Professional Documents
Culture Documents
D2M3 Anatomi̇
D2M3 Anatomi̇
İbrahim Tekdemir
SCALP VE YAPISI
SCALP nerede yer alır?
Önde arcus superciliaris’ten başlayarak arkadaki protuberentia
occipitalis externus’a ve linea nuchalis superior’a uzanır.
Yanlarda ise aşağıya doğru arcus zygamaticus’a tutunur.
SCALP nedir?
Birden çok katmanı bulunan ve bu katmanlarının baş harfleri
kullanılarak kısaltması elde edilmiş bir yapıdır. Bu katmanlardan
ilk üçü sıkı bir biçimde birbirlerine tutunmuştur, bu şekilde tek
bir katman oluşturdukları düşünülebilir.
- Mimik kasları; regio frontalis, regio temporalis, regio orbitalis (göz çukuru), regio
mentalis, regio nasalis, regio oralis ve regio buccalis adlı bölümlere ayrılarak
incelenir.
ANATOMİ: Mimik kasları, çiğneme kasları, dentes, cavitas oris- Prof. Dr. İbrahim Tekdemir
1. M. Epicranius
A. Musculus occipitofrontalis
B. Musculus temporoparietalis
1. M. orbicularis oculi
2. M. corrugator supercilii
3. M. depressor supercilii
BURUN KASLARI
1. M. procerus
2. M. nasalis
3. M. depressor septi
1. M. orbicularis oris
- M. orbicularis oris ağzın tamamını dıştan çevreleyen lifler içeren bir kastır.
- Dudaklar etrafında sphincter görevi görür.
- Dudakların büzülmesini gerektiren ıslık çalma, üfleme ve emme fonksiyonlarının
yerine getirilmesinde yardımcı olur.
- Aktif olarak çalıştığında dudakları kapatır ve ağzı sivriltir. (öpücük dudağı)
ANATOMİ: Mimik kasları, çiğneme kasları, dentes, cavitas oris- Prof. Dr. İbrahim Tekdemir
3. M. risorius
- Hemen dış tarafta görülen kas yapısı musculus risorius olarak tanımlanır.
- Özellikle dudak kenarlarını yan tarafa doğru çekilmesini sağlayan kastır.
- Sırıtma (tebessüm) kası olarak tanımlanır.
8. M. mentalis
ANATOMİ: Mimik kasları, çiğneme kasları, dentes, cavitas oris- Prof. Dr. İbrahim Tekdemir
ÇİĞNEME KASLARI
1. M. temporalis
2. M. masseter
3. M. pterygoideus medialis
4. M. pterygoideus lateralis
Fossa mandibularis’te discus articularis adı verilen özel bir disk yapısı vardır. Bu discus
hareketli olup iki ayrı kompartmandan meydana gelir. Sinovial bir eklem ortaya koyar ve bu
eklem sayesinde çene hareketi gerçekleşebilir. Çene açılacağı zaman m. pterygoideus
lateralis ile mandibula öne doğru çekilir. Discus articularis, caput mandibula ile beraber
tuberculum articulare’ye doğru hareket eder.
KLİNİK: Bazen esneme, kahkaha atma veya sert bir yiyecek ısırıldığında çene çıkabilir.
Bu durumda fossa mandibularisten caput mandibula ayrılır. Bu klinikte çok sık denk
gelinen bir olaydır.
Hasta çenesi ön tarafa çıkmış vaziyette gelir. Bu esnada hastanın çenesi tamamen açık
vaziyettedir. Mutlak olarak sakinleştirildikten sonra çenesi yerine geri yerleştirilmelidir. Bu
manevra çok önemlidir, bu yapılırsa hasta aniden rahatlar. Çene çıkıkları hasta için çok
ağrılıdır. Çok ağrılı bir süreç olduğundan sedasyon verilmesi önerilir.
Çenenin yerine yerleştirilmesi için baş parmakla arka alt dişlere bastırılır, öne ve aşağı
çekilir. Amaç, mandibulanın aşağı çekilerek tamamen fossa mandibularis’e oturmasını
sağlamaktır. Kolay bir süreç olmadığından dolayı birkaç defa tekrarlanabilir. Eğer ki tam
oturmama duruma varsa çene tam kapanamaz.
Bu işlem gerçekleştirilirken doktorun eline geniş sünger (spanç) takması gerekir. Çünkü
çene aniden kitlendiğinde doktorun parmağının kopması ihtimali vardır.
ANATOMİ: Mimik kasları, çiğneme kasları, dentes, cavitas oris- Prof. Dr. İbrahim Tekdemir
Ağız boşluğu;
üstte: sert damak (palatum durum) ve
yumuşak damak (palatum molle)
altta: ağız tabanı ve dil
yanlarda: yanaklar
arkada: isthmus faucium (cavitas oris ile
oropharynx’i birbirine bağlayan açıklık)
önde: dudaklar ve diş kavsi ile çevrili
geniş bir aralıktır.
- Diş kavsi (diş etleri ve dişler) - Vestibulum oris’in arkasında yer alan kısımdır. Daha
ile dudaklar ve yanaklar geniştir.
arasındaki bölüme vestibulum - Vestibulum oris’ten arkadaki isthmus faucium adı
oris denir. verilen bir açıklığa kadar uzanır.
- Daha dardır. - Arka tarafta musculus uvula’nın da bulunduğu
- Önde vermillion hattı olarak yumuşak damak önde arcus palatoglossus ve arcus
bilinen alt ve üst dudakların palatopharyngeus adı verilen iki arcus ile çevrilidir.
mukoza ve cilt birleşim hattı yer Bunların içlerinde yer yer alan m. palatoglossus ve m.
alır. palatopharyngeus kaslarıdır. İki arkusun ortasındaki
boşluk fossa tonsillaris’te tonsilla palatina yer alır.
Tükürük bezleri iki gruba ayrılır. Bu tükürük bezlerinden daha büyük olanlar yani glandula
parotidea, glandula sublingualis ve glandula submandibularis salgılarını büyük kanallar ile
ağız boşluğuna akıtır. Bunlardan glandula parotidea, vestibulum oris’e 2. premolar diş
hizasında açılır. Bu açılan kanal, ductus parotidei olarak adlandırılır. M. buccinator’u deler.
Diğerleri ise cavum oris proprium’a açılır.
Ağız kapalı iken ön ve arka boşluğu birbirine bağlayan bölge, mandibula ramusu ile son
molar diş arasında kalan trigonum retromandibularis’tir. Burası özellikle ağzı kilitlenmiş veya
kapanmış hastalarda gavaj (?) ile besleme sırasında ağıza girilebilecek yegane açıklıktır.
ANATOMİ: Mimik kasları, çiğneme kasları, dentes, cavitas oris- Prof. Dr. İbrahim Tekdemir
DİŞLER
Bir diş anatomik olarak üç bölüme ayrılır: taç (kron), boyun (collum)
ve kök (radix). Boyun kısmı diş eti ile çevrilidir, kök kısmında ise
dişin beslenmesinde yer alan nöral ve vasküler yapıları bulunur. Diş
canlı bir organdır. Kemik yapı olmasına rağmen beslenmesi son
derece önemlidir.
- Her bir çene yarısında 2 adet kesici - Her bir çene yarısında 2 adet kesici diş, 1 adet
diş, 1 adet köpek dişi, 2 adet de molar köpek dişi, 2 adet premolar diş ve 3 adet de
diş olmak üzere toplamda ağızda 20 molar diş olmak üzere toplamda ağızda 32
adettir. adettir.
ANATOMİ: Mimik kasları, çiğneme kasları, dentes, cavitas oris- Prof. Dr. İbrahim Tekdemir
Ductus parotideus’un kası deldikten sonra açıldığı ağız bölgesi Vestibulum oris’e ikinci premolar
neresidir? diş karşısına
Çiğneme kuvvetinde azalma ve çenenin bir tarafa kaydığı bir N. trigeminus (CN V)
durumda hangi sinirin hasarı olduğu düşünülmelidir?
Cavitas oris propria ile oropharynx arasındaki geçit nedir? isthmus faucium
Yüze hayret, korku,şaşkınlık ifadesi veren mimik kası nedir? M. occipitofrontalis, venter
frontalis
ÇIKMIŞLAR
1. Süt dişleri için doğru diş dizilimi aşağıdakilerden hangisidir?
a) 1,2,1
b) 2,1,2
c) 2,2,2
d) 2,2,1
e) 1,1,2
3. Yeni doğan bir çocukta ilk olarak aşağıdaki verilen süt dişlerinden hangisi çıkar?
a) Üst ikinci molar diş
b) Alt santral kesici
c) Üst santral kesici
d) Alt köpek dişleri
e) Alt ikinci molar
6. Sağ üst yarıda 1. Molar dişi çekilecek olan hastaya lokal anestezi aşağıdaki
sinirlerden hangisi hedef alınarak yapılır?
a) N. facialis
b) N.mandibularis
c) N.hypoglossus
d) N.maxillaris
e) N.lingualis
Herkese merhaba!
Umarım notu beğenmişsinizdir. Hocanın anlattığı sırayı biraz karmaşık bulduğum için sıralamada
biraz oynamalar yaptım. Ancak inanın ki atladığım hiçbir yer olmadı. Ekstradan bulduklarımı, ya da
detaylandırmak istediklerimi açık gri ile yazdım. Notun sonuna da faydalanmanız için cornell not
sistemi ile yazılmış bir sayfa bıraktım. Ezber konusunda benim kullandığım bir method, özellikle ezber
konusunda zorlananlara öneririm. (Sayfanın sağ kısmını kapatıp sol kısımdaki soruları sürekli tekrar
ederek kullanabilirsiniz.) Ayrıca ben her dersi çalıştıktıktan sonra o modülün tüm çıkmışlarını
tarıyorum ve o dersin sorularını bu şekilde bulup çözüyorum. Size de yardımcı olur diye
düşündüğümden eklemek istedim. Kolay gelsin hepinize çalışırken. Haftaya bu dersin canlısı da
yapılacak. O dersin de notunu çıkarmayı planlıyorum. Onu da 2. haftanın notunda bulabilirsiniz.
Boş zamanı olup nasıl değerlendireceğini bilemeyen herkesi önyargılarını yenmeleri ve yeni kültürler
öğrenmeleri adına uzak doğu kültürü ile tanışmaya davet ediyorum. Bunun için izlemek isteyenler için
kore dizilerinden oluşan bir liste (ilk karekod) ve japonca sevdiğim şarkılardan oluşan bir spotify
playlist (ikinci karekod) bırakıyorum. Gönül isterdi ki izlediğim tayland dizilerini de bırakayım ancak
konsept olarak tepki çekeceğinden belki başka sefere diyorum. S on olarak ATTACK ON TITAN
izleyin, izlettirin; okuyun, okutturun.
Yapay Zeka Room’a buradan kalpçikler yolluyorum. Seviliyorsunuz bebişler.
Aden Begüm ÜÇGÜLER
Lingua, Gll. Salivariae, Palatum, Fauces, Tonsilla Palatina Prof. Dr. Süleyman Tuna Karahan
LİNGUA (DİL)
Cavitas Oris Propria dediğimiz alanın içini dolduran yapıdır. Konuşma, yutkunma, tatma gibi değişik
fonksiyonlarda etkisi olan önemli bir organdır. Arka tarafta dili ikiye ayıran Sulcus Terminalis bulunur.
Bunun önünde kalan kısma Corpus Linguae, arkasında kalan kısma ise Radix Linguae adı verilir. Corpus
bölümü ve Radix bölümü yapı olarak birbirinden farklıdır. Corpus bölümünde daha çok dil kaslarını
görürken Radix bölümünde yüzeyde Tonsilla Lingualis adını verdiğimiz bir yapı karşımıza çıkar. Bu yapı
Waldeyer’in lenfatik halkasının bir parçasıdır.
Sayfa | 1
Lingua, Gll. Salivariae, Palatum, Fauces, Tonsilla Palatina Prof. Dr. Süleyman Tuna Karahan
Önde dilin serbest olan ucuna Apex Linguae adı verilir. Yanlarda çok da keskin olmayan iki kenarı
bulunur. Bunlara Margo Linguae adı verilir. Corpus Linguae’nin üst yüzü Dorsum Linguae olarak
adlandırılır. Burada farklı işlevlere sahip tat tomurcukları bulunur. Buraya aynı zamanda salgı yapan
bezler de açılır. Bu salgılar sayesinde tat partikülleri algılanabilir hale gelir. Tat tomurcuklarından
hangileri belirgin diye bakacak olursak Linea Terminalis’in önünde dizilmiş Papillae Vallatae’ları
görüyoruz. Dilin her iki tarafında arkaya doğru uzanan, yüzgeç benzeri Papillae Foliatae adını
verdiğimiz tat tomurcukları bulunur. Dil sırtında Papillae Fungiformes adını verdiğimiz mantarımsı,
diğer yapılardan daha kabarık bir şekilde gördüğümüz tat tomurcukları bulunur. Bunların arasında da
tat tomurcuğu olmayan sindirim işlevlerine katkıda bulunan Papillae Filiformes adını verdiğimiz daha
ince, uçları keratenize yapıları görmek mümkündür.
Arka tarafta her iki tarafın (sağ, sol) Sulcus Terminalis’inin birleştiği yerde, orta hatta bir çukurluk
oluşur. Bu yapı Foramen Caecum Linguae olarak adlandırılır. Burası fötal hayattaki Ductus
Thyroglossus’un köken aldığı yerdir. Bu yapı
buradan aşağıya doğru ilerleyip boğazda
yerleşimli Glandula Thyroidea’yı oluşturur.
Hatta bazen bu yapıya ait birtakım dokular
burada kalabilir. Thyroid dokusu çok
damarlı bir doku olduğundan böyle
durumlarda sık sık ağız içi kanamalarıyla
karşılaşılabilir.
Sayfa | 2
Lingua, Gll. Salivariae, Palatum, Fauces, Tonsilla Palatina Prof. Dr. Süleyman Tuna Karahan
Dil dokusuna baktığımız zaman iki grup kası olduğunu görebiliriz. Bunlardan ilki dilin ekstrensek
kaslarıdır (dış yapılardan başlayıp dile uzanan). Bu kasların isimleri genelde “-glossus” ile biter. İkinci
kas grubu ise dilin intrensek kaslarıdır. Bu kaslar esas olarak dilin kas dokusunu oluşturan kaslardır.
Temel bir özellik olarak dilin intrensek kaslarının dilin şeklini değiştirdiğini, ektrensek kaslarının ise
dilin konumunu değiştirdiğini söylemek mümkündür. Bu intrensek ve ektrensek kasların çok büyük bir
bölümünün motor innervasyonu 12. Cranial sinir olan N. Hypoglossus tarafından sağlanır.
Şekilde dilin orta hattından alınan bir kesite bakıyoruz. Burada dilin iskeletini oluşturan Septum
Linguae’yi görüyoruz. Bu yapı orta hat üzerinde yerleşmiş aponevrotik bir yapıdır.
İntrensek kaslara bakacak olursak şekilde üst tarafta, Dorsum’un hemen altında, ön arka yönde uzanan
M. Longitudinalis Superior’u görmek mümkün. Altta her iki yanda uzanan (üstteki kesit orta hattan
geçtiği için gözükmüyor) M. Longitudinalis İnferior görülür. Yukardaki kesitte demetlerin kesitlerini
gördüğümüz, enlemesine seyreden M. Transversus Linguae’yı ve bunların arasında da M. Verticalis
Linguae adını verdiğimiz düşey yönde uzanan kasları görüyoruz.
Yukarıdaki kesitte bu intrensek kaslara ek olarak birkaç tane de ekstrensek kas da seçilebilir durumda.
Bunlardan bir tanesi M. Genioglossus’tur. Mandibula’dan başlar ve dile doğru uzanır.
Sayfa | 3
Lingua, Gll. Salivariae, Palatum, Fauces, Tonsilla Palatina Prof. Dr. Süleyman Tuna Karahan
Yukarıda ağız tabanı bir miktar diseke edilmiş. Dil yerinde bırakılmış ancak Mandibula’nın sol yarısı
uzaklaştırılmış. Os Hyoideum tamamen duruyor. Os Hyoideum’dan dile uzanan M. Hyoglossus’u,
Styloid çıkıntıdan dile uzanan M. Styloglossus’u görebiliyoruz. Yumuşak damaktan dile uzanan M.
Palatoglossus’u da görüyoruz. Bu kas Tonsilla Palatina’nın içine oturacağı yapı olan Fossa Tonsillaris
dediğimiz çukurluğu önden sınırlayan Arcus Palatoglossus’un iskeletini oluşturur. Bu şekilde
ekstrensek bir kasmış gibi görülen M. Longitudinalis İnferior’u da görmek mümkün. Yine daha önce
de bahsettiğimiz dilin ekstrensek kaslarından M. Genioglossus’u da görebiliyoruz.
Sayfa | 4
Lingua, Gll. Salivariae, Palatum, Fauces, Tonsilla Palatina Prof. Dr. Süleyman Tuna Karahan
Yukarıda M. Hyoglossus açılmak suretiyle orta kısmı uzaklaştırılmış. Bu kasın üst ve alt tutunma
yerleri görülebilir durumda. Bu şekilde dikkat etmemiz gereken şey yutak duvarını oluşturan
constrictor kaslardan M. Constrictor Pharyngis Superior’un dilden başlayan bölümü (Pars
Glossopharyngea) de görülmekte. Bunun da hemen altında M. Constrictor Pharyngis Medius’un
başladığını görebiliyoruz.
Sayfa | 5
Lingua, Gll. Salivariae, Palatum, Fauces, Tonsilla Palatina Prof. Dr. Süleyman Tuna Karahan
Yukarıdaki şekilde dile gelen damar ve sinir yapıları görüyoruz. En kalın olarak gördüğümüz damar A.
Carotis Externa. Ondan ayrılıp dile uzanan A. Lingualis’i ve bu damardan ayrılıp esas olarak dili
besleyecek dal olan A. Profunda Lingua’yı görmekteyiz. Yine buradan bir başka dal olan A. Dorsalis
Lingua ise dil sırtında uzanarak dilin beslenmesinde görev alır. Aynı zamanda A. Lingualis dilin
komşuluğunda bulunan Glandula Sublingualis’e de A. Sublingualis adını verdiğimiz bir dal verir.
Burada N. Trigeminus’un Mandibular dalından ayrılan N. Lingualis ile olan komşuluğu oldukça
önemlidir. N. Lingualis, N. Facialis’e ait Chorda Tympani’nin taşıdığı duyu liflerini dile getirir. Aynı
zamanda Glandula Sublingualis ve Glandula Submandibularis’e ait Ganglion Submandibulare’de
nöron değiştiren sekretomotor lifleri de getirir. Tüm bunlara ek olarak şekilde de görüldüğü gibi N.
