Orhan Duru. Amerikan Gizli Belgeleriyle Türkiye'nin Kurtuluş Yılları (1978)

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 252

Birinci baskı : Temmuz 1978

ORHAN DURU

Amerikan Gizli Belgeleriyle

TÜRKİYE'NİN
KURTULUŞ YILLARI
GİRİŞ

A m e r i k a n Dışişleri Bakanlığı (State D e p a r m e n t )


arada bir, dış ilişkilerle ilgili b e l g e l e r i serbest bırakı­
y o r v e b i l i m adamlarının incelenmesine açıyor. T ü r k i y e
ile A B D ilişkileri konusundaki b e l g e l e r i n t ü m ü n ü n ş i m ­
d i y e kadar t o p l u c a açıklandığını b i l m i y o r d u k . O y s a
bu belgelerin m i k r o f i l m l e r i A n k a r a ' d a Amerikan Kü­
tüphanesine getirildi. 1803 y ı l ı n d a n başlayarak 1929 y ı -
lınadek, T ü r k i y e ' d e bulunan A m e r i k a n temsilcilerinin,
büyükelçilerin, konsolosların, k o m i s e r v e y ü k s e k k o m i ­
serlerin g ö n d e r d i k l e r i telgrafları, raporları, istihbarat
raporlarını k a p s ı y o r b u mikrofilmler. A y r ı c a d ü n y a n ı n
başka ülkelerinden T ü r k i y e için g ö n d e r i l m i ş raporları
da.. 300 den fazla mikrofilm rulosu içinden, Türkiyenin
Kurtuluş Savaşı ve C u m h u r i y e t i n ilk yılları ile ilgili
belgeleri taradık. İlginç raporlar, telgraflar ve y a z ı ş m a ­
larla karşılaştık. Bunları bu çalışmamızın kapsamına
alıyoruz. B e l g e l e r i n b i r b ö l ü m ü d a ğ ı n ı k olarak başka
y e r l e r d e ç ı k m ı ş olabilir. K i m i n e Evans adlı A m e r i k a l ı
yazarın « A B D politikası ve Türkiye'nin paylaşılması»
adlı betiğinde rastladık. Onları b i r y a n a bıraktık. D a h a
ç o k okuyucuların ilgilenebileceği ve ilk defa açıklandı­
ğına inandığımız b e l g e l e r e y e r verdik.

5
Belgelerde g ö r ü l e b i l e c e ğ i gibi, A m e r i k a l ı temsilci­
ler, Mustafa K e m a l ve arkadaşlarının başlattığı a k ı m a
ö n c e bir « a y a k l a n m a » g ö z ü y l e baktılar. Onlara «asî»
dediler. Daha sonra «Milliyetçiler,» d e m e y e başladılar.
A n k a r a H ü k ü m e t i n i «Milliyetçi H ü k ü m e t » olarak nite­
lendirdiler. B u r a d a k i « M i l l i y e t ç i » sözcüğünü, İngilizce
«Nationalist» karşılığı olarak kullandık. Mustafa K e ­
mal'in milliyetçiliği ile b u g ü n k ü « m i l l i y e t ç i c e p h e » ara­
sında bir ilişki kurulabileceğini s a n m ı y o r u m . Ö n c e d e n
okurları u y a r m a k istiyorum;
«Milliyetçi» sözcüğü Mustafa K e m a l için ö n e m l i
olmalıydı. B e l k i d e kendi y ö n e t i m i n i , h e m Osmanlı İ m ­
paratorluk d ü z e n i n d e n a y ı r m a k v e b ü y ü k devletler kar­
şısında Türk ulusunun da y a ş a m a y a hakkı o l d u ğ u n u
ortaya k o y m a k , h e m de, İttihat v e Terakki d ö n e m i n d e
o kadar yıldırımları üzerine ç e k m i ş Pan-Turancı ve P a n -
İslâmcı a k ı m d a n farklı görüşte o l d u ğ u n u b e l i r t m e k
için kullanıyordu b u sözcüğü. B e l g e l e r d e Mustafa K e ­
mal ve arkadaşları için kullanılan başka bir d e y i m de
« K e m a l i s t » idi. B u n u n y o r u m u n u y a p m a y a bile g e r e k
yok.
Bir de burada T ü r k - A m e r i k a n ilişkilerine g ö z at­
makta yarar var. Birinci D ü n y a Savaşı başladığında İs­
tanbul'daki A m e r i k a n B ü y ü k e l ç i s i Henry Morgenthau
idi. Türkiye, A l m a n l a r ı n yandaşı olarak savaşa girince,
b i r takım ülkelerle ilişkisini kesti. B u n u n üzerine İs­
tanbul'daki A m e r i k a n elçiliği, Belçika, İngiltere, F r a n ­
sa, Sırbistan ve İsviçre'yi de T ü r k i y e d e temsil e t m e y e
başladı. 21 T e m m u z 1916 da M o r g e n t h a u yerine A b r a m
Elkus b ü y ü k e l ç i atandı. A B D , A l m a n y a ' y a savaş ilân
edince, Bab-ı Â l i , 20 Nisan 1917'de A B D ile ilişkileri
kesti. O n d a n sonra b i r süre İsveç elçiliği, A B D ' y i T ü r ­
k i y e d e temsil e t m e y e başladı. B ü t ü n A m e r i k a n k o n s o ­
loslukları kapatıldı. Yalnız Bağdat'taki etkilenmedi b u n ­
dan, ç ü n k ü İngiliz işgalindeydi orası. Savaş, Osmanlı
İmparatorluğu için yenilgiyle sonuçlanınca, Müttefik
devletler yüksek komiserler atadılar İstanbul'a. Bu ara­
da Amerika'dan da, Lews Heck Kasım 1918'de ko-

6
miser olarak geldi İstanbul'a. O n u n yerine Mayıs 1919 da
G.B. Ravndal k o m i s e r oldu. Y a k ı n - D o ğ u işleriyle daha
yakından i l g i l e n m e y e başlıyan A B D , e n sonunda, T ü r k
sularındaki A m e r i k a n filosunun komutanı T u ğ a m i r a l
Mark Lambert Bristol'u 1919 yılının sonlarında Y ü k ­
sek K o m i s e r olarak görevlendirdi. Ü n l ü Bristol budur.
İstanbuldaki A m e r i k a n hastanesi o n u n adını taşır.
P e k ç o k r a p o r u n u v e telgrafını göreceğiz. B u arada
A m e r i k a n konsoloslukları y e n i d e n açıldı. Samsuna da
b i r k o n s o l o s g ö n d e r i l d i ama iki ay sonra geri çektiler.
İlişki kesildikten sonra T ü r k i y e ' n i n A m e r i k a ' d a k i
diplomatik temsilcisi ve konsolosları geri çekilmişti.
Uzun süre T ü r k i y e y i A m e r i k a ' d a İspanya büyükelçiliği
temsil etti. G e r e k Kurtuluş Savaşı sırasında, gerekse
daha sonra A n k a r a H ü k ü m e t i n i n A B D tarafından tanın­
ması y o l u n d a k i girişimleri 1927 yılınadek b i r sonuç
vermedi. B u n d a Yunan ve E r m e n i propagandası da rol
o y n a d ı . U z u n y ı l l a r T ü r k - A B D ilişküeri yüksek k o m i s e r
Bristol aracılığıyla yürütüldü, C u m h u r i y e t kurulduktan
sonra bile...
B e l g e l e r i n kimisinde yanlış ve abartılmış bilgilerle
karşılaşıyoruz. A m a A B D ' n i n , o d ö n e m d e o l u p bitenle­
ri en k ü ç ü k ayrıntısına v a r ı n c a y a kadar ö ğ r e n m e k için
nasıl çaba harcadığının belirtileri de var. Kurtuluş Sa­
vaşının ilk yıllarında ortaya çıkan A m e r i k a n Mandası
sorununu, A m e r i k a l ı l a r ı n mı ortaya attığını, yoksa
Mustafa K e m a l v e arkadaşlarının h i ç olmazsa A m e r i k a ' ­
yı kendi amaçları uğruna yansız b i r tutum i ç i n e sok­
m a k üzere, b i r m a n e v r a m ı ç e v i r d i ğ i n i anlamak m ü m ­
k ü n değil. Y a l n ı z daha e r k e n tarihlerden başlayarak
A n k a r a H ü k ü m e t i n i n A B D ' c e tanınmak için ç a b a har­
cadığının kanıtlarını b u l u y o r u z . Bu arada, A m i r a l Bris­
tol, K u r t u l u ş Savaşına o l u m l u g ö z l e bakan, hiç olmazsa
yan tutmayan b i r kişi olarak b e l i r i y o r . Z a t e n o d ö n e m ­
d e A n k a r a ' y a giden h e r A m e r i k a l ı ' n ı n Türklerin ç a b a ­
sına e ğ i l i m duyarak geri d ö n d ü ğ ü n ü kanıtlarıyla g ö r ü ­
yoruz. A m a b i r yandan d a Amerikalılar, y e n i kurula­
c a k T ü r k devletinden n e g i b i imtiyazlar koparırız, n e

7
gibi ticarî ilişkiler kurarız, A m e r i k a n çıkarlarını nasıl
k o r u r u z ? d i y e d ü ş ü n ü p duruyorlar. Bunların dışında
Türklere, Kurtuluş mücadelesine v e r y a n s ı n eden A m e ­
rikan yetkilileri ile d e karşılaşıyoruz.
En iyisi belgelerin kendilerine b a k ı p bir y o r u m
yapmak...

ORHAN DURU

8
I. BÖLÜM

TÜRKİYE'NİN CEZALANDIRILMASI
1919 YILINDA İSTANBUL'UN DURUMUNUN
B U G Ü N K Ü N D E N PEK FARKI Y O K

K u r t u l u ş Savaşı d ö n e m i y l e ilgili A m e r i k a n b e l g e ­
lerine girerken, ö n c e o yıllarda y a ş a m koşulları n e y d i ?
B u n a b i r b a k a l ı m . B u k o n u d a 30 Ocak 1919 tarihli bir
belge buluyoruz. Raporu hazırlayan Istanbuldaki Ame­
rikan Komiseri Lewis Heck. İstanbuldaki y a ş a m k o ş u l ­
larını abartıp k e n d i aylığını arttırmak için yazmıştı bu
raporu herhalde... R a p o r d a anlatılanlarla b u g ü n k ü İs­
tanbul arasında benzerlikler g ö r ü l ü y o r . Elektrik kesin­
tisi o zaman da var, su kesintisi o zaman da var. Pislik
derseniz diz b o y u .
K u r t u l u ş Savaşı başlarında T ü r k i y e ' n i n d u r u m u n u
göstermesi açısından, r a p o r d a n b ö l ü m l e r y a y ı n l ı y o r u z
burada:
«İstanbul'da, hayat pahalılığında ilk büyük artış
1917 temmuz ayında görülür. O zaman, özel v e d o ğ a l
nedenlerin etkisiyle b i r ç o k m a d d e n i n fiyatı yaklaşık
yüzde 1000 oranında artmıştır. D o ğ a l neden, kaynakla­

11
rın azlığı, ulaşım güçlükleri, e n f l a s y o n ve abluka dola-
yısıyle ithal malları stoklarının eriyişidir. Özel n e d e n
ise, ülkenin ürettiği bir takım malları pazarlayan dai­
relerin davranışları ve taşıma konusunda çok yüksek
rüşvet istemeleridir. B u özel v e d o ğ a l n e d e n l e r K ü ç ü k
A s y a ' d a n gelen ürünleri, Avusturya, Macaristan v e A l -
m a n y a d a n ithal e d i l e n maddeleri, ve en önemlisi şe­
kerin gelişini etkilemiştir.
B i r ö l ç ü d e başarıyla dağıtımı yapılabilen tek y i y e ­
c e k maddesi, e k m e k olmuştur. 1917 y a z aylarında, ki­
m i zaman, g ü n l e r c e mısır u n u n d e « v e s i k a » e k m e ğ i ç ı ­
karıldı- Ç o k kötü nitelikte idi- 1917 sonbaharında tayın­
ların denetimini askerî yetkililer üzerlerine aldılar, bir
y a n d a n daha düzenli y ö n e t i m altında, b i r y a n d a n da
y e n i ürün n e d e n i y l e e k m e ğ i n d u r u m u düzeldi. B u düzel­
m e ç o k sürmedi, v e 1918 yazında e k m e ğ i n d u r u m u bir
y a z ö n c e k i kadar kötüleşti.
E k m e ğ i n dışında şeker, peynir, kibrit, zeytin ve
patates dağıtımı y a p ı l d ı . A m a b u n l a r n e düzenli bir b i ­
ç i m d e , ne de yeteri kadar dağıtılmıştı. Üç ayda bir,
a d a m başına b i r librenin dörtte ü ç ü k a d a r şeker, okka­
sı 20 kuruştan dağıtılmıştır. Oysa şekerin okkası, aynı
zamanda karaborsada 200 kuruşa satılıyordu. Bu da bi­
ze, işin içinde olan kişilerin nasıl büyük çıkar sağ­
layabileceklerini göstermektedir. A y n ı ç ı k a r konusu,
A v u s t u r y a parasının düşük olması n e d e n i y l e belirmiş­
tir. T ü r k parasıyla Avusturya'da b i r k i l o şeker 7 ya da
8 kuruşa gelmektedir.
İstanbul h a l k ı n ı n çoğunluğu, M ü t a r e k e imzalandık­
tan sonra, b ü y ü k b i r ferahlık olacağını, birkaç y ı l d ı r
g e l m e y e n y i y e c e k maddesi, tekstil v e başka m a d d e l e r ­
le, dış dünyanın, pazarı dolduracağını sanmış ve b e k ­
lemiştir. B u inanış E k i m v e K a s ı m a y ı n ı n ilk günlerin­
d e k i gazetelerde görülmüştür. B u n l a r çeşitli m a d d e l e r ­
l e y ü k l ü gemilerin Çanakkale dışında b e k l e m e k t e o l ­
duğunu, y a k ı n d a g e l e c e ğ i n i h e m e n h e r g ü n yazmışlardır.
D o l a y ı s i y l e Müttefik filosunun gelişi d u r u m u değiştirme­
miş, t a m tersine b ü s b ü t ü n bozmuştur, h a l k arasında b ü -

12
y ü k b i r d ü ş kırıklığı görülmüştür. Özellikle bu, kamu
h i z m e t l e r i n d e o r t a y a çıkmıştır. İstanbulda yerel su,
elektrik, tramvay ve arabalı vapur hizmetleri için gün­
de 1200 ton kömür gerekmektedir. Almanlar buraya
günde ortalama üçyüz ton kömür ve k o k g ö n d e r i r l e r d i .
B u n l a r ı n ç o ğ u m ü h i m m a t y a p ı m ı v e savaş gemileri için
kullanılırdı a m a K a r a d e n i z kıyılarından gelen k ö m ü r ü
de desteklemiş o l u r d u .
M ü t a r e k e d e n sonra h e m A l m a n y a ' d a n g e l e n k ö ­
mürlerin arkası kesildi, h e m de Stoklar eridi, ayrıca
T ü r k Askerî y ö n e t i m i n i n düzensizliği yüzünden, askerî
denetim altına alınan Z o n g u l d a k m a d e n l e r i n d e k i işçi­
ler çalışmaz oldular. A y r ı c a bildirildiğine göre, Z o n -
guldakta b u l u n a n A l m a n subayları, ayrılmazdan ö n c e
ocaklardaki makineleri bozmuşlar. S o n u ç olarak, K a s ı m
ayında ü ç hafta elektriksiz b i r d ö n e m geçirildi. B u d ö ­
n e m içinde k a m u düzeni en b o z u k d u r u m d a y d ı ve cad­
delerdeki ışıksızlıktan en çok başıbozuk kişiler yarar­
landı. Sokaklarda, geceleri, ateş açılıyor, çok sayıda ölü
bulunuyordu. Aynı süre içinde siyasal bir kaç cinayet
de, işlendi. Durum bugün daha iyidir. Yetkililer kent
halkını silahlardan arındırmayı kararlaştırdılar, a m a
koşullar n e d e n i y l e b u ö n l e m etkin b i r b i ç i m d e yürütü-
l e m e y e c e k t i r . 19 O c a k Pazar gecesi, B ü y ü k e l ç i l i ğ i n p e n ­
ceresini b i r kurşun deldi, a m a görünüşe göre, b i r kaza
kurşunu idi.
Aralığın ortasından bu yana, elektrik hizmetini da­
ha düzenli yürütmek olanağı bulunmuştur. Artık uzun
süre sönüp kalmamaktadır. Tramvay hizmeti Aralık ayı
başından beri durmuştur. Hem kömür yoktur, hem de
tramvay kumpanyası belediyeden tarifelere en az yüz­
de 400 zam yapılmazsa, çalışmak niyetinde değildir.
Terkos gölündeki pompa istasyonu bozulduğu için
su hizmeti de 1918 yılı içinde çok bozuk yürümüş, her
hafta ancak bir kaç gün su akmıştır. Hergün saatlerce
suların akmadığı olmaktadır. Su çok azdır ve sokak te­
mizliği için kullanılamamaktadır.
B o ğ a z i ç i v e ö b ü r v a p u r seferleri k ö m ü r y o k l u ğ u n ­

l3
dan kısıtlanmıştır. V a p u r l a r tehlikeli b i r b i ç i m d e y o l c u
ile dolmaktadır. A m a ş i m d i y e kadar b i r kaza olmamıştır.
Yakıt kıtlığı nedeniyle Asya ve Avrupa Türkiyesinde
demiryolları da kısıtlı çalışmaktadır. K e n t i n y i y e c e k
gereksinmesini karşılamak b a k ı m ı n d a n b u k o n u ö n e m ­
lidir. K o n y a ' y a kadar d e m i r y o l u b o y u n c a yeteri kadar
h u b u b a t vardır... B i r de taşınabilse... K ö m ü r kıtlığı
un y a p ı m ı n ı bile etkilemektedir. Kısacası, şimdilik k e n ­
tin gereksinmelerini karşılayabilmek sorunu, başlıca k ö ­
m ü r sağlamaya bağlıdır, denilebilir.
Özel ö n l e m l e r alındığı için, şimdi Z o n g u l d a k ' ı n k ö ­
m ü r üretiminin sürekli yükseldiği bildirilmiştir. (İşçi­
l e r e daha y ü k s e k ücret ö d ü y o r l a r v e y i y e c e k v e r i y o r ­
lar.) G ü n l ü k ücret b u g ü n için 80 kuruşla 1 T ü r k lirası
arasında değişmektedir. A y r ı c a işçiler paradan daha
ö n e m l i olarak tayın almaktadır. Ü r e t i m rakamlarının
g ü n d e 600 tona eriştiği bildirilmiştir. D e n i z ulaşımı az
olsa da, k ö m ü r iyi-kötü düzenli b i ç i m d e gelmektedir.
İnsan İstanbula d ö n ü n c e , sokaklarda başıboş d o l a ­
şan kalabalıktan etkilenmektedir. B u d u r u m , öncelikle
herkesin bir y e r e y a y a gitmesi z o r u n l u ğ u n d a n , ikincisi
de ticaret ve sanayinin hemen hemen durmuş olmasın­
dan ileri gelmektedir. İç ve dış ticaret d a h a başlamış
değildir v e önemli yerel bir sanayi de yoktur. D o l a y ı -
sıyle tek ticaret uğraşı, halkın başta g e l e n gereksinme­
lerini, yerli ürünlerle karşılamaktır. Ç o ğ u n l u k l a insan
g ü c ü y l e yapılan işlerde askerler kullanıldığı için M ü t ­
tefik kuvvetlerinin b u r a d a oluşu, y e r l i halka bir iş o l a ­
nağı da sağlamış değildir.
Savaş süresince ve özellikle son iki yılda, yetkili­
lerle ilişkileri uygun olan ya da hükümette bulunan bir
takım kişiler, büyük servet edinmişlerdir. Halkın yüzde
95 inin içinde bulunduğu yoksullukla karşılaştırıldığı za­
m a n bazı kişilerce yapılan servet inanılmayacak düzeye
çıkmaktadır. Mütarekeden önce bu yeni zenginler ken­
dilerini pek belirgin duruma sokmuşlardı, ama bugün­
lerde siyasal ya da başka nedenlerle daha az gösterişli
y a ş a m a k t a d ı r l a r . İçlerinden çoğu paralarını tarafsız ül-

14
kelerde, ya da Avusturya ve Almanya'da bağladıkları
için, nakit sıkıntısı çekmeye başlamışlardır.
En doğal belediye hizmetleri, örneğin çöplerin kal­
dırılması, sokakların temizlenmesi vs. son derece kötü­
d ü r ve kent g e n e l l i k l e pis koşullar içindedir. S o k a k l a r
da, halk da aynı durumdadır. K u m a ş yapılmadığı için
ç o ğ u n l u k bir elbiseyi yıllarca g i y m e k zorunda k a l m a k ­
tadır. B u g ü n l ü k b i r salgın hastalık y o k t u r , a m a tifüs,
tifo ve çiçek hastalığı h e r z a m a n g ö r ü l m e k t e d i r . B u r a ­
da iki g r i p salgını o l d u . Birincisi o l d u k ç a hafif geçti,
bir-iki ö l ü m e y o l açtı ama ikincisi g e ç e n sonbaharda
geldi ve özellikle g e n ç l e r arasında b ü y ü k ö l ü m l e r e ner
den oldu.
Yoksulluk egemen olmakla birlikte, İstanbul, gene
de yüksek fiyatlar ödemeye hazır kişiler için, herşeyin
e n iyi b u l u n a b i l e c e ğ i bir kenttir. Y e t e r i n c e ö d e m e y a ­
pıldığı takdirde b u l u n a m a y a c a k p e k a z m a l vardır. B u
y ü k s e k fiyatlar sınırlı bir talep yaratmaktadır. A n c a k
kısıtlı da olsa kaynaklar kurumuş değildir. K e n t t e k i iki
ö n e m l i lokantanın menülerini e k l i y o r u m , buradaki fi­
yatlar kuruşla gösterilmiştir. N o r m a l b i r y e m e k 2-3 li­
raya ya da k o l a y c a daha fazlasına çıkmaktadır. B u ­
g ü n l e r d e y a b a n c ı paralara p r i m v e r i l d i ğ i için bu fiyat­
lar yabancılar açısından, asker olsun, denizci olsun p e k
yüksek sayılmayabilir, a m a y e r l i halktan p e k azı bu fi­
yatları ö d e y e b i l m e k t e d i r . M e n ü l e r d e n g ö r ü l e b i l e c e ğ i gi­
bi, parasını ö d e y e n l e r için tereyağı olsun, ya da başka
ö n e m l i y i y e c e k maddesi olsun, b u r a l a r d a hiçbir kısıntı
yoktur.
Bazı ö z e l v e k a m u kuruluşları, personelinin ü c r e t ­
lerini b ü y ü k ö l ç ü d e arttırmışlardır. 1917 yılının s o n u n a
kadar Osmanlı Bankası personel ücretlerini y ü z d e 60
oranında yükseltmiştir, bu şimdi y ü z d e 100'e çıkmıştır.
Osmanlı k a m u b o r ç l a r ı y ö n e t i m i ( D ü y u n u umumiye)
memurlarına eskiden ödendiğinin iki b u ç u k katını ö d ü ­
y o r . T ü r k H ü k ü m e t i bile, 1917 y ı l ı n d a bütün ü c r e t l e r d e
yüzde 20-30 o r a n ı n d a artış kararlaştırmıştı. S o n g ü n l e r ­
de k a m u borçlarını, savaş öncesi rakamlarına göre, d ö r t

15
katı arttırmak önerisi yapıldı a m a bu daha kabul edil­
m e d i . T e l e f o n k u m p a n y a s ı n ı n m e m u r l a r ı , ayda 10 lira­
dan az maaş alan m e m u r l a r ı n maaşlarının yüzde 200'e
k a d a r arttırılması, daha fazla maaş alanlarda orantılı b i ­
ç i m d e zam u y g u l a n m a s ı için g r e v y a p m a k t a d ı r . Kimi
y a b a n c ı d i p l o m a t i k ç e v r e l e r m e m u r l a r ı n a altın ya da
altın temeline d a y a n a r a k ü c r e t ö d e m e k y o l u y l a h a y a t
pahalılığını g i d e r m e y e çalışmışlardır, ancak bunların
sayısı azdır. A y r ı c a şU bilgi verilebilir: T e l e f o n k u m p a n ­
yasının eski d i r e k t ö r ü M r . Douglas Watson, İstanbul'a
d ö n m ü ş o l m a k l a beraber, k u m p a n y a n ı n y ö n e t i m i b u g ü n
d e T ü r k yetkililerin e l i n d e d i r v e b u d u r u m T ü r k H ü ­
k ü m e t i n d e n istekleri arttıracaktır. T e l e f o n kumpanyası­
nın g e r ç e k sahipleri, bu istekler karşılanmadan y ö n e t i ­
m i üstlerine almaktan kaçınmaktadırlar. K u m p a n y a n ı n
İngiliz direktörlerinden birinin b a n a bildirdiğine göre,
t o p l a m istek, geri kalan imtiyaz d ö n e m i içinde, h ü k ü m e ­
te ö d e m e l e r i g e r e k e n paradan fazla tutmaktadır.

İstanbul'da b ü y ü k bir y o k s u l l u ğ u n e g e m e n o l d u ğ u
y o l u n d a dış d ü n y a y a erişen haberler abartılmış değildir,
a n c a k d u r u m u n g e ç e n b i r b u ç u k y ı l öncesine g ö r e daha
k ö t ü o l d u ğ u n u s ö y l e m e k güçtür. T ü r k i y e ' d e yoksulların
ı z d ı r a b ı m d i n d i r e b i l m e k için, m ü m k ü n o l d u ğ u kadar
ö z g ü r girişim düzenini y e n i d e n k u r m a k , d e m i r y o l u v e
d e n i z y o l u ile ulaşımı geliştirmek, K ü ç ü k A s y a ' d a ü r e ­
tici b ö l g e l e r d e k a m u düzenini y e n i d e n kurmak gerek­
mektedir.
B ö y l e c e b u r a d a çiftçiler çabalarının karşılığını ala­
caklarına e m i n olmalıdırlar. B u son nokta özellikle g ö ç
edenlere uygulanabilir, g e r i kalanlar getirilecek yeni b i r
d ü z e n e kadar, k e n d i kendilerine geçinebilir.
Saygılarımla.»
Lewis Heck
Amerikan Komiseri

16
30 Ocak 1919 tarihinde İstanbul'da bir kısım
malların perakende fiyatları şöyledir:

Ş e k e r : Okkası (2,82 libre) 280 kuruş libresi 3 dolar


T e r e y a ğ ı : Okkası 480 kuruş » 5,14 »
U n : Okkası 120 kuruş » 1,38 »
P i r i n ç : Okkası 100 kuruş » 1,07 »
P e y n i r : Okkası 200 kuruş » 2,14 »
B u ğ d a y : Okkası 38 kuruş » 0,41 »
K u r u fasulye: 80 kuruş » 0,85 »
Y e m e k l i k y a ğ : 240 k u r u ş » 2,56 »
Patates: Okkası 30 kuruş » 0,32 »
Et: Okkası 80 k u r u ş » 0,85 »
S ü t : Okkası 70 k u r u ş » 0,75 »
Y u m u r t a : Tanesi 6,5 kuruş » 0.191/3 »
G a z y a ğ ı : 5 g a l o n l u k tenekesi 30 T L , G a l o n u 18.00 »

Tokatlıyan Lokantasının
Fiyat Listesi

Osmanlı D o n a n m a C e m i y e t i n e mahsus varakadır.


T o k a t l ı y a n Lokantası sahibi
Nikola Mdroviç-Beyoğlu

Akşam taamı

A k ş a m l a r ı saat ondan sonra taam verilmez.

Takım için 3 kuruş

H a v y a r 60, Sardala 35, Y u m u r t a salatası 35, Fasulye P i -


laki 30, d o l m a 45, kalamata 25, m i d y e fırın 35, turşu 25,
tuzlu balık 25, salata 35, kılıç tütünü 40, ton 40, turşu
balığı 45, pancar turşusu 40, y a ğ i ç i n d e siyah zeytin 25,
siyah h a v y a r salatası 50, tereyağı 6, zeytin yağı 5, 1/4,
l i m o n 5.

17
Çorbalar
K o n s o m e 17, sebzeli çorba 17.
. . . . ler
T a v u k katıyla pilav 40, tereyağlı m a k a r n a 40.
Balıklar
M a y o n e z l i l e v r e k balığı 65, L e v r e k filetosu t a v a ­
sı 55, lüfer İzgarası 80, m a y o n e z l i İstakoz 70, g ü m ü ş
tavası 40.
Soğuk etler
T a v u k 75, türlü etler 85, j a m b o n 100, galantin 80.
Etli yemekler
Sebzeli k o y u n buğulaması 60, salçalı sığır eti 50,
yeşil fasulyeli dana b u d u 60, pilavlı t a v u k 95, yumurtalı
b e y i n tavası 50, patates ezmesiyle k u z u kızarması 60,
k u z u başı fırın 60, m e r c i m e k l i tavşan 60, yeşil biber d o l ­
ması 50, sığır filetosu 110, k o y u n filetosu 80, R u m -
stek 70, siniçel 60, biftek 85, sığır külbastısı 100, t a v u k
k r o k e t i 60, dana külbastısı 85, k o y u n külbastısı 90, ku­
zu külbastısı 70.
Sebzeler
Etli kereviz 40, tereyağlı b e z e l y e 40, tereyağlı ıspa­
n a k 45, tereyağlı k u ş k o n m a z 100, tereyağlı yeşil fasulye
40, patates ezmesi 30.
Tatlılar
K u r u m e y v e 30, envai türlü m e y v e l e r 50, portakal
elma, y o ğ u r t 25, şekerli y o ğ u r t 35, k r e m ranverse 25, e n ­
v a i türlü m e y v a l ı k o m p o s t o l a r 40, k a y m a k l ı k o m p o s t o
65, k a y m a k 50, g a t o 40, Peynirler: K a ş a r 30, b e y a z 25,
d o n d u r m a 30.
Bira 8, b ü y ü k k a d e h 16, k a h v e 10, b ü y ü k k a d e h 15,
alafranga 20, filtre 25, Balkan şarabı şişesi 55, y a r ı m
şişesi 30.
fi 23 Kânunsani, sene 1335

18
YUNANLILARIN İZMİR'İ
İŞGALİ VE SONRASI

İzmir 15 M a y ı s 1919 da işgal edildi. 16 Mayıs'ta


Mustafa Kemal d e n i z y o l u y l a Samsun'a hareket etti.
İzmir'in işgali b ü t ü n ü l k e y i karanlığa b o ğ d u . A m e r i k a n
b e l g e l e r i arasında işgalden h e m e n sonra İstanbul'daki
d u r u m u belirten telgraflar buluyoruz. Mustafa K e m a l ' i n
A n a d o l u ' d a çabalarıyla ilgili ilk telgraf ise 1 Temmuz
1919 tarihini taşıyor. İşte bu b e l g e l e r :

Telgraf
Dışişleri Bakanı
Washington,

17 Mayıs 1919
İstanbul

Türk kabinesi, İzmir trajedisi d i y e adlandırdıkları


olay n e d e n i y l e istifa etti. Y e n i bir Hürriyet ve İtilaf ka­
binesinin kurulması b e k l e n i y o r . Başkentte İttihad ve
Terakki partisi h e n ü z etkisini g ö s t e r m e d i . İstanbul m ü t ­
tefik polisi g ü ç l e n d i r i l d i ve ö r n e ğ i n Y u n a n bayrakları­
nın asılmasına karşı bazı yasaklar k o y d u . K o n s o l o s
Chesboroug 14 Mayıs'ta İ z m i r ' d e n İstanbul'a hareket
ederken, Arizona zırhlısından A m e r i k a n denizcileri K o n ­
solosluğu k o r u m a k v e A m e r i k a n çıkarlarını g ö z e t m e k
için gönderildiler. K o n s o l o s C h e s b o r o u g h ' n u n bildirdi­
ğine göre, Y u n a n işgalinin g e l m e s i olasılığı, İzmir'de,
radikal R u m l a r hariç, kızgınlık u y a n d ı r d ı . A y n ı d u y g u -

19
lar İstanbul'da b ü t ü n yabancı çevrelerde duyuluyor,
Elenler hariç. B a n d ı r m a , İzmir v e M e g r i (Fethiye) b ö l ­
gesindeki m e m u r l a r d a n , Yunan v e İtalyan çıkarmaları
iddialarıyla T ü r k ç e protesto telgrafları alıyorum. G e n e
de, İzmir k o n u s u n d a Barış konferansı kararı fazla kan
akmadan uygulanmışa b e n z i y o r .
Ravndal, Amerikan Komiseri

Telgraf
18 M a y ı s 1919
İstanbul
Dışişleri Bakanı
Washington,

Y e n i T ü r k kabinesinin, İzmir'in Yunanlılarca işga­


lini protesto e d e r e k istifa eden b ü y ü k vezir Ferit Paşa
tarafından, b u g ü n kurulması b e k l e n i y o r . Y e n i kabineye,
İttihat ve Terakki'ye o l d u ğ u kadar, Hürriyet ve İtilaf
partisinin kişisel cezalandırma ve i n t i k a m alma politika­
sına karşı olan, Barış ve Selâmet partisinin bazı ü y e l e ­
rinin alınması olasılığı var.
Barış ve S e l â m e t partisinin lideri Ferit (?) Paşa
e m e k l i b i r general, üstün yetenekleri var, ayrıca T ü r ­
k i y e ' n i n savaşa girmesine karşı ç ı k m ı ş . B ü y ü k vezir
Ferit Paşa ile o n u karıştırmamak gerekir. B ü y ü k vezir
Ferit Paşa İngilizci sayılıyor, H a r b i y e Bakanlığına g e ­
tirilecek general ise açıkça A m e r i k a n yandaşı. Fransız
g ö r ü ş ü n ü n ş a m p i y o n u Bayındırlık Bakanı A l i Kemal
ise, Dışişleri Bakanlığına aday olmuşa benziyor.
H ü k ü m e t v e basın, karışıklıkları ö n l e m e k için o l ­
d u k ç a birleşmiş g i b i g ö r ü n ü y o r a m a d u y g u l a r gergin
durumda... İç b ö l g e l e r d e n haber g e l m i y o r . Türk üniver­
site öğrencileri tarafından b u g ü n b i r gösteri düzenlene­
cek. Onlar açıkça A m e r i k a n m a n d a s ı n d a n yana... İzmir,
Yunanlılar dışında başka b i r y a b a n c ı d e v l e t e verilmiş
olsaydı T ü r k l e r bu kadar tepki göstermezlerdi. İstanbul-
daki T ü r k gazeteleri m a t e m ilânına hazırlanıyorlar.
Kentlerden, Yunanlılara teslim olmaktansa T ü r k l e -

20
rin öleceğini belirten b i r yığın protesto telgrafı alıyo­
r u m . H e m e n hepsi k a n akacağı tehdidini öne sürüyor.
Bu sabah Milliyetçilerin y ü r ü t m e kurulu adına bana b i r
nota verildi v e İtalyan'ların B o d r u m , Marmaris, M e g r i
ve Scala N o u v a l l ' a (?) çıkışı protesto edildi. Hükümet,
g ö r ü n ü ş e göre, b e l i r m e s i olası bir dağınıklığa karşı, n e ­
yi kurtarabilirse kurtarmak için ç a b a harcıyor, ve y a ­
vaş yavaş üstün dış g ü ç l e r karşısında geri çekiliyor. M u ­
halefetin M i l l i y e t ç i - l s l â m c ı temele dayalı b i r ihtilâl g e r ­
çekleştirip, y a b a n c ı savaş gemileri B o ğ a z i ç i n d e y k e n hü­
k ü m e t i devirip d e v i r e m i y e c e ğ i n i g ö r e c e ğ i z . İttihatçılar
kaçırılmış olanaklara sahipken, h ü k ü m e t müttefik p o l i ­
tikasını hızla u y g u l a y a b i l e c e k fonlardan yoksun. Çatış­
m a n ı n sonucu Müttefik askeri g ü c ü n e bağlı, karışıklık­
lar çıkınca R u m l a r ve Ermenilerin saklanacakları sanılı­
y o r . Ravndal, A m e r i k a n K o m i s e r i .

Telgraf
Dışişleri Bakanı
Washington,

10 Haziran 1919
İstanbul

R a p o r l a r Merzifon-Sivas d o l a y l a r ı n d a durumun
c i d d i o l d u ğ u n u belirtiyor. B u b ö l g e d e T ü r k v e K ü r t b i r ­
likleri toplanmışlar ve T ü r k subayları tarafından açık­
ça talim ettirilmişlerdir. Bu gerilla birliklerinin çoğu
H a v z a çevresinde birikmişlerdir ve İzmir'in Yunanlılar­
ca işgalini ve T ü r k i y e ' n i n daha da parçalanması olası­
lığını protesto etmişlerdir. Samsun'daki İngiliz istihba­
rat subayları, karışıklığın b u l u n d u ğ u b ö l g e y e 1000 ka­
dar Müttefik askeri gönderilmesini ve b ö l g e üzerinde
uçaklar uçurulmasını önermişlerdir. A y r ı c a Samsun'a tel­
sizi olan b i r savaş gemisi g ö n d e r i p İstanbul'a d e v a m l ı
h a b e r ulaşımının sağlanmasını salık vermişlerdir. T r a b ­
z o n ile E r z u r u m arasında da d u r u m u n aynı b i ç i m d e ka­
rışık o l d u ğ u bildirilmiştir. Konsolos Chesborough'un

21
Karadeniz kıyısında g e l e c e k hafta b i r geziye çıkacağı
sanılmaktadır. Ravndal, Amerikan Komiseri,

Telgraf

1 T e m m u z 1919
İstanbul

G ü v e n i l i r kaynaklardan belirtildiğine göre, Musta­


fa Kemal Paşa ve Rauf Bey, etraflarına b i r o r d u alarak,
A m a s y a ' d a askeri b i r hükümet kurmuşlardır. Padişah'a
bağlıdırlar ama o n u n dışında b u g ü n k ü T ü r k i y e h ü k ü ­
metini tanımıyorlar. Yunan sızmasına karşı savaştıkla­
rını belirtiyorlar. İkisi de T ü r k l e r arasında tanınmış
kişilerdir. İlki Çanakkale'de k o m u t a n olarak ün y a p m ı ş ­
tır. Rauf B e y ise B a l k a n savaşında H a m i d i y e zırhlısını
yönetmiştir. Bu g e l i ş m e y e karşı h ü k ü m e t i n d u r u m u za­
yıf gözüküyor.
Başka gelişme olursa ivedi bildirilecektir.
Ravndal, Amerikan Komiseri,

22
IZMIR'IN IŞGALI

İzmir'deki A m e r i k a n K o n s o l o s ' u George Horton 19


T e m m u z 1919 tarihinde hazırladığı b i r raporu A B D ' n i n
Paris elçiliğine v e A m e r i k a n Dışişleri Bakanına g ö n d e ­
r i y o r . İstanbul'da A m i r a l Bristol'a g ö n d e r i p g ö n d e r m e ­
diğini b i l m i y o r u z . Yalnız b i l d i ğ i m i z birşey Horton ile
Bristol'un Y u n a n l ı l a r k o n u s u n d a yazışmalarla tartıştık­
larıdır. H o r t o n d a h a ç o k Y u n a n yandaşı gibi g ö z ü k ü y o r .
R a p o r u n d a n da b u n u anlıyoruz. G e n e de anlatılanlar il­
ginç ve korkunç.
İşte rapor:

RAPOR
19 T e m m u z 1919
İzmir
A m e r i k a n Elçiliğine
PARİS

Baylar,
Bu raporun amacı, Yunanlılar konusunda burada­
ki durumun güçlüklerine değinmek, yerli R u m ahalinin
davranışlarının katkısıyla ortaya çıkan g ü ç l ü k l e r de
dahil, t ü m g ü ç l ü k l e r e ivedi ç ö z ü m b u l m a n ı n gereğini an­
latmaktır. G ü ç l ü k l e r i n en ciddi ve temelden olanı, iki ır­
kın b ü y ü k bir b ö l ü m ü n ü n birbirine karşı d u y d u ğ u d e ­
rin nefret ve antipatidir. B i r yıl öncesine kadar bu b ö l ­
gede Rumlar, T ü r k l e r c e şiddet, soygun, kıyım, y a ğ m a
ve hakaret y o l u y l a yabanıl bir baskı altında t u t u l u y o r ­
lardı. Ve b u n l a r ı n anısı tazedir. T ü r k l e r ise «eski kölele-

23
r i m i z » dediklerinin şimdi « e f e n d i » olmasını kabule ya­
naşmıyorlar.
İşgalin ilk g ü n ü İzmir'de, daha sonraki g ü n l e r d o ­
laydaki k ö y l e r d e g ö r ü l e n talihsiz olaylar, her yerde
T ü r k l e r arasında y a n g ı n g i b i y a y ı l d ı v e onları dehşete
sürükledi. Yerli R u m halkı aşağı t ü r d e n olup, Yunan
işgalini sadece i n t i k a m alma fırsatı g i b i g ö r ü y o r . T ü r k ­
ler, h e r g ü n konsolosluğa gelip, sığırlarını çalan, k ö y l e ­
r i n e saldıran, evlerini tahrip e d e n R u m köylülerinin
baskılarından yakınıyorlar. H e r b a k ı m d a n iyi b i r insan
olan Y u n a n k o m i s e r i B a y Sterghiades, bu şikâyetleri
k e n d i n e iletmemi istedi v e o n u n işbirliği sayesinde, ç o ­
ğ u k e z kötülüklere u ğ r a m ı ş M ü s l ü m a n l a r ı tatmin e t m e y i
g ü v e n c e altına alabildim.
Başka b i r z o r l u k ögesi, Y u n a n askerlerinin ç o ğ u ­
n u n gururlu olması v e Y u n a n sivil m e m u r l a r ı n ı n h u z u r
ve sükunu sağlama aracı olarak onları kullanmakta kar­
şılaştıkları g ü ç l ü k l e r d i r . Düzensiz ( G a y r i nizami) T ü r k
kuvvetlerinin ç o k sayıda ilkel davranışlarda b u l u n d u k ­
larına kuşku y o k . Bu k o n u d a tekrar tekrar anlatılanlar
d o ğ r u y a b e n z i y o r . Örneğin, yaralı R u m l a r ı n ayaklarına
nal ç a k m a k ya da anlatılması olanaksız pis ve akılalmaz
vahşet e y l e m l e r i . . B u olaylar Y u n a n askerlerinin kız­
gınlığını arttırıyor ve onları daha denetimsiz b i r duru­
m a sokuyor.
Yüksek k o m i s e r d e n v e başkalarından ö ğ r e n d i ğ i m e
g ö r e şeytanca düşünen bazı yerli Rumlar, saklı silahlar
v e T ü r k hainliği k o n u s u n d a Y u n a n subaylarına masal­
lar anlatıp, onların T ü r k k ö y l e r i n i aramasına ve sivil­
lerin kötü m u a m e l e y e uğramasına y o l açmaktadır. B u
gibi olaylar h e r g ü n T ü r k l e r l e R u m l a r arasındaki u ç u ­
r u m u genişletiyor. A y r ı c a Yunanlıların askeri açıdan
k i m i zaman gerilemeleri T ü r k l e r e cesaret vermektedir.
Telgraflarımda b e l i r t t i ğ i m g i b i g e n i ş b i r Yunanlı bir­
liği B e r g a m a d a n dışarı atılmış, b u n l a r d a n h e m e n he-
men yarısı b o z g u n sırasında öldürülmüştür. 30 bin n ü ­
fuslu A y d ı n ' ı n T ü r k düzensiz (gayri nizami) kuvvetleri
tarafından geri alınması Y u n a n işgalinin en karanlık

24
olayıdır. 3000 kadar Y u n a n askeri, A y d ı n ' d a n ç e k i l m e k
z o r u n d a bırakılmıştır. Burası alınırken sokak çarpış­
maları sırasında kentin T ü r k mahallesi yanmıştı. T ü r k ­
l e r g e r i d ö n ü n c e intikam için R u m mahallesini ateşe
vermiştir. Y u n a n albayı Schinas sivil halkın kendileriyle
birlikte g e l m e s i n e izin vermemiş, onlar da T ü r k l e r c e iç
b ö l g e l e r e götürülmüşlerdir. 3000 k a d a r Hıristiyan, T ü r k ­
l e r tarafından Nazilli ve Denizli'de rehin tutulmakta ve
Yunanlıların başka Müslümanları ö l d ü r m e s i halinde
y o k e d i l m e k l e tehdit edilmektedir. B i r k a ç hafta önce
30.000 nüfusu o l a n A y d ı n kentinde bu g ü n 3000 kişi kal­
mıştır. Bunların a n c a k 105'i M ü s l ü m a n d ı r . 25 b i n T ü r k
dağıtılmış ya da İtalyan bölgesine sığınmıştır. Olayla
ilgili d u y g u l a r o ö l ç ü d e hassastır ki k u m a n d a n A l b a y
Schinas şu anda hapistedir ve y a r g ı l a n m a y ı b e k l e m e k t e ­
dir. V e b u b ö l g e d e ç o k sayıda b u l u n a n Y u n a n d ü ş m a n ­
ları açıkça A y d ı n ' a saldıran T ü r k l e r i n sayısının 250 o l ­
d u ğ u n u söylemektedirler. Y a l n ı z b i r ş e y kesindir. B u
çarpışmada T ü r k l e r i n silahları Yunanlılardan daha üs­
tün ve uzun menzilli idi. İşgal b ö l g e s i n d e b u g ü n genel
b i r dehşet havası egemendir, çiftliklerin çoğu t a m a m e n
terkedilmiş d u r u m d a d ı r .
Y u n a n Y ü k s e k K o m i s e r i B a y Sterghiades v e o n u n l a
birlikte olanlar, düzeni yerleştirmek, birlikleri d e n e t i m
altında tutmak v e T ü r k l e r e saldıran Yunanlıları ceza­
l a n d ı r m a k için olağanüstü çaba harcıyorlar. Teğmen.
Cassimatis adında ç o k zeki bir Y u n a n subayı, işgal g ü n ü
T ü r k l e r i n e v l e r i n d e n v e dükkânlarından y a ğ m a edilen
eşyaları b i r araya g e t i r m e k l e g ö r e v l e n d i r i l m i ş v e bu
eşyaların ç o ğ u n u n g e r i y e verilmesini sağlamıştır. G e r ­
çekte, Yunanlıların y ü k s e k tabakası ellerinden g e l d i ğ i n ­
ce genel vali ile işbirliği yapmaktadır.
İşgal g ü n ü İ z m i r ' i n yakınlarındaki B u c a k ö y ü n d e ,
k a b a kimseler ortalığa y a y ı l ı p T ü r k l e r i d ö v m e y e ve
s o y m a y a başladılar. K a ç a n T ü r k l e r e ateş e d e n 12 yaşın­
da ç o c u k l a r b i l e görülmüştür. Y a l n ı z b u r a d a şunu belirt­
m e k d o ğ r u olur, b u R u m l a r daha kısa b i r zaman ö n c e ,
T ü r k l e r i n baskısı altındaydılar ve ç o ğ u ya tavan arala-

25
rında ya da toprağa kazdıkları d e l i k l e r e saklanıyorlardı.
B u r a d a A t h i n o y e n i s adında b i r a v u k a t intikam p e ş i n d e
koşan Rumları d e n e t i m altına a l m a k v e düzeni geri g e ­
tirmek için ç o k şeyler yaptı.
Yunanlılar için bir başka g ü ç l ü k ise, bura halkının
bazı kesimlerinde yürütülen Y u n a n aleyhtarı p r o p a g a n ­
dadır. Yunan aleyhtarlarının başında katolikler g e l m e k ­
tedir. D o ğ u s o r u n u n u b i l m e y e n b i r k i m s e y e , katolikle-
r i n yürüttüğü Y u n a n aleyhtarı p r o p a g a n d a n ı n nasıl et­
kili o l d u ğ u n u anlatmak güçtür. V e b e n sadece b u r a d a
buna değinmekle yetiniyorum.
Buradaki y a b a n c ı k o l o n i n i n b ü y ü k bir bölümünü
oluşturan y a b a n c ı tüccarlar v e i m t i y a z sahipleri; ö y ­
le Yunan aleyhtarıdırlar ki, T ü r k l e r i Yunanlılara ter­
c i h ederler. B i r tek atla çekilen eski p ü s k ü arabalardan
oluşan İzmir'in t r a m v a y sistemini y a d a o r t a ç a ğ d a n k a l ­
m a ışıklandırma düzenini görenler, T ü r k H ü k ü m e t i n i n
himayesinde k ö t ü hizmetlerini u c u z a satarak zengin
olan b u bayların n i ç i n Yunan aleyhtarı o l d u ğ u n u anlı-
yabilir. H e m e n h e m e n bütün firmalar, T ü r k ortaklarla
y a d a T ü r k m e m u r l a r l a birlikte çalışarak, b ü y ü k k â r
sağladıkları ve ö z e l ayrıcalıklardan yararlandıkları için,
D o ğ u ' d a başlıca ticari rakipleri o l a n Yunanlıların g e l i ­
şinden hiç hoşnut olmadılar. B ü t ü n b u topluluklar, i ç
b ö l g e l e r d e kolları o l d u ğ u için, g ü ç l ü b i r p r o p a g a n d a b i ­
ç i m i n d e Y u n a n aleyhtarı haberler çıkarmaktadır. Bun­
lar kimi zaman o ö l ç ü y e v a r m a k t a d ı r ki, herhangi b i r
o l a y ı n iç y ü z ü n ü anlamak olanaksızdır.
Yunanlıların ileri sürdüğüne g ö r e , İtalyanlar, T ü r k ­
l e r arasında p r o p a g a n d a yapıp, müttefiklerin h i ç b i r i n i n
Yunanlıları b u r a d a istemediğini, V e n i z e l o s ' u n ısrarı y ü ­
z ü n d e n Yunanlılara izin verildiğini s ö y l e y i p Türkleri
Yunanlılara saldırmaya teşvik etmekte, b u n a m ü t t e ­
fiklerin de g ö z y u m a c a ğ ı m bildirmektedirler.
G e n i ş çapta servetin ve b i n l e r c e insanın hayatına,
yitirilmesine n e d e n o l a n b u tehlikeli d u r u m u n b i r an
ö n c e giderilmesi g e r e k m e k t e d i r .
Kısa süre ö n c e b u r a d a k i iş ç e v r e l e r i n i n en aklı b a -

26
şında ve ö n d e g e l e n kişilerinden Mac Andrews a n d F o r -
bes firmasından Mr. Forbes ile, Whittall firmasından
Mr.Herbert Whittall ile g ö r ü ş t ü m . H e r ikisi de Y u n a n
yanlısı o l m a d ı k l a r ı halde, Yunanlıların İzmir'den ç ı k a ­
rılmasının b i r felâket olacağını, T ü r k l e r i n b i r daha y e ­
n i d e n efendi d u r u m a geçmesine ya da bir başarı kazan­
masına karşı olduklarını belirttiler.
M r . F o r b e s kısa bir süre sonra Paris'e uğrayacak.
Ona Paris'teki A m e r i k a n elçiliğine yazılmış bir m e k t u p
v e r e c e ğ i m , u m a r ı m görüşlerini a n l a t m a k olanağını b u ­
lur.
Yunanlılar hergün yeni birlikler getiriyorlar, bu
ç e v r e d e ş i m d i d e n 70 bin askerleri var ve bu rakam g ü n
geçtikçe b ü y ü y o r . Bay Sterghiades ile b u g ü n k o n u ş t u m ,
o n u n görüşleri b e n i m k i l e r e t a m a m e n u y u y o r . Küçük
A s y a ' n ı n b u b ö l ü m ü n ü n işgali, T ü r k i y e ile Yunanistan
arasında b i r savaşa dönüşürse, Yunanistan yıllarca b u ­
rada geniş b i r o r d u tutmak z o r u n d a kalacak, kan, ateş
v e y a k ı p y ı k m a e g e m e n olacak, b u d a Yunanistan'ı mali
b a k ı m d a n z o r d u r u m d a bırakacaktır. K ü ç ü k A s y a Y u n a ­
nistan'ın m e z a r ı olacaktır. İ z m i r ' d e Atina ikinci b i r Si-
razuka seferi ile karşılaşmış olacak, b u n u n altından b i r
daha kalkamayacaktır. Yunanistan'ın v e b u b ö l g e n i n iyi­
liği için, b ö y l e birşeyin olması ö n l e n m e l i d i r . Bay Ster­
ghiades T ü r k kuvvetlerinin ulaşımını d e n e t l i y e c e k n o k ­
talara b i r k a ç İngiliz ve Fransız birliğinin yerleştiril­
mesi gerektiği y o l u n d a telkinde b u l u n d u . Bunların sa­
yısının kabarık olmasına gerek y o k t u r , varlıkları dahi
Türklere, tek başına bırakılmış b i r Yunanistan'la ç a r ­
pışmadıklarını g ö s t e r m e y e yeter. A y r ı c a İtalyan'ların,
Yunanlılardan ayrılmalarını istiyor. Bu arada şunu da
b e l i r t m e l i y i m ki, daha başlangıçta B a y Sterghiades, b u ­
raya, T ü r k i y e ' y e savaş a ç m a k amacıyla g e l m e d i k l e r i k o ­
nusunda b a n a g ü v e n c e verdi.
Yunan birliklerinin kötü davrandıkları yolundaki
iddiaların daha ç o k Yunan aleyhtarı p r o p a g a n d a c ı l a r ı n
abartmaları o l d u ğ u gerçeği karşısında, b i r miktar İ n ­
giliz, Fransız ya da A m e r i k a n subayının Y u n a n subay-

27
ları ile işbirliği y a p m a s ı Yunanlıların k e n d i çıkarlarına
u y g u n olur, ama Y u n a n subaylarının b ö y l e bir düzen­
l e m e y i o l u m l u karşılayacaklarından k u ş k u l u y u m .
Saygılarımı sunarım.
Hizmetkârınız
George Hortan
Amerikan Konsolosa

28
SÜRYANİ ORDUSU K O M U T A N I A Ğ A PETROS

Bu da n e r d e n çıktı demeyiniz..
Amerikan belgeleri arasında, 1919 ilkbaharında
«Süryani Ordusu komutanı Albay Aga Petros» imzasıyla
Bağdat'ta İngiliz sivil komiserine v e r i l m i ş b i r rapor ve
yazı b u l u y o r u z . B u rapor nasılsa A m e r i k a n k o n s o l o s u ­
nun eline geçmiş.. K ü r t sorunu ile ilgisi v a r bu raporun.
İngilizlerin daha o tarihlerden başlayarak Kürtlerle ilgi­
lendikleri anlaşılıyor. Süryanî A g a Petros ise İngiliz H ü ­
kümetinden Kürtlerin değil, kendisinin desteklenmesi­
ni istiyor.
Bilindiği g i b i Süryanî'ler g ü n e y - d o ğ u A n a d o l u ' d a
ve M e z o p o t a m y a ' n ı n kuzeyinde yerleşmiş eski b i r Hıris­
tiyan halktır. B u n l a r ı n kilisesi, 4. ü n c ü yüzyılda t o p l a ­
nan İznik K o n s ü l ü n d e Hıristiyanlıktan kovulmuş, daha
sonraki yüzyıllarda A r a p uygarlığının kuruluşunda,
özellikle eski Y u n a n klasiklerini Arapçaya çevirerek
katkıda bulunmuşlardı. Ş i m d i M a r d i n ' d e bir manastır­
ları vardır.

A g a P e t r o s ' u n Kürtlerle ilgili y a z d ı ğ ı yazı ş ö y l e :

Sivil K o m i s e r e
Bağdat,
Bağdat 2 Nisan 1919
Ekselans,
İlgileneceğiniz ümidiyle, aşağıdaki bilgileri size bil­
d i r m e m e izinlerinizi rica ederim. B u haberlere ç o k g ü ­
v e n m i y o r u m ama, Kürdistan'daki dostlarımdan g e l d i ğ i
için, g e r ç e k l e r bulunabilir. Ö y l e g ö r ü n ü y o r ki, K ü r d i s -

29
tan'da b i r takım siyasal girişimler v a r d ı r ve bu girişim­
ler, Arabistan'a ve İran'a yayılabilir. B u n l a r şöyledir:
T ü r k l e r b i r k o m i t e kurmuşlardır v e b u n l a r ı n ü y e l e ­
r i T ü r k çıkarlarını k o r u m a k için Kürdistan'a g e l m e k ­
tedir. Kürtler de m i l l î bir komite kurmuşlardır. B u n u n
başkanı şimdi İstanbul'da oturmakta o l a n Nare ( K ü r d i s -
tan) li Şeyh Abdül Kadir'dir. Bu k o m i t e n i n üyelerine
a y d a 5 ya da daha ç o k T ü r k lirası ö d e n m e k t e d i r .
Süleymaniye kürtlerinin şeyhi, bu b ö l g e d e k i K ü r t ­
lerin imzaladığı b i r m e k t u b u (mazbata) iki temsilci i l e
Barış konferansına g ö n d e r i y o r . Bu m e k t u p , İngiliz hü­
k ü m e t i n d e n y a n a ö n e r i l e r taşıyorsa da, asıl a m a ç b u
iki temsilci tarafından sözlü olarak bildirilecektir. A m a ­
c ı n mazbata'da yazılanlardan t a m a m e n farklı o l d u ğ u
bildiriliyor.
K u z e y Batı İran kürtlerinin lideri, SİMKU, k e n d i
millî çıkar davasını y a y m a k için e l i n d e n geleni y a p ı y o r .
Simku, Urmiye'deki A m e r i k a n temsilcisi Dr. P a c k a r d ' a
A m e r i k a n garantisi altına g i r m e k ö n e r i s i n d e b u l u n m u ş ­
tur.
Nare'li Seyyid Taha ş i m d i Urmiye'de Simku ile bir­
likte b u l u n m a k t a ve S ü l e y m a n i y e şeyhi ile Kürtlerin
millî birliği k o n u s u n d a mektuplaşmaktadır.
K ü r t l e r gizli olarak T ü r k l e r d e n y a n a çalışmaktadır­
lar ve b e n i m fikrime göre, Türklerle birlikte çarpışmış
olan kürt subaylarını Kürdistan'a g ö n d e r m e k sakınca­
lıdır. Bunların gönderilmesi, A r a p subayları ile birlik­
te d u r d u r u l m a l ı d ı r ve haberleşme de bir-iki ay kesil­
melidir. A r a p l a r v e K ü r t l e r aynı d i n d e n d i r .
D o l a y ı s ı y l e İngiliz h ü k ü m e t i n e T ü r k l e r , A r a p l a r v e
K ü r t l e r arasında g ü v e n i l i r kişiler bulundurmasını ve b u ­
ralarda ne o l u p bittiğini izlemesini tavsiye ederim.
Ekselans, hizmetkârınız kalacak olan
Aga Petros
Albay.

A g a Petros b ü yazısına « K ü r t l e r v e Savaş» başlı­


ğ ı y l a b i r d e u z u n r a p o r ekliyor. B u r a p o r d a K ü r t l e r i n

30
geleneklerinden başlıyarak savaş biçimlerini anlatıyor.
R a p o r ' d a K ü r t l e r a l e y h i n d e p e k ç o k görüşe yer v e r d i k ­
ten sonra, İngilizlerin Kürtlerle çarpışmasının d o ğ r u
o l m a y a c a ğ ı n ı ö n e sürüyor. Bu iş için kendisini ö n e r i y o r .
A g a Petros'un r a p o r u şöyle b i t i y o r :

B e n i m g ö r ü ş ü m ü almak isterseniz efendim, İ n ­


giliz kuvvetlerinin Kürtlerle çarpışması hiç d o ğ r u d e ­
ğildir. B ü y ü k b i r g ü ç o l a n İngiliz Hükümeti, D o ğ u
uluslarını h e p korkutmalıdır. B u b ü y ü k imparatorluğun
birliklerinin, K ü r t l e r gibi yabanıl b i r ulusla çarpışma­
y a girişmesi b a n a d o ğ r u g ö r ü n m ü y o r . Çünkü, K ü r t l e r
yenilirse, bu d u r u m , İngiliz birliklerine zafer nişanları
sağlıyacak değildir. Tersine savaş uzarsa, Kürtler c e ­
saret bulacaklardır. Bu d u r u m d a K ü r t l e r i n İngiliz h ü ­
k ü m e t i n d e n k o r k u s u b ü y ü k ö l ç ü d e azalacak, ayrıca İ n ­
giliz k u v v e t l e r i n e direndikleri için g u r u r duyacaklardır.
A y r ı c a , b i r İngiliz askerini, bu vahşi kurtlardan birine
d e ğ i ş m e m , b i r subayını ise daha çoğuna... Ö y l e y s e İ n ­
giliz davası u ğ r u n a D o ğ u ' l u savaşçıları g ö n d e r m e l e r i n i
ö ğ ü t l e r i m . A t a s ö z ü n ü n dediği gibi «Bir kedi ile döğüş-
mek için bir kedi bul!..» Kafkaslarda Rusların aynı şeyi
yaptığını g ö r d ü m . Ermenileri, G ü r c ü l e r i , Tatarları bir­
biriyle çarpıştırdılar. Kürtler, İngiliz askeri kendi ü l ­
kelerine y a b a n c ı o l d u ğ u için ç o k d a y a n a m ı y a c a ğ ı n a ina­
nıyorlar. B u k o n u d a Türklerden deneyleri vardır. T ü r k ­
ler kayaları b o m b a r d ı m a n etmek için ç o k para harca­
mışlardır.
Özet olarak k e n d i m i hizmetinize a d ı y o r u m . B i r k u v ­
vet t o p l a m a m a v e p r o g r a m ı m ı uygulamama yardım
ederseniz, isyancıları bastırmaya söz v e r i y o r u m . H i ç
k u ş k u m y o k , k u v v e t l e r i m i Zako'ya, Kürdistan'dan g e ­
çirip Süleymaniye'ye g ö t ü r d ü ğ ü m zaman, E k s e l a n s l a ­
rı, y ü z l e r c e K ü r t reisinin Bağdat'a gelip b o y u n e ğ e c e ­
ğini, anlaşmaya çalışacağını görecektir. A y n ı şeyi, 1918
yılında Urmiye'den kalkıp, Şamedınan, Oramsohall ve
g e r i y e Çölemerik, Başkale, Dizza, Govar ve Urmiye'ye
dönerek yaptım.

31
B ö y l e bir harekâtı y a p m a y a izin verirseniz, plan­
l a r ı m konusunda daha fazla açıklamada b u l u n u r u m . Ay­
rıca bu harekât, Kürdistan'da ve Kafkasya'daki isyancı­
ları bastırmaya, B o l ş e v i k ' l e r i uzaklaştırmaya yarıyacak-
tır.
B u konudaki yanıtınızı b e k l e r k e n
Saygılarımla
ekselans.
Sizin hizmetinizde
Aga Petros
U r m i y e ' d e k i Süryanî
kuvvetleri başkomutanı
( A b a k h a n e caddesi 75/195
Bağdat)

32
HÜKÜMET BUNALIMI, ERZURUM KONGRESİ
T R A B Z O N ' D A PATLAMA, M A N D A KONUSU

Bu arada Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları A n a ­


d o l u ' d a çalışmalarını sürdürüyorlar. İngilizler ve onla­
r ı n baskısı altında Bab-ı Ali, Mustafa K e m a l ' i İstanbul'a
g e t i r t m e y e çalışıyor. Mustafa K e m a l azlediliyor. 23
T e m m u z 1919 da Erzurum Kongresi t o p l a n ı y o r v e ulu­
sal uğraşının i l k a d ı m ı atılıyor. İ z m i r işgalinin tepkisiy­
l e b i r y a n d a n y e n i s e ç i m l e r yapılması istekleri ç o ğ a l ı y o r .
Mustafa K e m a l , y e n i seçilecek M e c l i s i n A n a d o l u ' d a t o p ­
lanmasını istiyor a m a b u n d a başarılı o l a m ı y o r . Bu ara­
da A m e r i k a n M a n d a s ı sözleri de işitilmeye başlanıyor.
İşte b u karışık d ö n e m l e ilgili olarak İstanbul'daki A m e ­
rikan temsilcilerinin kendi Dışişleri Bakanlarına g ö n ­
derdiği telgraflar:

ASİLERE K A R Ş I ÖNLEMLER

Telgraf
İstanbul
31 T e m m u z 1919
Dışişleri B a k a n l ı ğ ı n a
Washington,

Buradaki siyasal d u r u m biraz karanlık. Padişah


seçimlerin yapılmasını istemiyor, a m a Padişah'ı y ö n e ­
ten Sadrazam, h a l k ı n isteğine b o y u n e ğ m e d e n kabinesi­
ni b i r arada t u t a m ı y a c a ğ ı için, milletvekili seçimi y a p ı l -

33
ması emredildi. G e n e de, zaman kazanmak için eski s e ­
ç i m yasası u y g u l a n a c a k ve sonuçlar dört aydan ö n c e
alınmıyacak. H a l k h a r e k e t i m daha da ezmek için sıkı­
y ö n e t i m daha sıkı uygulanacak, b ö y l e c e m ü m k ü n o l u r ­
sa siyasal partilerin miting d ü z e n l e m e l e r i engellenecek..
Erzurum dolaylarında oldukları b i l d i r i l e n Mustafa K e ­
m a l ve Rauf'un tutuklanması için m ü z e k k e r e çıkarıldı.
İç bölgelerdeki asî güçler, paraları olmadığından, öner­
dikleri u l u s a l meclisi t o p l ı y a m a d ı l a r v e erken seçim
istemek üzere İstanbuldaki arkadaşlarına katılmışa b e n ­
ziyorlar. S e ç i m l e r e resmî müdahale olmazsa, yeni par­
lamentoda İttihatçılar ç o ğ u n l u ğ u alabilir. İzzet P a ş a ,
Mustafa K e m a l ' e sert ö n l e m l e r alınmasına karşı o l d u ğ u
için kabineden istifa etti. Tevfik Paşa'nın da istifası b e k ­
leniyor. Kabine, A n a d o l u ve T r a k y a ' d a dolaşıp halkın
şikâyetlerini dinleyecek, beş barış k o m i s y o n u kurdu.
İstanbuldaki siyasal partilerin liderleri kendilerinin
A m e r i k a n mandasından yana olduklarını belirten bir
b e l g e imzaladılar. Barış konferansının uzaması y ü z ü n ­
d e n daha y u m u ş a k b i r b e l g e bu. B u b e l g e şimdilik y a y ı n ­
lanmıyor, ancak g e n e l d u y g u y u gösteriyor. Veliaht A m e ­
rikan mandasından yana, yalnız Padişah'ın, bütün A m e ­
rikalıları m i s y o n e r sanıp dinî n e d e n l e r l e çekindiği b e ­
lirtiliyor.

Ravndal.

MANDA KONUSUNDA
AMERİKAN KOMİSERİNİN
GÖRÜŞLERİ
İstanbul
5 Ağustos 1919

K o m i s e r R a v n d a l ile yapılan k o n u ş m a n ı n tutanağı:

« T ü r k l e r n e kendilerini y ö n e t e b i l i r l e r n e d e b a ş -
kalarını, ama islah e d i l m e y e değerdirler. Bir m a n d a
y ö n e t i m i gereklidir. A h l a k i v e m a d d î y ö n d e n Birleşik

34
Devletlerin mandası en u y g u n u olabilir. Uluslararası
kıskançlıklar v e A B D görüşü açısından gereksinme du­
yulmadığı için A r a p ç a konuşan ahali b i r tarafa bıra­
kılmalıdır. G ö ç e b e l e r i yerleştirmek A m e r i k a n kızılderi-
lilerini y e r l e ş t i r m e k kadar güç olacaktır.
Bulgaristan'dan İran'a ve Kars'ın kuzeyinden İs-
kenderuna uzanarak, İstanbul'da, A n a d o l u ' d a ve E r m e ­
nistan'da o l m a k üzere üç m a n d a düşünülebilir.
T ü r k h ü k ü m e t i n i İstanbul'da b ı r a k m a k bir hata
olur, çünkü bu, T ü r k l e r i n A v r u p a politikasını izlemele­
rine ve Rusya ve Yunanistan'la ardı kesilmeden çıkan
dertlere karışmalarına n e d e n olur. M a n d a c ı ü l k e çeki­
lirse, Türkler B o ğ a z l a r d a kalabilirler. D o l a y ı s ı y l e İstan­
b u l ' d a bir m a n d a d ü ş ü n m e k yerine, burada e g e m e n l i k
Uluslar Birliğine (Cemiyet-i A k v a m ' a ) verilmelidir, y ö ­
netim de, A B D n i n de ü y e olacağı tarafsız ülkeleri t e m ­
sil eden b i r uluslararası k o m i s y o n a bırakılmalıdır. C e ­
miyet-i A k v a m , İstanbul üzerinde e g e m e n l i k alırsa,
Amerika, d e r n e ğ i n mandacısı olabilir.
Birleşik Devletler, İstanbul mandasını üzerine al­
mazsa, B ü y ü k B r i t a n y a m a n d a y ı İtalya'ya bırakabilir.
İngilizler burada, R u s y a ya da Fransa olsun istemez.
Biz almazsak T ü r k hükümeti İstanbul'da kalabilir. Bir­
leşik D e v l e t l e r e iyi bir sonuç almak için Kürdistan'a
kadar bütün b ö l g e gereklidir. Y ü k s e k amaçlarımız o l ­
malı. Birleşik D e v l e t l e r sadece Ermenistan'ı ve İstan­
bul'u alırsa, ve arada, etki alanları d e m e k olan acaip
bir y o r g a n kalırsa, sonuç kötü olur. Yunanlıların ve
İtalyan'ların çıkarılması mutlaka gereklidir. Başpisko-
pos'un söylediğine g ö r e İzmir'in işgali, K ü ç ü k A s y a ' d a
Yunan genişlemesinin başlangıcıdır.
Ermenilere b i r arazi v e başlangıçta b u arazinin b ö ­
lünmezliği k o n u s u n d a garanti verebiliriz. Ermeniler
panik halindeler ve b ö y l e bir garanti gereklidir. K a r a -
denizde v e A k d e n i z ' d e b i r e r l i m a n ç o k u y g u n olabilir.
M a n d a altında b i r kuşak geçtikten sonra, deneylere g ö r e
E r m e n i devleti b i ç i m değiştirebilir.
Türkiyede, A m e r i k a n y ö n e t i m i . Y a k ı n - D o ğ u v e B a l -

35
kanlarda d ü z e n l e y i c i ve barış getirici b i r etki yaratabi­
lir v e b u karışık b ö l g e d e , barışın g ü v e n c e s i olabilir Sa­
vaşa milyarlar h a r c a y a c a k y e r d e manda'ya milyonlar
h a r c a m a k daha akıllıcadır. M a n d a , savaşa karşı b i r si­
gorta sayılabilir v e A m e r i k a ö b ü r m a n d a c ı l a r a b i r ö r n e k
olabilir.
Hükümet, Konya'ya ya da Ankara'ya götürülebilir,
Padişaha ise İstanbul'da Halife o l a r a k kalma olanağı
tanınabilir.

