Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 12

Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research

Cilt: 13 Sayı: 72 Ağustos 2020 & Volume: 13 Issue: 72 August 2020


www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581

TÜRKİYE’DE MÜZİK VE POLİTİKA İLİŞKİSİ ÜZERİNE YAPILMIŞ AKADEMİK ÇALIŞMALARIN


İNCELENMESİ
INVESTIGATION TO ACADEMIC STUDIES EXECUTED ON MUSIC AND POLITICS RELATIONSHIP IN
TURKEY WITH BIBLIOGRAPHICAL METHOD

Şevki Özer AKÇAY•


Cumhur SOLMACI**

Öz
Müzik ve Politika kavramlarının birbirinden ayrı anlamları olmasına ve farklı alanları temsil etmelerine rağmen,
birbiriyle iç içe oldukları söylenebilir. Çağlar boyunca, birçok işleve sahip olan müzik, toplum ve toplumu yönetenler arasında
bir iletişim aracı olarak kullanılmaktadır. Politika penceresinden bakıldığında müziğin toplumun ilgisini politik meselelere
çekmek için kullanılmasının yanında, toplum tarafından da mevcut yöneticileri eleştirmek, protesto etmek ya da desteklemek
için kullanıldığı görülmektedir.
Bu çalışmanın amacı Türkiye’de müzik ve politika ilişkisi üzerine yapılmış akademik çalışmaların bibliyografik açıdan
incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda, Müzik ve Politika anahtar kelimeleri kullanılarak, Google Akademik ve TR Dizin’de
yer alan Türkçe makaleler ile YÖK’ün Ulusal Tez Merkezi veri tabanındaki lisansüstü tezler taranmış, ulaşılan çalışmalar
betimsel istatistik yöntemlerinden frekans ve yüzde analizi kullanılarak incelenmiştir. Araştırma sonucunda, müzik ve politika
konusunu ele alan lisansüstü tez ve akademik makale biçiminde nitelikli çalışmaların sayısının çok az olduğu, özellikle 2000’li
yıllarda bu konuda çalışmalar yapılmaya başlandığı ancak son yıllarda bu konuyla ilgili yeterince çalışma yapılmadığı
görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Müzik, Politika, Bibliyografya.

Abstract
Although the concepts of Music and Politics have different meanings and represent different fields, it can be said that
they are intertwined with each other. Throughout the ages, music, which has many functions, has been used as a
communication tool between society and those who govern it. From the policy window, it is seen that music is not only used to
attract the attention of the society to political issues, but it is also used by the community to criticize, protest or support existing
managers.
The aim of this study was investigating to academic studies executed on music and politics relationship in Turkey with
the bibliographic method. For this purpose, by using the keywords of Music and Politics, Turkish articles in Google Academic
and TR Index, and postgraduate theses in the Council of Higher Education’s National Thesis Center database were scanned,
and the studies reached were analyzed using descriptive statistics methods using frequency and percentage analysis. As a result
of the research, it has been observed that there are very few studies in the form of postgraduate thesis and academic articles
dealing with music and politics, and studies have been started on this subject especially in 2000s, but there have not been
enough studies on this subject in recent years.
Keywords: Music, Politics, Bibliography.


Dr. Öğr. Üyesi, Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü, soakcay@atauni.edu.tr, ORCID: 0000-0002-
0493-9897
** Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Müzik Bilimleri Ana Sanat Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi, cmhr.slmc@gmail.com,
ORCID: 0000-0001-8807-5944
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research
Cilt: 13 Sayı: 72 Ağustos 2020 & Volume: 13 Issue: 72 August 2020

1. Giriş
Cumhuriyet öncesi dönemde başlayan kültür, sanat ve bu konulardaki eğitim uygulamalarına ilişkin
politikalar arasında müzik politikaları önemli bir yer tutmaktadır. Geleneksel Türk müziğinin Batı müziği ile
harmanlanarak ortaya yeni bir sentez çıkarılma çalışmaları dönemin başlıca müzik politikaları arasında
sayılabilir. Bu politikalar sonucunda ortaya çıkan sentez, Çağdaş Türk müziği olarak adlandırılmıştır.
Çağdaş Türk müziği adına atılan adımlarla birlikte, halkın bu kapsamda hayata geçirilen uygulamalara
yönelik birtakım tepkiler ortaya koyması durumunun kaçınılmaz olduğu görülmektedir. Cumhuriyet
döneminde başlayan, günümüze kadar varlığını devam ettiren bu politikaların, bu süre aralığındaki müzik
kültürünün yönünü belirleyici bir rol üstlendiği söylenebilir. Bu aralıkta toplumun popüler kültürle
etkileşim halinde olması, kültürel anlamda olduğu gibi müzik politikaları anlamında da birtakım
esnekliklerin ve değişimlerin çeşitli bozulmalara yol açtığı görülmektedir.
1.1. Müzik ve Politika
Leonardo da Vinci’nin “görünmez şeylerin organizasyonu” (Kalb, Mayıs 2019) olarak tanımladığı
müzik, “...sesler bilimi ve o sesleri insanlığın karakterine ve duygularına uygun bir biçimde kullanma ve
uygulama sanatıdır. ...Müzik, insanın doğumundan ölümüne değin hayatının her aşamasında var olan ve
insanın da onsuz olamadığı sanatsal bir olgudur” (Uçan, 1994). Nitekim müzik, varlığından bu yana insan
topluluklarının en küçük birimlerinden evrensel boyutlara kadar uzanan, toplulukların kültürünü, gelenek
ve göreneklerini, işleyişlerini, toplumsal ve etnik olaylar karşısında duruşunu, kısaca toplumların değer
algılarını ve kimliklerini yansıtan, geçmişteki yaşantılarının birer yansıması olmakla birlikte, gelecekteki ve
mevcuttaki yaşantılarına yön veren, belirli kurallar ve kaideler bütünü dâhilinde oluşmuş ezgisel bir ifade
biçimi olarak tanımlanabilir. Çağlar boyunca çeşitli değişimlere uğrayan müzik her çağın ve her toplumun
gerekliliklerini içinde barındırarak her çağdan ve topluluktan izler taşıyan bir olgu olarak düşünülebilir.
Sanatsal bir ifade biçimi olan müziğin kültürel anlamda toplumun tüm değerlerini içinde barındırdığı
söylenebilir. Uçan (1994), müziğin insan yaşamındaki “Bireysel (Fizyo/Psişik), Toplumsal, Kültürel, Ekonomik ve
Eğitimsel” işlevlerine dikkat çekmiştir (s.18).
İnsanlar yaradılışları, sosyal ve ekonomik durumları bakımından değişik fikirlere ve değişik çıkarlara
sahiptirler. Aralarındaki düşünce, çıkar ve psikolojik eğilim farklılıklarından doğan çatışma politikanın
temelini oluşturur. Dolayısıyla politika, toplumda yaşayan insanlar arasında bir çatışma, bir mücadele ve
kavga olarak tanımlanabilir. Karşıt görüşleri temsil eden kimi düşünürlere göre politikanın amacı, her
şeyden önce toplumda bütünlüğü sağlamak, özel çıkarlara karşı koyarak genel yararı ve insanların ‘ortak
iyiliğini’ gerçekleştirmektir (Kapani, 1975). Bir başka tanıma göre politika, “...bir örgütün ya da bir örgüt
tepe yöneticisinin önemli konularda benimsediği tutum ya da genel yönelim, izlediği yol ve yöntemdir”
(Öztekin, 2013, 23). Bu düşüncelerden hareketle, politika herkesin yararına olan bir toplum düzeni kurma
çabası ve bu çaba için tercih edilen tutum, yol ve yöntemlerdir denilebilir.
Müzik ve Politika arasındaki ilişki, tarihsel süreçte toplum yaşamında egemen olan siyasi fikirlerin,
güçlerin ve toplumu ilgilendiren olayların, dönemin müzik anlayışı içerisinde çeşitli şekillerde işlenmesi
olarak ele alınabilir. Bu doğrultuda 20. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan ideolojik hareketlere ve çatışmalara
bakıldığında, bu hareketliliğin yansımaları dönemin müzikal yapısında bir tür serzeniş ve içerik olarak
ideolojilerin işlendiği ezgisel motiflerde görülebilmektedir. Kutluk (1997), “Verdi’nin operalarında ‘yürüyün
savaşa’ naraları ya da ‘vatan için ölmenin büyük onuru’ gibi kavramlar işlenmeseydi, Verdi adı bugün
İtalya’nın özgürlük mücadelesinde ne denli anılabilirdi? Müziğin politik gücünün herkes farkındaydı, ama
en çok farkında olanlar bağdarlar ve politikacılardı” diyerek (s.79), Avrupa’daki politik ortamın müziğe
nasıl yansıdığını ifade etmiştir. Osmanlı tarihinden Mehter müziği de benzer bir örnek olarak düşünülebilir.
Mehteranın, aktif savaş yapılmayan dönemlerde seslendirdiği ezgilerin, içerik bakımından Hanedana övgü
(Örn., Nevbet, Hünkâr peşrevi, Tören peşrevi vb.) niteliği taşıdığı bilinmektedir (Ak, 2009; Budak, 2006).
Ayrıca Fetih Marşının sözlerinde yer alan “Bir elde kalkan, bir elde hançer, Serhadde doğru ey şanlı asker”
mısralarında orduya yapılan övgünün yanı sıra ordu için hedef gösterildiği de düşünülebilir. Tarihi
olaylardan beslenen bu ezgiler aracılığıyla, genellikle Osmanlı ordusunun ve padişahların elde ettiği
zaferlerin yanı sıra devletin gelecekte hedeflediği birtakım politikalara da vurgu yapıldığı söylenebilir.
Ayrıca müzik ve politika ilişkisi bağlamında düşünülebilecek bir başka unsur da müziğin politik
propaganda ya da siyasal iletişim aracı olarak kullanılmasıdır. Bu noktada siyasi oluşumların, seçim
çalışmaları başta olmak üzere pek çok etkinlikte politik mesajlarını geniş kitlelere iletirken müziği iletişim

