Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 29

ÇEKO ÖZET DERS NOTLARI

Ünite 1

Çalışma ekonomisi: emek piyasasının işleyişi ve bu piyasada ortaya çıkan sorunlarla uğraşan bir

disiplin dalıdır.

Çalışma ekonomisini diğer alanlardan ayıran temel özelliği : ilgi alanının insan emeği ve bu emeğin

alınıp satıldığı emek piyasası olmasıdır.

Emek piyasaları : emek arz ve talebin karşılaştığı , emeğin fiyatı olan ücret ve çalışma koşullarının

belirlendiği piyasalardır.

Emek piyasasının ekonomik rolü :


 Özellikle iş arayan işgücüne vasıflarına uygun iş bulabilme,

 İşverenlere ise üretimde kullanacakları , ihtiyaç duydukları vasıfta işgücünü seçebilme olanığını

sağlamasıdır.

Emek piyasalarının başlıca fonksiyonu : emek arz ve talebinin dengelenmesi ve eşitlenmesidir.

Firmaların faaliyet gösterdikleri 3 piyasa vardır.


 Emek piyasası : gerekli bilgilerin sağlanmasında önem taşır

 Sermaye piyasası: gerekli bilgilerin sağlanmasında önem taşır

 Ürün piyasası : elde edilen ürünün satılmasında önem taşır

Emek piyasasını diğer piyasalardan ayıran özellikleri :

1) Kişisel bir ifadeyi etmesidir

2) İşveren ve işçiler eksik bilgiye sahiptir

3) Arz edilen emek heterojendir

4) Tek bir emek piyasası yoktur

5) Emek piyasalarında grup ilişkilerini etkileyen birçok faktör vardır. Sendikaların davranışlarını

belirleyen sosyal, siyasal , ideolojik etkenler,mal piyasalarındaki firmaların davranışlarını etkileyen

faktörlerden farklıdır.

6) Emek piyasasında işçinin pazarlık gücü azdır.

Çalışma ekonomisinin temel kavramları :

1) Çalışma çağındaki nüfus : 15-64 yaş arasıdır.

2) Aktif nüfus: çalışma çağında olan kurumsallaşmamış nüfustan oluşur

3) Kurumsallaşmamış nüfus : okul ,yurt ,otel , çocuk yuvası, huzur evi, özel nitelikli hastane,

hapishane, kışla ve ordu evi gibi yerlerde ikamet edenler ile yabancı uyruklular dışında kalan

nüfustur.

Aktif nüfus = işgücü + işgücüne dahil olmayanlar

4) İş gücü : bir ülkedeki emek arzını insan sayısı yönünden ifade eder. / bir ülkedeki nüfusun

üretici durumunda bulunan yani ekonomik faaliyete katılan kısmıdır.

5) Cesareti kırılmış işçi : işsiz kalan ve çalışmak istediği halde iş bulanmadığından iş aramaktan
vazgeçmiş kişilere denir .

İşgücü = istihdam edilenler + işsizler

Devlet istatistik enstitüsüne (die) göre iş gücüne dahil olmayanlar

I. İş arayıp son 3 ayda iş arama kanallarını kullanmayanlar

II. İş aramayıp işbaşı yapmaya hazır olanlar

i) Birincil işgücü : emek piyasasında tam ve sürekli çalışanları kapsar. Örn : aile reisi

ii) İkincil işgücü : bir işe bağımlıklıkları esas sorumlulukları olarak görülmeyenler örn : evli kadınlar,

okul çağındaki çocuklar , gençler

6) İstihdam :

a) Geniş anlamda : üretim faktörlerinin üretim sürecinde kullanılmasıdır.

b) Dar anlamda : emek faktörünün üretim sürecinde bir girdi olarak kullanılmasıdır .

Die göre istihdam edilenler

1. iş başında olanlar

2. iş başında olmayanlar

istihdam edilenler

istihdam oranı = _____________________ x 100

aktif nüfus

7) işsizlik : kişilerin çalışma istek ve yeteneklerinin olduğu halde piyasa ücret haddinden iş

bulamama durumudur.

8) Eksik istihdam : iş gücünün gereği gibi değerlendirilmemesinden kaynaklanır .

Eksik istihdamın boyutları :

I. Kişi, işin gerektiğinden daha fazla formel eğitime sahiptir.

II. Kişi , formel eğitimi dışındaki bir alanda gönülsüz çalışır.

III. Kişi , işin gerektirdiğinden daha fazla iş deneyimine ve niteliğe sahiptir .

IV. Kişi , gönülsüz olarak yarı zamanlı, geçici veya kesintili istihdamdadır

V. Kişi bir önceki işinden %20 veya daha az kazanmaktadır. –yeni işe başlayanlar aynı kişilerden

%20 daha az maaş alırlar-

Görülebilir eksik istihdam : istatiksel bir kavramdır

Görülemeyen eksik istihdam : analitik bir kavramdır .

Zamana dayalı eksik istihdam : çalışma süresinin yetersizliği nedeniyle ilave bir iş arayan ve bu işte

çalışmaya müsait olanların durumudur

Zamana dayalı eksik istihdamda 3 kriter vardır

1. ilave çalışmaya istekli olma

2. ilave çalışmaya müsait olma

3. ilave çalışma süresinden az çalışma


yetersiz istihdam : görülemeyen eksik istihdamdan daha geniş bir alanı kapsar .

a) niteliğe dayalı yetersiz istihdam : işçinin kapasitesinin tam olarak kullanılmamasıdır

b) gelire dayalı yetersiz istihdam : elde edilen gelirin çok düşük olmasıdır

c) aşırı çalışmaya dayalı eksik istihdam : -aşırı istihdam- kişilerin gelirlerinin azalmasına rağmen

referans döneminkinden daha az sürelerde çalışmak istemeleridir .

Yetersiz istihdamın nedenleri :

1. mesleki niteliklerinin yetersiz yada yanlış kullanılması

2. mevcut işlerdeki gelirin yetersizliği

3. aşırı çalışma süreleri

4. işin yapılmasında gerekli alet ekipman ve eğitimin yetersizliği

5. sosyal hizmetlerin yetersizliği

9) iş gücüne katılma oranı (iktisadi faaliyet oranı)

işgücü

iktisadi faaliyet oranı = _______________ x 100

aktif nüfus

işgücüne katılma oranını etkileyen faktörler

a) ücret oranı

b) emek piyasasının koşulları

c) eğitim düzeyi

d) kentleşme

e) kadınların çalışmasına yönelik sosyal tutumlar

f) teknolojik yenilikler

g) demografik faktörler

 işgücüne katılma oranını etkileyen faktörler, bireysel emek arzını etkileyen faktörlerle aynıdır

10) bağımlılık oranı : çalışma çağındaki kişilere bağımlı olan nüfusun ölçüsüdür.

Çalışma çağın dışındaki nüfus

Bağımlılık oranı : ________________________________ x 100

Çalışma çağındaki nüfus

i. çocuk bağımlılık oranı :


15 yaşın altındaki nüfus

Çocuk bağımlılık oranı = ______________________ x 100

Çalışma çağındaki nüfus

ii. yaşlılık bağımlılık oranı :

64 yaşın üstündeki nüfus

Yaşlılık bağımlılık oranı = ______________________ x 100

Çalışma çağındaki nüfus

11) emek verimliliği :

a) verimlilik : üretim sürecine katılan üretim faktörleri ile elde edilen üretim arasındaki ilişkiyi

gösterir

b) toplam verimlilik : üretim miktarının üretimde kullanılan toplam miktarına oranıdır.

c) Kısmi verimlilik : üretim miktarının üretim faktörlerinden sadece birine oranıdır.

d) Emek verimliliği : belirli bir dönemde bir firmanın , iş kolunun veya ülkenin ürettiği toplam reel

üretim miktarının bu üretimin elde edilmesi için kullanılan toplam emek- saat miktarına oranıdır.

Toplam ürün

Emek verimliliği = __________________ x 100

Çalışılan süre

Emek verimliliğini belirleyen unsurlar :

1. sağlık ve beslenme koşulları

2. birim emek başına düşen sermaye malı

3. teknolojik gelişmeler

4. emek hareketliliği

5. uzmanlaşma

6. toplumdaki verimlilik kültürü

7. kamu politikaları

8. ama en önemlisi : emeğin kalitesidir

Ünite 2

Neo-klasik yaklaşım (boş zaman teorisi)


2 seçenek vardır : çalışma ve boş zaman

Tercihler : bir malın diğer mal ve hizmetlere göre arzu edilebilirliği hakkındaki kişilerin psikolojik

hisleri ve sezgileridir. Tercihler subjektiftir. Kişilerin etnik yapısı,sosyo ekonomik sınıfı, mesleği ve

kişiliği ile ilgili faktörlerden etkilenir.

Farksızlık eğrisi : üzerindeki her noktada farklı gelir ve boş zaman kombinasyonları ile aynı fayda

düzeyini gösterir.

Farksızlık ergilerinin özellikleri

1) Üzerindeki her nokta aynı tatmin düzeyini gösterir.

2) Negatif eğimlidir.çünkü bireylerin daha fazla çalışmaları durumunda boş zamanları azalır

3) Orjine yaklaştıkça boş zaman miktarı azalır

4) Konveks (dış bükey ) eğrilerdir. Çünkü miktarı azalan boş zamanın değeri artar.

5) Orjinden uzaklaştıkça daha yüksek fayda düzeyini gösterirler.

6) Eğriler birbirleriyle kesişmezler.

Bütçe kısıtı : kişinin piyasada kazanabileceği ücret oranı ve üsret dışı gelirleri veri iken bireylerin

elde edebileceği bütün gelir ve çalışma süresi kombinasyonlarını gösteren eğridir.

Bütçe kısıtının özellikleri :

1) Negatif eğimlidir. Boş zaman miktarı arttıkça gelir azalır

2) Eğrinin eğimi ücret oranına eşittir.

3) Ücret ve ücret dışı gelirlerdeki değişme bütçe kısıtı ile gösterilebilir.

