘﺎء ﻫﻮ اﻟﺬي أﺣﺒّﻪ ﻣﻦ ﻓﺼﻮل
128
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
İstisnâ
9. ِ ﺷﺎﻫﺪﻧﺎ ﻣﺒﺎر
.ًﻳﺎت ﻛﺮة اﻟﻄﺎوﻟﺔ ﻣﺎﺧﻼ ﻣﺒﺎراةً �ﺎﺋﻴﺔ cümlesinin karşılığı
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Final maçı hariç maçları seyrettik.
b) Final maçları hariç masa tenisi maçını izledik.
c) Masa tenisi maçlarından final maçını izledik.
d) Final maçı hariç masa tenisi maçlarını izledik.
e) Final hariç masa tenisi maçını seyrettik.
ِ ﻣﺮﻳﻀ
10. .ﲔ ﰲ اﳌﺴﺘﺸﻔﻰ ﺣﺎﺷﺎ.................. ﲨﻴﻊ
َ رتُ ُز cümlesinde boş bırakılan
yere gelebilecek müstesnâ minh hangisidir?
a) اﳌﺮﻳﺾ
b) اﳌﺮﻳﻀﻮن
c) ﺮﺿﻰ
َ اﻟـ َﻤ
d) ِ اﳌﺮ
ﻳﻀﲔ
e) ِ اﳌﺮ
ﻳﻀﺎن
Cevap Anahtarı
1.d, 2.d, 3.c, 4.c, 5.c, 6.b, 7.e, 8.c, 9.d, 10.c
129
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
İstisnâ
YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, I-IV, Mısır, tsz.
Antuvâned-Dahdâh, Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvili ve Levhât,
Beyrut, 1981.
Avşar, E., (2010), Arapça Dilbilgisine Giriş – 1, İstanbul.
Çörtü, M. (2006), Arapça Dilbilgisi Sarf, İstanbul.
el-Galâyînî, M. (2008), Câmi‘u'd-Durûsi'l-‘Arabiyye, Beyrut.
es-SeyyidAhmed el-Hâsimî, el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyyeli Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır, 1354.
Günday, H., Şahin, Ş. (2009), Arapça Dilbilgisi Sarf Bilgisi, İstanbul.
İşler, E., Yıldız, M., (2011), Arapça Çeviri Kılavuzu, İstanbul.
Kara, H., Düzgün, O., (2010), Arapça Konuşma Dersleri, İstanbul.
Kelebek, M. ve diğ., İmam Hatip Liseleri için Arapça 12, Ankara, 2009.
Muhammed İsma‘îlSînî (ve diğerleri-Komisyon), el-Kavâ‘idu’l-‘Arabiyyetu’l-
Muyessere, II.cilt, Riyad, 1403/1983.
Uralgiray, Y. (b.t.y.), İlk ve İleri Dilbilgisi, İstanbul.
Yasdıman, Neclâ (2010), Adım Adım Kur'an Dili, İzmir.
130
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
BAZI EDATLAR
6
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Bazı Edatlar
İnne'nin
Haberine Gelen
İnne'nin İsmine
TEKİT LÂMI
Gelen
Fasıl Zamirine
Gelen
Kem-i
İstifhâmiyye
KEM
Kem-i Haberiyye
BAZI EDATLAR
Soru anlamı
Şart anlamı
EYYU
İsm-i mevsul
KEEYYİN
Hayret ve beğeni
anlamı
GİRİŞ
Arap dilinde kelime, yani cümle anlamının şekillenmesinde katkısı olan
unsurlar; isim, fiil ve kendi başına anlamı olmayan cümle anlamını tamamlamaya
yarayan harf (edat) olmak üzere üçtür. Arap dilinde sıkça kullanılan sekseni aşkın
edat vardır. Metin içi bağlantıları ve cümle ögelerinin birbiriyle olan anlam
ilişkilerini sağlayan edatlar dilde önemli bir yer işgal etmektedir. Basit ve bileşik
cümle yapılarında istenilen anlamın kurgulanmasında katkısı olan çok sayıda edat
vardır. Bu edatlardan bir kısmı birden fazla görevde kullanıldığı için cümle
anlamına birden fazla anlam katkısında bulunabilmektedir. Aynı gibi görünen bu
edatlar cümlenin yapısı gereği farklı bir ad almakta ve böylece farklı bir anlamda
kullanılmaktadır. Örneğin bir edat, pekiştirme anlamı dışında bazen sebep
bildirebilmekte, bir başkası soru anlamı katkısı dışında başka anlama da
gelebilmektedir. Bu edatları burada ele almak uygun olacaktır.
َ َوإِﻧﱠ
ﻚ ﻟَﺘَـ ْﻌﻠَ ُـﻢ ﻣﺎ ﺗُﺮﻳ ُﺪ
Sen bizim ne istediğimizi elbette bilirsin. (Hûd 11/79)
()إ ّنnin haberi, aşağıdaki örnekte olduğu gibi isim cümlesi olarak gelirse,
te’kîd lâmı cümle başında, diğer bir ifadeyle yan cümledeki mübtedanın başında
bulunur.
ِ ِ
َ إ ﱠن ﺧﺎﻟ ًﺪا ﻟَـ ُﻜﺘُﺒُﻪُ َﻛ
ٌﺜﲑة
Örnek
ِّ ﺼ
ﻒ ﻟَـ ُﻤ َﺪ ِّر ًﺳﺎ إِ ﱠن ﰲ اﻟ ﱠ
ِ ِ
ﻘﻴﻢ َ َإِ ﱠن ﻋﻨْﺪي ﻟ
ٌ ﺼﺪﻳ ًﻘﺎ ُﻣ
Örnek
ّ
c. Haber bir harfi cer ve mecrurdan oluşup, ()إنnin ismi bunlardan sonra
geliyorsa:
ـﺤ ﱡﻖ
َ ْﺺ اﻟ َ إِ ﱠن ﻫﺬا ﻟَ ُـﻬ َﻮ اﻟْ َﻘ
ُ ﺼ
Örnek
إِ ﱠن ﻟِﻠ ﱠ.1
ً ﺼْﺒـ ِﺮ ُﺣ ُﺪ
.ودا
ِ إِ ﱠن اَﻟْـﻤﻌﻠِّﻢ ﺻﺎﻧِﻊ اﻷَﺟ.2
.ﻴﺎل ْ ُ َ َُ
.ًﻀﺎرةً َﻋـ ِﺮﻳ َﻘﺔ ِ ِ ِ
َ إ ﱠن ﻷ ُّﻣﺘﻨﺎ َﺣ.3
ِ إِ ﱠن وراء ُﻛ ِﻞ رﺟ ٍﻞ.4
.ًﻧﺎﺟ ٍﺢ ْاﻣَﺮأَة َُ ّ َ َ
ِ ِ
.ﻔﻴﺪ ُ إ ﱠن ﻫﺬا ُﻫ َﻮ اﻟْـﻜ.5
ُ ﺘﺎب اﻟْ ُـﻤ
ﻟِﻠ ﱠ.1
Alıştırmalar
ٌ ﺼْﺒـ ِﺮ ُﺣ ُﺪ
.ود
ِ اَﻟْـﻤﻌﻠِّﻢ ﺻﺎﻧِﻊ اﻷَﺟ.2
.ﻴﺎل ْ ُ ُ َُ
.ٌﻀﺎرةٌ َﻋـ ِﺮﻳ َﻘﺔ ِ ِ
َ ﻷ ُّﻣﺘﻨﺎ َﺣ.3
ِ وراء ُﻛ ِﻞ رﺟ ٍﻞ.4
.ٌﻧﺎﺟ ٍﺢ ْاﻣَﺮأَة َُ ّ َ َ
.ﻔﻴﺪ
ُ ﺘﺎب اﻟْ ُـﻤ ِ
ُ ﻫﺬا ُﻫ َﻮ اﻟْـﻜ.5
………………………….1
………………………….2
………………………….3
………………………….4
ÇÖZÜM:
.ﺪودا
ً ـﺤ إِ ﱠن ﻟِﻠ ﱠ.1
ُ َﺼْﺒـ ِﺮ ﻟ
ِ إِ ﱠن اَﻟْـﻤﻌﻠِّﻢ ﻟَﺼﺎﻧِﻊ اﻷَﺟ.2
.ﻴﺎل ْ ُ َ َُ
.ًﻀﺎرةً َﻋـ ِﺮﻳ َﻘﺔ ِ ِ ِ
َ ـﺤَ َ إ ﱠن ﻷ ُّﻣﺘﻨﺎ ﻟ.3
ِ إِ ﱠن وراء ُﻛ ِﻞ رﺟ ٍﻞ.4
.ﻧﺎﺟ ٍﺢ َﻻ ْﻣَﺮأًَة َُ ّ َ َ
ِ ِ
.ﻔﻴﺪ ُ إ ﱠن ﻫﺬا ﻟَ ُـﻬ َﻮ اﻟْـﻜ.5
ُ ﺘﺎب اﻟْ ُـﻤ
ِ اﻻﺳﺘِ ْﻔ
Kemi’l-İstifhâmiyye (ـﻬﺎﻣﻴﱠﺔ ْ ِ ) َﻛـﻢ
Soru edatı olarak kullanıldığında “Ne kadar?”, “Kaç tane?”, “Kaç adet?” gibi
anlamlara gelir. Bu edat, soru için olduğunda, kendinden sonra gelen kelime
müfred ve mansub olup, temyîz konumundadır. Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.
ِ
َ ْﺑِـ َﻜ ْـﻢ ﻟِـﻴ َـﺮةً ا ْﺷﺘَـﺮﻳ
Soru için olan
ﺖ؟
‘ َﻛ ْﻢin
Örnek Kaç liraya aldın?
temyizi
ِ
müfred-mansûb olur. َ ْﺑِـ َﻜ ْـﻢ ﻟِـﻴ َـﺮةٍ ا ْﺷﺘَـﺮﻳ
ﺖ؟
Kaç liraya aldın?
ﻋﺎدةً؟
َ ﺘﻨﺎو ُل ﰲ اﻟْـﻴَ ْـﻮم
َ ََﻛ ْـﻢ َو ْﺟﺒَﺔً ﺗ
öğün yersin?
yaşıyor!
Nice krallar var ki,
!ﺑﺎد ُﻣ ْﻠ ُﻜ ُـﻬ ْـﻢ
َ ﻮكٍ َُﻛـﻢ ﻣﻠ
krallıkları yok oldu! ُْ
Nice öğrenci bu meşhur ب ﺗَـ َﺨ ﱠﺮ ُﺟﻮا ﰲ ﻫﺬا اﻟْ َـﻤ ْﻌ َـﻬ ِﺪ
ٍ َّﻛ ْـﻢ ﻃُﻼ
kolejden mezun oldu! !ﺸـ ِﻬـﻴـ ِﺮ
اﻟ ﱠ
ِ harfi ceri
Kemi’l-Haberiyye’nin temyîzi olan kelimenin başına bazen ()ﻣ ْﻦ
gelebilir:
Kemi’l-İstifhâmiyye Kemi’l-Haberiyye
Kemi’l-İstifhâmiyye Kemi’l-Haberiyye
َ ًﻛِﺘﺎﺑ/ً َﻛ ْﻢ ِرواﻳَﺔ.2
َ ﳎَﻠﱠﺔً ﻗَـَﺮأ/ﺎ
ْت َﺣ ّﱴ اﻵن؟
ِ ﳎَﻠﱠﺔً اِ ْﺷـﺘَـﺮﻳ/ﺎ
ﺖ؟ َ ًﻛِﺘﺎﺑ/ً ِرواﻳَﺔ/ َﻛ ْﻢ ﻗَـﻠَ ًﻤﺎ.5
َْ
ُ َﻋ ِﻤﻠ............ َﻛ ْﻢ.1
Alıştırmalar
!ْﺖ ﰲ أَﻟْـﻤﺎﻧْﻴﺎ
ÇÖZÜM:
ِ ٍ ٍِ
ُ ﻣ ْﻦ َﺳﻨَﺔ َﻋﻤ ْﻠ/ َﻛ ْﻢ َﺳﻨَﺔ.1
!ﺖ ﰲ أَﻟْـﻤﺎﻧْﻴﺎ
ٍ ِﻣﻦ ﻣ ْﺘـﺤ/ﻒ
!ﻒ ُزْرﻧﺎ ﰲ اﻟْ ُـﻌﻄْﻠَﺔ ٍ َﻛﻢ ﻣ ْﺘـﺤ.4
َ ُ ْ َ ُْ
ٍ ْ ِﻣﻦ إِﻧ/ﺴﺎن
!ﺴﺎن ﻳُـﻌﺎﻧِـﻲ ِﻣ َﻦ اﻟْـ َﻔ ْﻘ ِﺮ ٍ ْ َﻛﻢ إِﻧ.5
ْ ْ
EYYU (ي
)أ ﱡ:
Eyyu (ي
)أ ﱡedatı genel olarak tabloda gösterilen anlamları ifade eder. Bunları
maddeler hâlinde sıralayacak olursak beş farklı anlamda kullanıldığı görülür:
ِ َي ﻫﻮ
ٍ ِﺻﺎﺣﺐ اﺟـﺘ ِ ُ َﻣﺮْر
Çalışkana uğradım. ـﻬﺎد ْ ُ َ ُ ٍّ ت ﺑﺄ َ
4-Nida edatı olarak veya nida edatı ile münâdâ arasında kullanılır. Arapçada
(َل
ْ )أtakısıyla belirli olan münâdâya doğrudan seslenilmez. Yani ( )ﻳﺎ اﻟﱠﺮ ُﺟﻞdenmez.
ُ
ِِ
ّ )أedatı, tenbih hâsına ()ﻫﺎ اﻟﺘّـْﻨـﺒﻴﻬﻴّﺔ
Bunun yerine nida edatı ile münâdâ arasına (َي
bitişerek gelir. Münâdâ müzekker ise ()أَﻳﱡﻬﺎ, müennes ise ( )أَﻳـﱠﺘُـﻬﺎbiçiminde kullanılır.
Bazen de direk nida edatı olarak kullanılır:
89/27)
Ey insanlar! ! ﱠﺎس
ُ أَﻳﱡـ َﻬﺎ اﻟﻨ
c. Cümlede kendisinden önce geçen bir fiilin masdarına muzaf olursa, mefulu
mutlak olarak kabul edilir.
ٍ ي ُﻣ َﻬﻨْ ِﺪ
س س أَ ﱡ ِ ِ
ٌ َﻋﻠ ﱞﻲ ُﻣ َﻬﻨْﺪ
Ali bir mühendis, hem
de ne mühendis!
ÇÖZÜM:
ٍ ِي ﻫﺎﺗ
5. !ﻒ ﺖ ﻫﺎﺗًِﻔﺎ َﺟ ّﻮاﻻً أ ﱠ ِ
ُ ْا ْﺷـﺘَ َـﺮﻳ
( َﻛﺄَﻳِّ ْﻦ/َي
ٍّ ) َﻛﺄyazılabilir. Kemi’l-Haberiyye anlamını verir. Kendisinden sonra gelen ve
temyîz olarak kabul edilen kelime, aşağıdaki örneklerde de görüldüğü gibi müfred
ve ( ) ِﻣ ْﻦharfi ceri ile mecrûr olur.
Nice kahramanlar ِ
şehit oldu. ْ َﻛﺄﻳِّ ْﻦ ﻣ ْﻦ ﺑَﻄَ ٍﻞ
اﺳﺘُ ْﺸ ِﻬ َﺪ
ِ ﺴ ـﺠ َﻤ ٍﺔ ﰲ اﻟ ﱠ ِ
ْ ََﻛﺄَﻳِّ ْﻦ ﻣ ْﻦ ﻧ
Gökyüzünde ne kadar ﻤﺎء
çok yıldız var!
Nice peygamberler var ki,
Örnek
أي/ﻣﺎت/ﻣﻦ/ك/ـﻢ
ّ ﻋﻈﻴ
Alıştırmalar
اُﺳﺘﺸﻬﺪ/ﺳﺒﻴﻞ/ك/اﻟﻮﻃﻦ/أﻳّﻦ/ﺟﻨﺪي/ﰲ/ﻣﻦ
ّ
أﻳّ ْﻦ/ﻣﺎت/ﰲ/ك/اﻟﻌﺎﻟـﻢ/ﻣﻦ/ﺟﻮﻋﺎ/ﻃﻔﻞ
أﺟﻞ/ﺣﻴﺎﺗﻪ/ك/اﻟﻌﻠﻢ/ﻣﻦ/ﺑﺬل/أي/ﻣﻦ/ـﻢ
ّ ﻋﺎﻟ
ÇÖZÜM:
ِ ٍ َﻛﺄ
َ َي ﻣ ْﻦ َﻋﻈﻴ ٍﻢ
.ﻣﺎت ّ
için kullanılır ve genellikle “Nice”, “Ne”, “Ne kadar çok” gibi anlamlara
gelir. Kendisinden sonra gelen ve temyîz konumunda bulunan kelime
müfred mecrûe veya cemi mecrûr olabilir.
• (ي
)أ ﱡdeğişik anlamlar ifade eden bir edattır: İki muzari fiili cezm eder,
soru edatı olur, ism-i mevsul olarak ( )اَﻟّﺬيanlamında kullanılır, nida edatı
olur ve nida edatı ile münâdâ arasına girer, hayret, beğeni anlamlarıda
ifade eder.
• ( َﻛﺄَﻳِّ ْﻦ/َي
ٍّ ) َﻛﺄteşbih harfi olan ( )ﻛـile (َي
ٍّ )أnin birleşmesinden oluşan bir
edattır. Anlam bakımından Kemi’l-Haberiyye gibidir. Temyîzi müfred ve
( ) ِﻣ ْﻦharfi ceri ile mecrûr olarak gelir.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. . ﺪرﺳﺔ اﻟْـﺠﺪﻳﺪة
ّ ﻫﺬﻩ ﻫﻲ اﻟ ُـﻤcümlesinin vurgulanmış biçimi aşağıdakilerden
hangisidir?
a) ﺪرﺳﺔ اﻟْـﺠﺪﻳﺪة
ّ ﻫﺬﻩ ﻟـﻬﻲ اﻟ ُـﻤ
b) ﺪرﺳﺔ اﻟْـﺠﺪﻳﺪة
ّ ﻟﻘﺪ ﻫﺬﻩ ﻫﻲ اﻟ ُـﻤ
c) ﺪرﺳﺔ اﻟْـﺠﺪﻳﺪة
ّ إ ّن ﻟـﻬﺬﻩ ﻟـﻬﻲ اﻟ ُـﻤ
d) ﺪرﺳﺔ اﻟْـﺠﺪﻳﺪة
ّ إ ّن ﻫﺬﻩ ﻟـﻬﻲ اﻟ ُـﻤ
e) ﺪرﺳﺔ اﻟْـﺠﺪﻳﺪة
ّ إ ّن ﻟـﻬﺬﻩ ﻫﻲ اﻟ ُـﻤ
6. “Ne zaman onun yanına gitsen, hasta hâlde görürsün.” cümlesinin Arapça
?karşılığı aşağıdakilerden hangisidir
أ ﱠ ٍ ِِ ِ
)a ي َوﻗْﺖ ﺗَﺄْﺗﻪ ﺗَـﺠ ُـﺪﻩُ َﻣﺮ ً
ﻳﻀﺎ
أ ﱠ ٍ ِِ ِ
)b ي َوﻗْﺖ ﺗَﺄْﺗﻪ ﺗَـﺠـ ْﺪﻩُ َﻣﺮ ً
ﻳﻀﺎ
أ ﱡ ٍ ِِ ِ
)c ي َوﻗْﺖ ﻳَﺄْﺗﻪ ﺗَـﺠـ ْﺪﻩُ َﻣﺮ ً
ﻳﻀﺎ
أ ﱠ ٍ ِِ ِ
)d ي َوﻗْﺖ ﺗَﺄْﺗﻴﻪ ﻳَـﺠ ُـﺪﻩُ َﻣﺮ ً
ﻳﻀﺎ
أ ﱠ ٍ ِِ ِ
)e ي َوﻗْﺖ ﻳَﺄْﺗﻪ ﻳَـﺠـ ْﺪﻩُ َﻣﺮ ً
ﻳﻀﺎ
8. “Öyle bir sırrım var ki.” cümlesinin Arapça karşılığı aşağıdakilerden
?hangisidir
)a ي ِﺳٍّﺮ ِﻋْﻨ َﺪﻧﺎ ِﺳﱞﺮ أَ ﱡ
َﺳﺮ ٌار َﻛـﺜـﻴ َـﺮةٌ ِِ
)b ﻋْﻨﺪي أ ْ
)c ي ِﺳٍّﺮ ِﻋْﻨ ِﺪي ِﺳﱞﺮ أَ ﱡ
)d ي ِﺳٍّﺮ ِﻋْﻨ َﺪﻩُ ِﺳﱞﺮ أَ ﱡ
)e ي ِﺳٍّﺮ ﻣﺎَ ِﻋْﻨﺪي ِﺳﱞﺮ أَ ﱠ
Cevap Anahtarı
1.d, 2.b, 3.a, 4.d, 5.e, 6.b, 7.a, 8.c, 9.d, 10.e
KELİMELER
sabır ﺻ ْـﺒـﺮ
َ
sınır َﺣ ّﺪ ج ُﺣ ُﺪود
öğretmen ُﻣ َﻌﻠِّـﻢ ج ُﻣ َﻌﻠِّ ُـﻤـﻮ َن
ﺻﻨّﺎع ِ
ُ ﺻﺎﻧﻊ ج
yaratan
َﺟﻴﺎل ِ
nesil
ْ ﺟـﻴﻞ ج أ
arkasında َوراء
her bir ُﻛ ّﻞ
başarılı ـﺤﻮ َن ِ ِ
ُ ﻧﺎﺟـﺢ ج ﻧﺎﺟ
için, vardır ِل
millet أُ ﱠﻣﺔ ج أ َُﻣـﻢ
medeniyet ﻀﺎرة ج َﺣﻀﺎرات
َ َﺣ
ِ
köklü
ُ َﻋ ِﺮﻳﻖ ج ﻋﺮ
ﻋ ُﺮق/اق
kadın اِ ْﻣ َﺮأَة ج ﻧِﺴﺎء
faydalı, yararlı ُﻣ ِﻔـﻴﺪ
masa َﻣ ْﻜﺘَﺐ ج َﻣﻜﺎﺗِﺐ
okumak ًﻗَـ َﺮأَ ﻳَـ ْﻘ َﺮأُ ﻗِﺮاءَة
-e kadar َﺣ ّـﱴ
şimdi, şu anda اﻵن
muayene etmek ﺼﺎ
ً ـﺤ
ْ َﻓ ﺺُ ـﺤ َ ـﺺ ﻳَـ ْﻔ َ ـﺤ َ َﻓ
doktor َﻃﺒّﺎءِ ﻃَﺒِﻴﺐ ج أ
sürmek اِ ْﺳﺘِ ْﻐﺮاق اِ ْﺳـﺘَـ ْﻐ َﺮ َق ﻳَ ْﺴﺘَـ ْﻐ ِﺮ ُق
yolculuk, gezi ِر ْﺣﻠَﺔ ج ِر ْﺣﻼت
satın almak ِﺷﺮاء ﻳَ ْﺸـﺘَـ ِﺮي اِ ْﺷﺘَ َـﺮى
çalışmak ًَﻋ َﻤﻼ ﻳَـ ْﻌ َـﻤ ُﻞ َﻋ ِـﻤ َﻞ
Almanya أَﻟْـﻤﺎﻧْﻴﺎ
َ ِز
ًﻳﺎرة ور
ُ ﻳَـ ُﺰ ز َار
ziyaret etmek
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Abdulganî ed-Dakr, Mu‘cemu’l-Kavâ‘idi’l-Arabiyye fi’n-Nahvi ve’t-Tasrîf, Dımeşk,
1986.
İbn ‘Akîl, ‘Abdullâh b. ‘Abdirrahmân, Şerhu’bnu ‘Akîl alâ Elfiyyeti’bni Mâlik, Tahkîk:
Muhammed Muhyiddîn ‘Abdulhamîd, Beyrut, 1995.
• Temyîz ve Çeşitleri
• Sayma Sayıları ve Temyîzi
İÇİNDEKİLER
• Temyîz çeşitlerini,
• Sayma sayılarını ve bunların
temyîzlerini,
• Sıra sayılarını ve kullanımını
öğrenebileceksiniz.
ÜNİTE
7
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Temyîz ve Sayılar
Sayılar ve Temyîzi
Ölçü Birimleri ve
Temyîzi
İsimlerde Kapalılık
Tartı Birimleri ve
Temyîzi
Hacim Birimleri ve
KAPALI Temyîzi
İFADELER VE
TEMYÎZ
ÇEŞİTLERİ Kem-i İstifhâmiyye
ve Kem-i Haberiyyeli
Cümle
“Artmak, Azalmak,
Güzel ve Çirkin
Olmak, Büyük veya
Küçük Olmak” gibi
Fiillerin Kullanıldığı
Cümle
GİRİŞ
Arap dilinde cümleyi oluşturan isim, fiil ve harfler cümle içerisinde
birbiriyle etkileşim hâlindedir. Bazı kelimeler bir diğerini etkiler ve bu etki
sonucunda etkilenen kelimenin son tarafında birtakım hareke ve harf değişmeleri
meydana gelir. Bu değişim, o kelimenin cümlenin hangi ögesi olduğuna dair bir
ipucu barındırmakta ve ona uygun bir anlam katkısı sağlamaktadır. Örneğin
cümlede mübteda, haber, fail, naibu’l-fail gibi ögeler ref alameti taşımaktayken
meful çeşitleri, hâl, müstesnâ, temyiz gibi ögeler ise nasb alameti taşımakta ve
mansub olmaktadır. Bu mansub cümle ögelerinden biri de cümledeki kapalı
isimlerin ya da kapalı bir cümlenin kapalılığını ortadan kaldıran temyizdir.
TEMYÎZ
TANIMI
Kendisinden önce geçen ve anlam bakımından kapalı olan bir nekre ismi
veya cümleyi açıklayan câmid nekre ve mansûb isme temyîz adı verilir. Ayrıca
Temyîz isim veya mümeyyiz, mübeyyin, müfessir de denir. Temyîzin açıkladığı isme mümeyyez
cümleleri açıklayan denir.
mansûb-nekre bir
isimdir. Bazen mecrûr Temyîz genellikle mansûb bir isim olmakla beraber, harf-i cerli veya
olarak da irab edilebilir. tamlamalı bir yapı içinde bulunduğunda irabını (hareke, harf değişimi) mecrûr
olarak da alabilir. Tanımdan da anlaşılacağı gibi, temyîz iki tür kapalılığı ortadan
kaldırmaktadır. Bunlar isimlerdeki ve cümlelerdeki kapalılıktır.
TEMYÎZİN ÇEŞİTLERİ
A- İSİMLERDE KAPALILIK
İsimlerde kapalılık, sayılarda, ölçü, tartı ve hacim birimlerini ifade eden
kelimelerde olur. Bunların dışında, ancak bir ölçü işine yarayan bazı nesne ve
kavramlarla ilgili bir kapalılığı da gideren, sandık, koli, kutu, bardak, şişe, avuç gibi
ölçüler de kapalılığı giderebilir. Temyîz günlük hayatta kullandığımız cümlelerde de
yer alır. Örneğin; “Çarşıdan bir kilo elma aldım.” cümlesindeki “bir kilo aldım”
ibaresi tek başına kullanılsa cümlede bir kapalılık olurdu. Çünkü “ne aldın?” sorusu
akla gelirdi. İşte “bir kilo” ismini açıklamak için “elma” ismi açıklayıcı, yani temyîz
olarak cümleye eklenmiştir.
İsimlerde ilgili kapalılığı ele alırken sayıların da bu türe girdiği ifade edildi.
Ancak sayılarla ilgili geniş açıklama ünitenin ilerideki konularında detaylı olarak ele
alınacağından bu bölümde isimlerdeki kapalılıkla ilgili diğer türler ele alınacaktır.
Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz; temyîzler kırmızıyla, mümeyyezler ise altı çizilerek
gösterilmiştir.
Ölçü, tartı ve hacim ölçülerinin temyîzleri üç şekilde olabilir:
.ْﺤﺎ ِ
Babam bir paket tuz satın ً ﻛﻴﺴﺎ ﻣﻠ
ً ا ْﺷﱰى واﻟﺪي
Örnek
aldı.
Köylü kadın keçiden bir litre süt sağdı. .ِﱰا ﺣﻠﻴﺒًﺎ ﻣﻦ اﻟﻌﻨﺰة ِ ِ
ً َﺣﻠﺒَﺖ اﻟ َﻘ َﺮ ِوﻳﱠﺔ ﻟ
ً ْأ أ
Müteahhit bir kutu çivi satın aldı. .اﺷﱰى اﳌﻘﺎ ِو ُل ﻋُﻠﺒﺔً ﻣﻦ ﻣﺴﻤﺎ ٍر
ٍ ﻃﻠﺒﺖ ﻣﻦ اﻟﻨﺎدل زﺟﺎﺟﺔً ﻣﻦ
.ﻣﺎء
Garsondan bir bardak su istedim. ُ ُ ْ
.ﺧﺒﺰا ِ
Bir parça ekmek yedim. ً ًﻗﻄﻌﺔ ْﺖ
ُ أَﻛﻠ
ِ ﻒ
.اﻷب ﻋﻠﻰ أﺑﻨﺎﺋﻪ ُ ْ اﺷﺘ ﱠﺪ ﻋﻄ-2 •
..........................................
ِّ
.اﳉﻨﺪي ادت ﺷﺠﺎﻋﺔ
ْ ز-4 •
...............................................
ِّ
اﳉﻨﺪي. ادت ﺷﺠﺎﻋﺔ
ز ْ • -4
. ي ﺷﺠﺎﻋﺔً.
زاد اﳉﻨﺪ ﱡ •
OKUMA – ANLAMA
اﻟﺴﻮق
B- CÜMLELERDE KAPALILIK
Temyîz olarak gelen kelime, bazen de cümlenin geneline ait bir hükümdeki
kapalılığı ortadan kaldırır. Bu tür temyîz daima mansûb olur. Türkçeye
“bakımından, yönünden, olarak vb.” şeklinde çevrilir.
Cümlenin geneline ait hükümdeki kapalılık durumları genelde aşağıdaki
yapılardan birinde olur.
a- İsm-i tafdîl (üstünlük bildiren isim) kalıbının kullanıldığı bazı cümleler,
b- Anlatılmak istenen anlamı ifadede tek başına yetersiz kalan, “artmak,
azalmak, güzel ve çirkin olmak, büyük veya küçük olmak” gibi fiillerin kullanıldığı
cümleler,
c- İçerisinde bir önceki maddede adı geçen fiillerden türetilmiş sıfât-ı
müşebbehlerin yer aldığı cümleler,
d- Kemi’l-istifhâmiyye (soru için olan kem’i) ve kemi’l-haberiyye (çokluk
bildiren kem) (ﻛ ْﻢ
َ ) ile kurulan cümleler.
İsm-i tafdîl ile ilgili örnek cümleler:
.ﻔﺮا
ً َأﻛﺜﺮ ﻣﻨﻚ ﻣﺎﻻً وأَﻋ ﱡﺰ ﻧ
ُ أَﻧﺎ
Ben malca senden daha çok, nüfusça da daha güçlüyüm (Kehf, 34).
Örnek
Uçak hız bakımından arabadan daha süratlidir. .اﻟﻄﺎﺋﺮة أﺳﺮعُ ُﺳﺮﻋﺔً ﻣﻦ اﻟﺴﻴّﺎرة
“Artmak, azalmak, güzel ve çirkin olmak, büyük veya küçük olmak” gibi
fiillerin kullanıldığı örnek cümleler:
Şehrimiz bu sezon nüfus bakımından artıyor. .ﺗﺰداد ﻣﺪﻳﻨﺘُﻨﺎ ﺳ ّﻜﺎﻧًﺎ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻔﺼﻞ
ُ
Örnek
ِ ﻧﻔﺴﺎ ﻟِﺸﻔﺎء ِ
Muhammet babası iyileştiği için psikolojik .أﺑﻴﻪ ّ اﻃ َْﻤﺄَ ﱠن
ً ﳏﻤﺪ
bakımdan rahatladı.
Kemi’l-istifhâmiyye (( ) َﻛ ْﻢsoru için olan kem) ile kurulan örnek cümleler:
Kemi’l- haberiyye (( ) َﻛ ْﻢçokluk bildiren kem) ile kurulan örnek cümleler:
ِ
اﻟﺴ ْﺠ ِﻦ! ﻛﻢ ٍ
!Hapiste ne çok kitap okudum ﻗﺮأت ﰲ ّ
ﻛﺘﺎب ُ ْ
!Gökyüzünde ne çok yıldız var ﻛﻢ ِﻣ ْﻦ َﳒ ٍﻢ ﰲ اﻟﺴﻤﺎء!
Örnek
–OKUMA
ANLAMA
أُﺳﺮةٌ ﺗَﻌﻴﺶ ﰲ اﻟ َﻘ ِ
ﺮﻳﺔ ُ َْ
ِ
ﺷﻌﲑاَ ،وﻳﻐ ِﺮ ُ
سﰲ أﻧﻮاع اﳊﺒﻮﺑﺎت ﺑُـ �ﺮا َو ً
ﻳﺰرع ﰲ ﺣﻘﻠﻪ َ
ﻳﺴﻜﻦ ﰲ اﻟﻘﺮﻳﺔ .ﻫﻮ ُ
ُ ح
أَﺑﻮ ﺧﻠﻴﻞ ﻓﻼّ ٌ
ِ ِ
ﻫﻮاء،
ﺐ اﻷﻣﺎﻛﻦ ً ﺎﺣﺎ َو َﺧ ْﻮ ًﺧﺎ َوﺑَﺮﻗﻮﻗًﺎ .اﻟﺘﻔﺎح أَﻟ ﱡﺬ اﻟﻔﻮاﻛﻪ ْ
ﻃﻌ ًﻤﺎ .واﻟﻘﺮﻳﺔ أﻃﻴَ ُ أﺷﺠﺎر اﻟﻔﻮاﻛﻪ ﺗ ﱠﻔ ً
َ ﺣﺪﻳﻘﺘﻪ
أﺣﺴﻦ اﳌﻴﺎﻩ ﻋ ُﺬوﺑَﺔً َوﺳﺎﺋ ٌﻎ ﻟﻠﺸﺎرﺑﲔ.
ُ ﻫﺪوء ،وﻣﺎءﻫﺎ
َو ً
ﺷﻌﲑا ِ
ﺑـًُّﺮا َو ً اﻷوﻻد أﻛﱪ
• -4أﲪﺪ ُ
ِ
Cevaplar
ﺷﻌﲑا.
اع اﳊﺒﻮﺑﺎت ﺑـًُّﺮا َو ً • -1ﻫﻮ ﻳﺰر ُ
ع ﰲ ﺣﻘﻠﻪ أﻧﻮ َ
ﺐ اﻷﻣﺎﻛﻦ ﻫﻮاءً وﻫﺪوءً. • -2واﻟﻘﺮﻳﺔ أﻃﻴَ ُ
• -3أﺑﻮ ﺧﻠﻴﻞ ﰲ اﻟﻘﺮﻳﺔ ُ
أﻛﺜﺮ اﻟﻨﺎس ﻧﺸﺎﻃًﺎ وﺻﺪاﻗﺔً.
ِ
اﻷوﻻد ِﺳﻨًّﺎ وﻃﻮﻻً. • -4أﲪﺪ ُ
أﻛﱪ
ﻛﻞ أوﻗﺎﺗﻪ ﻣﻊ أﺳﺮﺗﻪ ﰲ ِ
ﻏﺎﻳﺔ اﻟﺴﺮور. • -5ﻳﻘﻀﻲ ﱠ
ﺻﺒﺎح.
ٍ • -4أﺷﺮب ﻛﻮﺑًﺎ ﻟَﺒﻨًﺎ ﱠ
ﻛﻞ
ﺷﻜﻼً وﻟﻮﻧًﺎ.
أﻋﺠﺒﺘﲏ ﻫﺬﻩ اﻟﺴﻴّﺎرةُ ْ
ْ • -6
أﻛﻠﺘﻢ ﰲ اﳊﺪﻳﻘﺔ.
• -1ﻛﻢ ﺗﻔﺎﺣﺔً ْ
Cevaplar
ﲤﺮ-ﲤ ٍﺮ-ﲤﺮاً(
)ٌ ﻨﺪوق ............اﻟﻴﻮم ﻣﻦ اﻟﺒﺎﺋﻊ.
ﺻ َ ﺖ ُ
• ْ -2ﺑﻌ ُ
)ﻣْﻨﻈﺮاً-ﻣْﻨﻈ ٍﺮ-ﻣْﻨ ٌ
ﻈﺮ( • -3ﺗﺮﻛﻴﺎ ﻧِ ْﻌ َﻢ اﻟﻮﻃﻦ...........ﻋﻨﺪي.
ﻒ ﻣﻦ اﳊﺪﻳﺪٍ وزﻧﺎً.
َﺧ ﱡ
اﻟﻘﻄﻦ أ ّ
• ُ -5
SAYILARIN TEMYÎZİ
Arapçada sayıların kullanımı Türkçedekinden farklıdır. Sayı ile sayılan
arasında bazı kurallar bulunmaktadır. Bu kurallar iyi bilindiğinde sayıları söylemek
de bir nesneyle kullanmak da çok kolay olacaktır. Sayıları anlamak ve kullanmak
için, öncelikle aşağıda verilecek kuralların birer örneğiyle ezberlenmesi ve konuyla
ilgili cümleleri ve soruları yaparken ezberlenen bu örneklere benzetilerek
yapılması tavsiye edilir.
Arapça sayıların kullanımı gruplar hâlinde ele alınacaktır. Her grubun kuralı
farklı olduğundan bölümlere ayırarak öğrenmek daha kolay olacaktır. Bu arada
Arapçada sayıya “aded” sayılana ise “ma’dûd” denir.
1- 1 ve 2 sayıları: Arapçada 1 ve 2 sayılarını belirtmek için sayılanın kendisi
kullanılır. Bir ismin nekre hâli kullanıldığında “bir tane” olduğu anlaşılır.
Yine Arapçada pek çok dilden farklı olarak isim ve fiillerde “ikil” (tesniye)
kavramı vardır. Nesnelerin ikil sayılanı bu kuralla belirtilir. Yani sayı söylenmeden
nesnenin iki tane olduğu anlaşılır. Ancak bazen bu iki sayıda da pekiştirme olarak
“bir ve iki” sayısı sıfat olarak kullanılır.
ﺎب ِ
Bir kitap ٌ َﻛﺘ
İki kitap ِ ﻛِﺘَﺎﺑ
ﺎن َ
ﺎب ِ
ٌ َﻛﺘ
Örnek
Bir kitap
ِو
اﺣ ٌﺪ َ
İki kitap ِ ﻛِﺘَﺎﺑ
ِﺎن اﺛْـﻨَﺎن
َ
Bir araba
araba
sayılan sayı
Örnek ٍ ﺳﻨَـﻮ
ات أَرْ ﺑَ ُﻊ
ََ
Dört sene
10 9 8 7 6 5 4 3
ٌ َﻋ ْﺸ َﺮة- ٌ ﺗِ ْﺴ َﻌﺔ- ٌ ﲦََﺎﻧِﻴَﺔ-ٌ ِﺳﺘﱠﺔٌ – َﺳ ْﺒـ َﻌﺔ- ٌ َﲬْ َﺴﺔ-ٌ أ َْرﺑَـ َﻌﺔ-ٌﺛَﻼﺛﺔ
3 ila 10 sayılarının sayılanla aralarında üç önemli durum söz konusudur:
a. Bu sayılar, cinsiyet bakımından sayılan ile zıt olurlar. Yani sayılan
müennes ise sayı müzekker, sayılan müzekker ise sayı müennes olur.
b. Bu sayıların sayılanı çoğul olur.
c. Sayı ile sayılan isim tamlaması hâlinde bulunur.
Önemli Not: Sayı ve sayılan arasındaki cinsiyet durumunu ayarlarken,
sayılanın tekil hâlindeki cinsiyet durumu dikkate alınır.
Örneğin; “üç riyal” derken, önce riyal kelimesinin çoğulu olan رﻳﺎﻻتkelimesi
yazılır. Bunun çoğul bir dişil kelime olmasına bakılmaksızın tekili olan َِ﷼kelimesine
göre sayının dişil mi eril mi olduğu dikkate alınır. Bu durumda kelimenin aslının eril
bir kelime olduğu göz önüne alınarak sayının dişil olması gerekecektir. Sayılanın
sonu da kural gereği mecrûr olacağından tamlama hâlinde ٍ
رﻳﺎﻻت ُ ﺛﻼﺛﺔşeklinde
olacaktır.
