Ahi̇li̇k Kültürü Ve Meslek Ahlaki (Deha Arda Uzun)

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 14

T.C.

KIRŞEHİR AHİ EVRAN ÜNİVERSİTESİ


SPOR BİLİMLERİ FAKÜLTESİ
SPOR YÖNETİCİLİĞİ BÖLÜMÜ

AHİLİK KÜLTÜRÜ VE MESLEK AHLAKI

DEHA ARDA UZUN


204115303

PERFORMANS ÖDEVİ

Danışman: Dr. Öğr. Üyesi RIFAT İLHAN ÇELİK

KIRŞEHİR - 2020
İÇİNDEKİLER

SAYFA
1. GİRİŞ……………………………………………………………………………………….1
1.1 AHİLİK NEDİR.…...…………………….............................................................1
2. AHİLİK SÖZCÜĞÜNÜN KÖKENİ………….....................................................................1
3. AHİ EVRAN VE AHİLİK TEŞKİLATI’NIN KURULUŞU…………..…………………..2
3.1 AHİLİĞİN KURULUŞU VE ANADOLU’DA YAYILIŞI ………………………2
3.2 AHİLİK TEŞKİLATI’NIN SONUÇLARI ……………………….……………….2

4. AHİLİĞİN MENŞEİ VE DİNİ YAPISI……………………………………………………3

5. AHİLİĞİN 7 KURALI…………………………………………………………………...…3
6. AHİLİK TEŞKİLATININ ÖZELLİKLERİ……………….………………………………..4
7. AHİ EVRAN….…...………………………………………………………………………..5
8. HAYATI VE ŞAHSİYETİ …...…………………………….……………………………...5
9. ÖLÜMÜ ….……...……………………….…………………………………….……...…...6
10. DİĞER BİLGİLER ...……...……………………………………………………………....6
11. FOLKLORİK AHİ EVRAN……………………………………………………………….7
12. FOTOĞRAF GALERİSİ…………………………………………………………………..7
13. DİPNOT.……….……………..…………………………………………………………..11
14. KAYNAKÇA ………...…………………………..……………….….……...….......…....12

i
1. GİRİŞ
1.1 AHİLİK NEDİR
Ahilik, Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli'nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma
teşkilâtıdır. Aslen Horasan kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da
yaşayan Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında
yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma
yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Temel mesleği
"Dabbaklık" tır. Kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir
işlevi olan Ahilik iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün
güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir. Ahi Evran'a Ahi Baba da denir.

2 AHİLİK SÖZCÜĞÜNÜN KÖKENİ


Bu konuda esas olarak iki iddia mevcuttur. İlk iddiaya göre kelime Arapça
kökenlidir. Buna göre "Ahi" kelimesi Ahiyye'nin tekili olan "ah" kelimesine birinci tekil
"ya"sı ilave olunarak "ahi" şeklinde telaffuz olunmuş halidir[1]. Bu fikre göre Ahi'nin
sözlük manası "kardeşim" demektir. Bu iddianın güçlü yanı, Ahiliğin ilk olarak Araplarda
Fütüvvet Teşkilatı adıyla çıkması, dolayısıyla Ahilik ile ilgili terimlerin Arapça olması
gereğidir. Ancak bu kanıt yeterli değildir.

İkinci iddiaya göre Ahi kelimesi Türkçe Akı kelimesinin zamanla değişimi sonucu ortaya
çıkmıştır. Bu kelimenin Ahi birlikleri içinde zaman zaman Ahi Baba şeklinde ifade
edildiğini görüyoruz. Buna göre kelimenin Arapça manası ile düşünüldüğünde "Kardeşim
Baba" diye bir tabir uygun düşmüyor[2]. Fakat Divânu Lügati't-Türk'te akı Eli açık,
koçak, selek, cömert, yiğit, delikanlı gibi manalar ifade eden Akı kelimesiyle
düşünüldüğünde "Ahi Baba" tabiri daha mantıklı görünüyor.

