Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 11

Anadolu / Anatolia 25, 2003 Ö.

Özyiğit

PHOKAIA’DA AKURGAL’IN KAZILARI IŞIĞINDA


SON DÖNEM ÇALIŞMALARI

VI.Türk Tarih Kongresi’nde Foça Kazıları Kyme ve Foça’da kazılar yapılması karar-
üzerine bir bildiri sunan Akurgal, “Arkeoloji laştırıldı. Foça’nın Aiol bölgesi içinde bir
literatürünün mühim bir desideratum’u olan bu Ion yerleşmesi olması, M.Ö. 7. yüzyılın so-
eski Ion şehrinin kazılması, Hellen arkaik çağı nu ile 6. yüzyılın ilk yarısında Hellen dün-
keramiği ile Ion mimari nizamı için mühim yasında önemli bir yere sahip olması ve Ba-
neticeler sağlamıştır” demişti1. Burada tı Akdeniz’de koloniler kurması yönünden
Akurgal Phokaia’nın arkeoloji literatüründe incelenmesi gereken bir merkez olması, ka-
önemli bir desideratuma sahip olduğunu vur- zıların burada yeniden ele alınmasına neden
gulamak istemişti.Yine yıllar sonra Phokaia oldu. Eski kazıların sonuçlarının ise yete-
kazıları tarafımızdan yeniden ele alındığında rince yayınlanmaması ve malzemenin de
Akurgal şöyle demişti: “Gerçekten büyüleyici nerede olduğunun bilinmemesi nedenleriyle
bir doğa yapısına sahip Phokaia, eski çağın en sistemli çalışmaların yapılması zorunlu bu-
albenili ve en büyüleyici olduğu gibi en güzel lundu. Akurgal İzmir Müzesi Müdürü Hak-
kentiydi ”2. kı Gültekin ile birlikte Foça’da 1952 yılının
Ekim ayında birkaç araştırma sondajı yaptı.
Foça’da arkeolojik kazıları başlatan Felix Böylece bilimsel nitelikli kazılar, yaklaşık
Sartiaux 1913, 1914 ve 1920 yıllarında sondaj- 32 yıl gibi uzun bir aradan sonra tekrar ele
lar yaptı. Sartiaux’nun tüm bu sondaj kazıları alınmış oldu3.
savaş yıllarına rastlar; bu nedenle Sartiaux Fo-
ça’da uzun süreli çalışamadı. 1920’lerden son- 1952 yılında araştırma olarak yeniden
ra Foça’da uzun süre bilimsel nitelikli kazılar ele alınan kazılar, 1953 yılının Temmuz
yapılmadı. ayından itibaren kapsamlı olarak yapılmaya
başlandı4. Kazılar 1952’den 1957 yılına ka-
Aradan 32 yıl geçtikten sonra Foça’da ka- dar sürekli olarak yapıldı. Daha sonra 1970
zıların yapılması yeniden gündeme gelir. 1948 yılı ve öncesinde birkaç kazı mevsiminde
yılında Bayraklı Kazıları’na başladığında Fo- de çalışmalarda bulunuldu. Tüm kazılar bo-
ça’ya ilk kez gitmiş olan Akurgal, onun doğa
3
güzelliğine hayran olur. 1951 yılında Bayraklı Akurgal 1956a, 13; Akurgal 1956b, 32-33.
4
kazılarına ara verir. Akurgal, Müzeler Genel Prof. Dr. Ekrem Akurgal başkanlığındaki ilk kazı
kurulu, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya
Müdürü Dr. Cahit Kınay ile birlikte bir prog- Fakültesi’nden Dr. Yusuf Boysal, Baki Öğün, Mü-
ram hazırlar. Batı Anadolu’da Troia I-VI taba- zeler Genel Müdürlüğü’nden Şube Müdürü Ahmet
kalarıyla çağdaş kültürlerin, Hellen Dönmez, Arkeolog Nihal Koloğlu, İstanbul Arkeo-
Kolonizasyonunun, Anadolu’daki en eski Trak loji Müzelerinden Nezih Fıratlı ile Münster Üni-
kavimlerinin izleriyle ilgili sunumların aydın- versitesi’nin Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Ar-
keoloji Enstitüsünde okuyan doktora öğrencisi Ba-
latılması ve Aiol ile İon uygarlıklarına ait ka- yan Marion Pies’den oluşuyordu. Akurgal bu kazı-
lıntıların saptanması için sistemli çalışmalar ları Cevdet Bayburtluoğlu, Ümit Serdaroğlu ve
yapılması programlanır. Bu programa göre Cevat Erder ile yürütür. İkinci Dönem Kazılarının
son kampanyaları Akurgal adına Ümit Serdaroğlu
yönetiminde gerçekleştirilir. Bu son kampanyalar-
1
Akurgal 1967, 76. dan biri de yine Akurgal adına Coşkun Özgünel ve
2
Özyiğit 1998b, önsöz ve arka kapak. Güven Bakır tarafından yapılır.