3-10 arası sayıların müzekker nesnelerle kullanılışı:
Örnek
On alıştırma
Beş ses ٍ
أﺻﻮات ﲬﺴﺔُ
ﺳﺒﻌﺔ ُﳒ ٍ
ﻮم
Yedi yıldız ُ
OKUMA – ANLAMA
اﳌﺴﺎﺑﻘﺎت اﻟﺜﱠﻘﺎﻓﻴﱠﺔ
ُ
12 اِﺛْـﻨَﺎ َﻋ َ
ﺸﺮ 11 ﺸ َﺮ
َﺣ َﺪ َﻋ َ
أَ
14 ﺸ َﺮ
أ َْرﺑَـ َﻌﺔَ َﻋ َ 13 ﺸ َﺮﺛَﻼﺛﺔَ َﻋ َ
16 ﺸﺮ ِﺳﺘﱠﺔَ َﻋ َ 15 ﺸ َﺮﺴﺔَ َﻋ َﲬَْ َ
18 ﲦََﺎﻧِﻴَﺔَ َﻋ َ
ﺸ َﺮ 17 ﺸ َﺮ
َﺳ ْﺒـ َﻌﺔَ َﻋ َ
90 80 70 60 50 40 30 20
ﺴﻮ َن ِﺳﺘﱡﻮ َن َﺳ ْﺒـ ُﻌﻮ َن ﲦََﺎﻧُﻮ َن ﺗِ ْﺴﻌُﻮ َن
ُ ْﺛَﻼَﺛُﻮ َن أ َْرﺑَـﻌُﻮ َن َﲬ ِﻋ ْﺸ ُﺮو َن اﻟ ﱠﺮﻓﻊ
ِ ِ ِ ِ ِِ ِ ِ ِ ِ اﻟﻨﱠﺼﺐ
ﲔ
َ ﲔ ﺗ ْﺴﻌ َ ﲔ ﲦََﺎﻧ َ ﲔ َﺳ ْﺒﻌ َ ّﲔ ﺳﺘ َ ﲔ َﲬْﺴ َ ﲔ أ َْرﺑَﻌ َ ﺛَﻼَﺛ َ ﻋ ْﺸ ِﺮ
ﻳﻦ
اﳉﺮ
ّ و
Ref‘ hâli:
Sayılar Müennes Müzekker
Yirmi bir اﺣ ٌﺪ َو ِﻋ ْﺸُﺮو َنِو
َ اﺣ َﺪةٌ َو ِﻋ ْﺸُﺮو َن
ِو
َ
Yirmi iki ِ َاِﺛْـﻨ
ﺎن َو ِﻋ ْﺸُﺮو َن ِ َاِﺛْـﻨَﺘ
ﺎن َو ِﻋ ْﺸُﺮو َن
Yirmi üç ﺛَﻼَﺛَﺔٌ َو ِﻋ ْﺸُﺮو َن ث َو ِﻋ ْﺸُﺮون ٌ َﺛَﻼ
…………………… ……………….. …………
Nasb hâli:
ِ ِ ِ ِ
َ َواﺣ ًﺪا َوﻋ ْﺸ ِﺮ
ﻳﻦ َ َواﺣ َﺪةً َوﻋ ْﺸ ِﺮ
ﻳﻦ
ِ ِ ِ ِ ِ ِ
َ اﺛْـﻨَـ ْﲔ َوﻋ ْﺸ ِﺮ
ﻳﻦ َ اﺛْـﻨَﺘَـ ْﲔ َوﻋ ْﺸ ِﺮ
ﻳﻦ
ِ ِ
َ ﺛَﻼَﺛًﺎ َوﻋ ْﺸ ِﺮ
ﻳﻦ َ ﺛَﻼَﺛَﺔً َوﻋ ْﺸ ِﺮ
ﻳﻦ
……………… ………………
Cer hâli:
واﺣﺪةٍ َوﻋﺸﺮﻳﻦ ٍ و
اﺣﺪ َوﻋﺸﺮﻳﻦ
اﺛﻨﺘﲔ َوﻋﺸﺮﻳﻦ اﺛﻨﲔ َوﻋﺸﺮﻳﻦ
ِ
ﺛﻼﺛﺔ َوﻋﺸﺮﻳﻦ ٍ
ﺛﻼﺛﺔ َوﻋﺸﺮﻳﻦ
…………………… ……………
Eril ve dişil durumu belirleyen kısım, birler basamağıdır. Bilindiği gibi, 11-99
arası sayılarda sayılan/ma‘dûd, müfred–mansûb hâlde gelir. Ayrıca bu sayılar
mu‘rebdir. İ‘râb sayı ifadesinin tamamına uygulanır.
ِ ِ
Günde 24 saat vardır. َ ِﰲ اﻟْﻴَـ ْﻮم أ َْرﺑَ ٌﻊ َوﻋ ْﺸ ُﺮو َن َﺳ
ًﺎﻋﺔ
44 kız çocuğu dedi. (Ref‘ hâli). َﺖ أ َْرﺑَ ٌﻊ َوأ َْرﺑَـ ُﻌﻮ َن ﺑِْﻨﺘًﺎ
ْ ﻗﺎﻟ
.ﲔ ﺑِْﻨﺘًﺎ ِ
44 kız çocuğu gördüm. (Nasb hâli). َ ﺖ أ َْرﺑَـ ًﻌﺎ َوأ َْرﺑَﻌ
ُ َْرأﻳ
ﲔ َوﻟَ ًﺪا ِ
44 erkek çocuğu gördüm. (Nasb hâli). َ ﺖ أ َْرﺑَـ َﻌﺔً َوأ َْرﺑَﻌ
ُ َْرأﻳ
Yüz ِ -ﻣﺎﺋﺔ
ﻣﺌﺂت-ﻣﺌﺘﺎن
Bin آﻻف أﻟﻒ- ()أﻟﻔﲔ ِ
ْ أﻟﻔﺎن
ٍ ْﻒ ﻣﺒـﺮ
!وك
Binlerce tebrikler! ُ ْ َ ُ أَﻟ
ِ ِ ِ
Yüz asker ٍّ ﻣﺌَﺔُ )ﻣﺎﺋﺔُ( ُﺟ ْﻨﺪ
. ي
.ٍِﻣﺌﺘﺎ ْاﻣ َﺮأَة
Örnek
7- 100’lü Sayılar:
Bu sayılar 200-300-400… 900 sayılarıdır. Bunları iki kısımda inceleyebiliriz:
a-200 sayısı: Tıpkı 100 sayısı gibi, bu sayının da müennesi ve müzekkeri
aynıdır. Sayı ile sayılan arasında izâfet (isim tamlaması) yapısı bulunduğundan
sayılan her zaman mecrûr durumundadır. 200 sayısının sonundaki nûn ( ) ِنmuzâf
(tamlanan) olduğu zaman düşer. Bu sayı ile ilgili olarak şunlara dikkat edilmelidir:
-Sayı sayılandan önce gelir.
-Sayılanın cinsiyeti ne olursa olsun sayı değişmez.
-Sayılan tekil olarak kullanılır.
-200 sayısı tesniye (ikil) olduğu için cümle içindeki görevine göre irâb
alâmeti, ref' durumunda elif ()ا, nasb ve cer durumunda ise, yâ ( )يolur.
ٍ
ﻗﻠﻢ ِ
ﻣﺎﺋﺔ ﺛﻼث
ُ
Yukarıdaki yapı içerisinde irâb 3-9 sayılarında gerçekleşir. 100 ve sayılan
nesne ise, muzâfun ileyh olduklarından cer olarak harekelenir.
Bu yapının ilk hanesindeki birlik sayısı, yüz sayısının dişil olmasından dolayı
eril yapılır.
Yine, birlik ve yüzlük sayısından sonra, sayılan bir nesne gelmezse, yüz ve
sayılan arasındaki tamlama durumu ortadan kalkacağından, yüz sayısının son
harekesi nekre ve birlik hanesindeki sayının tamlayanı olduğundan çift kesre ile
mecrûr olur. Örnek: أرﺑﻌُﻤﺎﺋ ٍﺔdört yüz.
4645 adam وﺳﺖ ﻣﺌَﺔ وﲬَْ َﺴﺔٌ و ْأرﺑـَ ُﻌﻮ َن َر ُﺟ ًﻼآﻵف ﱡ ٍ ُأرﺑـﻌﺔ
َ َْ
ٍ ﻤﺎﺋﺔ وﺛﻼﺛﺔُ ُﻛ
ﺘﺐ ٍ
1703 kitap َ ﺳﺒﻌُ أﻟﻒ َو
ٌ
5003 kadın .ﻼث ﻧِ َﺴ ٍﺎء ٍ
ُ َﲬَْ َﺴﺔُ آﻻف وﺛ
fâilun/ ﻞ ِ
ٌ ﻓَﺎﻋkalıbına olurlar. Sıra sayılarında da müzekkerlik-müenneslik söz
konusudur. Genellikle sıfat olarak kullanılan bu sayılar genellikle marifedir. Sıra
sayıları, sırasını ifade ettikleri nesneye hem cinsiyet bakımından, hem de
hareke/irâb bakımından uyarlar.
11-19 arasındaki sayılar sıra sayı sıfatı olduklarında da son harflerinin
harekeleri fethalıdır ve değişmemektedir (mebnîdir).
Örnek
Üniversiteye giden üçüncü otobüsü kaçırdım.
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Sıra sayıları için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
a) Sıra sayılarının dişil ve erili vardır.
b) Sıra sayılarında, sayılanı ile uyum aranmaz.
c) 11-19 arası sıra sayılarında, sadece birler basamağı sıra sayısı olur.
d) D) Yüz, bin ve onluk sayılar, başlarına الtakısı getirilerek sıra sayısı
yapılır.
e) Sıra sayıları önündeki isme bağlı olarak marife veya nekre gelebilir.
5. .ﲜَ ﱠﺮ َارﺗِِﻪ...........
ِ دوﻧﻮﻣﺎ
ً ُث اﳌُﺰارع
َ ﺣﺮ
َ cümlesinde boş bırakılan yere gelebilecek
uygun kelime aşağıdakilerden hangisidir?
a) َﺣ ْﻘ ُﻞ
b) َﺣ ْﻘ ٌﻞ
c) َﺣ ْﻘ ٍﻞ
d) ﻣﻦ اﳊَْﻘ ِﻞ
e) ﻘﻮل
ٌ ُﺣ
a) Temyîz bir cümleyi veya bir ismi açıklayan mansûb-nekre bir isimdir.
b) Temyîzin açıkladığı isme mümeyyez denir.
c) Sayma sayılarının temyîzleri sayıdan sonra gelir.
d) Sıra sayılarının temyîzleri sayıdan önce gelir.
e) Soru kem’inin temyîzi nekre ve mansûb olur.
Cevap Anahtarı
1.b, 2.d, 3.e, 4.c, 5.d, 6.d, 7.a, 8.b, 9.d, 10.e
SÖZLÜKÇE
Ezberlemek َ َﺣ ِﻔ
ﻆ ﳛ َﻔﻆ ِﺣ ْﻔﻆ Kese, torba ﻛِﻴﺲ )ج( أَﻛﻴﺎس
Seyirci ُﻣﺘَـ َﻔِّﺮج )ج( ﻣﺘﻔﺮﺟﻮن Kültür, eğitim ﺛَﻘﺎﻓﺔ )ج( ﺛﻘﺎﻓﺎت
Maaş راﺗِﺐ )ج( َرواﺗﺐ Yağ, sıvı yağ َزﻳْﺖ )ج( ُزﻳُﺖ
Ahır إﺳﻄﺒﻼت
ْ (إﺳﻄﺒﻞ)ج
ْ
YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, I-IV, Mısır, tsz.
Antuvân ed-Dahdâh, Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvili ve Levhât,
Beyrut, 1981.
Avşar, E., (2010), Arapça Dilbilgisine Giriş –1, İstanbul.
Çörtü, M. (2006), Arapça Dilbilgisi Sarf, İstanbul.
el-Galâyînî, M. (2008), Câmi‘u'd-Durûsi'l-‘Arabiyye, Beyrut.
es-Seyyid Ahmed el-Hâsimî, el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır, 1354.
Günday, H., Şahin, Ş. (2009), Arapça Dilbilgisi Sarf Bilgisi, İstanbul.
İşler, E., Yıldız, M., (2011), Arapça Çeviri Kılavuzu, İstanbul.
Kara, H., Düzgün, O., (2010), Arapça Konuşma Dersleri, İstanbul.
Kelebek, M. ve diğ., İmam Hatip Liseleri İçin Arapça 12, Ankara, 2009.
Muhammed İsma‘îl Sînî (ve diğ.-Komisyon), el-Kavâ‘idu’l-‘Arabiyyetu’l-Muyessera,
II.cilt, Riyad, 1403/1983.
Uralgiray, Y. (b.t.y.), İlk ve İleri Dilbilgisi, İstanbul.
Yasdıman, Neclâ (2010), Adım Adım Kur'an Dili, İzmir.
• Müfred Hâl
• Şibh Cümle Hâl ARAPÇA IV
İÇİNDEKİLER
8
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Hâl ve Çeşitleri
MÜFRED HÂL
GİRİŞ
Diğer ünitelerde mefûl müstesnâ, temyiz gibi mansûb cümle ögelerinden
bahsedilmişti. Bu ünitede ise yine mansûb cümle ögelerinden biri olan hâl ve
çeşitleri konusu ele alınacaktır.
Hâl; Bir cümlede Türkçedeki durum zarfına benzeyen hâl, cümlenin mansûb elemanlarından
yüklem meydana biridir. Eylem gerçekleşirken cümlede yer alan bir ismin durumunu belirten
gelirken o cümledeki bir mansûb türemiş (ism-i fail, ism-i mefûl, sıfat-ı müşebbehe vb.) isme hâl denir.
ismin durumunu, hâlini Durumu ortaya konulan cümle ögesi isim, daha çok fail ve mefûl olmakla birlikte
belirten mansûb cümle
mübteda, haber, muzafun ileyh vb. başka cümle ögeleri de olabilir. Hâl genelde
ögesidir.
türemiş nekre bir isimdir, ancak az da olsa câmid isimlerden hâl yapılabilir.
Cümlede “hangi durumda?”, “hangi hâlde?”, “ne hâlde?” sorularının cevabı bize
hâli verir. İçerisinde hâl bulunan Arapça cümleleri Türkçeye; “- erek, -arak, -dığı
hâlde, -yor olarak, -yorken, -mış olduğu hâlde, -iken, -mışken” gibi ekler yardımıyla
çevirebiliriz. Örneğin; “Koşarak evden çıktı”, “Ağlar bir hâlde telefonu açtı”, “Eve
gitmişken niçin geri geldin?” gibi cümlelerdeki altı çizili kısımlar Arapçada hâl
cümle ögesi olarak değer bulur. Hâl anlamı veren yapı; müfred, şibhi cümle ve
cümle olmak üzere üç şekilde karşımıza çıkar.
Anlamı Cümle
Bir çocuk ağlayarak geldi. .َﺟﺎءَ ِﻃ ْﻔ ٌﻞ ﺑَﺎﻛِﻴًﺎ
Örnek
Ali, ağlar bir hâlde (ağlayarak) odasına .َد َﺧ َﻞ َﻋﻠِ ﱞﻲ ﻏُْﺮﻓَـﺘَﻪُ ﺑَﺎﻛِﻴًﺎ
girdi.
Ne hâlde?
İki öğrenci ağlayarak sınıfa girdi. .ﲔ ِ ْ ﻒ ﺑَﺎﻛِﻴَـ
ﺼ ﱠ ﺎن اﻟ ﱠ ِ دﺧﻞ اﻟﻄﱠﺎﻟِﺒ
َ َََ
Fatma, ağlayarak odasına girdi. .ًﺎﻃ َﻤﺔُ ﻏُْﺮﻓَـﺘَـ َﻬﺎ ﺑَﺎﻛِﻴَﺔ ِ َدﺧﻠَﺖ ﻓ
ْ ََ
ِ
ِ ْ ﻒ ﺑَﺎﻛﻴَﺘَـ ِ
ﺖ اﻟﻄﱠﺎﻟﺒَﺘَﺎن اﻟ ﱠِ ِ َدﺧﻠ
Örnek
ٍ ﻒ ﺑﺎﻛِﻴ ِ ِ
Kız öğrenciler, ağlar bir hâlde sınıfa girdi. .ﺎت َ َ ﺼ ﱠ ﺎت اﻟ ﱠ ُ ََد َﺧﻠَﺖ اﻟﻄﱠﺎﻟﺒ
ٍ ﺎت ﺑﺎﻛِﻴ ِ ِ ِ
Öğretmen kız öğrencileri ağlarken gördü. .ﺎت َ َ ََرأَى اﻟْ ُﻤ َﻌﻠّ ُﻢ اﻟﻄﱠﺎﻟﺒ
Babası onunla ağlaşarak (ikisi de ağlar .ﲔ ِ ْ وﱠد َﻋﻪُ أَﺑُﻮﻩُ ﺑَﺎﻛِﻴَـ
hâlde) vedalaştı.
َ
SIFAT-MEVSÛF HÂL-SÂHİBU’L-HÂL
.َﻮم اﻟْ ُﻤْﻨـَﺰﻟَِﻘﺔ
َ ﱡﺠ
ُ ت اﻟﻨ
ُ ﺎﻫ ْﺪ
َ َﺷ .ًﻮم ُﻣْﻨـَﺰﻟَِﻘﺔ
َ ﱡﺠ
ُ ت اﻟﻨ
ُ ﺎﻫ ْﺪ
َ َﺷ
Kayan yıldızları izledim. Yıldızları kayarken izledim.
Örnek
ِ ﺐ أ ْن أَ ْﺷﺮب َﺷﺎﻳﺎ ﺳ
.ﺎﺧﻨًﺎ أ ُِﺣ ﱡ ِ ﺐ أ ْن أَ ْﺷﺮب اﻟﺸﱠﺎي ﺳ
.ﺎﺧﻨًﺎ أ ُِﺣ ﱡ
َ ً ََ َ َ ََ
Sıcak bir çay içmeyi seviyorum. Çayı sıcak hâlde içmeyi seviyorum.
Arapça cümlelerde hâl gibi nekre ve mansûb gelen başka cümle ögeleri de
vardır. Fiil cümlesinde fail (naib-i fail) dışında kalan; mefûlün bih, mefûlün fîh,
mefûlün mutlak, mefûlün leh, temyîz gibi temel cümle ögeleri mansûb
gelmektedir. Nekre gelmesi muhtemel bu cümle ögelerinin “hâl”den şeklen ve
anlamca farkını belirlemek doğru tercüme için gereklidir. “Hâl”i diğer ögelerden
ayıran en temel yapı farkı, kendinden önce gelen “hâl sahibi”nin marife gelmek
zorunda olmasıdır. Ayrıca nekre gelmek zorunda olan “hâl”, daha önce de
belirtildiği gibi, çoğunlukla ism-i fâil, ism-i mefûl, sıfat-ı müşebbehe gibi türemiş
isim kalıplarından biri olur. Bu yönüyle de o, diğer nekre ve mansûb cümle
ögelerinden farklı bir görünüme ve anlama sahiptir.
HÂL
.ﺖ ِﻣ َﻦ اﻟﻐَﺎ ِر َﺧﺎﺋًِﻔﺎ
ُ ﺧﺮ ْﺟ
َ
Korkarak mağaradan çıktım.
MEFÛLÜN .ﺖ ِﻣ َﻦ اﻟﻐَﺎ ِر َﺧ ْﻮﻓًﺎ
ُ َﺧَﺮ ْﺟ
LEH Korktuğum için mağaradan çıktım.
Örnek
ِ
MEFÛLÜN ً ﺖ ِﻣ َﻦ اﻟﻐَﺎ ِر َﺧ ْﻮﻓًﺎ َﺷﺪ
.ﻳﺪا ِ
ُ ﺧ ْﻔ
MUTLAK Şiddetli bir korkuyla mağaradan korktum (çok
korktum).
.اﻟﻌﺎ َِﱂ ِ
َ اﻷﻣﺎﻛ ِﻦ َﺧ ْﻮﻓًﺎ ِﰲ
َ أﺷ ﱡﺪ
َ ﻫﺬا اﻟﻐﺎر
TEMYÎZ Korku bakımından bu mağara, dünyadaki en şiddetli
yerlerdendir (en korkulu yerlerdendir).
ِ ِ
İki avcı korkarak ayıdan uzaklaştı. ِّ اﻟﺼﻴﱠ َﺎدان َﻋ ِﻦ اﻟﺪ
.......... ﱡب ّ اﺑْـﺘَـ َﻌ َﺪ
Görevliler evi terkedilmiş olarak
bulur. َ َِﳚ ُﺪ اﻟْ ُﻤﻮﻇﱠُﻔﻮ َن اﻟْ ْﺒﻴ
.......... ﺖ
İzciler yorgun bir hâlde okula döndü. ......... اﻟﻜﺸﺎﻓﻮن إﱃ اﻟْﻤﺪرﺳﺔ ّ َر َﺟ َﻊ
Onlar, namaza kalktıkları zaman .......... ﺼﻼَِة ﻗَ ُﺎﻣﻮا
َوإِ َذا ﻗَ ُﺎﻣﻮا إِ َﱃ اﻟ ﱠ
üşenerek (tembellik ederek)
kalktılar.
Alıştırmanın cevabı
Ayşe ağlayarak sınıftan çıktı. .ًﻒ ﺑَﺎﻛِﻴَﺔ ِّ ﺼﺖ َﻋﺎﺋِ َﺸﺔُ ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠْ َﺧَﺮ َﺟ
ِ ْ ﱡب َﺧﺎﺋَِﻔ ِ ِ
İki avcı korkarak ayıdan uzaklaştı. .ﲔ ِّ اﻟﺼﻴﱠ َﺎدان َﻋ ِﻦ اﻟﺪ
ّ اﺑْـﺘَـ َﻌ َﺪ
Görevliler evi terkedilmiş olarak
bulurlar. َ َِﳚ ُﺪ اﻟْ ُﻤﻮﻇﱠُﻔﻮ َن اﻟْ ْﺒﻴ
.ﺖ َﻣْﺘـ ُﺮوًﻛﺎ
Alıştırmanın cevabı
.ُﺼﺎﻧَﻪ ِ ِ
َ اﻟﺮ ُﺟ ُﻞ َراﻛـﺒًﺎ ﺣ
ّ ﺟﺎء .ُﺼﺎﻧَﻪ ِ ِﺟﺎء اﻟﺮﺟﻞ اﻟﱠﺮاﻛ
َ ﺐﺣ
Adam atına binili bir hâlde geldi. ُ ُ ُّ
.ﻓﺎﺳﺘَـ ْﻘﺒِﻠُﻮﻫﻢ ِ
ْ إ َذا ﺟﺎءَﻛﻢ اﻟﻌُﻠَ َﻤﺎءُ ُﻣ َﻬﺎﺟ ِﺮﻳﻦ ِ
Âlimler göç ederek size .ﻓﺎﺳﺘَـ ْﻘﺒِﻠُﻮﻫﻢ
ْ إذَا ﺟﺎءَﻛﻢ اﻟﻌُﻠَ َﻤﺎءُ اﻟْ ُﻤ َﻬﺎﺟ ُﺮون
geldiklerinde onları karşılayınız.
ﻴﻮر ُﻣﻐَِّﺮَد ًة ﻋﻠﻰ اﻟﺸﺠﺮةِ؟
َ َّﻣ َﱴ ﺳﻨَـَﺮى اﻟﻄ
Ne zaman kuşları ağaçta öterlerken ﻴﻮر اﻟْﻤﻐَِّﺮَد َة ﻋﻠﻰ اﻟﺸﺠﺮةِ؟
َ َّﻣ َﱴ ﺳﻨَـَﺮى اﻟﻄ
göreceğiz?
.ًﺳﻨَ ُﻤﱡﺮ ﰲ اﻟﻄﱠ ِﺮ ِﻳﻖ ﺑِﺎﻟْ ُﻤ ُﺪ ِن َﻣْﺘـ ُﺮوَﻛﺔ
Yolda terkedilmiş hâldeki şehirlere .ﺳﻨَ ُﻤﱡﺮ ﰲ اﻟﻄﱠ ِﺮ ِﻳﻖ ِﲟُ ُﺪ ٍن َﻣْﺘـ ُﺮوَﻛ ٍﺔ
uğrayacağız.
ِِ ِ ِ
َ ﻳَ ُﺴﱡﺮِﱐ َﻛﺜﲑاً أ ْن أُﺷﺎﻫ َﺪ اﻷﻳْـﺘَ َﺎم ُﻣْﺒﺘَﺴﻤ
.ﲔ
ِ ِ ِ
Yetimleri tebessüm ederken görmek َ ﻳَ ُﺴﱡﺮِﱐ َﻛﺜﲑاً أ ْن أُﺷﺎﻫ َﺪ اﻷﻳْـﺘَ َﺎم اﻟْ ُﻤْﺒﺘﺴ
.ﻤﲔ
beni çok sevindiriyor.
(Hâl)
O ikisi gülerek sınıftan çıkıyorlar.
(Hâl)
Ona güldüğüm için sınıftan çıktım. (M.
leh)
Ona hafif bir gülüşle gülüyorum. (M.
mutlak)
Alıştırmanın cevabı
ّ
ِ وﻫﻮ ﺻﺎﺣﺐ.ﺎﻋﻞ
.اﳊﺎل ِ
ٌ َﻓ
.ﺑﺎﻟﻜﺴﺮة
ْ ﳎﺮور:ِﺼﻼَة
اﻟ ﱠ،ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن ّ ﺟﺮ ّ ﺣﺮف:إ َﱃ
ِ
.ﺼﻼَةِ" ﲨﻠﺔ َﺷﺮﻃﻴّﺔ
وﲨﻠﺔ "ﻗَ ُﺎﻣﻮا إِ َﱃ اﻟ ﱠ
ِ
،اﻟﺴﻜﻮن ﰲ ﳏَ ِّﻞ َرﻓْ ٍﻊ ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ ِ ِ ّ ﺎض ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ ٍ ْﻓﻌ ٌﻞ َﻣ:ﻗَ ُﺎﻣﻮا
ّ ﺿﻤﲑ ُﻣﺘﱠﺼ ٌﻞ: و،اﻟﻀ ّﻢ ّ
ِ َﻷﻧّﻪ ﻓ
.ﺎﻋ ٌﻞ
.ِﻒ اﳌ ْﻘﺼﻮرةِ ِ ﺣﺎل ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﳌﻘ ّﺪرةِ ﻋﻠﻰ اﻷﻟ، ﲨﻊ اﻟﺘﻜﺴﲑ ﻟِـ َﻜﺴﻼَ َن:ُﻛﺴ َﺎﱃ
َ َ ْ َ
.اﻟﺸ ْﺮط
ّ وﲨﻠﺔ "ﻗﺎﻣﻮا ﻛﺴﺎﱃ" ﺟﻮاب
Şibhi Cümle
Şibhi cümle câr-mecrûr ya da zarf-muzafun ileyh biçiminde bulunabilir. “Hâl
sahibi”nin marife olması, şibhi cümle için de geçerlidir.
ّ
.ِ َْﳎﺮور ﺑﺎﻟﻜﺴﺮة:اﳊَ ِّﺞ
ْ .ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻜﺴﺮ ِ
ّ ﺣﺮف ﺟﺮ ْﻣﺒ:ﺑـ
ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن ِ ْ ﻓﻌﻞ ﻣﻀﺎرع ﳎﺰوم ﲝﺬف اﻟﻨﻮن ﻷﻧﻪ ﺟﻮاب ﻓﻌﻞ:ﻳَﺄْﺗُﻮ
ّ ﺿﻤﲑ ُﻣﺘّﺼﻞ ْﻣﺒ: اﻟﻮاو.اﻷﻣﺮ
.ﳏﻞ رﻓْ ٍﻊ ﻷﻧّﻪ ﻓﺎﻋﻞ
ّ ﰲ
.ًّﲏ ﻋﻠﻰ اﻟْ َﻔْﺘ ِﺢ َﻣ ْﻔﻌﻮل ﺑﻪ ﻣﻨﺼﻮب ﳏﻼ
ّ ﺿﻤﲑ ُﻣﺘّﺼﻞ ْﻣﺒ:َك
. ﺣﺎل ﻣﻔﺮد ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ:ِر َﺟ ًﺎﻻ
.ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن
ّ ﺟﺮ ّ ﺣﺮف:َو َﻋﻠَﻰ
.ﺑﺎﻟﻜﺴﺮة
ْ ﻣﻀﺎف إﻟﻴﻪ َْﳎﺮور:ﺿ ِﺎﻣ ٍﺮ
َ .ﺑﺎﻟﻜﺴﺮة وﻫﻮ ﻣﻀﺎف
ْ َْﳎﺮور:ُﻛ ِّﻞ
.ًّﺼﻮب ﳏﻼ ٍ ِ ٌ "و"ﻋﻠﻰ ُﻛ ِﻞ ﺿ ِﺎﻣ ٍﺮ
ٌ ﺣﺎل ﺷْﺒﻪَ ﲨُْﻠﺔ َﻣْﻨ َ ّ
.ٌاﻷزَﻫ َﺎر َرَواﺋِ ُﺤ َﻬﺎ َﻋ ِﻄَﺮة ِ .ٌﺐ ْأزَﻫ ًﺎرا َرَواﺋِ ُﺤ َﻬﺎ َﻋ ِﻄَﺮة ِ
أﺣ ﱡ
ْ ﺐ أﺣ ﱡ
Kokuları hoş olan çiçekleri
Çiçekleri kokuları hoşken severim.
severim.
Tiyatrocular bir çare düşünerek oturdu .ﺲ اﻟْ ُﻤ َﻤﺜِّﻠُﻮ َن ﻳـُ َﻔ ِّﻜ ُﺮو َن ِﰲ ِﺣﻴﻠَ ٍﺔ
َ ََﺟﻠ
(düşünmeye durdu). Rabıt:
zamir
Doğru olduğunu bildiğiniz hâlde onu ْ ُﻟِ َﻤﺎ َذا ﺗَ ْﺴ ُﺠﻨُﻮﻧَﻪُ َوﺗَـ ْﻌﻠَ ُﻤﻮ َن أَﻧﱠﻪ
اﳊَ ﱡﻖ؟
niçin hapsediyorsunuz? Rabıt:
vav+zamir
Dediler ki: “Biz güçlü bir topluluk ﺐ إِ َ ٰﱃ أَﺑِﻴﻨَﺎ
َﺣ ﱡ
َ َﺧﻮﻩُ أ
ُ ﻒ َوأ
ُ ﻮﺳ ِ
ُ ُ ﻟَﻴ:إ ْذ ﻗَﺎﻟُﻮا
Örnek
Bir hâl cümlesini Türkçeye çevirirken, onu ve önceki cümleyi müstakil iki
cümle olarak değil birleşik cümle olarak düşünüp çevirmeliyiz. Örneğin ayette yer
alan ilk cümle ﺼﻼََة
اﻟ ﱠ “ ﻻَ ﺗَـ ْﻘَﺮﺑُﻮاNamaza yaklaşmayın”, ikinci cümle ise bir isim
cümlesi şeklinde gelen ﺎرى
َ ُﺳ َﻜ “ َوأَﻧْـﺘُ ْﻢve sizler sarhoşsunuz” ifadeleridir. Bu ikisini
ayrı ayrı cümleler gibi tercüme edersek bir arada bulunmalarını gerektirecek
uygun bir bağlam oluşmaz. Fakat ikinci cümledeki ilk harf olan “vav”ı, “vav-ı
hâliyye” kabul edip cümleyi iç içe geçmiş birleşik cümle şeklinde “sizler sarhoş
olduğunuz bir hâlde (sarhoşken) namaza yaklaşmayınız!” diye tercüme edersek
kastedilen anlama ulaşmış oluruz.
ِ
.ودﺧﻞ ﺟﻨﱠﺘَﻪُ وﻫﻮ ﻇﺎﱂ ﻟﻨﻔﺴﻪ
ِ
ٌ ﻳﺎ َوﻳْـﻠَ َﱴ أَأَﻟ ُﺪ َوأﻧﺎ َﻋ:ﻗﺎﻟﺖ
ﺠﻮز؟
.ﺣﺬر اﳌﻮت َ أﻟﻮف ٌ أﱂ ﺗﺮ َإﱃ اﻟّﺬﻳﻦ ﺧﺮﺟﻮا ِﻣ ْﻦ ِدﻳَﺎرﻫﻢ َوُﻫ ْﻢ
...ﲔ أَﻳْ ِﺪﻳ ِﻬ ْﻢ
َ ْ َﻮرُﻫ ْﻢ ﺑـ
ِ ِ
ُ ُﲔ َواﻟْ ُﻤ ْﺆﻣﻨَﺎت ﻳَ ْﺴ َﻌﻰ ﻧ
ِِ
َ ﻳـَ ْﻮَم ﺗَـَﺮى اﻟْ ُﻤ ْﺆﻣﻨ
Alıştırmanın cevabı
Aşağıda karışık olarak verilen sağ sütundaki cümleleri solda verilen hâl
yapısıyla eşleştirerek yeniden yazınız.
ﺿﻌِﻴ ًﻔﺎ.َ وأُﻟْ ِﻘ َﻲ اﻟ ﱠﺴ َﺤَﺮةُ
ﺎت. ﺻﺎﺋِﻤ ٍ َﺟﺎءَِﱐ اﻟﻀﱡﻴُ ُ
ﻮف
َ َ
ﲔ. ﺎﺣ َﻜﺘَـ ْ ِﺿِ ﻣﻮزا ﻳﺎ ﺑـﻨَﺎت! اِ ْﺷ ِﱰ ِ
َ ﻳﻦ ﻛﻴﻼً ً َ َ ُ َ َ
ِِ
Alıştırma
Hâl ile hâl sahibi uyumunu dikkate alarak, aşağıda boş bırakılan yerleri
parantez içerisindeki uygun ifadeyle tamamlayınız.
ٍ ﻣﺴ ِﺮﻋ- ﻣﺴ ِﺮ ِﻋﲔ- )ﻣﺴ ِﺮﻋﺎ.......... َاِﺣﺘـﻠﱡﻮا اﻟْﻤْﻨﺼﺔ
(ﺎت َ ُْ َ ُْ ً ُْ َ َ َْ
Koşarak kürsüyü işgal ettiler.
ِ ِ ِ ِ
ﺖ
َ وﻗَ ْﺪ َذ َﻫْﺒ- وﻗَ ْﺪ َذ َﻫْﺒﺖ إﱃ اﻟﺴﻮق-ﺖ إﱃ اﻟﺴﻮق ُ )وﻗَ ْﺪ َذ َﻫْﺒ........... ًا ْﺷ َِﱰي ﺑـُْﺮﺗُﻘﺎﻻ
Alıştırma
Alıştırmanın cevabı
ِ ِ
.ﲔ َ ا ْﺣﺘَـﻠﱡﻮا اﻟْ َﻤْﻨ
َ ﺼﺔَ ُﻣ ْﺴ ِﺮﻋ Koşarak kürsüyü işgal ettiler.
Alıştırmanın cevabı
Okuma Anlama
ﻒ ﻳَـ ْﻮَﻣﻪُ؟
ﻳﻮﺳ ُ
ﻀﻰ ُﻒ ﻗَ َ
َﻛ ْﻴ َ
ﺻﺒﺎﺣﺎ .وﻗَ َﺎم ِﻣ ْﻦ
ً ﻮﺳﻒ ِﻣ ْﻦ ﻧـَ ْﻮِﻣ ِﻪ ُﻣﺒَ ِّﻜًﺮا
ﻆ ﻳُ ُ اِ ْﺳﺘَـْﻴـ َﻘ َ
ﺺﻓَِﺮاﺷﻪ ﺑِ ُﺴ ْﺮ َﻋ ٍﺔ ﻓَﺬﻫﺐ إﱃ ﺣﺠﺮةِ أﺧﻴﻪ ُﻣ ْﺴ ِﺮ ًﻋﺎ ﰒُﱠ ﻗ ﱠ
اﻟﻘﺼﺔ ﺧﺮج ِ ِ
ﻌﺠﺒًﺎْ .ﺑﻌﺪ أن اﻧْ َﺘﻬﻰ ﻣﻦ ّ ُرْؤﻳـَﺘَﻪُ ﻋﻠﻰ أﺧﻴﻪ ُﻣﺘَ ّ
ﲔ ﻓﺪﺧﻼ اﳊَ ﱠﻤﺎم .ﻏﺴﻞ ﻣﻊ أﺧﻴﻪ ِﻣﻦ اﳊﺠﺮة ﺿ ِ
ﺎﺣ َﻜ ْ ِ َ
اﻟﺼﺎﺑﻮن وأﺧﻮﻩ ﻳﻐﺴﻞ ﻳﺪﻳْﻪ وﺟﻬﻪ وﻳﺪﻳْﻪ ﺑﺎﳌﺎء و ّ
ﻳﻮﺳﻒ َ
ﺑﺎﻟﱪِد َواﳉ ﱡﻮ
ﻌﺮ ْ
ِ
أﻣﺎم اﻟْﻤ ْﺮآة" :ﳌﺎ َذا ﺗَ ْﺸ ُ
ِ
ﺑﺎﻟﱪد َﻛﺜ ًﲑا .ﺳﺄل ﻟﻪ ﻳﻮﺳﻒ َ
ﻓﻘ ْﺪ .ﻷ ّن أﺧﺎﻩ ﻛﺎن ﻳَ ْﺸﻌﺮ ْ
ﺲ ﻳﻮﺳﻒ ِ ِ ْﻟﻴ ِ
ﺲ ﺑَﺎرًدا؟" .أﺟﺎب أﺧﻮﻩ" :ﻻ ْأدري!" .ﻛﺎن ﻳﻮﺳﻒ ﺣﺰﻳﻨًﺎَ ،ﻟﻌ ﱠﻞ أﺧﺎﻩ ﻣﺮﻳﺾَ ،ﺟﻠَ ََ
ِ ِ ٍ ﻳ ِّ
ﻔﻜﺮ ﰲ ﺣﻴﻠﺔ ﻷﺧﻴﻪ .وﺟﺪ ﻳﻮﺳﻒ ﻣﻌﻄ ًﻔﺎ .ﻓﺄﻟْﺒﺲ اﳌﻌﻄﻒ َﻣْﺘـ ُﺮوًﻛﺎ ﻓَـ ْﻮق اﻷ ِرﻳ َﻜﺔ أﺧﺎﻩ .ﰒّ ُ
اﻧْـﺘَـ َﻘﻼَ إﱃ اﳌﻄﺒﺦ َﻣﻌﺎً ﻟﻠﻔﻄﻮر .ﻓَﺎﻧْـﺘَـ َﻬﻰ ﻳﻮﺳﻒ ِﻣ َﻦ اﻟﻔﻄﻮر وﻫﻮ ﻳﺄْﻛﻞ اﳋﺒﺰ واﳉﱭ واﻟﺰﻳﺘﻮن
اﻟﻌﺴﻞ.
واﻟﺒﻴﺾ و َ
ﺲ ِ ِ ِﺣﻴﻨﻤﺎ ﺧﺮج ِﻣﻦ ِ ِ
ﲏ! ﻻ ﺗَـْﻨ َ
ﺖ ّأﻣﻪ ﻣﻦ ﺧﻠﻔﻪ" :ﻳﺎ ﺑـُ َﱠ
ﺎﺣ ْ
ﺻ َﺐ إﱃ اﳌَْﺪ َر َﺳﺔ َﻣﺎﺷﻴًﺎَ ،
اﻟﺒﻴﺖ ﻟﻴَ ْﺬ َﻫ َ
ْ ََ
ﻀﺎت وﻗﺪ ﻣﺮرت ِﻣﻦ أﻣﺎم اﻟﺒﻘﺎل" .ﻓﺄﺟﺎب ﻳﻮﺳﻒ إﱃ أﻣﻪ ﺑﺼﻮ ٍ
ت وﺛﻼث ﺑﻴ ٍ ي ُﺧْﺒـَﺰﻳْ ِﻦ ِ
ّ ْ َْ ْ َ ْ أن ﺗَ ْﺸ َﱰ َ
ِ ٍ
ﻒ َد َﺧﻞ اﻟ ﱠ.ﺗﺄﺧَﺮ َﻋ ِﻦ اﻟﺪرس
ﺼ ﱠ ّ " ْأﻣﺮك ﻳﺎ َﺳﻴِّﺪﰐ!" ﺗَﺮ ﱠﺟﻞ ﻳﻮﺳﻒ إﱃ اﳌﺪرﺳﺔ وﻟﻜﻨّﻪ ﻗﺪ:ﻋﺎل
ٍ ِ ِِِ ِ
ْ َﱂْ ﻳ ُﻘ ِﻞ اﳌﻌﻠّﻢ ﻟﻪ.ﺲ ﻣ َﻜﺎﻧَﻪُ ﻬﺑ ُﺪوء
...ﺷﻴـﺌًﺎ َر ْﻏ َﻢ أﻧّﻪ ﻗ ْﺪ رآﻩ َ َوﺟﻠ
َ ،ﺧﺎﺋ ًﻔﺎ ﻣ ْﻦ ﻣﻌﻠّﻤﻪ
ﺑﻌﺪ اﻧﺘﻬﺎء اﻟﺪروس ﺧﺮج ﻳﻮﺳﻒ ﻣﻊ أﺻﺪﻗﺎﺋﻪ ِﻣﻦ اﳌﺪرﺳﺔ
اﳌﻮﻗﻒ َواﻧْﺘﻈََﺮ اﳊﺎﻓﻠﺔ ﻫﻨﺎك ْ ﺐ إﱃ ِ
َ ﺬﻫَ َ ﻓ.ﻳﻦ َ َﻣ ْﺴﺮور
ﺟﺎءت اﳊﺎﻓﻠﺔ ورﻛﺒَﻬﺎ ﻳﻮﺳﻒ وﻣﻜﺚ ﻣ ّﺪة.ﺳﺎﻋﺎت ُﻣْﺘـ َﻌﺒًﺎ ٍ
ﺾ ﺑﺎب ِ َﻓﻌﻠﱠ َﻖ ﲟِِ ْﻘﺒ ً وﻫﻮ ﻗﺎﺋﻢ ﻓَـﻠَ ْﻢ ِﳚ ْﺪ َﻣ ْﻘ
َ ،ﻌﺪا ﻟﻠﺠﻠﻮس
ﺄﺧﲑا وﺻﻞ ﻳﻮﺳﻒ إﱃ ﺑﻴﺘﻪ ً ﻓ.اﻟﺴﺎﺋﻖ ﻳَﺴﻮﻗُﻬﺎ ُ اﳊﺎﻓﻠﺔ و
.اﳉﻤﻴﻞ وﺧﻠﻊ ﺣﺬاﺋﻴﻪ ودﺧﻞ ﺣﺠﺮﺗﻪ ﺑﺎﻛِﻴًﺎ ﻣﻦ أﱂ ِر ْﺟ ْﻠﻴﻪ ﻓﻨﺎم ﻟَِﻮﻗْﺖ ﻗﺼﲑ
Metnin Çevirisi
O, yürüyerek okula gitmek için evden çıktığında annesi arkasından bağırdı: “Yavrum
bakkalın önünden geçmişken iki ekmek ve üç yumurta almayı unutma!”. Yusuf
yüksek bir sesle cevap verdi: “Baş üstüne (emrin olur) efendim”. Yusuf okula yaya
gitti, fakat o derse gecikmişti. Öğretmeninden çekinerek sınıfa girdi ve sessizce
yerine oturdu. Öğretmen onu görmüş olmasına rağmen ona bir şey demedi.
