Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 142

( https://t.

me/tarihogretmeni )
Telegram kanalımızın linkidir
DAVETLİSİNİZ

Hazırlayan
YAŞAR AYDIN
HAMZA OLUÇ
Tarih Öğretmeni
( https://t.me/tarihogretmeni )
Telegram kanalımızın linkidir
DAVETLİSİNİZ
Hazırlayan
YAŞAR AYDIN - HAMZA OLUÇ
Tarih Öğretmeni

11. SINIF
SİYASİ TARİH DERSİ
EBA AKADEMİK DESTEK ÖZETLERİ
https://akademikdestek.eba.gov.tr/
11. SINIF
SİYASİ TARİHİ
DERSİ EBA AKADEMİK DESTEK ÖZETLERİ
İçindekiler:

1. DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA OSMANLI SİYASETİ

2. DEĞİŞİM ÇAĞINDA AVRUPA VE OSMANLI

3. ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE STRATEJİSİ

4. DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN DEVLET TOPLUM İLŞKİSİ

5. SERMAYE VE EMEK

6. 19. VE 20. YY. DEĞİŞEN GÜNDELİK HAYAT


https://akademikdestek.eba.gov.tr/ SİTESİNDEN ALDIĞIMIZ BU KONU ÖZETLERİNİN
TEK BİR PARÇA HALİNDE BULUNAMAMASI, HER AN İNTERNETE GİREBİLME İMKANININ
BULUNMAMASI VE KAĞIT ÜSTÜNDE ÇALIŞMAK İSTEYEN ÖĞRENCİLERİMİZİN DAHA HIZLI
ÇIKTI ALIP VAKTİNİ BOŞA HARCAMAMASI ADINA BİRLEŞTİRME İHTİYACI HİSSETTİK.

TEMENNİMİZ HAZIRLADIĞIMIZ BU ÇALIŞMANIN ÜLKEMİZ ÖĞRENCİLERİNE BU


ZORLU SÜREÇTE (KORONA VİRÜSÜ) BİR NEBZE BİLE OLSA KATKI SUNMASIDIR.

HEPİNİZE HAYIRLI, SAĞLIKLI VE BAŞARILI BİR ÖMÜR DİLİYORUM KOLAY GELSİN


DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ KARŞISINDA
OSMANLI SİYASETİ

https://akademikdestek.eba.gov.tr/
TARİH Değişen Dünya Dengeleri Karşısında Osmanlı Siyaseti (1595 - 1700)

Özet

1/1
TARİH II.XVII.
Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Konferansı’nın
Asya, AvrupaToplanmas
ve Osmanlı Devleti’nin Genel Durumu

Özet

1. XVII. Yüzyılda Avrupa’nın Genel Durumu


Avrupa’da XV ve XVI. yüzyıllarda;
 Coğrafi keşifler sonucunda değerli madenlerin Avrupa’ya taşınması ve ticaretin
gelişmesiyle halkın refah seviyesi artmıştır.
 Rönesans ve Reform ile birlikte düşünsel ve sanatsal alanlarda değişimler
yaşanmıştır.
 Barutun ateşli silahlarda kullanılmasıyla feodal yapılanma sona ermiş ve mutlak
krallıklar güçlenmiştir.
Bu gelişmeler XVII. yüzyıl Avrupası’nda ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel değişimlere
neden olmuş, gelişmelerin önündeki engelleri ortadan kaldırmıştır. Ayrıca coğrafi keşifleri
gerçekleştiren ülkeler arasında XVII. yüzyılda sömürgecilik rekabeti başlamış, özellikle
İngiltere, Fransa, İspanya, Portekiz gibi devletler Uzak Doğu ve Hindistan’da sömürge
rekabetine girmişlerdir.

Kutsal Roma Germen İmparatorluğu (Almanya)


Almanya olarak bilinen Kutsal Roma Germen İmparatorluğu, Habsburg Hanedanlığı
tarafından yönetiliyordu. Alman Prenslikleri ile kraliyet arasında 1618 - 1648 yılları
arasında yaşanan Otuz Yıl Savaşları sonunda Habsburg Hanedanlığı’nın egemenliği
sona ermiştir. Alman prensliklerinden biri olan Prusya ise güçlenmiş, 1871 yılında
bugünkü Almanya’yı kurmuştur.

Uyarı: Almanya’nın XVII. yüzyılda en büyük rakibi Osmanlı Devleti olmuştur.

Fransa
İngiltere ile yaptığı Yüzyıl Savaşlarını kazanan Fransa, ülkesindeki derebeylerin gücünü
kırarak merkezî krallık yönetimini güçlendirmiştir. Coğrafi keşiflere katılan devletlerden
biri olan Fransa sömürgecilik rekabeti içinde de yer almıştır. XVII. yüzyılda Osmanlı
Devleti ile kapitülasyon antlaşmasından dolayı iyi ilişkiler hâlinde olmuşlardır.

İngiltere
Fransa ile yaptığı Yüzyıl Savaşlarını kaybeden İngiltere’de, daha sonra Çifte Gül adlı iç
savaş çıkmıştır. Bu savaşta başarı elde eden İngiltere kraliyet yönetimi, gücünü
arttırmıştır.

İspanya ve Portekiz
Coğrafi keşiflerin öncü devletlerinden olan İspanya ve Portekiz, XVII. yüzyıldan itibaren
diğer Avrupa devletlerinin keşiflere katılması soncunda sömürgelerini kaybetmişlerdir.

1/4
TARİH II.XVII.
Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Konferansı’nın
Asya, AvrupaToplanmas
ve Osmanlı Devleti’nin Genel Durumu

Özet

Rusya
Knezlikler (prenslikeler) tarafından yönetilen Rusya, Altın Orda Devleti’nin yıkılması ile
güçlenmeye başlamıştır. Özellikle XVII. yüzyıldan itibaren Çar I. Petro’nun tahta
çıkmasıyla büyük bir değişim yaşanmıştır. Öncelikle ülkedeki siyasi birliği güçlendiren
Çar I. Petro, Avrupa’daki teknolojik ve bilimsel gelişmeleri kendi ülkesine getirerek
Rusya’yı Avrupa’ya açmıştır. Ayrıca Avrupalı devletlerin yaptığı sömürgecilik
faaliyetlerine ayak uydurmak isteyen Rusya, bu dönemden itibaren Akdeniz’e inme
politikası uygulamaya başlamıştır. Böylece XVII. yüzyılın sonlarına doğru Rusya,
Avrupa’nın güçlenen devletleri arasında olmuştur.

2. XVII. Yüzyılda Asya’nın Genel Durumu


Asya kıtasında da toprakları bulunan Rusya, XVII. yüzyılda güçlenmiştir. Altın Orda
Devleti’nin yıkılması ile Orta Asya’da Özbeklerin gücü de artmıştır. Bu dönemde
Özbeklerin topraklarında Özbek, Hive, Hokand ve Buhara hanlıkları kurulmuştur. Ayrıca
bu dönemde Orta Asya’da Kırgızlar ve Kaşgar Hanlığı da kurulmuştur.

Babür İmparatorluğu; Hindistan, Pakistan, Afganistan ve Bagladeş topraklarında 1526 -


1858 yılları arasında hüküm sürmüş bir Türk devletidir. XVII. yüzyılda gücünün
zirvesinde olmuştur. İmparator Şah Cihan döneminde, Hindistan’da Tac Mahal yapısı
inşa edilmiştir. Şah Cihan’ın eşi Mümtaz Mahal’ın anısına yapılan bu eserde İran,
Osmanlı, Türk ve Hint mimarisinin birleşimi olan bir tarz kullanılmıştır.

2/4
TARİH II.XVII.
Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Konferansı’nın
Asya, AvrupaToplanmas
ve Osmanlı Devleti’nin Genel Durumu

Özet

Tac Mahal aynı zamanda UNESCO’nun başlattığı bir organizasyon sonucunda 7


Temmuz 2007 tarihinde yedi dünya harikasından biri olarak belirlenmiştir.
Ayrıca Babür İmparatorluğu döneminde, Babürnâme adlı eser hazırlanmıştır.
Otobiyografi niteliğindeki eser pek çok dilde, defalarca bastırılmıştır.
Babür İmparatorluğu’nun topraklarına, sömürge arayışında olan İngiltere göz dikmiştir.
1858 yılında Hindistan’ın İngiliz sömürgesine girmesiyle Babür İmparatorluğu da
yıkılmıştır.

3. XVII. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Genel Durumu


Osmanlı Devleti, XVII. yüzyılda en geniş sınırlarına ulaşmış, toprak kaybının olmadığı
ancak genişleme sürecinin de sona erdiği bir dönem yaşamıştır. “Duraklama” adı verilen
bu dönemde Osmanlı Devleti İran (Safevi), Lehistan, Venedik ve Avusturya ile sınırlarını
korumak için mücadele etmiştir. Aynı zamanda ülkesinde çıkan çeşitli iç isyanlarla da
uğraşmak zorunda kalmıştır. Osmanlı Devleti bu dönemde, Avrupa’da yaşanan bilimsel
ve teknolojik gelişmeleri takip etmemiştir.

3/4
TARİH II.XVII.
Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Konferansı’nın
Asya, AvrupaToplanmas
ve Osmanlı Devleti’nin Genel Durumu

Özet

Kuruluş ve yükselme dönemlerine göre daha kısa olan duraklama döneminde (1579-
1683) Osmanlı tahtına 11 tane padişah çıkmış, çok sayıda sadrazam görev yapmıştır.

Duraklama döneminde yaşanan bu sık padişah ve sadrazam değişikliği; devlet


yönetiminde istikrar sağlanamadığının, merkezî otoritede bozulmaların başladığının
kanıtıdır.

4/4
TARİH II.Osmanlı
Dönem Lozan Barış Konferansı’nın
Devleti’nin ToplanmasDuraklamasının
XVII. Yüzyılda İç Sebepleri

Özet

1. İmparatorluğun Çok Uluslu Yapıda Olması ve Merkezî


Otoritenin Bozulması
İmparatorluğun Çok Uluslu Yapıda Olması
Osmanlı Devleti'nin üç kıtaya hâkim olduğu topraklarda, çok fazla farklı din ve ırktan
insan bulunmaktadır. XVII. yüzyılda devletin bu çok uluslu yapısı, duraklama dönemine
girmesinde etkili olmuştur. Çünkü yükselme döneminde merkezden uzak bölgelerde,
otoriteyi korumak için uygulanan politikalar XVII. yüzyılda uygulanamamıştır. Bu durum
da devletin bu bölgelerde sorunlar yaşamasına sebep olmuştur.

Merkezî Otoritenin Bozulması


 Osmanlı Devleti mutlak monarşi ile yönetildiği için yönetimde bütün güç
padişahın elindeydi. Padişah adayı olan şehzadelerin hem yönetim tecrübesi
kazanmasını sağlamak hem de isyan etmelerini önlemek için Fatih Sultan
Mehmet, I. Murat tarafından çıkarılan “Sancak Sistemi” uygulamasını
yasallaştırmıştır. Ancak zaman içinde sancaklarda eğitim alan şehzadelerin,
babaları için bir tehdit unsuru ya da bir rakip olarak görülmesi üzerine I. Ahmet
“Kafes Sistemi” usulünü getirmiştir. Bu sistemde şehzadeler sarayda eğitim
aldıkları için yönetim tecrübesi kazanamamışlardır.
 Küçük yaştaki şehzadelerin tahta çıkması ile saray kadınları ve devlet adamları
yönetime karışmıştır. Bu durum da merkezî otoriteyi bozmuştur. Örneğin bu
dönemde IV. Mehmet 7 yaşında ve Genç Osman 12 yaşında padişah olmuştur.
 Devlet görevlerinin, rüşvet ve iltimasla dağıtılması merkezî otoriteyi bozmuştur.
Çünkü devlet kademesine yetersiz ve tecrübesiz kişilerin getirilmesi sonucunda
işler aksadığı gibi halk arasında huzursuzluklar da çıkmıştır.
 Veraset sisteminde değişiklik yapılması da merkezî otoriteyi bozmuştur. Osmanlı
Devleti’nde kullanılan veraset sistemi, yönetimin tek bir ailede olması ve
hükümdarlığın babadan oğula geçmesi şeklindedir. Bu sistem taht kavgalarına
sebep olduğu için, Fatih Sultan Mehmet devletin başına en güçlü şehzadenin
geçmesi amacıyla kardeş katlini yasallaştırmıştır. Bu durumda tahta çıkan kişi
kardeşlerini öldürüp, devletin tek hâkimi olarak ülkeyi yönetecektir. Ancak XVII.
yüzyıla gelindiğinde I. Ahmet tarafından kardeş katli uygulaması sonlandırılmış,
tahta en büyük ve en akıllı şehzadenin çıkmasına karar verilmiştir (Ekber ve
erşed yasası). Bu değişiklik devletin başına geçen kişilerin güçsüz, yeteneksiz
padişahlar olmasına yani Osmanlı merkezî otoritesinin zayıflamasına sebep
olmuştur.

1/4
TARİH II.Osmanlı
Dönem Lozan Barış Konferansı’nın
Devleti’nin ToplanmasDuraklamasının
XVII. Yüzyılda İç Sebepleri

Özet

2. Eyalet Yönetimi, Ordu ve Donanmanın Bozulması


Eyalet Yönetiminin Bozulması
Eyaletlere atanan vali, kadı ve diğer görevlilerin, görevlerine rüşvet ve iltimasla gelmesi
sonucunda bu kişiler görevlerini gerektiği şekilde yapamamışlardır. Bu durum halk
arasında huzursuzlukların yaşanmasına, halkın devlete olan güveninin azalmasına ve iç
isyanların çıkmasına neden olmuştur.

Ordu ve Donanmanın Bozulması


 Devşirme sisteminin bozulması Osmanlı askerî teşkilatının bozulmasına neden
olmuştur. XVII. yüzyılda Yeniçeri Ocağı’na devşirme sisteminin usülüne aykırı
olarak asker alınmaya başlaması ile ocak disiplinini kaybetmiştir. Yeniçeriler
devlete karşı gelmiş, sürekli isyanlar çıkararak güçlerini devlete kabul ettirmeye
çalışmışlardır.
Uyarı: Yeniçeri Ocağı kurulma mantığını aşağıdaki şekilde değiştirmiştir.

 Tımarların adaletsiz ve askerlikle ilgisi olmayan kişilere dağıtılması, Osmanlı


askerî teşkilatının bozulmasına neden olmuştur. Çünkü tımar sisteminde
bozulmanın yaşanması sonucunda tımarlı sipahi sayısı azalmıştır.
 Avrupa’daki teknik ve bilimsel gelişmelere ayak uydurulmaması askerî teşkilatın
bozulmasına neden olmuştur.
 Donanmanın başına askerlikle ilgisi olmayan kişilerin getirilmesi, askerî teşkilatın
bozulmasına neden olmuştur.
 Padişahların, ordunun başında sefere çıkmaması, askerî teşkilatın bozulmasına
neden olmuştur. Çünkü padişah sefere katıldığında askerleri bizzat kendisi
gözlemleyeceği için orduyu kontrol etmesi kolaylaşacaktır. Ancak bu dönemde
padişahlar sefere çıkmayınca asker de başıboş hareket etmiştir. Ayrıca padişahın
sefere katılması psikolojik anlamda askeri motive eden bir durumdur.

3. Eğitim Sistemi ve Ekonominin Bozulması


Eğitim Sisteminin Bozulması

 Avrupa’da bilimsel ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak şekillenen bir eğitim


sistemi varken, Osmanlı eğitim sisteminin temeli olan medreseler çağın gerisinde
kalmıştır. Bu durum ise Osmanlı eğitim sisteminin bozulmasına neden olmuştur.
 Osmanlı medreselerinde dinî eğitime ağırlık verilirken, pozitif bilimlerin
müfredattan çıkarılması eğitim sisteminin bozulmasına neden olmuştur.

2/4
TARİH II.Osmanlı
Dönem Lozan Barış Konferansı’nın
Devleti’nin ToplanmasDuraklamasının
XVII. Yüzyılda İç Sebepleri

Özet

 Beşik ulemalığı sisteminin gelmesi Osmanlı eğitim sisteminin bozulmasına


neden olmuştur. Çünkü bu sistem ile ulemaların çocukları da eğitim ve din
işlerinde uzman kişiler olarak görülmüştür. Böylece işinin ehli olmayan pek çok
müderris ortaya çıkmıştır. Bu uygulamanın sebebi ise ulema çocuklarının işsiz ve
maaşsız kalmasını önlemektir.

Ekonominin Bozulması
 Ordunun bozulmasıyla ekonominin bozulması doğru orantılıdır. Çünkü ordunun
bozulmasıyla savaşlar başarısızlıkla sonuçlanacağı için devlet ganimet
kazanamamış, yeni yerler fethedememiş ve yeni vergiler toplayamamıştır. Bu
durum da Osmanlı ekonomisini olumsuz etkilemiştir.
 Coğrafi keşifler sonucunda ticaret yollarının yön değiştirmesi ile Osmanlı limanları
önemini kaybetmiş, dolayısıyla gümrük gelirleri de azalmıştır. Böylece Osmanlı
Devleti önemli bir gelir kaynağını kaybetmiştir.
 Lüks içinde bir yaşamın hâkim olduğu sarayda masrafların artması da Osmanlı
ekonomisine zarar vermiştir.
 Yeniçeri Ocağı’na mensup olan askerlerin sayısında artış yaşanması, ulufe
(yeniçeri maaşı) ve culüs bahşişinin (padişahın tahta çıktığında dağıttığı para) de
artmasına neden olmuştur.
 Avrupa devletlerine verilen kapitülasyonların sayısının ve içeriğinin artması da
Osmanlı ekonomisini olumsuz etkilemiştir.
 Coğrafi keşifler ile birlikte Avrupa’ya bol miktarda değerli maden (altın ve gümüş)
taşınmıştır. Bu durum Avrupa ile ticaret yapan Osmanlı Devleti’nin akçesinin
değer kaybetmesine neden olmuştur.
Uyarı: Devlet ekonomik anlamdaki bozulmayı giderebilmek için piyasaya fazla
miktarda değeri azaltılmış para sürmüştür. Osmanlı parasının değerinin
düşürülmesine tağşiş (devalüasyon) denir.
 Vergilerin düzenli olarak toplanamaması, bütçe açığına sebep olmuş, devlet bu
yüzden halktan topladığı vergileri arttırmıştır.
 Vergilerin arttırılması ve tarımın azalması (tımar sisteminin bozulması)
sonucunda şehirlere göçler başlamış, bu da şehirlerde işsizliğe sebep olmuştur.
 Tımar sisteminin bozulması sonucunda vergiler düzenli olarak toplanamamış ve
üretimde düşüş yaşanmıştır.

3/4
TARİH II.Osmanlı
Dönem Lozan Barış Konferansı’nın
Devleti’nin ToplanmasDuraklamasının
XVII. Yüzyılda İç Sebepleri

Özet

Malikane Sistemi
Tımar sisteminin bozulması ile birlikte iltizam sistemi önem kazanmıştır. Devletin
artan nakit para ihiyacını karşılamak için iltizam sistemi ile kiralanan mukataa
toprakları, kiracıya (mültezim) ömür boyu kiraya verilmiştir. Bu sisteme malikâne
sistemi denir.
Malikâne sisteminde mültezimler devlete iki ayrı ödeme yapmıştır. İlk ödeme bir
kereye mahsus olan ve oldukça yüksek miktarlara varabilen muaccele, ikinci
ödeme ise daha az bir tutar olan, mal adlı ödemedir. Muaccele miktarları
iltizamdaki gibi açık artırma ile belirlenmiş, mal miktarı ise devlet tarafından
belirlenmiştir.
Uyarı: Uygulanan bu sistemle devlet büyük gelir sağlamıştır. Ancak bu sistemde
ekonomik durumları iyi olan devlet adamları, yaptıkları yatırımlarla daha da
güçlenmiş ve bir süre sonra bu sistem ayan denilen bir sınıfın oluşmasına ve
büyük toprak sahiplerinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

4/4
TARİH II.Osmanlı
Dönem Lozan Barış Konferansı’nın
Devleti’nin ToplanmasDuraklamasının
XVII. Yüzyılda Dış Sebepleri

Özet

1. Osmanlı Devleti’nin XVII. Yüzyılda Duraklamasının Dış


Sebepleri
 Osmanlı Devleti, XVII. yüzyılda genişleyebileceği en geniş sınırlarına yani doğal
sınırlarına ulaşmıştır. Bu yüzyıldan sonra ordunun bozulması sonucunda
Osmanlı Devleti, sınırlarında yer alan Avusturya, Lehistan, İran gibi güçlü
devletleri geçememiştir. Ayrıca sınırlarındaki yeryüzü şekilleri de (Atlas
Okyanusu, Hazar Denizi, çöller ve dağlar gibi) ilerlemesine engel olmuştur.
 Osmanlılar Avrupa’daki bilimsel, kültürel ve ekonomik gelişmeleri takip
etmemiştir. Özellikle din adamları bu gelişmelere ayak uydurulmasını
engellemiştir.
 Coğrafi keşiflerle Avrupa ülkeleri dünyayı dolaşmış, doğuya giden yeni ticaret
yolları bulmuş ve yeni yerler keşfetmişlerdir. Bu anlamda Osmanlı Devleti’nin
elinde bulunan ticaret yolları (İpek ve Baharat ticaret yolları) önemini yitirmiş,
tüccarlar tarafından kullanılmamaya başlamıştır. Bu durum Osmanlı gümrük
gelirlerinin azalmasına yol açmıştır. Ayrıca coğrafi keşifler sonucunda, keşfedilen
yerlerde bulunan bol miktardaki altın ve gümüş gibi değerli madenlerin Avrupa’ya
taşınmasıyla Avrupa’da sermaye birikimi ortaya çıkmıştır. Bu durum Avrupa ile
ticaret yapan Osmanlı Devleti’ni olumsuz etkilemiştir. Osmanlı akçesinin değeri
düşmüş, pazarlarda satılan malların fiyatının artmasına sebep olmuştur.
 Avrupalı devletler Osmanlı’ya karşı birleşerek güç oluşturmuştur.

Uyarı: Bu birleşmeyi, özellikle Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında gördüğümüz


Haçlı ittifaklarına benzetebiliriz.

 Avrupa'da ortaya çıkan yeni bir ekonomik sistem olan merkantilizme, Osmanlı
Devleti ayak uyduramamıştır. Merkantilizm, ekonomik anlamda bir devletin ne
kadar değerli madene ve paraya sahip olursa o kadar zengin olduğu görüşünü
savunan ekonomik bir sistemdir. İç ve dış ticaretin oldukça önemli olduğu bu
sistem doğrultusunda, Avrupalı devletler hammadde ve pazar gelirlerini
arttırabilmek için sömürge arayışına çıkmışlar hatta bu konuda aralarında
yarışmışlardır. Bu sistem, Osmanlı Devleti’ne uygun bir ekonomi anlayışı
içermemektedir. Çünkü Osmanlı ekonomi anlayışının önceliği, iç piyasada yeterli
miktarda mal bulunmasını sağlamak ve halkın ihtiyaçlarını karşılamak yani
iaşecilik ilkesini uygulamaktır. Osmanlı, gelenekçilik ilkesi ile ülkedeki mevcut
sosyo - iktisadi düzeni devam ettirmeyi ve fiskalizm ilkesi ile hazinenin
gelirlerlerini mümkün olduğunca yüksek tutmayı amaçlamıştır. İşte bu
nedenlerden ötürü piyasada yeterli ve kaliteli mal bulunmasını, halkın kıtlık
çekmemesini önemseyen Osmanlı Devleti bu anlamda ancak elde fazla mal
kalırsa ihracat yoluna gitmiştir.

1/2
TARİH II.Osmanlı
Dönem Lozan Barış Konferansı’nın
Devleti’nin ToplanmasDuraklamasının
XVII. Yüzyılda Dış Sebepleri

Özet

 Orta Çağ zaman diliminde Avrupa’da hâkim olan feodal sistemde güç kralın
elinde değil, feodal toprak beylerinin elinde olduğu için bu sistemin uygulandığı
bölgelerde siyasi birlik veya merkezî otorite yoktu. Feodalite, zaman içerisinde
Haçlı seferleri, Otuz Yıl Savaşları, barutun ateşli silahlarda kullanılması gibi
sebeplerle zayıflamış ve bu zayıflama sonucu güç krallara geçmiştir. Osmanlı
Devleti’nin kuruluş ve yükselme dönemlerinde Avrupa’da feodal yönetimler
mevcutken, XVII. yüzyıldan itibaren merkezî krallıkların güçlenmesi devletin
özellikle batı sınırlarını genişletmesinde ve korumasında zorluklar yaratmıştır.

2/2
TARİH II.XVII.
Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Konferansı’nın
Osmanlı Toplanmas
Devleti'ndeki Dış Gelişmeler I

Özet

1. Osmanlı İran İlişkileri


İran Safevi Devleti 1502 yılında Şah İsmail tarafından kurulmuştur. Osmanlı Devleti ile
İran Safevi Devleti arasındaki ilişkiler II. Bayezit döneminde başlamıştır. Yavuz Sultan
Selim döneminde izlenen doğu siyaseti gereği Safevi Devleti ile başlayan savaşlar
Kanuni Sultan Süleyman döneminde de devam etmiştir. 1555 yılında iki devlet arasında
ilk resmî antlaşma olan Amasya Antlaşması imzalanmıştır.
1577 yılında İran’ın Amasya Antlaşması’na uymayarak çizilen sınırları ihlal etmesi
üzerine iki ülke arasındaki ilişkiler bozulmuştur. Savaşlar 1590 yılında imzalanan Ferhat
Paşa Antlaşması ile sonlanmıştır. Bu antlaşma ile Tebriz, Karadağ, Gürcistan, Dağıstan
Osmanlı Devleti’ne bırakılmıştır.

Uyarı: Ferhat Paşa Antlaşması ile Osmanlı Devleti doğu yönünde en geniş
sınırlarına ulaşmıştır.

III. Murat döneminde, Osmanlı Devleti’nin içte Celali isyanları ile uğraşmasını, dışarıda
da Avusturya ile savaş yapmasını fırsat bilen İran, Ferhat Paşa Antlaşması’nın
kararlarını ihlal etmiştir. Bu durum üzerine taraflar arasında 1603 - 1611 yılları arasında
tekrar savaşlar başlamıştır. 1612 yılında Nasuh Paşa Antlaşması imzalanmış, Osmanlı
Devleti Ferhat Paşa Antlaşması ile aldığı yerleri geri vermiştir. İran bu antlaşmanın da
şartlarını bozunca 1614 - 1618 yılları arasında tekrar savaşlar başlamıştır. Osmanlı
Devleti’nin üstünlüğü ile sonuçlanan savaş dönemi 1618 yılında imzalanan Serav
Antlaşması ile son bulmuştur.
IV. Murat’ın 1635 yılında ordunun başında İran’ın Revan kentine yönelik yaptığı seferde
Osmanlı Devleti başarılı olmuş ve Revan Osmanlı’ya bağlanmıştır. IV. Murat, daha sonra
1639 yılında Bağdat üzerine sefere çıkmıştır. Bu seferde de Osmanlı Devleti başarılı
olunca IV. Murat’a “Bağdat Fatihi” unvanı verilmiştir. İran’ın istediği üzerine 1639
Kasrışirin Antlaşması yapılmıştır.
Bu antlaşmaya göre;
 Bağdat Osmanlı’ya, Revan ve Azerbaycan İran’a bırakıldı.
 Zağros Dağları sınır olarak kabul edildi.

1/3
TARİH II.XVII.
Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Konferansı’nın
Osmanlı Toplanmas
Devleti'ndeki Dış Gelişmeler I

Özet

Uyarı: Kasrışirin Antlaşması ile çizilen bu sınır uzun süreli barış dönemini
başlatmış, bugünkü Türkiye - İran sınırı büyük ölçüde çizilmiştir. I. Dünya
Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti Bağdat’ı kaybettiği için Kasrışirin Antlaşması
değişikliğe uğramıştır.

2. Osmanlı Lehistan İlişkileri


Osman Devleti ile Lehistan arasındaki ilişkiler dostane bir şekilde devam ederken, XVII.
yüzyılda bu ilişkiler Lehistan’ın Erdel ve Boğdan’ın iç işlerine karışmasıyla bozulmuştur.
Bu gelişme üzerine II. Osman ordunun başında Lehistan üzerine Hotin Seferi’ne
çıkmıştır. Seferde yeniçerilerin disiplinsiz davranışları yüzünden, Osmanlı Devleti
antlaşma yapmak zorunda kalmıştır. 1621 yılında imzalanan Hotin Antlaşması ile Hotin
Osmanlı egemenliğindeki Boğdan’a bırakılmış ve Lehistan’a Kazaklar üzerine akınlar
yapmaları konusunda yasak getirilmiştir.

Uyarı: II. Osman Hotin seferi sırasında, yeniçerilerin disiplinsiz davranışları


üzerine İstanbul’a döndüğünde Yeniçeri Ocağı’nı kaldırmak istemiştir. Ancak
bunu başaramadığı gibi yeniçeriler tarafından da öldürülmüştür.

Lehistan’ın Ukrayna Kazakları’na saldırması sonucu padişah IV. Mehmet Lehistan


üzerine sefere çıkmış, bazı kalelerini kaybeden Leh kralı Osmanlı Devleti'nden barış
istemiştir. Bu durum üzerine 1672’de iki devlet arasında Bucaş Antlaşması
imzalanmıştır.

2/3
TARİH II.XVII.
Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Konferansı’nın
Osmanlı Toplanmas
Devleti'ndeki Dış Gelişmeler I

Özet

Bu antlaşmaya göre:
 Podolya, Osmanlı Devleti’ne bırakıldı.
 Ukrayna, Osmanlı Devleti’nin egemenliğindeki Kazaklara bırakıldı.
 Lehistan yılda 200 bin altın vergi verecekti.

Uyarı: Bucaş Antlaşması ile Osmanlı Devleti batı yönünde en geniş sınırlarına
ulaşmıştır.

3. Osmanlı Venedik İlişkileri


Venedik, Osman Devleti’nin Kanuni Sultan Süleyman döneminde Akdeniz’de ele
geçirdiği üstünlüğü kabullenememiştir. XVII. Venedik Akdeniz’deki Osmanlı ticaret
gemilerine zarar vermiş, hacı taşıyan gemilere saldırmıştır. Bu gelişmeler üzerine
Osmanlı Devleti, Akdeniz’de tam anlamıyla üstünlük sağlamak amacıyla Venedik’in
elinde bulunan ve Akdeniz’in en büyük adalarından biri olan Girit Adası’nı fethetmeye
karar vermiştir. 1645 - 1669 arası 24 yıl süren kuşatma sonucunda Girit Adası
fethedilmiştir. Kuşatma sürecinin uzamasında Osmanlı donanmasının eski gücünü
kaybetmiş olması, Venedik’in Çanakkale Boğazı’nı abluka altına alması, Fransa ve
İspanya’nın Venedik’e yardım etmesi etkili olmuştur.

