Şeyhî Ve Ahmed Paşa'nin "Kerem" Redi̇fli̇ Kasi̇deleri̇nde Övgü Bi̇çi̇mleri̇

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 13

_____________________________________________________________________________________

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 58, Kasım 2017, s. 478-490

Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date Yayınlanma Tarihi / The Publication Date
24.10.2017 20.11.2017

Arş. Gör. Gökçehan Aysel YILMAZ


Karadeniz Teknik Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
gokcehanagaoglu@gmail.com

ŞEYHÎ VE AHMED PAŞA’NIN “KEREM” REDİFLİ KASİDELE-


RİNDE ÖVGÜ BİÇİMLERİ

15. yüzyıl şairlerinden Şeyhî’nin Germiyanoğlu Yakup Bey’e yazdığı 22 beyitlik


“kerem” redifli kasidesine pek çok nazire yazılmıştır. Bu nazirelerin en bilineni,
çağdaşı şairlerden Ahmed Paşa’nın dönemin vezirlerinden Mahmud Paşa’ya yazdı-
ğı kasidedir. Bu kasidelerde, Şeyhî medhiyeye 16 beyit, Ahmed Paşa ise 38 beyit
ayırmıştır. Çalışmamızda Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “kerem” redifli kasidelerinde,
Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mahmud Paşa’nın siyasi güçleri, cömert ve bağışla-
yıcı karakterleri etrafında şekillendirdikleri övgü biçimleri konu edinilecektir. Şair-
lerin, Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mahmud Paşa’nın cömertlikleri etrafında şekil-
lendirdikleri övgü unsurlarını oluşturmak için ortak kullandıkları kelime ve ifadeler
“Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli Kasidelerinde Cömertlik ile İlişkilen-
dirilerek Yapılan Övgüler” başlığı altında incelenecektir. “Kerem” redifli kaside-
lerde siyasi güç ve cömertliği, dini ve mitolojik kavramlarla/kişilerle ilişkilendirile-
rek yapılan övgüler ise “Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli Kasidelerinde
Dinî ve Mitolojik Kavramlarla/Kişilerle İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler” başlığı
altında incelenecektir.
Anahtar kelimeler: Şeyhî, Ahmed Paşa, Kerem kasidesi, Nazire, Övgü
Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli Kasidelerinde Övgü Biçimleri

ENCOMIA WORDINGS IN EULOGIES ON “KEREM” OF ŞEYHÎ


AND AHMED PAŞA

There has been written many nazire poems to 15th century’s poet Şeyhî’s eulogy
(which is written in 22 couplets and rhymed in “kerem”) for Germiyanoğlu Yakup
Bey. Most popular poem of these nazires has been belonged to Ahmed Paşa, who is
15th century’s poet like Şeyhî. Ahmed Paşa’s poem has been written for Mahmud
Paşa, who is vizier in 15th century. In these eulogies; Şeyhî has 16 couplets for en-
comia, Ahmed Paşa has 38 couplets for it.In this work there will be studied to en-
comia wordings for Germiyanoğlu Yakup Bey and Mahmud Paşa’s political
power, generosity and bestower characters in Şeyhî and Ahmed Paşa’s “kerem” eu-
logies. Poets’ encomia wordings about theme “generosity” are will be analyzed in
chapter “Şeyhî and Ahmed Paşa’s Encomias About Generosity”. Encomias in these
poems about theme “political power” and “generosity” are will be analyzed in
chapter “Şeyhî and Ahmed Paşa’s Encomias Which Is Referenced To Religious
and Mythologic Concepts/ Persons”.
Keywords: Şeyhî, Ahmed Paşa, eulogies on “kerem”, nazire, encomia

Nazîre, “Bir şairin manzum bir eserine başka bir şair tarafından aynı vezin ve kafiyede 479
yazılan şiir” (Köksal, 2006: 456) olarak tanımlanmaktadır1. Nazire yazmaya tanzir, nazire yazı-
lan şiire de zemin şiir adı verilir (Mermer-Koç Keskin, 2005: 83).
Klasik Türk Edebiyatında nazîre, her dönemde şairler tarafından sıkça tercih edilmiş,
nazire mecmuaları tertip edilmiştir. İlk nazire mecmuası, Ömer b.Mezîd’in Mecmû’atü’n-
nezâ’ir’i olup 15.yüzyılda derlenmiştir. 16.yüzyılda ise Eğridirli Hacı Kemal tarafından
Câmi’u’n-nezâ’ir; Edirneli Nazmî tarafından Mecma’u’n-nezâ’ir, Kânûnî Sultan Süleyman’ın
bendelerinden Pervâne Bey tarafından Pervâne Bey Mecmuası derlenmiştir. 17.yüzyılda Budinli
Hisâlî’nin Metâli’u’n-nezâ’ir ise derleyeni belli son nazire mecmuasıdır. Ayrıca, Ahdî Tezkîre-
sinde sözü edilen ancak metni bulunamayan İstanbullu Sabrî’ye ait bir nazire mecmuası daha
bulunmaktadır.2
Klasik Türk Edebiyatında nazirenin yaygın bir şekilde kullanılmasının sebebini Mustafa
İsen, “bu geleneğin bu ölçüde yaygın olmasının temelinde bizzat dîvân şiirinin konuca fazla
değişkenlik göstermeyen özellikleri yatar. Şâirler şiire konu bakımından yenilikler getiremeyin-
ce aynı konuyu daha güzel işleyebilmenin yolunu aramışlar, bunun sonucu olarak da bir ku-
yumcu titizliğiyle işlenmiş, her kelimesi üzerinde ayrı ayrı durulmuş, manaca dolgun, fazlalık-
lardan arınmış şiirler ortaya çıkmıştır” yönünde açıklamıştır (İsen, 1981: 24). Cemal Kurnaz,
nazirenin işlevini “herkes tarafından beğenilen bir şiiri model alarak, ondan daha güzel ve öz-
gün bir şiir ortaya koymak” olarak açıklamış (2007: 1) ; M. Fatih Köksal, şairlerin nazire yaz-
mayı tercih etmelerinin sebebinin temelinde bir “özenme” ve “öykünme” yattığını söylemiştir

1
Nazirenin, sözlüklerde ve kimi araştırmacıların çalışmalarında tanımları birbirine yakın bir mahiyet taşımaktadır.
Ayrıntılı bilgi için bk. Turan Karataş, Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sözlüğü, İstanbul: Perşembe Kitaplığı, s.312,
2004.
2 Derleyeni bilinen nazire mecmualarının yanı sıra derleyeni bilinmeyen örnekler hakkında ayrıntılı bilgi için bk.

