Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 15

SEÇKİNLEŞTİRİLEN EL SANATLARI VE GELENEĞİN SINIRLARI:

OLGUNLAŞMA ENSTİTÜLERİ ÖRNEĞİ


Gentrified Handcrafts and Borders of Tradition:
The Case of Olgunlaşma Institutes

Dr. Selcan GÜRÇAYIR TEKE*


ÖZ
İlki 1945 yılında kurulan Olgunlaşma Enstitüleri kadın meslekî eğitiminin önemli kurumların-
dan biridir. Türkiye’nin farklı illerinde farklı el sanatlarına yönelik eğitim verseler de Olgunlaşma
Enstitülerinin geleneksel el sanatları ile ilgilenen kurumsal bir imajının olduğu görülmektedir. Kız
Enstitülerinin devamı olarak nitelendirilebilecek Olgunlaşma Enstitüleri eski etkisini yitirmiş olmak-
la birlikte Türk moda tarihinde dikkate değer bir öneme sahiptir. Olgunlaşma Enstitülerinde üretilen
ürünlerin en temel özelliklerinden biri gelenekten beslenmesidir. Kendilerini geleneksel el sanatlarını
kurumsal bazda aktaran devlet kurumlarından biri olarak tanımlarlar. Bu yönleri onları diğer meslekî
eğitim kurumlarından ayıran en önemli vasıflarından biridir. İsimlerinde yer alan enstitü ibaresi ile el
sanatlarına yönelik bilimsel araştırmalar yapan bir kurum olduklarını vurgularlar. Bu makalede An-
kara ve Trabzon Olgunlaşma Enstitülerinde görev yapan öğretmenlerle yapılan yarı yapılandırılmış ve
derinlemesine görüşme verilerinden hareketle Olgunlaşma Enstitülerinde gelenekten ne anlaşıldığı,
geleneğin nasıl bir söylemin parçası haline getirildiği ve geleneksel el sanatlarının nasıl seçkinleştiril-
diği konuları tartışılmıştır. Geleneğin modernize edilmesi, Olgunlaşma Enstitüleri tarafından sıklıkla
öne çıkarılan kavramlardan biridir. Geleneği aslına sadık kalarak sürdürdüklerine inanan Enstitü ça-
lışanları geleneksel el sanatlarının bugünün şartlarına ve beğenisine “belirli ölçütler dâhilinde” uyum
sağladığı oranda sürdürülebileceği inancındadırlar. Geleneğin hangi ölçülerde zamana uyacağı elbette
el sanatlarına göre değişkenlik gösterebilir. Olgunlaşma Enstitüleri, geleneği belirli ölçütler çerçeve-
sinde modernize ettikleri ve bu sayede geleneksel olanın yaşam imkânı bulmasını sağladıklarını var
saymaktadırlar.
Anahtar Kelimeler
Gelenek, geleneğin güncellenmesi, Olgunlaşma Enstitüleri, el sanatları
ABSTRACT
Olgunlaşma Institutes, first established in 1945, are one of the prominent vocational education
institutions for women. Even giving lectures on a broad range of craft training in various provinces
of Turkey, Olgunlaşma Institutes are observed as having a corporate image of training on traditional
handicraft. Olgunlaşma Institutes, considered as the continuation of the Institutes for Girls, have a
remarkable place in Turkish fashion history even at present they have lost their historic influence. One
of the fundamental qualifications of the products of Olgunlaşma Institutes is being braced by the tra-
dition. Olgunlaşma Institutes have characterised themselves as one of the state institutes responsible
for transmitting traditional handicraft in a way of institutional base. This feature is one of the most
significant characteristics that distinguishes Olgunlaşma Institutes from other vocational education
institutions. Olgunlaşma Institutes express themselves as an organization of performing scientific re-
search on handicrafts through using the word “institute” in their names. In this article, based on the
data accumulated from the semi-structured and in-depth interviews with the teachers of Olgunlaşma
Institutes located in Ankara and in Trabzon provinces, the following issues raised at Olgunlaşma Ins-
titutes are discussed i.e. what is understood from the tradition, how the tradition is rendered a part of
a discourse and how the traditional handicrafts are distinguished. Modernisation of tradition is one of
the notions introduced frequently by the Olgunlaşma Institutes. Lecturers of the Institutes believe that
they maintain the tradition by means of abiding by its authenticity and suggest that the tradition can
be maintained in proportion to the accordance with today’s conditions and credit within “certain crite-
ria”. To what extent the adaptation of tradition to time for sure depends on the handicrafts themselves.
Olgunlaşma Institutes suppose that they modernize the tradition based on “certain criteria” resulting
in sustaining the living tradition by this means.
Key Words
tradition, modernization of tradition, Olgunlaşma Institutes, handcrafts

* Gazi Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Halk Bilimi Bölümü, Ankara/Türkiye, sgurcayir@gazi.edu.tr

58 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2017, Yıl 29, Sayı 116

Geleneğin bir pratik yok olduktan sonra dı- gibi Olgunlaşma Enstitüsünde çalışan
şarıdan oluşturulmuş bir kurgu olduğunu çıkar-
öğretmenlerin gelenekten anladıkları
sadık. Geleneğin ideolojik rolü de bir tarih bilinci
geliştirmekti. da farklılık göstermektedir. Bunu Ol-
Kimberly Hart gunlaşma Enstitüsünü oluşturan her
bir bölümün farklı bir el sanatı ile ilgi-
Olgunlaşma Enstitüleri, Türkiye’de lenmesine bağlamak mümkündür. El
kadın meslekî eğitiminin önemli ku- sanatları söz konusu olduğunda gele-
rumlarından biridir. Türkiye’de ilk nek çok boyutlu anlamlar kazanır. İlk
defa 1945 yılında kurulan iki yıllık olarak bazı el sanatları gelenekseldir
eğitim kurumlarıdır1. Olgunlaşma bazıları değildir. Bunların nasıl sınıf-
Enstitüleri Osmanlı Devleti’nin son landırıldığı yani hangilerinin gelenek-
dönemlerinde faaliyet gösteren Kız sel, hangilerinin geleneksel olmadığı-
Sanayi Mektepleri, Türkiye Cumhu- na yönelik ölçütlerin nasıl belirlendiği
riyetinin kurulduğu ilk yıllarda etkin tartışmalı bir alan olarak karşımızda
bir biçimde varlığını sürdüren Kız durmaktadır. El sanatlarının bazı-
Enstitüleri ile aynı çizgide yer alan larının geleneksel olarak tanımlan-
eğitim kurumları olarak görülebilir masının yanında bazı el sanatlarının
(Akşit 2005). Zaten Olgunlaşma Ensti- aktarım biçimlerinin gelenekselliği
tülerinin kuruluş gerekçesinde de Kız söz konusudur. Bazı el sanatlarının
Enstitülerinden mezun olan öğrenci- ilk ortaya çıktığı dönemlerdeki teknik-
lerin meslek sahibi olma kaygısı yat- lerle, aletlerle yapılmasının sanatın
maktadır. geleneksel olarak nitelendirilmesine
Olgunlaşma Enstitülerinde “ge- neden olduğu görülürken bazı el sa-
lenek aktarımı” yapıldığına ilişkin natlarında teknikler ve aletler değişse
misyon ve vizyonlarının ötesinde ku- de motiflerin ve renklerin korunması-
rumu el sanatları ile uğraşan diğer nın geleneksel olarak nitelendirilmede
kurumlardan ayırmada en temel be- yeterli olduğu görülür. Olgunlaşma
lirleyicilerden biridir. Kendileri gibi el Enstitüsü çalışanlarının el sanatları
sanatları eğitimi veren Meslek Lise- ve gelenek ilişkisini nasıl yorumladığı,
lerinden ve özellikle Halk Eğitimler- geleneği nasıl dönüştürdükleri ve na-
den ayıran en temel fark, Olgunlaşma sıl yeni gelenekler icat ettikleri olduk-
Enstitülerinde üretilen ürünlerin far- ça dikkat çekicidir.
kıdır. Bu fark; sadece ürünlerin, per- Geleneğin geçmişle kurduğu bağ-
sonelin kalitesinde ya da öğrencilerin ların sıkılığının “geleneği” büyülü ve
kurumdan beklentisinde aranmama- yadsınamaz bir kavram hâline dönüş-
lıdır. Olgunlaşma Enstitüsünü diğer türdüğü görülmektedir. Ancak gelene-
kurumlardan farklı kılan şey aslında ğin geçmişle kurduğu bu bağların geç-
“gelenek”tir. Öğretmenler tarafından mişten ziyade bugüne tutunduğu da
çoğu zamanda farklı biçimlerde ifade göz ardı edilmemelidir. Olgunlaşma
edilse de gelenek, Olgunlaşma Ensti- Enstitülerinde gelenek de “geçmişe
tülerini enstitü yapan şeydir. dayanan” ancak “bugünden daha çok
Geleneğin sosyal bilimler alanın- izler taşıyan” bir gelenek olarak karşı-
da pek çok tanımı ve algılanışı olduğu mıza çıkmaktadır. Geleneği modernize
etme fikri, belki bugünden izler verme

