Aşk-I Memnu Psi̇kanali̇ti̇k Okuma

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 16

The Journal of Academic Social Science Studies

International Journal of Social Science


Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS6983
Number: 55 , p. 371-385, Spring II 2017
Yayın Süreci / Publication Process
Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date
22.02.2017 20.04.2017

AŞK-I MEMNU ROMANINI


PSİKANALİTİK BİR ÇÖZÜMLEME DENEMESİ
A PSYCHOANALYTIC ANALYSIS OF THE AŞK-I MEMNU
Yrd. Doç. Dr. Özlem Kayabaşı
Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

Öz
Aşk-ı Memnu, Halit Ziya Uşaklıgil’in en başarılı romanlarından biridir. Roma-
nın başarılı olmasının sebeplerinden biri de yazarın karakterleri kurgularken ulaştığı se-
viyedir. Karakterlerin psikolojileri de ayrı bir değerlendirme yapmayı gerektirir. Maka-
lede bu düşünceden hareketle Aşk-ı Memnu romanındaki karakterler psikanalitik bir
çözümlemeyle incelenmeye çalışılmıştır.
Psikanaliz, Sigmund Freud tarafından ortaya atılan ve özellikle bilinçaltını
merkeze alan bir kuram olarak bilinmektedir. Bu kurama göre insanların davranışlarının
temelinde bilinçaltına atılan ve toplumsal baskılar sonucunda ortaya çıkamayan davra-
nışlar yatmaktadır. Dolayısıyla psikanaliz, edebiyat incelemelerinde de karakterlerin
psikolojik özelliklerini değerlendirmek için kullanılabilir. Bu makalede psikolojik olarak
değerlendirilebilecek karakterler olan Bihter, Nihal, Firdevs Hanım, Adnan Bey ve Beh-
lül üzerinde durulmuştur. Romana hakim olan duygu kıskançlıktır. Bu duygunun etra-
fında karakterler incelenmiştir. Ayrıca Firdevs Hanım ile kızları Bihter ve Peyker, Adnan
Bey ve kızı Nihal, Adnan Bey ve karısı Bihter, Bihter ve yasak aşk yaşadığı Behlül ara-
sındaki ilişkiler de psikanalitik açıdan incelenmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Aşk-ı Memnu, Halit Ziya Uşaklıgil, Psikanaliz, Freud, Ro-
man

Abstract
Aşk-ı Memnu is one of the most successful novels of Halit Ziya Uşaklıgil. One
of the reasons for the success of the novel is the level the author achieves in his fictional-
ization of the characters. The psychology of the characters also requires a separate eval-
uation. In this way, this article aims to analyze the characters in the novel Aşk-ı Memnu
with a psychoanalytic analysis.
Psychoanalysis is known as a theory by Sigmund Freud that centers on con-
sciousness in particular. According to this theory, at the basis of the behavior of people
lies the behaviors which are kept in subconscious and which cannot come out because of
social pressures. Therefore, psychoanalysis can be used to evaluate the psychological
372

Özlem Kayabaşı

properties of characters in literary studies. This article focuses on the psychologically


evaluable characters Bihter, Nihal, Mrs. Firdevs, Mr. Adnan and Behlül. The emotion
that dominates the novel is jealousy. The characters around this sensation are examined.
Moreover, the relations between Firdevs Hanım and her daughters Bihter and Peyker,
Adnan Bey and his daughter Nihal, Adnan Bey and her wife Bihter, Bihter and Behlül
who had forbidden love are reviewed from a psychoanalytical point of view.
Keywords: Aşk-ı Memnu, Halit Ziya Uşaklıgil, Psychoanalysis, Freud, Novel

Tanzimat’ın ilânından sonraki dö- biliyoruz. Sade başlangıcı değil, bütün yürü-
nemde ortaya konulan yenileşme dönemi yüşü bir boşluğu ve kaçışı göstermek içindir.
romanları arasında önemli bir dönüm noktası Bihter, Adnan Bey, Nihal, Behlül hepsi bir
olarak kabul edilen Aşk-ı Memnu, Halit Ziya Madame Bovary’dir. Hiçbiri arandıkları yerde
Uşalıkgil’in en başarılı romanlarından biri bulunmazlar. Yazık ki, bütün bu Madame
olarak kabul edilir. Batılı anlamda romancılı- Bovary’lerin bovarizmi, Halit Ziya’nın bova-
ğın başlangıcı olarak kabul edilebilecek olan rizmi ile birden bire kaynaşır. Savcı her say-
Aşk-ı Memnu, şimdiye kadar farklı açılardan fada biraz daha suçlulara yaklaşır ve nihayet
değerlendirmelere tabi tutulmuştur. Bu maka- onların sırasından konuşmaya başlar. İşte
lede romanın insan psikolojisine değinen ta- Edebiyat-ı Cedîde’nin asıl karakteristiği bura-
rafları değerlendirilecektir. Yazarın yetiştiği da, bu noktadadır. Bu hareket Fikret’in bir
aile ve çevresi, içinde bulunduğu edebî muhit şiiri ve Cahit’in bir hikâyesinin adıyla bir
düşünüldüğünde Uşaklıgil’in özellikle kadın ‚Ömr-i Muhayyel‛ veya ‚Hayat-ı Muhayyel‛
psikolojisine nasıl bir dikkatle eğildiği anlaşı- dir‛ (Tanpınar, 2011: 80) diyerek romanın,
labilir. Roman hakkında yapılan değerlen- yazıldığı dönemin belirgin özelliklerini taşı-
dirmeler hakkında kısa bilgiler veren Berna dığını da ifade eder.
Moran bu eleştirilerin Bihter ve Nihal çevre- Romanla ilgili değerlendirme yapan
sindeki olaylardan hareketle farklı noktalarda ve romanın psikolojik yönüne değinenlerden
toplandığını belirtir. Sonuçta da ‚Aşk-ı Mem- biri de Ömer Faruk Huyugüzel’dir: ‚Kişiler
nu’daki kişilerin toplumla ilgili yanları törpü- arasındaki yoğun duygu ilişkilerinin ayrıntılı
lenmiş ve geriye, toplumsal değil psikolojik bir şekilde verilebilmesi için de dar bir mekân
gerçeklikleriyle yaşayan bireyler kalmıştır‛ çerçevesi seçilmiştir< Uşaklıgil, Aşk-ı Mem-
(Moran, 2004: 86) yargısına varır. Bu tespitten nu’da birtakım insanların neden-sonuç yasa-
hareketle romanın dış dünya ile değil iç dün- sına göre gelişen aşk öyküsünü anlatan, psi-
yaya yönelik bir değerlendirmeye ihtiyaç kolojik gerçekliğe dayanan, sağlam yapılı,
duyduğu görülür. Bu bağlamda roman, psi- kusursuz bir sanat yapıtı yaratmak peşindey-
kanalizme göre bir incelemeye tabii tutulacak- di‛ (Huyugüzel, 2010: 67-68).
tır. Psikanaliz, Sigmund Freud tarafından Bu çalışmanın temel noktası metnin
bilinçaltına yönelik yapılan çalışmalar sonu- kendisi olacaktır ancak Halit Ziya Uşaklıgil’in
cunda ortaya konulan bir kuramdır. Bu ku- yetiştiği çevreyi, hatıralarını ve edebî çevresi-
ram ‚sanatçının kimliği ve yapıtının ne oldu- ni de bu değerlendirmenin dışında tutmak
ğu konusunda bir iç bakışı gerçekleştiren‛ mümkün değildir. Aşk-ı Memnu romanında
(Cebeci, 2004: 70) ve bunu yaparken de bilin- Ziyagil ailesi, kalabalık sayılabilecek bir hiz-
çaltı öğelerini kullanan bir yaklaşıma sahiptir. metçi kadrosuyla büyük bir konakta yaşar.
Roman hakkında bir başka değerlen- Halit Ziya’nın çocukluğu da kalabalık bir
dirme Ahmet Hamdi Tanpınar’a aittir. Tanpı- ailede dadılar, kalfalar, kölelerle birlikte bir
nar, Aşk-ı Memnu’yu değerlendirirken ‚bu konakta geçmiştir. Dolayısıyla büyük bir aile-
romanın içtimaî tenkit gayesiyle yazıldığını nin hayat tarzını anlatırken ilhamını kendi
Aşk-ı Memnu Romanını Psikanalitik Bir Çözümleme Denemesi 373

yaşadıklarından aldığı söylenebilir. Babasının lımlarına tanıktım. Hepimiz yaşamanın öyle