Çalışma kararı dengesi

Ücret oranındaki değişmeler

1. gelir etkisi : ücret sabitken gelir değişimine bağlı olarak çalışma süresinin nasıl değişeceğini

gösterir. Ücret oranı yükseldiğinde bireyin daha fazla boş zaman satın alarak çalıştığı süreyi

azaltmasıdır.

2. ikame etkisi: gelir sabitken ücret değişimine bağlı olarak çalışma süresinin nasıl değişeceğini

gösteren etkidir. Ücret oranı yükseldikçe zamanı boş olarak geçirmenin maliyeti artar, bu durum

bireyi daha fazla çalışmaya yöneltir. Bu etkiye ikame etkisi denir.


Bireysel emek arz eğrisi : çeşitli ücret düzeylerinde bireyin çalışmak istediği süreleri gösteren

eğridir.

Geriye kıvrımlı bireysel emek arz eğrisi : düşük ücret düzeylerinde ikame etkisi nedeniyle pozitif,

yüksek ücret düzeylerinde ise gelir etkisi nedeniyle negatif eğimli arz eğrisidir.

Piyasa emek arz eğrisi : enek piyasasında çeşitli ücret düzeyleri ile çalışma süreleri arasındaki

ilişkiyi gösteren eğridir.

Piyasa emek arz eğrisi hakkında kısa bilgiler:

1) piyasa emek arz eğrisi , bireysel emek arz eğrisinin toplamından oluşur

2) pozitif eğimlidir

3) piyasanın genelinde ikame etkisi baskın olduğu için piyasa emek arz eğrisi pozitif eğimlidir

4) ücretler arttıkça çalışmak istenen ücrette artar, azaldıkça ise azalır

5) ücret oranı yükseldikçe daha çok insan gelir etkisi altına girebileceğinden eğrinin artış hızı

yavaşlar yani eğri dikleşmeye başlar

emek arz eğrisi çizilirken çalışma koşulları yerine ücret oranları kullanılır bunun 3 nedeni vardır

1) ücretler ölçülebilir iken , mesleğin diğer özellikleri ölçülemez

2) birçok kişi emek arz kararı alırken ücret oranlarına bakar

3) ücret oranı daha esnektir. Yani çalışma koşulları yavaş değişirken, ücret oranı aydan aya değişir

emek arzını etkileyen ücret dışı unsurlar

1) diğer ücret oranları : alternatif meslekteki ücretteki artış emek arzını azaltır sola kaydırır

2) ücret dışı gelir : artış emek arzını azalatır

3) bireylerin boş zamanı tercih etmeleri : artması emek arzını azaltır

4) işlerin ücret dışı yönleri : çalışma koşullarının iyileştirildiği işlerde emek arzı artar

5) işçi sayısının azalması

i) doğum oranlarının ölüm oranlarından fazla olması : emek arzı artar

ii) emek göçü : göç gelişi emek arzını arttırır

Ünite 3

Emek piyasasının en önemli özelliği : emek talebinin türetilmiş bir talep olmasıdır. Yani işverenlerin

mal ve hizmet üretmek için emek talep etmeleridir.

KISA DÖNEM EMEK TALEBİ

1) Kısa dönem : firmanın üretim faktörlerinden bazılarının arttırılabildiği ancak sermaye miktarı ve

üretim kapatisenin değiştiremediği zaman dilimidir.

2) Uzun dönem : firmanın bütün üretim faktörlerini değiştirebildiği, yani makine satın alıp bina inşa

edebildiği zaman dilimidir.

Üretim fonksiyonu : veri faktör miktarı ve teknoloji düzeyinde üretilebilecek çıktı miktarını gösteren

matematiksel bir eşitliktir .

Q=f(K,L) Q= üretim miktarı K= sermaye miktarı L= emek miktarı

1. marjinal karar alma kuralı


talep teorisinin varsayımları

a) firmalar kar maksimizasyoncudur.

b) Firmalar üretim için sadece emek ve sermaye kullanırlar

c) Firmaların bulunduğu ürün ve emek piyasaları tam rekabetçidir yani ürün fiyatı ve ücretler

veridir.

d) Emek maliyeti ücretten oluşur.

e) İşgücü tamamen homojendir.

Emeğin marjinal ürünü (MPL): sermaye sabitken emek girdisinin bir birim arttırılması sonucunda

toplam üründe meydana gelen değişikliktir.

Emeğin marjinal ürün geliri (MRPL): son işe alınan işçinin toplam üründe sağladığı artışın parasal

karşılığıdır.

MRPL= MPL x MR

Azalan verimler kanunu : üretim faktörlerinden biri sabitken diğer faktörün miktarı arttığıldığınfa

toplam üründeki artış bir noktadan sonra azalmasıdır.

2. kısa dönemde denge istihdam düzeyinin belirlenmesi :

denge istihdam kuralı -> W= MRPL

W= MPL x MR

*-*Denge istihdam seviyesi nominal ücretin marjinal ürün gelirine eşit veya reel ücretin emeğin

marjinal ürününe eşit olduğu noktada oluşur.

3. firmanın kısa dönem emek talep eğrisi

kısa dönem emek talep eğrisi : sermaye ve diğer bütün faktörler sabitken ücret oranı ile firmanın

emek talep miktarı arasındaki ilişkiyi gösteren eğridir.

Marjinal ürün geliri eğrisinin negatif eğimli kısmı aynı zamanda bir firmanın kısa dönem emek talep

eğrisidir. Çünkü MRPL eğrisi hangi ücret düzeyinde kaç kişi çalıştığını belirler.

MRPL = kısa dönem emek talep eğrisi

4. piyasa emek talep eğrisi : bireysel firmaların emek talep eğrilerinin yatay toplamıdır. Negatif

eğrilerdir. Yani ücret yüksedikçe istihdam azalır.

UZUN DÖNEM EMEK TALEBİ

Üretimi gerçekleştirmek için ne kadar emek ve sermaye kullanacağını 2 faktör etkiler :

a) sermeye/emek kombinasyonlarına teknolojinin getirdiği sınırlar(eş ürün eğrileri )

b) üretim faktörlerinin nisbi fiyatları(eş maliyet doğruları )

1) faktörler arası ikame : eş ürün eğrileri

eş ürün eğrisi : bir firmanın belirli bir miktarda üretimi sağlayabilmesi için kullanabileceği çeşitli

emek ve sermaye kombinasyonlarını gösteren eğridir.

Eş ürün eğrilerinin özellikleri :

a. negatif eğimlidir. Faktörlerden birinin istihdamı azaldığında aynı üretim düzeyini koruyabilmek

için diğerinin kullanımı arttırılmalıdır.

b. Orjinden bakıldığında dış bukeydir. Bunun nedeni : azalan marjinal ikame oranıdır.
c. Orjinden uzaklaştıkça daha yüksek üretim düzeyini gösterir. Çünkü kullanılan emek ve sermaye

miktarı artar.

d. Birbirlerini kesmezler.

Marjinal teknik ikame oranı : üretim miktarı sabitken sermayenin emek yerine kullanabileceği

orandır.

*.*düzgün kavisli eş ürün eğrileri faktörler arası ikamenin olduğunu L şeklinde ise ikamenin

olmadığını gösterir.

2) Faktör fiyatları : eş maliyet doğruları

Eş maliyet doğrusu : sermayenin maliyeti ve ücret oranı veri iken bir firmanın belirli bir miktardaki

parasıyla (üretim bütçesi) satın alabileceği farklı emek ve sermaye kombinasyonlarını gösteren

eğridir.

Eş maliyet doğrusunun özellikleri :

a) Negatif eğimlidirler

b) Eğimi sabittir ve faktör fiyatlarının birbirine oranına eşittir. (w/r)(w= işgücünün ücreti r:

sermayenin kira bedeli )

c) Üretim bütçesindeki değişiklikler eş maliyet doğrusu ile gösterilir.

d) Orjinden uzaklaştıkça daha yüksek toplam harcama düzeyini gösterir.

e) Faktör fiyatlarındaki değişiklik eş maliyet doğrusu ile gösterilir.

*-* maliyetlerin artması eş maliyet doğrusunu sağa kaydırır azalması ise sola kaydırır

*-* sermayenin fiyatındaki azalış eş maliyet doğrusunu sağa kaydırır artışı ise doğruyu sola

kaydırır.

3) Uzun dönemde istihdam düzeyinin belirlenmesi : eşürün eğrisinin orjine en yakın eş maliyet

doğrusu ile teğet olduğu noktada denge faktör kullanım miktarını belirler (X noktası )

4) Uzun döenmde ücret değişimi

a) Ölçek etkisi : üretim artışı veya azalışı sonucu firmanın optimal üretim düzeyinin değişmesine

bağlı olarak emek talebinde meydana gelen değişmedir.

b) İkame etkisi : ücret oranındaki değişmeye bağlı olarak sermayenin emek yerine kullanılması

nedeniyle emek talebinde meydana gelen değişikliktir.

KISA VE UZUN DÖNEM TALEP EĞRİLERİ

Uzun dönem talep eğrisi : hem emek hemde sermaye değişken iken ücret oranı ile firmanın

istihdam düzeyi arasındaki ilişkiyi gösteren eğridir.

Emek talebini etkileyen ücret dışı unsurlar

a) Ürün talebindeki değişmeler: ürün talebinin artması emek talep eğrisini sağa kaydırır

b) Verimlilik değişmesi : verimliliğin artması eğriyi sağa kaydırır

c) İşveren sayısı : işverenin artması eğriyi sağa kaydırır

d) Diğer üretim faktörlerinin fiyatları : emek ve sermaye ikame iken sağa kayar tamamlayıcı iken

sola kayar

Ünite 4
Emek talebinin ücret esnekliği : istihdamın ücret değişmelerine ne ölçüde duyarlı olduğunun

göstergesidir.

