Professional Documents
Culture Documents
Genelkurmay Başkanlığı Harb Tarihi Dairesi - İstiklal Harbinde Ayaklanmalar (1964)
Genelkurmay Başkanlığı Harb Tarihi Dairesi - İstiklal Harbinde Ayaklanmalar (1964)
TÜRK’İSTİKLÂL HARBÎ
VI ncı Cilt
IÇ AYAKLANMALAR
(1919 - 1921)
Gnkur. Basımevi
A N K A R A
19 6 4
.,7$36(9(5
T. C,
Genelkurmay Başkanlığı H arb Tarihi Dairesi
Resmî Yayınları. Seri No.: 1
TÜRK'İSTİKLAL HARBÎ
V in c i Cilt
İÇ AYAKLANMALAR
(1919 - 1921)
Gnkur. Basımevi
A N K A R A
19 6 4
T. C.
Genelkurmay Başkanlığı H arb Tarihi Dairesi
Besmî Yayınları. Seri No.: 1
G n k u r . B a s ım e v i
A N K A R A
1 9 6 4
Ö N S Ö Z
îç Ayaklanmalar, Türk İstiklâl Harbi Tarihi’nin özellikle ilk devrele
rinde, uzunca bir zaman süresini kapsayan ve hemen hemen yurd sathına
yaygın, üzücü olaylar serisinden ibarettir. Bu olaylar millî birliği sarsıcı,
milletin var olmak azim ve iradesini yıkıcı ve nihayet istiklâl mücadelesi
nin mutlu bir neticeye vardınlmasını önleyici, güçleştirici mahiyetleri ba
kımından büyük önem taşırlar.
îç Ayaklanmaların bu kitapta yer alan kısımlarının Harb Tarihi Daire
since yazılıp yayınlanmakta olan İstiklâl Harbi kitaplarımn bir kaçında,
kronolojik oluşlarına göre, dağınık olarak yer alması mümkündü. Fakat,
kitap hacimlerinin büyütülmemesi ve daha mühim olarak da bir milletin
öz evlâtlarının bilerek, ya da bümiyerek giriştikleri menfi faaliyetlerin,
vakit vakit memleketin kaderi ve varlığı üzerinde hayatî bir tehlike ya
ratan mahiyetini daha iyi kavramak ve etüt etmek için, ayaklanma olay
larının ayrı bir kitap halinde yayınlanması daha uygun görülmüştür.
İstiklâl Harbi süresince yurdun çeşitli bölgelerinde ve değişik tarih
lerde meydana gelen ayaklanmalar, kronolojik sırasına ve kapsadığı Ko
lordu bölgelerine göre bu kitapta toplanarak yayınlanmıştır. Ancak, kü
çük ve kötü etküeri mevzii kalan, kısmen de eşkiyahk mahiyetinde teza
hür eden pek çok olaylar bu kitabın çerçevesi dışında bırakılmıştır.
İstiklâl Harbi’nin türlü güçlükleri içersinde, askerî, ekonomik ve sos
yal yönlerden çok büyük yaralara sebep olan, gerek yabancıların gerekse
padişah ve onun hükümetinin propaganda ve kışkırtmalariyle meydana
getirilen, esas dayanağını gerici fikirlerden alan ayaklanmaların topluca
tetkikinde büyük faydalar vardır.
Bütün güçlüklerin yenümesinde, hürriyet ve egemenliğe ulaşma mü
cadelesinde, her şeyden çok ve her şeyden önce gelen şartın millî birlik ol
duğuna inanılarak, nihayet bütün kışkırtmalara ve özel kazanç peşinde
koşanların isteklerine rağmen, Türk Milleti Büyük Önderin etrafında top
lanmayı başarmış ve büyük zafere el ele kavuşmuştur.
Tarih Yazar Uzman Emekli Kurmay Albay R AH M İ A P A K tarafın
dan yazılmış olan bu eser, Harb Tarihi Dairesinin yetküi komisyonunca ince
lenmiştir.
Çerkez Etem ve Demirci Mehmet Efe ayaklanmalarının, oluşlarının
ve sonuçlarının özellikleri sebebiyle I nci İnönü Muharebesi içinde etüt
edilmesi faydalı görülmüş ve ilgili kitapta yer almıştır.
N A C İ A S U TA Y
Tuğg.
Harb Tarihi D. Bşk.
İ Ç İ N D E K İ L E R
Sahîfe
GİRİŞ .......................................................................................... 3
I n ci B Ö LÜ M
1919 Y IL IN D A K İ A Y A K L A N M A L A R
A. 15 V E 12 N C İ KOLORDULAR BÖLGESİNDEKİ A Y A K L A N
M A L A R ............................................................................... 7
1. Şeyh Eşref Ayaklanması ............................................. 7
2. Birinci Bozkır Ayaklanması ......................................... 9
3. İkinci Bozkır Ayaklanması ............................................. 13
a. Kızılkuyu olayı ............................................................. 15
b. Apa çarpışması ......................................................... 15
c. Dinek çarpışması ..................................................... 16
B. 14 NCÜ KOLORDU BÖLGESİNDEKİ A Y A K L A N M A L A R ... 17
1. Birinci Anzavur Ayaklanması ..................................... 17
a. Demirkapı çarpışması ................................................. 20
b. Takip harekâtı ............................................................. 21
C. 13 KOLORDU BÖLGESİNDEKİ A Y A K L A N M A L A R .......... 22
A L İ B A T I olayı .................................................................... 22
II nci BÖLÜM
1920 Y IL IN D A K İ A Y A K L A N M A L A R
A. 14 NCÜ KOLORDU BÖLGESİNDEKİ A Y A K L A N M A L A R ... 27
1. İkinci Anzavur Ayaklanması ......................................... 27
a. Büyük Yurtsever Hamdi Bey’in şehit olması .............. 29
b. Âsilerin Yenice silâh deposuna taarruzu ...................... 30
c. Ayaklanmaya karşı alman tedbirler .............................. 31
d. Takip müfrezesinin kaldırılması, Gönen savunması ....... 38
e. Anzavur’un Gönen’e taarruzu ve ileri yürüyüşü .......... 39
f. Yahyaköy çarpışması ................................................. 41
B. 20 N C İ KOLORDU BÖLGESİNDEKİ A Y A K L A N M A L A R ... 42
1. Birinci Düzce Ayaklanması ......................................... 42
a. 22 Nisan faciası............................................................. 48
b. Taraklı çarpışması......................................................... 49
c. Mudurnu çarpışması .................................................... 50
d. Beypazarı çarpışması ................................................. 51
— II —
Salıife
2. A li Fuat Paşa’nın müdahalesi ve kesin tedbirler.............. 58
a. Düzce ve Bolu Ayaklanmasında Çerkez Etem’in tenkil
harekâtı ....................................................................... 59
b. Çerkez Etem’in Geyve’ye gelişi .................................. 60
c. Albay Refet kuvvetlerinin harekâtı ............. ................ 64
3. Kuvayı İnzibatiye ............................................................. 65
a. Kuvayı İnzibatiye’nin kurulması ve nakli .................. 65
b. Ahmet Anzavur’un Adapazarı harekâtı ...................... 69
c. Kuvayı înzibatiye’nin taarruz harekâtı ve mağlûbiyeti 72
d. Anadolu Fevkalâde Müfettiş-i Umumiliği .................. 81
4. İkinci Düzce Ayaklanması ............................................. 84
a. Ayaklanmanın başlaması ............................................. 84
b. Ayaklanmanın bastırılması ......................................... 88
K U R U L U Ş L A R
Sahile
(Kuruluş -1 ) Kuvayı İnzibatiye Tümeni kuruluşu ...................... .....f -
(Kuruluş - 2) Merkez Ordusu’nun Mart 1921 kuruluşu .............. .....: f i
(Kuruluş-3 ) Merkez Ordusu’nun Haziran 1921 kuruluşu .......... .....‘ jt: ^
(G rafik-1 ) Ayaklanmalar grafiği .............................................
o
TÜRK İ S T İ K L Â L HARBÎ
V in c i Cili
ÎÇ AYAKLANMALAR
G İ R İ Ş
A. 15 V E 12 N C İ KO LORDULAR BÖLGESİNDEKİ
AYAKLANM ALAR
ren Şeyh Eşref, bölgede millî birliğin kurulmasına ciddi şekilde engel
olmaya başlamıştı.
Duruma bir çare bulmak üzere Bayburt Kaymakamı, kendisini, 26 Ekim
1919’da, Erzurum Vilâyetinin bildirmesi üzerine ve Bayburt Müftüsü de
lâletiyle kaza merkezine davet etmişti. Fakat Şeyh, hükümeti dinsizlik,
subayları da şeriata uyarsızlıkla itham ederek daveti kabul etmedi. Müf
tüye dahi hakaret ederek silâhlı müritleri ile karşı koydu.
Olay üzerine kaymakam, durumu vilâyete bildirdi. Şeyh’e bir korku
vermek ve doğru yola getirmek amaciyle de Bayburt’ta bulunan
28 nci Alayın bir taburundan tertip edüen bir subay komutasında 50 ki
şilik bir müfreze Alay Komutanı Binbaşı Nuri’nin de refakatiyle 6 Ara
lık 1919 günü Hart’a gönderildi.
Müfreze Hart’a gelince Şeyh, derhal subayları karşılıyarak; bir hiç
olan şahsı için zahmete katlandıklarını, kendisinin ve müritlerinin hükü
mete ve askere karşı hiçbir kötü niyeti olmadığını, ancak bucak müdürü
ile arasının açık olmasından dolayı kazaya bu şikâyetlerin yapıldığı, ne
emir edüirse, boyun eğeceğini ve bu gece istihbarat buyurmalarını kıta
komutanına bildirdi.
Subaylar da karşılarında âsi bir Şeyh yerine saygı gösteren bir ihti
yarın bulunduğunu görünce, hiçbir emniyet tedbirine lüzum görmeden,
üçer, beşer kişilik gruplar halinde köy evlerine bölündüler. Fakat gece
yansı olunca Şeyh, evvelden tertiplediği plânım uygulamaya başladı.
Evvelâ evlerdeki erlerin silâhları alnıdı. Subayların misafir edildikleri
evlerin önüne müritlerden silâhlı nöbetçiler dikilerek dışarı ile temasları
kesüdi. Kötü duruma düşen müfrezenin eratı ertesi gün Şeyh tarafın
dan terhis edilerek serbest bırakıldılar. Subaylar da kâfir kabul edilerek
imanlan yenilettirildi ve günlerce ibadet ve zikrettirildiler. Alay Komu
tam Binbaşı Nuri ise, şehit edildi.
9 Aralık 1919 günü Bayburt Askerlik Daire Başkanı Albay Haşan ko
mutasında tertip edilen otuzar mevcutlu iki piyade bölüğü ile dört maki
neli tüfekten mürekkep bir müfreze Şeyh üzerine sevkedildi ise de, bu müf
reze de Hart’m güneyindeki Aşağıkırzı Köyü civarında baskına uğraya
rak hepsi esir oldular.
Tedbirsizlik ve bilgisizlik yüzünden müfrezelerimizin perişan hale
sokulması ve o anda civarda bu ayaklanmayı bastıracak başka bir kuv
vetin de kalmaması müşkül bir durum yaratmışt. Kazandığı kolay başa
rılardan cesaret alan Şeyh, ahir zaman Peygamberi (Mehdi) olduğunu
söylüyor ve kendisine kurşun işlemediğini iddia ediyordu. Müritlerini
Hart dolaylarında toplayarak Bayburt üzerine yürümeye hazırlanmıya
başladı.
1919 Y IL IN D A K İ AY AKLANM ALAR 9
Ortadan Askerî otoriteler kalkınca Vali Cemal Beyin baskısı, bir nevi
işkence halinde, masum halk tabakası üzerinde kendini hissettirmeye baş
lamıştı. Hapishanedeki eşkiya ve kaatillerin çoğu serbest bırakılmış, bun
lara süâh dağıtılarak halkın huzur ve emniyetinin kaçmasına büsbütün
yolaçmıştı.
1919 Y IL IN D A K İ AY AKLANM ALAR 11
0 Ekim 1919
ıç Ç u m ra
Hatun sara'
Alibaykı
T.C.H jg a i»
İ5Ekim l9f¥T~%
kim 1919
ofalMıavı - " j * Kasım W
'2ÜEkim191S
20 Ekim 19j
. j j A sarı
mu‘ -1 Müfreze
1 nci Safha
2 nci Safha
Ol: 1/600.000 m.
1919 Y IL IN D A K İ AYAK LANM ALAR 15
a. Kızıîkuyu olayı:
Bu sırada isyanla ilgili olarak, Karaman-Çumra yolu üzerinnde Kızıl-
kuyu denilen yerde bir olay meydana gelmekte idi. Çumra’da toplan
makta olan askerî müfreze’ye katılmak üzere, Karaman’daki 139 ncu
Alay’dan gönderilen ve Yüzbaşı Mustafa ile makinelitüfek Asteğmeni Ab-
dülkerim komutasında 30 kişilik bir müfreze, 28/29 Ekim 1919 gecesini
Kızılkuyu’da geçireceklerdi. Yatma zamanı gelince müfreze, hiçbir em
niyet tertibi almadan erler camiye gitmiş, 2 subay da muhtarın köy oda
sında istirahate çekÜmişti. Sabaha karşı köylüler, büyük bir kalabalık
halinde subayların yattıkları odayı bastılar. Burada bulunan jandarma
lar, iki el ateş ettilerse de, köylüler derhal jandarmaları ve sonra subay
ları yakalayıp camiye giderek, orada uyumakta olan erleri de esir ettüer.