Hypoglossus’un N. Lingualis’e göre dile daha geriden sokulduğunu söyleyebiliriz.
Sayfa | 6
Lingua, Gll. Salivariae, Palatum, Fauces, Tonsilla Palatina Prof. Dr. Süleyman Tuna Karahan
Sayfa | 7
Lingua, Gll. Salivariae, Palatum, Fauces, Tonsilla Palatina Prof. Dr. Süleyman Tuna Karahan
Bir önceki modülde boynun facial yapısını işlerken boyun derin facia’sı Facia Cervicalis’in Lamina
Superficialis adında genel bir örtücü tabakası olduğunu söylemiştik. Bu örtücü tabakanın tutunma
yerlerinden birisi de Arcus Zygomaticus’tur. Arcus Zygomaticus’un hemen altındaki alanda Facia
Cervicalis yaprakları ikiye ayrılmak suretiyle Glandula Parotidea’yı kuşatırlar.
Glandula Parotidea’nın bulunduğu yer aslında Fossa Retromandibularis adını verdiğimiz bir alandır.
Burası ön tarafta M. Masseter ve onun altında Ramus Mandibulae tarafından sınırlanır. Arka tarafta
ise temporal kemik karşımıza çıkar. Glandula Parotidea yüzeyelden baktığımızda oldukça küçük bir
alanda, kulağın ön yüzünde duruyormuş gibi görünse de esas kısmı mandibulanın arkasında derine
doğru sokulmuş şekilde bulunur. Derine doğru uzanışı neredeyse yutak yan duvarı ve Fossa
İnfratemporalis’e kadar sürer. Şekil itibariyle tepesi dışarı bakan bir koniye benzetilebilir.
Aşağıdaki şekilde Glandula Parotidea’nın dıştan görülen kısmını görüyoruz. Boşaltıcı kanalı olan
Ductus Parotideus, M. Masseter’i çaprazlayarak geçer. Bu kanal klinikte Stenon Kanalı ya da Stensen
Kanalı olarak da adlandırılır. Seyri sırasında bazen üzerinde aksesuar bir Parotis bezi bulunabilir. Önde
M. Masseter bittiğinde yanak kası olan M. Buccinator’u delerek üst ikinci molar diş hizasında ağız
boşluğuna açılır. Kabakulak hastalığında bu bez inflame olur ve şişer. Değişik nedenleri olmakla
birlikte özellikle Siyalolitiyazis dediğimiz tükürük taşları sebebiyle Stenon Kanalı tıkanabilir. Böyle
hastalarda ani gelişen Glandula Parotidea şişliği görülür.
Sayfa | 8
Lingua, Gll. Salivariae, Palatum, Fauces, Tonsilla Palatina Prof. Dr. Süleyman Tuna Karahan
Yukarıda sağdaki şekilde, yanak mukozası üzerinde Ductus Parotidea’nın (Stenon Kanalı) üst ikinci
molar diş hizasındaki açılma yerini görüyoruz. Bu yapıya Papilla Ductus Parotidei adı verilir.
Sayfa | 9
Lingua, Gll. Salivariae, Palatum, Fauces, Tonsilla Palatina Prof. Dr. Süleyman Tuna Karahan
Ductus Submandibularis’in N.
Lingualis ile yaptığı çapraz
oldukça önemlidir. N.
Hypoglossus ise daha geride ve
medialde kalmaktadır.
Sayfa | 10
Lingua, Gll. Salivariae, Palatum, Fauces, Tonsilla Palatina Prof. Dr. Süleyman Tuna Karahan
Tükürük bezlerinin innervasyonlarına bakacak olursak; Glandula Parotidea, N. Facialis ile çok yakından
komşuluğu olmasına rağmen N. Glossopharyngeus tarafından innerve edilir. N. Glossopharyngeus’un
taşıdığı parasempatik lifler Foramen Ovale’nin altında Ganglion Oticum’da nöron değiştirir. Buradan
sonra da N. Trigeminus’a ait N. Auriculotemporalis’e katılarak Parotis bezine ulaşır.
Glandula Sublingualis ve
Submandibularis ise Chorda
Tympani içerisindeki
parasempatikler tarafından
innerve edilir. Bu
parasempatikler Glandula
Submandibularis’in hemen
yakınında bulunan Ganglion
Submandibulare’de nöron
değiştirirler. Buradan sonra da
postganglionik secretemotor
lifler N. Lingualis’in yapısına
katılarak her iki beze de
ulaşırlar.
Küçük tükürük bezlerinin innervasyonları da bunlara benzer şekilde gerçekleşir. Chorda Tympani ile
gelen parasempatik lifler Ganglion Pterygopalatinum’da nöron değiştirdikten sonra postganglionik
parasempatik lifleri N. Petrosus Major’un yapısına katılarak damak bölgesindeki tükürük bezlerine
sekresyon yaptırır.
Sayfa | 11
Lingua, Gll. Salivariae, Palatum, Fauces, Tonsilla Palatina Prof. Dr. Süleyman Tuna Karahan
PALATUM (DAMAK)
Damak iki kısımdan oluşur. Bunlardan birisi kemik yapıda gördüğümüz Palatum Durum’dur (Sert
Damak). Palatum Durum’un büyük kısmı Maxilla tarafından oluşturulur. Daha arkada kalan küçük
kısmı ise Os Palatinum’un
Lamina Horizontalis’i
tarafından oluşturulur. Bu iki
kemik orta hatta birbirlerine
tutunurlar. Bu tutunma
burun boşluğu tarafında
Crista Nasalis yapısını
oluşturur. Palatum
Durum’un üzeri kemiğe
sıkıca tutunan bir mukoza ile
örtülmüş durumdadır. Arka
tarafta ise bu kemik yapıya,
yanlarda da çevre yapılara
tutunan kas ve aponevroz
birimler barındıran Palatum
Molle’yi (Yumuşak Damak)
görüyoruz. Yumuşak
damağın değişik işlevleri vardır. Yutkunma sırasında yutak arka duvarıyla temas etmek suretiyle
Oropharynx ve Nasopharynx bağlantısını keser. Benzer şekilde aşağıya doğru inerek Oropharynx’i
daraltır. Bu işlevi sırasında Epiglottis ile komşuluğu önemlidir.
Aşağıdaki şekilde sert damağı görüyoruz. Sert damağın beslenmesinde ve innervasyonunda önemli
olan geçitler söz konusu. Önde Foramen İncisivum’u görüyoruz. Bu yapı N. Nasopalatinus’un
dallarının geçtiği yerdir. Bu sayede damak ön tarafı ve diş etleri mukozasının innervasyonu sağlanır.
Arka tarafta Foramen Palatinum Majus’u ve bunun da arkasında Foramina Palatinum Minora’ları
görüyoruz. Buradan çıkan N. Palatinum Major ön tarafa doğru gidip sert damak innervasyonunu, N.
Palatinum Minores’ler ise arkaya yönelip yumuşak damak innervasyonunu sağlarlar.
Sayfa | 12
Lingua, Gll. Salivariae, Palatum, Fauces, Tonsilla Palatina Prof. Dr. Süleyman Tuna Karahan
Yumuşak damak
iskeletinde yer alan
kaslardan M.
Levator Veli Palatini
ve M. Tensor Veli
Palatini önemli iki
kastır. Çünkü M.
Levator Veli Palatini
Östaki borusu ile
komşuluğu
sayesinde bu
borunun açılmasına
yardım eder ve
Palatum Molle’yi
yukarı doğru kaldırır. M. tensor Veli Palatini ise Hamulus Pterygoideus’tan yönünü değiştiren ve bu
sayede yumuşak damağı her iki tarafa doğru geren bir kas yapı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yumuşak damak kasları beş tanedir: M. Tensor Veli Palatini, M. Levator Veli Palatini, M.
Palatoglossus, M. Palatopharyngeus, M. Uvulae.
Bu kaslardan M. Tensor Veli Palatini hariç hepsi Plexus Pharyngeus tarafından innerve olur. M.
Tensor Veli Palatini’nin siniri ise N. Mandibularis’tir.
Sayfa | 13
Lingua, Gll. Salivariae, Palatum, Fauces, Tonsilla Palatina Prof. Dr. Süleyman Tuna Karahan
FAUCES (BOĞAZ)
Fauces dediğimiz yer yanlarda Arcus Palatoglossus ve gerisinde Arcus Palatopharyngeus, yukarıda
Palatum Molle, aşağıda ise Radix Linguae tarafından sınırlanan alandır. Yani burası Cavitas Oris
Proprium ile arkadaki Oropharynx’in geçiş yeridir. Buradaki en dar yere Isthmus Faucium adı verilir.
Burayı özellikle daraltan yapı ise Arcus Palatoglossus olarak karşımıza çıkar. Fauces’ten daha laterale
doğru gidecek olursak yutak yan duvarını ve M. Pterygoideus Medialis karşımıza çıkar.
Sayfa | 14
Lingua, Gll. Salivariae, Palatum, Fauces, Tonsilla Palatina Prof. Dr. Süleyman Tuna Karahan
Lenfatik Drenaj ?
Parotis bezi
çevresinde Nodi
Lymphoidei
Parotidei adını
verdiğimiz lenf
düğümleri
bulunur. Bu lenf
düğümleri de V.
Jugularis İnterna
çevresindeki derin
boyun lenf
düğümlerine
drene olurlar.
Yüz bölgesindeki yüzeyel lenf akımı yüzeyel lenf düğümlerini daha sonra da derin lenf düğümlerini
izleyerek derin boyun lenf düğümlerine drene olurlar.
Sayfa | 15
Lingua, Gll. Salivariae, Palatum, Fauces, Tonsilla Palatina Prof. Dr. Süleyman Tuna Karahan
Notu yazarken sistemdeki ders kaydını esas aldım. Hocamız genelde resimler üzerinden açıklayarak
ilerlediği için ben de notu öyle yazdım. Resimleri hocamız Sobotta’dan almış. Ben de aynı resimleri
Clinicalkey Student’tan aldım. Resimleri olabildiğince çok ve büyük koymaya çalıştım. Umarım faydalı
bir not olur.
Umut TOPTAŞ
2. yarı
Sayfa | 16
Prof.Dr.Eray Tüccar Canalis İnguinalis ve Canalis Femoralis klinik anatomileri
Fascia yapısı bittikten sonra karın bölgesine geçtik ve eksik kalmasın diye arka karın
duvarına kısaca değinildi.
Prof.Dr.Eray Tüccar Canalis İnguinalis ve Canalis Femoralis klinik anatomileri
M.Psoas major-minör
M.İliacus
M.Quadratus Lumborum
(Bunlara değindi.)
Yukardaki fotoda okla seyrini göstermeye çalıştığım inguinal canal ; testisin karından
skrotuma giderken karın ön duvar yapılarını iterek kendine açtığı binevi tüneldir.Yani
testisler karın ön duvarında ne varsa önlerine alarak iniyor . O zaman dıştan
bakıldığında en yüzeyel tabaka externus kasıysa içteki testis içten dışa doğru yaptığı
seyri esnasında en son bu kası iter .Testis skrotumdayken en dış tabakası olan bu
kasın kısımları fascia spermatica externa olarak adlandırılır.(tunica dartos “fasia
penis superficialis” ile karışmasın bu sktorum kesesi ve penisi çevreleyen fascia yapı)
2.olarak değindiğimiz kısım Lig.İnguinale : bu bağ kasın alt kısımlarının yani alt
liflerinin kendi üstüne katlanmasıyla oluşur.( kimi görüşlere gore sadece alt parçasıdır
) SİAS’dan tuberculum pubicuma uzanır. (Unutanlar için pelviste coxaeda karşıdan
bakılınca 4 önemli çıkıntı vardır Spina iliaca ant-sup,ant-inf,post-sup,post-inf)
3.olarak değindiğimiz kısım : karın içinden dışına uzanan bir kanal varsa bunun bir
içteki ağzı yani girişi bir de dışarda çıkışı olmalı dışardaki kısım daha yüzeyde olduğu
için anulus inguinalis superficialis(yüzeyel inguinal açıklık) olarak adlandırılır.
Şuan bu kısımları da
bitirdik. Öteki karın
kaslarına geçiyoruz.
Bu kas liflerine de
M.cremaster
diyoruz.(internus alt lifleri).
İnnervasyonu
N.genitofemoralis
3)M.Transversus Abdominis
4)Fascia Transversalis
5)M.Rectus Abdominis
Pyrimidales N.subcostalis
tarafından innerve edilir.
• M.Pyrimidalis
• T7-12 spinal sinirler
• A.V.Epigastrica sup
• A.V.Epigastrica inf
26-28.haftada(prenatal hayatta)
karın ön duvarına gelen testis
32.haftada skrotuma inmiş olur.
Seyri ; dıştan içe, yukardan aşşağı , arkadan öne doğrudur. 3-4 cm kadardır.
Kadında overler yukarda olduğundan yalnızca Gubernaculum artığı Lig. Teres Uteri
geçer. (Gubernakulum, prenatal dönemde skrotum ile testis- epididim birlikteliğinin
arasında oluşan ve kısalarak testisin skrotuma inmesini sağlayan yapıdır.)
Hem kadın hem erkekte N.İlioinguinalis(erkekte spermatik kordon dışında seyrettiği için
ameliyatlarda savunmasızdır.) ve N.genitofemoralis(r.femoralis) burdan geçer.
Kanalın komşulukları
ÖN DUVAR:M.obliquus externus abdominis aponevrozu
HERNİLER(Fıtıklar)
Kadınlarda kanalın daha dar olması sebebiyle erkeklere kıyasla direkt inguinal
herniler daha az görülür.(yalnızca bir ligament geçer.)
Aşağıdaki fotoğraf için şunu diyebiliriz:Peritonun iki yaprağı arası açıklık ne kadar
çoksa fıtık o kadar derin olur.(skrotumun içini tamamen dolduran vakalar
mümkündür.)
CANALİS FEMORALİS
İnguinal ligamentin altında kalan
bölgeyi 2 bölge olarak
tanımlamıştık :.Lacuna
Musculorum(kasların doldurduğu
ufak aralık demek) ve Lacuna
Vasorum(damarların doldurduğu
ufak aralık) . Sınırlarını ve
içlerinden geçen yapıları yanda
görüyorsunuz. En medialde
anulus femoralis(femoral açıklık)
canalis femoralisin
başlangıcıdır.Lig lacunare’nin
laterali,lig inguianle’nin arkası
V.femoralis medialinde bulunur.
Prof.Dr.Eray Tüccar Canalis İnguinalis ve Canalis Femoralis klinik anatomileri
Anulus Femoralis
ÖZETLE Kasık bölgesi için 2 önemli kanal var : İnguinal ve femoral kanallar.
İnguinal kanal karın içi yapıların aşağı-dışa-mediale doğru yaptığı yolculuk esnasında
karın ön duvarında ittirerek kendilerine açtığı aralık. Femoral kanal lacuna vasorumda
v.femoralis yanında bulunan açıklık .Herni fıtık demek yani patolojik olarak bir
dokunun başka bölgeye fırlaması . Bu konu içinde inguinal kanalda direkt-indirket 2
tip ; femoral kanalda bir tip olan 3 herniyi konuştuk.
Görseller için Clinical Key kullandım , bir iki cümle hariç tamamını kendim yazdım.
Hocanın anlatığı hiçbir şeyi eksik bırakmadım. Kendim geçen sene bu konuyu çok
anlamadığım için herkesin anlayabiliceği bir not yazmak istedim bu yüzden bazı
kısımları fazla basitleştirilmiş gelebilir. Eksik/hata varsa söyleyin düzeltelim.
Ahmet İrfan
KEBAPCI
Peritoneum Prof. Dr. Aysun Uz
PERİTONEUM
Vücudumuzdaki tüm organlar belirli zarlarla sarılıdır. Örneğin kalbi perikardiyum,
akciğerleri pleura ile sarar. Karın içerisindeki organları saran seröz zara da “peritoneum” kısaca
“periton” denir.
Sindirim borusunun her iki tarafını visceral peritonun sardığını görülmektedir. Daha
sonra iki periton tabakası gelir, karın arkasına veya belirli yerlere yapışır. Bunlara “mesenter”
denilir. Dolayısıyla parietal periton ile visceral periton arasında ince bir boşluk oluşmuş olur.
Parietal periton ile visceral periton arasında oluşan bu boşluğa “cavitas peritonealis” adı
verilir. Periton da kendi içerisinde “primer ventral mesenter” ve “primer dorsal mesenter”
olmak üzere iki bölüme ayrılır.
Peritoneum Prof. Dr. Aysun Uz
Peritoneum Prof. Dr. Aysun Uz
• Mesogastium
• Mesoduodenum
• Mesocolon transversum
• Mesenterium
2) Karaciğerin sağ ve sol lobuna doğru yapraklara ayrılır. Ayrıca visceral kısmını da sarar.
3) Sonra bu iki yaprak tekrar birleşir. Midenin küçük kurvaturu (curvatura gastrica minör) arasında
çift katlı periton oluşur. Buna omentum minus denir.
Hatırlayalım:
“Vücuttaki en büyük seröz zar olan peritoneum, iki bölüme ayrılır. Karın boşluğun iç yüzünü döşeyen
bölümüne peritoneum parietale, organları saran bölümüne peritoneum viscerale denir. Her iki bölümde
mesothelium denilen tek tabakalı squamoz(yassı) epitelden oluşur. Peritoneum’un iki bölümü arasındaki
boşluğa cavitas peritonealis denilir. Aslında karın organları karın boşluğunun tümünü doldurmaları
nedeniyle, burası bir boşluktan ziyade, ince potansiyel bir aralık şeklindedir. Bu aralıkta peritoneum’un
salgıladığı ince bir tabaka şeklinde sıvı bulunur. Bu sıvı, peritoneum’un birbirine temas eden yüzeylerini
kayganlaştırarak kolay hareket etmelerini sağlar. Cavitas peritonealis aslında iki bölüme ayrılır.
Bunlardan daha büyük olanına yine cavitas peritonealis, küçük olanına ise bursa omentalis denilir. Bursa
omentalis ise midenin arkasında kalan aralıktır. İki boşluğu, dar bir delik şekilde olan for. Bursa
Omentalis (for. Bursa epiploicum veya for. Winslow) birbirine bağlar.”(2023)
Peritoneum Prof. Dr. Aysun Uz
Karın içindeki organlar daha tam gelişmediği için başta çoğu boşluk şeklindedir.
