Professional Documents
Culture Documents
Pratik Çalışmalar Kitabı 20.soruda Kaldım
Pratik Çalışmalar Kitabı 20.soruda Kaldım
Pratik Çalışmalar Kitabı 20.soruda Kaldım
SEÇKİN | Hukuk
1. Basıya Önsöz
Bu iki yazarı bir araya getiren bağ. kuşkusuz Roma Hukuku sevgisidir.
Kitabın yazarlarından olan Prof. Dr. Cengiz Koçhisarlıoğlu, Roma hukuku
nu sevmiş, bu hukuka eğilmiş ve daha sonraki yıllarda da Roma hukuku
dersleri vererek bu hukuk ile olan bağını sürdürmüştür.
Hocam Prof. Dr. Cengiz Koçhisarlıoğlu, Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesinde Medeni hukuk dersleri vermeye başladıktan sonra. Roma hu
kuku bilgisini beni yetiştirmekte kullanmıştır. Akademik hayatımda iyi. gü
zel. yararlı ne varsa hepsinde hocamın izleri vardır. Bu aşamaya gelmemde
büyük emeği olan hocamın akademik kimliğime katkılarını, sözlerle ifade
etmek pek olanaklı gözükmüyor. Bununla birlikte, hocamın, yazdıklarıyla
beni peşinden koşturduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
Sorulardaki yöntem ve tür farklılıktan, her iki yazarın smav sorularının ve
pratiklerinin, bir değişikliğe uğratılmaksızın. sadece sistematik bir biçimde bir
araya getirilmesinden kaynaklanmaktadır. Özellikle test tipi sorularda Latince
bilgisinin öne çıkmış olması öğrencilerimizi korkutabilir. Daha önceki yıllarda
ki sınav sorularından da anlaşılacağı gibi. Latince hukuk kavramlarının öğretil
mesi de Roma hukuk eğitiminin kapsamı içerisinde yer almaktaydı. Türk lise
eğitimi müfredatından Latince çıkarıldıktan sonra. Latince hukuk kavramlarının
öğretilmesine yönelik bu program hukuk öğrencilerini zorlamaya başlamıştır.
Öğrencilerin de istekleri dikkate alınarak. Roma hukuku eğitiminde Latince
hukuk kavramlarına yer verilmemesi yönlü bir eğilim belirmiştir. Bununla bir
likte. ilgisi olan öğrencileri bu bilgilerden yoksun bırakmamak adına, bu tarzda
hazırlanan smav sorulan da kitap kapsamına dâhil edilmiştir.
Latince hukuk kavramları. sadece özel hukuk ders kitaplarında bulunan
larla sınırlı bir kapsamda ele alınmakla birlikte. Latince özdeyişlerin öğretil
mesinden vazgeçilmemiştir. Corpus Iuris Civilis' in bölümlerini madde madde
şerh eden Glossator'lar. Corpus Iuris Civilis'de yer alan somut olayları açık
lamış. yorumlamış ve bu somut olaylardan hareketle hukuk kurallarını yarat
mışlardır. Hukuk kurallarını, hafızalarda kalması amacıyla broccarda ya da
generalia olarak adlandırılan özlü sözler biçiminde ifade etmişlerdir. Huku
kun her alanında rastlanılan ve aşağıda örnek olarak bazıları sayılan bu deyim
ler ve özdeyişler, evrensel olmaları nedeniyle özellikle uluslararası mahkeme
kararlarında sıklıkla kullanılmaktadır:
• Açta publica probant se ipsa = Resmî senetler kendilerini ispat ederler.
• Aequitas praefertur rigori = Hakkaniyet her şeyin üstündedir.
8 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
• Affirmanti incumbit probatio, non neganti = İspat, inkâr edene değil, id
dia edene yüklenil’.
• Bis de eadem re ne sit actio = Aynı konu hakkında iki defa dava olmaz.
• Casum sentit dominus = Beklenmeyen hal malike isabet eder (zarara
malik katlanır).
• Commodum eius esse debet, cuius periculum = Malm hasarmı üstlenen,
yararına da sahip olmalıdır.
• Concursus duarum causarum lucrativarum = Aynı şey alacaklıya iki
kere verilmez.
• Culpa intervenit debitoris, perpetuari obligationem = Borçlunun kusuru
oldukça borç mahfuzdur.
• Culpa tenet suum autorem = Kusur, kusurlu davrananı sorumlu kılar.
• Damnum decidere opertere = Zarar ödenmelidir.
• Dzes interpallet pro homine = Vadeye bağlı borçlarda vade ihtar yerine
geçer.
• Dolus omnimodo puniatur = Kast her zaman cezalandırılmalıdır.
. Dolus semper praestatur = Kast daima sorumluluk doğurur.
• Eadem vis est taciti atque expressi consensus = Örtülü (zımnî) ve açık
irade uyuşması aynı güce sahiptir.
• Fur semper in mora = Hırsız daima temerrüt durumundadır.
• Genus non perit = Cins yok olmaz.
• Impossibilium nulla obligatio = İmkânsızlık borç doğurmaz.
• In pari turpitudine melior est causa possidentis = Karşılıklı ahlaka aykı
rılık halinde zilyedin durumu iyidir.
• Lucrum radicatum est quasi damnum = Kaçırılan kazanç zarar gibidir.
• Mala fides superveniens non nocet = Sonradan gelen kötü niyetin zararı
olmaz.
• Nemo auditur propriam turpitudinem aîlegans = Hiç kimse kendi ahlâk
sızlığını (ahlâka aykırı talebini) ileri süremez.
• Nulla pactione effici potest, ne dolus praestetur = Kasıttan sorumlu
olunnıayacağına ilişkin hiçbir anlaşma geçerli olamaz.
Önsöz 9
12. Roma hukuku ile modern hukuk arasındaki sıkı bağ gözden uzak tutul
mamakla birlikte, roma hukukunun kendine özgil özellikleri göz ardı
edilmemelidir. Bu. hukukun kaynakları bakımından böyle olduğu gibi,
düşünüş-muhakeme tarzı bakımından da böyledir.. Her vakit, birebir bir
ayniyet yokturl
Roma hukukunun başlıca kaynakları şunlardır:
a. Örf ve âdet (consuetudo)
b. (Geniş anlamda) kanun (yasa) (lex)
c. Magistra kararları (edictum lar veya j(i)us honorarium)
d. Senato kararları (senatus consultum/senatus consulta)
e. İmparator emirnameleri (İmparator constitution lan)
f. Hukuk bilimi (Iuris prudentia)
13. Olaya uygulanacak hukuk kuralı keşfedilmeli ve belirtilmelidir; bu
yapılırken kuralın aynen yazılması şart değildir!
Uygulanması söz konusu hukuk kuralının uygulanma koşulları belir
lenmelidir.
Uygulanacak hukuk kuralının yoruma (tefsire) gereksinim gösterip gös
termediği belirlenmelidir; eğer gösteriyorsa kural yorumlanmalıdır.
Çatışan kurallar arasındaki zıtlıklar şu ilkeler aracılığıyla giderilebilir:
Lex specialis de rogat legi / lex generali (özel kural genel kuralı dışlar).
lex superior de rogat legi / lex in feriori (üst derecedeki kural alt dere
cedeki kuralı dışlar), lex posterior de rogat legi / lex priori (somaki ku
ral önceki kuralı dışlar).
Soyut hukuk kuralı somut olaya uygulanmalıdır. Buna tasım denir. Ör
neğin. in lege Aquilia culpa levissima venit (Aquilia yasası uyarınca en
ufak kusur bile - sorumluluğun doğması için yeterlidir.) Soyut kural bu-
dur. Somut olayda (D)’nin ufak bir ihmali (negligentia) sonucu (E) bir
zarar görmüşse soyut kuralı somut olaya uyguladığımızda şu sonuç (çı
karım) ortaya çıkar: (D). (E)ye verdiği bu zarardan sorumludur..
Somut olaym verilerinin uygulanması gereken soyut hukuk kuralına
uygun olup olmadığının belirlenmesi aşamasında, bir anlamda somut
olaydaki verilerin hukuken nitelendirilmesinde asıl kişisel maharet or
taya konacaktır. Olayın çözümünün sırrı da asıl burada yatmaktadır de
nebilir..
16 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
24. Verilen süre çok iyi kullanılmalıdır.. Bunun için gereksiz her açıklama
dan kaçınılmalı, lüzumsuz yere her soru üzerinde uzun uzun düşünmek
ten. açıklamalarda bulunmaktan da sakınılmalıdır..
25. Olayın çözümü bitirilince son bir denetim de yapılmalıdır.. Bunun için
de. sürenin iyi kullanılması da şarttır, ki buna vakit bulunabilsin!
Bu nedenle, olayda D'nin açacağı dava, borç olmayan şeyin iadesine ilişkin,
bunu yaptırıma bağlayan condictio indebiti olmayıp, furtum'un söz ko
nusu olasılıkta yaptırımını oluşturan condictio furtiva olmalıdır.
D. E’ye vermiş olduğu parayı E’nin almasının bir haksız fiil (delictum)
olduğunu ileri sürebilir mi? İleri sürebilirse, burada hangi haksız fiil söz
konusu olabilir? Açıklayınız.
Olayda D, E'ye vermiş olduğu parayı E'nin almış olmasının bir delictum
oluşturduğunu ileri sürebilir. Burada söz konusu olan delictum furtum'dur.
3. D. 300 Sesterz karşılığında, çocuğu E’yi eğitip terbiye etmesi için F ile
bir contractus (sözleşme) yapmıştır. Burada hangi sözleşme söz konu
sudur? Neden?
Olayda, bir insan çalışması söz konusudur. Bir insan çalışmasını konu
edinen locatio'nun iki türü vardır. Bunlar, locatio conductio operarum hiz
met ve locatio conductio operis istisna sözleşmesidir.
Locatio'nun insan çalışmasını konu alan bu iki türünü birbirinden ayırt
etmeyi sağlayan temel ölçüt şu sorunun cevabında yatmaktadır: Söz
leşme, çalışmanın sonucunu bir yana bırakıp yalnızca çalışmayı mı
amaçlamakta, yalnızca onu mu konu edinmektedir? Yoksa, çalışmadan çok
onun sonucu mu önem taşımakta veya tersine bir anlatımla çalışma so
nuçtan da ha az önem mi taşımaktadır?
2. Basıya Önsöz ve Giriş Yerine: Çözümlü Olay Örnekleri 21
4. Duvarcı ustası P. kendisine çok iyiliği geçmiş olan komşusu S’nin yok
luğunda. S denizaşırı bir yolculukta iken, onun yıkılmak üzere olan bah
çe duvarını onarmış ve bunu ona olan manevî borçlarını kısmen olsun
ödemek amacıyla yapmıştır. Olayda negotiorum gestio (vekâletsiz iş
görme) var mıdır? Neden?
Olayda negotiorum gestio (vekâletsiz iş görme) söz konusu olamaz. Zira,
negotiorum gestio'nun temel koşullarından biri de, vekâletsiz iş görenin
vekâletsiz olarak işini gördüğü kişiyi borçlu kılma iradesiyle
(animus obligandi) davranmış olmasıdır.
Vekâletsiz iş gören, işi görürken yapacağı masrafları iş sahibinden alma ira
desine (animus obligandi) sahip olmalıdır. Vekâletsiz iş görenin vekâletsiz
iş görmek suretiyle yapmak zorunda kalacağı masrafların daha sonra vekâ
letsiz işi görülen tarafından kendisine ödeneceği yolunda bir irade taşıma
sı, bu tür bir amaçla da hareket etmiş olması gereklidir. Bu nedenle, olayda
olduğu gibi, vekâletsiz iş gören sırf vekâletsiz olarak işini gördüğü kişiye iyi
lik yapma niyetiyle hareket etmişse, böyle bir irade taşıyamaz. Zira, vekâ
letsiz olarak işini gördüğü kişiyi borçlu kılma iradesini taşımadığı açıktır.
Yapacağı masraflar için daha sonra ondan herhangi bir karşılık talep etmeyi
düşünmemektedir.
1. Basıya Önsöz.................................................................................................................................7
2. Basıya Önsöz.............................................................................................................................. 11
Kısaltmalar...................................................................................................................................... 25
§1. ROMA SİYASÎ TARİHİ - ROMA HUKUK TARİHİ - ROMA YARGILAMA HUKUKU
UYGULAMALI ÇALIŞMALARI.............................................................................................29
I. ÇÖZÜMLÜ UYGULAMALI ÇALIŞMALAR.......................................................................... 29
II. ÇÖZÜMÜ ÖĞRENCİYE BIRAKILAN UYGULAMALI ÇALIŞMALAR......................................... 46
A. Bilgi Soruları......................................................................................................... 46
B. Test Sorulan.......................................................................................................... 48
C. Metinler - Olaylar................................................................................................... 51
Kaynakça....................................................................................................................................... 201
Kısaltmalar
Absch. : Abschnitt
AJP : The American Journal of Philology
ANRW : Aufstieg und Niedergang der Römischen Welt
Aufl. : Auflage
AÜHFD : Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dereisi
BATİDER : Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi
Bd. : Band
C. : Cilt
Cic. off. : Cicero, de Officiis
Çev. : Çeviren
DokuzEÜHFD : Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
ed. : edition
Edit. : Edition
FG : Festgabe
FS : Festschrift
GÜHFD : Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
HacettepeHFD : Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
IL RA : Rivista Intemazionale di Diritto Romano e Antico
İÜHFM(D) : İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası (Dergisi)
înönüÜHFD : İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
M. Ö. : Milâttan Önce
M. S. : Milâttan Sonra
AIHAD : Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi
MÜHF-HAD : Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi. Hukuk Araştırmaları
Dergisi
neu. bearb. : neu bearbeitet (yeniden işleyen)
No. : Number (Numara)
26 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
pı. : prıncıpıum
PW-RE : Pauly/Wissowa. Real-Encylopâdie der classischen Altertum-
wissenschaft
RIDA : Re\ue Internationale des Droits de l’Antiquite
s. : sayfa
Sa. : Sayı
SZ : Zeitschrift der Savigny-Stiftung fur
Rechtsgeschichte: romanistische Abteilung
t. : Tome
TBKBK : Türk Borçlar Kanunu Borçlar Kanunu
Vol. : Volume (Cilt)
Yen. eld. geç. : Yeniden elden geçiren
ROMA SİYASÎ TARİHİ - ROMA HUKUK TARİHİ -
ROMA YARGILAMA HUKUKU UYGULAMALI
ÇALIŞMALARI
§1. ROMA SİYASÎ TARİHİ - ROMA HUKUK TARİHİ - ROMA YARGILAMA
HUKUKU UYGULAMALI ÇALIŞMALARI
Digesta 1.3.32.1 (Iulianus): “Eskiden kalan örfve âdetler, haklı olarak kanun
gibi kabul edilirler; bu, gelenekle oluşturulan hukuktur. Zira bizzat kanunlar,
halkın iradesi ile kabul edildikleri için bizi bağlamaktadırlar, yazılı olmaksı
zın bütün halkın kabul ettiği gelenekler de herkesi bağlamalıdır. ”
Gelenek hukukudur (örf ve âdet hukukudur). Ne zaman ortaya çıktığı bi
linmeyen, toplumsal yaşamı kolaylaştırdığı düşüncesiyle sürekli uygulanan,
kendisine uyulması gerektiği hususunda toplumda ortak bir inanç oluşan,
akla dayalı olmayan ve yazısız olan hukuk kurallarıdır.
Bu soru lus Civile esas alınarak da yanıtlanabilir.
lus C/v/7e'dir. Romalıların geleneklerine dayanır, tarım toplumunun gerek
sinimlerini karşılar, Roma vatandaşlarına uygulanır, şekle bağlıdır ve yazılı
değildir.
• Birinci boşlukta yer alması gereken hukuk lus Civile’dır (vatandaş huku
kudur). lus Civile, sadece Roma yurttaşlarına uygulanabilen, geleneklere
dayalı, bir tarım toplumunun gereksinimlerini karşılayan, sert, katı, bi
çimlere, kalıplara sıkı sıkıya bağlı hukuktur.
• İkinci boşlukta yer alması gereken hukuk lus Gentium'dur (kavimler hu
kukudur). lus Gentium, kökleri Yunan felsefesinde, Aristo'nun doğal hu
kuk öğretisinde bulunan, insanın doğasına dayanan, Roma vatandaşı ve
Roma vatandaşı olmayan ayırımı yapılmaksızın bütün insanlara uygula
nabilen, her zaman ve her yerde geçerli olan, hakkaniyet hukukudur.
11. Eski Hukuk Dönemimdeki lus Civile ile Klasik-sonrası Hukuk Döne
mimdeki lus Civile yi ayrı ayrı tanımlayınız.
• Eski Hukuk Dönemi'ndeki lus Civile, sadece Roma vatandaşlarına uygu
lanan hukuktur. Klasik-sonrası Hukuk Dönemi'ndeki lus Civile, yabancı-
yurttaş ayırımı ortadan kalktığı için, İmparatorluk sınırları içerisinde ya
şayan bütün halklara uygulanan hukuktur.
34 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
16. “Olaydan hukuk doğar (ex facto oritur ius)” sözünü, praetor’ların (şehir
ve yabancılar praetor’lannm) yarattığı hukuklar çerçevesinde değerlen
diriniz.
Roma Cumhuriyet Dönemi'nde toplumsal, siyasal ve ekonomik bir dönü
şüm yaşamıştır. Bir tarım toplumunun hukukunu belirten ve sadece Roma
vatandaşlarına uygulanan lus Civile, savaşlarla genişleyen ve patricius-pleb
mücadelesiyle biçimlenen toplumsal, siyasal ve ekonomik yapının gereksi
nimlerini, yeni ilişkileri düzenlemeye yetmemiştir. Praetor urbanus (şehir
praetoPu) olarak anılan praetoPluk makamı aracılığıyla, Roma vatandaşları
arasındaki yeni hukukî ilişkiler düzenlenmiş, yeni dava olanakları, farklı hu
kukî koruma yolları geliştirilmiştir. Bir tarım toplumundan bir ticaret top-
lumuna geçen ve bu geçiş aşamasında da çok fazla kavmi egemenliği altına
alan Roma Devleti'nde, Romalılarla yabancılar ve yabancılarla yabancılar
arasındaki hukukî uyuşmazlıklar ise yabancılar praetoPu tarafından çözü
me kavuşturulmuştur. Yabancılar praetoPu, önüne gelen somut olayda da
va ya da diğer hukukî koruma olanakları tanıyarak, ticarî ve ekonomik ya
şamın gereklerini ve isteklerini karşılamaya yönelik hukuk kuralları yarat
mışlardır.
nasını ise Digesta 7.1.17 pr. (Ulpianus) oluşturmaktadır. Digesta 7.1.17 pr.
(Ulpianus) gereğince malik, intifa hakkı tesis edilen araziye gömülmek isti
yorsa, ölenin son arzularının gerçekleştirilmesi gerektiği yönlü düşünce ge
reğince, intifa hakkı sahibinin rızası olmaksızın gömülebilir. Olayımızda ise
hukuken böyle bir hakka sahip olmamasına rağmen malikin, intifa hakkına
konu olan araziye, bir başkasının cenazesini defnetmek ve bir mezar yap
tırmak istemesi söz konusudur. Müşterek mülkiyete konu olan malda da
aynı durum geçerlidir. Müşterek mülkiyete konu olan bir mal üzerinde bir
faaliyette -bu, dinsel bir amaçla yapılacak olsa dahi- bulunulabilmesi için
bütün maliklerin bu doğrultuda rızalarının olması gerekir. Papinianus, ölü
nün gömülmesinde bütün insanların (genelin, kamunun) yararının olduğu
düşüncesiyle, Klasiklerin bu kuraldan ayrıldıklarını söylemektedir. Gelenek
lerine bağlı Romalılarda cenazeyi, ona yaraşır bir biçimde tören yaparak
defnetmek, ölenin anısına duyulan saygı nedeniyle ahlakî bir ödevdi.
olarak ataması ile başkasının kölesini vasi olarak ataması arasında na
sıl bir fark olabilir ki? Eğer, vasiyette bulunanın bu konuda aksi yönde
açık bir iradesi yoksa vasiyet yoluyla başkasının kölesinin özgürlüğünü
kazandığı savunulmalıdır. ”
Ulpianus, vasiyetname ile kişinin kendi kölesini vasi olarak ataması duru
munda, kölenin azat edileceği açıkça belirtilmemiş olsa dahi, küçüğün ve
genelin yararı için kölenin özgür olacağını belirtmektedir. U/pianus’a göre,
başkasının kölesinin vasiyet yoluyla vasi olarak atanması durumunda da bu
kural uygulanmalı ve köle özgür olmalıdır. Çünkü, bu durumda, kişinin
kendi kölesi mi yoksa başkasının kölesi mi olduğu, yani mülkiyet sorunu
değil; fakat, kuralın uygulandığı durumda olduğu gibi, küçüğün ve genelin
yararının korunması esas alınmalıdır. Buradaki kullanımı ile de utilitas
publica bir açık değerdir. Çünkü, küçüğün korunmasının aynı zamanda ge
nelin yararını da sağlamasından hareketle, kıyasen kuralın kapsamı genişle
tilmektedir. Metindeki kullanımı ile utilitas publica, özgürlük lehinde (favor
libertatis) bir tercihte bulunma olarak da değerlendirilebilir.