Bu konuda Selçuk Üniversitesi Tarih bölümünde öğretim üyesi Prof. Dr. Mikail Bayram
şu görüşlerini dile getiriyor:

« Fütüvvet Teşkilatı Fütüvvet, İslam dünyasında kahramanlık, yiğitlik ve cömertlik


mefkuresinin adıdır. Şövalyelik nasıl Orta Çağ Batı dünyasına ait mahsus bir ülkü ise,
Fütüvvet Teşkilatı Fütüvvet de Orta Çağ İslam dünyasına ait bir ülküdür. Nasıl ki Araplar
İslam'dan önce kültürlerinde mevcut olan Fütüvvet anlayışını İslami değelerle geliştirip
devam etmişler, nasıl ki Farslar "cevanmerdi" anlayışını aynı şekilde İslam süzgecinden
geçirmişler, Türkler de kendi "Akılık" ülküsünü İslami ahlak ve değerlerle geliştirerek
devam ettirmişlerdir. Arap kültüründe ideal kahraman, sehavet ve şecaat timsali olan
Fütüvvet erinin adı "Feta", İran kültüründe "Cevanmerd", Türk kültürnde "Akı"dır. Türk
Akılığı, İslamiyetle Arap Fütüvvet şiarından etkilenmiştir. Akılar birbilerine karşı
kardeşçe tutumundan dolayı Akı kelimesi yerini Ahi kelimesine bırakmış ve Abbasi
Devlet]'nin sona ermesiyle Fütüvvet yerini Ahiliğe bırakmıştır. Prof. Dr. Mikail Bayram,
Ahi Evran ve Ahi Teşkilâtının Kuruluşu, Konya 1991, s.130,132</ref>. »

1
3. AHİ EVRAN VE AHİLİK TEŞKİLATI’NIN KURULUŞU

Orta Asya'da hüküm süren Oğuz Yabguluğu yıkılınca 1040 Oğuz Türkleri yavaş yavaş
Selçuklu egemenliği altına girerek Anadolu'ya göç etmeye başladı. Ekseriyeti göçebe
olan Oğuzlar, kopup geldikleri Orta Asya steplerine benzediği için daha çok Orta
Anadolu kırsalını mesken olarak tercih ediyorlardı. Dolayısıyla Orta Anadolu'nun
Türkleşip İslamlaşması hızlı olurken, şehirlerde bu dönüşüm yavaştı. İslam dini de,
yerleşik hayatı gerekli kılıyordu. İşte bu sebeple, göçebe Türkmenlerin İslâmlaşma
sürecini hızlandırmak, Anadolu'yu Türk yurdu haline getirmek, şehirlerde yaşayan Rum
ve Ermeni tacirleriyle rekabet edebilmek amacıyla ve Hacı Bektaş-ı Veli'nin tavsiyesiyle
Ahi teşkilâtı Anadolu'da kuruldu. Kısacası Anadolu'da Ahiliğin şekillenmesi ve köylere
kadar teşkilatlanması politik ve sosyo ekonomik bir mecburiyetin ürünüdür.

3.1. Ahiliğin kuruluşu ve Anadolu'da yayılışı


Bazı araştırmalar Ahiliğin Kırşehir'de ortaya çıktığını ileri sürer. Diğer bir görüşe göre,
Bağdat'ta büyük üstadlardan ders alan Ahi Evran, Arapların kurduğu Fütüvvet
Teşkilatı'ndan etkilenerek, 1205'te Anadolu'ya gelmesinden kısa bir süre sonra ilk olarak
Kayseri'de Ahilik Teşkilatını kurmuştur.[3]

Tarihi kaynaklardan, Ahi Evran zamanında Anadolu'nun şehir ve kasabalarında ortaya


çıkan Ahi kurumlarının, Ahi Evran'a bağlı merkezi bir teşkilat olabileceği imajı çıkıyor.
En azından bu kurumlar, onun koyduğu ilkelere bağlı kalmış olmakla, manen Ahi
Evran'in liderliğindeki geniş bir teşkilatın şubeleri gibidir. Fakat onun ölümünden sonra,
bağlı olunan ilkelerde büyük benzerlikler mevcut olmakla beraber, İbn-i Batuta'nın
belirtiği gibi, Anadolu'nun en ücra köşelerine kadar yayılan bu kurumlar arasında organik
bir bağ bulunmamaktadır.[4]
3.2. Ahilik Teşkilâtı'nın sonuçları,
1. Ahilik, Anadolu'da köylere kadar yayılarak Anadolu'nun daha kısa sürede Türkleşip
İslamlaşmasını sağlamıştır.
2. Göçebe Türkmenler yerleşik hayata geçirilerek hem İslami uyum kolaylaşmış, hem de
Türk şehirciliği hız kazanmıştır.
3. 13. yy'ın ikinci yarısına kadar çoğunlukla gayrimüslimlerin Türk olmayan yerli halkın
elindeki sanat ve ticaret işlerine Müslüman Türkler de katılmış ve hızlanma
kazandırmıştır.
4. Türk esnaf ve sanatkarları arasında sağlanan dayanışma ve yardımlaşma sayesinde
Ahilik önemli bir güç haline gelmiş,hız kazanmış, asayişin bozulduğu zamanlarda
(örneğin Moğol İstilası) kendi otoritesini yürütmüştür.
5. Dini ve ahlaki yapı korunmuştur.[5]
4. AHİLİĞİN MENŞEİ VE DİNİ YAPISI
Prof. Dr. Köprülü'ye göre Ahi birliklerinin ideolojik yapısını oluşturan öğelerden birisi
Bâtınîliktir ve Ahilik teşkilatı Bektaşi İslâmî bir yapı barındırmaktadır. Ayrıca seyyah İbn-
i Batuta'nın ifadesine göre Ahi zaviyeleri Bektaşi dergahına mensuptur. Hacı Bektaş-ı
Veli'yle Ahi Evran'ın Kırşehir'de sık sık bir araya gelip sohbet ettikleri yazılır.

