Professional Documents
Culture Documents
Lobicilik
Lobicilik
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANABİLİM DALI
HALKLA İLİŞKİLER BİLİM DALI
DOKTORA TEZİ
TEZ DANIŞMANI
Prof. Dr. M. Naci BOSTANCI
HAZIRLAYAN
Kadir CANÖZ
KONYA, 2007
ÖNSÖZ
i
İÇİNDEKİLER
Sayfa No
Önsöz ........................................................................................................................... i
İçindekiler .................................................................................................................... ii
Giriş.............................................................................................................................. 1
I. BÖLÜM
LOBİCİLİK
2. Avrupa’da Lobiler.......................................................................................... 25
A. BÜROKRASİ..................................................................................................... 34
ii
B. ÇIKAR GRUBU................................................................................................. 34
D. KAMUOYU....................................................................................................... 35
E. PROPAĞANDA................................................................................................. 36
F. SİYASAL REKLAM.......................................................................................... 37
G. KAMUSAL İLİŞKİLER.................................................................................... 38
A. YASAMA ORGANI.......................................................................................... 45
B. YÜRÜTME ORGANI........................................................................................ 45
C. YARGI ............................................................................................................... 46
iii
B. SEÇİLMİŞLERİN BİLGİ NOKSANLIĞI......................................................... 53
1. Televizyon...................................................................................................... 58
2. Radyo ............................................................................................................. 59
4. İnternet ........................................................................................................... 60
1. Mektuplar ....................................................................................................... 60
2. Mesajlar.......................................................................................................... 60
B. TEMSİLCİLER .................................................................................................. 68
II. BÖLÜM
I. LOBİCİLİKÇEŞİTLERİ (TEKNİKLERİ)............................................................... 75
iv
A. DOĞRUDAN (DİREKT) LOBİCİLİK ............................................................. 76
C. KOLLEKTİF LOBİCİLİK................................................................................. 78
1. Amatör Lobicilik............................................................................................ 79
5. Bilgi Lobiciliği............................................................................................... 81
v
H. YÜKSEK ÜCRET ÖDEYEREK TOPLANTILARA KONUŞMACI
OLARAK ÇAĞIRMAK .............................................................................................. 105
III. BÖLÜM
vi
B. 5464 SAYILI BANKA KARTLARI VE KREDİ KARTLARI
YASASI’NIN ÇIKIŞINA KADAR GEÇEN SÜRE (14 Mart 2003 – 1 Mart 2006).......... 144
vii
a.3. Deneklerin Mesleğine Göre .............................................................. 193
KAYNAKÇA.............................................................................................................. 203
viii
Ek 14: Sinan Aygün’ün basın açıklaması .................................................................. 253
Ek 17: Kredi kartı yasasının çıkartılması sırasında Sinan Aygün’ün etkisi ................ 256
Ek 19: ATO’nun kredi kartı mağdurlarına yol gösteren kredi kartı danışma
hattı .......................................................................................................................................... 260
ix
KISALTMALAR CETVELİ
AB : Avrupa Birliği
C. : Cilt
S. : Sayı
s. : Sayfa
vb. : ve benzerleri
vd. : ve diğerleri
x
ŞEKİL VE TABLOLAR CETVELİ
Tablo 9: Deneklerin Kaç Adet Kredi Kartı Sahibi Olduklarının Belirlenmesi .........................157
Tablo 11: Deneklerin, Kredi Kartlarına Nasıl Sahip Olduklarının Tespit Edilmesi ...................159
Tablo 12: Deneklerin, Medyada Yer Alan Kredi Kartı Haberlerine İlgi Düzeylerinin
Tespit Edilmesi ...........................................................................................................160
Tablo 13: Deneklerin, medyada çıkan kredi kartı haberlerine ilgi düzeyleriyle,
Ankara Ticaret Odası’nın kredi kartı çalışmalarının olumlu bulunulup
bulunulmaması ilişkisi ................................................................................................161
xi
Tablo 15: Deneklerce, Kamuoyunda/Medyada Kredi Kartı Mağdurları ve Kredi
Kartı Faiz Oranlarının Düşürülmesiyle İlgili En Çok Uğraş Verdiğini
Düşündükleri Kuruluşların Tespiti .............................................................................163
Tablo 16: Ankara Ticaret Odası’nın Deneklerce Nasıl Bilindiğinin Tespiti ..............................164
Tablo 18: Ankara Ticaret Odası’nın kredi kartlarıyla ilgili yaptığı çalışmaların
deneklerce olumlu bulunulup bulunulmamasının deneklerin bilgi
düzeyiyle ilişkisi .........................................................................................................166
Tablo 19: Deneklerce, Ankara Ticaret Odası ile İlgili Bilgilerin Daha Çok Hangi
İletişim Kanalı Aracılığıyla Alındığının Tespit Edilmesi...........................................167
Tablo 20: Deneklerin kullanmış olduğu iletişim kanalına göre Ankara Ticaret
Odası’nın kredi kartları çalışmalarının olumlu bulunulup
bulunulmamasının tespiti............................................................................................169
Tablo 21: Ankara Ticaret Odası (ATO) Denildiği Zaman, Ankara Ticaret Odası’yla
İlgili, Deneklerde İlk Akla Gelen Verinin Tespit Edilmesi ........................................170
Tablo 25: Deneklerin yaşına göre Ankara Ticaret Odası’nın kredi kartları
çalışmalarının hangi düzeyde olumlu bulunulup bulunulmamasının tespiti ..............175
Tablo 26: Deneklerin cinsiyetlerine göre Ankara Ticaret Odası’nın kredi kartları
çalışmalarının olumlu bulunulup bulunulmamasının tespiti.......................................176
xii
Tablo 27: Deneklerin aylık gelir düzeylerine göre Ankara Ticaret Odası’nın kredi
kartlarıyla ilgili çalışmalarının olumlu bulunulup bulunulmamasının
tespiti...........................................................................................................................177
Tablo 28: Deneklerin mesleğine göre Ankara Ticaret Odası’nın kredi kartlarıyla
ilgili çalışmalarının olumlu bulunulup bulunulmamasının tespiti ..............................179
Tablo 29: Deneklerin ikametgâhına (anketin yapıldığı ile) göre Ankara Ticaret
Odası’nın kredi kartları çalışmalarının olumlu bulunulup
bulunulmamasının tespiti............................................................................................180
Tablo 32: Sinan Aygün’ün kredi kartlarıyla ilgili yaptığı çalışmaların başarılı
bulunup bulunulmamasının deneklerin Ankara Ticaret Odası ve
faaliyetleri hakkındaki bilgi düzeyiyle ilişkisi............................................................184
Tablo 33: Deneklerin ATO ile ilgili bilgileri alırken en çok kullanmış olduğu
iletişim kanalına göre Sinan Aygün’ün kredi kartları çalışmalarının
başarılı bulunulup bulunulmamasının tespiti..............................................................186
Tablo 34: Deneklerin sahibi oldukları kredi kartı sayısına göre Sinan Aygün’ün
kredi kartları çalışmalarının başarılı bulunulup bulunulmamasının ilişkisi................187
Tablo 35: Kredi kartı borcunun ödenmesi şekliyle Sinan Aygün’ün kredi kartları
çalışmalarının başarılı bulunulup bulunulmamasının ilişkisi .....................................189
Tablo 36: Deneklerin yaşına göre Sinan Aygün’ün kredi kartları çalışmalarının
başarılı bulunulup bulunulmamasının tespiti..............................................................191
Tablo 37: Deneklerin aylık gelir düzeylerine göre Sinan Aygün’ün kredi kartlarıyla
ilgili çalışmalarının başarılı bulunulup bulunulmamasının tespiti..............................192
Tablo 38: Deneklerin mesleğine göre Sinan Aygün’ün kredi kartlarıyla ilgili
çalışmalarının başarılı bulunulup bulunulmamasının tespiti ......................................194
xiii
GİRİŞ
Toplumsal bir varlık olan kuruluşlar da tıpkı canlı organizmalar gibi doğarlar,
zamanla büyürler ve nihayetinde bir gün faaliyetlerine son vererek ölürler. Ancak
bunlar açısından önemli olan, son bulmanın mümkün olduğunca uzun sürede
gerçekleşmesi ve kimseye zarar vermemesidir. Kaçınılmaz sonun farkında olan
işletmeciler de kuruluş aşamasından sonra, büyüme sürecini uzatmanın gayreti
içerisinde sürekli çalışmalara yönelirler ki bu çalışmalardan birisi de halkla ilişkiler
olmaktadır.
Cutlip, Center ve Broom ise bu sınıflamayı daha değişik bir duruma sokarak
pazarlama karmasına benzer bir karma oluşturmakta, buna halkla ilişkiler karması
1
adını vermekte ve değişik bir sınıflamaya tabi tutmaktadırlar. Onlara (1994: 8–20)
göre bu sınıflama;
Filiz Balta Peltekoğlu ise tüm bunların içerisinden hareketle net ve öz bir
sınıflama yaparak halkla ilişkiler uygulamalarını altı ana başlık altında
toplamaktadır. Bunlar (2004: 289–400);
Sponsorluk;
Her iki tarafın karşılıklı olarak kabul ettiği ticari kazanımları elde etmek
amacıyla, bir bireye, organizasyona, olaya ya da faaliyete destek vermek
(Sabuncuoğlu 2001: 155) için ticari bir kuruluş ya da hükümet tarafından ayni ya da
parasal desteğin sağlanmasıdır. Söz konusu bu destek ilişkide bulunulan iki taraf
arasında kabul edilmiş sınırlar dâhilindedir ve sponsorun esas faaliyet alanının veya
işinin bir parçasını da oluşturmayabilmektedir (Baybars 1997: 327) (Ball 1993: 16).
Bunlar daha çok devletin gerçekleştiremediği ya da bütçeden pay ayıramadığı (İşçi
2002: 54) bir takım kültür, sanat ve spor faaliyetlerinden oluşmaktadır. Genellikle de
kuruluş ve vakıflar tarafından toplumda eksikliği hissedilen alanlarda (spor ve sosyal
alanlar) yapılabilmektedir (Okay 1997: 283).
Kriz Yönetimi;
2
Halkla ilişkilerin uzmanlık alanlarından olan kriz yönetimi ( Okay 2002: 475)
kriz ve yönetim sözcüklerinin birleşmesinden oluşmaktadır. Etimolojik olarak “Kriz”
sözcüğü, eski Yunanca’da “yargılamak, ayırmak, karar vermek” anlamına gelen
“krinein” sözcüğünden gelmektedir (Baltaş 2002: 6).
Kriz Yönetimi Enstitüsü’ne göre ise kriz, işinizdeki ciddi bir aksamanın geniş
kapsamlı olarak medyada yer alması neticesinde, konunun kamuoyunun dikkatini
çekmesiyle şirketinizin normal iş akışı üzerinde politik, finansal ve hükümet
etkilerinin yaratılabilmesi şeklinde tarif edilmektedir (Sherwin ve Avila 2002: 532).
3
değişimlerin gerçekleştirildiği “sinerjik yönetim” anlayışının hakim olduğu
kuruluşlar bunu kullanabilmektedir (Kavrakoğlu 1994: 3).
Bir başka tanıma göre ise; kuruluş açısından beklenmedik bir anda ortaya
çıkan ve istenmeyen sonuçların doğmasının kaçınılmaz olduğu muhtemel bir kriz
durumunda, kuruluşun imajının zedelenmemesi, hedef kitleleriyle iletişiminin yara
almaması hatta, ilgili kitlelerin desteğini almak (Sabuncuoğlu 1993: 43) için yapılan
bilinçli ve programlı halkla ilişkiler çalışmalarına verilen genel bir ad (Paksoy 1999:
47) olmaktadır. Planlı ve programlı olarak uygulamaya konulan kriz dönemlerindeki
halkla ilişkiler uygulamalarının, hazırlanmasında dikkate alınması gereken bazı
faktörlerin varlığı da bilinmektedir ki bunlar (Peltekoğlu 1993: 136);
4
Krizden etkilenecek kitlenin belirlenmesi, Kriz anında kullanılacak iletişim
kanallarının belirlenmesi ve Kriz planında yer alan her şeyin kontrol edilmesidir.
5
olumlu temsilcilerle ulaştırılmasını da sağlamaktadır (Ramazoğlu 1986: 46).
Bunlardan başka halkla ilişkiler mesajlarının iletilmesinde sergi, fuar gibi
organizasyonlar (Aydede 2001: 155) ve çeşitli halkla ilişkiler materyalleri
kullanılmaktadır. Ancak, özellikle dış hedef kitlelerle kurulacak iletişimde
kullanılacak araçların seçiminde hedef kitlenin büyüklüğü, kültür, gelir, yaş düzeyi,
yaşanılan bölge, cinsiyet (Asna 1993: 116) gibi özellikler yanında; kuruluşun faaliyet
alanı, kuruluşun yönetim anlayışı ve teşkilatlanma yapısı gibi etkenler dikkate
alınmayı zorunlu kılmaktadır.
Kurum İmajı;
Fransızca kökenli bir sözcük olan image sözcüğünden Türkçe’ye geçmiş olan
imaj (Tikveş 2003: 35), imge ile eş anlamlılık göstermekte ve halkla ilişkilerde,
görüntü yaratmanın da yerine kullanılmaktadır (Ertekin 1986: 288).
6
markası, fiziki görünüşü-binası, müşterilerle ilişkilerdeki sıcaklığı, yakınlık, firma
veya ürünün prospektüsü, tanıtıcı broşür ve firma mesajını veren çeşitli işaretler
(çeşitli renk ve amblem gibi) olmaktadır. İnsan beyninde onları harekete geçiren ve
kabule zorlayan psikolojik güdüler (sevgi, güvence, mutluluk gibi) (Odabaşı ve Barış
2003: 113) aracılığıyla da kurumsal imajın kabulü gerçekleştirilmektedir.
Ayna imajı, Şimdiki imaj, Şemsiye imajı, Kuruluşun kendi algıladığı imajı,
Yabancı imajı, Transfer imajı, Mevcut imaj, İstenen imaj, Pozitif imaj, Negatif imaj,
Marka imajı, Ürün imajı, Kişisel imaj, Mağaza imajı, Kurumsal imajdır. Ural’da
bunlara ek olarak; müşteri tatmini ve sadakati yoluyla ve kurumun sosyal sorumluluk
sahibi bir kurum olduğunun hedef kitleler tarafından algılanmasıyla oluşturulan bir
imaj olan “soyut imaj” ilavesini yapmaktadır (2000: 412).
Kurum Kimliği;
7
kurumsal davranış, kurumsal dizayn, kurumsal iletişim) (Okay ve Okay 2002: 610)
olarak da isimlendirilmektedir.
Lobicilik;
8
bir tanımlamaya gidebilmektedir. Ancak yapılan tüm tanımlamalarda “karar
vericileri etkileme” gibi bir ortak noktanın varlığı da görülmektedir.
Lobicilik, Hikmet Seçim’e (1994: 18) göre; kamu yönetiminde yasa yapıcı ya
da karar verici konumunda olan kişileri bilgilendirme ve etkileme çabaları iken;
Sezgin’e (2002: 752) göre ise; lobicilik, ikna, inandırma ve tanıtma teknikleri
kullanılarak, karar verme mekanizmaları (yasama, yürütme, yargı, yerel meclisler ve
yönetim kurulları gibi) üzerinde baskı oluşturma ve çıkacak kararları bir grubun veya
bir ülkenin lehine ya da aleyhine değiştirebilme becerisi olarak tanımlanmaktadır.
Dünyada sayıları 200’ü bulan çok uluslu şirketlerin küresel iktidarı ele
geçirmeleri neticesinde artık günümüzde kamu sektöründen ziyade özel sektörün ilgi
alanına giren halkla ilişkiler (Bıçakçı 1999: 279), gün geçtikçe lobiciliği daha sık
kullanır duruma gelmiştir. Lobiciliğin halkla ilişkilerde önemli duruma gelmesindeki
temel amaçlar; hedef kitlesinde işletmeye yönelik oluşabilecek olumsuz tutumların
önüne geçmek, kuruluşun kamuoyundaki itibarını güçlendirmek, bilinirliğini
artırmak, tekrar konumlandırmak, faaliyet sahalarını etkileyebilecek hukuki
kararların duruma göre alınması ya da alınmaması yönünde etkide bulunmak veya
önceden alınmış olanlarda da gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağlamaktır.
9
Çalışmamız Ankara Ticaret Odası ve onun Kredi kartları kampanyası ile
sınırlandırılmıştır. Bu kuruluşun ve bu kampanyanın örnek olarak seçilmesindeki
temel nedenler; Ankara Ticaret Odası’nın bilgi verme hususunda yeterince açık
olması, Türkiye’de lobicilik yaptığını kabul eden ender kuruluşlardan birisi olması,
ulusal ve uluslararası düzeyde özellikle de Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği’nden
(IPRA’dan) lobicilik dalında ödüller ve büyük ödülü almış olmasıdır.
10
I. BÖLÜM
LOBİCİLİK
Amerika ve Avrupa gibi dünya siyasetinde etkin olan iki süper gücün karar
organlarında böylesine önemsenen ve etkin olabilen Lobicilik, tek başına, salt bir
faaliyet olmayıp üç öğeden oluşmaktadır. Kazancı’ya (2002: 282) göre de bu öğeler
lobi, lobiciler ve lobi çalışmalarıdır.
11
çıkar grubunun isteklerini, siyasal organlara kabul ettirmek, onları kendi
doğrultusunda etkilemek amacıyla kurulmuş topluluk” olarak tanımlanmaktadır. Bu
toplulukların iletişim alanında (medya ve uzman dergilerle olan bağlantı), hukuk
alanında (yasal sınırları bilmek), teknik ve bilimsel alanda ve finansal alanda iyi
organize olmaları (Faupin 2005: 92) ise başarı oranlarını artırmaktadır.
Kavramın son öğesi ise “lobicilik” dir. İngilizce “Lobbying” olarak belirtilen
bu kavram Türkçe’de lobicilik, kulisçilik ya da kanun simsarlığı olarak
adlandırılmaktadır. Çıkar/baskı grupları tarafından belli konularda etkili olmak üzere
yönetenler nezdinde, özellikle de yasama ve yürütme üzerinde, kendi amaçlarını
12
gerçekleştirmek üzere yürütülen faaliyetler (Aziz 2003: 26) olarak tanımlanan
lobicilik, daha uzun ya da daha kısa tanımlamalara sahiptir. Bunların bazıları
şöyledir:
13
II. LOBİCİLİĞİN TARİHİ GELİŞİMİ VE YASAL DÜZENLEMELER
Lobicilik tarihi insanlık tarihi kadar eski olmasa da insanların toplum olarak
yaşamaya başladığı ve yöneten yönetilen ilişkisinin var olduğu ilk çağlara kadar
giden bir tarihi geçmişe sahiptir (Mack 1989: 1). Bu nedenle de dünyanın en eski
ikinci mesleğinin lobicilik olduğu iddia edilmektedir (Howe ve Trott 1978: 20).
Lobicilik, ilk çağlardan beri toplumun sosyal, dini-ahlaki ve ekonomik yaşantısıyla
doğru orantılı olarak yapılan, toplumların geçirmiş olduğu aşamalara paralellik
göstererek zamanın ihtiyaçları doğrultusunda zamanın argümanlarıyla yapıla gelen,
organize ve bilinçli etkileme yöntemlerine sahip uygulama şekli olmaktadır.
Daha sonra yerleşik hayata geçen toplumlar, tarımla ve tarımsal üretimle daha
fazla uğraşarak tarım toplumu düzeyine ulaşmışlar ve kendilerinden önceki dönemi
oluşturan toplum yapısındaki ihtiyaçları da değiştirmişlerdir. Bu dönem, toplumsal
istekleri biraz daha çeşitlendirerek; toprağın çoğaltılması, mülkiyetinin korunması ve
günün koşullarına göre ihtiyaçların karşılanması zorunluluğunu da beraberinde
getirmiştir.
14
Tarım toplumunun akabinde ortaya çıkan sanayi toplumunda, buharın
sanayide kullanılması, üretimde makineleşmeyi getirirken bunun sonucu olarak da
üretim miktarını artırmıştır. Öyle ki, bu dönemde mamul üretmek sorun olmaktan
çıkıp üretilen mamulün pazarlanması sorun haline gelmiştir. Yine bu dönemde
önemli bir işçi sınıfı ortaya çıkmış ve bunlar örgütlenerek sendikaları
oluşturmuşlardır (Şimşek 2000: 486). O örgütlenmeler ise günümüz baskı gruplarının
temelini oluşturmuştur (Göksu ve Bilgiç 2003: 52).
15
hemen her alanda, her yerde ve her şartta toplumun gruplaşmış önemli bir kesiminin
çabalarının ürünü olarak ortaya çıkmaktadır (Roche ve Levy 1964: 187).
16
oynayan Milletvekili ya da Senatörler borca girince, lobiciler işe karışıp, meclislerde
istedikleri yönde oy kullandırmışlardır. Aynı şekilde, gerçekte eğlence yerleri olan
lüks otellerde lobicilerle çalışmış ve büyük gösterişli partilerin düzenlenmesine
mekân oluşturmuşlardır (Bayramoğlu 1985: 10).
1938 yılında çıkartılan ve daha sonraki yıllarda (1939, 1942, 1946, 1950,
1956, 1961, 1966, 1975’de) amacında değişiklik yapılmadan günün ihtiyaçlarına
göre bazı değişiklikler geçiren Yabancı Temsilci Yasası, “yabancıları temsil edenleri
17
ve ücreti yabancı kaynaklarca ödenenleri” lobici olarak kapsamına almıştır (Howe ve
Trott 1978: 10). Lobicilik işiyle uğraşan, Kongre’yi ve ulusal politikayı etkileyen pek
çok kişi, grup ve kurumun faaliyetinden halkın bilgi sahibi olmasının hedeflendiği bu
yasayla, yabancı ülkeler ve yabancılar adına lobicilik yapan şirketlerin, Adalet
Bakanlığı’na kaydolması ve her altı ayda birde faaliyetleriyle ilgili rapor sunmaları
mecburiyeti getirilmiştir. Adalet Bakanlığı’da bu yasa çerçevesinde kendisine kayıt
olan lobilerin ve onların müşterilerinin ismini kitapçık olarak bastırarak 1950
yılından itibaren Kongre’ye göndermeye başlamıştır. Bu yasada 1966 yılında yapılan
değişiklikle, lobilerin kayıtları esnasında müşterileri adına ne gibi faaliyetlerde
bulundukları; Kongre üyeleriyle ve hükümet yetkilileri ile temaslarında yabancı
temsilci olduklarını belirtme zorunluluğu getirilmiştir. Ayrıca bu temasları esnasında
para ödemeleri ve seçim kampanyalarına katkıda bulunmaları da yasaklanmıştır (Arı
2000: 166–167).
18
Yasası, faaliyetlerin aleni olarak gün ışığında cereyan etmesini ve denetlenebilmesini
amaç edinirken (Kapani 2001: 207–208), Kongre’nin, kamuoyunun oluşumu
hakkında doğru olarak değerlendirmede bulunabilmesine yardımcı olmayı da
hedeflemiştir (Bayramoğlu 1985: 11).
19
temsil edecek büyük hukuk şirketleri ve halkla ilişkiler ajansını lobicilik amacıyla
kullanmaktadırlar (Grunig ve Hunt 1984: 528).
1976 yılında çıkartılan yasa ile vergi muafiyeti olan kuruluşlar belirlenerek
bunların lobi faaliyeti için bütçelerinin kaçta kaçını harcayabilecekleri belirtilmiştir.
Yasaya göre gerekli nitelikleri taşıyan bir örgüt, yıllık bütçesinin ilk 500.000 dolarlık
kısmının % 20’sini (100.000 $), ikinci 500.000 dolarlık kısının %15’ini (75.000 $),
üçüncü 500.000 dolarlık kısmın %10’unu (50.000 $) ve bundan sonraki her 500.000
doların %5’ini lobicilik için harcama yetkisine sahiptir. Ancak bu harcamaların
toplamı 1 milyon doları geçememekte ve izin verilen bu miktarında ancak %25’i
grass roots (halk hareketi) için harcanabilmektedir (Arı 2000: 172). Bu oranları aşan
ve asıl amacının lobicilik olduğunu gizlemeyerek lobicilik faaliyetinde bulunan
derneklerin vergiden muaf olma statüleri kaybolmakta ve kayıtlı lobici olma
zorunluluğu doğmaktadır.
Lobicilikte, hedef kitle durumunda olan yasama, çeşitli şekillerde etki altına
alınmaya çalışılır. Bu etkileme şekillerinin başında ise, seçimler sırasında adaya
verilecek oy desteği, seçim kampanyalarında görev alma ve parasal destek sağlama
gibi çalışmalar gelmektedir. Ancak, bu tür destekler seçimi kazanan Kongre üyeleri
için uzun dönemde itibar problemi oluşturarak, Üyelerin halk üzerindeki tarafsızlık
20
imajını zedelemekte ve küçük düşürücü bir durum oluşturabilmektedir. Bu tür
çalışmaların yasal zemine oturtulması ve illegal çalışmaların önlenmesinin denetim
yoluyla sağlanılması için yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur (Hanlı 2006: 3).
21
Maddeler halinde sıralanan bu kurallara uyulmaması halinde ise hukuki
sürecin başlatılarak “kamu davası” açılacağı belirtilmektedir.
22
taraflara ekonomik düzenlemelere örgütlü olarak katılabilecekleri mesajını vererek
lobiciliği teşvik edici bir temel oluşturmuşlardır (Davies 1985: 16-17).