21. “Summum ius summa iniuria (en büyük hukuk en büyük haksızlıktır)”
özlü sözünü açıklayınız.
"Summum ius summa iniuria (en büyük hukuk en büyük haksızlıktır)" sözü,
adalet ideası ile lus CiviJe arasındaki gerginliğin bir ifadesi olarak Cumhuri
yet Dönemi'nde kullanılmaya başlanmıştır. Bu ifade, Yunan retorikçiler ta
rafından geliştirilmiş, Cicero (de Off. 1.10.33) ve hukukçular tarafından da
Roma hukuk hayatına aktarılmıştır. Roma'da yasaların ve iradelerin yoru
munda kullanılan bu özlü söz, katı, şekle bağlı ius Civile'yi ve Oniki Levha
Kanunu'nu lafzıyla uygulayan rahip hukukçuların uygulamalarının haksız
olduğuna işaret etmektedir. Elifi elifine, sadece lafzıyla uygulanan hukuk
kuralı haksızlığa yol açar. En sert hukuk, en büyük haksızlığa çevrilir. Bunun
için praetor'un ve hukukçuların bir düzeltme yapması gerekir. Bu düzelt
meyi yapmanın aracı nasafettir (hakkaniyettir).
23. Institutiones Sistemi ile Modem Pandektler Sistemi'ni bir şema üzerinde
gösteriniz. Institutiones S istemi‘nin Modem Pandektler Sistemi'ne etki
lerini. Modern Pandektler Sistemi'nin de Türk Özel Hukuk Sistemine
etkilerini genel hatlarıyla açıklayınız.
Institutiones Sistemi Pandektler Sistemi
Genel Hükümler
İnsanlara ilişkin hukuk Kişiler-Aile Hukuku
Mallara ilişkin hukuk Borçlar-Eşya-Miras Hukuku
Davalara ilişkin hukuk Medeni Usul Hukuku-İcra-İflas Hukuku
§1. Roma Siyasî Tarihi - Roma Hukuk Tarihi - Roma Yargılama Hukuku 41
24. Oniki Levha Kanunu’nda “Eğer bir kimse bir diğerini hukuk önüne da
vet ederse, davet edilen gitmelidir (si in ius vocat, ito)” kuralında ius
(hukuk) hangi anlamda kullanmıştır? Açıklayınız.
Etimolojik köken itibariyle ius, iubeo’dan (emrediyorum) gelmektedir. Bu
anlamda Oniki Levha Kanunu'nda kullanıldığını görüyoruz, lus kavramı, en
eski anlamda yargı yerini, yargılama gücünü, yargılama emrini ifade eder.
Bu ifade, aslında patricius ve pleb sınıflarının yargı önünde eşitliğinin ifade
sidir ve politik bir anlama sahiptir. Davet kuralıyla bir pleb'in bir patricius'u
yargı makamı önüne getirebileceği güvence altına alınmıştır.
42 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
25. “Kuvveti kuvvetle defetmek caizdir (yim vi repellere cuique licet)” ifa
desini. “ihkak-ı hak (kendiliğinden hak alma) yasağı”nm istisnaları bağ
lamında değerlendiriniz.
Bir hakkı elde etmek ya da onu saldırılara karşı korumak için hak sahibinin
güç kullanmasına "ihkak-ı hak (kendiliğinden hak alma)" adı verilir. Kişiler,
kendi haklarını kural olarak bizzat alamazlar. Bu, "ihkak-ı hak (kendiliğin
den hak alma) yasağı" olarak adlandırılır. Bununla birlikte, hukuk düzeni,
ayrıksı bazı durumlarda hak sahibinin hakkını kendi eliyle ve kendi kuvve
tiyle korumasına ve elde etmesine izin vermiştir. Bunlar, meşru müdafaa
(haklı savunma), ıztırar {zaruret hali, zorda kalma) hali ve kuvvet kullanarak
hakkını korumadır. İfadede yer alan istisna, meşru müdafaadır. Meşru mü
dafaa, bir kişinin kendisinin ya da üçüncü bir kişinin mal veya kişi varlığına
yönelik ve sürmekte olan haksız bir saldırı ya da saldırı tehlikesini kovmak
amacıyla yaptığı savunmadır.
Formula usulünde mahkûmiyet mutlaka bir miktar paraya ilişkin olmak zo
rundadır. Davacı dava konusu şeyin kendisini talep etmek isterse buna iliş
kin emrin (clausula arbitraria) eklenmesi gerekir.
§1. Roma Siyasî Tarihi - Roma Hukuk Tarihi - Roma Yargılama Hukuku 43
a. lus Gentium, doğal akıl gereğince bütün insanlara ortak olarak yerleşen
ve bütün insanlar (kavimler) tarafından aynı şekilde uygulanan hukuktur.
Doğru.
d. Biı- elmanın dörtte birini 9 aylık bebeğine, dörtte üçünü ise 7 yaşındaki
çocuğuna veren anne denkleştirici adaleti uygulamıştır.
Yanlış. Dağıtıcı adaleti uygulamıştır.
Denkleştirici/düzeltici adalet (iustitia correctiva/reparative) ve dağıtıcı ada
let (iustitia distributive!) ayırımı Aristo'ya dayanır.
Aristo'ya göre, denkleştirici/düzeltici adalet, hukukî ilişkide taraf olanların
eşit muamele görmesini gerektirir. Denkleştirici/düzeltici adalet, tam bir
eşitlik fikrinden hareket eder. Bundan anlaşılması gereken genel eşitliktir,
aritmetik eşitliktir. Hiç kimse verdiğinden fazlasını almamalıdır. Bir üstün
lük yaratılmamalıdır. İki kardeş arasında elmanın ortadan bölünerek eşit
miktarda verilmesi denkleştirici adalettir.
Dağıtıcı adalette bir orantılılık durumu aranır. Çünkü, dağıtıcı adalette, bi
reylerin ihtiyaçları, yetenekleri ve olanaklarından hareket edilir. Dağıtıcı
adaletteki eşitlik, salt, mutlak değil; göreli bir nitelik taşımaktadır.
46 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
A. Bilgi Soruları
3. Siyasî açıdan Roma tarihi kaç döneme ayrılır? Sadece isimlerini yazınız.
16. “Roma Özel Hukuku ’nda haklar, praetor'ların hukukî koruma yollarıy
la -özellikle de davalar yoluyla- gelişmiştir” cümlesini açıklayınız.
20. Aynî hak - şahsî hak ayırımı hakkında genel hatlarıyla bilgi veriniz.
21. Klasik Hukuk Dönemi-nin iki büyük hukuk okulu hakkında genel hatla-
rıyla bilgi veriniz.
26. Corpus Iuris Civilis nedir ve kaç bölüme aynin? Kısaca anlatınız.
27. Institutiones Sistemi ile Modem Pandektler Sistemi'ni bir şema üzerinde
gösteriniz. Institutiones Sistemimin Modern Pandektler Sistemi'ne etki
lerini. Modern Pandektler Sistemi'nin de Türk Özel Hukuk Sistemine
etkilerini, sistematik, kavramlar, kurallar ve ilkeler açısından genel hat-
larıyla açıklayınız.
B. Test Soruları
40. Nexum işlemi ile borçlunun alacaklısının egemenliği altına girmesi şahıs
ile sorumluluğun Roma hukukundaki örneğidir.
§1. Roma Siyasî Tarihi - Roma Hukuk Tarihi - Roma Yargılama Hukuku 49
a. lus Civile şekilci bir hukuktur, b. lus Civile şekilci ve katı bir hukuk
tur. c. lus Civile şekilci, katı ve muhafazakâr bir hukuktur.
C. Metinler - Olaylar
58. Aşağıdaki metin sizce hangi Emirname :ye aittir? Bu Emirname. Ro-
ma’nın hangi hukuk dönemini ve nasıl etkilemiştir? Açıklayınız.
Digesta 1.5.17 (Ulpianuş): “İmparator Antoninus'un Emirnamesi ’ne
göre, Roma dünyasında yaşayan herkes Roma vatandaşı yapılmıştır. ”
6. Aşağıdaki
3 O
ifadelerden Vvanlıs3 bulduklarınızın neden Vvanlıs3 oldukla-
rını gerekçeli olarak yazınız. Doğru bulduğunuz seçeneğe sadece
doğru demeniz yeterlidir.
a. Roma özel hukukunda persona, sadece kişi sayılan insanları değil, köle
leri. yabancıları ve baba egemenliği altında bulunanları da kapsamına
almaktadır.
Doğru.
b. Roma hukuku ceninin ve onun dışındaki üçüncü kişilerin menfaatlerini
korumuş; cenin ve/veya herhangi bir kişinin menfaatini gerçekleştirmek
koşulu ile belirli bir amaç için, cenini -sağ ve tam doğmak kaydıyla-
doğmuş gibi varsaymıştır.
Yanlış. Roma hukuku, sadece ceninin menfaatlerini korumak için cenini -
sağ ve tam doğmak kaydıyla- doğmuş gibi varsaymıştır. Cenin dışında her
hangi bir kişinin menfaatinin gerçekleştirmesi söz konusu olduğunda cenin
doğmamış varsayılır.
c. Roma hukukunda hak ehliyetine sahip olmanın üç koşulu vardır. Bunlar,
özgür olmak. Roma yurttaşı olmak ve kadın olmamaktır.
Yanlış. Roma hukukunda hak ehliyetinin koşulları, özgür olmak, Roma yurt
taşı olmak ve baba egemenliği altında bulunmamaktır.
7. Aşağıdaki
JO
ifadelerden Vvanlıs3 bulduklarınızın neden Vvanlıs3 oldukla-
rını gerekçeli olarak yazınız. Doğru bulduğunuz seçeneğe sadece
doğru demeniz yeterlidir.
Yanlış. Köleler, Roma'nın hiçbir döneminde hukuken kişi olarak kabul edil
memiştir. Bu çabaların amacı, kölelere hukuken bir kişilik sağlamak değil,
sadece İnsanî, ahlakî ve dinî zorlamaların etkisiyle, kölelere karşı yapılan
aşırı eziyetleri önlemektir.
11. A’nm maliki olduğu bütün mallarının ve diğer haklarının para ile ölçü
lebilen değeri 130.000 Sesterz'dir. Ayrıca. A’nm B’den 150.000 Sesterz
alacağı ve C’ye 3000. D’ye ise 2000 Sesterz borcu vardır. Buna göre.
A’nm malvarlığı (mameleki) kaç Sesterz'dir. Sadece miktarını belirtiniz.
Malvarlığı, değeri para ile ölçülebilen hakların ve borçların toplamıdır.
A'nın haklarının ve mallarının toplamı 130.000 Sesterz'dir. Ayrıca, A'nın
B'den 150.000 Sesterz alacağı da bulunmaktadır. Alacak hakkı da A'nın ak
tifinde yer alır. Dolayısıyla, A'nın malvarlığının aktifi 130.000 + 150.000 =
280.000 Sesterz'dir. Pasifini ise C'ye ve B'ye olan borçları oluşturur. A'nın
pasifi toplam 5000 Sesterz'dir. Malvarlığı, aktiflerin ve pasiflerin toplamın
dan oluştuğuna göre, A'nın malvarlığı 285.000 Sesterz'dir.
12. 26 yaşındaki Romalı sui iuris (kendi hukukuna tâbi olan, baba egemen
liği altında bulunmayan) kadın ile 19 yaşındaki Romalı sui iuris erkeğin,
hak ve hukukî işlem ehliyeti bakımından hukukî durumlarım belirleyi
niz.
26 yaşındaki Romalı sui iuris kadın, Roma vatandaşı, köle değil ve sui iuris
olduğu için de baba egemenliği altında değil, bu nedenle hak ehliyetine sa
hiptir. Hukukî işlem ehliyeti açısından incelediğimizde ise, ehliyeti sınırla
yan yaş aralıklarında değil, akıl hastası ve müsrif olduğu doğrultusunda bir
açıklama bulunmamaktadır. Ancak, kadın olduğu için hukukî işlem ehliyeti
sınırlıdır ve kendisine vasi atanır.
19 yaşındaki Romalı sui iuris erkek, Roma vatandaşıdır ve köle değildir. Ba
ba egemenliği altında olmadığı için de hak ehliyetinin sahibidir. Hukukî iş
lem ehliyeti açısından incelediğimizde ise, kadın değil, akıl hastası ve müs
rif olduğu doğrultusunda da bir açıklama bulunmamaktadır. Ancak, 14-25
00 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
mal satan küçük, bu malın satım bedeli olan bir miktar parayı talep etme
hakkına sahip olurken, alıcı, satım konusu malın kendisine verilmesini talep
etme hakkına sahip olamamaktadır.
15. 28 yaşındaki romalı sui iuris (kendi hukukuna tâbi olan, baba egemenli
ği altında bulunmayan) kadın, kölesini azat ediyor. Aşağıdaki somları
olaya göre çözümleyiniz.
16. Hak ehliyeti ile hukukî işlem ehliyetinin koşullarının ışığı altında, ku
yumcudan altm bir saat satın alan ve parasını ödeyen. 30 yaşındaki aile
evladı erkek E'nin. bu yüzüğün maliki olup olamayacağını, nedenini be
lirterek açıklayınız.
30 yaşındaki aile evladı erkek E, hukukî işlem ehliyetine sahiptir, geçerli
hukukî işlemler yapabilir. Ancak, aile evladı olduğu için hak ehliyetine sahip
değildir, çünkü, baba egemenliği altındadır. Dolayısıyla, yüzüğün maliki
olamaz. Yüzüğün maliki, aile evladı üzerinde egemenlik hakkına sahip olan
aile babasıdır.
§2. Kişiler Hukuku 63
19. Aşağıdaki metin hangi yaş aralığındaki küçüklerin hukukî işlemine iliş
kindir? Açıklayınız.
Digesta 23.1.14 (Modestinus): “Nişanlanma sözleşmesinde, evlilik söz
leşmesinin aksine tarafların yaşına ilişkin bir sınır yoktur. Böylece ni
şan, çok küçük yaşlarda yapıldığında da, her iki taraf açısından anlaya
rak yapılmış olduğu söylenir, onlar, 7 yaşın altında olmadığı sürece. ”
Bu metinde aslında üç yaş aralığından da söz edilmektedir. 12/14-25 yaş
aralığındaki küçüklerin evlenme sözleşmesine ilişkindir. Çünkü, evlenme
sözleşmesinin geçerli olabilmesi için ergenlik yaşının bitirilmiş olması gere
kir (ergenlik yaşı kız çocuk için 12, erkek çocuk için 14 yaş).
7-12/14 yaş aralığındaki küçüklerin nişanlanma sözleşmesine ilişkindir. Bu
yaş aralığındaki küçükler, ergen olmadıkları için evlenme ehliyetine sahip
değillerdir. Evlenme sözleşmesi vasi tarafından onlar adına da yapılamaz.
Yasak hukukî işlemdir. Sadece vasinin auctoritas'ı ile nişanlanma sözleşme
si yapabilirler.
0-7 yaş aralığındaki küçüklerin hukukî işlemine ilişkindir. Bu yaş aralığındaki
küçükler, hukukî işlem ehliyetinden tamamen yoksun sayılmışlardır. Onla
rın hukukî işlemleri vasileri tarafından yapılır. Ancak, nişanlanma sözleşme
si vasi tarafından onlar adına da yapılamaz. Yasak hukukî işlemdir.
ması gerekirdi. Kölelerin yaptığı hukukî işlemlerden doğan borçları ise eksik
borçtu ve bunlara karşı dava açılamazdı. Tarıma dayalı Roma ailesinde, ai
lenin çok kısıtlı olan ticarî ilişkileri pater familias tarafından düzenlendiği
için, aile evlâtları ve kölelerin ticarî faaliyetlere girmelerine gereksinim du
yulmuyordu. Cumhuriyet Dönemi'nin sonlarına doğru Roma'daki kültürel
dönüşüm ve gelişmiş ticarî yaşam, hukukî işlemlerin egemenlikleri altında
bulunan aile evlatları ve köleler aracılığıyla yapılması zorunluluğunu do
ğurdu.
22. “Hiç kimse özgür bir kimse aracılığı ile hak elde edemez'' ve “hiç kimse
başkaları aracılığı ile borç altına giremez" kuralları.
Bu metinde, doğası gereği imkânsız olan bir şeyin hukukî işlemin konusunu
oluşturması söz konusudur. Var olmayan bir şeyin hukukî işlemin konusu
nu oluşturması halinde, başlangıçtaki imkânsızlık nedeniyle hukukî işlem
kesin hükümsüzdür.
c. Digesta 44.7.1.9 (Gaius): “Bir kimsenin köle zannettiği özgür bir insa
nın kendisine verilmesini stipulatio ile taahhüt ettirmesi durumunda,
stipulatio hükümsüzdür. ”
Sözleşmenin kuruluş aşamasında hukukî işlemin konusunun imkânsız ol
maması gerekir. Başlangıçtaki imkânsızlık nedeniyle hukukî işlemin hüküm
süz sayılmasına yol açan hallerden birisi, alışverişe elverişli olmayan malla
rın hukukî işleme konu olmasıdır. Bu durumda, söz konusu hukukî işlem
hukuk düzeni tarafından kesin hükümsüz addedilir. Özgür bir insanın be
deni, alışverişe uygun değildir. Bu nedenle, stipulatio başlangıçtaki imkân
sızlık nedeniyle kesin hükümsüzdür.
b. Digesta 45.1.134 pr. (Paulus): “Eski kocasından bir oğlu olan Titia ile
bir kız çocuğu olan Gaius Seius evlidir. Evli oldukları sırada, Gaius
Seius'un kızı ile Titia’mn oğlunun evlenmek üzere nişanlanması için bir
anlaşma yapmışlardır. Eğer taraflardan biri evlenmenin gerçekleşmesi
ni herhangi bir biçimde engelleyecek olursa, bir miktar paranın ödene
ceğine ilişkin bir de stipulatio yapmışlardır. Gaius Seius, bunlardan
sonra, evli olduğu dönemde vefat etmiş ve kızı, evlenmek üzere nişan
landığı kişiyle evlenmeyi reddetmiştir. Bu şartlar altında Gaius Seius hm
mirasçılarının stipulatio 'dan sorumlu tutulup tutulamayacaklarını soru
yorum. Cevap, stipulatio'dan sorumluluk doğmayacağıdır... "
Klasik Hukuk Dönemi hukukçusu Paulus, bu sözleşmeyi (stipulatio'yu) ge
nel ahlâka aykırılık nedeniyle hükümsüz saymıştır. Roma'da kişilik hakkı
kavramı ve kişilik hakkını sınırlayan hukukî işlemlerin geçerli olmayacağı
gibi bir kural yer almadığı için, kişilik hakkı, genel ahlâk kapsamında ko
runmuştur. Çünkü, burada evlenme özgürlüğünü sınırlayan bir sözleşme
söz konusudur.
b. D. çok değerli elmas küpelerini kızı B‘ye düğün hediyesi olarak vermek
istiyor, fakat diğer kızını incitmemek için, bu küpeleri satmış gibi göste
riyor. Sözleşme geçerli bir biçimde kurulmuş mudur? Neden?