TRABZON ve KAFKASYADA
DURUM

Rapor
İstanbul
7 A ğ u s t o s 1919
A m e r i k a n Elçiliğine,
Paris

Batum v e Trabzon'dan dönen Chesbrough, b u b ö l ­


gedeki d u r u m u anlatmak için şu raporu v e r d i :
«Rus ve Türk birliklerinin sürekli varlığı n e d e n i y ­
le Trabzon v e Erzurum y ö r e l e r i b ü y ü k ö l ç ü d e yoksullaş-
mıştır. Nüfusu savaş sırasında y a r ı y a r ı y a azalan T r a b ­
zon, şimdi yavaş yavaş g e r i y e d ö n e n Müslüman, E r m e n i
v e R u m g ö ç m e l e r l e dolmaktadır. T i c a r e t durmuştur v e
iyileşme eğilimi göstermiyor. B u b ö l g e l e r d e b i r k a ç
d e n e t i m subayı dışında İngiliz birliği y o k t u r . Rus o r d u ­
sunun g e r i d e bıraktığı silahları Novorosisk'e g ö t ü r m e k
i ç i n İngiliz d e n e t i m subayı y a r d ı m ı y l a G ö n ü l l ü O r d u
Beyaz Rus O r d u s u ) dan gelen b i r R u s heyeti ş i m d i
Trabzon'dadır, a n c a k çabalarını T ü r k l e r e n g e l l e m e k t e -
dir. 10 T e m m u z d a T r a b z o n ' d a m e y d a n a gelen dinamit
patlaması, kuşkusuz Türklerin hesaplı b i r eylemidir.
Mustafa Kemal Paşa k u r m a y l a r ı y l a birlikte Erzu­
r u m ' d a b i r k o n g r e y e katılmışlar. K o n g r e y e K ü ç ü k A s ­
y a ' d a n iki y ü z M ü s l ü m a n delege, Afganistan, Türkistan.

36
Dağistan, M e z o p o t a m y a , Gürcistan, R u s Ermenistanı ve
A z e r b e y c a n ' d a n bazı delegeler katılmışlardır. Bu vilâ-
yetlerdeki subayların b ü y ü k bir b ö l ü m ü K e m a l ' i n etkisi
altındadır. Bu subaylar ona askere alınacakların listesi­
ni vermişler ve gizlice üç sınıf askere çağrılmıştır. B u n ­
lar ayda 10 kuruş almakta ve y i y e c e k v e r i l m e m e k t e d i r ,
dolayisiyle p e k ç o ğ u kaçmaktadır. T r a b z o n ' d a n ayrılan
i k i y ü z kişiden 35'i gelmiş, iki t e ğ m e n dahil, geri kalanı
kaçmıştır. Bu v i l a y e t l e r d e halen 20 b i n kişilik dört T ü r k
t ü m e n i bulunmaktadır. Ç o ğ u Rusların bıraktığı askerî
m a l z e m e y i v e silahları kullanmaktadır. B u b ö l g e l e r d e
M ü s l ü m a n l a r ı n heyecanı, müttefik kuvvetlerinin b u l u n ­
mayışı, iç b ö l g e d e k i Hıristiyanların katledilmesine y o l
açabilir, Müttefik kuvvetleri g e l m e d e n p e k azı silahla-
nabilmiştir.
Mustafa K e m a l v e kliği şimdi A z e r b e y c a n ' ı n K a r a -
b a ğ y ö r e s i n d e 2.000 T ü r k askeri ile yerleşmiş b u l u n a n
ve y a k a l a n m a k t a n k o r k m a y a n E n v e r Paşa ile entrika ç e ­
viriyorlar. Planları, K u z e y A n a d o l u , Rus Ermenistanı,
A z e r b e y c a n , Iran v e Afganistan Müslümanlarını b i r
Pan-İslam-Turan i m p a r a t o r l u ğ u n d a birleştirmektir. B u ,
Tatarlar, T ü r k m e n l e r , K ü r t l e r v e T ü r k l e r gibi T u r a n
kökenli uluslardan da oluşabilir. T ü r k l e r doğal olarak
öbürlerini y ö n e t e c e k t i r .
G e ç e n O c a k ayında başka İttihat ve Terakki lider­
leriyle K a r a b a ğ ' a gelen E n v e r Paşa p r o p a g a n d a y ı y ö ­
netiyor ve İstanbul'dan para alıyor. A z e r b e y c a n birlik­
lerinin komutanı K e m a l Paşa adında b i r T ü r k genera­
lidir. Planları, şimdi düşmanca tavır takınan ve onları
bastırmak isteyen Müttefik girişimlerine m e y d a n o k u ­
yarak, M ü s l ü m a n l a r l a çevrili T ü r k ve Rus Ermenistan-
m d a k i Ermenileri temizlemektir. Barış Konferansının b u
b ö l g e l e r i n statüsünü saptamakta gecikmesi, planlarını
kolaylaştırmaktadır. K a r a b a ğ ' d a 300 bin Ermeni vardır.
Afganistan'da T ü r k l e r tarafından kışkırtılan ciddî ka-
rışıklıklar n e d e n i y l e , İngiliz subayları bu ü l k e y e git­
m e k üzere Kafkasya'dan ayrılıyorlar.
Baku'da 2.000 İngiliz askeri v a r ve bunlar g e ç e n

37
Haziran'da K a r a b a ğ ' d a k i Ermenilerin katlinden s o r u m ­
lu liderleri tutuklamak ve cezalandırmak için yeterli
sayıda değiller. İngilizler bu olayları ya ö n l i y e m i y o r l a r
ya da ö n l e m e k istemiyorlar, şimdi de daha önce silah-
kanlarda düzenleyici ve barış getirici b i r etki yaratabi-
lardan arındırılmış A z e r b e y c a n d a k i Ermeni bölgesinin
başına, ünlü M ü s l ü m a n ve T ü r k taraftarı lider S u l t a n o f u
getirdiler. İngiliz k o r g e n e r a l ' i Bridges, A z e r b e y c a n ' d a k i
bir i n c e l e m e gezisinden sonra, yanına oradaki İngiliz
komutanını da alıp Paris ve L o n d r a y a d ö n ü y o r .
İtalyanların Kafkasya'daki g ü ç sorunlarla başa
çıkması fiziksel ve parasal y ö n d e n olanak dışıdır. Tif­
lis'te durumu i n c e l e m e k için bulunan birkaç İtalyan su­
b a y ı İtalyanın başarısından kuşkuludurlar ve k ö t ü m ­
serdirler. Gürcülerin ve Tatarların, onları denetime ala­
cak herhangi b i r İtalyan girişimine sonuna kadar karşı
koyacaklarına inanıyorlar. İtalyanların eğilimlerini b i r
yana bırakırsak, b u r a d a sayıları sekiz-on bine inen İn­
gilizler, Ağustos'ta b ö l g e d e n t a m a m i y l e çekilecekler.
Buradaki ince sorunlara derinliğine bulaşmak istemi­
yorlar, b u n u yaparlarsa ö b ü r s ö m ü r g e l e r i n d e k i Müslü­
manların ayaklanmalarına y o l a ç a b i l e c e ğ i kanısındalar.
G e r ç e k buysa v e A z e r b e y c a n v e R u s Ermenistamn-
daki Ermeniler h i m a y e edilmiyecekse, kuşkusuz bunlar
ortadan kaldırılacaktır. Turancılık akımını denetim al­
tına almanın ve daha fazla kan d ö k ü l m e s i n i ö n l e m e n i n
y o l u , Kafkasya'nın y e n i statüsünü i v e d i ve kesin y o l d a n
saptamak, bu b ö l g e l e r i g ü ç l ü Müttefik kuvvetleriyle iş­
gal etmek, başlıca isyancı M ü s l ü m a n liderlerini tutukla­
y ı p sürgüne y o l l a m a k , ırk ve inancına b a k m a d a n b ü t ü n
halkı silahsızlandırmaktır. Yazılı b i r rapor yoldadır.
Ravndal, A m e r i k a n komiseri

38
II. BÖLÜM

ANADOLU — İSTANBUL ÇATIŞMASI


1919 yılının T e m m u z ayında d u r u m ş ö y l e : Mustafa
K e m a l Paşa v e arkadaşları bir y a n d a n A n a d o l u ' d a g e ­
rekli ö n l e m l e r i alırken, bir y a n d a n k o n g r e hazırlığı ile
uğraşıyorlar. 23 T e m m u z 1919 tarihinde Erzurum k o n g ­
resi toplanıyor. Damat Ferit'in ve İngilizlerin baskısıyla
Mustafa K e m a l Paşanın memuriyetine son veriliyor.
A n c a k E r z u r u m kongresi başarıyla sonuçlanıyor. B u n ­
dan sonra Sivas kongresi hazırlıklarına girişiliyor. Bu
arada İstanbul'un A n a d o l u y l a ilişkileri de yavaş y a v a ş
kesiliyor, 2 Eylül 1919 da Mustafa K e m a l ve arkadaş­
ları Sivas'a geliyorlar. İstanbul H ü k ü m e t i Sivas k o n g ­
resini baltalamak g ö r e v i n i Ali Galib'e veriyor. Bir y a n ­
dan da İngiliz ajanı Noel, Malatya'da ortalığı karıştırı­
y o r . Amerikalılar, E r m e n i s o r u n u n u incelemek üzere
Harboard başkanlığında bir heyeti T ü r k i y e ' y e g ö n d e r i ­
yorlar. H a r b o a r d A n a d o l u ' y a g e ç i p 22 E y l ü l 1919 da Si­
vas'ta Mustafa K e m a l ' l e g ö r ü ş ü y o r ve o l u m l u i z l e n i m ­
lerle ayrılıyor.

A n a d o l u ' d a ulusal akımı y ö n e t e n l e r i n e n ö n e m l i s o ­


runlarından biri de seçimlerin yapılmasıdır. A n c a k M u s ­
tafa K e m a l , y e n i Meclisin A n a d o l u ' d a , Rauf b e y ve

41
arkadaşları İstanbul'da toplanmasını istiyorlar. S o n u ç ­
ta y e n i Meclisin İstanbul'da toplanması kararlaştırı­
lıyor. Sivas kongresi kararlarım Padişah'a bildirmediği
gerekçesiyle D a m a t Ferit üzerine y a p ı l a n baskı üzeri­
n e , Damat Ferit kabinesi 1 Ekim' 1919 da istifa e t m e k
zorunda kalıyor.
B u d ö n e m l e ilgili A m e r i k a n b e l g e l e r i n d e C u m h u r i ­
yet ilânını isteyenlerin tutuklandığını g ö r ü y o r u z . D a ­
mat Ferit Paşa kabinesinin değiştirilmesi için girişilen
çabalar, H a r b o a r d heyetinin İstanbula gelişi, A l i G a l i p
olayı ayrıntıları ile anlatılıyor. İngiliz ajanı N o e l ' i n
K ü r t l e r arasındaki çabaları da bir r a p o r d a dile getiri­
liyor. Damat Ferit kabinesinin nasıl düştüğünü de bir
A m e r i k a n r a p o r u n d a n izliyebiliyoruz.

A N A D O L U İSYAN HALİNDE...

Telgraf
14 Ağustos 1919
İstanbul
Dışişleri Bakanlığına
Washington,
Türklerin işleri b i r bunalıma g i d i y o r . Müttefiklerce
işgal edilmemiş b ü t ü n A n a d o l u , H ü k ü m e t e karşı isyan
h a l i n d e g ö z ü k ü y o r . Harbiye Nazırı Nazım Paşa'nın, En­
ver'in amcası Halil Paşa'nın İstanbul'da hapisten kaç­
ması üzerine istifa ettiği ö n e sürüldü. G e r ç e k istifa n e ­
d e n i ise, iç b ö l g e d e k i d u r u m u n o n u eli k o l u bağlı h a l e
sokmasıdır. H ü k ü m e t i n yetkisi, ancak ç e v r e d e k i sınırlı
bir alanda g e ç i y o r .
Bu uyarıcı h a b e r l e r iki barış k o m i s y o n u tarafından
getirildi. Uşak ve Eskişehir gibi y e r l e r d e isyancıların
mahalli m e m u r l a r ı g ö r e v d e n alıp y ö n e t i m e el k o y d u k ­
ları bildirildi. K a b i n e n i n durumu ç o k zayıf ama Damat
Ferit paşa çekilse, b e l k i de yerine, g e n e aynı o k u l d a n
80 yaşındaki Damat Tevfik Paşa atanacak. A y r ı c a P a -
dişah'ın g ö r e v d e n alınıp, yerine, isyancı hareketin b e -

42
y i n l e r i sayılan a y d ı n l a r ı n tercih ettiği Veliaht'ın, M u s ­
tafa K e m a l partizanları tarafından padişah yapılması
olanaksız g ö r ü l ü y o r . Buradaki Müttefik komutanlar,
y a k ı n d a kendilerini halkın g ö z ü n d e n düşmüş bir h ü k ü ­
m e t i savunmak ya da rahatsız T ü r k kuvvetlerinin teh­
didi karşısında ç o k güç d u r u m d a bulabilirler. G e ç e n
pazartesi gecesi bir siyasal parti toplantısında, bazı h e ­
y e c a n l ı kişiler c u m h u r i y e t i n ilanını ö n e r d i l e r a m a h e ­
m e n tutuklandılar.

MİLLİYETÇİLER HÜKÜMETİN
DEĞİŞTİRİLMESİNİ İSTİYOR

Telgraf
28 Ağustos 1919
İstanbul
Dışişleri Bakanlığına
Washington

İvedi
İsyancılar tarafından yönetilen b ö l g e y e g i r m e y e izin
verilen A m e r i k a n tanıklarından alınan b i l g i y e göre, söz
konusu olanlar iki k o n u üzerinde durmaktadırlar. B i r i n ­
cisi, İzmir'den Yunan birliklerinin çekilmesi, istemle­
rini Müttefikler katında d e s t e k l i y e c e k b i r h ü k ü m e t d e ­
ğişikliği, ikincisi, hükümetin y ü r ü t e c e ğ i görüşmeler so­
n u n d a Yunanlılar çekilmezse, Yunanistana savaş ilan
etmek.. Bu görüş, Y u n a n inatçılığını desteklerse M ü t t e ­
fik ülkelere savaş açmayı da kapsamaktadır. Y u n a n
aleyhtarı milliyetçi, hareket, A n a d o l u y a yayılmakta ve
ihtilâl sözü sık sık duyulmaktadır. İsyancı h ü k ü m e t i n
adı Heyeti T e m s i l i y e d i r . K u v v e t l e r i n e Kuvay-yı Milliye
denilmektedir. Sivas'taki kongre, delegelere t o p l a n m a k
için daha fazla süre- kazandırmak amacıyla 5 E y l ü l e er­
telendi. İç b ö l g e l e r d e k i gelişmeler b e n i m daha ö n c e k i
beyanlarımı doğrulamaktadır. Barış konferansı istek-

43
lerini T ü r k i y e y e k a b u l ettirmek isterse, ç o k sayıda b i r
k a ç b ü y ü k işgal o r d u s u gerekecektir.
Bristol

HARBOARD HEYETİ

Telgraf
13 Eylül 1919
İstanbul
Dışişleri Bakanlığına
Washington,
Başkan W i l s o n ' u n T ü r k Hükümetine gönderdiği
uyarı notası, b o ğ u l m a k t a olan b i r insanın umutsuzluğuy-
la Başkan'ın 12 kuralına sarılan T ü r k ordusu i ç i n d e d e ­
rin b i r izlenim yarattı. Bu cankurtaran simidinden m a h ­
r u m olurlar d i y e genellikle o l a y çıkmasından k a ç ı n m a ­
ya çalışıyorlar. M i l l i y e t ç i l e r de İngiliz birliklerinin Si­
vas'a y ö n e l d i k l e r i haberini dikkatle izliyorlar, ç ü n k ü
isyancıların silahla direnmeleri ihtimali var. A y r ı c a
D o ğ u ' d a Ermenilerin v e Kürtlerin olayları kışkırtıp
T ü r k davasına zarar v e r m e l e r i n d e n de ç e k m i y o r l a r . Ba­
na Erzurum'da, karışıklık çıktığında suçluluğu sapta­
m a k için bir K o n s o l o s g ö r e v l e n d i r m e y i önerdiler. Y e r e l
entrikacılar için G e n e r a l H a r b o a r d ' u n gezisi, b i r fırsat
olabilir, ancak A m e r i k a l ı l a r ı n tehlike ya da zorlukla
karşılaşmayacaklarına inanılıyor. B i r süre ö n c e Dr. B a r -
t o n da karışıklık b ö l g e s i n d e n g e ç m i ş ve sadece iyi niyet­
le karşılanmıştı. G e r ç e k t e n ( O k u n a m a d ı ) 1ar, T ü r k l e r e
dostluk b e s l e m i y o r l a r ve fiilen onlara bağlılıktan kur­
tulmak istiyorlar. B u n u n l a beraber, aynı zamanda A m e ­
rikalılardan ç o k şey bekledikleri için Harboard gezisine
m ü d a h a l e etmeleri u z a k bir olasılıktır. Buradaki İngi­
liz Yüksek K o m i s e r i n e H a r b o a r d ' u n n e r e l e r e gideceğini
anlattım v e b u k o n u y u , g ö r e v b ö l g e s i Kürdistan'ı v e
Ermenistan'ın bazı b ö l g e l e r i n i içine alan Feld Mareşal
A l l e n b y ' y e bildirmesini istedim. T ü r k isyancılarına g e ­
lince, bir ö l ç ü d e İtalya hariç, A v r u p a kaynaklarından

44
h e r h a n g i bir sempati b e k l e m e d i k l e r i için, A m e r i k a n
h e y e t i n i n g ö n l ü n ü almak için ellerinden geleni belki
de yapacaklardır. Türk Hükümeti, b i z i m tarafımızdan
v e r i l e n ilhamla, g ö n d e r i l e n İsveç büyükelçiliği notasının
ö z ü n e d u y d u ğ u hiddeti, telgrafla bildirdi ama görünüşe
bakılırsa b u n a resmî b i r yanıt v e r m e m e y i kararlaştır­
m ı ş durumda. H ü k ü m e t gazeteleri H a r b o a r d gezisine d e ­
ğinmediler. H a r b o a r d İstanbul'dayken üstü kapalı ola­
rak amacının Y a k ı n - D o ğ u ' d a bazı i n c e l e m e l e r y a p m a k
o l d u ğ u n u belirtti. General Harboard, Mc Coy ve b e n
özel olarak y a p t ı ğ ı m ı z toplantıda Sadrazam'a v e T ü r k
H ü k ü m e t ü y e l e r i n e resmî başvuruda b u l u n m a m a k ka­
rarını verdik. İsyancılar, A m e r i k a l ı l a r ı n eğilimini açık­
ladıkları için, H ü k ü m e t belki de bu d u r u m a p e k az
şaşırmıştır. Ermeni, R u m ve y a b a n c ı gazeteler ise H a r ­
b o a r d k o m i s y o n u n a değinerek özellikle Ermeni s o r u n u ­
nu inceleyeceğini ö n e sürdüler. G e n e l olarak Haskell ve
Harboard k o m i s y o n l a r ı n ı n gelişi, Olympia gemisinin K a ­
radeniz'i ziyareti, Yakın-Doğu'da A m e r i k a n ilgisinin
artmaya başlamasının kanıtları o l a r a k , y o r u m l a n d ı .
Ravndall, Amerikan Komiseri.
Bristol

D A M A T FERİD SALLANIYOR

Telgraf
18 Eylül 1919
İstanbul
Dışişleri Bakanı,
Washington
K a b i n e n i n b i r kaç g ü n daha dayanması z o r g ö r ü ­
n ü y o r , 9-10 bakan, asîlerden y a n a gibi. Osmanlı Ban-
kası'ndan alınması kararlaştırılan b o r ç suya düştü. İs­
tanbul v e A n a d o l u h e m vergiler, h e m d e gıda b a k ı m ı n ­
d a n birbirinden ayrılmış durumda. Eskiden T r a b z o n v a ­
lisi, daha sonra B e y r u t valisi o l a n B e k i r Sami'nin is­
yancı hükümetin başı o l d u ğ u bildiriliyor, askerî liderler

45
ise, Mustafa K e m a l , R a u f ve K ü ç ü k Talat'tır. İzzet P a -
şa'yı sadrazam olarak istiyorlar. Padişah'ın durumu d e ­
ğişmiş değil ama Ferit Paşa'ya bağlı kalırsa durumu sar­
sılabilir. Çünkü Veliaht kabinede Milliyetçilerin isteğine
u y g u n bir değişiklikten yana.
Ravndal, A m e r i k a n K o m i s e r i
A m e r i k a n Elçiliği

BİR KÖPRÜ UÇURULDU

Telgraf
18 Eylül 1919
İstanbul
Dışişleri Bakanı,
Washington,
(okunamadı) ile A n a d o l u arasındaki d e m i r ­
y o l u n d a bir k ö p r ü m u h t e m e l e n orada kendilerini yerleş­
t i r m e y e çalışan asî kuvvetler tarafından havaya u ç u ­
rulmuştur. 20 inci k o l o r d u n u n k o m u t a m Ali Fuat Paşa
istifa etmiştir, şimdi asî kuvvetlerin askerî harekâtını
yönetmektedir. Jandarma k o m u t a n ı K e m a l Paşa'nın
asîlerle g ö r ü ş m e k üzere b u g ü n A n a d o l u ' y a g e ç e c e ğ i
bildirilmişse de sonradan b u n d a n cayılmıştır. İttihat ve
Terakki d ö n e m i n i n Şeyhülislâmı Musa K â z ı m Efendi
için verilen ö l ü m cezası Padişah tarafından sürgüne
çevrilmişti. Bursaya sürgüne g ö n d e r i l e c e k k e n b u r a y a
milliyetçilik bulaştığı için E d i r n e ' y e gönderilmiştir.
B ü t ü n bunlara karşın, buradaki milliyetçiler o kadar
k a n d ö k ü c ü g ö r ü n m ü y o r l a r v e özellikle İngilizlerin k e n ­
dilerine karşı askerî güçle ç ı k m a s ı n d a n korkuyorlar.
İstanbul Hükümetini d e v i r m e d e n kış gelirse, milliyetçi
akım çözülebilir. Mustafa K e m a l ' l e birleştiği s ö y l e n e n
Cavit b e y ' i n şimdi de İtalya'ya gittiği bildirildi.
Ravndal, A m e r i k a n K o m i s e r i
A m e r i k a n Elçiliği

46
ALİ GALİP OLAYI VE KÜRTLERİ KIŞKIRTMA

Telgraf
27 Eylül 1919
İstanbul
Dışişleri Bakanı,
Washington
A n a d o l u ' d a k i d ö r t k o l o r d u n u n komutanları, y e n i
30 u n c u k o l o r d u k o m u t a n ı A l i Fuad, 15. kor. k o m u t a n ı
K â z ı m Karabekir, 13. kor. komutanı C e v d e t ve 3 ü n c ü
k o r . komutanı Selahattin, Padişah'a bir muhtıra g ö n d e ­
rerek, Kabineyi, Türkleri b ö l m e k , b ö y l e c e ulusun ya­
b a n c ı gücünü azaltmakla görevli y a b a n c ı parayla satın
alınmış ajanlardan kurulmuş o l m a k l a suçlamışlardır.
Bu politikacıların bu yolla iktidarda kalmayı başardık­
ları belirtilmiştir. Harput valisi Galib beye atıfta b u ­
lunularak, onun Kürtleri milliyetçi örgüte karşı kış­
kırttığı ve T ü r k birliğine karşı K ü r t bağımsızlık hare­
ketini bir silah gibi kullandığı öne sürülmüştür. G ö r ü ­
nüşe göre milliyetçi akım gelişmeye d e v a m etmektedir.
İngiliz Yüksek komiseri, düzeni sağlamak için ne y o l u
tutmak gerektiği konusunda kararsız o l d u ğ u n u dün b a -
n o söyledi. R a v n d a l , A m e r i k a n K o m i s e r i .
A m e r i k a n Elçiliği

BRİSTOL, K A F K A S Y A ' Y A AMERİKAN ASKERİ


G Ö N D E R M E ÖNERİSİNE K A R Ş I Ç I K I Y O R

Telgraf
30 Eylül 1919
İstanbul
Dışişleri Bakanı,
Washington
Yüksek askeri yetkililerin resmen tanıdığı ajan,
İngiliz subayı Noel'in, resmî girişimlerde bulunduğu (at­
lanmış) en güvenilir kaynaktan teyid edilmiştir. N o e l ' l e
birlikte bazı g e n ç Kürtler, Kürtleri ayaklanmaya kış-

47
Isırtmaktadır. A y r ı c a İngiliz k o m u t a n ı tarafından imza­
lanmış İngiliz propagandası y a p a n broşürler Kürtler
arasında dağıtılmıştır. Düzeni k o r u m a k için T ü r k bir­
likleri gönderilmiştir. D o ğ a l olasılık, karışıklık çıkarsa,
İngilizlerin düzeni k o r u m a k için g e l e c e k l e r i v e b ö y l e c e
işgal alanını genişletecekleri y o l u n d a d ı r . İngilizler iş­
gallerini k u z e y e d o ğ r u genişletmek v e Kürdistan'ın
b i r b ö l ü m ü n ü daha ele g e ç i r m e k istiyorlar, bu General
Allenby'nin İngiliz siyasal subayı tarafından da teyid
edilmiştir. Gittikçe daha iyi ortaya ç ı k ı y o r ki İngilizler
Kürtleri kullanarak milliyetçi akımı b o ğ m a k istemek­
tedirler. T r a b z o n ' u n b e k l e n m e d i k b i r b i ç i m d e işgali b u
y o l d a bir adımdır. A y n ı biçimde T ü r k kuvvetlerinin
Rus sınırında yığıldığı y o l u n d a k i haberler de İngiliz
kaynaklarından gelmiştir. B ö y l e c e Milliyetçileri, E r m e ­
ni aleyhtarı kışkırtmalarda ö n e s ü r m e k istiyorlar, o y s a
g ü v e n i l i r kaynaklar ne b ö y l e kışkırtmaların, ne de y ı ­
ğ ı n a k o l d u ğ u n u göstermektedir. E n s o n raporlar, Y u ­
nanlılara karşı ve m u h t e m e l e n D o ğ u ' d a İngilizlere karşı
olanlar dışında, E r m e n i l e r e karşı olağandışı b i r kış­
kırtma olmadığını, karışıklar b u l u n m a d ı ğ ı n ı b e l i r t m e k ­
tedir. Amerikan, Kafkasya'ya b i r l i k l e r gönderirse h e m
Türklerin, h e m d e K ü r t l e r i n h u s u m e t i n i çekeceğini, d o -
layısıyle o zaman T ü r k l e r i n İngilizlere yanaşacağını
İngilizler ç o k iyi bilmektedir. B u n e d e n l e Kaskasya'ya
k u v v e t g ö n d e r m e y e kesinlikle karşıyım. Şu akılda tu­
tulmalıdır ki, biz bu ülkelerle h i ç savaşmadık ve b u ­
g ü n k ü d u r u m T ü r k i y e ile savaşta olan ülkeler tarafın­
d a n yaratılmıştır. D o l a y ı s ı y l e o ülkeler, yani İngiltere,
Fransa ve İtalya, barış i m z a l a n ı n c a y a kadar bu ü l k e d e
m ü t a r e k e koşullarını uygulamalıdır. K u v v e t g ö n d e r i r ­
sek bu, T ü r k i y e y e savaş ilâm anlamına gelir ve d ü n y a ­
n ı n b u b ö l g e s i n d e k i etkimizi yitiririz. A y r ı c a b u etki
şimdiki barışın tek güvencesidir. Bristol.

A m e r i k a n Elçiliği

48
D A M A T FERİT'İN D Ü Ş Ü Ş Ü

Telgraf
5 E k i m 1919
Dışişleri Bakanlığı,
Washington
D ü n Damat Ferit H ü k ü m e t i n i n d ü ş ü ş ü ve Ali Rı-
za'nın y e n i h ü k ü m e t i kurmakla görevlendirilmesi, m i l ­
liyetçi partinin g ö z l e görülür ilk zaferidir. Başarı ö l ç ü ­
l ü d ü r a m a g e r ç e k t i r . D e n e t i m b e l k i de Sadrazam İzzet
Paşa tarafından m i l l i y e t ç i l e r e garanti edilmiştir. Rıza
h ü k ü m e t i n i n g e ç i c i o l d u ğ u n a inanılmaktadır. H ü k ü m e ­
tin düşüşü, m i l l i y e t ç i güçlerin iç b ö l g e l e r d e n , K a r a d e ­
niz v e M a r m a r a kıyılarına şiddete b a ş v u r m a y a g e r e k
k a l m a d a n i l e r l e m e l e r i y l e aynı z a m a n a d e n k gelmiştir.
Adapazarı, İ z m i t , . . . . . . . . d a ayın 3 0 u n d a mahalli y ö ­
neticiler y e r i n e milliyetçiler geçmiştir, ayın birinde, h e r
y e r d e n (?) otuz m i l uzaklıkta o l a n K a r a m ü r s e l ' i işgal
etmişlerdir. A y r ı c a d ü n de Samsun işgal edilmiştir. Bu
harekâta 150 b i n kişilik 8 m i l l i y e t ç i k o l o r d u n u n katıl­
d ı ğ ı b i l d i r i l m e k t e y s e de, b u r a k a m abartılmıştır.
Ş i m d i k i b u n a l ı m , Sivas k o n g r e s i n i n isteklerinin Da­
mat Ferit tarafından Padişah'tan g i z l e n m e s i sonucu o r ­
taya çıkmıştır. Aynı zamanda, M ü t t e f i k yüksek k o m i ­
serlerinin Mustafa K e m a l ' e karşı ö n l e m alınmasını iste­
m e l e r i üzerine, B a b - ı A l î , Cemal Paşa'nın eski k u r m a y
b a ş k a m Ali Fuat Paşa'yı Eskişehir'e g ö n d e r m i ş , o da
y o l d a rasladığı b i r l i k l e r d e n j a n d a r m a derlemiştir. Es­
kişehir'e varışta Ali Fuat, h e m e n M i l l i y e t ç i l e r safına
geçmiştir. A ş a ğ ı d a k i telgrafı 2 3 ü n c ü k o l o r d u k o m u ­
tanı K â z ı m b e y v e A l b a y K a r a . . . . . . ile birlikte i m z a ­
lamış v e Padişah'a göndermiştir:
«Bizi kana susamış gibi gösteriyorsunuz. Böylece
bizim adımızı lekeliyorsunuz. Biz kan dökücü değiliz.
Bizim siyasetimiz vatanın çıkarlarını korumaktır. D i ­
leğimiz bugünkü hükümeti görevden alıp onların yeri­
ne milletin itimadını sağlayan kişileri g e t i r m e n i z d i r .
B i z i m amacımıza karşı k o y a n b ü t ü n valileri g ö r e v d e n

49
alınız. Anadoluda bize karşı çalışan ajanlarınız, şim­
diden hak ettikleri cezayı almışlardır. Kürtleri bize kar­
şı kışkırtmak istiyorsunuz, ama başaramayacaksınız.»
Bu kestirme isteği, Sivas kongresinin Sadrazama
gönderdiği bir ikincisi izlemiştir:
«Anavatan'ın çıkarlarını şerefle korumadığınıza ve
bizim öğütlerimizi dinlemediğinize göre, size karşı ge­
rekli kararlan almış bulunuyoruz ve bu kararların uy­
gulanışı gecikmeyecektir. Onları hemen göreceksiniz.»
Yukardaki telgraflar alınınca, İstanbul'daki Milliyet­
çi liderler, hem Bab-ı Alî'yi hem de Sarayı sarıp, Ferid
kabinesinin düşürülmesini başarıyla istemişlerdir. Öğ­
leden sonra üç bakan istifa etmiş, ötekiler hemen on­
ları izlemişlerdir. Belirtildiğine göre Damad Ferid, inad
etmiş, en sonunda istemiye istemiye o da direnmekten
caymıştır. Padişah, hükümeti kurması için Tevfik Pa-
şa'yı çağırmış ancak o da reddetmiştir. İzzet'in, kabine­
yi tamamen Milliyetçilerden oluşturulacağı bilindiğin­
den, durum daha olgun olmadığı için, onun adı öne sü­
rülmemiştir. Bir uzlaşma olarak Ali Rıza bulunmuş, o
da dün öğleyin kabinesini kurmuştur. Kabinede eski se­
kiz bakanla, beş yeni bakan bulunmaktadır. Sonuç,
özetle, Türkiye'de Amerikanın etkinliğini büyük ölçüde
arttırmıştır. Belki de bırakışmayı isteyen bütün parti-
lerin kıskançlıklarını ve entrikalarını arttırmaya ,zor-
luyacaktır, ama onların Milliyetçileri baskı altına almak
istemeleri içten değildir. Müttefikler şimdi Milliyetçileri
denetim altına almaya çalışacaklar ve düzeni korumak
bahanesi altında eski siyasetlerini sürdüreceklerdir. İç
bölgelerdeki Amerikalıların ve Hıristiyanların güvenliği
Milliyetçilerin başarısıyla belki artmış olmaktadır. Hiç
b i r yerde asîlerin isteğiyle bir şiddet olayı beklenmiyor.
Yeni beş bakanın adları şöyledir: Sadrazam Ali Rı­
za, Şeyhülislam: Haydarî zade İbrahim, Harbiye Nazı­
rı: Cemal Paşa, (Milliyetçidir), İçişleri bakanı: Damad
Şerif, Dışişleri bakanı: Mustafa Reşit, Devlet bakanı:
Abdurrahman.
Bristol
Amerikan Elçiliği
50
İLGİNÇ BELGELER

Bu kez bir dizi ilginç Amerikan belgesi ile karşı­


laşıyoruz: Bunlardan biri Enver Paşa ve Turancı güç'-
ten söz açıyor. Eldeki telgraf kısa da olsa müttefikler
arasındaki Enver Paşa ürküntüsünü gösteriyor. Birinci
Dünya Savaşı sonunda İttihat ve Terakki iktidarı yıkıl­
mış, liderleri yurt dışına gitmişti ama özellikle İngi­
liz'ler sürekli bir İttihat-Terakki korkusu ve kuşkusu
içindeydiler. Amerikalılar da onlardan esinleniyorlardı
anlaşılan. Belki de bu nedenle olacak Mustafa Kemal
ve arkadaşları sık sık Ittihat'çılarla ilişkileri olmadığını
belirtmek zorunda kalmışlardır.
Başka bir belgeden, ünlü İngiliz casusu Sait Molla'-
nın Nutuk'da belirtilen mektuplarının Amerikalılara
sızdırıldığını anlıyoruz.
Bir de İngiliz casusu Lawrence'le Paris'te yapılan
bir görüşmenin tutanağı var.

ENVER P A Ş A V E TURANCI G Ü Ç

Telgraf
İstanbul
3 Kasım 1919
Dışişleri Bakanlığı,
Washington,
Onbeş Kasım'da Suriye'den gelerek, İngiliz'leri tak­
viye için, İstanbul bölgesinde toplanmış bulunan Fransız
birliklerinin ayrılması eğilimi, başkentte Fransız pres-

51
tijini arttıracaktır. Ç ü n k ü onların b u r a d a k i varlığı p e k
h o ş karşılanmıyor. M i l l i y e t ç i ç e v r e l e r b u davranışın
Fransızlar açısından akıllıca o l d u ğ u n u belirtiyorlar.
G e n e d e T ü r k i y e n i n g e l e c e ğ i k o n u s u n d a b i r İngiliz-
Fransız-İtalyan anlaşması m e v c u t değil. S a n ı y o r u m b u ­
radaki İngilizler, m e r k e z i Kafkaslarda o l a n Enver Paşa
tarafından yönetilen, ayrıca Mısır ve Hindistan'da İ n ­
gilizleri rahatsız e t m e y i a m a ç l ı y a n Turancı görüşün g ü ­
cünü anlamıyorlar sanıyorum. B u a k ı m dinî o l m a k t a n
ç o k ırkçıdır. M ı s ı r ' d a y e n i patlamalar o l a c a ğ ı haberini
güvenilir kaynaklardan aldım. T u r a n c ı l ı ğ a karşı en iyi
ç a r e Rusların K a f k a s y a ' y ı işgalidir v e b u n d a İngilizlerin
G ö n ü l l ü O r d u ' y u s o n zamanlarda desteklemeleri hesa­
ba katılabilir. Stanav.
Amerikan Elçiliği

TÜRK ULUSU MİLLİYETÇİLERİN YANINDA

Telgraf
E k i m 1919 ( G ü n ü belli değil)
İstanbul
Dışişleri Bakanlığı,
Washington
İki üç hafta öncesine k a d a r m i l l i y e t ç i akım, ö n ü ­
ne ç ı k a n herşeyi dirençsiz silip s ü p ü r e c e ğ e b e n z i y o r d u .
Milliyetçi h a r e k e t g e n e d e g ü ç l ü v e muhalefet basının­
daki yolsuzluk iddialarına karşın seçimlerin yapılması
olasılığı var, v e s o n u ç Milliyetçilerin çoğunluğu elde
etmesi, ardından İzzet ya da Tevfik'in kabine kurması,
bunların d a koşulların elverdiği ö l ç ü d e ş o v e n olmaları
beklenebilir; A n c a k d u r u m muhalefetin de, y e r e l H ı ­
ristiyan kuruluşları ve Entente Liberal (Hürriyet ve İti­
laf?) aracılığıyla İngilizlerden g ü v e n v e y a r d ı m alarak
g ü c ü n ü arttırdığını g ö s t e r i y o r . . R u m l a r , E r m e n i l e r v e
Y a h u d i l e r seçimlere katılmaktan k a ç ı n m a y ı kararlaştır­
dılar, d o l a y ı s ı y l e o n l a r ı n Entente Liberal ile ilişkileri
y o k . D o ğ u ' d a eski o k u l d a n T ü r k l e r tarafından kışkırtı-

52
lan Kürtler, h a y d u t l u ğ u canlandırarak ya da Mustafa
K e m a l ' i n ö r g ü t ü n ü g ö z d e n düşürmek y o l u y l a M i l l i y e t ­
ç i l e r e zorluklar çıkarıyorlar. S e ç i m l e r d e n önce, M ü t a ­
r e k e koşulları altında İngiliz işgalini daha genişleterek
Milliyetçilere dert ç ı k a r m a k plânlanmıştır. B ö y l e c e F e ­
rit Paşa y e n i d e n iktidara g e l e c e k ve T ü r k sorununa
İngiliz ç ö z ü m ü k o n u s u n d a b i r a d ı m d a h a atılmış ola­
caktır. Padişah da İngiliz görüşüne o kadar bağlıdır ki,
Milliyetçiler, b u g ü n k ü kabinenin değişmesinin Ferit Pa­
şa'nın y e n i d e n iktidara gelmesine vesile olacağından
korkmaktadırlar. A n c a k son zafere inananlar tarafın­
d a n desteklenen Milliyetçilerin b u g ö r ü ş e kapılabilecek-
leri p e k sanılmıyor. Bu durumda, Paris'te Türklerin,
D a m a t Ferit Paşa'nın yaptığı gibi b ü t ü n suçu b i r İttihat
ve T e r a k k i partisine y ı k m a s ı olanağı olmayacaktır. Sa­
vaştan ö n c e ve savaş sırasında İttihat ve Terakki, Jön
Türkleri'nin o l d u ğ u gibi, b u g ü n d e Milliyetçilerin, T ü r k
ulusunu yanlarına aldıklarında kuşku yoktur.
Ravndal, Amerikan Komiseri
Amerikan Elçiliği

53
SAİD M O L L A N I N MEKTUPLARI
AMERİKALILARA SIZDIRILIYOR

İngilizlere çalışan Said Molla'nın Rahip Frew'e yaz­


dığı mektuplar Milliyetçilerin eline geçiyor. Milliyetçi­
ler bunu kullanmak istiyorlar. Bu arada mektupların
çevirilerini Amerikalılara sızdırıyorlar. Atatürk de bu
mektuplardan Büyük Nutuk'da söz açar ve örneklerini
verir. Şimdi Amerikalüar bu mektupları alınca ne yap­
mış ve ne düşünmüşler onların belgelerinden öğrene­
lim:

RAPOR

Avrupa sularındaki Amerikan deniz kuvvetleri


U.S.S. Chattanooga, A m i r a l gemisi

Kuvvet Komutanlığından
Dışişleri Bakanlığına, Washington
Konu : İngiliz yanlısı « T u r k i d j e S t a m b o u l l » gaze­
tesi başyazarı ve İngiliz Muhipleri Derneği
önde gelen üyesi S a i d Molla'nın yazdığı
iddia edilen mektuplar.
1 — Dışişleri bakanlığına yazılan bu rapor Kuv­
vet komutanının mektupları arasında çıkmıştır.
Özel Birleşik Devletler Elçiliği
İstanbul, Türkiye
10 Kasım 1919

54
İstihbarat raporu
Konu : İngiliz yanlısı «Turkidje Stamboul» ga­
zetesi başyazarı, İngiliz Muhipleri Derne­
ği önde gelen üyesi Said Molla'nın yaz­
dığı iddia edilen mektuplar.
Kaynak : Türkler, Milliyetçi parti taraftarları.
İçindekiler : Ekteki mektuplar Mustafa Kemal'in
yönettiği Türk milliyetçi akımının yandaşları tarafın­
dan verilmiştir. Amaçları, İstanbuldaki İngiliz Yüksek
Komiserliği ile ilişkileri bulunan İngilizlerin, rüşvet
ve başka yollarla milliyetçi akımı nasıl tahrip etmeye
çalıştıklarını, seçimleri engellemeye, Hürriyet ve İtilaf
partisini iktidara getirmeye uğraştıklarım, Barış kon­
feransı sonucu «doğacak» Türkiyenin geleceği konusun­
da Padişah'la nasıl gizli yapmaya çaba harcadıklarını
göstermektir.
2 — Mektuplardan çoğunun İngiliz kilisesi din
adamlarından, uzun yıllardır İstanbulda oturan ve İn­
giliz yüksek komiserliği sivil memurlarıyla yakın iliş­
kisi olan Rahip Dr. Frew'e yazıldığı öne sürülmekte­
dir. Rahip Frew Yüksek Komiserlikte özellikle Mr. Hoh-
ler ve Mr. Ryan'la ilişkilidir. (Mektuplarda geçen Mr.
T.R.R. ve Mr. R kısaltmalarının Ryan'ı işaret ettiği öne
sürülmektedir.) Sir Adam Block Duyunu Umumiye'nin
başıdır. Türklere yakın ve Rum aleyhtarı olduğuna ina­
nılır. Mektuplarda adı geçen Türkler ise, karmaşık
Türk siyasal yapısında çeşitli kamplardaki kişilerdir.
3 — Said Molla Milliyetçi partideki düşmanları ta­
rafından çok düşük ahlâkta bir kişi olmakla suçlanmış­
tır. Belirttiklerine göre Turkidje Stamboul adlı gazete­
si İngiliz büyükelçiliğinden aylık 3.000 liralık destek
görmektedir. İngiliz Muhipleri Derneğinde önemli b i r
yeri vardır.
4 — Ekteki mektupların sahte olmadığını belirten
bir kesin kanıt yoktur. Elçiliğe verilmesi daha başka
bir amacın bulunduğunu işaret etmektedir. Mektuplar
iki ayrı kaynaktan gelmiştir Ve üçüncü bir kaynak bel­
ki de aynı materyali vermeyi önermiştir. Mektuplar kır-

55
mızı v e m a v i ile işaretlenmiştir. K ı r m ı z ı l ı l a r b i r k a y ­
naktan, m a v i l e r başka bir k a y n a k t a n gelmektedir. B i r ­
birine benzer mektuplar, aynı m e k t u p t a n yapılmış iki
ayrı çeviriyi göstermektedir.
5 — Mektupların T ü r k ç e d e n çevirildiği bellidir.
A y r ı c a sahte o l u p olmadıklarını saptamak için b i r u z ­
m a n a verilip dikkatli karşılaştırmalar yapılması telkin
edilmiştir.
6 — Bildirildiğine g ö r e mektuplar, Said M o l l a ' n ı n ,
dosyasından, e v i n d e k i b i r M i l l i y e t ç i ajan tarafından
k o p y a edilmiştir. B u dosyanın fotoğraf kopyalarının d a
y a k ı n d a verilebileceği, ayrıca g ö n d e r i l e c e ğ i bildirilmiş­
tir.
7 — İngiliz yetkililerinin bu iddialara karşı tavrı
İngiliz M u h i p l e r i D e r n e ğ i n d e n y a n a g ö z ü k ü y o r . V e İ n ­
giliz yandaşı y e r e l basın, yazarca i y i bilinmektedir. İ n ­
giliz Yüksek komiserliği üyeleri, T ü r k i y e d e İngiliz d e ­
netimini savunan ü ç - d ö r t y a y ı n organına para v e r d i k ­
leri ya da rüşvet dağıttıkları y o l u n d a k i iddiaları alın­
ganlıkla reddetmektedirler. B u g i b i Türklerin k e n d i l e r i ­
ne k u r y a p t ı ğ ı m , izlediğini ve başlarının etini yediğini,
onlara cezalarını verdiklerini söylemektedirler. D e d i k ­
lerine bakılırsa, Türkler, sizi k e n d i siyasal o y u n l a r ı n a
sokmakta, sonra d a y a b a n c ı y ı y ü z üstü b ı r a k m a k g i b i
eski numaralarını oynamaktadırlar. K u ş k u s u z b u o y u n
daha ö n c e o y n a n m ı ş v e İngilizler hayretler i ç i n d e kal­
mışlardır.
8 — Bu n e d e n l e , m e k t u p l a r ı n gerçekliğini İngiliz­
lerin gözleri ö n ü n e k o y m a k ş i m d i l i k u y g u n g ö r ü l m e ­
miştir. Bu a d ı m iki k o m u t a n l ı ğ ı n subayları arasındaki
yakınlık n e d e n i y l e ilerde atılabilir. B ü t ü n T ü r k parti­
lerinin, Müttefikler arasına anlaşmazlık tohumları e k ­
m e y e çalıştıkları v e b u anlaşmazlıktan Barış g ö r ü ş m e ­
lerinde yarar u m d u k l a r ı bilinmektedir. A y r ı c a m e k t u p ­
ların b i r k o p y a s ı n ı n Fransız yetkililerine de verildiği,
onların da Parise gönderdiğine, inanılmaktadır. M i l l i y e t ­
çi ç e v r e l e r e g ö r e , Fransızlar Mustafa K e m a l ' i n partisini
kazanmak için uğraşmaktadır.

56
9 - Öte yandan, mektupların g e r ç e k olması o l a ­
sılığı da güçlüdür. Bu durumda, İngilizlerin T ü r k i y e d e
uyguladıkları geniş entrika ve oynadıkları kötü rol,
Milliyetçilerin yandaşlarınca her zaman söylendiği g i b i
kanıtlanmaktadır. B u n a da a l d ı r m a m a k zordur.(*)

(*) Said Molla'nın mektupları Nutuk'da yayınlandığı için burada


yer vermiyoruz.

57
LAWRENCE'İN GÖRÜŞLERİ

Amerikalılar o zamanlar Y a k ı n - D o ğ u işlerinde y e ­


niler. P e k b i l m i y o r l a r b u b ö l g e d e n e o l u p bittiğini. P a ­
ris'te Barış Konferansı g ö r ü ş m e l e r i o l u r k e n , o r a d a b u ­
lunan Albay Lawrence ile b i r A m e r i k a n temsilcisi,
Türkler, Ermeniler ve Yakın-Doğu sorunu konusunu
g ö r ü ş ü y o r . Ü n l ü casus L a w r e n c e b u ! O n u n ilginç g ö ­
rüşlerini, bu g ö r ü ş m e d e n sonra hazırlanan tutanaktan
ö ğ r e n i y o r u z . L a w r a n c e b i r E r m e n i devleti kurulamıya-
cağını, Türklerin ise 30 yılda sağlıkla ayağa kalkıp y e ­
n i d e n fetih düşlerine d a l a b i l e c e ğ i m s ö y l ü y o r !

A m e r i k a Birleşik Devletleri
T a m yetkili temsilciliği

Paris, 19 K a s ı m 1919
Önemli
Sayın Dışişleri Bakanına,
Washington
Efendim,
Bakanlığın bilgisi için, Barış Komisyonunun bir üye­
sinin son günlerde Albay Lawrence ile yaptığı bir gö­
rüşmenin tutanağını saygıyla arz ediyorum.
Saygılarımı sunarım efendim,
Tam Yetkili Komiser
hizmetkârınız
(İmza okunamadı)

58
Dışişleri Bakanlığı
Bakan yardımcısı ofisi
15 Aralık 1919
Mr. Sweet:
A l b a y L a w r e n c e yaşamının b ü y ü k b i r b ö l ü m ü n ü
Y a k ı n - D o ğ u ö ğ r e n c i s i olarak g e ç i r m i ş b i r g e n ç İngiliz
subayıdır. Savaş süresince T ü r k l e r i n b ö ğ r ü n d e b i r y a ­
r a a ç m a k için, A r a p ordusu k u r m a k v e A r a p l a r ı T ü r k
i m p a r a t o r l u ğ u n d a n a y ı r m a k için ç a b a harcamıştır. B u n ­
da da b ü y ü k ö l ç ü d e başarılı olmuştur.
Hicaz kralını bağımsız bir krallık olarak tahta
oturtan odur. Paris barış konferansında Hicaz'ın temsil
edilmesini sağlıyan o d u r . Paris'te Faysal'ın danışmanı,
ç e v i r m e n i ve g e n e l sözcüsü olarak görünmüştür. A s l ı n ­
da Paris'te Hicaz'ı temsil eden o olmuştur. Y a k ı n - D o ğ u
k o n u s u n d a ç o k d e r i n ve uzağa v a r a n görüşleri o l d u ğ u ­
na i n a n ı y o r u m .
C.A.IÎ.

Alb. Lawrence ile g ö r ü ş m e tutanağı

3 K a s ı m 1919
Ermenistan :
Ermenilerin, kendilerini kutsal b i r dava uğruna ö l ­
d ü r t m e k gibi b i r tutkuları v a r d ı r ve bu tutkularını,
k o m ş u l a r ı y l a k a v g a ederek, en iyi tatmin y o l u bulurlar.
B u g ü n için, onları kimse, özellikle kılıçtan g e ç i r m e k
istemiyor, ama y a k ı n gelecekte başlarına iş açmak ü z e ­
re kışkırtmada bulunacaklarına güvenilebilir. B u n u g e ­
nellikle T ü r k l e r e y ü k s e k faizle kredi v e r m e k ve daha
sonra paranın karşılığı olarak, o n l a r ı n atlarını ve ara­
zilerini almak suretiyle yaparlar. Ö t e y a n d a n b i r E r m e ­
ni devleti y a r a t m a y a çalışmak en i s t e n m e y e n b i r şeydir.
B u , ancak t o k olabilecekleri ya da saldırıya u ğ r a m ı y a -
cak kadar g ü ç l ü olacakları b i r y e r d e olabilir, o zaman
da halkın y ü z d e 85 i b u n a karşı çıkar. Ermeni devleti
k u r m a k b ü t ü n öteki ırkları kızdırır ve o n u ayakta tut­
m a k için en az b e ş t ü m e n (100 b i n asker) gerekir.

59
Türkiye :
Şimdiki d u r u m d a T ü r k i y e y o r g u n düşmüştür. A h a l i s i
(Türkler) 7 m i l y o n d a n fazla değildir, bunlardan 350
bini asker sayılabilir. Bu da, onların 7 y ı l gibi b i r s ü r e
için askere alma y ö n t e m l e r i n d e n ileri gelmektedir. O r ­
du, zührevî hastalıklar ve doğal o l m a y a n alışkanlıklar
n e d e n i y l e çürümüştür, b u n e d e n l e d o ğ u m oranı düş­
mektedir. A s k e r l i k süresi kısaltılırsa ve Türklerin e y ­
lemleri kendi ülkelerinde sınırlandırılırsa, otuz yıl i ç i n ­
d e y e n i d e n sağlıkla ayağa kalkar v e belki d e y e n i d e n
fetih için düş k u r m a y a girişir.
N o t : O r d u t a m a m e n A n a d o l u ' d a n toplanmıştır.

Yabancı uluslar ve Türkiye :


A l m a n l a r ç o k sevilir.
Türkleri y ö n e t m e k t e en başarısız olanlar İngilizler-
dir.
İtalyanlar onları b o y n u z l a r ı n d a n çekmektedir. İs­
teklerinde ölçülüdürler. Titoni b ü t ü n siyasal imparator­
l u k isteklerine karşı çıkmaktadır,
Rusya: Lenin bütün Doğu'yu Bolşeviklikle ateşe
v e r m e k istemektedir. B e l k i d e başaracaktır.
Hiçbir ülke İstanbulu tutacak kadar güçlü değil-
dir.

ARABİSTAN :
A r a p m i l l i y e t ç i hareketi muhalefete dayanmaktadır,
onsuz altı ay i ç i n d e parçalanır. Fransızlar da belki b u ­
na y a r d ı m ediyorlar.
Faysal, dikkatli, hoşgörülü, ç o ğ u n l u k l a dürüst a m a
işine gelirse ihanet e d e b i l e c e k b i r tip olarak tanımlan­
mıştır isyan k o n u s u n d a iyimserdir. B o l ş e ­
v i k l i k burada ilerleyebilir.

Suriye:
Suriyeliler kendilerini y ö n e t e b i l i r l e r ama başkala­
rını y ö n e t m e y e t e n e k l e r i h i ç y o k t u r .

60
Yahudiler ve Sionist hareketi:
Yahudiler A r a p l a r l a iyi g e ç i n i y o r l a r v e A r a p b ö l ­
g e l e r i n d e Y a h u d i l e r i n kıyımı y o k t u r . Y a h u d i l e r h e m
Filistin'de, h e m Mezopotamya'da i y i üreticilerdir. A m a
koşullar d u r u m u n iyileşmesini ö n g ö r m e k t e d i r .
Sionist hareketin «bir çok peygamberi vardır a m a
politikacısı yoktur». K o n u t , sulama g i b i e k o n o m i k s o ­
runlara g i r m i y o r l a r . S o n dokuz a y d a hareket iyi y ö ­
netilmemiştir.
Genel gözlem:
K i m s e D o ğ u uluslarından minnettarlık beklemesin,
becerebilirlerse t e k m e y i vuracaklardır.
T ü r k i y e gelişmesi için gerekli m a d e n l e r e sahiptir.
( K ö m ü r kötü nitelikli a m a b o l d u r ) M e z o p o t a m y a d a pet­
r o l sınırsız gibidir.

61
III. B Ö L Ü M

KARANLIK GÜNLER
1920 yılına giriyoruz. G e n e l çizgileriyle karanlık
bir yıl bu. M i l l i y e t ç i akımın başarıları da var. A m a
özellikle İngiliz'ler, Mustafa K e m a l ve arkadaşları tara­
fından yöneltilen akımın b o ğ u l m a s ı için ellerinden g e ­
l e n i yapıyorlar. Milliyetçilerin, b i r y ı l ö n c e kazandık­
ları başarılar bir b i r y o k ediliyor. 1920 yılı başında se­
ç i m l e r sonucu İstanbul'da çalışmaya başlıyan Meclis-i
Mebusan, İstanbul'un işgali ile ortadan kaldırılıyor. M i l ­
let temsilcilerinin b i r b ö l ü m ü y a k a l a n ı p Malta'ya sü­
rülüyor. Milliyetçilerin iktidardan indirdiği Damat Ferit
y e n i d e n sadrazam o l u y o r A n a d o l u ' d a Y u n a n yayılışı
başlıyor. Bursa d ü ş ü y o r . Mustafa K e m a l ve arkadaşla­
rının i d a m fetvası çıkarılıyor. A n a d o l u ' d a gerici iç is­
yanlar o l u ş u y o r y a n g ı n gibi. S e v r anlaşması imzalanı­
yor.
A m e r i k a n b e l g e l e r i n d e b u gelişmeleri izliyoruz. B i r
y e r d e Yunus N a d i ' n i n o umutsuzluk d ö n e m i n d e Başkan
Wilson'a yazdığı m e k t u b u da b u l u y o r u z .
Peki, milliyetçi akımın hiç başarısı o l m u y o r mu
b u yıl içinde? Oluyor.. G e l e c e ğ e y ö n e l i k ö n e m l i aşama­
ların gerçekleştiğini g ö r ü y o r u z . Ö n c e G ü n e y - D o ğ u A n a ­
d o l u ' d a Fransız işgaline karşı başarılı b i r savaş v e r i -

65
liyor. B e l k i de bu savaşın Milliyetçilerin lehinde geliş­
mesi, Müttefikleri İstanbul'un işgaline k a d a r götürüyor.
D o ğ u A n a d o l u ' d a E r m e n i sorunu ç ö z ü m l e n i y o r v e S o v ­
y e t l e r Birliği i l e sınırlar saptanıyor. B ö y l e c e , T ü r k i y e ,
Batı'dan gelen saldırganlarla savaşabilmek için hazır
d u r u m a geliyor.
Şimdi belgeleri inceleyelim :

ANADOLU'DA BİR RADYO İSTASYONU

A m e r i k a n b e l g e l e r i arasında 7 Şubat 1920 tarihin­


d e Viyana'daki A m e r i k a n Komiserinin gönderdiği bir
telgraf dikkati ç e k i y o r . D a h a A n a d o l u ' d a k i h ü k ü m e t e
y ö n e l t i l e n « B o l ş e v i k l i k » iddiaları o r t a y a ç ı k m ı ş d e ğ i l ­
dir. B e l k i de İngilizler, bu y o l l a ilk aleyhte p r o p a g a n ­
d a y a başlamış b u l u n u y o r l a r :
Telgraf ş ö y l e :

Telgraf

7 Şubat tarihinde V i y a n a ' d a k i


A m e r i k a n k o m i s e r i n d e n alınan telgraf.
N o : 109

A n a d o l u ' d a b u l u n a n İngiliz d e n e t i m subaylarına


B ü y ü k Britanya o r d u s u yetkililerince g ö n d e r i l e n b i r g i z ­
li mesajda, iç b ö l g e d e b i r r a d y o istasyonu bulunduğu,
bu istasyonun mesajlar alıp verdiği, Kızıl Ordu'yla ile­
tişim kurduğu bildiriliyor. A l ı p v e r i l e n mesajlar şifre­
lidir v e bunları ç ö z m e k m ü m k ü n olmamıştır.
79 numaralı m e s a j ı m a değinerek, bu d u r u m u n kızıl
p r o p a g a n d a y ı açıkladığını b e l i r t m e k isterim. Milliyet­
çiler bu istasyonu d e n e t i m altında tutmaktadırlar. Ş i m ­
d i y e kadar İngilizler bu istasyonun nerede o l d u ğ u n u
saptayamamışlardır.
B u bilgiyi Paris'teki G r e w ' e d e ulaştırdım..

66
M A R A Ş OLAYLARI..
MARAŞ'IN K U R T U L U Ş U

Maraş'ın kurtuluşu, zincirleme d a h a p e k ç o k o l a ­


y ı n başlangıcı o l u y o r . Y a d a başta İngilizler o l m a k ü z e ­
re Müttefiklere, zaten kafalarına k o y d u k l a r ı baskıları
daha d a y a y g ı n l a ş t ı r m a k olanağı sağlıyor. Maraş'ta K u -
v a y ı M i l l i y e i l e Fransız'lar v e o n l a r ı n besledikleri Er­
m e n i milisleri arasında çatışma 20 O c a k 1920 de baş­
lıyor. Çatışma s ü r ü p g i d e r k e n A n a d o l u ' n u n heryerin-
d e n «Müdafaa-i Hukuk dernekleri.» İstanbul'a, bu ara­
d a A m e r i k a n T e m s i l c i l i ğ i n e telgraflar yağdırarak, F r a n -
sızları v e E r m e n i l e r i kınıyorlar. B u telgraflar h a k k ı n d a
hazırlanan r a p o r ç o k daha g e ç b i r tarihte, herşey o l u p
bittikten sonra 9 M a r t 1920 tarihinde Washington'a g ö n ­
d e r i l i y o r . B u arada A B D Dışişleri Bakanlığı, Amiral
Bristol'un T ü r k l e r l e h i n e verdiği r a p o r u dikkate a l m a ­
dan, başka b i r r a p o r a dayanarak T ü r k l e r a l e y h i n d e
Waşhington'da basın bildirisi dağıtıyor.
Ö n c e A n a d o l u ' d a k i «Müdafaa-i H u k u k » d e r n e k l e ­
rinin protesto telgrafları ile ilgili r a p o r u g ö r e l i m :

RAPOR
Birleşik D e v l e t l e r Y ü k s e k K o m i s e r l i ğ i
Amerikan Büyükelçiliği
İstanbul
G e l i ş tarihi 9 M a r t 1920
Sayın Dışişleri Bakanı
Waşhington,
Efendim :
Maraş'ta Fransız v e Ermeni k u v v e t l e r i n i n işlediği
iddia edilen vahşet v e z ü l ü m hareketleri n e d e n i y l e K ü ç ü k
A s y a ' n ı n b i r ç o k kasabasının Müdafaa-i H u k u k d e r n e k ­
lerinden gelen p r o t e s t o telgraflarının çevirilerini saygı
ile s u n u y o r u m .
Birleşik D e v l e t l e r Y ü k s e k
Komiseri
Tuğamiral Bristol

67
Telgraflar:

T o r t u m d a n (30 O c a k 1920)
Fransız ve E r m e n i askerleri Maraş'ta g ö r ü l m e m i ş
vahşet v e z ü l ü m yapıyorlar, Müslümanların ayaklarını
b a ğ l a y ı p baltayla öldürüyorlar. E r k e k l e r i b i r araya k o ­
y u p yakıyorlar, k a d ı n v e ç o c u k l a r ı n kollarını v e b a ­
caklarını teker t e k e r kesip yarı ö l ü d u r u m d a b ı r a k ı y o r ­
lar. B u k o r k u n ç hareketlere b i r s o n verilmesi gerekir:
( İ m z a : Müdafaa-i H u k u k D e r n e ğ i Başkanı)

N a r m a n ' d a n (29 O c a k 1920)


Fransız giysisi altında Ermeniler, Maraş ve ç e v r e ­
sinde M ü s l ü m a n l a r ı y o k e t m e y e girişmişlerdir. M ü s l ü ­
manların evlerini ateşe vermişlerdir. Bu durumda, b i z
d e Erivan'daki Ermenileri y o k e t m e y e karar v e r d i k .
(İmza: Müdafaa-i H u k u k D e r n e ğ i Başkanı)

A y n ı y o l d a k i telgraflar ayrıca 28, 29 ve 30 O c a k


tarihlerinde aşağıdaki y e r l e r d e n alınmıştır:

Elaziz Ayntab Aziziye


Cidde Bafra (Okunamadı)
Çankırı Sungurlu Tosya
Bozkır Bayburt Çerkeş
Reşadiye Darende Safranbolu
Narman Boğazlıyan Suşehri
Arapgir Ankara Dersim
Mucur Kangal Amasya
Erbaa Yenihan Diyarbakır
Harput Sivas Viranşehir
Bursa Sinop Koçhisar
Eğin Akdağ Malatya
Yozgat Kastamonu Mardin
Kulu Konya (Okunamadı)
Çarşamba

68
Sulukışla'dan (28 O c a k 1920)
Türklerin işgali protesto etmesinden huylanan Fran­
sızlar, kenti bu defa k u v v e t kullanarak işgal e t m e y e
k a l k m ı ş ve kentin çevresine toplar dizmiştir. Onlar ken­
ti b o m b a r d ı m a n ederken, Fransız giysileri giymiş Er­
m e n i l e r kent sakinlerini katle başlamıştır. Bu b ö y l e
d e v a m ederse b ü t ü n dünyanın altını üstüne g e t i r m e y e
zorlanmış olacağız.

Ayni yoldaki telgraflar ayrıca şuralardan gelmiştir:


(Bunlar 31 O c a k ve 1 Şubat tarihlidir.)
Urfa, Erzincan, Nusaybin, Darende, Bolu, Sivas,
Siirt, Taşköprü, Ordu, Develi, Zile, Kule, Tenoz, Çerkeş,
Uluborlu, Hafik, Viranşehir, Çapakçur, İsparta, Kuru-
çay, Arapgir, (Okunmadı), Gerede, Sürmene, İncesu,
Gümüşhacıköy, Keban, Hazelli, İspet, Acıbadem, Trab­
zon, Maçka, Midyat, Elâziz, Giresun, Erzurum, Erzincan,
Boyabad, Ereğli (Karadeniz), Antalya, Denizli.

M A R A Ş O L A Y L A R I İLE İLGİLİ
TÜRKLER A L E Y H İ N E BİR RAPOR

Bu arada Engert adında bir A m e r i k a n temsilcisi


Perry ye Johnson adındaki iki A m e r i k a l ı ' n ı n Halep'te
ö l d ü r ü l m e l e r i n i i n c e l e m e k için, A d a n a ' y a geliyor. D e -
m i r y o l u ' n u n T ü r k l e r c e kesilmiş o l d u ğ u n u g ö r ü y o r v e b u ­
rada ç o k güvenilir kaynaklardan (!) y a n i Fransız ve
Ermenilerden, Maraş'ta o l u p bitenleri öğrenip, b u k o ­
n u d a k i raporunu 20 Şubat 1020'de Washington'a telgraf­
la bildiriyor. B i r g ü n sonra İstanbul'dan aynı olaylarla
ilgili olarak Amiral Bristol da, daha yansız b i r telgraf
g ö n d e r i y o r s a da, h e r nedense A m e r i k a n Dışişleri B a ­
kanlığı Engert'in raporundakilere dayanan b i r basın
bildirisi y a y ı n l ı y o r .
Engert'in raporu şöyle:

69
RAPOR
20 Şubat 1920
Beyrut
Dışişleri Bakanı,
Washington,

P e r r y ve Johnson'un katli olayını i n c e l e m e k i ç i n


Halep'e g i t m e k üzere Y ü k s e k K o m i s e r ' i n e m r i y l e d ü n
Beyrut'a g e l d i m . A d a n a ' d a , d e m i r y o l u n u T ü r k l e r tara­
fından kesilmiş b u l d u m . Maraş'taki olayların ayrıntı­
larını Fransız memurlardan, A m e r i k a l ı l a r d a n v e E r m e ­
nilerden ö ğ r e n d i m . Olayın aşağıdaki özetinin d o ğ r u o l ­
duğunu sanıyorum:
20 Ocak'ta Fransız ve T ü r k kuvvetleri arasında,
Maraş yakınlarında ciddî b i r çatışma başladı. O sırada
A m e r i k a n b a y r a ğ ı taşıyan ve A y n t a b ' a (Gaziantep) git­
m e k t e olan b i r A m e r i k a n arabasına T ü r k l e r tarafından
kasıtlı olarak ateş açıldı. A r a b a d a b e ş A m e r i k a l ı n ı n
yanında b i r d e Fransız subayı v a r d ı a m a b u subay r e ­
fakatçi değil, y o l c u idi. K i m s e yaralanmadı. Yalnız iki
A m e r i k a l ı n ı n y ü z ü çizildi. Hepsi Maraş'a geri d ö n d ü ­
ler.
Maraş'ta düzenli savaş 21 O c a k ' t a başladı ve ara­
lıksız, Fransızların kenti boşalttıkları 10 Şubat tarihine
k a d a r sürdü. Fransızların en azından ikibin askeri ve
b i r t o p u vardı. A n c a k T ü r k l e r s a y ı c a onlardan üstündü.
M a k i n e l i tüfekleri dışında atış g ü ç l e r i zayıftı. Fransız
general bana kayıplarının t o p l a m 800 o l d u ğ u n u bildir­
di. Fransızlar ö n c e l e r i uzlaşma y o l u n u seçip tahribat
y a p m a k t a n kaçındılar ama m i n a r e l e r d e n v e e v l e r d e n
T ü r k nişancılarının atışları, T ü r k mahallesini b o m b a r ­
d ı m a n e t m e k g e r e ğ i n i d o ğ u r d u . B u d a yangınlar ç ı k ­
masına yolaçtı. D a h a düzenli savaş başlamadan ö n c e ,
T ü r k l e r Maraş'ta v e yakınlarındaki Ermenileri katlet­
m e y e v e tedhiş e y l e m l e r i n i A m e r i k a l ı l a r ı n gözleri ö n ü n ­
d e g e r ç e k l e ş t i r m e y e başlamışlardı. A m e r i k a l ı l a r e n a z
5 bin kişinin ö l d ü r ü l d ü ğ ü n ü t a h m i n ediyorlar. B a z ı y a ­
ralıların kaçtığı A m e r i k a n Hastanesinde, kadın v e ç o -

70
c u k l a r d a i ş k e n c e belirtileri g ö r ü l d ü . E r m e n i mahallesi
v e kiliseleri T ü r k l e r tarafından y a k ı l d ı v e ö l ü l e r kireç
kuyularına atıldı. A m e r i k a l ı l a r tarafından yöneltilen
Ermeni Kızları B a k ı m e v i , 7 Şubat'ta basıldı ve 85 k ı z
ö l d ü r ü l d ü . Yakm-Doğu Kurtarma Örgütü'ne b a ğ l ı çift­
l i k binası v e m i s y o n e r l e r i n o t u r d u ğ u y e r aynı g ü n y a ­
kıldı. K o l e j d e A m e r i k a n b a y r a ğ ı n ı ç e k e n A m e r i k a l ı l a ­
ra ateş açıldı. T ü r k l e r ile Fransızlar arasında arabulu­
c u l u k y a p m a k istediler, T ü r k l e r «Bu bir yerel sorun
d e ğ i l d i r . Millî bir sorundur, millî ordunun başkomutanı
Fransızların teslim olmalarım istemiştir.» d i y e yanıtlı-
y a r a k reddettiler. Fransız t a k v i y e k u v v e t l e r i 9 Şubat'ta
geldiler, aynı anda geri ç e k i l m e e m r i n i getirdiler. F r a n ­
sızlar geri çekileceklerini açıklamadıkları halde, 3000
k a d a r E r m e n i y a y a olarak o n l a r l a birlikte çekildiler.
B u n l a r d a n özellikle kadınlar ve ç o c u k l a r İslahiye'ye
ü ç g ü n l ü k y ü r ü y ü ş sırasında k a r fırtınasında y o k o l d u -
lar. Onlarla b i r l i k t e g i d e n A m e r i k a l ı l a r şunlardır: B a y a n
Eliot Powers, Shultz ve Dougherty ve B a y Crathern.
Eliot, 16 Şubatta bu g ö ç m e n l e r l e birlikte İslâhiye'de
b u l u n u y o r . 15 Şubat'ta, öteki adı g e ç e n l e r sağ salim
Adana'ya g e l d i l e r .
Bu d u r u m d a , Maraş'ta, g ü v e n c e s i z 12 A m e r i k a l ı
k a l m ı ş b u l u n u y o r . T ü r k l e r i n özel o l a r a k A m e r i k a n a l e y h ­
tarı d u y g u l a r beslediklerine i n a n m ı y o r u m , a n c a k o n l a ­
rın durumlarını t e h l i k e y e düşüren k o ş u l l a r şunlardır:
B i r : Fransız karargâhı A m e r i k a n örgütlerinin b u ­
lunduğu binaya komşudur.
İ k i : Fransızlar atlarını v e katırlarını A m e r i k a n b i ­
nasında b u l u n d u r m a k t a d ı r .
Ü ç : A m e r i k a n Y e t i m h a n e s i n d e Fransız askerleri d e
yatmaktadır ve burası sık sık T ü r k l e r i n saldırısına u ğ ­
ramıştır.
D ö r t : Fransız generali, A m e r i k a n k o l e j i n d e n ateş
açılmaması için kesin e m i r vermişse de, b u n u n t a m a ­
m e n ö n l e n m e s i m ü m k ü n değildir.
Beş : K o l e j ' d e b i n d e n fazla Ermeni sığıntı o l a r a k

71
b u l u n m a k t a ve T ü r k nişancıları bunlara ateş açmakta­
dır.
A l t ı : Askerî hareket sırasında, ister istemez, Fran­
sız subaylarıyla ilişki kurulmuştur.
Yedi : Amerikan: hastanesinde, k e n d i hayatının teh­
l i k e d e o l d u ğ u n u sanan bir Ermeni, b e y a z bayrak taşı­
m a k t a olalı, ileri g e l e n bir Türk ile o ğ l u n u 10 Şubat'ta
öldürmüştür.
B u bilgileri A m i r a l Bristol'a d a telgrafla b i l d i r d i m
ve b e n i Maraş'a g i t m e k için yetkili kılmasını istedim.
Halep'e g i t m e k üzere y o l a ç ı k ı y o r u m .
Engert.