Fütüvvetnâmelere göre, Ahiliğin anenevi menşei Ali'ye dayanmaktadır. Muhammed,


Ali'ye "Sen benim yoldaşımsın, ben Cebrail'in yoldaşıyım, Cebrail de Allah'ın yoldaşıdır"
diyor. Sonra Salmân-ı Fârisî'ye Ali'ye yoldaş olmasını söylüyor. Salmân-ı Fârisî'de Ali'nin
elinden tuzlu su içerek ona yoldaş oluyor. Bundan sonra Peygamber Muhammed, Ali'ye:
"Ya Ali ben seni tamamlıyorum ve olgunlaştırıyorum," diyerek şalvarını giydiriyor ve
beline bağlıyor. Fütüvvetnâmelere göre; fütüvvetin temeli budur ve fütüvvet ehli arasında
kadeh sunmak, şalvar giydirmek ve bel bağlamak, yani yoldaşlık ve kardeşlik kuralları
buradan gelmektedir.

5. AHİLİĞİN 7 KURALI
Ahi olmak ve peştemal kuşanmak için kişinin bir Ahi tarafından önerilmesi zorunludur.
Üye olmak isteyenlerden yedi fena hareketi bağlaması ve yedi güzel hareketi açması
beklenmektedir:
1. Cimrilik kapısını bağlamak, lütuf kapısını açmak,
2. Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim ve mülâyemet kapısını açmak,
3. Hırs kapısını bağlamak, kanaat ve rıza kapısını açmak,
4. Tokluk ve lezzet kapısını bağlamak, riyazet kapısını açmak,
5. Halktan yana kapısını bağlamak, Hak'tan yana kapısını açmak,
6. Herze ve hezeyan kapısını bağlamak, Marifet Kapısını açmak,
7. Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak,
Kafirler, çevresinde iyi tanınmayanlar, kötü söz getirebileceği düşünülenler, zina ettiği
ispatlananlar, katiller, (kasaplar), hırsızlar, dellallar, vergi memurları, vurguncular örgüte
katılamaz.
Kadınlar, Ahiliğin "kadınlar kolu" olarak adlandırabileceğimiz Bacıyan-ı Rum (Anadolu
Bacıları) teşkilatına üye olmuşlardır.
6. AHİLİK TEŞKİLATININ ÖZELLİKLERİ
Ahilik Teşkilatı Selçuklular döneminde ekonomik ve ticârî faaliyetlerinin yanı sıra, askerî
ve siyasî faaliyetlerde de bulunmuş, aynen Bektaşi ve Yeniçeri Ocaklarının olduğu gibi
Osmanlı Beyliği'nin kuruluşunda ve güçlenmesinde etkin rol oynamışlardır. Aşıkpaşazade
Derviş Ahmet, Osmanlı'nın kurulmasında etkin olan Dört unsur arasında Ahiliği de
belirtmiştir. İlk Osmanlı padişahlarının ve vezirlerinin çoğu Ahi Teşkilâtı'na mensup
şeyhlerdir.
Ahi Teşkilâtı'nın müslümanlara has bir kurum olarak iş görmesi 17. yüzyıla kadardır.
Osmanlı Devleti'nin hakimiyet alanı genişleyip, gayrimüslim oranının artmasıyla farklı
dinden kişilerin ortak çalışması zorunlu olmuştur. Din ayrımı gözetilmeden ortaya çıkan
bu kuruluşa da gedik denmiştir. 1727 yılından itibâren rastladığımız bu kavram Türkçe bir
kelime olup tekel veya imtiyaz anlamına gelmektedir. Kavram olarak "Osmanlı
bünyesindeki esnaflığa ve sanatkarlığa girişi tetkik etmek" demektir. Yapı olarak ahilikten
farklı olmamakla birlikte ömrü onun kadar uzun olmamıştır. Zira 1838 Balta Limanı
Antlaşması'yla tekel idaresi ortadan kalkmış ve gedikler çözülmüştür.