Olayda nisbî muvazaa söz konusudur. Nisbî muvazaada biri gerçekte iste
nen ancak herhangi bir nedenle dışa karşı gizlenen bir hukukî işlem ile ta
raflarca gerçekte istenmemekle birlikte üçüncü şahıslara karşı asıl yapılmak
istenen işlemi gizlemek için gerçekleştirilen diğer bir hukukî işlem söz ko
nusudur. Kızına elmas küpelerini bağışlamak isteyen kişi, diğer mirasçıla
rından durumu saklamak amacıyla satış gibi gösteriyor. Nisbî muvazaa du
rumunda, görünüşteki hukukî işlem, tarafların gerçek iradelerini yansıtma
dığı için geçerli değildir; buna karşın gizlenen hukukî işlem, hukuk düzeni
tarafından izin verilmiş olmak kaydıyla geçerlidir.
Olayda mutlak muvazaa söz konusudur. Üçüncü kişilere karşı bir hukukî iş
lemi ister görünerek yapan taraflar, gerçekte bir hukukî işlem yapmak is
temiyorlarsa, mutlak muvazaadan söz edilir. Alacaklılarından mal kaçırmak
amacıyla mallarını arkadaşına satan A, aslında bu malları satmak isteme
mekte, arkadaşı B'de satın almak istememektedir. Mutlak muvazaalı huku
kî işlem, tarafların gerçek iradelerine uymadığı, iradeler birleşmediği için
geçersizdir ve yaptırımı mutlak butlandır.
70 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
a. A arkadaşı B’ye. gideceği partide giymesi için çok değerli kürkünü ve
riyor. B ise. bu kürkün kendisine bağışlandığını düşünüyor. Sözleşme
geçerli bir biçimde kurulmuş mudur? Neden?
Olayda hukukî işlemin mahiyetinde hata (error in negotio) söz konusudur.
Bir hukukî işlem için iradesini beyan eden kişinin, hata sonucu başka bir
hukukî işlem için iradesini beyan etmesi durumunda, hukukî işlemin niteli
ğinde (mahiyetinde, neliğinde) hatadan söz edilir.
b. B’nin X ve Y adında iki kadın kölesi vardır. B. köle X’i satmak iste
mekte. A ise satım sözleşmesine konu olan kölenin Y olduğunu düşün
mektedir. Sözleşme geçerli bir biçimde kurulmuş mudur? Neden?
Olayda hukukî işlemin konusunda hata (error in corpore) söz konusudur.
Hukukî işlemin konusunda hatada kişi, hukukî işlemin konusuyla ilgili sahip
olduğu irade yerine, farklı bir konu için irade beyanında bulunmaktadır.
28. Aşağıdaki olayda söz konusu olan irade sakatlığı halini, bu sakatlık du
rumunda Türk hukukunun ve Roma hukukunun hangi hukukî koruma
yolu/yolları tanıdığını açıklayınız.
Olayda hile söz konusudur. Hile, bir kimsenin, gerçek durumu bilseydi
yapmayacağı ya da bu koşullarda yapmayacağı bir hukukî işlemi yapmasını
sağlamak amacıyla, diğer tarafın veya onun bilgisi dâhilinde üçüncü bir ki
şinin eylem ve davranışlarıyla kandırılarak, yanıltılarak, bir hukukî işlem
yapmasının sağlanmasıdır. Hilede irade ile beyan arasındaki uygunsuzluk
iradenin oluşumu aşamasında ortaya çıkmaktadır. Çünkü hukukî işlemin
kurulması için gereken irade, hukukî işlemin diğer tarafı veya üçüncü kişi
tarafından yanlış kanılar uyandırılarak, yani kandırılarak oluşmaktadır. Gü
nümüz hukukunda aldatılarak bir hukukî işlem yapan kimse korunmakta ve
hileli hukukî işlemden dolayı iptal davası açılabilmektedir.
Şekle bağlı ius Civile hileli hukukî işlemleri geçerli sayıyordu. Hatta, "gözü
nü açsaydı da aldatılmasaydı" şeklinde bir yorum yapılmaktaydı. Ancak hi
le, bir kimseye zarar vermek kastıyla aldatıp, menfaat elde etmek, güveni
boşa çıkaran, dürüst olmayan, hoş karşılanamayacak bir davranış tarzı ol
duğu için, Praetor tarafından haksız fiil olarak kabul edilmiştir.
Praetor, hile sonucu hukukî işlem yapan kişiye, dava (actio doli), defi
(exceptio doli) ve eski hale getirme (restitutio in integrum) olanakları tanı
yarak hukukî korunma sağlamıştır.
Digesta 4.2.21.5 (Paulus): “Ben korku altında bir mirasa dâhil olursam,
ben mirasçı olurum. Serbest olsaydım, istemeyecek olmama rağmen, zor
altında onu istedim. Ama bana praetor tarafından reddetme hakkı sağ
lanmak suretiyle, ben önceki duruma yeniden getirilmeliyim. ”
72 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
A. Bilgi Soruları
13. Hak ve haksız fiil ehliyetinin koşulları ışığında, kölelerin haksız fiille
rinden dolayı efendiye karşı dava açılmasının nedenlerini anlatınız.
16. Esaslı hatayı tanımlayınız. Esaslı hata olarak kabul edilen beyan hatala
rını örneklerle açıklayınız.
74 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
17. Hile nedir? Roma Hukukumda hileye maruz kalanlar, hile yapana karşı
hangi olanaklardan, ne şekilde yararlanabilirler?
18. Tehdit nedir? Roma Hukuku 'nda tehdide maruz kalanlar, tehdit fiilini
işleyene karşı hangi olanaklardan, ne şekilde yararlanabilirler?
19. Özel suç (delicta privata)-^.mw suçu (delicta publica) ayırımı hakkında
genel hatlarıyla bilgi veriniz.
B. Test Soruları
21. Savaş esareti, esir düşen Roma yurttaşının bütün malvarlığının tasfiye
edilmesi sonucunu doğururdu.
23. Cornelia Kanunu gereğince, bir Roma vatandaşı esir düşer ve esaretten
dönemeyerek. orada ölecek olursa, sanki hiç esir düşmemiş gibi, esil’
düştüğü anda ölmüş addedilirdi. Esir düştüğü anda ölmüş gibi telakki et
tiği için hukuk düzeni, bu ifade bir varsayıma işaret eder.
24. lus Civile'ye göre geçerli bir evlilik sırasında pater famîlias P ölüyor.
Geride, karısı A. 7 yaşındaki oğlu E. 10 yaşındaki kızı K ve anne kar
nındaki 4 aylık cenin kalıyor. A. E ve K arasında P’nin mirası eşit ola
rak paylaştırılır.
26. Agnatio bası, ortak bir asıklan aelen birden cok aile toplulusu arasında-
ki bağı ifade etmektedir’.
28. B. A’ya 25 yaşını doldurduğunda bir at hediye etmeyi stipulatio ile vaat
ediyor. Burada şarta bağlı bir stipulatio yapılmıştır ve geçerlidir.
§2. Kişiler Hukuku 75
29. A ile B birlikte konuşurlarken. A sahibi bulunduğu belirli bir atı B’ye
satma teklifinde bulunmuş. B ise bu teklife herhangi bir cevap vermeye
rek susmuştur. Daha sonra, evindeki bir toplantıda, davetli misafirleri
önünde B. A’nm teklifini kabul edeceğini söylemiştir. B’nin bu irade
açıklaması üzerine A ile B arasında satım sözleşmesi kurulmuştur.
30. Inter vives hukukî işlemler, ölüm sonrası hukukî sonuç doğuran işlem
lerdir.
31. D. E’ye kölesi F’yi satmayı teklif etmiş ve satım bedeli olarak da 100
Sesterz istemiştir. E ise cevap olarak, söz konusu köleyi 50 Sesterz'e sa
tın alabileceğini beyan etmiştir. D ile E arasmda satım sözleşmesi, ira
deler uyuşmadığı için kurulmamıştır.
32. A. B’ye ait köleyi satıyor. Köle B’ye ait olduğu için satıcı A mülkiyeti
nakil borcunu yerine getiremiyor. Satım sözleşmesinin konusunu başka
sına ait bir mal oluşturduğu için, satıcının mülkiyeti nakil borcunu yeri
ne getirememesi, başlangıçtaki kusursuz imkânsızlıktır.
33. S ile A. konusu köle olan bir satım sözleşmesi yapmışlardır. Satıcı S.
kölenin mülkiyetini A’ya henüz nakletmeden, köleyi C’ye yeniden sat
mış ve gerekli mülkiyeti devir işlemini de yapmıştır. A. S ile yaptığı sa
tım sözleşmesine dayanarak C’den söz konusu kölenin kendisine veril
mesini talep edebilir.
34. C ile D. E’nin puberes (ergen) olmadan önce evlenmesi koşuluna bağlı
olarak bir sözleşme yapmışlardır. Bu sözleşme geçerlidir.
35. Azat etme tek taraflı bir hukukî işlemdir. Vesayet altında bulunan kadın,
vasisinin auctoritas’ı olmaksızın bu hukukî işlemi yapabilir.
36. Octavia, sui iuris (kendi hukukuna tâbi olan) 30 yaşında bir kadındır.
Ölümcül biı- hastalığa yakalanması üzerine vasisinin auctoritas'ı olmak
sızın ölüme bağlı (mortis causa) bir hukukî işlem olan vasiyetname dü
zenlemiş ve malvarlığının yarısını hastalığında kendisini yalnız bırak
mayan arkadaşı Gams’a bırakmıştır. Octavia'nm düzenlemiş olduğu bu
vasiyetname geçerlidir.
38. Aile evlatlarına verilen ödünç paranın ödenmemesi durumunda aile ev
ladına karşı dava açılamaz. Çünkü, bu. eksik borçtur.
76 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
39. Senato kararı gereğince aile evlatlarına verilen ödünç paradan doğan
borç eksik borçtur, dava açılamaz. Ancak, ödünç verilen para değil de
misli bir mal (örneğin tahıl) ise bundan doğan borç eksik borç değildir.
40. O. bil’ alieni iuris'tir ve 25 yaşındadır. P’den bir fıçı şarap ödünç almış
tır. Senatus consultum Macedonianum gereğince bu ödünç sözleşmesi
geçersizdir.
43. Octavius. evini arkadaşı Titus'& bağışlamak istiyor. Octavius ve Titus bağışı
yasaklayan kanunu dolanmak amacıyla satım sözleşmesi yapmış gibi göste
riyorlar. Olayda mutlak muvazaa söz konusudur ve hukukî işlem geçersizdir.
44. Titus tapınaktaki değerli eşyayı çalmak üzere Pullo ile bir vekâlet söz
leşmesi yapıyor. Bu sözleşme ahlâka aykırılık nedeniyle geçersizdir.
45. Error in subsantiae (vasıfta hata) her tür sözleşmede sözleşmenin geçer
sizliği sonucunu doğurur.
46. A. B’den 5 küfe üzüm satın almıştır. Üzümler bozuk çıkmıştır. Olayda
error in subsantiae (vasıfta hata) vardır.
47. Actio metus’u (tehdit davası) davacı iki yıl içinde açmalıdır.
48. Davacı, actio metus (tehdit davası) ile uğradığı zararın iki katının kendi
sine ödenmesi talebinde bulunabilir.
50. Actio metus (tehdit davası), sadece metus (tehdit) fiilini işleyene karşı
açılabilir, onun mirasçılarına karşı açılamaz.
51. Intuitu personae sözleşmeler kural olarak borçlunun ölümüyle son bulur.
52. Son İmparatorluk Dönemi’nde ağır vergi yükü altmda ezilen S. 100.000
Sesterz değerindeki taşınmazını. 40.000 Sesterz'e A’ya satıyor ve mül
kiyetini naklediyor. S. aşırı yararlanma hükümlerine dayanarak bu söz
leşmenin feshini sağlayabilir.
§2. Kişiler Hukuku________________________________________________________ 77
55. a. Sui iuris kişiler, başkasının hukukuna tâbidirler. b. Sui iuris kişiler,
kendi hukuklarına tâbidirler. c. Sui iuris kişiler, hem başkasmm huku
kuna hem de kendi hukuklarına tâbidirler.
56. “Kölenin şahsiyeti yoktur' ifadesi, a. Kölenin hak ehliyetine sahip ol
madığını belirtir, b. Kölenin hukukî işlem ehliyetine sahip olmadığını
belirtir, c. Kölenin hem hak hem de hukukî işlem ehliyetine sahip olma
dığını gösterir, d. Hiçbiri
57. Gaius isimli efendinin egemenliği altında bulunan kadın köle Atia bir
çocuk doğunıyor. Çocuğun babası babası Pullo, Octavius isimli efendi
nin egemenliği altındadır. Aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
a. Sui iuris kişiler, kendi hukuklarına tâbidirler. b. Sadece sui iuris er
kekler kendi hukuklarına tâbidirler. c. Sui iuris kişiler, başkasının huku
kuna tâbidirler. d. Sui iuris kişiler, hem başkasmm hukukuna hem de
kendi hukuklarına tâbidirler.
67. Özgür bh Roma vatandaşı olan B. bir satım sözleşmesinin konusunu oluş
turmuştur. Bu satım sözleşmesi aşağıdaki hangi nedenle hükümsüzdür?
68. Hileli olarak yapılan bir hukukî işlem sonucu alacaklı durumuna girmiş
olan bir kimsenin açtığı dava karşısında, davalının beraat etmesini müm
kün kılmak için davalıya tanınmış olan def iye ne ad verilir? a. Exceptio
metus b. Actio doli c. Exceptions in personam d. Exceptio doli.
70. A. saf altın olduğunu zannederek bir vazo satm almış, satıcı da altın
olduğunu zannederek satmıştır. Gerçekte vazonun altm değil, bakır ol
duğu anlaşılmıştır. Bu durumda aşağıdakilerden hangisi söz konusudur?
71. A. B’ye düşecek olan miras payının çok az olduğu konusunda onu inan
dırarak. B’den miras payını satm alıyor. Bu olayda, aşağıdakilerden
hangisi söz konusudur?
72. Praetor Verres. B’ye. kendisine 50.000 Sesterz vermezse. B’nin özgür
lük durumuna ilişkin belgelerini yok edeceğini söylüyor. Bu olayda,
aşağıdakilerden hangisi söz konusudur?
73. Köle K. efendisinin isteği üzerine komşu B’nin atmı öldürür. Bu du
rumda. a. Bu haksız fiilden doğan dava, doğrudan köle K’ya açılır, b.
Köle K’nın efendisi, bu haksız fiilden noxal sorumluluk hükümlerine
göre sorumlu olur. c. Köle K’nın efendisi bu haksız fiilden bizzat so
rumlu olur. d. Hiçbiri
74. G ile H. K’nın puberes olmadan önce evlenmesi şartı ile bir sözleşme
yapmışlardır. Bu sözleşme, a. geçerli olmalıdır, b. geçersiz olmalıdır, c.
geçerliliği tartışılabilir bir sözleşmedir.
80 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
77. D. E’yi zorlayarak (tehdit, ikrah) ondan 2000 Sesterz almıştır. E. D’ye
ödemek zorunda kaldığı 2000 Sesterz’! ondan
................................................... davası ile geri alabilir.
79. Tüm sözleşmelerde borcu ve sözleşmeyi geçersiz kılan error (hata) tür
leri şunlardır: a..........................................
b.............................................. c..........................................
d.......................................
C. Metinler - Olaylar
81. Aşağıdaki metni, hukukî işlem ehliyetinin koşullarını esas alarak açıkla
yınız.
Digesta 1.5.9 (Papinianus): "Hukukumuzun birçok kısımlarında kadın
ların durumu erkeklerinkinden daha fenadır. ”
83. “30 yaşındaki aile evladı (filius familias), bir toga (Romalı erkeklerin
giydiği kıyafet) satın aldı. Bir süre sonra öldü. Durumu bilmeyen ve
§2. Kişiler Hukuku 81
toga ’mn oğluna ait olduğunu düşünen baba, toga ’yı oğlunun cenaze tö
reni için kullandı. Neratius, bu durumun, babanın malvarlığında bir ar
tış olarak görülmesi gerektiğini söylüyor.” Aşağıdaki soruları metne gö
re yanıtlayınız.
c. Oğlunun satın aldığı toga’nın parası, aile babasından talep edilebilir mi?
Neden?
c. Gaius Institutiones 3.97: "Keza, bir kimse tabiatı gereği mevcut olma
yan bir şeyi, örneğin bir şantör'u (mitolojideki insan başlı at) stipulatio
ile taahhüt ettirmişse, stipulatio hükümsüzdür.”
87. “Bzr kimse, bir şeyin verileceğine ilişkin olarak, ‘benim ölümümden
sonra verileceğini taahhüt ediyor musun? ’ veya ‘senin ölümünden sonra
verileceğini taahhüt ediyor musun?' biçiminde bir stipulatio yaptırmış
ise, bu stipulatio hükümsüzdür. Fakat, bir kimse ‘ben ölürken verilece
ğini taahhüt ediyor musun9 veya ‘sen ölürken verileceğini taahhüt edi
yor musun?’ biçiminde bir stipulatio yaptırmış ise, bu geçerlidir”. Aşa
ğıdaki soruları metne göre yanıtlayınız.
89. “Örneğin, aldatılarak, Titus ’a vaat etmemen gereken bir şeyi vaat et
mişsen, lus Çivile'ye göre borçlu olduğun için sana karşı açılan dava
geçerlidir. Ancak seni mahkûm etmek de haksızlıktır. Bu nedenle sana,
§2. Kişiler Hukuku 83
davaya karşı gelebilmek için bir defi verilir”. Aşağıdaki soruları metne
göre yanıtlayınız.
D ile E konusu bir bilezik olan bir satım sözleşmesi yapmışlar. D (satı
cı). sattığı bileziği henüz E’ye teslim etmeden F’ye satmış ve bileziği de
teslim etmiştir. Birinci alıcı E. F’den bileziğin kendisine teslim edilme
sini talep edebilir mi? Neden?
Roma hukukunda satım sözleşmesi borçlandırıcı (taahhüt işlemi) işlemdir.
D ile E arasındaki satım sözleşmesinde, D, bileziğin mülkiyetini devretmeyi,
bunun karşılığında alıcı E de satım bedelini (ivazı/semeni karşılığı) ödemeyi
borçlanmıştır. Salt satım sözleşmesi E'yi malik yapmaz, ayrıca mülkiyeti na
kil işlemlerinin de yapılması gerekir. Olayda, bileziğin mülkiyeti nakledil
meden F'ye satılmış ve mülkiyet de F'ye nakledilmiş olduğu için F maliktir.
E, satım sözleşmesinden doğan şahsî hakkını aynî hak sahibi F'ye karşı ileri
süremez.
10. Ü. Pegasus isimli yarış atını, bir ay süreyle V’ye kiralıyor. V. bu yarış
atı için 1000 Sesterz kira bedeli ödemeyi taahhüt ediyor. Pegasus, kira
sözleşmesinden kurulmasından soma ve fakat V’ye teslimden önce ölü
yor. Ü ile V arasındaki sözleşmeden ne tür bir borç doğmuştur? Yarış
atmın doğal yoldan ölümü durumunda Ü’nün bir sorumluluğu söz konu
su olabilir mi?
Ü ile V arasındaki sözleşmeden parça borcu doğmuştur. Parça borcu
(species) yeryüzünde tek olan belirli bir malın borç ilişkisinin konusunu
oluşturmasıdır. Borç ilişkisinin konusunu oluşturan edim, taraflarca birey
sel, somut özellikleriyle belirlenmiş ve seçilmiş ise bu durumda parça bor
cundan söz edilir. Edim maddî bir şeye ilişkin olduğu ve o şey tek başına
92 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
11. Pullo, Titus' a. “Stichus'un Titus'a ariyet olarak bir inek veya ödünç
olarak 30 altını vereceğini” vaat ediyor. Pullo, Stichus'un ineği veya 30
altını Titus'a vermemesi durumunda 10 altm tutarında cezaî şart ödeye
ceği hususunda söz veriyor ve bu anlaşma Pullo ile Titus arasındaki an
laşmaya ekleniyor. Aşağıdaki soruları olaya göre çözümleyiniz.
a. Pullo' nun. Tzte’a. “Stichus'un Titus'a ariyet olarak bir inek veya ödünç
olarak 30 altını vereceğini” vaat etmesi durumunu hukuken nitelendiriniz.
Olayda başkasının fiilini taahhüt söz konusudur. Bu sözleşme geçerlidir.