Uyarı: Kuşatmanın çok uzun sürmesi Osmanlı ekonomisini kötü etkilemiş, aynı
zamanda donanmanın güç kaybettiği anlaşılmış bu nedenle de donanmada
yenilikler yapılması yoluna gidilmiştir.

3/3
TARİH II.XVII.
Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Konferansı’nın
Osmanlı Toplanmas
Devleti'ndeki Dış Gelişmeler II

Özet

1. Osmanlı - Avusturya İlişkileri


Osmanlı Devleti ile Avusturya arasındaki ilişkiler yoğun bir şekilde Kanuni Sultan
Süleyman döneminde başlamıştır. 1533 yılında iki devlet arasında imzalanan İstanbul
Antlaşması’na göre Avusturya kralı ile Osmanlı sadrazamı protokolde eşit sayılmıştır.
Böylece Avusturya siyasi anlamda Osmanlı Devleti’nin üstünlüğünü kabul etmiştir.
1577 yılında Avusturya’nın sınır ihlali yapması ve ödemesi gereken vergilerle ilgili sorun
çıkarması üzerine iki devlet arasındaki ilişkiler bozulmuştur. Bu gelişme üzerine padişah
III. Mehmet’in komutasındaki Osmanlı ordusu Avusturya’ya savaş açmış, iki devlet
arasında 1596 yılında Haçova Meydan Savaşı yapılmıştır. Bu savaşta Osmanlı ordusu
başarılı olmuştur. Kanije ve Estergon Kaleleri alınmıştır.

Avusturya’nın Macaristan’a hâkim olmak için saldırgan politikalar izlemesi üzerine tekrar
savaş dönemi başlamıştır. Bu dönem 1606 yılında imzalanan Zitvatorok Antlaşması ile
sonlanmıştır.
Antlaşmaya göre;
 Eğri, Kanije ve Estergon Kaleleri Osmanlı Devleti’ne bırakılacaktı.
 Avusturya, Osmanlı Devleti’ne savaş tazminatı ödeyecekti.
 Avusturya arşidükü bundan böyle Osmanlı padişahına eşit sayılacak ve
kendisine cesar (imparator) denilecekti.

Uyarı: Zitvatorok Antlaşması ile Osmanlı Devleti, Avusturya üzerindeki siyasi


üstünlüğünü kaybetmiştir.

1/4
TARİH II.XVII.
Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Konferansı’nın
Osmanlı Toplanmas
Devleti'ndeki Dış Gelişmeler II

Özet

Uyarı: Osmanlı Devleti’nin, Avusturya ile yaptığı savaşlarda üstün gelmesine


rağmen diplomatik anlamda başarısız olmasında içte Celali ayaklanmaları ve
dışta İran ile yapılan savaşlarla uğraşması etkili olmuştur.

Zitvatorok Antlaşması sonucunda Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında sağlanan barış
dönemi, Avusturya’nın Erdel’in iç işlerine karışmasıyla bozulmuştur. Bu gelişme üzerine
Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Uyvar Kalesi’ni ele
geçirince Avusturya barış istemiştir.
1664 yılında imzalanan Vasvar Antlaşması ile;
 Uyvar ve Neograd Kaleleri Osmanlı’ya bırakıldı.
 Avusturya, Osmanlı Devleti’ne savaş tazminatı verecekti.
 Erdel, Osmanlı Devleti’ne bırakılacaktı.

Uyarı: Vasvar Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin Avusturya üzerinde siyasi


üstünlük kurduğu son antlaşmadır.

2. II. Viyana Kuşatması ve Kutsal İttifak


II. Viyana Kuşatması (1683)
Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında Vasvar Antlaşması’nın imzalanmasına rağmen
Avusturya, Macaristan üzerindeki emellerinden vazgeçmemiştir. Avusturya, Macaristan’a
baskı yapınca Macar Kontu Tökeli İmre Osmanlı Devleti’nden yardım istemiştir. Osmanlı
yönetimi bu yardım isteğini kabul etmek istemese de Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa
Paşa bu yardım teklifini kabul etmek ve Viyana üzerine sefere çıkmak için dönemin
hükümdarı IV. Mehmet’i ikna etmiştir.
Osmanlı ordusu 1683 yılında Viyana ’yı kuşatmak için sefere çıkmıştır. Osmanlı
ordusuna Eflâk, Kırım, Erdel ve Boğdan Beyleri yardım gönderirken; Papa’nın
önderliğinde toplanan Almanya, Lehistan ve Fransa da Avusturya’ya yardım etmiştir. İki
aya yakın süren kuşatma sürecinde Kırım kuvvetlerinin bulundukları bölgede başarısız
olması, Viyana surlarını yıkacak olan topların çamura saplanması nedeniyle Osmanlı
ordusu geri çekilmek zorunda kalmıştır.

Kutsal İttifak
Osmanlı Devleti’nin II. Viyana Kuşatması’nda başarısız olması, Avrupalı devletlerin
Türkleri Avrupa’dan atma konusunda ümitlerini arttırmıştır. Papa’nın yönlendirmesi ile
Avusturya, Rusya, Venedik, Lehistan ve Malta birleşerek Kutsal İttifak’ı oluşturmuştur.

2/4
TARİH II.XVII.
Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Konferansı’nın
Osmanlı Toplanmas
Devleti'ndeki Dış Gelişmeler II

Özet

Kutsal İttifak Devletleri ile ayrı ayrı cephelerde 16 yıl savaşmak zorunda kalan Osmanlı
Devleti ağır yenilgiler almıştır.

3. Karlofça Antlaşması ve Osmanlı - Rusya İlişkileri


Karlofça Antlaşması (1699)
Osmanlı Devleti, Kutsal İttifak Devletleri ile yaptığı savaşları kaybedince barış istemiş ve
Karlofça Antlaşması imzalanmıştır.
Antlaşmaya göre;
 Mora Yarımadası, Dalmaçya kıyıları ve Ayamavra Adası Venedik’e verildi.
 Podolya ve Ukrayna Lehistan’a verildi.
 Temeşvar ili ve Banat Yaylası hariç bütün Macaristan ve Erdel, Avusturya’ya
verildi.
 Bu antlaşma yirmi beş yıl sürecekti.

3/4
TARİH II.XVII.
Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Konferansı’nın
Osmanlı Toplanmas
Devleti'ndeki Dış Gelişmeler II

Özet

Karlofça Antlaşması’nın önemi;


 Osmanlı Devleti batı yönünde ilk büyük toprak kaybını yaşamıştır.
 Türklerin, Avrupa’daki ilerleyişi durmuştur.
Uyarı: Karlofça Antlaşması’nın garantör devleti Avusturya olacaktır. Bu durum
Avusturya’nın Kutsal İttifak Devletleri içinde en güçlüsü olduğunun ispatıdır.

Osmanlı - Rusya İlişkileri


Rusya’nın, Osmanlı himayesindeki Özi Kazaklarına saldırması üzerine iki devlet
arasındaki ilişkiler gerginleşmiştir. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa bu gelişme üzerine
Rusya üzerine sefere çıkmış ve Çehrin Kalesi’ni almıştır. Rusya barış isteyince 1678
yılında Çehrin (Bahçesaray) Antlaşması imzalanmıştır.
Bu antlaşmaya göre;
 Kiev Rusya’da kalmaya devam edecekti.
 Özi (Dinyeper) Nehri iki devlet arasında sınır olacaktı.
Uyarı: Bu antlaşma, Osmanlı ile Rusya arasında yapılan ilk antlaşmadır.

Kutsal İttifak Devletleri arasında yer alan Rusya ile Osmanlı Devleti arasında Karlofça
Antlaşması’nın devam niteliği taşıyan, 1700 İstanbul Antlaşması imzalanmıştır.
Bu antlaşmaya göre;
 Azak Kalesi Rusya’ya verilecekti.
 Rusya İstanbul’da sürekli elçi bulundurabilecekti.
 Rus Ortodoksları kutsal yerleri ziyaret edebileceklerdi.

Uyarı: İstanbul Antlaşması ile Rusya Karadeniz’e inme ve Osmanlı Devleti’nin iç


işlerine karışma fırsatına sahip olmuştur.

4/4
TARİH II.Yeni Çağ'da
Dönem Avrupa'daki
Lozan Barış Gelişmeler
Konferansı’nın Toplanmas III

Özet

1. Reform Haraketleri
Reform kelime anlamıyla yeniden düzenleme ya da şekil verme anlamına gelmektedir.
Bu kavram 16. yüzyılda Avrupa'da, Katolik Kilisesi'ni düzenleme hareketleri olarak
kullanılmıştır.

Reformun Nedenleri
 Katolik Kilisesi'nin Orta Çağ boyunca endülüjans, aforoz ve enterdi güçlerini
elinde bulundurması.

Yorum: Bu dönemde kilise halk üzerinde baskı kurarak, halkı kontrol altında
tutmaya çalışmıştır. Bunu günahtan af kâğıdı satışı yaptığı endülüjans, kilise
kurallarına karşı çıkanları dinden çıkardığı aforoz ve kilise kurallarına karşı çıkan
bir kralı ülkesiyle birlikte dinden çıkardığı enterdi uygulamalarıyla
gerçekleştirmiştir.

 Katolik Kilisesi'nin Engizisyon Mahkemesi ile yargı yetkisini elinde bulundurması.

Yorum: Engizisyon Mahkemesi, Katolik Kilisesi’ne bağlı bir mahkeme sistemidir.


Bu mahkeme kilisenin kurallarına göre karar veren ve ağır cezalar içeren
hükümler vermesiyle anılmıştır.

Engizisyonun Giyotin Mahkeme kitapları


sembolü yakarken

1/5
TARİH II.Yeni Çağ'da
Dönem Avrupa'daki
Lozan Barış Gelişmeler
Konferansı’nın Toplanmas III

Özet

 Rönesans hareketleri sonucunda Avrupa’da özgür düşünce ortamının oluşması


ve dinî bilgilerin, kaynaklarına inilerek öğrenilmesi.

Yorum: İncil’in Avrupa dillerine çevrilmesiyle birlikte halkın kutsal kitapta


yazanları anlaması sağlanmış ve halk din konusunda aydınlanmaya başlamıştır.

 Katolik Kilisesi’nin aforoz, enterdi ve endülüjans uygulamalarını gelir kaynağı


olarak kullanması sonucunda zenginleşmesi ve güçlenmesi.
 Avrupa’da kâğıt ve matbaa kullanımının artması sonucu, Avrupalıların kültür
seviyesinin de yükselmesi.

2. Reformun Gelişimi ve Yayılması


Katolik Kilisesi’nde Reformun gerekliliği 16. yüzyıldan önceki dönemde yaşamış din
adamlarınca da dile getirilmiştir. Özellikle Alman hümanist Erasmus, dinde yaşanan
yozlaşma üzerinde durarak, Katolik Kilisesi’nin kendini düzenlemek zorunda olduğunu
ifade etmiştir.
Reform hareketleri 16. yüzyılda Almanya'da başlamıştır. Bu hareketlerin Almanya’da
başlamasında Katolik Kilisesi’nin baskısına karşı kilisede düzenleme yapılmasını isteyen
Alman Prensliklerinin bulunması etkili olmuştur.
Bu hareketin öncüsü Alman teolog Martin Luther’dir. Martin Luther, İncil'i Latince'den
Almanca'ya çevirmiştir. Daha sonra, Wittenberg Kilisesi’ne 95 maddelik bir billdiri
asmıştır. Bildirinin genelinde; ‟Tanrı ile insan arasına kimse giremez. Din adamları ve
papa, af yetkileri olmadığı halde, olmayan yetkiyi kullandıkları için suç işlemektedirler.”
denilmiştir.

Martin Luther’in çevirisini yaptığı İncil

Bu durum Katolik Kilisesi'ne olan güvenin tamamen sarsılmasına yol açmıştır. Çünkü
Almanya’da ülke topraklarının büyük çoğunluğu kiliseye aittir ve kilise endüljans satışları
nedeniyle oldukça zenginleşmiştir. Buna karşılık Alman halkı fakirilik ve sefalet içinde
yaşamaktadır.

2/5
TARİH II.Yeni Çağ'da
Dönem Avrupa'daki
Lozan Barış Gelişmeler
Konferansı’nın Toplanmas III

Özet

Almanya’da halk Luther’i desteklediklerini belirten bildirilerde bulununca papa Luther’i


aforoz etmiş ve tutuklanma emrini vermiştir. Ancak Alman Prensliklerinden biri olan
Saksonya Dükü Frederic, Luther’i koruma altına almıştır.

Uyarı: Martin Luther’in, Saksonya Dükü Frederic tarafından koruma altına


alınması siyasi bir destek bulduğunu gösterir.

Almanya’da halkın Luther’den etkilenerek çıkardığı ayaklanmaların her geçen gün


şiddetlenmesi üzerine Kutsal Roma Cermen Kralı Şarklen, bu düşüncelerin başka
yerlerde yayılmaması şartıyla Luthercilik düşüncesini kabul etmiştir. Ancak Alman halkı
bu kararı da protesto etmiş ve Protestanlık (Luthercilik) mezhebi ortaya çıkmıştır.
Böylece Kutsal Roma Cermen Kralı Şarklen ile Protestan Alman Prenslikler
arasında Augsburg Antlaşması yapılmıştır. 1555 yılında yapılan bu antlaşma ile
Almanya'da Protestanlık mezhebi resmen kabul edilmiş ve Alman Prensliklerine
istedikleri mezhebi seçme hakkı verilmiştir.

Uyarı: Augsburg Antlaşması ile Alman Prensliklerine istedikleri mezhebi seçme


hakkı verilmiş ancak halk, bağlı olduğu Prens hangi mezhebi seçerse onu kabul
etmek zoruda kalmıştır. Halka mezhebini seçme özgürlüğü verilmemiştir.

Reform hareketleri Almanya’dan sonra diğer Avrupa ülkelerine de yayılmıştır. Fransa’da


bu hareketin öncüsü Jean Calvin’dir.

Jean Calvin’in Katolik Kilisesi’ni sorgulayan düşünceleri, Fransız halkı tarafından


desteklenmiş ve ayaklanmalar başlamıştır. Bu gelişmeler sonucunda Kalvenizm adlı
mezhep ortaya çıkmıştır. Fransa Krallığı başlangıçta bu mezhebi kabul etmese de daha
sonra şiddetli savaşlar çıkınca kabul etmek zorunda kalmıştır. 1598 yılında ilan edilen
Nantes (Nant) Fermanı ile Kalvenizm mezhebi resmen kabul edilmiş ve Kalvenistlere
mezhep seçme özgürlüğü tanınmıştır.

3/5
TARİH II.Yeni Çağ'da
Dönem Avrupa'daki
Lozan Barış Gelişmeler
Konferansı’nın Toplanmas III

Özet

Reform hareketleri İngiltere'de Kral VIII. Henry tarafından başlatılmıştır. Ülke Katolik
Kilisesi'nden ayrılarak Anglikan Kilisesi'ni kurmuş ve Anglikanizm mezhebi ortaya
çıkmıştır.

Reform hareketlerinin yaşandığı İskoçya'da Presbiteryenizm adında yeni bir mezhep


ortaya çıkmıştır. Norveç, İsveç ve Danimarka’da da başlayan Reform hareketleri
sonucunda Protestanlık mezhebi kabul edilmiştir.

3. Reformun Sonuçları
 Avrupa’da mezhep birliği bozuldu ve mezhep savaşları başladı.
 Katolik Kilisesi’nden ayrılan ülkelerde kilisenin ve din adamlarının mallarına el
konuldu.
 Katolik Kilisesi’nin itibarının zayıflaması kilisenin kendi içinde düzenlemelere
gitmesine sebep oldu.
 Eğitim, kilisenin elinden alındı.

Yorum: Eğitimde laikleşme sağlanmıştır.

 Papalar siyasi güçlerini kaybetti.

Yorum: Katolik Kilisesi, krallar üzerindeki etkisini kaybetmiştir.

 Katolik ülkelerde Protestanlarla mücadele edebilmek için Engizisyon


Mahkemeleri kuruldu.

Reformun Osmanlı Devleti'ne Etkileri


Osmanlı Devleti'nin, sınırları içinde yaşayan Hristiyan halka hoşgörülü davranması ve
Ortodoks din adamlarına fazlaca yetki vermemesi topraklarında Reform hareketlerinin
görülmesini engellemiştir. Diğer taraftan Reform hareketleri sonucunda Avrupa'da
Hristiyan birliğinin bozulması, Osmanlı Devleti'nin batı yönünde yapacağı fetihleri olumlu
yönde etkilemiştir.

4/5
TARİH II.Yeni Çağ'da
Dönem Avrupa'daki
Lozan Barış Gelişmeler
Konferansı’nın Toplanmas III

Özet

Uyarı: Avrupa’da, Reform hareketleri yaşanırken, Kanuni Sultan Süleyman


Protestanları desteklemiştir. Bu şekilde bir politika izleyen Kanuni Sultan
Süleyman’ın amacı Avrupa Hristiyan birliğinin daha da parçalanmasını
sağlamaktır.

4. Otuz Yıl Savaşları (1618 - 1648)


Yeni Çağ'da Avrupa'nın en güçlü devleti olan Kutsal Roma Germen İmparatorluğu,
ülkesinde yaşanan Reform hareketleri sonucunda güç kaybetmiştir. Bu durum
üzerine Kutsal Roma Germen İmparatorluğu İspanya ve Avusturya ile birlikte
Avrupa'daki Prostestan devletlere savaş açmıştır. Savaşın sonucunda Kutsal Roma
Germen İmparatorluğu ağır bir yenilgi almıştır.

Savaşın Sonuçları

 1684 yılında imzalanan Westfalya Antlaşması ile Avrupa halkına mezhebini


seçme özgürlüğü verildi.

Yorum: Bu antlaşma Avrupa’da dinî aydınlanmanın başlangıcı kabul


edilmektedir.

 Kutsal Roma Germen İmparatorluğu savaşı kaybetti ve parçalandı.


 Hollanda ve İsviçre bağımsızlıklarını kazandı.
 Fransa güçlendi ve Kral XIV. Louis ülkede katı bir mutlakıyet kurdu.
 İngiltere savaşa katılmadığı için mevcut gücünü korudu.
 İspanya güç kaybı yaşadı.

5/5
TARİH Değişen Dünya Dengeleri Karşısında Osmanlı Siyaseti (1700 - 1774)

Özet

1/1
TARİH II.XVIII.
DönemYüzyılda
Lozan BarışOsmanlı
Konferansı’nın Toplanmas
Devleti'ndeki Dış Gelişmeler I

Özet

1. XVIII. Yüzyılda Avrupa Devletlerinin Genel Durumu


XVIII. yüzyılda Avrupa’da mutlakiyet yönetimi egemen olmuştur. Avrupalı devletler
politik, ulusal ve dinî çıkarları doğrultusunda diplomatik çalışmalar ve ittifaklar
oluşturmuşlardır. Ayrıca bu yüzyılda devletler arasındaki ekonomik rekabetler ve
krallıklar arasındaki akrabalık bağlarından dolayı veraset savaşları yaşanmıştır.
XVIII. yüzyılda Avrupa devletlerinin siyasi faaliyetlerinde temel aldıkları yaklaşım
makyavelizmdir. Makyavelizm, İtalyan düşünür ve politikacı Niccolo Machiavelli’nin
“Prens” adlı eserindeki düşünceleri doğrultusunda oluşan bir siyasi yaklaşımdır. Bu
yaklaşım devlet yönetimi ile ilgili olarak devletin çıkarları uğruna her türlü kararı
verebileceği ve faaliyette bulunabileceğini savunmuştur. Bu düşünce doğrultusunda
Avrupa devletleri kendi politik çıkarları uğruna çeşitli ittifaklar kurmuşlardır.

Uyarı: “Prens” adlı eserin özünde, amaca ulaşmak için her türlü yola baş
vurmanın uygun olduğu vurgulanmıştır.

Fransa
XVIII. yüzyılda Fransa’da katı bir mutlakiyet yönetimi egemendir. Kral XIV. Louis, “Devlet
demek, ben demektir.” sözüyle bu mutlakiyeti simgeleyen kişi olmuştur. Fransa bu
yüzyılda büyük bir imparatorluk kurmayı ve Akdeniz’e hâkim olmayı amaçlamıştır. Yedi
Yıl Savaşları’nda (1756 - 1763) pek çok sömürgesini İngiltere’ye kaptıran Fransa,
İngiltere’ye karşı yeniden sömürge arayışına girmiştir. Bu doğrultuda 1798 yılında
Osmanlı toprağı olan Mısır’a saldırmıştır. Bu saldırı sonucunda çıkarları gereği İngiltere
ve Rusya Osmanlı Devleti’ne yardım etmiş, Fransa Mısır’dan çıkarılmıştır.

Uyarı: Fransa’nın, Mısır’a saldırmasının temel amacı Akdeniz’e hâkim olarak


İngiltere’nin Uzak Doğu’ya giden sömürge yollarını ele geçirmektir.

Uyarı: Fransa’nın Mısır’a saldırması ile Kanuni Sultan Süleyman döneminden


beri süre gelen Osmanlı - Fransa dostluğu bozulmuştur.

1/5
TARİH II.XVIII.
DönemYüzyılda
Lozan BarışOsmanlı
Konferansı’nın Toplanmas
Devleti'ndeki Dış Gelişmeler I

Özet

İngiltere
XVIII. yüzyılda dünyanın en güçlü sömürgeci devleti İngiltere’dir. Sanayi Devrimi’ni
gerçekleştiren İngiltere ekonomik anlamda gücünü daha da arttırmıştır. Bu doğrultuda
ekonomisi için ihtiyaç duyduğu ham madde ve pazara ulaşabilmek için sömürgecilik
faaliyetlerine de hız vermiştir. Bu yüzyılda sömürgelerine giden yolları kontrol altında
tutabilmek için başka devletlerin saldırılarına karşı Osmanlı Devleti’nin toprak
bütünlüğünü korumuştur.

Rusya
IX. yüzyılda Moskova Knezliği (Prenslik) olarak kurulan Rusya, XVII. yüzyıldan itibaren
Romanof ailesinin başa geçmesiyle güçlenmiştir. Özellikler Çar I. Petro zamanında ülke
Avrupalı devletlerin seviyesine çıkarılmaya çalışılmıştır. I. Petro, Avrupa’ya bizzat
kendisinin yaptığı çoğu gizli ziyaretlerle burada gördüklerini ülkesinde uygulamaya
çalışmıştır. Bu doğrultuda dış politikada bazı hedefler belirlemiştir:
 Sıcak denizlere hâkim olmak. (Kırım’ı alarak Karadeniz ve Boğazlar üzerinden
Akdeniz’e inmektir.)
Yorum: Rusya’nın bu amacına ulaşabilmesi için Osmanlı topraklarını ele
geçirmesi gerekmektir. Bu amaçtan dolayı belli aralıklarla Osmanlı - Rus savaşları
yaşanmıştır.
 Baltık Denizi’ne egemen olmak.
Yorum: Rusya, bu amacına ulaşabilmek için İsveç ile mücadele etmiştir.
 Balkanlarda ve Orta Avrupa’da hâkim olmak.
Yorum: Rusya, bu amacına ulaşabilmek için Lehistan ile mücadele etmiştir.
 Ortodoksları hâkimiyeti altına almak. (Panslavizm politikası)

2/5
TARİH II.XVIII.
DönemYüzyılda
Lozan BarışOsmanlı
Konferansı’nın Toplanmas
Devleti'ndeki Dış Gelişmeler I

Özet

Yorum: Rusya’nın Panslavizm politikası doğrultusunda Ortodoksları kendi


himayesi altına almaya çalışması, pek çok Ortodoks milleti topraklarında
barındıran Osmanlı Devleti’ni ve Avusturya’yı olumsuz etkilemiştir.
 Kafkasya ve Orta Asya’ya egemen olmak.

Avusturya
Avusturya çok uluslu bir yapıya sahip devlettir. Bu yapısı Rusya’nın izlediği Panslavist
politikadan olumsuz etkilenmesine neden olacaktır. Panslavist politika ile Rusya Slavları
ayaklandıracak ve kendi himayesi altında toplayarak özellikle de Balkanlarda
güçlenecektir. Bu durum Avusturya’nın çıkarlarına ters düştüğü için XVIII. yüzyılın
sonlarına kadar devam eden Rus - Avusturya iş birliğine son vermiştir. Ayrıca 1789
yılında yaşanan Fransız İhtilali’nin getirdiği milliyetçilik akımının ülkesindeki uluslarda
etkili olmasından da endişe duymuştur.

2. XVIII. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Genel Durumu


Osmanlı Devleti, XVIII. yüzyılın ilk dönemlerinde Karlofça ve 1700 İstanbul Antlaşmaları
ile kaybettiği toprakları geri almaya çalışmıştır. Ancak bunu başaramadığı gibi daha fazla
toprak kaybı yaşamıştır. Osmanlı Devleti bu durum üzerine Avrupa’nın üstünlüğünü
kabul etmiş, özellikle askerî alanda Avrupa’yı örnek almıştır.
Ayrıca Avrupa devletlerinin çıkar çatışmalarından yararlanıp güçlü devletlerle
antlaşmalar yaparak toprak bütünlüğünü korumaya çalışmıştır. Denge politikası adı
verilen bu siyaset ile varlığını devam ettirmiştir.

3. XVIII. Yüzyılda Osmanlı - Venedik ve Osmanlı - İran


İlişkileri
XVIII. Yüzyılda Osmanlı - Venedik İlişkileri
Osmanlı Devleti 1699 yılında Karlofça Antlaşması ile Venedik’e verdiği Mora’yı geri
alabilmek için saldırıya geçmiştir. Çünkü, Venedik Mora halkına baskı yapmış ve
Mora’daki Rumlar Osmanlı Devleti’nden yardım istemiştir. Ayrıca Venedik, Osmanlı
tüccarlarının gemilerine de zarar vermektedir. Bu nedenle Osmanlı Devleti Mora’ya
saldırmıştır. Osmanlı Devleti’nin Mora’yı işgal etmesi, Karlofça Antlaşması’nın garantör
devleti Avusturya’yı tedirgin etmiştir.

3/5
TARİH II.XVIII.
DönemYüzyılda
Lozan BarışOsmanlı
Konferansı’nın Toplanmas
Devleti'ndeki Dış Gelişmeler I

Özet

Böylece Avusturya da Osmanlı Devleti’ne savaş açmıştır. 1718 yılında imzalanan


Pasarofça Antlaşması ile savaş dönemi sonlanmış, Mora Osmanlı Devleti’nde kalmıştır.

XVIII. Yüzyılda Osmanlı - İran İlişkileri


XVIII. yüzyılda İran’da çıkan iç karışıklıklar nedeniyle Dağıstan, İran’dan ayrılarak
Osmanlı Devleti’ne bağlanmıştır. Aynı dönemde Rus Çarı I. Petro bu karışıklıktan
yararlanarak, İran üzerinden Orta Asya’ya oradan da Hindistan’a hâkim olmak için Hazar
Denizi’ne donanma getirmiştir. Osmanlı Devleti ile Rusya İran topraklarında karşı karşıya
gelince Fransa’nın arabuluculuğu ile 1724 İstanbul Antlaşması imzalanmıştır. Bu
antlaşmaya göre İran’ın Kafkasya toprakları Osmanlı Devleti ile Rusya arasında
paylaşılmıştır. Antlaşmadan sonra Rusya Azerbaycan’ı işgal etmiştir.

Uyarı: Bu süreçte Rusya’nın Azerbaycan’a girmesi ve güneye inmesi İngiltere’nin


sömürgelerine giden yolu tehdit ettiği için, İngiltere Osmanlı Devleti’ne destek
vermiştir.

4/5
TARİH II.XVIII.
DönemYüzyılda
Lozan BarışOsmanlı
Konferansı’nın Toplanmas
Devleti'ndeki Dış Gelişmeler I

Özet

İran bu paylaşımı kabul etmeyince İran ve Osmanlı Devleti arasında savaş dönemi
başlamıştır. Osmanlı ve İran arasında belli aralıklarla devam eden savaş döneminde
1732 yılında Ahmet Paşa Antlaşması ve 1746 yılında Kerden (II. Kasrışirin)
Antlaşması yapılmıştır. Osmanlı Devleti bu antlaşmalardan sonra doğu yönünde saldırı
konumundan savunma konumuna geçmiştir.

5/5
TARİH XVIII. Yüzyılda Osmanlı Devleti'ndeki Dış Gelişmeler: Osmanlı-Avusturya
ve Osmanlı-Rusya İlişkileri
Özet

1. XVIII. Yüzyılda Osmanlı - Rusya İlişkileri


Rusya, 1700 İstanbul Antlaşması ile Azak Kalesi’ni alarak Karadeniz’e iniş kapısını ele
geçirmiştir. Ancak Karadeniz’de ticaret yapma ve gemi bulundurma hakkı olmadığı için
Baltık Denizi yolunu kullanmak isteyen Rusya, İsveç’e saldırmıştır. 1709 yılında yapılan
Poltova Savaşı’nda İsveç’i yenmiş, Baltık Denizi kontrolünü de ele geçirmiştir. Bu
gelişme üzerine İsveç Kralı Demirbaş Şarl, Osmanlı Devleti’nden Rusya’ya karşı
yardım istemiş ve Osmanlı’ya sığınmıştır. Rusya da İsveç kralını takip etme
bahanesiyle Osmanlı topraklarına saldırmıştır.

Osmanlı Devleti ve Rusya arasında 1711 yılında yapılan Prut Savaşı, Osmanlı'nın
galibiyeti ile sonuçlanmıştır. Osmanlı Devleti, Rus ordusunu Prut bataklıklarında yok
etme şansına kavuşmuşken Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa’nın yeniçerilere
güvenmemesi nedeniyle Rusya’nın barış teklifini kabul etmiş ve iki devlet arasında
1711 yılında Prut Antlaşması imzalanmıştır.

Prut Antlaşması’na göre:


 Azak Kalesi Osmanlı Devleti’ne geri verilecekti.
 Rusya, İstanbul’da elçi bulundurmayacaktı.
 Rusya, Lehistan’ın iç işlerine karışmayacaktı.
 İsveç kralı ülkesine geri dönebilecekti.

Yorum: Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti’nin kaybettiği toprakları geri alma ümidi
artmıştır.

1/3
TARİH XVIII. Yüzyılda Osmanlı Devleti'ndeki Dış Gelişmeler: Osmanlı-Avusturya
ve Osmanlı-Rusya İlişkileri
Özet
2. XVIII. Yüzyılda Osmanlı - Avusturya İlişkileri
Osmanlı Devleti’nin 1699 Kalofça Antlaşması ile Venedik’e verdiği Mora’yı geri alması
üzerine, Kalofça Antlaşması’nın garantör devleti Avusturya da bu savaşa dâhil
olmuştur. 1716 yılında yapılan Petervaradin Savaşı’nda Osmanlı Devleti Avusturya
karşısında yenilgi almış, Osmanlı Devleti’nin barış isteği üzerine iki devlet arasında
1718 yılında Pasarofça Antlaşması imzalanmıştır.

Pasarofça Antlaşması’na göre:


 MoraYarımadası Osmanlı Devleti’ne bırakıldı.
 Dalmaçya kıyıları, Arnavutluk ve Hersek kıyılarındaki bazı kaleler Venedik’e
bırakıldı.
 Belgrad, Banat, Sırbistan’ın kuzeyi ve Eflâk’ın batısı Avusturya’ya verildi.