Dersler bittikten sonra Yusuf arkadaşlarıyla birlikte mutlu bir hâlde okuldan çıktı.
Durağa gitti ve saatlerce yorgun bir hâlde orada otobüsü bekledi. Otobüs geldi,
Yusuf otobüse bindi, ayaktayken bir süre bekledi fakat oturmak için bir koltuk
DEĞERLENDİRME SORULARI
اﻟﻄﻴﻮِر1. “.............. ﺎت ِﻣ ْﻦ إﻧﻔﻠﻮﻧﺰا
ﺎﺟ ُ
ﱠﺟ َ
ِ
َﻣﺎﺗَﺖ اﻟﺪ َ ” cümlesindeki boşluğa
?aşağıdakilerden hangisi gelmelidir
ﻣﺴ ِﺮﻋ ٍ
ﺎت
)a ُْ َ
ِ
)b ُﻣ ْﺴ ِﺮﻋ َ
ﲔ
)c ُﻣ ْﺴ ِﺮ ًﻋﺎ
)d ُﻣ ْﺴ ِﺮ َﻋ ًﺔ
)e ُﻣﺴ ِﺮ َﻋ ْ ِ
ﲔ ْ
Cevap Anahtarı
1.d, 2.c, 3.d, 4.c, 5.d, 6.e, 7.c, 8.d, 9.b, 10.e
YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, I-IV, Mısır, tsz.
Ahmet Yüksel, Ben de Arapça Öğreniyorum (Sarf-Nahiv), İstanbul, 2011.
Antuvân ed-Dahdâh, Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvili ve Levhât,
Beyrut, 1981.
es-Seyyid Ahmed el-Hâsimî, el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır, 1354.
Mehmet Maksudoğlu, Arapça Dilbilgisi, İstanbul, 1998.
Muhammed İsma‘îl Sînî (ve diğerleri-Komisyon), el-Kavâ‘idu’l-‘Arabiyyetu’l-
Muyessere, II.cilt, Riyad, 1403/1983.
Muhammed Salah Ferec (ve diğerleri-Komisyon), (2011), el-Edvâu’l-Luğat’îl-
‘Arabiyye Hayatî, Mısır, es-Saffu’l-Hamis el-İbtidâiyye, Nahdatu Mısr.
Musa Yıldız; Erkan Avşar, Arapça Yazma ve Okumaya Giriş, İstanbul 2006.
Mustafa el-Ğalâyînî, Câmi‘u’d-Durûsi’l-‘Arabiyye, Beyrut, 1402/1982.
Mustafa Kelebek (ve diğerleri-Komisyon), İmam Hatip Liseleri için Arapça 12,
Ankara, 2009.
Neclâ Yasdıman, Adım Adım Kur’an Dili, İzmir, 2008.
Selami Bakırcı, Arapça’ya Giriş, Erzurum, 2011.
www.safeer.com.eg
• Tekid
ARAPÇA IV
İÇİNDEKİLER
• Atf-ı Beyan
• Özet
• Kaynakça
Doç. Dr. Nurullah
YILMAZ
9
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Tekid ve Atıf
GİRİŞ
TEKİD
Arapça cümle içerisinde bir kelimenin, karşıdaki muhatap veya dinleyicinin
kulağında iyice yer etmesi için tekrarlanarak söylenmesine “tekid” denir. Tekidin
tekrarladığı önceki isme “müekked” adı verilir. Tekid, lafzî ve manevi olmak üzere
iki kısma ayrılır. Lafzî tekid, tekid edilecek (pekiştirilecek) ismin aynısının veya eş
anlamlısının tekrarlanmasıyla yapılır. Tekid açık bir isim olabileceği gibi zamir de
olabilir. Lafzî tekid ile yapılan tekitlerde, cümle içerisinde fail, meful, mübteda,
haber konumunda bir isim, bir fiil veya bir edat olabileceği gibi doğrudan cümle
tekrarı ile de tekid yapılabilir.
Doğrudan tekid edilecek (müekked) ismin tekrarıyla değil, Arapça ،ﻋﯾ ٌْن ٌ "ﻧَ ْﻔ
َ ،س
ْ
" ِﻛﻠﺗﺎ، ِﻛﻼ، ﺟﻣﯾ ٌﻊvb. özel kelimeler kullanılarak yapılan tekide “Tekîd-i manevî” denir.
Tekid olarak kullanılan bu isimlerin sonunda mutlaka müekked isme dönen bir
zamir bulunmalıdır. Türkçede “kendisi” anlamına gelen " ﻋﯾن، "ﻧﻔسisimleriyle
yapılan tekit mecaz anlamı içeren durumlarda veya hata ya da unutma
durumlarında kullanılır. Bunun yanı sıra Arapçada “hepsi, tümü” anlamındaki ،ّ" ُﻛل
" ﻋﺎ ّﻣﺔ، ﺟﻣﺑﻊisimleri ile yapılan tekitler ise kuşatma veya kapsama anlamı ifade eder.
ATF-I BEYAN
Yapısı itibarıyla sıfata benzeyen, sıfat gibi daha önce geçen bir isim veya
kavramı daha fazla açıklamak için kullanılan bir isimdir. Fiil kökenli olmayıp
türememiş bir kök isimden gelir. Bazı gramerciler arasında, genel bir bakış açısıyla
atf-ı beyanın “bedel” olduğunu söyleyenler de vardır. Fakat burada asıl belirleyici
husus, bedelin matbûuna (kendinden önceki isme) göre anlamca daha kapsamlı ve
daha açıklayıcı olmasıdır. Zaten atf-ı beyânın asıl işlevi kendinden önceki bir ismi
anlaşılır hâle gelinceye kadar açıklamasıdır. Buna göre atf-ı beyana “tâbi‘ ”,
açıklamış olduğu kendinden önceki isme de “matbû’ ” denir.
Atf-ı beyânda eğer matbu marife bir isimse tâbi de marife, matbu nekre ise
tâbi de nekre olur. Matbû ile tâbi doğrudan peş peşe geldiği gibi, bazen aralarında
açıklama harfi olan " أ َ ْن،ى
ْ َ "أedatları da kullanılabilir.
TEKİD
Tekid-i Tekid-i
lafzi manevi
Munfasıl (özne)
Tekrar Yoluyla Özel isimlerle
zamirlerle
Yapılan Tekid Yapılan Tekid
yapılan tekid:
*Harf tekrarı ، ُ َﻋ ْﯾن،س ُ ُ أَ ْﻧﻔ،س
ُ ﻧَ ْﻔ ،ھم،ھﻣﺎ،ھو
*Fiil tekrarı ،ﻋﺎ ّﻣﺔ، ﺟﻣﯾ ُﻊ،ﻛلﱡ
، ھن،ھﻣﺎ،ھﻰ
ِﻛ ْﻠﺗﺎ،ِﻛﻼ
*İsim tekrarı ، أﻧﺗم، أﻧﺗﻣﺎ،أﻧت
، أﻧﺗﻣﺎ أﻧﺗن،أﻧت
*Cümle tekrarı
ﻧﺣن،أﻧﺎ
ATF-I BEYAN
Kendinden önceki ismi
açıklar.
TABİ MATBU
Atf-ı beyanın Atf-ı beyanın açıkladığı
kendisidir. isimdir.
TEKİD
اﻟﺘﻮﻛﯿﺪ
ﻳﻮم ﺣﺎ ﱞر
ٌ
ْ ﻓِ ِﻴﻪ
َ ًاﳊَﺮ َارةُ ُﻣ َﻌ ﱠﺪﻻ
ﻏﲑ ﺖ ِ
ْ َ ﻓَـ َﻘ ْﺪ ﺑـَﻠَﻐ،ﻔﺎع َﻏْﻴـَﺮ اْﳌﺄْﻟُﻮف ِ ِت َﺣﺮ َارﺗُﻪُ ﺑِﺎْ ِﻻ ْرﺗ ْ ﻀْﻴﻨﺎ ﻳـَ ْﻮﻣﺎً ﲤََﻴﱠـَﺰ
َ َﻗ
َ
و ﻛﺎ َن.ِاﳊَﺮارة ِ ﺑِ ِﺸﺪ ﻓَ َﺸ َﻌ ْﺮﻧﺎ.ﺻ ِﺪﻗﺎﺋِﻲ ﻇُ ْﻬًﺮا ِ و ﰲ اﻟﻴـﻮِم ﻧـَ ْﻔ ِﺴ ِﻪ ﺧﺮﺟﺖ ﻣﻊ أ.ﻬﻮد ٍ ﻣﻌ
ْ ﱠة ْ ََﺣﺪ أ
َ َ َ ُ ْ ََ َْ َْ
ِِ ِ ِ ِ ِِ ِ اﻟﻨﺎس ُﻛﻠﱡﻬﻢ ﻳـﺘَﺴﺎﺑـ ُﻘﻮ َن ﻟِْﻠﻮﺻ
ت أﻧﺎ و ُ و ﻗَ ْﺪ َﺷ َﻌ ْﺮ.ﻮل إﱃ َﻣﻨﺎ ِزﳍ ْﻢ ﺑـَ ْﻌ َﺪ اﻧﺼﺮاﻓ ِﻬ ْﻢ ﻣ ْﻦ أَ ْﻋﻤﺎﳍ ْﻢ ُُ َ َ ُْ ُ
ـﺰل ِﺣ ْﺮﺻﺎً اﻟﱠﺮاﺣﺔَ و ِ ﺚ أَ ْن ُﻋ ْﺪﻧﺎ إﱃ اﳌﻨ ِ اﻟﺰ
ْ َ و َﱂْ ﻧـَْﻠﺒ،ﺣﺎم ِّ اﳊَِّﺮ و ْ ﺐ ِ َﻬﺎد ﺑِﺴﺒ ِ ﺻ ِﺪﻳﻘﻲ ﻛِﻼَﻧﺎ ﺑِﺎْ ِﻻﺟ
َ ْ َ
:اﻟﺒﻴﺖ َﻋْﻴـﻨَﻪُ ﻧﺎ َدى ِ و ﻗﺎل.اﳉ ﱠﻮ اﳌﻌﺘ ِﺪ َل
َ َﺣ َﺴ ُﻦ! و ﻟَ ّﻤﺎَ َد َﺧ ْﻠﻨﺎ ْ ﺑﻴﺘُﻨﺎ أ،َﺣ َﺴ ُﻦ
ْ ﺑـَْﻴﺘُﻨﺎ أ:ﺻﺪﻳﻘﻲ َ َْ َ
ُ
!َﺧ ُﺮ َج اﻟْﻴَـ ْﻮَم
ْ اﳌﺎءَ اﳌﺎءَ! ﻟَ ْﻦ ﻟَ ْﻦ أ
SICAK BİR GÜN
Alışılmadık derecede, yüksek sıcaklığı ile dikkat çeken bir gün geçirdik. O gün
sıcaklık olağan dışı bir düzeye ulaştı. Aynı günde ben arkadaşlarımdan biriyle öğle
vakti dışarı çıktım. Sıcaklığın şiddetini hissettik. İnsanların hepsi işlerinden
döndükten sonra evlerine ulaşmak için birbirleriyle yarışıyorlardı. Ben ve arkadaşım
her ikimiz sıcaklık ve yoğun kalabalıktan dolayı bitkinlik hissettik. Çok geçmeden
dinlenmeyi ve ılıman havayı tercih ederek evimize döndük. Yakınım, “Evimiz ne
güzel, evimiz ne güzel’ dedi. Aynı eve girdiğimizde “Su su! Bugün bir daha asla, asla
evden çıkmayacağım!” dedi.
TEKİD
Tanımı: Kendisinden önceki bir lafzı, anlamca pekiştirmek ve gerçeğin
dışında başka bir şekilde anlaşılmasının önüne geçmek için kullanılan söze “tekid “
denir.
Kendisinden önceki
Anlamı: Daha önceki bir ismi anlamca pekiştiren tekid, ifadeye “aynısı,
sözü pekiştirmek için
kullanılan ifadelere kendisi, bizzat, aynen, tümü, hepsi, tamamen, vs.” şeklinde bir anlam katar. Bunun
“tekid” denir. yanı sıra manevi tekid türünde isim, fiil veya cümle tekrarları biçiminde ifade
tekrarı yapılır.
ُ ِاى ﻛ
ﻼﳘﺎ ِ
Anne babamın ikisi de yolculuğa çıktı.
َ ﺳﺎﻓَـَﺮ َواﻟ َﺪ
Her iki kitabı da okudum. ِ ْ َْت اﻟْ ِﻜﺘﺎﺑـ
ﲔ ﻛِﻠَْﻴ ِﻬﻤﺎ ُ ﻗَـَﺮأ
ُ ﺘﺎن ﻛِْﻠ
ﺘﺎﳘﺎ ِ ت اﳌﻌﻠِّﻤ
Her iki bayan öğretmen de geldi.
َ َُ ْ ﻀَﺮَ َﺣ
Her iki sorunu da çözdüm. ﲔ ﻛِﻠْﺘَـْﻴ ِﻬﻤﺎ
ِ ْ ﺖ اﻟْﻤﺴﺄَﻟَﺘَـ
ْ َ ُ َﺣﻠَْﻠ
Tekid Zamirleri
Bazen tekid açık bir isim yerine zamir olarak da gelebilir. Açık bir isimle
yapılan tekitte olduğu gibi zamir ile yapılan tekid de iki kısma ayrılır:
1- Tekîd-i Lafzî: Şayet tekid edilecek zamir muttasıl (bitişik) zamir ise, aynı
şahıs zamirinin karşılığı olan ve özne zamiri olarak bilinen merfu-munfasıl (ayrık)
zamir, tekid ismi olarak tekrar edilir. Buna, zamirle yapılan “lafzî tekid” denir.
Örnek:
َ ِﻚ ﺑ
ﻚ َ ِﲔ ﺑ ِ أ
Senden, senden yardım istiyoruz. ُ َﺳﺘَﻌ
ْ
:ﺖ أﻧﺎ ِ
Ben geldim, ben. ُ ﺟْﺌ
Muhammed, O kalktı (başkası değil). ﻗﺎم ﻫﻮ
َ ُﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ
Muhammed size, size yardım etti. أَ ْﻛَﺮَﻣ ُﻜ ْﻢ أَﻧْـﺘُ ْﻢ ُﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ
ِ ﺼ ْﻴ
.ﻒ ﺼ ِﻞ اﻟ ﱠ
ْ َ ﻳَ ْﺸﺘَ ﱡﺪ اﳊَﱡﺮ ﰲ ﻓ-1
.ِ ِ◌ﻷَﻧـﱠ ُﻬﻤﺎ َﺷ َﻌﺮا ﺑِ ِﺸﺪﱠةِ اْﳊَﺮارة-2
ِ َﺴﺒ
.ﺐ ا ْﳊَِّﺮ ِ ِ ْ ْﻼﳘﺎ ﺑِﺎ
ُ ِﺟﻞ و ﻗَﺮﻳﺒُﻪُ ﻛ
َ ﻹﺟﻬﺎد ﺑ ُ َﺷ َﻌ َﺮ اﻟ ﱠﺮ-3
!ح اﻟْﻴَـ ْﻮ َم
َ َﻦ أَ ْﺧ ُﺮ
ْ ﻟ،اﳌﺎء
َ اﳌﺎء
َ :اﻟﺮﺣﻞ ﺑَـ ْﻴﺘَﻪُ ﻗﺎل
ُ ِﻋ ْﻨ َﺪﻣﺎ َد َﺧ َﻞ-4
ِ ِ ِ
ﻗﺒﻞ أَ ْن
َ و.ﻚ َ ﻚ اﻟﻠﻬ ﱠﻢ ﻟَﺒﱠـْﻴ َ َِّﺣَﺮْﻣﻨﺎ ﺗَـ َﻮ ﱠﺟ ْﻬﻨﺎ إﱃ َﻣ ﱠﻜﺔَ ُﻣﻠَﺒ
َ ﻟَﺒﱠـْﻴ:ﲔ ْ و ﺣﻴﻨَﻤﺎ أ.َﻛْﻴﻔﻴﱠﺔَ اْﻹﺣﺮام
و ﻋِْﻨ َﺪ ُد ُﺧﻮﻟِﻨﺎ اﻟْ َﻤ ْﺴ ِﺠ َﺪ.ًاﺳﺘَـَﺮ ْﺣﻨﺎ ﻗَﻠﻴﻼ ْ ﺻﻠﱠْﻴﻨﺎ و َ ﰒَﱠ،ﻧَﺼ َﻞ َﻣ ﱠﻜﺔَ ﻧـَ ْﻔ َﺴﻬﺎ أ َْوﻗَـ ْﻔﻨﺎ َﺳﻴّ َﺎرﺗَﻨﺎ
ِ
َ ﻒ ﺑِﺄ َِّﻣ
ِ ِ و ﻗﺎل.ﻒ ِﳑّﺎَ ﺗَـﻮﻗﱠـﻌﻨﺎ
ﻚ ْ ُ ﻃ:ﻷﺧﻲ واﻟﺪي ْ َ َﺧ ﱠ َ ﺻ ْﺤ ِﻦ اﳊﺮِام أ َ ﺣﺎم ﰲ ُ اﻟﺰ ِّ اﳊَﺮ َام ﻛﺎن ْ
َﻣ ْﻦ ﺑـَ َﲎ اﻟ َﻜ ْﻌﺒَﺔَ؟ ﻗﺎل:ُاف َﺳﺄ ََل أﺧﻲ اﻟﺼﻐﲑ ِ و ﺑـﻌ َﺪ اﻟﻄﱠﻮ.و ﺳﺄَﺗَـﻮﱠﱃ اﻟْﺒﺎﻗِﲔ ُﻛﻠﱠﻬﻢ
َْ ْ ُ َ َ َ
ِ ِ
و ﺑـَ ْﻌ َﺪ أَ ْن َﺷﺮﺑْﻨﺎ ﻣ ْﻦ.ﻼﳘﺎ ِ
ُ ﻴﻞ ﻛ ِ ِ ِ
ُ إﲰﺎﻋ ْ ُاﻫﻴﻢ و اﺑْـﻨُﻪ
ُ ﱯ ﷲ إﺑﺮ أَﱠو ُل َﻣ ْﻦ ﺑـَ َﲎ اﻟﻜﻌﺒﺔَ ﻧَ ﱡ:أﰊ
ِ ِ ِ
. و ﺑـَ ْﻌ َﺪ ﻗَﻀﺎء اﻟﻌﻤﺮةِ َﺧَﺮ ْﺟﻨﺎ ﻣﻦ اﳌﺴﺠﺪ اﳊﺮِام.ﲔ إﱃ اﻟْ َﻤ ْﺴ َﻌﻰ ِ ِ ِ
َ ﻣﺎء َزْﻣَﺰَم ﺳ ْﺮﻧﺎ ُﻣﺘَـ َﻮ ّﺟ ِﻬ
.ُﻋ ْﺪﻧﺎ إﱃ َﻣﻜْﺘَﺒِﻨﺎ ﺑِﺎﻟ ﱠﺴﻴّﺎرة َﻋْﻴﻨِﻬﺎ
UMRE YAPMAK
Bütün ailemle birlikte umre vazifesini yerine getirmek için yolculuğa çıktım.
Mikat’a varınca ihramın nasıl olması gerektiğini açıkladı. İhrama girdiğimizde
“Lebbeyk, Allahumme lebbeyk” diyerek Mekke’ye doğru yöneldik. Mekke’ye bizzat
varmadan önce arabamızı durdurduk, sonra namaz kıldık ve biraz istirahat ettik.
Mescid-i Haram’a girdiğimizde Mescid-i Haram’ın ortasındaki kalabalık
umduğumuzdan daha hafifti. Babam kardeşime sen annenle tavaf et, geriye
kalanların hepsiyle ben ilgileneceğim, dedi. Tavaftan sonra küçük kardeşim, Kabe’yi
kim yaptı diye sordu. Babam, Kabe’yi ilk yapan Allah’ın nebisi İbrahim ve onun oğlu
İsmail’in her ikisidir dedi. Zemzem suyundan içtikten sonra say yapmak için yola
koyulduk. Umre görevini yerine getirdikten sonra Mescid-i Haram’dan çıktık.
ATF-I BEYÂN
ﺷﺎب ٍ
ﻗﺎض ﱞ
َﻛ ْﻢ ِﺳ ﱡﻦ:َﺣ ُﺪ ُﻫ ْﻢ َ ،ﺼَﺮةِ َو ِﺳﻨﱡﻪُ ِﻋ ْﺸﺮو َن َﺳﻨَﺔً أ َْو َْﳓ ُﻮﻫﺎ
َ ﻓﻘﺎل ﻟَﻪُ أ
ِ
ْ َﱄ اﻟْﻘﺎﺿﻲ َْﳛ َﲕ ﺑْ ُﻦ أَ ْﻛﺜَ َﻢ ﻗَﻀﺎءَ اﻟْﺒ َ َو
ِ
ٍ ﺘﺎب ﺑ ِﻦ أ
ِ ِ ِِ أﻛﱪ ِﻣﻦ ِ
ُﺳْﻴﺪ اﻟﺬي َو ﱠﺟ َﻬﻪُ اﻟﻨِ ﱡ
ﱠﱮ َ ْ اﻟﺼﺤﺎﰉ ﻋ ّ ُ أﻧﺎ: ﻓﻘﺎل ﻟﻪ،ُﺼﻐََﺮﻩ ْ َاﺳﺘ
ْ اﻟﻘﺎﺿﻲ؟ ﻓَـ َﻌﻠ َﻢ َْﳛ َﲕ أَﻧﱠﻪُ ﻗَ ْﺪ
ِ ِِ وأﻛﱪُ ِﻣﻦ،ﻗﺎﺿﻴﺎً ﻋﻠﻰ ْأﻫ ِﻞ َﻣ ﱠﻜﺔَ ﻳـَ ْﻮَم اﻟْ َﻔْﺘ ِﺢ ِ (ُﳏ ﱠﻤ ٌﺪ )ﺻﻌﻢ
ًاﻟﻨﱮ ﻗﺎﺿﻴﺎاﻟﺼﺤﺎﰉ ُﻣﻌﺎذ ﺑْ ِﻦ َﺟﺒَ ٍﻞ اﻟﺬي َو ﱠﺟ َﻬﻪُ ﱡ ّ
!ِﺼَﺮة
ْ َﺐ ﺑْ ِﻦ ُﺳ َﻮٍر اﻟﺬي َو ﱠﺟ َﻬﻪُ أَﻣﲑُ اﳌﺆﻣﻨﲔ ُﻋ َﻤُﺮ ﻗﺎﺿﻴﺎً ﻋﻠﻰ أ َْﻫ ِﻞ اﻟْﺒ ِ و أﻧﺎ أﻛﱪ ِﻣ ْﻦ َﻛ ْﻌ.ﻋﻠﻰ أ َْﻫ ِﻞ اﻟْﻴَﻤ ِﻦ
ُ َ
GENÇ KADI
Kadı Yahya b. Eksem 20 yaş civarında iken Basra kadısı oldu. Basralılardan
biri ona, “Kadı’nın yaşı kaç?” diye sordu. Yahya adamın kendisini küçümsediğini
anladı ve ona şöyle cevap verdi: Ben, Nebî Muhammed (s.a.v)’in fetih günü Mekke
Anlamca daha kapsamlı halkına kadı tayin ettiği İtâb b. Useyd’den daha büyüğüm. Ben, Nebî (s.a.v)’in
olduğu hâlde Yemen halkına kadı tayin ettiği Muaz b. Cebel’den daha büyüğüm. Ben,
kendisinden önceki bir Müminlerin Emîri Ömer’in Basra halkına kadı tayin ettiği Kab b. Suver’den daha
sözü açıklayan ifadelere büyüğüm.
“Atf-ı beyân” denir.
Atf-ı Beyân
Tanımı: Kendisinden önceki bir ismi açıklayan ve konumu itibarıyla sıfata
benzeyen câmid (türememiş) bir isimdir.
Atf-ı beyân, maksadı ortaya çıkarması bakımından varlığı itibarıyla sıfata
benzer, fakat sıfat, ism-i fail ve ism-i meful gibi müştak (türemiş) isimden yapılırken
atf-ı beyân mutlaka câmid isimden yapılmalıdır.
Atf-ı Beyân ile İlgili Önemli Hususlar
1- Atf-ı beyân, açıklamış olduğu kendinden önceki ismin (metbûun) harekesi
ile aynı olmalıdır:
Ebu Hafs Ömer Allah’a yemin etti. ٍ أﻗﺴﻢ ﺑﺎﻪﻠﻟِ أﺑﻮ َﺣ ْﻔ
ﺺ ُﻋ َﻤُﺮ َ
Yukarıdaki örnekte atıf olan ﻋﻤﺮismi ile onun metbûu (açıkladığı isim) olan
َ أﻳﻦ َو-1 •
ﱃ َْﳛ َﻰ ﺑْ ُﻦ أ ْﻛﺜَ َﻢ ؟
ِ ِ ِ
أﻛﺜﻢ ؟
َ ﱃ ﳛﻰ ﺑْ ُﻦ َ ﻛﻢ ﻣﻦ ُﻋ ْﻤ ِﺮﻩ َو-2 •
ﺼﻐَ َﺮﻩُ ؟ ِ َ َ ﻣﺎذا ﻗ-3 •
ْ َاﺳﺘ
ْ أﻛﺜﻢ ﻟ َﻤﻦ
َ ﺎل ﳛﻰ ﺑْ ُﻦ
اﻟﻨﱮ ﻗﺎﺿﻴﺎً ﻋﻠﻰ أ َْﻫ ِﻞ اﻟْﻴَ َﻤ ِﻦ ؟
ﻣﻦ ﻫﻮ اﻟﺬي َو ﱠﺟ َﻬﻪُ ﱡ-4 •
.ِﺼَﺮة
ْ َﻀﺎءَ اْﻟﺒ
َ َأﻛﺜﻢ ﻗ
َ ﱃ ﳛﻰ ﺑْ ُﻦ
ِ
َ َو-1
.ﻳﻨﺐ
ُ ﺖ ﻛﻠﺘﺎ ﻓﺎﻃﻤﺔُ و ز ْ -1 •
ْ أﺳَﺮ َﻋ
Alıştırmalar
ِ ْ َى ِ ِ
ﻣﺮرت؟
َ اﻟﺮﺟﻠﲔ ّ ﺑﺄ- 2 •
ْ ِ ُﺣ ﱠﺠﺔً ﰱ ِرواﻳﺔ-رﺿﻰ ﷲ ﻋﻨﻬﺎ- ُﻛﺎﻧﺖ أ ُّمُ اﻟْﻤﺆﻣﻨﲔ ﻋﺎﺋﺸﺔ
.اﳊﺪﻳﺚ ْ -3 •
ِ ذﻫﺐ اﻟ ﱡﺴﻴﺎخ ﻟِﺰﻳﺎرةِ وادي اﻟْﻤ-4 •
.ِﻠﻮك َﻣﻘﺎﺑِ ِﺮﻩ ُ ُّ
ﺟﺎء
َ -1
ًِﺳﻮارا -2
ﻌﺎم
ُ َﻃ -3
ُﻋﺜﻤﺎ ُن -4
ﻛﺮﱘ ﰲ ﻗَـ ْﻮِﻣﻪ؛ ﻫﻮ " ْإﻣُﺮُؤ ٍ ﺑﺎب ﺳﻴِّ ٍﺪ َ - رﺿﻰ ﷲ ﻋﻨﻬﻤﺎ- ﻋﻠﻰ ٍ • ﻃََﺮ َق
ّ اﳊﺴﲔ ﺑْ ُﻦُ
Bireysel Etkinlik
Ali'nin oğlu Hüseyin -Allah o ikisinden razı olsun- ahalisinden asil bir
beyefendi olan İmruu’l-Kays el-Kelbî’nin kapısını çaldı ve kızını istedi. Kızın babası
onu samimi bir şekilde karşıladı. Bu akrabalığın onu Allah’ın elçisi Muhammed
(a.s.)’in soyuna bağlayacağı, asırlar boyu ona kalıcı bir şeref kazandıracağını bildiği
için tüm benliğini mutluluk kapladı… Sonra evlilik tamamlandı ve Rebab çocuk
dünyaya getirdi. İlk dönemdeki kadınların meşhurlarından biri olan edip ve fakîh
Sükeyne onun soyundandır.
•Tekid:
•Kendisinden önceki ismi anlamca pekiştiren isme "Tekid" denir. Tekid,
"tekid-i lafzi" ve "tekid-i manevi" diye ikiye ayrılır. Tekid ya kelime veya
cümle tekrarı ile yada birtakım özel ifadeler kullanılarak yapılabilir. Tekid ile
daha önce geçen açıkladığı isim (müekked) arasında irap bakımından uyum
aranır. Ayrıca özel lafızlarla yapılan tekitlerde mutlaka müekkede dönen bir
zamir bulunur.
•Atf-ı beyan:
Özet
DEĞERLENDİRME SORULARI
1-5. sorularda cümlede boş bırakılan yere gelebilecek anlamca uygun şıkkı
işaretleyiniz?
. ﰲ اﻟﻠﱠ ْﻬ ِﻮ...... ﻴﻊ اﻷَ ْﲪَ ُﻖ َزَﻣﺎﻧَﻪ ِ
S.1 ُ ﻳُﻀ
a- ًﺧﺎﺻﺔ
ّ b- ًﲨﻴﻌﺎ c- ِﻋ ْﻠ ٍﻢ ﺑِﺪون d- ُﻛﻠﱠﻪ
ُ e- ًﺟﺎﻫﻼ
a- ُﻛﻠﱠﻪ
ُ b-َﻛِﻠَْﻴ ِﻬﻤﺎ c- ﻛِﻼﳘﺎ d-ﻛِ ْﻠﺘَـْﻴ ِﻬﻤﺎ e-ﻛِ ْﻠﺘﺎﳘﺎ
a- ُﻛﻠﱠﻪ
ُ b-إﺑﺮاﻫﻴﻢ c-ًﲨﻴﻌﺎ d-ُاﳋﻠﻴﻔﺔ e- َاﺟ َﻬﺔ
َ اﳌُﻮ
S.5 ﻀُﺮوا
َ ﲨﻴﻌﻬﻢ َﺣ
ُ ...... و
a- ﳓﻦ b-اﳌﻌﻠﻤﺎت
ُ c- ﻛﻞﱞ
ُ d- أﻧﺘﻢ e- ﻫﻢ
S.6 Aşağıdaki Arapça metinde altı çizili ifade gramer açısından hangi kuralla
açıklanabilir?
ًأُﻋﻴ ُﺬﻛﻤﺎ ﺑﺎﻪﻠﻟ أ ْن ُْﲢﺪﺛﺎ ﺣﺮﺑﺎ ٍ ﻋﺒﺪ
ﴰﺲ و ﻧﻮﻓﻼ َ ،أﻳﺎ أﺧﻮﻳﻨﺎ
a- Bedel b- Tekid c- Sıfat d- istisna e- Atf-ı beyân
S.7 “Ödevimi ben kendim yaptım.” ifadesinin Arapça tam karşılığı aşağıdaki
seçeneklerden hangisidir?
ِ ﺑِﺎﻟْﻮ
a- اﺟﺐ ﻗﻤﺖ
ُ أﻧﺎ b- ُﻏﲑ ﺖ أﻧﺎ ﺑِﻮﻇﻴﻔﱴ ﻻ
ُ ّْأدﻳ
c-ﺑِﻮاﺟﱯ ﻗﻤﺖ أﻧﺎ
ُ ِ ﺑِﺎْﻟﻮ
d-اﺟﺐ ﻗﻤﺖ ﺑِﻨﻔﺴﻲ
ُ أﻧﺎ
e- اﻟﺬي ﻗﺎم ﺑﺎﻟﻮاﺟﺐ ﻫﻮ أﻧﺎ
S.8 Aşağıdaki Arapça metnin Türkçe tam karşılığı olan ifadeyi bulunuz?
.ﻜﺘﺎب
َ ْﻧﻔﺴﻪُ اﻟ
ُ َﻓﺮﻳ ٌﺪ ﻗﺮأ
a) Ferit kendi kitabını okudu.
b) Ferit kitabı kendi kendine okudu.
c) Ferit aynı kitabı okudu.
d) Kitabı Ferit’in kendisi okudu.
e) Kitabı okuyan bizzat Ferit’in kendisidir.
S.9 Atf-ı beyân ile ilgili aşağıda verilen gramer kurallarından hangisi doğru
değildir?
a) Atf-ı beyan, câmid isim olması bakımından, ayrıca anlam ve irap
yönünden bedele benzer.
b) Bazen, harf-i tefsir olarak bilinen "َى
ْ "أedatından sonra gelen ifade atf-ı
beyân olabilir.
c) Atf-ı beyan açık bir isim olmakla birlikte zamir de olabilir.
d) Müfret-tesniye-cemi, müzekker-müenneslik ve irap bakımından atf-ı
beyân ile matbuu arasında uyum gözetilir.
e) Niteleme yönünden atf-ı beyan açıkladığı isimden daha kapsamlı
olmalıdır.
Cevap Anahtarı
1.d, 2.b, 3.a, 4.b, 5.e, 6.e, 7.c, 8.d, 9.c, 10.d
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, 8. Baskı, Dâru’l-Me‘ârif, Kahire.
Es-Seyyid Ahmed el-Hâşimî.(1925). el-Kavâidu’l-Esâsiyye Li’l-Lugati’lArabiyye.Mısır.
Mustafa el-Galâyînî,Câmi‘u’d-Durûsi’l.( 1966.). ‘Arabiyye, I-III.Beyrut.
• Münâda
ARAPÇA-IV
İÇİNDEKİLER
• Nüdbe
• İstiğâse Prof. Dr. İbrahim
YILMAZ
MÜNADA
NÜDBE
İSTİĞÂSE
İNZAL
MENDÛB
MÜSTAĞÂS
NİDA EDATLARI
ALEM
NEKRE-İ MAKSUDE
MÜNÂDA, NÜDBE ve
MUZAF MÜNADA
İSTİĞÂSECİ
TABİLER
TERHİM
MÜSTAĞAS
MÜSTAĞASUN LEH
LAMU'L İSTİĞASE
İRAB
MEBNİ
MUREB
TAKDİRİ
GİRİŞ
Münâda, nüdbe ve istiğâse uyarmak, seslenmek, çağırmak için kullanılan ifade
şekilleridir. Uyarılan ve çağrılana münâda (çağrılan kimse), mendûb (yardıma
muhtaç olan kimse) müsteğâs (yardıma çağrılan kimse) denilir. Münâda, mendûb
ve müsteğâs olan kelimeler; nidâ, nüdbe ve istiğâse edatlarından birinden sonra
gelirler.
Nidâ edatları: يَا ـ هَيَا ـ أيَا ـ أيْ ـ أedatlarından oluşur. Bunlardan ilk ikisi ) (أيْ ـ أ,
yakında olan kimseyi çağırmada; )(آ ـ هَيَا ـ أيَا, uzakta olan kimseyi çağırmada
Münâda, uyarmak, kullanılır. ) (يَاise, münada yapılarında en çok kullanılan edat olup, hem uzaktaki hem
seslenmek, çağırmak de yakındaki kimseyi çağırmada kullanılır. Münâda çeşitli şekillerde gelir. Buna bağlı
için kullanılan ifade olarak münâdanın irabı, birtakım değişiklikler gösterir.
şeklidir. Nidâ
edatlarından sonra MÜNÂDA ادى
َ َالْ ُمن
gelen kelimeye münâda
denir.
ْ!الم
ُْ ُالم!ْياْغ
ُْ ُياْغ
ْْالخادم
ُ الم ْ! ْفَ َد َخ َل
ُ ُ ْيا ْغ:ْ ْم َّرة
َ ادى َ َ ْن.ْ امحًْا
ِ س َ ْم
ُ ْالمأمو ُن ْكريما
ُ َُكا َن ْالخليفة
ْسكت
َ ْف.ْويشرب َْ ْيأكل ٍ َّ ْ:اضباْْوقال ِ َغ
َ الم! ْ َأماْينبغيْللغُالمْأن ُْ ُالم ْياْغ
ُ ُكل ْساعة ْياْغ
ِ ِ َ ي:ْولكنّهْرفع ْرأسهُْوقال.المأمو ُْن
ْاءت ْأخال ُق َ سنَت ْأخال ُق ْالسيّ ْد ْ َس َ ْ !اْعا ِرفيْاهلل
ُ إذاْح َ َ َ
ْْس َن ِ
ُ وءُْأخالْقُناْلتَح ْس ِْ ْق
ُْ َْوْنَحنْالْْت.خادمه ُْ سْنَتْْأخالُْ دْح
َْ ّ وإذا َساءتْ أخال ُقْالسي.ادمه ِ َخ
ْاس! ْإنّ ُْكم
ُْ ّْأيْهْاَْالن:وو َّجهَ ْإلىْالنّاسْوقال ِ ْ ُْياْ ْغ:ْثم ْقال.ْخ َْد ِْمنا
َ ْ .ْالَمي!ْالْتَ َخف ّ َْ أخال ُق
ْْ.ُْنه
ْ ْ ْولكنْْأع ُفوْ َْع,ْيْسأقتلْالغالم
ُ ّْظَنَْنْْتُمْْأن
Not: Parçanın kelimeleri ünite sonundaki sözlükçede verilmiştir.
Metnin Çevirisi:
Ey Köle! Ey Köle!
Halife el-Me’mûn, cömert ve müsamahakâr bir insandı. Bir defasında şöyle
seslendi: “Ey Köle!” Bunun üzerine köle, öfkeli olarak içeri girdi ve şöyle dedi: “(Siz)
her zaman Ey Köle! Ey Köle! (diye bana sesleniyorsunuz). Kölenin yiyip içmesi
gerekmez mi?” el-Me’mûn sustu, başını kaldırdı ve şöyle dedi: “Ey Allah’ı tanıyan
insanlar! Efendisinin ahlakı güzel olduğunda kölesinin ahlakı kötü olur. Efendisinin
ahlakı kötü olduğu zaman ise kölesinin ahlakı güzel olur. Kölelerimizin ahlakı güzel
olsun diye bizim ahlakımız kötü olamaz.” Sonra kölesine dedi: “Ey benim kölem!
Korkma!” Sonra insanlara dönerek şöyle dedi: “Siz benim bu köleyi öldüreceğimi
zannettiniz! Ama ben onu bağışlıyorum.”
ِْ سْالبَ ي
!ت َ احا ِر
َ َ• ْي
Bireysel Etkinlik
• Nidâ edatı.
• ْيَا
• Münâda, muzâf.
َ • َحا ِر
ْس
• Muzâfun ileyh
ِْ • البَ ي
.ت
!اجياْرحمةَْربِِّْه
ِ • ياْر
َ
Bireysel Etkinlik
• Nidâ edatı.
• ْيَا
• Münâda, şibh-i muzâf.
ِ•ر
اجياَ
• Mef’ûlün bih, muzâf
َ• رحم ْة
• Muzâfun ileyh, mecrûr
ْ• ربِِّه
Münâdanın sonu illetli bir harf ise, ona bitişen mütekellim yâsı asla
hazfedilmez ve daima fethalı okunur. ي َ َ“ يا َم ْوالEy Benim Mevlam!) örneğinde olduğu
gibi.
Münâdanın tâbileri
Münâdadan sonra sıfat, tekid, bedel ve atıf gibi kelime yapıları gelebilir.
Bunlara tâbi denir. Münâda mansup çeşitlerinden (muzâf, şibh-i muzâf, nekre-i
ِ ( يا أبا ب ْك ٍر صEy
maksûde) ise, tâbisi de muzâf olarak gelirse, mansup olur. احبَ نَا َ َ َ َ
Arkadaşımız! Ey Ebubekr!); burada münâda elif ile, tâbisi olan ب ِ kelimesi ise,
َ صاج َ
fetha ile mansuptur.
Tâbi, elif-lam takısı almamışsa ya da muzâf değilse, zamme üzere mebnîdir. يَا
ف ِ
وس ح
( أَبَا َسليم يح حEy Yusuf, Ey ebû Selîm!) örneğinde, münâda muzaf olarak gelmesine
rağmen, tâbisi olan ف وس ح
يح حkelimesi muzâf olmadığından dolayı zamme üzere mebni
olmuştur.