Ahilik teşkilâtı 3 dereceli bir düzene dayanır. Her kapı üç dereceyi içerir. Bu dereceler
şöyle sıralanır:
 Yiğit
 Yamak
 Çırak
 Kalfa
 Usta
 Ahi
 Halife
 Şeyh
 Şeyh-ül Meşayıh
Ahilik, Galip Demir'e göre, "Türkler'in Rönesansı"dır. Veysi Erken'e göre, Ahilik ve
kurum düzeni bugünlerin şartlarında bile, 5 çekirdek ilke ile, "Toplumsal sorumluluk,
Hizmette mükemmellik, Dürüstlük ve doğruluk, Ortak yaşama" ile örnek bir 'yatay
örgütlenme' toplum hareketi şekilendiriyor. Erken, Ahiliğin bu yönüyle, 2000'li yıllar için
bile ileri bir örgütlenme modeli sunduğunu kaydediyor.
Ahilik töreleri yaygın Türkçe deyimlere dönüşmüşlerdir. Örnek olarak "pabucunu dama
atmak" sözü ahiliğin peştamal kuşanma töreni ile ilgilidir. Çıraklıktan kalfalığa geçiş
töreni öncesinde eğitimi tamamlanan çırağın pabucu dama atılır. Bir yandan da artık
ustalarından, kalfalarından eskisi gibi ilgi görmeyeceğini ortaya koyar bu deyim.
Ahilikte sanatkarlar gündüzleri işyerlerinde 4 aşamadan oluşan hiyerarşi içinde mesleğin
inceliklerini öğrenirler, akşamları toplandıkları ahi konuk ve toplantı salonlarında aynı
hiyerarşi içinde ahlakî ve felsefî eğitim görürlermiş.
Kırşehir'de kabri bulunan Ahi Evran'ın kurduğu bu teşkilatla ilgili Ahilik geleneğinin
unutulmaması için Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Odaları tarafından bazı şehirlerde her yıl
Ahilik haftası ve kutlamaları yapılmaktadır. Ahilik teşkilatı, gençlerin iyi yetişmesini ve
meslek kazanmasını sağlardı. Savaş, afet vs. kötü durumlarda da kuruma üyeler ve halk
arasında dayanışma olurdu. Padişahlar ve diğer yöneticiler de ahilik teşkilâtını
destekleyerek gelişmesini istemişlerdir.

7. AHİ EVRAN

Ahî Evran, veya tam adıyla Şeyh Nasirüddin Mahmud Ahî Evran bin Abbas (d. 1171 - ö.
12 Nisan 1261) Ahiliğin kurucusu sayılan debbağların (dericilerin) piri, 32 çeşit esnaf ve
sanatkârın lideri.

8.Hayâtı ve şâhsiyeti

Ahi Evran'nın doğum tarihi kesin olmamakla birlikte 1171 yılında İran'ın Hoy
kasabasında dünyaya geldiği tahmin edilmektedir. Hoy kasabası daha Büyük Selçuklu
hükümdârı Tuğrul Bey'den beri Türkmen yerleşim bölgesidir.[6]

Ahi Evran'ın çocukluğu ve tahsil devresi Azerbaycan'da geçmiştir. Bundan sonra Horasan
ve Maveraünnehir bölgesine gelip o yöredeki büyük üstadlardan dersler almıştır. 1203
veya 1204 yılında Bağdat'a gelmiş ve burada tanıştığı Evhaddü'd Din Kirmanî'nin
tavsiyesiyle Abbasi halifesi Nasır Lidinillah'ın kurmuş olduğu Fütüvvet Teşkilâtına
katılmış ve bu teşkilatın önde gelen şeyhleriyle temas kurma imkânı bulmuş, başta
Kirmanî olmak üzere birçok üstaddan istifade etmiştir. O dönemde Bağdat'ın ilim ve irfan
merkezi olması, Ahi Evran'ın çok yönlü bir fikir adamı olarak yetişmesini sağlamıştır.[7]