Mehmet Fatih Köksal, Sana Benzer Bir Güzel Olamaz, Divan Şiirinde Nazire, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 73-76,
2006.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 58, Kasım 2017, s. 478-490
Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli Kasidelerinde Övgü Biçimleri

(2006: 49). Hasan Kaplan ise, şairlerin “şiir üzerine alıştırma yapmak, şiir sanatının incelikleri-
ne vakıf olmak bazen de kendi şairliğini göstermek için” nazire yazdıklarını belirtmiştir (2017:
41).
Klasik Türk Edebiyatında “kerem” redifiyle yazılan ilk kaside, 15.yüzyıl şairlerinden
Şeyhî’ye aittir (Irkılata, 2007: 74). Aruzun “Fe’ilâtün/ Fe’ilâtün/ Fe’ilâtün/ Fe’ilün” ölçüsüyle
yazılan 22 beyitlik bu kaside, Germiyanoğlu Yakub Bey’e3 sunulmuştur. Şeyhî’nin “kerem”
redifli kasidesine 15., 16. ve 18. yüzyıllarda 11 farklı şair tarafından nazire yazılmıştır. Bu nazi-
relerin ilki, Şeyhî’nin çağdaşı şairlerden Ahmed Paşa’ya aittir. 15.yüzyılın “kerem” redifini
kullanarak kaside yazan diğer şairleri, Resmî, Mehdî, Cem Sultan, Ahmed-i Rıdvân, Behiştî
Ahmed Sinan ve Necâtî Bey olmuş; 16.yüzyılda ise bu redif Hayâlî, Gelibolulu Âli, Aşkî-i Üs-
küdârî tarafından kullanılmıştır. 18.yüzyılda ise Yüsrî’nin “kerem” redifli bir kasidesi bulun-
maktadır4. Mehmet Irkılata, Ahmed Paşa, Cem Sultan, Behiştî Ahmed Sinan, Necâtî Bey, Geli-
bolulu Âli ve Hayâlî’ye ait adı geçen kasideleri mukayeseli bir biçimde incelemiş ve “Şeyhî’ye
ait olan Kerem Kasidesi ile diğer şairlere ait olan kerem kasideleri arasında şekil ve muhteva
yönünden ortak yanlar bulunmaktadır. Bu ortaklıklar, daha sonraki şairlere ait olan kerem kasi-
delerinden Ahmed Paşa’nınkilerin Şeyhî’ninkine, ötekilerin ise Ahmed Paşa’nınkilere nazire
olarak yazıldığına işaret etmektedir” yönünde bir sonuca varmıştır (2007:1). Bu sebeple çalış-
mamızda Şeyhî’nin “kerem” redifli kasidesi ile Ahmed Paşa’nın kasidesi övgü biçimlerini kı-
yaslamak için tercih edilmiştir.
Kerem sözlüklerde, “1-asâlet, asillik, soyluluk; 2-cömertlik, elaçıklığı, lûtuf, bağış, bah- 480
şiş” (Devellioğlu, 2004: 509), “1-asâlet ve asâletin şerâit ve mukteziyyâtından olan ‘âlî-cenâblık
cömertlik; 2-lutuf, merhamet, ihsan, inâyet” (Şemseddin Sami, 2001: 1159) olarak tanımlan-
maktadır. Şeyhî, şahsi tabipliğini de yaptığı, Germiyanoğlu Yakup Bey’e onun cömertliğini
överek “kerem” redifli kasidesini sunmuştur5; Ahmed Paşa ise yazdığı kasideyle dönemin vezir-
lerden Mahmud Paşa’dan6 maddi yardım talep ettiği; manzumenin 34.beyitinde belirtilmiştir.

3 Germiyanoğlu Yâkub Bey (II) , 1387’de babasının vefatının ardından tahta geçmiştir. Fetret döneminin ilk
yıllarında Osmanlı’ya karşı bir tutum göstermiş; I. Mehmed (Çelebi)’nin saltanat yıllarında ise Osmanlı himayesine
girmiştir. 1428 yılında Edirne’de Sultan II. Murâd’ın huzuruna çıkmış; ölümünden sonra Germiyanoğulları’nı vasiyet
olarak bırakmıştır. II. Yâkub Bey’in yaptırdığı vakfiyyesi, Germiyanoğulları’nın kültür hayatında önemli bir yere
sahip olmuştur. Ayrıntılı bilgi için bkz. Mustafa Çetin Varlık, “Germiyanoğulları”, TDV İslam Ansiklopedisi, C.14,
s. 33-35, 1996.
4 Ayrıntılı bilgi için bk. Zehra Göre “Kerem Kasidelerine Dair”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları

Enstitüsü Dergisi Prof. Dr. Hüseyin Ayan Özel Sayısı, Sayı 39, s.919-957, 2009.
5 Faruk Kadri Timurtaş, Germiyanoğlu Yakup Bey’in şiirden fazlaca anlamadığını, hatta Gelibolulu Alî’nin Künhü’l-

Ahbâr’ında anlatılan bir hadiseye göre Şeyhî’nin kaside ve gazellerini dinlerken sıkıldığını belirtmiştir. “Bununla
beraber, yani şiirden anlamadığını kabul etsek bile, Yakup Bey’in kendi hususi tabibi ve nedimi olan Şeyhî’yi lûtf ve
ihsanından mahrum bıraktığını ileri sürmek doğru olmaz sanıyoruz.” (1997: 115).
Zehra Göre, Germiyanoğlu Yakup Bey’in Şeyhî’ye cömert davrandığını düşünmekte; “bu sebeple kasideden alınan,
Şükr kıl fakrunile itme şikayet Şeyhî
Derdüne şâh-ı kerîm eyleye dermân-ı kerem (19. beyit)
beytini, fakirliğinden dem vuran şairin mağduriyeti olarak değil, “kerem tartısını eline aldığında iki cihanın nimeti
onun himmetinin yanında hafif kalır” dediği (12. beyit) Yakup Bey tarafından, sanatçı ruhunun takdir edilmesini
isteme şeklinde değerlendirmek daha yerinde olacaktır” yönünde bir tespitte bulunmaktadır (2009: 920-921).
6 Ahmed Paşa’nın divanı üzerine bir çalışması bulunan (Karabey,1996: 5-6), kasidenin aşağıdaki beytinden hareketle

şairin yardım istediği kişinin bir vezir olduğu; bu kişinin de dönemin vezirlerinden Mahmud Paşa olduğunu
belirtmiştir:
Ya’ni kim Âsaf-ı devrân mu’în-i fuzalâ
K’ayağı tıoprağıdur sürme-i a’yân-ı kerem (Tarlan, 1992: 85).

