Professional Documents
Culture Documents
Tarihhepsi
Tarihhepsi
1
AŞÇ102U-GASTRONOMİ TARİHİ
Ünite 1: İnsanlığın Şafağında Beslenme
anlamda korların üzerine koyup pişirmek diğer bir yapıların içinde besin hazırlama ve saklama işlemlerinin
ifadeyle henüz yemek yapmak anlamına da de yapıldığı arkeolojik olarak saptanabilmiştir.
gelmemektedir. Zira gerçek anlamda yemek yapmak ya da
pişirmek, değişik malzemelerin bir araya getirilmesiyle Buğdaygillerle Başlayan Dönüşüm
kotarılan bir işlemdir. İnsanın pişirme ve gerçek anlamda Yakın Doğu’da Bereketli Hilal olarak adlandırılan ve İran’da
yemek yapması için yaşam biçiminde bir devrimi Zagros Dağları’nın güneybatı eteklerinden başlayıp
gerçekleştirebilmesi, bunun için de gerekli bilgi birikimine Güneydoğu Toroslar, Amanos ve Lübnan Dağları’nın doğu
ve bilişsel düzeye ulaşması ve doğal tarih zekâsı sayesinde eteklerini de içine alan hilal biçimli alanda yapılan arkeolojik
elde ettiği bilgilerle, teknik ve sosyal zekâsının ve arkeobotanik çalışmalar, özellikle buğdaygillerle ilgili çok
birikimlerini kaynaştırması gerekmektedir. Bu da çarpıcı bilgilerin elde edilmesini sağlamıştır. Çok eski
olasılıkla Üst Paleolitik Çağ ile birlikte ortaya çıkmış gibi çağlardan beri Poaceae familyası olarak da adlandırılan
görünmektedir. Paleolitik Beslenme, Neolitik dönemle buğdaygillerin yabani formları, Yakındoğu’nun hemen her
birlikte yerleşik yaşam ve tarımın ortaya çıkışıyla bugün yerinde bulunup, avcı toplayıcı gruplar tarafından
klasik Akdeniz tipi beslenme biçimi denilen beslenme tüketilmekteydi. Buğdaygiller içinde özellikle buğdayın bu
biçimine yakın bir şekle dönüşmüştür. Bir diğer deyişle yabani formlarının en önemli niteliği, çabuk büyümeleri ve
glisemik indeksi düşük ve dolayısıyla içindeki şekerin üremek için tanelerini hemen dökmeleridir. Bir diğer deyişle
kana daha yavaş karıştığı, kepekli buğday unu, lifli besin başak oluşumu hızlı, küçük taneli ve tanelerin başağa
maddeleri, sebzeler ve meyveler açısından zengin ve birleştikleri yerden olgunlaşır olgunlaşmaz döküldükleri
kırmızı etin az olduğu beslenme ön plana çıkmıştır. bilinmektedir. Dolayısıyla avcı toplayıcı gruplar çoğu zaman
bu yabani buğdayları başağıyla birlikte toplayamamakta ve
Yapılan araştırmalara göre modern insanların ataları yaklaşık daha çok dökülen taneleri yerden toplamak gibi zahmetli bir
100.000 yıl önceden itibaren sınırlı bir göçerlik çerçevesinde uğraş içinde olmaktaydılar.
gelişen seçici avcılık ve toplayıcılıkla gündelik hayatlarını
sürdürmekteydi. Bu canlıların ortaya çıkışına kadar geçen Buğdayla başlayan bu süreci arpa, baklagiller, fıstıkgiller ve
sürede insanın iklime, iklimdeki mevsimsel dönüşümlere ve diğer bitkiler izlemiştir. Aynı zamanda avcılıkla ilgili bilgi
zaman içinde gözlem yoluyla elde ettiği bilgilere dayanan birikimi sayesinde gelişen bir başka uğraş da hayvancılık
hayvanların göç yollarını izleyerek beslenmeye çalışması bu olmuştur. Bu süreç koyun ve keçinin evcilleştirilmesiyle
dönemden itibaren yerini daha sınırlı bir göçerliğe ve seçici başlamış ve diğer hayvanların evcilleştirilmesiyle devam
avlanmaya bırakmıştır. Bir diğer deyişle önüne ne çıkarsa etmiştir. Buğdaygillerle hemen hemen aynı dönemde
avlamak ve doğanın o sırada şans eseri karşısına çıkarttığı baklagillerin de yabani formları ekilmeye başlanmış ve bu
bitkiyi toplamak yerine başka bir yol izlenmiştir. Bu yol, bitkiler için de aynı yol izlenmiştir.
doğal tarih zekâsı sayesinde edinilen bilgilerle şekillenmiştir.
Baklagillerin Evcilleştirilmesi
Yani bir bitkinin mevsimsel olarak izlediği döngünün
anlaşılması toplayıcılık açısından en önemli birikimi Baklagil ailesinin büyük bir çoğunluğu eski dünyada Neolitik
oluşturmuştur. Bunu avlanacak hayvanların göç yolları Çağ’dan hatta belki de daha öncesinden beri bilinmektedir.
üzerindeki uygun yerlerde daha uzun süre kalarak yarı Ayrıca unutulmaması gereken en önemli konu da tahılların
yerleşik bir yaşama doğru gerçekleşen bir dönüşüm bol miktarda karbonhidrat içermesine karşın baklagillerin
izlemiştir. içerdikleri karbonhidratın yanı sıra esaslı birer azot kaynağı
olmalarıdır. Bilindiği gibi canlılığın temelinde iki madde
Yerleşik Yaşam, Tarım ve Çiftçiliğin Başlangıcı vardır. Bunlardan biri karbon diğer ise azottur ve azot esas
Son Buzul Çağı’nın sona ermesi ve iklim koşullarının olarak aminoasitlerin dolayısıyla da proteinlerin yapısındaki
bugünküne yakın bir hâle gelmesiyle birlikte özellikle olmazsa olmaz maddelerden biridir. Bu nedenle de yaşamsal
Mezopotamya ve Güneydoğu Anadolu’da denizden bir öneme sahip olan azotun ya da bir azot bileşiği olan
yüksekliği 600-800 metre arasında olan dar bir kuşakta proteinin bir şekilde elde edilmesi gereklidir. Bu genellikle
başladığı düşünülen yerleşik yaşam ve çiftçilik beslenme hayvansal ürünlerden sağlanmaktadır. Baklagillerin,
biçimini de yavaş yavaş değiştirmiştir. Son yıllarda, insanlığın daha avcı ve toplayıcı olduğu dönemlerde bile
Güneydoğu Anadolu’da özellikle de Diyarbakır, Batman avlanmanın zorluklarından dolayı, Doğal Tarih Zekâsını
ve Urfa civarında yapılan Çayönü, Hallan Çemi, Teknik Zekâyla birleştiren ilk insanlar tarafından tüketilmiş
Göbeklitepe kazıları ile Keban, Karakaya ve Atatürk olabileceği düşünebilir. Akıl yürütmeye devam edilecek
Barajları’nın yapımı sırasında gerçekleştirilen kurtarma olduğunda, hayvansal değil bitkisel kaynaklı protein
kazılarında elde edilen bilgiler bu bölgede yerleşik tüketiminin de olasılıkla tarih öncesi dönemlerden beri
yaşantının günümüzden yaklaşık 12.000-10.000 yıl biliniyor olabileceği çıkarsamasını yapmak da olasıdır.
önceden itibaren görüldüğünü kanıtlamaktadır. Çanak Baklagilleri evcilleştirirken insanın karşılaştığı en büyük
Çömleksiz Neolitik Çağ ya da Akeramik Neolitik Çağ sorun yabani bitkilerin tohum zarflarının kolayca açılması ve
denilen bu dönemde bölgede yaşayan insanların, üst dolayısıyla tohumun hemen dökülmesidir. Ancak bazen
kısımları dal ve kamışlarla yapılmış dairesel planlı baklanın tohum zarfındaki bütün tohumlar hemen
kulübelerde/ barınaklarda oturdukları bilinmektedir. Bu dökülmezler. Bir diğer deyişle evcilleştirme denemeleri
çağın sonlarına doğru günlük yaşamdaki diğer işlevlerin yapan avcı toplayıcılar dökülmeyen taneleri toplayarak onları
de gerçekleştiği gerçek anlamda konutlara dönüşen bu toprağa ekmeyi öğrenmiş ve bitkiye tohumunu öyle kolayca
2
AŞÇ102U-GASTRONOMİ TARİHİ
Ünite 1: İnsanlığın Şafağında Beslenme
3
AŞÇ102U-GASTRONOMİ TARİHİ
Ünite 2: Anadolu Mutfak Kültürünün Kökenleri
1
AŞÇ102U-GASTRONOMİ TARİHİ
Ünite 2: Anadolu Mutfak Kültürünün Kökenleri
bulunmaktadır. Bu yorum, kazıda ortaya çıkarılan meşe boyutlardaki kulkas denilen bitkinin yapraklarını atmakta,
palamudu kapsülleriyle ilgilidir. Etnoarkeolojik veriler, rendelenmiş muzla birlikte pişirilecek esas yemek bu
Anadolu’da hâlen meşe palamudu kapsülünden elde edilen yaprakların üzerine konulduktan sonra tekrar yapraklarla
asidin yoğurt yapımında starter olarak kullanıldığını kapatılarak bir fırın oluşturmakta ve yemek burada kendi
gösterdiğinden, Mellaart da süt ürünlerinin neolitik suyuyla pişmektedir. Bu türden etnoarkeolojik verilerle
Çatalhöyük’te üretilmiş olabileceği yorumunu yapmaktadır. karşılaştırıldığında Çatalhöyük’te taş yerine kilden
Çatalhöyük’te süt ve süt ürünlerinin üretilebileceği yapılmış topların kullanıldığı anlaşılmaktadır.
yönündeki iddia akla yoğurt, peynir ve diğer süt ürünlerinin
Anadolu kültüründe oldukça önemli yeri olan aile ocağı,
Orta ve Batı Anadolu’da bu dönemlerde neden ve nasıl
ev-ocak ilişkisi, aile sofrası ve ocak gibi kavramların yanı
üretildiği sorularını getirmektedir. Bu soruların olası yanıtları
sıra bir ilenç olarak kullanılan “ocağın sönsün” ya da
esasında bir genetik mutasyonla ilgili olabilir. Orta ve Batı
“ocağına incir dikmek” gibi deyimler bu konuda ilk akla
Anadolu’da her ne kadar süt mayalama yoluyla sütten değişik
gelenlerdir. Bir diğer dikkat çekici nokta ocağın
ürünler elde ediliyor olsa da insanın sindirim sistemi ile süt
söndürülmemesi geleneğidir ki Neolitik Çağ’dan beri
arasında bir uyumsuzluk bulunduğunu ve buna Laktoz
gelen ateş-ocak ilişkisi ve ateşin yakılmasının öyle çok
İntoleransı dendiğini belirtmek gerekmektedir. Ölümcül
kolay bir iş olmaması, Altay Türklerinde de söylenen
olmayan ancak ishal, şişkinlik ve gaz ile kendini gösteren bu
“Ocağın hiç sönmesin!” dileğinin neden iyi bir dilek
rahatsızlık üzerine yapılan araştırmalar, bazı genetik
olduğunu da açıklamaktadır. Ayrıca, aynı uygulamaya
faktörlerin de işin içinde olabileceğini göstermiştir. Laktoz
Müslümanlıktan sonra, özellikle tasavvufta da
enzimi eksikliğiyle ortaya çıkan bu durum akla bir soruyu
rastlanılmaktadır. “Ocağı dinlendirmek” olarak kullanılan
getirmektedir. Eğer insanda laktaz enzimi yoksa anne sütünü
deyim şu şekilde açıklanmaktadır: “Lisân-ı tarikatte, ocağı
nasıl sindirebilmekte? Esasında bütün insanlar iki yaşına
söndürün, denmez; ocağı dinlendirin denir. Ocağı yakın,
kadar laktozu parçalayan laktaz enzimine sahipken bu yaştan
denmez; ocağı uyandırın denir”.
sonra laktaz gen anahtarı kapanmakta ve dünya nüfusunun
yaklaşık %35’inde laktaz enzimi üretimi yedi sekiz yaşından Kalkolitik ve Erken Tunç Çağı, Anadolu Mutfak
sonra durmaktadır. Ancak bu genetik farklılık çevresel Kültüründe Yeni Bir Dönem
etkilere açıktır. Yani zaman içinde ve bölgeden bölgeye
Anadolu kültür tarihinin bundan sonrasında sırada
laktoz intoleransı değişebilmektedir.
