Professional Documents
Culture Documents
Botoks Derleme
Botoks Derleme
Botoks Derleme
Derleme
Arzu Yağız On
Özet: Botulinum toksin enjeksiyonu fokal spastisite
tedavisinde etkin ve güvenilir bir yöntem olup etkinliği ile
ilgili kanıtlar randomize kontrollü çalışmalarla giderek
artmaktadır. Bu yazıda öncelikle botulinum toksin
enjeksiyonlarının spastisite tedavisindeki etkinliğini
gösteren klinik çalışmalardan bahsedilecek, daha sonra
ise tedaviye uygun hasta seçimi, hedef kas seçimi, doz,
enjeksiyon tekniği, enjeksiyon sonrasındaki tedavi
uygulamaları ve takip gibi uygulamada dikkat edilmesi
gereken teknik konular üzerinde yoğunlaşılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Botulinum toksin, spastisite, serebral
palsi, strok
Giriş
Spastisite, üst motor nöronların inhibitör kontrolünün
kaybına bağlı artmış tendon refleksleriyle karakterize bir
hipertonisite durumu olup pasif harekete artmış dirençle
sonuçlanır. Sıklıkla ağrı, spazm ve fonksiyonel
disabiliteyle ilişkili olan spastisitenin konvansiyonel
tedavisi sistemik antispastik ilaç tedavisi, lokal sinir
blokları, fizyoterapi, ortezler, ortopedik cerrahi ve
nörocerrahi yöntemlerini içermektedir. Bununla birlikte,
herhangi bir tedavinin ya da kombinasyonun tam
anlamıyla tatminkar olmadığı bilinmektedir. Cerrahi
müdahaleler ve dantrolen, diazepam ve baklofen gibi
yaygın kullanılan medikal tedavilerin de potansiyel ciddi
yan etkileri vardır.
Botulinum toxin Clostridium botulinum bakterisinden
elde edilen bir nörotoksindir. Asetilkolinin nöromusküler
bileşkeden salınımını bloke ederek kas kontraksiyonunu
inhibe eder. Son yıllarda blefarospazm, servikal distoni
ve hemifasiyal spazm gibi fokal distonilerin tedavisinde
en çok tercih edilen yöntem haline gelmiştir.
Spastisite tedavisinde botulinum toksin (BTX)
uygulaması nispeten yeni bir tedavi yaklaşımıdır. BTX’un
spastisitede kullanımı ile ilgili ilk çalışmalar, toksinin
önemli bir yan etki oluşturmaksızın hem alt hem de üst
ekstremite spastisitesini azaltıcı etkisini ortaya
koymuştur(1-4). Kliniğimizde de 1994 yılından itibaren
spastisite tedavisinde kullanılmaktadır. Erken çalışmalar
genelde açık ve kontrolsüz çalışmalar olmakla birlikte,
son yıllarda artan sayıda yapılan randomize kontrollü
çalışmalarla toksinin serebral palsi, strok, multiple
skleroz, kafa travmasına bağlı fokal spastisitenin
tedavisinde etkin ve güvenilir bir yöntem olduğu
kanıtlanmış durumdadır. Bu nedenle son yıllarda hasta
seçimi, kas seçimi, pozoloji gibi teknik konular üzerinde
daha fazla yoğunlaşıldığı dikkati çekmektedir. Bu yazıda
öncelikle BTX enjeksiyonlarının spastisite tedavisindeki
etkinliğini gösteren klinik çalışmalardan bahsedilecek,
daha sonra ise BTX uygulamasında dikkat edilmesi
gereken önemli teknik konular üzerinde
yoğunlaşılacaktır.