- 338 -
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research
Cilt: 13 Sayı: 72 Ağustos 2020 & Volume: 13 Issue: 72 August 2020

aracı olarak uzun zamandır kullandığı bilinmektedir. Türkiye’de de siyasal alanda müzik kullanımı 1946’da
başlasa da ilk seçim şarkısı 1965 yılında kullanılmıştır (Akçay, 2016).
“Müzik Politikası” ve “Müzik-Politika ilişkisi” birbirinden farklı anlamlar ifade etmektedir. Müzik
politikası, müziğin politikaya hizmet etmesi (politik mesaj içeren örnekler, politik amaçlarla müzik
kullanımı, seçim-propaganda müzikleri vb.) ve politikanın müziğe hizmet etmesi (müzik ve müzik eğitimine
ilişkin politika geliştirme vb.) olarak iki şekilde düşünülebilir. Müzik politikası, devletin müzik ile ilgili
konularda kültürün korunması, devamının sağlanması, eğitimle aktarımı ve uluslararası boyutta tanıtımı
konularında, özel ve tüzel kişilerin nasıl hareket etmesi gerektiği, işleyişin nasıl olacağı, hak ve
sorumlulukların neler olacağı ve bunların nasıl güvence altına alınacağı gibi konularda, hukuki
düzenlemelerin yapılabilmesi için gereklidir. Devlet çeşitli kurum/kuruluşları vasıtasıyla, bu düzenlemeleri
yaparak ve ihtiyaçlara göre gerekli kurum/kuruluşları tesis ederek ya da tesis edilmesini teşvik ederek
müzikal işleyişin, devletin amaçlarına göre yürütülmesini sağlar. Erken Cumhuriyet döneminde yapılan
ekonomik, sosyal ve kültürel birçok çağdaşlaşma hareketlerinin bu tanımlamaları desteklediği söylenebilir
(Gökçeli, 2014; Açıksöz Mutlu, 2014; Yazıcı, 2017)
1.2. Türkiye’de Kültür, Sanat ve Müzik Politikaları
Türkiye’de kültürel alanda hayata geçirilmesi hedeflenen politikaların alt yapısı, Cumhuriyet’in
ilanından önceki yılları da kapsamaktadır. Bu dönemde yapılması hedeflenen kültürel yeniliklerin çağdaş
bir Türk toplumunun mimarisini oluşturduğu söylenebilir. Yine bu dönemde hedeflenen yeniliklerin alt
yapısına yönelik birçok kurum/kuruluşun resmi olarak hayata geçtiği söylenebilir. Ülkemizde Tanzimat
döneminde başlayan Batılılaşma hareketi kısa bir süre sonra Batı hayranlığına dönüşmüş, takip eden süreçte
Batılılaşma hareketleri ile bir takım politik adımlar atılarak, bu politikalar hayata geçirilmeye çalışılmıştır.
Bu hareketlerin gerekçesi olarak Batı’da başlayan sanayi devrimi ve bilim-teknoloji alanlarındaki gelişmeler
gösterilebilir.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türkiye Cumhuriyeti’nin muasır medeniyetler arasındaki
yeri açısından sanatın önemini vurguladığı bilinmektedir. Her ne kadar Atatürk’ün sözlerini yanlış
anlayarak Türk müziğini yasaklayıp yerine Batı müziğini getirmeye çalışan yanlış uygulamalar yaşanmış
olsa da yine Atatürk’ün müdahalesiyle bu yanlışlıktan dönülmüş ve Türk müziğini dışlamayan müzik
politikalarının uygulanmasına çalışılmıştır. Batı müziği ile Türk müziğinin harmanlandığı yeni bir sentez
oluşturulması amaçlanmıştır. Bu senteze örnek olarak icrada “Si bemol” sesi yerine “Si natürel” sesinin
kullanılması gösterilebilir (Uçan, 1994). Atatürk’ün çağdaşlaşmak adına attığı adımlar ve hedeflediği
yenilikler arasında şüphesiz müzik önemli bir yer tutmaktadır. Nitekim Atatürk, Osmanlı müziği ve halk
müziği konusundaki görüşlerini dönemin müzik adamlarına iletmiş ve bu konuya dair ilk olarak 1928
yılında Sarayburnu’nda yaptığı bir konuşmasında, Türk milletinin şen ve şatır olan yapısına uygun yeni
müziklerin de cemiyet hayatında yer bulmasına verdiği önemi ifade etmiştir (Türk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi, 1997, 272).
Ziya Gökalp’in de Cumhuriyet dönemi müzik politikalarındaki yeri oldukça önemlidir. Batı müziği
ve halk müziğinden yeni bir sentez meydana getirme fikrinin sahibi olan Gökalp, aynı zamanda bu politik
süreçte atılan adımlarda ve alınan kararlarda danışma merci konumunda olmakla birlikte, birtakım fikirlerle
bu değişimin yönünü belirlemiş ve Türk müziğine yeni bir boyut kazandırmada hatırı sayılır bir rol
oynamıştır. Türk müziğinin tamamen geri planda tutulduğu, Batı müziğinin benimsendiği yıllarda çıkan
toplumsal tepkileri ortadan kaldıracak bir düzenleme çıkaran Gökalp bu yeniliği ile kültürün yaşamasında
da önemli bir rol oynamıştır. “Ziya Gökalp’in milli müzik anlayışı (halk müziği ile Batı armonisini
birleştirme yöntemi), geleneksel Türk Sanat Müziği’nin dışlanmasına zemin hazırlarken, dönemin müzik
teorisyenleri ve bestecileri tarafından da Türk müziğinin kökenin ne olduğu ve ulusal müzik yaratma
konusunda farklı fikirlerin tartışılmasını beraberinde getirmiştir” (Gökçeli, 2014, 30).
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti 1920 yılında kurulduktan sonra, Maarif Vekâleti içinde
bugünkü Kültür Bakanlığı’nın temelini oluşturan ‘Hars Dairesi’ kurulmuştur. Bu Daire'nin görevi,
bünyesindeki müzeler, kütüphaneler ve güzel sanatlar şube müdürlükleri kanalıyla kültürle ilgili sorunları
çözmektir. İlk Hars Dairesi müdürünün 12.06.1920'de göreve başlamış olması, Meclis'in kültür konusunu,
kuruluşundan iki ay kadar sonra hemen gündemine aldığını göstermektedir” (Ersoy, 1966, 17).
Bu gelişmeler ışığında, eğitim, öğretim, öğrenme ve hatta davranış gibi kavramları kapsayan kültür
kavramının çağdaşlaşmadaki önemi görülebilmektedir. Eğitim öğretim gibi toplumu doğrudan ilgilendiren,
hayati konuları kapsayan kültürel politikalar Atatürk’ün önem verdiği yenilikler arasındadır. Cumhuriyetin

