Professional Documents
Culture Documents
CAPELLE. Sokrates Ten Önce Felsefe. CAPELLE Sokrates'ten Önce Felsefe I K A B A L C I KABALCİ
CAPELLE. Sokrates Ten Önce Felsefe. CAPELLE Sokrates'ten Önce Felsefe I K A B A L C I KABALCİ
CAPELLE
Felsefe
i
KABALCİ
CAPELLE Sokrates'ten Önce Felsefe I k a b a lc i
SOKRATES'TEN ONCE FELSEFE
(FRAGMANLAR - DOKSOGRAFLAR)
(I. CİLT)
Yayımlayan:
W ilhelm Capelle
Almancadan Çeviren:
Oğuz Özügül
kKABALCI
KABALCI YAYINEVİ 46
Felsefe Dizisi 9
KABALCI YAYINEVİ
Başmusahip Sokak Talaş Han No. 16/5
Cağaloglu 34410 İSTANBUL
Tel: (0212) 526 85 86 - 522 63 05 Fax: (0212) 526 84 95
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
I. Sokrates'ten Ö nce Felsefe 15
II. Kaynaklar 20
Birinci Bölüm
GREK FELSEFESİNİN ÖNÖYKÜSÜ:
EVRENDOĞUM RAPSODLARI VE DÜZYAZILARI
O rpheusçular 25
O rpheus Söylencesine İlişkin İlk Belgeler 31
O rpheusçu Tanrıdogum ve E vrendogum .................................... 32
İlk O rpheusçu Ruh Ö ğretisi............................................................ 36
Musaios 39
Giritli E p id em ides................................................................................... 41
Syroslu P h erek y d e s................................................................................. 44
E vrendogum ........................................................................................ 44
Ruh Üstüne 47
Rhegionlu T h e a g e n e s............................................................................ 48
Argoslu Akusilaos 48
M. Ö. 6. Yüzyılda Astronomi İçerikli Eserler 53
Hesiodos 53
Tenedoslu K leostratos............................................................................ 54
Yedi Bilge 55
I. K leobulos'un S özleri................................................................... 56
VI SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
İkinci Bölüm
ESKİ IONYA DOĞA FİLOZOFLARI
Thales 59
A. Evren İmgesi 61
I. Astronomi 6l
II. Matematik 61
III. Dünya İmgesi 6l
1. D eprem in Açıklanışı 62 - 2. Nil Taşmalarının Açıklanışı
62
B. Felsefe 62
I. İlke 62
II. Ruh Üstüne 63
III. Tanrılar Üstüne 63
Anaximandros 63
A. Evren İmgesi 66
I. A stro n o m i 66
1. D önm elerin Nedeni 67 2. Güneşle Ayın Hareketi 68
3- Ay 68
II. Dünya 68
1. Konum u 68 - 2. D ünyanın Biçimi 69 - 3. Anaximandros
ilk Haritayı Çiziyor 69 4. Denizin Meydana Gelişi 70 -
5. Sismoloji 70
III. Meteoroloji 70
B. Felsefe 71
İÇİNDEKİLER VII
I. İlke 71
1. Anaxim andros'un Sonsuzu ilke Olarak Benimsemesinin
Nedenleri 71 2. Sonsuz'un Yüklemleri 72 - 3. Hareketin
Ebediliği 73
II. ŞeylerinSonsuzdan Meydana Gelişleri 73
1. Evrendoğum 73 - 2. Sayısız Dünyalar 74
III. Canlı Varlıklar Üstüne 75
1. İnsanın O luşum u 75 - 2. Ruh Üstüne 76
Anaximenes 76
A. Evren İm g esi............................................................................... 78
I. Yıldızlar ve Oluşumları 78
1. Töz ve Biçim 78 - 2. Yıldızların Yörüngesi 79 - 3. Yıl
dızların D önüşü 79 4. Sabit Yıldızlar 79 5. Karanlık
G ök Cisimleri 80 6. G ökyüzü 80 7. Evrenin Hare
keti 80
II. Gök Cismi Olarak Y ery ü zü ........................................... 80
III. M eteoroloji........................................................................ 80
1. Hava: Varoluşunun Kanıtları 8 0 - 2 . Meteorolojik Süreç
lerle Fenom enlerin Havadan Meydana Gelmesi 81
B. Felsefe 82
I. ilke 82
II. Tek Evren 83
III. Canlı Varlıklar 83
Ruh 83
Üçüncü Bölüm
PYTHAGORAS VE ESKİ PYTHAGORASÇILAR
Sokrates'ten Önceki Filozofların Pythagoras'u ve Öğretisine
lişkin Sözleri 87
Eski Pythagorasçılar:
Himeralı Petron 88
Metapontlu H ip p aso s............................................................................. 89
VIII SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
Krotonlu Aikmaion 89
Makro ve Mikro E\Ten 93
A lkm aion'un Psiko-Fizyoloji Alanındaki Büyük K eşfi............. 94
insanla Hayvan Arasındaki Temel Fark 96
İnsanlarla Tanrılar Arasındaki Fark 96
Dördüncü Bölüm
KOLOPHONLU XENOPHANES
A. F izik ................................................................................................. 100
I. Astronomi 100
1. G üneş 100 - 2. Ay 101
II. Meteoroloji 102
III. Coğrafya ve J e o lo ji.......................................................... 103
B. Felsefe 104
I. Aydınlanmanın Ö ncüsü 104
1. H esiodos'un Mitsel Eserlerinin Reddi 104 - 2. lnsanbi-
çimli Çoktanrıcılığa Karşı 105
II. Evren-Bir 106
III. inanç Üstüne 108
IV. insan Üstüne 109
Beşinci Bölüm
EPHESOSLU HERAKLEITOS
A. Fizik 114
I. Y ukandaki BildiriyeEk. G üneş Ü s tü n e ........................ 115
B. Metafizik 116
I. Şeylerin Bir'liği 116
II. Şeylerin A kışı.................................................................... 117
III. Karşıtlar Üstüne 117
IV Evrensel ilke Olarak Savaş 119
İÇİNDEKİLER IX
V. Logos 119
VI. Olumlu "Tanrıbilim" 121
VII. Evrensel Süreç 125
VIII. Mikro Evren 127
1. Ruh 127 - a. Ruhun Eskatolojisi 128 - b. Ruh ve Beden
129 - c. Manevi Bakım dan Ruh 130 - 2. İnsan ve Evrensel
Akıl 130 - 3. Bilgi Üstüne 131 - a. İnsan Bilgisinin Sınırla
rı 132 - b. Görelil Kuramının İlk Belirtileri 1 3 3 - 4 . Etik
134 - a. Duyusallık 135 - b. Politika-Etik 135 - c. Yurttaşla
rı ve G enel O larak İnsanlar Hakkındaki Yargıları 136 -
d. G enel O larak İnsanlar H akkında 136 - e. K endinden
Ö nceki O zanlar ve Düşünürler Hakkında 137
Altmcı Bölüm
ELEA OKULU
Parmenides 139
Varlık Öğretisi (Ontoloji) 143
Zenon 149
I. Zenon Diyalektiğinin Ana Hatları 150
II. Z enon'un "Varolan’dan Yalnız Mekanda
Yer Kaplayan VarolanıAnlıyor 151
III. M ekan Varsayımına Karşı 151
IV. Şeylerin Çokluğu Varsayımına Karşı Zenon'un
Gösterdiği Kanıtlar 152
V. H areketin Gerçekliğine Karşı Zenon'un
Ö ne Sürdüğü Argümanlar 155
Yedinci Bölüm
EMPEDOKLES
A. Fizik (Doğa Felsefesi) 166
I. Öğeler 166
1. Ö ğelerin G erçeklikteki Karışım Tarzı 168 - 2. Ö ğeler
Öğretisinin O rganik Doğaya Uygulanışı 170 - 3- Sevgi ile
X SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
Gizemcilik 210
I. Ruhun Tanrısal Doğası,Önceki ve Sonraki
Varoluşu 210
II. Antropolojik ikicilik 211
1. Ruhun Bedene, "Bu Dünya"ya Düşmesi 211 - 2. insa
nın Yazgısı H akkında Karamsar G örüş 212 3- Ruhun
Göçü 213 - 4. Üstün T utulan Ruhların Göç Sırasında Git
gide Yükselm eleri 213 - 5. Ruhun G öçüne Tarihsel Bir
Ö m ek: Pythagoras 214 - 6. Ruhun G öçü Ö ğretisinden
Empedokles'in Çıkardığı Sonçlar 214 - a. Kâhin Empedok-
lar Hayvanların Kesilmesi Konusunda Yurtaşlarına Şiddet
le Karşı Çıkıyor 215 b. Kâhin Em pedokles Dinsel-
Gizemsel Yaşam idealini "Altın Çağ“da G örüyor 216 -
7. "Kurtarıcı", Tanrı Em pedokles 217 - Doğanın Hakimi
O larak E m pedokles Çömezi Pausanias'a Sesleniyor 218 -
8. Gizemci E m pedokles'in Dinselliği 218 - 9. Birkaç Din
sel Kural 219 - 10. Salt Etiksel Momentler 219
"Ktzkardeşlerimin,
Adelheid ve Helene Capelle'nin
anıstna
ÖNSÖZ
.