1454 yılında Zağanos Mehmed Paşa’nın azledilmesinin ardından vezâret makamına getirildiği tahmin edilen
Mahmud Paşa, 1456 yılında Rumeli Beylerbeyliği görevini de yapmaya başlamıştır. Fatih Sultan Mehmed ile birlikte

The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 58, Kasım 2017, s. 478-490
Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli Kasidelerinde Övgü Biçimleri

34 Hâric-i merkes ü hadd oldu çü üftâdeliğim


Demidir merhamet et var ise imkân-ı kerem (Tarlan, 1992: 87)
Şeyhî’nin “kerem” redifli kasidesi, Mustafa İsen ve Cemal Kurnaz’ın hazırladıkları
Şeyhî Divanı’nda7 11 kayıt numarası ile yer almakta; nesib, girizgâh, medhiye ve dua bölümle-
rinden oluşmaktadır. 22 beyitlik manzumede medhiye bölümüne 16 beyitlik geniş bir yer ayrıl-
mıştır. Şeyhî, kasidesini tamamen Germiyanoğlu Yakup Bey’in övgüsüne ayırmış; fahriye bö-
lümüne yer vermemiştir. Ahmed Paşa’nın çalışmamıza konu olan “kerem” redifli kasidesi; şai-
rin yazdığı kerem kasidelerinin ilki olup Ali Nihat Tarlan’ın hazırladığı Ahmed Paşa Diva-
nı’nda8 27 kayıt numarası ile yer almaktadır. Nesib, girizgâh, medhiye ve dua bölümlerinden
oluşan 42 beyitlik kasidenin 38 beyitlik bölümü, Mahmud Paşa’nın övgüsüne ayrılmıştır.
Manzûme, memduhun övgü bölümlerinin uzun tutulması ve fahriyenin olmaması yönlerinden
Şeyhî’nin adı geçen kasidesi ile benzerlik göstermektedir.
1. Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli Kasidelerinde Cömertlik ile
İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler
Çalışmamıza konu olan iki kasidede de Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mahmud Paşa’nın
övgüde ön plana çıkan özellikleri cömertlikleridir. Şeyhî ve Ahmed Paşa, beyitlerinde hayalleri-
nin temellerine “kerem” kavramını yerleştirmişler, memduhlarının cömertliğine vurgu yapacak
ifadeler kullanmışlardır. Söz konusu iki kasidede de, cömertliği anlatmak için tercih edilen ke-
limeler ve beraberinde oluşturulan terkipler büyük ölçüde ortaklık göstermektedir. Bu ortaklık- 481
lar, “atâ”, “cûd”,“kân”, “lûtf”, “ummân” kelimeleriyle veya bu kelimelerle kurulan terkiplerle
oluşmaktadır. Aşağıdaki tabloda çalışmamıza konu olan kasidelerde, iki şairin de ortak kullan-
dıkları kelimeler yer almaktadır. Kelimelerin beyitlerdeki kullanımları, alt başlıklar halinde
incelenmiştir.
A C K L U
tâ ûd ân ûtf mmân
Ş 6 7 1 1 1
eyhî -10 -5 8 0
A 5 3 1 3 1
hmed -11-19- -5-11- -9-16- -6-14 1-32
Paşa 41 12-15- 37
18-19-
20-21-
24-26-
41
Tablo 1: Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli Kasidelerinde Germiyanoğlu
Yakup Bey ve Mahmud Paşa’nın Cömertliklerini İfade Etmede Kullandıkları Kelimeler

Eflak, Bosna, Macar seferlerinde bulunmuş; ancak bir süre görevinden azledilmiştir. 1472 yılından yeniden
makamına dönmüş; 1474 yılında idam ettirilmiştir. Mahmud Paşa devrinde, bir kültür ve sanat hamisi olarak
tanınmış; Enverî, Abdürrahim Karahisârî, Şükrullah gibi isimleri himayesine almıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz.
Şehabeddin Tekindağ, “Mahmud Paşa”, TDV İslam Ansiklopedisi, C.27, s.376-378, 2003.
7 Mustafa İsen -Cemal Kurnaz, Şeyhî Divanı, Ankara: Akçağ Yayınları, 1990, s.58-59.
8 Ali Nihat Tarlan, Ahmed Paşa Divanı, Ankara, Akçağ Yayınları, 1992, s.85.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 58, Kasım 2017, s. 478-490
Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli Kasidelerinde Övgü Biçimleri

1.1. Atâ
Atâ, sözlüklerde “bağışlama, bahşiş” (Devellioğlu, 2004: 48), “bağış, ihsan, bahşiş”
(Kanar, 2011: 33) olarak tanımlanmaktadır. Şeyhî, kasidesinin 6. Beytinde Germiyanoğlu Ya-
kup Bey’i, “dergeh-i şâh-ı atâ-pîşe”, “sultân-ı kerem” ifadeleriyle övmüş; 10. Beyitte ise mem-
duhu “bağışlama ummanının mayası” (İspir, 2011: 59) olarak görmüş; onun keremini yağmurla
ilişkilendirerek anlatmıştır.9
6. Dergeh-i şâh-ı atâ-pîşe vü hayr-endîşe
Germiyân memleketi mâliki sultân-ı kerem (İsen-Kurnaz, 1990: 58)

10. Ey ki fazlın güheri mâye-i ummân-ı atâ


V`ey ki feyzin eseri dâne-i nîsân-ı kerem (İsen-Kurnaz, 1990: 58)
Kasidesinin 5., 11., 19. ve 41. beyitte Ahmed Paşa, “atâ” kelimesini, Mahmud Paşa’nın
övgüsünü cömertliği ifade eden “cûd” kelimesi ile kullanmıştır. Şair 5. beyitte, gül bahçesinde
güllerin açmasını “hüsn-i ta’lîl” sanatını kullanarak Paşa’nın cömertliği ile ilişkilendirmiştir. 11.
beyitte ise Ahmed Paşa, memduhu cömertliğin ve bağışlamanın kaynağı olarak göstermiş; bu
özelliklerinin büyüklüğünü ifade etmek için “ummân” kelimesini kullanmıştır. 19. Beyitte,
Mahmud Paşa’nın cömertliği “bahr-i cûd” olarak anlatılmış; bağışlaması “atâ zevrakı” olarak
ifade edilmiştir. Böylelikle, Paşa’nın bu iki özelliğinin büyüklüğü “bahr”, “zevrak” gibi denizi 482
çağrıştıran kelimelerle kullanılarak verilmiştir. 41. Beyitte Ahmed Paşa, kasidenin dua bölümü-
ne başlamış; kerem defteri ve divanının Mahmud Paşa’nın cömertliği ile yazılmasını dilemiş-
tir.10
5. Yine cûdunla biter verd-i gülistân-ı atâ
Yine sözünle olur meyve bostân-ı kerem (Tarlan, 1992: 85)

