Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 21

İnsanoğlu geçmişten geleceğe birtakım yeterlilikleri yanında, aynı

zamanda sınırlılıkları da olan bir varlıktır. Sahip olduğu bu sınırlılıklarından


dolayı, tüm gereksinimlerini kendi kişisel çabalarıyla karşılaması mümkün
değildir.
Sınırlılıklarının üstesinden gelebilmek için, “iş birliğinde bulunabilme”
özelliğini kullanarak, diğer insanlarla belirli amaçlar için bir araya gelmek
durumunda kalır.
Belirli amaçlar çerçevesinde bir araya gelme gereksinimi duyan
insanların oluşturduğu yapıya da “grup” adı verilir.
Sınıfın içinde birden fazla grup yer alır. Bunların bir kısmı öğretmenin
denetiminde oluşturulan biçimsel gruplar iken, bir kısmı öğretmenin
denetiminde oluşturulmayan arkadaş grupları gibi biçimsel olmayan
gruplardır.
Sınıf da bir gruptur.
Etkili bir eğitim-öğretim için öncelikle sınıfın ve sınıf içindeki bu
grupların yönetilmesi gerekir.
Sınıfın ve sınıf içindeki grupların yönetilmesi yasal olarak öğretmenin
sorumluluğu altındadır.
Öğretmen sınıfa ve bu söz konusu gruplara aynı zamanda liderlik de
edebilirse, çok daha etkili bir eğitim-öğretim hizmeti sunabilir.
GRUP KAVRAMI
GRUP NEDİR?
Ortak bir amacı paylaşan ve bu amaç doğrultusunda kendi içinde
ortak norm ve davranış ilkeleri geliştirerek birbirleriyle iletişim içinde
olan ve karşılıklı olarak birbirlerini etkileyen iki veya daha fazla
insanın bir araya gelmesi ile ortaya çıkan sosyal bir olgudur.
Kişi sayısı olarak üst sınırı yoktur. Bu topluluğun temel özellikleri
arasında birbirlerinin varlığından haberdar olmaları, birbirleriyle
etkileşimde bulunmaları ve kendilerini bir grup olarak algılamaları
gerekmektedir.
Belirli amaçlar etrafında grupların bir araya gelmesi ile örgütler
oluşmaktadır.
GRUP TİPLERİ
Formal gruplar; organizasyonun özelliklerini gösteren gruplardır. Bunlar
organizasyonun ihtiyaçlarına göre planlı, bilinçli ve önceden tanımlı yani
formal olarak belirli fonksiyonları görmek üzere oluşturulur.
İnformal gruplar; bilinçli ve planlı bir kararla değil, fakat organizasyonlarda
kendiliğinden, doğal olarak ortaya çıkan gruplardır.
Grupların temel özellikleri
“Grup değerleri ve normları”
Değerler, grup üyelerinin diğerlerinin eylemlerini yargılaması sonucu
ortaya çıkan varsayımlar iken; normlar, paylaşılması beklenen
davranışlardır.
“Grup vizyonu”
Vizyon, geleceğe yönelik hedefler olup, grubun ulaşmak istediği
noktanın bir tasviridir.
“Gruplardaki rol ve statüler”
Rol, gruptaki kişilerin göstermesi beklenen davranış örüntüsü iken
statü, grup içindeki bireylerin kazandığı saygınlık ölçüsüdür.
“Grup baskısı ve bireyin gruba uyma davranışı”
Grupta oluşan değer ve normlar ile rol ve statüler sonucu, grupta yer
alan bireylerin davranış ve düşünceleri üzerine baskı yapmasına
“grup baskısı” adı verilirken; bireyin davranışlarını, grup üyelerinin istek
ve bekleyişleri doğrultusunda değiştirmesi olayına “uyma” adı
verilmektedir.
“Grup bağlılığı”
Grup bağlılığı, etkileşim hâlinde olan bir grubun bireylerini bir arada tutan
“bizlik duygusu” nu ortaya çıkaran psikolojik süreçler olarak
tanımlanabilir.
Grupların temel özellikleri
Gruplandırmadaki temel boyutlar
Gruplandırmada, öğrencilerin sınıf içi deneyimlerinde merkezî öneme
sahip beş temel boyut vardır.
1. Grup Büyüklüğü
2. Grup Kompozisyonu
3. Görevler Ve Eğitim Programı
4. Öğrenci-öğrenci Ve Öğrenci-öğretmen Etkileşimi
5. Sınıftaki Öğretmen Varlığı
Grup Büyüklüğü
Küçük gruplarda etkileşim büyük gruplara oranla daha fazladır.
Büyük gruplamalar, sorumluluğu grup üyelerine yaydıklarından tartışmaya
katılımı engeller.
İkili gruplamalar, uzman/acemi yaklaşımı ya da eşlerin bir araya gelmesi
üzerine tasarlanmış kavramaya yönelik öğrenme çalışmalarını arttırmada sık
sık kullanılır. İkili gruplandırmada birebir öğretim de söz konusu olabilir.
Ortak acemi eşler, problem çözmede ve beyin fırtınasında daha etkilidirler.
Grup Büyüklüğü
Üçlü gruplandırma özellikle problem çözme açısından ağır şekilde eleştirilir.
Üçlü gruplar, üyelerinin ikisinin diğer üçüncü kişi üzerine etkisine izin
verdiğinden, kişiler arası hoşnutsuzluklar gelişebilir.
4’lü küçük gruplandırma ile 8’li büyük gruplandırma, sınıflarda sıklıkla
rastlanan grup türleridir. Küçük gruplar özellikle büyük grupların veya sınıfın
çalışma konularının yardımcı görevlerini yerine getirmede etkilidir.
Bütün sınıf gruplaması ya da geleneksel biçimsel yaklaşım, yeni bilgilerin
sınıftaki tüm öğrencilere eş zamanlı iletilmesinde etkilidir
Lider olarak öğretmen
LİDERLİK
Belirli şartlar altında, belirli kişisel veya grup amaçlarını gerçekleştirmek
üzere, bir kimsenin başkalarının faaliyetlerini etkilemesi ve yönlendirmesi
süreci olarak tanımlanabilir.
Liderlik, örgütsel amaçları başarmada yöneticilerin astlarını etkilemek ve iş
görmelerini sağlamak amacıyla sahip oldukları bazı güçleri kullanabilme
yetenekleridir.
LİDER
Başkalarını, belirli bir amaç doğrultusunda davranmaya sevk eden, etkileyen
kişidir.
Liderlik Teorileri
Özellikler Teorisi:
Özellikler teorisine göre, belirli bir grup içinde bir kişinin lider olarak
kabul edilmesinin nedeni bu kişinin sahip olduğu özelliklerdir ve bu
liderlik özellikleri süreci etkileyen en önemli faktör olarak kabul
edilmektedir.