Spastisitede BTX uygulamalarının etkinliği ile ilgili klinik
çalışmalar:
1. Serebral Palside BTX
Serebral palside BTX uygulamalarıyla ilgili çalışmaların
büyük çoğunluğunun dinamik ekin deformitesine yönelik
planlandığı göze çarpmaktadır. Randomize, çift kör,
plasebo kontrollü çalışmalarda botulinum toksin
uygulamalarıyla major bir yan etki olmaksızın yürümede
ve ayak bileği eklem hareket açıklığında düzelme ve kas
tonusunda azalma rapor edilmiştir(5-7). Yakın zamanda
yapılan bir çalışmada ise, konvansiyonel fizik tedavi ile
birlikte BTX tedavisi uygulanan serebral palsili çocukların
yürüme ve kas tonusunda sadece fizik tedavi alan gruba
göre anlamlı düzelme olduğu görülmüş, bu nedenle fizik
tedaviyi tamamlayıcı ve etkisini arttırırıcı önemli bir
tedavi yöntemi olduğu vurgulanmıştır(7). Bununla
birlikte, alt ekstremitede BTX uygulamalarının uzun
dönem sonuçlarını, özürlülük ve fonksiyon açısından
etkilerini araştıran randomize kontrollü çalışmalara
ihtiyaç vardır.
Üst ekstremitede BTX uygulamalarının da hem
spastisitenin azaltılmasında hem de kognitif durumun izin
verdiği ölçüde fonksiyonun düzelmesinde yardımcı bir
yöntem olduğu gösterilmiştir(8,9).
Genellikle iyatrojenik olarak ortaya çıkan bükük diz
yürüyüşü (crouch gait) yürüme sırasındaki enerji
tüketimini arttıran ve tedavi edilmesi en güç yürüme
bozukluklarından birisidir. Eğer basma fazında 15
dereceden fazla diz fleksiyonu varsa cerrahi uzatma
önerilmektedir. Eğer yürümedeki anormalliğin primer
nedeni hamstring spastisitesi ise BTX enjeksiyonu
düşünülebilir. Bunun yanısıra, aşil tendon uzatma
operasyonunda bükük diz oluşumunu önlemek amacıyla
ve cerrahiye karar verme aşamasında hamstring
uzatmanın etkilerini öngörebilmek amacıyla da BTX
tedavisi planlanabilir(10). Bükük diz yürüyüşünde
hamstring kaslarına uygulanan BTX enjeksiyonlarının
etkisinin araştırıldığı bir çalışmada(10) ileride cerrahi
gerektirecek olan ancak henüz cerrahi aşamasına
gelmemiş veya aile tarafından cerrahi uygulamanın kabul
edilmediği 10 hastada uygulanan enjeksiyon sonrası
popliteal açıda ve basma fazında diz ekstansiyonunda
artışlar rapor edilmiştir. Araştırmacılar tarafından, kalça
fleksörlerindeki spastisiteye bağlı pelvik tiltteki artışa
dikkat edilmesi gerekliliğinin vurgulandığı çalışmada, diz
ekstansiyondaki minimal bir artışın bile hasta tatminini
getirdiği ve BTX enjeksiyonlarının cerrahiyi geciktirmekte
önemli bir yöntem olduğu üzerinde durulmuştur.
2. Erişkinlerde Görülen Spastisitede BTX
a. İnme
İlk kez 1989 yılında stroka bağlı spastisitesi olan 8
hastanın spastik kaslarına uygulanan BTX ile belirgin yan
etki olmaksızın objektif ve subjektif iyileşme rapor
edilmiştir(1). Daha sonra yapılan çok sayıda çalışma ile
hem alt hem de üst ekstremite spastisitesindeki olumlu
etkileri gösterilmiştir.
Alt ekstremitede toksin en sık ayak bileği plantar fleksör
spastisitesinde kullanılmaktadır. Yapılan çalışmalar, baldır
kaslarına yapılan uygulamaların kas tonusunda azalma
ve yürümede düzelmeyle sonuçlandığını göstermiştir(11-
14). Toksinin elektrik stimulasyonu ile kombine
uygulanmasıyla toksin uptake’inin ve paralitik etkinin
başlamasının hızlandığı, kas tonusu ve yürümede daha
anlamlı düzelmeler olduğu rapor edilmiştir(15).