Organlar büyüdükçe ve kendi etrafında rotasyonlar yaptıkça çıkmazlar oluşturur. Bunlara
peritoneal çıkmazlar denir. En büyük çıkmaz midenin oturduğu yerde oluşur. Buraya
“bursa omentalis” denir.
Komşulukları:
• Önde-> lobus caudatus, omentum minus, midenin arka yüzü, ön iki yaprak
• Arkada-> sol böbrek üstü bezi, sol böbrek, pankreas, mesocolon transversum, arka iki
yaprak, colon transversum
• For. bursa omentalis (for.epiploicum=for. Winslov) vasıtasıyla cavitas peritonealis ile
bağlantılı.
v Bu foramenin önünde lig.hepatoduodenale
v Arkasında v.cava inf bulunuyor.
ü Lig. hepatoduodenale’nin yapısında ductus choledochus, v.porta hepatis ve a.hepatica propria
bulunur.
Üstteki şekilde colon transversumun bir meso- ile arkaya bağlandığı görülmektedir. Buna mesocolon
transversum denir.
Peritoneum Prof. Dr. Aysun Uz
Şekil bursa omentalisin enine kesitidir. Aysun Hoca’nın söylediği yapıları yıldızlarla işaretleyerek
belirtmeye çalıştım. Dinlemek isterseniz ders kaydının 27. dakikasında bu atlas kesiti üzerinde
duruluyor.
Peritoneum Prof. Dr. Aysun Uz
Peritoneal Çıkmazlar:
• Recessus duodenalis
superior
• Recessus duodenalis
inferior
• Recessus
duodenalojejunalis
• Recessus
retroduodenalis
Duodenumdan sonra başlayan ince barsak bölümü jejenumdur. Burda dönüş gerçekleştiği
için recessus duodenalis superior ve recessus duodenalis inferior isimli iki çıkmaz yer
almaktadır. Ayrıca recessus paraduodenalis de yer almaktadır. Etrafında v. mesenterica inferior
görülmektedir.
Peritoneum Prof. Dr. Aysun Uz
Peritoneal Çıkmazlar:
• Recessus ileoceacalis
superior
• Recessus ileoceacalis
inferior
• Recessus retroceacalis
• Suprakolik kompartman
ü Subfrenik aralık
ü Subhepatik aralık
• İnfrakolik kompartman
• Parakolik oluklar
• Extraperitoneal subfrenik oluklar
“Bu oluklar karnın sağında ve solundaki diyaphragmanın altındaki boşlukları pelvisteki boşluklara
birleştiren bir yoldur. Dik duran kişide diyaphragmanın altındaki boşluklarda (Subhepatik aralık
(morison cebi), bursa omentalis) oluşan sıvıların pelvisteki çukurlara (özellikle douglas) geçmesini, yatan
hastalarda pelvisteki biriken sıvıların subhepatik boşluklara yayılmasını sağlar. Klinik yönden
önemlidir.”
Mesenter
• Mesenterium; L2-
art.sacroiliaca
Duodenum(3), aorta, v.cava
inferior, sağ üreter m. Psoas
major
• Mesocolon transversum: sağ
böbrek, duodenum(2),
pancreas
• Mesocolon sigmoideum. Sol
fossa iliaca-S3
2- İntraperitoneal organ nedir, hangi organlar intraperitonealdir, hangi organlar değildir ayırt
edebilmek
3- İntraperitoneal organların hangi meso ile karın arka duvarına yapışmış olduklarını,
mesolarının nasıl olduğunu ve özelliklerini öğrenmek
Kısaca özetlersek:
Genel olarak ders kaydına bağlı kalmaya çalıştım. Kayıtta söylenmeyen kısımları italik olarak
belirttim. İyi çalışmalar diliyorum herkese.
Zeynep ERGÜDEN
Karın ön duvarının taksimatı ve bu bölgelerde yer alan organlar , Prof. Dr. Eray Tüccar
karın ön duvarının arka yüzünde yer alan oluşumlar,
fıtıkların oluşturduğu bölgeler ve peritoneum
Oluşan bölgelere sol üst kadran, sağ üst kadran, sol alt kadran ve sağ alt kadran adı verilir. Bir ağrıyı, bir patolojiyi
lokalize edebilmek için en klasik haliyle bu tanımlar kullanılır.
İki adet midclavicular hat ve iki adet horizontal hat ile karın bölgesini 9 bölüme ayırıyoruz.
Transvers eksende aşağıda hep kullanılan plan planum intertuberculare’dir. Bu hat spina iliaca anteriorun biraz daha
arkasından, L5 hizasından geçer. Yukarıda ise genellikle planum subcostale kullanılır. Ancak bazen de
planum transpyloricum kullanılır. Planum transpyloricum, planum subcostaleye göre biraz daha yukarıdadır. Planum
transpyloricum L1 hizasında, 9. kıkırdak costanın hemen altında; planum subcostale ise costaların hemen bitiminden
geçer, yaklaşık L2 hizasına denk gelir. Subcostale, transpyloricuma göre daha sık kullanılır. Nedeni ise costaların
önden kolaylıkla palpe edilmesinden kaynaklı olarak bu hattın daha kolay algılanabilmesidir. Fakat her iki durumda da
karın ön duvarı 9’a bölünür.
Üst sağ ve sol bölgeler regio hypochondriaca dex/sin, üst ortadaki bölge regio epigastrica olarak adlandırılır.
Orta sağ ve sol bölgeler regio lateralis dex/sin veya regio lumbalis dex/sin, göbek deliğinin de bulunduğu en orta
bölge regio umbilicalis olarak adlandırılır.
Alt sağ ve sol bölgeler regio inguinalis dex/sin, alt orta bölge regio hypogastrica olarak adlandırılır.
Karın ön duvarının taksimatı ve bu bölgelerde yer alan organlar , Prof. Dr. Eray Tüccar
karın ön duvarının arka yüzünde yer alan oluşumlar,
fıtıkların oluşturduğu bölgeler ve peritoneum
-Sol üst kadranda mide, midenin arka tarafında ise dalak yer alır.
- Sağ ve sol lumbal bölgelerde inen ve çıkan kolonlar (sağ tarafta kalın
bağırsağın ascendensi, sol tarafta descendensi) bulunur.
Yaralanmalarda hangi organ zarar görmüş olabilir, bu organ kapsüllü, kanlanan bir organ mı yoksa içi boş bir organ mı
gibi fikir yürütebilmemiz; muayene sırasında hissedilen bir kitlenin hangi organa ait olabileceğini anlayabilmemiz
açısından yapılan bu taksimat önemlidir.
Karın organları embriyolojik olarak foregut-midgut-hindgut yani ön bağırsak-orta bağırsak-arka bağırsak şeklinde
sınıflandırılır.
Foregut organlarının organ gerginliğine bağlı ağrıları epigastric bölgeye yansır. Midenin, duodenumun başlangıç
bölgesinin ağrıları ve özellikle peptik ülser tiplerinin ağrıları bu bölgede hissedilir.
Midgut organları adı verilen, duodenumun 2. bölümünden itibaren başlayan ve flexura coli sinistraya kadar olan
organların ağrıları umbilical bölgeye yansır. Özellikle ince bağırsaklar, caecum ve ona bağlı olan appendix
vermiformisin ağrıları bu bölgede hissedilir.
Pubic bölgeye ise hindgut organlarının, yani flexura coli sinistradan itibaren inen kolon, sigmoid kolon, rectum ve
canalis analisin ağrısı yansır. Aynı zamanda genital organların ağrısı da pubic bölgeye yansımaktadır.
Mide ve projeksiyonu
Mide sol hypochondriac bölgededir. Midenin costalarla komşu olduğu yamuk
şekilli traube alanı vardır. Perküsyon muayenesinde (elle vurma muayenesi) bu
bölgeye vurduğumuzda mide sesi yani boş organ sesi alırız. Costalar olduğu için
palpasyon muayenesi yapılamadığından perküsyon muayenesi yapılır. Eğer
perküsyon muayenesinde boş organ sesi almıyorsak arka taraftaki dalak midenin
önüne geçmiştir şeklinde yorumlarız. Dalak midenin önüne geçtiğinde içi dolu
organ sesi yani mat organ sesi alırız. Bu duruma da splenomegali yani dalak
büyümesi denir. Traube alanının kapanması sonucunu doğurur. Traube kapalı
ifadesinden perküsyon muayenesinde boş organ sesi gelmesi gereken durumda
mat organ sesinin geldiğini, dalağın büyümüş olabileceğini anlayacağız.
Midenin karın ön duvarıyla komşu olduğu üçgensel bölgeye Labbe üçgeni adı
verilir. Bu bölgede palpasyon muayenesi yapabiliriz. Mide palpasyonu bize çok bilgi
vermez. Fakat büyük tümörler, başka organ metastazları belki kitle olarak
algılanabilir. Karaciğerin alt kenarı, sol taraftaki arcus costarum ve alttan geçen
transvers bir hattın sınırladığı Labbe üçgenini bileceğiz!
Karın ön duvarının taksimatı ve bu bölgelerde yer alan organlar , Prof. Dr. Eray Tüccar
karın ön duvarının arka yüzünde yer alan oluşumlar,
fıtıkların oluşturduğu bölgeler ve peritoneum
McBurney noktası
Spina iliaca anterior superior (SIAS) ile
umbilicusun birleştiği hat üzerinde bulunur.
Bu hat 3’e bölündüğünde dış 1/3 ile iç
2/3’ün birleştiği nokta appendix
vermiformisin caecumla birleştiği noktanın
iz düşümüdür. Eğer hastada appendisit
varsa McBurney noktasına bastığırıldığı
zaman ağrının arttığı gözlenir.
Burası inguinal fıtıkların geliştiği yerdir. A. ve v. epigastrica inferiorun lateralinden indirekt inguinal herniler;
medialinden, Hesselbach üçgeninden (trigonum inguinale) direkt inguinal herniler oluşur.
Karın ön duvarına arkadan bakıldığında görülen önemli yapılardan birisi plica umbilicalis medianadır. Bu yapının
oluşmasının nedeni altında bir embriyolojik artığın bulunmasıdır. Bu yapı allantoisin artığı olan, doğumdan sonra
kapanmış urachustur. Üzerine periton geldiğinde bu bölgede bir kabarıklık oluşur. Bu kabarıklığın adı plica umbilicalis
medianadır.
Plica umbilicalis medialis, plica umbilicalis mediananın lateralindedir. Göbek deliğine giden bu yapının altında da
embriyolojik bir oluşum vardır. Bu plicanın oluşumunda doğumdan sonra kapanmış olan arteria umbilicalis
sorumludur. A. umbilicalis kapandıktan sonra üzerine periton tabakası gelince plica umbilicalis medialis oluşur. Plica
umbilicalis medialis içerisinde lig. umbilicale mediale bulunur.
Bu plicaların daha da lateralinde plica umbilicalis lateralis bulunur. Bu plicanın içinde karın ön duvarının arka
tarafında bulunan ve karın ön duvarının arkasını besleyen, a. iliaca externanın dalı olan a. epigastrica inferior ve v.
epigastrica inferior bulunur. Periton bu damarların üzerine gelince plica umbilicalis lateralis oluşur.
Karın ön duvarı kaslarından olan m. rectus abdominis kasının vagina musculii recti abdominis isimli rectus kılıfında,
üst tarafta önde ve arkada kaslar bulunurken alt tarafta arkada kas bulunmuyordu. Bahsettiğimiz alt ve üstü
birbirinden ayıran hat linea arcuata da burada gözlenmektedir.
Rectusun yan kenarı diyebileceğimiz linea semilunaris (şekilde belirtilmemiş) de karın ön duvarının arkasından
gözlenebilir.
Karın ön duvarının tam orta hattındaki linea da linea alba olarak adlandırılır.
Peritoneum
Karın ön duvarını saran periton parietal bir periton.
Karın ön duvarını saran bu periton yukarı doğru
çıkıyor, diafragmanın altından karaciğere atlıyor. Ve
artık karaciğeri sardığı için visseral periton adını alıyor.
İkisi de aynı yapı ancak birisi karın duvarını sardığı için
parietal, diğeri organı sardığı için visceral periton.
Karaciğerin önünden başladı altında bitti. Karın arka
duvarında da parietal periton var. Bu da diafragmanın
altından karaciğere atlıyor. Karaciğerin arka tarafını
kaplayıp ön yaprakla birleşiyor. Karaciğere arkadan ve
önden gelen iki yaprak karaciğerin alt yüzünden
mideye atlıyor. Karaciğer ile mide arasında iki kat
periton yaprağı oluşuyor. Bu 2 katlı periton yapısına
omentum minus denir. Bu 2 yaprağın önü midenin ön
yüzünü, arkası midenin arka yüzünü kaplıyor. Büyük
kurvatür adı verilen midenin alt kısmında tekrar
birleşiyorlar. Bu 2 katlı periton yapısı önce buradan
aşağı iniyor daha sonra yukarı çıkıyor ve 4 katlı periton
yapısını oluşturuyor. Kolon transversumu da kaplayıp
karın arka duvarına tekrardan geçiş yapıyor. Kolon
transversumu arkaya bağlayan iki kat peritona
mesocolon transversum adı verilir. 4 katlı periton
yapısına ise omentum majus denir.
Karın ön duvarının taksimatı ve bu bölgelerde yer alan organlar , Prof. Dr. Eray Tüccar
karın ön duvarının arka yüzünde yer alan oluşumlar,
fıtıkların oluşturduğu bölgeler ve peritoneum
Karaciğer ile midenin küçük kurvatürü arasında bulunan omentum minusun sol tarafı karaciğerden mideye gittiği için
lig. hepatogastricum, sağ tarafı karaciğerden duodenuma gittiği için lig. hepatoduodenale adını alır.
Karın ön duvarının taksimatı ve bu bölgelerde yer alan organlar , Prof. Dr. Eray Tüccar
karın ön duvarının arka yüzünde yer alan oluşumlar,
fıtıkların oluşturduğu bölgeler ve peritoneum
Omentum minusu kestiğimiz zaman omentum minusun arka tarafında 2. bir periton boşluğu görünür. Buraya
bursa omentalis adı verilir. Bursa omentalis, omentum minusun ve midenin arka tarafındaki küçük periton
boşluğudur. Büyük periton boşluğu ile küçük periton boşluğu, foremen bursa omentalis (foremen epiploicum)
aracılığıyla birbiriyle bağlantılıdır. (Görselde lig. hepatoduodenalenin hemen sağından tel geçirilen delik)
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Karnı açtığımızda karşımıza çıkan ilk yapı ise omentum majustur. Omentum majus, 2 katlı periton yapısının büyük
kurvatürden başlayıp önce aşağı inip sonra yukarı çıkmasıyla oluşan, transvers kolona tutunan 4 katlı periton
yapısıdır. Bu yapı, karın içerisinde bir enfeksiyon, bir delinme olduğu zaman o problemin olduğu yerde kalabilmesi
için o problemin etrafını sarar. Problemin daha büyümesini engelleyen, lokalize olmasını sağlayan önemli bir periton
yapısıdır.
Karın ön duvarının taksimatı ve bu bölgelerde yer alan organlar , Prof. Dr. Eray Tüccar
karın ön duvarının arka yüzünde yer alan oluşumlar,
fıtıkların oluşturduğu bölgeler ve peritoneum
Yandaki görselde
kolon transversumu
görmekteyiz. Kolon
transversumu karın
arka duvarına
bağlayan 2 katlı
peritona mesocolon
transversum denir.
İnce bağırsakları karın
arka duvarına
bağlayan periton
yapısına da
mesenterium adı
verilir. İntraperitoneal
organlar karın arka
duvarına mesolar ile
bağlanır.
Karın ön duvarının taksimatı ve bu bölgelerde yer alan organlar , Prof. Dr. Eray Tüccar
karın ön duvarının arka yüzünde yer alan oluşumlar,
fıtıkların oluşturduğu bölgeler ve peritoneum
Karın arka duvarında mesocolon transversumun, mesenteriumun ve mesocolon sigmoideumun yapıştığı yeri
görmekteyiz. Bunlara sırayla radix mesocolon transversum, radix mesenterii ve radix mesocolon sigmoideum ismi
verilir.
Karın ön duvarının taksimatı ve bu bölgelerde yer alan organlar , Prof. Dr. Eray Tüccar
karın ön duvarının arka yüzünde yer alan oluşumlar,
fıtıkların oluşturduğu bölgeler ve peritoneum
Fıtıklaşma konusunda, a., v. epigastrica inferiorun karın ön duvarının arkasındaki yerleşimi, rectus kılıfının linea
semilunalisi ve linea arcuatası önemli, unutmayalım! Çünkü buralar fıtıklaşmaların olduğu yerlerdir.
Sağ taraftaki görselde bir de incisional herni gösterilmiş. Bu fıtıklar kesiye bağlı oluşur. Görseldeki fıtık ise appendix
ameliyatı olmuş bir hastada meydana gelebilecek türde bir fıtık.
Inguinal herniler lig. inguinalenin üzerinde, femoral herniler lig. inguinalenin altında oluşur.
Son.
Net olmayan görseller için çok üzgünüm. Bu kadar elimden geldi. İnşallah hepiniz için faydalı bir not olur.
Kalbimde çiçekler yeşerten tüm dostlarıma ve bu notu okuyan herkese selam olsun. İyi çalışmalar.
Anatomik olarak 3 bölümde incelenir. Boyunda bulunan kısmına pars cervicalis, göğüs
boşluğundakine pars thoracica ve karın boşluğundakine pars abdominalis denir.
Sol atriumla komşuluğu önemli. Herhangi bir ağrı olduğunda sol atrium ve oesophagus
ağrıları birbirlerine karıştırılabilir.
Göğüs boşluğunda bir bölümü mediastinum superiorda yer alırken bir bölümü de
mediastinum posteriorda yer alır.
Oesophagusun çapı bu seyri sırasında her yerde eşit değildir. Bazı daralmalardan söz
edilebilir. Bu darlıklar oesophagusun başlangıcında, arcus aortae seviyesinde, brunchus
principalis sinister seviyesinde ve hiatus aorticusa girdiği yerde bulunur.
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
Oesophagusun en içinde tunika mucosa bulunur. Daha sonra sırasıyla tunica submukoza,
tunica muscularis ve tunica adventisya tabakaları gelir.
Tunica muscularise baktığımız zaman dışta longitudinal ve içte sirküler kas yapısı
bulunmakta.