97
Phokaia’da Akurgal’ın Kazıları Işığında Son Dönem Çalışmaları

yunca genellikle yarımada üzerinde çalışıldı. olduğu sonucuna varıldı. Bu derinlikte eski
Yarımada üzerinde yapılan kazılar altı ayrı kültür katmanlarına rastlanılmaması da ka-
sektör biçiminde gerçekleştirildi. Büyük açma- zıcıları bu sonuca götürdü. Burada yapılan
lar biçimindeki bu sektörlerin her biri bir harf kazıların amacı, Arkaik Dönem
ile adlandırıldı: A, B, C, D, F ve H. Yarıma- Phokaia’sının sınırlarını belirlemek ve An-
danın kıstak bölümünde ve anakarada da bazı tik Dönem’de bu yarımadanın bir ada olup
kazılar yapıldı. Kentin doğusundaki Maltepe olmadığını anlamaktı6. Son dönem kazıları
Tümülüsünde yapılan çalışmalar da bunlardan sırasında tarafımızdan bu sorulara yanıt ge-
biridir. Öte yandan kentin güneyindeki Şeytan tirildi. Bunları daha aşağıda daha sonra in-
Hamamı’nda da temizlik ve kazı çalışmaları- celeyeceğiz.
nın yanı sıra, Foça’nın 7 km doğusunda İzmir
karayolunun yakınında Pers Mezar Anıtı’nda C Açması: Bu açma Athena Tapına-
da incelemelerde bulunuldu. Şimdi tüm bu ğı’nın bulunduğu düz kayalık platformun
sektörlerde yapılan çalışmaları, eldeki yayınlar üzerinde yer alan bugünkü eski ortaokul
çerçevesinde tek tek inceleyelim: yapısının batısında bulunuyordu. Burada
yapılan kazılarda hemen kayalara ulaşıldı
A Açması: Bu açma kazıların ilk kez baş- ve Geç Geometrik Dönem’e ait seramikle-
ladığı 1952 yılında kazıldı. Yarımada’nın kıs- rin yanı sıra gri renkli Aiol seramikleri de
tak bölümüne yakın, bugün kalıntıları olmayan ele geçti; bu nedenle Akurgal tek tip gri
Aya Fotini Kilisesi’nin yıkıntıları yakınında Aiol seramiğinin varlığı nedeniyle
bulunuyordu. Yapılan kazılarda siyah figür Phokaia’nın şimdilik en geç M.Ö.
tekniğindeki Arkaik Dönem seramiklerinin 8.yüzyılda kolonize edildiğini söyler7. Bu
yanı sıra, Geç Geometrik Dönem seramikleri açmada M.Ö. 6. yüzyılın ilk yarısına ait ta-
ele geçti. Bu seramiklerin yanı sıra kayalık bakanın kayalık üzerine oturduğu belirtilir.
zemin üzerinde bir mimari kalıntının da varlığı C açmasının yeri kesin değildir. Ancak ta-
saptandı. Böylece bu A açmasının bulunduğu nıma göre tapınağın batısında olmalıdır. Bu
yerde Arkaik Kent yerleşiminin varlığı anla- açma yıllarca açık kaldıktan sonra okul ida-
şıldı5. Bu kazı sonuçlarıyla Arkaik Kentin ya- resi tarafından yaklaşık 1970’li yılların son-
rımada üzerinde bulunduğu sonucuna varıldı. larında kapatılmıştır. Athena Tapına-
Oysa tarafımızdan gerçekleştirilen son dönem ğı’ndaki kazıların tarafımızdan üçüncü dö-
kazılarında ise, Arkaik Kent’in asıl anakarada nem kazıları sırasında yeniden ele alınışı
olduğu ve çok geniş bir alana yayıldığı, doğal 1998 yılında olup, C açmasının bulunduğu
olarak yarımadada da uzantılarının bulunduğu yerdi; çünkü tapınağın güney bölümünün
ortaya konuldu. kazılması okulun sportif faaliyetlerinin de
yapıldığı bir alan olması nedeniyle gerçek-
B Açması: B açması yarımadanın kıstak leştirilemedi. Athena Tapınağı’nın bulun-
bölümünde Osmanlı Mezarlığı’nın bulunduğu duğu kaya düzlüğünün körfeze bakan batı
alanda yapıldı. Bugün bu Türk Mezarlığı artık kenarında bir kireç kuyusu ile bol sayıda
bulunmuyor; çünkü daha sonraki yıllarda me- mermerden Ion sütun tamburları ortaya çı-
zarlık kaldırılarak, yerine yeni yapılar yapıldı. karıldı. Böylelikle bu kazılar sırasında bu
Burada yapılan sondajlarda 1.60 m’ye kadar kaya düzlüğünün üstünde büyük bir yapının
derinliğe inildi. Daha yukarılarda Bizans Dö- yer aldığı ve yıkıldıktan sonra mermer mi-
nemi seramiğine rastlandı. 1.60 m’de ise, bir
kum tabakasıyla karşı karşıya gelindi; bu ne-
denle Roma Dönemi’nde bu noktanın deniz
6
Akurgal 1956a, 14; Akurgal 1956b, 33-34;
Akurgal 1993, 57; Akurgal 1995, 34.
5 7
Akurgal 1956a, 14; Akurgal 1956b, 33; Akurgal 1993, Akurgal 1956a, 14-15; Akurgal 1956b, 33, 35;
57; Akurgal 1995, 34. Akurgal 1995, 34.

98
Anadolu / Anatolia 25, 2003 Ö. Özyiğit

mari elemanlarının kirece dönüştürüldüğü an- ğunda, bugün lisenin yer aldığı alanda, in-
laşıldı. şaatı yarıda kalmış bir ortaokul bulunuyor-
du. Ortaokulun üç duvarı bitirildikten sonra
D Açması: D açması yarımadanın ortasın- yapımına ara verilmişti. Yarıda kalmış du-
da, bugünkü otoparkın olduğu yerde bulunu- rumu ile ortaokul, bana eski bir tapınak ka-
yordu ve Genel Müdürlük elemanlarından ar- lıntısı izlenimini veriyordu. Kendi kendime
keolog Nihal Koloğlu tarafından kazıldı. Yapı- herhalde Ksenophon ve Pausanias’ın sözü-
lan kazılarda M.Ö. 6. yüzyılın ilk yarısına ait nü ettikleri Athena Tapınağı burada yükse-
tabakanın altında iki yapı katı bulunduğu vur- liyordu diye düşündüm...”10. Gerçekten
gulanıyor. D açmasında M.Ö. 6. yüzyıla ait bir Akurgal’ın izlenimi doğru çıktı; çünkü bu
evin önemli bölümleri ortaya çıkarıldı. Bu düzlük kentin en güzel ve en yüksek nokta-
evin bir odasının üç duvarı rektogonal, bir du- sıydı. Kentin Baş Tanrısı olan Tanrı Kadın
varı da yalnız dış yüzeyde olmak üzere Athena için böyle bir yerin ayrılması son
poligonaldir. Bu açmada yapılan kazılarda derece doğaldı. Akurgal doğru düşünmüştü
Klazomenai tipi siyah figür tekniğindeki Doğu ve yaptığı kazılarda Athena Tapınağı’nın
Yunan seramiği bol sayıda ele geçti. Bu tipte kalıntılarıyla da karşılaştı. Bu düşünceyle
seramik bol sayıda Bayraklı kazılarında da bu- kaya düzlüğünün toprakla kaplı olduğu bö-
lundu. Öte yandan bu açmada çok sayıda siyah lümlerinde kazılara başlandı ve ilk buluntu
figür tekniğinde Attika seramiği de bulundu8. olarak kaya düzlüğünün kuzey kenarında
tapınağa ait pişmiş topraktan mimari
F Açması: Yarımadanın doğusunda kıstak terracotta parçaları ele geçti. Daire biçi-
bölümünde Ortaçağ kent surunun yakınında minde akroter parçaları ve Ion kymationları
ile süslü çeşitli sima parçaları tapınağın ilk
bulunan F açması, A açmasının da yakınında
belirtileriydi11. H açması tapınağın bulun-
ve güneyinde yer alıyordu. Yapılan kazılarda
duğu düzlüğün hemen güneyinde, bugünkü
Roma Dönemi’ne ait büyük bir yapının mer-
liseye ait olan basket sahasının bulunduğu
merden sütunları ve üst yapı elemanları ele
yerdeydi. İlk kez 1954 yılında kazıldı ve
geçti. Akurgal’a göre bunlar belki de
1954’ten 1957’ye kadar açma genişletildi.
Phokaia’nın Roma Dönemi’ndeki agorasına
1954 yılındaki kazılarda M.Ö. 6. yüzyılın
aitti9. Ne yazık ki bu açmanın bulunduğu alan,
ilk yarısına ait bir Ion sütun başlığı bulundu
bugün betondan çok katlı yapılarla doldurul- ve bu başlık tapınağa ait diğer mimari par-
muş bulunuyor. çalarla birlikte ele geçti. Böylece
Akurgal’ın varsayımı, yani Athena Tapına-
Athena Tapınağı ve H Açması: Akurgal ğı’nın yeri kesinleşmiş oldu12. Tüm bu mi-
Athena Tapınağı’nın yerini nasıl bulmuş oldu- mari parçaların hepsi tüf taşındandı. Böyle-
ğunu aynen şöyle anlatır: “Foça’ya ilk defa likle en eski tapınağın tüf taşından olduğu,
1948’de Bayraklı Kazılarına başladığımda Roma Dönemi’nde ise mermerden yapıldığı
gitmiş ve onun doğa güzelliğinin hayranı ol- anlaşıldı. Tapınağa ait birçok mimari par-
muştum. Küçük Liman, Büyük Liman ve ya- çanın Roma Dönemi’ne ait duvarın içinde
rımadanın batısındaki adacıklar gönül okşayıcı dolgu malzemesi olarak kullanılmış olduğu
bir görüntü sergiliyordu. O tarihlerde Foça Ya- görüldü. H açmasında ele geçen tapınağa
rımadası’nın ucundaki kayalık düzlüğün doru- ait mimarlık eserleri Ümit Serdaroğlu tara-
8
Akurgal 1956a, 14-15; Akurgal 1956b, 33, 35; Lev.II,
10
IV a; Akurgal 1961, 180, Res. 128-130; Akurgal Bkz. Dipnot 2.
11
1993, 58-59, Lev. 102b, 103; Akurgal 1995, 34, Akurgal 1956b, 36; Akurgal 1993, 58, Lev. 107;
36,37,38. Akurgal 1995, 35.
9 12
Akurgal 1956b, 38, Lev. 5-6; Akurgal 1993, 59; Akurgal 1956b, 36, Lev. 3; Akurgal 1993, 58-59,
Akurgal 1995, 36. Lev. 104-108; Akurgal 1995, 35-37, 39-40.