Habeş kölesi Server hastalanarak hayatını bir dönemindeydik ki yaratılışın ana temelini
kaybeder, Aşk-ı Memnu romanında da benzer oluşturan bu sıcaklığın en şiddetli ateşleriyle
bir son Beşir için yazılacaktır. İstanbul’daki sarılmıştık< Bu türden gözlemleri bol bol
siyasi karışıklık nedeniyle İzmir’e taşındıktan bağışlayan en elverişli ortam Antuvan’ın gru-
sonra içine girdiği yabancılarla dolu çevrede buydu. Bu ortamda genç kızlarla genç erkek-
yabancı dil öğrenme hevesine kapılır, balolara ler bir arada idiler. Ve bunlar hep birbirlerine
katılır, özel dans dersleri alır. Romandaki bağlanmış gibiydiler. İçlerinde pek pratik ve
kalabalık ve sosyetik çevrenin bir benzerini pek uygulamalı teorilere yönelik olanlar ço-
Halit Ziya kendi hayatında gözlemleme şansı ğunluğu oluşturmakla birlikte, yaratılışlarının
bulmuştur. şiire ve hayale eğilimini geliştirmekte özgür
Yazar, Suut Kemal Yetkine’e gönder- bırakan ve geçici bir bunalıma bir dram ve
diği bir mektupta Aşk-ı Memnu romanını belki trajedi boyutunu ve şiddetini getirenler
gözlemlerine dayanarak yazdığını şöyle anla- de vardı‛ (Uşaklıgil, 1987: 148-149).
tır: ‚Aşk-ı Memnu yazılırken İstanbul’un mu- Yazarın özel hayatı ile Aşk-ı Memnu
ayyen muhitlerinde, hususiyle Boğaziçi’nde romanı arasında kurulabilecek bir diğer bağ-
Melih Bey takımını andıran aileler vardı. Ni- lantı karakterlerine verdiği isimler konusunda
tekim bugün de öyledir. Muharrir bunları görülür. Hariciye Teşkilatı’nda çalışan ve
uzaktan yakından bilir ve tanırdı. Hayalinde Paris Büyükelçiliği’nden emekli olduktan
birikmiş karma karışık intibalar vardı. Nite- sonra rahmetli olan oğlunun adı da tıpkı Ad-
kim bugün de öyledir. Bunları tebellür ettire- nan Beyin oğlunun olduğu gibi Bülend’dir
cek bir mecmua çıkarmak için muhayyilesini (Uşaklıgil, 1987: 191).
kamçılamak kafiydi. Bu demek değildir ki, Kırk Yıl adlı eserinde romanlarını ya-
Aşk-ı Memnu hakikatte mevcut bir takım zarken nasıl bir ruh haline ve düşünce dünya-
temasilden istinsah etmiştir. Eserde bir çok sına sahip olduğunu anlatırken duyguları da
eşhas vardır. Bunlardan hiçbiri muayyen bir ne kadar dikkate aldığını ifade eder: ‚Bir
takım şahsiyetlerin tasviri değildir, fakat damla ki gittikçe büyüyecek, mayalanacak,
hey’et-i mecmuası itibariyle birçok şahsiyet- genişleyecek ve patlayacaktır. Bundan ya
lerden istiare edilmiş, müteferrik eczadan hüzünlü bir sefalet tablosu, ya ağlayan bir
terekküb eden bir mevcuttur. Doğruluğu da ağıt; belki de neşelendirici bir melodi ya da
bundan ibarettir. Mesela eserin başlıca şahsi- hayalle kendinden geçmiş bir şiir, baştan başa
yetlerinden biri olan Behlül, benim hususiyet- bir yakınma iniltisine benzeyen bir öykü çıka-
lerini tanıdığım bir iki, belki de üç gençten caktır< Bir gün ayrımına varırsınız ki duygu-
toplanmış bir gençtir, filan, falana az çok ben- lanmanız içine düşmüş olan o damla bir öykü
zer, fakat mutlaka filan değildir. Firdevs Ha- mü olacaktır— onunla sanki örtülmüş, kap-
nım ve kızları, hele Nihal ve babası, bunlar da lanmışsınız, onun büyüsüne tutulmuş, onun
öyle< Vakaya gelince o tamamıyla hayal tutsağı olmuşsunuzdur; onunla yaşamaya
mahsulüdür‛ (Yetkin, 1948; Akt.: Önertoy, başlarsınız‛ (Uşaklıgil, 1987: 215-216).
1995: 185). Duyguların işlenmesine dair bir başka
Aşk-ı Memnu’ya konu olacak aşk ma- örnek Halit Ziya’nın sevdiği bir arkadaşını
ceralarını da yazar Kırk Yıl’da şöyle anlatır: gözlemlemesi sonucunda ortaya çıkar: ‚Bence
‚Bütün çevremde karşılıklı sevişme serüven- o bir hastaydı. Öyle olduğuna da ömrünün
lerinden örülmüş bir zincirin dönmesi vardı. sonları yeterli bir belge oldu. Onun başını
Arzu, emel, heves sözcükleriyle anlatılabilen sallayarak bir yürüyüşü, bir kötü söz söyle-
derecelerinden başlayarak aşk denilen ve meden önce sol yanağının elmacık kemiğin-
belki tutku şiddetine kadar çevremdeki he- den başlayarak dudaklarının kenarına kadar
men bütün dostlarımın, tanıdıklarımın buna- giden bir çizgide öyle bir surat ekşitmesi var-
374

Özlem Kayabaşı

dı ki, sinir yapısında bir hastalık hali olduğu- 2004: 106). Anne-babayla kurulamayan ileti-
nu gösterirdi. Zaten kıskançlık da aslında bir şim sonucunda ortaya çıkan bu durum Bih-
hastalık, bir sakatlıktan başka bir şey midir‛ ter’in yetişkinlik hayatında yaşadığı problem-
(Uşaklıgil, 1987: 218). Aşk-ı Memnu’da önem- lerin de kaynağıdır. ‚İçgüdüsel dürtülerin
li bir duygu olarak işlenen kıskançlığın Uşak- kişinin kötücül hayır olgusu yüzünden uğra-
lıgil’i nasıl etkilediği ve romandaki karakter- dığı zararı gidermek için kullanıldığı söylene-
lerin hastalık derecesine varan kıskançlıkları- bilir. Bu çerçevede, başkalarını baştan çıkarma
nın yazar tarafından ustalıkla nasıl işlendiği ve çok sayıda cinsel partner edinme davranış-
de anlaşılmış olur. ları da aynı hedefe yönelmektedir. Kötücül
Aşk-ı Memnu’yu psikanalitik açıdan hayır olgusundan acı çeken kişilerin, anneyle
incelerken karakterler üzerinden değerlen- kurdukları yansılama ilişkisinde büyük so-
dirmeler yapılacaktır. runlar olduğu açıktır‛ (Cebeci, 2004: 106-107).
Bihter’in sadece annesiyle yaşadığı problem-
BİHTER lerde değil evli olduğu halde Behlül’le yaşa-
Romanın ana karakterlerinden olan dığı ilişkide de kötücül hayır olgusunun izleri
Bihter, Melih Bey takımı olarak tanınan bir görülür. Sevmesine ve sevilmesine rağmen
aileye mensuptur. Annesi Firdevs Hanımdan tatmin olamamanın temelinde küçük yaşlarda
gösteriş meraklısı ve hırslı kişiliği, ahlak ba- aileden yeterli ilgi ve sevgiyi görmemesi ya-
kımından zayıf yönleri sebebiyle nefret et- tar.
mektedir: ‚Annesinin yaşayış biçimi, bütün Bihter hayatının başlangıcında annesi
ailenin öyle tanınmışlığı o emelleri kapayan ve kız kardeşiyle yaşadığı problemli ve çe-
birer engel halinde yükseliyordu. Böyle, ken- kişmeli hayatı evlendikten sonra da sürdüre-
disini emellerinin gerçekleşmesi umudunu cektir. Çünkü evlenmek istemesinin en önem-
besleyebilmekten engelledikleri için ailesine li sebebi annesine karşı duyduğu nefret ve
yüreğinde derin bir düşmanlık vardı. Oh! onun gibi olmama isteğidir. Annesinden
Şimdi onlardan ne güzel bir öc alma fırsatı kaçmak isterken kendisini hiç mutlu olmadığı
bulmuş olacaktı‛ (Uşaklıgil, 1993: 32). Anne bir evlilik hayatının içinde bulur. Güzel bir
ile kızları arasındaki ilişkinin temelinde kıs- yalı, gösterişli bir hayat Bihter’in istediği sevgi
kançlık vardır. Bu da küçük yaşlarından itiba- ve tutkuyu ona veremez. Freud ‚bir kadının
ren anne-kız ilişkisini zedelemiştir. yaşamının ikinci bölümünü, kocasına karşı
Bihter karakterinin annesiyle yaşadığı yürüttüğü bir savaşımla kendini gösterebilir,
ilişkide ‚kötücül hayır‛ olarak değerlendirile- daha kısa olan birinci bölümü ise annesine
bilecek bir durum da söz konusudur. Lich- karşı isyanlarla geçmiştir‛ (Freud, 1994: 55)
tenstein’ın, anne ve babasıyla yeterince sıcak diyerek bu çekişmeli ve mücadeleci hayatı
bir iletişim kuramayan çocukların kişilik ifade eder. Ancak Bihter’in yaşadığı problem-
gelişimi açısından kalıcı bozukluklarla karşı- ler evlilik öncesi hayatından ya da evlilik ha-
laştıkları gerçeğinden hareket ederek ‚kötücül yatındaki anlaşmazlıklardan kaynaklanmaz.
hayır‛ (Cebeci, 2004: 105) olarak nitelendirdi- Kendi hayalindeki evlilik hayatı ile toplum
ği bir psikolojik durum vardır. ‚Kötücül hayır tarafından yönlendirilen hayat arasındaki
çocuğun varlığının anne figürü tarafından farklılık Bihter’in hayal kırıklığı yaşamasına
tanınmaması, reddedilmesi durumunda orta- sebep olacaktır (Haider, 2014: 51).
ya çıkmaktadır< Bunlar özünde narsistik Bihter sadece annesiyle olan değil ab-
karakterlerdir ve edebiyattaki anarşist, nihi- lası Peyker ile olan ilişkisinde de kıskançlık
list, terörist karakterleri olduğu kadar tepkisel hisseder: ‚İşte yemin ediyordu ki onu ne an-
ve güdüsel davranışlarıyla dikkat çeken kişi- nesi, ne kardeşi dünyada hiç bir kimse bu
leri açıklamakta da kullanılabilir‛ (Cebeci, hulyalarına kavuşmaktan alıkoyamayacaktı‛
Aşk-ı Memnu Romanını Psikanalitik Bir Çözümleme Denemesi 375

