Professional Documents
Culture Documents
5468 Such Ve Ceza Fyodor Dostoyevski Hasan Alizade 1964 1300s
5468 Such Ve Ceza Fyodor Dostoyevski Hasan Alizade 1964 1300s
5468 Such Ve Ceza Fyodor Dostoyevski Hasan Alizade 1964 1300s
SUÇ ve CEZA
— Geçin, efendim .
Delikanlının girdiği, duv arları sarı kâğıt kaplı,
pencerelerinde tül perdeler v e ıtır çiçekl eri bulunan
küçük oda, şu anda batan güneşin ışıklarıy la iy ice
ay dınlanm ıştı. Raskolnikov ’un kafasında, âdeta elinde
olm ay arak: “Dem ek o zam an da güneş böy le
ay dınlatacak!” düşüncesi şim şek gibi çaktı. Odanın
durum unu elinden geldiğince belley ip
hatırlay abilm ek için, çabucak etrafına bir göz
gezdirdi. Am a odada hiçbir fev kalâdelik y oktu. Hepsi
de sarı ağaçtan y apılm ış, pek eski olan şu m obily alar
v ardı: y üksek v e kam burlaşm ış tahta aralıklı bir
kanepe, bunun önünde y um urta biçim i y uv arlak bir
m asa, iki pencere arasına y erleştirilm iş ay nalı bir
tuv alet m asası, duv ar boy unca dizilm iş iskem l eler v e
ellerinde kuşlarla Alm an kızlarını gösteren ucuz
cinsinden sarı çerçev eli bir iki tabl o… İşte bütün
m obily alar… Bir köşede, küçük bir Mery em Ana
resm inin önünde kandil y anıy ordu. Her şey
tertem izdi: m obily a da, döşem eler de adam akıllı
ov ulm uştu, her şey pırıl pırıldı. Delikanlı:
“Elizav eta’nın işi” diy e düşündü. Bütün ev de tozun
zerresini bile bulm ay a im kân y oktu. Raskolnikov
içinden: “Böy le bir tem izliğe ancak kötü y ürekli
ihtiy ar dullarda rastlanabilir” diy e düşünm ekte
dev am etti v e öbür küçücük odanın kapısında asılı
duran basm a perdey e m eraklı gözlerle baktı.
Delikanlının, şim diy e kadar bir sefer olsun görm ediği
bu odada kocakarının y atağı v e konsolu v ardı. Bütün
daire bu iki odadan ibaretti.
Delikanlı:
— Bir buçuk ruble m i? diy e bağırdı.
Kocakarı:
Şaşırdı v e sustu.
— Hele bir getirin de o zam an konuşuruz.
II
Mem ur:
— Talebe y ahut eski talebe, diy e m ırıldandı. Ben
de öy le düşünm üştüm . Tecrübe efendim , uzun bir
tecrübe… — v e aklını öv m ek anlam ında parm ağını
alnına koy du— tal ebey diniz v ey a kurslara dev am
ettiniz!.. Müsaadenizle…
Raskolnikov :
— Hay ır, olm adı, cev abını v erdi. O da ney m iş?..
Vesaire… v esaire…
III
— Ne y apıy orsun?
— İş y apıy orum .
— Ne işi y apıy orsun?
— Nasıl istersen!
Annesi:
“Sev gili Rody a’m , diy e y azıy ordu, işte iki ay dan
fazla v ar ki seninle y azılı olarak konuşam adım . Buna
öy lesine üzülüy ordum ki, düşün e düşüne bazı geceler
uy kum bile kaçıy ordu. Am a herhalde sen, elim de
olm ay an bu susuşum dan ötürü beni
suçlandırm azsın!.. Seni ne kadar sev diğim i bilirsin;
sen bizim , bizim le Duny â‘nın, biriciğim izsin! Sen
bizim her şey im iz, bütün üm idim iz, bütün
güv enim izsin! Parasızlık y üzünden birkaç ay dır
üniv ersitey i bıraktığını, v erm ekte olduğun derslerin
v e diğ er geçim v asıtalarının kesildiğini öğrendiğim
zam an ne hale geldiğim i bilem ezsin!.. Yılda elim e
geçen y üz y irm i ruble em ekli m aaşım la sana nasıl
y ardım edebilirdim ? Dört ay önce gönderdiğim on beş
rubley i de, bildiğin gibi, bura tüccarlarından Vasili
İv anov iç Vahruşin’den, em ekli m aaşım ı, karşılık
göstererek ödünç alm ıştım . İy i bir adam dır, sonra,
babanın da dostlarındandı. Am a benim y erim e
m aaşım ı alm ak hakkını ona v erdikten sonra,
borcum un ödenm esini beklem ek zorunday dım . Bu
süre de ancak şim di doldu. Böy lece, bütün bu zam an
içinde, sana hiçbir şey gönderem edim . Am a şim di
artık, Allaha şükür, sana biraz dah a para
gönderebileceğim i sanıy orum . Sonra, um um iy etle,
biz şim di artık, parlam ay a başlay an talih y ıldızım ızla
biraz da öv ünebiliriz. Bunu sana hem en
m üjdelem ekten kendim i alam ıy orum . Sev gili Rody a,
her şey den önce, kız kardeşinin, bir buçuk ay dan beri
benim le oturduğunu, artık bundan sonra da
birbirim izden ay rılm ay acağım ızı bilm em tahm in
edebilir m isin? Zav allının çektiği çileler, hele şükür,
son a erdi. Am a olup bitenleri v e şim diy e kadar senden
sakladıklarım ızı öğrenebilm en için, şim di sana
sırasıy la her şey i anlatacağım … İki ay önce bana
y azdığın bir m ektupta, Duny a’nın, Sv idrigay lov
cenaplarının ev inde gördüğü kabaca m uam elelerden
üzüldüğünü, kulağına böy le bir şey ler çalındığını
bildirm iş v e her şey i olduğu gibi y azm am ı istem iştin;
o zam an, sana ne cev ap v erebilirdim ? Bütün gerçeği
y azsay dım , sen, herhalde, her şey i bırakır, y ay a da
olsa, y anım ıza koşup gelirdin. Çünkü ben senin
huy unu v e duy gularını biliy orum . Kızkardeşinin
horlanm asına katlanam azdın!.. Ben de çok
üzülm üştüm am a ne y apabilirdim ? Hem o v akitler
ben de bütün gerçeği bilm iy ordum , işin kötülüğü şu
ki, geçen sene m ürebbiy e olar ak Sv idrigay lov ’ların
y anına giren Düneçka, her ay m aaşından kesilm ek
üzere, onlardan y üz ruble av ans alm ıştı. Tabiatıy la,
borcunu ödem eden, oradan ay rılam azdı. Duneçka bu
paray ı (sev gili Rody a, şim di artık sana her şey i
anlatabilirim ) daha çok, o zam anlar çok m uht aç
olduğun altm ış rubley i sana gönderebilm ek için
onlardan alm ıştı. Nitekim bu paray ı geç en sene sana
gönderdiy dik. O zam anlar biz seni aldatm ış, bunu,
Duny a’nın eskiden birikt irdiği paralardan ay ırıp
gönderdiğim izi y azm ıştık. Hâlbuki iş böy le
olm am ıştı… Şim di artık her şey , Allah’ın inay etiy le
düzelm ey e y üz tutt uğu için, sonra da Duny a’nın seni
ne kadar sev diğini, onun ne değer biçilm ez bir y üreği
bulunduğunu anlam an için, sana bütün gerçeğ i
y azıy orum . Gerçi Sv idrigay lov önceleri Duny a’y a
karşı çok kaba dav ranıy or v e sofra başında ona çeşitli
say gısızlıklarda bulunuy or, onunla alay ediy ordu.
Am a artık her şey in kapanıp gittiği şu sırada seni boşu
boşuna hey ec anlandırm am ak için, o acı tafsilâta
girişm ek istem iy orum . Kısacası, Sv idrigay lov ’un
karısı Marfa Petrov na’nın v e bütün ev halkının nazik
v e asil dav ranm alarına rağm en, Düneçka, özellikle
Sv idrigay lov , ordudan kalm a bir alışk anlıkla, kafay ı
çektiği zam anlar, kendini pek m uzdarip hissediy ordu.
Am a sonu ne çıktı bil iy or m usun? Bu kaçık adam ,
uzun zam andan beri Duny a’y a karşı bazı ihtirastlar
beslem iy or m uy m uş? Am a bu duy gularını kabalık v e
nefr et perdesi altında gizliy orm uş… Kim bilir, belki de
böy le hoppaca dav ranışları y aşına v e bir aile babası
niteliğine y akıştıram adığı için bu halinden kendisi de
utanıy or v e elinde olm ay arak Duny a’y a kızıy ordu.