11. Matla’-ı şems-i hayâ mecma’-ı envâr-ı atâ


Menba-ı cûd u sehâ mâye-i ummân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86)

19. Bahr-i cûdunda atâ zevrakına yelken urup


Bâd-ı lûtfunla bu gün gezdirir uş anı kerem (Tarlan, 1992: 86)
41.Şeref adınla bula nâme-i ikbâl ü atâ
Cûdun ile yazıla defter ü divân-ı kerem (Tarlan, 1992: 87)

9 Şeyhî’nin “kerem” redifli kasidesinin 10. beyti, çalışmamızın “Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli
Kasidelerinde Cömertlik ile İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler” başlıklı bölümünün “Ummân” alt başlığına da dahil
edilebilmektedir. Ancak beytin açıklaması, “Atâ” alt başlığı altında verildiği için adı geçen bölümde
tekrarlanmayacakdır.
10 Ahmed Paşa’nın “kerem” redifli kasidesinin 5., 11., 19. ve 41. beyitleri, çalışmamızın “Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın

“Kerem” Redifli Kasidelerinde Cömertlik ile İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler” başlıklı bölümünün “Cûd” alt
başlığına da dahil edilebilmektedir. Ancak beyitlerin açıklaması, “Atâ” alt başlığı altında verildiği için adı geçen
bölümde tekrarlanmayacaklardır. Kasidenin 11. Beyti, ayrıca “Ummân” alt başlığına da dahil edilebilmektedir.
Ancak beyit adı geçen bölümde tekrarlanmayacaktır.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 58, Kasım 2017, s. 478-490
Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli Kasidelerinde Övgü Biçimleri

1.2. Cûd
Cûd kelimesi, sözlükte “cömertlik, elaçıklığı” olarak tanımlanmaktadır (Devellioğlu,
2006: 145). Şeyhî aşağıdaki beyitte, lütuf bostanını Germiyanoğlu Yakup Bey’in boyuyla süs-
lemiş; cömertliği bir gül bahçesine teşbih ederek, bu bahçenin memduhun nimetinin yağmurla-
rıyla açıldığını ifade etmiştir.
7. Açılır ni`meti yağmuruyile gülşen-i cûd
Bezenir kâmet-i serviyile bûstân-ı kerem (İsen-Kurnaz, 1990: 58)
Ahmed Paşa, kasidesinin 3. Beytinde, Mahmud Paşa’nın cömertliğinin ve lütfununun
büyüklüğünü anlatmak için, “zerre” ve “katre” gibi miktar ifade eden kelimelerle tezat oluştura-
cak şekilde kullanmıştır11. Kasidenin 12. Beytinde Mahmud Paşa, “merkez-i sıdk u safâ” olarak
görülmüş; 18.beyitte ise Paşa’nın kaftanının “dâmeni cûd”, “giribânı kerem”e teşbih edilmiştir.
Kasidenin 20., 21.ve 26. beyitlerinde “ebr-i feyz”, “bâran-ı sehâ”, “ebr-i cûd”, “nisân-ı kerem”,
“katre-i bârân” tamlamaları bir arada kullanılarak Mahmud Paşa’nın cömertliği, yağmur ile
ilişkilendirilerek aktarılmıştır. Ahmed Paşa, 24. Beyitte ise, memduhun cömertliğinin “şerh
edilemeyecek” kadar büyük olduğunu ifade etmiştir.
3. Cûdunun katresidir kulzüm-i zehhâr-ı necât
Lûtfunun zerresidir ebr-i dür-efşân-ı kerem (Tarlan, 1992: 85) 483

12. Merkez-i sıdk u safâ dâ’ire-i nokta-i cûd


Kâti-i hıkd u hased hüccet-i burhân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86)

15. Yâ dehânında senin için ne kerâmet kodu Hak


Teşne-i cûda olur çeşme-i hayvân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86)

18.Sana biçti yine bir hil’ati hayyât-ı cihân


Kim anun dâmeni cûd oldu giribânı kerem (Tarlan, 1992: 86)

20. Ebr-i feyzinden erer her yana bâran-ı sehâ


Havz-ı cûdundan olur dopdolu kîzân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86)

21. Nola gül-zâr ola tab’ım bite medhin gülü kim


Ebr-i cûdunla yağar çün bana nisân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86)

11 Ahmed Paşa’nın “kerem” redifli kasidesinin 3. Beyti, çalışmamızın “Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli
Kasidelerinde Cömertlik ile İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler” başlıklı bölümünün “Lûtf” alt başlığına da dahil
edilebilmektedir. Ancak beytin açıklaması, “Cûd” alt başlığı altında verildiği için adı geçen bölümde
tekrarlanmayacaktır.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 58, Kasım 2017, s. 478-490
Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli Kasidelerinde Övgü Biçimleri

24. Husrevâ pâdişehâ cûdunu dil şerh edemez


Gerçi medhinle dolar defter ü divân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86)

26. Dür ü gevher saçılır katre-i bârân yerine


Çünkü cûdun buludundan yağa nisân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86)
1.3. Kân
Kân, sözlüklerde “1-mâden ocağı, mâden kuyusu, 2-bir şeyin menbaı, kaynağı” (Devel-
lioğlu, 2006: 486) olarak tanımlanmaktadır. Şeyhî, kasidesinin ilk beytinde Germiyanoğlu Ya-
kup Bey’e “ey kân-ı kerem” ifadesiyle seslenmiş; 5. Beyitte ise, memduhun eşiğinin toprağını
“kân-ı kerem” olarak anlatmıştır.
1. Hurrem erdi bu kerâmetli gün ey kân-ı kerem
Iyş u zevk et ki fedâdır yoluna cân-ı kerem (İsen-Kurnaz, 1990: 58)

5. Dediler gel beri tâlib-i iksir-i hayat


Gözle şol eşiği kim toprağıdır kân-ı kerem (İsen-Kurnaz, 1990: 58) 484

Ahmed Paşa, kasidesinin 1. ve 37. beyitlerinde Mahmud Paşa’ya “ey kân-ı kerem” ifa-
desiyle seslenmiş; 16. Beyitte Paşa’nın ayağının bastığı her yeri “kân-ı kerem” olarak nitelemiş-
tir. Bu üç beyitteki anlam çerçevelerinin, Şeyhî’nin kasidesinin 1. ve 5. Beyitlerini hatırlatacak
şekilde kurulduğu görülmektedir. Kasidenin 9. Beytinde ise Ahmed Paşa, Mahmud Paşa’nın
“rûh-ı aziz”ini “kân-ı kerem”e teşbih etmiştir.
1. Yine ıyd oldu bu gün erdi çü devrân-ı kerem
Zevk u ayş et yine hurrem olup ey kân-ı kerem (Tarlan, 1992: 85)