Eğer münâda mebnî (özel isim, nekr-i maksûde), tâbisi bedel ya da matuf
(bağlaç ile bağlanmışsa), elif lamsız ve muzâf değilse, bu durumda tabinin mebnî
gelmesi gerekir. ! ( يَا أستاذح َس ْع حدEy Hoca Sa’d!), ! سعد
( يَا أستاذح َو حEy Hoca ve Sa’d!)
örneklerinde olduğu gibi tabiler zamme üzere mebni olarak gelmiştir.
Tâbi elif–lam takısız muzâf olan bir sıfat, ya da tekid-i manevî olarak gelirse,
mansup olması gerekir. !أخانَا
َ سليم َّ
( يا حEy Bizim kardeşimiz Selim!), ! ( يا تَالمي حذ كل حك ْمEy
Münâda ( ألel) takısı ile Öğrenciler Hepiniz!..). Bu cümlelerde tabîler her ikisinde de mansup şeklinde
geldiği zaman, nidâ gelmiştir.
edatı ile münâdanın Tâbi elif-lamlı ise lafzı dikkate alınarak merfû, münâdanın mahalli dikkate
arasına أيُّ َهاveya أيَّتح َها alınarak mansup gelebilir. ! اسليم الكريح
( يَ حEy Cömert olan Kerîm!). Burada görüldüğü
girer.
üzere الكريmünâdaya tâbi olan bir kelimedir. Merfu ve mansup olarak gelebilir.
ْكينْقليال ِ
Ey Kadın! Sen az gülüyorsun. َ ضحَ َالمرأةُْأنتْتَ ْأيَّتُ َها
Ey Zeynep! Gel, birlikte ْ.ْيْمعا ِ
َ زينبْتَ َعالَيْنَمش
ُْ ْأي
yürüyelim.
Birinci cümlede görüldüğü gibi, املرأةkelimesi el ) (الtakısı ile gelmiştir. Bu
durumda yukarıda belirtildiği üzere nidâ edatı ile münâdanın arasına, أيَّتح َهاlafzı
gelmektedir. أيَّتحkelimesi, nekre-i maksûde olan münâda şeklinde düşünülerek
zamme üzere mebni olur. Buna bitişen isim, yani املرأةkelimesi ise, أيتحkelimesine tabi
olur ve merfu okunur. İkinci cümlede münâda, yani ينب
ز حözel isim (alem)’dir.
Bundan dolayı zamme üzere mebnidir.
Verilen cümlelerde münâdaları gözeterek anlamaya çalışınız:
ile yapılır. ! ( وا ُمح َّم ُدVah Muhammed’e!) örneğinde, Muhammed’e karşı bir acıma
hissi anlatılmak istenmektedir. Mendûb durumunda olan kelimenin sonuna ) (اveya
) (هgetirilebilir. ) (اve ) (هnın birlikte geldiği de olur. ! وا عليَّا, !( وا عليَّا ْهVah Ali’ye!)
örneklerinde olduğu gibi.
Metnin Çevirisi:
Ah Başım! Ah Başım!
Bir gün yapmış olduğum bir davranıştan dolayı utanmış, babama da gerçeği
söylememiştim. Sonra bir gece kardeşimi acı içinde inlerken duydum. Kâh “Ah
başım!”, kâh “Ah boğazım!”, kâh “Ah göğsüm!” diyordu. Annem o gece hiç
uyumamıştı. Başında bekliyor, öğrendiği kadarıyla ona hasta bakıcılığı yapmaya
çalışıyordu. Gizli gizli de feryat ediyor, gözleri yaşlarla doluyordu. Vah Oğul! Vah
Hasan! Vah Ciğerim! (diyordu.) Bu elem verici hâle daha fazla dayanamadım ve
sabahleyin, olduğu şekliyle her şeyi söylemeye karar verdim ve uyudum.
Nüdbenin irabı:
Mendûb olan yapı, münâda gibi muzâf, şibh-i muzâf ve nekre-i gayri maksûde
olduğunda mansûp, müfred alem (özel isim) ve nekre-i maksûde olduğunda zamme
üzere mebnî olur. Mendûb olan kelimenin sonuna ) (اveya ) (هveya her ikisi birlikte
geldiğinde ise mendûb takdîri irab alır.
• !واْكب ُْد
Bireysel Etkinlik
• حرفْنداءْوندبة
• وا
• .ْةْفيْمحلْنصب
ّ ض ّم
ّ مبنيْعلىْال
ّ
ْ• كب ُد
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11
240
Münâda, Nüdbe ve İstiğâse
!ْ• واكبداه
Bireysel Etkinlik
• .ْحرفْنداءْوندبة
• ْوا
• ض ّمةْالمقدَّرة
ّ مبنيْعلىْال
ّ
ْ• كبداه
ِْ ائس ِ
:ات َ َْألهلْالخي ِرْللب
ِ َيا
Anlamı: Ey iyiliksever insanlar! Kötü durumda olanların yardımına koşunuz!
ِ ْألهلْالخي ِرْلِلبائس
ْات ِ َ• يا
َ َ
Bireysel Etkinlik
ياْكريماْإلخوانِك
Ey Cömert kişi! Kardeşlerinin yardımına koş.
• ياْكريماْإلخوانِك
• .حرف نداء واستغاثة
Bireysel Etkinlik
• يَا
• .الض ّم املقدَّر منعته الفتحة العارضة ملناسبة االلف الزائدة
ّ مبِن على
ّ
• حرف زائد لتوكيد االستغاثة:األلف
• كريما
• : إخوان.جر واستغاثة
ّ الالم حرف
• : الكاف.جمرور بالالم وهو مضاف
• ضمري متّصل مبِن على الفتح يف
• .ُمل جر مضاف إليه
• إلخوانِك
Bireysel Etkinlik
• Aşağıdaki ayet-i kerimeleri okuyunuz ve bunlarda bulunan
nidâ ve münâdaları tespit ediniz inceleyiniz.
َ بْأ ِرنيْكيفْتُح
.يْالموتَى ِّ ْقالْإبراهيمْ َر
َ وإذ
Bakara suresi (2),
260
ْ!ْاْالم َّدثر
ُ ياَْأي َه
.ْْأداةْنداء:يا
ْ:ْ ) ْو(ها.)ْالضم ْفي ْمحل ْنصبْلفعل ْمحذوف ْتقديره ْ(أنادي
ّ ْ ُْمنَادى ْمبني ْعلى:أي
ُْ
.زائدة
ّْ ( ْصفةُْل:المدثر
.ْمبنيْعلىْالضم.ْ)أي
Cevap:
ْفيْمحلْنصبْلفعلْمحذوفْتقديرهْ(ْأناديْ).
ّ منادىْمبنيْعلىْالضم
ّ أرض :
ُْ
فعلْأمرْمبنيْعلىْالسكونْالْمحلْلهْمنْاإلعرابْْ.الياءْْ:ضميرْمتّصلْ
ّ ْ:
اب لَ ِعي
مبنيْعلىْالسكونْفيْمحلْرفعْفاعل
ّ
ضميرْمتّصلْمبنيْعلىْ
ْ ِ ْ:ماءْْ:مفعولْبهْمنصوبْوهوْمضافْْ.الكافْْ:
اء ْك
َم َ
الكسرْفيْمحلْجرْمضافْإليهْ.
ّ
حرفْعطفْمبنيْعلىْالفتحْالْمحلْلهاْمنْاإلعراب.
ّ ْ: و
يْاَ
أداةْنداءْمبنيْعلىْالسكونْالْمحلْلهاْمنْاإلعرابْ.
ْفيْمحلْنصبْلفعلْمحذوفْتقديرهْ(ْأناديْ).
ّ منادىْمبنيْعلىْالضم
ّ اءُ ْ:
َس َم ْ
فعلْأمرْمبنيْعلىْالسكونْالْمحلْلهْمنْاإلعرابْْ.الياءْْ:ضميرْمتّصلْ
ّ ْ:
اق لَ ِعي
كونْفيْمحلْرفعْفاعل
ّ ّْ
علىْالس مبنيْ
ّْ
Bireysel Etkinlik
واْغُ ِ
الميَاهْْ.
اْحرْقلبَاهْ!ْ
َ و ّ
َ واْكب َداْ!ْ
اْخالِ َداْ!ْ
يَ َ
يَاْقَ لبَاهْ!ْ
فتحْمصراهْ!ْ
اْمنْ َ
َ و َ
اْأميرْالمؤمنيناْ!ْ
َ و َ
Bireysel Etkinlik
•Münâda
•Nidâ uyarmak, çağırmak için kullanılan bir ifade şeklidir. Uyarılan ve
çağırılana münâda denir. Münâda, nidâ edatlarından birinden sonra gelir.
•Münâda ifade şekli, genelde cümle başlarında kullanılır.
•Münâdanın (çağırılanın, seslenilenin) durumuna bağlı olarak çeşitli nidâ
edatları kullanılır:
• 1- Yakını uyarmak ve ona seslenmek için kullanılan nidâ edatları ) ( أيْ ـ أ
dir. أ محمّدve أيْ أحمدörneklerinde olduğu gibi.
• 2- Uzaktakini çağırmada ) ( َهيَا ـ أَيَاnidâ edatları kullanılır.
• 3- Hem uzak hem de yakındakini çağırmada ) ( يَاnidâ edatı kullanılır.
•Münâdanın irabı, yapısına göre değişiklik gösterir:
Özet
• İstiğâse
•İstiğâse, herhangi bir duruma karşı birinden yardım istemek için kullanılan
bir üslup, bir ifade şeklidir.
Özet (devamı) •İstiğâse bir nidâ üslubu olarak karşımıza çıkmaktadır.
•Yardım etmesi için çağırılan kimseye müsteğâs denilir. Yardım edilecek
kimse ise, müstegâsün leh olarak tanımlanır. Bu kimseye aynı zamanda
müsteğâsün li eclih de denir.
•Müsteğâsın (yardım etmesi talep edilen kimsenin) başında genelde fethalı
bir lam harfi ) ( َلharfi bulunur. Bu lam harfine istiğâse lâmı (lâmu’l-
istiğâse) adı verilir.
•Müsteğâsün leh’in (yardım edilecek kimsenin) başında da kesreli ) (لbir
lam harfi bulunur. Bu harf harfi cer olan lamdır. ( يا َ لَل َّشبَاب لل ُّشيوخEy
Gençler! Yaşlıların yardımına koşunuz.) örneğinde olduğu gibi.
•Müsteğâsün leh'e birleşen ) (لharfi cerinin yerinde bazen ) ْ (منharfi ceri
de bulunabilir. Bu yapı daha ziyâde (…e karşı) yardım istemek için
kullanılır. “يا لَل ُّشرطة منَ اللُّصوصEy Polisler! Hırsızlara karşı yardıma koşun.”
örneğinde olduğu gibi.
•Müsteğâsın önündeki lâm harfi yerine sonuna elif getirilebilir. يا َ أحْ َمدَا للرّجل
“Ey Ahmet! Adamın yardımına (koş).”
•Müsteğâs, münâda şeklinde de gelebilir. Ancak müsteğâsın lehin başında
yine kesreli bir lam bulunur. Buradan da yapının istiğâse olduğu anlaşılır. يَا
“صَالح إلبنكEy Sâlih! Oğlunun yardımına (koş)” örneğinde olduğu gibi.
•Müsteğâs olan kelime, mütekellim yâsı olduğunda başına gelen istiğâse
lamının yâdan dolayı kesreli olması gerekir. “ يَا لي لل َفقيرBen fakirin
yardımına koşmalıyım.”
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. إن الغنَى في ْالفُؤَاد
َّ يَا فَاخرًا باألموالcümlesinde münâdanın üslubu aşağıdakilerden
hangisidir?
a) Müfred alem (özel isim)
b) Muzaf
c) Nekre-i maksûde
d) Şibih muzaf
e) Nekre gayri maksûde
2. أيْ طالَّب هَلْ َد َر ْستُم َموْ ضُو َع ال ُمنَادَىcümlesinde münâdanın irabı aşağıdakilerden
hangi şekilde yapılmaktadır?
a) Zamme üzere mebnidir, çünkü nekre-i maksûdedir.
b) Zamme üzere mebnidir, çünkü müfred alemdir.
c) Mansuptur, çünkü muzaftır.
d) Mansuptur, çünkü nekre-i gayri maksûdedir.
e) Mansuptur, çünkü şibih muzaftır.
َ ِّ يَا أيَّتُهَا النفسُ ال ُمطمئنَّةُ ارْ جعي إلى َربnida cümlesinde ُ النَّفسkelimesinin irabı
4. .... ك
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Nekre-i maksûde üslubunda münâdadır, zamme üzere mebnidir.
b) Nekre-i gayri maksûde üslubunda münâdadır, mansuptur.
c) Faildir, merfudur, ref alameti zammedir.
d) أي ّ münadasının sıfatıdır. Münâda nekre-i maksûde olup zamme üzere
mebni olduğundan sıfat bunun lafzına tabi olarak merfudur, ref alameti
ötredir.
e) Müfred alemdir, zamme üzere mebnidir.
7. Aşağıdaki ayet-i kerimede altı çizili kelime hangi tür münâda olur?
... نعبد إالَّ الل ِ
َ َّالكتاب تَ َعالَ ْوا إىل كلمة َس َواء بيننا وبينكم أال أهل
َ قح ْل يَا
a) Müfred alem
b) Muzâf
c) Nekre-i maksûde
d) Şibih muzâf
e) Nekre-i gayri maksûde
Cevap Anahtarı
1.d, 2.a, 3.e, 4.d, 5.e, 6.d, 7.b, 8.a, 9.a, 10.b
YARARLANILAN KAYNAKLAR
eL-Ğalâyinî, Mustafa, Câmi’u’d-dürûsi’l-‘Arabiyye, I-III, Beyrut, 1402/1982.
Hasan Hamd-Emil Bedî’ Ya’kûb, el-Mu’în fi’n-Nahv, Beyrut, 1420/2000.
Eymen Emîn Abdulğanî, en-Nahvu’l-Kâfî, Beyrut, 1421/2000.
Muhammed Muhyiddîn Abdulhamîd, Şerhu Katri’n-Nedâ ve Bellu’s-Sadâ, Ofset
Baskı, tsz.
Mahmûd Hüseynî Meğalise, en-Nahvu’ş-Şâfî, Beyrut, 1418/1997.
Ali Ahmed Medkûr (ve diğerleri-Komisyon), (2008-2009), Luğatî Hayatî, Mısır, es-
Saffu’l-Evvel el-İ‘dâdî, Şeriketu Sakkara.
En-Nahvu’l-Vâdıh, Mısır, tarihsiz.
• Bedel
• Bedelin Tanımı
İÇİNDEKİLER
olabilecek,
• Bedel ve bununla ilgili
kavramların neler olduğunu
kavrayabilecek,
• Bedelin tanımını ve cümledeki
yerini öğrenebilecek,
• Bedel çeşitlerini öğrenebilecek, ÜNİTE
11
• Bedel ve Atf-ı Beyân ilişkisini
görebileceksiniz.
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Bedel
Bedelin Tanımı
Bedel-i küll
Bedel-i ba’z
Bedel Çeşitleri
Bedel-i iştimâl
Bedel-i mübâyin
GİRİŞ
Arapçada cümle kuruluşunda, cümle içerisinde yer alışı itibarıyla kelimeler
iki kısma ayrılmaktadır. Birinci grup mübteda-haber, fiil-fail-mef‘ûl gibi cümlenin
temel ögeleri olan kelimelerdir. İkinci grup ise kendilerine tevâbi denen kelimerdir
ki bunlar sıfat, atf, bedel ve te’kît olarak bilinmektedirler. Bunlar ilgili olduğu keli-
meye i‘râb, vs. gibi bir kısım yönlerden uymaktadırlar. Bu unsurların cümlede yer
almalarıyla cümleler daha anlaşılır hâle gelmektedir.
Daha önceki ünitelerde kendinden öncekilerden birine bağlı anlamında
tevâbi denilen ögelerden, sıfat, atf ve te’kît konuları işlenmişti. Bedel de bu konu-
ların önemlilerinden biridir. Bedel, cümledeki kapalılığı gidermesi bakımından bü-
yük bir ehemmiyete sahiptir. Bu ünitede ise bu ögelerden bedel konusu ele alınıp
işlenecek ve bununla benzerlik gösteren atf-ı beyân ile olan ilişkisi hakkında bilgi
verilecektir.
BEDELİN TANIMI
Bedel ( )اﻟﺒﺪلsözlükte; bedel, karşılık; telafi edici şey; ödeme; tahsisat; fiyat
gibi anlamlara gelmektedir.
Terim olarak ise bedel, cümlede asıl kastedilen, kendinden önceki kelimenin
Bedel olan kelime veya i‘râbına uyan ögeye denir. Bedelden önce hazırlık olarak bir kelime zikredilir. İşte
cümle, kendinden ön- bedel de bu isme uyum sağlayarak cümlede yer alır.
ceki kelime veya cüm-
leyi açıklamaktadır. ُ وﻳُﺬﻛﺮ، وﻫﻮ اﳌﻘﺼﻮُد ﺑﺎﳊﻜﻢ، اﺳﻢ ﺗﺎﺑِ ٌﻊ ﰲ اﻹﻋﺮاب ﳌﺎ ﻗﺒﻠﻪ:اﻟـﺒـ ـ ـ ـ ـ ــﺪل
.ﻣﺘﺒﻮﻋﻪ ﲤﻬﻴﺪا ﻟﻪ
Anlamı Cümle
Komutan Halit, Yermûk savaşında za- ِ
fer kazandı.
.اﻟﲑﻣﻮك اﻟﻘﺎﺋﺪ ﺧﺎﻟ ٌﺪ ﰲ
ُ اﻧﺘﺼﺮَ
Öğrenci Kasım, başarılı oldu. .ﻗﺎﺳﻢ
ٌ ﳒﺢ اﻟﺘﻠﻤﻴ ُﺬ
َ
Örnek
Nahvin Kurucusu İmam Ali’dir. .ﻋﻠﻲ
اﻹﻣﺎم ﱞ
ُ اﺿﻊ اﻟﻨﺤﻮ
ُ و
Kim bunları yaparsa ağır bir ceza azabın ﻌﻞ ذاﻟﻚ ﻳ ْﻠ َﻖ أﺛﺎﻣﺎً ﻳُﻀﺎﻋﻒ ﻟﻪ
ona kat kat artırılmasıyla karşılaşır. Fur-
ْ وﻣﻦ ﻳ ْﻔ
ْ
kan 25/68-69 .اﻟﻌﺬاب
Güvenilir bir tefsir kitabını okudum, ﻗﺮأت أﻧﻮ َار،اﳌﻌﺘﱪ
Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl’i َ ْت ﻛﺘﺎب اﻟﺘﻔﺴﲑ ُ ﻗﺮأ
okudum. .اﻟﺘﻨﺰﻳﻞ وأﺳﺮار اﻟﺘﺄوﻳﻞ
Yukarıdaki örneklerde kırmızı renkli olan kelime veya cümleler bedel, mavi
renkli olanlar ise mübdelün minhdir.
( )اﻟﻘﺎﺋﺪkelimesi fail olduğu için merfu olup ref alâmeti zammedir. Bu kelime-
den bedel olan ( )ﺧﺎﻟﺪismi de i‘râb bakımından ona uyduğu için zamme ile merfu-
dur.
Son örnek cümleye baktığımızda da kırmızı yazılmış olan ( )ﻗﺮأتfiili ile başla-
اﻟﻔﺘﻮﺣﺎت اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ
ُ
ﺿ َﻬﺎ َﻋﺒِْﻴـﺮ اﻹ ِ
ﺳﻼم ،وﱂ ﺼ ُﺮ أَ ْر ُ اﳋﻄﺎب ﻣﺼﺮ ،وﺗَـﻨـ ﱠﻔﺴ ْ ِِ
َ ﺖﻣ ْ َ ََ َ ﻟﻘﺪ ﻓَـﺘَ َﺢ اﳋﻠﻴﻔﺔُ ُﻋ َﻤ ُﺮ ﺑﻦ
َن ا ْﺷﺘﺎﻗَ ْ ِ
ﺐ
ﺸ ْﻌ ُ ﺼ ُﺮ َﺷ ْﻌﺒُـ َﻬﺎ إﱃ اﻟ ِّﺪﻳْ ِﻦ اﳉَ ِﺪﻳْ ِﺪ ،وﻟﺬﻟﻚ ﻓَـ َﻘ ْﺪ َﺳ َ
ﺎﻋ َﺪ َﻫ َﺬا اﻟ ﱠ ﺖﻣ ْ ﻳَﺘِﻢ ﻫﺬا اﻟ َﻔ ْﺘ ُﺢ ،إﻻ ﺑَـ ْﻌ َﺪ أ ِ َ
ﺮﻳﲔ .وﻣﺎ ﺎدﺋِِﻪ ﰲ ﻧ ُﻔ ِ ِ
اﻹﺳﻼم أَ ْﺧﻼﻗِ ِﻪ وﻣﺒ ِ
ِ ودﺧ ِ ِ اﻟْ َﻘﺎﺋِ َﺪ َﻋ ْﻤﺮو ﺑﻦ اﻟ َْﻌ ِ
ﺼ َ ﻮس اﳌ ْ َ ََ ﻮل ﺼ َﺮ ُ ، ﺎص ﰲ ﻓَـ ْﺘ ِﺢ ﻣ ْ
ﻋﻠﻴﻬﺎ َﺣ ﱠﱴ اﻵ َن .
ف َ ِ
اﻹﺳﻼم ﺗُـ َﺮﻓْ ِﺮ ُ اﻟﺖ َراﻳَﺔُ
ز ْ
Cümlelerin tercümeleri:
1. Abbas ve onun eşi Ümmü Fadl Bedir’den (savaş) önce Müslüman olmuşlar-
dı.
2. Gecenin yarısı geçmiş olduğu hâlde uyuyamadı.
3. Sahabeden bazıları kalktı ve onun zincirini (esaret) gevşetti.
4. Mısır’ı Halife Ömer b. Hattab fethetti.
5. Mısır toprağı İslâm’ın güzel kokusunu teneffüs etti.
6. Bu halk, Mısır’ın fethinde komutan Amr b.As’a yardım etti.
7. Bu fetih, ancak Mısır halkının yeni dine özleminden sonra olmuştur.
BEDEL ÇEŞİTLERİ
Tanımından da anlaşılacağı üzere bedel, kendinden önce geçen kelimenin
işaret ettiği varlığın aynısından, onun bir parçasından veya onun bir özelliğinden
bahsetmektedir. Buna göre bedel dört çeşittir.
Bedel-İ Küll
.ﺧﺎﻟﺪا ِ
ً ﺐ َ ﺄت اﻟﻄﺎﻟ
ُ َﻛﺎﻓ
Bireysel Etkinlik
.ﺿ َﻌﻔﺎءﻫﻢ
ُ اﻟﻨﺎس
َ ﻒ اﻟﻔﺎروق
َ ﺼ
َ ْ أﻧcümlesinde ﺿ َﻌﻔﺎءﻫﻢ
ُ kelimesi bedel-i ba’zdır. Ke-
limedeki ﻫﻢzamiri mübdelün minh olan اﻟﻨﺎس
َ kelimesine aittir. ﻫﻢzamiri ile ait ol-
duğu اﻟﻨﺎس
َ kelimesi arasında (müenneslik-müzekkelik, tekil-çoğul vs. gibi) bütün
yönlerden uyum vardır.
(.ﻋﻠﻤﻪ
ُ = أﻋﺠﺒﲏ زﻳ ٌﺪZeyd’ in ilmi hoşuma gitti.) Bu cümlede ()ﻋﻠﻢ
ُ kelimesi
()زﻳ ٌﺪden bedeldir ve Zeyd’de bulanan bir niteliktir, aynısı veya parçası değildir.
Bundan dolayı ( )ﻋﻠﻢkelimesi, ( )زﻳ ٌﺪkelimsinin bedel-i iştimâli olmaktadır.
ُ
Anlamı Cümle
Sana haram aydan “o aydaki savaştan” ٍ ِﻚ ﻋﻦ اﻟﺸﱠﻬﺮ اﳊﺮِام ﻗ
.ﺘﺎل ﻓﺒﻪ َ َﻳﺴﺄﻟﻮﻧ
soruyorlar. Bakara 2/217 ْ ْ
Bu kız “ahlâkı” hoşuma gidiyor. .أﻋ َﺠﺒَْﺘﲏ ﻫﺬﻩ اﻟﻔﺘﺎةُ ُﺧﻠُ ُﻘﻬﺎ ْ
Örnek .ُﻫﺎرﻩ ِ
Bahçe “çiçekleri” hoşuma gidiyor. ُ ﻳـُ ْﻌﺠﺒُﲏ اﻟﺒُ ْﺴﺘﺎ ُن ْأز
Kim insanlardan “mallarından” ister-
se…
.ﱠﺎس ْأﻣﻮا َﳍﻢ
َ ﺳﺄل اﻟﻨ َ َﻣ ْﻦ
Müslümanların hepsi Rasul’e “onun
adaletine” boyun eğdi.
.اﻗْـﺘَ َﺪى اﻟْ ُﻤ ْﺴﻠِﻤﻮن ُﻛﻠﱡﻬﻢ ﺑِﺎﻟﱠﺮﺳﻮل َﻋﺪﻟِﻪ
Not: Bedel ve mübdelün minhin her ikisi de ma‘rife .زﻳ ٌﺪ ( ﺟﺎء أﺧﻮكkarde-
şin Zeyd geldi) yahut nekre .ﻋﺎﱂٌ رﺟﻞ ( ﺟﺎءâlim bir adam geldi) olabilir. Görüldüğü
ٌ
gibi . ﺟﺎء أﺧﻮك زﻳ ٌﺪcümlesinde bedel olan زﻳ ٌﺪkelimesi ve mübdelün minhin olan
Bedel ve mübdelün
minh ile ilgili bilinmesi أﺧﻮكkelimelerinin her ikisi de ma‘rifedir.
gereken birtakım husus-
lar vardır. Bedel ve mübdelün minhin birisi ma’rife diğeri nekre .ﻃﺎﻟﺐ
ٌ ﺟﺎء أﺧﻮك
(öğrenci olan kardeşin geldi) olabilir. Görüldüğü gibi . ﺟﺎء أﺧﻮك ﻃﺎﻟﺐBu cümlede
ٌ
ise bedel olan ﻃﺎﻟﺐkelimesi nekre, mübdelün minhin olan أﺧﻮكkelimesi ise
ٌ
ma’rifedir.
bedel olan إﻳﱠﺎﻩzamiri ve mübdelün minh olan ﺿﺮﺑﺘُﻪdaki ( )هzamirinin her ikisi de
(gâib zamiri) olan muzmer (gizli) isimdir.
Bedel ve mübdelün minhin birisi zahir isim diğeri muzmer(gâib zamiri)
isim .ﻳﺪا إﻳﱠﺎﻩ
ً أﻛﺮﻣﺖ ز
ُ (Zeyd’e ona “bizzat kendisine” ikram ettim) olabilir. Yine
.ﻳﺪا إﻳﱠﺎﻩ
ً أﻛﺮﻣﺖ ز
ُ cümlesine baktığımızda إﻳﱠﺎﻩmuzmer ismin bedel ve ﻳﺪا
ً زaçık (za-
hir) ismin de mübdelün minh olduğunu görmekteyiz.
Fiil de fiilden bedel olabilir. Bu durumda iki fiilin de zamanlarının aynı ol-
ması gerekir. .ﺻﻠّﻰ
َ ( ﻗﺎمkalktı, namaz kıldı) gibi. Görüldüğü gibi burada ﻗﺎمve ﺻﻠّﻰ
َ
fiillerinin ikiside mâzî sîgâsındadır. ﺻﻠّﻰ
َ fiili ﻗﺎمfiilinden bedeldir.
Her ikisinin de isim veya fiil cümlesi olaması koşuluyla, cümle de cümleden
(.ب ِ
bedel olabilir. ُ ﻒ ﻟﻪُ اﻟْ َﻌ َﺬا
ْ ﺎﻋ
َﻀ َ ُﻚ ﻳـَْﻠ َﻖ أﺛَ ًﺎﻣﺎ ﻳ
َ ) َوَﻣ ْﻦ ﻳـَ ْﻔ َﻌ ْﻞ ذﻟ “kim bunları yaparsa
ağır bir ceza, azabın katkat artırılması ile karşılaşır Furkân 25/68-69” bu âyette
ﻒ
ْ ﺎﻋ
َﻀ َ ُ ﻳfiili ile bşlayan cümle ﻳـَْﻠ َﻖfiilinin cümlesinden bedeldir. Görüldüğü gibi her
iki cümle de fiil cümlesidir.
Bedel-i ba’z ve bedel-i iştimâl olan kelimeler Türkçeye çevirilirken mübde-
lün minh olan kelime, bedelin muzâfun ileyhi imiş gibi çevriir.
Anlamı Cümle
.ﺼ َﻔﻬﺎ ِ ﺑﺎع ﺟ ِّﺪي اﻟﺪ
Dedem evin yarısını sattı. ْ ﱠار ﻧ
َ َ َ
Bu kızın ahlakı hoşuma gidiyor. .أﻋ َﺠﺒَْﺘﲏ ﻫﺬﻩ اﻟﻔﺘﺎةُ ُﺧﻠُ ُﻘﻬﺎ ْ
Örnek
.ُﻫﺎرﻩ ِ
Bahçenin çiçekleri hoşuma gidiyor. ُ ﻳـُ ْﻌﺠﺒُﲏ اﻟْﺒُ ْﺴﺘﺎ ُن ْأز
Kim insanların mallarından isterse… .ﱠﺎس ْأﻣﻮا َﳍﻢ
َ ﺳﺄل اﻟﻨ َ َﻣ ْﻦ
Çocuğun ağlaması beni rahatsız etti. ُ ُْأز َﻋ َﺠ ِﲏ اﻟ ِﻄّْﻔ ُﻞ ﺑ
.ُﻜﺎؤﻩ
ﱠﻢ ،ﰲ ﳏَ ِّﻞ َرﻓْ ٍﻊ ،ﻓﺎﻋﻞ. ِ ﱠﺼﻞَ ،ﻣْﺒ ِ ﱞ اﻟﺘﺎءُ َ :
ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻀ ّ ﻓﻮع ُﻣﺘ ٌ
ﺿﻤﲑٌ َﻣ ْﺮ ٌ
ﻀﺎ. ِ ِ ِ
ﺼﻮب ﺑﺎﻟ َﻔْﺘ َﺤﺔ ،وﻫﻮ ُﻣْﺒ َﺪ ٌل ﻣْﻨﻪُ أﻳْ ً
ﻌﻮل ﺑﻪ ،ﻣْﻨ ٌ ﺘﺎب َ :ﻣ ْﻔ ٌ
اﻟﻜ َ
ِ ﻧِﺼﻒ :ﺑ َﺪ ُل ﺑـﻌ ٍ ِ
ﻀﺎ.
ﺼﻮب ﺑﺎﻟ َﻔْﺘ َﺤﺔ ﻛﻤﺒﺪل ﻣﻨﻪ ،وﻫﻮ ﻣﻀﺎف أﻳْ ً ﺾ ﻣ ْﻦ ُﻛ ٍّﻞ ،ﻣْﻨ ٌ ْ َ َ َْ
ﳏﻞ َﺟٍّﺮ، ِ ِ واﳍﺎء ِ :
ﻣﻀﺎف إﻟﻴﻪ.
ٌ ﱠﻢ ،ﰲ ِّ ﺮور ُﻣﺘﱠﺼ ٌﻞَ ،ﻣْﺒ ِﲏﱞ ﻋﻠﻰ اﻟﻀ ّ
ﺿﻤ ٌﲑ َْﳎ ٌَ ُ
ﻀﺎ.
ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ ،وﻫﻮ ُﻣْﺒ َﺪ ٌل ﻣْﻨﻪُ أﻳْ ً ٌ ﻌﻮل ﺑﻪ، :ﻣ ْﻔ ٌ .1
ﺑﺎﻟﻀ ﱠﻤﺔِ ِ ٌ : ،
Alıştırma Cevapları
ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن ،ﰲ ﳏَ ِّﻞ ﺿﻤﲑ ُﻣﺘّﺼﻞ ْﻣﺒ ّ :ﺑَ َﺪل ﻣﻄﺎﺑﻖ ،ﻣﺮﻓﻮع ّ .2
ﻀﺎف إﻟَْﻴﻪ.
َﺟّﺮُ ،ﻣ ٌ
ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن ،ﰲ ﳏَ ِّﻞ ﺑﺎﻟﻀ ﱠﻤﺔِ ِ ٌ : ، ﺑﺪل ﺑﻌﺾ ،ﻣﺮﻓﻮع ّ .3ﺑ
ﺿﻤﲑ ُﻣﺘّﺼﻞ ْﻣﺒ ّ
ﻀﺎف إﻟَْﻴﻪ.
َﺟّﺮُ ،ﻣ ٌ
ﺑﺎﻟﻀ ﱠﻤﺔ
:ﺑﺪل ﻣﺒﺎﻳﻦ ،ﻣﺮﻓﻮع ّ .4
ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟ َﻜﺴﺮ ،ﰲ ﳏَ ِّﻞ ِ ِ :ﺑﺪل اﺷﺘﻤﺎلْ ،ﳎﺮور ﺑﺎﻟ َﻜ ْﺴَﺮة. .5
:ﺿﻤﲑٌ ُﻣﺘّﺼﻞ ْﻣﺒ ّ
ﻀﺎف إﻟَْﻴﻪ.
َﺟّﺮُ ،ﻣ ٌ
ﻀﺎ.
ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ ،وﻫﻮ ُﻣْﺒ َﺪ ٌل ﻣﻨْﻪُ أﻳْ ً ٌ ﻌﻮل ﺑﻪ، :ﻣ ْﻔ ٌ .6
:ﺑﺪل اﺷﺘﻤﺎل ،ﻣﺮﻓﻮع ﻀﺎ. ﺑﺎﻟﻀ ﱠﻤﺔ ،وﻫﻲ ُﻣْﺒ َﺪ ٌل ﻣْﻨﻬﺎ أﻳْ ً :ﻓﺎﻋﻞ ،ﻣﺮﻓﻮع ّ .7
ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟ َﻜﺴﺮ ،ﰲ ﳏَ ِّﻞ َﺟّﺮُ ،ﻣ ٌ ِ ِ
ﻀﺎف إﻟَْﻴﻪ. ﺑﺎﻟﻀ ﱠﻤﺔ : ،ﺿﻤﲑٌ ُﻣﺘّﺼﻞ ْﻣﺒ ّّ
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
269
Bedel
ﺗﺎﺑﻊ ﺟﺎﻣﺪ ﻳﺸﺒﻪ اﻟﺼﻔﺔ ﰲ ﺗﻮﺿﻴﺢ ﻣﺘﺒﻮﻋﻪ إن ﻛﺎن ﻣﻌﺮﻓﺔ وﰲ ﲣﺼﻴﺼﻪ إن ﻛﺎن: ﻋﻄﻒ اﻟﺒﻴﺎن
.ﻧﻜﺮة
Atf-ı beyân: ma‘rife olduğunda metbû‘unu açıklama, nekre olduğunda ise
sınırlamada sıfata benzeyen câmid bir tâbi‘dir.
Anlamı Cümle
Bunu ebû Hafs (Hz.) Ömer dedi. . ٍ
ﺣﻔﺺ ﻗﺎل ذﻟﻚ أﺑﻮ
Örnek
ٍ
ma‘rife olup metbû’u olan (ﺣﻔﺺ )أﺑﻮlafzından daha meşhur olduğunu ve Ebu
Hafs’ın kim olduğunu açıkladığını görmekteyiz. İkinci örnekte ise aynı şekilde atf-ı
beyân olan () َزﻳْﺪ isminin ma‘rife olup metbû’u olan (ﻚ ِ ) lafzından daha tanı-
َ ُﺻﺎﺣﺒ
nır olduğunu ve arkadaşının kim olduğunu açıkladığına şahit olmaktayız. Son ör-
nekte de yine atf-ı beyân olan () َْﳏﻤﻮد isminin ma‘rife olup metbû’u olan ()أﺧﻲ
lafzından daha bilinen olduğunu ve kardeşimin kim olduğunu belirttiğni görmekte-
yiz.
Anlamı Cümle
Mübarek bir ağaçtan, zeytin ağacın-
. ﻳُﻮﻗَ ُﺪ ِﻣ ْﻦ َﺷ َﺠَﺮةٍ ُﻣﺒَﺎرَﻛ ٍﺔ
dan tutuşturulur. Nûr 24/35
Örnek
nekre olup metbû’u olan ( ) ﺷﺠﺮةlafzından daha belirli olduğunu ve genelden öze-
le gidildiğini görmekteyiz. Nitekim ağaç genel bir anlam ifade etmekte iken, zeytin
ağacı özel bir anlam bildirmektedir. İkinci örnekte ise aynı şekilde atf-ı beyân olan
ٍ )ﺻisminin nekre olup metbû’u olan ( )ﻣ ٍﺎءlafzından daha belirli olduğunu ve
(ﺪﻳﺪ َ َ
genelden özele gidildiğini görmekteyiz. Nitekim su çok daha genel bir anlam ifade
etmekte iken, irinli su özel bir anlam bildirmektedir. Son örnekte de yine atf-ı
beyân olan (ًﺟﺒﱠﺔ
ُ) isminin nekre olup metbû’u olan ( )ﺛﻮﺑﺎlafzından daha belirli ol-
duğunu ve burada da genelden özele gidildiğini görmekteyiz. Yine yukarıdaki ör-
neklerde atf-ı beyân ve metbû’larının her ikisininde nekre olduklarını görmekteyiz.
Künyeden ( ﺑ ْﻨﺖ، اﺑﻦ، ّأم، أبkelimeleriyle başlayan ّأم ﻛﻠﺜﻮم، أﺑﻮ اﻟﻘﺎﺳﻢgibi özel
isimlere اﻟﻜﻨﻴﺔdenir.) sonra gelen isimler, atf-ı beyân olur. Lakaptan (künye olma-
yan, övme ve yerme bildiren اﻟﻔﺎروق، اﻟﺼ ّﺪﻳﻖgibi isimlere اﻟﻠّ َﻘﺐdenir.) sonra gelen isim-
lerle sıfattan sonra gelen ismler de atf-ı beyân olur. İsm-i işâretlerden sonra gelen
camit isimler de atf-ı beyandır.
Cevaplar
ﻒ اﻟﺒَﻴﺎن Cümle
ُ َْﻋﻄ اﳌﺘﺒﻮع
ﺧﺎﻟ ٌﺪ ﻚ ِ ِ ﺣﻀﺮ
َ ﺻﺪﻳ ُﻘَ .ﻚ ﺧﺎﻟ ٌﺪ
َ ﺻﺪﻳ ُﻘ
َ ََ َ
ﺟﻞ
ُ اﻟﺮ ّ ﻫﺬا .ﺟﻞُ اﻟﺮ ّ أﻋ َﺠﺒَﲏ ﻫﺬا ْ
ُﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ ِ أﺑﻮ
اﻟﻘﺎﺳ ِﻢ ِ أﺑﻮ
.اﻟﻘﺎﺳ ِﻢ ُﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ ﻧَﺒِﻴﱡـﻨَﺎ
ﻋﻴﺴﻰ
َ ﺴﻴﺢ
ُ اﻟْ َﻤ .ِﺳﻮل ﷲ
ُ ﻋﻴﺴﻰ َر
َ ﺴﻴﺢ
ُ اﻟْ َﻤ
Cümlelerin tercümeleri:
1. Arkadaşın Halit geldi.
2. Bu adam hoşuma gitti.
3. Ebu’l-Kâsım Muhammed (a.s.) peygamberimizdir.
4. Mesih olan İsâ, Allah’ın Resûlüdür.
5. Doğru yolu izleyen Hârûn ne iyi halifedir.
•Bedel
•Bedel ( )اﻟﺒﺪلsözlükte; bedel, karşılık; telafi edici şey; ödeme; tahsisat; fiyat
gibi anlamlara gelmektedir. Terim olarak ise bedel, cümlede bizzat
kasdedilen, kendinden önceki kelimenin i‘râbına uyan ve kendinden önceki
kelimenin hazırlık olarak zikredildiği, bir isimdir. Kendisinden bedel tutulan
(açıklanan) lafza mübdelün minh ) ( ﻣﺒﺪل ﻣﻨﻪdenir. ب ُ ُﻟﻘد ﻓَﺗ َ َﺢ اﻟﺧﻠﯾﻔﺔ
ِ ﻋ َﻣ ُر ﺑن اﻟﺧطﺎ
.ﻣﺻر
َ misalinde görüldüğ gibi. Cümle de cümleden bedel olabilir.
• Bedel çeşitleri
Özet
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdakilerden hangisi bedel-i iştimalin özelliğidir?
a) Mübdelun minhle bir şekilde alakalıdır.
b) Mübdelun minhin bir kısmıdır.
c) Mübdelun minhden daha açıktır.
d) Mübdelun minhin aynısıdır.
e) Mübdelun minhe sadece i’rab bakımından uyar.