BRİSTOL'UN M A R A Ş O L A Y I
İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ
Telgraf
21 Şubat 1920
İstanbul
Dışişleri Bakanı,
Washington,
Suriye v e K i l i k y a ' n ı n Fransızlar tarafından işgali
n e d e n i y l e T ü r k i y e ' d e y e n i koşullar o r t a y a çıkmıştır. B u
koşullar İzmir'in Yunanlılarca işgalinden d o ğ a n d u r u m a
b e n z e m e k t e d i r . Fransızların E r m e n i askerlerini kullan­
ması ve Ermenileri silahlandırması oralardaki ahaliyi
ayaklandırmış, M i l l i y e t ç i T ü r k k u v v e t l e r i n d e n burala­
ra y a r d ı m gönderilmiştir. Suriye limanlarında sevilen
Fransızlar, ü l k e y i fatihlermiş gibi işgal etmek, b a y r a k ­
ları indirip Fransız bayrakları asmak, b ü t ü n h ü k ü m e t
görevlerini üzerlerine almak g i b i ters y ö n t e m l e r i y l e
kendilerine karşı d u y g u l a r yaratmışlardır. B u n a b e n z e r
b i ç i m d e , Türkler, K ü r t l e r ve A r a p l a r tarafından Hıris-
tiyanlara karşı gösterilen d ü ş m a n c a muhalefet, Fransız
kuvvetlerine de gösterilmiştir. Fransızların k ö y l e r i tah­
r i p ettiği, kadınlara tecavüz ettiği, yerlileri ö l d ü r d ü ğ ü
bildirilmiştir. S o n u ç olarak K i l i k y a ' d a b u g ü n bir savaş
d u r u m u ortaya çıkmıştır. Fransızlar Urfa ve Maraş'tan
ç e k i l m e k zorunda kalmışlardır. T ü r k l e r i n de missille-

72
m e y a p a r a k k ö y l e r i yıktığı Ermenileri ö l d ü r d ü ğ ü bil­
dirilmiştir, b u n u n l a b e r a b e r Fransızların Maraş'ta geri­
de bıraktığı E r m e n i l e r i n hapsedildikleri, kendilerine
b a ş k a c a d o k u n u l m a d ı ğ ı belirtilmiştir. Ayntap, Urfa ve
Maraş'taki A m e r i k a n vatandaşlarının g ü v e n l i k altında
oldukları, kendilerine dokunulmadığı, A m e r i k a n taşın­
m a z mallarına saygı gösterildiği bilinmektedir. G e n e
de bu durumun, özellikle Fransızların burayı y e n i d e n
işgale kalkmaları halinde d e v a m e d e m i y e c e ğ i anlaşıl­
maktadır. Vatandaşlarımızın b u b ö l g e l e r d e n getirilmesi
ciddiyetle düşünülmekte, ancak bu aylardaki ulaşım
g ü ç l ü ğ ü g ö z ö n ü n e alınmaktadır. T ü r k H ü k ü m e t i n e v e
b u r a d a k i Fransız y ü k s e k komiserine gerekli ve u y g u n
girişimlerde bulunulmuştur. İngiliz y ü k s e k yetkilile­
r i y l e yaptığımız görüşmeler, İngilizlerin T ü r k i y e d e k i d u ­
r u m a anlayışla baktıklarını ortaya çıkarmıştır. Fransız
işgal b ö l g e s i n d e İngiliz vatandaşları b u l u n m a k t a d ı r ve
vatandaşlarımızı ç ı k a r m a k için İngilizlerle işbirliği y a ­
pıyorum.
K i l i k y a ' y ı y e n i d e n işgal etmeleri k o n u s u y l a ilgili
o l a r a k Fransızlara yaklaşılmasını ve y e n i d e n işgal e d e ­
ceklerse Fransız kuvvetlerini mi, y o k s a Sömürge ya da
Ermeni askerlerini mi kullanacaklarının sorulmasını
ö n e m l e ö n e r i y o r u m . Bu, vatandaşlarımızın güvenliği v e
b ü t ü n T ü r k i y e n i n d u r u m u i l e ilgili ö n e m l i bir karar
olacaktır. Dolayısıyle, Fransızların girişecekleri harekât
k o n u s u n d a kısa sürede bilgi rica e d i y o r u m . Buradaki
Fransızlar geçmişteki ve gelecekteki davranışları k o n u ­
sunda anlaşılmaz b i ç i m d e sessiz kalıyorlar. A m a bu ti-
pikdir.
BRİSTOL

BRİSTOL'UN MARAŞ. O L A Y L A R I Y L A
İLGİLİ İKİNCİ RAPORU
Telgraf
23 Mart 1920
İstanbul
Güvenilir A m e r i k a n kaynaklarından son aldığımız

73
haberler, h e r z a m a n k i n d e n daha g ü ç l ü olarak, K i l i k y a ' d a
Fransızların işgal y ö n t e m l e r i n i n o r a d a karışıkları kış­
kırttığını, b u n u n d a Ermenilerin ö l d ü r ü l m e s i n e v e e n s o ­
n u n d a Maraş'ta Fransız ve E r m e n i kuvvetlerine saldı­
rıya y o l açtığını, göstermektedir. Y u k a r d a belirtilen o l a y ­
lar Fransız kışkırtması s o n u c u d u r . E r m e n i l e r e karşı,
ö n c e d e n düşünülmüş v e d ü z e n l e n m i ş saldırılar değildir.
Maraş v e ç e v r e s i n d e çatışma sürerken Fransız k u v v e t ­
leri, Türklerle savaşmakta olan E r m e n i l e r i oradan al­
m a k için bir girişimde b u l u n m a m ı ş l a r ve savunma için
Ermenilere silah v e r m e k t e n kaçınmışlardır. Maraş'taki
çatışma üç hafta sürmüş, Fransız birliklerinin ç o k sayıda
kaybına, b i n l e r c e T ü r k ü n v e m u h t e m e l e n 1 0 b i n E r m e ­
limin ö l ü m ü n e n e d e n olmuştur. Ç e v r e k ö y l e r d e d e Er­
meniler v e T ü r k l e r öldürülmüşlerdir. K a d ı n ç o c u k v e
erkek, Türk olsun, E r m e n i olsun, öldürülmüşlerdir. T ü r k ­
ler savaş sırasında olağan zorba y a b a n ı l içgüdüleri k a -
bararak E r m e n i l e r i k a t l e t m e y e girişmişe benzerler, an­
c a k şunu da b e l i r t m e k g e r e k i r ki, Fransızlar kentten ay­
rıldıktan sonra Maraş'ta karışıklık ya da katliam o l ­
mamıştır. B u n o k t a y a özellikle dikkati ç e k m e k v e m i l ­
liyetçi akımın gayri-müslim ırkları ortadan k a l d ı r m a y a
uğraşmadığını b e l i r t m e k istiyorum.

K a n ı m c a , Milliyetçileri, b ü y ü k savaş sırasında Hıris­


tiyanların katledilmesinden s o r u m l u o l a n İttihat v e T e ­
rakki fırkasının b i r d e v a m ı saymak, b e n c i l A v r u p a l ı ­
ların, e m p e r y a l i s t amaçlarla T ü r k i y e ' y i paylaşmak ü z e ­
re, d ü n y a k a m u o y u n u k a z a n m a k v e Milliyetçileri g ö z ­
d e n düşürmek y o l u n d a k i siyasal isteklerinden d o ğ m a k ­
tadır. B e n c i l o l m a y a n ırksal nefret, K i l i k y a ' d a Fransız­
ların davranışlarıyla artmış, b u b ö l g e d e M ü s l ü m a n l a ­
rın gayri-müslimleri katlini başlatmıştır, G e n e d e g e ­
niş alanlarda d ü z e n korunmuştur. B u b ö l g e d e E r m e n i ­
lerin öldürülmesi sürmektedir, ancak b u n u n sistematik
olduğuna, katliam b i ç i m i m aldığına i n a n m ı y o r u m . B u ­
nunla birlikte, Müttefiklerin b u g ü n k ü politikası sürer­
se, b u b ö l g e l e r e y e t e r l i y a b a n c ı k u v v e t l e r g ö n d e r i l m e z s e
gayri-müslimlerin ortadan kaldırılması, b ü y ü k b i r o l a -

74
sılıkla d e v a m e d e c e k v e artacaktır. G a y r i - m ü s l i m l e r e
karşı bu davranışlar, başka b i r y a s a tanımayan sert
b i r ırkın misillemesidir. A y r ı c a şunu da b e l i r t m e k iste­
r i m ki abartılmış katliam haberleri, gayri-müslimlerin
i ç i n d e b u l u n d u k l a r ı tehlikeyi arttırmaktadır. G a y r i ­
müslimlere saldırıları d u r d u r m a k için, daha ç o k sayı­
da askere i h t i y a ç vardır, özellikle p a y l a ş m a politikası
sürdürülür v e T ü r k halkının h a k l a r ı ayaklar altına
alınırsa... T ü r k l e r d e . nitelikleri ne k a d a r k ö t ü sayılırsa
sayılsın, insandırlar.
BRİSTOL

75
ENVER PAŞA BERLİN'DE Mİ?

3 Mart 1920 tarihli Berlin'den A B D Dışişleri B a k a n ­


lığına gönderilen b i r telgraf, E n v e r Paşa'nın Berlin'de
o l d u ğ u söylentilerinin İngiliz'leri telaşa verdiğini ka­
nıtlıyor. G e r ç e k t e n bu tarihlerde E n v e r Paşa Berlinde
m i ? Bu k o n u d a Jaeschke'nin betiğinde b i r işaret y o k .
A y n ı betik daha sonraki tarihlerde E n v e r Paşa'nın M o s ­
k o v a ' y a geldiğini, oradan Kafkasya'ya indiğini, daha
sonra'da 27 E k i m 1920'de Berlin'de silah alma girişim­
lerinde b u l u n d u ğ u n u gösteriyor. B e r l i n ' d e n gönderilen
telgraf ş ö y l e :

Telgraf
Berlin
3 Mart 1920
Dışişleri Bakanı,
Washington,

Kayıtsız k a l a m a y a c a ğ ı m çeşitli kaynaklar, bana


Enver Paşa'nın Berlin'de o l d u ğ u n u , a n c a k kısa sürede
u ç a k l a ayrılmaya hazırlandığını bildirdiler. İngiliz Mas­
lahatgüzarı resmen Dışişleri Bakanını protesto etti. Dış­
işleri Bakanlığı E n v e r ' i n B e r l i n ' d e b u l u n d u ğ u n d a n ta­
m a m e n habersiz o l d u ğ u n u , i n c e l e y e c e ğ i n i bildirdi. D e -
n e t l e y e m e d i ğ i m b i r kaynak, Enver'in b u r a d a k i B o l ş e v i k -
lerle y a k ı n ilişki i ç i n d e olduğunu, d ü n K o p p ile görüş­
t ü ğ ü n ü belirtti. Gene de İngilizler E n v e r ' i n Hindistan,
Afganistan ve özellikle Mısır'da karışıklıklar ç ı k a r m a k
için Bolşevikliklerle işbirliği y a p a b i l e c e ğ i g ö r ü ş ü n d e ­
ler.

76
Talat da b i r k a ç haftadır Berlin'de, şimdi İsviçre'ye
g i d i y o r . Orada b i r gizli servis b ü r o s u yönettiği v e B o l ­
şevik ajanlarıyla temasta olduğuna inanılıyor.

DRESEL

77
DÖRT BİR Y A N D A N SALDIRI

Mustafa K e m a l ' i n v e m i l l i y e t ç i e ğ i l i m d e olanların


Meclis-i Mebusan'da ç o ğ u n l u k alması, K u v a y ı M i l l i y e ' -
n i n Maraş'taki başarısı Müttefikleri karşıt-önlemler al­
m a y a y ö n e l t i y o r . D ö r t b i r y a n d a n saldırı d i y e nitelen­
dirilebilir bu. B i r y a n d a n İstanbul'un işgali, öte y a n d a n
Yunanlıların A n a d o l u ' d a genişleme v e yayılmasına izin
verilmesi, ayrıca Padişah'ın v e y e n i d e n Sadrazam olan
D a m a t Ferid'in isteğiyle A n a d o l u ' d a A n k a r a H ü k ü m e t i ­
ne karşı isyanlar çıkarılması... İşte d ö r t yandan saldırı
bu.. A m a İstanbul işgal edildikten s o n r a Meclis 23 N i ­
san 1920 de A n k a r a ' d a açılacak ve T ü r k i y e ' n i n kaderini
eline alacaktır.

EGE BÖLGESİNDE Y U N A N Z Ü L M U

İzmir'in Y u n a n l ı l a r tarafından işgali ve Yunan as­


kerlerinin iç b ö l g e l e r e d o ğ r u yürüyüşleri karşısında İs­
tanbul H ü k ü m e t i İstanbul'daki M ü t t e f i k Yüksek K o m i ­
serliğine notalar v e r i y o r v e bunların b i r kopyasını d a
İsveç B ü y ü k e l ç i l i ğ i n e iletiyordu. İ s v e ç B ü y ü k e l ç i l i ğ i
aracılığıyla A m e r i k a n B ü y ü k e l ç i l i ğ i n i n eline g e ç e n b u
notalarda şu b i l g i l e r e y e r v e r i l i y o r :
9 Mart 1920
Aydın v i l â y e t i n d e Y u n a n k u v v e t l e r i n c e girişilen
y e n i saldırı h a k k ı n d a son bilgileri sunuyoruz: B o z d a ğ ,
Gölcek ve Tekiye k ö y l e r i n d e n başka, Y u n a n l ı l a r Ödemiş
kazasında 5 k ö y ü daha yakmışlardır. İkibinden fazla İs­
l a m ahali ö l ü m d e n kurtulmak için mallarını, mülklerini
bırakarak kaçmışlardır. Salihliye s o n d e r e c e güç k o ş u l -

78
larda erişmişlerdir ve şimdi çok z o r durumdadırlar. Y u ­
nanlılar saldırılarını b ü t ü n c e p h e b o y u n c a sürdürmüş­
lerdir. Buralara y a k ı n olan k ö y l e r i dehşet içinde bırak­
mışlar ve İzmir'e a y a k bastıklarından beri işledikleri
vahşet dolayısıyle h a l k evlerini barklarını terketmiştir.
Yunanlılar iç b ö l g e l e r e d o ğ r u ilerlemektedir, nerdeyse
Salihli'ye erişmişlerdir. Salihli b ö l g e n i n en zengin ka­
sabalarından biridir, y a k ı n d a burası da aynı d u r u m l a
karşı karşıya kalacaktır.
Osmanlı İ m p a r a t o r l u ğ u Hükümeti, zaten ç o k acı
ç e k m i ş olan talihsiz ülkenin b ö y l e sistematik b i ç i m tah­
ribine Müttefik k u v v e t l e r i y ü k s e k komiserlerinin g ö z
y u m m a y a c a ğ ı inancı içindedir. B u n e d e n l e Yunan k u v ­
vetlerinin ilerlemesinin durdurulması için gerekli ö n ­
l e m l e r i n alınmasını istemektedir.!
Babıaliden 3 M a r t 1920 tarihinde v e r i l e n şifahî n o ­
tada ise şu b i l g i l e r e y e r v e r i l m e k t e d i r :
(Aydın V a l i s i n d e n İçişleri B a k a n l ı ğ ı n a v e r i l e n b i l ­
g i y e göre, 40 kişilik b i r R u m çetesi Çeşme kazasına bağ­
lı Karaköy k ö y ü n e saldırmış, İshak adında b i r kişiyi
katletmiş, ayrıca biri kadın o l m a k ü z e r e iki kişiyi daha
öldürmüş, Lokmacı Ali adındaki kişiyi de yaralamıştır.
B u n u n dışında, k ö y ü n ahalisi 4000 altın lira ya da
kağıt para karşılığı rehine alınmıştır. K ö y l ü l e r i n d e ğ e r ­
li eşyaları götürülmüştür.
Saldırganlar Urla'nın Gülbahçe, Çeşme'nin Reis Dere
k ö y l e r i n d e n g e l m e Rumlardır.
Saldırganlar tarafından kulakları kesilen ve v ü c u ­
d u n u n ç o ğ u y e r i n d e n y a r a alan A l i A ğ a , tedavi e d i l m e k
için İzmir'e gelmiştir. Osmanlı polisine bu saldırıyı ve
ç e v r e d e k i k ö y l ü l e r i n korkularını anlatmıştır.
Öte y a n d a n 22 O c a k günü, Bornova çevresinde y e r ­
leşen Y u n a n askerlerinden b i r grup, Beş Yol'da, tarla­
larına gitmekte olan k ö y l ü l e r e ateş açmışlar ve onları
k ö y l e r i n e kadar kovalamışlardır. B u n d a n sonra k ö y ü n
muhtarı Mehmet'in e v i n e giren Y u n a n askerleri bir al­
tın lira, 50 kuruş, bir gümüş bilezik ve başka eşyalar al­
mışlardır. A y r ı l m a d a n ö n c e k ö y l ü l e r e b i r daha e v l e r i n ­
de rahat u y u y a m a y a c a k l a r ı n ı bildirmişlerdir 1

79
Telgraf
10 Mart 1920
İstanbul
Dışişleri Bakanı,
Washington
Yunan kuvvetleri Ödemiş'in kuzey ve kuzey-doğu-
suna d o ğ r u ilerlemişler v e d o ğ u y a d o ğ r u ülkeyi d e n e t -
l i y e c e k stratejik y ü k s e k b ö l g e l e r i işgal etmişlerdir. O s ­
manlı H ü k ü m e t i Müttefikleri protesto etmiştir v e p r o ­
testonun b i r k o p y a s ı n ı da bize vermiştir. Yunanlıların
b u davranışı T ü r k i y e ' d e k i karışıklığı artıracaktır. P a ­
ris'te G r e w ' e bildirildi.
BRİSTOL
Telgraf
11 M a r t 1920
İstanbul
Dışişleri Bakanı,
Washington,
A n k a r a ' d a n bildirildiğine g ö r e 17 Şubat'ta Mus­
tafa Kemal k e n d i taraftarlarına g ö n d e r d i ğ i gizli b i r
muhtıra ile, kuvvetlerini, h e r biri 22 b i n kişilik d ö r t k o ­
l o r d u y a çıkarmalarını istemiştir. Ş i m d i k i düzenli m i l l i ­
y e t ç i kuvvetlerin 30 b i n d e n fazla o l m a d ı ğ ı sanılmakta­
dır. S o n olaylar, akımın gelişmesine yararlı olmamıştır.
B u kuvvet, çete'lerin, düzensiz g ü ç l e r i n dışındadır, d ü ­
zensiz kuvvetler d a h a büyüktür, a n c a k sayısını t a h m i n
zordur. B u n l a r Kemal'in direkt d e n e t i m i altında d e ğ i l ­
dir.
M i l l i y e t ç i planın, bu k o l o r d u l a r d a n birini Adana'-
m n k u z e y i n d e Sis'e, ikisini d o ğ u vilâyetlerine, b i r i n i
de ya Alaşehir, ya da Trabzon'a y e r l e ş t i r m e k olduğu
bildirilmektedir. Bildirildiğine g ö r e Kemal, silahların
ya Müttefikler tarafından m ü h ü r l e n e n depolardan, ya
da Azerbeycan'dan elde edeceğini söylemiştir. A y r ı c a
taraftarlarına Pan-İslam propagandasının Hazar b ö l ­
gesiyle, Hindistan kentlerinde y a y ı l m a k t a o l d u ğ u n u b i l ­
dirmiştir.
BRİSTOL
80
İSTANBUL'UN İŞGALİ

İstanbul 16 M a r t 1920 de işgal edildi a m a daha 6


Mart'ta L o n d r a ' d a k i müttefik konferansı, işgal kararını
almıştı bile. B u n u da b i r A m e r i k a n belgesinden ö ğ r e ­
niyoruz. Bu arada Bristol, T ü r k i y e ' n i n paylaşılmasına
karşı çıkıyor. A m a c ı ne? B e l k i de A m e r i k a n mandası...
Londra'daki. A m e r i k a n Büyükelçisi Davis'in 6 Mart
1920'de A B D Dışişleri Bakanlığına çektiği telgraf İstan­
b u l ' u n işgalini h a b e r v e r i y o r ö n c e d e n :

Telgraf
6 Mart 1920
Londra

Kilikya'daki katliamları ve T ü r k l e r i n Müttefik


otoritesini k ü ç ü k g ö r ü p , anlaşma koşullarına d i r e n m e y e
hazırlanmalarını dikkate alan Müttefik konferansı, dün
İstanbul'daki yüksek komiserlerine kenti ve H a r b i y e
Nezaretini ele geçirmeleri ve H a r b i y e Nezaretinin A n a ­
dolu'da Milliyetçi birliklerle haberleşmesini kesmeleri
emrini verdi. A y r ı c a Mustafa K e m a l ' i n Erzurum valili­
ğ i n d e n uzaklaştırılmasının istenmesi önerildi. Bu karar,
Yüksek komiserlerin verdiği bilgi üzerine alındı, ve
bunlar emirleri y e r i n e getirmek için gizlice buradan ay­
rıldılar. Vehameti anlaşılan durum, b u g ü n öğleden son­
ra bana L o r d C u r z o n tarafından uzun uzun anlatıldı.
G ö r ü ş m e m i z i kapsayan bir m e m o r a n d u m vereceğini bil­
dirdi. B u n u alınca y e n i d e n rapor v e r e c e ğ i m .

DAVİS

81
Telgraf
6 Mart 1920
İstanbul
Dışişleri Bakanı,
Washington
Sürekli olarak belirttiğim b i ç i m d e Yakın - D o ğ u
sorunlarının en m ü m k ü n görülen ç ö z ü m ü hızla yakla­
şıyor gibi. Bu ç ö z ü m , kısacası, A v r u p a ülkelerinin T ü r -
k i y e y l e eski politikalarına u y g u n b i r barış anlaşması
yapmalarıdır. Osmanlı İ m p a r a t o r l u ğ u n u n çeşitli parça­
ları galipler arasında paylaştırılacak ve k ü ç ü k b i r T ü r ­
k i y e kurulacaktır. (Istanbuldan T ü r k l e r i kovalım) d i y e
çıkarılan y a y g a r a b i r siyasal slogandır. Eğer A v r u p a ,
T ü r k i y e ' y i iyi bir k o m ş u olarak düşünmezse, A s y a ' d a k i
ülkeler için nasıl iyi komşu olabilecektir? A s y a ' d a kü­
ç ü k bir b ö l g e d e T ü r k yönetimini kurmak, geçmişte iş­
lenmiş hatalar gibi b i r hata olacaktır. Bu ayrıca ç a ğ ­
daş uygarlığa karşı işlenmiş bir c i n a y e t ve gayri-müs-
lim topluluklara ihanet olacaktır. B ö y l e c e kurulacak y e ­
ni bir T ü r k i y e ' d e kalan gayri-müslimler Avrupa'nın
ihanetine uğramış olacaklardır.
Şunu b e l i r t m e k isterim ki, A B D b ö y l e bir p r o g r a ­
m ı n yanında y e r alır v e b u n u n uygulanmasına göz y u ­
marsa b e n i m g ö r ü ş ü m e göre, cinayete ortak o l m u ş olur.
A y r ı c a , bir süre sonra Avrupa'nın, A m e r i k a ' y a d ö n ü p
Y a k m - D o ğ u işlerinden kurtulmak isteyebileceği izleni-
m i n d e y i m . Bu olursa, politikamızı açıklamaya hazır o l ­
malıyız. G e n e de politikamızı şimdiden açıklamaktan
yanayım.
BRİSTOL

AMERİKAN GÖZÜYLE
İSTANBUL'UN İŞGALİ
Telgraf
İstanbul
16 Mart 1920
Dışişleri Bakanı,
Washington,
Bugün, 16 Mart, gün ışığıyla birlikte Müttefiklerin

82
İstanbul'u işgali başladı. Bütün İngiliz g e m i l e r i saat 6
da harekât p o z i s y o n u n a girdiler, m a k i n e l i tüfekli m a -
vunalar kıyıya geldiler. Saat 9 da t a m teçhizatlı, baş­
larına kasklar g i y m i ş 4 b i n kadar denizeri Atlantik sa­
vaş filosundan karaya çıktılar. Barakaları, m ü h i m m a t
depolarını, tersaneyi ve stratejik noktaları işgal ettiler.
B u n l a r a İstanbul'da Hintli birliklerle t o p ç u l a r da ka­
tıldılar. Deniz kıyısındaki başlıca yapıların damlarına
m a k i n e l i tüfekli denizerleri yerleştirildi. D e n i z u ç a k ­
ları kentin üzerinde u ç u y o r . T ü r k sivil İngiliz askerle­
rince kitle halinde tutuklanmaları g e c e yarısı başladı.
Saat 10 da bunlardan y ü z kadarı deniz kıyısındaki b i r
İngiliz mavunasına getirildiler. T e l e f o n l a r kesilmiş d u ­
r u m d a . B o ğ a z i ç i n d e v e Haliçteki b ü t ü n ticarî ulaşımın
durdurulması için e m i r l e r verildi a m a bu, herhalde g e ­
len A m e r i k a n teknelerine u y g u l a n m a y a c a k . İ n g i l i z bir­
likleri A m e r i k a n B ü y ü k e l ç i l i ğ i n i n arkasında makineli
tüfek için y u v a kazıyorlar. Ş i m d i y e kadar bir karışıklık
çıkmadı.
Bu davranışın nedenleri kesinlikle aydınlanmış d e ­
ğil. Bir ö l ç ü d e gizlilik sürdürülüyor. T ü r k i y e ' y e uygula­
n a c a k barış koşullarının ayın 18 i n d e ilan edileceği,
ve işgalin bir ö n l e m olarak uygulandığı bildirildi.
BRİSTOL

TUTUKLANANLAR
Telgraf
İstanbul
18 Mart 1920
Dışişleri Bakanı,
Washington,
G ü v e n i l i r k a y n a k l a r d a n öğrenilen v e henüz resmen
teyid e d i l m e y e n bilgilere g ö r e işgal kuvvetlerinin tu­
tukladıkları kişiler başlıca şunlardır: Mustafa K e m a l ' i n
başkentte ö n d e g e l e n temsilcileri o l a n R a u f B e y ile K a ­
ra Vasıf B e y , yazar ve feminist H a l i d e H a n ı m ve eşi,
yazar ve feminist Cevat (?) H a n ı m ve eşi, (okunamadı)
v e C e m a l B e y . C e m a l B e y son zamanlarda H a r b i y e N a -

83
zırlığından v e G e n e l K u r m a y Başkanlığından zorla is­
tifa ettirilmişti; eski B a h r i y e Nazırı Çürüksulu Mahmut
Paşa da tutuklananlar arasında. Esat Paşa'nın, tutuk­
lama sırasında tabancasını ç e k m e y e çalıştığı için v u r u l ­
duğu bildirildi. 1914'de H a r b i y e Nazırı, şimdi senatör
ve T ü r k i y e için A m e r i k a n mandası isteyenlerin başı
Mehmet Paşa, üç başka senatör ve 25 - 30 M i l l i y e t ç i
milletvekili ile birlikte tutuklandı. Ç o ğ u hoca ve İs­
tanbul'da han sahibi. Hepsi İngiliz gemisi ile m u h t e m e l e n
Malta'ya gönderildiler. Y u k a r d a k i bilgilerde değişiklik
olursa ayrıca telgrafla bildirilecek.
İşgal'den ö n c e C u m a günü, T ü r k İlahiyat O k u l u n ­
da Dar-ül Hikmet-ül İslamiye'de M i l l i y e t ç i l e r i n gizli b i r
toplantı yaptıkları bildirildi. Bu toplantıya ç o k sayıda
h o c a ve milliyetçi militanlar katılmışlardır. 1914 de
cihat ilân eden Şeyh-ül İslâm ve F e t v a Emini'nin hazır
b u l u n d u ğ u bildirilmiştir. B u toplantıda, y ı k ı c ı barış k o ­
şullarına muhalefet e t m e k için ne g i b i ö n l e m l e r alına­
bileceğinin tartışıldığı ve Bolşeviklikten yana bir bildiri
yayınlamanın kararlaştırıldığına inanılıyor. G ü y a M ü t ­
tefikler b u toplantıdan haberdar o l m u ş v e b u d a ha­
reketlerini çabuklaştırmış. Bildirildiğine g ö r e İngilizler
daha sonra Şeyhülislam'a anti-Bolşevik b i r bildiri y a ­
yınlamasını emretmişler, o da K u r ' a n ' ı n komünizmi
kapsamadığını s ö y l e y e r e k reddetmiş.
BRİSTOL

AMERİKALILARIN
ASKERÎ İSTİHBARAT RAPORLARI
Numara 14
5 Nisan 1920
Türkiye: Bolşevikler, Türkleri, hemen, Kafkaslar­
da E r m e n i l e r e karşı, K i l i k y a ' d a Fransızlara karşı aske­
rî harekâta g i r m e y e teşvik e d i y o r l a r . Nuri Halil Paşa'­
nın k o m u t a s ı n d a Dağistan'da oluşturulan Yeşil Ordu,
b e l k i de Azerbeycan'a girecek. Azerbeycan ordusunun
Türklere ç o k zayıf b i r d i r e n m e göstermesi ö n c e d e n sap­
tanmıştır. B ö y l e c e Müttefiklerin g ö z ü n d e Azerbeycan'-

84
ın d u r u m u kurtarılmış olacak. O n d a n sonra Yeşil Ordu
ve 15 inci Kolordu ile birlikte A z e r b e y c a n , Ermenistana
karşı harekete g e ç e c e k . 15 inci Kolordunun k o m u t a m
Kasım Paşa (? t a m okunamadı. İngilizce m e t i n d e K y a s -
yin Pacha) B o l ş e v i k l e r l e g ö r ü ş m e l e r e girmiştir. Musta­
fa Kemal Paşa'nın karargâhı A n k a r a ' d a d ı r . Kürtlerin
lideri Hüseyin Paşa (İngilizcede Gussein Pacha) K ü r t
kuvvetlerini t o p l a y ı p Ermenistan sınırlarına (Erzurum
ve Kilikya'ya) yığmaktadır. T ü r k o r d u s u 51 bin 476 k i ­
şiden ibarettir ( E r z u r u m d a k i 15 inci Kolordu 13 bin 338
kişiliktir). Birliklerin dağılımı ş ö y l e d i r : 12 inci T ü m e n
k a r a r g â h ı Horasan'dadır, 35 inci Alay Köprüçay'dadır.
36 ıncı Alay Zivin'dedir. 4 toplu bir Batarya Hasankale-
dedir. 15 inci K o l o r d u n u n b ö l ü k l e r i n d e 40-70 kadar sün­
gü vardır. 15 inci K o l o r d u Ermenistan sınırlarında h a r e ­
kâta başlayıp A z e r b a y c a n ' l a birleşmeye hazır d u r u m d a ­
dır. A n c a k İstanbul Hükümeti, T ü r k sorunu Türkiye'nin
yararına ç ö z ü m l e n i n c e y e kadar b i r harekette b u l u n u l ­
m a m a s ı e m r i n i vermiştir. Birliklerin aldıkları emirler
ş ö y l e d i r : Halil Beyin t ü m e n i Ardahan b ö l g e s i n e karşı ha­
rekâta geçecek, K a r s bölgesi ile A r d a h a n ' ı almaya ç a ­
lışacaktır. Ö b ü r t ü m e n Sarıkamış'a yönelecektir.

Kars bölgesi: E r z u r u m m u h r i b i m i z , İzo Bey'e ( m ü t ­


tefikimiz) 15 inci K o l o r d u n u n ilerlemesi konusunun h a l ­
ledildiğini yazmıştır. Başlangıç s a d e c e b i r zaman soru­
nudur. A y n ı m u h b i r , Türklerin İzo bey'e bir hain g ö ­
züyle baktıklarını, kendini bu d u r u m d a n kurtarmak için
b i r k u v v e t t o p l a y ı p Ermeni'leri Mardenek'ten çıkarma­
sı ve Rumları da katletmesi gerektiğini söylediklerini
y a z ı y o r . Izo bey, Ermenileri kışkırttıktan ve Barış
konferansı g ö z ü n d e Ermenileri k ü ç ü k düşürdükten s o n ­
ra harekâta g e ç i l m e s i n e karar verildiğini söylemiş.
(Surmalon) bölgesi: E r m e n i aleyhtarı hareketin l i ­
d e r i Şamil bey Airumlansky'dir. E r m e n i l e r e karşı a y a k ­
landığı takdirde y a r d ı m istemek üzere kardeşini T ü r ­
k i y e ' y e göndermiştir. Kağızman K ü r t l e r i Ermenilerden
yanadır. Şamil bey, Eleşkirt'ten iki top, dört makineli
tüfek ve 13 d e v e y ü k ü kurşun sağlamıştır. 600 adamı

85
vardır.
Nahçivan b ö l g e s i : Nahçivan'ın b ü t ü n halkı silahlan­
mıştır. K o m u t a n l a r ı Cafer K u l u Han'dır. (Jafer K u l y
Chan). Baku'dan Nahçivan'a m a k i n e l i tüfekler g ö n d e ­
rilmiştir.
İmza: İstihbarat Dairesi Başkanı
Binbaşı D e v o y a n t z

Numara 15
23 Nisan 1920
T ü r k i y e : Müttefiklerin İstanbul'u işgalinden sonra
Milliyetçiler İngiliz Temsilcisi R a w l i n s o n ' u Erzurum'da,
i k i İngiliz subayını Malatya'da tutukladılar. Trabzon'da­
ki Binbaşı Crafford ile Binbaşı Fering görevlerini bıra­
karak İstanbul'a y o l a çıktılar. 3 ü n c ü Kafkas T ü m e n i
T r a b z o n ' d a n M a ç k a bölgesinde H a m s i k ö y ' e çekildi. B u ­
rada 7 - 8 ve 11 inci Alaylar m e v z i l e r kazıp Müttefik
kuvvetleri ç ı k a r m a yaparsa d i y e s a v u n m a hazırlığına
giriştiler.
Son zamanlarda Samsun'a ç o k sayıda askerî m a l ­
z e m e geldi (Belki de Odessa'dan). K a s ı m Paşa yeni oluş­
turulmuş milliyetçi birliklerin k o m u t a n ı atandı.
K a r s B ö l g e s i : Cafer bey, M a h m u t Efendi v e A l i A g a
Chamsladinov 400 askerle Oltu b ö l g e s i n e geldiler.
Nahçivan b ö l g e s i : Nahçivan'da 500 asker ve 15 su­
b a y bekleniyor. B u n l a r propaganda amacıyla 17 m i l y o n
500 bin ruble getiriyorlar.

N u m a r a 17
23 M a y ı s 1920
T ü r k i y e : Mustafa K e m a l Paşa'nın kuvvetleri ( M i l ­
lî Teşkilat) Fransız birliklerinin ç o k g ü ç l ü direncine rağ­
m e n K l i k y a ' d a birbiri ardından kasabaları işgale, H ı ­
ristiyan ahaliyi katle başlamıştır. Fransız birlikleri H a -
ç i n (Saimbeyli) ve Sis (Kozan) ve başka önemli m e r ­
kezleri terketmişlerdir. Fransız birlikleri ivedi b i ç i m d e
Mersin'i boşaltmakta v e A d a n a ' y a d o ğ r u çekilmektedir.
Milliyetçilerin K i l i k y a ve Y u n a n cephesinde 50 b i n

86
adamları vardır. K u m a n d a n l a r ı D e m i r c i Efe'dir. Milli­
yetçiler, 13 ü n c ü K o l o r d u komutanının emrinde Musul
y ö n ü n d e S ü l e y m a n i y e b ö l g e s i n d e İngiliz kuvvetlerine
saldırmıştır. K â z ı m K a r a b e k i r Paşa Ermenistan sınırın­
da harekâta g i r i ş m e y e hazırlanmaktadır.
İstanbul çevresinde, Milliyetçi aleyhtarı akım hız­
l a yayılmaktadır. M i l l î Teşkilât b u n e d e n l e karargâhını
A n k a r a ' d a n Sivas'a çekmiştir.
İstanbul'da A l i G a l i p b e y başkanlığında bir k o m i s ­
y o n kurulmuştur. B u k o m i s y o n K ü r t ' l e r e y a r d ı m e d e r e k
M i l l i y e t ç i k u v v e t l e r i zayıflatmayı v e bağımsız b i r Er­
menistan kurulmasını ö n l e m e y i u m m a k t a d ı r . G a l i p b e y
kısa bir süre sonra Harput'a hareket e d e r e k Kürt akı­
mının m e r k e z i n d e bulunacaktır.
İstanbul'da hükümetler, Milliyetçilerin d e g ö z y u m ­
masıyla d u r m a d a n değişirken, özel örgüt (Teşkilat-ı
Mahsusa) daima muhafaza edilmiştir. Bu örgüte verilen
g ö r e v , resmî ç e v r e l e r i karıştırmadan Ermenileri kat­
letmektir. İstanbul'un Müttefiklerce işgalinden sonra
Teşkilat-ı Mahsusa Erzurum'a gitmiştir.
A y n t a b ' d a E r m e n i l e r katledilmiştir. « M i l l î » lerin li­
derleri Mustafa K e m a l , Ali Fuat b e y v e B e k i r Sami b e y
Sivas'a gelmişler ve eli tutan herkes için seferberlik ilân
etmişlerdir.
Doğubeyazıt'ta 360 asker, iki t o p ve 3 makineli tü­
fek bulunmaktadır, Karabulak'ta 200 K ü r t vardır.

İSTANBUL
MİLLİYETÇİ AKIMI
İHANET SAYIYOR
Telgraf
12 Nisan 1920
İstanbul
Dışişleri Bakanı,
Washington,
Milliyetçi akımı ayaklanma ve ihanet olarak m a h ­
k û m eden H ü k ü m e t bildirisi 11 Nisan tarihinde y a y ı n ­
lanmıştır. G e ç e n hafta Padişah'ın aynı y o l d a k i bildi­

87
risinden sonra bu b e k l e n i y o r d u . Bildiri, milliyetçi a k ı ­
ma, günahlarını affettirmek ve Padişah'a bağlılıklarına
and i ç m e k için b i r hafta süre tanımaktadır. Bir iç sa­
vaşın başlaması uzak bir olasılık değildir. Şeyh-ül-İsla-
mın bir fetva'sı bildiriye ek olarak verilmiştir. Bu da
Milliyetçilere karşı kuvvet kullanılmasını kışkırtmak­
tadır. Bütün bunlar, kuşkusuz Müttefiklerce dikte e d i l ­
miştir ve ustaca ş e y l e r değildir.
Milliyetçiler, Mustafa K e m a l ' i n buna, Ankara'da
T ü r k olmayan delegelerin de katılacağı, İngilizlere kar­
şı propaganda y a p a c a k bir İslâm k o n g r e s i y l e karşılık
vereceğini bildirmişlerdir. B u k o n g r e d e Hilafet'in y a ­
bancı işgali altında olduğu, d o l a y ı s ı y l e emirlerinin g e ­
çersizliği belirtilecek, bir ayaklanma d u r u m u kabul edi­
lerek Padişah'ın dinsel niteliğini kazanması için, müt­
tefiklerin Hilafet merkezini boşaltmaları istenecektir.
İngiliz birlikleri İzmit körfezinin k u z e y kıyısında
birliklerini yoğunlaştırmayı sürdürüyorlar, şimdi sayı­
ları 10 b i n kadardır. A d a p a z a r ' d a n ve daha uzaktaki
y e r l e r d e n çekilmişler v e D e r i n c e ' d e m e v z i y e girmişler­
dir. H ü k ü m e t i n ve Müttefiklerin desteğini alan Ç e r k e s
haydut A h m e t A n z a v u r ' u n , başarısızlık tehlikesiyle
karşılaştığı bildirilmiştir.
BRİSTOL

88
YUNUS NADİ İMZASIYLA
BAŞKAN WİLSON'A
YAZILAN MEKTUP

Bu sırada, A m e r i k a n belgeleri arasında Yunus N a -


di imzasıyla A m e r i k a n Cumhurbaşkanı Wilson'a el ya­
zısıyla İngilizce yazılmış bir mektup b u l u y o r u z . T ü r k i y e
en bunalımlı günlerini yaşıyor. Bir y a n d a n İstanbul'un
işgali, bir y a n d a n Mustafa K e m a l ve arkadaşları için
i d a m fetvasının çıkarıldığı, A n a d o l u ' d a y e r yer isyan­
ların patlak v e r d i ğ i günler. Bu b u n a l ı m l ı günleri dik­
kate alarak m e k t u b u o k u m a k g e r e k i y o r . A y r ı c a Başkan
Wilson'un ilkelerinin milliyetçi akımı destekleyenlerce
tutulduğunu ve beğenildiğini de b i l i y o r u z . İşte Yunus
Nadi imzalı m e k t u p :

Birleşik Devletler Yüksek Komiserliği


Amerikan Büyükelçiliği
İstanbul
7 Mayıs 1920
Sayın
Dışişleri Bakanı,
Washington
Ek: Başkan Wilson'a gönderilen orjinal mektup.
Efendim:
Ekli mektubu bakanlığın bilgisi için gönderiyorum.
Bu mektup özel bir değeri olduğu için değil, ilginç o l ­
d u ğ u için gönderilmiştir. Saygıyla.
Bristol
Tuğ Amiral
Birleşik Devletler
Yüksek Komiseri

89
Siz yalnız b i r cumhurbaşkanı değilsiniz, ayrıca er­
deminizin yüceliği sizi bu m e v k i y e getirmiştir. D o l a y ı -
sıyle bir cumhurbaşkanından daha büyüksünüz ve in­
sanların içinde en y ü c e l e r i n d e n ve iyilerinden birisiniz.
H ü k ü m e t i n d e n e t i m i n i sizin kutsal ve namuslu ellerini­
ze bırakan, size iktidar v e r e n milletin üstünlüğüne ve
kavrayışına saygılar olsun...
B ü y ü k savaşa kadar, sayın efendim, bizim ülkemiz­
de ve ufkumuzda t a n ı n m ı y o r d u n u z . A m e r i k a , her za­
man bir düşler ülkesiydi ve bize y a b a n c ı y d ı . D o ğ u ' d a da­
ha yakın yüzyıllara dek, Padişahın b i r k o m ş u ülkenin
sarayını ziyaret etmesi tarihsel b i r o l a y sayılırken, R o o -
sevelt'in Afrika o r m a n l a r ı n d a ava çıkması bize düş gibi
geliyordu, nasıl 40 katlı yapılar düş g i b i geliyorsa. A m a
zamanla düşündük ki, cumhurbaşkanını uzak ülkelerde
avlanmaya izin v e r e n b i r milletin, b i z i m k i l e r d e n tama­
m e n başka bir d ü ş ü n c e v e y a ş a m b i ç i m i olmalıdır. V e
b u b ü y ü k milleti ö ğ r e n m e y e çalıştık.
O k u d u k v e inceledik. V e b u defa A l b a y M a h o n ' n u n
düşünceleri b i z i m çalışmalarımıza v e izlenimlerimize
girdi. M a h o n ' u n görüşlerine göre uygarlık, sadece Hıris­
tiyanlığa dayanan A v r u p a uygarlığı idi ve bu uygarlık
sanki ç ö l d e b i r v a h a gibiydi.
Amerikalıların düşünce b i ç i m i n d e b ü y ü k etkenlik
kazandığı, A m e r i k a ' y ı bile kurtardığı s ö y l e n e n bu kişi­
ye göre, sadece b i r tek savaş vardı dünyada, o da Hıris-
tiyanlarla ona i n a n m ı y a n l a r arasındaydı. Hıristiyanlığın
zaferi için h i ç b i r şey esirgenmemeli ve A m e r i k a bu kut­
sal savaşın ö n d e r i olmalıydı. B ö y l e olmazsa i n a n m ı y a n ­
lar İsa'nın yapıtlarını y o k ederdi. B i z M a h o n ' d a n b u n u
ö ğ r e n d i k ve misyonerlerinizin davranışları da b u n u
kanıtladı.
Bizi, A m e r i k a ' y ı v e Amerikalıları i n c e l e m e y e sürük­
l e y e n şey, sadece m e r a k değildi. A m e r i k a ' n ı n D o ğ u so­
rununda bizim ü l k e m i z d e o y n a m a k istediği rolü — A v ­
rupa milletleri gibi- ve bu rolün b i z i m yaşamımızda

90
ne g i b i etkisi olabileceğini anlamak istedik. A m a biz ne
kadar iyi yürekli ve eli açıksak, A m e r i k a ve A v r u p a o
k a d a r dar kafalı ve dindardı. A l t ı yüzyıldır A v r u p a b i ­
ze haçlı g ö z ü y l e baktı. A v r u p a ' y a ne k a d a r ayrıcalık ta-
nısak, Avrupalılar dinimizden dolayı, bizden daha ç o k
nefret ettiler, 18 ve 19 uncu yüzyılların özgür düşün­
c e l e r i n e karşın.
B i r şey b e k l e m e d i ğ i m i z A m e r i k a , B ü y ü k Savaş'ta bi­
ze başka bir b i ç i m d e g ö r ü n d ü . A y r ı c a , ülkeniz, acılı uğ­
raş yıllarında ve sizin cumhurbaşkanlığınız altında, b i ­
z i m ü l k e m i z d e barışı y ö n e t e n değil, barışın hakemi o l ­
m a k istedi ilk defa.
A r a d a bir ş ö y l e d i y o r d u n u z : «İnsanlığı savaşın kö­
tülüğünden korumak gerekir, y a l n ı z şimdi değil, h e r
zaman için.» Birbirlerini b o ğ a z l ı y a n insanlar, bu sözle­
ri d u y u n c a birbirlerine ateş e t m e y i n i y e durdurdular?
Ç ü n k ü sözlerinizde kutsal v e y ü c e b i r m e l o d i vardı.
Belki de insanlık b i l m e d e n , evet b i l m e d e n , yeni bir y a -
şam'a d o ğ r u g i d i y o r d u . V e Rus devrimi, belki de sizin
ilkelerinizi izleyebilir, sonuçları d o ğ a l olmasa da, kaba
da olsa, sizin d ü n y a y ı ulaştırmak istediğiniz iyileştirme­
nin bir kanıtıdır. E v r e n i yöneten ilksiz ve sonsuz güç,
her p e y g a m b e r i n kendi çağının gereksinmelerini g ö r ­
mesi ve ona g ö r e milletini seçmesi kuralını k o y m u ş t u r .
Ve siz çağımızın peygamberisiniz.
Gittikçe b ü y ü y e n ününüz ve şanınızla, barış k o ­
şulları konusunda görüşünüzü açıkladınız ve bir gün,
— d ü n y a y ı t e h l i k e d e n k o r u m a k ister g i b i — savaşa gir­
diniz. A m a barış çabalarını ihmal etmediniz. Milletiniz
savaşırken siz barışın sağlanması için çalıştınız. D a h a
sonra Washington'un mezarı başında ölümsüz s ö y l e v i ­
nizi verdiniz v e ü n l ü o n ü ç m a d d e n i z i yayınladınız. H e r ­
kesten iyi bilirsiniz ki, efendim, k o n u ş m a n ı n g ü c ü kı-
l ı c m k i n d e n üstündür. Bu nedenledir ki, sözleriniz ruh­
lara işlemiş, elleri gevşetmiş ve h e r k e s barış y o l u n a gir­
miştir. A m a , biz, h i ç b i r zaman b u y o l u n b u kadar m ü t ­
hiş, b i t m e k bilmez ve mutsuzluklarla d o l u olacağını
beklemiyorduk.

91
Versailles konferansında b i z i m barışımızın düzen­
lenmesi A m e r i k a n Senato'sunun kararına kadar ertelen­
di. B i r yandan A l b a y M a h o n ' u n yazılarını düşünerek,
öte y a n d a n haçlı seferine çıkmış aç A v r u p a ' n ı n düşün­
celerinden k o r k a r a k Senato'daki tartışmaları izledik.
A m e r i k a ' d a n çeşitli k o m i s y o n l a r geldi. Ülkemizi ziyaret
ettiler, halkımızı gördüler, bizi incelediler ve M a h o n ' u n
yazılarına karşıt olarak g ö r d ü l e r ki Türkler ezen b i r
millet değil, tam tersine acı çeken ve ezilen bir millet­
tir. G e r ç e k de b u y d u . B i r halk üzerine söylenenleri işit­
m e k t e n ç o k y e r i n d e g ö r m e k daha iyidir.
Bu son aylar, sizin Senatonuz A v r u p a işlerine ka­
rışmamak kararı aldığı zaman, b i z i m için b i r seri zor­
luklar ve m ü c a d e l e l e r d ö n e m i oldu. Sizin kararınız üze­
rine b i z i m d u r u m u m u z daha da kötüleşti. Ş i m d i bili­
y o r u z ki, sizin barışa ve savaşa müdahaleniz bizim için
g ö k y ü z ü n d e n inmiş b i r yardımdı. Sizin k o r u y u c u l u ğ u ­
n u z ortadan kalktıktan sonra çektiklerimizi size anlata­
mayız, ama e m i n i m ki bunları d u y m u ş ya da o k u m u ş ­
sunuzdur. A v r u p a l ı l a r bizi y o k e t m e k ve adımızı hari­
tadan silmek istiyorlar. Nasıl olur da siz ve temsil etti­
ğiniz b ü y ü k A m e r i k a n milleti b u n a izin verir? Z a y ı f a
y a r d ı m etmek için savaşa girmiş o l a n A m e r i k a n mille­
ti, b i z e y a r d ı m e t m e g ü c ü varken, nasıl olur da tarafsız
kalır?
B ü y ü k savaş sırasındaki etkinizin büyüklüğü, b i z i m
y ü r e ğ i m i z d e sizin kişiliğinizi i n c e l e m e k , iyiliğinizi ve
yeteneklerinizi a n l a m a k isteği d o ğ u r d u . İ n c e l e m e l e r i m i z
sonunda sizde olağanüstü b i r g ü ç b u l d u k . Siz üstün b i r
insansınız, dolayısıyle ahlakî çabalarınız vardır, b u n u
d u y d u k . Ö y l e y s e siz, insanlığın b i r parçası olan T ü r k l e ­
ri, savaştan daha k ö t ü koşullarda çabalar halde nasıl
bırakırsınız? Bu b e l k i de hiç ç ö z e m i y e c e ğ i m i z bir so­
rundur. Bilirsiniz ki insanlığın ızdırabı sürdükçe savaş­
tan kaçınılamaz. A m e r i k a ' n ı n y a r d ı m ı n ı b e k l e y e n y o k ­
sul D o ğ u için koşul budur.
G e n e de lütfen ızdırap çeken D o ğ u ' n u n en derin ve
i ç t e n saygılarını k a b u l buyurunuz.
Y u n u s Nadi

92
YUNAN İŞGALİNİN. GENİŞLEMESİ,
BURSA'NIN DÜŞÜŞÜ

Y e n i kara g ü n l e r b e k l i y o r T ü r k i y e ' y i . Y ı l 1920 ve


aylardan Haziran.. İngilizlerin desteğiyle Yunan baş­
bakanı Venizelos, Y u n a n Ordularının A n a d o l u ' n u n i ç i ­
n e d o ğ r u ilerlemeleri emrini v e r i y o r . B u y a y ı l m a d a İ n ­
giliz birliklerinin Yunanlılara kimi yerde, örneğin M u ­
danya'da, y a r d ı m c ı olduklarını g ö r ü y o r u z . Y a y ı l m a sü­
rerken Yunan birliklerinde g ö z l e m c i o l a r a k b i r e r İ n ­
giliz subayı da b u l u n u y o r . Birbiri ardından Batı A n a ­
dolu'daki kentler Yunanlıların eline düşüyor. B ö y l e ­
ce İngiliz'ler, Yunanlıları kendi amaçları için kullana­
rak A n k a r a Hükümetini, Türklerin direnişini cezalan­
d ı r m a k istiyorlar.
Aşağıdaki belgelerin ç o ğ u Atina kaynaklıdır. O r d a -
ki A m e r i k a n temsilcisi Frazier, c e p h e d e n gelen haberle­
ri ulaştırıyor. A r a d a bir İstanbul'dan Bristol da A m e ­
rikan Dışişleri Bakanlığına gelişmelerle ilgili bilgi g ö n ­
deriyor:

Telgraf
Atina
23 Haziran 1920
Dışişleri Bakanı,
Washington
Yunan Ordusu dün g e c e B o u l o g n e ' d a bulunan Baş-
bakan'dan, K ü ç ü k A s y a ' d a k i Kemalist'lere saldırı için
e m i r almıştır. Y u n a n ordusunun h e d e f i A f y o n ' d a k i d e ­
m i r y o l u kavşağını ele geçirmektir. Burası Yunan o r ­
dusunun en ileri hatlarından 200 k i l o m e t r e uzaklıkta-

93
dır. İyi h a b e r alan ç e v r e l e r d e Venizelos'un bu ani d a v ­
ranışının h e m avantajlı, h e m de riskli olabileceği b e ­
lirtilmiştir.
Frazier

Atina
25 Haziran 1920
Dışişleri Bakam,
Washington,
İzmir'den alınan b i r telgraf, Alaşehir'in ele g e ç i ­
rildiğini sekiz bin esir alındığını bildiriyor. Türkler ç e ­
kilmektedir.
Frazier

Atina
27 Haziran 1920
Dışişleri B a k a m ,
Washington,
Genel K u r m a y ' m bildirisine g ö r e 1 3 üncü Türk K o ­
lordusu tamamen i m h a edilmiştir. Y u n a n süvarisi, A l a ­
şehir'den geri çekiliş yollarını kesmektedir. Bununla
beraber, Türk k o m u t a n ı A k i f bey k a ç m a y ı başarmıştır.
T ü r k kayıpları ölü, yaralı ve esir olarak 8000 kişidir.
A y r ı c a savaş malzemesi, g i y e c e k malzemesi, geniş ö l ç ü ­
d e yiyecek, l o k o m o t i f l e r v e v a g o n l a r Y u n a n ordusu ta­
rafından ele geçirilmiştir. Y u n a n ordusu Alaşehir'in
on k i l o m e t r e batısına ilerlemiştir.
Frazier

Atina
2 T e m m u z 1920
Basın b ü r o s u n d a n son verilen h a b e r e göre Y u n a n
kuvvetleri İzmir'in kuzeyine d o ğ r u ilerliyerek Balıkesir'i
işgal etmişler, 54 ağır top ve havan topu, 20 makineli
tüfek, ç o k miktarda m ü h i m m a t ve savaş malzemesi ve
1200 esir almışlardır. K e n t i n M ü s l ü m a n ahalisi Y u n a n
kuvvetlerini h e y e c a n l a karşılamışlardır. İşgal edilen
b ö l g e d e ordunun himayesinde T ü r k yetkililer g ö r e v l e -

94
rine devam etmektedirler. D o ğ u cephesinde ise Yunan
o r d u s u n u n dayanıklılığı ve heyecanı dikkati ç e k m e k ­
tedir. Üç g ü n d e d e v a m l ı savaşarak ve kızgın güneş al­
tında 120 k i l o m e t r e ilerlemişlerdir. Ö y l e g ö r ü n ü y o r ki
Ç a n a k k a l e ' y e ç ı k a n Yunan kuvvetleri, Karamürsel'deki
İngiliz kuvvetleri ve İzmir'den k u z e y e ilerliyen Y u n a n
ordusu, K e m a l ' i n o r d u s u n u n b ü y ü k b i r b ö l ü m ü n ü n yı­
ğınak yaptığı farzedilen Bursa'yı saracaklardır.
Frazier

3 T e m m u z 1920
Atina
Son bildiri B a n d ı r m a ' n ı n 2 T e m m u z d a İngiliz bir­
likleri ve Y u n a n d o n a n m a s ı desteğinde Y u n a n kuvvetle­
r i n c e ele geçirildiğini haber vermektedir. Ahali ola­
ğanüstü bir h e y e c a n göstermiştir. İç b ö l g e l e r e ilerleme
d e v a m etmektedir. Kemalistler h e r y e r d e ç e k i l m e k t e ­
dir.
Frazier

BEYKOZ ÇARPIŞMASI
İstanbul
6 T e m m u z 1920
Yunan kuvvetleri d e m i r y o l u b o y u n c a İzmir'den
B a n d ı r m a ' y a ilerliyerek B a n d ı r m a ' d a karaya çıkan k u v ­
vetlerle birleşmiştir. T ü r k kuvvetleri ç o k az direnç
göstermektedir. A s k e r e çağrıldığında direnenleri kur­
şuna dizen Kemalist denetiminden kurtulduğu için y e r ­
li ahali m e m n u n a benziyor. G ü v e n i l i r kaynaklardan
belirtildiğine g ö r e Yunanlı birlikler i y i davranıyorlar.
İngiliz subayları h e r Y u n a n birliğine refakat ediyor.
Boğaziçinin A s y a kıyısında T ü r k kuvvetleri İngiliz
kuvvetlerine saldırdı ve General M i l n e s ile İngiliz Y ü k ­
sek Komiserliğinin konutlarının karşısında çatışma, 5
T e m m u z tarihinde bütün g ü n sürdü. İngilizler, karada­
ki kuvvetlerine y a r d ı m için sahil ile B e y k o z ' u g e m i l e r ­
d e n b o m b a r d ı m a n ettirdi.
BRİSTOL

95
Atina
8 T e m m u z 1920
Dışişleri Bakanı b u g ü n bana Y u n a n ordusunun şim­
dilik verilmiş g ö r e v i n i tamamladığını söyledi. Y u n a n
ordusu harekete g e ç m e d e n ö n c e İstanbul ç e v r e s i n d e
durumun kritik o l d u ğ u n u bildirdi. Anlattıklarına g ö r e
Müttefik filolarının denetimine r a ğ m e n silâh ve c e p ­
haneler M a r m a r a denizinden karşıya geçirilmekteydi,
İngilizler b u n d a n huzursuz idiler ve Fransızlar n e r d e y -
se K e m a l ile uzlaşacaklardı, tam bu sırada Venizalos
B o u l o g n e ' d a bir Tanrı gibi belirerek, 15 gün içinde
İzmir-Bandırma d e m i r y o l u n u K e m a l i s t l e r d e n temizleme
önerisinde b u l u n d u . Venizelos s ö y l e d i ğ i n d e n daha iyisi­
ni yaptı ve harekât 10 gün sürdü. Paris'teki T ü r k t e m ­
silcilerinin anlaşmayı imzalamak için on günleri o l d u ­
ğunu, imzalamazlarsa bunun Padişah'ın istifası, o n u n
gölgesi olan H ü k ü m e t i n çekilmesi ve İstanbul'da T ü r k
y ö n e t i m i n i n s o n u olacağını b e y a n etti. Yunanlılar K e ­
mal'in ordusunun geri kalanını, daha d o ğ u y a ç e k m e k
zorunda kalabilirler, ama şimdilik bu d ü ş ü n ü l m ü y o r .
Frazier

8 T e m m u z 1920
Atina
D ü n geceki bildiride açıklandığına g ö r e B a n d ı r m a
ve Balıkesir d e m i r y o l u üzerinde 15 ağır t o p , d e p o l a r
dolusu savaş malzemesi, y ü z kadar v a g o n ve beş b ü y ü k
l o k o m o t i f ele geçirilmiştir. Y u n a n ordusu Kirmasti ve
M i h a l ı ç ç ı k kasabalarını ele geçirmiştir, h e r y e r d e M ü s ­
l ü m a n ahali de dahil h e y e c a n l a karşılanmıştır. Yunan,
birliklerinin B o ğ a z i ç i n i n g ü n e y kıyılarına çıktığı h a b e ­
ri verilmiştir. Sabah gazeteleri K ü ç ü k A s y a harekâtının
tamamlandığını bildirmiştir.
Frazier

Atina
10 T e m m u z 1920
Dünkü Askerî açıklamaya göre, Bursa'nın liman-

96
ları olan Bandırma ve Gemlik açıklarında İngiliz filosu
belirmiş ve asker ç ı k a r m a y a başlamıştır. Düşman, Mu­
danya'da çıkarılan birlikler üzerine ağır t o p ateşi aça­
rak d i r e n ç göstermiş, ancak İngiliz'ler kenti ele g e ç i r ­
m e y i başarmışlardır. Bir Yunan birliği, İngiliz ilerle­
mesini desteklemek üzere Bursa üzerine cebrî y ü r ü y ü ­
şe geçmiştir.
Frazier

Atina
13 T e m m u z 1920
Askerî bildiri, Bursa'nın düşmesinden sonra T ü r k ­
lerin aralarında toplar, makineli tüfekler ve askerî m a l ­
z e m e bırakarak kaçtıklarını h a b e r v e r m e k t e d i r . G ü n e y
cephesinde, uzun d i r e n m e d e n sonra Nazilli ele geçiril­
miştir. Sabah gazeteleri, Kemalist'lerin Nazilli d ü ş m e ­
d e n kenti ateşe verdiklerini, y i r m i R u m ' u ö l d ü r d ü k l e ­
rini ve geri kalanını rehin olarak götürdüklerini y a z ­
maktadır.
Frazier

Atina
15 T e m m u z 1920
Bu sabahki gazeteler g ü n e y cephesinde Saraköy'-
ü n kuzeyinde B u l d a n ' ı n ele geçirildiğini b i l d i r m e k t e ­
dirler. Saraköy hattı, Kemalistlerin hıristiyanları kat­
letmesini ö n l e m e k için çekilmiştir. Y u n a n Ordusunun
Nazilli üzerine ilerlemesi olasılığı var.
Frazier

Atina
26 T e m m u z 1920
(İngilizlerin isteği üzerine Y u n a n birlikleri 23 T e m -
muz'da İzmit yarımadasından Kemalist sürülerini te­
m i z l e m e y e başlamıştır. O p e r a s y o n B o ğ a z i ç i n i n A s y a kı­
y ı s ı n d a n başlayıp hızla yayılmaktadır.
Frazier

97
YUNAN YAYILMASINDAN
SONRA ANADOLU'DA DURUM

Telgraf
İstanbul
6 Ağustos 1920
Ankaradan 20 Temmuz'da ayrılan, güvenilir ve
deneyli misyonerlerin g ö z l e m l e r i n e g ö r e A n a d o l u ' d a d u ­
rum şöyledir:
B i r : Yunan zaferleri Milliyetçiler arasında h o ş n u t ­
suzluk yaratmakla beraber, g ü c ü abartılmış d u r u m l a ­
rında b ü y ü k b i r zayıflama olmamıştır. Millet Meclisi
ve Yürütme K u r u l u çalışmasını sürdürmektedir.
İki : G e l e c e k t e Yunanlılarla ya da İstanbul H ü k ü ­
m e t i y l e bir uzlaşma olasılık dışıdır. M i l l i y e t ç i liderlerin
İngilizlere d u y d u ğ u kin azalmamıştır.
Üç: B o l ş e v i k l e r l e anlaşma h e n ü z s o m u t b i r s o n u ç
vermemiştir. Haziran sonunda b i r B o l ş e v i k m e m u r u o n
günlüğüne A n k a r a ' y a gelmiştir. Moskova'daki M i l l i y e t ­
çilerin temsilcisi eski m i l l e t v e k i l i Bekir Sami Bey'dir.
Dört: Mustafa Kemal'in sağlık d u r u m u sıtma ve
b ö b r e k rahatsızlığı n e d e n i y l e i y i değildir, ancak b a ş ­
lattığı a k ı m kendisi çalışamaz d u r u m a gelirse ya da
g ö r e v i n d e n alınırsa, başka liderlerle yürütülecektir.
Beş: Düzensiz kuvvetler olan çeteler d e n e t i m d e n
çıkmakta, bazı b ö l g e l e r d e s o y g u n c u l u k yapmaktadır.
B i r Çerkez olan Ethem bey tarafından bunları d e n e t i m e
almak için ç a b a harcanmaktadır.
A l t ı : Y e n i askere alınanlar g e l m e k t e d i r . G ö r ü n ü ş t e
z o r l a m a o l m a d a n katılmaktadırlar. B u n u n l a b e r a b e r
K o n y a bölgesinde bazı askerden k a ç m a olayları g ö r ü l ­
müştür.
Yedi: Hıristiyanlar ve y a b a n c ı l a r bu y ü z d e n ağır
vergilere bağlanmaktadır, ama çetelerin çıkardığı bazı
olaylar dışında z o r a başvurulmamaktadır.
Sekiz: Haziran ayında, b i r İtalyan temsilcisi anlaş­
ma y a p m a k için A n k a r a ' y a gelmiştir. B e l k i de ticarî
b i r anlaşmadır. R o m a ' d a Milliyetçilerin temsilcisi Galip

98
K e m a l ' d i r . Haziran, ayında birî ticarî, birî askerî iki
heyet A n k a r a ' y ı ziyaret etmiştir.
D o k u z : M i l l i y e t ç i l e r malî b a k ı m d a n iyi destek g ö r ­
müşe benziyorlar. D ö r t ay daha b u g ü n k ü tarifeye g ö r e
trenleri çalıştırabilecek kadar k ö m ü r l e r i olduğunu, o n ­
dan sonra da başlıca yollarda hafta da bir tren çalıştıra­
bileceklerini söylemektedirler.
On : Bursa'yı geri almakta kararlı g ö r ü n m e k t e d i r ­
ler.
Onbir : A m e r i k a n m i s y o n e r l e r i n i n ve y a r d ı m k u ­
rulları üyelerinin güvenlikleri son iki ay içinde daha
kötüleşmiş değildir. S o n birkaç g ü n içinde Bursa c e p ­
hesi y ö n ü n d e çarpışmalar olmuştur. Yunanlılar ve M i l ­
liyetçiler birbiri ardından saldırı d u r u m u n a geçmişler­
dir ama sonuç alıcı b i r d u r u m h e n ü z yoktur.
BRİSTOL

İNANILMAZ SÖYLENTİLER

İstanbul
30 Ağustos 1920
Mustafa K e m a l ' i n yaralandığı, M o s k o v a ' d a k i eski
temsilcisi B e k i r S a m i B e y ' i n Tokat'ta öldürüldüğü y o ­
lundaki haberlere b u r a d a geniş çapta inanılıyor. A n c a k
K ü ç ü k A s y a ' n ı n i ç b ö l g e l e r i n d e n bilgiler y a Müttefikle­
rin lehindeki h a b e r l e r dışında olanlara p e r d e k o y a n Y u ­
nan, İngiliz kaynaklarından geliyor, ya da p r o p a g a n d a
y a p a n Türk kaynaklarından. Bursa bölgesi bazı k ü ç ü k
çatışmalar dışında sessiz. İzmir cephesindeki faaliyet
d u r m u ş durumda, Uşak'ın Yunanlılarca ele geçirildiği
bildiriliyor. A n a d o l u ' d a ç o k sayıda K ı z ı l Süvari birlik­
lerinin b u l u n d u ğ u v e S o v y e t R u s y a ' d a n ağır toplar g ö n ­
derildiği y o l u n d a k i haberler kuşku ile kabul edilmeli­
dir. Rusya'dan T ü r k i y e ' y e b i r g e m i dolusu m ü h i m m a t
gönderildiği İngilizlerce doğrulanmıştır. Başka b i r g e ­
mi de b e k l e n m e k t e d i r .
Saldırıyı s ü r d ü r m e k konusundaki kararsızlıklarının
ve İngiliz Yüksek K o m u t a n l ı ğ ı n ı n Yunanlıların kusurla-

99
rı konusunda yanlış anlamaların, Yunanlıların m o r a l ­
lerini b o z d u ğ u y o l u n d a belirtiler vardır. S o r u n u ç ö z ü m ­
l e m e k için işgal bölgesinin ikinci k o m u t a n ı G e n e r a l
P a n g o l o s İstanbul'a kısa süren b i r ziyaret yapmıştır.
Şimdi işgalin ilk hızı geçince, Yunanlılar İngilizler için
çarpıştıklarını anlamaya başlamışlardır. Bu durumu,
kendileri de açıkça kabul etmektedirler. İşgal e t t i k l e r i
toprakları ellerinde tutmayacaklardır.
BRİSTOL

100
B R İ S T O L , M U S T A F A KEMAL'İ-
H A K L I BULUYOR..

Amerikan Yüksek Komiseri Bristol, Türkiye Bü­


yük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal'in 19 Tem­
muz 1920 tarihinde yayınladığı bildirinin bir kopyasını
2 Eylül tarihinde Dışişleri Bakanına gönderiyor ve bu
kopyaya eklediği yazısında, büyük ölçüde Mustafa K e ­
mal'in görüşlerini haklı buluyor.
Bristol'un yazısı özetle şöyle:

B u bildiri, T ü r k i y e ' d e k i koşulların o l d u k ç a d o ğ r u


b i r açıklamasını yapmaktadır. Müttefiklere yöneltilen
suçlamalar b ü y ü k ö l ç ü d e haklıdır. İngilizlere İzmit'te
saldırmak suretiyle, Türklerin m ü t a r e k e y i ihlal ettikleri
y o l u n d a k i Müttefik iddiası, Yunanlıların İzmir'e ç ı k ı ­
şıyla mütarekenin Müttefiklerce ihlal edildiği y o l u n d a ­
ki T ü r k iddiası kadar, geçerli değildir. A y r ı c a T ü r k ­
ler Kilikya'da Fransızlara saldırdığı z a m a n mütâreke­
nin ihlal edildiği y o l u n d a herhangi b i r iddiada b u l u n u l ­
m a d ı ğ ı görülmüştür. T ü r k Milliyetçilerinin K i l i k y a ' d a
Fransızlara karşı açtıkları savaş, İzmit'teki saldırıdan
daha geçerli b i r b i ç i m d e m ü t a r e k e y i ihlal olarak nite­
lendirilebilirdi. D a h a sonraki haberler, İzmit çevresin­
deki sözde milliyetçi kuvvetlerin eşkiyalar o l d u ğ u n u o r ­
taya çıkarmıştır. Hatta bu çetelerin T ü r k l e r kadar, R u m ­
lardan kurulu o l d u ğ u da ortaya çıkmıştır. Bu haberler
İngiliz kaynaklarından gelmiştir.
İngiliz H ü k ü m e t i liderlerinin kamuoyu önünde
v e r d i k l e r i d e m e ç l e r d e , İzmir ç e v r e s i n d e k i b ö l g e nüfu­
sunun ç o ğ u n u n R u m olduğu, dolayısıyle Yunan k o -