Kalkolitik Çağ ve Erken Tunç Çağı bulunmaktadır. “İleri
Bir diğer deyişle Yakın Doğu halkları sütü doğrudan Üretici Dönem” ya da “Gelişkin Köy Dönemi” gibi adlarla
tüketemeyip süt ürünlerine yönelirlerken Avrupa’da da anılan Kalkolitik Dönem’e geçişte kültürel bir
yaşayanlar sütü bu genetik mutasyon nedeniyle yaklaşık kesintiden söz edilemez aksine bir gelişim ve devamlılık
7.500 yıl önce rahatlıkla tüketmeye başlamışlardır. 6.500 yıl söz konusudur. Yaklaşık olarak MÖ 6.000 gibi başlayan
önce de süt ve sonrasında süt ürünleri ekonomileri içinde ve yine MÖ 3.500 gibi yerini Erken Tunç Çağı’na bırakan
önemli bir yere sahip olmuştur. Süt ürünleriyle ilgili bu Kalkolitik Dönem’de Anadolu’da homojen bir kültürden
açıklamadan sonra Çatalhöyük’te ki ev mimarisi ile beslenme söz etmek olası değildir. Aksine farklı sosyoekonomik
arasındaki ilişkiye de değinmekte fayda bulunmaktadır. düzenleri yansıtan bir kültürler mozaiği söz konusudur. Bu
dönem insanı yine Neolitik Dönem’de olduğu gibi tarımı,
Çatalhöyük’te rastlanılan kilden yapılmış kubbeli fırınlar
hayvancılığı, dokumacılığı biliyor, taş temelli ya da
ile açık ocakların evin güney kısmında, fırınların duvara
doğrudan toprak üzerine kerpiçten yapılmış evlerde
bitişik, ocakların ise güneydeki duvardan biraz daha
yaşıyor, evlerin içinde yine ocaklar, fırınlar, depolama
uzakta inşa edildiği, içlerinde ve yanlarında, ısıtmada
alanları bulunuyor ve olasılıkla yine aynı bitki ve
kullanıldığı düşünülen kil topların bulunduğu saptanmıştır.
hayvanları besin maddesi olarak kullanıyorlardı. Bu
Fırınların ve ocakların yanında bulunanlar sadece kil
dönemin Neolitik Dönem’le arasındaki farklılıklar, nüfus
toplar değildir. İçine tahılların ve baklagillerin konulduğu
ve yerleşimin artması, metal kullanımı ve metalurji
depo çukurları, koyun ve keçi gibi küçükbaş hayvanlardan
tekniklerindeki gelişmeler, ticaretin daha uzun soluklu
elde edilen yağların saklandığı kaplar ile pişmiş topraktan
olması ve dönemin sonlarına doğru ya da Erken Tunç
yapılmış günlük kullanım kapları da ocak ve fırınların
Çağı’na geçiş sırasında Mezopotamya’da yazının ortaya
yakınında ortaya çıkarılmıştır. Ancak bu çanak
çıkışıdır. Erken Tunç Çağı ise Anadolu için birçok
çömleklerin pişirmede doğrudan kullanılmadığı, bunun
yeniliğin başlangıcı olarak görülebilir. Bu yenilikler
yerine ateşte ısıtılan kil topların bu kaplar içine konularak
aşağıdaki gibi özetlenebilir:
pişirme yapıldığı saptaması da yapılmaktadır. Bu türden
bir pişirme tekniği etnolojik incelemelerden de 1. Metalürji teknolojisinde ortaya çıkan gelişmeler,
bilinmektedir. Günümüzde Neolitik Çağ’ı yaşayan çoğu 2. Çoğu zaman cinsiyete dayalı olan iş bölümünün
yerli toplukları yiyecek pişirirken önce taşları kızdırıp yerini uzmanlığa bırakmaya başlaması,
sonra da onları suyu ısıtmak için kaba koymakta ya da 3. Toprağın verimliliği ve kadının doğurganlığı
ısınsın diye etin üstüne yaymaktadır. Örneğin, arasında kurulan koşutluktan kaynağını aldığı
Polinezya’da yaşayan Tikopya yerlileri özel bir yemek düşünülen ana tanrıça kültünün belki biraz
hazırlarken ocaklarda taşları kızdırmaktadır. Daha sonra gerileyerek evin içinde olasılıkla fırın, ocak ve
bu taşları dışarı çıkarıp yaymakta ve üzerlerine dev mutfakla ilintili olarak devam etmesi,
2
AŞÇ102U-GASTRONOMİ TARİHİ
Ünite 2: Anadolu Mutfak Kültürünün Kökenleri
3
AŞÇ102U-GASTRONOMİ TARİHİ
Ünite 3: Mezopotamya Mutfağı
Yaklaşık 12 bin yıl öncesine kadar dünyanın dört bir Mezopotamya Uygarlıklarında Yeme-İçme
yanındaki insanların güvenlik ve beslenmek amacıyla Kültürü
sürekli göç hâlinde olduğu bilinmektedir. Yiyecek bulmak Eski Çağ dünyasının birçok toplumunda olduğu gibi,
amacıyla vahşi hayvanlar avlanıp, yabani bitkiler Mezopotamya toplumlarının inanç sistemi de çok
toplamak amacıyla uzun mesafeler katedilmekteydi. tanrılıydı. Mezopotamya’da tapınılan tanrıların bir kısmı
Bilinen en eski yerleşim yerinin; yaklaşık M.Ö. 8 binli Sümer, diğer kısmı ise Sami (Akkad, Babil, Asur)
yıllarda Kuzey Mezopotamya’da köy formunda kurulduğu toplumlarına aitti. Eski Mezopotamya’da toplum düzeni
tahmin edilmektedir. Tarımda ilk kez saban kullanıldığına ve yaşam şekli içinde yöneticilerin de mutlak hâkimiyeti
ilişkin kanıtlar iM.Ö. 4 binli yıllara tarihlenmektedir. mevcuttu. Örneğin; krallar, tanrıların yeryüzündeki
Saban ile toprağı açmadan bir çeşit çizik atılması temsilcisi olarak görüldükleri için doğaüstü güçlere sahip
sağlanmıştı ve bu durum ilerleyen zamanda daha çok işe insanlar gibi algılanmışlar ve hatta bazen
yarayacak olan pulluk yapılmasına temel olmuştu. tanrısallaştırılmışlardı.
1
AŞÇ102U-GASTRONOMİ TARİHİ
Ünite 3: Mezopotamya Mutfağı
Uygarlıklar gelişip, yönetimleri karmaşıklaştıkça ve daha bitkisel, Mezopotamya Mutfağı 61 hayvansal ve madensel
da önemlisi şehirleşme ile birlikte artık yapılan ve/veya kaynaklar olan ilaçları tedavi amaçlı kullanmaktaydı.
yapılacak olan her işin kaydının tutulması şart olmuştur.
Farklı bir ilaç ise ırmak çamurunun dövülmesiyle
Bu süreçte; yiyecek üretimi yapılan çiftlik benzeri
hazırlanan tozun su ve balla yoğrulup karışımının içine
oluşumlar başlamış ve burada üretilen ürünler toplum
deniz yağı dökülmesiyle yapılırdı. İçilecek ilaçlarda ise
içinde ortaya çıkmış olan esnaf, sanatçı, rahip, savaşçı,
içimi kolaylaştırmak için bira araç olarak
öğretmen ve hükümet yetkilileri gibi kişilerin de
kullanılmaktaydı.
doyurulması amacıyla ve vergi ödemek kaydıyla tarihteki
yerlerini almıştır. Üretilen ürünlerin bir kısmı da Tarih (Yazı) Öncesi Mezopotamya’da Yeme-İçme
tapınaklarda ibadet ve şükür amacıyla kullanılmış ve Kültürü
duaları desteklemek amacıyla dönemin tanrılarına Kültür tarihçileri uzun süren bu insanlık tarihini; Alt, Orta
sunulmuştur. ve Üst olmak üzere üçe bölmektedirler. İnsanın kültürel
Kazılarda ortaya çıkarılan bir tablette tanrılar için gelişimi içinde, yaklaşık 150 bin yıl önce ortaya çıkan ve
hazırlanacak olan kusursuz bir takdimin nasıl olması Homo Erectus adı verilen bu insanlık atası oldukça
gerektiği belirtilmiştir. Buna göre takdimde, sadece arpa önemlidir. insanoğlu için önemli kabul edilen bir sürü ilk
ile beslenmiş iki yaşında yirmi bir koç, sütle beslenmiş bu insan türü tarafından gerçekleştirilmiştir. Özellikle
dört koyun, otla beslenmiş yirmi beş koyun, iki boğa, bir bilinçli avcılık, ateşin kontrollü şekilde kullanılabilmesi ve
süt danası, sekiz kuzu, altmış adet çeşitli kuş, üç piliç, yedi standart taş aletlerin üretimi, yukarıda bahsedilen kültürel
ördek, dört adet de yaban domuzunun bulunması gerektiği gelişimde çok fazla önemli olmuştur. Homo Neanderthal
belirtilmiştir. ise; daha gelişmiş teknolojiye sahip aletler kullanması ve
ölülerini gömüyor olması ile bilinmektedir. M.Ö. 120 bin-
Öncelikle kuzu eti olmak üzere; etin iyi kısımları tanrılara 110 bin yılları arasında ise Homo Sapiens tarih sahnesine
sunulurdu. Bunun yanında; saray ve mabetlerin büyük çıkmıştır. Neanderthal ile Sapiens’in birlikte 60 bin yıl
mutfaklarında adak ve kurbanlarla da ilgilenen aşçılar ve kadar birlikte yaşadıkları sonra Neanderthaller’in tarih
ekmek yapanlar, tatlı yapanlar, hamur işi yapanlar ve sahnesinden silinmiş oldukları kabul edilmektedir.
temizlikçiler gibi farklı işlerde çalışan yamaklar mevcuttu.
Ayrıca daha o dönemlerde yemekleri güzel göstermek ile Ateşin kullanılmaya başlamasıyla beraber insanlar
görevli dekoratörler de çalışmaktaydı. Bu mutfaklarda yediklerini pişirip yemeye; lezzet arttırıcı ve çiğnemeyi
aşçıbaşının idaresi altında yamaklar, bir askerî grup gibi kolaylaştırıcı yöntemler geliştirmeye yönelmişlerdir.
çalışmaktaydı. Yiyecek ve içeceklerle yapılan adak ve Bunun için öncelikle yabani bitkileri ehlileştirme yoluna
kurbanlara ilişkin örnek olarak; Lagaş Kralı Gudea’nın, gitmişlerdir. Üretilen bitkileri de saklayarak yeri
yeni yıl bayramlarında Lagaş mabetlerine ne kadar balık, geldiğinde kullanmışlardır. Bitkilerden fayda sağlayan
öküz, koyun, kuzu ve keçi verileceğini tespit etmesi de dönem insanı, avcılığın yanı sıra ekip-biçme ve
verilebilir. toplayıcılık faaliyetlerine de yönelmişlerdir. İnsanların
avcı ve toplayıcı olduğu Mezolitik Dönem’de Buzul
Ayinlerde takdim edilen kurbanların türü, adedi ve Çağı’nın bitmesi ve yeni iklim koşullarının oluşması da
özelliği, tapınağın sahip olduğu gelir ve ekonomik güce yeni bitki ve hayvan türlerinin ortaya çıkmasına sebep
göre rahipler tarafından belirlenmiştir. An Tapınağı’nda olmuştur. Buzul Çağı’nın iri ve hantal hayvanlarının yerini
tanrılara, sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa, on daha küçük ve çevik hayvanlar almıştır. İnsanlar da buna
sekiz altın kapla sunulan farklı içecek, ekmek, meyve ve göre av aletlerini değiştirmişler; boylarını küçültüp, yay ve
etten oluşan yemekler takdim edilmiştir. Sabahları ise oku bulmuşlardır. Çakmaktaşı ve doğal cam silah
mermerden yapılmış bir kapla süt sunulmuştur. yapımında kullanılmaya başlamış özellikle ok uçlarında
Tarım sezonu ve çiftçilik faaliyetleri; yağmurlara göre bu malzemeler kullanılmıştır. Değişen bitki örtüsü de
Ekim sonu veya Kasım başında başlamaktaydı. Eğer insanoğluna ilkel ve yabani tahıllar başta olmak üzere yeni
yağmur yağmaması ve/veya kıtlık durumu olursa da bu besin çeşitleri sunmuştur. İlkel taş oraklar, tırpan bıçakları,
konu ile görevli devlet yetkilileri krala rapor sunarlardı. havan, dibek ve el değirmeni benzeri araçlar da bu çağda
Hasat ise Nisan sonundan Haziran’a kadar sürerdi. Bunda yapılıp kullanılmaya başlamıştır.
karın eriyip bitkileri ufak taşkınlar şeklinde sulaması etkili İnsanlığın başlangıçta bir omnivor olduğu, hayvansal
olurdu. Senenin ilk ayında balık ve pırasa yenmesi yasağı besinler yanında az da olsa bazı yabani otlar yiyerek
yanında yemek ile ilgili rüyalara göre gelecek tahmin yaşamlarını sürdürdükleri bilinmektedir. Ancak zamanla
edilirdi. Örneğin; “Eğer rüyada vahşi hayvanın eti yenirse bu diyet türünde bir değişme meydana gelmiştir.
o ailede ölüm olacağı, bir hayvanın başı yenirse barış İnsanoğlu et ağırlıklı beslenme tarzından bitki ağırlıklı
olacağı, köpek eti yenirse isyan ve yenilme olacağı” beslenme tarzına geçmesinden sonra yaşamını devam
düşünülür ve inanılırdı. ettirebilmek adına beslenme gereksinimini giderme gayreti
Tahmin edileceği üzere; tıbbî çözümler için de gıda ve içerisinde bitkilerden yararlanma çabası içerisine girmiştir.
beslenme alışkanlıkları akla gelen ilk çözüm olmaktaydı. İnsanların yerleşik hayata geçmelerinde beslenme
Tarihi kaynaklara göre; dönemin hekimleri; ana maddeleri ihtiyaçları etkili olmuştur. Çünkü insanoğlu ekmiş olduğu
2
AŞÇ102U-GASTRONOMİ TARİHİ
Ünite 3: Mezopotamya Mutfağı
ürünlerin karşılığını alabilmek için yerleşik hayata geçmek dışında iri keten tohumu taneleri kalıntılarının bulunması
zorunda kalmıştır. Tarih kronolojisinde Neolitik Dönem tarımın daha da gelişmiş olarak devam etmiş olduğunu
olarak adlandırılan bu dönem, insanlık tarihinin en önem göstermektedir. Her iki kültürün de Mezopotamya yeme-
arz eden dönemlerinden biridir. Bu dönemde etleri içme kültürünün yerleşik düzeni ile ilgili temelini
amacıyla sürüngenlerden daha büyük hayvanların (kanatlı oluşturduğu söylenebilir.
hayvanların hatta fillerin) avlanmasının Taş Devri
Yazılı Tarihin Başlangıcında Sümer Uygarlığı ve
döneminde olduğu tahmin edilmektedir.