ِ
7. .ﻒ ﺑِﻨﺎ ﻳﺎ ﺳﺎري َ ِ ﺗAşağıdakilerden hangisi (ُ )اﻟﻄﺒﻴﻌﺔkelimesi-
ْ ﻠﻚ اﻟﻄﺒﻴﻌﺔُ ﻗ
nin i’rabıdır
a) .ُﻣﺮﻓﻮع وﻋﻼﻣﺔُ رﻓﻌِﻪ اﻟﻀﻤﺔُ اﻟﻈﺎﻫﺮة
ٌ ﻓﺎﻋﻞ ٌ
b) . ُﺧﱪ ﻣﺮﻓﻮعٌ وﻋﻼﻣﺔُ رﻓﻌِﻪ اﻟﻀﻤﺔُ اﻟﻈﺎﻫﺮة
ٌ
c) . ُﺑﺪل اﻟﻜﻞ ﻣﺮﻓﻮعٌ وﻋﻼﻣﺔُ رﻓﻌِﻪ اﻟﻀﻤﺔُ اﻟﻈﺎﻫﺮة
a) Bedel-i ba‘z
b) Atf-ı beyân
c) Sıfat
d) Bedel-i mübâyin
e) Bedel-i iştimâl
Cevap Anahtarı
1.a, 2.d, 3.b, 4.d, 5.b, 6.a, 7.c, 8.d, 9.c, 10.b
KELİMELER
Anlamları Kelimeler
adalet, doğruluk, hakkı gözetmek ﻋﺪل
haber vermek, bildirmekı ﺒﺎر
ٌ إﺧْ - ُأﺧﱪ – ُﳜِْﱪ
iç, dahil, içinde ِﺿﻤﻦ
esir, tutuklu, savaş esiri أﺳﺮاء
َ أﺳﲑ ج
Bedir savaşı ﻏﺰَوة ﺑ ْﺪر
ْ
ِ
gizlemek, saklamak ٌإﺧﻔﺎء
ْ – أﺧﻔﻰ – ُﳜْﻔﻲ ْ
kalmak, muhafaza etmek, ertelenmek ٌﺑﻘﻲ – ﻳَﺒﻘﻰ – ﺑ َﻘﺎء
aktarmak, göndermek, götürmek ﻧ َﻘ َﻞ – ﻳـَْﻨـ ُﻘ ُﻞ – ﻧـَ ْﻘ ٌﻞ
iş durum أﻣﺮ ج ُأﻣﻮر
geceyi uykusuz geçirmek, uyuyamamak ﺳ ِﻬﺮ – ﻳَ ْﺴ َﻬُﺮ – َﺳ َﻬٌﺮ
solumak, teneffüs etmek, soluklanmak ﱡﺲ
ٌ ﺗَـﻨَـﻔ- ﱠﺲُ ﱠﺲ – ﻳـَﺘَـﻨَـﻔ
َ ﺗَـﻨَـﻔ
ﻀ ﱞﻲِ ﻣ- ﻀﻲ ِ َْﻣﻀﻰ – ﳝ
ayrılmak, uzaklaşmak, geçmek ُ َ
yarım, yarı bir şeyin ortası ﺼﺎف
ٌ ْﻧﺼﻒ ج أﻧ ٌ
Sana ne oluyor? ﻚ
َ َﻣﺎ ﻟ
ِ
inlemek, inilti ٌ أﻧ- أ ﱠن – ﻳَﺌ ﱡﻦ
ﲔ
bağlanılan şey, zincir, pranga َوﺛﺎق ج ُوﺛُﻖ
ﻴﻒ ِ ِ
hafifleştirmek, daha hafif yapmak ٌ َﲣْﻔ- ﻒ ُ ﺧﻔﱠﻒ – ُﳜَّﻔ
açmak, başlatmak, öncüsü olmak deneyim ﻓَـْﺘ ٌﺢ- ﻓَـْﺘ َﺢ – ﻳَﻔﺘَ ُﺢ
fetih, fetihler ﻓﺘﻮﺣﺎت
ٌ ﻓَـْﺘ ٌﺢ ج
güzel koku, ıtır, rayiha, demet, buket َﻋﺒِ ْﲑ
tamamlamak, bitmek, tam olmak َﰎﱞ- َﰎﱠ– ﻳَﺘِﻢ
insanlar, halk, ulus, kabile ﻮب
ٌ ﺐ ج ُﺷ ُﻌ ٌ َﺷ ْﻌ
ٌﺴﺎﻋ َﺪة ِ
yardım etmek, yardımcı olmak َ ُﻣ- ﺎﻋ َﺪ – ﻳُﺴﺎﻋ ُﺪ َ َﺳ
özlemini, hasretini çekmek, özlemek ٌ ِ ا ْﺷﺘ- ﺘﺎق
ﻴﺎق ُ ﺎق – ﻳَ ْﺸ َ َا ْﺷﺘ
komutan, reis, lider ﻗَﺎﺋِ ٌﺪ ج ﻗُـ ﱠﻮ ٌاد
giriş, girme ﻮل
ٌ دﺧ
ُ
YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Alî el-Cârim-Mustafa Emîn, en-Nahvü’l-Vâzıh li’l-Medârisü’s-Sâneviyye, Kahire,
1385/1965.
Antuvân ed-Dahdâh, Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvil ve Levhât,
Beyrut, 1981.
Dursun Hazer vdğ. İlahiyat Fakülteleri için Arapçaya Giriş, Ankara, 2012.
es-Seyyid Ahmed el-Hâsimî, el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır, 1354.
Hanbelizâde Muhammed Şakir, Temrînli ve İ‘rablı Arapça (2. Kitap) Nahiv, nşr. Hü-
seyin Elmalı, İzmir, 2010.
İbrâhim Yûsuf-Muhammed er-Rufâ‘î el-Kvâ‘idü’l-‘Arabiyyetü’l-Müyessere (3. kita)
Riyad, 1984.
M. Sadi Çögenli, Kur’ân ve Hadîs Örnekli Arapça Dilbilgisi (Nahiv), İstanbul, 2009.
Mehmed Zihni, el-Muktadab fî Kavâ‘idi’n-Nahv, İstanbul, tsz.
Mehmet Maksudoğlu, Arapça Dilbilgisi, Şamil Yayınevi, 3. baskı, İstanbul, ts.
Mustafa el-Ğalâyînî, Câmi‘u’d-Durûsi’l-‘Arabiyye, Beyrut, 1402/1982.
Neclâ Yasdıman, Adım Adm Kur’an Dili, İzmir, 2008.
• İğrâ’nın Tanımı
• İğrâ’nın Kalıpları
ARAPÇA IV
İÇİNDEKİLER
12
ve Tahzîr’i seçebileceksiniz.
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
İğrâ ve Tahzîr
OKUMA- ANLAMA
İĞRÂ’NIN TANIMI
İĞRÂ’NIN KALIPLARI
İĞRÂ’ VE TAHZÎR
TAHZÎR’İN TANIMI
TAHZÎR’İN KALIPLARI
282
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
İğrâ ve Tahzîr
GİRİŞ
Yeryüzünde yaşayan bütün dillerde cümle yapısı mevcuttur. Bazı diller bu
hususta diğerlerinden daha geniş ve gelişmiş olabilmektedir. Bu gelişmişlik
gramer, üslup, hitap çeşitliliği ve edebî türler gibi birçok alanda kendini
göstermektedir. Bu gelişmiş dillerden biri de Arap dilidir.
Daha önceki ünitelerde (3. yarıyıl 6, 7 ve 8. üniteler) mef‘ûller konuları ele
alınıp detaylı bir şekilde işlenmişti. Hatırlanacağı üzere mef‘ûlün âmilinin, yani fiilin
hasf edildiği bazı durumlar vardı. Bazen fiil fâili ile birlikte hasf edilir ve sadece
mef‘ûlü bih kalır. Bu ünitede mef‘ûlün âmilinin hasf edildiği yerlerden İğrâ’ ve
Tahzîr konuları işlenecektir. Konuların daha iyi anlaşılabilmesi için yukarıda
numaraları verilen ünitelerin özellikle de 6. Ünite’nin tekrar gözden geçirilmesi
faydalı olacaktır.
283
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
İğrâ ve Tahzîr
َﻛﺎ َن ﻳـُْﻠ ِﻘﻲ ﺑِﻨَـ ْﻔ ِﺴﻪ ِﰲ-اﻟﱠﱵ ﻳَﻈُ ﱡﻦ ﱠأ�ﺎ ﻟَ ْﻦ ﺗَـْﻨﺘَ ِﻬ َﻲ أﺑَ ًﺪا- ﲏ اﻟْ َﻮاﺛِ ُﻖ ﺑِﺜَـَﺮَواﺗِﻪ َوَﻫﺬا اﻟﱠﺮ ُﺟ ُﻞ اﻟﻐَِ ﱡ
ﺴﺎن إﻻ ِ ْ إ ْذ ﻟَﻴﺲ ﻟِﻺﻧ،ﺎﺣﺒﻪ ﻣﱠﺮًة؛ اﻟ ﱠﺴﻌﻲ اﻟ ﱠﺴﻌﻲ ِ ﺎل ﻟَﻪ ِ ِِ ِ َ أﺣ
َ ْ َْ َْ َ ُُ ﺻ َ ُ َ ﻓَـ َﻘ،ُﻤﺎدا ﻋﻠَﻰ ﻏﻨﺎﻩ ً ﻀﺎن اﻟ َﻜ َﺴﻞ ا ْﻋﺘ ْ
َوَﻛﺎن.ﺼﱡﺮ ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ُﻫ َﻮ َﻋﻠَْﻴ ِﻪ ِ وﻟَ ِﻜﻨﱠﻪ ﻛﺎ َن ﻻ ﻳـ ْﻠ ِﻘﻲ ﻟَِﻘﻮﻟِﻪ ﺑﺎﻻً وﻳ.ﺎك ِﻣﻦ اﻟ َﻜﺴ ِﻞ
َُ َ ْ ُ ُ َ َ َ َ َوإﻳﱠ،َﻣﺎ َﺳ َﻌﻰ
.اﻟﻘ َﻤﺎ ِر َواﻟﻠﱠ ْﻬ ِﻮ ُدو َن ﺗَـ ْﻔ ِﻜ ٍﲑ ﰲ َﻋﺎﻗِﺒَﺘِ ِﻪ
ِ ﻳـﺒ ِّﺪد أَﻣﻮاﻟَﻪ وﻳـﺒ ِّﺬرﻫﺎ ﰲ
ُ َُ َ ُ َ ْ ُ َُ
ٌ ﻓَﺈ ﱠ�ﺎ أ ﱠﻣ َﺎرة،ﻚ َوا ْﳍََﻮى َ َﺻﺎﺣﺒُﻪُ ﻋﻠَﻰ َﻫ ِﺬﻩِ اﳊَﺎﻟَِﺔ أ ْﺷ َﻔ َﻖ َﻋﻠَْﻴ ِﻪ ﻓ
َ ﻧـَ ْﻔ َﺴ:ُﻘﺎل ﻟَﻪ ِ ﻓَـﻠَ ﱠﻤﺎ رآﻩ
َُ
ِ وﻟَ ِﻜﻨﱠﻪ َﱂ ﻳ ِﻔﻖ ِﻣﻦ َﻏ ْﻔﻠَﺘِﻪ اﻟْﻤﻈْﻠِﻤ ِﺔ اﻟﱠِﱵ ﺗـُﻌﻤﻲ ﺑ.ﺼ ﱡﻢ وﻳـﻌ ِﻤﻲ ِ ِ ِ
ﺼ َﲑﺗَﻪ إﻻ ﺑَـ ْﻌ َﺪ َ ْ َ ُ ْ ْ ُْ َ ْ ُ َ ُ ﻓَﺈ ﱠن اﳍََﻮى ﻳ،ﺑﺎﻟ ﱡﺴﻮء
ﰒُﱠ،ﺖ ِ ْ ﰒُﱠ ﺑ ِﻘﻲ أﻣﺎﻣﻬﺎ ﻣ ْﺬﻫﻮﻻ ﺑـﻌﺾ اﻟﻮﻗ، و ِﺣﻴﻨَﻤﺎ وﺟ َﺪﻫﺎ ﻓَﺎ ِر َﻏ ًﺔ ذُ ِﻫﻞ.ًأ ْن رأى ِﺧﺰاﻧـَﺘَﻪ ﻓﺎ ِر َﻏﺔ
َ َ َْ ُ َ َ َ َ َ ََ َ ُ َ َ
ِ ِ ِ ِ ِ ِ ِ
ﻘﺎل ﻟﻨَـ ْﻔﺴﻪ؛ اﻟﻨ َﱠﺪ َم اﻟﻨ َﱠﺪ َم! ﻗَـْﺒ َﻞ َ َ ﻓ.ﺐ َﻫﺬا ُ إ ْذ إﻧﱠﻪُ ﻣﺎ ﻛﺎ َن َْﳛﺴ،أﻃَْﺮ َق ﺑَﺮأْﺳﻪ ﻧﺎد ًﻣﺎ ﻋﻠَﻰ ﻣﺎ ﻓَـ َﻌ َﻞ
َﺧ َﺬ ِِ
َ أﻣﺎم ﺑـَْﻴﺘﻪ َوأ
َ ﺲ ِ ِ ِ ِ ِ َ َو َﺧﺮ َج ِﻣ ْﻦ ﺑـَْﻴﺘِ ِﻪ ﻓَﺎ ِر.اﻷوا ِن ِ
َ َ َو َﺟﻠ. َﻛﺴ َﲑ اﻟ َﻘ ْﻠﺐ، ُﻣﻄْﺮ َق اﻟﱠﺮأس،غ اﻷﻳْﺪ َ َ ﻓَـ َﻮات
َ ﻘﻮل ﻟِﻨَـ ْﻔ ِﺴ ِﻪ؛ إﻳﱠ ِ ف ِﻣﻦ اﻷﺧ ِ ِ ِ
ﺎك أ ْن َ ﺎك إﻳﱠ ُ َ َوﻛﺎ َن ﻳ،ﻄﺎء ْ َ َ ﺴﺎب اﻟﻨﱠﺎدِم ﻋﻠَﻰ َﻣﺎ اﻗْـﺘَـَﺮ َ ﺐ ﻧـَ ْﻔ َﺴﻪُ ﺣ ُ ُﳛﺎﺳ
ِ ﺴﺎب ﻋﺴ ٍﲑ ﻋﺎد َإﱃ ر ْﺷ ِﺪ ِﻩ وﻗَـﱠﺮر أ ْن ﻳﻄْ ِﻮي ﺻ ْﻔﺤ َﺔ اﻟْﻤ ِ
ﺎﺿﻲ َ َ َ َ َ َ َ ُ َ َ ٍ َوﺑـَ ْﻌ َﺪ ﺣ-ﺎك َ �َ ﺚ ُ ﻳَﺮ َاك ﷲُ َﺣْﻴ
ﺐ ِ َأﺧ َﺬﻩُ ِﻣْﻨﻪ ﺑِﺴﺒ ِ ِِ
َ َ أﻋﻄﺎﻩُ ﷲُ َﻣﺎ ْ ﺼﻮﺣﺎ َو ُ َﺗﺎب إﱃ ﷲ ﺗَـ ْﻮﺑَﺔً ﻧ َ ﰒُﱠ،ﺪﻳﺪ ًة ﰲ َﺣﻴﺎﺗﻪ َ ﺻ ْﻔ َﺤ ًﺔ َﺟ َ َوﻳـَ ْﻔﺘَ َﺢ
.ﺼﱡﺮﻓِﻪ ِ
َ َُﺳﻮء ﺗ
ْﻔﻲ ِ وﻟَ ﱠﻤﺎ ﻋﻠِﻢ اﻟﻨﱠﺎس ِﲟﺎ ﺣﺪث ﻟَﻪ؛ ﺻﺎروا ﻳﻘﻮﻟﻮ َن اﻟﻌ ْﻘﻞ اﻟﻌ ْﻘﻞ! ﺣﻴﺚ إﻧـﱠﻬﻢ أَدرُﻛﻮا أَﻧﱠﻪ ﻻ ﻳﻜ
َ َْ ُ ُ َْ َ َ َ َ َ َُ َ ََ ُ َ َ َ
ِ ﺼﻮ ِ ِِ ِ ِ ﺎل وﺣ َﺪﻩ ﻟِﺴ
اب ﰲ ُﻛ ِّﻞ ﻮد إﱃ اﻟ ﱠ ُ اﻟﻌ ْﻘ ِﻞ اﻟ ﱠﺴﻠﻴ ِﻢ اﻟﱠﺬي ﻳَـ ُﻘ َ ﻌﺎدة اﻹﻧْﺴﺎن اﻟﺪﱠاﺋ َﻤﺔ إﻻ َﻣ َﻊ َ َ ْ َ ُ اﻟْ َﻤ
.ْأﻣ ٍﺮ
Kanaat et ve İsraftan Sakın
Hamd âlemlerin rabbi olan Allah’a, salât ve selam Allah’ın “kanaat bitmez
tükenmez bir sermayedir” diyen ve kendisine kanaatin ne olduğu sorulduğunda
“İnsanların elinde bulunanlardan ümidini kes ve aç gözlülükten sakın; zira o
fakirliğin ta kendisidir.” buyuran, asil ve şerefli olan peygamberine olsun.
Ey nefsi topraktan başka hiçbir şeyle doymayan insan! Aç gözlülükten ve
israftan sakın. Çünkü hırs insanın kalp gözünü kör eder, israf ise kişiyi insanlara
dilenci yapar. Bu hâller ise insanın dostları nazarında izzet ve şerefini
kaybetmesine sebep olur.
Allah’ın makam, evlad, mal ve saire gibi sana takdir ettiği şeylere razı olmak
ve kanaat etmek ise İslam’ın ve müslümanların özelliklerinden olup, aziz olan
insanı zelil olandan ayıran bir ayrıcalıktır. Peygamber efendimiz (s.a.v.) bu konuda
şöyle buyurmuştur: “Kanaat eden aziz, açgözlü olan ise zelil olmuştur.”
Buna dayalı olarak yukarıda geçen hadis-i şerifin anlamını açıklama
bağlamında şöyle bir kıssa anlatılmaktadır.
Bir zamanlar Bağdat’ta, sayılamayacak kadar mal ve serveti bulunan bir
adam yaşıyordu. Onun bu serveti insanların dillerine destan olmuş ve neredeyse
284
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
İğrâ ve Tahzîr
onunla yatıp onunla kalkıyorlardı. Yine onlar çocuklarına zengin olmalarını tavsiye
ediyorlar ve onlara “para kazanın! para kazanın!” diyerek, onları mal kazanmak
için cesaretlendiriyorlardı.
Bir de o şehirde onlara her zaman “kanaat edin! kanaat edin! Çünkü kanaat
bitmez tükenmez bir hazinedir ve aç gözlülükten sakının çünkü o, fakirliğin ta
kendisidir.” diyen, tecrübeli, yaşlı bir adam vardı.
Hiç bitmeyeceğini sandığı servetine güvenen bu zengin adam, zenginliğine
güvenerek kendini tembelliğin kucağına atıyordu. Arkadaşı bir keresinde ona;
“Çalış! Çalış! Zira insana çalıştığından başkası yoktur, tembellikten de sakın.” dedi.
Fakat o, arkadaşının sözlerine hiç ehemmiyet vermiyor ve tembelliğinde ısrar
ediyordu. Ve sonucunu hiç düşünmeden oyun, eğlence ve kumarda parasını
harcıyordu.
Arkadaşı onun bu hâlini görünce ona acıdı ve “Nefsine ve arzularına uyma!
Çünkü nefis her zaman kötülüğü emreder, ayrıca heva ve hevesten de sakın! Zira
heva insanı kör ve sağır eder.” dedi. Fakat o, hazinesini boş görünceye kadar, kalp
gözünü kör eden karanlık gafletinden uyanmadı. Nihayet onu (hazinesini) boşalmış
olarak bulunca da şaşkına döndü. Ve bir süre o şekilde kalakaldı. Sonra
yaptıklarından pişmanlıkla başını öne eğdi, çünkü bunu hiç hesaba katmamıştı.
Kendi kendine “İş işten geçmeden pişman ol! Pişman ol!” diye söylendi. Ve eli boş,
başı eğik, gönlü kırık bir şekilde evinden çıkıp, evinin önünde oturdu. İşlediği
hatalardan dolayı pişman olan birinin kendini hesaba çektiği gibi, kendi kendine
“Allah’ın seni yasak ettiği yerlerde görmesinden sakın!” diyerek, nefsini hesaba
çekmeye başladı.
Nihayet zor bir hesaplaşmadan sonra aklı başına geldi. Artık geçmişi rafa
kaldırıp hayatında yeni bir sayfa açmaya karar verdi. Sonra samimi bir şekilde
Allah’a tövbe etti. Allah da, yanlış kullanımından dolayı aldığı şeyleri tekrar ona
verdi.
İnsanlar o adamın başına gelenleri öğrenince bu defa da dönüp “akıl lazım!
akıl!” der oldular. Zira onlar, malın ancak ve ancak her işte insanı doğruya sevk
eden bir akılla beraber insanın daimi saadeti için yeterli olabileceğini anladılar.
285
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
İğrâ ve Tahzîr
2. İĞRÂ’NIN TANIMI
İğrâ’ ( )اﻹ ْﻏﺮاءsözlükte, (bir şeyi yapmaya) teşvik etmek, sevk etmek,
el-Mef‘ûlü bihin َُ
amilinin hazfedildiği yönlendirmek, kışkırtmak, ayartmak gibi anlamlara gelmektedir.
yerlerden biri de
ٍِ ِ َﺚ اﻟْﻤﺨﺎﻃ
İğrâ’dır. Terim olarak ise ُﺐ َﻋﻠﻰ ْأﻣ ٍﺮ َْﳏﻤﻮد ﻟﻴَـ ْﻔ َﻌﻠَﻪ ُ ُﻫ َﻮ َﺣ ﱡ:ُاﻹ ْﻏ َﺮاء
İğrâ’, muhatabı beğenilen ve arzu edilen bir işe teşvik etmektir.
konuşulana) el-muğrâ اﻟْﻤ ْﻐﺮىve yapılmasına teşvik edilen güzel, faydalı işe ise el-
َُ
muğrâ bih ﺑِﻪ اﻟْ ُﻤ ْﻐَﺮىdenilir. İğrâ birtakım kalıplarala yapılmaktadır.
3.İĞRÂ’NIN KALIPLARI
el-Muğrâ bih, aslında amili hazf edilmiş el-mef‘ûlü bihtir ve bu nedenle
mansûbdur. İğrâ’ üç şekilde yapılmaktadır.
3.1- Tek başına: el-Muğrâ bih olan kelime tekrar etmeden müfret olarak
(tek başına) zikredilmekle yapılır. .ﺑﺎﻟﻮاﻟِ َﺪﻳْﻦ اﻟﱪ ِ َ ،اﻟْﻮﻓَﺎء
ِ ﱠ،اﻟﺼ ْﺪ َق
ّ ،أﺧﺎك Vefalı ol,
َ َ
vefalı! (vefalı olman gerek), kardeşine dikkat et (iyi davran), doğru olman gerek
(doğru ol), anne babana iyilik yap (ihsanda bulun).
3.2- Tekrar: el-Muğrâ bih olan kelime mükerrer (tekrar) olarak zikredilmekle
yapılır. ،ﺪام
َ ْاﻹﻗ اﻹﻗْ َﺪ َام،ﺑﺎﻟﻮاﻟِ َﺪﻳْﻦ
َ اﻟﱪاﻟﱪ ِ ﱠ
ِ ﱠ،ﱠﺒﺎت
َ ﱠﺒﺎت اﻟﺜ
َ اﻟﺜsebatkâr ol (sebat etmen
gerek sebat), anne babana iyilik et iyilik, ileri ileri (ileri yürü ileri), gibi.
286
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
İğrâ ve Tahzîr
• .ﺟﻨﻮد اﻟﻮﻃﻦ
َ اﻟﺼﱪ واﻟﺜﺒﺎتَ ﻳﺎ
َ
Örnek
İkinci cümlede de durum böyledir. اﻟَْﺰمemir fiili, faili olan ﺖَ ْ اﻧzamiri ile
birlikte hazfedilmiş ve teşvik için aynı anlama gelmek üzere ﺼْﺒـﺮ
َ اﻟ ﱠİğrâ kalıbı
olmak üzere mansûb olarak kalmıştır.
287
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
İğrâ ve Tahzîr
ِ ِ
ﺎب
A َ اﻗْـَﺮأْ اﻟﻜburada emir fiil olan ْ اﻗْـَﺮأfaili olan ﺖ
َ َﺘﺎب اﻟﻜﺘ َ ْ اﻧzamiri ile
birlikte hazfedilmiştir. ﺘﺎب ِ
َ اﻟﻜkelimesi ise, mef‘ûlü bih olup mansûb olarak kalmış
ve bu hâliyle İğrâ olmuştur. İkinci ﺘﺎب ِ
َ اﻟﻜkelmesi ise birincisinin te’kididir
(İğrâ’daki te’kîd’in lâfzî te’kîd olması gerekir. (Lafzî Te’kîd: Bir kelimenin ya kendisi
veya aynı anlama gelen başka bir kelime ile te’kîd edilmesidir.) Ayrıca tekîd
konusuna bakınız.
ِ ِ
ّ اﻟﺼ ْﺪ َق
اﻟﺼ ْﺪ َق
B ّ اﻟَْﺰْمburada da amil olan اﻟَْﺰْمemir fili, faili ﺖ
َ ْ اﻧile birlikte
ِ
َ اﻟﺼ ْﺪ ِ
hazfedilmiş, ilk ق ّ kelimesi, mef‘ûlü bih olarak mansûb, ikinci اﻟﺼ ْﺪ َق ّ kelimesi
de onun te’kîdi olarak mansûb olmuştur.
ﻼح ِ ِ ِ ِ
C
َ اﻟﺴّ ﻼح ّ أ ْﺷﻬ ْﺮTakdirinde olup burada da amil olan أ ْﺷﻬ ْﺮemir fiil,
َ اﻟﺴ
ِ
faili ile birlikte hazfedilerek ilk اﻟﺴﻼح ِ
َ ّ kelimesi mef‘ûlü bih olarak, ikinci ﻼح َ اﻟﺴ
ّ
kelimesi ise te’kîd olarak mansûb olmuştur.
4.3- Atıfla yapılma durumu: Atıfla yapılan İğrâ’da da el-muğrâ bihe uygun
olan amilin hazfedilmesi vaciptir.
ِ ْ ب ِﻣ َﻦ اﻟﻠﱠﺌِﻴ ِﻢ ِ ِ
.اﳉَ ْﻬ َﺪ َ ،اﻷﲪَ ِﻖ ﻓَﺈﻧﱠﻪُ َﻛﺎﳊَﻴﱠﺔ ﻻﻳﻜﻮ ُن ﻣْﻨﻬﺎ َﻏْﻴـُﺮ اﻟﻠﱠ ْﺪ ِغ
ْ اﻟﻌ َﻤ َﻞ َو َ اﻟَﻔَﺮ َار َو ا ْﳍََﺮ،َاﻟﻌ ْﻬ َﺪ و اﻟ ّﺬ ﱠﻣﺔ
َ
Ahdi ve zimmeti koru (gözet). Ahmak kınayıcıdan kaçman ve uzaklaşman
gerek. Çünkü o,sokmaktan başka bir şeyi olmayan yılan gibidir. Çalışman ve gayret
ِّ اﻟ
etmen gerek! Yukarıdaki iğrâların açılımları da şöyledir: َﺬ ﱠﻣﺔ اﻟﻌ ْﻬ َﺪ و
َ اﺣ َﻔ ْﻆ
ْ
Görüldüğü gibi burada İğrâ atıfla yapılmıştır. Bu nedenle el-muğrâ bihin amili olan
اﺣ َﻔ ْﻆ
ْ emir fiili, faili olan ﺖ
َ ْ اﻧzamiri ile birlikte hazfedilmiş ve اﻟﻌ ْﻬ َﺪ
َ el-muğrâ bih
olarak masûb olmuştur. ( وvav) harfi atıftır. َﺬ ﱠﻣﺔ ِّ اﻟkelimesi ise el-muğrâ bih olan
اﻟﻌ ْﻬ َﺪ
َ kelimesine ma‘tûftur (atfedilmiş).
ِ
Diğeri ise ...بَ اﻟَْﺰْم اﻟﻔَﺮ َار و ا ْﳍََﺮtakdirinde olup burada da el-muğrâ bih olan
ِ atıfla kullanılmış ve amili olan اﻟْﺰمfaili اﻧْﺖile birlikte hazfedilmiştir. Yine و
اﻟﻔَﺮ َار َْ َ
ِ
(vav) harfi atıf olup, ب َ ا ْﳍََﺮkelimesi اﻟﻔَﺮ َارkelimesi üzerine atfedilmesi sebebiyle
mansûb olmuştur.
288
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
İğrâ ve Tahzîr
:ﺎب ِ ِ
َ َﺎب اﻟﻜﺘَ َ• اﻟﻜﺘ
ٌ وﻓِ ْﻌﻠُﻪُ َْﳏ ُﺬ،ِﺎﻫَﺮة
ًوف ُو ُﺟﻮﺑﺎ ِ ﻮل ﺑﻪ ﻣْﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘﺤ ِﺔ اﻟﻈﱠ
َ ٌ ُ َ ٌ ُ َﻣ ْﻔﻌ:ﺎب
ِ
َ َ• اﻟﻜﺘ
ِ ِ ﺎﻋﻠُﻪِ
.ﺖ َ ُ َ وﻓ،ْﺪﻳﺮﻩ اﻗْـَﺮأ
َ ْﺿﻤﲑٌ ُﻣ ْﺴﺘَﱰٌ ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗ ْﻘﺪﻳﺮﻩ اﻧ ُ ﺗَـ ْﻘ
. ﺗَﺄْﻛِﻴ ٌﺪ )ﺗَـ ْﻮﻛِﻴ ٌﺪ( ﻟَ ْﻔ ِﻈ ﱞﻲ َﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﻟﻈّﺎﻫﺮة:ﺎب ِ
َ َ• اﻟﻜﺘ
Tahzîr; muhatabı
beğenilmeyen, kötü 5.TAHZÎR’İN TANIMI
görülen bir durumdan
kaçınması için el-Mef‘ûlü bihin amilinin hazfedildiği yerlerden biri de Tahzîr’dir. Tahzîr
sakındırmada herzaman mansubtur.
kullanılan bir kalıptır.
ِ اﻟﺘﱠﺤsözlükte, (bir şey hususunda, e… karşı, …için) uyarmak,
et-Tahzîr ﺬﻳﺮ
el-Mef‘ûlü bihin ْ
amilinin hazfedildiği tembih ve ikaz etmek gibi anlamlara gelir.
yerlerden biri de
Tahzîr’dir.
289
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
İğrâ ve Tahzîr
Terim olarak ise; .ﺐ َﻋﻠﻰ ْأﻣ ٍﺮ َﻣﻜ ُْﺮوﻩ ﻟِﻴَ ْﺠﺘَﻨِﺒَﻪ
ِ َ ﺗَـْﻨﺒﻴﻪُ اﻟْﻤ َﺨﺎﻃ:ﱠﺤ ِﺬ ُﻳﺮ
ُ ْ اﻟﺘ Tahzîr;
muhatabı istenmeyen, sakıncalı ve tehlikeli görülen bir şey veya işten kaçınması
için sakındırmaktır.
290
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
İğrâ ve Tahzîr
.ب ِ
Yalandan sakın!
َ اﻟ َﻜﺬ
Ateşe dikkat et! .ﱠﺎر
َ اﻟﻨ
Arabaya dikkat et! . ﺎرَة
َ اﻟ ﱠﺴﻴﱠ
6.2-İki kere: Tahzîr, el-muhazzer minh olan kelime mükerrer (iki kere) olarak
zikredilmekle yapılır.
Hasedden sakınınız! Çünkü hased, ﻓَﺈ ﱠن اﳊَ َﺴ َﺪ ﻳَﺄْ ُﻛ ُﻞ،إﻳﱠﺎ ُﻛ ْﻢ و اﳊَ َﺴ َﺪ
ateşin odunu yediği gibi iyilikleri yer! ِ
.ﺐ َ َﱠﺎر اﳋَﻄ ُ اﳊَ َﺴﻨﺎت ﻛﻤﺎ ﺗَﺄْ ُﻛ ُﻞ اﻟﻨ
Aişe! Küçük görülen (günah olan)
.اﻷﻋ َﻤ ِﺎل ِ ِ ﻳﺎ ﻋﺎﺋِ َﺸﺔُ إﻳﱠ
işlerden kaçın! ْ ﺎك و ُﳏَﻘَﱠﺮات َ
ب ِ
Görüldüğü gibi yukarıdaki örneklerdeki el-muhazzer minh olan َ اﻟ َﻜﺬ,
اﻷﺳ َﺪ
َ ve ﱠﻼل
َ اﻟﻀkelimeleri atıf yapılmadan tahzîr üslubuyla kullanılmıştır.
6.7-el-muhazzer minhin harf-i cer ( ﻣِ ْنmin) ile kullanılması: Tahzîr, el-
muhazzer minhin harf-i cer ( ِﻣ ْﻦmin) ile mecrûr olarak zikredilmesi ile yapılır.
292
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
İğrâ ve Tahzîr
Örneklerde görüldüğü üzere el-muhazzer minh olan kelimelerden önce ِﻣ ْﻦ
harf-i cerri gelerek kendilerini cerr etmiştir.
6. 8- el-muhazzer minhin mastar müevvel olarak zikredilmesi ile: Tahzîr, el-
muhazzer minhin mastar müevvel olarak zikredilmesi ile yapılır.
zamiri ile birlikte hazfedilmiş ve sakındırmak için aynı anlama gelmek üzere اﻟﻨﱠﺎر
َ
tahzîr kalıbı olarak mansûb olmuştur.
اﻟﺒَـ ْﺮَد و اﻟْ َﻤﻄََﺮ،اﻟﺒَـ ْﺮَد اﻟﺒَـ ْﺮَد soğuktan sakın, Soğuktan! Soğuktan ve yağmurdan
sakın! Bu tahzîr kalıplarının takdiri ise şöyledir:
Birincisi َﲡَﻨﱠﺐ اﻟْﺒَـ ْﺮَد اﻟﺒَـ ْﺮَدburada emir fiil olan ﱠﺐ
ْ َﲡَﻨfaili olan ﺖ
َ ْ اﻧzamiri ile
birlikte hazfedilmiştir. اﻟْﺒَـﺮَدkelimesi ise, el-mef‘ûlü bih olup mansûb olarak kalmış
ْ
ve bu hâliyle tahzîr olmuştur. İkinci اﻟْﺒَـ ْﺮَدkelimesi ise birincisinin te’kididir
(Tahzîr’deki te’kîd’in lâfzî te’kîd olması vaciptir. Lafzî te’kîd: bir kelimenin ya
kendisi veya aynı anlama gelen başka bir kelime ile te’kîd edilmesidir.) Ayrıca tekîd
konusuna bakınız.
7.3- Açık bir isim olup kendisine muhatap كzamiri bitişmiş olması
durumu: Açık bir isim olup kendisine muhatap كzamiri bitişmiş olan kelime ile
yapılan tahzîr’de bu kelime ister tek, ister mükerrer ve isterse atıfla olsun bunlarda
da yukarıdaki iki maddenin hükümleri geçerlidir. ﻚ
َ َﻣﻼﺑﺴ ﻳَ َﺪ َك و،ﻳﺪك ﻳَ َﺪ َك
َ ،ﻳَ َﺪ َك
َ
elini uzak tut! Elini uzak tut! Elini, elini ve elbiseni koru! Bunların takdirleri
şöyledir: .ﻚ
َ ﻣﻼﺑﺴ ﺻ ْﻦ ﻳَ َﺪ َك و ِ ِ
َ ُ ، أﺑْﻌ ْﺪ ﻳَ َﺪ َك ﻳَ َﺪ َك،أﺑْﻌ ْﺪ ﻳَ َﺪ َك
294
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
İğrâ ve Tahzîr
ع
َ ﱠﺴﱡﺮ
َ ﺎك اﻟﺘ
َ إﻳﱠ acele etmekden sakın! (veya seni acele etmekden
295
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
İğrâ ve Tahzîr
• اﻟْﻐَ ْﺪ َر
Örnek
• :ﻳﻖ اﻟ َﻔ َﺸ ِﻞ
ُ ﻓَﺈﻧّﻪ ﻃَﺮ،اﻹﳘﺎل
َ ﺎل
َ اﻹﳘ
ْ
Örnek
296
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
İğrâ ve Tahzîr
ﻳﻖ ِ
اﻟﻔﺸﻞ• : ﺎل و ِْ
اف ،ﻓَﺈﻧـّ ُﻬﻤﺎ ﻃﺮ ُ
اﻻﳓَﺮ َ اﻹﳘ َ
ْ
!•İhmalkârlıktan ve vazgeçmeden sakın! Çünkü onlar başarısızlığın yollarıdır
Örnek
ﺪﻳﺮﻩ • ﺎﻫَﺮةِ ،وﻓِ ْﻌﻠُﻪُ َْﳏ ُﺬ ٌ
وف ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗَـ ْﻘ ُ
ﻮل ﺑﻪ ﻣْﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘﺤ ِﺔ اﻟﻈﱠ ِ
َ ﺎل َ :ﻣ ْﻔﻌُ ٌ َ ُ ٌ اﻹﳘ َْ
ِ ِ
ﺎﻋﻠُﻪ ِ
ﺖ.ﺿﻤﲑٌ ُﻣ ْﺴﺘَﱰٌ ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗ ْﻘﺪﻳﺮﻩ اﻧْ َاﺣ َﺬ ْر ،و ﻓَ ُ َ
ْ
ﳏﻞ ﳍﺎ ﻣﻦ اﻹﻋﺮاب. ﻒ ِﱞ ﺣﺮف َﻋﻄْ ٍ
ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟ َﻔﺘﺢ ﻻ ّ • اﻟﻮاوُ :
ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﻟﻈﱠﺎﻫﺮة. ٌ ﻮف
ﻣﻌﻄُ ٌ• اﻻﳓﺮافْ :
!•Yalandan sakın
ﻣﻔﻌﻮل ﺑﻪ ﻟﻔﻌﻞ ﳏﺬوف وﺟﻮﺑﺎً ﺗﻘﺪﻳﺮﻩ )اﺣ َﺬر(.
ٌ ﱠﺤ ِﺬﻳ ِﺮ،ﻣﻨﺼﻮب ﻋﻠﻰ اﻟﺘ ْ
ٌ ﺎك:
• إﻳﱠ َ
ﺛﺎن ﻟِْﻠ ِﻔﻌ ِﻞ )اﺣ َﺬر( ،ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﻟﻈّﺎﻫﺮةِ ﻋﻠﻰ ِ
آﺧ ِﺮﻩ. ﻣﻔﻌﻮل ﺑﻪ ٍ
ٌ اﻟﻜﺬب: •
ٌ ْ ْ َ
ِ
اﻟﻜﺎف ،ﺣﺮف ﺧﻄﺎب • ﺼﺐ .و ُ ﲏ ﻋﻠﻰ اﻟ ﱡﺴ ُﻜﻮن ﰲ ِّ
ﳏﻞ ﻧَ ْ إﻳّﺎك :إﻳﺎ ،ﻣﻔﻌﻮل ﺑﻪ َﻣْﺒ ِ ﱞ
ُﺣ ِّﺬ ُر،
ﳏﻞ ﻟﻪ ﻣﻦ اﻹﻋﺮاب ،وﻓﻌﻠﻪ ﳏﺬوف وﺟﻮﺑﺎً ﺗﻘﺪﻳﺮﻩ أ َ ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻔﺘﺢ ﻻ ّ ّ
ﻣﺴﺘَﱰ وﺟﻮﺑﺎ ﺗ ْﻘﺪﻳﺮﻩ أﻧﺎ
ْ وﻓﺎﻋﻠﻪ
ﳏﻞ ﳍﺎ ﻣﻦ اﻹﻋﺮاب.
ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن ،ﻻ ّ
ﺟﺮ ّ• ﻣﻦ :ﺣﺮف ّ
اﳉﺎر و اﺠﻤﻟﺮور
ﺟﺮﻩ اﻟﻜﺴﺮة اﻟﻈّﺎﻫﺮة ﻋﻠﻰ آﺧﺮﻩّ .
ور ﲟﻦ و ﻋﻼﻣﺔ ّ
اﺳﻢ َﳎ ُﺮ ٌ
ﺎلٌ :
اﻹﳘ َ
• ْ
ﻣﺘﻌﻠّﻖ ﺑﺎﻟﻔﻌﻞ اﶈﺬوف.
297
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
İğrâ ve Tahzîr
اﻟْ َﻮﻓَﺎءَ! •
Bireysel Etkinlik
298
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
İğrâ ve Tahzîr
Bireysel Etkinlik
ﺎﻫَﺮةِ ،وﻓِ ْﻌﻠُﻪُ َْﳏ ُﺬ ٌ
وف ُو ُﺟﻮﺑﺎً • ﻮل ﺑﻪ ﻣْﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘﺤ ِﺔ اﻟﻈﱠ ِ
َ اﻟﻨ َﱠﺪ َم َ :ﻣ ْﻔﻌُ ٌ َ ُ ٌ
ِ ِ
ﺎﻋﻠُﻪ ِ
ﺿﻤﲑٌ ُﻣ ْﺴﺘَﱰٌ ُو ُﺟﻮﺑﺎً ﺗ ْﻘﺪﻳﺮﻩ اﻧْ َ
ﺖ. اﺣ َﺬ ْر ،و ﻓَ ُ َ
ﺪﻳﺮﻩ ْ
ﺗَـ ْﻘ ُ
اﻟﻨ َﱠﺪ َم :ﺗَﺄْﻛِﻴ ٌﺪ )ﺗَـ ْﻮﻛِﻴ ٌﺪ( ﻟَ ْﻔ ِﻈ ﱞﻲ َﻣﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟﻔﺘﺤﺔ اﻟﻈّﺎﻫﺮة• .