Talep edilen emek miktarındaki oransal değişim

Ed=____________________________________________

Ücret oranındaki oransal değişim

____________

( L1 + L2 )/2

Ed=____________________

____________

(W1 + W2 )/2

EMEK TALEP ESNEKLİK TÜRLERİ


1) Ed =0  tam inelastik talep : ücret oranındaki artış emek talebini hiç etkilemiyorsa emek talebi 0

dır
2) Ed =1 birim esnek talep : emek talebindeki yüzde değişim ücretteki yüzde değişime eşittir.

Emek talep eğrisi hiperbol şeklindedir.


3) Ed = 8  tam esnek talep : eğer firma cari ücret düzeyinde bütün işçileri istihdam etmeye istekli

fakat bu ücretin üzerinde hiçbir işçi istihdam etmeyecekse tam esnek söz konusudur
4) 0< Ed< 1  esnek olmayan talep : ücret oranındaki yükselme veya düşüşler istihdamda oransal

olarak daha düşük değişmelere neden olur.


5) 1< Ed <8  esnek talep : emek talebindeki yüzde değişim ücret oranındaki yüzde değişimden

büyüktür.

Bir talep eğrisi üzerinde farklı esneklik değerleri

Doğrusal bir emek talep eğrisinin özelliği : eğri boyunca her noktada ücretlerdeki bir birim

değişmenin istihdam da aynı miktar değişmeye neden olmasıdır.

Toplam ücret ödemesi : firmaların veri ücret düzeyinde işgücü için yaptıkları toplam ödemeleri

gösterir. Ücret oranı ile işçi sayısı çarpılarak bulunur.

TÜÖ = W x L

Şekli ise : talep eğrisi üzerinde seçilen herhangi bir noktanın altında kalır.

Ücret yükselmesi durumunda işverenin işçilerine yaptığı toplam ödemelerini arttırıp azaltması emek

talebinin ücret esnekliğine bağlıdır.


Genelleme 1  emek talebi esnekse : ücret oranındaki bir değişiklik toplam ücret ödemesinin ters
yönde hareketine neden olur ( W  TÜÖ )

Genelleme 2  emek talebi esnek değilse : ücret oranındaki bir değişiklik toplam ücret ödemesinin

aynı yönde değişmesine neden olur ( W  TÜÖ )

Emek talebinin çapraz ücret esnekliği : emek talebinin diğer üretim faktörlerinin fiyatlarındaki

değişmelere ne ölçüde duyarlı olduğunu gösterir.

% LJ

Ej.k=______________________

% Wk

Çapraz ücret esnekliği pozitif ise : ikame edicilik ilişkisi vardır

Çapraz ücret esnekliği negatif ise : tamamlayıcılık ilişkisi vardır

Emek talep esnekliğini etkileyen unsurlar :

Emek talebinin esnekliğini belirleyen faktörler alfred Marshall ve john R. Hicks tarafından

özetlenmiştir.

Marshall – Hicks türetilmiş talep kanunları :

1) Ürün talep esnekliği :

- ürün talebinin fiyat esnekliği ne kadar yüksekse emek talebi de o ölçüde esnektir.

- Nihai ürün talebinin fiyat esnekliği yüksekse, fiyat artışının yol açacağı satış ve üretim azalışı

büyük olur.

- Ürün talebi esnek değil ise , ücret artışı nedeniyle maliyetlerde oluşan artış fiyat yoluyla tüketiciye

yansıtılabilir.

Ürün talebiyle tğretilmiş talep kanunun 2 özelliği vardır.

a) Diğer şeyler sabitken firmanın faaliyet gösterdiği ürün piyasası ne kadar rekabetçi ise, o firmanın

emek talep eğrisi o ölçüde esnektir

b) Piyasanın tümü için emek talep eğrisi tek bir firmanın emek talep eğrisine göre daha az esnektir.

(daha dik )

2) Emek maliyetinin toplam maliyet içindeki payı

- toplam maliyet içinde emek maliyetinin payı ne kadar fazla ise emek talebi o kadar esnektir.

- Emek maliyetinin toplam maliyet içindeki payının düşük olması, emek talebini ücret artışlarına

karşı duyarsız hale getirir ve işçilere avantaj sağlar. Bu özelliğe önemsiz olmanın önemi adı verilir.

3) Diğer üretim faktörlerinin ikame edilebilirliği


-üretimde emeği diğer faktörlerle ikame edebilmek ne kadar kolaysa emek talebi o kadar esnektir

4) Diğer üretim faktörlerinin arz esnekliği

- Diğer üretim faktörlerinin arz esnekliği ne kadar büyükse emek talebi o kadar esnektir.

Ünite 5

REKABETÇİ PİYASALARDA EMEK PİYASASI DENGESİ


1) Tam rekabet piyasasında tek ücret kanunu 

Tam rekabetçi emek piyasası : işlerin ve işgücünün homojen ve çok sayıda olduğu şeffaflık ve emek

hareketlilğinin tam olduğu sendikaların olmadığı bir emek piyasasıdır. Gerçek hayatta tüm

özellikleri ile gözlenebilen piyasa değildir.

Tam rekabetçi emek piyasasının varsayımları

1. firmalar karlarını, işçiler ise faydalarını azamileştirmeye çalışırlar.

2. piyasa şeffaftır. Firmalra ve işçiler piyasadaki işler ve ücretler hakkında tam bilgiye sahiptir.

3. piyasada homojenite vardır. İşçiler beceri ve verimlilik bakımından, işler ise ücret dışı gelirler ve

çalışma şartları bakımından homojendir.

4. çok sayıda işçi ve işveren vardır. Sendika yoktur.

5. bütün işler içilerin rekabetine açıktır. Mobilite (emek hareketliliği ) maliyetsizdir.

Denge ücreti : emek arz ve talebini eşitleyen ücrettir. Bu ücret düzeyine razı olup çalışmak isteyen

herkes işveren tarafından talep edileceği için piyasada işsizlik olmaz. İşsizliğin olmadığı bu ücret

düzeyine piyasayı temizleyen ücret de denir.

*-*Denge altındaki ücret talep fazlasını oluşturur.

2) Tam rekabetçi alt piyasalarda dengeleme

Tek ücret kanunu : tam rekabet piyasalarında kısa dönemde denge ücretinden sapmalar olsa bile ,

uzun dönemde arz ve talep güçleri piyasayı tekrar denge ücretine getirecektir

3) Piyasa dengesinde değişmeler

İş piyasalarının başlıca görevi işgücünün etkin dağılımını sağlamaktır

a) Talep fazlası : emek arz veya talep eğrilerindeki kaymaya bağlı olarak veri ücret düzeyinde emek

talep miktarının emek arz miktarından fazla olmasıdır.

i. Emek arzı sabitken emek talebinin artması : talep fazlası oluşur , yüksek ücret ve yüksek

istihdam vardır.

ii. Emek talebi sabitken emek arzının azalması : talep fazlası oluşur , yüksek ücret ve düşük

istihdam vardır.

b) arz fazlası : veri ücret düzeyinde emek arz miktarının emek talep miktarından fazla olmasıdır .

i. emek talebi sabitken emek arzının artması : arz fazlası oluşur,düşük ücret ve yüksek istihdam

vardır.

ii. Emek arzı sabitken emek talebinin azalması: arz fazlası oluşur , düşük ücret ve düşük istihdam

vardır.
4) ücret rijitliği (katılığı ) : parasal ücretlerin sendikalar, toplu sözleşme düzeni veya işverenden

kaynaklanan sebeplerle azalamamasıdır.

Ücret azalma yönünde yapışkan iken , piyasada arz fazlası oluştuğunda bozulan dengeye yeniden

ulaşılması 2 unsura bağlıdır:

a. nisbi ücretler

b. faktör hareketliliği

5) tam rekabetçi bir firma için ücret ve istihdam düzeylerinin belirlenmesi

*-*emek talebi de marjinal ürün geliri(MRP) ve aynı zamanda marjinal ürün değerine (VMP)eşittir.

Marjinal ürün değeri (VMP) : ilave işçinin istihdam edilmesi ile para birimi cinsinden toplumun

sağladığı ekstra üretimi gösterir.

VMP =Son birim işçinin verimliliği x ürün fiyatı

Marjinal ürün geliri (MRP) : ilave işçinin istihdamı ile firmanın para cinsinden sağladığı ekstra

üretimi gösterir.

MRP= son işçinin verimliliği x firmanın marjinal geliri

*-* firmanın kaç kişi çalıştıracağı emek arz ve emek talebinin kesiştiği noktada belirlenir.

TEKELCİ BİR FİRMA İÇİN PİYASA DENGESİ 

*-*Emek piyasasında tam rekabetçi, ürün piyasasında tekel olan bir firmanın emek arz eğrisi tam

rekabetçi firmanın emek arz eğrisi ile aynıdır. Ancak emek talep eğrisi tam rekabetçi firmanın talep

eğrisinin daha solunda ve daha diktir.

*-*Bu farklılığın nedeni : tam rekabetçi bir firmada marjinal gelir malın fiyatına eşitken tekelcide

marjinal gelir fiyattan düşüktür. Tekelcilerde tek firma olduğu için bu firmanın ürününe olan talep

eğrisi aynı zamanda talep eğrisidir.


*-*Marjinal gelir fiyata eşit olamazzz… 

*-*Eğrinin daha dik olması ise : ücret değişmelerine karşı tekelcinin tamdan daha duyarlı olduğunu

gösterir

*-* Tamlara göre daha az sayıda işçi çalıştırılır.


OLİGOPOLCÜ BİR FİRMA İÇİN PİYASA DENGESİ 

1)Endüstrideki üretimin büyük bir kısmının az sayıda firma tarafından yapıldığı bir piyasa türüdür.

2)Gerçek hayatta sık rastalanılan bir piyasa türüdür.

3)Firmaların üretim,satış, yatırım ve reklam planlarında karşılıklı bağımlılık vardır.

4)Firmalardan birisinin atacağı adımlar diğer firmaların misilleme yapmalarına neden olur.

5)Firmanın emek arz eğrisi belirli bir istihdam düzeyine kadar yatay eksene paralel daha sonra

pozitif eğimlidir.

