Professional Documents
Culture Documents
İktidarın Sembolleri Ve İdeoloji II. Abdülhamid Dönemi (1876-1909) (PDFDrive)
İktidarın Sembolleri Ve İdeoloji II. Abdülhamid Dönemi (1876-1909) (PDFDrive)
İktidarın Sembolleri Ve İdeoloji II. Abdülhamid Dönemi (1876-1909) (PDFDrive)
A Rİ H
İKTİDARIN SEMBOLLERİ
VE İDEOLOJİ
II. Abdülhamid Dönemi (1876-ıgog)
SELİM DERİNGİL
1 ktidarın Sembolleri ve İdeoloji
IL Abdülhamid Dönemi
c 1876-1909)
IKTIDARlN SEMBOLLERi VE IDEOLOJi
ll. Abdülhamid Dönemi (1876-1909)
Orijinal adı: The Well- Protected Domain s: ldeology and legitimation of Power in the
Onoman Empire ı876-ı909
© 200ı, 20ı4 Selim Deringil
1. B. Tauris & Co. ltd. londra aracılığıyla yayımlanmıştır.
Yazan: Selim Deringil
ingilizce aslından çeviren: Gül Çağalı Güven
Selim Deringil
�DPOAN
-KlTAII
Babam Fjjdal Deringil'e
İçindekiler
Teşekkür . . . . ..
. ...... .... . .
...... ....... ... .. . ... ................ . ..... . ....... . ........ . ......... ı ı
Sunuş .....................................•............................................. 13
Egzotik kuşun peşinde ya da sarığın ötesine bakış . . ..... . . . . . . . . ı 6
Osmanlı Devleti'nde "ince ayar" ve meşruiyet bunalımı. . . 2ı .. ..
Kaynaklar .
............................... ......... ....... ................ ...... . . . . .. ...... . . 24
Kitap ............................................................................................. 25
Notlar ..........................................................................................ı94
Kaynakça ....................................................................................245
Dizin ............................................................................................ 26ı
Tann ao;ıkına, şuracığa oturalım;
Oturalım da, krallann ölümünün acıklı öykülerini anlatalım;
Bazısı nasıl tahtından indirilmiş; nasıl savao;ıta öldürülmüş bazısı;
Alao;ıağı edilmiş hayaletler dadanmış kimisine;
Kimini kansı zehirlemiş; kimi de uyurken katledilmiş ...
• Ay.ıkl.ııııl.ıy.ıııı.ı� Iili' ll' y.ıpıl.ııı ;ı� Vl'/ollll ı.ılııııı•lı•ır nlllllllolll .ıılı Vl'lllllll)lll (\ll)
20
Bir Osmanlı subayıyla karşı karşıya geldiğim ilk sefer(...) ona tam
bir Türk'e benzediğini söyledim. Kıpkırmızı kesildi ve hararetle ba
na, kendisinin tıpkı babası, ondan önce de büyükbabası gibi, Şam'dan
geldiğini ve İstanbul'daki poucht'larla hiçbir ortak yönü olmadığını
söyledi. Bu Arap özerkçiliği, onu bayrağa büyük bir sadakatle bağ
lanmaktan ya da padişahın sağlığına kadeh kaldırmaktan alıkoymu
yordu.37
Kaynaklar
Bu çalışmanın büyük bölümü, İstanbul'daki Başbakanlık Os
manlı Arşivi'nde yer alan malzerneye dayanıyor. Amacım, öz
gül olayları kronolojik olarak araştırmaktan çok, son dönem Os
manlı iktidar seçkinlerinin düşünce yapısını anlamak Bu neden
le, kullanılan malzeme, taşrada dini etkinliğin denetimi, misyoner
etkinliğin gözetimi ve bunun gibi çeşitli başlıklar doğrultusun
da farklı koleksiyonlardan elde edildi. Bu başlıklar altındaki tüm
malzemeyi kullandığım gibi bir iddiarn yok; Başbakanlık Osmanlı
Arşivi'nde daha elimi bile süremediğim bir bilgi madeni olduğuna
hiç kuşku duymuyorum. Çoğunlukla Yıldız koleksiyonuna odak
landım ama, yararlandığım koleksiyon yalnızca bu değildi. Abdül
hamid rejimi, bilgi sapiantısı olan bir rejimdi; bunun bir sonucu
ıılııml<, Yıldız Sarayı Arşivleri, son dönem imparatorluk arşiv ko
I PI<siyonları arasında orantısız denebilecek kadar geniş bir yer
lwplar. ı.o Bunların birçoğu araştırmacılara yakın geçmişte açıl
c 1 ı. ı. ı K u llandığım bazı önemli koleksiyonlar aşağıda verilmiştir:
Kitap
Bu kitap iki kısımdan oluşuyor. İll<inde, imparatorluk içinde
içeriği yenilenen meşrulaştırma siyasaları ele alınırken, ikincisin
de, dışarıda istenen imgeyi yaratma çabalan inceleniyor.
Birinci hülüınd(�, Abdülhamid dönemindeki iktidar sembolizıni
gözden geçirilmektedir. Devlet törenleri, modem protokol doğ
rultusunda cami mimarisindeki değişimler ile devlet gücünün ar
malar, nişanlar, vb gibi çeşitli simgesel tezahürlerine odaklanı
yor. Bundan başka, Osmanlı Hazine-i Evrak'ında sık kullamlan ve
bana kalırsa, Osmanlı üst düzey memurlarının dünya görüşünü
anlamakta yardımcı olan değerli ipuçlarından olan deyim ve kli
şeler de bu bölümde ele alınıyor.63
İkinci bölümde, Abdülhamid döneminde devletin topluma, o
zamana kadar görülmemiş bir derecede nüfuz etmesi ve buna yö
nelik Habermasçı söylemle, "meşruiyet açığını" kapatmaya yö
nelik yeni resmi ideoloji üretme süreci incelenmektedir. 64 Bu
süreç içinde resmi ideoloji olarak dinin yeniden yorumlanması,
Hanefi mezhebinin "resmi inanç" (mezheb-i resmiyye) biçimin
de öne çıkmasına neden oldu. Ayrıca, bütün Müslümanların ha
lifesi (dünya çapında İslami önderlik iddiası) ve Hicaz'daki kut
sal mekanların koruyucusu sıfatıyla, padişahın konumunun yeni
bir içerik kazanmasını sağladı. lleride gösterileceği gibi tüm bun
lar, devlet ideolojisinin seküler temelinin, İslami kelime dağarcığı
ve ideolojik araçların kullanımı aracılığıyla kurulmasından baş
ka bir şey değildi. Önceki yüzyıllarda, (16. yüzyıldaki Osmanlı-Sa
favi savaşlarında olduğu gibi özellikle vurgulandığı dönemler ya
şanmakta birlikte) padişahın halife olarak konumu az çok kabul
gören bir durumdu. Bununla birlikte, Abdülhamid hükümranlığı
na gelindiğinde, o zamana değin görülmedik bir yoğunlukta yö
netme ve denetleme arzusu, merkezin rolünün sürekli olarak ye
niden tanımlandığı bir duruma yol açtı.65
Üçüncü bölümde, belki de en çarpıcı ve yeni sapma ele alınır:
Resmi dinden döndürme süreci aracılığıyla, Hanefi ortodokslu
ğunu yaygınlaştırma çabası. Hıristiyan misyonerlerinin etkinliği
ni taklit etmeye yönelik bilinçli bir çaba içinde, Osmanlı merke
zi, Hanefi mezhebini benirusetme amacıyla etkin bir şekilde inisi
yatifi ele geçirerek kendini savunmaya koyulmuştu.
Dördüncü bölüm, Abdülhamid döneminde devletin eğitim si
yasalarına ayrılmıştır. Seçkin orta ve yüksekokulların üzerinde
durolduğu Tanzimat döneminin tersine, Abdülhamid dönemi ön
celikle ilköğretimi vurguluyordu. Dönemin bir başka özelliği de,
müfredattaki "İslami" içeriğin giderek daha çok vurgulanmasıydı.
Belgeler, Abdülhamid rejiminin, zararlı Batılı etkiler olarak gör
düğü unsurları, eğitim sisteminden ayıklamaya çalıştığını göste
riyor.
l lı ·� i ı ıd lıiilüm, aynı zamanda örnek de oluşturan bir düşma
ıı;ı odaldanıyor: Misyonerler. 19. yüzyıl son bulurken misyoner
I i i< , B aL ı ' n ın fiziksel olduğu kadar ahlaki üstünlük iddiasının da
ı · ı ı ii nemli özelliklerinden birine dönüşmüştü. Abdülhamid döne
ı ı ı i nde Osmanlı İmparatorluğu, kendisini misyonerlik karşıtı mü
ı·adelenin ön saflarında buldu. Ancak devlet seçkinleri, kendile
rini misyoner tehdidine karşı savunmanın tek yolunun, onunkine
l ıPnzer taktikler benimsernek olduğunu çok iyi biliyorlardı.
Kitabın ikinci kısmının başlangıcı olan altıncı bölüm, Osmanlıla
rın dışarıda arzulanan imgeyi yaratmak üzere gösterdikleri çabala
rı kapsıyor: Tek Müslüman büyük devlet olarak imparatorluğun git
gide artan yalnızlığı ve Osmanlı seçkinlerinin kendi imgelerini tüm
saygısızlıklara, saldırılara ve karalamalara karşı korwnaya yönelik
sapiantılı çabaları. Bu amaçla, Abdülhamid rejimi dünya basınında,
tiyatro sahnesinde veya tüm diğer kamusal forumlarda kendi say
gınlığına zararlı olarak gördüğü her şeyi etkisiz hale getirmek için
bulabildiği tüm kaynakları seferber etmiştir.
Yedinci bölümde, arzulanan imgeyi sunmak için gösterilen et
kin ç abalar ele alınmaktadır. "Uygar devletler kulübü" üyele
rinin katıldığı tüm kongre ve konferanslarda temsil edilmek,
Babıali'nin hayati kaygılarından biriydi. Babıa1i, tüm büyük dün
ya fuarlannda temsil edilmeye özen gösteriyordu. Bu yüzdendir
ki, Abdülhamid çağında Osmanlı devlet adamlan, temsil edilme
aracılığıyla elde edilebilecek olan meşruiyete önem vermişler
di. 66 Abdülhamid'in, Edward Said'in şu sözlerine katılacağı nere
deyse kesindir: "Bu mücadele [imparatorluk için] ( . . . ) yalnız as
kerler ve toplarla değil, ayn ı zamanda fikirler, biçimler, imgeler
ve imgelemelerle ilgiliydi. " 6 7 Bunun yanı sıra Abdülhamid rejimi,
"biz de sizin gibiyiz" imajını Avrupa'da oluşturmanın peşindey
di. Tıpkı kayzer, Avusturya imparatoru ve çar gibi, Abdülhamid
de bir otokrat idi. 1905'te Rusya'nın Japonya tarafından yenilgi
ye uğratılmasının ardından, "Padişahın subaylan eski düşmanı
Rusya'nın yenilgisi dolayısıyla kendisini kutladıklan zaman, pa
dişah bu sonucu kesinlikle kutlanacak bir şey olarak görmediği,
çünkü yalnızca kendisinin ve Çar'ın Avrupa'daki otokrat hüküm
darlar oldukları ve Çar'ın yenilgisinin otokrasi ilkesine bir darbe
anlamına geldiği yanıtını vermişti."68
ı
Moloz ve kan etrafa saçılınca genel bir panik çıktı. Padişah elleri
ni kaldırdı ve boğuk sesiyle bağırdı: "Telaş etmeyin!" Bundan sonra
arabasına bindi, dizginleri aldı ve hep bir ağızdan ''Yaşa!" diye bağıran
yabancı konukların önünden geçip gitti.40
ııesmi ikonografı
Gelgelelim, bu olaylar kuralı bozmayan istisnalar olarak kalı
yordu. Abdülhamid, simgeler ve resmi ikonografi bildirilerini Yıl
dız Sarayı'ndaki köşesinden de pekaJ.a yapabiliyordu. 19. yüzyıl
sonlannda iktidar ile törenselliğin yeniden vurgulanmasının en
çarpıcı simgelerinden biri hanedan armalarıydı.
Devlet-i Aıiyye'nin simgesi Osmanlı Hanedam'nın armasıydı
(Arına-i Osmani) . Arınanın tasarımı, II. Mahmud tarafından bir
İtalyan sanatçıya yaptırılmıştı. II. Abdülhamid'in Osmanlı tahtına
çıktığı döneme gelindiğinde, arına Osmanlı resmi sembolizminin
o denli yerleşik bir parçasına dönüşmüştü ki, padişah 1905'te, an
laşılan tersim edilişinde tekbiçimlilik olmamasına canı sıkılıp, ar
ma içeriğinin aynntılı bir betimlemesini istediği zaman, resmi bir
versiyonunun hemen bulunamaması nedeniyle bürokrasi çok zor
durumda kalmıştı. Sonunda uzun aramalar ardından bulunarak,
arınanın içeriği betimlenmişti.4 7
Aynntılı bir layiha ile padişaha, Osmanlı armasının, silahlar ve
öteki simgesel nesneler gibi, gerek yeni ve eski, gerek Türk ve İs
lami motiflerden oluştuğu bildirildi. Kalkandaki ana motif, "pa
dişahlann yüce tacı" idi, onun üstünde tahttaki hükümdarın tuğ
rası bulunuyordu. Bunun yanında, biri İslami yasayı, yani şeriatı,
diğeri de öteki modern yasalan (ahkam-i şer'iye ve nizamiye
yi cami kitab) simgeleyen iki kalın cilt bulunuyordu. Bunların
altında adaleti simgeleyen bir terazi vardı. Ana motif, eskinin YP··
niyi dengelediği simgesel silahlarla kuşatılmaktaydı: Ok ile sün
gülü piyade tüfeği, eski tarz ağızdan dolma top, modern bir sah
ra topu, geleneksel bir pala, modern bir süvari kılıcı vb. Arına-i
Osmani'de aynca, devletin yüce merhametini temsil eden çiçek
açan güller ve günlükle dolu bir vazo gibi geleneksel İslami-Os
manlı simgeleri de bulunuyordu. Tasarımın sağ yanında bir kır
mızı sancak, sol yanında da yeşil Sancak-ı Şerif vardı; bunlar Os
manlı saltanatını olduğu kadar, hilafetin evrensel İslami doğası
nı da simgeliyordu. Tas arımın en alt kesiminde, Osmanlı nişanla
nnın tam dizisi bulunuyordu. Dolayısıyla, Osmanlı devlet arınası
nın ana temalan, eski ve yeninin, geleneksel ve modernin çevre
sinde dönüyordu.48
19. yüzyıl ikonografisinin bir başka özelliği, andaç madalyon
lardı. Bu tür Osmanlı örneklerinin belki de en ilginç olanı, çağ
daşlığı kadim tarihsel meşrulaştırmayla birleştirme çabası olınası
açısından, Abdülmecid döneminde (h. 1831-1861) bastırılan ma
dalyondur. Son dönem Osmanlı Devleti'nin kendini algılayışının
bir belgesi olan bu madalyonun üzerindeki ibareler çarpıcıdır.
Madalyonun ortasında Fransızca "Cet Etat subsistera Dieu le ve
ut" (Bu devlet yaşayacaktır, Tann onu emrediyor) ibaresi yer alır.
Bunun üzerinde, tepesinde Osmanlı sancağının asılı olduğu ve az
gın dalgalann dövdüğü bir kale görünür. Kenannda "Justice egale
pour tours" (Herkese eşit adalet); "Protection des faibles" (Maz
lumlann korunması); "L'Etat Releve" (Devletin dirilişi) vb ibare
ler bulunur. Madalyonun arka yüzünde, Orta Asya Türk serpuşu7
nu çevreleyen IL Mehmed, Kanuni Sultan Süleyman, Mustafa Re
şid Paşa ve Köprülü vezirlerinin adları görülür.49 Bu madalyon
da şanlı bir geçmişin anılan halihazırdaki bir kuşatılmışlık duy
gusuyla iç içe simgelenmektedir.
Geçmişin simgelerini kullanmak yoluyla bugünü meşrulaştır
mak yönündeki benzer bir çaba, devlet yıllıklarında (salname)
Osmanlı soyağacına verilen seçkin yerde de gözlenebilir. 1885'te
Bursa vilayeti için hazırlanan salnamede, Osmanlı hanedanı
nın kökleri, efsanevi Oğuz aşiretine ve buradan da Nuh yoluyla
Adem ile Havva'ya dek geriye götürülür. Selçuklu Sultanı Alaed
din Keykubad'ın, hanedanın kurucusu Osman'ı nasıl koruduğu
na ilişkin resmi hanedan efsanesi, Osmanoğullan'nın "uzmanla
nn araştırmasına göre, dünyanın en eski hanedanlanndan biri ol
duğu ve sonsuza dek süreceği" iddiasıyla, başından sonuna dek
hikaye edilir. s o Böylesi aşikar resmi kurgu İslami saray kasidele-
ı l ı ı l r ı lwc l l ı ı ı l ı i r gph•ıwğidir ama, lnırada ilginç olan nokta, bu an
l ı ı l ı ı ı ı ı ı , l ıl l rokrat.ik modcrnizasyonun bir ürünü olan ve çeşitli na
t. ı l' l ı ı n ı ı i s i ı ı ı l <'ri, tarımsal üretim ve bölgenin temel coğrafi özel
l l ldPri g i l ı i dünyevi verileri ortaya koyan bir devlet yıllığında yer
ı ı l ı ı ıı ı ...u d ı r. Bu efsanevi soyağacının dahil edilmesi, Woodhead'in,
ı ı � ı ı :r. a.o;; i reti soyunun "ve 15. yüzyılda özellikle popüler olan kur
l{ıısal soyağacının", 16. yüzyıl sonlarına gelindiğinde "büyük öl-
4,' 1 1 c ll' çürütüldüğü" şeklindeki sözleri hatırlanırsa, daha da ilginç
l ıı ı i P geliyor. s ı Rivayete dayalı uydurma soyağaçlarının, Osmanlı
l lı•vleti'nin büsbütün zayıf göründüğü 19. yüzyılda geri getirilme
.-. l ı H� gerek duyulduğu gerçeği önemlidir. Bu durumda amaç, Os
ı ıııuılı hanedanının hükümranlığının, bu devletin sürekli ve kaçı
ı ı ı l nıaz bir özelliği olduğunu vurgulamaktı.
Salnameler, kendi başlarına Osmanlı kuruluş efsanesinin
"pompalanışının" bir tezahürüdür. Devlet salnameleri 1846'da ya
y ımlanmaya başlasa da, Osmanlı padişahlarının soyağacı 1853'e
( I l ieri 1270) kadar bunların içinde yer almayacaktı. 52 Bu tarihten
1mııra bir süre kaybolur, ama 1868'de (Hicri 1285) yeniden belirir.
Ahdülhamid döneminde soyağacı, içindekiler bölümünde beşin
d sıradan üçüncü sıraya yükselir. Her bir padişah dönemindeki
bireysel kayıtlar da, hatın sayılır ölçüde genişletilir. Böylece eski
l'iltler, doğum ve ölüm tarihleri gibi yalnızca temel verileri sunar
lwn, Abdülhamid dönemindekiler çok daha ayrıntılı hale gefu.5 3
Osmanlılar, nasıl öteden beri var olan gelenekleri devlet sim
gelerine dahil etmek yoluyla vurgulamaya çalıştılarsa, "rakip sim
geler" olarak gördüklerini de azaltına girişiminde bulundular. Sa
daret Mektubi Kalemi ile Mabeyn arasındaki 8 Haziran 1892 ta
rihli bir yazışma, ambalajları rakip bir devletin arınasını taşıyan
ınalların ithaliyle ilgiliydi. Yunanistan'dan Girit'e gönderilen bir
sandık dolusu ayna sorun çıkarmıştı. Burada unutulmaması gere
I<en nokta, bu yılların Girit'in özerkliğine ve 1897 Osmanlı-Yunan
savaşına giden yıllar olduğudur. Padişah, bu tür ambalajların im
paratorluğa girmesini yasaklamak istiyordu, ama sadrazam, Os
manlı gümrüğünün bunları uzak tutabilınesi için hiçbir yasal ge
rekçesi olmadığını ona hatırlatmak zorunda kalmıştı. 5 4
2 Temmuz 1889'da, Dahiliye Nezareti, İstanbul'un Beyoğlu
semtinde, Moskova'da basılmış "Bizans İmparatorları ve Rus çar
larının yan yana tasvirlerini taşıyan" bazı "levhaların" ele geçiril
diğini bildiriyordu. Bu levhalar, "Bazı muzır malumatı havi bir ta
rih kitabı" ile birlikte İstanbul'daki Rum Ortodoks Patrikliği'ne
dağıtılmış olduğu için nazırın dikkatine sunulınuştu. s s
Bu olay, Rus çarlarının, Osmanlı topraklarındaki tüm H u ı ı ı < h'
todoks uyrukların hamisi oldukları iddiasııun ve kendilerinin " B i
zans imparatorlarının torunları", Moskova'nın da "Üçüncü Ho
ma" olduğu düşüncelerine ilişkin irnalarının, Osmanlı yetkililerin
ce çok iyi anlaşıldığının çarpıcı bir kanıtıdır. Bu olay, 1883'te tah
ta oturan III. Aleksandr'ın çarlık döneminde ortaya çıkmıştı; ay
nı zamanda çarlığın mistik doğasını da vurgulayan Aleksandr'ın
(Petersburg'dan çok) Moskova merkezli devlet sembolizrniyle tü
müyle örtüşüyordu. S6
Osmanlı resmi mitolojisi, Osmanlı padişahlarının Roma ve
Bizans'ın halefieri olarak konumunu vurguladığı için, Bizans geç
mişi hassas bir konuydu. s 7 1453 'teki fetihten sonra, Osmanlı im
paratorluk geleneği kendini var etti. Gülru Necipoğlu, Topkapı
Sarayı'nın kasıtlı olarak Bizans akropolisinin üzerine inşa edildi
ğini göstermiştir. s s Fletcher'ın da vurguladığı gibi, "Kentin ken
disi Roma imparatorluk geleneğinin meşruiyetinin bir simgesiy
di, öyle ki Osmanlı hükümdan (...) artık kendisini Sezar'ın simge
leriyle donatmaktaydı."59 Fetihten sonra camiye dönüştürülen ve
Osmanlı sultanı I. Selim'in 1519'da hilafet kaftanını giydiği Aya
sofya Katedrali, özellikle önem taşıyordu. Abdülhamid, hilafet
mekfuu olarak bu camiye özel bir önem verecekti. 6 0
Dolayısıyla, caminin "duvarlarına ve galerilerine resim çizen
ve yazı yazan bazı Rum ve başka ziyaretçiler"e ilişkin haberler
çok can sıkrnışa benziyordu. Bu tür davranışı önlemek için, ziya
retçilerin camide dolaştıkları süre boyunca hiçbir şekilde yalnız
bırakılmamalarına ilişkin yeni talimat verildi. 6 1
Aslına bakılırsa İstanbul, Osmanlı padişahlarının meşruiyetini
pekiştirmeyi amaçlayan sembolizmde daima merkezi bir konum
işgal etmişti. Gülru Necipoğlu, yeni tahta çıkan bir padişahın, ata
larının İstanbul'daki türbelerine yaptığı törensel yürüyüşün bi
le, onun meşruiyetini ilan etmenin bir aracı olduğunu göstermiş
tir: "Ölen padişahların halefieri tarafından inşa ettirilen bu türbe
ler, mağrur bir soyun kesintisiz devamlılığını vurgulamak yoluyla,
Osmanlı hanedanının meşruiyetini ilan etmekteydi." 6 2
İstanbul'da türbelerin, Ayasofya'nın ve peygamberin Kutsal
Emanetleri'nin varlığı, kentin sembolizmine katkıda bulunuyor
du. 19. yüzyılın muhtemelen en büyük devlet adamı olan Reşid
Paşa, "devletin üç temeli"ni (üç rükn-ü devlet) İslam, saltanat
ve hilafet olarak belirler; üçü de Mekke ve Medine ile imparator
luğun payitahtı olarak İstanbul'u koruyan Osmanoğulları tarafın
dan idame ettiriliyordu. 6 3
görsel teyidi, onun döneminde ta
l 'ı ı d i � ; m l ı ı ı ı Pgenwnli ğinin
kamusal eserlerin üzerinde yer alan tuğrasıyla
ı ı ı ı ı ı ı ı l ı u ıa ı ı Wın
• ı ı ı g l ı ı ı ı ıyordu. Anadolu'nun dört bir köşesinde dikilen imparator
l ı ı ll ı ı rı ııasını ve saltanatın öteki belirtilerini taşıyan saat kulele
ı l l u ·r yere yayıldı. Padişahın 1901'deki gümüş jübilesinin anısı
ı ı ı ı N iğde, Adana ve Yozgat gibi küçük Anadolu kasabalarında sa
u l lw l elcri yapıldı. Finkel, bir saat kulesinin simgelediği "sekü
S ı m uç
Şeriatın Osmanlılaştınlması
·ıııı ııv,ı d il�iincesiyle, kasıtlı olarak görece basit bir dille yazılmış
l ı " M . . ;ı;Jıpb-i resmiyye", basın aracılığıyla da yaygınlaştırıldı. 3 6
\ v ı ı ı �l'l<ilde, "Türk gazetelerinin tonu ve genel eğilimi, sultan
l ı ı ı l l lı ·ı ı in, geniş topraklarının en ücra köşelerindekiler de dahil,
ı ıw l l l ldl' alt kesimlere mensup 'gerçek müminlerin' imgeleminde
ı. ı ı • w • ı ı Hmliğini yoğunlaştıracaktı."37 Bu tutum, küçük bir Ana
ı lı ıl ı ı l<ı•ntinden kim olduğu bilinmeyen bir din adamının yazdığı
ı ·•u •rdl' örneklendiği şekliyle toplumsal mobilizasyon literatürü
ı ı ı · . ı . . yansımaktaydı. Bu eserde şu yorum yer alıyordu: "(... ) Ga
� t• l l'll'r sayesinde, Tek Gerçek Din'in parlak ziyaı, artık lslam'ı
l ıl l l ı ı ı�d yüce bir din Cfenni bir din-i ôü) olarak tanımış olan
\1 ı ı ıpa'ya dek ulaşmış durumdadır... "38
Sonuç
Özetle, Osmanlı yönetici seçkinler, gerek kendi uyrukları ge
n�kse daha genel anlamda halk üzerinde bir Osmanlı kimliği duy
gusunu beslerneye çalışıyorlardı. Anthony Smith, "Aristokratik
Pl.nik kültürler, kimlikleri statülerinin bir parçasını oluşturduğun
ı lan varlıklarını sürdürürler; kültür ve üstünlük, belirgin bir mis
yon duygusu yaratmak üzere kaynaşır" der. l 2 9 Seçkinler çevre
Hi küçük olmakla birlikte, mesajı çok daha geniş tabakalara ulaş-
tı. Şerif Mardin, Doğu Anadolu'nun kırsal kesimindel<i olduk�,·ıı
mütevazı bir kökenden gelen bir Kürt mutasavvıfı Said Nursi'nin,
"Kabileler arasındaki iç mezhep çekişmelerini ortadan kaldıraca
ğı ve onları iyi Osmanlı yurttaşlarına dönüştüreceği" gerekçesiy
le, Doğu vilayetlerinde seküler Osmanlı okullannın kurulmasını
ele aldığı bir layihayı padişaha sunmayı başardığına dikkati çek
miştir. I 30 Bunlar, toplumsal hiyerarşinin çok daha üst düzeyinde
yer alan Süleyman Hüsnü Paşa'nın düşüncelerine çok yakın gö
rüşlerdi; Süleyman Hüsnü Paşa'nın da, Bağdat, Musul ve Basra
vilayetleri için benzer tasarıları vardı. 1 3 1 1889'da, Bitlis gibi üc
ra ve yoksul bir vilayette bile, kent huzursuzlukla çalkalansa da,
"uygarlaşma motifı" mevcuttu. I 3 2
Osmanlılar "resmi inanç" düzeyinde, Hanefi mezhebi gibi ön
ceden mevcut değerleri yeni enerjiyle birleştirmek ve bunu uy
ruk/yurttaşları ile gittikçe yoğunlaşan ilişkilerinin toplumsal har
cı olarak kullanmak için bir girişimde bulundular. Bu anlamda
Ahmet Yaşar Ocak'ın gözlemi, sorunu çok iyi bir şekilde özetle
mektedir.
Yüzyıllar boyunca onlan doğru yola getirmek için tekrar tekrar ya
pılan onca başansız girişimden sonra, seksen Yezidi köyü ile otuz Şii
köyü, din-i mübinin onuruna ulaşmıştır. Dün, liderleri tam bir vicdan
serbestisi ile Musul'a gelerek Müslüman olmalan için yaptığım çağrı
yı kabul ettiler. Bu sabah, askeri bando Hamidiye Marşı'nı çalarken,
dizi dizi ulemanın bir ağızdan, duaların en kutsalı olan Allah-u Ekber
sadaları arasında, eşraf ve askeriye mensuplarından oluşan büyük
bir kalabalık belediye binasının çevresinde toplandı. Bir şeref kıtası
selam dururken, müftü her birine İslam'ı kendi hür iradesiyle kabul
edip etmediğini sordu. Her birinin onayından sonra, kalabalık "Padi
şahım çok yaşa!" diye haykırdı. ı 9
A l c l ı�ı :;ıidddl i tedbirlere karşın, Ömer Vehbi Paşa da, Yezidile
l l ı ı ı ı :r. u ı ı vadeli sadakatlerini sağlamak için eğitimden faydalan-
1 1 1 1 1 1< ı ı i yl ' l .indeydi . Din değiştirme töreninin (merasim-i telkiniy
v • · ı ı • ı'l.<•ı-;i günü, lstanbul'a Yezidi köylerine altı cami ve yedi oku
l l ı ı ı ynııı sıra, hepsi lslam'ı benimsemiş olan Şebekli köylerine de
l ıı ·.-;ı oi<U l ile beş cami yaptırmak istediğini yazctı. z o
1 'ıı.-;ıa, Laliş'teki Yezidi Tapınağı'nın bir İslam medresesine dö
ı ı i i � Ui riilmesi ve yirmi öğrenciye burada yine devletin maaş bağ
I I I ,V I I I 'ağı saygın bir Sünni ruimin yanında öğrenim görmeleri için
l ı 1 ı n; verilmesi gerektiğini de yazmıştı. Bölgedeki okullarda ye-
11'1 u lemanın istihdam edilmesi önemliydi, çünkü halkın dil ve
ı ı c l l 'l.lerine aşinaydılar.Z I Vilayet meclisi, muhtemelen paşanın ha
I I ' I<PI.e geçirmesiyle, İstanbul'a hemen hemen aynı anlamda, "yöre
l 1ı ı l lunın karakteri ve diline aşina oldukları, siyasal incelikierin ya
ı ıı Hı ra dinsel dogmada da çok deneyimli olduklarından" yerel ule
ı ı ıı ı.ııın kullanılmasının yerinde olacağına yönelik bir telgraf çekti
ı . . r. Bu formül ya da çeşitlernelerinin (emzice ve elsine-i mahalli
ll' 'aş'ina ve dekayık-ı siyasiyyeye dana ve hakayık-ı diniyyeye
ı•(//oJ . .) Osmanlı belgelerinde heterodoksiye karşı alınan önlem
l ı • rle ilgili sıklıkla yinelendiğine işaret etmek gerekiyor.22
Bu noktada, yumuşak seçeneğin bir kenara atılınamasına ka
n ı r verildi ve 26 Ağustos'ta Osmanlı Meclis-i Vükelası Ömer Veh
l ı l Paşa'dan gelen bir telgrafı tartıştı; paşa bu telgrafta, önde ge
l l ' ı ı Yezidilerin İslam'ı kabul etmek yoluyla gösterdikleri olumlu
c lııvranışın nişanla ödüllendirilmesini öneriyordu. Paşa, bu reisle
ıv nişan takılır ve bir aylık bağlanırsa, "imparatorluktaki tüm Ye
:r.ldilerin yanı sıra İran ve Rusya'dakiterin de İslam'ın kutsal kuca
Aıııa katılabileceklerini" öne sürmüştü.23
Ümer Vehbi Paşa eylül ortasında, Yezidi köylerine tayin edi
lı•n öğretmen ve imamların görevlerine başladığını bildirdi.24 Yi
"" de, işler hırslı paşayı tatmin edecek tarzda yürümüyordu. 24
l•:ylül'de, Mir Ali Bey ile başka birkaç "sorun çıkaran hainin, men
l'ıır cehalet haline" dönmüş olduklarını ve İslam'a bağlılık yemin
lt•rini bozduklarını bildirdi. "Yıllar yılı bronz tavus kuşları ve bu
na benzer tiksindirici putları köyler arasında dolaştırıp, kendileri
l�·in büyük miktarda paralar toplamak yoluyla köylüleri sağan bu
lhlis heriflerin" hadlerini bildirmek gerekiyordu. ı s
Bu noktada Yezidi liderler Musul'daki Fransız konsolasuyla te
masa geçip, ona, Fransa'nın kendilerini Ömer Vehbi Paşa'ya kar
�· koruması halinde topluluğun Hıristiyan olmaya hazır olduğu
mı söylemek yoluyla, işleri daha da karıştırdı.2 6 Bu durum paşa-
yı son derece öfkelendirdi; lstanbul'a devletin uygarlık ve eğit.iı ı ı
getirme "böylece onların yerel halkı aldatmalarmı ve soymaları
nı önleme" çabaları sonucu "işleri bozulan ve bunalan" bazı Ye
zidi liderlerin, şimdi de himaye için Fransız konsolosluğuna baş
vurduklarını bildiren bir telgraf çekti. "Onları cehalet ve dalalet
yüzünden ayrıldıkları doğru yola döndürme çabası, kendi şeytani
yollarına dönebilmek amacıyla yabancılara farklı bir şekilde su
nulmuştu."27
Bu haber üzerine harekete geçen İstanbul'daki Heyet-i Vüke
la, 7 Ekim' de, Yezidi reisi Ali Bey ile halklarını "yanlış yöne sü
rükleyen" ötekilerin, Trablusşam'a sürülmesini emretti,2 8 O za
mana değin Ömer Vehbi Paşa'nın dönüşümlü olarak kullandı
ğı "havuç ve sopa" siyasası birtakım sonuçlar veriyordu. Eylülün
sonunda Zor sancağından ve Musul bölgesinden "Harlı" adı veri
len bir mezhepten sekiz "heretik" köyün mensupları, "kendi öz
gür iradeleriyle" Musul'a gelerek "Müslüman olduklarını" bildir
diler. 2 9 Heyet-i Vükela, daha önce İslam'ı benimsemiş olan Şe
bekli liderleriyle birlikte, bu köylerin liderlerine de alt düzey ni
şanlar ve 1.000 kuruşluk maaş ödenmesine ilişkin vilayetin öne
risini onaylamaya karar verdi. Bu "başarıların" tümünün "halife
mizin çağının uğurlu gelişmelerinin" (muhassenat-ı asriyye-i
hilajetpenahı) sonucu olduğu açıkça belirtiliyordu.3 0
l l Ekim'de, Musul valisi Osman Paşa, "Hanefi mezhebine dö
nen Yezidi ve Şebekli çocuklarının eğitimi için 300 adet Kuran,
700 adet elifba ve 700 adet de İslam akaidini öğreten risale" talep
etti. Bunun padişahın "yüce dindar yolda attığı adımların meyve
leri" (asar celile-i takva şiarileri) olduğu söyleniyordu. 3 1
Ekim ortasında, hemen hemen aynı günlerde, Ömer Vehbi Pa
şa, Yezidi topraklarına bir tedib harekatı yapılmasını emretti. Bir
liğin kumandanı, paşanın tez canlı, genç bir zabit olan oğlu Asım
Bey'di. Birlik, Şeyhan'daki Yezidi köylerini uykudayken bastı ve
yakıp yıktı. 32 Laliş'teki türbe yağmalanıp ayin malzemeleri alındı.