ِ
اﻟﺼ ْﺪ َق! ِ
• ﻟﺼ ْﺪ َق ّ
ا ّ
Bireysel Etkinlik
ﳏﻞ ﻟﻪ ﻣﻦ اﻹﻋﺮاب ،وﻓﻌﻠﻪ ﳏﺬوف وﺟﻮﺑﺎً ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﻔﺘﺢ ﻻ ّ ﺣﺮف ﺧﻄﺎب ّ
ﻣﺴﺘَﱰ وﺟﻮﺑﺎ ﺗ ْﻘﺪﻳﺮﻩ أﻧﺎ. ﺗﻘﺪﻳﺮﻩ أ ِ
ُﺣ ّﺬ ُر ،وﻓﺎﻋﻠﻪ ْ
َ
ﻧﺼﺐ و ﻣﺼﺪر ،ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺴﻜﻮن ،ﻻ ﳏﻞ ﳍﺎ ﻣﻦ اﻹﻋﺮاب. • أ ْن :ﺣﺮف ٍ
• ﺗَـ ْﻔ َﻌ َﻞ :ﻓﻌﻞ ﻣﻀﺎرع ﻣﻨﺼﻮب ﺑﺄن و ﻋﻼﻣﺔ ﻧﺼﺒﻪ ﻓﺘﺤﺔ ﻇﺎﻫﺮة ﰲ آﺧﺮﻩ .و
ﻣﺼﺪر ﻣﺆﱠوٌل ،ﳎﺮور ﳏﻼ ﲟﻦ ﳏﺬوف. ٌ ﲨﻠﺔُ أن ﺗ ْﻔ َﻌ َﻞ
ﻮل ﺑﻪ ﻣْﻨﺼﻮب ﺑﺎﻟْ َﻔْﺘﺤ ِﺔ اﻟﻈﱠ ِ
ﺎﻫَﺮةِ. َ • اﻟ ﱠﺸﱠﺮ َ :ﻣ ْﻔﻌُ ٌ َ ُ ٌ
299
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
İğrâ ve Tahzîr
اﻟ َﻜ َﺴ ِﻞ.
اﻟﻌﻤﻞ اﻟْﻌﻤﻞ ،ﻓَﺈﻧﱠﻪ ِﻣ ْﻔﺘَ ِ
ﺎح اﻟﻐ َﲎ ،واﻟﻄﱠﺮ ُ
ﻳﻖ إﱃ اﻟْ َﻤ ْﺠﺪ. ََ َ ََ َ ُ ُ •
ﺘﺎج إﻟﻴﻪ.
ﺖ ُْﳏ ٌ إﻳﺎك أن ﺗﻌﻆ اﻟﺮﺟﺎل وأﻧْ َ •
اﻟﻜﻔﺎح ﻓﺈﻧﻪ اﻟﻄﺮﻳﻖ إﱃ ﲢﺮﻳﺮ اﻟﻮﻃﻦ . •
ﻧـ ْﻔﺴﻚ ﻧـ ْﻔﺴﻚ ﻓﺈ ّ�ﺎ أﻣﺎرة ﺑﺎﻟﺴ ِ
ﻮء. •
ّ ّ َ َ َ َ َ َ
اﻟﻌ َﺠﻠَﺔَ!
ﺎك و َﻳﺎ وﻟﺪي إﻳّ َ •
ﱡﺠﻌﺎن! ِ ِ
ﻼح ﻳﺎ أﻳﱡﻬﺎ اﻟﺸ ْ
اﻟﺴ َﻼح ّ اﻟﺴ َ
ّ •
300
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
İğrâ ve Tahzîr
Cevaplar
301
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
İğrâ ve Tahzîr
• İĞRÂ VE TAHZÎR
• اﻹ ْﻏ َرا ُءİğrâ’ : muhatabı beğenilip arzu edilen bir işe teşvik etmektir. el-
Mef‘ûlü bihin amilinin hazfedildiği yerlerden birisidir.
• İğrâ’da; konuşana (mütekellim) el-muğrî, اﻟْ ُﻤ ْﻐ ِﺮي, muhataba (kendisine
konuşulana) el-muğrâ \ﻟْ ُﻤ ْﻐَﺮى, yapılması istenen güzel, faydalı işe ise el-
muğrâ bih اﻟْ ُﻤ ْﻐَﺮى ﺑِﻪdenilir. İğrâ’ .ﱠﺒﺎتَ اﻟﻌ َﻤ َﻞ و اﻟﺜ
َ ،ﺪام
َ ْ اﻹﻗْ َﺪ َام اﻹﻗ،َ اﻟْ َﻮﻓَﺎءgibi bazı
kalıplar kullanılarak yapılır. İğrâ’da, el-muğrâ bihin amilinin hazfedilmesi de
caiz ve vacip olması bakımından farklılık arzeder.
• el-Mef‘ûlü bihin amilinin hazfedildiği yerlerden birisi de tahzîr’dir. Tahzîr:
muhatabı beğenilmeyen, kötü görülen bir şey veya işten kaçınması için
Özet
302
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22
İğrâ ve Tahzîr
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Tahzîrde konuşana …………….. denir.
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
a) el-muhazzer (ﺤ ﱠﺬر
َ )اﻟْﻤ
ُ
b) ِّ )اﻟْﻤﺤ
el-muhazzir (ﺬر َُ
c) el-mahzûr (ﺤ ُﺬور
ْ اﻟْﻤ
َ )
d) el-muhazzer minh (ﺤ ﱠﺬر ﺑﻪ
َ )اﻟْ ُﻤ
e) el-muhazzer aleyh (ﻋﻠﻴﻪ
َ )اﻟْ ُﻤ َﺤ ﱠﺬر
2. ﺪار اﳉِﺪارِ
َ اﳉ ifadesinin anlamı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Duvardan sakınabilir misin?
b) Duvardan sakın duvardan!
c) Duvardan sakınabilirsin.
d) Duvardan sakınman gerekir mi?
e) Duvardan sakınsan iyi olur.
303
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23
İğrâ ve Tahzîr
304
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24
İğrâ ve Tahzîr
Cevap Anahtarı
1.b, 2.b, 3.e, 4.d, 5.a, 6.a, 7.e, 8.a, 9.a, 10.d
305
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25
İğrâ ve Tahzîr
YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Abbâs Hasan, en-Nahvu’l-Vâfî, IV, Mısır, tsz.
‘Abduh er-Râcihî, et-Tatbîku’n-Nahvî, Beyrut, 1391/1971.
Antuvân ed-Dahdâh, Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvili ve Levhât,
Beyrut, 1981.
es-Seyyid Ahmed el-Hâsimî, el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır, 1354.
Halil İbrahim Kaçar- vdğ.,el-Kavâ‘idü’l-Müşecci‘a, İstanbul, 2012.
Hanbelizâde Muhammed Şakir, Temrînli ve İ‘rablı Arapça (2. Kitap) Nahiv, nşr.
Hüseyin Elmalı, İzmir, 2010.
İbn Hişâm, Ebû Muhammed ‘Abdullah b. Yûsuf b. Ahmed el-Ensârî, Şerh Şuzûru’z-
Zeheb, İstanbul, tsz.
M. Sadi Çögenli, Kur’ân ve Hadîs Örnekli Arapça Dilbilgisi (Nahiv), İstanbul, 2009.
Mehmed Zihni, el-Muktadab fî Kavâ‘idi’n-Nahv, İstanbul, tsz.
Mehmet Maksudoğlu, Arapça Dilbilgisi, İstanbul, 1998.
Muhammed Muhyiddîn Abdulhamîd, Şerhu Katri’n-Nedâ ve Bellu’s-Sadâ, Ofset
Baskı, tsz.
Mustafa el-Ğalâyînî, Câmi‘u’d-Duvûsi’l-‘Arabiyye, Beyrut, 1402/1982.
Mustafa Meral Çörtü, Arapça Dilbilgisi Nahiv, İstanbul, 2009.
306
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26
َﻣﺎve َ ﻻEDATLARI
• ﻣﺎEdatı ve Anlamları
ARAPÇA IV
İÇİNDEKİLER
verebilecek,
• ﻣﺎEdatı diğer edatlarla bitiştiğinde bu
edatın işlevini bilebilecek ve hangi
anlama geldiğini kavrayabilecek,
• ﻻEdatının hangi tür edat olduğunu
tanıyabilecek ve anlamını kolayca
verebilecek,
• ﻻEdatı diğer edatlarla bitiştiğinde bu
edatın işlevini bilebilecek ve hangi
anlama geldiğini kavrayabilecek,
• Bu edatları kavradıktan sonra metin
ÜNİTE
13
içerisinde tanıyabilecek ve metni
kolaylıkla çözebileceksiniz.
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
ﻣﺎve ﻻEdatları
َﻣﺎve َﻻEDATLARI
ﻣﺎEdatı َﻻEdatı
Olumsuzluk (nefy)
İsmi mevsul
Taaccüb
ْ َﻣﺎ
َﺣﺗ ﱠﻰ..................... إن
kalıbı
Belirsiz/nekre isim
Şart
308
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2
Edatlarıﻻ veﻣﺎ
GİRİŞ
Arapçada sıkça kullanılan bazı edatların, bulundukları cümle içerisinde
yazımı aynı kalmakla birlikte anlamları farklı olabilmektedir. Bu edatlardan en fazla
edatlarıdır. Yine bu edatlardan bazıları kendindenﻻ veﻣﺎ kullanılanlardan biri de
sonraki başka bir kelime veya edatla bileşik bir kelime oluşturduğundan yazımı ve
telaffuzu değişmektedir. Bu durumda anlam, bazen değişmemekte, bazen de farklı
bir anlam oluşabilmektedir. Dolayısıyla bu tür edatların kendilerinden sonraki
kelimenin irabına etki etmesi, başka bir kelime/edat ile birleşik kelime oluşturarak
yeni bir anlamın ortaya çıkması nedeniyle önem arz etmektedir. İşte bu edatlardan
edatlarını sırasıyla görelim:ﻻ veﻣﺎ olan
OKUMA - ANLAMA
309
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3
ﻣﺎve ﻻEdatları
Çeviri:
Boş vakitler
İnsanın sahip olduğu en değerli şey nedir? Cevap: Zaman. Şüphesiz insanın
sahip olduğu en değerli şey vakittir. O, insanın ömrü ve hayatının tamamıdır.
Şüphesiz zaman, Allah Teâlâ’nın insana bahşetmiş olduğu nimetlerin en
kıymetlisidir. Bunun için, boş vakitleri güzel bir şekilde kullanmak, hayatın özen
gösterilmesi ve düşünülmesi gereken en önemli meselelerinden biridir. Zira
ömrümüzün çoğu boş yere gitmektedir. Çünkü insan bazen boş vakitleri nasıl
kullanacağını bilmez. Zamanı sokaklarda, caddelerde ve(ya) kahvehanelerde
faydasız bir şekilde geçiririz.
Kitap: Kitap nedir? İlk önce kitabın, boş vakitlerin pek çoğunda insanın
arkadaşı olması gerekir. Bu hususta bilgili ile bilgisiz, çalışan ile memur, doktor ve
mühendis arasında bir fark yoktur. Şüphesiz kitap, yalnızlık zamanında en iyi bir
arkadaştır. O ne güzel ve ne faydalı bir arkadaştır! O halde, kitabı nasıl okumamızı
öğrenmemiz gerekir. İlk önce bize uygun olan kitabın seçiminde aklımızı
Soru için “ ” َﻣﺎmutlaka
çalıştırmalıyız. Bilge kişilerden biri şöyle demiştir: Bir kütüphanede bulunan her
cümle başında bulunur. şeyi okuyup daha sonra –(daha önce) olduğun gibi- bir şey öğrenmemiş biri
olabilirsin. Ancak iyi bir kitaptan on sayfayı dikkatlice (düşünerek) okuduğunda –
bir dereceye kadar- öğrenmiş bir insan olabilirsin. Zira okuduğumuzu düşünmek,
okuduğumuz şeyi bizden bir parça haline getirir. Bu nedenle akıllı kişinin –
durumuna yenik olmadığı (işi başından aşkın olmadığı) sürece- kitap okuyacağı bir
zamanı olmalıdır.
َﻣﺎ
Ne? Neyi? Neye?
Mutlaka cümle başında bulunur; insanlar
1-Soru ismi
dışındaki varlıklar ve kavramlar için kullanılır.
olur: İsim veya fiil cümlesinin başında soru edatı olarak
bulunabilir.
310
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4
ﻣﺎve ﻻEdatları
َﻣﺎ
değil; yok; -medi; -mez; -miyor
2-Olumsuzluk (nefy) Hem isim cümlesinde hem de fiil cümlesinde
edatı olur: olumsuzluk edatı olarak bulunabilir.
َﻣﺎ
şey; -dığı; -dığı şey
İki cümleyi veya öncesindeki isim ile
3-İsm-i mevsûl (bağlaç) kendisinden sonraki cümleyi birbirine
olur: bağlar. Kendinden sonra açıklayıcı nitelikte
olan cümleye “sıla cümlesi” denir.
ِ ِ
ْ ا ْﺣ َﻔ ْﻆ أ،ﺗَـ َﻌﻠﱠ ْﻢ ﻣﺎَ ﻳُﻔﻴ ُﺪ َك
Sana faydalı olan şeyi öğren,
.َُﺣ َﺴ َﻦ ﻣﺎَ ﺗَـ ْﻘ َﺮأ
okuduğun en güzelini ezberle.
Yanındakini yedin mi? ْﺖ َﻣﺎ ِﻋ ْﻨ َﺪ َك؟ َ َﻫ ْﻞ أَ َﻛﻠ
Ezberlediğim şiiri unuttum. ِّ ْﺖ ِﻣ َﻦ
.اﻟﺸ ْﻌ ِﺮ ُ ﻴﺖ ﻣﺎَ َﺣ ِﻔﻈ ُ ﻧَ ِﺴ
311
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5
ﻣﺎve ﻻEdatları
َﻣﺎ
beğeni/hayret/şaşkınlık
أَﻓْـ َﻌ َﻞkalıbında olan bir mazi fiilin başında
4-Taaccüb ifade eder: bulunur. Bu fiilden sonra mansûb bir isim
bulunur veya mansûb muttasıl bir zamir
bitişmiş olur.
.ُﺻ ِﺪ ِﻳﻘﻲ! إﻧﱠﻪُ ﻳَﺘِ ﱡﻢ ﻣﺎَ ﺑَِﻘ َﻲ ِﻣ َﻦ اﻷَ ْﻋﻤﺎَ ِل اﻟﱠِﱵ ﺗَـ َﺮْﻛﺘُﻪ
َ ﺴ َﻦ
َ َﺣ
ْ ﻣﺎَ أ
Arkadaşım ne iyi! Gerçekten o, bıraktığım işi tamamlar.
Gökyüzü ne güzel! ! ﺎء
َ ﺴ َﻤ
َﲨَ َﻞ اﻟ ﱠ
ْ ﻣﺎَ أ
Örnek
َﻣﺎ
5 - ﺣ ﱠﱴ
َ .................... ﻣﺎَ إ ْن “-ir –imez” kalıbının başında bulunur.
َﻣﺎ
“Her hangi bir”
6 –Belirsiz/nekre isim Nekre bir isimden sonra yer alır, bu ismin
olur. sıfatı olur.
312
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6
ﻣﺎve ﻻEdatları
َﻣﺎ
ne…-se/ise
İki muzari fiili cezmeden edatlardan biri
7- Şart ismi olur.
olup nesne için şart anlamını ifade eder.
Allah bilir.
313
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7
ﻣﺎve ﻻEdatları
Cevaplar:
Her insan kendine faydalı olacak şey
elde etmek (kazanmak) ister.
:ُﺐ َﻣﺎ ﻳُِﻔﻴ ُﺪﻩ ِ ٍ ِ
َ ُﻛ ﱡﻞ إﻧْﺴﺎَن ﻳُ ِﺮﻳ ُﺪ أَ ْن ﻳَ ْﻜﺘَﺴ-
Kendini ilgilendirmeyen şeye
müdahale eden kişi kendini hoşnut :ﺿ ِﻴﻪ
ِ ﻣﻦ ﺗَ َﺪﺧﱠﻞ ِﻓﻴﻤﺎَ ﻻَ ﻳـ ْﻌﻨِ ِﻴﻪ ﻟَِﻘﻲ ﻣﺎَ ﻻَ ﻳـﺮ-
ُْ َ َ َ َْ
etmeyen şeyle karşılaşır.
Baba çocuğuna dedi: İstediğin şeyi
alacağım.
: َﺳﺄَ ْﺷ َِﱰي َﻣﺎ ﺗُ ِﺮﻳ ُﺪ:َِب ﻟَِﻮﻟَ ِﺪﻩ ُ ﻗﺎَ َل اﻷ-
Size yararlı olan şey bize de yararlı
olur.
:َ إ ﱠن ﻣﺎَ ﻳُِﻔﻴ ُﺪ ُﻛ ْﻢ ﻳُِﻔﻴ ُﺪﻧﺎ-
Herhangi bir adamla karşılaştım. :ْﺖ َر ُﺟﻼً َﻣﺎُ ﻗﺎَﺑَـﻠ-
Niçin yapmadıklarınız şeyleri
söylersiniz? (Sâf, 2)
ِﱂَ ﺗَـ ُﻘ ْﻮﻟُْﻮ َن َﻣﺎ ﻻَ ﺗَـ ْﻔ َﻌﻠُ ْﻮ َن؟-
Göklerde ve yerlerdeki her şey Allah’a
:ض ِ اﻷر ِ وﻪﻠﻟ ﻣﺎ ِﰲ اﻟ ﱠ
aittir (Bakara, 284). ْ ﺴﻤ َﻮات و َﻣﺎ ﰲ َ
314
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
ﻣﺎve ﻻEdatları
ﻟِ ـ ِ
ب ﰲ َك ِﻣ ْﻦ َﻋ ْﻦ
Bitişik hâli
Harfi cer
İsm-i mevsûl soru
ِﲟَﺎ ِﰈَ ؟ ِ
ب
Neden dolayı? Ne
yüzünden, nedeniyle
ile?
315
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9
ﻣﺎve ﻻEdatları
Ayrıca bu harflerin bitiştiği soru sütunu ile diğer sütuna dikkat ediniz. Soru
sütununda “mâ” harfinin elifi düşmüş, yani kısa şekilde yazılmıştır. Diğer tarafta
ise normal elifi ile birlikte yazılmıştır. Elifi ile birlikte yazılan “mâ” harfi genellikle
ism-i mevsûl olur ve buna göre anlam kazanır.
Şöyle:
Cümle, inne ve
ب ُﻣ ِﻔﻴ ٌﺪ ِ
َ إ ﱠن اﻟْﻜﺘَﺎ
benzerlerinden bir İnnenin İnnenin
edat ile haberi ismi
Şüphesiz kitap faydalıdır.
316
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10
ﻣﺎve ﻻEdatları
Bu tabloda görüldüğü gibi, ﻣﺎkelimesi bitiştiği her kelime ile farklı bir anlam
oluşturmuştur. ﻣﺎkelimesiyle birlikte bileşik bir kelime hâlini alan bu edatlar
sırasıyla eylemin şarta bağlı tekrarını, sık sık meydana geldiğini, uzun süre oluşunu
veya az/nadiren oluşunu, benzerliğini, olduğu anı ya da zamanını ifade etmektedir.
Bileşik hâlde yazılan bu edatlardan sonra bir fiil cümlesi bulunur.
Ey iman edenler! Size rızık olarak ُ ْﺎت ﻗَـﻠِْﱯ ِﺣﻴﻨَ َﻤﺎ رأﻳ
ﺖ ُ ﻀَ ﺖ ﻧَﺒ
ْ ْارﺗَـ َﻔ َﻌ
verdiklerimizden harcayın. (Bakara, 254) ِﱠ
ﻴﺐ
َ اﻟﻄﺒ
Neden korkuyoruz? (ﻮل )ص
َ ﺒﺖ اﻟ ﱠﺮ ُﺳ
ُ ْﻃَﺎﻟَﻤﺎَ َرأَﻳ
İnsanların iman ettiği gibi iman ediniz. ِ ﻗَـﻠﱠﻤﺎ ﻳﺴ
ﻴﻒ
َ ﱠﻌِ ي اﻟﻀ ﺎﻋ ُﺪ اﻟْ َﻘ ِﻮ ﱡ
(Bakara, 37). َُ َ
Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında ﲑ ﰲ اﻟ ﱠ
ﺸﺎر ِِع إ ْذ ِ
aranızda ben hükmedeceğim. (Âl-i İmrân, ُ ﺑَـ ْﻴـﻨَ َﻤﺎ أﻧَﺎ أَﺳ
55) ﺻ ِﺪ ِﻳﻘﻲ
َ ﺖ ُ َْرأَﻳ
318
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12
Edatlarıﻻ veﻣﺎ
319
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13
ﻣﺎve ﻻEdatları
َ ﻻEDATI
320
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14
ﻣﺎve ﻻEdatları
Olumsuzluk anlamında olan ﻻharfi, mastar eki olan أ ْنharfi ile bitiştiğinde ّ( أﻻellâ)
şeklinde bitişik; muhaffef olan أ ْنharfi ile bitiştiğinde ise َ“ أ ْن ﻻen - lâ” şeklinde
ayrık yazılır. Daha basit bir ifadeyle, أ ْنharfinden sonra ﻻ, bundan sonra da
muzari fiil geldiğinde أ ْنile ﻻbitişik olarak “ellâ” şeklinde; ﻻdan sonra isim
geldiğinde ise bu harfler ayrı ayrı yazılırlar.
“ ”أ ْنve “َ”ﻻ
Edatları yan yana
geldiğinde َ’ﻻdan sonra fiil
bulunursa bu iki edat “”أﻻﱠ
şeklinde bitişik yazılır ve ْ ve
• Aşağıdaki cümlelerde أن ﻻedatlarının bitiştiği veya ayrık
“ellâ” şeklinde de telaffuz olduğu durumları tespit ediniz.
Bireysel Etkinlik
edilir; “َ ”ﻻdan sonra isim • Tespit ettiğiniz bu edatları dikkate alarak anlamlarını vermeye
çalışınız.
bulunursa ayrık yazılır.
321
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15
ﻣﺎve ﻻEdatları
• ﻣﺎve ﻻEDATLARI
•“ ” َﻣﺎEdatı:
•Bu kelime gerek şekil gerekse telaffuz bakımından aynı kalmakla birlikte
cümlede bulunduğu yere göre değişik anlamlar ifade eder. Bu kelime şu
anlamlardan birini ifade edebilir:
•1- Soru ismi olur: Mutlaka cümle başında bulunur; cansız varlıklar ve
kavramlar için kullanılır. İsim veya fiil cümlesinin başında soru edatı olarak
bulunabilir.
•3-Olumsuzluk (nefy) edatı olur: Hem isim cümlesinde hem de fiil cümlesinde
olumsuzluk edatı olarak bulunabilir.
•4-İsm-i mevsûl (bağlaç) olur: İki cümleyi veya öncesindeki isim ile
kendisinden sonraki cümleyi birbirine bağlar. Kendinden sonra açıklayıcı
nitelikte olan bir cümle “sıla cümlesi” bulunur.
Özet
•5-Taaccüb ifade eder: أ َ ْﻓﻌَ َلkalıbında olan bir mazi fiilin başında bulunur ve
beğeni, şaşkınlık veya hayret ifade eder.
•6-Kendisinden sonra olmak şartıyla ﺣﺗﻰile birlikte kullanıldığında “-ir –
imez” anlamını verir ve bu kalıbının başında bulunur.
•7-Belirsiz/nekre isim olur. Nekre bir isimden sonra yer alır ve “herhangi
bir…” anlamını ifade eder.
•8-Şart ismi olur: İki muzari fiili cezmeden edatlardan biri olup şart anlamını
ifade eder.
•9- Başta harfi cerler olmak üzere bazı kelime veya edatlarla birlikte bileşlik
kelime halinde kullanılır. Harfi cerlerle kullanıldığında her biriyle farklı şekilde
yazıldığı gibi farklı anlam kazanabilir.
•10- Bitiştiği harfi cerlerden “an” ve “min” harflerinin “nûn” harfleri “mîme”
dönüşür ve şeddeli olarak yazılır. Bu duruma “idğâm” denir ve “ammâ” ve
“mimmâ” şeklinde telaffuz edilir. Bu harfi cerlerle bitişen “mâ” harfi, soru
için olduğunda, elifi yazıdan düşer, yani kısa şekilde yazılır; ismi mevsûl
olduğunda normal elifi ile birlikte yazılır.
•11 - َﻣﺎEdatı, bazen ّ إنve venzeri edatlardan biriyle bitişir: Bu durumda
“mâ” harfi, bu edatların, başına geldikleri isim cümlesi üzerindeki
fonksiyonlarına engel olur. Yani başına geldikleri ismi nasb ve haberi ref
yapan bu edatlar bu etkiyi artık yapamazlar. Dolayısıyla cümle, normal isim
cümlesi olarak kalır. Yani cümlenin ögeleri “innenin ismi ve haberi” şeklinde
değil, “mübteda ve haber” şeklinde kalır. “mâ” ile birlikte bileşik kelime
halinde olan إنve benzerlerinden olan edat pekiştirme (te’kîd) bildirir.
• ﻣﺎve ﻻEDATLARI
•“ َ ” ﻻEdatı:
•1 - ﻻolumsuzluk edatı olup genellikle, isimlerin veya fiillerin başında ayrı
olarak yazılır. Ancak bazen başka kelimelerle bitişik halde yazılır. Bunlardan
ْ
en fazla birlikte yazıldığı kelime, “mastar eki” olanı أنharfidir.
•2- ﻻharfi, mastar eki olan أن ْ harfi ile bitiştiğinde ( أﻻellâ) şeklinde bitişik;
muhaffef olan أن ْ harfi ile bitiştiğinde ise أن ْ “ ﻻen - lâ” şeklinde ayrık yazılır.
Diğer bir ifadeyle, أنْ harfinden sonra ﻻ, bundan sonra da muzari fiil
geldiğinde أن ْ ile ﻻbitişik olarak “ellâ” şeklinde; ﻻdan sonra isim geldiğinde
ise bu harfler ayrı ayrı yazılırlar.
•3- Bitişik halde yazılan bu edat, “olumsuz mastar” anlamı ifade eder, yani (-
memek için/-memesi için) şeklinde bir anlam kazanır.
322
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16
ﻣﺎve ﻻEdatları
SÖZLÜKÇE
Anlamı Kelime Anlamı Kelime
ٍ ﺑِﻼَ ﻓﺎﺋِ َﺪةkullanmak - ﻳَ ْﺴﺘَـ ْﻌ ِﻤ ُﻞ-اﺳﺘَـ ْﻌ َﻤ َﻞ
ْ
Yararsız; boş yere ِ
اﺳﺘ ْﻌ َﻤﺎل ْ
İyi, hayırlı َﺧ ْﲑZaman, vakit اﻷوﻗﺎت ْ (ْﺖ )ج ٌ َوﻗ
ف
ُ ﺼ َﺮ ُ ﺼ ِﺮ
ْ ُف؛ ﻳ ْ َف – ﻳ
َ ﺻ َﺮ
َ Boş, boşluk اﻟْ َﻔ َﺮاغ
…den önce; önce ﻗَـ ْﺒ َﻞgüzel ﺴﻦ
َ َﺣ
arkadaş َﺟﻠِﻴﺲEn önemli أﻫ ّﻢ
َ
Yalnızlık; teklik; Problem,
اﻟ َْﻮ ْﺣ َﺪة ﺴﺎﺋِﻞ ِ
َ َﻣ ْﺴﺌﻠَﺔٌ )ج( َﻣ
bir olma sorun
Faydalı, yararlı ِ
اﻟ ُْﻤﻔﻴﺪhayat ا ْﳊَﻴَﺎة
Gerekmek,
öğrenmek ﺗَـ َﻌﻠﱠ َﻢ – ﻳَـﺘَـ َﻌﻠﱠ ُﻢ؛ ﻧَـﺘَـ َﻌﻠﱠ ُﻢ ﺐ
ُ َﳚ- ﺐ
َ َو َﺟ
gerekli olmak
Çalıştırmak;
أَ ْﻋ َﻤ َﻞ – ﻳـُ ْﻌ ِﻤ ُﻞ؛ ﻧـُ ْﻌ ِﻤ ُﻞÖzen, itina ُاﻟ ِْﻌﻨَﺎﻳَﺔ
işletmek
Fikir, düşünce;
اﻟ ِْﻔﻜْﺮdüşünme ِ ِ ﱠ
ُ اﻟﺘﱠـ ْﻔﻜﲑ- ﻓَﻜ َﺮ – ﻳُـ َﻔ ّﻜ ُﺮ
akıl
Seçmek, ِ Daha çok, en
ﺎر؛ ا ْﺧﺘِﻴَﺎر
ُ َ ا ْﺧﺘَ َﺎر – ﳜَْﺘçok أﻛﺜَـ َﺮ
Tercih etmek
Ömür; yaş ﻋُ ْﻤ ٌﺮ )ج( أ ْﻋ َﻤﺎر
ﺐ ِ
Uygun olmak ُ ﻳُـﻨَﺎﺳ- ﺐَ ﺎﺳَ َ ﻧgitmek ﺐ
ُ ْﻫ
َ ﺐ ؛ ﺗَﺬ
ُ ْﻫ
َ ﺐ – ﻳَﺬ
َ ذَ َﻫ
ِ Boşuna, boş
Bilge kişi ﻴﻢ )ج( ا ْﳊَ َﻜ َﻤﺎء
ٌ َﺣﻜyere ُﺳ ًﺪى
323
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17
ﻣﺎve ﻻEdatları
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Aşağıdaki ifadelerden hangisi ﻣﺎedatı için doğru değildir?
U U
c) İsmi mevsûl (bağlaç) olan ﻣﺎdan sonra mutlaka açıklayıcı bir cümle
bulunur.
d) ﻣﺎedatı, cümlede bulunduğu konuma göre farklı anlam ifade eder.
e) ﻣﺎedatı, şart edatı olduğunda iki muzariyi fiili cezmeder.
4. َ ﻤﻊ ِﻣ
.ﻨﻚ ُ ﺐ ﻫﺬﻩ اﻟﻄّﺎﻟﺒﺔ َﻣﺎ ﺗَ ْﺴ
ُ ُ ﻻَ ﺗَ ْﻜﺘcümlesinin anlamı aşağıdakilerden
hangisidir?
a) Bu kız öğrenci senden duyduğu şeyleri yazmaz.
b) Bu kız öğrenci senin işittiğin şeyleri yazmaz.
c) Bu kız öğrenci ne seni dinler, ne de yazar.
d) Bu kız öğrenci senin duymadığın şeyleri yazar.
e) Bu kız öğrenci senden duymadığı şeyleri yazmaz.
324
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18
ﻣﺎve ﻻEdatları
a) ﺎء
َ ﺴ َﻤ أﲨَ َﻞ اﻟ ﱠ ْ َﻣﺎ
b) ﻚ اﻟْ ُﻤﻌﻠﱠ ُﻢ َ َﻗﺎل ﻟ
َ ﺲ َﻣﺎ َ ﻻ ﺗَـ ْﻨ
ﺎب ِ ِ ِ
c) ٌ ََﻣﺎ ﻋ ْﻨﺪي ﻛﺘ
d) ﺖ َ ْ َﻣﺎ اﻟﱠ ِﺬي ا ْﺷﺘَـ َﺮﻳ،ﻗُ ْﻞ ﱄ
ﻆ ُﻛ ﱠﻞ َﻣﺎ ﻳَ ْﺴ َﻤ ُﻊ
َ ﺴﺎ ُن أ ْن َْﳛ َﻔ ِ
e)
َ ْﻴﻊ اﻹﻧ
ُ ﻻَ ﻳَ ْﺴﺘﻄ
6. رﺟﻼً َﻣﺎ
ُ ْﺖ
ُ ﻗَﺎﺑَـﻠcümlesinin anlamı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Hangi adama rastladın?
b) Bir adamla karşılaştım mı?
c) Herhangi bir adamla karşılaşmadım.
d) Herhangi bir adamla karşılaştım.
e) Bir adamı kabul ettim.
325
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19
ﻣﺎve ﻻEdatları
Cevap Anahtarı
1.b, 2.c, 3.d, 4.a, 5.c, 6.d, 7.a, 8.e, 9.d, 10.d
326
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20
ﻣﺎve ﻻEdatları
YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Alî el-Cârim-Mustafa Emîn, en-Nahvü’l-Vâzıh li’l-Medârisü’s-Sâneviyye, Kahire,
1385/1965.
Antuvân ed-Dahdâh, Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvil ve Levhât,
Beyrut, 1981.
Dursun Hazer vdğ. İlahiyat Fakülteleri için Arapçaya Giriş, Ankara, 2012.
es-Seyyid Ahmed el-Hâsimî, el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır, 1354.
Hanbelizâde Muhammed Şakir, Temrînli ve İ‘rablı Arapça (2. Kitap) Nahiv, nşr.
Hüseyin Elmalı, İzmir, 2010.
İbrâhim Yûsuf-Muhammed er-Rufâ‘î el-Kvâ‘idü’l-‘Arabiyyetü’l-Müyessere (3. kita)
Riyad, 1984.
Mehmed Zihni, el-Muktadab fî Kavâ‘idi’n-Nahv, İstanbul, tsz.
Mehmet Maksudoğlu, Arapça Dilbilgisi, Şamil Yayınevi, 3. baskı, İstanbul, ts.
Mustafa el-Ğalâyînî, Câmi‘u’d-Durûsi’l-‘Arabiyye, Beyrut, 1402/1982.
Neclâ Yasdıman, Adım Adm Kur’an Dili, İzmir, 2008.
327
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21
GENEL DEĞERLENDİRME
• Fiillerin ve Çeşitlerinin
Genel Değerlendirilmesi ARAPÇA IV
• Cümlelerin Genel Prof. Dr. Selami
Değerlendirilmesi
• Çeviri Üzerine Genel BAKIRCI
Değerlendirme
14
olabileceksiniz.
© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Genel Değerlendirme
KELİME VE KISIMLARI
ZAMİRLER
İŞARET İSİMLERİ
GENEL DEĞERLENDİRME
İSMİ MEVSULLER
Harfi Cerler
EDATLAR
FİİLLER VE ÖZELLİKLERİ
İsim Tamlaması
TAMLAMALAR
Sıfat Tamlaması
İSİM TÜRETME
GİRİŞ
Bu ünitede şu ana kadar geçmiş olan ünitelerin genel değerlendirmesini ve
bir tür uygulamasını görmeye çalışalım. Diğer bütün dillerde olduğu gibi bir dil ola-
rak Arapçayı öğrenmede de temel amaç Arapça bir metni doğru okumak, anlamak,
yazmak ve belki konuşmaktır. Bunun sağlanabilmesi için o dile ait kural ve kavram-
Arapçada Kelime;
ların eksiksiz ve kusursuz bilinmesinden geçer. İşte bütün bunlara dayalı olarak
İsim, Fiil ve Harf olmak
Arapça bir metnin doğru anlaşılması ve dolayısıyla doğru tahlil edilmesi için Arap-
üzere
çanın kaide ve kuralları bundan önceki ünitelerde verilmeye çalışılmıştır. Bu üni-
üçe ayrılır.
tede ise bunların kısa özetini vermeye çalışacağız.
Her şeyden önce Arapçada kelimenin tanımını, kısımlarını ve yapılarını iyi ta-
nımak gerekir. Daha sonra bu kelimelerin birbirleriyle olan bağlantıları, kelimelerin
oluşturduğu yapısal kurallar ve kelime öbekleri ve cümlelerin yapıları önem arz et-
mektedir. Bunları çok kısa olarak hatırladıktan sonra metin üzerinde uygulama yap-
maya çalışalım.
KELİME ve KISIMLARI
Bilindiği gibi Arapçada kelime üçe ayrılmaktadır. İsim, fiil ve harf. Diğer keli-
melerden bağımsız olarak, tek başına bir anlam ifade etmeyen ancak başka bir ke-
lime ile bir anlam ifade eden kelimeye Arapçada harf denir. Türkçede bunun karşı-
lığı edat olmaktadır. Zamanla ilişkili olan kelimelere ise fiil denir. Bunların dışında
kalan kelimelere ise isim denir. Bu tanımlardan anlaşılacağı üzere ismin kapsamı ol-
dukça geniştir. İster türemiş ister somut bir isim olsun, ister hissedilebilir bir varlık,
ister soyut bir kavrama ad olsun, bütün bunlara isim denir. Bu konular için isim tü-
retme ile ilgili konuları tekrar gözden geçirelim.
İSİM ve ÖZELLİKLERİ
Bilindiği gibi Arapçada isim olan bir kelime tenvin veya harf-i tarif alabilme
özelliğine sahip olmalıdır. Harf-i tarif almış olan isimler ile zamirler, özel isimler gibi
İsmin Özellikleri:
bazı isimler marife (belirli) isimler, harf-i tarif almamış veya marifelik özelliği olma-
Marife, Nekre;
yan isimlere ise nekre (belirsiz) isimler denir. Ayrıca isimler cinsiyet bakımından
Müzekker, Müennes;
müzekker (eril) ve müennes (dişil) adlarıyla iki şekilde tasnif edilir. Bazı ek harfleri
Tenvin ve elif-lâm (mari-
veya özellikleri bulunduran isimler müennes, müennes olmaya isimler ise müzek-
felik) eki alır.
ker kabul edilir.
Sayı bakımından:
Müfred, Tesniye Cemi Arapça isimlerin çoğulu, hatırlayacak olursanız üçten başlamaktadır. Dolayı-
sıyla Arapçada ikil kavramı bulunmaktadır. Yani kelimeler, sayı bakımından tekil
(müfred), ikil (tesniye) ve çoğul (cemi) olmak üzere üçe ayrılır.
Türemiş İsimler
Kelimeyi tanıma açısından önemli olan konulardan biri de türemiş kelimenin
yapısını, taşıdığı anlamını ve esas kökünü tespit etme oluşturmaktadır. Zira türemiş
bir ismin anlamını tespit etmek, ancak o kelimenin yapısını bilmekle mümkündür.
Bu açıdan zaman bağlı olmadan eylemi yapanı gösteren ismi fâil, eylemin yapılma-
sından etkileneni gösteren ismi mef’ûl, eylemin yer veya zamanını gösteren ismi
zaman, ismi mekân gibi kalıplar yanında mübalağa ismi fâil, ismi âlet, ismi tafdîl,
ismi tasğîr vs kalıplar da Arapçanın temel bilgileri arasında yer almaktadır. Bütün
bu kalıpların, gerek sülâsi fiillerden, gerekse mezîd fiillerden yapımında her birinin
ayrı ayrı kalıbı bulunmaktadır. Bu kalıpları tekrar gözden geçirelim.
ZAMİRLER
İsim olarak değerlendirilen diğer bir kelime grubu zamirlerdir. Bunlar, fiil çe-
Muttasıl Zamirler kiminde bulunan ve fiilin bir parçası gibi olanlar dışında munfasıl zamirler ve mutta-
İsme bitiştiğinde sıl zamirler olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır. Bunların gerek yapıları gerek
muzâfun ileyh, kullanım şekilleri konusunda iligili konuyu tekrar gözden geçirelim. Munfasıl zamir-
Fiile bitiştiğinde ler başlı başına bir kelime olarak kabul edilir, ayrık yazılır ve dolayısıyla cümlede
mef’ûlün bih sarih başlı başına bir öge olarak yer alırlar. Buna karşılık muttasıl zamirler ancak fiil, isim
olur ve veya bir harfe (edat) bitişik olarak cümlenin bir ögesi olurlar. Bütün zamirler meb-
Harflere (edat) bitişti- nidirler.
ğinde harfin anlamına
göre yeni bir anlam İŞARET İSİMLERİ
ifade ederler. Yine isim grubundan olan önemli bir kelime grubu da işaret isimleridir. Belirli
bir ismi gösteren kelime anlamında olan işaret isimlerinin, gösterdikleri ismin ya-
kın, orta veya uzak mesafede oluşuna göre üç kısma ayrıldıklarını hatırlayalım.
İSMİ MEVSULLER
Arapçada önemli kelime gruplrından biri de İsmi mevsûl adı verilen edat gru-
bur. Bunlar da isim grubuna dâhildirler. Bu kelimeler kendinden sonraki cümleyi
kendinden önceki isme sıfat olarak bağlarlar. Bu isimler marife ve mebnidirler, ken-
dinden sonra mutlaka bir cümle bulunur. Bu cümleye “sıla cümlesi” denir. İsmi
mevsûller kendi arasında iki kısma ayrılır: Özel (Muhtass) İsm-i Mevsûller. Bunlar
“ellezî, elletî…” vs. grupta olanlardır. Bunlar kendinden önceki isim ile cinsiyet ve
sayı bakımından uyum sağlarlar. İkinci grup ise Ortak (Müşterek) ism-i mevsûller-
dir. Bunlar da “men, mâ, eyyu” edatlarıdır. Bunlardan ilk ikisi müzekker / müennes;
müfred/tesniye/cemi, bütün isimler için; “men” insanlar için, “mâ” ise insanların
dışındaki bütün varlıklar için kullanılır.