Kim bilir, belki de, bu kaba dav ranışlarıy la,
alay larıy la, sadec e gerçeği başkalarının gözünden
gizlem ek m aksadını da gütm üş olabilirdi. Nihay et
kendini tutam am ış v e Duny a’y a, çeşitli hediy eler
v erm ey i, hatta üstelik her şey i bırakıp onunla bir
başka köy e, galiba da y abancı diy arlara gitm ey i v aat
ederek açık v e iğrenç bir teklifte bulunm ak cesaretini
bile gösterm iş. Bu durum karşısında Duny a’nın
çektiği üzüntüleri tahm in edebilirsin!.. Duny a, sadece
borcundan ötürü değil, am a Marfa Petrov na’y a
acıdığı için de oradan hem en ay rılıp gidem ezdi. Çün-
kü Marfa Petrov na’nın birdenbire şüphelenm esi,
bunun sonucu olarak da, aile huzurunun bozulm ası
m üm kündü. Sonra bu, Duneçka için de büy ük bir
rezalet teşkil edebilirdi. Herhalde iş, şim di olduğu gibi
tatlıy a bağlanam azdı. Sonra ortada daha birçok
sebepler de v ardı. Bunun için Duny a, altı haftadan
önce bu kork unç ev den kurtulm ay ı üm it edem ezdi.
Tabii sen Duny a’y ı tanırsın; onun ne akıllı, ne sağl am
karakterli bir kız olduğunu bilirsin!.. Duneçka birçok
şey lere day anabilen, hatta en kötü hallerde bile
m etanetini kay betm ey ecek kadar ruh asaleti olan bir
kızdır. Üzm em ek için, bana bile her şey i y azm azdı,
hâlbuki biz onunla sık sık haberleşirdik. Olay
beklenm edik bir biçim de çözüldü: Marfa Petrov na,
tesadüfen bahçede kocasını kıza y alv arırken görm üş…
Her şey i ters anlay arak v e bütün bunl ara Duny a’nın
sebep olduğu düşüncesine kapıl arak, olup bitenden
onu sorum lu tutm uş. Hem en oracıkta, bahçede bir
kızılca kıy am ettir kopm uş. Marfa Petrov na, Duny a’y a
bir de tok at atm ış, onu dinlem ek bile istem em iş, ken-
disi ise, bir saat, durm adan bağırıp çağırdıkt an sonra,
nihay et, kızcağızı, adi bir köy lü arabasıy la, hem en
bana, şehre götürm elerini em r etm iş… Kızın bütün
eşy alarını, çam aşırlarını, elbiselerini, karm akarışık
bir halde, rastgele arabay a doldurm uşlar… Bu sırada,
bardaktan boşanırcasına da y ağm ur başlam ış…
Hakaret görm üş, nam usu lekelenm iş zav allı Duny a,
on y edi v erstlik y olu, bir m ujiğin y anında, açık bir
araba içinde alm ak zorunda kalm ış. Şim di düşün bir
defa, iki ay önce senden aldığım m ektuba ne cev ap
v erebilirdim v e nelerden söz edebilirdim ?.. Ben
kendim de perişan bir haldey dim . Sana olup bitenleri
y azm ay a cesar et edem edim . Çünkü sen de üzülecek,
kahrolacak v e öfkelenecektin. Sonra, senin elinden ne
gelebilirdi? Boşuna kendini y iy ip bitirecektin. Zaten
Düneçka da y azdırm ıy ordu. Yüreğim de böy le bir acı
v arken, m ektubum u m anasız şey l erle, abur cubura
da dolduram azdım . Tam bir ay , bütün kasaba bu
olay ın dedikodusuy la çalk alandı. İş o hale gelm işti ki,
etrafım ızda y ükselen fısıltılardan, bize çev rilen
hakaret dolu bakışlardan, kilisey e bile gidem ez olm uş-
tuk. Hatta y üzüm üze karşı bile bunun lâfı edil iy ordu.
Bütün ahbaplarım ız bizden y üz çev irm iş, hatta bize
selâm bile v erm ez olm uştu. Bazı m ağaza
tezgâhtarlarının v e büro kâtiplerin in, ev im izin
kapısına katran sürerek bizi lekel em ek istediklerini
bile güv enilir bir kay naktan öğrenm iştim ; öy le ki, ev
sahipleri ev den çıkm am ızı istem ey e başladılar. Bütün
bunlara sebep, her önüne gelen y erde Duny a’y ı
çekiştiren v e lekeley en Marfa Petrov na idi. Burada
tanım adığı kim se y ok. Bu ay hem en her gün şehre
indi. Biraz gev eze olan, dolaştığı y erlerde her önüne
gelene aile işlerinden söz etm ey i, en çok da kocasını
çekiştirm ey i —hiç de iy i bir şey değil am a— sev en bu
kadın, olay ı çok kısa bir zam anda, y alnız şehre değil
de bütün ilçey e y ay dı. Ben hastalandım , Duneçka
benden daha day anıklı çıktı. Bütün bunlara nasıl
day andığını, beni nasıl av uttuğunu, bana nasıl
cesaret v erdiğini bir görm eliy din!.. Melekm iş bu kız!..
Am a işte Allah’ın lûtfu ile çilem iz son a erdi; fikrini
değiştiren, y aptıklarından pişm an olan v e herhalde
Duny a’y a acıy an Sv idrigay lov , Duneçka’nın
suçsuzluğunu ispat eden kesin v e açık delilleri ortay a
çıkardı: en kuv v etli delil de, daha Marfa Petrov na’nın
kendil erini bahçede y akalam asından önce,
Sv idrigay lov ’un görüşm e v e gizlice buluşm a teklif-
lerini reddetm ek m aksadıy la Duny a’nın y azdığ ı
m ektuptu, kızcağız ev den ay rılırken Sv idrigay lov ’un
elinde kalm ıştı. Duny a bu m ektubunda çok dokunaklı
bir dille v e büy ük bir öfk ey le, Sv idrigay lov ’u, hele
karısı Marfa Petrov na’y a karşı hiç de dürüst
dav ranm adığı için ay ıplıy or, onun ev li, çoluk çocuk
sahibi bir adam olduğuna, nihay et, zaten m utsuz v e
m üdafaasız bir kızı felâkete sürüklem enin, ona azap
v erm enin ne kadar iğrenç bir dav ranış teşkil
edeceğine dikkatini çekiy ordu. Hulâsa, sev gili Rody a,
bu m ektup öy le soy lu, öy le dokunaklı bir üslûpla
y azılm ıştı ki, okurken hıçkıra hıçkıra ağladım . Bugün
bile gözlerim y aşaram adan okuy am ıy orum .
Sev gili Rody a, şunu bil ki, Duny a’nın kısm eti
çıktı, o da kabul etti. Hem en öğrenesin diy e sana bunu
m üjdelem ekte acele ediy orum . Gerçi bu iş, sana
danışm adan oldu, am a, işin gidişatından anlay acağın
üzere, senden bir cev ap alıncay a kadar beklem ek v e
işi geciktirm ek bizim için m üm kün olm adığına göre
herhalde ne bana, ne de kız kardeşine gücenm ezsin.
Sonra, zaten sen de uzaktan kesin bir y argıda
bulunam azdın!
Pülheriy a Raskolnikov a “
IV
Raskolnikov :
Kız:
Raskolnikov :
Babası:
Mikolka:
— Gebertincey e kadar döv ün, diy e bağırıy or. Artık
iş oray a day andı. Geberteceğim !..
Kalabalığın arasından bir ihtiy ar:
Bir başkası:
Bir üçüncüsü:
Mikolka:
Etraftan bağrışırlar:
— Zav allının kafasını kıracak!
— Öldürecek!
Mikolka:
Kalabalığın içinden:
— Kam çılay ın onu, kam çılay ın, sesleri y ükselir, ne
duruy orsunuz?
Bir üçüncüsü:
Mikolka:
Kalabalığın arasından:
— Öldürdün işte! diy e bağırırlar.
Babası:
— Yarın m ı? dedi.
— Acaba gelsem m i?
Karısı:
VI
Subay :
Öğrenci:
Subay :
— Sor bakalım !
— Meselâ sen şim di çene çalıp hatiplik ediy orsun,
am a bana şunu söy le: sen kendi elinle bu kocakarıy ı
öldürebilir m iy din? Ev et, m i, hay ır m ı?
— Pek tabii olarak hay ır! Ben burada adal et
anlam ı bakım ından konuştum . Tabii burada benim
kişiliğim bahis konusu değildir.
Nastasy a:
— Sonra! dedi.
Nastasy a bir süre başı ucunda durdu.
VII
O da öfkelenerek:
— Nedir bu?
— Ha, ev et!
Genci:
— Ney i soracağız?
— Peki sonra?