101
r u y u c u l u ğ u altında bulunması gerektiği y o l u n d a ö n e
sürdükleri iddialar, g e r ç e k l e r l e bağdaşmamaktadır. B a ­
z ı k ı y ı kentlerinde, ö r n e ğ i n Ayvalık v e benzeri y e r l e r d e
yaşayanların ç o ğ u R u m ' d u , ama bunların çevresindeki
b ö l g e l e r n e r d e y s e t a m a m e n Türk'tü. İzmir k e n t i n d e
bile en yetkili kişiler, ahali ç o ğ u n l u ğ u n u n R u m o l d u ğ u ­
nu söyleyemezler. İzmir'in çevresinde, iç b ö l g e l e r d e
halk h e m e n h e m e n t a m a m e n Türktür. Y u n a n işgalin­
d e n sonra Aydın d e m i r y o l u y l a Balçık'tan Ormulu'ya
k a d a r h e m e n h e m e n boşalmış b ö l g e y i g ö r m e k , b u d u ­
r u m u n açık bir örneğidir. Yunan kuvvetleri tarafından
burada ayakta b i r ev, ayakta b i r k ö y bırakılmamıştır,
ç e v r e d e tarlalarda ürün toplayan b i r kişi g ö r ü l m e m e k ­
tedir. Ürün terkedilmiş ve ç ü r ü m e k t e d i r . T ü r k ahali
evlerini bırakıp Yunanlılar ö n ü n d e kaçmışlardır. B u
b ö l g e d e n 1500-2000 kadar T ü r k g ö ç m e n Nazilli'de g ö ­
rülmüştür. İ z m i r k o n u s u n d a Uluslararası İnceleme K o -
misyonu'nun v e r d i ğ i rapora g ö r e , Yunanlılarca işgal
edilen b u b ö l g e halkının ç o ğ u Türktür. T e k n i k n e d e n ­
lerle bu r a p o r u dikkate a l m a y a n Barış Konferansı, i n ­
c e l e m e l e r i n tarafsız yapıldığını açıklamıştır. K o m i s y o n ,
Yunanlıların İ z m i r b ö l g e s i n d e bulunmalarının hiçbir
haklı g e r e k ç e y e dayanmadığını belirterek buradan ç e ­
kilmelerini öğütlemişti. B e n d e b u k o m i s y o n u n u n üyesi
olarak k o m i s y o n u n u n incelemelerinin tarafsız ve g e ç e r ­
li o l d u ğ u n a i n a n ı y o r u m . D o l a y ı s ı y l e İzmir'in Yunanlı­
larca işgalinin İngilizlerce desteklenmesinin haklı ve
d o ğ r u o l m a d ı ğ ı n a k u v v e t l e inanç b e s l i y o r u m . A y r ı c a
i n a n ı y o r u m ki Büyük Britanya ile Yunanistan'ın T ü r ­
k i y e ' y e karşı birlikte giriştikleri harekât, b u g ü n bu ül­
k e y e anarşi koşullarını getirmiştir. B u g ü n k ü durumda,
T ü r k l e r Bolşevik y a r d ı m ı n ı aramaya m a h k û m edilmiş­
tir. Elde e d e b i l d i ğ i m bilgilere göre, T ü r k l e r B o l ş e v i k ­
liğe sempati b e s l e m i y o r , B o l ş e v i k l e r e katılmak istemi­
yorlar, ancak Yunan ve Avrupa saldırganlığına karşı
kendilerini k o r u m a k için s o n çare o l a r a k B o l ş e v i k y a r ­
d ı m ı n ı arıyorlar. Bolşeviklik, T ü r k i y e d e yayılırsa sa­
n ı y o r u m b u n u n suçluları başta Büyük Britanya ile Yu-

102
nanistan, daha az d e r e c e d e Fransa ve İtalya olacaktır.
A y r ı c a T ü r k i y e y i v e T ü r k halkını b i l e n herkesin
g e n e l inancı o d u r ki, barış g e t i r m e k için b i r anlaşmayı
u y g u l a m a görevini, T ü r k i y e ' d e Yunanlılara v e r m e k i z ­
l e n e b i l e c e k e n k ö t ü politikadır. T ü r k l e r ancak t a m a m e n
fethedilirlerse Yunanlılara b o y u n eğerler. Öyleyse, Y u ­
nan işgali, işgalden öte, ancak b i r fetih sayılabilir. B u ­
n u n ise A m e r i k a ' n ı n B ü y ü k Savaşa katılması ilkelerine
tamamen ters d ü ş t ü ğ ü n ü b e l i r t m e k isterim. Başkan W i l -
son'un 14 ilkesine de aykırıdır. Birleşik Devletler, B o l ­
şevikliğe karşı ise, Birleşik D e v l e t l e r Bolşevikliğin y a ­
yılmasına karşı ise, o zaman T ü r k i y e ' d e Bolşevikliğin y a ­
yılmasına y o l a ç m a eğilimi gösteren b u g ü n k ü politikaya
kesinlikle muhalefet etmelidir. T ü r k i y e ' d e b u g ü n izlenen
politika kuşkusuz Bolşevikliği Ermenistan'a da y a y m a

eğilimindedir.
D a h a b i r y ı l ö n c e , İngilizler T ü r k i y e ' d e genellikle
sevilirlerdi. B u g ü n Yunanlılar yanında, b e l k i d e e n nef­
ret duyulan kimselerdir. B u d a izlenen politikayı g ö s ­
termektedir.
Barış i m z a l a n m ı ş o l m a k l a beraber, bu barışı y ü r ü r ­
lüğe k o y m a k i ç i n Yunanlılarla Müttefiklerin işbirliği
gerekecektir. Bu k u v v e t l e r ise, T ü r k i y e y i ancak fethe­
d e r e k b o y u n eğdirebilirler. S o r u n şudur: B u barış m ı ­
dır? Savaş m ı ? G e r ç e k t e n b i r barış anlaşması görüşül­
müş müdür?
Amiral BRİSTOL

YUNAN YAYILMASI
MÜTTEFİKLERİN ARASINI A Ç I Y O R
Telgraf
İstanbul
8 Eylül 1920
"Yunan kuvvetlerinin, A n a d o l u T ü r k M i l l i y e t ç i l e ­
r i n e sonuç alıcı e y l e m e girişmesine, Fransız ve İtal­
yanlar etkin b i ç i m d e karşı ç ı k ı y o r l a r . Ö y l e g ö r ü l ü y o r k i
Fransız v e İtalyanlar siyasal v e e k o n o m i k nedenlerle
K e m a l akımının t ü m ortadan kalkmasını istemiyorlar,

103
a y r ı c a bu akıma R u s B o l ş e v i k y a r d ı m ı tehlikesi de u z a k
b i r olasılık h a l i n e gelmiştir. K a r a d e n i z kıyılarına asker
ç ı k a r ı p A n k a r a ' y a geriden y a k l a ş m a k konusundaki plâ­
n ı n ikinci defa b i r y a n a bırakıldığı h a b e r alınmıştır.
Y u n a n hatlarını i ç e r i y e d o ğ r u g e n i ş l e t m e k için kararlı
davranışların bulunmayışı, İngilizlerin k e n d i siyasal
amaçları için destekledikleri Yunanlılar konusunda ağır­
dan aldıklarını ve g ü v e n l e r i n i yitirdiklerini g ö s t e r m e k ­
tedir. İngilizler, sonradan, Yunanlıların başını b e l a y a
soktukları suçlaması olmasın diye, h e r zamanki b e k l e ­
m e o y u n u n a girişmişlerdir. B ö y l e c e Sevres anlaşması­
nın uygulanması gecikmiştir. A y r ı c a T ü r k i y e ' d e M ü t t e ­
fiklerin birbirlerine kıskançlık d u y m a l a r ı tehlikesi b e ­
lirmiştir. Onların ortak görüşüne g ö r e , d u r u m u ancak
K e m a l ' i n kuvvetlerinin ç ö k m e s i kurtarabilir. Bu da o l a ­
bilir ama, h e m e n olması k o l a y değildir. A n a d o l u ' d a
ö n e m i o l m a y a n b i r e y s e l gerilla savaşı sürüp gitmekte­
dir, ancak s o n u ç tüfeklerden ç o k p o l i t i k a y l a alınacaktır.
Basın haberleri tarafların p r o p a g a n d a s ı y l a doludur.
Bu arada Yunanlılar, Milliyetçilerin boşalttığı Es­
kişehir ve Afyonkarahisar'a d o ğ r u y o r g u n - argın iler­
lemektedir. Milliyetçiler ayrıca İzmit bölgesinden ç e ­
kilmiş v e bildirildiğine g ö r e Bilecik çevresinde Bursa
cephesinde y ı ğ ı n a k yapmışlardır.
BRİSTOL

Telgraf
14 E y l ü l 1920
İstanbul
Buradaki İngiliz askerî yetkilileri, özel k o n u ş m a ­
larında, A n a d o l u ' d a k i Yunan kuvvetlerini düşük m o ­
ral, beceriksizlik ve k i m i zaman korkaklıkla suçluyor­
lar. A s k e r î harekatı Venizelos daha i y i denetliyebilsin
d i y e genel karargâhlarını İzmir'den A t i n a ' y a götürdüler.
Venizelos, Yunanlıların başlıca siyasal kişisidir,
İngiliz Y ü k s e k K o m i s e r l i ğ i üyelerinin, T ü r k M i l ­
liyetçilerini b u g ü n k ü hatlarda tutabilmek için, Y u n a n
kampanyasının sürdürülmesine karşı çıktıkları b i l i n -

104
mektedir. B u n u n h e m A n a d o l u Türklerinin, h e m d e H ı ­
ristiyanlarının d u r u m u n u büsbütün kötüleştirdiğini an­
lamışlardır ve harekâttan üç ay s o n r a Milliyetçi li­
derler arasında hoşnutsuzluk ve geniş bir b ö l g e n i n eş-
kiyalığa açılması dışında kesin bir s o n u ç alınamamıştır.
Yunanlıların b o ş gururla, Milliyetçilerle uzlaşma giri­
şimlerini ihmal ettiklerini, M i l l i y e t ç i l e r i n içten ç ö k m e ­
sini b e k l e m e k istemediklerini ve saldırıyı sürdürmeyi
istediklerini ö n e sürmektedirler.
Yukardaki g ö r ü ş l e r belki tam içten olmayabilir, an­
c a k b ö y l e c e , Milliyetçilere y ö n e l i k y e n i b i r politika baş-
lıyabilir. Destekçileri sorumluluktan kurtulsun diye,
Yunanlılar M i l l i y e t ç i l e r i n liderlerini satın alma girişi­
m i n d e b u l u n m a y a teşvik edilebilir. T ü r k - Y u n a n ittifa­
k ı n d a n sözeden b i r makale, b e l k i d e b ö y l e b ö y l e b i r
planı göstermektedir.
BRÎSTOL

KOCAELİ YARIMADASI
YUNANLILARA BIRAKILIYOR

Telgraf
15 Eylül 1920
A n a d o l u ' d a y e n i b i r Yunan ileri harekâtının baş­
ladığı h a b e r verilmiştir. Adapazar'ı Milliyetçiler tara­
fından boşaltılmış, Yunan birlikleri Bursa yakınlarında
yığınak yapmıştır. İzmit cephesinden İngiliz beyaz ve
Hintli birliklerin tedricî çekilişi başlamıştır. Ç o ğ u b i r ­
likler Mezopotamya'ya ve Hindistan'a gidecektir. O n ­
ların y e r i n e en az b i r Y u n a n tugayı gelecektir.
BRİSTOL

Telgraf
İstanbul
28 Eylül 1920
Güvenilir k a y n a k l a r a göre, E k i m ayının ortasın­
dan ö n c e İngiliz o r d u s u İzmit cephesinden çekilecek v e
b u g ü n k ü 242 inci T u g a y lağv edilecektir. 9 Y u n a n ta-

105
buru ve g i d e r e k b i r Y u n a n tümeni, karargâhı Derince'-
de o l m a k üzere, b u n l a r ı n yerini alacaktır. Ondan sonra
A v r u p a l ı v e y a s ö m ü r g e birlikleri d e ğ i l , b i r noktada Y u ­
nanlılar, Türk M i l l i y e t ç i l e r i y l e karşı karşıya kalacak­
tır. Boğaziçinin A v r u p a yakasındaki 5 Fransız taburu
da çekilmeyi b e k l e m e k t e d i r .
Anlaşmanın nasıl uygulanacağı ve kış için düşünü­
len planlar sık sık değişmektedir. S o n plana göre, d ö r ­
dü Hintli ve d ö r d ü b e y a z o l m a k üzere 8 İngiliz taburu
yeteri kadar top, at, makineli tüfek birlikleri ve istih­
k â m birlikleri ile d o n a t ı l m ı ş olarak B o ğ a z ' ı n iki yaka­
sında işgal o r d u s u n u oluşturacaktır.
B u İngiliz planı, belki d e M e z o p o t a m y a ' d a k i c i d d î
d u r u m n e d e n i y l e uygulanamayacaktır. Y u n a n kuvvetle­
rinin iki ay i ç i n d e tek başlarına İstanbul'u işgal e d e ­
c e k l e r i y o l u n d a k i haberler sürekli b i ç i m d e d o ğ r u l a n ­
maktadır. İyi h a b e r alan b i r İngiliz istihbarat subayı
şunları s ö y l e d i : «Belki de tek çözüm yolu budur. Biz
bırakırsak Yunanlılar Anadolu'da ilerlemeye devam
edeceklerdir. Gerçekten de Zakharoff ve Venizelos ba­
şarılı olurlarsa, şimdiki Ermenistan sınırına kadar Ana-
doluyu baştan başa geçmelerine izin verilecektir.»
A y n ı zamanda, uzun süren Y u n a n saldırısının is­
tenen sonuçları v e r m e d i ğ i kabul e d i l m e k t e ve Mustafa
K e m a l ' l e bir uzlaşma arandığı anlaşılmaktadır. İngiliz
temsilcilerinin A n k a r a ' d a onunla g ö r ü ş m e l e r yaptığına
inandıracak belirtiler vardır.
BRÎSTOL

106
IV. B Ö L Ü M
1921. S A V A Ş Y I L I
BİRİNCİ İNÖNÜ Z A F E R İ

Yunanlıların yayılışı, bir y a n d a n Müttefiklerin ara­


larında çıkan g ö r ü ş farkları, b i r y a n d a n Yunan o r d u ­
sunun politikayla çalkalanıyor olması, öte yandan T ü r k ­
lerin gösterdiği d i r e n ç n e d e n i y l e b i r noktada durduru­
l u y o r . Yunanistan'da Venizelos taraftarlarıyla, K ı r a l ' c ı -
l a r ı n çekişmesi var. 1920 yılının son aylarında, bu ç e ­
k i ş m e son noktasına varıyor. Venizelos'un seçimlerden
başarısızlıkla çıkması sonucu, Kıral'cılar iktidarı alı­
yorlar. B u arada A n k a r a ' d a k i B ü y ü k Millet Meclisi H ü ­
kümeti, d o ğ u cephesini, Kafkasya sorununu ç ö z ü m l e ­
m e k için uğraşıyor. B u k o n u d a S o v e t l e r l e ilişkiler k u ­
ruluyor. Bu ilişkiler b i r ara Sovyetlerin, V a n ve Bitlis
hakkındaki istekleri n e d e n i y l e b o z u l u y o r . Sonradan d ü ­
zeliyor. Sonuçta K a r s , Ardahan, A r t v i n alınıyor. Gürcis­
tan'la anlaşma y a p ı l ı y o r . D o ğ u b ö l g e s i n d e k i sorunlar
ç ö z ü m l e n i y o r . Batı cephesinde ise İsmet Paşa'nın bu
c e p h e y e atanışı ile birlikte çetelerle düzenli kuvvetler
k o n u s u n d a tartışma patlak veriyor. Çarpışma ve sürtüş­
me Çerkeş Ethem'in Yunanlılara sığınması ile son b u -

109
l u y o r . B ö y l e c e , düzenli o r d u ile Y u n a n l ı l a r ı n karşısına
ç ı k m a olanağı b u l u n u y o r . B ü y ü k M i l l e t Meclisinin k u r ­
d u ğ u ilk düzenli o r d u n u n sınavı o l u y o r Birinci İ n ö n ü
S a v a ş ı . . . B u n u n l a ilgili belgelere b a k a l ı m şimdi:

Telgraf
İstanbul
20 Ocak 1921
K ü ç ü k A s y a ' d a Yunanlılar ile T ü r k l e r arasında
çarpışmalar konusunda, burada b i r ç o k haberler v e s ö y ­
lentiler dolaşmaktadır. Yunanlıların Bursa cephesinden
Eskişehir ç e v r e s i n e k a d a r gelip, o n d a n sonra eski h a t ­
larına geri çekildikleri kesinleşmişe benzemektedir. Y u ­
nanlıların kendi raporlarına g ö r e , geri çekiliş zecrî ve
ç a b u k olmuş ç o k sayıda kayıp vermişler. A y r ı c a ç o k
sayıda Venizelos taraftarı Yunan subayının o r d u y u b ı ­
r a k ı p İstanbul'a g e l e c e k l e r i s ö y l e n m e k t e d i r . T ü r k l e r d e n
g e l e n haberlere g ö r e , Bursa geri alınmış v e A f y o n k a r a -
hisar'dan İzmir y ö n ü n e d o ğ r u b ü y ü k başarılar elde e d i l ­
miş. Bu h a b e r l e r teyid edilmemiştir, b e l k i de abartıl­
mıştır.
K e m a l i s t k u v v e t l e r i n Fransızlara karşı S u r i y e ' d e
yığınak yaptığı y o l u n d a haberler v e belirtiler g e l m e k ­
tedir. B u belki de, Fransız askerlerinin ö l ü m ü n e v e
masrafa y o l açan, K e m a l a l e y h i n d e k i m ü c a d e l e k o n u ­
sunda Fransa'da halk arasındaki hoşnutsuzluğu arttır­
m a k için siyasal d a v r a n ı ş olabilir, Sevres anlaşmasının
değiştirilmesi b u n l a r ı n hepsinin ö n ü n e geçebilir.
Siyasal n e d e n l e r l e T ü r k l e r i n şimdilik Yunanlılara
saldırıda bulunacaklarını s a n m ı y o r u m .
BRİSTOL

110
ANADOLU AJANSI BÜLTENLERİ

B u r a d a A m e r i k a n belgeleri arasında A n a d o l u A j a n ­
sının çıkardığı ilk bültenleri g ö r ü y o r u z . Bu ilk bülten­
ler Fransızca o l a r a k dış d ü n y a y a h a b e r v e r m e k için
çıkarılıyordu. Mustafa K e m a l , başka k o n u l a r yanında
haberleşmenin ö n e m i n i anlamış v e A n a d o l u Ajansını
kurdurmuştu. Karşılaştığımız ilk bültenler Birinci İ n ö n ü
Z a f e r i ' n d e n söz e d i y o r . Anlaşılan Yunanlılar Birinci İ n ö ­
n ü Savaşım k ü ç ü l t m e k istemişler... A n a d o l u Ajansı b u ­
n u yanıtlıyor. B ü l t e n l e r üzerinde « B u r e a u d'information-
A d a l i a » yazılı. Y a n i E n f o r m a s y o n Bürosu-Antalya. A c a ­
ba o zaman A n t a l y a ' d a n mı dağıtılıyordu bu bültenler?
Onu bilemiyoruz.

BÜLTEN
A n a d o l u Ajansı
A n k a r a 24 O c a k 1921 N u m a r a 48

[İstanbul'dan ve iç b ö l g e l e r d e n bize gelen h a b e r l e ­


re göre, k a h r a m a n Batı O r d u m u z u n Yunanlılara karşı
kazandığı zafer, başkentte o l d u ğ u kadar, taşrada da,
T ü r k v e M ü s l ü m a n halk arasında g ö r ü l m e m i ş b i r sevinç,
Hıristiyanlar ve Müttefikler çevresinde ise üzüntü y a ­
ratmıştır.
A n a d o l u Ajansı şunu belirtir ki, Y u n a n karargâhı
yayınladığı g e c i k m i ş bildiri ile, g e r ç e k b i r h ü c u m u n söz
konusu olmadığını, sadece keşif harekâtı yapıldığını
öne sürerek, b ü y ü k İ n ö n ü Savaşında Y u n a n birlikle­
rinin uğradığı yenilginin önemini azaltmaya çalışmak-
tadır. A y r ı c a kayıplarının ciddî o l m a d ı ğ ı n ı iddia e t m e k -

111
tedir. Şunu hatırlatmalıyız ki, Y u n a n birlikleri Eskişehir
ö n ü n d e 36 saat ç a r p ı ş m a k zorunda kalmışlar, b ü y ü k
kayıplara uğramışlar ve kaçmışlardır. Savaş alanında
12 saat daha kalsalardı toptan y o k edileceklerdi. A y r ı ­
ca belirtmek gerekir ki, Milliyetçi O r d u n u n genel kur­
mayı, ö n c e d e n hazırlanmış b i r plan g e r e ğ i n c e , son dar­
b e y i v u r m a k için d ü ş m a n birliklerinin Eskişehir ö n ü n e
kadar ilerlemelerine g ö z y u m m u ş t u r .
Yunanlıların yenilgisi, İstanbul'a g ö t ü r m e k z o r u n d a
kaldıkları ç o k sayıda yaralıdan bellidir. B u d a Y u n a n
G e n e l K u r m a y ı n ı n g e c i k m i ş bildirisinin n e kadar yalan
o l d u ğ u n u ortaya k o y m a k t a d ı r .
Yunanlılar ö n l e r i n d e düzensiz g ü ç l e r b u l u n d u ğ u n u
v e bunların k o l a y c a Eskişehir ö n ü n d e y o k edilebilece­
ğini sanmışlar ve b ö y l e c e bir askerî g e z i y e çıkmışlar­
dır. Yunanlılar ile, T ü r k l e r i ezmeği a m a ç edilen İngi­
lizler, b i z i m m o r a l i yüksek, i y i düzenli, kahraman ve
g e n ç o r d u m u z u n ö n ü n d e şaşkınlığa düşmüşlerdir.
Yaşama hakkını ve varlığını k o r u m a k için silaha
sarılan T ü r k ulusunu ve vatanı, b o y u n d u r u k t a n kur­
tarmak g ö r e v i n i y ü k l e n m i ş olan T ü r k i y e B ü y ü k Millet
Meclisi Hükümeti, sarsılmaz g ü c ü n ü bu son zaferle b i r
defa daha ispatlamış v e şanını yüceltmiştir. T B M M H ü ­
kümeti, d ü n y a haritasından T ü r k i y e adını silmek iste­
y e n saldırgan düşmanlara karşı şunu haykırmaktadır;
y e d i yüzyıla yakın kahramanlıkla d o l u şanlı bir tarihe
sahip v e ö l m e k i s t e m e y e n b i r ulus y o k edilemez.
A n a d o l u Ajansı ayrıca şunu b e l i r t m e k ister ki, v a ­
tana ihanet eden, suç işleyen ve düşmanlarımız Y u ­
nanlıların saflarına katılmak alçaklığını gösteren ünlü
kışkırtıcı Ethem, kardeşleri Reşit ve Tevfik, ayrıca o n ­
ların y o l u n d a olanlar, kuvvetlerimiz tarafından izlen­
miştir. Bu kışkırtıcılardan b i r ç o ğ u öldürülmüş, hapse­
dilmiş ya da birliklerimize teslim olmuşlardır. K ı s a c a ­
sı bu hainler son o l a r a k Sındırgı, A k h i s a r ve Marmara-
c ı k y ö n ü n d e y o k edilmişler y a d a dağıtılmışlardır. B u
başarı da k a h r a m a n birliklerimizin İ n ö n ü ' d e k i zaferini
tamamlamaktadır.

112
Bize gelen g ü v e n i l i r bilgilere bakılırsa, son yenilgi­
d e n sonra a c e l e y l e Bursa y ö n ü n d e k a ç a r k e n Yunan bir­
liklerinin elinden h i ç b i r şey kurtulmamış, düşmanları­
mız, geçtikleri her y e r d e k ö y l e r i ateşe vermişler, M ü s ­
l ü m a n kadın ve kızların ırzına geçmişler, y a ğ m a hır­
sızlık ve katliam yapmışlardır.
B u olayların s ö z d e u y g a r A v r u p a ' n ı n y ü z ü n ü kızart­
ması gerekir.
Müttefik hükümetler, özellikle başında Lloyd G e o r -
ge'un b u l u n d u ğ u İngiliz H ü k ü m e t i b u k o n u y u düşünür­
ler mi acaba?]

BÜLTEN
Anadolu Ajansı
Ankara 25 Ocak 1921 Numara 49
İnönü Savaşı ve Yunan Bildirisi

' A n a d o l u Ajansı İ n ö n ü Savaşı konusunda şu bilgiyi


y a y ı n l a m a k l a görevlendirilmiştir:
Y u n a n K a r a r g â h ı resmî bildirisini (Bizim zaferimiz­
le biten İ n ö n ü Savaşının tarihi) 11 O c a k 1921'den 16
O c a k 1921'e kadar yayınlayamamıştır. 17 O c a k 1921'de
yayınladığı bildiride ise Yunan hareketini basit bir keşif
h ü c u m u olarak nitelendirmiş ve ö n e m i n i azaltmaya ç a ­
lışmıştır.
B u n a yanıt olarak şunu belirtiyoruz:
1 — K u v v e t l e r i m i z , belli bir plân ç e r ç e v e s i n d e al­
dıkları e m i r g e r e ğ i n c e düşmanı İ n ö n ü dolaylarına ka­
dar çekmiştir. Ö y l e ki Yunan birlikleri saldırıya başla­
dıkları noktadan 150 kilometre uzaklaşmışlardır. B ö y l e
geniş bir alana y a y ı l m ı ş bir harekâta herhalde keşif
h ü c u m u denilemez.
2 — Büyük İnönü Savaşı, 36 saat bütün şid­
detiyle d e v a m etmiştir ve düşman, kuvvetlerimiz kar­
şısında dayanamamıştır, ç e k i l m e k z o r u n d a kalmıştır. Y u ­
nanlılar b ü y ü k kayıplar vermişlerdir ve çekilişleri bir
b o z g u n b i ç i m i n i almıştır.
3 — Yunan karargâhı, daha ö n c e birliklerinin B i l e -

113
cik ve B o z h ö y ü k ' e ilerlemelerini kesin bir başarı o l a ­
rak ilan etmişti.
Daha sonra bu harekâtın b i r keşif h ü c u m u o l d u ­
ğunu s ö y l e m e k acaip bir çelişkidir.]

A n a d o l u Ajansı
A n k a r a 26 Ocak 1921, N u m a r a 58

YALANLAMA

(İstanbul'da « i l e r i » gazetesi 23.12.1920 tarihli sayı­


sında Ermeni gazetelerinden alarak b i r haber y a y ı n l a ­
mıştır. B u n a g ö r e K ü r t l e r mahallî h ü k ü m e t e karşı s ö z ­
d e ayaklanmışlardır. B u a y a k l a n m a y ı kışkırtmak için
K ü r t l e r e b a ğ ı m s ı z b i r y ö n e t i m k u r m a k için söz v e r i l ­
miştir. D e r s i m Kürtleri Fırat'ın batısında b u l u n a n T ü r k
k ö y l e r i n e saldırdıktan sonra Ekin'e yaklaşmışlardır. H a t ­
t a iki R u m k ö y ü n ü d e y a ğ m a etmişlerdir. Ekin'i e l e
g e ç i r m e k istemektedirler. Kürtler a y a k l a n m a y ı sürdür­
m e k için g e r ç e k hazırlıklar içindedirler.
A n a d o l u Ajansı, baştan aşağı u y d u r m a v e temelsiz
olan b u yalanları v e dedikoduları yalanlamakla y e t k i l i
kılınmıştır.
Ajans ayrıca, b u b ö l g e d e t a m tersine K ü r t l e r k a ­
dar T ü r k halkı arasında d a t a m b i r sükûnun e g e m e n
olduğunu, T ü r k i y e B ü y ü k Millet Meclisi H ü k ü m e t i y l e
u y u m içinde ulusal savunmayı ilgilendiren konularla
h e y e c a n ve istekle meşgul olduklarını belirtir.]

İSTANBUL'DA İNGİLİZLERİN
BİR U Y G U N S U Z DAVRANIŞI D A H A

( A n a d o l u Ajansı, İngilizlerin İstanbul'da y e n i b i r k ö ­


tü davranışa giriştiklerini h a b e r almıştır.
T ü r k l e r e karşı hazırlanan b u k o m p l o üzerinde şim­
diden bütün d ü n y a n ı n dikkatini ç e k i y o r u z .
Türklerin b i r k ü ç ü k tabanca b i l e taşımalarına izin
v e r m e y e n İngiliz'ler, bu defa K ı r ı m ' d a n kaçan Rus as-

114
kerterinin ve R u s g ö ç m e n l e r i n i n İstanbul'da sokak or­
tasında sattıkları m a k i n e l i tüfek ve tüfekleri Rumları
silahlandırmak a m a c ı y l a R u m Patrikhanesine satın al­
dırtmaktadır. 15 g ü n kadar ö n c e 15 kadar makineli tü­
f e k satın alınarak F e n e r Patrikhanesine taşınmıştır.
T ü r k halkını k ı r d ı r m a k v e b ö y l e c e yeni s o r u n l a r
y a r a t m a k a m a c ı y l a İngilizlerin, İstanbul Rumlarını si­
lahlandırma n i y e t i n d e oldukları açıkça ortaya ç ı k m ı ş
bulunmaktadır.]

A n a d o l u Ajansı
Ankara

1 Şubat 1921
• S o v y e t H ü k ü m e t i nezdinde D o ğ u ulusları şurası
üyesi yurttaş ( E c h b a h ) başkanlığında b i r i n c e l e m e k u r u ­
l u d ü n M o s k o v a ' d a n A n k a r a ' y a gelmiştir.
B u kurul ö z e l l i k l e coğrafî v e e k o n o m i k b a k ı m d a n
A n a d o l u ' n u n d u r u m u n u inceleyecektir.
• Gürcistan Cumhuriyetini, B M M H ü k ü m e t i n e z ­
d i n d e temsil e d e c e k olan B a k a n B a y M e d i v a n i b a ş k a n ­
lığında 7 kişiden kurulu G ü r c ü temsilcileri pazartesi
akşamı A n k a r a ' y a gelmiştir.
D e l e g a s y o n ü y e l e r i g a r d a H ü k ü m e t v e Dışişleri t e m ­
silcileri tarafından selamlanmıştır.
B a k a n v e üyeler, H ü k ü m e t tarafından C e b e c i ' d e
Askerî Hastane yakınlarında kiralanan evde kalacak­
lardır.

2 Şubat 1921
• A n k a r a ' y a g e l e n Gürcistan temsilciliği ü y e l e r i
şunlardır:
B a y S i m o n M e d i v a n i , Gürcistan Dışişleri Bakanlığı
temsilcisi, D j o n b a s i v e Cartchourani, delege, G e n e r a l
Eristavri, Binbaşı C h a l i g h u e C h o u l i v e L i d e n a n E m e u -
hari ve Yüzbaşı M a h n e Choula, askerî temsilci.

3 Şubat 1921
• D o ğ u ve Batı cephelerinde tam b i r sükunet v a r .

115
23 Şubat 1921
Resmî bildiri
1 — Gürcistan H ü k ü m e t i n e z d i n d e yaptığımız dost­
ç a girişimler, o l u m l u olarak karşılanmış, A r d a h a n v e
A r t v i n kazaları G ü r c ü l e r tarafından boşaltılarak 23
Ş u b a t 1921 tarihinde Osmanlı b a y r a ğ ı A r d a h a n ' a ç e k i l ­
miştir. H a l k askerlerimizi kentin uzağında parlak b i r
törenle karşılamış v e sevinç gözyaşları dökmüştür.

2 — Cephe sakindir.

T ü r k i y e B ü y ü k M i l l e t Meclisi Başkanı Mustafa K e ­


m a l Paşa hazretlerine,
Kars 23 Ş u b a t 1921 - 23 Şubat 1921 tarihinde sabah
e r k e n d e n Osmanlı b a y r a ğ ı A r d a h a n ' a çekilmiştir. H a l k
birliklerimizi uzak mesafeden k u c a k l ı y a r a k ve ö p e r e k
karşılamış, s e v i n ç gözyaşları d ö k m ü ş t ü r . B ü t ü n halk
B ü y ü k Meclisimiz v e H ü k ü m e t i m i z i ç i n T a n r ı ' y a d u a l a r
etmiştir. C e p h e adına heyecanla ve saygıyla, bu y e n i
başarısı için B ü y ü k Meclisi kutlarım. İ n a n ı y o r u m ki
m i l l î davamız kesin başarıyla taçlanacaktır. O r d u m h e r
z a m a n millî irade doğrultusunda hazırdır.
Kâzım Karabekir
Doğu Cephesi Komutanı

116
İKİNCİ İNÖNÜ ZAFERİ

A r a d a n b i r k a ç a y geçtikten sonra Yunanlılar, y e n i ­


d e n b i r saldırıda b u l u n u y o r l a r ve b i r defa daha başla­
rını kayaya ç a r p ı y o r l a r . G e n e İ n ö n ü yakınlarında. T a ­
r i h 30 M a r t 1921. Bu defa A m e r i k a n kaynakları Y u n a n
yenilgisinden a ç ı k ç a söz ediyorlar. H e m Atina'dan, h e m
İstanbul'dan g ö n d e r i l e n raporlar b ö y l e . B u zaferin h e ­
m e n ardından y a b a n c ı b i r ç o k ü l k e n i n A n k a r a H ü k ü ­
metine karşı tutumları değişiyor. Ş i m d i telgrafları v e ­
relim:

Telgraf
Atina
5 Nisan 1921
Yunan o r d u s u n u n K ü ç ü k A s y a ' d a ciddî bir y e ­
nilgiye uğradığı b u g ü n artık kesinleşmiştir. Sert çarpış­
malardan sonra Eskişehir'i ele g e ç i r m e k t e başarılı ola­
mamışlardır. Ş i m d i Bursa'ya v e saldırılarının başındaki
hatlara çekilmektedirler. B e ş b i n kişinin öldüğü, ç o k
sayıda yaralı b u l u n d u ğ u , bir v a g o n u n Türklerce ele
geçirildiği t a m a m e n kesindir. Seferberliğe direnç sür­
mektedir. K e n t t e b ü y ü k b i r b u n a l ı m açık seçik belli­
dir. Gounaris b u g ü n d ö n ü y o r , Gounaris'in başkanlığın­
d a y e n i b i r k a b i n e n i n oluşturulması düşünülüyor.
HALL

Telgraf
İstanbul
5 Nisan 1921
T ü r k v e R u m yerli kaynaklardan, K ü ç ü k A s y a ' d a -

117
ki Yunan saldırısı konusunda h a b e r l e r alınmaktadır.
A n c a k b u haberlere nesnel g ö z ü y l e bakılamaz. B u n u n l a
b e r a b e r Y u n a n saldırısının başarısız o l d u ğ u anlaşılmak­
tadır ve başka b i r takım olaylar da g ü v e n i l i r h a b e r
kaynaklarından alınmıştır. Yunanlılar k ö t ü k o m u t a n ­
lık y ü z ü n d e n y e n i l g i y e uğramışlardır v e b i r tümenleri
h e m e n h e m e n y o k edilmiştir, aşağı yukarı d o k u z b i n
askerleri kayıptır. Yunanlılar ç e k i l m e k t e d i r ve m o r a l ­
leri bozuktur. Ç e k i l m e Bursa'nın batısındaki bir hatta
k a d a r sürebilir. G ü n e y cephesinde de Yunanlılar geri­
lemiştir ama d u r u m l a r ı kuzey c e p h e s i n d e n daha iyidir.
B i r İngiliz generalinin k o m u t a s ı n d a İzmit'te b u l u n a n
bir Yunan tümeni, İngiliz k o m u t a n ı n ı n emirlerini din-
l e m i y e r e k saldırıya katılmıştır.
BRİSTOL

Telgraf
Atina
5 Nisan 1921

Birkaç g ü n ö n c e önemsiz o l d u ğ u ilan edüen, A f ­


y o n ' d a n Y u n a n k u v v e t l e r i n i n çekilişinin, şimdi Yunan
ordusunun başka b i r ciddî yenilgisi o l d u ğ u ortaya ç ı k ­
mıştır. Bu k u v v e t l e r halen, son K ü ç ü k A s y a harekâtı
başlamadan ö n c e k i hatlarında bulunmaktadırlar. A f ­
y o n ' u tutmak i ç i n Yunanlılar B u r s a ' y ı kötü savunulur
b i r d u r u m d a bırakmışlardır. Y u n a n H ü k ü m e t i ayrıca Sır­
bistan'ın saldıracağı korkusuyla, M a k e d o n y a v e T r a k ­
y a ' y a askere aldığı ç o k sayıda k i m s e y i g ö n d e r m e k z o ­
runda kalmıştır. Kral'ın, G o u n a r i s v e Dousmanis'in
artık K ü ç ü k A s y a harekâtını b i r hata saydıklarını ö ğ ­
r e n d i m . Bu koşullar altında savaşın canlılıkla sürdürü­
l e c e ğ i n d e n k u ş k u l u y u m . Hareketteki başarısızlık ağır
topların y o k l u ğ u n d a n , d o ğ r u h a b e r almanın olmayışın­
dan ve özellikle savaş arifesinde V e n i z e l o s taraftarı su­
bayların g ö r e v d e n alınmasından d o ğ m u ş t u r . V e n i z e l o s ' -
culuğa karşı y ü r ü t ü l e n b u delice nefret ö y l e ileriye g ö ­
türülmüştür ki, V e n i z e l o s ' c u kadınların gönüllü h e m -

118
şire olmaları bile k a b u l e d i l m e m e k t e d i r . Bu n e d e n l e
kentteki askerî hastanelerde 400-500 k i ş i y e üç-dört h e m ­
şire düşmektedir. Sansür en sonunda u y g u l a n m a y a baş-,
l a n m ı ş v e anayasal g e r e k l e r l e b i r yarı sıkıyönetim gel­
miştir.
HALL

119
VELİAHT'IN OĞLU
DAMAT FARUK
ANADOLU'YA GEÇMEK İSTİYOR..

Kurtuluş yıllarının ilginç o l a y l a r ı n d a n biri H a n e -


dan'dan Ö m e r Faruk Efendi'nin A n a d o l u ' y a g e ç m e k is­
temesidir. Ö m e r Faruk Efendi, İ n e b o l u ' y a kadar gelmiş,
ancak Mustafa K e m a l Paşa onun A n a d o l u ' y a g i r m e is-
t e m i n i reddetmiştir. Jaeschke'ye g ö r e Mustafa K e m a l ,
İ n e b o l u ' d a b u l u n a n Ö m e r Faruk'a çektiği telgrafta
« Ş i m d i l i k İstanbul'da temdid-i ikamet buyurmaları...
hamiyet-i vataniye iktizasından görüldüğü...» g e r e k ç e ­
siyle A n a d o l u ' y a girmesini u y g u n görmemiştir.
B u k o n u d a A m i r a l Bristol'un İstanbul'dan Waşhing-
ton'a çektiği b i r telgrafı A m e r i k a n belgeleri arasında
buluyoruz:

İstanbul
10 M a y ı s 1921

Sultan'ın damadı ve aynı z a m a n d a Veliaht'ın oğlu,


Damat Faruk'un A n k a r a ' y a g i t m e k üzere İstanbul'dan
ayrıldığı, Milliyetçilerle B o l ş e v i k l e r arasındaki dostane
ilişkilerin b i r p r e n s i n hizmetlerini g ü v e n i l i r o l m a k t a n
çıkardığı g e r e k ç e s i y l e Milliyetçi H ü k ü m e t i n o n u n hizmet
sunuşunu reddetmesi üzerine, geri d ö n d ü ğ ü g ü v e n i l i r
kaynaklarca h a b e r verilmiştir.
BRİSTOL

120
SİLAH BULMA ÇABALARI

2- inci İ n ö n ü Zaferinden sora A n k a r a Hükümeti


silah b u l m a çabalarını yoğunlaştırıyor. B u d ö n e m d e S o v ­
y e t l e r d e n silah y a r d ı m ı alıyoruz b i r miktar. A n c a k b u ­
nunla y e t i n i l m i y o r , İtalya'dan, A l m a n y a ' d a n ; g i d e r e k
A m e r i k a ' d a n silah almak için girişimlerde bulunulu­
y o r . A m e r i k a ' d a n Winchester fabrikalarından 300 b i n
m a v z e r tüfeği ve 6 m i l y o n fişek alınmak isteniyor. O r ­
taya çıkan A m e r i k a l ı aracı, A B D Dışişleri Bakanlığın­
dan bunların satılmasında bir sakınca o l u p olmadığını
soruyor. A B D Dışişleri Bakanlığı, T ü r k l e r i n Yunanlılar­
la savaş halinde o l d u ğ u , bu n e d e n l e A m e r i k a ' n ı n çarpı­
şan taraflara silah satamıyacağı gerekçesiyle bu izni
v e r m i y o r . Neyse ki o zamanlar A m e r i k a , iki tarafa da
silah v e r m i y o r m u ş h i ç olmazsa...
Şimdi T ü r k i y e ' n i n silâh b u l m a çabalarıyla ilgili bu
belgelere b a k a l ı m :

Telgraf
Roma
21 Nisan 1921

Buradaki K e m a l i s t temsilciliği sekreterinin b e n i m


özel sekreterime h a b e r verdiğine g ö r e , A n k a r a H ü k ü ­
meti Kemalist temsilciliğine, K ü ç ü k A s y a ' d a Yunanlı­
lara karşı Türk milliyetçi birlikleri tarafından kullanıl­
m a k üzere A l m a n y a ' d a n ikiyüz araba dolusu silah ve
cephane satın alınması ve İtalya y o l u y l a gönderilmesi
konusunda telgraf çekmiştir. A y n ı k a y n a ğ a g ö r e K e m a ­
listler, silah s a t m a l m a k için İtalyan H ü k ü m e t i y l e dostça

121
ancak sonuçsuz g ö r ü ş m e l e r y ü r ü t m e k t e d i r . B u h a b e r i n
v e Bolşevikleştirilmiş geniş b i r K e m a l i s t ordusunun
Enver Paşa k o m u t a s ı n d a Orta - D o ğ u d a İngilizlere karşı
kullanılmak üzere R u s y a ' d a n E r z u r u m ' a geldiği y o l u n ­
daki basın haberlerinin d o ğ r u o l d u ğ u n a inanılmakta­
dır.
JOHNSON

Johnson'un Roma'dan gönderdiği 30 Nisan 1921


tarihli b i r telgrafa göre,
Gizli ve g a y r i resmî bir anlaşmayla İ t a l y a n - K e m a -
list ticarî sözleşmesinin onaylanması karşılığı olarak,
İtalya 25 Nisan tarihinde Taranto'dan A n t a l y a ' y a 50
m i l y o n İtalyan lirası d e ğ e r i n d e c e p h a n e göndermiştir. I

YAZIŞMA
Winchester Otomatik Silahlar Şirketi
N e w Haven, Conn, U.S.A.

28 Mayıs 1921
;
B a y Frank S. Bright
Colorada Building
Washington D.C.
A z i z i m M r . Bright,
N e w Y o r k ' l u Bay W . Scott-Boody'den b i r yazı aldık.
K e n d i s i n i n Londra'da ve Paris'te b ü r o l a r ı b u l u n d u ğ u n u
b i l d i r i y o r ve T ü r k H ü k ü m e t i için almak islediği silah
v e m e r m i l e r i ç i n fiyat istiyor. F i y a t için isteğin k e n d i ­
sine, y e n i T ü r k H ü k ü m e t i n d e en etkili b i r kişi o l d u ğ u
sanılan Ethem (Edam) b e y d e n geldiğini belirtiyor.
B u yazı ile ilgili olarak pazarlıklara girişmeden ö n ­
ce, b u k o n u d a h ü k ü m e t i m i z i n t u t u m u n u ö ğ r e n m e k isti­
y o r u z . B u k o n u y u Dışişleri B a k a n l ı ğ ı n d a n sorup b i z e
telgrafla bildirirseniz mutlu o l a c a ğ ı z .
Dışişleri B a k a n l ı ğ ı n d a n k i m i g ö r m e n i z gerektiğini
t a m a m e n size b ı r a k ı y o r u z . A n c a k y a z ı d a söz e d i l e n
300.000 tüfek ve 600 m i l y o n m e r m i d i r . S a n ı y o r u m D ı ş -

122
işleri Bakanı H u g h e s ' i n kişisel dikkatine sunulacak ka­
dar ö n e m l i b i r miktardır.
B i z i m b i l d i ğ i m i z kadar b u k o n u d a başka b i r y a p ı m ­
cıya yanaşılmamıştır, b u b a k ı m d a n telgraf ç e k i n c e k o ­
n u d a n söz a ç m a y ı n , sadece incelemelerinizin s o n u c u n u
bildirin.
Saygılarımla
W i n c h e s t e r Şirketi
Dış Satışlar M ü d ü r ü
H. F. Beebe

A.B.D.
Dışişleri Bakanlığı
Y a k ı n Doğu işleri Bölümü
Bakan yardımcısı için memorandum

Azizim Mr. Fletcher


VVinchester silah şirketinin W a s h i n g t o n temsilcisi
Frank S. Bright, d ü n bana g e l e r e k k u m p a n y a s ı n ı n dış
satışlar m ü d ü r ü n d e n aldığı b i r m e k t u b u gösterdi. B u
m e k t u b u n b i r k o p y a s ı eklidir. G ö r e c e k s i n i z ki, sözde
«Yeni Türk Hükümeti» W i n c h e s t e r şirketinden 300.000
tüfek ve 600.000.000 m e r m i a l m a k istemektedir. M r .
Bright'a, « Y e n i T ü r k H ü k ü m e t i » d e y i m i n i n n e anlama
geldiğini, Et hem (Edam) b e y i n k i m o l d u ğ u n u b i l m e d i ­
ğimi, dolayısıyle bakanlığın b i r açıklama y a p a c a k d u ­
r u m d a b u l u n m a d ı ğ ı n ı bildirdim. B u n u n l a b e r a b e r söz
k o n u s u h ü k ü m e t ve Edam bey h a k k ı n d a daha başka
bilgiler almaktan m u t l u olacağımı s ö y l e d i m . Sanırım
daha fazla bilgi a l m a k için k u m p a n y a s ı n a telgraf g ö n ­
derdi,
« Y e n i T ü r k H ü k ü m e t i » A n k a r a ' d a k i Milliyetçi H ü ­
k ü m e t ise, b a n a ö y l e gelirki b u silahlar b ü y ü k b i r o l a ­
sılıkla T ü r k i y e ' y e değil B o l ş e v i k R u s y a ' y a gidecektir.

okunamadı
Dışişleri Bakanı adına

123
W. Scott Boddy
London-Paris
New York
1 Haziran 1921
Sayın Charles Evans Hughes
Dışişleri Bakanı
Washington, D. C.

Efendim,
Paris'ten b i r arkadaşımdan aldığım mektupta, Türk
Hükümeti için;
300.000 mavzer, 1908 m o d e l i 7,9 kalibrelik ve
600.000.000 m a v z e r fişeği, satın almak üzere fiyat isten-,
mektedir. Fiyat u y g u n bir A m e r i k a n limanından F.O.B.
olacaktır.
B u k o n u y u y a p ı m c ı l a r l a ş i m d i d e n tartışıp i n c e l e m e ­
ler yapmış, Springfield ve Philadelphia'daki Birleşik
Devletler c e p h a n e l e r i n e — b u silahlardan v e m e r m i l e r ­
d e n hazır b u l u r u m diye— yazmış o l m a k l a birlikte, daha
ileri g i d e b i l m e m için bu işin ilke olarak Birleşik D e v ­
letler H ü k ü m e t i n c e r e d d e d i l e c e k b i r şey o l m a d ı ğ ı n d a n
e m i n o l m a l ı y ı m . B u k o n u d a k i g ö r ü ş m e l e r i m i sürdürüp
s ü r d ü r e m i y e c e ğ i m k o n u s u n d a b e n i aydınlığa kavuştur­
manızı dilerim.
Saygılarımla
W. Scott Boody

27 Haziran 1921
M r . W. Scott Broody'ye
Efendim,
Dışişleri B a k a n l ı ğ ı n ı n 300.000 m a v z e r tüfeği ve 600
m i l y o n fişeğin T ü r k H ü k ü m e t i n e satılmasına izin v e r i p
v e r m e d i ğ i konusundaki 1 Haziran 1921 tarihli m e k t u ­
b u n u z u aldık.
Size haber v e r m e k isterim ki, B a k a n l ı ğ ı n kanısınca
Yunanlılar ve K e m a l i s t l e r savaşa girişmişlerdir. S a v a ­
şan kuvvetlerden b i r i n d e n birine y a r d ı m ya da işbirliği
yapılmamalıdır.
Dışişleri Bakanı adına
imza
124
S A K A R Y A SAVAŞI ÖNCESİ
ATİNA'DA DURUM

Telgraf
30 Haziran 1921
' Venizelos'cu olsun, Kıral'cı olsun Yunan gazete­
leri, genel olarak Müttefiklerin uzlaşma önerisinin H ü -
k ü m e t ' ç e reddedilmesini o l u m l u karşılıyor, Venizelos'-
cular İzmir'in bırakılması telkinini d u y m a k bile istemi­
yorlar. Kuşkusuz tepe noktaya erişmiş koşullar altın­
da Konstantin'in b i r uzlaşmayı kabul e d e m i y e c e ğ i g e ­
nel izlenimi y a y g ı n d ı r . Yunan o r d u s u n u n Türklere karşı
g e ç i c i bir zafer elde edebilmesi halinde, Konstantin
muzaffer bir b i ç i m d e Atina'ya dönebilir. Ondan sonra
İzmir'i b ı r a k m a y a zorlanırsa, o zaman yapabilir ve b u ­
nu da dış g ü ç l e r i n isteği gibi gösterebilir. Taarruz ya­
pılırsa bunun amacı, tahtı ve b u g ü n k ü hükümeti kur­
tarmak olacaktır. B ü t ü n Yunanistan'ın dikkati İzmir'e
ve oradaki yetkililere yönelmiştir, Atina'daki d u r u m ise
k ö t ü d e n berbata dönüşmüştür. A m e r i k a l ı l a r dahil y a ­
bancı şirketler için, iş d u r u m u ç o k kritiktir. K o n s o r s i ­
y u m yabancı paraların alış ve satışını durdurmuştur.
HALL

YUNANLILAR ONBEŞ
KÖYÜ YAKIYOR

Telgraf
3 T e m m u z 1921
Yabancı b i r kaynaktan ö ğ r e n d i ğ i m , ancak teyid
ettiremediğim b i r habere g ö r e iki B o l ş e v i k süvari tü­
m e n i Sivas dolaylarında, iki p i y a d e t ü m e n i ise E r z u r u m
yakınlarında görülmüştür.
Y u n a n birlikleri İzmit'te T ü r k k ö y l e r i n i y a k m ı ş ­
tır. Bir savaş g e m i m i z yanmakta olan 15 k ö y g ö r m ü ş ­
tür.
BRİSTOL

125
SAKARYA
SAVAŞI
V E Y U N A N YENİLGİSİ

23 T e m m u z 1921 tarihinde, Y u n a n Büyükelçiliğinin


W a ş h i n g t o n ' d a y a y ı n l a d ı ğ ı basın bildirisi ş ö y l e :
«Gazetelerin c e p h e d e n ö ğ r e n d i ğ i n e g ö r e Eshişehir
v e Kütahya'daki T ü r k o r d u s u n u n kalıntıları, A n k a r a
y o l u üzerinde izlenmektedir. T ü r k l e r kuvvetlerini t o p ­
l a m a y a çalışmaktadırlar. U ç a k l a r trenleri b o m b a l a m a k ­
tadır. Yunan süvarisi A n k a r a d e m i r y o l u n a paralel hat­
larda ilerlemektedir. A l ı n a n esirlerin ve ele g e ç i r i l e n
savaş malzemesinin sayımı on g ü n alacaktır. Kemal,
Y u n a n G e n e l K u r m a y ı n ı n planlarından habersizdi, b o z ­
g u n b i ç i m i n d e ç e k i l m e s i d e rakiplerinin stratejik y e ­
tenekleri ve Y u n a n askerlerinin hızı karşısında şaşkın­
lığa uğradığını kanıtlamaktadır, ismet Paşa (Esmet
Pasha) yaralanmıştır v e G e n e l K u r m a y Başkanı ö l d ü ­
rülmüştür. Türkler, İ z m i t yarımadasını boşaltmışlardır.
«Kronika» gazetesinin İstanbul'dan ö ğ r e n d i ğ i n e g ö r e
T ü r k l e r aşırı b i r k o r k u içine düşmüşlerdir. Bir göste­
rici grubu, y a l a n haberleri p r o t e s t o için Kemalist gaze­
telerin b ü r o l a r ı n a girerek eşyaları parçalamıştır. Kral
Konstantin'in p o r t r e l e r i ç o k sayıda satılmıştır. A n a d o l u ' ­
d a n g e l e n haberler A n k a r a ' d a k i d u r u m u n ç o k kritik o l ­
d u ğ u n u göstermektedir. B ö l ü c ü a k ı m l a r g ü ç kazanmak­
tadır. Kürtler ve Kemalistlerin düşmanları, onu devir­
m e y i v e t u t u k l a m a y ı planlamaktadırlar. Kemal'in e n
iyisi İstanbul H ü k ü m e t i n e b a ş v u r u p n e bahasına o l u r s a
olsun barış istemesi gerekmektedir." A n k a r a halkı Sivas'a
sığınmıştır.
Harekâtın gidişi, savaşlar ve sonuçları, askerî d u r u ­
m u n açıklığı, Kemalistlerin k e n d i l e r i n i s a v u n m a k is­
tediklerini v e ö n c e d e n hazırlanmış y e r l e r d e savaş ka­
z a n m a y ı düşündüklerini gösteren karşı k o n u l m a z ka­
nıtlardır. Y u n a n saldırısını k ı r m a k istedikleri ve Y u ­
nanlıları denize d ö k m e k u m u d u n d a n caymadıklarını
açıklamışlardır. Stratejik geri ç e k i l m e , Yunanlıları i ç e -

126
ri ç e k m e ve onları y o r m a konusundaki bütün haberler,
haklı barış davasını ve g e r ç e ğ i saptırarak K e m a l ' e y a r ­
d ı m anlamına gelmektedir.

YUNAN BÜYÜKELÇİLİĞİ»

Telgraf
Atina
2 Eylül 1921
' Sakarya n e h r i n i n kıyılarında b i r haftadır süren
savaş Yunanlıların l e h i n e d ö n m ü ş e benzemektedir. Y u ­
nanlılar birkaç g ü n içinde A n k a r a ' y a v a r m a y ı umud
ediyorlar.
HALL
Atina
14 E y l ü l 1921
Yunanlıların A n k a r a ' y ı ele geçirdikleri y o l u n d a k i
gazete haberleri yanlıştır. T a m tersine resmî bildiri
b i r haftadır yayınlanmamıştır, ayrıca Y u n a n ordusunun
ağır kayıplara uğradığı haberleri gelmektedir. G ö r ü n ü ­
şe g ö r e T ü r k l e r iyi savaşmaktadır, ancak dirençlerinin
A n k a r a ' n ı n ele geçmesini ö n l e y e c e ğ i n e inanılmamakta-
dır. Bununla beraber, b u k o n u d a k i gecikme yağmur
m e v s i m i n i n yaklaşması, ulaşım sorunlarını arttıracak­
tır.
HALL

Atina
17 Eylül 1921
D ü n g e c e Y u n a n ordusunun A n k a r a ' y ı ele g e ç i r ­
mekten c a y ı p geri ç e k i l m e k t e o l d u ğ u resmen açıklan­
mıştır.
HALL

Atina
29 Eylül 1921
Yunan o r d u s u n u n geri çekilişi ve v e r d i ğ i k a y ı p l a r
konusundaki ayrıntılar, halktan gizli tutuluyor, K r a l

127
b u g ü n Atina'ya d ö n d ü . Bakanlar kurulu, A f y o n , K ü t a h ­
ya ve Eskişehir hattına kadar işgal edilmiş b ö l g e y i Y u -
nanistana b a ğ l a m a k v e gelirlerini a l m a k konusunu g ö ­
rüşmek üzere toplanacak. H ü k ü m e t i n d u r u m u umutsuz.
HALL

128
V. BÖLÜM
SAKARYA SAVAŞINDAN SONRA
Sakarya Savaşının başarıyla sonuçlanması üzerine
herkesin dikkati A n k a r a ' y a y ö n e l i y o r . B i r b i r i ardından
d i p l o m a t i k h e y e t l e r g e l i p g i d i y o r . A n k a r a ' d a ortaya ç ı ­
k a n b u y e n i g ü ç , yaşayabildiğini kanıtlamıştır artık.
Ş i m d i belli başlı ülkeler, ya barış y a p m a k , ya da i m ­
tiyazlar k o p a r m a k için A n k a r a ' y a geliyorlar. O günler­
d e k i d u r u m l a ilgili A m e r i k a n raporlarını s u n u y o r u z :

RAPOR
5 E k i m 1921
Sayın
Dışişleri Bakanı,
Washington
Efendim,
Bakanlığa saygıyla sunmak isterim ki, Anadolu'da
Yunanlılara karşı Türklerin kazandığı ve Ankara'nın
Yunanlılar elinde düşmesi tehlikesi kalktıktan sonra,
Kemalistlerin başkentinde diplomatik ve siyasal faali­
yetler belirli bir biçimde artmıştır. Ankara'da ne olup
bittiğini g ü v e n i l i r k a y n a k l a r d a n d o ğ r u olarak almak
olanağı y o k s a da, aşağıdaki gelişmeler b e l k i bakanlığın
ilgisini ç e k e r :

131
1. B i l d i ğ i m kadarı ile b i r zamanlar Fransız M e c ­
lisinin D ı ş ilişkiler K o m i s y o n u B a ş k a m v e Fransız p o ­
litikasının aktif siması olan Franklin Bouillon, b u y a ­
kınlarda A n k a r a ' y a gitmiş ve Fransızlarla Kemalistler
arasında b i r anlaşma taslağını da b e r a b e r i n d e g ö t ü r m ü ş ­
tür. Bu anlaşma k o n u s u n d a h i ç b i r ayrıntı açıklanma­
mış olmakla beraber, Bouillon'un Kilikya'da Fransız
kuvvetlerine ait b ü y ü k m ü h i m m a t parçalarını K e m a l i s t
yetkililere d e v r e d e r e k , karşılığında A n a d o l u ' d a Fransa'­
ya ticarî imtiyazlar alma k o n u s u n u görüştüğü s ö y l e n ­
mektedir. A y r ı c a s ö y l e n e n l e r e bakılırsa anlaşmanın
a m a c ı Fransızlarla Kemalistlerin K i l i k y a v e S u r i y e ' d e ­
ki ilişkilerini barışçı b i r zemine oturtmaktır. B o u i l l o n ' -
la yapılan g ö r ü ş m e l e r son d e r e c e gizli tutulmaktadır.
Bakanlık a y r ı c a hatırlıyacaktır ki, B o u i l l o n beş ay
kadar ö n c e de A n k a r a ' y a gelmiş, o z a m a n yaptığı g ö ­
rüşmeler bir s o n u ç vermemişti. Anlaşılan milliyetçi y e t ­
kililer, Kütahya, Eskişehir v e A f y o n gibi ö n e m l i d e ­
m i r y o l u merkezleri Yunanlılarca işgal edildiği zamana
g ö r e , b u g ü n başarılarından sonra, aşırı o l m a y a n görüş­
leri mantık i ç i n d e d i n l e y e b i l e c e k d u r u m a gelmişlerdir.
A n a d o l u ' d a k i Fransız ve İngiliz esirlerini serbest b ı r a k ­
maları bu d u r u m u n b i r kanıtıdır.
2. Mümtaz-üd-Dövle başkanlığında b i r İran h e y e ­
ti Ankara'dadır. İran Hükümetinin, A n k a r a yetkilileriy­
le Ankara-Afganistan anlaşmasına b e n z e r bir anlaşma­
yı görüştükleri anlaşılmaktadır.
3. Afganistan ordusunun y e n i d e n düzenlenmesi
için 45 T ü r k subayından kurulu b i r T ü r k heyetinin Af­
ganistan'a g i t m e k t e o l d u ğ u bildirilmiştir. Bu iş, T ü r k i y e
ile Afganistan arasındaki anlaşmanın h ü k ü m l e r i n e u y u ­
larak yapılmıştır. Bakanlık, belki d e T ü r k i y e ordusunun
b ö y l e uzak b i r y e r d e k i g ö r e v için, b u kadar ç o k sayıda
nasıl subay ayırabildiğini m e r a k edebilir. Bu belki, b a ­
na verileri bazı bilgilerde belirtildiği gibi T ü r k o r d u s u ­
nun s u b a y kıtlığı ç e k m e d i ğ i - g e r ç e k t e birliklerin sayısı
ile karşılaştırınca, tam tersine fazla subayla dolu o l d u ­
ğu- b i ç i m i n d e açıklanabilir.

132
4. Teyit e d i l m e y e n söylentilere g ö r e 14 ü n l ü M ü s -
l ü m a n ı n y e r aldığı b i r Hint heyeti Ankara'dadır. Hint
M ü s l ü m a n l a r ı n ı n e y l e m l e r i ile, T ü r k l e r ile İslâm d ü n ­
yası arasında u y u m k u r m a y a çalışmaktadırlar.
5. Kars'ta b u g ü n l e r d e ö n e m l i b i r konferans t o p ­
lanmıştır. Bolşevik Rusya, Azerbeycan, Gürcistan ve
Ermenistan temsilcileri ile T ü r k temsilcileri, Rusya,
Kafkas ülkeleri ve T ü r k i y e arasındaki çeşitli sorunları
ç ö z ü m l e m e k için g ö r ü ş m e l e r e girişmişlerdir.
6. Yunanlıların A n a d o l u ' d a kesin b i r zafer kazan­
makta başarısızlığa uğramaları İngiliz yetkililerin, dav­
ranışlarını etkilemiştir. İstanbul'daki İngiliz askerleri
ö t e d e n beri açıkça Hükümetlerinin Yunanlılara m a d ­
dî ve m a n e v î destek o l m a konusundaki politikasını eleş­
tirirlerdi. Ş i m d i Yunanlılar, son saldırılanndaki a m a ç ­
larına, yani A n k a r a ' y ı ele g e ç i r m e k ve Kemalist o r d u ­
y u y o k etmek amaçlarına ulaşmakta başarısızlığa u ğ ­
rayınca, İngiliz subaylarının tavsiyelerinin ağırlık ka­
zanması olanağı bulunabilir.
Y a k ı n - D o ğ u ' d a k i İngiliz politikası Türk-Yunan sa­
vaşı n e d e n i y l e acaip b i r çelişkiye düşmüştür. İngiliz ti­
carî çıkarları daima Yunanlıları tutar, bu b ö l g e d e k i İ n ­
giliz-Yunan ticarî işbirliğinin pazarları denetim altına
alabileceğine inanılır. K u ş k u y o k k i b u g i b i çıkarlar İ n ­
giliz H ü k ü m e t i n i etkilemektedir. A y r ı c a Yunanlıları,
A n a d o l u ' y u d e n e t i m altına almak için en iyi öğeler sa­
y a n İngiliz politikacıları ve d i p l o m a t l a r ı vardır. İngiliz­
ler b u b ö l g e y i d o ğ r u d a n doğruya kendi egemenlikleri
ya da k o r u y u c u etkileri altına almayı istemeyebilirler.
İngilizlerin s ö m ü r g e çıkarlarının ise, bu ticarî ve
politik çıkarlara aykırı düştüğüne inanılmaktadır. Ö r ­
neğin, hiç kuşku y o k t u r ki Hindistan Dairesi, T ü r k
aleyhtarı bir politikanın Hindistan Müslümanlarını et-
kiliyeceğinden, b ö y l e c e İslâm dünyasını İngilizlere kar­
şı birleştirip ayaklandıracağından korkmaktadır. A y r ı c a
ister Çar'cı, ister B o l ş e v i k olsun Rusya'daki bir hükü­
metle İngiltere arasında İran, Afganistan ve O r t a - D o -
ğu'da çıkması kaçınılmaz zorluklara karşı, Türk'ü düş-

133
m a n yapmaktansa dost y a p m a n ı n daha yararlı o l a c a ­
ğ ı m düşünenler vardır.
Ö y l e y s e İngiliz Hükümeti, t a m b i r T ü r k aleyhtarı
politikayı kabul e d i n c e y e kadar tereddütler g e ç i r m i ş ­
tir ve ancak Yunanlıların başarısından e m i n o l d u k ç a ,
onlar e y l e m l i İngiliz desteği alabilmişlerdir. Yunanlı­
ların başarısızlıkları karşısında İngiliz politikasında b i r
değişiklik olursa b u b e n i şaşırtmayacaktır. V e h e r g ü n
daha iyi g ö r ü l m e k t e d i r ki Yunanlılar isteklerini T ü r k ­
lere kabul ettirecek kadar g ü ç l ü değillerdir.
Mark L. Bristol "

BİR İSTİHBARAT RAPORU

18 Kasım 1921 tarihli


bir istihbarat raporu,

Anadolu'dan gelen bir subay'dan alınan bilgiler:

« O r d u ' d a ç o k sayıda kaçak var. Ü n i f o r m a y o k . A s ­


kerler, askere alındıkları elbiselerle c e p h e y e g ö n d e r i l i ­
y o r . İçlerinde ç o k azı İngiliz v e Fransız üniforması ta­
şıyor. Y i y e c e k l e r i , A n a d o l u ' d a n elde edilebilmesine rağ­
m e n kötü, g e n e l l i k l e b i r avuç tahıl v e e k m e k d e n iba­
rettir.
T e k n i k m a l z e m e d i y e birşey y o k . Yeteri kadar tü­
fek ve fişek y o k ve o r d u , Sovyet Hükümeti ne v e r m i ş s e
o n u n l a y ü r ü y e b i l i y o r . B i r l i k l e r Alman, İngiliz, Türk ve
Bus silahlarıyla donatılmış d u r u m d a . M u h b i r üzerinde
R.S.F.S.R. yazılı vagonlar, 1920-21 m o d e l i d r a g o n tipi
tüfekler, ve süvari tipi karabinler g ö r d ü ğ ü n ü söyledi.
Tüfeklerin d i p ç i k l e r i zayıf ve k o l a y l ı k l a kırılabiliyor,
m a d e n i kısımları ise besbelli ki eski tüfeklerden alın­
mış.
Kemal Paşa'nın ordusunda Rus y o k , gerçekte b u n ­
lar alınmamış. S a d e c e Kafkasya'dan g e l e n M ü s l ü m a n ­
lar var. Dağistan'dan gelen 20 atlı, A n k a r a ' y a subay
o k u l u n a g ö n d e r i l d i . İnebolu'da S o v y e t temsilcisi y o k .

134
S o v y e t H ü k ü m e t i y l e ticarî ilişkiler düzenlenmişe
b e n z i y o r . D ö r t taka B a t u m ' a buğday, yulaf ve saman
getirdi. Saman ve yulaf Baku'ya g ö n d e r i l d i . B u ğ d a y da
Tiflis'teki O r d u un fabrikasına.
A y r ı c a K u z e y Kafkasya'da Enver'in propagandası­
n ı n etkisiz kaldığı bildirildi. 300 kişi h i z m e t e g ö n ü l l ü
olmuş, bunlardan 35'i atlı. Atlılar A z e r b e y c a n ' a g ö n d e ­
rildi, geri kalan Demirhan'da eğitim g ö r ü y o r , ancak 50
:si kaçtı.
A z e r b e y c a n ' d a askere alma iyi g i d i y o r ve b u n l a r
k ı s a zamanda A n a d o l u ' d a bekleniyor.»