1 Sokrates'ten Önce Felsefe
olarak yansıtan bir biçim değildi. Hatta bazılan bir kâhin gibi
konuşuyordu, bu yüzden örneğin Xenophanes, Herakleitos,
Empedokles'in dili coşkuyla dolup taşıyordu. Bu arada hemen
hepsi ve özellikle en önde gelenleri inanılmaz bir kendine
güven duygusu geliştirmişti; düşünceleri ve bunların yansıları,
kullandıkları dil, kendi "ben"lerini sık sık evrene karşı, ilgisiz
kiüenin kanısına karşı çıkaran güvenli bir üstünlük duygusun-
ca belirleniyordu. Onlar felsefe sorunlarını ilk defa farketmek-
le, kavramakla kalmamışlar, üstelik içlerinde öylesine hisset
mişlerdir ki, bu yakıcı sorunlara bir cevap, bir çözüm bulmayı
kendilerine görev edinmişlerdir; bulduklan çözümlerin doğru
luğu ve bilgilerinin hakikiliği konusunda en ufak bir kuşkuya
kapılmadıkları için de bunlan yurttaşlarına —yazılı olarak—
açıklamaktan çekinmemişlerdir.
Bu durumda Sokrates'ten önceki filozoflann, yani arala-
nndan en büyüklerinin —felsefe tarihi açısından ele alınır
sa— felsefenin kuruculan olarak görülmeleri gerektiği açık
lığa kavuşmaktadır, çünkü felsefenin temel sorunlarını ilk
defa farkedenler, yani keşfedenler ve bu sorunları kendi tarz-
lannda, herhangi bir düşünce geleneğinin baskısı ve yardı
mı olmadan, gerçekten benzeri görülmemiş bir özgünlük
le, hakiki yaratıcı kişiler olarak, şaşkınlık uyandıncı bir ka
yıtsızlık, yüreklilik ve tutarlılıkla çözmeye çalışanlar onlar-
dır.
2. Kaynaklar
1 "Fizik" sözcüğü Grek dilinde yalnız fiziği değil, üstelik doga bilimlerini, doga felse
fesini, hatta metafiziği de kapsamına almaktadır.
2 Yüksekteki, yani hem atmosferdeki hem de yıldızlar bölgesindeki süreçlerin topla
mı.
22 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
Wilhelm Capelle
BİRİNCİ BÖLÜM
ORPHEUSÇULAR
6 Isokrates XI 38 “ 1 A 14 b:
Ozanlar tanrılar hakkında öylesine kötü sözler sarfettiler
ki, kimse düşmanına dahi yakıştırmaz bunu. Tannlan yalnız
hırsızlık, zina ve angarya ile değil, üstelik kendi çocuklarını
yemekle, babalarını hadım etmekle, analannı zincire vurmak
la ve daha bir sürü habasetle suçladılar. Buna karşılık haketti-
ği cezayı çekmek zorunda kalmadılar, ama pek de öyle ko
layca yakalarını kurtaramadılar, hele bir tanesi... bu tür habis
çe sözleri en çok yaymış olan Orpheus paramparça edildi ve
bu yüzden sonu acıklı oldu.
11 Platon, Timaios 40 d - 1 B 8:
<Tannlar soyundan geldiklerini iddia eden Orpheus ile ya-
kınlannın... öğretisine göre tannlann doğuş sırası şöyleydi:>
Okeanos ile Thetis, Gaia ile Uranos'un çocuklanydi; onlar
dan Phorkys, Kronos, Rhea ve kardeşleri doğdu; Kronos ile
Rhea'dan Zeus ile Hera ve onlann kardeşleri sayılanlar ve bu
ikisinden de diğer çocuklar doğdu.
1 Koyu dizilmiş yazılar ilk Orpheusçu öğretiye aittir.
34 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
14 Athenagoras 18 ■ 1 A 13:
Onlar <Orpheusçular>, tannlann adlarını ilk kez bu
lan ve meydana çıkışlarını anlatan, her birinin neler yaptığı
nı açıklayan Orpheus'un tanrılara ilişkin en doğru öğretiyi
yaydığına inanırlar; onu büyük bölümüyle Homeros izler,
çünkü o da tannlann sudan geldiklerini kabul eder; "Şeyle
ri doğuran ana kucağı Okeanos". Kanısınca su tüm şeylerin
ilkesiydi. Ama sudan çamur çökeldi, bu ikisinden başı bir ars-
lana benzeyen, ikisinin (boğa ve arslan başlarının) ortasın
da bir tann çehresi bulunan bir ejderha meydana geldi. Onun
adı Herakles ve Kronos'tu. Bu Herakles, içi tamamen do
lu, yaratıcısının muazzam baskısı altında sürtünme sonucu
iki parçaya aynlan devasa bir yumurta bıraktı. Yumurta
nın üst kısmından Uranos, alt kısmından Gaia oluştu. Ancak
buradan iki cinsiyetli bir tanrı da doğdu. Uranos ile Ga-
ia'nın birleşmesinden Klotho, Lachesis ve Atropos adlı dişi
<tannlar> ile "yüzer elli" Kottos, Gyges, Briareos adlı er
kek tannlar, Brontes, Steropes, Arges adlı Kyklop'lar doğ
du. Ancak Uranos bunlann elini kolunu bağlayarak Tarta-
ros'a fırlattı, çünkü oğullarının kendisini tahttan indirecek
lerini öğrenmişti. Bunun üzerine öfkelenen Gaia Titanlan
doğurdu.
"Heybetli Gala, 'Titanlar' diye de adlandırılan Uranos-
çocukları'nı doğurdu, çünkü onlar güçlü, yıldızlarla kap
lı Uranos'tan öc alacaklar."
36 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
IVicli.i'dn 13ıı!unaıı Altın Bir Levha Üzerindeki Yazı M.ö. 4.-3- VV. * 1 B 17:
Hades ülkesinde sol tarafta, yanında ak bir selvi ağacı
dikili bir kaynak bulacaksın; bu kaynağa yaklaşmaktan
sakın! Soğuk suları M nem osyne gölü n d en fışkıran,
önünde bekçiler duran bir başka kaynak daha bulacak
sın orada. O zaman şöyle de: 'Yeryüzü ile yıldızlı gökyü
zünün oğluyum ben; ama aslım gökyüzünden gelmedir,
siz de bilirsiniz bunu. Susuzluktan yandım . Çabuk bana
M nem osyne gölünden fışkıran bu soğuk sudan verin.'
Bunun üzerine sana kutsal kaynağın suyundan verecek
ler ve b öylece sen de diğer yan-tanrılarla birlikte hü
küm süreceksin.
23 Thurioi'de Bulunan Altın Bir Levha Üzerindeki Yazı, Aynı Dönemden ■ 1 B 18:
<Ö lenin ruhu konuşur:> Ey Hades'in tanrıçası, Euk-
les, Eubuleus ve diğer ölüm süz tanrılar apak arınm ış va
rıyorum yanınıza. Sîzlerin bahtiyar soyunuzdan geldi
ğim için övünüyorum. Ama kader tanrıçası ile öteki tan
rılar alt etti beni < bu aradaki sözcükler silinm iş, okun
muyor; bu yüzden anlam ı belirsiz.> Böylece gam , keder
dolu çevreden kaçtım ve tez adımlarla özlen en çevreye
geldim , kendim i Hades tanrıçasının, sahibim in kucağına
attım ve özlenen çevreye geldim.
<Tanrıçanın yanıti:> Ey bahtiyar kişi, mutluluğu öven
kişi! Ölümlü değil, bir tanrı olacaksın sen.
*Bir oğluk gibi düştüm sütün içine."
24 <No. 23'ün Başka Bir Kopyası (- 1 B 19), Ama ilginç Ayrılıklar GÖsteriyor>:
Apak arınm ış geliyorum sana ey Hades'in tanrıçası,
Eukles, Eubuleus ve diğer tanrdar; sîzlerin bahtiyar so
yunuzdan geldiğim için övünüyorum . İşlediğim haksız
lıklar yüzünden çektim cezam ı <buradaki sözcükler
okunm uyor>. Oysa şim di, b en i teveccüh göstererek
GREK FELSEFESİNİN ÖNÖYKÜSÜ .39
MUSAIOS
2 Pausanias I 14, 3 “ 2 B 10
Musaios'un yazdığı dizelerde —eğer gerçekten Musaios
yazmışsa—, Triptolemos'un Okeanos ile Gaia'nın oğlu olduğu
söylenir.
1 Poseidon.
GREK FELSEFESİNİN ÖNÖYKÜSÜ 41
10 Pausanias X 9, 11 ■ 2 B 22
Atinalılar Aigospotamoi'de haksız yere yenildiklerini, ko
mutanlarının kendilerine para karşılığında ihanet ettiklerini
düşünüp aynı kanıyı paylaşıyorlar; Lysander'den armağan ka
bul edenlerin Tydeus ile Adeimantos olduğunu söylüyorlar ve
iddialanna kanıt olarak da Sibylle'nin kehânetini gösteriyorlar.
İleride olacaklar içinse Musaios'un kehânetine başvuruyorlar:
"Komutanlannın ihaneti yüzünden Atinalılann üstünde yaman
bir fırtına esiyor. Ancak teselli olacak bir yan var yine de, ger
çi onlar kenti yeterince harap edecekler, ama bunun cezasını
da çekecekler."
GİRİTLİ EPIMENIDES
1 Atina.
2 Atina'nın liman kenti.
GREK FELSEFESİNİN ÖNÖYKÜSÜ 43
SYROSLU PHEREKYDES
Evrendoğum
3 fr.l:
Zas, Kronos ve de Kton ölümsüzdü; ama Kton "yeryü
zü" adını aldı, çünkü Zas yeryüzünü ona armağan etti.
12 Tertullian ■ 7 B 4:
Pherekydes, Kronos'un tüm ötekiler tarafından çelenklerle
taçlandınlmış olduğunu anlatıyor.
Ruh Üstüne
RHEGIONLU THEAGENES
ARGOSLU AKUSILAOS
tır; ama bu ilkeyi iki ilke izlemiştir: Eril ilke olarak Erebos,
dişil olarak da Gece. Bu <ikisinin> birleşmesinden Aither,
Eros ve Metis doğmuştur. Eudemos'un anlattığına göre o bu
birleşmeden birçok tannnın daha doğduğunu iddia etmiş
tir.