SÜâhlannı ve müfrezenin 4 hayvanını aldılar. Bununla yetinmiyen âsi
ler erlerin üzerlerinde mevcut para ve neleri varsa hepsini alarak, kendi
lerini serbest bıraktılar.
Subaylara da hakaret ederek, çeşitli eziyetler yaptılar. Hattâ, sa
rıklı ve sakallı bir hoca, daha evvelden yazılmış ve eline verilmiş Bozkır âsi
liderinin imzasını taşıyan bir idam fermanını okudu.
İdamın yerine getirilmesi için subaylara diz çöktürdüler. Fakat o
sırada halkın içinden hamiyetli, aklı başında bir kaçının işe el koymasiyle
hükümlerini yerine getiremediler.
İdam hükmünün uygulanmamasında Yarbay A r if kuvvetlerinin böl
geye yaklaşmakta olmasının da etkisi bulunabilir.
Bu subaylar daha sonra, bir kadının yardimiyle kaçıp kurtuldular.
b. Apa çarpışması:
Yarbay A r if Müfrezesi 28 Ekim 1919 sabahı âsilerin Önemli merkezi
olan Apa üzerine hareket etti. Apa ve civarında toplanmış olan âsilerin,
ogün birkaç koldan yürüyecekleri haberi tekrar alınmıştı. Bu yeni ha
ber, daha önce alman haberleri doğrular durumdaydı. Onun için uzaktan
Apay’a bir top mermisi atılarak âsüerin dikkatleri Konya istikametinden
Yarbay A r if kuvvetlerine doğru çevrilmesi sağlanmak istendi. Alman
16 TÜRK İS T İK L Â L H AR B İ V I nci C İLT
emniyet tertibi ile ilk önce süvariler ufak bir ateş teatisinden sonra, Apay’a
girdiler. Halk, köyü bırakarak kaçtı. Âsiler de daha önce civar köylere
çekümişlerdi. Kaçan köylüler, süvariler tarafmadn Önlenerek köye dön
dürüldü. Büyük kısım da Apay’a vardıktan sonra, burada öğle yemeği
molası verildi. Fakat bu esnada Akviran. Hatunsaray, Üçkese ve ci
varındaki köylerden toplanan âsiler, âni bir baskınla yemek yiyen as
kerlere taarruz ettiler. Esasen emniyet tertibi alarak istirahate geçmiş
olan Yarbay A r if ve kıtası, çok çabuk toplanarak âsilerle şiddetli bir çar
pışma başladı. Yarım saat sonra âsiler, perişan bir halde çekildiler. Millî
kuvvetten bir yaralı, âsilerden 10 yaralı ile 20 ölü ve bunların arasında âsi
elebaşılarından Hüseyin oğlu Ömer ve Avsalı Tahir de vardı. Bu durum
karşısında öğleden sonra vakit geç olduğundan müfreze geceyi Apa’da
geçirdi.
29 Ekim 1919’da Aîibey Höyüğüne gidildi. Apa çarpışmasından yı
lan âsiler, elebaşıları Delibaş üe birlikte kaçmış olduklarından, köyün muh
tarı ve köyün ileri gelenleri, Yarbay A rif kuvvetlerini iyi karşıladılar. Bu
arada Konya’dan gelen nasihat hey’eti de köyde bulunuyordu. Köyün
meydanlığında bu hey’et, gerekli konuşmasını yaparak kandırılmış halk
uyarıldı. Yarbay A r if kuvvetleri, buradan Çumra’ya ve kısa bir istira-
hatten sonra, Konya’daki telâş ve endişeyi gidermek ve millî kuvvetlerin
hâkimiyetini göstermek amaciyle. gece yarısı hareketle 30 Ekim 1919 sa
baha karşı Konya’ya vardı. Halk o kadar endişe içindeydi ki, sabah ka
ranlığında gelen bu kuvvetleri Bozkır âsileri sanarak valiye haber ulaş
tırmışlardı. Durum anlaşılınca halk sevinmeye başladı. Müfreze, Kon
ya’da pek çok olan geri fikirlileri yıldırmak için, şehirde bir gösteri yü
rüyüşü yaptı. O gün akşama kadar kıtanın bazı eksikleri tamamlandıktan
sonra, gece yarısı tekrar Alibey Köyüne dönüldü ve Dinek istikametine
hareket edildi.
c. Dinek çarpışması:
Yarbay Afif, kuvvetlerinin gerisinde emniyet için bıraktığı Binbaşı
Abdi Müfrezesi, asıl kuvvete katılmak için Dinek civarına geldiğinde pe
kiştirilmiş ve mevcudu 200 atlıya, 2 makinelitüfeğe yükselmişti. Bu kuv
vet, 1 Kasım 1919 sabahı Dinek ve batı güneyindeki dağlık ormanlarda
yerleşmiş âsilere, bir keşif taarruzu için ilerlemiş ise de, kıtası fazla so
kulduğundan keşif, gerçek bir savaş halini almıştı. Yarbay Arif, akşama
doğru olay yerine yetişerek topçusuyla muhabereye katılmış ve bütün
gece devam eden çarpışmalardan sonra âsiler, Dinek’in batı güney sırtla
rından atılarak dağınık bir surette köylerine çekilmişlerdi. Ertesi günüde
İsyan merkezleri olan Büyük Asarlık, Koçaköy işgal edildi. Bu elebaşı
köylerinde yapılan araştırmada, Bozkır Ayaklanmasının İstanbul’dan âyan
üyesi Zeynelabidin Hoca ve eski Konya Valisi Cemal’in yaptığı kışkırtma
1919 Y IL IN D A K İ AYAKLANM ALAR 17
a. Demirkapı çarpışması:
61 nci Tümen Komutanı Albay Kâzım (Özalp), 15 Kasım 1919 saat
b. Takip harekâtı:
Çerkez Etem, 150 atlı ile 19/20 Kasım 1919’da Balıkesir'e geldi. Ve
Tenkil Kuvvetleri Komutam Yarbay Rahmi’nin yardımcısı olarak bu gö
reve başlaması Kolordu Komutanlığınca uygun bulundu. Çerkez Etem’in
bu tarihten itibaren diğer millî kuvvetlerle birlikte yaptığı takip hareket
leri bir ay kadar sürdü.
Çerkez Etem, 21 Kasım 1919 günü akşamı Susurluk’a vardığı za
man, Ahmet Anzavur da, 22 Kasım 1919 günü Gönen’e geldi. Telgrafha
neyi ele geçirerek, oradan Yusuf İzzet Paşa’ya ve Çerkez Etem’e tehdit
telgrafları çekti. GÖneıı’e yerleşen Anzavur, yağma teklifi ve va’diyle etra
fındaki âsi ve çapulcuların sayısını artırarak mevcudunu 130 kişiye yük
seltti. Çerkez Etem, 24 Kasım sabahı Susurluk’tan hareketle 25 Kasım
sabahı Gönen’e varınca Anzavur muharebeyi kabul etmiyerek Bayramiç
Köyüne çekilmişti. Etem’in ardı sıra yaptığı taarruzlara dayanamıyan
Anzavur, Saraçlar Köyüne gelmiş, ertesi günü buraya taarruz eden Çer
kez Etem kuvvetleri karşısında 10 kadar Ölü bırakarak kaçmıştı.
Yarbay Rahmi müfrezesi de, 390 er ve 24 subayla Gönen’e gitmek
Üzere 27 Kasım 1919’da Aksakal istasyonu’na geldi. Saat 1510’da Sı-
ğırcı’ya yaklaştığı zaman, bu köyden elli kadar atlının karşılarına çıktı
ğını gördü. Bunları Çerkez Etem kuvvetleri zannetti, fakat yanılmıştı,
zira bunlar âsilerden başkası değildi ve karşılarında muntazam kuvveti
görünce kaçmaya, başladılar. Yarbay Rahmi, top indirip ateş ettiyse de,
bir sonuç elde edemedi. Bu olay Anzavur’un takibindeki düzensizliği ve
esaslı bir plâna istinat etmeden yapılan gelişigüzel takip işini ortaya koy
maktadır. Ahmet Anzavur Sığırcı’dan maiyeti ile beraber Karacabey’e
kaçtığı halde Yarbay Rahmi arkasından gitmemişti. Çerkez Etem kuv-
22 TÜRK İS T İK L Â L H A R B ) V I nci C İLT
vetleri âsileri takip etti. Bundan sonra da, bir süre için bu kuvvetler
arasında sıkı bir işbirliği yapılmadan harekâta devam edildi. Çerkez Etem
kuvvetleri Karacabey’e gelince, oradan da kaçan Ahmet Anzavur,
M. Kemal Paşa’ya sığınmak istedi. Fakat gönüllülerden toplanan halk
ve 11 subay, 110 erle ilçenin etrafı tutulduğundan buraya da giremedi. M.
Kemal Paşa’nın 12 kilometre kadar doğusunda bulunan Söğütalanı
Köyüne sığındı.
Nihayet Yarbay Rahmi, Çerkez Etem kuvvetleriyle birlikte, hare
kâtın Önemini anlıyarak elindeki bütün arabalara erleri bindirmek sure
tiyle teşkil edilen çevik kuvvetle 30 Kasım 1919 günü Söğütalanı Köyü’nü
sanp Ahmet Anzavur’u sıkıştırdılar. Araziyi çok iyi tanıyan Ahmet An
zavur yakalanacağını anlayınca bir gedikten faydalanarak yine kaçmayı
başardıysa da, burada bütün hayvanlarım bırakmak zorunda kalmıştı.
Bu durumda; sıkı takiple Anzavur’un yakalanması mümkün iken, bu
işte de gereği kadar başan sağlanamadı. Alman haberlerden Ahmet An
zavur’un Demirkapı-Sultançayın-Susuriuk yolu üe Manyas’a sığmmak
istediği anlaşılmıştı. Âsi, Sultançayırı’na geldiği zaman (2/3 Aralık 1919)
yamnda ancak altı, yedi kişi kalmıştı. Bu arada Yarbay Rahmi, geri ka
lan kuvvetleriyle Gönen’e girmiş, halk tarafından sevinçle ve sevgiyle
karşılanmıştı.
Bu suretle Ahmet Anzavur’un yakalanmamış olmasma rağmen, elin
de kuvvet de kalmadığından, Birinci Anzavur Ayaklanması’nm bu tarih
lerde bittiği kabul edilebüir.
[1] Harb Tarihi D airesi Arşiv No. 1/6, Dosya No. 76.
1919 Y IL IN D A K İ AYAK LANM ALAR 23
Bir dağ topu ile takviye edilen ikiyüz mevcutlu 6 nci Piyade Alayı
ve bölge halkından teşkil edümiş bulunan sekizyüz kadar mevcutlu millî
müfrezeler ile Nusaybin’den sevkedilen kuvvetler 4 Haziran 1919 günün
den itibaren âsilerle Mekre mevkiinde temasa geçerek Midyat’ın güney ve
[1] H arb Tarihi Dairesi Arşiv No. 6/2376, Dosya No. 15.
1919 Y IL IN D A K İ AYAK LANM ALAR 25
ladı. Daha fazla kuvvetlenebilmek için de halkın başına belâ olan bu çe
tenin elebaşılarının zararsız hale gelmesi icabedeceği düşüncesi, kendisin
de gün geçtikçe kuvvetlendiğinden, bir gün yaptığı baskınla elebaşı Kara
Ahmed’i, on kadar yakın adamı ile birlikte yakalayıp Biga Cezaevine hap
setti. Bunun üzerine çetenin diğer adamları da birer birer dağılıp köy
lerine gittiler. Bu hareket ilçe ve köylerde sevinç yarattı.
Hamdi Bey serbest kalınca daha uygun şartlar altında çalışmaya baş
ladı. Çünkü Akbaş’dan getirdiği silâhlarla, Balıkesir Müdaafai Hukuku
na bağlı büyük bir kuvvet vücııde getirmek istiyordu. Askerlik şubesi
başkanının yardımı ile, kısa zamanda 500 kadar genç topladı. Bandır-
ma’daki 14 ncü Kolordu Komutanının direktifiyle bu 500 kişi, Biga’daki
190 nci Alayın 2 nci Taburu emrine verildi ve kolorduca bu tabura bazı
muvazzaf subaylar da atandı. Bu hassas bölgeye aynca Gönen’de bulu
nan 180 nci Alayın 1 nci Taburundan da bir müfreze gönderildi.
174 ncü A lay Komutam Yarbay Rahmi Müfrezesinin bir kısmı 28 Şu
bat 1920’den itibaren, Karacabey’den gelerek Gönen’in batı sırtlarında ge
reken emniyet tertibini aldı. İlk tedbir olarak da Yarbay Süleyman Sab-
ri'nin beyannamesini köy ve kasabalara dağıttı.
Yarbay Süleyman Sabri Müfrezesi de, 2 Mart 1920 günü bütün kuv
vetiyle Gönen’e geldi. Bu müfreze Gönen’e gelirken ilçenin hemen güne
yinde bulunan Hacıveliobası, Üçpmar köylerinden üzerilerine ateş açıldı.
Burada cereyan eden kısa süreli bir çarpışmada âsiler bir ölü birkaç esir
bırakarak kaçtılar. 14 ncü Kolordu Komutnamın verdiği emirle bu tenkil
kuvvetleri iki nizamiye taburu, dört milis taburu ve bir süvari alayı halin
de teşkil olunacaklardı.