(Uşaklıgil, 1993: 34). Yaşadıkları kötü ve fakir 30). Bihter de annesinin baskıcı ve kontrolcü
hayattan kurtulabilme umudu ise kendisin- tavırlarına dayanamaz ve evden ayrılmak için
den yaşça büyük, iki çocuk sahibi ancak zen- evliliği bir çıkış olarak görür. Ayrıca olumsuz
gin birisi olan Adnan Beydir: ‚Adnan Bey’le anne kompleksine sahip Bihter’in amacı
evlenmek demek Boğaziçi’nin en büyük yalı- ‚annenin gücünü entellektüel eleştirellik ve
larından biri, o önünden geçilirken pencerele- bilgi üstünlüğüyle kırmak ya da onun tüm
rinden avizeleri, ağır perdeleri, oyma Louis aptallıklarını, mantık hatalarını ve cahilliğini
XV ceviz sandalyeleri, iri kalpaklı lambaları, yüzüne vurmak‛ (Jung, 2015: 30) olarak de-
yaldızlı iskemleleriyle masaları, kayıkhane- ğerlendirilebilir. Bihter annesini zenginliğin
sinde üzerine temiz örtüleri çekilmiş mahun ve gösterişin etkisiyle saf dışı bırakmak ve
sandalı ile beyaz kiki göze çarpan yalı ondan üstün olduğunu kanıtlamak ister.
demekti‛ (Uşaklıgil, 1993: 30). Sevgi, aşk gibi Psikanaliz incelemelerinde önemli bir
duyguların tamamen dışında sadece çıkarla- figür olan ayna bu romanda da Bihter üzerin-
rına uygun olduğu için ve annesinden kur- den ele alınabilir. ‚Aynayı bu dünyada tutu-
tulmak amacıyla yapılacak bir izdivacın tek namamış kahramanın onaramadığı ruhsal
bir hedefi vardır: ‚O büyük yalının tek kadın yaranın sahnesi olarak romana sokan Halit
egemeni olmak‛ (Uşaklıgil, 1993: 29). Böylece Ziya‛ (Gürbilek, 2010: 144) ifadesinden de
Bihter karakterinin egosunu tatmin etmek için anlaşılacağı gibi ruhsal yönden kendisini boş-
evlemek istediği de açıkça ortaya konulur. lukta hisseden Bihter’in ayna karşısında ken-
Yapılan yanlış evlilik temelde anne- disini, yaşadığı hayatı sorgulaması kişinin iç
kız arasındaki çekişmeye dayanır. ‚Firdevs dünyasını anlama bakımından önemli bir
Hanım nasıl kızlarını kendisine birer rakibe göstergedir. ‚Aşk-ı Memnu’nun en çarpıcı
telakki ederse, Bihter’in şuuraltında da bu bölümlerinden biri, Bihter’in yarı karanlık
anne, hayatının ve geleceğinin kâbusudur. odada aynanın karşısında çıplak vücudunu
Küçüklüğünden beri annesine çekmiş denilen seyrettiği sahnedir‛ (Gürbilek, 2010: 144).
Bihter için bu benzetiliş ona korku verir‛ Burada kendi vücuduna bakan Bihter’in sev-
(Kerman, 2008: 96). Romanın başlangıcından me-sevilme arzusu ön plana çıkar. Kendini
itibaren anne ile kızları arasında yaşanan mü- beğenen ve herkes tarafından da beğenilece-
cadelede Bihter en korktuğu şeyi yaşar. Anne- ğine inanan Bihter’in bu tutkusu ayna karşı-
sine benzememek için yaptığı evlilik eşine sında kendisini izlemesiyle doruk noktaya
ihanet etmesiyle sonuçlanır ve Bihter de ‚an- ulaşır.
nesinin kızı‛ olur. Lichtenstein, ayna imgesinin ruhsal
Jung’un olumsuz anne kompleksi ol- sorunları olan kişilerin yaşamlarında oynadığı
gusu Bihter ve Firdevs Hanım arasındaki rolden yola çıkarak, yansılama olgusunun
ilişkiyi tam olarak ifade eder. ‚Nasıl olursam kimliğin belirlenmesindeki rolüne dikkat
olayım annem gibi olmayayım‛ (Jung, 2015: çeker. Buna göre, aynaya bakma, aynayla
30) ifadesiyle Bihter’in romanın başlangıcın- ilgili törenler, psikotik hastaların animistik
daki hareketlerinin açıklaması yapılabilir. inançlarını, kaybolan benliğin aynadaki imge
Anne- kız arasındaki ilişkideki olumsuzluklar aracılığıyla geri alınabileceğine ilişkin bir
annenin reddine kadar varır. Bu tip karakter- yaklaşımı ifade eder (Cebeci, 2004: 99). Bihter
ler Jung tarafından şöyle değerlendirilir: de evlilik hayatında yaşadığı tatminsizliği
‚Tüm içgüdüleri anneyi reddetmek üzerine ayna karşısında kendi güzelliğini ve vücudu-
yoğunlaştığı için, kendisine ait bir yaşam ku- nu seyrederek gidermeye çalışır.
ramaz. Bir gün evlenirse, evliliği ya anneden Bihter karakterinin dişilik sembolü
kurtulma aracıdır, ya da yazgı onun başına olarak anlatıldığı romanda onun Adnan Bey
öyle bir erkek sarar ki, adam anneyle aynı ve Behlül karşısında aldığı farklı tavırlar da
karakter özelliklerine sahiptir‛ (Jung, 2015: dikkati çeker. Bihter, zengin bir hayata ka-
376

Özlem Kayabaşı

vuşmak adına yaptığı evlilikten bir sene so- ve evlilik hayatında eksik kalan tarafları Beh-
nunda sıkılır, kocası ile birlikte olduğu za- lül ile tamamlamaya gayret eder: ‚Bu izdivaç-
manlar ona azap vermeye başlar: ‚Onunla tan ne beklemişti ve hâlâ ne bekliyordu? İşte
yalnız kalıp da ona sade bir dost değil, ömrü- tamamiyle sahip olmak doygunluğunu duy-
nün bütün aşk kitabı birlikte okunacak bir maksızın, vaktiyle genç kızlık düşlerini ışık
koca gözüyle bakmak gerekince ürkerdi. tufanları içinde bırakan emellerin hepsine
Onun dostuydu. Evet, bu adam için yüreğin- sahip demekti. Zenginlik, gösteriş, süs; o ha-
de derin bir saygı, üstelik bir sevgi vardı; ama yalinde beslenen emeller bugün elinin altın-
bütün ruh teslimliğiyle onun karısı olamıyor- daydı. Ama bunlar, öksüz çocuklar boynu
du‛ (Uşaklıgil, 1993: 153). Hatta samimi ve büküklüğüyle, elemli bir boyun büküşle du-
gerçek bir aşkla bağlı olamadığı için her ya- ruyorlardı. Bu evlenme ona genç kızlık emel-
kınlaşmalarını siyah bir uçuruma düşmeye lerini vermiş; ama kadınlığını aç bırakmıştı.
benzetir: ‚O, bu karanlıkların içinde bir korku Tamamiyle aldandığına, talihsiz bir kadın
ürpertisiyle titreyerek; okşayıcı dokunmala- olduğuna çoktan karar vermişti. Sonra haya-
rıyla ferahlık veren serinlikler duyarak değil, tının ufkunda bir mutluluk parıltısı belirmişti.
sanki bu karanlıklardan yağan siyah kar par- Bütün ruhuyla kendisini ona vermişti. Bu
çalarının tırmalayan dokunuşlarıyla üşüyerek zayıf ışığı söndürebilecek hiç bir kuvvetin var
bütün gençliğinin aşk duygusu açlığını bü- olacağını düşünmemişti. Bugün ilk kez olarak
yük, boş bir siyah uçuruma gömecekti. Hep, bir serseri rüzgâr, bilinemez nereden esen bir
hep< böyle olacaktı. Demek bu evlenme, o hayın soluk, o ışığının, o güneşinin üstüne bir
kadar istenilen, gerçekleşmesine o kadar çalı- parça bulut sürüklemek istemişti. O sönerse
şılan bu evlenme, işte şu karanlık şeyden baş- ne olacaktı? Sonsuzluğa kadar bir karanlık‛
ka bir şey değildi‛ (Uşaklıgil, 1993: 154-155). (Uşaklıgil, 1993: 286-287). Ancak Behlül’ün
Evlilik hayatı ve yatak odası bir mezardan Nihal’e karşı ilgi duyması ve evlenmeleri
farksızdır: ‚İşte şimdi bu tantanalı odanın meselesi ortaya çıktığında annesi ve ablası ile
zenginlikleri içinde siyah mermerlerle örtül- arasında olan düşmanlığı Behlül’e ve Nihal’e
müş mezarda diri diri gömülmüş gibiydi. karşı da beslemeye başlar.
Soluk alamıyor, boğuluyordu. Bu mezardan Erol Köroğlu ‚Aşk-ı Memnu’nun Ay-
çıkmak, sevmek istiyordu‛ (Uşaklıgil, 1993: rı Dünyaları‛ başlıklı değerlendirmesinde
159). Ancak dikkati çekecek bir nokta herşeye kadın-erkek iletişimi ve feminist bir bakış
rağmen Adnan Bey’e saygı da duymasıdır. açısı ile değerlendirdiği karakterleri yaşadık-
Fakat bu saygı onun evlilik hayatında eksikli- ları ilişkiler bakımından inceler. Özellikle
ğini hissettiği tutkuyu aramasına engel ola- kadınların toplum hayatı ve aile içindeki iliş-
maz: ‚Oh! Ne yanılmıştı!.. Ona sevmek, sev- kiler açısından konumunun değerlendirilmesi
mek gerekliydi. Sevmeyecek olursa ölecekti‛ önemlidir. Nihal’in ataerkil bir düzenin içinde
(Uşaklıgil, 1993: 164). İstediği aşk ise ruhunda babasıyla kurduğu ilişkideki doğallığın reddi,
ve bedeninde heyecanlar uyandıracak kadar Bihter’in de Behlül ile yaşadığı gönül ilişki-
büyük olmalıdır: ‚Öyle bir aşk istiyordu ki sinde erkeğin egemen rolüne soyunması
onun ruhunda kişi kendinden geçiren baygın- romanın psikolojik olarak değerlendirilebile-
lıklar bıraksın‛ (Uşaklıgil, 1993: 162). cek noktalarıdır. ‚Romanda birbirinden ayrı
Bihter ile Behlül’ün ilişkisi ise birbir- kadın/erkek dünyaları söz konusudur. Erkek
lerine duydukları nefret ile başlar. Bihter’in dünyasının temel özelliği tüketmektir. Eşyayı
nefreti Behlül’ü evden kovdurmaya varacak olduğu kadar çevredeki kadınları da tüket-
kadar ileri seviyededir. Kocasına Behlül’ün mek. Aşk-ı Memnu’daki ataerkil düzen, bu
ihanetlerini anlatıp onu evden uzaklaştırmak doğrultuda, kadını cinsel nesne olarak kurgu-
isteyen Bihter sonunda duygularının esiri olur lar. Kadınlar da ezilmelerine yol açan bu gö-
Aşk-ı Memnu Romanını Psikanalitik Bir Çözümleme Denemesi 377