14 fr.21:
O keanos kızkardeşl Thetis'le evlendi. Onlardan 3000
ırmak doğdu; bu ırm akların en yaşlısı ve en çok saygı
göreni Acheloos'tur.
M.Ö. 6. Yüzyılda
Astronomi İçerikli Eserler
HESIODOS
1 fr.2:
Kış Pelead'ları2 batıp, sönerler <yani belirli bir gün-
de>,
2 fr.3:
Sonra Pelead'lar kaybolurlar.
TENEDOSLU KLEOSTRATOS
(M.Ö. 520)
YEDİ BİLGE
THALES
A. Evren İm gesi
I. Astronomi
1 Herodotos 1 74 - 11 A 5:
<Lydia kralı AJyattes ile Med kralı Kyaxares> denk koşul
larda savaşıyorlardı; savaşın 6. yılında, bir çarpışma sırasında
gün ansızın yerini geceye bıraktı. Bu değişmeyi Miletoslu
Thales yılına, gününe kadar lonyalılara önceden bildirmişti,
ve değişme de onun söylediği gibi tam vaktinde gerçekleşti.1
<Bunun üzerine Lydialılarla Medler çarpışmaya ara verdiler.>
II. Matematik
1 Bu güne$ tutulması, modem astronomların hesaplarına göre M.ö. 22 Mayıs 585 gü-
nü gerçekleşti.
62 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
1. D ep rem in A çıklanışı
B. Felsefe
I. İlke
ANAJdMANDROS
A. Evren İm gesi
I. Astronomi
1 Diogenes Laercius ü 2 - 12 A 1:
O bir sphaere1 de planlayıp gerçekleştirdi.
3 Hippolytos I 6, 5 ■ 12 A 11:
Güneşin çevresindeki daire <Anaximandros'a göre> dün
yanın 27 misli, ayın da 19 mislidir.
1. D ö nm elerin N edeni
3- Ay
II. Dünya
1. K onum u
2. D ü n y a n ın Biçimi
16 Agathemeros I 1 <Eıatosthenes'ten> - 12 A 6:
Thales'in öğrencisi Miletoslu Anaximandros meskûn dün
yanın haritasını bir kağıt üzerine çizmeye kalkışan ilk ki
şidir. (Ardından Miletoslu gezgin Hekataios haritayı kimi
noktalarda düzelterek herkesin hayranlığını uyandır
mış.)
70 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
4. D e n iz in M e y d a n a G elişi
5. Sismoloji
III. Meteoroloji
18 Hİppolytos I 6, 7 - 12 A 11:
Havadaki buğunun en ince tanecikleri yalıtlandığı ve bir
araya toplanarak harekete geçtiği zaman rüzgâr meydana geli
yormuş.
19 Aetius m 7, 1 - 12 A 24:
Rüzgâr, havadaki en ince ve nemli tanecikler güneş tara
fından harekete geçirildiği ya da eritildiği zaman meydana ge
len bir hava akımıymış.
B. Felsefe
I. ilke
26 Hippolyıos 1, 61 “ 12 A 11:
Bu <sonsuz> ebediymiş ve hiç kocamazmış; bütün dünya-
lan kapsıyormuş.
3. Hareketin Ebediliği
27 Hippolytos I 6, 2 - 12 A 11:
Hareket ebediymiş, bunun sonucunda gökler meydana
gelmiş.
32 Hippolytos I 6, 4 ■ 12 A 11:
Yıldızlar alevden bir daire biçiminde oluşmuşlar; yani ev
rendeki alevden ayrılmışlar ve evren tarafından kuşatılmışlar
<sarılmışlar>. Ama <onlarda> hava delikleri olarak boruya
benzer belirli açıklıklar varmış, bunlar vasıtasıyla yıldızlar gö
rünürmüş. Tutulmalar da bu hava delikleri tıkandığı zaman
meydana gelirmiş. Ayın büyüyüp küçülmesi de hava delikleri
nin ükanmasına ya da açılmasına bağlıymış.
2. Sayısız D ünyalar
35 Aeıius II 1, 8 - 12 A 17:
Diinyalann sonsuz sayıda olduklannı kabul eden filozoflar
arasından Anaximandros bunların birbirlerinden çok uzak
mesafede bulunduklannı iddia etmektedir.
37 Hippolytos I 6, 6 ■ 12 A 11:
<Anaximandros diyor ki>, canlı varlıklar, güneşin etkisiyle
buğu haline gelen nemden meydana gelmişler.
38 Aetius V 19, 4 - 12 A 30
<Anaximandros>, dikenli kabuklara sanlı olan ilk canlıla-
nn nemde oluştuklannı <söylüyor>; zamanla bunlar kuru yer
lere çıkmışlar ve kabuklarının düşmesinden sonra yaşam bi
çimleri kısa sürede değişikliğe uğramış.
1. İn sanın O lu şu m u
40 H ipp o ly to s I 6, 6 = 12 A 11:
<Anaximandros> insanın başlangıçta başka bir canlı varlı
ğa, yani balığa benzediğini <söylüyor>.
2. Ruh Üstüne
43 Aetius IV 3, 2 - 12 A 29:
Anaximandros..., ruhun doğasının <yani tözünün> hava
gibi olduğunu öne sürmüştür.
ANAXIMENES
A. Evren İm gesi
I. Yıldızlar ve Oluşumları
1 Psoydo-Plutarch, Stromateis 3 ■ 13 A 6:
<Anaximenes'e göre> güneş, ay ve diğer yıldızlar aslında
yeryüzünden oluşmuşlar. Bu nedenle güneşi yeryüzü diye ta
nımlıyor; ama güneş çok hızlı hareket ettiği için ısınmış ve
bugünkü yanma durumuna gelmiş.
2 Hippolytos 1 1 , 6 - 13 A 7:
Yıldızlar yeryüzünden yükselen nem nedeniyle oluşmuş
lar; bu nem seyrekleşince ateş meydana gelmiş; yükseklerde
dolaşan ateştense yaldızlar ortaya çıkmış.
1. T öz v e Biçim
3 Hippolyıos I 7, 4 “ 13 A 7:
Yeryüzü yassıymış ve havada yüzüyormuş; ateşten oluşan
güneş, ay ve diğer yıldızlar da yassı biçimleri nedeniyle hava
da yüzüyorlarmış.
ESKI IONYA DOĞA FİLOZOFLARI 79
2. Yıldızların Yörüngesi
4 Hippolytos I 7, 6 ■ 13 A
Yıldızlar, kimilerinin zannettiği gibi1 yeryüzünün altından
geçerek hareket etmiyor, keçe külahın başımızda dönmesi gi
bi yeryüzünün çevresinde dönüyorlar. Ve güneş yeryüzünün
altında kaybolarak batmıyor, daha çok yeryüzünün yüksek
bölgeleri tarafından örtülüyor ve bizden iyice uzaklaştığı için
<görünmez hale geliyor>.
3. Y ıldızların D ö n ü şü
4. Sabit Yıldızlar
9 -Hippolytos I 7, 5 ■ 13 A 7:
Yıldızların bulunduğu bölgede yeryüzüne benzer ve onun
la birlikte dönen cisimler de varmış.
G ökyüzü
7. E vrenin H areketi
11 Aetius II 2, 4 - 13 A 12:
Kimi <yani Anaximenes> yeryüzünün bir değirmen taşı
gibi1, kimi de bir tekerlek gibi döndüğünü sanıyor.
12 Psoydo-Plutarch, Stromateis 3 • 13 A 6:
Hava yoğunlaşınca tamamen yassı biçimde olan yeryüzü
meydana gelmiş. Bu yüzden, kolayca anlaşılabileceği gibi, ha
vada yüzüyormuş.
III. Meteoroloji
13 Hippolytos I 7, 2 - 13 A 7;
Hava tamamen eşit şekilde dağılmış olsaymış görünmez
miş; ama varoluşunu soğuk ile sıcak, nem ve hareket vasıta
1 Yani, yatay.
ESKİ IONYA DOGA FİLOZOFLARI 81
14 Hippolytos I 7, 3 ■ 13 A 7:
Hava seyrekleştiği zaman ateş haline geliyor; yoğunlaşınca
da rüzgar; havanın yoğunluğu arttıkça önce bulut, sonra su
ve toprak, aşın yoğunlaşma sonucunda da taş haline geliyor.
Hava yoğunlaşmışsa rüzgâr meydana geliyormuş, harekete
geçince de esiyormuş. Hava bir araya toplanarak daha çok
yoğunlaşınca bulut oluyor ve bulutlar <şiddetli basınç altın-
da> suya dönüşüyorlarmış. Bulutlardan düşen sular donduğu
zaman dolu meydana geliyormuş; bu nesne fazla nem içeri
yor ve sonra donuyorsa o zaman da kar oluşuyormuş. Bulut
lar hava akımlannın zoruyla1 parçalandıklarında şimşek çakı-
yormuş. Çünkü o zaman parlak ve alevli bir ışın ortaya çıkı
yormuş. Gökkuşağı da, güneş ışınlan bir araya toplanmış ha
vaya isabet ettiği zaman görünüyormuş. Isınma ve soğuma
nedeniyle yeryüzü büyük değişmelere uğradığı zaman da
deprem oluyormuş.
B. Felsefe
I. tike
17 Aetius I 3, 4 - 13 B 2:
Anaximenes, şeylerin ilkesinin hava olduğunu öne sürü
yor. Çünkü her şey bundan meydana geliyor ve zamanla bu
na kanşarak çözülüyormuş. Şöyle diyor: "Havadan oluşan
ruhum uzun bizi yönetm esi gibi, tüm evreni de soluk ile
hava kaplamaktadır."