1204 yılında Anadolu Selçukluları sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev'ı göndermiş, buna


karşılık bazı ilim adamları ile birlikte Ahi Evran de Anadolu'ya gelmiştir. Ahi Evran
Kayseri'ye yerleşmiş ve Fütüvvet Teşkilâtından esinlenerek ilk Ahi Teşkilâtını burada
kurmuştur. Keyhüsrev tarafından desteklenen teşkilâtın lideri olan Debbağ Ahi Evran
Kayseri'de pek çok sanatın icra edildiği sanayi sitesinde hizmet vermiştir.[8]

1227 ile 1228 yılları arasında muhtemelen Sultan I. Alaeddin Keykubad'ın arzusuyla
Konya'ya yerleşen Ahi Evran, burada da sanatını icra etmiştir. Fakat Ahilerin en büyük
hamisi olan Sultan I. Alaeddin Keykubad, II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in tertiplediği bir
suikast sonucu öldürülünce, pek çok Ahi ve Türkmen cezalandırılmış, Ahi Evran de
hapsedilmiştir. II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in ölümünden sonra 1245 yılında serbest
bırakılan Ahi Evran, Denizli'ye geçmiştir. 1247'de, Mevlana'nın oğlu Alaeddin Çelebi'nin
Mevlana'nın hocası Şems-i Tebrizi'nin öldürülmesinde parmağı olduğu iddiası
yayılmıştır[9]. Ayrıca Ahi Evran ile Alaeddin Çelebi'nin bu süreçte birlikte olduğu ve
Mevlana ve hocası Şems-i Tebrizi ile Ahi Evran arasında çekişme olduğu
bilinmektedir[10][11]. Bu olaydan sonra da Kırşehir'e gidip yerleşir ve hayatının sonuna
kadar (15 yıl [9])burada kalır.[12]

9. ÖLÜMÜ

Ömrünün sonlarına doğru Anadolu Selçuklu Devletindeki taht mücadelelerine


karışır ve II. İzzeddin Keykavus tarafını tutar. Mevlana ve çevresi ile siyasi ihtilafa düşer.
Bu ihtilafta da Mevlana'nın oğlu Alaeddin Çelebi Ahi Evran'ın yanındadır. Mevlana'nın
diğer oğlu Sultan Veled'in, Ahi Evran'ın ölümü üzerine yazdığı rubaide geçen ay
tutulmasına dayanarak 12 Nisan 1261'deki meydana gelen parçalı ay tutulması aynı
zamanda Ahi Evran'ın ölüm günüdür. (İÜ Fen Fakültesi Astronomi Bölümü Öğretim üyesi
Doç. Dr. Tarık Gökmen'e göre)[13]

10. DİĞER BİLGİLER

Ahi Evran, 1205 yılında Kermani nin kızı Fatma Bacı ile evlendi. Ahiliğe kadınlar
giremediği için Fatma Bacı da Bacıyan-ı Rum (Anadolu Kadınları) teşkilatını kurmuş ve
Kadın Ana olarak tanınmıştı. Ahi Evran’ın şeyhliği altında 13. yüzyılda Ankara ve
Kırşehir’de toplanan Ahiler, kısa sürede Selçuklu şehirlerine yayılmışlardı. Osmanlı
devletinin kuruluşunda etkili olmuşlardır.

Velâyetnâme adlı eserinde Hacı Bektaş-ı Velî'nin sık sık Kırşehir'i ve Ahi Evran'ı ziyareti,
onunla sohbetlerini anlatır. 13. yüzyıl'da Anadolu'dan geçen ünlü seyyah İbn-i Batuta da
Burdur, Gölhisar, Ladik, Milas, Gerçin, Konya, Niğde, Aksaray, Kayseri, Sivas, Gümüş,
Erzincan, Erzurum, Birgi, Tire, Manisa, Balıkesir, Bursa, Görele, Geyve, Yenice,
Mudurnu, Bolu, Kastamonu, Sinop gibi Anadolu şehirlerindeki ahi zaviyelerinden
bahsetmekte ve buralarda misafir olduğunu zikretmektedir.[14]

Kırşehir'de adını taşıyan Ahi Evran Üniversitesi, 2006 yılında kurulmuştur. Ayrıca adının
içinde "Ahi Evran" bulunan birçok lise ve mahalle adı vardır.
11. FOLKLORİK AHİ EVRAN

Mudurnu’daki tabakların (sepicilerin) inanışına göre Ahi Evran Muhammed’in ve Ali’nin