Yeme-İçme Kültürü
Bir kültür evresi olarak “Neolitik” adlaması, Taş Kentleşme, uluslararası ticaret, sosyal sınırların toplum
Devri’nin son aşamalarını temsil eden taş aletlerin içerisinde oluşması, devlet figürünün oluşması ve en
işlenişindeki yeni bir teknolojiyi tanımlamak amacıyla önemlisi yazının geliştirilmesi gibi günümüz uygarlığını
kullanılmaktadır. Terminolojik olarak; “neolitik” sözcüğü şekillendiren her türlü gelişme; Güney Mezopotamya
“yeni taş” anlamına gelmektedir. orjinlidir. M.Ö. 4 bin yıllarında Orta Doğu’daki toplumları
M.Ö. 10 binli yıllarda; insanlar yiyecek toplamada yeni şekillendiren söz konusu olaylar ve gelişmelerde
stratejiler geliştirmişler ve önceleri yabani olan buğday, Sümerler’in etkisi yadsınamaz bir gerçektir.
arpa ve yulaf gibi tahılların tanelerini kullanma yoluna İlk olarak Uruk olarak adlandırılan şehirde yaşayan
gitmişlerdir. M.Ö. 12 binli yıllarda bugünkü Suriye insanlar Sümerler olarak adlandırılmaktaydı. Daha sonra
civarında özellikle arpa ve çavdar üretilirken bundan Uruk’tan daha büyük olan Kiş, Eridu, Nippur ve Ur gibi
ancak 4 bin yıl sonra tahıl ambarları ve silolar, etrafı kentler de tarih sahnesindeki yerlerini almışlardır.
duvarlarla çevrili şehirlerde yerlerini almışlardır. Eski
Mezopotamya’da buğday diğer tahıllardan daha da Sümerlerde temel besin maddeleri; arpa, buğday ve darı
önemliydi. Öyle ki, bulunan antik para sikkelerinde idi. Bunların yanında; nohut, mercimek, fasulye, soğan,
buğday demetleri bulunmaktaydı. Buğday ekmek yapımı sarımsak ve pırasa da halk arasında üretilip
dışında öğütülmüş olarak yemek ve çorbalarda da tüketilmekteydi. Salatalık, tere, hardal ve taze yeşil marul
kullanılmaktaydı. ise; ince hasır sepetler içerisinde saraya götürülmekteydi.
Diğer bazı Mezopotamya uygarlıklarında var olan yer
İnsanlar mutfaklarındaki tecrübelerini Neolitik Dönem’de mantarları, Sümerlerde pek rağbet görmemiştir.
kazanmışlardır. Neolitik Dönem’e gelindiğinde insanoğlu
avcı-toplayıcılığın yanı sıra tarıma da yönelmiştir. Bu Sümerler, dönemlerinde köpek, koyun, keçi, domuz, sığır
sayede de üretim ortaya çıkmış ve insanlar ektikleri bu ve tavuğu evcilleştirmişlerdir. Arabaların çekilmesini de
ürünleri bekleyebilmek için bugünkü şehir hayatının öküz ve eşek ile gerçekleştirmişlerdir. Aynı dönemde
temellerini oluşturan yerleşik yaşama geçmişlerdir. Bu özellikle keçi, koyun ve domuz eti pişirilmiş hâlde ve
dönemde insanlar sadece et ağırlıklı beslenmeyi bırakıp soğan ile salatalık eşliğinde servis edilerek sokak
değişik bitkileri, hayvansal ürünleri ve baharatları tezgâhlarında satılmaktaydı. Sokak satıcıları aynı zamanda
karıştırarak yemek yapmaya başlamışlardır. Çünkü bu kızarmış balık da satmaktaydılar. Dana ve/veya sığır eti
döneme ait en eski kaynaklar Mezopotamya bölgesinde daha seyrek nüfusa sahip kırsal alanlarda tüketilmekteydi.
ortaya çıkmıştır. Özellikle bugünkü Güneydoğu Genelde hasta ve/veya yaşlı hayvanlar tüketildiği için de
Anadolu’da Şanlıurfa ili sınırları içerisinde bulunan kuvvetle muhtemel bu etler lifli ve sert olmaktaydı.
Göbeklitepe bunun en önemli örneğini teşkil etmektedir. Yiyeceklerde tatlandırıcı olarak bölgenin en çok tüketilen
M.Ö. 5750-5250 yılları arasında Hassuna ve Samarra meyvesi olan hurma meyvesi kullanılıyordu. Bunun
kültürlerinin varlığı söz konusu olmuştur. Hassuna yanında farklı yöntem ve şekillerde hazırlanan ve
kültürünün olduğu yerlerde Samarra kültürüne ait çanak yemeklerde toz hâlinde kullanılmak üzere hazırlanan
çömlekler de bulunmuştur. Bu dönemde, mutfak ile ilgili tatlandırıcılar da bulunmaktaydı. Bunlardan birinde
anlatılabilecek en önemli konulardan birisi, yapı içlerinde keçinin kafası, kuyruğu ve bacakları ateşte tütsüleniyor
değişik tipte ocak ve fırınların bulunmasıdır. Avlularda ve sonra da su, yağ, tuz, soğan, sarımsak, pırasa ve hayvanın
mekânların içlerinde büyük silo ve saklama çömleklerinin kanı ile karıştırılarak pişirilip dövülerek toz haline
bulunması da dönemin insanlarının beslenme ve mutfak getiriliyordu. Başka bir tatlandırıcı da ise ana malzeme
ile ilgili yaptıkları hakkında bilgiler vermektedir. Bu olarak güvercin kullanılmaktaydı. Güvercin ikiye bölünüp
kültürde genel olarak bilinen iki farklı çanak çömlek süte konuluyor, sonra et, su, yağ, soğan, sarımsak ve
bulunmaktadır. Bunlardan ilki süslü ve özenli biçimde pırasa konularak bir önceki tarifte olduğu gibi
şekillendirilmiş olanlardır. Diğer tür ise yine yeme-içme hazırlanıyordu.
kültürü hakkında ipuçları vermektedir. Tarım ve Yiyecek ve içecekler, evlerin kilerlerinde saklanmaktaydı.
hayvancılık bu dönemde toplumun temel geçim kaynağı Bunlar arasında özellikle; tahıl, baklagiller, bal, şarap ve
özelliğini taşımaktadır. Özellikle; arpa ve buğday çeşitleri bira kap ve küpler yardımıyla tekrar kullanım için kilere
temel gıda malzemesi olarak dikkat çekmektedir. Ayrıca bırakılmaktaydı. Sümerler atalarını kendi evlerinde
baklagiller ekilmekte ve koyun, keçi, sığır ve domuz oluşturmuş oldukları mezar odasına gömerler ve her
beslenmektedir. Samarra kültüründe ise; sulama öğünde yedikleri ve içtikleri malzemelerden birer parça
kanallarının açılmış olması ve evcilleştirilmiş tahıllar bırakırlardı.
3
AŞÇ102U-GASTRONOMİ TARİHİ
Ünite 3: Mezopotamya Mutfağı
Sümerler döneminde bütün içkiler; Tanrıça Ninkasi’nin anlaşılmaktadır. Ayrıca yemek sularını koyulaştırmak için
koruması altındaydı. Yukarıda bahsedildiği gibi en tahıl, süt, bira veya hayvan kanı kullanılıyor olması da bu
popüler içecek mitolojide Tanrıça Ninkasi’nin bulduğu duruma ilave edilebilir.
söylenen bira idi. Yapılan tahıl üretiminin yarıya yakını
Ayrıca yemek pişirmenin tereyağı ve sıvı yağ içerisinde
bira üretiminde kullanılırken; sekizi buğdaydan sekizi de
yapılması ve hamur işlerinin ilk defa bu dönemde
arpadan yapılan onaltı farklı Sümer birası üretilmekteydi.
yapılıyor olması da günümüz tekniklerine
Biradan sonra en fazla tüketilen içecek hurma hammaddeli
Mezopotamya’nın etki ve katkısı şeklinde ifade edilebilir.
şaraptı.
Özellikle Sümerler’in yaşamış oldukları bölgenin en eski
Diğer Uygarlıklarda Yeme-İçme Kültürü yemeklerinden birisi de yağda kızartılmış pide olmuştu.
Mezopotamya’daki önemli uygarlıklardan birisi olan Günümüzde Anadolu’da yapılıp tüketilen ve bazlama ya
Akkadlar; Sümer ülkesine göç ederek gelen ve uzun yıllar da bazlamaç adıyla anılan sade veya katkılı bir ekmek türü
boyunca kentlere yerleşerek buradaki yaşam biçimini mayalanmadan yapılıyordu.
benimseyen Sami kökenli en eski topluluktur. Bir başka Hayvan bağırsaklarına doldurulan baharatlı et ilk defa
Mezopotamya uygarlığı, M.Ö. 2100 yıllarında Babil Uygarlığı tarafından üretilmişti. Antik Yunan ve
Arabistan’dan gelerek Mezopotamya’ya yerleşen ve Sami Roma’da “salsus” Gıda depolamayı ve taşımayı sağlayan
kökenli bir kavim olan Asurlulardır. Asur Krallığı’nın öne Çanak Çömlekli Dönem (Geç Neolitik Dönem), Buğday
çıkan özelliklerinden birisi de kurmuş olduğu ticaret ve arpa tanelerinin tokmakla dövülerek ya da öğütme
ağlarıdır. Tuz siparişi verildiğini gösteren metinler taşlarında kabuklarından ayrılıp ezilerek öğütülmesiyle
bulunmaktadır. Bir başka önemli uygarlık Babiller birlikte bulgur da insanoğlunun yeme-içme diyetine dahil
olmuştur. “Hammurabi Kanunları”, Babil kralı olmuştur. Bakır Taş (Kalkolitik Çağ) ve Tunç Çağları’nda
Hammurabi (M.Ö. 1793-1750) tarafından oluşturulmuştur. da sıklıkla üretilip tüketilmeye başlanan farklı buğday
Tarımsal ürünlerin üretim, taşıma ve satış işlemlerinin ürünlerine ekmeklerin de çeşitlenmesi eklenebilir.
belli bir disiplin altına alınması, başta koyun olmak üzere İnsanoğlunun yeme-içme konusunda büyük gelişimler
hayvancılığın da kontrol altında gelişiminin sağlanması yaşamasını sağlamıştır. Depolama ve taşıma dışında
gibi konularla da ilgilenmiştir. Hammurabi’den sonra yemek pişirmede de devrim yaratan söz konusu çanak
ülkede isyanlar çıkmış ve devlet zayıflamıştır. Sümerler çömlekler, günümüzde de kullanılmaktadır.
döneminin aksine; önceleri elliden fazla balık türü
yakalanıp tüketilirken M.Ö. 2300 yıllarına tarihlenen Günümüzde özel olarak üretilen ve haşlanmak suretiyle
Babillerde tüketilen balık sayısının azaldığı görülmektedir. pişirilip servis edilen salyangozun da Orta Mezopotamya
Babil Uygarlığında aşçılık mesleğine bir çeşit dini anlam kaynaklı olduğu ve buradan Romalılara ve nihayet
da yüklenmiştir. Çünkü aşçıların önemli kabul edilen günümüz Fransız ve İtalyan mutfaklarına geçmiş olduğu
görevlerinden birisi de tapınaklarda tanrılara sunulacak bilinmektedir.
olan soslu yemeklerle keklerin yapılmasıydı. İçeceklerde ise su, süt, bira ve şarabın yemekte tüketiliyor
Mezopotamya Yeme-İçme Kültürünün olması günümüze kalan miraslar arasında sayılabilir.
Günümüze Etkisi Biralar; özel imalathanelerde üretilip pişmiş kilden yapılan
küplerde muhafaza edilirdi. Özellikle biranın çeşitli
Mezopotamya; paleolitik dönemlerden itibaren insan büyüklükte ağzı kapalı küpler ve testilerde saklanması ve
oğlunun yaşadığı ve dolayısıyla yeme içme faaliyetlerinin bunlardan kamışlar yardımıyla birkaç kişinin aynı anda
gerçekleştiği yer olması itibarıyla günümüz beslenme tüketiyor olması, günümüzde içeceklerin pipetle
alışkanlığında oldukça etkili olmuştur. Günümüzde tüketiliyor olmasının ilk denemelerindendir. Biranın
İtalyanların çiğ dana bonfilenin yağlı kağıt ya da streç film genelde arpadan ve şarabın günümüzde alışılanın aksine
içerisinde kolay sindirim amacıyla iyice döverek üzümden daha çok hurmadan yapıldığı bilinmektedir.
hazırladıkları carpacciosu, Japonların ulusal yemeği olan
ve bir çeşit çiğ balık olan sashimisi ve ülkemizin Bir akım olan Slowfood Akımı da Sümerlere
güneydoğu bölgesinin temel geleneksel yiyeceklerinden tarihlenebilir. Çünkü; Sümerlerde tahıl, baklagiller, şarap
birisi olan çiğ köftesi bu dönemin mirası niteliğindedir. ve biranın olması; aslında yöresel yetiştiricilik ile elde
edilenlerin belli bir işlemden geçirilerek farklı bir gıdaya
Yale Üniversitesi’ndeki tabletlerdeki yemek tariflerinden dönüştürülmesi anlamına gelir. Bu durum da günümüzdeki
anlaşıldığı kadarıyla, günümüzde kullanılan hazırlama, yavaş yemek özelliklerinden biridir.
pişirme ve/veya soslama tekniklerinin büyük bir kısmının
Mezopotamya çıkışlı olduğu görülmektedir. Tabletlere Tarihin ve kültürün başladığı coğrafi alan olan
göre; yemek malzemelerinde doğranma, sıkma, ezme, su Mezopotamya; dünyanın mevcut kültürel birikiminin
içinde bırakma ve dilim hâline getirme gibi yöntemler, söz başlangıcını oluşturmuştur. Özellikle; yiyecek ve içecek
konusu dönemde yapılmaktaydı. Süzme ve marine etme malzemelerinin üretilmesi, işlenmesi, saklanması,
yöntemleri de kullanılmaktaydı. Günümüzde sıkça tüketilmesi, tüketimlerinin nasıl gerçekleştirilmesi
kullanılan bulyon şeklinde tatlandırıcılarda olduğu gibi; gerektiği gibi konuları içeren yeme-içme kültürü
toz veya küp halindeki tavuk suyu ve/veya et suyu kavramının başlangıcını oluşturması oldukça önemli kabul
tatlandırıcıların kullanılıyor olduğu da tarihi kaynaklardan edilmektedir.