19 Psoydo-Plutarch, Stromateis 3 ■ 13 A 6:
Her şey havanın belirli şekilde yoğunlaşması ve tekrar sey
rekleşmesi nedeniyle meydana geliyormuş.
23 Aetius 13, 4 - 13 B 2:
Anaximenes, canlı varlıkların yalın ve tekdüzen hava ile
soluktan oluştuklannı öne sürdüğü zaman yanılmaktadır.
Ruh
1 Xenophanes fr.7:
Ve —anlatıldığına göre— bir gün dövülen bir köpeğin ya
nından geçiyormuş; acıyıp şöyle demiş: "Yeter, <hayvana>
vurma artık! Uluyup inlediğini duyunca tanıdım hemen, eski
bir dostun ruhu var onda."
4 Herakleitos fr.40:
Bilgiçlik insanı akıllı yapmaz. Aksi, takdirde Hesiodos ile
Pythagoras, Xenophanes ile Hekataios da olurdu.
5 Herakleitos fr.129:
Mnesarchos'un oğlu Pythagoras herkesten çok bilimle uğ
raşmıştır ve bu eserleri tercih ettikten sonra, bunlardan kendi
bilgeliğini, yani sanatlann en kötüsü olan bilgiçliği çıkarmış
tır.
ESKİ PYTHAGORASÇILAR:
HIMERALI PETRON
METAPONTLU HİPPASOS
4 Clemens, Protrepticus 5, 64 ■ 18 A 8:
Metapontlu Hippasos ile Ephesoslu Herakleitos ateşin tanrı
olduğunu söylemiştir.
5 Aetius IV 3, 4 - 18 A 9;
Parmenides, Hippasos ve Herakleitos ruhu ateş <yani,
ateşten bir töz> diye kabul ediyorlar.
KROTONLU ALKMAİON
5 Aetius II 22, 4:
<Alkmaion'un dediine göre> güneş yassıymış.
6 Aetius II 29, 3:
Alkmaion, Herakleitos ve Antiphon ay tutulmasının tekne
benzeri şeylerdeki dönme ve eğilmeler nedeniyle gerçekleşti
ğini söylüyorlar.
8 Aetius IV 2, 2:
Alkmaion'un kanısına göre ruh kendi kendine hareket edi
yor ve devamlı hareket halinde bulunuyormuş; bu yüzden
ölümsüzmüş ve tannsal varlıklara1 benziyormuş.
1 Yani, yıldızlara.
2 Thales, Apollonialı Diogenes, Herakleitos.
94 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
K olophonlu X en op h an es
A. Fizik
I. Astronomi
1. G ü n eş
2. Ay
5 Aetius II 28, 1:
Onun kendine özgü bir ışığı varmış.
7 Aetius II 24, 9 ■ 21 A 41 a:
Yeryüzünün <coğrafik> enlem, kesim ve bölgelerine göre
pek çok güneş ve ay varmış; ancak belirli bir anda <güneşin
ya da ayın> diski yeryüzünün meskûn olmayan bir kesiminde
kayboluyormuş ve böylece adeta bir boşluğa düşerek karanlı
ğa neden oluyormuş. Güneş yörüngesinde sonsuza doğru gi
diyormuş, ama uzaklığı nedeniyle yörüngesi daire gibi görü
nüyormuş.
II. M eteoroloji
9 Arıiııs III ı. ı » 21 A
Atmosferdeki süreçler, harekete geçirici neden olan gü
neşin yaydığı ısı sonucunda gerçekleşiyormuş. Zira nem
denizden yükselince <nemin> tatlı öğeleri çok ince parça
cıklar halinde oldukları için yalıtlanmakta ve sis gibi yoğunla
şarak bulutları oluşturmaktadırlar, yoğunlaşma sonucunda
yağmurun yağmasına ve rüzgârın esmesine neden olmaktadır
lar.
10 fr.30:
Denizdir suyun v e rüzgârın kaynağı; muazzam
ve güçlü deniz olm asaydı eğer, ne ansızın bulutlar
dan çıkan rüzgâr eserdi, ne ırmaklar akardı, ne de Ait-
her'in yağmurları düşerdi, oysa muazzam ve güçlü
denizdir bulutların, rüzgârların ve de ırmakların ana
sı.
14 fr.32:
İris1denen şey de bir buluttur aslında, mor ve kızıl ve
sarı ya da yeşil renkte görünür bakınca.
1 Yani, gökkuşağı.
104 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
B. Felsefe
1. Aydınlanmanın Öncüsü
18 fr,2:
G eleneksel spor müsabakalarında başarıdan başarı
ya koşan ve yurttaşları tarafından saygı gören bir kim se
yin e de benden değerli değildir. Çünkü benim bilgeli
ğim, erkeklerin kaba gücünden ve atlardan daha yararlı
dır. Bu kült1 her çeşit m anevi esastan yoksundur. Bu n e
denle kaba güce yetkin bilgelikten daha çok değer ver
m ek büyük bir haksızlıktır. Halk arasında yetenekli bir
yumrukçu olarak temayüz eden, müsabakalarda özel bir
güç belirtisi sayılan ayağına tez olm asıyla ya da pentat
londa, güreşte kendini gösteren bir kim se, bu yüzden
kentin refahına herhangi bir katkıda bulunm uş sayd-
m ay.
19 fr.l, 21-24'ten:
Titanların ya da devlerin ve Kentaur'lann savaşlarını,
yani geçm işin m asallarını ya da yurttaşların m utluluk
getirm eyen azgın çekişm elerini a n l a t m a n ın değil, tanrı
ları saygıyla anm anın vardır bir anlamı.
21 Diogenes Laertius IX 19 • 11 A 1:
Tanrının <ya da evrenin> nefes alıp verdiğini söylemek
mümkün değildir.
22 fr. 11:
23 fr. 14:
Oysa ölüm lüler vehm ediyor tanrıların doğduğuna,
kendileri gibi giysileri, sesleri ve kişilikleri olduğu
na.
24 fr. 16:
H abeşler kendi tanrılarının basık burunlu v e kara,
TrakyalIlar ise gökgözlü ve kızıl saçlı olduklarını san
makta.
25 fr. 15:
Elleri olsaydı ineklerin, atların ya da arslanlarm ve
bunlarla resim yapıp, insanlar gibi eserler verebilsey-
dller, o zaman atlar ata, inekler ineğe benzer tanrı re
sim leri çizer, yaratırlardı kendilerine benzeyen kişilik
ler.
26 fr. 23:
Tanrılarla insanlar aı'asında en ulu, tek bir tanrı hü
küm sürer, ne dış görünüşü ne düşünceleri ölüm lülere
benzer.
106 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
İ r . J ı:
28 fr. 25:
Ruhun düşünce gücüyle evrenin deveranına neden
oluverir o kolayca.
29 fr.26:
Kalır kımıldamadan hep aynı noktada; yakışm az bir
oraya bir buraya gitmek ona.
II. Evren-Bir
38 Diogenes Laertius IX 19 ■ 21 A 1:
Tanrının özü küre biçimindeymiş ve insana hiçbir bakım
dan benzemezmiş. Bütünüyle görür ve bütünüyle duyarmış;
nefes alıp vermezmiş. Aklın ve bilgeliğin ta kendisi olup ebe
diymiş.
1 Elea'lılar.
108 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
41 fr.l, 13 vd.:
Aklı başında İnsanlar ö n ce dindarca konuşm alar ve
saf sözlerle tanrıyı övm elidlrler. Doğruluktan ayrılm a
mak İçin — ki bu akla İlk gelen yakarıştır—, kendilerine
güç verm esini diledikleri tanrı bunu onlara bahşetmiş-
se, o zaman İnsanın, yaşlılıktan henüz beli bükülm emiş
olsa bile, evin yolunu tek başma bulabildikten sonra, şa
rabı fazla kaçırması bir günah teşkil etmez. İçtikten so n
ra dahi kendi duygu ve m eram ına göre erdem saydığı
soylu düşüncelerini açıklayan kişi İse özel bir övgüyü
hak eder1.
42 Diogenes Laertius K 19 ■ 21 A 1:
İlk olarak Xenophanes her oluş'un geçici ve ruhun da bir
soluk olduğunu ifade etmiştir.
43 fr.34:
Tanrılardan hakikati v e de yeryüzündeki her şeyi öğ-
1. inanç ve etik Xenophanes'te ayrılmaz şekilde birbirine bağlıdır. İkisi de ayru kay
naktan çıkar: Tannnın ahlaksal yetkinliğine duyulan açıklanmış inançtan.
KOLOPHONLU XENOPHANES 109
44 fr.38:
Yaratmasaydı tanrı sapsan balı, diyeceklerdi ki in
sanlar o zaman incir çok daha tatlı.
45 fr. 18:
Baştan gösterm ediler ölüm lülere tanrılar her şeyi,
ama zamanla arayarak buluyorlar daha iyiyi.
BEŞlNCÎ BÖLÜM
E p hesoslu H erakleitos
A. Fizik
Yukarıdaki Bildiriye Ek
G üneş Üstüne
Diogenes Laeıtius IX 7 - 22 A 1:
Güneş, bize göründüğü kadar büyüktür.
3 fr.3:
Güneş, bir insan ayağı genişllğindedir.
4 fr.Ğ:
Güneş her gün yenidir.
5 fr-99:
Güneş olmasaydı eğer, öteki yddızlardan dolayı131 ge
ce olurdu.
B. Metafizik
1. Şeylerin Bir'liği
9 fr.50 - Hippolytos IX 9:
Herakleitos evrenin bir olduğunu iddia ediyor: Ayrılmış,
ayrılmamış, olmuş, olmamış, ölümlü, ölümsüz, logos, aion1,
baba, oğul, tanrı, adalet. Beni değil, logos'u dinlerseniz
eğer, her şeyin bir olduğunu kabul etm ek bilgeliktir.