Burası bir medreseye dönüştürülecekti. Bunu, Osmanlı kuvvetle
rinin pusuya düşürüldüğü ve dağlı Yezidilerin elinde ağır kayıpla
ra uğradığı Sincar Dağı'na yapılan sefer izledi. 3 3
Ekim 1893'ün sonuna gelindiğinde, yeni Musul Valisi Aziz Paşa,
1892 yenilgisi hakkında İstanbul'a bilgi vermesi yönündeki emri
yerine getirdiğine ilişkin bir telgraf çekti. Üstlerine, Ömer Vehbi
Paşa tarafından yapılan taktik hatanın, aslında barışçıl olan Yezi
dilere karşı şiddet kullanılması olduğunu bildirdi. Bu durum, on
ların Sincar Dağı'ndaki daha savaşçı kabilelerle güçlerini birleş-
t l ıı ı ı Pi ı •riıl(' yol açmıştı. Yeni vali, ilkin eski yöntemin uygulanma
l l l l l l , "yi>ınün nüfuzlu kişilerinden oluşan" bir nasihat heyeti gön
ı lı • ri l ı ı ı Psini de öneriyordu. Ancak bunun sonuç vermemesi halin
ı l ı • , o ı ı ları "ibret alınacak bir tarzda cezalandırmak" zorunlu hale
jl,l • l ı ' ( ' ( ' kti. 34
" N asihat heyeti"nin önemi özellikle vurgulanıyordu; üyelerine,
ııHi rdsleri kan dökmeye gerek kalmadan teslim olmaya ikna et
ı ı ı ı •INi halinde, padişahın kendilerini cömertçe ödüllendireceği
ı l ı • söylenmişti. 3 s 1 Aralık'ta vali, Sincar bölgesinde isyan halin
ı iPI<i on yedi Yezidi köyüni.in reisierinden çoğunun, nasihat heyet
l t •riyle doğru yola sokulabileceğini teyit etti.3 6
Yezidi bölgelerinde tedirgin bir ateşkes yeniden kurulmak
lu birlikte, Osmanlı merkezinin status quo ante'ye dönmek gibi
l ıi r şeyi tasadamadığı açıktı. Uzun vadeli beklenti, bölgeyi sakin
t ı ı t.arken, okullar ağı aracılığıyla Hanefıliği aşılamaktı. 1893'ün
Hoıı günlerinde, Yezidi lideri Mir Mirza Bey, 1892 akınlan sırasın
ı l a Şeyh Adi türbesinden alınan kutsal yadigarlann geri verilmesi
lı;in Musul vilayetine başvurdu. Mir Mirza'ya açık açık, kendisine
vı•ya başka herhangi bir Yezidi reisine bunların iadesinin söz ko
ı ı usu olmadığı ve türbenin artık bir medrese olduğu söylendi. 3 7
Bu arada, Ömer Vehbi Paşa'nın sıradışı mezalimi ve yerel eşra
fa gözdağı vermesiyle ilgili şikayetler 1892 ve 1893 yıllan boyun
ca padişaha ulaşmıştı. Bir soruşturma komisyonu oluşturuldu;
I<Omisyon 24 Kasım 1892'de Musul'dan gönderdiği raporda, Ömer
Vehbi Paşa'nın "İmparatorluk çıkarlarına tümüyle aykırı hareket
lere girişip, Irak kadar önemli ve duyarlı bir bölgeyi kargaşa orta
rnma sokma riskine girdiğini" belirtiyordu. Kendisine verilen ta
ı imatın dışına çıkarak, sahip olduğu yetkenin ötesinde ''ifrat ve
t.efrit"e kaçmıştı."38
28 Kasım'da, erkan-ı harbiyye riyaseti, "irade-i hümayunun,
asilerin kan dökülmeksizin dağıtılması ve ancak [Osmanlı birlik
lerine] ateş açılması halinde zora başvurması yönünde" olduğunu
belirtmekteydi. 3 9 Birkaç hafta sonra, komisyon ilginç bir rapor
sundu: Yirmi kadar Yezidi, tüyler ürpertici kanıtlar teşkil eden ye
di kesik başla komisyona çıkmış, bunların Asım Bey'in kuvvet
leri tarafından katiedilenlere ait olduğunu ileri sürmüştü. Komis
yon bunu rezil bir davranış olarak görmüş ve "böyle hareketle
rin, dost ve düşman için çirkin bir manzara oluşturduğuna" kana
at getirmişti. 40
Komisyon, ortaya çıkardığı dehşet verici kanıtıara ilişkin
6 Şubat'ta yazdığı raporda, Ömer Vehbi Paşa'nın sözüm ona
"merasim-i telkiniyye"sinin tam anlamıyla düzmece olduğunu lw
lirtiyordu: "Gerçekte Yezidi liderlerinin teki bile samirniyetle ilıt.i
da ettifilmemiş ve lslam'ı kabul edenler de, bunu halkın önündP
dayak yemekten ve saldınya uğramaktan kurtulmak için yapmış
lardı. Bu nedenle paşanın, bu halkın tek tek bütün samirniyetle
riyle ihtida ettirililiğine ilişkin raporu, tümüyle temelden yoksun
du. " Komisyon aynca kumandanın birliklerinin "Şeyhan ve Sin
car'daki köylülerin, lslam'ı benimsernelerini sağlamak üzere dö
vülmesi ve işkenceye uğratılması gibi arzu-yu hümayuna büsbü
tün aykın eylemiere giriştiğini"4 1 bildiriyordu. 19 Ağustos'ta, sa
ray, soruşturma komisyonunun Ömer Vehbi Paşa'yı görevinden
azletmesini, paşanın Divan-ı Harb'de yargılanmak üzere derhal
lstanbul'a gönderilmesini emretti. 42
Aralık 1893'e gelindiğinde, Yezidilerin hala Hamidiye Alaylan
saflanna katılmamış olduğu anlaşılmaktadır. Bu dönemde Musul
ve Van vilayetine, Yezidi köylerinde bir nüfus sayımı yaptırma
sı ve çocuklann eğitimine yönelik çabalann sürdürülmesi emre
dildi.43
Osmanlı merkezi ile Yezidiler arasındaki ideolojik dalgalanma
devam edecekti. Ocak 1914 gibi geç bir tarihte, Yezidilere hala
boyun eğdirilememişti. 25 Ocak 19 14'te, Musul vilayeti Yezidi re
islerinin Osmanlı kimlik kağıtlarını kullanmayı, ancak dini ifade
eden bölümde "Yezidi" olarak yazılması koşuluyla kabul ettikleri
ni bildirecekti. 44
Yezidilerin öyküsü, ilgi çekiciliğini korumaktadır. Pek çok yön
den, bu öykü, Osmanlılann nüfusun güvenilir azalan olarak de
ğerlendirmek üzere, ideolojik olarak ihtida ettirmek istedikleri
marjinal mezheplere karşı tavırlannın mikrokozmik düzeyde bir
örneğidir. Açıkça görülüyor ki, "havuç ve sopa" siyasası, merkez
den çelişkili işaretler alan bölgedeki görevliler tarafından suiis
timal ediliyordu. Bunlara bir yandan "kan dökmemeleri" ve so
runu "nasihat heyetlerinin" çabalanyla çözmeleri söyleniyordu.
Öte yandan, kararlı bir paşa ya da subaya, açık açık asi unsurla
ra boyun eğdirilmesi ve İslam'ın benimsetilmesi emredilebiliyor
du. Üstüne üstlük, iletişimde ve askerin düşman ve zor bir arazi
ye sevkinde karşılaşılan lojistik sorunlar vardı. Bu koşullar altın
da, kumandana hatın sayılır bir inisiyatif kalıyor, bununla birlik
te, herhangi bir nihai eyleme geçmeden önce talimat istemesi ge
rektiği söyleniyordu. Bu yıllarda Osmanlı Devleti'nin Doğu vila
yetlerinde sürüp giden katliam ve karşı-katliamlann birçoğunun
altında bu kargaşa yatar.
M I IHi il ı ııanların ve marjinalterin "tashih-i akaidi "
A l ıd il l lı:unid döneminde müderrislerin, aldıkları eğitim ve ica
'·• · t l t ·ri merkez tarafından belirlenen bir tür gizli polis ile misyo
ı ı ı • r i l rgüt olarak kullamlması teamül haline geldi. "Serbest" vaiz
l l�c· I<Psinlikle kötü gözle bakılıyor ve tehlikeli sayılıyordu.
I H! I2'ye gelindiğinde, vaizlerin ve "misyonerlerin" (da'iyan)
ı ı ı ı c·ııl< dört yıl öğrenim gördükten ve şeyhülislamdan bir diplo
ı ı ı ı ı (rüus) aldıktan sonra vaaz vermeleri uygulaması yerleşmiş
l l . 1 '• Söz konusu vaizler, öğrenimlerini başarıyla tamamladıkla
ı ı ı ıda en üst diploma olan İstanbul rüusu alan nüfuzlu din adam
l u rı n ın çocuklarını (zadegan) da kapsıyordu. 4 6 Öyle görünü
.v o r Id, bu siyasa Abdülhamid çağı boyunca uygulandı. 1902'de,
A hdülhamid'in saltanatının son döneminde bile, Bab-ı Meşihat
ı �c ·yhülislamlık) saraya yazdığı mektupta, son daiyan grubunun
o,,,.l medreselerinden mezun olup artık "vilayetlerdeki öğretim
ı ı ı ı •vkilerini almaya hazır" olduklarını bildiriyordu. Mektup, Ceb-i
l l l l ı ııayun'dan öğretmeniere dağıtılmak üzere bin liralık ödül
ııyınnası nedeniyle padişaha şükranlarını da içeriyordu.47
< )rtodoksluğun güçlendirilmesi, sapkınlığın döndürülme
Miyle birlikte yürüyordu. İsmen Müslüman olan unsurlar bile,
IMt.anbul'un keskin nazarından kaçamıyordu. 2 Aralık 1884'te,
M Pdis-i Vükela, padişahın emirleri doğrultusunda, yerel halka
"gprçek" İslam'ı aşılamak üzere Suriye vilayetine yirmi din öğ
n·t.ıneni gönderilmesini kararlaştırdı. Bu, "ister göçebe, ister yer
ı .. ı;ıik olsun, yerli halkın İslam'ı, atalarından tevarüs ettikleri bir
� .. yden ibaret olup, aslına bakılırsa [İslami] inançları İslam adları
l nı;ıımaktan öteye gitmediği" için gerekli görülmüştü.48 Böyle la
lmyt inanç şeklinin, yerini "Müslüman olma onuruna dair bir bi
llı ıce" bırakması gerekiyordu. Bu eğitim, "onları kandırmaya çalı
�nn misyoner ve Cizvitler tarafından aldatılmalarını" önleyecekti.
�am'daki özel bir heyet tarafından, göçebelerle birlikte yolculuk
Pl.ınek ve onları doğru yola getirmek üzere yerel dil ve adetleri bi
IPn özel birtakım öğretmenierin atanması kararlaştınlmıştı. Yer
IPı;ıik bölgelerde okullar ve camiler kurulacaktı. Meclis-i Vükela
ı;ııı kararı aldı: "Bu uygulama Yemen ve Bağdat'a da yaygınlaştı
rılmak yoluyla, halka İslam kural ve ibadetleri öğretilmeli ve hi
lııJete itaatleri sağlanmalıdır."49
Resmi Hanefi mezhebinin, sapkın olarak değerlendirdiği Şii
:l.eydiyye mezhebinin yaygın olduğu Yemen, özellikle sorunlu bir
hülge olmayı sürdürüyordu. s o Bu durum, 2 Kasım 1898'de Yemen
valisinin, önde gelen Zeydi hlimlerinden bazılarının, San'a'da l ı i r
Hanefi medresesi kurulmasını istediklerine dair yazdığı mektulııı
daha da ilginç kılıyor. Vali, "pek de sadakatieriyle tanınmayan"
insanlardan gelen bu ricanın biraz "beklenmedik" (hil{ij-ı rne
rnul) olduğuna dikkati çekmekteydi. Bununla birlikte vali, kentli
Zeydllerin "vahşi kabileler"e göre "görece daha ılırnlı" ve akla da
ha yakın olmaları nedeniyle, medresenin açılmasını tavsiye edi
yordu. Eğitimin "tedrici fakat uzun süreli sonuçlar" yaratabildiği
ne dikkati çekiyordu. 5 1
Aynı vilayetten bir yıl sonra gönderilen bir rapor, Yemen'deki
Osmanlı ilköğretiminin amaçları konusunda pek az kuşku bırakı
yordu: "Yemen halkı, İslam tarihi, özellikle de halife efendimizin
büyük eserleri ve işleri konusunda tümüyle cahildirler. Bölgedeki
ilköğretim okulları, Hanefi mezhebini güçlendirecek ve padişaha
karşı itaat duygusunu aşılayacak bir niteliğe sahip olmalıdır... " Ne
ki, aynı rapor, Şafii mezhebinin başat olduğu yerde, okul din ki
taplarının Şafii öğretisini de içermesi gerektiğini ifade ediyordu.52
Bu uygulama, yüzyılın sonuna dek ve 1900'lerin başlarında de
vam edecekti. 20 Temmuz 1899'da, Yıldız Sarayı, Suriye vilayeti
nin güney kesimindeki Maan vadisine, Bedeviler arasında çalışa
cak on iki nitelikli öğretmen gönderilmesi için irade-i hümayun
çıkarıldığını kaydediyordu. Bu tayinin, "söz konusu halkın tü
müyle İslam'ın ışığından yoksun olması ve kendilerine din ilimle
ri ile İslam kurallarının öğretilmesi" gerektiğinden yapıldığı belir
tilmekteydi. 53 Bu emrin ışığı altında, Maan vadisinin Karak böl
gesi Bedevilerinin 19l l 'de Osmanlllara karşı ayaklandıkları za
man, imha etmek için özellikle Hanefi mektep ve camilerini se
çerek, Hıristiyan ve Yahudi semtleri gibi açık hedefleri görece za
rar vermeden bırakmaları son derece ilginç bir noktadır. 54
Anadolu gibi, temelde Türklerin yaşadığı bölgelerde de or
todoksluk kesin olarak sağlanmış değildi. Mayıs 1899'da, İstan
bul'daki Şeyhülislamlık, " [Mihalıçık] halkının şeriat ve Sünnilik
ten tümüyle bihaber oldukları dikkati celb etmiş olduğundan"
Ankara yakınlarındaki bu yere vaizler gönderilmesini emretmiş
tL Aynı şekilde, "Trabzon ve havalisi halkının gerçek İslam'dan
saptıkları ve cehalet yoluna girdikleri" için Trabzon'a da vaizler
gönderilmesine karar verildi. Gerek Ankara'da gerek Trabzon'da
vaizlerin görevi aynıydı: . "Dini ve doğru inançları öğretmek"
(ta'alirn-i diyanetle tashih-i akaidleri) . 5 5
Öyle görünüyor ki, tam b u dönemde Anadolu'da, bir çeşit di
ni bunalım ortaya çıktı. 1890'ların sonunda, misyoner etkinlikle-
ı l ı lı ı l n y ı � ı y l a pPI< c;ol< l ı i i i �Pde hal kın l lıristiyanlığı benimseme
ni lwı ı n � n ı ıda �erçck bir korku duyuluyordu. Sonradan bunun tü
ı ı ı ı l,v l ı • yPrsiz bir panik olduğu anlaşılacaktı. Ama sorun, bu bölge
l t • ı l ı l l l i n:oğunda halkın Hıristiyanlıktan İslam'a ı 7. yüzyıl sonla
l l l l ı · l ! l. yüzyıl başında dönmüş olması nedeniyle, o dönemin Os
ı ı 1 ı ı ı 1 l ı memurlarını son derece kaygılandınyordu. Bunalım, aynca
l l ı ı l ı ' ı ı ın Osmanlı hükümetine reform vaatlerini yerine getirmesi
v n ı d l ı ıd(� ağır baskısına yol açan Ermeni katliamlarıyla da örtüşü
, , ın l ı ı. 1 6 Batı baskısına karşı bir güvenlik supabı olması düşünce
.
Rum inancına ve Rum diline sahip olan, son yıllara değin Trebi
zand havalİsinde yaşayan örtülü-Hıristiyanlar: Bunlar, Gümüşhane ci
varındaki bir köy olan Stavra'dan dolayı "Stavriote" olarak tanınıyor
lardı. Bu topluluğun, Sivas, Angora ve Trebizand vilayetlerinde sayı
larının 20.000'e ulaştığı söyleniyor: Şimdi hepsi gerçek dinlerini açık
ça ifade edebiliyorlar. 6 1
Şakir Paşa, 1897 yazında durumu bizzat incelediği zaınaıı, ls
taviiierden "iki tür ibadeti birden yüıüten bir halk" (iki ay·in ü:ra
eder ahali) diye bahsediyordu. 6 2 Bu nedenle Osmanlı düzeniıw
tümüyle aykırı bir durum arz ediyorlardı. 6 3 Daha eski zamanlar
da görmezden gelinmişlerdi; ama şimdi, imparatorluğun ayakta
kalabilmek için kaynaklamu son damlasına dek sıkmak zorunda
kaldığı bu dönemde, devletin hiç de memnun olmadıklan ilgisine
mazhar olmuş bulunuyorlardı. Bizzat Akdağ Madeni'nde "seksen
dört hane"ye varan hatın sayılır bir nüfus oluşturuyarlardı ve ay
nca çevre köylerdeki sayılan "yüz kırk hane"ye ulaşıyordu. Müs
lüman adlan almışlardı ve askerlik hizmeti yapıyorlardı, dolayı
sıyla "gizliden gizliye Hıristiyan olarak kalınakla birlikte Müslü
"
man gibi görünüyorlardı." Cemaat önderıeri, Trabzon'daki Rum
Patrikliği'yle olan bağlantılarını sürdürmüştü; o kadar ki, arala
rından Mahmud Efendi adındaki biri, yasadışı bir biçimde "Pat
riklik temsilcisi" olarak anılıyordu. 1879'da Hıristiyanlığa dön
mek için resmen başvuruda bulunmuşlar, böylece askerlik hiz
metinden muaf hale gelmiş ama izin alamamışlardı. Bunun üze
rine Şakir Pruşa şu sözleri sarf edecekti: "Bu onlan şeytanca ent
rikalara götürdü" (bir mecra-yı şeytaniye sülUk ile). 64 Bu "ent
rikalar" doğum, ölüm ve evlilik kayıtlarını kütüklere kaydettir
memek ve ölülerini Rum mezarlığına defnetmekten oluşuyordu.
Bundan başka, çocuklanna açık açık Hıristiyan isimleri vermeye
ve Rum cemaati içinden evlilik yapmaya da bruşlamışlardı. Şakir
Pruşa, "böyle bir örnek öteki basit Müslümaniann kafalannda ka
rışıklık (tağşiş-i ezhan) yaratacağından" tüm bunlann çok tehli
keli olduğunu düşünüyordu. Buna rağmen, müfettiş-i umumi, ce
maat liderlerinin geçici olarak sürgün edilmesi ve Trabzon patri
ğinin şiddetle kınanmasından daha ağır bir cezayı uygun görmü
yordu. Buna ek olarak, "güvenilir imamların bunların köylerine
gönderilmesi, çocuklannı okula göndermek ve onlara Müslüman
adlan vermek konusunda ikna edilmeleri gerektiğine" dikkati çe
kiyordu.65
Gelgelelim, İstavrilerin yanlış yollarını sürdürdükleri anlruşılı
yor. Şakir Pruşa'nın bölgeden aynimasından birkaç ay sonra, Yoz
gat mutasarrıfı, İstavrilerin kendi aralarında evlenıneye ve ço
cuklannı İstavri geleneği uyannca yetiştirmeye devam ettikleri
ni bildirmekteydi. 66
İstavriler adeta, Şakir Paşa'nın kişisel sapıantısı haline gel
mişti. Akdağ Madeni'ne yaptığı ziyaretten bir yılı ruşkın bir za
man sonra, "bu sapkın halk" (erbab-ı dalalet halk) hakkında hata
ı ı 1 1 ı ı ı ru.porlar yazıyordu. Yozgat bölgesinde görece az sayıda ol
ilk geldikleri bölgede, yani Gümüşhane'deki To
ı ı ı ı ı l n rı ı ııt lmrşın,
ı ı ı l lwzw-mıdaki sayılannın bütün bir nahiyenin nüfusuna denk ol
d ı ı � ı ı ı ı a işaret ediyordu. İstedikleri, askerlik hizmetinden kaçın
ı ı ı n l< VI ' "Avrupa'nın dostluğunu ve himayesini elde etmek" idi.67
1 11\lı.:ı-deki yetkililere, "dinlerini değiştirmelerinin tek sonucu
ı ı ı l ı ı , komşulan tarafından lanetlenmek olacağının" , ama yine de
ı ı M ic P rl i kten muaf tutulmayacaklannın söylenınesi talimatı veril
ı ı ı ll111. Paşa, "kafalan halihazırda zehirlenmiş olanlan" doğru yo
l ı ı c ll lndürmeye çalışmanın boşuna olacağına, asıl hedefin, "inanç
l u n d üzeltilmesi (tashih-i akaid) gereken" çocukları olması
•wrl' l<tiğine değiniyordu. Paşanın, ebeveynleri, çocuklarını okula
.ıoı ıd<'rmeye zorlama yöntemleri bir parça şantaj kokusu taşımı
yor değildi:
l l ıristiyanlann ihtidası
Hıristiyanlıktan lslam'a dönme süreci, Osmanlı araştırmalan
n ın en çetrefil meselelerinden biridir. Belgelerden anlaşıldığına
l(llre, dayatma ve keyfi ihtidaya resmen tenezzül edilrnezken, gay
ri resmi olarak zoraki ihtida olaylan görülüyordu. Duruma pek de
Mıeak yaklaşınayan Batılı bir anlatıya göre: "Osmanlı Türklerinin
yllnetiminde, Küçük Asya'da büyük çaplı bir ihtidaya ilişkin pek
ıız tarihsel kanıt vardır. Reaya tehlikeli olmadığı sürece, onlardan
l'nydalanmak gerçek mürninlerden faydalanmaktan daha kolay
olurdu ve kitlesel ihtida hiç kimse n in iı;; i nP yaraı ı ıazı l ı ."'H
Sultan Abdülhamid'in hükümranlığının ilk yıllarında, l l ı riı-ıt.i
yan uyrukların askere alınması ciddi bir şekilde düşünüldü. Sad
razam Said Paşa tarafından 25 Şubat 1880'de hazırlanan bir tez·
kire, İstanbul'daki Rum metropolitinin Hıristiyan ve Müslüman·
lann ayrı birliklerde askerlik hizmeti vermelerini önerdiğine işa·
ret etmekteydi. Bu öneri, " [Rusya'nın] Kazak ve ağır süvari bir
liklerinde Hıristiyan ve Müslümanların kardeşçe bir arada hiz
met ettiği"ne işaret eden Meclis-i Vükela tarafından reddedildi. 9 r,
Bundan başka, 1875-76'daki Avusturya karşıtı direnişte "Latinler
ve Müslümaniann yan yana çarpıştığı"na dikkat çekiliyordu. Ne
ki, padişah, hem güvenlik kaygısıyla, hem de Hıristiyanlann ordu
safianna katılmaması, askerlik hizmetinden bağışıklık için alınan
vergiden (bedel-i askeri) elde edilen hatın sayılır gelirin kaybı an
lamına geleceği için, Hıristiyan uyruklarını silahıandırma konu
suna giderek daha büyük bir kuşkuyla balanaya başlamıştı.%
Gelgelelim, Osmanlı arşivlerindeki kanıtlar, Hıristiyan ihtidası
nın 19. yüzyılın son çeyreğinde daha sık yaşandığına işaret eder.
Aslına bakılırsa, Hıristiyanlarla ilgili bir son dönem Osmanlı ihti
da siyasasından söz etmek mümkündür; bu ihtidanın temeli, ih
tidanın ancak "uygun kanallar" aracılığıyla gerçekleştirilmesi ve
"uygun prosedürü" izlemesi halinde kabul edilebilir olmasıydı.
Şeriat ve Hanefi mezhebinde olduğu gibi, burada da "bürokrati
ze edilmiş" bir ihtida prosedürünü görüyoruz. Bu prosedür, Da
hiliye Nezareti'nce vilayetlere, "yürürlükteki uygulamaya aykırı"
(usul-ü cariye hilafında) olarak gerçekleştirilmiş ihtidalara iliş
kin şikayetlerle ilgili sıkça gönderilen genelgelerde açıkça telaf
fuz ediliyordu. Bu konuda merkezin resmi çizgisindeki en temel
unsur, ihtidalann gönüllü yapılmasıydı. Bu nokta, şunlan belirten
bir İngiliz gezgininin gözünden de kaçmamıştı:
Sonuç
Abdülhamid döneminde Osmanlı ihtida ve ideolojik denetim
siyasası incelendiğinde Osmanlı yöneticilerinin "ince ayar" uy
gulamalarına bir kez daha tanık oluyoruz. İktidarın dikbaşlı Ye
zidilere karşı tepkisi, yerlisi olduğu Selanik kentinde kalması iş
leri daha da zorlaştıracak dönme kıza gösterdikleri tepkiden çok
farklıdır. İhtida eden ve potansiyel olarak yeniden asıl dinlerine
dönecek Ermeniler, çok daha ciddi ve uluslararası ölçekte bir so
rundu. Kızılbaşlar Osmanlılar açısından hep çıban başı olmuşlar
dı, ama 16. yüzyılda I. Selim'in tepkisi, Il. Abdülhamid'inkinden
çok farklıydı. I. Selim, çok sayıda Kızılbaş'ın katıedilmesini dü
şünebilmişken, Abdülhamid'in ana kaygısı, bunların ordudaki gü
venilirlikleri sorunuydu. Ankara ve Trabzon halkı gibi, görünüşte
Müslüman olan halk kesimlerinin bile, Maan vadisinin Bedevile-
l'i ı u · dayatı landan çok da farklı olmayan bir tarzda "ideolojik dü
,... ı ı ml"' ihtiyacı içinde görülrneleri, özellikle önemlidir.
.
Kısa boylu sırım gibi adam, tıpkı pencereden kazara girmiş kü
<;ük bir yırtıcı kuş gibi, Yıldız Sarayı'nın Kabul Salonu'nda son dere
<"e tuhaf görünüyordu. Padişah hazretleri, dağ Kürtleri giysileri için
deki bu ufak tefek adamı kuşkulu gözlerle süzdü. Huzuruna çıkmış
l ıu genç adamın, hatın sayılır sayıda müride sahip bir şeyh, yüreğinde
derin bir sevda olan, Anadolu'daki İslami seferberlik için potansiyel
l ıir değer olduğu söylenmişti. Yine de, bu adamın tavırlarında, özel
likle de Halife-i Ruy-ı Zeminin dosdoğru gözlerine baktığında, onu ra
hatsız eden bir şeyler vardı. Bitlis'ten Şeyh Said-i Nursi olarak tanıtı
lan adam, kendisine teklifsiz bir şekilde "sen" diye hitap edip sözleri
ni sürdürdüğünde, partişahın tedirginliği şoka dönüşecekti: "Sen pa
sif bir halife oldun. Anadolu mektep için kan ağlıyor. Van, Ermenile
re kusursuz eğitim sağlayan misyonerterin istilası altında. Van gölü
nün kıyısına neden bir Kürt darülfünunu kurolmasın ki?" Adam de
lirmiş olmalıydı. Mabeynciler derhal onu derdest edip, huzur-ı şaha
neden çıkardılar. Onu takdim eden ileri gelen, defalarca affını diledi
ve genç Kürt'ün aklından zoru olması gerektiğine işaret etti. Ancak, o
gece, günün heyecanı söndüğünde, padişah sahneyi teemmül ettiğin
de, Kürt'ün haklı olduğunu anladı.·
* Bu paragraf Şerif Mardin'in, Religion and Social Change in Modern Turkey. The Case ofBediüzzaman Said
Nursi, adlı eserinden ilham alınarak kurgulanmıştır.
nasyona açık bir kitle" oiıu·ak ad land ı rdığı ı;I�".YI yaratıııaya lwy ı ı l
du.2 Eğitim, yüzyılın başındaki Tan z imat reforınlanııdıuı iıPri d a
ima Osmanlı devlet adamının mission civilisatrice'indP ünP ı ı ı l i
bir parça olagelrnişti; ama Abdülhamid döneminde kitle eğitim i
ilköğretime kadar yayıldı. 3
Öteki imparatorluklarda olduğu gibi, temel amaç itaatkar, ama
aynı zamanda merkezin değerlerini kendi değerleri olarak kabul
edecek eğitimli bir nüfusun yaratılmasıydı. Bu anlamda, rneşru
ti rnonarşiler kesinlikle ideolojik düşmanlarının, yani Fransız
lnkılabı'nın girdiği yolu benirnsiyorlardı. Eugene Weber'in çığır
açan kitabında işaret ettiği gibi, "insanlara Fransızca öğretmek,
onları 'uygarlaştırrna'nın önemli bir yönterniydi. "4 Rus Çarlı
ğı'ndaki Rus olmayan unsurları "Ruslaştırrna" siyasasının sorum
lusu olan eğitim bakanı Kont Uvarov, I. Nikola'ya ( 1 825-55), hü
kürnranlığının tek temelinin "Ortodoksluk, otokrasi ve milliyet"
olduğunu söylediği zaman, bunun en güzel örneğini veriyordu. s
Aslına bakılırsa, Rus örneği, Polonya, Tataristan ve Kafkas
lar'daki Rus eğitim siyasasını emsal göstererek, ilkokullarda
Müslüman ve gayrirnüslirnlerin karma eğitimini savunan Ahmed
Şakir Paşa gibi Osmanlı devlet adarnlarının zihnindeki modelle
hemen hemen aynıydı. Şakir Paşa, "dil birliği, milli birliğin temeli
olduğundan" eğitim dili olarak yalnızca Türkçenin kullanılmasını
da savunuyordu. 6 Osmanlı bağlamında bu ilke, itaati gerçekleş
tirme çabası dahilinde, onaylanan dinin eğitim aracılığıyla yöne
time gittikçe artan dozlarda girmesiyle kendini gösterdi. Aynı za
manda Ihristiyan azınlıkların ve misyonerierin okulları gibi rakip
eğitim sistemleriyle mücadele etmeyi de amaçlıyordu.
Mekteb-i Aşiret
Şakir Paşa ya da Osman Nuri Paşa gibi memurların savunduk
ları görüşlerin çoğu, II. Abdülhamid tarafından benimsendi. Bu
tür girişimlerden biri, Mekteb-i Aşiret'in kurulmasıydı. Osman
lı yurtsevediğini Arap ve Kürt çocuklarına aşılamanın bir ara
cı olarak, bir irade-i hümayun ile özel bir okul kuruldu ve kapı
larını 3 Ekim 1892'de açtı. 4 1 Okul başlangıçta önde gelen Arap
ı;ıeyhlerinin ve iyi Osmanlılar olarak görülen eşrafın çocuklarını
Pğitmek ve Arabistan yarımadasında gittikçe artan İngiliz nüfu
wnu kırmak amacıyla kurulmuştu. Proje daha sonra Kürt şeyh
lerinin ve bazı Arnavutların çocuklarını da dahil edecek şekilde
genişletildi.