- 339 -
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research
Cilt: 13 Sayı: 72 Ağustos 2020 & Volume: 13 Issue: 72 August 2020

ilanından üç yıl önce başlayan kültür politikaları kapsamındaki faaliyetlerin, Atatürk’ün kültüre ve
kapsadığı alanlara verdiği önemi bir kez daha vurgulamaktadır.
O dönemin müzik ve müzik eğitimi politikaları doğrultusunda, ülkemizde müzik alanında önde gelen
isimlerden fikir alınmış ve bu fikirler ışığında müziğe yön verilmeye çalışılmıştır. Bu isimlerden biri olan
Ahmet Adnan Saygun yurt dışında müzik eğitimi alıp yurda dönmesinin ardından, Batı müziği ile ilgili
besteler ve çalışmalar yapmıştır. Saygun’un Türk müziği unsurlarından hareketle Batı müziği tekniklerini
kullanarak ürettiği eserlerinin Türk müziğin çağdaşlaşma sürecinde önemli rol oynadığı söylenebilir.
“Cumhuriyetin ilk dönemi süresince reformların uygulanmasında müziğin önemli rol oynadığı
görülmektedir. Bu çerçevede sosyal alandaki ve dil alanındaki reformların yanı sıra, bölgenin Osmanlı
tarihinden farklı olan Türk kültürüne ait köklerini destekleyerek, yeni laik ve demokratik Türk ulusunu
Avrupa ile bütünleştirmek hedeflenmekteydi. Bu doğrultuda, Cumhuriyetin ilanını izleyen yıllarda müzik
reformunun bir destekçisi olarak Saygun, Türk ulusalcılığının bir temsilcisi olmuştur ve Saygun’un Avrupa
ile bağ kurma arayışında olan müziği reform dönemi politik ideolojisini yansıtmaktadır” (akt. Yazıcı, 2017,
337).
Cumhuriyet döneminde atılan önemli adımlardan biri de Türk eğitim politikalarıdır. Atatürk’ün
“Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve
sefalete terk eder.” sözlerinden eğitimin önemine vurgu yaptığını görmek mümkündür. Atatürk döneminde
başlayarak değişik zamanlarda dünyanın çeşitli yerlerinden eğitim alanında pek çok uzman ülkemize davet
edilmiş, bu aydınların eğitim ile ilgili görüşlerini ve Türk eğitim politikalarıyla ilgili fikirlerini yazılı rapor
halinde sunmaları istenmiştir (Tangülü, Karadeniz ve Ateş, 2014). Yine bu dönemde yapılan politikalar
arasında köy enstitülerinin ve paralelindeki eğitim kurumlarının açılması, Atatürk’ün eğitime verdiği önemi
ortaya koymaktadır. Köy enstitülerinde eğitimin ne denli yoğun ve amaçlı, eğitime verilen önemin ne
boyutta olduğunu anlamak için Aşık Veysel gibi önemli bir halk ozanının bu okullarda eğitim verdiği
örneğe dikkat çekilebilir. Müzik alanında yapılan gelişmelere yön veren, alanla ilgili birçok uzman kişiden
bahsedilebilir. Bu süreçte geleneksel Türk halk müziği dalında Aşık Veysel Şatıroğlu, Aşık Ali İzzet Özkan
ve Muzaffer Sarısözen; çağdaş Türk sanat müziği dalında Ahmet Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin ve
Cemal Reşit Rey; Türk halk eğitimi/halk müziği derlemeciliği alanında Halil Bedii Yönetken, Mahmut Ragıp
Gazimihal ve Ferruh Arsunar olmak üzere çok sayıda müzik insanı önemli hizmetler gerçekleştirmişlerdir.
Ayrıca çok sayıda müzik öğretmenleri ülkenin hemen her yerinde Halkevleri Özengen Müzik
Topluluklarında yönetici, eğitimci veya icracı olarak görevler almışlardır (Uçan, 2012, 37).
Cumhuriyet’in ilerleyen yıllarında müzik politikaları bağlamında yapılan düzenlemelere
bakıldığında, kültürel, sosyal ve daha birçok alanda arayış veya bir tür kimlik karmaşası içinde olunduğu
söylenebilir. “1945’te çok partili siyasal hayata geçişle birlikte CHP’nin karşısında birçok siyasi partinin
kurulması, enstitülere yöneltilen suçlamaları da arttırmıştır. Karşıt partiler arasında özellikle Demokrat
Parti, CHP yönetimini yıpratmak için Köy Enstitülerini bir koz olarak kullanmaya başlamıştır. İşin ilginç
yanı, suçlamaların CHP içinden de taraftar bulmasıdır” (akt. Aysal, 2005).
Kültürel manada popülerleşen Türk toplumu bu popülerleşmenin etkisinden henüz kurtulmuş
değildir. Popüler kültür kapsamında popüler müzik, etnik değerlerin ötesinde bir seyre kapılmış, Türk sanat
müziği ve halk müziği yani öz müziğimiz giderek hor görülmeye başlanmıştır. Yirmi birinci yüzyılda
küreselleşen dünyada müziğimize baktığımızda müziğin kültürel yönünü görmek neredeyse imkânsızdır.
Benzer durum müzikal yapı için de geçerlidir. Öz müziğimizle örtüşen, kültürümüzü yansıtan ezgiler hiç
yok denecek kadar azdır. Bu sonuçlar üzerinde popüler kültürün etkisi büyüktür. Son yıllarda giderek artan
sosyal medya kullanımı popülerleşme üzerinde azımsanmayacak bir alt yapıyı oluşturmaktadır. Sanatsal ve
birçok alanda manadan uzak bir toplumun ayak izlerini görmek, gelecekle ilgili giderek artan bir kaygıyı
kaçınılmaz kılıyor (Kutluk, 1997, 21). Bu bağlamda düşünüldüğünde, Türkiye’nin Atatürk’ün işaret ettiği
gibi çağın ihtiyaçlarına uygun, Türk müzik geleneği temeline dayanan yeni müzikal üretimlere ve
dolayısıyla Türk müziğinin hak ettiği gelişimi gösterebilmesine imkân tanıyan sanat ve müzik politikalarına
ihtiyacı olduğunu söylemek mümkündür. Bu nedenle de müzik ve politika konularında daha kapsamlı pek
çok çalışmaya ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.
Yapılan literatür taraması sonucunda Türkiye’de müzik ve politika ilişkisi üzerine yapılmış
araştırmaların incelendiği başka bir çalışmaya rastlanmadığından dolayı bu çalışma, müzik ve politika
konusunda araştırma yapmak isteyen araştırmacılara ve konuyla ilgili herkese ışık tutacak öncü
çalışmalardandır.

- 340 -
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research
Cilt: 13 Sayı: 72 Ağustos 2020 & Volume: 13 Issue: 72 August 2020