10 fr.10:
Bağıntılar: Bütün v e bütün olmayan, birlikte giden ve
ayrılmaya çalışan, uyum ve uyumsuzluk, her şeyden bir
ve bir'den her şey.
11 Bkz. fr.l'den:
Zira her şey bu logos'a göre gerçekleşir.
12 fr.30'daji:
13 fr.4l'den:
Her şeyi her şey vasıtasıyla sevk ve idare eden anla
yış.
1 Ebediyet.
EPHESOSLU HERAKLEITOS 117
H fr.89:
<Herakleitos diyor ki>, uyanıklar tek ve aynı ortak
dünyaya sahiptirler, oysa uyuyanların her biri kendi dün
yasına döner.
15 fr. 12:
16 fr.49 a:
18 fr.88:
Canlı ve ölü, uyanık ve uyuyan, genç ve yaşlı olarak
şeylerde tek ve aynıdır kendini ifşa eden. Çünkü biri
değiştikten sonra öteki, öteki tekrar dönüşerek diğeri
olur.
19 D io g e n e s Laertius IX 8 * 22 A 1:
20 İr. I
21 l'r.62:
22 fr.76:
23 D io g e n e s L aertius IX 7 - 22 A 1:
25 fr.8:
27 fr.51:
İnsanlar onun evren-bir'in ayrılmaya çalışarak kendi
siyle uyum sağladığım anlamıyorlar: Tıpkı lir İle yayda
ki direnen uyum gibi.
28 fr.54:
IV. E v re n s e l ilk e O la r a k S av aş
29 fr. 53:
Savaştır her şeyin atası, her şeyin kralı; kim ini tanrı
yapar, kim ini insan, kim ini köle yapar, kim ini özgür.
30 fr.80:
Savaşın m üşterek ve m ücadelenin hak olduğunu,
olup biten her şeyin m ücadele ve zorunluk vasıtasıyla
gerçekleştiğini bilm ek gerek.
V. L og o s
31 fr.l:
32 fr.2:
Bu yüzden m üşterek olana uym ak gerekir. Ama ev
rensel yasa (logos) müşterek olduğu1 halde pek çok kişi
sanki kendine özgü bir m uhakem e gücüne sahipm iş gibi
yaşıyor.
33 fr.114:
Ciddi konuşursak, m üşterek olan ın üstüne kurmak
gerekir her şeyi, tıpkı yasaların üstüne kurulan kent gi
bi, hatta daha da kuvvetli. Çünkü tüm insani yasalar tan
rısal bir yasadan beslenirler. Çünkü bu tanrısal yasa di
lediği kadar hükm eder, her şeye yeter ve her şeyden
güçlüdür.
35 fr.5:
Kana bulanarak günahtan arınmaya uğraşıyorlar bo
şuna; tıpkı pisliğe bulaşan b irinin kendini pislikle te
m izlem ek istem esi gibi! Böyle bir şey yaparken görenler
1 Yani, her şeyi yönettiği.
EPHESOSLU HERAKLEITOS 121
37 fr. 15:
bu töreni Dionysos'a saygıda bulunmak İçin
İn s a n la r
düzenlem eylp, sadece Phallus'a övgüler düzseydiler, o
r a m a n bu gerçekten utanmazca bir iş olurdu. Oysa ken
dilerinden geçerek ve vecde gelerek saygıda bulundukla
rı D lonysos ile Hades tek ve aynı şeydir.
38 fr.9 2 :
39 fr.93:
40 22 A 20:
Herakleitos, Stoacılann onayını da alarak, aklımızı yeryü-
1 Dıonysos adına düzenlenen gece törenlerine katılanlar.
122 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
42 fr.32:
Yalnız Bir'dir bilge olan ve hem yanaşır hem de ya
naşmaz Zeus'un adıyla andmaya2.
43 fr. 41;
Her şeyi her şey vasıtasıyla sevk ve İdare eden anlayı
şı idrak etm ektir bilgelik yalnızca.
45 fr.67:
Tanrı, gündüz ve gece, kış ve yaz, savaş ve barış, tok-
1 Güneş.
2 Kastedilen ilk ateş (■ tann)dır.
EPHESOSLU HERAKLEITOS 123
46 fr-88:
<Şeylerde> bulunanlar her zaman aynıdırlar: Canlı ve
ölü, uyanık ve uyuyan, genç ve yaşlı. Çünkü biri değişe-
rek öteki, öteki dönüşerek diğeri olur.
47 fr.108:
Pek çok kişiyi dinlediysem de hiçbiri bilgeliğin diğer
lerinden bir parça ayrı bir şey olduğunu anlayacak du
ruma gelm emişti.
48 fr.102:
49 fr.94:
Güneş ölçülerinin dışına çıkmayacaktır; aksi takdirde
Dike'nin yardımcıları Erinys'ler onu t u t m a s ın ı bilecek
tir.
50 fr.112:
En büyük erdem anlayıştır, bilgelik ise doğruyu söy
lem ek, doğaya göre ve ona kulak vererek davranmaktır.
51 Diogenes Laenius IX 7 - 22 A 1:
Her şey kadere (= fatum) göre gerçekleşir.
52 Aynı Yerde 8:
Tüm olup bitenler karşıtlık biçiminde gerçekleşilmiş ve
şeyler sürekli değişme halindeymiş... evren ateşten doğar ve
124 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
54 Aetius I 7, 22 - 22 A 8:
Kader, birbirine karşıt oluş ve bozuluş sonucunda şeylere
biçim veren evrensel yasaymış (logos).
58 fr.30:
Şeylerin dünyasından başka bir şey olm ayan bu dün
yayı ne bir tanrı n e de bir insan yaratmıştır; o ölçülere
göre alev alan ve ölçülere göre1 sön en ebedi bir ateşti ve
hep öyle kalacaktır.
61 Bkz. fr.90:
Her şey ateşin, ateş de her şeyin karşılıklı değişm esi
dir; tıpkı altının mal, m alın da altın karşılığında değişti
rilm esi gibi.
65 Diogenes Laeıtius Di 8 “ 22 A 1:
Karşıt <güçler> arasından şeylerin meydana gelmesine yol
açanlara savaş ve mücadele, evrensel yangına neden olanlan-
na da birlik ve banş deniyormuş, ve (bu ikisinin) değişmesi
"çıkış ve iniş" olup evren de buna göre meydana geliyormuş.
Çünkü ateş yoğunlaşarak nem, daha da yoğunlaşarak su hali
ne geliyor. Ancak su katılaşırsa toprağa dönüşüyor. Ve bu da
"çıkış"mış. Toprak tekrar çözülüyor ve <o zaman> su haline
geliyormuş ve bundan da diğerleri meydana çıkıyormuş. O
neredeyse her şeyi denizden yükselen buğuya bağlıyor. Bu
ise "iniş"tir.
66 Bkz. fr.60:
Çıkış ve iniş bir ve aynıdır.
mek istediği şu: Ateş, evrende hüküm süren logos ve tanrı ta
rafından eksiksiz şekilde önce hava haline, sonra da evreni
oluşturan ilk tohum olarak nem haline getiriliyormuş: o bu
neme "deniz" diyor: denizden yine yeryüzü ile gökyüzü ve
bunlann kapsamına giren her şey meydana geliyor. Ama şey
lerin tekrar <ilkeye> dönerek ateş haline gelmelerini şu söz
lerle açık seçik belirtiyor: "O (ateş) deniz olarak eriyip
akar ve ölçülerini, toprak halin e gelm eden önceki aynı
yasaya göre alır."
69 Aetius IV 3, 12 - 22 A 15:
Herakleitos, evrenin ruhu evrendeki nemden yükselen bu
ğudur, diyor; canlı varlıklardaki <ruh> ise dıştaki buğulardan
ve canlı varlıklann <kendi> içlerindeki buğudan meydana ge
liyormuş ve de <evrensel ruhla> akrabaymış.
73 fr.36:
Ruhlar için ölüm suya dönüşm ektedir, su için ölüm
de toprağa; toprak su haline gelir, su da ruh haline.
75 fr.98:
Ruhlar kokuyor Hades'te.
a. Ruhun Eskatolojisi
76 fr.21:
U yan ıkk en görd ü k lerim iz ölüm dür; uykuda İse
<ölümden sonra yaşam>dır.
77 fr.24:
Savaşta düşenlere tanrılar da İnsanlar da saygı göste
rir.
78 fr.25:
Büyük ölüm lere büyük ödüller düşer.
1 Bu dünyaya gelişlerini.
EPHESOSLU HERAKLEITOS 129
79 fr.26:
İnsan ölm üşse ama yaşıyorsa yin e de gece vakti bir
ışık yakar kendine. Uykudayken dokunur ölülere eğer
gözünün feri sönm üşse, uyanıkken de dokunur uyuyan
lara.
80 fr-27:
İnsanları öldükten sonra hiç ummadıkları ve akılları
na getirmedikleri şeyler bekler.
81 fr.63:
Ama o doğum dan bu yana taşıdığımız bu görünür be
den in (ten in ) dirilişinden de sö z ediyor ve bu dirilişin
failinin tanrı olduğunu da şu sözlerle belirtiyor: O <tan-
n> orada göründüğü zaman onlar <ölenler> karşısında
duracaklar on u n ve uyanacak bekçileri canlılarla ölüle
rin.
b. Ruh ve Beden
83 fr-67 a:
Ağının ortasında oturan örüm cek bir sin ek tarafın
dan <ağmın> bir teline zarar geldiğini nasıl farkediyor
ve telin zarar görm esine üzülüyorm uş gibi hızla oraya
koşuyorsa, aynı şekilde insan ruhu da bedeninde bir yer
1 "Aynı efendi" ile bedeni oluşturan su ve toprak Öğeleri, Aither ateşinin O ruhun)
"dinlenmesi" ile de ruhun bedende hareketsiz kalması kastediliyor.