4
AŞÇ102U-GASTRONOMİ TARİHİ
Ünite 4: Eski Yunan, Roma, Mısır ve Uzak Doğu Mutfakları
1
AŞÇ102U-GASTRONOMİ TARİHİ
Ünite 4: Eski Yunan, Roma, Mısır ve Uzak Doğu Mutfakları
gibi- Yunanistan’da da bilinen ve kullanılan bitkilerin Roma’ya alışılmamış Yunan yiyecekleri getirmiştir.
başında gelmekteydi. Buğday ve arpa, ekmek yapımında Ancak yemeğe yaklaşımda Yunan ve Roma arasında
birlikte kullanıldığı gibi ayrı ayrı da kullanılırdı. Ekmek oldukça büyük farklılıklar da bulunmaktadır. Romalıların,
yapımında önemli olan ekmeği fırına vermeden önce testa M.Ö. 3. yy. sonlarına doğru Yunan yiyeceklerini
denilen bir kapla kapatmak ve fırında bu şekilde keşfettiklerine değinilmekte ve bundan öncesinde
pişirmekti. Romalıların “lapa yiyen barbarlar” olduğu ifade
edilmektedir. M.Ö. 3. Yüzyıldan itibaren kimi savaş esiri
Tahıl ve baklagiller dışında yazılı kaynaklardan bilinen
olan Doğulu aşçıların, Romalı seçkinleri Doğu Akdeniz’in
diğer bitkiler sebzelerdi ve Eski Yunanca’da sebze ya da
lezzetleri ve yeni çeşnileriyle tanıştırdığı bilinmektedir.
bütün yenilebilen yabani ya da bahçe bitkileri için
kullanılan sözcük “lahanon”du. Bugün sadece lahana için Romalı seçkinlerin bu yeni lezzetler ve yeni çeşniler
kullanılan bu sözcük esasında bütün yenebilen sebzeleri karşısındaki tavrı bunları daha önceden bilen Yunan’dan
anlatmak için kullanılır ayrıca sebze pazarları da bu adla farklı olmuştur. Yunanlının sofrasında kadına yer yokken,
anılırdı. Amerika kıtasının keşfinden sonra Eski Dünya’ya Roma’da başlangıçta eşlerinin ya da babalarının ayakları
gelen domates, patates, fasulye, biber, tütün, mısır ve hindi dibinde oturan Romalı kadınlar, imparatorluk döneminde
dışında bugün kullanılan birçok ürün M.Ö. 4. yüzyıldan sedirlerde yan gelip yatmaya alışmışlardır.
itibaren bilinmekteydi. Pirinç ve patlıcan gibi bitkilerin de
Roma’da Yeme-İçme Kültürü
Yakın Doğu’ya ulaşmasına az bir süre kalmıştı. Ayrıca
Doğu’dan gelen karabiber, tarçın gibi baharatlar da o Klasik Yunan mutfağında, bir yemeğe üç-dört tane baharat
dönemde daha mutfak kültürleri içinde yerini almamıştı. ya da ot katılırken, Apicius’un tariflerinde on kadar farklı
Bu nedenle Antik Yunan mutfağı denildiğinde kekik, baharat ya da ot kullandığı bilinmektedir. Roma
nane, kişniş, soğan, sarımsak gibi tat ve koku vericiler İmparatorluk çağında ortaya çıkan zenginliğin o zamanki
dışında çok az baharatın olduğu domates, patates, mısır dünyanın her yerinden mal alacak güce eriştiğini hatta
gibi Amerika kıtası kökenli besin maddelerinin Hindistan ve Endonezya’nın baharatlarının uzun bir
kullanılmadığı bir mutfak hayal etmek gerekmektedir. yolculukla ve elden ele geçerek Roma’ya kadar ulaştığı
belirtilebilir.
Deniz ürünleri dışında, hayvansal ürünler esas olarak keçi ve
koyun etiyle bu hayvanların sütünden üretilen peynir ve Roma İmparatorluğu’nun gösterişi seven ve bunu
diğer süt ürünlerinden oluşmaktaydı. Büyükbaş hayvanların düzenlediği şölenlerle ortaya koyan seçkinlerinin
genellikle şölenler için ve saray mutfaklarında kullanıldığı şölenlerde ne yaptıkları, neler yedikleri, neler içtikleri ve
ve halkın et ihtiyacının küçükbaş hayvanlardan sağlandığı nasıl eğlendiklerinin örneklerini, Hollywood yapımlarında
söylenebilir. Etlerin tuzlanması ya da tütsülenerek görmek olasıdır. Örneğin; Gladyatör, Spartacus, Ben Hur
kurutulması, et saklama yöntemleri arasındaydı. Örneğin ya da Antonius ve Cleopatra gibi filmlerde veya
“Tuzlu Et Yahnisi” denilen yemek bu türden yemeklerdendi. Fellini’nin 1969 yılında çektiği Satyricon’da ve Robert
Bütün bunların yanı sıra avcılığın devam ettiği de Graves’in ünlü televizyon dizisi Ben Claudius’da bu
unutulmamalıdır. Av kuşları ve diğer av hayvanlarından şölenlerin oldukça gerçekçi canlandırmalarına rastlanılır.
yapılan yemekler de sevilerek tüketilmekteydi. Bu filmlerde canlandırılan sahnelere İmparatorluk Çağı ve
Geç Roma Dönemi’nden kalan yazılı belgeler ile başta
Roma Dönemi Mutfağı Pompei olmak üzere birçok kazı alanında ortaya çıkarılan
“Bir ulusun kaderini yediği yemekler belirler.” diyen Jean- duvar resimlerinde rastlanmaktadır. Roma İmparatorluk
Anthelme Brillat-Savarin (1795-1828), aslında belki de çağının en önemli ve gözde mekânlarından olan hamamlar
farkında olmadan yemek ile kültür ve uygarlıklar neredeyse ayrı bir kültürdür ve bu şölenlerin bir parçasıdır.
arasındaki bağlantıyı da sergilemektedir. Roma Bu konforlu yapıların içinde yüzme, egzersiz, buhar
İmparatorluğu’nun kaderini de bir ölçüde yediği şeyler banyosu ve masaj yaptırmanın yanı sıra bütün bu işlemler
belirlemiştir demek de pek yanlış sayılmayacaktır. bittikten sonra yemek de yenilirdi.
Roma, önce İtalya Yarımadasını daha sonra sırasıyla O çağ insanlarının temel gıdası ekmekti ve Yunan’da
İspanya, Makedonya, Yunanistan, Kuzey Afrika, Galya arpadan, Roma’da ise buğdaydan yapılırdı. Bu nedenle,
(Fransa) ve tüm Doğu Akdeniz’i ele geçirerek, Doğu’nun zenginlerin uzun süreli şölenleri de ekmekle başlardı.
zenginliğini Batı’ya taşımaya başlamıştır. Roma Ancak bundan sonrasında yoksullarla yeme-içme biçimi
İmparatorluğu’nda bir seçkinin şölen düzenlemesi olağan bakımından pek ortaklık kalmazdı.
hâle gelmiştir. Apicius adlı efsanevi gurmenin hazırladığı Ekmek ile başlayan şölen, hizmetlilerin servis yaptığı, taze
sanılan kitap, özellikle Geç Roma Dönemi’nden meyve, kabuklu deniz ürünleri, kızarmış kuşlar, tuzlu
günümüze tam olarak ulaşmış tek el yazması kitaptır. mersin ve ton balığı, son derece lezzetli soslar içindeki etli
Şölen geleneğini Yunanlılardan alan Romalılar, Yunan mezeler gibi iştah açıcılarla devam eder, daha sonra balık,
Uygarlığının Doğu Akdeniz’deki bir devamı kuzu veya oğlak yahnisi ya da kebabıyla biterdi.
niteliğindedir. Uygarlığının temel kaynaklarını Eski Masa üzerindeki kemik ve diğer artıklar kaldırıldıktan
Yunan’dan alan Roma’nın yeme-içme konusunda da sonra “ikinci masalar” denilen bölüm başlardı. Bu
onlardan etkilendiği söylenebilir. Yaratıcı Yunanlı aşçılar
2
AŞÇ102U-GASTRONOMİ TARİHİ
Ünite 4: Eski Yunan, Roma, Mısır ve Uzak Doğu Mutfakları
bölümde tatlılarla beraber şarap servisi yapılırdı. Antik Antik Mısır Mutfak Kültürü
Yunan’da şöleni düzenleyen ev sahibi şarap servisi Yakın Doğu’da su boyu uygarlıklarını yaratan üç tane
yaptırırken konukların hemen sarhoş olmaması için şarabı nehir bulunmaktadır: Bunların ikisi Mezopotamya’yı
sulandırırdı. Ayrıca şarabın yanında tatlılar, pasta ve yaratan Dicle ve Fırat nehirleriyken, üçüncüsü Afrika
şekerlemeler, peynir, kuru meyve, kuru yemiş gibi kıtasının kuzeydoğu ucundan Akdeniz’e dökülen Nil
yiyecekler sunar ve şölenin bundan sonrası konuklarla nehridir. Bu nedenle esas olarak Antik Mısır uygarlığını
yapılan sohbetler, şarkı, müzik, dans ve akrobatların oluşturan en önemli coğrafi oluşum da Nil nehridir. Nil
yaptığı gösterilerle devam ederken şarap da daha kuvvetli Vadisi, Nil Deltası ve Nil kıyıları insanların yaşaması için
hâle getirilir yani içine su katılmamaya başlanırdı. oldukça uygun yerlerdir. Bu bölgelerde yapılan arkeolojik
Roma’daki uygulama da buna benzemekle birlikte en çalışmalar ilk üretimciliğe geçiş evresinin; yani insanın
önemli farkı Romalıların asıl gayreti yemekleri yerleşik yaşama geçip kendi gıdasını üretmeye
sergilemekti. MS 1. yüzyılda yaşamış yazar Petronius ünlü başlamasının burada 6500 yıl önce başladığını
yapıtı Satyricon’da böyle bir şöleni betimlemiştir. göstermektedir. Nil Vadisi’ndeki bu ilk neolitik kültürler
Şölenlerle ilgili bir diğer gösteriş örneğini ünlü Romalı Tasyan ve Badaryan Kültürleri olarak anılmaktadır.
şair Horatius Satirae II adlı eserinde anlatmaktadır. Nil olmasaydı Mısır’ın Akdeniz kıyısı dışındaki hiçbir
Nasidenius adlı sonradan görmenin gülünç yemeğini yerinde tarım yapılamazdı. Bu nedenle Mısır, Yunan ve
betimleyen Horatius, sofraya gelen her yemeğe bir Roma kültürlerini coğrafi açıdan birleştiren Akdeniz
açıklamanın eşlik ettiğini anlatıyordu. Örneğin, kızarmış kültüründen ayrılmakta ve Nil nehrinin sağladıklarıyla
soğuk bütün yabandomuzu sofraya geldiğinde, bunun tatlı geçinen farklı ve özgün bir kültür oluşturmaktadır. Bu
bir lodos eserken yakalanan yabandomuzu olduğu ya da özgün kültürün baskın biçimde ortaya çıkışı ise yaklaşık
biraz sonra sofraya gelecek elmaların ayın küçüldüğü olarak M.Ö. 3000 civarıdır. Bu dönemde olasılıkla
günlerde toplanmış olduğu belirtiliyordu. Mezopotamya’dan öğrenilen kayıt tutmak için yazı yazma,
Şölenlerle ilgili bir diğer nokta da masadaki oturma bu bölgede çivi yazısı olarak değil daha çok resimden
düzenidir. Petronius’un Satyricon’unda, şeref mevkiini ev geliştirilen Hiyeroglif yazı olarak ortaya çıkmaktadır.
sahibinin kendisinin alması bir sonradan görmelik olarak Mısır’da da et ve tahıla dayalı bir mutfak kültürünün
alay konusu ediliyordu. Hemen her Roma evinde olan ve geliştiği, bunlara Nil nehrinden gelen ürünlerin eklendiği
triclinium denilen yemek odasında oturma düzeni bir mutfağın var olabileceği, piramitler ve mezarlardaki
oluşturuluyordu. Her biri üç konuk alan üç divana, tasvirlere bakılarak ileri sürülebilir. Burada sadece çok
konuklar ve ev sahibi ortadaki masanın etrafına U şeklinde farklı bir ürünün Orta Doğu’da ilk kez Mısır’da Sakkara
dizilir ve stratejik olarak herkese hakim konumdaki köşe Vadisi’nde yetiştirilmeye başlanan -daha önce Yunan
onur konuğuna ayrılırdı. Konuğun sağ tarafındaki divanın Mutfak Kültüründe sözü edilen- şeker kamışıdır.
başına ev sahibi otururdu.
Eski Mısır’da Günlük Yaşam ve Mutfak Kültürü
Bir Roma evinin mutfağında bulunan en önemli kısım,
elbette yemeklerin pişirildiği ocak ve fırınlardır. Mutfağa Temelde bir tarım ülkesi olan Mısır, Nil nehri boyunca
gelen ürünler ise genellikle manav, kasap gibi değişik uzanan verimli toprakların işlenmesi ile gelişmiş bir
meslek gruplarından satın alınmaktadır. uygarlıktır. Çeşitli mezar resimlerinden ve yazılı
kaynaklardan anlaşıldığı kadarıyla büyükbaş hayvanlarca
Romalılar da Yunanlılar gibi yemek tariflerinde ölçü sürülen ve tahıl ekilen topraklardan yıl içinde iki kez ürün
kullanmamaktadır. Ölçüyü daha çok aşçının yaratıcılığına almak olasıydı.
bırakan Roma mutfağından kalan yemek tarifleri, aslında
sadece yapılan yemekte kullanılacak malzemeyi aşçıya Mezarlardaki duvar resimlerinde üzüm bağlarının sulanışı,
anımsatmak için yazılmış notlardır. Apicius’un Roma toplanan üzümlerin fıçılar içinde ezilişi ve çuvala
mutfağına dair iki yemek tarifi şunlardır: yerleştirilerek sıkılışı resmedilir. Burada ilginç nokta,
üzümü ezenlerin sadece erkekler olmasıdır. Bu duvar
Tavuk Salatası (Sala Cattabia): Apicius’un bu tarifine resimleri ve yazılı belgelerde geçen bilgiler, kazılardan
göre; bir havana kereviz tohumu, kuru yarpuz, kuru nane, elde edilen bilgilerle birleştirilince başta tahıllar olmak
zencefil, kişniş yaprağı, çekirdekli kuru üzüm, bal, sirke, üzere, üzüm ve diğer tarımsal ürünlerin beslenmede
yağ ve şarap koyup dövün. Bir tavaya tavuk etleri, oğlak önemli yer tuttuğu yorumu yapılabilir. Beslenmede yer
uykulukları, Vestine peyniri, dolma fıstıkları, salatalıklar, tutan bir diğer önemli unsursa hayvancılık ve
ince doğranmış kuru soğanlarla döşenmiş Picenum ekmeği hayvanlardan elde edilen başta süt olmak üzere ikincil
parçaları koyun. Üzerine sıvıyı dökün. Son anda tepesine ürünlerdir.
kar serpip servis edin.