Stichus bu sözleşmenin tarafı değildir. Ancak, Pullo, sözleşmenin tarafıdır.
c. Stichus, Titus'a ariyet olarak bir inek veya ödünç olarak 30 altını ver
mezse. Titus, Pullo'dan 10 altm tutarındaki cezaî şartı talep edebilir mi?
Roma hukukunda cezaî şart stipulatio olarak adlandırılan sözlü sözleşme ile
kararlaştırılabilir. Stipulatio ile her türlü edim borçlanılabilir. Adına vaatte
bulunulan Stichus sözleşmenin tarafı değildir, fakat aleyhine cezaî şart ön
görülen Pullo, stipulatio'nun tarafıdır ve 10 altın tutarındaki cezaî şartı
ödeme borcu altına girmiştir. Sözleşme geçerlidir ve Titus stipulatio'dan
doğan davayı açarak cezaî şartın ödenmesini talep edebilir.
12. E F’ye 100 altm ödünç vermiştir. F’nin evine giren hırsız H altınları
çalarak götürmüştür. E F?den 100 altını istemiş. F ise altınların kendi
kuşum olmaksızın yok olduğunu söyleyerek, altınları iade etme borcu
olmadığını ileri sürmüştür. Aşağıdaki somları olaya göre çözümleyiniz.
a. A. B*den bir miktar para ödünç almak istediğini söyleyerek para iste
miştir. B ise “borç olarak vermiyorum, sana bağışlıyorum’* diyerek ona
500 Sesterz vermiştir. Sözleşme kurulmuş mudur?
A'nın iradesi 500 5esterz'i ödünç alma doğrultusundadır. B ise ödünç değil,
bağışlama doğrultusunda bir iradeye sahiptir. İradeler uyuşmadığı için söz
leşme geçerli olarak kurulmamıştır.
94 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
b. A. B’den 500 Sesterz borç para istemiş. B de üzerinde fazla para olma
dığını. daha soma verebileceğini söylemiştir. Sözleşme kurulmuş mu
dur?
Roma hukukunda ödünç sözleşmesi real (teslimli) sözleşmeler arasında yer
alır. Real sözleşmelerin kurulabilmesi için tarafların karşılıklı ve birbirine
uygun irade beyanı yetmez, ayrıca sözleşmenin konusunu oluşturan şeyin
de verilmesi gerekir. Dolayısıyla, para A'ya verilmediği için sözleşme ku
rulmamıştır.
c. A. B'den 500 Sesterz borç para istemiş. B de üzerinde fazla para olma
dığını. fakat evde para bulunduğunu söyleyerek, evin anahtarını A’ya
vermiştir. Sözleşme kurulmuş mudur?
Roma hukukunda ödünç sözleşmesi real (teslimli) sözleşmeler arasında yer
alır. Real sözleşmelerin kurulabilmesi için tarafların karşılıklı ve birbirine
uygun irade beyanı yetmez, ayrıca sözleşmenin konusunu oluşturan şeyin
de verilmesi gerekir. Olayda, sözleşmenin konusunu oluşturan parayı tem
sil eden bir mal verildiği için, sözleşme kurulmuştur. Çünkü, zilyetliğin nakli
yollarından biri de malı temsil eden, ona ulaşmayı sağlayan vasıtanın tes
limidir. Burada paranın zilyetliğini elde etmeye yarayan vasıta teslim edil
diği için para da teslim edilmiş sayılır.
14. Uzun bir deniz yolculuğuna çıkmak üzere olan A. arkadaşı B’den birik
tirmiş olduğu 5000 Sesterz'i ücretsiz olarak korumasını ve saklamasını
rica ediyor. B de A’nın bu ricasmı kabul ediyor. A. parayı kilitli bir ku
tuya koyarak B’ye teslim ediyor. Bir süre sonra C. B’den 10000 Sesterz
borç para istiyor. B. kilitli kutuyu açarak 5000 Sesterz'i alıyor, kendisi
de 5000 Sesterz üstüne koyarak C’ye parayı veriyor. Deniz yolculuğun
dan dönen A. arkadaşı B’den kilitli kutuya koyarak teslim ettiği parayı
istiyor. B. bu parayı C’den alamadığı için iade borcunu yerine getiremi
yor. Aşağıdaki soruları olaya göre çözümleyiniz.
15. A. komşusu B’den. ünlü bir testi ustası tarafından yapılan şarap testisini,
ücretsiz olarak kullanmak ve kullandıktan sonra da iade etmek üzere is
tiyor. B de komşusunun isteğini kabul ediyor. A. aralarında belirlenen
süre içerisinde şarap testisini kullanıyor. Sürenin bitiminde B. A’dan
testiyi istiyor, ancak A. testiyi vermiyor. Bir süre sonra A. testiyi geri
vereceğini, ancak testiyi korumak için bir takım masraflar yaptığını, bu
masrafların ödenmesi durumunda testiyi iade edeceğini söylüyor. Aşa
ğıdaki soruları olaya göre yanıtlayınız.
d. Başka tür bir mal olsaydı, yine aynı sözleşme söz konusu olur muydu?
Misli bir mal söz konusu olsaydı, ariyet değil, ödünç sözleşmesi söz konusu
olurdu.
16. A. kadın kölesi B‘yi. C’nin vereceği yemek davetinde hizmet etmek
üzere ücretsiz olarak C’ye veriyor. B’nin yemek davetindeki hizmetin
den memnun olan C. güçlü bir köle olduğunu düşünerek. A’nın bilgisi
dışında. B’yi iki gün maden ocağında çalıştırıyor. Bu yüke dayanama
yan B kalp krizi geçirerek ölüyor. Aşağıdaki soruları olaya göre çözüm
leyiniz.
b. A’nın denize attığı fileye hiç balık girmese de. bu sözleşmede B. satım
bedelini A’ya ödemek zorunda mıdır? Neden?
A ile B arasındaki satım sözleşmesi geçerlidir. A'nın filesine hiç balık girme
se bile, B, satım bedelini ödemekle yükümlüdür.
19. A. B’ye gelecek yıl elde edeceği ürünü satmıştır. Sözleşme geçerli midir?
Gelecekte var olacak şeyler sözleşmenin konusunu oluşturabilir. Gelecek
yıl elde edilecek ürün, kesin olarak var olacağı için, sözleşme, konusunun
belli ve mevcut olması nedeniyle geçerlidir.
20. J. 20.000 Sesterz değerindeki evini 9000 Sesterz'e K’ya satmak üzere
onunla sözleşmiştir. Sözleşme her iki tarafça da ifa edilmiştir. Daha soma,
sözleşme şartlarını kendisi için uygun bulmayan J. 9000 Sesterz'! K’ya
aeri vermeyi teklif ederek, evinin kendisine seri verilmesini istemiştir. K.
bu teklife razı olmamış. J’ye 11.000 Sesterz daha ödeyerek satm aldığı evi
muhafaza etmek istemiştir. Aşağıdaki soruları, olayın lustinianus Döne
mi'nde gerçekleşmiş olduğunu düşünerek çözümleyiniz.
c. J. 9000 Sesterz1 i K*ya geri vererek, ondan evini geri alabilme hakkına
sahip midir?
İmparator Diocletianus zamanında (M.S. 3.yy.) bir emirname ile taşınmazı
nı, malın değerinin yarısından azına satmak zorunda kalan satıcının söz
leşmeyi bozabileceği düzenlendi. J, taşınmazını değerinin yarısından azına
satmak zorunda kaldığı için bu Emirname gereğince evini geri alabilir.
21. Aşağıdaki metinde sözü edilen ve satım sözleşmesinde geçerli olan ilke
nedir? Açıklayınız.
Iustiniaunus Institutiones 3.23.3: “Eğer teslim edilmeden önce satılmış
köle ölmüş veya vücudunun bir kısmı zarar görmüşse, ev tamamen veya
kısmen yanmışsa; satılmış arazi, kısmen veya tamamen, sel tarafından
alınıp götürülmüşse, arazi su baskını ya da ağaçları söküp götüren bir
fırtına sonucunda küçülmüş ve değerinden kaybetmişse, bütün bu du
rumlarda alıcı, malı elde edememekle birlikte semeni ödemekle yüküm
lüdür. ”
Roma hukukunda geçerli olan “periculum emptoris est (hasara alıcı katla
nır)" kuralı gereğince, satım konusu malda ortaya çıkabilecek hasar, satım
sözleşmesinin kurulmasıyla alıcıya geçer. Diğer bir deyişle, sözleşmenin ku
rulması ve malın alıcıya teslimi sürecinde, taraflara atfedilemeyen bir ne
denle mal yok olmuş veya değeri azalacak denli kötüleşmiş olsa dahi, alıcı
semeni ödemekle yükümlü tutulur. Ancak, bu kuralın uygulanabilmesi için,
satıcının kusurlu olmaması ve malın ayıplı olmaması gerekir.
c. Mülkiyeti nakil işlemi yapılmadan önce her iki köle de büyük bir şehir
yangınında ölürse, hasara kim katlanır? Açıklayınız.
Seçimlik borcun söz konusu olduğu durumlarda ise, borçlu iki veya daha
fazla edimi borçlanır, ancak bunlardan birinin ifası ile borcundan kurtulmuş
olur. Örneğin S, satım sözleşmesi ile "kölelerimden Stichus veya
Pomphilus'u satıyorum" demiş olsun. Bu durumda seçimlik borç söz konu
sudur. İfa edilecek olan edimi seçme hakkı, aksi kararlaştırılmış olmadıkça,
borçluya aittir. Borçlunun iki veya daha fazla edimi borçlandığı, fakat ala
caklının sadece birini elde edebileceği seçimlik borçlarda borçlanılan bütün
alternatif parçaların kusursuz sonraki imkânsızlık riskini, sadece biri kalın
caya kadar borçlu taşır. Son parça için risk alacaklıya isabet eder. Çünkü
§ 3. Borçlar Hukuku 101
24. Aşağıdaki metinde söz konusu olan hukukî durum nedir? Açıklayınız.
Alıcının satıcıya karşı ileri sürebileceği hakları nelerdir? Gelişim aşama
larıyla birlikte açıklayınız.
Digesta 19.1.21.pr. (Paulus): “Doğurganlığı için satın alınan kadın kö
le, doğurma yeteneğine sahip değilse, bu durumda satıcı sorumlu tutu
lur. ”
Maddî ayıp söz konusudur. Satım sözleşmesine konu olan şeyin, satıcının
belirttiği, bildirdiği nitelikleri taşımaması ya da bu şeyin değerini veya söz
leşme gereği ondan beklenen yararları azaltan ya da ortadan kaldıran nite
likte olması (özellikte olması), eksikliklerinin bulunması ayıp olarak adlan
dırılır.
Roma hukukunda satıcının malın ayıplarından sorumlu olacağı düşüncesine
birdenbire ulaşılmamış, bu alanı düzenleyen kurallar birçok kaynaktan bes
lenerek gelişmiştir.
Eski Hukuk Dönemi özel bir durum için ayıptan sorumluluğu tanıyordu.
Oniki Levha Kanunu'nda da yer alan bu durum, mancipatio ile mülkiyeti
nakledilen bir taşınmazın yüzölçümüne ilişkin bir taahhüttü. Satıcı,
mancipatio'ya eklenen bir anlaşma (lex mancipio dicta) ile satılan taşınma
zın belirli bir yüzölçümüne sahip olduğunu taahhüt etmiş ve mal bu
yüzölçümden daha düşük çıkmışsa, alıcı actio de modo agri (taşınmazın yü
zölçümü nedeniyle dava) davasını açarak, yüzölçümüne göre ödediği fazla
paranın iki katını talep edebilirdi. Bu, satım sözleşmesine değil,
mancipatio'ya bağlı bir davadır.
Bunun dışında gene Eski Hukuk Dönemi'nde, mal ister res mancipi isterse
de res nec mancipi olsun, alıcı, satıcı ile stipulatio yaparak malın ayıplarına
karşı kendini güvence altına alabilme olanağına sahipti. Satım sözleşme
§ 3. Borçlar Hukuku 103
sinden bağımsız olan bu stipulatio ile satıcı, malda belli ayıpların, eksiklikle
rin bulunmadığını veya bazı özelliklerin varlığını taahhüt ederdi. Stipulatio
borçlusu olan satıcı, belli eksikliklerin varlığı ya da belli özelliklerin yokluğu
durumunda, stipulatio alacaklısı olan alıcının ifa menfaatini verdiği bu te
minat gereğince karşılamakla yükümlüydü.
M.Ö. 2.yy.'da aedilis curulis-aedilis plebis olarak adlandırılan magistra'\ar tara
fından çıkarılan Edictum gereğince, köle ve hayvan satıcıları, sattıkları köle ve
hayvanların ayıplarını alıcılara bildirmekle yükümlü tutuldular. Satıcı bu bildi
rimi yapmamış ise, malda ortaya çıkan ayıptan sorumluydu. Ayrıca, ayıp
önemli ise satıcı bilmediği, gizli ayıplardan da sorumlu tutulmuştur. Bu gibi du
rumlarda alıcının, satıcıya karşı ileri sürebileceği iki dava hakkı bulunuyordu:
Actio redhibitoria olarak adlandırılan dava ile alıcı, sözleşmenin yapılma
sından itibaren 6 ay içinde malı -malda artmalar da varsa onlarla birlikte-
iade eder ve semeni de alarak sözleşmeden dönerdi.
Actio quanti minoris olarak adlandırılan semenin indirilmesi davası ile alıcı,
sözleşmenin yapılmasından itibaren bir yıl içinde semenin ayıp oranında
indirilmesini talep ederdi.
lustinianus Dönemi’nde aedilis'lenn sadece köle ve hayvan satışına ilişkin
olarak getirdikleri bu kurallar, konusu ne olursa olsun, bütün satım sözleş
melerine uygulanmaya başlandı. Böylece bu iki dava gereğince satıcı, gizli
ya da görünen bütün ayıplardan sorumlu tutulmaya başlandı.
25. Doğum yapan karısına güzel bir hediye sunmak isteyen Seius, kendisine
ait bir miktar altından, belirli bir biçim ve ağırlıkta bir bilezik yaparak
teslim etmesi için sarraf Titius ile anlaşmıştır. Aşağıdaki somları olaya
göre yanıtlayınız.
b. Olayda Seius. sarraf Titius’a ait olan altından bir bilezik meydana getir
mesini istemiş ve taraflar bunun için bir ücret kararlaştırmış olsaydı,
sözleşmenin niteliği değişir miydi? Neden?
104 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
26. Bil’ Roma yurttaşı diğer bir Roma yurttaşına bir kölenin satm alınması
konusunda vekâlet verir. Vekil görevini yerine getirir ve köleyi satın
alır. Roma Hukuku’nda vekil ancak kendi adına ve müvekkili hesabına
işlem yapabileceğinden; kölenin satın alınması ve gerekli devir işlemi
sonucu kölenin mülkiyeti. Roma’da doğrudan temsilin tanınmamış ol
ması nedeniyle, vekile geçer. Vekilin kölenin mülkiyetini kazandığı, an
cak henüz müvekkile mülkiyeti nakletmediği ara dönemde, satın alman
köle, vekile ait bir malı çalar. Aşağıdaki metnin yardımıyla soruları ola
ya göre yanıtlayınız.
Digesta 17.1.26.7 (Paulus): "Eğer benim vekâletimle satın almış ol
duğun köle, senden bir şey çalmış olsa, Neratius, senin vekâlet söz
leşmesinden doğan davayı açabileceğini söyler ve kölenin sana noxa
olarak verilmesi gerekir, bunun, senin kusurunun dışında olması ko
şuluyla. Eğer ben böyle bir köle olduğunu bilseydim ve onun hırsızlı
ğından korunabiîesin diye sana önceden söylememiş olsaydım, o za
man senin menfaatin neyi gerektiriyorsa, sana o kadar ödenmesi ge
rekir. "
27. Homeros' a ait aşağıdaki metinde söz konusu olan sözleşme, satım söz
leşmesi mi. yoksa trampa sözleşmesi midir? Her iki sözleşmenin tipik
edimlerini belirterek ve Hukuk okulları arasındaki görüş farklılıklarını
da yazarak, soruyu yanıtlayınız.
“Böytece saçlı Akyalılar şarap satın aldılar, bazıları bakır karşılı
ğında, bazıları parlayan çelik, bazıları hayvan derileri, bazıları sığırlar,
bazıları da köleler karşılığında. ”
Metinde söz konusu olan sözleşme trampa sözleşmesidir. Satım sözleşme
sinin tipik edimlerini, satıcının bir malın mülkiyetini alıcıya nakletme, alıcı
nın ise bir miktar parayı satıcıya ödeme borcu altına girmesi oluşturur. Ma
lın karşılığında karşı edim olarak başka bir malın verilmesi durumunda sa
tım sözleşmesi değil, isimsiz sözleşmeler arasında yer alan trampa sözleş
mesi kurulur. Klasik Hukuk Dönemi'nde trampanın hukukî niteliği tartışma
lıydı. Sabinianus’\av mala karşılık mal verilmesini satım sözleşmesi olarak
nitelendirirken, Proculianus’lar, kimin alıcı kimin satıcı olduğu belirlene
mediği için, bunun ayrı bir sözleşme olarak nitelendirilmesi gerektiğini ileri
sürmüşlerdir, lustinianus Dönemi'nde Proculianus’lann görüşü kabul edile
rek, trampa isimsiz sözleşmeler arasında yerini almıştır.
28. F ile G. F’nin G’ye bir binek atı vermesi. G’nin de F’ye bunun karşılı
ğında onun portresini yapması doğrultusunda karşılıklı irade açıklama
sında bulunmuşlardır. F. binek atmı G’ye geçerli mülkiyeti devir işle
miyle devretmiş. G ise F’nin portresini yapmamıştır. Aşağıdaki soruları
olaya göre çözümleyiniz.
edimler üzerinde iki taraf karşılıklı olarak anlaşır ve taraflardan biri edimini
ifa ederse, bu durumda bir sözleşmenin kurulduğu kabul edilmiştir. Böyle
bir borç ilişkisinin kurulabilmesi, karşılıklı olarak edimler üzerinde uyuşan
taraflardan birinin kendi edimini ifa etmesi koşuluna bağlıdır.
b. “A ile B. B’nin A’ya daha önce borçlanmış olduğu 100 altm yerine, bu
değerde tahıl vereceği hususunda anlaşıyorlar”.
Pactum'lar arasında yer alan borç ödeme vaadi söz konusudur.
c. “B. borçlu olmadığını bilmeyerek. A’ya 500 Sesterz ödüyor. A’da ala
caklı olduğunu zannederek, bu parayı alıyor”.
Sözleşme benzerleri arasında yer alan sebepsiz zenginleşme söz konusu
dur. Sebepsiz zenginleşme, hukuken geçerli bir sebep (iusta causa) olmak
sızın, bir tarafın malvarlığının artması, buna karşın diğer tarafın ise malvar
lığının eksilmesi, azalmasıdır.
cü bölüme göre, hukuka aykırı olarak bir zarar veren kimse, o malın zarar
dan önceki son 30 gün içindeki değerini malike ödemek zorundaydı. Klâsik
Hukuk Dönemi'nden başlayarak ise, zarar veren, sadece zarara uğrattığı
eşyanın belli bir dönem içerisindeki en yüksek değerini değil, malik için bu
eşyanın malvarlığında arz ettiği değeri de (interesse) ödemekle yükümlü
tutuldu.
Lex Aquilia'da kusur unsuruna yer verilmemiş ve bu dönemde kusur kav
ramı tam ve açık olarak geliştirilememiş olduğu için, hukuka aykırılık ve
nedensellik bağı ile birlikte ele alınmıştır. Klâsik Dönem hukukçuları tara
fından culpa yani kusur, sorumluluğun bir unsuru olarak geliştirildi.
33. Gaius Institutiones 3.212: “Bu kanunun tanıdığı davada yalnız zarara
uğrayan şeyin maddî değeri takdir edilmez, fakat kölenin öldürülmesiyle
efendisi kölenin değerinden daha fazla bir zarara uğramış ise o da göz
önünde tutulur. Örneğin, benim kölem başkası tarafından mirasçı ola
rak belirlenmiş ve benim iznimle daha mirası kabul etmeden öldürülmüş
ise yalnız onun değeri değil, fakat aynı zamanda kaybedilen mirasın de
ğeri de takdir edilir.”
len ölecek olursa bakılır: Eğer, olay, bu gibi eğitimlerin yapılması âdet
olan bir saha içerisinde bir asker tarafından vukua getirilmişse, hiçbir
ihmali olmadığı kabul edilir; asker değilse ihmalinden sorumludur.