Bu yaklaşım liderin diğer grup üyelerinden farklı özelliklere sahip
olduğunu kabul eder. Bu özellikler arasında; yaş, cinsiyet, yakışıklılık,
olgunluk, ileriyi görebilme, insiyatif sahibi, duygusal olgunluk, dürüstlük,
güzel konuşma, güven verme, zeka, bilgi, ilişki kurma yeteneği,
kararlılık, samimiyet, doğruluk, açık sözlülük, kendine güven duyma, iş
başarma yeteneği gibi özellikler yer almaktadır (Koçel, 2010, 576).
Liderlik Teorileri
Davranışsal Liderlik Teorileri:
Liderin özellikleri yerine liderin astlarına karşı gösterdiği
davranışları üzerinde durmaktadır.
Lideri tanımlama da Özellikler Teorisi yeterli olmayınca liderin
gözlemlenebilir davranışlarının etkili olduğu düşünülmeye
başlanmıştır.
Liderin iletişim şekli, yetki devredip devretmemesi, planlama ve
kontrol şekli gibi davranışları lider etkinliğini belirleyen önemli
faktörler olarak ortaya konulmuştur.
Liderlik Teorileri
Michigan Üniversitesi Çalışması
İnsan odaklı ya da ilişki yönelimli davranışa Yönelen liderler
çalışanlarıyla yakın ilişkiler kurmakta, ihtiyaç ve arzularına yakından ilgi
göstermekte ve tutum ve davranışlarına saygılı olmaktadır.
Yetki devrine önem veren, çalışma koşullarını iyileştirmeye çalışan,
çalışanların tatminini artırarak kişisel gelişimleri ile yakından ilgilenen
davranış türüdür.
Görev odaklı veya işe yönelik davranışa Yönelen liderler iş süreçleri,
işle ilgili formaliteler, kural ve prosedürler vb. konularda sistem kurma ve
sonuç odaklı davranışları benimsemektedirler.
Grup üyelerinin önceden belirlenen ilke ve yöntemlere göre çalışıp
çalışmadıklarını yakından kontrol eden ve resmi otoritesini kullanan bir
davranış türüdür.
Liderlik Teorileri
McGregor’un X ve Y Teorileri
McGregor’un X ve Y Teorileri, liderlerin çalışanların davranışları
hakkındaki inanç ve varsayımları üzerine odaklanmaktadır. Bir liderin
insan davranışları hakkındaki varsayımları onların göstereceği
davranışı etkileyecektir. Bu varsayımlar birbirine zıt görüşleri içeren
iki grupta toplanarak X ve Y Teorileri olarak adlandırılmıştır (Eren,
2001).
Liderlik Teorileri
McGregor’un X ve Y Teorileri
X Teorisine göre lider, insanı örgüt amaçlarına uyan pasif bir unsur
olarak kabul etmekte ve otoriter bir davranış göstermektedir.
• Kişi çalışmayı sevmez ve mümkün olduğu kadar işten kaçmaya
çalışır.
• Kişi sorumluluk yüklenmek istemez, fazla istekli değildir ve
güvenceyi her şeye tercih eder.
• insanları çalıştırmak için zorlamalı, yakından kontrol edilmeli ve
amaçları gerçekleştirmeleri için gerektiğinde cezalandırılmalıdır.
Liderlik Teorileri
McGregor’un X ve Y Teorileri
Y Teorisine göre lider, insanı güdülenmeye ve sorumluluk yüklenmeye
açık bir unsur olarak kabul etmekte ve demokratik bir davranış
göstermektedir.
• Kişi için çalışma oyun ve dinlenme kadar doğaldır.
• Kişi doğuştan tembel değildir. Onu bu hale getiren tecrübeleridir.
• Kişi belirlediği amaç doğrultusunda kendi kendini kontrol ederek çalışır.
• Her insanın potansiyeli vardır. Uygun şartlar altında kişi bunları geliştirir
ve daha fazla sorumluluk yüklenmeyi öğrenir.
• Yöneticinin yapması gereken uygun bir ortam yaratmak suretiyle insanın
kendisini geliştirmesini ve sahip olduğu enerjiyi amaçları doğrultusunda
kullanmasını sağlamaktır.
Liderlik Teorileri
Rensis Likert’in Sistem 4 Modeli
Michigan Üniversitesi Çalışmalarının devamı niteliğinde bir modeldir.
Likert davranışları, bir uçta kişiye yönelik davranışların diğer uçta işe
yönelik davranışların bulunduğu bir doğru üzerinde toplamıştır.
• Sistem 1 (İstismarcı Otokratik Liderlik):
• Sistem 2 (Yardımsever Otokratik Liderlik):
• Sistem 3 (Katılımcı Liderlik):
• Sistem 4 (Demokratik Liderlik):
Durumsal Liderlik Teorileri
Liderlik sürecinin anlaşılması konusunda davranışsal kuramların çok
önemli katkılar sağlamalarının yanında çevre ve koşulları dikkate
almamaları zayıf tarafını oluşturmuştur.
Bu doğrultuda durumsal kuramlar değişik koşullarda farklı liderlik
davranışlarının geçerli olabileceği, her durum ve koşula uygun tek bir
“en iyi” liderlik davranışı olmadığını savunmuşlardır.
Davranışsal kuram, genellikle demokratik liderlik davranışının etkin
olduğunu varsayarken, durumsallık teorisi değişik koşullarda işe ve
kişiye yönelik liderlik davranışlarının etkili olabileceklerini
varsaymaktadır.
Durumsal Liderlik Teorileri
Fred Fiedler’in Etkin Liderlik Teorisi
Durumsallık yaklaşımları içinde en çok bilinen modellerden birisi olup,
liderlerin davranışlarının etkinliğini belirleyen üç önemli değişken
üzerinde durmaktadır. Bunlar;
• Lider ile astlar arasındaki ilişkiler: Liderin astlar tarafından
benimsenme derecesini ifade etmektedir. Eğer lider sevilip sayılıyor ve
güven duyuluyorsa liderlik için olumlu bir ortam var demektir.
• İşin niteliği: işlerin yapılması ile ilgili olarak önceden belirlenmiş
belirli yol ve yöntemlerin bulunup bulunmaması ile ilgilidir. işlerin
planlanmış ya da planlanmamış olmasına göre gösterilecek liderlik
davranışları da farklılık gösterecektir.
• Liderin yetki derecesi: Liderin ödüllendirme, cezalandırma ve terfi
ettirme yetkilerin derecesini ifade etmektedir. Yetkiler fazla ise liderlik
için olumlu, yetkiler az ise olumsuz bir ortama işaret etmektedir.
Liderlik= f (Lider, Amaçlar, izleyiciler, Koşullar).
Başarılı liderler eşitlikteki her unsuru dikkate alan ve bunlar
arasında en iyi dengeyi kuran kişilerdir (Eren, 2010, 503).