99
Phokaia’da Akurgal’ın Kazıları Işığında Son Dönem Çalışmaları

fından incelenmiştir13. Bu çalışmadan mimari nun dışında toechobate parçaları da bulun-


parçalar hakkında ve özellikle bulundukları du. Tüm bu mimari parçalar antik tapınağın
yer konusunda bilgi ediniyoruz; ancak bu ça- bir restitüsyonunu tüm olarak oluşturmaya
lışmada ve ikinci dönem kazılarının diğer ça- yeterli değildir. Bunun için kazıların yeni-
lışmalarında büyük Hellenistik duvar diye ni- den devam ettirilmesi gerekir. Kazılara yine
telenen duvarın, sonradan bizim yapmış oldu- uzun bir ara verildikten sonra 1970 yılında
ğumuz kazılarda tapınağın ilk yapıldığı zama- Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu, Akurgal adına
na ait olan podium duvarı olduğu anlaşıldı. yine H açmasında kazı çalışmalarında
Yani bize göre bu podium duvarı, M.Ö. 6. bulundu.
yüzyılın ilk çeyreğinden olmalıdır. Tüm sütun
başlığı elemanları da bu duvarın doğal olarak Seramik ve Küçük Buluntular: İkinci
ön tarafında yani tapınak podium alanının dı- dönem kazıları sırasında yarımadada yapı-
şında ele geçti. Örneğin Bayraklı’da mantar lan çalışmalarda Myken seramiğine rast-
başlık diye adlandırılan mimarlık elemanının lanmadı; ancak Eski Bronz Çağına ait bir-
devamı biçiminde olan benzeri, 1955 yılında kaç parça seramiğin ele geçtiği belirtilir15.
H açmasının doğu bölümünde, tapınağın Ion iskanının Protogeometrik seramikle
podium duvarına dik olan daha geç döneme ait M.Ö. 9. yüzyıla kadar gittiği anlaşılır.
bir duvarın içinde iki büyük parça durumunda Protogeometrik seramikten sonra M.Ö. 8.
bulundu. Ion başlığı ise, 1954 yılında yani H ve 7. yüzyıllara ait Geometrik seramik ve
açmasının ilk kazıldığı zamanda podium duva- tek renkli gri seramik oldukça yoğun olarak
rının 2 m önünde ele geçti. Kanımızca bu baş- bulundu. Protogeometrik, geometrik ve
lık, tapınağın asıl sütun başlığı olmalıdır. İz- oryantalizan seramiğin dışında bol sayıda
mir Müzesinde bulunan bu başlığın Ion bol miktarda siyah figürlü Doğu Yunan se-
kymationları ne yazık ki bugün yerinde değil- ramiği de kazılar sırasında ele geçti. M.Ö.
dir14. 1954 ile 1957 yılları arasında H açma- 6. yüzyılda Klazomenai tipi seramiğin dı-
sında çok sayıda tüf taşından tambur ele geçti. şında başka tip seramiklerin de varolduğu
Bunlar genellikle daha geç dönem duvarları görüldü. Bununla beraber Ceretan
içerisinde yapı malzemesi olarak kullanıl- Hydriaları ve Northampton Grubu gibi
mıştı ve üzerlerinde 31 ile 33 yiv taşıyorlardı. Etruria’da ve İtalya’nın başka merkezlerin-
H açmasında 1955 yılında A odasında topuklu de üretilen seramik cinslerinin Foça’dan ay-
sütun parçası ele geçti. Bunun dışında ele ge- rılmış ustalar tarafından yapıldığını göste-
çen bol sayıda sütun tamburlarının yanında az ren eserlere rastlanmadı16. Öte yandan M.Ö.
sayıda diğer mimari elemanlar da bulun- 6. yüzyılın özellikle ilk yarısına ait siyah fi-
du. Örneğin sütun altlığına ait scotia parçaları, gür tekniğinde Attika eserleri de Athena
torus parçası ve üst yapı elemanı olabilecek Tapınağı’nın çevresinde ele geçti. Attika
inci dizisi süslemeye sahip parçaların tümü ta- eserleri Yasemin Tuna Nörling tarafından
pınağa ait olmalıydı. Buluntuların en ilginçle- yayınlandı17. Seramiğin dışında az sayıda
rinden biri de 1957 yılında yine bu açmada ele küçük buluntu elde edildi. H açmasında
geçen palm başlıktır. M.Ö. 6.yüzyılın ortaları- Athena Tapınağı’na sunulmuş olmaları ola-
na doğru tarihlenen bu başlık, Massalia Hazine sı olan Arkaik, Klasik ve Hellenistik Dö-
Binasının palm başlığına büyük benzerlik gös-
terir; fakat Phokaia’daki palm başlık ise, bize
göre türünün belki de en eski örneğiydi. Bu- 15
Akurgal 1956b, 35; Akurgal 1993, 37; Akurgal
1995, 58.
13 16
Akurgal 1961, 283 vd. Res. 252, 286; Serdaroğlu Akurgal 1956b, 35-36; Akurgal 1957, 39; Akurgal
1967, 35, 40. 1993, 58; Akurgal 1995, 37; Bayburtluoğlu 1967,
14
Akurgal 1956b, Lev. 3 a-b; Akurgal 1993, 102 a, 105 33-34.
17
a; Akurgal 1995, 37, 39. Tuna-Nörling 1993, 16 vd.; 1997, 435 vd.