9. Olmaya zât-ı şerîfin gibi bir cism-i lâtif


Gelmeye rûh-ı azizin gibi bir kân-ı kerem (Tarlan, 1992: 85)

16. Acebâ zât-ı kerîmin ne kerâmet kodu kim


Basdığın yerler olur ucdan uca kân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86)

37. Âmdır lûtfun eger bizde liyâkat yok ise


Layık et lûtfun ile lûtfuna ey kân-ı kerem (Tarlan, 1992: 87)

The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 58, Kasım 2017, s. 478-490
Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli Kasidelerinde Övgü Biçimleri

1.4. Lûtf
Lutf, sözlüklerde “hoşluk, güzellik; iyi muamele, iyilik” (Devellioğlu, 2006: 554), “1-
iyilik ve yumuşaklıkla mu’amele, mülâyemet, nevâziş, refik, 2- kerem, ihsân, iyilik, 3-müsâade”
(Şemseddin Sami, 2001: 1240) olarak tanımlanmaktadır. Aşağıdaki beyitte Şeyhî, Germiyanoğ-
lu Yakup Bey’in cömertliğini anlatmak için memduhun “lutfunu” çevgan oyunu ile bir arada
kullanmıştır.
18. Lutf çevgânıyla tapın urusardır tôp
Çünkü merdân-ı mürüvvet tuta meydân-ı kerem (İsen-Kurnaz, 1990: 58)
Ahmed Paşa, kasidesinin 6.beytinde Mahmud Paşa’nın lutfunun “susamışlara su” olduğunu, 14.
beyitte ise lutfunun nefesinin “kevser-i cân” akıttığını söylemektedir12.

6. Açılır hulkun ile bu gül-i gül-zâr-ı kemâl


Salınır lûtfun ile yine bu atşân-ı kerem (Tarlan, 1992: 85)

14. Ne Mesihâ-dem olursan ki dem-i lûtfun ile


Kevser-i cân akıtır ravza-i Rıdvân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86)
485
1.5. Ummân
Ummân, sözlüklerde “ulu, büyük, engin deniz, okyanus” (Devellioğlu, 2006: 1120) ola-
rak tanımlanmaktadır. Ahmed Paşa kasidesinin 32. Beytinde “ummân-ı kerem” ifadesiyle,
Mahmud Paşa’nın cömertliğini okyanusa denk görmüştür.
32. Su batırmaz utanır kendi mürebbâlarını
Beni n’için batıra gussaya ummân-ı kerem (Tarlan, 1992: 87)
Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “kerem” redifli kasidelerinde memduhun cömertliği, yağmur,
deniz, okyanus gibi sayıca fazlalığı çağrıştıracak kelimelerle; güllerin açması, ırmakların akışı
vb. bolluk, bereketi anlatan doğa olaylarıyla bir arada ifade edilmiştir. Şeyhî, kasidesinin 7.
Beytinde Germiyanoğlu Yakup Bey’in cömertliğiyle gül bahçesini açtırmış, 10. Beytinde
“nisân-ı kerem” ifadesini kullanmıştır. Ahmed Paşa ise, kasidesinin 20. Beytinde “ebr-i feyz”,
“bârân-ı sehâ”, 21. Beytinde “ebr-i cûd”, “nisân-ı kerem”, 26. Beytinde “katre-i bârân”, “nisân-ı
kerem” ifadeleriyle Mahmud Paşa’nın cömertliğini bulut ve yağmurla ilişkilendirerek anlatmış-
tır. Ahmed Paşa beyitlerinde sanatlı bir dil kullanmış; “Şeyhî, tasvirî anlatımı uyguladığı beyit-
lerde kerem kelimesi etrafında oluşan düşünce ve hayallerini hareket noktası somut isimlere
dayanan serbest çağrışım tekniği ile okuyucuya hissettirme yoluna gitmiştir” (Irkılara, 2007:
214-215).

12Ahmed Paşa’nın “kerem” redifli kasidesinin 14.beyti “Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli Kasidelerinde
Dinî ve Mitolojik Kavramlarla/Kişilerle İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler” başlıklı bölümünde incelenecektir.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 58, Kasım 2017, s. 478-490
Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli Kasidelerinde Övgü Biçimleri

2. Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli Kasidelerinde Dinî ve Mitolojik


Kavramlarla/Kişilerle İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler
Şeyhî ve Ahmed Paşa, kasidelerinde Memduhları Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mah-
mud Paşa’nın cömertlikleri, bağışlayıcı olmaları ve siyasi güçleri yönünden övmüşlerdir. İki şair
de kasidelerinin aşağıda yer alan beyitlerinde övgü unsularını peygamberlere verilen mucizeler-
den, İslami kaynaklarda yer alan mitolojik kişilerden, eski astronomi anlayışına göre gezegenle-
rin görevleri gibi mitolojik kavramlardan almışlardır.
2.1. Peygamberlere Verilen Mucizelerle İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler
Şeyhî, “kerem” redifli kasidesinin 14.beytinde Hz. Musa’nın zamanında Mısır’ı yöneten
Firavun’a13 ve “yed-i beyza” mucizesine14 telmihte bulunmuştur. Beyitte yer alan “fir’avn-
düşmen-kahr etmek” ifadeleriyle memduhun “düşmanlarını yok etmek için gerekli azâmete,
kuvvete sahip olduğu” (Irkılata, 2007: 201) belirtilmiştir. Ayrıca “yed-i beyzâ” mucizesinin
hatırlatılmasıyla Germiyanoğlu Yakup Bey’in cömertliğini ilâhî bir güce dayandırılmıştır.
14. Gerçi fir’avn ola düşmenleri kahr etmek için
Yed-i beyzâdır elin hüccet ü bürhân-ı kerem (İsen-Kurnaz, 1990: 58)
Ahmed Paşa, kasidesinin 14. ve 15. beyitlerinde “Mesihâ-dem”, “cân”, “dehân”,
“kerâmet” sözcüklerini bir arada kullanarak Hz. İsa’nın nefesinin ölüleri diriltmesi mucizesine
telmihte bulunmuştur. Şair, 14. Beyitte Mahmud Paşa’nın lutfunun nefesinin “kevser-i cân”15 486
akıttığını belirtmektedir. 15. Beyitte de aynı ifade devam etmiş, memduhun cömertliği Allah’ın
ona verdiği bir keramet olarak düşünülmüş; “çeşme-i hayvân-ı kerem” 16, Paşa’nın cömertliğine
susamıştır.