rüşü kabullenir ve kendilerini daha fazla nes- tığı çocuk, babayı bir kurtarıcı olarak algılama
neleştirebilmek için dişiliklerine yaslanırlar. eğilimindedir‛ (Cebeci, 2004: 434). Nihal,
Dişilik mutlak bir kategoridir ve kadının bu küçük yaşında kaybettiği annesine olan özle-
kategorinin dışında var olması imkânsızdır. mini kardeşi Bülent ve de özellikle babası
Bu durum, Bihter’in düşüşü ve intiharıyla Adnan üzerinden gidermeye çalışır. Anneden
verilir‛ (Köroğlu, 2001: 6). göremediği ilgi ve sevgiyi babasından görmek
ister. Böylece baba-kız arasında daha sıkı bir
NİHAL ilişki gelişir. Nihal’in babasını kıskanmasının
Adnan Beyin en değerlisi olarak yetiş- en büyük sebebi de bu olmalıdır.
tirdiği ve küçük yaşta annesini kaybettiği için ‚Kimlik duygusunun gelişmesi için,
özenle büyütülen Nihal de psikolojik olarak psikolojik anlamda, çocuğun en azından an-
derinlikli bir incelemeye tabi tutulabilir. Nihal nesinden ayrılması gerekmektedir. Bu aşama
romanda annesini kaybettiği için kardeşine başarılamamışsa, gerçek bir kimlik duygusu-
annelik yapmak durumunda kaldığından nun ortaya çıkması da mümkün olamayacak-
olgunlaşması beklenen ancak hastalıklı bir tır. Psikozların ve genel olarak narsistik kişilik
yapısı olduğu için de herşeyden çabuk etkile- ve sınır-durum kişiliklerin ortaya çıkmasında
nen bir karakter olarak anlatılır. ‚Annelerini bu alanda karşılaşılan sorunların önemli bir
küçük yaşta kaybettikleri için duygu eğitimle- rolü olduğu bilinmektedir‛ (Cebeci, 2004: 77).
ri eksik kalmış, hırçın tabiatlı, aşırı hassas Annesiyle yeterince vakit geçiremeyen Ni-
genç kızları romanlarının merkezine taşımıştı hal’in kişiliğindeki eksikliklerin ve problemle-
Halit Ziya‛ (Gürbilek, 2010: 153). rin kaynağı olarak bu durum gösterilebilir.
Hayatının ilk yıllarında, herşeyin yo- Bihter gibi Nihal de ‚kötücül hayır‛ olarak
lunda olduğu zamanlar Nihal için her zaman değerlendirilebilecek bir psikolojik durumun
eksikliği hissedilen dönemler olarak dikkat etkisindedir. Nihal’in tepkisel davranışlarının
çeker. Bu dönem ‚ensestoz baglılık, oncelikle da kaynağını annesini erken yaşlarında kay-
anneye ve onunla ilksel iliskinin temsil ettik- betmiş olmasında ve annenin yokluğunda
lerine yoneliktir. Nihal, anne ve bebek arasın- daha saldırgan ve huysuz olmasında aramak
daki, oznelligin ve otekiligin olmadıgı tamlıgı, yerinde olur. Ben merkezli yaşama istemesini
tamamen anlasılabildigi bir dunyayı istemek- ve çevresindeki değişikliklere ayak uydur-
ten vazgecemez‛ (Salman, 2009: 30) şeklinde makta zorlanmasını da bu bağlamda düşün-
özetlenebilir. ‚Hayatın ilk evresinde yasamsal mek mümkündür.
olan ama ondan vazgecilmesine yonelik bir Nihal karakterinin sanatla ilgili tarafı
takım ayrısmaların saglıklı bicimde da ‚olgunlaşamama‛ sürecinin getirdiği bir
yas anamamasıyla cehenneme donusen bir özellik olarak düşünülebilir: ‚Sanatsal yaratı-
cennet‛ (Salman, 2009: 30) ifadesi Nihal’in cılığın benliği doğrulayıcı özelliğinden söz
yaşadığı pek çok duygunun temelinde yatan etmek mümkündür. Bu bize, kişilik zaafı için-
gerçekleri gösterir. de olup da sanatsal yaratıcılığa sarılarak kişi-
Anne ve babanın çocuk psikolojisin- liğini dağılmaktan kurtarmaya çalışan kişile-
deki etkilerine değinen Cebeci şöyle der: rin durumunu açıklar‛ (Cebeci, 2004: 105).
‚Kendilik psikolojisi ekolüne bağlı yazarlarca Duygusal yönü ağır basan ve ailesindeki her
kabul edildiği gibi, baba figürü çocuğun geli- ferde adeta tutkuyla bağlı olan Nihal, yaşadı-
şiminde önemli bir rol oynamakta, özellikle ğı psikolojik durumun ağırlığından kurtul-
anneyle ilişkilerin sorunlu olduğu zamanlar- mak için piyano ile ilgilenir: ‚Nihal’in bir
da devreye girip çocuğa destek sağlaya- diğer özelliği klasik batı musikisinde bir vir-
rak/sağlamayarak, hayatının gelecekte alacağı tüöz ustalığındaki kabiliyetidir. Müzik, Ni-
yönü belirlemekte etkili olmaktadır. Annesi- hal’in hayatında bir meşgaleden ziyade, bir
nin reddettiği ya da aşırı yakınlığıyla bunalt- dert ortağı durumundadır. Bütün buhranlı
378