23
lobiler kırsaldan merkeze ulaşmak ve karar mekanizmaları üzerinde etkili olmakta
güçlük çeken çiftçilerce kurulmuştur. Bunlar kendilerine göre daha iyi konuşan,
papyon kravat takan ve cilalı makosenleriyle Topluluk kurumlarının koridorlarında
boy gösteren demogoglara ihtiyaç duymuşlar, bu zaruret ise profesyonel manadaki
lobiciliğin Avrupa’ya gelişini hızlandırmıştır (Esin 1996: 135-136).
Beyaz kitap ise, Tek Pazar’ın kurulabilmesi için 31 Aralık 1992 tarihine
kadar 286 adet önlemin yürürlüğe girmesini emrederken; yayınlamış olduğu iş
katalogu ile de genel makro-ekonomik kararların ötesinde sektörel bazda bir dizi
önlemi gündeme getirerek hem sanayi üretim faaliyetini hem de hizmet sektörünü
düzenleme yoluna gitmiştir (Toruelle’den Aktaran Sezgin 2003: 487). Bu durum
Avrupa Birliği’nde tüm sosyal ve ekonomik faktörleri; sendikaları, meslek
kuruluşlarını, siyasi partileri, üniversiteleri vb. Tek Senet’in etki alanına sokarak
genel geçer lobi faaliyetlerini etkisizleştirmiş, nitelikli çoğunluğa döndürülen Konsey
24
karar alma mekanizması üzerinde daha etkili, daha sofistike yöntemlerle lobi
faaliyeti yapabilmeyi zorunlu hale getirmiştir (Esin 1996: 139). Nitelikli çoğunluğa
ulaşmak ise ancak 7 ülkenin bakanının konu hakkında bilgilendirilmesi ve desteğinin
alınması ile mümkün olabilmektedir. Bu işlemin ayrı ayrı ülkelerde yürütülmesi
zaman açısından problem oluşturacağından Avrupa Birliği’nin başkenti olan
Brüksel’de yapılmasını (Toruelle’den Aktaran Sezgin 2003: 488) gerekli hale
getirmiştir. Buradaki lobi firmaları da daha çok Avrupa Parlamentosu ve Komisyonu
nezdinde faaliyette bulunmaktadırlar (Hanlı 2006: 2).
2. Avrupa’da Lobiler
1. Avrupa Komisyonu,
2. Avrupa Parlamentosu
3. Bakanlar Kurulu
Yapılan bir istatistiki araştırmaya göre büyük şirketlerin, Avrupa Çıkar Grubu
ve Federasyonlarının (ittifaklarının) bu hedef kitlelere ulaşma dereceleri en fazladan
en aza doğru şu şekilde sıralanmıştır (Bouwen 2002: 383):
1. Büyük şirketler,
3. Büyük şirketler
25
2. Avrupa çapındaki ticaret ve sektör örgütlenmeleri,
3. Büyük şirketler
—Kaynak yetersizliği
—Üye şirketler ile Avrupa çapındaki bir federasyon arasındaki fiziki ve idari
mesafelerin fazla olması
—Bir örgütün ancak bir kısmını etkileyen konularla tüm sektörü etkileyen
konulara verilen ağırlıklardaki orantısızlığın üyeler arasındaki bağlantıları
zayıflatması
26
Yukarıda belirtilmiş olan resmi lobiler haricinde AB’de düzensiz çıkar
ittifaklarının oluşturduğu tanımlanması zor “gayri resmi” ittifaklarda mevcuttur.
Bunların örgütlü ticari çıkarların yardımlaşmasıyla ortaya çıkan örgüt bütünleşmeleri
aralarındaki ilişkinin resmiliği ve süresinin derecesine göre değişik gruplarda
incelenmiştir. Bunlar (Pijnenburg 1998: 305):
2. Kısıtlı süre,
Tarihi kökenleri itibariyle köklü bir geçmişe sahip olan, birçok devletler ve
imparatorluklar kurup yöneten, nihayetinde de Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran bir
ulusun lobicilik geçmişi de en az kendisi kadar eski olması gerekir. Türklerle ilgili
ulaşılabilecek en eski lobicilik bilgileri Orhun Abideleri’nden, Kül Tigin Abidesi’nin
Güney yüzü ile Bilge Kağan Abidesi’nin Doğu yüzündeki bilgilerdir. Bu yazıtlarda
direkt olarak lobicilikle ilgili bilgiler olmasa da; Vatanlarını terk etmemeleri, örf-adet
ve geleneklerinden ayrılmamaları, Çinlilerin çeşitli hediyeler, has ipek ve güzel
sözlerle yöneticileri ve halkı kendine yaklaştırarak toplum ve devlet düzenini istediği
gibi değiştirebildiğinden bahsederek, Türklerin buna inanmamalarını aksi halde
varlıklarını yitirerek esarete düşeceklerini nasihat etmektedir (Ergin 2001: 3-52).
Buradan da anlaşılmaktadır ki, Çinlilerin vermiş olduğu kıymetli ve güzel hediyeler
güç ve iktidar sahibi insanları etkileyip belirli bir duruma sevk etmek için zamanın
27
şartlarına göre lobicilik amaçlı yapılırken, Türklerde de lobiciliğin tarihini
oluşturmaktaydı.
28
başlatmıştır. Ermeni ve Rum lobilerinin çalışmalarına karşılık “Özgür İnsanlar
Ülkesinin Liderlerine” başlıklı İngilizce küçük bir broşür yayımladı. Açık mektup, ya
da muhtıra niteliğinde bir broşürdü bu. Amerikan Kongresi üyelerine dağıtılmıştı.
Lozan Antlaşmasının onaylanmasını engellemek amacıyla sürdürülen kampanya
karşısında, “Biz, Amerika’daki Türk kolonileri… bu muhtırayı saygıyla dikkatinize
sunarız” diye başlıyordu. Türk düşmanlarının kasıtlı iftiraları “şiddetle protesto”
ediliyordu. Ondan sonra Lozan Antlaşmasının neden onaylanması gerektiği, bunun
dünya barışına ve Türk-Amerikan ilişkilerine yapacağı katkı sebepleriyle
açıklanıyordu (Şimşir 2001: 43-44).
—Müşterileri araştırmak,
29
—Eyalet ve yerel düzeyde müşterilerinin çıkarlarını gözetmek,
1
Ayrıntılı bilgi için bakınız: T.C. Resmi Gazete, “Siyasi Partiler Kanunu”, Kanun No:2820,
Yayımlandığı Tarih: 24/04/1983, Sayı: 18027; (Siyasi Partiler Kanunu’nda Değişiklik) Kanun
No:5341, Yayımlandığı Tarih: 07/05/2005, Sayı: 25808; T.C. Resmi Gazete, “Türkiye Büyük Millet
Meclisi Üyeliği ile Bağdaşmayan İşler Hakkında Kanun”,, Kanun No: 3069, Yayımlandığı Tarih:
06/11/1984, Sayı: 18587; T.C. Resmi Gazete, “Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve
Yolsuzlukla Mücadele Kanunu”, Kanun No: 3628, Yayımlandığı Tarih: 04/05/1990, Sayı: 20508
30
“Madde 66- (Değişik: 12.8.1999 – 4445/7 md.) Genel ve Katma bütçeli dairelerle
mahalli idareler ve muhtarlıklar, kamu iktisadi teşebbüsleri, özel kanunla veya özel
kanunla verilen yetkiye dayanılarak kurulmuş bankalar ve diğer kuruluşlar, kamu
iktisadi teşebbüsü sayılmamakla beraber ödenmiş sermayesinin bir kısmı Devlete
veya bu fıkrada adı geçen kurum, idare, teşebbüs, banka veya kuruluşlara ait
müesseseler, siyasi partilere hiçbir suretle taşınır veya taşınmaz mal veya nakit
veya haklar bağışlayamaz ve bu gibi mal veya hakların kullanılmasını bedelsiz
olarak bırakamazlar; bağlı oldukları kanun hükümleri dışında siyasi partilere ayni
hakların devrine dair tasarruflarda bulunamazlar. Kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşları, işçi ve işveren sendikaları ile bunların üst kuruluşları,
dernekler, vakıflar ve kooperatifler, özel kanunlarında yer alan hükümlere uymak
koşuluyla siyasi partilere maddi yardım ve bağışta bulunabilirler.
Yukarıdaki fıkranın dışında kalan gerçek ve tüzel kişilerin her birinin bir siyasi
partiye aynı yıl içerisinde iki milyar liradan fazla kıymette ayni veya nakdi bağışta
bulunması veya yayınları kullandırması yasaktır. Bağış veya bağışların bağışta
bulunana veya yetkili temsilcisine veya vekiline ait olduğunun partice verilen
makbuzda açıkça belirtilmesi gerekir. Böyle bir belgeye dayanılmaksızın siyasi
partilerce bağış kabul edilemez.
Siyasi partiler, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan, Türk
uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden herhangi bir suretle ayni veya
nakdi yardım ve bağış alamazlar.”
Burada şunu da belirtmekte fayda vardır; gerçek ve tüzel kişilerce siyasi partilere
yapılan bağışlar KDVK’nun 17/1–2 maddesine göre sosyal amaçlı istisna kabul
edildiğinden KDV’den muaf tutulmaktadır (Özkan 2002: 68).
31
“Madde 2- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Devlet ve diğer kamu tüzel
kişilerinde ve bunlara bağlı kuruluşlarda; Devletin veya diğer kamu tüzel
kişilerinin doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak katıldığı teşebbüs ve
ortaklıklarda, özel gelir kaynakları ve özel imkânları kanunla sağlanmış kamu
yararına çalışan derneklerin ve Devletten yardım sağlayan ve vergi muafiyeti olan
vakıfların, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar ve
bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve
denetim kurullarında görev alamazlar, vekili olamazlar, herhangi bir taahhüt işini
doğrudan veya dolaylı olarak kabul edemezler, temsilcilik ve hakemlik
yapamazlar.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, yürütme organının teklif, inha, atama ve
onamasına bağlı resmi veya özel herhangi bir işle görevlendirilemezler. Bir üyenin
belli konuda ve altı ayı aşmamak üzere Bakanlar Kurulunca verilecek geçici bir
görevi kabul etmesi, Meclisin kararına bağlıdır.
Madde 3- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ayrıca; 2 nci maddede belirtilen
kurum ve kuruluşlarda ücret karşılığı iş takipçiliği, komisyonculuk, müşavirlik
yapamazlar; Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlar ile zimmet, ihtilas, irtikâp,
kaçakçılık ve döviz suçları gibi Devletin maddi çıkarlarıyla ilgili davalarda Devlet
aleyhine vekil olamazlar; serbest mesleklerini icrada, ferdi işletmelerini idarede
milletvekilliği unvanlarını kullanamazlar.
Madde 4- Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri 2 nci maddede belirtilen kurum
ve kuruluşlarda genel sekreter, sekreter veya benzeri herhangi bir nam altında
hiçbir yönetim görevi alamazlar.
Milletvekilleri, yabancı bir devlet veya milletlerarası bir kuruluş tarafından verilen
idari ve siyasi, ücretli herhangi bir işi veya görevi Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kararı olmadıkça kabul edemezler.”
Türkiye’de ki lobiciliği yakından alakadar eden son hukuki metin ise 3628 sayılı
“Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu”dur.
Bu kanunda da (T.C. Resmi Gazete, Yayım Tarihi: 04.05.1990, Sayı: 20508);
“Madde 2- a) Her tür seçimle iş başına gelen kamu görevlileri ve dışardan atanan
Bakanlar Kurulu üyeleri, (Muhtarlar ve ihtiyar heyeti üyeleri hariç)
b) Noterler,
c) Türk Hava Kurumunun genel yönetim ve merkez denetleme kurulu üyeleri ile
genel merkez teşkilatında ve Türk Kuşu Genel Müdürlüğünde, Türkiye Kızılay
Derneğinin merkez kurullarında ve Genel Müdürlük teşkilatında görev alanlar ve
bunların şube başkanları,
d) Genel ve katma bütçeli daireler, il özel idareleri, belediyeler ve bunlara bağlı
kuruluş veya alt kuruluşlarda, kamu iktisadi teşebbüsleri (İktisadi devlet
teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşları) ile bunlara bağlı müessese, bağlı ortaklık
ve işletmelerde, özel kanunlarla veya özel kanunların verdiği yetkiye dayanılarak
kurulan ve kamu hizmeti gören kurum ve kuruluşlar ile bunların alt kuruluşlarında
veya komisyonlarında aylık, ücret ve ödenek almak suretiyle kamu hizmeti gören
memurları, işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ile yönetim ve denetim
kurulu üyeleri,
e) (Mülga: 24.6.1995 - KHK - 557/21 Md.)
f) Siyasi parti genel başkanları, vakıfların idare organlarında görev alanlar,
kooperatiflerin ve birliklerinin başkanları, yönetim kurulu üyeleri ve genel
müdürleri, yeminli mali müşavirler, kamu yararına sayılan dernek yönetici ve
denetçileri,
g) Gazete sahibi gerçek kişiler ile gazete sahibi şirketlerin yönetim ve denetim
kurulu üyeleri, sorumlu müdürleri, başyazarları ve fıkra yazarları,
32
Mal bildiriminde bulunmak zorundadırlar.
Özel Kanunlarına göre mal bildiriminde bulunmak zorunda olanlar da bu Kanun
hükümlerine tabidir.
Madde 13- Kanunen daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde haksız mal
edinene üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş milyon liradan on milyon liraya
kadar ağır para cezası verilir.
Haksız edinilen malı kaçıran ve gizleyene de aynı ceza verilir.”
33
birbirleriyle olan farklılıklarını ortaya koymak için ilgili kavramlar hakkında kısa
bilgiler vermek yerinde olacaktır.
A. BÜROKRASİ
Kimi zaman yalnızca kamu yönetimi anlamında, kimi zaman genel olarak bir
gelişmiş örgütlenme biçimi anlamında, kimi zamanda, zaman ve kaynak savurganlığı
yaratan bir kırtasiyecilik anlamında kullanılmaktadır (Kışlalı 1987: 269). Bürokrasi,
Fransız kaynaklı bir terim olmakla birlikte, “Büro” (daire, memurlar) ve “Krasi”
(güç, iktidar) kelimelerinin birleşiminden oluşup “büroların iktidarı” anlamına
gelmektedir. 1745 yılında, ilk defa Fransız “fizyokrat” iktisatçı Vincentde Gournay
tarafından kullanılan “bürokrasi”, bu gün bütün dillerde “aristokrasi, burjuvazi,
teknokrasi” gibi bir sınıfı ve onun zihniyetini anlatan terim olarak da
kullanılmaktadır (Kabaklı 2002: 9).
B. ÇIKAR GRUBU
Ortak çıkarları olan bireylerden meydana gelmiş (Bıçakçı 2002: 114) ancak
bu ortaklaşa çıkarın farkına varmada geri, bireyler arasında birlik şuuru olmayan ve
aktif olarak çalışmasını sağlayacak teşkilattan yoksun; bu nedenle de hükümete,
yasamaya, kamuoyuna etki yapabilmek için disiplinli olarak çalışamayan bir kümedir
(Aybay 1961: 272–273).
Öztekin’e (2001: 95) göre, çıkar grubu; üyelerinin yani bütünü oluşturan
insanların, her türlü maddi ve manevi çıkarlarını korumak için oluşturulmuş örgütlü
ya da örgütsüz insan gruplarıdır. Sendikalar, her türlü dernekler ve topluluklarla,
çeşitli meslek kuruluşları çıkar grubuna örnek oluşturmaktadır. Çıkar grubunun
bilinçlenmesi ve organize olması ise baskı grubuna dönüşmeyi ifade etmektedir.
Çoğu zaman “Baskı Grubu”yla karıştırılarak birbirinin yerine kullanıldıkları da
olmaktadır.
C. BASKI GRUBU
34
2000: 451), bu nedenle de teşkilatlı çalışmalar yapan (Aybay 1961: 274) örgüt
görünümündeki oluşumlardır.
D. KAMUOYU
Kamuoyu, belli bir zamanda, belli bir tartışmalı sorun karşısında, bu sorunla
ilgilenen kişiler grubuna veya gruplarına egemen olan kanaattir ve ancak çeşitli
fikirlerin, karşıt görüşlerin, değişik yorumların, çatışan tezlerin açıkça ortaya
döküldüğü, hür bir ortamda oluşabilmektedir (Kapani 2001: 147). Kamuoyunun
oluşumunda ortak kanıların olması ise temel esastır (Bıçakçı 2002: 113–114).
35
kamuoyunu azınlığın etkisi altında oluşturabilmekte ve siyasal yaşamda kendisini
siyasal bir güç gibi duyurmaktadır. Ulusal veya uluslar arası düzeyde olması fark
etmez, demokratik bir rejimde olsun baskı rejiminde olsun hükümetleri etkileyip,
siyasal kararların yönlendirilmesinde rol oynamaktadır.
E. PROPAGANDA
Latince “Propagare” kökünden gelen “bir fikri, bir görüşü yaymak” (Aykaç
1990: 29) veya “yeni fidanlar elde etmek üzere toprağı ekmek anlamı” taşıyan
(Brown 1980: 9) propaganda, fikir ve tutumları etkilemek için yapılan bütün çabaları
kapsamaktadır (Kalender 2005: 78). Leonard W. Doob’un yapmış olduğu tanıma
göre (Aktaran Brown 1992: 23), “İlgili kişi (ya da kişilerin) telkin vasıtasıyla
gruplarının tutumlarını sonuçta da bu grupların hareketlerini kontrolleri altına almak
için yaptıkları sistematik faaliyetler” olmaktadır.
Arsev Bektaş’ın yapmış olduğu bir başka propaganda tanımında ise “önceden
tasarlanmış olma” şartı da getirilerek (1996: 150); “Belli çıkarları olan bireylerin ya
da grupların, başkalarının kanılarını ve davranışlarını etkilemek amacıyla, önceden
tasarlanmış, ikna ve telkin tekniklerini kullanarak yaptıkları eylemler” şeklindedir.
Propaganda da örgütten hedef kitleye doğru tek yönlü bir iletişim vardır ve amaç, bir
düşünce, fikir veya eylemin benimsetilmesinden ziyade aşılanmasıdır. Yani hedef
kitlenin, mesaj kaynağının istediği yönde düşünmesini ve davranmasını sağlamak
amaçlanmaktadır (Varol 1994: 34). Propaganda maksatlıdır. Daha çok telkin yoluyla
heyecanlı ve renkli kelimeler kullanılarak organize edilmiş çalışmalardır. Bu şekilde
istenilen haber ve bilginin yayılması ve artması amaçlanır. Propaganda önemli
36
sembollerin hünerle işlenmesi ile kolektif davranışların yönetilmesidir (Hekimgil
1968: 82).
F. SİYASAL REKLAM
37
kasetleri, broşürler, kitapçıklar, el ilanları sinemalar, internet ve cep telefonlarını da
kullanmaktadır.
G. KAMUSAL İLİŞKİLER
Lobicilik, çoğu zaman halkla ilişkiler başta olmak üzere baskı grubu, çıkar
grubu, propaganda, siyasal reklâm ve kamusal ilişkilerle karıştırılmakta ve
birbirlerinin yerine kullanılabilmektedir. Bu durum da bazı anlam kargaşalarına
sebep olurken uygulamalar arasındaki farkların bilinmesini zaruret haline
getirmektedir.
38
amacı güder. Bu yönüyle kamuoyu oluşturma açısından bir halkla ilişkiler faaliyeti
gibi görünse de halkla ilişkilerden ayrılan yönü vardır. Örneğin; lobicilik çoğu kez
bir siyasi amaç uğruna ve bu doğrultuda etkileme aracı olarak kullanılırken; halkla
ilişkiler daha çok ülkenin değil, daha özellikli bir durum arz eden kurumların,
kuruluşların, sosyal ve ekonomik çıkarlarını gözetme amaçlı (Sabuncuoğlu 2001: 29)
yapılan bir uygulama olmaktadır. Halkla ilişkilerde karşılıklı dürüstlük ve güven tesis
etme çabası vardır. Bir hata ve kusuru örtmek için de kullanılmazken (Tortop 1986:
132); lobicilikte, hedefi her hangi bir şekilde (çıkar sağlama, tehdit gibi) ikna etme
olağan sayılabilmektedir. Halkla ilişkiler süreklilik isteyen bir uygulama olmasına
rağmen; lobicilik, hedeflenenin elde edilmesiyle sınırlandırılabilmektedir.
Lobicilik ile baskı grubu arasındaki farklar; Baskı grupları kamu görevi yapan
parlamento üyelerine, devlet memurlarına ve yargıçlara rica, rüşvet, yardım vaadi,
tehdit gibi doğrudan doğruya etkiler yanında, kamuoyunun desteğini arkasına almak
gibi dolaylı etkilerle baskı yaparak kendi menfaatlerine uygun kanunların
yapılmasına, kararların alınmasına çalışan (Aybay 1961: 274), şuurlu ve organize
birlikteliklerden meydana gelmiş oluşumlardır. Lobicilik ise, baskı grupları gibi
oluşumlardan başka, çıkar gruplarının ve ülkelerin de hedef kitlelerini oluşturan
seçilmişleri etkilemede kullanılan bir yöntem olmaktadır.
Lobicilikte kullanılan etkileme yöntemleriyle baskı ve çıkar gruplarının
etkilemede kullandıkları yöntemler hemen hemen aynı türde yöntemler olmakla
birlikte, lobiciliğin uygulanma sahası uluslararası olabildiği gibi baskı gruplarının ki
daha çok ulusal boyutta olmaktadır.
Lobicilik, daha çok belirli bir konu ve amaç için, bireysel ya da baskı grubu
(teşkilat) adına, meclisi (yasama üyelerini) etkileme faaliyeti şeklinde yapılırken,
baskı grupları kendiliğinden oluşarak birden fazla konu hakkında faaliyette
bulunabilmektedir. Örneğin, lobiciliğin ana hedefi olan iktidar ile ilişkiler, baskı
gruplarının faaliyetlerinin sadece bir bölümünü oluşturmaktadır (Ay 1997: 1194).
Baskı grupları belirli çıkarlar çevresinde ve ortak amaca yönelik olarak kurulmuş
olup, iktidar ile ilişkileri, çalışmalarının bir kesitini oluşturur. Lobiciler ise, salt
yasama üyeleri üzerinde türlü yollardan etkinlik sağlayarak karar aldırma amacı ile
faaliyet gösterirler (Şahım 2006: 10-11) ve bu çalışmaları karşılığında ücret alırlar.
39
Oysa baskı grubunun ve üyelerinin yapmış olduğu lobicilik faaliyetleri neticesinde
her hangi bir maddi çıkar söz konusu değildir.
Lobiler için önemli olan husus metotken, baskı grupları için önemli olan ölçü
hedef olmaktadır. Daha değişik bir anlatımla, baskı grupları için sadece yasama ve
yürütme kuvvetini etkileme hedefi, bir amaç olarak belirlenmiştir. Bu etkinin hangi
araç ve yollarla yapılması gerektiği konusunda bizzat karar alma veya teşkilat kurma
zorunluluğu duymayarak; etkileme işlemini lobilere bırakabilmektedir (Ay 1997:
1194).
Kamuoyu, Münci Kapani’nin tanımında (2001: 147); “belli bir zamanda, belli
bir tartışmalı sorun karşısında, bu sorunla ilgilenen kişiler grubuna veya gruplarına
egemen olan kanaat” olarak tarif edilmektedir. Yapılan bu tanımda da görülmektedir
ki kamuoyu tamamen soyut bir varlıktır ve bireylerin kanaatlerinden oluşmaktadır.
Lobicilik ise, organize olmuş faaliyetler bütününden oluşmaktadır ve kamuoyunu
oluşturan bir çabadır.
40
Siyasal reklâm da hedef kitle halk iken, lobiciliğin hedef kitlesini seçilmişler
oluşturmaktadır.
Her hangi bir konu etrafında birleşen ve organize olan güçler amaçlarına
ulaşabilmek için çeşitli yöntemlerle siyasal sisteme baskı yapmaya çalışırlar (Dursun
2002: 289) ki, bu yöntemlerin başında da lobicilik gelmektedir. Ancak, lobiciliğin
türünü ve şeklini belirleyen en önemli etken ise ülkede geçerli olan yönetim şekli
olmaktadır. Özellikle demokratik siyasal sistemler halkla ilişkilerle (Aykaç 1990: 33)
birlikte lobiciliğin büyük gelişmeler gösterdiği sistemlerdir.
41
4-Tirani – Zorba Yönetim – Tek Kişinin Kötü Yönetimi
Ancak, Demokratik sistemlerde önemli bir yeri ve işlevi olan lobiciliğe bazı
kesimlerce ihtiyatla yaklaşılmaktadır. Bunların dayanak noktasını ise, serbest piyasa
koşullarında her grubun aynı güce, etkiye ve dolayısıyla erişime sahip olamayacağı
(Kapani 2001: 210) ile etkili lobicilik yapanların üst düzey maddi güçleri (Tekir
1999: 212) nedeniyle temel ülke politikalarının belirlenmesinde tekelci bir denetime
sahip olabilecekleri yönündeki düşünceleridir (Kaymaz 2005: 108). Bundan başka,
sıradan insanların güçlü lobiler içerisinde etkin olarak görev alamamaları depolitize
olmuş ve politikadan dışlanmış bir toplum yaratırken (Gürbüz 1987: 60); bu
durumun Türkiye dâhil liberal demokrasinin uygulandığı tüm ülkelerde temel bir
sorun olacağı da iddia edilmektedir.
42
Ancak, uluslararası düzeyde rekabetin giderek artması, farklı ülkelerdeki
kültürel ve hukuksal sistemlerin nasıl işlediğini bilmeyi (Theaker 2006: 168) ve
lobiciliği zaruret haline getirirken, bu iddiaların da dayanaksız olduğunu ortaya
koymuştur.