Hemen pharynxten sonra başlayan bölümde longitudinal kaslar daha zayıf olduğundan V
şeklinde bir yapı oluşmuş.
Oesophagusun kas yapısı bulunduğu bölüme göre değişiyor. Üst 1/3'lük bölümü çizgili
kaslardan, sonraki 1/3 hem çizgili kaslardan hem de düz kaslardan ve en alt 1/3'lük kısım ise
sadece düz kaslardan oluşuyor.
Klinik
Zenker divertikülü olarak adlandırılan divertikül en sık görülen örneğidir. V harfine benzeyen
longitudinal kaslar bakımından yetersiz olan bölümde oluşuyor.
Bronchus principalis sinisterin bulunduğu yerde lenf dokusunda iltihap gibi bir olay olma
durumunda buradaki zayıf noktadan bir divertikül oluşabilir. (parabronchal)
Diaphragmanın hemen üzerinde epifrenik adı verilen bir divertikül oluşması mümkün.
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
Oesophagusun arterleri
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
Oesophagusun venleri
Sağda ve solda farklılık gösterir. Ayrıca pars abdominalisteki venöz drenajı hem portal sistem
hem de kaval sistemle bağlantılı olduğu için porto-kaval anastamoz denilen bir anastamoz
gerçekleşir.
Oesophagusun üst tarafı V. thyroidea inferiora, sağ tarafı V. azygosa, sol tarafı V.
hemiazygos ve V. hemiazygos accessoriaya, alt tarafı ise V. gastrica sinistraya açılır.
(Kırmızı daire içinde olanlar hocamızın söylediği venler. V. thyroidea inferior ise üstte
yıldırımın ucundaki ven.)
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
Oesophagusun boyun bölgesindeki lenf damarları SCM kasının hemen altında derinde
seyreden Nodi cervicales laterales profundiye açılır. Yani bu bölgede oluşan herhangi bir
patolojide ilk bu lenf nodülleri büyür.
Karın bölgesindeki lenf damarları ise A. ve V. gastrica sinistranın etrafında bulunan Nodi
gastrici sinistriye açılır.
Oesophagusun sinirleri
Thoraxtaki diğer organlar gibi oesophagusun da parasempatiği N. vagustan gelir.
Çizgili kasları ise N. laryngeus recurrens innerve eder.
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
Sol N. vagus Truncus vagalis anterioru, sağ N. vagus ise Truncus vagalis posterioru
oluşturur.
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
Hocamız oesophagusla ilgili özet olarak en son bu şemayı gösterdi. Plexus oesophagusu
özetleyen bir resim incelemenizde fayda var.
Mide mukozası ile oesophagus yapısı birbirinden farklı olduğundan dolayı zikzaklı bir yapısı
var. Oesophagusun alt bölümünde özellikle sirküler liflerin yoğunlaştığı görülür.
Diğer gastrointestinal sistemde görülen anatomik sfinkterlerden ziyade daha fonksiyonel bir
sfinkter bulunur. Bu mide içeriğinin oesophagusa geçmesini engeller. Bunu destekleyen bazı
yapılar bulunur. Oesophagus ile diaphragma arasında bulunan Lig. phrenicooesophagial bir
örnek. Bu ligamentte bir gevşeklik veya sfinkterin yetersiz olması durumunda hiatus
oesophagus zayıf kalabiliyor. Bu durumda mide içeriği oesophagusa geçebilir. Bu da çok ağrılı
bir süreç olan özofajite zemin hazırlar.
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
MİDE
Oesofagustan sonra başlayan diğer sindirim sistemi organı. Karın içerisinde yer alır.
Embriyojenik gelişim esnasında ve sonrasında periton içerisinde bulunduğundan
intraperitoneal bir organ.
Oesofagus ile mide arasında incisura cardiaca adı verilen bir çentik bulunuyor. Bu çentikten
horizontal bir çizgi çekersek yukarıda kalan parçaya fundus adı veririz. Midenin alt tarafında
incisura angularis adında bir çentik daha var. Bu iki çentik arasında kalan bölgeye corpus adı
veririz. Geri kalan kısmına ise pilor denir. Pilor da kendi içerinde ikiye ayrılır. Görece daha
geniş olan ilk kısma antrum pilorikum, daha kanalımsı olan kısma ise canalis pilorica denir.
Midenin sola bakan kenarına curvatura gastrica major, sağa bakan kenarına curvatura
gastrica minör denir.
Bir de sulcus intermedius dedi hoca fakat bize resmini göstermedi. O oluğun belirgin olduğu
bir resim de koymak istedim.
Ayrıca midenin ön yüzüne paries anterior, arka yüzüne paries posterior denir.
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
Curvatura gastrica minör ile karaciğer arasında uzanan çift taraflı periton tabakasına
omentum minus denir. Bu kendi içerisinde iki bağdan oluşmuştur. Lig. hepatogastricum, Lig.
hepatoduedonali.
Mideyi kaldırırsak onun altında kalan bölüm bursa omentalis olarak adlandırılır. Bursa
omentalisle cavitas peritonalis arasında foramen omentale (epiploicum=winslowi) adı verilen
delik bulunur. Bu deliğin üstünde Lig. hepatoduedonale, altında ise duedonumun bulbus
duedonisi bulunur.
Mide cardia bölümü ile birlikte T11 seviyesinden başlar ve L1 seviyesine kadar devam eder.
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
Kas tabakası sirküler ve longitudinal kaslardan oluşmuştur. (Hoca sadece 2'sinden bahsetti
ama 3 diye biliyorum. Oblik de vardı. Kaynaklarda ve internette de öyle. Sizin takdirinize
bıraktım.)
Canalis piloricaya baktığımız zaman duedonuma geçmeden bir sfinkter yapısını görüyoruz.
M. sfinkter piloricum denilen bir kas var. Bu anatomik sfinkter bazen yeni doğanda tıkalı
olabiliyor. Buna pilorik sendromu denir. Bebek emdikten sonra kusar. Cerrahi müdahale ile
tedavi edilir.
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
Mide ile oesophagus arasındaki deliğe ostium cardiacum, mide ile duedonum arasındaki
deliğe ise ostium piloricum denir.
Üstteki resimde en üstte bulunan makarna görünümlü şeylere plica deniyormuş. Midenin
genişleyebilmesinden sorumlu. Cardia ile pilor arasındaki düz hatta Waldeyer caddesi
(magenstrasse) denir. Sıvı otobanı gibi düşünebilirsiniz. Sıvıların kolayca duodenuma
geçmesini sağlıyormuş.
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
Midenin komşulukları
Oesofagus, karaciğer ve diyafram ile komşuluğu aşikar. Antrum pilorikum kısmı ile corpusun
bir bölümü direkt olarak karın ön duvarı ile komşu. Bu yüzden buraya facies epigastrica denir.
Mideyi buradan muayene edebiliriz.
Arka yüze bakarsak dalak, böbrek ve böbrek üstü bezleri, pankreas, mesocolon transversum
ile komşuluğu var.
(Hoca sadece isimleri söyleyip geçti. Üstte koyduğum resmi kullanmıştı fakat ben aynısını
kullanmak istemedim.)
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
Midenin arterleri
İncisura angularisten geçen bir hat çizildiğinde yukarıda kalan alana sol, aşağıdaki alana sağ
mide diyoruz. Küçük kruvaturda seyreden arterlere A. gastrica, büyük kruvaturda
seyredenlere ise A. gastroomentalis adı verilir.
Fundusun ön kısmı A. gastrica breves ile, arka kısmı A. gastrica posterior ile beslenir. Bu iki
arter A. splenicadan çıkar.
A. gastrica sinistra truncus coeliacustan çıkar. A. gastrica dextra ise A. hepatica propriadan
çıkar.
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
(Hocamız en son bu görseli ekledi.
Umarım bulanık çıkmaz. :/)
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
Midenin venleri
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
Arterler ile seyirleri aynı. Nodi gastrici sinistra ve dextra küçük kruvaturda, Nodi
gastroomentalis sinistra ve dextra ise büyük kruvaturda bulunuyor.
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
Midenin sinirleri
Sempatik innervasyonunu T6-T9 seviyelerinden çıkan sinirler sağlar. Bu sinirler önce göğüs
boşluğu içerisine girerler. Sonra diaphragmayı delerek adları N. splenicus oluyor. Daha sonra
ganglion coeliacum, ganglion mesenterica superior, ganglion mesenterica inferior, ganglion
aorticorenal gibi ganglionlarda sinaps yaparak gerekli organlara gider.
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
DUODENUM
Pilorun bittiği yerden yani L1 seviyesinden başlayıp L3 seviyesine kadar iniyor. Daha sonra
tekrar L2 seviyesine çıkıp jejunum ile devam ediyor.
Üç yerde kıvrım yapıyor. Bunlar flexure duodenalis superior, flexura duedonalis inferior ve
flexura duedenojejenalis.
Dört bölümden oluşuyor. Pars superior, pars inferior (descendes), pars horizontalis, pars
ascendes.
Hemen ilk bölümünün bir kısmı (bulbus duodeni-ampulla duodeni) intraperitonaldir. Geri
kalan bölümleri sekonder retroperitonel. Zaman içerisinde arka duvarındaki periton yapısını
kaybediyor ve arka duvara yapışmış oluyor.
Duedonumun içerisinde plica sirkularis dediğimiz plicalar var.
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
Duodenumun komşulukları
(Komşuluklarla çok ilgili değil ama yukarıdaki konudaki bazı bölgeler bu resimde çok daha iyi
çıkmış eklemek istedim.)
Duodenumun arterleri
Duodenumun venleri
1- V. portae hepatis
2- V. splenica
3- V. mesenterica superior
6- V. gastroomentalis dextra
Oesophagus, ventriculus, duodenum Prof. Dr. Aysun Uz
Duodenumun sinirleri
Canım hocam o kadar çok hata yaptı ki söylediği her şeyi internetten ve kaynaklardan
kontrol etmek zorunda kaldım. Hata yaptıysam affedin lütfen. 3 gündür aralıksız bununla
uğraşıyorum. Eğer hatamı görürseniz mesaj atın düzelteyim. Resimleri bol koymaya çalıştım
anlaşılır olsun diye umarım bulanık çıkmaz. Herkese iyi bir dönem diliyorum.
2. Yarı
Mesenterium,Jejunum,İleum Prof.Dr.Nihal APAYDIN
JEJENUM-İLEUM
Venleri: Arterleri izleyerek Vena Mesenterica Süperiora açılır. Vena Mesenterica Süperiorda
V.Splenicayla birleşip Portal vene açılır.
Lenfatikleri mesenterin iki yaprağı arasında bulunur.Yaklaşık 100 200 tane kadardır.Bağırsak
duvarından başlayan lenf damarları ilk olarak bağırsağa yapışık olan Juxta intestinal lenf
nodüllerine açılır.Devam ederek Mesenteric lenf nodüllerine gelirler.Burdan süperior central
lenf nodülleri-Süperior mesenteric lenf nodülleri –Truncus intestinales şeklinde ilerler ve
Cisterna chyliye açılırlar.Yağların emilimi lenf yoluyla olduğu için bu lenf damarlarındaki lenf
sıvısı bolca şilomikron içerir bu yüzden süt gibi bembeyaz bir sıvıdır.
Yukarıda işaretinin ucunda gördüğümüz yapı Radix mesenteri . Yani mesenterin karın arka
boşluğuna tutunduğu yer mesenterin kökü.Radix mesenterinin çaprazladığı yapılar önemli!!!
Hocamız kısaca enterik sinir sistemine değindi önemini vurguladı ve yukarıdaki slaytları
okuyup kalın bağırsaklara geçiş yaptı.
KALIN BAĞIRSAK
Ortalama 1.5-2 metre uzunluğundadır. Ince bağırsakların etrafına dizilir.
Temelde su ve Na emilimi yapar.
Ters U şeklindedir.
Üzerinde bantlar var,boğum boğum olmuş ve daha kalındır.
K vitamini sentezi yapan bakteriler içerir.
Caecum-kolon-rektum olarak 3 bölüme ayrılır.
CAECUM
APENDİX VERMİFORMİS
Parmak gibi yaklaşık 6-7 cm bağırsak bölgesi.
Ama tanımda 2-20 cm olabilir yazıyor. Mezosu
var mezoapendix. İntraperitoneal. Teniası
dibinden başlar. T10 seviyesinden sempatikleri
gelir ve o seviyeden MSye girer. Visseral ağrı
olduğu için T10 segmentinin dermatom
alanında ağrı en başta yayılır daha sonra sağ
alt kadrana kayar.
Appendix varyasyonları:
En çok bulunduğu yer retrocaecal çıkmazda
olmasıdır (%60).
Pelvise uzanmış olma ihtimali %30 dur.
İnflamasyon olursa kadınlarda overden
kaynaklanan ağrı ile karıştırılma olasılığı vardır.
Geri kalan ihtimaller arkası-önünde olması
ihtimalleridir.
Mesenterium,Jejunum,İleum Prof.Dr.Nihal APAYDIN
RECTUM
Yaklaşık 12 cm uzunluğundadır.
S3 seviyesinden başlar os cocygisin biraz
altında anal kanalla devam eder. Haustra
coli,appendices
epiploica,mesenterium,plica seminulares
yok!
Alt tarafındaki genişleme olan yer ampulla
recti. Gaita buraya gelince tuvaletimizin
geldiğini hissederiz.
Rectum önce sağa sonra sola ardından
tekrar sağa olmak üzere kavisler yapar. İç
yüzde bir takım plikalara sahip.
Rectuma yandan baktığımız zaman sacruma
uyan bir şekli vardır. İlk kavisine sacral kavis,
canalis analis ile birleşme yerindeki kavisine
flexura perinealis denir. Kolonun iç yüzüne
transvers olarak plikalar yerleşmiş. Genel
olarak üç tanedir. Plicae transversae recti
(Houston plicaları) denilir. Ortadakinin özel bir
adı var: Kohlrausch pilikası (Diğer sayfada ok
işaretiyle gösterdim.)
Mesenterium,Jejunum,İleum Prof.Dr.Nihal APAYDIN
Vagina
İleum kıvrımları
Komşulukları (ön, erkek)
Mesane (Rektovezikal çıkmaz – excavatio
rectovesicalis, anüsten 7,5 cm)
İleum kıvrımları
Ductus deferens’lerin son bölümleri
Veziküloseminal bezler
Üreter’lerin son bölümleri
Prostat
Mesenterium,Jejunum,İleum Prof.Dr.Nihal APAYDIN
CANALİS ANALİS
Rectumun ilerisinde daralan4 cm
uzunluğunda 3 cm çapında son bölümdür.
Anüsle sonlanır.Sadece defekasyon
sırasında açılır.2 tane kas yapısında
sfinkter bulunur.Bunlar normal durumda
kasılı olup kapalıdır.Defekesyan sırasında
gevşeyerek açılırlar ve defekasyon
gerçekleşir.Bu sfinkterlerden daha
yukarıda iç kısımda olan Musculi Sphincter
ani internus Tunica muskularisin sirküler
kas tabakasından oluşmuştur ve otonom
sinir sistemiyle innerve edilir yani istemsiz
olarak çalışır.Daha dış ve alt kısımda yer
alan Musculi Sphincter ani externus ise
çizgili kaslardan oluşmuş olup somatik sinir
sistemi tarafından innerve edilir.
Vena Porta Hepatis: Karaciğerin porta hepatisinden karaciğere girdiği için bu adı almıştır. Sindirim
organlarına ait venöz kanı metabolize etmek üzere karaciğere taşır.
V.lienalis(splenica)
V.porta
V.mesenterica superior
Prof. Dr. Nihal Apaydın V. Porta hepatis, V. Cava İnferior,Portal
Sistemik Anastomozlar
V. porta hepatis, porta hepatiste karaciğerin sağ ve sol lobuna gitmek üzere iki dalına ayrılır.
Yukarıdaki şekli renkleri dikkate alarak incelediğimizde; karaciğerin sol lobunun daha çoğunlukla v.
splenica ve vena mesenterica inferiorla drene olan organların venöz kanını aldığını, karaciğerin sağ
lobunun ise daha çoğunlukla v. mesenterica superiorla drene olan organların venöz kanını aldığını
görebiliriz. Elbette orta hatta bir miktar karışma söz konusu.
Prof. Dr. Nihal Apaydın V. Porta hepatis, V. Cava İnferior,Portal
Sistemik Anastomozlar
Ø Özofagus, mide, duodenum, pankreas ve dalağın venleri v. splenica ve v. mesenterica
superiora drene olur.
Özofagus: Abdominal bölümü vena gastrica sinistraya drene olup portal sisteme açılır.
Mide: V. gastrica sinistra ve v. gastrica dextra doğrudan v. porta hepatise açılır. V. gastroomentalis
sinistra v. splenicaya, v. gastroomentalis dextra v. mesenterica superiora drene olur.
Pankreas: Duodenumu drene eden venler caput pancreatisin de venöz drenajını sağlıyorlar.(Bu venler
v. mesenterica superiora açılıyordu.) Pankreasın geri kalan bölümü v. pancreatica seklinde genel
adlandırılan venlerle drene olup v. splenicaya açılır.
Prof. Dr. Nihal Apaydın V. Porta hepatis, V. Cava İnferior,Portal
Sistemik Anastomozlar
Jejenum ve ileum: Venleri mezenterik yaprak içerisinde vena recta biçiminde uzanıp daha sonra
venöz kemerler oluşturur.(arterlerdekine benzer)
Jejenumda az sayıda uzun vena rectalar ve daha seyrek kemer oluşumu görürken, ileumda çok sayıda
kısa vena rectalar ve daha sık biçimde kemer oluşumu gözlemleriz.
Prof. Dr. Nihal Apaydın V. Porta hepatis, V. Cava İnferior,Portal
Sistemik Anastomozlar
V. ileocolica: İleumun terminal kısmını ve çekumun venöz drenajını alıp v. mesenterica superiora
açılır.
V. colica dextra: Kolon ascendensin venöz drenajını alıp v. mesenterica superiora açılır.
V. colica media: Kolon transversumun venöz drenajını alıp v. mesenterica superiora açılır.
V. colica sinistra: Kolon descendensin venöz drenajını alıp v. mesenterica inferiora açılır.
V. rectalis superior: Rektumun kas tabakasının üst bölümünün (canalis analise kadar olan kısım)
venöz drenajını alıp v. mesenterica inferiora açılır. Rektumun büyük kısmının venöz drenajını bu ven
alır.
V. rectalis media: Rektum bölgesinin venöz drenajına katkı sağlar ve v. iliaca internalar aracılığı ile
caval sisteme (v. cava inferior) katılır.