İki yıllık bir yatılı okul olarak başlayan, sonraları beş yıla ta
mamlanan mektebin, Arap kabilelerine "uygarlık getirmek" ve on
ların Osmanlı Devleti'ne sadakatlerini pekiştirmeyi amaçladığı be
lirtilmekteydi. Müfredatta yoğun Türkçe öğretimi olmakla birlikte,
i l k evresinde, çocukların hiç Türkçe konuşmadıkları düşünülerek
Arapça ve Türkçe birlikte kullanılacaktı. 42 Başlangıç olarak, Ha
l Pp, Suriye, Bağdat, Basra, Musul, Diyarbekir ve Trabluşşam vilayet
IPrinden, yaşları on iki ile on altı arasında değişen dörder öğrenci
giinderilecekti; dörder öğrenci de Bingazi, Kudüs ve Zor sancakla
rından gelecekti. Yemen ve Hicaz vilayetlerinden beşer öğrenci gön
ı Jpr·ilecek olması, bu vilayetlere verilen özel önemi gösteriyordu.43
( >kul, başlangıçta önde gelen Arapların oğulları için düşünülmekle
birlikte, Kürt şeyhlerinden, özellikle Hamidiye Alayları'nda kuman
c i a mevkilerinde bulunanlardan gelen talepler üzerine, çok geçme
c lc •ı ı onların çocukları da (biraz gönülsüzce olsa da) dahil edildi. Ar
c l ı ı ıdan, aynı şekilde İstanbul'a oğullarının kabulü konusunda baskı
yuparı Arnavut ileri gelenlerinin çocukları da bunları izledi.44
i\ rap ve Kürt şeyhleri, oğullarının okula kabul edilmesi için
gc• r"C,"Pl<l.m ç o k hevesliydiler. Dahiliye Nezareti 20 Eylül'de, "ge
l ll ' l d l ' c.,• oc · ı ı ldarı n ı c.,· ad ı rl ıı.rım ı ı dıı;ıı ı ıa h i l l ' sal ı ı ı ayan" Arap ş<•ylıl!'-
1'1 1 1 1 1 1 , " l ' l ' l ı ı ı l d ve• lw hıı l ı ld ı ı rı l l ı ı ı ( ı ·ı ·lı f , ,, . ı ı ı r ı fır ıı i .IJt'l ) hliy lc • c · c • ı ı.v
1-(ııl'l ı lc I IJ I I{ I .Y i ı ı l lo ı ı ı ı c • c ı l ı ı 1 1 ı w ı ı ı � ı ı ı ı l ı l l c l l l · l ı · ı l l • l ı ı . • : • w ı ı ld ı ı ı 1 1 1 1 . , . , . , .
seve kendi elleriyle getirdiklerini" bildiriyonhı:' '• Naıır, l ıııııdwı
başka şeyhlerin birbiriyle rekabet ettiklerini de belirtiyordıı : Zor
sancağından Ali al-Necri diye bir şeyh, kendisine o yılın kotasıııııı
dolduğu söylendiğinde, durumu şiddetle protesto etmiş ve ağl ıı
nun alınmaması halinde itibarııu kaybedeceğini ve yolculuk ma.ı;
raflarım ödemeye bile hazır olduğunu söylemişti. 4 6
3 Ekim 1892'de Mamuretülaziz (Elazığ) valisi, bölgesinden Ü<,�
çocuk göndermesine dair emrin ileri gelenlere ve Kürt aşiretle
rinin saygın liderlerine bildirilmiş olduğunu kaydediyordu. 47 Ha
ber, önde gelen aileler arasında büyük bir heves yaratmıştı ve ön
görülen üç yerine altı çocuk "bu yolculuğu yapmak için aşın de
recede istekliydi. " Vali, "Dersim bölgesinin duyarlı doğasına" işa
ret ederek, bu fazladan üç çocuğun geri çevrilmesinin tavsiye
edilemeyeceğini söylüyor ve altı çocuğun hepsinin birden Aşiret
Mektebi'ne kabul edilmesini öneriyordu.48
Okulun saygınlığı, güçlü ailelerin, çocuklarını da kabul ettir
mek için, onları aşiret üyeleri gibi gösterip yerel memurlar üze
rinde nüfuzlanm kullanmaları noktasına dek artmıştı. Yerel yet
kililere, "öğrenci adayının bir aşiret mensubu olup olmadığım be
lirlemeleri" ve eğer değilse geri çevirmeleri talimatı verilmişti.49
Kürt nüfusunun eğitimine yönelik talep, Şerif Mardin'in efsa
nevi Şeyh Said-i Nursi üzerine yaptığı çalışmada gün ışığına çıka
rılır. Fiilen Abdülhamid'in huzuruna çıkmayı başaran Said-i Nur
si, o zamanlar Van'da kurulmasını talep ettiği bir Kürt üniversite
sini apaçık savunan fevri, genç bir şeyhti. Nursi, padişaha Protes
tan misyonerleriyle rekabet etmek istiyorsa, modem İslami eğiti
min tek ümit olacağım dobra dobra söylemişti. S O
Aşiret Mektebi, Beşiktaş'ta bir zamanlar Osmanlı hanedanına
ait eski bir sarayda açıldı. İlk müdürü, Mülkiye'deki müdür yar
dımcılığı görevini de sürdüren, her yerde hazır ve nazır Recai
Efendi'ydi. Evlerinden çok uzakta olan ve Türkçe bilmeyen bu
çocuklar için okuldaki yaşamın çok kolay olduğu düşünülemez.
Yönetim çok katıydı ve öğrenciler gerçek bir ev hapsinde tutulu
yor, sadece ara sıra, o zaman da sıkı denetim altında dışarıya çık
malarına izin veriliyordu.
Öğrencilerin okul sınırları içinde tutulmaları meselesine iliş
kin tartışma, Osmanlı eğitimcilerinin zihniyetine açıklık getirme
si bakımından çok ilginçtir. Önceleri öğrencilerin haftalık tatille
rini kentteki akraba ve arkadaşlarının yanında geçirmelerine izin
verilmişti. Çok geçmeden, okulun ilk günlerinde bunun iyi bir fi
kir olmadığı anlaşıldı; akrabaları olup da dışarıya çıkabilen ço-
tür temasları olmayanlar kıskançlıkla bakıyorlardı.
l ' l ı ld ı ı rı ı , l ı u
M ı ıaril' Nazırı Zühdü Paşa, "talebelerin büyük çoğunluğu haia gö
c;. -hP i i l< ve vahşiyet hali içinde olduğundan, uygarlığın nimetleri
n i aıı l anıadıklarına" işaret ediyordu. s ı Bu "vahşiyet" davranışı
n ı n bir bölümünü, "kaçma amacıyla okul duvarlarından atlamak"
c ıl t ı!';!turuyordu. Bu nedenle, talebelerin sıkı bir denetim altına alı
ı ı ı p , "çevrelerini takdir edebilecek hale gelinceye değin" okulda
1 ı ıt.u lmaları yerinde olacaktı. Cuma günleri, "manzaranın ihtişa
ı ı ı ı nı görme fırsatı vermek üzere" kentin büyük camilerine götü
rlllecekler, "çöl insanlan oldukları ve uygar halkla pek temasla
rı olmadığına göre" buraları hiç kuşkusuz takdir edeceklerdi. s 2
İdari "talimatname", tüm çocukların ailelerine yazdıkları mek
l.uplann hocaları tarafından sansür edilerek, yakışıksız olan her
l;l('yin "düzeltilmesi"ni öngörüyordu. S 3 Okuldaki olayların hafta
l ı k bir kaydı tutulacak ve "hiçbir şeyin silinmesine izin verilme
yPcekti: Sözcüklerdeki herhangi bir değişiklik, ancak yanlış söz
C'iiğün bir daire içine alınıp, orada okunaklı bir şekilde bırakıl
masıyla yapılabilecekti." Her günün sonunda, çocuklar toplana
cak ve İslam dininin şerefi ve tüm Müslümaniann halifesi olan
padişaha itaat etmenin her Müslüman'a düşen görev olduğu anla
tılacaktı. s 4
Abdülhamid'in, kendisine emanet edilen bu genç Arap ve Kürt
lere karşı bir çeşit pater familias rolünü benimsediği anlaşılıyor.
Padişaha, her öğrencinin her derste gösterdiği başarıyı yıllık ola
rak sergileyen bir çizelge sunuluyordu. Bir keresinde saray, okul
yönetimine, "talebelerden bazılarının kötü davranışlarda bulun
duğunun, [padişahın] dikkatini çektiğini, bu talebelerin karak
terlerindeki kötülükle (mesavi-i ahlak sahibi) evlerine gönde
rilmesinin asla arzu edilecek bir şey olmadığını" bildirmişti. Okul
yönetimi çocukların doğru dürüst davranmalarını sağlamakla
görevliydi, aksi takdirde "bundan sorumlu tutulacaktı". SS
Bir yıl kadar sonra, "Arap ve Kürt talebelerin taş, ayakkabı ve
yumruklarını kullandıkları, dört Kürt ile altı Arap çocuğun hafif ya
ralanmasıyla sonuçlanan bir kavgaya karıştıkları" düşünülürse, ço
cukların "doğru dürüst davranış"larından pek bahsedilemeyece
ği anlaşılır. Bu olay üzerine, Maarif Nazırı Zühdü Paşa gibi önemli
bir isim, askeri bir birliğin eşliğinde derhal okula geldi. Nazır, "soru
nun küçük bir tartışmanın sonucu olduğu ve hiçbir dahili veya hari
ci tahrikten kaynaklanmadığı"na ilişkin bir rapor yazdı. Bu yorum,
kardeş olmayı öğrendikleri varsayılan Kürtlerle Araplar arasındaki
muhtemel bir etnik çekişme korkusunu açıkça ima ediyordu. s 6
Okulda geçirdikleri dört (sonraları beş) yıll ı l< s i l n• r ı i ı ı ı-ıoııı ı ı u lı ı ,
öğrencilerin önce Mekteb-i Sultani'ye, ardından Mülkiy<''yp ).( i r
meleri, sonunda da öğretmen ve memurlar olarak ai t oldukları vi
layetiere dönmeleri bekleniyordu. S 7 Tophane-i Amire tarafından
hazırlanan, 22 Eylül 1897 tarihli bir tezkire, Aşiret Mektebi'ni ıı
ilk elli mezununun öğrenimlerini tamamladıkları ve Harbiye w
Mülkiye'ye gönderildiklerine dikkati çekiyordu. Burada Kürt ço
cuklarına bir yıllık süvari taktikleri eğitimi veriliyor, Araplar du
mülki memurlar olarak eğitiliyordu. Askeri Mektepler Nazırı ZP
ki Paşa, bu mezunların ait oldukları vilayetlere gönderilmesind<•
belirli bir gecikme olduğuna ve bunun dedikodu yarattığına dik
kati çekiyordu. Yeni yetişen Osmanlı askeri ve mülki memurları
olarak, bu mezunlara Osmanlı bürokratik sistemi içinde üçüncü,
dördüncü ve beşinci rütbe (salise, rabia, hamise) mevkiler veri
lerek derhal geri gönderitmeleri gerekiyordu . s 8
Ait oldukları vilayetlerde bir başka eğitim döneminden sonra,
Harbiye ya da Mülkiye mekteplerindeki öğrenimlerini tamamla
mış olan Aşiret Mektebi mezunlarının, Yemen, Bingazi ya da Mu
sul gibi sorunlu bölgelerde çalışmaları bekleniyordu. Söz konu
su seçkin kurumların genç mezunları, dünyadan bihaber yer
ler olarak gördükleri bu bölgelere tayin edilmeyi küçümseyerek,
İstanbul'da kalmayı veya hiç değilse kendi bölgelerinin vilayet
merkezlerine dönmeyi istedikleri için sorun yaratıyorlardı. 5 9
Aşiret Mektebi, görünüşte talebeler arasında yemek konusun
da çıkan bir arbede yüzünden ansızın kapatıldığı 1907 yılına dek
sürdü. Ö ğrenciler arasında, çorbada yüzen sinekten daha cid
di bir nedenle kargaşa çıktığını bugün ancak tahmin edebiliriz.
Okulun kapatılmasına gerçek neden, yeşermekte olan Arap milli
yetçiliği veya Jön Türk etkileri olabilir. 60
S( HlUÇ
Sonuç
Abdülhamid rejiminin ideolojik canlanma çabalarını en doğ
ru değerlendirebilecek konumdaki Batılıların misyonerler olduğu
bir gerçektir. Misyonerlik sorunu giderek artan bir şekilde devle
tin vatandaşlığa doğru yöneltıneye çalıştığı tebaasını hedefleyen
bir tehdit halini aldı.
Müslümanların Hıristiyanlığa dönmeleri (tanassur etmeleri),
Amerikan misyonerlerinin daima şiddetle inkar ettikleri bir şey
di. Bu resmi ifade, gerek misyonerierin kendileri, gerek sempati
zanları tarafından sürekli yineleniyordu: "Eğitim vererek, tanas
sur ettirmiyorlardı. Din değiştirenler, bunu onların kolejlerinde
ve okullarında yaprriıyorlardı. Misyonerierin başlıca amaçları, za
ten Hıristiyan olan ama yüzlerce yıldır doğru dürüst bir eğitim al
malarına engel olan Türk siyasası yüzünden acınacak kadar kö
tü eğitimli ve engellenmiş bir halk için gelişkin bir eğitim siste
mi kurmaktı. " l 08 Müslüman çoğunluk öncelikli bir hedef olma
mış olabilir, ama "daha geniş ufukta yer aldığı" kesindi. I 0 9
Ermeniler, özell i k le Arıadolu'daki h�r pj:(i l.i msizd l . Ama o w ı ı ı ı ı ı ı
lar Müslümanlar da öyleydi. Yine de, devletin eğits<·l <;al ıalıın ı ı ı ı ı ,
siyasal olarak güvenilir bir yurttaşlar topluluğu yaratma c;al ıala
n doğrultusunda, özellikle Müslümanlara yöneltilmiş old uğu dog
rudur. Durumun ironik yönü, Osmanlı amaçlarının, misyorı P r
lerinkiyle tıpatıp aynı olduğu gerçeğinde yatar; o kadar ki, ça�
daş bir gözlemcinin sözleri, her iki taraf için de kullanılabilird i :
"Amerikan misyonerlerinin çalışmalannın sonucu, Türk toprak
lannda eğitimli bir orta sınıf yaratmak oldu." l l O Abdülhamid reji
minin yaratmayı amaçladığı "eğitimli orta sınıf", tek başına değil,
ama başat olarak Müslüman' dı. Misyonerlerin, Müslüman orta sı
nıflar arasında çok küçük bir başanya ulaştığı da bir gerçektir.
Karl Barbir'in veciz bir şekilde ifade ettiği gibi: "Hıristiyan misyo
nerierin ve kurduklan okullann rolü, Batılılaşmayı canlandır
nıakla birlikte, Osmanlı İmparatorluğu'nun Tanzimat döneminde
eğitimin modemleşmesi yönündeki çok daha kapsamlı çabaları
nın yanında sönük kalır. " l l l
Diğer ironi de, tıpkı ihtida sorununda olduğu gibi, öğretim me
selesinde, Osmanlıların ve misyonerierin birbirleriyle rekabet et
meleriydi. Nasıl ki, Süleyman Hüsnü Paşa bir Müslüman misyo
ner derneğinin kurulmasını savunduysa ve Hoca Tahsin Efendi,
"Hıristiyan misyonerlerinin çabalarına öykünecek" bir "Müslü
man Ülkelerin Coğrafyasını Araştırma Derneği" oluşturduysa;
Abdülhamid döneminin "memalik-i mahrusa" valileri de, yüksek
kalitede eğitime karşı rekabet etmenin tek yolunun, onun bir mu
adilini yaratmak olduğunu çok iyi anlamışlardı. l l 2 Trajedi, çok
geç kalınmış olmasıydı.
Yalnız misyonerlerle ilişkilerinde değil, Osmanlı gayrimüslim
lerinin karşısında da, yeni bir Osmanlı milliyetçiliği ideolojisi ya
ratmaya yönelik Osmanlı çabalan, [Rum] Ortodoks kiliselerinin
"milliyetçileşmesi" arkaplanında değerlendirilmelidir. l l 3 Ermeni
ve Rum okullan örneğinde, Osmanlı entelektüelleri ve yetkilileri,
modem eğitimin ulusal kimlik oluşumu açısından çok şey başa
rabildiğini ve kaçınılmaz olduğunu açıkça kabul ediyorlardı. l l 4
İslamcı entelektüel militan Şeyh Said-i Nursi, gerçekten, "aşiret
üyelerini tam anlamıyla Osmanlı vatandaşianna dönüşecek şe
kilde eğitmek üzere" Van gölü kıyısında kurmak istediği medrese
olan "Kürt akademisi" ile benzer bir şey önerecekti. ı ı s Bazı Müs
lümanlann, çocuklannı misyoner okullarına büyük bir hevesle
gönderdiği ve birkaçının bunlann kuruluşuna bile yardım ettiği
bir gerçektir. Antep'teki Orta Türkiye Koleji (Central Turkey Col-
lq.(ı • ) lmı ı ıpüsüı ıüıı arazisi, bir Türk ve bir hacı olan, "Antepli Ket
.
Sonuç
Fin-de-siecle Osmanlı seçkinleri, yurtdışı imajı konusunda
acaba neden bu kadar saplantılıydılar? Dünya bağlamında bakıl
dığında, bu saplantı nasıl değerlendirilebilir? İşin gerçeği şudur
ki, yüzyılın sonlannda, tüm dünya popüler basının gücünü keş
fetmeye başlamıştı ve Osmanlılar da bunun dışında değildi. Os
manlı arşivleri, Dreyfus olayının çeşitli yönleriyle ilgili gazete ku
pürleriyle doludur. Zola'nın ünlü bildirisi "J'accuse"a varıncaya
değin, meselenin tüm kapsam ve sonuçları, Babıa.J.i ve saray tara
fından çok iyi anlaşılmıştı. 6 2
Gladstone'un "Bulgarların Dehşeti" başlıklı broşüıii Londra'da
bir kitle gösterisine neden olduğu zaman, olumsuz propaganda
ya karşı bir şeyler yapılması gerektiği açıkça anlaşıldı. Yanıtlar
dan biri elbette, Müslüman dünyayı hedefleyen karşı-propagan
da oldu. 15 Nisan 1880'de, İstanbul'daki İngiliz sefiri Henry La
yard, Salisbury'ye, Vakit gazetesinin, ünlü bir Hintli Müslüman
olan Mehmed Emir Ali Han'ın "Cihad için bağış toplamak üzere"
yapacağı ziyaretinin gerçekleştiğini bildirdiğini rapor etti. 63 Ur
duca ve Arapça olarak İstanbul' daki resmi matbaalarda basılan
Osmanlı destekli Paik-i İslam adlı yayın organının hedef kitle
si, Hindistan'daki Müslümanlardı. Bu gazete, Hindistan Nazın Sir
Louis Malet tarafından ciddi bir tehdit olarak göıiilüyordu: "Eğer
Vatikan'da, p apanın işbirliğiyle yapılan yayınların İrlanda Kato
liklerini İngiliz yönetimine karşı ayaklandırmak için basıldığı bir
matbaa bulunsaydı, muhtemelen bu kadar hafife alınmazdı."64
Bir başka lndia Office memorandumunda, açıkça dile getiri
I Pn şuydu: "Son zamanlarda Müslümanların, bir dini cemaat ola
rak çıkarlannın, Osmanlı Devleti'nin devamına yakından bağım
lı olduğu inancından epeyce etkilendiklerinin birçok kanıtı var
d ı r. " Bu durum, büyük ölçüde "gelişen iletişim, yolculuk ve dü
:;ıünce alışverişi olanaklarının muazzam düzeyde gelişmesinin"
h i r sonucuydu. 65 Uluslararası Müslüman basının ortak harekete
yiinelik tavrı, lndia Office memurlan tarafından çok iyi anlaşıl
ı 1 1 ı ştı. Osmanlı gazeteleri, Rus ordularının yerlerinden ettiği Müs
l i l ı ııanlar adına bağış toplanması için kampanya açtığı zaman, In
d i a O ffi ce'in görüşü, "bu girişimin, sözgelimi İngiltere'de, Suri
.vı •'dt•l<i �·aı·••ı-ıiJ'. H ıristiyanlar için bağışlar toplamak için açılacak
l ı l r lmı ı ı p ı ı ı ıyııd ı u 1 farl<sıı old uğu" ı;ıel<lindeydi. fifi
1 : l l r i l .';l l t • rl l l l l ıı ı .Y I I I I I .Y I I I I H I I. ı ı ı : ı ı;ahaı-ıı, ( )Hııla ı ı l ı yiirH'ti C " i i Pri ı ı i n
ı ı: ı · ıl y ı · ,v i i ı ı ı - 1 1 1. p ı ı ı p ı ı ��ı ı ı ı ı l mu 1 1 ı ı lı ı l l � l l ı · l l ı l l rlyı ı rı l ı ı 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 l l � l ı ı ı;
bir örneği, L 'lllustral'ion veya LO'nlion Chronidl' ' ı ı ı Osmaı ı l ı l<ı ı ı·
şılığı denebilecek bir yayın olan Servet-i Fünun dergisidir. 1 l ı • r
gi, bugün "toplum ve insan" başlığı altında ele alınabilect�k lwı 1 1 ı
ları kapsayan bol miktarda resimli malzeme içeriyordu. ( i az;l'lı•
de sık sık, "ABD'de siyahlara yapılan zulümler", "Paris'in oıtas ı ı ı
da bir tramvay soygunu", "San Francisco'daki Çinli işçilerin lwı·
kunç yaşam koşulları" veya "İngiliz kaptan metresini açık deniz;
de suya fırlattı" gibi haberler yer alıyordu. Tüm bu öyküler, l<a
zığa bağlanarak yakılan bahtsız bir siyahı ya da güverteden düı;ı
rnek üzereyken, zalim denizcinin çizmelerine tutunan genç ve gil
zel bir kadını betimleyen etkileyici resimlerle birlikte veriliyordu.
Tüm bunlan bağlantılandıran tema, öyle görünüyor ki, Batı dün
yasının yoz ve vahşi doğasıydı. 6 7
7
Osmanlı otoportresi
** ABD'de kurulan bir Hıristiyan tari katı. 1 8. yüzyılda Ann lee adında bir ingiliz tarafından New York'ta
kuruldu. Başlıca ilkeleri mal ortaklığı ve bekar yaşamaydı. (ç.n.)
çabaııın çul< etkili bir ka
l ı ı .v l ı ı l l l l 'l;l rt ı iyl'li ı ı i iddia ı•di yordu. Bu
ı ı ı l ı pııc l i�;�ı ı l ı ı ı ı I H!l:l'te [ABD] Kongre Kütüphanesi ile 1894'te Bri
ı ırıl ı M w-u · ı ıı ı ı'a armağan olarak sunulmak üzere hazırlattığı fotoğ
ı ı ı f l l ( l ı i l l l llPridir. (ı
i\ l h i l ı nl erin ternaları, "ernperyal otoportre"ye ilişkin çok yarar
l ı i p ı ı ı; l arı verir. Fotoğraflar dört ana kategoriyi kapsar. 1 . katego
r i , ( iürünüşler, Binalar, Anıtlar ve Eski Eserler"den oluşur; Bo
"
illuslararası kongreler
"Egzotik'i asgarileştirme"nin ve uygar uluslar ailesinin bir ilyı•
si olarak görünmenin bir başka yolu, uluslararası kongrelere lm
tılmaktan geçiyordu. 19. yüzyıl, Afrika'daki vahşi türleri korumal<
tan, görme engeliiierin koşullarındaki düzeltmelere, dünya sağ lı lı
sorunlanna dek değişen konularda yapılan kongreler yüzyılıyd ı .
Özellikle çeşitli oryantalistlerin yaptıklan kongrelerle ilgili olaralı ,
Osmanlılar kendilerini son derece hassas bir konumda buldular.
Bir yandan böylesine saygın dünya olayiarına dahil edilmeyi is
terlerken, öte yandan, "araştırma"nın öznesi yerine nesnesi konu
muna düşmekten de korkuyorlardı. I S Bu nedenle, Eylül 189 l 'dı•
Londra'da yapılacak dokuzuncu kongrenin organizasyon görevlisi
Dr. G. W. Leitner, Osmanlı padişahını kongrenin resmi hamisi ol
maya davet ettiğinde, bu çağn, çok ciddi bazı vicdan muhasebe
lerine neden oldu. Leitner, önceki kongrelerin Avrupa'nın çeşitli
hanedanlannca himaye edildiğini ve Jahore mihracesinin de orga
nizasyon komitesinde yer alacağını belirtmeye özen göstermişti,
"İslam'ın çeşitli yönlerinin tartışması"nın yapılacağa benzediği, fa
kat "bu tartışmalann hiçbir dini veya siyasi amaca yönelmeyeceği
ve tümüyle bilimsel nitelik taşıyacağı" anlaşıldığından, konferan
sa Osmanlı gözlemcilerin gönderilmesine karar verildi. Bununla
birlikte, padişahın kongrenin hamiliğini kabul ettiğine ilişkin hiç
bir kayıt yoktur. I 6 Osmanlılar, Hamburg'daki On Üçüncü Dünya
Oryantalistler Kongresi'nde de temsil edildi, fakat bir uzman gön
dermek yerine, Berlin sefaretinden mütevazı mevkiden bir diplo
matta karar kılmışlardı. l 7
Arkeoloji üzerine uluslararası bir kongre, bilimin ulusal saygın
lıkla birleştiği bir başka forumdu. 1892'de Moskova'daki IDuslara
rası Arkeoloji Kongresi'nde, organizasyon komitesi, Osmanlı tem
silcisine, bir sonraki kongreyi İstanbul'da yapmak istediğini bildir
di. Bunun ardından Meclis-i Vükela'da yapılan tartışma, "tüm uy
gar uluslann kongreye katılacağı" ve eğer Devlet-i Aıiyye'nin pa
yitahtında yapılırsa, "bunun tüm dünyanın [padişahın toprakların
da] gerçekleşen eğitsel ve bilimsel gelişmeye tanık olması için bir
fırsat olabileceği" hususlarına odaklandı. Bundan başka, nazırlar,
bu kongrelerin siyasetle hiçbir ilişkisi olmaması ve yalnızca bilim
le ilgilenmeleri nedeniyle, karşı çıkılmamasına da işaret ettiler. ı s
Sııy g ı ı ı b i r gürünilm urı t'tınek uğruna, oldııkı,�a Imm i l m l l rHI
ı ı l ı ıy l ara hile dahil edilme arzusu, her ortamda görülmektedir. B ı ı
1 t i r o l ay l ardan biri, Afrika'da toprağı olan devletlerin temsilcile
ri n i n Londra'daki toplantısıydı. Konu başlığı, kıtanın vahşi hay
v a ı ı larının, kuşlarının ve balıklannın korunmasıydı. Meclis-i Vü
I< Pia, Osmanlı Devleti'nin de Afrika'da toprakları olması nedeniy-
1•·, temsil edilmesi gerektiğine karar verdi. l 9 Aynı bağlamda Os
ı ı ı anlı Devleti'nin, 1902'de Brüksel'de gerçekleştirilecek Körlerin
l<oı;;ullarıru Düzeltmek İçin Dünya Kongresi'nde de temsil edilme
si gerektiğine karar verilecekti. Konuyla ilgili tartışma, "Padişah
hazretlerinin birçok tebaasının bu dururnda olduğu" hususunu
vurgulamaktaydı. 2 0
ediyordu. Buna uygun olarak, "çok güzel görünüşte" bir büro in
şa edilmiş ve Hereke'deki devlet halı fabrikasından gönderilen
l ı ı ı l ı w d eğerli kumaşlarla tefriş edilmişti. Açılışta ve padişahın
c Ic ıgııın günü gibi olaylarda ziyafetler vermek de gerekliydi. Hakkı
l �c·y bu harcamaları haklı çıkarmak için, fuardaki Osmanlı varlığı
l l l l l önemini vurguluyordu:
Sonuç
Bir İngiliz şirketi, "Boğaziçi panoraması" oluşturmayı önerdi
ği zaman, bu gösteri için canlı unsurların toplanmasının engellen
diği, bunun "gerçek insanları betimlemeyip, yalnızca bir yanılsa-
ma yaratacağı" cevabı verildiği lıatırlaııa('aktı r. Bı•ı ı:t.l'l' l';ll' ld l d ı • ,
Osmanlılar Chicago Fuarı için "At Meydanı"nı phuılarl<l'll , a.'i l ıı ıd ı ı
"dikbaşlı Araplar"a karşı çıktıkları ve Bedevi bi ni c i l e r i n dil:t.ı•ı ı l l
orduya mensup süvari subaylarınca eğitilmeleri gerektiği fil<ri ı ı i
yansıttıklarında, kendileri de bir yanılsama yaratrruşlardı. Ancal<,
bu iki yanılsama, gerçekliği birbirine zıt yönlere doğru çekiyor·
du. Engelleruniş "Boğaziçi panoraması" Doğu'nun "egzotika"sına
doğru çekiştirirken, Osmanlı çabaları tam anlamıyla "egzotik"i
önemsizleştirmek ve Arap uyruklarının "uygar" bir imgesini sun
maya yönelikti. Yine de, garip bir çelişki içinde, Osmanlılar "ken
di" Araplarına, Avrupalıların prizmasıyla bakıyorlardı. Farkına
varmadan, Osmanlı öz-imgesi, Batı'yla tamamen aynı değer sis
temini benimsemişti: "Buna rağmen, Avrupa paradigmaları basit
leştirici bir şekilde benimsenmemişti; bunlar bir düzeltme süre
cinin süzgecinden geçmiş, kendi vizyon ve özlemlerine göre ye
niden biçimlendirilmişti. " 7 8 Bu yüzden, bir anlamda, Osmanlı At
Meydanı'ndaki Araplar, bir dereceye kadar düzenli süvari eğitimi
nin "düzeltici" unsurlarıyla birlikte "yadigar halklar" idi. 79
Dünya fuarları, "gelenek imal etmek ve meşruiyeti benimset
meye yönelik pervasızca çabaları" gerektiren "devasa ayinler" ol
duğuna göre, tehdit altındaki Abdülhamid dönemi devletinin iyi
bir izienim yaratmasının önkoşullarından biriydi. 80 "Denk olma
yan partnerler [İslam ve Batı] arasındaki bu iletişim, tartışma ve
tanışma" sürecinde, Osmanlılar kendilerini, modern uygarlığa ka
tılmak isteyen tek İslami Büyük Devlet olarak tanıtmayı amaçla
yan yorucu görevi üstlendiler. 8 ı Bu anlamda, Zeynep Çelik şu ifa
desinde hatalıdır: "Uluslararası fuarlara yaptıkları ziyaretler hak
kında yazrruş olan Türkler (... ) kendi kültürleri ile bu kültürün dı
şardaki temsilleri arasındaki farkı çözümlemediler. . . Bunun ter
sine, Mısırlılar, ülkelerinin imajı konusuna derin bir ilgi duyuyor
lardı. "82 Bu bölümde ele alınan örnekler, Türklerin imajlarıyla
saplantıya varacak derecede ilgilendiklerini gösteriyor. Osman
lı Devleti'nin gerçekleştirmeye çalıştığı, kendisini sürekli tarihin
karanlıkianna itmeye çalışan bir dünyada varoluş hakkının sim
gesel bir ifadesinden başka bir şey değildi.
8
Sonuç
"Gayrimeşrulruştırma" (de-legitimation)
Osmanlı hilafeti 3 Mart 1924 tarihinde, bir parlamento oylaımı
sı gibi sıradan bir eylemle kaldırıldı. Kalabalıklar sokaklara dökül
mediği gibi, kaldırımlar kana boyanmadı. İslam'da en yüce otorit.P
olarak kabul görmüş olan bir kurum, bir gecede buharlaşıp hava
ya karışıvermişti. Peki ama, bu nasıl oJmuştu?
Kantorowicz, İngiltere Kralı Il. Richard'ın tüm kraliyet ziynet.
lerini "giydiğinin tersi sırayla" törenle çıkardığına gönderme ya
par. 2 5 Bu bağlamda, Jön Türk heyetinin Abdülhamid'e hal' fetvası
nı iletmesini betimleyen sahne de, gayrimeşrulaştırma süreci açı
sından önemli ipuçları taşır. Mebusan heyeti padişaha şunları söy
ler: "Meclis-i Mebusan tarafından geldik Millet seni hal' etmiştir.