İletişim sürecinin de önemli bir öğesi olan hedef kitle, mesajın ulaşması
amaçlanan kişi, küme ya da kitle olarak tanımlanabilmektedir (Mutlu 1994: 88).
Lobicilik içerisinde gerçekleşen iletişim sürecinde, seslenilmek istenen kişi ya da
toplumsal kesimler birer hedef kitle (Oskay 1992: 16) olarak kabul edilmektedir
43
Kuvvetlerin ayrımı ve birbirini denetlemesi esasının benimsendiği Amerikan
Başkanlık sisteminde ise, yasama organı olan parlamento önemli bir hedef kitle
konumundadır (Kapani 2001: 206). Çünkü bu sistemde başkan, ayrı bir seçimle iş
başına geldiği için parlamento üzerinde fazla bir etkiye sahip değildir, parti disiplini
gevşek yapıdadır ve parlamenterler hükümet tarafından desteklenmeksizin, uygun
buldukları her alanda yasa teklifi yapabilirler (Dursun 2002: 290), yürütme
organından gelen tekliflerde de istedikleri değişikleri önerebilmektedirler. Bunlardan
başka, Amerikan Kongresi’nde birde uzmanlık komisyonları sistemi vardır ki, bu
komisyonlar Kongrenin, kendi insiyatifi ve başkanın isteği olmaksızın, hatta onların
zıddına yasa yapabilmesi, yasaya son şeklini veren komisyonları güçlü kılmaktadır.
Sayılan nedenlerden ötürü bu sistemde, yasama organı üyeleri ve konuyla alakadar
komisyonların üyeleri önemli birer hedef kitle durumuna gelmektedir (Turan 1996:
139).
Tüm bunların sonucunda da, baskı grubu adına faaliyette bulunan lobiciler,
kendi konularıyla ilgili devlet kurumlarının yöneticileri ile sürekli yüz yüze ilişki
kurma fırsatı ararlar (Turan 1996: 139–140).
44
VII. TÜRKİYE’DE LOBİ FAALİYETLERİNİN HEDEFLERİ
A. YASAMA ORGANI
B. YÜRÜTME ORGANI
Bunların içerisinden yerel yönetimler, il, belde ve köy halkının yerel ve ortak
ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuş, kanunda belirtilen görevleri yerine getirmek
için karar organları seçimle işbaşına gelen (İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi
gibi) kamu tüzel kişisidirler. Görevleri ekonomik, sosyo-kültürel, bayındırlık ve imar
gibi çok çeşitlidir. Bu görevleri yerine getirirken halkın çıkarlarını korumak ve hayatı
ucuzlatmak gibi genel ilkelerle bağımlıdırlar (Karaman 1995: 82).
45
Parlamenter bir sisteme sahip olan Türkiye’de, lobicilerin ikna ederek
etkilemek için çaba sarf ettikleri hedef kitlesi de en başta yasama olmakla birlikte,
yürütme organı, üyeleri ve onların bürokratları olmaktadır (Çağlar 1997: 285).
C. YARGI
D. BASIN-YAYIN KURULUŞLARI
46
kitlesini oluşturan belli başlı elitlerdir. Bunları etkilemeye çalışanlar ise genellikle
çıkar sahibi kuruluşlar ve yabancı ülkeler (Okay ve Okay 2001: 480) olmaktadır.
Buradan hareketle hedef kitlenin bazı özelliklerine değinmek yerinde olacaktır.
Netice itibariyle bir iletişim faaliyeti olan lobicilikte de, iletişim sürecinin
sağlıklı işleyebilmesi kaynağın olduğu kadar hedef kitlenin de iletişim becerisini
gerektirmektedir. Hedef kitlenin bilgi düzeyi, okuma yazma, dinleme ve düşünme
yeteneği ile tutumları, toplumsal ve kültürel yapı ile hedefin bu yapı içerisindeki yeri
iletişim sürecinde etkili olmaktadır (Işık 1998: 35) ve dolayısıyla iletişim becerisini
etkilemektedir. Lobiciliğin hedef kitlesini oluşturan insanların toplum tarafından
seçilmiş ya da bürokraside görevli olması onların bir takım özelliklerinin olması
anlamına gelir ki bunların en başında da eğitim durumları gelmektedir. İstisnaları da
olmak kaydıyla hedef kitleyi oluşturan insanların eğitim durumları genellikle yüksek
öğrenim düzeyinde olmaktadır. Örneğin, Türkiye Büyük Millet Meclisi 22. dönem
parlamenterlerinin eğitim düzeyleri şöyledir; 550 parlamenterden 491’i yüksek
öğrenim (Fakülte, Akademi, Yüksek Okul vb. mezunu olmakla birlikte, bunlardan
42’si profesör, 11’i doçent, 3’ü yardımcı doçent, 27’si doktor ve 73’ü de yüksek
lisans düzeyinde akademik kariyere sahiptir ), 39’u lise, 12’si orta öğretim ve 8’i
ilkokul mezunudur (Türkiye Büyük Millet Meclisi Albümü 2003: 21-22).
47
C.HEDEF KİTLENİN MEDYA OKURYAZARLIĞI
Hedef kitlenin etnik kökeni lobicililik faaliyetinde önem arz eden bir konu
olmaktadır. Özellikle Amerika gibi etnik çeşitliliğe sahip ülkeler yanında Avrupa
Birliği gibi yeni oluşumların (Akgönül 2002: 239) yasama organlarındaki etnik
çeşitlilik de dikkate alınmayı ve bilinmeyi gerektirmektedir. Çünkü hedef kitle
konumunda ki seçilmişler etnik köken olarak kendisine yakın bulduğu veya etnik
davasına hizmet edeceğini düşündüğü oluşumlarla beraber hareket etme eğiliminde
olabilmektedirler. Etnik kökenin ön planda tutulduğu bu tür oluşumlarda sayı
çokluğundan ziyade davaya bağlılık ve iş bitiricilik daha bir önemli olmaktadır. Paul
48
Findley bu konuda şöyle demektedir (2000: 8); “Sosyolojik bir gerçek olarak şunu
hatırlamalıyız ki; tarih boyunca, iyi organize olmuş nice güçler, sayı ve imkan
üstünlüğüne sahip olan ama kötü organize olmuş nice kuvvetlere hükümetmiş ve
galebe çalmışlardır.”
Dolaylı lobicilik stratejileri ise, hedef kitleye çok daha değişik kanallardan ve
değişik güçler aracılığıyla baskı kurma şeklinde yapılmaktadır. Mektuplar gönderme,
telefonlar açma, büyük mitingler düzenleme gibi etkinliklerden oluşmaktadır.
49
B. YASAMA LOBİCİLİĞİ STRATEJİLERİ
50
çalışmaları gerçekleştirilir. Halka dayalı lobiciliğe başlama ve ittifak arama
faaliyetleri özellikle önem verilen konular arasında yer alır.
51
daha alt düzeydeki makamlarda ise ideoloji çok fazla önemsenmediğinden parti
bağlantısı ve ideoloji daha karışık bir görüntü sergilemektedir (Mahood 2000: 63).
Lobicilik, ana amaç olarak her hangi bir ülkenin veya belirli bir grubun
çıkarını korumak (Eroğul 1997: 119) için yapılırken, bunun yanında tali başka
sonuçların elde edilmesi gibi nedenlerle de yapılabilmektedir. Bunlar, istenilen
sonucun gerçekleştirilme arzusu, seçilmişlerin bilgi noksanlığı ve gündeme
girme/gündemi belirleme isteği gibi nedenler olabilmektedir.
52
A.İSTENİLEN SONUCUN GERÇEKLEŞTİRİLME ARZUSU
Ancak son yıllarda lobiciliğin aşırı kullanımından dolayı hedef kitle üzerinde
bir takım sıkıntılar oluşturduğuda bilinmektedir. Charles Miller bu konuda şöyle
demektedir (1996: 102): Milletvekilleri iki nedenden dolayı lobicilikten giderek
daha fazla rahatsızlık duyar hale gelmektedir: Birincisi, Meclisin geneline
yöneltilecek birçok temas girişimi doğrudan vekili hedef almaktadır. İkincisi; birçok
lobicinin kullandığı yeni iletişim teknikleri kitlesel üretilmiş ve dağıtılmış ve belkide
çoğu söz konusu vekil için büyük öneme sahip olmayan bir mektup yığını
oluşturmaktadır. Burada vekil, karar alma sürecinin entrikalarından habersiz olan
sıradan seçmenin kendisini muhatap almasını hoş karşılayabilir, ama ticari
kuruluşların yani lobicilerin sistemden habersiz görünmeleri affedilemez.
53
Karar alma merciinde bulunan seçilmişlerin uzmanlık gerektiren pek çok
durumda yeterli bilgi donanımına sahip olmamaları, dışarıdan gelen bilgiye açık
olmaları ve etkisinde kalmaları sonucunu doğururken, lobicilerin işin
kolaylaştırmaktadır (Peltekoğlu 2004: 384). Bu bağlamda lobiciler, hem siyasal, hem
bürokratik kadrolar için önemli bir bilgi ve haber alma kaynağı olurken (Turan 1977:
140); seçilmişlerde ortaya çıkan bilgi noksanlıklarının giderilmesi de, lobicilerin
araştırıp hazırladığı kısa bilgiler, notlar, yasal analizler, istatistikî bilgiler ve
tasarılarla (Özsoy 1999: 187) karşılanmaktadır. Hatta muhalefet tarafından, konu
hakkında kendisinden daha çok bilgiye sahip hükümet çevrelerinin karşı görüşlerine
cevap verebilmek için lobicilerin kullanıldığı da olmaktadır (Howe ve Trott 1978:
20). Bu bilgilendirmeler sayesinde lobiciler de, karar alma sürecinde yasa koyucuları
etkilemek için doğrudan isteklerini belirtmek yerine dolaylı bir etkileme yöntemi
seçmiş olurlar ki, bununla hem kamuoyunun tepkilerinden kurtulmayı, hem de
hazırlanan raporların tarafsız olduğu izlenimini vererek (Çaha 1997: 425) iki yönlü
menfaat temin etmiş olurlar.
İletişimi oluşturan iki birimden birisi olan hedef kitle, mesajın gönderildiği
(alıcı) birim (Cüceloğlu 1992: 68) olarak tanımlandığında etkilenmek istenen kesim
ifade edilmeye çalışılmaktadır. Lobicilikte de etkilenmeye çalışılan kesim genel
olarak parlamento, hükümet, bürokrasi ve yerel yönetimlerden (Dursun 2002: 290)
oluşmaktadır. Ancak bunların etkilenmesi işi sanıldığı kadar kolay olmamakta tam
tersine karmaşık ve zahmetli çalışmalar gerektirmektedir. Çünkü bunlarda karar
verme yetkisi genel olarak tek kişide olmayıp daha çok meclisler aracılığıyla
yapılmaktadır ki bu durum, onların etkilenmesini ve istenilen yönde harekete
geçirilmesini zorlaştıran önemli bir etken olmaktadır.
54
(Bıçakçı 2002: 115). Gündeme girmede ve gündem oluşturmada etkin olan en önemli
araç ise medya olmaktadır.
Siyaset
Gündemi
55
menfaatin ön planda olduğu durumlarda geçerli olabilmektedir. Bu yönüyle de
lobiciliği gerekli kılan bir etken olmaktadır.
Politik sürece işlerlik kazandıran öğeler; seçmenler, baskı ve çıkar grupları ile
politikacılar ve bürokratlardır (Altay 1995: 231). Bunlardan politikacılar ve
bürokratlar aynı zamanda lobiciliğinde hedef kitlesini oluşturmaktadır. Lobicilikte,
“hedef kitleyi belirli bir duruma sevk etme” amacı güdüldüğünden, bu amaç
doğrultusunda bir takım lobicilik faaliyetleri düzenlenerek politikacı ve bürokratların
etkilenmesine çalışılır.
1. İkna Etmek (İnandırmak): Konu hakkında üst düzey teknik bilgi sahibi
olan kişilerin durumu kamu görevlilerine anlatıp onları ikna etmesidir ki bunun için,
bir dosya hazırlamak ve onu savunmak söz konusudur. “Saygıdeğer” kalmak
isteyenlerin en çok tercih ettikleri yöntem bu olmaktadır. Akla yatkın deliller ortaya
serilerek inandırıcılık artırılır.
56
3. Para (Rüşvet): Üzerinde yazılı delillerden çok manevi bir takım bilgilere
sahip olunabilinen bir durumdur. En başta mali kaynaklar lobilere (bilgi verme ve
propaganda yapma gibi) güncel eylem araçlarını güçlendirip mükemmelleştirme
olanağını sağlar. Ayrıca bu kaynaklar, çeşitli sorumluları borçlu durumda ya da
sadece minnet altında bulundurarak gruplara bağlama olanağını da yaratırlar.
İkincisi ise kişisel nitelikte olup; işin gördürülmesi için sorumluya, yetkiliye
para yedirilmesi şeklinde gayri ahlaki sayılan bir yöntemdir.
57
gruplarına ulaşarak onların baskılarıyla istenilen sonucun gerçekleştirilmesine
çalışılmaktadır. Bu güçlere ulaşmak için telefon, fax, e-mail, broşür, mektup gibi
kişisel iletişim araçları yanında, kitap, makale gibi yayınlarla, haber programları ve
toplantılar gibi daha geniş kitlelere ulaşabilen iletişim araçları da/ yöntemleri de
kullanılmaktadır (Tosun 2003: 354).
1. Televizyon
58
2. Radyo
Sadece sesli bir iletişim aracı olan radyo, lobicilikte daha çok ilgili konu
hakkında programlar düzenlenmesi ve bu programlara konuşmacı olarak bilgili,
referans gösterilebilecek kişilerle, toplum tarafından tanınan kişilerin katılımı
şeklinde kullanılabilmektedir. Örneğin kamuoyunda da sıkça yer alan Fransa’daki
Ermeni lobisi, Türkiye’ye karşı Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki Ermenilere
soykırım yapıldığı savını ileri sürerek gerek hükümetler, gerekse yerel yönetimler
üzerinde etkili olmuşlardır (Aziz 2003: 27). Fransa’da bunu yaparlarken, sözde
“Ermeni soykırımı”nı tanıtan radyo yayınlarının çok sık yapıldığı bilinmektedir
(Akgönül 2002: 243).
3. Gazete ve Dergiler
59
4. İnternet
Kişilerin şahsına yönelik, daha çok detay ve kişisel bilgiler içerebilen yazılı
ya da basılı materyallerden oluşan iletişim araçlarıdır.
1. Mektuplar
2. Mesajlar
60
Kitle iletişim araçları ve Bireysel iletişim araçlarından başka hedef kitlenin ve
kamuoyunun dikkatini konuya çekmek üzere düzenlenen çeşitli lobicilik
organizasyonları vardır. Fındlay (2000: 51) bunları; Basına yönelik araçlar (bültenler
yayınlamak) ve Direkt olarak hükümet liderlerine yönelik araçlar (bülten göndermek)
olarak nitelemektedir. Akgönül (2002: 243) ise bu organizasyonları ve kullanılan
iletişim araçlarını başlıklar halinde şöyle sıralamaktadır:
— Paneller-Konferanslar ve Kolokyumlar
— Anma yıldönümleri
— Sergiler
C. YÜZYÜZE İLETİŞİM
Tayyar Arı’ya (2000: 140) göre bir lobinin başarılı olması için üç altın
anahtar vardır. Bunlar;
61
1. İyi organize olmak,
62
zorunluluğu vardır (Meynaud 1975: 94). Ayrıca, uygulama esnasında “araştırma ve
takip ile geçen her saat, lobi faaliyetinde geçen on saate bedel” olmaktadır.
Bir lobi faaliyetinin başarılı olmasında etkili olan etmenler ise (Hanlı 2006: 2-
3) (Roche 1998: 44’den aktaran Theaker 2006: 170):
—Geçmiş araştırması,
—Kamu menfaati,
—Etkili bir şekilde hedef belirleme (tezin savunulması için en doğru kişiyi,
en doğru zamanda görmek gerekir. Etkilenilmesi istenen konu (tema), ne yazılmadan
önce ne de yazıldıktan sonra değil, o anda saati saatine ve detaylarıyla takip etmeyi
gerektirir),
63
Chris Miller (1998) ise, bir lobicilik kampanyasını başarılı kılan ana
etmenleri önem derecesine göre şöyle sıralamaktadır (Aktaran Theaker 2006: 173–
174):
4. Medya
5. Baskı grupları
6. Mahkemeler
64
—Engelleme ve Karşı Olma Stratejisi: Hedef kitleyi oluşturan politik karar
vericilere ve bürokratlara yönelik kişi, örgüt, grup veya ülke aleyhine alınan kararlara
karşı gelmek veya lehte alınan kararlara destek vermek amacıyla geliştirilen bir
stratejidir.
Lobilerin başarısını etkileyen bir diğer etken ise ülkeden ülkeye farklılıklar
gösterebilen, ülkelerin kendilerine has devlet yapıları olmaktadır. Örneğin eyalet
sistemine sahip ABD’de eyalet yasamasının, birçok sektördeki şirketlerin stratejileri
ve başarımları üzerinde çok büyük etkileri olabilmektedir. Özellikle son dönemlerde
yasa koyucuların ticari işlerdeki ilgi ve katılımlarının artması için hem iktisadi hem
de toplumsal güdülerinde artış olmuştur. İş yerinde sağlık ve güvenlik önlemleri,
istihdamda eşitlik, çevre koruma ve refah dağılımında adalete yönelik çabalar tüm
sektörlerde artış göstermiştir. Yasa koyucular ekonomideki belli bazı sektörleri hatta
bazen belli şirketleri lisanslama, izleme, standartlar belirleme, yan dalları gözlem
altına alma, koruma, düzenleme veya serbestleştirme (deregülasyon) amaçlı olarak
odağa alabilmektedir (Lord 2000: 289).
65
kazandıkları (genel kültür, hedef kitlenin tanınması, maddi imkanlar ve fiziksel
görüntü gibi) bir takım meziyetleri yanında birde doğuştan getirmiş olduğu bir takım
meziyetleri vardır (girişkenlik, ikna kabiliyeti gibi) ki bunların her ikisinin
birleşimine lobicinin özellikleri denilmektedir. Bunlar;
—Çok usta halkla ilişkiler uzmanı olmalı ve konularında belli bir kamuoyu
oluşturabilmek için gereken her türlü halkla ilişkiler yöntemini uygulamayı bilmeli
(Sezgin 2002: 752). Bunların eğitimlerine ve meslek gruplarına bakıldığında,
birçoğunun hukuk eğitimi gördükleri ve devlet yönetiminde görev aldıkları
görülmektedir (Bayramoğlu 1985: 9–10). Bunların çoğu eski ünlü eski siyasiler
olmaktadır (Howe ve Trott 1978: 23). Çünkü kanun ve yönetmeliklere göre, eski
üyeler, parlamento binalarına serbestçe girebilmektedirler (Aybay 1961: 276).
66
—Öngörüye sahip olmalı (Arı 2000: 161).
—Lobici, sakin, akıcı ve etkileyici konuşan birisi olmalıdır, iyi eğitim almış,
istatistik ve araştırma raporlarıyla donanmış olmalıdır (Pelteoğlu 2004: 384).
—Lobicilerin büyük bir çoğunluğu, temsil ettiği gruptan yüksek ücret alırlar
(Aybay 1961: 276)
67
—Hükümet liderlerine ve diğer siyasi yöneticilere ayda bir kez veya iki ayda
bir kez faaliyet raporu niteliğinde, kapsamlı bilgi ve haber içeren veriler göndermek.
A. BİLGİ TOPLAYICILAR
B. TEMSİLCİLER
68
C. BİREYSEL LOBİCİLER
Resmen lobici olarak bilinen ve lobici olduğunu kabul edip hukuki merciler
karşısında da bunu ifade edenlerden oluşmaktadır (Rigel 1994: 82). Temel amaçları,
Parlamento veya Hükümetin faaliyetleri neticesinde ortaya çıkacak olan politik
kararları, müşterilerinin amaçları doğrultusunda (lehine ya da aleyhine olabilir)
(Sezgin 2002: 752) yönlendirmeye çalışmaktır.
—Halkla ilişkiler: Lobi ile hedef kitle ve çevresi arasında karşılıklı güvene
dayalı ilişkinin kurulup sürdürülmesini amaçlar. Lobiler için lobiciler tarafından
yapılan her türlü halkla ilişkiler faaliyetleri bu kategoriyi oluşturmaktadır.
69
saldırmış olur. Lobicilik açısından böylesine önemli, ilişkileri düzenleyici ve genelde
özel bilgilerin yer aldığı istihbarat çalışmaları bu kapsamda değerlendirilmektedir.
70
açıklar. Ancak bu süreç, beyanda bulunanın konuya hâkimiyetini, politik
durumlardan yeterince haberdar olmasını, hedef kitle ile geçmişe dayalı olumlu
iletişimini veya bireysel iletişimde önemli olan konuşma tarzı ve beden dili gibi
etkileyici özelliklerin olmasını gerektirir. Bu nedenle de beyanda bulunmanın üst
düzey temsilci yerine gerçek lobiciler tarafından gerçekleştirilmesi daha olumlu
neticelerin elde edilmesine sebep olmaktadır.
Lobicilik faaliyetlerini yöneten lobiciler, uzun süre belirli bir iş kolu (sendika,
ticari birlik veya baskı grubu) adına çalıştıklarından o alanda uzmanlaşmış olurlar.
Dolayısı ile o iş kolunun diğer işletmeleri alanlarıyla ilgili bir faaliyete ihtiyaç
duyduklarında alanla ilgili uzmanlaşmış lobiciyi bulurlar ki, bu durum lobici için
olumlu ve istenen bir durumdur. Sektörel bazda uzmanlaşma, belirli bir konuya her
yönüyle hâkim olmayı gerektirdiğinden, o konuyla ilgili olan karar alıcılar ve
yönlendiriciler ile pozitif ilişkiler içinde bulunma olumluluğuna neden olup, etkin
sonuç alınmasını kolaylaştırmaktadır.
71
yanında iki görevi daha yerine getirirler. Bunların birincisi temsil edilen yer adına
gerçekleşirken; ikincisi ise, hedef kitle açısından gerçekleşmektedir. Yani burada iki
türlü işlev görmektedirler; hem temsil edilen yere yönelik hem de hedef kitleyi
oluşturan karar alıcılara yönelik faydalar sağlanmaktadır.
Lobicinin temsil ettiği yer (lobi, kuruluş, ülke vb.) adına gerçekleştirdiği
görevleri şunlardır ( Le Grelle 1987: 52):
Grunig ve Hunt’a (1984: 529) göre de; lobici medyada ki “rüşvetçi” imajına
karşın iyi bir halkla ilişkilerci gibi dikkatli araştırmayla başlayıp, doğru hedefe doğru
bilgilerle ulaşmalıdır. Şu beş temel alanda lobicinin bir örgüte yardımına paha
biçilemez: İttifaklar oluşturmak, araştırma yaparak raporlar hazırlamak, nüfuzlu
insanlarla temas kurmak, tanık ve sözcüleri hazırlamak ve tartışma odağını
yönlendirmek (gündemi belirlemek).
72
—Araştırma Yaparak Raporlar Hazırlamak: Lobicilerin hazırlayıp
dağıtımını yaptığı raporlar yasamacılara bilgi sağlama ve bir davadaki argümanları
güçlendirmeye yöneliktir. Lobicilerin araştırmaları kurulların tartışma ve yasama
kayıtlarının dikkatle incelenmesiyle başlar. Kütüphaneler ve resmi istatistik
kurumları verilerini kullanırlar. Lobiciler için en iyi kaynaklardan biri vekilin kendi
ekibidir. Böyle elde edilen bilgi ulusal, bölgesel ve yerel düzeydeki müttefikleri
bilgilendirmek için kullanılabilir (Grunig ve Hunt 1984: 530).
73
bölgesinden halk desteği işaretleri alması da önemlidir. Son olarak lobici,
müşterisiyle ortak ilgi ve kaygılara sahip resmi ve yarı resmi kuruluşları arayıp tek
bir ses olarak organize etmek ister (Grunig ve Hunt 1984: 531-532).
74
II. BÖLÜM
Bu zamana kadar lobicilikle ilgili yazılan kaynaklarda genel olarak iki tür
lobicilikten bahsedilmektedir. Bunların birincisi, direkt olarak karar vericilerle temas
kurma yöntemiyle yapılan “Doğrudan Lobicilik”; ikincisi ise kamuoyunda imaj
oluşturarak, kitleleri ve basını da olaya dahil ederek dolaylı sonuç almayı hedefleyen
“Dolaylı Lobicilik” (Grass-Root) (Dursun 2002: 291) olmaktadır. Bayramoğlu’da
(1987: 6) herkes tarafından kabul edilen bu iki çeşide “lobicinin lobiciye lobi
75
yapması” olarak tarif edilen “Kollektif Lobicilik” ilavesi yaparak çeşitleri üçe
çıkarmaktadır.
76
sunulması, sözlü açıklamalarda bulunmak üzere heyetler gönderilmesi, tanıklık
edilmesi (Rızaoğlu 2004: 251), brifing verilmesi, halkla ilişkiler faaliyetleri
çerçevesinde ilgililerin davet edilerek kuruluş ya da bölgenin gezdirilmesi (Kantarcı
2001: 163), olumlu kanaatlerin oluşmasını sağlamaya yönelik çabaların içine
girilmesidir.
77
1987: 6), imzalı dilekçeler yollamak, ürünü boykota gitmek, kitle iletişim araçlarında
kampanyalar tertiplemek ve telgraflar çekmektir (Ker 1998: 276–277).