[1] Harb Tarihi Dairesi Arşiv No. 5/2548. Dosya No. 11.
32 TÜ R K İS T İK L Â L H AR Bİ V ! nci C İLT
[1] Harb Tarihi Dairesi Arşiv No. 5/2548, Dosya No. 11.
1920 Y IL IM D A K İ AYAKLANM ALAR
33
Sb. Er Top M .T f. H w .
Yarbay Süleyman Sabri komutasında
takip müfrezesi kararhâhı 6 23 — — 29
174 ncü Alay (Yarbay Rahmi Bey
müfrezesi) : 28 317 1 6 93
Balıkesir Nizamiye Taburu : 18 285 2 4 40
Soma Millî Taburu : 13 198 — 2 11
Akhisar Millî Süvari Müfrezesi : 2 81 __ 2 89
Soma MÜH Süvari ve Piyade Müfrezesi 4 160 — — 120
İvrindi Müfrezesi: 1 120 — 2 35
Bursa Millî Müfrezesi : — 68 — — 121
Toplam 72 1252 3 16 538
[1] Harb Tarihi Dairesi Arşiv No. 5/2548, Dosya No. 11.
1920 Y IL IN D A K İ AYAK LANM ALAR
sinde âsiler ile akşama kadar çarpıştı. Ahmet Anzavur’un 100 kadar
adamiyle Keçidere Köyünde olduğu anlaşılmıştı. Şah İsmail ise, takviye
kuvveti getirmek için Anzavur tarafından Biga’ya gönderilmişti.
5 Mart l.S20’de bir İngiliz harb gemisi Bandırma’ya gelerek demir
atmıştı. İngilizler’in bu gösteriyi millî kuvvetleri korkutmak için yaptığı
ve Ahmet Anzavur’un da İngilizler ile temas halinde bulunduğu artık ke
sin olarak anlaşılmış bulunmaktaydı. Aynı gün Sarıköy müfrezesi Sm-
köye doğru ilerlemiş âsiler, önce köyün doğu sırtlarında karşı koymuş
sonra köyde savunmaya devam etmişse de, müfreze köye girmeye muvaf-
mak olmuş ve âsiler de Çakıroba’ya doğru çekilmişlerdi.
Kolordu Komutanı, Biga üzerine yürümeği geçte olsa (13 Mart 1920)
kabul etmiş ve 10 günden fazla bir süre Gönen ve civarında âtıl vazi
yette durmakta olan takip müfrezesine bu hususta gereken emri vermişti.
Yalmz bu boş kalman zaman içinde hiçbir maksat güdülmediğinden ta
kip müfrezesinde firarlar başlamakta ve kıtaların bazılarında ise, mem
nuniyetsizlik belirtileri göze çarpmakta idi.
ğer bi r İns-rr, erat üzerine Bigalılar ateş açtılar ve bu erler geri çekilmek
zorunda kaldılar.
22 Mart 1920 günü Kolorluya verdiği diğer bir raporda: Soma Piyad
ve Süvarilerinden tek fert kalmadı. Hafız Hüseyin Bey müfrezesinde 28
erle, 8 hayvan, İvrindi müfrezesinde 97 erle, 27 hayvan, Bursa müfreze
sinde yalnız 11 erin kaldığım, nizamiye kuvvetlerinden de 20 kişinin kaç
tığını bildirmekte idi. Bir gün sonra verdiği raporunda ise: Edremit
müfrezesi mevcudunun 13’e İvrindi müfrezesinin mevcudun 76’ya indiğini,
Akhisar müfrezesine izin verdiğini, bugünkü mevcudunun 700 er, 600 silâh
tan ibaret kaldığını bildirmekte ve Balıkesir’den gelen kuvvetlerin kendi
mahallerine iadesini teklif etmekteydi.
[1] Harb Tarihi Dairesi Arşiv No. 5/2548, Dosya No. 12.
40 TÜRK İSTİ K L Â L HARBİ V I noi C İ L T
i, Yahycıköy çarpışması:
Atatürk’ün bu beyannamesi her yerde halka kuvvet vermiş ve ko
mutanlara da kılavuz olmuştu.
Harb Tarihi D. B İ R İ N C İ D Ü Z C E A Y A K L A N M A S I VE T E N K İ L İ
1964 03 Nisa» - 31 Mayıs 192») _
(Krokl : 7 >
1920 Y I L I N D A K İ AYAKLANM ALAR 43
mış olan halk bir kısım hamiyetli zevatın önderliğiyle namus ehlinden yiiz
kişiyi silâhla donatıp şerir ve âsilere karşı savunma tertibatı aldı.
O tarihte ilçede sicilli 192 şaki vardı. Binbaşı Mahmut Nedim komu
tasında kumlan asayiş müfrezesi, 28 Kasım 1919’da Düzce’ye vardıktan
sonra 20 gün içinde katil ve eşkiya olarak '79 suçluyu yakaladı. İlçede ve
İzmit’te sıkı yönetim kuruldu. 1 Aralık 1919’dan 31 Ocak 1920 tarihine
kadar iki ay süre içinde Düzce’de 172 (3’ii ölü olarak), Bolu’da 70, Ereğli’
de 19, Zonguldak’ta 13, Hendek’te 4, Bartın’da 19, Çaycuma’da 5, Gerede’
de 30 suçlu yakalanmıştı. Yalnız, Asayiş Müfreze Komutam Binbaşı Mah
mut Nedim kararsız olduğundan hem İstanbul Hükümetini, hem de Ana
dolu’yu idare etmeğe çalışıyordu. Düzce’yi Ankara’ya bağlı olarak gös
teriyordu. Ankara'da, Mahmut Nedim’e itimat beslediğinden buraya
daha kuvvetli bir şahsiyet göndermemişti. Halbuki İstanbul bu bölgeye
çok önern veriyordu. Her gün yayınlanan ve İstanbul Hükümetini destekli-
yen gazeteler, bu bölgeye gönderilerek millî mücadeleye inanmamış olan
yazarların zehirli makaleleri halka okutturuluyordu. Bu gazetelerde ay
rıca padişahın yakında Kuvaj/i Müliyecilerin asılması için fetva çıkara
cağını, İngilizlerin bu bölgeye kısa bir süre sonunda yeniden geleceği ha
beri sık sık tekrarlanmaktaydı.
18 Nisan 1920 akşamı Mustafa Kemal imzası ile Geyve’de 24 ncü Tü
men Komutanı Yarbay Mahmud’a : “ Düzce isyanım bastırmak üzere emrin
deki kuvvetlerle vakit kaybetmeden Düzce’ye hareket etmesi” emri verildi.
Emri alan Tümen Komutanı, 143 ncü Alaydan iki tabur, bir kudretli
dağ bataryası ve süvari takımından karışık bir kuvvetle 19 Nisan 1920
günü sabah erken saatlerde Geyve’den hareket ederek aym günün akşamı
Âdapazarı’na geldi. İlçedeki halk askeri endişeyle seyrediyor, esnaf
dükkânlarını kapıyordu. Komutan, durumdan bir isyan havasının esmek
te olduğunu hissetti. Bu gergin durum karşısında lüzumlu bütün emniyet
tedbirlerini aldı. Bu meyanda ilçenin İstanbul ne olan irtibatını ve muha
beresini kesti. Bir gün sonra da Hendek’e hareket etti. Yolda gider
ken önceden hazırladığı beyannameleri de köylere dağıttırıyordu. Bu be
yannamede halkı, millî harekete yardıma çağırıyor ve özet olarak da:
ct. 22 Nisan {a d a s ı:
Ertesi günü müfreze, 1 nci Tabur önde, batarya ortada. 2 nci Tabur
arkada olmak üzere, (Nuhveren) Nüfren boğazı içinden Düzce istikame
tinde yürüyüşe başladı. Tümen karargâhı daha arkadan gelecekti. Hare
ketten yarım saat sonra öncü taburu komutanından gelen bir raporda:
“ Hendek’ten çıkılır çıkılmaz karsı tepelerden üzerlerine ateş edildiği ve üç
taraftan ateşe devam olunduğu” bildiriliyordu.
h. 'Taraklı Çarpışması:
Binbaşı Çolak İbrahim İstanbul’dan kaçarak 13 Nisan 1920’de Kan
dıra civarında Çala Köyünde. maiyetlerinde 60 kişi bulunan Kuçşubaşı
Eşref ve Raufla birleşmiş. Kandıra telgrafhanesi vasıtasiyle Ankara ile
temasa geçmişti. Kendilerine Adapazarı üzerinden mümkün olan süratle
Geyve Boğazı’na gelinmesi ve burasının âsilere karşı tutulması emredildi.
Çünkü, Düzce âsilerinin, bugünlerde Geyve’ye doğru yürüyecekleri haberi
alınmıştı. Bu esnada Bulgar Sadık lâkabı ile anılan birisi, beraberinde 32
araba cep-ane ile birlikte, Çolak İbrahim kuvvetlerine katıldı. Bu cepane,
İstanbul’da, Maltepe Atış Okulundan alınmıştı. Bu kuvvet, 16 Nisan 1920
günü Kandıra’dan hareketle henüz âsilerin eline geçmiyen Adapazarı’na
geldi. Oradan trene binerek 19 Nisan 1920’de Geyve’ye vardı. Bu esnada
da Göynük’ten gelmiş olan bazı şeriatçı gericiler de Tarakh’yı işgal edip
halkı kışkırtmalara başlamışlardı.
iki gün. sonra, 27 Nisan 1920 sabahı 300 kadar şeriatçı, Taraklı’yı sardı.
Binbaşı Çolak İbrahim. 29 kişi ile bunlara karşı iyi bir savunma yaptı.
Özellikle makineli tüfek ve havan topunu çok iyi kullandı. Bütün gün
devam eden çarpışmadan sonra âsiler, esir ve yarak olarak 42 kişi kay
bettiler. Üç gün istirahat eden ve bu arada eksiklerini gideren Binbaşı
Çolak İbrahim, müfrezesiyle 1 Mayıs 1920 günü sabah Tarakh’dan hare
ketle akşama doğru Göynük Boğazına geldi, Burasım tutan zayıf âsi
kuvvetlerini atarak, akşam üzeri Göynük’e girdi. Dört beş gün Göy
nük’te halkın millî ve dinî hislerini okşıyacak uyarmalarla geçti. Sonra
5 Mayıs 1920 günü gece hareketle 8 Mayıs sabahı Mudurnu’ya vardı.
Burada kuvvetlerini takviyeye başladı ve etraftan Kuvayi Milliye’ye gönül
vermiş kimselerle mevcudunu 120’ye çıkardı. Bu arada Pirlepeli Hamdi
ve Dâva vekili İsmail Hakkı Bey, maiyetlerinde bulunan Rumelili 200 kişi
ile Mudurnu’ya gelip Binbaşı Çolak İbrahim kuvvetlerine katıldı. Bu
suretle kuvvetlenen müfreze, Mudurnu’da tahkimat yapmaya başladı.
c. Mudurnu Çarpışması:
12/13 Mayıs 1920 günü 3000 kadar tahmin edilen âsiler Mudurnu’ya
özellikle kuzeyinden ve doğusundan taarruz ettiler, öğleden sonra şid
detini arttıran taarruz altı saat devam etti ve çok üstün sayıdaki âsile
rin hücumuna dayanamayan Binbaşı Çolak İbrahim müfrezesi önceden
hazırladıkları mevzilerini terketmek zorunda kalarak ikinci hatta çe
kildiler. Bu suretle âsiler, Mudurnu’ya hâkim tepeleri elde etmiş oldular.
13/14 gecesi âsiler, bu hâkim tepelerden ikinci hatta çekilmiş olan
Binbaşı Çolak İbrahim müfrezesine hücumunu devam ettirmişse de, Mu
durnu’ya girmeğe muvaffak olamadılar.
19 Mayısa kadar önemli bir olay olmadı. 19 Mayıs 1920 saat 1600 ci
varında iki makineli tüfekle teçhiz edilmiş 150 kadar âsi, yanlarında 25
kadar asker elbiseli er ve bir kaç subay olduğu halde mukavemet görme
den Göynük'e girdiler. Binbaşı Çolak İbrahim müfrezesi yetişinciye ka
dar âsiler, hapishaneyi boşalttılar, memurların evlerini yağma ettiler. Bu
kötü hareketelre mâni olmak isteyen aralarındaki makineli tüfek Teğmeni
İsmail! de öldürdüler. Akşam olunca Çolak İbrahim müfrezesi Göynük’e
ulaştı. Âsiler de Saraçlar ve Bulanık Köylerine doğru kaçtılar. 20 Ma
yış 1920 günü Albay Refet (Bele) ile Kurmay Yarbay A r if emir ve komu
tayı almak için Mudurnu’ya geldiler. 22 Mayıs 1922 gününe kadar Albay
Refet Bele, âsi elebaşılariyle müzakerelerde bulundu. Bu müzakereler
için aracılık yapanlar arasında, âsiler tarafından Düzce’de alıkonulan
Trabzon Meb’usu Hüsrev Gerede de vardı [1].
İstiklâl Savaşında, millî cephe ve harekâtına karşı ayaklanan mülte
ciler biraz sıkışınca çok kere buna benzer uzlaşma taleplerinde bulunmuş
lardı. Bu teklif ve fikirlerin kaynağı îngilizlerdi. Ingihzler İstiklâl hare
kâtının devamı boytmea İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının doğusunda
bir tampon idarenin kurulması için hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar, bilâkis
bu işin tahakkuku için Türkiye’nin başına başka şekil ve usûllerle gaile
ler açıyorlardı.