13 Firavun, Kur’ân-ı Kerîm’de Kasas Suresi’nde anlatılmaktadır.


“İman eden bir kavim için (faydalı olmak üzere) Mûsâ ile Firavun’un haberlerinden bir kızmını nakledeceğiz.
Firavun (Mısır) toprağında gerçekten azmış, halkını çeşitli zümrelere bölmüştü. Onlardan bir zümreyi güçsüz
buluyor, bunların oğullarını boğazlıyor, kızlarını ise sağ bırakıyordu. Çünkü o bozgunculardandı. (Âyette sözü edilen
zümre İsrailoğullarıdır...) Biz ise, o yerde güçsüz düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önder yapmak ve onları
(mukaddes topraklara) vâris kılmak istiyorduk. Ve o yerde onları hâkim kılmak; Firavun ile Hâmân’a ve ordularına,
onlardan (İsrailoğullarından gelecek diye) korktukları şeyi göstermek (istiyorduk). Musa’nın anasına: Onu emzir,
kendisine zarar geleceğinden endişelendiğinde onu denize (Nil nehrine) bırakıver, hiç korkup kaygılanma, çünkü biz
onu sana geri vereceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız, diye bildirdik. Nihâyet Firavun ailesi onu yitik çocuk
olarak (nehirden) aldı. O, sonunda kendileri için bir düşman ve tasa olacaktı. Şüphesiz Firavun ile Hâmân ve askerleri
yanlış yolda idiler... (28/3-8)” (Zavotçu, 2006: 161-162).
“Firavun” hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Ömer Faruk Harman, “Firavun”, TDV İslam Ansiklopedisi C13, s.118-
121, 1996., Nimet Yıldırım, “Firavun”, Fars Mitolojisi Sözlüğü, İstanbul: Kabalcı Yayınları, s.322-324., Gencay
Zavotçu, “Firavun”, Divan Edebiyatı Kişiler-Kişilikler Sözlüğü, Ankara: Aydın Kitabevi, s.161-162, 2006.; İskender
Pala, “Fir’avn”, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, İstanbul: Kapı Yayınları, s.157-158, 2004.
14 “Yed-i beyzâ” hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Nimet Yıldırım, “Yed-i Beyzâ”, Fars Mitolojisi Sözlüğü, İstanbul:

Kabalcı Yayınları, s. 722-723., İskender Pala, “Yed-i Beyzâ”, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, İstanbul: Kapı
Yayınları, s.481, 2004., Ömer Faruk Harman, “Yed-i Beyzâ, TDV İslam Ansiklopedisi C 43, s.376-377, 2013.
15 Kevser hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. İskender Pala, “Kevser”, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, İstanbul: Kapı

Yayınları, s. 268, 2004., Mustafa Ertürk, “Havz-ı Kevser”, TDV İslam Ansiklopedisi C 16, s. 546-549., 1997.
16
Âb-ı hayât efsanesinin kaynağı Kur’ân-ı Kerîm’deki Zülkarneyn kıssasına dayandırılmaktadır.
“(Rasûlüm!) Sana Zülkarneyn hakkında soru sorarlar. De ki: size ondan bir hatıra okuyacağım. / Gerçekten biz onu
yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldıki ona (muhtaç olduğu) her şey için bir zebep (bir vasıta ve yol) verdik./ O da
bir yol tutup gitti./ Nihayet güneşin battığı yere varınca onu kara bir balçıkta batar buldu. Onun yanında (orada) bir
kavme rastladı. Bunun üzerine biz: “Ey Zülkarneyn! Onlara ya azap edecek, veya haklarında iyilik etme yolunu
seçeceksin.!” dedik. / O da şöyle dedi: “Haksızlık edeni cezalandıracağız; sonra o Rabbine gönderilecek; sonra Allah
da ona korkunç bir azap uygulayacak. /İman edip de iyi davranan kimseye gelince, onun için de güzel bir karşılık
vardır ve buyruğumuzda ona kolay olanı söyleyeceğiz. / Sonra yine bir yol tuttu./ Nihayet güneşin doğduğu yere
ulaşınca onu öyle bir kavim üzerine doğar bulduk ki, onlar için güneşe karşı bir örtü yapmıştık./ İşte böylece onunla
ilgili her şeyden haberdardık. / Sonra yine bir yol tuttu./ Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen

The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 58, Kasım 2017, s. 478-490
Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli Kasidelerinde Övgü Biçimleri

14. Ne Mesihâ-dem olursan ki dem-i lûtfun ile


Kevser-i cân akıtır ravza-i Rıdvân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86)

15. Yâ dehânında senin için ne kerâmet kodu Hak


Teşne-i cüda olur çeşme-i hayvân-ı kerem (Tarlan, 1992: 86)
2.2. Mitolojik Kişilerle İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler
Şeyhî, kasidesinin 13. beytinde cömertlik üzerine olan hayallerini efsanevi kişilerle bir
arada kullanarak, telmihte bulunarak kurmuştur. Şair, Germiyanoğlu Yakup Bey’in kapısından
“çeşme-i hayvân” aktığını, bu sebeple Hızır ve İskender’in onun huzuruna geleceğini belirtmiş-
tir.
13. Ne aceb ger yüz ura Hızr u Sikender kapına
K’eşiğinden akar uş çeşme-i hayvân-ı kerem (İsen-Kurnaz, 1990: 58)
Ahmed Paşa, kasidesinin 10.beytinde Mahmud Paşa’yı ve vezâret makamını, Hz. Sü-
leyman’ın veziri Asaf bin Berahyâ’ya17 telmihte bulunarak övmüş; memduhun “sâhib-i tedbîr”
ve “sâhib-i re’y”18 olduğunu belirtmiştir (Irkılata, 2007: 130). Şair, Paşa’nın ayağının toprağının
cömertliğin gözlerine sürme olarak çektiğini ifade etmiştir.
10. Ya’ni kim Âsaf-ı devrân mu’in-i fuzala 487

K’ayağı toprağıdır sürme-i a’yân-ı kerem (Tarlan, 1992: 85)


2.3. Mitolojik Kavramlarla İlişkilendirilerek Yapılan Övgüler
Şeyhî, kasidesinin 8. beytinde Germiyanoğlu Yakup Bey’in gücünü ifade etmek için es-
ki astronomi inancına göre yedinci felekte olan Keyvân (Zühal)19 gezegenine yer vermiştir. Şair,
Keyvân’ın siyaha yakın koyu rengi ve feleğin hazinedarı olması sebebiyle; gezegenin, memdu-
hun kasrına gece bekçisi olduğu bir hayal kurmuştur. Mehmet Irkılata, Şeyhî’nin bu benzetmeyi

hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu./ Dediler ki: “Ey Zülkarneyn! Bu memlekette Ye’cûc ve Me’cûc bozgunculuk
yapmaktadırlar. Bizimle onlar arasında sedd yapman için sana bir vergi verekim mi?” (Kehf/ 83-93) (Zavotçu, 2006:
589).