http://www.millifolklor.com 59
Millî Folklor, 2017, Yıl 29, Sayı 116

düşüncesinin altında yatan nedenler- bir arşive sahibiz. Bu arşivden yarar-


dendir. lanıyoruz kimi zaman. Bir de özellikle
El sanatları geleneğini aktaran temalı çalışmalarda detaylı araştır-
bir kurum olarak görülen Olgunlaş- malar yapılır. Örneğin Fatih Sergisi
ma Enstitüsünün neyi gelenek olarak yapmıştık birkaç yıl önce. Onunla ilgi-
tanımladıkları bir anlamda “başvu- li araştırma ekibimiz 2 yıllık bir çalış-
ru kaynakları” oldukça önemlidir. El ma yaptılar. Fatih’in yaşadığı saraya
sanatları geleneğinin “aslı”nın “akla gittiler o saraydaki müzeleri gezdiler.
estiği gibi değil” araştırılarak ortaya O dönem giyilen kıyafetleri tek tek in-
konulduğu Olgunlaşma Enstitülerin- celediler. Yaptıkları çalışmalar sonu-
de çalışan öğretmenler tarafından sık- cunda elde ettikleri bilgileri atölye şef-
lıkla vurgulanır. Türkiye’deki müzele- lerine brifing olarak sundular. Atölye
rin, tarihsel belgelerin ve Enstitünün şefleri de bu bilgiler ışığında önce mo-
kendi desen ve model arşivinin temel del çalışması daha sonra ise kostüm
başvuru kaynakları arasında yer aldı- tasarımı yaptılar. Bunun sonucunda
ğı görülmektedir. 100 kostüm tasarlandıysa bunların
Arşiv araştırması olarak nitelen- hepsi üretilmiyor. İçlerinden sahnede
dirilebilecek araştırmalar Olgunlaşma en şık ve görkemli durabilecek olanı
Enstitülerinin “geleneksel” sıfatını seçebilecek bu konularda deneyimli
kullanmaları için temel belirleyiciler- çalışanlarımız var. Mesela ben onlar-
den biridir. Olgunlaşma Enstitüleri dan biriyim. O kadar çok defile yaptım
“keşfettikleri” gelenekler arasında “iş- ki hangi kostümü halkın beğeneceğini
lev değişikliği” yapmada kendilerini tahmin edebilirim. (Hale Yeşil, İdare,
özgür hissetmektedirler. Bunun yanı Ankara Olgunlaşma Enstitüsü)
sıra “araştırma” yaparak belirledik- Olgunlaşma Enstitüleri araştır-
leri geleneksel kıyafetler arasından ma yaparak öğrendikleri, keşfettikle-
halkın hangisini beğeneceğine yönelik ri daha sonrasında sanat eserine dö-
“estetik zevklerini” öne çıkararak se- nüştürdükleri gelenekler konusunda
çim yapmaları da “geleneğin” gücünün zaman zaman yanılabilmektedirler.
bugünün beğenisine göre seçimden Olgunlaşma Enstitülerinde üretilen
geçtikten sonra sunulabilir olmasını ürünlerin lisans eğitimi alan öğret-
göstermesi açısından çarpıcıdır: menlerin araştırmalarının sonucunda
Eğitim faaliyetlerimizin yanı sıra oluşturulması sorunlu bir diğer alanı
geleneksel Türk el sanatlarını gelecek oluşturmaktadır. Sanat tarihçisinin,
kuşaklara aktarma gibi bir misyonu- modacının, tarihçinin, arkeoloğun dik-
muz da var. Ancak geleneği bugünün katinden geçmeyen bu tasarımların
şartlarına uyarlayarak bugünün in- zaman zaman “geleneğin” yanlış belir-
sanının yaşamında bir yer edinmesi- lenmesine neden olduğu düşünülmek-
ni sağlayarak bunu başarabiliyoruz. tedir:
Ne yapıyoruz mesela? İğne oyaların- Kanuni defilesi düzenliyoruz üret-
da gördüğümüz desenleri alıp başka tiğimiz şeyleri internetten indiriyoruz.
formlarda örneğin kıyafetlerin bir Kanuni döneminde giyilen giysiler ne-
parçası haline getirip kullanıyoruz.… dir ne değildir. İnternetten indirdiği-
Biz 1958 yılında kurulduk ama ciddi miz giysileri biz dikip Kanuni defilesi

60 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2017, Yıl 29, Sayı 116

düzenledik. Sonradan ilmi araştırma- ları çok daha fazla önemsediklerini”


lara girdiğimiz zaman bu elbiselerin söylerken ki dikkati de bunu kanıtlar
Kanuni döneminde giyinilmediğini gö- niteliktedir:
rüyorsun. Bu eksik de nerden kaynak- Bunun (geleneksel el sanatları-
lanıyor. Araştırmacıların yani sıradan nın) yalnızca aktarımını değil, aynı za-
bir öğretmenin araştırmasıyla olacak manda yurtdışında da tanıtımını yapı-
şeyler değil bunlar. O zaman Olgun- yoruz. Yurtdışında Türkiye’yi yanlış
laşma Enstitülerine atamalar yapılır- tanıyorlar. Ama bizim defilelerimizle
ken akademik sahibi olan insanları bizi doğru tanımalarını sağlıyoruz.
seçip yönlendirip atamalarını yapılıp o Mesela geçenlerde Cezayir’de bir defile
şekilde olması gerekiyor. Veya altına yaptık. E-mail üstüne e-mailler geldi.
araba verecek çıkacak Artvin’in Şav- Biz yıllarca kimsenin yapamadığını
şat ilçesinin bilmem hangi köyünde yaptık. Osmanlı orada hâkimiyetini
oradaki giysileri oradaki yaşlı insan- sürdürmüş. Biz defilemizle birlikte
ların çeyizlerini ortaya döküp onları orada iade-i itibar yaptık aslında.
inceleyecekler onlarda hangi motifler Olgunlaşma Enstitüleri tarafın-
kullanılmıştır neler yapılmıştır. Onla- dan düzenlenen defileler ve sergiler
rı günümüze aktarabilmek için bunla- sadece kültürel zenginliğin diğer ulus-
rın olması lazım. (Kamil Saygı, İdare, lara “görücüye çıktığı” bir etkinlik ol-
Trabzon Olgunlaşma Enstitüsü) maktan ziyade ülkenin “yanlış imajı-
Olgunlaşma Enstitüleri kendileri- nı” kırmaya ve “doğrusunu” yeniden
ni “geleneği” modernize ederek/güncel- kurmaya yönelik ciddi bir sorumluluk
leştirerek geleceğe aktarmaya çalışan belki de bir “görev” olarak algılan-
kurumlar olarak tanımlarlar. Bu mer- maktadır. Olgunlaşma Enstitülerinin
kezde ya da periferide bütün Olgun- bunu yaparken geleneği “millî” söyle-
laşma Enstitülerinde neredeyse aynı min bir parçası hâline getirdikleri gö-
biçimde anlaşılmaktadır. Enstitülerde rülmektedir.
gelecek kuşaklara aktarılan geleneğin Ev içinde yapıldığında “el işi” diye
temelde el sanatları olarak adlandırı- adlandırılan pek çok el sanatı, Olgun-
lan bilgi birikimi olduğu bilinmekte- laşma Enstitüsü altında “sanatlaştı-
dir. Ancak Enstitüler kendilerini Türk rılarak” öncelikle ülkenin seçkinleri-
kültürünü yaşatan ve sürdüren bir ne daha sonra ise yurt dışındakilerin
kurum olarak görerek zaman zaman beğenisine sunulmaktadır. Geleneksel
el sanatları geleneğinin sınırlarının motifler, teknikler bugünün “estetik
dışına da çıkmaktadırlar. süzgecinden” geçirilmektedir. Olgun-
Gelenek, Olgunlaşma Enstitü- laşma Enstitüsü’nün “aslını bozmadan
sünde çalışanlar için Türkiye’nin “kül- güncelliyoruz, modernize ediyoruz” bi-
türel zenginliğini” ve ne kadar “köklü çimindeki söylemi de bu “estetik süz-
bir devlet” olduğunu göstermenin yol- geci” imlemektedir. Olgunlaşma Ens-
larından biri olarak görülmektedir. titüleri el işlerini sanatlaştırırken bir
Ankara Olgunlaşma Enstitüsü Müdür sanat ürününe dönüştürürken geçmiş-
Başyardımcısı Canan Yakın’ın “ulusal teki motiflerden, tekniklerden, renk-
defilelere ve sergilere önem verdikle- lerden yararlanarak sırtlarını “gelene-
rini, ancak uluslararası düzeyde olan- ğin gücüne” dayarlar. Bunu yaparken