V. rectalis inferior: Canalis analis ve anüs çevresinin venöz drenajını alıp v. pudenda internalar
aracılığıyla caval sisteme katılır.
V. sacralis mediana: Yine bu bölgelerin venöz drenajını sağlayarak doğrudan v. iliaca communislerin
birleşim yerine ya da sağ/sol v. iliaca communise drene olup ordan kaval sisteme katılır.
Plexus venosus rectalis internayı daha çok rektumun çevresinde diaphragma pelvisin daha derininde
görüyoruz. Plexus venosus rectalis externayı ise canalis analis ve anüs çevresinde görüyoruz. V.
rectalis inferiorun dallarıyla drene olur.
Rektumun venleri hem submukozal tabakada hem de musküler tabakada yoğun bir şekilde bulunur.
Buradaki venler doğal haliyle dilate biçimdedirler. Ve submukozal bölgede valvula analislerin
oluşumuna katkıda bulunurlar.
Ancak yaşın ilerlemesiyle, yeme içme alışkanlıklarının zamanla değişmesiyle veya artan
intraabdominal basınca sürekli maruz kalmayla buradaki mukozada bir prolapsus (sarkma,dışarı
çıkma) ve venlerde dilatasyon meydana gelir. Venler dilate olup varisleşirse buna hemeroid adını
veriyoruz. Aynı zamanda bu bölgenin adı zona hemoroidalistir.
Artan intraabdominal basıncın en önemli ve toplumda en sık gözüktüğü durum konstipasyon yani
kabızlıktır. Buna da liften fakir beslenme, sıvı tüketiminde azalma gibi faktörleri sayabiliriz.
Hamilelikte de hem intraabdominal basınç artıyor hem de bebeğin doğrudan venöz damarlara basınç
yapıcı etkisi nedeniyle venöz drenaj bozuluyor ve buradaki venlerde varisleşme meydana geliyor.
Ağır kaldırma ile ilgili işlerde çalışan veya ağırlık sporu yapan kişilerde de bu bölgede mukoza
prolapsusu ve sonrasında hemoroidler oldukça sık gözükür. Burada oluşan hemoroidler rektal
kanamaların da büyük bir kısmını oluştururlar.
Prof. Dr. Nihal Apaydın V. Porta hepatis, V. Cava İnferior,Portal
Sistemik Anastomozlar
ü İnternal rektal plexus ve eksternal rektal plexus arasında anastomozlar mevcut. Dolayısıyla
buradaki venöz basınç arttığında ve venlerde varisleşme meydana geldiğinde her iki plexus
birden etkileniyor.
V. porta hepatis; porta hepatitsen girdi, iki dalına ayrıldı.(A. hepatica propria dallanmasına eş bir
dallanma gösterir.)
Portal triaddan geçen bir kesit aldığımızda 3 yapının bir arada yer aldığını ve dallanma şekillerinin
birbirlerine uyduğunu görürüz:
- A. hepatica propria
- V. porta hepatis
- Ductus hepaticus communis
Prof. Dr. Nihal Apaydın V. Porta hepatis, V. Cava İnferior,Portal
Sistemik Anastomozlar
V. porta hepatis de aynı a. hepatica propria gibi karaciğere kan getirir. A. hepatica propria ile gelen
kan karaciğeri besler. V. porta hepatis aracılığıyla sindirim organlarından gelen kan ise karaciğer
hücrelerinde metabolize edilir. Dolayısıyla besleyici bir fonksiyonu olan damar olarak kabul
edilebilir.(Karaciğer en büyük metabolize edici organımız, yiyeceklerin fabrikası olarak düşünebiliriz
ve aynı zamanda depo görevi var.)
V. porta hepatis ve a. hepatica propriadan gelen kan metabolize edildikten sonra bu iki damardaki
kanın drene olacağı yeni bir ven oluşumu gözlemliyoruz: vena hepatica. Portal triaddan gelen venöz
kan vena centralislere drene olcak (burası kılcal düzeyde), vena centralisler de birbirleriyle birleşerek,
öncelikle v. hepatica dexter ve sinister, ardından vena hepaticaları oluşturacak.
Vena hepaticanın venöz dallanmasının kendince ayrı bir yolu vardır ve vena centralislerden köken alır.
V. hepatica karaciğerin üst yüzünden çıkarak v. cava inferiora drene olur.
CAVAL SİSTEM
V. Cava İnferior: Aortun hemen sağ tarafında yer alan ve her iki v. iliaca commmunisler tarafından 5.
bel omuru üst kenarı hizasında oluşan bir ven. Kısa bir seyri vardır. Lumbal omurların sol tarafında
yükselerek yukarıya doğru çıkar. Daha sonra diaphragmada, diaphragma thoracoabdominalenin
centrum tendineumunda foramen vena cava inferior dediğimiz açıklığından geçerek doğrudan kalbin
sağ atriumuna açılır.
V. cava inferiorun v. iliaca communis parçalarının oluşumuna detaylı bakacak olursak; v. illiaca interna
ve externanın birleşmesiyle oluşur. V. illiaca externa aslında v. femoralisin devamı, v. femoralis
canalis inguinalisten geçtikten sonra v. iliaca externa olarak isimlendiriliyor. V. iliaca interna ise pelvis
içindeki organların ve pelvis duvarına ait olan venlerin drene olduğu ana venimiz. Bu iki ven sacroiliac
eklem hizasında birleşip v. iliaca communisleri oluşturur.
Tabii v. cava inferior çoğunlukla orta hattın sağında yer aldığı için v. iliaca communis dextra daha kısa
seyirli ve dik bir yol izlerken, v. iliaca communis sinistra daha uzun seyirli ve daha horizontale yakın bir
yol izler. Ve 5. bel omurunun üst kenarı hizasında v. cava inferioru oluştururlar.
v. cava inferior oluştuktan sonra buraya çok fazla parietal ven açılıyor.
- Vv. Hepaticae
- Vv. Phrenicae inferior
- V. iliolumbalis
- Vv. Lumbales
- V. renalis dextra/sinistra
- V. suprarenalis dextra (v. suprarenalis sinistra, v. renalis sinistraya açılır.)
- V. testicularis/overicae dextra
Prof. Dr. Nihal Apaydın V. Porta hepatis, V. Cava İnferior,Portal
Sistemik Anastomozlar
Vv. lumbales: V. intercostalis posteriorların devamı olarak düşünülebilir. Her bir lumbal omurun
arasında yaklaşık 4-5 çift bulunuyorlar. Doğrudan v. cava inferiora açılıyorlar.
V. renalis dex/sin: Sağ ve sol böbrekten olmak üzere v. cava inferiora açılıyorlar.(v. cava inferiorun sağ
yerleşiminden dolayı v. renalis sinistra daha uzun seyirli.)
V. testicularis/overica: Sağ tarafta doğrudan v. cava inferiora drene olurken, sol tarafta v. renalise ve
bundan sonra v. cava inferiora drene olur.( sol tarafta doğrudan açılan varyasyonları da var.)
Prof. Dr. Nihal Apaydın V. Porta hepatis, V. Cava İnferior,Portal
Sistemik Anastomozlar
ü V. cava inferior böylece diaphragmanın altında kalan bölgelerdeki bütün venöz kanı taşımış
oluyor.(Sindirim organlarının venöz kanı istisna. Onlar portal sisteme katılıp daha sonradan v.
hepatica aracılığı ile v. cava inferiora drene oluyor.)
PORTAKAVAL ANASTOMOZLAR
Bu anastomozlar mevcut fakat aktif değil. (yol var ama kullanılmıyor) Dolayısıyla normal şartlarda
bu iki sistem birbirleriyle karışmıyor. Ancak portal hipertansiyon dediğimiz durumda , özellikle
karaciğerin çeşitli hastalıklarında (siroz, hepatitin ilerleyen dönemlerinde vs.) v. porta hepatisteki
basınç artışıyla, buradaki kanın geriye kaçışıyla mevcut anastomozların aktif hale gelmesi ve
portal sistemdeki venöz kanın kaval sisteme doğrudan geçişiş söz konusu olabiliyor.
Anastomoz alanlarında bulunan damarlar normalden çok daha ince çaplı. Dışarıdan gelebilecek
herhangi bir başka basınç artışı da (intraabdominal basınç artışı, thorasik basıncın artması gibi)
buradaki venlerin damar duvarlarında yırtılmalara ve kanamalara yol açabiliyor. Bunlara da varis
kanaması adını veriyoruz.
4- Retroperitoneal
Bölge’de
Prof. Dr. Nihal Apaydın V. Porta hepatis, V. Cava İnferior,Portal
Sistemik Anastomozlar
Şimdi anastomoz bölgelerini inceleyelim:
– V. gastrica sinistra’ya drene olan özefagus venleri ile v. cava superior ve inferior’a
drene olan özefagus venleri arasında
Ø Rectum:
Ø Umblicus bölgesi:
Ø Retroperitoneal bölge:
– Bazı karaciğer venleri ve v. colica’lar ile retroperitoneal venler (vv. lumbales,
vv.phrenicae inferiores, vv. renales …) arasında
Özafagus varisleri
Özafagusun venleri
narin mukozası altında
travmaya çok açık
olduklarından kolaylıkla
kanayabiliyorlar. Ve
hasta yoğun, abondan
kanama dediğimiz kanamayla
kaybedilebillir.
Hemeroid
Rektum submukozal alan venlerinin
genişlemesiyle hemeroid oluşumları
gözlenir.
Caput Medusa
Normal koşullarda da aktif olan anastomozlar, yani bir kan akışı mevcut. Karın ön duvarında, yan
duvarında ve arka duvarında oluşur.
Portal hipertansiyonda porta-kaval anastomozlar aktif hale geldiğinde burada mevcutta zaten akım
yönü olan venlerde(kava-kaval anastomozların görüldüğü venler) dilatasyon meydana geliyor,
venlerdeki basınç da artıyor. !!!Porta kaval anastomozlar kava-kaval anastomozların da
varisleşmesini, dilate olmasını sağlıyorlar. Portal hipertansiyon olması şart değil, vena cava inferiorun
venlerinin drene ettiği herhangi bir bölgede bir başka nedenden kaynaklı obstrüksiyon varsa, yine
buradaki kava-kaval anastomozlar daha da belirginleşebiliyor.
Ve yahut da bir kişi cerrahi bir işlem geçirdi ve buradaki venler kesildi diyelim; kava-kaval
anastomozlar sayesinde bir venin görevini başka bir ven alabiliyor.
Venlerden herhangi birinde bir obstrüksiyon varsa, o zaman diğer venin yükü artacağı için ve bu
bölgedeki basınç artacağı için bu damarın daha proksimalindeki diğer venlerde de varisleşme
görebiliyoruz.
Notum burada sonlanıyor arkadaşlar. Elimden geldiğince anlaşılır yazmaya çalıştım. Herhangi bir
sorunuz olursa bana ulaşabilirsiniz. Hepinize çokça başarılar diliyorummm.
Gülsüm Alp
Hepar, porta hepatis, safra kesesi ve safra yolları Prof. Dr. H. İbrahim Açar
KÜÇÜK BİR NOT: Daha iyi anlaşılması için genel olarak önce metni sonra slaytları koydum iyi
çalışmalar.
Fötal gelişimde karaciğer, pirimitif bağırsak borusunun özellikle ilk bölümünden preenteron ya da
ön bağırsak olarak adlandırılan kısmından bir tomurcuk olarak gelişmeye başlar. Bu tomurcuğa
diverticulum hepaticum (karaciğer tomurcuğu) denir. İlk başta septum transversumun içine doğru
büyür.
Daha sonraki gelişim evrelerinde bağırsak borusunun ön tarafındaki mezo içinde kalır. Karın
boşluğunda yukarıdan aşağıya doğru uzanan sindirim borusunun göbeğin üstünde kalan kısmı,
mesenterium ventrale denilen bir periton plikası aracılığıyla karın ön duvarına bağlanmış
durumdadır. Ancak bu kanalın tümü, mesenterium dorsale denilen bir periton plikası aracılığıyla
karın arka duvarına asılmış durumda. Mesenterium ventrale’nin bir bölümü midenin önünde
kaldığı için bu bölüme aynı zamanda mesogastrium ventrale denir. Aynı şekilde karaciğer bu
bölgede büyüdükçe onun da arka ve ön tarafından peritoneal bağlantılarını sağlayan mezosu olarak
görüldüğü için bu bölgelerde karaciğerle ilişkisinden kaynaklanan mesohepaticum dorsale ve
ventrale isimlerini de alır.
Primitif bağırsak borusunun ve onun ön bölümünden gelişen karaciğerin saat yönünde yaptığı
rotasyonla birlikte midenin ve mideyle karaciğer arasında kalan lig. Hepatogastricum ya da
omentum minusun arkasında büyük bir çıkmaz meydana getirir ve bu çıkmaza bursa omentalis
denir. Buraya geçişi sağlayan deliğe ise foramen omentalis ya da foramen epiploicum denir.
Hepar, porta hepatis, safra kesesi ve safra yolları Prof. Dr. H. İbrahim Açar
Hepar, porta hepatis, safra kesesi ve safra yolları Prof. Dr. H. İbrahim Açar
KARACİĞERİN GENEL
ÖLÇÜLERİ:
Toplam uzunluk:25-30 cm
Ön-arka(sağ): 14-16 cm
Yükseklik(sağ): 8 cm (12
cm’den küçük olmalı)
Ağırlık: 1000-2500 gr.
Erkekte:1400-1800 gr /
Kadında 1200-1400 gr
Üst sınırı: Midclavicular hat üzerinde yaklaşık olarak 4. İntercostal aralıkta bulunur. Sol tarafa
doğru gidildikçe üst kenarı kalbin olduğu yerde biraz daha derinleşir ve sol tarafta 5.costanın alt
sınırına ya da 5.intercostal aralığa denk gelir.
Alt sınırı: Genellikle arcus costarumu geçmez. Margo inferior denilen alt kenarı sağ tarafta arcus
costarum üzerinde 9 ila 10. Kıkırdak costaların birleşim yerinden karşı tarafta 7 ila 8.kıkırdak
costaların birleşim yerine doğru hafif yukarı eğimli olarak uzanır. Daha sonra devam eden alt
kenar yaklaşık olarak sol tarafta midclavicular hat seviyesinde sona erer.
Hepar, porta hepatis, safra kesesi ve safra yolları Prof. Dr. H. İbrahim Açar
KLİNİK ÖNEMİ
Karaciğerin alt seviyesi genellikle arcus costarumu geçmez. Geçerse ya karaciğer büyüdü ya da yeri
değişti demektir. Bu seviyenin ne kadar aşağısında olduğunu belirtmemiz muayene açısından son
derece önemlidir. Yer değiştirmesi karaciğerdeki bir patolojiyi göstermezken büyümesi karaciğerde
bir patolojiye işaret edebilir. Bu nedenle üst sınırının da iyi belirlenmesi lazım.
Üst sınırı belirlemek için perküsyon (vurarak muayene) yöntemi kullanılır. İlk olarak 2.intercostal
aralığa parmak yerleştirilir. Daha sonra costa, aralık, costa, aralık şeklinde sırayla aşağı doğru
sayarız. 4.intercostal aralığa gelindiğinde akciğerden alınan normal sonor ses yavaş yavaş matiteye
dönmeye başlar yani mat bir ses gelmeye başlar. 4.ica’da submatite daha sonra da mat ses
geldiğinde karaciğerin üst sınırını yaklaşık olarak belirleyebiliriz. Karaciğerin üst sınırı daha
aşağıdaysa ve alt sınırı da arcus costarumun altındaysa karaciğerin alt tarafa doğru biraz itilmiş
olduğunu söyleyebiliriz. Bu da özellikle amfizem ya da astım gibi kronik obstrüktif akciğer
hastalıklarında akciğerin normalden fazla genişleyerek karaciğeri aşağıya doğru itmiş olabilir yani
karaciğerle ilgili herhangi bir patoloji olmayabilir.
Karaciğerin üst sınırı normal seviyede ancak alt sınırı arcus costarumu geçmiş olarak görüyorsak
bu karaciğere ait bir problemi işaret edebilir.
KARACİĞERİN MUAYENESİ:
Karaciğer sağ hypocondriac bölgenin büyük kısmını dolduran bir organdır. Epigastric bölgenin üst
bölümünde de oldukça geniş bir yer kaplar. Bu şekilde yaklaşık olarak sol hypocondriac bölgenin
sınırına kadar da devam eder ve bu bölgeyi birazcık geçebilir. Aşağıda, solda kırmızı çizgilerle
gösterilmiş Labbe üçgeni de oldukça önemlidir. Bu üçgenin üst kenarını margo inferior
oluşturmaktadır. Alt kenarını arcus costarumların alt kenarından geçen çizgi, sol kenarını ise sol
arcus costarumların kalan kenarı oluşturmaktadır. Bu alan midenin karın ön duvarıyla direkt
komşu olduğu bölgeyi gösterir. Normal şartlarda bu bölgeden içi boş organ sesi (timpanik bir ses)
alınması gerekmektedir. Bu bölgeden perküsyonla mat bir ses duyuluyorsa karaciğer mide ya da bu
bölgedeki diğer organlardan kaynaklanan bir kitleyi işaret edebilir.
Hepar, porta hepatis, safra kesesi ve safra yolları Prof. Dr. H. İbrahim Açar
KARACİĞERİN YÜZLERİ
VE KENARLARI:
Karaciğerin üst ve ön
yüzünün büyük bir
bölümü diyaframla
komşudur. Bu yüze facies
diaphragmatica denir.
Karaciğerin arkaya
aşağıya ve hafif sola
yönelen alt yüzü ise
organlarla komşudur. Bu
yüze facies visceralis
denir.
Lig. Falciforme hepatisin alt kısmında lig. Teres hepatisin yerleştiği incisura ligamenti
teretis’tir. Bu çentik orta hattın birkaç santimetre sağındadır.
Diğer çentik daha sağ taraftadır ve safra kesesinin fundus bölümünün olduğu yeri işaret
eder. Bu çentik orta hattın 4-5 cm sağındadır ve midclavicular hattın hemen solundadır.
Bu alan safra kesesi muayenesi açısından oldukça önemlidir ve Murphy noktası olarak
adlandırılır.
Hepar, porta hepatis, safra kesesi ve safra yolları Prof. Dr. H. İbrahim Açar
FACİES DİAPHRAGMATİCA;
FACİES VİSCERALİS: Aşağıya, arkaya ve hafifçe sola doğru bakar. Bu yüzde organlara ait izler
fikse olmuş karaciğerde gözlenebilir.