Yorum: Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti, Avrupa’nın üstünlüğünü kabul etmiş ve


“Lale Devri” başlamıştır.

3. XVIII. Yüzyılda Avusturya - Rusya İttifakı ile Osmanlı


Devleti Arasındaki Savaşlar (1736 - 1739)
Osmanlı Devleti’nin Lale Devri’nde dış politikada izlediği barış dönemini fırsat bilen
Avusturya ve Rusya, Osmanlı’ya karşı iş birliği yapmışlardır. Rusya, Karadeniz’e hâkim
olmak, Avusturya da Balkanlar’da güçlenmek için Osmanlı Devleti’ne 1736 yılında
savaş açmıştır. Osmanlı Devleti iki cephede başarılı olmuş ve Fransa’nın
arabuluculuğu ile 1739 yılında Belgrad Antlaşması imzalanmıştır.

Belgrad Antlaşması’na göre:


 Avusturya, Pasarofça Antlaşması ile aldığı Belgrad’ı geri verecekti.
 Azak Kalesi yıkılmak şartıyla Rusya’ya bırakılacaktı.
 Rusya, Karadeniz’de hiçbir ticaret ve savaş gemisi bulundurmayacak, savaşta
aldığı yerleri geri verecekti.
Yorum: Bu antlaşma, Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyılda imzaladığı son kazançlı
antlaşmadır.
Uyarı: Osmanlı Devleti’nin hem Avusturya hem de Rusya karşısında başarılı
olmasının sebebi, bu dönemde I. Mahmut’un askerî alanda yaptığı ıslahatlarla
ordunun güçlendirilmesidir.

2/3
TARİH XVIII. Yüzyılda Osmanlı Devleti'ndeki Dış Gelişmeler: Osmanlı-Avusturya
ve Osmanlı-Rusya İlişkileri
Özet
1740 Kapitülasyonları
1736 - 1739 yılları arasında Avusturya - Rusya ittifakı ile Osmanlı Devleti arasındaki
savaşlarda Fransa arabuluculuk yapmıştır. Bu arabuluculuğu karşılığında 1740 yılında
Fransa ile imzalanan antlaşmaya göre;
 Fransa, Kudüs’teki Katolik Hristiyanlara ait kutsal yerlerin yönetimini aldı.
 Kanuni Sultan Süleyman döneminde padişahların saltanatları süresinde devam
edeceği kararlaştırılan kapitülasyonlar, sürekli hâle getirildi.

3/3
DEĞİŞİM ÇAĞINDA
AVRUPA VE OSMANLI

https://akademikdestek.eba.gov.tr/
TARİH Yeni Çağ'da Avrupa'daki Gelişmeler: Rönesans

Özet

1.Rönesans’ın Doğuşu
Kelime anlamı "yeniden doğuş" olan Rönesans, 15. ve 16. yüzyıllarda önce İtalya'da
başlayan daha sonra diğer Avrupa ülkelerine yayılan bilim, edebiyat ve güzel sanatlar
alanlarındaki gelişmelerdir.
Orta Çağ boyuca hâkim olan Skolastik düşünce, Avrupa’da yaşanacak bilimsel ve
kültürel alanlardaki gelişmelerin önünde engel olmuştur. Bu durum Orta Çağ’ın karanlık
dönem yada ölü dönem olarak adlandırılmasına neden olmuştur. Avrupalılar Rönesans
hareketleri sonucunda yaşanan gelişmelerle yeniden doğacaklarını düşündükleri için
Rönesans’a yeniden doğuş adı verilmiştir.

Uyarı: Rönesans’ın başlamasında Avrupulıların, İlk Çağ’daki Yunan ve Roma


kültürlerini incelemesi etkili olmuştur.

Rönesans döneminde etkili olan düşünce sistemi, Hümanizm’dir. Hümanizm, insanı ve


doğayı temel alan düşünce sistemidir. Bu anlamda Skolastik düşüncenin tam tersi bir
sistem olarak değerlendirilebilir. Hümanizmin ilk öncüleri ise Dante, Petrarca ve
Boccaccio'dur.

Rönesans'ın İtalya'da Başlamasının Nedenleri


 Önemli bir ticaret merkezi olması nedeniyle kültürel alışverişe açık konumda
olması.
 Zengin İtalyan şehir devletlerinin sanata ve bilime değer vermesi.
 Roma İmparatorluğu'nun varisi durumunda olması.
 Roma ve Helen kültürlerinden etkilenmesi.
 İstanbul'un fethi sırasında bazı bilim adamları ve sanatçıların İtalya'ya gitmesi.

2. Rönesans'ın Nedenleri
 Matbaanın geliştirilmesi ve kâğıt kullanımının yaygınlaşması.
Yorum: Avrupa’da bilimsel ve düşünce alandaki çalışmalar daha hızlı
yayılmıştır.
 Coğrafi keşiflerden sonra Avrupa’da bilime ve sanata destek veren bir ‟Mesen”
sınıfının oluşması.
 Katolik Kilisesi’ne olan güvenin azalması ve skolastik düşünceye karşı tepki
oluşması.
 Eski Yunan, Roma (Antikite) ve İslam medeniyetine ait eserlerin incelenmesiyle
pozitif (akılcı - bilimsel) düşüncenin ortaya çıkması.

1/3
TARİH Yeni Çağ'da Avrupa'daki Gelişmeler: Rönesans

Özet

 Rönesans hareketleri İtalya’da başlamıştır. İtalya’da edebiyat alanında öncüler


ise;
 Machiavelli
 Ariosto
 Guichardin
 Tasso

 İtalya’da resim ve heykel alanında öncüler ise;


 Leonardo Da Vinci
 Giotto
 Rafael
 Bellini
 Michelangelo
 Ghiberti
 Donatello

Rönesans'ın Yayılması
 İtalya’da başlayan Rönesans hareketlerinin hızla Avrupa’da yayılmasında;
 İtalyan şehir devletlerinin diğer Avrupa ülkeleri ile ticari ilişkiler kurmaları,
 İtalyan şehir devletlerinin diğer Avrupa ülkeleri ile savaşlar yapmaları,
 Katolik Avrupa ülkelerinin, İtalya'da Papa’ya yaptıkları ziyaret sonucu
gördüklerini gittikleri yerlerde uygulamaya koymaları etkili olmuştur.

 Fransa’da Rönesans’ın öncüleri ise;


 Montaigne
 Pierre Lescot
 Marot
 Jean Calvin

 Almanya’da Rönesans’ın öncüleri ise;


 Erasmus
 Martin Luther
 Röklen

2/3
TARİH Yeni Çağ'da Avrupa'daki Gelişmeler: Rönesans

Özet

 İngiltere’de Rönesans’ın öncüsü ise Shakespeare’dir. En önemli eserleri;


Romeo ve Juliet, Machbeth, Hamlet, Othello, Julius Caesar’dır.
 Polonya’da Rönesans’ın öncüsü ise Copernicus’tur. Ünlü bilim adamı güneş
merkezli evren modelini savunmuştur. İspanya’da Rönesans’ın öncüsü ise
Cervantes’tir ve en önemli eseri Don Kişot’tur.
 Rönesans döneminde Barok sanatı adı verilen yeni bir sanat dalı gelişmiştir. Bu
sanat dalının mimaride en önemli örneği “Versailles Sarayı”dır.
 Barok sanatının resimde en önemli öncüleri ise;
 Caravaggio
 Rembrandt
 Rubens

3. Rönesans'ın Sonuçları
 Skolastik düşünce, yerini deney ve gözleme dayalı pozitif düşünceye
bırakmıştır.
Yorum: Bilimsel ve kültürel gelişmelerin yaşanmasına neden olmuştur.
 Katolik Kilisesi’nin gücü zayıflamıştır.
Yorum: Reform hareketlerinin başlamasında etkili olmuştur.
 Hümanistler, insanı ve doğayı temel alan, insanı merkeze koyan eserler
vermiştir.
 Rönesans Avrupa dışında etkili olmamıştır.
Uyarı: Rönesans’ın Avrupa dışında özellikle de Osmanlı Devleti’nde etkili
olmadığı görülmektedir. Bu durumun sebebi, Orta Çağ zaman diliminde İslam
dünyasının kültürel ve bilimsel anlamda Batı’dan çok daha gelişmiş olmasıdır.
Ayrıca Osmanlı Devleti bu dönemde yükselme devri yaşadığı için Avrupa’daki
gelişmelerle ilgilenme gereği duymamıştır.

3/3
TARİH II.Yeni Çağ'da
Dönem Avrupa'daki
Lozan Barış Gelişmeler
Konferansı’nın Toplanmas III

Özet

1. Reform Haraketleri
Reform kelime anlamıyla yeniden düzenleme ya da şekil verme anlamına gelmektedir.
Bu kavram 16. yüzyılda Avrupa'da, Katolik Kilisesi'ni düzenleme hareketleri olarak
kullanılmıştır.

Reformun Nedenleri
 Katolik Kilisesi'nin Orta Çağ boyunca endülüjans, aforoz ve enterdi güçlerini
elinde bulundurması.

Yorum: Bu dönemde kilise halk üzerinde baskı kurarak, halkı kontrol altında
tutmaya çalışmıştır. Bunu günahtan af kâğıdı satışı yaptığı endülüjans, kilise
kurallarına karşı çıkanları dinden çıkardığı aforoz ve kilise kurallarına karşı çıkan
bir kralı ülkesiyle birlikte dinden çıkardığı enterdi uygulamalarıyla
gerçekleştirmiştir.

 Katolik Kilisesi'nin Engizisyon Mahkemesi ile yargı yetkisini elinde bulundurması.

Yorum: Engizisyon Mahkemesi, Katolik Kilisesi’ne bağlı bir mahkeme sistemidir.


Bu mahkeme kilisenin kurallarına göre karar veren ve ağır cezalar içeren
hükümler vermesiyle anılmıştır.

Engizisyonun Giyotin Mahkeme kitapları


sembolü yakarken

1/5
TARİH II.Yeni Çağ'da
Dönem Avrupa'daki
Lozan Barış Gelişmeler
Konferansı’nın Toplanmas III

Özet

 Rönesans hareketleri sonucunda Avrupa’da özgür düşünce ortamının oluşması


ve dinî bilgilerin, kaynaklarına inilerek öğrenilmesi.

Yorum: İncil’in Avrupa dillerine çevrilmesiyle birlikte halkın kutsal kitapta


yazanları anlaması sağlanmış ve halk din konusunda aydınlanmaya başlamıştır.

 Katolik Kilisesi’nin aforoz, enterdi ve endülüjans uygulamalarını gelir kaynağı


olarak kullanması sonucunda zenginleşmesi ve güçlenmesi.
 Avrupa’da kâğıt ve matbaa kullanımının artması sonucu, Avrupalıların kültür
seviyesinin de yükselmesi.

2. Reformun Gelişimi ve Yayılması


Katolik Kilisesi’nde Reformun gerekliliği 16. yüzyıldan önceki dönemde yaşamış din
adamlarınca da dile getirilmiştir. Özellikle Alman hümanist Erasmus, dinde yaşanan
yozlaşma üzerinde durarak, Katolik Kilisesi’nin kendini düzenlemek zorunda olduğunu
ifade etmiştir.
Reform hareketleri 16. yüzyılda Almanya'da başlamıştır. Bu hareketlerin Almanya’da
başlamasında Katolik Kilisesi’nin baskısına karşı kilisede düzenleme yapılmasını isteyen
Alman Prensliklerinin bulunması etkili olmuştur.
Bu hareketin öncüsü Alman teolog Martin Luther’dir. Martin Luther, İncil'i Latince'den
Almanca'ya çevirmiştir. Daha sonra, Wittenberg Kilisesi’ne 95 maddelik bir billdiri
asmıştır. Bildirinin genelinde; ‟Tanrı ile insan arasına kimse giremez. Din adamları ve
papa, af yetkileri olmadığı halde, olmayan yetkiyi kullandıkları için suç işlemektedirler.”
denilmiştir.

Martin Luther’in çevirisini yaptığı İncil

Bu durum Katolik Kilisesi'ne olan güvenin tamamen sarsılmasına yol açmıştır. Çünkü
Almanya’da ülke topraklarının büyük çoğunluğu kiliseye aittir ve kilise endüljans satışları
nedeniyle oldukça zenginleşmiştir. Buna karşılık Alman halkı fakirilik ve sefalet içinde
yaşamaktadır.

2/5
TARİH II.Yeni Çağ'da
Dönem Avrupa'daki
Lozan Barış Gelişmeler
Konferansı’nın Toplanmas III

Özet

Almanya’da halk Luther’i desteklediklerini belirten bildirilerde bulununca papa Luther’i


aforoz etmiş ve tutuklanma emrini vermiştir. Ancak Alman Prensliklerinden biri olan
Saksonya Dükü Frederic, Luther’i koruma altına almıştır.

Uyarı: Martin Luther’in, Saksonya Dükü Frederic tarafından koruma altına


alınması siyasi bir destek bulduğunu gösterir.

Almanya’da halkın Luther’den etkilenerek çıkardığı ayaklanmaların her geçen gün


şiddetlenmesi üzerine Kutsal Roma Cermen Kralı Şarklen, bu düşüncelerin başka
yerlerde yayılmaması şartıyla Luthercilik düşüncesini kabul etmiştir. Ancak Alman halkı
bu kararı da protesto etmiş ve Protestanlık (Luthercilik) mezhebi ortaya çıkmıştır.
Böylece Kutsal Roma Cermen Kralı Şarklen ile Protestan Alman Prenslikler
arasında Augsburg Antlaşması yapılmıştır. 1555 yılında yapılan bu antlaşma ile
Almanya'da Protestanlık mezhebi resmen kabul edilmiş ve Alman Prensliklerine
istedikleri mezhebi seçme hakkı verilmiştir.

Uyarı: Augsburg Antlaşması ile Alman Prensliklerine istedikleri mezhebi seçme


hakkı verilmiş ancak halk, bağlı olduğu Prens hangi mezhebi seçerse onu kabul
etmek zoruda kalmıştır. Halka mezhebini seçme özgürlüğü verilmemiştir.

Reform hareketleri Almanya’dan sonra diğer Avrupa ülkelerine de yayılmıştır. Fransa’da


bu hareketin öncüsü Jean Calvin’dir.

Jean Calvin’in Katolik Kilisesi’ni sorgulayan düşünceleri, Fransız halkı tarafından


desteklenmiş ve ayaklanmalar başlamıştır. Bu gelişmeler sonucunda Kalvenizm adlı
mezhep ortaya çıkmıştır. Fransa Krallığı başlangıçta bu mezhebi kabul etmese de daha
sonra şiddetli savaşlar çıkınca kabul etmek zorunda kalmıştır. 1598 yılında ilan edilen
Nantes (Nant) Fermanı ile Kalvenizm mezhebi resmen kabul edilmiş ve Kalvenistlere
mezhep seçme özgürlüğü tanınmıştır.

3/5
TARİH II.Yeni Çağ'da
Dönem Avrupa'daki
Lozan Barış Gelişmeler
Konferansı’nın Toplanmas III

Özet

Reform hareketleri İngiltere'de Kral VIII. Henry tarafından başlatılmıştır. Ülke Katolik
Kilisesi'nden ayrılarak Anglikan Kilisesi'ni kurmuş ve Anglikanizm mezhebi ortaya
çıkmıştır.

Reform hareketlerinin yaşandığı İskoçya'da Presbiteryenizm adında yeni bir mezhep


ortaya çıkmıştır. Norveç, İsveç ve Danimarka’da da başlayan Reform hareketleri
sonucunda Protestanlık mezhebi kabul edilmiştir.

3. Reformun Sonuçları
 Avrupa’da mezhep birliği bozuldu ve mezhep savaşları başladı.
 Katolik Kilisesi’nden ayrılan ülkelerde kilisenin ve din adamlarının mallarına el
konuldu.
 Katolik Kilisesi’nin itibarının zayıflaması kilisenin kendi içinde düzenlemelere
gitmesine sebep oldu.
 Eğitim, kilisenin elinden alındı.

Yorum: Eğitimde laikleşme sağlanmıştır.

 Papalar siyasi güçlerini kaybetti.

Yorum: Katolik Kilisesi, krallar üzerindeki etkisini kaybetmiştir.

 Katolik ülkelerde Protestanlarla mücadele edebilmek için Engizisyon


Mahkemeleri kuruldu.

Reformun Osmanlı Devleti'ne Etkileri


Osmanlı Devleti'nin, sınırları içinde yaşayan Hristiyan halka hoşgörülü davranması ve
Ortodoks din adamlarına fazlaca yetki vermemesi topraklarında Reform hareketlerinin
görülmesini engellemiştir. Diğer taraftan Reform hareketleri sonucunda Avrupa'da
Hristiyan birliğinin bozulması, Osmanlı Devleti'nin batı yönünde yapacağı fetihleri olumlu
yönde etkilemiştir.

4/5
TARİH II.Yeni Çağ'da
Dönem Avrupa'daki
Lozan Barış Gelişmeler
Konferansı’nın Toplanmas III

Özet

Uyarı: Avrupa’da, Reform hareketleri yaşanırken, Kanuni Sultan Süleyman


Protestanları desteklemiştir. Bu şekilde bir politika izleyen Kanuni Sultan
Süleyman’ın amacı Avrupa Hristiyan birliğinin daha da parçalanmasını
sağlamaktır.

4. Otuz Yıl Savaşları (1618 - 1648)


Yeni Çağ'da Avrupa'nın en güçlü devleti olan Kutsal Roma Germen İmparatorluğu,
ülkesinde yaşanan Reform hareketleri sonucunda güç kaybetmiştir. Bu durum
üzerine Kutsal Roma Germen İmparatorluğu İspanya ve Avusturya ile birlikte
Avrupa'daki Prostestan devletlere savaş açmıştır. Savaşın sonucunda Kutsal Roma
Germen İmparatorluğu ağır bir yenilgi almıştır.

Savaşın Sonuçları

 1684 yılında imzalanan Westfalya Antlaşması ile Avrupa halkına mezhebini


seçme özgürlüğü verildi.

Yorum: Bu antlaşma Avrupa’da dinî aydınlanmanın başlangıcı kabul


edilmektedir.

 Kutsal Roma Germen İmparatorluğu savaşı kaybetti ve parçalandı.


 Hollanda ve İsviçre bağımsızlıklarını kazandı.
 Fransa güçlendi ve Kral XIV. Louis ülkede katı bir mutlakıyet kurdu.
 İngiltere savaşa katılmadığı için mevcut gücünü korudu.
 İspanya güç kaybı yaşadı.

5/5
TARİH II.XVII.
Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Konferansı’nın
Avrupa'da Toplanmas
Bilimsel ve Teknik Gelişmeler

Özet

1. XVII. Yüzyılda Avrupa’da Akıl Çağı


Avrupa’da coğrafi keşiflerle birlikte oluşan sermaye birikimi, Rönesans ve Reform
hareketleri ile özgür düşüncenin ortaya çıkması modern bilimin temellerini atmıştır. XVII.
yüzyıla gelindiğinde modern bilim adına çalışmaların yapılması bu yüzyılın “Akıl Çağı”
olarak adlandırılmasını sağlamıştır.

Uyarı: XVII. yüzyılda bilimsel çalışmaların rahat bir şekilde yapılması için bilim
akademileri açılmıştır.

Akıl Çağı olarak nitelendirilen bu yüzyıl Avrupa’da teknolojik gelişmeleri de beraberinde


getirince Sanayi Devrimi yaşanmıştır. Avrupa’da, Sanayi Devrimini yaşayan ülkeler
ekonomik ve siyasi alanlarda güçlerini arttırmış, dünya güç dengelerinin belirleyecileri
olmuşlardır.

2. XVII. Yüzyılda Avrupa’da Bilime Yön Veren Bilim İnsanları


Nicolaus Copernicus

Polonyalı astronom ve matematikçi Nicolaus Copernicus, dünyanın ve diğer


gezegenlerin güneş etrafında döndüklerini savunmuştur. Aynı zamanda bir rahip olan
Nicolaus Copernicus, bu görüşlerinden dolayı kiliseye karşı öğretilerde bulunduğu için
kilise ile ters düşmüştür.

Galileo Galilei

1/4
TARİH II.XVII.
Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Konferansı’nın
Avrupa'da Toplanmas
Bilimsel ve Teknik Gelişmeler

Özet

İtalyan fizikçi, matematikçi ve astronom Galileo Galilei, gelişmiş teleskobu icat etmiştir.
Böylece astronomi alanında daha önce yapılmayan gözlemler ve incelemeler yapmıştır.
Güneş merkezli evren kuramını benimsediği için Vatikan Kilisesi tarafından yargılanmış,
kuramı yasaklanmıştır. Yaptığı çalışmaları “İki Kâinat Sistemi Üzerine Konuşmalar” adlı
kitabında toplamıştır.

Francis Bacon

İngiliz filozof ve devlet adamı Francis Bacon, deney ve gözleme dayalı bilimsel
çalışmalarda bulunmuştur. Francis Bacon yaptığı çalışmaları “Denemeler, Yeni Atlantis,
Bilimin İlerlemesi, Büyük Yeni Düzen” adlı kitaplarda toplamıştır.

Johannes Kepler

Alman astronom, fizikçi ve matematikçi Johannes Kepler, gezegenlerin hareketlerini


araştırmıştır. “Rudolf’un Cetvelleri” adlı kitapta gezegenlerin temel tablolarını
yayımlamıştır.

2/4
TARİH II.XVII.
Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Konferansı’nın
Avrupa'da Toplanmas
Bilimsel ve Teknik Gelişmeler

Özet

Blaise Pascal

Fransız matematikçi, fizikçi ve düşünür Blaise Pascal, sıvıların basınç kanununu


açıklamış ve matematikte kullanılmak üzere kendi adını taşıyan bir üçgen oluşturmuştur.
Ayrıca basit anlamda ilk hesap makinesini tasarlamıştır.

Isaac Newton

İngiliz fizikçi, matematikçi ve astronom Isaac Newton, yer çekimi (kütle çekim) yasasını
keşfetmiştir. Ayrıca matematikte kullanılan diferansiyel ve integral hesaplarını bulmuştur.

Hans Lippershey
Alman bilim insanı Hans Lippershey, teleskobu bulmuş ve teleskoba gözleyici adını
vermiştir.

John Napier
İskoç matematikçi John Napier, logaritma kavramını matematik hesaplarında ilk kez
kullanmıştır.

3/4
TARİH II.XVII.
Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Konferansı’nın
Avrupa'da Toplanmas
Bilimsel ve Teknik Gelişmeler

Özet

Rene Descartes
Fransız filozof, matematikçi ve yazar Rene Descartes, analitik geometrinin temellerini
atmıştır. “Düşünüyorum, öyleyse varım.” cümlesiyle bilenen Rene Descartes, batı
rasyonalizminin kurucusu olmuştur.

Antonie van Leeuwenhoek


Hollandalı bilim insanı Antonie van Leeuwenhoek, ilk kez mikroskop ile tek hücreli
canlıları incelemiştir.

Gottfried Leibniz
Alman matematikçi ve filozof Gottfried Leibniz, Pascal’ın bulduğu hesap makinesine
çarpma ve bölme işlemini eklemiştir.

Thomas Savery
İngiliz mühendis Thomas Savery, madencilikte buharla çalışan tulumba sistemini
tasarlamış ancak başarılı olamamıştır.

Bonaventura Cavalieri
İtalyan matematikçi Bonaventura Cavalieri, logoritma hesaplamalarının değerlerini
belirlemiş ve paralel kenar teoremini ortaya çıkarmıştır.

Otto von Guericke


Fizikçi Otto von Guericke, vakum fiziği teoremini ortaya çıkarmıştır.

Willebrord Snellius
Fizikçi, matematikçi ve astronom Willebrord Snellius, ışığın kırılması ile ilgili olarak sinel
yasasını hazırlamıştır.

Robert Boyle
İrlandalı kimyager Robert Boyle, modern kimyanın kurucusudur.

William Harvey
İngiliz doktor William Harvey, kan dolaşımını doğru bir şekilde tanımlayan ilk kişidir.

Denis Papin
Fransız fizikçi Denis Papin, düdüklü tencereyi icat eden bilim insanıdır.

Thomas Harriot
İngiliz fizikçi, matematikçi ve astronom Thomas Harriot, optik, kırılma ve renklerin
oluşumunu incelemiştir.

4/4
TARİH XVII. Yüzyıl İç İsyanları

Özet

1. İç İsyanların Genel Nedenleri


Osmanlı Devleti’nde XVII. yüzyılda idari, mali, ekonomik, sosyal ve askerî alanlarda
yaşanan sorunlar ülkede iç isyanların çıkmasına neden olmuştur. Osmanlı Devleti’nde
XV. ve XVI. yüzyıllarda çeşitli isyanlar çıkmıştır. Ancak bu isyanlar ordunun güçlü
olması, merkezî otoritenin ve devlet örgütlenmesinin sağlam olmasından dolayı kısa
sürede bastırılabilmiştir. Ancak devlet XVII. yüzyılda eski gücünü kaybetmiş olması ve
yaşadığı dış sorunlar nedeniyle isyanları kısa sürede bastıramamıştır.

2. Yeniçeri (İstanbul) İsyanları


İstanbul isyanları diğer adıyla merkez isyanları yeniçeriler ile sipahiler tarafından
çıkarılmıştır. Bu yüzden İstanbul isyanları askerî nitelikteki isyanlar olarak kabul
edilmiştir.

İsyanların Nedenleri
 Yeniçeri ve sipahi maaşlarının düzensiz ve düşük ayarda parayla ödenmesi.
 Yeniçerilerin culüs bahşişi almak için sık sık padişah değiştirmek istemesi.
 Kapıkulu Ocağı’na, ocağın şartlarına uymayan çok sayıda kişi alınması.
 Yönetim kadrosundaki bazı kişilerin yeniçerileri kışkırtması.

Uyarı: Yeniçerilerin çıkardığı bu iç isyanlar tarihte “kazan kaldırma” olarak


anılmıştır.

III. Murat Devri İsyanları

Yeniçeri Ocağı’na mensup olan askerler maaşlarını ayarı düşük paradan alacaklarını
öğrenince isyan çıkarmışlardır. Defterdarın ölümünü isteyen yeniçerilerin isyanı,
istekleri kabul edilince sona ermiştir.

1/4
TARİH XVII. Yüzyıl İç İsyanları

Özet
II. Osman Devri İsyanları

Padişah II. Osman ordunun başında Lehistan üzerine Hotin seferine çıkmıştır. Padişah
bu seferde, yeniçerilerin disiplinsiz davranışları nedeniyle Yeniçeri Ocağı’nı kaldırma
kararı almıştır. Ancak bu haberin Yeniçeri Ocağı’na ulaşması üzerine, II. Osman
yeniçeriler tarafından vahşi bir şekilde katledilmiştir.

IV. Murat Devri İsyanları

Küçük yaşta tahta çıkan IV. Murat’a gözdağı vermek için yeniçeriler isyan çıkarmıştır.
Culüs bahşişi alamadıklarını bahane eden yeniçerilerin çıkardığı isyan, isteklerinin
yerine getirilmesi ile bastırılabilmiştir.

IV. Mehmet Devri İsyanları

Yeniçeriler maaşlarını ayarı düşük parayla aldıkları için ayaklanma çıkarmışlardır. Bu


isyan sırasında padişah IV. Mehmet’e idamını istedikleri bazı yöneticilerin listesini
veren yeniçerilerin isteği kabul edilmiştir. 30 devlet adamı Sultan Ahmet Meydanı’ndaki
çınar ağacında asılmıştır.

Tarihte bu olaya Vaka-i Vakvakiye (Çınar Olayı) adı verilmiştir. Bu olaydan sonra
yeniçerilerin devlet üzerindeki etkisi ve gücü artmıştır.

2/4
TARİH XVII. Yüzyıl İç İsyanları

Özet
3. Celâli İsyanları
Yavuz Sultan Selim döneminde Tokat’ta Bozoklu Celal tarafından başlatılan halk
ayaklanmaları adını buradan almıştır.

İsyanların Nedenleri
 Ekonominin bozulması.
 Savaşların uzun sürmesi.
 Devletin masrafları karşılamak için vergileri arttırması.
 Tımar sisteminin bozulması, yerine iltizamın yaygınlaşması.
 İltizam sistemi ile yerel yöneticilerin kanunlara aykırı vergi toplaması.

Uyarı: Bu isyanlar daha çok I. Ahmet ve III. Murat zamanında çıkmıştır.

Uyarı: Osmanlı Devleti’nde bu isyanlar yaşanırken bir taraftan da İran ve


Avusturya ile savaşlar yapıldığı için isyanlar güçlükle bastırılabilmiştir.

Dönemin en önemli isyanları; Karayazıcı, Canbulatoğlu, Tavil Ahmet, Deli Hasan,


Kalenderoğlu, Kör Mahmut, Katırcıoğlu, Gürcü Nebi’dir.

Devlet bu isyanların nedenlerini araştırmaktansa, isyanları baskı ve şiddet yoluyla


bastırılabilmiştir. İsyanlar sonucunda Anadolu’da güven ve huzur ortamı bozulmuş, ülke
ekonomisi daha da kötülemiştir.

4. Suhte İsyanları ve İç İsyanların Genel Sonuçları


İsyanların Nedenleri
Suhte: Osmanlı Devleti’nde medreselerde öğrenim gören öğrencilere verilen addır.
 Suhtelerin medrese eğitimini tamamladıktan sonra iş bulamamaları üzerine
çıkardıkları isyanlardır. İsyancılar, Celâli ayaklamalarını da desteklemişlerdir.
 Bu isyanlar, eğitim alanını olumsuz şekilde etkilemiştir.

İç İsyanların Sonuçları
 Merkezî otorite iyice bozuldu.
 Gelir kaynakları azaldı.
 Ekonomi bozuldu.
 Halkın devlete olan güveni sarsıldı.

3/4
TARİH XVII. Yüzyıl İç İsyanları

Özet
Uyarı: XVII. yüzyılda çıkan isyanlarda, devlet isyanların çıkış nedenlerine inmek
yerine isyancıların isteklerini yerine getirerek, onlara yüksek rütbeler vererek ya
da baskı ve şiddet yoluyla bastırma yoluna gitmiştir. Bu durum da yeni
isyanların çıkmasına ortam hazırlamıştır.

Uyarı: XVII. yüzyılda çıkan isyanların hiçbiri yönetim şeklini (rejim) değiştirmeye
yönelik değildir. İsyanlarda padişahlara ya da devlet adamlarına yönelik olarak,
bozulan düzene karşı çıkılmıştır.

4/4
TARİH II.XVII.
Dönem Lozan Islahatları
Yüzyıl Barış Konferansı’nın ToplanmasIslahatçıları
ve Dönemin

Özet

1. XVII. Yüzyıl Islahatlarının Genel Özellikleri


Islahat
Sorunları iyileştirmek adına düzenleme yapmaktır.
XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti askerî, ekonomik ve sosyal alanlarda yaşadığı sıkıntıları
giderebilmek için ıslahat çalışmalarında bulunmuştur. Bu ıslahatlarda devlet yaşadığı
sorunlara karşı otoritesini eski düzeye ulaştırma amacı taşımıştır.