Özlem Kayabaşı

anlarında, romanda Nihal’i hep piyanosunun ilişkin bu mutluluk fantezisi, rüyalarda an-
başında görürüz. İçe kapanık mizacı ve guru- ne/baba figürlerinin kral ve kraliçe figürleri
ru, Nihal’i dertleşmekten alıkoyduğu için, o olarak karşımıza çıkmasında da görülebilir‛
duygularını hep musikiyi yorumlamasıyla (Cebeci, 2004: 129). Nihal’in annesini kaybet-
dile getirir‛ (Kerman, 2008: 103-104). meden önceki döneme dönme isteği bu ifade-
Nihal’in hassas kişiliğini tetikleyen en lerle açıklanabilir. Ayrıca Bihter’in eve gel-
önemli unsur kıskançlıktır: ‚Eve bir kadın mediği dönem için de Nihal’in benzer bir
geleceğine bilgi edinir edinmez, bunun asıl psikolojiyle hareket ettiği görülür.
niteliğini düşünmeksizin salt sinirlere bağlı Nihal’in utangaç ve çekingen karakte-
bir ezinç duymuştu. Bu duygu, en doğru ri babasının evlilik kararı vermesiyle ve evle-
olarak, ‚kıskançlık‛ deyimiyle özetlenebilirdi: rine bir yabancının gelmesiyle daha uç nokta-
O, gelecek kadından her şeyi; hele babasını, lara ulaşır. Baba kızın arasındaki ilişki de bu
Bülend’i, daha sonra Beşir’i, bütün ev halkını, durumdan etkilenir. ‚Utanç karşısında iki
eşyayı, üstelik kendisini kıskanıyordu. Bu farklı tepkinin gösterilmesi söz konusudur:
sevilmiş şeylerin içine girmekle o kadın bun- Utancın yol açtığı yaralanmanın reddedilme-
ları çalacak, elinden alacak; evet, nasıl -pek iyi si; benliğin utancın yol açtığı dönüşüm sonu-
çözümleyemiyor- açık seçik düşünemiyor, cunda başka bir boyutla ortaya çıkması ya da
ama sezinliyordu ki o geldikten sonra kendisi kişinin asıl benliğine kavuşması‛ (Cebeci,
şimdiye kadar sevdiklerini artık sevemeye- 2004: 97). Nihal ailesiyle arasındaki problem-
cekti. Bu söz çıktıktan sonra yanında fazla leri başlangıçta yok sayar ancak bir süre sonra
konuşmamak için ev halkı kendisinden kaçı- bu duruma dayanamaz, asıl karakterine dö-
yor‛ (Uşaklıgil, 1993: 93). Sigmund Freud bu ner ve hissettiği duyguları açıkça dile getirir:
duyguları ‚hırs ve kıskançlık kadının ruhsal ‚Ben sizi hiç bir vakit sevmedim, sevemedim;
yaşamında erkeğinkinden çok daha büyük bir sizden nefret ediyorum, işitiyor musunuz?
rol oynar‛ (Freud, 1994: 52) diyerek ifade Sadece iğrenme‛ (Uşaklıgil, 1993: 240) cümle-
eder. Aşk-ı Memnu’yu ‚küçük bir aile cehen- leriyle Bihter’e olan nefretini dile getirir.
nemi‛ ne benzeten Tanpınar ‚Bu, dışarıya Nihal sadece kendi içinde yaşadıkla-
kapalı, bütün insanları birbirine çift alâkalarla rıyla değil çevre etkenlerin değişkenliğiyle de
bağlı bir ailenin dramıdır. Adnan Bey yalısın- ruh hali değişebilen bir genç kızdır. Bunu iyi
da herkes birbirini kıskanır.‛ şeklinde bir bilen Behlül de onun bu zaafından faydalanır.
değerlendirmeyle kıskançlık duygusunu ro- Yazar bu bölümleri gerçekçi tasvirler vasıta-
man içinde önemli bir noktaya yerleştirir sıyla okura aktarır: ‚Zaman ve dekorun, genç
(Tanpınar, 1998: 281). kız ruhu üzerindeki psikolojik tesirini çok iyi
‚Aile romansı kavramının altındaki bilen tecrübeli Behlül, Nihal’in duygularını
asıl motifin kızgınlık ve intikam istekleri ol- kamçılamak ister. Bu münasebetle yazar,
duğu unutulmamalıdır. Otto Rank’e göre, Ada’nın Çamlık mevkiini ve oradan görünen
çocuk hayalinde anne/babasını başka bir çiftle muhteşem manzarayı sadece basit ve objektif
değiştirirken, geçmişte kalmış daha mutlu bir bir tasvir olarak romana sokmaz; aynı za-
zamana yönelik özlemini dile getirmektedir. manda genç kızın ruh durumuna uygun,
Babanın güçlü ve güvenilir, annenin iyicil ve içinde yaşanılan romantik bir dekor olarak
güzel olduğu bu dönem, daha sonra, kaçınıl- verir‛ (Kerman, 2008: 172).
maz bir biçimde hem annenin hem de baba-
nın itibarını kaybettiği bir başka sürece dönü-
şür. Aile romansının özelliği isebu kaybolan FİRDEVS HANIM
güzel geçmişin tekrar sağlanmasına yönelik Firdevs Hanım, kızlarıyla arasındaki
bir çabadır. Çocukluğun erken dönemine anne-kız bağından çok rekabet eden birer
Aşk-ı Memnu Romanını Psikanalitik Bir Çözümleme Denemesi 379

düşman ilişkisine sahiptir: ‚Romanda yalnız Yaşlandıkça durum ailesi için daha da çekil-
rakipler ve rakibeler değil, sevgiliyle âşık, mez bir hal alır: ‚Firdevs Hanım’da neredeyse
anayla kız, kardeşle kardeş arasında da derin kudurgan bir delilik başlamıştı. Artık herkes-
bir husumet vardır. Bihter kötü şöhretiyle le, damadıyla, kızıyla, Feridun’la, ara sıra
emellerinin önünde dikildiği için annesine, gelen Bihter’le kavga ediyor; sonra bu hırçın-
Firdevs Hanım kendinden genç, kendinden lıklarından herkes kaçışıp da onu sandalye-
güzel, kendinden mutlu oldukları için kızları- sinde yalnız bıraktıkları vakit, kendi kendine
na, kendisini büyük valide yaptığı için toru- bağırıyor, söyleniyor, ağlıyordu‛ (Uşaklıgil,
nuna düşmandır‛ (Gürbilek, 2010: 158). 1993: 303).
Firdevs Hanım evlilik hayatında da Peyker’in ikinci çocuğuna hamile ol-
baskın bir karakter olduğu ve kocası Melih duğunu öğrenince bunu ‚kendisini evden
Beyin davranışlarını da idare ettiği için kendi uzaklaştırmak için planlı olarak yaptıklarını‛
denetimde bir hayat sürdürmeyen kızları (Uşaklıgil, 1993: 303) düşünmesi Firdevs Ha-
onun en belirgin düşmanları gibi görünür. nımın kıskanç ve ben merkezli mizacını an-
Arka arkaya evlilik yapan kızları Firdevs Ha- lamaya yardımcı olur.
nımın hayatını cehenneme çevirir: ‚Pey- Bihter’in davranışlarının temelinde de
ker’den sonra Bihter?.. Bu iki kız onun gö- ‚annesine benzememe isteği‛ yatar. Onun
zünde birer dişi düşman, onu böyle elinden annesiyle arasındaki rekabet, Bihter’in anne-
umutlarını ala ala öldürecek birer düşmandı‛ sini davranışlarından ve düşüncelerinden
(Uşaklıgil, 1993: 18). Annenin baskın karakteri dolayı yargılayan tavrı benzeri bir hayatı Bih-
ve bu karakterin kızları üzerinde kurmaya ter’in de yaşamasına sebep olur: ‚Bu anne, bu
çalıştığı baskı Firdevs Hanımın iktidar hırsıy- kızın gelecekteki bir evresi gibiydi. Onu da,
la açıklanabilir. Anne olduktan sonra varlık uzun sandalyesinde sızılı dizlerini dinlendi-
sebebi olarak kızlarını gören Firdevs Hanım rirken, daha yeni bıyıklanmış bir çocuğun
onların varlıklarıyla da kendi varlığını onay- elini çekerek sıktığını -bir türlü kovulamaz bir
lar: ‚Bu tip kadınlar, güya kendilerini feda hayal görüşü içinde- görüyordu. Firdevs Ha-
etmelerine rağmen, gerçek bir fedakarlıkta nım’ın eşsiz benzersiz bir zevk güzelliğinden
bulunacak durumda değildirler, tam tersine, sonra yavaş yavaş hastalaşan görüş ve düşü-
annelik iç güdüsünü, hem kendi kişiliklerinin nüşünden çıkmış o garip yüzler, o gülünç
hem de çocuklarının özel yaşamını mahvet- giysiler, iflas etmiş bir gençliğin öyle tuhaf
meye varacak kadar gözü dönmüş bir iktidar acılıkları idi ki, bir komedi olarak seyredilir-
hırsıyla dayatırlar‛ (Jung, 2015: 27). ken, ağlanmak istenirdi‛ (Uşaklıgil, 1993:
Bulunduğu çevredeki insanların Me- 267).
lih Bey takımı hakkındaki düşünceleri Firdevs
Hanımın davranışlarını değiştirmeye yetmez: BEHLÜL
‚Halka bakarsanız hiç bir şey yapmamak Romanda, Halit Ziya sadece kadınla-
gerekir; bence insan halk için değil, kendisi rın iç dünyalarıyla ilgili değerlendirmeler
için yaşamalıdır, deyişi vardı ki bütün ailenin yapmaz. Behlül de bir erkek karakter olarak
felsefesini özetlerdi‛ (Uşaklıgil, 1993: 20). Bu psikolojik açıdan çeşitli sınavlara tabii tutulur.
anlayışla yaşayan bir kadın olarak önce evli- Genç, yakışıklı yeğen ile yetişkin amcanın
liğinde beklediğini bulamamak, sonra anne arasında görülmez ya da hissedilmez bir mü-
olmak arkasından da anneanne olmak Firdevs cadele olduğu anlaşılır. Behlül hayata karşı
Hanımın yaşlanmak istemeyen bünyesi için alaycı tavrını her anlamda göstermekten çe-
katlanılmaz durumlardır. Bu durumdan duy- kinmeyen, hazlarının peşinde koşmaktan
duğu rahatsızlığı kızlarına, damadına hatta başka bir düşüncesi olmayan bir karakter
torununa bile hissettirir, yalnız kaldığında ise olarak çizilir.
hırsını alamayıp kendi kendisine konuşur. Evdeki herkesle kendi bakış açısına
380