Liderlik Teorileri
Modern Liderlik Teorileri
1. Etkileşimci Liderlik
2. Dönüşümcü Liderlik
3. Karizmatik Liderlik
Modern Liderlik Teorileri
Etkileşimci Liderlik Teorisi, lider ile astlar arasında, liderin
görevlerini yerine getirmesi ve astların istek ve ihtiyaçlarını
karşılaması konusunda karşılıklı değişimi konu alan, geleneklere ve
geçmişe bağlı bir liderlik teorisidir.
Dönüşümcü Liderlik Teorisi, geleneklere ve geçmişe bağlı olmaktan
çok, değişime, geleceğe, yeniliğe bağlı liderlik teorisidir. Bu yaklaşıma
göre, lider astların ihtiyaçlarını, inançlarını, değer yargılarını
değiştiren, vizyon sahibi olan, bu vizyon doğrultusunda onları motive
eden, amaçlara ulaşma konusunda kendisine güven duyulmasını
sağlayan, astları için bir rol model oluşturan kişidir.
Modern Liderlik Teorileri
Karizmatik Liderlik Teorisi, liderin astlarını etkileyebilmesi ve yönlendirmesi
konusunda karizmatik özelliklerin önemli bir rol oynadığını savunan liderlik
teorisidir.
Karizma, kelime anlamı olarak çekicilik, etkileyicilik, doğuştan gelen büyüleyici
özellik şeklinde tanımlanabilmektedir. Karizmatik liderlerin davranışları altı grupta
toplanmaktadır (Sökmen, 2010, 143):
• Vizyon ve net ifade
• Çevresel duyarlılık
• Geleneksel olmayan davranış
• Kişisel risk alma
• Astların ihtiyaçlarına duyarlılık
• Statükoya başkaldırma
YÖNETİCİ İLE LİDER FARKLILAŞMASI
• Yöneticilik bir meslek (kariyer) uygulamasıdır. Liderlik ise, insanları
etkileyebilme ve harekete geçirebilme işidir.
• Yöneticilik formal bir organizasyon yapısı içinde gerçekleşir, liderlik
için formal yapı şart değildir.
• Yöneticilik tanımlanmış hedeflere ulaştıracak işlerin en etkin
şekilde yaptırılması ile ilgilidir, liderlik ise hedeflerin ve yapılacak işlerin
belirlenmesi ile ilgilidir
YÖNETİCİ İLE LİDER FARKLILAŞMASI
• Yöneticinin insanları etkileme aracı, bulunduğu mevkiye verilmiş
olan yetki ve yaptırım uygulama hakkıdır, liderin insanları etkilemekte
kullandığı araç kişisel özellikleri, davranışları, insanlara verdiği vizyon,
güven ve ilhamdır.
• Yöneticinin görev tanımı vardır, liderin görev tanımı yoktur.
• Yöneticilik tanımlanan hedeflere ulaşma, liderlik ise değişim ve
dönüşüm yapabilme işidir.
• Yönetici “işleri doğru yapan”, lider ise “doğru işleri yapan” kişidir.
YÖNETİCİ İLE LİDER FARKLILAŞMASI
Lider ile yönetici arasındaki farkı
Yönetici karışıklıkla, lider ise değişimle baş edebilme ile
ilgilidir.
Dolayısıyla, daha fazla değişim daha fazla liderlik gerektirir.
Öğretmen prosedürle ilgili işlemlerini yerine getirirken bir yönetici,
eğitim-öğretim aracılığıyla öğrencileri bir düzeyden başka bir
düzeye getirdiği için lider özelliği sergileyebilmelidir.
Lider olarak öğretmen
Lider olarak öğretmen her bir ders saatini kargaşadan uzak, düzgün ve
etkili olarak veya derste nasıl ilerlenileceğine yönelik, daha üst
pozisyondaki kişilerin kararlarına gereksinim duymadan sürdürmekle
yükümlüdür.
Bu rolünde öğretmen, bir grup olarak tüm sınıfı, bu grubu oluşturan
daha küçük çeşitli alt grupları ve bireyleri belirli amaçlara dönük, etkili
olarak çalıştırabilmelidir.
Bu amacı gerçekleştirmek için sınıftaki öğrencilerin hareketleri başta olmak
üzere, araç gereçlerin, zamanın vb. kullanımının yönetimini
gerçekleştirmelidir.
Lider öğretmenin özellikleri
• Öğrencilere güven vermek,
• Onları motive edebilmek,
• Vizyon sahibi olmak,
• Sürece meydan okumak,
• Uzman olmak,
• Model olmak
• Etkili iletişimde bulunmak

Bir süreç olarak düşünüldüğünde eğitim, hedef davranışlara götürücü


öğrenme etkinliklerinin gerçekleştirilmesi, öğrenilenlerin davranışa
dönüştürülmesi, sürekli ve ustalıkla yapımın sağlanması için
pekiştirilmesi etkinliklerini içerir.
HEDEF DAVRANIŞLAR
Hedef davranışlar, öğrencilerde, öğretim uygulamasından sonra görülmek istenen
davranışlardır.
Bunların çeşitli düşünürlerce sınıflamaları yapılmıştır. Günümüzde en yaygın bilineni,
bilişsel, devinsel ve duyuşsal şeklinde gruplananıdır.
Hedef davranış yazacak olan öğretmen, Türk Milli Eğitimi’nin, okul tür ve düzeyinin,
dersin amaçlarını önüne almalı; dersin amaçlarını, bunlara uygun hedefler şeklinde
ayrıntılamalıdır.
Hedeflerin belirlenmesinde, öğrencilerin hazır bulunuşluk düzeyleri esas alınmalı,
hedefler bu düzeyleri geliştirici olmalıdır. Bu amaçla öğretmenlerin, önce öğrencileri bir
hazır bulunuşluk testinden geçirmesi gerekir.
HEDEF DAVRANIŞLAR
Öğrencilerin göstermeleri beklenen hedef davranışlarla gösterdikleri hedef davranışlar
arasındaki fark, kazandırılması gereken hedef davranışları gösterir.
Eğitim gereksinimleri, öncelikler gözetilerek sıraya konur. Hangi hedef davranışın
kazandırılması için hangisine gerek varsa, o önceye alınır, eğitsel etkinlikler, bu
sıralama esas alınarak düzenlenir.
Bu işler, okul yönetiminin desteği, eş güdümü, kılavuzluğunda, öğretmenlerce yapılır.
HEDEF DAVRANIŞLAR
Bilgi düzeyinde hedef davranışları hiç yazmamak iyidir, çünkü bir
üst basamaktaki hedef davranışlar, kendi altındaki hedef
davranışları içerir.
Örneğin, uygulama düzeyindekiler, bilgi ve kavrama
düzeyindekileri de içerir: Bir uygulamanın iyi yapılması için, onun
bilgisine ve bu bilginin kavranmasına gerek vardır.