Ama hayatıruz emindir. "26 Buradaki ifade, millete yapılan gönder
meyle birlikte, "Louis Capet"ye (XVI. Louis) karşı Jakoben tutu
mu çağnştınr. Heyet, "millet"in, onu ('sen' ifadesini kullanırlar)
hal' ettiğini bildirir. 2 7 Ama ikinci solukta, grubun sözcüsü olan
Esat Toptani, eski rejimin koşullandırdığı bir adam olarak konuş
maya devam eder: "Fakat hayatınız emindir. "2 8 Bizzat hal' fetva
sının anlatımı da ilginçtir, çünkü gayrimeşrulaştırma için geçerli
zemin konusnnda hayati ipuçlan verir. Hal' için verilen ilk neden
şudur: "Eğer bir kişi (zeyd) , şeriatla ilgili bazı önemli meseleleri,
mukaddes kitaplardan sildirir ve adı geçen kitapların yasaklanma
sına ya da yakılınasına neden olursa. . . "29 Burada, Kuran basımı
nı tekelleştirme girişimine ve Osmanlı oJmayan Müslüman toprak
lardan ithalinin menine gönderme yapıJmaktaydı. Abdülhamid'in
ortodoksiuğu pekiştireceğini ve halife olarak konumunu güçlen
direceğini umduğu bir önlemin, aslında kendisine karşı en önemli
suçlama olarak kullanılması ironiktir.3 0 Padişaha yöneltilen ikinci
suçlama, "uyruklarıru şer'i açıdan meşru oJmadan öldürmek, hap
se atmak ve sürgün etmek"ti. Bu, Midhat Paşa'nın sürgün ve ida
mına açık bir referanstı, yani bir zamanlar adeta "vaka-i adiyye"
olan bir sadrazarnın "siyaseten katli", artık suç unsuru haline gel
mişti. Osmanlı devlet geleneğini yöneten "zınıni bilgi" deki değişik
liğin daha açık bir tezahürü olamazdı. Aynı değişikliğin bir başka
boyutu, fetvaya milli bir meclisin karannın eşlik etmesiydi. 3 1
/\ s i ı ı ı a l ıal< ı lırsa, Os man l ı Hanefi hilafeti, Sultan Il. Abdül
l ı ı ı ı ı ı i d ' i ı ı J ıal'iyle sona erdi. Ondan sonraki sultanlhalifeler, az ya
c lı ı c:ol< .Jiin Türk cuntasının kuklalarıydı. Saltanatlhilafet maka
ı ı ı ı ı ıda geri kalan mistik niteliklerin tamamı hal', savaş yenilgisi,
i\ ı ıadolu'daki Kemalistlere askeri olarak karşı koymak ve son pa
c l işal ı Mehmed Vahideddin'in bir İngiliz savaş gemisiyle ülkeden
lc ı ı �·ı:;; ıyla boşaltıldı. Son sahne, işlerin ne denli değişmiş olduğu
ı ı ı ı gösterir. Vahideddin'in kaçış haberi, Büyük Millet Meclisi'nde
l ıi lyük bir şok yarattı ve fiilen, üyelerden birinin, üstelik bir hacı
ı ı ı ı ı şu yorumu yapmasına neden oldu: "Paşa hazretlerine [Musta
fa Kemal] , [İngilizler] böyle edecek ( . . . ) ve bu herifı alıp gidecek
l P r dedim . . . " Burada "herif' teriminin kullanılması çarpıcı, hatta
i rkilticidir. 3 2
Saltanatın ilgası (1 Kasım 1922) ve Cumhuriyet'in ilanından, hi
lafetin 3 Mart 1924'te fiilen ilgasına kadar geçen dönem önce hi
lafetin saltanattan koparılıp ardından tümüyle kaldırılması, pek
�·ok yönden, yukarıdaki IL Richard örneğinde görüldüğü gibi, bir
"tersine cülus merasimi" olarak görülebilir. Bu dönemde, Musta
fa Kemal, Osmanlı hanedanının itibarını yok edecek bir araç ola
rak, sistemli bir karalama kampanyası başlattı. 3 3 Halil İnal cık,
"hilafet meselesi"nin Mustafa Kemal ve muhalifleri arasında, her
i ki tarafın da dinsel argümanlar ileri sürdüğü simgesel bir soru
na nasıl dönüştüğüne işaret etmiştir. 34 Bu arada dikkat, dünya İs
lam topluluğuna bu meselenin nasıl sunulması gerektiğine yönel
mişti. Mustafa Kemal'in bir sonraki hamlesi için Türkiye'de orta
mı hazırlamakta olduğu 1923 yılının akışı içinde, Ankara'daki Bü
yük Millet Meclisi resmi bir bildiri yayınladı. 3 s Resmi yorum, hi
lafetin ilga edilmediği, saltanattan ayrılarak, asli haline rücu etti
ği yönündeydi. Aslına bakılırsa, hilafet bir yapı olarak son derece
kasıtlı olarak önemsizleştiriliyor ve üzerindeki vurgu kaldırılıyor
du. Bildiri, bunun dini bir mesele bile olmayıp, yalnızca yönetsel
bir mesele olduğunu ileri sürüyordu: "Bundan şu sonuç çıkar: Sa
nıldığı gibi hilafet dinin temeli değildir. " 3 6
En büyük ironi, yüzlerce yıl boyunca Osmanlı hilafetini meş
rulaştırmak için kullanılmış Hanefi fıkhının, şimdi onu gayrimeş
rulaştırmak için kullanılmasıydı. Belgede, bizzat Emevi ve Abba
si hükümranlıklarını hiçbir zaman meşrulaştırmamış olduğu söy
lenen Ebu Hanife de dahil, en ünlü Hanefi illimlerine sürekli gön
dermeler vardır. Bu nedenle, Osmanlı padişahlarına yalnızca "sa
dece basit bir alışkanlık" neticesi bu unvan veriliyordu. Aslın
da, hilafeti kimin tevarüs edeceği meselesi, peygamber tarafın-
dan kasıtlı olaral< ınüplwm h ı rak ı l ı ı ı ı:;tı V I ' hu mal< aı ı ı l ' l i l ı · ı ı ı n
müyle geçici bir yetke, "adeta bir Cuınhurlıa�kaı ı ı " ı ı ı ı·sahPslııdı•
idi. 3 7 Belge, Hamid Enayat'ın değindiği gibi, "hilafet ınl'sl'll's i " ı u •
ilişkin gelecekteki tartışmaların eğilimini d e belirledi: " Bu l ıPII-(1',
modem hilafet tartışmalarının öncüsü olması nedeniyle de öııPııı
lidir: Neredeyse tüm hilafet karşıtları ve yanlıları, hilafetin i lgıı
sından sonra, burada belirtilen göıüşleri daha geniş ölçülere tw�ı
maktan fazlasını yapamamışa benzer. " 3 8
Arap ülkelerinin tarih yazıcılığında, Osmanlı dönemi ısrarlı b i r
biçimde bir gerileme ve yozlaşma dönemi olarak göıülmüştür; bu
na karşın, bir revizyoncu yaklaşım da gelişmektedir. Bu ekoldl'ı ı
yazarlar, bölgenin tarihinin, Youssef Choueiri'nin işaret ettiği üz1•
re, "Osmanlı gerçeği Arap dünyasındaki merkezi konumuna dön
medikçe" aniaşılamayacağını belirtiyorlar. "( . . . ) Bu restorasyon,
artık şu bildik gerileme değil, Avrupa nüfuzu ve egemenliğine bir
tepki olabilir." Choueiri, ayrıca "Osmanlıcılığı laik boyutları ve so
nuçları içinde kavramaya" yönelik ihtiyaca da dikkati çeker. 3 9 111.
yüzyıl Mısır'ı söz konusu olduğunda, Ehud Toledano, terimierin w
bunların geçmişle olan bağlantılarının çarpıtılmasına yol açan "Os
manlı tarihsel bağlamının kaçınılmaz kayboluşuna" karşı uyarıda
bulunur. Toledano, Albert Hourani'nin "Ortadoğu'nun Osmanlı ar
ka planının " yitirilmesine karşı uyarısım bir anlamda tekrarlar. 4°
Suriye bağlamında, Philip Khoury, Osmanlıların yerini alan Fransız
manda sisteminin büyük güçlüklerle karşılaştığııu söyler, çünkü:
Sunuş
1. Halil i na !cık, The Ottoman Empire in the C/assical Age. 1300- 1600, Londra, 1 973, s. 10
Buradaki Osmanlı karargahı, ancak 1 481'de, Fatih Sultan Mehmed1n ölümünden sonra h''
li m oldu. Albert Hourani, Osmanlıları "Müslüman dünyasının Romalı ları" olarak adlandırır
ken, onların özgüllüğüne dikkati çeker. Bkz. Albert Hourani,"How Should We Write the HI'
tory ofthe Middle East?'; lnternationa/Journal ofMiddle EastStudies 23, (1991), s. 125-1 36.
2. Hugh S eton Watson, "On Trying to be a Historian of Eastern Europe'; Historians as Notlım
Bui/ders, der. Harry Hanak, Londra, 1 988, s. 7.
3. Eric Hobsbawm, TheAgeofEmpire, Londra, 1991, s. 283.
4. F. A. K. Yasamee, Ottoman Diplomacy. Abdülhamid ll and the Great Powers 1878- 188H,
i stanbul, 1 996, s. 4. Efsanevi Plevne kuşatması, 1 877'nin temmuz ve aralık ayları ara
sında gerçekleşmiş, Batılıların beklentilerinin tersine, Osmanlı ordusu Rus kuvvetlerini
kahramanca bir savunmayla kente sokmamıştı. Osmanlı kumandanı Osman Paşa, a�
kerlik onurundan hiçbir şey yitirmeden teslim oldu. Bu muharebenin, görgü tanıklığı
na dayanan bir anlatımı için, bkz. William von Herbert, The Defence ofPlevna (1877). Trl
ei-Kebir, Mısır deltasında, Ahmed Ura bi önderliğindeki ulusal kuvvetlerin Eylül 1 882'dı•
bir i ngiliz askeri birliği tarafından kıyı ma uğratıldığı yerdir. Bu konuda, bkz. Alexand�r
Schölch, Egypt for Egyptians. The Socio-Political Crisis in Egypt 1878- 1882, Londra, 1 981.
Sudan'daki Omdurman'da yapılan muharebede, Sudanlı Mehdi'nin kuvvetleri i ngilizler
tarafından bozguna uğratılmıştı. Bu konuda, bkz. Mathew Anderson, The Ascendancy of
Europe 1815- 1914, Londra, 1 972, s. 227-8.
S. Owen Davis, "Those Dea r Turks. A Lecture at the Congregational Church, Lee, 1 st No
vember 1 876'; Popers on the Eastern Question, Londra, 1 876, s. 1 5 .
6 . i stanbul Başbakanlık Arşivi, bundan böyle BBA olarak anılacak. Yıldız Esas Evrakı (bu n ·
dan böyle VEE) 3 1 /1 950 Mükerrer/45/83. Said Paşa, Osmanlı i mparatorluğu'nun 1 856
Paris Antiaşması ile Avrupa Düvel-i Muazzaması'na dahil edilmesine gönderme yapı
yordu (Düvel ve emaret-i Htristiyane içine çaktftb kalmtştz).
7. Burada muhaliflere değil, devlet aygıtı içinde karar alma mevkiinde bulunan, devlet
seçkinlerine gönderme yapıyorum. Abdü lhamid'e karşı Jön Türk muhalefeti kendisini bu
el itin bir parçası olarak görmüş olmasına karşın, burada onların görüşlerinden bahse
dilmeyecek. Jön Türk muhalefetine ilişkin kusursuz bir kaynak için, bkz. Şükrü Hanioğlu,
The Young Turks in Opposition, Oxford, 1 995.
R. 1 hornas L. Haskell, "Objectivity is not Neutrality'; History and Theory, 29, 1 990, s.1 29-
57.
9. Bu tesadüfi değil, bilinçli bir tercih. Bir ölçüde hakaretamizane adiandınidığı üzere"Er
meni meselesi'; kendi başına bilimsel araştırmayı hak eden önemli bir konu. Ermeni
milliyetçiliğine ilişkin yakın dönemde yapılmış iki kusursuz araştırma için, bkz. R. Grigor
Suny, Looking Towards Ararat. Armenian in Modern History, Bloomington-lndianapolis, .
1 993 ve Claire Mouradian, Armenie, que saisje, Paris, 1 995. Ayrıca Anahide Ter Minassi
an ve Ara Sa rafian'ın yapıtları.
1 O. Osmanlı i mparatorluğu hakkında meşruiyet tarihinin yetkin bir örneği için bkz. H u ri i s
lamoğlu- i nan, "Köylüler, Ticarileşme Hareketi ve Devlet Gücünün Meşrulaştı rı lması';
Toplum ve Bilim, 43/44 (1 988/1989), s. 7-3 1 .
1 1 . E n g i n Deniz Akarlı, "The Problems of External Pressu res, Power Struggles, and
Budgetary Defıcits in Ottoman Politics under Abdülhamid ll (1 876-1 909): Origins and
Solutions'; (Princeton Ü niversitesi, doktora tezi, 1 976), özellikle bkz. s. 1 -9, 77-98.
12. Engin Akarlı, "Abdülhamid ll Between East and West'; Education, Notian Building and
ldentity in the Period ofAbdülhamid başlıklı kolokyumda sunulan makale, Bad Hom
burg, Almanya, 1 2-15 Temmuz 1 993, s. 23.
13. Carol G l uck, Japan's Modern Myths, Princeton, 1 985, s. 41.
14. L. Cari Brown, International Politics and the Middle East. Old Rules Dangerous Game,
Princeton, 1 984, özellikle bkz. s. 67: "Gelgelelim, Osmanlı Müslümanlarının büyük bir
çoğunluğu, kendisini Osmanlı i mparatorluğu ile özdeşleştiriyordu. Avrupa'nın tecavüzü
ne karşı direnen son büyük Müslüman devletti:'
15. Bununla birlikte, eski i ngiliz diplomatik tarih geleneğinde görece yakın döneme ait bazı eser
ler, klasik konumların tazeleyici bir revizyonuna işaret eder. Bkz. David Gillard,'Salisbury; için
de: Keith M. Wilson (der.), British Foreign Seaetaries andForeign Policy, Londra, 1 987, s. 1 33:
"Gariptir ki, Salisbury'nin döneminde bu bölgedeki (Ortadoğu) hükümdarların en zeki olan
ları, yetersiz kaynaklarla tehlikeli bir dünyada çıkarlarını nasıl savunacaklarını bildil er. Daha
önce de karşılaştıkları sorunlara göğüs gerdiler; ve iktidarın, katı bir biçimde sınırlı amaçların
peşinde ekonomik ve gerçekçi kullanımı konusunda en az Salisbury kadar mahirdiler:'
16. Perry Anderson, Lineages of the Absolutist State, Londra 1 974, özellikle bkz. s. 365'te
ki ifadeler: "Osmanlı despotizminin ekonomik temeli, toprakta özel mülkiyetin tümüyle
yokluğuna dayanıyordu:' Ne zaman? Nerede?
1 7. Caroline Finkel, The Administration of Warfare: The Ottoman Military Campaigns in Hun
gary. 1593- 1606, Viyana, 1 988, özellikle bkz. s. ix ve 3 1 3. Ayrıca bkz. Finkei, "French
Mercenaries in the Habsburg-Ottoman War of 1 593-1 606: The Desertion of the Pa pa
Garrison to the Ottomans in 1 600'; SOAS Bul/etin, ci lt LV, kısım 3 (1 992), 452-7 1 .
1 8. Rifa'at A l i Abou-EI-Haj'ın çalışmaları, b u yaklaşıma karşı en açık uyarıdır. Bkz. Formatian
of Modern State. The Ottoman Empire Sixteenth to Eighteenth Centuries, Albany, 1 991, s.
62: "Her şeyden önce, bilimsel literatürde sürekli olarak yadsınan, yalın bir malumu ye
niden ilam etmek gerekiyor: Osmanlı toplumu, tarih boyunca görülen tüm insan top
lumları gibi, akışkan ve dinamiktir:'
19. François-Marie Voltaire, Oeuvres completes de Voltalre. Essai sur /es moeun, t'l /'/ 1/'111
des nations, Paris, 1 858, c. 3, s. 271 . Fransızcadan çevirisi bana ait. Voltalre, lwrlı.ılılı• ll
Selim'i deği l l. Selim1 kastetmişti.
20. Taner Timur, Osmanlt Çaltşmalan, Ankara, 1 989, s. 85-86; ayrıca bkz. Timur, 01mımlı
Kimliği, i stanbul, 1 986, s. 36. Timur bunun yanı sıra, s. 71'de şunu ileri sürer: "Güllı.ııır·
Hattı (1839), Isiahat Fermanı (1 856) ve Kanun-ı Esasi (1 876) gibi 'reform' belgeleri ciddi hlı
özgürlükçü ve laik düşüncenin ürünü olmaktan ziyade'Şark Meselesi' adı altında özetirili'li
diplomatik buhranın sonucu olmuşlardır:' Ayrıca Osmanlt Kimliği, s. 1 62'de: "Altını çiZ<•rr•h
belirtelim ki, Osmanlı yönetici zümresi, tarihi akış içinde kesintisiz bir şekilde düzenle ı.ıııı
bir çıkar birliği içinde bütünleşmişti. 1 9. yüzyılda devletin fakirleşmesine rağmen, Osm.ııı
lı yöneticilerinin Batı'da bile benzeri sık görülmeyecek bir lüks ve refah içinde yüzdüklerlııı
unutmayalım:' Üzücü olan, bu tarihle uzaktan yakından ilişkisi olmayan ifadelerin, temı•l
de Batılı kaynaklara dayanan hatırı sayılır bir araştırma temelinde ileri sürülmüş olmasıdır
Timur, Osmanlıca arşiv malzemelerini hiç kullanmamıştır.
21. Necip Fazıl Kısa kürek, Ulu Hakan Abdülhamid Han, i stanbul, 1 981, s. 1 1 .
22. Ö rneğin bkz. Mustafa Müftüoğlu, Abdülhamid KlZII Sultan mt?, i stanbul, 1 985, s. lı,
1 5 1,181, 2 1 0. Aynı türden yeni yeni yayınlar ortaya çıkmaya devam ettiği için sürek
li büyüyen bir Abdülhamid külliyatı oluşmuş durumdadır. Bunların çoğu birbirinin tek
randır ve tartışmaya, varsa bile, pek az katkısı olan kitaplardır. Daha yakın bir örnek Için
bkz. i hsan Süreyya S ırma, Abdülhamid1n islam Birliği Siyaseti, i stanbul, 1 983.
23. Engin Akarlı, "Abdülhamid ll Between East and West'; s. 1 1 .
24. B u türün klasik örneği için bkz. M . S . Anderson, The Eastern Question. 1774- 1923: A
Study in International Relations, Londra, 1 966. Şark Meselesi paradigmasının iyi bir re
vizyonu için bkz. Brown, International Politics, s. 39: " i çeriden görüldüğü şekliyle Os
manlı tarihine bakmak, klasik Şark Meselesi'nin dar anlamda Avrupa merkezcil pers·
pektifıni düzeltmemizi sağlayacaktır:'
25. Eric Hobsbawm, Nations and Nationalism Since 1780, Cambridge, 1 990, s. 38.
26. Sözgelimi bkz. U l rich Trumpener, Germany and the Ottoman Empire 1914- 1 9 18,
Princeton, 1 968 adlı kitabının 24 sayfalık kaynakçasında, yalnızca altı Türkçe kaynak
gösterir. On a ltı yıl sonra aynı konuda yazd ı ğ ı bir makalede, Tru m pener Türkçe
kaynaklarını teke indirir. Bkz. Ulrich Trumpener, "Germany and the En d of the Onoman
Empire'; The Great Powers and the End of the Ottoman Empire, der. Marian Kent, Londra,
1 984, s. 1 1 1 -40. Bu durumun dikkate değer istisnaları için bkz. Feroz Ahmad, Caroline
Finkel, Feroze Yasamee gibi yazarların yapıtları.
27. J. Armstrong, Nations before Nationalism, Charlottsville, 1 982, s. 295, 249. Yeniçeriie
rin mutfak zevkleri hakkında, bkz. Joel Carmichael, The Shoping ofthe Arabs, New York,
1 967, s. 261 -2: "Osmanlı kul sisteminin özü, Osmanlı i mparatorluğu'nun insan sığırla
rını güden çoban köpeklerinin eğitimiydi"; Bryan S. Turner, Weber and Islam, Londra,
1 974, s. 1 28: "Eğretilemeyi sürdürerek, eğitimli kullar aracılığıyla hükmetme ilkesi, im
paratorluk hanedanının artık köpek maması olarak yeterli et bulamadığı 1 6. ve 1 7. yüz
yıllara dek başarılı oldu:'
l8. 1� J. O'Rourke, "Give War a Chance'; New York Atlantic Monthly, 1 992'den alıntılayan, Karl
K. Barblr, "Memory, Heritage, History: Ottomans and Ara bs'; lmperial Legacy, The Otto
man lmprint on the Balkans and Middle East, der. L. Cari Brown, s. 1 00.
19. Armstrong, Nations before Nationalism, s. 64 ve özellikle s. 77: "Müslüman bir tarihçi,
devasa haremler ve maiyetlerin, görece alçakgönüllü Arap halifelerinden daha çok, Os
manlı ve Çin hükümdarlarının belirgin özelliklerinden biri olduğuna dikkati çeker:' Bah
sedilen kaynak, tesadüfen tanınmış bir Osmanlı karşıtı polemikçi ve yine tesadüfen bir
Hıristiyan olan Halil Ganem'in kitabıdır: Les Sultans Ottomans, Paris, 1 901, 1 902.
30. Carter Findley, Ottoman Civil Officialdom. A Social History, Princeton, 1 989, s. 1 84. [Türk
çesi: Kalemiyeden Mülkiyeye, i stanbul, 1 996, s. 1 90 vd]. Ayrıca bkz. Bureauaatic Reform
in the Ottoman Empire. The Sublime Porte 7789- 7922, Princeton, 1 980.
3 1 . Findley, Ottoman Civil Officialdom, s. 1 35.
32. a.g.e., s. 226 (Türkçesinde s. 241 ).
33. a.g.e., s. 226-7.
34. Masa mi Ara i, "An lmagined Nation: The Idea of the Ottoman Nation as a Key to Modern
Ottoman History'; Orient, 27 (1991), 1 -2.
35. a.g.e., s. 4.
36. Leon Ca h un, Excursions sur fes Bords de I'Euphrate, Paris, 1 885, s. 1-11.
37. a.g.e. Benim çevirim. Cahun, poucht sözcüğünü bir dipnotta, oldukça utangaç bir şe
kilde, şöyle tanımlar: "Tercüme etmekten özellikle kaçındığım bir teri m. Türkçe bilme
yen okurlara, bildikleri en kötü ha kareti bu sözcüğün yerine kayabileceklerini söylemek
le yetinelim:'
38. Şerif Mardin, Religion and Social Change in Modern Turkey. The Case ofBediüzzaman Said
Nursi, New York, 1989, s. 202.
39. Michael Cherniavsky, Tsar and People. Studies in Russian Myths, New Haven-Londra,
1961, s. 1 1 5-1 1 6.
40. Şerif Mardin, "Centre Periphery Relations: A Key to Turkish Politics?'; Daedalus, (1973),
169-190.
41 . Ariel Salzmann, "An Ancien Regime Revisited: 'Privatization' and Political Economy in the
Eighteenth-Century Ottoman Empire'; Politics & Society, 21 (1993), s. 393-423. Ayrıca bkz.
Abou EI-Haj, The Formatian ofthe Modern State.
42. a.g.e., s. 41 1 .
43. Maria Todorova, "The Ottoman Legacy i n the Balkans'; lmperial Legacy, the Ottoman lmprint
on the Balkans and the Middle East, der. Cari Brown, New York, 1 996, s. 48.
44. i Iber Ortaylı, imparatorluğun En Uzun Yüzytlt, istanbul, 1 983, s. 1 1 .
45. Tanzimat üzerine son yapılan bazı araştırmalar için bkz. Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Türkiye
Ansik/opedisi.
46. Abou EI-Haj, Formatian of the Modern State, s. 62.
47. Bkz. Düstur, 1 . Tertip, istanbul Matbaa-i A mire, 1289 (1 872), s. 4. Ayrıca fermanın i ngilizce
metni için bkz. C. Hurewitz, The Middle East andAfricain World Politics, New Haven, 1975, s.
269-71 .
48. Jurgen Habermas, Legitimation Crisis, Boston, 1973, s. 71. Habenn.ı�, meşruiyet buıı.ılıırıını
şöyle tanımlar: "Yönetsel eylem alanları ile kültürel gelenek alanları arasındaki yapıscıl b,ı)
kalık, bilinçli yönlendirme ile meşruiyet eksikliklerini telafi etme girişimlerine sisteml l lılı
biçimde sınır oluşturur:'
49. Bkz. Selim Deringil, "Legitimacy Structures in the Ottoman States: The Reign of Abdüllı.ı
mid ll (1 876-1 909)'; lntemationa/Joumal ofMiddle East Studies, 23 (1991), s. 345-59.
SO. Bu terimi, Boğaziçi Ü niversitesi Sosyoloji Bölümü'ndeki meslektaşım Prof. Faruk Birtek'ı•
borçluyum. Osmanlı i mparatorluğu'nun, Avrupa diplomatik ağı ile bütünleşmesi hakkınd�
bkz. C. Hurewitz, "Ottoman Diplomacy and the European State System'; Middle East Jour
nal 15 (1961), s. 141- 52.
S1. " ince ayar"ın belirli bir bağlamda nasıl işlediğine ilişkin usta işi bir araştırma için bkz. Engin
Deniz Akarlı, The Long Peace: Ottoman Lebanan 7867-7920, Berkeley, Los Angeles, Londra,
1 993. Bu kitap, 19. yüzyılda Lübnan'daki Osmanlı yönetimi üzerine titiz bir araştırma. Ay
nı bağlamda bkz. Leila Fawaz. Occasion for War: Civil Conftict in Lebanon and Damascus in
7860, Londra, 1994.
sı. Emest Gellner, Nations and Nationalism, Oxford, 1 983, s. 1 1 .
S3. Anthony Smith, The Ethnic Origin ofNations, Oxford, 1986, s. 24.
S4. Ali Fuad Türkgeldi, Mesail-i Mühimme-i Siyasiye, Ankara, 1 966.
SS. Ali Abou EI-Haj, "Aspects of Legitimation of Ottoman Rule as Reflected in the Preamb
les of the Two Early Liva Kanunnameleri", Turcica, 21-3 (1 991), s. 371 . Abou EI-Haj,
Suriye'de Osmanlı egemenliğinin, Suriye'nin imparatorluğa ilk dahil edildiği 1519 yılına
ait kanunnamenin mukaddemesinde Arapça olarak meşrulaştırmasına karşın, altmış yıl
sonra formüle edilen kanunnamedeki benzer mukaddemede meşrulaştırma bölümü
nün yer almayıp, belgenin ana metninde kısaca değinilcliğine işaret eder. Ü stelik bu kez
Türkçe yazılmıştır.
S6. Abdülhamid döneminde eğitim reformu hakkında bkz. Bayram Kodama n, Abdülhamid
Dönemi Eğitim Sistemi.
S7. Bkz. Deringil, "Legitimacy Structures'; s. 346.
S8. Benedict Anderson, lmagined Communities, Londra, 1 991; "resmi milliyetçilik" terimi,
Hugh Seton Watson'a aittir. Ayrıca bkz. Selim Deringil, "The lnvention ofTradition in the
Ottoman Empire (1 808-1 908)'; Comparative Studies in Society and History, 35 (1 993), s.
3-29.
S9. Şevket Pamuk, The Ottoman Empire and World Capitalism, Cambridge, 1 987; Roger Owen,
The Middle East in the World Economy 7800- 7974, Londra, 1 987. Zafer Toprak, Türkiye'de
Milliiktisat, istanbul, 1983. Feroze Yasamee, "The Ottoman Defence Problem':
60. Kullanmış olduğum öteki kaynaklar, yer sorunu nedeniyle notlara dahil edilmedi. Son
dönem Osmanlı arşiv dokümantasyonunun doğasına ilişkin bir tartışma için bkz. Akarlı,
The Long Peace, s. 200-4.
61. Başbakanlık Arşivleri, arşivlere ilişkin yakın dönemde bir kılavuz yayımladı. Bkz. Başba
kan/tk Osmanlt Arşivi Rehberi, Ankara, 1 992.
62. Burada kullanılan kodlama, kataloglarda kullanılanla aynıdır.
63. l lndley, Bureaucratic Reform, s. 250- 1 .
64. H.ıbermas, Legitimation Crisis, s . 7 1 .
65. Suraiya Faroqhi'nin Osmanlı arşivlerinde birincil kaynaklara dayalı son yapıtında işaret
ettiği gibi: "(Hicaz'daki hükümranlıklarının ilk iki yüzyılı içinde), Osmanlı padişahlarının
H icaz'daki etkinlik ve sorumluluklarının sözü sıkça edilir, ancak, padişahın buradaki ro
lünü halife olarak sorumluluklarıyla bağdaştıran hiçbir metin gözüme çarpmadı ..:' Bkz.
Suraiya Faroqhi, Pilgrims and Sultans. The Hajj under the Ottomans, Londra, 1 994, s. 8
(Türkçesi: Hactlar ve Sultan/ar, i stanbul, 1 995, s. 7).
66. Sorunun çok benzer bir çözümlemesi için bkz. Timothy Mitchell, Colonising Egypt, Ber
keley, 1 99 1 .
67. Edward Said, Culture and lmperialism, Londra, 1 994, s. 6.
68. Sir Charles Eliot, Turkey in Europe, Londra, 1 965; 1 907'deki özgün baskıdan tıpkı basım,
s. 426.
1. Yukarıdaki sahneyi, Selçuk Esenbel'in makalesine (" istanbul'da Bir Japon, Yamada Tora
jiro'; Istanbul, 9, Nisan 1994, s. 36-42) dayanarak hayalimde yarattı m. Yamada'nın, aşi
na olduğu Çin saray ritüeline koşutluklar kurarak, padişahın annesinden "Valide Sultan';
eşinden de "kadın efendi" diye söz etmesi ilginçtir. Ayrıca bkz. Selçuk Esen bel, "A fin de
siecle Japanese Romantic in Istanbul: The Life ofYamado Torajiro and his Toruko Gakan,"
SOAS Bul/etin, LIX, kısım 2 (1 996), s. 237-52.
2. Ö zellikle bkz. The lnvention of Tradition, der. E. Hobsbawn-Terence Ranger, Cambridge,
1 983; Sean Wilentz, der. Rites ofPower. Symbolism, Ritual and Politics Since the Middle
Ages, Philadelphia, 1 985; Power and Ceremonial in Traditional Societies, der. David Can
nadine - Simon Price, Cambridge, 1987. Ayrıca bkz. Gluck, Japans Modern Myths.
3. Bkz. John Elli ot, "Power and Propaganda in the Spa in of Philip IV'; Rites ofPower, s. 1 5 1 .
4. Cherniavsky, Tsar and People, s. 1 5 1 .
5. a .g.e., s. 1 19. "Kutsal Rus Toprağı" hakkında bkz. Hobsbawm, Nations and Nationalism, s. 49.
6. Gluck, Japans Modern Myths, s. 49-60, özellikle bkz. s. 60: "Yurtsever açıdan tatsızlık ya
ratmak üzere siyasal olana bir şeyler eklemek yoluyla siyaset doğallıktan uzaklaştırıldı;
anayasal sistem ilk olarak işlemeye başladığı zaman bile:'
7. a.g.e., s. 249.
8. ıstvan Deak, "The Habsburg Monarchy: The Strenghts and Weaknesses of a Complex
Patrimony;' Monarchies Symposium, Columbia Ü niversitesi, 26-27 Ekim 1 990. Yayım
lanmayan sempozyum bildirisi.
9. Walter Leitsch, "East Europeans Studying History in Vienna'; Historians as Nation
Bui/ders, Denis Deletant-Harry Hanak, Londra, 1 988, s. 1 39-56. Bu gerçekleştiğinde
genç Polonyalılar, Çekler, Sırplar, vb. kendi "ulusal tarihlerini" yazmaya başladılar.
10. Gülru Necipoğlu, Architecture Ceremonial and Power: The Topkap1 Palace in the Fifteenth
and Sixteenth Centuries, Cambridge Mass.& Londra, 1 991, s. 59.
1 1 . Zeynep Çelik, Displaying the Orient, Arclıitecture of Islam at Nineteeni/ı Century Wmlıl lıı
irs, Berkeley-Los Angeles, 1 992, s . 32-6; B B A Y.A H U S 303/87, S Temmuz 1894, ıı.ılıı,\ 11
Hariciye Nezareti, Viyana Sefareti'nden telgraf, no. 307.
12. Mardin, Religiorı and Social Change, s. 1 29. Osmanlıların törenselliğin dünya Çdpııııl.ı
ki artışı ve reka bete yetişrnek yönündeki çabaları için bkz. Selim Deringii, "The lnvı•ıı
tion ofTradition as Public Image in the Late Ottoman Empire, 1 808 to 1 908'; Conıpmatl
ve Studies in Society and History, 35 ( 1 993), s. 3-24.
13. Gluck, Japans Modern Myths, s. 249.
14. Ortalama kültürlü Osmanlı'nın göçebeliğinin uygarlığın antitezi olduğuna ilişkin kdVIoı
yış için bkz. Mard in, "Center-Periphery Relations:'
15. Mehmet Akif Ersoy, Safahat istanbul, 1 990. Bu terimierin Osmanlı entelektüellerl tdl,ı
tından kavrams allaştırılması hakkında bkz. Şükrü Hanioğlu, "Osmanlı Aydınında Deql)
me ve Bilim'; Top/um ve Bilim, cilt 27 ( 1 984), s. 1 83-92.
16. Mardin, Religion and Social Change, s. 38, 1 1 9, 1 72.
1 7. Gelgelelim, Osmanlı tarihçileri tarafından Mukaddime'nin fiilen okunma derecesi üzerı
ne bazı tartışmalar vardır. Bkz. Cornell Fleischer, "Royal Authority, Dynastic Cyclism, aıııl
'lbn-Khaldunism' in Sixteenth-Century Ottoman Letters", Journal ofAslan and Afrlam
Studies, XVIII 3-4 ( 1 983), s. 1 98-219. Özellikle, Fleischer'in konu üzerinde standart blı
kaç Türkçe referaıısının doğru olmadığı 2. dipnot.
18. Ahmed Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet istanbul, 1 309/1 891, 1 2 ci lt.
19. Ü mit Meriç, Cevdet Paşa'nm Cemiyet ve Millet Görüşü, i stanbul 1 979, s. 13. Bu, "Müslü
man ve Osmanlı '' olduğu için "Montesquieu ya da Taine'e ihtiyacı olmadığı" söylenen
Cevdet Paşa'nın "angaje-partizan" yorum udur.