C. KOLLEKTİF LOBİCİLİK
78
D. DİĞER LOBİ ÇEŞİTLERİ
79
4. Etnik Lobicilik
Etnik lobicilik, diğer lobilere göre daha saldırgan bir yapıdadır. Bu nedenle
kendi üyelerini bile davaya hizmet noktasında eleştirip yargılayabilmekte, gerekirse
“hainlik”le damgalayabilmektedir. Gayri ahlaki sayılan ve hiçbir zaman tasvip
edilmeyen yöntemlerin bile bu lobicilik tekniğinde kullanıldığı olmakla birlikte genel
olarak, her türlü lobicilik araç, gereç ve teknikleri ustaca kullanılabilmektedir.
Örneğin, 6 Ağustos 1923 tarihinde Lozan’da Amerika ile Türkiye arasında imzalanan
“Dostluk ve Ticaret Antlaşması”na Amerika’da yaşayan Ermeniler büyük tepki
göstermişler bunu engellemek için “Lozan Antlaşmasına Hayır!” kampanyası
yürütmüşlerdir. Bu kapmaya da “Lozan Antlaşmasına Hayır!”, sloganını kullanan
Ermeni ve Rum lobileri, zaten var olan Türk düşmanlığını iyice körüklemek için
kurulu bulunan düşman örgütleri, onların kadrosunu, organlarını, gazetecileri,
gazeteleri ve etkileri altındaki çevrelerini organize bir şekilde kullanmışlardır. Bunlar
aracılığıyla oluşturulan baskı neticesinde kampanyaya, başka örgütler, gazeteler ve
Amerikan iç politikasına oynayan muhalefetteki Demokrat Parti ileri gelenleri de
katılmış, böylece Amerikan kamuoyunun ve Kongresinin baskı altına alınması
kolaylaşmıştır (Şimşir 2001: 36–39).
80
sahip taraftarlarıyla, karar alıcı seçilmişler üzerinde seçimlerde oy baskısı kozunu
kullanmakta, kampanyalara parasal destek sağlamakta, ziyaretler, sıkı diyaloglar
geliştirmekte, sahip oldukları çeşitli dernekleri aracılığıyla geceler, kampanyalar ve
çeşitli gösteriler düzenlemektedirler (Gürbüz 2005: 1–2). Kuruluşları aracılığıyla
etnik lobicilik yapanlara en iyi örnek ABD’deki Ermeni lobileri gösterilmektedir.
Bunların günümüzde ABD’de lobicilik yapan 182’si Ermeni kilisesi olmak kaydıyla
toplam 1228 Ermeni kuruluşuna sahip olduğu bilinmektedir (Kantarcı 2001: 156).
5. Bilgi Lobiciliği
Bu lobicilik türünde öncelikle iyi araştırma ve bilgiyi iyi seçme (analiz etme)
zorunluluğu vardır. Araştırılarak elde edilen bilgiler hedef kitleye sunulmadan önce
lobinin istekleriyle uygun halde dengelenir. Bennedsen ve Feldmann’a (2002: 188)
göre de, Lobicilik yapan çıkar grupları yalnız kendi çıkarlarına uygun olduğunda
politika oluşturma sürecine bilgi sağlarlar. Çıkar gruplarının ellerindeki bilgi ve
dolayısıyla lobicilik etkisiz kaldığında artık lobicilik faaliyetine çaba ve kaynak
harcama için bir gereklilik de kalmamıştır. Bazı yazarlara göre bir parlamento
sisteminin çıkardığı bir koalisyon hükümetinin partilerinin gücü ile hükümet üyeleri
arasındaki birlik ABD Kongresindeki iki parti sisteminin sağladığı güç ve birlikten
81
daha fazladır. Aynı zamanda parlamenter demokrasilerde yasama süreci ABD
Kongresindeki kadar geniş bir çıkar grupları etkisine açık değildir… çıkar grubunun
kendi lehine sonuç elde etmek amacıyla stratejik bilgi sağlama isteği karar alma
kurumlarının yapısına göre artmakta veya azalmaktadır.
82
6. Uluslararası Lobicilik
83
arasında uygulana gelmiş ve dünya ticaretinde genel kabul gören bir çerçeve
oluşturmuştur. 1948 yılından bu yana, uluslararası kural ve disiplinlerin daha da
iyileştirilmesi ve güçlendirilmesi amacıyla sekiz çok taraflı müzakere turu
gerçekleştirilmiştir (www.foreigntrade.gov.tr/anl/DTO/GATT_ILKE).
84
bu olmaktadır. Ancak sessiz lobiciliğin başarılı olamadığı durumlarda ise kitle
iletişim araçlarının, kamuoyunun ve seçmen baskısının devreye sokulduğu sesli
lobicilik devreye girmektedir. İyi bir halkla ilişkilerci olan Miller; bu konuda
“kamuoyunun etkin bir şekilde harekete geçirilmesi lobicilik sürecinin asli
unsurlarından olabilir” (aktaran Harrison 2000: 210) demektedir.
85
ESAS AMAÇLAR DİNLEYİCİ, İZLEYİCİ
ve OKUYUCU KİTLE
86
amaçlarıyla kullanılmaktadır. Faaliyetlerinde araç olarak medyayı kullanmakla
birlikte; hedef kitle olarak ise genellikle tüketiciler ve onların çevrelerini
seçmektedir.
Halkla İlişkiler Aracı Olarak Lobicilik: Hem sesli hem de sessiz lobicilik
arasında yer alarak her ikisi tarafından da kullanılmaktadır. İtibarı güçlendirmek,
Tekrar konumlandırmak ve Bilinirliği artırmak amaçlarını yerine getirmektedir ki; bu
amaçlar aynı zamanda halkla ilişkilerin de amaçlarından olmaktadır. Bayram
Kaya’ya (1990: 29) göre de, günümüzde halkla ilişkilerin bir uzmanlık alanı olarak
kabul edilen, aynı zamanda işletmelerin genel halkla ilişkiler programlarının da
uzantısı durumunda olan lobicilik; halkla ilişkiler uygulaması olarak, genellikle sesli
(dolaylı) lobicilik yöntemleri içerisinde yer almaktadır (Kaya 1990: 29). Halkla
ilişkiler aracı olarak kullanılan lobiciliğin kullandığı araçlar genellikle medya ve
toplumun geneline ulaşabilen araçlar olmakla birlikte; hedef kitle olarak ise
tüketiciler yani gönderilen iletileri almak durumunda olan karar alıcılar ve çevre
kullanılmaktadır.
87
başkalarından işittiklerine ve onun davranışının görünümüne dayanan inançlarının
toplamı”nı (Harrison’dan aktaran Bakan ve Kalender 2007: 348–349) ifade
etmektedir.
88
II. LOBİCİLİK YÖNTEMLERİ
Lobi faaliyetleri uygulaması içerisinde yer alan bir başka uygulama, “lobicilik
yöntemleri”dir. Yöntemler, tekniklerin uygulanması aşamasında yer ve zamana
uygun kullanılacak materyalleri, iletişim kanallarını ve stratejiyi içermektedir. Bunlar
kaliteli analizler, temel unsurların yer aldığı açık derli toplu özetler ve teknik belgeler
gibi hedef kitle üzerinde etkinlik gücü yüksek argümanlardan oluşmaktadır.
Genel yapıya ilişkin bu iki şarttan başka “yöntemin yürütülüş tarzı” da başarı
için önemli etkenlerden olmaktadır (Meynaud 1975: 93–100). Buna göre başarılı bir
eylemin yürütülüş tarzı için ise, üç hususa dikkat edilmesi gerekmektedir. Bunlar:
89
niteliği, kamuoyunun yargısı ve ele alınan sorunun niteliği eylem alanının seçilişinde
etkili olan faktörlerdir.
90
Bu yöntemlerden başka “dost parlamenterin lobicinin daha az samimi olduğu
diğer parlamenterleri tavlaması” (Howe ve Trott 1978: 28) veya “gezginci lobicilik”
(Şahım 2006) şeklinde yapılan “hedef kitlenin kendi benzerlerine lobisi” olarak
isimlendirebileceğimiz bir yöntem de vardır.
Bayram Kaya ise bu yöntemleri daha dar bir çerçeve içerisine alarak üç ana
başlık altında toplamaktadır (1990: 28). Bunlar;
91
amaçlarına ulaşmaya çabalarlar (Rigel 1994: 72). Ayrıca bakanlar, parlamenterler,
bürokratlar ve onların yardımcıları ile sıkı diyalog kurmada (Gürbüz 2005: 2) öğle
yemekleri, onuruna partiler düzenleme, devam ettikleri kulüp ,… gibi yerlerde
rastlaşma imkanları ararlar (Bayramoğlu 1987: 7).
—Dürüst olunmalı,
92
—Bilinmeyen konularda konuşulmamalı, cevap verilmemeli; böyle bir durum
olduğunda bu açıkça söylenmeli, bu sorunun cevabının araştırılıp, daha sonra
cevaplanacağı belirtilmelidir.
—Ana konunun önemini azaltıcı gündem dışı başka konulara girilerek, ilgi
gereksiz yere dağıtılmamalıdır.
1. Mektup Göndermek
93
Bu mektuplar el yazısıyla olduğu gibi matbu olarak basılmış, sadece
boşlukların doldurulması şeklinde hazırlanan form mektup şeklinde de
olabilmektedir. Ancak form mektupların karar vericiler üzerinde el yazısıyla
yazılanlar kadar etkili olmadığı, aynı şekil ve üslupta olmaları nedeniyle bunların tek
merkez tarafından kontrol ediliyor olduğu fikrini güçlendirerek çok da fazla
önemsenmemesine neden olmaktadır. Oysa el yazısıyla yazılan mektuplar daha
özgün olduğundan her birisi bir seçmenin isteği gibi algılanmakta, seçimle iş başına
gelmiş karar vericileri daha fazla etkilemekte, seçmen tabanının isteği olması
nedeniyle yeniden seçilmek isteyen karar vericiyi etki altında bırakarak dikkate
almaya zorlamaktadır. Karar alıcıya gönderilen her bir mektup eşittir bir oy anlamı
taşımaktadır, bu nedenle de aynı konu hakkında ne kadar çok mektup gönderilirse
dikkate alınma oranı da o kadar artmaktadır (Ker 1998: 276).
94
Mektup gönderme faaliyetini aslında yazılı malzemeler göndermek şeklinde
genellemek de mümkündür. Çünkü bu etkinlikte mektup haricinde kartpostal, faks,
dilekçe ve telgraf gibi yazılı materyaller de gönderilebilmektedir.
Bir lobicilik faaliyetinin ana hedef kitlesini oluşturan karar alıcı konumundaki
üyeler, lobiler tarafından çeşitli yöntemlerle etkilenmeye çalışılır ki bunlardan
biriside mektup yazmaktır (Şahım 2006). Mektuplar, istekleri, ilgili kişilerden direkt
olarak karar alıcıya ulaştıran aracısız lobicilik araçlarıdır. Görsel, saklanabilir, tekrar
tekrar okunabilir ve özel bilgileri bünyesinde ihtiva edebilmesi onu lobicilik araçları
içerisinde ayrı bir yere oturtmaktadır. Bunlar doğrudan kişisel olarak yazılabildiği
gibi, kiralanmış halkla ilişkiler ve hukuk firmaları aracılığıyla da matbu olarak
basılıp çoğaltılarak gönderilebilmektedir.
95
İster el yazması, ister matbu form şeklinde olsun tüm mektuplarda, istenen
etkinin yaratılabilmesi için yazılışlarında bir takım kurallara uymak zorunluluğu
vardır. Bunlar (Bayramoğlu 1985: 24):
—Konu yeni ele alınıyorsa daha önce çıkartılmış ilgili yasa ya da kararlara
atıfta bulunmalı ve konuyla ilgilenen diğer üyelerin isimleriyle beraber görüşlerini de
içermelidir. Bu sayede mektubun hedef kitlesini oluşturan üyenin yalnız olmadığı,
kendisiyle beraber başka üyelerin de bu konuda taraf olduğu mesajı verilerek
yalnızlık duygusundan kurtarılabilir.
96
—Gönderilen mektuba cevap alındığında savunulan tezin güçlendirilmesi için
başka deliller içeren yeni yazışmalar yaparak yazışmayı sürdürmek ve cevaba olumlu
ya da olumsuz tepkiyi yansıtmak gerekmektedir.
Basın – Yayın organlarına yazmanın bir başka şeklini ise basın bültenleri
oluşturmaktadır. Çünkü bunlarda, lobicilik açısından medyayı etkileme amaçlı
kullanılan materyaller olmaktadır. Bu nedenle lobicilik yöntemi olan basın
bültenlerinin hazırlanmasında dikkat edilmesi gereken kurallar vardır. Bunlar (Ak
2003: 3):
97
—Yazılan kâğıdın bir görsel kimliği (Halkla ilişkiler ya da lobi şirketinin ya
da lobicinin kimliği) olmalıdır.
98
başarıya ulaşmanın mümkün olmadığını bilen politikacılar tekrar seçilmek arzusunu
taşıyorlarsa bu riski göze alamamakta ve genel kanıya kulak verme yolunu
seçmektedirler (Arı 2000: 185-186). Ancak Jean Meynaud (1975: 101), kamuoyu
üzerine yapılacak etkiyle ilgili bir tespitte bulunarak; “başarı sağlandığı durumlarda
lobinin, hemen bir bilgi verme ve inandırma faaliyetine girişmesinde her zaman için
yarar görmemekte; Hatta kimi durumlarda bu işi bilenlerin sayısını sınırlamakta ve
elde ettiği yararları iyice saklamakta etkinlik bakımından çıkarı olacağını bile
savunmaktadır. Buna karşılık, lobilerden birisi açıktan açığa savaşmak zorunda
kaldığında kamuoyu üzerinde etki yapması, kısa ya da uzun vadede, onun için
zorunluluk olarak görülürken; sorunun bu yönünü ihmal etmesi durumunda, kesin
sonucun alınacağı gün, güveneceğini sandığı desteklerden yoksun kaldığını görmek
gibi bir tehlikeyle karşılaşabileceğini” de söylemektedir.
C. SOSYAL LOBİCİLİK
Sosyal lobicilik içerisinde kullanılan davetler lobiciler için son derece önemli
organizasyonlardır. Bu nedenle lobiciler aldıkları her türlü davete mümkün
olduğunca katılırlar. Her hangi bir nedenle katılamadıkları önemli toplantılara bir
şekilde telefon, telgraf, vs. ile ulaşılıp mazeret bildirmelidirler. Bu, lobicinin
99
kendisini gündemde tutması açısından son derece önemli bir eylem olmaktadır. Yine
bu işte etkili sonuçlar almak için arkadaşlık, dostlu ilişkilerinin devamlı olarak sıcak
tutulması, mevcut çevrenin yeni kişilerle devamlı olarak genişletilmesi sürekli olarak
çalışma isteyen bir durum olmaktadır (Ak 2003: 2)
Sosyal lobiciliğin en etkili olduğu yerler, yerel veya bölgesel olarak faaliyet
gösteren (Bölge valilikleri, valilikler, büyük şehir belediyeleri ve belediyeler)
yönetim şekilleri olmaktadır. Bunların aksine yasama, yargı ve yürütme üzerinde çok
fazla etki gücüne sahip olamamaktadır; bu nedenle de lobiler tarafından zor ve sıkıcı
bulunmaktadır.
Benzer amaçlar için faaliyetlerde bulunan lobilerin bir araya gelerek aynı
konu üzerinde güç birliği oluşturup (koalisyon kurup) tek bir lobiymiş gibi hareket
100
etme (Meynaud 1975: 34) esasına dayanan bu yöntem, geniş kapsamlı ve birden
fazla lobiyi alakadar eden konular (insan hakları, sağlık, eğitim, ulusal menfaatler
gibi) üzerinde uygulanabilmekte, buna karşılık sadece bir lobiyi alakadar eden
spesifik konularda uygulanamamaktadır. Lobiler arasında işbirliğinin
oluşturulabilmesi için uzlaşma sağlanacak konunun lobilerin çıkarlarını birinci
dereceden ve aynı yönde etkiliyor olması şartı bulunmaktadır. Koalisyonun ve
işbirliğinin başarılı olabilmesi ise (Arı 2000: 186–187):
101
sağlamak için yıllık toplantılar tertiplemekte (Kaplan 2006), ortak çıkarların söz
konusu olduğu durumlarda lobi faaliyeti gerekiyorsa bunu birlikte yapmayı
amaçlamaktadır. Bunlara karşın lobilerin uğraştığı tüm politikalarda birlikteliğe
gitmeyi ise sakıncalı bularak istememektedir. Koordinasyonun sağlanması için
şehirde bir koordinasyon merkezi oluşturulup lobiler arasındaki işbirliği ve görüş
alışverişi sağlanarak ortak lobi faaliyeti organize edilmektedir. Koordinasyon
merkezinin çalışmaları sayesinde bir araya gelen ve ortak toplantılar yapan (Şahım
2006) lobiler, bilgi alışverişinde bulunarak hem uyguladıkları hem de ileride
uygulayacakları taktikler hakkında bilgi sahibi olup (Bayramoğlu 1985: 24), ortak
strateji belirlemektedirler ki bu durum, üyelerin iş bölümü yapmasını ve daha etkin
çalışmalarını sağlamaktadır (Arı 2000: 187).
Mali gücü yerinde olan lobilerin, karar alıcıları istedikleri yönde hareket
ettirebilmek için para dâhil her türlü finans gücünü kullanmaları (Gürbüz 2005: 2)
prensibine dayanan bir yöntemdir. Her grubun aynı güce sahip olamaması dolayısı
ile zenginlerin karar alıcılar üzerinde daha fazla etki ederek toplum yararına olmayan
ve kamu çıkarına aykırı tek yanlı kararlar aldırılabileceği (Kaymaz 2005: 108–109)
çekincesi bu yöntemin en büyük handikabı olurken; halk tarafından “rüşvet” olarak
değerlendirilebilmesi de bir başka olumsuz yönünü oluşturmaktadır. Ancak “rüşvet
olarak algılanması” boyutunun giderilmesi için, yapılacak para yardımlarının belirli
bir rakamla sınırlandırılması yoluna gidilebilmektedir.
Fund Raising (Bağış Toplama): Bu sistem, seçilecek kişi için, her hangi bir
yerde, her hangi bir anda, nakit para yerine çek alınarak para toplama işidir. Çek
alınmasının sebebi ise, kimin nerede ne kadar para verdiğini ve topladığını maliyenin
de kayıtlarında görebilmesidir.
Soft Money (Gizli, Hatları Belli Olmayan Para): Siyasilere nakit olarak
yapılan ve maliyenin kayıtlarına girmeyen yardım sağlama şeklidir. Bu yardımların
102
meblağı ve kimin tarafından kime yapıldığı gibi kayıtları olmadığı için pek hoş
karşılanmamaktadır.
103
faaliyetler kendisine “parasal destek” sağlama (Kaplan 2006) olarak geri
dönmektedir.
104
de bu tanışıklık olmakta, çünkü onların veya prestij sahibi kişilerin imzasının
bulunduğu mektuplar köşe yazarlarına gönderildiğinde yayınlanma oranı
yükselmektedir. Yayınlanan mektup ve yazılar geniş okuyucu kitlesi bulduğundan,
seçmen baskısına maruz kalmak istemeyen siyasilerce dikkate alınmayı
zorlamaktadır (McFarland 1993: 93–94). Medyayı kullanan lobi ve lobiciler dikkate
alınma noktasında gerekirse şikâyet mekanizmasını çalıştırmakta, dikkate almayan
siyasileri hem kendi üyelerine hem de kamuoyuna şikâyet etmektedirler.
105
azından karşısında olması engellenerek nötr hale getirilmesi hedeflenmektedir. Bu
yöntemin lobi açısından ve toplantıya konuşmacı olarak katılan açısından iki değişik
faydası vardır.
Televizyon programları radyoya göre hedef kitle üzerinde çok daha fazla etki
gücüne sahip olmakla birlikte daha zahmetli ve daha masraflı bir yöntemdir.
Televizyon programlarında, lobilerce istenilen sonucun gerçekleştirilmesi için
106
verilen bilgiler, grafik ve görsel malzemelerle desteklenip, ünlü kişiler
kullanılabilmektedir. Ayrıca konuyu dramatize eden veya gerekliliğini anlatan
filmler yapmak suretiyle, akılda kalıcılık artırılmakta, konunun anlaşılması
sistematikleştirilmekte, eğitim durumu düşük lobi üyelerinin ve muhtemel üyelerin
konuyu anlama düzeyleri yükseltilmekte ve hedef kitlenin dikkate alması
artırılabilmektedir.
Makale satın alma yöntemi, daha çok konuyla ilgili uzman akademisyenlere
uygulanan bir yöntem olmaktadır (Kaplan 2006). Konusunda uzman ve kamuoyunca
da referans kabul edilen akademisyenlere, daha önceden konu bildirilerek o konuda
makale yazması istenmekte ve yazılan makale de lobiler tarafından ücreti ödenerek
satın alınmaktadır. Aynı makale lobinin destekçisi konumundaki veya lobinin kendisi
tarafından yayınlanan gazete ve dergilerde yayınlanmak suretiyle (Kaymaz 2005:
111), lobinin fikirlerinin ne kadar bilimsel gerçekliğe dayandığı tezini desteklemek
için kullanılmaktadır.
Yemekli toplantılar lobi üyesi, lobici ve karar alıcıyı bir araya getiren önemli
bir yöntem olmaktadır. Yüzyüze iletişimin yaşandığı, talep eden ve talebe cevap
verecek olanların birbirini daha yakından görme fırsatı bulduğu (Dincer 1998: 140),
samimi bir ortamda gerçekleşen etkinliktir. Bu tip etkinliklere katılım oranı yüksek
olurken; konunun detaylıca görüşülmesi sağlanabilmekte, slâyt, barkovizyon ve
basılı malzemelerle bilgi verilme fırsatı da bulunabilmektedir. Ayrıca karar alıcının,
lobi üyesi ilgililerin kapasitesini ölçme ve ileride kendisine parasal destek ya da oy
olarak dönecek kitleyle tanışma fırsatı da yaratmaktadır.
107
Toplantıların başarıyla sonuçlanması için bir takım kuralların dikkatte
alınması gerekmektedir ki bunlar;
108
edilmesi amacıyla uygulanan bir yöntem olmaktadır. Burada izleyici konumunda
bulunanlar genellikle karar alıcılar olmakta ve dikkatleri çekilmeye çalışılmaktadır.
L. ÜNLÜ KULLANMAK
Ünlü kullanımı hemen tüm lobiler tarafından kullanılan bir yöntem olmakla
birlikte (Harrison 2000: 209), daha çok etnik lobilerin kullanmış olduğu uygun ve
etkili bir yöntemdir. Bu yöntemde alanla ilgili tarafsız, konusunda uzman, genellikle
akademisyen kişiler kullanıldığı gibi; toplumda ya da dünyada ün yapmış sporcu,
müzisyen, akademisyen, gazeteci (Laçiner ve Bal 2002: 106) ve ressam gibi etki
gücü yüksek, medyaya ulaşması zor olmayan kişiler de kullanılmaktadır. Örneğin
1950’li yıllarda İngiltere’de ki Ermeni cemaati toplumdaki etkinliğini Ermeni
işadamları ve sanatçıları aracılığıyla artırmıştır (Laçiner ve Bal 2002: 83).
109
çevrelerini genişletirlerken, bir lobici için gerekli olan “kişisel itibarı” da
güçlendirmektedirler (Laçiner ve Bal 2002: 104). Ancak hedef kitleyi oluşturan karar
alıcılarla ilişkiye girmek çok kolay olan bir davranış olmamakta, ilişkinin istenilen
düzeye gelebilmesi için uğraş gerektiren ön çalışmalar istemektedir. Yakın ilişki
kurmanın ilk şartı ise bürokrat ve kanun yapıcının kendisi veya yakın çevresiyle
dostluklar kurmaktan geçmektedir (Hanlı 2006: 4). Öyle ki dostlukların kurulması,
etkili ve kalabalık çevreye sahip olunması gibi özellikler, lobicinin de değerini
artıran ölçütler olmaktadır.
Dostluk kurmak için çeşitli yollar kullanılmaktadır ki bunun için ilk yol,
hedef kitlenin yanında çalışan personeli ve yakın akrabaları ile tanışıp (Kaya 1990:
28) sürekliliği olan yakın ilişkiye girmektir. Çünkü bunların ilgili kişiye götüreceği
teklifler, şahsi ve duygusal anlamlar içereceği için reddedilme oranı düşük, kabul
edilme oranı yüksek olmaktadır. Bunun haricinde, sosyal lobicilik tekniğinin
yardımıyla eğlenceli ortamlarda tanışan lobiciler ve hedef kitleleri, ilerleyen
zamanlarda bu tanışıklıklarını dostluklara dönüştürebilirken; lobicilerin kullanmış
olduğu bilgi sunma tekniği ve kampanyalara destek sağlama tekniği (Gürbüz 2005:
2) ile de dostluk için gerekli olan olumlu ortama katkı sağlayabilmektedirler. Ancak
dostluk kurmada başlatılan hedef kitle-lobici ilişkisinin tonu lobicinin üzerinde
yoğunlaşarak, lobicinin temsil ettiği amaçlara, işbirlikçi olup olmamasına ve
güvenirlilik derecelerine bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir. Lobicilerin
güvenirliliği, kendilerine verilen özel bilgileri korumada gösterdikleri titizlikle
artarken, dostluk kurma aşamasında da önem taşımaktadır. Yaratılan bu ortam
içerisinde ise, hedef kitle ve yardımcı personeli lobiciye ekstra zaman ayırarak,
ilgilerini ve yardımlarını esirgememeleri gerekmektedir. Lobiciler hedef kitlelerine
profesyonel yardım yanında ek olarak; onların yakınlarına iş bulunması, sorunlarının
110
dinlenip çareler üretilmesi vb. gibi konularda kişisel servislerde sunmaktadırlar
(Dincer 1998: 135–136).