10.01.2021 ÖĞRENME STİLLERİ 7
bilgi
kavrama
uygulama
analiz
sentez
değerlendirme
Bloom’un Bilişsel Alan Taksonomisi
10.01.2021 ÖĞRENME STİLLERİ 8
BİLGİ
10.01.2021 ÖĞRENME STİLLERİ 9
KAVRAMA
10.01.2021 ÖĞRENME STİLLERİ 10
UYGULAMA
10.01.2021 ÖĞRENME STİLLERİ 11
ANALİZ
10.01.2021 ÖĞRENME STİLLERİ 12
SENTEZ
10.01.2021 ÖĞRENME STİLLERİ 13
DEĞERLENDİRME
HEDEF DAVRANIŞLAR
Ara düzeylerdeki hedef ve davranışlar, ara hedeflerdir, asıl ulaşılması
gereken, hedef davranışı değere ve diğer değerlerle bütünleştirilmiş bir
değer sistemine bağlayabilmektir.
Bu yapılmazsa davranışların bireylerce “değeri” olmaz veya bu değer,
diğerleriyle ilişkilendirilmediğinde, “birbiriyle ilişkili değerler” oluşmaz.
EĞİTİM ARAÇLARI
Eğitim aracı kavramı, geniş anlamda, amaçlara ulaşmada yararlanılan,
okuldan öğretmene, program ve plânlardan çevre olanaklarına,
kurallardan düzene her tür kaynağı içerir.
Okuldaki öğretmen ve yöneticiler, kendileri birer araç olma yanında,
diğer araçları belirleyen, arayan, bulan, kullanımlarını düzenleyen birer
öğedirler.
Aracı kullanmanın gerektirdiği hazır bulunuşluk davranışları öğrencilere
kazandırılırsa, kullanım sürecinde araçların göreceği zararlar da azalır.
Ders araçları, somutluk sağlayarak, bilginin algılanmasını,
uygulanmasını, kalıcılığını kolaylaştırır, işi ilginç hale getirir, güdüler,
öğrenme çevresini doğallaştırır.
Öğretmen, aracın kendisine gelmesini beklememeli, bunu sağlamak için
çabalamalı, okul yönetimi de bunlara destek olmalıdır.
EĞİTİM UYGULAMASI
• Dikkati Çekme
• Amaçları Açıklama
• Güdüleme
• Kurgu
• İçeriğin Paylaşılması ve Uygulanması
• Dönüt Alma, Düzeltme
• Özetleme, Pekiştirme
EĞİTİM UYGULAMASI
Eğitim uygulamasının ana basamakları:
• Program içeriğinin paylaşılıp bütünleştirilmesi,
• Dönüt alma – düzeltme yapma,
• Ulaşılan hedef davranışların pekiştirilmesidir.
10.01.2021 ALİ ÖZDEMİR 18
Dikkati Çekme
Dikkat Çekme: Öğretmenin öğrencilerin hedef davranışlara
ulaşmasını sağlamak için yapılacak etkinliklere hazırlanmasıdır.
Öğretmen, sınıfın ders öncesi görüntüsünü, ders işlemeye hazır hâle
getirmeli, farklı şeylere odaklanmış olan öğrenci dikkatini, o dersteki
etkinliklere çekmelidir.
10.01.2021 ALİ ÖZDEMİR 19
Amaçların açıklanması
Ders başında amaçların açıklanması, öğrencilerin eylemlere bilinçle
yönlendirilmesini, düşüncenin geliştirilmesini sağlar.
Bu amaçların anlamlı ve yararlı bulunması, öğrenme çabalarını
artırır, sınıf kendiliğinden amaçlarla ilgili etkinliklere yöneleceğinden,
sınıfın yönetimi kolaylaşır.
10.01.2021 ALİ ÖZDEMİR 20
Dikkati Çekme
Sınıfta birkaç saniye suskun beklemek, dikkatini bir öğrenci grubunun
yaptıklarına yöneltmek, konuşmasına alçak sesle başlamak, herkesin fark
edebileceği bir şey yapmak, örneğin küçük bir gürültü çıkarmak, ...
• görüşünün alınması,
• soru sorulması,
• yakın olma,
• göz teması,
• ilgi duyduğu bir konunun gündeme gelmesi
dikkat çekmeye yarar.
Güdüleme-Motivasyon
Kişilerin belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere kendi arzu ve istekleri
ile davranmaları ve çaba göstermeleri şeklinde tanımlanabilir.
Motivasyon; kişilerin bekleyiş ve ihtiyaçları, amaçları, davranışları,
kendilerine performansları hakkında bilgi verilmesi konuları ile ilgilidir.
Dürtü: Açlık, susuzluk gibi fizyolojik kökenli güdüler dir.
İhtiyaç: İnsanlara özgü, başarma isteği gibi yüksek dürtülere ihtiyaç
adı verilir.
İstekler:
10.01.2021 ALİ ÖZDEMİR 22
Motivasyon Teorileri
10.01.2021 ALİ ÖZDEMİR 23
Teori Ağırlık Noktası ve Katkısı
K
A
P
S
A
M
İhtiyaçlar hiyerarşisi
Kişiler belirli bir sıralama gösteren ihtiyaçlara sahiptir ve
onları tatmin edecek şekilde davranır.
Çift faktör teorisi
İhtiyaçlar temel motivasyon faktörüdür. Ancak bazı faktörler
motive etmez fakat motivasyonun varlığı için gereklidir.
Başarma ihtiyacı teorisi
Bir kişinin performansı büyük ölçüde sahip olduğu başarı
gösterme ihtiyacı ile açıklanabilir.
ERG teorisi
Kişiler kademe kademe ihtiyaçlarını tatmin etmek üzere
çalışırlar.
S
Ü
R
E
Ç
Sonuçsal şartlandırma teorisi
Belirli ödül ve ceza uygulaması ile arzu edilen davranışlar
kuvvetlendirilir, arzu edilmeyen davranışlar zayıflatılabilir.
Bekleyiş teorisi
Kişiler iş ile ilgili ödüllere belirli bir değer biçer. Ayrıca sarf
edecekleri gayret ile iş başarma ve ödülü elde etme
arasındaki ilişkiler konusunda belirli bekleyişlere sahiptir.
Eşitlik teorisi
Kişiler kendi sarf ettikleri gayret ve elde ettikleri sonuçları
başkalarınınki ile karşılaştırır.
Amaç teorisi
Sahip olunan amaçların ulaşılabilirlik derecesi ile kişilerin
gösterecekleri performans ve motivasyon arasında ilişki
vardır.
Güdüleme-Motivasyon
İHTİYAÇLAR HİYERARŞİSİ YAKLAŞIMI
Kişinin göstermiş olduğu her davranış, kişinin sahip olduğu belirli ihtiyaçları
gidermeye yöneliktir.
Kişi belirli sıralanma gösteren ihtiyaçlara sahiptir. Alt kademelerde bulunan
ihtiyaçlar karşılanmadan üst kademedeki ihtiyaçlar kişiyi davranışa sevk etmez.