— Nasıl da anlam ıy orsunuz canım ? Dem ek
onlardan biri ev de… ikisi de sokağa gitm iş olsay dı, o
zam an kapıy ı içeriden çengellem ezlerdi de, dışarıdan
kilitlerlerdi. Hâlbuki işitm iy or m usunuz, çengel nasıl
tıkırdıy or? Bir kapıy ı arkadan sürgülem ek içinse ev de
olm ak gerek, anlıy or m usunuz? Şu halde, ev deler am a
kapıy ı açm ıy orlar dem ektir.
Şaşıran Koh:
— Vay canına!.. Sahi y ahu, şu halde ne diy e kapıy ı
açm ıy orlar? diy e bağırdı v e durm am acasına kapıy ı
tartaklam ay a başladı.
— Ya da?
— Mesele!..
— Ne diy e kalay ım ?
— E, ne olur ne olm az!
— Doğru…
Genç seslisi ateşli ateşli:
Raskolnikov :
Bu hay kırış bir çığlıkla sona erdi. Son sesl er, artık
av ludan gelm iş, sonra her şey susm uştu. Am a tam bu
sırada, y üksek sesle, çabuk çabuk konuşan birkaç kişi
gürültüy le m erdiv enlerden çıkm ay a başladı. Bunlar
üç v ey a dört kişiy di. Raskolnikov genç adam ın sesini
tanıdı, içinden: “Onlar!” diy e düşündü.
Kâğıdı v erirken:
— Sen bilirsin!..
Nastasy a kapıcının arkasından çıktı. Rask olnikov
hem en, çorabıy la pantolon paçalarını gözden
geçirm ek üzere ışığa koştu: “Gerçi birt akım lekeler
v ar am a pek de belli değil… Çam urdan, sürtünm eden
rengini kay betm iş… Önc eden bilm ey enler hiçbir şey in
farkına v aram azlar, Nastasy a da, Allaha şükür,
uzaktan hiçbir şey in farkında olm adı.” Bunun üzerine
korkudan titrey erek celbi açıp okum ay a başl adı. Uzun
uzun okudu v e en sonunda anlay abildi. Bu, bugün
saat dokuz buçukta karakola giderek, kom iseri
görm esi için karakoldan gönderilen bay ağı bir celpti.
— Ne istiy orsun?
Kâtip:
Kadın:
Raskolnikov :
Raskolnikov :
— Siz de bir m akam huzurundasınız! diy e bağırdı.
Üstelik de bağırıp çağırm akla, sig ara içm ekle hepim izi
hiçe say ıy orsunuz!
Sekreter:
Sekreter, Raskolnikov ’a :
— Yazsanıza, dedi.
— Çıktım .
— Hasta hasta?
— Hangi saatte?
— Akşam ın sekizine doğru.
— Sokağa.
— Kısa v e açık…
II
Birdenbire:
— Dolandırıcının biri.
— Belli, sarhoş taklidi y aparak m ahsus kupaların
önüne atılıy or… Sonra işin y oksa uğr aş dur!..
— Şim di… y arım saat önce… kom iser m ua v ini İly a
Petrov iç, hem de m erdiv enlerde… Onu öy le niçin
döv dü?.. Hem … o herif buralar a ney e gelm iş?
Nastasy a, hiçbir şey söy lem eden, kaşları çatılm ış
bir halde uzun uzun onu süzdü. Delik anlı bu
bakışlardan fena halde sıkılm ış, hatta korkm uştu.
III
— Bu kim , Nastasy a?
Nastasy a:
— İm zalam ay acağım .
Raskolnikov :
— Bırak, ben kendim im zalarım , diy e söy l endi v e
kalem i alarak im zasını attı. Artel üy esi paraları
çıkarıp v erdi v e gitti.
Raskolnikov :
— Çorbanız v ar m ı?
Razum ihin :
Nastasy a:
— Am an ne alay cı adam !
— Ya çay ?
Arkadaşı:
Nastasy a:
Nastasy a :
Razum ihin:
— Ay ağına göre m i, değil? Ya bu ne? diy erek
cebinden, Raskolnikov ’un, çatlak, dört bir y anı
kurum uş çam urla kaplı, delik deşik kundurasını
çıkardı. Ben ihtiy atlı gittim . Bu m endebura göre
ay ağının tam ölçüsünü aldılar. Bütün bu işleri canla
başla y aptım . Çam aşır m eselesine gelince, bu iş için
ev sahibi kadınla anlaştık… İşte sana üç göm lek… Kaba
ketenden am a plâstronları m oday a uy gun… Böy lece:
kask et seksen kopek; elbise iki ruble y irm i beş kopek,
ikisinin tutarı: üç ruble beş kopek eder. Pabuçlara da,
fev kalâde iy i oldukları için, bir buçuk ruble v erdik.
Tutarı: dört ruble elli beş kopek eder. Çam aşırlara da
y uv arlak hesap beş ruble v erdik… Böy lece, hepsinin
tutarı, dokuz ruble elli beş kopek eder. Geriy e bakır
beşlikl er halinde kırk beş kopek kalır… Lütfen alın ız !..
İşte Rody a, şim di kılığını kıy afetini tam am en
y enilem iş oldun! Çünkü bana kalırsa palt on henüz
daha giy ilebilir, üstelik görünüşünde de özel bir asalet
v ardır. Bu da Şarm er’de y aptırm ış olm anın bir
özelliği… Çorap v esaire ufak tefekleri de artık sen
kendin düşün!.. Ger iy e y irm i beş ruble kadar bir
param ız kalıy or. Paşenka’dan v e ev kirasından y ana
hiçbir düşüncen olm asın! Söy ledik y a: sonsuz bir
kredim iz v ar… Hay di, kardeş, m üsaade et de çam a-
şırlarını değiştirelim . Şim di hastalığın m uhakk ak ki
çam aşırlarına sinm iştir.
IV
Zosim ov , uzun boy lu, şişm an bir adam dı.
Sinekkay dı tıraş edilm iş tom bul y üzü, renksiz
denilecek kadar solgun; düz saçları bey az denilecek
kadar açık sarı renkli idi. Yağdan kütleşm iş
parm ağında kocam an bir altın y üzük, gözlerinde de
gözlük v ardı. Yirm i y edi y aşınday dı. İnce kum aştan
şık v e zengin bir pardösüy le açık renk y azlık bir
pantolon giy m işti. Um um iy etle zengin, şık v e y eni
elbiseler giy erdi. Göm leği kusursuz, saat kordonu
kocam andı. Dav ranışlarında uy uşuk denecek kadar
bir ağırlık, ay nı zam anda özentili bir lâubalilik v ardı.
Dikkatle gizlem ey e çalışm asına rağm en, kendini
beğenm işliği her an göze çarpıy ordu. Bütün
tanıdıkları onu çekilm ez bir insan bulurl ar, am a,
işinin ehli olduğunu da söy lerlerdi.
Razum ihin :
Razum ihin:
Razum ihin:
— Yarın akşam onu biraz gezm ey e çıkar acağım ,
dedi. Yusupov bahçesine, sonra da “Kristal Palas” a
gideriz.
— Meselâ kim ?
— Hep bu sem tten; ihtiy ar day ım dan başk a hem en
hepsi de y eni ahbaplar… Hoş, day ım da y eni y a… Bazı
işler dolay ısıy la daha dün Petersburg’a geldi.
Kendisiy le beş y ılda bir defa görüşürüz!
— Ne iş y apar?
— Galiba o da akraban?
Zosim ov :
Zosim ov :
— Hiççç!.. dedi.
— Niçin am a? Niçin?
Rahum ihin:
Lujin:
Razum ihin:
— Bir şey değil… Ağzım dan kaçtı… Siz dev am
edin!.. dedi.
Lujin om uzlarını silkti.
Raskolnikov :
“— Ev et… şey … hahahay ır, diy e cev ap v erdi.
Razum ihin:
— Hangi alanlarda? diy e sordu.
Zosim ov :
Raskolnikov birdenbire:
Zosim ov :
— Bütün bunlar çok doğru… diy e ilâv e etm ekte
acele etti.
— Ev et, ne olacak?
— Hiç!..
Zosim ov sordu:
— Onları nereden bulup çıkarıy or?
— Bazılarını Koh haber v erm iş, bazıların ın adları
ise, rehinlerin sarılı olduğu kâğıtlar ın üstünde
y azılıy m ış; bir kısm ı da olay ı haber alır alm az
kendiliğinden gelm iş…
Zosim ov :
Lujin:
— Sonra ne olurm uş? diy erek durakladı v e
hakarete uğram ış bir insan edasıy la, m ey dan
okurcasına beklem ey e başladı. Bu sessizlik birk aç
saniy e sürdü:
— Şu olur ki, annem hakkında bir kelim ecik daha
söy lem ek cesaretini gösterirseniz sizi m erdiv enlerden
tepetaklak atarım !