Binbaşı Çolak İbrahim, 25 Mayıs’da Mudurnu’dan hareketle 28 Ma-
yıs’da etraf köylerini taraya taraya Düzce’ye geldiği zaman, Düzee’nin iki
gün evvel Çerkez Etem kuvvetleri tarafından işgal edilmiş olduğunu gör
dü ve geriye döndü.
d. Beypazarı-Nallıhan-Gerede-Bolıı olayları:
Nisan 1920 ortalarında ve Mayıs ayı süresince Düzce, Hendek. Ta
raklı, Göynük, Mudurnu olayları cereyan ederken, 19 Nisan 1920’de Bey
pazarı halkından Millî Mücadeleye karşı bir kalabalık, İlçe Kaymakamının
yanına gelerek “ bugün İstanbul’dan gelen postada bir fetvayı şerif sure
tiyle, Padişah Efendimizin beyannamesi vardı. Bunları alacağız, postayı
bize teslim edin” dediler. Aynı zamanda daha kalabalık bir gerici kütle
de postahaneye geldi ve daha saldırgan bir durum takınarak posta müdü
rüne sert bir lisanla aynı isteği bildirdiler. Kaymakam, kötü bir hâdise
nin çıkmasını özlemek için âsi topluluğun isteğini yerine getirdikten sonra,
millî kuvvet kurmak amaciyle daha önceden toplanmış olan 30 kadar tü-
feği de onlara teslim etti. Bu arzuları yerine gelen gözü dönmüş yobaz
lar, bu sefer Beypazarı sokaklarında “İstanbul’un ve Padişahın emirlerini
dinlemiyen Ankara’yı bizde dinlemeyiz. Padişahımızın fermam olmadan
1313 doğumlu erler silâh altına alınamaz. I sİânını İslama karşı kavgaya
sürüklemesine razı olmayız” diye bağırmıya başlamışlardı.
san 1920’de Çankırı’ya gelmiş olan 58 nci Alayın önee Ankara’ya gelme
sini sonra aynı gün verdiği bir emirle bu alayın Çerkeş’e yön değiştirme
sini bildirdi.
Mustafa Kemal Paşa, Vali Cemal Bey’e, 30 Nisan 1920’de verdiği ce
vapta: “ Bugün valiliklere tebliğ edilen Hiyaneti Vataniye Kanununun uy
gulanmasını” bildirmişti.
Fakat gine aynı gün Seçilen Köyü civarında üç tepeler mevkiinde bir
çatışma olmuş, bu çatışmayı Hacı Hamdi adında bir gerici hazırlamıştı.
26 Nisan’da Softa Boğazından ve sonraki çarpışmalarda Çarşamba K ö
yünden kaçıp kurtulan ve Bolu’ya gelen Sadık Hoca ve Hacı Abbas adında
iki şahıs’m : “ Böyle derme çatma insanlarla muntazam askere karsı konul
maz, askeri karşılayıp komutandan af dilemek daha uygundur” şeklinde
konuşmalarına rağmen Hacı Hamdi bu teklifi hakaretle reddetmiş ve
Hendek’te bozulan Yarbay Mahmut kuvvetlerinden alınmış olan 750 mm.
lik bir topu da Bolıı’da Kalender Ahmet ismindeki bir lokantacının (eski
bir topçu çavuşu) emrinde Üçtepeler mevkiine yerleşdirmişti. Ayrıca
Çerkez Y ar ishninde eşkiyalıkla meşhur olmuş birisine avanesivle birlikte
bu mevzii takviye ettirmişti. Bunu haber alan Yarbay A r if müfrezesi
1 Mayıs 1920 sabahı, Bolu güneyinde Seben dağında Yanık mevkiine geldi.
Müfreze ile, bu âsiler arasında vukua gelen çarpışmada, âsilerin üçtepeîer’e
yerleştirdikleri top, ancak 3 mermi atabildi. Yapılan şiddetli bir ateş
darbesiyle topun etrafındakilerden 15 kişi ölü ve yaralı olarak kayıp ve
rince diğerleri kaçtılar. Topu kullanan lokantacı Ahmet Çavuş, topun
kamasını alarak civardaki Yozgat Köyüne sığındı.
[1] Yarbay Arif, Gerede’de müfrezesini iyi idare edemeyen Binbaşı Rüştü’yü
asmak istemişti. Araya giren bazı zatlar Yarbayı bu fikrinden vaz geçirmiştir.
[2 ] Cumhuriyet devrinde birçok vekilliklerde bulunmuştur.
[3] Cumhuriyet devrinde büyük elçilik yapmıştır.
1920 Y I L I N D A K İ AYAKLANM ALAR 59
Daha önce Geyve’ye gelmiş ve gerekli tertipleri almış olan Ali Fuat
Paşa, 22 Mayıs 1920 günü şu emri vermişti:
5. Bunun için:
a. Etem Bey kuvveti tedibiyesi, yarınki 23 Mayıs 1920 günü
Sakarya’nın her iki tarafından Adapazarma ilerliyecek ve Adapazarı üe
Sakarya ve Yavaş çayı kanalı ve köprülerini işgal edecektir. Etem Be
yin, Sakarya şarkından ilerliyecek olan koluna Eskişehir’in Albayrak
müfrezesiyle Konya’nın Arnavut müfrezesi de ilhak edilmiştir. Bu iki
müfreze, bu geceden itibaren Yeniköy’de kışla çayında toplanacak ve
müfrezelerin komutanları yarınki 23 Mayıs 1920 günü sabahleyin saat
0530’dan itibaren Doğançay’da Sakarya şarkından ilerliyecek Etem Bey
müfrezesinin komutanından emir alacaklardır.
lüğü, 143 ncü Alaydan İkinci Tabur ve buradaki cebel topu Geyve istas
yonunda kalacaktır. Bu taburdan bir müfreze istihkâm bölüğünün bulun
duğu tepeyi işgal edecek ve Saraclı’daki istihkâm bölüğünden bir müfreze
de Yayla üstünde geçit yerlerinde kalacaktır,
6. Karamürsel havalisindeki İznik Kuvayi Mnliyesi, Bahçecik havali
sine ilerliyerek İzmit Körfezi ile Büyükderbent arasındaki sahayı işgal
etmek ve Sapanca civarındaki müfrezelerimizle irtibat yapmak emrini
almıştır.
7. 24 ncü Tümen, Etem Bey kuvayi tedibiyesinin iki günlük ekmek
ve arpasını bu günden ita edecek ve tekmil kıtaları ile kuvayi milliye üze
rinde iki günlük yiyecek bulundurulacak ve Lâakai üç günlük iaşelerini,
şimdiden ihzar ederek istendiği anda kıtalarına yetiştirilmek üzere terti
bat alacaktır. Yollardaki cepanenin takip ve celbi son derece mühim
dir. Tümen bu bapta beni daima haberdar edecektir.
Çerkez Etem kuvvetleri, âsilerden üç. subay, 40 kadar eri esir aldı.
Ayrıca 4 top, 4 makineli tüfek ve bol miktarda cepane elde etti.
ları içinde eli kana boyanmamış bir kaç kişiyi affederiz. Fakat başka
türlü teklifleri kabul edemeyiz . Şehit elan komutan ve subaylarımsam,
erlerimizin hesabını soracağız. Halka karşı kindar muamele yapılmıya-
eak, bilâkis şefkat gösterilecektir. Subaylardan ve memurlardan iha
net veya halkı iğfal edenler asla affedilmiyecektir”.
Albay Refet kuvvetleri gelmeden 26 Mayıs 1920 günü, Çerkez Etem
kuvvetleri, Düzce üzerine yürüdü ve aynı gün Düzce mukavemtsiz teslim
oldu, Çerkez Etem âsi elebaşılarından Safer Bey, Koç Bey ve Abdüi-
vehabı hemen idam etti. İstanbul’dan âsi hareketlerini idare etmek için
maiyetindeki 9 subayla birlikte gelen Kurmay Yarbay Hayri, Akçakoca
üzerinden İstanbul’a kaçmak istemişse de, sıkı bir takiple yakalandı, Düz
ce’ye getirildi, o da idam edildi.
c. A l b a y Eeîet Kuvvetlerinin H a r e k â t ı :
13 Nisan 1920’den 31 Mayıs 1920’ye kadar 1,5 ayı mütecaviz bir za
manda bu bölgedeki vaki huzursuzluk bu suretle giderilmiş oldu,
3, K üvay i İnzibatiye:
33 173 Piyade
6 183 Topçu (dağ bataryası 3 toplu)
2 282 Makineli tüfek eri (22 makineli tüfek)
11 122 Topçu (sahra bataryası)
9 30 Nakliye
54 790
[1] Bağdat’ta Redif Fırkası Komutanlığı yapmış olan bu zat, zaferden sonra
yüzelilikler listesine girerek memleketten kaçmıştır.
68 TÜRK İS T İK L Â L HARBİ V I neı C İ L T
S 100 Piyade
1 21 Topçu (bir top)
3 54 Makineli tüfek (4 ağır, 3 hafif makineli)
12 175
1 nci Alay 4 Mayıs 1920 günü İzmit’te vapurda bulunurken, 2 nci Ku
vayı İnzibatiye Alayı da Harbiye Nezareti meydanında (İstanbul Üniver
sitesi meydanı) tamamlanmak üzere olup, mevcudu şöyle idi:
Subay Er
94 538
Halbuki bunun yanı sıra perişan ve bitkin olarak esaretten yeni dön
müş veya dönmekte olan bir çok subaylar, astsubaylar ve erler, aç ve
muhtaç olmalarına rağmen, böyle bir şeye asla itibar göstermemişler ve
buraya yazılmamışlardı.
Diğer yönden, para karşılığında buraya girenlerin bir çoklan da son
radan pişmanlık duyarak kaçmışlar veya millî cepheye geçmişlerdi. Bu
Gnkur. İÇ A Y A K L A N MALAK
Harb Tarihi D. AHMET ANZAVUR'nı AOAPAZAHI «I GEYVE HAREKİH KUVAYI İNZİBATİYE T M İ N DORUMU
1964_____________________________________________________________________________ ( e ilfll -1920) _________________
1920 Y I L I N D A K İ AYAKLANM ALAR 69
"eşkilâta giren subay ve astsubay ve erler ise, bir fırsatını bulunca millî
cephe tarafına geçmekte gecikmiyorlardı.
Ahmet Anzavur ilk olarak 10 Mayıs 1920 günü top ve makineli tüfeği
de bulunan 500 kişilik bir kuvvetle Adapazarı’nı işgal ederek Adapazarı
kuzeyinde Sülyemanbey mevkiinde, Mesut Efendi müfrezesine saldırdı.
Dört saat süren işddetli bir çrpışmadan sonra, müfreze, geriye çekildi
13 Mayıs 1920’de Kandıra’yı işgal etti.
lar, akşama kadar sürdü. Saat 1700’de 70 nci Alayın 3 ncü Taburu,
topçu ateşi desteğinde şiddetli bir karşı taarruza geçti. Bu esnada Bin
başı Saffet (Arıkan) millî kuvvetler ile âsilerin yan taraflarına taarruz
etti. Ahmet Anzvur kuvvetleri dağıldılar ve geriye çekildiler. Tenkil
kuvvetlerimiz miktar itibariyle az ve hava da kararmaya başladığı için
takip hareketi arzulandığı şekilde yapılamadı.
16 Mayıs 1920’de Ahmet Anzavur, bir gün önce yediği darbe ile dağı
lan birliklerinden toplayabildiği kuvvetlerine Kuvayi İnzibatiye Alayının
Sapanca’ya gelmiş olan müfrezesini de katarak Sakarya’nın batısındaki
mevzilere taarruz ettiyse de, akşam saatlerine kadar sûren çarpışmalar
dan da b-ir sonuç elde edemedi.
17 Mayıs 1920 günü Ahmet Anzavur, 300 kadar atlı üe hiç beklenme
dik bir yönden, İkramiye üzerinden Geyve istasyonuna doğru bir daha
taarruz etti, O gün Geyve Boğazı fciiyök bir tehlike atlattı. Çünkü; bu bölge
de mevcut 30 kadar istihkâm müfrezesinden başka bir kuvvet yoktu. Bu
baskın karşısında depoda bulunarak çıkarılan bir makineli tüfek ile bir
top mevzie sokulmak suretiyle durum biraz düzeltildi. Özellikle 20 nci
Kolordu Komutanı A li Fuat Paşa ve Yaveri İdris Cura, bu 30 kişinin
başma geçerek topu ve makineli tüfeği bizzat kullanmak suretiyle kahra
manca bir savunma yaptılar. İki saat kadar süren bu buhranlı andan
sonra, kolordu süvari bölüğü Dayı Mesut müfrezesi ve Demirci E fe’nin
atlı zeybeylerinden bir kısmı da, çarpışmaya katılınca, âsiler büyük kayıp
lar vererek kaçmak zorunda kaldılar.