Özlem Kayabaşı

uygun şekilde iletişim kurar: ‚Hayat onun ifade edilir. Arzularını tatmin etme isteği o
için uzun bir eğlenceydi. En çok eğlenebilen- dereceye varır ki gözü hiçbir şey görmez:
lere, yaşamak için en çok hak kazanmış kim- ‚Şimdi her türlü tehlikeyi gözüne kestirerek
seler gözüyle bakardı‛ (Uşaklıgil, 1993: 81). Peyker’i oradan, ensesinin şu gölgeli nokta-
Ev içinde en iyi anlaştığı kişi Nihal’dir: ‚İkisi sından öpmek için Behlül öyle bir gereksinme
de çocukluktan beri her zaman birbirine karşı duyuyordu ki buna cesaret edemezse kendi-
kavgacı, üstelik kinci olmakla birlikte; türlü sini hemen orada ölüverecek sanıyordu. Pey-
küskünlüklere, kavgalara karşın aralarında, ker arkasından onun yalnız soluğunu duyu-
kuşkusuz kan bağları ile, büsbütün kaybol- yordu. Ama birden bu solukta sanki o öpüşün
mayan bir dostluk vardı‛ (Uşaklıgil, 1993: 84). yakıcı bir havasını duyarcasına kadınlık du-
Aralarındaki sekiz yaş fark onları hem arka- yarlılığında bir şey, ta ensesinin ta o gölgeli
daş hem de anlaşamayan iki kardeş haline noktasında, bir saniye sonra gelecek olan o
getirir. Aralarındaki duygular Firdevs Hanı- öpüşün bir titremesini uyandırdı. Bir ameliyat
mın girişimleriyle aşka dönüşür. bıçağının yaklaşan dokunmasından kaçınan
Behlül’ü psikolojik açıdan değerlendi- sinirli bir ürkeklikle başını çekti; artık önüne
rirken ilk olarak Bihter karakterindeki gibi geçilemeyen bir namus coşkunluğuyla elini
kendine hayran bir kişilik ile karşılaşılır. Ha- Behlül'ün omuzuna koyarak: Yok! dedi. Yeti-
yatın eğlenceli taraflarından başka yönleriyle şir! Aldanıyorsunuz‛ (Uşaklıgil, 1993: 131).
ilgilenmeyen Behlül için hayat herşeyden Peyker, doğrudan kendisine yönelik bir hare-
önce ‚anlatmak‛ tır: ‚Onda çok büyük bir ket gördüğü için Behlül’ü durdurma ihtiyacı
güçlülükle etkisini sürdüren bir alışkanlık hisseder. Cinsel olarak hala karşılık beklediği
vardı: Anlatmak... Aşk ilişkilerini, başkalarına ve etkilendiği evli bir kadının varlığı
dinletmek isteğiyle, kurardı. Duyulmamış bir Behlül’ün cüretkar tavırlar sergilemesine se-
utku, yarı yarıya, gerçekleşmemiş niteliğin- bep olur. Kadının ensesindeki bir noktayı
deydi. Bütün ilişkilerini, olaylarını adları sayı- farkedip ona yaklaşmak istemesi Behlül’ün
larak, üstelik övünülecek adların bulunup psikolojisini anlamaya yeterli olur.
ortaya çıkarılıp öğrenilmesine izin vererek, Bihter ile olan ilişkisi içinse Uşaklıgil
türlü eklemelerle, süslerle anlatır ve en büyük mantıklı bir sebep bulmaya çalışır. Behlül’e
tadı asıl anlatırken duyardı‛ (Uşaklıgil, 1993: göre Adnan Bey ile Bihter’in evliliği mantıkla
190). Yaşamaktan zevk almak yerine anlatmak açıklanabilir. Behlül, Bihter’le yaşadığı aşk
istemesi onun duygu ve düşünce dünyasının sayesinde eski hızlı ve düzensiz hayatından
tek yönlülüğünü gösterir. kurtulup sakin bir hayata kavuşacağını düşü-
Behlül için elde etmek elde tutmaktan nür. Ayrıca herşeye rağmen Bihter’le yaşadığı
çok daha önemli bir unsurdur. Bir zamanlar yasak aşk onun için farklı anlamda bir macera
gönül macerası yaşadığı Peyker’i evli ve ço- olduğu için cazip gelir (Haider, 2014: 63).
cuklu olduğunu bildiği halde arzu etmek Başlangıçta Bihter’e yaklaşması bile Pey-
isteyişi buna işaret eder. Ailece çıktıkları bir ker’den almak istediği intikam sebebiyledir:
gezide Peyker için düşündükleri ‚Artık ken- ‚Bir kadının ona direnmiş olmasına, felsefe-
disinde frenlenemeyecek bir istek vardı. İki since, yalnız bir sebep buluyordu: Ahmak-
elleriyle Peyker’in omuzlarından tutmak ve lık!... Bihtere sahip olmuş olmakla Peyker’den
şimdi dudaklarını yakan bir öpme gereksini- ne güzel öc almış oluyordu‛ (Uşaklıgil, 1993:
mini işte şurada, şu ensenin belirsiz küçük 189). Bihter ile yaşadığı ilişkinin gerçekliğine,
kumral tüylerle gölgelenmiş bir dalgacığa bu ilişkinin hareketli hayatına sakin bir sayfa
benzeyen noktasında doyurmak istiyordu. açtığına bir türlü inanamaz. Ancak bir süre
Boğazında bir kuruluk vardı ki artık sözlerini sonra Behlül Bihter’in annesinin kızı
kavuruyordu‛ (Uşaklıgil, 1993: 130) şeklinde olduğuna hükmetmeye ve yaşadıkları yasak
Aşk-ı Memnu Romanını Psikanalitik Bir Çözümleme Denemesi 381

aşkı sorgulamaya başlar: ‚Kuşkusuz Bihter’i bırakarak yaşamaktaki mutluluğu bir genç
seviyordu. Hayatında hiç böyle derin ve uzun kızın ellerinde aramak zamanının geldiğini
bir sevda meydana gelmemişti. Bu, elbette akla getirtir‛ (Uşaklıgil, 1993: 308).
onun ilk ve son aşkıydı; ama bu hep böyle Behlül’ün hayatını kendi arzu ve he-
aynı buluşmalar, aynı saatlerde söylenen aynı vesleri doğrultusunda sürdürmeyi tercih et-
sözler, aynı bağlılık yeminleri ile karşılıklı mesi, ahlaki ve toplumsal kuralları hiçe say-
alınıp verilen öpüşler, evliliğe özgü bir biçim- ması roman boyunca farklı açılardan anlatılır.
de ve bir anlamda sürüp gidecek miydi? Ya- Hayatına gören bütün kadınların onun için
vaş yavaş bu sevişmenin hep bir çeşit tatları bir heyecandan ibaret oldukları görülür. An-
arasında yenilikler, başkalıklar ister olmuştu. cak gönül ilişkilerindeki tek farklılık Nihal ile
İlk haftalarda onları titreten, korkutan şeyler yaşadığı ilişkide görülür. Yaptığı ve yaşadığı
oluyordu. Birbirine tamamiyle sahip oluncaya şeylerden duyduğu pişmanlığı Nihal’in saflığı
kadar aşıkdaşlıklarında daha alınacak yollar, ve masumiyeti ile arındırmaya çalışır. Roman
daha göze alınacak tehlikeler kaldıkça, do- karakterlerinin davranışlarıyla ilgili dikkat
yuma ulaşılacak emellerin heyecanlı sıcaklı- çekici değerlendirmeler yapan Süreyya Elif
ğını duyarlardı. Ama sonra artık bu sevişme- Aksoy’un ‚Aşk-ı Memnu’da Cennet İmgeleri‛
nin sürmesinden başka beklenecek bir şey adlı yüksek lisans tezi önemlidir. Bu tezde
kalmayınca durgun saatler, o sessizliği bir can Nihal, Behlül, Bihter, Firdevs Hanım, Adnan
çekişme ezincine benzer biteviye saatler baş- Bey, Beşir ve Matmazel’in davranışları cennet
lamıştı. O varsaydıkları tutkulardan, kayna- ve cehennem imgeleriyle örtüştürülerek anla-
malardan, deliliklerden, gözyaşlarından, bir- tılır. ‚Cennet imgesinin mutluluk düşlerinde
birini daha çok sevmek için hırpalaşmaklar- oynadığı rol, yasak ilişkiyle cennete ulaşacak
dan, sözün kısası o, bir aşkın sürekli tazelenen bir aşk, Adnan Beyin yalısının kızı Nihal için
bunalımlarından hiç bir şey yoktu. Üstelik cennet olması, ancak hiçbir karakterin bu
birbirini kıskanmıyorlardı bile‛ (Uşaklıgil, cennete kavuşamayışı‛ dile getirilir (Aksoy,
1993: 262-263). 2004: 75-76).
Behlül için evlilik ancak belli şartlar
altında gerçekleşmesi gereken bir durum ol- ADNAN BEY
malıdır. Evlenme isteğini çılgınlık ve cinnet Adnan Bey, eşini kaybettikten sonra
olarak değerlendirmesi ise oldukça ilgi çeki- kendisini çocuklarına adamış, varlıklı bir
cidir: ‚Evlenmek mi? Ama işte asıl onarım adamdır. Ancak hayatına yeni bir yön verme
kabul etmeyecek bir delilik ve ahmakça bir isteğini uzun süren bir fikir mücadelesinden
delilik! Bence evlenmek üç sebeple yapılır: Ya sonra verebilmiş olması kararlarının kötü
ikide birde nezleye uğrarsınız; ıhlamurunuzla sonuçlanabileceği konusunda düşündürücü-
hatmi (çayınızı) içirecek, arkanıza kızgın pa- dür: ‚Bu (evliliğe) müracaata karar vermeden
muk sokacak birisine muhtaç olursunuz; ya önce aylarca süren ‘ne yapsam, nasıl etsem’
çoraplarınızı delersiniz, evde örecek bir kadın ler, iç savaşları bir dakika içinde yeniden
bulundurmak istersiniz; ya da iki yılda bir uyandı. Kafasında bu çekişmenin bir tarihini,
baba olmaya heves edersiniz, sizin küçük bütün o savaşın bilgi ayrıntılarının bir özet-
damat bey gibi‛ (Uşaklıgil, 1993: 307). Firdevs lemesini çizdi‛ (Uşaklıgil, 1993: 42-43). Çocuk-
Hanım’ın bunlara eklediği bir dördüncü larının sorumluluğunu gelecek yıllarda azala-
madde ise Behlül ile Nihal’in yakınlaşmasına cağı düşüncesi onu evliliğe karar vermek için
zemin hazırlar niteliktedir: ‚Dördüncü bir haklı bir noktaya taşır: ‚Kararsızlıklarına kar-
sebep daha var ki unutuyorsunuz. Bence er- şı fazla bir üstün gelme silahı bulabilmek için,
kekleri asıl sizin gibi yaşamamak için evlen- evlenmenin bütün şiir ve aşk anılarını inkâr
dirmelidirler. Sonunda erkeklerin hayatında ediyor, bu ikinci sevdanın kafasında tasarla-
bir saat çalar ki bütün o gelici geçici sevdaları dığı beşiğini süslemek için zavallı ölmüş aşkı-
382