20. i bn Haldun, Mukaddime, istanbul, 1 990, s. 1 03, 331, 364. i bn Haldun'un asabiye'sinln
girift noktaları, b urada tartışılmayacak kadar karmaşıktır. Benim amacım, yalnızca onun
eserinin son dönem Osmanlı devlet yönetiminin ideolojik özüne uyarlanmasından söz et
mek.
21. Brinkley Messick, The Calligraphic State: rextual Damination and Historyin a Muslim Society,
Berkeley, 1 993, s. 54-8. Messick1n yapıtı, Osmanlı hukukunun Yemen'deki mirasını ele alır.
22. Şerif Mardin, The Genesis of Young Ottoman Thought, Princeton, 1 962, s. 1 79.
23. a.g.e. Şerif Mardin , Sadık Rifat Paşa'nın, amacının "Doğanın hukuki tezahürü olarak halkı
denetleyerek aynı zamanda adaletsizliği önleyen bir hukuki güç" olduğuna ilişkin sözlerini
aktarır, bkz. s. 187.
24. Ahmed Cevdet Paşa, Ma'ruzat, haz. Yusuf Halaçoğlu, istanbul, 1 980, s. 42.
25. a.g.e.
26. BBAYEE 14/1 188/1 26/9. Bağdat, 9 Ramazan 1 309 1 7 Nisan 1 892.
27. Clifford Geertz, Negara. The Theatre State in Nineteenth Century Bali, Princeton, 1 980, s. 135:
"Düşünceler, gözle mlenemez türden zihinsel malzemeler değildir. Bunlar araçlaştırılmış
anlamlar, simge ola rak araçlardır ( ... ) bir simge, ifade eden, betimleyen, temsil eden, ör
nekleyen, etiketleyen, işaret eden, çağrıştıran, resmeden, anlatan şu ya da bu yoldan belir
ten her şeydir. ( ...) tartışmalar, melodiler, formüller, haritalar ve resimler, bakılacak ideali-
ıı•ler değil, okunacak metinlerdir, tıpkı ritüeller, saraylar, teknolojiler ve toplumsal oluşum
IMglbi:'
IH. l rfan Gündüz, Osmanltiarda Devlet-Tekke Münasebetleri, i stanbul, 1 989, s. 1 50-1.
IV. Ehud Toledano, State and Society in mid-Nineteenth Century Egypt, Cambridge, 1 990, s. 50-
3. Toledano, Mısır Hıdivi Abbas Paşa'nın, meşruiyetini, Osmanlı padişahının vassaliiğı konu
mundan aldığına işaret eder. Bu, 1 882'de Mısır'daki ingiliz işgalinden sonra Mısır hıdivleri
nin davranışıyla büyük bir tezat halindedir; işgalden sonra, i ngilizierin de yüreklendirme
siyle, hıdivler bağımsız hükümdarlar gibi davranmış, hatta hilafet iddiasında bulunmuşlar
d ır. Bkz. aşağıda, Bölüm 2.
10. BBA Y. Mtv 230/24, 6 Safer 1 320/ 1 5 Mayıs 1 902, Ankara Vilayeti'nden Mabeyn-i
H ümayun'a, no. 1 36. Portre için para ödenmek zorunda kalınması ilginç bir noktadır.
Bugün benzer bir durumda, resmin düpedüz müsadere edileceğine kuşku yoktur.
1 1 . i slam, insan imgesinin resmedilmesini yasaklar, fakat onun paha biçilmez fotoğraf ko
leksiyonu değerlendirilecek olursa, Abdülhamid bununla genlde zannedildiğinden da
ha az ilgilenmiş gibidir. Kişisel suretini sergilemek konusundaki tereddüdü güvenlik
kaygılarından da kaynaklanmış olabilir.
12. Japonya'da bu tür sözlü ifade, imparatorun huzurunda ilk kez olarak, 1 889'da anayasa
nın ilan edilmesinden sonra, "Avrupa 'hooray'ine benzeyen bir kalıba sokularak" dile ge
tirilmiştir. Bkz. Gluck, Japan's Modern Myths, s. 45. i ngiliz örneğinde törenselliğin başla
ması hakkında bkz. David Cannadine, "Splendour at Court: Royal Spectade and Page
antry in Modern Britain, c. 1 820-1 877'; Rites ofPower, s. 206-43.
33. Şükrü Hanioğlu, Osmanlt ittihad ve Terakki Cemiyeti veJön Türklük 7889- 7902, istanbul,
1 985, s. 63.
34. Aptullah Kuran, "The Evolution of the Sultan's Pavillion in Ottoman lmperial Mosques':
lslamicArt, IV ( 1 990-1991), s. 284.
35. a.g.e., s. 283.
36. Mehmet i pşirli, "Osmanlılarda Cuma Selamlığı: Halk-Hükümdar Münasebetleri Açısın
dan Ö nemi'; Prof. Bekir Kütükoğlu'na Armağan, i stanbul, 1 991, s. 459-71 .
37. louis Rambert, Notes et impressions de Turquie. L'Empire Ottoman sous Abdulhamid, Ce
nevre-Paris, t.y., s. 76.
38. Celal Esad Arseven, Sanat ve SiyasetHattralanm, haz. Ekrem Işın, istanbul, 1 993, s. 81-2.
39. Selçuk Esenbel, "i stanbul'da bir Japon: Yamada Torajiro': s. 40. Sultan ın araba değiştir
mesiyle ilgili gözlem i için Selçuk Esenbel'e teşekkür borçluyu m. Başka bir çağdaş anla
tı, 1 879'da, padişahın selamlık alayına düpedüz atla gittiğini belirtir. Bkz. Ali Said, Saray
Hattralan, i stanbul, 1 992, s. 72.
40. Arseven, Sanat ve Siyaset Hattralanm, s. 82-4. Yazar, Hassa Alayı'nın bir üyesiydi ve sui
kast sırasında orada bulunuyordu.
41 . a.g.e., s. 40. Bu noktada, Çin'le ilginç bir benzerlik vardır. Abdülhamid'in çağdaşı olan
ana imparatoriçe, ancak yollara - i mparatorluğun rengi olan- sarı kum atıldıktan sonra
yazlık sarayına giderdi. Bkz. Sterling Seagrave, Dragon Lady: The Life and Legend ofthe
Last Empress of China, Londra, 1 992. Ayrıca bkz. Rambert, Notes et impressions, s. 1 32:
"Yollar ince sarı bir kum la kaplanırdı." Ebu Eyyub el Ensdrl'nlrı ıürbeslrır y,ıpıl,ııı tly,ııı•
tin tarihsel kökenieri için bkz. Nicolas Vatin, "Aux origines du Pelerinage a EyUp dı•1 \ııl
tans Ottomans'; Turcica, c. 27 (1995), s. 9 1 -9.
42. Hagop Mintzuri, istanbul Am/art 7897- 7940, i stanbul, 1 993, s. 1 4- 1 6. "Türkçe bilnll'yı· ı ı
Arap askerler" ile, Mintzuri'nin kastettiği birlik, Kuzey Afrika Fransız birliği modellnı• ıııı
re oluşturulmuş ve aynı adı taşıyan Sarıklı Zuhaf Alayı'dır. Abdülhamid bu alayı l89J'ılı-.
"Sultan'ın Arap uyruklarının sadakatini göstermek" amacıyla kurmuştu. Zuhaf Alr1yı ko
nusunda bkz. Necdet Sakaoğlu, "Geçmiş Zaman Olur ki;' Skylife, Mart 1 997, s. 1 1 2.
43. Bu konularda son yıllarda yapılan çok iyi bir araştırma için bkz. Ronald Grigor Sııııy,
Looking Toward Ararat, Bloomington-lndianapolis, 1 993, s. 1 5-30.
44. i brahim Hakkı Konyalı, Söğüd'de Ertuğrul Gazi Türbesi ve ihtifa/i, i stanbul, 1 959. Bu rı·
ferans için Cemal Kafadar'a teşekkür borçluyum. Ertuğrul Gazi kültü için bkz. aşa�ıd.ıkı
bölüm.
4S. Mintzuri, istanbul Am/art, s. 1 3-14.
46. Ali Said, Saray Hatlfalart: Sultan Abdü/hamid'in Hayatt, i stanbul, 1 993, s. 49-50.
47. BBA Yıldız Resmi Maruzat (bundan böyle Y.A RES) 1 35/22, Yıldız Sarayı ile nezar(ltlı·ı
arasındaki resmi yazışma . "Arma-i Osmani muhteviyatının tarifnamesidir':
48. a.g.b.
49. Dr. Ed hem Eldem'in kişisel koleksiyonu. Bu madalyona dikkatimi çeken Dr. Eldem'e tı·
şekkür borçluyum. Madalyon bronzdur ve Brüksel'de basılmıştır.
SO. Salname-i Vilayet-i Hüdavendigôr, 1303/1 885, s. 1 1 0-33.
Sl. "Mirrors for Princes" literatürü üzerine bir tartışma için bkz. Christine Woodhead, "Tlll'
Preseni Terror of the World? Contemporary Views of the Ottoman Empire c 1 600".
History, c. 72 (1987), s. 20-37, özellikle s. 29.
S2. Osmanlı Devleti'nin kökenierine ilişkin ilk kapsamlı kronikler, 15. yüzyıl gibi geç bir ı,ı
rihte yazıldı. Bunlar da, çağdaş rejimleri meşrulaştıran bir bakışla yazılmışlardı. Bkz. Cr
mal Kafadar, Between Two Worlds: The (onstruction ofOttoman State, Berkeley, 1 995, t
122. "0ğuz aşiretinin Kayı boyundan geldikleri, 15. yüzyılın jeneolojik karışımında yara
tıcı bir'keşif' gibi görünür:'
S3. Karş., Salname-i Devlet 1 271; Salname-i Devlet 1 297; Salname-i Devlet 1 298; Salname-l
Devlet 1 302. Ayrıca, cilllerin boyutları bile, devlet aygıtındaki büyümenin en iyi gös
tergesidir. Karş. Salname-i Devlet 1 270, 1 1 0 sayfa; Salname-i Devlet 1 298, 522 sayfa;
Salname-i Devlet 1308, 892 sayfa; Salname-i Devlet 1324, l l 07 sayfa.
S4. BBA Y.A HUS 261/9 1 Arnedi Kalemi'nden Yıldız Sarayı'na, l l Zilkade 1 309/ 7 Haziran
1 892.
SS. BBA Yıldız Mütenevvi Maruzat ( Y.Mtv) 39/6 1 , 4 Zilkade 1 306/ 2 Temmuz 1 889,
Babıali, Dahiliye Nezareti, no. 30. Dahiliye Nazırı Münir Paşa'dan Yıldız Sarayı Mabeyn
Başkitabeti'ne.
S6. Bkz. Richard Wortman, "Moscow and Petersburg: The Problem of Political Center in
Tsarist Russia 1 88 1 - 1 9 1 4", Rites of Power, s. 244-71 . Ayrıca bkz. Richard Wortman,
Scenarios ofPower, Myth and Ceremony in Russian Monarchy, c. 1, Princeton, 1 995.
57. Bkz. E. H. Kantarowlcz, The Kings' Two Bodies, Princeton, 1 957, s. 82.
58. Gülru Necipoğlu, Architecture Ceremonial and Powe" s. 13.
59. Joseph Fletcher, "Turco Mengolian Monarchic Tradition in the Ottoman Empire'; Harvard
Ukranian Studies, c. lll, 1979-80, s. 246.
60. Gülru Necipoğlu, "The Ottoman Hagia Sophia'; Ayasofya'nın Yapısı sempozyumuna su
nulan bildiri, 19 Mayıs 1 990, Princeton University. Yazarın izniyle aktarılmıştır. Böyle bir
merasim muhtemelen sonradan oluşturulmuş bir kurgudur. Bkz. Bölüm ll.
61. BBA Y.Mtv 26/3; 7 Receb 1 304 /1 Nisan 1 887, Evkaf-ı Hayriyye Nezareti, no. 2. Nazır
Mustafa Paşa'dan Yıldız Sarayı Mabeyn Başkitabeti'ne. Bu belge, duvara kazınan tarih
leri n, "otuz yıl kadar öncesine" ait olduğunu belirtir; bu da, Abdülhamid'in selefierinin
konuya karşı onun kadar duyarlı olmadığını düşündürüyor.
62. Gülru Necipoğlu, "Dynastic lmprints on the Cityscape. The Collective Discourse of Otto
man lmperial Mausoleums in lstanbui:'Yayımlanmamış bildiri, s. 14. Yazarın izniyle ak
tanimıştır.
63. BBA VEE 1 1 /1 41 9/1 20/5 l l . Abdülham id'den nazıriarına genelge, Cemaziyelevvel
1 3 1 9/ Ağustos 1 901 . Gün belirtilmemiştir. J. Armstrong, "Osmanlılar, Bizans'ın baş
kentine el koyarken, özgül saray mitik formüllerini reddetmişlerdir" veya "Osmanlı'nın
Konstantinopolis'e karşı kayıtsız tutumu, Bizansllların kentie özdeşleşmeleriyle çarpıcı
bir tezat oluşturur" derken, daha fazla yanılamazdı. Bkz. Armstrong, Nations Before Na
tionalism, s. 144, 1 74.
64. Osmanlı kentlerindeki saat kulelerinin fotoğrafları için bkz. Godfrey Goodwin, History
ofOttoman Architecture, Londra, 1 971, s. 419. Bu referans için Andrew Finkel'a teşekkür
borçluyum.
65. BBA Y.Mtv 67/10, 15 Safer 1 3 10/ 8 Eylül 1 892, Hazine-i Hassa Nazırı Mikail Paşa. Ebced
hesaplarının, tarihsel hükümranlık sırasını izliyor gibi görünmesi ilginçtir. Amaç, hane
dana mensup her bir pa dişaha adanmış bir cami inşa ettirmek olabilir mi?
66. BBA Y.Mtv. 28/37, 1 7 Muharrem 1 305/ 5 Ekim 1 887. Yıldız Sarayı Mabeyn Başkitabeti.
67. BBA Y.Mtv 1 31/39, 1 7 Cemaziyelevvel 1 3 1 3/ 5 Kasım 1 895, Evkaf-ı Hümayun Nezareti,
Kitabet no. 47.
68. BBA Y.A HUS 1 82/93, 21 Zilkade 1 302/ 1 Eylül 1 885. Sadrazam Said Paşa'ya, inşaatı"ka
pıdan mihraba değin" (min bab min el mihrab) bizzat tefriş etmesi talimatı verilmişti.
Ayrıca Ulu Cami'nin içinin fotoğrafları da çekilmişti.
69. BBA Y.A HUS 245/43; 10 Receb 1 308/ 1 9 Şubat 1891; Bağdat Valisi Sırrı Paşa'dan Na
fıa Nezareti'ne, no. 141. "Nam-ı akdes-i Hümayun-ı Hazret-i Hilafetpenahi'yi ilelebed
ziver-i elsine-i tebcil edecek ma'sar-ı celile-i bediadan olan Hindiyye seddiyle ( ... ) ta
rih taşına yazılacak ibare-i Arabiyyeyi havi varaka ile rekz olunacak amud'un şeklini ira e
eden resim 5 Şubat 1 306 tarihli telgraf emirleri mucibince leffen takdim kılındı:'
70. Mardin, "Center-Periphery Relations'; s. 1 69-90. Mardin, W. M. Ramsay,"The lntermix
ture of Races in Asia Minor. So me of its Ca uses and Effects'; Proceedings of the British
Academy (1915-1916), s. 409'dan alıntı yapar.
71 . Cherniavsky, Tsarand People, s. 1 5 1 .
72. Vii/es Ottomanes a la Fin de I'Empire, der. Paul Dumont - Frdnçols Cıeorgeon, PMI\ I !J'lJ.
Bu derleme, söz konusu "modernizasyon projesi"nin Balkanlar'daki Bitola (Manasıır) vr
Selanik'ten, Anadolu'daki Ankara ve Van'a kadar Osmanlı kentlerinde nasıl uygulamayd ko
nulduğuna ilişkin çok ayrıntılı bir değerlendirmeyi içeren dikkate değer bir makaleler ko
leksiyonudur.
73. Timothy Mitchell, Colonising Egypt, s. 65.
74. Zeynep Çelik, The Remaking of Istanbul. Portrait of an Ottoman City in the Nineteentlı
Century, Berkeley-Los Angeles-Boston, 1 993. Bkz. özellikle bölüm 3, s. 49-63.
75. i brahim Hakkı Konyalı, Söğüd ve Ertuğrul Gazi ihtifali, Ankara, 1 957.
76. BBA Y.Mtv 285/1 67; 25 Safer 1 324/ 20 Nisan 1 906. Bursa Vilayeti'nden Mabeyn
Başkitabeti'ne Ariza. No. 27.
77. Colin lmber, "The Ottoman Dynastic Myth'; Turcica, 19 (1987), s. 7-27.
78. Konyalı, Söğüd'de Ertuğrul Gazi Tiirbesi, s. 1 4-19. Çeşme kitabesinin bir fotoğrafi için bkz. s.
15. Osman'ın mezarı, sonradan, kent Osmanlı payitahtı olduğu zaman Bursa'ya taşınmıştı.
79. a.g.e., s. 23. Kafadar da, "Sultan Abdülhamid, Ertuğrul'un karısının mezarının keşfini teşvik
etmiştir" der. Bkz. Kafadar, Between Two Wor/ds, s. 185, not 9.
80. BBA Y.Mtv 228/58; 21 Zilhicce 1319/ 3 1 Mart 1 902. Söğüd Kazası'nın i dare Meclisi'nden Er
tuğrul Sancağı Mutasarnfı'na, no. 27. Söz konusu yapıların "Hıristiyan konutları" olarak be
lirtilmesi dikkat çekicidir. Bedelleri tümüyle ödendi ve "sakinleri yoksul olduğu için" yıkıntl
lar kendilerine verildi. Konutların ve sahiplerinin adlarının listesini içeriyor.
81 . a.g.e., s. 34.
82. BBA Y.Mtv. 222/54; 7 Teşrin-i Evvel 1 3 1 71 20 Ekim 1 90 1 . Karakeçi li Aşireti reisi Hacı
Bekir'den Yıldız Sarayı'na telgraf. "Ced-i Pak-i Hazret-i Şehinşahl Ertuğrul Gazi Hazretlerinin
türbe-i münevvereleri bu sene dahi ber mutad ziyaret-i resm-i behiyeti icra ve bu vesile ile
duayı bi'l-hayr-ı Hazret-i Hilafetpenahi tekrarü'l-tekrar yad ve tezkar edilmiştir:'
83. BBA Y.Mtv 47/92. Selh-i Cemaziyel evvel 1 308/1 2 Şubat 1 891 . Ceb-i Hümayun Kisedarı
Agop Paşa, no. 612.
84. BBA Y.Mtv 301/37; 6 Receb 1 325/ 1 5 Ağustos 1 907; Ceb-i Hümayun Nazırı Agop Paşa. Tıir-
beye yeni bir avize konulmasına ilişkin ayrıntılar veriyor.
85. Bkz. Enver Kartekin, Ramazanoğullan Beyfiği Tarihi, istanbul, 1 979, s. 1 49-50.
86. Kafadar, Between Two Wor/ds, s. 95.
87. BBA Y.Mtv 38/59; 24 Mart 1 305/ 6 Nisan 1 889. Kudüs Mutasarrıfı'ndan Yıldız Sarayı Ma
beyn Başkitabeti'ne.
88. BBA Y.Mtv 1 32/156; 20 Cemaziyelahir 1 3 13/8 Aralık 1 895, Mekke Emiri Avn El Refik'ten Yıl
dız Sarayı Mabeyn Başkitabeti'ne, no. 5.
89. BBA Y.Mtv 66/87; 1 3 Safer 1310/ 6 Eylül 1 892. Ceb-i Hümayun Nazırı Mikail Paşa. Şeriyye
Sicilieri'nin korunması için özel bir binanın inşası gibi ilginç hiçbir yönü bulunmayan örnek
lerde bile, Ceb-i Hümayun yapının masraflarını ödüyordu. Bkz. BBA Y.Mtv 63/17.
90. BBA Y.A HUS 1 84/65 Sadrazam Kamil Paşa'dan Yıldız Sarayı'na. 14 Muharrem 1 303/ 23
Ekim 1885.
91 . Y.A HUS 306/46, Sadrazam Cevad Paşa, Babıali Arnedi Kalemi, no. 589; 12 Safer 1 3 1 2/ 16
Mart 1 894. Kararda şöyle denilmekteydi: "Mukaddema cemaat-i muhtelife patrikhaneleri
ne birer kıt'a tuğrayı garra-i hümayun ihsan buyurulup şu lütuf ve inayet-i seniyyeden di
ğer rüesa-i ruhaniyyenin dahi hissedar olması muvafık-ı şah-ı ali olacağından ..:' Bugünün
Türkiye'sinde gayrimüslim ibadet yerlerinin Türk bayrağı asmasına karşın, hiçbir camide
ulusal bayrağın dalgalandığının görülmemiş olması da ilginç bir başka noktadır.
92. BBA Y.Mtv 68/27; 6 Rebiyülevvel 1 3 1 0/ 28 Eylül 1 892. i stanbul Şehremini Rıdvan
Paşa'dan Yıldız Sarayı'na.
93. Annuaire Commerciale de Constantinop/e, 1 893.
94. BBA Y.Mtv 282/6; Gurre-i Zilkade 1 323/ 28 Aralık 1 905. Dahiliye Nazırı Mahmud Mem
d u h Paşa'dan Babıali'ye.
95. BBA i rade Hususi 188/51 ; 14 Şevval 1 3 1 0/ 12 Mayıs 1 893. Yıldız Sarayı Mabeyn Başkita
beti, 8836.
96. Rambert, Notes et lmpressions de Turquie, s. 1 59.
97. Osmanlıların Batılllara has nişan dağıtma uygulamasını benimsernesi hakkında bkz. Jacob
Landau, "Nishan;' Encyclopaedia ofis/am, Yeni basım, Leiden, 1 995, s. 57-9.
98. Bu anlamda Landa u, Abdülhamid döneminde nişanların sayısının "değerlerini düşüre
cek denli arttığı" yönündeki iddiasında hatalıdır.
99. BBA Y.A HUS 306/91 , 16 Safer 1 3 1 2/ 1 9 Ağustos 1 894.
100. BBA Y.A HUS 261 /141, Sadrazam Cevad Paşa'dan Konya Vilayeti'ne, 23 Zilkade 1 309/ 1 9
Haziran 1 892. "Cemaat-i gayrimüslimeden zl-rütbe bulunanların Paskalyalarında rüt
belerine mahsus üniformayı iksa eylemeleri taraf-ı saltanat-ı seniyyeden ihsan buyu
rulmuş olan bir şerefi e iftihar maksadına mübtenl bulunmuş olduğundan buna mürna
naat olunmaması .. :'
101. BBA Y.Mtv 296/46, 1 0 Mart 1 323/ 23 Mart 1 893. Osmanlı Yüksek Komiseri Ferik Sadık
ei-Muayyed'den Mabeyn Başkitabetine, no. 1 31/1 6.
1 02. BBA Y.Mtv 290/183. Prof. Adolphe Strauss'tan Mabeyn Başkitabeti'ne mektup, 19 Mart 1 906.
"Le Sultan Abd-ui-Hamid ll" başlıklı makaleyi havi, içinde: Revue d'Orient etde Hongrie.
103. Abdülhamid rejiminin Kürt aşiretlerini, imparatorluğun siyasal olarak güvenilir unsurla
rı kendine çekme girişimi hakkında bkz. Bölüm 2 ve 3. Ayrıca, Ali Karaca, Doğu Anadolu
Islahati ve Ahmed Şakir Paşa (7838- 7899), i stanbul, 1 993, s. 1 73-203.
104. BBA Y.A HUS 251/24, 27 Ağustos 13071 1 1 Eylül 1891 . Trabzon Valisi Ali Paşa'dan Dahili
ye Nezareti'ne.
105. BBA Y.Mtv 66/84, 1 3 Safer 1 3 1 0/ 6 Eylül 1 892. Ceb-i Hümayun Kisedarı Mikail Efendi,
no. 420. Mikail Efendi, bu tür beş sancağın, daha önce ihsan edilmiş diğer yedisine ek
olarak verildiğini bildirir.
106. Naci Kıcıman, Medine Müdafaas1: Hicaz Bizden Nasil Aynld1?, istanbul, 1 971, s. 1 35, 229.
Bkz. Bölüm 1 ve 2.
1 07. BBA Y.Mtv 61 /80; 24 Ramazan 1 309/ 22 Nisan 1 892: Ceb-i Hümayun, no. 98. Kisedar
Mikail Efendi. Alay, Osmanlı i mparatorluğu'nun efsanevi kurucusu Ertuğrul Gazi'nin
adıyla anılıyor ve Osmanlı aşiretinin ilk çıkış yeri olduğu söylenen Söğüt kasabasından
toplanan askerleri içeriyordu.
1 08. BBA Y.A HUS 182/36; 5 Ramazan 1302/ 18 Temmuz 1885, �adrı��.ını �dld Pıışd'd,ırı Yılılı1
Sarayı'na.
109. BBA VEE 1 4/292/1 26/8; 7 Teşrin-i evvel 1 306/ 20 Ekim 1890.
11 O. Butrus Abu-Manneh,"The Sultan and the Bureaucracy: The Anti-Tanzimat Concepts of Grarıd
Vizier Mahmud Nedim Paşa'; lntemationa/Joumal ofMidd/e East Studies, (1990), s. 268-9.
1 1 1 . BBA Y.A HUS 235/28; 1 4 Ramazan 1 3071 4 Mayıs 1 890: Sadrazam Kamil Paşa'dan Ma
beyn Başkitabeti'ne, no. 1 9. Belgedeki isim "Perpinyani" olarak yazılmış olmakla birlik
te, söz konusu şahsın, istanbul'daki italyan kökenli ünlü bir Levanten ailesi olan Perpig
niani'lere mensup olması mümkündür. Buna dikkatimi çeken Prof. Cem Behar'a teşek
kür ederim. Gassaniler, 6. yüzyıla mensup, Bizansllların müttefıki olan bir Arap haneda
nıydı. Bkz. Ana Brittanica, c. 9, s. 29.
1 12. BBA Y.A HUS 257/64; 15 Rmb 1 308/24 Şubat 1 89 1 . Heyet-i Vükela'nın özel oturum
zabıtları.
113. BBA Y.A HUS 257 /64; 13 Şaban 1 309/ 1 3 Mart 1892; Sadrazam Cevad Paşa'dan Yıldız
Sarayı'na.
1 14. BBA i rade Husus i, 62; 20 Muharrem 1 3 1 1 1 3 Ağustos 1 893. Yıldız Sarayı Mabeyn Başki
tabeti, no. 450.
1 1 5. BBA Y.Mtv 71/98; l l Cemaziyelevvel 1 31 0/ 1 Aralık 1 892. Mabeyn Hususi Katibi Sürey
ya Paşa.
116. a.g.b., Zaptiye Nazırı Nazım Bey1n raporu; 15 Cemaziyelevvel 1 3 1 0/ 5 Aralık 1 892.
1 1 7. BBA Y.Mtv 57/57; 21 Cemaziyelevvel 1 309/ 23 Aralık 1891 . Katib-i Hususi Süreyya
Paşa'ya.
1 18. Burada ileri sürdüğüm şeyin, aslında mevcut olmayan bir sabitlik kurma riskini taşıdığının
farkındayım. Yine de, Osmanlı resmi belgelerindeki bazı formüllerio sürekli tekrarının rast
lantısal olmadığını, aslı na bakılırsa, Osmanlı seçkinlerinin kendi "hiyerarşi"lerini nasıl meş
ru olarak algıladıklarının bir göstergesi olduğunu hissettiğim için, bunu yapacağım.
1 19. James Finn, Stirring Times, Londra, 1 878, s. 405-7. Vurgular orijinal metne aittir.
1 20. Bemard Lewis, The Political Language ofIslam, Chicago, 1 988, s. 62.
121. BBA i rade Dahiliye 56; l l Eylül l 308/ 24 Eylül 1 892. Babıali Sa daret Dairesi. Yezidilerin
ihtidası için yürütülen Osmanlı çabaları hakkında bkz. Bölüm 3. Tüm bu örneklerin sayı
sı neredeyse sonsuz olarak çoğaltılabilir. Ben, temsil edici bir örnek seçtim.
122. BBA i rade Dahiliye, 681 20; 29 Muharrem 1 299/ 2 1 Aralık 1 881 . Yanya Vilayeti'nden sad
razama, no. 24.
123. BBA i rade Dahiliye, 99649; 19 Cemaziyelahir 1 309/ 21 Aralık 1 892. Suriye Vilayeti'nden
sadraza ma, no. 32.
124. BBA Y.Mtv 53/108; 2 Zilkade 1 308/ 9 Haziran 1891. Tokat Mutasarrıfı Lütfi Bey'den Da
hiliye Nezareti'ne, no. 1 59.
1 25. BBA Y.A RES 1 34/71 ; 20 Zilkade 1 323/ 1 6 Ocak 1 906. Yıldız Hususi Maruzat Defteri, no.
1 3613.
1 26. BBA Y.Mtv 59/22; 28 Kanun-ı sani 1 308/ 1 0 Şubat 1 893. Yıldız Sarayı Mabeyn Başkita
beti. Redhouse Sözlüğü, sebükmagtın ikinci anlamı olarak "gelgeç gönüllü, istikrarsız
ve kararsız" sözcüklerini de verir.
127. BBA Y.Mtv 43/1 1 7; 4 Haziran 1 306/ 1 7 Haziran 1 890. Basra Valisi Esseyid Me h med bin
Yunus'dan Mabeyn Başkitabeti'ne, no. 52.
128. BBA Y.A HUS 379/8; 27 Cemaziyelahir 1 315/ 24 Ekim 1 897, Dahiliye Nezareti no. 3380.
Belge, bu tür ciddi sorunların gazetelerden çok, risale şeklinde yayınianmasını emreden
bir iradeye gönderme yapar.
129. Hasan Kaya lı, Arabs and Young Turks: Ottomanism, Arabism and lslamism in the Ottoman
Empire 7908- 7978, Berkeley, 1 997, s. 1 44-1 73.
130. Naci Kıcıman, Medine Müdafaast, s. 435.
131. BBA Babıali Evrak Odası (BEO), 24234, Musul Giden 336; 21 Cemaziyelevvel 1 3 1 1 / 30
Kasım 1 893; BBA i rade Dahiliye; 4 Gurre-i Ramazan 1313/ 15 Şubat 1 896.
132. Mardin, Religion and Social Change, s. 1 69.
133. Armenouhie Kevonian, Les Noces Noires de Gulizar, Paris, 1 993, s. 1 1 2.
1 34. BBA Y.A RES 25/14; 2 Ağustos 1 300/ 15 Ağustos 1 884. Bingazi Vilayeti'nden Dahiliye
Nezareti'ne.
135. BBA Y.Mtv 37/73; 3 Ağustos 1 300/1 6 Ağustos 1 888. Hicaz Valisi Osman Nuri Paşa'dan
Babıali'ye. Bu gibi durumlarda kullanılan tevahhuş sözcüğü, Redhouse'da "vahşi bir
hayvan gibi ürkekleşmek" olarak tanımlanıyor.
136. BBA Y.Mtav 51/74; 23 Zilkade 1 308/ 1 Temmuz 1891 . Umur-ı Askeriyye Komisyonu ta
rafından, Bingazi'deki düzensiz Hamidiye birimlerinin oluşturulmasına ilişkin rapor;
BBA i rade Dahiliye 56; 1 1 Eylül 1 308/ 24 Eylül 1 892; bkz. Bölüm 1; BBA Y.Mtv 53/1 08; 2
Zilkade 1308/ 9 Haziran 1 891, Tokat mutasarrıfından Dahiliye Nezareti'ne, no. 1 59.
137. BBA Y.Mtv 34/39; 22 Kanun-ı Evvel 1 305/ 4 Aralık 1 889.
1 38. BBA 53/1 08; 26 Zilhicce 1 308/2 Ağustos 1 89 1 . Sivas Vilayeti Valisi Mehmed Memduh
Paşa'dan Dahiliye Nezareti'ne.
1 39. i rade Hususi 878/123; 17 Muharrem 1 3 1 0/ 1 1 Ağustos 1 892; Yıldız Sarayı Ma beyn Baş
kitabeti no 678. Söz konusu sorun, 1 893 Chicago Dünya Fuarı'na gönderilecek fotoğraf
ların seçimiyle ilgiliydi.
140. Mardin, Religion and Social Change, s. 1 29.
141 . B BA VEE 3 1 /1 950 Mükerrer/45/83; 22 Zilkade 1 299/ 5 Ekim 1 882. Sadrazam Said
Paşa'nın, bütçe sorunlarına, Mısır'daki i ngiliz işgaline ve taşradaki Osmanlı hükümranlı
ğının yasal temeline ilişkin sorunlar hakkındaki raporu.
142. Osman Nuri Paşa'nın Hicaz'daki sorunlar hakkında raporu. BBA VEE 1 4/292/126/8; 5
Temmuz 1 301/ 1 8 Temmuz 1 885; Kantaraowicz, The King's Two Bodies, s. 79.
143. Gellner, Nations and Nationalism, s. 77.
144. Edward Shils, Tradition, Chicago, 1 980, s. 198.
145. Rituals ofRoyalty, Power and Ceremonial in Traditional Societies, der. Cannadine -Price,
Cambridge, 1 987, s. 1 9.