Tarım ve hayvancılığın yanı sıra beslenmede yer alan
Ballı Mantar: Mantarı ve doğranmış saplarını yeni bir diğer öğelerin başında Nil nehrinde yapılan balık avcılığı
fırın kabına koyun, biber, yabani kereviz ve biraz da bal gelmektedir. Balık avcılığı ile ilgili sahnelerde genellikle
katın. Balık sosuyla (Garum) ve tutumlu davranarak yağla papirüsten yapılmış teknelerden nehre atılan balık
harmanlayın (DalbyGrainger, 2001: s.124). ağlarıyla yapılan avın son aşaması resmedilmiştir. Bunun
3
AŞÇ102U-GASTRONOMİ TARİHİ
Ünite 4: Eski Yunan, Roma, Mısır ve Uzak Doğu Mutfakları
yanı sıra; olta, sepet, kepçe ve zıpkınla balık avlandığı da Uzak Doğu’nun Buğdayı Pirinç
hem duvar resimlerinden hem de yazılı belgelerle Uzak Doğu Uygarlıklarının ortaya çıkmasına neden olan
kazılarda ortaya çıkarılan olta iğnesi gibi objelere da esas olarak pirinçtir. Buğdaygiller, yani Poaceae
dayanarak belirtilebilir. Ayrıca köpeklerle beraber yapılan familyasının buğday ve mısırdan sonra en fazla üretilen bu
avcılık sayesinde yakalanan av hayvanları da beslenmede üyesinin anavatanı Çin’dir.
yer tutmaktadır.
Çin coğrafyası genelde kuzey ve güney olarak ikiye
MÖ 2134-2040 arasına tarihlenen I. Ara Dönem’den kalan ayrılarak incelenmektedir ki bu kültürel açıdan da
bazı buluntularda bira üreticisi, aşçı ve tahıl öğütücüleri doğrudur. Zira Kuzey Çin kültürü ve dili ile güneydeki
bir arada betimlenmiştir. Aynı şekilde kasaplar ve kültür ve dil birbirinden farklıdır. Örneğin Çin’e özgü bir
fırıncılar gibi yine gıda üretimi ile ilgili zanaatkârlarla bitki olan çay ile ilgili dilsel ve kültürel veriler şöyle bir
ilgili betimlemelere de rastlanılmaktadır. farklılığı ortaya koymaktadır: Kuzey Çin’de çay bitkisi, bu
Değişik mezarlardan elde edilen bilgilere göre; buğday, bölgede yaygın olarak kullanılan Mandarin lehçesinde
arpa, soğan, sarımsak, bakla, kuşkonmaz, mercimek, “tscha (ça)” iken güneyde Fujian civarındaki lehçede “te”
bezelye, nohut, karpuz, marul, radika, semizotu, enginar, olarak söylenmekte ve yazılmakta, çay sözcüğünün bu iki
kereviz, susam, hurma, incir, keçiboynuzu, elma ve nar farklı kullanımı kültürel açıdan bir başka duruma da yol
gibi birçok meyve ve sebzenin Mısır mutfağında yer açmıştır. Çayı güneyden ticaret yoluyla alan Hollanda,
aldığını belirtmek olasıdır. Ayrıca, mutfakta baharat veya İngiltere, Almanya gibi Avrupa ülkeleri bu nedenle çayla
tat verici olarak kullanılmış olabilecek kişniş, anason, tanıştıklarında Güney’in dilinden aldıkları “te”
kimyon, dereotu, maydanoz, hardalotu, kekik, nane, tarçın sözcüğünden türettikleri thee, tea gibi sözcükleri dillerine
gibi bitkilerin kalıntılarına da rastlanılmıştır. kazandırırken çay bitkisi ve tarımını kuzeyden kara
yoluyla alan Ruslar ve Türkler gibi uluslar tsjaa (ça) ve
Yemeklerin sunumları, yenildiği yer ve yemek sırasında çay sözcüklerini dillerine katmışlardır.
yapılan müzik ve dans gibi eğlenceler, bir şölende yenilen
yemekleri tahmin etmek olasıdır. Yemeğin et ürünlerini av Kuzey Çin için bilinen en eski tarım bitkisi kuraklığa
etleri, küçük ve büyükbaş hayvan kızartmaları dayanıklı akdarı iken, Güney Çin’in evcilleştirilen en eski
oluştururken, bunların değişik otlarla kokulandırıldığı ya tarım bitkisi arkeobotanik verilere göre pirinçtir.
da çeşni olarak bu etlerin yanında tüketildiği Başlarda olasılıkla kuru tarım olarak ekilen pirincin bugün
düşünülebilir. Değişik meyvelerle şarap ve biranın da çeltik tarlası olarak nitelendirilen biçimde ekilmesi
sofrada yer aldığı tahmin edilebilir. Eğer sofra bir zengin yaklaşık olarak 5000 yıl öncesine dayanmaktadır. Çin’in
sofrasıysa bütün bu yemeklere eşlik eden dans ve müzik güneyinde Yangtze/Sarı Nehir havzasında başlayan bu
olurdu. Ev sahipleri ve misafirleri dansa katılmaz sadece sulu tarım, Çin’in bugünkü demografik, sosyolojik, siyasi
izlerdi. XVIII. Hanedan Dönemi’ne (M.Ö. 1550-1307) ait ve kültürel yapısının oluşmasının da temelinde
bir mezarda bulunan sahneye göre mür benzeri kokulu ve yatmaktadır.
yağlı bir madde davetlilerin perukları üzerine
yerleştirilmekte ve bu madde zaman içinde eriyerek Pirincin Batı’ya yolculuğu (M.Ö. 320) Büyük İskender ile
ortama hoş bir koku yaymaktaydı. başlatılmakla birlikte yaygın olarak tarımının yapılması
çok daha sonraya Orta Çağ’a ait bir olgudur. Pirinç, M.Ö.
Uzak Doğu Mutfak Kültürünün Tarihsel Gelişimi IV. yüzyıl gibi Hindistan’a ulaşmışsa da buradan Batı’ya
Uzak Doğu, içinde Çin, Kore ve Japonya gibi ülkeleri tarımı yapılan bir ürün olarak geçişi yine de Orta Çağ’ı
barındıran bir kavramdır ve Avrupa ülkelerinin coğrafi bulmuştur. Bu nedenle; Avrupa mutfaklarında oldukça
keşifler ve ticaret amacıyla Doğu’ya doğru yaptıkları tanınan risotto ve paella gibi yemekler oldukça geç ortaya
yolculukların sonucu olarak 15 veya 16. yüzyıldan sonra çıkmışlardır.
bilinirlik kazanmaya başlamıştır. Bütün dünyada yaygın
Soya ve Uzak Doğu Mutfağı
olarak bilinen Çin Mutfağını, Japon ve Kore mutfakları
izlemektedir. En temelde belirtmek gerekir ki bu Uzak Doğu mutfağı denilince bugün akla gelen değişik
coğrafyanın belirleyici unsuru, en başta pirinçtir. Bunu böcekler, yılanlar ve benzerlerinin tüketimi olmakla
akdarı, soya ve çay bitkileri izlemektedir. Hayvansal birlikte esasında bu, Güney Çin’in hemen her şeyi tüketen
ürünlerin başında deniz ürünlerinin geldiği Japonya, bu mutfak kültürüdür. Bu da, MÖ 1000 yıllarında bitkinin
konuda oldukça önemlidir. Bu ürünleri diğer küçükbaş ve evcilleştirildiğini göstermiştir. Kuzeydoğu Asya ve
büyükbaş hayvanlar ile kümes hayvanları izlemektedir. özellikle de Kore Yarımadası dikkate alındığında coğrafi
Esas olarak büyükbaş hayvanlar daha çok çift sürmek için olarak bu yarımadaya yakın bir ada dikkat çeker. Bu ada
kullanılırken, temel hayvansal gıdalar küçükbaş bugün Japonya’nın bir parçası olan Kyushu adasıdır.
hayvanlarla kümes hayvanlarından elde edilmekteydi. Kyushu’da yapılan Nabatake ve Itazuke kazılarından elde
Uzak Doğu mutfak kültürünün dünya mutfaklarına edilen arkeobotanik veriler içinde soya fasulyesinin de
kazandırdığı en önemli malzeme ise bir bitki ya da hayvan bulunuyor oluşu Kore ile Kyushu arasında karşılıklı olarak
değildir. Bu madde pişmiş topraktan yapılan kaplardır. bir alışverişin olduğunu, obsidiyen ve çanak çömlek
buluntularına da dayanarak kanıtlanmaya çalışılmıştır.
Kısacası soyanın yayılım alanı sadece ana kara değil
4
AŞÇ102U-GASTRONOMİ TARİHİ
Ünite 4: Eski Yunan, Roma, Mısır ve Uzak Doğu Mutfakları
5
ASC102U - GASTRONOMİ TARİHİ
Ara Dönem Deneme Sınavı
1 ) Boğazköy’de ortaya çıkarılan tabletlerde, Hitit'lerin tuz mineralini ifade için Sümerce’den gelen, aşağıdaki hangi Sümerogram’ı
kullandıkları bilinmektedir ?
A ) UTABAT
B ) UMN
C ) NUM
D ) MUN
E ) UTBAT
Çözüm : İnsanın dünyada şekeri ya da şekerli tadı ilk duyumsadığı maddeler meyveler ve balın
yanı sıra şeker kamışıdır. Doğru cevap A'dır.
Doğru cevap A şıkkıdır.
3 ) Etlerin basit olarak pişirilebilmesi için iki tip temel yöntemin kullanıldığı ve bunların tekniklerinde farklılıklar olduğu söylenebilir.
Verilen seçeneklerin hangisinde bu iki temel yöntem doğru olarak verilmiştir?
A ) Kuru sıcak ve nemli sıcakta pişirme
B ) Kuru sıcak ve buharda pişirme
C ) Nemli sıcak ve buharda pişirme
D ) Nemli sıcak ve fırında pişirme
E ) Nemli sıcak ve suda pişirme
Çözüm : Etlerin basit olarak pişirilebilmesi için iki tip temel yöntemin kullanıldığı ve bunların tekniklerinde farklılıklar olduğu
söylenebilir. Bu yöntemler kuru sıcaklıkta pişirme ve nemli sıcaklıkta pişirmedir. Doğru yanıt A'dır.
Doğru cevap A şıkkıdır.
4 ) Hangi yemek pişirme yönteminin Neolitik çağdan sonra yaygınlaştığı düşünülmektedir?
A ) Kızartma
B ) Közleme
C ) Tandır
D ) Çukurda pişirme
E)
Haşlama
Çözüm :
Etler iki temel yöntemle pişirilmekteydi: kuru sıcaklıkta ve nemli sıcaklıkta. Kuru sıcaklıkta pişirme için ilk yöntem doğrudan ateşe atıp
kızartma olmuş olmalıdır. Bunu takip eden yöntemse doğrudan ateşe değil közlerin üzerine atıp kızartma yani közleme olarak
düşünülebilir. Bu yöntemleri izleyen ve belki de ocakların evrimiyle de bağlantılı olan diğer iki yöntem ise içine ateşte ısıtılmış taşların
döşendiği ya da içinde yakılan ateşle taşların ısıtıldığı ve sonra közlerin uzaklaştırıldığı çukurlara eti koyup pişirme yani basit bir tandır
tekniğidir. Nemli sıcaklıkta pişirmede içine konulan sıvıyı alt tabakaya geçirmeyecek hâle getirilmiş çukurlara döşenen sıcak taşların
üzerine su konulup taşların ısısını suya transfer etme ve eti bunun içinde haşlama yöntemi olduğunu söyleyebiliriz . Burada haşlama
yöntemi için özellikle bitkisel kökenli besin maddeleri ile eti bir arada pişirmek için ateşe dayanıklı bir kap gereksinimi ortaya çıkmıştır.
Bu durumda haşlama yönteminin olasılıkla çanak çömlekli Neolitik Dönem’den sonra yaygınlık kazanmış olabileceğini düşünülebilir.
Haşlama için verilebilecek en eski tarih, insanoğlunun bir sıvıyı içinde dökülmeden tutabileceği bir nesneyi üretmeyi başardığı zamandır.
Anadolu Üniversitesi tarafından hazırlanmış olan bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının Anadolu Üniversitesi'nin yazılı izni olmadan
kopya edilmesi, fotoğraflarının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki mali
külfeti peşinen kabullenmiş sayılır.
5 ) Aşağıdaki gelişmelerden hangisi Kuzey Mezopotamya’daki yeme-içme kültürünün oluşmasında temel teşkil etmiştir?