Özlem Kayabaşı

nın mezarından çiçeklerini söküyor, koparı- 140-141). Birbirine düşkün olan baba-kız iliş-
yordu‛ (Uşaklıgil, 1993: 43). kisi ve annelerini küçük yaşta kaybeden ço-
Özellikle evin içinde sürdürülen ha- cuklara karşı anne şefkati gösteren baba figü-
yatta oldukça disiplinli ve düzenli olan Ad- rü normal karşılanabilir. Ancak Adnan Bey’in
nan Bey’in böyle bir değişikliğe karar vermesi ‚ben senin çocuğun olayım, koskocaman bir
elbette kolay olmayacaktır: ‚Evin içinde bir bebek! Sen de benim annem, mini mini bir
sigara sehpasının yer değiştirmesine kıyamet- anne‛ (Uşaklıgil, 1993: 141) sözlerinde bu
ler koparacak kadar düzenlilik titizliğinde ilişkinin normalin dışında bir özelliğe sahip
aşırılık gösteren Adnan Bey çocukların bu olduğu görülür. Nihal’in evdeki herşeyi ve
odasına giremezdi; oraya ne zaman girse si- herkesi sahiplenen tavırlarının altında ona
nirlerinde bir hastalık sezinlediğini ileri sü- babası tarafından yüklenen anne rolünün
rerdi‛ (Uşaklıgil, 1993: 70). Onun bu hassas etkisi olduğu görülür. Sahip olduklarını kay-
özelliği kızı Nihal’in de evdeki değişiklikler betme düşüncesi Nihal’i babasının evliliğin-
konusunda aşırı hassasiyetine mantıklı bir den sonra daha hassas hatta hırçın bir genç
açıklama getirilebilmesini sağlar. Ancak sinir- kız yapar.
lerindeki bu duyarlılık, olaylar ve insanlar Adnan Bey’in kızına düşkünlüğüne
karşısındaki tepkilerini de benzer kılar. karşılık yaptığı evliliğin kızı üzerinde yarattı-
Baba-kız arasındaki ilişki romanda ğı baskıyı da fark etmesine rağmen sessiz ve
etkili biçimde anlatılır. Bu ilişkiyi Freud’un çaresiz kalışı Nihal’i daha da hırpalar. Eserde,
‚elektra kompleksi‛ tanımıyla açıklamak Adnan Bey’in bu tavrı açıklıkla anlatılır: ‚Ev-
mümkündür. Freud’a göre insan hayatının ilk lendiğinden beri Nihal’in ruhunu hırpalayan
beş yılı önemlidir. ‚Cinsî olgunluk sürecinin işkence dönemlerinin en küçük belirtilerini
ilk beş yılında, çocuğun cinsî tatminini ana- bile kaçırmamıştı. Bunlar onun gözünde öyle
babasından sağladığını ileri süren Freud, kız zorunlu olaylardı ki meydana geleceğini ev-
çocuğun babasına bağlılığına elektra komp- lenmeden önceden beklemeye başlamış ve
leksi demektedir‛ (Kantarcıoğlu, 2009: 258). sonra, Nihal’in acıları karşısında onları zarar-
Özelllikle Nihal’in babasına karşı olan sevgisi sız, olsa olsa tehlikesiz geçecek, ama uzayacak
ve kıskançlığı Bihter’in varlığıyla daha farklı zamana bağlı bir hastalığın krizleri gibi değer-
bir boyut kazanır. Birbirlerine tutkulu bir lendirmek alışkanlığıyla kendisini sebep ol-
şekilde bağlı olan ikilinin arası Bihter’in eve mak sorumluluğundan soyutlar olmuştu.
gelişinden sonra yavaş yavaş açılmaya başlar. Üstelik o işkence dönemlerini şiddetlendire-
Birbirlerine pek yaklaşmayan baba-kız bir cek ve yenilenecek şeylere, o şimdiye kadar
seneden sonra yan yana geldiklerinde arala- Nihal’e indirilen vuruşlara biraz ağır, ama
rındaki elektrik şöyle anlatılır: ‚Adnan Bey’le sonuç bakımından iyileştirme veren bir tedavi
Nihal yanyana raslamışlardı. Bir yıldan beri yolu gözüyle bakmıştı‛ (Uşaklıgil, 1993: 276).
baba kız birbirlerine bu kadar yakın oturma- Kızının hassas yapısını bildiği halde yaptığı
mışlardı. Şimdi ikisinin arasında, birbirlerini evlilikle onu bu duruma alıştırmaya ve iyileş-
pek çok zamandan beri görmemişlere özgü tirmeye çalışır. ‚Yoksa kızını öldürüyor muy-
bir şey vardı. Sanki böyle yakın bulunmanın du‛ diye düşünmesine sebep olacak olan
tadını tamamiyle duymak için hep birbirleriy- olaylar, Adnan Bey’i de rahatsız eder ancak
le ilgileniyorlar, çevrelerini unutarak, yavaş hiçbir çözüm yolu aramaz.
sesle, kalabalığın içinde yalnız kalıyorlardı. Kızının hayatında açılan yaranın
Nihal önce tutuktu; ama babasının bir sözü, kendi evliliği olduğu düşüncesine kapılır ve
bir bakışı ona bütün kinini unutturmak için bu düşünceyle de evliliğinin korkunç bir hata
yeterliydi. Beş dakika içinde babasiyle bir yıl olduğu sonucuna varır: ‚Bu evlenme korkunç
önceye geri dönmüş oldu‛ (Uşaklıgil, 1993: bir hata idi. Bunu sonunda, Bihter’i kollarının
Aşk-ı Memnu Romanını Psikanalitik Bir Çözümleme Denemesi 383

arasında donmuş bir beden ruhsuzluğu ile, nasıl onarılabilirdi? Bir gün belki bu hatanın
ölmüş bir kadın duygusuzluğu ile, o kucak- kurbanı bu mini mini Nihal, bu bir üfürüşte
laşmaların heyecanlarından pay almayarak, sönüverecek kadar çelimsiz çiçek, böyle bir-
gözlerini başka bir sevda ararcasına onun den, artık bir daha başını kaldırmamak üzere,
gözlerinden ayırarak, vücudunu verip de asıl düşüvermez miydi‛ (Uşaklıgil, 1993: 387).
kadınlığının sıcaklığını vermeyerek
sezinledikçe anlamıştı. Bihter, onun olurkeni SONUÇ
başkasının oluyor gibiydi. En sıcak, en hırslı Freud tarafından ortaya konulan psi-
öpüşlerin altında dudaklarının buzlaşmış bir kanaliz, insan psikolojisini temel alan ve
solukla donmuş bulur ve o saniyede aşkının bilinçaltına dair kavramlarıyla birlikte insan
en heyecanlandırıcı ateşlerinin üzerinden bir düşüncesinin ve davranışlarının temellerini
kar rüzgârı geçerdi. Bihter’in gevşek kollarla araştırmaya yönelik bir kuramdır. Bu kuram
ona sarılışları vardı ki itiyor, geri çeviriyor çeşitli bilim adamları tarafından kavramsal-
sanısı verirdi. Dudakları öyle öpüşlerle uza- laştırıldıktan sonra farklı bilim dallarına da
nırdı ki ateşsiz, ruhsuz dokunuşlarıyla düş- uygulanır olmuştur. Edebiyat metinleri de
lerde alınan ölü, kuru öpüşlere benzerdi. Bü- psikanalitik inceleme yöntemiyle değerlendi-
tün aşklarında Bihter kendisini, onun olmak- rilmeye başlanmıştır. Bu bağlamda bu maka-
sızın, veriyordu‛ (Uşaklıgil, 1993: 279). Karı lede Aşk-ı Memnu romanı da karakterlerin
koca arasındaki ilişkinin bu kadar özel olarak psikolojik derinliklerine göre değerlendiril-
anlatılması aralarındaki yaş farkının da bu miştir. Bihter, Nihal, Firdevs Hanım, Behlül
evliliğin sarsılmasının temel nedenlerinden ve Adnan Bey incelenen karakterlerdir.
biri olduğunu gösterir. Bihter yaşamak istedi- Romanda yanlış evlilik üzerine kuru-
ği aşkın ateşini kocası Adnan Bey’de değil lan temel yapı; Firdevs Hanım’ın kendi öz
genç ve yakışıklı Behlül’de bulur. kızlarını bile kıskanacak kadar ileri giden
Bihter, Adnan’ın huzursuzluğunu ve yapısı, Adnan Bey’in yaşadığı yalnızlıktan
mutsuzluğunu farkettiği zamanlarda Nihal’in kurtulmak için yaptığı adeta zoraki evlilik,
de özel bölgesi olan Adnan Bey’in çenesinin Bihter’in para ve gösterişin peşinden giderek
altındaki kılsız noktayı öper. Adnan genç yaptığı yanlış evliliğin yarattığı travma, genç
karısına karşı kıskançlık da besler: ‚Onu kıs- ve yakışıklı yeğen Behlül’ün hayatı umursa-
kanıyordu; ama kimseden değil, kendisinden, maz ve hazların dünyasına kapılmış dünya
kendisinin yaşlılığından; onun güzelliğinden görüşü, Nihal’in kendi içine kapanık ve kıs-
ve gençliğinden, sözün kısası ona tamamiyle kanç duygu dünyası ile farklı boyutlara taşı-
sahip olamamaktan korkunç bir kıskançlık narak işlenir.
duyuyordu. Arada bir isyan etmek isterdi; acı Romana hakim olan duygu kıskanç-
bir sözle onu horlayarak öcünü almaya gerek lıktır. Bu duygu etrafında karakterlerin duygu
görürdü‛ (Uşaklıgil, 1993: 280). Kıskançlık ve düşüncelerinin değiştiği görülür. Firdevs
romanın içine yerleştirilmiş bir duygu olduğu Hanım hep daha fazlasını isteyen yapısı ve
için Adnan Bey’in de karısına karşı duyduğu kendisine düşman olarak gördüğü kızlarıyla
kıskançlık bu şekilde ele alınmış olur. Hatta verdiği mücadelede kaybeden taraf olarak
bu kıskançlık o kadar ileri boyuta gider ki gösterilir. Yaşlanmaya ve fakirliğe tahammü-
Behlül de gençliği ve evdeki varlığı ile Adnan lü olmayan bu karakter kızlarını kendisine
Bey’in gözüne batmaya başlar. birer rakip olarak görür. Vücudunun yaşlan-
Yaptığı evliliğin ailesinin de hayatını maya başlamasına bile tahammül edemez,
mahvedecek kötü bir karar olduğunu nihayet genç erkeklerin ilgisini çekmekten hoşlanır.
anlar ancak bu çok pahalıya mal olur: ‚İtiraf Firdevs Hanım hırslarının esiri olmuş, sür-
ediyordu ki bu evlenme bir hata, korkunç, dürdüğü hayatın konforunu ve gösterişini
belki de onarılamayacak bir hata idi. Evet, bu artırmak için kendi kızlarını bile kullanmak-
384