Razum ihin;
Raskolnikov :
VI
Nastasy a odadan çıkar çıkm az Raskolnik ov kalktı,
kapıy ı çengelledi. Razum ihin’in az önce getirdiği v e
tekrar bağladığı elbise paket ini çözdü, giy inm ey e
başladı… Tuhaf değil m i, âdeta birdenbire iy ice
sakinleşm işti. Ne az önc eki y arı çılgın
say ıklam alardan, ne de son zam anlarda sürüp giden
v e ruhunu paniğe düşüren korkudan eser kalm ıştı. Bu
hal garip v e bekl enm edik bir sakinleşm enin ilk
dakikasıy dı. Kesin v e açık dav ranışlarında güçlü bir
karar göze çarpıy ordu. Kendi kendine: “hem en bugün,
bugünden tezi y ok…” diy e m ırıldanıy ordu. Bununla
beraber henüz daha derm ansız olduğunu anlıy ordu.
Am a sükûnet v e değişm ez düşünce haline kadar gelen
büy ük bir ruh çabası, ona güç v e kendine güv enm e
duy gusu v eriy ordu. Yollarda düşm ey eceğini
um uy ordu. Tepeden tırnağa kadar y eniler
giy indikten sonra, m asan ın üzerinde duran paralara
bir göz attı. Biraz düşündü, paraları cebine indirdi.
Hepsi y irm i beş ruble kadar bir şey di. Razum ihin’in
elbise v e çam aşır için harcadığı on rubleden arta ka-
lan bozuklukları da aldı. Sonra y av aşça çengel i
kaldırdı, odadan çıktı. Merdiv enlerden inerk en, kapısı
ardına kadar açık olan m utfağa bir göz attı: sırtı
kapıy a dönük olan Nastasy a, eğilm iş, ev sahibi
kadının sem av erini y elliy ordu. Hiçbir şey
duy m am ıştı. Hem onun kalkıp gideceğini kim aklına
getirebilirdi? Raskolnik ov , bir dakika sonra
sokaktay dı.
— Şu y ukarıdaki m ey hane m i?
Mujik:
— Ne v ar?
Kız utandı.
— Sev im li bay , sizinle birkaç saat geçirm ey e
m em nunlukla, her zam an hazırım . Am a şim di sizden
nedense pek sıkılıy orum … Hoş kav aly e, bir kadeh
içebilm em için bana altı kopek v erm ez m isiniz!..
Raskolnikov , elini cebine sokup rastgele birkaç
para çıkardı: çıkan on beş kopekti.
Garson:
Raskolnikov :
— Gazeteleri.
— Ev et.
— Şu halde, gazetelerde ne okuduğum u, ne
aradığım ı söy ley ey im m i? Bakın hem kaç tane gazete
getirttim … Şüpheli bir şey , değil m i?
— Hay di, söy lesenize!
Zam iy otov :
— Siz y a delisiniz, y a da… dedi v e birdenbire aklına
gelen bir düşünceden şaşırm ış gibi durakladı.
— Ya da? Ne “y a da” Ne? Hay di, söy lesenize?
Zam iy otov :
Zam iy otov :
— Hâkim olam az m ı?
Zam iy otov :
Raskolnikov :
— Beni bırak, dedi v e y ürüy üp gitm ek istedi. Bu
dav ranış Razum ihin’i artık çileden çıkarm ıştı.
Raskolnikov ’u sıkıca om zundan y ak aladı :
— Bırak, ha? Ne cesaretle “bırak” diy orsun?
Biliy or m usun şim di ne y apacağım ? Seni kucaklay ıp
koltuğum a sıkıştıracağım v e bir çıkın gibi ev e
götüreceğim … Üstüne de kapıy ı kilitley eceğim !..
— Hay ır.
Sabrı tükenen Razum ihin:
— Ev et.
— Seni gördü m ü?
— Gördü.
— Seninle konuştu m u?
— Konuştu.
Kalabalığın arasından:
— Ne kanı?
— Canım , hani kocakarıy la kardeşini öl-
dürm üşlerdi y a… Burada koskocam an bir kan
birikintisi v ardı,
İşçi endişey le bağırdı:
— Ben m i?
— Ev et.
— Karakola gittin m i?
— Orada kim se v ar m ı?
— Ev et v ar.
— Muav in de orada m ı?
— Hangi dairey i?
— Görm ey e geldim .
— Gidelim ! dedi.
Bu cev aptan cesaretlenen rob dö şam brlı adam :
— Alıp götürm eli, dedi. Ne diy e o iş için kalkıp
geliy or, herhalde kafasının içinde bir şey olsa gerek,
değil m i?
İşçi:
Köy lü kadın:
— Yankesicinin biri! diy e bağırdı.
Köy lü kadın:
VII
Bir üçüncüsü:
— Ev et, gerçekten de üç defa bağırdı, bun u herkes
işitti, diy e söy lendi.
Raskolnikov :
Ağzından üm itsizlikle:
— Bir papaz!
Raskolnikov sordu:
— Şim di ölecek.
— Gerçekten hiç um ut y ok m u?
— Hay ır, en küçük bir um ut bile y ok! Can
çekişiy or. Üstelik başında da tehlikeli y arası v ar…
Hım … Gerçi kan alınabilir, am a… Bunun da bir
fay dası olm az. Beş on dakika sonra m uh akkak ölecek.
Raskolnikov :
— O zam an bay ılm am a sebep boğucu sıcaklar v e
y ağlıboy a kokusuy du, dedi.
— Şuna bak, bir de izahat v eriy or! Sebep y alnız
boy a kokusu değil ki… Sendeki bu hastalık bir ay dan
beri için için hazırlanm aktay m ış… işte Zosim ov
burada!… Ya şu Zam iy otov çapkının şim di ne kadar
üzgün olduğun u tahm in edem ezsin: “Ben o adam ın
tırnağı bile olam am !” diy or… “O adam ” dediği de
sensin!… Onda bazen iy i duy gulara rastlanıy or. Am a
bugün, “Kristal Palas” ta ona v erdiğin ders y ok m u,
şaheser bir şey olm uş! Önceleri onu korkutm uşsun,
adam cağız iliklerine kadar titrem iş!… Yahu, onu
hem en hem en y eniden o m anasız saçm alara
inanm ay a m ecbur etm iş, sonra da birdenbire dilini
çıkararak, “nasıl alır m ısın?” gibilerde alay etm işsin!
… Mük em m el doğrusu!… Şim di adam cağız berbat,
perişan bir halde… Sen gerçekten de bir üstatsın
v allahi… Onlara böy lesi lâzım … Yazık ki ben orada
değildim . Zom itoy ov şim di seni büy ük bir sabırsızlıkla
bekliy ordu. Porfiri de seninle tanışm ak istiy or…
— Yaa… O da m ı? Peki, kuzum , am a bunl ar ne diy e
beni deli sanıy orlar?
— Ne v ar?
Razum ihin:
Razum ihin :
Gücenen kız:
Razum ihin:
Razum ihin:
— Hay ır, hay ır, katiy en böy le bir şey olm adı.
Sonra o hiç de böy le bir kadın değil. Meselâ Çebarov
ona…
II
Razum ihin ertesi gün, saat 7 ’y i geçe ciddî v e
düşünceli bir halde uy andı. Bu sabah birdenbire ken-
dini, birçok y eni v e önceden tahm in edem ediği şüphe
v e kararsızlıkların istilâsına uğram ış buldu. Bir gün
gelip de bu halde uy anacağını asla tasav v ur bile et-
m em işti. Dün olup bitenleri en küçük teferruatına ka-
dar hatırlıy or, kendisine fev kalâde bir şey ler olduğu-
nu, şim diy e kadar asla tanım adığı, bundan öncekilere
hiç benzem ey en bir duy gunun tesiri altında kaldığını
anlıy ordu. Delikanlı, ay nı zam anda kafasında
kuruntu ettiği hay alin hiçbir suretle gerçekleşecek bir
şey olm adığını da apaçık kav rıy ordu. O derece
gerçekleşem ez bir şey ki, delikanlı böy le bir şey i
kuruntu ettiğ inden utanç bile duy m ay a başladı.
Hem en kendini “Dünkü m elun günden” m iras kalan
daha hay atî başka birtakım kay gı v e düşüncelere
kaptırdı.
— Porfiri’y e de anlattı.
— Anlaşırlar.
Razum ihin:
Sokağa çıktılar.
— Biliy or m usun Duneçka, dün gece sabaha karşı
şöy le biraz kendim den geçince, birdenbire rüy am da
ölü Marfa Petrov na’y ı görm ey ey im m i? Başt anbaşa
bey azlar giy inm işti… Yanım a y aklaşıp elim den tuttu.