6)Arz eğrisinin pozitif kısmının enekliği firmaların rakiplerinden eleman transfer etme çabalarına,
rakip firmaların işgücünü korumak veya istihdam düzeyini yükseltmek için ücreti ne kadar

yükselteceğine bağlıdır.

Ünite 6

Sefalet ücretleri yada daha çok düşük ücretler:

1) Toplumda sosyal barışı tehlikeye sokar.

2) Huzursuzluk yaratır

3) İşçiyi olumsuz etkiler

4) Verimlilik ve ekonominin gelişme hızı düşer.

5) Tüketicisi olmayan malların üretimi ekonomik bunalım yaratır.

Verimliliğin üzerine çıkmış ücretler :

1) İşsizlik yaratır.

2) Tam istihdama ulaşılan ülkelerde ekonomik istikrarı tehlikeye sokar

3) Enflasyona yol açar

4) Sürekli bir gelişmenin olanaklarını kısar

5) Sosyal adaletsizliklere neden olur.

Ücret : ekonomik anlamı ile mal ve hizmet üretiminde harcanan insan emeğinin karşılığı yani

emeğin fiyatıdır.

Ücret haddi : (oranı )belirli bir üretim yada zaman birimi başına emeğe ödenen ücrettir. İşçilik

maliyetinin hesaplanmasında işveren için önemlidir.

Ücret geliri : iş süresi ile ücret haddinin çarpımıdır. Ancak bu gelire prim ikramiye fazla çalışma

ücreti gibi ücret ekleride dahildir.

Brüt ücret : işveren tarafından işçiye ödenen ücrettir. Yani işçi için işletmenin kasasından çıkan

ücrettir. İşverenler için önemli olan brüt ücrettir.

Net ücret : işletme tarafından belirli bir dönem için ödenen ücret gelirlerinden vergi ve sosyl sigorta

primleri gibi kesintiler yapıldıktan sonra işçinin eline geçen ücrettir. Yani işçinin cebine giren

paradır.

Parasal (nominal ) ücret : işçinin eline geçen parasal değerdir. İşveren açısından önemli olan bir

ücrettir.

Gerçek (reel ) ücret : ücretin satın alma gücüdür. Belli bir dönemdeki reel ücret o dönemdeki

parasal ücretin tüketici fiyat indeksine bölünmesiyle bulunur.

Asgari ücret : bir yandan işçiye sosyal bakımdan uygun asgari bir yaşam düzeyi sağlamaya elverişli

olan diğer yandan işverenleri daha düşük ücret ödemekten alıkoyan zorunlu niteliği olan bir

ücrettir.

ÜCRET TEORİLERİ

I. KLASİK ÜCRET TEORİLERİ(19, YY ÜCRET TEORİLERİ)

1) Doğal Ücret Teorisi

2) Ücret fonu teorisi


3) Artık değer teorisi

II. MODERN ÜCRET TEORİLERİ (20, YY ÜCRET TEORİLERİ)

1) Marjinal verimlilik teorisi

2) Pazarlık teorisi

3) Satın alma gücü teorisi

4) Etkin ücret teorileri

I. KLASİK ÜCRET TEORİLERİ (19, YY ÜCRET TEORİLERİ)

1) Doğal ücret teorisi: cantilion, turgot ve smith tarafından ortaya konup Ricardo tarafından

geliştirilmiştir. Bu teoriye göre ücret: bir işçinin yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan tüketim

mallarını sağlamaya yeten ve işçiye emeğinin karşılığı olarak verilen para ve maldır. Doğal ücret

teorisinde genel ücret düzeyini belirleyen temel düşünce malthusun nüfus teorisidir. Buna göre kısa

dönemde piyasa ücrete geçici olarak doğal ücret düzeyinin altında ya da üstünde olabilir. Ancak

uzun dönemde piyasa ücreti ve doğal ücret aynı noktada buluşur.

Doğal ücret teorisine yöneltilen eleştiriler

1) Teori maltushun nüfus teorisine dayandırılmıştır. Oysa ki gıda maddelerindeki artışın nüfus artış

hızının gerisinde olduğunu ileri süren malthusun teorisi gerçekleşmemiştir.

2) Teori evlenme ve doğumların gelirle orantılı olarak artıp azalacağını ön görmüştür. Ancak refah

düzeyi arttıkça doğum oranları azalmıştır.

3) 20. yy da batı ekonomilerindeki nüfus artışıyla ortaya çıkan gerçek ücret artışlarını

açıklayamamıştır.

2) ücret fonu teorisi: j.s. mill tarafından ortaya atılmıştır. Buna göre ücret düzeyini iş gücü hacmi

ile ücretlendirilmesine ayrılan ve değişmeyen fon arasındaki ilişki belirler.

Ücretlerin ödenmesine ayrılan fon

Ücret düzeyi= _______________________________________

İşçi sayısı

W=F/N

Bu teoriye yöneltilen eleştiriler:

a) Belirli bir zaman da ücretleri ödemek için mevcut para miktarı ve iş gücü hacmi sabit kabul

edilemez.

b) Ücret fonu ve iş gücü hacmi belli sınırlar içinde esnektir.

3) artık değer teorisi: karl marx tarafından ortaya atılmıştır. Buna göre işçi iş veren tarafından

sömürülür. Ve ürettiği değerin karşılığı olan ücret kendisine tam olarak verilmez. Bir kısmına el

konulur.
Artık değer = emeğin yeniden üretimi için gerekli olan değer ile emeğin yarattığı toplam değer

arasındaki farktır.

Emeğin kullanım değeri = emeğin fiilen çalıştığı süre içinde ürettiği değerdir.

Emeğin değişim değeri = emeğin kendini yeniden üretebilmesi için satın alabileceği malların

değerine eşittir.

*-* iş günü zamanının uzaması mutlak olarak artık değeri arttırır. Nisbi artık değer artışı ise iş gücü

veriminin artışına bağlıdır.

Yedek işsizler ordusu: piyasa da sürekli olarak emek arzını talebin üzerinde tutmak da ve bu da

asgari geçim düzeyinde bir istihdamı olanaklı kılmaktadır. Yani emek arzı talebin üzerinde

olduğundan ücretler yükselmemektedir.

*-*malthusun teorisini kabul etmez ücretlerin uzun dönemde asgari geçim düzeyine aşamayacağını

savunur.

Bu teoriye yöneltilen eleştiri ücretlerin asgari geçim düzeyine geçemeyeceğini savunan klasiklerin

doğal ücret teorisine dayanmış olmasıdır.

II. Modern ücret teorileri (20, yy ücret teorileri)

1) Marjinal verimlilik teorisi: Belirli bir istihdam düzeyinde ücretlerin çıkabileceği en yüksek düzeyi

yani tabanı belirtir. Bu taban verimliliğe bağlıdır. Ve verimlilik artmadığı sürece ücret düzeyi de

artmaz.

Marjinal verimlilik teorisinin var sayımları:

a) İş verenler ilave emek birimlerini gerektirecek olası verimlilik artışını peşinen ölçebilirler.

b) İş verenler arasında emek temini konusunda tam ve mutlak bir rekabet vardır. Eğer bu olmazsa

emeğe verimliliğin altında ücret ödenir.

c) İşçiler marjinal verimliliğinin ne olduğunu bilirler.

d) İşçiler arasında piyasa da tam ve mutlak bir rekabet vardır.

e) Emek ve sermayenin hareketliliği tamdır.

f) Bütün işçiler iş bulabilir ve istihdam edilebilirler.

g) Sermayenin tamamı kullanılır

Marinal emeklilik teorisine yöneltilen eleştiriler

1. marjinal verimliliğin ölçülmesini sorunu vardır.

2. firmaların her zaman kar max. Dur

3. teorinin kabul ettiği sermeye emek ikamesi her üretim alanında geçerli olmadığından bazen

emeğin marjinal ürün eğirisi çizilemez.

4. ücretler ve verimlilik arasında bu teoride ön görülmeyen bir koralasyon vardır.

2) pazarlık teorisi: işçi ve iş veren arasında pazarlık sonucu belirlenir. Ücretlerin en düşük ve en

yüksek limitleri vardır. İşçiler en yüksek iş verenler en düşük limitten pazarlığı başlatır. İş verenin

ödemeye razı olabileceği en yüksek ücret düzeyi işletmenin kazanç düzeyine rekabet gücüne emek
maliyetlerinin çok yükselmesi durumunda ortaya çıkabilecek satış kayıplarının büyüklüğüne bağlıdır.

En düşük ücret düzeyi ise işçilerin yaşam standartlarının düşürülmesi karşısında göstereceği

direncin gücüne sendikaların gücüne ve grevfonlarının büyüklüğüne bağlıdır.

3) Satın alma gücü teorisi: artan ücretler her zaman üretimde bir artış meydana getirmelidir.

Üretim devamlılığı üretilen mal ve hizmetleri satın alma gücüne sahip birimlerin talebine bağlıdır.

4) Etkin ücret teorileri: işçilere piyasa ücretinin üzerinde bir ücret verilmesi durumunda emek

verimliliği artar.

Etkin ücret teorileri :

1. beslenme teorisi: iyi ücret alan işçi iyi beslenir. Sağlıklı işçi daha verimlidir. Denge ücret

düzeyinin üstünde ücret alır. Az gelişmiş ülkeler içindir.

2. işçi devri teorisi: yüksek ücretler işçi devrini düşürür. .gelişmiş ülkelerde görülür.

3. seçim teorisi: denge ücret düzeyinin üstünde ücret öderse daha nitelikli işçilere istihdam eder.

Bu da iş yerinde ki verimliliği arttırır. Yüksek ücretler işçilere daha iyi çalışmak konusunda motive

eder.

Ünite 7

Ücretler konusunda teori-pratik uyuşmazlığın nedeni teorinin yanlışlığı değil var sayımlarının gerçek

hayatta gözlenmeyeşidir. Örneğin:

a) İşçiler birbirinden farklıdır. Yani homojen değildir.

b) İşçiler aynı özellikleri taşımaz.

c) Emek piyasasının işleyişinde aksaklıklar vardır.

d) İşçiler ücret farklılıklarından haberleri olmayabilirler.

e) İşçiler ücret farklılıklarının bilse bile mobilite kolay ve maliyatsiz değildir. Dolayısıyla ücretlerin

yüksek olduğu piyasaya girip ücreti dengeleyemezler.