Özlem Kayabaşı

tan çekinmeyen, sağlığını yitirdikçe daha da sürdürmek Behlül’ün hayat felsefesidir. Bih-
aksi ve huysuz olan bir kadındır. Kendi haya- ter’den önce Peyker ile yaşadığı gönül
tında gerçekleştiremediği şeyleri kızları üze- macerasının hazzını devam ettirmek için evli
rinden gerçekleştirmek ister. Kızlarının er- olduğunu bildiği halde ona yaklaşmaktan ve
kenden evlenmeleri üstelik onu torun sahibi kur yapmaktan geri kalmaz. Sonrasında da
yapmaları onlara karşı duyduğu hırsı ve kini Bihter ilgi alanına girer. Ancak onun kolay
daha da arttırır. teslim oluşu bir süre sonra Bihter’den de sı-
Bihter, hayatını babasının kızı olarak kılmasına sebep olur. Kadınlara olan ilgisi ve
yaşadığını düşünen ama olay örgüsü düşkünlüğü Bihter’in kıskançlık krizlerine
ilerledikçe ‚annesinin kızı‛ olmaktan kurtu- girmesine sebep olur. Sonunda Nihal ile de
lamayan biri olarak anlatılır. Annesinin hırs- mutlu olamayacaktır.
ları ve isteklerinden kaçıp kurtulmak için Adnan Bey ise yalnızlık ve çaresizlik
sığındığı liman olan evlilik hayatı beklentile- içinde, mutlu olmak umuduyla evlilik daire-
rini karşılamaktan uzak kalır. O da kendisini sine girmek ister. Ancak bu evlilik ev hayatı-
genç ve hazlarının peşinde koşan Behlül’ün nın ve Nihal’in psikolojik olarak dağılmasına
aşkına bırakır. Yanlış evliliğin somut örneği sebep olacaktır. Adnan Bey kendi evinde bile
olarak görülen bu yasak aşk, Behlül’ün ve kuralların konulmasında bir otorite olmaktan
Bihter’in haz dünyalarının kesişmesi olarak uzaktır. Evlendikten sonra da evin içinde
ele alınır. varlığı belli olmaz. Nihal kendi düzeninin
Nihal romanın merkez karakterlerin- bozulmasından rahatsız, Bihter çocuklar ile
den birisi belki de birincisidir. Çünkü Nihal arasında bir bağ kurma çabasındayken Adnan
psikolojik derinliği en fazla anlatılan karak- Bey sadece izleyicidir. Kızı ile arasındaki bağ
terdir. Nihal’in hayatı babasının Bihter’le yap- gittikçe zayıflar, birbirleriyle doğru dürüst
tığı evlilikten önce ve sonra olmak üzere iki iletişim bile kuramazlar. Ancak aralarındaki
eksen üzerinden değerlendirilebilir. Nihal ilişki oldukça özeldir. Bihter ile ilişkisi de
annesini erken kaybettiğinden ve babasıyla da evlilik hayatının başlangıcında normal iken
çok yakın bir ilişki içinde olduğundan evin zamanla aralarına bir soğukluk girer. Adnan
tek hakimidir. Oldukça nazlı ve hassas bir Bey yavaş yavaş yanlış bir evlilik yaptığını
çocukluk dönemi geçiren Nihal’in evde anla- kabul eder ve evlilikleri Bihter’in intiharıyla
şamadığı tek kişi Behlül’dür. Ancak Bihter’in sonlanır.
eve gelişinden sonra Nihal’in davranışları ve Aşk-ı Memnu, Halit Ziya Uşaklıgil’in
düşünceleri yavaş yavaş değişmeye başlar. özellikle kadın psikolojisine değindiği, farklı
Babasına ve kardeşine karşı geliştirdiği sahip- yaş gruplarındaki kadınların (Firdevs, Bihter,
lenme duygusu Bihter’in evdeki varlığıyla Nihal) özellikle iç dünyalarında yaşadıkları
birlikte kıskançlığa dönüşür. Önceleri Bihter’i değişimleri ayrıntılı olarak gösterdiği bir ro-
de sevmesine ya da kabul eder görünmesine man olarak değerlendirilebilir. Romanın bu
rağmen sonradan ondan nefret ettiğini itiraf bakımdan değerlendirilmesi farklı kuramların
eder. Böylece yazar Nihal’deki ruh ve davra- edebiyat incelemelerinde kullanılmasının
nış değişikliğini adım adım anlatır. gerekliliği neticesinde ortaya konmuştur.
Behlül, romanda Bihter ile birlikte
cinsel isteklerine karşı duramayan ve bunun KAYNAKÇA
sonucunda yasak bir aşkın kahramanı olan Uşaklıgil, Halid Ziya. (1993). Aşk-ı Memnu,
biridir. Onun için yaşamak haz almakla eş İstanbul: İnkılâp Kitabevi.
değerdir. Yaşadıklarını anlatmak, onları ya- Uşaklıgil, Halid Ziya. (1987). Kırk Yıl, İstan-
şamaktan daha değerlidir. Hoşuna giden şey- bul: İnkılâp Kitabevi.
leri yapmak ve hayatı sadece zevk almak için Moran, B. (2004), Türk Romanına Eleştirel Bir
Aşk-ı Memnu Romanını Psikanalitik Bir Çözümleme Denemesi 385

Bakış (I. Cilt). İstanbul: İletişim Yayın- manlarında Ensest Motifleri, Yayım-
ları. lanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstan-
Gürbilek, Nurdan. (2010). Kör Ayna Kayıp Şark bul: Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler
Edebiyat ve Endişe. İstanbul: Metis Ya- Enstitüsü Karşılaştırmalı Edebiyat
yınları. Programı.
Huyugüzel, Ömer Faruk. (2010). Halit Ziya Haider, M. (2014). The Experience of Marriage:
Uşaklıgil. Ankara: Akçağ Yayınları. A Comparative Study of Gustave Flau-
Önertoy, Olcay. (1995). Halit Ziya Uşaklıgil bert’s Emma Bovary& Halit Ziya Uşaklı-
Romancılığı ve Romanımızdaki Yeri. gil’s Aşk-ı Memnu With A Psychoanalyt-
Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları. ic Feminist Perspective, Ankara: Middle
Cebeci, Oğuz. (2004). Psikanalitik Edebiyat Ku- East Technical University The Degree
ramı. İstanbul: İthaki Yayınları. of Master of Science In Program of
Freud, Sigmund. Psikanaliz Üzerine. Türkçesi: Gender And Women’s Studies.
A. Avni Öneş. İstanbul: Say Yayınla- Aksoy, S. E. (2004). Aşk-ı Memnu’da Cennet
rı. (Elektronik Kitap). İmgeleri, Ankara: Bilkent Üniversitesi
Köroğlu, E. (2001). Aşk-ı Memnu’nun Ayrı Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dünyaları, Cumhuriyet Kitap, Sayı: Yüksek Lisans Tezi.
615. Jung, Carl Gustav. (2015). Dört Arketip, İstan-
Kerman, Zeynep. (2008). Uşaklıgil’in Romanla- bul: Metis Yayınları.
rında Batılı Yaşayış, İstanbul: Dergâh Tanpınar, Ahmet Hamdi. (2011). Yahya Kemal,
Yayınları. İstanbul: Dergâh Yayınları.
Tanpınar, Ahmet Hamdi. (1998). Edebiyat Üze- Kantarcıoğlu, Sevim. (2009). Edebiyat Akımları
rine Makaleler, İstanbul: Dergâh Yayın- Platon’dan Derrida’ya, İstanbul: Para-
ları. digma Yayıncılık.
Salman, E. (2009). Uşaklıgil ve Atılgan’ın Ro-
386

Özlem Kayabaşı

You might also like