Bu kuvvetler İzmit’e çekilirken. Sapanca ve Derbent’teki Rumlar ve
Ermeniler de onlarla beraber İzmit’e göç etmişlerdi.
kuvvetlerine karşı gidilip çok şiddetli müsademelere tutuşup iki saat sonra
şimendiferin Sakarya köprüsü raptedilmiş ise de, şehrin Sapanca cihetin-
ee bulunan nizamiye askerlerinin harb cephesin® iştirak etmemesi yüzün
den bir çok şehit ve yaralı vererek, bizzat işgal edilen köprü, dağlarda
meskûn olan âsi Laz ahalinin kuvayi milliyeye katılıp arkamızdan şiddetli
ateşler açtığından, gece saat altıda Mlmeeburiye terkedip yararlık gcste-
remiyeıı Sapanca Nizamiye kolunun bulunduğu cepheye gelip, bo
ğazın kilidi mesabesinde oian, düşman tarafından bir aydanberî tahkim
edilen bir vâsi’ tepeyi her taraftan mücahitleri ve topları bizzat idare et
mek, şehit ve yaralı vererek saat l l ’de işgal edip nizamiye askerine tes
lim edilmiş ise de, muhafaza edemiyerek gece yansı geri hatlarına çekilip
düşman yine girmişti.
Şu hal üzerine bir haftadanberi rahmet ve çamur içinde muharebe
eden mücahidinin hayvaıılariyle kendilerinin iaşeleri hususunda müza
yakada oldukları gibi, bu uğurda birçok mecruh olup, hayvanlan düş
man tarafından katlediliyor. Yaya kalan mücahitlere hayvan almak ve
alelhesap verilmek üzere, Şefik Paşa’dan aldığım 5000 liradan maada
608G lira kadar daha borç edinip şimdiye kadar bin müşkilâtla idare edil
miş ise de, bundan böyle idareleri gayrı kabil olmakla beraber aynı 21 nci
günü edilen muharebede hayvanım yıkılıp altında kalan ayağını ezilmiş
olduğundan tedavi ettirmek üzere yüksek müsaadenizle Dersaadet’e hare
ket eylediğim mâruzdur” [1J.
gör biran önce, Geyve Boğazını elde edip, Eskişehir yolunu açık bulun
durması gerekiyordu. Bu işi, bunlardan önce, Ahmet Anzavur denemiş
ve bu başarıyı Kuvayi İnzibatiye’den evvel kendisine maletmek istemişti.
Ama, muvaffak olamamıştı, Ahmet Anzavur, maiyetini dağıttıktan
sonra, Kuvayi İnzibatiye Komutanlığına hiçbir bilgi vermek lüzumunu
dahi duymadan İstanbul’a gitmişti.
23 Mayıs 192G’de Çerkez Etem kuvvetleri, taarruza geçerek Sapanca
ve Adapazarı’m ele geçirmiş ve Sapanca’da bulunan Kuvayi İnzibatiye
müfrezesinden iki subay, seksen er ile dört top, dört makineli tüfeği de
teslim almıştı.
Kuvayi İnzibatiye kuvvetleri hâlâ İzmit dolaylarında hareketsiz bek
lemekte idiler. Artık Kuvayi İnzibatiye için kaydedilecek zaman kal
mamıştı.
23 Mayıs 1920’denberi İzmit doğusunda ve İngiliz tel örgüsü hattı
nın dışında bulunan Alikâhya Çiftliği batısı — 140 rakımlı tepe— Kadıköy
kuzey sırtlarında zayıf bir emniyet tertibatı ile ordugâhta bulunan Kuvayi
İnzibatiye Tümeni, millî kuvvetlerle yakın temasa geçmişti.
Sapanca’daki yenilgi, verilen kayıplar ve Ahmet Anzavur’un akıbeti,
Kuvayi İnzibatiye Komutanlarının moralini oldukça bozmuştu.
3. 3 ncü Alay, kudretli dağ topu ile birlikte yarın sabah saat 0800’-
de piyade ucu ile Köprü’den hareketle Milıaliç (Gündoğdu) üzerinden 295
rakımlı tepeye gidecek, Çayırköy ve SepetçFye karşı yanını muhafaza için
dağ topunu mevzie sokup bir miktar piyade ayıracak, sahra bataryası Ça-
yırköy civarına birkaç, mermi atacaktır.
G. ( Alınmamıştır ).
7. ( Alınmamıştır).
8. ( Alınmmaıştır ).
9. ( Alınmamıştır).
10. Ben bidayette köprübaşı civarında, sonra Tepeköy sırtlarında
bulunacağım.
11. Düşmanın ademi mevcudiyeti katı olarak anlaşılırsa kıtaat müm
kün mertebe toplu olarak sevk olunacaktır.
12. ( Alınmamıştır).
14. Kıtaat, yürüyüş esnasında bilhassa sağ taraflarına kıta ile bera
ber yürümek üzere keşif kolları çıkararak ateş baskınına uğramamaya
dikkat edecektir.
Alay; iki tabur, üç ağır ve dört hafif makineli tiifekden ibaret olup,
İzmit’in doğusunda Çelikîibayır denilen mevkide ordugâhda idi. 13 Hazi
ran 1920 saat 19G0’da Aiikâhya Çiftliği istikametinde düşman (millî kuv
vetler) kuvvetleri göründü. Buraya karşı bir tek top mermisi atıldı, bi
rinci bölük geceyi ileri karakolda geçirdi, ertesi sabah üeride bir manga
bırakarak mevzie döndü.
Bunu fırsat bilen düşman mangaya taarruz etmiş ve efrattan ikisini
yakalamış, diğerleri de kaçıp kurtulmuşlardı. Alman tümen emri gere
ğince, 14 Haziran 1920 sabahı öncü harekete geçti. Mihaliç Köyüne doğru
ilerledi. Süvari bölüğü de şose üzerinden hareket etmişti. Ağırlıklar şose
ürerinde toplanmış, sahra bataryası mevzie yerleşmişti. Bu esnada sü
vari bölüğünün üeriye sürdüğü kısmiyle bu bölüğün yanındaki makineli
tüfek ve 3 ncü A lay düşmanla (millî kuvvetleri müsademeye başlamışlardı.
2 nci Alay ileri hareketini durdurarak, bulunduğu yerde muharebeye
başlamıştı. Bu durumda muharebe edilirken, tümen komutanı geriye İz
mit’e çekilmek emrini vermişti. Alay, aldığı emirle Tavşantepe’ye çekilmiş
makinelitüfekleri mevzie sokarak tekrar ateşe başlamıştı. Fakat bu es
nada 3 neü Alaydan düşmana iütülak eden 170 erin düşmanla birlikte
toplu bir halde bulunan süvari bölüğüne şiddetle ateş açması üzerine sü
vari bölüğü derhal dörtnal ile İzmit üzerine kaçmağa başlamıştı. Bu ateş
ten bizim geri çekilmekte olan bir bölüğümüz de müteessir olmuştu. Bo
yun noktasındaki askerlerimiz o gün yandan ve arkadan ateşe mâruz ol
malarına rağmen geriye çekilmemişlerdi. Bu esnada 1 nci Alay Tavşaıı-
tepe eteklerine geldi. Ve ovayı ateş altına alacak surette yerleştirildi.
Köprü istikametinde ilerlemek isteyen düşman durduruldu. Bu esnada
Kolordu Komutam Suphi Paşa, bir batarya ile İzmit’e döndü. Ağırlık
lar, İngüiz tel örgüsü civarında toplanmıştı. İngilizler içeriye girmeye
müsaade etmediklerinden düşman tarafından yapılan ateşten müteessir
olmuşlardı.
80 TÜRK İS T İK L Â L HARBİ V î nci C İL T
Bundan sonra, evvelâ 1 nci Alay ve arkadan da bizim 2 nci Alay geri
yürüyüşe devam ile İzmit’e girdik. Erlerin, subayların silâh ve cepane-
leri tel örgüsü methalinde İngilizlere bırakıldı. Subay ve erler iskelede
hazır bulunan vapura binerek 15 Haziran 1920 günü İstanbul’a hareketle
Bostancı’ya geldik. Burada İngilizler karaya çıkmamıza müsaade etme-
diklerniden Büyükçekmece’ye gelerek oradan karaya çıktık.
[1] Harfo Tarihi Dairesi A rşiv Ko. 9/701, Dosya No. 37.
TÜ RK İS T İK L Â L HARBİ V I nci C İ L T
h. Ayaklanmanın bastırılması:
Bu ikinci ayaklanma hareketini kesin olarak bastırmak için yeniden
şu tedbirler alınmıştı:
“ 1. Ankara’da bulunan 7 nci Süvari Alayından bir bölükle, iki ma
kineli tüfek, Kılıç Ali müfrezesinin 38 atlısı ile Cafer Bey komutasındaki
kırk atlıdan ibaret 1 nci Erzurum Kuvayı Milliyesi, 9 Ağustos 1920 günü
Ankara’dan hareketle Sarıköy üzerinden 10 Ağustos akşamına kadar
Nallıhan’da bulunacak şekilde yürüyüşe başladı. Bu kuvvet Nallıhan’dan
sonra Mudurnu’ya gidecek ve orada Kurmay Binbaşı N a z ım ’m emrine
girecekti.
2. Eskişehir’den 100 mevcutlu iki makineli tüfekle takviyeli bir müf
reze, Binbaşı Nazım’ın enirine girmek üzere Sarıköy’e gönderilmek için
hazırlandı.
3. Karargâh ile Köprüde ve birlikleriyle Pazaryeri-Büeeik bölgesinde
bulunan Ertuğrul grupundan Sarı Efe (Yüzbaşı Edip) komutasında 3 ma
kineli tüfekle takviyeli 160 atlıdan mürekkep bir millî müfreze Bilecik’ten
Gölpazan-Taraklı-Göynük yoliyle Mudurnu’ya doğra yola çıkarıldı.
4. Uşak bölgesinde bulunan 23 ncü Tümen cephesinden Yüzbaşı Mus
tafa komutasında Yeşil Bayrak müfrezesi, 180 mevcudu ile Uşak civarın
daki İnay’dan ayaklanma bölgesine hareket ettirildi.
5. 61 nci Tümen kuruluşunda olup, Nazifpaşa’da bulunan 70 nci
Alay ve bir sahra topçu takımına, ihtiyat olarak, Gsmaneli’de toplanma
emri verildi.
8. Binbaşı Çolak İbrahim kuvvetlerine Akdağmadeni’naen Ankara’
ya, oradan da isyan bölgesinde hareket emredildi.
. Garp Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa da Yunnalıîarın, Bolu is
yanı ile meşgul olmamızdan faydalanmak suretiyle İzmit ve Bursa cephe
sinden harekete geçme ihtimaline karşı Bohı-Sarıköy ve Bolu-Mudurnu is
tikametlerini, Ankara’dan gelecek millî ve nizamiye kuvvetleri ve cephe
den tasarruf edeceği diğer bazı kuvvetlerle birlikte tıkamayı düşündü,
Bolu-Sarıköy hattının doğusunda kalan kısmın sağlanmasını da Genel
kurmaya arzetti.
8. Genelkurmay Başkanı, Yozgat isyan bölgesinde bulunan Albay
Refet’e 58 nci Alayın Birinci Taburunu bir makineli tüfek bölüğü ile tak
viye ederek Çerkeş-Gerede yolu üe Bolu’ya göndermesini emretti” .
1920 Y İ L İ N D A K İ A YAKLAN M ALAR 8=5
[1] Hurucu Alessultan: Padişahlık iddiası ile padişaha karşı isyan demektir.
TÜRK İSTİKLAL HARBİ
1920 Y I L I N D A K İ A YAKLAN M ALAR
a. Yıidızeli Bölgesinde:
vas’taki 3 ncü Kolordu Komutam Albay Selâhattin [1], bir batarya ile
takviyeli bir piyade taburunu Jandarma Binbaşı Kemal komutasında
25 Mayıs 1920 günü Sivas’tan Yılclızeli’ne gönderdi.
b. Suiusaray o la y ı:
Yıldızeli’nde ve civar köylerinde bu olaylar olurken, Sulusaray’da da
bir takım âsiler toplanmıştı. Bunlara karşı da Amasya’dan 5 nci Kafkas
Tümenine bağlı 10 ncu Alayın 2 nci Taburu, 17 Mayıs 1920’de Zile’ye ve
aynı alayın Tokat’da bulunan 3 ncü Taburu da 21/22 Mayıs 1920 gecesi
Yıldızeli’ne gönderildi. Zile’ye gelen 2 nci Tabur,, oradan Sıüusaray’a
doğru yoluna devam etti. Tabur, Sulusaray’da konakladığı bir sırada âsi
ler. baskın yaptılarsa da tabur, almış olduğu emniyet tertibi dolayısiyle
âsileri püskürttü. Âsiler taburu gafil avlayamaymca komutanına haber
göndererek ya kendilerine katılması veya Sulusaray’ı terketm esi tehdidini
savurdular. Bu tehdit karşısında tabur, ertesi günü Artova’ya doğru yola
çıktı. Fakat Ağmuşa Köyü civarında âsilerin pususuna düştü ve bura
daki çarpışmada 3 makineli tüfek, bir miktar eepane, bir kaç esir ve mal
zeme bırakarak Artova’ya sığındı.
26 Mayıs 1920’ye kadar Artova’da kalan tabur, o gün 300 kadar âsi
nin yeniden taarruzuna uğradı. Akşama kadar yapılan çarpışmalardan
sonra tabur, âsüerin çemberini yararak Tokat’a, çekildi.
Aynı gün (27 Mayıs 1920) Genelkurmay Başkam Albay îsmet (İnönü),
Ankara’dan gönderdiği talimatta: “ Kaymakamla birlikte mahallî bir kuv
vet teşkiline başlanmasım ve bu kuvvetin silâhlarının Kayseri Askerlik
Dairesi Başkanlığından istenmesini” Akdağ Askerlik Şubesi Başkanlı
ğına emretmişti.