1.3. Türkiye’de Müzik ve Politika Üzerine Yapılmış Akademik Çalışmalar


Kaya (2012) “Yeni Türk Müzik İnkılâbına Bir ‘Hazırlık Evresi’ Olarak 1826-1920 Dönemi” adlı
çalışmasında Tanzimat döneminden başlayarak Cumhuriyet dönemine kadar olan sürede müzik alanında
yapılan gelişmeleri ve bu gelişmelerin Cumhuriyet dönemi müzik politikalarına hazırladığı zemini ele
almıştır. Osmanlı devletinin 600 yıllık imparatorluk sürecinde renkli bir kültür mozaiğine sahip oluşuna
bağlı olarak müzik kültürünün de renklendiği ifade edilmiştir. Çalışmanın sonuçlarında 19. yüzyıldan
itibaren yaşanan batılılaşma sürecinde, Cumhuriyet döneminde gerçekleşecek müzik politikalarına ilham
kaynağı olan fikirlerin, uygulamaların ilk bu dönemde hayat bulduğu; sonraki yıllarda müzik, resim, tiyatro,
dans gibi alanlara özgü okulların açılmasıyla gelişmeler kaydedildiği ifade edilmiştir.
Çelikel (2017) “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e modernleşme, müzik ve siyaset ikilileri” adlı çalışmasında,
Tanzimat hareketiyle başlayan ve Cumhuriyet’in ilk dönemlerini kapsayan sürecin içindeki modernleşme
hareketlerini müzik bağlamında ele almıştır. Bu dönemlerde siyasetin alanına dâhil olan müziğin duracağı
noktanın değişken bir hâl aldığı, seçeceği taraflardan dolayı müziğin ideolojilerle bağının oluşmasına vesile
olduğu, hatta kendisinin gerektiğinde bir ideoloji olduğu araştırma sonuçlarından bazılarıdır. Çalışmanın
diğer bir ilgi odağı ise modernleşmedir. Bu bağlamda Batı, modernleşme gibi bir kavram üreterek kendi
dışındaki toplumları gelişmemiş olarak görmüş ve kendi modelini önermiştir. Batıdan farklı olarak
Osmanlı’daki ve Cumhuriyet dönemindeki modernleşme birbirinden farklı içeriklere ve yöntemlere sahiptir.
Osmanlı modernleşmesinde amaç ülkeyi tekrar kalkındırabilmek iken Cumhuriyet döneminde yeni
kurulmuş bir ülkenin yapısını temelden inşa etme amacı doğmuştur. Müzik bağlamında bakıldığında,
Cumhuriyet döneminde özellikle Gökalp’in müzik fikirleri ekseninde Batı modernleşmesine bağlı kalınarak
değişim yaratılmaya çalışıldığı ifade edilmiştir.
Mutlu (2015), Türk musikisinin bir parçası olan mehterandan bando takımına geçişte II. Mahmut
ıslahatlarında başlayan Batılılaşma anlayışının günümüze kadar uğradığı değişimleri konu aldığı
çalışmasında, siyasal müziğin geniş anlamdaki devlet dışı ve karşıtı müzik pratiklerini de içeren kullanımı
yerine, resmi devlet politikası anlamında bir siyasal müziğin kastedildiğini belirtmiştir. Günümüz bando ve
gündelik müziği ele alındığında, popüler kültürden söz etmenin mümkün olduğunu ifade etmiştir.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın havadan çekilen görüntüleri üzerine, giriş bölümü Gustav Mahler’in 6.
Senfonisi esintili, 13 zamanlı, mehter çalgılamasına sahip, İstiklal Marşı video klibi, geleneksel, modern ve
postmodern dönemlerin eklektik bir sentezi olarak; bir atıf ve bir yakıştırma olarak, tahayyül edilen “halka”
ilişkin yaratıcı bir çalışma şeklinde değerlendirilmiştir.
Dinçer (1981) çalışmasında, Atatürk'ün Türk musikisine ve sanata bakış açısını, musikimizdeki bazı
hususların değiştirilmesi, düzeltilmesi ve bunun gerekliliği hakkındaki düşüncelerini değerlendirmeyi
amaçlamıştır. Çalışmada, Atatürk’ün musikiyi sevdiği, özellikle Rumeli türkülerini dinlemekten ve
söylemekten hoşlandığı, yalnız musikinin ağır yapısını sevmediği, Osmanlı’dan gelen bazı Türk musiki
kuruluşlarının icrasını devam ettirmek kaydıyla eğitiminin durdurulması ve Batı musikisi faaliyetlerinin
yürütülmesi gerektiğine ilişkin düşüncelerinin olduğu ifade edilmiştir.
Açıksöz Mutlu (2014), “Cumhuriyet’in ilanından sonra Türkiye’de çağdaş müzik politikaları (1923-
1945)” adlı çalışmasında Tanzimat döneminden 1945'li yıllara kadar olan sürede Türk Müzik politikalarını
ve müziğe verdiği yönü ele almıştır. Tanzimat’tan Cumhuriyet'e kadar olan dönemde alınan kararlar ve
açılan yeni kurumlar ele alınarak müzikte modernleşme çabaları anlaşılmaya çalışılmıştır. Çalışmada
Cumhuriyet dönemi müzik politikası uygulamalarının bizzat devlet eliyle gerçekleştirildiği, dönemin devlet
adamlarının konuya ilgi gösterdikleri, Türk müziği-Batı müziği tartışmasının devlet adamlarını zaman
zaman karşı karşıya getirdiği, müzik politikaları adına bu dönemde atılan adımların başarılı sayılabilecek
düzeyde olduğu, Osmanlı müziğinin teori ve kayıt eksikliğinin Türk müziğinin dışlanmasına sebep olduğu
ulaşılan sonuçlardan bazılarıdır.
Usta (2010) çalışmasında Cumhuriyet döneminde ülkede oluşturulmak istenen yeni müzik anlayışını
ele almıştır. Türk müziği üzerindeki çeşitli baskılar ve Batı müziğinin ön plana çıkarılma çabalarının yanı
sıra halk müziğinin Batı müziğiyle harmanlanması ve yeni bir sentez meydana getirilmesi, bu amaçla Batı’da
eğitim görmüş müzikologların Anadolu’da türkü derlemeye gönderilmesinden bahsedilmiştir. Ayrıca eski
musikinin yerini daha basitleştirilmiş haliyle klasik Türk müziğinin aldığı, bütün bu durumların sonucunda
toplumda klasik müziğin kabul görmesinin uzun zamana yayıldığı ve bunun nedeninin ise tepeden inme bir
politikanın olduğu belirtilmiştir.
Ayas (2013) tarafından yürütülen çalışmada, erken Cumhuriyet dönemi müzik politikalarının
karşısında halkın tutum ve tavrı konu alınmıştır. Çalışmanın öncelikli amacı erken Cumhuriyet döneminin
Osmanlı müziğini dışlamaya yönelik politika ve stratejileriyle bu müzik geleneğinin bu politikalara karşı
- 341 -
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research
Cilt: 13 Sayı: 72 Ağustos 2020 & Volume: 13 Issue: 72 August 2020

geliştirdiği savunma stratejilerini bir arada analiz etmek ve bu süreçte ortaya çıkan uyum ve direnç
örüntülerini saptamaktır. Çalışma sonuçlarında, erken Cumhuriyet döneminde hâkim siyasi-kültürel elit
tarafından açılan müzik tartışmasının, müziğin kendisinden ve toplumun beğenilerindeki değişimden
kaynaklanan bir estetik ve sanatsal probleme dayanmadığı, aksine temel meselenin, müzik tartışması
üzerinden devletin Batıcı tercihinin meşrulaştırılması, geleneksel Doğulu kimliğin meşruluk alanının dışına
itilmesi ve toplum kimliğinin dönüştürülmesi olduğu savunulmaktadır. Osmanlı müziğinin dışlanmasında,
iki yıla yakın süren radyo yasağı, hatta bir ara Türk müziği çalgılarının kamusal alanlarda çalınmasının
tamamen yasaklanmasının bile düşünülmesi gibi uygulamaların Osmanlı müziğinin topluma hitap etmeyen
dar bir zümre müziği olduğu, dolayısıyla resmi tedbirlerle kısa zamanda ortadan kaldırılabileceği
varsayımından hareketle yapıldığı ifade edilmektedir. Buna karşın toplumun yüzyıllardır şehir kültürünün
bütün dokularına yerleşmiş olan bu müzik geleneğine sahip çıktığı, hatta bir dönüşüm geçirerek şehrin
popüler müziği haline geldiği savunulmuştur.
Beşevli Solmaz’ın (2014) çalışmasında İkinci Dünya Savaşı’ndan 1990 yıllarına kadarki süreçte, tarihi
ve kültürel konuların yanı sıra devlet olgusu, tarih ve müzik ilişkisi ve bu olguların birbirleri üzerindeki
etkileri ele alınmıştır. İkinci Dünya savaşının kültürel alandaki etkilerinin kaçınılmaz olduğu vurgulanan
çalışmada, müziğin bu anlamdaki değişimlerden etkilenen önemli kültür olgularından biri olduğu ifade
edilmektedir. Ayrıca çalışmada, müziğin devlet eliyle kültür oluşturmada araç olarak kullanıldığı,
dolayısıyla Cumhuriyet’in temelleri atılırken de müziğin kültürel bir araç olarak kullanıldığı vurgulanmıştır.
Türkiye’de Cumhuriyet dönemi içerisinde meydana gelen çeşitli toplumsal olayların müziği etkilediği,
çalkantılı siyasi olayların müzik politikalarında ihtiyaçlara cevap verecek niteliklerde olmadığı ifade
edilmiştir. Araştırmanın diğer sonuçları arasında, ülkemizde kültür ve sanat kurumlarının geç oluşması, bu
kurumlara ait arşiv sisteminin yeterli olmayışı ve bu nedenle de kültür-sanat konularında nitelikli belgesel
bir hafızanın olmadığı, buna karşın dijital çağ araçları sayesinde arşivlemenin daha sağlıklı yapılmaya
başlandığı dikkat çekicidir.
Kıvanç (2013) 1923-2010 yılları arasındaki süreçte Türkiye’de müzik eğitimi politikalarını
değerlendirdiği araştırmasında, kalkınma planları, Milli Eğitim Şûralarının raporları, yabancı eğitimcilerin
raporları, güzel sanatlar raporları ve müzik eğitimi kurumları gibi kaynaklardan elde ettiği veriler ışığında
Türkiye’de müzik eğitimi politikasının olumlu-olumsuz yanlarının neler olduğunu betimlemeye çalışmış ve
söz konusu politikaların nasıl olması gerektiğine yanıt aramıştır. Çalışmadan elde edilen sonuçlar; ilk ve orta
öğretimde müzik ders saatlerinin az olduğu, örgün eğitim kurumlarındaki müzik derslerinde ortak şarkı
repertuvarının eksik olduğu, Türkiye’de mesleki müzik eğitimi konusunda gelişmeler sağlanmış olmasına
karşın ciddi sorunların halen yaşandığı, Kültür Bakanlığı’nın özengen müzik eğitimi konusunda yeterince
etkin çalışmadığı, orkestra, koro, opera gibi sanatsal kurumların halen her ilde kurulmadığı, Türk
bestecilerinin yeni eserler üretmeleri için desteklenmediği, müzik eğitimi fakültelerinin dünyadaki benzer
kurumlarla rekabet edebilecek düzeye ulaşamadığı, müzik öğretim uzmanlarını yetiştirme koşullarının
iyileştirilmediği, müzik eğitimi programlarını geliştirenlerin mesleki müzik eğitimi almış kişilerden
oluşmadığı, Türk müzik politikalarını oluşturan eğitimcilerin öğrenci ile karşı karşıya gelmiş kişilerden
oluşmadığı, yazılı ve görsel medyanın müzik eğitimini destekleyecek yapıda yayınlar yapmadığı, müzik
öğretmenlerinin örgütlenerek devlete ve hükümete kendilerini kabul ettiremediği, gelişmiş toplumlardaki
gibi Türkiye Cumhuriyeti’nde müzik eğitiminin okulöncesinden üniversiteye kadar olan süreçte eğitim
politikalarına dâhil edilmediği, sanatın siyasi görüşler temelinde oluştuğu şeklinde sıralanmıştır.
Keskin’in (2011) erken Cumhuriyet döneminde izlenen müzik eğitim politikalarının amacına ulaşıp
ulaşmadığına yönelik çalışmasında, erken Cumhuriyet döneminde, milli kültürel kimliğin kurgusunda
Osmanlı geleneksel müziğinin bu kimliğin dışında bırakılan bir değer olduğunu ifade etmiştir. Çalışma
sonuçlarına göre, bu süreç içerisinde yapılan en büyük hamle Osmanlı Geleneksel Müziğinin
değersizleştirilmesi, eğitiminin okullardan ve kurumlardan kaldırılması ve bir süreliğine de olsa icrasının
yasaklanması şeklindedir. Bu müdahalenin ya da değersizleştirmenin temelinde Türk kültürünü
yansıtmadığı düşüncesinin olduğu ileri sürülmüştür. Keskin’e göre halk kültürü bu revizenin dışında
kaldığı için bozulmamış ve gelecek müzik olgusuna temel oluşturacak şekilde saf kalmıştır. Araştırma
sonuçlarına göre erken Cumhuriyet döneminde müzik eğitim politikalarının amacına ulaştığı konusunda
net ifadeler kullanmak doğru sayılmaz.
Tangülü, Karadeniz ve Ateş (2014), Cumhuriyet dönemine (1924-1960) ait evrensel kabul gören eğitim
politikasının ülkeye uyarlanması ve çağdaş eğitim sisteminin temelleri konusuna odaklanmıştır. Dünyanın
çeşitli noktalarından ülkemize davet edilen uzmanların mevcuttaki problemlerin giderilmesi hususundaki
raporları incelenmiştir. Türkiye de eğitim programlarının yeniden inşa edildiği o yıllarda iki gruba ayrılan
- 342 -
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research
Cilt: 13 Sayı: 72 Ağustos 2020 & Volume: 13 Issue: 72 August 2020