Bana başını sallay or, azarlar gibi sert sert y üzüm e
bakıy ordu. Bilm em ki, bunu iy iy e m i y orm alı? Ah
am an Yarabbi, Dim itri Prokofy iç, siz daha bilm i-
y orsunuz: Marfa Petrov na öldü.
III
Razum ihin:
— Am m a da atıy or ha! diy e bağırdı. Ne o, bug ün
hassasiy etin pek üstünde?
Razum ihin biraz daha anlay ışlı olsay dı, ortada
hassasiy et falan olm adığını, aksine, tam am ıy la
bunun zıddı bir hal bulunduğunu görecekti. Nitekim
bu hal Av doty a Rom anov na’nın dikkatinden
kaçm am ıştı. Kız, dikkatle v e üzüntü ile ağabey sini
süzm ekte idi.
Razum ihin:
Zosim ov :
Zosim ov :
— Hiç de şaşılacak bir şey değil! dedi.
Delikanlı:
— Hiç canım , aklım a saçm a bir şey geldi de, diy e
cev ap v erdi v e güldü.
Duny a:
Raskolnikov :
— Ah ev et, dedi.
Raskolnikov birdenbire âdeta y ine dalgınlaştı,
gözleri y erde, sözlerine dev am etti:
Duneçka:
Razum ihin:
— Ev et, okudum .
Duneçka canlanarak:
Duny a:
— Geleceğim .
IV
— Neden?
Duny a da:
— Lütfen geliniz! ricasında bulundu.
***
Pulheriy a Aleksandrov na sokağa çıkar çıkm az he-
m en söze başladı:
***
— Peki, gidelim !
Raskolnikov :
— Yoksa unuttunuz m u?
***
Razum ihin:
— Dom uz!
V
Raskolnikov artık oday a giriy ordu. İçeri girerk en
onda, m akaraları koy uv erm em ek için bütün gay -
retini harcay an bir insan hali v ardı. Onun peşi sıra,
tam am ıy la eğilm iş v e öfkeli bir halde, y üzü bir
şakay ık gibi kıpkırm ızı, uzun boy lu v e patav atsız
Razum ihin, utana utana içeri girdi. O anda gerek
y üzü, gerek bütün v ücudu gerçekten de gülünç v e
Raskoln ikov ’un kahkahalarına hak v erdirecek bir
halde idi. Henüz daha takdim edilm em iş olan
Raskolnikov , odanın ortasında durm akta v e sorgu
dolu gözlerle kendilerine bakm akta olan ev sahibinin
önünde eğildi. Neşesini y enm ek v e kendisini takdim
etm ek üzere hiç olm azsa iki üç kelim e söy lem ek
im kânını elde etm ek için, hâlâ göze görünür büy ük
bir gay ret harcam akta olduğunu belli eden bir ifade
ile elini uzatıp Porfiri’nin elini sıktı. Am a tam ciddî bir
tav ır takınıp birkaç kelim e m ırıldanm ak fırsatını
bulduğu bir sırada, birdenbire, âdeta elinde
olm ay arak gözü y ine Razum ihin’e ilişince kendini
tutam adı: O zam ana kadar zorla zapt edilen, zapt
edildiği nispette de kuv v etlenen bir kahkaha attı. Bu
“sam im î” gülüşlere karşı Razum ihin’in takındığı pek
öfkeli eda, bu sahney e çok candan bir neşe, hepsinden
m ühim i, tabii bir m anzara hav ası v erm işti.
Üstelik Razum ihin, sanki m ahsus y apm ış gibi bu
hale y ardım da etti; kollarını sallay arak:
Porfiri gülerek:
— Bir kelim ey e bu kadar kızm ak için herhalde
ortada çok ciddî birtakım sebepler olm ak lâzım , dedi.
Porfiri:
— Polise şöy le bir istida v erm eniz lâzım , dedi: Şöy le
bir v akadan, y ani cinay etten haberdar oldum , şu, şu
eşy alar benim dir, bunları rehinden kurtarm ak
istiy orum . Key fiy etin bu işle uğraşan sorgu hâkim ine
bildirilm esini rica ederim , dersiniz… Yahut… am a size
y azarlar.
— Ev et.
— Ne zam an geldi?
— Dün akşam .
— Yahu, hiç olm azsa bir çay v er, boğazım kur udu!
diy e bağırdı.
— Hay di koş!
Porfiri gülerek:
— Düm belek çalm aktan y ırtındın be! Şunun kol-
larını bağlam alı! (Sonra Raskolnikov ’a dönerek) dü-
şününüz, dün gece de böy le… Bir odada altı ses birden.
Üstelik de önceden hepim ize bol bol punç içirm işti.
Anlarsınız y a! Hay ır dostum , sen y alan söy lüy orsun!
“çev re”nin suç işlem ede büy ük bir rolü v ardır, bunu
sana ispat edeceğim .
Porfiri:
— Hay ır, hay ır, hiç de bundan ötürü değil, diy e
cev ap v erdi. Bütün m esele şu ki, onun m akalesinde
bütün insanlar “alelade” v e “fev kalâde” olm ak üzere
ikiy e ay rılm aktadır. Alelâde insanlar itaatli y aşam ak
zorundadırlar. Kanun dışına çıkm ay a hakları y oktur.
Çünkü onlar, m alûm y a, alelâde insanlardır. Fev ka-
lâde insanlara gelince, bunların, her türlü suçları
işlem ey e, bütün kanunları ay aklar altına alm ay a
hakları v ardır. Çünkü bunlar fev kalâde insanlardır.
Yanılm ıy orsam siz böy le y azm ıştınız, değil m i?
— Teşekkürler ederim .
Raskolnikov :
— Makalem de bunların hiçbiri y ok. Ben y alnız bazı
im alarda bulundum , dedi. O kadar.
Porfiri y erinde duram ıy ordu:
— Gördünüz m ü? Şu halde?
Raskolnikov :
VI
Raskolnikov :
— Ne oluy or y ahu? diy e bağırdı.
Razum ihin:
— Haklısın! dedi.
— Hangi cadılara?
— Hangilerine olacak, basbay ağı cadılara işte!.
— Uy anık m ı idiniz?
— Hay ır!..
Raskolnikov :
Raskolnikov :
— Bütün bunlar sizin hesabınıza çok safça, hatta af
buy urun, çok küstahça şey lerdir, dedi.
— Yani bu sözlerinizle, kendi m enfaatim için
çatıştığım ı anlatm ak istiy orsunuz, değil m i? Bu hu-
susta hiç üzülm ey in Rody on Rom anov iç! Şay et ben,
kendi m enfaatim için çalışsay dım , bu kadar açık ko-
nuşm azdım . O kadar da budala değilim canım !.. Bu
m ünasebetle size psikolojik bir garabetten bahsedece-
ğim . Az önce Av doty a Rom anov na’y a olan aşkım ı
m azur gösterm ey e çalışırken, bu işte bizzat kendim in
bir kurban olduğum u söy lem iştim . Şim di şunu biliniz
ki, kız kardeşinize karşı gönlüm de hiçbir sev gi besle-
m iy orum , hiçbir sev gi… Buna bizzat kendim bile
şaşıy orum , çünkü bir zam anlar gerçekten de bir
şey ler beslem iştim .
— Çoktan m ı farkındasınız?
— Ev v elce de bunun farkında idim . Am a kesin
olarak üç gün önce, Petersburg’a ay ak bastığım gün
buna inandım . Halbuki Moskov a’da iken hâlâ, Av -
doty a Rom anov na’y ı sizden istem ey i v e Lujin’le reka-
bete girişm ey i düşünüy ordum .
II
— Kim di bu adam ?
Raskolnikov :
Duneçka telâşla:
— Petersburg’a, buray a m ı? diy e sordu ve
annesiy le bakıştı.
Lujin’in ağzından:
Sabırsızlanan Duneçka:
Raskolnikov :
— Sonra söy lerim , diy erek sustu v e çay ını içm ey e
koy uldu.
Piy otr Petrov iç saatini çıkararak baktı v e kuşku-
lanm ış bir eda ile:
Duny a:
Duny a:
Lujin alınarak:
Lujin bu son cüm ley i alay cı bir tonla ilâv e etm işti.
Piy otr Petrov iç, galiba, işin böy le bir sonuca bağ-
lanacağını hiç de beklem iy ordu. Kendisine, nüfuzuna,
kurbanlarının fukaralığına çok güv enm işti. Buna
hâlâ da inanam ıy ordu. Sapsarı kesildi, dudakları
titrem ey e başladı:
Duny a
III
***
Duny a:
— Sen ona ne cev ap v erdin? diy e sordu.
Raskolnikov :
Razum ihin:
Razum ihin:
Annesi:
— Kuzum sen ne oluy orsun? diy e bağırdı.