1-Fizyolojik ihtiyaçlar( yemek yeme, su, uyku vb)
2-Güvenlik ihtiyaçları
3-Sosyal ihtiyaçlar
4-Kendine güvenme ihtiyacı
5-Kendini tamamlama ( sahip olunan potansiyeli geliştirme, yaratıcılık)
Güdüleme-Motivasyon
BEKLEYİŞ TEORİSİ
Victor Vroom’a göre bir kişinin belli bir iş için gayret sarf etmesi iki faktöre
bağlıdır.
1-Valens ( kişinin ödülü arzulama derecesi)
2-Bekleyiş (ödüllendirme olasılığı)
Dolayısıyla; Motivasyon = Valens X Bekleyiş
Valens bir kişinin belirli bir gayret sarf ederek elde edeceği ödülü arzulama
derecesini belirtir.
Güdüleme-Motivasyon
LAWYER PORTER MODELİ
Yani kişinin motive olma derecesi, Valens ve bekleyiş tarafından
etkilenmektedir.
Ancak Lawyer ve Porter’a göre kişinin yüksek bir gayret göstermesi otomatik
olarak yüksek bir performans ile sonuçlanmaz.
Eğer kişi gerekli bilgi ve yetenekten yoksunsa, ne kadar gayret sarf ederse
etkin performans gösteremeyecektir.
Güdüleme-Motivasyon
EŞİTLİK TEORİSİ
Bu teorinin ana fikri, kişilerin iş ilişkilerinde eşit bir şekilde muamele görme
arzusunda oldukları ve bu arzunun motivasyonu etkilediği hususudur.
Bu teoriye göre, kişinin iş başarısı ve tatmin olma derecesi, çalıştığı ortamla ilgili
olarak algıladığı eşitlik veya eşitsizliklere bağlıdır.
Güdüleme-Motivasyon
AMAÇ TEORİSİ
Edwin Locke tarafından geliştirilen bu motivasyon teorisine göre, kişilerin belirlediği
amaçlar, onların motivasyon derecesini de belirleyecektir.
Erişilmesi zor ve yüksek amaç belirleyen bir kişi,
Elde edilmesi gayet kolay olan amaçlar belirleyen bir kişiye
oranla daha yüksek performans gösterecek ve daha fazla motive olacaktır.

Güdüleme-Motivasyon
Öğretmenden, sınıfta öğrencilerin utanma, eleştirilme, gülünç olma, küçük düşme, ceza
alma, başarısız olduğunda sıkıntıya girme, vb. sonuçlarının yer almadığı bir öğrenme
ortamı hazırlaması beklenir.
Güdülerin belki de en güçlüsü, başarı güdüsüdür. Başarının tadını alan öğrenciler,
bu tadı tekrar alabilmek için, yeni başarılar arayacaklardır.
Başarı, bir çaba karşılığında olmalı, öğrencinin gücü ile bu çaba dengeli olmalıdır. Gücü
üstünde çabaya zorlanan öğrenci, korkup, başarı girişiminde bulunmayabilir.
Öğretmen “en başarısız” öğrencinin bile, yapabileceği işler vererek, başarı
güdüsünü bulmasına yardımcı olmalıdır.
“Yarın için şu çalışmaları yap, sana bunlarla ilgili sorular soracağım.” diyerek öğrenciyi
çalıştırmak, ertesi gün de o çalışmalarla ilgili soruları o öğrenciye sorup, onu başarısı
nedeniyle ödüllendirmek, başarısız öğrencileri başarıyla güdülemenin bir yoludur.
Övgü, güçlü bir güdüleme aracıdır. Herkesin övünülecek yanları vardır. Bunların olumlu
sonuçlarla ilişkilendirilerek kullanılması, hem o yanların güçlenmesine, yinelenerek
kullanılmasına, hem de övülenin, yeni övülme yanları aramasına yardımcı olur.

İnsanlardan istendik davranışlar beklemek, eğiticilik değildir.


Eğitici;
 onları bu davranışlara yönlendiren,
 bu tür davranışlarını destekleyen,
 yaptıklarıyla bu davranışları çağrıştıran,
 insanları bu davranışların yararlılığına inandıran,
 bu davranışları kolaylaştıran,
 gösterilmeye başlandığında onları güçlendiren
kişidir.
İstenen davranışları desteklemek
Öğretmen, öğrencilerden istenen davranışları göstermelerine beklememeli, o
davranışları destekleyerek, öğrencilerin yapmalarına yardımcı olmalıdır. Öğrenci
davranışları, öğretmen, okul, aile ve çevre tarafından desteklenirse,
gösterilmeleri ve pekiştirilmeleri daha kolay olacaktır.
Öğrencilerden beklenen davranışların neler olduğu, nasıl yapılacağı, neden
yapılması gerektiği, yapıldığında veya yapılmadığında nelerin nasıl değişebileceği
ona açıkça anlatılmalıdır.
Yalnızca yapılmasını istemek davranışa dış destek, yararına ve gereğine inandırıp,
isteyerek yaptırmak, iç destek anlamına gelir. İç desteğin davranışa etkisi, dış
destekten daha güçlü ve süreklidir.
İstenen davranışları desteklemek
Destekleyici bir ortamı özellikleri:
• istenen davranışların açıkça belirtilmiş olması
• istenen davranışların denetlenmesi
• Davranışı bilinçli, kasıtlı, planlı şekilde öğrencinin görmesinin sağlanması
• İstenen davranışın oluşturulma sürecindeki başarısızlıklar için öğrencinin
utandırılmaması
• Öğrencilerin istenen davranışların sergilendiği ortamlarda bulundurulması
• Öğrenci çevresindeki bireylerin istenen davranış konusunda tutarlı davranması
• Kişinin değil, davranışının değerlendirilmesi
• Öğrencinin davranışının sonuçlarını düşünmesinin sağlanması.
“Davranışı değiştirmek istiyorsanız, ortamı değiştirin.

Çevrenin istenen davranışın sergilendiği bir çevre olması ve bunu öğrencinin sürekli
görmesi, davranışı destekler. Okul bu işi rastlantıya bırakmamalı, plânlayıp
düzenlemelidir.
Okuldaki üst sınıflar da, alt sınıflar için örnek davranışlar sergilemelidir, bu onların
kendi davranışlarını da olumlulaştıracaktır.
Öğrenci, acemi, beceriksiz, yanlış davranışı nedeniyle suçlanmamalı,
utandırılmamalıdır.
Okul ve çevredekiler, istenen davranış beklentisi ve sergilenmesinde tutarlı
olmalı, öğrenciler şaşırtılmamalıdır.
Öğrencinin yaşadığı ortam, bu davranışları kolaylaştırıcı olmalıdır.
İstenen davranışı desteklemenin bir başka gereği, tutarlı olmaktır. Kişilerin
zaman içindeki tutarlılığı yanında, öğretmenler arası tutarlılık, aile-okul
tutarlılığı da gereklidir. Böylece öğrenciler, istenen davranış konusunda çelişkiye
düşmez, emin olurlar.