N. HEMŞERİLİK
Coğrafi olarak aynı bölge veya aynı şehirden insanların birbirlerine olan
yakınlıklarını ifade eden “hemşerilik”, daha çok Türklere ve Türkiye’ye özgü bir
yöntem olmakla birlikte lobicilikte kullanılmaktadır (Hanlı 2006: 4). Köyden kente
göç ve metropol şehirlerin oluşmasıyla etki gücünü artıran hemşerilik, duygusal,
manevi ve maddi boyut içermektedir. Bundan dolayı da dünyanın en önemli lobicilik
taktiği olarak kabul edilen üye sayısına bağlı “seçmen etkisi” ni (Kaya 1990: 29)
bile, ilk sıradaki yerinden alt sıralara doğru iterek etkinliğini zayıflatabilmektedir.
Manevi olması, İslam dininde de yer alan “önce yakın çevrenin gözetilmesi”
öğretisinden de esinlenerek karar alıcıların hemşerilerinden gelen taleplere olumlu
yaklaşmalarıdır.
Maddi olması ise, karar alıcı konumundaki insanların yeniden seçilmek için
birliktelik gösterebilen hemşerilerinin oy ve desteğine ihtiyaç duymasıdır.
Bu tip lobiciliğin üye sayısı düşük olmakla birlikte etki gücü yüksek
olabilmektedir. Çünkü lobiyi oluşturan üyeler arasında ki bağ ve iletişim çok
güçlüdür. Bu küçüklük de onların tek vücut olarak hareket edebilmelerine, aynı
tarzda, aynı üslupta belirlenen hedefe yürüyebilmelerine imkân sunmaktadır.
111
O. LOBİCİ VE LOBİ ŞİRKETİ ÜNÜ
Ö. DİNİ İNANIŞLAR
112
(Eren 2000: 157) aynı inanış sistemi içerisinde yer alan karar alıcılar üzerinde etki
kurarak istediği sonucu alabilmektedirler. Seçilmesinde ve orada bulunmasında
“hizmet” fikrinden başka bir şey düşünmeyen, bunu benimseyerek makam ve şöhrete
itibar etmeyen karar alıcılar, kendi inanışında olan örgütlenmelerden gelecek
taleplere de mümkün olduğunca cevap vermeye çalışırlar. Bunlar arasındaki iletişim
daha çok dini toplantılar (cami, kilise ve sinagog ayinleri), kendi fikirleri
doğrultusundaki yayın organları ve dini liderler vasıtasıyla yapılmaktadır. 1820’lerde
Türk topraklarına gelen Amerikalı misyonerlerin “Doğu Hıristiyanları” olarak
tanımladıkları Rumlar, Masturiler, Süryaniler ve özellikle de Ermenileri “din ortak
paydasında” kendi amaçları için uygun gördükleri ve örgütledikleri bilinen bir
gerçektir (Kantarcı 2001: 145).
Dini toplantıların ve toplu ibadetlerin iletişim için iyi bir zemin ve ortam
hazırladıkları bilinmektedir. Örneğin Müslümanlar arasındaki en büyük dini iletişim
“cuma namazında okunan hutbeler” aracılığıyla sağlanırken, Hıristiyanlarda “Pazar
ayinleri”yle sağlanmaktadır.
113
vermeyebilmektedirler. Aslında burada hem lobi üyesi durumundaki seçmenlerin
hem de hedef kitle durumundaki seçilmişlerin karşılıklı menfaatleri söz konusudur ve
bu menfaat devam ettiği sürece bu ilişkinin de devam etmesi kaçınılmaz olmaktadır.
Weber’de bunu olağan karşılayarak “politikacı, ulusal amaçlara olduğu gibi; insancıl,
toplumsal, dini, ahlaki ve kültürel amaçlara da hizmet edebilir” demektedir
(Tataroğlu: 2002: 81).
P. BİLGİ SUNMAK
Lobilerin genel yapısını tarif eden Gener’e (2004) göre günümüzde ki lobiler;
oy, para, sempati ve bilgi gibi dört temele dayanmaktadır. Bunların en önemlisi de
bilgi olmaktadır. Bu görüşten hareketle bilgi sunmak; lobi üyelerinin, yardımcılarıyla
beraber hedef kitlenin ve medyanın, konu hakkında bilgilendirilmesi, yönlendirilmesi
ve ortak hareket tarzının geliştirilmesi için; özel araştırma sonuçlarıyla ilgili
ekspertiz raporları, çeşitli araştırmalar (akademik ve vakıfların yaptıkları araştırmalar
gibi), siyasi kuruluşların çalışmaları, mülakatlarla (hedef kitle ve lobi sözcüleriyle)
ve yönetim arşivlerinden elde edilen bilgilerin paylaşımını esas alan bir lobicilik
yöntemi olmaktadır (Dincer 1998: 144).
114
Örneğin ABD’de yaşayan Türklerin, başkan Clinton’un Türk hayranı eşini ve
Senato üyeleri arasındaki Türk severleri ziyaret ederek; Ermeni ve Rum konusunda
bilgilendirmeleri gibi (Gürbüz 2005: 2) faaliyetleri içermektedir.
R. SEÇMENLERLE TANIŞMA
115
olmaktadır. Aksi takdirde seçmen tabanının tepkisine maruz kalarak onların oylarını
alamamakta dolayısı ile yeniden seçilememe riski yaşamaktadır. Lobicilikte buna
“oy baskısı” da denilmektedir. Buna göre oy potansiyeline sahip olan lobiler, oy
desteği kozuyla seçilmişler üzerinde etki mekanizmaları kurarlar (Gürbüz 2005: 3)
ve onları istedikleri doğrultuda hareket etmeye zorlarlar ki; bunu politik yozlaşma
olarak görenler vardır. Bunlara göre böylesi bir ortamda rüşvet, adam kayırmacılık,
oy satın alma, politik hileler, yanlış politik vaatler gibi etkinlikler rant kollama
sürecini (Altay 1995: 236) daha da hızlandırabilmektedir.
116
yazma kampanyaları düzenlemek en sık kullanılan yollar olmaktadır (Dincer 1998:
146).
S. DOĞRUDAN EYLEMLER
117
kişi veya grup liderlerini çağırıp sözlü ve yazılı bilgi alabilmektedir. İşte tam burada,
eğer bilgisine başvurulan bir lobici ise lobicilik açısından şu hususlara dikkat
etmelidir (Bayramoğlu 1987: 8):
Üçüncüsü, toplumun her kesimi tarafından tanınan sporcu, sanatçı, din adamı
ve konu hakkında inandırıcılığı yüksek olan akademisyenlerin konuya taraf olmasını
118
sağlamak ve bunları, özellikle medyada ve kamuya açık toplantılarda vitrine
çıkarmak şeklinde yapılabilmektedir.
T. DAVA ETMEK
119
U. KULLANILMASI SAKINCALI TEKNİKLER
120
Sabotaj, hükümet faaliyetlerini baltalama (sabote etme) şeklinde yapılan bir
hareket tarzıdır. Örneğin bir topluluğun komple ve kendilerine yakın başka
toplulukları da yanlarına alarak devlete olan vergilerini ödemeyi geciktirmeleri ya da
tasarrufların olduğu gibi bankadan çekmeleri şeklinde yapılan uygulamalardır.
121
III. BÖLÜM
Lobiciliğin salt gayri ahlaki bir uygulama olmayıp halkla ilişkiler uygulaması
olarak da etik kurallar dâhilinde kullanılabileceğini gören uygulayıcılar bu
uygulamalara yönelmede de gecikmemişlerdir. Bu bağlamda günümüz Türkiye’sinde
halkla ilişkiler uygulaması olarak sistemli lobicilik çalışmalarının yeni yeni
gelişmekte olduğu görülmektedir. Bunun öncülüğünü ise Ankara Ticaret Odası
(ATO) yapmaktadır.
122
sonra ise günümüzde faaliyet yaptığı Ankara Söğütözü’ndeki yeni modern binasına
taşınmıştır. 1923 yılında üç-dört kişiyle tamamladığı kadrosunu içinde
bulunduğumuz günlerde 104'e çıkarmış, teşkilat yapısı içinde de yenilik ve
iyileştirmelere giderek, daha verimli ve etkin çalışma sistemlerini geçerli kılmıştır
(http://www.atonet.org.tr/turkce/index12.html., Erişim Tarihi: 10.06.2006).
Ankara Ticaret Odası, 5590 sayılı yasaya tabi olarak faaliyetlerini yürütürken,
Ülkenin ekonomik ve sosyal hayatı, devletin ekonomik politikaları, ülke ve yöre
ekonomisi gibi, tüccar kesimini yakından ilgilendiren konularda temsil ettiği
camianın sözcülüğünü yapmakta, doğruları savunup hatalı kararlara karşı teklifler ve
çözüm önerileri getirmekte, bunların yanında bünyesinden çok değerli iş ve devlet
adamları çıkartmakta, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği gibi oluşumların
kurulmasına da öncülük etmektedir. Bunlardan başka yasanın kendisine verdiği
görev ve yetkilerin çok ötesinde hür teşebbüsün sesi olma özelliğini her zaman için
muhafaza etmekte, ülke menfaatlerini her şeyden aziz bilerek, üyelerinin mesleki
menfaatlerinin ülke menfaatleriyle çatışmadan kollanıp gözetilmesinde de çok üst
düzey görevler üstlenmektedir. Bu görevleri yerine getirirken Oda’ya kayıtlı meslek
grupları sayısı günümüzde 70’e ulaşmış üye sayısı ise 125 bin'e yaklaşmıştır
(http://www.atonet.org.tr/turkce/index12.html., Erişim Tarihi: 10.06.2006).
123
-(01.02.2003) "MADENLERİN EFENDİSİ BOR" RAPORU: Kamuoyunu
bilgilendirme amaçlı bir çalışmadır. “Bor” madeninin dünya ve ülkemiz açısından
stratejik önemi vurgulanarak özelleştirilmesine karşı kamuoyu oluşturmayı
hedeflemektedir.
124
-(10.09.2003) KREDİ KARTI FAİZLERİ İÇİN MEKTUP ATAĞI:
Tamamen halkla ilişkiler ve lobicilik amaçlı bir çalışmadır. Ankara Ticaret Odası
(ATO) Başkanı Sinan Aygün tarafından Başbakan, Bakanlar Kurulu üyeleri ve 550
Milletvekiline birer mektup gönderilerek, bankaların uyguladığı kredi kartı faizleri
şikâyet edilmiştir. Bankalar Birliği ve bankaların Genel Müdürlerine de mektup
yazan Aygün, onları uyararak kredi kartı faizlerinin düşürülmesini istemiştir.
125
hükümet hakkındaki görüşlerini yansıtması açısından önem taşımaktadır ve her yıl
tekrarlanmaktadır.
126
-(20.06.2004) TÜRK EİNSTEİN’LAR FİRARDA: Türkiye Cumhuriyeti
adına yurtdışına eğitime giden Yüksek Lisans ve Doktora öğrencilerinin yeniden
ülkeye dönmemeleri neticesinde oluşan tehlikeye, hem yetkililerin hemde
kamuoyunun dikkatinin çekilmesi amacıyla bir rapor hazırlanmıştır. Bu rapora göre;
İyi eğitim görmüş, düşünen, üreten, nitelikli işgücümüze, yıllar ve milyarlar
harcayarak yatırım yaptığımız beyinlerimize, gerekli ortamı ya da refahı
sağlayamadığımız için (yüzde 59’unu) yurtdışına kaptırmaktayız. Ankara Ticaret
Odası (ATO)’nın hazırladığı “Türk Beyin Gurbetçileri” raporuna göre Türkiye, beyin
göçü en fazla olan 32 ülke içinde 24’üncü, yurt dışına en çok öğrenci gönderen
ülkeler arasında ise 11’inci sırada yer almaktadır.
127
-(12.12.2004) AZINLIK RAPORU: AB’nin azınlıklar raporuna tepki
niteliğinde bir çalışmadır ve azınlıkların Lozan Antlaşması ile belirlendiğini
savunmuştur. AB tarafından yayınlanan Türkiye’deki etnik yapı rakamlarının gerçeği
yansıtmadığını, gerçek rakamların ise, tarafsız ve karşı tarafın çelişen verileriyle
desteklendiği bilgilendirici mahiyette bir çalışmadır.
128
-(23.02.2005) KREDİ KARTLARI KANUN TASLAĞI: Hükümetin
çıkartmayı planladığı kredi kartları kanunu için; kanunda olanlar ve olması
gerekenler hakkında, ATO’nu görüşünün belirtildiği lobicilik amaçlı bir çalışmadır.
129
yardımcı olabilmek için “istihdam bürosu” kurulmuştur. ATO’nun bünyesinde
kurulan bu büroya müracaatlar yüzyüze veya online ortamda yapılmıştır.
-(02.09.2005) SUÇ DOSYASI RAPORU: Toplumsal bir yara olan suç işleme
oranlarının istatistikî verilerle ortaya konulduğu bir çalışmadır. Basın aracılığıyla
kamuoyuna ve hükümete iletilmiştir.
130
-(19.11.2005) “REPUBLIC OF TÜRKİYE” KAMPANYASI: Türkiye
Cumhuriyeti’nin adının uluslararası alanda “Hindi Cumhuriyeti” anlamına gelen
“Republic of Turkey” olarak kullanılmasından vazgeçilmesi ve “Republic of
Türkiye” olarak yazılması ve söylenmesi için yapılan bir kampanyadır.
131
Yasa Tasarısı’nı ele alırken, bu tasarının Lozan’a ve Anayasa’ya aykırılıklar içerdiği
belirtilmektedir. Ülke menfaatleri konusunda çeşitli endişelerin yer aldığı rapor
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e iletildi ve onaylamaması talep edildi.
132
Ödülleri” ni kazanmıştır. Yarışmaya dünyanın çeşitli yerlerinden 278 halkla ilişkiler
projesi katılmıştır.
Ankara Ticaret Odası’nın Kredi kartları için yürütmüş olduğu çalışmalar iki
dönemde ele alınıp incelenebilir. Bunlardan ilki, büyük ödülü aldığı Aralık 2002 ile
Mart 2003 tarihlerini içine alan “Kredi Kartları Kampanyası”dır. Bu kampanya
neticesinde; 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da değişiklik
133
yapan 4822 sayılı kanun çıkartılmış, 14 Mart 2003 tarihinde de Resmi Gazete’de
yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Konunun Geçmişi
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre Bankalar her hangi bir standart yasal
çerçeve olmadan kendi kontratlarını yazıyordu. Tüketicilerin yasal korunmaları
yoktu. Buna rağmen de tüketiciler, kredi anlaşmasının bir kopyasını almıyor; faiz
ödeme yapısını anlamıyor, oranlardaki değişimlerle ilgili ön bilgi verilmiyor veya
onlar talep etmiyordu. Bu esnada da bankalar faizlerini üç seviyede uyguluyorlardı;
1. Standart oran, 2. Gecikmiş ödeme, 3. Temerrüt faiz ödemesi. Bu oranlar %120 ile
%375 arasında değişiyordu.
134
(Bakınız Ek 4). Ülke ekonomik açıdan aşağı doğru giden bir sarmal içerisindeydi ve
halk değişim arıyordu. Bu değişim 2002 Kasım’ın da, geldiği gün itibariyle içeride
siyasi ve ekonomik bir karışıklık, uluslararası alanda ise, Türkiye’nin ekonomik
açıkları ile baş edebilme yeteneği konusunda IMF ve AB’nin baskısı ile karşılaşan
yeni Hükümet şeklinde geldi; AB üyeliği Kıbrıs nedeniyle ertelendi. Bütün bu
faktörler daha sonra BM/ABD ve olası Irak savaşı nedeniyle şiddetlendi.
Araştırma
—GSMH 2002’de 180,3 milyar dolara çıkmıştı ama halen 2000 yılının %10
altındaydı.
135
Ülkenin içerisinde bulunduğu genel ekonomik yapı ile siyasi yapı hakkında
bilgiler veren bu araştırma, ekonominin içerisinde bulunduğu sıkıntılı ortamda “kredi
kartı kullanıcıları ve tüketici üzerindeki ana etkileri” ni de ortaya koymak açısından
önemli olmuştur. Buna göre:
—3 milyon insan işini kaybetti toplam işsiz sayısı 9,9 milyona çıktı. Bu
rakam gizli işsizliği içermiyor- tahminen artı 1,5 milyon kişi.
—Kredi kartı negatif borç Ekim 2002’de 200 milyon dolara çıktı.
Planlama
136
—Faiz seviyelerini sınırlamak/azaltmak
Strateji
Hedef Kitle
Arzulanan Yanıt
Mesajların Formülasyonu
137
—Hızlı aksiyon için yeni bir Hükümet,
Bu kampanya esnasında bireysel ve kitle iletişim olmak üzere toplam altı ana
iletişim kanalı kullanılmıştır (Bakınız Ek 7, Ek 8, Ek 9).
—İnternet.
—Mektuplar.
Araçların Yaratılışı
Danışma Etkinlikleri
Uygulama
138
Danışmanlar ve yetkililerle planlanmış toplantılar gerçekleştirilir ve lobicilik adına
şu faaliyetler yapılır:
-(21 Aralık 2002): Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile görüşmeler yapılır.
-(24 Aralık 2002): Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç ile
görüşme yapılır ve konuya desteği istenir.
-(27 Aralık 2002): Bu arada Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, temerrüt
faizlerine sınırlama getiren yeni kanunun Ocak ayında TBMM’ye geleceğini bildiren
bir açıklama yapar.
-(29 Ocak 2003): Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile tekrar görüşüldü.
-(7 Şubat 2003): TBMM’nin 550 üyesine konuyla ilgili bilgilerin yer aldığı
brifing kağıtları elden dağıtılır.
139
-(14–21 Şubat 2003): Ankara Ticaret Odası’nın bu iş için kurduğu ekibi 7 gün
boyunca Parlamento’da aralıksız çalışır.
-(3 Mart 2003): Tüketici Yasası ile ilgili kanun tasarısı Genel Kurul’a geldi.
-(23 Aralık 2002): Bütün bankaların Genel Müdürleri ATO Başkanı ile
görüştü ve uyguladıkları oranlarla temerrüt faiz politikalarını belirten mektup
yazmayı kabul ettiler.
-(29 Aralık 2002): 12 banka ile görüşülür, bunların 6’sı temerrüt faizi
uygulamamayı, 4’ü %50 temerrüt faizi uygulamayı ve 2’si de faizi indimeyi ve
değişik oranlarda uygulamayı kabul eder.
-(23 Ocak 2003): Ankara Ticaret Odası Başkanı Halkbank ile kredi protokolü
imzalar.
—12 Kasım 2002’de ATO’dan “kredi kartı uyarısı” yapıldı. Yazılı olarak
yapılan ve hemen tüm ulusal medyada yer bulan bu uyarıya göre; 2002 yılı sonu
140
itibarıyla kredi kartı borcunu ödeyemeyen ve kara listeye alınan kişi sayısının 1
milyonu aştığı vurgulandı. Kredi kartı mağduriyetinin sosyal yaraya dönüştüğü de
belirtilen açıklamada, Tüketiciye yüzde 118 olarak yansıyan kredi kartı faizlerinin
enflasyonun 4 katına, borçlanma faizlerinin ise 2,5 katına yaklaştığı ifade edilmiştir.
Her ay asgari ödeme yapan ve 1 milyar lira kredi kartı borcu olan bir vatandaşın bu
borcu bu şartlarda ancak 38 ayda bitirebildiğine dikkat çekilmiştir (Bakınız Ek 10).
141
—Kredi kartları ile ilgili “Sinan Aygün Mektubu” tüm parlamenterlere
gönderildi (Bakınız Ek 12).
— Pop müzik sanatçısı Harun Kolçak gibi ünlü kredi kartı mağdurları
medyaya taşınarak onların hikâyeleri kamuoyuna anlatıldı.
Karşılaşılan Zorluklar
Yeni Hükümetin dolu bir gündemi vardı bu nedenle ilk 8 haftasında hükümet
aşağıdaki konular için Parlamento’nun onayına ihtiyaç duydu;
142
—23 Bakanın seçimi ve onaylanması
Değerlendirme
Hedefler;
143
2. Parlamento’daki güçlü ve etkili bankacılık lobisini azaltmak. Medya
kampanyasının etkisi 12 bankanın – pazarın %85’i, kanun geçmeden önce
uygulamalarını gözden geçirmeleri ile sonuçlandı. Bankalar tüketicilere 30 gün ve
geri ödeme programlarını yeniden yapılandırma sağlamak için 30 günlük
moratoryumu uygulamaya koydular. Daha sonra altı banka moratoryumu otuz gün
daha uzatmıştır (Bakınız Ek 16, Ek 17).
-(4 Nisan 2003): Ankara Ticaret Odası, yeni çıkartılan kanundan faydalanmak
durumunda olanlara nasıl, ne şekilde ve hangi süreler içerisinde hareket etmeleri
gerektiği hususunda bilgilerin yer aldığı “Kredi Kartı Mağdurlarına Rehber” başlığı
altında bilgilendirici materyaller yayınlamıştır.
144
-(10 Eylül 2003): ATO’dan Kredi Kartı Faizleri için mektup atağı başlatıldı.
Başbakan, Bakanlar Kurulu ve Milletvekillerinin tamamına gönderilen mektuplarda
kredi kartı faizlerinin yüksekliği şikâyet edildi. Mektupta, yıllık yüzde 287,5’lere
varan kredi kartı faiz oranlarının bu şekilde sürdürülmesinin imkânsız olduğunu, bu
durumun dar gelirli kesimden mali kesime sermaye transferine neden olarak
yoksulluğu artırdığına dikkat çekildi. Ayrıca, “Kredi kartlarına ilişkin
düzenlemelerin Tüketici Yasası içerisinde yer alması sorunlara yol açmaktadır.
Münhasır bir Kredi Kartları yasası çıkarılmalı ve bu yasa ödünsüz uygulanmalıdır. ”
denildi. Bunlardan başka Bankalar Birliği ve Bankalara’da mektuplar gönderilerek
kredi kartı faizlerinin indirilmesi istendi.
-(5 Agustos 2004): Ankara Ticaret Odası, Ankara’da 3215 denek üzerinde
yapmış olduğu “Kredi Kartlarında Tüketici Ne Diyor” anketini yayınlandı. Bu
ankete göre; Kredi kartı sahiplerinin %70,6’sı birden fazla kredi kartı kullanıyor;
Tüketicinin %61,3’ü Kredi kartlarında kaç tür faiz uygulandığını, %54,5’i ise
kullandığı Kredi kartının faizini bilmiyor; Deneklerin %74,6’sı Kredi kartı faizlerini
çok yüksek buluyor. Faizleri normal bulanların oranı ise %12,6’dır. Halkın %75,7’si
sıklığı değişse de Kredi kartının cazibesine kapılıp, ihtiyacından fazla ya da gereksiz
harcama yapabiliyor. Halkın %90’ı Kredi kartlarına ilişkin bir yasanın çıkarılması
yönünde fikir belirtiyor. Ancak, “Kredi Kuruluşları Yasa Tasarısı” ile getirilmesi
düşünülen düzenlemeler hakkında bilgi sahibi değiller.
145
-(24 Ağustos 2004): Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'i, ATO'nun kredi kartı kanunu ile
ilgili önerilerini iletmek amacıyla ziyaret etti. Ziyarette, kredi kartlarının bankalarca
verilişinden, halk tarafından kullanılışına kadar geniş bir perspektifte
değerlendirilmesi yapıldı.
-(26 Ağustos 2004): Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün,
tüketicinin ödeme gücünün üzerinde kredilendirilmesini önlemek için, kişinin ödeme
kabiliyetini ölçecek ve buna göre kredilendirme yapılmasını sağlayacak bir “kredi
reyting sistemi” önerisinde bulundu. Kişisel Kredi Derecelendirme Sistemi -KKDS”
adını taşıyan sistem, BDDK bünyesinde ya da özel şirketler eliyle kurularak,
tüketicinin kredi kartı, tüketici kredisi, konut kredisi, devlete olan vergi borçlarını
içeren risklerle birlikte, tüm gelir ve mal varlıklarının bir havuzda toplanarak
derecelendirilmesi ve puanlamaya tabi tutulması amacını taşıyor.
-(21 Ocak 2005): ATO tarafından “Kredi Kartı Kriterleri Raporu” yayınlandı.
Ankara Ticaret Odası (ATO)’nın “Kredi Kartı Kriterleri” adını taşıyan kredi kartları
raporu, kredi kartı ile yapılan alışverişlerin asgari ödeme yapılarak kapatılması
halinde bir ürünün fiyatının hangi rakamlara çıkabileceğini gözler önüne serdi.
Rapora göre geçen yıl kurban bayramı öncesinde, kredi kartı ile 1 milyar liralık
bayram alışverişi yapan temsili tüketici Remzi bey, 12 ay boyunca başka hiç bir
alışveriş yapmaksızın, bankasına her ay asgari ödeme yapsa dahi, bu Kurban
Bayramı’nda borcunu henüz bitiremediği gibi, aldığı bayram hediyeleri, doldurduğu
mutfak filesi de kendisine pahalıya mal olduğunu gösteren hesaplar ortaya
konulmuştur.