100
Anadolu / Anatolia 25, 2003 Ö. Özyiğit

nem’e ait pişmiş toprak heykelcikler de ele ri’ne ait seramiğin çok bol olmasına karşın,
geçti. herhangi bir mimari tabaka ele geçirileme-
di20. Bizim daha sonra yaptığımız araştır-
Arkaik Nekropolis: Akurgal yayınlanmış malarda buranın bir höyük değil bir
raporlarında Arkaik Mezarlığı saptamak için tümülüs olduğu anlaşıldı.
yaptıkları çalışmaların henüz bir sonuca ulaş-
madığından, Arkaik mezarlığın bulunması du- Şeytan Hamamı Çalışmaları: Foça’nın
rumunda Foça’daki çalışmaların çok daha ve- hemen güneyindeki tepelerin yamacında
rimli bir safhaya gireceğinden söz eder18. kayalara oyulmuş bir mezar bulunur. Şey-
tan Hamamı diye adlandırılan bu mezarda
Kent Duvarı Araştırmaları: İkinci dönem Akurgal tarafından araştırmalar yapıldı. Bu
kazıları sırasında Herodotos’un büyük bir mezarın Lydia mezarlarına benzediği ifade
önemle övdüğü M.Ö. 6. yüzyıl kent duvarları edilir. Yapılan çalışmalarda ele geçen se-
için yapılan araştırmada Arkaik Dönem suruna ramik parçalarına göre, mezarın M.Ö. 4.
ait buluntular ele geçirilemedi; ancak Roma yüzyılın sonunda yapılmış olduğu sanılır21.
Dönemi’ne ait surun bir bölümü bulundu.
Pers Mezar Anıtı Çalışmaları:
Akurgal Foça kent duvarının büyük ölçüde
Akurgal, Foça’nın 7 km doğusunda, asfalt
kaya üzerine kurulmuş olduğundan sura ait ka-
yolun kuzeyinde, tek bir kaya kütlesinin
lıntıların bulunmasının çok güç olacağından oyulmasıyla yapılmış anıt mezar üzerinde
söyler19. de çalışmalarda bulundu. Anıtın Lykia,
Lydia ve Phrygia’daki gibi kayadan oyul-
Maltepe’de Kazılar: Yarımadada yapılan duğunu ifade eden Akurgal, cephesin-
kazıların ötesinde Şamlı Nikolaos’un Nesidion deki yalancı kapının örneğine de Lydia e-
yani adacık bölümü ile çağdaş olarak sözünü serlerinde rastlanmış olduğunu söyler. Öte
ettiği Lophos’u bulmak düşüncesiyle yarıma- yandan İran’da Pasargadae’da Kral Kyros
danın 500-700 m doğusunda bulunan Maltepe için M.Ö. 530 yıllarında yapılmış olan me-
isimli tepede Nezih Fıratlı ile birlikte çalışma- zara da çok benzediğini ve Hellen demokra-
lar yapıldı. Yapılan kazı sondajlarında herhan- tik anlayışına yabancı, krallara özgü ve İran
gi bir mimari ele geçirilemedi; ancak bol sayı- etkisi gösteren böyle bir anıtın, Anadolu’da
da Hellenistik ve Roma Dönemileri’ne ait se- Pers idaresi zamanında yapıldığı ifade eder.
ramik ele geçirildi; bu nedenle bu tepenin Akurgal tarafından önceleri M.Ö. 4. yüzyıla
Hellenistik ve Roma Dönemleri’nde bir iskan tarihlenen anıt daha sonra M.Ö. 5. ve 4.
gördüğü sonucuna varıldı; fakat Arkaik Dö- yüzyıldan olması gerektiği belirtilir ve anı-
nem seramiğinin de bulunması nedeniyle bu tın çevresindeki küçük bir bölgeyi yöneten
tepenin Arkaik Dönem’de de yerleşime sahne bir Tyran’a ait olduğu varsayımında da bu-
olduğunun anlaşıldığı ifade ediliyor. Raporlar- lunulur22. Bu anıtta 2000 ve 2001 yılında
da, ele geçen renkli çanak çömleklerin burada tarafımızdan önce kazı, sonra restorasyon
en geç M.Ö. 6. yüzyıla ait kültür katlarının va- ve çevre düzenlemesi çalışmaları yapıldı.
rolduğuna işaret ettiğinden söz edilir. Daha Bu konu ileride tekrar ele alınacaktır.
sonraki yıllarda da bu alanda birtakım kazılar
yapılmasına karar verilmesine karşın, Maltepe
20
denilen bu tepede bir daha kazı yapılmadı; Akurgal 1956a, 14; Akurgal 1956b, 34; Akurgal
1993, 57; Akurgal 1995, 34.
çünkü Arkaik, Hellenistik ve Roma Dönemle- 21
Akurgal 1976, 709; Akurgal 1993, 57; Akurgal
2000, 292.
18 22
Akurgal 1956a, 15; Akurgal 1956b, 39. Akurgal 1961, 294-295, Res. 262; Akurgal 1976,
19
Akurgal 1956a, 15; Akurgal 1965b, 37-38; Akurgal 709; Akurgal 1993, 56-57; Akurgal 2000, 291-
1993, 59; Akurgal 1995, 40. 292.