yabancı uzmanlar tarafından verilen raporlardan ilk grubun verdiği tavsiyelerin uygulama açısından daha
başarılı olduğu, ikinci grubun verdiği raporların ise uygulama ve pratik açısından ülkemizin sistemine pek
uygun görülmediği ve maddi imkansızlıklar nedeniyle de yerine getirilemedikleri belirtilmiştir. Söz konusu
uzmanlardan ikinci gruptakilerin ABD’den gelmeleri nedeniyle eğitim sistemimiz üzerinde bir Amerikan
etkisi oluştuğu ifade edilmiştir. Söz konusu raporların ortak noktaları; eğitim sistemimizin merkeziyetçi
yapısının eleştirilmesi, okullarımızın fiziksel ve nicel yetersizlikleri, öğretmenlerin özlük haklarından
yeterince faydalanamaması şeklinde özetlenmiştir.
Demirci (2017) çalışmasında Türkiye’de genel eğitim politikaları kapsamında müzik öğretmeni
yetiştirmenin gereklilikleri, müzik alanında istihdamı etkileyen olumsuzluklar ve niteliksiz müzik
öğretmenlerinin topluma kazandırdığı olumsuz müzikal bakış açılarını ele almıştır. Cumhuriyet’ten bu yana
yapılan beş yıllık eğitim planlarında öğretmen konusuna yer verilmiş mesleğe geçişi engelleyen sorunlar ele
alınmış, (sosyal, ekonomik, istihdam şartları), çözülmeyen sorunların eğitimi olumsuz etkilediği sonuçlarına
ulaşılmıştır.
Ülke (2011), Ankara ili kamu ilköğretim ve ortaöğretim okulu yöneticilerinin müzik eğitimi
politikasında ve uygulamalarında yaşanan sorunlara ilişkin görüşlerini incelediği çalışmasında, okul
yöneticilerinin çoğunlukla müzik dersini gerekli gördüğünü saptamıştır. İlk ve ortaöğretim kademelerinde
tek bir müzik öğretmeninin yetersiz olduğu sonucuna ulaşılan çalışmaya katılan katılımcıların çoğu, müzik
öğretmenlerinin yeterli ve nitelikli olduğunu savunurken bir kısmı da müzik öğretmenlerinin yetersiz
olduğunu, lisans programında aldıkları eğitimin dışında müzikal eğitim yapamadıklarını savunmuştur.
Araştırmaya katılan ilk ve ortaöğretim yöneticileri okullarda en az iki müzik öğretmeni olması gerektiğini ve
okullarındaki müzik öğretmeni açığının kapatılması için uğraş verdiklerini bildirmişlerdir. Müzik dersinin
gerekliliği konusunda ders saatinin en az iki saate çıkarılması ve buna bağlı olarak müzik öğretmeni
istihdamının yapılması gerektiği savunulmaktadır. Yöneticilerin çoğu, müzik ders saatinin bir saatten fazla
olması için ilgili kurumlarla irtibatı müzik öğretmenlerinin kendilerinin kurması ve bu sorunu halletmek
için gayret göstermeleri gerektiği yönünde fikir beyan etmişlerdir. Araştırmaya katılan yöneticilerin
çoğunun boş kalan müzik dersinin başka derslerle doldurulmasına ve bazı ders eksikliklerinin müzik ders
saati kullanılarak doldurulmasına karşı oldukları da ulaşılan sonuçlar arasındadır. İlköğretim kademesi
yöneticileri müzik dersinin zorunlu olması gerektiğini ve buna ek olarak sınıflardaki yetenekli öğrencilere
seçmeli müzik dersi verilmesi gerektiğini öne sürmüşlerdir. Orta öğretim kademesi yöneticilerinin bu
konudaki düşünceleri ise müzik dersinin bütünüyle seçmeli ders olması yönündedir. Yöneticiler okullarında
müzik sınıfı olması gerektiğine ve bu sınıflarda projeksiyon, internet bağlantısı gibi teknolojik aygıtların
gerekliliğine dikkat çekmişlerdir.
Gün (2008) “Müzik enstrümanları müzesi için koleksiyon yönetim politikası” adlı çalışmasında,
müzik enstrümanları için yapılan müzelerin gerekliliklerine dikkat çekerek, dünyada varlığını sürdüren söz
konusu müzelerin kültürel, politik anlamda katkılarına vurgu yapmış, benzerlerinin ülkemizde yapılması
gerektiğine dikkat çekmiştir. Müziğin, müzik enstrümanları aracılığıyla toplumların refahı için olumlu ve
yapıcı etkiler sağladığı düşüncesinden hareketle, müzikal mirasımızın korunarak gelecek nesillere taşınması
gerektiği vurgulanmıştır. Gün’e göre, müzik enstrümanları müzesi, insanlara dokunulabilir ve
dokunulamaz müzik kültürünü anlatma misyonu ile insanlar ve müzik arasında bir köprü görevi
görmektedir. Bu durum, müzik enstrümanları müzesinin önemini açıkça vurgulamaktadır. Fakat,
Türkiye’de özel ve küçük koleksiyonlar dışında bu amaca hizmet eden kapsamlı bir müzik müzesi
bulunmadığının ifade edildiği çalışmada, Türkiye’de açılacak böylesine bir müzeye yol göstermek ve müzik
müzeleri üzerine çalışan araştırmacılara kaynak olmak amaçlanmaktadır.
Karlıdağ (2009) “Yeni iletişim teknolojileri ve Türkiye’de müzik endüstrisinde telif hakları
politikaları” adlı çalışmasında müzik alanında ve müzikle ilişkili telif haklarında dönüşüm sürecini tarihsel
olarak ele almış, dünyadaki bağlam çerçevesinde Türkiye’deki gelişmeler çözümlenmiştir. Çalışmanın
sonucunda küresel telif hakları rejiminin yerleşmesi için yapılan ideolojik mekanizmaların dışında kendi
toplumumuz için yararlı olabilecek eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları ile alternatif modellere yönelirken,
var olan kültürel zenginliklerin korunup yeniliklerin, yaratıcılıkların teşvik edilmesi gerektiği
savunulmuştur.
Tuncay (2008), küreselleşen dünyada kültürün evrenselleşmesinin moda, marka ve müzik üzerindeki
etkilerini konu aldığı araştırmasında, Türkiye’de sosyal dokuyu güçlendiren ve ulusal-milli bir kimlik ile
dünyanın önüne çıkabilen bir programın ancak psikolojik, sosyolojik, kültürel, ekonomik ve siyasal alanların
yeni teknolojilerle güçlendirilerek bağımsız ve bütüncül politikaların oluşturulabilmesiyle mümkün
olabileceğini belirtmiştir. Bunun başarılabilmesi için sorunların kamuoyuna mal olması ve çözümleri için
- 343 -
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research
Cilt: 13 Sayı: 72 Ağustos 2020 & Volume: 13 Issue: 72 August 2020