“Âb-ı hayât” hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Turan Karataş, Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sözlüğü, İstanbul:
Perşembe Kitaplığı, s.13, 2004.; İskender Pala, “Âb-ı Hayât”, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, İstanbul: Kapı
Yayınları, s.3, 2004.; Ahmet Yaşar Ocak, “Âb-ı Hayât”, TDV İslam Ansiklopedisi C:1, s.1-3., 1988; Amil
Çelebioğlu, “Âb-ı Hayât”, TDV İslam Ansiklopedisi C:1, s.3-4., 1988., Nimet Yıldırım, “Âb-ı Hayât”, Fars Mitolojisi
Sözlüğü, İstanbul: Kabalcı Yayınları, s. 34-42., 2008., Nimet Yıldırım, “Zülkarneyn”, Fars Mitolojisi Sözlüğü,
İstanbul: Kabalcı Yayınları, s. 751-753, 2008., Nimet Yıldırım, “Hızır”, Fars Mitolojisi Sözlüğü, İstanbul: Kabalcı
Yayınları, s. 375-381, 2008., Gencay Zavotçu, “Hızır”, Divan Edebiyatı Kişiler-Kişilikler Sözlüğü, Ankara: Aydın
Kitabevi, s.221-222, 2006., Gencay Zavotçu, “Zü’l-karneyn”, Divan Edebiyatı Kişiler-Kişilikler Sözlüğü, Ankara:
Aydın Kitabevi, s. 589-592, 2006.
17
Asaf bin Berahyâ hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Nimet Yıldırım, “Âsaf”, Fars Mitolojisi Sözlüğü, İstanbul:
Kabalcı Yayınları, s. 72-74, 2008., Gencay Zavotçu, “Âsaf”, Divan Edebiyatı Kişiler-Kişilikler Sözlüğü, Ankara:
Aydın Kitabevi, s. 31, 2006., Ömer Faruk Harman, “Âsaf b. Berahyâ”, TDV İslam Ansiklopedisi C3, s.455, 1991.,
İskender Pala, “Âsaf”, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, İstanbul: Kapı Yayınları, s.33, 2004.
18 “Şâirler vezirleri överlerken onların “sâhib-i tedbîr” ve “sâhib-i re’y” olduklarını bildirmek için bu kelimeden

yararlanırlar” (Pala, 2004: 33).


19 “Zühal” hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Nimet Yıldırım, “Zühal”, Fars Mitolojisi Sözlüğü, İstanbul: Kabalcı

Yayınları, s. 747-748, 2008., Gencay Zavotçu, “Âsaf”, Divan Edebiyatı Kişiler-Kişilikler Sözlüğü, Ankara: Aydın
Kitabevi, s. 586, 2006., İskender Pala, “Zühâl”, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, İstanbul: Kapı Yayınları, s.494,
2004.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 58, Kasım 2017, s. 478-490
Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli Kasidelerinde Övgü Biçimleri

kurma sebebini Germiyanoğlu Yakup Bey’in döneminde yaşanan siyasi karışıklıklara dayan-
dırmıştır:
“Ayrıca Zuhal dolayısıyla devr-i kamer, devr-i kamer dolayısıyla da o devirde yaşanan
siyasi karışıklıklar arasında ilişki kurmamız da mümkündür. Gelenekte devr-i kamerle bilindiği
gibi fitne ve karışıklık dönemi ifade edilmektedir.(Pala: 1998,106) Çünkü 1402 Ankara muha-
rebesinden sonra Osmanlı devleti parçalanmış ve Anadolu’da Fetret dönemi başlamıştır. Bu
dönemde sadece şehzâdeler arasında taht mücadeleleri olmamış; aynı zamanda beylikler arasın-
da da; özellikle Osmanoğulları ve Germiyanoğulları ile Karamanoğulları arasında da siyasi mü-
cadeleler yaşanmıştır. Bunlara da ima yollu gönderme olduğu düşünülebilir” (2007: 125-126).
8. Pâsbân saltanatı kasrına keyvân-ı felek
Sâyebân devleti dergâhına eyvân-ı kerem (İsen-Kurnaz, 1990: 58)
“Kerem” redifli kasidelerde Şeyhî ve Ahmed Paşa, Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mah-
mud Paşa’ya dinî ve mitolojik kavramlarla/ kişilerle ilişkilendirerek yaptıkları övgülerde bollu-
ğu, sonsuzluğu anlatan “âb-ı hayât” efsanesine yer vermiştir. Şeyhî, kasidesinin 13. Beytinde
“çeşme-i hayvân”; Ahmed Paşa, kasidesinin 14. ve 15. Beyitlerinde “kevser-i cân”, “çeşme-i
hayvân” gibi efsanenin farklı isimlendirmelerini kullanmışlardır. Şairler övgüde bulunurken
peygamberler tarihine ve mitolojik kişilere telmihte bulunmuşlardır.
“Kerem” redifli kasidelerde övülen kişinin siyasi gücünün büyüklüğünü anlatmak için
Şeyhî, Hz. Musa ve yed-i beyzâ mucizesine, Firavun’a, Hızır ve İskender’e; Ahmed Paşa ise 488
Hz. Süleyman’ın veziri Asaf bin Berahyâ’ya, Hz. İsa ve nefesiyle can vermesi mucizesine tel-
mihte bulunmuşlardır.
Sonuç
Şeyhî’nin ve ona nazire olarak yazılan Ahmed Paşa’nın “kerem” redifli kasidelerinde,
manzumenin sunulduğu Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mahmud Paşa’nın cömertlikleri, bağışla-
yıcı karakterleri, siyasi güçleri vb. özellikleri övülmüştür. Ancak “memduhun cömertliği” konu-
su, iki kasidede de daha baskın bir şekilde işlenmiştir. Şairler konu bakımından bu ortaklığı,
beyitlerinde kullandıkları kelimelere de taşımışlardır. Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mahmud
Paşa’nın cömertliği “atâ”, “cûd”, “kân”, “lûtf”, “ummân” kelimeleriyle veya bu kelimelerle
kurulan terkiplerle ifade edilmiştir.
Şeyhî ve Ahmed Paşa kasidelerinde, Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mahmud Paşa’nın
cömertlikleri etrafında şekillendirdikleri övgülerde doğa ile ilgili unsurları sıkça kullanmışlardır.
Bu kasidelerde memduhun cömertliğini anlatmak için yağmur, deniz, okyanus vb. miktarca
fazlalığı çağrıştıracak ifadeler yer almaktadır. Güllerin açması, ırmakların akışı vb. doğa olayla-
rını Şeyhî ve Ahmed Paşa, kasidelerin sunulduğu kişilerin cömertliği sayesinde oluştuğunu be-
lirtmişlerdir.
“Kerem” redifli kasidelerde Şeyhî ve Ahmed Paşa, Germiyanoğlu Yakup Bey ve Mah-
mud Paşa’ya dinî ve mitolojik kavramlarla/ kişilerle ilişkilendirerek yaptıkları övgülerde telmih
unsurunu sıkça kullanmışlardır. Bu kullanımlar, övülen kişinin siyasi gücüne, cömertliğinin ve
bağışlayıcının büyüklüğüyle ilişkili olmuştur. Şeyhî ve onun “kerem” redifli kasidesine yazılan
nazirelerin ilkinin sahibi olan Ahmed Paşa, övülen kişi için benzer anlam çerçeveleri kurmuşlar;
benzer temaları ifade edecek söz sanatlarını kullanmışlardır.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 58, Kasım 2017, s. 478-490
Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli Kasidelerinde Övgü Biçimleri