1. Bu düstur hakkında bkz. Lewis, The Political Language ofis/am, s . 29. "Müslüman top
lumsal ve siyasal yaşamının temel kuralı, genellikle 'iyiliğe katılıp kötüyü kovmak' şek
linde formüle edilen, dolayısıyla, yöneten ve yönetilenin ortak sorumluluğunu oluştu
ran kuraldı:' Lewis, bu alıntıyı Kuran'dan yapmaktadır (lll, 1 04, 1 1 0, 1 1 4; VII, 1 57; IX, 67,
7 1 , 1 1 2; XXII, 41; XXXL, 1 7; Lewis'in s. 1 29, n. 8'inde gösterildiği üzere). Aynı ilke hak
kında bkz. lambton, State and Government, s. 36, 37, 42, 1 05, 145.
2. John Guest, The Yezidis: A Study in Surviva/, londra-New York, 1 987, s. 1 32-3.
3. Osmanlı i mparatorluğu'ndaki heretik inançlar hakkında bkz. Ahmet Yaşar Ocak, "Kanuni
Sultan Süleyman Devrinde Bir Osmanlı Heretiği: Şeyh Muhyiddin Karamani'; Prot Bekir
Kütükoğlu'na Armağan, i stanbul Ü niversitesi Edebiyat Fakültesi, i stanbul, 1 991, s. 473-
84. Ayrıca, aynı yazarın, "les reactions socioreligieuses contre l'ideologie officielle otto
mane et la question de zendeqa ve il had (Heresie et Atheisme au xvıeme siecle)'; Turci
ca, 2 1 -3 (1991), s. 71-82. Aynı yazarın, Osmanlt imparatorluğu'nda Zmdtklar ve Mülhid
ler adlı bu konudaki eseri ne yazık ki bu bölümü yazdıktan sonra yayımlandı.
4. Weber, Peasants into Frenchmen.
S. Bu taktiklerin, dönemin diğer imparatorluk sistemlerinde kullanılan yöntemlere son derece
benzer olması ilginç bir noktadır. Bkz. Gyanendra Pan dey, "Encounters and Calamities: The
History of North lndian Qasba in the Nineteenth Century'; Seleaed Subaltern Studies, der.
Ranajit Guha - Gayatri Chakravorty Spivak, Oxford, 1 988, s. 1 06-7. Pandey, Raj memurla-
rının gözünde yerel bir "ayaklanma"nın 1 893-94'te, kente [Mubarakpur] blrk,ı� .ıylıqı
na konuşlandırılan bir "tecziye polisi" yoluyla nasıl bastırıldı�ının öyküsünü verir. Vurqıı
bana aittir.
6. Guest, The Yezidis. Bu, Doğu Anadolu, Kuzey Irak ile eski Sovyetler Birliği toprakların
da yaşayan bu halk üzerinde bugüne dek yapılan en iyi araştırmadır. Yezidi dini hak
kı nda bilgi için bkz. lsya Joseph, Devi/ Worship. The Sacred Books and Traditions of Yr
zidis, Londra, 1 9 1 9, yeni baskı, Health Research Institute, California ( 1 972). Kendllı•
ri Şeytan'a taptıklarını şiddetle inkar etmelerine karşın, bu yaftanın üzerlerine yapışıp
kaldığı görülüyor. Günümüz Türk tarihçilerinin, Yezidilerin i slam'dan saptıklarına ilişkin
Osmanlı çizgisine sadık kalmış olmaları ilginç bir noktadır. Bkz. Mehmet Aydın, "Yezidl
ler ve i nanç Esasları'; Belleten, c. 52 (1988), özellikle s. 33. "Son araştırmalara göre, Yezl
d ilik islam'ın heretik bir dalıdır. Başka bir deyişle, sapkın bir mezheptir:"
7. Guest, The Yezidis, s. 1 26.
8. Hamidiye Alayları hakkında bkz. Selim Deringii, "Ottoman to Turk, Minority-Majority Rela
tions in the Late Ottoman Empire'; konferans bildirisi: "Majority-Minority Discourse. Prob
lematizing Multiculturalism'; East-West Center, Honolulu, Hawaii, 1 1-13 Ağustos 1 994.
9. BBA Yıldız Mütenevvi Maruzat (Y.Mtv) 50/2 1 ; S Mayıs 1 3071 1 8 Mayıs 1 891 . Binbaşı
Abdülkadir'den Yıldız Sarayı Mabeyn Başkitabeti'ne.
10. a.g.b. On reisin adı veriliyor.
1 1 . BBA Y.Mtv 5 1 /61; 1 9 Mayıs 1 307/31 Mayıs 1 891 . Binbaşı Abdülkadir'den Yıldız Sarayı
Mabeyn Başkitabeti'ne.
12. BBA Y.Mtv 53/6, l l Zilkade 1 308/18 Haziran 1 8 9 1 . Yıldız Sarayı Mabeyn Başkitabeti,
Ma beyn-i Hümayun Başkatibi Süreyya Paşa. Bu yazışmadan bir ay sonraki bir raporda
en belalı elebaşının Şeyhan m iri M ir Mirza olduğu yazılıyor ve bunun "sürgün edilme
mesi halinde, bu ahalinin inançlarının düzeltilmesinin (tashih-i akaid) asla mümkün ol
madığı" anlatılıyordu.
13. BBA Y.Mtv 5 1 /61 , 18 Zilkade 1 308/ 25 Haziran 1 89 1 . Yaver-i Hümayun Müşir Şakir
Paşa'dan tezkire.
14. a.g.b.
15. BBA Y.Mtv 61/1 8, 19 Mart 1 308/ 28 Mart 1 892. Yıldız Sarayı Mabeyn Başkitabeti. Dör
düncü Ordu Kumandanı Müşir Mehmed Zeki Paşa'dan Yıldız Sarayı'na şifreli telgraf.
16. BBA i rade Dahiliye 97775; 9 Rebiyüleüvvel 1 309/ 1 3 Ekim 1 89 1 . Yıldız Sarayı Mabeyn
Başkitabeti, no. 8 1 8.
1 7. Guest, The Yezidis, s. 1 29.
18. a.g.e., s. 1 30.
19. BBA i rade Dahil iye 53; 7 Ağustos 1 307/ 20 Ağustos 1 892. Ö mer Vehbi Paşa'dan
Babıali'ye telgraf.
20. BBA i rade Dahi liye 53; 8 Ağustos 1 3071 2 1 Ağustos 1 892. Ö mer Vehbi Paşa'dan
Babıali'ye telgraf. Belge, l l köyün adını ve okullar için gereken para miktarını gösteren
bir liste içermektedir. Yekün 229,930 kuruştur. "Şebekli"nin tam olarak kim olduğu açık
değildir. Şafii mezhebinden Müslümanlar olduğuna dair bir iddia vardır. Bununla birlik-
te, bunların bir çeşit Şii olduklarını ileri sürenler de vardır. Bkz. Harry Charles Luke (bir dö
nemin Kudüs vali yardımcısı), Mosul and its Minorities, Londra, 1925, s. 14-15. "[Musul'da]
pek bilinmeyen tarımla uğraşan bir kabile olan Şebekleri görebilirsiniz; bunların Kürt
Şiilerinin bir grubu olması mümkündür, ama garip bir diyalektleri vardır, hiç camileri
bulunmaz ve komşuları onların büyük Moğol istilaların ın, HülagO ya da Timurlenk'in
yadigarları olduklarına inanırlar:'
21. a.g.e. Laliş'teki Yezidi tapınağı, Yezidi dininin l l . yüzyılda yaşayan peygamberi Şeyh Adi
b. Musafır1n türbesiydi. O ve türbesi hakkında bkz. Guest, The Yezidis, s. 1 5-27.
22. BBA i rade Dahiliye 53; 27 Muharrem 1 3 1 0/ 21 Ağustos 1 892. Musul Vilayeti Vilayet
Medisi'nden Babıali'ye. Meclis de Şebekli'ye "Musul'un güneyindeki bir bölgede yaşa
yan heretik bir mezhep" olarak gönderme yapar.
23. BBA Medis-i Vükela Mazbataları (M. V) 71/10; 2 Safer 1 3 1 0/ 26 Ağustos 1 892. Söz konu
su şeyhler Mirza Bey, Ali Bey, Hamza Bey ve Hüseyin Bey idi.
24. BBA i rade Dahiliye 53; 31 Ağustos 1308/ 13 Eylül l 892. Ö mer Vehbi Paşa'dan Babıali'ye.
25. BBA i rade Dahiliye 56; 1 1 Eylül 1 308/ 24 Eylül l 892. Ö mer Vehbi Paşa ve Vali Osman
Paşa'dan Babıali'ye. Burada sözü edilenler, kutsal yadigarları, yani Melek Tavus adı verilen
bronzdan tavus heykelini taşıyarak bağış toplayan Yezidi kova/'Iardır. Ö mer Vehbi Paşa'nın,
büyük miktarların toplandığına ilişkin iddiaları, tümüyle temelsiz değildi. Bir Yezidi köçek,
ya da medyum, Fransız konsolosluk kaynaklarına göre, bağış olarak 9.000 pound değerin
de para toplamış ve kendisine bir şato yaptırmıştı. Bkz. Guest, The Yezidis, s. 28-41, 1 34.
26. Guest, The Yezidis, s. 1 30.
27. BBA i rade Dahiliye 56; 12 Eylül 1 308/ 25 Eylül l 892. Ö mer Vehbi Paşa ve Vali Osman
Paşa'dan Babıali'ye.
28. BBA i rade Dahiliye 56; 14 Rebiyülevvel 1 3 10/ 6 Ekim 1 892. Babıali no. 744. i rade-i Hü
mayun 1 8 Rebiyülevvel 1 3 1 0/ 1 1 Ekim 1892 tarihinde çıkarılmıştı.
29. BBA Medis-i Vükela Mazbataları (M.V) 71/37; 24 Safer 1 3 1 0/ 17 Eylül l 892. Musul
Vilayeti'nden gelen telgrafın tartışıldığı Osmanlı Medis-i Vükela zabıtları.
30. a.g.e.
3 1 . BBA Y.Mtv 68/90; 28 Eylül 1 308/ l l Ekim 1 892. Musul Valisi Osman Paşa'dan Yıldız Sara
yı Mabeyn Başkitabeti'ne.
32. Guest, The Yezidis, s. 1 30-1 . Guest, mülki valinin haberdar edilmediğini söylese de, Os
manlı belgeleri tersine işaret etmektedir.
33. a.g.e., s. 1 33.
34. BBA Y.A HUS 282/27; 13 Teşrin-i evvel 1309/ 26 Ekim 1893. Musul Valisi Aziz Paşa'dan
Babıali'ye.
35. BBA Y.A H US 283/55; 22 Rebiyülahir 1 3 1 1 / 2 Kasım 1 893. Babıali Arnedi Kalemi, no.
1 394. Sadrazam Cevad Paşa'dan Yıldız Sarayı'na.
36. BBA Y.A HUS 283/55; 19 Teşrin-i evvel 1 309/l Aralık 1 893. Musul Valisi Aziz Paşa'dan
Babıali'ye.
37. BBA BEO 25835, Musul Giden 336; 3 Receb 1 3 1 1 / 1 0 Ocak 1 894. Babıali hususi Meclis-i
Vükela oturumu.
38. BBA Y.Mtv 71/25; 4 Cemdllyelevvel ll 1 0/ 14 Kıl'ını I II'IJ. Y.ıvı·r ı ı ı ı ır ı ı ıyu ı ı llır.ıhlnı
.
S. Misyonerler sorunu
1. Bkz. aşağıda.
2. Gluck, Japans Modern Myths, s. S7.
3. a.g.e., s. 1 33-5. Gelgelelim, Hıristiyanlara yönelik en büyük eleştirileri n, kendileri ılı·
Meiji rejiminin laik siyasalarının gittikçe artan baskısını hisseden Budist çevrelerdı•ıı
geldiğine işaret etmek gerekir.
4. a.g.e., s. 1 38. Bununla birlikte, Japon ve Osmanlıların okullardaki din öğretimine yön ı•
lik tutumu, birbirine düpedüz karşıttı. Japonlar, 1 899'da okullarda din öğretimini yasdk
larken, Osmanlılar, bilinçli bir eğitim politikası olarak, din öğretimine daha da a�ırlık
verdiler.
5. Seagrave, Dragon Lady, s. 296.
6. Edward Said, Orientalism, Basingtoke, 1 985, s. 294. Vurgular orijinaldir.
7. Jean Haythorne Braden, "The Eagle and the Crescent: American lnterests in the Otto
man Empire, 1 860-1 870'; Ohio State University, doktora tezi ( 1 973), s. 22.
8. Tibawi, American lnterests, s. 256-7.
9. a.g.e., s. 260.
10. a.g.e.,s. 269.
1 1 . Jeremy Salt, "A Precarious Symbiosis: Ottoman Christian s and Foreign Missionaries In
the Nineteenth Century'; International Journal of Turkish Studies, 3 (Kış 1 985-86), no.
2, s. 56.
12. a.g.e., s. 65.
13. BBA i rade Dahiliye 100258. Yıldız Sarayı Mabeyn Kitabeti, no. 6975; 27 Şevval 1 309/ ı�
Mayıs 1 892.
14. Hobsbawm, The Age ofEmpire, s. 71. Ayrıca bkz. aynı sayfa, misyoner etkinliğin hızlan
masına ilişkin değerlendirmesi: "1 876 ve 1 902 yılları arasında, 1 1 9 Kitab-ı Mukadd�ı
çevirisi vardı; oysa önceki otuz yılda bu sayı 74, 181 6-54 arasında ise 40 idi. Afrika'daki
yeni Protestan misyonlarının sayısı, 1 886-95 yılları arasındaki dönemde yirmi üçe, yani
önceki herhangi bir on yıldakinin üç katına ulaşmıştı:'
15. Salt, "A Precarious Symbiosis'; s. 56.
16. Jeremy Salt, lmperialism Evangelism and the Ottoman Armenians, 7878- 7896, Londra,
1 993, s. 37.
1 7. Bir şarklı devlet adamı, "Contemporary Life and Thought in Turkey'; Contemporary Review,
37 (1 880), s. 343.
18. a.g.e., s. 344.
19. Samuel M. Zwemer, The Law ofApostasy in Islam. Answering the Question why there are
so Few Mos/em Converts, and giving Examples of their Moral Courage and Martyrdom,
(Londra-Edinburgh-New York). Kitapta baskı tarihi yer almamakla birlikte, yazarın ön
sözü 1 924 tarihini taşır. Bkz. özellikle s. 24. i stanbul'daki Robert Kolej Müdürü C. F. Gates
şöyle der: "Ö lüm korkusunu n, Müslümanlıktan Hıristiyanlığa dönme olaylarının azlığı
nın en önemli nedeni olduğu kesindir. Her Müslüman bilir ki, Hıristiyan olması halinde
hayatı tehlikeye girmiş demektir. Gizlice Hıristiyan olmakla birlikte, bu tehlike yüzün
den bunu açıkça ifade etmeyen pek çok Müslüman tanıdım:'
20. Salt, lmperialism, Evangelism. s. 35.
21. BBA Y.A RES 78/54; 7 Şevval 1 3 1 3/ 22 Mart 1 896. Sadaret Mektubi, no. 2360.
22. Salt, "Precarious Symbiosis'; s. 55. Ayrıca bkz. Bölüm 3.
23. BBA i rade Dahil iye, 99649; 19 Cemaziyelahir 1 309/ 20 Ocak 1 892. Suriye Vilayeti Amed i
Kalemi, no. 32. Vali Osman Nuri Paşa'dan Babıali'ye.
24. a.g.b.
25. BBA (VEE) Kamil Paşa Evrakına Ek (KPE) 86-8/798; 30 Kanun-ı evvel 1 3 1 4/ 12 Ocak
1 898. Aydın Vilayeti, liman kenti i zmir'in yakınında bulunan çok canlı bir ticaret toplulu
ğunu barındırması açısından, özel bir öneme sahipti.
26. BBA VEE KPE 86-1 1/1 098; 1 8 Haziran 1 3 1 6/ 1 Temmuz 1 900. Vali Kamil Paşa'dan
Babıali'ye.
27. BBA i rade Dahiliye 99649; 29 Receb 1 309/ 28 Şubat 1 892. Sadrazam ve Yaver-i Ekrem
Cevad Paşa.
28. BBA i rade Dahiliye 1 00687; 29 Zilkade 1309/ 25 Haziran 1 892. Yıldız Sarayı Mabeyn Ki
tabeti, no.8185. Mabeyn Başkatibi Süreyya Paşa.
29. BBA Ayniyat Defteri no. 1 313, s. 57; 28 Şaban 1 309/ 28 Mart 1 892. Babıali'den Adiiye ve
Mezahib Nezareti'ne, Dahiliye Nezareti'ne ve Hariciye Nezareti'ne.
30. BBA Y.A RES 96/14; 1 1 Cemaziyelahir 1 3 1 6/ 27 Ekim 1 898. Encümen-i Mahsus-ı Maarif
raporu.
31. a.g.b.
32. BBA Y.A RES 1 37/45; 4 Cemaziyelevvel 1324/ 26 Haziran 1 906. Sadrazam Feri d Paşa.
Babıali, Sadaret Mektubi Kalemi. Kayıt numarası l 056, belge numarası 4694. Meclis-i
Vükela tezkiresini içeriyor. Tezkire, i slami okullardaki öğretimi yükseltmek için önlemle
rin alınmasına ilişkin Saray'dan alınan emirleri açıkça belirtiyor.
33. BBA Y.A HUS 257/153; 29 Şaban 1 309/ 29 Mart 1 892. Babıali Amed i Odası. Sadrazam
Cevad Paşa. Gelgelelim, Babıali, Kitab-ı Mukaddes Derneği'ne, Rum alfabesiyle Arna
vutça Eski Ahid basım ve dağıtımını yapma izni vermişti. Bkz. Y.A HUS 261/19; 3 Zilkade
1 309/ 30 Mayıs 1892.
230
34. BBA Y.A HUS 257/153; 9 Mart 1 898. Babıali Tercüme Odası, no. 308.
35. BBA Y.Mtv 57/65; 24 Cemaziyelevvel 1 309/ 27 Aralık 1 891 . Maiyet-i Askeri Komisyonu.
36. BBA Ayniyat Defteri no. 1 420, s. 299; 1 1 Rebiyülahir 1 299/ 2 Mart 1 882. Babıali'den Ma
arif Nezareti'ne.
37. BA Ayniyat Defteri no. 1422, s. 57; 5 Safer 1 307/ 1 Ekim 1889. işkodra Vilayeti'nden Ma
arif Nezareti'ne.
38. Guest, The Yezidis, s, 49,50.
39. BBA i rade Dahiliye 1 00258; 10 Mayıs 1 308/ 23 Mayıs 1 892. Musul Valisi Keman Paşa'dan
şifreli.
40. Salt, "A Precarious Symbiosis'; s. 55.
41 . Guest, Yezidis, s. 1 30.
42. BBA i rade Dahiliye 56; 12 Eylül 1 308/ 25 Eylül 1 892. Fırka-i islahiye Kumandanı Ö mer
Vehbi Paşa'dan, Babıali'ye şifreli telgraf. Bu özgül olayda Fransız konsolosuna, i stan·
bul'daki üstleri olaya karışmaması talimatını verdiler. Bkz. Guest, The Yezidis, s. 1 30.
43. Lübnan'daki Fransız varlığı için bkz. Akarlı, The Long Peace.
44. BBA YEE KPE 86-1 /80, imzasız ve tarihsiz Arapça mektup.
45. a.g.b. Fransız-Prusya ( 1870) ve Rus-Osmanlı (1 877-78) savaşlarından söz ettiğine göre,
bu belge 1 880 sıralarında yazılmış olmalıdır.
46. BBA Y.A HUS 208/77; 25 Rebiyülahir 1 305/ 10 Ocak 1 888. Sadaret Dairesi. Kamil Paş,ı
imzalı, no. 565.
47. a.g.b.
48. BBA Y.A HUS 208/79. Askeri Hekim YusufZeki bin Mihail Hamoye, tarihsiz.
49. a.g.b.
50. BA Y.A RES 24/47; 10 Şevval 1 301/ 3 Ağustos 1 884, Meclis-i Vükela zabıtları, no. 598.
51. a.g.b.
52. BBA i rade Hususi 50; 31 Muharrem 1 3 1 5/ 22 Haziran 1 897. Yıldız Sarayı Mabeyn Kiı,ı
beti, no. 735. Mabeyn Başkatibi Süreyya Paşa.
53. BBA Y.A RES 80/5; 4 Muharrem 1 3 1 4/ 1 5 Haziran 1 896. Babıali Arnedi Odası, no. 55.
54. BBA KPE 86-15/1 500; 17 Zilhicce 1 3 1 9/1 1 Mart 1 902. Kamil Paşa'nın Hıristiyan çocukl.ı
rı ndan evlad-t vatan diye söz etmesi ilginçtir.
55. BBA KPE 86-14/1336; 1 8 Teşrin-i evvel 1 31 8/ 31 Ekim 1 902. Dahiliye Nazırı Memnıılı
Paşa'dan Aydın Vilayeti'ne. Babıali, Cizvitleri kendi toprağından sürgün etmekh• bt•r,ı
ber, Fransa'nın bu şahısları kabul ve himaye edecek bir ülke aradığına ilişkin lstlhlı.ıı .ıı
almıştı.
56. BBA Y.A H US 207/79; 3 Safer 1 305/ 1 Ekim 1 887. Sadrazam Kamil Paşa tarafından, ır'
mi Papalık temsilcisinin (legat) istanbul ziyareti üzerine hazırlanmış rapor; buradiln, p.ı
dişahla ilgili mültefıt bir dil kullandığı Selanik'e geçecekti; BBA 209/59; 6 K� nun ı ''"''
1 304/ 19 Ocak 1 888 Babıali, Hariciye Nezareti.
57. BBA Y.Mtv 1 1 2/1 2; 1 Kanun-ı evvel 1 3 1 0/ 14 Aralık 1 894. Katolik Patrlkllijl'rıdt•n Yılılll
Sarayı Mabıoyn BaşkltabPtl'nr.
U. IJUA lı��c l luml 9�! � �l'vv.ıl 1 j 1 'ı/ Jll /ıılı.ı t 1 11'111 Yıhl11 �.ı ı ,ıyı MııiH'yıı ll ıııkll ,ı l ll' l l
231
1 2249; i rade Hususi 1 6; 6 Zilkade 1 3 1 5/ 29 Mart 1 898. Yıldız Sarayı Mabeyn Başkitabe
ti, 1 3509.
59. BBA Y.Mtv 54/65; 29 Ağustos 1 30711 1 Eylül 1 891. Ermeni Patrikliği'nden, Adiiye ve Me
zahib Nezareti'ne.
60. i n g i l iz işgali ve sözüm ona "geçici yönetimi" hakkında bkz. Nesim Zia, K1bns'm
ingiltere'ye Geçişi ve Ada'da kurulan ingiliz idaresi, Ankara, 1 975. Genel olarak yabancı
okullar hakkında biraz taslak sayılabilecek bir araştırma olarak bkz. i lknur Polat Hayda
roğlu, Osmanli imparatorluğu'nda Yabano Okullar, Ankara, 1 990.
61 . BBA Y.A RES 25/9; 8 Zilkade 1 301/ 30 Ağustos 1 884. Evkaf Nazırı Kamil Paşa. Kamil Pa
şa, Lefkoşalı olduğu için, bu belge belli bir burukluk taşır.
62. a.g.b. Ne var ki, korkularının temelsiz olduğu anlaşılıyor; i ngiliz idaresi, adadaki Müs
lüman okullarını finanse etmeye ve desteklemeye devam etti. Bkz. Nesi m Zia, K1bm'ln
ingiltere'ye Geçişi, s. 93-4. " i ngiliz i daresi, her köye en azından bir mektep kurdu ( ... )
[1881'de] adada 1 22 Müslüman ibtidai mektebi vardı:'
63. BBA Y.A RES 24/21 ; 28 Şaban 1301/ 23 Haziran 1 884. Babıali. Hariciye Nezareti. i ngiliz
sefaretinden alınan notun tercümesi.
64. BBA BEO 245757; 6 Receb 1 325/ 15 Ağustos 1 907. Basra Vilayeti, no. 44. Vali Abdurrah-
man Hasan Paşa'dan Dahiliye Nezareti'ne.
65. BBA i rade Dahiliye 99013; 24 Cemaziyelahir 1 309/ 26 Ocak 1 892.
66. BBA BED Yemen gelen, no. 366, giriş no. 1 307; 22 Şaban 1308/ 3 Nisan 1 891.
67. BBA Y.A HUS 292/51 ; 1 2 Ramazan 1 3 1 1 / 1 9 Mart 1 894. Babıali. Sadaret Dairesi. Sadra
zam Cevad Paşa.
68. BBA Y.A HUS 307/7; 16 Temmuz 1 894. Belge no. 1 88, Washington Osmanlı sefaretin
den. i ngiliz-Amerikan işbirliği hakkında daha fazla bilgi için bkz. Salt, "A Precarious
Symbiosis:'
69. Salt, lmperialism, Evangelism, s. 3 1 . "1 880'1erde i stanbul'daki Amerikan ortaelçisi S. S.
Cox, Osmanlı Devleti'nde kurulmuş misyoner örgütlerinin listesini veriyordu: Amerikan
Misyonlar Kurulu, Presbiteryen Yabancı Misyonlar Kurulu (Suriye), Birleşik Presbiteryen
Misyonları Kurulu (Mısır), New York Metodist Episkopal Kilisesi Yabancı Misyon Kurulu
(Bulgaristan), New York Reforme Presbiteryen Kilisesi (Kuzey Suriye'deki Nuseyriler ara
sında etkin), Amerikan Kitab-ı Mukaddes Derneği, istanbul Kitab-ı Mukaddes Evi Müte
vellisi, Beyrut'taki Suriye Protestan Kolej i ile i stanbul'daki Robert Kolej Mütevellisi ( ... )
Misyonerlerce 'işgal edilmiş' kentlerin sayısı 394'e ulaşıyordu:'
70. Türkiye'deki Amerikan misyoner etkinliğine ilişkin bugüne dek yapılmış en iyi çalışma
için bkz. Frank Andrew Stone, Academies for Anatolia, New York-Londra, 1 984. Konu hak
kında, Amerikan arşivlerinini kullanmakla birlikte, resmi milliyetçi perspektifin pek öte
sine geçemeyen ve Osmanlı arşiv kaynaklarını kullanmayan bir çalışma için bkz. Uygur
Kocabaşoğlu, Anadolu'daki Amerika, i stanbul, 1 989. Bu konuda bugüne dek standart
«'m: Joseph L. Grabill, Protestant Diplomacy and the Near East. Missionary lnfluence on
Alllt'tiı llll l'o/iıy, Ml nrw.ıpo l h, 1971 , hiç Tllrkçı• k .ıyrı.ı k kııll,ınmamakla birlikte, sorunun,
flıııı• ı l k olll h,ıkı� ol�lllllliolll ,ıılll hlt ı lı•iJI'ıif'IHiiıııırll llillloiYI \llllhiı llr.
71. BBA Y.A RES ı/2 (tarih yok). Tezkire, Yıldız Sardyı'nın erııı iylı• H.ıriclyt> Nı•tıtrl'li ı .ı r .ı lıı ı
dan hazırlanmıştı. Millet sistemine göre, her gayrimUslim cemaat, gündelik ıenıı•lılı•,
Babıali'ye karşı sorumlu olan kendi dini ve seküler liderlerince yönetilirdi.
72. a.g.b. Isiahat Fermanı'nın bu bağlamda öne çıkartılması ilginçtir; çünkü yabancı güçll'r .ıy
nı belge temelinde, Osmanlı hükümetini yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçPsiy
le suçluyordu. Bu, Osmanlıların uluslararası hukuk yorumlarını, kendi çıkarlarını savunm.ı
amacıyla kullanmaları eğiliminin bir parçasıydı.
73. BBA Y.A HUS 3S2/89, S Mayıs ı896. Washington Osmanlı sefaretinden, belge no. 240. Ek
te Missionary Herald makalesinin çevirisi iliştirilmiş. Osmanlı arşivi belgelerini Stone'un
Academies kitabıyla karşılaştırmak ilginç sonuç veriyor; çünkü burada Osmanlı yazışma
larında adı geçen kişiler ya da verilen bilgiler hakkında ek bilgi bulma imkanı doğuyor.
Örneğin yukarıdaki makalede bahsi geçen Barlett ailesinin i zmir'de yaşayıp Ermeni ço
cuklar için anaokulu işlettiğini, Kayseri'deki Evanjelik merkezin "bir kilise ve ilkokullar
ağına" dönüştüğünü ve "ı 909'da 44 okulda neredeyse 2000 çocuğun eğitim gördüğünü"
öğreniyoruz. Academies, s. 89-90.
74. BBA Y.A HUS 29ı/63; 26 Şaban 1 3 1 ı/ 4 Mart ı 894. Babıali Arnedi Odası, no. 3008. Sad
razam Cevad Paşa. Stone, bundan başka, çeşitli fırsatlarda "Birçok örnekte, Türkiye'deki
American Board personelinin Ermeni devrimcilere karşı çıktığına" işaret eder ve onların
görüşlerini "dindar ve pratik olmayıp, tehlikeli" olarak değerlendirir. Bkz. Academies, s.
1 22, ı 9ı .
75. BBA Y.A HUS 282/ı 20; ı s Rebiyülevvel 1 3 1 ı /26 Eylül ı 893. Hariciye Nezareti. Yazı no.
1 82.
76. a.g.b.
77. BBA Y.A HUS 282/120, ıs Rebiyülahir 1 3 1 1 / 27 Ekim 1 893. Babıali Arnedi Odası, no.
1 298.
78. BBA Y.A HUS 376/68. Başkonsolos Münci Bey'den Hariciye Nezareti'ne. B Ağustos 1 31 3/
21 Ağustos 1 897. Bu konuda ayrıca bkz. Selim Deringil, "An Ottoman View of Missionary
Activity in Hawaii'; Hawaian Journal ofHistory, ( ı993), s. 1 1 9-2S.
79. a.g.e.
80. a.g.e.
81 . BBA Y.A H US 3S2/18; 1 Zilkade 1 3 1 3/ 14 Mayıs ı896. Washington'daki Osmanlı sefaretin
den Hariciye Nezareti'ne.
82. Dr. Knapp olayı hakkında bkz. Stone, Academies, s. 1 22.
83. BBA Y.A HUS 3S2/18; Gurre-i Zilhicce 1 3 1 3/ ı 4 Mayıs 1896. Hariciye Nazırı Tevfik Paşa'dan
sadraza ma.
84. BBA Y.MTv 197/16; 2 Şaban 1317/ 6 Aralık 1899. Hariciye Nezareti, no. 332.
85. BBA Y.Mtv ı 9/77; 30 Teşrin-i sani 1 3 1 S/ 13 Aralık 1 899. Erzurum Vilayeti'nden Hariciye
Nezareti'ne telgraf.
86. BBA i rade Hususi 86; 2S Rebiyülahir 1 3 1 S/ 23 Eylü l 1 897. Yıldız Sarayı Mabeyn Başkita
beti, no. 4724.
87. BBA Y.A RES 1 2S/1 03; 29 Zilkade ı 3 1 2/ 24 Mayıs 1 89S. Meclis-i Vükela, no. 3294.
88. a.g.b.
89. BBA Y.Mtv 53/1 08; 26 Zilhicce 1308/ 3 Ağustos 1891. Sivas Valisi Mehmed Memduh
Paşa'dan Babıali'ye.
90. John Joseph, The Nestorians and theirMüslim Neighbors, Princeton, 1 961 , s. 123.
91. BBA Y.A HUS 365/39; 16 Kanun-ı evvel 1 3 1 2/ 29 Aralık 1 896. Hoy ve Selmas Konso
losluğu'ndan Harkiye Nezareti'ne yazı. Karş., Stone, Academies, s. 1 30. "Kanıtlar, Türki
ye'deki American Board misyonları nın, Ermeni komitacılarca daima hedeflerini kısıtla
yan geçici sığınaklar" olarak bakıldığına işaret eder.
92. Stone, Academies, s. 1 27.
93. a.g.e., s. 1 40.
94. Grabill, Protestant Diplomacy, s. 47.
95. a.g.e., s. 4 1 .
96. BBA Y.Mtv 1 88/1 18; 2 2 Zilkade 1 31 6/ 4 Nisan 1899. Belge, katliamlara doğrudan hiçbir
gönderme yapmazsa da, burada sıralanan vilayetler, katliamların gerçekleştiği yerler, ya
ni Bitlis, Hal ep, Mamuretülaziz, Trabzon, Erzurum, Diyarbekir ve Sivas'tır. Vetimierin top
lam sayısı 6896 olarak verilir.
97. Stone, Academies, s. 1 2-13.
98. Joseph, The Nestorians, s. 1 23.
99. BBA Y.A HUS 374/103; 27 Safer 1 3 1 5/ 28 Temmuz 1 897. Babıilli. Sadaret Dairesi, 267.
Sadrazam Rıfat Paşa.
100. a.g.b. i lişikte Worcester Mass. Daily Spy, 6 Aralık 1 895'ten kupürler.
101 . a.g.e. Daily Spy, 1 Ocak 1 896'dan kupür.
102. a.g.e. Bostan ldeas'tan tarih belirtilmemiş bir kupür. Knowles ayrıca halihazırda almış ol
duğu nişanların listesini de veriyordu.
1 03. a.g.e. Konunun ayrıntılı tartışması Medis-i Vükela zabıtlarında yer alır.