Aynı tarihte Mustafa Kemal Paşa da, Yıldızeli ve Zile’de bulunan Ale-
vüeri uyarmak ve olumlu fikirler aşılamak için Alevî Dedesi Çelebi Efen
dinin harekete geçirilmesini Mucur Askerlik Şube Başkanma emretti.
Büyük Millet Meclisi üyesi olan Bektaşi Şeyhi Çelebi Efendi, Mucur’da
bulunuyordu. Askerlik Şube Başkam keyfiyeti kendisine bildirince Şeyh
Dede hastalığını ileri sürerek böyle bir yardıma yanaşmadı.
27 Mayıs 1920 günü Genelkurmay Başkanı Albay İsmet (İnönü) Er
zurum’daki 15 nci Kolordu Komutanı General Kâzını Karabekire’ gönder
diği bir mesajda: “ Yıldızeli ayakînaması önem kazanmıştır. Sıılusaray
94 TÜ RK İS T İK L Â L HARBİ V i nci C İ L T
27/28 Mayıs 1920’de Sivas Müdafaai Hukuk üyesi Halis Bev, Yıldıze-
linden Heyeti Temsiliye’ye şu telgrafı çekti: “ Her tarafta idare makara
ları atıl ve ruhsuzdur. Acele imanlı ve fedakâr kimseler idare başına ge
çirilmediği taktirde, durum pek tehlikeli bir şekil alacaktır” .
Yine aynı gece (27/28 Mayıs 1920) 3 ncü Kolordu Komutam Kurmay
Başkanı Binbaşı Zeki, “ ÇamhbeFdeki müfreze baskına uğradı. Âsiler ara
sında Palamıır’lu Salih, Cercel Safel varmış, Sulusaray’dan sonra Çamh-
bel hâdisesinin de vukuu morali bozmuştur. Bu yüzden Sivas’ta millî kuv
vet kurulması geri kalmaktadır. Müdafaai Hukuktan ileri gelenler an
cak kendi yakın adamlarım toplayabiliyorlar. Erzurum göçmenlerinden
atk olarak toplanan 35 kişi Yenilıan’a (Yıldızeli’ne) sevkedilecektir. Bir
kaç gün sonra 80 kişi daha yollanacaktır” diyordu.
Âsiler ertesi sabah çok erken saatlerde atlı olarak müfrezeye sal
dırdı. Müfrezenin emniyetiyle görevli olan bir kaç posta vardı. Onlar da
âsilere ateş edemediler. Gerideki makineli tüfek kıtası ise, geceleyin yat
tığı askerî depodan henüz kalkmışlar, toplantı yerine gitmekte idiler.
Onlar da ateş açamadan baskına uğradılar. Bu durumu gören Kılıç Ali
Bey, 20 kadar atlı üe beraberinde Haşan Efe, Boğasiıyan Kaymakamı Be
kir Sami, Jandarma Bölük Komutam Yüzbaşı Hakkı, Jandarma, Takım
Komutanı Teğmen Sakıp olduğu halde kaçıp kurtuldular. Hayvanlan
hazır bulunmıyan Tabur Mülhakı Teğmen Mustafa, Köhne (Sorgun) Jan
darma Takım Komutanı Teğmen Kernal, Boğazlıyan Merkez Takım Ko
mutam Üsteğmen İsmail ve Kılıç Ali’nin Emir Subayı Teğmen Hakkı kur
tulamadı. Ayrıca üç makineli tüfek ile dört otomatik tüfek âsilerin eline
geçti. Bu olay hakkında Kaymakam Bekir Bey (Baran) özet olarak
şu raporu vermişti:
tasarrıf Vekili de, böyle bir tedbirin alınmasına lüzum olmadığım ileri
sürecek kadar anlayışsızlık göstermişti.
Yozgat’a hücum:
Yozgat, 13 Haziran 1920 akşamı 300 kadar âsi tarafından sarıldı.
Ertesi gün 300 kadar âsi daha iik grupa katıldı. Şehirdekilere ültimatom
göndererek savunma yapılmamasını ve kan dökülmemesini teklif ettiler.
Esasen şehrin savunulması için askerlik şubesi başkanı tarafından görev
lendirilen Yedeksubay Teğmen Mehmet Zahit [1] kuvvetinin azlığından
ve babasının kuvayi milliyeciler tarafından hapse atıldığından bahisle sa
vunmaya yanaşmamıştı. Diğer bir kuvvetin başında bulunan Üsteğmen
Ahmet de maiyetindeki onbeş erle savunmaya katılmışsa da yanlış bir ha
ber sonunda o da ateş kesmişti. Bu suretle Yozgat, 14 Haziran 1920’de
âsüer tarafından kolaylıkla ele geçirildi. Şehre giren âsiler, önce askerî
depoya elattılar ve silâhları alıp adamlarına dağıttılar. Yerlilerden ve
ileri gelenlerden 33 kişiyi tevkif ettiler. Ceza evindeki tutukiulan serbest
bıraktılar. Şehirde âdeta bir yağma havası baş gösterince talancılara
karşı silâh kullanmakta halkın serbest olduğu ilân edildi.
[1] Teğmen Mehmet Zahit: Yozgatlı olup Hafız Şahap adında birisinin oğludur.
Babası âsiler tarafını tuttuğu için daha önce tevkif edilmişti.
1920 Y I L I N D A K İ A YAKLAN M ALAR 99
[1] Harb Tarihi Dairesi Arşiv No. 9/860, Dosya No. 31.
TÜ RK İS T İK L Â L HARBİ V I nci C İ L T
£1] Harb Tarihi Dairesi Arşiv No. 9/860, Dosya No. 32.
1920 Y I L I N D A K İ AYAKLAN M ALAR 101
Sivas’ta 1303 - 1309 doğumlu erler silâhaltma alınarak 300 kişüik bir
kuvvet sağlamıştı, 27/28 Haziran 1920’de Yarbay Cemil Cahit (Toyde-
m ir)’in Bayırköy’de bıraktığı müfrezeye 100 kadar âsi baskm yaparak
müfrezenin pek yakınlarına kadar sokuldularsa da dört saat süren çarpış
mada yedi ölü, otuz varalı bırakarak kaçmak zorunda kaldılar. Müfreze
de bir şehit ve üç yaralı vermişti.
106 TÜ RK İS T İK L Â L HARBİ V ! nci C İ L T
Emrin özeti:
“ 1. Binbaşı İbrahim müfrezesi imkân buldukça Albay Refet’ten
emir alacaktır. Köhne, Karamağra, Akdağmadeni istikametinde hare
ketle yol üstündeki âsileri tepeîiyecektlr.
2. Albay Refet emrindeki kuvvetler, Ortaköy’den Kadışehir yoliyle
lüzumuna göre, Karamağra veya Akdağmadeni istikametinde hareketle,
Binbaşı İbrahim müfrezesiyle işbirliği yapacaktır.
3. 3 ncü Kolordu Komutanı Albay Selâhattin emrinde Yıldızeli’nde-
ki kuvvetler Akdağmadeni yöııetinde tenkile devam edeceklerdir.
4. Yarbay Cemil Cahit, şimdilik Lâdik havalisindeki durumu ıslah
edecektir” .
b. Çengelhan o la y ı:
Amasya ile Tokat arasında bulunan Çengelhan, 8 Eylül 1920 günü
120 âsi tarafından sarıldı. Bu âsiler, her iki merkeze doğru hareket ha
linde olan halkın ve tüccarın eşya ve paralarım, arabaların atlan üe ko
şumlarım zorla alıyor, karşı gelenleri öldürüyorlardı. Âsiler talanlarını
yaptıktan sonra, Turhal kuzeyindeki Boğalı dağ yönüne doğru çekildiler.
, c. Nogaykızıközü olayı:
Yozgat Mebusu Rıza Bey komutasında bir Kırşehir millî müfrezesi
kurulmuştu. Bu müfrezeden muhtelif sebeplerle kaçan ve Kırşehir’in No-
gaykızıközü Köyünde siperler kazarak saklanan firariler gün geçtikçe
kuvvetleniyordu. Bunları ve diğer ayaklanmaları dağıtmak için bir jan
darma müfrezesi Nogaykızıközü’ne gönderilmişti. Bu jandarma müfre
zesi âsüerle çarpışırken müfrezenin gerisinden ikinci bir âsi grupu gelerek
müfrezeyi arkadan ateşe tuttular. İki ateş arasında kalan Müfreze Ko
mutanı Jandarma Subayı Kemal ve bir kısım erler esir, bir kısmı da şehit
oldu. O esnada Yozgat’a gelmek üzere Keskin’de bulunan İkinci Kuvvei
Seyyare Komutam Binbaşı Çolak İbrahim’den yardım istenildi.
Aynı zamanda Yozgat Mutasarrıfı da Zile, Akdağmadeni ve Yeşilova
(Sorgun) için Binbaşı Çolak İbrahim’den telgrafla yardım istemişti, İkin
ci Kuvvei Seyyare Komutanı, Nogaykızıközü olayına nazaran Akdağma-
deni’nin daha önemli olabileceği düşüncesi ile Yozgat’a hareket etti.
âsiler iki ölü birçok yaralı bırakarak dağıldı. Müfrezeden de bir şehit, bir
yaralı verildi,
5 nci Tümen, iki piyade taburu, bir süvari bölüğü ve bir dağ topu ile
(hepsi 200 kişi) 6 Haziran 1920’de Tokat’tan hareketle 7 Haziran 1920
TÜRK İS T İK L Â L HARBİ V i rîcr C İLT
4, İnegöl olayı:
İstiklâl Harbi süresince, özellikle 1919 ve 1920 yıllarında yurdun bir
çok yerlerinde, çeşitli hazursuzluklar ve istenmiyen olaylar meydana gel
mekte idi. Bunların başlıca sebepleri; halife ve padişahın desteklediği
gerici akımlar, özel menfaat düşkünlerinin kışkırtmaları, uzun yıllar süre
116 TÜ RK İS T İK L Â L HARBİ V i ttcı C İ L T
Bunun neticesinde düşman, bir süvari alayı, iki piyade taburu ve bir
topçu batarvasivle taarruza geçti. Bu hareket Yenice-Akhisar hattına
kadar gelişti. Savaş neticesinde yalnız süvarilerden mürekkep ve mev
cudu 100 kadar olan Abaza İzzet müfrezesi, Binbaşı Kara Sait de başla
rında olmak üzere, düzenli bir şekilde İnegöl’e çekilebildi. Diğer kuvvet
ler dağıldılar.
11 nci Tümen Komutam Yarbay Arif, millî kuvvetlere yeni bir d
zen vermek üzere, Abaza İzzet müfrezesini de İnegöl’den geriye çekerek
Hamamh-Hasanpaşa-Süpürdü-Fındıklı-Yörük hattına aldı. Yunanlılar ise,
tekrar eski hatlarına çekilmişlerdi.
Çarpışmalarda millî müfrezeler 56 şehit, 39 varalı vermişlerdi, Müf
reze Komutanlarından Firuz Bey de şehitler arasında idi.
1920 Y İ L İ N D A K İ A YAKLAN M ALAR ; V7
[1] Harb Tarihi Dairesi A rşiv No. 6/2132, Dosya No. 217.
118 TÜ RK İS T İK L Â L HARBİ V I nci C İ L T
nuna kadar çekildi. Konya’dan âsilerden kurtulabilen dört Hava subayı ile
bir çavuş da Pınarbaşı’nda müfrezeye katıldı.
daki mensubu olan Kasım Efendi, 3 Ekim sabahı, Ankara'da bulunan Mus
tafa Kemal Paşaya direkt olarak aşağıdaki telgrafı ivedi kaydiyle ve ken
di inisiyatifiyle çekti:
“ Konya Vilâyeti âsiler tarafından işgal olunmaktadır. Şimdi şehir
içine girdiler, Telgrafhane muhasara altındadır. Vali Bey bir telgraf gön
deremiyor. Aman kuvvet gönderiniz” .
Âsiler, Konya’ya girişlerinin bu ilk günü, Konya Jandarma Tabur
Komutam ile Askerî Tayyare istasyonunda bir subayı şehit ettiler. Hat
Komiseri Abidin Bey başından, Mühendis Etem Bey ayağından yara
landı. Âsiler özellikle Konya’lı olmıyanlara kargı, fazlasiyle düşmanlık
göstererek bir çok subay ve göçmen evlerine alçakça saldırdılar. Bunu
duyan cephedeki fedakâr ve kahraman subaylar. Kolordu Komutanı Albay
Fahrettin’e (Altay) 40 kadar imza ile bir protestoda bulunarak bu hain
lere gereken ceza verilmezse, bunu kendimiz yapacağız demetteydiler,
Delibaş Mehmet Konya’yı işgal eder etmez, Maziûm Zade Osman
Efendiyi Vali ve diğer elâbaşılarmdan Jandarma Komutam, Polis Müdürü
ve yerlilerden isyana yardım etmiş olanlardan bazılarını da çeşitli me
mur, Kaymakam, Nahiye Müdürü olarak tâyin etti. îşgal etmiş olduğu
hükümet binasını karargâh olarak kendisine ayırdı, toplantıları burada
yapmıya başladı. Aynı gün istasyon yakımdaki Jandarma Oku
luna saldırdılar, sayısı mahdut olan okul mensuplan elindeki bütün im
kânlarla birkaç saat savundularsa da okul da âsilerin eline düştü.