Olay, askerî eğitimlere ayrılan yer dışında meydana gelmişse, asker için
de sorumluluk esası kabul edilir.”
36. Aşağıdaki metin, sizce hangi kanuna ve hangi haksız fiile ilişkindir?
Açıklayınız.
“Eğer bir uzuv koparılırsa, taraflar arasında diyet konusunda bir an
laşma yapılamazsa kısas uygulansın. ”
Oniki Levha Kanunu'na ve İniuria suçuna ilişkindir. İniuria olarak adlandırı
lan özel suç (haksız fiil), hem özgür bir insanın bedensel bütünlüğüne, fizik
bütünlüğüne yönelik saldırıları (iniuria realis), hem de kişinin adı, şeref ve
haysiyeti gibi kişilik hakkını oluşturan değerlerine sözle yönelik saldırıları
(iniuria verbalis) içermektedir. Oniki Levha Kanunu'nda bir insanın bedeni
ne yönelik üç farklı saldırı düzenlenmiştir. Bunlar, bir organın koparılması
§ 3. Borçlar Hukuku 113
37. A. kölesi B’ye yumruk atmak isterken, hata sonucunda onun yanında
bulunan C’nin kölesi D’ye yumruk atıyor. A. bu durumda iniuria'dan
sorumlu tutulabilir mi? C’nin kölesinin yumruklanması fiili durumunda
A. damnum iniuria datum'dan sorumlu tutulabilir mi? Tartışınız.
İniuria fiili kasıtlı ve hukuka aykırı olarak işlenmesi gereken bir fiildir. A,
kendi kölesi B'ye yumruk atabilir. Hukuk düzeni malike bu hakkı tanımıştır.
A'nın hata sonucu başkasının kölesi D'ye yumruk atmasında kasıt yoktur. O
nedenle iniuria'dan doğan dava A'ya karşı açılamaz. Yumruk atma fiili köle
D'nin yaralanmasına ve değer kaybına yol açmışsa, yani maddî bir zarar or
taya çıkmışsa, bu durumda A, mala verilen zarardan sorumlu tutulur.
38. E’nin kölesi C. A’nm evindeki çok değerli antika vazoyu çalıyor ve
kaçarken kendisini yakalamaya çalışan A’nm kölesi D’nin başına vuru
yor ve D*yi kör ediyor. Aşağıdaki sorulan olaya göre çözümleyiniz.
egemenlik altında bulunanın işlediği bir haksız fiilden (suçtan) dolayı açılan
ve egemenlik hakkı sahibine, ya suç için belirlenen para cezasını ödeme ya
da köleyi zarar görene teslim etme (noxae datio veya noxae dedere) şek
linde seçimlik hak tanıyan bir davaydı.
39. Aşağıdaki olayda hile haksız fiili gerçekleşmiş midir? Tartışınız. Ger
çekleşmişse dava kime karşı açılacaktır? Neden?
Digesta 4.3.7.pr. (Ulpianus): “...25 yaşın altındaki bir küçük, kölesinin
tavsiyesiyle kandırılarak kölesinin özel malvarlığıyla (peculium ’u) bir
likte kölesini satar. Küçük, köleyi satmak istemektedir, fakat peculium ’u
değil. Peculium’u da satmaya yönelik iradesi kölenin yanıltıcı beyanla
rıyla oluşmuştur. Köleyi satın alan alıcı köleyi azat eder. Köle tarafın
dan yapılan bu aldatmadan alıcının bilgisi yoktur... ”
Hile yapılmak istenilen hukukî işleme değil, yan bir unsura yani
peculium'un satılmasına ilişkindir. Üçüncü kişinin hilesi ve fer'i hile söz ko
§ 3. Borçlar Hukuku 115
a. B. aile babası A’nın kolunu koparıyor. Özgür bir insanın bir uzvunun
koparılması Roma’da kamu suçlan arasında yer alır.
Yanlış. Özgür bir insanın bedensel bütünlüğüne yönelik fiziksel saldırılar,
özel suçlar arasında yer alır ve iniuria suçunu oluşturur. Özgür bir insanın
öldürülmesi Roma hukukunda kamu suçudur.
c. Aile evladı (E), aile babası (B)’nin izniyle ödünç para almış ve bu para
(B)’nin harap olan evini tamir ettirmek için harcanmıştır. Aile evladı
(E)’ye karşı Senato Kararı gereğince almış aldığı bu ödünç paranın ia
desi için dava açılamaz, çünkü, bu. eksik borçtur. Eksik borç olduğu için
aile babası (B)’ye karşı da dava açılamaz.
Yanlış. Aile evladı (E), aile babası (B)'nin izniyle ödünç para almış olduğu
için, bu durumda eksik borçtan söz edilemez. Bu borç, aile babasının izniyle
alındığı ve onun malvarlığına harcandığı için eksik borç değil, tam borçtur.
Alınan ödünç paranın iadesi için aile babasına karşı ek dava açılır.
niyle uğramış olduğu müspet zararı alıcı (A), satıcı (S)’den talep edebi
lir.
Yanlış. Alıcı (A), satıcı (S)'den menfi zararını talep edebilir. Bir sözleşmenin
geçerli olmamasından, sözleşmenin gerçekleşeceğine duyulan güvenden
kaynaklanan zarar menfi zarardır. Satım sözleşmesinde sözleşmenin konu
sunu oluşturan malın sözleşmenin kuruluş aşamasında var olması gerekir.
Aksi durumda, başlangıçtaki imkânsızlıktan söz edilir. Satıcı satım sözleş
mesi kurulurken sözleşmenin konusunu oluşturan malın yok olduğunu bili
yorsa bu durumda alıcının sözleşmenin kurulacağına ilişkin güvenden kay
naklanan zararını tazmin etmekle yükümlüdür. Böyle bir durumda söz ko
nusu olan zarar menfi zarardır.
e. Komşu evde çıkan yangının kendi evine sıçramasını önlemek için kom
şu evi yıkan kimse, hukuka uygunluk nedenleri arasında yer alan zaruret
hali (zorda kalma) nedeniyle sorumlu tutulmaz.
Doğru.
§ 3. Borçlar Hukuku 117
A. Bilgi Soruları
9. Sözleşmeler alanında geçerli olan utilitas (fayda) ilkesini bir örnek üze
rinde açıklayınız. Bu ilkenin istisnasını hangi sözleşme oluşturur? Sade
ce belirtiniz.
10. Mücbir neden (vis maior) kavramını tanımlayarak, iade borcu yükleyen
sözleşmelerde sözleşmeye konu olan kölenin kaçmasının. Klasik Hukuk
Dönemi hukukçuları tarafından mücbir neden olarak kabul edilmesinin
gerekçesini açıklayınız.
18. Satım sözleşmesinde zapt nedir? Roma hukukunda satıcının zapta karşı
tekeffül yükümlülüğünü gelişim aşamalarıyla birlikte açıklayınız.
19. Satım sözleşmesinde ayıp nedir? Roma hukukunda satıcının ayıba karşı
tekeffül yükümlülüğünü gelişim aşamalarıyla birlikte açıklayınız.
22. “Özgür bir insanın bedenine değer biçilemez” kuralı. Roma hukukunda
hangi zararın gelişimini engellemiştir? Açıklayınız. Bu kural, kısmen de
olsa, hangi istisna ile aşılmaya çalışılmıştır? Açıklayınız.
24. Roma hukukunda özgür bir insanın ölümü ve beden bütünlüğünün ihlâli
halinde manevî zararın talep edilememesinin nedenini hangi ilke oluş
turmaktadır? Açıklayınız.
B. Test Soruları
27. Sel sularına kapılarak ölen köleyi iade etme borcunu yerine getiremeyen
ariyet alan custodia sorumluluğu gereğince Klasik Hukuk Dönemi’nde
sorumlu tutulur.
31. N ile O. N’nin O‘ya 50 Sesterz karşılığında bir çuval un teslim edeceği
ne dair sözleşmişlerdir. Daha sonra, bir su baskını yüzünden N’nin bü
tün unu kullanılamaz hale gelmiştir. O. söz konusu bir çuval unu N’den
talep edebilir.
32. Dar hukuk sözleşmelerinde borçlu hem aktif, hem pasif davranışıyla
işlediği kusurdan dolayı sorumludur.
33. Roma hukukuna göre, bir şeyi vedia (depositum) olarak teslim alan kişi,
o şeyin possessor’udur.
35. Hırsızlık Klasik Hukuk Dönemimde mücbir neden olarak kabul edilir.
Bu nedenle ariyet aldığı malı hırsızlık nedeniyle iade edemeyen ariyet
alan sorumlu tutulmaz.
36. Tertius ile Titus, bir satım sözleşmesi (emptio venditio) yapmışlar ve bu
sözleşmede merces’in (ücretin) alıcı (emptor) tarafından belirleneceğini
kararlaştırmışlardır. Söz konusu satım sözleşmesi geçerli bir biçimde
kurulmuştur.
39. M ile N. M’nin binek atını N’ye 3 (üç) ay süreyle kullanmak üzere tes
lim etmesi ve N’nin de bunun karşılığında 15 Sesterz ödemesi hususla
rında anlaşmışlar; karşılıklı olarak rızalarını açıklamışlardır. Bu
contractus, bir locatio conductio operis (istisna sözleşmesi) olarak nite
lendirilmelidir.
120 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
40. F ile G. F’nin G’ye biı* binek atı vermesi. G’nin de F’ye bunun karşılı
ğında onun portresini yapması doğrultusunda karşılıklı irade açıklama
sında bulunmuşlardır. Olayda lus Civile'ye göre sözleşme (contractus)
kurulmuştur.
41. Pactum '1ar (pacta) kural olarak hiçbir dava hakkı vermezler. Zira, hu
kuken bağlayıcı sayılmaz ve dolayısıyla hukukî sonuç doğulmazlar.
44. E’nin kölesi C. A’nm evindeki çok değerli antika vazoyu çalıyor ve
kaçarken kendisini yakalamaya çalışan A’nm kölesi D‘nin başına vuru
yor ve D’yi kör ediyor. D’nin kör olması fiilinden E. noxal sorumluluk
hükümleri gereğince sorumlu tutulur.
45. Roma hukukunda köleler; a. Bir cins (genus) borcuna konu olabilirler,
b. Biı* parça (corpus) borcuna konu olabilirler, c. Hem cins hem de par
ça borcuna konu olabilirler, d. Köleler borcun konusu olamazlar.
46. a. Misli mallar bir hukukî işleme konu olduklarında bu hukukî işlemden
doğan borç bir parça borcudur, b. Gayri mislî mallar bir hukukî işleme
konu olduklarında bu hukukî işlemden doğan borç mutlaka cins borcu
dur. c. Gayri mislî mallar bir hukukî işleme konu olduklarmda bu huku
kî işlemden doğan borç mutlaka bir parça borcudur, d. Hem mislî hem
de gayri mislî malların, hem cins hem de parça borcu içeren sözleşmele
re konu olması mümkündür.
47. Satıcı G. alıcı H’ye gelecekte kendisine düşeceğini beyan ettiği, ama
gerçekte hiç mi hiç var olmayan, tamamen hayali bir miras paymı sat
mış bulunmaktadır. Bu satım sözleşmesi a. konu yönünden geçersiz bir
sözleşmedir, b. konu yönünden geçerli bir sözleşmedir.
48. D ile E bir satım sözleşmesi yapmışlar ve bu sözleşme uyarınca D. E’ye
gelecek yılın ürününü satmıştır. Ne var ki “don” nedeniyle D hiç ürün
elde edememiştir. Bu satım sözleşmesi a. konu yönünden geçersiz bir
sözleşmedir, b. konu yönünden geçerli bir sözleşmedir.
§ 3. Borçlar Hukuku 121
50. Primus ile Secundus arasında yapılmış bulunan bir emptio venditio
(alım-satım) sözleşmesinde, merces’in (bedelin) belirlenmesi emptor’a
bırakılmıştır. Bu emptio venditio a. geçerli olarak oluşmuş olur. b. ge
çerli şekilde oluşmuş olmaz, c. geçerliği tartışılabilir bir sözleşmedir.
51. Özgür bir insanın köle olma ihtimalinin gerçekleşmesi durumunda biı- satım
sözleşmesinin konusunu oluşturarak satımı a. geçerlidir. b. geçersizdir.
52. Ş ile T'nin yapmış oldukları bir satım sözleşmesinde, alıcı T. satıcı Ş’den
yeni bir elbise satm aldığını sanarak eski elbise satm ahnış olursa, alıcı T.
bu sözleşme ile bağlı olmadığını a. ileri sürebilir, b. ileri süremez.
55. Hangisi haksız fiil benzeri değildir, a. Hakimin davayı kendi davası
haline getirmesi, b. Bir kimsenin, bir başkasmm zararına haksız olarak
zenginleşmesi, c. Bir evden bir şey dökühnesi ya da atılması sonucu,
yoldan geçenlerin zarara uğraması, d. Gemi sahiplerinin çalıştırdıkları
kişilerin yolculara karşı hırsızlık fiilini işlemesi.
yahatten dönen A'dan yaptığı işin bedelini talep etmiştir. Buna göre
hangisi doğrudur? a. Bu olayda. B’nin yaptığı set. A ile yaptığı sözleş
menin bir gereğidir, b. B’nin yaptığı set. vekâletsiz iş görme hükümleri
ne tâbidir, c. Burada borç olunmayan bir şeyin ödenmesi söz konusudur,
d. B’nin yaptığı set bağışlama hükümlerine tâbidir.
60. G. H’ye saklaması için bir fıçı teslim etmiştir. Fıçıya ihtiyacı olan H ise
imal ettiği şarabın bir kısmını dinlendirmek üzere bu fıçıya koyarak
bekletmiştir. H’nin fiili bir........................
61. Pignus sözleşmesinde rehinli alacaklının borçları..................................
ile müeyyideye bağlanmıştır.
62. Emptio venditio’da merces’in geçerli olarak kabul edilebilmesi için sa
hip ohnası gereken özellikler şunlardır:
a. ..................................... b. .................................................
c.............................................
64. D ile E. D’nin binek atını E’nin iki ay süre ile kullanıp sonra D’ye geri
vermesi ve E’nin de bunun için D’ye 50 Sesterz ödemesi hususlarında
anlaşmışlardır. Bu sözleşme bir.................sözleşmesidir.
65. Locatio conductio rei’de kiraya verene (Latince).....................................
denilmektedir. Locatio conductio operarum’da işçiye (hizmetliye vb.)
(Latince) .......................... ismi verilmektedir. Locatio conductio
operis’de bir eser (yapıt vb.) ortaya koyan kişiye (Latince)
................................................................ denilmektedir.
§ 3. Borçlar Hukuku 123
66. A ile B arasında yapılan bir locatio conductio rei üçüncü kişiler hakkın
da ne borçlar ve ne de alacaklar doğurabilir. Zira, iki kişi arasında yapı
lan herhangi bir contractus üçüncü kişiler için bir
68. Soczetas’ta. ortakların ortak bir amaca yönelik kayıtsız şartsız irade
açıklamalarına (Latince) .................................................. ismi verilmek
tedir.
71. J. K’ya. ona borçlu olmadığı halde, borçlu olmadığmı bile bile 50
Sesterz ödemiş bulunmaktadır. Olayda borç olunmayan bir ödenmesi
söz konusu değildir............................. Zi
ra:
124 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
73. F ile G aralarında H isimli bir geminin 1 (bir) yıl içinde Asya’dan otur
dukları şehre gelmesi şartıyla bir contractus yapmışlardır. Gemi henüz
gelmeden ve bir yıllık süre de dolmadan F. G’ye contractus9 a uygun
olarak 600 Sesterz ödemiştir. F. ödemiş olduğu bu parayı G’den biı-
....................................................................... davasıyla geri alabilir.
C. Metinler - Olaylar
76. Aşağıdaki olayda söz konusu olan zararın kaynağını, zararın türünü ve
zararın belirlenmesinde esas alman ölçütü açıklayınız.
Digesta 19.1.23 (Iulianus): “Peculium sahibi olan ve peculium’la birlik
te sattığı kölesini, mülkiyetini nakletmeden önce azat eden kimse, sade
ce, kölenin azat etme anında sahip olduğu peculium ’un değeriyle değil,
bu azatlının sonradan kazandıklarıyla da sorumludur. ”
c. Stichus. gümüş yemek takımını kullanmak üzere değil de, saklamak üzere
almış olsaydı, Stichus ile Titus arasındaki sözleşme değişil* miydi? Neden?
b. Titus, atı bir ücret karşılığında kullanmak üzere almış olsa idi, sözleş
menin niteliği değişir miydi? Neden? Açıklayınız.
81. P ile R. bir satım sözleşmesi yapmışlardır. Bu sözleşme ile satıcı P alıcı
R‘ye tamamen ceviz (masif ceviz) bir masa satmıştır. Daha sonra, alıcı
R. masanın ceviz değil, meşe olduğunu öğrenmiştir. Aşağıdaki soruları
olaya göre yanıtlayınız.
82. Efendisi tarafından bir köle satm alma hususunda yetkilendirilen köle A.
köle tüccarı S'den 10 altın karşılığında bir kadm köle satın alıyor. Parayı
ödüyor, köleyi ise 10 gün soma gelip alacağını söylüyor. Aşağıdaki so
mları olaya göre yanıtlayınız.
83. Aile babası A. 30 yaşındaki aile evladı O'ya. bir yemek odası takımı
yaptırtması hususunda yetki veriyor. Efendi E'nin mobilya mağazasına
gelen O ile bu mağazayı işleten köle K. 1000 Sesterz karşılığında O'nun
getireceği malzemeden bir yemek odası takımı yapılması hususunda an
laşıyorlar. Aradaki anlaşma gereğince O. malzemeyi ve parayı hemen
verecek. K ise 40 gün sonra yemek odası takımını teslim edecektir. Ye
mek odası takımı yapıldıktan sonra ve fakat teslimden önce B'nin kölesi
C tarafından çalınıyor. Aşağıdaki soruları olaya göre yanıtlayınız.
a. O ile K arasında nasıl bir hukukî ilişki vardır? Roma sözleşmeler sistemi
içerisinde hangi gruba girer?
84. Secundus, Primus' dan 150 altın istemiş. Primus da bunu kabul et
miştir. Primus, evinde para bulunduğu zannıyla Secundus'a birlikte
evine gitmelerini teklif etmiştir. Evine vardıklarında, evinde de para
bulunmadığını gören Primus, Secundus'a ertesi gün gelmesini, o
zaman sorunu çözümleyeceğini söylemiştir. Aynı günün akşamı
kendi borçlusu Tertius ile bir görüşme yapan Primus, Tertius'daki
vadesi gelmiş bulunan 250 altınlık alacağına mahsuben, ondan,
Secundus'a 150 altın ödemesini talep etmiştir. Bunun üzerine,
Tertius'da Secundus'a 150 altını vermiştir. Aşağıdaki soruları olaya
göre yanıtlayınız.
a. Secundus ile Primus arasındaki sözleşme Roma sözleşmeler sistemi
içinde hangi gruba girer? Açıklayınız.
b. Secundus ile Primus arasındaki sözleşme geçerli bir biçimde kurulmuş
mudur? Neden?
c. Primus ile Tertius arasında bir sözleşme söz konusu mudur? Bu sözleş
me geçerli bir biçimde kurulmuş mudur?
e. Eğer olayda error varsa, hangi tür error söz konusu olabilir? Açıklayınız.
86. B. zanaatkâr olan arkadaşı A’dan. kendisi için 10 Altın’a bir köle satın
almasını ve zanaatını da köleye öğretmesini ücretsiz olarak ister. A. bu
köleyi satın alır. Zanaatını öğretmek için bazı masraflar yapar. Zanaatını
köleye öğrettikten sonra da köleyi 20 Altın’a C’ye satar ve mülkiyetini
geçerli devir işlemiyle devreder. Bir süre soma kölenin doğuştan kalp
hastası olduau ortaya çıkar. A’nın bundan haberinin bulunmadığı anlası-
lir. Aşağıdaki soruları olaya göre yanıtlayınız.
d. A. bu durumda B’ye karşı ileri sürebileceği bir talep hakkına sahip mi
dir?
a. Metinde sözü edilen haksız fiili açıklayınız. Bu haksız fiil, hangi kanun
da ve hangi amaçlar için düzenlenmiştir? Kanunun bölümlerini de dik
kate alarak açıklayınız.
yılır. Ata binmiş olup da, kuvvetsizliği veya beceriksizliği yüzünden atın
azgınlığına engel olamamış olan kimse için de aynı şekilde karar veril
miştir. ”
a. Metinde sözü edilen haksız fiili açıklayınız. Bu haksız fiil, hangi kanun
da ve hangi amaçlar için düzenlenmiştir? Kanunun bölümlerini de dik
kate alarak açıklayınız.