İstenen davranışı destekleyici başka bir özellik, öğrencinin yaptığını
düşünmesini sağlamaktır. Davranışların neden ve sonuçları önceden
görüldüğünde, doğru nedeni ve olumlu sonucu seçmek zor olmayacaktır. Destek
sağlayan başka bir öge, yarışmacı olmayan, iş birlikçi düzenlemelerdir.
Davranış sürecinde yanlarında öğretmenin ya da yetişkinin varlığı da, istenene
yönelimi destekler.
İstenmeyen davranışı nedeniyle öğrenci değil, davranışı
değerlendirilmelidir.
Davranışı aşırı kısıtlamak yerine, öğrenciye davranış özgürlüğüyle birlikte
sorumluluğu da verilmelidir.
Öğrencileri, istenen davranışların sergilendiği ortamlarda bulundurmak (tiyatro,
konser, ...)
istenen davranışların yer aldığı filmleri izletmek,
bu tür okul etkinliklerinde görevlendirmek gerekir.
Bir araştırmada, öğretmenler, istenen davranışı destekleyici olarak
kullandıkları en etkili yedi yöntemi şöyle belirtmişlerdir:
1. ödül verme,
2. ödül vereceğini duyurma,
3. sorumluluk hissettirme,
4. uzmanlık gücünü kullanma (öğretmenim biliyor),
5. kendine saygı duymasını sağlama,
6. başkalarını düşünmesini sağlama,
7. öyle davranması gerektiğini, bunun bir görev olduğunu düşünme.
İstenen davranışı desteklemek için, davranış gündemde tutulmalıdır.
Davranışlar, istenen davranışı akla getirmelidir.
Bir öğrencinin ödev yapma davranışını göstermesini isteyen öğretmen, “Ödevini
yaptın mı, yapıyor musun?” gibi sözlerle, istenen davranışı çağrıştırabilir.
Ama bu tür sözlerin arkasında “Ödevini yapman gerekir, tembellik etme, yoksa
karışmam ha!” gibi zorlama ve tehdit anlamları, özellikle sesin tonuna bağlı olarak
da algılanabilir. Tehdit ve zorlamalar, özellikle genç öğrencilerde ters etki doğurabilir.
Bu nedenle isteneni çağrıştırıcı davranışlar bu ögeleri içermemelidir.
Ödevini yapma davranışını çağrıştırmak isteyen öğretmenin “Ödevini yaparken
karşılaştığın bir güçlük var mı? Yardım ister misin? Ödevin çok zaman alıcı oluyor
mu?” gibi destek belirten anımsatmaları, ödevi çağrıştırarak, öğrenciyi onu yapmaya
götürmede daha etkili olabilir.
İsteneni çağrıştırıcı davranışlar üretebilmek
İstenen davranışı destekleyici davranışlardan bir grubu, isteneni çağrıştırıcı
davranışlardır. Örnek olma, “Ben de böyle yapmalıyım.” düşüncesiyle istenen
davranışı anımsatır.
Yemeğe gitmek üzereyken söylenen “Lavabolarda sabun var mı acaba?”
sözü, el yıkama gereğini çağrıştırır.
Yakınlık, benzerlik, ilişkililik kullanılarak yapılan davranışlar, çağrıştırıcı olurlar.
İstenen davranışlara öğrencileri inandırabilmek
Davranışı değiştirmenin gerçek yolu, insanları istenen davranışın
yapılması gerektiğine inandırılmasıdır.
İstenen davranışa inandırmak, davranışın yararlarını göstermek,
yasallığını, yapılmadığında sorumlu olunacağını belirtmek, onun
yapılmasını destekler.
Ödevini yaptığın zaman,sorumluluklarının biri azalacak,rahatlayacaksın, ben
senin ödev yapma davranışını beğendiğimi söyleyeceğim, sana benim ve
arkadaşları nın verdiği değer artacak, seni daha önemli bulacaklar, sen, güzel bir
iş başarmanın verdiği sevinci tadacaksın...
İstenen davranışları pekiştirebilmek
İstenen davranışın kalıcı olması için, pekiştirilmesi gerekir. Bunun için pekiştireçler
kullanılabilir.
Övgü ve ödül, isteneni gündemde tutma, istenen yapıldığında sevincini paylaşma,
sağlamlaştırmaya yardımcı eylemlerdendir.
Eylem ve tepki, davranışın hemen öncesindeki veya sonrasındaki olaylardan daha çok
etkilenir, bu nedenle, sağlamlaştırma eylemleri, davranışa zaman olarak çok yakın olmalıdır.
Övgü ve ödülün, davranışın özelliğine göre de değişen pek çok yanı vardır. Yakın davranma,
selâm verme, gülümseme, değer verdiğini belirtme, övücü sözler, beğendiğini belli etme,
ayrıcalık sağlama, öncelik verme...
Fiziksel pekiştireçler birincil, sosyal pekiştireçler ikincil olarak adlandırılır. Birincil
pekiştireçler, ikincillerden biri de verilerek desteklenirse, sosyal kabul de görmüş olurlar
(rüşvet olarak algılanmazlar).
Pekiştireçler, amaca götürüyorsa sürdürülmeli, ama bıkkınlık ve alışkanlık yaratmamaları için
değiştirilmeli ya da çok kısa bir süre ara verilmelidir. Bu ara, istenen davranışın unutulacağı
kadar uzun olmamalıdır.
İstenen davranışların uygulanmasını kolaylaştırabilmek
İstenen davranışın kolaylaştırılması, onun yapı- mını destekler. Bunun için
davranışın engelleri ortadan kaldırılmalı, istenmeyenin yapılması zorlaştırılmalı,
istenene ulaşmak için çeşitli yollar oluşturulmalı, ilgi ve destek sağlanmalı,
etkinliklerde çeşitlilik sağlanmalı, gerektiğinde davranış basamaklandırılmalı,
uygun ortam ve olanak sağlanmalıdır.
Bu uygulamanın koşulları önceden belirlenmeli ve bunlara uyulmalıdır.
Dıştan/dolaylı ödüllerin bir amacı da, bireyi içten/doğrudan ödüle/doyuma
ulaştırmak olmalıdır: Sosyal ve maddi ödüller yoluyla iyi davranış pekiştirilerek,
kişi sonunda yaptığı davranışın sonuçlarından zevk alır (içten/doğrudan ödül)
hale getirilebilir, böylece kişi, olumlu davranış-içten ödül yoluyla, istenen
davranışı sürekli yapıyor hale getirilebilir.
İstenen davranışların uygulanmasını kolaylaştırabilmek
istenen davranışı kolaylaştırmak için:
• Engelleyici değişkenler ortadan kaldırılmalı,
• istenmeyen davranışı yapma zorlaştırılmalı,
• istenen davranışa ulaştırabilecek seçenekler oluşturulmalı ve seçim öğrenciye
bırakılmalı,
• istenen davranış ilginç hale getirilmeli ve öğrencinin gereksinimleri ile
ilişkilendirilmeli,
• istenen davranışa ulaşma yolu basamaklandırılmalı,
• Ortam ve olanak sağlanmalı.