101
Phokaia’da Akurgal’ın Kazıları Işığında Son Dönem Çalışmaları

SON DÖNEM ÇALIŞMALARI Phokaia’nın Kuruluşu Üzerine

Son dönem kazıları, yani üçüncü dönem Antik yazarlara göre, Atinalı önderlerin
kazıları, bir tesadüf sonucu başladı. 1989 yı- idaresinde gelen Phokaialılar, Kymelilerin
lında Foça’nın kuzey bölümünde, suni bir tepe izin verdiği yerde ilk yerleşmelerini kur-
olan Roma Dönemi seramik çöplüğünde İzmir muşlardı. Akurgal, Josef Keil’ın eski yazar-
Müzesi sondaj kazılarına başladı. Amaç arsa ların bu ifadesini, Foçalıların Yunanis-
sahiplerinin isteği üzerine sit alanlarının dere- tan’da Phokis’te oturan halkla bir tutmak
celerini düşürmek amacıyla, Kültür Bakanlığı- yanlışına ve Ion kolonizasyonunu Attika’ya
nın izniyle arkeolojik kalıntıların varolup ol- bağlamak gayretine atfettiğini söyler23.
madığını saptamaktı. Böylelikle sit alanları Akurgal, yapmış olduğu kazılarda bulduğu
daha da daraltılarak yapılanmaya açılacaktı. bol sayıda gri seramiğin, Kymeliler gibi bu
1984 yılında Türkiye’deki sit alanlarını kü- ilk yerleşenlerin de Aioller olduğunu kanıt-
ladığını vurgular. Akurgal, kazılarda ele
çültme furyasından Foça da etkilenmiş ve za-
geçen Protogeometrik seramiğin Ionların
ten yetersiz olan sit alanları daha da küçültül-
Phokaia’da en azından M.Ö. 9. yüzyılın so-
müştü. Kentin ortasında kalan I. Derece Arke-
nundan beri yaşadıklarını gösterdiğini ifade
olojik Sit Alanı olan bu tepe de yapılaşmak eder24. Tarafımızdan yapılan kazılarda
amacıyla sit alanından çıkarılmak veya dere- Phokaia’nın Aiollerden de çok önce varol-
cesi düşürülmek istendi ve bu amaçla kazılara duğu anlaşıldı. Kentin güneyindeki yamaç-
başlandı.Yapılan kazılar sonucunda çıkan bu- larda Herodot’un sözünü ettiği surlardan
luntular karşısında rantiyeciler emellerine ula- daha da güneyde, Phokaia’nın ilk yerleşim
şamadı. Bu kazılara da sonradan İzmir Müzesi alanı bulunuyordu (Res. 1). Burada yapılan
Müdürü Nihat Sümer aracılığıyla katılmış ve kazılarda Oryantalizan Dönem megaronla-
bilimsel başkan olmuştum ve böylelikle üçün- rının altında Protogeometrik Dönem oval
cü dönem kazıları başladı. Çalışmalar, 1989 evleri ortaya çıkarıldı. Erken Proto-
yılından 1992 yıllarına kadar bilimsel başkan- geometrik Dönem’e ait iki ayrı oval evin
lıklı kazı olarak sürdü. Daha sonra Bakanlar varlığı bu alanda Ionların yerleştiğini göste-
Kurulu Kararıyla kazılar üzerimize geçti. rir. Ayrıca aynı alanda Myken ve Gri
Akurgal tarafından yapılan kazılar, o zamanlar Minyas seramiğinin bulunmuş olması da
iyi tanımadığımız antik Phokaia hakkında bize önemlidir. Aynı alanda daha alt seviyelerde
oldukça bilgi sağlıyordu; ancak onlar da tam M.Ö. 3. ve 2. bin yerleşim izlerine seramik-
yeterli değildi ve daha da araştırılması gereki- lerle birlikte rastlanılmış olması, en a-
yordu; bu nedenle kentteki çalışmalarımızı ve zından M.Ö. 3. binden beri Phokaia’nın va-
araştırmalarımızı yoğunlaştırdık; fakat rolduğunu bize gösterir25. Bu durum
Akurgal tarafından yapılan kazılar olmasaydı, Phokaia’nın kuruluşu açısından önemli bir
Sartiaux’dan gelen bilgiler son derece yetersiz yeniliktir; çünkü yalnız seramik ele geç-
olduğu için bizi gereken sonuçlara ulaştırama- memiş, aynı zamanda yerleşim kanıtları da
bulunmuştur.
yacaktı. Akurgal’ın kazı yapmış olduğu yer-
lerde biz de çalışmalarda bulunduk; örneğin Arkaik Yerleşimin Yeri
Arkaik Dönem kentinin yeri, ünlü Phokaia
surlarının araştırılması, Pers Mezar Anı- Yukarıda da anlatıldığı üzere ikinci dö-
tı’ndaki çalışmalar, Arkaik nekropolisin nere- nem kazıları sırasında yapılan sondajlarda,
de olduğu ve onun üzerine çalışmalar, Athena
23
Tapınağı ve kentin kuruluşu, Bakkheion soru- 24
Akurgal 1956 b, 38.
nu gibi. Bu konulardan kentin kuruluşunu ön- Akurgal 1995, 32; Akurgal 2000, 290.
25
Özyiğit 1998a, 772-777, Çiz. 2; Özyiğit 2003
celikle ele almak istiyoruz. (baskıda).

102
Anadolu / Anatolia 25, 2003 Ö. Özyiğit

örneğin A açmasındaki kazılarda, Arkaik yataklarının izleri, Felix Sartiaux tarafından