1. Aynî haklara egemen olan sınırlı sayı ve tipe bağlılık ilkesini açıklayı
nız. Bu ilkeye neden gerek duyulduğunu gerekçesiyle belirtiniz.
Aynî hak, kişiye eşya üzerinde doğrudan egemenlik sağlayan, herkese karşı
ileri sürülebilen, herkes tarafından ihlal edilebilen mutlak haktır. Aynî hak,
kişiye eşya üzerinde doğrudan egemenlik sağladığına, herkese karşı ileri
sürülebildiğine ve herkes tarafından da ihlâl edilebildiğine göre, aynî hakla
rın neler olduğunun ve hangi yetkileri sağladığının bilinmesi gerekir. Bunu
gerçekleştirecek olan ise sınırlı sayı ve tipe bağlılık ilkeleridir. Aynî hakların
neler olduğunu hukuk düzeni kendisi belirler. Bireyler, iradeleriyle hukuk
düzeninin öngörmediği bir aynî hak yaratamazlar. Burada, sözleşmeler
alanında olduğu gibi, irade serbestisi ilkesi geçerli değildir. Aksine, aynî
haklar alanında sınırlı sayı (numerus clausus) ilkesi geçerlidir. Tipe bağlılık
ilkesi ise bireylerin iradeleriyle var olan aynî hakkın içeriğini ya da sahibine
tanıdığı yetkileri değiştirememeleridir.
4. Aşağıdaki metinde altı çizili sözcükler, eşya hukuku açısından hangi tür
mala girer? Açıklayınız.
“Bir yapıdaki kapı demirleri, kilit ve anahtarlar o yapının; bağdaki
sırıklar bağın parçası gibi sayılırlar. ”
134 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
Kilit kapının kullanılması amacıyla ona monte edilen taşınır maldır, anahtar
kilidin işleyişine hizmet eden bir araçtır. Sırıklar ise bağdan yararlanılması
amacına hizmet eden taşınır maldır. Hepsinde de asıl malla içsel değil, dış
sal bir bağlantı, dışşal bir özgülenme söz konusudur. Bu nedenle de kilit ve
anahtarlar ile bağdaki sırıklar eşya hukuku açısından teferruat olarak nite
lendirilirler.
Teferruat, madden ve hukuken bağımsız olmakla birlikte, bölgesel örfe ya
da malikin iradesine göre, asıl malın işletilmesi, korunması, ondan yararla-
nılabilmesi ya da ekonomik işlevinin artırılması amacıyla takma, birleştirme
veya başka bir suretle asıl mala bağlanan, ona sürekli olarak özgülenen ta
şınır maldır.
6. Digesta 41.2.12. Tde yer alan “zilyetliğin mülkiyet ile hiçbir ortak nok
tası yoktur-' ifadesini, zilyetlikten hareketle değerlendiriniz.
Zilyetlik, ne bir hak ne de hak benzeri bir "ara durum"dur. Zilyetlik, basit
bir durumu, fiilî bir durumu ifade eder. Zilyetlik, bir mal üzerindeki malikin
ya da malik olmayan kimsenin icra ettiği fiilî tasarruf ve egemenliğin; mül
kiyet ise bir mal üzerindeki malikin icra ettiği hukukî tasarruf ve egemenli
ğin ifadesidir. Bu cümleden olmak üzere, malik, eşyanın ait olduğu kimse, o
eşya üzerinde en güçlü hak olan mülkiyet hakkına sahip olan kimse iken;
zilyet, kendisine ya da bir başkasına ait olan eşya üzerinde fiilî güce sahip
olan kimsedir.
§ 4. Eşya Hukuku 135
zilyetlik iradesi özel bir nitelik taşımaktaydı. Buna göre, bir kimsenin zil
yet olarak kabul edilebilmesi için, mal üzerinde fiilî egemenlik kuran
kimse, o malı kendi mülkü imiş gibi, malik olma niyetiyle elinde bulun
durmalıydı.
a. A. B’ye biı- depo içerisinde bulunan 150 çuval buğdayı satıyor ve B’ye
bu deponun anahtarlarını teslim ediyor. Deponun anahtarlarının teslimi
ile B. bu 150 çuval buğdayın zilyetliğini kazanmış mıdır? Neden?
Zilyetlik, malı temsil eden, mala ulaşmayı sağlayan araçların teslim edilme
siyle de devredilebilir. Deponun anahtarının teslimi ile B, bu 150 çuval
buğdayın zilyetliğini kazanır.
b. A arkadaşı B’ye gideceği biı- partide takması için gümüş küpelerini veri
yor. Küpeler B‘nin elinde iken. A doğum günü hediyesi olarak küpeleri
B’ye bağışlıyor. Bu olayda teslim işlemi nasıl gerçekleştirilir? Anlatınız.
Burada kısa elden teslim söz konusudur. Halen sınırlı bir aynî hak ya da ki
şisel hakka dayanarak fer'i zilyet olan kimseye, hukukî bir işlem yoluyla eş
yanın aslî zilyetliğinin kazandırılmasına "kısa elden teslim" denilmektedir.
14. Hırsız H. A’nm evine girerek çok değerli altın yüzüğünü çalıyor. Aşağı
daki soruları olaya göre çözümleyiniz.
15. Tatile giden A. saklaması için çok değerli kürkünü arkadaşı B’ye veri
yor. B. bil’ süre sonra bu kürkü arkadaşı için değil, kendisi için saklama
ya karar veriyor. Aşağıdaki soruları olaya göre çözümleyiniz.
b. A. gerçekte B?ye ait olan ve fakat miras malları arasında yer aldığı için,
kendisinin olduğunu zannettiği altm bileziği eritiyor ve kendi altınları
ile değerli taşlarını katarak bir altın taç yapıyor. Yeni ortaya çıkan bu
ıııalm mülkiyeti lustinianus Dönemi’ne göre B'ye aittir.
Yanlış. İşleme, başkasına ait bir malzemeden bir emek sarf ederek yeni bir
mal ortaya çıkarılmasıdır, lustinianus Dönemi'nde, yeni mal eski haline
döndürülebiliyorsa, yeni malın mülkiyetinin malzemenin malikine; döndü-
rülemiyorsa işleyene ait olacağı kabul edilmiştir. İşleyen iyiniyetli ise ve iş
leme sırasında kendi malzemesini de kullanmışsa, bu durumda yeni mal -
eski haline döndürülüp döndürülmediğine bakılmaksızın, işleyene ait ola
rak kabul ediliyordu. Somut olayda iyiniyet ve kendi malzemesini kullanma
söz konusu olduğu için yeni mal A'ya aittir.
c. Roma vatandaşı S. kölesi K’yi Roma vatandaşı A’ya 500 Sesterz'e satı
yor. A. 500 Sesterz'i ödüyor. S de K’nin mülkiyetini traditio ile A’ya
devrediyor. A. lus Çivile maliki olmuştur, çünkü malı malikten almış
tır.
Köle res mancipi bir maldır. Bir Roma vatandaşı, diğer bir Roma vatandaşı
na res mancipi malın lus Civile mülkiyetini mancipatio ya da in iure cessio
ile devredebilir. Traditio işlemi ile mülkiyet nakledildiği için A, lus Civile ma
liki olamaz, fakat praetor mülkiyetini elde eder.
c. Şiddetli sel suları A'nın arazisinin büyük bir kısmını kopartıyor ve arazi
parçası B’nin toprağı ile birleşiyor. Bu durumu hukuken nitelendiriniz.
Bu eşyanm mülkiyeti kime aittir?
Nehir suyunun şiddetli akıntı ile bir araziden parça kopararak diğer bir ara
ziyle bu parçayı birleştirmesi ve birleştirilen arazinin genişletilmesi duru
munda taşınmazla taşınmazın birleşmesi söz konusudur. Genişleyen arazi
nin maliki koparak birleşen toprağın da maliki olur.
20. A. B’nin kumaşından bir elbise dikiyor ve elbiseyi altın iplikle işliyor.
Bu durumu hukuken nitelendiriniz. Bu eşyanm mülkiyeti kime aittir?
Bu konudaki görüşleri yazarak, konuyu açıklayınız.
Burada işleme (hukukî tağyir) söz konusudur. Başkasına ait bir malzemenin
işlenerek, bir emek sarf ederek, yeni bir eşya ortaya çıkarılmasıdır. Başka
sına ait bir malzemeden bir emek sarf ederek yeni bir mal ortaya çıkarıl
ması durumunda, ortaya çıkan yeni malın mülkiyetinin kime ait olacağı Kla
sik Hukuk Dönemi'nde tartışmalıydı. Sabinianus'\ar malzemedeki mülkiyeti
esas alıyorlardı. Buna göre, malzemenin maliki kimse, işleme sonucu orta
ya çıkan malın maliki de odur. Proculianus'lar ise emeği esas alıyorlardı ve
işleme suretiyle ortaya çıkarılan yeni malın mülkiyet hakkının onu işleyene
ait olduğu görüşünü savunuyorlardı.
lustinianus Dönemi'nde ise, yeni mal eski haline döndürülebiliyorsa, yeni
malın mülkiyetinin malzemenin malikine; döndürülemiyorsa işleyene ait
olacağı kabul edilmiştir. İşleyen iyiniyetliyse ve işleme sırasında kendi mal
zemesini de kullanmışsa, bu durumda yeni mal -eski haline döndürülüp
döndürülmediğine bakılmaksızın-, işleyene ait olarak kabul ediliyordu.
22. Roma vatandaşı A kölesi K’yi Roma vatandaşı B’ye 50 altına satıyor ve
K’yi traditio ile devrediyor. Aşağıdaki soruları olaya göre çözümleyi
niz.
b. A bir süre sonra kölenin kendisine ait olduğunu, geçerli devir işleminin
yapılmadığını ileri sürerek B ‘ye istihkak davası açıyor ve köleyi istiyor.
Bu durumda B’nin ileri sürebileceği bir hak var mıdır? Açıklayınız.
Bir Romalının diğer bir Romalıya res mancipi bir malın mülkiyetini traditio
ile devretmesi durumunda lus Civile mülkiyeti kazanılamamakta, malın sa
144 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
23. A. B'ye ait olan İtalya arazisindeki zeytin bahçesini C’ye satıyor ve
teslim ediyor. Aşağıdaki soruları olaya göre çözümleyiniz.
yet konumunda olan C, A'ya karşı "satılmış ve teslim edilmiş mal defini"
ileri sürme hakkına sahiptir. Bu def'i ile kendisine karşı açılan davayı etkisiz
hale getirir ve zilyet olmaya devam eder. Ancak, bu defi, gerçek malikten
yanlış devir işlemiyle mal alınmadığı için, gerçek malike karşı etkili değildir.
24. A. Napoli’deki zeytin bahçesi üzerinde B lehine intifa hakkı tesis edi
yor. 10 yıl süre için tesis edilen bu intifa hakkı süresi içinde B. bu bah
çeye 50 tane daha zeytin ağacı dikiyor. Bir yıl sonra olgunlaşan zeytin
ler. ağaç üzerinde iken A tarafından C’ye satılıyor. Aşağıdaki soruları
olaya göre çözümleyiniz.
25. A. Roma’daki üzüm bağını B’ye 5 yıl için kiralıyor. A. 1 yıl soma aynı
bağ üzerinde C lehine 10 yıl süre ile intifa hakkı tesis ediyor. 6 ay sonra
da bağı D’ye satıyor ve mancipatio ile devrediyor. Aşağıdaki soruları
olaya göre çözümleyiniz.
c. D bu malın maliki olmuş mudur? Neden? Eğer D malik olmuş ise. kiracı
ve intifa hakkı sahipleri, üzüm bağı üzerindeki haklarını D‘ye karşı ileri
sürebilirler mi? Neden?
Geçerli devir işlemi yapılmıştır ve malı malikten devralmıştır. Dolayısıyla D,
bu malın maliki olmuştur. Kiracı şahsî hak sahibi olduğu için hakkını D'ye
karşı ileri süremez. C, sınırlı aynî hak sahibidir. Aynî haklarda öncelik ilkesi
gereğince, önce kurulan aynî hak varlığını sürdürür. Bu nedenle intifa hakkı
sahibi, intifa hakkını yeni malik D'ye karşı ileri sürebilir.
§ 4. Eşya Hukuku 147
26. L. Roma’daki evini, aylık 50 Sesterz kira bedeli karşılığında 5 yıl süre
ile C’ye kiralıyor. Aradan 2 yıl geçtikten sonra L. 20.000 Sesterz’e evi
E’ye satıyor ve traditio ile teslim ediyor. Olaya göre aşağıdaki sorulalı
yanıtlayınız.
27. Gaius kölesi Titus'n 1000 Sesterz karşılığında Pius'a satıyor ve mülki
yetini traditio ile devrediyor. Üç ay soma Horatius malı .Pms’dan çalı
yor ve iki ay sonra da köleyi Severus'a satarak, mülkiyetini mancipatio
ile devrediyor. Bir ay soma köle Titus kaçarak Gaius'nn çiftliğine geli
yor. Olaya göre aşağıdaki soruları yanıtlayınız.
d. Pzas’un kölenin zilyetliğini elde etmek için Gaius'a karşı açabileceği bir
dava var mıdır? Açıklayınız.
Pius kazandırıcı zamanaşımından yararlanan iyiniyetli zilyettir. Malik olan
dan malı alan, ancak şekil eksikliği nedeniyle hemen mülkiyeti elde ede
meyen ve zilyetliği kaybeden iyiniyetli zilyet gerçek malike karşı actio
publiciana in rem davasını açardı. Asıl malik kendisine karşı açılan actio
publiciana in rem davasını etkisiz hale getirmek amacıyla "mülkiyet hakkı
def'ini" ileri sürerdi. Buna karşılık zilyet ise malike karşı "satılmış ve teslim
edilmiş mal def'ini" ileri sürer ve böylece malın zilyetliğini tekrar elde eder.
29. Titus. Napoli'deki zeytin bahçesini 5 yıl süreyle yıllık 2000 Sesterz kira
bedeli karşılığında Stichus'a kiralıyor. Stichus. ilk yıl bahçeye 50 tane
zeytin ağacı dikiyor. Titus iki yıl sonra Pullo lehine 10 yıl süre ile intifa
hakkı tesis ediyor. İntifa hakkı tesisinden bir yıl soma ise bahçeyi
150 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
a. Kira sözleşmesini tanımlayınız. Titus ile Stichus, kira bedeli olarak, her
yıl elde edilen zeytinlerin yarısı üzerinde anlaşmış olsalardı, bu kira söz
leşmesi geçerli olur muydu?
Kira sözleşmesi bir malın bir ücret karşılığında kullanılmasıdır. Locatio
conductio olarak adlandırılan rızaî sözleşmeler grubuna girer. Titus ile
Stichus, kira bedeli olarak, her yıl elde edilen zeytinlerin yarısı üzerinde an
laşmış olsalardı, bu durumda hâsılat kirası söz konusu olurdu. Semere geti
ren bir malın kiraya verilmesi durumunda taraflar, ücret olarak semerenin
bir kısmının verileceği hususunda anlaşabilirler. Bu sözleşme geçerlidir,
çünkü hâsılat kirası, kira sözleşmesinde kira bedelinin mutlaka bir miktar
paraya ilişkin olacağı kuralının istisnasını oluşturur.
g. Gaius malik olmuş ise. kiracı ve intifa hakkı sahipleri, zeytin bahçesi
üzerindeki haklarını Gaius'a karşı ileri sürebilirler mi? Neden?
Kiracının hakkı şahsî haktır, intifa hakkı sahibinin hakkı ise aynî haktır. Kira
cı, yani şahsî hak sahibi, sadece hukukî ilişkiye girdiği Titus’a karşı hakkını
ileri sürebilir ve kira sözleşmesinin ihlâli nedeniyle ortaya çıkan zararının
tazminini ister. İntifa hakkı sahibinin hakkı aynî haktır ve o mal üzerinde
mülkiyet hakkına sahip olan herkese karşı ileri sürebilir.
30. Aşağıdaki metinlerin ışığı altında, köle kadının çocuğunun neden seme
re sayılmadığını açıklayınız.
Cicero, de fînibus 1.4.12: “Devletimizin önde gelen şahsiyetleri
arasında yer alan Scaevola ile Manilius, köle kadının çocuğunun
semere olarak kabul edilmesi gerektiği görüşünde iken; bu
şahsiyetlerden Brutus aksi görüştedir... ”
152 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
A. Bilgi Soruları
4. Aynî haklarda geçerli olan “prior tempore, petior iure (zamanda önce
olan, hakta da öncedir) kuralını, bir örnek üzerinde açıklayınız.
7. Fizikî eşya ile hukukî eşya arasındaki farkı, bir örnek üzerinde açıklayı
nız.
19. “Hiç kimse sahip olduğu haktan fazlasını devredemez” kuralını açıkla
yınız. Bu kuralın istisnasmı hangi hukukî kurum oluşturur? Sadece be
lirtiniz.
B.Test Soruları
• Aşağıdaki ifadelerden yanlış bulduklarınızın neden yanlış olduklarını gerekçeli
olarak yazınız. Doğru bulduğunuz seçeneğe sadece doğru demeniz yeterlidir.
22. Roma hukukunda bir şeyi fiilen elinde bulunduran kişi daima o şeyin
/?ossessor’udur.
23. Zilyet, tüm gasp (zorla veya gizlice zilyetliğin elden alınması) ve teca
vüz (zilyetliğe el atılması) fiillerine karşı, hem taşınır hem de taşınmaz
larda zilyetliğini bizzat koruyabilir ve kurtarabilir. Ancak, bunu yapa
bilmesi için gasp ve tecavüz fiilini işleyenin malik olmaması gerekir.
25. “Nemo plus iuris ad alium transferre potest quam ipse habet”, Roma
hukukunun genel ilkelerinden birisidir.
26. Hypoteca ile temin edilmiş olan bir borç ödenmediği zaman, creditor
(alacakly ius possidendi hakkını kullanarak teminat gösterilmiş şeyin
possessio'sunun kendisine geçirilmesi talebinde bulunabilir.
156 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
29. Aynî hak salıibi kişi, bu hakkı dolayısıyla tercih hakkına sahiptir, b.
Aynî hak sahibi kişi, bu hakkı dolayısıyla takip hakkına sahiptir, c. Aynî
hak sahibi kişi, bu hakkı dolayısıyla hem takip hakkına hem de tercih
hakkına sahiptir, d. Aynî hak sahibi kişi, bu hakkı dolayısıyla ne takip
hakkına ne de tercih hakkına sahiptir.
30. a. Aynî haktan önce kurulan şahsî hak üstündür, b. Zamanda önce olan
hakta öncedir kuralı şahsî haklarda geçerlidir. c. Önce kurulan aynî hak
kendisinden sonra kurulan aynî haklar karşısında üstündür, d. Tapu sici
line şerh verilen alacak hakları aynî hak vasfını elde eder.
31. A. babasından miras kaldığını zannettiği, ama gerçekte D’ye ait olan
köle B’yi C’ye satar ve mancipatio ile mülkiyetini nakleder, a. Köle mi
ras arasında yer aldığı için A’ya aittir ve D’nin mülkiyet iddiası dinlen
mez. b. A. kazandırıcı zamanaşımından yararlanan iyiniyetli zilyettir, c.
D. C’ye karşı mülkiyet davasını açtığında C de “satılmış ve teslim edil
miş mal defini” ileri sürür.