http://www.millifolklor.com 61
Millî Folklor, 2017, Yıl 29, Sayı 116

geleneğin gücünün yanı sıra geçmişin geleneksel ama modern” kıyafetlerle


“otantikliğinden, ihtişamından, deb- temsil ederler. “Modernize edilmiş ge-
debesinden” de destek alırlar. Her ne leneğin” elbiselere “hapsedilmiş büyü-
kadar Cumhuriyet’in ilanından son- lü gücünü” kimi zaman ülkeler kimi
ra kurulmuş olsalar da Cumhuriyet’i zaman kıtalar arası taşıyarak aslında
önceleyen Selçuklu Devleti’nden, Os- yabancıların zihinlerinde “yaratmak
manlı Devleti’nden de “bugünün beğe- istedikleri Türkiye imajını” oluştur-
nisi ve yorumlayışı” doğrultusunda ya- maya çalışılar.
rarlanırlar. Özellikle yurt dışı defilele- Zanaat ve Sanat Ayrımında
rinde koleksiyonlarıyla uluslararası Değersizleştirilen/Küçümsenen
“beğeni” kazanırlar. Ankara Olgunlaş- Gelenek
ma Enstitüsü yurtdışı defileler aracı- Olgunlaşma Enstitüleri, beslen-
lığıyla çeşitli el sanatlarının kullanıl- dikleri en önemli kaynaklardan biri
dığı kıyafetlerle birlikte Türkiye’nin olan el sanatları geleneğinin ülke
sadece el sanatlarının zenginliğini çapında “değersizleştirilmesi”nin sı-
değil beraberinde tarihsel zenginliğini kıntısını yaşamaktadırlar. Kendile-
ve köklülüğünü de izleyicilere sunar. rine başvuran ve hizmet talep eden
Özellikle giyim bölümlerinin “tarihsel yadsınamaz bir çoğunluğun desteğini
zenginliklerden yararlanması” Olgun- görmektedirler. Buna karşın, “yaratı-
laşma Enstitülerini “alelâde bir moda cılığı” baz alan güzel sanatlarla uğra-
atölyesi” olmaktan çıkarmaktadır. şanların beğenisinden çok eleştirileri-
Olgunlaşma Enstitülerinin en önemli ne hedef olmaktadırlar. Olgunlaşma
özelliklerden biri, giysilerin artık kül- Enstitülerinin “gelenek” nosyonunun
türel dışavurumların ifadesinden zi- beraberinde “kopyalama”yı çağrıştır-
yade endüstriyel dünyanın bir parçası
ması üretilen ürünlerin “bireysel dışa-
hâline geldiği günümüzde, Enstitünün
vurumlardan” ziyade “geçmişin sürük-
kültürel/geleneksel motiflerle beze-
lenmesi” olarak görülmesi zanaat-sa-
dikleri giysilere, tarihsel ve kültürel
nat karşıtlığının kuruma yansımasına
anlamlar kazandırarak onları adeta
yol açmıştır. Larry Shiner’ın deyimiyle
“tarihsel/sanatsal bir eser” biçimine
“öz yazgı olmaktan ziyade Avrupa’nın
dönüştürmesidir. Özel Koleksiyonlar
icat ettiği ve iki yüz yıllık geçmişe sa-
için üretilen ama tarihsel/kültürel an-
hip olan” modern sanat, “iki bin yıldan
lamlar taşıyan ve yurt dışındaki defi-
fazla sürmüş daha geniş çerçeveli ve
lelerde sergilenen kıyafetlerin benzer-
daha faydacı sanat sistemi”nin karşı-
lerinin özellikle büyükelçi eşleri tara-
sına konumlanmış ve zanaatı değer-
fından talep edildiğinin vurgulanması
sizleştirmiştir (2010: 20).
da bunu kanıtlar niteliktedir.
Olgunlaşma Enstitülerinde çalı-
Yurt dışında ülkeyi “en iyi biçim-
şan el sanatları öğretmenleri de belki
de temsil etmek”le görevli büyükelçi
kendi içlerinde pek de farkına varma-
eşleri Türk Günlerinde ya da Türkiye
dıkları el sanatları-sanat ayrımını ya
ile ilgili özel günlerde çoğunlukla Ol-
da zanaatı sanat hâline dönüştürdük-
gunlaşma Enstitülerine hazırlattık-
lerini varsaydıklarından dışarıda da
ları kıyafetlerle birlikte Türkiye’nin
böyle anlaşılacağını düşünmektedir-
“tarihini, zenginliğini, köklülüğünü

62 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2017, Yıl 29, Sayı 116

ler. Oysa bu varsayımları yıllar önce Şimdi aslında zanaatkârla


Kitre Bebek atölyesinin bir sergi aç- sanatkâr arası çok tartışmalı bir şey
mak için mekân aramasıyla yerle bir zanaatkâr kimdir? Sanatkâr kimdir?
olur. Çünkü sergi mekânındaki görev- Ne derler marangoz, demirci, bil-
li, Olgunlaşma Enstitülü öğretmenle- mem ne onlar zanaatkârdır derler.
rin “binbir emekle” yaptıkları onlarca Sanatta yaratıcılık var derler. Ben
sanat olan kitre bebekleri “bu sanat çok aklım ermiyor. Diyorlar ki hep
değil” diyerek salon taleplerini reddet- zanaatkâr demirci hep aynı şeyi dö-
miştir: vüyor. O zanaatkârdır. Onda yaratı-
Sanatçı olamıyoruz. Yıllar önce cılık yoktur. Ama bazen bakıyorsun
bebek çalışırken sergi açmak istedik. çok güzel şey yapıyor. O zaman nedir
Resimlerini çektik dosyamıza koyduk bu? Ben zanaatkârla sanatkârın çok
galerileri geziyoruz hani güzel şeyde ayrımını yapamıyorum. Ben 12-13
bir sergi açalım. Emlak Bankasının sene yok yalan söylemeyeyim. 11-12
Tunalı’da hoş sevimli bir atölyesi var. sene Kültür Bakanlığı’nda Satın Alma
Bayan görevli oturuyor orda. Eski atöl- Komisyonu’nda el sanatları uzmanı
ye şefimiz ben de ikinci eleman olarak olarak çalıştım. Orda da çok şey ya-
yanında gittik. Kendimizi tanıttık. parlardı. Bu zanaatkârla sanatkârın
Dosyayı verdik, şöyle bir ucundan bak- ayrımını ben çok yapamıyorum.
tı. Bu sanat değil dedi. Bize o kadar Mesela zanaatkârlar bazı konular-
dokundu ki o gün bugündür. Heykel da bizden çok daha öndeler. Mesela
heykel değil diyo ama heykel yaptığı- Samanpazarı’nda dericiler şunu yapı-
mız iş.... Biz o dönem tek tek elde kitre yorlar ya bizden çok daha güzel kesi-
bebek çalışırken kadın bu sanat değil yorlar, biçiyorlar, boyuyorlar. Biz bir
dedi. Çok bozuldum. Yani sanat ne? şunları yapabilmek için gittik onlar-
Neye göre sanat değil? Adam teli alıyo dan öğrendik. Ondan sonra yapıyoruz.
şu spirali yapıyo bomboş bir salonun Söyledim ya bazı şeylerin eğitimini biz
köşesine koyuyor sanat diye. Herkes almadık. Ama zorunlu bunu yapmak
aaaa plastik sanat adam yorum yap- zorundasın. Gidiyorsun, öğreniyorsun.
mış bana göre ne yapmış içindekini o Boya nasıl yapılır diye sorduk, deri
şekilde ifade etmiş tamam o bir sanat nasıl kesilir diye sorduk. Orada kul-
benimki niye değil. Bir telin üstüne lanılan aletleri edevatları öğrendik.
kitreyle pamuğu yığıyosun bir ifade Şimdi hangimiz zanaatkâr hangimiz
veriyosun. (Fatma Yürek, Kuyumcu- sanatkârız sence? Şunu yaparız me-
luk Teknolojisi Alanı, Ankara Olgun- sela çantayı yapıyoruz ya demin de
laşma Enstitüsü) söylemiştim. Çantanın kenarına faz-
Zanaatkâr ve sanatkâr arasında- ladan bir tane fiyonk attık ya da ona
ki ayrımın “yaratıcılık”ta düğümlen- şu yakışır düşündüğümüz zaman biz
diğini düşünen Olgunlaşma Enstitüsü sanatkâr oluyoruz. Mesela onlar şu çi-
öğretmenleri kendilerini zanaatkâr ve çeği şöyle basmış, lak lak basmış. Ama
sanatkâr arasında “araf”ta, ancak za- biz o çiçeği şöyle kenarına iki tanesini
man zaman sanatkâra yakın bir nok- yan yana koyup bir görüş kazandırdı-
tada görmektedirler: ğımız zaman zanaattan sanata geçiyo-