çağdaşı olup, buradan derlenen bir anlatıda ‘Evranlar (ejderhalar) gibi savaştı’ diye Ali
ona kızını vermiş; Medine’de düğünü yapılmıştır. Gelen koyunların derisi yığılmış; Ahi
Evran onları sepilemiş, boyamış, çehiz gibi asmış. Ali kamçısı ile bu derileri perdahlamış.
İşte, sepicilere göre, açıcıların piri de Ali sayılır. Ahi Evran’a peygamber dua etmiş: ‘-
Senin izninle olsun otuz iki saat’ demiş. İşte bunun için deriden otuz iki sanat sayarlar,
hepsi Ahi Evran'ı pir tanırlar. Onların hepsinin kalfalarına tabakların şeyhleri peştamal
kuşatırlardı[15].

12. FOTOĞRAF GALERİSİ

Trabzon'da bulunan Ahi Evran Camii


Trabzon'da yer alan Ahi Evran Dede Kitabesi
Kırşehir'de bulunan Ahi Evran Camii ve Türbesi.
Kırşehir'de Ahi Evran Türbesi bilgilendirme levhası.
DİPNOT

[1]. ^ Mehmet Şeker, İbn-i Batuta'ya Göre Anadolu'nun Sosyal, Kültürel ve İktisadi Hayatı ile
Ahilik, Ankara 1993, s.71,72
[2]. ^ Prof. Dr. Sebahattin Güllülü, Ahi Birlikleri, İstanbul 1977, s.18
[3]. ^Prof. Dr. Mikail Bayram, age s.82
[4]. ^ Yrd.Dç.Dr.Salih Özkan, age s.46
[5]. ^ Prof. Dr. Ali KIVRAK, age s.47
[6]. ^ Mikail Bayram, Ahi Evran ve Ahi Teşkilâtının Kuruluşu, Konya 1991, s.135
[7]. ^ Salih Özkan, Türk Eğitim Tarihi, Nobel Yayım Dağıtım, 2.basım Mart 2008, s.44 ISBN
978-605-395-089-9
[8]. ^ Pek çok kaynakta Ahiliğin ilk Kırşehir'de kurulduğu yazmaktadır ancak bu bilgi
yanlıştır. Mikail Bayram bu tespiti Evhaddü'd Din Kirmani'ye dayandırmaktadır. Ayrıca bkz:
Mikail Bayram, Ahi Evran ve Ahi Teşkilâtının Kuruluşu, Konya 1991, s.82
[9]. ^ a b *ahiyan.org. "Ahi Evran". 22 Ağustos 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi.
Erişim tarihi: 21 Mart 2012. (Türkçe) (21 Mart 2012).
[10]. ^ *huseyingazi.org.tr. "Ahi Evran". 2 Şubat 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi.
Erişim tarihi: 21 Mart 2012. (Türkçe) (21 Mart 2012).
[11] ^ *sosyalarastirmalar.com. "Ahi Evran Veli'nin Doğduğu Şehir Hoy: Farsça ve Arapça
Kaynaklara Göre". (Türkçe) (21 Mart 2012).
[12] ^ Salih Özkan, age s.46
[13] ^ Mikail Bayram / Ahi Evran - Mevlana Mücadelesi / 3. Baskı, pages.207
[14] ^ Fuat Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar Ankara 1984 s.211
[15] ^ Özhan Öztürk. Folklor ve Mitoloji Sözlüğü. Phoenix Yayınevi. Ankara, 2009 s. 795
KAYNAKÇA

[1]. https://tr.wikipedia.org/wiki/Ahilik#cite_note-3
[2]. https://www.hurriyet.com.tr/gundem/ahilik-nedir-ahilik-hakkinda-merak-edilenler-
41065158
[3]. http://tesvak.com/ahilik-nedir/
[4]. http://www.ahilik.net/ahilik-nedir/
[5]. https://www.dunya.com/kose-yazisi/ahilik-nedir/17701
[6]. https://tr.wikipedia.org/wiki/Ah%C3%AE_Evran#cite_ref-husgaz_5-0
[7]. https://islamansiklopedisi.org.tr/ahi-evran
[8]. http://www.kirsehir.gov.tr/kirsehirden-dunyaya-yayilan-isik-ahi-evran-ve-ahilik-promo
[9]. http://www.evliyalarimiz.com/ahi-evran-hazretleri
[10]. https://www.istesob.org.tr/ahi-evran-kimdir/
[11]. http://www.ahilik.net/ahi-evran/

You might also like