Professional Documents
Culture Documents
Koşuk
Koşuk
"Divânü Lûgâti't-Türk'ten alınan aşağıdaki şiirler, Türk dilinde ortaya konmuş ilk
şiirler değildir fakat bunlar halk ağzından derlenmiş, yani sözlü gelenek içinde
yaşam bulmuş ve yaşarlığını devam ettirmiş ilk şiirlerdir. Yapılan araştırmalar
sonucunda en eski Türk şiirinin Uygurlar döneminde yazıldığı ortaya
çıkarılmıştır. Ama bu şiirler sözlü gelenekten derlenmemiş, yazılı olarak ortaya
konmuştur, dolayısıyla bunların yazılı edebiyat ürünü olarak değerlendirilmesi
gerekir.
Eski Türkçe ile Türkiye Türkçesi ile
Öpkem kelip ogradım Öfkelenip dışarı çıktım
Arslanlayu kökredim Arslan gibi kükredim
Alplar başın togradım Yiğitler başını doğradım
Emdi meni kim tutar Şimdi beni kim tutabilir.
Kanı akıp yoşuldu Kanı akıp boşandı
Kabı kamug deşildi Derisi baştan başa deşildi
Ölüg birle koşuldu Ölülerle bir oldu
Togmuş küni uş batar Doğan güneş işte batıyor
Kaklar kamug kölerdi Kuru yerler hep gülerdi
Taglar başı ilerdi Dağbaşları göründü
Ajun tını yılırdı Dünyanın soluğu ılındı
Tütü çeçek çerkeşür Türlü çiçekler sıralandı
Etil suwı aka turur İtil suyu akar durur
Kaya tübi kaka turur Kaya dibini oyar durur
Balık telim baka turur Bütün balıklar baka durur
Kölün takı küşerür Gölü bile taşırırlar
Bulnar mini öles köz (O) baygın göz(ler) beni avlıyor (ve üzerinde)
Kora mengiz kızıl yüz Kara benler (bulunan o) pembe yüz (beni tutsak ediyor)
Andın tomar tükel tuz (Bütün güzellikler) ondan damlıyor (sanki)
Bulnap yana ol kaçar (Beni) tutsak ediyor, sonra da kaçıp gidiyor
Avlap meni koymangız Beni avlayıp bırakmayın (ne olur)
Ayık ayıp koymangız Söz verip sözünüzden caymayın
Akar közüm uş tengiz Gözlerim(den) deniz gibi (yaşlar) akıyor işte
Teğre yöre kuş uçar (Öyle ki akan gözyaşlarımın) çevresinde kuşlar uçuşuyor
(Beni bırakıp giden sevgilimin) ardından ağlayıp
Yığlap udu artadım
mahvoldum
Bağrım başın kartadım
Bağrımın (kapanmış olan) yarasını (yeniden) deştim
Kaçmış kutuğ irtedim
(Ve) kaçıp gitmiş olan mutluluğu aradım durdum
Yağmur kipi kan saçar
(Gözlerim) yağmur gibi kan(lı yaşlar) saçıyor (şimdi)
Yüknüp manga imledi (Sevgilimin hayali beni görünce) eğilip bana işaret etti
Közüm yaşın yamladı (Kendini göstermekle) gözlerimin yaşını silmiş (ve)
Bağrım başın emledi Bağrımın yarasını tedavi etmiş oldu
Elkin bolup ol keçer (Ne yazık ki sonra) bir konuk gibi kaçtı gitti