135
BRISTOL'UN, YUNANLıLARıN
İZMIR'I BOŞALTMASı
GEREKTIĞI KONUSUNDAKI
RAPORU

Sakarya Savaşından sonraki gelişmeler içinde A B D


Yüksek K o m i s e r i Bristol'un b i r ilginç raporu dikkatimi­
zi çekiyor. Bristol, barışın kesinlikle sağlanabilmesi için
Yunanlıların İzmir'i boşaltmaları gerektiğini ö n e sürü­
yor. B u n u n gerekçelerini anlatıyor. Yunanlılar boşalt­
m ı y o r l a r İzmir'i.. A m a bir yıl sonra denize d ö k ü l ü y o r ­
lar.
İşte Bristol'un raporu:

İstanbul
22 K a s ı m 1921
Sayın
Dışişleri Bakanı
Washington,
Efendim,
Y a k ı n - D o ğ u ' d a son üç yılın olaylarını izleyen b i r
kimse, kendini iyimser olmak lüksüne bırakamaz. A n ­
cak iki hafta ö n c e olayların barışçı bir uzlaşma y o l u
üzerinde ilerlediği izlenimini ortaya çıkarmıştır. Fran­
sızlar Kemalistlerle b i r anlaşma imzaladılar. İtalyan­
lar da onları izlediler. Belki de İngilizler de aynı y o l d a
bir davranış içine gireceklerdir. B u n u n l a beraber ufuk
bir defa daha kararmıştır. İngilizler gene de Y u n a n
H ü k ü m e t i n e para v e vaad b i ç i m i n d e cesaret v e r e c e ğ e
benzemektedirler. Yunanlılar d a s o n u ç olarak A n a d o ­
lu'daki çılgınca mücadelelerini sürdüreceklerdir. İngi-

136
lizlerin, Müttefik dayanışması açısından, Fransızların
Kemalistlerle ayrı bir anlaşma y a p m a s ı n d a n y a k ı n m a ­
larında haklılık p a y ı vardır. Ve y a y ı n l a n m a m ı ş anlaş­
manın Türklerle Fransızlar arasındaki gizli h ü k ü m l e r i
k o n u s u n d a s ö y l e n e n doğruysa, Fransızların attığı a d ı m
Y a k ı n - D o ğ u ' d a g e l e c e k t e anlaşmazlıklar çıkmasına n e ­
d e n olabilir. B u n u n l a beraber Fransız görüşüne b ü y ü k
sempati d u y u y o r u m , hiç olmazsa g e r ç e k d u r u m u kav-
rayıncaya kadar ne y a p a c a ğ ı m b i l m e y e n İngilizler g i b i
sonsuza dek b e k l e m e m i ş l e r d i r . İngilizlerin Yunanlıları
desteklemeleri, Fransızların ve İtalyanların tek başına
girişimde bulunmalarına neden olmuştur. İngilizler bu
destekleme politikasını sürdürürlerse, b i r y a n d a İngiliz­
ler, öte y a n d a n Fransızlar ve İtalyanlar o l m a k üzere bu
parçalanma nasıl önlenebilir? B u n u g ö r m e k güçtür.
Yunan Başbakanı Gounaris'in Londra'daki görüş­
melerinin uzaması, Türklerin kuşkularım arttırmıştır
v e onları İ z m i r v e belki d e T r a k y a boşaltılmadan barış
y a p ı l a m ı y a c a ğ ı g ö r ü ş ü n e daha sıkı bağlamıştır.
Teyit ettiremediğim, ancak özel b i r kaynaktan İs­
tanbul H ü k ü m e t i Dışişleri Bakanı tzzet Paşa ile A n k a ­
ra'da Mustafa Kemal arasındaki telgraflaşma h a k k ı n d a
bilgi aldım. Bu b i l g i A n k a r a H ü k ü m e t i n i n neler düşün­
d ü ğ ü n e ışık tutmaktadır:

«İsmet Paşa Ankara'ya gönderdiği telg­


rafında İngilizlerin, Franklin Bouillon'la ya­
pılan görüşmelerde Fransızlara tanınan ay­
rıcalıklara kızdıklarını bildirmiştir. Musta­
fa Kemal ise yanıtında, Fransızlara tanınan
ayrıcalıkların ancak Türkiye ile genel bir
anlaşma imzalandıktan sonra yürürlüğe gi­
receğini, Gounaris'in Londra'daki sürüp gi­
den varlığının böyle bir barışçı çözüme yar­
dımcı olmıyacağını belirtmiştir. Ayrıca, Yu­
nan ordusu Genel Kurmay Başkan yardım­
cısı albay Stratigos'un İngiliz Genel Kur­
mayı ile hergün görüşüp dersler aldığını,

137
Yunanlıların İngilizlerin desteğini kazanmak
için Yunanistan'da ve işgal bölgesinde geniş
ayrıcalıklar tanımayı önerdiklerini, eklemiş­
tir. Bunların karşılığı olarak Yunanlılar m a ­
lî yardım ve yeni bir askerî harekâta g i ­
rişmek için cephane yardımı beklemektedir­
ler. Mustafa Kemal ayrıca Gounaris'le gö­
rüşmelerin mahsus uzatıldığını, böylece
Avam Kamarasının tatile girdiğini ve bura­
da Yunanlılara yapılacak yardımın eleşti­
rilmesinin Önlendiğini telgrafında belirtmiş-

İngiliz ajanı o l m a k l a ünlü bir Türk, İstanbul'da


i y i haber alan b i r kişiye, İngilizlerin şimdi hangi k o ­
şul altında olursa olsun Türklerle barış yapmıyacağını,
Yunanlıların b a h a r d a son bir saldırıya hazırlandıkları­
nı, Y u n a n saldırısı ile birlikte K ü r t l e r i n arkadan M u s ­
tafa K e m a l ' e saldıracaklarını bildirmiştir.
Bu gibi haberler kuşkusuz p r o p a g a n d a olmakla bir­
likte, Türkleri m ü c a d e l e d e n a l ı k o y m a k a m a c ı y l a ç ı ­
karılmaktadır. S o n zamanlarda, İngilizlerin Kürdistan'-
da faaliyette oldukları, h e m M e z o p o t a m y a ' n ı n k u z e y sı­
nırını korumak, b e l k i d e A n a d o l u ' y a saldırıda b u l u n u r ­
lar u m u d u y l a K ü r t l e r i kullanmak istedikleri yolunda
söylentiler çıkarılmıştır.
İngiltere'de iken İngiliz kabinesiyle T ü r k i y e d u ­
r u m u n u görüşen v e yakınlarda İstanbul'a d ö n e n İ n g ü i z
İşgal Komutanı General Harrington b i r k a ç gün ö n c e
Padişah'la uzun b i r g ö r ü ş m e y a p m ı ş v e b u g ö r ü ş m e y e
y e r e l basında geniş y e r verilmiştir. G ö r ü ş m e ile ilgili
şu a ç ı k l a m a yapılmıştır:
«Padişah hazretleri Yıldız sarayında İşgal Orduları
Komutanı General Harrington ile özel bir görüşme
yapmıştır. Görüşme çok samimî geçmiş ve bir saatten
fazla sürmüştür. Bu görüşmenin, barış ve her iki ü l k e ­
nin çıkarları açısından, Hilafet'le Büyük Britanya'nın

138
dostça ilişkilerinin yenilenmesi için bir başlangıç olma­
sı ümit edilmektedir.»
Buradaki b i l g i d e n Padişah'la A n k a r a arasındaki
ilişkilerin hiç de c a n d a n olmadığı b i r defa daha anla­
şılmaktadır. B u ilişkilerin karşıt o l d u ğ u n u s ö y l e m e k
yanlış olmayacaktır. Padişah'ı, Halife olarak A n k a r a
H ü k ü m e t i n e karşı o y n a m a k v e k e n d i n i Hilâfetin k o r u ­
y u c u s u göstererek İslâm dünyasını A n k a r a Hükümetinin
aleyhine ç e v i r m e ğ e çalışmak, yararsız, eski bir İngiliz
oyunudur.
Y a k ı n - D o ğ u ' d a k i b u g ü n k ü İngiliz politikasıyla il­
gili olarak şu e t k e n l e r dikkate a l ı n m a l ı d ı r :
1. İngilizler, İngiliz İ m p a r a t o r l u ğ u n d a k i öteki M ü s ­
lümanları e t k i l e y e c e ğ i kuşkusuyla T ü r k i y e ile barış
y a p m a k t a kararsızdır. B i r zamanlar İngiliz s ö m ü r g e
idaresi, T ü r k i y e ' y e karşı hoşgörülü b i r politika izlen­
mesi, İstanbul'da Padişah otoritesinin g ü v e n c e altına
alınması politikasından yanaydı, a m a o zamanlar T ü r ­
k i y e , İngilizler tarafından y e n i l m i ş ve dizleri üzerine
düşmüş d u r u m d a y d ı . Ş i m d i ise T ü r k i y e , d ü n y a y a m e y ­
d a n o k u m u ş t u r v e b u m e y d a n o k u m a d a b i r ö l ç ü d e ba­
şarılı olmuştur. A r t ı k s ö m ü r g e idaresi, b i r M ü s l ü m a n
k u v v e t i kabul e d i p M ü s l ü m a n çıkarlarına u y g u n b i r b a ­
rışa razı olması halinde ortaya ç ı k a b i l e c e k c i d d î s o ­
nuçları g ö z ö n ü n e alırsa buna hiç şaşmam.
2. Lord Curzon'un politikası baştan b e r i kuşkusuz
T ü r k aleyhtarı idi. O n u n İran'daki politikası iflas e t ­
miştir. T ü r k i y e ' d e k i politikası da aynı durumdadır. G e ­
n e d e b i r İngiliz'in inatçılığıyla, T ü r k l e r e karşı Y u n a n ­
lıları destekliyerek, başlangıçta yaptığı hatayı kabule
yanaşmamaktadır.
3. Geniş İngiliz ticarî çıkarları Yunanlıların b a ­
şarısına bağlanmıştır. Lloyd George ü z e r i n d e k i etkisi
ü n l ü o l a n Sir Basil Zakharoffun Y u n a n politikasının
başarısına malî y ö n d e n iyice karıştığına inanılmakta­
dır.
Yunanlılar İ z m i r ' d e kaldıkça A n a d o l u ' d a uzun süre­
li b i r barışın sağlanabileceği kanısında değilim. Er ya

139
d a geç İngilizler b u n u kabul edeceklerdir. A m a k o r k a ­
r ı m b u gerçekleri k a v r a m a y a h e n ü z hazır değillerdir.
V e b u n e d e n l e Y a k m - D o ğ u ' y a barışın gelmesi u m u d
ettiğim kadar y a k ı n değildir.
Saygılarımla.
BRÎSTOL

140
GİLLESPİE ANKARA'DA

A m e r i k a l ı l a r , A n k a r a ' d a n e o l u p bittiğini ö ğ r e n m e k
için, ö n c e y a r d ı m c ı ticarî k o m i s e r Julian E. Gillespie'yi
g ö n d e r i y o r l a r . Gillespie'ye verilen talimat, kendisinin
d i p l o m a t i k yetkisi o l m a d ı ğ ı n ı belirtmesi, A m e r i k a n T i ­
caret Bakanlığının b i r m e m u r u olarak sadece e k o n o m i k
olanakları i n c e l e m e k için geldiğini s ö y l e m e s i y o l u n d a
idil Gillespie, 1922 yılının Ocak ayında İnebolu üzerinden
A n k a r a ' y a g e l i y o r . V e A n k a r a ' d a ç o k i y i karşılanıyor.
H e r k e s ilgi g ö s t e r i y o r ona. O n d a n ö n c e gelmiş olan ga­
z e t e c i Clair Price var. Yeni Gün gazetesi bu g a z e t e c i d e n
«Türkiye'nin büyük dostu Clair Price.» diye söz e d i y o r .
Bu arada P r i c e işini bitirip İstanbul'a d ö n e r k e n Gillespie,
o n u n aracılığıyla b i r m e k t u p g ö n d e r i y o r Amiral Bris-
tol'a. Ö n c e bu m e k t u b u , sonra Gillespie'nin resmî r a p o ­
runu, ayrıca Gillespie'nin sorularına R a u f b e y ' i n verdiği
yanıtları sırasıyla aşağıda v e r i y o r u z .

GİLLESPİE'NİN
BRİSTOL'A M E K T U B U
Ankara
10 O c a k 1922
Kişisel

Azizim Amiral,
P r i c e yarın ayrılacağı için bu fırsattan yararlana­
rak size sansürsüz b i r m e k t u p y a z ı y o r u m .
Ukranya h e y e t i n d e n bir ya da iki g ü n sonra b u r a ­
y a geldim, herşey hareketli idi. A n l a ş m a konusunu ç ö ­
z ü m l e d i k l e r i n d e n b e r i daha sessizler. A n l a ş m a n ı n b i r

141
kopyasını aldım b e r a b e r g e t i r e c e ğ i m . Bu anlaşma,
Kars'ta G ü r c ü l e r v e A z e r b a y c a n ' l a imzalanan anlaşma­
ları izlemiştir.
Bolşeviklerin b u r a d a bir elçilikleri var, A f g a n ' l a ­
rın da. Y e n i R u s B ü y ü k e l ç i s i y o l d a . Bu elçi eskiden R i ­
g a ' d a y d ı ama adını unuttum. A z e r b e y c a n l ı l a r ı n da b u ­
rada b i r elçiliği var. 18 yaşlarında b i r askerî ataşeleri
ve 47 kişilik mensupları var.
Buhara heyeti de geldi ama ş i m d i y e kadar b i r ş e y
yapmadı, Y e n i K ı r ı m C u m h u r i y e t i n d e n d e bir h e y e t
b e k l e n i y o r . B i r M i l l i y e t ç i b ü y ü k e l ç i v e beraberindeki
h e y e t kabul'e g ö n d e r i l e c e k . İ k i n c i Kâtip, Bekir S a m i
b e y ' i n sekreteri o l a n Naci b e y olacak. N a c i b e y G l a s -
g o w kolejinden m e z u n v e bana g e r ç e k t e n ç e v i r m e n l i k
yaptı. D u n n ' ı tanıyor, bu da bize o r t a k konular çıkardı.
İran heyeti'nin B a t u m ' d a o l d u ğ u v e Samsun üzerinden
g e l e c e ğ i bildirildi.
B e n A n k a r a ' y a g e l d i ğ i m zaman, S a v u n m a Bakanı
Refet Paşa, İ n e b o l u ' y a gidişi v e o r a d a Edwards, H e n r y
ve kumpanyası ile buluşması k o n u s u y l a ilgili olarak
Meclis'te hafif ateşte kızartılıyordu. B ü t ü n birleşimler
gizli idi basında b i r ş e y yazılmadı, dışarıya da birşey
sızmadı. Dışişleri Bakanlığında, Yusuf K e m a l ' i n k a y ı n -
biraderiyle g ü n d e 12 ya da 15 saat birlikte o l m a m a
rağmen, E d w a r d s ' a ait h a b e r a l a m a d ı m . Refet Paşa'nın
hikayesi ise İ n e b o l u ' y a bunlardan 20 b i n tüfek ve c e p ­
hane k o n u s u n d a teklif almak için gittiği y o l u n d a y d ı .
Yusuf K e m a l b e y , Rauf b e y , F e t h i b e y , D r . A d n a n
b e y v e Celâl b e y ' l e tatmin edici b i r ç o k görüşmeler y a p ­
tım; Malta'dan d ö n e r d ö n m e z B a y ı n d ı r l ı k Bakanı olan
Rauf b e y , ç o k açık k o n u ş u y o r . B a n a açıkça H ü k ü m e t i n
şu iki şeyi istediğini bildirdi: 1) Savaşı başarıyla bitir­
m e k ve savaştan sonra yapılan barış konferansında «şu
şu imtiyazlar d a h a ö n c e d e n başkalarına verilmiştir» d i ­
yebilmek.. A m e r i k a n sermayesi ve iş adamları tercih
edilmektedir. Ç ü n k ü hükümet verilen haklar karşılı­
ğında bunlardan kredi sağlamanın m ü m k ü n o l d u ğ u u m u -
dundadır. 2) A m e r i k a n Hükümetinin, A m e r i k a n şirket-

142
lerinin haklarını, İngiliz ve Fransızların baskılarına
karşı k o r u y a b i l e c e ğ i n e inanmaktadırlar. 3) Amerikan
sermayesi tercih edilmektedir. Ç ü n k ü sonradan A m e ­
rikan H ü k ü m e t i n i n bu sermaye y ü z ü n d e n içişlerine
karışmayacağına inanılmaktadır. Bütün b u n l a r hoş,
ama bana o l u m l u ve somut birşey gösterinceye kadar,
sessiz kalacağım.
B u k o n u l a r d a R a u f b e y ' l e çeşitli g ö r ü ş m e l e r i m o l d u
ve kendisine yanıtlamak isterse d i y e 40 soru v e r d i m .
Bazı sorularıma yanıt alabileceğimi s a n m ı y o r u m . İş­
leri b i l m e c e haline sokmak için 7 O c a k Cumartesi g ü n ü
R a u f b e y , M e c l i s e istifasını verdi. Mecliste b i r k o n u ş m a
y a p m a d a n bu istifası kabul edilmedi. İstifası nedeni o l a ­
rak sağlık d u r u m u n u öne sürdü, Malta'da hapisteyken
sağlığının b o z u l d u ğ u n u söyledi. 8 O c a k tarihinde o n u
g ö r d ü m , bütün sorularımın Dışişleri Bakanlığına v e r i l ­
diğini bildirdi v e Yusuf K e m a l b e y d e n b u k o n u d a H a ­
b e r alabileceğimi söyledi. B u n u zaten b i l i y o r d u m , ama
s o r d u ğ u m sorular için, Dışişleri Bakanlığının g ö r e v l e n ­
dirilmesinin istifasıyla bir ilişkisi o l u p o l m a d ı ğ ı k o n u ­
sunda m e r a k l a n d ı m . İstifasının, A m e r i k a y l a ilişkiler k o ­
nusunda izlenecek politika ve bana v e r i l e c e k yanıtlarda
gerçeklerin açıkça yansıtılıp yansıtılmaması k o n u s u n ­
da çıkan b i r uyuşmazlık n e d e n i y l e o l d u ğ u bana i m a
edildi. Başkaları ise, L o n d r a ' d a b i r barış konferansı
o l u r s a g e ç i c i Dışişleri Bakanı olabilsin d i y e istifa ettiği­
n i söylüyorlar. B e k i r Sami b e y g e l e c e k barış k o n f e ­
ransına gidebilir, ama kuşkusuz Yusuf K e m a l b e y h e y e ­
tin b a ş k a m olacaktır. Dolayısıyle Yusuf K e m a l b e y i n
y e r i n e Rauf b e y gibi kuvvetli b i r k i m s e istiyorlar.
Sorularım T ü r k ç e y e çevrildikten sonra 8 O c a k ' t a
Bakanlar K u r u l u bunları i n c e l e m e k için bir toplantı
yaptı. 9 O c a k ta da incelemeler d e v a m etti. Bu arada
ben hiçbir şey y a p m a d a n b e k l e d i m , kulaklarımı v e g ö z ­
lerimi açarak... Mustafa K e m a l Paşa'yı g ö r m e k için h e ­
nüz b a ş v u r m a d ı m . Ö n c e sorularımın yanıtlanmasını is­
t i y o r u m . A y r ı c a b u r a d a b e n i m l e birlikte Miss A l l e n ' i n
ç e v i r m e n olarak bulunmasını isterdim.

143
Price'a karşı daha rahat b i r t u t u m içindeler ve
ne istediyse ona verdiler. Ne eline getirmişse hepsine
b a k t ı m . A m a «tam k o p y a » d i y e o n a v e r d i k l e r i Fransız
anlaşması nedeniyle, o n u hayal kırıklığına uğrattım.
B e l k i d e onun gözlerini boyadıklarını sanıyorlardır. A m a
b u k o n u d a onlara b i r ş e y s o y l e m i y e c e ğ i n e dair bana s ö z
verdi. A y n ı k o p y a y ı bana d a verirlerse, b u k o n u y u dile
g e t i r e c e ğ i m . Franklin Bouülon'un bu kadar basit ve
zararsız bir anlaşmayı imzalamak için iki ay b u r a d a
kaldığına i n a n m ı y o r u m .
Siz İstanbul'da b e n i m burada b i l d i k l e r i m d e n d a h a
fazlasını biliyorsunuzdur. Burada- ancak bana verdik-
leriyle yetinmek z o r u n d a y ı m . Mehmet Ali bey gibi g ü ­
venilir bir çevirmeni özlüyorum.
Pazar g ü n ü Dr. Adnan bey'le iki saat süren u z u n
b i r k o n u ş m a y a p t ı m . Near East Relief, Y M C A , Y W C A
konularını görüştük. Pontos konusu üzerinde d u r d u k .
B a n a diplomatik ilişkilerin kurulmasını ima etti. Bu
k o n u , gayri resmî olarak iki üç defa karşıma çıktı. B e n
d e onlara b i r vatandaş olarak b u k o n u d a k i görüşleri
dinliyebileceğimi, b u görüşleri g ö t ü r e b i l e c e ğ i m i s ö y l e ­
d i m . Rauf bey de aynı k o n u y a değinmişti ve b u n u g ö ­
rüşüp g ö r ü ş e m i y e c e ğ i m i z i sormuştu. B e n ise, A m e r i k a n
Dışişleri Bakanlığını temsil etmediğimi, Ticaret B a k a n ­
lığının memuru olduğumu, diplomatik bir yetkim ol­
madığını, ancak anlatılan herşeyi d i n l i y e b i l e c e ğ i m i ve
b i r vatandaş olarak d ö n ü ş ü m d e b u n l a r ı anlatabileceği­
m i bildirdim. R a u f b e y ile Yusuf K e m a l b e y l e k e n d i m i
ç o k rahat hissediyorum. Beni müşkül d u r u m a sokacak
b i r davranışta bulunacaklarını s a n m ı y o r u m .
P o n t o s k o n u s u n d a g ö r e v l i G e n e r a l Nurettin Paşa
Ankara'da. Yetkisini aştığı ve k e n d i n e verilen e m i r ­
l e r i k ö t ü u y g u l a d ı ğ ı için olağanüstü b i r m a h k e m e y e
çıkarıldı.
P r i c e ' l e b e n i m ç a ğ r ı m üzerine Yusuf K e m a l b e y
d ü n bizi ziyarete geldi. Tartışma kısa zamanda Milli­
y e t ç i T ü r k i y e ile A m e r i k a ' n ı n ilişkileri konusuna d ö k ü l ­
d ü . O l d u k ç a a ç ı k konuştu. K e n d i s i n i n Dışişleri B a k a n ı

144
olarak değil, k e n d i adına konuştuğunu, b e n i m s ö y l e d i k ­
lerimi de kişisel g ö r ü ş olarak k a b u l e d e c e ğ i n i bildirdi.
«Bunu söyleyebilirim ç ü n k ü dostlarla birlikteyim.» d e ­
di. Ticarî g i r i ş i m l e r d e n ç o k şey ü m i t ediyorlar, A m e r i ­
ka tarafından tanınmaları halinde sorunların kısa za­
manda çözümlenebileceğini öne sürüyor. B e n de H ü ­
kümetle emirleri y e r i n e getirecek k ü ç ü k m e m u r l a r ara­
sında u y u m olmaması, yasa v e d ü z e n i n bulunmayışı,
h ü k ü m e t i n istikrarsızlığı konularına ağırlık v e r d i m .
P o n t o s sorununa v e M e r z i f o n katliamının etkilerine d e ­
ğ i n d i m , ama K i l i k y a konusunun çözümlenmesinden
T ü r k i y e n i n dostlarının m e m n u n olduklarını belirterek
o n u sevindirdim. M e r z i f o n olayına h e m e n h e m e n herkes
üzüntü d u y u y o r . Ü n l ü b i r çete, d e n e t i m d e n çıkmış. Ç e t e
de olsa, A n k a r a ' d a törenle karşılanmışlar. B u r a y a S a ­
karya Savaşının ateşli g ü n l e r i n d e g e l m i ş l e r ve d o ğ r u c a
c e p h e y e gönderilmişler, ç o ğ u da ö l m ü ş . Dolayısıyle, res­
m e n t a m n m a k l a birlikte, h ü k ü m e t onları en etkin b i ­
ç i m d e denetim altına almış. Başları şimdi sert b i r g e ­
neralin emri altında ve 3000 a d a m ı n d a n ç o ğ u başka
k u v v e t l e r d e k ü ç ü k birliklere dağıtılmış.
B e k i r Sami b e y b u sabah b e n i v e Price'ı çağırttı.
Yusuf K e m a l b e y v e Rauf b e y e g ö r e daha kapalı k o ­
nuştu. Ö b ü r l e r i gibi, kafasında o l a n t e k sorun v e ü z e ­
rinde e n ç o k d u r d u ğ u konu, A m e r i k a ' n ı n T ü r k i y e ' y i ta­
nımasıdır. O n u ziyaretimizden kazancımız, ötekilerden
farklı b i r görüş e l d e etmemiz, daha ç o k eski T ü r k g ö ­
rüşünü a l m a m ı z o l d u . B a n a ö y l e g e l d i k i kendisi h e r ­
kesin d ü ş ü n d ü ğ ü g i b i p e k işin içinde değil.

B u g ü n B i r i n c i İ n ö n ü Savaşımn birinci yıldönümü...


B i r askeri b a n d o ile askerî g e ç i t t ö r e n i yapıldı. K e n t
içinden askerî birlikler geçtikten sonra, Millet M e c l i s i
binası ö n ü n e geldiler, b u r a d a Mustafa K e m a l Paşa o n ­
ları teftiş etti. Miss Billings ve b e n g ö r m e y e gittik ve
geçidi ç o k güzel izledik. Bazı milletvekilleri v e b a k a n ­
l a r bizi M e c l i s binasına çağırdılar. P a ş a geldiği z a m a n
bizi g ö r d ü ğ ü belli o l d u . Bize n a z i k ç e selam verdi. G e -

145
çit t ö r e n i n d e n sonra Miss Billings v e ben, R a u f b e y i
g ö r d ü k v e Paşayı kutlamak istediğimizi bildirdik. P a ­
şa herhalde m e m n u n olmuştu ki bizi M e c l i s binasındaki
ö z e l kabul odasında g ö r m e k t e İsrar etti. B e n i m o n u ilk
yakından görüşüm oldu. Sorularıma cevap beklediğim
için onunla g ö r ü ş m e isteğinde b u l u n m a m ı ş t ı m . B u n u n ­
l a beraber, gelişimden sonra D r . A d n a n b e y aracılığıy­
la kartımı g ö n d e r m i ş t i m .
Mustafa K e m a l Paşa ü z e r i m d e b ü y ü k b i r etki y a ­
rattı. İnsanları y ö n e t e n bir g ö r ü n ü ş ü var ve belki m e r ­
m e r e benzeyen s o ğ u k l u ğ u ile birlikte olağanüstü m e ş ­
g u l hali nedeniyle, insan b u k a d a r y o ğ u n olarak n e
d ü ş ü n m e k t e o l d u ğ u n u k e n d i k e n d i n e soruyor. İ k i m i z
de, o n u g ö r m e k istediğimiz için m e m n u n o l d u ğ u n u anla­
dık, ç ü n k ü kısa g ö r ü ş m e m i z sırasında iki defa bize g ü ­
lümsedi. A y r ı c a Miss Billings'e b i r y ü z ü k y a p m a y a y a ­
rayabilecek üzeri süslemeli bir antik taş armağan etti.
Burada d e r i n l e r d e n birşeyler o l u y o r ama ne o l d u ­
ğ u n u a n l a y a m ı y o r u m . Yalnız Fransızlarla ilgili b i r ş e y
o l d u ğ u n a e m i n i m . Bilgisine g ü v e n d i ğ i m b i r kişi, S a v u n ­
ma Bakanı Refet Paşa'nın birkaç g ü n içinde istifa e d e ­
ceğini söyledi. İstifası b e l k i de M e c l i s tarafından iste­
n i y o r v e askerî d u r u m l a ilgili değil. B e n i m g ö r ü ş ü m e
g ö r e , burada b i r topluluk savaşı b i t i r m e k için t a m a m e n
Fransız parasına ve cephanesine d a y a n m a k , onlara bazı
imtiyazlar tanıyarak İngiliz ve Fransızlardan o l u m l u
b i r barış sağlamak görüşünde.
A m a başkaları d a var. Bunların ö n d e geleni b e l k i
de Refet Paşa. B u n l a r Fransızlara g ü v e n m i y o r l a r . A s ­
ker kişiler olarak, Millî Misak'taki amaçların t a n ı n m a ­
sı ve ö z g ü r l ü ğ ü n kazanılması i ç i n İngiltere'nin tatmin
edilmesi gerektiğine inanıyorlar. E m i n i m ki Refet Paşa,
Fransızların, İngilizlerden Milliyetçilerin istediklerini
k o p a r a c a k k a d a r g ü ç l ü o l m a d ı ğ ı n ı düşünüyor.
Bir başka g r u p ise orta y o l u izliyor. Yusuf K e m a l
b e y belki de bunların en iyi sözcüsü. Bir b ü y ü k savaş
d a h a bekliyorlar, b u savaşı d a kazanacaklarına g ü v e ­
niyorlar. Ondan sonra m ü m k ü n o l d u ğ u kadar az imti-

146
yaz vererek barış yapmayı umuyorlar. Amerika'ya ve
A m e r i k a n şirketlerine h e r k o l a y l ı ğ ı göstererek, A m e ­
rikan H ü k ü m e t i n c e tanınabileceklerini u m u y o r l a r . B u
olursa, istedikleri h e r ş e y i alacaklarını sanıyorlar. B a n a
kalırsa, Meclis, isteklerini e l d e e d i n c e y e kadar savaş,
b u olmazsa ü l k e y i y o k e t m e y a d a anarşiye sürükleme
politikasına k a r a r vermiştir. M e c l i s R e f e t Paşa'nın İ n e ­
b o l u ' y a gitmesine karşı ayaklanmıştır, n e d e n i de belki
b u d u r . N e olursa olsun, b i r k a ç g ü n k a d a r işin i ç i n d e
ne olduğunu öğreneceğim. Bu nedenle bugünlerde bura­
da olmaktan m u t l u y u m .

Julian E. GİLLESPİE

GİLLESPİE'NİN RAPORU
İstanbul
2 Şubat 1922
Ticaret Bakanlığı
Dış ve İç Ticaret Dairesi
Müdürlüğüne
Washington,

K o n u : Ankara'yı ziyaretle ilgili rapor

İ ç b ö l g e y e g i r m e m için T ü r k M i l l i y e t ç i H ü k ü m e t i ­
n i n gösterdiği l i m a n olan İnebolu'ya g i t m e k üzere Over-
ton zırhlısı ile 14 A r a l ı k tarihinde İstanbul'dan a y r ı l d ı m
15 A r a l ı k tarihinde ö ğ l e d e n sonra saat 1 de İnebolu'ya
g e l d i m . 24 saat sonra da arabayla Ankara'ya h a r e k e t
ettim. İ n e b o l u ' d a m e m u r l a r d a n h e r y a r d ı m ı g ö r d ü m ,
İçişleri Bakanlığı b e n i m ü l k e y e g i r m e m konusunda ö n ­
c e d e n telgraf ç e k t i ğ i i ç i n h i ç b i r z o r l u k l a karşılaşma­
d ı m . İ n e b o l u ' d a n A n k a r a ' y a g i d i ş i m 11 g ü n aldı. D e ­
v a m l ı kar yağışı n e d e n i y l e y o l l a r ı a ş m a k n e r d e y s e o l a ­
naksızdı. K a s t a m o n u ' d a n ayrıldıktan sonra Ilgaz d a ğ ­
larını aşmak, kar i ç i n d e arabama y o l açmak için 40-50
j a n d a r m a gerekti. O n b i r gün b o y u n c a çevirmensiz, r e h -
bersiz v e j a n d a r m a s ı z kaldım. B u n u n l a b e r a b e r h i ç b i r

147
z o r l u k l a karşılaşmadım, eşkiyalık y a d a düzensizlik b e ­
lirtisi g ö r m e d i m .
A n k a r a ' d a h e m e n Millet Meclisi B a ş k a n Vekili D r .
Adnan bey'e B a y ı n d ı r l ı k Bakanı Rauf b e y ' e , İktisat B a -
kanı Celâl bey'e, M a l i y e Bakanı Hasan Tahsin bey'e,
İçişleri B a k a m Fethi bey'e, Dışişleri B a k a n ı Yusuf K e ­
mal bey'e ziyaretler y a p t ı m . Bu h ü k ü m e t üyelerine, T i ­
caret Bakanlığının b i r temsilcisi o l d u ğ u m u , Dışişleri B a ­
kanlığı ile ilgimin olmadığını, ü l k e n i n e k o n o m i k v e ti­
carî d u r u m u n u ö ğ r e n m e k , H ü k ü m e t i n A m e r i k a n i ş ç e v ­
relerine karşı t u t u m u n u v e istikrarlı o l u p o l m a d ı ğ ı n ı
anlamak, ayrıca zaten A n a d o l u ' d a b u l u n a n A m e r i k a n
çıkarlarının k o r u n m a s ı için n e g i b i garantiler alınabi­
l e c e ğ i n i saptamak i ç i n g e l d i ğ i m i b i l d i r d i m . B e n i m g e ­
lişime siyasal b i r ö n e m v e r i l m e m e s i gerektiğini açık­
l a d ı m . Bana h e r k o l a y l ı ğ ı n gösterileceğini, hangi k o n u d a
olursa olsun, eğer varsa istediğim b i l g i l e r i n v e r i l e c e ğ i ­
n i söylediler. B e n işlerimin ç o ğ u n u B a y ı n d ı r l ı k B a k a n ı
R a u f b e y aracılığıyla y a p m a y ı u y g u n b u l d u m . Ç o k i y i
İngilizce k o n u ş u y o r . A y r ı c a açıklığı, dürüstlüğü v e i ç -
tenliğiyle b e n i etkisi altında bıraktı. B i r k a ç g ö r ü ş m e ­
d e n sonra b e n i m b a z ı sorular v e r m e m v e b u soruların
yanıtlanması k o n u s u n d a anlaştık. S o r u l a r ı n yanıtlarını
a l m a k için 3 0 g ü n b e k l e m e k z o r u n d a k a l d ı m .
Yanıtları b e k l e r k e n b i r ç o k m i l l e t v e k i l i v e y ü k s e k
m e m u r ile tanıştım. H ü k ü m e t t e k i ö n e m l i kişilerle ilişki­
l e r geliştirdim v e T ü r k i y e ' d e k i A m e r i k a n faaliyetleri
k o n u s u n u tartıştım.
Milliyetçi T ü r k Hükümeti, g e r ç e k t e n Birleşik D e v ­
letlerle y a k ı n ticarî ilişkiler k u r m a k istiyor. H e m h ü k ü ­
m e t çevrelerinde, h e m d e halk arasında A m e r i k a l ı l a r a
karşı u y g u n b i r davranış var. B u t u t u m u n nedenleri
şunlardır: 1) M i l l i y e t ç i H ü k ü m e t h e m e n malî y a r d ı m
istemektedir. B u , v e r i l e c e k b i r i m t i y a z karşılığı avans,
kredi y a d a ö z e l b i r b o r ç b i ç i m i n d e olabilir. 2 ) H ü k ü ­
m e t yetkilileri, A m e r i k a n sermayesi y a t ı r ı m yaparsa
A m e r i k a l ı l a r ı n Misakı M i l l î d e yazılı amaçlara m ü d a ­
h a l e d e b u l u n m a y a c a ğ ı n a , siyasal amaçlarla hareket et-

148
m e y e c e ğ i n e inanmaktadır. 3) A y r ı c a Avrupa'da, ilerde
y a p ı l a c a k bir barış konferansında ticarî ve iktisadî h a k ­
lar konusunda sorun ç ı k a b i l e c e ğ i n d e n çekinmektedirler.
B u d u r u m d a ( Ş u imtiyaz y a d a b u e k o n o m i k hak baş­
kasına verilmiştir) d i y e b i l m e k istemektedirler. A ç ı k ç a
ticarî imtiyazların, A m e r i k a g i b i siyasal b i r g ü ç tara­
fından desteklenen g ü ç l ü finans gruplarına verilmesin­
d e n yanadırlar. B ö y l e c e T ü r k i y e ' d e k i yurttaşlarının h a k ­
larını A m e r i k a korurken, aynı z a m a n d a Milliyetçileri
d e k o r u m u ş olacaktır.
Ü l k e n i n en b ü y ü k gereksinimi ulaşım olanaklarının
geliştirilmesidir. Haydarpaşa'dan Konya'ya uzanan, b i r
k o l u da Eskişehir'den Ankara'ya g e l e n Anadolu demir­
yolu, Konya'dan İskenderun'a u z a n a n Bağdat demiryo­
l u v e İ z m i r - A y d ı n d e m i r y o l u dışında ulaşım v e taşıma
d e v e kervanları, eşekler, kağnılar ve at arabalarıyla
yapılmaktadır. Çeşitli n e d e n l e r l e Chester projesinin c a n ­
landırılması y o l u n d a b i r eğilim v a r d ı r .
Fransızların, Samsun-Sivas d e m i r y o l u n u n y a p ı m ı n ı
aldıkları y o l u n d a k i iddiaların g e r ç e k l e r e u y m a d ı ğ ı n ı
anladım. B u y o l u n y a p ı m ı için h e r h a n g i b i r imtiyaz
v e r i l m i ş değil, a n c a k Fransızlara ilerde b i r i m t i y a z
v e r m e k için söz verilmiş.. B u p r o j e k o n u s u n d a h e r h a n ­
gi bir A m e r i k a n g r u b u n d a n öneri alırlarsa, b u n u ilgiy­
le karşılayacaklar, ç ü n k ü kendilerini Fransızlara bağlı
s a y m ı y o r l a r . Samsun'dan Sivas'a o r a d a n Harput, Er­
gani, Diyarbakır ve Mardin'e uzanan, Bitlis ve Van'a
y a n kollar v e r e n b i r d e m i r y o l u d a h a y e r i n d e olabilir.
Sivas'tan Kayseri'ye, sonra Ulukışla üzerinden B a ğ d a t
d e m i r y o l u n a b a ğ l a n a c a k b i r y o l d a istenebilir. İlgi ç e ­
k e c e k başka b i r d e m i r y o l u p r o j e s i İskenderun'dan Ada­
na, Maraş, Malatya, Diyarbakır, Ergani, Harput ve
Bitlis'e uzanan p r o j e d i r . M i l l i y e t ç i H ü k ü m e t d e m i r y o l u
y a p ı m ı n d a k i l o m e t r e garantisine d a y a n a n önerileri d i n ­
l e m e k istemeyecektir. B u n u n l a b e r a b e r y a p ı l a c a k d e ­
m i r y o l u n u n iki tarafından 20 k i l o m e t r e l i k b ö l g e d e m a ­
den haklarının d e m i r y o l u şirketine verilmesi fikrini
o l u m l u karşılıyorlar. A y r ı c a İskenderun da ya da K a -

149
r a d e n i z d e liman y a p ı m ı da aynı şirkete verilecektir.
T ü r k Milliyetçi Hükümeti, Musul vilâyetinin, A r a p
değil T ü r k nitelikleri taşıdığını b i l d i r e r e k kendilerine
ait o l d u ğ u n u ö n e sürüyor. B u r a l a r d a ve Van g ö l ü ç e v ­
resiyle Erzurum'daki petrol yatakları ç o k ö n e m l i sa­
y ı l ı y o r , belki d e b u ü l k e n i n işlenmemiş e n b ü y ü k k a y ­
nağı olarak kabul e d i l i y o r . B u y ö n d e h e r h a n g i b i r A m e ­
rikan g r u b u girişimde bulunursa o l u m l u m u a m e l e g ö ­
recektir sanırım.
Bu durumu, Standard Oil firmasının İstanbul t e m ­
silcisi Mr. Millet Joblin'e s ö y l e d i m . Ve 22 Ş u b a t tarihin­
de o sırada İstanbul'a gelmiş b u l u n a n Dışişleri Bakanı
Y u s u f K e m a l b e y ' l e b i r g ö r ü ş m e y a p m a s ı n ı sağladım...
Milliyetçi H ü k ü m e t , eski tip b i r e y s e l imtiyazlardan
y a n a değil. Ele alınacak her p r o j e y e T ü r k l e r i n de ka­
tılmasını istiyor. D o ğ a l olarak, şimdilik b u katkının ö l ­
çüsü, H ü k ü m e t i n d u r u m u v e ö z e l s e r m a y e n i n azlığı n e ­
d e n i y l e , sorun yaratabilir.
Ticaret k o n u s u n d a h e m e n ilişkilere g i r m e k için o l a ­
naklar parlak değil. H ü k ü m e t savaşla u ğ r a ş ı y o r v e b ü ­
tün enerjisini b u r a y a h a r c ı y o r . B u n e d e n l e ü r e t i m ç o k
az, ihracat için h e m e n h e m e n h i ç ü r e t i m fazlası y o k .
H ü k ü m e t , malî b a k ı m d a n zorluklar içinde, gelirini g ü m ­
r ü k gelirlerine v e gelirlerden alınan d o ğ r u d a n v e r g i l e ­
r e bağlamış d u r u m d a . B o l ş e v i k H ü k ü m e t i n d e n c e p h a n e
v e teçhizat olarak y a r d ı m alınmıştır. B e l k i d e B o l ş e ­
v i k l e r altın olarak avans da açmışlardır ama b u n u d o ğ ­
rulatmak olanak dışı. Buradaki bankalarda ruble b u l u ­
nabiliyor, 750 kağıt kuruşa karşılık 10 altın ruble ü z e ­
r i n d e n satış y a p ı l ı y o r . Milliyetçi H ü k ü m e t , yeni b i r para
bastırmış değil, d a h a ilerki b i r tarihe kadar da bastır­
m a y a c a k . B i r k a ç a y d a n beri A n a d o l u ' d a n dışarıya altın-
çıkarılması yasaklanmış durumda. B u n e d e n l e A n a d o ­
lu'daki altın lira, İstanbul'daki fiyatı ile ya aynı. ya da
b i r k a ç kuruş yüksek.
Kilikya'da da Amerika ve Amerikan iş çevreleri
k o n u s u n d a o l u m l u b i r eğilim var. A n a d o l u ' n u n e n v e ­
rimli köşelerinden b i r i olan A d a n a ovasının sulama p r o -

150
jesi daha k i m s e y e verilmiş değil. H ü k ü m e t bu p r o j e y i
i n c e l e m e k t e v e şimdilik A m e r i k a n kapitalistlerinin b i r
ö n e r i d e b u l u n m a s ı n ı beklemektedir. G ü v e n i l i r kişiler­
d e n ö ğ r e n d i ğ i m e g ö r e b ö y l e b i r sulama projesi için b ü ­
y ü k b i r s e r m a y e yatırımı g e r e k m e y e c e k t i r . Yalnız k o ­
n u y a T o r o s l a r d a k i ırmakları d e n e t i m altına almak da
girmektedir. B u yapılırsa b ü t ü n A d a n a vilayetini v e
Mersin limanını kapsıyacak elektrik elde e t m e y e y e t e r ­
lidir. Savaş sırasında bu k o n u d a A l m a n mühendisle­
rinin hazırladığı ö z e l b i r raporu ele g e ç i r m e y e çalışı­
yorum.
A d a n a vilayetinde, m o d e r n tarım araçlarına ihtiyaç
var. Savaş'tan ö n c e A m e r i k a n tarım araçları b u r a y a gir­
miş. A d a n a Valisi H a m i d b e y ' i n bana v e r d i ğ i b i l g i y e g ö ­
re A d a n a ' d a k i tarım araçlarının y ü z d e 80'i A m e r i k a n
y a p ı m ı . M a c C o r m i c k sabanları v e biçer-döğerleri b u ­
rada ç o k iyi tanınıyor: (Bu bilgi International Harves-
ter firmasının İ z m i r ' d e k i temsilcisine ulaştırıldı.)
A n k a r a ' d a iken İçişleri Bakanı Fethi b e y ' l e A m e r i ­
kan tarım araçlarının getirilmesi, bunların u y g u l a n m a ­
sı ve satılması k o n u s u n u görüştüm. Bu arada b i r k a ç
d e n e y çiftliği kurulması ve d e v a m l ı sergi açılması k o ­
nusuna A m e r i k a n tarım araçları yapımcılarının ilgi
d u y a b i l e c e ğ i belirtildi. Fethi, h e r h a n g i bir Amerikan
g r u b u b u n a ilgi duyarsa, H ü k ü m e t e ait topraklardan
b e d a v a olarak b i r k a ç yıllığına v e r i l e b i l m e s i için çaba
harcayacağını söyledi.
A m e r i k a n kapitalistleri için en ilginç konular, liman
v e d e m i r y o l u yapımı, ünlü Ergani b a k ı r m a d e n i d e d a ­
hil madenlerin ve p e t r o l kaynaklarının işletilmesi, h i d ­
roelektrik santralların yapımı, tarım araçlarının ve y ü n
ipliği y a p ı m araçlarının sokulması olabilir. B i r k a ç is­
tisna ile H ü k ü m e t i n tek başına m a d e n ve petrol imtiya­
zı v e r m e y e c e ğ i n e inanılmaktadır, a n c a k bunlar d e m i r ­
y o l u y a p ı m ı koşuluna bağlanabilecektir.
Ulaşımın geliştirilmesinin z o r u n l u o l d u ğ u n u İ n e b o ­
lu'dan A n k a r a ' y a y a p t ı ğ ı m y o l c u l u k t a daha iyi anladım.
Uzaklık o kadar fazla olmasa da —288 k i l o m e t r e — A n -

151
karaya ulaşmam için 11 gün gerekti. Y o l l a r o t o m o b i l
için g e ç i l m e z d u r u m d a y d ı . Araba, d e v e kervanı, e ş e k ­
l e r v e kağnılar için b i l e z o r d u . I l g a z dağlarını g e ç e r k e n
d e r i n karla karşılaştık. A n k a r a y o l u n d a o r d u y a c e p h a ­
n e taşıyan d e v e kervanları, katır kervanları v e kağ­
nılar g ö r d ü m . B u çeşit ulaşım b i ç i m i h e m ç o k p a h a l ı ,
h e m d e ç o k yavaş, ç ü n k ü saatte ancak iki y a d a b i r b u ­
ç u k kilometre y o l alabiliyorlar. A y r ı c a taşıma masrafı
d a ç o k yüksek. Ö r n e ğ i n b i r benzin tenekesinin (beş g a l -
l o n l u k ) İ n e b o l u ' d a n A n k a r a ' y a taşınması 9 T ü r k lirası.
B a ş k a maddelerin taşınması için istenen para da b u n u n ­
la orantılı. B ü t ü n iç b ö l g e d e d u r u m aşağı yukarı aynı.
A n k a r a tipik b i r i ç kent g ö r ü n ü m ü n d e . Savaş'tan
ö n c e k i nüfusu 40 bindi. A m a M i l l i y e t ç i H ü k ü m e t i n baş­
k e n t i olunca nüfus y ü z b i n oldu, k e n t e doldular. H ü k ü ­
m e t konusunda i l k i z l e n i m l e r i m e g e l i n c e , b ü t ü n d ü n y a
g e n e l olarak, v e b e n ö z e l olarak u z u n b i r süreden b e r i
bu insanların nitelikleri ve e r i ş m e y e çalıştıkları a m a ç
k o n u s u n d a yanlış b i l g i l e r almışız. H ü k ü m e t i y ö n e t e n
insanlar ne yasa dışı kişiler, ne de haydutlardır. B u n ­
lar ç o ğ u n l u k l a batı fikirleri, eğitimi ve kültürü ile y e ­
tişmiş Türklerdir. A n k a r a ' d a b i r h ü k ü m e t v a r d ı r v e b u
i n k â r edilemez. M i l l i y e t ç i H ü k ü m e t b i r gerçektir ve ba­
n a g ö r e T ü r k i y e y i temsil etmektedir. H ü k ü m e t t e k i k i m ­
seler 28 O c a k 1919 tarihli Millî Misak'ı kendilerine tek
p l a t f o r m k a b u l etmektedirler. E m i n i m k i b u k o n u d a
son derece fanatiktirler. Hükümetin temeli Millî M i -
sak'ın 6 ıncı m a d d e s i n e dayanmaktadır. Millî Mısak'ın
y a n ı n d a b i r d e Teşkilâtı Esasiye K a n u n u vardır. ( L a w
o f Fundamental Organization) O n l a r ı n hükümet biçi­
m i n e g ö r e y a ş a m a organı, y a n i B ü y ü k Millet M e c l i s i
h e m y ü r ü t m e h e m d e yasama g ö r e v i y a p m a k t a d ı r . K ı ­
sacası ulusal e g e m e n l i k Millet M e c l i s i n d e toplanmıştır.
M e c l i s 350 milletvekilinden oluşmaktadır. B u n l a r i k i
y ı l d a b i r seçilmektedir. T e o r i k o l a r a k h e r 50 b i n nüfu­
sa b i r milletvekili düşmektedir. M e c l i s ç o k d e m o k r a t i k
b i r g ö r ü n ü m d e d i r , h e r çeşit halk temsil edilmektedir.
B i r g ü n M e c l i s salonunda 41 hoca s a y d ı m . Meclisin i k i n -

152
c i başkan v e k i l i d e b i r h o c a d ı r .
K a b i n e ü y e l e r i y l e konuşurken, Mecliste politik p a r ­
tiler b u l u n m a d ı ğ ı n ı bildirdiler. K e l i m e n i n tam anlamıy-
l a b u aşağı y u k a r ı d o ğ r u d u r . H ü k ü m e t d a h a ç o k g e n ç ­
tir ve siyasî partilerin ö r g ü t l e n e b i l e c e ğ i b i r d ü z e y e
henüz gelmemiştir. G ö r ü ş farkları olanlar bile Y u n a n ­
lılara karşı izlenen askerî politikayı desteklemektedir.
Yani Yunanlılar İzmir'i boşaltmalıdırlar. Kişisel g ö z ­
l e m l e r i m l e çeşitli fraksiyonları i k i k a t e g o r i y e a y ı r d ı m .
İlk ayrımda ü ç b ö l ü m ortaya ç ı k ı y o r : Kısacası, A s k e r ­
ler, siviller ve d i n adamları. B u n l a r ı izlenen siyaset ve
görüşler b a k ı m ı n d a n ayırmak g ü ç . Millî hükümetteki
öteki fraksiyonlar fikirlerden ç o k kişilikler çevresinde
t o p l a n ı y o r . Ş ö y l e k i (1) Kemalistler. B u n l a r Mustafa K e ­
m a l Paşa'yı y a k ı n d a n izleyenlerdir. T a m bir siyasal,
e k o n o m i k ve ticarî özgürlük ve bağımsızlık istemekte­
dirler. (2) İstanbul grubu. B u n l a r Padişah'ın h ü k ü m e t i n
başı olarak kalmasını ve bazı y ü r ü t m e yetkilerine sahip
olmasını isteyenlerdir. (3) E n v e r Paşa taraftarları, eski
İttihat ve T e r a k k i üyeleri ve Pan-İslam'cılar. (4) B o l ş e ­
v i k Rusya ile y a k ı n işbirliği kurulmasını isteyenler. Bu
sonuncu grup aslında ü ç ü n c ü g r u b u n bir alt-topluluğu-
dur.

D e n e t i m i ellerinde tutan ve ç o ğ u n l u k l a ö n d e g e -
lenler Kemalist'lerdir. Millî H ü k ü m e t t e Mustafa K e m a l
Paşa'nın liderliğine rakip kimse y o k t u r . Mustafa K e m a l
Paşa'nın b ü y ü k etkinliği olmakla birlikte, A n k a r a ' d a
iken onun b e n c i l c e b i r ihtirasla ya da despotça bir bas­
k ı y l a H ü k ü m e t i yönettiği izlenimini h i ç e d i n m e d i m .
Onunla y a k ı n d a n ilişkili k i m s e l e r d e n ö ğ r e n d i ğ i m e g ö ­
r e h ü k ü m e t y ö n e t i m i , iktisat v e siyasal e k o n o m i k o n u ­
l a l ı m i n c e l e m e k v e o k u m a k için b ü y ü k zaman ayırıyor.
A y r ı c a g e ç e n y ı l Fransızca ö ğ r e n d i ğ i d e bana bildiril­
di.
M i l l i y e t ç i H ü k ü m e t i n g e r ç e k siyasal p r o g r a m ı 28
O c a k 1919 tarihinde İstanbul'da Meclis-i M e b u s a n ' d a
kabul edilen M i l l î Misak'dır. Y a n i ülkenin Türk kesi-
m i n i b ü y ü k devletlerden kurtarmak, malî, e k o n o m i k v e

153
siyasal tam b i r bağımsızlık kazanmaktır. Millî Misak'la
u y g u n düşmediği i ç i n kapitülasyonların t a m a m e n kal­
dırılması g e r e k m e k t e d i r . A n c a k i l e r d e barış g ö r ü ş m e ­
lerinde, u y g u n d i p l o m a t i k b i r dille kapitülasyonlar ko­
nusunda b i r uzlaşma sağlanabilir. B ö y l e b i r uzlaşmaya
varılırsa, ö y l e ustaca kaleme alınmalı ki Meclisin ve
halkın g ö z ü n d e n kaçabilsin. M i l l i y e t ç i Hükümet, Suriye,
Filistin ve Mezopotamya k e n d i p a y l a r ı n ı üzerlerine alır­
sa, k a m u b o r ç l a r ı n ı kabul etmektedir. Bu p r o g r a m , sa­
v a ş ı n sürdürülmesi, Müttefiklerle g ö r ü ş m e l e r , bu ikisi
de olmazsa, İngilizlere ve M ü t t e f i k l e r e karşı Pan-İslâmcı
ve Pan-Bolşevik a k ı m bir tehdit o l a r a k kullanılmak su­
retiyle gerçekleştirilecektir. Bu son adım, ancak en
son ç ö z ü m y o l u o l a r a k atılacaktır.
Pan-İslâmcı ve P a n - B o l ş e v i k akım, hükümetteki
bazı ö n e m l i kişilerle konuşurken ortaya çıktı. O n l a r ­
d a n birisi g ö r ü ş ü n ü ş ö y l e açıkladı: «İngilterenin gücü­
nü biliyoruz. İsterlerse bizi silip süpürürler ama yok
edemezler. Bunu yaparlarsa, bir an beklemeden küçük
gruplara ayrılıp her İslâm ülkesine gidip, İngilizlerin
başına belâ açacağız. Afganistan'a, İran'a, Mezopotam­
ya'ya, Hindistan'a, Mısır'a ve Arabistan'a gideceğiz. Bi­
zi haklı bulmaz mısınız? Başka uluslar gibi yaşamaya
hakkımız yok mudur?» B u n u n l a b e r a b e r bu adımı at­
m a k istemiyorlar ç ü n k ü b u n u n anlamının T ü r k H ü k ü ­
m e t i n i tamamen o r t a d a n k a l d ı r m a k olacağını b i l i y o r ­
lar.
Bazı ileri g e l e n y ü k s e k y ö n e t i c i l e r şunları s ö y l e d i ­
l e r : «Osmanlı İmparatorluğunun savaşın doğurduğu ne­
denlerle parçalara ayrıldığını kabul ediyoruz. Biliyoruz
ki Suriye, Filistin, Mezopotamya, Türkiye için yitmiş­
tir. Ama biz Osmanlı İmparatorluğunun parçalandığını
kabul etmemize rağmen, niye dünya, Osmanlı İmpara­
torluğunun artık ortadan kalktığını, doğal bir gelişmey­
le, Türk Milliyetçi Hükümetinin ortaya çıktığını kabul
etmiyor?» A n k a r a ' n ı n liderleri millî görüşleri y a y m a k ­
ta, bazı kuruluşlardan v e hükümetten, g u r u r d u y m a k ­
ta, içten g ö r ü n ü y o r l a r . Onları tanırsa ve onlarla birlik-

154
te çalışırsa Hıristiyanlara ve y a b a n c ı l a r a karşı b i r tu­
t u m i ç i n d e değiller.

Milliyetçi H ü k ü m e t Bolşevik değildir, bu y ö n d e b i r


eğilimi yoktur, M o s k o v a H ü k ü m e t i n i n etkisi altında da
değildir. A ç ı k ç a v e içtenlikle B o l ş e v i k kurallarının d i n ­
sel v e e k o n o m i k yapı n e d e n i y l e uygulanamayacağına
inandıklarını belirtiyorlar. K o m ü n i z m ilkeleri T ü r k i y e -
d e geçerli koşullarla u y u ş m u y o r . G e r ç e k anlamında,
k ö y l ü l e r Rus k ö y l ü s ü n e b e n z e m i y o r . T ü r k i y e ' d e h ü k ü ­
m e t işlerinde ö n e m l i rol o y n a y a n İslâm dininin, geniş
arazileri var. B u n l a r ı kamulaştırmak, ö z e l m ü l k i y e t e
ve çıkarlara karşı ç ı k m a k olanak dışıdır. Milliyetçiler,
M o s k o v a H ü k ü m e t i n i n Yunanlılara karşı kullandıkları,
m ü h i m m a t y a r d ı m ı n a şükran d u y u y o r l a r . A m a Milli­
y e t ç i l e r Rusya'nın eski b i r düşman o l d u ğ u n u v e « P a n -
İslâvizmin siyasal, ekonomik ve ticari yönden batı em­
p e r y a l i z m i n i n ilerleyişi gibi, bağımsızlığa karşı bir teh­
l i k e sayılması gerektiğini» b i l i y o r l a r . B i r k a b i n e ü y e ­
si bana şunları s ö y l e d i : «Biz Bolşevik değiliz ve olma­
yacağız. O kadar öteye itilmek istemiyoruz. Avrupa ta­
rafından zorlanmadıkça, elimizden geldiği kadar Bol­
şevikleri kullanmak istemeyiz.»

H ü k ü m e t ve halk, Yunanlılarla yapılan savaştan


İngiltereyi v e L l o y d G e o r g e ' u s o r u m l u tutuyor. İngiliz
aleyhtarı açık d u y g u l a r var. B u d u y g u l a r ı n t e m e l i n d e
İstanbul'un işgali b u l u n u y o r . T ü r k l e r bunu, yasal o l m a ­
sa b i l e m o r a l b a k ı m ı n d a n M ü t a r e k e n i n ihlâl edilmesi
olarak g ö r ü y o r l a r . Müttefik polisi tarafından İstanbul'­
da halka gösterilen davranış, e v l e r e el konulması, 1920
Mart ayında milletvekillerinin tutuklanması, Malta'ya
sürülmeleri bu d u y g u l a r ı yoğunlaştıran şeyler...
Yüksek memurlar ve iyi eğitim g ö r m ü ş kişiler
arasında dinle d e v l e t i n birbirinden ayrılması g ö r ü ş ü ­
ne rastlamam b e n i şaşırttı. Yasalar i l e dini b i r b i r i n d e n
a y ı r m a k görüşü y a y g ı n l ı k kazanmaktadır. Y ü k s e k y ö ­
neticiler arasında sık sık h o c a l a r d a n alaycı iğneleyici

155
b i r b i ç i m d e söz ediliyor. Liderler, g e ç m i ş h ü k ü m e t l e r i n
hocalar y ü z ü n d e n geri kaldığını düşünüyorlar. B u n ­
l a r d a n biri b a n a şunları s ö y l e d i : «Türkiye'nin en kötü
hastalığı hocalardır. Bizi boğarak öldürüyorlardı. Hoca­
n ı n etkisi silinmedikçe gerçek bağımsızlık, özgürlük ve
i y i yönetim elde edemeyiz.» B u n a b e n z e r b i ç i m d e A m e ­
rikan m i s y o n e r l e r i n e karşı d u y g u l a r var, ama h ü k ü m e t
r e s m e n Hıristiyanlara karşı h o ş g ö r ü l ü davranmaktadır.

A n k a r a ' d a y k e n , A d a n a ' n ı n askerî ve sivil valilerin­


den, A m e r i k a n ticareti için ö n e m l i olasılıkların b u l u n ­
d u ğ u A d a n a vilayetini m ü m k ü n s e g e z m e m için B a y ı n ­
dırlık ve İçişleri Bakanlarına telgraflar geldi. 5 Şubat­
ta A n k a r a ' d a n ayrıldım, Kayseri ve Ulukışla ü z e r i n d e
B a ğ d a t d e m i r y o l u n a gelerek o r d a n A d a n a ' y a ulaştım.
A d a n a ' d a d u r u m u gayet sakin b u l d u m . Askerî Vali
Muhiddin Paşa, ve Sivil Vali Hamid bey g ü ç l ü kişilik­
leriyle, g ü ç l ü b i r y ö n e t i m kurmuşlar. A m e r i k a n Y a k m -
D o ğ u K u r t a r m a Ö r g ü t ü üyelerini m u t l u eden bir b i ­
ç i m d e vilâyeti temizlemişler. İki y ı l ö n c e Fransız y ö ­
n e t i m i altında b i l e b ö y l e iyi işleyen b i r y ö n e t i m g ö r ­
mediklerini, M i l l i y e t ç i H ü k ü m e t i n k u m a r v e içki yasa­
ğını k o y a r a k yürüttüklerini, fuhuşu ortadan kaldırdık­
larını mutlulukla söylediler. İki y ı l ö n c e k i savaşın izle­
ri bile y o k ortada.
Julian E. Gillespie
Yardımcı Ticarî Komiser.

156
GİLLESPİE'NÎN SORULARINA
RAUF BEY'İN YANITLARI

Gillespie, A n k a r a ' d a y k e n e k o n o m i k durumla ilgili


o l a r a k Bayındırlık Bakanı Rauf Bey'e sorular v e r i y o r .
Bunların yanıtlanması b i r ay alıyor. Yanıtları düzen­
l e m e k için B a k a n l a r K u r u l u b i l e t o p l a n ı y o r . O z a m a n
A n k a r a H ü k ü m e t i n i n görüşlerini açıklaması b a k ı m ı n ­
d a n b u yanıtlar ilginç. Sorular v e yanıtların b i r b ö l ü ­
m ü n ü aşağıda a k t a r ı y o r u z :
Soru — H ü k ü m e t i n Amerikan sermayesi ve iş
adamları k o n u s u n d a k i tutumu n e d i r ?
Yanıt — B ü y ü k Millet Meclisi H ü k ü m e t i A m e r i k a n
iş adamlarına karşı iyi niyet beslemektedir. H ü k ü m e t ,
A m e r i k a n sermayesinin b u ü l k e n i n d o ğ a l kaynaklarını
geliştirip, e k o n o m i k yaşamını kalkındırmasını içtenlik­
l e g ö r m e k istemektedir.
Soru — M i l l i y e t ç i H ü k ü m e t tarafından Ermenis­
tan'a, Gürcistan'a, Azerbeycan'a, Bolşevik Rusya'ya,
Fransa'ya y a d a başka b i r ü l k e y e n e gibi iktisadî v e
ticarî ayrıcalıklar tanınmıştır?
Yanıt — Rusya, Azerbeycan, Gürcistan, Ermenis­
tan ve Ukranya ile dostluk anlaşmaları yapılırken, e k o ­
n o m i k v e ticarî sözleşmeler ü z e r i n d e d e durulmuş, an­
c a k b u n l a r d a h a s o n u c a ulaşmamıştır. D o l a y ı s ı y l e b u
ülkelerden h i ç b i r i n e tek taraflı y a d a ç o k taraflı ni­
telikte ö z e l iktisadî ve ticarî ayrıcalık verilmiş d e ğ i l ­
dir. Fransız H ü k ü m e t i y l e de d u r u m aynıdır.
Soru — H ü k ü m e t tarafından şimdi ne gibi y a t ı r ı m
v e y a p ı m p r o j e l e r i üzerinde durulmaktadır? B u n l a r d a n
hangileri A m e r i k a n sermayesinin i n c e l e m e s i n e açıktır?

157
Yanıt — H ü k ü m e t tarafından incelenmekte o l a n
p r o j e l e r ş u n l a r d ı r : Mersin limanı, Adana ovasının sula­
ma projesi, Zonguldak ve Bayburt'un elektrik projeleri..
Ş u projeler d e h e m e n i n c e l e n e c e k t i r :
Bütün Karadeniz limanları, bu limanları iç bölge­
lere bağlıyacak demiryolları, bu bölgedeki madenler,
Ankara-Sivas ve Sivas-Erzurum, Beyazıt-Erzurum-
Trabzon, Trabzon-Bize demiryolları, Harput-Ergani-
Mardin-Diyarbakır demiryolları.
Bu sayılan işlerin incelenmesi A m e r i k a n s e r m a y e ­
darlarına açıktır.
Soru — H ü k ü m e t i n Chester projesi ya da b e n z e r i
p r o j e l e r e karşı t u t u m u nedir? H ü k ü m e t i n i z hangi k o ­
şullarda y e n e g i b i şeyleri d i k k a t e alarak A m e r i k a n
sermayedarlarına y a d a sermayedar grubuna izin v e ­
rebilir?
Yanıt — H ü k ü m e t k e n d i n e getirilen her p r o j e y i
i n c e l e m e y e hazırdır. Bu g i b i k o n u l a r d a genel ve başlı­
ca kural olarak şu f o r m ü l benimsenmiştir: Bu p r o j e l e ­
rin h i ç biri T ü r k i y e n i n e k o n o m i k v e siyasal b a ğ ı m s ı z ­
lığına zarar g e t i r m e m e l i d i r . Ö z e l koşullar ise s o m u t
b i r öneri getirildiğinde h ü k ü m e t ç e belirtilecektir.
Soru — A m e r i k a n sermayesinin T ü r k i y e y e yatırı­
m ı için H ü k ü m e t n e gibi temel noktaları b e n i m s i y o r ?
Y e n i tekelci imtiyazlardan y a n a m ı d ı r ? K i r a l a m a m ı ,
y o k s a royalty esasına mı b a ğ l ı k a l m a k istiyor? T r a n s ­
fer esası mı, y o k s a T ü r k v e A m e r i k a n sermayesinin b i r
şirkette birleşmesi esasını mı istiyor?
Yanıt — H ü k ü m e t , T ü r k ve y a b a n c ı sermayenin
birlikte tekelci b i ç i m d e çalışmasından yanadır. B u n u n ­
la beraber bu g e n e l tercih, s o r u d a yansıtılan ö b ü r ser­
m a y e yatırımı biçimlerini, ö n e m l e r i n e v e genişlerine
g ö r e uygulanmasını e n g e l l e m i y e c e k t i r .
S o r u — İç b o r ç l a r ı n ı z ne kadardır?
Yanıt — K o n s o l i d e iç b o r ç l a r ı n miktarı savaş n e ­
d e n i y l e 16 m i l y o n T ü r k lirasıdır. B a ş k a iç b o r ç yoktur.
Soru — Dış b o r ç l a r ı n miktarı ne kadardır? B a ş k a

158
bir devlet tarafından T ü r k i y e ' y e verilen b o r ç l a r n e ka­
dardır?
Yanıt — D ı ş b o r ç l a r ı n miktarını şimdi s ö y l e m e k
olanak dışıdır. Osmanlı borçları i ç i n d e n b u g ü n k ü T ü r -
k i y e n i n payı, b i r g e n e l barış anlaşmasından sonra b e ­
lirecektir.
Soru — Ü l k e n i n altın rezervi ne kadardır? H ü k ü ­
m e t i n malî d u r u m u ile ilgili b i r açıklamayı m u t l u l u k l a
karşılarım.
Yanıt — D a r p h a n e ' d e basılan altınların miktarı ile
ilgili kayıtlar B ü y ü k Millet M e c l i s i H ü k ü m e t i n i n elin­
d e o l d u ğ u gibi, h a l k ı n altınını t e d a v ü l d e n ç e k m e s i n e y o l
açmıştır. D o l a y ı s ı y l e tam altın rezervini b i l m e k o l a n a k
dışıdır.
Soru — Ulusal ya da devlet bankaları k u r m a k h ü ­
kümetçe düşünülüyor mu?
Yanıt — H ü k ü m e t tarafından ulusal bankalar k u ­
rulacaktır.

