Professional Documents
Culture Documents
Hafta Turk Dili PDF
Hafta Turk Dili PDF
Hafta Turk Dili PDF
Bir dili ses, şekil ve cumle yapılan ile dilin ceşitli oğeleri tıraşındaki anlam ilişkileri
acısından inceleyerek bunlarla ilgili kuralları ve işleyiş ozelliklerini oltaya koyan bilim
dalına dil bilgisi denir.
Dil bilgisi karşılığında Tuıkcede de kullanılan ve Yunancada “yazı” demek olan
gramma (< graphein “yazmak’5) kokune dayanan grama• terimi, bugun bircok dilde
(Yunanca granunatike, Latince grammatica, Fransızca grammaire, İngilizce gramnıar,
Almanca grammauk) varlığını surdurmektedir.17
Dil bilgisi dili ele alıp değerlendirme durumuna gore bazı kollara ayrılır:
Genel Dil Bilgisi
Hicbir dille sınırlanmadan, başka bir deyişle, ozel olarak bir dili değil de genel anlamda
insan dilinin kuruluşundaki esasları, insan dilinin kurallarını, duşunceyi anlatma
şekillerini ve bu anlatımda gramatikal kategorilerin meydana cıkışını ve gelişmesini
inceleyen dil bilgisi dalıdır.
Genel dil bilgisine evrensel dil bilgisi ya da felsefi dil bilgisi de denir.
Bunun bir alt bolumu vardır:
Karşılaştırmalı Genel Dil Bilgisi
Dilin genel ilkelerini, her yerde ve her donemde gecerli olan kurallarını, aile farkı
gozetmeden butun doğal dilleri karşılaştırmak yoluyla ortaya koymaya calışan dil bilgisi
dalıdır.
Özel Dil Bilgisi
Bİr dil ailesini, bir dili ya da bir dilin lehcelerini ele alan dil bilgisi dalıdır.
Alt bolumleri şunlardır:
Karşılaştırmalı Dil Bilgisi
Dil ve lehceleri ses. şekil, yapı ve soz dizimi bakımından kendi aileleri icinde birbirleriyle
karşılaştırarak inceleyen dil bilgisi dalıdır.
Betimlemeli (Tasvirci) Dil Bilgisi
Herhangi bir dilin ya da lehcenin betimlemeli acıklamasını herhangi bir karşılaştırma
yapmadan ortaya koyan dil bilgisi dalıdır.
İki şekli vardır:
Statik ya da Senkronik Dil Bilgisi
Bir dilin ya da lehcenin belli bir donemindeki kesitini ele alarak, dilin ya da lehcenin
soz konusu donemdeki yapısını ve kurallarını senkronik-yani o doneme ozgu kurallarla
inceleyen dil bilgisi dalıdır.
Tarihi ya da Gelişmeli Dil Bilgisi
Belli bir dilin, lehcenin ya da dil ailesinin tarih boyunca gecirdiği değişiklikleri tespit
eden, soz konusu dilin, lehcenin ya da dil ailesinin gelişimini ortaya koymaya calışan dil
bilgisi dalıdır.
duğum: iplik, ip, halat gibi kolay bukulen şeyleri kıvırıp kendi uzerine veya birbirine
dolayarak yapılan boğuııi.
< duğ- ‘bağlamak, duğumlemek’+-^/77 eki. Turkce duğ- fiilinin eskiden beri kullanıldığını
goruyoruz. Kaşgarlı Mahmut bu fiili fiig- ‘bağlamak, duğumlemek' olarak saklamıştır.
Altayca, Teleiitce, Şorca gibi diyalektlerde /u- ‘duğum yapmak’ bicimi gecer.
Diyalektlerde bu fiilin daha cok -un ekiyle kurulmuş turevleri kullanılır: Tkm duvi'm
‘duğiim' dimmcek ‘duğum, kucuk duğum’, -Nog tuy in. -KKlp tuy in. - Krg tuyim. bk.
duğme (Eren 1999: 125-126)
Tııncer Giilensoy, Turkiye Turkcesindeki Tui'kce Sozcuklerin Koken Bilgisi Sozluğu
l getir- maddesi.
getir- [‘getirmek’ =ET. ketiir- < keltiir- (DLT) < kel-tiir- TT. GETİR- (İ/İŞ/ME(’K)AIME(
K) ~ Az. gutir-: Bşk. kiltir-, Kzk. k e l t i r Kırg. kefir-: Tat. kitir-\ Trkm. getir-, YlJyg.
kaltir- (Giilensoy 2007: 367).