Kent’in yarımadada olduğu görüşüne varıldı. merdiven olarak algılanmıştı; ancak yaptı-
1989 yılından sonra ele almış olduğumuz kazı- ğımız araştırmalar sonucunda, gerek De-
larda birçok inşaatın temelinden çıkan bulun- ğirmenli Tepenin, gerekse Altın Mağarası
tular, ayrıca müze sondajlarında bulunan Ar- Tepesinin üzerindeki merdiven biçimindeki
kaik Dönem’e ait seramik parçaları, Arkaik kayalara oyulmuş oyukların, gerçekte Arka-
Dönem’de kentin çok daha büyük olacağı iz- ik Dönem sur taşlarının yerleştirildiği yatak
lenimini verdi. Yine Foça’nın merkezinde, be- izleri olduğu anlaşıldı. Arkaik Dönem kent
lediyenin kepçeyle yapmış olduğu su kanalı duvarları ile ilgili kazı çalışmalarında bu-
çalışmaları sırasında (Res. 2), çok sayıda Ar- lunmak üzere Maltepe’de kazılar yapmaya
kaik Dönem’e ait buluntuların çıkması üzeri- karar verdik. Maltepe’de ilk bilimsel çalış-
ne, bu alanda yani antik tiyatro ile Küçük Li- malar 1953-1955 yılları arasında Akurgal
man arasındaki “ Mozaikli Alan ” diye adlan- tarafından Nezih Fıratlı ile birlikte yapıldı.
dırdığımız yerde kazılara başladık ve burada Yukarıda da sözünü ettiğimiz üzere burada
kentin en az M.Ö. 7. yüzyıldan Bizans Döne- yapılan sondajlar sonucunda, Hellenistik ve
mi içlerine kadar kesintisiz yerleşim gördüğü Roma Dönemleri’nde geniş bir yerleşimin
sonucuna vardık26. Bu kazılarda M.Ö. 7. ve 6. bulunduğu ve ele geçen çanak çömleklerle
yüzyıl yerleşimlerinin üzerinde Klasik, M.Ö. 6. yüzyıl ve öncesine ait kültür kat-
Hellenistik, Roma ve Bizans Dönemleri’ne ait manlarının varlığı ileri sürülmüştü. Oysa
katların üst üste olduğunu ortaya koyduk. bizim yapmış olduğumuz kazılarda buranın
Böylelikle kentin asıl yerleşiminin anakarada bir höyük değil bir tümülüs olduğu anlaşıldı
bulunduğu, Arkaik Dönem’de ise sınırlarının
ve içerisinde de Herodotos’un sözünü ettiği
oldukça büyük olduğu anlaşıldı. Yarımadada
ünlü sur duvarları ortaya çıkarıldı (Res.
ise daha önemli yapıların varolduğu, özellikle
3)29. Maltepe’deki kazılar sonucunda
tapınakların bulunduğu sonucu ortaya çıkarıl-
Herodotos’un sözünü ettiği o ünlü surlar,
dı. Ayrıca bu alanın hemen kuzeyinde Roma
bütün görkemi ile dünyanın gözü önüne se-
Dönemi seramik çöplüğünün altında27 ve biraz
rildi. M.Ö. 590-580 yılları arasında yapıldı-
daha kuzeydeki bir parselde yapılan kazılarda
ortaya çıkarılan M.Ö. 7. yüzyıla ait bir ğını sandığımız bu duvarların uzunluğu 5
megaron yapısı28, Arkaik Dönem’de yerleşi- km den çok daha fazla idi. Bu surlarla bir-
min oldukça büyük olduğunu gösterir. likte kent kapısı da ortaya çıkarıldı (Res. 4).
Pers’lerin Phokaia’yı aldığı M.Ö. 546 yılla-
Arkaik Dönem Kent Duvarı rı sırasında yapmış oldukları hücumlarda
yanan kapı, atılan mancınık gülleleri ve ok
Varlığını Herodotos’tan bildiğimiz Fo- uçlarıyla birlikte olduğu gibi elimize geçti.
ça’daki en eski kent duvarının, Arkaik Dönem Böylelikle bir Pers yangın tahrip tabakası,
kentinin çok büyük olması nedeniyle çok ge- kesin olarak Ionia’da yapılan kazılarda or-
niş bir alanı çevirmiş olacağı sonucuna vardık. taya çıkarılmış oldu. Kent kapısının tabanı
Bunun üzerine kentte yapılan araştırmalarda, üzerinde in situ durumunda ele geçen gülle
Arkaik Dönem kent duvarlarının Foça’nın do- de taştan yapılmış tarihi bilinen eski mancı-
ğusundaki tepeler üzerinden geçtiği anlaşıldı. nık güllesiydi. Kentin surlarının bu denli
Bu tepeler üzerindeki kayalara oyulmuş sur uzun olması, Phokaia’nın M.Ö. 6. yüzyıl
başlarında dünyanın en önemli ve en büyük
26
Özyiğit 1995d, 432-437, Çiz. 5, Res.7-12; Özyiğit kentlerinden biri olduğu gerçeğini de ortaya
1997 1-4, Çiz. 1, Res. 1-7; Özyiğit 1998a, 3-4, Çiz. 1, koyar.
Res. 1-7.
27
Özyiğit 1991, 129.
28 29
Özyiğit 1997, 5-9, Çiz. 2-5, Res. 8-15; Özyiğit 1998a, Özyiğit 1993, 1-22; Özyiğit 1994, 77-109; Özyiğit
770-772, Res. 18-22. 1995a, 50-55.

103
Phokaia’da Akurgal’ın Kazıları Işığında Son Dönem Çalışmaları

Athena Tapınağı Kazıları: Yukarıda da Athena Tapınağı’nın Bulunduğu Yarı-


söylendiği gibi, Phokaia’da Athena Tapına- mada Bir Ada mı?
ğı’nın yeri ilk kez Akurgal tarafından saptandı.
İkinci dönem kazılarına kadar yeri bilinmeyen Titus Livius’un sözünü ettiği Bakkheion
Athena Tapınağı’nın, Akurgal’ın yaptığı kazı- (Bacchium) adasının31 bir görüşe göre
lar sonucunda yarımadanın kuzey ucunda, bu- Athena Tapınağı’nın bulunduğu yarımada-
günkü eski ortaokul yapısının bulunduğu nın olduğu sanılmıştı. Titus Livius’un yaz-
alanda olduğu anlaşıldı. 1970’lerden sonra dıkları yanlış yorumlanarak bu adanın ka-
terk edilen Foça’da ikinci dönem, yani rayla birleşerek yarımada biçimine dönüş-
Akurgal kazıları sırasında yapılan açmalar, müş olduğu sonucuna varılmıştı32. Bu ada-
1979 yıllarına kadar açık kaldı; ancak 1979’da dan Plinius Bacchina olarak söz eder33.
okul idaresi bu açmaları kapattırdı. Aradan İkinci dönem kazıları sırasında 1952-1955
yaklaşık 20 yıl geçtikten sonra, son dönem ka- yılları arasına rastlayan bir zamanda yarı-
zıları sırasında Athena Tapınağı tarafımızdan madanın bir ada mı, yoksa yarımada mı ol-
1998 yılında yeniden ele alındı ve Tapınağın duğunu saptamak amacıyla kıstakta sondaj
batısında kazılara yeniden başlandı (Res. 5). yapılmış (B Açması) ve 1.60 m derinlikte
1998-2000 yılları arasında yapılan kazılarda kum tabakası bulunarak bu noktanın Roma
önemli sonuçlara ulaşıldı. Tapınağın bir Dönemi’nde deniz olduğu sonucuna varıl-
podium üzerinde durduğu, bu podiumun tam mıştı34. Kanımızca bu kum tabakaları dağ-
bir dikdörtgen plana sahip olmadığı anlaşıldı. lardan gelen derelere ait olmalıdır.
50 m uzunlukta olan bu podiumun duvarları- Sartiaux’un kazıları sırasında da jeoloji
nın dikdörtgen, büyük bloklarla yapıldığı ve araştırmaları için bir takım sondajlar yapıl-
bunların taş stilinin de Maltepe’de ortaya çı- dı35. Sartiaux Titus Livius’un metinlerinde
kartılan Arkaik Dönem kent duvarının stili ile karışıklık olduğundan söz ederek, kayalık
aynı olduğu görüldü. İkinci dönem kazıları sı- bir ada olan Hagios Georgios Adası’nın
rasında Hellenistik Dönem duvarları diye nite- (İncir Adası) hiçbir zaman yapılarla kaplı
lenen bu podium duvarlarının, gerçekte Tapı- olmayacağını ifade eder; bu nedenle
nağın ilk evresine ait olan podium duvarları Sartiaux bu adanın Livius’un tapınaklar ve
olduğu son kazılar sırasında anlaşıldı30. Tapı- heykellerle süslü Bakkheion Adası olmaya-
nağın batısında yapılan kazılarda yine çok sa- cağı görüşündedir36. Oysa Titus Livius
yıda tüf taşından sütun tamburlarına rastlandı. Bakkheion Adasının yerini bize açık olarak
Ayrıca mermerden mimari parçalar da bulun- gösterir. Livius’un bu adanın
du. Buna göre Arkaik Dönem’de, ilk evrede Phokaia’lıların kentine yakın olduğundan,
tapınağın tüf taşından Ion düzeninde, Roma tapınak ve heykellerle süslendiğinden, ayrı-
Dönemi’nde ise mermerden Korinth düzenin- ca, Roma’lıların donanmayla Phokaia’dan
de yapıldığı anlaşıldı ve bu çalışmalarda Arka- adaya dönecekleri kadar bir uzaklıkta oldu-
ik Dönem kent duvarı ile Athena Tapınağı’nın ğundan söz eder37. Yapılan araştırmalarda
tarihlerinin çağdaş oldukları veya çok yakın İncir Adası’nda çok sayıda kayalara oyul-
oldukları anlaşıldı. Buna göre M.Ö. 6. yüzyılın muş kutsal alan bulundu. Kanımızca Titus
ortalarına doğru tarihlenen Tapınağın daha es- Livius’un sözünü ettiği Bakkheion Adası,
kiye, aynı yüzyılın ilk çeyreğinde yapılmış ol- bugünkü İncir Adası olmalıdır; çünkü bu
duğu ortaya çıktı; ancak Akurgal’ın yaptığı
kazılar olmasaydı ve O bu Tapınağın yerini 31
Livius, XXXVII, 21.
keşfetmemiş olsaydı bu sonuçlara daha sonra- 32
Sartiaux 1952, 8, 12.
33
ları da varılamayacaktı. Plinius, N.H. V 138.
34
Akurgal 1956b, 33-34.
35
Sartiaux 1921, 122 vd.
30 36
Özyiğit 2000, 33-35, Res. 1-4; Özyiğit 2001, 1-3, Çiz. Ibid, 127-128.
37
1, Res. 1; Özyiğit – Erdoğan 2000, 11-13. Bkz. dipnot 30.