RUS ALTINLARI

Rapor
İstanbul, Türkiye
22 Mayıs 1922
ABD
Ticaret Bakanlığı
İç ve Dış Ticaret Müdürlüğüne
Washington,
. . .Trabzon'dan gelen bir kişiden, Mart ayının son
iki haftası ile Nisanın ilk haftası içinde Trabzon'a 35
t o n Rus altını çıkarıldığını ö ğ r e n d i m . K a y n a ğ ı n g ü v e ­
nilir o l d u ğ u n u s a n ı y o r u m ama t e y i d ettiremedim. S o n
g ü n l e r d e İstanbul'da, Moskova'nın Ankara H ü k ü m e t i n e
12 m i l y o n İngiliz liralık ö d ü n ç v e r d i ğ i söylentileri d o ­
laştı. Bu haberi de teyid e t t i r e m e d i m ama İstanbul'daki
Milliyetçi kaynaklardan v e T ü r k M i l l i y e t ç i H ü k ü m e t i n i n
İstanbul'daki temsilcisi ile g ö r ü ş m e l e r i m d e n , b ö y l e b i r
ö d ü n ç verildiği izlenimini e d i n d i m . Ö d ü n ç v e r i l i p v e -

159
r i l m e d i ğ i y o l u n d a direkt sorular s o r d u m , h e r seferinde
k a ç a m a k l ı yanıtlar aldım, h i ç b i r z a m a n kesinlikle y a ­
lanlamadılar. A y r ı c a şuna işaret e t m e k isterim ki, A n -
kara'daki B ü y ü k M i l l e t Meclisi, Y u n a n l ı l a r a karşı y a ­
pılan savaşta kullanılmak üzere S a v u n m a Bakanlığına
10 m i l y o n T ü r k lirası daha v e r i l m e s i n i k a b u l etti. B e l ­
k i d e b u o n m i l y o n lira, M o s k o v a ' d a n v e r i l e n k r e d i n i n
bir bölümüdür. Ayrıca Ankara Hükümetinin Karade­
niz'deki b i r l i m a n d a n İ s t a n b u l ' a altın g ö n d e r i p k r e d i a ç ­
tırma yolları aradığı b i ç i m i n d e söylentiler yayıldı. A m a
ş i m d i y e k a d a r b ö y l e birşey y a p ı l d ı ğ ı n ı h a b e r almadık.
B u k o n u d a k i gelişmeleri dikkatle i z l i y o r u m .
Julian E. Gillespie
A B D Ticaret Bakanlığı
temsilcisi

İNGİLİZLERİN K Ü R T SORUNU Y A R A T M A
GİRİŞİMLERİ

Rapor
İstanbul
20 Ş u b a t 1922
Sayın Dışişleri Bakanı,
Washington,

Efendim,
Bakanlığın bilgisi için Askerî Ateşe tarafından Kür-
distan'daki d u r u m l a ilgili hazırlanan r a p o r u s u n u y o r u m .
D a h a ö n c e k i y a z ı l a r ı m d a belirttiğim gibi K ü r t sorunu
dikkati ç e k e c e k d e ğ e r d e d i r . N o r m a l koşullarda b i l e
K ü r t l e r daima k o m ş u l a r ı için sorun olmuşlardır. Ş i m d i ,
Kürdistan'ın, ü n l ü p e t r o l yatakları n e d e n i y l e , y a b a n c ı
entrikalar kuşkusuz başladığı için, c i d d î sonuçlar çıka­
bilir. İngilizler h e r h a l d e Kürdistan'ı d e n e t i m altına al­
m a k için K ü r t l e r i T ü r k l e r e karşı k u l l a n m a k isteyecek­
lerdir, T ü r k l e r d e K u z e y M e z o p o t a m y a ' y ı ele g e ç i r m e k
i ç i n aynı şeyi yapacaktır, Kürdistan'ı ö z e l etki b ö l g e -

160
s i sayan Fransızlar d a Türk-İngiliz sürtüşmesinden ç ı ­
k a r sağlamakta b i r an duraksamayacaklardır.
Saygılarımla
Tuğamiral, A B D Deniz Kuvvetleri
A B D Yüksek Komiseri
Mark L. Bristol

Konu : Kürt ayaklanması

Bapor

İstanbul'dan
26 Ocak 1922

[ B u r a d a k i Fransız Askerî İstihbaratı, yukardaki


k o n u d a , b u y a k ı n l a r d a bir r a p o r hazırlamıştır. R a p o r u
h a z ı r l a y a n kişi, b a n a b u r a p o r u g ö s t e r m i ş ancak b ü r o ­
sundan g ö t ü r m e m e izin vermemiştir. R a p o r u n başında,
Kürdistan ayaklanmasına bütün Y a k ı n - D o ğ u sorununun
b i r parçası v e İ n g i l i z l e r i n d ü n y a n ı n b u bölgesindeki
amaçları v e istekleri açısından b a k m a k gerektiği belir­
tilmektedir. Sonra, B ü y ü k Britanya'nın e n b ü y ü k soru­
n u n u n Hindistan'ı g ü v e n altına a l m a k olduğu, İngilizle­
rin planlarına b u b a k ı m d a n y a k l a ş m a k gerektiği ö n e
sürülmektedir. Hindistan'a tehdit iki yönden gelmekte­
dir. B u n l a r d a n biri, İran üzerinden Bolşevik tehdidi,
ö t e y a n d a n Mezopotamya, İran ve Gülucistan ü z e r i n d e
M i l l i y e t ç i Türk-Pan-İslâm tehdididir. B u son tehdidi
ö n l e m e k için İngilizler, Filistin v e Irak dahil A k d e n i z -
d e n Basra körfezine uzanan, k e n d i etkilerinde bir dizi
devlet kurmak görüşündedir. Kral Hüseyin ailesini
kullanarak g ü ç l ü b i r Arap İmparatorluğu k u r m a k ve
T ü r k l e r i n y o l u n a set ç e k m e k istemiş, ancak Hicaz'lı ai­
le ile işler y o l u n d a gitmemiştir. B ü y ü k çapta bir A r a p
o r d u s u d ü z e n l e m e k o l d u k ç a g ü ç b i r iştir. A y r ı c a daha
k ö t ü s ü Halifelik İstanbul'da bulunmaktadır. D o l a y ı s ı y l e
B ü y ü k Britanya'nın Kürdistan'daki rahatsız d u r u m d a n
yararlanıp, Mustafa Kemal'in sırtında b i r tehdid o l a c a k
b i ç i m d e , b u n u geliştirmeye çabalamasına, aynı z a m a n -

161
da Milliyetçi T ü r k i y e ile Mezopotamya arasında bir p e r ­
de kurmasına şaşmamak gerekir.
B u n d a n sonra K ü r t tarihi ile ilgili bilgiler v e r i l ­
miştir. Bu arada Kürdistan'ın t a m a m e n b i r coğrafî d e ­
y i m olduğu, h i ç b i r zaman siyasal bir birlik anlamına
g e l m e d i ğ i belirtilmiştir. «Kürtler, T ü r k i y e ve İ r a n ' d a
dağınık durumdadırlar. İran'da başlıca Kürdistan'da,
sonra Azerbeycan ve Ardilan'da başka etnik g r u p l a r l a
karışık olarak bulunmaktadırlar. T ü r k i y e ' d e ise altı d o ­
ğu v i l a y e t i n d e Trabzon, Erzurum, Van, Bitlis, Harput
ve Diyarbakır'da a y r ı c a Sivas ve Musul v i l a y e t l e r i n d e
b u l u n m a k t a d ı r l a r . Ermeno-Kürdistan'da ve Sivas'ta Er­
m e n i ve T ü r k h a l k ı y l a birlikte yaşamaktadırlar, Diyar­
bakır v e Musul'da «Millî» d e n i l e n A r a p l a r l a içiçedirler.
T ü r k i y e ' d e k i K ü r t l e r i n sayısı aşağı yukarı 1.200.000 dir.
D ü n y a Savaşı sırasında, başlıca K ü r t ailelerinden Be-
dirhan ailesinin başı Abdürrezak Bedirhan, kendini K ü r ­
distan Prensi tanıması koşuluyla R u s y a ' y a hizmetini
ve 25 bin süvari v e r m e y i önermiştir. Çar'ın e g e m e n ­
liğini kabul e t m e y e hazır o l d u ğ u n u bildirmiştir. Rusya,
b u ö n e r i y i ç o k tehlikeli olacağı g e r e k ç e s i y l e r e d d e t m i ş ­
tir. Ara y e r d e İstanbul Hükümeti, K ü r t l e r i ayaklandır­
m a y a çalıştığı için Bedirhan'ı ö l ü m e m a h k û m etmiş,
B e d i r h a n ise çabalarını sürdürmüş ve bu defa İngiliz'­
lere dönmüştür, ancak b i r d e n b i r e ölmüştür. Ö l ü m ü n ü n
T ü r k ajanlarının v e r d i ğ i zehirden ileri geldiği öne sü­
rülmüştür. Versailles anlaşmasından ö n c e k i yıllarda Pa­
ris'te yaşamakta olan zengin ve etkili b i r Kürt, Şerif
Paşa, bu anlaşmaya b i r K ü r t devleti kurulmasını sok­
t u r m a y ı n e r d e y s e başarmış, ancak Londra Konferansı
bunu engellemiştir. Türkler, Şerif Paşa'nın e y l e m l e r i n ­
d e n başka, K ü r t devleti kurulması akımının arkasında
kimsenin b u l u n m a d ı ğ ı n ı iddia etmektedirler, ancak g e r ­
ç e k şudur ki, K ü r t halkı k e n d i s i n d e n devamlı a d a m
v e para istenmesinden bıkmıştır. İngilizler onların b u
hoşnutsuzluğundan yararlanarak, karışıklar yaratmak,
bir isyan ç ı k a r m a k üzere ajanlar göndermiştir. Bu ajan­
lar arasında Kürt Mustafa Paşa, Mulan Zade (?) ve

162
Hamid Paşa vardır. G e ç e n ilkbaharda A n k a r a H ü k ü m e ­
tinin, K ü r t l e r d e n istekleri o kadar d a y a n ı l m a z bir d ü ­
z e y e gelmiştir ki, ayaklanmışlardır en sonunda. Baş­
langıçta b u a y a k l a n m a g ü ç l ü k ç ı k m a d a n b i r T ü r k ta­
b u r u y l a bastırılmıştır. Hazirandaki başka b i r ayaklan­
m a daha ciddî o l m u ş v e bununla başa ç ı k m a k için b i r
t ü m e n kadar k u v v e t gerekmiştir. Kâzım Karabekir Pa­
şa b ü t ü n y a z b o y u n c a , Kürtlerin eylemleri, ö n l e m l e r e
r a ğ m e n a y a k l a n m a y a katılanların sayısının artması kar­
şısında kuşku i ç i n d e kalmıştır. Mardin bölgesindeki asî­
lere, Abdül-Hamid zamanında 4. ü n c ü T ü r k K o l o r d u s u ­
n u n komutanı olan Pirîzade Bekir k o m u t a n l ı k y a p m ı ş ­
tır. Asîlerin ö b ü r liderleri ise Musa bey ile geniş «milli»
k a b i l e l e r i n d e n birinin reisi İbrahim Paşa'dır. K a s ı m
a y ı n d a Mardin'in K ü r t l e r tarafından alındığı haber v e ­
rilmiştir. B u h a b e r A n k a r a tarafından yalanlanmış, B a ­
bıâli tarafından doğrulanmıştır. Milliyetçiler h e r za­
m a n o l a y ı n ö n e m i o l m a d ı ğ ı n ı öne sürmüşler, ancak ö y ­
le c i d d i y e almışlardır ki, geçen Haziran, g ö r ü ş m e k ü z e ­
re Pirîzade Bekir'e b i r h e y e t g ö n d e r m i ş l e r d i r .
K ü r t l e r bu h e y e t e şu isteklerde bulunmuşlardır:
1. Kemalist Hükümetin Kürt vilâyetlerini içine
alan otonom bir Kürt devletini tanıması,
2. Bu devletin sınırlarının Kürtler ve müttefikleri
tarafından saptanması,
3. Türk memur ve jandarmalarının hemen geri
çekilmesi,
4. Otonom Kürdistan'ın kurulmasında Türklerin
ellerini uzak tutması,
5. Ankara Hükümeti tarafından toplanan savaş
vergilerinin ve başka katkıların Kürdistan'a geri veril­
mesi,
6. Türkiye'nin sınırları içinde yaşayan Kürtlere
güvenlik tanınması ve askerde olan Kürtlerin hemen
terhis edilmesi.
G ö n d e r i l e n h e y e t i n yetkisi o l m a d ı ğ ı için, g ö r ü ş m e ­
l e r d e n b i r ş e y çıkmamıştır. Ankara, E y l ü l ayında b i r h e ­
y e t daha g ö n d e r m i ş ancak heyet, bu defa b i r anlaşma

163
hazırlıyabilecek v e imzalayabilecek y e t k i d e v e y e t e n e k ­
t e b i r sorumlu l i d e r bulamamış, b u n u n üzerine y e r i n e
getirilmeyecek vaadlerle hoşnutsuzlukları gidermeye
çaba harcamıştır. Şu vaadlerde b u l u n m u ş l a r d ı r : Kürt­
lere idarî otonomi verilecek, ancak bütün Kürt vilayet­
leri yardımcısı Kürt olan bir Türk genel valinin yöne­
timinde birleşeceklerdir. Genel vali, Ankara'da K a b i n e
tarafından atanacak, Büyük Millet Meclisi bunu onay­
layacaktır. Kürt vali yardımcısını ise Kürt meclisi se­
çecektir. Valiler, Kürt kentlerinden birinde oturacak
v e b e ş y ı l için seçileceklerdir. Bu beş yıl otonomi için
deneme dönemi olacaktır. Beş yıl sonunda geleceği sap­
tamak için referandum yapılacaktır. Valilere 12 Kürt-
ten kurulu heyetler danışmanlık yapacaktır. İdarede
çalışan memurların yarısı Türk, yarısı, Kürt olacak­
tır. Türk Hükümeti seferberlik kalkıncaya kadar askere
alınmış Kürtleri terhis edemiyeceğini bildirmiştir. Bu
arada Türkler, Kürtleri yatıştırmak için Şeyh Sunu-
sî'yi Kürdistan'a göndermiştir. Onun başarısızlığa uğra­
dığı ve Kürtlerin onu hapsettiği dedikoduları yayıl­
mıştır.
K ü r t akımı ç o k c i d d i y e alınmamalıdır. K ü r t l e r b i r
lider bulamamışlardır. Onları düzene koyacak güçte
kimse yoktur. Şerif Paşa k e n d i ülkesinden yetki alma­
mıştır, İstanbul'daki iki Kürt D e r n e ğ i ise oturup uzun
uzun tartışmakta, ancak ortaya b i r l i d e r ç ı k a r a m a m a k ­
tadır. Halen Süleymaniye'de b u l u n a n Kürt kongresi, b i r
başkan s e ç m e k v e b i r p r o g r a m ü z e r i n d e b i r l e ş m e k için
ç a ğ r ı d a bulunmuş, ancak K ü r t aşiret reislerinin ü ç t e
ikisi bu ç a ğ r ı y a katılmamışlardır. A s k e r î ve siyasî lider­
likten yoksundurlar. Yunanlılar ö n e m l i b i r zafer ka­
zanırlarsa, K ü r t isyani T ü r k i y e ' n i n arkasını ciddî b i r
b i ç i m d e tehdit edebilir, ancak Batı'daki savaş T ü r k l e r i n
lehine gelişirse, T ü r k l e r ellerindeki y a r ı m düzine y e t e ­
nekli liderden b i r i y l e K ü r t sorunlarına son verebilir. İ n ­
gilizler kuşkusuz b u d u r u m u bilmektedirler, g e n e d e
K ü r t d u r u m u y l a m e ş g u l o l d u ğ u s ü r e c e Mustafa Kemal'­
in Musul'a el k o y a m a y a c a ğ ı n ı düşünmektedirler. D o l a -

164
yısıyle K ü r t akımına y a r d ı m c ı olmaktadırlar. Bay Chur-
chill, A v a m K a m a r a s ı n d a , İngiliz Y ü k s e k K o m i s e r l i ğ i n i n
y ö n e t i m i n d e olursa Kürtlerin, M e z o p o t a m y a ile birlikte
i d a r e e d i l m e y e razı olduklarının «araştırmalar» s o n u n ­
d a öğrenildiğini söylemiştir. G e r ç e k t e ise b u araştırma­
lar İngilizlerin, İstanbul'daki iki K ü r t derneğini «Teali»
ile «Teşkilat»ı, M u s u l v e M a r d i n b ö l g e s i n d e k i bazı kü­
ç ü k K ü r t reislerini satın almaları b i ç i m i n d e sınırlı o l ­
muştur. İngiliz yetkililerin y a r d ı m ı y l a Mustafa Paşa,
Mulanzade, Bifat bey ve başkaları g e ç e n y a z Kürdistan'a
gönderilmiştir. İstanbul'dan ayrılmadan ö n c e Mustafa
Paşa, İngiliz m a n d a s ı altında K ü r t bağımsızlığı istedi­
ğini belirten bir b r o ş ü r yayınlamıştır. Teali D e r n e ğ i n i n
üyesi Hamdi Paşa, aynı görüşle g e ç e n K a s ı m a y ı n d a
Süleymaniye'ye gitmiştir. Hamdi Paşa, Damat Ferit Pa­
şa Hükümetinde Denizcilik B a k a n ı idi ve İngilizler ta­
rafından K ü r d i s t a n a gönderilmiştir. Etkili b i r K ü r t li­
deri olan Ahmet Taha da aynı b i ç i m d e gönderilmiştir.
A l ı n a n istihbarata g ö r e İngilizler, Hicaz'lı Kral Hüse­
yin'in ü ç ü n c ü o ğ l u Emir Zeid'i kral y a p m a k istemekte­
dir, ancak k e n d i n d e n çıkacak b i r lideri b u l a m ı y a n K ü r -
distan'ın b i r y a b a n c ı prensi kabul etmesi düşünülemez.
Fransız-Türk anlaşmasına karşı yürüttükleri k a m ­
p a n y a v e K ü r t ayaklanmasına v e r d i k l e r i itici g ü ç k o ­
nusunda İngilizlerin eylemlerini y a k ı n d a n izlemek g e ­
rekir. İngiliz iddiasına g ö r e gizli b i r anlaşmayla T ü r k ­
ler, g e r i aldıktan s o n r a Musul'daki p e t r o l yataklarının
işletilmesini Fransızlara söz vermişlerdir. B ö y l e b i r an­
laşmanın varlığı k o n u s u n d a ellerinde kanıt yoktur. Ş i m ­
di, aynı zamanda b i z i m Türklere yaptığımızı, (yanlış
o l d u ğ u n a e m i n i m ) K ü r t l e r e y a p m a y a çalışmaktadırlar.
Kürtleri, M a r d i n v e öteki b ö l g e l e r i ele g e ç i r m e y e , y a ­
ni Türklerin b i z e verdikleri b ö l g e l e r i ele g e ç i r m e y e
itiyorlar. Bu d u r u m d a İngilizler Fransız çıkarları aley­
h i n d e çalışmıyorlar m ı ? »
G ö r ü l e n ö b ü r Fransız istihbarat raporları, T ü r k l e ­
rin Kürtlere y a k l a ş m a y a çalıştıkları, bazı K ü r t subay­
larının Türk o r d u s u n d a n ayrılmasına razı oldukları,

165
bazı K ü r t liderlerinin kısa süre ö n c e Mısır ve A r a b i s ­
tan'a gittikleri y o l u n d a d ı r . Başka b i r r a p o r d a ise M o s ­
k o v a ' d a n b i r h e y e t i n T e b r i z ' e gittiği, S i m k u ile g ö r ü ş ­
tüğü, B o l ş e v i k çıkarlarına ilişmediği sürece onlara ka­
rışmayacaklarının bildirildiği, v e K a f k a s F e d e r a s y o n u n a
katılma çağrısında b u l u n u l d u ğ u belirtilmektedir.)

166
Vı. BÖLÜM
ZAFER YILI
SAMSUN'UN BOMBARDIMANI

1922 yılının y a z aylarında Yunanlılar başka b i r


y o l a b a ş v u r u y o r l a r : Zırhlılarını g ö n d e r i p denizden kent­
l e r i t o p a tutmak. Ü n l ü Averoff zırhlısı da karışıyor işe.
K a r a d e n i z kıyılarındaki ö n e m l i kentler, g ö z d a ğ ı v e r ­
m e k v e y e r l i R u m halkı a y a k l a n d ı r m a k için topa tutu­
l u y o r . Samsun ve Trabzon b o m b a l a n ı y o r . Samsun'un
b o m b a r d ı m a n ı n d a b i r de tanık var. A m e r i k a n Sands
zırhlısının k o m u t a n ı . B u A m e r i k a l ı Denizcinin v e r d i ğ i
r a p o r Samsun b o m b a r d ı m a n ı n ı n ilginç yönlerini ortaya
koyuyor:

U.S.S. S A N D S zırhlısı kaptanı R.H. Ghormley'in


Samsun'un bombardımanı ile ilgili olarak 7 Haziran
1922 tarihinde tuttuğu günlük:

17 Haziran
Saat 09.00 da k ı y ı y a çıktım... johnson'un bürosuna
gittim. Orada birisi Yunan g e m i l e r i n i n açıkta o l d u ğ u ­
nu söyledi. Bu sırada saat 09.15 ya da 09.30 idi. Y u n a n

169
g e m i l e r i Averoff zırhlısı, aynı z a m a n d a amiral gemisi
olan Naxos kruvazörü, b i r k r u v a z ö r daha, iki muhrip,
iki trawler, adları belli değil.
Johnson'a b ü t ü n A m e r i k a l ı l a r a h a b e r vermesini ve
g e m i y e dönmesini, s o n r a b i r s u b a y g ö n d e r i p A m e r i k a ­
lıların toplanıp toplanmadıklarına baktırmasını s ö y l e ­
d i m . H e m e n r a d y o ile Yunan k ı d e m l i subayını b u l d u m
v e onunla g ö r ü ş m e k istediğimi b i l d i r d i m . Yunan f i l o ­
suna karşı d u r u m aldım. Sonra Naxos'a ç ı k t ı m . Y u n a n
k ı d e m l i subayı, b e n d e n limanda demirli, biri İtalyan,
biri Fransız bandıralı ticaret gemisine h a b e r v e r e r e k li­
m a n d a n çıkmalarını b i l d i r m e m i istedi, i k i g e m i n i n d e
ateş hattı içinde olduklarını söyledi. B e n de Y u n a n k o ­
mutanına herhangi b i r e y l e m e g e ç m e d e n , kentteki A m e ­
rikalıları ç ı k a r m a k istediğimi b i l d i r d i m . K e n t t e ç o k sa­
y ı d a yabancı v e b i r k a ç bin R u m k a d ı m b u l u n d u ğ u n u ,
kente ateş açılırsa bunların hayatlarının tehlikeye gire­
ceğini s ö y l e d i m . B a n a kentin Valisine g ö n d e r e c e k b i r
m e k t u b u olduğunu, b u n u taşırsam m e k t u b u o k u y a b i l e ­
c e ğ i m i bildirdi. Taşımazsam k ı y ı y a g ö n d e r e c e ğ i n i e k l e ­
di. B e n d e g ö t ü r e c e ğ i m i s ö y l e d i m . Ç ü n k ü A m e r i k a l ı l a r ­
l a bir a n ö n c e ilişki k u r m a k i s t i y o r d u m . A m a b u d ü ­
ş ü n c e m i ona a ç m a d ı m . K ı y ı y a ç ı k t ı m v e rıhtımda M u ­
t a s a r r ı f ı n b e n i g ö r m e k istediğini s ö y l e y e n b i r polisle
karşılaştım. B e r a b e r c e telgrafhaneye gittik ve o r a d a
Mutasarrıf ve A s k e r î Vali ile karşılaştım. B e n i b e k l i y o r ­
lardı. O z a m a n m e k t u p l a r ı k e n d i l e r i n e v e r d i m . Ç e v i r t ­
t i ğ i m mektuplar ş ö y l e idi:

Nixos'un bordasında

Samsun kenti Valisine,


Yasal bir davranış içinde olan Yunan filosunun var­
lığı, Türklere Hıristiyanlar üzerinde b a s k ı ve zulüm
uygulamasına gerekçe olamaz- Bu durumun devamı
halinde Mustafa Kemal'in denetimi altında bulunan bü­
tün kıyı boyunca Yunan filosu, ciddi karşılık verme
hakkını kullanacaktır. Sizi uyarıyoruz.

170
VRİACOS
Kaptan, Yunan Kraliyet Filosu

Naxos'un bordasında 25 Mayıs 1922

Samsun kenti Valisine


Yunan filosunu yöneten Amiral'in emirleriyle si­
zi bizim atadığımız Yunan subaylarından kurulu bir
heyetin önünde, bütün silahlarınızı, mühimmatınızı, ma­
yınlarınızı ve başka savaş malzemelerini tahrip etme­
ye çağırıyoruz. Tahrip işlemi, bugün 13.15 den önce
başlamalıdır. Bu konuda, zamanında başlamak için bü­
tün gerekli hazırlıkları yapmalısınız.
Bu isteğimizi yerine getirmezseniz, bu saatten iti­
baren, İkinci Lahey Konferansı anlaşmasının ikinci mad­
desinde tanınan ayrıcalığı kullanacağız. Bu konuda si­
ze bir kopya gönderiyoruz.
Bu notu aldıktan sonra içinde bildirilenlerle ilgili
olarak tarafsız devletlerin temsilcileri ve konsolosluk­
larla belirtilen saatten önce uyruklarını kentten çıkar­
maları için temasa geçiniz. Aynı biçimde kentteki sa­
vaşmayan halkı da çıkarınız.
Bu emrin yerine getirilmesini geciktirir ya da di­
renmeye başvurursanız, sorumlusu biz olmıyacağız.
VRİACOS
Kaptan, Yunan Kraliyet Filosu
Sonra, Mutasarrıf ile A s k e r î V a l i y e kentteki A m e ­
rikalıları ç ı k a r m a k istediğimi b i l d i r d i m . Onlar b i r ya­
nıt h a z ı r l a y a c a k l a r ı m v e b u n u Yunanlılara v e r m e m i is­
tediler. Y a r ı m saat içinde b u yanıtı h a z ı r l a y a c a k l a r ı m
ve Amerikalılar konusunda bana haber vereceklerini
söylediler. B ü r o d a b e k l e d i m ve az sonra Currin, John­
son ve Green geldiler. Onlara o l a n bitenleri anlattım,
herkesin h e m e n kenti terketmek i ç i n hazır olmasını is­
tedim. Y a r ı m saat s o n u n d a b i r y a n ı t hazır değildi. B u ­
n u n üzerine Mutasarrıf ile Askerî V a l i y e A m e r i k a l ı l a r ı
b i r a n ö n c e ç ı k a r t m a k istediğimi v e yanıtlarını h e m e n
hazırlamalarım s ö y l e d i m . Bana, yanıtlarını hazırlamak-

171
ta olduklarını, A m e r i k a l ı l a r ı n d u r u m u n u ise A n k a r a ' y a
telgrafla sorduklarını bildirdiler. B e n de onlara, y e r e l
yetkilerin k e n d i l e r i n d e o l d u ğ u n u , b ö y l e b i r acil d u r u m ­
d a A m e r i k a l ı l a r ı n k e n t t e n ç ı k m a l a r ı n a izin v e r e b i l e ­
c e k yetkileri olması gerektiğini s ö y l e d i m . B u n u n olanak
dışı olduğunu, kentten k i m s e y i ç ı k ı ş izni v e r m e m e l e r i
için e m i r aldıklarını, A n k a r a ' d a n kısa z a m a n d a y a n ı t
almayı u m d u k l a r ı n ı belirttiler. K o n t S m e c c h i a g e l d i v e
Amerikalılar için ne yapacağımı sordu. B e n de onları
ç ı k a r m a y a çalışacağımı b i l d i r d i m v e b ü t ü n y a b a n c ı l a ­
ra güvenilir y e r l e r e ç e k i l m e l e r i n i s ö y l e m e s i isteğinde
b u l u n d u m . B e n d e n , A m i r a l Bristol aracılığıyla İstan­
b u l ' d a k i İtalyan y ü k s e k komiserine kentte 50 İtalyan
u y r u k l u kişi b u l u n d u ğ u n u h a b e r v e r m e m i rica etti. B u n ­
d a n sonra, aralıklı o l a r a k Mutasarrıf ve Askerî V a l i y e
adamlar g ö n d e r e r e k A m e r i k a l ı l a r ı n Sands'a çıkmasına
izin v e r m e l e r i n i istedim. O n l a r ise u z u n b i r s ö y l e v v e ­
rerek, Yunanlıların, a ç ı k b i r k e n t o l a n S a m s u n ' u b o m ­
b a r d ı m a n e t m e l e r i n i n uluslararası h u k u k a aykırı o l d u ­
ğ u n u anlattılar, A m e r i k a l ı l a r ı n da kentteki öteki y a ­
b a n c ı l a r gibi e l l e r i n d e n g e l d i ğ i n c e korunacağını bildir­
diler. Y a n i A n k a r a ' d a n e m i r g e l m e z s e g e m i y e ç ı k m a ­
larına izin v e r m e y e c e k l e r i n i , a n c a k h e r an A n k a r a ' d a n
b i r yanıt beklediklerini tekrarladılar. Saat 13.45 o l d u ­
ğ u n d a Yunanlılara karşı hazırladıkları yanıtı b a n a v e r ­
diler. Amerikalıları ç ı k a r m a k için b i r defa daha giri­
ş i m d e b u l u n d u m a m a sonuç a l a m a d ı m . A y n ı z a m a n d a
kentte askerler belirdi. Silahlarını çeşitli y e r l e r e g ö t ü ­
r ü p yerleştirdiler. H e r ş e y ç o k sakindi. Mutasarrıf v e
A s k e r î Vali'ye k e n t t e k i yabancıları, b u g i b i durumlarda
korumaları gerektiğini s ö y l e d i m . B u n e d e n l e A m e r i k a ­
lıları g e m i y e ç ı k a r ı p kendilerini s o r u m l u l u k t a n kurtar­
m a y a çalıştığımı b i l d i r d i m . E ğ e r g e m i y e çıkmazlarsa
A n k a r a H ü k ü m e t i n i n üzerlerine y ü k l e d i ğ i sorumluluğa
e k olarak A m e r i k a n H ü k ü m e t i d e kendilerini s o r u m l u
tutardı. Ö n c e A m e r i k a l ı l a r ı kentten çıkarmayı düşün­
d ü m ama b ö y l e b i r davranışın A m e r i k a l ı l a r ı n hayatı­
n ı tehlikeye s o k a b i l e c e ğ i n i g ö z ö n ü n e aldım. Gemiye

172
g e r i d ö n m e k için y o l a çıktım ve Mr. King ile Mr. Har-
ris'le karşılaştım. Onlara, Mutasarrıf ile Askerî Vali'nîn
s o n kararlarını anlattım, A m e r i k a l ı l a r a d u r u m u anlat­
malarını, a r a b a l a r ı m alıp kentten çıkmalarını ya da
Currin'in e v i n d e kalmalarını s ö y l e m e l e r i n i istedim.
William King, arabalarını alacaklarını, ö n c e Currin'in
evine, oradan d a d e m i r y o l u n a g i d e c e k l e r i n i bildirdi.
Currin'in o n l a r d a n hastaneye g i t m e l e r i n i istediğini an­
lattı. B e n ise ö b ü r ü n ü n daha i y i olacağını ve Mutasar­
r ı f ı n dairesiyle t e m a s kurmalarını s ö y l e d i m . K e n t t e n
dışarı ç ı k m a k o l a n a ğ ı bulurlarsa y e n i d e n g e l i p k e n d i l e ­
rini alacağımı b i l d i r d i m . G e r i g e l m e z s e m , kent dışında
b i r y e r d e , m ü m k ü n olursa, onları alacağımı s ö y l e d i m .
Türklerin yanıtını verdikten sonra kente y e n i d e n d ö ­
n e b i l e c e ğ i m i ve o arada A n k a r a ' d a n y a n ı t gelebileceğini
düşünüyordum.
G e m i y e d ö n d ü m . K a y ı k l a r ı içeri ç e k t i m . S o n r a Y u ­
nan A m i r a l g e m i s i n e g i d i p M u t a s a r r ı f ı n yanıtını v e r d i m .
A r a y e r d e iki ticaret gemisi l i m a n d a n ayrıldılar. B e n
y o k k e n Y u n a n k o m u t a n ı b a y r a k l a v e r a d y o ile işaret
v e r i p ateş hattında o l d u ğ u m u z u b i l d i r e r e k b i z i m d e ç e ­
k i l m e m i z i istemiş. G e m i m e d ö n d ü ğ ü m d e saat 14.19 du
v e Yunanlıların v e r d i ğ i süreden b u y a n a b i r saat g e ç ­
mişti.
T ü r k l e r i n yanıtı ş ö y l e y d i :
«Amerikan muhribi aracılığıyla göndermiş olduğu­
nuz mektubunuzu almış bulunuyoruz. Bu mektuba ya­
nıt olarak Samsun kentinin açık bir kent olduğunu ve
bombardıman edilmesinin yasalara aykırı olacağını be­
lirtiriz. Ayrıca şu noktalara değinmek isteriz: Önerdiği­
niz koşullar kabul edilebilecek değildir, bu nedenle red­
dediyoruz. Konsoloslar, yabancılar ve başka uluslardan
ve dinlerden kimseler kentte yaşamaktadır. Karışıklık
çıkarsa bütün kent sakinleri bulundukları yerlerde ka­
lacaktır. Kenti terketmeyeceklerdir. Böyle bir durumun
sorumluluğu sizin üzerinizde kalacaktır. Hıristiyanlara
karşı yapıldığı iddia edilen zulümler ise hayaldir. Do-

173
layısıyle kente karşı yapabileceğiniz her davranışı pro­
testo ediyorum.»
Y u n a n k o m u t a n ı yanıtı okuduktan sonra, S a m s u n ' u
b o m b a r d ı m a n e d e c e k l e r i n i söyledi v e b e n i m ateş hat­
tından ç e k i l m e m i istedi. İnsanlık a d ı n a protesto ettim,
kentte savunmasız y a b a n c ı l a r b u l u n d u ğ u n u , b u n l a r ı n
kenti h e m e n t e r k e d e m e y e c e k l e r i n i , uluslararası yasala­
ra g ö r e kenti b o m b a r d ı m a n e t m e d e n ö n c e 24 saat süre
v e r m e l e r i gerektiğini s ö y l e d i m . Bana, b u n u n üzerine
cephanelikler, savaş malzemesi d e p o l a r ı y l a ilgili L a h e y
Anlaşmasının ilgili m a d d e s i n i o k u d u . Bunları T ü r k l e r
tahrip etmedikleri için, b o m b a r d ı m a n e t m e y e h a k k ı o l ­
d u ğ u n u söyledi. K e n d i n i n b i r saat süre verdiğini, ş i m ­
d i d e n bu sürenin iki saat o l d u ğ u n u belirtti. Y a b a n c ı l a ­
rın b u kadar z a m a n d a çıkabileceklerini söyledi. D o l a -
yısıyle kente ateş açacaktı. B u k o n u d a e m i r almıştı v e
b u e m r i y e r i n e getirecekti. G e r e ğ i n d e n fazla z a m a n
harcamıştı v e b e n d e n y e n i d e n ateş hattından ç e k i l m e ­
mi istedi. Ateşe başlıyacaktı. Y e n i d e n b i r süre kazan­
m a y a çalıştım a m a e m i r almış b u l u n d u ğ u n u , emirleri
y e r i n e getirmesi gerektiğini söyledi. B e n d e A m e r i k a ­
lıların Currin'in e v i n d e b u l u n d u ğ u n u belirterek o r a y ı
gösterdim. Sands'e d ö n e r e k batıya d o ğ r u çekildim.
Saat 15.02 de Y u n a n m u h r i p l e r i n d e n biri ateş açtı.
A r d ı n d a n A m i r a l gemisi N a x o s o n u izledi. Ateş, G ü m ­
r ü k binası ile o n u n y a n ı n d a k i binalara yoğunlaştırıldı.
S o n u n d a M u t a s a r r ı f ı n dairesi isabet aldı. Saat 15.10
d a r a d y o ile Y u n a n k o m u t a n ı n a b u d e m e c i g ö n d e r d i m :
« A m e r i k a l ı l a r v e ö t e k i tarafsızlar güvenlik altına
alınıncaya kadar açık b i r kent o l a n Samsun'un b o m b a r ­
dımanını insanlık adına protesto e d i y o r u m . C h o r m l e y . .
U S S Sands'ın k o m u t a n ı , g ö r e v başındaki k ı d e m l i A m e ­
rikan subayı.»
Ayrıca STANAV'a şu bilgiyi gönderdim:
«Bir kruvazör, bir muhrip ve beş ticarî tip tek­
neyle Yunan filosu Samsun açıklarına 09.50 de geldiler.
Türklere bütün mühimmatlarını yok etmeleri için bir
ültimatom verdiler. Türkler reddetti. Açık bir kentin

174
bombardımanını protesto ettiler. Ben de hem Amerikan
çıkarları, hem de insanlık adına Yunanlıları protesto
ettim Yunanlılar İkinci Lahey Anlaşmasının ikinci
maddesi gereğince bunu yapmalarına hakları olduğunu
iddia ettiler. Türkler Amerikalıları çıkarmama izin ver­
mediler. Amerikalıların güvenliğini sağlamak için çaba
harcadım ama başarılı olamadım. Amerikalılar kent dı­
şında güvenceli bir yere çekilecekler. Bombardıman
15.02 de başladı. STURTEVANT'a Samsuna gelmesini
saat 15.10 da emrettim.»
B o m b a r d ı m a n d a n sonra karışıklık çıkacağı kuşku­
suyla S T U R T E V A N T T N gelmesini istedim. A y r ı c a b i r
acele telgraf ç e k t i m :
«Yunan filosu Samsun'u bombardıman ediyor.»
Saat 15.32 de T ü r k l e r ateşe karşılık v e r m e y e baş­
ladılar. G ö r ü n ü ş e g ö r e bir topla. Bu t o p u n yerini sap-
tayamadık, ancak Yunanlılar o y ö n e ateş e t m e y e baş­
l a y ı n c a D e m i r y o l u rıhtımı yakınlarında o l d u ğ u n u an­
ladık. Türkler, t o p l a m 25 atış yaptılar. Yunanlılar Ave-
roff ve Naxos m u h r i b i y l e , amiral gemisine b e n z e y e n
başka b i r g e m i d e n ateş ediyorlardı.
Saat 17.00 de Averoff ve Naxos dışındaki ö b ü r Y u ­
n a n g e m i l e r i uzağa çekildiler. Averoff ile Naxos y a k ı n
mesafeden ateşi sürdürdüler. Saat 17.20 de Petrol d e ­
p o l a r ı n ı n o l d u ğ u y e r d e n k o y u b i r d u m a n yükseldi.
Saat 16.15 de Y u n a n k ı d e m l i subayından şu mesa­
jı aldım:
«Amerikan kıdemli subayına: Kentin savaş mal­
zemesi yanında toplarla korunduğunu görmüşsünüz ve
buna emin olmuşsunuzdur umarım. Türk valisi bu nok­
tada da doğruyu söylemedi. Yunan Kıdemli subayı.»
Saat 18.00 de Y u n a n amiral gemisi ateşi kesti ve
açıldı. Herhalde k u m a n d a subayları toplanıp d u r u m u
görüşeceklerdi. Ç ü n k ü kayıklar indirilmiş ve gemilerin
y a n ı n a alınmıştı. 19.30 da Yunan filosu 2 derece k u z e y ­
doğu, iki d e r e c e d o ğ r u c a kuzey, v e iki d e r e c e k u z e y - d o -
ğuda durdu. SANDS limana girdi ve saat 20.07 de d e ­
m i r attı. Baş eczacının yardımcısını alıp h e m e n karaya

175
ç ı k t ı m . K ı y ı y a yaklaşırken B e l e d i y e p e t r o l d e p o s u n u n
y a n m a k t a o l d u ğ u n u g ö r d ü k . R ı h t ı m a çıktık v e herşeyi
son derece sakin b u l d u k . G ü m r ü k binasındaki n ö b e t ç i ­
y e kente g i d i p g i d e m i y e c e ğ i m i s o r d u m . İngilizce b i l m i ­
y o r d u . B u n u n üzerine M u t a s a r r ı f ı g ö r m e k istediğimi
söyledim. M u t a s a r r ı f ı n bir o t o m o b i l g ö n d e r d i ğ i n i s ö y ­
ledi. G e r ç e k t e n az sonra araba b i r y a r d ı m c ı ile birlikte
geldi v e M u t a s a r r ı f ı n dairesinin b u l u n d u ğ u b i n a y a g ö ­
türüldük. K e n t i n i ç i n d e n geçerken herşey tam b i r ses­
sizlik i ç i n d e y d i . G e r ç e k t e n de başlıca c a d d e l e r d e h i ç b i r
karışıklık filan g ö z e ç a r p m ı y o r d u . Halk, ben bu sabah
karaya çıktığımda g ö r d ü ğ ü m gibi kahvehanelerde otur­
m u ş kahve i ç i y o r d u . Valilik binasına g e l d i ğ i m zaman
Mutasarrıf ile askerî k o m u t a n ı b a h ç e d e o t u r m u ş yar­
dımcılarıyla birlikte sigara ve k a h v e i ç e r k e n b u l d u m .
B i r ç e v i r m e n b u l d u l a r v e binanın içinin t a m a m e n g ö ç ­
tüğünü, b u n e d e n l e b a h ç e d e oturduklarını söylediler.
B e n d e onlara kentteki A m e r i k a l ı l a r ı n d u r u m u n u ö ğ ­
r e n m e k ve Amiral Bristol'a k e n t t e k i y ı k ı m ı n tam b i r
r a p o r u n u v e r m e k için karaya ç ı k t ı ğ ı m ı s ö y l e d i m . H e ­
m e n b i r rapor çıkardılar v e b a n a okudular. Ş ö y l e k i :
Valilik oturulmayacak haldedir.
Rum papazına ait evin bir duvarı yıkılmıştır.
Rum doktor Churchi'nin evinin duvarları ve pen­
cere camları tahrip olmuştur.
Alston mağazasının bir duvarı yıkılmıştır.
Rum Yanko'nun eşine ait bir ev yıkılmıştır.
Elizabeth İkatralcu'ya ait bir ev yıkılmıştır.
Rum Eleniko'ya ait bir ev yıkılmıştır.
Zekeriya beye ait 2 ya da üç ev yıkılmıştır.
Türklere ait 19 ev bir miktar tahrip olmuştur.
Ermeni kilisesinin yakınında Türklere ait 23 ev
yıkılmıştır.
Ermeni kilisesindeki bir oda tahrip görmüştür.
Rıhtımdaki nöbetçi evi yıkılmıştır.
19 mavna hasar görmüştür. Onarmak için 1500 lira
gerekmektedir.
Ermeni yetimhanesinde bir oda yıkılmıştır.

176
Belediyeye ait bir motorun, bir bölümü basar gör­
müştür.
Yerli tüccarlara ait malların bulunduğu Gümrük
binası yakınındaki depo kısmen yıkılmıştır.
Rum Andevololu'ya ait mağaza yıkılmıştır. Zarar
30.000 liradır.
Petrol deposunda yanan mallar ise şunlardır:
9496 teneke Amerikan gazyağı,
19800 teneke Rus gazyağı,
41700 teneke Ticari gazyağı,
6000 kilo Rus benzini,
33000 kilo Benzin (Belediyenin malı),
38368 kilo Ticarî benzin (Belediyenin malı).
T o p l a m k a y ı p l a r ise ş ö y l e : 4 kişi ölü, 3 yaralı. H e p ­
si Türk. A s k e r i komutan, Yunanlıların 400 top attığını
tahmin etti. B o l ş e v i k konsolosu, b e n o r a d a y k e n M u t a ­
sarrıf ile g ö r ü ş m e k istedi. B u n u n üzerine b e n g i d i p
Amerikalıları g ö r m e k için izin istedim, bu izin verildi.
K o m u t a n s ı k ı y ö n e t i m ilan edildiğini, saat 9.00 dan s o n ­
ra sokaklarda kimsenin bulunmaması gerektiğini, o n u n
için b e n i m l e b i r polis g ö n d e r e c e ğ i n i söyledi. B u y e r i n e
getirildi. Johnson ile Currin'i g ö r d ü m . B ü t ü n A m e r i k a ­
lıların iyi olduklarını, b o m b a r d ı m a n sırasında Currin ve
Johnson'un e v i n d e kaldıklarını söylediler. Johnson d e ­
p o d a k i tahribatın n e kadar o l d u ğ u n u tahmin e d e m i y e -
ceğini, orada tütün b u l u n d u ğ u n u bildirdi. Johnson y ö ­
neticilerin sözlerini b i r yana bırakıp A m e r i k a l ı kadın­
ları S A N D S ' a g ö t ü r m e m i istedi. O n a b u k o n u y u ç o k
düşündüğümü, b ö y l e bir şey y a p a r s a m kan d ö k ü l e ­
ceğini s ö y l e d i m . O birşey o l m ı y a c a ğ ı n a e m i n o l d u ğ u n u
bildirdi, ama b e n h e r y ö n d e n b a k ı n c a t u t u m u m u n d o ğ ­
ru o l d u ğ u n u anlattım.
Saat 22.00 de g e m i m e d ö n d ü m . 22.15 de S T U R T E -
V A N T geldi. S T A N A V ' a şunları b i l d i r d i m :
«Bombardıman saat 18.00 de durdu. Yunanlılar sa­
at 19.30 da çekildiler. Saat 20.00 de kente çıktım. Kent
tamamen sakin. Amerikalılar güvenlik altında. Lütfen
tütün kumpanyalarına ve Yakın-Doğu kurtarma örgü-

177
tüne bildiriniz: Alston'un mağazası iki isabet almış, be­
lediye petrol deposu yanmıştır. Bunun dışında Ameri­
kalıların bir kaybı yoktur. Belediye deposunda 9496
teneke Amerikan gazyağı bulunuyordu. Valilik binası
yıkıldı. Ayrıca Türk ve Rumlara ait 50 kadar ev isabet
aldı. Dört Türk öldü, üç Türk yaralandı. Yunanlılar
aşağı yukarı 400 atış yaptılar, Türkler de 25 atışla kar­
şılık verdiler. Durumu gözlemek için Perşembe öğleye
kadar burada kalacağım. Gerekirse daha da uzun ka­
labilirim.»
Kaptan Haas ve yardımcısı Lanphier g e m i y e gel­
diler. Onlarla d u r u m u enine b o y u n a konuştuk. Y a r ı n
sabah y e n i d e n k a r a y a çıkıp d u r u m u incelemeye, k o ­
şullar normalse İstanbul'a d ö n m e y e karar verdik. K a p ­
tan Haas'a b o m b a r d ı m a n d a n sonra karaya kuvvet ç ı ­
k a r m a k zorunda kalırız d i y e kendisini çağırdığımı s ö y ­
l e d i m . Kaptan, iki Y u n a n gemisinin Trabzon'a g i d e b i ­
leceğini bildirdi. H e m S T A N D S , h e m d e S T U R T E V A N T ' -
m yakıtları azdı. Y u n a n gemilerinin sabah buraya d ö ­
nebileceğini dikkate alarak, T r a b z o n a g i t m e y i p b u r a d a
k a l m a y ı kararlaştırdık.
Green bana şu haberi verdi: A n k a r a ' n ı n M o s k o v a ' ­
ya g ö n d e r d i ğ i ö z e l b ü y ü k e l ç i Ali Fuat Paşa kısa b i r sü­
re için Rusya'dan gelmiş ve A n k a r a ' y a g i d i y o r m u ş . En­
ver Paşa ile ilişki k u r d u ğ u n u h a b e r verdiler. A y r ı c a
Sovyetlerle Ankara Hükümetinin arasının açıldığını,
S o v y e t l e r i n M o s k o v a ' d a k i A n k a r a Elçiliğini y a ğ m a et­
tikleri bildirildi.
8 Haziran:
Bu sabah Yunanlılar g ö z ü k m e d i l e r . P e t r o l deposu
hâlâ y a n ı y o r . Saat 09.30 da K a p t a n Haas ve y a r d ı m ­
cısı Lanphier ile karaya çıktık. H e r ş e y y o l u n d a ve kent
sakin. Green Y a k m - D o ğ u k u r t a r m a ö r g ü t ü n ü n garajı­
na b o m b a düştüğünü ve b i r makina'nın isabet aldığını
söyledi. A y r ı c a mayınların b u l u n d u ğ u binaya b o m b a
düştüğünü, ancak mayınlara d o k u n m a d ı ğ ı n ı bildirdi.
M a y ı n l a r patlasaydı kent h a y a y a uçabilirdi. Johnson
3000 ya da 5000 k i l o kadar tütünün depolarında z a r a r

178
g ö r d ü ğ ü n ü bildirdi. B u n u n para değerini henüz saptaya-
m a d ı ğ ı n ı söyledi. D e p o y a isabet e d e n m e r m i l e r d e n biri­
n i n T ü r k t o p u n d a n geldiğini ö n e sürdü.
Saat 11.00'de g e m i y e d ö n d ü m . SANDS İstanbul'a
y o l a çıktı.
B.L. G H O R M L E Y
K o m u t a n , U.S. D e n i z K u v v e t l e r i

179
ANKARA'DA AMERİKA'NIN
GAYRİ RESMİ TEMSİLCİSİ

B u arada A B D , A n k a r a ' y a g a y r i resmî b i r t e m ­


silci y o l l u y o r . R o b e r t İ m b r i e adındaki b u temsilci A n ­
kara'da iken, genellikle T ü r k i y e ' y i savunan raporlar
g ö n d e r i y o r . B u raporlardan y e n i T ü r k i y e ' n i n dış p o l i -
tika'sını anlatan birini aktarıyoruz:

RAPOR

Amerikan Konsolosluğu

Ankara, Küçük Asya


11 T e m m u z 1922
K o n u : M i l l i y e t ç i T ü r k H ü k ü m e t i n i n dış politikası

Dışişleri Bakanı,
Washington,

T ü r k Milliyetçi Hükümetinin dış politikasının iki


y ö n ü var: Birincisi, Yunanlıları (ordularını) K ü ç ü k
A s y a ' d a n v e T r a k y a ' d a n atarak M i l l i y e t ç i arazinin b ü ­
tünlüğünü sağlamak, ikincisi: Yunanlıların d e v a m eden
güçlerinin sorumlusu saydıkları B ü y ü k Britanya'yı ra­
hatsız etmek, b u n u n için de Britanya'nın sömürgelerine
B o l ş e v i k v e dinsel b i ç i m d e tehditler y ö n e l t m e k .
Yunanlılar ne kadar Hıristiyan denilen ulusların
sempatisini ç e k m e k için başka türlü g ö s t e r m e y e çalış­
salar da, şu i y i c e bilinmelidir ki, A n a d o l u ' d a k i savaş
dinsel bir savaş değildir. D ü ş m a n c a çıkar propagandası

180
ne kadar y e r l e ş t i r m e y e çalışırsa çalışsın, T ü r k l e r dinsel
b a k ı m d a n b a ğ n a z d e ğ i l d i r : Başka dinlere karşı h o ş g ö ­
rülüdür. K i m i zaman, acaba bizim hükümetimiz, T ü r k ­
ler gibi, k e n d i toprakları üzerinde din perdesi arkasın­
da b i r takım örgütlerin ve kişilerin d e v a m l ı eylemle­
rine, g ö r ü l m e m i ş amaçlarla ülkenin çıkarlarına aykırı
p r o p a g a n d a v e siyaset yapmalarına izin v e r i r m i y d i ?
d i y e k e n d i k e n d i n e sorarım.
A n a d o l u ' d a savaş sürüp g i d e r k e n ve aleyhlerine so­
n u ç v e r i r k e n Türkler, dinsel temellere dayanarak Fran­
sa ve İngiltere'nin e l i n d e k i topraklarda b u l u n a n Müslü­
manları ayaklandırmak, başka M ü s l ü m a n ulusların yar­
dımını ve sempatisini toplamak a m a c ı y l a çaba harca­
m ı ş olabilir. Bu da g e r ç e k t e n anlayışla karşılanabilir.
B o l ş e v i k Rusya'nın u m u d u d a burada yatmaktadır. K e ­
malist H ü k ü m e t l e Afganistan arasındaki siyasal anlaş­
m a d a b u n a katkıda bulunmuştur. B u a n l a ş m a b i r « K u t ­
sal Savaş» ta İngiliz Hindistanına d o ğ r u d a n d o ğ r u y a b i r
tehdit demektir.
B u politikayı e n ç o k destekleyen g ü ç , S o v y e t Rus­
ya'dır. D o l a y ı s ı y l a Rusya'nın A n k a r a üstünde b ü y ü k
etkisi olması doğaldır. Sovyetler, M i l l i y e t ç i H ü k ü m e t e
10 m i l y o n altın r u b l e vermişler ya da kredi açmışlar­
dır. Rusya b a k ı m ı n d a n bu destek Yunanlılardan nefret
ya da Türklere sevgi temeline dayanmamaktadır. Ne de
e k o n o m i k bir n e d e n i vardır. Çünkü S o v y e t Hükümeti
Kemalist H ü k ü m e t i n v e r e b i l e c e ğ i h e r h a n g i b i r imtiyazı
kullanabilecek d u r u m d a değildir. T ü r k Hükümetinin v e
T ü r k halkının K o m ü n i z m y a d a S o v y e t i z m doktrinine
inanmadığını, b u n u desteklemeyeceğini, ancak belki z o ­
runlu olarak kabul edebileceğini, Bolşeviklerin anlamış
olması gerektir. Ö y l e y s e S o v y e t Rusya'nın desteği, T ü r k ­
lerin Orta-Asyadaki dindaşları arasında karışıklık ya­
ratma v e b ö y l e c e B o l ş e v i z m ' e y e r açabilme u m u d u n a da­
yanmaktadır.
Milliyetçi H ü k ü m e t i n en b ü y ü k destekçisi olması,
Türklerin, Rusya'ya b ü y ü k b i r g ü v e n v e sempati d u y ­
dukları anlamına gelmemektedir. T a m tersine, Kema-

181
listler Bolşevikleri her istediklerini almak için kullan­
dıkları halde, R u s amaçlarından kuşku d u y m a k t a d ı r ­
lar,
Buradaki B o l ş e v i k elçiliğinde 60 kişi vardır, b a ş ­
larında, kültürsüz ve eğitimi az a m a enerjik b i r kişi
o l a n Araloff bulunmaktadır. P e r s o n e l toptan m u j i k tip­
lidir. T ü r k l e r b u n l a r a t e p e d e n v e saklayamadıkları b i r
hoşnutsuzlukla bakmaktadır.
T ü m ü y l e bakıldığında, M i l l i y e t ç i H ü k ü m e t i n g ö z ü n ­
de en iyi d u r u m d a olan belki de Fransa'dır. Yusuf K e ­
mal - Bouillon anlaşması Kemalist'lerin en ö n e m l i d i p ­
l o m a t i k başarısı, n e r d e y s e Fransa tarafından t a n ı n m a
b i ç i m i n d e g ö r ü l m e k t e d i r . Fransız sempatisinin T ü r k l e r ­
d e n yana, Yunanlılara karşı o l d u ğ u ö n e sürülmektedir.
Fransız cephanesi T ü r k o r d u s u n a dağıtılmıştır. A y n ı
zamanda Fransa'ya b i r ö l ç ü d e kuşku duyulmakta, y e ­
n i d e n T ü r k topraklarına g ö z d i k e b i l e c e ğ i korkusuyla,
Fransız çıkarlarına imtiyaz v e r i l m e k t e ağır davranıl-
maktadır.
Fransa g a y r i resmi olarak, y a n ı n d a az sayıda p e r s o ­
nel bulunan Albay Mugene tarafından temsil e d i l m e k ­
tedir.
Eskiden K e m a l i s t H ü k ü m e t n e z d i n d e e n ö n e m l i m e v ­
k i d e bulunan İtalya, Tuozzi h e y e t i n i n başarısızlığından
sonra etkisini yitirmiştir. T u o z z i ' n i n d e m e ç l e r i n e d e n i y ­
l e İtalya'ya karşı d u y g u l a r h e m e n h e m e n buruktur. B u ­
na rağmen, İtalyanlar, başka b ü t ü n ülkelerden fazla
A n a d o l u ' d a i ş y a p m a y a d e v a m etmektedirler.
B u g ü n k ü T ü r k H ü k ü m e t i v e T ü r k halkı arasında
Birleşik Devletlerin durumu, g e n e l olarak başka b ü t ü n
devletlerden b i r b a k ı m a daha g ü ç l ü d ü r . B i z i m T ü r k i ­
y e ' n i n aleyhine t o p r a k b ü y ü t m e g i b i b i r isteğimizin v e
siyasal amaçlarımızın b u l u n m a d ı ğ ı n ı T r ü k l e r anlamış­
lardır. T ü r k i y e ' n i n e n b ü y ü k gereksinmesinin d o ğ a l k a y ­
naklarını i ş l e t m e k o l d u ğ u n u , b u n u n d a y a b a n c ı s e r m a ­
y e n i n y a r d ı m ı y l a yapılabileceğini bilmektedirler. A m e ­
rikanın siyasal ç ı k a r peşinde o l m a d ı ğ ı n ı n anlaşılması,
T ü r k l e r i n başka uluslarınkinden ç o k A m e r i k a n serma-

182
yesini tercih etmesine neden olmuştur. A m e r i k a n ser-
mayesi y ö n ü n d e n herhangi bir s o m u t öneri gelmediği
için, başka yabancıların önerilerini, g i d e r e k İngilizlerin
bile önerilerini k a b u l edeceklerdir. D o l a y ı s ı y l e , A m e r i ­
kan sermayesi'nin T ü r k i y e ' y i incelemesi teşvik e d i l m e ­
lidir. Yoksa, bu alan başka uluslara kaptırılacaktır.
Kuşku y o k ki, T ü r k Hükümeti, T ü r k halkı ile B i r ­
leşik D e v l e t l e r ve A m e r i k a l ı l a r arasında daha dostça
b i r d u y g u yaratılamamış olmasının başlıca v e e n b ü ­
y ü k nedeni, A m e r i k a n misyonerleri o l m u ş t u r v e o l m a k ­
tadır. M i s y o n e r l e r e karşı oluşlarının n e d e n i dinsel d e ­
ğildir, siyasaldır. T ü r k halkı, m i s y o n e r l e r i n sadece d i n ­
sel alanda çalışmadıklarım, siyasal e y l e m l e r e giriştik­
lerini sezmektedir. B u n d a da p e k haksız değildir.
Başka uluslar gibi, T ü r k i y e ' n i n dostluğunu kazan­
m a k Birleşik D e v l e t l e r i n çıkarınadır. B u amaçla v e b u n ­
dan b ö y l e yanlış anlamalara, talihsiz olaylara m e y d a n
v e r m e m e k için, T ü r k i y e için pasaport verdiği kimsenin
niteliklerini H ü k ü m e t , dikkatle g ö z d e n geçirmeli v e
pasaport alan kişinin T ü r k i y e ' y e g e l d i ğ i n d e siyasal e y ­
lemlere ve tartışmalara katılmaktan, T ü r k siyasal s o ­
runları ile ilgili o l a r a k basına d e m e ç vermekten, m a k a ­
le yazmaktan kaçınmasını şart koşmalıdır.
Son W a r d v e Y o v e l olayları b u d u r u m a bir ö r n e k ­
tir. Bu adamlar, buradaki d u r u m u m u z a sonsuz zarar
vermişlerdir. Basına verdikleri d ü ş m a n c a d e m e ç l e r T ü r ­
kiye'nin her y e r i n e yayılmıştır. B u n a b e n z e r b i r k a ç o l a y
daha olursa T ü r k l e r arasında A m e r i k a , dostsuz kala­
caktır.
B i z i m T ü r k i y e ile ilişkilerimiz açısından, H a r p u t
katliamı denilen olayı i n c e l e m e k için başka d e v l e t l e ­
rin yaptığı ö n e r i y e katılmamız b i r hatadır. M i l l i y e t ç i
Hükümet, b ö y l e b i r inceleme k u r u l u n u n T ü r k i y e ' y e gi­
rişine izin v e r m e y e c e k t i r . B u n u reddedişleri, b ö y l e b i r
i n c e l e m e d e n çekindikleri için değil, b ö y l e b i r iznin o l ­
d u k ç a mantıklı olarak e g e m e n l i k h a k k ı n d a n c a y m a k
anlamına g e l e c e ğ i içindir. B ö y l e b i r i n c e l e m e k o m i s y o ­
nuna katılmaktan ne kazandığımızı anlamak güçtür.

183
T ü r k i y e ile ilişkilerimiz bakımından, Kemalist H ü ­
k ü m e t i n yabancı basını, bu arada b i z i m basınımızı i z ­
lediğini hatırdan ç ı k a r m a m a k gerekir. Y a b a n c ı basın­
da T ü r k i y e ile ilgili lehte v e y a aleyhte yazılar ç e v r i l ­
m e k t e v e T ü r k basınında yayınlanmaktadır. H ü k ü m e ­
timiz, iyi niyetli o l m a k l a birlikte sorumsuz, bilgisiz k i m ­
selerce verilmiş ve A m e r i k a n basınında y e r alan d e ­
m e ç l e r e karşı ö n l e m almalıdır.
B i r ö r n e k A m e r i k a n basınında 5 Haziran tarihinde
yayınlanmış bir haberdir. B u n a g ö r e Papaz W i l l i a m
G . Manning, N e w Y o r k ' t a k i b i r toplantıda «Hıristiyan
uluslar hareketsiz ve pasif dururken, T ü r k l e r tarafın­
dan Ermenilerin v e Yunanlıların katledildiği Y a k m -
D o ğ u için cemaatini duaya çağırmış..» B u haberi y u ­
karda belirttiğim tarihli N e w Y o r k Times'den aldım.
G a z e t e y i bana K e m a l i s t basın b ü r o s u n d a n verdiler. Bu
gibi davranışlar, Birleşik D e v l e t l e r i n o n a karşı dostça
duyguları o l d u ğ u n a Türkleri inandırmakta y a r d ı m c ı
değildir.
İMBRİE

184
BÜYÜK TAARRUZ VE KURTULUŞ

Türkiye, 1922 yaz aylarını B ü y ü k Taarruz'un ha-


zırlıklarıyla g e ç i r i y o r . Bir y a n d a n da b i r savaş o l m a ­
d a n Yunanlıların A n a d o l u ' y u boşaltmaları için d i p l o m a ­
tik girişimlerde b u l u n u l u y o r . A m a Yunanlıların des­
tekçileri İngiliz'ler, y e n i T ü r k i y e ' n i n g ü c ü n ü ve karar­
lılığını anlamış değiller. Yunanlıları A n a d o l u ' d a n b o ­
şaltmak için b i r savaş y a p m a k daha g e r e k i y o r . 26 A ğ u s ­
tos 1922 de başlıyan B ü y ü k Taarruz ile ilgili A m e r i k a n
belgelerini burada tarih sırasıyla y a y ı n l ı y o r u z :

Telgraf
İstanbul
28 Ağustos 1922
A n a d o l u sınırları, limanları, p o s t a ve telgraf, y a ­
bancı ve T ü r k haberleşmesine kapatıldı. Belki de b e ş
g ü n için. N e b i r g e m i geçebiliyor, n e b i r g e m i girebili­
yor, n e d e ç ı k a b i l i y o r . M u h r i b i m i z şimdi Samsun'da,
o r a d a kalmasına izin v e r i l d i ama A m e r i k a n k o n s o l o s l u ­
ğu ile haberleşmesi yasaklandı. M u h r i p komutanına
Amerikalıların tehlikede olmadığı k o n u s u n d a g ü v e n c e
verildi. B u önlemler, 2 7 Ağustos'ta A n a d o l u cephesi b o ­
y u n c a Milliyetçilerin h ü c u m a g e ç m e s i üzerine alındı.
Milliyetçilerin ü ç tümeninin b u l u n d u ğ u Bursa b ö l g e ­
sinde özellikle faaliyet var. A s ı l saldırının Türklerin
c e p h e b o y u n c a y e d i tümeninin iki d e y e d e k tümeninin
b u l u n d u ğ u Eskişehir cephesinden yapılacağı öne sürül­
dü.

BRİSTOL

185
İzmir
2 E y l ü l 1922
Askeri d u r u m Y u n a n kuvvetlerinin düşük m o r a l ­
leri n e d e n i y l e aşırı d e r e c e d e c i d d î . Uşak ve Kütahya
d ü n boşaltıldı v e y a n d ı . K ö t ü h a l d e m o r a l i b o z u l a n B i ­
rinci k o l o r d u Uşak'ın batısına çekildi. İkinci k o l o r d u
da geniş bir daire ç i z e r e k o n a katıldı. Ş i m d i bu k u v v e t ­
l e r Türklerin İ z m i r ' e gidişini e n g e l l e m e k istiyorlar a m a
g ü v e n v e r m i y o r l a r . Ü ç ü n c ü k o l o r d u Eskişehir'de a m a
y a k ı n d a y a k ı p kenti boşaltacak. D e s t e k tümeni, b u g ü n
b e k l e n d i v e başkaları d a b e k l e n i y o r . B e n i m g ö r ü ş ü m e
g ö r e d u r u m o kadar ciddî ki k u r t a r m a k olanaksız. H ı ­
ristiyan halk ve y a b a n c ı l a r arasında p a n i k y a y ı l ı y o r ,
ç o ğ u g i t m e y e ç a b a l ı y o r . Morali b i t m i ş Y u n a n o r d u s u
İ z m i r ' e gelirse ö n l e n e m i y e c e k c i d d î sorunlar çıkabilir,
kenti y a k m a k tehditleri açıkça d u y u l u y o r . B u d u r u m
karşısında kruvazörün, k o n s o l o s l u ğ u v e A m e r i k a n v a ­
tandaşlarını k o r u m a k üzere İ z m i r ' e gönderilmesini rica
ediyorum.
HORTON

İzmir
4 E y l ü l 1922
G ö ç m e n l e r İ z m i r ' e d o l u y o r v e p a n i k genişliyor. İ n ­
sanlık adına ve A m e r i k a n çıkarlarının güvenliği adına
Y u n a n kuvvetlerinin burayı boşaltması b a k ı m ı n d a n y e ­
terli b i r süre tanıması konusunda A n k a r a H ü k ü m e t i ile
görüşülmesini y a l v a r ı r ı m (beg you to mediate) B ö y l e
b i r süre, İ z m i r ' i n tahribini ö n l e y e c e k t i r . M ü h i m m a t d e ­
polarının patlaması ya da m o r a l i b o z u l m u ş Y u n a n as­
kerlerinin isyancı e y l e m l e r i s o n u n d a k e n t tahrip o l a b i ­
lir. Y u n a n Y ü k s e k K o m i s e r i dün g e c e b ö y l e b i r g ö r ü ş ­
m e konusunda b a n a sözlü yetki v e r d i . A y r ı c a b i r y a d a
d a h a fazla g e m i isteğimi t e k r a r l ı y o r u m . İngiliz K o n s o l o ­
su da aynı y o l d a İngiliz Y ü k s e k K o m i s e r i n e telgraf ç e k ­
tiğini söyledi.
HORTON

186
İzmir
8 Eylül 1922
T ü r k kuvvetlerinin y a r ı n g e c e y a d a ertesi sabah
g e l m e l e r i b e k l e n i y o r . B a n a lütfen K e m a l i s t askerî ya
da sivil yetkilileriyle ilişkim olursa ne yapacağımı i v e ­
di olarak bildiriniz.
HORTON

İzmir
9 Eylül 1922
Bu sabah saat 11.30 da T ü r k süvarileri m ü k e m ­
m e l düzen içinde İ z m i r ' e girdiler, c i d d î b i r olay y o k .
HORTON

İstanbul
10 Eylül 1922
İ z m i r ' d e n son alınan haberler g ü v e n verici. T ü r k
birlikleri iyi b i r d ü z e n ve disiplin i ç i n d e girdiler. M u s ­
tafa K e m a l b i r bildiri y a y ı n l ı y a r a k savaşmayanlara za­
rar v e r e n T ü r k askerlerim ölümle cezalandıracağını
açıkladı. D u r u m g e n e d e ciddî, tehlike v e karışıklıklar
bitmiş değil.
İstanbul'da b u g ü n m u a z z a m b i r gösteri yapıldı, ç o k
az bir karışıklık o l d u .
BRİSTOL

187
BARIŞA GİDEBKEN MUSUL SORUNU

B ü y ü k Taarruz'un başarıyla sonuçlanmasından s o n ­


ra, sıra İstanbul'un işgaline son verilmesi, Müttefiklerin
İstanbul'u boşaltmalarına geliyor. Bu işler yapılırken
b i r yandan da L o z a n barış g ö r ü ş m e l e r i başlıyor. 1923
y ı l m a giriyoruz. L o z a n barış g ö r ü ş m e l e r i b i r kez kesi­
l i y o r . S o n r a y e n i d e n başlıyor. B u yılın e n b ü y ü k soru­
nu Musul. O z a m a n l a r T ü r k i y e , M u s u l ' a b i r saldırıya
hazırlanıyor: Bu sorun ç ö z ü m l e n i n c e y e d e k askerî ha­
zırlıklar y a p ı l ı y o r Irak sınırında. A m e r i k a ' n ı n Halep
B a ş k o n s o l o s ' u bu hazırlıkları ayrıntılarıyla aktarmış
Washington'a. Bu kadar ayrıntıyı nasıl saptamış d e m e ­
y i n ! H e r h a l d e usta olsalar g e r e k bu işte. İşte, H a l e p
K o n s o l o s l u ğ u n d a n g ö n d e r i l e n askerî istihbarat raporla­
rı:

RAPOR

1923 yılının Ş u b a t ayında H a l e p ' t e n A m e r i k a n K o n ­


solosluğunun v e r d i ğ i askerî istihbarat raporları:

Halep, S u r i y e
5 Şubat 1923

Suriye - M e z o p o t a m y a sınırında T ü r k askerî birlik­


lerinin yerleri ve sayıları hakkındaki notları saygılarım­
la bildiriyorum. Bunlar belki de İrak Krallığı ve İngil­
t e r e ' y e karşı g e l e c e k b i r harekât için hazırlanıyorlar.
A d a n a ' d a n g e l e n Türkler, S u r i y e F e d e r a s y o n u baş­
k a n ı Suphi b e y B e r e k e t ' i katletmek i ç i n b i r k o m p l o fra-

188
zırladığını bildirdiler. Anlaşılan böyle bir davranışı
ö n l e m e k için t e d b i r alınmış.
J.B. Jackson
Konsolos
Irak Hududunda Kemalist yığınağı
1. Mayefarikin (Silvan) ve Midyat'ta bütün 10 u n ­
cu tümen y ı ğ ı n a k yaptı. Onlarla birlikte 1 inci t ü m e n ­
den iki süvari alayı bulunuyor. T a m sayıları ş ö y l e :
3 piyade alayı,
3 Kürt süvari bölüğü,
1 karışık topçu taburu,
2 istihkam taburu, 12 inci istihkâmdan.
Toplam: 12.000 kişi.
Karargâh: Nihat Paşa Estel köyünde.
2. Siirt'te. 11 inci tümen. Şöyle oluşuyor:
4 Anadolu piyade alayı,
1 dağ topçu taburu,
2 Türkistan süvari taburu,
2 İstihkâm taburu,
6 manga Kürt ve Çerkez gayri nizamîleri,
her mangada 100 süngü var.
Toplam: 16.000 kişi.
Komutan: Ali Fuat Paşa, Karargâh Siirt'te.
3. Başkale ve Hakkari'de 11 inci tümen. Şunlardan
oluşuyor:
3 Kafkas piyade alayı
1 tabur karışık topçu
2 süvari alayı
1 istihkam taburu,
6 manga Çerkez ve Kürt gayri nizamileri.
Toplam: 10.000 kişi.
Komutan: Kâzım Karabekir, yerine General Muhit­
tin Paşa gelecek.
Ceziret-İbn-Ömer'de çetelerin (Tchettas) başı b u l u ­
n u y o r . Binbaşı A l i Şefik bey, y a d a Özdemir, i y i silahlı
12 m a n g a g a y r i n i z a m î ' y e k o m u t a n l ı k e d i y o r . Ç o ğ u atlı.
General Cevat Paşa, Diyarbakır'da, Kilikya, Ayn-
tab, Kilis ve Urfa'dan yeni askere alınanları 10 ve 11

189
inci tümenlerin eksiklerini tamamlamak için düzenli­
yor.
Musul, Sincar, Süleymaniye ve Kanikim'e karşı g e ­
nel b i r saldırı 15 M a r t dolayları i ç i n düzenlenmiştir.
Bu andan başlıyarak keşif i ç i n bazı saldırılar y e r
alacaktır.
General Nihat Paşa, Şammar ( S c h a m m a r s ) ların
reisleri, Aneze ve Sincar'a kadar K a b u r b ö l g e s i K ü r t l e ­
ri arasında p r o p a g a n d a y a p m a k t a ve M u s u l ' a karşı y a ­
pılacak genel saldırıda bunların da aynı anda ayaklan­
masına çaba harcamaktadır. İsyan sırasında, k e n d i l e ­
rine t o p verilmiş askerler, D i c l e ' d e n sallarla inecekler
ve Banit ile Eski Musul arasında k a r a y a çıkacaklar, is­
y a n eden k a b i l e l e r d e Sincar dağına ve Tell-Afar'a sal­
dıracaklardır.
B u bilgi, İ k i n c i T ü m e n ' e bağlı b i r T ü r k subayından
alınmıştır. B u s u b a y H a l e p ç e v r e s i n d e ö n d e gelen b i r
A r a p Ş e y h i y l e g i z l i t e m a s halindedir.
A y n ı subay Kemalistlerin 14 u ç a ğ ı b u l u n d u ğ u n u b i l ­
dirmiştir. B u n l a r d a n 8 i Siirt'te, 6 sı Midyat'tadır. B a ş ­
lıca pilot b i r T ü r k ' d ü r : Fadıl bey.
Mezopotamya hududu boyunca Kemalist harekâtı
konusunda bilgi

Enver Paşa'nın amcası Halil Paşa tarafından k u ­


rulan Kafkas (Tatar) o r d u s u birlikleri Erzurum ve Van
üzerinden Diyarbakır'a ve b i r b ö l ü m ü Bitlis ve Siirt'e
gelmişlerdir. B u n l a r a Yeşil Ordu (Yeshil O r d o u ) d e n i l ­
mektedir. 7.000 kişiden ve karışık birliklerden o l u ş ­
muştur.
18 O c a k : B e ş y ü k s e k S o v y e t subayı, Kemalistlerin
karargâhları olan A n k a r a ' d a n T ü r k M e z o p o t a m y a c e p ­
hesini d e n e t l e m e k için gönderildiler.
30 uncu piyade alayı Cezire-yi İbn Ömer'de.
81 inci piyade alayı Hasankef'de.
10 uncu piyade alayı Hazro'da.
7 inci ve 8 inci piyade taburları Midyat'ta.

190
12 inci süvari alayı (330 kişi) Urfa'da yerleşmek
üzere, Antep ve Maraş'tan ayrıldılar.
22 inci süvari alayı (600 kişi) Diyarbakır ve Mar­
din'de. İki binbaşı tarafından yönetiliyor: Bahri bey ve
Şükrü bey.
57 inci piyade taburu Nusaybin'de. İsmail Hakkı
beyin komutasında.
Kâzım Karabekir Paşa karargâhını Bitlis'te kurdu.
Silah, cephane v.s. ile ilgili karargâh ise Sürt'in ku­
zeyinde Silvan köyünde. Bütün cephane depoları bu­
rada. Ayrıca 1 inci ve 2 inci tümenler de burada yer­
leşmiş durumda.
Sahra hastanesi ve sağlık birlikleri ise Elmedine
ve Ote'de.
5 Şubat: 480 kadar çeşitli rütbede subay Diyarba­
kır'dan geçerek cepheye gittiler. Hepsi kısa süre önce
Küçük Asya'da Yunanlılarla savaşan Türk ordusun­
dan.

Halep Amerikan konsolosu Jackson'un Türk kuv­


vetlerinin durumu konusunda 14 Şubat 1923 tarihinde
gönderdiği bir rapor:

13 üncü kolordunun genel karargâhı Bitlis'tedir.


Bu kolordu üç tümenden oluşmuştur.
İkinci tümen'in karargâhı Siirt'tedir, ve Albay Akif
in komutasındadır. Albay Akif bey'in hemen Ankara'ya
gitmesi istenmiştir, yerine Hıdır bey'i komutan bırak­
mıştır.
3 üncü tümen Kel Ali bey tarafından komuta edil­
mektedir ve karargâhı Çölemerik'tedir.
4 üncü tümen Albay Musa Kâzım bey tarafından
komuta edilmektedir ve karargahı Botan'dadır.
6 ıncı piyade alayı dört taburdan kuruludur:
4 üncü tabur: Binbaşı Ahmet Hikmet bey,
5 inci tabur: Binbaşı Kazım bey,
7 inci tabur: Binbaşı Hakkı bey,
8 inci tabur: Binbaşı Hıdır bey.

191
T o p l a m : 2.300 kişidir.
Mustafa K e m a l Paşa'nın M u s u l cephesindeki b i r ­
likleri 25 Şubat 1923 den sonra teftiş etmesi b e k l e n ­
mektedir. O n u n l a b e r a b e r G e n e l K u r m a y Başkanı F e y ­
z i Paşa v e y a r d ı m c ı l a r ı G a l i p v e A s ı m Paşa, ayrıca B ü ­
y ü k Ş e y h El Sunusî de gelecektir.