146
kredisi faizlerine endekslenmesi gibi istek ve önerilerde bulunuldu. Ayrıca, Kredi
kartlarında çalınma ve bilgi dışı kullanım hallerini kapsayan ücretsiz bir “sigorta
sistemi“nin zorunlu hale getirilmesi gerektiği de kaydedilen raporda, tüketiciyi
cezbetmek amacıyla uygulanan kredi kartıyla taksitlendirme işleminin de
sınırlandırılması gerektiğine vurgu yapıldı.
-(12 Şubat 2005): Ankara Ticaret Odası (ATO) 9 milyon kredi kartı
kullanıcısını bilinçlendirmek amacıyla, kredi kartı kullanımının püf noktalarını içeren
“Kredi Kartı Kullanma Kılavuzu” hazırladı. Bu kılavuzda, Kredi kartında
dolandırıcılığın 12, Korunmanın 41 yolu olduğu ve korunma yöntemleriyle ilgili
bilgiler verildi. ATO Başkanı Sinan Aygün tarafından kredi kartları mağdurlarıyla
ilgili bir açıklama yapılarak, mağdur profilinin, milletvekili, asker, polis, hakim,
savcı, tüccara kadar genişlediğine dikkat çekilerek, bankaların doğru kredi kartı
kullanımı konusunda tüketiciyi bilgilendirmeye yönelik kampanyalar yapması
gerektiği vurgulandı.
-(3 Temmuz 2005): Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, “Meclis
tatile girmeden kredi kartları yasası çıkmalı” çağrısında bulundu. Kredi kartı
faizlerinin yüksek maaş alan bürokratları, valileri ve milletvekillerini de şikâyet eder
147
noktaya getirdiği belirtilerek “Vekilimin maaşını yüksek kredi kartı faizleri
tırtıklıyor. Kredi kartları milletvekillerini silkeliyor, vatandaşı ise dut gibi ağacın
dibine düşürüyor” açıklaması yapıldı. Açıklamada, 186 milletvekilinin kredi kartının
iptal edildiğide hatırlatılarak Meclis tatile girmeden kredi kartları yasasının
çıkartılması gerektiği vurgulandı.
-(29 Eylül 2005): BDDK tarafından “Kredi Kartları Yasa Taslağı” hazırlandı.
Bir hafta sonra Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılacak olan yasaya, daha önce de
“eksikliği var” yönünde görüş belirten Ankara Ticaret Odası, yasanın bu şekilde
çıkmaması gerektiği hakkındaki görüşünü tekrarladı. Başkan Aygün’e göre; “Taslak
olumlu ancak faiz ayağı kırık” hazırlanmıştır. Faizi disiplin altına almayan, faizlere
sınırlama getirmeyen bir yasanın Parlamento’yu meşgul etmemesi gerektiği
vurgulanmıştır.
-(3 Aralık 2005): ATO tarafından “Kredi Kartıyla Altın Kredisi” uyarısı
yapıldı. Kredi kartı borcunu ödeme sıkıntısına düşen ya da borçlarına taze kaynak
arayan tüketicilerin kredi kartına 10 ay vadeli altın aldığı, sonrada bu altınları
değerinin altında satarak sıcak para sağladığı belirtildi. Kısa dönem için çıkış gibi
görünen bu yöntemin uzun dönemde daha büyük sıkıntılar yaratabileceğinin uyarısı
yapıldı.
-(23 Şubat 2006): 5464 Sayılı “Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu”
kabul edildi (http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5464.html=tr, Erişim Tarihi:
25.02.2007). Kanunun kabül edilmesi aşamasında Hükümet ve Muhalefet, bankaların
lobicilik faaliyetiyle engellemesine karşı da ortak hareket etmişlerdir.
-(1 Mart 2006): “5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu”
Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu yasa, Ankara Ticaret Odası’nın
ısrarla üzerinde durduğu temerrüt faizi, kartların verilmesinin sınırlandırılması,
148
yapılacak değişikliklerin ilgili şahısların iznine tabi olması gibi hususları kapsayan
bir yasa olmuştur. Ankara Ticaret Odası’yla beraber toplumda mağdur durumda
bulunan insanların birçoğunun derdine derman olmuştur
(http://www.ntvmsnbc.com/news/363335.asp+%22Kredi+Kartlar%C4%B1+Yasas%
C4%B1%22&hl=tr&ct=clnk&cd=1&gl=tr., Erişim Tarihi: 28.02.2007).
III. METODOLOJİ
149
—Sivil toplum kuruluşlarının yürüttükleri lobicilik kampanyaları sonucunda
ne oranda başarılı olduklarını göstermesi;
Çalışmanın amacı;
150
—Yine lobiciliğin halkla ilişkiler boyutunda, bilinirliği artırıp – atırmadığını
orataya koymak;
Çalışmanın sınırlılığı;
151
Yüz yüze görüşme tekniği ile uygulanan ankette deneklere toplam 22 soru
yöneltilmiş, bunların 6 tanesi sosyo-demografik özelliklerin sorulduğu sorulardır.
Geriye kalanlarda ise;
—Kredi kartlarıyla ilgili medyada yer alan haberlere ilgi duyup duymadıkları;
—Ankara Ticaret Odası (ATO) ile ilgili bilginin genellikle nereden alındığı;
—Ankara Ticaret Odası (ATO) denildiği zaman ilk akla gelenin ne olduğu;
—Kişilerin genelde, kaç adet kredi katı kullandıklarını öğrenmek için “kaç
adet kredi katı sahibi oldukları”;
152
A. KATILIMCILARA İLİŞKİN GENEL BİLGİLER
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüzde Yüzde Yüzde
16-24 79 14,3 14,3 14,3
25-34 136 24,6 24,6 38,9
35-44 214 38,7 38,7 77,6
45-54 108 19,5 19,5 97,1
55-64 16 2,9 2,9 100,0
TOPLAM 553 100,0 100,0
Ankete cevap veren deneklerin %38,7’si 35–44 yaş grubunda; %24,6’sı 25–
34 yaş grubunda; %19,5’i 45–54 yaş grubunda; %14,3’ü 16–24 yaş grubunda ve
%2,9’u da 55–64 yaş grubundadır.
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüzde Yüzde Yüzde
Erkek 368 66,5 66,5 66,5
Bayan 185 33,5 33,5 100,0
TOPLAM 553 100,0 100,0
153
Tablo 3: Deneklerin Eğitim Durumları.
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüzde Yüzde Yüzde
Okur-yazar 2 ,4 ,4 ,4
İlköğretim 51 9,2 9,2 9,6
Lise 168 30,4 30,4 40,0
Ön lisans 84 15,2 15,2 55,2
Lisans 182 32,9 32,9 88,1
Lisans Üstü 66 11,9 11,9 100,0
TOPLAM 553 100,0 100,0
154
Tablo 5: Deneklerin Mesleği.
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüzde Yüzde Yüzde
Memur 270 48,8 48,8 48,8
İşçi 108 19,5 19,5 68,4
Serbest meslek 68 12,3 12,3 80,7
Esnaf 40 7,2 7,2 87,9
Öğrenci 46 8,3 8,3 96,2
Ev hanımı 9 1,6 1,6 97,8
Emekli 12 2,2 2,2 100,0
TOPLAM 553 100,0 100,0
Ankete cevap veren deneklerin ikamet ettikleri iller ise şöyledir; %53,3
Konya, %46,7 Ankara’dır.
155
B. DENEKLERİN KREDİ KARTI KULLANIMIYLA İLGİLİ
DÜŞÜNCELERİ
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüzde Yüzde Yüzde
Kredi kartları günümüz
şartlarında gerekli bir 114 20,6 20,6 20,6
araçtır
Kredi kartları günümüz
şartlarında gereksizdir 42 7,6 7,6 28,2
ve insanlara
Kredi kartlarının
kullanımı yaygınlaştığı 28 5,1 5,1 33,3
için bulundurulma
Kredi kartları bilinçli
kullanıldığı zaman iyi 270 48,8 48,8 82,1
bir dosttur
Tüketiciyi avlamak
amacıyla bankaların 99 17,9 17,9 100,0
geliştirdiği ekonomik
TOPLAM 553 100,0 100,0
Deneklerin vermiş olduğu cevaplara genel olarak bakacak olursak %69,4 gibi
bir kesimin kredi kartlarının gerekliliğine inandıklarını ve olumlu görüş belirttiklerini
görmekteyiz. Geriye kalan ve olumsuz görüş belirten %30;6’lık kesimin ise, sadece
%7,6’sının tamamen karşı olduğunu; %23’ünün ise tamamen olumsuz görüş
bildirmeyerek farklı düşünce yapılarından ötürü olumsuz görüşü benimsediklerini
görmekteyiz. Bu veriler ışığında, deneklerin kredi kartı’na yönelik bakış açılarının
yoğunluklu olarak olumlu olduğu sonucunu çıkartmak mümkündür.
156
Tablo 8: Deneklerin Yakın Çevresinde, Kredi Kartı Faiz Oranlarının Yüksekliği
Nedeniyle Problem Yaşayanların Olup Olmadığının Tespit Edilmesi.
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüzde Yüzde Yüzde
Oldu 332 60,0 60,0 60,0
Olmadı 220 39,8 39,8 99,8
Cevapsız 1 ,2 ,2 100,0
TOPLAM 553 100,0 100,0
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüzde Yüzde Yüzde
Hiç yok 98 17,7 17,7 17,7
1 adet 210 38,0 38,0 55,7
2 adet 144 26,0 26,0 81,7
3 adet 64 11,6 11,6 93,3
4 ve daha fazla 37 6,7 6,7 100,0
TOPLAM 553 100,0 100,0
Toplumdaki insanların genel olarak kaçar tane kredi kartı sahibi olduklarını
öğrenmek amacıyla “Kaç adet kredi kartınız var?” sorusu deneklere yöneltilmiştir.
Deneklerin %38,0’i 1 adet; %26,0’ısı 2 adet, %11,6’sı 3 adet; %6,7’si 4 ve daha fazla
kredi kartı sahibi olduğunu belirtirken, %17,7’si de hiç kredi kartı sahibi
olmadıklarını belirtmişlerdir.
157
çıkmaktadır. Bu veriler ışığında; kredi kartının Türk tolumunda çok yaygın olarak
kullanıldığını, dolayısıyla kredi kartında yaşanan problemlerin toplumun önemli bir
kesimini ilgilendiridiğini söylemek mümkün olmaktadır. Sadece hiç kredi kartı
sahibi olmayan %17,7’lik kesimin olaylarla doğrudan alakası bulunmamaktadır.
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüde Yüzde Yüde
Cevap vermeyenler 93 16,8 16,8 16,8
Her ödeme tarihinde
339 61,3 61,3 78,1
tamamını
Her ödeme tarihinde
64 11,6 11,6 89,7
bir kısmını
Her ödeme döneminde
34 6,1 6,1 95,8
asgari tutarını
Uzun vadeye yayarak
11 2,0 2,0 97,8
ödemeye çalışırım
Ödemede büyük zorluk
çekiyorum, 12 2,2 2,2 100,0
ödeyemiyorum
TOPLAM 553 100,0 100,0
Tablo 9’la ilişkili olan bir sorudur. Orada bir veya daha fazla sayıda kredi
kartı sahibi olduklarını söyleyen deneklere yöneltilmiştir. Onların kredi kartı borcunu
ödemesi durumlarını tespit etmek amacıyla “Kredi kartı borçlarını nasıl ödersiniz?”
sorusu yöneltilmiştir. Katılımcıların %61,3’ü her ödeme tarihinde tamamını;
%11,6’sı her ödeme tarihinde bir kısmını; %6,1’i her ödeme döneminde asgari
tutarını; %2,2’si ödemede büyük zorluk çekiyorum ve ödeyemiyorum; %2,0’si uzun
vadeye yayarak ödemeye çalışıyorum; cevaplarını vermişlerdir. %16,8’lik bir kesim
ise bu soruya cevap vermemiştir.
158
Tablo 11: Deneklerin, Kredi Kartlarına Nasıl Sahip Olduklarının Tespit Edilmesi.
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüzde Yüzde Yüzde
Cevap vermeyenler 95 17,2 17,2 17,2
Bankaya müracaatla 250 45,2 45,2 62,4
Sokakta veya alış veriş
mekanlarında 56 10,1 10,1 72,5
kurdukları stantlardan
Çalıştığımız yere
uygfuladıkları bir 109 19,7 19,7 92,2
kampanyayla
Adresime gönderdiler 43 7,8 7,8 100,0
TOPLAM 553 100,0 100,0
Bu soru da tablo 9’la ilişkili olan bir sorudur ve bir veya daha fazla sayıda
kredi kartı sahibi olduklarını söyleyen deneklere yöneltilmiştir. Deneklerin kredi
katına sahip olma şekillerini ortaya koymak açısından “Kredi kartınızı nasıl aldınız?”
sorusu yöneltilmiştir. Bu soruya katılımcıların %45,2’si bankaya müracaatla;
%19,7’si çalıştığımız yere uyguladıkları bir kampanyayla; %10,1’i sokakta veya alış-
veriş mekânlarında kurulan standlardan; %7,8’i de adresime gönderdiler cevabını
verirken; %17,2’lik bir kesim ise cevap vermemiştir.
159
C. DENEKLERİN KREDİ KARTI HABERLERİNE İLGİ
DÜZEYLERİ
Tablo 12: Deneklerin, Medyada Yer Alan Kredi Kartı Haberlerine İlgi Düzeylerinin
Tespit Edilmesi.
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüzde Yüzde Yüzde
Çok ilgi duyarım 56 10,1 10,1 10,1
İlgi duyarım 192 34,7 34,7 44,8
Nadiren ilgi duyarım 169 30,6 30,6 75,4
İlgilenmem 75 13,6 13,6 89,0
Hiç ilgilenmem 61 11,0 11,0 100,0
TOPLAM 553 100,0 100,0
160
çok olumlu; %16,4’ü biraz olumlu bulurken, %13,1’i de olumsuz bulmaktadır
(Bakınız Tablo 13).
Tablo 13: Deneklerin, medyada çıkan kredi kartı haberlerine ilgi düzeyleriyle,
Ankara Ticaret Odası’nın kredi kartı çalışmalarının olumlu bulunulup
bulunulmaması ilişkisi.
Ankara Ticaret Odası'nın kredi kartlarıyla ilgili yaptığı çalışmaların
deneklerce olumlu bulunup bulunmadığının tespiti
Deneklerin, medyada Tamamen
çıkan kredi kartı ile ilgili Çok olumlu Biraz olumlu Olumsuz olumsuz
haberlere ilgi düzeyleri buluyorum buluyorum Fikrim yok buluyorum buluyorum TOPLAM
Çok ilgi duyarım 43 6 5 2 56
76,8% 10,7% 8,9% 3,6% 100,0%
15,6% 4,4% 4,4% 11,1% 10,1%
7,8% 1,1% ,9% ,4% 10,1%
İlgi duyarım 107 48 28 6 3 192
55,7% 25,0% 14,6% 3,1% 1,6% 100,0%
38,9% 35,6% 24,6% 33,3% 27,3% 34,7%
19,3% 8,7% 5,1% 1,1% ,5% 34,7%
Nadiren ilgi duyarım 77 52 34 4 2 169
45,6% 30,8% 20,1% 2,4% 1,2% 100,0%
28,0% 38,5% 29,8% 22,2% 18,2% 30,6%
13,9% 9,4% 6,1% ,7% ,4% 30,6%
İlgilenmem 29 19 23 4 75
38,7% 25,3% 30,7% 5,3% 100,0%
10,5% 14,1% 20,2% 36,4% 13,6%
5,2% 3,4% 4,2% ,7% 13,6%
Hiç ilgilenmem 19 10 24 6 2 61
31,1% 16,4% 39,3% 9,8% 3,3% 100,0%
6,9% 7,4% 21,1% 33,3% 18,2% 11,0%
3,4% 1,8% 4,3% 1,1% ,4% 11,0%
TOPLAM 275 135 114 18 11 553
49,7% 24,4% 20,6% 3,3% 2,0% 100,0%
100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
49,7% 24,4% 20,6% 3,3% 2,0% 100,0%
161
D. DENEKLERİN, KREDİ KARTI MAĞDURLARI VE KREDİ
KARTI FAİZ ORANLARININ DÜŞÜRÜLMESİYLE İLGİLİ EN ÇOK
UĞRAŞ VERDİĞİNİ DÜŞÜNDÜKLERİ KİŞİ VE KURULUŞ
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüzde Yüzde Yüzde
Rıfat Hisarcıklıoğlu 35 6,3 6,3 6,3
Derviş Günday 16 2,9 2,9 9,2
Sinan Aygün 425 76,9 76,9 86,1
Murat Yalçıntaş 11 2,0 2,0 88,1
Ali Coşkun 29 5,2 5,2 93,3
Bülent Deniz 8 1,4 1,4 94,8
Bilmiyorum 29 5,2 5,2 100,0
TOPLAM 553 100,0 100,0
162
Tablo 15: Deneklerce, Kamuoyunda/Medyada Kredi Kartı Mağdurları ve Kredi
Kartı Faiz Oranlarının Düşürülmesiyle İlgili En Çok Uğraş Verdiğini Düşündükleri
Kuruluşların Tespiti.
Toplamlı
Sayı Yüzde Geçerli Yüde Yüzde
Cevap vermeyenler 4 ,7 ,7 ,7
Türkiye Odalar ve
32 5,8 5,8 6,5
Borsalar Birliği (TOBB)
Türkiye Esnaf ve
Sanatkarları 18 3,3 3,3 9,8
Konfederasyonu (TESK)
Ankara Ticaret Odası
405 73,2 73,2 83,0
(ATO)
İstanbul Ticaret Odası
12 2,2 2,2 85,2
(İTO)
Sanayi ve Ticaret
28 5,1 5,1 90,2
Bakanlığı
Tüketiciler Birliği 54 9,8 9,8 100,0
TOPLAM 553 100,0 100,0
163
E. DENEKLERİN ANKARA TİCARET ODASI, SİNAN AYGÜN
VE KREDİ KARTLARI KAMPANYASI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüzde Yüzde Yüzde
Cevap vermeyenler 2 ,4 ,4 ,4
Kamu yararına çalışan
90 16,3 16,3 16,6
bir dernektir
Gönüllü kuruluşlardan
17 3,1 3,1 19,7
birisidir
Bir ticaret odasıdır ve
390 70,5 70,5 90,2
üyeleri ticari kuruluşlardır
Kamu kuruluşlarından
49 8,9 8,9 99,1
bir tanesidir
Siyaset yapan bir ticaret
5 ,9 ,9 100,0
kuruluşudur
TOPLAM 553 100,0 100,0
164
Tablo 17: Deneklerin, Ankara Ticaret Odası ve Faaliyetleriyle İlgili Bilgi
Düzeylerinin Belirlenmesi.
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüzde Yüzde Yüzde
Çok 56 10,1 10,1 10,1
Biraz 185 33,5 33,5 43,6
Az 149 26,9 26,9 70,5
Çok az 104 18,8 18,8 89,3
Hiç 59 10,7 10,7 100,0
TOPLAM 553 100,0 100,0
165
beyan ederken; %18,6’sı çok olumlu; %10,2’si biraz olumlu bulurken; %8,5’i de
olumsuz bulduklarını beyan etmişlerdir (Bakınız Tablo 18).
Tablo 18: Ankara Ticaret Odası’nın kredi kartlarıyla ilgili yaptığı çalışmaların
deneklerce olumlu bulunulup bulunulmamasının deneklerin bilgi düzeyiyle ilişkisi.
166
Tablo 19: Deneklerce, Ankara Ticaret Odası ile İlgili Bilgilerin Daha Çok Hangi
İletişim Kanalı Aracılığıyla Alındığının Tespit Edilmesi.
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüzde Yüzde Yüzde
Cevap vermeyenler 3 ,5 ,5 ,5
Televizyon 364 65,8 65,8 66,4
Radyo 7 1,3 1,3 67,6
Gazete 91 16,5 16,5 84,1
Dergi 6 1,1 1,1 85,2
Çevre ve arkadaşlar 35 6,3 6,3 91,5
İnternet 47 8,5 8,5 100,0
TOPLAM 553 100,0 100,0
Ankara Ticaret Odası (ATO) ile ilgili bilgilerin daha çok hangi iletişim
kanalları aracılığı ile deneklere ulaştığını belirlemek ve bulunan oranlar üzerinden bu
kanalların etki derecelerini ortaya koymak amacıyla anket katılımcılarına “Ankara
Ticaret Odası (ATO) ile ilgili bilgiyi genellikle nereden alıyorsunuz?” sorusu
sorulmuştur. Katılımcıların %65,8’i televizyon; %16,5’i gazete; %8,5’i internet;
%6,3 çevre ve arkadaşlar; %1,3 radyo; %1,1 dergi cevabını verirken; %0,5’i ise
soruya cevap vermemiştir.
167
olumsuz görüş belirtmişlerdir. Dergiyi kullananların %50,0’si çok olumlu, şeklinde
görüş belirtirken; %33,4’ü de olumsuz görüş belirtmiştir. Çevre ve arkadaşlardan
bilgi aldıklarını söyleyenlerin görüşleri ise, %25,7’si çok olumlu; %31,4’ü biraz
olumlu; %8,6’sı da olumsuzdur. İnterneti kullananların %51,1’i çok olumlu; %14,9’u
biraz olumlu yönünde görüş belirtirlerken, %2,1’i de olumsuz bulduklarını
belirtmişlerdir (Bakınz Tablo 20).
168
Tablo 20: Deneklerin kullanmış olduğu iletişim kanalına göre Ankara Ticaret
Odası’nın kredi kartları çalışmalarının olumlu bulunulup bulunulmamasının tespiti.
Ankara Ticaret Odası'nın kredi kartlarıyla ilgili yaptığı çalışmaların
Ankara Ticaret Odasıyla deneklerce olumlu bulunup bulunmadığının tespiti
ilgili bilgilerin daha çok Tamamen
hangi iletişim kanalı Çok olumlu Biraz olumlu Olumsuz olumsuz
aracılığıyla alındığı buluyorum buluyorum Fikrim yok buluyorum buluyorum TOPLAM
Cevap vermeyen 3 3
100,0% 100,0%
2,6% ,5%
,5% ,5%
Televizyon 198 89 63 9 5 364
54,4% 24,5% 17,3% 2,5% 1,4% 100,0%
72,0% 65,9% 55,3% 50,0% 45,5% 65,8%
35,8% 16,1% 11,4% 1,6% ,9% 65,8%
Radyo 3 1 1 2 7
42,9% 14,3% 14,3% 28,6% 100,0%
1,1% ,7% ,9% 11,1% 1,3%
,5% ,2% ,2% ,4% 1,3%
Gazete 38 27 19 4 3 91
41,8% 29,7% 20,9% 4,4% 3,3% 100,0%
13,8% 20,0% 16,7% 22,2% 27,3% 16,5%
6,9% 4,9% 3,4% ,7% ,5% 16,5%
Dergi 3 1 1 1 6
50,0% 16,7% 16,7% 16,7% 100,0%
1,1% ,9% 5,6% 9,1% 1,1%
,5% ,2% ,2% ,2% 1,1%
Çevre ve arkadaşlar 9 11 12 1 2 35
25,7% 31,4% 34,3% 2,9% 5,7% 100,0%
3,3% 8,1% 10,5% 5,6% 18,2% 6,3%
1,6% 2,0% 2,2% ,2% ,4% 6,3%
İnternet 24 7 15 1 47
51,1% 14,9% 31,9% 2,1% 100,0%
8,7% 5,2% 13,2% 5,6% 8,5%
4,3% 1,3% 2,7% ,2% 8,5%
TOPLAM 275 135 114 18 11 553
49,7% 24,4% 20,6% 3,3% 2,0% 100,0%
100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
49,7% 24,4% 20,6% 3,3% 2,0% 100,0%
169
Tablo 21: “Ankara Ticaret Odası (ATO)” Denildiği Zaman, Ankara Ticaret
Odası’yla İlgili, Deneklerde İlk Akla Gelen Verinin Tespit Edilmesi.
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüzde Yüzde Yüzde
Cevap vermeyenler 5 ,9 ,9 ,9
Oda üyelerine yönelik
62 11,2 11,2 12,1
faaliyetleri
Başkanı Sinan Aygün 336 60,8 60,8 72,9
Binasının dış görünümü 19 3,4 3,4 76,3
Türk toplumunun
menfaatilen yönelik 125 22,6 22,6 98,9
çalışmaları
Siyaset 6 1,1 1,1 100,0
TOPLAM 553 100,0 100,0
Ankara Ticaret Odası (ATO) denildiği zaman deneklerde ilk çağrışım yapan
olgunun tespiti ve hangi imajla hatırlandığının belirlenmesi için “Ankara Ticaret
Odası (ATO) denildiği zaman aklınıza ilk gelen nedir?” sorusu yöneltilmiştir. Ankete
cevap veren deneklerin %60,8’i Başkanı Sinan Aygün; %22,6’sı Türk toplumunun
menfaatine yönelik çalışmaları (kredi kartı faiz oranlarının düşürülmesi, Gümrük
Birliğine hayır kampanyası gibi.); %11,2’si Oda üyelerine yönelik faaliyetleri;
%3,4’ü binasının dış görünümü; %1,1’i siyaset, cevabını verirken; %0,9’u da bu
soruya cevap vermemiştir.