KARACİĞERİN ANATOMİK
LOBLARI:
Fissura lig. venosi ve fissura lig. Teres ‘in oluşturduğu hata fissura sagittalis sinister
denir.
Ön yüzde fissura falciforme hepatis hizasına denk gelir. Karaciğeri sağ ve sol olarak ikiye
ayırır.
Fossa vesica biliaris ve sulcus vena cava’nın oluşturduğu hattaki oluğa da sulcus sagittalis
dexter denir.
Fissura sagittalis sinister ve dexter arasında yatay olarak porta hepatis bulunur ve üçü
birlikte visceral yüzde H harfi şeklinde bir yapı oluşturur.
Visceral yüzde fossa vesica biliaris, porta hepatis ve fissura lig. teretis’in sınırladığı alanda kalan
bölüme lobus quadratus denir.
Hepar, porta hepatis, safra kesesi ve safra yolları Prof. Dr. H. İbrahim Açar
Lobus quadratus’un üzerinde fissura lig. Venosi, sulcus vena cava ve porta hepatisin sınırladığı
alana kuyruk şeklindeki uzantısından dolayı lobus caudatus denir. Uzantısı da proc. Caudatus
olarak adlandırılır. Bu alan foramen bursa omentalis’i üstten sınırlayan karaciğer yüzeyidir. Bu
deliğin arka tarafında vena cava inf., ön tarafında ise lig. Hepatoduodenale içerisindeki yapılar
bulunur. Lobus caudatus’un sol taraftaki çıkıntısına proc. papillaris denir.
Lobus hepatis sinister’de midenin küçük kurvaturu üzerindeki incisura angularis’e karşılık gelen
kısma bu bölgeye omentum minus tutunduğu için buraya tuber omentale denir.
Karaciğer infraperitoneal
bir organdır ancak
peritonun örtmediği alanlar
vardır:
KC'in Özellikleri:
KC fonksiyonları:
1. Metabolizma organı ve besin maddesi deposu (glikojen, yağ, amino asit, vitamin, mineral)
2. Detoksifikasyon ve yıkım organı
3. Safra üretimi (ekzokrin bez)
4. Plazma proteini üretimi (pıhtılaşma, onkotik basınç, hormon)
5. Hormon üretimi (endokrin bez)
6. İmmün sistem
7. Eritrositlerin yıkımı (hemoliz) ve ayrıca kan yapımı (fötal dönemde).
Vücudun en fazla lenfa yapan organıdır. Tek başına toplam vücut lenfasının yarısından fazlasını
yapıyor. (İnsanda toplam kan hacminin %20’si kadar (yaklaşık 1,2 litre) lenfa vardır. Yani
karaciğer tek başına yaklaşık 600 ml'den fazla lenfa üretmektedir)
Karaciğerin kanlanma şekli farklıdır. Karaciğerin portal ven yoluyla sindirim kanalından ve
dalaktan venöz kan gelirken truncus coeliacus’un dalı olan hepatic arter dalıyla arterial kan
ulaşmaktadır. Karaciğere yaklaşık 1500 ml/dk. kan gelir. Bunun %75-85’i (1100 ml/dk.) v. portae
hepatis ile, %15-25’i (400 ml/dk.) a. Hepatica propria ile gelir. Karaciğere sağlanan dual kanlanma
özelliği nedeniyle karaciğer enfarktları oldukça az gözlenir.
A. hepatica propria, v. Porta hepatis ve ductus choledochus omentum minusun sağ kenarında
bulunan duodenumun üst bölümünden karaciğere uzanan lig. Hepatoduodenale içinde bulunan
önemli yapılardır. Lig. Hepatoduodenale içinde bunlar dışında lenf damarları, lenf nodülleri ve
özellikle a. Hepatica propria etrafındaki pleksus hepaticus olarak isimlendirilen otonom sinirler de
yer alır.
A. hepatica propria, lig hepatoduodenale içinde porta hepatis’e geldiğinde iki dala ayrılır: ramus
sinister ve ramus dexter. Ramus dexter, safra kesesini besleyen a. cystica dalını verir. A. Hepatica
propria’nın bu şekli toplumun yaklaşık %50’sinde görülür. Bununla birlikte bu ramus dexter ve
sinistra’nın farklı şekillerde karaciğere ulaştığı durumlar da söz konusudur. A. hepatica propria’nın
sağ ya da sol dalı başka bir kaynaktan çıkarak gelmiş olabilir. B şeklinde ramus dexter a.
mesenterica sup.’dan, ya da d şeklindeki gibi ramus sinister a. gastrica sinistra’dan dal olarak
ayrılmış. Bu durumlara replaced arter adı verilir. Normal dallar varken başka bir arterden de dal
gelmişse bunlara aksesuar arter denir (e şeklindeki gibi).
Hepar, porta hepatis, safra kesesi ve safra yolları Prof. Dr. H. İbrahim Açar
Hepar, porta hepatis, safra kesesi ve safra yolları Prof. Dr. H. İbrahim Açar
KARACİĞERİN VENLERİ
Vena porta hepatis, pankreasın arkasından v. mesenterica superior ile v. Lienalis’in birleşmesiyle
oluşur. Yaklaşık 8-10cm’lik bir ven olarak yukarı ve hafif sağa doğru lig. Hepatoduodenale içinde
ilerler ve porta hepatise geldiğinde sağ sol dallarına ayrılır.
Portal sisteme gelen bu kan v. Mesenterica superior yoluyla ince bağırsaklardan, çıkan kolon ve
transvers kolonun yaklaşık sonuna kadarki bölümden gelirken, inen kolon sigmoid kolon ve
rektumdan gelen kanın büyük kısmı ise v. mesenterica inferior yoluyla gelir ve v. Lienalis’e
(splenica) dökülür ya da biraz daha mediale doğru kıvrılarak v. Mesenterica sup.’a açılarak portal
sisteme drene olur. Böylece karın içindeki bütün sindirim kanalına ait venöz kan karaciğere gelmiş
olur. Bu şekilde bağırsak duvarındaki kapiller yatakla, karaciğer arasındaki kapiller yatak arasında
oluşan venöz bağlantı portal sistem olarak isimlendirilir.
Lig. Hepatoduodenale içindeki önemli yapılar; ön tarafta ve daha solda a. hepatica propria, daha
sağda ductus choledochus ve arkada v. porta şeklinde sıralanmıştır. Porta hepatis’ten karaciğere
sokulan a. hepatica propria, v. Porta hepatis ve bu alandan çıkan safra yolları karaciğer içinde
birlikte dağılırlar. Aşağıda görüldüğü gibi karaciğer lobcuklarının köşelerine kadar beraber
ilerleyerek lobların içine doğru dallarını gönderirler. V. porta hepatis, a. hepatica propria dallarıyla
karaciğere gelen arteriyel ve venöz kan lobüllerin içindeki sinüzoidlerle bir araya gelir. Yani
arteriyel ve venöz kan sinüzoidlerde birleşir. Buradan sonra karaciğer boşluklarının ortasında
bulunan v. Centralislere dökülür. V. Hepaticalar, v. centralisleri v. cava inferior’a bağlar. V.
hepatica dexter, sinistra ve intermedia olarak 3 tanedir. Diyaframdan geçmeden hemen önce
vena cava inferior’a ulaşır.
Hepar, porta hepatis, safra kesesi ve safra yolları Prof. Dr. H. İbrahim Açar
Karaciğerde ya da portal sistemde kanın drenajını etkileyecek herhangi bir patoloji basınç artışına
yol açar ve kaval sistemle olan bağlantılarıyla kava sisteme geçer ve bu alanlarda genişlemeler olur.
(Hoca bu konuda çok detaya girmeyeceğini sadece bulunduğu alanlara değineceğini söyledi).
Bunlardan bir tanesi göbek çevresinde, lig. Teres hepatisin etrafındaki paraumblical venlerle karın
duvarı arasındaki venleri arasında gerçekleşir.
Bir diğeri özofagus çevresinde portal sisteme direne olan v. gastrica sinistra dallarıyla, özofagusun
torakal parçasını direne eden azygos parçası arasında gerçekleşir ve özofagusun alt bölümünde
kardiya çevresinde yer alır.
Bir diğeri rektum çevresinde yer alır. Bu alandaki kanın büyük bölümü v. rectalis sup. yoluyla v.
mesenterica inf. ve portal sisteme drene olurken bu yolla drenaj sağlanamıyorsa v. rectalis media
ve inf. ile v. iliaca interna ve kaval sisteme doğru yönelir ve bu bölgedeki anastomozlarda
genişleme görülür.
Karın arka duvarında bulunan rektoperitoneal organlarla bu bölgeye sonradan yapışmış olan kolon
damarları arasında da anastomozlar meydana gelir. Bu da porto-kaval anastomozların önemli bir
alanını oluşturur.
Glisson Kapsülü: Karaciğer peritonun hemen altında önemli bir fibröz kapsülle çevrelenmiştir. Bu
kapsüle glisson kapsülü ya da tunica fibrosa hepatis adı verilir. Bu kapsül porta hepatis’ten
karaciğere giren damarların etrafında devam eder bu damarların etrafında devam eden kapsüle de
capsula fibrosa perivascularis denir.
Lobuli hepatis:
Karaciğerin en küçük fonksiyonel ünitesidir.
50.000-100.000 tanedir.
Hekzagonal yapıdadırlar.
Çap: 0.8-2 mm
Hepar, porta hepatis, safra kesesi ve safra yolları Prof. Dr. H. İbrahim Açar
Kesitte altıgen görünümlü lobüllerin ortasında v. centralis yer alır, köşelerinde ise porta hepatis’ten
gelen a. hepatica propria, v. porta hepatis ve safra kanallarının dalları yer alır. Karaciğer etrafında
bulunan glisson kapsülü porta hepatis’ten gelen yapıların etrafında bunların dallarıyla birlikte
karaciğerin içinde dağılım gösterir. A. hepatica propria, v. porta hepatis ve safra kanalının üçüne
portal triad denir. Bu alana ise portal zone (portal alan)denir.
Karaciğerin lobül yapısı histolojik ve anatomik özelliklere göre tarif edilmesene rağmen farklı
tanımlamalar da yapılmıştır.
Bunlardan biri merkezinde portal alanın yer aldığı ve köşelerini v. centralislerin oluşturduğu üçgen
portal lobüldür. Bununla birlikte her iki ucunda v. centralislerin olduğu baklava şeklindeki bu alan
ise karaciğer asinüsü olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlamaların amacı karaciğerde ortaya çıkan
patolojileri tarif etmeye yöneliktir. Örn: toksik bir madde karaciğere emilerek geldiyse portal alana
yakın olan hücreler bundan daha fazla etkilenir, hipoksi hasarıysa özellikle v. centralis yakın
alanlarda daha belirgin olarak kendini gösterebilmektedir.
Hepar, porta hepatis, safra kesesi ve safra yolları Prof. Dr. H. İbrahim Açar
Sindirim sisteminden emilip portal venle karaciğere gelen mikroorganizmalar için çok önemli bir
savunma sistemi vardır. Sinüzoidlerin duvarlarında fagosite edici Kupfer hücreleri yer alır.
Karaciğer lobülünde özellikle hepatositlerin arasında kalacak şekilde yerleşmiş kendine ait bir
kanalı olmayan safra drenajını sağlayan küçük kanalcıklar da gözlenir. Bu şekilde karaciğer
hücrelerinin oluşturduğu safra yine karaciğer hücrelerinin sınırlarını oluşturduğu safra
kanaliküllerine atılarak merkezden perifere doğru taşınır ve interlobüler safra kanallarına boşalır.
Hepar, porta hepatis, safra kesesi ve safra yolları Prof. Dr. H. İbrahim Açar
Anatomik olarak karaciğeri ikiye bölen lig. falciforme hepatis, portal alandan giren damarların
dağılımına uymamaktadır. Fonksiyonel anatomide sağ ve sol bölümlerini ayıran çizgi yaklaşık
olarak sulcus sagittalis dexter hizasındadır. Orta hepatik venin yaklaşık 1 cm sağından geçen
nispeten avasküler olan bu hatta hemihepatektomi hattı (CANTLİE HATTI) denir. Bu çizginin
solunda kalan bölge sol segmentlerini sağında kalan bölge sağ segmentlerini meydana getirir.
Cerrahi olarak önemli olan hat bu hattır. Bu çizgiden girerek yapılan cerrahi işlemlerde ana
vasküler yapılara dokunulmadan avasküler bir alanda karaciğer ikiye ayrılmış olur. Bu hattın
derininde ise orta hepatik ven (vena hepatica intermedia) bulunur. Lobus caudatus sağ sol her iki
pedikülden de damar alan bir yapıya sahiptir o yüzden sol veya sağa ait şeklinde değil de ayrı bir
karaciğer bölümü olarak ifade edilir.
Portal triadın segmentlere dağılan dalları arasında bir bağlantı yoktur. Bu nedenle bir segmente
ulaşan portal triad bulunup bağlanarak segmentektomi yapılabilir. Fakat segmentleri direne eden
venler arasında bağlantılar görülebilir.
Portal triad-> v. centralis-> v. sublobularis-> v. hepatica
Hepatik venöz sistem kaudat lobun tam ortada yer alması nedeniyle her iki ana portal pedikülden
de damarlar alır. Aynı zamanda venöz dolaşımda direkt vena cavaya dökülebilir.
Diyaframın hemen altında karaciğerin venöz drenajını sağlayan bu üç önemli ven dışında sağ lobun
arka bölümünden aksesuar sağ hepatik venlerin vena cavaya sıklıkla açılabilir.
Hepar, porta hepatis, safra kesesi ve safra yolları Prof. Dr. H. İbrahim Açar
I. Kaudalden porta hepatis’e uzanan yol: Portal üçlüye yakın olarak seyreden ve
kaudale doğru karaciğerin visseral yüzündeki porta hepatise yönelmiş sistemdir. Bu
önemli yol porta hepatis’teki nodi lymphoidei hepatici vasıtasıyla lig.
Hepatoduodenale’deki lenf damarları üzerinden truncus coeliacus’taki nodi lymphoidei
coeliaci’ye ulaşır ve buradan cisterna chyli’ye drene olarak ductus thoracicus ile yukarı
doğru devam eder.
II. Diaphragma’dan geçip kraniale uzanan yol: (Foramen vena cava ve hiatus
oseophageus’tan geçer.). Nodi lymphoidei mediastinales üzerinden trunci
bronchiomediastinales ile bağlantısı olan, nodi lymphoidei phrenici inferior ve
superior vasıtasıyla kraniale ulaşır. Bu yolla karaciğerde oluşmuş bir kanser torakal
lenf nodüllerine metastaz yapabilir.
Lig. Coronarium ve lig. Triangularelerdeki bazı lenf kanalları lenf nodülünde uğramadan direkt
olarak ductus thoracicus’a dökülebilir.
KARACİĞERİN İNNERVASYONU:
Karaciğer innervasyonunu sağlayan otonomik liflerin büyük bölümü truncus coeliacus etrafındaki
plexus coeliacus’tan gelir. Bu lifler a. hepatica communis ve propria etrafından porta hepatise
sokulurlar ve portal triadla birlikte karaciğerin içine dağılır.
Sempatik Lifler: Plexus coeliacus’a gelen sempatik lifler ganglia coeliaca’da nöron değiştirdikten
sonra postganglionik olarak dağılım gösterir.
Parasempatik lifler: Parasempatik lifler ise özofagusla birlikte truncus vagalis anterior ve
posterior olarak karın boşluğuna geçtikten sonra omentum minus içindeki dallarıyla porta hepatise
Hepar, porta hepatis, safra kesesi ve safra yolları Prof. Dr. H. İbrahim Açar
sokulur, otonomik liflere katılır. Portal triadla karaciğere dağılım gösterir. Preganglionik sinir
lifleri plexus hepaticus’ ta sinaps yapar.
Duyu innervasyonu: Karaciğer kapsülünün üzerinde bulunan periton; sağ n. phrenicus ve alt
intercostal sinirler tarafından innerve edilir. Bu nedenle karaciğerde ortaya çıkan, herhangi bir
ağrı oluşturan patoloji, n. Phrenicus’la taşınıp servikal segmentlerden medulla spinalise ulaştığı
için buradan çıkan supraclavicular dalların yayılım gösterdiği sağ omuz bölgesinde yansıyan ağrı
olarak hissedilir.
SAFRA SİSTEMİ:
SAFRA KESESİNİN
BÖLÜMLERİ:
Pankreas başını tutan tümörlerde koledok kanalı da etkilenebilir ve safra akımı bozulabilir.
Safrayla atılamayan bilirubin’in kana sızmasıyla hastada sarılık ortaya çıkar. Bu şekilde karın
ağrısı, sarılık ve sindirimle ilgili şikayetlerle başvuran hastalarda pankreas başındaki kanser
ihtimali de akla gelmelidir.
Öncelikle; geçen hafta dersin videosunu hoca cumartesi günü yüklediği için 1 günde notu
tamamlayamadım o yüzden bu haftaya kaldı ve not çok uzun oldu farkındayım ama ders kaydı
maalesef 1 saat olduğu için atladığım bir şey olsun istemedim. Notun içinde hatam olduysa bana
yazabilirsiniz düzeltirim.
Spesifik olarak isim yazmayacağım ama buradan tüm arkadaşlarıma kucak dolusu sevgilerimi
yolluyorum hepinizi çok özledim umarım en kısa zamanda Ankara’da buluşuruz…♥
İYİ ÇALIŞMALAR
-Burçin BACAK
Prof. Dr. Ayhan Cömert Pancreas ve Lien
1. Pankreas
Planum transpyloricum (L1) yakınında, 12-15 cm uzunlukta Regio
epigastrica ve sol hypochondrium’da yerleşmiştir. Pankreasın
gövdesi/corpusu orta hattı L1-L2 hizasında çaprazlar. Başı sağa doğru
yönelmiştir ve L2-L3 seviyeleri arasında uzanır. Kuyruğu/caudası dalağın
hilumuna kadar uzanır. Hem endokrin (insülin, glukagon) hem ekzokrin
(tripsin, amilaz, lipaz) salgı yapan alveolar yapıda bir bezdir. Ferment
içeren ve saccus pancreaticus denilen bu salgı yağ, protein ve
karbonhidratların sindiriminde rol alır. Sekretin ve kolesistokinin pankreasın
sekresyonunu stimüle eder. Pankreas adacıklarında dört hücre grubu
vardır: 1) Alfa hücreleri glukagon 2) Beta hücreleri insülin 3) Delta hücreleri
somatostatin 4) PP hücreleri pankreatik polipeptid sentezlerler.