Islahatların Genel Özellikleri


 Bazı padişah ve devlet adamlarının öncülüğünde gerçekleştirilmiştir.
 Mevcut sorunların kökenine inilmemiş, sorunlara yüzeysel çözümler getirilmiştir.
 Halka baskı ve şiddet yolu ile kabul ettirilmeye çalışılmıştır.
 Devlet politikası hâline getirilmemiş, kişilere mahsus kalmıştır.
 Avrupa’daki gelişmeler dikkate alınmadan yapılmıştır.
 Genellikle askerî alanda yapılmıştır.
 Din adamları, ulema ve yeniçerilerin çıkarlarına uymadığı için tepkiyle
karşılanmıştır.

2. XVII. Yüzyıl Islahatçıları


II. Osman Islahatları
 Devlet yönetimindeki üst düzey yetkilileri değiştirmiş, müderris ve kadıların
atanma yetkisini şeyhülislamın elinden almıştır.
Yorum: İlmiye sınıfının en üst yetkilisi olan şeyhülislamın bazı yetkileri elinden
alınarak ilmiye sınıfının yönetim üzerindeki etkisi azaltılmaya çalışılmıştır.
 İlk kez saray dışından evlilik yapmıştır.
Yorum: Bu evlilik ile sarayı halka açmak ve haremin devlet yönetimindeki etkisi
kırmak istenmiştir.
 Başkenti, İstanbul’dan Anadolu’ya taşımak istemiştir.
Yorum: Devletin başkenti, nüfus çoğunluğu Türk olan Anadolu’daki bir şehre
taşınarak merkezî otoriteyi güçlendirmek amaçlanmıştır.
 Padişah, Lehistan üzerine sefere çıkmış ve bu sefer sırasında yeniçerilerin
disiplinsiz davranışlarını gözlemleyerek sefer sonrasında Yeniçeri Ocağı'nı
kaldırma kararı almıştır. Bu ocak yerine Anadolu ve Suriye’den asker toplayarak
Türkmenlerden oluşan yeni bir ordu kurmak istemiştir. Ancak bu isteği öğrenen
yeniçeriler, II. Osman’ı katletmiş ve ıslahat girişimi sonuçsuz kalmıştır.
Yorum: XVII. yüzyılda askerî alanda ıslahat yapma gerekliliği duyan ilk
padişah II. Osman, yeniçeriler tarafından öldürülen de ilk padişahtır.

1/3
TARİH II.XVII.
Dönem Lozan Islahatları
Yüzyıl Barış Konferansı’nın ToplanmasIslahatçıları
ve Dönemin

Özet

IV. Murat Islahatları


 Küçük yaşta tahta çıkan IV. Murat’ın padişahlığının ilk dönemlerinde annesi
Mahpeyker Kösem Sultan ve üst düzey devlet adamları yönetimde etkili olmuştur.
Daha sonra padişah otoritesini güçlendirmek için başta annesi olmak üzere
yönetimde etkin olan kişileri yönetimden uzaklaştırmıştır.
 Padişah devletin yaşadığı olumsuzlukların nedenlerini araştırmaları ve bu
olumsuzluklara karşı önlem almaları için dönemin ileri gelenlerinden raporlar
istemiştir. Bu doğrultuda Koçi Bey ve Kâtip Çelebi’nin raporları öne çıkmıştır.
Özellikle Koçi Bey Risalesi’nde; Kanuni Sultan Süleyman döneminden sonra
devletin ne tür sıkıntılar yaşadığı, devlet kurumlarında bozulmaların sebepleri
çözümleriyle birlikte sunulmuştur.
 İçki ve tütün yasağı getirmiş, kahvehaneleri kapatmış, gece sokağa çıkma yasağı
koymuştur.
Yorum: IV. Murat, asayişi sağlamak için içki ve tütün kullanımını yasaklayarak
kahvehaneleri kapatmıştır. Bu dönemde İstanbul’da çok sık yangın çıkmasından
içki ve tütün kullananları sorumlu olarak görmüş ve bunların kullanılmasını
yasaklamış, ayrıca halk arasında isyanları teşvik edici konuşmaların yapıldığı
yerler olarak gördüğü kahvehaneleri kapattırmıştır.
 Yeniçeriler içinde asi olanları ortadan kaldırarak, ocaktaki asker sayısını
azaltmıştır.

Kuyucu Murat Paşa Islahatları


I. Ahmet'in sadrazamı olan Kuyucu Murat Paşa, Hırvat asıllı bir devşirmedir. Anadolu’da
çıkan Celali isyanlarını sert bir şekilde bastırmıştır. Çok fazla isyancıyı diri diri kuyuya
attığı için kendisine “Kuyucu” unvanı verilmiştir.

Kemankeş Mustafa Paşa Islahatları


Kemankeş Mustafa Paşa, IV. Murat ve I. İbrahim'e sadrazamlık yapmıştır. Askerî ve mali
alanlarda düzenlemeler yapmıştır:
 Maliyeyi düzenlemek için ayarı düşük paraları toplatmıştır.
 Vergileri düzenlemiştir.
 Asker maaşlarını ödeyerek, isyanları önlemeye çalışmıştır.

Tarhuncu Ahmet Paşa Islahatları


IV. Mehmet’e sadrazamlık yapan Tarhuncu Ahmet Paşa, mali alanda ıslahatlar
yapmıştır:
 Has ve zeamet gelirlerini doğrudan hazineye aktarmıştır.
 Saray masraflarını kısmıştır.
 Vergileri düzenlemiştir.

2/3
TARİH II.XVII.
Dönem Lozan Islahatları
Yüzyıl Barış Konferansı’nın ToplanmasIslahatçıları
ve Dönemin

Özet

Uyarı: Tarhuncu Ahmet Paşa, yaptığı ıslahat çalışmaları ile Osmanlı Devleti’nin
modern anlamda ilk bütçesini hazırlayan devlet adamıdır.

IV. Mehmet Islahatları


Yedi yaşında padişah olan IV. Mehmet döneminde, annesi Hatice Turhan Sultan ve
sadrazamları yönetimde etkin olmuştur. IV. Mehmet, valide Hatice Turhan Sultan’ın
çabaları sonucunda, sadrazamlığa Köprülü ailesini getirerek yaklaşık yirmi yıl boyunca
Osmanlı Devleti’ne yükselme yıllarını andıran bir dönemin yaşanmasını sağlamıştır.

Köprülü Mehmet Paşa Islahatları


Köprülü Mehmet Paşa, Hatice Turhan Sultan’ın kendisine sadrazamlık teklifinde
bulunması üzerine bazı şartlar öne sürmüştür:
 Sunacağı teklif ve isteklerin padişah tarafından kabul edilmesi.
 Yönetimde görevlendireceği veya görevden alacağı kişilerin kararı konusunda
kimsenin kendisine karışmaması.
 Kendisi hakkında bir şikayet durumunda savunmasının alınması.
 Yetki ve görevlerine kimsenin müdahale etmemesidir.

Uyarı: Köprülü Mehmet Paşa, kendisine uygun bir çalışma ortamı hazırlayarak,
yapacağı çalışmalarda başarılı olmak için bu şartları öne sürmüştür.

Uyarı: Osmanlı tarihinde ilk defa göreve gelmek için şartlar sunan sadrazam,
Köprülü Mehmet Paşa’dır.

Köprülü Mehmet Paşa’nın sunduğu tüm şartlar, padişah tarafından kabul edilmiştir.
Sadrazamın yaptığı ıslahatlar ise:
 Öncelikle orduyu disiplin altına aldı.
 Görevini yapmayan memur ve askerlerin maaşlarını kesti, hatalı olduğunu
düşündüğü devlet adamlarını görevden aldı.
 İstanbul’da dinî anlamda görüş ayrılığı yaşayan bazı din ulemalarını değişik
yerlere göndererek, aralarındaki tartışmalara son verdi.

Köprülü Fazıl Ahmet Paşa Islahatları


Köprülü Mehmet Paşa’dan sonra oğlu Köprülü Fazıl Ahmet Paşa, sadrazam olmuştur.
Sadrazamın yaptığı ıslahatlar ise:
 Devletin giderlerini azaltarak bütçe açığını kapatmaya çalışmıştır.
 Orduyu düzenlemiştir.
 Topçu sınıfını güçlendirmiştir.
Uyarı: Ayrıca döneminde Osmanlı - Avusturya savaşlarında başarılı olunmuş,
Avusturya ile yapılan Vasvar Antlaşması ile Uyvar ve Neograd Kaleleri alınmış ve
24 yıl süren Girit kuşatması, adanın fethi ile sonuçlanmıştır.

3/3
TARİH Lale Devri

Özet

1. III. Ahmet Dönemi (Lale Devri) Islahatları


III. Ahmet 1703 - 1730 yılları arasında Osmanlı tahtında kalmış Lale Devri padişahıdır.
Pek çok padişah gibi hattatlık ve şairlik yapan III. Ahmet, Necib mahlasıyla da şiirler
yazmıştır.

Lale Devri Islahatları (1718 - 1730)

Lale Devri, 1718 Pasarofça Antlaşması ile başlayıp 1730 Patrona Halil İsyanı ile son
bulan bir dönemdir. Devrin padişahı III. Ahmet, sadrazamı padişahın da damadı olan
Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’dır.

Bu dönem adını lale çiçeğinden almış ve lale motifleri dönemin simgesi olmuştur.
Osmanlı Devleti bu dönemde ilk kez Avrupa’nın üstünlüğünü kabul ederek Batı’yı örnek
aldığı ıslahatlar yapmıştır. Lale Devri ıslahatları bilim, sanat ve eğitim alanlarında
yapılmıştır. Bu ıslahatlar şu şekildedir;
 İlk kez Viyana, Varşova, Paris ve Moskova gibi Avrupa şehirlerine geçici elçiler
gönderilmiştir.
Yorum: Osmanlı Devleti bu ıslahat ile Avrupa’yı yakından takip etmeyi
amaçlamıştır. Gönderilen elçilerin gördüğü siyasi, sosyal, kültürel ve bilimsel
gelişmeler XVIII. yüzyılda yapılan ıslahatlarda etkili olmuştur.
Uyarı: Bu dönemde Paris’e elçi olarak gönderilen Yirmi Sekiz Mehmet Çelebi,
burada gördüklerini Sefaretname adlı eserinde toplamıştır.

Lale Devri’nde Avrupa örnek alınarak Sadabat Bahçeleri kuruldu.

1/4
TARİH Lale Devri

Özet
 İlk Osmanlı matbaası kurulmuştur (1727). Yirmi Sekiz Mehmet Çelebi Paris’e
oğlu Sait Efendi’yi götürmüştür. Matbaayı burada gören Sait Efendi İstanbul’a
döndüğünde İbrahim Müteferrika ile matbaayı kurmuştur.
Yorum: Şeyhülislamın fetvası ve padişahın fermanı ile kurulan matbaada
basılan ilk eser Vankulu Lügatı’dır. Matbaanın kurulması ile kitap basımında
artış yaşanması, çevrilen Avrupa kaynaklı kitapların çoğaltılması Avrupa ile
kültürel etkileşimi de hızlandırmıştır.

Uyarı: Osmanlı Devleti’nde matbaa, Lale Devri’nden daha önce gayrimüslümler


tarafından kurulmuştur.
 Doğu ve Batı kaynaklı eserlerin çevrilmesi için Tercüme Encümenliği
kurulmuştur. Tercüme edilen eserler de matbaalarda çoğaltılınca kültürel hayat
canlanmıştır.

 Kâğıt, kumaş ve çini imalathaneleri açılmıştır.


Yorum: Lale Devri'nde Osmanlı matbaasının kurulmasının ardından
doğan kâğıt ihtiyacını karşılamak için bu dönemde kâğıt imalathaneleri
kurulmuştur. Ayrıca dış ülkelerden kumaş ithal etmemek, yerli üretimi arttırmak
amacıyla da kumaş imalathaneleri kurulmuştur.
 İlk kez çiçek aşısı uygulanmıştır.

2/4
TARİH Lale Devri

Özet
 Musiki ve edebiyat (Nedim) alanlarında önemli çalışmalar yapılmış,
kütüphaneler açılmış, giyim kuşam, eğlence anlayışında Avrupa örnek
alınmıştır.
 Batı etkisiyle (Barok ve Rokoko tarzı) sivil mimari gelişmiştir.
Uyarı: Lale Devri'nde Batı örnekli yapılan en önemli eserler; III. Ahmet
Çeşmesi, Nuruosmaniye Cami, Sadabat Bahçeleridir.

 İstanbul’da çıkan yangınların artması üzerine yeniçerilerin içinden itfaiye bölüğü


(tulumbacılar) oluşturulmuştur.

Osmanlı Devleti’nin Lale Devri’nde yaptığı ıslahatlar ile lüks ve israfın artması, özellikle
İstanbul’da yaygınlaşan zevk ve eğlence hayatına karşı halkın ağır vergiler ödemesi
tepkilere neden olmuştur.

3/4
TARİH Lale Devri

Özet

1730 yılında Patrona Halil tarafından çıkan isyanla Padişah III. Ahmet tahttan indirilip
yerine yeğeni I. Mahmut tahta çıkarılmıştır. Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa
ise idam edilmiştir. Böylece Lale Devri son bulmuştur.

4/4
TARİH Osmanlı İlim ve İrfan Geleneğindeki Yenilik Arayışları

Özet
1.Evliya Çelebi ve Kâtip Çelebi
Evliya Çelebi (1611 - 1682)
 XVII. yüzyılın önemli gezginlerindendir.
 Evliya Çelebi, Osmanlı topraklarını gezmiş ve görmüş, gördüklerini
“Seyehatname” adlı eserinde toplamıştır. On ciltten oluşan bu eser, çok önemli
bir seyehatnamedir.

 Evliya Çelebi, Türk ve dünya tarihinin en büyük gezginlerinden biri olarak kabul
edilir. Eserleri pek çok konuda yol gösterici niteliğindedir.

Kâtip Çelebi (1609 - 1657)


 Tarih, coğrafya, bibliyografya, biyografya gibi alanlarda çalışmalar yapmış Türk
– İslam bilginidir.
 Osmanlı Devleti’nin XVII. yüzyılında yaşamıştır.

1/2
TARİH Osmanlı İlim ve İrfan Geleneğindeki Yenilik Arayışları

Özet
 En önemli eserleri; Cihannüma ve Keşfü’z Zünun’dur.
 Özeliikle Cihannnüma çok önemli bir coğrafya kitabı olarak kabul edilir ve
kitapta bir Kâtip Çelebi’nin çizdiği bir de dünya haritası bulunmaktadır. Bu
eserinde Dünya’nın yuvarlak olduğunu kanıtlamaya çalışan Kâtip Çelebi, Kristof
Klolmb ve Macellan’ın keşfilerinden de bahsetmiştir.

2. Naima Efendi ve Yanyalı Esad Efendi


Naima Efendi (1655 - 1716)

 Osmanlı Devleti’nde, XVII. yüzyılın önemli şahsiyetlerinden biridir.


 Halepli Mustafa Naima Efendi, Osmanlı Devleti’nin ilk resmî vakanüvisidir.

 Halepli Mustafa Naima Efendi, Osmanlı tarihçisi olup, en önemli eseri “Naima

Tarihi”dir.

Yanyalı Esad Efendi ( ? - 1730 )


 Osmanlı Devleti’nde Lale Devri’nde yaşamıştır.
 Türkçe, Arapça, Frasça, Grekçe ve Latince bildiği için diğer Osmanlı
müderrislerinden farklı olarak pek çok çeviri eser vermiştir.
 Galata Kadılığı ve Tercüme Kuruklu’nda görev yapmıştır.
 Osmanlı ilmiye sınıfında kendisine “Muallim-i Salis” lakabı verilmiştir.

2/2
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE DENGE
STRATEJİSİ

https://akademikdestek.eba.gov.tr/
TARİH Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi (1774 - 1914)

Özet

1/2
TARİH Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi (1774 - 1914)

Özet

2/2
TARİH XVIII. Yüzyılda Osmanlı Devleti'ndeki Dış Gelişmeler: Osmanlı-Rusya
İlişkileri ve Osmanlı-Fransa İlişkileri (1774-1798)
Özet

1. Osmanlı - Rus Savaşı (1768 - 1774)


Rusya’nın başına geçen Çariçe II. Katerina;
 Kırım’da hâkimiyet kurmak,
 Güçlü bir donanma ile Karadeniz’i ele geçirmek,
 Balkanlara hâkim olmak,
 Lehistan’ı kontrol altında tutmak

gibi hedefler belirlemiştir. Bu doğrultuda Lehistan’ın iç işlerine karışınca Rus


askerlerden kaçan bazı Leh milliyetçiler Osmanlı Devleti’nden yardım istemiştir. Rusya
da Lehleri yakalama bahanesiyle Balkan topraklarına girmiş ve burada bazı Türkleri
öldürmüştür. Bu gelişme üzerine Osmanlı Devleti 1768 yılında Rusya’ya savaş
açmıştır. Osmanlı Devleti, Balkan topraklarında yapılan savaşı kaybedince Rusya,
Tuna’nın güneyine kadar olan toprakları ele geçirmiştir.

Rus donanması 1770 yılında Baltık Denizi üzerinden Atlas Okyanusu’na oradan da
Cebelitarık Boğazı’ndan Akdeniz’e ulaşmıştır. Mora’daki Rum halkı Osmanlı Devleti’ne
karşı kışkırtmıştır. 1774 yılına kadar süren Osmanlı - Rus savaş döneminde, Rusya
Çeşme’de Osmanlı donanmasını ağır bir yenilgiye uğratarak yakmıştır. Avusturya ve
Prusya’nın arabuculuk yapması ile 1774 yılında Küçük Kaynarca Antlaşması
imzalanmıştır.

Küçük Kaynarca Antlaşması’na göre;


 Kırım’a bağımsızlık verilecek ve Kırım hanları sadece dinî bakımdan Osmanlı
halifesine bağlı olacaktı.
Yorum: Osmanlı Devleti ilk defa Müslüman bir Türk toprağını kaybetmiştir.
Rusya’nın Karadeniz’deki egemenliği artmıştır. Osmanlı Devleti ilk kez halifelik
yetkisini kullanmıştır.
 Kabartay arazisi, Azak Kalesi ve çevresi Rusya’ya verilecek, iki devlet arasındaki
sınır, Buğ Nehri olacaktı.
 Rusya, bu savaşta işgal ettiği Eflâk, Boğdan, Besarabya ve Akdeniz’deki adaları
Osmanlı Devleti’ne geri verecekti.
 Rus Hristiyanları ve rahipleri, kutsal yerleri serbestçe ziyaret edebilecekti.
 Rusya, Karadeniz ve Akdeniz’deki Türk sularında serbest ticaret yapabilecek ve
Fransa ile İngiltere’ye tanınan kapitülasyonlardan yararlanabilecekti.
Yorum: Rusya sıcak denizlere inme hayalini gerçekleştirmiştir.
 Osmanlı Devleti ise Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecekti.
Yorum: Osmanlı Devleti’nin ödediği ilk savaş tazminatıdır.
 Rusya, Balkanlarda istediği yerde konsolosluk açabilecek ve İstanbul’da daimî
elçi bulundurabilecekti.
Yorum: Rusya, Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışma fırsatı elde etmiştir.

1/3
TARİH XVIII. Yüzyılda Osmanlı Devleti'ndeki Dış Gelişmeler: Osmanlı-Rusya
İlişkileri ve Osmanlı-Fransa İlişkileri (1774-1798)
Özet
 Rusya, Osmanlıların yönetimi altındaki Ortodokslar ile Eflâk ve Boğdan beylerinin
haklarını koruyabilecekti.
Yorum: Bu madde 1775 yılında Rusya tarafından antlaşmaya eklenmiştir.
Böylece Rusya, Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışma fırsatı elde etmiştir.
Uyarı: 1768 - 1774 yılları arasında Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yaşanan
savaş döneminde Rus Prens Potemkin “Doğu Sisteminin Büyük Planı” adıyla
Osmanlı Devleti’ni yıkma planı hazırlamıştır.

Grek ve Dakya Projeleri


 Türkler Avrupa’dan atılacak, İstanbul merkez olmak üzere bir Rus prensinin
yönetiminde “Grek Devleti” kurulacaktır.
 Eflâk, Boğdan ve Besarabya’da yani Dinyester ve Tuna Nehirleri arasında
“Dakya” adıyla Rusya ve Avusturya’ya bağımlı bir devlet kurulacaktır.

2. XVIII. Yüzyılda Osmanlı - Rusya ve Osmanlı - Avusturya


İlişkileri
Aynalıkavak Tenkihnamesi (1779)

Rusya, Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra bağımsız olan Kırım’ı ele geçirmek
için, Kırım’ın iç işlerine karışmış ve ülkede millî birliği bölücü çalışmalarda bulunmuştur.
Rus yanlısı Şahin Giray, Rusya’dan aldığı destekle Kırım yönetimini ele geçirmiştir. Bu
gelişme üzerine yeni bir Osmanlı - Rus savaşını önlemek için Fransa arabuluculuğu ile
1779 yılında Aynalıkavak Tenkihnamesi (Sözleşmesi) imzalanmıştır.

Aynalıkavak Tenkihnamesi’ne göre:


 Kırım’a bağımsızlık verilmiştir.
 Rusya, Kırım’daki kuvvetlerini geri çekmiştir.
 Osmanlı Devleti, Şahin Giray’ın Kırım hanı olmasını onaylamıştır.

Avusturya - Rusya İttifakı ile Osmanlı Devleti Arasındaki Savaşlar (1787 - 1792)

Avusturya ve Rusya, Osmanlı Devleti üzerindeki tarihî emellerini gerçekleştirmek için


tekrar ittifak kurmuşlardır. 1787 yılında bu iki devletin Osmanlı Devleti’ne saldırması ile
başlayan savaş dönemi; 1789 yılında Fransa’da çıkan ihtilalden etkilenen
Avusturya’nın barış isteği ile sonlanmıştır. Avusturya ile 1791 yılında Ziştovi
Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Avusturya, Orsova bölgesi hariç savaş
öncesi sınırlarına geri çekilmiştir. Rusya ile 1792 yılında Yaş Antlaşması
imzalanmıştır.

2/3
TARİH XVIII. Yüzyılda Osmanlı Devleti'ndeki Dış Gelişmeler: Osmanlı-Rusya
İlişkileri ve Osmanlı-Fransa İlişkileri (1774-1798)
Özet
Yaş Antlaşması’na göre:
 Kırım’ın Rusya’ya ait olduğu kabul edildi.
 Dinyester Nehri iki devlet arasında sınır olarak belirlendi.

Uyarı: Avusturya’nın savaşı sona erdirmek istemesinin sebebi; Fransız İhtilali


sonucunda yayılan demokrasi, eşitlik, özgürlük, insan hakları ve milliyetçilik gibi
düşünce akımlarının kendi sınırları içinde yayılmasından tedirgin olmasıdır. Bu
durum Avusturya’nın çok uluslu bir yapıya sahip olmasından kaynaklanmaktadır.

3. XVIII. Yüzyılda Osmanlı - Fransa İlişkileri


Kanuni Sultan Süleyman döneminden itibaren başlayan Osmanlı - Fransa dostluğu
XVIII. yüzyılda bozulmuştur. Fransız İhtilali sonrasında başa geçen Napolyon yayılmacı
bir politika izlemiştir. Bu doğrultuda 1798 yılında Osmanlı toprağı olan Mısır’ı işgal
etmiştir.

Fransa’nın 1798 yılında Mısır'ı işgal etmesinin sebebi; Mısır’ı ele geçirerek Akdeniz'de
hâkimiyet kurmak ve İngiltere'nin sömürgelerine giden yolu kontrol altına almaktır. Bu
işgalden sonra İngiltere ve Fransa'dan yardım alan Nizamıcedit ordusu Fransa
karşısında başarılı olmuştur. 1801 yılında Osmanlı Devleti ile Fransa arasında yapılan
Elariş Antlaşması sonucunda Fransa Mısır'dan çekilmiştir.

Uyarı: Osmanlı Devleti XVIII. yüzyıl sonlarına gelindiğinde artık kaybettiği


toprakları geri kazanamayacağını anlayınca güçlü devletlerle antlaşmalar yapıp
ayakta kalma, toprak bütünlüğünü koruma şeklinde bir siyaset izlemeye
başlamıştır. Bu politikaya denge siyaseti denir. Napolyon’a karşı da bu siyaset
uygulanmıştır.

3/3
TARİH ..II.
XIX. Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Asya,Konferansı’nın
Avrupa ve Toplanmas
Osmanlı Devleti'nin Genel Durumu

Özet

1. XIX. Yüzyıl Başlarında Asya ve Avrupa’nın Genel Durumu


XIX. yüzyılda Avrupalı devletler çıkarları doğrultusunda rekabete dayalı bir politika
izlemişlerdir. Özellikle sömürge arayışının bir yarışa döndüğü bu dönemde devletler
arası ilişkilerde güvensizlik üzerine kurulu çıkar politikası uygulanmıştır.

İngiltere
Dönemin en büyük sömürgeci devleti olan İngiltere, XIX. yüzyılın sonuna kadar çıkarları
gereği Osmanlı toprak bütünlüğünü korumuştur. Daha sonra 1870 yılında siyasi birliğini
tamamlayan Almanya ile Osmanlı Devleti’nin yakınlaşması üzerine Osmanlı toprak
bütünlüğünü korumayı bırakmıştır. Bu yüzyılda Mısır ve Kıbrıs’ı işgal etmiştir. Ülke
yönetiminde ise parlamenter bir sistem hâkim olmuştur.

Fransa
Önemli sömürgelere sahip Fransa, bu dönemde de İngiltere ile sömürge rekabeti
hâlindedir. 1789 yaşadığı ihtilal sonrasında kurulan demokratik esaslara dayalı yönetim
düzenini, XIX. yüzyılda da devam ettirmiştir. Osmanlı Devleti’ne karşı ise devletin
topraklarını sömürmeye dayalı iki yüzlü bir politka izlemiş, bu anlamda Rusya ile zaman
zaman Osmanlı’ya karşı ittifak kurmuştur.

Avusturya
Çok uluslu bir yapıya sahip olduğu için Fransız İhtilali’nin sonuçlarından çekinmiş,
özellikle de Rusya’nın Panslavizm politikasına (Slav Ortodoksları tek bir devlet çatısı
altında birleştirmek) karşı önlemler almak zorunda kalmıştır. Avusturya’nın XIX. yüzyılda
Balkanlardaki en büyük rakibi Rusya olmuştur.

1/6
TARİH ..II.
XIX. Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Asya,Konferansı’nın
Avrupa ve Toplanmas
Osmanlı Devleti'nin Genel Durumu

Özet

Rusya
Bu dönemde de sıcak denizlere inme politikasını devam ettiren Rusya, Orta Asya'da
egemenliğini güçlendirmeye çalışmıştır. Orta Asya’da yayılma politikası izleyerek
özellikle bu coğrafyada pamuk üretimini ele geçirmek ve sömürgeler kurmak için
çabalamıştır. Ayrıca Balkanlarda Panslavizm politikası doğrultusunda hareket etmiş,
İstanbul’u alarak Bizans İmparatorluğu’nu tekrar canlandırma gibi bir amaç izlemiştir.

Rusya’nın sıcak denizlere inmek, Panslavizm poltikasını gerçekleştirmek ve Bizans’ı


canlandırmak için yaptığı çalışmalar Osmanlı Devleti ile bu yüzyılda savaş hâlinde
olmasına neden olmuştur.

2. XIX.Yüzyıl Başlarında Osmanlı Devleti’nin Genel Durumu:


II. Mahmut Devri Siyasi Olayları
XIX. yüzyılda dağılma dönemini yaşayan Osmanlı Devleti, varlığını devam ettirmek için
güçlü devletlerle antlaşmalar yaparak denge politikası uygulamıştır. Çünkü bu yüzyılda
artık Osmanlı’nın tek başına ayakta kalmaya gücü yoktur.

Milliyetçilik Hareketleri ve İsyanlar


Fransız İhtilali’nin getirdiği milliyetçilik akımı doğrultusunda Balkanlarda azınlık
ayaklanmaları ile uğraşan Osmanlı Devleti, bu yüzyılda Balkanlarda çok fazla toprak
kaybetmiştir.

2/6
TARİH ..II.
XIX. Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Asya,Konferansı’nın
Avrupa ve Toplanmas
Osmanlı Devleti'nin Genel Durumu

Özet

Sırp İsyanı (1804 - 1878)


Osmanlı Devleti’ne karşı ilk isyan eden millet Sırplar olmuştur. Sırpların isyan
çıkarmasında;
 Milliyetçilik ve özgürlük düşüncelerinin etkisi,
 Bölgenin savaş alanı olması,
 Avusturya ve Rusya’nın kışkırtmaları,
 Yeniçerilerin bölgedeki halka kötü davranması etkili olmuştur.

Sırplar 74 yıl süren bağımsızlık mücadelelerinde, bağımsızlıklarını aşamalı bir biçimde


kazanmışlardır:
 Bükreş Antlaşması (1812) → Ayrıcalık kazanmışlar.
 Edirne Antlaşması (1829) → Özerklik (iç işlerinde serbestlik) kazanmışlar.
 Berlin Antlaşması (1878) → Bağımsızlık kazanmışlar.

3/6
TARİH ..II.
XIX. Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Asya,Konferansı’nın
Avrupa ve Toplanmas
Osmanlı Devleti'nin Genel Durumu

Özet

Uyarı: Osmanlı Devleti’nin Sırp isyanı ile uğraştığı bu dönemde Fransa ve Rusya
1807 yılında Tilsit Antlaşması’nı imzalayarak, Osmanlı Devleti’ne karşı ittifak
oluşturmuşlardır. Osmanlı Devleti ise 1809 yılında imzaladığı Kaleisultani
(Çanakkale) Antlaşması sonucu İngiltere ile ittifak kurmuştur.

Yunan İsyanı (1820 - 1829)


Sırplardan sonra Osmanlı Devleti’nde ayrılmak için isyan eden Yunanlar (Rumlar)
olmuştur. Yunanların isyan çıkarmasında;
 Milliyetçilik akımının etkisi,
 Ruslar ve Yunanların megali ideası,
 Avrupalı devletlerin ve Fener Rum Patrikhanesi’nin Rumları kışkırtmaları,
 Rusya tarafından kurulan Filikieterya Cemiyeti’nin çalışmaları etkili olmuştur.
Osmanlı Devleti’ndeki en ayrıcalıklı millet olan Yunanların ilk isyanı, Mora’da çıkmıştır.
Dönemin padişahı II. Mahmut bu isyanı bastırmak için Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali
Paşa’dan yardım istemiştir. Vali ise yardım etmesi karşılığında Mora ve Girit valiliklerinin
kendisine verilmesini istemiştir. Zor durumda olan padişah bu istekleri kabul etmiş ve
Mora’daki isyan bastırılmıştır.