104. BBA i rade Hususi 86; 2 Rebiyülahir 1 323/ 6 Haziran 1 905. Yıldız Sarayı Mabeyn Kitabeti,
no. 1 258.
105. BBA Y.A RES 1 22/145; 26 Receb 1 321/18 Ekim 1 903. Yerleri, eğitim düzeyleri ve kuruluş
tarihleriyle birlikte, ruhsatlı Amerikan eğitim kuruluşlarının ayrıntılı listesi eklenmiş.
1 06. BBA Y.A RES 1 27/49; 9 Cemaziyelahir 1 322/ 21 Ağustos 1 904. Medis-i Vükela zabıtları.
107. BBA Y.MTv 294/22; 21 Zilhicce 1523/16 Şubat 1 906. Hariciye Nazırı Tevfik Paşa'dan Yıldız Sa-
rayı Mabeyn Kitabeti'ne. 1 08. Ramsay, lmpressions of Turkey, s. 221.
108. Ramsay, lmpressions of Turkey, s. 221.
109. Salt, lmperialism, Evange/ism, s. 32.
1 10. a.g.e., s. 227. Kuşkusuz, ifadenin geri kalan bölümü, Ramsay'in Osmanlılar konusunda
ne kadar farklı düşündüğünü ortaya koyar. "Eğitimli bir orta sınıf, Şark ülkelerinde ve
Şark toplumunda kesinlikle yoktur; bu toplumda bulunan tek şey, hükümdar ile onun
kullarıdır:'
1 1 1 . Karl K. Barbir, "Memory, Heritage, History: Ottomans and Ara bs'; lmperial Legacy, der. Cari
L. Brown, s. 106.
1 12. Mardin, The Genesis of Young Ottoman Thought, s. 206.
1 13. Bkz. Pashalis Kitromilides, "lmagined Communlties and thl' Orlqlm of Ndtlorldl Oııı•,lloıı Ir ı
the Balkans'; European History Quarterly, 1 9 (1 989), s. 149-94; özellikle, s. 1 83. "20. y111yıl.ı
gelindiğinde, milliyetçiliğin değerlerinin Ekümenik Patrikliğin siyasetinin içine yava� y.ıv.ıı
süzülmesiyle, tümüyle yeni bir zihniyet biçimlendi:'
1 14. Mardin, Religion andSocial Change, s. 1 03-22.
1 1 5. a.g.e., s. 51.
1 16. Stone, Academies, s. 142.
1 1 7. Hafız Mehmed Sadık, Alem-i islam'da Cihad-t Ekber, istanbul 1342-39, s. 25. Yazar, Mil."
müftüsü olarak tanıtılır. 1 9. yüzyılın son çeyreği boyunca ve 20. yüzyılın uzunca bir böl U
münde, bu tür risaleler Tıirk yazın çevrelerinde ortaya çıkmayı sürdürdü.
118. Ra hip Dr. J. Muhleisen-Arnold, The Society for Propagating the Gospel among the Mos/em1,
In Connection with the Church ofEngland: /ts FirstAppeal on Behalfof 180 millions ofMolıam
medans, Londra, 1 860, s. 4.
1 19. a.g.e.
120. Samuel M. Zwemer, The Law ofApostasy, s. 16.
121 . Tibawi, American lnterests, s. 269.
122. Said, Cu/ture and lmperialism, s. 45-6
1 . R. G. Latham MA MD (Cambridge Kings College eski profesörü), Russian and Turk, from a
Geographical, Ethnological, and Historic Point ofView, Londra, 1878, s. 1 60.
2. Ahmed Cevdet Paşa, Maruzat, s. 4.
3 . Mardin, The Genesis ofYoung Ottoman Thought, s. 388.
4. Said, Culture and lmperialism, s. 6.
S. BBA Yıldız Perakende (Gazeteler).
6. BBA Y.A HUS 1 81/63; 7 Nisan 1885. Musurus Paşa'dan Babıalilercüme Odası'na., tel. no. 149.
7. BBA Y.A HUS 1 86/75; 1 7 Rebiyülevvel 1 303/ 24 Aralık 1885. Babıali Hariciye Nezareti.
8. Musurus Ghikis Bey, 'Tavenir de l'lslam'; Questions Diplomatiques et Coloniales, c. Xl (1901 ),
s. 595-7.
9. Henry Elliot, "The Death of Abdul Aziz and oflurkish Reform'; The Nineteenth Century, Şubat
1 888, s. 276-96.
10. a.g.e., s. 296.
1 1 . BBA Y.A HUS 21 0/53; 21 Cemaziyelevvel 1 305/ 4 Şubat 1 888 Babıali Hariciye Nezareti no.
1027; Y.A HUS 2 1 1 /65-A; 21 Cemaziyelahir 1 305/ 5 Mart 1 888.
1 2. BBA Y.A HUS 212/19; 10 Mart 1888. Londra'daki Osmanlı sefaretinden Babıali'ye tel. no. 80.
1 3 . Lusignan, The Twelve Years'Reign, s. 4.
14. a.g.e., s. 33. Kuşkusuz, Mid hat Paşa'yı yargılayan "özel mahkeme" ile meslektaşları nı, adil
bir "olağan mahkeme" olarak tanımlamak mümkün olmadığı gibi, halk bu yargılamada
bulunmamıştı. Yıldız Mahkemeleri hakkında bkz. i smail Hakkı Uzunçarşı lı, Midhat Paşa ve
YtldtzMahkemesi, Ankara, 1 967.
1 S. BBA Y.A HUS 222/71; 2 Mart 1 889. Londra'daki Osmanlı sefaretinden, Babıali Hariciye Neza
reti, yazı no. SO.
16. BBA VEE 1 4/1 337/1 26/10; tarih yok. (Ama bağlarnından yola çıkarsak, bu metin 1 890'1arın
başında yazılmış olsa gerektir.) Selim Melhame tarafından yazılmış makale taslağı ve ma
kaleyi padişaha arz eden mektup. Selim Melhame, Abdülhamid"ın "resmi Araplar"ından bi
riydi. Makalenin gerçekten de yayınlandığına ilişkin hiçbir kanıt yoktur; açıkça anlaşılıyor ki,
Melhame ef�ndisini pohpohluyordu. Bununla birlikte, bu belge, Abdülhamid1n yaratmak
istediği imaja ilişkin iyi bir fikir vermesi açısından çok ilginçtir.
1 7. Lusignan, The Twelve Years' Reign, s. 1 98.
1 8. Feroze Yasamee, "The Ottoman Empire and the European Great Powers'; SOAS doktora tezi
( 1 984), s. 56-60.
1 9. BBA Y.A HUS 21 9/75; 2 Kanun-ı evvel 1 888/1 5 Ekim 1 888. Viyana'daki Osmanlı sefaretin
den Babıali'ye şifreli telgraf. Armenius Vambery hakkında bkz. M. Kemal Ö ke, ingiliz Ca
susu Prof. Arminius Vambery'nin Gizli Raporlarmda ll. Abdülhamid ve Dönemi, i stanbul,
1 983. Ayrıca Londra Publk Record Office'de, "Vambery Letters" başlığı altında, profesörün
istanbul'dan i ngiliz Dışişleri Bakanlığı'na gönderdiği materyali içeren bir kısım vardır.
20. a.g.e. Vambery'den bilinmeyen bir alıcıya, muhtemelen Viyana sefaretinden Münir Bey'e
Türkçe olarak yazılmış, 3 Kanun-ı evvel 1 888/ 16 Ekim 1 888 tarihli mektup.
2 1 . BBA Y.A HUS 220/32; 1 1 Rebiyülahir 1 306/ 15 Aralık 1888. Hariciye Nezareti'nden sadraza
. ma. Harkiye Nazırı Said Paşa.
22. BBA Y.A HUS 223/2; 1 8 Şubat 1889. Viyana'daki Osmanlı sefaretinden Hariciye Nezareti'ne,
yazı no. 61 .
23. BBA Y.A HUS 226/42; 14 Mayıs 1 889. Sen Petersburg'daki Osmanlı sefaretinden Harkiye
Nezareti'ne, yazı no. 70.
24. BBA Y.Mtv 51/45; 1 5 Zilkade 1 308/22 Haziran 1891. Gümrük Nezareti, no. 52.
25. BBA Y.A HUS 303/87; 5 Temmuz 1 894. Babıali Hariciye Nezareti. Viyana sefaretinden telg
raf, no. 337; Babıali Arnedi Odası, no. 254, Sadrazam Cevad Paşa.
26. BBA i rade Hususi 34; 5 Safer 1 3 1 1 / 18 Ağustos 1893. Yıldız Sarayı Mabeyn Kitabeti, no, 836.
27. BBA i rade Hususi 3; Gurre-i Şevval 1 3 1 1/ 7 Nisan 1 894. Yıldız Sa rayı Mabeyn Kitabeti,
no. 6880.
28. BBA Y.Mtv 132/76; 15 Teşrin-i sani 1 3 1 1 / 28 Kasım 1 895. Osmanlı sefiri Alexander
Mavroyeni'den Yıldız Sarayı Mabeyn Başkitabeti'ne.
29. Said, Orientalism, s. 49-73.
30. BBA VEE Kamil Paşa Evrakı'na Ek (KPE) 86-3/264; 6 Ramazan 1 307126 Nisan 1 890. Yıldız
Sarayı Mabeyn Kitabeti.
3 1 . BBA Y.A HUS 283/54; 21 Teşrin-i evvel (3 Kasım) 1 896. Babıali Harkiye Nezareti.
32. BBA Y.A HUS 284/74; 7 Teşrin-i san i (20 Kasım) 1 896. Londra'daki Osmanlı sefaretinden
Babıali'ye, yazı no. 500.
33. BBA Y.A HUS 287/49; 1 4 Kanun-ı evvel 1893/ 27 Aralık 1 893. Roma'daki Osmanlı sefare
tinden Babıali Hariciye Nezareti'ne, no. 413.
34. BBA Y.A HUS 237/50; 19 Temmuz 1 890. Londra'daki Osmanlı sefaretinden, Babıali Ha
riciye Nezareti'ne, mahrem, no 1 82.
3 5 . a.g.b. Belge, Osman Bey'In Dr. Mllllngen'ln, "ddha sonr.ı kOl il d.ıvr.ırıı�l.ırı ıwılı•ııly
le doktordan boşanacak olan Sakızlı bir Rum olan" ilk karısından doğduğunu br.llrtlr;
"Rum" hanımın daha sonra yüzyıl ortası istanbul'unun çok iyi tanıdığı bir isim olan Kılı
rıslı Mehmed Paşa ile evlendiğini belirterek devam eder. Bu evliliğin ardından Osnııııı,
Mehmed Paşa tarafından evlat edinilmiş ve bir Müslüman gibi yetiştirilmişti. Londra sr
faretinin verdiği bilgi, ancak kısmen doğruydu. Adı Marie Dejean olan ve daha sonra Me
lek Hanım adını alan "Rum kadın"ın büyükannesi Rum, büyükbabası Ermeni ve baba� ı
da Fransız'dı. Dr. Millingen'le olan evliliğini bitirdikten sonra ve Mehmed Paşa da yüz
yıl ortası i stanbul'unun saçma sapan entrikaları yüzünden onu boşamak zorunda kalın
ca, 1 866'da Paris'e kaçmak zorunda kaldı; Osman burada Hıristiyan oldu. Melek Hanum,
Thirty Years in the Harem or the Autobiography ofMelek Hanum, Wife ofH.H. Ktbnzfl Mehe·
met Pasha, New York, 1 872 adlı anılarını yayımladı. Açıktır ki, Londra'daki setiri n "bayağı
ve rezil bir süprüntü" olarak gönderme yaptığı türden literatüre giriyordu.
36. BBA Y.Mtv 1 00/26; 1 7 Temmuz 1 894. Lahey'deki Osmanlı ortaelçiliğinden Babıali Hari
ciye Nezareti'ne, no. 1 780.
37. a.g.b. Skecin özeti Fransızcad ır. Bayağı türden oryantalizmin ilginç bir örneği olarak
değerlendirilebilir.
38. Rambert, Notes et lmpressions, s. 1 75-6.
39. BBA Y.A HUS 309/31 ; 1 8 Rebiyülevvel 1 3 1 2/ 1 9 Eylül l 894. Sadaret Dairesi, no. 1 077.
Sadrazam Ekrem Cevad'dan Yıldız Sarayı'na.
40. BBA Y.A RES 1 24/80; 17 Zilhicce 1321/ 5 Mart 1 904. Sadrazam Mehmed Ferid Paşa;
Y.A RES 1 29/54; 5 Zilkade 1 322/ l l Ocak 1 905. Babıali. Ö yle görünüyor ki, Abdülha
mid Japonya'nın bir dünya g ücü olarak yükselişinin olası sonuçlarının farkındaydı.
Rus-Japon Savaşı'ndan epey önce, 1 892'de, Abdülhalim Noda Efendi adındaki bir Müs
lüman Japon, Mekteb-i Harbiye'de Japonca öğretmekle görevlendirilmişti. Bkz. BBA
Y.Mtv 66/61; 3 Safer 1 3 1 0/ 27 Ağustos 1 892. Seraskerlik Arnedi Odası, no. 1 46.
41 . BBA Y.A HUS 203/70; 19 Haziran 1 887. Londra'daki Osmanlı sefaretinden Babıali Hariciye
Nezareti'ne. Mısır işgal i ve bunu öneeleyen olaylar hakkında bkz. Selim Deringil, "The Otto
man Response to the Egyptian Crisis of 1 88 1-2'; Middle Eastem Studies, 24 (1 988), s. 3-24.
42. BBA Y.A HUS 203/68; 27 Ramazan 1 304/ 19 Haziran 1 887. Babıali Arnedi Odası, no. 4.
43. BBA Y.A HUS 1 93/28; 30 Haziran 1 896. Londra'daki Osmanlı sefaretinden Babıali'ye.
44. L. Hirszowia, "The Sultan and the Khedive'; s. 287-3 1 1 .
45. BBA Y.A RES 86/104; 2 9 Zilhicce 1 3 1 4/ 31 Mayıs 1 897. Yıldız Sarayı Mabeyn Kitabeti.
46. BBA Y.A RES 57/52. Kraliçe Victoria'dan ll. Abdülhamid'e mektup, 25 Ocak 1 892. Bu
mektup, siyah la çerçevelenmiş, bir sekreter tarafından yazılmış ve kraliçenin "Padişah
hazretlerinin kız kardeşi, Victoria Regina" sözleriyle imzalanmış son derece yalın bir
belgedir. Kraliyet hanedanları arasında, ailevi değişikliklerden birbirini haberdar et
mek çok yaygın bir uygulamaydı.
47. a.g.b. Abdülhamid'den Kraliçe Victoria'ya hitaben, "Dost-ı Bülend-i itibarımız Hazretle
ri" sözleriyle başlayan, Receb 1 309 (Ocak 1 892) tarihini taşıdığına göre, bir taslak olan
mektup.
48. Rambert, Notes et lmpressions, s. 1 00. Günlük girişi, 5 Eylül 1 900 tarihini taşır.
49. BBA Y.A HUS 284/85; 7 Teşrin-i san i 1 893/ 20 Kasım 1 893. Londra'daki Osmanlı sefare
tinden Babıali Hariciye Nezareti'ne.
50. Charles Williams, The Armenian Campaign, A Diary ofthe Campaign of 1877 in Armenia
and Koordistan, Londra, 1 878, s. ix, x.
5 1 . Latham, Russian and Turk, s. 1 60. "Etkili yazarların boş laflarına"na yapılan gönderme
nin, Gladstone'un 1 876'da yayımlanan, "The Bulgarian Massacres" adlı broşürüne ya
pılan bir referans olması pekala mümkündür.
52. Roger Adeiso n, Mark Sykes, Portrait of an Amateur, Londra, 1 975. s. 1 1 0. O'Connor
1 898'den beri Babıali nezdindeki i ngiliz büyükelçisiydi. Bu pasaj 1 905-1906 yılların
dan bahsediyor.
53. a.g.e., s. 98. Sözü edilen okulun Aşiret M e ktebi o l d u ğ u açıktır.
54. a.g.e., s. 64-5.
5 5 . Karl Bii nd, "Young Turkey'; Forthnightly Review, LXVI, Londra, 1 896, s. 840.
56. BBA Y.A HUS 1 91/1 23; 23 Mayıs 1 883. Londra'daki Osmanlı sefaretinden Babıali Harici
ye Nezareti'ne, no. 358.
57. BBA Y.A HUS 1 89/25; 10 Şubat 1 886. Londra'daki Osmanlı sefaretinden Babıali Hariciye
Nezareti'ne.
58. Lusignan, The Twelve Years' Reign, s. 147.
59. Constance Sutdiffe, "Turkish Guilds'; Forthnight/y Review, LXVI ( 1 896), s. 828.
60. Fatma Aliye, Nisvan-1 islam, istanbul, 1 891 .
6 1 . Mehmed i zzet, Yeni Afrika, i stanbul, 1308, s. 3. izzet Bey, bu kitabı saraydan verilen
görevle yazdığını da belirtir.
62. Y.Mtv Katalog no. 5'te (Dreyfus meselesine dair) kayıtlar.
63. lndia Office Library and Records. L/P&S/3/226, c 39, s. 787. Layard'dan Salisbury'ye.
i stanbul, 15 Nisan 1 880.
64. L/P&S/3/226, c 29, s. 1 3 1 5-20. Sir Louis Malet'den Dışişleri Bakanlığı ve Hindistan
Hükümeti'ne.
65. L/P&S/7 /c 26, kısım 6, s. 1 252. Hindistan Hükümeti'nden Hindistan Bakanlığı'na.
Simla, 28 Eylül 1 880.
66. a.g.b., s. 1 256. 15 Temmuz 1 880. Albay P. D. Henderson'ın istanbul ile Hindistan Müs
lümanları arasındaki entrikalar hakkında tezkiresi.
67. S ide Em re, "Political lmagery in the Journal Servet-i Fünun", (yayımlanmamış yüksek
lisans tezi), Boğaziçi Ü niversitesi, 1 996.
7. Osmanlı otoportresi
&. Sonuç
1. Habermas'ın sözcüklerini kullanırsak, bunun nedeni şuydu: 'Yönetsel eylem alanları ile
kültürel gelenek alanları arasındaki yapısal benzemezlik, kasıtlı yönlendirme aracılığıy
la meşruiyet açığını kapatmaya yönelik girişimler üzerinde sistem li bir sınır oluşturur:'
Bkz. Habermas, Legitimation Crisis, Boston, 1 983, s. 71.
ı. Shils, Tradition, s. 22.
3 . Mardin, The Genesis of Young Ottoman Thought, s. 1 7 1 . Vurgular orijinaldlr.
4. a.g.e., s. 70.
S. (arter Findley, "Factional Rivalry in Ottoman Istanbul: The Fa il of Pertev Paşa, 1 83 /'; B.ı
iyyet Rüsumu. Essays Presented to Halil i nalcık, Journal of Turkish Studies, 1 0 (1 9Hiı), '
1 30, 1 3 1 ; ayrıca bkz. Findley, Ottoman Civi/ Officialdom, s. 70-80.
6. i . H. Uzunçarşılı, Midhat Paşa ve Ytld1z Mahkemesi, Ankara, 1 967.
7. i . H. Uzunçarşılı, Midhat Paşa ve TaifMahkOmlan, Ankara, 1 985, s. 88, 95, 1 06, 1 1 2.
8. Uzunçarşı lı "Midhat Paşa'nın şahadeti''nden söz eder.
9. ll. Mahmud' u dinamik bir reformcu olarak değerlendiren klasik görüş için karş. Niy.ı
zi Berkes, The DevelopmentofSecularism in Turkey, Montreal, 1 964. Ayrıca bkz. Stanford
Shaw, History of the Ottoman Empire and Modern Turkey, Cambridge, 1 986, c. ll, s. 20.
"Geri kalan yeniçerilerin yakalanması için sert önlemler alındı:'
1 0. BBA VEE 1 8/1 858/93/39. Tarihsiz.
1 1 . BBA VEE 31/1 950 mükerrer/45/83; 22 Zilkade 1299/ 6 Ekim 1882. Said Paşa'dan tezkire.
1 2. Kantorowia, The King's Two Bodies, s. 19.
13. Ortaylı, imparatorluğun En Uzun Yüzy1fl, s. 1 7 1 .
14. BBA VEE 1 8/1858/93/39. B u imzasız vesika Yıldız arşivinde Cevdet Paşa'nın evrakı ara
sında yer almaktadır. Vesikanın gerçekten Cevdet Paşa'ya ait olduğuna dair, konunun
uzmanı Christoph Neumann'ın görüşlerine teşekkür etmeyi bir borç bilirim.
1 S . a.g.b.
1 6. a.g.b.
1 7. a.g.b.
1 8. a.g.b. Burada ilginç olan şudur ki, Mihal Bey'in i slam'ı kabul edip etmediği konusunda,
Cevdet Paşa, Mi hal Bey'in Türk olduğunu ısrarla ispat etmeye çalışan Fuat Köprülü'den
daha ileridedir. Bkz. Kafadar, Between Two Wor/ds, s. 1 -30.
1 9. Ahmed Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet, c. lll, 2. baskı, s. 1 60. Bu paragrafa dikkatimi çeken
Dr. Stephanos Yerasimos'a teşekkürü borç biliyorum.
20. Said, lmperialism and Culture, s. 23.
2 1 . Çin imparatorunun Yazlık Sarayı'nın 1 862'de i ngiliz birliklerince yakılması, Osmanlı dün
yasında derhal büyük yankı yaptı. Bkz. M ü nif (Reis-i Sani-i Ticaret), "Mukayese-i i lm ve
Cehl'; Mecmua-i Fünun, no. 1 (1 270), s. 2 1 , 22, 25, 29-30. "Çinliler, eski yöntemlerinde
ve kusursuz olmayan medeniyetlerini sürdürmek için bu kadar direnmeselerdi, birkaç
bin yabancının elinde böyle hakarete uğrarlar mıydı?" Hanioğlu, Osmanli ittihad ve Te
rakki Cemiyeti, s. 1 9'da alıntılandığı şekliyle.
22. Ahmed Cevdet Paşa, Ma'ruzat, s. 41 .
23. Roderic Davison, Reform in the Ottoman Empire, 1856- 1876, Princeton, 1 963.
24. Selim Deringil, "Les Ottoman et le partage de I'Afrique'; Studies on Ottoman Dip/omatic
History, V (1 992), s. 1 2 1 -33.
ıs. Kantorowia, The King's Two Bodies, s. 36-9.
26. Yavuz Selim Karakışla, "Exile Days of Abdülhamid ll (1 900-12) and the Confıscation of
His Wealth'; (Boğaziçi Ü niversitesi, yüksek lisans tezi, 1 991 ). Karakışla, Ali Cevad, ikinci
Meşrutiyet'in i/ant ve 3 1 MartHadisesi, Ankara, 1 985, s. 269-70'ten alıntı yapmakladır.
27. Yani, Fransa Kralı XVI. Louis basitçe "vatandaş Louis Capet" olmuştur. "Doğal haline rücu et
miştir, artık sadece bir adamdır:' Bkz. Mona Ozouf, "Le Proces du roi'; Diaionnaire Critique de
la Revolution Française, Paris, 1 988, s. 1 34-45, özellikle s. 1 36. "ll a repris son titre originel, il
est homme:'
28. Ali Cevad, ikinci Meşrutiyet, (Biz Meclis-i Mebusan tarafından geldik. Fetva-i şerif var.
Millet seni hal' etti. Ama hayatınız emi ndir.) Bu ifadeye d i kkatimi çeken Dr. Edhem
Eldem'e teşekkür ederim.
29. Düstur, Tertib-i Sani, no. 57, s. 1 66: "Sultan Abdülhamid Han-t Saninin Hilafet ve
Saltanat-t Osmaniyeden /skattyla Sultan Mehmed Han-t Hamis Hazretlerinin Asad ve idast
hakkmda Fetva-yt Şerife ve Medis-i Umumi-i Milli Kararnamesi."
30. Bkz. Bölüm ll. Gelgelelim, mü sadere edilen Kuran nüshalarının, fetvada belirtildiği gibi
gerçekten yakıldığı kesin değildir.
31. Düstur.
32. Türkiye Büyük Millet Meclisi. Gizli Ce/se Zabtt/an, Ankara, 1 985, s. 1 046. Ayrıca bkz. Se
lim Deringil, "Ottoman Origins of Kemalist Nationalism: Namık Kemal to Mustafa Ke
mal" European History Quarterly, 23 (1 993), s. 165-93.
33. Deringil, "Ottoman Origins'; s. 1 65-93.
34. Halil i na !cık, "The Caliphate and Ataturk's i nkılab'; Belleten, CXLVI ( 1 982), s. 353-65.
35. "Califat et Souverainete Nationale'; Revue du Monde Musulman, no. 59 (1 925)'teki im
zasız bildiri. Derginin bu sayısı, "hilafet meselesi"ne ayrılmış özel bir sayı olması nede
niyle çok ilginçtir. Belge, ayrıca "Hilafet ve Milli Hakimiyet" başlığıyla Türkçe ve Arapça
olarak da yayımlanmıştır. Belgedeki ilk madde yukarıda aktarılıyor. Bunu izleyen mad
deler, sorunun Mısır'da nasıl alındığını ele alıyor. Diğerleri, Orta Asya açısından önem
taşıyan sonuçlarla ilgilidir. Hindistan hakkındaki kesim, ünlü din adamı Molla Baraka
tallah tarafından kaleme alınmıştır.
36. a.g.e., s. 7. i mzalanmamış olan Fransızca versiyonunun tersine, Türkçe metin erken Ke
malist hareketin en önde gelen isimleri tarafından imzalanmıştır. Bkz. Hilafet ve Milli
Hôkimiyet. Hilafet ve Milli Hôkimiyet mesai/i hakkmda muhtelifzevatm makalat ve müta
Jaatmdan mürekkeb bir risa/edir, Ankara istihbarat Matbaası, 1339.
37. a.g.e., s. 55, 56, 57; s. 1 2, 1 6.
38. Ham id Enayat, Modern Jslamic Political Thought, Londra, 1 982, s. 55-6.
39. Vousset M. Choueiri, Arab History and the Nation State, Londra, 1 989, s. 1 97.
40. Toledano, State and Society, s. 22.
41 . Philip Khoury, Syria and the French Mandate. The Politics ofArab Nationalism, Princeton,
1 987, s. 4.
42. David Fromkin, A Peace to End All Peace. Creating the Modern Middle East, 1914- 1922,
Londra, 1 990, s. 43-54.
43. Mardin, Genesis of Young Otroman Thought, s. 120.
44. BBA VEE 1 8/1 858/93/39.
45. i lber Ortaylı, imparatorluğun En Uzun Yüzyi/1, Istanbul, 1 983, s. 1 0.
Kaynakça
Arşiv Belgeleri
Başbakanlık Arşivi
Yıldız Esas Evrakı
Yıldız Sadaret Hususi Maruzat
Yıldız Sadaret Resmi Maruzat
Yıldız Mütenevvi Maruzat
Yıldız Perakende Gazeteler
Babı3li Evrak Odası Gelen/Giden
Ayniyat Defterleri
İradeler/Hariciye/Meclis-i Mahsus/Dahiliye
Salname-i Devlet ı270, ı211, ı297, ı298, ı299, ı302, ı308, ı324
Salname-i Vilayet-i Hüdavendigar ı303/ı885.
Salname-i Vilayet-i Hicaz ı309.
Düstur 1. Tertip.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gizli Celse Zabıtları (Ankara ı985).
lndia Office Library and Records. Political and Seeret Home Cor-
respondence (LP&S).
Kitaplar ve Makaleler
Abou-El-Haj, Rifa'at, Formatian of the Modern State. The
Ottoman Empire-Sixteenth to Eighteenth Centuries, Albany,
ı991.
Abu-Manneh, Butrus, "Shaykh Ahmed Ziya'üddin El-Gümüşha
nevi and the Ziya'i-Khalidi Suborder", Shi'a Islam, Sects and
Sujism, der. Frederick De Jong, Utrecht, ı992, s. 104-ı 7.
"Sultan Abdülhamid II and Shaikh Abulhuda Al-Sayyadi",
Middle Eastern Studies, 15 (1979).
"The Sultan and the Bureaucracy: The anti-Tanzimat Concepts
of Grand Vizier Malunud Nedim Paşa", International Journal
ojMiddle East Studies, 22 (ı990), s. 268-9.
"The Islamic Roots of the Gülhane Rescript", Die Welt des
Islams, 34 (ı994), s. ı 73- 203.
Adelson, Roger, Mnrk ,"ı';�J/ces, Hntrnil l!f' au A m o fl'll l ', Loı ı d n ı ,
1975.
Ahınad, Feroz, The Young Tur/es: The Commitlee of Union o 1 1 d
Progress in Turkish Politics 1908-1914, Oxford, WG!l.
Ahmed Cevdet Paşa, Tezakir, Ankara, 1986.
Tarih-i Cevdet, I-11, İstanbul, 1309 [ 1891].
Ma'ruzat, haz. Yusuf Halaçoğlu, İstanbul, 1980.
MeceUe-i Ahkam-ı Adliye, İstanbul, 1876.
Akarlı, Engin, The Problems of External Pressures, Powt·r
Struggles, and Budgetary Deficits in Ottoman Politil"s
under Abdulhamid II (1876-1909): Origins and Solutions,
Princeton University, Doktora tezi. (1976).
The Long Peace. Ottoman Lebanon 1861-1920, Berkelcy,
Los Angeles-Londra, 1993.
"Abdulhamid II Between East and West", Education, Natüm
Building and Identity in the Period of Abdulhamid Il,
(Sernpozyuma sunulan bildiri), Bad Homburg, Almanya, 12-lli
Temmuz 1993.
Akpınar, Alişan, Osmanlı Devletinde Aşiret Mektebi, İstanbul,
1997.
Akşin, Sina, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, İstanbul, 1980.
Ali Cevad, İkinci Meşrutiyet, by., ty.
An Eastern Statesman, "Contemporary Life and Thought in
Turkey", Contemporary Review, 37 (1880), s. 343.
Ana Britannica, cilt 9.
Anderson, Benedict, Imagined Communities, Londra, 1991.
Anderson, Perry, Lineages of the Absolutist State, Londra, 1974.
Anderson, Matthew, The Eastern Question 1 774-1923. A Study
in International Relations, Londra, 1966.
The Ascendancy of Europe 1815-1914. Aspects of European
History, Londra, 1972.
Annuaire Commercial de Contantinople 1893.
Arai, Masami, "An Imagined Nation: The Idea of the Ottoman
Nation as a Key to Modem Ottoman History", Orient, 27
(1991), s. 1-20.
Armstrong, J., Nations Bejare Nationalism, Charlottsville, 1982.
Arnold, Thomas, The Caliphate, Londra, 1965.
Arseven, Celal Esad, Sanat ve Siyaset Hatıralarım, haz. Ekrem
Işın, İstanbul, 1993.
Aydın, Mehmet, "Yezidiler ve İnanç Esaslan", BeUeten, 52 (1988),
s. 33-45.
Barbir, Karl, "Memoıy, Heritage, Histoıy: Ottomans and Arabs",
Imperial Legacy. The Ottoman lmprint on the Balkans and
the Middle East, der. Carl Brown, New York, 1996.
Bardin, Pierre, Algeriens et Tunisiens dans l'Empire Ottoman
de 1848 a 1914, Paris, 1979.
Benedict, Burton, The Anthropology oj World's Fairs. San
Francisco 's Panama Pacijic Exposition oj 1915, Londra
Berkeley, 1985.
Berki, Ali Hinunet, Açıklamalı Mecelle, İstanbul, 1990.
Blanche, Lesley, The Sabres ojParadise, Londra, 1960.
Blind, Karl, "Young 1\ırkey", Fortnightly Review, LXVI, Londra
1896, s. 82940.
Bojinev, Voyn, Bulgarskaya Prosveta v Makedonya i Odrinska
Trakya 1878-1913, Sofya, 1982.
Braden, Jean Haythorne, "The Eagle and the Crescent: American
Interests in the Ottoman Empire, 1860-1870", Ohio State
University, Doktora tezi, (1973).
Brooks, Jeffrey, When Russia Learned to Read, Princeton, 1985.
Brown, L. Cari, International Politics and the Middle East. Old
Rules Dangerous Game, Princeton-Londra 1984.
Bryer, Anthony A. M., The Empire oj Trebizand and the Pontos.
Yariorum Reprints Londra, 1980.
Burke, Edmund III, "Le pan-islamisme et les origines du
nationalisme en Afrique du nord, 1890-1918", Chaiers de
l'Unite de d'Anthropologie Sociale et Cutturelle. Vniversite
d'Oran, Cezayir 1987, s. 2140.
Chaun, Leon, Excursions sur les bords de l'Euphrate, Paris 1885.
"Califat et souverainete nationale", Revue du Monde Musulman,
no. 59 (1925). (İmzasız)
Cannadine, David, "Splendour at Court: Royal Spectacle and
Pageantıy in Modem Britain, c. 1820-1977", Rituals ojRoyalty,
Power and Ceremonial in Traditional Societies, Cambridge,
1987, s. 20643.
Cannadine, David; Price, Simon (der), Rituals oj Royalty.
Power and Ceremonial in Traditional Societies, Cambridge,
1987.
Carney, Gavin E. S.; Şinasi Tekin; Gönül Alpay Tekin (der),
"hnperial Self Portrait", The Ottoman Empire as Revealed
in Sultan Abdul Hamid's Photographic Albınns, Journal oj
Turkish Studies, 12 (1988).
Carmichael, Joel, The Shaping oj the Arabs, New York, 1967.