130 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
84 fr.45:
85 fr.101:
Kendim i araştırdım1.
86 fr. 115:
Kendi kendine çoğalan logos ruha özgüdür.
87 fr.2:
Bu yüzden müşterek olana uym ak gerekir. Ama logos
müşterek olduğu halde kitleler kendilerine özgü bir an
layışa sahiplerm iş gibi yaşıyorlar.
88 fr.l 13:
Akıldır herkeste müşterek olan.
89 fr.l 16:
Herkes kendini tanım a (bilm e) v e m akul düşünm e
yetisine sahiptir.
90 fr.72:
Her şeyden önce sürekli ilişki içinde bulundukları
1 "Kendi doğamın derinliklerine indikçe evrenin doğası açıldı önümde" (Diels).
EPHESOSLU HERAKLEİTOS 131
3. Bilgi Üstüne
93 fr.28:
En denenm iş kişinin idrak ve muhafaza ettiği şey
1 Burada kastedilen: Doğru anlaşılmasından.
EPHESOSLU HERAKLEITOS
94 fr.78:
95 fr.79:
96 fr.70:
O (tann) insanlann fikirlerine "çocuk oyunları" demiştir.
98 fr.123:
99 fr.9:
100 fr.37:
101 fr.61:
Deniz en tem iz ve en berbat sudur, babklar İçin içilir
ve yararlı, insanlar içinse içilm ez ve zararlı.
102 fr.82:
103 fr.83:
En bilge insan bile karşılaştırıldığında tanrıyla, bilge
lik, güzellik ve de diğer şeyler bakım ından bir m aymun
gibi kalır.
4. Etik
106 fr.41:
Bilgelik tek bir şeyden ileri gelir: Her şeyi her şey va
sıtasıyla sevk ve idare eden anlayışı İdrak etmek.
a. D uyusallık
109 fr.4:
Eğer mutluluk bedenin haslarından İleri gelseydi, tı
kınmak İçin bezelye bulan sığırları mutlu saymak gere
kirdi.
112 fr.85:
b. Politika-Etik
113 fr.43:
114 fr.44:
118 fr.34:
Onu1 duymuş olsalar da kavramıyorlar, sağır gibiler.
Atasözü onları doğruluyor: Hem oradalar hem değiller.
119 fr.104:
Duygulan ya da sağduyuları nedir kİ onların? Sokak
şarkıcılarına benziyorlar, öğretm enleri de ayaktakı
mı. "Kitlenin kötü ve sadece birkaçının iyi olduğu"nu da
bilmiyorlar.
I Logos öğretisini.
EPHESOSLU HERAKLEITOS 137
1 20 fr.49:
122 fr.42:
İnsanın özü kendi kaderidir1.
12 3 P o ly b io s IV 20 - 22A23:
12 4 fr.42:
12 5 fr.57:
126 fr.*Ü:
Elea O kulu
PARMENIDES
1 fir.l:
Bilge kişiyi sağ salim hedefine götüren ve o çok övü
len y o l boyunca bana eşlik ettikten sonra tanrıçalar, ca
n ım ın istediği yere götürüyordu beni taşıyan kısrak
144 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
2 fi. 2:
Uzaklığın da ruhuna n asıl elle tutulacak kadar yakın
olduğunu gör; çünkü ruh varolanı varolandan ayırmaya-
caktır! H erhangi bir yerde sadece herhangi bir şekilde
onun yapısından ayrılır ayrılm az tekrar bir araya gele
cektir.
3 fir.3:
Nereden başlarsam başlayayım , (söylediğim her şe
yin ) ortak tem eli varolandır ve öyle kalacaktır; çünkü
dönüp dolaşıp h ep ona geleceğim .
4 fr.4:
Pekâlâ, hangi araştırma yollarının akla gelebileceği
ni şim di söyleyeceğim yalnızca sana. Sözlerimi İyi din
le ve aklında tut ama. Kimi <gösterir varolanın> var ol
duğunu ve var olm am asının m ümkün olm adığını. İşte
bu inandırm a yoludur; a m a hakikatin ardından yü
rür. Kimi de <iddia eder> onun var olm adığını ve bu var
olm ayış m zorunlu olduğunu. Araştırmak —ki sana sö y
lüyorum bunu— m ümkün değildir bu yolu; ne idrak
edebilirsin varolm ayanı n e de ifade edebilirsin çünkü.
5 fr.5:
Zira <yalnızca> tek ve aynı şey düşünülebilir ve var
olabilir.
6 fr.6:
<Yalnız> varolanın var olduğunu düşünmek ve söyle
m ek gerek. Çünkü m ümkündür onun gerçekten var o l
146 SOKKATES'TEN ÖNCE FELSEFE
7 fr.7:
Çünkü varolm ayanın var olduğunu kanıtlamak m üm
kün değildir asla. Uzak tut düşünceni sen bu araştırma
yolundan ama!
8 fr.8:
Böylece geriye tek bir yolun kanıtı kalıyor, o da varo
lanın var olmasıdır. Bunun belirtisi epey çoktur: Çünkü
o lm a m ış olduğu için geçici de değildir, bütündür, biri
ciktir, sarsılmazdır ve sonu yoktur1. Ne var olm uştur ne
olacaktır, çünkü şu anda hom ojen, rabıtalı bir bütündür
o. Varolan için nasd bir başlangıç bulmak istiyordun ki
sen? Nasıl ve nerede yetişm iş olm ası gerekirdi? <Ne va
rolandan doğm uş olabilir; kİ aksi takdirde daha önce
başka bir varlık m evcut olurdu>; ne de onun varolm a
yandan meydana geldiğini düşünm ene ya da söylem ene
göz yum abilirim . Çünkü var olm adığı ne düşünülebilir
ne de ifade edilebilir! Onu erken ya da geç hiçlikle başla
maya ve sonra da gelişm eye nasıl bir baskı itebilirdi ki?
O zaman ya mutlaka var olm ak ya da asla o lm a m a k zo
rundadır. Ayrıca İnandırma gücü, onun yanı başında
8 b - fr.8, 53 vd.:
Z EN O N
4 < fr.2'den> :
non: "Acaba bir ölçek dan ile bir dan tanesi ve de bunun on-
binde biri arasında <belirli> bir oran yok mudur?" Protagoras
onaylayınca Zenon: "<Farklı> sesler arasında da aynı oran bu
lunmayacak mı? Çünkü ses çıkaran nesneler gibi sesler arasın
da da aynı oranın bulunması gerekir. Durum böyle olunca,
bir ölçek darı <yere düşerken> ses çıkanyorsa, tek bir darı ta
nesi, hatta bunun onbinde biri bile ses çıkaracaktır."
14 fr.4:
Hareket eden (şey) ne içinde bulunduğu mekanda ne
de içinde bulunmadığı m ekanda hareket eder.
D E
YEDİNCİ BÖLÜM
E m pedokles
I. Öğeler
11 fir.6:
Önce bütün şeylerin sayısı dört olan kökenini dinle:
Parıldayan Zeus, hayat veren Hera ve Hades ve de ölüm
lü kaynakları gözyaşlanyla besleyen Nestis2.
13 fr.23:
Ressamlar, m aharetleri sayesinde sanatlarına ha
kim bu kişiler nasıl kİ adak diye renk renk tablolar
hazırlar, ve çeşitli renkteki zehirleri, birinden daha faz
la diğerinden daha az olm ak üzere, ellerine alıp uyum
la karıştırırlarsa, sonra da bunlardan akla gelen her
şeye benzeyen şekiller, bazen ağaçlar, erkekler ve ka
dınlar, bazen vahşi hayvanlar, kuşlar ve balıklar, ba
zen de çok saygın ve uzun ömürlü tanrılar yaratır
larsa, işte aynen böyledir bize malum olan, onlardan
<öğelerden> başka yerde aranm aması gereken son su z
sayıdaki dünyevi şeylerin kaynağı da, bu konuda söyle
n en yalanların aklın ı bulandırm asına izin verm e ve
unutma bunu sakın. Üstelik haberi sen bir tanrıdan al
dın.
14 fr.82:
Aynı ilkelerdir, saç, yaprak, kuşlarda tüy ve güçlü or
ganlarda pul haline gelenler.
EMPEDOKLES 171
15 fr.76:
Böyledir durum kalın zırhlı deniz yaratıklarının ka
buklarında, özellikle deniz m inaresi ve taş kabuklu kap
lumbağalarda. Toprak m addesinin derinin üst kısmında
katmanlaştığını görebilirsin burada.
16 fr.98:
Ama toprak sevginin yetkin lim anına dem ir attığın
da, buluştu onlarla —ateş, su ve aydınlık havayla— biraz
çok biraz az da olsa hem en hem en aynı oranda. Kan ile
etin öteki türleri buradan geldi meydana.
17 fr.96:
Ne kİ, güzelim toprak Nestis'İn parlaklığından sekiz
parçanın ikisini ve ateş tanrısından da dört parçayı bir
birine kattı devasa potalarda: Ve uyum un eşsiz şekilde
birbirine eklediği beyaz kemikler oluştu burada.