104
Anadolu / Anatolia 25, 2003 Ö. Özyiğit

ada Livius’un tanımına uyar38. Ayrıca kıstak likle Tanrı Kadın Kybele’ye Athena ile bir-
bölümünde modern yerleşim için 2002 yılında likte Phokaia’da saygı gösteriliyordu. 1993
yapılan kanalizasyon çalışmalarında yerleşi- yılında Athena Tapınağı’nın kuzey yama-
min var olduğu ve buranın kesinlikle bir ada cında Liman Kutsal Alanı olarak adlandır-
olamayacağı anlaşıldı. dığımız deniz kıyısında Kybele’ye ait bir
tapınım alanı ortaya çıkarıldı (Res. 7)40.
Tiyatro Kazıları M.Ö. 580 yıllarına tarihlediğimiz Liman
Kutsal Alanı, 1994 yılında düzenlenerek
Kent surlarının geçtiği yerler yaklaşık ola- sergilemeye açıldı41. Öte yandan Phokaia
rak saptandıktan sonra, bu geniş sınırların içe- önlerindeki Bakkheion olduğunu sandığı-
risinde önemli yapıların bulunması gerektiği mız İncir Adası ile Orak Adası’nda da Tan-
düşüncesinden hareket edilerek, tiyatronun bu- rı Kadın ile ilgili araştırmalarda bulunuldu.
lunduğu yer araştırıldı. 1990 yılındaki çalış- Bunun dışında tiyatronun bulunduğu
malarımız sırasında kentin tiyatrosunun De- Değirmentepe’de de yine kazı çalışmaları
ğirmenli Tepenin kuzeybatı yamacında olması yapıldı42.
gerektiği düşüncesindeydik. Nitekim 1991 yı-
lında apartman inşaatlarının yapılacağı bu yer- Arkaik Dönem Güney Nekropolis ve
de, inşaatların başlamasından hemen önce kazı Sunaklar Alanı Kazı Çalışmaları
çalışmalarına başladık ve mal sahipleri bizi
durduruncaya kadar tiyatroyu bulmuştuk. Bu- Akurgal tarafından ikinci dönem kazıları
lunan tiyatronun, kazılar sonucunda Anado- sırasında Arkaik Kent’in nekropolisi arandı;
lu’nun en eski tiyatrosu olduğu anlaşıldı (Res. ancak bulunamadı. Son dönem kazıları sıra-
6)39. Yapılan çalışmalarda tiyatronun kuzey- sında kentin bu denli büyük olduğu sapta-
deki analemma duvarı ile caveadan birkaç sıra nınca Arkaik Dönem’e ait nekropolisin
çıkartıldı. Tiyatro, kendi ana dolgusu içerisin- aranması şart olmuştu; ancak Arkaik Dö-
den gelen seramik buluntular, oturma basa- nem nekropolisi III. Derece Arkeolojik Sit
maklarının altında in situ durumunda ele ge- Alanlarında kaldığı için inşaat kazıları ile
çen bir Phokaia sikkesi, analemma duvarının ortaya çıktı. 1997 yılında İzmir Arkeoloji
stili ve oturma basamaklarının profili ile M.Ö. Müzesinin kazılarıyla kentin kuzey ucunda
340-330 yıllarına tarihlendi. Özellikle basa- pişmiş topraktan birtakım lahitlerin varlığı-
mak profillerinin Erythrai tiyatrosununkilere na rastlandı. Ne yazık ki bunlar bilimsel ni-
benzerliği dikkat çeker; bu nedenle Erythrai telikte kazılar olmadığı için gereken bilgi
tiyatrosunun buna göre M.Ö. 4. yüzyılın belki yeterince alınamadı. Daha sonra 1998 yı-
de son çeyreğinde yapılmış olduğu ortaya çı- lından itibaren kentin güneyinde, Atatürk
kar. Mahallesinde, Sevgi Caddesi üzerinde yapı-
lan modern yerleşimle ilgili kanalizasyon
Kybele Kutsal Alanları çalışmaları sırasında kentin Arkaik
nekropolisine (Res. 8) ve Arkaik Dönem
Son dönem kazı çalışmaları sırasında Tanrı sunaklarına (Res. 9) rastlandı43. Bu kazılar-
Kadın Kybele’nin öneminin Phokaia için çok
büyük olduğu ortaya çıktı. Yapılan çalışma-
larda antik kentin birçok yerinde ve adalarda 40
Özyiğit 1995d, 426-432, Çiz. 2, Res. 1-6; Özyiğit
Kybele ile ilgili kutsal alanlar bulundu. Böyle- 1995a, 55-58.
41
Özyiğit 1996, 4-5, Çiz. 1-3, Res. 1-7.
42
Özyiğit 1998a, 765-770, Res. 8-17; Özyiğit 2000,
38
19. yüzyılda Hagios Georgios (St. Georges) Adası ola- 34-36, Res. 5-7; Özyiğit 1995b, 152-156; Özyiğit
rak isimlendirilen bu ada, eski haritalarda da – Erdoğan 2000, 16-23.
43
Bakkheion olarak adlandırılır: Papadopoulos Özyiğit 2000, 38-39, Çiz. 1-2, Res. 8-13; Özyiğit
(Kerameus) 1879, (Sondaki G. Weber’in haritası). 2001, 3-5, Çiz. 2-4, Res. 2-10; Özyiğit – Erdoğan
39
Özyiğit 1993, 1-22. 2000, 14-16.