http://www.millifolklor.com 63
Millî Folklor, 2017, Yıl 29, Sayı 116

ruz gibi. (Türkan Kaya, El Sanatları dırılan iki kavram daha karşımıza çı-
Teknolojisi Alanı, Moda-Çiçek Atölye- kar. Enstitü öğretmenlerinin “geleneği
si, Ankara Olgunlaşma Enstitüsü) modernize ederek bugünün insanın
Sanatın bir dışavurum olduğunda beğenisine uygun tasarımlar yapan”
hemfikir olan Olgunlaşma Enstitüsü Enstitü misyonunun içini nasıl dol-
öğretmenlerinin, kendilerinin içlerin- durduklarını, icra ettikleri el sanat-
deki duyguyu yansıtma biçimlerinin larına bağlı olarak gelenek ve modern
neden sanat olarak değerlendirilmedi- arasındaki sınırı nasıl çizdiklerini, bu
ği konusunda kafaları karışıktır. sınırların birbiri içerisine girip girme-
El sanatları konu edinildiğinde diği, bulanıklaşıp bulanıklaşmadığı,
güzel sanatlar el sanatları tartışma- güncelleme düşüncesiyle birlikte yeni
sının da konuya dahil olması kaçınıl- yaratımlar yaratılıp yaratılmadığı
mazdır. Geleneksel eğitim süreçleri ile üzerine görüşleri Enstitünün geleneğe
öğrenme yolu ile kazanılan el sanatla- bakış açısını anlamak açısından olduk-
rı kullanılan malzeme kadar “yaratıcı- ça önemlidir. Ancak Olgunlaşma Ens-
lık” bakımından da güzel sanatlardan titülerinin “gelenek modernize etme”
ayrı tutulur. Resim yapan sanatkâr misyonunu/geleneğini kendilerinden
ile halı dokuyan zanaatkâr arasında önce gelen Kız Enstitülerinden devral-
aşılamaz sınırlar konur. Bunun boya- dıkları da akıldan çıkarılmamalıdır.
ların ve kağıdın özgürleştiriciliğine ve Olgunlaşma Enstitüleri, modernize
seçkinliğine karşın ipliklerin ve doku- etme konusunda da aslında bir gele-
ma tezgâhının sınırlayıcılığına ve sıra- neğin/kurum geleneğinin sürdürücü-
danlığına mı yaslandığı bilinmez. Halı südürler. Bu anlamda kendilerinden
dokuyanın da resim yapanın da bir önce atılmış adımları izleme şansına
gelenekten beslendiği konusu da tar- da sahiptirler. Ancak Şerif Baykurt2,
tışılmaz bir gerçektir. Zanaatkârların bu modernizasyon çabalarının da el
kendilerinden önceki ustalarının tek- sanatlarının aslına uygun bir biçimde
niklerini, motiflerini gelecek kuşak- tespit edildikten sonra yapılmasının
lara taşıyorlarsa ve bunu dönüşen yararlı olacağını öne sürmektedir:
bir gelenek içerisinde yapıyorlarsa Onbeş yıldan artık bir zaman
sanatkârlar da kendilerini önceleyen oluyor ki Maarif Vekaleti programla-
ressamlardan izler taşır. El sanatları rı Türk çocuklarına halk işlemeleriyle
güzel sanatlar arasındaki adlandırma bol bol ilgilenme işini bağışlamış bulu-
farkından değil, bu adlandırmanın nuyor. Bu ilgi Kız Enstitülerin de ken-
hiyerarşik bir konumlanmaya yol aç- dini modernizasyon çalışmaları halin-
ması özellikle el sanatçılarını rahatsız de belirli bir şekilde hissettiriyor. Bu
eder. Bu hiyerarşik konumlanma da ana kaynaktan istifade yoluna girme
her iki tarafın birbirine yıkıcı eleştiri- neticesinde orijinallik vadeden işler
ler geliştirilmesine yol açar. meydana geliyor. Hatta bu iftihar ve-
Modernize Etme/Stilize Etme silesi olabilecek hareketin neticesi dış
Olgunlaşma Enstitülerinde gele- memleketlere kadar taşıyor. Ancak
neğin yanında modernize etme/gün- bu şekildeki halk el işlemesi faaliyeti,
celleme ve stilize etme olarak adlan- türk halk resmini tetkik edeceklere