Duny a:
— Son defa söy lüy orum : Bana hiçbir zam an, hiçbir
şey sorm a, sana v erilecek hiçbir cev abım y ok. Ev im e
de gelm e! Belki ben buray a uğrarım . Beni bırak am a
onlardan ay rılm a! Ne dem ek istediğim i anl adın, değil
m i?
IV
Raskolnikov :
— Benim … sizi görm ey e geldim , diy e cev ap v erdi
v e küçücük bir hole girdi. Burada, kırık bir
sandaly enin üstünde, eğri bir bakır şam dana dikilm iş
bir m um y anıy ordu. Olduğu y erde dona kalan Sony a
zay ıf bir sesle hay kırdı:
Burası kocam an fakat çok alçak tav anlı bir oda idi.
Kapernaum ov ’un kiray a v erdiği biricik oda da ancak
buy du. Sol duv ardaki kapalı kapıdan onlara
giriliy ordu. Karşı taraftaki sağ duv arda bir başka kapı
daha v ardı ki her zam an sım sıkı kilitli dururdu. Bu-
nun arkasında, ay rı num ara taşıy an bir başka daire
bulunm akta idi. Sony a’nın âdeta am bara benzey en
odası, düzgün olm ay an bir eşkenar dörtgen biçim inde
idi. Bu y üzden de çok çirkin bir görünüşü v ardı. Ka-
nala bakan üç pencereli duv arı, oday ı âdeta çapraz-
lam asına kesiy ordu. Bu y üzden de çok siv ri olan bir
köşesi, derin bir girinti teşkil ediy ordu. O kadar ki,
cılız bir ışık altında orada neler bulunduğunu iy ice
seçm ek bile m üm kün olam ıy ordu. Öteki köşe ise, çir-
kin v e m ünasebetsiz denilecek kadar açık v e belirsizdi.
Bu kocam an odada eşy a nam ına hem en hem en hiçbir
şey y oktu. Sağdaki köşede kary ola bulunuy ordu; onun
y anında, kapıy a y akın sandaly e duruy ordu. Yine kar-
y olanın bulunduğu tarafta, y abancı dairey e açılan
kilitli kapının önünde üzeri m av i örtü ile örtülü kaba
ağaçtan y apılm ış bir m asa v ardı. Masanın etrafına iki
hasır sandaly e konulm uştu. Karşı duv arda, siv ri
köşey e y akın bir y erde, adi ağaçtan y apılm ış, âdeta
boşlukta kay bolm uş hissini v eren bir kom odin
durm akta idi. İşte odadaki eşy anın hepsi de bunlardan
ibaretti. Sar ım tırak duv ar kâğıtları islenm iş,
y ıpranm ış, köşelerde kapkara bir hal alm ıştı.
Herhalde kışın burasının rutubetli v e dum anlı olduğu
anlaşılıy ordu. Sefalet apaçık göze çarpıy ordu. Hatta
y atakta perde bile y oktu.
Sony a:
— Ev et.
— Ev et efendim !
— Kim i?
Sony a:
— Denedim .
— Kim getirdi?
Sony a:
— Kim in için?
— Lizav etta için. Zav allıy ı balta ile öldürdüler.
Sony a:
Yine Raskolnikov :
— Bak sen.. y oksa şu bey lik oda hikây esi ile sizi..
şey etm ek istediğim i m i sandınız?
Porfiri Petrov iç bunları söy ledikten sonra gözl erini
kırpıştırdı; Yüzünde neşeli, kurnaz bir ışık tut uştu.
Alnındaki küçücük çizgiler siliniv erdi. Küçücük
gözleri süzüldü, y üzünün çizgileri uzadı, doğrudan
doğruy a Raskolnikov ’un ta gözlerinin içine bakarak,
birdenbire, bütün v ücudunu hoplatan, sinirli, uzun
bir gülüşle, sarsıla sarsıla gülm ey e başladı.
— Hay ır, diy ordu. Görüy orum ki bana inanm ıy or,
sizinle alay ettiğim i sanıy orsunuz! Hiç şüphe y ok ki siz
haklısınız! Allah bana öy le bir biçim , öy le bir surat
v erm iş ki, boy una başkalarında gülünç birt akım
düşünceler uy andırıy or. Bir soy tarıdan farkım y ok!
Am a bir defa daha tekrar ediy orum ki, siz Rody on
Rom anov iç, benim gibi bir ihtiy arın kusuruna
bakm ay ınız! Henüz çok gençsiniz, öm rünüzün baharı
içindesiniz, bütün gençler gibi siz de, insan zekâsına
düny ada her şey den çok değer v eriy orsunuz! Zekânın
kıv rak inceliği, akıl v e m uhakem enin m ücerret delil-
leri, sizi çekiy or! Askeri m eselelerden bahsetm ek ne
derece salâhiy etim içindedir, bilm em am a m eselâ bu,
noktası noktasına, eski Av ustury a Hof -
Kricgsrath‘larına benziy or. Av ustury alılar kâğıt
üstünde, m asa başında Napoly on’u y enerek esir
etm işlerdi. Halbuki onlar bürolarda bu ince v e zekice
hesaplarla uğraştıkl arı bir sırada, Av ustury a
ordularının başkum andanı general Mack, ordusu ile
beraber teslim olm uş bulunuy ordu. Ha, ha, ha! Siv il
bir adam olduğum halde boy una harp tarihinden
m isaller aldığım için, görüy or um ki, azizim Rody on
Rom anov iç, benim le alay ediy orsunuz! Ne y apalım ,
elim de değil, bu da benim zaafım işte, askerliği
sev iy orum . Her çeşit askeri bültenleri okum ay ı o
kadar çok sev iy orum ki… Ben m esl eğim i tam am ıy la
y anlış seçm işim . Doğrusu ben asker olm alıy m ışım !
Belki bir Napoly on olm azdım am a bir binbaşı
olurdum , ha, ha, ha! İşte böy le sev gili dostum . Şim di
ben size şu hususi v aka hakkındaki bütün gerçeği
tafsilâtıy la anlatay ım : Realite v e tabiat, m uhterem
efendim iz, çok m ühim bir şey dir. Bunlar bazen en ince
hesapları bile altüst eder. Siz şu ihtiy ara kulak
v eriniz, ciddî söy lüy orum , Rody on Rom anov iç,
(bunları söy lerken henüz, ancak, otuz beş y aşlarında
bulunan Porfiri Petrov iç, gerçekten de sanki birden-
bire ihtiy arlay ıv erm işti; hatta sesi bile değişm iş,
v ücudu iki kat olm uştu) sonra ben açık y ürekli bir in-
sanım . Ne dersiniz, ben açık y ürekli bir insan m ıy ım ?
Siz ne düşünüy orsunuz? Öy le zannediy orum ki ben
tam am ıy la açık y ürekli bir insanım : Hiçbir karşılık
istem eden, size öy le şey ler anlatıy orum ki, ha, ha, ha!
Ne ise, sözüm e dev am ediy orum : Bence zekâ
harikulâde güzel bir şey dir. Ne diy ey im tabiatın süsü,
hay atın tesellisidir. Sonra bazen de, her zam an olduğu
gibi — kendi kuruntularına kendini kaptırm ış olan
zav allı bir sorgu hâkim inin, işin içinden
çıkam ay acağı — birtakım hokkabazlık oy unlarına da
im kân v erebilir. Çünkü nihay et, sorgu hâkim i de bir
insandır. Nihay et, tabiat zav allı sorgu hâkim inin
im dadına y et işir, işte felâket! Kendilerini zekânın
cazibesine kaptırm ış olan (dün sizin çok zekice v e
kurnazca ifade ettiğiniz gibi) v e “bütün engellerin
üstünden atlay an” gençlik ise bunu, y ani tabiatı,
aklına bile getirm ez! Onun, y ani hususi v akadaki
sanığın, incognito‘nun y alan söy lediği, hem de en
m ükem m el, en kurnaz bir şekilde y alan söy lediğini
tutalım . Tam zekâsının m ey v elerini toplay acağı,
zaferin kendisine gülüm sediği bir sırada, her şey
altüst olur. En utanılacak, en ilgi çekecek bir y erde
düşüp bay ılır. Tutalım ki bunu hast alıkla, odadaki
boğucu hav a ile izaha, çalışsın! Am a işte ne de olsa, ne
de olsa bu, m ide bulandırıcı bir şey dir, bir ipucudur.