Tüm bu nedenler piyasalar arasında ücret farklılıkları ortaya koymuştur.

Ücret farklılıklarının nedenleri:

I. İşlerin heterojenliği

1) Telafi edici ücret farklılıkları ( TEÜF)

2) İşlerin beceri gereklerinin farklı olması

3) Etkin ücret ödemeleri

4) Diğer iş veya iş veren heterojenlikleri

a) Sendika üyeliği

b) Firma ölçeği

c) İş verenin ayırım yapma eğilimi

II. İşçilerin heterojenliği

1) Bireysel tercihlerin farklılığı

2) Beşeri sermaye farklılığı

III. İş piyasası aksaklıkları


1) Bilgi eksikliği

2) Emek hareketliliğini engelleyen unsurlar

I. İşlerin heterojenliği

1) TEÜF = işlerin altarnatif işlerle olmayan istenmeyen özelliklerini tazmin etmek amacıyla işçilere

yapılan fazladan ödemelerdir. Eşitleyici ücret farklılığı da denir. Emek arzına bağlıdır. Ve zaman

içinde sürekliliğini korumayabilir. TEÜF nin uygulanabilmesi için işçilerin işin özelliklerine ilişkin bilgi

sahibi olmaları gerekir.

TEÜF ün uygulama nedenleri:

a) Ölüm ve yaranlanma riski

b) İşin yapıldığı yer

c) Gelir düzenliliği

d) İşlerin prestijlerinin farklı olması

e) İşçinin işin yapılışında ne derece insafiyete sahip olmaları

f) İşin güven gerektirmesi

g) Firma tarafından sağlanan beşeri sermaye veya iş yerinde eğitim

h) Yan ödemeler

2) işlerin beceri gereklerinin farklı olması: meslekler farklı beceri düzeyi gerektirir.

3) etkin ücret ödemeleri: en nitelikli işçileri seçme imkanıdır. Ona göre ücret farklılığı ödenir.

4) diğer iş veya iş veren heterojenlikleri

a) Sendika üyeliği: benzeri işleri yapan iki işçiden birinin sendika üyesi olması diğerinin aleyhine bir

ücret farklılığı yaratır.

b) Firma ölçeği: yüksek ücretler büyük firmalar tarafından ödenir.

Ücretli ile firma ölçeği arasındaki pozitif ilişkinin nedenleri:

1) Büyük firmalarda emek verimliliğinin yüksek olması nedeniyle yüksek ücret ödenir.

2) Büyük firmalarda sendikalaşmanın olması

3) Büyük firmaların metropolitan alanlarda kullanılması

4) Büyük firmalarda iş gücünün denetlemenin güç ve maliyetli olması

c) İş verenin ayırım yapma eğilimi: kadınlar gençler yaşlılar göçmen işçiler gb grupların verimli

olmadığının düşünülmesi

II. İşçilerin heterojenliği

1) Bireysel tercihlerin farklılığı: kişilerin, işlerin özelliklerine yönelik bakış açıları farklıdır.

2) Beşeri sermaye farklılığı: Emek piyasalarında birbirleri ile rekabet edemeyen gruplar 2 nedenle
ortaya çıkar;

a. Bireylerin sahip olduğu eğitimin miktarı ve kalitesi farklıdır

b. Kişiler farklı öğrenme ve uygulama yeteneklerine sahiptir

III. İş piyasası aksaklıkları

1. bilgi eksiklikleri:

dolaylı maliyet : işsizin o ana kadar bulabildiği işte çalışıyor olmaktansa iş aramaya devam

etmesinin bedelidir. Ve reddedilen işin ücretine eşittir.

2. emek hareketliliğini etkileyen unsurlar:

Ünite 8

BEŞERİ SERMAYE TEORİSİ VE RESMİ EĞİTİM

Klasik iktisatçılardan Adam smith 1776 yayınladığı “ulusların zenginliği” adlı kitabında “eğitimin

getirisinin sermaye yatırımının getirisinden az olmaması” gerektiğini ortaya koymuştur. Bundan

sonra T. Schultz, J. Mincer, G. Becker gb iktisatçılarda smith i destekleyerek beşeri sermaye

teorisini geliştirmişlerdir.

Teori; eğitimin verimliliği ve buna bağlı olarak geliri arttırdığını savunur.

Yatırım: yapıldığı muhasebe döneminin ötesinde gelir akımı sağlayan harcamalardır.

Beşeri sermaye yatırımı: resmi eğitim, iş yerinde eğitim, sağlık hizmeti göç ve iş arama gb

faaliyetlerden oluşur.

Bir toplumun toplam serveti beşeri ve beşeri olmayan sermayenin toplamıdır.

Beşeri olmayan servet: arazi bina ve makine stoğudur.

1) Eğitim yatırımından beklenen getiri

a. Daha yüksek gelir sahibi olmak

b. Daha iyi bir iş tadmini sağlamak

c. Daha çekici istihdam olanakları

d. Daha yüksek stadü

e. Sosyal prestij

Eğitim yatırımlarının yarattığı 3 maliyet

a. Doğrudan maliyet: harçlar, kitaplar ve diğer malzemeler için yapılan harcamalar ( cüzdanda

yapılan maliyet)

b. Fırsat maliyeti: toplam eğitim maliyetinin %75 ini oluşturur

c. Piskolojik maliyet: eğitim güç ve sıkıcı olarak nitelendirilir.

2) yaş gelir profilleri: bireyin eğitim yatırımı yapıp yapmayacağı kararı maliyetlere oranla faydanın

büyüklüğüne bağlıdır.
Yakalanma noktası: üniversite eğitimi sonrasında emek piyasasında çalışmaya başlayan bir

kimsenin liseden sonra doğrudan emek piyasasına giren diğerinin gelir seviyesini yakaladığı

noktadır.

3) eğitim yatırım kararı

bugün ki değer: gelecek dönemlerde elde edilecek gelir ve maliyetlerin bir iskonto olayı ile iskonto

edilmesidir.

Eğitim yatırım kararı 2 farklı yöntemle alınır:

1.
• eğitim yatırımının net bugün ki değeri > 0  yatırım kararı rasyoneldir

• eğitim yatırımının net bugün ki değeri < 0  yatırım karlı değildir.

2.

• İçsel getiri oranının hesaplanmasıdır. İçsel getiri oranı: alternatif iki beşeri sermaye yatırımının

gelir akımlarının net bugün ki değerlerini birbirine eşitleyen iskonto oranıdır.


• İçsel geştiri oranı = piyasa faiz oranı net bugün ki değer = 0bu durumda birey yatırım yapıp

yapmama arasında kararsızdır.


• İçsel getiri oranı> piyasa faiz oranı net bugün ki değer > 0  yatırım karlıdır.

4) beşeri sermaye teorisinin genelleştirilmesi

• gelir akımının uzunluğu

• maliyetler

• kazanç farklılıkları

beşeri sermaye teorisi ve iş yerinde eğitim

resmi(formal eğitim) normal eğitimdir. İş yerinde eğitim gayri resmi ( informal) eğitimdir.

İş yerinde eğitimin iş veren açısından maliyeti: eğitim alanı işçiler için usta başıların ve eğitmenlerin

görevlendirmeleri ile yapılan harcamalardır.

İş yerinde eğitim işçi açısından maliyeti: daha düşük ücretle çalışmaya razı olmalarıdır.

1- iş yerinde eğitimin türleri

a- iş yerinde genel eğitim: iş kolunun tamamında geçerli olan bilgi ve becerilerin edinilmesidir.

b- İş yerinde özel ( spesifik) eğitim: sadece eğitimi veren firma da kullanılan işçinin verimliliğini

sadece o firma için arttıran eğitimdir.

2- iş yerinde eğitim yatırım kararı

beşeri sermaye teorisine yapılan eleştiriler

a) veri ve ölçüm sorunu: bireyler yatırımının getiri oranını hesaplayamazlar.

b) Yetenek sorunu

c) Eleme hipotezi: iş veren tarafından hangi işçinin daha kaliteli olduğunu belirlenmesinde bir sinyal

ve eleme aracı görevini yerine getirmesidir. Örnek: üniversite diploması

d) İkili iş piyasaları: eğitimin gelir eşitsizliklerine gideremeyeceğini savunur


• birincil sektördeki işler: iyi çalışma koşulları terfi şansı işle ilgili kuralların uygulanmasında eşitlik

ve istihdamın istikrarlı olması gb özelliklere sahiptir.

• İkincil sektördeki işler: düşük ücretli çalışma koşulları kötü terfi şansı düşük işçiler arasında

ayrımcılığın uygulandığı iş disiplinin zayıf olduğu işlerin oluşturduğu sektördür.

• Bu teoriye göre ikincil sektörde çalışan işçilerin birincil sektöre geçmeleri zordur.

Eğitim yatırımının makro özelliği

1) uygun yatırım kararının verilmesi güçtür

2) eğitim teknolojik politik yaşam organizasyon ve kültür alanlarında keşfetmeye ve geliştirmeye

daha muktedir kişilerin yetişmesini sağlar.

3) Eğitim planlaması zorunlu bir yatırımdır.

Eğitimin sosyal getiri oranı = toplumun kaynakları eğitimi harcamakla ne elde ettiğini gösteren

orandır. Örneğin: bir kimsenin tıp doktoru olması kendisi ile birlikte hastalara da yarar sağlar.

Eğitim ve kalkınma = eğitim düzeni yükseldikçe kalkınmada sağlanır.

Ünite 11

Sendikalaşma dışında ücretleri etkileyen unsurlar

1) Verimlilik farkları

2) Demografik özellikler

3) İşin niteliği

4) Piyasa yapısı

Sendikaların ücretler üzerindeki doğrudan etkileri: sendikaların ücretler üzerindeki doğrudan etkisi

monopson piyasasında ücret oluşumu ile açıklanır.