Pankreas bursa omentalis'in arka duvarında yerleşmiş sekonder
retroperitoneal bir organdır.
** Sekonder retroperitoneal organlar: pancreas, colon ascendes, colon
descendes, duodenum'un birinci parçasının ilk yarısı hariç geriye kalan
bölümü
Prof. Dr. Ayhan Cömert Pancreas ve Lien
Bölümleri
Dört bölümden oluşur: Caput, collum, corpus ve cauda.
şeklinde kendini gösterir. Ancak bu bile kanserin çok ileri aşamasıdır ve geç
teşhis sayılır. Sonrasında ise A. ve V. Mesenterica superiora baskı sonucu
sindirim sisteminin beslenmesi büyük ölçüde aksamaya uğrar.
Kanalları
Beslenmesi
Arteryal beslenmesi truncus coeliacus tarafından sağlanırken ağrısı
epigastrium bölgesinde hissedilir. Turuncus coeliacustan ayrılan A.
Hepatica Communis, karaciğeri besleyen A. Hepatica Propria dalını
verdikten sonra
Prof. Dr. Ayhan Cömert Pancreas ve Lien
Lenfatikleri
Corpus ve cauda pancreatis lenfleri, pancreatic (nodi pancreatici) ve
splenic (nodi splenici) lenf düğümlerine drene olur. Caput pancreaticus
lenfleri pyloric lenf düğümlerine drene olur. Daha sonra bunlar superior
mesenteric ve coeliac lenf nodüllerine drene olurlar.
Pankreas adacıklarında lenf damarı yoktur.
İnnervasyonları
Sinirsel uyarımı plexus coeliacus tarafından sağlanır. Parasempatikleri N.
Vagus'tan, sempatikleri n. Splanchnicus majus ve minus ile gelir.
N. Splanchnicus major (T5-T9) göğüs kafesi arka duvarında ilerleyerek
diaphragma crus'ları arasından geçen liflerin genellikle tamamına yakını
ggl. Coeliacum'da sinaps yaparak karaciğer, safra kesesi, mide, duodenum,
dalak ve pankreasa giderler
Prof. Dr. Ayhan Cömert Pancreas ve Lien
Klinik
Aksesuar pankreas dokusu / Pankreas rüptürü / Pankreas başı, boynu ve
gövdesi kanserleri / Insülinoma / Zollinger-Ellison sendromu / Anular
pankreas
Yüzeyleri Ve Komşulukları
Facies Diaphragmatica:
Diaphragma aracılığıyla sol 9-11. Kaburgalar ile komşuluk yapar. Konveks
ve düz olup, yukarıya, arkaya ve sola doğru bakar.
-Facies Visceralis
*Facies/Impressio Gastrica: Midenin sol arka yarımı ve cauda pancreatis
ile komşuluk yapar.
Prof. Dr. Ayhan Cömert Pancreas ve Lien
Ligamentleri
1. Lig. Splenorenale (Lieonerenale): Sol böbreğin ön yüzünden dalak
hilumuna uzanır. İçinde dalağın damarları olan A.Lienalis ve V.Lienalis
bulunur.
2. Lig.Gastrolienale (Gastrosplenicum): İçinde A./V. Gastrica Breves ve
A./V. Gastroomentalis Sinistra bulunur.
3. Lig.Pancreaticolienale
4. Lig. Phrenicocolicum: Flexura coli sinistrayı diaphragmaya asar. Dalağı
alttan destekler.
Beslenmesi
A.Splenica(Lienalis):
-Turuncus coeliacusun en kalın dalıdır.
-Bursa omentalisin arka duvarında, pankreasın üst kenarı boyunca kıvrımlı
bir seyir gösterir.
-Lig. Splenorenale boyunca dalak hilumuna uzanır.
Prof. Dr. Ayhan Cömert Pancreas ve Lien
V.Splenica(Lienalis):
-Hilumdan çıkan 6 veya daha fazla venin birleşmesiyle oluşur.
-Arterin aşağısında ve pankreasın arka yüzünde seyreder. V.messenterica
superior ve inferior ile birleşerek V.Portae Hepatisi oluşturur.
Karın organlarının kesit anatomisini değerlendirirken özellikle sabit yapılar olan kemik ve eklemlerle olan seviyeleri;
organların yerleşimi, bulundukları pozisyon göz önünde bulundurulmalıdır. Ve ayrıca kesitlere bakarken hastanın
ayak ucundan bakıldığı da önemli bir detaydır.
Organların yerleşimine bakıldığında mezosu bulunan organların karın ön duvarına biraz daha yaklaştığı görülür. Bu
nedenle daha ön tarafta. Özellikle bağırsak sistemine ait yapılar görülür. Bunlar kaldırıldığında retroperitoneal
alandaki organlar görülür. Bunlar da öncelikle sekonder retroperitoneal organlar olan karın duvarına sonradan
yapışmış olan organlardır. Daha anteriorda görülür. Sekonder retroperitoneal organların arkasında ise primer
retroperitoneal organlar yer alır.
T8 corpus seviyesinden itibaren bakıldığı zaman ki bu seviye 4. İnterkostal aralık ve 5. costa seviyelerine denk
gelmektedir. Diyaframın yüksekliği yaklaşık olarak bu seviyeye denk geldiği için bu seviyeden itibaren bakılıyor. Bu
seviyeden geçen kesite bakıldığı zaman ön tarafta sternum ve ona tutunan costalar, hemen ardından göğüs duvarına
komşu olan kalbin sağ ve sol ventrikülleri ve sağ atriyum da görülmektedir. Arka tarafta ise T8 seviyesindeki omurga
görülmektedir. Yavaş yavaş aşağı doğru ilerlendiğinde diyaframın hemen altında bulunan karaciğer görünmeye
başlar. İlerledikçe karaciğerin büyüdüğü ve kesitte kapladığı yer artar. Ve bir süre sonra sağ atriyuma açılan vena
cavayı ve biraz daha ilerledikçe vena cavanın ayrıldığı hatta biraz daha ilerledikçe karaciğerin arkasında yer alan
sulcus vena cavaya yerleştiği görülür. Biraz daha ilerlediğimiz zaman vena cavaya bazı venlerin açıldığı dikkat çeker.
Bu venler portal sistemin karaciğere getirdiği kanı kaval sisteme iletmeye yarayan hepatik venlerdir. Sağ taraftaki
görüntü bu şekildeyken sol tarafta da mide boy göstermeye başlar ve ilk olarak fundus bölümü görülür. Bu anda
oesophagus henüz mideye bağlanmamış olup T9 seviyelerinde diyaframı geçip T10-11 seviyelerinde ise midenin
kardiya bölümüne bağlanır. Bu seviyeden itibaren mide karın ön duvarına doğru oblik bir seyir gösterir ve Labbe
Üçgeni’ne doğru yaklaşır. T10 seviyelerinde midenin arka dış tarafında bir organ daha görülmeye başlar. Bu organ
parankimatöz yapıda bir organ olup dalaktır.9-11. Costalar arasında yerleşim gösterir. Midenin biraz daha aşağısında,
dalağın alt ucuna yakın bölgede bir kesit aldığımızda lümeni olan bir organ daha görülür. Bu kesit Flexura coli
sinistradan geçer. Flexura coli sinistranın bir kısmı horizontal kolunu oluşturur, bir diğer kısmı ise colon descendesi
oluşturur. Flexura coli dextra ise biraz daha aşağıda kalır (T11-12 seviyeleri) çünkü sağ tarafta bulunan karaciğer
burada büyük bir alan kaplar. Flexura coli sinistra göründükten sonra aşağı doğru inildikçe transvers kolon ön
taraftan aşağı doğru sarkmış bir şekilde görülür. Ancak bir süre daha flexura coli dextra görülmez. T11 seviyelerinde
Karın Organlarının Kesit Anatomisi Prof. Dr. Halil İbrahim AÇAR
de yeni bir organ görülmeye başlar. Bu organ pankreas olup kuyruğu biraz daha dalağa doğru uzanır. Pankreasın biraz
daha görünür hale geldiği seviyelerde yani T12 seviyelerinde dalağın arter ve venleri olan a./v. splenica da görülür.
Pankreas vertebraların ve aortun önünde midenin arkasında yer alacak şekilde konumlanmıştır. Bu sırada aortta
diyaframı yeni geçer ve görülmeye başlar. Aort diyaframı geçer geçmez ilk visseral dalı olan truncus coeliacus dalını
verir. T12-L1 seviyelerinde truncus coeliacus üçe dal verir: a. splenica, a. hepatica communis ve a. gastrica sinistra.
Ayrıca aort, L3 seviyesinde de a. mesenterica inferior dalını verir. Ayrıca T11-12 seviyelerinde safra kesesinin
karaciğerle olan komşuluğu da görülür. T12 seviyesinde ductus sisticus ve ductus hepaticus communis birleşerek
ductus choledocusu oluşturur. Ductus choledocus komşuluğunda ise hepatik arter ve portal ven vardır. T12
seviyesinde beliren başka yapılarda bulunmaktadır. Bunlar antrum piloricumdan çıkan canalis piloricus ve pilor
bölümleri ayrıca duedonum da görülür. Ayrıca bu seviyeden itibaren retroperitoneal organ olan böbrekler de sağ ve
sol suprarenal bezlerle görülmeye başlar. Vena splenica T12 seviyesinden itibaren pankreasın arkasından ilerleyerek
T12-L1 seviyelerinde vena mesenterica süperiora açılır. Ve bu iki ven birlikte vena porta hepatisi oluşturur.
Karaciğerin büyük olmasından dolayı T12-L1 seviyelerinde sol tarafta böbreğin büyük bir kısmı görülürken sağ tarafta
yeni yeni görülmeye başlar. L1 seviyesinde de böbreklere ait olan v. renalisin vena cavaya bağlandığı görülür. V.
renalis sinistra aortun önünden geçerek vena cavaya bağlanır bu yüzden v. renalis dextradan daha uzundur.
Böbrekler, karın arka duvarında bulunan m. psoas major ve m. quadratus lumborum ile önemli komşuluklara sahiptir.
L1 seviyesinde vena mesenterica süperior pankreas başının hemen yanında görülür. Ayrıca bu seviyede a.
mesenterica süperiorda görülür ve bu arter kalın ve ince bağırsakları besleyen dallar verir. Duedonuma bakacak
olursak L2 seviyelerinde pars decendes bölümü sona erer ve pars horizontalis kısmı görülür. Bu seviyelerde (T12-L1)
colon ascendens ve transvers kolon görülür. Biraz daha aşağı inildiğinde yani L1 seviyesinde dalakla yakın komşulukta
colon descendes, transvers colon ve colon ascendens görülür. Daha da aşağı inilecek olursa L3 seviyesinde çekum
yani kolonun en geniş alanı görülür; L5 seviyesinde ise ileoçekal valv ve terminal ileum bölüm görülür. L4-5
seviyelerinden itibaren crista iliacalar görülür. Bu kemiklerin iç kısmında m. iliacus ve dış tarafında da gluteal kaslar
görülmeye başlar. Ayrıca bu seviyelerde aort (bifurcatio aorta) ikiye ayrılır ve a. iliaca communis dextra ve sinistra
dallarını verir. L5 seviyelerinde m. psoas major, m. quadratus lumborum, daha arkada bulunan sırt kasları ve karın
duvarındaki kaslar rahatlıkla görülebilir. L5 seviyelerinde bir önemli durum daha söz konusu: vena cava inferior ikiye
ayrılır ve v. iliaca communis dextra ve sinistra dallarını oluşturur.A./V. iliaca communis dextra ve sinistra m. psoas
majora yaklaşarak seyrine devam eder. Sacroiliac eklemlere yaklaştıkları zaman da iliaca extarna ve interna dallarını
verirler. İliaca externalar m. psoas majörün kenarında ilerleyerek lacuna vasorumlara doğru ilerler. İliaca internalar
içe pelvisin içine yerleşirler ve seyirlerine orada devam ederler. L5-S1 seviyelerinden itibaren de sacrum ve sacroiliac
eklemler görülmeye başlar. Ayrıca sacrumun ön tarafa doğru yaptığı çıkıntı yani promontorium da görülür. Daha da
aşağılara inildiğinde colon ascendens sona erer fakat colon descendes devam eder ve sigmoid kolon, rectum ve anal
kanal olarak görülmeye başlar. Rectum etrafında dolaşan m. puborectalis de görülür. Bu kas flexura perinealis
denilen kıvrımı meydana getirir. Bunlara ek olarak mesane ve erkeklerde prostat bezi de görülür.
Arkadaşlar notum burada sona eriyor. Anlatım sırasını hocamızın ders kaydına göre değil kraniyelden kaudale doğru
yapmaya çalıştım. Hocamız kesitlere ulaşabileceğimiz bir sayfa önerdi ve ağırlıklı olarak oradaki kesitler üzerinden
anlattı. Dersi dinlemeyip not okuyacak arkadaşlar için söylüyorum. İyi çalışmalar.
http://www.uni-mainz.de/FB/Medizin/Anatomie/workshop/VH/male/axial/axial.html
‣ Mezosu bulunan organlar karın ön duvarına biraz daha yaklaşmıştır ve daha ön tarafta
bulunurlar. Özellikle bağırsak sistemine ait yapılar bu kategoridedir. Bu organlar
kaldırıldığında karşımıza retroperitoneal alandaki organlar çıkar. Bunlar öncelikle sekonder
retroperitoneal organlar olan karın duvarına sonradan yapışmış organlardır. Kesitte daha
anteriorda kalır. Bunların da gerisinde karın arka duvarına yaslı olarak bulunan primer
retroperitoneal organlar karşımıza çıkar.
‣ Kesit anatomisine bakarken arkaya doğru yatmış bir insana ayak ucundan bakıyormuş gibi
değerlendirmeliyiz.
KARIN ORGANLARININ KESİT ANATOMİSİ PROF. DR. HALİL İBRAHİM AÇAR
T8 CORPUS
⁎ Ön tarafta sternum ve ona tutunan costalar bulunur. Göğüs duvarına komşu olan kalp, sağ
ventrikül, sol ventrikül, triküspit kapak, sağ atriyum görülür. Arka tarafta T8 seviyesinde
omurga görülür.
⁎ Diyaframın altındaki karaciğerin üst yüzünden ilk geçtiğimiz alan görülür. Aşağı indikçe
karaciğerin kesit alanı büyüyerek ilerler.
T8 – T9 DİSCUS
⁎ Karaciğer kesiti ve diyafram kubbesinden geçen kesit gittikçe daha fazla büyür.
T9 CORPUS
⁎ Vena cava ayrılmış olarak görülür. Aşağı indikçe vena cavanın karaciğerin arka yüzeyine
yapıştığı görülür. Daha da aşağı inince V. Cava karaciğerin içerisine neredeyse gömülmüş bir
şekilde görülür.
⁎ Midenin fundus bölümü ve mideden ayrı bir şekilde özafagus görülür. Özafagus diyaframı
T9 seviyesinde geçer. Yaklaşık olarak T10-T11 seviyelerinde midenin kardiya bölümüne
bağlanır.
KARIN ORGANLARININ KESİT ANATOMİSİ PROF. DR. HALİL İBRAHİM AÇAR
T9 - T10 DİSCUS
⁎ V. Cavaya açılmış birkaç ven görülmeye başlanır. Karaciğerin üst yüzüne yakın olarak
gördüğümüz bu venler V. Hepaticalardır. Portal sistemle gelen kan karaciğerden geçtikten
sonra hepatik venlerle birlikte V. Cavaya dökülür. V. Cava biraz daha yukarda diyaframı
geçerek kalbe bağlanır.
KARIN ORGANLARININ KESİT ANATOMİSİ PROF. DR. HALİL İBRAHİM AÇAR
T10 CORPUS
⁎ Özafagus diyaframdan geçmek üzeredir. Bu seviyede özafagus yavaş yavaş mideye açılır.
Özafagusun hemen arkasında henüz diyaframdan geçmemiş olan aort bulunur.
⁎ Dalağın alt ucuna doğru yaklaştıkça flexura coli sinistra kesite girmeye başlar. Onu takip
edersek ön tarafta aşağı sarkmış bir şekilde transvers kolon görülür. Flexura coli sinistra
kesitinin bir bölümü öne doğru gelip transvers kolonla devam eder, bir bölümü ise aşağı doğru
inen kolon olarak ilerler.
KARIN ORGANLARININ KESİT ANATOMİSİ PROF. DR. HALİL İBRAHİM AÇAR
T11 CORPUS
⁎ Portal ven iki ana dala ayrılır. Bu iki dal karaciğerin sağ ve sol yanlarına giden iki ana
vendir.
⁎ Karaciğerin alt yüzüyle komşu ve Fossa vesicae biliarise yerleşmiş olan safra kesesi
görülür.
KARIN ORGANLARININ KESİT ANATOMİSİ PROF. DR. HALİL İBRAHİM AÇAR
T12 CORPUS
⁎ Aortun diyaframı geçtiği seviyedir. Truncus coeliacus aortun diyaframı geçtikten sonra
verdiği ilk visseral dalıdır.
⁎ Böbrekler ve böbreküstü bezleri görülmeye başlanır. Sol böbrek daha yukarda olduğu için
önce sol böbrek kesite girer.
⁎ İnen kolon, colon transversum, flexura coli (hepatica) dextra kesitte görülür.Flexura coli
hepatica biraz aşağı inildiğinde colon ascendens olarak görülmeye başlanır.
⁎ V. cava inferior, canalis pyloricus, pylorus, duodenumun pars superior bölümü ve onun
yakın komşuluğunda ilerleyen pankreas da kesitte görülür.
⁎ Portal ven ve hepatik arter komşuluğunda ductus cysticus ve ductus hepaticus birleşerek
koledok kanalını oluşturur.
⁎ A. hepatica propria, v. Portae hepatis ile birlikte karaciğerin içerisine sokulmaya başlar.
Koledok kanalı da onlara eşlik eder.
KARIN ORGANLARININ KESİT ANATOMİSİ PROF. DR. HALİL İBRAHİM AÇAR
KARIN ORGANLARININ KESİT ANATOMİSİ PROF. DR. HALİL İBRAHİM AÇAR
T12 – L1 DİSCUS
L1 CORPUS
⁎ Sol taraftaki böbreğe yakın komşulukta colon descendes görülür. Colon ascendens de
kesitte bulunmaktadır.
L1 – L2 DİSCUS
⁎ V. renalis sinistra, v. Renalis dextra, A. Renalis dextra, A. Renalis sinistra görülür. Renal
damarların aort ve v. Cavadan ayrılmaları ya da bu alanlara bağlanmaları bu seviyede olur.