Yalan söy lem esine gelince, harikul ade söy lem iştir
am a gel gelelim tabiatı hesaba katm ay ı hiç
bilem em iştir. İşte, işin püf tarafı burada! Bir de
bakarsınız ki bir başka sefer, zekâsının kıv rakl ığına
güv enerek, kendisinden şüphe eden adam la alay
etm ey e kalkışır.. Âdeta alay ediy orm uş gibi,
y apm acıktan benzi atar, am a bu atış biraz fazla tabii
kaçar, bu sararış lüzum undan fazla gerçek bir hal
alır. İşte y ine bir ipucu! Gerçi ilk ağızda onu
aldatm ıştır am a geceley in: Acaba herhangi bir pot
kırdım m ı? diy e uzun uzun düşünm ekten de kendini
alam am ıştır, işte, her adım da bu böy ledir. Daha ne
söy ley ey im : Bazen sebepsiz ileri atılır, çağrılm adığı
y erlere burnunu sok ar. Anlatılm ak şöy le dursun,
aksine susulm ası gerek en bahisler üzerinde durm adan
gev ezelik eder. Kin ay eli kinay eli konuşm ay a koy ulur.
Ha, ha, ha! İkide bir gelip, kendisini hâlâ ne diy e
tev kif etm ediklerini sorm ay a başlar. Ha, ha, ha! Hem
bu hal, en zeki bir insanın, bir psikologun, bir
edebiy atçının da başına gelebilir. Tabiat bir ay nadır,
hem de ay naların en parlağı! Karşısına geç de kendini
hay ran hay ran sey r et! Am a siz böy le ney e sarardınız
Rody on Rom anov iç? Yoksa hav a m ı sıcak? Pencerey i
açay ım m ı?
— Biliy or m uy dunuz?
— Ev et biliy ordum . Am a bundan ne çıkar?
Porfiri:
— Kilitlidir, işte anahtar, dedi. Gerçekten de
cebinden bir anahtar çıkararak Raskolnikov ’a
gösterdi.
VI
Yine ay nı ses:
— Efendim , kendisi… diy e başladıy sa da, birden-
bire kesildi.
Dışarıda, ancak iki saniy e kadar süren gerçek bir
dalaşm a oldu. Sonra, birdenbire, sanki biri zorla birini
itip uzaklaştırdı. Bunun arkasından da y üzü sapsarı
bir adam , doğrudan doğruy a Porfiri Petrov iç‘in oda-
sına girdi.
Henüz daha çok genç, işçi kılıklı, orta boy lu, za-
y ıfça, saçları daire şeklinde kesilm iş bir adam dı! Yüz
çizgileri ince v e âdeta sertti. Bunun, birdenbire iterek
elinden kurtulduğu adam da birinci olarak
arkasından oday a koşm uş, onu om zundan
y akalam ay a m uv affak olm uştu. Bu, m uhafız
jandarm alardan biriy di. Am a Nikolay kolunu çekerek
onun elinden bir daha kurtuldu.
Nikolay :
Raskolnikov birdenbire:
— Şu sizin sürprizinizi dem ek gösterm ey eceksiniz?
diy e sordu.
— Niçin?
— Hangi Porfiri’y e?
— Bugün m ü?
— Ev et, sizden bir dakika önce gitm iştim . Hem ,
size nasıl işkence ettiğini, hepsini hepsini işittim .
— Nerede? Ne gibi? Ne zam an?
— Canım orada, şu bölm enin arkasında idim . Hep
orada oturdum .
— Nasıl? Onun şu “sürpriz” dediği şey siz m iy diniz?
Bu nasıl olabilir? İnsaf edin!
Lebezy etnikov :
— Benim de gitm ey e niy etim y ok, dedi.
— Onu ne y apacaksın?
— Hiç, lâzım işte… Bugün, y arın buradan
gidiy orum , bunun için kendisine söy lem em lazım .
Hem , konuşm am ız sırasında lütfen siz de burada
bulununuz!.. Hatta böy lesi daha iy i olur. Yoksa belki
de, Allah bilir neler düşünürsünüz!
Soneçka:
— Peki efendim ; söy lerim ; hem en şim di söy l erim ,
dedi v e hızla sandaly eden fırladı. Piy otr Petrov iç, genç
kızın saflığı v e görgüsüzlüğü karşısında gülüm sey erek
onu durdurdu:
II
III.
— Piy otr Petrov iç, diy e bağırdı, hiç olm azsa siz bizi
koruy unuz!.. Felâket içinde bulunan asil bir bay ana
karşı böy le dav ranm ay a hakkı olm adığın ı, bunun için
m ahkem eler olduğunu şu m ünasebetsiz m ahlûka
anlatınız!.. Doğrudan doğruy a v ali paşay a şikây et
edeceğim .. Hesabını v ersin bakalım .. Babam dan
gördüğünüz m isafir sev erliğin hatırı için olsun, şu
y etim leri koruy unuz!
Lujin:
— Hay ır, bunu ben y apm adım ! Ben alm adım ! Ben,
hiçbir şey bilm iy orum ! diy e inledi. Ve Katerina
İv anov na’y a atıldı. Katerina İv anov na, onu göğsü ile
herkesten korum ak istiy orm uş gibi, sım sıkı bağrına
bastı… Bir çocuk gibi onu kollar ında sarsıy or,
durm adan y üzünü, gözünü öpüy or, ona sarılıy or,
ellerini y akalay arak dudaklarına göt ürüy ordu. Her
şey in apaçık olm asına rağm en:
— Sony a! Sony a! Ben inanm ıy orum ! Görüy orsun
ki senin alm ış olabileceğine inanm ıy orum ! Bunlar ne
sersem insanlar! Am an Yarabbi!.. diy e söy leniy ordu.
Lebezy atnikov :
III
Delikanlı:
— E, Sony a?.. diy e başladı v e birdenbire sesinin
titrediğini hissetti. Biliy or m usun, bütün m esele,
“sosy al durum a v e ona bağlı âdetlere” day anıy ordu.
Dem in bunu anladınız m ı?
Sony a ıstırapla:
Raskolnikov :
— Korkm a Sony a, bir şey değil, dedi, saçm a!..
— Biliy orum !
Delikanlı bunu söy ler söy lem ez, y ine, eski, bildik,
buz gibi bir duy gu birdenbire bütün ruhunu
doldurdu: genç kıza baktı v e ansızın onun y üzünde
Lizav eta’nın sim asını görür gibi oldu. O zam an elinde
balta, Lizav eta’y a y aklaşırken, o da y üzünde çocukça
bir korku ile, ellerini ileri uzat arak geri geri duv ara
doğru çekilirken kadının y üzünde beliren ifadey i
açıkça hatırladı. Bu ifade tıpkısı tıpkısına, birdenbire
bir şey den korkm ay a başlay an, endişe dolu gözlerini
kendilerini korkut an şey e diken, elceğizlerini ileriy e
doğru uzatar ak geri geri çekilen v e ağlam ay a
hazırlanan küç ük çocukların y üz ifadesini
andırıy ordu. Şim di Sony a da, hem en hem en ay nı
halde idi; ay nı çar esizlik, ay nı korku içinde bir
m üddet ona baktı v e birdenbire sol elini ileri uzatarak
parm ağının ucunu hafifçe delikanlının göğsüne
day adı. Israrla ona bakm akta dev am ederek v e
gittikçe ondan uzaklaşarak y av aş y av aş kary oladan
kalkm ay a başladı. Genç kızın duy duğu korku
birdenbire ona da bulaştı: Onun da y üz çizgilerinde
ay nı korku belirdi. O da, dudaklarında, hem en hem en
ay nı çocukça gülüm sem e olduğu halde, ay nı ba-
kışlarla genç kızı süzm ey e başladı. Nihay et:
Sony a:
Sony a sordu:
Sony a:
— Sanki sen de çile çekm iy or m usun? diy e bağırdı.
Sony a atıldı:
— Eh Sony a, diy e ona bir şey ler söy ley erek itiraz
etm ek istedi, am a küçüm sey en bir susuşla v azgeçti.
Sözüm ü kesm e Sony a! diy e dev am etti. Ben sana
sadece bir noktay ı: beni o zam an oray a şey tanın
sürüklediğini, sonra da, oray a gitm ey e hakkım
olm adığını, çünkü benim de herkes gibi bitten başka
bir şey olm adığım ı öğrettiğini, anl atm ak istedim .
Şey tan benim le alay etm işti. İşte ben de sana geldim .
Misafirini kabul et! Ben bir bit olm asay dım , hiç kalkar
da sana gelir m i idim ? Beni dinle: O gün kocakarıy a
giderken sadece tecrübe y apm ak niy etinde idim .
Bunu böy le bil!
— Am a öldürdünüz! Öldürdünüz!
Raskolnikov y av aşça:
IV
Raskolnikov :
Duny a:
Raskolnikov :
Birisi:
— Ölüy or, diy e bağırdı.
Bir başkası:
H. Â. Ediz]
— Rodion Rom anov iç, size söy ley ecek bir çift sözüm
v ar, dedi.
— Siz, ha?..