İnme sonrası gelişen üst ekstremite spastisitesinde BTX
uygulamalarının etkinliği ile ilgili çalışmalar, dirsek, el
bileği ve parmaklardaki fleksör spastisiteye yöneliktir.
Özellikle son yıllarda artan sayıda yapılan randomize ve
plasebo kontrollü çalışma, toksin uygulamasının kas
tonusunda azalma ve eklem hareket açıklığında artışla
sonuçlandığını göstermiştir(16-19).
Yakın zamanda yapılan bir çalışmada, dirsek fleksör
spastisitesine yönelik uygulamalarla yürüme sırasındaki
kol hareketlerinde ve yürüme dengesinde düzelme
olduğu rapor edilmiştir(20).
Günümüzde daha çok üzerinde durulan, uygulamanın üst
ekstremite fonksiyonları ve disabilite üzerine etkisidir.
Bhakta BB ve ark; fonksiyonel olmayan ve ciddi
spastisitesi olan 17 hastanın el hijyeni, yürüme ve ayakta
durma dengesinde belirgin düzelme olduğunu ve toksinin
disabiliteyi azaltmakta etkili olduğunu rapor
etmişlerdir(21) Diğer yandan, 19 hasta üzerinde yapılan
başka bir çalışmada fonksiyona belirgin etkisi olmadığı
gösterilmiştir(22). Ancak bu çalışmalar kontrolsüz ve açık
uçlu çalışmalardır. Son zamanlarda ise uygulamanın
disabilite üzerine etkisi plasebo kontrollü çalışmalarla
araştırılmıştır. Bu çalışmaların ilkinde(23) fonksiyonu
olmayan 40 üst ekstremite spastisiteli olguda BTX ve
plasebo enjeksiyonları uygulanmış, 12 haftalık takipte
disabilite şiddetinde plaseboya göre anlamlı azalma
olduğu gösterilmiştir. Yakın zamanda yapılan, 126
olgunun dahil edildiği randomize, çift kör, plasebo
kontrollü, çok merkezli çalışmada, uygulamadan 12 hafta
sonra kişisel hijyende, giyinmede ve disabilite skalasında
belirgin düzelme gösterilmiştir(18). Toksinin fonksiyon
üzerine etkilerinin muhtemelen hasta seçimi ile ilgili
olduğu kabul edilmekte, kontraktür varlığı ve enjeksiyon
sonrası yoğun fizyoterapi uygulanmamasının fonksiyonel
sonuçları olumsuz etkilediği vurgulanmaktadır(24).
b. Kafa Travması
Kafa travması sonrası gelişen spastisitede BTX
uygulamalarının erken dönemde yapılmasının önemi
üzerinde durulmaktadır. Çünkü bu tür hastalarda hızla
kontraktür gelişmektedir. Seri alçılamayla birlikte
uygulanan BTX uygulamalarıyla kas tonusunda azalma,
eklem hareket açıklığında artma ve fonksiyonda düzelme
kaydedilebileceği gösterilmiştir(25,26).
c. Multiple Skleroz
Multiple Skleroz’a bağlı adduktor spastisitede BTX
uygulamalarının etkinliği ilk kez 9 kronik, yatağa veya
tekerlekli sandalyeye bağımlı hastada araştırılmış,
spastisitede belirgin azalma ve hemşirelik bakımında
iyileşme olduğu rapor edilmiştir(27). Bu çalışmayı az
sayıda olgularla yapılan kontrolsüz çalışmalar
izlemiştir(28-30). 2000 yılında 74 hasta üzerinde yapılan
randomize, çift kör, plasebo kontrollü çalışma bu konuda
yapılmış en kapsamlı çalışmadır(31). 12 haftalık takip
döneminde plaseboya göre kas tonusunda, ağrıda ve
spazm sıklığında anlamlı azalma, eklem hareket
açıklığında artma, hijyen skorunda düzelme
kaydedilmiştir.