A ) Devletin ortaya çıkışı
B ) Obsidiyen alet yapımı
C ) Yazının geliştirilmesi
D ) Kentleşme
E)
Uluslararası ticaret
Çözüm :
Fırat ve Dicle nehirlerinin hayat verdiği coğrafyanın adı olan Mezopotamya, Sümer, Akkad, Babil ve Assur gibi uygarlıklardan
günümüze ulaşan gelişmiş kültürel birikimi de ifade etmektedir. İnsanoğlunun uygarlaşma süreci içindeki ilk ve en temel adımlar
Mezopotamya’da atılmıştır. Kuzey Mezopotamya’da Torosların eteklerinde gerçekleşen yerleşik yaşam, tarım, hayvanların
evcilleştirilmesi, çanak çömlek üretimi, obsidiyen alet yapımı, anıtsal tapınakların inşası gibi önemli gelişmeler , yeme-içme kültürünün
oluşmasında temel teşkil etmiştir. Kentleşme, uluslararası ticaret, devletin ortaya çıkışı ve yazının geliştirilmesi gibi etkileri günümüze
kadar ulaşan adımlar ise Güney Mezopotamya’da M.Ö. 4000’li yıllarda atılmıştır.
Çözüm :
Sümerlerde temel besin maddeleri; arpa, buğday ve darı idi. Bunların yanında; nohut, mercimek, fasülye, soğan, sarımsak ve pırasa da
halk arasında üretilip tüketilmekteydi. Salatalık, tere, hardal ve taze yeşil marul ise; ince hasır sepetler içerisinde saraya götürülmekteydi.
Diğer bazı Mezopotamya uygarlıklarında var olan yer mantarları, Sümerlerde pek rağbet görmemiştir.
A ) Yalnız I
B ) Yalnız II
C ) Yalnız III
D ) I ve II
E ) I, II ve III
Çözüm : Roma mutfağından Apicius aracılığıyla gelen iki yemek tarifiyle bitirilebilir. Bu yemek tariflerinde geçen bazı sos, baharat ya
da ham maddeler bugün bulunmasa ya da şimdiki adları bilinmese bile ikame edecek başka şeyler bulunabilmektedir. Bunlar tavuk
salatası ve ballı mantardır. Doğru seçenek D'dir.
Doğru cevap D şıkkıdır.
Anadolu Üniversitesi tarafından hazırlanmış olan bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının Anadolu Üniversitesi'nin yazılı izni olmadan
kopya edilmesi, fotoğraflarının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki mali
külfeti peşinen kabullenmiş sayılır.
8 ) Tapınaklarda tanrılara sunulan kurban, sunu ve adaklar aşağıdakilerden hangisi arasında paylaşılmıştır?
A)
B)
C)
D)
Zanaatkarlar arasında
Çözüm : Tapınaklarda tanrılara sunulan yiyecek, içecek ve giyeceklerden oluşan kurban, sunu ve adaklar, başrahipten en alt seviyedeki
çalışana kadar bütün tapınak görevlileri arasında paylaştırılmış ve dağıtılmıştır.
Doğru cevap A şıkkıdır.
9 ) Çatalhöyük’te rastlanılan kilden yapılmış kubbeli fırınların içlerinde ve yanlarında aşağıdakilerden hangisine rastlanmamıştır?
A ) Kil topları
B ) Depo çukurları
C ) Yağ kapları
D ) Testiler
E ) Pişmiş toprak kaplar
Çözüm : Çatalhöyük’te rastlanılan kilden yapılmış kubbeli fırınlar ile açık ocakların evin güney kısmında, fırınların duvara bitişik,
ocakların ise güneydeki duvardan biraz daha uzakta inşa edildiği, içlerinde ve yanlarında, ısıtmada kullanıldığı düşünülen kil topların
bulunduğu saptanmıştır. Fırınların ve ocakların yanında bulunanlar sadece kil toplar değildir. İçine tahılların ve baklagillerin konulduğu
depo çukurları, koyun ve keçi gibi küçükbaş hayvanlardan elde edilen yağların saklandığı kaplar ile pişmiş topraktan yapılmış günlük
kullanım kapları da ocak ve fırınların yakınında ortaya çıkarılmıştır.
Doğru cevap D şıkkıdır.
10 ) Hitit mutfağında tatlandırıcı olarak ne kullanılmaktaydı?
A ) Bal
B ) Şeker kamışı
C ) Şeker pancarı
D ) Stevia
E ) Agave
Çözüm : İnsanın dünyada şekeri ya da şekerli tadı ilk duyumsadığı maddeler meyveler ve balın yanı sıra şeker kamışıdır. Şeker kamışı
bitkisi saccharum officinarum’un ilk olarak M.Ö. 8000 gibi çok erken bir tarihte Yeni Gine’de evcilleştirildiği bitki bilimciler tarafından
ileri sürülmektedir. Ancak konu Hititler olduğunda durum biraz zorlaşmaktadır. Kesin olarak bilinen ilk nokta pancardan elde edilen
kristalize şekerin dünyadaki tarihinin 18. yy. dan geriye gitmediğidir. Bu topraklarda çok daha eski tarihlerden beri yetişmiş olabilecek
pancarın, Hititler Dönem’inde şeker için kullanılmış olamayacağı, yazılı belgeler yardımıyla saptanmaktadır. Şeker ya da şekerli tat için
Hititlerin kuru meyveler, pestil, pekmez ya da bal kullandıklarını tahmin etmek de mümkün olmaktadır.
Doğru cevap A şıkkıdır.
Anadolu Üniversitesi tarafından hazırlanmış olan bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının Anadolu Üniversitesi'nin yazılı izni olmadan
kopya edilmesi, fotoğraflarının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki mali
külfeti peşinen kabullenmiş sayılır.
11 ) Aşşagıdaki bilgilerden hangisi/ hangileri doğrudur?
I. Diyarbakır Çayönü ve Malatya Cafer Höyük’te emmer buğdayının kültüre alınmış en erken formlarına rastlanır.
II. Einkorn buğdayı , koyun ve keçinin ilk evcil örnekleri bugün Atatürk Barajı altında kalmış bulunan Urfa’daki Nevali Çori’de görülmektedir.
III. Domuzun en erken evcil örneklerine ise Batman yakınlarındaki Hallan Çemi yerleşiminde rastlanılmaktadır.
A ) Yalnızca I.
B ) Yalnızca II.
C ) Yalnızca III.
D ) Yalnızca II. III.
E ) I. II. III.
Çözüm :
Diyarbakır Çayönü ve Malatya Cafer Höyük’te emmer buğdayının ( Triticum dicoccum) kültüre alınmış en erken formlarına rastlanırken einkorn buğdayı ( Triticum
monococcum), koyun (Ovis ammon orientalis) ve keçinin (Capra aegagrus) ilk evcil örnekleri bugün Atatürk Barajı altında kalmış bulunan Urfa’daki Nevali
Çori’de görülmekte, domuzun (Sus scrofa) en erken evcil örneklerine ise Batman yakınlarındaki Hallan Çemi yerleşiminde rastlanılmaktadır. (Willcox-Savard,
2007: s.432-435).
Çözüm : Paleolitik Beslenme, Neolitik dönemle birlikte yerleşik yaşam ve tarımın ortaya çıkışıyla bugün klasik Akdeniz tipi beslenme
biçimi denilen beslenme biçimine yakın bir şekle dönüşmüştür. Bir diğer deyişle glisemik indeksi düşük ve dolayısıyla içindeki şekerin
kana daha yavaş karıştığı, kepekli buğday unu, lifli besin maddeleri, sebzeler ve meyveler açısından zengin ve kırmızı etin az olduğu
beslenme ön plana çıkmıştır.
Doğru cevap B şıkkıdır.
13 ) Yaklaşık bir hektar toprağa 200-300kg kadar bitkiye yarayışlı azot üretebilen bitki grubu aşağıdakilerden hangisidir?
A ) Baklagiller
B ) Tahıllar
C ) Hububatlar
D ) Sebzeler
E ) Meyveler
Çözüm : Baklagiller azot ihtiyacını iki kaynaktan sağlamaktadır. Bu kaynaklar, hava ve topraktır. Kökler yoluyla topraktan ve yapraklar
yoluyla havadan emilen azot bitkinin içinde nitrogenaz enzimi ile amonyağa çevrilmektedir. Bu amonyak daha sonra aminoasit ve
proteinleri oluşturmak üzere baklagil içindeki madde dönüşümlerine katılmaktadır. Baklagillerden bir bitki bu yolla yaklaşık bir hektar
toprağa 200-300kg kadar bitkiye yarayışlı azot üretmektedir. Dolayısıyla baklagiller hem bünyelerinde azot barındırarak hem de
ekildikleri toprağı azot açısından zengin hâle getirerek çift yönlü bir yarar sağlamaktadırlar. Kısacası azot ve dolayısıyla aminoasit ve
protein sağlamak için baklagiller şarttır
Doğru cevap A şıkkıdır.
14 ) Aşağıdakilerden hangisi, Güneydoğu Anadolu Mezopotamya Neolitik’i çıkışlı kültürel yayılım alanlarından biri olma olasılığı
taşıyan, ikincil göç alanlarından biridir?
A ) Doğu Anadolu
B ) Arap yarımadası
C ) Karadeniz’in kuzey doğusu
D ) Hazar Denizinin güney kesimleri
E ) Ege denize dek uzanan Batı Anadolu
Çözüm : Kültürel yayılım Güneydoğu Anadolu’dan öncelikle yakın komşularına dört ana yönden olmuştur. Bu nedenle Karadeniz’in
kuzey kesimleri öncelikli değil, olasılıklı yayılım alanlarından biridir. Yanıt C şıkkıdır.
Doğru cevap C şıkkıdır.
Anadolu Üniversitesi tarafından hazırlanmış olan bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının Anadolu Üniversitesi'nin yazılı izni olmadan
kopya edilmesi, fotoğraflarının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki mali
külfeti peşinen kabullenmiş sayılır.
15 ) Hangileri Kalkolitik Dönemin Neolitik Dönem’le arasındaki farklılıklardandır?
IV. Dönemin sonlarına doğru ya da Erken Tunç Çağı’na geçiş sırasında Mezopotamya’da yazının ortaya çıkışı.
A ) Sadece I.
B ) Sadece I. II. III.
C ) Sadece II. III. IV.
D ) Sadece III. IV.
E ) I. II. III. IV.
Çözüm :
Kalkolitik Dönemin Neolitik Dönem’le arasındaki farklılıklar, nüfus ve yerleşimin artması, metal kullanımı ve metalurji tekniklerindeki gelişmeler, ticaretin daha
uzun soluklu olması ve dönemin sonlarına doğru ya da Erken Tunç Çağı’na geçiş sırasında Mezopotamya’da yazının ortaya çıkışıdır.
Çözüm : Neolitik Paket: Neolitik bilgi paketinde yer alan ögeler; tarım teknikleri, yani tahıl ve baklagillerin ekimi, büyüme ve
olgunlaşmasını gözleme, hasat, hasat için gereken aletlerin üretim bilgisi, üretilenin yemeğe dönüştürülmesi için gereken taşınır ya da
taşınmaz mutfak elemanları, mimari, ritüel nesneleri ya da ruhani dünya ile ilgili uygulamalar olarak sıralanabilir. Ayrıca, küçük ve
büyükbaş hayvanları evcilleştirme, yetiştirme, var olan sürüyü çoğaltma, etinden, sütünden, yününden yararlanma, kasaplık bilgisi, yeni
et pişirme teknikleri, yün kırkım bilgisi ve bunun için gereken aletlerin üretimi, süt elde edilmesi ve süt ürünlerinin üretimi ve
saklanması gibi bilgileri de yeri geldiğinde bu paket içinde düşünmek olasıdır. Ayrıca bu pakete deniz kıyılarına ulaştıkça balıkçılık ve
denizle ilgili diğer bilgilerin de eklenmiş olabileceğini unutmamak gerekir.
Doğru cevap A şıkkıdır.
Anadolu Üniversitesi tarafından hazırlanmış olan bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının Anadolu Üniversitesi'nin yazılı izni olmadan
kopya edilmesi, fotoğraflarının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki mali
külfeti peşinen kabullenmiş sayılır.
17 )
I. İlaçlar sıklıkla; bitki tohumu, kökü, dalı, kabuğu veya zamkından hazırlanmaktaydı.
II. Dıştan sürmek için merhem ve süzülmüş sıvılar, içmek için de sıvı ilaçlar kullanılmaktaydı.
III. Bir ya da birkaç otun dövülmesiyle oluşan toza dönemin popüler içkilerinden birisi olan “kuşuma şarabı”nın eklenmesi ve bunlara da reçine ve sedir yağı
dökülmesi suretiyle merhem hazırlanmaktaydı.
A ) Sadece I.
B ) Sadece II.
C ) Sadece III.
D ) Sadece II. III.
E ) I. II. III.
Çözüm :
İlaçlar sıklıkla; bitki tohumu, kökü, dalı, kabuğu veya zamkından hazırlanmaktaydı. Dıştan sürmek için merhem ve süzülmüş sıvılar, içmek için de sıvı ilaçlar
kullanılmaktaydı. Bir ya da birkaç otun dövülmesiyle oluşan toza dönemin popüler içkilerinden birisi olan “kuşuma şarabı”nın eklenmesi ve bunlara da reçine ve
sedir yağı dökülmesi suretiyle merhem hazırlanmaktaydı.
Akkad
C ) Asur
D ) Babil
E ) Pers
Çözüm :
“Hammurabi Kanunları”, Babil kralı Hammurabi (M.Ö. 1793-1750) tarafından oluş- turulmuştur. Hammurabi, ülkesinde geçerli örf ve âdet hukukunu, hakimlerin
verdiği ka- rarları, emrindeki üst düzeydeki hukukçulara mantıklı bir sıralamayla derletip, kısmen üzerinde reformlar yaparak, 282 maddelik geniş bir kanun
kodeksi meydana getirmiştir...............
tarımsal ürünlerin üretim, taşıma ve satış işlemlerinin belli bir disip- lin altına alınması, başta koyun olmak üzere hayvancılığın da kontrol altında gelişiminin
sağlanması gibi konularla da ilgilenmiştir. Bu durumun doğrudan veya dolaylı olarak; bölgede yiyecek-içecek alışkanlığını ve dolayısıyla yeme-içme kültürünü
şekillendirdiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Hammurabi Kanunları’ndan tarım ve hayvancılığı ve dola- yısıyla da yeme-içme kültürünü doğrudan ya da dolaylı
olarak ilgilendirebilecek madde- lerden bazıları şunlardır:
“7. Madde: Bir kimse, tanık ya da yazılı bir anlaşma yokken başka bir adamın oğlun- dan ya da kölesinden gümüş ya da altın, erkek ya da kadın köle, öküz ya da
koyun, eşek ya da başka bir şey satın alırsa ya da ücretini ödeyerek kiralarsa hırsız addolunur ve ölümle cezalandırılır.