Askerî lise, subay, ö ğ re tm e n , öğrenci ve hademeler tarafından pen
cerelerinden ve balkonundan ateş edilmek suretiyle savunuldu. Okula,
âsiler, ilk gün bütün şiddetiyle hücum ettilerse de; başan gösteremediler.
Öğrenciler 3/4 Ekim 1920 gecesini döşemeler üzerinde nöbetleşe yatarak
geçirdiler. Ertesi günü anlaşmak maksadiyle âsi elebaşılariyle okul mü-
dü arasında yapılan bir müzakere sonunda okul teslim oldu.
4 Ekim günü 7 - 8 er tarafından savunulan Mevki Komutanlığı bina
sı taarruza uğradı, erlerden birkaçı şehit oldu, burası da âsiler tarafından
zaptedildi.
Aynı gün âsüer, şehrin asü mukavemet bölgesini teşkil eden ve Vali
Haydar Beyin emrinde bulunan Alâaddin tepesine de taarruz etiler. Bu
rada mevcut Depo Taburuna mensup Konya’lı ve Karamanlı erlerin hiç
ateş etmeden kaçmaları üzerine 30 Boşnak ve Arnavut büyük bir inatla
mevzilerini savundular. Fakat sayılarının çokaz oluşu ve iki gündenberi
susuz kalmaları yüzünden savunacak takatlan kalmamıştı. Vali ve Mev
ki Komutam da, âsi liderleri ile görüşerek savunmadan vazgeçmek zorun
da kaldılar.
Âsilerin şimdiye kadar çok zayıf kuvvetler karşısında hattâ hiçbir
kuvvet bulunmıyan bölgelerde sağladıkları basan, uzun sürmedi. Çünkü
1920 Y İ L I N G A K İ AYAKLANMALAR 123
leriyle yaptığı ani bir baskınla Seydişehir’ini işgal etti. Kasabadan kaça-
mıyan âsilerden 20 kadarını yakaladı ve hepsini idam etti. Albay Refet
Seydişehir’den Genelkurmay’a gönderdiği gizli bir mesajda:
“ 18 Ekim 1920’de Beyşehir’ini de baskınla almak istiyorum. Bu ha
reket pek cüretkârane olacak, Beyşehir civarında kati bir çarpışmaya tu
tuşmak ve elimdeki kuvvetin gayri kâfi gelmesi ihtimali var. Bu sebepten:
a. Konya Garnizonundan Miralay Avni Bey, kuvvetli bir müfreze
ile Beyşehir istikametine,
b. Çığı! bölgesindeki Kaymakam Osman Bey, Çığı! üzerine,
c. Demirci Mehmet Efe kuvvetleri, Şarki Karaağaç ve Beyşehir is
tikametine sevkediimelidir” denmekte idi.
Albay Refet, gerçekten 19 Ekim’de baskın ile Beyşehir’e girmeyi ba
şardı. Kasabadaki 30 âsiyi yakalıya rak idam ettirdi. Bu sırada
Batı Cephesi, 21 Ekim’de yapacağı Gediz taarruzu için kıtalarım o tarafa
doğru yanaştırmakta idi. Bu maksatla Osman Bey müfrezesini geriye ça
ğırdı. Albay Refet, bu müfrezenin en kritik bir zamanda isyan bölgesin
den ayrılmasını uygun bulmuyordu.
Albay Refet, süvari kuvvetleriyle Bozkır’dan Seydişehir’e doğ
ru ayrıldşktan bir müddet sonra, 21 Ekim 1920’de fecirle beraber âsiler
Bozkır’ı basmak istediler. Kasabanın doğu ve güney sırtlarındaki emni
yet müfrezeleri âsilerle çarpışmaya başlayınca- kasabanın merkezinde ih
tiyatta ve hazır durumda bulunan Binbaşı Derviş müfrezesi, bütün kuv
vetleriyle âsilere hücum etti. Bir saat kadar devam eden çarpışmada âsi
ler dağıldı ve Hocaköy’e doğru kaçtüar. Çarpışmayı idare eden âsi ele
başılardan Delibaş İbrahim idi. Mevcudu 500 kadardı. Müfrezenin
verdiği bir yaralıya karşı, âsiler 20 ölü, 11 esir verdüer. Binbaşı Derviş
kuvvetleri, bir müddet takipten sonra tekrar Bozkır’a döndü.
Albay Refet, Beyşehir’den sonra, 22 Ekim lB20’de Çığı! üze
rine yürüdü. O esna,da Osman Bey müfrezesi de Ilgından Çığıra doğru
gelmekte id. Gerçekten 22 Ekim 1920’de Çığıl’da Osman Bey müfrezesi
ile birleşti ve Çığıl’daki ayaklanma da 23 Ekim 1920’de tamamen bastırıl
mış oldu. Âsiler, buradaki çarpışmalarda büyük kayıplar verdi. Birçok
elebaşıların evleri de yakıldı.
Albay Refet’in Bolu ve Yozgat isyanlarında olduğu gibi özel
likle Konya ayaklanmasında, isyan bölgesinin içinde süvari kuvvetleri ile
çevik saldırışlar ve cesuran.e hareketlerle isyanı bastırmakta gösterdiği
yüksek başarıları, İstiklâl Savaşı Tarihimizin sayfalarını süslüyecek de
ğerdedir. Dahiliye Vekili Albay Refet, bu tarihten sonra, Konya
bölgesinden ayrıldı ve Ankara’ya esas vazifesinin başına döndü.
1920 Y I L I N D A K İ A YA KLA N M A LA R 127
( a ) İlgın ilçesinde:
Yarbay Osman âsilere şiddetli bir taarruzla yarım saatlik
bir crpışmadan sonra, ligm’ı işgal etti. Asilerden yakala
nan. yedi kişi halkın galeyanı ile linç edilmek suretiyle öldü
rüldü. Eski Savcı ağır varalı olduğundan o gün vefat etti.
Asiler kaçarlarken şehri bir daha yağma etmişlerdi. Yar
bay Osman müfrezesi Ilgm’a gelene kadar âsilerin şehirde
yapmadıkları eza kalmamıştı. Diğer taraftan Yunanlıların
Halife Ordusu namına Anadolu'ya geldiklerini söylemekten
cekinmiyecek kadar hayasızca yalan söylüyorlar ve halkı
kandırma yoluna gidiyorlardı.
Yarbay Osman yaradılış itibariyle merhameti az olan bir
adamdı. Bun ian şiddetle cezalandırmaktan çekinmiyordu.
Yarbay Osman, Ilgın’dan sonra dağılan âsileri takip ile bir
çoklarım öldürmüş veya esir almış ve bu bölgeyi temizle
dikten sonra, Akşehir’i temizlemek için oraya doğru hare
kete geçmişti.
( b ) Akşehir İlçesinde:
Yarbay Osman, Ilgın'ı aldıktan sonra, 70 nci Alayın 1 nci
Taburunu 10/11 Ekim gecesi âsîlerin tehdidi altında, bulu
nan Akşehir’e göndermişti. Yarbay Osman müfrezesi böl
geye gelmeden önce, 29 Eylül 1920’de asker kaçaklarını ya
kalamak amacı ile 20 kişilik bir jandarma müfrezesi, Ak-
132 TÜRK İS T İK LÂ L HARBİ VI nC! C İL T
Kazalarım içine alan oldukça geniş bir sahada olmuştu. Eldeki resmî ve
sikalara göre, bu ayaklanmalarda 250 kadar âsi öldürüldü. Bu, mahkeme
yolu ile idam edilenlerin yekûnüaür, Çarpışmalardaki zayiat bu yekûnun
dışındadır.
[1] Harb Tarihi Dairesi A rşiv No. 4/7406, Dosya No. 46/51.
136 TÜRK İS T İK L Â L HARBİ VI nci C İL T
Cemil Çeto, Reşkotan Aşiret Reisi Sabri namındaki şahsa yazdığı bir
mektupta: “ Hükümet ve Ciheti Askeriyeyi ortadan kaldırmak için, Gar
zan’da bütün aşiretler birleştik. Yalnız siz kaldınız. Şayet siz bu. ittifaka
dahil olmazsanız pişman ve perişan olacaksınız” demek suretiyle kendi
kötü emellerine alet etmek istemişti. Ancak, Reşkotan Aşiret Reisi Sabri
verdiği cevapta: “ Ecdadım şimdiye kadar hep hükümetin sayesinde ya
şadı ve reislik yaptı. Bende ecdadımın eserme uyacağım. Binaenaleyh,
hükümetten başka bir kuvvete boyun eğmem ve ben! hiçbir kuvvet tehdit
edemez” diyerek yabancı milletlerin hainane emellerine alet olan bir kim
senin tuttuğu yanlış yolu beğenmediğini belirtmişti,
Hıdranlı Aşireti Reisi Hüseyin Paşa, Mayıs 1920’de Cemil Çeto’ııun
Aynkasır’daki evinde misafir kalmış ve o zaman İstnbul’da hâli faaliyette
bulunan Kürt Teali ve Teavün Cemiyetinin yayınladığı beyannameleri
alıp buraya getirmiş ve bölgede dağıttırmıştı. Bu beyannamelerde: “Pa
ris’teki Murahhasımız Şerif Paşa’nm bize bildirdiği veçhile sulh konfe
ransı Kültlerin mukadderatı hakkında katî karar vermiştir. Kürdistan
müstakil olacaktır. İngiliz ve Fransızlar yakında Mustafa Kemal Paşa
Hükümetini bertaraf edeceklerdir. Sizlere, başarı haberi, tayyarelerle
atılacak beyannamelerle büdirilecektir. Siz o zaman, silâha sarılarak
harekete geçeceksiniz, bunun için şimdiden hazırlanınız” şeklinde kesin bir
talimatın etrafta dolaştığı görülmüştü.
Bu türlü zararlı faaliyetlerle etrafı olgun hale getiren ve sonunda 300
kadar silâhlı adamı üe kuvayi milliye aleyhine harekete geçen Cemil Çeto,
Garzan bölgesine hâkim olmuştu.
Bunun üzerine 13 ncü Kolorduca, 2 nci Tümene emir verilmiş ve Tü
men de 1 nci Piyade Alayından takviyeli 1 nci Taburunu Cemil Çeto’yu
tedip ve tenkil için 20 Mayıs 1920’de hareket ettirmişti. Kısa zamanda
her taraftan sarılan Cemil Çeto kuvvetleri kısmen dağılmış ve kısmen de
esir edilmişti. Cemil Çeto, 4 oğlu ile birlikte 7 Haziran 1920 tarihinde
teslim olmuştu.
PONTÜS VE KOÇKİRİ HAREKÂTI
A. PONTUS H AREKÂTI
2. Teşkilâtın faaliyeti:
Fransız gazetelerinde konu ile ilgili yalan, yanlış, bir çok havadisler
de çıkıyordu. Yapılan faaliyetler girişilen işler iki yönden i-ncelenebilirdi:
a. Politik iaaliyetler:
h. F iilî hareketler:
Amasya bölgesi:
Burada da 1920 yılı sonuna kadar 25 Türk’ü öldürdüler, 43
kişinin evini soydular.
Merzifon bölgesi:
Bu çetelerden bir grup Merzifon’daki faaliyetlerinde 1920 yılı
sonuna kadar 45 Türk’ü öldürdüler. Pekmezci Köyünden To-
paloğlu Ömer Ağa’mn konağım soydular ve 300 altın lirayı
ve eşyalarını da alıp götürdüler. Aynı köy zenginlerinden
Molla Halil oğlu Osman Ağa’dan da 60 altın lira, 32 mecidiye,
3000 lira kadar kâğıt parasım alarak kaçtıalr.
Vezirköprü bölgesi:
800 kişilik bir Rum çetesi 1920 yılı Ekiminde Ortaklar Köyü
nü bastı 12 erkek, 14 kadım öldürdü, köyün hayvanlarını aldı.
Geri kalan köy hanelerini de baştanbaşa yaktı. A y m tarih
lerde bu çete Eşen Köyünü de bastı, burada da 5 erkek, 4 ka
dım öldürdü, evlerini yaktı ve hayvanlarını alıp götürdü.
Lâdik bölgesi:
Bu bölgede 70 Türk’ü öldürdüler, köylerde yağmacılık yap
tılar, bir kısım köyleri de yaktılar.
Gümüşhacıköy bölgesi!
Bu bölgede 34 Türk’ü öldürdüler, 2 Türk köyünü talan ettüer
ve 6 bin lira değerinde ticaret eşyasını alıp götürdüler,
Havza bölgeni:
Bu bölgede 5 Rum çetesi ayrı ayrı çalıştılar. Bunlardan Sok-
rat Rum çetesi gûya kan bedeli olarak köylülerden 3000 lira
topladı ve 13 Türk’ü öldürdü.
Tokat bölgesi:
Bu bölgede de 30 kadar Türk’ü ve kendilerine katılmıyan 2
Rum’u öldürdüler. Birkaç köyü de yağma ettiler. Ayrıca
Turhal’ın Serpin Köyünü bastılar. Ekser oğlu Hüsnü ile De-
nizoğlu Hüseyin Onbaşı’yı öldürdüler. 96 büyük baş hay
vanı, 700 ’ü aşkm koyunu alıp götürdüler. Keçeeıbaba Kö
yüne saldırarak İmam Hüseyin ile oğlu Hüsnü ve yeğeni Sa-
dık’ı öldürdüler ve 120 sığır, mandayı, 800’ü aşkm koyuıüan
alıp götürdüler. Bu köyün yakımnda Yağlıalan Köyünü de
bastılar. Bu köyden de 130 sığır, 600’ü aşkm koyunu alarak
gittiler. Buna engel olmak istiyen Hüseyin Efendiyi yara
ladılar, îmam'm karısını öldürdüler.