Sv idrigay lov katıla katıla gülerek sözlerine dev am
etti:
— Am m a da y aptın ha!…
— O m u!
— Ev et, O!
İkisi de sustular…
— Allah’a ısm arladık Rodion, ben kardeş… öy le bir
zam an oldu ki… Ney se… Allah’a ısm arladık… Biliy or
m usun, öy le bir zam an oldu ki… Ne ise, Allah’a
ısm arladık… Benim de v aktim geldi. Artık
içm ey eceğim … Şim di lüzum u kalm adı… hay ır!
— Porfiri’den ha?
— Ev et Porfiri’den.
— Ne dedi… Ne dedi o?
Raskolnikov :
— Halbuki az önce Razum ihin bana, Mikolk a’nın
suçluluğuna hâlâ inandığınızı söy lüy ordu. Hatta
Razum ihin’i de kendiniz buna inandırm ışsınız, dedi.
— Hay ır, Rodion Rom anov iç, siz öldürdün üz. Siz!
Sizden başkası olam az!… diy e fısıldadı.
İkisi de sustular. Bu susuş, şaşılacak kadar uzun
bir zam an, tam on dakika sürdü. Raskolnikov ,
dirseklerini m asay a day am ış, parm aklarıy la saçlarını
karıştırıy ordu. Porfiri Petrov iç sak in sakin oturuy or,
bekliy ordu.
Raskolnikov irkildi:
II
Sv idrigay lov :
Raskolnikov :
Raskolnikov :
— Yalnız bununla m ı?
— İy i am a bu kadarı da y eter!
Raskolnikov :
— Ne aceleniz v ar?
— Ne alabileceğinizi um m uştunuz?
— Ev et, ettim .
— Yine m i kadın?
Sv idrigay lov :
III
Raskolnikov :
V.
— Ne. e. e. ?
İkisi de durakladı. İkisi de, birbirlerini tartm ak
ister gibi bir dakika kadar bakıştılar.
Sv idrigay lov :
Sv idrigay lov :
— Hay ır, ben ona bir kelim e bile söy lem edim .
Hatta şu anda ev de olup olm adığını da kesin olarak
bilm iy orum ! Am a herhalde ev de olacak!.. Bugün
üv ey annesini göm dü, böy le bir günde m isafirliğe
gidilm ez! Vakti gelm eden bunu kim sey e açm ak
istem em . Hatta size açtığım için bile kısm en pişm an
olm uş bulunuy orum . Bu gibi hallerde küçücük bir
ihtiy atsızlık, bir ihbar y erine geçer. Ben şuracıkta,
işte bu ev de oturuy orum . İşte y aklaşıy oruz. Bu da
bizim ev in kapıcısıdır. Beni çok iy i tanır. Bakın selâm
v eriy or!.. Bir kadınla beraber olduğum u da görüy or.
Hiç şüphesiz y üzünüzü de gözden kaçırm am ıştır. Hâlâ
benden korkuy or v e şüpheleniy orsanız, bütün bunlar
işinize y arar.. Bu kadar kaba konuştuğum için affınızı
rica ederim . Ben burada kiracı olarak otur uy orum .
Sofy a Sem y onov na da burada, benim k inden bir
duv arla ay rılı bitişik odada, kiracı olar ak oturuy or.
Bütün kat baştanbaşa kiracı doludur. Böy le çocuk gibi
korkacak ne v ar? Yoksa ben bu kadar korkunç bir
adam m ıy ım ?
Sv idrigay lov ’un y üzü, hoş görür bir gülüm sey işle
çarpıldı. Am a hiç de gülüm sey ecek halde değildi.
Yüreği hızla çarpıy or, nefesi kesiliy ordu. Gittikçe
artan hey ecanını gizlem ek için, m ahsus sesini
y ükseltiy ordu. Am a Duny a, onun bu m üth iş
hey ecanını fark etm ey e im kân bulam adı. Sv id-
rigay lov ’un kendisi için korkunç bir adam olduğ una,
ondan bir çocuk gibi korktuğuna dair, Sv id-
rigay lov ’un söy lediği sözler, onu fena halde sinir-
lendirm işti.
Duny a, tiksinerek:
Duny a:
VI.
— Onu y aparız.
— Başka daha ne v ar?
Sv idrigay lov :
— Am erika’y a.
— Am erika’y a?
— Burada böy le sey olm az, burası y eri değ il, diy e
bağırdı.
IV
İçinden:
“Hem zaten onların henüz bir şey den haberleri
y ok, beni de tuhaf bir adam olarak say m ay a alıştılar”
diy e düşündü.
Raskolnikov :
— Duny a ev de y ok m u, anneciğim ?
— Gidiy orum !
— Hay ır.
— Ev et… Geleceğim .
— Darılm a Rody a’cığım , sorm ay a bile cesar et
edem iy orum . Cesaret edem ey eceğim i de biliy orum ,
sen y alnız bana iki kelim ecik söy le gideceğin y er uzak
m ı?..
— Çok uzak.
— Oray a bir m em uriy etle y ahut istikbalin için m i
gidiy orsun?
Nihay et kurtulabildi.
— Hay ır, ben ona… bir şey söy lem edim , am a o çok
şey ler anladı.. Geceley in senin say ıklam alarını
işitm iş.. Olup bitenlerin hiç değilse y arısını bildiğine
em inim . Ona uğram akla belki de fena bir iş y aptım ,
hatta niçin uğradığım ı da pek bilm iy orum . Ben alçak
bir adam ım Duny a.
— İstav roz çıkar, hiç olm azsa bir defa dua et!..
— Peki, hay hay , istediğin kadar! Hem de cânı
gönülden, Sony a! cânı gönülden…
— Raskolnikov .
— Hay ır.
— Hay ır.
— Dem ek hay ır. Biliy or m usunuz, benim le tıpkı
kendinizle konuşuy orm uşsunuz gibi açıkça
konuşm aktan hiç çekinm ey in! Vazife başka… Dostluk
[Rusça, v azife m anasına gelen slujba kelim esiy l e,
dostluk m anasına gelen drujba kelim eleri kafiy elidir.]
başka, diy eceğim i sandınız! Am a hay ır, bilem ediniz!
Dostluk değil de. y urttaş v e insan duy gusu, insanlık
duy gusu v e Allah sev gisi başk a.. Ben resm î bir adam ,
bir m em ur olabilirim , am a kendim i daim a bir insan,
bir y urttaş olarak duy m ak zorunday ım . Meselâ az
önce Zam y otov ’dan söz açm ıştınız! Zam y otov , fena
şöhretli bir y erde, bir kadeh şam pany a v ey a bir
bardak Don şarabı başında, Fransız usulü rezalet
çıkarır. İşte sizin Zam y otov ’unuz böy le bir adam dır.
Ben ise, diy elim ki, belki de sam im î, y üksek
duy gularla y anıp tutuşm aktay ım , üstelik de bir
rütbem , önem im v e bir m em uriy etim v ar. Ev liy im ,
çocuklarım v ar. Bir y urttaşın, bir insanın y apm ay a
borçlu olduğu şey leri y apıy orum . Peki, o kim dir,
sorabilir m iy im ? Size, tahsilin asilleştirdiği bir insan
gibi dav ranıy orum . Şu ebeler de alabildiğine çoğal-
dılar.
Raskolnikov :
— Ev et, diy e kekeledi. Gitm em gerek.. Af-
federsiniz… Sizi rahatsız ettim .
— Oh, rica ederim , istediğiniz kadar… Beni
m em nun ettiniz! Bunu size söy lem ekle bahtiy arım …
Raskolnikov :
— Biraz su için!
II
Bari kader, ona pişm anlığı olsun çok görm esey di!
İnsanın içini y akan, uy kusunu kaçıran, y ürekler acısı
bir pişm anlık!.. Öy le bir pişm anlık ki korkunç azabı
insana, kendini asm ay ı, y a da suda boğulm ay ı hay al
ettirsin!.. Oh, böy le bir pişm anlığa ne kadar da
sev inecekti! Istırap v e gözy aşı, bu da bir hay at değil
m idir? Am a o, işlediği cinay etten ötürü hiçbir
pişm anlık duy m uy ordu. Hiç olm azsa, kendisini
hapishaney e sürükley en m ünasebetsiz v e aptalca
dav ranışlarına ev v elce kızdığı gibi, kendi
budalalığına kızabilirdi. Am a şim di hapishanede, şu
m üsait zam anda, eski dav r anışlarını y eniden bir bir
gözden geçirdi, bunlardan hiçbirini, ev v elce, şu
uğursuz dakikada kendisine göründükleri gibi, hiç de
m ünasebetsiz v e aptalca bulm adı.
— Sen asil bir adam sın diy orlardı, balta ile adam
öldürm ek sana m ı kaldı; bu, asil adam ların y apacağı
iş değildir.
SON