12 Mart 1923 tarihli Halep çıkışlı başka bir askerî


istihbarat raporu:

Güvenilir kaynaklardan ö ğ r e n i l d i ğ i n e g ö r e 64 ü n ­
cü T ü r k süvari alayı A n k a r a ' d a n 27 Ş u b a t tarihinde
M i d y a t ' a gelmiştir. A y r ı c a 23 ü n c ü t ü m e n e bağlı başka
bir süvari alayı, A y n t a p ' d a gösterilmiştir. Bu alay b u ­
radan 8 Martta hareket edip Silvan'a gelmiş, iki batar­
ya da getirmiştir.
A y r ı c a Kafkas cephesinde b u l u n a n 9 u n c u ve 15 in­
ci kolordulara ait b ü t ü n birlikler b i r alay dışında Irak
cephesine gönderilmiştir.
Türk-Fransız anlaşmasından s o n r a Urfa'da bırakı­
lan Fransız m ü h i m m a t ı , T ü r k l e r tarafından N u s a y b i n
ve Cezire-ibn-Ömer'e gönderilmiştir.
B o l miktarda o t bulunan geniş b i r tarım b ö l g e s i n ­
d e k i Silvan k ö y ü , c e p h e d e k i süvari birliklerini b e s l e m e k
i ç i n seçilmiştir. Binbaşı Büşdü b e y bu işin başına v e r i l ­
miştir.
Ruslardan alınan otuz b i n elbise T ü r k askerlerinin
giymesi için I r a k h u d u d u n a gönderilmiştir. İrak h u d u ­
d u n d a Rus askerlerinin b u l u n d u ğ u y o l u n d a k i eski b i r
haber buradan ç ı k m ı ş olmalı. H e r h a l d e b u askerler R u s
elbisesi giymiş T ü r k askerleri idi.
A l i İhsan Paşa I r a k cephesinden alındı ve Sivas'taki
k o l o r d u n u n k o m u t a n l ı ğ ı n a verildi. T ü r k l e r A y n t a p , K i -
lis'de gerekirse s a v u n m a y a p m a k i ç i n m e v z i kazıyorlar.
H e r h a l d e S u r i y e h u d u d u n d a savunmada, İrak h u d u d u n ­
da saldırıda bulunacaklar.
9 M a r t tarihinde b i r çete H a l e p ' i n 12 mil batısında,
kentin ö n d e gelenlerinden, S u r i y e F e d e r a s y o n u üyesi

192
E m i n Y e ğ e n ' i n b i r k ö y ü n ü bastı. Katırlar, atlar, sığır­
lar, k o y u n v e k e ç i l e r götürdü, e v l e r i yıktı. Çete gani­
m e t l e birlikte T ü r k toprağına girdi. A s k e r î ve sivil yet­
kililerin bunları k o v a l a m a l a r ı b o ş a gitti.
JACKSON
A B D Halep Konsolosluğu

193
VAHDETTİN'İN Y U R T D I Ş I N A GİDİŞİ

B ü y ü k Z a f e r ve A n a d o l u ' n u n kurtuluşundan sonra-


artık Padişah V a h d e t t i n İstanbul'da kalamıyor. M ü t t e ­
fik işgali sona e r e r k e n Vahdettin de y u r t dışına ç ı k ı y o r .
B u k o n u d a A m i r a l Bristol'un kısa b i r telgrafı var. Ş ö y ­
le :
İstanbul
19 K a s ı m 1922
Padişah'ın yurtdışına çıkışı b u r a d a ç o k az ya da
hiç heyecan yaratmadı. Y e r e l basın, b i r hain'in kaçışı
ya da bir h a i n ' d e n kurtuluş olarak bu olayı yansıttı.
A n k a r a Hükümetinin b u konudaki tutumu henüz b i l i n ­
miyor.
BRİSTOL

194
CUMHURİYETİN İLANI

Yeni Türk devletinin doğuşunu ise Amerikan bel­


geleriyle şöyle izliyoruz:
İstanbul
26 Eylül 1923
Resmî basının A n k a r a ' d a n bidirdiğine göre, T ü r k
Anayasa'sında değişiklikler h e m e n h e m e n hazırdır v e
belki de g e l e c e k hafta görüşülmesine başlanacaktır. Y e ­
n i A n a y a s a ' y a g ö r e T ü r k i y e b i r C u m h u r i y e t v e «Halk
Hükümeti» (People's Government) olacaktır. Yasama
organının süresi d ö r t yıl olacak v e h e r y ı l d ö r t y a d a
altı ay çalışacaktır. Cumhurbaşkanı aynı zamanda B ü ­
y ü k Millet M e c l i s i Başkanı o l a c a k v e Mustafa K e m a l
T ü r k i y e C u m h u r i y e t i n i n ilk Cumhurbaşkanı olacaktır.)
BRİSTOL

İstanbul
30 E k i m 1923
A n k a r a M e c l i s i dün g e c e T ü r k i y e C u m h u r i y e t i n i n
kurulduğunu ilan etmiştir. K e m a l o y b i r l i ğ i ile C u m h u r ­
başkanı seçilmiş, o da İsmet Paşa'yı b a ş b a k a n atamıştır.
C u m h u r i y e t i n kuruluşu bu sabah İstanbul'da 101 t o p
atışı ile selamlanmıştır.
BRÎSTOL

195
VII. BÖLÜM
CUMHURİYETİN İLK YILLARI
A m e r i k a n b e l g e l e r i arasında C u m h u r i y e t ' i n ilk yıl­
larında yazılmış ilginç raporlar b u l u y o r u z . G e n ç T ü r ­
k i y e C u m h u r i y e t i kuruluş d ö n e m i n i n sancılarını ç e k i ­
y o r o yıllarda. B i r y a n d a n K ü r t isyanları, b i r y a n d a n
u y g u l a m a y a başlanan d e v r i m l e r e karşı direnç, uğraştı­
r ı y o r devleti. T ü r k i y e , dünyada saygın b i r yer kazanmak
için diplomatik ç a b a l a r harcıyor. A m e r i k a ' n ı n T ü r k i y e
Cumhuriyetini tanımasını istiyor, ancak g e r e k W i l s o n ' -
un cumhurbaşkanlığı d ö n e m i n i n sona ermesi, gerekse
S e n a t o üzerindeki E r m e n i ve R u m baskısı, bu işi 1927
yılına kadar uzatıyor. Ö y l e ki A m e r i k a n Senatosu uzun
yıllar L o z a n Andlaşmasını bile o n a y l a m ı y o r ! Zamanla,
bu pürüzler g i d e r i l i y o r ve 1927 y ı l ı n d a Grevv, b ü y ü k e l ­
çi olarak T ü r k i y e ' y e g ö n d e r i l i y o r .
A m e r i k a n b e l g e l e r i i ç i n d e n b u d ö n e m l e ilgili o l a r a k
T ü r k basını, K o m ü n i s t tutuklamaları, İzmir suikastı
duruşmaları, Mustafa K e m a l ' i n kişiliği, İ s t a n b u l sine­
maları konularındaki raporları s u n u y o r u z :

199
TÜRK BASINI ÜZERİNE RAPOR
Birleşik D e v l e t l e r Y ü k s e k K o m i s e r l i ğ i
Amerikan Büyükelçiliği
İstanbul
15 O c a k 1925
Sayın Dışişleri Bakanı,
Washington,
Efendim, aşağıda adları yazılı T ü r k gazetelerinin
etkinliği, siyasal eğilimleri, m a l î durumları, yazarları
ve sahipleri konusunda ayrıntılı bilgileri saygı ile su­
nuyorum.
İkdam
Hakimiyet-i Milliye
Tanin (Fransızca baskısı)
La Volonte
Vatan
Toksöz
İstiklal
Son Telgraf
Yeni Alem
B u bilgiler z a m a n zaman Y ü k s e k K o m i s e r l i k için
hazırlanmış o l u p d o ğ r u ve tarafsız olduklarına i n a n ı l ­
maktadır.
Saygılarımı sunarım efendim.
Mark L . Bristol

Basın:
Fransızca Tanin'in, Pera'da A l i N a m ı k beyin apar-
tımanına yerleşmesi konusunda d u y d u m ki, Tanin'in
ö d e d i ğ i kira ayda 150 T ü r k lirasıdır. A n c a k , Fransızca
Tanin'in g e r ç e k sahibi Reşit B e n a i a d ile A l i N a m ı k
b e y arasında yapılan bir anlaşma gereğince, A l i N a m ı k
b e y Tanin'de hisse sahibi olacaktır. A l i N a m ı k bey, ar­
dında ç o ğ u n l u ğ u g a y r i m e n k u l d e n oluşan b ü y ü k bir ser­
v e t bırakmış, eski b ü y ü k vezir K ü ç ü k Said Paşa'nın
oğludur. A l i N a m ı k b e y b i r amatör olarak zaten g a z e ­
tecilikle uğraşmış, « S t a m b o u l » gazetesinde ç o ğ u siyasal
nitelikte makaleler yayınlamıştı.

200
B u g ü n l e r d e , Tanin'in tirajı «Gazette»den daha ç o k ­
tur. 4000 basmakta, b u n d a n 3000 i ayrı olarak satıl­
maktadır, a y r ı c a gazeteler için y ı l ı n e n u y g u n d ö n e m i n ­
de bulunmaktayız. G e n e de Fransızca T a n i n zarar e t ­
mektedir. Muhalefete m e n s u p o l d u ğ u için hükümetten
b i r destek görmemektedir. H ü s e y i n Cahit'in sahibi o l ­
d u ğ u T ü r k ç e Tanin'e gelince, d u r u m u daha iyi, baskısı
daha çoktur. H ü s e y i n Cahit b e y ' i n son zamanlarda 9000
liraya güzel b i r Berliet o t o m o b i l aldığı bana bildirildi.
B u n u n 6500 lirasını peşin olarak ö d e d i , geri kalanını
gazetesinde v e başka y e r e l gazetelerdeki reklâmlarla
karşılayacak.
«Volonte» gazetesine gelince, yöneticisi Muzaffer
bey gazetenin adını değiştirmeyi düşündüğünü b a n a
söyledi. B u n u n n e d e n i şu: A l m a n c a b i r sayfa ç ı k a r ı p
Fransızca iki sayfanın arasına k o y m a k istiyor. A l m a n
B ü y ü k e l ç i l i ğ i b ü t ü n masrafı karşılamaya hazır o l d u ğ u ­
nu bildirmiş. «Volonte» sözcüğünün A l m a n c a karşılığı
«Die wuesche» i y i ses v e r m e d i ğ i n d e n , gazete için baş­
l ı k y a p a m ı y o r . Bu nedenle gazetenin adını «Courier du
Soir ( A k ş a m Postası)» d i y e değiştirmeyi düşünüyor. Bu
ad k o l a y c a A l m a n c a y a ç e v r i l e b i l e c e k . Gazetenin satışı
ç o k az. Muzaffer b e y bu d u r u m u n kendisini hiç rahat­
sız etmediğini s ö y l ü y o r . Bir tek nüsha satsa bile m a s ­
rafları karşılanıyormuş. B ö y l e c e Berlin'le burası ara­
sında telgraf servisi hızlanmış olacak, A l m a n Hükümeti
de A n a d o l u Ajansının kullandığı Fransız Havas Ajansı
telgrafları ile m ü c a d e l e ederek k e n d i görüş v e istekle­
rini yayacak.. A n a d o l u Ajansının P e r a ( B e y o ğ l u ) b ü r o ­
su İstanbul'daki Havas Ajansı m u h a b i r i Mr. Mothu'nun
yönetimindedir.

Son T e l g r a f : T ü r k ç e g ü n l ü k akşam gazetesi


S a h i b i : S u p h i Nuri b e y . Celal Nuri b e y i n kar­
deşidir. Celal N u r i b e y G e l i b o l u milletvekili v e T ü r k ç e
«İleri» nin y ö n e t m e n i d i r :
Başyazarı : A y n ı Suphi Nuri b e y d i r . Girit'ten gel­
me eski b i r aileye mensuptur, b ü y ü k babası A b i d i n

201
paşa, Epir valisi idi. Babası Nuri b e y , J ö n T ü r k l e r tara­
fından senatör y a p ı l m ı ş v e b u g ö r e v i senatonun kaldı­
rılmasına d e k sürdürmüştür. N u r i b e y l e r , g e n e Giritli
Ahmet Saki ve A g a y e f ' l e r l e birlikte B a l k a n savaşından
ö n c e Girit sorununu herkesten fazla karıştıranlar ara­
sındaydı. Ç o k g ü ç l ü olduklarından, ö y l e b i r hava y a ­
rattılar ki, Jön T ü r k l e r i Girit k o n u s u n d a uzlaşmaz b i r
politika i z l e m e y e götürdüler. B u d a V e n i z e l o s ' u n S o f y a
ile Balkan anlaşması yapmasına, o da Balkan savaşına
n e d e n oldu.
N u r i beyler, şimdi biraz y u m u ş a m ı ş o l m a k l a birlik­
te, radikal milliyetçidirler. Milliyetçiliği s ö m ü r e r e k ser­
v e t yapmışlardır. S u p h i b e y aynı z a m a n d a «Stamboul»
u n yazarlarından biri o l u p orada b i r T ü r k o l m a k n e d e ­
n i y l e T ü r k iç politikasını etkilemek ü z e r e çalıştırılmak­
tadır. Nuri b e y l e r ana dilleri olan R u m c a y ı ç o k i y i b i ­
lirler, evlerinde R u m c a konuşurlar.
Yazarlar : S o n Telgrafta çalışanlar arasında sivril-
miş b i r yazar y o k t u r . B i r fikir gazetesi olmaktan ç o k
telgraf gazetesidir. Yazarlar arasında Girit'ten g e l m e
M i t h a t b e y adında birini sayabiliriz. O da R u m c a y ı ç o k
i y i bilir v e G e n e l Savaş'ta sansür işinde çalışmıştır.
Baskısı : Baskısı yaklaşık 4000 nüshadır. Başka b i r
a k ş a m gazetesi o l a n «Akşam», başlıca rakibidir. A k ş a m
gazetelerinin baskıları sınırlıdır.
Eğilimi : N u r i b e y l e r halen h ü k ü m e t t e g ö r e v alma­
dıkları için şimdilik eğilimleri ılımlıdır. Celal Nuri b e y
p e k hükümeti d e s t e k l e m e taraflısı değildir.
Okuyucuları : Bu gazetenin o k u y u c u l a r ı iktidar i l e
muhalefet arasında Kalan ve tarafsız d e n i l e n ç e v r e l e r e
mensuptur. A y r ı c a b u gazeteyi ç o ğ u n l u k l a akşam haber­
lerini o k u m a k i s t e y e n l e r alırlar.
Etkinliği : Etkinliği p e k b ü y ü k değildir. Sanki «İle­
ri» n i n etkisinin b i r uzantısıdır. H e r iki gazetenin p o ­
litikası birbirine b e n z e m e k t e d i r .
Tarihçe : G a z e t e p e k eski değildir. Birkaç y ı l d ı r
çıkmaktadır. Son Telgraf aslında «Müstakil» gazetesin­
d e n gelmiştir. O g a z e t e de «Tercüman-ı Hakikat» d e n

202
çıkmıştır. Bu iki gazete, binlerce lira harcadıktan son­
ra malî sıkıntı y ü z ü n d e n kapanmışlardı.
Geliri : G e l i r i y o k t u r . Bu gazete, ö b ü r gazetelerin
rekabeti n e d e n i y l e ortaya çıkan masraflar y ü z ü n d e n ,
zorlukla ayakta durmaktadır. Müstakil'in ya da daha
ö n c e k i n i n k a d e r i y l e karşılaşacağa benzemektedir.

T o k s ö z : Bu gazete A d a n a ' d a n İstanbul'a gel­


miştir. G ü n l ü k sabah gazetesidir. G a z e t e n i n yöneticileri,
taşra yerine İstanbul'da gazetenin gelişmesi için, h a k ­
lı olarak, daha u y g u n ortam bulacaklarını düşünerek
b u r a y a getirmişlerdir.
Sahibi ve başyazarı: A b d ü l k a d i r Efendi. Siyasete
atılmak için o r d u d a n ayrılan bir eski subaydır. O r d u ' d a
ö n e m l i bir m e v k i y e gelmemiştir. A y r ı c a , listeler y e n i ­
d e n düzenlenirken, istifa yerine, o r d u d a n uzaklaştırıl­
mışa b e n z e m e k t e d i r . A b d ü l k a d i r Efendi, basında, siya­
sal b i r p r o g r a m ı d e ğ i l de, e k o n o m i k b i r p r o g r a m ı t e m e l
alarak, A d a n a ' d a k u r u l m a y a çalışılan b i r partiyi temsil
ediyor, denilebilir. A d a n a ili, şimdi T ü r k illerinin h e p ­
s i n d e n daha fazla ü r e t i m yapmaktadır. Özellikle b ö l g e ­
deki sermaye y o k l u ğ u n a rağmen p a m u k üretimi artmak­
tadır. Y e n i patinin, eski partilerle, özellikle İttihat ve
T e r a k k i komitesiyle h i ç b i r ilgisi y o k t u r .
Siyasal eğilimi : T o k s ö z ' ü n siyasal eğilimi şimdilik
t a m anlamıyla muhalefettir. H ü k ü m e t i n şimdiye kadar
ülkenin e k o n o m i k kalkınması ile ilgili sorunları k a r m a ­
karışık ettiği görüşünü savunmaktadır. Bu, aynı z a m a n ­
da gazetenin muhalefet e t m e d i ğ i ve hükümetten y a n a
d ö n e b i l e c e ğ i anlamına gelebilir. A y r ı c a A b d ü l k a d i r Efen­
di, Toksöz'ü, s ö z c ü ğ ü n tam anlamıyla iş y ü r ü t m e k için
çıkarmaktadır.
Baskısı ve geliri : T o k s ö z ' ü n A d a n a ' d a okuyucuları
b u l u n m a k t a d ı r . G a z e t e oraya posta ile g ö n d e r i l m e k t e ­
dir. A d a n a ' d a b i r çeşit b ü r o s u bulunmaktadır. O k u y u ­
cuları ç o k sayıda değildir. G ü n d e 4000 kadar basmakta­
dır. Celal Nuri b e y ' i n «İleri» gazetesinin y o k olmasına
rağmen, İstanbul'da y e d i günlük sabah gazetesi v a r d ı r

203
ve bunlar sert rekabet içindedir. Celal Nuri bey, B ü y ü k
Millet Meclisinde G e l i b o l u milletvekili v e A d a l e t K o ­
m i s y o n u (?) başkanı olarak, siyasal etkinliğe sahip o l ­
masına rağmen, masraflara dayanamamıştır. Öte y a n ­
dan kimi gazeteler örneğin ( H ü k ü m e t yanlısı, resmî)
« C u m h u r i y e t » v e « T e v h i d - i Efkâr» b o l para harcayarak
ve gazetelerini geliştirerek iyi d u r u m a geçmişlerdir.
B u n u n l a beraber, A b d ü l k a d i r E f e n d i n i n b i r miktar p a ­
rası bulunmaktadır. Söylentilere g ö r e para h a r c a y ı p
gazetesini ö b ü r rakipleri d ü z e y i n e g e t i r m e y i tasarla­
maktadır. Ne olursa olsun bir süre için ö b ü r l e r i y l e ara­
sında mesafe kalacaktır.

Hakimiyey-i M i l l i y e : A n k a r a d a basılan
g ü n l ü k T ü r k ç e sabah gazetesi.
Sahibi ve g e n e l y a y ı n m ü d ü r ü : Siirt milletvekili
M a h m u t b e y . B i r askerdir. Mustafa K e m a l ' i n e m r i n d e
çalışmıştır. Cumhurbaşkanının ona t a m b i r güveni var­
dır. Bu gazete y a l n ı z Kemalist'lerin k ö r ü k ö r ü n e orga­
nı değil, A n a d o l u diktatörünün kişisel davranışlarının
d a savunucusudur. Hakimiyet-i M i l l i y e ' y i , Mustafa K e ­
mal'in isteğiyle A n a d o l u hareketinin daha başlarında,
1921 de kurmuştur. Bu gazete daima Mustafa K e m a l ' i n
organı olmuştur.
Yazarlar : Hakimiyet-i M i l l i y e ' d e k i yazıların ç o ğ u
imzasızdır. Bu açıdan « T e m p s » a benzer. B ö y l e c e , kişi­
sel o l m a y a n yazılar, h ü k ü m e t i n görüşünü daha iyi y a n ­
sıtır. Mustafa K e m a l ' i n en güçlü yandaşlarından millet­
v e k i l i A h m e t b e y A ğ a o ğ l u b u gazetede arada bir y a z ­
maktadır.
Eğilimi ve etkisi : Y u k a r d a s ö y l e n e n l e r d e n herkes
Hakimiyet-i M i l l i y e n i n eğilimini anlayabilir. Bu gazete
A n k a r a H ü k ü m e t i n i n resmî sözcüsüdür. Y e n i g ü n ' ü n o r ­
tadan kalkmasıyla, A n k a r a ' d a ç ı k a n tek gazete olarak
kalmıştır. Etkinliği, A n k a r a H ü k ü m e t i n i n bildirilerini
y a y ı n l a m a k için kullandığı bir resmî organ oluşundan
gelmektedir. D a h a ç o k A n a d o l u ' d a okunmaktadır. İstan­
bul'da, daha iyi g ö r ü n ü m d e , daha ilginç olan ö b ü r ga-

204
zetelerle g ü ç l ü k l e r e k a b e t edebilmektedir.
Baskısı : A n k a r a gazetesi olmasına rağmen zorla
3000 kadar baskı yapabilmektedir. B u n u n nedeni, İs­
t a n b u l — A n k a r a h a v a y o l u n u n çalışmaya başlaması ve
İstanbul gazetelerinin iki saatte A n k a r a y a gitmesidir.
İstanbul'da Hakimiyet-i Milliyenin p e k o k u y u c u s u y o k ­
tur. D a h a ç o k İstanbul gazetelerinin b ü r o l a r ı n d a b u l u ­
nur.
Geliri : H a k i m i y e t - i M i l l i y e n i n geliri ö l ç ü l ü d ü r .
G a z e t e daha ç o k h ü k ü m e t i n desteğiyle yaşamaktadır.
İçişleri komiserliğinin ö z e l fonlar listesinde ö n e m l i b i r
m e b l a ğ ile y e r almaktadır. Y ı l l ı k a ç ı k l a r ı m h ü k ü m e t
kapatmaktadır. B u gazete, Mustafa K e m a l hükümetin
başında olduğu, h ü k ü m e t d e A n k a r a ' d a b u l u n d u ğ u sü­
r e c e yaşıyacaktır. H ü k ü m e t , A n k a r a ' d a iki gazeteyi des­
t e k l e m e k istemediği için Yeni Gün kapanmıştır. H ü k ü ­
met, Y e n i g ü n ' ü n sahibi, milletvekili Yunus Nadi'nin
İstanbul'da ç ı k a r d ı ğ ı «Cumhuriyet» i desteklediği için,
A n k a r a ' d a Hakimiyet-i Milliye tercih edilmiştir. T ü r k
H ü k ü m e t i n i n b u g ü n iki resmî organı vardır: A n k a r a ' d a
Hakimiyet-i Milliye, İstanbul'da Cumhuriyet.

İstiklâl :
Sahibi ve başyazarı : İsmail Müştak bey. İttihat
v e T e r a k k i k o m i t e s i tarafından e s k i d e n senato sekreter­
l i ğ i n e atanmıştı. D a i m a b u k o m i t e y e b a ğ l ı kalmıştır.
İ d a r e ' d e h i ç g ö r e v almamıştır. B u parti e n g ü ç d u r u m ­
lara düştüğü z a m a n b i l e ilişkilerini yadsımamıştır. M ü -
tareke'de İ n g i l i z l e r c e tutuklanmış, İttihat v e Terakki'-
nin öteki liderleriyle Malta'ya sürülmüştür. Uzun y ı l ­
lar T ü r k ç e T a n i n v e Fransızca T a n i n ' l e işbirliği y a p ­
mıştır. İstiklâl'in kuruluşundan beri bu gazetelerle iliş­
kisini azaltmış, a m a t a m a m e n koparmamıştır.
Siyasal eğilimi : İstiklâl'in siyasal eğilimi T a n i n
gibidir. Bu gazete de akşam gazetesidir ama Tanin'le
rakip değildir. B u d u r u m İsmail M ü ş t a k b e y i n gazete­
sini kurmadan, H ü s e y i n Cahit b e y ' l e yaptığı bir anlaş­
madan ileri g e l m e k t e d i r . İstiklâl'in muhalefet eğilimi

205
Tanin'den daha belirgindir. A y r ı c a İsmail Müştak b e y ,
Hüseyin Cahit b e y d e n daha hırçın v e radikal eğilimli­
dir. Bu iki gazetenin amacı b u g ü n k ü h ü k ü m e t i n t e m e l ­
lerini yıpratmak, İttihat'çıların iktidara gelmesini k o ­
laylaştırmaktır.
Baskısı ve etkinliği : İ s t i k l â l i n baskısı sınırlıdır,
b ü t ü n Türkçe akşam gazetelerinde o l d u ğ u gibi... D a h a
atılgan bir gazete olan A k ş a m , m u h a l e f e t e eğilim g ö s ­
terdikçe ve aynı o k u y u c u kitlesine seslendikçe, c i d d î
b i r rakip olmaktadır. İstiklâl'in şimdilik p e k etkinliği
y o k t u r . A y r ı c a Tanin'in u y d u s u d u r u m u n d a d ı r . Baskısı
güçlükle 3000 e ulaşmaktadır.
Geliri ve geleceği : İ s t i k l â l i n kuruluşunda, İttihat
v e Terakki komitesinin başlangıç sermayesini v e r d i ğ i
söylenmektedir. Ş i m d i ise gazetenin geliri yoktur. Ö d e ­
m e yapamamaktadır. M a l î y a r d ı m d e v a m ettiği sürece
yaşayacaktır. G e l e c e ğ i ise kuşkuludur.

Yeni A l e m : T ü r k ç e g ü n l ü k sabah gazetesi.


Sahibi : Şükrü bey. Eskiden T ü r k g a z e t e l e r i n d e
muhabirlik v e f o t o muhabirliği yapmıştır. Gazetenin y a ­
y ı m ı için verilen izin belgesi o n u n adınadır. Y e n i A l e m ' -
i n çıkışından b u y a n a Şükrü b e y , V a h i t b e y adında b i ­
riyle ortaklık y a p m a k t a d ı r . B u V a h i t b e y d e « G a z e t t e »
v e başka T ü r k ç e gazetelerde m u h a b i r l i k yapmıştır. A d ı ­
n ı andığımız b u kişi Vali D o k t o r Reşit ile m e y d a n a g e ­
l e n o l a y d a n sonra girişimden çekilmiştir. O l a y iyi b i l i n ­
m e k t e d i r v e m a h k e m e y e düşmüştür. Y e n i A l e m ' ı n y ö ­
neticisi, b i r g e c e saat 2 de Vali'yi uyandırır ve Mustafa
K e m a l ' e karşı y ö n e l t i l e n b i r k o m p l o n u n ortaya ç ı k a ­
rıldığı haberinin d o ğ r u o l u p o l m a d ı ğ ı n ı sorar. V a l i b u
haberi yalanlar a m a kaynağını ö ğ r e n m e k ister. G a z e t e ­
ci meslekî sır gerekçesinin ardına saklanır. H u y l a n a n
Vali, gazetenin m e r k e z i n i n aranması için polise e m i r
verir. O n d a n sonra d a k o n u m a h k e m e y e gider. G a z e t e ­
nin y a y ı m ı b i r k a ç g ü n durur v e y e n i b i r ekip işbaşına
gelir.
Yazarlar : Bu gazete daha y e n i ç ı k m a y a başladığı

206
için belli başlı b i r yazarı y o k t u r .
Baskısı : Y e n i A l e m 3000 basmakta, g ü ç l ü k l e 2000
satmaktadır.
Eğilimi : Y u k a r d a sözü edilen o l a y d a n sonra g a ­
zete h ü k ü m e t yanlısı olmuştur. Başlangıçta tam m u h a ­
lifti. İlk s e r m a y e y i Türk g ö ç m e n l e r i n i n çıkarlarını k o ­
r u m a k için D r a m a ' d a n gelen b i r g ö ç m e n grubu sağla­
mıştı. Bu g r u p g e n e de m e v c u t t u r ama politikaları daha
ılımlıdır.
Geliri : Y o k t u r . Gazete zorlukla yaşamaktadır. Ş i m ­
d i d e n b o r ç içindedir. Haftalık ö d e m e l e r i bile g ü ç l ü k l e
yerine getirmektedir. A z yaşayan b i r gazete o l a c a ğ a
b e n z e m e k t e d i r . Y a y ı m a daha iki ay ö n c e başlamıştı.
Etkinliği : Etkinliği şimdilik sıfırdır. H ü k ü m e t ta­
raftarı oluşu, o k u y u c u sayısını azaltmıştır. İstanbul h a l ­
kı daha ç o k muhalefeti tutmaktadır.

İ k d a m : G ü n l ü k sabah gazetesi.
Sahibi : Ahmet Cevdet bey. Eski T ü r k g a z e t e c i l e ­
rinden biridir. En eskisi o l d u ğ u söylenebilir. K e n d i s i
tam p r o f e s y o n e l gazetecidir ve başka b i r iş y a p m a m ı ş ­
tır. Olanakları o l d u ğ u gibi, ç o k sayıda g a y r i m e n k u l ' e
sahip b i r kimsedir. Bunlar arasında P e r a ' d a Sıraselvi-
lerde B e l ç i k a B ü y ü k e l ç i l i ğ i n i n y a n ı n d a k i b ü y ü k apart­
man da vardır. Bu d u r u m şöyle açıklanabilir: Eskiden
İstanbul'da sadece iki sabah gazetesi çıkardı. B u n l a r d a n
birisi «Sabah»tı, sahibi ise E r m e n i Nihran Efendi idi Bu
gazete İstanbul'a milliyetçi o r d u n u n gelişiyle y a y ı m ı n a
son v e r m e k z o r u n d a kalmıştır. G ı y a b e n yargılandıktan
sonra İzmit'te Milliyetçilerce linç edilen ünlü A l i K e m a l ,
Sabah'ta y a z ı y o r d u .
A h m e t C e v d e t b e y i n ahlakî y ö n ü daima yüksek o l ­
muştur ve gazetecilik hayatında kuşku yaratan b i r d a v ­
ranışı görülmemiştir. Siyasal görüşleri ise C u m h u r i y e t ­
çilerden ç o k anayasal monarşi'ye y ö n e l i k olanlara b e n ­
zer. Eski r e j i m d ö n e m i n d e , A b d ü l h a m i t çağında k e n d i
çıkarları ve görüşlerini Y ı l d ı z Sarayının politikasıyla
uyuşturmayı bilmiştir. O d ö n e m i n gazeteleri olan « S a -

207
b a h » ve « İ k d a m » S a r a y d a n ayda 150 altın lira destek al­
mışlardır. Tabii o zaman gazetelere ö n c e d e n sansür
uygulanıyordu, ama A b d ü l h a m i t b u gazetelerin sahip­
lerini elinde b u l u n d u r m a y ı u y g u n görmüştü.
Mütareke zamanında İ k d a m ılımlı b i r politika izle­
m i ş v e m i l l i y e t ç i a k ı m a karşı tarafsız k a l m a y a ç a b a
harcamıştır. Bu durum, İstanbul'da milliyetçi r e j i m i n
yerleşmesinden s o n r a da gazetenin d e v a m ı n ı sağlamış­
tır. G e n e d e A n k a r a H ü k ü m e t i b u g a z e t e y e iyi g ö z l e b a k ­
mamaktadır. A y r ı c a A h m e t C e v d e t B e y , Milliyetçilerin
siyasetini paylaşmadığı için gazetesine e k o n o m i k bir
h a v a verip, siyasal olayları y o r u m l a m a k t a n kaçmakta­
dır.
Başyazar : A h m e t C e v d e t b e y gazetesinin aynı za­
m a n d a başyazarıdır. Birkaç y ı l d ı r o t u r d u ğ u İ s v i ç r e ' d e n
b i l e g ü n l ü k makalelerini düzenli o l a r a k yollamıştır. A h ­
m e t Cevdet b e y görüşlerinde ç o k ılımlıdır. «Eski T ü r k »
olarak nitelendirilebilir. Eski çağa bağlıdır. Bu n e d e n l e
görüşleri A n k a r a ' d a k i l e r l e uyuşmamaktadır. J ö n T ü r k ­
lerle görüşleri h i ç uyuşmamıştır, bu n e d e n l e genel sa­
vaş başlayınca İ s v i ç r e ' y e gidip karısının akrabalarının
yanında kalmayı tercih etmiştir. K a r ı s ı İsviçrelidir. K ı z ­
larına t a m b i r A v r u p a l ı eğitimi v e r m i ş v e İ s v i ç r e ' d e
yetiştirmiştir.
Yazarlar : İ k d a m ' d a sivrilmiş yazar yoktur. A y ­
rıca b u gazetede yazıların ç o ğ u imzasızdır. B i r z a m a n ­
lar A l i K e m a l b u gazetede y a z ı y o r d u a m a A h m e t C e v ­
det b e y l e u y u ş m a y ı n c a işbirliğinden caymıştır.
Baskısı : İ k d a m , eski r e j i m z a m a n ı n d a k i tirajının
b ü y ü k bir b ö l ü m ü n ü yitirmiştir. Milliyetçi gazeteler
b u gazeteyi geçmiştir. Şimdiki h a l d e daha ç o k a b o n e l e r e
g ö n d e r i l e n bir gazete d u r u m u n d a d ı r . Baskısı g ü n d e
yaklaşık 6000 nüshadır.
Eğilimi : Y u k a r d a yazılanlardan bu eğilim k o l a y ­
ca anlaşılır. İ k d a m , A b d ü l h a m i t ' i n mutlakiyetine düş­
m e d e n eski r e j i m i n ruhunu yansıtmaktadır. C u m h u r i ­
y e t ç i l e r e karşı tavrı ç o k ılımlı v e dikkatlidir.
O k u y u c u l a r ı : İ k d a m ' ı n o k u y u c u l a r ı daha ç o k eski

208
T ü r k l e r d e n v e ılımlı görüşlülerden ibarettir. B u g ö r ü ş ­
leri temsil e d e n tek gazetedir b u g ü n . «Eski T ü r k » d e y i ­
minden, b a ğ n a z T ü r k ' ü anlamıyoruz. Y a b a n c ı v e Hristi-
y a n düşmanı o l a n l a r Tevhid-i Efkâr'ın o k u y u c u l a r ı ara­
sındadır. Burada söz konusu ettiğimiz eski zamanın
i y i Türk'üdür, hoşgörülü, k o n u k s e v e r v e Türkiye'nin ü n
kazandığı d e ğ e r l e r i yücelten T ü r k ' d ü r .
Varlık ve geliri : İ k d a m şimdiki gazetelerin e n e s -
kisidir. 32 y ı l d ı r çıkmaktadır. Sahibinin servetinin n a ­
kit ve g a y r i m e n k u l olarak 200 b i n lira kadar o l d u ğ u
sanılmaktadır. İ k d a m k e n d i binasında basılmaktadır v e
ö n e m l i b i r b a s ı m e v i vardır. D a h a ç o k eski rejim d ö n e ­
m i n d e b u servet yapılmıştır.

V a t a n : G ü n l ü k T ü r k ç e sabah gazetesi.
Sahibi : Ahmet Emin bey, e s k i d e n Vakit gazetesi­
nin yöneticisi ve ortağı.
Başyazarı : A y n ı Ahmet Emin bey'dir. M e s l e k t e n
gazetecidir, h e n ü z gençtir. A s ı l ö ğ r e n i m i n i Birleşik D e v ­
letlerde yapmıştır v e m ü k e m m e l İngilizce bilir. G e n e l
Savaş sırasında İstanbul'da b a z ı r o l l e r o y n a m a y a başla­
mış ve T ü r k Basın Birliğinin başkanı seçilmiş, A l m a n l a ­
rın A l m a n B ü y ü k e l ç i l i ğ i n e yerleştirdikleri p r o p a g a n d a
servisi ile T ü r k basını arasında bağlantı kurmuştur. O
zaman A l m a n l a r mahallî gazetelere kağıt dağıtıyorlardı.
Bu, daha ç o k A l m a n görüşünü y a y m a k için T ü r k ga­
zetelerine sağlanan b i r destekti. A h m e t Emin b e y b u
dağıtımda aracılık yapmıştır. Koşullardan, o z a m a n ya­
y ı n l a n m a y a başlıyan Vakit gazetesi için geniş b i ç i m d e
yararlanmıştır. E m i n b e y ayrıca G e n e l Savaş sırasında
A l m a n y a ' y ı v e g e n e l karargâhı ziyaret e d e n T ü r k basın
heyetinin başındaydı. O sıralarda A l m a n l a r ve m i h v e r
devletleri l e h i n e h e y e c a n l ı k o n u ş m a l a r yapmıştır. B u ­
nun dışında, B e r l i n ' e b i r ç o k gezi yapmıştır. Bu d u r u m ,
A h m e t Emin b e y i n siyasal eğilimini g ö s t e r m e y e yeterli­
dir. İç politika açısından görüşleri İttihat ve T e r a k k i
komitesine b a ğ l ı d ı r ama daima ılımlı b i r partizan o l ­
muştur, başkaları g i b i saldırgan b i r milliyetçi o l m a -

209
mıştır. Ilımlı b i r b i ç i m d e milliyetçi akımı savunmuştur.
G ö r ü n ü ş e g ö r e A h m e t E m i n b e y s a d e c e gazeteci k a l m a k
istemekte v e işini iyi y a p m a y a çalışmaktadır.. B u r a y a
k a y d e d e l i m k i A B D deki ö ğ r e n i m i o n u A m e r i k a n s e m ­
patizanı yapmıştır. Bu d u r u m gazetesinde kimi zaman
A m e r i k a n görüşlerini s a v u n m a y a itmiştir.
Yazarlar : Yazarları arasında A h m e t Ş ü k r ü b e y i n
i y i tanınan b i r kişiliği vardır. Ilımlı görüşlüdür. Siyasal
b a k ı m d a n Vatan'ın öteki yazarları önemsizdir.
Baskısı : S a b a h gazeteleri arasında Vatan'ın sı­
nırlı b i r baskısı vardır. 7-8.000 nüsha basmaktadır.
Eğilimi : Tarafsız eğilimdedir. Çoğunlukla ılımlı
politika izlemektedir. A h m e t E m i n b e y hiçbir zaman
siyasete ç o k girmez, b ö y l e c e z o r u n l u k d o ğ u n c a karı­
şıklıktan kurtulmayı sağlar.
Etkinliği : Etkinliği b ü y ü k değildir. İnsan bu ga­
zetenin b i r p o l i t i k a izlediğini g ü ç l ü k l e söyleyebilir.
Geçmişi : Bu gazete yaklaşık b i r yıl 3 aydan b e r i
çıkmaktadır.
Geliri : M u h a b i r l e r e ve klişelere verilen para daha
ç o k olmasına, T ü r k gazetelerinin Fransız gazetelerine
g ö r e daha p a h a l ı y a m a l olmasına rağmen, Vatan mas­
raflarını karşılayıp yaşamaktadır. B u n u n l a birlikte, g e ­
nel b u n a l ı m gazetelerin ilân gelirlerini azaltmıştır.
Tarihçe : V a t a n gazetesi, Vakit gazetesini y a y ı n l a ­
y a n Mehmet A s ı m b e y l e A h m e t E m i n b e y arasında ç ı ­
kan b i r tartışma sonucu kurulmuştur. Birbirlerinden
ayrılmaları gerekmiş, M e h m e t A s ı m Vakit'te d e v a m
etmiş, A h m e t E m i n b e y ise Vatan'ı kurmuştur. Tartış­
ma, Vakit'in sahipliği sorunundan doğmuştur.

«La V o l o n t e » : Fransızca basılan, akşamları


satılan T ü r k gazetesidir. Bu gazete, pazartesi g ü n ü y e n i ­
den günlük gazete olarak çıkacak v e Muzaffer b e y i n y ö ­
n e t i m i n d e kalacaktır. Fransızca T a n i n ' i n kurulmasın­
da, Volonte'nin y e n i d e n çıkışında, T ü r k çıkarlarını « S t a m -
boul» gazetesine karşı d e n g e l e m e k isteği yatmaktadır.
Gazete, Tünel'in y a n ı n d a eski A l m a n B a s ı m e v i Loeffer'-

210
de basılacaktır. Bu basımevi, İ z m i r ' d e n Abbazoli adın­
da biri tarafından alınmıştır. Bu kişi İtalyan g e ç i n m e k ­
tedir ama adı Abbazoğlu o l u p E r m e n i kökenli o l d u ğ u
söylenmektedir.
Muzaffer b e y b a n a A k ş a m ' ı n başlıca yazarlarından
Necmettin Sadak beyin, «Gazette» t e yazan Reşit Saf­
fet beyin işbirliğini sağladığını s ö y l e d i .
Muzaffer b e y kısa b i r süre için A n k a r a ' y a g i d i p H ü ­
kümetten destek a l m a y ı düşünmektedir. H i ç olmazsa
gazete kağıdını b e d a v a t e m i n e t m e y i u m m a k t a d ı r .

( A y n ı gazete h a k k ı n d a başka b i r rapor:)


La V o l o n t e : Günlük a k ş a m gazetesi, Fransız­
ca.
Sahibi : Muzaffer bey. Eski asker. Eski b ü y ü k v e ­
zir ve dışişleri b a k a n ı İzzet Paşa'nın yaveri. Fransızca-
yı, y a z a b i l e c e k k a d a r i y i b i l m i y o r . Ç o k güzel b i r T ü r k
h a n ı m ı n kocasıdır. K a d ı n ı n etkisi i l e y a b a n c ı d i p l o m a ­
tik ç e v r e l e r l e ilişki kurmuştur. B u k o n u d a d e d i k o d u c u
ağızlar p e k ç o k söylenti çıkarmışlardır. D ı ş v e i ç p o l i ­
tika konusundaki görüşlerine gelince, k e n d i s i y l e sık sık
k o n u ş t u ğ u m M u z a f f e r b e y t a m b i r oportünisttir. Çıkar­
ları neredeyse, rüzgâra g ö r e o r a y a d ö n e r . Gazetesini
y a y ı n l a m a k için h e r kapıyı çalmıştır. Şimdilik A l m a n
Büyükelçiliğinden yardım görmektedir. Gerçekte bu
büyükelçiliğin desteğiyle gazetesini yayınlamaktadır.
Ç o ğ u kez A y a z p a ş a ' y a gider oradan daktilo edilmiş h a ­
berleri alır ve değiştirmeden y a y ı n l a r . Gazetesi için
A l m a n y a ' d a n r e k l a m sağlamaktadır. Kişisel olarak h i ç
parası o l m a d ı ğ ı için daha ş i m d i d e n b u elçilikten para
almış sayılabilir, y o k s a gazetesini y a y ı n l a y a c a k parası
y o k t u . V o l o n t e eskiden haftalık b i r gazeteydi, g ü n l ü k
gazeteler pazartesi günleri de y a y ı n l a n m a y a başlayınca
rekabet y a p m a d ı ğ ı için y a p ı m ı n ı durdurmuştu. İ ç p o ­
litika b a k ı m ı n d a n Muzaffer b e y K e m a l i s t hareketi sa­
vunmaktadır, o y s a eskiden İttihatçı idi. Ş i m d i d e n A n ­
kara H ü k ü m e t i n d e n ö b ü r gazeteler gibi kâğıdı g ü m r ü k ­
süz getirebilmek iznini almıştır. Bu arada şunu belirt-

211
m e k gerekir ki, h ü k ü m e t azınlık haklarını ç i ğ n e y e r e k ,
R u m v e E r m e n i gazetelerine, hatta Fransızca y a y ı n l a n a n
gazetelere b u ayrıcalığı tanımamaktadır. Millet M e c l i ­
sinde kabul edilen b i r yasa g e r e ğ i n c e T ü r k ç e gazeteler
b u ayrıcalıktan yararlanmaktadır. G e n e b u yasaya g ö ­
re, hangi gazeteye bu ayrıcalığın uygulanacağı h ü k ü ­
metin yetkisine bırakılmıştır, bu da hükümetin yaptığı
haksızlığı g ö s t e r m e k t e d i r .
Başyazar : V o l o n t e ' d e başyazar y o k t u r g e r ç e k an­
l a m d a . A k ş a m ' ı n yazarı Necmettin Sadak bey bu işi
yapmaktadır. H a l k partisiyle ilişkileri p e k parlak d e ­
ğildir. N e c m e t t i n B e y son s e ç i m l e r d e g ö r e v almamıştır.
Bu nedenle tsmet'e kişisel kırgınlık duymaktadır. A k ­
şamdaki yazıları b u n u göstermektedir.
Yazarlar : V o l o n t e ' n i n yazarları arasında Reşit Saf­
fet beyi saymak gerekir. Jön T ü r k zamanı M a l i y e B a ­
kanı Cavit beyin özel kabinesinin eski m ü d ü r ü idi. Ş i m ­
di ise «Banque Français pour leş pays d'orien» ( D o ğ u ü l ­
keleri için Fransız bankası) n d a çalışmakta, b u b a n k a ­
n ı n T ü r k H ü k ü m e t i ile ilişkilerinde aracılık y a p m a k ­
tadır. A y r ı c a « G a z e t t e » d e yazmaktadır. V o l o n t e ' d e ç o ­
ğu kez imza k u l l a n m ı y o r . K e n d i s i Fransız eğiliminde o l ­
duğu için b u gazetenin A l m a n c ı e ğ i l i m i n d e n p e k h o ş ­
lanmamaktadır. Tanin'in yöneticisi Osman Sadık beyin
d u r u m u da aynıdır. O da makalelerini V o l o n t e ' y e g ö n ­
d e r m e k t e ve «Mesageries Maritimes» in mahalli acenta-
sında çalışmaktadır.
V o l o n t e ' n i n b ü r o s u n d a sekreter m ö s y ö L. de Grati'-
dir. K a t o l i k b i r Latindir. Eski r e j i m d e dışişleri b a k a n ­
lığı sansür i ş l e r i n d e çalışırdı. T a m tarafsızdır, b a ş k a
geliri o l m a d ı ğ ı için çalışmaktadır. T ü r k l e r d e n bir e m e k ­
li aylığı v a r d ı r ama, o da halen ö d e n m e m e k t e d i r .
Geliri ve baskısı : V o l o n t e 2500 adet basılmakta
ama 1000 d e n fazla satamamaktadır. Bu gazete y e n i d o ğ ­
d u ğ u için g e l i r i n d e n söz e t m e y e o l a n a k yoktur. A l m a n ­
lar desteklemektedir ama bu destek ne kadar sürecek
belli değildir.

212
İ Z M İ R S U İ K A S T I ÎLE İ L G İ L İ R A P O R L A R

A m e r i k a l ı l a r nedense İzmir Suikastı ile ç o k ilgileni­


yorlar. B u r a d a v e r e c e ğ i m i z ö r n e k l e r dışında, tüm d u ­
ruşmaların tutanakları da var. Meraklılarına d u y u r u ­
ruz.
R a p o r l a r d a İ z m i r suikastı k o n u s u n d a bugüne kadar
süre gelen b ü t ü n söylentilere y e r verildiğini, bunların
g e r ç e k ç i b i ç i m d e değerlendirildiğini g ö r ü y o r u z .

RAPOR
A B D Büyükelçiliği
İstanbul
22 Haziran 1926
Sayın Dışişleri B a k a m ,
Washington D.C.
Efendim,
Daha ö n c e 18 Haziran tarihinde g ö n d e r d i ğ i m ve C u m -
hurbaşkanının hayatını almaya y ö n e l e n bir suikast g i ­
rişiminin ortaya çıkarılması konusundaki telgrafıma iliş­
kin olarak ayrıca saygılarla b e l i r t m e k isterim ki, ba­
sında yapılan yayınlar, suikast'in T e r a k k i p e r v e r Parti­
sinin ve milliyetçi a k ı m ı n ilk g ü n l e r i n d e Mustafa K e m a l ' e
muhalefet e d e n milletvekillerinden kurulu eski i k i n c i
grubun, ö n d e gelen üyelerince d ü z e n l e n d i ğ i n e işaret et­
mektedir. Belirtildiğine g ö r e suikastçılar, daha ö n c e ,
işlerini Ankara'da, ve Gazi'nin uzatılmış gezisi sırasın­
da Bursa'da gerçekleştirmek istemişlerdir. Sonunda, y a ­
kındaki Sakız ve M i d i l l i g i b i kaçılması kolay Y u n a n
adaları dikkate alınarak İzmir kenti seçilmiştir.
Bildirildiğine g ö r e on gün kadar önce, suikast ey-

213
lemini yönettiği ö n e sürülen İ z m i t milletvekili Ş ü k r ü
b e y i n kartını taşıdığı için G ü m r ü k t e d e n e t l e n m i y e n v a ­
lizlerle, b i r k ü ç ü k g r u p suikastçı, İstanbul'dan İ z m i r ' e
g e m i y l e hareket etmişlerdir. B u valizlerde o t o m a t i k ta­
bancalar v e e l b o m b a l a r ı taşıyorlardı. B u b o m b a l a r G a ­
zi, Bursa'dan 16 Haziran'da İzmir'e geldiğinde, istasyon­
dan otele g i d e r k e n ç i ç e k b u k e t l e r i n d e saklanıp atıla­
caktı. Suikastçılardan biri dikkatsiz davranarak, 1922
yılındaki T ü r k - Y u n a n savaşı sırasında k e n d i y ö n e t i ­
m i n d e b u l u n a n b i r eski askeri d e g ö r e v l e n d i r m i ş , b u
asker de, s ö y l e n d i ğ i n e g ö r e , İzmir Valisine suikast ha­
zırlığını bildirmiş, b ö y l e c e e y l e m i önlemiştir.
Yoksa, geliştirilmiş hazırlıklar amacına ulaşabilir,
Cumhurbaşkanının öldürülmesi sağlanabilir v e T e r a k ­
kiperver liderleri v e öbürlerinin y ö n e t i m i n d e y e n i b i r
hükümet kurulabilirdi.
Suikastı d ü z e n l e m e k l e suçlananların (tutuklanmala­
rı ve onların yaptıkları açıklamalar sonunda, ç o k sa­
y ı d a siyasî kimselerin ve muhalefet mensuplarının ü l ­
k e n i n çeşitli y e r l e r i n d e b u n l a r ı n etkilediği, e l l i y e y a k ı n
kişinin g ö z altına alındığı v e İ z m i r ' e gönderildiği, A n ­
kara'dan İ z m i r ' e g e l e n İstiklâl M a h k e m e s i n i n b u n l a r ı n
duruşmalarına başladığı bildirilmiştir.
Gazi'nin g ö r ü n m e z Bir t e h l i k e d e n kurtulması şere­
fine 20 Haziran'da Ankara'da, İstanbul'da ve İzmir'de
b u kentlerin üniversite ö ğ r e n c i l e r i n i n y ö n e t i m i n d e b ü ­
y ü k mitingler düzenlenmiştir, b u mitinglere okul ç o ­
cukları, sivil d e r n e k üyeleri v e ç o k sayıda vatandaş
katılmıştır.
Dolaşan b i r s ö y l e n t i y e göre, H ü k ü m e t y a b ö y l e
bir suikastı u y d u r m u ş , y a d a siyasal o l m a y a n g e r ç e k b i r
suikastı, artık sert iç y ö n e t i m e r a ğ m e n , susturulamıyan
genel muhalefet karşısında T e r a k k i p e r v e r Parti y ö n e ­
ticilerini g ö z d e n d ü ş ü r m e k için kullanmıştır. Bildirildi­
ğ i n e g ö r e muhalefet, M u s u l anlaşmasının t a m a m l a n m a ­
sından sonra güçlenmiştir. T e r a k k i p e r v e r Parti b u an­
laşmayı, T ü r k haklarından gereksiz y e r e ö d ü n v e r m e k
b i ç i m i n d e y o r u m l a y ı p reddetmektedir.
M a r k L. Bristol
214
RAPOR
A B D Büyükelçiliği
İstanbul
3 Ağustos 1926
İzmir duruşması konusunda daha ö n c e v e r d i ğ i m
b i l g i l e r e ek o l a r a k şunu b e l i r t m e k isterim ki 14 T e m ­
m u z d a k i i d a m cezalarının infazı, Cumhurbaşkanına kar­
şı düzenlenen suikast olayı duruşmalarının ilk faslını
kapatmış olmaktadır.
11 T e m m u z d a savcı, kişisel h e r o l a y ı genel olarak
anlattıktan sonra, M a h k e m e d e n , sanıklardan 10 u n u n
ö l ü m cezasına, altısının m a h k e m e c e kararlaştırılarak sü­
relerde hapis cezasına, duruşmalarına A n k a r a ' d a d e v a m
edilecek olan az sayıda sanıklar dışında, geri kalanların
beraatına k a r a r v e r i l m e s i n i istedi. M a h k e m e heyeti k a ­
rarını 13 T e m m u z d a açıkladı. S a v c ı n ı n isteklerini g e n e l
o l a r a k y e r i n e getirdi. A n c a k şu farkla ki, Savcı, İsmail
Canbulat bey, Rüştü Paşa v e Halis Turgut bey için ha­
pis cezası istediği halde, m a h k e m e heyeti bunların da
ö l ü m cezasına çarptırılmasına karar verdi. Ertesi sabah
e r k e n d e n y e r i n e getirilen i d a m cezalarına çarptırılanla­
rın listesi şudur:
1. Ş ü k r ü b e y , İzmir milletvekili.
2. İsmail Canbulat bey, İstanbul milletvekili,
3. Arif bey, Eskişehir milletvekili,
4. Abidin bey, Saruhan milletvekili,
5. Halis Turgut bey, Sivas milletvekili,
6. Rüştü Paşa, E r z u r u m milletvekili,
7. Ziya Hurşit, eski Lazistan milletvekili,
8. Hafız Mehmet bey, Eski T r a b z o n milletvekili,
9. Laz İsmail,
10. Gürcü Yusuf,
11. Çopur Hilmi,
12. Sarıefe Edip bey,
13. E m e k l i albay Rasim.
14. Kara Kemal bey, eski g ı d a bakanı-gıyaben,
15. Abdülkadir bey. Eski A n k a r a valisi-gıyaben.
(Polis tarafından tutuklanırken 27 T e m m u z ' d a inti-

215
har etmiştir.)
K o n y a ' d a o n y ı l sürgüne m a h k u m edilenler:
1. Vahap b e y , Hafız M e h m e t ' i n yeğeni,
Duruşmalarına daha sonra A n k a r a ' d a d e v a m e d i ­
l e c e k olanların listesi ise şöyledir:
1. Rauf b e y , İstanbul milletvekili (yok),
2. A d n a n b e y , Eski İstanbul milletvekili (yok),
3. R a h m i b e y , Eski İzmir valisi ( y o k ) ,
4. Hilmi b e y , A r d a h a n eski milletvekili,
5. İhsan b e y , Ergani milletvekili,
6. Cavit b e y , Eski M a l i y e bakanı,
7. Selahattin b e y , Mersin eski milletvekili,
8. K a r a Vasıf b e y , Sivas eski milletvekili (Cezada
adı geçmemiştir.)
9. Hüseyin A v n i b e y , E r z u r u m eski milletvekili.
Savcının önerilerini b i r yana b ı r a k ı p M a h k e m e ' n i n ,
Halis Turgut, Rüştü Paşa ve İsmail Canbulat'ı n i y e ölü­
m e m a h k û m ettiği ş i m d i y e dek o r t a y a çıkmamıştır. B u
k o n u y u d ü ş ü n m e n i n nedenleri v a r d ı r : T ü r k İstiklâl
M a h k e m e l e r i n i n başlıca özelliklerinden biri, savcı ile
yargıçların o y birliği ile davranmaları olmuştur. B u d u ­
r u m d a savcı ile ü ç y a r g ı ç arasında g ö r ü ş ayrılıkları o l ­
d u ğ u n u d ü ş ü n m e k uzak b i r olasılıktır. G e ç e r l i bir teori
şu olabilir: D u r u ş m a sürerken yarı-resmî gazetelerde
ç ı k a n b i r takım y a z ı l a r M a h k e m e y i d u y a r l ı kılmış v e
yasal geçerliğini g ö s t e r m e k için, g e r ç e k b i r m a h k e m e
havasına b ü r ü n m e k zorunluğunu duymuştur. A n c a k
b ö y l e safça b i r davranışla, M a h k e m e n i n , herkesi başka
türlü d ü ş ü n m e y e y ö n e l t m e s i olasılığı da, kavranabilir
gibi değildir.
Rauf b e y v e A d n a n b e y dışında, M a h k e m e tarafın­
dan 13 T e m m u z ' d a okunan cezalar ve beraat kararları,
T e r a k k i p e r v e r parti liderleri k o n u s u n d a k i bütün dava­
ları kesinlikle çözümlemiştir. H ü k ü m e t l e Rauf arasın­
daki davaya özel b i r ö n e m verildiği v e b u davanın d e ­
netlendiği görüşü h a l k arasında y a y g ı n d ı r . H a l k arasın­
da söylenenlere g ö r e , Rauf bey, A n k a r a ' d a son g ü n l e r ­
de kullanılan d e y i m l e , önemli ö l ç ü d e gericidir, suikast

216
işine karışmasa da İttihat'çı t o p l u l u ğ u n gizli e y l e m l e r i n e
katkıda b u l u n m u ş t u r ve şimdi iktidarda olanlar, kıs­
kançlık değilse b i l e ondan kuşku duymaktadırlar. A y n ı
suçlamalar, b u s o n u n c u l a r dışında daha a z ö l ç ü d e A d ­
nan b e y ' e d e y ö n e l t i l m e k t e d i r . R a u f v e A d n a n ş i m d i
İngiltere'dedirler. G e r ç i onların geri gönderilmesinin
istendiği s ö y l e n m e k t e ise de, y a k ı n b i r gelecekte T ü r ­
k i y e ' y e d ö n m e l e r i için ç o k az b i r olasılık vardır.
İstiklâl M a h k e m e s i tarafından verilen i d a m c e z a ­
ları ve öteki cezalar, T ü r k k a m u o y u n d a , bir y a n d a n
b u r u k b i r eleştiriye kadar uzanan kuşku v e korkuyla,
öte yandan ferahlama gibi b i r d u y g u n u n karışımı b i ­
ç i m i n d e bir tepki yarattı. Ö n c e k i görüşle ilgili olarak,
b i r ç o k Türk, v e yabancıların h e m e n hepsi, H ü k ü m e t i n
Canbulat v e Halis T u r g u t ' u ö l ü m e m a h k u m ettirmekle
ç o k ileri gittiği d u y g u s u n a kapıldılar v e b u gibi c e z a ­
ların, Kemalist diktatörlüğe başlıca b i r A b d ü l h a m i t re­
j i m i n i n niteliklerini kazandırdığı kanısını ö n e sürdüler.
D a h a soğukkanlı v e yapıcı eleştiride b u l u n m a k isteyen­
ler, T ü r k d e v r i m i n i n , bu gibi ek g ü ç gösterilerine g e r e k
d u y m a y a c a k v e b a ş v u r m a y a c a k b i r n o k t a y a geldiğini,
bunlara başvurulursa, hoşnutsuzluk doğurabileceğini b e ­
lirttiler. Bu k o n u y l a ilgili olarak Hükümetin, ya da
H ü k ü m e t e y a k ı n milletvekillerinin g ö r ü ş ü ise, bu ikisi­
nin gerçekte İttihatçı oldukları, gizli e y l e m l e r i n e araç
y a p m a k için T e r a k k i p e r v e r Partisine girdikleri, ö l ü m
cezalarını, h e m g e ç m i ş t e k i e y l e m l e r i h e m d e b u g ü n k ü
suikast sorunu i ç i n d e y e r alarak, h a k ettikleri y o l u n d a ­
dır. T e r a k k i p e r v e r Partisinin g ö z e b a t m a y a n bir üyesi
olan Rüştü Paşa'nın idamı ise p e k y o r u m u y a n d ı r m a -
mıştır. Cezaları izleyen kimi eleştiriler, Canbulat ve
Halis T u r g u t ' u n k i n ve k u y r u k acısı kurbanı o l d u k l a r ı
biçimindedir. A y r ı c a kimi gerici eğilimli Türkler, o ka­
dar ileri gitmişlerdi ki, İzmir'de suikastın gerçekleştril-
mesi için g ö r e v alanlar dışında kalanların kişisel düş­
manlık n e d e n i y l e i d a m edildiklerini ö n e sürmüşlerdir.
K i m i zaman, M a h k e m e n i n verdiği ağır cezaların bir b ö ­
lümünü, İsmet Paşa'nın İttihatçı aleyhtarı olmasına

217
bağlıyanlar ve o n u n m a h k e m e işlemlerinde asıl kararı
v e r e n o l d u ğ u n u s ö y l e y e n l e r olmuştur. B u v a r s a y ı m d a
bir g e r ç e k payı olabilir ama belki yıllar b o y u n c a b u n u
ortaya ç ı k a r m a k m ü m k ü n olmayacaktır.
T ü m ü y l e incelendiğinde, İ z m i r duruşmaları h e m
yasal, h e m de siyasal y ö n d e n i l g i n ç olmuştur. Yasal
y ö n d e n , D e v l e t Başkanının hayatına kasteden b i r sui­
kast girişimi y a r g ı n ı n ö n ü n e getirilmiştir, h i ç olmazsa
H ü k ü m e t i n g ö r ü ş ü v e T ü r k basınının görüşü budur. B a ­
tı kavramlarına g ö r e ö l ç ü y e vurulduğunda, bu n o k t a d a
T ü r k yargılama biçimleri, g e r e k delillerin inandırıcı­
lığı, gerekse duruşmaların sürdürülüşü açısından, ç o k
i n c e bir y a r g ı l a m a olarak g ö r ü l m ü y o r . Yerleşmiş k u ­
rallardan en ö n e m l i uzaklaşma, sanıkların savunma için
avukat bulamayışları ve t e m y i z haklarının olmayışıdır.
Siyasal bakımdan, p a r l a m e n t o politikası açısından, d u ­
ruşmaların ö n e m i , T e r a k k i p e r v e r ö n d e r l e r i n i n y e n i d e n
sevgi kazanabilmeleri i ç i n y ı l l a r g e ç m e s i g e r e k e c e k
ö l ç ü d e g ö z d e n d ü ş m ü ş olmalarıdır. Duruşmalar sürer­
ken, T e r a k k i p e r v e r l e r arasında en ö n e m l i l e r i olan A l i
Fuat Paşa v e K â z ı m K a r a b e k i r s a y g ı g ö r m ü ş l e r v e za­
man zaman ulusal amaçlara yaptıkları katkılara d e ğ i ­
nilmiştir. B u n u n l a beraber, h e m y a r g ı y ö n ü n d e n h e m
de basın y ö n ü n d e n sürdürülen eleştiriler halk üzerinde
etki yapmıştır. M a h k e m e n i n , paşalara karşı sürdürdüğü
eğilim ö y l e iyi örtülmüştür ki, beraatları o k u n d u ğ u n d a
herkes derin b i r s o l u k almıştır. Onların ö z g ü r bırakıl­
ması üzerine, h i ç olmazsa ç o k kişinin izlenimi ş ö y l e d i r :
Hükümet, b u g i b i ö n d e gelen vatanseverlere i d a m c e ­
zası u y g u l a m a n ı n yaratabileceği sorunları görmüş, ve
onları g ö z e batan güvensizlik lekesiyle ö z g ü r b ı r a k m a ­
yı, b ö y l e c e h e m onların etkisini ç ü r ü t m e y i , h e m de iler­
de t ü m b i r b a r ı ş m a sağlanması olanağını sağlamayı ya­
rarlı bulmuştur. N e d e n l e r i ne olursa olsun, bu liderler
ö z g ü r bırakılınca ferahlayacaklar v e b u n d a n b ö y l e H ü ­
k ü m e t partisinin u y g u n önerilerini, eski deneylerini
dikkate alarak kabul edeceklerdir.

İzmir duruşmalarının nasıl yönetildiği konusunda

218
lehte ya da a l e y h t e akademik bir t a k ı m görüşler ö n e
sürülebilir. M a h k e m e n i n davranışlarının, h u k u k dışı,
kestirme v e keyfî o l d u ğ u konusu tartışılamaz. A m a şu­
nu hatırda t u t m a k gerekir ki «İstiklâl M a h k e m e l e r i » t e ­
m e l i n d e n h e p b ö y l e y d i , dolayısıyle b u noktayı tartışmak
bir ilke s o r u n u n u ortaya k o y m a k t a d ı r ki, b u g ü n k ü d u ­
r u m u n n e d e n l e r i y l e b i r ilgisi y o k t u r . T ü r k devriminin,
n o r m a l yasal işlemlerin yeterli olacağı b i r d ü z e y e erişip
erişmediği konusunda, h e r batılı T ü r k i y e ' d e iktidarda
olanlarla g ö r ü ş ayrılığına düşecektir. B u g e r ç e ğ i n d ı ­
şında, b i z i m eşitlik anlayışımıza göre, hukukun i y i y e
y ö n e l t i c i etkisi b a k ı m ı n d a n ç o k a z dikkat harcanarak
b u yargılamalar yürütülmüştür, b u noktada, H ü k ü m e ­
tin davranışını az da olsa desteklemek olanağı vardır.
İ d a m edilen kişiler, Canbulat ve Halis Turgut da dahil
komitacı (committadji) niteliktedirler, hepsi k a m u y a
karşı suç işledikleri kanıtlanmış kimselerdir, içlerinden
ç o ğ u (Canbulat dahil) birinci d e r e c e d e n a d a m ö l d ü r m e
suçunun sanıklarıdır. D o l a y ı s ı y l e Türkiye, toplumsal
bakımdan, bu kişilerin yitirilmiş olmasından p e k zarar
g ö r m e y e c e k t i r . H ü k ü m e t i n daha şiddetli baskı y ö n t e m ­
lerine g i d i p g i t m e y e c e ğ i n i s ö y l e y e b i l m e k için ise, insanın
Y a k ı n - D o ğ u ' d a b i r siyasal g ö z l e m c i d e n daha ilerde b i r
görüş y e t e n e ğ i n e sahip olması gerekir. Siyasal i d a m
cezalarının u y a n d ı r d ı ğ ı tepkiyle d u y g u l a r ı m ı n değişti­
ğini kabul e t m e k l e birlikte, kişisel olarak A n k a r a ' n ı n
satılmış katillerle onlara y ö n v e r d i ğ i saptanmış o l a n
Ş ü k r ü v e A r i f i n idamıyla yetinmesi daha y e r i n d e olur­
d u i n a n c ı n d a y ı m . B e n i m g ö r ü ş ü m e g ö r e b ö y l e ortalama
d e n i l e b i l e c e k b i r ç ö z ü m yolu, yasanın gereklerini kar­
şılar ve ilerdeki e y l e m l i siyasal çabaların etkilerinden
de halkı k o r u m u ş olurdu. Tabiî Türkler, kendi halkının
davranışlarını daha iyi b i l d i k l e r i n d e n v e alınacak ö n ­
lemleri bir y a b a n c ı d a n daha i y i saptayabileceklerinden
b u k o n u d a daha fazla birşey s ö y l e y e b i l m e k güçtür.

A n k a r a ' d a b u g ü n başlıyacak duruşmalar ise, b i r ç o k


y ö n d e n İzmir'dekinden farklı olacaktır. İzmir'dekiler b i r
devlet adamının hayatına y ö n e l m i ş bir suikastın yasal

219
b a k ı m d a n (söz gelişi) incelenmesiydi, Ankara'dakiler
ise, uzun süren siyasal g ö r ü ş ayrılıklarının t e m i z l e n m e ­
sini sağlayacak v e b u n d a n b ö y l e T ü r k d e v r i m i n i n n e y o l
izliyeceği sorununu ç ö z ü m l e y e c e k t i r . S o n iki yılda o r ­
taya çıkan y ı k ı c ı eylemler, ö r n e ğ i n K ü r t isyanı, şapka
ayaklanması v.s., c i d d î gerici gösterilerdi ama belki de
bunların, K e m a l i s t g r u p l a eski İttihatçılar arasında y ı l ­
larca süren temel sorunlarla, özellikle İzmir d u r u ş m a ­
larında ortaya çıkanlara bakılırsa, en azından İttihat­
çılar y ö n ü n d e n g e r ç e k t e n ciddî nitelik taşıyan sorun­
larla, ancak ikinci d e r e c e d e n b i r ilgisi b u l u n m a k t a y d ı .
Hükümet, T ü r k i y e ' y i Batılı g ü ç l e r d ü z e y i n e ç ı k a r m a y a
çaba harcayan v e b u k o n u d a araç v e inanca sahip tek
kuruluş o l m a iddiasındadır. D o l a y ı s ı y l e Hükümet, İtti­
hatçılara, A b d ü l h a m i t d ö n e m i n d e k i gibi özel çıkarlar
için çalışan bir g r u p g ö z ü y l e bakmaktadır. A n k a r a ' n ı n
partizanları, daima, t r i u m v i r a İttihatçıları ile millî h a ­
rekete katılmış olan İttihatçılar arasında ayrımı işaret
e t m e y e dikkat etmektedirler. Onlara göre, b u g ü n d u ­
ruşmalarla ilgili o l a r a k kullanılan d e y i m , eski rejimin
ü z ü c ü bir kalıntısı o l a r a k kafasında ülkenin gelişmesi
için hiçbir p r o g r a m ı o l m a y a n , vatansever d u y g u l a r d a n
uzak, sadece kişisel çıkarları düşünen siyasal kişilikleri
kapsamaktadır. Ş i m d i A n k a r a ' d a d u r u ş m a y ı b e k l e y e n
İttihatçılar için H ü k ü m e t i n ne düşündüğünü, 12 T e m -
m u z ' d a Dışişleri B a k a m ile y a p t ı ğ ı m g ö r ü ş m e d e g e ç e n
b i r sözle açıklayabilirim. B a n a dedi ki, İzmir duruşma­
sı, T ü r k i y e y i Batı uygarlığının siyasal ve toplumsal
d ü z e y i n e eriştirmek isteyen b u g ü n k ü T ü r k ' ü n istekle­
r i n e ters düşen v e k ö k l e r i Selçuklulara kadar giden b i r
g ö r ü ş ü n son kalıntılarını ortaya k o y m u ş t u r . Türk d e v ­
r i m tarihinin kanla ve idamlarla l e k e l e n m e s i n d e n ü z ü n ­
tü d u y d u ğ u n u , ancak bunların kaçınılmaz ve koşullar
n e d e n i y l e zorunlu o l d u ğ u n u belirtti.