KARIN ORGANLARININ KESİT ANATOMİSİ PROF. DR. HALİL İBRAHİM AÇAR
KARIN ORGANLARININ KESİT ANATOMİSİ PROF. DR. HALİL İBRAHİM AÇAR
L2 CORPUS
L3 CORPUS
L4 CORPUS
⁎ Psoas major, quadratus lumborum, sırt kasları, obliquus externus ve internus, transversus
abdominis kasları görülür.
L4 – L5 DİSCUS
L5 CORPUS
⁎ İleocaecal birleşim yeri, terminal ileum bölümü, caecum görülür. Colon ascendens de
kesitte yer alır.
⁎ Kemik yapıların iç yüzünde M. İliacus, dış yüzünde ise gluteal kaslar kendini göstermeye
başlar.
L5 – S1 DİSCUS
⁎ M. Psoas major, fossa iliacaya yerleşmiş olan M. İliacus, M. Gluteus maximus görülür.
‣ Bu seviyeden sonra aşağı doğru takip edilince kolon çekum tarafında sona erer. Colon
descendens devam eder. Daha da aşağıda rektum görülür ve rektumdan sonra da anal kanal
gözlenir.
KARIN ORGANLARININ KESİT ANATOMİSİ PROF. DR. HALİL İBRAHİM AÇAR
S1
⁎ M. Psoasın kenarlarını takip eden damarlar iliaca externalardır. İliaca interna ise pelvis
içerisine biraz daha yerleşmiştir.
COCCYX
⁎ Flexura perinealis, symphysis pubisin hemen arkasında mesane ve bunun alt yüzüne yakın
olarak prostat bezi karşımıza çıkar.
⁎ M. puborectalis kası rektumun etrafında dolaşır. Puborektal kas flexura perinealis denilen
kıvrımı meydana getirir ve kontinansın sağlanmasında önemli bir fonksiyonu vardır.
ŞEVVAL ÇORUH
Aorta Abdominalis, Sindirim Sistemi Organlarının Beslenmesi ve İnnervasyonu Prof.Dr.Ali Fırat Esmer
Bu derste daha önceki derslerde ayrı ayrı gördüğümüz sindirim sistemi organlarının beslenme ve
innervasyonlarını bir bütün olarak ele aldık. Canlı dersi de lab ve tekrar tarzındaydı. Oradan da
eklemeler yaptım. İyi çalışmalar.
Pars Abdominalis Aorta:
Aorta descendens 2 bölümden oluşur. T4’ten diaphragmayı geçtiği T12 seviyesine kadar
thoracal aorta, T12 seviyesinde hiatus aorticustan geçtikten sonra abdomen içine girer ve
buradan sonlandığı terminal dallarına yani iliaca communislere ayrıldığı L4 seviyesine kadar
olan bölge ‘abdominal aorta’ olarak adlandırılır.
Aortanın dalları bir organ besliyorsa visceral dallar; çevre dokular, kemik, kas gibi hem
abdomen duvarını oluşturan hem çevredeki başka yapıları besliyorsa parietal dallardır.
Ø Abdominal aortanın ön yüzünden ayrılan visceral dallarda diğer dallanmalardan farklı
olarak simetrik damarlar bulunmaz, tek dallar vardır. Bunlar yukarıdan aşağıya sırasıyla: Tr.
coeliacus, A. mesenterica superior, A. mesenterica inferior. Sindirim sisteminin abdomen
içerisinde yer alan çok büyük bir kısmının beslenmesinden bu tek dallar sorumludur. Neden
tek olduklarına bakalım. Embriyonik dönemin başlangıcında primitif bağırsak borusu denilen
bir kanal var, buradan ve bunu karın ön ve arka duvarına bağlayan mesenterium ventrale ve
dorsaleden sindirim sistemi organlarının büyük bir çoğunluğu gelişir. Bu sırada bu primitif
bağırsak borusuna gidip onu besleyen aorta abdominalisin dalları da organların
beslenmesinde görev alır. Direkt olarak primitif bağırsak borusu, aortanın önünde yer
aldığından sindirim sistemini besleyen, simetriği olmayan bu üç tek dal karşımıza çıkar.
Tr. coeliacus, sindirim sisteminin büyük bir bölümünü besleyen oldukça geniş bir damar. İnce
ve kalın bağırsakların bir kısmının beslenmesinde A. mesenterica superior, en altta da önden
ayrılan A. mesenterica inferior kalın bağırsakların geri kalan kısmının beslenmesinde görev
alır.
Ø Aorta abdominalisin diğer visceral dallarına bakalım. A. renalis (çift), oldukça büyük
ve debisi çok yüksek. Dolaşımdaki kanın %20si A.
renalislerle sürekli olarak böbreklere gider ve
böbrek fonksiyonlarının gerçekleşmesini sağlar.
Pek çok hastalığın, özellikle kan basıncıyla ilgili
olayların temelinde bu arterdeki kan akışıyla ilgili
bazı bozukluklar karşımıza çıkar. Böbreklerin üst
kutbunda yerleşmiş glandula suprarenalislerin
beslenmesinde rol oynayan A. suprarenalis
media (çift) da direkt olarak aorta
abdominalisten ayrılan dallar. Bunun dışında
suprarenal bezleri besleyen diğer dallar A.
phrenica inferiordan ayrılan A. suprarenalis
superior ve A. renalisten ayrılan A. suprarenalis
inferiorlardır. Erkeklerde testisi besleyen A.
testicularis (çift), kadınlarda ovariumun
beslenmesini sağlayan A. ovarica (çift) da aorta
abdominalisin visceral dallarıdır. Canalis
inguinalise doğru uzanmış olması A. testicularis
olduğunu gösterir.
Aorta Abdominalis, Sindirim Sistemi Organlarının Beslenmesi ve İnnervasyonu Prof.Dr.Ali Fırat Esmer
Ø Parietal dallar, hemen aorta abdominalisin ilk dalları olarak karşımıza çıkar.
Diaphragmanın alt yüzünde seyredip onu besleyen A. phrenica inferiorları sağlı sollu
görürüz. Seyri boyunca periferde laterale doğru her iki tarafa ayrılan 4 çift sağlı sollu Aa.
lumbales hem buradaki kas, kemik, sinir dokularını, medulla spinalisi ve spinal sinirleri
besleyen önemli dallar verir. Aa. lumbaleslerin bitip terminal dallarına ayrıldığı seviyede; en
altta sacrum çevresi, nöral yapılar, kemik yapılar, kas yapılarının beslenmesinde görev alan
tam bifurcatio terminaliste (aorta abdominalisin sonlandığı bölge) ortadan tek olarak ayrılan,
aşağıdan sacrum ön yüzünde coccyxe doğru uzanan dal A. sacralis medianadır.
§ Sindirim sistemi dışındaki yapılara bakacak olursak A. phrenica superiorlar,
diaphragmayı ve glandula suprarenalisi besleyen dallardır.
Aorta Abdominalis, Sindirim Sistemi Organlarının Beslenmesi ve İnnervasyonu Prof.Dr.Ali Fırat Esmer
Aorta abdominalisin sindirim sistemini besleyen en kalın dalı Tr. coeliacus, 3 ana dala ayrılır.
İlk dal hemen midenin curvatura minöründe sağ tarafta seyrederek midenin bir kısmının
beslenmesinden sorumlu A. gastrica sinistra dalıdır. Aynı zamanda bu daldan ayrılıp
oesophagusun alt bölümlerini besleyen dallar da var. İkinci dal sol tarafa doğru, hilumdan
girip dalağa doğru uzanıp onu besleyen A. lienalis (A. splenica). A. lienalisin seyri boyunca
pancreasın kuyruk kısmını besleyen ramus pancreaticus dalları var, midenin arka yüzünü
besleyen A. gastrica posterior dalları var, midenin fundusunu besleyen Aa. gastricae breves
dalları var, curvatura major kısmında sol tarafta omentum majusun yaprakları arasında
seyreden midenin beslenmesinde görev alan A. gastroomentalis (gastroepiploica) sinistra
dalı var. Tr. coeliacusun üçüncü ve son dalı karaciğere sağ tarafa doğru uzanır. Bu dalın adı A.
hepatica communis. Daha sonra buradan karaciğerin beslenmesinde görev alacak A.
hepatica propria ayrılır. Bunun yanı sıra safra kesesini de besleyen A. cystica dallarını da
verir. Seyri esnasında vena porta ve safra yollarıyla beraber seyreder. Midenin curvatura
minorlerine tutunan omentum minusun bir bölümü; beraberce ductus choledochus, vena
porta ve A. hepatica propriayı saran bir yapı oluşturur, bu önemli bir gastrohepatic bağdır.
Genellikle A. hepatica propriadan ayrılan (bazen a. hepatica communisten, bazen a.
gastroduodenalisten ayrılabilir) bir dal olan A.gastrica dextra, midenin curvatura minoründe
omentum yaprakları arasında seyreder ve A. gastrica sinistrayla anastomozlar oluşturur. A.
hepatica propria dışında A. hepatica communisin diğer ana dalı A. gastroduodenalis. Bu dal,
aşağı doğru duodenuma uzanır. Duodenumun bir bölümünün beslenmesinde görev alır. A.
pancreaticoduodenalis superior dalını verir, bu dal pancreasın caput kısmının bir kısmını ve
duodenumun bir bölümünü anterior ve posterior olarak ayrılıp önden ve arkadan besler.
Omentum majusta sağ tarafta curvatura majorda seyreden midenin beslenmesinde görev
alan A. gastroepiploica (gastroomentalis) dextrayı verir. Bu da, A. gastroomentalis sinistra
ile anastomozlar gerçekleştirir.
v A gastroomentalis sinistra, A.
gastrica sinistra; Tr. coeliacusun A.
hepatica communisten ayrılan
dallarıyla midenin curvatura major ve
minoründe anastomozlar yaparlar.
Aorta Abdominalis, Sindirim Sistemi Organlarının Beslenmesi ve İnnervasyonu Prof.Dr.Ali Fırat Esmer
Karaciğeri kaldırdığımızda Tr. coeliacusun bursa omentalisle çok yakın ilişkisini ve
bahsettiğimiz dallanmalarını görüyoruz.
Aorta Abdominalis, Sindirim Sistemi Organlarının Beslenmesi ve İnnervasyonu Prof.Dr.Ali Fırat Esmer
Burada pancreaticoduodenalis dallarını daha net görürüz. Tr. coeliacustan ayrılmış A.
pancreaticoduodenalis superior posterior ve anterior dalları, A. mesenterica superiordan
ayrılmış A. pancreaticoduodenalis inferiorların posterior ve anterior dallarıyla anastomoz
oluşturarak caput pancreatisin ve duodenumun beslenmesine katkıda bulunur.
A. lienalisin pancreası besleyen r. pancreticuslarının en büyüğü A. pancreatica magnadır. A.
pancreatica inferior, A. pancreatica magnadan kaynaklanır, diğer dalların da etkisi var.
Aorta Abdominalis, Sindirim Sistemi Organlarının Beslenmesi ve İnnervasyonu Prof.Dr.Ali Fırat Esmer
Aorta Abdominalis, Sindirim Sistemi Organlarının Beslenmesi ve İnnervasyonu Prof.Dr.Ali Fırat Esmer
Kolonun Arterleri
Çıkan kolon:
A. mesenterica superior’un
dalları:
-A. ileocolica
-A. colica dextra –
caecaumun bir bölümünü
besler.
Transvers kolon:
A. mesenterica superior’un
dalı:
-A. colica media (2/3 sağ)
A. mesenterica inferior’un
dalı:
-A. colica sinistra (1/3 sol)
İnen kolon:
A. mesenterica inferior’un
dalı:
-A. colica sinistra – sigmoid
kolonu da besler.
Sigmoid kolon:
A. mesenterica inferior’un
dalı:
-A. sigmoidea
İnce bağırsakları besleyen bütün dallar A. mesenterica superiordan, kalın bağırsakları
besleyen dalların büyük bir kısmı A. mesenterica superior kaynaklı olarak karşımıza çıkar.
Aorta Abdominalis, Sindirim Sistemi Organlarının Beslenmesi ve İnnervasyonu Prof.Dr.Ali Fırat Esmer
Damarların
dallanmasında farklı
varyasyonlar vardır,
herkeste aynı değildir.
Bazen A. mesenterica
superior ve inferiorları,
marginal dallardan başka
daha önden bağlayan bir
dal olabilir, Riolan arkı
olarak adlandırılır.
Operasyonlar esnasında
dikkatli yaklaşmak,
herkeste farklı dallanma
olabileceğini düşünmek
komplikasyon gelişmesine
engel olmak açısından
önemlidir.
A. rectalis superior:
-A. mesenterica inferior’un dalıdır.
-Rectumun üst kısmını besler.
-V. rectalis superior ile beraber V. mesenterica inferiora drene oldu.
A. rectalis media:
-A. iliaca interna’nın dalıdır.
-Rectumun dış orta ve alt kısmını besler.
A. rectalis inferior:
-A. pudenta interna’nın dalıdır.
-Valvula analis’in altında kalan canalis analis bölgesinde, m. sfinkter ani interna-externa,
anüs çevresi derisini beslenmesinde daha önemlidir.
Aorta Abdominalis, Sindirim Sistemi Organlarının Beslenmesi ve İnnervasyonu Prof.Dr.Ali Fırat Esmer
Ø Bu arterlere eşlik eden V. rectalis media ve inferiorlar kaval sisteme drene olurken A.
rectalis superiora eşlik eden V. rectalis superior, portal sisteme V. mesenterica inferior
aracılığıyla drene olur. Dolayısıyla bu venlerin birleşim yeri portokaval anastomoz bölgesi
portal hipertansiyonda kanamaların yoğun olarak görülebildiği önemli bölgelerden biridir.
Ø Portal hipertansiyonda varisler gelişir. Buradan geri dönüş zordur. Ikınmalarla kan
birikimi olur. Ağırlıklı olarak V. rectalis inferiorun oluşturduğu internal ve external rectal
venosus plexuslarda olur. Buralarda geri dönüş zor olduğu için hemoroid oluşumları görülür.
Ikınmada kan akımı artar. Dolayısıyla kabızlık varsa, ıkınma artarsa hemoroid gelişme riski
daha fazla. Tuvalete oturunca venöz dolaşım bu bölgeye artar ve hemoroid gelişim riski yine
artar. Riski azaltmak için kıvamlı bir dışkı ve çok düzgün bir dışkılama alışkanlığı olmalı.
v Portal hipertansiyonda en fazla kanamayı oesophagus alt ucundaki portokaval
anastomozların olduğu bölgede görürüz. Aklımızdan çıkarmamamız gereken bir bilgi.
A. sacralis mediana:
-Rectum bu arterden de genelde ince dallar alır.
Rectum ve Canalis Analis’in Venleri
V. rectalis superior:
V. mesenterica inferiora açılır. O da V. lienalise
drene olur. Beraber V. portaya açılırlar.
V. rectalis media:
Direkt olarak V. iliaca internaya açılır. V. cava
inferiora drene olur.
V. rectalis inferior:
Önce V. pudenta internaya, sonra V. iliaca internaya
drene olup V. cava inferiora (kaval sisteme) drene
olur.
Ø Zona hemoroidalise ağırlıklı olarak V.
rectalis inferior ve biraz da V. rectalis mediadan
dallar gelir.
Aorta Abdominalis, Sindirim Sistemi Organlarının Beslenmesi ve İnnervasyonu Prof.Dr.Ali Fırat Esmer
İnnervasyon
Sindirim sistemiyle ilgili yapıların büyük bir kısmının parasempatik innervasyonu n. vagus
tarafından gelir. Sindirim sistemi parasempatik ağırlığın olduğu bir sistem. Enterik sinir
sistemi olarak adlandırılır. N. vagus, bütün sindirim sisteminin flexura coli sinistraya birkaç
cm kalana kadar olan bölgesinin parasempatik innervasyonundan sorumlu. Buradan itibaren
flexura coli sinistra dahil daha distal sindirim sistemi bölümleri S2-S4 medulla spinalis
segmentlerinden çıkan sacral parasempatikler tarafından innerve olur. Sacral
parasempatikler Nn. splanchnici pelvici (nervi errigentes) yi oluşturarak organ duvarının
içindeki intramural ganglionda nöron değiştirdikten sonra geri kalan sindirim sistemi ve
pelvisin içerisindeki diğer organların innervasyonunu sağlarlar. Uzun bir preganglionik lif ve
organ duvarından sonra çok kısa bir postganglionik lif olarak uzanırlar.
Aorta Abdominalis, Sindirim Sistemi Organlarının Beslenmesi ve İnnervasyonu Prof.Dr.Ali Fırat Esmer
Bölgede çeşitli previsseral plexuslar var. Hem sempatik hem parasempatik sinir sisteminin
beraber oluşturduğu plexuslardır. Genellikle arterlerin çevresinde yoğun olarak karşımıza
çıkarlar. Bunların en büyük ve en önemli ağı plexus coeliacus olarak truncus coeliacus
çevresinde bir previsseral plexus olarak karşımıza çıkar. Plexuslarda aynı zamanda ganglionlar
da var ama parasempatikler bu ganglionlarda sinaps yapmadan ve presinaptik lif olarak
devam ederler. Organ duvarında vagusun dalları da dahil olmak üzere intramural
ganglionlarda gidip sinapslarını yaparlar. Ondan sonra postsinaptik nöron olarak sindirim
sistemi organlarının innervasyonunda görev alırlar. Bu ganglionlar daha ziyade sempatik sinir
sisteminin ganglionlarıdır.
Aorta Abdominalis, Sindirim Sistemi Organlarının Beslenmesi ve İnnervasyonu Prof.Dr.Ali Fırat Esmer
Oesophagusun arkasından
gelen, midenin arka yüzünde
dağılan n. vagusun posterior
vagal truncustan çıkan
dallarının bölgede seyrini
görüyoruz. Plexus
coeliacusun çevresindeki
ganglion coeliacumlar,
sempatik liflerin nöron
değiştirdiği yerlerdir.
Parasempatikler organ
duvarlarındaki küçük küçük
ganglionlarda nöron
değiştirir.
Aorta Abdominalis, Sindirim Sistemi Organlarının Beslenmesi ve İnnervasyonu Prof.Dr.Ali Fırat Esmer
Notun sonuna geldik arkadaşlar. Bir hata görürseniz bana ulaşabilirsiniz. Herkese sınavlarda
başarılar. Sınavlardan sonra soruları atmayı unutmayalım :)