Professional Documents
Culture Documents
Felsefi̇ Düşünceni̇n Oluşumu 5. Hafta
Felsefi̇ Düşünceni̇n Oluşumu 5. Hafta
İdealar, tanrıların dünya üzerindeki etkisine benzer bir etkiye sahiptirler. Evrende
varolan her şeyin tanrılarda bağlantılı olduğu gibi, aynı şeyler ya doğrudan ya da dolaylı
olarak idealarla bağlantılıdır. İdeaların salt iyi ve mükemmel olmaları, onları zamansız
dolaysıyla da değişme ve bozulmalardan uzak oldukları anlamına gelmektedir. İdealar
dünyası ile insanlar arasındaki bağlantıyı ruh sağlamaktadır. Platon Phaidros, kitabında,
idealar dünyasını şöyle tasvir etmiştir: Renksiz, şekilsiz, dokunmak istendiğinde varlığı ile
yokluğu belirsiz, ancak ruhu idare eden aklın görebileceği hakikat, asıl bilginin yurdu olan
yer (Phaidros, 247). Görülemeyen, dokunulamayan ancak akılla fark edilebilen (Guthrie
1975, IV. 403) renksiz, şekilsiz yapı, mükemmel model olarak ortaya çıkmaktadır.
1
yüzüne düşer. Hakikatleri görme ölçüsüne göre ruhların dünyadaki konumları belirlenir.
Hakikatlerin çoğunu gören ruhlar, güzelin, Musalar’ın ve aşkın dostu olan filozoflar olarak
doğarlar. İkinci sırada yer alanlar, yasalara saygılı, iyi bir savaşçı, usta bir komutan olan
kral olarak doğarlar. Üçüncü sıradakiler, devlet adamı, idareci ya da iş adamı olurlar.
Dördüncü sıradakiler, yorulmak bilmez bir idmancı ya da hekim olarak doğarlar. Beşinci
sıradakiler, kahin ya da mistik bilgileri tanıyanlar, altıncı sıradakiler, şair ya da taklitle
uğraşanlar, yedinci sıradakiler, zanaatkar ya da çiftçi, sekizinci sıradakiler, sofistler ve
demagoglar, dokuzuncu sıradakiler, tiran olarak doğarlar (Phaidros, 248 c-e; Guthrie 1975,
IV. 403-404). Bu kişilerin ruhlarının süreçleri, davranışlarına bağlı olarak iyileşmekte ya
da kötüleşmektedir. Ancak hakikatler dünyasını hiç görmeyen ruhlar, insan olamazlar
(Phaidros, 249c). İnsan olmak için, duyumların çokluğunu, adına idea denilen birliğe
indirme becerisini göstermek gerekir. Bu beceri, tanrıların peşinden giderek, gök
kubbenin ötesinde olan hakikatler alemini görenlerin bedenlenerek insan haline
geldiğinde, gördüklerini hatırlamasıyla mümkün olmaktadır (Phaidros,249c). Hatırlama
gücü en yüksek olan filozoftur; çünkü o tanrıyı en iyi takip edebilendir.
2
hakikati bilen filozoflar, hakikati kavrayabilmektedirler. Hakikati kavrayanlar da, insan
işlerinden uzaklaşmaktadırlar.
Platon’un idealar öğretisi, uğraştığı sorunları çözmek için geliştirilen bir modeldir.
Platonun uğraştığı sorunlardan biri de, bu modelin içerdiği hakikatleri, insanların nasıl
bilebilecekleri ve nasıl kullanacaklarıdır. Platon bu sorunu çözmek için, Orfeusçu ve
Phytagorasçı ruh öğretilerinin, ruhun tekrar doğumu ve yeniden hatırlaması gibi bazı
özelliklerini benimsemiştir. Platon’a göre en değerli şey hayat değil, ruhtur; çünkü ruh,
ideal, ezeli ve ebedi dünyaya aittir (Eliade 2003/3, 229-230). Platon Orfeusçu ve
Phytagorasçı ruh öğretisini doğu kaynaklarıyla birleştirerek, kişisel bir görüş olarak, tutarlı
bir şekilde temellendirmiş, Homeros ve Hesiodos’a dayalı mitolojiyi önemsememiştir
(Eliade 2003/3, 231). Bu tavrın başlıca nedenlerinden biri de, ruhun ebedi ve efendi
oluşuyla bedenin köle olması, Homeros ile Hesiodos’un kitaplarında ve Milet okulu
düşünürlerinde yer almamış olmasıdır (Thomson 1988/1, 288). Platon’un insanın ruhunu
göksel bir kökenle açıklaması, idealar dünyası ile kültürel dünya arasındaki bağlantıyı
temellendirmektedir.
İdea öğretisi, evrenin ve evrendeki her şeyin yapılışına model olmuştur. Modelin
temel özeliği, hiç değişmeyen, değişmelerden etkilenmeyen, mükemmel, kendi kendilerine
yeterli olmalarıdır. Dünyadaki sorunların kaynağı olan, değişme ve bozulmanın dışında
kalan idealar, değişme ve bozulma için çareler aranırken aklıda tutulmuştur. Evrenin
kuruluşu, toplumun biçimlendirilişi, devlet adamı tipi, söz konusu model çerçevesinde
geliştirilmiştir.