Verilen cevaplar içerisinde en büyük payı %60,8 ile Başkanı Sinan Aygün
oluşturmaktadır. Bu nedenle Sinan Aygün ve Ankara Ticaret Odası (ATO)
birbirleriyle özdeşleşmiş, kamuoyunuda onun şahsıyla temsil edilen bir kuruluş
haline gelmiştir. Bu sonucu takip eden diğer önemli iki veri ise; %22,6 ile Türk
toplumunun menfaatine yönelik çalışmaları ve %11,2 ile Oda üyelerine yönelik
faaliyetleri olmaktadır. Tüm bu veriler ışığında, Ankara Ticaret Odası (ATO)
denildiği zaman, Başkanı Sinan Aygün başta olmak üzere kamu yararına faaliyetleri
ve üyelerine yönelik faaliyetleri hatırlanmakta, onlarla birlikte anılmaktadır demek
mümkün olmaktadır.
170
Tablo 22: Ankara Ticaret Odası’nın Kredi Kartlarıyla İlgili Çalışmalarının
Deneklerce Olumlu Bulunup Bulunmadığının Tespiti.
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüzde Yüzde Yüzde
Çok olumlu buluyorum 275 49,7 49,7 49,7
Biraz olumlu buluyorum 135 24,4 24,4 74,1
Fikrim yok 114 20,6 20,6 94,8
Olumsuz buluyorum 18 3,3 3,3 98,0
Tamamen olumsuz
11 2,0 2,0 100,0
buluyorum
TOPLAM 553 100,0 100,0
171
Tablo 23: Ankara Ticaret Odası’nın Çeşitli Zamanlarda Düzenlemiş Olduğu Faaliyet
ve Etkinliklerden, Deneklerce En Çok Bilineninin/Akılda Kalanının Tespit Edilmesi.
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüzde Yüzde Yüzde
Cevap vermeyenler 2 ,4 ,4 ,4
Paylaştıkça Büyüyoruz
27 4,9 4,9 5,2
kampanyası
Gönül Panayırı
13 2,4 2,4 7,6
kampanyası
Kredi Kartları Faiz
Oranlarının indirilmesi 262 47,4 47,4 55,0
çalışmaları
Bir Milyon Defter-Bir
Milyon Kalem 33 6,0 6,0 60,9
Kampanyası
Gümrük Birliğine hayır
31 5,6 5,6 66,5
kampanyası
TİME Dergisi'nde "Sarı
Gelin" isimli DVD'nin 17 3,1 3,1 69,6
dağıtımı
Özelleştirmeye hayır
38 6,9 6,9 76,5
kampanyası
Yerli Malı kullanma
79 14,3 14,3 90,8
kampanyası
Kıbrıs kampanyası 24 4,3 4,3 95,1
ATO'dan Paris'e Mektup 7 1,3 1,3 96,4
"Hayatımız Mafya" raporu 20 3,6 3,6 100,0
TOPLAM 553 100,0 100,0
172
kampanyası; %1,3’ü ATO’dan Parise mektup, cevabını verirlerken; deneklerin
%0,4’ü de bu soruya cevap vermemiştir.
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüzde Yüzde Yüzde
Çok etkili 198 35,8 35,8 35,8
Biraz etkili 214 38,7 38,7 74,5
Fikrim yok 113 20,4 20,4 94,9
Etkisiz 20 3,6 3,6 98,6
Tamamen etkisiz 8 1,4 1,4 100,0
TOPLAM 553 100,0 100,0
173
Tüm bu verilerin sonucunda, Ankara Ticaret Odası (ATO) yapmış olduğu
lobicilik faaliyetleri ile kredi kartları kanunun çıkartılmasında etkin ve başarılı olmuş
bir kuruluştur sonucuna varılabilmektedir.
174
Tablo 25: Deneklerin yaşına göre Ankara Ticaret Odası’nın kredi kartları
çalışmalarının hangi düzeyde olumlu bulunulup bulunulmamasının tespiti.
175
bulunmasına rağmen, bu çalışmalar, en fazla olarak erkek denekler üzerinde etkili
olmuştur. Buna karşılık bayan denekler üzerindeki etkisi erkeklere göre biraz daha az
düzeyde gerçekleşmiştir denilebilir.
Tablo 26: Deneklerin cinsiyetlerine göre Ankara Ticaret Odası’nın kredi kartları
çalışmalarının olumlu bulunulup bulunulmamasının tespiti.
Tabloya genel olarak bakılacak olursa, aylık geliri 500 YTL’den az olan
deneklerin %60,2’si, aylık geliri 501–750 YTL arasında olanların %69,6’sı, 751–
176
1000 YTL arasında olanların %79,1’i, 1001–1250 YTL arasında olanların %77,8’i,
1251–1500 YTL arasında olanların %78,6’sı, aylık geliri 1500 YTL’den fazla olan
deneklerin ise %81,1’i Ankara Ticaret Odası’nın kredi kartları çalışmalarını olumlu
bulduğu görülmektedir.
Bu tabloya göre genel bir değerlendirme yapılacak olursa; aylık gelir seviyesi
751 YTL ve üzerinde olan deneklerin, Ankara Ticaret Odası’nın kredi kartları
çalışmaları hakkındaki olumlu görüşlerinin yüzdesi %70’lerin üzerindedir. Bu durum
ise bize, kredi kartları çalışmalarına ilgi duyanların belirli bir gelir standardını
yakalamış insanlarda daha etkili olduğu sonucunu vermektedir.
Tablo 27: Deneklerin aylık gelir düzeylerine göre Ankara Ticaret Odası’nın kredi
kartlarıyla ilgili çalışmalarının olumlu bulunulup bulunulmamasının tespiti.
Ankara Ticaret Odası'nın kredi kartlarıyla ilgili yaptığı çalışmaların
deneklerce olumlu bulunup bulunmadığının tespiti
Tamamen
Deneklerin Aylık Gelir Çok olumlu Biraz olumlu Olumsuz olumsuz
Düzeyleri buluyorum buluyorum Fikrim yok buluyorum buluyorum TOPLAM
500 YTL'den az 33 23 34 1 2 93
35,5% 24,7% 36,6% 1,1% 2,2% 100,0%
12,0% 17,0% 29,8% 5,6% 18,2% 16,8%
6,0% 4,2% 6,1% ,2% ,4% 16,8%
501YTL - 750YTL 48 16 22 4 2 92
52,2% 17,4% 23,9% 4,3% 2,2% 100,0%
17,5% 11,9% 19,3% 22,2% 18,2% 16,6%
8,7% 2,9% 4,0% ,7% ,4% 16,6%
751 YTL - 1000 YTL 84 41 26 3 4 158
53,2% 25,9% 16,5% 1,9% 2,5% 100,0%
30,5% 30,4% 22,8% 16,7% 36,4% 28,6%
15,2% 7,4% 4,7% ,5% ,7% 28,6%
1001 YTL - 1250 YTL 65 37 19 8 2 131
49,6% 28,2% 14,5% 6,1% 1,5% 100,0%
23,6% 27,4% 16,7% 44,4% 18,2% 23,7%
11,8% 6,7% 3,4% 1,4% ,4% 23,7%
1251 YTL - 1500 YTL 22 11 7 2 42
52,4% 26,2% 16,7% 4,8% 100,0%
8,0% 8,1% 6,1% 11,1% 7,6%
4,0% 2,0% 1,3% ,4% 7,6%
1501 YTL'den fazla 23 7 6 1 37
62,2% 18,9% 16,2% 2,7% 100,0%
8,4% 5,2% 5,3% 9,1% 6,7%
4,2% 1,3% 1,1% ,2% 6,7%
TOPLAM 275 135 114 18 11 553
49,7% 24,4% 20,6% 3,3% 2,0% 100,0%
100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
49,7% 24,4% 20,6% 3,3% 2,0% 100,0%
177
a.4. Deneklerin Mesleğine Göre
178
Tablo 28: Deneklerin mesleğine göre Ankara Ticaret Odası’nın kredi kartlarıyla
ilgili çalışmalarının olumlu bulunulup bulunulmamasının tespiti.
179
Genel olarak bir değerlendirmeye tabi tutulacak olursa bu illerden
Konya’dakilerin %72,2’sinin olumlu, buna karşılıkta %4,1’inin olumsuz;
Ankara’dakilerin ise %76,4’ünün olumlu, %6,6’sının da olumsuz görüş bildirdikleri
ortaya çıkmaktadır.
Tablo 29: Deneklerin ikametgâhına (anketin yapıldığı ile) göre Ankara Ticaret
Odası’nın kredi kartları çalışmalarının olumlu bulunulup bulunulmamasının tespiti.
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün’ün, kredi kartlarıyla ilgili
lobicilik çalışmalarının kamuoyunca başarılı bulunup bulunmadığını belirlemek
amacıyla deneklere “Sinan Aygün’ün / Ankara Ticaret Odası’nın, kredi kartlarıyla
ilgili çalışmalarını başarılı buluyormusunuz?” sorusu yöneltilmiştir.
180
Tablo 30: Sinan Aygün’ün/ATO’nun Kredi Kartlarıyla İlgili Çalışmalarının
Denekler Tarafından Başarılı Bulunup Bulunmadığının Belirlenmesi.
Geçerli Toplamlı
Sayı Yüzde Yüzde Yüzde
Çok başarılı buluyorum 231 41,8 41,8 41,8
Biraz başarılı buluyorum 187 33,8 33,8 75,6
Fikrim yok 103 18,6 18,6 94,2
Başarısız buluyorum 22 4,0 4,0 98,2
Tamamen başarısız
10 1,8 1,8 100,0
buluyorum
TOPLAM 553 100,0 100,0
181
de %76,3’ü Sinan Aygün’ün kredi kartları çalışmalarını başarılı bulmaktadır. Kredi
kartı haberlerine ilgi düzeyleri bakımından olumsuz görüş bildirerek, ilgilenmem
diyenlerin %66,6’sı ile hiç ilgilenmem diyenlerin %47,5’i de Sinan Aygün’ün kredi
kartları çalışmalarını başarılı bulmuştur.
Bu sonuçlara göre, kredi kartı haberlerine yüksek düzeyde ilgi duyanlar Sinan
Aygün’ü daha yüksek yüzde oranıyla başarılı bulurken, ilgi düzeyi az olanlar daha az
yüzde oranıyla başarılı bulmaktadırlar diyebiliriz. Hatta kredi kartı haberleriyle
ilgilenmediğini söyleyen deneklerin bile %66,6 - %47,5 aralığında Sinan Aygün’ü
başarılı buldukları görülmektedir ki, bu durum, Sinan Aygün’ün kredi kartları
çalışmasındaki lobicilik başarısının göstergesi olarak da kabul edilebilir.
182
Sinan Aygün’ün kredi kartları çalışmalarının başarılı bulunup
bulunulmamasının deneklerin Ankara Ticaret Odası ve faaliyetleriyle ilgili bilgi
düzeyleriyle ilişkisini ortaya koymak için karşılaştırma yapıldığında, Ankara Ticaret
Odası ve faaliyetleriyle ilgili bilgi düzeylerinin çok olduğunu söyleyenlerin %73,2’si
çok başarılı; %10,7’si biraz başarılı; %12,5’i de başarısız bulmuştur. Biraz bilgi
sahibi olduğunu söyleyenlerin %54,6’sı çok başarılı; %34,1’i biraz başarılı; %3,7’si
başarısız bulmuştur. Az bilgi sahibi olduğunu söyleyenlerin %36,9’u çok başarılı;
%43,6’sı biraz başarılı; %4,7’si ise başarısız bulduğunu belirtmişlerdir. Çok az bilgi
sahibi olduğunu söyleyen deneklerin %26,9’u çok başarılı; %40,4’ü biraz başarılı;
%6,7’si de başarısız bulduğunu belirtmiştir. Hiç bilgisinin olmadığını söyleyen
deneklerin de %10,2’si çok başarılı; %18,6’sı biraz başarılı; %6,8’i başarısız
bulurken, %64,4’ü bu konuda fikrinin olmadığını beyan etmişlerdir (Bakınız Tablo
32).
Bu verilere göre genel olarak, Ankara Ticaret Odası ve faaliyetleri ile ilgili
çok bilgi sahibi olanların %83,9’u, biraz bilgi sahibi olanların %88,7’si, az bilgi
sahibi olanların %80,5’i, çok az bilgi sahibi olduklarını söyleyenlerin %67,3’ü, hiç
bilgi sahibi olmadıklarını söyleyenlerin %28,8’i Sinan Aygün’ün kredi kartları
çalışmalarını başarılı bulmuşlardır.
183
Tablo 32: Sinan Aygün’ün kredi kartlarıyla ilgili yaptığı çalışmaların başarılı
bulunulup bulunulmamasının deneklerin ATO ve faaliyetleri hakkındaki bilgi
düzeyleriyle ilişkisi.
184
alanların ise %42,6’sı çok başarılı; %25,5’i biraz başarılı; %2,1’i de başarısız
bulduğunu belirtmiştir (Bakınız Tablo 33).
185
Tablo 33: Deneklerin ATO ile ilgili bilgileri alırken en çok kullanmış olduğu
iletişim kanalına göre Sinan Aygün’ün kredi kartları çalışmalarının başarılı
bulunulup bulunulmamasının tespiti.
186
%6,2’si başarısız bulmuştur. Dört ve daha fazla kredi kartı sahibi olanların %37,8’i
çok başarılı; %24,3’ü biraz başarılı; %13,5’i de başarısız bulmuştur (Bakınız Tablo
33).
Tablo 34: Deneklerin sahibi oldukları kredi kartı sayısına göre Sinan Aygün’ün
kredi kartları çalışmalarının başarılı bulunulup bulunulmamasının ilişkisi.
187
Deneklerin kredi kartı borçlarını ödeme şekillerinin, Sinan Aygün’ün kredi
kartları çalışmalarını başarılı bulup bulmamaları arasındaki etkinin belirlenmesi için
karşılaştırma yapıldığında; “kredi kartı borcunuzu genellikle nasıl ödersiniz?”
sorusuna cevap vermeyen ancak Sinan Aygün’ün kredi kartları çalışması konusunda
fikir beyan edenlerin %30,1’i çok başarılı; %33,3’ü biraz başarılı; %3,3’ü başarısız
bulduğunu belirtmiştir. Her ödeme tarihinde tamamını, şeklinde cevap verenlerin
%43,7’si çok başarılı; %34,5’i biraz başarılı; %4,7’si başarısız bulmuştur. Her ödeme
tarihinde borcunun bir kısımı ödediğini belirtenlerin %46,9’u çok başarılı; %35,9’u
biraz başarılı; %9,4’ü başarısız bulmuştur. Her ödeme döneminde asgari tutarını
ödeyenlerin %44,1’i çok başarılı; %23,5’i biraz başarılı; %14,7’si başarısız
bulmuştur. Uzun vadeye yayarak ödemeye çalıştığını söyleyenlerin %45,5’i çok
başarılı; %45,5’i biraz başarılı; %9,1’i başarısız bulmuştur. Ödemede büyük zorluk
çekiyorum ödeyemiyorum diyenlerin %41,7’si çok başarılı; %25,0’i biraz başarılı;
%8,3’ü de başarısız bulduğunu belirtmiştir (Bakınız Tablo 35).
188
Tablo 35: Kredi kartı borcunun ödenmesi şekliyle Sinan Aygün’ün kredi kartları
çalışmalarının başarılı bulunulup bulunulmamasının ilişkisi.
Sinan Aygün'ün/ATO'nun kredi kartlarıyla ilgili çalışmasının başarılı
bulunup bulunmadığının belirlenmesi
Deneklerin, kredi kartı Tamamen
borçlarını genellikle nasıl Çok başarılı Biraz başarılı Başarısız başarısız
ödedekileri buluyorum buluyorum Fikrim yok buluyorum buluyorum TOPLAM
Cevap vermeyen 28 31 31 2 1 93
30,1% 33,3% 33,3% 2,2% 1,1% 100,0%
12,1% 16,6% 30,1% 9,1% 10,0% 16,8%
5,1% 5,6% 5,6% ,4% ,2% 16,8%
Her ödeme tarihinde 148 117 58 11 5 339
tamamını 43,7% 34,5% 17,1% 3,2% 1,5% 100,0%
64,1% 62,6% 56,3% 50,0% 50,0% 61,3%
26,8% 21,2% 10,5% 2,0% ,9% 61,3%
Her ödeme tarihinde 30 23 5 5 1 64
bir kısmını 46,9% 35,9% 7,8% 7,8% 1,6% 100,0%
13,0% 12,3% 4,9% 22,7% 10,0% 11,6%
5,4% 4,2% ,9% ,9% ,2% 11,6%
Her ödeme döneminde 15 8 6 3 2 34
asgari tutarını 44,1% 23,5% 17,6% 8,8% 5,9% 100,0%
6,5% 4,3% 5,8% 13,6% 20,0% 6,1%
189
a.1. Deneklerin Yaşına Göre
190
Tablo 36: Deneklerin yaşına göre Sinan Aygün’ün kredi kartları çalışmalarının
başarılı bulunulup bulunulmamasının tespiti.
191
%33,3’ü biraz başarılı; %9,5’i başarısız bulmuştur. Aylık geliri 1501 YTL’den fazla
olanların ise %51,4’ü çok başarılı; %32,4’ü de biraz başırılı bulurken; %2,7’si ise
başarısız bulduğunu bildirmiştir (Bakınız Tablo 37).
Tablo 37: Deneklerin aylık gelir düzeylerine göre Sinan Aygün’ün kredi kartlarıyla
ilgili çalışmalarının başarılı bulunulup bulunulmamasının tespiti.
192
a.3. Deneklerin Mesleğine Göre
193
Tablo 38: Deneklerin mesleğine göre Sinan Aygün’ün kredi kartlarıyla ilgili
çalışmalarının başarılı bulunulup bulunulmamasının tespiti.
194
SONUÇ
Geçmişe oranla, günümüzde önemi daha iyi anlaşılan halkla ilişkiler genel
olarak; kişi veya kuruluşun toplumla, çevresiyle, belirli topluluklarla planlı olarak
ilişkiler kurması; bu ilişkileri geliştirmesi ve bundan fayda sağlaması için giriştikleri
tüm işlemler, şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanımlamada açıkça belirtildiği şekliyle,
planlanan bir hedef için ilişki kurulması ve bunun sonucunda bir faydanın beklentisi
söz konusudur. Ancak bu beklenti, tek taraflı olmayıp hem hedef kitle hem de
kuruluş adına iki taraflı gerçekleşmektedir.
195
yöntemle istenilen kararın aldırılması amacı vardır. Bunun için de, karar alma
makamında bulunanlarla iletişimin güçlendirilmesi, kurumun bu kişi ve kuruluşlar
nezdinde saygınlığının artırılması ve kurumu ilgilendiren konularda kararlar
alınırken, kurumun görüşünün de alınmasının sağlanması gibi çalışmalar yapılarak
amaca gidilmeye çalışılır. Halkla ilişkiler uygulaması olan lobicilikte ise, yine birinci
derecede karar alma mekanizmasını etkileme amacı olmakla birlikte bu amaç, tek
belirleyici olmamakta bunun yanında itibarı güçlendirmek, tekrar konumlandırmak
ve bilinirliği artırmak gibi amaçlar da hedeflenmektedir.
196
(%60) kredi kartı faiz oranlarından, ya kendisinin ya da yakın çevresinden birilerinin
mağduriyetine tanık olduğu bulgusuna ulaşılmıştır.
Kurumsal olarak büyük bir halk desteği kazanmış olan Ankara Ticaret Odası,
kredi kartları ve faiz oranlarının indirilmesiyle ilgili çalışmalarında da tüm resmi ve
özel kuruluşlara büyük farklar atarak bu konuda ilk akla gelen kuruluş olma ünvanını
almıştır. Kurum olarak kredi kartları konusunda en fazla çaba sarf ettiği kabul edilen
Ankara Ticaret Odası, kişisel bazda da lobi temsilcisi olarak başkanı Sinan Aygün’ü
topluma lanse etmiştir. Kredi kartları çalışmaları ile sürekli gündemde olan Sinan
197
Aygün’de, toplumun çok büyük bir kesimi tarafından (%76,9),
kamuoyunda/medyada kredi kartı mağdurları ve kredi kartı faiz oranlarının
düşürülmesiyle ilgili uğraş veren kişiler (Tüketiciler Birliği Başkanı Bülent Deniz,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ali Coşkun, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonları Başkanı Derviş
Günday ve İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş’ın olduğu listede)
arasında birinci olarak kabul edilmektedir.
198
önemli aracın internet olduğunu da söylemeden geçmemek gerekmektedir. Aynı
işlevin bunun içinde geçerli olduğu görülmektedir.
—Kredi kartları gibi toplumun hemen her kesinini ilgilendiren bir konu
medyadan takip edilirken; Türkiye gibi erkek eğemen toplumlarda erkekler,
bayanlara göre daha fazla takip etmekte, dolayısıyla yapılan lobicilik çalışmalarına
daha duyarlı olmaktadır.
199
Çalışma hayatının veya ev idaresinin içinde olmayan insanlar ise diğerlerine göre
daha düşük seviyede olumlu bulmaktadırlar.
200
Odası ile ilgili az bilgi düzeyine sahip olanlar, Sinan Aygün’ün kredi kartları
çalışmalarını daha az başarılı bulmaktadır.
Yukarıda ortaya çıkan tüm veriler ışığında; Ankara Ticaret Odası (ATO) ve
Sinan Aygün, yapmış olduğu kredi kartları çalışmaları ile toplumun büyük kesimi
tarafından tanınmakta, başarılı bulunmakta, güven duyulmakta, kredi kartı faizlerinin
düzenlenmesi çalışmasında en etkili ve başarılı kuruluş/kişi olarak bilinmekte,
Ankara Ticaret Odası’nı halkın ve idarenin zihninde yeniden konumlandırmakta,
bilinirliğini artırmakta, kamu yararına yapmış olduğu bu çalışma ile itibarını
güçlendirmekte, milli konularda ve halk adına alınacak kararlarda halktan yana olur
201
imajıyla halkın sempatisini alarak güvenilirliğini artırmakta, halkla ilişkiler
bağlamındaki lobicilik alanında Türkiye’ye örnek oluşturmaktadır.
202
KAYNAKÇA
Ak, Mehmet (1998). Firma/Markalarda Kurumsal Kimlik ve İmaj, Işıl Ofset Sanayi Ltd.
Şti., İstanbul
Akıllıoğlu, Tekin (1991). “Kamu Yararı Kavramı Üzerine Düşünceler”, Amme İdaresi
Dergisi, C.24, S.2, s.3-15
Alkan, Haluk ve Ateş, Nuh (2005). “Grup Bilinci ve Kurumsal Baskı Grubu Eğilimi:
İSKİ Örneği”, Çağdaş Yerel Yönetimler, C.14, S.1, s.55-70
Altay, Asuman (1995). “Politik Süreçte Yozlaşma ve Rant Kollama Faaliyetleri”, Yeni
Türkiye, Eylül- Ekim, S.6, s.231-259
Altınel, Halime Yücel (2000). “Siyasal Parti Reklamları İçin Söylem Çözümlemesi”,
İletişim: Halkla İlişkiler ve Reklamcılık, 3–5 Mayıs 2000, I. Ulusal İletişim
Sempozyumu Bildirileri, s.155–167
Anık, Cengiz (1999). “Siyasal Rejimler ve Kamuoyu”, Selçuk İletişim, C.1, S.1, s.78–83
203
Arı, Tayyar (2000). Amerika’da Siyasal Yapı Lobiler ve Dış Politika: Türk, Yunan,
Ermeni, İsrail ve Arap Lobilerinin ABD’nin Dış Politikasına Etkileri, Alfa,
İstanbul
Asna, Alaeddin (1993). Public Relations Temel Bilgiler, Der Yayınları, İstanbul
Asna, Alaeddin (1998). Public Relations Temel Bilgiler, Der Yayınları, İstanbul
Ay, Hakan (1997). “Siyasal Karar Alma Sürecinde Lobicilik”, Yeni Türkiye: Siyasette
Yozlaşma Özel Sayısı II, S.14, s.1191-1195
Ay, Hakan (1998). “Demokrasiye Müdahaleler ve Bir Baskı Grubu Olarak Ordu”, Yeni
Türkiye: Cumhuriyet Özel Sayısı II, S.23-24, s.1228-1231
Ayata, Ayşe Güneş ve Arıcı, Bülent (1996). “Bir Olgu Olarak Siyasette Kollamacılık”,
Yeni Türkiye Türk Siyaseti Özel Sayısı, S.9, s.82-87
Aybay, Rona (1961). “Baskı Grupları”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası,
C.27, S.1–4, s.271–285
Baran, Hitay (2006). “İşletmelerde Kriz Yönetimi”, A&G Bülten Araştırma ve Geliştirme
Müdürlüğü, Ocak s. 31–41, (y.y.y.)