KAYNAKLAR
Çelebioğlu, Amil (1988), “Âb-ı Hayât”, TDV İslam Ansiklopedisi, C. 1, s.3-4, İstanbul.
Devellioğlu, Ferid (2006), Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi Yayınları,
Ankara.
Ertürk, Mustafa (1997), “Havz-ı Kevser”, TDV İslam Ansiklopedisi, C. 16, s. 546-549, İstanbul.
Göre, Zehra (2009), “Kerem Kasidelerine Dair”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü Dergisi Prof. Dr. Hüseyin Ayan Özel Sayısı, S. 39, s.919-957.
Harman, Ömer Faruk (1991), “Âsaf b. Berahyâ”, TDV İslam Ansiklopedisi, C. 3, s.455, İstan-
bul.
Harman, Ömer Faruk (1996), “Firavun”, TDV İslam Ansiklopedisi C. 13, s.118-121, İstanbul.
Harman, Ömer Faruk (2013), “Yed-i Beyzâ, TDV İslam Ansiklopedisi C. 43, s.376-377, İstan-
bul.
Irkılata, Mehmet (2007), Nazire Geleneği İçerisinde Kerem Kasideleri. Yüksek Lisans Tezi.
Adana: Çukurova Üniversitesi.
İsen, Mustafa (1981), “Divan Şiirinde Nazire Geleneği”, Mavera, S. 54, s. 24-26.
489
İsen, Mustafa-Kurnaz Cemal (1990), Şeyhî Divanı, Akçağ Yayınları, Ankara.
İspir, Meheddin (2011), “Şeyhî Divanı’nındaki Kasidelerin Edebî Türler ve Tarzlar Açısından
İncelenmesi (Methiye-Fahriye)”, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Journal of the Insti-
tute of Social Sciences Sayı Number 7, İlkbahar Spring 2011, s. 46-71.
Kalpaklı, Mehmet (2006), “Osmanlı Şiir Akademisi Nazire”, Türk Edebiyatı Tarihi 2, TC Kül-
tür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 133-137, İstanbul.
Kanar, Mehmet (2011), Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Say Yayınları, İstanbul.
Kaplan, Hasan (2017), “Divan Edebiyatında İntihal: Alıntı Mı Çalıntı Mı?”, ASOS Journal Aka-
demik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Y. 5, S. 40, Şubat 2017, s. 39-98.
Karabey, Turgut (1991), Ahmed Paşa, Hayatı, Edebî Kişiliği, Eseri ve Bazı Şiirlerinin Açıkla-
maları, Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Yayınları, Erzurum.
Karataş, Turan (2001), Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sözlüğü, Perşembe Kitaplığı, İstanbul.
Köksal, M. Fatih (2006), Sana Benzer Bir Güzel Olamaz, Divan Şiirinde Nazire, Akçağ Yayın-
ları, Ankara.
Köksal, Mehmet Fatih (2006), “Nazîre (Türk Edebiyatı)”, TDV İslam Ansiklopedisi, C.32, s.
456-458, İstanbul.
Kurnaz, Cemal (2007), Osmanlı Şair Okulu, Birleşik Dağıtım Kitabevi, Ankara.
Mermer, Ahmet – Neslihan Koç Keskin (2005), Eski Türk Edebiyatı Terimleri Sözlüğü, Akçağ
Yayınevi, Ankara.
Ocak, Ahmet Yaşar (1988), “Âb-ı Hayât”, TDV İslam Ansiklopedisi, C.1, s.1-3, İstanbul.

The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 58, Kasım 2017, s. 478-490
Şeyhî ve Ahmed Paşa’nın “Kerem” Redifli Kasidelerinde Övgü Biçimleri

Pala, İskender (2004), Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, Kapı Yayınları, İstanbul.
Şemseddin Sami (2001), Kamûs-ı Türkî, Çağrı Yayınları, İstanbul.
Tarhan, Ali Nihat (2004), Şeyhî Divanı’nın Tetkik, Akçağ Yayınları, Ankara.
Tarlan, Ali Nihat (1992), Ahmed Paşa Divanı, Akçağ Yayınları, Ankara.
Tekindağ, Şehabettin (2003), “Mahmud Paşa”, TDV İslam Ansiklopedisi, C.27, s.376-378, İs-
tanbul.
Timurtaş, F. Kadri (1997), Makaleler (hzl. Mustafa Özkan), Ankara.
Tolasa, Harun (2001), Ahmed Paşa’nın Şiir Dünyası, Akçağ Yayınları, Ankara.
Varlık, Mustafa Çetin (1996), “Germiyanoğulları”, TDV İslam Ansiklopedisi, C.14, s. 33-35,
İstanbul.
Yıldırım, Nimet (2008), Fars Mitolojisi Sözlüğü, Kabalcı Yayınları, İstanbul.
Zavotçu, Gencay (2006), Divan Edebiyatı Kişiler-Kişilikler Sözlüğü, Aydın Kitabevi, Ankara.

490

The Journal of Academic Social Science Yıl: 5, Sayı: 58, Kasım 2017, s. 478-490

You might also like