64 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2017, Yıl 29, Sayı 116

ve onu bir kaynak olarak kullanmak olarak nitelendirilseler de aslında ge-


arzusunda bulunacak sanatkârlara lenekten alınmış modellerin, motifle-
büyük bir mania teşkil etmemekle be- rin, giysilerin modern tasarımlarıdır.
raber folklor metotlarıyla çalışarak sa- Özellikle koleksiyonlar için tasarlanan
nat tarihine ilmi yardımlarda bulun- kıyafetlerde hangi dönem çalışılıyorsa
mak istiyen münevverlerce halk resim o dönemin motiflerine sadık kalmak
kaynaklarına kâfi bir eğilme sağlamı- ve dönemler arasında motifsel geçişler
yacaktır. Bu bakımdan Türk halk el yapmamak oldukça önemlidir:
işlemeleri modernize edilmeden önce Diyelim ki eğer bir kıyafette mo-
aslına uygun bir şekilde tespit edi- dernizeye gideceksek üzerinde kulla-
lerek sanat tarihine maledilmelidir nacağımız desen mutlaka Fatih döne-
(Baykurt 1955: 1154) mi desenidir. Eğer bu Fatih şeyiyse.
Gelenek, Olgunlaşma Enstitüleri- Ama kıyafette bir değişiklik yapıla-
nin kullandığı/yararlandığı bir kaynak caksa o da gene dönem özelliklerine
olmasının yanında modernize edilmesi uygun olarak yoruma gidilir. Bunu da
gereken de bir kavramdır. Olgunlaşma tasarımcı arkadaşlarımız var. Gene
Enstitülerinde “geleneksel” kıyafetler bütün o doneleri inceleyerek verile-
arşivlenerek gelecek kuşaklara bir ba- ri inceleyerek bu sonuca ulaşıyorlar.
kıma aktarılmaktadır. Geleneksel diye Bir koleksiyon içinde eğer bir tema
adlandırılan kıyafetlere mekân olarak ile ilgili bir koleksiyon belirlendiyse
genellikle arşiv uygun görülmektedir. onunla ilgili tasarımcı arkadaşlarımız
Ancak “geleneksel kokulu” ya da “ge- da belirlenir. Tasarımcı arkadaşlara
lenekselden esinlenerek” yapılan kı- veriler verildikten sonra onlar incele-
yafet tasarımlarının insanların yaşa- melerini yaparlar. Eksik verileri varsa
mında kendisine yer bulabilmesi için ya incelemeye kendileri giderler. Ya
modernize edilmesi ve bugünün insa- bizden verileri isterler. Biz ek veriler
nın beğenisine uygun hâle getirilmesi veririz. Ve bu doğrultuda tasarımları-
gerekmektedir. Gelenekseli modernize na başlarlar. Sonra o tasarımları gene
etme düşüncesi beraberinde pek çok bir komisyon tarafından tasarımlar
soruyu ve sorunu da getirir. Gelenek incelenir, yorumlanır, yapılması han-
nasıl modernize edilecektir, modernlik gilerinin yapılması ya da ne şekilde
ile gelenek arasındaki sınırlar neler- yapılması karar verildikten sonra gi-
dir, modernize edilirken gelenek bo- yim atölyelerine ve diğer atölyelerde
zulur mu ya da gelenekten sapılır mı? üretime geçilir. (Ayşe Çetiner, Araş-
Olgunlaşma Enstitülerinde çalışan öğ- tırma Bölümü, Atölye Şefi, Ankara Ol-
retmenlerin uğraştıkları el sanatları gunlaşma Enstitüsü).
üzerinden bunlara çok farklı yaklaş- Dönem kıyafetleri arasındaki
tıkları gözlemlenmektedir. motif geçişliliğinin sınırlı tutulması
Gelenek konusunda olduğu gibi yalnızca modernize etmenin sınırları
modernize etme de “araştırarak” “in- olduğu düşüncesinden kaynaklanma-
celenerek” yapılır. Olgunlaşma Ensti- maktadır. Yüzyıllar arasında desen ve
tülerinde okullar tarafından üretilen motiflerin uyumsuzluğu da söz konusu
ürünler her ne kadar “geleneksel” olabilmektedir. Geleneksel motiflerin

http://www.millifolklor.com 65
Millî Folklor, 2017, Yıl 29, Sayı 116

modernize edilmesi sırasında öğret- edebiliyoruz. Ama Anadolu’daki bir


menler, öğrencilerin ve müşterilerin deseni tutup da Fatih dönemindeki bir
fikirlerinden etkilenmektedirler. Bu sergide de kullanmıyoruz. (Hale Yeşil,
bir kuşak öncesinde Enstitüde görev İdare, Ankara Olgunlaşma Enstitüsü).
yapan ve müşteriyi yönlendiren nesil- “Şeklen ve kullanım alanlarında”
den farklı bir kuşaktır: modernizasyon yapılabilirken yapım
Bazen biraz daha modernize biraz tekniğinde modernizasyonun yapıla-
daha sadeleştiriyorum. Mesela bazen mayacağı ileri sürülmektedir. Teknik-
öğrenciye ağır geliyor. O şekilde çalış- teki modernizasyon “geleneksel yapı-
tırıyorum öğrencileri. Motifleri öğren- yı” kaybetmekle eş tutulur ve çünkü
ci seçer ben kompoze ederim. Şuraya bu ilk dönemdeki yapıyı bozmak anla-
iki motif koyalım. Üç motif koyalım. mına gelir. Olgunlaşma Enstitülerinin
İşte biraz sadeleştiririm. Öğrenci der- temel görevlerinden biri ilk dönemki
se ki çok yoğun azıcık sadeleştirelim. yapılma şekillerinin yani tekniğin mu-
Ama orijinalini çok fazla bozmamaya hafazasıdır. Bu nedenle teknikte mo-
çalışırım. Çünkü o yüzyılı yansıttı- dernizasyon kabul edilemez:
ğım için çok bozulduğu zaman hoş …Şeklen modernize edersiniz.
olmuyor. Aynı yüzyıl çalışmayı tercih Kullanım alanlarında modernizasyon
ederim. Çünkü onların desen şeyleri yaparsınız. Ama teknikleri moder-
biraz farklı olduğu için desen özellik- nize etmezsiniz. Yani bir minyatür
leri biraz farklı olduğu için sırıtır yani. yaparken bile. Onu söyleyeyim. Çok
Ama şöyle olabilir. Mesela diyelim ki minyatür yapan ustalar gördüm. Çok
işte motifi iste 17. Yüzyıldan kullanı- deformasyonlar var, tekniği bozmuş-
rım. İşte alttaki suyunu 20. Yüzyıldan lar. Kolayına geldiği gibi yapmışlar.
alabilirim. Öyle olabilir. Ama motifin Onu yaptığınız takdirde zaten gele-
yanına motif koymam. (Meral Tıkır, neksel yapınızı kaybetmeye başla-
El Sanatları Teknolojisi, Öğretmen, mışsınız demektir. Yani mühim olan
Trabzon Olgunlaşma Enstitüsü). ilk yapıldığı gün kullanılan tekniği o
Dönem kıyafetlerinde o döneme şeyinde tutmak, o ilk dönemdeki gibi
ait motiflerin kullanılmasının yanında tutup onu muhafaza etmek. Yeni tek-
sınıfsal bir belirleyicinin daha olduğu nikler ilave edebilirsiniz o ayrı. Ama
görülür. Aynı dönemde halk kıyafet- onu bozarak değil, ona yeni bir teknik
lerinde görülen bir motif saray kıya- olabilir. Ama onu bozarsanız ilk şeyi-
fetlerinde kullanılamaz. Buna karşın nizi bozmuş olursunuz. Kaybetmeye
cinsiyetler arası sınırlamalar ortadan başlarsınız. Biz onu kaybetmemek için
kalkar: varız zaten. Kaybedersen sanat, sanat
Kostümlerde dönemin renk ve değişir(Büşra Töre, Sanat ve Tasarım
desenlerinin kullanılmasına çok dik- Alanı, Atölye Şefi, Ankara Olgunlaş-
kat ediyoruz. O döneme ait olmayan ma Enstitüsü).
desen ve renkleri asla kullanmıyoruz. Tekniğin korunması konusunda
Bunu yaparken de mesela Padişahın Olgunlaşma Enstitülerinde bir uzlaş-
kaftanındaki deseni bir kadın kıyafe- maya varılmıştır. Maraş işinin tekni-
tinde kullanabiliyoruz, oraya adapte ğini değiştirmeden, eskiden çok yoğun