Sevan Nişanyan, Cağdaş Tiirkcenin Etimolojik Sozluğil ayır- maddesi.
ayır[mak [ETıi] Or viii adrıl- ayrılmak
[ETLİ] UvB x adır-/adur- ayırmak, tefrik etmek
< ATu *ad-/*adı- acmak, ayırmak +Ur-
• “Acmak” anlamını iceren bir dizi ETLİ kok arasındaki ilişki ilgi cekicidir. Karş. ak
(acık renkli), ağ (seyrek dikiş veya iki bacak arasındaki acıklık), apış (iki bacak arasındaki
acıklık), apış- (ağzını acmak).
EŞKOKENLİLER: ETLİ *ad: ay-, ayık, ayıkla-, ayıl-, ayır-, ayırt, aymaz, ayrı, ayrıcalık,
ayrık, ayrıksı, ayrım, ayrıntı, ayrış- (Nişanyan 2007: 58).
Petroİ. Kuznetsov, “Turkiye Tiirkcesinin Morfoetimoloj isine Dair”, Turk Dili Araştırmaları
Yıllığı Belleten 1995, TLirk Dil Kurumu Yayınları, s. 193-262, Ankara, 1997.
-(a)r/-(ı)r eki (geniş zaman): -ar, -er/-ır, -ir, -ur, -Lir/-r eki hem zaman hem de ortac
ekidir. Yukarıda belirttiğimiz gibi biz zamanların partisiplerden değil, genellikle partisiplerin
zamanlardan oluşmuş oldukları fikrindeyiz22. Buna gore burada ve ileride herhangi
bir “ortacsın etimolojisinden soz edilmeyecektir.
Bilginlerin -(°)r ekinin etimolojisi hususundaki goruşleri ilginc olmakla beraber burada
layık oldukları tenkide gereken yeri ayıramıyoruz. İlgilendiğimiz konuya kaynaşma
kuramının taraftarları sıfatıyla eğilen G. Doeıfer, E. A. Grunina. L. Johanson ve B. A.
Serebrennikov’un, keza ~(°)r ekini bir ortac veya yonelme-verme hali ekinden cıkarmayı
duşunen N. A. Baskakov ile A. N. Kononov’uıı tahminlerini bir yana bıraktığımız gibi incelediğimiz ekin kokenini
er isminde gormek isteyen J. Deny veya er- fiilinde arayan
İ. A. Batmanov'un goruşlerini de gerekceli bulmuyoruz. Kononov 801i yıllarda yeni
bir tahminde bulunup -yur/-yar lahikalarında bir -ğııAğa ekiyle bir -r ekini gordu. Fakat
hicbir anıtta, hicbir lehcede geniş zaman ekindeki y yerinde bir ğ/g gorulmuş değildir.
Hem ğ, g olsa biraz aşağıda değineceğimiz seveyiiı; bakayur şekilleri oluşmaz, sevgiiı;
hakğıır (hakkini olurdu.
Eski Tiirkcede -(°)r eki uc anlamda karşımıza cıkar: Gecmiş zaman, gelecek zaman,
şimdiki zaman. Şimdiki zaman anlamının başka ikisine nazaran daha onemli olduğunu
iddia edebiliriz (Şimdiki zaman anlamı ifade edilmeyen bir dil tasavvur edilemez). Eski
Tiirkcede bu anlamı vermek icin ~(°)r in dışında bir arac bulunmadığı icin anılan ekin
her şeyden once şimdiki zaman eki olduğunu teslim etmeliyiz.
Ta eski zamanlardan beri -yur, -yur/-ur, -ur/-ar, -er/-ır, -ir/-r gibi birkac bicimi bilinen
geniş zaman ekinin, R. Arat’m yazdığına gore “gerek unlulerle gerek unsuzler ile biten
fiillerde aynı olmak uzere, bilhassa eski metinlerde, ııımımi olarak -ur ve -ur (unlulerle
biten fiillerde iki unlu arasına bir yardımcı y gelmek suretiyle) kullanıldığını goruyoruz.