EDATLAR
Harfi Cerler
Fiil-mefûl ilişkisine göre
fiiller: Belirtildiği gibi edat grubunda olan kelimelerin bir kısmı isimlerin başına ge-
Lâzım fiiller lirler. Bunlara harfi cer denir. Bunlar başına geldikleri ismin sonunu mecrûr yapar-
Müteaddî fiiller lar. Bunlarla ilgili geniş bilgi için ilgili üniteye bakınız.
FİİLLER VE ÖZELLİKLERİ
Arapçada kelimeyi tanıma açısından önemli konulardan biri de fiillerdir. Yapı
bakımından önem arz eden fiillerden geçmiş zaman için olanlara mâzi fiil, geniş za-
man veya şimdiki zamanı bildiren fiillere muzâri fiil ve bir işin yapılmasını belirten
Harflerinin sayısına göre fiillere de emir fiil; yasaklama belirten fiilere de nehiy fiil; etken fiilere ma’lûm fiil,
fiiller: edilgen fiillere meçhul fiil denir. Bu arada sülâsi fiillerden geçişli olmayanlara lâzım
Sülâsi fiiller fiil, geçişli olanlara ise müteaddî fiil dendiğini hatırlayalım.
Mezîd fiiller
Ayrıca fiiller kök harf sayısı bakımından ikiye ayrılır. Sadece kök harflerden
oluşan fiillere mücerred fiil, kök harfler yanında ek harfler almış, artırılmış fiillere
de mezîd fiil denir. Kök harfleri üç harf olan fiillere sülâsi fiil, kök harfleri dört harfli
olan fiillere de rubâi fiil denir. Rubâî fiillerin bir kalıbı bulunurken sülâsi fiiller mâzi-
muzâri birlikteliğine göre altı gruba ayrılmaktadır ki bunlara altı bab denir. Bir fiilin
kaçıncı babtan geldiğine dair bir kural bulunmamaktadır. Sülâsi bir fiilin kaçıncı
babtan geldiği ancak sözlüklere bakılarak bilinebilir. Yine bu konular hakkında de-
taylı bilgiler için ilgili üniteleri tekrar gözden geçirelim.
Kök harflerin özellikle-
rine göre sülâsi fiiller, Sülâsi fiiller, kök harflerin yapıları bakımından da bir sınıflandırmaya tabi tu-
Aksâm-ı Seb’a: tulmaktadır ki buna aksâm-ı seb’a denir. Yedi bölüm anlamına gelen bu taksim, kök
Sahih, misâl, ecvef, harfler içerisinde illetli harf denilen vâv, yâ, elif harflerinden birinin veya birkaçının
muza’af, nâkıs, bulunup bulunmamasına göre yapılmakta ve buna göre isim almaktadırlar. İllet
mehmûz, lefîf harfi bulundurmayan fiillere sahîh; orta harfi vâv veya yâ olan fiillere ecvef; kök
harflerinden biri vâv veya yâ olan fiile misâl; kök harflerinden biri hemze olan fiile
mehmûz; kök harflerinden son harfi vâv veya yâ olan fiillere nâkıs; kök harflerinden
orta harfi şeddeli olan fiillere muza’af; kök harflerinden ikisi illetli harf (vâv ve yâ)
olan fiillere de lefîf denmektedir. Bütün bu fiillerin çekimi ve muzâri veya emir ya-
pımları bu harflerin durumuna göre şekillenmektedir. Bunun için bu konuların tek-
rar gözden geçirilmesi gerekmektedir.
İsim Tamlamasında Mezîd fiiller de aldıkları ek harfe/harflere göre isim almakta ve mastar kalı-
Muzâf her zaman bıyla tanınmaktadırlar. Bir harf almış olan mezîd fiillere rubâi mezîd; iki harf almış
nekre, Muzâfun ileyh olan fiillere humâsi mezîd; üç harf almış olan fiillere de südâsi mezîd denmektedir.
her zaman mecrûr olur. Bu fiiller ifâl, tef’îl, mufâale; infi’âl, ifti’âl; tefa’ul, tefâul; if’ılâl, istif’âl gibi kalıp
isimleri bulunmaktadır ki bu kalıplar aynı zamanda o fiilin mastarıdırlar. Bu bablar-
dan her birinin kendine özgü anlam şablonları da bulunmaktadır. Yani geçişli olup
olmadıkları veya geçişlilik türleri kalıbın özelliğini teşkil etmektedir. Halbuki sülasi
fiillerden her birinin geçişli olup olmadığı o fiilin anlamına bağlıdır, bu da ancak söz-
lük yardımı ile bilinir. Kök harflerinde illet harfi bulunan fiiller ile bazı kalın sesli (ka-
lın tonlu) harf bulunduran fiillerin bu bablara sokulması sırasında meydana gelen
değişiklikler de sarf bilgisi içerisinde önemli bir konudur. Zira böyle bir fiilden türe-
miş ismin köküne inmek ancak bu değişikliği bilmekle mümkündür.
TAMLAMALAR
İsim Tamlaması
Arapçada isimlerin birbirleriyle oluşturdukları yapı, bilindiği gibi ikiye ayrıl-
maktadır. Bunlar isim tamlaması (izâfet) ve sıfat tamlaması (sıfat/na’t) olarak bilin-
mektedir. İsim tamlamasında birinci isme (Arapçaya göre) muzâf (tamlayan), ikinci
Sıfat ile Mevsuf isme muzâfun ileyh (tamlanan) denir. Bunların kendi aralarında oluşturdukları yapı-
marifelik-nekrelik nın doğru olması için birtakım hususların bulunması gerekir.
müzekkerlik-müennes-
lik Sıfat Tamlaması
müfred-tesniye-cemi Sıfat tamlaması da iki veya daha fazla ismin oluşturduğu bir yapıdır. Bu ya-
ve irâb pıda olan isimlerin birincisine mevsûf, ikincisine sıfat denir. Sıfat ile mevsuf sayı,
bakımından olmak cinsiyet, irab ve marifelik/nekrelik bakımından uyum halinde olmaları gerekir.
üzere dört yerde
Gerek isim cümlesinin gerekse fiil cümlesinin olumsuz şekilleri ve bunların ya
uyum halinde olur.
pısal özelliklerinin anlama yansımalarını tekrar etmekte fayda vardır. Özellikle fiil
cümlelerinin, gerek şart üsluplarında gerekse olumsuzluk üsluplarında cezmeden
edatlar ile aldıkları yapısal değişiklikler oldukça önem arz etmektedir.
Buraya kadar oldukça özet ve yüzeysel olarak değindiğimiz sarf ve nahiv (ge-
nel olarak gramer) bilgileri, doğru ve eksiksiz oldukları ölçüde uygulama ve değer-
lendirme olarak ele alacağımız metinleri anlamamıza yardımcı olacaktır.
Okuma ve anlama
ﻫﺬﻩ اﻟﺮﺣﻠﺔ أﺗﻌﺲ ِرﺣﻠﺔ ﰲ ﺣﻴﺎﰐ ...ﻟﻴﺘ ِﲏ ﻟـﻢ أذﻫﺐ .اﻟﺼﺪاﻗﺔ ...أﻳﻦ اﻟﺼﺪاﻗﺔ؟!
ﻧﻔﺴﻲ ﻓﻘﻂ .ﳌﺎذا ﻓﻌﻠﺖ ﻫﻜﺬا؟! ﱂ أﺿﺮﻫﺎ ﻳﻮﻣﺎﻟـﻢ أﻋﺪ أ ِرﻳﺪ ﻣﺼﺎدﻗﺔ أﺣﺪ .ﻷﻛﻦ ﺻﺪﻳﻘﺔ ِ
ﰲ ﺣﻴﺎﰐ ،ﻟﻘﺪ ﺧﺬﻟﺘ ِﲏ ﻋﻨﺪﻣﺎ اﺣﺘﺠﺖ إﻟﻴﻬﺎ ،ﻻ أﻃﻴﻖ ﺗﺬﻛﺮ ﻣﺎ ﺣﺪث.
ﻛﺎﻧﺖ ﲤﺸﻲ ِﲞﻄﻮات ﻣﺘﺜﺎﻗﻠﺔ .ﻋﺎدت ﻣﻦ ِرﺣﻠﺔ إِﱃ ﺣﺪﻳﻘﺔ اﳊﻴﻮان؛ ﻟـﻢ ﺗﻜﻦ ﺳﻌﻴﺪة
ﻛـﻌﺎدﻬﺗﺎ .دﺧﻠﺖ ﻏﺮﻓﺘﻬﺎ .أﻏﻠﻘﺖ اﻟﺒﺎب ﻻ ﺗﺘﻜﻠﻢ ﻣﻊ أﺣﺪ .أﺣﺴﺖ اﻷم أَن اﺑﻨﺘﻬﺎ ﻟﻴﺴﺖ
ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﻳﺮام.
ﺟﻬﺰت اﻷم اﻟﻄﻌﺎم ،ﻓﻨﺎدت :ﻣﲎ! ﻫﻴﺎ ﺗﻌﺎﱄ ..اﻟﻄﻌﺎم ﺟﺎﻫﺰ ...أﻟﺴﺖ ﺟﺎﺋﻌﺔ ﺑﻌﺪ
ﻮﻳﻞ؟ ﺟﺎءت ﻣﲎ وﺟﻠﺴﺖ ﻣﻊ أﻣﻬﺎ ﺗﺘﻨﺎوﻻن اﻟﻄﻌﺎم ،ﻟﻜﻨﻬﺎ ﻟـﻢ ﺗﺄﻛﻞ ﺑِﺸ ِﻬﻴﺔ، �ﺎ ِرك اﻟﻄ ِ
ﺎق .ﺳﺄﻟﺖ ﺪاء ﻗﺎﻣﺖ وﺳﺎﻋﺪت أﻣﻬﺎ ﰲ ﺗﻨﻈﻴﻒ اﻷﻃﺒ ِ ﺑﺪت ﻛﺄ�ﺎ ﻣﻨـﺰﻋﺠﺔ ﻣﻦ أﻣ ٍﺮﻣﺎ .ﺑﻌﺪ اﻟﻐ ِ
اﻟﻴﻮم ﺷﻴﻘﺔ .أﻟﻴﺲ ﻛﺬﻟﻚ؟! ﻣﺎﻧﻈﺮت ﻣﲎ إِﱃ وﺟﻪ أﻣﻬﺎ ،و ﻟـﻢ ﺗﺘﻜﻠﻢ ،ﻓﺒﻌﺪ اﻷمِ :رﺣﻠﺔ ِ
ﻗﻠﻴﻞ اﻧﻔﺠﺮت ﺑِﺎﻟﺒﻜ ِﺎء .ﺣﻀﻨﺖ اﻷم اﺑﻨﺘﻬﺎ :أ أزﻋﺠﻚ ﺳﺆاﱄ إِﱃ ﻫﺬا اﳊﺪ؟! آﺳﻔﺔ ﻳﺎ اﺑْﻨﱵ.ٍ
ﻣﺰﻋﺠﺔ ﻻ أﺣﺒﻬﺎ ،ﻻ أرﻳﺪ اﻟﺬﻫﺎب إ ْﻟﻴﻬﺎ ﺛﺎﻧﻴﺔ.
-ﺣﺪﻳﻘﺔ اﳊْﻴﻮان ْ
-ﻟـﻢ ﻳﻜﻦ ﻫﺬا رأْﻳﻚ ﰲ اﻟﺴﺎﺑﻖ.
-اﻵن رأﻳﻲ ﺗﻐﲑ.
-ﻳﺒﺪو ﱄ أن ﺷﻴﺌﺎ ﻛﺒﲑا ﻋﻜﺮ ﻣﺰاﺟﻚ وﻏﲑ رأْﻳﻚ .ﻫﻞ ﲣﻔﲔ ﺷﻴﺌﺎ ﻋﻦ أﻣﻚ اﻟﱵ
ﲢﺒﻚ ﻳﺎ ﺣﺒﻴﺒﱵ؟!
-ﻻ ..ﻟـﻢ أﻗﺼﺪ ذﻟﻚ.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8
335
Genel Değerlendirme
-ﻣﺎ ْ
اﳋﱪ إذن؟! ﻣﺎذا ﺟﺮى؟!
ﻗﺎﻟﺖ ﻣﲎ ﺑﻌﺪ ﺗﻔﻜﲑ :أﺗ ْﺬﻛﺮﻳﻦ ﺻﺪﻳﻘﱵ رﺑﺎب؟!
-ﻧﻌﻢ ،ﻟﻄﺎﳌﺎ ﺣ ّﺪﺛْﺘﲏ ﻋﻨﻬﺎ.
ﺷﺮ ْﺣﺖ ﳍﺎ ِ -أﺗ ْﺬ ُﻛ ِﺮﻳﻦ ّ
أﱐ ﺳﺎﻋ ْﺪﺗـﻬﺎ اﻟﺴﻨﺔ اﻟْﻤﺎﺿﻴﺔ ﰲ ﻣﺎدة اﳊْﺴﺎب اﻟﱵ أﺣﺒّﻬﺎَ ،
اﻟﺪروس اﻟﺼﻌﺒﺔ ،أ ْﻋﻄﻴﺘﻬﺎ ﻋﺪدا ﻣﻦ ﻗﺼﺼﻲ اﳉْﻤﻴﻠﺔ ،ﻷﻧـﻬﺎ ﻻ َﲤﻠﻚ ﻣﺜْﻠﻬﺎ ،وﻋﻨﺪﻣﺎ ﻣ ِﺮﺿﺖ
ﻗﺒﻞ أﺳﺎﺑِﻴﻊ ذﻫﺒﺖ ﻟ ِﺰﻳﺎرﻬﺗﺎ ﰲ اﻟْﻤﺴﺘﺸﻔﻰ وأﺣﻀﺮت ﳍﺎ ﻫﺪﻳﺔ ﻛﺒﲑة؟!
-ﻧﻌﻢ أذْﻛﺮ ﻛﻞ ذﻟﻚ ،ﺑﻞ أﻛﺜﺮ ،ﻫﻜﺬا ﻋﺮﻓﺘﻚ دوﻣﺎ .ﲢﺒﲔ ﲨﻴﻊ ﺻﺪﻳﻘﺎﺗﻚ و َﻬﺗﺘﻤﲔ
ِﻬﺑﻦ ،ﻟﻜﲏ ﻟـﻢ أﻓﻬﻢ ﺣﱴ اﻵن ﻣﺎ اﻟْﻤﺸﻜﻠﺔ؟!
ﻗﺎﻟﺖ ﻣﲎ ِﲝﺪة :رﺑﺎب ﻫﺬﻩ! ﺻﺪﻳﻘﺔ ﳐﺎدﻋﺔ! ﻋﻨﺪﻣﺎ ﲢﺘﺎﺟ ِﲏ أراﻫﺎ ﻣﻌﻲ دوﻣﺎ ،وﻋﻨﺪﻣﺎ
اﺣﺘﺠﺖ إﻟﻴﻬﺎ ﲣﻠّﺖ ﻋﲏ ﺑﻜﻞ ﺑﺴﺎﻃﺔ.
ْ
Metnin harekelenmiş hali: Harekelediğiniz metni karşılaştırınız:
ﺼ ْﺪ ذَﻟِ َ
ﻚ. -ﻻََ ..ﱂ أَﻗْ ِ
ْ
اﳋَﺒَـ ُﺮ إِ َذ ْن؟! ﻣﺎَذاَ َﺟ َﺮى؟! َ -ﻣﺎ ْ
Çeviri:
İyilik Asla Zayi Olmaz
Bu yolculuk, hayatımda en mutsuz yolculuk idi. Keşke gitmeseydim. Arkadaş-
lık!.. Nerede arkadaşlık?! Artık kimseyle dost olmak istemiyorum. Sadece kendi
kendimin arkadaşı olayım. Niçin böyle yaptım?! Hayatımda ona hiç zarar verme-
dim. Kendisine ihtiyacım olduğunda beni yalnız bıraktı. Olanları hatırlamaya meca-
lim yok.
Ağır adımlarla yürüyordu. Hayvanat bahçesine yaptığı bir yolculuktan dön-
müştü. Alışık olduğu üzere mutlu değildi. Odasına girdi, kapıyı kapattı, hiç kimseyle
konuşmuyor. Annesi kızının istendiği gibi olmadığını hissetti.
Anne yemeği hazırladı ve (kızını) çağırdı.
?-Münâ! Haydi, gel! Yemek hazır. Uzun bir gününden sonra aç değil misin
Münâ geldi, annesiyle birlikte oturdu, yemek yiyorlardı, fakat istekli bir şe-
kilde yemiyordu. Herhangi bir şeyden sıkıntılı gibiydi. Müna yemekten sonra kalktı,
tabakların temizliğinde annesine yardım etti. Anne sordu:
- Yolculuk zordu, değil mi?!
Müna annesinin yüzüne hiç bakmadı ve konuşmadı. Biraz sonra, ağlayarak
patladı. Bunun üzerine annesi onu bağrına bastı ve şöyle dedi:
-Sorum seni bu kadar mı rahatsız etti? Kızım! Üzgünüm! Hayvanat bahçesi
çok sıkıcı, hiç sevmiyorum, bir daha gitmek de istemiyorum.
- Görüşün geçmişte böyle değildi.
- Görüşüm, şimdi değişti.
- Bana öyle geliyor ki, önemli bir husus canını sıktı ve görüşünü değiştirdi.
Sevgili kızım! Seni (çok) seven annenden bir şeyler mi gizliyorsun?!
-Hayır, bunu kastetmedim.
- O halde, durum nedir?! Ne oldu?
Müna, biraz düşündükten sonra şöyle dedi:
-Arkadaşım Rebab’ı hatırlıyor musun?!
- Evet, çok zaman önce ondan bahsetmiştin.
- Geçen sene, çok sevdiğim matematik dersinde ona yardım ettiğimi hatırlı-
yor musun? Ona o zor dersi anlatmıştım, güzel hikâyelerimden birkaçını ona ver-
miştim. Çünkü o, o hikâyelerin benzerine sahip değildi. Birkaç hafta önce hastalan-
dığında hastanede ziyaretine gitmiş ve ona büyük bir hediye de almıştım.
- Evet, hapsini hatırlıyorum, belki daha fazlasını hatırlıyorum, seni her zaman
böyle tanıdım. Sen bütün arkadaşlarını seviyorsun, onlarla ilgileniyorsun, fakat şu
ana kadar, problem nedir, anlamadım.
Müna hiddetli bir şekilde şöyle dedi: Bu Rebab! Sahtekâr bir arkadaş! Bana
işi düşünce, daima benimle birlikte görürüm, benim ona işim düşünce büsbütün
benden uzaklaşır.
tespit ediniz.
• İşaret isimlerini ve hangi kısımdan olduklarını tespit ediniz.
• İsim ve sıfat tamlamalarını tespit ediniz.
• Mâzi ve muzâri fiilleri tspit ediniz.
• Sülâsi fiilleri ve bunların kaçıncı baptan olduklarını tespit ediniz.
• Mezîd fiilleri ve bunların hangi baptan olduklarını tespit ediniz.
• Fiillerin başına gelen edatları (nasb ve cezm edatlarını) tespit ediniz ve
fonksiyonlarını inceleyiniz.
• İsim cümlelerini taespit ediniz ve ögelerini belirleyiniz.
• Fiil cümlelerini tespit ediniz ve ögelerini belirleyiniz.
METİN İNCELEME
Bu parçanın ilk iki paragrafında yer alan renkli kelimeleri iyi inceleyiniz:
Bunlardan bir kısmının (kırmızı renkli olanların) ismin başına gelen harfi cer-
ler oldukları görülür. Dolayısıyla bunlardan sonra gelen isimlerin sonunu kesre
(mecrûr) olarak harekeleyiniz.
Bazılarının ise (yeşil renkli olanların) fiillerin başına gelen harfler olduğu gö-
rülür. Bunlar, eğer cezmeden bir edat ve fiil de muzari ise fiili meczûm olarak hare-
keleyiniz. Cezmetmeyen edat ise şekil bakımından bir etki etmemekle birlikte an-
lamı etkileyecektir. Ayrıca fiillerin yapısına ve çekimine dikkat ediniz.
Bu parçadan bir iki örnekle hem çeviri hem de cümle tahlili açısından incele-
yelim:
Çeviri yaparken bu tahlili dikkate almak gerekir. Zira isim cümlesinde müb-
tedâ dediğimiz öge, Türkçede öznedir. Dolayısıyla cümle başında bulunur. Arap-
çada isim cümlesinde haber dediğimiz öge, Türkçede isim cümlesinin yüklem ekini
(-dır) alan kısımdır. Dolayısıyla cümle bununla sona erer. Bu ekin, Arapçada karşılığı
olan bir kelime/ek bulunmamaktadır, bu cümle yapısının ortaya çıkardığı bir ektir.
Buna göre anlamı Arapçasıyla karşılaştırınız.
İkinci örnekteki kelimeleri şöyle inceleyelim:
Bu örneklerde olduğu gibi çeviri yaparken önce harekeyi doğru vermek gere-
kir. Daha sonra Arapça cümlenin karşılığını, Türkçeye en güzel şekilde aktarmaya ça-
lışmak gerekir. Bunu birkaç örnek incelemeye çalışalım:
َﺣ ٍﺪ
َ ﺎدﻗَﺔَ أ
َﺼ َ َﱂْ أَﻋُ ْﺪ أُ ِرﻳ ُﺪ ُﻣ
Bir daha, biriyle arkadaş olmak istemiyorum.
Bu cümlede, ﻮد َ (dönmek, geri gelmek) anlamındaki fiille yapılan َﱂْ أَﻋُ ْﺪ
ُ ﻋﺎد – ﻳَـ ُﻌ
kalıbı aslında “tekrarlamadım, tekrar yapmadım” anlamındandır. Ancak bu
Türkçe’ye “bir daha, artık” ifadeleriyle çevrilir. Dikkat edelim.
..............................................................
Arabayı, elektrik enerjisiyle çalışırken اﻟﺴﻴﱠ َﺎرةَ ﺗَـ ْﻌ َﻤ ُﻞ ﺑِﺎﻟﻄﱠﺎﻗَ ِﺔ اﻟْ َﻜ ْﻬ ُﺮﺑَﺎﺋِﻴﱠ ِﺔ
َ ﺖ ُ َْرأَﻳ
gördüm.
Bu cümlenin yukarıdaki cümleden tek farkı َﺎرة
َ اﻟﺴﻴﱠ
َ kelimesi bu cümlede marife,
yukarıdaki cümlede nekredir. Dolayısyla bu kelimeden sonraki cümlenin görevi
ve anlamı farklıdır. Şöyle: Marfie bir isimden sonra gelen cümle hâl cümlesi
olur, yani eylem meydana gelirken bu marife kelimenin durumunu belirtir.
Nekre bir isimden sonra gelen cümle bu ismin sıfatı olur, yani nekre ismi niteler.
Bu cümledeki isim marife olduğundan “çalışırken” şeklinde anlam verilir.
Öğleden ikindiye kadar seni bekledi. ِ َ ُاِﻧْـﺘﻈَﺮﺗ
ْ ﻚ ﻣ َﻦ اﻟﻈﱡ ْﻬ ِﺮ إﱃ اﻟ َْﻌ
ﺼ ِﺮ ْ َ
Ey ülkem! Senin için güzel bir şiir yaza- َِ ﻚ ﻳﺎ وﻃَِﲏ ِﺷ ْﻌﺮا
cağım.
ًﲨﻴﻼ ً َ َ َ ﺐ َﻋ ْﻨ ُ َُﺳﺄ ْﻛﺘ
ِ ﺸﻌﺮ ﻟِﻠ ﱠ ِ
..................................................................... : ي
ِّ ﺸﺎﻋﺮ اﻟْﺒُ ْﺤ ُِﱰ ُ ْ ّ َﻫ َﺬا اﻟ-
.....................................................................................: ﺮ ِ ت َﺣ ﱠﱴ اﻟْ َﻔ ْﺠ ُ َﺳ ِﻬ ْﺮ-
..................................................................................... : ف ِ اﻟ ِﺮﺳﺎﻟَﺔُ ِﰲ اﻟﻈﱠﺮ-
ْ َّ
................................................................... : ﻞ ِ َو ْﺟ ُﻬﻪُ َﻛﺎﻟْﺒَ ْﺪ ِر و َﺷ ْﻌ ُﺮَﻫﺎ َﻛﺎﻟﻠﱠْﻴ-
ِ ِ
.............................................................. :ﻋﻰ َ ﺐ اﻟ ﱠﺮاﻋﻲ ﺑِﺄ ْﻏﻨَﺎﻣ ِﻪ َإﱃ اﻟ َْﻤ ْﺮ َ ذَ َﻫ-
................................................................................... : ﻚ َ ِْﺖ ذَﻟ ِ ِ ﺑ-
ُ ﺎﻪﻠﻟ ﻣﺎَ ﻓَـ َﻌﻠ
Yukarıdak sülâsi fiillerden oluşan örneklerde görüldüğü gibi, her fiilin mas-
darı farklı kalıpta bulunmaktadır. sülâsi bir fiilin farklı kalıplarda birden fazla mas-
dar kullanımı olabilir. Bunları ancak sözlükten öğrenebiliriz. Bunun için her fiilin
masdarının nasıl olduğunu ezbelemek gerekir.
Mezîd fiillerin her birinin masdar kalıbı bellidir. Hangi babın masdar kalıbı na-
sıl olduğunu hatırlamak için mezîd bablar konusuna tekrar bakınız.
ْ َ ﻳ- ﺻ ِﻌ َﺪ
fiil
ﻳَـ ْﻬ ُﺠ ُﻢ-ﺼ َﻌ ُﺪ َﻫ َﺠ َﻢ َ ج
ُ َﳜُْﺮ- ح
َ ﻳَ ْﺪ ُﺧ ُﻞ َﺟ َﺮ- َد َﺧ َﻞ
ٌ ُد ُﺧ
ﻮل masdarı
َْﳚ َﻬ ُﻞ- َﺟ ِﻬ َﻞ ﻳَـ ْﻔ َﻬ ُﻢ- ﻓَ ِﻬ َﻢ َْﳛ َﻤ ُﺪ- َِﲪ َﺪ ﻳَ ْﺴ َﻤ ُﻊ- َِﲰ َﻊ fiil
Bireysel Etkinlik
fiil
ﻒ َ ُ ﻳَ ْﺸ ُﺠ ُﻊ ﻟَﻄ- َﺷ ُﺠ َﻊ
ُ ُﻳَـ ْﻠﻄ- ﻒ ﻳَ ْﺴ َﻤ ُﺢ- ﺐ َﲰَ َﺢ
ُ ُﺼﻠ
ْ َ ﻳ- ﺐ
َ ُﺻﻠ
َ
ٌﺻﻼَﺑَﺔ masdarı
َ
ِ ِ
َ ﻃَ ِﺮ
ﺐ fiil
ُﻀَ ْ ﻳَـﻐ-ﺐ
َ ﺶ ﻏَﻀ
ُ َ ﻳَـ ْﻌﻄ-ﺶ
َ َﻋﻄ ب
ُ ب – ﻳَﻄ َْﺮ ح
ُ ﻳَـ ْﻔ َﺮ- ِح َ ﻓَﺮ
ح masdarı
ٌ ﻓَـ َﺮ
ِ
ٌ ﺑَـ َﻘﺎء، ٌ ﻟ َﻘﺎء، ُ ﺑُﻜﺎَء، خ ُ َﺻﺮا ُ •
ُﺟﻨُﻮ ٌن، ﻮرٌﻀ ُ ُﺣ، ﺴﻮ ٌق ُ ُ ﻓ، ٌ ﺑـُﻠُﻮغ، ﻏُ ُﺮوب •
َ َ ِﻃﺒ، ﻼل
ٌﺎﻋﺔ ٌ ﺿ َ ، ﺑُﻄْﻼن، ِﺣ ْﺮﻣﺎَ ٌن، ُﺣ ْﺴﺒﺎن، ُﺳﺆال •
ﺛَِﻘ ٌﻞ، َﺟ َﺪ ٌل، ﻏَ َﺮ ٌق، ف ٌ ﺗَـ َﺮ، ﺳﺮ ٌق
َ ،ﺐ ٌ ﻋﺠ َ •
ِﻏ ﱞ، ﺐ
ﺶ ٌ ﺗَـ ْﻌ، ﻂ ٌ ﺿ ْﺒ
َ ،ﻆ ٌ ِﺣ ْﻔ، ُﺣ ْﻜﻢ •
َ َ ِﺳﻴ، ٌﺎدة
ٌﺎدة َ َ ﻗِﻴ، ٌ ﻛِﺘَﺎﺑَﺔ، ٌﻼﻣﺔ
َ َﺳ •
َ َ ََ ُّْ َ ُ •
.ﻮءِﺴ ﺎق اﻟ ﱡ ِ َﻧَـ ْﺒﺘَ ِﻌ ُﺪ َﻋﻦ ُﳎَﺎﻟَﺴ ِﺔ ِرﻓ •
َ ْ
.ﺸﺎر ِِع ﺴ ًﺎرا ِﻋ ْﻨ َﺪ ﻗَﻄْ ِﻊ اﻟ ﱠ ِ ُ َِﳚﺐ اﻹﻟْﺘِ َﻔ
َ َﺎت َﳝﻴﻨًﺎ و ﻳ ُ •
.ﻮم ِ َ ﻀﻮِر ا ْﳉﻤ ِ اﻟﺘﱠﺜَﺎ ُؤ
ٌ ﺎﻋﺔ َﻣ ْﺬ ُﻣ َ َ ُ ُب ﲝ ُ •
.ﻒ ِﻣ ْﻦ ِﺷﻴَ ِﻢ اﻟ ُْﻤ ْﺴﻠِ ِﻢ ِ إ ْﻛﺮاَ ُم اﻟﻀ ْﱠﻴ •
ِ ُﺸﻌ ِ ﺐ َﺧ ْﻴـﺮ ِ ْ َﻋ ِﻤﻞ
.ﻮب ات اﻟ ﱡ َ ِ ﺎر َﻋ َﻞ ﻧَـ ْﻬ ُ اﻹﺳﺘ ْﻌ َﻤ َ •
.ض َﻋﻠﻰ ُﻛ ِّﻞ ُﻣ ْﺴﻠِ ٍﻢ ِ ُﳎَﺎﻧَـﺒﺔُ اﻟْﺒ
ٌ ﺎﻃ ِﻞ ﻓَـ ْﺮ َ َ •
ﺎﺿ َﻞ
َ َ ﻧ، ﻗَﺎﺗَ َﻞ، ﺎﺻ َﻢ َ َﺧ، َﺟ َﺎﻣ َﻞ •
أَﺑْﻄَ َﻞ، أَﻧْـ َﻌ َﻢ، أَ ْﺷ َﺮ َق، ف
َ أَ ْﺷ َﺮ •
اﻟْﺘَـ َﺰَم، اﺟﺘَ َﻤ َﻊ ِ
ْ ، اﻓْـﺘَـ َﻘ َﺮ، ﺐ َﺴَ َا ْﻛﺘ •
ف
َ ﺗَـ َﻌ َﺎر، ﺎﻫ َﻞ َ َ َﲡ، ﺗَ َﻜﺎﺛَـ َﺮ، ﺲ َ َﺗَـﻨَﺎﻓ •
ﺸ َﺮ
َ اﺳﺘَْﺒ
ْ ، اﺳﺘَ ْﻜ َﻤ َﻞ
ْ ، اﺳﺘَـ ْﻐ َﻔ َﺮ
ْ ، اﺳﺘَ ْﻜﺒَـ َﺮ
ْ •
CÜMLELER
Arapçada cümle yapısının şekle göre yapıldığını biliyoruz. Yani isimle başla-
yan cümleye isim cümlesi, fiille başlayan cümleye de fiil cümlesi denmektedir.
İsim Cümlesi
Arapçada isimlesinin iki ögesi vardır. Cümlede birinci olarak bulunması gere-
ken ögeye “mübteda”, ikinci olarak bulunması gereken öğeye ise “haber” denir. Bu
öge de Türkçeye göre cümlenin yüklemidir. Her iki ögenin son harekesi de “merfu”
(ötre vs.)dur. Mübteda ile haber arasında, müzekkerlik/müenneslik ve teklik/çok-
luk bakımından uyum vardır.
Ayrıca isim cümlesinin başına kâne ve benzerleri olarak bilinen bazı nâkıs fii-
ler; inne ve benzerleri olarak bilinen harfler (edatlar) ve bunların isim cümlesi üze-
rindeki değişiklikleri tekrar gözden geçirmekte fayda vardır.
İsim cümlesinin ögeleri normalde iki isim olabildiği gibi, bu öğelerden biri za-
mir, işaret ismi, kelime grubu veya cümle de olabilir.
Arapçada isim cümlesi bazen “harficer-mecrur” grubu veya bir “zarf gurubu”
ile başlar ve bu kısım cümlenin haber kısmını oluşturur. Türkçedeki “var” ifadesinin
karşılığı Arapçada bu şekilde oluşmaktadır. Bu tür cümlelerin anlamı “sahiplik, için-
delik/üzerindelik, -den biri” şeklinde üç şekilden biriyle olur. Bu tür cümlelerin
olumsuz şekilleri, başına ﺲ
َ ﻟَْﻴfiili veya َ ﻣﺎharfi getirilerek yapılır ve “yok” veya
42T 42T
ب ِِ
Fakültenin önünde öğrenciler var.
ٌ ّأﻣﺎَ َم اﻟ ُﻜﻠّﻴﱠﺔ ﻃُﻼ
Bahçede hayvanlar var. تٌ َﰲ ا ْﳊَ ِﺪﻳ َﻘ ِﺔ َﺣ ْﻴﻮاَﻧﺎ
ِ َض آﺛ
Yer altında çok tarihi eser var. ٌﲑة
َ ﺎر َﻛﺜٌ ِ اﻷر ْ ﺖ َ َْﲢ
Evin arkasında bir bahçe var. ٌْﻒ اﻟ َْﻤ ْﻨـ ِﺰِل َﺣﺪﻳ َﻘﺔ َ َﺧﻠ
Örnek
ٌﲑة ِ ِ
َ ﻋ ْﻨ َﺪﻩُ ُﻛ َﺮةٌ َﻛﺒ
Onun yanında büyük bir top var.
Fiil Cümlesi
Arapçada fiil ile başlayan cümleye fiil cümlesi denir. Fiil cümlesinin iki temel
ögesi bulunur. Fiil (yüklem) ve fâil (özne). Fail hiçbir şekilde fiilden önce bulunmaz.
Anlam itibarıyla fail olan isim, fiilden önce bulunursa bu, Arapçaya göre “mübteda”
olur ve fiilden bu isme dönen bir zamir bulunur. Arapçada fiil cümlesinin çatısı, ge-
nel olarak Türkçedeki (özne-nesne-yüklem) yapıdan farklı olarak yüklem (fiil) - özne
(fail) - nesne (mef’ûl) şeklinde bulunur. Tümleç, zarf ve dolaylı tümleç gibi fiil cüm-
lesinin diğer ögeleri genel itibarıyla bundan sonra yer alırlar. Cümle yapısı her za-
man bu şekilde bulunacak diye kesin bir kaide yoktur. Cümledeki öncelikler sırasına
ve vurgu yapısına göre bu sıralama değişebilir. Örneğin bazen nesne özneden önce
gelebilir. Ama fâil (özne) hiçbir zaman fiilden önce gelmez. Gelirse cümle, isim cüm-
lesine dönüşür. Bu durumda anlam bakımından belki hiçbir değişiklik olmaya bilir.
Sadece cümle yapısı fiil cümlesinden isim cümlesine dönüşmüş olur.
Arapçada fiil zaman bakımından mâzi, muzâri ve emir olmak üzere üçe ayrı-
lır. Muzâri fiil geniş zamanı veya gelecek zamanı da ifade edebilir. Başında َﺳـ veya
ف
َ َﺳ ْﻮ eklerinden biri getirildiğinde kesin olarak gelecek zaman bildirir. Yine fiil, öz-
Arapçada fâil (özne) hiç- nesi bakımından ma’lûm fiil (etken fiil) mçhûl fiil (edilgen fiil) olmak üzere iki kipten
bir zaman fiilden önce oluşur.
gelmez. Gelirse cümle,
isim cümlesine dönüşür. Ayrıca Arapçada yardımcı fiiller bulunur. Bu fiiller normal fiil olarak kullanıl-
dıkları gibi yardımcı fiil olarak da kullanılırlar. Bunların başında (nakıs) fiiller olarak
bilinen ﻛﺎَ َنgrubu fiiller gelmektedir. Ancak bunlar daha çok yardımcı fiil olarak kul-
lanılır, nadiren de normal (tam) fiil olurlar. Yardımcı fiiller ismin başında yer aldık-
ları gibi fiilin başında da yer alırlar. Başlama fiilleri (ef’âl-i şürû), yaklaşma fiilleri
(ef’âl-i mukarebe) ve zan ve kesinlik bildiren (ef’âl-i zan ve’l-yakîn) fiilleri de yar-
dımcı fiil olarak sayılır. Bunların dışında “-e bilmek, güç yetirmek, mümkün olmak
(olasılık), ummak, rica/izin istemek, gereklilik/zorunluluk” gibi fiil grupları da vardır.
Bunlardan her bir grubun farklı kullanımı vardır.
Bütün bunlar hakkında geniş bilgi için ilgili ünitelere bakınız:
ﺸ ِﺮ ﱡ
ي َ ﻮر و اﻟ ﱠﺰَْﳏ ُ ﺼ ُﻔ
ْ ُاﻟْﻌ
،ﺖ ْ َﺼﻨﱠـ َﻔﺎﺗُﻪُ و َﻋ ُﺬﺑَ ﺖ ُﻣ ْ اﻟﻌﻠ ِْﻢ و َﻣﻠُ َﺤ َ ي ﻏَْﻴـ َﺮﻩُ ﰲ ﺸ ِﺮ ﱡ
َ ﺎم اﻟ ﱠﺰَْﳏ
ُ اﻹﻣ
َ ﻓَﺎ َق
Bireysel Etkinlik
şöyle anlattı: Çocukluğunda bir serçe tuttu ve bir iple bağladı. Serçe elinden kaçıp
bir deliğe (aralığa) girdi, çekince de serçenin ayağı koptu. Zemahşerî’nin annesi bu
yaptığını duyunca çok acı duydu (üzüldü). Zemahşerî (daha sonraları) ilim tahsil et-
mek üzere (yola) çıktığında atından düştü ve ayağı kırıldı.
İSİM TÜRETME
Arapçada isim türetme, fiilin kök harfleri esas alınarak yapılır. Türetilen bu
isimlere ismi fâil (etken sıfat fiil) ismi mef’ûl (edilgen sıfat fiil), sıfatı müşebbehe
(ismi fâil veya ismi mef’ûl anlamında sıfat), ismi zaman (eylemin zamanını bildiren
isim) ismi mekân (eylemin yerini bildiren isim), ismi tafdîl (üstünlük veya krşılaş-
tırma bildiren isimler) mimli masdar vs gibi değişik isimler verilir. Sülâsi fiillerin ismi
fâil şekli ﻞ ِ
ٌ ﻓَﺎﻋkalıbında; ismi mef’ûl şekli ﻮل
ٌ ُ َﻣ ْﻔﻌkalıbında olur. Mezîd fiillerin ismi fâil
ve ismi mef’ûl kalıpları her babın kendine özgü kalıpları vardır. Bunları tekrar göz-
den geçiriniz.
Geçişsiz (lazım) fiillerin ismi mef’ûlleri kullanılmaz.
Nakıs fiillerin ismi mef’ûl şekillerine dikkat etmek gerekir. Nakıs fiillerin ismi
fâil kalıbı, nekre olduğu zaman sondaki ( )يharfi düşer, bunun yerine kesre tenvin
yazılır. Elif-lâm (harfi tarif) aldığı zaman bu “yâ” harfi ortaya çıkar.
