Kültür Sosyolojisi Vize Ödevi - Kopya

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 4

SEMBOLİK ETKİLEŞİMCİLİK, FENOMONOLOJİ VE

ETNOMETODOLOJİDE EYLEM OLARAK KÜLTÜR

Özet

Bu makalede kültürün tanımı ve özellikleri açıklanmıştır. Aynı zaman da farklı kuramların kültürle
bağlantılarına ve bu kuramlarda yer alan kuramcıların düşüncelerinin kültür ile aralarındaki bağlara
bakılmıştır. Kültürün bu kuramlarla ilişkileri, kuramcıların kullandıkları kültürü de ilgilendiren
kavramları hakkında bilgiler verilmiştir. Bu çalışma da kuramcıların ortaya kuramlar yoluyla
insanların birbiriyle etkileşiminde çıkan toplumsallaşmanın kültürü nasıl etkilediği üzerine
durulmuştur. Bu kuramların kültüre ne gibi katkıları olduğuna dair bilgiler verilmek amaçlanmıştır.
Kuramcıların ortaya koyduğu argümanların kültürün oluşumu, kültürün değişimi, dönüşümü
açısından katkılarına vurgu yapılmıştır. Bu sayede kültürü anlama da bu kuram ve kuramcıların önemi
vurgulanmıştır. Çalışma da gündelik yaşamda kültürün kapsadığı şeylere ve eylemlere vurgu
yapılmıştır. Kişilerin nesneleri veya şeyleri anlamlandırıp harekete geçmeleri ve bu yolla kültürü
oluşturmaları üzerinde durulmuştur. Bireylerin bu eylemleri toplumsallaşmayı oluşturmuş ve bu da
kültürün oluşumuna katkı sağlamıştır denebilir.

Anahtar Kelimeler: Kültür, Sembolik Etkileşimcilik, Fenomonoloji, Etnometodoloji

Giriş

Kültüre baktığımızda tanımlanması açısından zor olduğunu söylenebiliriz. Kültürü


tanımlamak amacıyla birçok kelime kullanılmıştır. Genel olarak ise kültürün her şeyi
kapsadığını söyleyebiliriz. Kültürü anlayabilmek için çeşitli kuramlardan da yardım
alabiliriz. Sembolik etkileşimcilik, fenomonoloji ve etnometodoloji kuramlarının da kültür
anlama açısından önemli görüşler barındırdığını söyleyebiliriz. Bu kuramların üzerinde
durduğu kavramlara baktığımızda kültüründe içerinde barındırdığı kavramlar olduğunu
görebiliriz. Kültürü tanımlarken insanların etkileşimlerinden, eylemlerinden,
toplumsallaşmalarından ve bunları anlamlandırma çabalarından bahsederiz. Buradaki
kuramların bu kavramları açıklamaya çalıştıklarını ve bu kavramlar üzerinden yola çıktıkları
görülmüştür. Bu nedenle kültürün kendisini, değişimini, dönüşümünü anlamak açısından bu
kuramlardan yararlanmak faydalı olacaktır. Örneğin sembolik etkileşimcilikte bahsedilen
semboller kültürün her alanında görebileceğimiz bir durumdur. Çünkü kültür sembollerden ve
simgelerden oluşan bir sistemdir. Bu açıdan bu yaklaşım açısından kültürü değerlendirmek
faydalı olacaktır. Aynı şekilde fenomonolojinin vurguladığı insanın kendi sosyal dünyasını
oluşturma gücü olduğunu kültürü de oluşturma gücü olduğu şeklinde yorumlayabiliriz.
İnsanlar belirli amaçlarla yaptığı eylemlerle kültürü oluşturabilir. Etnometodolojik açıdan
baktığımızda ise dili kültür açısından değerlendirdiğimizde önemli bir yere sahip olduğunu
söyleyebiliriz. Kültürün taşınması, kuşaktan kuşağa aktarılması açısından çok büyük bir
önemi bulunmaktadır. Aynı zamanda etnometodolojinin üzerinde durduğu başkalarının
eylemlerini anlama çabası kültür içinde de yer edinmiştir. İnsanlar bu eylemlere anlamlar
yükleyerek kültürü oluştururlar. Bu nedenle bu kuramların kültürü anlama açısından önemli
yere sahip olduklarını söyleyebiliriz.