Sendikaların ücretler üzerinde ki dolaylı etkileri:

1) sendika yayılma etkisi: sendikalı sektörde ücret artışı ile işsiz kalan işçilerin sendikasız sektöre

geçerek burada ücretleri düşürmeleridir.

2) Sendikalaşma tehdidi etkisi buna göre sendikalı sektörde işçiler ücret artışı temin ettiklerinde

sendikalı sendikasız ücret farkı artar. Bu durum sendikasız işçileri oraganize olmaya yöneltir.

Dolayısıyla sendikasız işçiler çalıştıran işverenler olası bir sendikayı önlemek için işçilerine sendikalı

işçilerin aldıklarına yakın bir ücret vermeyi ister. Bunun iş verene avantajları:

• personel politikalarının kendisine daha fazla esneklik tanıması

• sendikalı iş yerleri grevde iken kendi iş yerinin faaliyette olması

*-* işçiler ise grev olmadığı için gelir kaybı yaşamaz. Yüksek ücret alır ve sendika aidatı ödemezler.

3) bekleme işsizliği etkisi: geçici bir işsizlik türüdür. Sendikalı olup işsiz kalan işçilerin sendikasız

sektörde çalışmaktansa bir süre işsiz kalıp sendikalı sektörde iş bulmak için beklemeleridir.

4) ürün piyasası etkisi:

*-* araştırmalara göre sendikalaşma tehdidi ve ürün piyasası etkileri yayılma etkisinden daha

büyüktür. Ayrıca sendikalar sendikasız işçi ücretlerine pozitif yönde etkiler.

Verimlilik: kullanılan girdi birimi başına düşen çıktı miktarıdır.

Sendikaların verimlilik üzerinde olumsuz etkileri:


a) kısıtlayıcı çalışma kuralları: sendikaların pazarlık gücünün iş verenlerin pazarlık gücünden fazla

olduğu durumunda toplayış sözleşmelerine koydukları bazı uygulamalar iş verenin gereğinden fazla

işçi istihdam etmesine neden olur. Bunlar:

• sendikaların haftalık veya günlük üretimi sınırlamaları

• zaman tüketici üretim metodlarının uygulanması konusunda ısrar etmeleri

• herhangi bir iş için çalıştırılması gereken işçi sayısını doğrudan belirlemeleri

• işçilerin yaptıkları işe ilişkin kutsal kısıtlamalar getirmeleri

• atamaların kadem esasına göre yapılmalarını sağlamaları

*-* sendikaların kısıtlayıcı kurallara başvurmasının temel nedeni: verimlilik artısı sağlayan yeni

teknolojilerin işsizliğe neden olmasını önlemektir.

b) grevler:

c) sektör değiştirme maliyeti

sendikaların verimlilik üzerindeki olumlu etkileri:

a) sendikaların toplu bir ses oluşturması: işçilerin işle ilgili problemleri olduğunda başvurdukları 2

mekanizma vardır.

• çıkış (exit) mekanizması: burada çalışma koşullarından memnun olmayan işçi işi bırakarak

çalışma koşulları daha iyi olan başka iş arar.

• Ses ( voice) mekanizması: çalışma koşullarından memnun olmayan işçilerin sorunu iş verene

ileterek çözmelidir.

*-* sendikaların toplu bir ses oluşturması, işçi devrini düşürür. Kıdem seviyesini yükseltir. İşçilerin

moral ve motivasyonu artar ve verimlilik artar.

b) sendikaların iş güvenliği sağlaması: sendikaların terfi ve işten çıkarmalarda kıdem esasının

uygulanması sağlanması, işçilerin kendilerini güvende hissetmesini sağlar. Bu nedenle kıdemli

işçiler bildikleri alt kademedekilere kolaylıkla arttırırlar.

c) teknolojik gelişme ve daha iyi yönetim

*-* sendikaların firma içi ücret eşitsizliğini azaltmak için izleyeceği yol bütün işçileri aynı miktarda

ücret artışı sağlayarak işçiler arasındaki ücret farkını oransal olarak azaltmaktır.

*-* sendikaların firma içinde eşitliği sağlayacağı uygulamaların başında eşit işe eşit ücret

uygulaması gelir.

Enflasyon = cari fiyat üzerinde toplam talebin toplam arzdan fazla olmasıdır. Ya da fiyatlar genel

düzeyindeki sürekli artışlardır.

Ücret – fiyat sarmalı = sendikaların maliyetler ile fiyatlar arasında oluşturduğu sarmala denir.

Sendikaların işsizlik üzerinde etkisi:

1) toplu iş sözleşmeleri genellikle 2-3 yıllık dönemler içinde yapılır. Dolayısıyla talep azaldığında iş

veren yasal olarak ücretleri düşüremez.

2) Sendikalılar adına ücretlerin düşürülmesini onaylamak kabul edilemez bir geri adımdır.

3) Sendikaların ücretleri yükselterek çalışmayan ilave işçileri iş piyasasına çekmesi ve işsizliği

arttırması da mümkündür.
*-* sendikalı sektörde sağlanacak iyileşmeler yayılma etkisi nedeniyle sendikasız sektörde

meydana gelecek gelir düşüşü tarafından giderilmektedir.

Ünite 12

Kamu istihdamı ve emek piyasaları

Devlet bazen özel sektörle birlikte işçi istihdam eden bir birim iken bazen iş gücünün tek istihdam

edicisidir. Örneğin; askeri personel, posta çalışanları, itfaiyeciler, polisler tek istihdam edicidir.

Kamu harcamaları 2 ye ayrılır:

1) Kaynak tüketen kamu harcamaları: bu harcamalar kamunun piyasadan mal ve hizmet alımıdır.

2) Kamu transfer harcamaları: bunlar emekli aylıkları, sübvansiyonlar, işsizlik yardımları ve borç

faizleri gibi harcamalarıdır. Bu harcamalar kaynakların toplumda ki bireyler arasında yeniden

dağılımını gerçekleştirir.

Kamusal mallar:

Toplumda bireylerin birlikte tükettikleri ve bir kimsenin tüketiminin diğerinin tüketimini

etkileyemeyeceği mallardır.

Kamusal mallara örnek: adalet, milli güvenlik, radyo ve televizyon, hava kontrolü…

Kamusal malların özellikleri:

1) Bölünemez

2) Tüketimden hariç tutulamaz

3) Bireylerin birlikte tükettikleri mallardır

4) Bir kimsenin tüketimi diğerinin tüketimini etkilemez

5) Devlet tarafından üretilen mallardır

Kamusal mallar ve emek talebi:

1) Kamu yatırımı özel sektör mallarına olan talebi arttırır ve bu malların ürettiği iş kollarına

istihdam genişlemesi yaratır.

2) Kamusal malların istihdam üzerinde dolaylı etkileri de vardır. Örneğin; baraj yapımı sulu

tarımdan anlayan işçilere olan talebi de arttırır.

3) Üretilen kamusal mallar özel sektör mallarını tamamlayıcı ise özel sektör mallarını üretimini

sağlayan işçilere olan talebi arttırır.

4) Kamusal mallar özel sektör mallarına ikame ise özel sektör mallarının üretimini sağlayan işçilere

olan talebi daraltır.

Kamusal mallar ve emek arzı:

1) Kamusal mallar bireyler üzerinde gelir etkisi yaratarak daha fazla boş zaman talep etmelerine

neden olur. Yani emek arzını azaltır.

2) Kamusal mallar özel sektör mallarını ne kadar çok ikame ederse emek arzında o kadar fazla

daralma olur.

3) Kamusal mallar boş zamanı ne kadar iyi tamamlarsa emek arzı o kadar azalır.

4) Kamusal mallar çalışmayı ne kadar iyi tamamlarsa emek arzı o kadar artar.

Vergiler ve emek piyasaları:


Kişi çalışma süresini belirlemekte serbest değil ise vergilerdeki artış kişinin çalışma süresini

etkilemez. Vergi oranındaki değişmeler bireyin çalışma tercihi üzerinde gelir ve ikame etkisi

yaratacaktır. Arz yönlü iktisada göre ücretlerden alınan vergi oranlarının düşürülmesi kişilerin net

ücretlerini arttırır.
İkame etkisi > gelir etkisi  çalışılan süre artar

Gelir etkisi > ikame etkisi  çalışılan süre azalır.

Sendikalar ve toplayış sözleşmeleri ile ilgili

Türkiye de sendikalar ile ilgili yasal mevzuat 1963 e kadar sürekli olarak sınırlayıcı ve yasaklayıcı

olmuştur. Ancak 1963 de kabul edilen yasalarla emek sermaye ilişkisinin toplu pazarlık yönü ile

düzenlenmesi esası kabul edilmiştir. Bu yasalar sendikalaşmaya teşvik edicidir. Sendikalara üye

olma yaşının 16 ya indirilmesi, işçilerin birden fazla sendikaya üye olabilmelerine imkan tanıması

sendika aidatlarına sınırlama getirilmemesi sendika aidatlarının iş veren tarafından kesilerek

sendikaya ödenmesi teşvik edici unsurlardandır.

Asgari ücret: Devletin ücretlerin daha altına inemeyeceği bir taban belirleyerek daha adil bir ücret

yapısını oluşturması gerekir.

Asgari ücret uygulamasının olumsuz etkisi uygulamanın bazı sektörleri kapsamaması o sektörde

emek arzını arttırır ve ücretler düşer. O sektörde istihdam daralır.

Emek, arz ve talep eğrileri ne kadar esnekse ve asgari ücret denge düzeyini ne kadar üzerinde ise

işsizlik o kadar fazla olur.

İşçi sağlığı iş güvenliği ile ilgili yasal düzenlemeler:

İşverenler kendileri için kar max. Sağlayan iş güvenliği düzeyini tespit ederken marjinal karar alma

kuralını kullanırlar.