bilgi temelli bir algının yaratılması kaçınılmazdır. Türkiye geçmiş tarihi ve birikimleriyle dünyanın en
saygın ülkelerinin başında olması gerekirken; ithal edilen her şeyin (maddi ve manevi bütün her şey) bu
saygınlığı olumsuz etkilediği savunulmuştur. Türkiye’nin bütün bu olumsuzlukları aşabilmesinin yolunun,
Atatürk'ün bakışıyla örtüşen şekilde gençliğe güvenmek, onu doğru yönlendirebilmek ve işbaşına getirip
sorumluluk verebilmekten geçtiği vurgulanmıştır.
Tanyıldızı (2012) çalışmasında müziğin seçmenin; bilgi edinmesine, siyasi parti ve mesajı
hatırlamasına, seçmenin dikkat kesilmesine, tutum oluşturmaya, harekete geçirici ve siyasal katılımı artırıcı
etkisi olduğunu ortaya koymuştur.
Mucu’nun (2013) çalışmasında müziğin tarihi, felsefi ve sosyolojik boyutları bağlamında siyaset ve
propaganda aracı olarak kullanımı konusu ele alınmış, konuya filozofların perspektifinden başlanmış ve
günümüzdeki yaygın popüler kültürün etkisiyle şekillenen güncel sosyolojik perspektifle kronolojik
denilebilecek bir bağ kurulmaya çalışılmıştır. Araştırmanın sonucunda müziğin hem siyasal erk tarafından
hem de ona karşı duran muhalefet tarafından politik amaçlarla kullanıldığı, kapitalizmin gelişmesiyle
birlikte de endüstrileşmeye başladığı savunulmuştur.
Önürmen ve Temel (2014), siyasi partilerin seçim şarkılarıyla insanların hangi yönlerine hitap ettiği ve
müziğin insanların siyasi tercihleri üzerindeki etkilerinin ele alındığı çalışmalarında, seçim şarkılarını biçim
ve içerik bakımından incelemişlerdir. Araştırma sonucunda basit, akılda kalıcı sözlerle adayların kişisel
özelliklerine, milli, dini ve kültürel değerlere sıklıkla vurgu yapıldığı anlaşılmıştır. Şarkılar genelde adayın
ismini taşımaktadır. Nakarat bölümünde özellikle adayın ismine vurgu yapılmaktadır. Elde edilen veriler
ışığında, medya kanallarının ve pazarlama tekniklerinin giderek çeşitlendiği diğer sonuçlardandır. Blok bir
seçmen kitlesine ulaşmanın giderek güçleştiği, seçmenin birden fazla sosyal katmana ve kimliğe dağıldığı
günümüzde; siyasi partilerin ve adayların, hem mesajlarını kısa yoldan, akılda kalıcı ve ikna edici bir
biçimde seçmene ulaştırdığı profesyonelce hazırlanmış bir yöntem olarak hem de Türk siyasi tarihinden
gelen bir gelenek olması bakımından seçim şarkılarına özel önem verdikleri görülmektedir.
Güven (2018) “Siyasal halkla ilişkiler kampanyalarında müzik kullanımı: Kullanımlar ve doyumlar
yaklaşımı bağlamında üniversite öğrencilerine yönelik bir araştırma” adlı çalışmasında siyasal kampanya
müziklerinin genç seçmenlerin beklenti ve gereksinimlerini karşılama durumlarını, kullanımlar ve doyumlar
yaklaşımı bağlamında ele almıştır. Çalışma sonuçlarına göre, siyasi kampanya müzikleri üniversite
gençlerinin tercihlerini etkilememektedir. Ancak bu müzikler üniversite öğrencilerinin bilgi edinme, eğlence,
motivasyon ve sosyalleşme gereksinimlerini karşılayıcı etkiye sahiptir. Ayrıca siyasi kampanya müziklerinin
üniversite öğrencilerinin sosyal kültürel yaşamlarının, kullanımlar ve doyumlar faktörleri üzerinde de
kısmen etkileyici olduğu belirtilmiştir.
İzci’nin (2019) çalışmasında seçim propagandalarında müziğin yeri ve önemi ele alınmış, Türk ve
dünya siyasetinden örnekler verilerek propaganda müziklerinin hedef kitleye ulaşmada izledikleri yollar bir
siyasi parti örneği üzerinden incelenmiştir. Çalışmada belirlenen örnek siyasi partinin 2002-2015 yılları
arasında kullandığı seçim müziklerine müzikal analiz ve şarkı sözlerine de içerik analizi yapılmıştır. Bu
müziklerde, Türk insanının müzikal olarak aşina olduğu ezgilerin, müzikal alt yapıların ve sözlü içeriklerin
kullanıldığı, her bölgede o yörenin insanına daha yakın gelecek olan müzikal unsurların ön plana çıkarıldığı
tespit edilmiştir. Çalışma sonucunda Türkiye’de seçim çalışmalarında müzik kullanımının profesyonel bir
alan olduğu, siyasi partilerin bu konuyu çok ciddiye aldıkları, müziklerin her unsurunun (söz, melodi,
çalgılar vb.) seçiminde hedef seçmenleri etkilemeye yönelik bilinçli yaklaşımın tercih edildiği, bir başka
deyişle seçim müziklerinin özellikle hedefe yönelik şekilde tasarlandığı, seçim müziği besteciliğinin
sosyologların, siyasetçilerin ve müzisyenlerin birlikte çalışmalarını gerektiren disiplinler arası bir iş olduğu
savunulmuştur.
1.4. Amaç
Bu çalışmanın temel amacı, Türkiye’de müzik ve politika ilişkisi üzerine yapılmış araştırmaların genel
özellikleri bakımından incelenmesi ve böylelikle ileride bu alanda çalışmayı düşünen araştırmacılar için bir
çeşit bibliyografya oluşturmaktır. En yalın haliyle kaynakça olarak tanımlanan bibliyografya (TDK, 2019),
belirli konulardaki yapıtları tüm alandaki araştırmacılar için bir araya getirdiği gibi araştırma literatürünün
de gelişimine katkı sağlamaktadır (Özişler ve Temiz, 2012).
2. Yöntem
2.1. Verilerin toplanması ve analizi
Araştırma probleminin amacına uygun bir şekilde verilerin toplanması ve çözümlenebilmesi için
gerekli koşullar, kullanılan araştırma modeli ile belirlenir. Bu araştırmada geçmişte ya da halen var olan bir
- 344 -
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research
Cilt: 13 Sayı: 72 Ağustos 2020 & Volume: 13 Issue: 72 August 2020

durumu var olduğu şekliyle tespit etmeyi amaçlayan tarama modellerinden “belgesel tarama” modeli
kullanılmıştır. Bu modelde araştırmaya konu olan olay, birey ya da nesne kendi koşulları içinde ve olduğu
gibi tanımlanmaya çalışılarak herhangi bir şekilde değiştirme etkileme, çabası gösterilmez. Belgesel tarama
var olan kayıt ve belgelerden veri toplama tekniğidir (Karasar, 2019, 109).
Türkiye’de müzik ve politika ilişkisi üzerine yapılmış akademik çalışmaların bibliyografik olarak
incelenmesi kapsamında “Müzik” ve “Politika” anahtar kelimeleri kullanılarak, Google Akademik ve TR
Dizin’de yer alan Türkçe makaleler ile YÖK Ulusal Tez Merkezi veri tabanındaki lisansüstü tezler taranmış,
ulaşılan çalışmalar betimsel istatistik yöntemlerinden frekans ve yüzde analizi kullanılarak incelenmiştir.
Araştırma kapsamında ilgili veri tabanlarında yapılan tarama sonucunda Müzik ve Politika anahtar
kelimelerini kullanan toplam 31 çalışmaya (13 tez; 18 makale) rastlanmıştır. Ancak araştırma konusu
bağlamında bakıldığında bazı çalışmaların başlık ya da anahtar kelimelerinde müzik ve politika sözcükleri
geçse de çalışmanın içerik bakımından müzik ve politika bağlamında olmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle
9 yayın (makale) çalışma kapsamı dışında bırakılmıştır. Ayrıca YÖK Ulusal Tez Merkezi veri tabanında
bulunan 1 lisansüstü teze erişim izni olmadığından bu 1 çalışma da kapsam dışında bırakılmıştır. Geriye
kalan 21 çalışma betimsel istatistik analizine tabi tutulmuş ve elde edilen bulgular üçüncü bölümde
verilmiştir.
3. Bulgular
Çalışmanın bu bölümünde, Türkiye’de müzik ve politika ilişkisi üzerine yapılmış olan çalışmalar,
çalışma türü (tez, makale), çalışmanın yapıldığı yıl, çalışma düzeyi (ulusal, uluslararası) ve ulusal
makalelerin indekslerde taranma durumlarına ilişkin betimsel analiz yöntemlerinden frekans ve yüzde
analizleri sonucunda elde edilen bulgular tablolar halinde sunulmuştur.
Tablo 1. İncelenen akademik çalışmaların türlerine göre dağılımı