Uyarı: Osmanlı Devleti’nin isyanı bastırmak için kendine bağlı validen yardım
istemesi ve valinin de yardım karşılığında padişaha bazı şartlar sunması,
Osmanlı merkezî devlet yapısının çöktüğünün ve askerî anlamda güçsüzleştiğinin
en açık kanıtıdır.

Daha sonra Yunanlar tekrar isyan çıkarmış ve Avrupalı devletler, Yunanların bağımsız
olmalarına destek vermek için Navarin’de Osmanlı ve Kavalalı donanmalarını yakmıştır.
1827 yılında gerçekleşen Navarin Olayı sonrasında, Rusya bu durumu fırsat bilerek
Osmanlı Devleti’ne savaş açmıştır. Rusya karşısında başarılı olamayan Osmanlı Devleti
barış istemiş ve 1829 yılında Edirne Antlaşması imzalanmıştır.
Edirne Antlaşması’na göre;
 Yunanistan bağımsız olacaktı.
 Prut Nehri, Osmanlı Devleti ve Rusya arasında sınır olacaktı.
 Rusya’ya ait ticaret gemileri Boğazlardan serbestçe geçebilecekti.
 Eflâk, Boğdan ve Sırbistan’a özerklik verilecekti.
 Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecekti.
Yorum: Osmanlı Devleti’nden ayrılarak bağımsız olan ilk millet Yunanlar
olmuştur.

Şark Meselesi (Doğu Sorunu)


İlk kez 1815 yılında yapılan Viyana Kongresi’nde kullanılan bu kavram, Avrupalıların
Osmanlı (Doğu) sorunu olarak nitelendirdikleri olaydır. Avrupalıların, Türkleri
Balkanlardan ve Anadolu'dan çıkarmak için yaptıkları her türlü çalışmaya verilen addır.

4/6
TARİH ..II.
XIX. Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Asya,Konferansı’nın
Avrupa ve Toplanmas
Osmanlı Devleti'nin Genel Durumu

Özet

Mısır Sorunu
Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Mısır’ın kalkınması için son derece önemli
çalışmalar yapmış bir devlet adamıdır. Ekonomik, askerî ve kültürel alanlarda neredeyse
Osmanlı Devleti’nden önce Batı örnekli yenilikler yaparak Mısır’ın zenginleşmesini
sağlamıştır.
Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Osmanlı Devleti’ne Mora isyanı (Rum isyanı)
sırasında verdiği desteğin karşılığı olarak devletten Mora ve Girit valiliklerini istemiştir.
Rum isyanı bağımsızlıkla sonuçlandıktan sonra Mora, Osmanlı egemenliğinden çıkınca
Kavalalı bu kez Suriye ve Girit valiliklerini istemiştir. Padişah II. Mahmut bu valiliklerin,
kendisine verilmesi hâlinde Kavalalı’nın çok güçleneceğini düşünerek bu isteği
reddedince vali, Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklanmıştır. Oğlu İbrahim Paşa ile birlikte
Anadolu içlerine kadar ilerleyen Kavalalı’ya karşı II. Mahmut, önce İngiltere ve
Fransa’dan yardım istemiş, bu istek kabul edilmeyince Rusya’dan yardım istemiştir.

Uyarı: II. Mahmut’un, Mısır sorunu sırasında Rusya’dan yardım istemesi Osmanlı
tarihinde “Denize düşen yılana sarılır.” durumu ile ifade edilmiştir.

Rusya’nın olaya dahil olmasından çıkarları gereği endişe duyan İngiltere ve Fransa, II.
Mahmut ile Kavalalı’yı anlaştırma yoluna gitmiştir. 1833 yılında Osmanlı Devleti’nin Mısır
valisi ile imzaladığı Kütahya Antlaşması’na göre:
 Mehmet Ali Paşa’ya Girit ve Mısır valiliklerinin yanı sıra Şam valiliği verildi.
 Oğlu İbrahim Paşa’ya Cidde valiliği ile Adana valiliği verildi.
Osmanlı Devleti bu antlaşmanın şartlarından memnun kalmamıştır. Ayrıca İngiltere ve
Fransa’ya karşı da güveni kalmayan Osmanlı yeni bir Mısır isyanında tek başına
kalacağını düşünerek Rusya’nın desteğini almak için 1833 yılında Rusya ile Hünkâr
İskelesi Antlaşması’nı imzalamıştır. Antlaşmaya göre;
 Osmanlı Devleti bir saldırıya uğrarsa masrafları karşılanmak şartıyla Rusya,
Osmanlı Devleti'ne yardım edecekti.
 Rusya, bir saldırıya uğrarsa Osmanlı Devleti, Boğazları Rusya'nın savaştığı
devlete kapatacak; Rusya’ya ait gemilerin Boğazlardan geçişine izin verecekti.
 Antlaşma sekiz yıl geçerli olacaktı.

Yorum: Bu antlaşma ile Rusya serbesteçe Boğazlardan geçebilecek, sıcak


denizlere ulaşabilecektir. Bu durum da Boğazlar sorununun çıkmasına sebep
olacaktır.

Osmanlı Devleti, Mısır sorunu sürecinde İngiltere’nin de desteğini almak için 1838 yılında
İngiltere ile Balta Limanı Ticaret Sözleşmesi’ni imzalamıştır. Bu sözleşmeye göre;
 İngiliz tüccarlar, hiçbir kısıtlama olmadan, her tür malı tüm Osmanlı topraklarında
hem iç hem dış ticaret amacıyla alıp satabilecekler.
 İngilizler’den mal alım ve nakli için belge istenilmeyecekti.
 İngiliz tüccarlar, iç ticarette yerli tüccarlardan fazla vergi ödemeyecekti.
 Yabancı mallar Boğazlardan serbestçe geçecekti.

5/6
TARİH ..II.
XIX. Dönem Lozan Barış
Yüzyılda Asya,Konferansı’nın
Avrupa ve Toplanmas
Osmanlı Devleti'nin Genel Durumu

Özet

 Antlaşma, sürekli olacak ve bundan tüm Avrupa devletleri yararlanacaktı.


Osmanlı Devleti’nden daha fazla beklentileri olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa, ordusu ile
birlikte Anadolu’ya doğru ilerlemiştir. 1839 yılında yapılan Nizip Savaşı, Avrupalı
devletlerin araya girmesiyle sonlanmıştır. Avrupalı devletler Rusya’nın Hünkâr İskelesi
Antlaşması ile kazandığı haklardan rahatsız oldukları için vali ile padişah arasındaki bu
mücadeleye son vermek amacıyla 1840 Londra Konferansı’nı toplamışlardır. Bu
konferansa göre;
 Mısır hukuki yönden Osmanlı Devleti’ne bağlı kalacak fakat Mısır valiliği babadan
oğula geçmek şartıyla Mehmet Ali Paşa’ya bırakılacaktı.
 Suriye, Adana ve Girit Osmanlı Devleti’ne bırakılacaktı.
Yorum: Bu konferans sonucunda Mısır sorunu kesin olarak çözüme
kavuşmuştur.

Avrupalı devletler, Boğazlar üzerinde Rusya’nın elde ettiği haklarıda geri almak için bu
sefer 1841 Londra Konferansı’nı toplamışlardır. Bu konferansa göre;
 Boğazlar Osmanlı Devleti’nin egemenliğinde kalacaktı.
 Boğazlar barış zamanında bütün devletlerin savaş gemilerine kapalı, ticaret
gemilerine açık olacaktı.
Yorum: Bu konferans ile ilk defa Boğazların durumu uluslararası ortamda
görüşülmüştür. Rusya’nın Hünkâr İskelesi Antlaşması ile kazandığı haklara son
verildiği için, Rusya bu konferansın kararlarından memnun olmamıştır.

Uyarı: Osmanlı Devleti’nin XIX. yüzyılda yaşadığı Yunan isyanı ve Kavalalı


Mehmet Ali Paşa’nın isyanı ile başlayan Mısır sorunu iç sorun iken dış sorun
hâlini almıştır.

6/6
TARİH Kırım Savaşı, Paris Antlaşması ve Islahat Fermanı

Özet

1. Kırım Savaşı (1853 - 1856)


Savaşın Nedenleri
 Macaristan, Avusturya’ya karşı bağımsızlığını ilan ettikten sonra Avusturya ve
Rusya Macarları sıkıştırmıştır. Buradan kaçan Macar mültecileri, Osmanlı
Devleti’ne sığınmış ve Osmanlı bu kişileri teslim etmemiştir. Bu durum Rusya ile
arasında sorun yaşanmasına neden olmuştur.
 Osmanlı Devleti Hristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs ve etrafında yaşayan
Katolikler için Fransa’ya ayrıcalıklar tanımıştır. Rusya da Küçük Kaynarca
Antlaşması’ndan aldığı yetkiler doğrultusunda bölgedeki Ortodoks Hristiyanlar
üzerinde bazı haklar elde etmek istemiştir. Ancak bu isteği Osmanlı Devleti
tarafından kabul edilmemiştir.
Uyarı: Kırım Savaşı öncesinde Rusya, “hasta adam” olarak nitelendirdiği
Osmanlı Devleti’ni paylaşmak için İngiltere’ye teklif götürmüştür. Rusya’nın bu
teklifi, İngiltere tarafından reddedilmiştir. İngiltere’nin bu teklifi reddetmesinde,
Osmanlı Devleti'ne coğrafi anlamda çok yakın olan Rusya’nın güçleneceğinden,
Balkanlarda hâkimiyet kuracağından ve Akdeniz’e inebileceğinden endişe
duyması etkili olmuştur. Ayrıca İngiltere daha önceden 1838 Balta Limanı
Ticaret Antlaşması ile Osmanlı üzerinde zaten önemli ayrıcalıklar elde etmiştir.

Savaşın Tarafları
Rusya'nın saldırısına karşı İngiltere, Fransa, Avusturya ve Piyemonte Osmanlı
Devleti'nin yanında yer almıştır. Avrupalı devletlerin Osmanlı Devleti’nin yanında yer
almasında çeşitli sebepler etkili olmuştur. Avusturya, Rusya’nın Balkanlarda
ilerlemesinden ve uyguladığı Panslavizm politikasından rahatsız olduğu için; İngiltere
ve Fransa, Rusya’nın Boğazlardan geçerek Akdeniz’e inmesi ile güçleneceğini,
sömürgelerine giden yolların güvenliğini kaybedeceklerini düşündükleri için Osmanlı
Devleti’nin yanında yer almıştır. Piyemonte ise İtalya yarımadasında bir devlettir. Siyasi
birliğini sağlaması için de Fransa’nın desteğine ihtiyaç duymuştur. Bu nedenle de
Fransa’nın olduğu tarafta savaşa katılmıştır.

Uyarı: Rusya, bu savaşta Sinop’ta Osmanlı donanmasının yakmıştır.

Savaşta, Avrupa devletlerinin Osmanlı Devleti’nin tarafında yer almasından sonra


Rusya, ağır bir yenilgi almış ve barış istemek zorunda kalmıştır.

1/4
TARİH Kırım Savaşı, Paris Antlaşması ve Islahat Fermanı

Özet

2. Paris Antlaşması
Paris Antlaşması’nın (1856) Tarafları
Antlaşma Osmanlı Devleti, İngiltere, Rusya, Fransa, Avusturya, Piyemonte ve Prusya
arasında imzalanmıştır.

Uyarı: Savaşta yer almayan Prusya, Paris Antlaşması’na dahil olmuştur.

Paris Antlaşması’nın En Önemli Maddeleri (1856)


 Osmanlı Devleti Avrupa devleti sayılacak, Avrupa hukukundan faydalanabilecek
ve toprak bütünlüğü Avrupa devletlerinin garantisi altında olacaktır.
Yorum: Bu madde ile Osmanlı Devleti, toprak bütünlüğünü tek başına
koruyamadığını kabul etmiştir.
 Karadeniz tarafsız hâle getirilecek, tüm devletlerin ticaret gemilerine açık, fakat
savaş gemilerine kapalı tutulacaktır. Osmanlı Devleti ve Rusya, Karadeniz
kıyılarında tersane ve donanma bulundurmayacaktır.
Yorum: Bu madde ile Osmanlı Devleti, Kırım Savaşı’nda galip tarafta olmasına
rağmen Karadeniz’deki hâkimiyetini kaybederek yenik devlet durumuna
düşmüştür.
 Boğazlar, 1841 Londra Sözleşmesi’ne göre yönetilecek, bütün devletlerin savaş
gemilerine kapatılacaktır.
Yorum: Bu madde ile Rusya’nın Boğazlara ve oradan da sıcak denizlere inmesi
engellenmiştir.
 Osmanlı Devleti’nin konferans öncesinde ilan ettiği Islahat Fermanı, antlaşmayı
imzalayan devletlerce dikkate alınacak; fakat bu devletler fermanın
uygulanmasına ve Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmayacaktır.
Yorum: Bu madde, Avrupalı devletlerin, azınlık haklarını bahane ederek
Osmanlı iç işlerini karışmasını engelleyememiştir.

2/4
TARİH Kırım Savaşı, Paris Antlaşması ve Islahat Fermanı

Özet

Uyarı: Osmanlı Devleti ilk dış borcunu Kırım Savaşı sırasında 1854 yılında
İngiltere’den almıştır. Bu dönemde Osmanlı Devleti’nin başında padişah
Abdülmecit bulunmaktadır. Daha sonra Avrupa devletlerine borçlanmaya devam
edilmiş, zaman içerisinde devlet aldığı borçların faizlerini dahi ödeyemeyince
Avrupa devletleri, 1881 yılında Düyunuumumiye İdaresi’ni (Genel Borçlar
İdaresi) kurarak Osmanlı Devleti’nin ekonomisine el koymuşlardır. Böylece
Osmanlı Devleti ekonomik anlamda bağımsızlığını yitirmiştir.

3. Islahat Fermanı (1856)


Kırım Savaşı sürecinde hazırlanan Islahat Fermanı, Tanzimat Fermanı'nın devamı
niteliğini taşır.
Fermanın hazırlanma amaçları;
 Paris Antlaşması'nda, Osmanlı aleyhine karar alınmasının önüne geçmek,
 Rusya'nın, Osmanlı iç işlerine karışmasını engellemek,
 Balkanlardaki azınlık ayaklanmalarını önlemektir.

Islahat Fermanı’nın En Önemli Maddeleri


 Gayrimüslim halka din ve vicdan özgürlüğü sağlanacaktır.
 Kilise, okul ve hastane gibi binalar tamir edilecek veya yeniden inşa edilecektir.
 Gayrimüslimlere küçük düşürücü deyimler kullanılmayacaktır.
 Gayrimüslimler devlet memuru olabilecektir.
 Vergiler herkesin gelirine göre toplanacak, cizye vergisi ile iltizam usulü
kaldırılacaktır.

3/4
TARİH Kırım Savaşı, Paris Antlaşması ve Islahat Fermanı

Özet

Islahat Fermanı’nın orijinal nüshası

 Yabancılar Osmanlı toprakları üzerinde mülk edinebileceklerdir. Tarım ve


ticaret işleri düzenlenecek herkes şirket ve banka gibi ticari nitelikli
kurumlar açabilecektir.
 Gayrimüslimler kendi okul ve hastanelerini açabilecektir.
 Gayrimüslimler belediye ve il meclislerine üye olabileceklerdir.
 Gayrimüslimler nakdî bedel ödeyerek askerlikten muaf olabilecektir.

Islahat Fermanı’nın Sonuçları ve Değerlendirilmesi


Bu ferman, Balkanlardaki azınlık ayaklanmalarının önüne geçememiş ve
Avrupalı devletlerin azınlık haklarını bahane ederek Osmanlı iç işlerine
karışmasını engelleyememiştir. Ayrıca bu ferman ile gayrimüslimlere verilen
haklar Müslümanları da rahatsız etmiştir.

4/4
TARİH ..II.
1878 Dönem Lozan Barış
- 1908 Konferansı’nın
Yılları Arasındaki Toplanmas
Siyasi Gelişmeler

Özet

1. 1877 - 1878 Osmanlı - Rus Savaşı (93 Harbi) ve Berlin


Konferansı
Savaşın Nedenleri
 Avrupalı devletlerin, 1876 İstanbul Konferansı'nda, Balkanların durumu ile ilgili
aldığı kararların Osmanlı Devleti tarafından kabul edilmemesi,
 Londra'da tekrar konferans düzenleyen Avrupa devletlerinin azınlıklarla ilgili
aldığı kararların, iç işlerine müdahale sayan Osmanlı Devleti tarafından kabul
edilmemesi,
 Rusya'nın bu durumları bahane ederek Osmanlı üzerindeki tarihî emellerine
ulaşmak istemesidir.
Rusya, 1877 yılında hem Balkanlardan hem de Kafkaslar üzerinden saldırıya geçmiştir.
Rusya’nın Balkanlardaki saldırısı karşısında Osmanlı bölgede savunma hattı oluşturmuş,
özellikle Plevne’de Osman Paşa önderliğinde başlayan savunma hattı Rus ordularını
dört ay engellese de sonuçta Osmanlı ordusu başarılı olamamıştır. Rusya Sofya ve
Edirne’yi ele geçirerek İstanbul’a kadar ilerlemiştir. Kafkaslarda ise Kars ve Ardahan
üzerinden ilerleyen Rusya, Erzurum’a kadar girmiştir. Bu bölgede de Aziziye Tabyası ve
Nene Hatun yaptıkları direnişlerle ön plana çıkmışlardır.

Uyarı: Osmanlı Devleti, Rusya’nın saldırıları karşısında Avrupa devletlerinden


destek alamamıştır. Çünkü bu dönemde siyasi birliğini tamamlayan Almanya ve
İtalya’nın sömürge arayışına karşı Avrupalı devletler kendi topraklarını korumaya
çalışmaktadır. Özellikle İngiltere’nin, Rus işgali karşısında Osmanlı Devleti’ni
yalnız bırakmasında, Almanya ile Osmanlı Devleti’nin yakınlaşması da etkili
olmuştur.

Osmanlı Devleti, Rusya’nın İstanbul’a kadar ilerlemesi üzerine barış istemiş ve 3 Mart
1878 tarihinde Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmaya göre;
 Büyük bir Bulgaristan Krallığı kurulacaktı.
 Sırbistan, Romanya ve Karadağ bağımsız olacaktı.
 Kars, Ardahan, Batum ve Doğubeyazıt Rusya’ya bırakılacaktı.
 Osmanlı Devleti Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecekti.
 Bosna Hersek’e özerklik verilecekti.
 Girit ve Ermenilerin bulunduğu yerlerde ıslahatlar yapılacaktı.
Ayastefanos Antlaşması’nın şartlarına başta İngiltere olmak üzere Avrupalı devletler
tepki göstermiştir. Bu tepkinin sebebi, Rusya’nın bu antlaşmayı uygulaması hâlinde çok
fazla güçlenecek olmadısır. Avrupalı devletlerin de katılımı ile Berlin’de yapılan
konferans sonucunda Ayastefanos Antlaşması’nın yerine 1878 Berlin Antlaşması
imzalanmıştır.

1/4
TARİH ..II.
1878 Dönem Lozan Barış
- 1908 Konferansı’nın
Yılları Arasındaki Toplanmas
Siyasi Gelişmeler

Özet

Berlin Antlaşması (1878)


 Sırbistan, Romanya ve Karadağ bağımsız olacaktı.
Yorum: Avrupalı devletler, Osmanlı toprak bütünlüğünü korumayı bırakmıştır.
 Bulgaristan üçe ayrılarak asıl Bulgaristan’ın Osmanlı’ya bağlı bir prenslik olması,
Doğu Rumeli’nin özerk olması, Makedonya’nın ıslahat yapılması şartı ile
Osmanlı’ya bırakılmasına karar verildi.
Yorum: Ayastefanos Antlaşması ile Bulgaristan’ın bağımsızlığını kazanması
sonucu Rusya’nın Balkanlarda güçleneceğinden endişe duyan Avrupalı devletler,
bu duruma müdahale etmişlerdir.

 Bosna Hersek Osmanlı toprağı olarak sayılacak, yönetimi geçici olarak


Avusturya’ya bırakılacaktı.
 Kars, Ardahan, Batum Rusya’ya; Doğubeyazıt Osmanlı Devleti’ne bırakılacaktı.

2/4
TARİH ..II.
1878 Dönem Lozan Barış
- 1908 Konferansı’nın
Yılları Arasındaki Toplanmas
Siyasi Gelişmeler

Özet

 Osmanlı Devleti Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecekti.


 Girit ve Ermenilerin oturdukları yerde ıslahatlar yapılacaktı.
Yorum: Ermeni sorunu ortaya çıkmıştır.

2. Berlin Konferansı Sonrasındaki Gelişmeler


Berlin Antlaşması’nın imzalanmasından sonra Padişah II. Abdülhamit’in ülkeyi tek otorite
olarak yönettiği, temel özgürlüklerin kısıtlandığı İstibdat dönemi (1878 - 1908)
yaşanmıştır. Osmanlı Devleti bu dönemde çok büyük toprak kayıpları yaşamıştır.

Kıbrıs’ın İngiliz Yönetimine Bırakılması (1878)


İngiltere, Ayastefanos Antlaşması’nın şartlarını hafifletmesi karşılığında Osmanlı
Devleti’nden Kıbrıs’ın yönetiminin kendine bırakılmasını istemiştir. 1878 yılında yapılan
antlaşma ile Kıbrıs’ın, yasal olarak Osmanlı Devleti’ne bağlı olmasına, ancak yönetiminin
İngiltere’ye bırakılmasına karar verilmiştir. İngiltere daha sonra Osmanlı Devleti'ni
Rusya'nın işgaline karşı güneyden koruyacağını bahane ederek Kıbrıs'ı 1881 yılında
işgal etmiştir. I. Dünya Savaşı sırasında da burayı tamamen topraklarına katmıştır.

Tunus’un İşgali (1881)


Fransa 1858 yılında Cezayir'i işgal etmiş ve bu tarihten sonra Akdeniz’de hâkimiyet
alanını genişletmek isteyen Fransa Avrupalı devletlerden aldığı destekle Tunus'u işgal
etmiştir.

Uyarı: Osmanlı Devleti’nin, Kuzey Afrika’da kaybettiği ilk toprak parçası


Tunus’tur.

3/4
TARİH ..II.
1878 Dönem Lozan Barış
- 1908 Konferansı’nın
Yılları Arasındaki Toplanmas
Siyasi Gelişmeler

Özet

Mısır’ın İşgali (1882)


Süveyş Kanalı, 1869 yılında İngiltere ve Fransa tarafından açıldıktan sonra Akdeniz
ticareti yeniden canlanmış, Mısır önem kazanmıştır. Bu anlamda Hindistan’daki
sömürgelerine daha kestirme bir yoldan gidebilecek ve bu yolu güvence altına alabilecek
olan İngiltere, 1882 yılında Osmanlı toprağı olan Mısır'ı işgal etmiştir.

Girit Sorunu ve Dömeke Meydan Savaşı (1897)


Yunanların kurduğu Etnikieterya Cemiyeti 1896’da Girit'te büyük bir isyan çıkarmıştır. Bu
durum üzerine Yunanistan’a savaş açan Osmanlı ordusu Dömeke Meydan Savaşı’nda
Yunanları yenilgiye uğratmıştır. Bu galibiyetin ardından Atina'ya doğru ilerlemenin yolu
Osmanlı Devleti'ne açılınca duruma müdahale eden Avrupalı devletler İstanbul'da bir
konferans toplamış, Girit'e özerklik verilmesine ve iki devletin savaştan önceki sınırlarına
çekilmesine karar vermişlerdir.

XIX. Yüzyılın Sonunda Osmanlı Devleti’nin Sınırları


Osmanlı Devleti, XIX. yüzyıla geldiğinde sınırlarında küçülmeler yaşamıştır. Karadeniz’in
kuzeyi Rusya’nın eline geçmiştir. Balkanlarda pek çok azınlığın bağımsızlığını
kazanmasıyla bölgede hâkimiyeti daralmıştır.

Kuzey Afrika’da ise Trablusgarp hariç bölgedeki tüm topraklarını İngiltere ve Fransa’ya
kaptırmıştır.

4/4
TARİH Trablusgarp ve Balkan Savaşları

Özet

1. Trablusgarp Savaşı (1911)


XX. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’da elinde kalan son toprağı
Trablusgarp’tır. Bu bölgeye de sömürge arayışında olan İtalya göz dikmiştir.

Savaşın Nedenleri
 İtalya’nın sömürgecilik yarışına dahil olmak istemesi
 Bölgenin İtalya’ya yakın, yer altı kaynakları bakımından zengin olması
 Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp’ı koruyacak güçte olmaması
 Avrupa devletlerinin İtalya’yı bu bölgeye yönlendirmesi

İtalya 1911 yılında Trablusgarp, Derne ve Tobruk’u işgal etmiştir. Bu işgal karşısında
Osmanlı yönetimi bölgeye Enver Paşa ve Mustafa Kemal’i göndermiştir. Bu iki subay,
bölgede başarılı bir savunma yapmış, İtalya’nın kıyıdan iç kısımlara ilerlemesini
engellemişlerdir. İtalya, bu durum karşısında Osmanlı Devleti’ni çaresiz bırakmak için
Oniki Ada’yı işgal etmiş ve Çanakkale Boğazı’nı ablukaya almıştır. Trablusgarp
Savaşı’nda bu gelişmeler yaşanırken aynı dönemde Balkanlarda savaş durumunun
patlak vermesi üzerine Osmanlı Devleti barış istemek zorunda kalmış ve Ouchy (Uşi)
Antlaşması’nı imzalamıştır.

Ouchy (Uşi) Antlaşması (15 Ekim 1912)


 Trablusgarp ve Bingazi, İtalya’ya bırakılacaktı.
 Balkanlardaki durum kesinleşinceye kadar Oniki Ada geçici olarak İtalya’da
kalacaktı.
Yorum: Osmanlı Devleti, Balkan Savaşları başladığında Yunanistan’ın Oniki
Ada’yı işgal etme tehlikesi karşısında burayı koruyamayacağını düşünmüş ve
bu yüzden adaları geçici olarak İtalya’ya bırakmıştır.
 Trablusgarp halkı dinî bakımdan Osmanlı halifesine bağlı olacaktı.

1/4
TARİH Trablusgarp ve Balkan Savaşları

Özet
Yorum: Trablusgarp halkının Müslüman olduğu için dinî bakımdan Osmanlı
halifesine bağlı kalması Osmanlı Devleti'nin Trablusgarp ile olan kültürel
bağlarını devam ettirmesini sağlamıştır.

Osmanlı Devleti bu antlaşma ile Kuzey Afrika’daki son toprağı olan Trablusgarp’ı
kaybetmiş ve Kuzey Afrika’dan tamamen çekilmiştir.

2. I. Balkan Savaşı (1912)


Savaşın Nedenleri
 Rusya’nın Balkan devletlerini Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtması
 Balkan devletlerinin sınırlarını genişletmek istemesi

Uyarı: İngiltere, Rusya ile bir araya geldiği Reval Görüşmeleri’nde (1908)
Rusya’yı Balkanlar üzerindeki politikalarında serbest bırakmıştır. Bu durumun
sonucu olarak da Rusya, Balkan devletleri arasında kurulan ittifaklarda etkili
olmuştur.

Savaşın Tarafları

Sırbistan, Yunanistan, Osmanlı

Bulgaristan, Karadağ Devleti

Osmanlı Devleti savaşta ağır bir yenilgi almıştır. Bu durum üzerine Avrupalı devletler
Balkanlardaki yeni durumu görüşmek için Londra’da bir konferans düzenlemiş ve
Londra Antlaşması imzalanmıştır.

2/4
TARİH Trablusgarp ve Balkan Savaşları

Özet

Londra Antlaşması (30 Mayıs 1913)


 Edirne, Kırklareli, Dedeağaç ve Trakya’nın tamamı Bulgaristan’a verilecekti, batı
sınırı Midye - Enez hattı olarak belirlenecekti.
 Arnavutluk Devleti kurulacak, sınırları Avrupa devletleri tarafından çizilecekti.
 Güney Makedonya, Selanik ve Girit Yunanistan’a bırakılacaktı. Orta ve Kuzey
Makedonya Sırbistan’a verilecekti.

Uyarı: Arnavutluk, bu ortamı fırsat bilerek bağımsızlığını ilan etmiştir. Böylece


Osmanlı Devleti son Balkan azınlığını da kaybetmiştir.

Babıali Baskını (23 Ocak 1913)

İttihat ve Terakki Cemiyeti, I. Balkan Savaşı’nda alınan yenilgiden Osmanlı hükûmetini


sorumlu tutmuştur. Londra Konferansı sırasında İttihat ve Terakki Cemiyeti, Babıali
Baskını ile hükûmeti ele geçirmiştir. Baskını yapan grubun içinde askerî kimlikli kişilerin
olması (Enver ve Talat Beyler), bu durumun askerî darbe olarak nitelendirilmesine
neden olmuştur. Sonuç olarak bu baskın Osmanlı siyasi tarihinde ilk hükûmet darbesi
özelliği taşımaktadır.

3. II. Balkan Savaşı (1913)


Savaşın Tarafları

Sırbistan, Yunanistan, Bulgaristan

Romanya, Karadağ

II. Balkan Savaşı, I. Balkan Savaşı sonucunda Bulgaristan’ın daha çok toprak
kazanmasından rahatsız olan Balkan devletlerinin Bulgaristan’a saldırması ile
başlamıştır. Bu durumdan faydalanan Osmanlı Devleti de Bulgaristan’a savaş açarak I.
Balkan Savaşı’nda Bulgaristan’a verdiği Edirne ve Kırklareli’yi geri almıştır. Bulgaristan
çok ağır bir yenilgi alarak barış istemiştir.

Savaşı Bitiren Antlaşmalar

Bükreş Antlaşması (10 Ağustos 1913)

Balkan devletleri arasında imzalanmıştır.


 Manastır, Üsküp ve Priştine Sırbistan’a bırakıldı.
 Serez, Drama ve Selanik Yunanistan’a bırakıldı.
 Güney Dobruca, Romanya’ya bırakıldı.

3/4
TARİH Trablusgarp ve Balkan Savaşları

Özet
İstanbul Antlaşması (29 Eylül 1913)

Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında imzalanmıştır.


 Edirne, Kırklareli ve Dimetoka Osmanlı Devleti’ne bırakılacaktı.
 Kavala ve Dedeağaç Bulgaristan’ın olacaktı.
 Meriç Nehri iki devlet arasında sınır olacaktı.
 Bulgaristan’da yaşayan Türkler Bulgarlarla eşit haklara sahip olacaklardı.

Atina Antlaşması (14 Kasım 1913)

Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında imzalanmıştır.


 Yanya, Selanik ve Girit Yunanistan’ın olacaktı.
 Yunanistan’da kalan Türk azınlığın hakları güvence altına alınacaktı.

İstanbul Antlaşması (13 Mart 1914)

Osmanlı Devleti ile Sırbistan arasında imzalanmıştır.