18 fr. 17:
Bir çift sözüm var sana: Kimi zam an bir tek varlık
kaynaşır çoktan, kim i zaman da Bir'den oluşur çoklar
yeniden. Ölümlü şeyler iki kez doğar ve de iki kez yok
olurlar. Çünkü şeylerin birliği yaratır ve yokeder birini;
ama diğeri uçar gider daha gelişm eden, onlar <öğeler>
tekrar ayrılınca birbirinden. Ve bu sürekli değişm enin
sonu gelm ez hiçbir zaman: Bazen sevgiden dolayı her
şey Bir olur, bazen çatışmadan doğan kin yüzünden her
şey tekrar ayrılır birbirinden. Çoktan Bir oldukça ve
Bir'in bölünm esinden tekrar çoklar meydana geldikçe,
öm ürleri sonsuza kadar sürm eyen şeyler doğar böylece;
172 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
19 fr.8:
Başka bir şey diyeceğim sana: Ölümlü şeyler ne olu
şur ne de yok edici ölüm de so n bulur. Var olan yalnız
1 ö ğ e le r.
2 EmpedokJes de, kozmosdaki öğelerin dengede bulunduklarına ilişkin eski Pyıhago-
rasçı öğretiyi savunuyordu.
EMPEDOKLES
20 fr.9:
İnsanlarda ya da vahşi hayvanlarda ya da ağaçlarla
kuşlarda öğeler birbirine karıştığı ve gün ışığına çıktığı
zaman bir şeyler oluştuğunu ö n e sürerler; ama öğeler
birbirlerinden tekrar ayrıh nca o zam an da m enhus
ölüm den sö z ederler. Yok b öyle konuşm aya haklan;
ama bir kez geçer olduğundan böylesi, zam an zaman
ben de sarfederim aynı sözleri.
21 fr. 11:
Akılsızların yeterli değildir düşünceleri; yin e de veh
m ederler önceden asla var olm ayan şeylerin oluşabile
ceklerine ya da ölerek her bakımdan yok olabilecekleri
ne.
22 fr. 12:
Çünkü m üm kün değildir h iç var olm ayandan bir şe
yin oluşm ası ve duyulmamıştır var olan bir şeyin tama
m en yok olm ası. Nereye konulm uşsa her defasında ora
da olacaktır daima.
23 fr.14:
Yoktur boş-olan' evrende; o halde bir şey nasıl ekle
necek ve de nereye?
26 fr. 16:
Zira onlar <sevgl ve çatışma> önceden nasılsa ileride
de öyle olacaklar ve sonsuz zaman asla yoksun kalmaya
cak bunlardan.
32 fr.30:
Ama güçlü çatışma <Sphaİros'un> organlarında1 iyice
gelişip itibar kazandığında ve onlar İçin geniş kapsam lı
bir yem inden sırayla çıkarılm ış zaman dolduğunda...
35 fr.22:
Zira bütün bunlar <öğeler> kendi parçalarına dostça
1 Yani, öğelerde.
2 Sphairos'un.
EMPEDOKLES 177
36 fr.91:
<Su> şaraba yakındır, ama yağ İle birleşm eye yanaş-
m ar.
37 Aetius 0 4 ,8 -3 1 A 52:
Empedokles, çatışma ile sevginin sırayla üstünlüğü ele ge
çirmesi sonucunda evrenin yok olduğunu söylüyor.
40 fr.20:
Açıktan açığa yayılıyor bu çatışm a ölüm lü organlar
yığının her yanma: Kimi zaman b edensel biçim alm ış
tüm organlar henüz gençlik çağındayken sevginin gü
cüyle bir araya geliyorlar; kim i zaman da çatışm anın kö
tü ruhları tarafından ayrılıyorlar, her biri yaşam ın sahil
lerinde şaşkın şaşkın kendi başlarına dolaşıyorlar. Ay
nıdır bu kavga ağaçlarda, sudaki balıklarda, ormanda
ki hayvanlarda ve kanatlarını açarak süzülen martılar
da.
41 fr.21:
Daha ön ce anlattıklarımda onların <öğelerin> biçim
leri hakkında eğer bir eksik kaldıysa, dikkat et şim di
sözlerim den çıkacak diğer kanıtlara: Dikkat et her şeyi
ısıtan, aydınlatan güneşe, ve ısıya, ışığa doym uş tüm
ölüm süz <gök cisim lerine>, ve dayanıldı, katı maddeleri
m eydana getiren toprak gibi her şeyde görülen karan
lık, serin nem e. Bütün bunlar çatışma nedeniyle birbi
rinden ayrılırlar, çeşitli biçim ler alırlar; ama sevgi nede
n iyle birbirlerini özlerler ve bir araya gelirler. Çünkü
onlardan <öğelerden> doğar geçm işteki, şim diki ve gele
cekteki şeyler; büyür ağaçlar, yetişir erkekler ve kadın
lar, vahşi hayvanlar, kuşlar, sudaki balıklar ve çok say
gın uzun öm ürlü tanrdar. Zira yalnızca onlar1 vardır,
gelişigüzel dolaşırlar ve de çok çeşitli biçim ler alırlar. İş
te bu kadar büyüktür onların karışım dan doğan değiş
meler.
1 Dört öge.
EMPEDOKLES
-12 İr.59:
Ama gitgide sertleşin ce kavgası tanrının tanrıyla1,
bunlar <organlar> da karşdaşır karşılaşmaz tutuştular
kavgaya ve daha pek çok şey m eydana geldi birbiri ardı
na.
44 fr.35:
Yeniden başlamak ve daha önce gittiğim yola sözcük
leri birbirine ekleyerek tekrar dönm ek istiyorum: Girda
bın dibine çatışma ve ortasına da sevgi geldiyse, bütün
bunlar sevgide bir araya gelir tek bir bünye halinde, <el-
bette> bir defada değil, biri bir yönden, diğeri başka bir
yönden gelerek İstekle birleşir. Şeyler bir araya gelince
böyle, başlar çatışma en dışa doğru kaçmaya. Pek çoğu
ama durur tek başm a çatışm anın hâlâ boşlukta tuttuğu
karışımların ortasında. Çünkü pek de öyle ihtar edilm e
den çem berin dış sınırına doğru tam am en uzaklaşmaz
onlardan çatışma, bir kısm ıyla kalır hâlâ orada, bir kıs
m ıyla <bütünün> organlarından <öğelerden> çoktan
uzaklaşm ışken. Ama o gitgide uzaklaştıkça yerini alır
kusursuz sevginin h oş mizaçlı, tanrısal baskısı. Daha ö n
ce ölüm süz sayılan ölüm lü varlıklar ve de karışm am ış
olan karışımlar yollarım değiştirdikten sonra hem en
7. S phairos
47 Aetius I 7, 28 - 31 A 32:
<Empedokles Bir'in küre biçiminde, ebedi ve hareketsiz
olduğunu öne sürüyor>... Ama o öğelere tanrı adını veriyor
ve bunların karışımına da evren, ayrıca <Sphairos> diyor,
<bütün bunlar> bir süre sonra bu tekdüzen <yapı>nın içine
karışarak çözülecekler.
50 fi*.27:
Ne güneşin hızlı organlarını n e toprağın ağır aksak
gücünü n e de denizi m üm kün olm adığından ayırt et
m ek, küre biçim li Sphairos uyum un kalebendinde sür
gün yaşıyor, çevresinde hüküm süren yalnızlığa sevine
rek.
51 fr.27 a:
Ne nifak ne de yersiz çatışm a hüküm sürüyordu or
ganlarında.
52 fr. 28:
Küre biçim li Sphairos seviniyordu hüküm süren yal
nızlığa çevresinde, eşitti her yandan ve sın ırsızdı her
yönde.
53 fr.29:
54 fr.38:
Haydi anlatayım sana şim di ilk ve kaynağına gö
re aym olan eski <öğeleri>, gördüğümüz ve görü
len her şey meydana gelir bunlardan: Toprak, dalgalı
1 Y ani, b ir küreydi.
182 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
deniz, nem li hava ve tüm çem beri1 saran Aither2 adlı Ti
tan.
III. Evrendoğum
57 A etiııs'tan II 6, 3=
59 fr.78:
IV. Evrenbilim
61 fr.39:
63 Hippolytos I 4, 3 “ 31 A 62:
Empedokles, yeryüzünün kötülükle dolu olduğunu ve bu
nun yeryüzünden aya kadar uzandığını iddia ediyor, ama
aym ötesinde evren saf ve temizmiş.
184 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
1. G ö kyüzü
65 Aetius II 6, 3 ■ 31 A 49:
Gökyüzü Aither’den meydana gelmiş.
2. Yıldızlar
3. G ü n eş
Öteki ise sahte güneşmiş, ısı1 karışmış hava ile diğer yarım
küreyi dolduruyorlarmış ve de buza benzer güneşe2 doğru kı
rılma sonucunda dairevi yeryüzünün neden olduğu bir yan
sıymış; ki bu yansı <gerçek> ateşten oluşan güneşle birlikte
daire çizerek hareket ediyormuş. Kısacası, güneş yeryüzünü
çevreleyen ateşin <sadece> bir yansısıymış.
72 fr.41:
Güneş ateşidir <kristal mercekte> toplanm ış olan ve
engin gökyüzünü dolaşan.
a. G ü n eşin Y ö rü n g esi
74 Aetius II 1, 4 - 31 A 50:
Güneşin dönüşü <yörüngesi> evrenin sınırının tanımlan
masıymış.
1 Yani, ateş.
2 "Buza benzer güneş"le sadece sahte güneşteki, gerçek güneşin ateşini yansıtan kris
tal mercek kastedilmiş olabilir.
3 Yani, gökyüzüne.
186 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
b. Güneş Tutulması
78 fr.42:
Engelledi ay üzerinden geçen onun <güneşin> ışınla
rını v e kararttı yeryüzünde parlak gözlü ayın genişliği
kadar bir yeri.
c. Gecenin Açıklanışı
79 fr.48:
G ecenin nedeni, <altından geçen> güneşin ışınlarına
engel olan yeryüzüdür.
d. Kış ve Yaz
80 Aetius İÜ 8, 1 - 31A65:
Empedokles, yoğunlaşma sonucunda üstünlüğü ele geçi
ren hava <güneşi> üst bölgeye ittiği zaman kış, ateş üstünlü
ğü ele geçirir ve <güneşi> alt bölgeye iterse yaz olur diyor.