66 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2017, Yıl 29, Sayı 116

olan desenleri biraz seyrelterek mo- teknik korunuyorsa desen özellikleri


dernize etmek Maraş işinin aslını boz- tamamen silinmemek kaydıyla çok da
mak anlamına gelmez. Buna karşın abuk sabuk desenlerin de bu sırmadır
Halk Eğitimlerde Maraş işi adı altında diye karşımıza çıkmasını da istemem
yapılan muşambalar kullanılarak ya- doğrusu. Ama biraz. Biz dediğim gibi
pılan Maraş işi “sahte”dir ve aslından çok yoğun desenleri seyreltme şeklin-
uzaklaştırılmıştır: de modernize ediyoruz. Detaylarda bi-
Evet modernleşiyor, ama sırma raz hafifletme şeklinde yapıyoruz, ama
yine sırma olarak işliyoruz. Onu fark- bakılınca yine o aynı eski işteki hissi-
lı bir teknikle işlemiyoruz. Yine oriji- yatı gelen görüyor. Fark ediyor. Yani
nal şekliyle. Desen deseniz yine sırma bundan daha fazla aşırıya kaçmamak
desenlerinden yola çıkılarak yapılmış benim kastettiğim modernleşme adı-
desenler. Bazen tabi gülünün şek- na. (Yasemin Derya, El Sanatları ve
li yaprağının şekli değişiyor ama 16. Teknolojisi, Sırma Atölyesi, Öğret-
yy’dan 18, 19. yüzyıla kadar da zaten o men, Ankara Olgunlaşma Enstitüsü).
desenlerde de değişme olmuş. Bizdeki Günümüzde artık olmayan eski
değişmeleri de ben normal karşılıyo- kumaşlar, artık kullanılmayan mo-
rum. Evet, tekniği bozmadığımız için bilyalar üzerine bir zamanlar örtülen
gelenekten sapma değil. Ama Halk örtülerin “geleneksel kokusuyla” yeni
Eğitimlerde öğrenci kendine çeyiz kumaşlar ve yeni mobilyalar üzerine
yapmak istiyor. Biz oyduğumuz yont- göre biçimlendirilmesi oldukça normal
tuğumuz bu kâğıtları değil o zaman karşılanırken nakış yine nakış olarak
öğrenci çünkü bir de onunla uğraşır- işlenmelidir, boyamayla ya da kur-
sa iş çıkartamayacak senesini tek bir deleyle yapılmamalıdır. Bu aslından
işle dolduracak. Hobi için öğrenenle- uzaklaştırma ve geleneğin aslını boz-
re böyle çeyiz çıkarmak isteyenlere ma anlamına gelir:
Halk Eğitim’de yaptık. Muşambayı Şimdi diyelim ki şu bayrak bu
kestik… Makasla gayet rahat kıtır bayrağı bu baskı da var. Buraya ne
kesildi. Çocuk onunla üç gün uğraştı. yaptı bu Maraş işini koydu. [….] Bay-
Aslında onu yapacak olsak hakkıyla rağın kendini bozmadı ama getirdi ge-
yapacak olsak üç ayını vermesi gere- leneksel nakışımızla ayyıldızı işledi.
kir. Daha işlemeye başlamadan önceki Görüldüğü zaman bayrak bayrak ama
aşamasında. Evet, o sapma. Onu sap- bu tür bayrağı bu geleneksel nakış ya
ma olarak görüyorum aslında. Ama o da bir örtü yapılacaksa ölçüleri bugü-
da sadece sanatı yaşatmak değil onun nün sehpasına göre oldu ya da bugün-
maksadı. İşlevsel, bindallı işleyip kı- kü kumaşa göre oldu. Eski kumaş yok.
nasında giyinecek. Öğrencim öyle Ama o motifin hiçbir özelliği bozulma-
niyetle yapmıştı. Asıl maksadı onun dan motif buraya getirildi motifin hiç-
bindallıya sahip olmaktı. Sahte oldu bir özelliği bozulmadan çizgileri daha
ama amacına ulaştı. Ama sanatı ya- bir yumuşadı bugün insanlara hitap
şatmaksa orijinal tekniğinden sapma- edecek dolu dolu nakış değil, ama bak-
mak gerekir. Hani bir onu oturup kim- tığın zaman ha bu Türk nakışı o koku
seyle tartışmadım ama şahsım adına ve doku değişmedi. Teknik değişmedi.

http://www.millifolklor.com 67
Millî Folklor, 2017, Yıl 29, Sayı 116

Bu var. Ama şimdi ne yapıyor? Adam Trabzon Olgunlaşma Enstitüsünün


gidiyor, boyuyor, yok boyamayla kur- önceki müdürü Aynur Bahadır, bu fik-
deleyle o motifin üzerine kurdeleyle ri önce okul bünyesinde uygulanmış,
ama hayır o esas tekniğine uygun Türk halkın ilgisini çekmesiyle birlikte ha-
nakışı işlenmesi gerekiyor(Emine Kı- sır örücülüğü ve kazazlıkla uğraşan
raç). sektör çalışanları tarafından da uygu-
Modernize vurgusu tasarımların lanmıştır:
günümüz dünyasında kendisine bir Modernize edebiliyoruz. Günü-
yer bulabilmesinde oldukça önemlidir. müze uyarlıyoruz. Napıyoruz işe ka-
Ancak ne kadar modernize edilirse zazlıkla hasırı birleştiriyoruz arasına
edilsinler “gelenek” etiketi ürünlerin telkariyi katıyoruz, arasına metali ko-
satılmasında/alıcı bulmasında önemli yuyoruz. İşte ne bileyim arasına belki
bir etken olarak işlevselliğini koru- bir kalem atmayı sokuyoruz, taşı soku-
maktadır: yoruz modernize ediyoruz. Yani sektö-
Trabzon fanilası spor mesela. İn- rün dışında bir çalışma yapıyoruz. Bu
sanlar spor kıyafetleri seviyorlar genç fikir okulumuzun eski müdürümüz
kesim. Genç kesimin giymesi için spor Aynur Bahadır’ın. Vekil müdürdü
bir şekle çevirdik. Onu da gerçekten ama resim öğretmeniydi. [….] Bu fikir
modernize ederken ipliğini tama- ilk ondan çıkmıştır. (Hande Birkan,
men organik pamuk alıyoruz. Mese- Kuyumculuk Teknolojisi, Usta Öğre-
la Antep’ten sertifikalı. Bu da bunun tici, Trabzon Olgunlaşma Enstitüsü).
hem gelenek kültürünü hem de güncel Modernize etme adına gelenek-
kültürünü tamamlamış oluyor. Gele- sel desenlerin ya da kumaşların olur
nekte sadece gelenekler motifleri kul- olmaz her yerde kullanılması Ensti-
lanıyor. Trabzon fanilası yani bunun tülü kadınları rahatsız etmektedir.
bir kültürü olduğunu yani bunun bir Ancak geleneksel bir giysiden alınan
devamı olduğunu bu ürünün ortaya bir nakışın başka bir elbisenin altına
gelirken böyle bir kültürden geldiğini iliştirilmesi bu elbiseye zenginlik kat-
söylüyorsun zaten o şekilde anlatıyor- maktır:
sun. Zaten bu şekilde anlattığın için Bizim yöresel dokumamız Keşan
insanlar alıyorlar. Yoksa sıradan onla- mesela. Keşanı çorapta kullanmaları
rı satmaya kalksan yani Trabzon fani- beni çok rahatsız ediyor. Mesela ço-
lası gelenekmiş diyip çok alan kişiler rap desenli Keşanlar satıyolar dışarda
var. (Zeynep Kara, Tekstil Teknolojisi, ya da olur olmaz çocuk elbiseleri her
Atölye Şefi, Trabzon Olgunlaşma Ens- yerde ya da saçma sapan örtüde her
titüsü). yerde. Her yerde kullanılması beni çok
Takı tasarım bölümü içinse mo- rahatsız ediyor.... Yöresel değeri azalı-
dernize etme bazen iki farklı tekniği yor, gidiyor ha bu şeyde de mesela ge-
bir takıda birleştirmek anlamına ge- leneksel bir kıyafette de mesela. Şal-
lir. Hasır örücülüğü ve kazazlığı ile pazarı kıyafetinin aslı mutlaka olmalı
ünlü olan Trabzon Olgunlaşma Ens- aslını mutlaka korumalıyız. Ha aslına
titüsünde birleştirilen bu iki teknik uyarlama ne olabilir onu değiştirerek
Trabzon’da oldukça beğenilmiştir. değil de yeni bir şey yapıp ondan kü-