4/4
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN
DEVLET TOPLUM İLŞKİSİ

https://akademikdestek.eba.gov.tr/
TARİH II.Yakın
DönemÇağ'da
Lozan Barış Konferansı’nın
Avrupa TarihiToplanmas
I

Özet

1. XVIII. Yüzyıl: Aydınlanma Çağı


Aydınlanma Çağı'nın yaşanmasında Rönesans ve Reform hareketleri sonucunda dinî
kurallara dayalı mutlak değişmez düşünce olan skolastik düşüncenin yıkılması ve XVII.
yüzyılda Akıl Çağı'nda yaşanan bilimsel gelişmeler etkili olmuştur.

Aydınlanma Çağı'nın en önemli özelliği bilgiye ulaşmada ve bilgiyi kullanmada deney ve


gözlem yöntemlerinin kullanılmasıdır. Hatta bu dönemin düşünürleri akıllarıyla
kavrayamadıkları, deneysel ve gözlemsel olarak ispatlayamadıkları bilgileri
reddetmişlerdir. Bu düşünceyle evrendeki her şeyin maddeye dayalı olduğunu savunan
materyalizm düşüncesi de ortaya çıkmıştır.

Aydınlanma Çağı Düşünürleri


Bu dönemin düşünürleri demokrasi, özgürlük, eşitlik gibi kavramları savunmuş, mutlak
krallık yönetimine ve Katolik Kilisesi’nin baskıcı düzenine karşı çıkmışlardır.

John Locke (1632 - 1704)


XVII. yüzyılda yaşamış İngiliz düşünür John Locke yaptığı çalışmalarla XVIII.
yüzyılda yaşanacak Aydınlanma Çağı’nın hazırlayıcısı olmuştur. İnsan zihnini boş
bir levhaya benzeten John Locke, insanın yaşadığı tecrübelerle bu levhayı
doldurduğunu belirtmiştir. Ayrıca fikirleriyle ilk defa mutlakiyeti sarsan kişi
olmuştur.

Immanuel Kant (1724 - 1804)


Alman düşünür Immanuel Kant, bilimin yansız ve evrensel olduğunu Saf Aklın
Eleştirisi adlı eserinde açıklamıştır.

Denis Diderot (1713 - 1784)


Fransız düşünür Denis Diderot, toplumu geliştirmek ve değiştirmek amaçlı
yazılan Ansiklopedi adlı esere editörlük yapmıştır.

1/6
TARİH II.Yakın
DönemÇağ'da
Lozan Barış Konferansı’nın
Avrupa TarihiToplanmas
I

Özet

Montesquieu (1689 - 1755)


Fransız düşünür Montesquieu, ülkesindeki mutlakiyeti eleştirmek için hiciv içeren
İran Mektupları adlı bir eser yazmıştır. Fransa’da anayasalı monarşik düzene
geçilmesini istemiştir. Ayrıca Kanunların Ruhu Üzerine adlı eserinde yasama,
yürütme ve yargının ayrı ayrı kullanılmasını yani güçler ayrılığını savunmuştur.

Jean Jacques Rousseau (1712 - 1778)


Cenevreli düşünür Jean Jacques Rousseau, dönemin diğer düşünürleri gibi
eşitlik, özgürlük, insan hakları gibi kavramlar üzerinde durmuştur. Toplum
Sözleşmesi adlı eserinde mutlakiyete karşı çıkmıştır.

Voltaire (1694 - 1778)


Fransız düşünür ve yazar Voltaire, din ve düşünce özgülüğü, insan hakları gibi
kavramlar üzerinde durmuştur. Candide adlı eseri yazmıştır.

David Hume (1711 - 1776)


David Hume’un yaptığı çalışmalarla John Locke ile benzer düşünceleri
savunmuştur. İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme adlı eseri yazmıştır.

XVIII. Yüzyılda Gerçekleştirilen Bazı Buluşlar

1700 - 1724 1725 - 1749 1750 - 1774 1775 - 1800


1701 - Tohum 1740 - Çelik 1750 - Deniz 1779 - Çıkrık
makinesi üretildi. eritildi. kronometresi makinesi bulundu.
bulundu.
1705 - Buhar 1740 - Sülfürik 1759 - Samanyolu 1783 - Buharlı
makinesi üretildi. asit üretildi. galaksisi bulundu gemi yapıldı.
1714 - Civalı 1764 - Buhar 1788 - Harman
termometre makinesi makinesi yapıldı.
bulundu. geliştirildi.
1721 - Çiçek aşısı 1766 - Hidrojen 1800 - Pil üretildi.
üretildi. atomunun varlığı
keşfedildi.

Akıl Çağı ve Aydınlanma Çağı’nın Sosyal, Ekonomik ve Bilimsel Etkileri


 Bilimde akıl, deney ve gözlem metodları ön plana çıktı.
 Sanayi Devrimi yaşandı.
 Ham madde ve pazar arayışı ortaya çıktı.
 İşçi sınıfı ortaya çıktı.
 Üretim arttı.
 Tıp alanında gelişmeler yaşandı.
 Nüfus artışı oldu.

2/6
TARİH II.Yakın
DönemÇağ'da
Lozan Barış Konferansı’nın
Avrupa TarihiToplanmas
I

Özet

Akıl Çağı ve Aydınlanma Çağı’nın Yönetimsel ve Siyasal Etkileri


 Fransız İhtilali yaşandı.
 Eşitlik, özgürlük, milliyetçilik, insan hakları kavramları ön plana çıktı.
 Mutlakiyet rejimi, yerini demokratik yönetimlere bıraktı.
 Komünizm, liberalizm, kapitalizm, sosyalizm ve sömürgecilik kavramları ortaya
çıktı.
 1830 ve 1848 İhtilalleri yaşandı.
 I. ve II. Dünya Savaşları çıktı.

2. Avrupa’da Sanayi Devrimi


Sanayi Devrimi, üretim faaliyetlerinin gerçekleşirilmesinde insan ve hayvan gücü yerine
makinelerin kullanılmasıdır. Sanayi Devrimi ilk olarak dokumacılık alanında İngiltere’de
başlamış, daha sonra diğer Avrupa ülkelerine yayılmışır. Sanayileşmenin ilk aşamasında
temel ham maddeler olan taşkömürü ve demir Avrupa’da bol miktarda bulunduğu için bu
devrim hızla Avrupa’ya yayılmıştır.

Sanayi Devrimi’nin İngiltere’de başlamasında;


 sanayileşmenin ilk aşamasında ihtiyaç duyulan taşkömürü ve demirin bulunması,
 uygun pazarlara sahip olması,
 ada ülkesi olduğu için siyasi anlamda Avrupa’daki çatışmalardan ve kargaşadan
uzak kalması etkili olmuştur.

Sanayi Devrimi’nin Nedenleri


 Coğrafi keşiflerin getirdiği sermaye ve Rönesansla birlikte oluşan bilgi birikimi.
 Bilim alanında gerçekleştirilen buluşların, alet yapımı ile teknolojiye
dönüştürülmesi. (Denis Papin, James Watt)
 Sanayileşmenin enerji kaynakları olan, taşkömürü ve demirin İngiltere ve
Avrupa’da bol miktarda bulunması.

3/6
TARİH II.Yakın
DönemÇağ'da
Lozan Barış Konferansı’nın
Avrupa TarihiToplanmas
I

Özet

Sanayi Devrimi’nin Gelişimi


1700 - 1890 yılları arasında fabrikalarda buhar gücünden ve kömürden yararlanılmıştır.
1890 yılından sonra ise fabrikalarda petrol ve elektrikten yararlanılmıştır. Böylece Sanayi
Devrimi farklı enerji kaynaklarının kullanılmasıyla daha da gelişme göstermiştir.

Buhar makinesi

İlk lokomotif (Stephenson)

Sanayi Devrimi’nin Sonuçları


 Ham madde ve pazar arayışının artması sömürgecilik faaliyetlerini de arttırmıştır.

Sömürgecilik: Güçlü devletlerin, kendilerinden daha güçsüz coğrafyalardaki yer altı ve


yer üstü kaynaklarını kullanmasına denir.

4/6
TARİH II.Yakın
DönemÇağ'da
Lozan Barış Konferansı’nın
Avrupa TarihiToplanmas
I

Özet

 El sanayisi ve küçük atölyeler yerini fabrikalara bırakmıştır.


 Üretimde insan emeği azalmış, üretim artmış, bu da ucuzluğu getirmiştir.

 Halkın refah seviyesi artmış, bilimsel çalışmalar hayat standartlarını iyileştirmiş,


ölüm oranları azalmış ve buna bağlı olarak nüfus artışı yaşanmıştır.
 Demir yolları kurulmuş ve buharlı gemilerle ulaşım gelişmiştir.
 Ekonomide tarımsal üretim yerini sanayiye bırakmış, köyden kente göç hareketleri
hızlanmış, şehirlerin nüfusu artmıştır.
 Toplumsal alanda işçi sınıfı oluşmuş, buna bağlı olarak işçi hakları kavramı ortaya
çıkmıştır.
 Devrim sonucunda bazı siyasi ve ekonomik düşünceler geliştirilmiştir. Bunlar;
Kapitalizm: Ekonomide devlet kontrolü ve etkisinin az olduğu, üretim faaliyetlerinde
daha çok özel mülkiyetin etkili olduğu ve sermayenin en temel üretim aracı olarak
görüldüğü ekonomik sistemdir.
Liberalizm: Şahsi özgürlükleri koruyan ekonomik ve siyasi görüştür.

5/6
TARİH II.Yakın
DönemÇağ'da
Lozan Barış Konferansı’nın
Avrupa TarihiToplanmas
I

Özet

Sosyalizm: Yönetim ile üretim gücünün ve kontrolünün halkın elinde olması gerektiğini
savunan düşünce sistemidir.
Komünizm: Üretim gücünün ve araçlarının ortak mülkiyette olması gerektiğini savunan
aynı zamanda ülkedeki tüm faaliyetlerin halk adına devlet denetiminde olması gerektiğini
düşünen katı bir devletçilik anlayışının egemen olduğu sistemdir.
 Bankacılık ve sigortacılık faaliyetlerinin önemi artmıştır.
 Denizciliğin önemi artmış, güçlü ve büyük donanmalar hazırlanmıştır.

Sanayi Devrimi’nin Osmanlı Devleti’ne Etkisi


 Osmanlı Devleti Avrupa’dan gelen ucuz mallar nedeniyle zor duruma düşmüş, bu
anlamda fiyat olarak onlarla rekabet edememiştir. Küçük atölyeler ve el tezgahları
kapanmış, işsizlik artmıştır.
 Avrupa’da gelişen silah sanayi, Osmanlı Devleti’nin girdiği savaşlarda başarısız
olmasına sebep olmuştur.
 Osmanlı Devleti, ekonomik anlamda Avrupa Devletleri ile rekabet edemeyince
verdiği kapitülasyonların içeriğini ve sayısını arttırmak zorunda kalmıştır. Bu da
Osmanlı’da saniyinin gelişmesini engellemiş, Osmanlı ekonomisini olumsuz
etkilemiştir.

6/6
TARİH II.Yakın
DönemÇağ'da
Lozan Barış Konferansı’nın
Avrupa TarihiToplanmas
II

Özet

1. Yedi Yıl Savaşları


1756 - 1763 yılları arasında İngiltere ile Fransa, Avusturya, Rusya, Hollanda ve Portekiz
ittifakı arasında yapılan savaşlara Yedi Yıl Savaşları denilir. Savaşların temel nedeni bu
ülkeler arasında yaşanan sömürge yarışıdır.

Savaş sonunda İngiltere galip gelmiş; Fransa, Hollanda ve Portekiz bazı sömürgelerini
İngiltere’ye kaptırmıştır. İngiltere ise savaşta başarılı olmasına rağmen savaş sürecinde
yaptığı masraflar nedeniyle ekonomik sıkıntı içine girmiştir.

2. ABD’nin Kurulması
Amerika kıtası 1492 yılında keşfedildikten sonra İspanya, Portekiz, Fransa ve İngiltere
bu kıtaya gelerek koloniler kurdular. İngiltere XVIII. yüzyılda bölgedeki koloni sayısını on
üçe yükseltmiştir. On Üç Koloni, İngiltere hükûmetine bağlı ve hükûmetin atadığı bir vali
tarafından yönetilmekteydi.
Yedi Yıl Savaşlarında İngiltere her ne kadar başarılı olsa bile savaş ekonomisini olumsuz
etkilemiştir. Bu nedenle kolonilerine yeni ve ağır vergiler koymuştur. Bu yeni vergileri
ödemek istemeyen On Üç Koloni, İngiltere’ye ait malların bulunduğu gemideki çayları
denize dökmüştür. Bu durum, On Üç Koloni’nin bağımsızlık mücadelesini başlatan olay
olmuştur.

Uyarı: Yedi Yıl Savaşlarında sömürgelerini İngiltere’ye kaptıran Fransa, en güçlü


rakibine karşı On Üç Koloni’nin bağımsızlık mücadelesine destek vermiştir.

1/4
TARİH II.Yakın
DönemÇağ'da
Lozan Barış Konferansı’nın
Avrupa TarihiToplanmas
II

Özet

On Üç Koloni 1774 yılında I. Philadelphia Kongresi’ni toplamış ve İngiltere’nin kolonilerin


onayı olmadan bölgeden vergi topmasını yasaklamıştır. Daha sonra 1776 yılında
toplanan II. Philadelphia Kongresi’nde On Üç Koloni İngilere’ye karşı savaş kararı
almıştır. Kurulan ordunun başına da George Washington getirilmiştir.
Ayrıca kongrede alınan karara göre 4 Temmuz 1776 günü Amerikan Bağımsızlık
Bildirisi yayınlanmıştır. Bildirinin özünde aşağıdaki konulara dikkat çekilmiştir:
 Bütün insanlar özgür doğar ve yaşarlar.
 Devlet, ancak bu özgürlükleri korumak ve bunlardan herkesi eşit derecede
yararlandırmak için vardır.
 Bu özgürlüklere dokunan devlet, kendi varlık nedenini yitirir.
 İngiltere hükûmeti, Amerikalıların özgürlüklerini çiğneyerek onları kendisine
bağlayan temel sözleşmeyi bozmuştur. Amerika halkı, yeni bir hükûmet kurmaya
karar vermiştir. Yönetim şekli demokrasi olarak belirlenmiştir.
Uyarı: Bu bildiri insan hakları açısından son derece önemli bir belgedir. Dünyanın
ilk demokratik belgesi kabul edilen ve İngiltere’de 1215 yılında yayınlanan
Magna Carta ile kıyaslandığında Magna Carta gibi bölgesel bir etki
yaratmamıştır. İnsan haklarının dünyada yayılmasını sağlayan evrensel bir belge
olmuştur.

İngiltere, 1783 Versailles Antlaşması ile On Üç Koloni’nin bağımsızlığını kabul etmiştir.


Koloniler 1787 yılında anayasa hazırlayarak Amerika Birleşik Devletleri adında federal
bir cumhuriyet kurmuş ve bu devletin başkanı George Washington olmuştur.

2/4
TARİH II.Yakın
DönemÇağ'da
Lozan Barış Konferansı’nın
Avrupa TarihiToplanmas
II

Özet

Federal Devlet: Devlet topraklarının eyaletlere ayrılması ile oluşan ve her eyaletin iç
işlerinde serbest, dış işlerinde ülkenin merkezine bağlı olmasına dayalı yönetim
sistemidir.

Uyarı: ABD ile Osmanlı Devleti arasındaki ilişkilere baktığımızda; ABD, Osmanlı
Devleti’ne bağlı olan Cezayir, Trablusgarp ve Tunus ile ticaret antlaşması
imzalamıştır. Bu antlaşma, ABD’nin tek Osmanlıca olarak imzaladığı antlaşmadır.
Ayrıca ABD, Osmanlı Devleti’ne ilk resmî ziyaretini 1800’lerde George
Washington Fırkateyni’nin Akdeniz’e girmesiyle yapmıştır.

3. Fransız İhtilali
Bir ülkenin siyasi, sosyal ve ekonomik yapısını veya yönetim şeklini değişirmek amacıyla
kuvvet kullanılarak yapılan halk hareketine ihtilal denir.

Fransız İhtilali’nin Nedenleri


 Fransa’da yönetimin katı bir mutlakiyete dayanması, kralın mutlak otoriteye sahip
olup halkın yaşadığı sıkıntılardan habersiz ve sorumsuz bir şekilde davranması.
 Fransa’da nüfusun büyük kısmını oluşturan burjuvalar ile köylüler ekonomiyi
elinde bulunduran ve üretime katkıda bulunan sınıflarken; ağır vergiler ödüyor,
askerlik yapıyor ve bunlara karşılık yönetime katılamıyorlardı. Diğer taraftan
soylular ve rahipler ekonomik etkinliklere katılmamakla birlikte vergi ödemiyor, bu
duruma rağmen de yönetime katılabiliyorlardı. Eşitsizlik üzerine kurulu bu toplum
yapısının ülkede huzursuzluğa yol açması.
 J.J. Rousseau, Voltaire ve Montesquie gibi Aydınlanma düşünürlerinin yaptıkları
çalışmalar ile Fransız halkı üzerinde etkili olması.
 Fransa’nın Yedi Yıl Savaşlarında bazı sömürgelerini İngiltere’ye kaptırması ve On
Üç Koloni’ye bağımsızlık mücadelesinde yardım etmesi ülkesinde ekonomik
sıkıntılara yol açtı. Bu sıkıntıları aşabilmek için halktan aldığı vergileri
arttırmasına halkın tepki göstermesi.
 İngiltere’deki ve Amerika’daki demokratikleşme gelişmelerinin Fransız halkını
etkilmesi.

3/4
TARİH II.Yakın
DönemÇağ'da
Lozan Barış Konferansı’nın
Avrupa TarihiToplanmas
II

Özet

Fransız İhtilali’nin Başlaması ve Gelişmesi


Fransa kralı XIV. Louis devletin malî durumunu görüşmek üzere 5 Mayıs 1789 günü Eta
Jeneroyu (meclis) toplamıştır. Meclisin içinde anlaşmazlık çıkınca kral meclisi
kapatmıştır. Bu olay ihtilali fitilleyen gelişme olmuş ve 14 Temmuz 1789 günü köylüler ile
burjuvalar Bastille Hapinesi’ni basarak tutukluları serbest bırakmıştır. Fransız İhtilali
olarak adlandırılan bu halk hareketi tüm ülkeye yayılmıştır.

İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi


“Her insan doğuştan hürdür ve diğerleriyle eşittir, vazgeçilmez haklara sahiptir. Devlet
gücü millete ait olmalıdır. Sadece milletin seçtiği temsilcilerin yönetme hakkı vardır.
Millet de bu temsilcileri denetleyebilir.”

Fransız İhtilali’nin Sonuçları


 Fransa'da yeni bir anayasa hazırlandı ve yeni bir meclis açıldı.
 Fransa'da soyluların ve rahiplerin yetkileri kısıtlandı.
 Napolyon Bonapart, ihtilalden sonra Fransa yönetimini ele geçirdi.
 Mutlak kralların yıkılabileceği anlaşıldı.
 Eşitlik, özgürlük, insan hakları, adalet, milliyetçilik gibi kavramlar tüm dünyaya
yayıldı.
 Milliyetçilik akımı çok uluslu devletlerde yıkıcı etki oluşturdu.
 Yeni Çağ bitti, Yakın Çağ başladı.
 1830 ve 1848 İhtilalleri çıktı.

Fransız İhtilali’nin Osmanlı Devleti’ne Etkileri


Fransız İhtilali sonrasında yayılan milliyetçilik akımı çok uluslu bir yapıya sahip olan
Osmanlı Devleti’ni olumsuz etkilemiştir. Milliyetçilik düşüncesinin etkisiyle Osmanlı
Devleti içinde bulunan azınlıklar ayaklanarak kendi devletlerini kurmuşlar (Sırp ve Yunan
ayaklanmaları gibi), bu durum da devletin büyük toprak kayıpları yaşamasına ve sonuç
olarak dağılmasına sebep olmuştur. Ayrıca Fransız İhtilali sonrasında yayılan insan
hakları, eşitlik, özgürlük gibi düşünceler Tanzimat ve Islahat Fermanlarının, I. ve II.
Meşrutiyetlerin ilanı gibi demokrasi hareketlerinin de temelini oluşturan nedenlerdendir.

4/4
TARİH II.Yakın
DönemÇağ'da
Lozan Barış Konferansı’nın
Avrupa TarihiToplanmas
III

Özet

1. Viyana Kongresi (1815)


Kongre Öncesi Gelişmeler
Fransız İhtilali sonrasında General Napolyon Bonapart Fransa yönetiminin başına
geçmiştir. Napolyon ihtilalle birlikte ortaya çıkan eşitlik, milliyetçilik, özgürlük ve
demokrasi gibi fikirleri Avrupa’da yayarak özellikle düşman olarak gördüğü mutlak
krallıkları ve çok uluslu devletleri parçalamayı amaçlamıştır.

Bu doğrultuda;
 1793 - 1802 arasında Fransız Devrim Savaşları yaşanmıştır.
 1804 - 1815 yılları arasında Fransa ile İngiltere, Rusya, Prusya ve Avusturya’nın
oluşturduğu koalisyon devletleri arasında Napolyon Savaşları yaşanmıştır.
 Napolyon Savaşları, 1815 yılında yapılan Waterloo Savaşı ile son bulmuştur. Bu
savaşta Fransa yenilmiştir.

1/4
TARİH II.Yakın
DönemÇağ'da
Lozan Barış Konferansı’nın
Avrupa TarihiToplanmas
III

Özet

Uyarı: Fransız İhtilali’nden sonra yayılan akımlardan rahatsız olan


Avusturya, İngiltere, Rusya, Prusya ile Fransa arasında 1793 - 1815 yılları
arasında yaşanan savaşlara genel olarak ihtilal savaşları denir.

Kongrenin Toplanması
İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya Fransız İhtilali sonrasında yayılan fikir
akımlarından mutlak krallıkların ve çok uluslu devletlerin etkilenmesini önlemek ve
Napolyon'un ihtilal savaşları sonrasında bozduğu düzeni tekrar eski hâline getirmek için
1815 yılında Viyana Kongresi’ni toplamıştır. Bu kongreye Waterloo yenilgisi nedeniyle
mevcut durumunu görüşmek için Fransa da katılmıştır.
Kongrenin başkanlığını Avusturya Arşidükü Metternich yapmış ve kongrede İngiltere,
Rusya, Avusturya ve Prusya arasında Dörtlü İttifak kurulmuştur. Kongrede Metternich
(Meternik) Sistemi adı verilen bir politika belirlenmiştir. Bu sisteme göre;
 Avrupa’da ihtilalin etkisi ile çıkan herhangi bir ayaklanmada birlikte hareket
edilmesine ve ayaklanmaların bastırılmasına,
 Avrupa’da mutlak kralların güçlerini korumak için daha önce belirlenen statükoya
göre hareket edilmesine karar verilmiştir.

Uyarı: Viyana Kongresi’nde Avrupa haritası yeniden çizilmiştir. Ancak bu sınırlar


çizilirken ırk, din, dil gibi unsurlar dikkate alınmadığı için Avrupa’da barış ve huzur
ortamı uzun sürmemiştir.

Kongre sonrasında Restorasyon Devri adı verilen bir dönem yaşanmıştır. 1815 Viyana
Kongresi’nden 1827 Navarin Olayı arasında geçen dönemdir. Bu dönemde, Avrupalı
devletler Avrupa’yı yeniden düzenlemek amacıyla faaliyetlerde bulunmuşlar ve Viyana
Kongresi’nde çizilen ülke sınırlarını kontrol altında tutmaya çalışmışlardır.

2/4
TARİH II.Yakın
DönemÇağ'da
Lozan Barış Konferansı’nın
Avrupa TarihiToplanmas
III

Özet

Uyarı: XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin sınırlarında çıkan azınlık ayaklanmaları


kongreyi düzenleyen devletler tarafından desteklenmiştir. Bu duruma Yunanlıların
Osmanlı Devleti'nden ayrılmak için isyan çıkardığında (1820 - 1829) İngiltere,
Fransa ve Rusya'nın Yunanlılara destek vermesi (Navarin Olayı) örnek
gösterilebilir. Böylece Viyana Kongresi’ndeki devletler kendi çıkarları
doğrultusunda karar vermiş, bu kararları her devlet üzerinde uygulamamıştır.
Ayrıca bu kongrede Rusya temsilcisi Osmanlı Devleti için ilk kez “Hasta Adam”
tabirini kullanmıştır.

2. 1830 ve 1848 İhtilalleri


1830 İhtilalleri
Fransa’da Viyana Kongresi’nde alınan kararlara tepki olarak 1830 ihtilalleri çıkmış ve
ihtilal daha sonra diğer Avrupa ülkelerine yayılmıştır. İhtilalin kıvılcımı olan olay ise,
ülkede asiller ile liberaller arasında yapılan seçimi liberallerin kazanması sonucunda
kralın meclisi dağıtmasıdır.

İhtilal sonucunda;
 Fransa’da liberallerin görüşünü benimseyen bir kral başa geçmiş ve meşruti
krallık kurulmuştur.
 Avrupa’da liberalizm anlayışı güçlenmiş ve parlamenter sisteme geçiş
hızlanmıştır.
 Viyana Kongresi’nde birleştirilen Belçika ve Hollanda ayrılarak bağımsızlıklarını
ilan etmişlerdir.
 Viyana Kongresi’nde birleştirilen İsveç ve Norveç de ayrılarak bağımsızlıklarını
ilan etmişlerdir.

3/4
TARİH II.Yakın
DönemÇağ'da
Lozan Barış Konferansı’nın
Avrupa TarihiToplanmas
III

Özet

1848 İhtilalleri
Fransa’da Viyana Kongresi’nde alınan kararlara tepki olarak 1848 ihtilalleri de çıkmış ve
ihtilal daha sonra diğer Avrupa ülkelerine yayılmıştır. Ayrıca Avrupa’da yayılan
özgürlükçü düşünceler ve işçi sınıfının bazı haklar talep etmesi de ihtilali tetikleyen
gelişmelerdir.

İhtilal sonucunda;
 Avrupa’da özellikle de İngiltere’de işçi sınıfı bazı haklar elde etmiştir.
 İtalya ve Almanya’nın siyasi birliklerinin temeli atılmıştır.
 Macar, Çek, Hırvat ve İtalyanlar Avusturya’ya karşı ayaklanma çıkarmıştır.
 Bazı Avrupa ülkelerinde krallar halkına yeni haklar vermek zorunda kalmıştır.
 Metternich Sistemi çökmüştür.
 Avrupa’da liberalizm anlayışı güçlenmiştir.
 Fransa’da “İkinci Cumhuriyet Devri” başlamıştır.

Yorum: 1830 ve 1848 ihtilallerinin ortak noktaları; Fransa'da çıkmış olmaları ve


Avrupa’da liberalizm anlayışını güçlendirmeleridir.

4/4
TARİH XVIII. Yüzyıl Islahatları ve Dönemin Islahatçıları (I. Mahmut, III.
Mustafa, I. Abdülhamit ve III. Selim)
Özet

1. I. Mahmut Dönemi Islahatları (1730 - 1754)


III. Ahmet’in tahttan indirilmesi sonucunda Osmanlı tahtına yeğeni I. Mahmut geçmiştir.
Bu dönemde ilk kez askerî alanda Avrupa örnek alınarak ıslahatlar yapılmıştır.
 Humbaracı Ahmet Paşa’nın öncülüğünde havan topu yapacak olan Humbaracı
Ocağı kurulmuştur.
 Orduya yetenekli subay yetiştirmek için Batı örnekli
Mühendishaneiberrihümayun (Kara Mühendishanesi) kurulmuştur.
 Orduda, bölük - tabur - alay sistemi kurulmuştur.
 Avrupa tarzındaki ilk teknik okul olan Hendesehane kurulmuştur.
 Maliye düzenlenmiştir.
Uyarı: I. Mahmut döneminde yapılan askerî ıslahatlar, bu dönemde yapılan
savaşlarda Osmanlı ordusunun başarılı olmasını sağlamıştır. Özellikle 1736 -
1739 yılları arasında Avusturya ve Rusya ittifakı arasında yapılan savaşlarda
Osmanlı Devleti başarılı olmuştur.

2. III. Mustafa Dönemi Islahatları (1757 - 1774)


III. Mustafa orduyu yeni tekniklerle Avrupa tarzında güçlendirmek için ıslahat
çalışmalarında bulunmuştur.
 Topçu Ocağı Fransız Baron de Tott tarafından düzenlenmiş ve sürat topçuları
bölüğü kurulmuştur.
 Tophane yeniden düzenlenmiştir.
 Donanmaya yetenekli subay yetiştirmek için Mühendishaneibahrihümayun
(Deniz Mühendishanesi) kurulmuştur.
Uyarı: Bu okulun kurulmasında 1768 - 1774 Osmanlı Rus Savaşı’nda,
Çeşme’de Rusya’nın Osmanlı donanmasını yakması etkili olmuştur.
 Donanma güçlendirilmiştir.
 Maliye düzenlenmeye çalışılmıştır.
 Esham sistemi getirilmiştir.
Uyarı: Esham sistemi; Osmanlı Devleti’nde malikâne sisteminden alınan gelir
yetmeyince mukataaların yıllık gelirlerinin paylara bölünmesi (muacele) ve peşin
para karşılığında satılmasıyla oluşmuştur. Yani devlet kendi halkına
borçlanmıştır. Satışlar bir anlamda bugünkü devlet tahvilleri veya hazine
bonolarına benzetilebilir. Bu uygulamanın amacı ise hazineyi güçlendirmektir.

1/3
TARİH XVIII. Yüzyıl Islahatları ve Dönemin Islahatçıları (I. Mahmut, III.
Mustafa, I. Abdülhamit ve III. Selim)
Özet
3. I. Abdülhamit Dönemi Islahatları (1774 - 1789)
I. Abdülhamit de Avrupa’yı örnek alarak ıslahat çalışmalarında bulunmuştur.
 Sürat topçuları bölüğü geliştirilmiştir.
 Ordunun subay ihtiyacını karşılamak için İstihkâm okulu açılmıştır.
 Yeniçeri ve kapıkulu askerlerinin sayımı yapılarak haksız ulufe dağıtımı
engellenmeye çalışılmıştır.
 Esham sistemi uygulanarak devletin mali durumu düzeltilmeye çalışılmıştır.

4. III. Selim Dönemi Islahatları (1789 - 1807)


III. Selim’in tahta çıktığı dönem, Osmanlı Devleti’nin askerî, siyasi ve ekonomik
anlamda sıkıntılar yaşadığı bir dönemdir. Padişah tahta çıktığında öncelikle yapacağı
ıslahatlar için Türk ve yabancı uzmanlardan layihalar (raporlar) istemiştir. Ayrıca devlet
kurumlarının yeniden yapılandırılması için Meclisimeşveret adlı danışma meclisi
kurmuştur. Yaptığı çalışmalar neticesinde özellikle Fransa örnek alınarak ıslahatlar
yapılmıştır. III. Selim döneminde yapılan ıslahatların geneline Nizamıcedit adı
verilmiştir. Bu dönemde ağırlıkla askerî, ekonomi ve diplomasi alanlarında ıslahatlar
yapılmıştır.
 Batı örnek alınarak oluşturulan ilk ordu olan, Nizamıcedit ordusu kurulmuştur.
Bu ordunun masraflarını karşılamak için İradıcedit hazinesi kurulmuştur.
Uyarı: Nizamıcedit ordusu, Napolyon önderliğindeki Fransız ordusunun Mısır’ı
işgal etmesi üzerine başlayan savaş ortamında, Fransız ordusunu yenilgiye
uğratmıştır.