1.Kültür nedir?

Kültür için birçok tanım yapılmıştır. Sosyoloji, Felsefe, Antropoloji başta olmak üzere birçok
disiplinin bu konu üzerinde durduğunu görebiliriz. Bu disiplinlerin de ilgisiyle kültürle ilgili
birçok bilgi oluşmuştur. Sürekli yeni tanımlar ve değişmeler söz konu olmuştur. Farklı
ülkelere bakıldığında kültürü tanımlamak için çeşitli kelimelerin kullanıldığını görebiliriz.
Ülkemize baktığımız da Ziya Gökalp ‘’hars’’ kelimesini kültür kavramı yerine kullanmıştır.
Diğer ülkelere de baktığımızda genelde beceri, eğitim, maharet gibi anlamlarda kullanıldığını
görebiliriz. Bu durumda kültürü tanımlamak amacı ile farklı dillerde ortak özellikleri
barındıran kavramların kullanıldığını söyleyebiliriz. Kültürü tanımına bakıldığında kültür,
insanın doğanın kendisine sunduğu dışında ona eklediği, uyarladığı maddi ve manevi her şeyi
ifade eder. Kültür olarak sayılmayacak hiçbir şey yoktur. Kısaca kültür her şeydir. İnsanı
diğer canlılardan ayıran en büyük fark bu kültürü oluşturmalarıdır. Kültürün birçok özelliği
vardır. Bunlardan biri sürekli değişmesidir. Kültürün değişim hızı kültürden kültüre farklılık
gösterir. Ayrıca zamansal olarak da kültürlerde değişim hızı farklılık gösterir. Günümüzde
değişmeyen hiçbir kültür yoktur. Kültür evrenseldir aynı zamanda özeldir. Her insan bir
kültürün parçasıdır. Bir kültürün parçası olmayan insan yoktur. Herkes belli bir kültüre
sahiptir. Bu açıdan bakıldığında kültür evrenseldir. Tanımlanabilen her şey kültürün bir
parçasıdır. Yani kültürün kapsayıcı bir özelliği bulunmaktadır. Kültür topluma ve insana has
olan bir şeydir, toplumsaldır. Kültürü somut bir şekilde gösteremeyiz. Yapılan davranışların
arkasındaki kaynakların ortaya çıkarılmasıdır. Kültür topluma hükmeder, ona şekil ve yön
verir. Bu yönlendirmeleri yapan, normalar, kurallar ve değerler bulunmaktadır. Kültürün
tarihine baktığımızda dinamik olduğunu ve sürekliliğe sahip olduğunu söyleyebiliriz. Aynı
zamanda kültür bulunduğu fiziksel şartları da değiştirir ve bu fiziksel şartlardan etkilenir.
Karşılıklı bir değişim gücüne sahiptirler. Kültür kuşaktan kuşağa aktarılan bir şeydir. Buradan
yola çıkarak kültürün öğrenilebildiğini söyleyebiliriz. İnsanlara öğrendiklerini diğerlerine
aktarabilme olanağını kültür sağlar. Bu öğrenme süreci anne karnında başlar ve ölene kadar
sürer. Aynı zamanda kültürün ihtiyaç giderici olduğunu söyleyebiliriz. Kültür bu açıdan
doyum sağlayıcı bir özelliğe sahiptir. Çevreye uyarlanabilir bir yapısı vardır bu sayede belirli
ihtiyaçlarımızı sağlar. Kültür bir bütünden oluşur ve bütünleyici bir özelliği vardır. Aynı
kültüre sahip bireyleri bir arada tutma gibi bir amacı vardır. Eğer kültürün bu bütünleştirici
özelliği olmaz ise kültür kendi kendini yok etmeye başlar. Bu bütünleştirici özelliğini faklı
kültürlerde farklı şekillerde görebiliriz. Örneğin dayanışma kavramının kültürden kültüre
değiştiğini görebiliriz. Kültür bir simgeler sistemidir. Kültür sayesinde birçok simgeyi
öğrenebilir ve anlamlandırabiliriz. Anlamlandırdığımız simgelere göre davranışlarımızı
sergileriz. Bu simgeler sayesinde gündelik yaşamımızda yapmamız veya yapmamız gereken
şeyleri öğreniriz ve buna göre hareket ederiz. Örneğin otobüste hamile kadın gördüğümüzde
yer verme gibi. Kültürün tanımını yaptığımızda da gördüğümüz maddi ve manevi yönü vardır.
Bu iki yönü karşılıklı etkileşim içindedir. Kültür bize toplumsal dünya ve aynı zamanda
doğal dünyayı anlamlandırmamızda yardımcı olur. İnsanlar doğaya belli anlamlar atfeder ya
da doğayı dönüştürmeye, değiştirmeye çalışır ama doğanın bu durumlarla bir alakası yoktur.
Bizim yaptığımız bu anlamlandırmalar kültürel müdahaledir. Yani bu açıdan ele aldığımızda
kültür doğaya el koyar diyebiliriz. Kültürün değerleri, normları idealleştirildiğini
söyleyebiliriz fakat gerçekte yaşanan bu değildir. İdeal kültür ve gerçek kültür arasında farklar
vardır. Kültüre hem uyarlayıcı hem de uyum bozucu diyebiliriz. İnsan yerleştiği coğrafi
bölgenin fiziksel şartlarına göre kendilerini o bölgeye uyarlar. Sonuç olarak kültür insanın
yaptığı her şeydir. Aynı zamanda bu kültür değişip, dönüşerek kuşaktan kuşağa aktarılmıştır.
2.Sembolik Etkileşimcilik ve Kültür