8. Madde: Biri sığır ya da koyun ya da eşek ya da domuz ya da keçi çaldığında, eğer o çaldığı şey tanrı’ya ya da mahkemeye aitse hırsız otuz katını öder, eğer
kralın özgür bir vatandaşına aitse on katını öder, eğer hırsızın ödeyecek bir şeyi yoksa ölümle cezalandırılır.
Hammurabi:
Anadolu Üniversitesi tarafından hazırlanmış olan bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının Anadolu Üniversitesi'nin yazılı izni olmadan
kopya edilmesi, fotoğraflarının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki mali
külfeti peşinen kabullenmiş sayılır.
70
Gastronomi Tarihi
13. Madde: – on üç rakamı uğursuz sayıldığı için on üç numaralı madde yoktur-
35. Madde: Her hangi bir kişi kralın kabile reislerine hediye ettiği sığırı ya da koyunu satın alırsa parasını kaybeder.
37. Madde: Her hangi bir kimse bir kabile reisinin, bir adamın ya da bir tebaanın kira- daki arazisini, bahçesini ya da evini satın alırsa onun satış sözleşmesi
tableti kırılır (geçersiz ilan edilir) ve parası yanar. arazi, bahçe ve ev sahibine geri verilir.
42. Madde: Bir kimse işlemek üzere bir tarlayı teslim alır ve o tarladan hiçbir mahsul elde edemezse bu onun tarlada çalışmadığını ispatlar ve komşusunun
yetiştirdiği kadar ta- hılı tarla sahibine teslim etmelidir.
43. Madde: Eğer tarlayı işlemeyip nadasa bırakmışsa komşularının ki kadar tahılı tarla sahibine verecektir ve nadasa bıraktığı tarlayı sabanla sürüp tohum
ektikten sonra sahibine iade edecektir.
44. Madde: Bir kimse çorak bir araziyi ekilebilir bir hâle getirmek için teslim almış; ancak, tembellik yaparak o araziyi ekilebilir bir hâle getirmemişse dördüncü
yılda araziyi sabanla sürmeli, tırmıklamalı ve çift sürmeli ve ondan sonra sahibine geri vermeli ve ayrıca on gan (bir arazi ölçüm birimi)’lık bir arazi için on gur
(bir ölçü birimi) tahılı arazi sahibine vermelidir.
45. Madde: Bir kimse tarlasını sabit bir kira karşılığı ziraat için kiralıyor ve kira bedelini de alıyorsa ancak, havaların kötü gitmesi nedeniyle ürün yok oluyorsa
zarar toprağı işleyene aittir.
46. Madde: Tarladan sabit bir kira almaz ve ürünün yarısı ya da üçte biri karşılığı ki- ralarsa tarladan elde edilen mahsul mal sahibi ile araziyi işleyen arasında
orantılı olarak taksim edilir.
47. Madde: İlk yıl ürün almada başarılı olamadığı için başkalarınca işlenen bir tarlayı teslim alırsa ilk tarlanın sahibi itiraz edemez, tarla işlenir ve anlaşmaya
göre mahsulü toplanır. 48. Madde: Bir kimse borçlanmışsa ve bir fırtına tahılları yere yatırmış ya da hasat ba- şarılı olamamışsa veya susuzluktan tahıllar
büyüyememişse o yıl alacaklısına tahıl vermesi
gerekmez; borç tabletini suda yıkar ve o yıl için hiçbir kira ödemez.
49. Madde: Bir kimse bir tüccardan para alır ve tüccara susam ya da mısır ekilebilen
bir tarlayı verir ve tarlaya susam ya da mısır ekilmesini sipariş ederse ve yetiştirici tarlaya susam ve mısır ekerse hasat edilen susamlar tarla sahibine aittir ve
tarla sahibi tüccardan aldığı para ve yetiştiricinin geçimini sağlamak için tüccara mısır ile ödemede bulunur.
50. Madde: Ekili bir mısır ya da susam tarlası verilirse tarladaki mısır ve susamlar tarla sahibine aittir ve kira olarak tüccara para ile ödeme yapar.
51. Madde: Ödeme için hiç parası yoksa o zaman kraliyet tarifesine göre tüccardan aldı- ğına karşılık kira olarak para yerine susam ya da mısır ile ideme yapar.
52. Madde: Ekinci araziye mısır ya da susam ekmezse, borçlunun mukavelesine halel gelmez.
53. Madde: Bir kimse su bendini uygun koşullarda tutmaz ve bakımını yapmaz ve bu nedenle bend yıkılır ve tarlalar su altında kalırsa, o zaman barajı yıkılan kişi
para karşılığı satılır ve elde edilen para harap olmasına yol açtığı mısırın karşılığı olarak verilir.
54. Madde: Eğer bu mısırların karşılığı olarak yeterli gelmiyorsa malları da mısırları sular altında kalan çiftçiler arasında paylaştırılır.
55. Madde: Bir kimse mısırlarını sulamak için ark açarsa; ancak, dikkatsizliği nedeniyle sular komşusunun tarlasını basarsa o zaman komşusunun mısır kaybını
öder.
56. Madde: Bir kimse suyun önünü açar ve komşusunun arazisinde su taşkınına yol açarsa her on gan’lık arazi için on gur mısır ödemelidir.
57. Madde: Bir çoban, arazi sahibinin izni ve koyunların sahibinin bilgisi olmaksızın otlamaları için koyunların tarlalara girmesine izin verirse o zaman tarla
sahibi mahsulünü
71
hasat eder ve tarla sahibinin izni olmaksızın sürüsünü tarlada otlatan çoban her on gan’lık arazi için 20 gur’luk mısırı tarla sahibine öder.
58. Madde: Sürü otlamayı bıraktıktan ve şehrin kapısında ortak sürüye katıldıktan son- ra her hangi bir çoban onların tarlaya girmesine müsaade eder ve onları
orada otlatırsa bu çoban otlatmaya müsaade ettiği tarlanın zilyedi olur ve hasatta her on gan’lık arazi için 60 gur mısır öder.
59. Madde: Bahçe sahibinin izni olmaksızın herhangi bir adam bir ağacı kesip bahçeye devirirse yarım mina para öder.
60. Madde: Herhangi bir kimse bir tarlayı bahçıvana bahçe haline getirmesi için bı- rakırsa ve o da bahçede çalışıp dört yıl süre ile bahçeye bakarsa beşinci yılda
bahçıvan ile bahçenin sahibi bu bahçeyi ikiye bölerler ve bahçe sahibi kendi payını alır.
Anadolu Üniversitesi tarafından hazırlanmış olan bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının Anadolu Üniversitesi'nin yazılı izni olmadan
kopya edilmesi, fotoğraflarının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki mali
külfeti peşinen kabullenmiş sayılır.
61. Madde: Bahçıvan bahçenin bir kısmını hiç kullanılmamış bir vaziyette bırakarak tarlayı bahçe hâline getirmeyi tamamlamamışsa işlenmemiş kısım onun payı
olarak tahsis edilir.
62. Madde: Bahçe olarak ona verilen tarlayı ekip biçmiyorsa ve ekilebilir (mısır ya da susam) bir arazi ise komşu tarladaki ürünlere göre, nadasa bıraktığı yıllar
süresince tarla- dan elde edilecek mahsulü arazi sahibine verir ve tarlayı ekilebilir konuma getirdikten sonra sahibine iade eder.
63. Madde: Çorak arazileri ekilebilir hâle getirdikten sonra sahibine geri verirse tarla sahibi ona bir yıl için on gan başına on gur öder.
64. Madde: Her hangi bir kişi bahçesini bir bahçıvana işlemesi için devrederse bahçıvan bahçenin mülkiyetine sahip oluncaya dek bahçe sahibine bahçede
üretilen ürünlerin üçte ikisini verir.
65. Madde: Eğer bahçıvan bahçeyi işlemezse ve bahçedeki mahsul perişan olursa, bah- çıvan komşu bahçelerdeki ürünle orantılı olarak ödemede bulunur”
(https://tr.wikisource. org/wiki/Hammurabi_Kanunları) .
Görüldüğü gibi yiyecek-içecek üretimi, taşınması ve tüketimiyle ilgili tarihteki ilk ciddi hukuki düzenlemeler Hammurabi Kanunnamesi ile disiplin altına alınmaya
çalışılmıştır.
Çözüm : Eski Yunan mutfağında ekmek yapımında buğday ve arpa birlikte kullanıldığı gibi ayrı ayrı da kullanılırdı. Ayrıca ekmek
yapımında önemli olan ekmeği fırına vermeden önce “testa” denilen bir kapla kapatmak ve fırında bu şekilde pişirmekti. Testa, pişmiş
topraktan yapılan, içindeki havanın rahatlıkla dolaşması için üzerinde buhar delikleri bulunan ve ekmek üretiminde kullanılan kaplardır.
Doğru cevap B’dir.
Doğru cevap B şıkkıdır.
20 ) Orta Doğu’da ilk kez Mısır’da Sakkara Vadisi’nde üretilmiş olan ürün aşağıdakilerden hangisidir?
A ) Şeker kamışı
B ) Nohut
C ) Buğday
D ) Nar
E ) İncir
Çözüm : Mısır mutfağı, iklimsel ve coğrafi koşullar açısından benzerlik gösterdiği Mezopotamya ve Anadolu’da olduğu gibi et ve tahıla
dayalı bir mutfağa, Nil nehrinden gelen ürünlerin eklenmesiyle ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte, çok farklı bir ürün Orta Doğu’da ilk
kez Mısır’da Sakkara Vadisi’nde yetiştirilmeye başlanmıştır. Bu ürün şeker kamışıdır. Yeni Gine’den yola çıkan şeker kamışı, Hindistan
üzerinden önce Ortadoğu’ya daha sonra da Haçlı Seferleri aracılığıyla Avrupa’ya ulaşmıştır. Başlangıçta bir gıda maddesi olarak
ekonomik anlamda oldukça değerli olduğundan, Orta Çağ Avrupa’sında öncelikle tıbbi amaçla ve statü göstergesi olarak kullanılmış ve
daha sonrasında özellikle Nil nehri deltası ve sulu tarım yapılabilecek derecede sulak diğer Doğu Akdeniz kıyısı bölgelerde yetiştirilerek
yaygın hale gelmiştir. Doğru cevap A’dır.
Doğru cevap A şıkkıdır.
Anadolu Üniversitesi tarafından hazırlanmış olan bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının Anadolu Üniversitesi'nin yazılı izni olmadan
kopya edilmesi, fotoğraflarının çekilmesi, herhangi bir yolla çoğaltılması ya da kullanılması yasaktır. Bu yasağa uymayanlar gerekli cezai sorumluluğu ve testlerin hazırlanmasındaki mali
külfeti peşinen kabullenmiş sayılır.
Özet, yaprak test, deneme sınavı ders malzemelerine ANADOLUM eKampüs Sistemin'nden (https://ekampus.anadolu.edu.tr) ulaşabilirsiniz.
GASTRONOMİ TARİHİ
2016 BAHAR ARA - A
A
1. Arkeolojik açıdan dünyanın en eski 6. Piroteknolojinin tanımı aşağıdakilerden
tapınağının bulunduğu yer aşağıdakilerden hangisidir?
hangisidir?
A) Ateşle kullanılan her türlü üretim tekniğidir.
A) Çatalhöyük B) Madenlerle ilgili her türlü teknolojidir.
i
B) Boğazköy C) Elektrik üretimiyle ilgili her türlü
m
C) Alacahöyük teknolojidir.
D) Aşıklıhöyük D) İletişimle ilgili her türlü teknolojidir.
te
E) Göbeklitepe E) Bitkilerle ilgili her türlü tarımsal
faaliyettir.
m Sis
2. Aşağıdakilerden hangisi ateşi ilk kez 7. Biyotik faktörlerin alt grubları nelerdir?
ne m
kullanarak beslenme alanında köklü bir
değişiklik gerçekleştirmiştir? A) Üreticiler-Yok ediciler-Değiştiriciler
i
Tüketiciler-Parçalayıcılar-Kırıcılar
vı Dö eti
B)
A) Homo neanderthalensis
C) Ayrıştırıcılar-Dönüştürücüler-Kırıcılar
B) Homo sapiens
D) Üreticiler-Tüketiciler-Ayrıştırıcılar
na r ğr
C) Homo erectus
E) Dönüştürücüler-Tüketiciler-Ayrıştırıcılar
D)
Sı ha öHomo habilis
E) Austroluphitecus aferensis
a Ba çık
8. Yüksek oranda meyve, sebze, rafine
edilmemiş doğal tahıllar, balık, ceviz ve az
yağlı süt ürünleri içeren düşük glisemik
Ar 6 i A
bozulmasıdır.
9. Neolitik Çağ'da etlerin pişirilmesinde
20 niv
i
B) Pirinç
m
B) Yiyecek-içecek kültürü C) Biber
C) Giyim kültürü D) Kabak
te
D) Sanat kültürü E) Lima fasulyesi
Örgüt kültürü
m Sis
E)
ne m
olarak üretilen tek gıda maddesi
ürünlerinden olan zeytinyağı, başlangıçta aşağıdakilerden hangisidir?
hangi amaçla üretilmiştir?
i
vı Dö eti
A) Marduk
A) Faaliyetleri kolaylaştırmak
B) Garum
Salatalara lezzet vermek
na r ğr
B)
C) Uruk
C) Tıbbi malzeme olarak kullanmak
Sı ha ö D) Omnivor
D) Malzemeleri parlatmak
E) Güherçile
Mekanları aydınlatmak
a Ba çık
E)
Ar 6 i A
A)
A) Bakla B) Ceylan eti
C) Devekuşu eti
-2 sit
B) Karnabahar
C) Maydanoz D) Koyun eti
Enginar E) Güvercin eti
15 er
D)
E) Lahana
20 niv
aşağıdakilerden hangisidir?