 Deniz ve Kara Mühendishaneleri geliştirilmiş, tersaneler yenilenmiştir.


 Selimiye ve Levent kışlaları kurulmuştur.
 Avrupa’nın önemli merkezlerinde sürekli elçilikler açılmıştır. (Paris, Viyana,
Londra ve Berlin)

2/3
TARİH XVIII. Yüzyıl Islahatları ve Dönemin Islahatçıları (I. Mahmut, III.
Mustafa, I. Abdülhamit ve III. Selim)
Özet
Yorum: Bu ıslahatın amacı Avrupa’yı daha yakından tanımak ve takip
edebilmektir.
 Yabancı dilde (özellikle Fransızca) eğitime önem verilmiş, Avrupa’daki bazı
eserler Türkçe’ye çevrilmiştir.
 Vergi alanında düzenlemelere gidilmiştir.
 Yurt dışından mal alımına kısıtlama getirilerek yerli malı kullanımı özendirilmeye
çalışılmıştır.

III. Selim döneminde yapılan ıslahat hareketleri yeniçeriler ve bazı devlet adamları
tarafından hoş karşılanmamıştır. Özellikle Nizamıcedit ordusunun başarıları Yeniçeri
Ocağı’nı rahatsız etmiştir. 1807 yılında çıkan Kabakçı Mustafa İsyanı ile padişah
tahtan indirilmiş ve Nizamıcedit dönemi sonlanmıştır.

5. XVIII. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin İdari Yapısındaki


Değişimler
 Divan toplantıları artık Topkapı Sarayı’nda değil, sadrazam konaklarında
(Babıali) yapılmaya başlanmıştır.
 Şeyhülislam divanın doğal üyesi olmuştur. Reisülküttaplık ve kalemiye sınıfı
önem kazanmıştır. Bu duruma sebep olan gelişme ise Osmanlı Devleti’nin
Avrupa devletleri ile diplomatik ilişkilerini arttırmasıdır.
 Âyanlık önem kazanmıştır. Âyan, Osmanlı Devleti’nde şehirlerde veya bir
bölgedeki zengin ve itibarlı kişilere verilen genel addır. XVIII. yüzyıldan itibaren
âyanların, vergilerin belirlenmesi ve toplanması konusunda etkin olmaları,
sancaklarda görev alacak kişilere karar verebilmeleri onların gücünü oldukça
arttırmıştır. Bu da merkezî otoritenin zayıflamasına sebep olan bir durumdur.
 Malikâne sistemi önem kazanmıştır. Malikâne sistemi, Osmanlı
Devleti’nde XVII. yüzyıl sonlarında uygulanmaya başlamıştır. Bu sistemde
devlet, arazi veya başka bir geliri bir kişiye ömür boyu kiralamıştır. Mültezim adlı
kiracı bu kiralama karşılığında devlet hazinesine bir kereliğine mahsus yüklü bir
para ve her sene sabit olan bir vergi ödemek zorundadır. Bu uygulamanın
amacı hazineyi güçlendirmektir.

3/3
TARİH II. Mahmut Dönemi Islahatları

Özet

1. II. Mahmut (1808 - 1839)


III. Selim’in, Kabakçı Mustafa İsyanı sonucunda tahttan indirilmesi üzerine
Osmanlı tahtına II. Mahmut geçmiştir. II. Mahmut, şehzadelik yıllarında çok iyi
bir eğitim almıştır. Edebiyat, sanat ve müzik alanlarında çalışmalar yapmış olan
II. Mahmut, “Adli” mahlasıyla da şiirler yazmıştır. Ayrıca Osmanlı tarihinin en
önemli ıslahatçı padişahlarından biridir.

Senediittifak (1808)
III. Selim’in yeğeni olan II. Mahmut, Rusçuk Âyanı Alemdar Mustafa’nın
desteğini alarak tahta çıkmış ve daha sonra da Alemdar’ı sadrazamı olarak
görevlendirmiştir. Padişah, ıslahat hareketleri başlamadan önce sadrazamının
da etkisiyle ülkenin yaşadığı sıkıntıları aşabilmek için ülkede önemli bir güce
sahip olan âyanlar ile sözleşme imzalamıştır. Âyanlar, Osmanlı Devleti’nde
toprak sahibi zengin kimselerdir.

1808 yılında Padişah II. Mahmut ile âyanlar arasında imzalanan Senediittifak’a
göre;
• Padişahın otoritesi devletin temel dayanağıdır. Halka karşı haksızlık ve
zulüm yapanlar, devlete bildirilerek bu durumun önlenmesine
çalışılacaktır.
• Âyanların varlığı ve devletle âyanların birbirine güven duyması şarttır.
Âyanlar, devletin eyaletlerden asker almasına karşı gelmeyecektir.
Toplanacak olan tüm askerî güçler devletin askeri olacaktır.
• Âyanların bulunduğu yerlerde hazine gelirlerinin, devletin koyduğu kanun
ve hükümlere göre âyanlar tarafından toplanması sağlanacaktır. Âyanlık
haklarının babadan oğula geçmesi kabul edilecektir.
• Padişah ağır vergiler koymayacak, eşit ve adaletli vergi alacaktır.
• Sadrazama saygı gösterilecek ve emirlerine uyulacaktır.
• Âyanlar da devlet adamları gibi antlaşmaya uyacak, uymayanlara karşı
padişahla birlikte hareket edeceklerdir.
• İstanbul’daki yeniçeri ve diğer ocaklarda isyan çıktığında âyanlar emir
beklemeksizin İstanbul’a gelerek isyanı önleyeceklerdir.
(Devlet arşivinden
alıntıdır.)

1/7
TARİH II. Mahmut Dönemi Islahatları

Özet
Senediittifak ile ilk kez Osmanlı padişahının yetkisi ve gücü kendi isteği ile
kısıtlanmıştır. Devlet, âyanların varlığını kabul etmiştir. Bu anlamda belge daha
önce İngiltere’de yayınlanan Magna Carta'ya (1215) benzetilebilir.

2. II. Mahmut Dönemi Askerî Alanda Yapılan Islahatlar


• Sekbanıcedit Ocağı kuruldu.
• Eşkinci Ocağı kuruldu.
• 1826 yılında artık işlevini yerine getiremeyen Yeniçeri Ocağı tamamen
kaldırıldı. Bu ocak yerine Asakirimansureimuhammediye adıyla Batı
örnek alınarak oluşturulmuş yeni bir ordu kuruldu.

2/7
TARİH II. Mahmut Dönemi Islahatları

Özet
Yorum: Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasına Osmanlı tarihinde
“Vakayıhayriye” (Hayırlı olay) adı verilmiştir. Bu olay sonucunda
ıslahatların önündeki en büyük engel kalkmış ve seyfiye sınıfının yönetim
üzerindeki etkisi azaltılmıştır.
• Tımarlı sipahilerin boşluğunu doldurmak için redif birlikleri kuruldu.
• Babıali Seraskerliği kuruldu.
Yorum: Başkomutanlık gibi çalışan Babıali Seraskerliği, ordunun idare
edilmesi için kurulmuştur.
• Dar-ı Şura-yı Askerî adında bir meclis oluşturuldu.
Yorum: Askerî işlerin görüşülmesi için kurulmuş bir meclistir.
• Askerî bando okulu kuruldu.
• Asker sayısını belirlemek için ilk nüfus sayımı yapıldı. (1831)
Yorum: Asker sayısını belirlemek için yapılan bu uygulamada sadece
erkek nüfusun sayımı yapılmıştır.
• Mektebi Harbiye ve Mektebi Tıbbiye açıldı.

3. II. Mahmut Dönemi Yönetim Alanında Yapılan Islahatlar


• Divan teşkilatı kaldırıldı ve yerine Avrupa tarzında nazırlıklar (bakanlıklar)
kuruldu.
Yorum: Amaç, Avrupa tarzında yeni yönetim birimleri oluşturmaktır.

3/7
TARİH II. Mahmut Dönemi Islahatları

Özet

• Şeyhülislam, hükûmete alındı. İlmiye sınıfının ve şeri yargı örgütünün


başına getirildi.
Yorum: Amaç, ulema sınıfını kontrol altında tutmaktır.
• İdari yetkiler nazırlıklar arasında paylaştırıldı.
• Hükûmet işlerini düzenlemek için meclisler kuruldu.

• Kalemiye sınıfı; iç işleri ve dış işleri olarak ikiye ayrıldı.


• Müsadere usulü kaldırıldı.
Yorum: Müsadere usulünün kaldırılması ile devlet halkın malına el
koyamayacak, bu durumda da özel mülkiyet güvence altına alınmış
olacaktır.
• Tımar sistemi kaldırıldı.
• Rumeli ve Anadolu’daki iller merkeze bağlandı. Valilere maaş bağlanarak
onlara memur statüsü getirildi.
Yorum: Amaç ülkede devlet otoritesini ve hâkimiyetini
sağlamlaştırmaktır.
• Mahalle ve köylerde muhtarlık sistemi kuruldu.
• Devlet memurlarına fes takma, pantolon ve ceket giyme zorunluluğu
getirildi.
• Karantina uygulaması başlatıldı.
• Polis ve posta teşkilatı kuruldu.

• Yurt dışı seyahatleri için pasaport uygulaması başlatıldı.


Uyarı: Başkent İstanbul’a gelecek olan halk için mürur tezkeresi adı
verilen geçiş belgesi uygulaması başlamıştır. Bu uygulama ile İstanbul
nüfusunu kontrol altında tutmak amaçlanmıştır.

4. II. Mahmut Dönemi Eğitim, Kültür ve Ekonomi


Alanlarında Yapılan Islahatlar

4/7
TARİH II. Mahmut Dönemi Islahatları

Özet
Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan Islahatlar
• Avrupa’ya ilk kez öğrenci gönderildi.
Yorum: Bu öğrenciler ülkeye döndüklerinde aydın bir sınıf oluşmasını
sağlamışlardır.
• Tıphane-i Âmire ve Cerrahhane-i Mamure kuruldu. (1827)
Yorum: Doktor yetiştirmek amacıyla kurulmuş okullardır.
• Mekteb-i Fünûn-ı Harbiye kuruldu. (1834)
Yorum: Asakirimansureimuhammediye ordusuna subay yetiştirmek için
kurulmuştur.
• İstanbul’da ilköğretim zorunlu hâle getirildi.
• Mektebimaarifiadliye açıldı.
Yorum: Enderun’un önem kaybetmesiyle birlikte devlette yöneticilik
yapacak sivil bürokratların yetiştirilmesi amacıyla açılmıştır.
• Mızıkayıhümayun kuruldu.
Yorum: 1826’da Enderun’da musiki okulunun kapatılması üzerine, 1831
yılında İtalyan Giuseppe Donizetti başkanlığında kurulmuş askerî bando
takımıdır. Batı tarzında eğitim veren ilk bando okuludur.
• Mektebiulumuedebiye ve Rüştiye okulları açıldı.
Yorum: Orta dereceli kademede eğitim vermek amacıyla açılmış
okulardır.
• İlk resmî gazete olan Takvimivakayi yayımlandı. (1831)
Yorum: Yapılan ıslahatları ve diğer çalışmaları duyurmak amacıyla
yayımlanmaya başlamıştır.
• Diplomat yetiştirmek amacıyla tercüme odaları kuruldu.

Ekonomi Alanında Yapılan Islahatlar


• Yerli malı kullanımı teşvik edildi.

5/7
TARİH II. Mahmut Dönemi Islahatları

Özet
• Ordunun kıyafet ve ayakkabı ihtiyacını karşılamak için iplik, bez ve deri
fabrikaları kuruldu.
Yorum: Avrupa’da yaşanan Sanayi Devrimi ve Osmanlı Devleti'nin
Avrupa devletlerine verdiği kapitülasyonlar, devletin ekonomik anlamda
zor duruma düşmesine sebep olmuştur. 19. yüzyılda Osmanlı Devleti bu
durumlara karşı, yerli malı kullanımını gerçekleştirmek amacıyla kumaş,
iplik, fes, bez ve deri fabrikaları adıyla imalathaneler kurmuştur.
• Ticaret nezareti kuruldu.
• Yerli tüccarlara gümrük kolaylığı sağlandı.
• Kara yolu yapımına önem verildi.
• İngiltere’nin desteğini almak için 1838 yılında Balta Limanı Ticaret
Sözleşmesi imzalandı.
Yorum: Bu sözleşme ile Osmanlı Devleti, İngiltere’nin açık pazarı hâline
gelmiş ve Osmanlı ekonomisi çökmüştür.

5. Osmanlı Devleti’nde Modern Ordu Teşkilatı ve Yurttaş


Askerliği
Ulus Devlet Anlayışının Ortaya Çıkması
• 1789 Fransız İhtilali sonrasında yayılan milliyetçilik akımları çok uluslu
imparatorlukların parçalanmasına neden olmuştur.
• Yeni kurulan ulus devletler ordularında başka milletlerden askerler
bulunduramadıkları için millî ordu kurmak istemişlerdir.
• Millî ordu kurulmak istenmesinin temelinde vatanı savunma düşüncesi
bulunmaktadır.

Osmanlı Devleti’nde Modern Ordu Kurma Çabaları


• Osmanlı Devleti’nin en büyük gücü Kapıkulu Ocağı’nda yetişen
yeniçerilerdir.
• Yeniçerilerin başka işle uğraşmaları yasaktır ve maaşlarını devletten
almışlardır.
• XVII.yüzyıldan itibaren Yeniçeri Ocağı’nın benimsediği “ocak devlet içindir”
anlayışı “devlet ocak içindir” anlayışına dönüşmüştür.
• III.Selim Dönemi’nde Batı meydana gelen yenilikleri örnek alarak Nizam-ı
Cedid Ordusu oluşturulmuştur.
• II.Mahmut Dönemi’nde Batı örnek alınarak Sekban-I Cedit Ocağı kuruldu
ancak Yeniçeriler bundan rahatsız olmuştur.
• 1826 yılında II. Mahmut Yeniçeri Ocağı’nı kaldırdı.
• II.Mahmut Asâkir – i Mansûre-i Muhammediye ordusunu kurmuştur.
• 1846 yılında Kura Kanunu çıkarılmış ve uygulamaya koyulmuştur.

6/7
TARİH II. Mahmut Dönemi Islahatları

Özet

7/7
TARİH ..II. Dönem Lozan
Tanzimat Barış Konferansı’nın
Fermanı ve Dönemin Toplanmas
Gelişmeleri

Özet

1. Tanzimat Fermanı (Gülhane Hattıhümayunu)


Tanzimat Fermanı (Gülhane Hattıhümayunu), Mustafa Reşit Paşa tarafından
hazırlanmış, padişah Abdülmecit'in onayı ile 3 Kasım 1839 yılında ilan edilmiştir.
Bu tarihten 1876 (I. Meşrutiyet’in ilanı) yılına kadar geçen dönem, Osmanlı Devleti’nde
Tanzimat dönemi olarak adlandırılır.

Fermanın Hazırlanma Nedenleri


 Milliyetçilik akımının etkisini azaltmak
 Avrupalı devletlerin azınlık haklarını bahane ederek, Osmanlı iç işlerine
karışmasını önlemek
 Ülkede birlik ve beraberliği sağlamak

Tanzimat Fermanı - Abdülmecit

Tanzimat Fermanı’nın Bazı Maddeleri


 Müslüman ve Hristiyan bütün halkın ırz, namus, can ve mal güvenliği devletin
güvencesi altında olacaktır.
Yorum: Din ayrımı yapılmaksızın, devlet herkese eşit şekilde davranacaktır.
 Mahkemeler herkese açık olarak yapılacak ve hiç kimse yargılanmadan
cezalandırılmayacaktır.
Yorum: Kanun gücü, padişahın da üzerinde bir güç olarak kabul edilmiştir
(Kanun üstünlüğü).
 Askerlik tüm Osmanlı halkı için geçerli olacak ve belli bir süreye bağlanacaktır.
Yorum: Askerlik, vatan hizmeti olarak görülmüştür. Bu durumdan, daha önceleri
cizye vergisi ödeyerek askere gitmek zorunda olmayan azınlıklar memnun
kalmamıştır.
 Vergiler herkesin gelirine göre toplanacaktır.
Yorum: Osmanlı halkı vergi konusunda eşit hâle getirilmeye çalışılmıştır.

1/5
TARİH ..II. Dönem Lozan
Tanzimat Barış Konferansı’nın
Fermanı ve Dönemin Toplanmas
Gelişmeleri

Özet

 Herkes mal ve mülk edinebilecek, miras olarak bırakabilecektir.


Yorum: Mülkiyet hakkı güvence altına alınmıştır.

Tanzimat Fermanı’nın Önemi


Tanzimat Fermanı, Osmanlı Devleti'nde anayasal düzene geçişin ilk aşaması olup,
gayrümüslimlere verilen haklar ile kişisel özgürlüklerin genişlemesini sağlamıştır.

2. Tanzimat Döneminde Osmanlı Devleti’nde Meydana Gelen


Değişimler: Yönetim
Merkezî Yönetim
 II. Mahmut döneminde başvekalete çevrilen, sadrazamlık eski hâline getirilmiştir.
 Şeyhülislamın siyasi yetkileri azaltılmaya devam edilmiştir.
 Yüksek mahkeme işini gören ve yönetmelik hazırlayan meclisler oluşturulmuştur.

Taşra Yönetimi
Tanzimat döneminde taşra yönetiminde kolaylık sağlamak için 1840 yılında çıkarılan
nizamname ile taşra yönetiminde bazı değişiklikler ve düzenlemeler yapılmıştır.

Osmanlı Devleti 1871 yılında çıkardığı farklı bir nizamname ile yeniden taşra yönetimde
değişiklikler ve düzenlemeler yapmıştır.

2/5
TARİH ..II. Dönem Lozan
Tanzimat Barış Konferansı’nın
Fermanı ve Dönemin Toplanmas
Gelişmeleri

Özet

3. Tanzimat Döneminde Osmanlı Devleti’nde Meydana Gelen


Değişimler: Hukuk ve Eğitim
Hukuk Alanındaki Değişimler
Tanzimat Fermanı ile mahkemelerin herkese açık olması ve kimsenin yargılanmadan
ceza almaması için kanun üstünlüğü anlayışı kabul edilmiştir. Tanzimat döneminde daha
önce var olan mahkemelerin yanında yeni mahkemelerde açılmıştır.

Uyarı: Tanzimat döneminde hukuk sisteminde yapılan reformları, mahkemelerin


çıkardığı kanunları ve yargı kararlarını yayımlamak için Ceridei Mahâkim gazetesi
çıkarılmıştır.

Eğitim Alanındaki Değişimler


1869 Maarif-i Umumiye Nizamnamesi (Genel Eğitim Düzeni)’nin bazı
maddeleri:
 Her mahalle ve köyde en az birer sıbyan okulu bulunacaktır. Müslüman ve
gayrimüslim okulu ayrı olmak üzere okulların eğitim süresi dört yıldır. Devam
mecburiyeti kızlar için 6 - 10, erkekler için 7 - 11 yaşları arasındadır.
 500 evden fazla olan bir kasaba halkının hepsi Müslüman ise yalnız
Müslüman, hepsi Hristiyan ise yalnız Hristiyan olanlara birer rüştiye okulu
açılır, kız okullarının öğretmeni kadın olur.
 Darülfünun; felsefe ve edebiyat, hukuk, tabi ilimler ve matematik eğitimine
yönelik üç fakülteden oluşacak, dersler halka açık olacaktır.
 Okullarda (azınlık ve yabancı okulları) ahlak kurallarına ve devlet politikasına
aykırı ders okutturulmaması, ders programları ve kitaplarının Maarif Nezareti
ya da mahallî maarif idaresi ve vali tarafından tasdik edilmesi, resmî izin
verilmesi gerekmektedir.
Mahmut Cevad İbnü’ş - Şeyh Nâfi, Maârif-i Umûmiye Nezâreti
Tarihçe-i Teşkilât ve İcraatı, s. 405 - 425 (Kısaltılmıştır.).

3/5
TARİH ..II. Dönem Lozan
Tanzimat Barış Konferansı’nın
Fermanı ve Dönemin Toplanmas
Gelişmeleri

Özet

İlköğretim

İlköğretimde; Maarif Nezareti’ne bağlı olarak açılan Mekteb-i İptidailer Batı


tarzında eğitim vermiş ve Evkaf Nezareti’ne bağlı olan Sıbyan Mektepleri ise
geleneksel düzende eğitim vermiş okullardır.

Ortaöğretim

Ortaöğretim; Rüştiyeler, askerî okullara öğrenci yetiştirmek amacıyla açılmış


eğitim kurumlarıdır. İdadiler, yüksek okullara öğrenci yetiştirmek amacıyla
açılmıştır. Sultaniler, Fransız eğitim kurumları model alınarak kurulmuş,
İdadilerden daha iyi düzeyde eğitim veren kurumlardır (Galtasaray, Darüşşafaka).

Yükseköğretim
Darülfünun adıyla üniversiteler ve Darülfünun'a öğrenci yetiştiren Darülmaarif
adıyla okullar açılmıştır.

Azınlık ve Yabancı Okullar


Osmanlı Devleti'nde, Tanzimat döneminden itibaren azınlık ve yabancı okulların
sayısında artış yaşanmıştır.

4/5
TARİH ..II. Dönem Lozan
Tanzimat Barış Konferansı’nın
Fermanı ve Dönemin Toplanmas
Gelişmeleri

Özet

4. Tanzimat Döneminde Osmanlı Devleti’nde Meydana Gelen


Gelişmeler: Ekonomi ve Edebiyat
Ekonomi Alanındaki Gelişmeler
 Yerli malı kullanımına özen gösterilmiştir.
 İlk Osmanlı anonim şirketi olan, Fevaidi Osmaniye Vapur Kumpanyası
kurulmuştur.
 1860 ylında İzmir - Aydın arasında ilk demir yolu hattı inşa edilmiştir. Daha sonra
bu hat, İzmir - Turgutlu - Manisa arasında genişletilmiştir.
Uyarı: Bu demir yolu hattı İngiltere desteği ile yapılmıştır.
 Abdülmecit döneminde ilk kâğıt para bastırılmış (kaime) ve 1863 yılında kadar
kullanılmıştır.
 Galata bankerlerine banka kurma hakkı verilmiş ve Bankı Dersaadet kurulmuştur.
 Kapanan Bankı Dersaadet yerine 1863 yılında Osmanlı Bankası kurulmuştur.
 Memleket Sandıkları uygulaması başlamıştır.
 Bu dönemde ilk dış borç İngiltere’den 1954 yılında alınmıştır.
Uyarı: Osmanlı Devleti’nin, bu tarihten sonra aldığı borçlar daha da artacaktır.
Devlet zaman içinde bu borçları ödeyemez duruma gelecektir.

Edebiyat Alanındaki Gelişmeler


 İlk özel gazete; Tercümanı Ahval'dir.
 İlk yarı resmî gazete; Ceridei Havadis'tir.
 İlk makale; Tercümanı Ahval Mukaddimesi'dir.
 İlk çeviri; Yusuf Kâmil Paşa tarafından Fransızcadan çevrilen, Telemaque'tır. Bu
eseri Fenolan yazmıştır.
 İlk roman; Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat'tır.
 İlk edebî roman; İntibah'dır.
 İlk realist roman; Araba Sevdası'dır.
 İlk natüralist roman; Karabibik'dir.
 İlk mizah dergisi; Diyojen'dir.
 İlk öykü; Küçük Şeyler'dir.
 İlk tarihi roman; Cezmi'dir.

5/5
TARİH ..II. Dönem Lozan Barışİlanı
I. Meşrutiyet’in Konferansı’nın
ve DöneminToplanmas
Gelişmeleri

Özet

1. I. Meşrutiyet’in İlanı Öncesindeki Gelişmeler


Abdülaziz Dönemindeki Gelişmeler (1861 - 1876)
 En fazla dış borçlanma bu dönemde gerçekleşmiştir.
 Osmanlı donanması yenilenerek gemi sayısı açısından dünyanın üçüncü büyük
donanması hâline getirilmiştir.
 1875’te Rusya’nın Panslavizm politikası doğrultusunda Balkanlarda Bosna -
Hersek, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ’da isyanlar çıkmıştır.
 Seyahat amaçlı Avrupa’ya giden ilk Osmanlı padişahıdır.

Saltanat vagonu

 Beylerbeyi ve Çırağan Sarayları yaptırılmıştır.

II. Mahmut ve Tanzimat dönemlerinde yurt dışına eğitim almaları için gönderilen kişiler,
yurda döndüklerinde Jön Türkler (Genç Osmanlılar) adlı aydın bir sınıf oluşturmuşlardır.
Bu kişiler arasında; Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Cevdet Paşa, Ali Suavi ve Mithat
Paşa yer alır. Jön Türkler, Osmanlı Devleti’ni dağılmaktan kurtarmak için tek yolun
meşrutiyet yönetimine geçilmesi olacağını düşünüyorlardı. Bu düşünceyle dönemin
padişahı Abdülaziz’e meşrutiyet yönetimini ilan etmesi konusunda baskı yapmışlar ancak
padişah kabul etmeyince tahttan indirmişlerdir. Yerine V. Murat tahta çıkmış ancak
kendisinin akli dengesinin bozuk olmasından dolayı şeyhülislamın fetvası

1/4
TARİH ..II. Dönem Lozan Barışİlanı
I. Meşrutiyet’in Konferansı’nın
ve DöneminToplanmas
Gelişmeleri

Özet

alınarak tahttan indirilmiştir. Bu durum üzerine II. Abdülhamit, meşrutiyeti ilan edeceğine
dair söz vermiş, bu şekilde tahta çıkmıştır.

2. I. Meşrutiyet’in İlanı Öncesindeki Gelişmeler


II. Abdülhamit (1876 - 1909)
Meşrutiyeti ilan edeceğine dair, Jön Türklere söz veren II. Abdülhamit onlardan aldığı
destek ile tahtta çıkmıştır. Kendisi, şahzadelik döneminde iyi bir eğitim almış, yabancı dil
bilen ve Abdülaziz ile yurt dışı seyahatine çıkmıştır. Ayrıca, Osmanlı Devleti’ni tek başına
(meclis olmadan) yöneten son Osmanlı padişahıdır.

İstanbul Tersane Konferansı (23 Aralık 1876)


İngiltere, Rusya’nın Balkanlardaki nüfuzunu kırmak ve Balkan bunalımını çözmek için
Avrupalı devletlerle birlikte İstanbul’da bir konferans düzenledi. İstanbul Tersane
Konferansı’nda alınan kararlara göre;
 Osmanlı Devleti, Sırbistan ve Karadağ’daki askerlerini geri çekecektir.
 Bosna - Hersek ve Bulgaristan’a özerklik verilecektir.
Osmanlı Devleti, konferansta alınan bu kararları iç işlerine müdahale olarak saydığı için
kabul etmemiştir.

Meşrutiyet (Meşruti Monarşi)


Üke yönetiminde var olan bir hükümdarın (padişah) yanında meclis ve anayasanın
olduğu yönetim sistemine meşrutiyet denir.
Meşrutiyetin Osmanlı Devleti’nde ilan edilmesini isteyen Jön Türklerin amaçları;
 Osmanlıcılık düşüncesini gerçekleştirmek,
Uyarı: Osmanlıcılık; ırk, din, mezhep, dil ayrımı yapmaksızın Osmanlı sınırları
içinde yaşayan herkesi Osmanlı olarak kabul etmektir.
 Azınlıkları yönetime katarak Panslavizm’in uygulanmasını engellemek,
 Avrupalı devletlerin, azınlık haklarını bahane ederek Osmanlı iç işlerine
karışmasının önüne geçmektir.

Kanunuesasi’nin En Önemli Maddeleri


Osmanlı Devleti, meşrutiyetin ilan edilmesiyle birlikte ilk Osmanlı anayasası olan
Kanunuesasi’yi de ilan etmiştir (23 Aralık 1876).
 Herkes kanun ve devlet karşısında eşit haklara sahiptir.
 Herkese eğitim - öğretim, mülkiyet hakkı; basın, yayın ve din özgürlüğü
verilmiştir.
 Osmanlı hükümdarlığı, halifeliği de kapsayacak şekilde Osmanlı hanedanının en
yaşlı üyesine geçmektedir.
 Yürütme yetkisi başta padişah olmak üzere Bakanlar Kurulu’na verilecektir.
 Yasama yetkisi Âyan Meclisi ve Mebusan Meclisi’ne aittir.

2/4
TARİH ..II. Dönem Lozan Barışİlanı
I. Meşrutiyet’in Konferansı’nın
ve DöneminToplanmas
Gelişmeleri

Özet

 Padişahın kişiliği kutsaldır ve padişah yaptıklarından dolayı kimseye karşı


sorumlu değildir.
 Hükûmet meclislere karşı değil, saltanata (padişaha) karşı sorumludur. Padişahın
meclisleri toplama ve dağıtma hakkı vardır.
 Ülkenin herhangi bir yerinde karışıklık olduğunda idarenin, sıkı yönetim ilan etme
yetkisi bulunmaktadır. Padişah, soruşturma sonucunda bir kimsenin siyasi suçlu
olduğuna karar verebilir ve onu doğrudan sürgüne gönderebilir.

Mebusan Meclisi’nin Özellikleri


 Üyeleri her elli bin erkek nüfusa bir temsilci gelecek şekilde, iki dereceli bir
seçimle belirlenirdi.
 Meclise katılanlar vilayet meclisi üyeleriydi.

 Çalışmaları açık oturumlarda yürütülürdü.


 Meclis, gerekirse padişah tarafından feshedilebilirdi.
 Seçimler dört yılda bir yapıldı.

Âyan Meclisi’nin Özellikleri


 Üyeleri padişah tarafından seçilirdi ve görev süreleri ömür boyuydu.
 Üye sayıları Mebusan Meclisi üyelerinin üçte birini aşamazdı.

3/4
TARİH ..II. Dönem Lozan Barışİlanı
I. Meşrutiyet’in Konferansı’nın
ve DöneminToplanmas
Gelişmeleri

Özet

 Üyeler bürokratlardan ve ulema sınıfı üyelerinden oluşurdu.


 Çalışmalarını kapalı oturumlarda yürütmüşlerdi.

I. Meşrutiyet’in Sonuçları
Osmanlı Devleti’nde meşrutiyet yönetimine geçilmesiyle birlikte ilk defa halk yönetime
katılmıştır. Demokrasi adına en önemli adım atılmıştır.