İstenen davranışları kolaylaştırmada yardımcı öğretmen
davranışlarına örnek olarak, şunlar söylenebilir:
Öğrencileri iyi tanımak, onlarla ilgili değişiklikleri izlemek, yakın ve dostça
davranmak, istenmeyen davranışa eğilimli olanlara daha çok dikkat etmek, sert
ve kırıcı olmamak, istenen davranışları ve küçük başarıları övmek, beğenmediği
iş ve davranışlarını arkadaşları yanında söylememek veya beğenmez
davranmamak, güçlükle karşılaştıklarında yardımcı olmak, başarısız olduklarında,
karşılaştıkları güçlükleri sınıfa açıklamak, olumsuz davranışlarına hoşgörü
göstermeleri ve gruba almaları konusunda arkadaşlarıyla konuşmak, beğenilenhoşlanılan
görevler vererek, onlara verilen değeri artırmak...
İSTENMEYEN DAVRANIŞLARIN ETKİLERİ
Amaçlarımız
İstenmeyen davranışları tanıyabilmek,
İstenmeyen davranışların etkenlerini açıklayabilmek,
İstenmeyen davranış etkenlerinin etkilerini azaltabilmek
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ
• SINIFIN DAVRANIŞ DÜZENİ
• İSTENMEYEN DAVRANIŞLAR
• İSTENMEYEN DAVRANIŞLARIN SINIF DIŞI ETKENLERİ
• İSTENMEYEN DAVRANIŞLARIN SINIF İÇİ ETKENLERİ
İstenmeyen davranışları tanıyabilmek
Davranışlarımız, içimizdeki dürtülerden, isteklerimizden, beklentilerimizden,
çevre koşullarından, başkalarının istek ve beklentilerinden... kaynaklanır.
insan davranışlarının değerlendirilmesi zordur, çünkü davranış kaynaklarının,
şekillerinin çokluğu yanında, değerlendirme ölçütleri çok ve görelidir.
İstenmeyen davranışları tanıyabilmek
Sınıf etkinlikleri, demokratik kurallarla belirlenir, bir düzen içinde
gerçekleştirilirse, amaçlara ulaşmak kolaylaşır.
Düzen, gelecekte olacaklara ilişkin ön bilgiler vererek insanı geleceğe hazırlar,
başkalarının ne zaman, nerede, neleri, nasıl yapıp yapmayacaklarını belirler,
belirsizliği,rastlantısallığı önler, araçların kullanımını sistemli, verimli kılar.
Ortak bir düzenin olmadığı yerde, herkes kendi isteğine göre bir düzen
kurmaya çalışır. O zaman kim güçlüyse, onun düzeni egemen olur. Düzen, yasa,
tüzük, yönetmelik, genelge, emir kurallarla belirlenir.
Düzensizlik, araçların iyi kullanılmaması, eş güdümsüzlük, belirsizlik, kuralsızlık
yoluyla, amaçlara gidişi engeller.
İstenmeyen davranışları tanıyabilmek
Okuldaki düzen, hiçbir zaman “sıkı düzen” olarak tanımlanabilecek olan
disipline dönüşmemelidir.
Disiplin, sınıfta amaç değil, araçtır.
Sınıfın düzeni, korku ve kaygıyı azaltır, başarıyı artırır, düzenlenmemiş zaman,
istenmeyen davranışlar üretir.
Düzen zorlamayla değil, inandırmayla kurulmalıdır, aksi halde geçici olur. Sınıf
düzeniyle okul düzeni arasında uyum olmalıdır. Belirlilik olan düzen, sınıfta
sessizlik ve hareketsizlik olarak anlaşılmamalıdır.
İstenmeyen davranışları tanıyabilmek
Bir sınıf için en iyi davranış düzeni, amaçlara ulaşmayı kolaylaştıran,
çabuklaştıran düzendir.
Uygun bir sınıf düzeninin sonuçları:
• işlere ilgi,
• Saygınlığı paylaşma,
• Başkalarının da Gereksinimlerini düşünme,
• Sınıfta daha iyi bir edim ve bütünlük sağlama,
• Öğrencilerin daha fazla toplumsallaşması.
Sınıf düzeni uygulamasında iki genel ilke:
•Tutarlılığın sağlanması,
• Disiplinin tekdüzeliliğini önleyebilecek şekilde gülmece ve canlandırma
kullanılarak yönetimin yumuşatılmasıdır.
İstenmeyen davranışları tanıyabilmek
Eğitsel çabaları engelleyen her davranış, istenmeyen davranıştır. İstenmeyen
davranışlar, başka istenmeyen davranışlar da üreterek çoğalırlar.
Okul, pek çok davranışın ilk kez yapılıp pekiştirildiği yerlerden biri olduğundan,
burada yapılan istenmeyen davranışlar ve etkileri, yaşam boyu sürebilir.
İstenmeyen davranışların nedenlerinin çoğu, sınıfın dışındadır. Bir davranışı
değiştirmenin kalıcı yolu, o davranışın nedenlerini ortadan
kaldırmaktır.
İstenmeyen davranışların etkenleri
Öğrenci davranışının ana kaynağı ailedir. Bu nedenle okul, aile eğitimine öncelik
ve ağırlık vermeli, eğitsel çabalarını okul sınırlarının dışına taşı malıdır.
Çevre ve ailenin eğitimi, okulun çevreye, çevrenin okula taşınması
yollarıyla sağlanırsa, okula gelen çocukların istenmeyen davranışları az
olacaktır.
Okulun bir çevre eğitim plânı olmalıdır. Bu işlerle görevli diğer kamu
kurumlarıyla (sağlık, çevre, kültür, ...), belediyeler, muhtarlıklar ve basın-yayın
organlarıyla işbirliği yapılmalıdır.
Okul, çevre ve ailenin olumsuz etkilerinden öğrencileri korumak için, onları
okulda daha uzun süre tutucu düzenleme ve etkinlikler yapılabilir.
Bunun için de okullar, ders dışı zamanlarda da öğrencilere hizmet vermeyi
sürdürmelidir.
Okul çalışanları, öğrenci davranışları konusunda çelişkili görüş ve uygulamada
olmamalıdır.
Öğrencinin istenmeyen davranışlarının sınıf içi etkenleri, öğrencilerin özellikleri,
sınıfın yapısı, öğrenci başarısızlığı, eğitim programı, öğretim süreci ve
öğretmenin özellikleri başlıklarında toplanabilir.
Farklı yaşama biçimlerini sınıfa getiren öğrenciler, bunların davranışlarını da
sergilerler.
Öğretmen, öğrencileri ne kadar iyi tanırsa, bu davranışların istenmeyenlerini
değiştirme olasılığı o kadar artabilir.
Gereksinimlerini karşılaması engellenen öğrenciler, istenmeyen davranışlara
yönelirler.
Sınıfın yapısı, sınıftaki görevlerin, görevlilerin, ilişkilerin belirlenmesiyle başlar.