68 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2017, Yıl 29, Sayı 116

çük şeyler alabilirsiniz mesela nedir özelliğini ön planda tutarak biraz azal-
bu nakışıdır. Onun nakışını başka bir tırsınız. Modernize edersiniz işte. Şeye
yere koymak onu bozmaz onun nakı- göre nakış tekniğine göre eğri büğrü
şıyla başka bir kıyafet yapabilirsiniz. çizilmiş yerleri biraz düzeltirsiniz.
Mesela bir elbise yaparsınız onun na- Yaprağı çok girintili çıkıntılıdır. Onu
kışını etek ucuna koyarsınız ya da baş- biraz hafifletirsiniz. Modernize de şe-
ka bir yerine koyarsınız yakasına ko- kil çok bozulmaz. Bozulsa bile hiç kay-
yarsınız. Olabilir. Bu beni rahatsız et- bolmaz. Baktığınız anda o bu buradan
mez. Ama bütünüyle onu ayak altına çıkmış diyebilmelisiniz. Modernizenin
sermek beni rahatsız eder. (Lalin Ka- aslı bu. Ama stilize öyle değil. Stilize
lan, Giyim Üretim Teknolojisi, Atölye daha çok yani nasıl diyeyim. Defor-
Şefi, Trabzon Olgunlaşma Enstitüsü). masyon yapabilirsiniz.[….] İşte bir
Tekniğin korunması konusunda küçücük objeyi kullanarak çok değişik
uzlaşma gösteren Enstitülü kadınlar, stilize desenler yapabilirsiniz. Yani
desenlerin ve motiflerin modernize stilize ile modernize çok farklı. Ama
edilmesi konusunda da benzer düşün- şeyini(örneğini) göstererek anlatıla-
celere sahiptirler. Eskiden çok yoğun bilir. (Büşra Töre, Sanat ve Tasarım
bir biçimde kullanılan motifler, çağı- Alanı, Atölye Şefi, Ankara Olgunlaş-
mız insanı tarafından çok tercih edil- ma Enstitüsü).
memektedir. Bu nedenle Olgunlaşma Motiflerin/desenler düzeltilirken
Enstitülerinde modernize edilirken “günümüzde eskiden yaşayan insanla-
motiflerin seyreltilmesi ilk olarak akla ra göre farklı düşünen insanların” be-
gelmektedir. Geleneksel motifleri bir ğenisine göre hareket edilir. “Simetri”
diğer modernize etme yolu da nakış ve keskin hatlardan hoşlanan “doğal
tekniğini bozmadan desen de yapılan halindense eğrilikleri düzeltme taraf-
ufak çaplı düzeltmelerdir. Bu düzelt- tarı” olan günümüz insanının motifleri
meler kimi zaman “eğri büğrü” yerleri çağa göre yorumlarken önemli kıstas-
düzeltmek olarak karşımıza çıkmakta- larından biri hâline gelmektedir.
dır. Modernize ile stilize etme arasın- Trabzon Olgunlaşma Enstitüsün-
daki fark Olgunlaşma Enstitülerinde de geleneksel bir dokuma olan keşan
dikkat edilen bir konudur. Modernize kumaşının kullanım yerlerinin (geç-
de desenin özelliği kaybolmazken yani mişte kadınlar tarafından başörtüsü
bir bakıma geleneksel motif ya da de- olarak kullanıldığı belirtilmektedir)
sen “gelenekselliğinden ödün verme- kalktığının farkında olan Enstitülü
den” günümüzde yaşama imkânı bu- kadınlar için keşan geleneksel biçi-
lurken stilizede “deformasyona” daha miyle yapılmaya ve kullanılmaya de-
açıktır. Dolayısıyla geleneksel motifle- vam ederse “çok fazla yaşamaz.” “Öz
rin yaşaması taraftarı olan Olgunlaş- dokusunun” yani dokuma tekniğinin
ma Enstitüleri tarafından stilizasyon ve deseninin korunması ancak renkle-
pek tercih edilmez: rinin değiştirilmesi keşanın günümüz-
Şimdi modernize eskide kullanıl- de yaşaması için çıkış yollarından biri-
mış mesela ay yıldız kullanılmış ya dir. Asıl rengi mutlaka korunmalı, bir
da en önemli vurgulanmış olan desen yerlerde arşivlenmeli, ancak renkle-

http://www.millifolklor.com 69
Millî Folklor, 2017, Yıl 29, Sayı 116

rinin değiştirilmesi konusunda esnek Olgunlaşma Enstitüsü, geleneksel


olunmalıdır. Farklı renklerde keşan tezgâhlarda, farklı renkler ve iplikler-
üretimi bu geleneksel dokumayı “boz- le dokuduğu Keşan kumaşları kadın
maktan” ziyade “ufkunu genişletir:” giyiminin bir parçası hâline getirerek
... Biz keşandan daha modern bu dokumaların bugün de yaşaması
çağdaş çizgilerde kıyafetler üretiyo- için bir kapı aralamıştır:
ruz. Hem çağdaş hem de otantik görü- Çünkü yalnızca geleneğe bağlı
nümlü şeyler üretiyoruz. [….] Keşan kaldığınızda onun işlerliği çok faz-
eğer olduğu şekliyle devam ederse çok la olmuyor. Keşan kumaşı alıp elbise
fazla sürmez kullanımı. Çünkü artık yapıp giyer misin dediğinizde kimse
örtü olarak kullanılmıyo. Kadınların kabul etmez. Çok kullanışlı değil. Hep
baş örtüsüydü burada. Ama şimdi Ke- tek renk çok albenisi olan bir kumaş
şan artık renk de değiştirdi biçim de değil. Ama onu farklı şekilde dokuyup
değiştirdi. Yani öz dokusunu koruya- onu farklı şekilde tasarladığınızda
rak o kendi desenini koruyarak renk- öyle değişik şeyler çıkıyor ki. Mesela
lerini farklılaştırarak bir sürü renkte son yaptığımız Keşan defilesinde çok
dokutuyoruz keşanı biz. Dokuma tek- güzel tepkiler aldık ve biz bile çok
niği bozulmuycak deseni bozulmuy- beğendik. Dokuma tekniği aynı. Yine
cak renkleri değişebilir asıl rengi her geleneksel tezgâhlarda dokunuyor.
zaman korunacak yani o kırmızıdan Renklerinde kendinden konan mihrap
hiçbir zaman vazgeçilmeyecek onu da denilen çizgilere çubuk deniyor. On-
kullanıyoruz ama rengini değiştirmeyi lar da belki değişiklikler olabilir. Ama
ben şey olarak(gelenekten sapma) gör- yine geleneksel tezgâhlarda dokundu.
müyorum. Çünkü bu dokuma o keşa- Ben bunu gelenekselden sapma olarak
nın ya sonuçta o kırmızı şekli de farklı düşünmüyorum. Tam tersi olması ge-
rektiğini düşünüyorum. çünkü onun
farklı şekillerde kullanabiliyolar. Bu
işlerliğinin, sürdürebilirliğinin olması
el işi el işçiliğinin hiçbiri birbirinin
için yapmak zorundayız. Tek tip oldu-
aynı değil olmaz yani sonuçta onu da
ğu zaman çok fazla ilgi görmüyor, kit-
farklı farklı kullanabiliyolar. Farklı
le aynı oluyor. Farklı kitleye o zaman
renklerde de kullanılırsa bence keşa-
hitap etmiyor. Yani herkes görsün, be-
nın ufku genişler yani. (Lalin Kalan,
ğensin, alsın, tanısın, kullanılabilirliği
Giyim Üretimi Teknolojisi, Atölye Şefi,
sürekli olsun. Orada bir tek bir esnafla
Trabzon Olgunlaşma Enstitüsü).
bu iş sürüp sadece burada kalmasın
Olgunlaşma Enstitüleri “geleneğe
devam etsin. (Melek Özer, El sanatla-
bağlı” kalmanın el sanatlarının “işler-
rı Teknolojisi, Öğretmen, Trabzon Ol-
liğini” tehlikeye düşüreceği endişesini
gunlaşma Enstitüsü)
de taşımaktadırlar. Keşan dokumayı
Renk konusunda değişiklikler
geleneksel renkleri ve biçimiyle doku-
yapmak ve çağın beğenisinin yansıya-
mak o kumaşı hep aynı kitlenin kulla-
cağı en somut alanlardan biri olarak
nımına hapsetmek anlamına da gelir.
genel kabul görse de Enstitülü kadın-
Oysaki kitle değiştirebilmesi için Ke-
ların bazıları renk konusundaki ter-
şan kumaşta da birtakım değişiklik-
cihlerin de geleneksel yapıyı bozacağı-
lerin olması kaçınılmazdır. Trabzon
nı düşünmektedir. Olgunlaşma Ensti-