Tür f %
Tez 12 57,14
Makale 9 42,86
Toplam 21 100

Tablo 1’deki verilere göre, müzik ve politika ilişkisi üzerine yapılan akademik çalışmaların büyük bir
kısmının (%57,14) lisansüstü tez türünde olduğu, geriye kalan kısmın (%42,86) ise makale olarak çalışıldığı
görülmektedir.
Tablo 2. İncelenen lisansüstü tezlerin türlerine göre dağılımları

Tür f %
Yüksek Lisans 6 50
Doktora 6 50
Toplam 12 100

Tablo 2’deki verilere göre, müzik ve politika ilişkisi üzerine yapılan lisansüstü tez çalışmalarının
yüksek lisans ve doktorada (%50) eşit olarak çalışıldığı, sanatta yeterlik programlarında bu konunun
çalışılmadığı görülmektedir. Ayrıca toplam çalışma sayısına bakıldığında, müzik ve politika ilişkisi üzerine
çok az sayıda lisansüstü çalışma yapıldığı görülmektedir.
Tablo 3. İncelenen lisansüstü tezlerin yıllara göre dağılımları

Yıl f %
2008 1 8,33
2009 1 8,33
2011 2 16,66
2013 3 25
2014 2 16,66
2017 1 8,33
2018 1 8,33
2019 1 8,33
Toplam 12 100

- 345 -
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research
Cilt: 13 Sayı: 72 Ağustos 2020 & Volume: 13 Issue: 72 August 2020

Tablo 3’teki verilere göre, müzik ve politika ilişkisi üzerine en çok lisansüstü tez çalışmasının 2011,
2013 ve 2014 (Toplam %58) yıllarında yapıldığı görülmektedir. İlk çalışmanın 2008 yılında yapılmış olduğu,
bazı yıllarda ise konuyla ilgili hiç çalışma yapılmadığı görülmüştür.

Tablo 4. İncelenen makalelerin türlerine göre dağılımları

Tür f %
Ulusal 6 66,66
Uluslararası 3 33,33
Toplam 9 100

Tablo 4’teki verilere göre, Müzik ve Politika ilişkisi üzerine yapılan makale çalışmalarının büyük bir
kısmının (%66,66) ulusal hakemli dergilerde yayımlandığı görülürken, uluslararası dergilerde yayımlanan
makalelerin daha az olduğu görülmektedir (%33,33).
Tablo 5. İncelenen ulusal makalelerin indekslerde taranma durumlarına ilişkin betimsel istatistik sonuçları

Uzantı f %
TR Dizin 5 83,33
Diğer 1 16,66
Toplam 6 100

Tablo 5'teki veriler, müzik ve politika ilişkisi üzerine yapılan makalelerden ulusal dergilerde
yayımlanan çalışmaların %83,33’ünün TR Dizin tarafından taranan dergilerde, %16,66’sının ise TR Dizinde
yer almayan dergilerde yayımlandığı belirlenmiştir.
Tablo 6. İncelenen makalelerin yıllara göre dağılımları

Yıl f %
1991 1 11,11
2008 1 11,11
2010 1 11,11
2012 2 22,22
2014 2 22,22
2015 1 11,11
2017 1 11,11
Toplam 9 100

Tablo 6’da yer alan verilere göre, müzik ve politika ilişkisi üzerine yapılan çalışmaların büyük bir
kısmının (Toplam %44,44) 2012 ve 2014 yıllarında yapıldığı görülmektedir. Bunun dışında kalan 1991, 2008,
2010, 2015 ve 2017 yıllarında (%11,11) yalnızca birer çalışmanın olduğu görülmektedir. Konu ile ilgili ilk
çalışma 1991 yılında yapılmış olduğu halde 2008 yılına kadarki 17 yıllık süreçte müzik ve politika ile ilgili
makale şeklinde hiçbir çalışmanın olmadığı görülmektedir.
Tartışma, Sonuç ve Öneriler
Müzik ve Politika kavramlarının birbirinden ayrı anlamları olmasına ve farklı alanları temsil
etmelerine rağmen, birbiriyle iç içe oldukları söylenebilir. Çağlar boyunca, birçok işleve sahip olan müzik,
toplum ve toplumu yönetenler arasında bir iletişim aracı olarak kullanılmaktadır. Politika penceresinden
bakıldığında, müziğin toplumun ilgisini politik meselelere çekmek için kullanılmasının yanında toplum
tarafından da mevcut yöneticileri eleştirmek, protesto etmek ya da desteklemek için kullanıldığı
görülmektedir.
Türkiye’de müzik ve politika ilişkisi üzerine yapılmış olan akademik çalışmaların sonuçlarına genel
olarak bakıldığında, müzik politikaları konusundaki çalışmaların en yoğun olduğu dönemin erken
Cumhuriyet dönemi olduğu söylenebilir. Bu dönemde birçok alanda olduğu gibi kültürel alanda da yapılan
yeniliklerin Mustafa Kemal Atatürk eliyle hayata geçirildiği görülmektedir. Bu süreçte eğitim alanında
dünyaya ışık tutmuş eğitim uzmanlarının, Türk eğitim politikaları (ve dolayısıyla Türk sanat eğitimi
politikaları) ile ilgili fikirlerine başvurulduğu, bununla birlikte müzik alanına ilişkin politikalar
- 346 -
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research
Cilt: 13 Sayı: 72 Ağustos 2020 & Volume: 13 Issue: 72 August 2020

oluşturulurken alanda yetkin ve donanımlı sanatçıların/virtüözlerin fikirleri alınarak bu politikaların hayata


geçirildiği görülmektedir. Bu bağlamda düşünüldüğünde, günümüzde de sanat alanında ihtiyaç duyulan
politikaların, Atatürk’ün temel felsefesi olan çağdaş toplum temeline dayandırılarak, yeniden
yapılandırılması önerilebilir.
Türkiye’de müzik ve politika ilişkisi üzerine yapılmış olan çalışmaların, çalışma türü (tez, makale),
çalışmanın yapıldığı yıl ve çalışma düzeyine (ulusal, uluslararası) göre betimsel analiz yöntemlerinden
frekans ve yüzde kullanılarak incelendiği bu araştırma sonucunda, toplam 21 adet akademik çalışma
incelenmiştir. Bu çalışmaların büyük bölümü lisansüstü tez şeklinde yapılmıştır. Makalelerin de ulusal
düzeyde yoğunlaştıkları, başka bir deyişle uluslararası düzeyde yayımlanan çok az sayıda makale olduğu
görülmüştür.
Araştırmanın bir diğer parametresi olan çalışma yılları bağlamında bakıldığında, lisansüstü tezlerin
2011, 2013 ve 2014 yıllarında yoğunlaştığı, 2008 öncesinde konuyla ilgili hiç tez çalışması yapılmadığı
görülmüştür. Makalelerin ise 2012 ve 2014 yıllarında yoğunlaştığı, 2017’den sonra ise konuyla ilgili bir
çalışma yapılmadığı görülmüştür. Müzik ve politika ilişkisini inceleyen ilk makalenin 1991 yılında
yayımlanmış olmasına karşın 2008 yılına kadar başka makale çalışmasına rastlanamadığı da çalışmada elde
edilen sonuçlardandır.
Sonuç olarak müzik ve politika konusunu ele alan lisansüstü tez ve makale gibi nitelikli çalışmaların
sayısının çok az olduğu, özellikle 2000’li yıllarda bu konuda çalışmalar yapılmaya başlandığı ancak son
yıllarda bu konuyla ilgili yeterince çalışma yapılmadığı görülmüştür. Bu durum, müzik politikası üretimi ya
da mevcut politikaların güncellenmesi noktasında veriye dayalı bir politika yapım sürecinin işletilmesine
imkân tanıyacak yeterli verinin olmadığı anlamına gelebilir. Örneğin (bu çalışma kapsamında detaylıca ele
alınmamış olmakla birlikte) popüler kültürün Türk müzik kültürü üzerindeki baskılayıcı ve değiştirici etkisi
bilinmektedir (Kutluk, 1997). Bu etkilerin olumluya çevrilebilmesi, Türk müzik kültürünün popüler
kültürün yozlaştırıcı baskısından kurtulabilmesi için müzik-politika konusuna odaklanan daha çok
akademik çalışmaya ihtiyaç olduğu görülmektedir. Dolayısıyla müzik-politika konusunda çalışacak
araştırmacıların, müzik bilimcilerinin, siyaset bilimcilerinin yetiştirilmesi, bu konuda çalışma yapmaya
teşvik edilmesi gerekmektedir.
Türkiye’de müzik ve politika ilişkisi üzerine yapılan ve yapılacak olan çalışmaların Türkiye’de
müziğe ve müzik eğitimine yön vereceği düşüncesinden hareketle bu çalışmaların daha sık yapılması
önerilebilir. Müzik kültürünü popülizmin etkisinden kurtarmaya ve korumaya odaklanan politikaların
geliştirilip uygulanması sağlanabilir. Milli eğitim ve yükseköğretim kurumlarında müziğin kültürel
anlamdaki önem ve işlevleri doğrultusunda eğitim programları yeniden düzenlenerek uygulamaya
geçirilebilir.