Öğretmen egemen bir sınıfta, görünüşte istenmeyen davranışlarla pek
karşılaşılmasa da, gerçekte, istenmeyen davranışlar, demokratik yapılı bir
sınıftakinden çok daha fazladır. Egemenlik baskısı, korku ve yalan yoluyla, pek
çok istenmeyen davranış üretir.
Ayrıca, eğitim programı ve bunun uygulama süreci eğitsel bilgilere göre
olmazsa, istenmeyen davranışlar çoğalır.
10.01.2021 ALi ÖZDEMiR 27
İstenmeyen davranış etkenlerinin etkilerini azaltabilmek
Program, ders dışı etkinlikleri de içermeli, öğrenci gereksinim ve ilgilerine yer
vermeli, gereksiz bilgi ve çalışmalardan arınmış olmalıdır.
Öğretim süreci, kesinlikle, öğretmenin “ders anlatması” na dönüşmemeli,
yaparak yaşayarak öğrenme ve pekiştirme esas alınmalıdır.
Başarılı öğrenci, başarısı övülüp ödüllendirilince, yeni başarılar arayarak,
istenmeyen davranışlardan uzaklaşır. Başarısızlık ve istenmeyen davranışlar,
karşılıklı birbirlerini üretirler.
Öğretmenin örnek olması, ilgili, bilgili, sevecen, dürüst, yardımcı, destek olması,
işini sevip iyi yapmaya çalışması, öğrenciyle iyi iletişim kurması, öğrencilerin
istenmeyen davranışlarının nedenlerine yönelmesi, istenmeyen davranışları
azaltabilecektir.
İstenmeyen Davranışların Değiştirilmesi
İSTENMEYEN DAVRANIŞLARA KARŞIYAKLAŞIMLAR
• Öğrenci Merkezli (Karışmacı Olmayan)Yaklaşım
• Öğretmen Merkezli (Karışmacı)Yaklaşım
• Ortak Merkezli (Etkileşimci)Yaklaşım
İSTENMEYEN DAVRANIŞLARA KARŞI EYLEMLER
• SorunuAnlamak
• Görmezden Gelmek
• Uyarmak
• Derste DeğişiklikYapmak
• SorumlulukVermek
• Öğrenciyle Konuşmak
• OkulYönetimi ve Aile ile İş BirliğiYapmak
•Yaptırım Uygulamak
• KARŞI EYLEMLERİN SEÇİMİ
• KARŞI EYLEMLERDE GÖZETİLMESİ GEREKENLER
• Sınıf Ortamının Bozulmasını Önlemek
• Öğrenci DirenciniYönetmek
İstenmeyen davranışlara karşı yaklaşımlar
İstenmeyen davranışlar konusunda yapılacak en iyi şey, onların önlenmesi,
gösterilmemesini sağlayacak bir ortam ve işleyiş oluşturulmasıdır.
Bu çabalar her zaman istenen sonuçları vermeyebilir, öğrencilerden bazıları, ara
sıra da olsa, istenmeyen davranış gösterebilirler.
Bu durumda yapılması gereken şey, öğrencilerin istenmeyen davranışlarının
değiştirilmesidir.
İstenmeyen davranışlara karşı yaklaşımlar
İstenmeyen davranışları yapan öğrencilerin özellikleri farklı ve bu davranışların
nedenleri çoktur.
Bu nedenle onlara hazır reçete şeklinde karşı davranış oluşturmak gerçekçi
değildir.
İstenmeyen davranışların nedenleri ve sonuçlarına, yapan öğrencilerin
özelliklerine göre, öğretmen;
Öğrenci merkezli,
Öğretmen merkezli
Ortak merkezli
davranış yaklaşımlarından birini seçip, ona göre davranmalıdır.
İstenmeyen davranışlara karşı uygun eylemler
İstenmeyen davranışlara karşı yapılacak eylemlerin belki de birincisi, sorunun,
davranışın nedenlerinin anlaşılmasıdır.
Çok kaynaktan ve gerçek bilgiler toplanırsa, sorun gerçek şekliyle ve iyi
anlaşılabilir.
Başka bir eylem, zararı az, gelip geçen, yinelenmeyen, bozucu davranışların,
davranış özgürlüğü sınırında olarak, görmezden gelinmesidir.
Bu yöntem, o davranışı söndürüyor, yinelenmesini engelliyorsa, amaca ulaşılmış
demektir.
Öğrencinin bakışla, işaretle, sözle uyarılması, başka bir eylemdir. Uyarıda,
davranışı ortadan kaldırıcı teknikler kullanılmalı, ona uygun tavır alınmalıdır.
Derste değişiklik yapmak, pek çok istenmeyen davranışı ortadan kaldırabilir,
çünkü uygun olmayan, iyi hazırlanıp kurgulanmamış bir ders, çok sayıda
istenmeyen davranışın kaynağıdır.
Sorumluluk vermek de, işe yönelme yoluyla, öğrencilerin istenmeyen
davranışlara yönelimini değiştirir. Öğrenciyle konuşmak, ikna etme yoluyla,
davranışlarda kalıcı değişmeler oluşturabilen bir yöntemdir.
Olay kişiselleştirilmeden, yargılama yapılmadan, önceden planlanarak yapılan ve
ikna edici, olumlu, sevecen, yandaş olarak yapılan konuşmaların olumlu etkileri
güçlü olacaktır.
Gerektiğinde aileyle ve okul yönetimiyle ilişki kurup, onlarla iş birliği-iş bölümü
yapmak, bu süreçte aileyi incitmemek, iyi niyetimize inandırmak gerekir.
Öğrenci istenmeyen davranışından uzaklaşmayı pek istemiyorsa ve diğer
yöntemlerle sonuç almak güçleşmişse, istenmeyen davranış karşısında
öğrenciye yaptırım uygulanabilir.
Ceza, bir yaptırım olarak kullanılmamalı, diğer yaptırımların ve yöntemlerin
gücünden yararlanılmalıdır. Kendini ceza vermek durumunda bulan öğretmen
veya okul yönetimi ya da aile, önce kendini sorgulamalı, nerelerde, hangi
yanlışları yaptığını düşünmeli, kendi davranışlarını değiştirmelidir.
İstenmeyen davranışlara karşı yapılacak eylemlerin seçiminde, amaçlar
gözetilmeli, istenmeyen davranışın yayılıp pekişmesi önlenmeli, neden ve
sonuçlara yönelip, nedenler ortadan kaldırılmaya çalışılmalıdır.
Çoğu kez, gençlik enerjisi, spor, sanat ve sosyal etkinliklere yöneltildiğinde,
istenmeyen davranışların azaldığı görülecektir.
Karşı eylemlerde gözetilmesi gereken dönümcül (kritik) özelliklerden ikisi,
eğitsel ortamın bozulmasını önlemek ve öğrenci direncini amaçlara,
istenen davranışlara yöneltmektir.

You might also like