Cherniavsky, Mkhael, '/:ı;rır a n ti l 'ı •r ıı ılı · ,ı..,'t n ı l i ı •.ı; i n Hll.'l.'i it l l l
Myths, New Haven-Londra, ı ! lll ı .
Choueiri, Youssef M., Arab H'istm:IJ nuri fhf' Nal it!'n ,C.,'ta ll!, Loı ıd nı ,
1989.
Clogg, Richard, "The Greeks and their Past", H'istoriau.ı; 11s
Nat'ion Builders, der. Dermis Deletant-Hany Hanak, Londrıı ,
1988, s. 22-36.
Çelik, Zeynep, Displaying the Orient. Architecture of Islam. 111
Nineteenth Century World's Fair, Berkeley-Los Angeh•ı-.
Oxford, 1992.
The Remaking of İstanbul. Portrait of an Ottoman City i 11
the Nineteenth Century, Berkeley-Los Angeles-Boston, ı mn
Cohn, Bernard, "Representing Authority in Victorian India ",
The Invention of Tradition, der. E. Hobsbawm - T. RangPr,
Cambridge, 1988, s. 165-209.
Courtellemont, Gervais, Mon vayage d la Mecque, Paris, 189G.
Davis, Owen, "Those Dear Turks. A Lecture at the Congregatioıml
Church, Lee on 1 st November 1876", Papers on the Eastm·n
Question, Londra, 1876.
Davison, Roderic, Reform in the Ottoman Empire 1856-187fi,
Princeton, 1963.
Deak, Istvan, "The Habsburg Monarchy: The Strengths and
Weaknesses of a Complex Patrimony", Columbia University,
Monarchies Syrnposium (Monarşiler Sempozyumu) 26-�7
Ekim 1990. (Yayımlanmamış bildiri)
Deringil, Selim, "Legitimacy Structures in the Ottoman Empin•:
Abdülhamid II 1876-1909", International Journal of Middlf·
East Studies, 23 (1991), s. 345-59.
"The Struggle Against Shi'ism in Hamidian Iraq", Die Well
des Islams, 30 {1990), s. 45-62.
"The lnvention of Tradition as Public Image in the Lat.ı •
Ottoman Empire, 1808 to 1908", Comparative Studies i:ı1
Society and History, 35 (1993), s. 1-27.
"The Ottoman Response to the Egyptian Crisis of 1881-82",
Middle Eastern Studies, 24 (1988), s. 3-24.
"Les Ottomans et le Partage de l'Mrique", Studies on
Ottoman Diplamatic History, V (1992), s. 12 1-33.
"The Ottoman Origins of Kemalist Nationalism: Namıl<
Kemal to Mustafa Kemal", European History Quarterly, 2: 1
(1993), s. 165-93.
"Ottoman to Turk, Minority-Majority Relations in the Late
Ottoman Empire", Making Majorities: Constituting the
Nation in Japan, China, Korea, Malaysia, Fiji, Turkey and
the US, der. Dru C. Gladney, Stanford University Press, 1998.
"An Ottoman View of Missionary Activity in Hawaii",
Hawaian Journal of History, 27 (1993), s. 1 19-25.
Duguid, Stephen, "The Politics of Unity: Hamidian Policy in
Eastern Anatolia", Middle Eastern Studies 9 (1973), s. 130-55.
Duınont, Paul; Georgeon François (der.), Villes Ottomanes a la
jin de l'empire, Paris, 1992.
Elliot, Charles, Turkey in Europe, Londra, 1965.
Elliot, Henry, "The Death of Abdul Aziz and of Turkish Reform",
The Nineteenth Century, (1888), s. 276-96.
Elliot, John, "Power and Propaganda in the Spain of Phillip IV",
Rites of Power. Symbolism, Ritual and Politics since the
Middle Ages, der. Sean Wılentz, Philadelphia 1985, s. 151.
Emre, Side, "Political Imageıy in the Journal Servet-i Pünun",
Boğaziçi Üniversitesi, mastır tezi, İstanbul 1996.
Enayat, Hamid, Modern Islamic Political Tlwught, Londra
Austin, 1982.
Ersoy, Mehmet Akif, Sajahat, İstanbul, 1990.
Esenbel, Selçuk, "A fin de siecle Japanese Romantic in Istanbul:
The ille of Yamado Torajiro and his Toruko Gakan", SOAS
Bulletin, 59, losım 2 (1996), s. 237-52.
"İstanbul'da Bir Japon", İstanbul Dergisi, 9, s. 36-42.
Faroqhi, Suraiya, Pilgrims and Sultans. The Hajj under the
Ottomans, Londra, 1994.
Fatina Aliye, Nisvan-ı İslam, İstanbul, 1891.
Fawaz, Leila, An Occasion for War. Civil Coriflict in Lebanon
and Damascus in 1860, Londra, 1994.
Findley, Carter, Ottoman Civil O.fficialdom. A Social History,
Princeton, 1989.
"Factional Rivalıy in Ottoman Istanbul: The Fall of Pertev
Paşa, 1837", Raiyyet Rüsumu. Essays Presented to Halil
İnalcık Journal of Turkish Studies,10 ( 1986), s. 120-35.
"The Advent of ldeology in the Islamic Middie East", Studia
Islamica, LV (1982).
Bureaucratic Reform in the Ottoman Empire. The Sublime
Porte 1 789-1922, Princeton, 1980.
Finkel, Caroline, The Administration of Waifare: The Ottoman
Military Campaigns in Hungary 1593-1 606, Viyana, 1988.
"F'rendı MPrcPnariPH i ı ı l.l u· l lahsl ı ı ı rg OUoı ı ıaı ı Wı ı r of l l ıt l: l
1 606 , SOAS Bullel'in, LV, kıı·mn : 3 ( 1 ! 1! 1� ). s . ;J ri� 7 1 .
"
s. 246-52.
Fromkin, David, A Peace to End AU Peace. Creating the Modl'l'll
Middle East 1914-1922, Londra, 1990.
Geertz, Clifford, Negara. The Theatre State in Ninete('lı llı
Century Bali, Princeton, 1980.
Gellner, Ernest, Nations and Nationalism, Oxford, 1983.
Gluck, Coral, Japan's Modern Myths, Princeton, 1985.
Gooch, G. P.; Temperley, Harold (der), British Document;;; ıııı
the Origins of the War 1898-1914, Londra, 1938.
Goodwin, Godfrey, History of Ottoman Architecture, Londra,
1971.
Gökalp, Altan, Tetes rouges et Bouches noires. Une corifnwiı•
tribale de l'ouest Anatolien, Paris, 1980.
Gündüz, İrfan, Osmanlılarda Devlet-Tekke Münasebetlm·i,
İstanbul 1989, s. 150- 1 .
Grabill, Joseph, L., Protestant Diplomacy and the Near Ea.ı;t.
Missionary lrifluence on American Policy, Minneapoliı-ı,
1971.
Greenhalgh, Paul, Ephemeral Vistas. The Exposition,ı;
Universelles, Great Exhibitions and World's Fairs 1851 -
1939, Manchester, 1988.
Guest, John, The Yezidis. A Study in Survival, Londra-New York,
1987.
Haarman, Ulrich, "ldeology and Alterity: The Arab Image of th<'
Thrk from the Abbasids to Modem Egypt", International
Journal ofMiddle East Studies, 20 (1988), s. 175-96.
Habermas, Jurgen, Legitimation Crisis, Boston, 1983.
Hafız, Mehmed Sadık, Alem-i İslam'da Cikad-ı Ekber, İstanbul,
1342-1339, s. 25.
Hanio�u, Şükrü, The Young Turks in Opposition, Oxford, 1995.
( Js't//,anh luiluul ve Terakki C 'mniyel'i ve .Jihı 11ürkUik 1 H8.9-
l !)02, İstanbul 1985.
"Osmanlı Aydırunda Değişme ve Bilim", Toplum ve Bilim, 27
(1984), s. 183-92.
Osmanlı İttihad ve Terakki Cemiyeti ve Jön Türklük,
İstanbul, 1983.
Haskell, Thomas L., "Objectivity is not Neutrality", History and
Theory, 29 (1990), s. 129 57.
Haslip, Joan, The Sultan. The Life ojAbdul Hamid II, New York,
1958.
Hasluck, F.W., Christianity and Islam under the Sultans, 1-11,
Oxford, 1929.
Haydaro�u, İlknur Polat, Osmanlı İmparatorluğu'nda Yabancı
Okullar, Ankara 1990.
Herbert, Wılliam von, The Defence oj Plevna 1877: written one
who took part in it, Ankara 1990.
Hilafet ve MiUi Hakimiyet, Hilafet ve MiUi Hakimiyet mesaili
hakkında muhtelif zevatın makalat ve mütalaatından
mürekkeb bir risaledir, Ankara !stihbarat Matbaası, 1339.
Hirszowicz, L., "The Sultan and the Khedive 1892-1908", Middle
Easterrı Studies, 8 (1977), s. 287-311.
Hobsbawm, Eric, Nation and Nationalism, Cambridge, 1990.
Echoes oj the MarseiUaise, New Brunswick, 1990.
The Age ojEmpire, Londra 1987.
Hobsbawm, Eric; Ranger, Terence (der), The Invention oj
Tradition, Cambridge 1983.
Hourani, Albert, A History oj the Arab Peoples, Londra, 1991.
"How Should We Write the History of the Middle East?",
International Journal oj Middle East Studies, 23 (1991), s.
125-36.
Hurewitz, J. C., "Ottoman Diplomacy and the European State
System", Middle East Journal, 15 (1961), s. 141-52.
The Middle East and Ajrica in World Politics, New Haven,
1975.
Hurgronje, Snouck, Mecca in the Latter Part oj the 19th Century,
Londra, 1931.
İnalcık, Halil; Quataert, Donald (der),An Economic and Social
History ojthe Ottoman Empire 1300-1 914, Cambridge, 1994.
İnalcık, Halil, "The Ottoman State and its ldeology", Conjerence
on Suleyman the Magni;{icenı, der. H. İnalcık-C. Kafadar,
Princeton Occasional Papers ( I DD2), s. 49-72.
"The Caliphat,(• ıuıd Ataturl<'ı-; l ı ı l< ı lıtlı" /ldll 'fı•ıı, l :xtNI ( I I IH:� ı .
s . 353-65.
The Ottoman Empire in the Classüxıl Age: 1 .'/00 1 tit }( 1,
Londra, 1973.
İpşirli, Mehmet, "Cuma Selamlığı. Halk Hükümdar Müna.'i<'lıPI.Iı·ı ı
Açısından Önemi", Prof Bekir Kütükoğlu 'na Amwr)ı111 ,
İstanbul, 1991, s. 459-71.
İslamoğlu, İnan, Huri, "Mukayeseli Tarih Yazını İçin Bir Oııı •rl
Hukuk, Mülkiyet, Meşruiyet", Toplum ve Bilim, 62 (HJ9:1), M .
19-34.
"Köylüler, Ticarileşme Hareketi ve Devlet Gücünün Meşru
!aşması", Toplum ve Bilim, 43/44 (1988-89), s. 7-31.
Janin, R., "Musulmans malgre eux, Les Stavriotes", Eclws D'Orie·n t,
xv (1912), s. 495-505.
Joseph, lsya, Devil Worship. The Sacred Books and Traditions rı!
the Yezidis, Londra, 1919; tıpkıbasım, Califomia 1972.
Joseph, John, The Nestorians and their Muslim Neighbo·r..,,
Princeton, 1961.
Kafadar, Cemal, Between Two Worlds. The Construction of t.hı·
Ottoman State, Berkeley, 1995.
Kantarowicz, E.H., The King's Two Bodies, Princeton, 1957.
Karaca, Ali, Doğu Anadolu Islahatı ve Ahmet Şakir Paşa 1838-
1899, İstanbul, 1993, s. 173-203.
Karakışla, Yavuz Selim, "Exile Days of Abdülhamid II (1909-1912)
and the Confiscation of his Wealth", Boğaziçi Üniversitesi
mastır tezi,
(1991).
Kartekin, Enver, Ramazanoğulları Tarihi, İstanbul, 1979.
Kayalı, Hasan, "Arabs and Young Turks: Turkish Arab Relations
in the Second Constitutional Period 1908-1918", Harvard
University, doktora tezi, (1988).
Kedourie, Elle, "The Surrender of Medina, January 1919", Middle
Eastern Studies, 13 (1977), s. 12443.
Kent, Marian (der.), The Great Powers and the End of the
Ottoman Empire, Londra, 1984.
Kevonian, Armenouhie, Les Noces noires de Gulizar, Paris, 1993.
Khoury, Philip S., Syria and French Mandate: The Politics oj
Arab Nationalism, Londra, 1987.
Kıcıman, Naci K8şif, Medine Müdafaası. Hicaz bizden nasıl
ayrıldı?, İstanbul, 1971.
Kısakürek, Necip Fazıl, Ulu Hakan II. Abdülhamid Han,
İstanbul, 1981.
Kltromilides, Pashalis, "Imagined Communities and the Origins
of the National Question in the Balkans", European History
Quarterly, 19 (1989), s. 149-94.
Kocabaşo�Iu, Uygur, Anadolu'daki Amerika, İstanbul, 1989.
Kodaman, Bayram, Abdülhamid Dönemi Eğitim Sistemi,
İstanbul, 1990.
Sultan Abdülhamid'in Doğu Anadolu Politikası, İstanbul,
1983.
Konyalı, İbrahim Hakkı, Söğüd'de Ertuğrul Gazi Türbesi ve
İhtijali, İstanbul 1959.
Kuran, Aptullah, "The Evolution of the Sultan's Pavillion in
Ottoman lmperial Mosques", Islamic Art, IV (1990-1991).
Lambton, Ann K. S., State and Government in Medieval Islam,
Londra, 1985.
Landau, Jacob, "Nishan", Encyclopaedia of Islam. Yeni basım,
Leiden 1993, s. 57-9.
The Hijaz Railroad, Detroit, 1971.
Latham, R.G., MA, MD, Russian and Turk,jrom a Geographical,
Ethnological, and Historic Point of View, Londra, 1878.
Le Gall, Michel, "Pashas Bedouins and Notables: The Ottoman
Administration in Tripoli and Benghazi 1881-1902", Princeton
University, doktora tezi (1986).
Leitsch, Walter, "East Europeans Studying History in Vienna",
Historians as Nation Builders, der. Dennis Deletant - Harry
Hanak, Londra, 1988.
Lewis, Bernard, The Political Language of Islam, Chicago,
1988.
The Emergence oj Modern Turkey, Londra, 1973.
Lifchez, Raymond, The Dervish Lodge, Berkeley 1992.
Luke, Harry Charles, The Yezidis or Devil Worshippers oj
Mosul, Bombay 1925.
Mosul and its Minorities, Londra, 1925.
Lusignan, Princess Annie de, The Twelve Years ' Reign of
H.I.M. Abdul Hamid II, Sultan oj Turkey, Londra, 1889.
Lynch, H. F. B., Armenia, Travels and Studies II: The Turkish
Provinces, Londra, 1901.
Mardin, Şerif, Religion and Social Change in Modern Turkey.
The Case oj Bediüzzaman Said Nursi, New York 1989.
"Center-Periphery Relations, A Key to 1\ırkish Politics?",
Daedalus, (1973) s. 169-90.
"Sonw Nott•s o ı ı aı ı Early l 'l ıı ı.'1 ı ' l ı ı l l u • M ndt > n ı l ..:nl.inı ı o l
Comrnunications in '1\ırl«•y", ( .'o ll l / 1 1 1 m l i Pl' .�'/wl i ı·,.; 1 11
Society and History, 3 ( 1960-61 ) , s. �m -7 1 .
The Genesis oj Young Ottoman 1'/wughl, Princetoıı I ! Ji i�.
Jön Türklerin Siyasi Fikirleri 1 895- 1908, İstanbul HJH: ı.
Mehmed, İzzet, Yeni Afrika, İstanbul, 1308.
Mehmed Sadık, Alem-i İslam'da Cihad-ı Ekber, İstanbul, I ! II H .
Milaslı Durmuşzade Hafız Mehmed Sadık, Milas'dn A,ı)tt
Camii Müderris ve Cami-i Kebir Vaizi.
Müvaiz-i Diniye, İzmir, 1328 (1910).
Melek Hanum, Thirty Years in the Harem or the Autobiogmph,11
ofMelek Hanum, Wife ofHH Kıbrızlı Mehemet Pasha, N <'W
York, 1872.
Meriç, Ümit, Cevdet Paşa'nın Cemiyet ve Millet Görüşü, İstaı ı
bul, 1979.
Messick, Brinkley, The Calligraphic State. Textual Daminatüm
and History in a Muslim Society, Berkeley-Los AngelPs·
Oxford, 1993.
Micklewright, Nancy, "Dervish Images in Photographs and
Paintings", The Dervish Lodge, der. Raymond Lifchez, s. 26! 1-
84.
Mintzuri, Hagob, İstanbul Anıları 1 897- 1940, İstanbul, 1993.
Mitchell, Timothy, Colonising Egypt, Berkeley, 1991.
Mouradian, Claire, Armenie, que sais je, Paris, 1995.
Müftüo�lu, Mustafa, Abdülhamid Kızıl Sultan mı?, İstanbul,
1985.
Muhleisen-Arnold, Dr J., The Society for Propagating the
Gospel Among the Moslems, in Connection with the Church
of England; lts First Appeal on Behalf of 180 millions oj
Mohommedans, Londra, 1860.
Musurus, Ghikis Bey, "L'avenir de l'Islam", Questions
Diplomatiques et Coloniales, XI, (1901), s. 595-7.
Necipo�lu, Gülru, Architecture Ceremonial and Power: The
Topkapı Palace in the Fijteenth and Sixteenth Centu'(ies,
Cambridge Mass-Londra, 1991.
"The Ottoman Hagia Sophia", Princeton University. The
Structure of Hagia Sophia Symposium, 19 Mayıs 1990.
"Dynastic Imprints on the Cityscape. The Collective
Discourse of Ottornan Irnperial Mausoleums in Istanbul",
Yayırnlanmaımş makale, s. 14. Yazann izniyle kullanılnuştır.
Nesim, Ali, Kıbrıslı Türklerin Kimliği, Lefkoşa, 1990.
Niyazi, Berkes, The Development of Secularism 'in Turkey,
Montreal, 1964.
Ocak, Ahmet Yaşar, "Abdülhamid Dönemi İslamcılığının Tarihi
Arka Planı: Klasik Dönem Osmanlı İsiarnı'na Genel Bir
Bakış", Sultan II. Abdülhamid ve Devri Semineri. İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Bildiriler, İstanbul, 1994,
s. 107-25.
"Kanuni Sultan Süleyman Devrinde Bir Osmanlı Heretiği:
Şeyh Muhyiddin Karamani", Prof Bekir Kütükoğlu 'na
Armağan, İstanbul, 1991, s. 473-84.
"Les reactions socio-religieuses contre l'ideologie offıcielle
ottomane et la question de zendeqa ve ilhad (Heresie et
Atheisme au XVJeme siecle)" Turcica, 21-2 (1991), s. 71-82.
Ochsenwald, William, Religion Society and the State in Arabia.
The Hijaz under Ottoman Control 1840-1908, Columbus,
1984.
The Hijaz Railroad, Charlottesville, 1980.
Önsoy, Rıfat, "Osmanlı İmparatorluğu'nun Katıldığı İlk Uluslara
rası Sergiler ve Sergi-i Umumi-i Osmani", Belleten, 47 (1983),
s. 195-235.
Ortaylı, İlber, "ll. Abdülhamid Devrinde Taşra Bürokrasisinde
Gayrimüslimler", Sultan II Abdülhamid ve Devri Semineri,
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, İstanbul, 1994.
İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı, İstanbul, 1983.
Tanzimattan Sonra Mahalli İdareler (1840-1 878), Ankara,
1974.
Öke, M. Kemal, İngiliz Casusu Prof Arminius Vambery'nin
Gizli Raporlarında II. Abdülhamid ve Dönemi, İstanbul
1983.
O'Rourke, P.J., "Give War a Chance", Atlantic Monthly, New
York, 1992.
Owen, Roger, The Middle East in the World Economy 1 800-
1914, Londra, 1987.
Ozouf, Mona, "Le Proces dur Roi", Dictionnaire Critique de la
Revolution Française, Paris, 1988, s. 134-45.
Pamuk, Şevket, The Ottoman Empire and World Capitalism,
Cambridge 1987.
Pand ey, Gyanendra, "Encounters and Calanüties: The History of
the North lndian Qasba in the Nineteenth Century", Selected
Subaltern Studies, der. Ranajit Guha ve Gayatri Chakravorty
Spivak, Ox:ford, 1988, s. 106-7.
Presland, John, JJeed.ı.; Hey: A St u dy qf Si , . Wy11dlw.m / Jı •ı •ıfı ·.�
1 883- 1 923, Londra, HI4:J..
Politis, Kozmas, Yitik Kentin Kırk Yü 1 , çev. Osman Bll'c l ı ı ,
İstanbul 1992.
Rambert, Louis, Notes et impressions de Turquie. L 'Nmpi ,.,.
Ottoman sous Abdul-Hamid, Cenevre-Paris, ty.
Ramsay, R.M., Impressions de Turkey during Twelve Year.o;
Wanderings, Londra, 1897.
Ramsay, Wılliam Mitchell, "The lntermixture of Races in Asl ı ı
Minor", Proceedings of the British Academy 1915-191 (j, H .
359-422.
Redhouse, James W., A Vindication of the Ottoman Sultan 's
Title of Caliph, Londra, 1877.
Rıza Tevfik, Biraz da Ben Konuşayım, İstanbul, 1993.
Rogan, Eugene L., "Aşiret Mektebi: Abdülharnid II's School for
Tribes (1892-1907)", International Journal of Middle Ea,ı.;t
Studies, 28 (1996), s. 83-107.
"The al-Karak Revolt of 1910: Ottoman Order at Odds wit.lı
Local Order", The New Order and Local Order: Continuity
and Crisis in Everyday Life. MESA Toronto 16 Kasım 198!),
panel bildirisi.
Rydell, Robert W., The Book of the Fairs, Chicago-Londra, 1992.
Süleyman Hüsnü Paşa, Tarih-i .Alem, İstanbul, 1872.
Said, Ali, Saray Hatıraları. Sultan Abdülhamid'in Hayat1.,
İstanbul, 1993.
Said, Edward, Culture and Imperialism, Londra-Melborne
Sydney, 1994.
Orientalism, Basingtoke, 1985.
Sakao�lu, Necdet, "Geçmiş Zaman Olur ki", Skylife, Mart 1997,
s. 1 12.
Salmone, Anthony H., "The Real Rulers of Turkey", The
Nineteenth Century, 37 (Mayıs 1895), s. 719-33.
Salt, Jeremy, Imperialism, Evangelism and the Ottoman
Armeniarıs 1878-1896, Londra, 1993.
"A Precarious Symbiosis: Ottoman Christians and Foreign
Missionaries in the Nineteenth Century", International
Journal of Turkish Studies, 3 (Kış 1985-86), s. 56.
Salzmann, Ariel, "An Ancien Regime Revisited: 'Privatization'
and Political Economy in the Eighteeenth-Century Ottoman
Empire", Politics and Society, 21 (1993). s. 393-423.
Schölch, Alexander, Egypt for the Egyptians: The Socio
Political Grisis in Egypt 1 8 78-1882, Londra, 1981.
Seagrave, Sterling, Dragon Lady. The Life and Legend of the
Last Empress of China, Londra 1992.
Seton Watson, Hugh, "On Trying to be a Histarian of Eastem
Europe", Historians as Nation Builders, der. Harry Hanak,
Chicago, 1980.
Sırma, İhsan Süreyya, Abdülhamid'in İslam Birliği Siyaseti,
İstanbul, 1983.
Smith, Anthony D., The Ethnic Origins of Nations, Oxford,
1 986.
Solak, Seyit, 157l 'den Günümüze Kıbrıs Türk Yönetimleri,
Lefkoşa, 1989.
Spuler, Bertold, Die Minderheitenschulen der europaisehen
Turkei von der Rejormzeit bis zum Weltkrieg, Breslau 1936.
Stone, Andrews Frank, Academiesfor Anatolia, Lanharn-New
York-Londra 1984.
Suny, Ronald Grigor, Looking Toward Ararat. Armenia in
Modern History, Bloomington-lndianapolis, 1993.
Sutcliffe, Constance, "Turkish Guilds", Forthnightly Review,
LXVI (1896), s. 828-35.
Taneri, Kemal Zülfü, Süleyman Hüsnü Paşa'nın Hayatı ve
Eserleri, Ankara, 1963.
Tarhanlı, İ ştar, Müslüman Toplum "Laik" Devlet. Türkiye'de
Diyanet İşleri Başkanlığı, İstanbul, 1993.
Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul, 1983.
Tekin, Şinasi; Tekin, Gönül Alpay, "lmperial Self Portrait.
The Ottoman Empire as Revealed in Sultan Abdul Harnid's
Photographic Albums" Journal of Turkish Studies, 1 2
(1988).
'fietze, Andreas, "Ethnicity and Change in Ottoman Intellectual
Histoıy", Turcica, 22-31 (1991).
'fimur, Taner, Osmanlı Çalışmaları, Ankara, 1989.
Osmanlı Kimliği, İstanbul, 1986.
Todorova, Maria, "The Ottoman Legacy in the Balkans",
Imperial Legacy. The Ottoman Imprint on the Balkans
and the Middle East, der. Carl Brown, New York, 1996, s.
46-77.
Toledano, Ehud, State and Society in Mid-Nineteenth Centuıy
Egypt, Cambridge, 1990.
Toprak, Zafer, Türkiye'de MiUi İktisat, İstanbul, 1983.
Trimingham, J. Spencer, The Suji, Orders in Islam, Oxford,
1971.
Trumpener, Ulrich, Uennany and /lu• ( JUowau Nmp in · 1 .'J 1 11
1 918, Princeton, 1968.
Tunaya, Tarık Zafer, Türkiye'de Siyasal Pwrtüe·r, l ı-ı l : ı ı ı l ı ı ı l
1984.
Türk Meşhurları Ansiklopedisi, İstanbul, 1943.
Türkgeldi, Ali Fuad, Mesail-i Mühimme-i Siyasiye, Anka rıı ,
1966.
Uzunçarşılı i. H., Midhat Paşa ve Taif Mahkumları, Ankarıı ,
1985.
Midhat Paşa ve Yıldız Mahkemesi, Ankara, 1967.
Vatin, Nicolas, "Aux Origines du Pelerinage A Eyüp des Sultaı ıı-ı
Ottomans", Turcica, 27 (1995).
Voltaire, François-Marie, Essaie sur les moeurs. Et l'espri 1
des nations, Paris, 1858.
Weber, Eugene, Peasants into Frenchmen. The Modemizat'io11
of Rural France 1870-1914, Stanford, 1976.
Wilentz, Sean (der.), Rites of Power, Symbolism, Ritual and
Politics Since the Middle Ages, Philadelphia, 1985.
Williams, Charles, The Armenian Campaign, A Diary of thl'
Campaign of 1877 in Armenia and Koordistan, Londra
1878, s. ix, x .
Wılson, Keith M. (der.), British Foreign Secretaries and Fore
ign Policy, Londra, 1987.
Woodhead, Christine, "The Present Terror of the World. Con
temporary Views of the Ottoman Empire c. 1600", History,
72 (1987), s. 20-37.
Wortman, Richard, Scenarios of Power: Myth and Ceremony
in Russian Monarchy, I, Princeton 1995.
"Moscow and Petersburg: The Problem of Political Center
in Tsarist Russia 1881-1914", Rites of Power, der. Sean Wi
lentz, Philadelpia, 1985, s. 244-71.
Yasamee, F. A. K., Ottoman Diplomacy, Abdülhamid II the
Great Powers 1878-1888, İstanbul, 1996.
"Abdülhamid II and the Ottoman Defence Problem", Diplo
macy and Statecraft, 4 (1993).
"The Ottoman Empire and the European Great Powers",
School of Oriental and African Studies, doktora tezi, (1984),
s. 56-60.
Zia, Nesim, Kıbrıs 'ın İngiltere'ye Geçişi ve Ada'da Kurulan
İngiliz İdaresi, Ankara, 1975.
Zwemer, Samuel M., The Law oj Apostasy in Islam, Answe
'ring the Question why there are so jew Moslem Converts,
and Giving Examples oj their Moral Courage and Marty
rdom, Londra-Eclinburgh-New York, 1924.
I ) i zin
F H
Fahreddin Paşa 54, 57, 208 Habermas, Jürgen 22, 26, 198,
Fas 7 1 , 72, 181, 212 199, 241
Fatma Aliye 164, 237 Habsburglar 60
Fatma Sultan camü 77 Hakkan 50, 84
Hakkı Bey 175- 1 77, J HO , 2 : 1 ! 1 , l hı ı l lald ı ı ı ı : ı:ı, �00
240 l naJcık, I laiii I ! 1 I , I !H, 20H, �01 1,
Halep 78, 97, 100, 101, 1 15, 138, 242, 243
221, 233 İngiltere ı29, 157, l fi!l, l li2 , ı ı ;; ı,
Hamburg 170 171, ı9o
Hamidiye Alayları 49, 83, 84, İran 66, 85, 114, 139, ı43
88, 95, 1 15, 216 İ slamoğlu İ nan, Huri 6ı, WG,
Hamlin, Cyrus ı 45 209, 252
Hasan 1\ırhan Paşa ı 71 İsmail Hakkı Paşa İsmail 75
Hasluck, William 96, 2ı9, 25ı İ smail Nuri Paşa, Musul valisi
Hayme Ana 45 1 14, 224
Hepworth, George H. ı 44 İspanya 29, 71, 72, 171
Hıdaiye 97 İ stanbul ı4, ı 7, 21, 24, 29, 38,
Hıristiyanlık, Hıristiyanlar 7, 9, 41, 42, 44, 46, 47, 49-5ı, 64,
ı3-ı6, 18, 2 ı , 24, 26, 46, 49, 65, 68, 71, 73, 78, 79, 80, 82,
53, 55, 58, 61, 62, 71, 73, 82, 83-86, 88-90, 94, 96, 98, 99,
85, 90-94, 96-105, ıo8, 1 10, 102- 104, 1 13-1 15, 1 18, 120-
1 1 9, 128-132, 135-137, ı4o, 122, 131-134, ı36-141, 144,
ı43, ı47-ı49, ı52, ı62, ı65, 149, 153, 154, 156, 161, 163,
ı67, ı68, ı 75, 181, 186, 187, 165, 168, 1 70, 172, ı 74, 175,
189, ı94, 197, 204, 209, 2ı9, 18� ı81, ı86, 189, 19� 196,
220, 225, 226, 228-230, 236 197-206, 209, 2 1 1 , 2 ı3-2 ı5,
Hicaz (vilayeti) 70 2 18, 219, 221, 222, 224, 226-
Hicaz demiryolu 57, 74, 1 8 ı , 231, 234-237, 241, 242, 244
2ı3 İstavri 91-94
Hilal-i Ahmer 160 İsveç 68
Hindistan 16, 2ı, 70, 72, 75, 76, İşkodra ı34, 230
123, 165, 188, 20� 209, 2 13, İtalya 34, 39, l l ı, 134, 158, 162,
237, 243 180, 206
Hobsbawn, Eric 199, 2 1 1 l ttihad ve Terakki Cemiyeti
Hourani, Albert 6 1 , ı92, 194, 124, 125, 201, 227, 228, 242
209 İzmir 120, 136, 210, 229, 232
Howard, Mr. 143, ı44 İzmit 47
Hoy 143, 233
Hurgronj e , Snouck 62, 209, J
210, 2ı2 Japonya, Japonlar 27, 29, 30,
Hüseyin Çağmani, kadı 64 32, 36, 128, 1 4 1 , 1 88, 201,
209, 236, 238
ı-i Jessup, Henry 129, 149
L'fllustration 166 Jön Türkler 36, 54, 68, 1 18, 12ı,
Irak 15, 53, 54, 62, 64, 8 1 , 87, 190-192, 194, 201, 2 1 1, 227,
1 14, ı21, 214, 216 228
K Korfu 93
Köprülü, Aluned 40
Kabe 46, 70
Köprülü, Mehmed 40
Kafkasya 77, ıs7
Kahire 35, ı59
Kudüs 20, ı ı5, ıs0, 204, 2ı7
Kamil Paşa 46, 76, 79, ı3 5 , Kuran 34, 43, 49, 50, 65-68, 71,
ı37, ı38, 204, 206, 2 ı 2-2ı4, 86, 96, 1 1 2 , ı 23, ı28, ı9o,
229-23ı, 235, 240 210, 2 1 1, 2 ı5, 243
Kantorowicz, E . H. ı85, ı90, Kuran, Aptullah 36
Karaca Paşa ı59 Kürtler ı5, 32, 53, 54, 77, sı, 82,
Katerina II, çariçe ı52 Layard, Sir Henry 59, ı3ı, ı65,
Mekke 34, 38, 42, 46, 50, 57, 68, Mustafa I, sultan 43
ıı==::ı-=·-�::=--=====u -ı
li K•A•P+D·A·K.·I il 1
'
lJ D·Ü·Ş•M·A·N li 1
ll tl·��:ftc:::"'" ll
llll t
... llll
tt:
ı .
..... ,.,,,., , .,., , 1
...
1 ·� "'\�·· X 1
Oj 1
,._
. '
'
. ...
'"!
,\lt 1 ı
•
. �-- - - - .·:it
ölil 1 ölil •.. ;. •\_
. .•··�..1ı
• ....:.�
Osmanlıların
Arasında
Birioı<i DhJ;ı $.....
......
'l!l.t'rMf J'Iolllla
)ohh Frtely
Al Ostlinde Fırtına:
Anadolı.ı Selçukluları
••