4/4
II. Meşrutiyet Dönemi Siyasi Gelişmeleri ve Meşrutiyet Dönemi
TARİH
Kültürel Gelişmeler
Özet

1. II. Meşrutiyet’in İlanı (1908) ve 31 Mart Olayı


II. Abdülhamit 1876 yılında I. Meşrutiyet’i ilan etmiş ancak 1877 - 1878 Osmanlı - Rus
Savaşı’nın çıkması üzerine meclisi kapatarak anayasayı feshetmiştir. Böylece Osmanlı
Devleti’nde Meşrutiyet dönemi sonlanmış ve II. Abdülhamit’in baskıcı ve otoriter
uygulamalarda bulunacağı 1908 yılına kadar sürecek bir dönem (İstibdat Dönemi)
yaşanmıştır. Bu süreçte II. Abdülhamit’e meşrutiyeti ilan ettiren Jön Türkler tutuklanmaya
başlanmıştır. Çoğu yurt dışına çıkan Jön Türkler, burada İttihadi Osmani sonra da İttihat
ve Terakki Cemiyetlerini kurmuşlardır (1889).

Özellikle Rumeli’de teşkilatlanan İttihat ve Terakki Cemiyeti, yurt dışında “Meşveret” ve


“Mizan” adlı gazeteler vasıtasıyla Osmanlı Devleti'ndeki mutlakiyete karşı propagandalar
yapmışlardır. Bu cemiyetin en önemli temsilcileri Enver Bey, Talat Bey, Niyazi Bey’dir.

Bu sırada İngiltere ve Rusya Makedonya meselesi, Hristiyan azınlıklar ve Boğazların


durumunu görüşmek için Reval Görüşmelerinde bir araya gelmiştir. Bu görüşmelerde
alınan kararların da etkisiyle İttihat ve Terakki Cemiyeti, padişaha meşrutiyeti tekrar ilan
etmesi için baskılarını arttırınca 24 Temmuz 1908 yılında II. Meşrutiyet ilan edilmiştir.
II. Meşrutiyet’in ilanı ile birlikte Kanuniesasi tekrar yürürlüğe girmiş ve meclis yeniden
açılmıştır. Ayrıca II. Meşrutiyet döneminde Osmanlı Devleti çok partili siyasi hayata
geçmiştir.

1/8
II. Meşrutiyet Dönemi Siyasi Gelişmeleri ve Meşrutiyet Dönemi
TARİH
Kültürel Gelişmeler
Özet

31 Mart Olayı (13 Nisan 1909)


Olayın Nedenleri
 İttihat ve Terakki ile Ahrar Cemiyetleri arasında çekişmelerin yaşanması
 Volkan ve Serbesti Gazetelerinin, İttihat ve Terakki Cemiyeti aleyhine halkı
kışkırtması
 Avcı taburlarının bir kısmının meşrutiyete karşı ayaklanma çıkarması ve
hükûmetin bu duruma sessiz kalması
II. Meşrutiyet’in ilanından sonra özellikle mutlakiyet yanlısı Volkan ve Serbesti gazeteleri
İttihat ve Terakki aleyhine yazılar yazmışlardır. Serbesti Gazetesi’nin başyazarı Hasan
Fehmi'nin öldürülmesini bahane eden mutlakiyet yanlıları çeşitli gösteriler yaparak halkı
kışkırtmıştır. Böylece 13 Nisan 1909 tarihinde 31 Mart Olayı çıkmıştır. Mutlakiyet
yanlılarının meşrutiyete son vermek amacıyla çıkardıkları bu isyan II. Abdülhamit’in
tepkisizliği nedeniyle İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Selanik’ten çağırdığı Hareket Ordusu
tarafından bastırılmıştır.

Uyarı: 31 Mart Olayı, siyasi anlamda Osmanlı Devleti'nde rejimi değiştirmeye


yönelik çıkan ilk isyan olması anlamında oldukça önemlidir.

2/8
II. Meşrutiyet Dönemi Siyasi Gelişmeleri ve Meşrutiyet Dönemi
TARİH
Kültürel Gelişmeler
Özet
Bu olay sonrasında II. Abdülhamit tahttan indirilmiş, yerine kardeşi V. Mehmet Reşat
tahta çıkarılmıştır. Olay sonrasında Kanunuesasi’de de bir takım değişikliklere gidilmiştir.

Uyarı: Haraket Ordusu’nda Mustafa Kemal de genç bir subay olarak görev
almıştır.

2. I. ve II. Meşrutiyet Dönemlerinin Karşılaştırılması

3/8
II. Meşrutiyet Dönemi Siyasi Gelişmeleri ve Meşrutiyet Dönemi
TARİH
Kültürel Gelişmeler
Özet

3. Meşrutiyet Dönemi Kültürel Gelişmeler


Dağılmayı Önleme Çabaları
Osmanlıcılık
Bu fikir akımı ırk, din, dil ve mezhep ayrımı yapmaksızın Osmanlı sınırlarında
yaşayan herkes Osmanlı vatandaşı olarak kabul edildiğinde devletin dağılmaktan
kurtulacağını savunmuştur. Akım Tanzimat Fermanı’nın ilanı ile uygulanmaya
başlanmıştır. Akımın en önemli temsilcileri Namık Kemal, Ziya Paşa ve Mithat
Paşa’dır. Özellikle I. Meşrutiyet döneminin fikir akımı olan Osmanlıcılık, Balkan
Savaşları döneminde geçerliliğini kaybetmiştir.

4/8
II. Meşrutiyet Dönemi Siyasi Gelişmeleri ve Meşrutiyet Dönemi
TARİH
Kültürel Gelişmeler
Özet
İslamcılık
Bu fikir akımı, Müslümanların halifenin etrafında toplanması sonucu devlete
bağlılığın sağlanması ile devletin dağılmaktan kurtulacağını savunmuştur. Akımın
en önemli temsilcileri Sait Halim Paşa, Ahmet Hamdi Akseki ve Mehmet Âkif
Ersoy’dur. İslamcılık akımı, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı padişahının halife
unvanıyla Araplara çağrıda bulunarak Osmanlı'nın yanında yer almalarını
istemesine rağmen Arapların İngilizler ile iş birliği yapması üzerine geçerliliğini
kaybetmiştir.

Türkçülük
Bu fikir akımı, Türkler arasında kültür ve dil birliğinin sağlanması ile Osmanlı
Devleti’nin dağılmaktan kurtulabileceğini savunmuştur. Akımın en önemli
temsilcileri Yusuf Akçura, Ömer Seyfettin, Mehmet Emin Yurdakul ve Ziya
Gökalp’tir. Bu fikir akımı Türk milletinin bağımsızlığına ulaşacağı Kurtuluş
Savaşı’nın kazanılmasında oldukça etkili olmuştur.

Batıcılık
Osmanlı Devleti’nde bilim ve teknik alanında Avrupa’nın örnek alınması, kültürel
yapının korunması düşüncesiyle oluşturulan fikir akımı, Batıcılık'tır. Bu akımın en
önemli temsilcileri Celal Nuri, Tevfik Fikret ve Abdullah Cevdet'tir.

Toplumsal Alandaki Gelişmeler


Meşrutiyet döneminde kadın haklarının gelişmesi için çalışmalar yapılmıştır. Ahmet
Cevdet Paşa’nın kızı olan Fatma Aliye Hanım, ülkede kadın haklarının ilk savunucusu
olmuştur. Ayrıca sosyal devlet anlayışıyla hareket eden Osmanlı Devleti’nde bu
dönemde çeşitli kurumlar açılmıştır.
Darülaceze: Yoksullar evidir.
Vakıf Gureba: Müslümanlar için yaptırılan hastanedir.
Hamidiye Etfal Hastanesi: Çocuk hastalıkları hastanesidir.
Darüleytam: Yetimler yurdudur.
Hilal-i Ahmer Cemiyeti: Kızılay’dır.

Basın - Yayın Hayatındaki Gelişmeler


 Meşrutiyet döneminde Muhbir, Volkan ve Tanin Gazeteleri çıkarılmıştır.
Uyarı: Osmanlı Devleti’nde meşruti yönetime geçilmesi ve bu anlamda Jön
Türkleri desteklemek amacıyla Londra merkezli çıkarılan gazate Muhbir
Gazetesi’dir.
 Osmanlı Devleti’nde çıkarılan ilk kadın dergisinin adı, Terakki-i Muhadderat'tır.
 1886’da yayın hayatına giren ve yazar kadrosu kadınlardan oluşan Şükufezar
adlı dergi basılmıştır.

5/8
II. Meşrutiyet Dönemi Siyasi Gelişmeleri ve Meşrutiyet Dönemi
TARİH
Kültürel Gelişmeler
Özet
 Kadın yazarlar tarafından Hanımlara Mahsus ve Demet adlı gazeteler
çıkarılmıştır.

Eğitim Hayatındaki Gelişmeler


 Darulfünun adıyla yüksek öğrenim veren okul tekrar açılmıştır.
 Meşrutiyet döneminde baytar, orman, maden, tapu ve diş hekimliği alanlarında
eğitim veren okullar açılmıştır.
 Yabancı ve azınlık okulları açılmıştır.

Hukuk Alanındaki Gelişmeler


 İlk Osmanlı anayasası olan Kanunuesasi yürürlüğe girmiştir.
 Ahmet Cevdet Paşa tarafından ilk Osmanlı medeni yasası olan, Mecelle-i
Ahkâm-ı Adliye hazırlanmıştır.

Mecelle
 Batı hukukunu bilen hakim ve avukat yetiştirmek için Mekteb-i Hukuk-i Sultani
açılmıştır.

Güzel Sanatlar Alanındaki Gelişmeler


 1883 yılında Sanayiinefise Mektebi (Güzel Sanatlar Akademisi) açılmıştır.
 Sanayiinefise Mektebi'nin kurucusu olan Osman Hamdi Bey, Osmanlı Devleti’nde
ilk müze olan Müzeyihümayun’u, 1881 yılında açmıştır.
 Yervant Osgan Efendi ve İhsan Özsoy heykelcilik alanında ilk çalışmaları
yapmışlardır.
 Güllü Agop tarafından ilk Osmanlı tiyatrosu kurulmuştur.

6/8
II. Meşrutiyet Dönemi Siyasi Gelişmeleri ve Meşrutiyet Dönemi
TARİH
Kültürel Gelişmeler
Özet
 Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmet Paşa ve Süleyman Seyyid Bey resim alanında
eserler vermiştir.

Spor Alanındaki Gelişmeler


Beşiktaş Jimnastik Kulübü (1903)

Beşiktaş, 1903 yılında jimnastik kulübü olarak kurulmuştur. Daha sonra 1910
yılında tescilli ilk spor kulübü olmuştur.

Galatasaray (1905)

Galatasaray, Mektebi Sultani (Galatasaray Lisesi) adı verilen okulda 1905 yılında
Ali Sami Yen tarafından kurulmuştur.

7/8
II. Meşrutiyet Dönemi Siyasi Gelişmeleri ve Meşrutiyet Dönemi
TARİH
Kültürel Gelişmeler
Özet

Fenerbahçe (1907)

Fenerbahçe, 1907 yılında Nurizade Ziya Bey ve Ayetullah Bey tarafından


kurulmuştur.

Uyarı: Osmanlı Devleti’nde 1908 yılında Osmanlı Millî Olimpiyat Cemiyeti


kurulmuştur. Osmanlı Devleti’nin katıldığı ilk olimpiyatlar, 1912 Stockholm
Olimpiyatları olmuştur.

8/8
SERMAYE VE EMEK
VE

19. VE 20. YY. DEĞİŞEN GÜNDELİK HAYAT

https://akademikdestek.eba.gov.tr/
TARİH XIX. Yüzyılda Osmanlı Ekonomisi

Özet

1.Sanayi İnkılabı Öncesi Üretim Organizasyonları


Sanayi İnkılabı Öncesi Üretim Türleri

Kölelik Düzeni

 Kölelik tarihteki ilk toplum yapılarında görülmeye başlamıştır. Kölelik kavramı ilk
olarak tarımsal üretime başlanmasıyla üretici güçlerin oluşmasıyla ortaya
çıkmıştır.
 Bu düzenin hakim olduğu toplumlarda tarımsal üretim temel geçim kaynağıdır.
Daha sonra ticaret yapılmaya başlanmıştır.

Feodal Düzen

1/8
TARİH XIX. Yüzyılda Osmanlı Ekonomisi

Özet
 Feodal düzen Orta Çağ’da ortaya çıkmıştır.
 Bu düzende köylerde serfler denilen köleler tarımsal üretim yaparken; kentlerde
ticaret yapan loncalar vardır.

Atölye Tipi Üretim Düzeni


 Belirli bir zanaat çerçevesinde yeterli bir beceriye ulaşmak için uzmanlaşmak
gerekir ve çalışanlar genel olarak usta kalfa ve çırak şeklinde sınıflandırılmıştır.
 Bu düzende, henüz çalışma alanları ve saatleri yoktur.

İmalat (Manifaktür) Düzeni

 XVI. yüzyıl ile XIX. yüzyıl arasında fabrika sistemine doğru geçişi ifade eden
kapitalist bir üretim tarzıdır.
 Makineli üretime başlama olarak da ifade edilir.

2. Endüstriyel Üretime Geçiş


Endüstriyel Üretime Geçiş
 Tarıma ve zanaata dayalı üretimden sanayi - makine üretiminin egemen olduğu
endüstriyel üretime geçiş XVIII. yüzyılda İngiltere’de ortaya çıktı.
 İngiltere’de 1760 yılında James Watt “buhar makinesini”, 1777’de Hargrave,
“iplik bükme makinesini”, 1786’da Cartwright ise “dokuma makinesini” icat etti.

2/8
TARİH XIX. Yüzyılda Osmanlı Ekonomisi

Özet

 Özellikle İngiltere ve Hollanda’da mekanik tohum ekme makinasının icadı


tarımda verimliliği arttırdı.
 Kapalı hendeklerle tarla sulama yöntemleri geliştirildi.
 Hayvancılıkta suni yem usulünün geliştirilmesiyle verimlilik arttı.

Klasik Üretim ile Endüstriyel Üretim Arasındaki Farklar

3/8
TARİH XIX. Yüzyılda Osmanlı Ekonomisi

Özet
Sömürgecilikten Emperyalizme
 Sömürgecilik kavramı, kolonicilik olarak İlk Çağ’a kadar dayandırılan bir kavram
olup Coğrafi Keşiflerle tam olarak ortaya çıkmıştır.
 Emperyalizm yani yayılmacılık ise bir devletin siyasi ve ekonomik anlamda bir
bölgeyi kontrol altına almasıdır. Sanayi Devrimi’nde sonra sömürgecilikten
emperyalizme geçilmiştir.

Sömürge Alanları

3. Osmanlı Devleti’nde Endüstriyel Üretime Geçiş Süreci

Klasik Dönem Osmanlı Ekonomisi


 Osmanlı Devleti’nde kuruluş döneminden itibaren en yaygın ekonomik faaliyet
tarımsal üretimdir.
 Osmanlı Devleti’nde sanayi üretimi devlet kontrolündeki loncalar aracılığıyla
yürütülmekteydi. Loncalar üretilen malın kalite, miktar ve fiyatlarını belirler,
haksız rekabeti önleme ve ham madde temin etmek gibi konularda da etkin
görevler üstlenmekteydi.

4/8
TARİH XIX. Yüzyılda Osmanlı Ekonomisi

Özet

Anadolu’dan geçen ticaret yolları

XVIII ve XIX. Yüzyıllarda Osmanlı Ekonomisi


 III. Selim ve II. Mahmut dönemlerinde sanayileşme alanında girişimlede
bulunulmuş; kâğıt, çuha, deri, kundura ve iplik fabrikaları kurulmuştur.
 1838 Balta Limanı Ticaret Antlaşması’yla birlikte Avrupa’nın ucuz ve kaliteli
mallarının Osmanlı pazarlarına girmesi iç pazardaki yerli malların değerinin
düşmesine sebep olmuştur.

Çuha Fabrikası

Osmanlı Devleti’nde Sanayiyi Güçlendirmeye Yönelik Tedbirler


Şirketleşme Hareketleri
 Ticaret Bakanlığı ve ticaret mahkemeleri kuruldu ve Ticaret Kanunu hazırlandı.
 1850’de Boğaziçi vapur seferlerini yürütmek üzere Cevdet Paşa ile Fuat
Paşa’nın öncülüğünde önce Şirket-i Hayriye ardından da yerli ve yabancı pek
çok şirket kuruldu.

5/8
TARİH XIX. Yüzyılda Osmanlı Ekonomisi

Özet
Sergi-i Umumi-i Osmanî’nin Açılması
 Yurt içinde ve yurt dışında Osmanlı Devleti’nin tarım ve sanayi ürünlerinin
tanıtımı amacıyla ulusal ve uluslararası sergiler düzenlendi.
 1863’te Sultanahmet’te tarım ve sanayi ürünlerinin tanıtıldığı ilk sergi açıldı.

Islah-ı Sanayi Komisyonu’nun Kurulması (1864)


 Bugünkü ticaret ve sanayi odalarının ilk hâli olan bu komisyonun görevleri; %5
olan gümrük vergisini attırmak, sergiler açarak sanayiyi teşvik etmek, esnaf
şirketleri oluşturmak ve sanayi okulları açmaktı.
 Bu komisyon bugünkü ticaret ve sanayi odalarının ilk şekli olarak düşünülebilir.

Demir Yolu Projelerinin Hayata Geçirilmesi


1856’da Anadolu’da ilk demir yolu hattı İzmir - Aydın ve İzmir - Turgutlu
(Manisa) arasında açıldı.

Sanayi Mekteplerinin Açılması (1864)


1864 yılında Osmanlı Devleti’nde sanayi üretimini arttırmak ve kaliteli hâle
getirmek için bu mektepler açılmıştır.

Esnaf Şirketlerinin Kurulması


 Sanayi komisyonunun, Batı sermayesi karşısında rekabet gücünü arttırmak
amacıyla kurulan bu şirketler esnafları bir araya getirerek büyük ölçekli esnaf
şirketlerinin kurulmasını sağlamayı da amaçlanmıştı.
 Simkeşler Şirketi, Debbağlar Şirketi, Saraçlar Şirketi, Kumaşçılar Şirketi,
Dökümcüler Şirketi ve Demirciler Şirketi gibi birçok şirket açıldı.

4. Osmanlı Devleti’nde Endüstriyel Üretime Geçiş


Sürecinde Yaşadığı Zorluklar
XVIII. ve XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde Endüstriyel Üretime Geçiş Sürecinde
Yaşadığı Zorluklar

 III. Selim ve II. Mahmut dönemlerinde başlatılan ıslahatlara ulemanın ve


Yeniçeri Ocağının karşı çıkması
 Devlet sınırları içerisinde meydana gelen isyanlar
 Rusya ve Avusturya ile yapılan uzun süreli savaşların getirdiği ekonomik
sıkıntılar
 Şark Meselesi kapsamında Avrupalı devletlerinin Osmanlı Devleti’ni parçalama
teşebbüsleri

6/8
TARİH XIX. Yüzyılda Osmanlı Ekonomisi

Özet

 Osmanlı Devleti’nde sanayinin güçlenmemesinin sebepleri;


 Sermaye ve yetişmiş personel yetersizliği,
 Devletin uzun vadeli stratejik sanayi planlamasının olmayışı,
 Teknolojinin geliştirilip ilerletilememesidir.

Balta Limanı Ticaret Antlaşması’ndan (1838) *

* Prof. Dr. Bilal Eryılmaz, Tanzimat ve Yönetimde Modernleşme, s. 84.

 Balta Limanı Ticaret Antlaşması ile;


 Osmanlı’da esnaf sınıfı faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldı.
 Osmanlı’da ticari faaliyetlerde yabancıların denetimi arttı.
 Osmanlı’da ham madde sıkıntısı yaşanmaya başladı.
 1850 yılında gümrük gelirlerinin düşürülmesi ve Kırım Savaşı nedeniyle
yaşanan ekonomik yüklerden dolayı devlet iç ve dış borçlanmaya gitti.

XIX. Yüzyılda Osmanlı Ekonomisi


Dış Borçlar Sorunu
 Osmanlı Devleti ilk kez Kırım Savaşı (1854) sırasında İngiltere’den dış borç
almıştır.
 Sonraki süreçte Osmanlı Devleti Londra, Paris, Viyana ve değer Avrupa
borsalarından kötü şartlarda ve oldukça yüklü miktarlarda borç almıştır.

Düyûn-ı Umûmiye İdaresinin Kuruluşu (1881)


 1854 - 1874 yılları arasında Osmanlı Devleti’nin borçları 127 milyon Osmanlı
altınıyken faiziyle birlikte ödemekle yükümlü olduğu miktar 239 milyon Osmanlı
altınıydı.
 1863 yılında kurulan Osmanlı Bankası aracılığı ile devlete yeni borçlanma
kaynakları sağlanmıştı.

7/8
TARİH XIX. Yüzyılda Osmanlı Ekonomisi

Özet
 1875 yılı itibariyle ise Osmanlı Devleti artık Batılı devletlerden ve bankerlerden
borç alamayacak duruma geldi ve borç ödemeleri durdurularak moratoryum ilan
edildi.
 1877 - 1878 Osmanlı - Rus savaşında Osmanlı Devleti çok ağır bir yenilgiye
uğrayınca dış borç ödemelerinde de sıkıntılar ortaya çıktı.
 Osmanlı Devleti’nin dış borçlarını ödemesi konusu 1878 Berlin Konferansı’nda
da tartışıldı. Sonuçta 1879’da Rüsum-ı Sitte (altı vergi) adıyla alınan vergileri
toplamak üzere Rüsum-ı Sitte İdaresi kuruldu.
 1881’de “Muharrem Kararnamesi” ilan edilerek Osmanlı borçlarının ve borç
faizlerinin tek elden ödenmesi yolunda önemli bir karar alındı.
 “Düyûn-ı Umûmiye İdaresi”, İstanbul merkezli olarak İngiltere, Hollanda,
Fransa, Almanya, Avusturya, İtalya ve Osmanlı Devleti’nden birer temsilcinin
bulunduğu bir komisyon olarak kuruldu. Bu idare başta tuz ve tütün tekeli
gelirleri, pul resmi, içki resmi ve balık avı resmi olmak üzere bir çok geliri
toplamakla görevlendirilmişti.

İttihat ve Terakki’nin Millî İktisat Politikası


 Bu politika doğrultusunda yabancıların elinde bulunan ticaretin Türk tüccalara
geçmesi, sermayesi yerli olan millî şirketlerin kurulması amaçlanmıştır.
 Bu dönemde;
 kapitülasyonların kaldırılması,
 yabancı tüccarlara tanınan ayrıcalıklara son verilmesi,
 gümrük vergilerinde değişikliklere gidilmesi,
 Osmanlı’daki yabancı şirketlere Türk çalıştırma zorunluluğunun getirilmesi hatta
bu şirketlerde Türkçe konuşulması yönünde, şirket ve kurumlarda Türkçe
tabelalar kullanılmasına karar verilmesi ”Millî İktisat Politikası” oluşturma
yönünde alınmış kararlardır.
 1914 - 1918 yıllarında anonim şirketler (Millî Mahsulat Anonim Şirketi, Millî
İthalat Kantariye Anonim Şirketi vb.) kurularak şirketlerin sayıları arttırıldı.
 Bu kararların yanı sıra Osmanlı köylüsüne karşılıksız tohum verilmiş, Ziraat
Bankası’nın görev alanı arttırılmış, tarımsal kalkınma hedeflenmiştir.
 Türk tüccar ve sanayicisine gümrük muafiyeti sağlanmış, sanayi alanlarında
gelişmeleri için olanaklar sunulmuş, kredi ihtiyaçlarını gidermek amacıyla millî
bankalar kurulmuştur.

8/8
TARİH Osmanlı Devleti'nin Sosyokültürel Yapısı

Özet

1.İmparatorlukların Ulus - Devletlere Dönüşme Süreçleri


İmparatorlukların Ulus - Devletlere Dönüşme Süreçlerinin Demografik Sonuçları
 1789 yılında yaşanan Fransız İhtilali sonucunda yayılan milliyetçilik akımı çok
uluslu imparatorlukların yıkılmasına sebep olmuştur.
 1815 Viyana Kongresi ile başlayan ve 1879 yılına kadar Avrupa’da devam eden
ihtilaller ile birlikte imparatorluklar içinde yaşayan milletler kral ve imparatorlara
karşı mücadeleye girişmişlerdir. Bu süreçte yaşanan bir çok savaş, siyasi ve
toplumsal kaostan kurtulmak isteyen bir kısım Macar, Polonyalı ve Çek’in
Osmanlı topraklarına sığınmasına neden olmuştur.
 Fransa, “Her millete bir devlet” anlayışıyla çevresindeki çok uluslu devletleri
parçalayıp hâkimiyet alanlarını genişletmek istemiştir.
 ABD Başkanı Wilson’un 1918 yılında yayımladığı “Wilson İlkeleri” de bu fikrin
devamı niteliğinde bir belge olmuştur.
 Ulus - devlet anlayışı, XIX ve XX. yüzyıllarda meşruiyet kazanmıştır. Bu anlayış
öncelikle Fransa, Almanya ve İtalya gibi devletlerde görülmüş, daha sonra tüm
dünyaya yayılmıştır.
 Millî devletlerde meşruiyetin kaynağı olarak laiklik ve demokrasi ilkeleri temel
alınmış, halk arasında farklı sınıfların olmaması ilkesi benimsenmiştir.

Üniter Devlet: Siyasi otoritenin tek merkezde toplandığı, merkezî otoritenin tek bir
anayasa ile sağlandığı, yasama organının yaptığı kanunların tamamının
bütün ülkede uygulandığı ve tek bloklu toplum yapısının benimsendiği
siyasi oluşumdur.
 Ulus devlet anlayışının en temel felsefi alt yapısı XIX. yüzyılda Georg Wilhelm
Friedrich Hegel tarafından geliştirilmiştir.

2. Avrupa’da Yaşanan Değişimlerin Osmanlı Devleti’ne


Etkileri
Yaşanan Göçlerin Osmanlı Demografik Yapısına Etkileri
 Özellikle XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’ne Balkanlar'dan, Kafkaslardan ve
Kırım’dan kitlesel göçler olmuştur. Göçler sonrasında çıkan sorunları çözmek
için 1857 yılında “Muhacirun Kanunnamesi” yayımlanmış ve 1860 - 1861
yıllarında “Muhacirin Komisyonu” kurulmuştur.
 1848 İhtilalleri'nden sonra Çekler, Macarlar ve Lehlerden (Polonyalılar) önemli
sayıda nüfus Osmanlı Devleti’nin topraklarına sığınmıştır.
 1831 - 1882 yılları arasında Anadolu’daki Müslüman nüfusu iki katına çıkmıştır.

1/4
TARİH Osmanlı Devleti'nin Sosyokültürel Yapısı

Özet

* Prof. Dr. Ekmeleddin İHSANOĞLU, Osmanlı Devleti Tarihi, C 2, s. 507.


 1860 yılında “Muhacirin Komisyonu” kurularak göçmenlerin nakli, iskânı ve yer -
yurt sahibi olmaları sağlandı.
 Bu durum;
 Başta Anadolu olmak üzere Osmanlı topraklarında barınma, beslenme,
sağlık ve yerleşme sorunlarının yaşanmasına,
 Yerli halk ile göç edenler arasında arazi anlaşmazlıkları çıkmasına,
 Devletin ağır ekonomik yük altına girmesine neden olmuştur.

Modernleşmeyle Birlikte Avrupa’da Sosyal ve Ekonomik Anlayışta Yaşanan


Değişim
 XVIII. yüzyıl itibariyle kitlesel üretim (fabrikalarda üretim) artınca insanlar
ihtiyaçları olan temel gereksinim maddelerini kolayca karşılamakla birlikte lüks
tüketim maddelerini talep etmeye başlamışlardır.
 Kapitalizmin güçlenmesi ile birlikte küresel alanda reklamcılık, halkla ilişkiler ve
pazarlama alanlarındaki faaliyetler giderek artmıştır. Bu durum da kırsal
kesimlerde ve şehirlerde yaşayan insanların hayatında değişimlere sebep
olmuştur.

Modernleşmeyle Birlikte Osmanlı’da Sosyal ve Ekonomik Anlayışta Yaşanan


Değişim
 Osmanlı Devleti’nde yaşanan değişimin dış nedenleri arasında:
 Fransız İhtilali’nin,
 Sanayi Devrimi’nin,
 Kapitülasyonların etkileri sayılabilir.

2/4
TARİH Osmanlı Devleti'nin Sosyokültürel Yapısı

Özet

 Osmanlı Devleti’nde XIX. yüzyıldan itibaren değişimin en çok hissedildiği


metropoller dışa dönük ticaret anlayışının daha çok geliştiği İstanbul, İzmir ve
Selanik olmuştur.
 XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde gazetelerin ve diğer süreli yayınların
artmasının etkileri ise şu şekildedir:

Kültür: Bir toplumu oluşturan kişileri ve onları birbirine bağlayan dillerini, dinlerini,
sanatlarını, törelerini, hukuk ve yönetim kurumlarını, üretim ve tüketim süreçlerini,
gelenek ve göreneklerini içine alan bir kavramdır.
 Avrupa’da popüler kültür öncesi dönemde toplum “halk kültürlü sınıf” ve “yüksek
kültürlü sınıf” olarak ikiye ayrılmıştı. Popüler kültür düşüncesi ise XVIII. yüzyıl
sonlarında ortaya çıkmıştır.

3/4
TARİH Osmanlı Devleti'nin Sosyokültürel Yapısı

Özet
Modernleşmeyle Birlikte Osmanlı Devleti’nde Yaşanan Kültürel Değişim
 Osmanlı Devleti’nde Tanzimat Dönemi’nden itibaren gerçekleşmeye başlayan
Batılılaşma çabaları fikir hayatının yanı sıra kültürel alanda ve sosyal yaşamda
da kendini göstermiştir.
 Kültürel alanda yaşanan değişimilk azınlıklarda görülmüş, yönetici sınıfından da
halka doğru yayılmıştır.

 Sanayileşme ile birlikte insan hayatı üretim araçları olan makinelerin işleyişine
uygun sürmeye başladı. Fabrika olgusu, günlük ve haftalık çalışma veya mesai
saatleri, izin gibi kavramlar ortaya çıktı. İşçi haklarını savunmak için sendikalar
kuruldu.
 Şehirlerin nüfusu arTmaya başladı. Şehirlere sığmayan insanlar şehir dışında
banliyö veya gecekondu denilen yerleşim yerleri oluşturmaya başladılar.

Avrupa Şehirlerinde Yaşanan Değişim


XVIII. yüzyılda Sanayi Devrimi’nin gerçekleşmesi ile birlikte başlayan süreç Avrupa’da
modern şehirlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Şehirler bu dönemden itibaren
bilimin, sanatın, uygarlığın merkezleri hâline gelmeye başlamıştır.

Osmanlı Şehirlerinde Yaşanan Değişim


XIX. yüzyılda, Osmanlı şehirlerinde de önemli değişimler yaşanmıştır. Bu değişim en
çok hissedildiği metropoller dışa dönük ticaret anlayışının daha çok geliştiği İstanbul,
İzmir ve Selanik olmuştur.

Mürur Tezkiresi: Osmanlı Devleti içinde seyahat edenleri kontrol altında tutmak ve
İstanbul’a gitmek ve yerleşmek için alınan izin ve geçiş belgesi, bir nevi iç pasaporttur.

4/4

You might also like