----
َز ِاﻫ ٌﺪ َزَﻫ َﺪ
zahit, dünyadan el çeken züht hayatı yaşadı
َﻣ ْﻌﺒُﻮ ٌد َﻋﺎﺑِ ٌﺪ َﻋﺒَ َﺪ
ibadet edilen, ilah İbadet eden İbadet etti, tapdı
Örnek
ٌ َُﻣ ْﻘﺘ
ﻮل ﻗَﺎﺗِ ٌﻞ ﻗَـﺘَ َﻞ
öldürülen öldüren, katil Öldürdü
----
َراﻛِ ٌﻊ َرَﻛ َﻊ
rükû eden rükû etti
َ َ َ ٌ َ ٌ َ
ِ ِ ِ ِ
ٌ َﻛﺎﺷ، ﻧَﺎﻇ ٌﻢ، َوا ِرٌد، َﺟﺎﻋ ٌﻞ، ﻓَﺎﻃ ٌﺮ، ﻆ
ﻒ ِ ِ ِ
ٌ واَﻋ، ﻧَﺎﺻ ٌﺢ، َزاﺋ ٌﺮ، ﺐ ِ
ٌ راَﻛ،
ٍ و، و ٍاع، ﺎح
َر ٍاع، ﻧَ ٍﺎم، اق َ َ ٍ َﻣ، َﺣ ٍﺎم، ض ٍ َ ﻣﺎ، َﺳﺎ ٍر، َﺟﺎ ٍر، َﺣ ٍﺎم، ﻏَﺎ ٍز، • َرا ٍو
ِ ﻟ، ﺑﻞ، َ ﻻ، أ ﱠﻣﺎ، إ ﱠﻣﺎ، أم، أو، ﰒُﱠ، ﻓـ، و
َﺣ ﱠﱴ، َﻜ ْﻦ َْ ْ ْ َ َ
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23
350
Genel Değerlendirme
.اﺳ ِﺔ ِّ ﺛَﺎﺑـﺮوا َﻋﻠَﻰ.......... واﻟﺘﱠﻼَِﻣﻴ ُﺬ، اِﺟﺘَـﻬ َﺪا ُدروﺳﻬﻤﺎ.......... ان
ِ َﳒَﺢ اﻟﺘِّﻠْ ِﻤﻴ َﺬ
َ اﻟﺪ َر َُ َ ََُ ُ َ ْ َ
ِّ ِﻫﺬﻩ
ﻳَ ْﺪ ُﺧ ُﻞ اﻟ َْﻤ ْﺪ َر َﺳﺔَ؟........... اﻟﺮ َﺳﺎﻟَﺔ؟ َو َﻣ ْﻦ ُﻫ َﻮ اﻟ َْﻮﻟَ ُﺪ ِ َﻛﺘﱭ........... ﺎت
َْ َ ُ َأَﻳْ َﻦ اﻟْﺒَـﻨ
ﺼ َﻞ؟
ْ ْﻦ اﻟ َﻔ ُ ََﻣ ِﻦ اﻟ َﻔﺘَـﻴ
َ َد َﺧﻠ........... ﺎت
ِ ﺴ
.ﻮق اِ ْﺷﺘَـ َﺮﻳْـﺘُﻪُ ِﻣ َﻦ اﻟ ﱡ........... َت ا ْﳉَ ِﺮﻳ َﺪة
ُ ْﻗَـ َﺮأ
OKUMA – ANLAMA
)(Önceki parçadan devam
ﻫ ــﺰت ُﻣ ـ َـﲎ رأْﺳ ــﻬﺎ ﻣﻮاﻓﻘ ــﺔ وﻗﺎﻟ ــﺖ :رﲟـ ـﺎ ﺗﻈ ــﻦ ﺻ ــﺪﻳﻘﺎﰐ أﱐ ﻃﻤﺎﻋـ ـﺔ .وأﻧ ــﺎ ﰲ اﳊْﻘﻴﻘ ــﺔ أﻛ ــﺮﻩ
اﳋﲑ واﻟْﻌﻄﺎء.
اﻟﻄﻤﻊ واﻟﺮﻳﺎء ،وﻻ أﺣﺐ ْ
ﻗﺎﻟـ ــﺖ اﻷم ﻬﺑـ ــﺪوء :رﲟـ ــﺎ ﻫـ ــﻲ اﻵن ﺳـ ــﻌﻴﺪة ِﲟـ ــﺎ ﻓﻌﻠـ ــﺖ ...وأﻧـ ــﺖ ﺣ ِﺰﻳﻨـ ــﺔ وﻏﺎﺿـ ــﺒﺔ ...أﻧـ ــﺖ
ﺗﻌﺮﻓﲔ ﺧﻄﺄﻫﺎ ..وﻫﻲ ﻻ ﺗﻌﺮف ﺻﻮاﺑﻚ...
ﻓـ ـ ــﺎﻓﺮﺣﻲ ﻷﻧـ ـ ــﻚ ﺗﻌ ـ ـ ـ ِﺮﻓﲔ اﻟﺼـ ـ ــﻮاب واﳋﻄـ ـ ــﺄ ..ﻛﻤـ ـ ــﺎ ّأ� ـ ـ ـﺎ ﺳ ـ ـ ـﺘﺤﺰن ﻋﻨـ ـ ــﺪﻣﺎ ﺗﻜﺘﺸـ ـ ــﻒ ّأ�ـ ـ ــﺎ
اﻷﻣ ــﺮ ﻓﻴﻤ ــﺎ ﺑﻴﻨﻨـ ـﺎ؟ ﺣ ــﻞ ﻣﻌﻘ ــﻮل؟! ﻫ ــﻞ أﺗﺼ ــﻞ ِﻬﺑ ــﺎ أﺧﻄ ــﺄت ،ﻣ ــﺎ رأﻳ ــﻚ ﻟ ــﻮ أﲢ ــﺪث ﻣﻌﻬ ــﺎ و ﻧﻨ ــﺎﻗﺶ ْ
ـﺪاء ﻣﻌـ ــﻚ ﻏـ ــﺪا ..ﻏـ ــﺪا ﻳـ ــﻮم اﻟﻌﻄﻠـ ــﺔ ،و أﻧـ ــﺎ ﺳـ ــﻮف أُﻋـ ــﺪ ﻟﻜﻤـ ــﺎ ﻃﻌﺎﻣـ ــﺎـﺎول اﻟْﻐـ ـ ِاﻵن؟ ﻧـ ــﺪﻋﻮﻫﺎ ﻟﺘﻨـ ـ ِ
ﺷﻬﻴّﺎ.
اﻟﱰدد ..ﻓﻬﻲ ﻻ ﺗﺰال ﺣﺰﻳﻨﺔ.
ﺷﻌﺮت ُﻣ َﲎ ﺑﺒﻌﺾ ّ
-ﻫﻴّـ ــﺎ! اﺗّﺼـ ــﻠﻲ ِﻬﺑـ ــﺎ! ِﳚـ ــﺐ أن ﺗﺘَﻐﻠّـ ـ ِـﱯ ﻋﻠـ ــﻰ ﻏﻀ ـ ـﺒِﻚ .ﻟ ـ ـﻴﺲ ﺑِﺎ ْﳊﺴ ـ ـ ِﻦ ﻓﻘـ ــﻂ ﺑـ ــﻞ اﻷﺣﺴـ ــﻦ،
اﳋﺼﻢ ﺣﻠﻴﻔﺎ...
ْﻌﺪو ﺻﺪﻳﻘﺎ و ْ
و ﺑﺬﻟﻚ ﻳﺼﺒﺢ اﻟ ّ
ـﺖ َرﺑَـ ــﺎب .ﻛﺎﻧ ـ ــﺖ اﻟـ ـ ـ ّﺪﻋﻮة
ﺗﻌﺠﺒ ـ ـ ْ ِ ـﺎب و ْ ِ ﺖ ﺑِﺮﺑَـ ـ ٍ
دﻋﺘﻬـ ـ ـﺎ ﻟ ْﻠﻐـ ـ ـﺪاءّ . ﻗﺎﻣ ـ ــﺖ ُﻣ ـ ـ َـﲎ ﻓ ـ ــﻮرا ،اﺗّﺼـ ـ ـﻠ ْ َ
ﻣﻔﺎﺟﺌﺔ ..ﱂ ﺗﺘﻮﻗّﻊ أن ﻳﻜﻮن ﻣﻮﻗﻒ ُﻣ َﲎ ﻋﻠﻰ ﻫﺬا اﻟﺸﻜﻞ.
ﺗﺎﺑﻌﺖ َرﺑَﺎب:
ْ ﻗﺎﻟﺖ :أ ﺑﻌﺪ ﻛﻞ ﻣﺎ ﻓﻌﻠْﺖ ﻣﻌﻚ؟
دوﻣـ ــﺎ أﻓﻀـ ــﻞ ﻣـ ـ ّـﲏ ...ﻻ ﺗﱰﻛـ ــﲔ أﺣـ ــﺪا ﻳﺘﻔـ ـ ّـﻮق ﻋﻠﻴـ ــﻚ ﺑِـ ـ ْ
ـﺎﳋ ِﲑ ...ﺳـ ــﻮف آﰐ ﻏـ ــﺪا -أﻧْـ ــﺖ ْ
ﻷ ْﻋﺘﺬر ﻣﻨﻚ.
ﺖ ُﻣ َﲎ َﲰّﺎﻋﺔ اﳍْﺎﺗﻒ ...ﻛﺎﻧﺖ ﺳﻌﻴﺪة ﻟِﻠْﻐﺎﻳﺔ...
وﺿﻌ ْ
ﻇﻬ ـ ــﺮت اﺑﺘﺴ ـ ــﺎﻣﺔ ِرﺿـ ـ ـﺎ ﻛﺒ ـ ــﲑة ﻋﻠ ـ ــﻰ وﺟ ِﻬﻬ ـ ــﺎ .ﻗﺎﻟ ـ ــﺖ :ﻟﻘ ـ ــﺪ ﺗﻌﻠ ّْﻤـ ـ ـﺖ اﻟﻴ ـ ــﻮم ﻳ ـ ــﺎ أ ُّﻣ ـ ــﻲ ْ
درﺳ ـ ــﺎ
ﻋﻈﻴﻤﺎ.
ْﻤﻌﺮوف ﻳﺎ اﺑْﻨﱵ ﻻ ﻳﻀﻴﻊ أﺑﺪا...
اﻷم :اﻟ ْ
-ﻗﺎﻟﺖ ّ
Metnin harekelenmiş hali: Harekelediğiniz metni karşılaştırınız:
ﺻ ِﺪﻳ َﻘﺘُـ َﻬﺎ
ُﻣ َﲎ و َ
ﺖ اﻟـ ـ ـ ـ ﱡﺪ ُﻣﻮعُ ِﻣ ـ ـ ـ ْـﻦ َﻋ ْﻴـﻨَـ ْﻴـ َﻬ ـ ـ ــﺎ ﰒُﱠ ﺗَﺎﺑَـ َﻌ ـ ـ ـ ْ
ـﺖ ـﺖ ﻣ ـ ـ ــﲎ َﻋـ ـ ـ ـ ِﻦ اﻟْ َﻜـ ـ ـ ـﻼَِم ،و ﺗَﺴ ـ ـ ــﺎﻗَﻄَ ِ
َ َ ﺗَـ َﻮﻗﱠـ َﻔ ـ ـ ـ ْ ُ َ
ـﻮدي ِﰲ ـﻴﺖ ِ ْﳏ َﻔﻈَـ ـﺔَ ﻧـُ ُﻘـ ـ ِ ﺖ أَﻧﱠـ ـ ِـﲏ ﻧَ ِﺴـ ـ ُ ﺸ ـ ـ ْﻔ ُ ـﻮلِ :ﻋ ْﻨ ـ ـ َﺪﻣﺎ وﺻ ـ ـﻠْﻨَﺎ إِﱃ ﺣ ِﺪﻳ َﻘـ ـ ِـﺔ ا ْﳊﻴـ ـ ِ
ـﻮان ،ا ْﻛﺘَ َ ﺗَـ ُﻘـ ـ ُ
ََ َ َ َ َ
ﺎﻟﺮ ْﺣﻠَـ ـ ـ ِـﺔ،
ـﺖ َﻣ ْﺸ ـ ـ ـﻐُﻮﻟَﺔً ِﰲ اﻟﺘﱠـ ْﻔ ِﻜ ـ ـ ـ ِﲑ ﺑِ ِّ ـﻞ ﻷِّ
َﱐ ُﻛ ْﻨـ ـ ـ ُ ِ
ﺐ ا ِﻹ ْﳘَـ ـ ــﺎل ،ﺑَـ ـ ـ ْﺴـ ـ ــﺒَ ِ اﻟْﻤ ْﻨ ـ ـ ـ ِﺰِلَ ،ﱂْ أَﻧْـ ـ ـ ِ
ـﺲ ﺑ َ
َ َ
ﱠﻢ ِ ِ ِ ِ ِ
ـﺎب أَ ْن ﺗُﺴ ـ ـﻠّ َﻔ ِﲏ ﻗﻴﻤ ـ ـﺔَ ﺗَ ـ ـﺬْﻛﺮة اﻟ ـ ـ ﱡﺪ ُﺧ ِ ِ
ـﺖ ﻣـ ـ ْـﻦ َرﺑَـ ـ ِ
ـﺖ ،ﻟَـ ـ ْـﻮ َﱂْ ﺗَـ ـ ـﺘَـ َﻔﻬ ْ ﻀـ ـ ْ ﱠﻬـ ــﺎ َرﻓَ َﻮل ،ﻟﻜﻨـ َ َ َ َ ﻃَﻠَْﺒـ ـ ُ
ﱄ اﻟﺘﱠـ ـ ـ ـﺬْﻛِ َﺮةَ ِﻣ ـ ـ ـ ْـﻦ َﺟ ْﻴﺒِ َﻬ ـ ـ ــﺎ ـﺎدﺗِْﲏ إِ َﱃ اﻟ َْﻤ ْﻨـ ـ ـ ـ ِﺰِل .اِ ْﺷـ ـ ـ ـﺘَـ َﺮ ْ
ت َِ
اﻟﺮﺣﻠَـ ـ ـ ِـﺔ ﻣ ْﺸ ـ ـ ـ ِ
ـﻜﻠَ ِﱵ ﻷ َ
َﻋ ـ ـ ـ َ ُﻣ ْﺸـ ـ ـ ـ ِﺮﻓَﺔُ ِّ ْ ُ
اﳋَ ِّ
ﺎص. ْ
ْﺖ إِ َﱃ ا ْﳊ ِﺪ ِ
ْﺖ ﺑـ ْﻌ َﺪﻣﺎ َد َﺧﻠ ِ
ِ
ﻳﻘﺔ؟ َ َ -ﻣﺎذَا ﻓَـ َﻌﻠ َ َ
ـﺎتَ ،ﱂْ أَﺗَ َﻜﻠﱠ ـ ـ ْـﻢ َﻣ َﻌ َﻬ ـ ــﺎَ ،و ﻟَـ ـ ْـﻦ ـﺖ ﻣ ـ ــﻊ ﺻ ـ ـ ِـﺪﻳ َﻘ ِﺎﰐ اﻷُ ْﺧﺮﻳ ـ ـ ِ ِ
ََ ـﺎب ،ﻓَـﻠَﻌ ْﺒ ـ ـ ُ َ َ َ ـﺖ َرﺑَـ ـ َ
-ﻗَﺎﻃَ ْﻌ ـ ـ ُ
ﺎﺻ ـ ـ َـﻤﺘَـ َﻬﺎ ِﻃ ـ ـ َـﻮ َ ِ
ال ت ُﳐَ َ ـﻚَ ،وﻟَـ ـ ْـﻦ أُ ْﻋ ِﻄﻴَـ َﻬ ـ ــﺎ َﺷ ـ ـ ْـﻴﺌﺎً ﺑَـ ْﻌـ ـ ـ َﺪ اﻟْﻴَ ـ ــﻮم ،ﻟََﻘـ ـ ـ ْﺪ ﻗَـ ـ ـ ﱠﺮْر ُ
أَﺗَ َﻜﻠﱠـ ـ َـﻢ ﺑَـ ْﻌـ ـ ـ َﺪ ذَﻟِـ ـ َ
ث َﻣ َﻌ َﻬﺎ ﺑَـ ْﻌ َﺪ اﻟْﻴَـ ْﻮِم. ف أَﻃْﻠُﺐ ِﻣﻦ ُﻛ ِﻞ ﺻ ِﺪﻳ َﻘ ِﺎﰐ َﻋ َﺪم اﻟﺘﱠﺤ ﱡﺪ ِ
َ َ ُ ْ ّ َ َﺣﻴَﺎﰐَ ،ﺳ ْﻮ َ
ﺐ؟
ﺴ ُ آﺧ ُﺮ .أَﺗَﻈُﻨِّ َ
ﲔ أَ ﱠن ﻫ َﺬا ُﻫ َﻮ ا ْﳊَ ﱡﻞ اﻷَﻧْ َ اﻷُ ﱡم :أَﻻَ ﻳُ َ
ﻮﺟ ُﺪ َﺣ ﱡﻞ َ
ﺻ ِﺪ ِ
ﻳﻘﱵ ﺑَـ ْﻌ َﺪ اﻵن. ﺖ َ
ﺴ ْ
-ﻟَْﻴ َ
ﺶ اﻷ َْﻣ َﺮ ﺑَـ ْﻌ َﺪ أَ ْن ﺗَـ ْﻬ َﺪﺋِﻲ ﻗَﻠِﻴﻼً؟! ِ ِ
ﻗَﺎﻟَﺖ اﻷُ ﱡمَ :ﻣﺎ َرأْﻳُﻚ ﻟَ ْﻮ ﻧـُﻨَﺎﻗ ُ
ِ
اﳋَﻄَ ـ ـ ـﺄََ ...ﻛ َﻤـ ـ ــﺎ أَﻧـﱠ َﻬـ ـ ــﺎ َﺳـ ـ ــﺘَ ْﺤ َﺰ ُن ِﻋ ْﻨ ـ ـ ـ َﺪ َﻣﺎ
ـﻮاب َو ْ
ﺼـ ـ ـ َ ﲔ اﻟ ﱠ ِ -ﻓَـ ـ ــﺎﻓْـﺮِﺣﻲ ﻷَﻧﱠـ ـ ـ ِ
ـﻚ ﺗَـ ْﻌ ـ ـ ـ ِﺮﻓ َ َ
ِ ِ ِ
َتَ ،ﻣ ــﺎ َرأْﻳُــﻚ ﻟَ ـ ْـﻮ أ ََﲢَـ ـ ﱠﺪ ُ ﺗَ ْﻜﺘَ ِﺸ ـ ُ
ـﻒ أَﻧـﱠ َﻬ ــﺎ أَ ْﺧﻄَـ ـﺄ ْ
ﻴﻤ ــﺎ ﺑَـ ْﻴـﻨَـﻨَ ــﺎ؟ َﺣـ ـﻞﱞ ﺶ اﻷ َْﻣ ـ َـﺮ ﻓ َ ث َﻣ َﻌ َﻬ ــﺎ َوﻧـُﻨَ ــﺎﻗ ُ
ﻮﻫﺎ ﻟِﺘَـﻨَ ـ ــﺎو ِل اﻟْﻐَـ ـ ـ َﺪ ِاء ﻣﻌ ـ ـ ِ
ـﻞ ِﻬﺑَـ ــﺎ اﻵ َن؟ ﻧَـ ـ ـ ْﺪﻋُ َ ـﻮل؟! َﻫ ـ ـ ِ
ـﻚ ﻏَ ـ ــﺪاً ..ﻏَ ـ ــﺪاً ﻳَـ ـ ـ ْـﻮ ُم ََ ُ ـﻞ أﺗﱠﺼ ـ ـ ُْ َﻣ ْﻌ ُﻘ ـ ـ ٌ
ف أ ُِﻋ ﱡﺪ ﻟَ ُﻜ َﻤﺎ ﻃَ َﻌﺎﻣﺎً َﺷﻬﻴ�ﺎ. اﻟْﻌُﻄْﻠَﺔَ ،وأَﻧَﺎ َﺳ ْﻮ َ
ال َﺣ ِﺰﻳﻨَﺔً. ﱡد ...ﻓَ ِﻬ َﻲ ﻻَ ﺗَـ َﺰ ُ ﺾ اﻟﺘـﱠﺮد ِ ِ
ت ُﻣ َﲎ ﺑﺒَـ ْﻌ ِ َ ﻌﺮ ْ َﺷ َ
ـﻞ ﺲ ﺑِﺎ ْﳊُ ْﺴ ـ ـ ِﻦ ﻓَـ َﻘ ـ ـ ْ ﺼـ ــﻠِﻲ ِﻬﺑـ ــﺎ! َِﳚـ ــﺐ أَ ْن ﺗَـﺘَـﻐَﻠﱠـ ـ ِـﱯ َﻋﻠَـ ــﻰ ﻏَ َ ِ ِ َ -ﻫﻴﱠـ ـﺎ! اﺗﱠ ِ
ﻂ ﺑَـ ـ ْ ﻀ ـ ـﺒﻚ .ﻟَـ ـ ْـﻴ َ ُ َ
ﺼ ُﻢ َﺣﻠِﻴﻔﺎً... ﺻ ِﺪﻳﻘﺎً َو ْ
اﳋَ ْ ﺼﺒِ ُﺢ اﻟ َْﻌ ُﺪ ﱡو َ ﻚ ﻳُ ْ ﺴﻦَ ،وﺑِ َﺬﻟِ َ َﺣ َ
اﻷ ْ
ـﺎبَ ،ﻛﺎﻧَـ ـ ِ
ـﺖ ـﺖ َرﺑَـ ـ ٌ ـﺎب َو َد َﻋ ْﺘـ َﻬـ ــﺎ ﻟِ ْﻠﻐَ ـ ـ َﺪ ِاء .ﺗَـ َﻌ ﱠﺠﺒَـ ـ ْ ﺖ ﺑِﺮﺑَـ ـ ٍ
ﺼ ـ ـﻠَ ْ َ ـﺖ ُﻣـ ـ َـﲎ ﻓَ ـ ـ ْـﻮراً ،اﺗﱠ َﻗَ َﺎﻣـ ـ ْ
ﺸ ْﻜ ِﻞ. ﻒ ُﻣ َﲎ َﻋﻠﻰ ﻫ َﺬا اﻟ ﱠ اﻟ ﱠﺪ ْﻋ َﻮةُ ُﻣ َﻔﺎﺟﺌَﺔًَ ..ﱂْ ﺗَـﺘَـ َﻮﻗﱠ ْﻊ أَ ْن ﻳَ ُﻜﻮ َن َﻣ ْﻮﻗِ ُ
ْﺖ ﻣﻌ ِ
ﺎب:ﺖ َرﺑَ ٌﻚ؟ ﺗَﺎﺑَـ َﻌ ْ ﺖ :أَ ﺑَـ ْﻌ َﺪ ُﻛ ِّﻞ َﻣﺎ ﻓَـ َﻌﻠ ُ َ َ
ﻗَﺎﻟَ ْ
ﲔ أَﺣ ـ ـ ــﺪاً ﻳـﺘَـ َﻔ ـ ـ ـ ﱠـﻮ ُق َﻋﻠَْﻴ ـ ـ ـ ِ
ـﻚ ﺑِـ ـ ـ ْ
ـﺎﳋَ ِْﲑ... ِ ﻀـــ ِ ِ
ـﻞ ﻣ ـ ـ ـ ِّـﲏ ...ﻻَ ﺗَـ ْﺘـ ـ ـ ـ ُـﺮﻛ َ َ َ
-أَﻧْـ ـ ــﺖ َد ْوﻣـ ـ ـ ـﺎً أَﻓْ َ ُ
ﻚ.ف آﰐ ﻏَﺪاً ﻷ ْﻋﺘَ ِﺬر ِﻣ ْﻨ ِ َﺳ ْﻮ َ
َ
ﺖ ﺳ ِﻌﻴ َﺪةً ﻟِ ْﻠﻐَ ِ ﺖ ﻣﲎ َﲰ َ ِ
ﺎﻳﺔ... ﱠﺎﻋﺔَ ا ْﳍَﺎﺗﻒَ ...ﻛﺎﻧَ ْ َ ﺿ َﻌ ْ ُ َ
َو َ
ـﺖ اﻟْﻴَـ ـ ْـﻮ َم ﻳَــﺎ أ ُِّﻣ ــﻲ
ﺿ ــﺎ ﻛﺒ ــﲑةٌ َﻋﻠ ــﻰ َو ْﺟ ِﻬ َﻬ ــﺎ .ﻗﺎﻟ ــﺖ :ﻟََﻘـ ـ ْﺪ ﺗَـ َﻌﻠﱠ ْﻤ ـ ُ
ـﺎﻣﺔُ ِر َ
ﺴـ َ
ﻇَ َﻬ ــﺮ ْ ِ
ت اﺑْﺘ َ َ
َد ْرﺳﺎً َﻋ ِﻈﻴﻤﺎً.
ِ -ﻗَﺎﻟَ ِ
وف ،ﻳَﺎ اﺑْـﻨَ ِﱵ ،ﻻَ ﻳَﻀ ُ
ﻴﻊ أَﺑﺪاً... ﺖ اﻷُ ﱡم :اﻟ َْﻤ ْﻌ ُﺮ ُ
Çeviri:
Müna ve arkadaşı
Müna bir ara konuşmasını kesti, gözünden yaşlar aktı, sonra şöyle
demeye devam etti:
-Hayvanat bahçesine vardık, para cüzdanımı evde unuttuğumu far-
kettim, ihmal nedeniyle unutmadım, aksine yolculuğu düşünmekle meş-
guldüm. Rebab’dan giriş için bilet parasını borç vermesini istedim, ancak
kabul etmedi. Eğer yolculuk rehberi (bayan) problemimi anlamasaydı beni
eve geri çevirecekti. Rehber, benim biletimi kendi cebinden aldı.
?- Hayvanat bahçesine girdikten sonra ne yaptın
- Rebab’dan ayrıldım. Diğer arkadaşlarımla oynadım, onunla bir da-
ha konuşmadım, bundan sonra da asla konuşmayacağım, bu günden sonra
da ona asla bir şey vermeyeceğim. Hayatım boyunca ondan küsmeye karar
verdim. Bütün arkadaşlarımdan, bundan sonra onunla konuşmamalarını is-
teyeceğim.
Anne:
- Başka bir çözüm yok mu? En uygun çözümün bu olduğunu mu sa-
nıyor?
- O bundan sonra artık benim arkadaşım değil.
Anne şöyle dedi:
- Bu konuyu, biraz sakinleştikten sonra tartışsak, ne dersin?
- Müna:
- Ben şimdi odama gidiyorum, bir şey düşünmüyorum.
Yaklaşık bir saat sonra anne kızının odasına girdi ve şöyle dedi:
- Hı! Uygun bir çözüm bulmadın mı?
- Anne! Yok artık!
- Senin yaptığın gerçekten üzüntü verici! Ben çok üzgünüm, ne di-
yeceğimi bilemiyorum. Ama, hiç düşündün mü, belki de yeterli parası yok-
tu. Ve sen o hoş durumunu devam ettirmelisin.
- Sözün doğru, ancak…
Anne:
- Müna! (Bak beni) dinle! Sözümü bitireyim, bu konuda ben de se-
ninle aynı fikirdeyim, sen de Rebab’ın yaptığı gibi yapsaydın çok üzülür-
düm, ancak ben inanıyorum ki o, şu ana kadar hata yaptığının farkında de-
ğil(dir).
Müna, aynı görüşte olduğu belirtmek için başını salladı ve şöyle de-
di:
- Arkadaşlarım sanıyor ki ben, açgözlü biriyim. Aslında ben açgözlü-
lüğü ve ikiyüzlülükten hoşlanmam, faydalanmayı ve bahşişi sevmem.
Anne sakin bir şekilde şöyle dedi:
- Belki de o şimdi yaptığından mutludur. Sen ise öfkeli ve üzgünsün.
Sen onun yaptığı hatayı biliyorsun, o ise senin doğru yaptığını bilmiyor. Öy-
leyse sen, sevinçli ol! Çünkü sen, doğru ve hata olanı biliyorsun, nitekim o,
hata yaptığını anlayınca üzülecek. Ne dersin, onunla konuşsam ve bu ko-
nuyu aramızda tartışsak. Uygun bir çözüm mü? Şimdi ona telefon açayım
mı? Öğle yemeğini seninle birlikte yemesi için onu çağırayım (mı)? Yarın
tatil günü, , ben size güzel yemek hazırlayayım.
Müna biraz kararsızlık hissetti… zira o, hala üzgündü.
- Haydi, ona telefon aç! Öfkene hâkim olmalısın. Bu sadece güzel,
belki de en güzel olacak. İşte bu sayede düşman dost, hasım da taraftar
olur.
Müna derhal kalktı, Rebab’a telefon açtı ve onu öğle yemeğine da-
vet etti. Rebab buna şaşırdı. Davet (onun için) sürpriz olmuştu. Müna’nın
tavrının bu şekilde olacağını beklememişti.
Şöyle dedi: - Sana bütün bu yaptıklarımdan sonra mı? Rebab (sözü-
ne) devam etti.
- Sen her zaman benden daha üstünsün. Hiç kimseye iyilikte seni
geçmesine müsaade etmiyorsun. Senden özür dilemek için yarın gelece-
ğim.
Müna, telefonun ahizesini koydu, son derece mutluydu. Yüzünde
büyük bir memnuniyet tebessümü belirdi. Annesine şöyle dedi:
- Anneciğim bugün büyük bir şey (ders) öğrendim.
Annesi: “Ey kızım! İyilik hiçbir zaman zayi olmaz” dedi.
Onu, yarın seninle öğle yemeği yemek için davet edelim… Yarın
tatil.
man zarfıdır. İkincisinde ise isimdir. Ancak kelime bu şekliyle mebni olduğu için ya-
nıltıcı olmaktadır. Dikkat etmek gerekir. Bu cümlede işkinci önemli husus, ﻧَ ْﺪ ُﻋﻮfiili,
şekil yönünden muzâri fiildir. Ancak istek anlamında kullanılmıştır. Bunun için
“çeğırıyoruz, davet ediyoruz” yerine “devat edelim, çağıralım” şeklinde çevirmek
daha doğru olur.
•GENEL UYGULAMA
•Bu ünite bir uygulama ünitesidir.
•Şu ana kadar öğrendiğiniz bütün kuralların uygulaması yer almaktadır.
•Arapçada kelime üçe ayrılmaktadır. İsim, fiil ve harf.
•Tek başına bir anlam ifade etmeyen, ancak başka bir kelime ile bir anlam
ifade eden kelimeye harf denir.
•Zamanla ilişkili olan kelimelere ise fiil denir. bu da mâzi, muzâri olmak
üzere üçe ayrılır.
•Harf ve fiillerin dışında kalan bütün kelimelere isim denir. Türemiş veya
câmid (somut) isim olabilir. Yani sıfat anlamını taşıyan bir kelime de isim
sayılır.
•Türemiş isimler yapı bakımından ismi fâil, ismi mef’ûl, ismi zaman, ismi
mekân, mübalağa ismi fâil, ismi âlet, ismi tafdîl, ismi tasğîr vs kalıplarda
Özet
bulunurlar.
•Harfi tarif almış olan isimler ile zamirler, özel isimler gibi bazi isimler marife
(belirli) sayılır. Harfi tarif almamış veya marifelik özelliği olmayan isimlere
ise nekre (belirsiz) isimler denir.
•İsimler cinsiyet bakımından müzekker ve müennes olmak üzere ikiye ayrılır.
•Arapça isimler, sayı bakımından müfred, tesniye ve cemi olmak üzere üçe
ayrılır.
•Zamirler, munfasıl zamirler ve muttasıl zamirler olmak üzere iki ana gruba
ayrılır.
•İşaret isimleri, gösterdikleri ismin yakın, orta veya uzak mesafede oluşuna
göre üç kısma ayrılırlar.
•Bir isimle cümleyi veya iki cümleyi bir birine bağlayan kelimelere ismi
mevsûl denir. Bunların özel ismi mevsûller ile müşterek ismi mevsûller
olmak üzere iki kısma ayrılır.
•İsimlerin başına gelen edatlara harfi cer denir. Bunlar başına geldikleri
ismin sonunu mecrûr yaparlar.
•Muzâri fiillerin başına gelen edatlar, nasbeden edatlar ve cezmeden edatlar
olmak üzere iki kısma ayrılır.
•Fiiller zaman bakımından mâzi, muzâri ve emir fiil; öznesi bakımında
ma’lûm ve meçhul fiil; geçişlilik bakımından lâzım fiil ve müteaddî fiil gibi
kısımlara ayrılır.
•Yine fiiller yapı bakımından mücerred fiil, mezîd fiil; sülâsi fiil, rubâi fiil vs.
kısımlara ayrılır.
•Sülâsi fiiller, kök harflerin yapıları bakımından yedi kısma ayrılır ki buna
aksâm-ı seb’a denir.
•Sülâsi fiiller altı bab halinde tasnif edilirken mezîd fiiller kendi kalıplarına
göre (masdar kalıbına göre) isim alırlar.
SÖZLÜKÇE
Anlamı Kelime Anlamı Kelime
en mutsuz أﺗﻌﺲyolculuk اﻟﺮﺣﻠﺔ
arkadaş olma ﻣﺼﺎدﻗﺔarkadaşlık, dostluk اﻟﺼﺪاﻗﺔ
tek başına/yalnız bı-
ﳜ ُﺬل- ﺧﺬلzarar vermek ﻀ ّﺮ
ُ َ ﻳ- ﺿﺮ
ّ
rakmak
muhtaç olmak, işi
dönmek, geri dönmek ُﻳﻌﻮد- ﻋﺎد ﳛﺘﺎج- اﺣﺘﺎج
ْ
düşmek
istemek ﻳُﺮﻳﺪ- أرادsadece, yalnızca ﻓﻘﻂ
güç yetirmek, gücü
hatırlamak ﻳﺘﺬ ّﻛﺮ- ﺗﺬ ّﻛﺮ ﻳُﻄﻴﻖ- أﻃﺎق
yetmek
meydana gelmek, ol- ﳛ ُﺪث- ﺣ َﺪث
yürümek, yaya gitmek ﳝْﺸﻲ- َﻣﺸﻰ
mak
ağır, yavaş ُﻣﺘﺜﺎﻗﻞadım ُﺧﻄﻮة )ج( ﺧﻄُﻮات
mutlu ﺳﻌﻴﺪةhayvanat bahçesi ﺣﺪﻳﻘﺔ اﳊﻴﻮان
konuşmak ﻳﺘﻜﻠّﻢ- ﺗﻜﻠّﻢkapatmak, kilitlemek ﻳُﻐﻠﻖ- أﻏﻠﻘﺖ
donatmak, hazırla-
hissetmek, algılamak ﺲّ ُﳛ- أﺣﺲ
ّ ُﳚ ّﻬﺰ- ﺟﻬﺰ
ّ
mak
haydi! ﻫﻴّﺎçağırmak, seslenmek ِ ﻳ- ﻧﺎدى
ﻨﺎدي َ
ُ
hazır ِ
ﺟﺎﻫﺰgel! ﺗﻌﺎﱄ- ﺗﻌﺎل
yemek ﻳﺄ ُﻛﻞ- أ َﻛﻞalmak, elde etmek ﻳﺘﻨﺎول- ﺗﻨﺎول
َ
aç, acıkmış ﺟﺎﺋﻌﺔ- ﺟﺎﺋﻊiştahla, istekli olarak ﺑِﺸﻬﻴﺔ
ِ
rahatsız edici, sıkıcı ﻣﻨـﺰﻋﺞgözükmek, belirmek ﻳﺒ ُﺪو- ﺑﺪا
kalkmak ﻳ ُﻘﻮم- ﻗﺎمönle yemeği اﻟﻐﺪاء
temizleme ﺗﻨﻈﻴﻒyardım etmek ﻳُﺴﺎﻋﺪ- ﺳﺎﻋﺪ
sormak; istemek ﻳﺴﺄَل- ﺳﺄلtabak, sahan ﻃَﺒﻖ )ج( أﻃﺒﺎق
bakmak ﻳَﻨﻈُﺮ- ﻧﻈَﺮ ﺷﻴﻘﺔ
patlamak, infilak et-
ﻳﻨﻔﺠﺮ- اﻧﻔﺠﺮyüz, surat وﺟﻪ
mek
rahatsız etmek, sıkıntı
ağlama اﻟﺒﻜﺎء ﻳُﺰﻋﺞ- أزﻋﺞ
vermek
kucaklamak, bağrına
soru ُﺳﺆال ﻀﻦ
ُ ﳛ- ﻀﻦ
َﺣ
basmak
sınır اﳊﺪüzgün آﺳﻔﺔ-آﺳﻒ
gidiş, gitme اﻟﺬﻫﺎبrahatsız edici, sıkıcı ﻣﺰﻋﺠﺔ
ْ - ﻣﺰﻋﺞ
ْ
görüş رأْيeski, geçmiş, önceki اﻟﺴﺎﺑﻖ
sıkmak, rahatsız et-
ﻳُﻌ ّﻜﺮ- ﻋ ّﻜﺮdeğişmek ﻳﺘﻐﲑ
ّ - ﺗﻐﲑ
ّ
mek
gizlemek, saklamak ُﳜ ِﻔﻲ- أﺧ َﻔﻰkarakter, mizaç ﻣﺰاج
meydana gelmek, ol- ِ ﻳ- ﻗﺼﺪ
َْﳚ ِﺮي- ﺟﺮىkasdetmek ﻘﺼﺪَ َ
mak
söylemek; hatırlamak ﻳﺬ ُﻛﺮ- ذَﻛﺮdüşünme ﺗﻔﻜﲑ
DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Zamirlerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi doğru değildir?
a) Munfasıl zamirler başka bir kelimeye bitişmeden (ayrık olarak) cümle
içerisinde yer alırlar.
b) Muttasıl zamirler ancak fiil, isim veya bir harfe (edat) bitişik olarak kul-
lanılır.
c) Munfasıl ve Muttasıl zamirlerin tamamı mebnidir.
d) Hem muttasıl zamirler hem de munfasıl zamirler cümlede mutlaka
başka bir kelimye bitişmiş olarak yer alırlar.
e) Muttasıl zamirler isme bitiştiğinde muzâfun ileyh, fiile bitiştiğinde
mef’ulün bih olurlar.
ِ
3. ﺐ؟
ُﺴَ ْﲔ أَ ﱠن ﻫ َﺬا ُﻫ َﻮ ا ْﳊَ ﱡﻞ اﻷَﻧ
َ ّ أَ ﺗَﻈُﻨcümlesindeki fiilin kipi aşağıdakilerden hangisinde
doğru olarak verilmiştir?
ٌﲑة ِ ﺼ ِﻦ ﻃُﻴ
5. َ ﻮر َﻛﺜ
ٌ ُ ْ ُ َﻋﻠَﻰ اﻟﻐcümlesinde altı çizili kelimenin cümledeki öge durumu
aşağıdakilerden hangisidir?
a) Nâibi fail
b) Muzâfun ileyh
c) Fail
d) Haber
e) Mübteda
َِ ُﻠﻚ اﻟﺴﻴﱠﺎرة
.ٌﲨﻴﻠَﺔ ِ
7. ّ َ ﺗcümlesinde altı çizili kelime hangi grup isimlerdendir?
a) Muttasıl zamir
b) Munfasıl zamir
c) İşaret ismi
d) İsmi mevsûl
e) Harfi cer
َ َِذﻟ
a) ﻚ َوﻟَ ْﻦ أَﺗَ َﻜﻠﱠ ْﻢ ﺑَـ ْﻌ َﺪ،َﱂْ أَﺗَ َﻜﻠﱠ ْﻢ َﻣ َﻌ َﻬﺎ
b) ﺖ ْ َ ِﻫ َﻲ اﻵ َن َﺳ ِﻌﻴ َﺪ ًة ِﲟَﺎ ﻓَـ َﻌﻠ:ﺖ اﻷُِّم ِ َﻗَﺎﻟ
c) ﺳ ِﻌﻴ َﺪةٌ ﻟِ ْﻠﻐَﺎﻳٍَﺔ َ ﺖ ُﻣ َﲎ ْ ََﻛﺎﻧ
َ ﻟَ ْﻦ أُﻓَ ِّﻜ َﺮ،إﱃ ﻏُ ْﺮﻓَِﱵ
d) ﺷ ْﻴﺌًﺎ
َ ﺐ ُ أَ ْذ َﻫ،أﻧَﺎ اﻵ َن
e) ﻚ َ ِﻚ َﻋﻠَﻰ ذَﻟ َ َوأَﻧَﺎ أَﺗﱠـ َﻔ َﻖ َﻣ َﻌ،اﲰَ ِﻌ َﻲ ﻳَﺎ ُﻣ َﲎْ :اﻷُ ﱡم
10. َد َﻋﺎ – ﻳَ ْﺪﻋُﻮfiilin ismi fail ve ismi mef’ûlü aşağıdaki seçeneklerden hangi-
sinde doğru verilmiştir?
a) َد ٍاع – َﻣ ْﺪﻋُﻮﱞ
b) َﻣ ْﺪﻋُ ٌﻮ –ع
ٌ َدا
c) ﻮو
ٌ َُﻣ ْﺪﻋ – َد ٍاع
d) ﻮي ِ
ٌ َُداﻋ ٌﻲ – َﻣ ْﺪﻋ
e) ﻲ – َﻣ ْﺪ ُﻋ ﱞﻮ ِ
َداﻋ ﱞ
Cevap Anahtarı
1.d, 2.c, 3.b, 4.a, 5.e, 6.b, 7.c, 8.d, 9.b, 10.a
YARARLANILAN KAYNAKLAR
‘Alî el-Cârim-Mustafa Emîn, en-Nahvü’l-Vâzıh li’l-Medârisü’s-Sâneviyye, Kahire,
1385/1965.
Antuvân ed-Dahdâh, Mu‘cemu Kavâ‘idi’l-Lugati’l-‘Arabiyye fî Cedâvil ve Levhât,
Beyrut, 1981.
Dursun Hazer vdğ. İlahiyat Fakülteleri için Arapçaya Giriş, Ankara, 2012.
es-Seyyid Ahmed el-Hâsimî, el-Kavâ‘idu’l-Esâsiyye li Lugati’l-‘Arabiyye, Mısır, 1354.
Hanbelizâde Muhammed Şakir, Temrînli ve İ‘rablı Arapça (2. Kitap) Nahiv, nşr. Hü-
seyin Elmalı, İzmir, 2010.
İbrâhim Yûsuf-Muhammed er-Rufâ‘î el-Kvâ‘idü’l-‘Arabiyyetü’l-Müyessere (3. kita)
Riyad, 1984.
M. Sadi Çögenli, Kur’ân ve Hadîs Örnekli Arapça Dilbilgisi (Nahiv), İstanbul, 2009.
Mehmed Zihni, el-Muktadab fî Kavâ‘idi’n-Nahv, İstanbul, tsz.
Mehmet Maksudoğlu, Arapça Dilbilgisi, Şamil Yayınevi, 3. baskı, İstanbul, ts.
Mustafa el-Ğalâyînî, Câmi‘u’d-Durûsi’l-‘Arabiyye, Beyrut, 1402/1982.
Neclâ Yasdıman, Adım Adm Kur’an Dili, İzmir, 2008.