İş güvenliği sağlamanın maliyetleri:

1) Eldiven başlık gibi koruyucu ekipmanların alınması

2) Daha iyi havalandırma sisteminin kurulması

3) Hastalık sırasında daha uzun süreli izin kullandırılması

4) Montaj hattının dönüş hızının yavaşlatılmasıdır.

İş güvenliği sağlamanın getirileri:

1) Ölüm ve yaralanma riskinin düşük olması işverenlerin daha düşük ücretlerle işçi

çalıştırabilmelerini mümkün kılar

2) Güvenli bir iş yerinde iş kazaları daha az olacağından üretim duraklamaları daha azdır.

3) Güvenli iş yerlerinde ölüm ve yaralanma oranı düşük olacağından yeni işçi istihdam etmek ve

bunları eğitmek için daha az kaynak harcanır.

4) İş yerinin güvenli olması işçi devrini azaltacağı için firmaların spesifik iş yerinde eğitim

vermelerini sağlar.

Emek piyasası açısından ekonomik rant: Belirli bir işçiye ödenen ücret ile işçinin piyasada çalışmaya

razı olduğu ücret arasındaki farktır. Ekonomik rant üretici rantı ile paralellik gösterir.

*-* Kamu günlük tarifeleri ile kota uygulamalarının olması yerli üretime olan talebin artmasına
neden olur.

*-* Kamu rant sağlama işini ücretleri doğrudan yükselterek yaptığı gibi belirli meslekleri

yapabilmek için kamu lisansını zorunlu kılarak da sağlayabilir. Bu zorunluluk ile emek arzını kabul

eden kamu lisans şartını sağlayarak mesleği yapanlara fazladan ekonomik rant verir.

Kota: Devletin yurtdışından satın alınacak malın miktarını sınırlandırmasıdır.

Ünite 13

*-* Arthur okun tarafından geliştirilen okun yasasına göre işsizlik oranındaki her %1 lik artış gayri

safi milli hasılanın % 2,5 oranında düşmesine yol açar.

İşsizlik: çalışma istek ve yeteneğine sahip olduğu halde cari ücret haddinden iş bulamama

durumudur.

DİE’ ye göre işsizlik: referans döneminde istihdam halinde olmayan kişilerden iş aramak için son 3

ay içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 15 gün içinde işbaşı yapabilecek durumda

olan 15 ve daha yukarı yaştaki tüm kişiler işsiz nüfusa dahil edilir.

DİE’nin işsizlik ölçümünde kullandığı kriterler:

a. İşi yok: bu kriter, referans dönemi içinde istihdam edilmemiş olanları kapsar. Dolayısıyla

düzensiz de olsa bir işte çalışmış olan kişi yeni iş arıyor olsa bile işsiz sayılmaz.

b. İş arıyor: son üç ay içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış olmayı gerektirir. Bu

kanallar: iş kurumuna başvurmak, doğrudan iş verenlere iş başvurusu yapmak, akraba ve

arkadaşlarının yardımına başvurmak, kendi iş yerini kurmaya yönelik girişimlerde bulunmaktır.

c. İşe başlamaya hazır: 15 gün içinde iş başı yapacak durumda olmayı gerektirir.

İşsizlik oranı

İşsizlik oranı: toplam iş gücü içinde işsiz olanların yüzdesidir. ( işsizler = iş gücü – istihdam

edilenler )

İşsizler

İşsizlik oranı = _______________________ x 100

İş gücü

• işsizlik oranındaki bir artış ekonomik daralmayı, azalış ise genişlemeyi gösterir.

Doğal işsizlik: emek piyasasında emek arz ve talep fazlasına olmadığı durumda yani piyasa

dengede iken var olan işsizlik oranıdır ya da enflasyon oranında bir artış yaratmadan sürdürülebilen

en düşük işsizlik oranıdır.

İşsizliği açıklayan teorik yaklaşımlar:

1) Neoklasik yaklaşım: işsizliği tamamen gönüllü bir sorun olarak görürler. Geçici ve gönüllü işsizlik

dışında bir işsizlik yoktur. Bu ücretten iş arayan herkes iş bulur.

2) Keynesci yaklaşım: eksik rekabet koşullarını ve gönülsüz işsizliği vurgular. Keynesci ye göre

kişiler iş piyasasında cari ücret düzeyinde çalışmak isteselerde iş bulamazlar. Keynesci işsizliğin

giderilmesinde ekonomiye devlet müdahalesi gerektiğini savunur.

3) Yeni yaklaşımlar:
a) iş arama teorisi: neoklasik iktisat görüşünün bir uzantısıdır. Bu teoriye göre işsizlik işlere ilişkin

bilgi toplama yani iş arama sürecinin bir sonucudur. İşsiz bireyin işsizlik sigortası ve aile yardımları

gb geliri sahip olması iş arama süresini uzatır.

b) İçerdekiler – dışarıdakiler ( çalışanlar – işsizler) : yüksek ücretlerin ve gönülsüz işsizlerin bir

arada olması içerdekilerden kaynaklanır.

İşsizlik türleri

1) gizli işsizlik: üretim teknolojisinin sabit kalması koşuluyla herhangi bir üretim aşamasındaki iş

gücü üretim dışına alındığından üretim hacminde bir azalma olmuyorsa gizli işsizlikten söz edilir.

Yani bu kişilerin marjinal verimlilikleri 0 ya da 0 a çok yakındır. Az gelişmiş ülkelerin tarım

kesiminde marjinal sektörde ve kamu sektöründe yaygın olark görülür.

2) Açık işsizlik: çalışma istek ve yeteneğine sahip olduğu halde niteliklerine uygun cari ücret

düzeyinde çalışmaya razı olma anca iş bulamama durumudur. 4 e ayrılır:

a) geçici işsizlik ( friksiyonel,arızi,geçiş,arama işsizliği): işçilerin kısa süreli yer ve iş

değiştirmelerinden kaynaklanan işsizliktir. Geçici işsizliği nedeni: yeni bir işe geçiş süreci ya da

piyasadaki açık işler konusundaki bilgi eksikliğidir. Bu tür işsizliğin ekonomik olarak 0 a inmesi

istenmez.

b) Yapısal işsizlik: bir piyasa da talep edilen ve arz edilen beceriler arasında uyumsuzluk olması

durumunda ortaya çıkan işsizlik türüdür. Bünyevi ya da strüktrel işsizlik de denir. Çözümü en güç

işsizlik türüdür.

Yapısal işsizliğin nedenleri:

• mesleki dengesizlik

• coğrafi dengesizlik

• teknolojik gelişmeler

• kamu politikaları

• okul eğitimin yetersiz oluşu

c) konjonktürel işsizlik: piyasa ekonomisinde ekonomik faaliyetlerin dönemsel dalgalanmalar

göstermesinin sonucudur. Devri işsizlik ve yetersiz talep işsizliği de denir.

d) Mevsimlik işsizlik: iki nedeni vardır.

• hava şartları ve mevsim değişmeleri sonucu üretimde meydana gelen aksamalar

• mevsim koşulları ve değişmeleri sonucu bazı mal ve hizmetlerin talebinde ortaya çıkan düşüşler

*-* mevsimlik işsizlikle konjoktürel işsizlik arasındaki fark: emek talebindeki dalgalanmaların

beklenen ve sistematik dalgalanmalar olmasıdır. Mevsimlik işsizlik daha çok tarım turizm ve inşaat

sektörlerinde etkilidir.

Türkiye nin istihdam yapısına ilişkin özellikler

1) toplam istihdam içinde tarımsal istihdamın payı çok yüksektir.

2) Ücretlilerin toplam istihdam içindeki payı düşüktür.

3) Tarım sektöründe istihdam edilenlerin yarıdan fazlası ücretsiz aile işçilerinden oluşmaktadır.

4) Herhangi bir sosyal güvenceye sahip olmadan istihdam edilme kırsal alanda kentsel alana göre
daha yaygındır.

5) Sosyal güvenceye sahip olmadan çalışanların çoğunu erkekler oluşturmaktadır.

6) İstihdam edilenlerin çoğunluğu ilkokul mezunudur.

7) Kadınlar toplam istihdamın düşük bir oranını oluşturur

8) Eksik istihdam edilenlerin iş gücü içindeki oranı % 5,8 iken bu oran kentsel alanlarda % 7, kırsal

alanlarda % 5,5 dir.

Türkiye de işsizliğin boyutları:

Türkiye de istihdamın yapılan özellikleri ve işsizlik sigortası kapsamının yetersiz olması gb

nedenlerle bu konu da doğru ve güvenilir veriler elde edilememektedir. Türkiye de istihdam ve

işsizlik konusunda en kapsamlı bilgiye DİE nin hane halkı iş gücü anketlerinden ulaşılabilmektedir.

Türkiye de yaşanan işsizliğin türleri ve nedenleri:

Türkiye de bir tarım ülkesi olması nedeniyle mevsimlik işsizlik yaygındır. Genç ve dinamik bir nüfus

yapısına sahip olan Türkiye de işsizliğin en belirgin özelliği yapısal nitelik taşımasıdır.

Türkiye de işsizliğin özellikleri:

1) işsizlik kentsel alanlarda kırsal bölgelere göre daha yüksektir.

2) Kentlerdeki işsizlikten kadın iş gücü kırsal alandaki işsizlikten erkek iş gücü etkilenir.

3) İşsizlikten en çok etkilenen yaş grubu 15-24 yaş arasıdır.

4) İşsizlerin çoğu ilkokul mezunlarından oluşur ancak son yıllarda eğitimli gençler arasında işsizlik

hızla artmaktadır.

5) İşsizler 1 yıl veya daha uzun süreli işsizlerden oluşur.

İşsizlerin önemli bir bölümünü ilk kez iş arayanlar oluşturur.

Ünite 14

İSTİHDAM SORUNUNA YAKLAŞIMLAR VE İSTİHDAM POLİTİKALARI

Gelişmiş ülkelerde işsizlik sorununu hafifletmeye yönelik aktif yöntemler alınırken gelişmekte olan

ülkelerde pasif politikalar daha yaygındır.