32. A. taşınmazını B’ye satmış ve B’ye ait bir kule üzerinden o taşınmazı
B’ye teslim ettiğini söylemiştir. Bu durumda taşınmazın zilyetliği hangi
yolla teslim edilmiştir? a. Fiilen teslim b. Uzun elden teslim c. Kısa el
den teslim d. Hükmen teslim
§ 4. Eşya Hukuku 157
C. Olaylar ■ Metinler
33. A. Roma şehrindeki üzüm bağını yıllık 5000 Sesterz kira bedeli
karşığında beş yıllığına B’ye kiralıyor. A. ikinci yılın sonunda üzüm ba
ğı üzerinde C lehine bir intifa hakkı tesis ediyor. İntifa hakkı tesis ettik
ten bir yıl soma da üzüm bağını D’ye satıyor ve mancipatio ile mülkiye
ti devrediyor. Aşağıdaki soruları olaya göre yanıtlayınız.
b. A ile B. bağdan elde edilecek ürünün yarısını kira bedeli olarak karar-
laştırabilirler mi? Açıklayınız.
c. A. kira sözleşmesine konu olan üzüm bağı üzerinde C lehine intifa hak
kı kurabilir mi? Açıklayınız.
d. C lehine tesis edilen intifa hakkı nasıl bir haktır? Sahibine hangi yetkile
ri sağlar? C. intifa hakkından doğan hakkını kimlere karşı ileri sürebilir?
Açıklayınız.
b. C yararına kumlan rehin hakkı nasıl bir haktır? Bu hak geçerli midir?
Neden? Vadesinde borç ödenmediği takdirde C. kime, hangi davayı
açar?
c. A ile D arasındaki satış işlemi geçerli midir? Neden? Burada devir için
hangi işlemin yapılması gerekir? Mülkiyet D'ye geçer mi? Neden?
158 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
35. A. Napoli'deki üzüm bağını üç yıl süreyle, bağdan elde edilecek olan
üzümlerin yarısı karşılığında B’ye bırakıyor. A. bir yıl sonra C'ye olan
10000 Sesterz'lik borcu için, üzüm bağı üzerinde C lehine bir rehin hak
kı tesis ediyor. Rehin hakkının kurulmasından sonra ise D'ye üzüm ba
ğını satıyor ve traditio ile mülkiyetini devrediyor. Aşağıdaki somları
olaya göre çözümleyiniz.
b. C lehine tesis edilen rehin hakkı nasıl bir haktır? Bu hak geçerli midir?
Neden?
I. ÇÖZÜMLÜ SORULAR
Unsurları:
• Failin kendisinin ya da üçüncü bir kişinin kişi veya malvarlığı değerlerine
yönelmiş zarar ya da zarar tehlikesi derhal meydana gelecek nitelikte
olmalıdır (yakın tehlike).
• Karşılaşılan saldırı ya da tehlikeyle ilgisiz üçüncü kişinin malına yönelen
bir saldırı olmalıdır.
• Önlenmek istenen zarar ya da tehlikenin verilen zarardan daha üstün
olması gerekir (üstün değer).
• Zarar ya da tehlikeden korunmak için üçüncü kişinin malına zarar ver
mek kaçınılmaz olmalıdır (kaçınılmazlık).
• Zarar ya da zarar tehlikesi ile denk / ölçülü araç ya da güçle karşı koyma
(orantılı lı k / ölçülülük).
10. Aşağıdaki metinde yer alan hukukî işlem ehliyetini sınırlayan neden
hakkında bilgi veriniz.
“Atalarımız, karar vermedeki zayıflıkları nedeniyle bütün kadınların
vasi hâkimiyeti altında olmasını istediler. ” (Cicero)
Hukukî işlem ehliyetini sınırlayan nedenlerden biri de kadın olmamaktır.
Oniki Levha Kanunu'ndan beri, baba egemenliği ve monus altında bulun
mayan sui iuris kadınlara, yaşları ne olursa olsun, vasi atanmıştır. Ancak,
Roma'nın eski hukuk döneminden başlayarak, baba egemenliği altında ol
mayan, yetişkin ve özgür Romalı kadın üzerindeki vesayet, küçükler üze
rindeki vesayetten farklı değerlendirilmiştir. Kadınlar, kendilerine vasi ata
nan küçüklere göre, daha geniş hukukî yetkilere sahiptiler. Kadınlar, mal
varlıklarını bizzat kendileri yönetirdi, küçüğün malvarlığı ise vasi tarafından
yönetilirdi. Kadın, res nec mancipi bir malın mülkiyetini devredebilir, ken
disine yapılan bir ödemeyi kabul edebilir, praetor hukukuna ve yabancılar
hukukuna ait olan hukukî işlemleri tek başlarına yapabilirlerdi. Kadınların
şekle bağlı lus Civile işlemlerinin geçerli olması için vasinin auctoritas^
(yardımı) aranmıştır.
§ 5. Seçilmiş Karma Sınav Soruları 167
11. A. kölesi K’ye 50 Sesterz veriyor ve kuyumcu B'den altın biı- yüzük
satın almasını istiyor. K. kuyumcudan altın yüzüğü satın alıyor ve yüzü
ğün bedelinin ertesi gün efendisi tarafından getirileceğini söylüyor. K.
dalıa sonra efendisi tarafından verilen 50 Sesterz'e bir at satm alıyor ve
parasını ödüyor. Aşağıdaki soruları olaya göre çözümleyiniz.
tündür; yemini bozmak günah olduğu için hukuka aykırıdır, o nedenle ilk
vasiyetname geçerlidir. Sivil hukukçulara göre ise vasiyet serbestisine da
yanarak vasiyetname değiştirilebilir, dolayısıyla ikinci vasiyetname geçerli
dir. Bartolus'a göre, vasiyet edenin vasiyet serbestisinden yoksun bırakıl
ması ahlaka aykırıdır. O, hukuk otoritesince onaylanmayanın, yemin gücüy
le kabul edilemeyeceği sözleriyle görüşünü bildirmiştir. Hukukun genel bir
ilkesi olan irade serbestisi, daha alt bir kategori olan yemin ile sınırlana
maz, sınırlama ahlaka uygun olmalıdır.
15. Oniki Levha Kanunu’nda yer alan “Z)z7 nasıl söylemişse, öylece hukuk
olsun (ona uymak zorunlu olsun/' ifadesini dikkate alarak, hile altında
yapılan hukukî işlemin neden ius civile tarafından geçerli sayıldığını
açıklayınız.
Roma hukukunun ilk çağlarında yer alan şekilcilik gereğince, ius civile'ye
göre beyan edilen irade geçerliydi. Hukukun öngördüğü belli törenlere, bi
çimlere uyulduktan, belli sözler, belli cümleler kullanıldıktan sonra artık ki
şilerin gerçek iradelerini araştırma gereği duyulmaksızın bu hukukî işlemle
rin hukukî sonuçlar doğurduğu kabul ediliyordu, lus C/v//e'nin aradığı şekle
bağlı olarak hukukî işlemin yapılmış olması, hukukî işlemin varlığı için ye-
terliydi. Bu bağlamda, irade ile beyan arasında bir uygunsuzluk olabileceği
olgusu, lus Civile'ye yabancıydı. Hile irade ile beyan arasındaki uygunsuzluk
hallerinden birisi olduğu için hile altında yapılan hukukî işlem lus Civile ta
rafından geçerli sayılmıştır.
f. A. B’ye ait köleyi satıyor. Köle B’ye ait olduğu için satıcı A mülkiyeti
nakil borcunu yerine getiremiyor. Satıcı A’nm mülkiyeti nakil borcunu
yerine getirememesi, başlangıçtaki kusursuz imkânsızlık değil, borca
aykırılıktır ve A. B’nin zararını tazminle yükümlüdür.
Doğru.
ran yoksun kalınan kazanç (kâr) şeklinde geçekleşmiştir. Yoksun kalınan ka
zanç, olayların olağan akışına veya durumun gereklerine göre malvarlığın
da meydana gelebilecek bir artışın önlenmesidir.
Bu soru şöyle de yanıtlanabilir:
Somut olayda zararın belirlenmesinde, malikin menfaati {interesse) esas
alınarak malın objektif değerini aşan bir değerlendirme yapılmıştır.
İnteresse kavramı yoksun kalınan kazanç kavramının gelişimini sağlamıştır.
Somut olayda zarar, maddî zararın bir türünü oluşturan yoksun kalınan ka
zanç (kâr) şeklinde geçekleşmiştir. Yoksun kalınan kazanç, olayların olağan
akışına veya durumun gereklerine göre malvarlığında meydana gelebilecek
bir artışın önlenmesidir.
18. Aşağıdaki metinde söz konusu olan zararın kaynağını, zararın türünü ve
zararın belirlenmesinde esas alman ölçütü açıklayınız.
Digesta 17.1.54.pr. (Papinianus): "Eğer bir köle, kendisini azat etmek
üzere efendisinin izniyle bir vekâlet sözleşmesi yaparsa vekâlet sözleş
mesi kurulmuş olur. Alıcı, azat etmek üzere satın aldığı köleyi azat et
mezse, malik, hem satıcı olarak satım bedelini, hem de vekâlet sözleşme
sinden kaynaklanan duygulanım zararım -eğer köle, satıcı malikin ka
dın köleden olma oğlu ya da kardeşi ise- talep edebilir. ”
Somut olayda zararın kaynağını sözleşme, sözleşmeden doğan edimin ifa
edilmemesi oluşturmaktadır. Somut olayda köle kendisini, azat etmesi
koşuluyla satın almak üzere efendisinin izni ile bir vekâlet sözleşmesi ya
pıyor. Vekil, efendisi tarafından köleye verilen yetkiye dayanarak, köleyi
azat etmek üzere efendisinden satın alıyor. Ancak, köleyi azat etmiyor.
Satım sözleşmesinde satıcı malikin ifa menfaati satın alınan kölenin azat
edilmesidir. Alıcı bu ifa menfaatini gerçekleştirmediği için satım sözleş
mesinden doğan maddi zararı (ya da müspet zararı) tazmin etmekle yü
kümlüdür. Ayrıca, vekil, vekâlet sözleşmesinden doğan edimini de yerine
getirmiyor. Çünkü, vekilin borcu, satım sözleşmesi ile mülkiyetini elde et
tiği köleyi azat etme yükümlülüğüdür. Papinianus, bu durumda vekâlet
sözleşmesinden doğan duygulanım zararının ortaya çıkacağı görüşünde
dir. Papinianus'a göre, köle, satıcı efendinin oğlu veya kardeşi ise, satıcı
efendi, vekâlet sözleşmesinden doğan duygulanım zararını da talep ede
bilir.
alır. Her sözleşme için belli dava olanakları tanıyan Roma yargılamasında,
dava hakkı tanınmayan hukukî ilişkilerin ihlali bona fides'e aykırı görülerek
hile davasıyla (actio doli) bu alandaki boşluk doldurulmaya çalışılmıştır.
24. Primus. Secundus’a 1000 Sesterz karşılığında Pegasus isimli yarış atını
satıyor. Primus, mülkiyeti nakil işlemini yapmadan önce. Primus'\ın. ka
pısının önünde bağlı olan atı Horatius çalıyor ve yakındaki ormana gö
türüyor. Ormanda yıldırım çarpması sonucu Pegasus ölüyor. Aşağıdaki
somları olaya göre yanıtlayınız.
a. Satım sözleşmesinde hasar nedir? Açıklayınız.
Satımda hasar, sözleşmenin yapılması ile malın teslimi arasındaki zaman
aralığında, taraflara atfedilmeyen bir nedenle malın satıcının elinde iken
§ 5. Seçilmiş Karma Sınav Soruları 175
25. A. kölesi P’yi ücretsiz olarak 6 ay süreyle Roma’daki çiftlik evinde kul
lanmak üzere B’ye veriyor. B. köle P’yi Roma’daki çiftliğinde ev işle
rinde kullanırken, köle P’nin çok iyi Yunanca bildiğini öğrenince, onu.
kendisinin de ortak olduğu, dil öğretmek amacıyla kurulan şirketinde
çalıştırmaya başlıyor. Köle P. alınmasından bir ay sonra hastalanıyor ve
B. kölenin iyileşmesi için gerekli tedavi masrafını üstlenerek, iyileşme
sini sağlıyor. Üç ay sonra B. kölenin dil yeteneğinden daha iyi yararla
nabilmek amacıyla, onu. bir aylığına eğitim için gemiyle Yunanistan’a
gönderiyor. Gemi yolda fırtına nedeniyle batıyor ve köle P ölüyor. Ola
ya göre aşağıdaki soruları yanıtlayınız.
Masraf, bir mala sarf edilen veya onun için kullanılan paradır. Masraflar zo
runlu, faydalı ve lüks masraflar olmak üzere üçe ayrılır. Zorunlu masraflar,
şeyin varlığını ve değerini korumak için yapılması gerekli olan zorunlu har
camalardır. Faydalı masraflar, şeyin değerini, üretkenliğini ve verimini art
tırmak için yapılan harcamalardır. Lüks masraflar, bu iki masraf dışında ka
lan, maldan ekonomik bir yarar teminine yönelik olmayıp; kişinin zevkine
göre şeyin güzelleşmesi için, sırf süslemek amacıyla yapılmış olan harcama
lardır. Ariyet alan ariyet konusu mala, kullanım amacının dışında kalan,
olağanın dışında kalan olağanüstü masraflar (örneğin tedavi giderleri, ka
çan köleyi bulmak için yapılan masraflar gibi) yapmış ise bu masrafların
ariyet veren tarafından ödenmesi gerekir. B, köle P'nin tedavi masrafını
A'dan isteyebilir.
Ariyet alan kullanma hırsızlığı suçunu işlemiştir. Hırsız her zaman için te
merrüt halindedir. Temerrüde düşen borçlunun sorumluluğu ağırlaşır.
Mücbir nedenle malın yok olmasından dahi sorumlu tutulur.
§ 5. Seçilmiş Karma Sınav Soruları 177
26. Karısına bir yüzük hediye etmek isteyen A. evdeki yakut taşı ve altını
kuyumcu K’ya götürür ve bu yakut parçasıyla altını kullanarak karısına
bir yüzük yapmasını ister. Kuyumcu K. taşı yontma işlemini yanında ça
lıştırdığı kölesi B’ye verir. Köle B. taşı yontarken taşı kırar. Olaya göre
aşağıdaki soruları yanıtlayınız.
c. Kuyumcu K. taşı yontma işini kölesi B’ye verebilir mi? Kölesi B’ye bu
işi bırakması kusur olarak addedilir mi?
Sözleşmede açıkça kararlaştırılmışsa veya işin niteliği gereği o eser sadece
müteahhit tarafından ortaya çıkarılabilecek bir eser ise; bunun müteahhit
tarafından yapılmaması veya başkaları ile birlikte yapılması durumu kusur
olarak addedilir. Somut olayda kölesi B'ye bazı işlerin yapılmasını bırakması
kusur olarak addedilemez. Çünkü, istisna sözleşmesinde müteahhit, iş sa
hibiyle bağımlılık ilişkisi içerisinde değildir.
Somut olayda, ariyet konusu mal, ariyet alandan ariyet veren tarafından
çalınıyor. Aynen iade etme borcu altına giren ariyet alan, zilyet değil,
vazülyettir (detentor). Ariyet alan zilyet olsa idi zilyetlik hırsızlığından dola
yı ariyet verene dava açabilirdi. Dolayısıyla, zilyetlik hırsızlığından söz edi
lemez. Ariyet veren kasıtlı olarak sözleşmeyi ihlâl ettiği için sözleşmeden
doğan dava açılır.
§ 5. Seçilmiş Karma Sınav Soruları 179
28. Hırsız H. aile evladı E’den aile babası B?nin malını çalıyor ve bu malın
B?ye ait olduğunu bilmeden B ile vedia sözleşmesi yaparak, malı B‘ye
emanet olarak veriyor. Bu durumda Hırsız H ile aile babası B arasında
vedia sözleşmesi kurulmuş mudur? Tartışınız.
Açıklama: Hırsızlık malı vedia sözleşmesine konu olabilir ve vedia
sözleşmesinde iyiniyet gereğince vedia alanın aldığı malı iade etme bor
cu mutlak bir borçtur.
Hırsız H ile aile babası B arasında vedia sözleşmesi kurulmamıştır. Çünkü,
vedia sözleşmesinin doğasına (natura contractus) aykırıdır. Vedia sözleş
mesinin amacı, bir şeyi başkasına emanet etmektir; başkasına aitmiş gibi,
kendi malını elinde bulundurmak değildir.
b. G. H’ye ait değerli bir vazoyu ele geçirerek, o civardaki bir göle atmış
tır. Olayda furtum (hırsızlık) söz konusu mudur? Klasik ve lustinianus
Dönemlerine göre açıklayınız.
Klasik Hukuk Dönemi'nde malın hırsızlık yapma niyetiyle alınması hırsızlık
suçunun oluşması için yeterliydi. lustinianus Dönemi'nde ise furtum'un
oluşabilmesi için, başkasına ait bir şeyi onun iradesi olmaksızın ele geçiren
kişinin çıkar amacı ile (animus lucrandi) o şeyi ele geçirmiş olması şarttır.
Burada değerli vazonun ele geçirilmesi ve göle atılması durumu, Klasik Hu
kuk Dönemi'ne göre hırsızlık suçunu oluştururken; lustinianus Dönemi'ne
göre hırsızlık suçunu değil, mala zarar verme suçunu oluşturur.
c. Bu haksız fiili düzenleyen kanunun, sadece ilgili haksız fiile ilişkin bö
lümleri hakkında kısaca bilgi veriniz.
Lex Aquilia'nin birinci bölümünde bir başkasının kölesinin veya pecudes sı
nıfında yer alan dört ayaklı hayvanının hukuka aykırı olarak öldürülmesi
düzenlenmiştir.
Lex'in üçüncü bölümünde, birinci bölümün dışında kalan menkul mallara
hukuka aykırı olarak verilen zararlar düzenlenmiştir.
d. Metin ilgili haksız fiilin hangi unsuruna ilişkindir? Bu unsur, hangi da
valarla ve nasıl esnetilmiştir? Açıklayınız.
Metin, zararın bedenden bedene (corpore corpori) verilmiş olması unsuru
na ilişkindir. Bu unsura göre, malın kendisine, failin vücudu ile zarar veril
miş olması gerekiyordu.
Praetor'lar, Lex Aquilia'da düzenlenmeyen durumlara actio in factum ya da
actio utilis şeklinde dava olanakları tanıyarak, ölüme neden olma ve zarar
nedenini hazırlama durumlarını kapsayacak şekilde sorumluluğun kapsa
mını genişleterek, zararın "corpore corperi" verilmiş olması koşulunu hafif
lettiler.
32. A. eyalet arazisi üzerinde bulunan bağını B’ye kiralamak istiyor. Fakat
gidiş yolu sıkıntılı olduğu için, bir tepeye çıkarak B'ye bağı gösteriyor.
Bu duıumda teslim işlemi yapılmış mıdır? Neden?
Burada "uzun elden teslim" söz konusudur. Zilyetlik fiziksel (fiilen) ya da
araçların teslimi dışında, ayrıca eşyanın, kazananın rızasıyla ve fiilî egemen
liği kullanabileceği bir yere koyulmasıyla da devredilebilir. Bu, "uzak elden,
uzaktan teslim" (longa manu traditio) olarak da adlandırılan zilyetlik an
laşmasıdır.
33. A ile B. bir köle satımı üzerinde anlaşıyorlar. A kölenin bedelini hemen
ödüyor ve traditio işlemi ile B'den köleyi teslim alıyor. 6 ay sonra köle
kaçarak eski sahibi B'ye geri geliyor. A. bunun üzerine B'ye karşı köle
yi geri almak için dava açıyor. Aşağıdaki soruları olaya göre çözümle
yiniz.
a. A ile B arasında, başkasma ait biı- malın satımını konu edinen satım
sözleşmesi geçerli midir? Açıklayınız.
Hem Roma hukukunda hem de Türk-İsviçre hukuklarında satım sözleşmesi
taahhüt işlemidir. Taahhüt işlemi ile sadece bir borç üstlenme söz konusu
olur. Bir kişinin üzerinde tasarruf yetkisinin bulunmadığı bir mal ya da hak
ka ilişkin taahhüt işlemi (borçlandığı bir hukukî işlem) yapması mümkün
iken; o, bu işlemden doğan borcunu, tasarruf yetkisini elde etmedikçe ifa
edemez. Bu açıklamaların ışığı altında başkasının malını konu edinen satım
sözleşmesi taahhüt işlemi olduğu için geçerlidir.