Alıntıladığımız fikri yalnız bir yonden şupheli buluyoruz: y unsuzunun bir “yardımcı”
ses olduğunu ispatlamak icin delil bulunmayacağı kanısındayız. Gercekten de “yardımcı”
y'den soz ediliyorsa, Oğıtz-name'deki sev(e)yiir erdi (=severdi) şekli C. Bıockelmann'm
daha iki eski el yazmasında bulduğu kileyiirsin (=geliyorsun), kileyurmiz (=ge!iyoruz),
bakiiyunlı (=bakıyordu) şekillerinin mevcudiyeti nasıl izah edilebilir? Neden sev-ur (veya
sev-er) değil de sev(e)yuı; kil-iir (kel-iir) değil de kil-eyur? Ekimizin iki değil uc sesli
(-yur, -yiir, belki de -yor) olduğunu kabul edersek mesele değişir. O halde y unsuzunun
yukarıda andığımız ozelliği (yani unsuzlerden sonraki durumdan kurtulması temayulu)
goze alınacak olursa, cok eski zamanlarda karşımıza cıkan sev-yiir, kil-yiir (kel-yur),
bak-yur gibi gramer kelimelerinin, akışına (euphonie) surecine uğrayarak once sev-e-yiiı;
kil-e-yur, bak-a-yur kalıplarına girişlerine (ki bu şekiller de yukarıda geciyor), sonra da
kısalarak sev-iir veya sev-er, kel-iir veya kel-er, bak-ıır veya bak-ar gibi şekiller alışlarına
doğal bir gelişme seyri gozuyle bakılacaktır.
Eğer geniş zaman (sabık şimdiki zaman) ekinin en kadim bicimi -yur, -yiir (veya
-yor, -yor) ise, kokenini bulmak zor değildir; kokeni elbette ki yor (veyayon, yiirii) fiilidir.
Yalnız bir soruyu izaha hacet vardır: Şimdiki zamanla yuru (yor) fiili arasında ne gibi bir
bağ olabilir? Anlaşılıyor ki yor (yuru) fiili “yarı yardımcı” bir fiil olarak ilkin -ve uzun
zaman- sadece devinim (hareket) ifade eden fiillere takıldı, orneğin kel yor yahut ta kel
yuru (=geliyor; yani madem yurii(yor), adım atıyor, demek ki gel(mek) eylemi henuz
tamamlanmış sayılamaz), kel yor yahut kel yiirii (=gidiyor; madem adım attığını yuruduğunu
goruyoruz, ket(mek) eyleminin herhalde gecmişle ilgisi yoktur). Ancak kel ket
(kit), bar (var), in, cık gibi devinim fiillerine, şimdiki zaman anlamını vermek iizere iyice
bağlandıktan sonra yor (yiiru) fiili “yarı yardımcılıktan cıkmış, tam “yardımcı fiil” olarak başka fiillere de katılmaya
başlamıştı, mesela yut yor ('‘yatıp yuruyor” değil tabii, sadece
"yatıyor” anlamında). Yor (yurii) yardımcı fiilinin -yor (-yur) ekine donuşmesi (mesela
yat yor ya da yal yurii yat-yor; yat-yiir) hicbir izah istemez. Geniş zamanla gelecek
zaman, -yiir (-yor) ekinin cok sonra edindiği anlamlarıdır (Kuznetsov 1997: 206-207).
Lehce Bilgisi (Diyalektoloji)
Bir dilin lehce, ağız ve şive gibi dallanın, bunlar arasındaki ses, şekil ve soz farklılıklarını
ortaya koymayı amaclayan dil bilgisi dalma lehçe bilgisi denir3.
Lehce bilgisinin belli başlı inceleme alanları: Lehce, şive ve ağızlar, lehce, şive
ve ağızların sınırları, dil haritalarının hazırlanması vb.
Kelime Bilgisi (Leksikoloji)
Bir dilin kelime varlığını şekil bilgisi, cumle bilgisi, anlam bilgisi acısından ele alarak
t u r e t m e d e gorev alan birimlerini, birleşik kelimelerini, kalıplaşmış şekillerini, deyimlerini,
atasozlerini, alıntı kelime vb. oğelerini inceleyen, bunların koken yapılarını araştıran, şekil
ve anlam bilimi acısından gecirdikleri değişme ve gelişmeleri belirleyen dil bilgisi dalma
kelime bilgisi denir.
Kelime bilgisi anlam bilgisi ve şekil bilgisiyle cok yakın bir bağlantı icindedir.
Kelime bilgisinin belli başlı inceleme alanları: Dillerin soz varlığı, dilleri oluşturan
kelimeler, bu kelimelerin aldıktan bicimler, kokenleri, oluşumları vb.
Sozliik Bilgisi (Leksikografı)
Bir dilin veya karşılaştırmalı olarak ceşitli dillerin soz varlığını sozluk biciminde
ortaya koyma yontemlerini ve uygulama yollarını gosteren dil bilgisi dalıdır. Aslında
sözlük bilgisi kelime bilgisinin sozluk hazırlama yontem ve tekniklerini inceleyen, sozluk
hazırlama ilke ve sorunlarıyla uğraşan dalına verilen addır.
Sözlük bilgisinin belli başlı inceleme alanları: Sozluğe alınacak kelimelerin belirlenmesi,
bu kelimelerin yapı ve anlamca tanımlanmaları vb.