105
Phokaia’da Akurgal’ın Kazıları Işığında Son Dönem Çalışmaları

da Mısır buluntuları dahi ele geçirildi; fakat İkinci dönem kazıları, son dönem kazı-
kentin önemli bir caddesi olması nedeniyle ları için bir hareket noktasını ve programını
kazılara uzun süre devam edilemedi ve açma- oluşturdu. M.Ö. 6. yüzyılın ilk yarısında
lar kapatılmak zorunda kalındı. Phokaia’nın önemi, Akurgal tarafından di-
ğer İon kentleri ile birlikte birçok kez vur-
Pers Mezar Anıtı gulandı. Son dönem kazılarının sonuçları da
Foça’nın 7 km doğusunda, İzmir-Foça ka- bu görüşü doğrular. Phokaia M.Ö. 6. yüzyı-
rayolunun kuzeyinde bulunan Perslere ait anıt lın ilk yarısında en görkemli zamanını ya-
mezar, birçok uzman tarafından incelendi. şar. Bu zamanda kent en büyük sınırlarına
Prof. Akurgal da yine bu mezara ilgi duyan- ulaşır. M.Ö. 6. yüzyılın ilk çeyreğinde ken-
lardan biriydi. Tarafımızdan 2000 yılında ele tin etrafı 7-8 km’ye varan büyük bir surla
alınan bu anıt mezar önce kazısı, daha sonra çevrilmişti. Ayrıca Athena Tapınağı da yine
restorasyonu ve en son da çevre düzenlemesi bu zamanda yapılmış olmalıydı. Antik ken-
yapılarak bir yıl boyunca sürekli çalışıldı ve tin yayılım alanı ise büyüktü ve asıl yerle-
2001 yılında sergilemeye açıldı (Res. 10). Ya- şimin yarımadada değil anakarada olduğu
pılan kazılarda ve incelemelerde önemli so- Son dönem kazıları sırasında anlaşıldı. Yine
nuçlara ulaşıldı44. Buna göre çeşitli bilim bu zaman Phokaia, Miletos ile birlikte dün-
adamları tarafından M.Ö. 5. ve 4. yüzyıllara yada en çok koloni kuran Kent Devleti idi.
tarihlenen bu anıt mezarın, M.Ö. 546 yılında Böylelikle bugünkü Batı Uygarlığını kuran
yapılmış olması gerekiyor. Persler’in Sardes’i Ionların da en büyük kentlerinden biri, bel-
düşürdükten sonra Phokaia’yı almadan az ön- ki de en büyük kentiydi. Böylesine büyük
ce Phokaia önlerinde yapmış olduklarını san- bir kentin kültürel alandaki önemi de ol-
dığımız bu anıt mezar, Kyros tarafından yaptı- dukça fazla olmalıydı. Nitekim Anado-
rılmış olmalıdır. Yine İran’da Pasargadae’da lu’nun en eski tiyatrosunun Phokaia’da bu-
Kyros tarafından yaptırılan kendi mezarı ile lunuşu da bir tesadüf değildir. Antik
Süleyman Zindanı diye anılan Ateş Tapınağı
Phokaia’nın üzerinde modern yerleşimin
ve Nakş-i Rüstem’deki Ateş Tapınağının kapı
olmasına karşın, yukarıda anlatıldığı üzere
üzeri süslemeleri tamamen Pers Mezar Anıtı-
son dönem kazıları sırasında çok önemli
nın yalancı kapısının üzerindeki süslemelere
benzer. Bize göre Phokaia Anıt Mezarı hep- sonuçlara ulaşıldı.
sinden daha eski olup, onların öncüsüdür.
Perslerin Foça önlerindeki bu anıt mezarda
denedikleri süslemeler, daha sonra İran’da Prof. Dr . Ömer Özyiğit
kendini gösterir. Belki de bu anıt mezar, Ege Üniversitesi
Ksenophon’un sözünü ettiği Sardes savaşında Edebiyat Fakültesi
ölen Susa kralı Abradatas ile kocasının ölümü Arkeoloji Bölümü
üzerine intihar eden güzel karısı Pantheia için 35100 Bornova – İZMİR
Kyros tarafından yaptırılmıştı. e-mail: phokaia_excavations@hotmail.com

44
Özyiğit 2002, 181-187.

106
Anadolu / Anatolia 25, 2003 Ö. Özyiğit

Resimlerin Listesi

Resim 1. Phokaia İlk Yerleşim Alanı. M.Ö. 3. Bin - Arkaik Dönem arası kalıntıları.
Resim 2. Ana karada Antik Dönem yerleşimi. M.Ö. 7. yüzyıldan Erken Bizans Dönemi arası yerle-
şim katmanları. Mozaikli Alanda bu bölüm, 1992-1993 yıllarında ortaya çıkarıldı
Resim 3. Arkaik Dönem kent duvarı. M.Ö. 590-580 yılları.
Resim 4. Arkaik Dönem kent kapısı. M.Ö. 546 yılında Persler tarafından tahrip edilmiş. Perslerin at-
tığı bir mancınık güllesi in situ durumda taban üzerinde görülüyor.
Resim 5. Athena Tapınağı. Batı podium duvarından bir görünüş. M.Ö. 6. yüzyılın ilk çeyreği.
Resim 6. Tiyatro oturma basamaklarından bir görünüm. M.Ö. 340-330 yılları. Varlığı ilk kez 1991
yılı kazıları sırasında keşfedildi.
Resim 7. Athena Tapınağı’nın kuzey yamacında yer alan Liman Kutsal Alanı. Olasılıkla Tanrı Ka-
dın Kybele için yapılmış. M.Ö. 580 yılları.
Resim 8. Arkaik Dönem Güney Nekropolis Alanından bir görünüm.
Resim 9. Arkaik Dönem sunağı. Güney Nekropolis Alanı. M.Ö. 6. yüzyılın başları.
Resim 10. Pers Mezar Anıtı. Onarımdan bir görünüm. M.Ö. 546. Olasılıkla Büyük Pers Kralı Kyros
tarafından yaptırılmış.

107

You might also like