İşsizlik sorunuyla mücadelede izlenen istihdam politikaları ikiye ayrılır

1) pasif politikalar: işsizlik sigortası, işsizlik yardımı gb işsizlere gelir desteği sağlamaya yönelik

politikalardır.

2) Aktif politikalar: işsizliği eğitim, iş yaratma , bilgilendirme ve işe yerleştirme faaliyetleri gb

doğrudan önlemlerle azaltmaya yönelik politikalardır. Pasif politikalar, işsizliğin bireysel ve

toplumsal açıdan yarattığı olumsuzlukları gidermeyi amaçlar. Aktif politikalar ise, bireyleri doğrudan

işsizlikten kurtarmaya yönelik politikalardır.

1) pasif istihdam politikaları ( gelişmekte olan ülkeler)

bu önlemler genellikle işsizlik sigortası ve işsizlik yardımlarıdır.

2) aktif istihdam politikaları ( gelişmiş ülkeler)

aktif ishtihdam politikalarının amacı: işsizlere yalnızca gelir desteği sağlamak yerine onların çalışma
hayatına dönüşlerini kolaylaşmaktadır. Öncelikli hedef kitlesi ise genç kadın göçmen ve özürlü

işsizler gb emek piyasasında uzun dönemde iş bulma şansları zayıf olan gruplardır. Bu

politikalardan bazıları şöyledir:

a) bilgilendirme ve işe yerleştirme hizmetleri: geçici işsizlikle mücadele de etkin bir yoldur.işe

yerleştirmede çalışanların istismarının olumsuz sonuçlar yaratması bu hizmetin kamu hizmeti olarak

verilmesinde önemli bir rol oynamıştır.

b) İstihdam ve eğitim programları: yapısal işsizlikle mücadelede en etkin politikalardan biridir. Bu

programlar işsiz bireylere yeni beceriler kazandırmada yardımcı olur. Bu programların en iyi

örneklerine Danimarka Norveç ve İsveç gb İskandinav ülkelerde rastlanır.

c) İstihdam sübvansiyonları: istihdam sübvansiyonları özellikle, yapısal ve konjonktürel işsizlikle

mücadelede etkili olmaktadır. İstihdam sübvansiyonlarının temel amacı ekonominin daralma ve

gerileme dönemlerinde, emek piyasasında iş bulma şansı çok zayıf olan işsiz gruplarının istihdam

olanaklarının arttırılmasıdır. İşverenin iş gücü maliyetini azalmakta mümkündür. Bu maliyetler 2

şekilde düşürülebilir:

1) doğrudan ücret yapısının değiştirilmesi

2) ücretler üzerinden alınan vergilerin düşürülmesi ya da ücret sübvansiyonları gb ücret dışı iş gücü

maliyetlerinin düşürülmesi

d) iş yaratma programları: iş bulmaları çok güç olan işsizlere yönelik olarak geliştirilmiş

programlardır. Bu programların 2 özelliği vardır.

1) işveren geleneksel olarak kamu ya da kar amacı gütmeyen kuruluşlardır

2) yaratılan işler geçici ve sosyal faydası olan işlerdir

e) girişimciliğin teşvik edilmesi

girişimciliğin teşvik edilmesine yönelik önlemler:

1) işsizlerin kendi işlerini kurmalarının teşvik edilmesi

2) teknik yardım ve düşük faizli kredi sağlanması

3) girişimcilik eğitimi verilmesi

4) girişimcilik kültürünün oluşturulması

5) yeni işletme kurabilmek için gerekli prosedürün kısaltılması

6) girişimciliği engelleyen hukuki ve idari düzenlemelerin azaltılması

7) muhasebe ve vergi prosedürlerinin basitleştirilmesi

TÜRKİYE DE İŞSİZLİKLE MÜCADELE VE İSTİHDAM POLİTİKALARI

1) 1980 öncesi dönem: ithal yerine yerli üretim politikasının egemen olduğu 1980 e kadar

uygulanan kalkınma planlarında, istihdam sorununun çözümü için iki ana değişken esas alınmıştır:

EKONOMİK BÜYÜME HIZI ve SANAYİLEŞME

2) 1980 sonrası dönem: 24 ocak 1980 kararlarıyla birlikte sanayileşme stratejisi olarak ihracata

dayalı sanayileşme modeline geçildi. Türkiye de aktif istihdam programları Türkiye İş Kurumu

(İŞKUR) tarafından yürütülmektedir. Bu programların başında mesleki eğitim gelmektedir.

Ünite 15
ENFLASYON VE ÜCRETLER

1. Talep enf. : toplam talepteki bir fazlalığın yol açtığı bir enflasyondur.

2. maliyet enf. : maliyetlerdeki bir artışın fiyatlar genel düzeyini yükselmesidir.

*-* maliyet enflasyonun sürebilmesi için para arzı arttırılmalıdır.

Ücret fiyat sarmalı: parasal ücretlerdeki artışların fiyat artışını geçmesi ve bunun sonucunda reel

ücretlerde ortaya çıkan düşüşün ilave ücret artışı talebini beslemesi sürecidir.

Fiyatların artması işçiler için 2 tür ücret sarmalı oluşturur.

1.geri itilim sarmalı : fiyatlardaki artış reel ücretleri aşındırır. İşçiler bu aşınmayı gidermek için

tekrar ücretlerini arttırdıklarında maliyet ve fiyatlar tekrar yükselir. Dolayısıyla reel ücretler tekrar

aşınır.

2. bekleyiş sarmalı: enflasyonun devam etmesi kişilerde fiyat yükselmelerine gelecekte de devam

edeceği beklentisinin oluşmasına neden olur. Bu nedenle sendikalar toplu sözleşme dönemlerinde

gelecekteki muhtemel reel ücret aşınmalarını da hesaba katarak ücretleri arttırmak isterler.

Gelirler politikası: gerçek ücretlerde artışın emek verimliliğindeki artışla sınırlamak suretiyle gelir ve

istihdamın gelişmesini uygun fiyat istikrarıyla sağlayacak koşulları oluşturmaya yardımcı olan politik

önlemlerdir. Ücret fiyat sarmalını durdurmaya yönelik bir politikadır.

Gelir politikasının araçları:

1. ücret ve fiyat kontrolleri: ücret ve fiyat artışlarının yasal olarak sınırlandırılmasıdır. En kötü

uygulama biçimidir. Savaş sonrası büyük ekonomik krizler gb olağanüstü durumlarda kısa süreli

kullanılır.

2. ücret ve fiyat rehberliği: zorlayıcı değil yol göstericidir.

3. endeksleme politikaları: enflasyonun ücretin satın alma gücü üzerinde yaratacağı olumsuzluklara

karşı bir koruma aracıdır.

4. vergilendirmeye dayalı gelirler politikası: vergiler ile enflasyonist olmayan ücret artışları

ödüllendirilip teşvik edilir. Aksi durumdaki uygulamalar cezalandırılır.

Enflasyon ve işsizlik ilişkisi: PHILIPS EĞRİSİ:

1- philips modeli

a)parasal ücretler ile işsizlik oranı arasında ters yönlü bir ilişki vardır.

b)işsizlik oranı ile enflasyon arasında değiş tokuş vardır.

c) yüksek bir enflasyonda işsizliği azaltmanın ya da yüksek işsizlikte enflasyonu azaltmak

mümkündür.

d) samuelson ve solow philips eğrisini parasal ücretteki değişme yerine enflasyon oranı ile işsizlik

oranı arasındaki ilişkiyi ifade eden bir kavrama dönüştürmüşlerdir.

Parasal ücretlerindeki yüzde değişme

Değişim W

W = _____________ Parasal ücretler işsizlik oranı

W Parasal ücretler işsizlik oranı

2- lipsey’in talep fazlası modeli


Philips eğrisinin teorik temelleri lipsey tarafından oluşturulmuştur. Lipsey emek piyasası modeline 2
fonk. Kururak philips eğirisi ile ilişkilendirilmektedir. 

a- emek talep fazlası ile parasal ücretlerdeki değişme arasındaki pozitif ilişkiyi gösteren ücret

ayarlama fonksiyonu.

b- Emek talep fazlası ile işsizlik oranı arasındaki negatif ilişkiyi gösteren fonksiyon.

*-* lipsey e göre emek talep fazlasının artması işsizlik oranını azaltır. Emek talep fazlasının

azalması işsizlik oranını arttırır.

3-doğal işsizlik oranı hipotezi ve philips eğirisi

a- philips eğrisi 1960 lardan sonra başta M.friedman olmak üzere parasalcılar tarafından

eleştirmişlerdir.

b- bu eleştirinin hareket noktası philips eğrisinde enflasyon ve işsizlik oranı arasındaki ilişkinin

normal ücretler üzerine kurulmuş olmasıdır.

c- kısa dönemde enflasyon oranı ve işsizlik oranı arasında değiş tokuş olabilir.

d- friedman a göre uygulanması gereken ekonomi politikası ekonomideki parasal değişmeleri

ekonominin doğal büyümesine göre ve sabit bir oranda arttırmaktadır.

*-* uyarlanabilir bekleyiş teorisi: insanların enflasyon beklentilerinin geçmiş enflasyon oranlarına

dayandığını ileri süren teoridir.

4- rasyonel beklentiler ve philips eğrisi

J.F. Muth, R. Lucas ve T. Sargent tarafından geliştirilmiştir. Beklentiler rasyoneldir ve beklentikde ki

yanıltılar sürekli olmayıp uzun dönemde yoktur. Ekonomi kendi halinde bırakılır. Aktif iktisat

politikalarıyla mücadele edilmezse piyasalar her konu da en iyi çözümü getirir.

5- enflasyonu hızlandırmayan işsizlik oranı (NAIRU)

Philips eğrisinin geçerliliğini ortadan kaldırmıştır. F. Modiglian ve L. Papademos tarafından ortaya

atılmıştır. Ekonomi de ki işsizlik oranı istikdarlı bir enflasyon oranını sağlayan NAIRU dan düşükse

enflasyon yükselir. Yüksekse enflasyon düşer.

You might also like