Bakan, Ömer ve Kalender, Ahmet (2007). “Halkla İlişkiler Bağlamında Kurumsal İtibar
ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk”, içinde, İletişim ve Ötesi, (Editör: Bilal Arık ve
Mustafa Şeker), Tablet Yayınları, Konya, s.345-370
Balle, Francis ve Baillon, İdalina Cappe de (1983). “Mass Media Research in France: An
Emerging Discipline”, Journal of Communication, 33/3, Pp.:146-156
Baltacıoğlu, Tunçtan (1980). İşletmelerde Satış Artırma Çabaları, AİTİA Yayını, Ankara
204
Baltaş, Zuhal (2002). Krizde Fırsatları Görmek: Yöneticiler İçin Krizde Yönetim El
Kitabı, Remzi Kitabevi, İstanbul
Barry, Amanda (2003). Halkla İlişkilerin Gücü, (Çeviren: Aysın Önen Steidle), Elips
Kitap, Ankara
Bıçakçı, İlker (1998). İletişim ve Halkla İlişkiler: “Eleştirel Bir Yaklaşım”, MediaCat
Yayını, Ankara
Bıçakçı, İlker (1999). “Halkla İlişkilerin İdeolojik Yanı”, İstanbul Üniversitesi İletişim
Fakültesi Dergisi, S.9, s.277-281
Bıçakçı, İlker (2002). İletişim ve Halkla İlişkiler: “Eleştirel Bir Yaklaşım”, MediaCat
Yayını, İstanbul
Biber, Ayhan (2003). Halkla İlişkilerde Temel Kavramlar, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara
205
Bilge, Necip (1987). Hukuk Başlangıcı: Hukukun Temel İlkeleri, Turhan Kitabevi,
Ankara
Bouwen, Pieter (2002). “Corporate Lobbying in the European Union: the Logic of
Access”, Journal of Eurapean Public Policy 9: 3, pp. 356-390
Brown, J.A.C. (1980). Beyin Yıkama ve İkna Metodları, (Çeviren: Behzat Tanç),
Boğaziçi Yayınları, İstanbul
Brown, J.A.C. (1992). Siyasal Propaganda, (Çeviren: Yusuf Yazar), A gaç Yayıncılık,
İstanbul
Caponigro, Jeffery R. (2002). “Kriz Yönetimi Vaka Çalışmaları”, (Çeviren: İdil Sayımer),
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, C. 2, S. 12, s.521–530
Chubb, John E. (1983). Interest Groups and The Bureaucracy: The Politics of Energy,
Stanford Unıversity Press, Stanfor, California
Cutlip, Scott M., Center, Allen H. ve Broom, Glen M. (1985). Effective Public Relations,
Prentice-Hall International, Inc., Englewood Cliffs, New Jersey
Cutlip, Scott M., Center, Allen H. ve Broom, Glen M. (1994). Effective Public Relations,
Prentice-Hall International, Inc., A Paramount Communications Company
Englewood Cliffs, New Jersey
206
Çağlar, Şebnem (1997). “Baskı Gruplarının Siyasal İktidar Üzerindeki Etkileri”,
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, S.6, s.279-295
Çaha, Havva (1997). “Çıkar ve Baskı Gruplarının İktisadi Analizi”, Yeni Türkiye Sivil
Toplum Özel Sayısı, S.18, s.417-428
Çamdereli, Mete (2000). Ana Çizgileriyle Halkla İlişkiler, Çizgi Yayını, Konya
Çuhadar, Melih (2006). Ankara Ticaret Odası Protokol-Basın ve Halkla İlişkiler Baş
Müşaviri, Kişisel Görüşme, 18 Ocak 2006, Ankara
Daver, Bülent (1986). Siyasal Bilimine Giriş, Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını, Ankara
Davies, Malcolm (1985). Politics of Pressure: The Art of Lobbying, British Broadcasting
Corporation, London
De Figuiredo, John M. ve De Figuiredo, Rui J.P. Jr. (2002). “The Allocation of Resources
By Interest Groups: Lobbying, Litigation and Administrative Regulation”,
Business and Politics, Vol.4, S.2, pp.161-181
Demir, Fevzi ve Karatepe, Şükrü (1986). Anayasa Hukukuna Giriş, Göksu Üniversite
Kitapevi, İzmir
Dörtok, Arın (2004). Kurumsal İtibarınızdan Kaç Sıfır Atabilirsiniz?, Faydalı Marketing
Kitapları Rota Yayınları, İstanbul
Eren, Erol (2000). Örgütsel Davranış ve Yönetim Psikolojisi, Beta Yayını, İstanbul
Eroğul, Cem (1997). Çağdaş Devlet Düzenleri: İngiltere, Amerika, Fransa, Almanya,
İmaj Yayıncılık, Ankara
Ertekin, Yücel (1986). “Halkla İlişkiler ve Görüntü Yaratma”, Halkla İlişkiler (Seçme
Yazılar) içinde, (Derleyen: Fermani Maviş), Anadolu Üniversitesi Açıköğretim
Fakültesi Yayınları, No:66, s.288–298, Eskişehir
207
Esin, Arif (1996). “Avrupa Birliği’nde Lobicilik”, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi
Dergisi, s.135–141
Faupin, Alain (2005). “Defense Procurement Decision –Making and Lobbying: a West
European View”, The Security Sector: Turkey and The World içinde (Editör:
Volkan Aytar), TESEV ve Cenevre Silahlı Kuvvetlerin Demokratik Denetimi
Merkezi, s.84-93, İstanbul
Fındley, Paul (2000). ABD’de İsrail Lobisi, (Çeviren: Mustafa Özcan ve N.Ahmet Asrar),
Pınar Yayınları, İstanbul
Fıske, John (1990). İletişim Çalışmalarına Giriş, (Çeviren: Süleyman İrvan), Bilim Sanat
Yayınları/ARK, Ankara
Göze, Ayferi (2000). Siyasal Düşünceler ve Yönetimler, Beta Basım Yayım Dağıtım,
İstanbul
Green, Peter Sheldon (1996). Şirket Ününü Korumanın Yolları, (Çeviren: Abdullah
Ersoy), Milliyet Yayınları, İstanbul
Gürbüz, Yaşar (1987). Karşılaştırmalı Siyasal Sistemler, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.,
İstanbul
208
Gürgen, Haluk (1994). “İç Halkla İlişkiler”, Halkla İlişkiler Uygulamaları ve Örnek
Olaylar, Ünite: 3, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayın No: 431, s.41–
52, Eskişehir
Gürgen, Haluk (1994). “Özel Sektör Kuruluşlarında Halkla İlişkiler”, Halkla İlişkiler
Uygulamaları ve Örnek Olaylar, Ünite: 1, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim
Fakültesi Yayın No: 431, s.1–24, Eskişehir
Gürüz, Demet (1993). Halkla İlişkiler Teknikleri, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi
Yayınları No: 1, İzmir
Hanlı, Hakan (2006). “Küresel Lobicilik: Amerika Birleşik Devletleri – Avrupa Birliği
ve Türkiye”, www.stradigma.com., s.1-5, Erişim Tarihi: 11.01.2006
Harrison, Shirley (2000). “Shouts and Whispers: The Lobbying Campaigns for and
Against Resale Price Maintenance”, European Journal of Marketing, Vol. 34, No:
1/2, pp. 207-222
Hepkon, Zeliha ve Aydın, Oya Şaklı (2006). “Medya Okuryazarlığına Politik Bir Bakış:
Medya Okuryazarlığı Hareketi”, (Editör: Nurçay Türkoğlu), Medya Okuryazarlığı,
I. Uluslararası Medya Okuryazarlığı Konferansı 23-25 Mayıs 2005, Marmara
Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayını, s.45-54
Herrero, Alonso Gonzales ve Pratt, Cornelius B. (1995). “How to Manage a Crisis Before
–or Whenever- It Hits”, Public Relations Quarterly, C.40, S.1, (Bahar, 1995)
209
Howe, Russell Warren ve Trott, Sarah Hays (1978). Washington Kulisleri, (Çeviren: Zerrin
Alnar), Milliyet Yayınları, İstanbul
http://www.ntvmsnbc.com/news/363335.asp+%22Kredi+Kartlar%C4%B1+Yasas%C4%B1
%22&hl=tr&ct=clnk&cd=1&gl=tr, Erişim Tarihi: 28.02.2007
http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/kanun-teklifi-sd.onerge-bilgileri? Kanunlar-sira-no:
22836, Erişim Tarihi: 29.01.2007
http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5464.html+%225464%22&hl=tr&ct=clnk&cd=1&gl=tr,
Erişim Tarihi: 25.02.2007)
Hurst, David K. (2000). Kriz ve Yenilenme: Krizin Sunduğu Fırsatlar, (Çeviren: Ela
Gürdemir), Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul
İnceoğlu, Yasemin (2006). “Medyayı Doğru Okumak”, (Editör: Nurçay Türkoğlu), Medya
Okuryazarlığı, I. Uluslararası Medya Okuryazarlığı Konferansı 23-25 Mayıs 2005,
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayını, s.4-7
Kabaklı, Ahmet (2002). Millete Vurulan Canlı Pranga Bürokrasi, Türk Edebiyat Vakfı
Yayınları, İstanbul
210
Kadıbeşegil, Salim (1999). Halkla İlişkilere Nereden Başlamalı?, MediaCat Yayınları,
Ankara
Kalender, Ahmet (2005). Siyasal İletişim: Seçmenler ve İkna Stratejileri, Çizgi Kitabevi,
Konya
Kantarcı, Şenol (2003). “ABD – Irak Savaşları Sırasında Türk – Amerikan İlişkileri ve
ABD Kongresi’nde Türkiye’ye Yönelik Ermeni Lobi Faaliyetleri”, Ermeni
Araştırmaları, C.3, S.9, s.76-93
Kavrakoğlu, İbrahim (1994). Hızlı Gelişme ve Kriz Yönetimi İçin Bir Model: Sinerjik
Yönetim, KalDer Yayınları, İstanbul
Kaya, Bayram (2000). “Tanıtma Yöntemi Olarak Lobicilik”, Anatolia Aylık Turizm ve
Kültür – Sanat Dergisi, S.3-4, s.24-29
Kaymaz, İhsan Şerif (2005). “Amerikan Devlet Sistemi ve “Türk” İmajı (Kıbrıs Barış
Harekatı ve Silah Ambargosu Örneği”, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi
İletişim, S.20 Kış-Bahar 2005, s.105–130
211
Kazancı, Metin (1997). Kamuda ve Özel Sektörde Halkla İlişkiler, Turhan Kitabevi
Yayınları Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar: 7, Ankara
Kazancı, Metin (2002). Kamuda ve Özel Kesimde Halkla İlişkiler, Turhan Kitabevi
Yayınları, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar:7, 4.Baskı, İstanbul
Ker, Müjde (1998). “Lobi Teknikleri”, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, S.7,
s.267-282
Kışlalı, Ahmet Taner (1987). Siyaset Bilimi, A.Ü. Basın-Yayın Yüksek Okulu Yayınları
No:9, Ankara
Kışlalı, Ahmet Taner (1998). Siyasal Sistemler: Siyasal Çatışma ve Uzlaşma, İmge
Kitabevi, Ankara
Koç, Zeynep Fulya (2003). Bir Felaketin Anatomisi: 11 Eylül’e AKUT Bakışı & Türkiye
İçin Öneriler, Kapital Medya A.Ş., İstanbul
Kotler, Philip (2000). Pazarlama Yönetimi, (Çeviren: Nejat Muallimoğlu), Beta Yayını,
İstanbul
Laçiner, Sedat ve Bal, İhsan (2002). “İngiltere Ermenileri, Lobicilik ve Ermeni Sorunu”,
Ermeni Araştırmaları, C.2, S.7, s.71-124
212
Mack, Charles S. (1989). Lobbying and Government Relations: A Guide for Executives,
Quorum Books, New York
Manheim, Jarol B. (1994). Strategic Public Diplomacy And American Foreign Policy:
The Evolution of Influence, Oxford University Press, New York
Manisalı, Erol (2001). “Avrupa Birliği ve Türkiye”, Değişen Dünya ve Türkiye’nin Dış
Politika Gündemi, (Derleyenler: Murat Metinsoy – Mustafa Eroğlu), Donkişot
Yayınları, s.81–98, İstanbul
Mardin, Betül (1986). “İmaj Noktalardan Oluşan Resim Gibidir”, Halkla İlişkiler (Seçme
Yazılar) İçinde (Derleyen: Fermani Maviş), Anadolu Üniversitesi Açıköğretim
Fakültesi Yayınları No: 66, Eskişehir
Mardin, Betül (1987). Halkla İlişkiler Sempozyumu–87 içinde, Ankara Üniversitesi Basın-
Yayın Yüksekokulu ve Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Yayınları:
221, Ankara
McFarland, Andrew S. (1993). Müşterek Dava: Kamu Yararına Lobicilik, (Çeviren: Ruhi
Can Tul), Dış Politika Enstitüsü, Ankara
Meydan Larouse Büyük Lugat ve Ansiklopedi (1992), Sabah Yayınları Yayını, C.12,
İstanbul
Meynaud, Jean (1975). Politikada Baskı Grupları; (Çeviren: Samih Tiryakioğlu), Varlık
Yayınevi, İstanbul
Mills, C.Wright (1974). İktidar Seçkinleri, (Çeviren: Ünsal Oskay), Bilgi Yayınevi,
Ankara
213
Mutlu, Erol (1994). İletişim Sözlüğü, Ark Yayınları, Ankara
Odabaşı, Yavuz ve Barış, Gülfidan (2003). Tüketici Davranışı, MediaCat Yayını, İstanbul
Okay, Aydemir (1998). Halkla İlişkiler Aracı Olarak Sponsorluk, Epsilon Yayıncılık,
İstanbul
Okay, Aydemir (2002). “Kriz Yönetimi ve Halkla İlişkiler,” İstanbul Üniversitesi İletişim
Fakültesi Dergisi, C. 2, S. 12., s.473-498
Okay, Aydemir ve Okay, Ayla (2002). Halkla İlişkiler ve Medya, MediaCat Yayını,
İstanbul
Okay, Aydemir ve Okay, Ayla (2003). Halkla İlişkiler ve Medya, MediaCat Yayını,
İstanbul
Öymen, Onur (2002). Silahsız Savaş: Bir Mücadele Sanatı Olarak Diplomasi, Remzi
Kitabevi, İstanbul
Özdemir, Aylin (1994). Kriz Yönetimi ve Halkla İlişkiler, Ege Yayıncılık, İzmir
Özsoy, Osman (1999). Dünü, Bugünü, Yarınıyla Türkiye’yi Dünyaya Açmak, Elit
Kitaplar, İstanbul
Öztekin, Ali (2001). Siyaset Bilimine Giriş: Toplum, Devlet, Parlamento, Hükümet,
Kamu Yönetimi, Siyasal Kitabevi, Ankara
Özüpek, Nejat (2005). Kurum İmajı ve Sosyal Sorumluluk, Tablet Kitabevi, Konya
214
Paksoy, Arzu Çekirge (1999). Türkiye’de ki Halkla İlişkiler Uygulamaları, Rota
Yayınları, İstanbul
Peltekoğlu, Filiz Balta (1993). Halkla İlişkiler Giriş, Marmara Üniversitesi Yayın No: 524,
İstanbul
Peltekoğlu, Filiz Balta (1997). “Kurumsal İletişim Sürecinde İmajın Yeri”, İstanbul
Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, S.IV, s.125–145
Peltekoğlu, Filiz Balta (2004). Halkla İlişkiler Nedir, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.,
İstanbul
Powell, Larry ve Cowart, Joseph (2003). Political Campaign Communication: İnside and
Out, Pearson Education, Inc., Boston
Roche, John P. ve Levy, Leonard W. (1964). Parties and Pressure Groups, Harcourt Brace
and Company, New York
Sabine, George (1991). Yakın Çağ Siyasal Düşünceler Tarihi, (Çeviren: Özer Ozankaya),
Gündoğan Yayınları, Ankara
215
Sabuncuoğlu, Zeyyat (1993). İşletmelerde Halkla İlişkiler, Rota Ofset, Bursa
Schiller, Herbert (2005). Zihin Yönlendirenler, (Çeviren: Cevdet Cerit), Pınar Yayınları,
İstanbul
Sherwin, Greg ve Avila, Emily (2002). “Halkla İlişkiler Krizleri İçin Bir Okuma
Kitabı”, (Çeviren: İdil Sayımer), İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, C.
2, S. 12, s.531–534
Şimşek, Melda Cinman (2000). “Etkili İletişim”, I.İletişim Kongresi 1–3 Mart 2000, s.486–
490
216
Şimşir, Bilal N. (2001). “Amerika’da Ermeni Lobisi ve Lozan Antlaşması Kavgası
(1923-1927)”, Ermeni Araştırmaları, C.1, No: 3, s.34-66
T.C. Resmi Gazete, “Siyasi Partiler Kanunu”, Kanun No: 2820, Yayımlandığı Tarih:
24.04.1983, Sayı: 18027
T.C. Resmi Gazete, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeliği ile Bağdaşmayan İşler
Hakkında Kanun”, Kanun No: 3069, Yayımlandığı Tarih: 06.11.1984, Sayı: 18587
Theaker, Alison (2006). Halkla İlişkilerin El Kitabı, (Çeviren: Murat Yaz), MediCat
Yayını, İstanbul
Tokgöz, Oya (1981). Temel Gazetecilik, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi, Yayın No:476,
Ankara
Tortop, Nuri (1986), “Kamu Yönetiminde Halkla İlişkiler”, Halkla İlişkiler (Seçme
Yazılar) içinde, (Derleyen: Fermani Maviş), Anadolu Üniversitesi Açıköğretim
Fakültesi Yayınları, No:66, s.126–167, Eskişehir
Tosun, Nurhan Babür (2003). “Bir Uzmanlık Alanı Olarak Lobicilik”, İstanbul
Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, S. 16, s.349–364
217
Trout, Jack. ve Revkin, Steve (1999). Yeniden Konumlandırma, (Çeviren: Ahmet Gürsel),
Profilo Yayınları, İstanbul
Turan, İlter (1977). Siyasal Sistem ve Siyasal Davranış, İstanbul Üniversitesi İktisat
Fakültesi Yayını: 389, İstanbul
Turan, İlter (1996). Siyasal Sistem ve Siyasal Davranış, Der Yayınları, İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi 22. Dönem Albümü (2003). Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Sekreterliği Personel ve Özlük İşleri Müdürlüğü, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Ofset Tesisleri, Ankara
Tüz, Melek Vergiliel (1996). Kriz Döneminde İşletme Yönetimi, Ekin Yayıncılık, Bursa
Unat, Nermin Abadan (1964). Halkla Münasebetler, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi
Enstitüsü Yayını, Ankara
Ural, Ebru Güzelcik (2000). “Kurum İmajı Yaratmada Sosyal Sorumluluk Anlayışının
Önemi”, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, S.10, s.411–419
Uztuğ, Ferruh (2002). Markan Kadar Konuş: Marka İletişimi Stratejileri, MediaCat
Kitapları, İstanbul
Üzün, Cengiz (2000). Stratejik Yönetim ve Halkla İlişkiler, Dokuz Eylül Yayınları, İzmir
Varol, Muharrem (1994). Siyaset ve Halkla İlişkilere Bir Başlangıç, İmaj Yayıncılık,
Ankara
218
Wilkinson, Michael D. (1996). “Lobbying for Fair Trade: Northern NGDOS, the
European Community and the GATT Uruguay Round”, Third World Quarterly,
Vol.17, S.2, pp. 251-267
Yalçın, Soner (2004). Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sırrı, Doğan Kitap, İstanbul
Zorack, John L. (1997). “Lobicilik Sanatı”, (Çeviren: Müjde Ker), Düşünceler Ege
219
EKLER
Ek 1: Anket formu.
İyi günler; Halkla İlişkiler Uygulaması Olarak Lobicilik konulu bir çalışma için
anket yapıyoruz. Vereceğiniz cevaplar bilimsel bir çalışmada kullanılacaktır; Sizden
isim ve adresiniz gibi kimliğinize ilişkin hiçbir bilgi istenmemektedir. Vereceğiniz
cevaplar için şimdiden teşekkür ederiz. Tüm sorularda lütfen tek şık işaretleyiniz!
2-Kredi kartlarıyla ilgili medyada yer alan haberlere ilgi duyar mısınız?
1.( ) Çok ilgi duyarım 2.( ) İlgi duyarım 3.( ) Nadiren ilgi duyarım
4.( ) İlgilenmem 5.( ) Hiç ilgilenmem
3-Sizce, kredi kartı mağdurları ve kredi kartı faiz oranlarının düşürülmesiyle ilgili
kamuoyunda/medyada en çok uğraş veren kişi aşağıdakilerden hangisidir? (Lütfen
tek şık işaretleyiniz)
1.( ) Rıfat Hisarcıklıoğlu 2.( ) Derviş Günday 3.( ) Sinan Aygün
4.( ) Murat Yalçıntaş 5.( ) Ali Coşkun 6.( ) Bülent Deniz
7.( ) Diğer (lütfen belirtiniz)............................
4-Ankara Ticaret Odası (ATO) sizce nasıl bir kuruluştur? (Lütfen tek şık
işaretleyiniz)
1.( ) Kamu yararına çalışan bir dernektir
2.( ) Gönüllü kuruluşlardan birisidir
3.( ) Bir ticaret odasıdır ve üyeleri ticari kuruluşlardır
4.( ) Kamu kuruluşlarından bir tanesidir.
5.( ) Diğer (lütfen belirtiniz): ..................................................................
220
6-Ankara Ticaret Odası’yla (ATO’yla) ilgili bilgiyi genellikle nereden alıyorsunuz?
(Lütfen tek şık işaretleyiniz)
1.( )Televizyon 2.( )Radyo 3.( )Gazete 4.( )Dergi
5.( )Çevre ve arkadaşlar 6.( )İnternet 7.( )Diğer ..............................................
7“Ankara Ticaret Odası (ATO)” denildiği zaman aklınıza ilk gelen nedir? (Lütfen tek
şık işaretleyiniz)
1.( ) Oda üyelerine yönelik faaliyetleri
2.( ) Başkanı Sinan Aygün
3.( ) Binasının dış görünümü
4.( ) Türk toplumunun menfaatine yönelik çalışmaları (Kredi kartları faiz oranlarının
düşürülmesi, Gümrük Birliğine hayır kampanyası gibi.)
5.( ) Diğer (lütfen belirtiniz) ..................................................................
11-Sizce, kredi kartı mağdurları ve kredi kartı faiz oranlarının düşürülmesiyle ilgili
kamuoyunda/medyada en çok uğraş veren kuruluş aşağıdakilerden hangisidir?
(Lütfen tek şık işaretleyiniz)
1.( ) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)
2.( ) Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK)
3.( ) Ankara Ticaret Odası (ATO)
4.( ) İstanbul Ticaret Odası (İTO)
5.( ) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
6.( ) Tüketiciler Birliği
7.( ) Diğer (lütfen belirtiniz) ....................................................................
221
12-Sizce, kredi kartları kanununun çıkartılmasında Ankara Ticaret Odası’nın
(ATO’nun) etkisi nedir?
1.( ) Çok Etkili 2.( ) Biraz Etkili 3.( ) Fikrim Yok 4.( ) Etkisiz
5.( ) Tamamen Etkisiz
13-Sizin yakın çevrenizde de (akraba, komşu vb.), kredi kartı faiz oranlarının
yüksekliği nedeniyle problem yaşayan oldu mu?
1.( ) Oldu 2.( ) Olmadı
14-Kaç adet kredi kartınız var? (Not: Eğer cevabınız “Hiç Yok” ise 17. soruya
geçiniz)
1.( ) Hiç yok 2.( ) 1 adet 3.( ) 2 adet 4.( ) 3 adet 5.( ) 4 ve daha fazla
17-Yaşınız
1.( ) 16-24 2.( ) 25-34 3.( ) 35-44 4.( ) 45-54 5.( ) 55-64 6.( ) 65
yaş ve üzeri
18-Cinsiyet
1.( ) Erkek 2.( ) Bayan
19-Eğitim Durumu
1.( ) Okur-yazar 2.( ) İlköğretim 3.( ) Lise 4.( ) Ön Lisans 5.( ) Lisans 6.( )
Lisans Üstü
21-Mesleğiniz Nedir?
...............................................
222
Ek 2: Hükümetin ve bankaların dikkatini kredi kartına yöneltmek amacıyla yapılan
basın açıklaması.
223
Ek 3: ATO’nun İPRA’dan aldığı “Golden World Awards” ödülünün basın duyurusu.
224
225
Ek 4: Kredi kartlarına uygulanan yüksek faizlerin toplumda oluşturduğu sosyal
problemlerin TBMM üyelerine sunulması.
226
Ek 5: Kredi kartlarındaki faiz oranlarının yüksekliğinin medya aracılığıyla gündeme
taşınması.
227
Ek 6: AB’ye üyelik için tüketicinin korunması gerekliliğinin medyada işlenmesi.
228
Ek 7: ATO’nun kredi kartları kampanyasıyla ilgili haberlerin gazetelerde kaplamış
olduğu yer itibariyle resim-sütun istatistikleri.
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
Ek 8: Televizyonlarda ATO’nun kredi kartları kampanyasıyla ilgili yayınlanan haber
ve programların saat-süre istatistikleri.
239
240
241
242
243
244
245
Ek 9: ATO tarafından Internetin kredi kartları kampanyasında kullanım durumlarını
gösterir haber-resim istatistikleri.
246
Ek 10: ATO Başkanı Sinan Aygün’ün, bankaların kredi kartlarına uyguladıkları
yüksek faiz oranlarını basın aracılığıyla gündeme taşıması
247
Ek 11: Kredi kartı mağdurlarının mektuplarının medyada yer alması
248
Ek 12: TBMM üyelerine Sinan Aygün mektubu.
249
250
Ek 13: ATO tarafından, kredi kartları kampanyasına destek olmaları amacıyla sivil
toplum kuruluşlarına gönderilen mektup.
251
252
Ek 14: Sinan Aygün’ün basın açıklaması
253
Ek 15: Kredi kartları yasasının çıkartılması çalışmalarında bankaların karşı
faaliyetleri.
254
Ek 16: Kredi kartları yasa tasarısının hazırlanması ve etkileri.
255
Ek 17: Kredi kartı yasasanın çıkartılması sırasında Sinan Aygün’ün etkisi.
256
Ek 18: ATO’nun kredi kartı faiz indirimi ve düzenlemesi çalışmalarından örnekler
257
258
259
Ek 19: ATO’nun kredi kartı mağdurlarına yol gösteren kredi kartı danışma hattı.
260
Ek 20: ATO’nun da çalışmaları neticesinde yeni yasanın çıkartılması, borçların
faizlendirilmesi ve 12 aylık eşit taksitlere bölünmesi
261