B) Akkadlar
ol
D)
C) Denizcilik ve balıkçılık E) Babiller
D) Avcılık ve toplayıcılık
An
E) Garum üretimi
A) Halkbilimciler A) Garum
B) Antropologlar B) Testa
C) Tarihçiler C) Obsidiyen
D) Matematikçiler D) Garos
E) Sosyologlar E) Amgora
i
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
m
E C E A D A D E A C B E E C D A B C C B
te
m Sis
ne m
i
vı Dö eti
na r ğr
Sı ha ö
a Ba çık
Ar 6 i A
01 es
-2 sit
15 er
20 niv
Ü
u
ol
ad
An
GASTRONOMİ TARİHİ
2017 BAHAR ARA - A
A
1. Evcilleştirilen ilk hayvanlar aşağıdakilerin 6. Bitki bilimcilere göre şeker kamışı aşağıdaki
hangisinde birlikte ve doğru olarak ülkelerin hangisinde evcilleştirilmiştir?
verilmiştir?
A) Macaristan
A) Köpek - koyun - keçi - domuz B) Yeni Gine
i
B) Koyun - sığır - keçi- deve C) ABD
m
C) Köpek - kedi- geyik - keçi D) Çin
D) Koyun - keçi - tavşan - güvercin
te
E) Meksika
E) Aslan - ceylan - köpek - sırtlan
m Sis
2. Neolitik Çağ'da etlerin pişirilmesinde 7. Hitit kültüründe ''milit'' sözcüğünün karşılığı
kullanılan temel yöntemler aşağıdakilerin aşağıdakilerden hangisidir?
hangisinde birlikte ve doğru olarak
A) Nar
verilmiştir?
ne m
B) Zeytin
A) Kuru sıcaklıkta pişirme ve ızgarada pişirme C) Pekmez
i
vı Dö eti
B) Fırında pişirme ve ocakta pişirme D) Bal
C) Ocakta pişirme ve tandırda pişirme E) İncir
na r ğr
D) Kuru sıcaklıkta pişirme ve nemli sıcaklıkta
pişirme
Sı ha ö 8. Haşlama yönteminin ne zaman
E) Nemli sıcakta pişirme ve ocakta pişirme yaygınlaşmaya başladığı öngörülmektedir?
a Ba çık
3. I. Biyotik A) Paleolitik Çağ başlarında
II. Avcılık B) Kalkolitik Çağ sonlarında
III. Toplayıcılık
Neolitik Çağ'dan sonra
Ar 7 i A
IV. Abiyotik C)
D) Tunç Çağı başlarında
Ekosistem yukarıdaki faktörlerin E) Tunç Çağı sonlarında
01 es
hangilerinden oluşmaktadır?
C) Homo sapiens
4. Yabani buğday, evcil buğdaya nasıl
D) Homo neanderthalensis
dönüşmüştür?
E) Homo erectus
Ü
A) Neolkasik Dönem
ve diğer etkilerle
B) Klasik Dönem
5. Laktoz intoleransının tanımı aşağıdakilerden C) Akeramik Neolitik Dönem
An
i
B) İstakoz
m
B) Yiyecek-içecek kültürü C) Deniz kaplumbağası
C) Örgüt kültürü D) Pavurya
te
D) Sanat kültürü E) Uskumru
Görsel kültür
m Sis
E)
ne m
kaynaklarından biridir?
i
vı Dö eti
A) Mezar resimleri
B) Tapınaklar
Saraylar 18. Yunan ve Roma mutfağını birbirinden ayıran
na r ğr
C)
en temel fark aşağıdakilerden hangisidir?
D) Kral anıları
Sı ha ö
E) Soyluların kitapları A)
B)
Zeytinyağının kullanımı
Baharat kullanımı
a Ba çık
C) Sebzelerin kullanımı
14. “İlkel insanlar yemek yapmasını bilmez.”
atasözü hangi uygarlığa aittir? D) Süt ürünlerinin kullanımı
Ar 7 i A
C) Babiller
D) Elamlar
-2 sit
E) Asurlular
16 er
B) Vejeteryan
A) Homeros
C) Herbior
B) Apicius
u
D) Ototrof
C) Herodotos
Omnivor
ol
E)
D) Platon
E) Demokritos
ad
i
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
m
A D C D E B D C E C A B A B A D E B E C
te
m Sis
ne m
i
vı Dö eti
na r ğr
Sı ha ö
a Ba çık
Ar 7 i A
01 es
-2 sit
16 er
20 niv
Ü
u
ol
ad
An
GASTRONOMİ TARİHİ
2017 BAHAR ARA - B
B
1. Aşağıdakilerden hangisi ateşi ilk kez 6. Yabani buğday, evcil buğdaya nasıl
kullanarak beslenme alanında köklü bir dönüşmüştür?
değişiklik yapmıştır?
A) İnsanın doğal tarihi zekâsıyla
A) Homo sapiens B) Genetik mutasyonla
i
B) Austroluphitecus aferensis C) GDO’lu üretimle
m
C) Homo neanderthalensis D) Havadan ve topraktan gelen yeni tohumlar
D) Homo erectus ve diğer etkilerle
te
E) Homo habilis E) Hayvanların dışkı ve postlarıyla
m Sis
2. Hitit kültüründe ''milit'' sözcüğünün karşılığı
aşağıdakilerden hangisidir? 7. Yerleşik yaşam ve tarımın başladığı fakat
toprak kökenli çanak çömleklerin
ne m
A) Pekmez
üretilmediği döneme ne ad verilir?
B) Zeytin
i
vı Dö eti
C) Bal A) Tunç Dönemi
D) İncir B) Paleolitik Dönem
na r ğr
E) Nar C) Klasik Dönem
Sı ha ö D) Neolkasik Dönem
E) Akeramik Neolitik Dönem
3. Haşlama yönteminin ne zaman
a Ba çık
yaygınlaşmaya başladığı öngörülmektedir?
eksikliğidir.
B) Kötü beslenme nedeniyle süt içememe
durumudur. 9. Neolitik Çağ'da etlerin pişirilmesinde
kullanılan temel yöntemler aşağıdakilerin
Ü
C)
D) Ocakta pişirme ve tandırda pişirme
5. I. Biyotik E) Kuru sıcaklıkta pişirme ve nemli sıcaklıkta
An
Ekosistem yukarıdaki faktörlerin 10. Bitki bilimcilere göre şeker kamışı aşağıdaki
hangilerinden oluşmaktadır? ülkelerin hangisinde evcilleştirilmiştir?
A) Yalnız I A) Meksika
B) I ve II B) Macaristan
C) I ve IV C) Çin
D) II ve III D) Yeni Gine
E) III ve IV E) ABD
i
C) Mezosistem
m
bitkiler arasında yer alır?
D) Ekosistem
te
E) Göçebelik A) Yalnız I
B) I ve II
is
C) II ve III
D) I,II ve III
Sı Yı S
2. Neolitik Çağ’da Aşıklıhöyük yerleşkesinde E) II,III ve IV
yaşayan insanlar aşağıdaki bitkilerden
ra im etim
hangisinden yararlanmamışlardır?
na lı
B) Patates şişe dizilmesi ve aralarına pişirilmiş hayvan
yağı konmasıyla yapılan yemek çeşidi
i A ret ğr
C) Fıstık
aşağıdakilerden hangisidir?
vı
D) Çitlembik
E) Mercimek
em Öğ ıkö Ummiya
A)
B) Milit
C) Zanu
ön 18 Aç
D) Tepsu
3. Çatalhöyük kazılarında çıkan kemiklerin E) Saramna
oranına göre en çok hangi hayvan etinden
r D 20 esi
faydalanılmıştır?
A) Güvercin 8. I. Keçi
II. Koyun
ha 7- sit
B) Tavuk
C) Salyangoz III. Domuz
IV. İnek
Deve
Ba 201 ver
D)
E) Koyun Yukarıdakilerden hangileri evcilleştirilen ilk
hayvanlar arasında yer alır?
ni
A) Yalnız I
B) I ve II
Ü
A) Kestane E) II,III ve IV
ol
B) Ceviz
Fındık
ad
C)
D) Meşe palamudu
9. Paleolitik beslenme, Neolitik dönemle birlikte
E) Fıstık yerleşik yaşam ve tarımın ortaya çıkışıyla bugün
An
i
temel gelişmelere neden olmuştur. C) Fransa
m
C) Ateş sayesinde pişmiş beslenmeden çiğe D) İtalya
doğru olan dönüşüm gerçekleşir.
te
E) Çin
D) Ateş ile birlikte avcı beslenme gerilemeye
başlar.
is
16. Aşağıdakilerden hangisi Amerika kıtasının
E) Ateş beslenmede köklü bir değişikliğe neden keşfinden sonra Akdeniz mutfağında
Sı Yı S
olmamıştır. kullanılmaya başlanan ürünlerden biridir?
A) Fındık
ra im etim
11. Hem et hem de otla beslenen canlılara ne ad B) İncir
verillir?
C) Fasulye
Omnivor Zeytin
na lı
A) D)
B) Karnivor E) Üzüm
i A ret ğr
C) Herbior
vı
D) Vejeteryan 17. M.Ö. 600 yıllarına tarihlenen Anadolu’nun en
em Öğ ıkö
eski yağhanesi nerede bulunmuştur?
E) Ototrof
A) Urla
ön 18 Aç
B) Milas
12. Çivi yazısında “NINDA” ne anlama
gelmektedir? C) Söke
D) Ayvalık
A) Bal
r D 20 esi
E) Tire
B) Meyve
C) Ekmek 18. Biber ve kabağın 8.000 yıl önce ilk kez
yetiştirildiği ülke aşağıdakilerden
ha 7- sit
D) Et
E) Su hangisidir?
Ba 201 ver
A) Hindistan
13. Bugün sadece ------- için kullanılan bu sözcük B) Meksika
esasında bütün yenebilen sebzeleri anlatmak için C) Çin
kullanılır ayrıca sebze pazarları da bu adla
ni
D) Brezilya
anılırdı.
E) Mısır
Ü
A) lahana
A) Ahtapot
kereviz
ad
B)
B) Uskumru
C) karnabahar
C) Pavurya
D) marul
An
D) Deniz kaplumbağası
E) ıspanak
E) İstakoz
i
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
m
D B E D E D E D A B A C A C E C A B B C
te
is
Sı Yı S
ra im etim
na lı
i A ret ğr
vı
em Öğ ıkö
ön 18 Aç
r D 20 esi
ha 7- sit
Ba 201 ver
ni
Ü
u
ol
ad
An
i
C) Tarım bilgisi
m
tamamlar?
D) Çömlek yapım teknolojisi
te
E) Süt ürünleri bilgisi A) Homo sapiens
B) Homo erectus
is
C) Homo apherensis
D) Homo neanderthalensis
Sı Yı S
2. I. Susam E) Homo habilis
II. Ceviz
ra im etim
III. Fındık
na lı
II. Arpa
i A ret ğr
A) Yalnız I III. Bezelye
vı
B) I ve II
em Öğ ıkö IV. Biber
C) I ve III
Yukarıdakilerden hangileri tarıma ilk alınan
D) II ve III bitkiler arasında yer alır?
E) I, II ve III
ön 19 Aç
A) Yalnız I
B) I ve II
C) II ve III
r D 20 esi
8. I Fransa
D) Elektrik üretimiyle ilgili her türlü teknolojidir. II İsveç
E) Madenlerle ilgili her türlü teknolojidir. III İspanya
IV Çin
ni
B) II ve III
ol
A) Yerleşik hayat
C) I, II ve III
B) Ekosistem
I, III ve IV
ad
D)
C) Mezosistem
E) II, III ve IV
D) Bağımsızlık anlayışı
An
E) Göçebelik
A) Haşlama A) Közleme
B) Kurutma B) Kızartma
C) Kızartma C) Tandır
D) Izgara D) Izgara
E) Közleme E) Kurutma
i
Yeni yapraktır.
m
D)
Aşıklıhöyük insanlarının yararlandığı
bitkilerdendir? E) Bağımsızlıktır.
te
A) Yalnız I 16. Çivi yazısını hangi uygarlık icat etmiştir?
is
B) I ve II
A) Babiller
C) II ve III
Sı Yı S
B) Hititler
D) I, III ve IV
C) Persler
E) II, III ve IV
ra im etim
D) Urartulular
E) Sümerler
11. Pirincin anavatanı aşağıdaki ülkelerden
na lı
hangisidir? 17. M.Ö. 600 yıllarına tarihlenen Anadolu’nun en
eski yağhanesi nerede bulunmuştur?
i A ret ğr
A) Mısır
vı
B) Çin A) Milas
em Öğ ıkö
C) Fransa B) Urla
D) İtalya C) Söke
E) İngiltere D) Ayvalık
ön 19 Aç
E) Tire
B) Soğan
C) Mısır
C) Domates
D) Mercimek
Kuşkonmaz
Ba 201 ver
D)
E) Buğday
E) Hurma
13. Hem et hem de otla beslenen canlılara ------ adı 19. I. Yününden yararlanılması
ni
A) omnivor nedenlerindendir?
karnivor
ad
B)
A) Yalnız I
C) herbior
B) I ve II
D) vejeteryan
An
C) I ve III
E) ototrof
D) I, II ve III
E) II, III ve IV
14. Lima fasulyesinin 8.000 yıl önce ilk kez
yetiştirildiği ülke aşağıdakilerden 20. Zeytinyağı mutfaktan önce ne amaçla
hangisidir? kullanılmıştır?
A) Brezilya A) Soğutma
B) Çin B) Sağlık
C) Peru C) Yalıtım
D) Mısır D) İletişim
E) Hindistan E) Aydınlatma
i
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
m
A E A B A B D D C D B E A C C E B C D E
te
is
Sı Yı S
ra im etim
na lı
i A ret ğr
vı
em Öğ ıkö
ön 19 Aç
r D 20 esi
ha 8- sit
Ba 201 ver
ni
Ü
u
ol
ad
An