35. Roma vatandaşı A. kendisine ait olan 10 Altını Roma vatandaşı B'ye
vererek. B’den bu altınları eritmesini ve doğum yapacak olan karısına
hediye etmek üzere. 500 Sesterz karşılığında bir altm gerdanlık yapma
sını ve gerdanlığı iki ay sonra teslim etmesini ister. B. bu teklifi kabul
eder, altınları alır ve işi yapmaya başlar. B. gerdanlığı, sözleşme ile be
lirlenen teslim tarihinden önce bitirir ve gerdanlığı C’ye satarak, geçerli
devir işlemiyle mülkiyetini nakleder. A. gerdanlığı teslim almak üzere
teslim talihinde B’nin yanma gelir. B. gerdanlığı tamamladığını, ancak
bir başkasına sattığını ve gerekli mülkiyeti devir işlemini yaptığını söy
ler. Aşağıdaki soruları olaya göre çözümleyiniz.
c. A’nın C’nin arazisi üzerine yaptığı evin mülkiyeti kime aittir? Bu konu
da geçerli olan ilkeyi de yazarak açıklayınız.
A’nın C’nin arazisi üzerinde yaptığı evin mülkiyeti C’ye aittir. Taşınırın ta
şınmazla birleşmesi söz konusudur. Bu durumda taşınmaz her daim ana
mal olarak kabul edilir ve taşınmazın maliki kimse, "superficies solo cedit
= üst arza/toprağa tâbidir" ilkesi gereğince birleşen taşınırın maliki de o
olur.
f. A. kendisine hiçbir yarar sağlamadığı halde, sırf C’ye zarar vermek için
mozaikleri söküp alabilir ıııi? Bu durumda A’ya karşı hangi yasak ileri
sürülebilir? Açıklayınız.
Roma hukuku, lüks masraflar maldan sökülüp alınırken asıl malın zarar
görmesi ve sökmenin sökene hiçbir yarar sağlamaması, sadece asıl malın
sahibine bir zarar verilmesi durumunda, sökme hakkının kullanılmasını ya
saklamıştır. Bu koşulların varlığı durumunda A’ya karşı "hakkın kötüye kul
lanılması yasağı" ileri sürülebilir.
37. Yolculuğa çıkacak olan Titus. çalınmasından korktuğu için, altm saatini
saklamak üzere arkadaşı Pius'a veriyor. Pius, bu saati bir süre saklıyor,
dalıa sonra ise takmaya başlıyor. Efendisinin kuyumcu dükkânını işleten
köle Pullo, Pius'w. kolunda bu saati görüyor ve 300 Sesterz’e kendisine
satmasını teklif ediyor. Pius, bu teklifi kabul ediyor. 300 Sesterz'l alıyor
ve saati Pullo'ya teslim ediyor. Yolculuktan dönen Titus, çarşıda gezer
ken kuyumcu dükkânında saatini görüyor. Kuyumcu dükkânına girerek,
zorla saati almaya kalkışıyor ve saati vermeyen Pullo'nun kolunu kırı
yor. Aşağıdaki soruları olaya göre çözümleyiniz.
Menkul bir malın ücretsiz olarak saklanmasını konu edindiği için Titus ile
Pius arasındaki sözleşme vedia sözleşmesidir. Real sözleşmeler içinde yer
alır. Vedia sözleşmesinin kurulması için tarafların karşılıklı ve birbirine uy
gun irade beyanları yanında, sözleşmenin konusunu oluşturan malın vedia
alana teslimi gerekir.
c. Pzus'un altm saati iade etmemesi halinde Titus. Pius'a karşı hangi davayı
açabilir?
Vedia alan, aldığı şeyi iade edemiyorsa, Klasik Hukuk Dönemi'nde kastın
dan, lustinianus Dönemi'nde ise kastından ve ağır ihmalinden sorumludur.
Pius, altın saati sattığı için kasıtlıdır. Her iki dönemde de Pius'a vedia söz
leşmesinden doğan dava açılır ve aldığı şeyin bedelini ödemeye mahkûm
edilir. Ayrca, vedia sözleşmesinin güvene dayanan bir sözleşme olması ne
deniyle Pius şerefsiz sayılır.
d. Pius. bu saati saklamanın karşılığı olarak 7'zte'dan bir ücret alsa idi.
sözleşmenin niteliği değişir miydi? Neden?
Vedia sözleşmesi ücretsiz bir sözleşmedir. Saklama karşılığında bir ücret
kararlaştırılmış olsaydı, sözleşmenin niteliği değişir ve rızaî sözleşmeler
arasında yer alan istisna sözleşmesi söz konusu olurdu.
e. Korunmak üzere verilen eşya, saat değil de. bir zeytin bahçesi olsa idi.
sözleşmenin niteliği değişir miydi? Neden?
Vedia sözleşmesinin konusunu sadece menkul (taşınır) mallar oluşturabilir.
Zeytin bahçesi gayrimenkul (taşınmaz) olduğu için, vedia sözleşmesine ko
nu olamaz. Ücretsiz olarak bir gayrimenkulün korunması, vekâlet sözleş
mesinin konusunu oluşturabilir.
bunda yer alır. Çünkü, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları
yanında, sözleşmeye konu olan malın da teslimi gerekir (consensus + res).
c. Metinde söz konusu olan adalet, dağıtıcı adalet midir, yoksa düzeltici
adalet midir? Hiçbir açıklama yapmadan sadece hangisi olduğunu yazı
nız.
Düzeltici adalettir.
b. Octavius ile Titus, yemek takımının kullanımı karşılığında bir ücret ka-
rarlaştırmış olsalardı. Octavius ile Titus arasındaki sözleşme değişil’
miydi? Neden? Açıklayınız.
Ariyet sözleşmesi Roma'da ücretsiz yapılan bir sözleşmedir. Ücret kararlaş
tırılmış olsaydı, Octavius ile Titus arasındaki sözleşme değişir ve kira söz
leşmesi olurdu.
e. Pullo'dan gümüş yemek takımını satm alan ve mal kendisine teslim edi
len Gaius mülkiyeti anında kazanabilir mi? Neden? Açıklayınız. Zaman
içerisinde mülkiyeti kazanması mümkün müdür? Neden? Açıklayınız.
Roma hukukunda, malik olmayan bir kimseden iyiniyetli olarak bir malı
devralan kişi o malın mülkiyetini anında kazanamazdı. Sadece, malik zan
nettiği kimseden geçerli bir devir işlemiyle mülkiyeti devralan kişinin, belli
koşulların gerçekleşmesiyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla malik olmasına
olanak tanınmıştır. Ancak, Gaius, kazandırıcı zamanaşımı ile de malın mül
kiyetini elde edemez. Çünkü, mal hırsızlık malıdır ve elverişli mal değildir.
§ 5. Seçilmiş Karma Sınav Soruları 189
40. Digesta 9.2.39. pr. (Pomponius): “Quintus Mucius şöyle yazar: Gebe bir
kısrak başkasının arazisinde otlarken, kovulduğu sırada düşük yaparsa,
sahibi kovalayana karşı, Lex Aquilia ’ya dayanarak dava açabilir mi so
rusu yöneltilir. Çünkü düşüğe neden olmak suretiyle zarar vermiştir.
Ona şiddetle vurduysa ya da vahşi bir şekilde kovaladıysa, Lex
Aquilia’ya dayanarak dava açılacağı kabul edilir.” Aşağıdaki somları
metne göre yanıtlayınız.
b. Metinde sözü edilen haksız fiili düzenleyen Lex Aquilia’nin ilgili bölü
mü hakkında bilgi veriniz.
Buradaki fiil Lex Aquilia'nm üçüncü bölümüne girmektedir. Bu bölümde,
köle ve pecudes sınıfında yer alan dört ayaklı hayvanların yararlanması ile
bunların dışında kalan diğer taşınır mallara, yakmak, kırmak ve kopar-
mak/tahrip etmek suretiyle verilen hukuka aykırı zararlar düzenlenmiştir.
aa. Kısrağın yavrusu, hukuken hangi mal ayırımı içerisinde yer alır?
Kısrağın yavrusu doğal semeredir. Doğal semereler, bir maldan doğal
yapısı gereği, özüne zarar vermeksizin, belli dönemler içinde elde edi
len ürünlerdir.
2. “Akıl hastası vasiyet yapamaz, çünkü ifade edebilecek bir iradesi yok
tur-' (Ulpianus Regula. 20.13) ifadesini, hukukî işlem kavramını ve hu
kukî işlem ehliyetinin koşullarını esas alarak değerlendiriniz.
c. Digesta 4.2.22 (Paulus): “Herhangi bir kimse şantajla bir şey almak için
birisini zindana atarsa, bu durumda yapılan işlemin hiçbir hükmü yok
tur. ”
Gaius Institutiones 4.2: “Bize karşı bir sözleşmeden veya bir haksız fiil
den dolayı borçlu olan bir kimseye karşı yönelttiğimiz, ya bir şey verme
sini, ya bir şey yapmasını ya da bir edada bulunmasını talep ettiğimiz
vakit ——————vardır.”
Gaius Institutiones 4.2: "---------------- ile maddî bir şeyin bize ait oldu
ğunu ya da üzerinde bîr intifa, kullanma, geçme, su geçirme veya belirli
bir yüksekliğe kadar inşaat yapma haklarını iddia ederiz..-”
10. B. arkadaşı A’dan. su taşımak üzere katırını bir ay süreyle ücretsiz ola
rak kullanmak üzere istiyor. A da katırını arkadaşı B’ye veriyor. B. hay
192 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
11. Stichus, Titus1 dan iyi biı- aşçı olduğu söylenen A tia isimli kadın köleyi,
yemek yaptırmak üzere 500 Sesterz'e satm alıyor. Titus. 500 Sesterz1!
alıyor ve ^rzn’nın mülkiyetini mancipatio ile devrediyor, zltafya yemek
yaptırmak isteyen Stichus. Atia'nın yemek yapmasını hiç bilmediğini
fark ediyor. Bu duruma sinirlenen Stichus. Atia'yı dövüyor ve kolunu
kırıyor. Aşağıdaki soruları olaya göre yanıtlayınız.
12. Stichus, Titus'™ kölelerinden olan Atia'yı 500 Sesterz, Pullo'yu ise
1000 Sesterz karşılığında satm alıyor. Titus, Atia'yı traditio ile. Pullo'yv
ise mancipatio ile devrediyor. Köleleri kullanmaya başlayan Stichus, biı-
§ 5. Seçilmiş Karma Sınav Soruları 193
d. Stichus. Titus'un çiftliğine kaçan Orta’yı alabilmek için bir dava hakkına
sahip midir? Açıklayınız?
d. Altm Gaerdanlıaın
G çalınması
i durumunu hukuken nitelendiriniz. Pullo.•
herhangi bir kusuru olmadığını kanıtlarsa sorumluluktan kurtulabilir mi?
Dönemlere göre belirtiniz.
194 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
14. Uzun bir yolculuğa çıkmak üzere olan A. çok değerli altın saatini, ken
disi yolculuktan dönünceye kadar kullanmak üzere, arkadaşı B'ye veri
yor. Efendisinin kuyumcu dükkânını işleten Köle K. B’nin kolundaki
saati çok beğeniyor ve 300 Sesterz'e kendisine satmasını teklif ediyor.
B. bu teklifi kabul ediyor. 300 Sesterz’i alıyor ve saati K’ye teslim edi
yor. Bir süre saati vitrinde sergileyen K. satılmadığını görünce altın saa
ti eritiyor ve kendi altınından da katarak bir altın gerdanlık yapıyor. Ku
yumcuda altm gerdanlığı gören D. 500 Sesterz’e satın alıyor, parasını
hemen ödüyor ve gerdanlığı bir hafta sonra alacağını söylüyor. O akşam
kuyumcu dükkânına giren hırsız E. gerdanlığı çalıyor ve 700 Sesterz’e
F'ye satıyor ve teslim ediyor. Bir hafta sonra altm gerdanlığı almak için
kuyumcu dükkânına gelen D. altm gerdanlığın çalındığını öğrenince çok
sinirleniyor ve K’nin efendisini yaralıyor. Aşağıdaki soruları olaya göre
çözümleyiniz.
b. B. bu saati kullanmalım karşılığı olarak A'dan bir ücret alsa idi. hukukî
ilişkinin niteliği değişir miydi? Neden?
c. Kuyumcu K’nin altm saati eritip, kendi altınından da katarak bir altm
gerdanlık yapması fiilini hukuken nitelendiriniz. Altm gerdanlığın mali
ki kimdir? Dönemlere göre belirtiniz.
f. F. bu bileziğin maliki olmuş mudur? F’nin herhangi bir yolla malik ol
ması düşünülebilir mi? Neden?
b. Primus Secundus'a anılan yarış atını teslim etmemiş olsaydı, söz konusu
sözleşme kurulabilir miydi? Neden?
17. Vasisinden izin alan 30 yaşındaki Atia, babasının terzi dükkânını işleten
35 yaşındaki aile evladı Titus'a ipek kumaşını götürüyor ve bir elbise
dikmesini istiyor. Jria ve Titus, elbisenin 50 Sesterz karşılığında dikile
ceği. elbisenin 15 gün sonra teslim edileceği ve 50 Sesterz’in teslim sıra
sında ödeneceği noktalarında anlaşıyorlar. Elbise dikildikten soma ve
fakat teslimden önce köle Horatius tarafından çalınıyor. Horatius bu el
biseyi 100 Sesterz karşılığında Octavia'ya satıyor ve teslim ediyor. Git
tiği yemekte Octavia'nm üzerinde elbiseyi gören Atia. sinirlenerek
Octavia'yı hırsızlıkla suçluyor ve ona tokat atıyor. Aşağıdaki somları
olaya göre çözümleyiniz.
d. Atia, dikiş parası olan 50 Sesterz yerine Titus'a başka bir kumaş versey
di. Atia ile Titus arasındaki sözleşme değişir miydi? Neden?
18. Baba egemenliği altında bulunan 11 yaşındaki aile evladı Titus, ayakka
bı tamircisi Stichus'un yanma çırak olarak veriliyor. Bir süre sonra.
Stichus. işi iyi öğrenemediğini söyleyerek Titus'u azarlıyor ve elindeki
ayakkabı kalıbıyla başına vuruyor. Bu vurmanın etkisiyle çırak Titus'un
gözü çıkıyor. Aşağıdaki sorulan olaya göre yanıtlayınız.
b. Octavius ile Titus evin onarımı için bir ücret kararlaştırmış olsalardı.
Octavius ile Titus arasındaki sözleşme değişir miydi? Neden?
e. Titus ile Stichus arasındaki kira sözleşmesi geçerli midir? Neden? Kira
sözleşmesinden ne tür bir hak doğar? Stichus, bu kira sözleşmesinden
doğan hakkını Octavius's karşı ileri sürebilir mi? Neden?
198 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
20. A ile B. konusu 10 (on) sepet üzümün ödünç olarak verilmesi olan bir
sözleşme yapmışlar ve A. B'ye 10 (on) sepet üzümü teslim etmiştir.
Teslim aldığı üzüm sepetlerini evine götüren B. sepetleri boşalttığında,
üzümlerin ezik, bozuk ve de küflenmiş olduklarmı görmüştür. Aşağıda
ki soruları olaya göre yanıtlayınız.
a. A ile B arasındaki ödünç sözleşmesi Roma sözleşmeler sistemi içinde
hangi gruba girer? Açıklayınız.
21. Secundus kızını Tertius ile evlendireceği ümidiyle. Tertius'z cihaz (dos)
olarak bir ev ve bir miktar para vermiştir. Ancak daha sonra bu evlilik ger
çekleşmemiştir. Secundus, Tertius9 a verdiği şeyleri aynî bir dava olan rei
vindicatio (istihkak davası) ile geri alabilir mi? Secundus, bu dava ile ala
mazsa. Tertius'z karşı başka bir dava olanağına sahip midir? Açıklayınız.
a. S. B’ye ait olan malı A’ya satıyor. Başkasına ait olan malın mülkiyeti
nakledilemeyeceği için S’nin mülkiyeti devredememesi başlangıçtaki
hukukî imkânsızlıktır.
d. Ödünç sözleşmesinden doğan borç cins borcu olduğu için, “cins yok
olmaz” (genus non pent) kuralı gereğince ödünç alan hiçbir zaman bor
cundan kurtulmaz.
a. A’nm B’ye sattığı evin bahçesinde yaptığı çardak, evin bütünleyici par
çası (mütemmim cüz) olarak kabul edilir.
b. Gemi fizikî olarak bölünemeyen bir mal olduğu için. A ve B. gemi üze
rinde aynı anda mülkiyet hakkına sahip olamaz.
Tahiroğlu, B. /Erdoğmuş, B.: Roma Hukuku Dersleri. Pax Romana, 12. bası. İstanbul
2012
Tahiroğlu, B.. Erdoğmuş, B.: Roma Usul Hukuku Dersleri. İstanbul 2001
Tahiroğlu, B.: “Roma Hukukunda Azad Etmenin Tahditleri”. İÜHFM (1973). C. 38,
Sa. 1-4, s. 521-545
Tahiroğlu, B.: Roma Borçlar Hukuku. İstanbul 2000
Tahiroğlu, B.: Roma Hukukunda iniuria. İstanbul 1969
Tahiroğlu, B.: Roma Hukukunda Mülkiyet Hakkının Sınırları. 3. basım. İstanbul 2001
Türkoğlu-Özdemir, G.: "Roma Medenî Usul Hukukunda Formula Yargılaması”,
DEÜHFD (2005). C. 7, Sa. 1, s. 167-212
Umur, Z.: Roma Hukuku Ders Notları. İstanbul 1997
Umur, Z.: Roma Hukuku Lügati. İstanbul 1983
Umur, Z.: Roma Hukuku. Eşya Hukuku, İstanbul 1983
Umur, Z.: Roma Hukuku, Tarihî Giriş ve Kaynaklar, İstanbul 1967
Ventura, M. (Çev. Şemsettin Talip): Roma Hukuku, C. I, İstanbul 1934
Villers, R. (Çev. Bülent Tahiroğlu): "Roma Hukukunda Cumhuriyet Devri Sonuna
Kadar Kadının Hukukî Durumu”, İÜHFM (1974), C. 39, s. 427-438
Villey, M. (Çev. Bülent Tahiroğlu), Roma Hukuku Güncelliği, İstanbul 1985
von Lübtou, U.: “Cicero und die Methode der römischen Jurisprudenz”, FS Wenger I
(1944), s. 224-235
von Lübtow, U.: “De iustitia et iure”, SZ 66 (1948), s. 458-565
Wacke, A.: “Circumscribere, gerechter Preis und die Arten der List”, SZ 94 (1977), s.
184-246
Wacke, A.: “Notwehr und Notstand bei der aquilischen Haftung”, SZ 106 (1989), s.
469-501
Wacke, A.: ''Zum dolus-Begriff der actio de dolo”, RIDA 27 (1980), s. 349-386
Waldstein, W./Rainer, M. J.: Römische Rechtsgeschichte, 10. neu bearbeitete Aufl.,
München 2005
Waldstein, W.: Entscheidungsgrundlagen der klassischen römischen Juristen”,
ANRW11/15 (1976), s. 4-10o'_ "
Waldstein, W.: “lus naturale im nachklassischen römischen Recht und bei Justinian”,
SZ 111 (1994), s. 1-65
Waldstein, W.: “Vorpositive Ordnungselemente im Römischen Recht”, Österreichi-
sche Zeitschrift fur öffentliches Recht 17 (1967). s. 1-26
Wieacker, F.: “Haftungsformen des römischen Gesellschaftsrechts”, SZ 54 (1934), s.
35-79
208 Roma Özel Hukuku Uygulamalı Çalışmaları
Wieacker, F.: “Offene Wertungen bei den römischen Juristen”, SZ 94 (1977). s. 1-42
Wieacker, F.: “Zum Ursprung der bonae fıdei iudicia”, SZ 80 (1963), s. 1-41
Wieacker, F: “Über das Verhâltnis der römischen Fachjurisprudenz zur griechisch-
hellenistischen Theorie”, RIDA 20 (1968), s. 448-477
Zilelioğlu, H.: “Roma Hukukundaki Sorumluluk Ölçütlerine Genel Bir Bakış”,
AÜHFD 1987. C. 39, Sa. 1-4, s. 241-264
Zimmermann, R.: The Law of Obligations: Roman Foundations of the Civilian
Tradition. Cape Town 1990