70 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2017, Yıl 29, Sayı 116

tülerinin “geleneksel yapıyı bozmama” sınırları sorulduğunda sıklıkla alınan


misyonunu okulun misyonu olduğu yanıtlar arasındadır. Geleneksel de-
için değil bireysel tercihi olduğu için senlerin “günümüze gelmeye layıksa”
sürdürdüğünü ifade eden öğretmenler arşivlenip kaldırıldığı taşınması zorsa
de bulunmaktadır: “aslını bozmadan modernize” ettikleri
Renkleri genelde öğrenciye yöne- de vurgulanan bir diğer konudur. Ol-
lik yapıyorum. Ama çok fazla uç renk- gunlaşma Enstitülerinin bu anlamda
ler seçtirmiyorum. Mesela diyelim ki “seçici” pozisyonları rahatlıkla gözlem-
Türk işinde soluk renkler hakimse lenebilir. Hangi desenin arşivleneceği,
orda çok canlı birbirine zıt renkler hangisinin nasıl modernize edileceği
kullandırmamaya çalışırım. Onu da konusunda kendilerini bir “otorite”
öğrenciye izah ederim. Öğrenci de ikna olarak gördükleri de belirtilebilir. Ol-
olur. Zaten çok uç renkler olduğu za- gunlaşma Enstitülerinin sınırlı sayı-
man o desen özelliğini tamamen kay- da personeli ve öğrencileriyle birlikte
bediyor. Çok fazla kaybetmesine izin Türkiye genelinde geleneksel el sanat-
vermem yani. Biraz gelenekselciyim larının modernize edilmesi konusunda
bu konuda. Yani ben aslında okulu- çığır açıcı ya da ülke genelindeki yapı-
muzun misyonu olarak değil de ya ben yı dönüştüren bir güç göstermeleri el-
kendimde kişisel bi şey. Ben başka bette beklenemez. Ancak Olgunlaşma
okulda olsaydım bi yerden sonra da Enstitülerinin özellikle yurtdışında
öyle olurdum gibi geliyor bana. (Meral Türkiye’yi temsil etme gücüne sahip
Tıkır, El Sanatları Teknolojisi, Öğret- olduğu ve ne kadar eleştirilirse eleş-
men, Trabzon Olgunlaşma Enstitüsü). tirilsin el sanatları konusunda sözüne
Ankara ve Trabzon Olgunlaşma ve deneyimine başvurulan bir kurum
Enstitülerinde geleneği modernize olduğu da göz ardı edilmemelidir. Do-
etmenin sınırları, kriterleri ya da bu layısıyla Olgunlaşma Enstitülerinde,
konuda izlenecek bir yol haritası yok- Enstitü öğretmenlerinin geleneksel
tur. Ancak kurumda geleneksel motif- motiflerin modernize edilmesi konu-
lerin modernize edilmesinin de “ilmî sundaki “bireysel tasarrufları” ve “yo-
usuller” ve “ehil kişiler”le birlikte ol- rumlayışları” aslında kurumun gele-
dukça bilimsel bir biçimde yapıldığını neğinden ve gücünden aldığı ilhamla
göstermeye yönelik bir kaygı, Enstitü birlikte daha geniş anlamlar kazan-
genelinde hâkimdir. Geleneği moder- maktadır.
nize etmek; yani geleneksel motifleri, Gelenek kelimesi Enstitülüler
desenleri, kıyafetleri, dokumaları, ör- için her atölyede farklı anlamlar ifade
tüleri bugüne taşımak için bugünün etse de geleneğin “geçmişte yapıldığı
beğenisine de uygun hâle getirmek teknikle yapmak,” “geçmişteki motif-
gereklidir. Ancak bunun da doğru bir leri/desenleri aynen ya da modernize
biçimde yapılması önemlidir. ederek kullanmak,” “geçmişte kulla-
Modernize etmede bir kriterin nılan alet ve araçlarla yapmak” gibi
olamayacağı bunun görsellikle ilgili anlamlar ifade ettiği belirlenmiştir.
bir beğeninin sonucunda karar verilen Olgunlaşma Enstitüleri için geleneğin
bir süreç olduğu Olgunlaşma Ensti- özellikle ulusal imaj yaratmada kulla-
tüleri tarafından modernize etmenin nıldığı bu nedenle gelenekten ziyade

http://www.millifolklor.com 71
Millî Folklor, 2017, Yıl 29, Sayı 116

geleneğin “gücünden ve büyüsünden” la eşdeğer gören bir yaklaşım geliştir-


yararlanarak söylemleştirdikleri ifade mişlerdir. Yapılış tekniğinin kuşaklar
edilebilir. Geleneği yaşayan dinamik arasında aktarımı el sanatları gelene-
bir kavram olarak görmektense tari- ğinin yaşatılması açısından oldukça
hin belirli dönemlerine hapseden Ens- önemlidir.
titü öğretmenleri geleneği keşfetmeyi, El sanatları konusunda geniş bir
aslını/orijinalini bulmayı kendi ensti- yelpazede çalışmalar yürüten Olgun-
tülerinin misyonlarından biri hâline laşma Enstitüleri, modernize ederek
geldiği görüşündedirler ve bununla ya da güncelleyerek el sanatlarını bu-
gurur duyarlar. günün insanlarının beğenisine sunar-
Geleneği bugünün gündelik ya- lar. Bu sayede el sanatlarını gelenek-
şamına sokabilmek için modernize et- sel vasfını taşıyan “otantik” ürünler
mek gerektiğini düşünen ve bunu mis- olmanın ötesine taşıyarak “işlevsel/
yonlarından biri olarak tanımlayan kullanılan” ürünler hâline getirirler.
Enstitülüler geleneği modernize etme Geleneksel el sanatlarının yaşamasını
konusunda muğlak ve sınırları belir- ve yaşatılmasını sağlayan bu durum,
lenememiş bir yaklaşıma sahiptirler. gelenek ve modernin karşıtlık içerisin-
Geleneği bir anlamda geleneksel el de değil birlikte düşünülmesi gerek-
sanatlarını modernize ederken günü- tiğini gösteren örneklerden yalnızca
müzdeki moda anlayışlarının ve este- biridir.
tik beğenisini öne çıkarmaktadırlar.
Eğitimsiz, usta-çırak ilişkisi içerisinde NOTLAR
1 Olgunlaşma Enstitülerine ilişkin ayrıntı-
öğrenilmiş ve zaman zaman ötelenmiş lı bilgi için bkz. Gürçayır, Selcan. Resmî
gelenekleri sanatsal bir hâle getir- Eğitim Süreçlerinde Gelenek Aktarımı ve
mektedirler. Modernize etmek her el Kadın: Ankara ve Trabzon Olgunlaşma Ens-
titüsü Örneği. Ankara Üniversitesi. Sosyal
sanatı için farklı anlamlara sahip olsa
Bilimler Enstitüsü. 2013.
da eski dönemlerden kalan desenle- 2 Baykurt’un makalesini yazdığı 1955 yılın-
rin hatlarını keskinleştirmek, görece dan 15 yıl geriye gidildiğine 1940’lı yıllara
standardize hâle getirmek, simetriyi ulaşılır ki Türkiye’deki ilk Olgunlaşma Ens-
titüsü olan Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü
ön plana çıkarmak, geçmişteki yoğun de 1945 yılında kurulmuştur.
desen kompozisyonlarına karşın daha
sade kompozisyonları tercih etmek bi- KAYNAKÇA
Akşit, Elif Ekin. Kızların Sessizliği Kız Enstitü-
çiminde bir gelenek modernizasyonu lerinin Uzun Tarihi. İstanbul: İletişim Ya-
tercihi görülmektedir. yınları, 2005.
Stilize etme ve gelenekten sapma/ Baykurt, Şerif. “Türk Elişlemeleri Hakkında
geleneğin bozulması Olgunlaşma Ens- Notlar.” Türk Folkloru Araştırmaları. (4) 73,
1955: 1153-1154.
titülerinin hassas olduğu konuların Gürçayır, Selcan. Resmî Eğitim Süreçlerinde Ge-
başında gelmektedir. Desen karak- lenek Aktarımı ve Kadın: Ankara ve Trabzon
teristiğini bozan, yüzyıl özelliklerini Olgunlaşma Enstitüsü Örneği. Ankara Üni-
versitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013.
desen, motif, renk bakımından alaşağı Shiner, Larry. Sanatın İcadı Bir Kültür Tarihi.
eden bütün stilizasyonlar Olgunlaş- (Çev. İsmail Türkmen). İstanbul: Ayrıntı Ya-
ma Enstitüleri tarafından kabul edil- yınları, 2010.
memektedir. Bu nedenle el sanatının
tekniğini korumayı geleneği korumak-

72 http://www.millifolklor.com

You might also like