KAYNAKÇA
Açıksöz Mutlu, Fülya (2014). Cumhuriyet’in ilanından sonra Türkiye’de çağdaş müzik politikaları (1923-1945). Yayımlanmamış Doktora Tezi,
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Samsun, Tez No: 369273.
Ak, Ahmet Şahin (2009). Türk musikisi tarihi. Ankara: Akçağ Yayınları.
Akçay, Şevki Özer (2016). Seçim çalışmalarında müzik kullanımının seçmenlerin oy tercihlerine etkisi. 1. Ulusal Erzurum Müzik Bilimleri
Sempozyumu, (s. 845-871). Erzurum.
Ayas, Onur Güneş (2013). Klasik Türk müziği geleneğinde süreklilik ve değişim: Erken Cumhuriyet dönemi müzikte batılılaşma politikalarına karşı
uyum ve direnç örüntüleri. Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, Tez No: 351615.
Aysal, Necdet (2005). Anadolu’da aydınlanma hareketinin doğuşu: Köy Enstitüleri. Atatürk Yolu (Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi
Enstitüsü Dergisi), 9(35-36), 267-282.
Beşevli Solmaz, Pınar (2014). İkinci Dünya Savaşı sonrası Türkiye’de çağda müzik politikaları (1945-1990). Yayımlanmamış Doktora Tezi,
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Samsun, Tez No: 369272.
Budak, Ogün Atilla (2006). Türk müziğinin kökeni, gelişimi. Ankara: Phoenix Yayınevi.
Çelikel, Yunus Akif (2017). Osmanlı’dan Cumhuriyet’e modernleşme, müzik ve siyaset ikilileri. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Balıkesir
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Balıkesir, Tez No: 486112.
Demirci, Barış (2017). Türkiye’de müzik öğretmeni yetiştirme politikaları ve temel sorunlar. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, 21(3), 1061-1077.
Dinçer, Bedia Mükerrem (1981). Atatürk ve Türk musikisi. Sosyoloji Konferansları, 19, 71-86.
Ersoy, Osman (1966). Halk kütüphanelerimiz üzerine bir araştırma. Ankara: Güven.
Gökçeli, Bahar (2014). Türkiye'de Cumhuriyet döneminin ilk modernleşme hamlelerinin sürecinden bugüne Cumhuriyet Halk Partisi'nin müzik
politikaları. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, Tez No: 363490.
Gün, Bengü (2008). Collection management policy for a musical instruments museum. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Koç Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, Tez No: 220702.

- 347 -
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi / The Journal of International Social Research
Cilt: 13 Sayı: 72 Ağustos 2020 & Volume: 13 Issue: 72 August 2020

Güven, Deniz (2018). Siyasal halkla ilişkiler kampanyalarında müzik kullanımı: Kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı bağlamında üniversite
öğrencilerine yönelik bir araştırma. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, Tez No:
532580.
İzci, Süleyman Çağatay (2019). Seçim meydanlarında müzik. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Niğde Ömer Halis Demir Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Niğde, Tez No: 555484.
Kalb, Claudia (Mayıs 2019). Leonardo'nun ölümsüz dehası. National Geographic Türkiye, 46-80.
Kapani, Münci (1975). Politika bilimine giriş. Ankara: Tercan Matbaası.
Karasar, Niyazi (2019). Bilimsel araştırma yöntemi. İstanbul: Beta.
Karlıdağ, Serpil (2009). Yeni iletişim teknolojileri ve Türkiye’de müzik endüstrisinde telif hakları politikaları. Yayımlanmamış Doktora Tezi,
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, Tez No: 250178.
Kaya, Emin Erdem (2012). Yeni Türk müzik inkılâbına bir “hazırlık evresi” olarak 1826-1920 dönemi. Turkish Studies, 7(1), 1451-1460.
Keskin, Sema (2011). Milli Kültürel Kimlik Bağlamında Erken Cumhuriyet Dönemi Müzik Eğitim Politikalarının Değerlendirilmesi.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, Tez No: 279130.
Kıvanç, Emine (2013). Türkiye'de müzik eğitimi politikalarının değerlendirilmesi: 1923-2010. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara, Tez No: 347379.
Kutluk, Fırat (1997). Müzik ve politika. Ankara: Doruk Yayıncılık.
Mucu, Nilgün (2013). Rock ve siyaset: Bir muhalefet tarzı olarak müzik. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Konya, Tez No: 337708.
Mutlu, Kubilay (2015). Halkın değişen müziksel temsilleri: Osmanlı’dan günümüze müziğin siyasal tahayyülü, tahayyülün siyasal
müziği. Afyon Kocatepe Üniversitesi Akademik Müzik Araştırmaları Dergisi, 1(1), 1-141.
Usta, Nazlı (2010). Erken Cumhuriyet döneminde Türkiye’de müziğin dönüşümü. Erciyes İletişim Dergisi, 1(4), 107-117.
Önürmen, Onur ve Temel, Faruk (2014). Popülerleşen siyaset, siyasallaşan müzik: 30 Mart 2014 yerel seçim şarkıları üzerine bir çalışma.
İletişim ve Diplomasi, Özel sayı, 49-64.
Özişler, Seçil ve Temiz, Ebru (2012). 2000/2011 Yılları Arasında Yapılan ve İçerisinde "Ses" Öğesi Bulunan Lisansüstü Tezlerin
Bibliyografyası. X. Ulusal Müzik Eğitimi Sempozyumu (s. 882-909). Niğde: Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi
Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı.
Öztekin, Ali (2013). Siyaset bilimine giriş. (8. Baskı). Ankara: Siyasal Kitabevi
Tangülü, Zafer; Karadeniz, Oğuzhan ve Ateş, Sinan (2014). Cumhuriyet dönemi eğitim sistemimizde yabancı uzman raporları (1924-
1960). Turkish Studies, 9(5), 1895-1910.
Tanyıldızı, Nural (2012). Siyasal iletişimde müzik kullanımı: 2011 genel seçim şarkılarının seçmene etkisi. Selçuk Üniversitesi İletişim
Fakültesi Akademik Dergisi, 7(2), 97-110.
Türk Dil Kurumu [TDK]. (2019). Çevrimiçi sözlük. Bibliyografya maddesi. 20 Ocak 2020 tarihinde https://sozluk.gov.tr adresinden
alındı.
Tuncay, Suavi (2008). Marka, moda, müzik kültürü bağlamında gençlik gruplarının oluşumu açısından milliyetçilik ve ulusal bilinçle
örtüştürülmesi. Sosyoloji Konferansları, 39, 53-86.
Türk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi, (1997), Atatürk’ün söylev ve demeçleri 1906-1938, 2.Cilt, Ankara:
Türk Tarih Kurumu Basım Evi.
Uçan, Ali (1994). İnsan ve müzik, insan ve sanat eğitimi. Ankara: Müzik Ansiklopedisi Yayınları.
Uçan, Ali (2012), Atatürk ve Türk müzik eğitimi devrimi: Genel durum, sorunlar ve çözümler, X. Ulusal Müzik Sempozyumu Bildiriler
Kitabı, 22-52.
Ülke, Zahide Betül (2011). Ankara ili kamu ilköğretim ve ortaöğretim okulu yöneticilerinin müzik eğitimi politikasında ve uygulamalarında
yaşanan sorunlara ilişkin görüşleri. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara, Tez No:
302870.
Yazıcı, Hilmi (2017). Politika ve müzik ilişkisi bağlamında Verdi ve Saygun. Ulakbilge Sosyal Bilimler Dergisi. 5(10), 331-340.

- 348 -

You might also like