TÜRK İS T İK LÂ L HARBİ V ! nci C İL T
Erbaa böigesi:
Rum çeteleri bu bölgede 279 Türk’ü öldürdüler, Şehli Köyünü
baştanbaşa yaktılar. İ300 büyük baş hayvanı aldılar. Diğer
5-6 köyde de buna benzer yağmalar yaptılar. Rum çeteleri
nin yaptıkları vahşice hareketlerinin tipik bir misali de şu idi:
Şarkiye Nahiyesi Jandarma Takım Komutam Ahmet ile emir
eri İpsala’lı Süleyman oğlu Mahmut ve Zara ahalisinden Gök-
3^okuşzade Hakkı Efendi Korika, Köyüne giderlerken 60 kadar
silâhlı bir Rum çetesinin hücumuna mâruz kaldılar. Çeteci
lerin subaylara karşı özel kinleri olduğundan bu üç şahsı akla
gelmedik işkencelerle öldürdüler.
Sonuç olarak Pontus Rum çeteleri, 1921 yılı sonuna kadar
1641 Türk’ü öldürdüler, 323 Türk’ü yaraladılar 3723 evi yak
tılar, iki müyon değerinde hayvan aldılar, iki müyon altın lira
değerinde nakit, mal veya eşyayı yağma veya tahrip ettiler,
Görülüyordu ki, Rum çeteleri yüz yılların kin ve ihtirasını
âdeta birden çıkarmak ve böylece korkunç ve kirli intikam
duygularını tatmin etmek istiyorlardı.
madan geçmişti. Fakat, 1920 yılı başlarından itibaren bir taraftan diğer
iç ayaklanmalarla uğraşılmasına, istilâcı Yunan Ordusuna karşı batıda bir
cephe kurulmasına paralel olarak Pontusculara karşı da daha ciddî ted
birler almak yoluna gidilmişti. Önce sekiz piyade taburu, altı süvari bö
lüğü, yirmidört makineli tüfek ve dört top sağlamak suretiyle yer yer
enerjik taarruzlara geçilmişti. 3 ncü Kolordu bütün gücünü bölgedeki
Pontus hareketinin söndürülmesi ve Rum çetelerinin tenkiline harca
maktaydı.
[1] Harb Tarihi Dairesi Arşiv No. 4/502, Dosya No. 17.
146 TÜRK İS T İK LÂ L HARBİ VI nci C İL T
m
30
S -»
M İ
o« *
s§* ^
sc:z”r>‘
S^İ ”
-*c :> r-
z > X
7sX >
S
30 73
ra
e —•
c~
C
<
/)
e
PO NTUS VE K O Ç K İR İ HAREKÂTI
[1] Harb Tarihi Dairesi Arşiv No. 4/502, Dosya No. 17.
[2] Harb Tarihi Dairesi Arşiv No. 4/502, Dosya No. 14.
3?
S A
nj af
o" *
m i
Sel xr~
* >
* X
e od
70 —
c:
I—
c
g
5
£.
PO N T U S VE K O Ç K İR İ HAREKAT! 14-5
Bir süre sonra, 47 nci Piyade Alayı Batı Ceplıesi’ne almarak yerine
64 ncü Piyade Alayı kurulmuş ve 1921 yılı Ağustos ayı içinde de 48 nci
ve 49 ncu Piyade Alayları ile 5 nci Hücum Taburu da Batı Cephesi’ne in
tikal ettirilmişler ve bunların yerine de 65 nci ve 66 nci Piyade Alayları
yeniden kurularak, 16 nci Tümenin birlikleri olmuşlardı.
c, Askerî olaylar:
Merkez Ordusu yeter derecede kuvvetlendikten sonra, 1922 yılının ilk
günlerinden itibaren Pontus Ayaklanmasının tamamen yok edilmesi ted
birleri almmıya başlanmıştı. Mevcut kuvvetler muhtelif kollarla harekete
geçerek bütün bölgede âsi Rum köylerini ve onların dayanağı haline gel
miş olan yerleri birer birer tayararak temizledi. Nihayet 6 Şubat 1923’te
senelerdenberi için için yanan ve mütarekeden sonra, yabancı gayret ve
yardımlariyle büsbütün alevlenen Pontus hülyasının elebaşıları ve yar
dakçıları tamamen yok edildiler. Bu suretle Karadeniz kıyılarımızı sene
lerce kemirmeye çalışan çıbanbaşı kökünden koparılıp atıldı.
Merkez Ordusu giriştiği bu tenkil harekâtında Pontus meselesini kö
künden hal için muhtelif kollarla çeşitli yönlerde hareket etmek suretiyle;
Fatsa, Ünye, Terme, Çarşamba, Samsun, Bafra, Vezirköprü, Havza, Lâ
dik, Amasya, Niksar, kısmen de Trabzon bölgelerinde arama ve tarama
larım yaparak katî neticeyi aldı.
Merkez Ordusu bu arama ve taramalarında 10886 çeteciyi kısmen sı
ğınmalar ve kısmen affedilmeleri suretiyle zararsız hale getirdi. Çarpış
malar esnasında 11188 âsi Rumu da öldürdü.
PO N T U S VE K O Ç K İR İ HAREKÂTI 151
B KOÇKÎRÎ HAREKÂTI
1. Koçkiri Aşiretinin Ayaklanması (6 Mart - 17 Haziran 1921)
(Kroki -14-15-16):
a. Bölge hakkında b ilg ile r:
Türkçe konuşan ve Alevî olan Koçkiri Aşireti; büyük kısmiyle Hafik
(Koçhisar), Zara, İmranlı, Suşehri, Refahiye, Kemah, Divriği, Kangal,
Ovacık, Kuruç-ay, Kazalariyle, Hamo, Zımara Bucakları ve bunları çevre-
liyen 135 köyü kapsıyan bir alana yayılmıştı.
Bu bölgenin içinde onaltı köy vardı ki, bu köylerde yalnız Koçkiri
Aşireti’ne mensup olanlar oturmakta idiler. Bununla beraber, bu alanın
dışında Koçkiri Aşireti’ne mensup aileler de vardı. Koçkiri Aşireti’nin
bulunduğu yerle, dağıldığı civar bölgenin yüzey toplamı ortalama ikibin
kilometre kareyi kapsamakta idi. Bu bölgedeki nüfus mevcudu ise, orta
lama kırkbin civarında idi.
Bu ikibin kilometre karelik alan, yalnız Kürtçe konuşanlarla meskun
değildi. Kuruçay Kazasında birçok Türkçe konuşan köyler olduğu gibi,
Zara İlçesinde de Türkçe konuşanlar çoğunlukta idi. Diğer ilçe ve köy
lerde de durum böyleydi.
Koçkiri Aşireti de Kürtçe konuşmakla beraber hepsi Türkçe bilmek
teydiler. Dikkati çeken bir cihet de aşirete ait insanlarla meskûn olan köy
ler ve kasabaların adları da Türkçeydi. Bu adlar muhtelif tarihlerde her
hangi bir değişikliğe uğramış değillerdi. Osmanlı idaresinin buraya nüfu
zundan itibaren kalmış olan adlardı. Üzerinde durulacak bir cihet de köy
adları arasında, Erkek, Salur gibi Oğuz Türklerine ait isimlerin de bulun-
masıydı.
Bu bölgede yol, okul, gibi medenî vasıtalar olmadığından aşiret daha
ziyade hayvancılıkla geçinirdi, tümü cahildi. Bu bakımdan da hertürlii
mücadele için eskidenberi silâhlı vaziyette bulunurlardı. Aşiretin elinde
2500 kadar muhtelif cins silâh vardı. Fakat silâhım sırf nefsini vahşi
hayvanlardan veya taarruzlardan korumak için kullanırdı. Komşu kaza
ve Vilâyetlerle de hemen hemen hiçbir irtibatı yoktu. Kendi içerisinde
yalnız yaşayan uysal ve hükümete sadık bir aşiret idi.
Bölgenin toprağı verimli, suyu ve havası güzel, ormanları bol idi. Bu
sebepten de kendi kendine yeter bir durumları vardı. Giyeceklerini bile
kendileri dokur başka kumaş giymezlerdi.
152 TÜRK İS T İK L Â L HARBİ V! acı C İL T
Alişir, 1920 yılı Ekim ayında etrafına yüz elli kadar cahil halkı top
layıp Kemah’ın köylerine taarruza ve yağmacılığa başlamıştı,
Kürt Teali ve Teavün Cemiyeti’nin başkalarından ve Koçkiri Aşire-
ti’nin Reislerinden olan Haydar Bey, sonradan Divriği Kaymakamlığına
tâyin edilmiş fakat oraya gitmeyip, Tunceli’de (Dersim) ailesi ile birlikte
yerleşmişti. Alişir’in. yaptığı yağmacılık olayı üzerine Alişan ve Haydar Bey
ler gûya bir gönüllü Koçkiri müfrezesi ile hükümet namına, ona karşı hare
kete geçtiler Fakat hakikatte Alişir’i takip etmeyip, hâdiseyi tatlıya
bağlamışlardı. Durumun bu şekilde hallinden hükümet de memnundu.
Çünkü, bu zamanlarda Ordu cephe ile ve yer yer isyanlarla tamamen meş
guldü. Buraya hemen tenkü kuvvetleri gönderecek durumda değildi.
3. Tenkil düşünceleri:
Uyarmalar ve buna benzer diğer tedbirlerle bu işin önlenemiyeceğini
anlı yan Genelkurmay Başkanlığı, ilk fikir olarak Merkez Ordusu Komu
tanlığına bir şifre ile bildirdiği görüşünde: “Özellikle, İmranlı olayının yeni
ve önemli bir iç başkaîdırmaımı başlangıcı olmak durumunu gösterdiğini,
yeni kurulan Süvari Tümeninin iç ayaklanma için ne dereceye kadar etkili
olacağının kestirilemiyeceğmi, tenkil işi için parça parça gönderilecek
küvetlerin uğrayacağı başarısızlıkların is,e hem âsilerin morallerin! artı
racağını lıem de bu işe katılmıyan köylülerin de bunlara katılmasına yol
açacağım iç tehlikelerde tecrübe ve başarısı görülmüş olan 5 nci Kafkas
Tümeninin ve Komutam Yarbay Cemil Cahit’in, kendi süvari birlikleri ile
civardaki birliklerden de faydalanarak bu vazifeye verilmesinin uygun
olacağını” sağlık vermişti.
Bu görevi alan Merkez Ordusu Komutanı bir gün sonra (14 Mart
1921) bir beyanname yayınladı. Bu beyannameden sonra da tenkil ha
reketi için 3 Nisan 1921 günü:
Zara’da : 14 ncü Süvari Tümenine
Koç.hisarda: 13 ncü Süvari Tugayına
Kangal’da : 27 nci Süvari Tugayına
Refahiye’de: Giresun Alayı Komutanına
Hafif Ağır
Tüfek makineli tiifek makineli tüfek Top
2750 3 18 13 Merkez Ordusu’nun
2500 — — — Âsilerin
Bu emir gereğince:
Harekâtın 1 nci günü (11 Nisan 1921):
Merkez Ordusu, bütün birlikleriyle 11 Nisan 1921’de ileri harekâta
başladı.
164 TÜRK İS T İK L Â L HARBİ V ! nci C İL T
Koçkiri’de, âsiler karşısında ilk defa olarak bir süvari tugayımız dü
zensiz bir surette geri çekilmişti. Bunun âsi kuvvetlerin yarısının yok ol
duğu ve elebaşılarının ise, uzaklarda kendi can ve dertlerine düştüğü bir
sırada oluşu, özellikle tugayın bu çarpışmıya gerekli önemi ve dikkati
vermediği, bir gedikten veya engebeli bir araziden geçilirken gerekli terti
batın lâyıkiyle alınmadığı fikrini vermektedir.
170 TÜRK İS T İK LÂ L HARBİ V ! nci C İL T
tinin İmranlı’da 6 nci Süvari Alayına saldırışı, 6 Mart 1921’dir ki, arada
bir zaman ayarlaması olduğu, dikkati çekmektedir. Bütün diğer iç ayak
lanmalarda olduğu gibi, Yunan askerî hareketlerinden önce veya bu hare
ketlerle beraber yapılan bu isyanlarda Türkiye’yi dünya haritasından sil
meye karar vermiş İtilâf Devletleri’nin maddî ve manevî etkisini görme
mek mümkün değildi. Dolayısiyle Kürt bağımsızlığı dâvasının ilk basa
mağının Koçkiri ovaalnnda kurulmak istenmesi bu dış tesirlerin en açık
ve en kesin bir delilidir. Özellikle, kendi menfaatleri için kandırılmış ve
maiyetlerindeki masum kitleyi sürüklemiş âsi liderler, hiç bir başarı sağ'-
lıyamadılar. Köylere yaptıkları talanlar ve katillerle Anadolu’da esen
kardeşlik havası yerine düşmanlık duygularım soktular. Atılan bu yanlış
adım, birkaç yıl sonra Şeyh Sait Ayaklanması ile füizlenip, kendisini bir
daha gösterdi ve sert bir tenkil ile sona erdi.