4. Ay
81 fr.45:
Yuvarlak, yabancı bir ışık dön ü yor yeryüzünün
çevresinde1.
82 fr.43:
Güneş ışığı ayın geniş yüzüne İsabet eder etm ez çar
pıp geri geliyor ve <bize ulaşmak için> tekrar gökyüzü
nü hızla katediyor.
5. Yeryüzü
1 Bu fragman da Empedokles'in, ayın ışığını sadece güneşten aldığını bildiğine bir ka
nıt oluşturuyor.
2 Yeryüzünün düşme hareketinden.
3 Yani, yeryüzünün düşmesini engellediği.
188 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
84 A etius II 8, 2 - 31A58:
Empedokles, hava güneşin baskısına boyun eğince kuzey
deki bölgeler yükselip güneydekiler de alçalarak kutupların
eğik bir konum almasına neden olmuştur diyor; bu durum
tüm kozmos2 için de geçerliymiş.
V. Zoogoni
85 fr.73:
Bir samanlar Kypris'in3 yeryüzünü suya doyurduktan
sonra biçim in i düşünerek onu sertleştirm esi İçin hızlı
ateşe teslim etm esi gibi.
1 Empedokles, hızla çevrilen çanaktaki suyun, çanağın ağzı aşağıya baksa da, dökül
meyeceğim kastediyor, ki biz buna merkezkaç kuvveti diyoruz.
2 Devasa bir küre olarak tasarlanan evren.
3 Aphrodite.
EMPEDOKLES 189
1. Aşamalı Zoogoni
90 fir.6^:
D inle öyleyse şim di, erkeklerin ve açması kadınların
gece tarafından sarıp sarmalanm ış filizlerini ayrılan ateş
nasıl kavuşturdu ışığa. Çünkü sözlerim ne amaçsız ne de
akılsızca.
Önce çıktdar kaba saba çamur parçalan ortaya, her
ikisinden, yani su İle ateşten eşit paylar düşmüştü onla
ra. Benzerine ulaşmak isteyen1 ateş büyümelerini sağ-
1 Yani, (gögün) yüksekliğindeki ateşe.
190 SOKRA TES'TEN ÖNCE FELSEFE
91 fr.86:
92 fr.87:
94 fr.57:
95 fr.60:
9/ fr.61.
99 fr.90:
Tatlı tatlıya uzanır, acı acıya ve ekşi de ekşiye doğru
koşar, sıcak ise sıcağa karışır.
100 fr.62.6:
Benzerine ulaşmak isteyen ateş büyüm elerini sağladı
onların2.
1 Bu varlıkların parçalan.
2 Bkz. 90 fr.62
192 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
5. Empedokles'in Evrendogumunda ve
Zoogonisinde Rastlantının Rolü
112 fr.104:
Ve sö z konusu olduğunda en gevşek m addeler de
rastlantı sonucu birleştiler bir dereceye kadar.
118 fr.14:
Yoktur boş-olan evrende; o halde bir şey nasıl ekle
necek ve de nereye?
1. Renk Öğretisi
2. M addelerin Karışımı
3. Mıknatısın Açıklanışı
4. Bitki Fizyolojisi
5. Zooloji
a. Solunumun Başlaması
fr.83:
Tıpkı bir kış g ecesi dışarı çıkm aya niyet ed en bir
kim senin ateşin parlak alevini yakm ası ve <ışığı> her
yönden esen rüzgâra karşı koruyacak olan bir fen er ha
zırlaması gibi; çünkü fener esen rüzgârın hızlı nefesini
dağıtır, ama ışığı çok İnce olduğundan <fenerin cidarla-
1 Görünüşe göre Empedokles kuramında iki değişik faktörü birleştiriyor: Gözden çı
kan "ışınlar" (Alkmaion'un etkisi) ve nesnelerden çıkan, uygun (simetrik) oldukları
zaman gözün gözeneklerine giren "akıntılar”. Bunlar (olasılıkla gözün dışında) bulu
şarak gözde bir görüntü meydana getiriyorlar ve böylece görme olayına neden olu
yorlar.
204 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
b. Yansı Üstüne
IV. P sik o lo ji
1. Düşünm e'nin ya da Ruhun "Tözü"nün Yeri
148 fr.105:
Akan kam il d a lg a l a r ı y l a beslenm iştir «iü şü n m e yeti
si;*, insanların kanısına göre burasıdır düşünm e'nin ye
ri. Zira yüreği dolaşan kandır insanlarda düşünm e yeti
si.
152 fr.107:
Zira onların <öğelerin> uygun biçim de birleşm esidir
her şey, onlarla düşünürler, onlarla sevinirler ve de ke
derlenirler.
V. Bilgi Kuramı
1. Algı ile D üşünm e Arasında H enüz İlkesel
Bir Ayrım Yoktur
160 İr. 2:
Zira yayılm ıştır yardım cı kaynaklar <bedenin> or
ganlarına sık bir şekilde; düşünceyi körletecek ve hayıf
lanacak çok şey girer insanın içine. Kavradıkları zaman
bir bakışta asla bir "yaşam" olm ayan yaşam larından kü
çük bir bölüm ü, havaya yü k selen dum an gibi, uçarlar
erken gelen ölüm e doğru, sağda solda dolaşırken her bi
EMPEDOKLES 209
16 1 fr.4, 9 vd.:
Bilenm iş duyularınla bak her şey nasıl meydanda; ve
inanm a gözlerine artık kulaklarından fazla; değer verm e
dam ağının algısından çok uğuldayan kulağına ve ihm al
etm e öteki duyularını da bilginin yolu açık olduğu süre
ce, çalış her şeyi tek tek idrâk etm eye, m eydanda olduğu
sürece.
C. Gizemcilik
169 fr.15:
174 Plotin IV 8, 1:
Empedokles, suç işlemiş ruhlar için bu dünyaya düşmek
bir yasadır, diyor; kendisinin de tann tarafından sürüldüğü ve
buraya geldiğini iddia ediyor.
176 fr.121:
...cinayetin, kinin ve uğursuz tanrı sürülerinin, kuru
tucu hastalıkların, çürüm enin ve felaket çayırında koku
şanların karanlıkta kol gezdiği bu hüzünlü yeri.
179 fr.124:
Vah sana, ey ölüm lülerin sefil soyu, ey bahtı kara!
1 Bu dünya, yeryüzü.
EMPEDOKLES 213
3- Ruhun Göçü
18 i İr. 1 İ 6 :
192 fr.136:
Artık bir son verm eyecek m isiniz bu iğrenç cinayetle
re? H issetm iyor m usunuz birbirinizi parçaladığınızı gö
zü kapalı, karanlıklar içinde?
216 SOKRATES'TEN ÖNCE FELSEFE
193 fr.l3~
tşte gözü kararmış baba, kılık değiştirm iş sevgili oğ
lunu dualar ederek kesiyor! Oysa uşaklar yalvar yakar
olanı kurban etm ekten çekiniyor. Ama o 1sızlanm alarına
kulak asmayıp kesm eye devam ediyor ve böylece evinde
iğrenç bir yem ek hazırlıyor. İşte böyle oğul babayı, kız
çocuğu anayı yakalıyor, canlarını elinden alıyor-ve akra
balarının etini parçalayıp yutuyor!
194 fr.138:
<Rahipler ya da gen el olarak kurban kesenler hak-
kında> "Demirle ruhları alıp götürerek."
195 fr-139:
Ne yazık kİ ölm edim acım asız günlerden birinde,
dudaklarımın iğrenç yem eklerden haz duyacağım ba
na vehm ettiren bu korkunç düşünceye kapılmadan ö n
ce!
196 fr.128:
Onlarda2 n e savaş tanrısı vardı ve göğüs göğüse vu
ruşma, ne kral Zeus ne K ronos n e de Poseidon, yalnız
sevgiydi kraliçe olan. El etek öperek, çeşitli armağanlar
<kurbanhk> hayvan resim leri ve güzel kokulu m erhem
ler sunarak, mürver çiçekleri ile kokulu günlükler ada
yarak çalışıyorlardı onu şenlendirm eye, bağış diye sap
sa n balı döküyorlardı yere. Kirlenmiyordu orada tüyler
ürpertici boğa kanıyla hiçbir sunak, çünkü cürüm lerin
1 Baba
2 Altın Çag'ın insanlarında.
EMPEDOKLES 217
199 fr.113:
Ne tutuyor burada beni, sanki bir m ucize yaratacak
m ışım gibi, oysa ben üstünüm ölüm lülerden, binbir çe
şit ölüm e m a h k u m kişilerden!
218 S< )KKATES'TEN ÖNCE FELSEFE
200 lılll:
202 fr.132:
Ne mutlu tan n sal bilgeliğin zengin liğine ulaşanlara;
ne yazık tanrılar hakkında karanlık hayaller kuranla
ra.
2CH fr.134:
Yoksa insan başlı değil m i tanrı, organları var mı, ve
çıkmıyor mu om uz başlarından kollan, var m ı ayaklan
ya da hızlı dizleri ya da kılla kaplı cin sel organı? Hayır!
O tarife gelm ez kutsal bir ruhtur ve hızlı düşünceleriyle
fırtına gibi dolaşır tüm evreni.
206 fr.141:
Ey zavallılar, sefiller! Çekin fasulyelerden1ellerinizi.
208 fr.145:
İşlediğiniz ağır suçlar bocalatacak sizi, kurtaramaya
cak hiçbir şey daralmaktan yüreğinizi.
I. CİLDİN SONU
9789757942047
7 8 9 7 5 7 19 4 2 0 4 7 '