Sanıkların e y l e m l e r i n i n L o z a n anlaşamsında b e l i r ­
tilen tarihten s o n r a y a ait o l d u ğ u ö n e sürülerek bu an­
laşmanın af h ü k ü m l e r i teknik b a k ı m d a n bir yana bıra­
kılmaktadır. A n k a r a İstiklâl Mahkemesi, şimdi İttihat-

220
çıların, M o n d r o s mütarekesinden h e m e n ö n c e v e son­
ra yaptıklarını, Kurtuluş Savaşı ile o n d a n sonraki d e v ­
r i m c i d ö n e m d e n , İ z m i r suikastına k a d a r olan süredeki
eylemlerini i n c e l e m e y e hazırlanmaktadır.
A n k a r a basınının haber ve y o r u m l a r ı n a göre, İtti­
hat ve T e r a k k i Partisi, K a s ı m 1334 (1918) de, h e m e n
m ü t a r e k e d e n sonra K o n g r e kararıyla feshedilmiştir. L i ­
derleri yurt dışına sürülmüştür. G e n e de bu partinin es­
ki liderleri, aralarında gizli ilişkileri sürdürmüşler, İtti-
hat'çılardan sonra kurulan İzzet Paşa kabinesini siya­
sal y ö n d e n e t k i l e m e y e d e v a m etmişler, ülkenin d e n e ­
timini y e n i d e n ele almaya çaba harcamışlar, ulusal za­
fer sonra da şimdiki h ü k ü m e t ve r e j i m e karşı gizlice
çalışmışlardır. A y r ı c a , eski İttihat ve Terakki Partisinin
ö n d e gelenlerinin, y u k a r d a sözü edilen d ö n e m l e r d e , si­
yasal karışıklık çıkarmaktan s o r u m l u oldukları k o n u ­
sunda H ü k ü m e t i n elinde b e l g e l e r b u l u n d u ğ u da belirtil­
mektedir.
Milliyet'e g ö r e , Enver Paşa, İttihatçıların düşüşün­
d e n sonra T ü r k Ordusunu parçalanmaktan kurtarabile­
c e k tek kişinin K e m a l Paşa o l d u ğ u n u belirtmiş, b u n a
r a ğ m e n İttihatçı grup, İzzet Paşa kabinesinde H a r b i y e
Bakanlığının Mustafa K e m a l Paşa'ya verilmesini engel­
lemiştir.
A y n ı gazete, tutuklananların ifadelerinden ve da­
ğınık b i l g i l e r d e n şu s o n u c u ç ı k a r m a k t a d ı r : İttihatçı
önderler, özellikle E n v e r Paşa, milliyetçi akımın ö r g ü t ­
lenmesinden sonra Kafkasya İslâm O r d u s u (Batum K o n ­
gresi) nu kullanarak, zorla A n a d o l u ' y u eline g e ç i r m e
plânını izlemiş, ancak Sakarya zaferi bu girişimi ö n ­
lemiştir.
Son olarak, milliyetçi akımın zaferinden sonra ül­
k e y e d ö n e n İttihatçıların düzenli b i ç i m d e C u m h u r i y e t ­
ç i H ü k ü m e t i g ö z d e n düşürmek i ç i n çalıştıkları ö n e sü­
rülmüştür. Cavit b e y i n (eski M a l i y e Bakanı) e v i n d e k i
toplantılar, çeşitli m e c l i s çalışmaları sırasında İttihatçı
girişimleri, b i r İttihatçı örgütü b u l u n d u ğ u n u kabul e d e ­
rek «Gazi kabul ederse Halk Partisi ile işbirliğine hazır

221
b i r İttihatçı ö r g ü t ü b u l u n d u ğ u n u k a b u l e d e n » Hüseyin
Cahit bey'in T a n i n ' i n d e k i makaleleri, basın ve M e c l i s ­
teki muhalefet, s o n olarak da İ z m i r suikasti, bazı İtti­
hatçıların, sürekli, H ü k ü m e t e karşı girişimlerde b u l u n ­
duğunun kanıtı olarak görülmüştür. A y r ı c a İttihat v e
T e r a k k i Partisinin fonlarının t a m o l a r a k ortadan kal­
dırılmadığı ve yaklaşık 300.000 T ü r k lirasının Kara K e ­
mal, Dr. Nazım, Mithat Şükrü ve Dr. Hüseyinzade Ali
b e y l e r i n y ö n e t i m i n d e k i b i r dinî v a k f a aktarıldığı, m ü ­
tarekeden sonra T ü r k i y e ' d e n k a ç a n ö n d e r l e r e b i r b ö l ü ­
m ü n ü n dağıtıldığı y o l u n d a k i ifadeler de, aynı b i ç i m d e
kuşkuları kanıtlıyacak n e d e n l e r olarak kabul edilmiş­
tir. A y n ı zamanda, İttihat ve T e r a k k i fonlarının, İttihat­
çılardan kurulu b i r t a k ı m şirketlere aktarıldığı v e b u
şirketlerin e y l e m l e r d e m e r k e z rolü o y n a d ı ğ ı kuşkusu
ö n e sürülmüştür. Yöneticilerinin ç o ğ u n u n tutuklandığı
bu şirketler şunlardır :
1 — Kantariye şirketi
2 — Millî Mahsulat şirketi
3 — Millî Ticaret şirketi
4 — Millî İktisat Bankası
5 — Millî Mensucat Şirketi
6 — Ekmekçiler Şirketi
7 — Tesanüt
B u şirketlerin h e m e n t ü m ü kapatılmıştır. Hesapları
dikkatle incelenmektedir.
İttihatçıların girişimlerinin p s i k o l o j i k y ö n ü y l e ilgi­
li olarak, Cumhuriyet gazetesi, M o n d o r o s mütarekesin­
d e n sonra eski b ü y ü k hataları n e d e n i y l e , kimse k e n d i ­
lerine birşey s o r m a d ı ğ ı için İttihatçıların cesaret b u l ­
duklarını ö n e sürmektedir. Cumhuriyet o g ö r ü ş t e d i r
ki, b u nedenle, b u kişiler ülkenin, keyiflerine g ö r e y ö ­
netebilecekleri «babalarının çiftliği» o l d u ğ u n a inanmış­
lardır. Bu zihniyet, özellikle bazı İttihatçılar arasındaki
y a z ı ş m a l a r d a «Ülkenin yönetimi Mustafa Kemal ya da
başkalarına bırakılamaz.» c ü m l e l e r i y l e ortaya ç ı k m a k ­
tadır. Cumhuriyet'in görüşüne g ö r e A n k a r a duruşma­
ları, İttihatçı r e j i m i n başlıca niteliği o l a n bencil ve ç ü -

222
r ü m ü ş anlayışı ortadan kaldırmakla büyük bir yarar
sağlayacaktır.
Milliyet ise İttihatçılardaki v a t a n sevgisi y o k s u n l u ­
ğu üzerinde durmakta, onların, T ü r k i y e saldırganlara
karşı bir ö l ü m kalım savaşına girdiği sırada bile h ı y a ­
n e t niteliğindeki p r o g r a m l a r ı n d a n caymadıklarını b e ­
lirtmektedir.
İttihatçılar konusunda, A n k a r a duruşmasının nite­
liği ile ilgili olarak, Milliyetle Cumhuriyet arasında o r ­
taya çıkan tartışma ilginç bir noktadır. Milliyet bu d u ­
ruşmanın a m a c ı n ı n İttihatçı s o r u n u n u t ü m ortadan kal­
d ı r m a k o l d u ğ u n u ö n e sürmüştür. B u gazetenin yazarla­
rı, Falih Rıfkı ve Burhan Cahit beyler, İttihat ve T e r a k ­
ki partisinin tam anlamıyla suçlu olduğu, bu suçun h e m
bugüne, h e m d e g e r i y e d ö n ü k nitelikte b u l u n d u ğ u g ö ­
rüşündedir. Ö t e yandan, eskiden İttihat ve T e r a k k i ' d e
ö n e m l i bir m e v k i d e bulunan C u m h u r i y e t başyazarı Y u ­
nus N a d i b e y ise h e m e n h e m e n b ü t ü n başyazılarında
A n k a r a Mahkemesinin, ortadan k a l k m ı ş olan İttihat ve
T e r a k k i Partisini yargılamadığını, dolayısıyle duruş­
maların, bu partiyi k ö t ü y e kullanarak, b u g ü n k ü rejimi
y ı k m a y a v e Cumhurbaşkanını ö l d ü r m e y e kalkan b i r
g r u p İttihatçının gizli entrikalarıyla sınırlı kalması g e ­
rektiğini ileri sürmektedir.
Kısa süre ö n c e , bu görüş ayrılıkları Ankara İstik­
lâl M a h k e m e s i n i n başkanınca verilen b i r d e m e ç l e g i d e ­
rilmiştir. Ona göre, önderlerinin siyasal hataları ve i ç ­
ten vatansever üyelerinin ayrılıp C u m h u r i y e t rejiminde
g ö r e v almaları n e d e n i y l e İttihat v e Terakki Partisi k e ­
sinlikle ortadan kalkmıştır. İstiklâl Mahkemesi, eski
İttihat ve T e r a k k i adını alıp onu gizli b i r örgüt b i ç i m i ­
ne sokan ve ne pahasına olursa olsun ülkenin y ö n e t i ­
mini ele g e ç i r m e y e çalışan kimseleri yargılayacak ve
cezalandıracaktır.
Savcının, bu yarı-resmî bildirisinin y a y ı n l a n m a ­
sından ö n c e , A n k a r a İstiklâl M a h k e m e s i n d e n K ı l ı ç A l i
b e y ' i n Yunus N a d i b e y e verdiği d e m e ç de, A n k a r a d u ­
ruşmalarının niteliği konusunda, C u m h u r i y e t i n anla-

223
yışını doğrulamaktadır.
Vakit gazetesi ise Falih Rıfkı ve Y u n u s Nadi b e y l e r
arasındaki tartışmalara değinerek, A n k a r a duruşması­
nın yasal y ö n ü üzerinde durmakta, L o z a n anlaşmasının
af'la ilgili h ü k ü m l e r i n e dikati ç e k e r e k , A n k a r a İstik­
lâl Mahkemesinin ancak İzmir suikastine karışanlarla,
af bildirisinden sonraki eylemleri yargılayabileceği g ö ­
rüşünü öne sürmektedir. Vakit, düzenin sağlanması i l e
gizli v e yeraltı girişimlerinde b u l u n a n örgütler k o n u ­
sundaki yasaları hatırlatmakta, İstiklâl Mahkemesinin,
s a d e c e b u yasaları çiğniyenleri yargılayabileceğini b e ­
lirtmektedir. Vakit, g e n e de İstiklâl M a h k e m e s i n i n , b i r
takım İ t t i h a t ç ı l a r ı n girişimlerini t a m a n l a y a b i l m e k için
A f ilânından ö n c e k i e y l e m l e r i n e d e b a k m a yetkisi b u ­
l u n d u ğ u n u kabullenmektedir.
Saygılarımla
Hizmetkârınız
Mark L. Bristol
Tuğamiral

Telgraf
İstanbul
27 Ağustos 1926
Dışişleri Bakanı,
Washington
A n k a r a İstiklâl M a h k e m e s i n d e d ü n aşağıdaki c e ­
zalar verildi. Cavit bey, Dr. Nazım, Nail ve Hilmi b e y ­
l e r ö l ü m cezasına, Rauf ve Rahmi b e y l e r gıyaplarında
m ü e b b e d sürgün cezasına, Ethem, Vehbi ve Hüsnü b e y ­
l e r b i r süre için sürgün cezasına çarptırıldılar. Ötekiler
beraat ettiler. Ö l ü m cezaları dün g e c e saat 11'de y e r i ­
ne getirildi.
Crosby

224
KOMÜNİST TUTUKLAMALARI

A m e r i k a n belgeleri arasında K o m ü n i s t l e r i n girişim­


l e r i y l e ilgili o l a n l a r d a var. K o m ü n i s t E n t e r n a s y o n a l i n
T K P ' y e çektiği b i r telgrafta, T ü r k i y e ' d e k i reformların
ve T ü r k dış politikasının desteklenmesi isteniyor. Ö b ü r
raporlar ise 1927 yılındaki K o m ü n i s t t u t u k l a m a l a n y l a
ilgili.

K O M Ü N İ S T E N T E R N A S Y O N A L İ N TKP'ye DİREKTİFİ
Amerikan Büyükelçiliği
Riga, Latvia
10 Ağustos 1928
Gizli
Sayın Dışişleri Bakanı
Washington,
Efendim, K o m ü n i s t Enternasyonal Yürütme K u r u ­
lu D o ğ u b ö l ü m ü sekreterliğinin 1 T e m m u z tarihinde,
M o s k o v a ' d a n T ü r k K o m ü n i s t Partisi merkez k o m i t e ­
sine g ö n d e r d i ğ i v e b u partinin g e l e c e k aylardaki giri­
şimlerini de kapsayan bir h a b e r l e ş m e y i gizli kaynaklar­
dan edinmiş b u l u n u y o r u z . S a y g ı l a r ı m l a sunarım.
hizmetkârınız
F. W. B. Coleman
Ek : Yukardaki haberleşmenin çevirisi

225
K o m ü n i s t Enternasyonal
Yürütme Kurulu
Doğu bölümü
sekreterliği
1 T e m m u z 1926
N o : 0/83/465.6.
Moskova
Türkiye Komünist Partisi
Merkez komitesine
Sayın Yoldaşlar,
T ü r k i y e ' d e k i K o m ü n i s t örgütlerinin b i r süredir y a ­
şadığı baskı ve b o ğ u l m a d u r u m u n d a n kurtulmaya baş­
ladıkları y o l u n d a k i haberlerinizi m u t l u l u k l a aldık. B ü ­
tün d o ğ u K o m ü n i s t partileri içinde, D o ğ u proletaryası­
n ı n uyanması v e D o ğ u n u n İngiliz emperyalizminden
kurtulması davasında ö n e m l i b i r r o l o y n a m a k için g ö ­
r e v e çağrılan tek parti T ü r k partisidir. T ü r k proletar­
yasının Hindistan k ö y l ü l ü ğ ü ile birliği, g e n e T ü r k p r o ­
letaryasının S S C B ve İran proleteryası ile kardeşçe da­
y a n ı ş m a ilişkileri, gelecekte Batı A v r u p a ve A m e r i k a n
sermayesinin b o y u n d u r u ğ u n d a n D o ğ u y u siyasal, e k o ­
n o m i k ve ulusal - kültürel açıdan kurtarmak için v e r i ­
l e c e k b ü y ü k uğraşın başarı g ü v e n c e s i olabilir.
B u g ü n için, İngiliz e m p e r y a l i z m i n i n baskısı altın­
da, İngilterece desteklenen T ü r k gericilerinin gizli ç a ­
lışmaları karşısında T ü r k H ü k ü m e t i belki d e K o m ü n i s t
partiye karşı aşırı baskı y a p m a k ve K o m s o m o l örgüt­
lerini b o ğ m a k g i b i taktikleri uygulamayacaktır. H i ç o l ­
mazsa b u y ö n d e K e m a l i s t H ü k ü m e t tarafından, S S C B ' -
n i n A n k a r a ' d a k i temsilcilerine b i r t a k ı m g ü v e n c e l e r v e ­
rilmiştir.
T ü r k Hükümeti, T ü r k K o m ü n i s t Partisine yasal ö r ­
g ü t l e n m e o l a n a ğ ı verilirse, d e v r i m c i y ö n t e m l e r l e aşırı
b i r k a m p a n y a ' y a gireceğinden korkmuştur ve bugün
de korkmaktadır. B u g ü n l e r d e ise, b i r ö l ç ü d e K o m ü n i s t
Enternasyonalin s ö m ü r g e sorunu k o n u s u n d a k i p r o g r a ­
m ı n ı v e K o m ü n i s t partisinin ulusal-devrimci akım i ç i n ­
deki r o l ü n ü tanıdıktan sonra, T ü r k K o m ü n i s t Partisi-

226
nin çalışmalarını daha takdir eder b i r eğilime girmiş­
tir.
G e n e de, T ü r k K o m ü n i s t l e r i n e atfedilen tedhişçi
e y l e m l e r ile K e m a l i s t H ü k ü m e t e y ö n e l t i l e n suikastler
konusunda, g e n ç T ü r k i y e ' n i n d e v r i m c i çevrelerini ikna
e t m e k b a k ı m ı n d a n T ü r k K o m ü n i s t Partisi m e r k e z k o ­
mitesine ç o k şey düşmektedir. K o m ü n i s t Enternasyo­
nal y ü r ü t m e kurulu, T ü r k K o m ü n i s t Partisine, T ü r k
H ü k ü m e t i n e dış politikasını t ü m o l a r a k desteklediği,
v e o n u n İngiliz v e başka e m p e r y a l i z m l e r e karşı uğra­
şında y a n ı n d a o l a c a ğ ı konusunda g ü v e n vermesini ö ğ ü t ­
ler.
P r o g r a m ı n ı değiştirmeden, T ü r k K o m ü n i s t Parti­
si, şimdi k ü ç ü k b u r j u v a görüşleri de olsa d e v r i m c i iş­
ç i l e r d e n kurulan b u g ü n k ü T ü r k H ü k ü m e t i n i n getirdiği
iç reformlara karşı çıkanları r e d d e d e r e k ve onlarla m ü ­
c a d e l e ederek T ü r k i y e ' n i n en g ü ç l ü siyasal toplulukla­
rından biri d u r u m u n a gelebilir. K i b u reformlar M a r k ­
sist görüş açısından b i l e kabul edilebilir niteliktedir.
T ü r k K o m ü n i s t Partisinin g e l e c e k aylar için u y g u ­
layacağı temel p r o g r a m şöyle o l m a l ı d ı r : 1/ M ü m k ü n
o l d u ğ u kadar ç o k sayıda ü y e y i hücrelere, K o m s o m o l v e
k ö y l ü örgütlerine kazandırmak 2 / S S C B , İran v e H i n ­
distan proleteryası ile y a k ı n ilişkiler k u r m a k 3 / K e m a -
list H ü k ü m e t ç e y a p ı l a n iç r e f o r m l a r a karşıt görüşleri
ç ü r ü t m e k 4/Uluslararası e m p e r y a l i z m e karşı o l d u ğ u sü­
r e c e T ü r k H ü k ü m e t i n i n dış politikasını enerjik b i ç i m ­
d e desteklemek.
A y r ı c a parti okulları ö r g ü t l e m e y e v e parti ü y e l e ­
rinin eğitimine ö n e m veriniz.
K o m ü n i s t saygılarımızla
s o r u m l u sekreter :
R o y . C. Pyatnitsky

227
TUTUKLAMALAR
Amerikan Büyükelçiliği
İstanbul
25 K a s ı m 1927
Dışişleri Bakanı,
Washington,
Efendim,
G e ç e n E y l ü l ayında, İstanbul'da tütün fabrikasında
çalışanlar arasında bazı K o m ü n i s t kimselerin g ö r ü l d ü ğ ü ,
K o m ü n i s t propagandası yaptıkları gerekçesiyle bazı işçi­
lerin polisçe tutuklandığı y o l u n d a y e r e l basında b i r ta­
k ı m küçük haberler y e r almıştı. Bu konuda Vakit ga­
zetesinde o zaman çıkan haberler önemsizdi ve g ö r ü n ü ­
şe göre b i r K o m ü n i s t çağrısı tütün işçileri arasında d o -
laştırılmıştı. Bu arada şunu da, b e l i r t m e k gerekir ki,
T ü r k i y e ' d e sınıf ayırımının b u l u n m a d ı ğ ı y o l u n d a yarı-
resmî Milliyet'te çıkan b i r yazıya d e ğ i n e r e k M o s k o v a ' ­
da yayınlanan resmî P r a v d a gazetesi, T ü r k i y e ' d e sürek­
li gelişmekte olan bir işçi akımının b u l u n d u ğ u n u bil­
dirmişti. A y n ı gazetede başka b i r makalede ise « T ü r ­
kiye K o m ü n i s t Partisi şimdilik gizlice çalışmak z o r u n ­
da bırakılmıştır.» denilmekteydi.
19 K a s ı m ' a kadar bu d u r u m l a ilgili olarak y e r e l
basında başka hiçbir şey yayınlanmadı, sonra 19 K a ­
sımda b ü y ü k başlıklarla, g e ç e n E y l ü l ayında İstanbul
polisinin incelemeleri sonunda tütün işçileri arasında,
teksire basılmış K o m ü n i s t çağrılarının dolaştırıldığının
anlaşıldığı « T ü r k i y e K o m ü n i s t Partisi» adıyla b i r gizli
örgütün ortaya çıkarılarak b u n u n ç o k sayıda üyesinin
tutuklandığı açıklanmıştır. Basına göre, tutuklananlar
arasında, iki y ı l ö n c e A n k a r a İstiklâl M a h k e m e s i n c e ,
T ü r k i y e ' d e k i rejimi d e v i r m e k amacıyla K o m ü n i s t p r o ­
pagandası yaptığı gerekçesiyle 15 yıl hapse m a h k û m
olan Dr. Şefik Hüsnü b e y ile S o v y e t A r c o s şirketi m e ­
muru, e k o n o m i d o k t o r u Vedat N e d i m b e y adında b i r :
bulunmaktadır.
Y a y ı n l a n a n haberlere bakılırsa, D r . Şefik Hüsnü
b e y cezası u y g u l a n m a d a n ü l k e d e n kaçmış, sonra gizlice

228
İ s t a n b u l ' a d ö n m ü ş . A l m a n y a ' d a eğitim g ö r d ü ğ ü söyle­
nen ve K o m ü n i s t Partisinin genel sekreteri olarak ta­
nınan S S C B bankası m e m u r u Vedat N e d i m b e y ile giz­
li ilişkilerini sürdürmüştür. Öteki tutuklanan kişilerin
adları ş ö y l e d i r :
Binbaşı Salih b e y , emekli askerî veteriner,
M a h m u t b e y , D e m i r y o l u müfettişi,
A d n a n b e y , ö b ü r adı Sadık, R u s y a ' d a öğrenci.
Nuri b e y , elektrikçi.
Şevket S ü r e y y a , « A r c o s » şirketi p r o p a g a n d a baş­
kanı
H a m d i Şamilof, Parti P r o p a g a n d a bürosu başkanı
v e « A r c o s » şirketi genel sekreteri.
Fahri Hasan Said, A r c o s şirketi e n f o r m a s y o n m ü ­
dür yardımcısı.
Van'Iı K â z ı m b e y , S S C B N a k l i y a t şirketinden,
K ü ç ü k Hakkı, liman kumpanyasından,
N i k o , R u m , Stenia'da işçi
S u l t a n h a m a m ' d a b i r k u y u m c u v e kâtibi Stefan,
K â z ı m , Galatasaray'da şoför
Derviş, Vilayette m e m u r
Hilmi, Mahmutpaşa'da k u n d u r a yapımcısı
Y o h a k i m , R u m , Galatada bir fabrikada çalışıyor.
İzmir'de ve A d a n a ' d a n da getirilecek zanlılarla bir­
likte şimdiden 70-80 kişi g ö z altına alınmıştır. Tutukla­
malar, Siyasî Ş u b e M ü d ü r ü Hüsnü b e y ' i n g ö z e t i m i n d e
yapılmıştır, İstanbul C u m h u r i y e t Savcısı K e n a n b e y ise
soruşturmayı sürdürmektedir.
Vakit gazetesi 19 K a s ı m tarihinde yayınladığı baş­
yazıda, K o m ü n i z m i n Milliyetçi politikaya tam karşıt o l ­
d u ğ u n u belirtmiştir. T ü r k i y e bağımsızlığını v e s o n bir­
k a ç yıldaki reformlar n e d e n i y l e gerçekleştirdiği b ü y ü k
atılımı, Milliyetçi politikanın başarısına b o r ç l u d u r . D o ­
layısıyle bu gazete, K o m ü n i z m i , T ü r k i y e ' n i n Milliyetçi
ve ilerici politikasına engel olarak nitelemiştir. A y n ı
gazete ayrıca şu g ö r ü ş ü ö n e sürmüştür. T ü r k i y e n i n b u ­
g ü n k ü bağımsızlığına v e birliğine d a y a n a m a y a n yaban­
cı bazı çevrelerin T ü r k i y e y i kötü g ö s t e r m e k için çaba-
229
l a n ve bu günkü rejimi kötü göstermek için Komünizmi
kullanmak istemeleri b ö y l e b i r ö r g ü t ü n ortaya ç ı k m a ­
sına n e d e n olabilir. Bu kişiler, kapitalist sınıfları t e m ­
sil etseler de g e r ç e k değişmez. Öte y a n d a n b u n l a r a m a c ı
T ü r k i y e ' d e « y a p a y » b i r K o m ü n i s t a k ı m yaratarak T ü r k -
R u s dostluğunu g ö l g e l e m e k istemiş olabilirler. B u n u n l a
beraber, V a k i t gazetesi, y u k a r d a adı g e ç e n g i z l i ö r g ü t ü n
b i r takım maceracıların y ı k ı c ı eğilimlerinin belirtisi o l a ­
bileceğini d e k a b u l etmektedir. V a k i t gazetesinin m a ­
kalesinin sonunda, T ü r k i y e ' d e C u m h u r i y e t rejimini y ı k ­
maya, y a d a ü l k e d e b u g ü n k ü d ü z e n v e dirliği b o z m a y a
eğilimli h i ç b i r akıma izin v e r i l e m i y e c e ğ i b e l i r t i l m e k ­
tedir.
Tutukluların amacı ister T ü r k i y e ' d e k i b u g ü n k ü r e ­
j i m i yıkmak, ister tutuklananlardan b i r b ö l ü m ü n ü n b e ­
lirttiği g i b i işçileri k a l k ı n d ı r m a k v e a r a l a n n d a K o m ü ­
n i z m doktrinini y a y m a k olsun, K o m ü n i z m y a d a aşırı
S o s y a l i z m b i ç i m l e r i n d e n birinin t o h u m u n u atmak i ç i n
verimsiz b i r b ö l g e seçtiklerinde kuşku yoktur.
K o m ü n i z m i n y a d a başka aşırı doktrinlerin b e s l e n e ­
bileceği, gelişebileceği b i r o r t a m T ü r k i y e ' d e y o k t u r . Elin­
de fabrikalar, m a k i n a l a r ve sınırsız sermayesi b u l u n a n
b i r kapitalist sınıf i l e o n a karşıt, t a t m i n edilmemiş, g ü ç ­
lükler için ç a b a l a y a n b i r işçi sınıfı, T ü r k i y e ' d e y o k t u r .
Ü l k e d e b u b i ç i m e k o n o m i k k o ş u l l a n n bulunmayışı n e ­
deniyle, K o m ü n i z m v e S o s y a l i z m i e n g e l l e y e c e ğ e b e n z e ­
mektedir. B ü y ü k arazi sahipleri, kişilerin y ö n e t i m i n d e
b ü y ü k topraklar y o k t u r , çiftçi k ü ç ü k arazi sahibidir, ç o ­
ban, hayvanlarını b o ş arazide otlatır. Sanayileşme v e ka­
pitalizmin sorunlarıyla ilgili « M e t r o p o l i s » adlı A l m a n
filmi b i r k a ç g e c e d e n b e r i tıklım t ı k l ı m d o l u sinemalar­
d a gösteriliyordu. B u g ü n polisin e m r i üzerine filmin
gösterilmesi yasaklandı.
Ş i m d i y e d e k basın, son tutuklamalarla ilgili o l a r a k
S o v y e t Büyükelçiliği, K o n s o l o s l u ğ u y a d a öteki S o v y e t
kuruluşlarıyla b i r ilişki k u r m a k t a n kaçınmıştır. B u n u n ­
la b e r a b e r A r c o s şirketi ile S o v y e t H ü k ü m e t i arasındaki
ilişki yadsınamaz, ama bu şirketin L o n d r a ' d a başına

230
g e l e n l e r i n b u r a d a tekrar edilmesi, ya da Paris'te o l d u ­
ğu gibi S o v y e t B ü y ü k e l ç i s i n e Persona non grata ilân
edilmesi b e k l e n e m e z , ancak g e l e c e k t e k i incelemeler,
ü l k e d e k i akredite S o v y e t temsilcileri i ç i n c a n sıkıcı o l a ­
bilir. N i t e k i m s o n zamanlarda onların, Ankara'da, etki­
leri ve nüfuzları azalmaya başlamış gibidir.
Tutuklanan K o m ü n i s t l e r i n duruşması h e n ü z başla­
mamıştır. Joseph C. Grew

Amerikan Büyükelçiliği
İstanbul
31 O c a k 1928
Sayın Dışişleri Bakam,
Washington
16 O c a k tarihinde, İstanbul C e z a M a h k e m e s i n d e ,
g e ç e n K a s ı m a y ı n d a İstanbul, İ z m i r v e A y d ı n ' d a tutuk­
lanan T ü r k K o m ü n i s t l e r i n i n duruşması başlamıştır. Ç o ­
ğ u n l u ğ u işçi, aralarında 5 gayri-müslim b u l u n a n 48 sa­
nık, a) T ü r k anayasasını ve toplumsal düzenini değiştir­
m e k a m a c ı y l a « T ü r k i y e K o m ü n i s t Partisi» adıyla b i r
gizli örgüt k u r m a k , b) İşçileri H ü k ü m e t e karşı kışkırt­
m a k a m a c ı y l a K o m ü n i s t çağrıları d a ğ ı t m a k v e asmak
suçlarıyla yargılanmaktadır. T ü r k i y e ' d e K o m ü n i s t v e
Sosyalist girişimlere adı garışmış D r . Şefik Hüsnü bey
adında biri b u gizli örgütün b e y n i o l m a k l a suçlanmak­
tadır.
G e r ç e k t e n de, D r . Şefik H ü s n ü b e y , Fransa'da T ı p
o k u r k e n Fransız Sosyalist akımının gelişmesini izlemiş
v e d ö n ü ş ü n d e o n a b e n z e r b i r akım y a r a t m a k için Tür­
kiye Sosyalist İşçi v e Köylü Partisini kurmuştur. (1919).
Bu partinin çalışmaları 1925 y ı l ı n d a Takrir-i S ü k û n y a ­
sasının çıkışıyla sona erdirilmiş, partinin K o m ü n i s t o r ­
ganları «Aydınlık» ve «Orak ve Çekiç»in (Tshekitsh ve
Orak) y a y ı m ı durdurulmuş, aynı z a m a n d a A n k a r a İs­
tiklâl M a h k e m e s i b u parti ü y e l e r i n i tutuklamıştır. B u ­
nunla beraber, arkadaşlarının tutuklanmalarından ö n ­
c e D r . Şefik H ü s n ü b e y v e partinin ö n d e gelen b i r ta­
k ı m ü y e l e r i ü l k e d e n ç ı k m a y ı başarmışlar, d o l a y ı s ı y l e

231
İstiklâl M a h k e m e s i n i n bu parti ü y e l e r i n e verdiği ağır
cezalardan kurtulmuşlardır.
Şefik Hüsnü b e y 15 yıl hapis cezasına çarptırılmış,
daha sonra bu cezası 1 yıla indirilmiştir. G e n e de, A n ­
kara Hükümetinin K o m ü n i s t eğilimleri bastırmak için
aldığı kesin ö n l e m l e r Şefik Hüsnü b e y ve arkadaşlarını
d u r d u r m a m ı ş o l a c a k k i yurt dışında K o m ü n i s t amaçları
için çalışmayı sürdürmüşlerdir. D u r u ş m a l a r d a T ü r k k o ­
münistlerinin açıklamalarına göre V i y a n a ' d a 1926'da
yapılan kongrede, T ü r k i y e ' d e gizli b i r K o m ü n i s t Partisi
kurulması, b u ö r g ü t ü A r c o s şirketi m e m u r l a r ı n d a n e k o ­
n o m i doktoru V e d a t N e d i m bey'in g e n e l sekreter olarak
yürütmesi, bu arada aldıkları ceza n e d e n i y l e T ü r k i y e -
y e d ö n e m i y e n D r . Şefik Hüsnü v e arkadaşlarının çalış­
malarını Rusya'da sürdürmesi kararlaştırılmıştır. Bu
kararın alınmasından sonra İstanbul'da b i r m e r k e z k o ­
mitesi yaratılarak bu gizli örgütün temelelri atılmış,
ayrıca İzmir, A d a n a ve belki de Eskişehir şubeleri ç a ­
lışmaya başlamıştır. B u n u n l a beraber, Partinin «Dışiş­
leri B ü r o s u » , V e d a t N e d i m b e y i n y ö n e t i m i n d e k i Türki­
ye örgütünün çalışmalarını yeterli bulmamış, olağanüs­
tü yetkilerle donatarak Dr. Şefik Hüsnü b e y ' i T ü r k i y e -
y e g ö n d e r m e y i kararlaştırmıştır.
«Dışişleri B ü r o s u » n u n kararı gereğince, Dr. Şefik
Hüsnü bey, gizli b i r b i ç i m d e g e ç e n Ağustos'ta İstanbul'a
gelmiş ve K o m ü n i s t eylemlerin y ö n e t i m i n i üzerine al­
mıştır. Öyle g ö r ü n ü y o r ki, Şefik Hüsnü b e y i n başkan­
lığında K o m ü n i s t Partisinin çalışmalarını genişletmek
a m a c ı y l a İstanbul'da toplantılar v e konferanslar düzen­
lemiştir. Bu toplantıların sonucu olarak K o m ü n i s t bil­
dirileri ve broşürleri işçiler arasında dağıtılmaya baş­
lanmış ve b ö y l e c e gizli b i r K o m ü n i s t Partisinin var­
lığı daha da o r t a y a çıkmıştır, bu durumun, parti için
ö l d ü r ü c ü nitelikte o l d u ğ u g e ç e n K a s ı m ayında partinin
g ü n ışığına çıkarılmasıyla kanıtlanmıştır.
Komünistlerin duruşması beş g ü n sürmüştür. Sa­
nıkların ç o ğ u n l u ğ u P o l i s e verdikleri ifadelerin baskı ile
alındığını ö n e sürerek m a h k e m e d e farklı ifadeler ver—

232
mişlerdir.
Sanıklar içinde K o m ü n i s t b i r ö r g ü t ü n varlığını ka­
bul eden tek kişi Vedat N e d i m b e y olmuştur. Geri ka­
lanlar, Şefik Hüsnü b e y dahil hepsi b ö y l e bir örgütün
varlığını reddetmişlerdir. Dolaştırılan K o m ü n i s t bildi­
risinden k i m s e haberli g ö r ü n m e m e k t e d i r . Sanıklardan
b i r b ö l ü m ü , özellikle örgütün başında o l d u ğ u sanılan­
lar, Marksist doktrinin inançlı savunucuları olduklarını
kabul etmişler, ancak Türkiye C u m h u r i y e t i Anayasası­
nı değiştirmek amacıyla gizli b i r örgüt kurduklarını
ö b ü r sanıklarla birlikte reddetmişlerdir. Dr. Şefik H ü s ­
nü bey, A n k a r a İstiklâl M a h k e m e s i n c e hakkında v e r i ­
len h ü k m ü n g ö z d e n geçirilmesi k o n u s u n d a bazı hukuk­
çularla temas e t m e k gibi basit b i r n e d e n l e İstanbula
geldiğini, şimdilik bir K o m ü n i s t Partisi kurmanın za­
mansız olacağını düşündüğünü, ancak işçilerin yaşa­
m ı n ı y ü k s e l t m e y i amaçlıyan bir işçi örgütü kurulabile­
ceğine inandığını belirtmiştir. A n c a k , evrakı arasında
bulunan notların siyasal niteliği, « T . C . P . » ye seslenen
görüşleri, — k i bu « T . C . P . » T ü r k i y e K o m ü n i s t Partisi ola­
rak açıklanmıştır.— « D o ğ u Balkan B ü r o s u » n a yazılmış
k e n d i elyazısıyla yazılı bir mektup, bu mektupta T ü r -
k i y e n i n b u g ü n k ü siyasal koşullarını sert b i ç i m d e eleş­
tirmesi ve y a k ı n d a yapılmış olan seçimleri « d e n e t i m
altında seçimler» olarak nitelendirmesi, zorunlu fonu
sağladığı takdirde «partilerine» bir e ğ i t i m b ö l ü m ü ekle­
m e y e söz vermesi, T ü r k i y e ' y e sırf kişisel nedenlerle
g e l m e d i ğ i n e işarettir.
Duruşma 21 Ocakta sona ermiştir. İstanbul C u m h u ­
riyet Savcısı bizzat m a h k e m e d e hazır bulunmuştur. Bu
da duruşmaya verilen ö n e m i göstermektedir. Savcı sa­
nıklardan 25 inin beraatini, geri kalanının, A n a y a s a y ı
değiştirmek a m a c ı y l a gizli örgüt kurmaktan hapis c e ­
zasına çarptırılmasını istemiştir. Sanıklar, İstanbul Ba­
rosunun tanınmış avukatlarınca savunulmuştur. 23 O c a k
ta açıklanan karar ise b e k l e n e n d e n daha yumuşak o l ­
muştur.
M a h k e m e heyeti, bir K o m ü n i s t örgütün varlığını

233
kanıtlanmış saymış, ancak S a v c ı l ı k ç a belirtildiği b i ç i m ­
de örgütün A n a y a s a y ı değiştirmek amacıyla kurulduğu
y o l u n d a ikna e d i c i kanıtlar bulamamıştır. B ö y l e c e y e ­
disi K o m ü n i s t o l m a k üzere 30 sanık k a m u g ü v e n l i ğ i n e
karşı gizli örgüt kurmaktan suçlu bulunmuştur. D r . Ş e ­
fik Hüsnü b e y ' e , İstiklâl M a h k e m e s i n c e verilen ve ba­
y ı l a indirilen cezası da dahil e d i l e r e k b i r yıldan b e ş
yıla kadar hapis cezası verilmiştir, ö b ü r l e r i de dört ayı
g e ç m e y e n çeşitli hapis cezaları almıştır. 25 sanık ise
beraat etmiştir.
Joseph C. G r e w

234
M U S T A F A KEMAL'İN KİŞİSEL YAŞAMI
VE E T K İ N L İ Ğ İ

G e n ç T ü r k i y e ' n i n kurucusu Mustafa K e m a l ' i n kişi­


sel yaşamı h e r k e s i o l d u ğ u g i b i A m e r i k a ' l ı l a r ı da ilgi­
lendiriyor. 10 A ğ u s t o s 1925 tarihli maslahatgüzar Shel-
t o n D a v i d C r o s b y tarafından yazılan b i r r a p o r d a M u s ­
tafa K e m a l ile Lâtife hanım'ın evlilik bağlarının k o p u ­
şu anlatılıyor. R a p o r d a n anlaşıldığına göre, sert bir
tartışmadan sonra Lâtife h a n ı m İzmir'deki annesine b i r
telgraf ç e k i y o r . A n n e s i gelip, kızını alıp g ö t ü r ü y o r . İşin
garibi, başta İ s m e t Paşa o l m a k ü z e r e b ü t ü n B a k a n l a r
K u r u l u istasyona u ğ u r l a m a y a g e l i y o r l a r . İsmet Paşa,
Lâtife h a n ı m ı n kalması için dil d ö k ü y o r ama başarılı
olamıyor.
Başka b i r r a p o r d a ise A t a t ü r k ' ü n y a ş a m b i ç i m i el­
d e n g e l d i ğ i n c e anlatılıyor. G r e w ' ü n yazdığı b u raporda,
Gazi'nin ç o k az kişiyle temasta olması y ü z ü n d e n hak­
kında çeşitli d e d i k o d u l a r çıktığı belirtiliyor v e b u n l a ­
rın ç o ğ u n u n g e r ç e k dışı o l d u ğ u n a işaret ediliyor. A y n ı
raporun b i r b ö l ü m ü n d e ise Mustafa K e m a l ' i n etkinliği
üzerinde d u r u l u y o r . B u b ö l ü m ü aktarıyoruz:

[Mustafa K e m a l ' i n kişisel etkenliğinin azalıp azal-


madığı konusunda, A n k a r a ' d a Irak Büyükelçisi o l a n
Sahib Neşat b e y i n , B ü y ü k e l ç i l i ğ i n b i r üyesine anlattık­
ları, ç ö z ü m getirebilir. Neşat b e y k ö k e n olarak Iraklı
b i r A r a p o l m a k l a birlikte, y ı l l a r c a T ü r k u y r u ğ u n d a idi.
D ü n y a S a v a ş m d a subay olarak y ı l l a r c a T ü r k o r d u s u n d a
çalıştı. G a z i v e Mareşal F e v z i P a ş a ile birlikte o k u l d a
bulundu. T ü r k i y e ' d e Cumhurbaşkanı ile yakın ilişkile-

235
ri olan tek diplomattır ve Gazi son olarak A n k a r a ' d a
verilen bir baloda onu Türk usulüyle iki yanağından
öpmüştür.
Neşat b e y soruna yanıt v e r e b i l m e k için insanın ka­
basında T ü r k i y e halkını i k i y e b ö l m e s i gerektiğini s ö y ­
lemiştir. Geniş ç o ğ u n l u ğ u kapsıyan ilk b ö l ü m , ülkenin
tarım kesimindeki cahil kişileri kapsamaktadır. Ona
g ö r e b u sınıf, h e m bUgünki rejim açısından h e m d e G a ­
zi açısından birşeye aldırmaz. Bu aldırmazlık, bir ö l ç ü ­
de halkın kaderci görüşüne ve geleneksel olarak sürek­
li emirlere gözü kapalı b o y u n e y m e duygusuna bağ­
lanabilir. Onun g ö r ü ş ü n e göre, Gazi ve C u m h u r i y e t
b i r gecede, sihirli b i r d e ğ n e k l e ortadan kalksa ve eski
padişah rejimi gelse, bu olayı, bu sınıf aynen Tanrının
isteği gibi kabullenir v e kaçınılmaz b i r ş e y m i ş gibi b o ­
y u n eğer. Ü l k e iki yıldır kuraklıktan perişan o l m u ş ve
tarım kesimi anlatılmaz güçlükle karşılaşmış, ancak bu
gelişme, Gazi'nin ne ü n ü n ü arttırmış, ne de azaltmış*
tır. A y r ı c a su da açıktır ki k ü ç ü k tüccarlar ve çiftçiler
daha çalışkan ve iyi e ğ i t i m g ö r m ü ş R u m ve Ermeni Os­
m a n l ı uyruklarıyla rekabet halinde değildir, bu da, ül­
k e d e Gazi'nin d u r u m u n u g ü ç l e n d i r m e y e yaramıştır. N e ­
şat b e y ahalinin t u t u m u n u şöyle özetlemiştir: «Tanrı bi­
ze Gazi'yi verdi. Ona b o y u n eğip emirlerini d i n l e m e m i z
gerekir.»
Iraklı d i p l o m a t a g ö r e ö b ü r sınıf ise okumuşlar ta­
kımıdır. G e n e bu g r u b u n ü ç e b ö l ü n m e s i gerektiğini bil­
dirmiştir.
Birinci g r u p y ü k s e k H ü k ü m e t memurlarını, (özellik­
le Ordudaki subayları), aynı zamanda şu ya da bu b i ç i m ­
d e C u m h u r i y e t i n gelişinden yararlanan tüccarları k a p ­
samaktadır. Bu t o p l u l u k doğal olarak Cumhurbaşkanı­
na bağlı destekçilerdir.
Neşat b e y i n g ö r ü ş ü n e g ö r e , i k i n c i g r u p ç o k ö n e m l i ­
dir. Ülkenin gençliğini kapsamaktadır. Y a n i bağımsız­
lık için T ü r k i y e savaşa başladığında g e n ç olanları içine
almaktadır. Bu sınıf, değişikliklerden kişisel olarak ç ı ­
kar sağlamasa da yürekten reformları desteklemekte-

236
dir. Vatanseverlikle doludurlar ve Gazi'yi, yavaş da o l ­
sa, ü l k e y i g ü v e n i l i r adımlarla aydınlığa götüren b i r
kişi saymaktadırlar.
Ü ç ü n c ü toplulukta ise, son değişiklikten hiç yarar­
lanmayan, b e l k i eskiden olsa daha iyi yaşayacak olan
k ü ç ü k m e m u r l a r ve tüccarlar y e r almaktadır. Bu sınıf­
ta geniş b i r hoşnutsuzluk vardır, G a z i y i ve reformlarını
sevmezler. H ü k ü m e t , ülke i ç i n d e en k ü ç ü k hoşnutsuz­
luğu bile izlediği için, bunların görüşlerini açıklaması
yerinde o l m a z . G e n e de, Neşat b e y i n görüşüne g ö r e
b ö y l e bir sınıf vardır ve G a z i ' n i n halk arasında sevi­
lip sevilmediği araştırılırken g ö r m e z l i k t e n g e l i n e m e z .
Hoşnutsuzlar topluluğuna, d e ğ i n m e y e değer olmasa
da, eski tutucuları, dindarları da katmak gerekir. B u n ­
lar, C u m h u r i y e t i n getirdiği, din ve eğitim alanlarını
kapsayan reformları bir türlü benimseyememişlerdir.
Bu sınıf azınlıktadır ve y e n i düzeni c i d d î b i ç i m d e etki­
l e y e b i l e c e ğ i n i d ü ş ü n m e m e k gerekir.
Saygılarımla
Joseph C . G r e w

237
İSTANBUL'UN O R T A YERİ SİNEMA

1926 y ı l ı n d a Amerikalılar, T ü r k i y e ' d e sinema k o n u ­


su ile ilgileniyorlar. Aslında, d ü n y a pazarlarına açılma­
y a hazırlanan H o l l y w o o d ' u n b i r girişimi b u n a n e d e n
o l u y o r . Dışişleri Bakanlığı çeşitli ü l k e l e r d e yabancı fi­
l m l e r e , özellikle A m e r i k a n filmlerine karşı o yıllarda
tepkiler o l u p o l m a d ı ğ ı n ı b ü t ü n b ü y ü k e l ç i l i k l e r d e n s o ­
ruyor. T ü r k i y e ' d e b ö y l e b i r tepki o l m a d ı ğ ı ortaya ç ı ­
kınca, bu defa y ü z e y s e l b i r pazarlama araştırması y a ­
pıyorlar. Bu arada İstanbul sinemalarında « k o r s a n »
A m e r i k a n filmleri o y n a t ı l ı y o r . Y a n i A m e r i k a l ı l a r a p a r a
ö d e n m e d e n , bazı filmlerin k o p y a l a r ı A v r u p a ' d a n getir­
tilip gösteriliyor. O d ö n e m d e k i A m e r i k a n Temsilcisi
Bristol b u n a e n g e l o l m a y a olanak bulunmadığını, T ü r ­
kiye'nin telif h a k l a n k o n u s u n d a k i B e r n sözleşmesini i m ­
zalamadığım, d o l a y ı s ı y l e b i r ş e y yapılamıyacağını, a n ­
cak A m e r i k a n filmlerinin haklarının T ü r k i y e ' d e de
k a y d ı n ı n yaptırılması halinde para alınabileceğini b e ­
lirtiyor.
B u n u n dışında A m e r i k a n K o n s o l o s l u ğ u tarafından
T ü r k i y e d e k i sinemalarla ilgili b i r r a p o r d a g ö n d e r i l i ­
y o r . R a p o r d a sinema salonlarının y a l n ı z İstanbul'da d e ­
ğil, A n a d o l u v e T r a k y a ' n ı n önemsiz m e r k e z l e r i n d e bile
b e l i r m e y e başladığı, T ü r k p r o d ü k t ö r l e r i n b i l e b u l u n d u ­
ğu, T ü r k l e r tarafından yazılmış senaryoları T ü r k l e r i n
filme çektiği, T ü r k seyircilerinin ise bu endüstriyi des­
t e k l e m e k için paralarını esirgemediği belirtiliyor. R a p o r
özetle ş ö y l e :
B e y a z perdenin, Halifelerin v e T ü r k hanımlarının
eski ülkesine y e r l e ş m e k üzere geldiğine kuşku y o k . T ü r k

238
hanımları, artık eskimiş geleneklere u y g u n çarşaflarına
b ü r ü n e r e k geldikleri karanlık salonlarda rahatça p e ç e ­
lerini kaldırıp, c a n l ı sahneleri izleyebiliyorlar, h a r e m i n
bu utangaç üyeleri, Fransız r o m a n l a r ı y e r i n e dış d ü n ­
yayı buradan görebiliyorlar.
A m e r i k a n v e A v r u p a ö l ç ü l e r i n e g ö r e p e k a z sayı­
d a sinema salonu varsa da, b u y ü z y ı l ı n başından b e r i
b u e ğ l e n c e y e karşı ilgi b ü y ü m e k t e d i r . F i l m l e r ç o ğ u n ­
lukla g e ç i c i o l a r a k p r o j e k s i y o n makinelerinin yerleş­
tirildiği salonlarda gösteriliyor.
K e n t i n A v r u p a b ö l ü m ü olan P e r a ' d a koltuk sayısı
100'den 500'e k a d a r çıkan belli başlı sinema salonları b u ­
l u n u y o r . İ k i n c i ve ü ç ü n c ü sınıf salonlar ise kentin baş­
ka b ö l ü m l e r i n d e b u l u n u y o r , b u n l a r ı n sayısı 20'ye yak­
laşıyor. K o l t u k sayıları 200 ile 500 arasmda değişiyor.
T ü r k i y e ' n i n öteki b ö l g e l e r i n d e de b e l k i b i r düzine sine­
m a daha v a r v e b u n l a r filmlerini İstanbul'dan getirtiyor­
lar.
İstanbul'daki sinemalar ç o ğ u n l u k l a küçük, havalan­
dırması kötü, rahatsız koltuklar y a d a sandalyelerle d o ­
natılmış yapılardır. En iyi yapılar, P e r a ' d a b u l u n u y o r .
Şimdilik ü ç sinema v a r v e ç o ğ u y e n i yapılmıştır. Bir d ö r ­
d ü n c ü s ü yapılmaktadır.
Bunların y a p ı m ı n d a en b ü y ü k g ü ç l ü k , İstanbul'da,
genellikle cadde üzerindeki arsa c e p h e l e r i n i n darlığıdır.
B u n u n dışında, arsalar o kadar değişik adlarla anılı­
y o r ki, kimisi E v k a f a bağlı o l u y o r , kimisi özel kişilere,
d o l a y ı s ı y l e b u r a l a r d a sinema binası k u r m a k için ç o k
e n d e r çaba h a r c a n ı y o r . Sonuçta m e v c u t olan yapıların
değiştirilip sinema salonu h a l i n e sokulması y o l u n a baş­
vurulmuştur.
Buradaki sinemalar d a h a ç o k b u l u n d u k l a r ı y e r e u y ­
gun b i r b i ç i m almıştır. Belli başlı üç sinemadan biri k e n ­
tin b ü y ü k b i r m e y d a n ı n d a b i r k ö ş e başında y e r almış­
tır. Yan sokak, çıkışları kolaylaştırmaktadır. Ön tarafı
b ü y ü k b i r m a ğ a z a n ı n girişini andırmaktadır.
B ü y ü k c a m vitrinin gerisinde, g e r i y e yaslanmış tah­
ta raflarda o y n a y a n filmden alınmış fotoğraflar y a p ı ş -

239
tırılmıştır. Afişler ise giriş duvarlarına asılmıştır. O y ­
n a y a n filmin başlıca sahnesi b i r ressam tarafından d o ­
ğal- büyüklükte çizilmiş ve girişin dışındaki b ü y ü k b i r
levha üzerinde y e r almıştır. Bu resim geceleri aydınla­
tılmaktadır.
Sinemanın içinde 600 koltuk vardır. İçi ise A m e r i -
kadaki 10 sentlik eski sinemalar gibi düzenlenmiştir.
Sinema M a j i k ise daha çarpıcı bir yapıdır, kentin
başlıca m e y d a n l a r ı n d a n birinde iyi b i r yerdedir. M o ­
dern bir tiyatro gibi, b a l k o n ve galerileri ayrı ayrı d ü ­
zenlenmiştir. İyi b i r h a v a l a n d ı r m a düzeni b u l u n m a k ­
tadır. Geniş çıkış kapıları, k o l a y c a sokağa ç ı k m a o l a ­
nağı sağlamaktadır.
Binanın cephesi sinema a m a c ı n a u y g u n bir b i ç i m ­
dedir. Geniş lobisinde iki bilet gişesi ve g e l e c e k seansa
girecekleri alacak geniş b i r b e k l e m e salonu b u l u n m a k ­
tadır.

ELHAMRA SİNEMASI

M o d e r n ve u y g u n yapıda b i r sinema, Elhamra si-


nemasıdır. Y e n i bitirilmiştir. G e n i ş b i r yapıdır bu, altı
katlıdır apartman daireleri ile sinemayı bir araya g e ­
tirmiştir. S i n e m a geriye d o ğ r u uzanmıştır. C a d d e d e n
b u r a y a apartman dairelerinin b u l u n d u ğ u b ö l ü m d e n b i r
k e m e r altından g e ç i l e r e k gidilmektedir. Elektrik ışık­
larıyla aydınlatılan bu k e m e r i n içi m o d e r n mağaza­
larla donatılmıştır.
Sinemanın, kendi i n c e l e n m e y e değer. Bazı y ö n l e r ­
den Batı sinemalarıyla karşılaştırıldığında yapı ve araç­
lar bakımından eşsiz bir takım y ö n l e r i bulunmaktadır.
A n a c a d d e d e k i cephesi mimari b a k ı m d a n arabesk g ö ­
rünümdedir. Sinemanın içi ise D o ğ u l u bir yapıya, Batılı
araçları yerleştirmek b a k ı m ı n d a n başarılı bir çaba­
dır.
Z e m i n i n planı h e m e n h e m e n dörtgendir. Orkestra
ç u k u r u n d a n g e r i y e d o ğ r u hafifçe yükselmektedir. San-

240
d a l y e l e r geniş aralıklarla ve eliptik b i ç i m d e sıralanmış­
tır, bunları g e r i d e i ç b ü k e y dizilmiş b i r sıra l o c a k a p ­
lamaktadır. L o c a l a r ı n h e m e n ö n ü n d e b i r k a ç sıra deri
kaplı koltuklar y e r almaktadır. B u n l a r sinemanın e n
pahalı koltuklarıdır. Bunlar için 25 sent karşılığı ö d e ­
m e k g e r e k m e k t e d i r . Herkes d e b u koltukları b e ğ e n ­
mektedir. L o c a l a r d a dört koltuk bulunmaktadır. A v r u ­
p a standartlarına g ö r e e n b e ğ e n i l e n b ö l ü m olan bal­
konda, arkalıklı b i r k a ç y ü z sandalye bulunmaktadır.
Giriş yerleri k ı r m ı z ı ışıklarla belirlenmiştir. Bu ışıklar,
ortalık kararınca ç o k işe yaramaktadır.
Değerli z e m i n alanından y a r a r l a n m a k için p r o j e k -
tion odası b a l k o n d a sütunlar üzerine yerleştirilmiş, ve
iç d e k o r a s y o n u n b i r parçası haline getirilmiştir. Parlak
renklerle kaplı bu köşk, iç m i m a r î ile u y u m sağlamak­
ta ve salona g i r i n c e hemen g ö z e çarpmaktadır.
B ü y ü k avize v e duvar lambaları pirinçten y a p ı l m ı ş
v e D o ğ u e l sanatlarının e n iyi ö r n e k l e r i y l e süslenmiş­
tir. D u v a r d e k o r a s y o n u ise ş ö y l e d i r : Z e m i n d e n b a l k o n
kenarlarına k a d a r K ü t a h y a mavisi çinilerle kaplanmış­
tır. K u b b e g i b i olan tavan da m a v i renk, s u l u b o y a
freskolarla sürdürülmüştür.
B a l k o n girişlerinde ise y a ğ l ı b o y a ile B i n b i r g e c e
masallarından alınan sahneler sergilenmiştir. B ö y l e c e
D o ğ u ' y a has b i r ekzotik hava uyandırılmıştır.

PROJEKSİYON ARAÇLARI

Sinemalarda kullanılan araçlar, Fransız ve A l m a n


yapımıdır. Fransız G a u m o n t ve P a t h e Kardeşler şirketi,
A l m a n E r n e m a n n şirketi daha ç o k bunları satmaktadır.
Bu araçların fiyatları 350 ile 800 lira arasında değiş­
mektedir. A ş a ğ ı yukarı 180 ile 450 dolardır. Elektrikle
çalışan araçlardır.
Perdeler, genellikle üzerine b e y a z b o y a sürülmüş
ketenden yapılmıştır. Y a d a S i n e m a Majik'te o l d u ğ u
gibi üzeri b e y a z a b o y a n m ı ş b i r duvar, bu işi g ö r m e k t e ­
dir.

241
B u r a d a k i sinemalarda y a n g ı n a karşı ç o k az g ü v e n ­
lik vardır. Bazı sinemalarda y a n g ı n söndürücü araç­
lar u y g u n yerlere konulmuştur. B a ş k a sinemalar ise
yangın musluklarına g ü v e n m e k t e d i r . A m a bunların h i ç ­
b i r i güvenceli değildir.
T ü r k i y e ' d e sinemaseverlik g i t t i k ç e yaygınlaşmak­
tadır. Özellikle duygusal ve g ü l d ü r ü c ü filmler tutul­
maktadır. Y e r e l sinema sahiplerinin filmlere ö d e y e b i l e ­
ceği para fazla değildir, bu n e d e n l e d a h a ç o k eski f i l m ­
leri alabilmektedirler. İtalyan, Fransız v e A l m a n f i l m ­
leri haftalık p r o g r a m l a r ı kapsamaktadır. A n c a k b i r kı­
s ı m iyi sinemaların g e ç e n y ı l A m e r i k a n filmleri g ö s ­
termeleri ve b u n l a r ı n tutulması üzerine daha k ü ç ü k si­
n e m a l a r da şimdi A m e r i k a n filmleri g ö s t e r m e y e baş­
lamışlardır. A n c a k sadece kaç - k o v a l a tipi g ü l d ü r ü c ü
filmlerle, m a c e r a filmleri seçilmektedir.
Türkiye, filmlerin dağıtımı konusunda, Bulgaris­
tan ve Yunanistanla birlikte B a l k a n bölgesi i ç i n d e sa­
yılmaktadır. F i l m l e r T ü r k i y e ' y e kiralık olarak g ö n d e ­
rilmemekte, Yunanistan'daki y a d a T ü r k i y e ' d e k i dağı­
tıcı Balkanlar'da v e Y a k ı n - D o ğ u ' d a dağıtım haklarını
elde ederek filmi satın almaktadır. Genellikle Fransız,
İtalyan v e A l m a n k a y n a k l a r ı n d a n y a d a V i y a n a ' d a k i
dağıtımcılardan yararlanmaktadırlar.
F i l m pazarı olarak İstanbul, ü ç b ö l g e olarak d ü ­
şünülebilir. İstanbul v e Üsküdar, kentin T ü r k b ö l g e ­
leridir. A v r u p a yakasındaki Pera, daha ç o k Rumların,
Ermenilerin v e b a ş k a yabancıların b u l u n d u ğ u bir b ö l ­
gedir. T ü m nüfus b i r m i l y o n t a h m i n edilmektedir. Si­
nemalara g ü n d e en az 50 b i n kişinin gittiği sanılmak­
tadır. M ü s l ü m a n l a r ı n dinlenme g ü n ü o l a n C u m a günle­
ri, Pazar g ü n l e r i ve başka tatil g ü n l e r i n d e bu r a k a m
b i r misli artmaktadır.
Y a z aylarında sinemaların ç o ğ u kapanmaktadır.
S a d e c e k ü ç ü k sinemalar ç o k u c u z filmler g ö s t e r m e k ­
tedir. K i m i sinemalar lobilerini d o n d u r m a ya da soğuk
içkiler satış y e r i haline getirmektedir. Ç o ğ u sinemalar
makinelerini b o ş alanlara, b a h ç e l e r e g ö t ü r m e k t e v e açık

242
havada f i l m göstermektedir.
İstanbul'da g ü n d e genellikle d ö r t - b e ş seans y a p ı l ­
maktadır. B ü y ü k sinemaların seansları ö ğ l e d e n sonra
saat 3,5 ve 7 de başlamakta ve g e c e l e r i 10.30'da b i r seans
d a h a y a p m a k t a d ı r . P r o g r a m l a r genellikle b i r h a b e r fil­
mi, b i r m o d a filmi, hayvan ya da b ö c e k yaşamından sah­
neler, iki rulo k o m e d i ve bir esas filmi kapsamaktadır.
K o n u l u f i l m ç o k uzunsa parçalar h a l i n d e b i r k a ç hafta­
da gösterilmektedir. Bu gibi filmler için, ö n c e b i r g a l a
yapılmakta v e m ü z i k l i b i r p r o g r a m l a b ü t ü n film göste­
rilmektedir.

GİRİŞ ÜCRETLERİ

Sinemaların g ü n l ü k müşteri sayısı üç b i n kadar tah­


m i n edilmektedir. Haftalık p r o g r a m , C u m a günleri, ya
da tatil g ü n l e r i n d e değişmekte ve o z a m a n seyirci sayısı
artmaktadır.
Giriş ücretleri birinci sınıf i ç i n 50 ile 90 kuruş, ikin­
ci m e v k i için 35 ile 50 kuruş arasında değişmektedir.
Ü ç ü n c ü sınıf m e v k i l e r ise 20 ya da 30 kuruştur. B i r
dolar, aşağı y u k a r ı 180 kuruştur.
Kesilen biletlerden çeşitli b e l e d i y e v e r g i ve resimleri
alınmaktadır. B u n l a r da fiyatlara dahildir.

FİLMLERİN FİYATLARI

Ö y l e g ö r ü n ü y o r ki yeni filmler için burada ç o k sı­


nırlı b i r pazar bulunmaktadır. K u l l a n ı l m ı ş filmler b o l c a
ithal edilmektedir. Seyirci de, b u n l a r ı n y e n i filmlerle
farkını anlıyacak durumda değildir. Bu filmler kent i ç i n ­
deki çeşitli göstericiler arasında el değiştirmekte, ayrıca
A n a d o l u ' d a k i dağıtıcılara g ö n d e r i l m e k t e d i r . Y e n i f i l m ­
leri ö n l e y e n başka bir neden de, sık sık A m e r i k a n f i l m ­
lerinin korsan kopyalarının piyasaya sürülmesidir.
Yetkililerin b u k o n u d a bir şey y a p a m a m a l a r ı ü z ü c ü -

243
dür. Bu nedenle İstanbul'da b i r temsilcinin bulunması,
filmlerin kaydedilmesi, izinsiz gösterilerin önlenmesini
kolaylaştıracaktır.
T ü r k i y e ' d e f i l m fiyatları genellikle 60 dolardan 500
dolara kadar değişmektedir. Bu fiyatlar filmin d u r u m u ­
na, tutulup tutulmadığına bağlıdır. K i m i zaman bazı k o ­
n u l u filmlere b i n d o l a r y a d a daha fazla fiyat ö d e n d i ğ i
olmuştur. Bu son fiyat ortalama b i r A m e r i k a n filminin
fiyatıdır.

İSTENEN F İ L M TİPLERİ

T ü r k i y e ' d e b u g ü n daha ç o k d u y g u s a l komediler,


d r a m l a r v e g ü l d ü r ü c ü filmler tutulmaktadır. Seyirciler
arasında en ç o k tutulan A m e r i k a n o y u n c u l a r ı şunlardır:
Harold Lloyd, Charlie Chaplin, J a c k i e Coogan, Eddy
Polo, Douglas Fairbanks, Constance Talmadge, Norma
Talmadge, Pearl White, Anita Stewart, Nazimova.
A m e r i k a n filmleri ancak g e ç e n y ı l İstanbul'da d ü ­
zenli olarak g ö s t e r i l m e y e başlanmıştır. G e ç e n yıl s o n ­
baharda kentin başlıca m e y d a n ı n ı n çevresindeki b ü t ü n
sinemalar b i r hafta d e v a m l ı A m e r i k a n filmi göstermiş­
lerdir. A m e r i k a n filmleri için talep yaratılmış d u r u m ­
dadır. A m e r i k a n y a p ı m c ı l a r ı n ı n b u r a d a k i temsilcileri g e ­
rekli fiyat uzlaşmalarını sağlarsa, u c u z A v r u p a ü r ü n ­
l e r i y l e rekabet e d e b i l i r l e r v e b u p a z a r d a k i A m e r i k a n üs­
t ü n l ü ğ ü k o l a y c a yerleşebilir.
Pathe Şirketi, Union Cine Theatrale d'Orient ve So-
cite des Etablissements Gaumont, ş i m d i l i k b u r a d a k i en
g ü ç l ü acentelerdir. K i m i y e r e l sinemaları denetledikleri
d e bildirilmiştir.

İTHALCİLER VE KİRACILAR

A ş a ğ ı d a İstanbul'daki kiracı acentelerin ve ithalâtçı­


ların b i r listesi y e r almaktadır. Bu kişilerin iş durumları

244
hakında h e r h a n g i b i r sorumluluk y ü k l e n i l m i ş d e ğ i l d i r :
Edgar Bg. Howard, (Philadelphia) x — 37-39 D e m i r k a p ı
Caddesi, S i r k e c i — İstanbul.
MacNamara ve Kumpanyası x — A r s l a n han, Galata
Union Cine Theatrale d'Orient x — G r a n d e R u e de P e r a
N o . 86
Comptoir de Cinematographie — C i t e de Syrie, P e r a .
Magic Soc. Internationale de Films — St. P i e r r e H a n 12,
Galata.
Geo Mano ve B. Zarb — A l e x i a d e s Han 7, Galata
Alex. Nordo — T i c a r e t H a n 22, Galata
A. L. Silberman — A d a l e t Han 17-18, Galata.
Societe des Etablissements Gaumont — B e r e k e t H a n , 11-
17 — Galata.
Saitz ve A. Ferajo — A d a H a n 18-19, Galata
Camille Vaccaro — T i c a r e t H a n 22, G a l a t a
Weinberg — G r a n d ' R u e de P e r a
Alfred Zarb — A d a H a n 18-19, G a l a t a
Th. Zeneri ve E. Topapoulo — A d a l e t H a n 10-11, Galata,
T. M. Phouphas x — Y e n i Han, Fermeneciler, Galata
Photo Sport x — 320, G r a n d ' R u e de Pera.
( x işaretliler A m e r i k a n D o ğ u T i c a r e t Odası ü y e l e ­
ridir.)

BAŞKA KONULAR

Filmlerin adları ve parçaları T ü r k ç e ve Fransızca


hazırlanmalıdır. B ö y l e c e T ü r k o l m a y a n l a r da anlayabi­
lirler.
İstanbul'da çeşitli film dergileri satılmaktadır. B u n ­
lardan bazıları aşağıdadır:
Adı Basıldı yer
Le Couriere du Cinema İstanbul
Cine Review İstanbul
Courier du Cinema Paris
Mon Cine Paris
Der Film Berlin

245
L. B. B. Berlin
L a Revista Cinematografica R o m a
S i n e m a filmlerinden alınan g ü m r ü k vergisi 100 k i l o
başına 33,750 kuruştur. S i n e m a filmlerinin g ü m r ü k s ü z
sokulmasının d ü ş ü n ü l d ü ğ ü bildirilmiştir.
A B D ' d e n T ü r k i y e ' y e ulaşım A t l a n t i k limanlarından
g e m i l e r l e 25 g ü n sürmektedir. D a h a kısa b i r yolla, m a l ­
lar, A v r u p a üzerinden, D o ğ u Ekspresi ile gönderilebilir.

246
İ Ç İ N D E K İ L E R

GİRİŞ ........... 5

BİRİNCİ B Ö L Ü M

TÜRKİYENİN CEZALANDIRILMASI

1919 Y I L I N D A İ S T A N B U L ' U N D U R U M U N U N
BUGÜNKÜNDEN PEK FARKI Y O K 11
YUNANLILARIN İZMİR'İ İ Ş G A L İ VE
SONRASI 19
İZMİR'İN İŞGALİ 23
SÜRYANİ ORDUSU KOMUTANI
A Ğ A PETROS 29
HÜKÜMET BUNALIMI, ERZURUM KONGRESİ,
TRABZON'DA PATLAMA,
MANDA KONUSU 33
ASİLERE K A R Ş I ÖNLEMLER 33
MANDA KONUSUNDA AMERİKAN
KOMİSERİNİN GÖRÜŞLERİ 34
TRABZON VE KAFKASYA'DA DURUM 36

İKİNCİ B Ö L Ü M

ANADOLU - İSTANBUL ÇATIŞMASI

ANADOLU İSYAN HALİNDE 42


MİLLİYETÇİLER HÜKÜMETİN
DEĞİŞTİRİLMESİNİ İSTİYOR 43

247
H A R B O A R D HEYETİ 44
D A M A T FERİT S A L L A N I Y O R 45
BİR KÖPRÜ UÇURULDU 46
ALİ GALİP OLAYI VE KÜRTLERİ KIŞKIRTMA 47
BRİSTOL KAFKASYA'YA AMERİKAN ASKERİ
GÖNDERME ÖNERİSİNE K A R Ş I ÇIKIYOR .... 47
D A M A T FERİT'İN DÜŞÜŞÜ 49
İLGİNÇ BELGELER 51
ENVER P A Ş A VE TURANCI GÜÇ 51
TÜRK ULUSU MİLLİYETÇİLERİN YANINDA .. 52
SAİD MOLLA'NIN MEKTUPLARI
AMERİKALILARA SIZDIRILIYOR 54
LAWRENCE'İN GÖRÜŞLERİ 58

ÜÇÜNCÜ B Ö L Ü M

KARANLIK GÜNLER

ANADOLU'DA BİR RADYO İSTASYONU 66


M A R A Ş OLAYLARI.. MARAŞ'IN KURTULUŞU .. 67
M A R A Ş OLAYLARIYLA İLGİLİ
TÜRKLER ALEYHİNE BİR R A P O R 69
BRİSTOL'UN M A R A Ş OLAYI İLE
İLGİLİ GÖRÜŞLERİ 72
BRİSTOL'UN M A R A Ş OLAYLARIYLA
İLGİLİ İKİNCİ R A P O R U 73
ENVER PAŞA BERLİN'DE Mİ? 76
D Ö R T BİR Y A N D A N SALDIRI 78
İSTANBUL'UN İŞGALİ 81
AMERİKAN GÖZÜYLE İSTANBUL'UN İŞGALİ 82
TUTUKLANANLAR 83
AMERİKALILARIN ASKERİ
İSTİHBARAT RAPORLARI 84
İSTANBUL MİLLİYETÇİ AKIMI
İHANET SAYIYOR 87
YUNUS NADİ İMZASIYLA BAŞKAN
WİLSON'A YAZILAN MEKTUP 89

248
Y U N A N İŞGALİNİN GENİŞLEMESİ,
BURSA'NIN DÜŞÜŞÜ 93
BEYKOZ ÇARPIŞMASI 95
İNANILMAZ SÖYLENTİLER 99
BRİSTOL, M U S T A F A KEMAL'İ
HAKLI BULUYOR 101
YUNAN YAYILMASI MÜTTEFİKLERİN
ARASINI AÇIYOR 103
KOCAELİ YARIMADASI
YUNANLILARA BIRAKILIYOR 105

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

1921. SAVAŞ YILI

BİRİNCİ İNÖNÜ ZAFERİ 109


ANADOLU AJANSI BÜLTENLERİ 111
İSTANBUL'DA İNGİLİZLERİN BİR
UYGUNSUZ DAVRANIŞI D A H A 114
İKİNCİ İNÖNÜ ZAFERİ 117
VELİAHTIN OĞLU DAMAT FARUK
ANADOLUYA GEÇMEK İSTİYOR 120
SİLAH BULMA ÇABALARI 121
S A K A R Y A S A V A Ş I ÖNCESİ
ATİNA'DA DURUM 125
S A K A R Y A SAVAŞI VE Y U N A N YENİLGİSİ .. 126

BEŞİNCİ BÖLÜM

SAKARYA SAVAŞINDAN SONRA

BİR İ S T İ H B A R A T R A P O R U 134
BRİSTOL'UN YUNANLILARIN İZMİR'İ
BOŞALTMASI GEREKTİĞİ
KONUSUNDAKİ RAPORU 136
GİLLESPİE A N K A R A ' D A 141
GİLLESPİE'NİN R A P O R U 147

249
GİLLESPİE'NİN S O R U L A R I N A RAUF
B E Y İ N YANITLARI 157
RUS ALTINLARI 159
İNGİLİZLERİN K Ü R T SORUNU
Y A R A T M A GİRİŞİMLERİ 160

ALTINCI BÖLÜM

ZAFER YILI

SAMSUN'UN BOMBARDIMANI 169


ANKARA'DA AMERİKA'NIN
G A Y R İ RESMİ TEMSİLCİSİ 180
B Ü Y Ü K T A A R R U Z VE KURTULUŞ 185
BARIŞA GİRERKEN MUSUL SORUNU 188
VAHDETTİN'İN Y U R T DIŞINA GİDİŞİ 194
CUMHURİYETİN İLANI 195

YEDİNCİ BÖLÜM

CUMHURİYETİN İLK YILLARI

TÜRK BASINI ÜZERİNE RAPOR . . . . 200


İZMİR SUİKASTI İLE İLGİLİ RAPORLAR .... 213
KOMÜNİST TUTUKLAMALARI 225
MUSTAFA KEMAL'İN KİŞİSEL
Y A Ş A M I VE E T K İ N L İ Ğ İ . 235
İSTANBUL'UN O R T A YERİ SİNEMA 238

250

You might also like