Sembolik etkileşimcilik Amerikan sosyolojisinde ortaya çıkmıştır. Bireylerin birbirleriyle


kurdukları toplumsal ilişkileri incelemişlerdir. Bu ilişki ağlarını açıklamak için karakter, rol,
maske, kişilik gibi terimleri kullanmışlardır. Kullandıkları bu terimlerle bireylerin toplumun
onlardan beklediği görevlerde toplumsal olarak onaylanmış yollarla nasıl hareket ettiklerini
açıklamaya çalışmışlardır. Sembolik etkileşimciler çeşitli normların, kültürel kalıpların
bireysel kimlik üzerindeki etkisini keşfetmek için rol, karakter gibi şeyleri kullanmıştır.
Sembolik etkileşimciler makro bir yaklaşım yerine bireyin kendisini ele alarak mikro bir
yaklaşım sergilemiştir. Sembol ve anlam kavramlarını merkezine yerleştiren sembolik
etkileşimcilik, isminden de anlaşılacağı gibi etkileşime (ve eylem ve aktör olarak insana) ve
onlarla ilişkili sembollere (onların anlamlarına) odaklanmaktadır.[ CITATION ALV \l 1055 ]
Gündelik hayatımızı ele alan çalışmalardır. İnsanların eylemlerini anlamak ve nesnelere
yükledikleri anlam ilişkilerini açıklamaya çalışırlar. Bu anlamların oluşması için insanların
etkileşim içinde olmaları gereklidir. Benlikler bu sayede oluşur. Bundan dolayı onlara göre
anlamlar ve semboller toplumsal ve kültürel özellikler taşır. Bireylerin nesnelerle kurduğu
ilişkinin nesnel ve evrensel anlamlar ifade edemeyeceğini öngören bu yaklaşıma göre,
bireyler nesnelerle kurduğu ilişkiler bağlamında nesnelere anlamlar yüklemektedirler.
Nesneler ve diğer bireylerle kurulan bu tür bir ilişki, gündelik yaşamdaki ihtiyaç ya da arzu
gibi duygulardan kaynaklanabilir. [ CITATION Gök19 \l 1055 ] Bunları sembolleri kullanarak
gerçekleştirir. Canlılar arasında sembol kullanan tek varlık insanlardır. Bu sayede kültür
üretebilir. İnsanların sembolleri kullanarak her şeyi üretebilir bunlarda kültürün parçası
olurlar. Sembolik etkileşimciliğin sosyal teori ve kültürel kurama katkısı, insanı benlik sahibi
bilinçli bir varlık yani aktör olarak görmesinde yatar.[ CITATION ALV \l 1055 ] İnsanlar
birbirleriyle kurdukları ilişkilerle, sembollere yükledikleri anlamlarla kültürün oluşmasına
katkı sağlarlar. Kültür sayesinde anlamlandırdıkları semboller kalıcı hale gelir. Bundan dolayı
sembolik etkileşimciler kültürü de ele almışlardır.

You might also like