Tur101 Ders Notları-1

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 41

TÜRK DİLİ -I - 2020-2021 DERS NOTLARI

TUR 101 (1/2)

Dilin Doğuşu

Dilbilim

Dil- Düşünce

Dil-Toplum

Dil- Kültür

Dünya Dilleri ve Türk Dili

Dillerde Ortak Sözcükler

Türk Dili Tarihçesi – Lehçeler

Osmanlıca Dönemi

Yazı ve Dil Devrimi – Çağdaş Türk Dili

Bilim Dili ve Yabancı Dille Öğretim

Türk Dilinde Derleme ve Türetme

Türk Dilinin Ses ve Yapısal Özellikleri

Türk Diline Aktarılan Sözcükler

Yazım ve Anlam Yanlışları

Deyimler – Kavramlar – Özdeyişler

Şiir Dili ve Şiir Örnekleri


Dilin yaşı ile insan denen varlığın yaşı özdeş sayılır. Toplumsal varlık
olarak insanın ortaya çıkışı 1 – 4 milyon yıl önceye dayanır. Bu zaman dilimi,
dünyanın yaşı sayılan 13 milyar yıl yanında çok yeni sayılır. Evrim kuramına
göre primatlara, hominitlere dayalı insan varlığının ; varlık olmanın ötesinde
homo sapien olarak adlandırılan bilen bir varlık olarak gelişimi 150 – 200 bin
yıl önceye dayanır. Buna karşın insan dilinin altyapısı tahminen 1,5 milyon-
400 bin yıl arasındadır. Yaklaşık 100 milyar nöronla donanmış insan beyni dil
için mükemmel bir altyapı sağlar. İnsansı olarak adlandırılan hominit ya da
primatların diğer akrabaları olan bonobon ve şempanze ile; daha eski olan gri
papağan ,balina ve yunus balıklarının insan türü ile % 99 genetik yakınlığı
bulunmaktadır. Bu canlılar aynı zamanda dil yetisi bakımından insana en
yakın türlerdir.

Konuşma olarak adlandırabileceğimiz beden dili, işaret dili ve sözlü dilin


doğuşu ile ilgili farklı ama birbirini tamamlayan kuramlar şunlardır:

1- Ayağa dikilmeyle ses tellerinin boğumlanma yeteneğinin gelişimi


( diğer canlılardan farklı olarak heceleme yeteneği)
2- Ayağa dikilmeyle ellerin serbest kalıp ; hem alet yapması hem de
işaret dilinin en etkin aracı olarak ellerin kullanılması
3- Ateşi keşfi ile pişmiş etlerin tüketilmesiyle beynin hızlı gelişimi
4- Doğa taklidi ( tüm dillerde benzer olan yansıma sözcükler)
5- Topluluktan doğan ortak etkinliklerin ( avlanma, yardımlaşma ya da
çatışma ) doğal sonucu olan içgüdüsel seslerin farkına varılması. Bu
kuram, aynı zamanda tüm dillerde benzer olan ünlemlere işaret eder.

Bu kuramlar bir yana ; doğada ses çıkarabilme yeteneği olan onca


canlı varken, neden sadece insan denen tek bir tür varlık bu yeteneği
iletişime dönüştürebildi? Bu sorununun yanıtı henüz bilinmiyor. Bu
soruya bazı dinsel efsanelerle ilginç yanıtlar verilmiştir. En ünlüsü ,
ikinci Nuh tufanı denen eski Babil Kulesi efsanesi. Babil ülkesinde güç
gösterinde bulunarak yüksek bir kule kule kuran Babil halkına
öfkelenen Tanrı bir fırtınayla hem kuleyi yıkar hem de Babil halkını
dünyanın dört bir yanına savurur. O gün bu gündür, dünyaya dağılan
insanlar Tanrısal bir ceza olarak farklı diller konuşup birbirini
anlayamaz hale gelir… Bunun yanı sıra Hıristiyanların kutsal kitabı
İncil’in , “ Önce söz vardı” başlangıcı ; Müslümanların inancına göre
Muhammed peygambere iletilen ilk buyruğun “ Oku!..” olması dil
olgusunun ne kadar köklü olduğunu ortaya koymaktadır.

DİL – DÜŞÜNCE- TOPLUM – KÜLTÜR İLİŞKİSİ

Bu dört kavramı bir arada düşünmek gerekir. Düşünce yani


uslamlama dediğimiz akıl yürütme dili nasıl yarattıysa, zamanla
evrimleşen dil uslamlamayı yani akıl yürütmeyi geliştirmiştir. Tabii ,
bunlar tek başına bir insandan kaynaklanamaz. İnsan zekası nasıl bir
toplumsal bir varlıksa dil de toplumsaldır, toplumun ürünüdür.
Toplumların farklılığı da kültür denen yaşam tarzını oluşturmaktadır.
Düşüncenin dilden önce var olduğunu savunan dilbilimciler olsa da dil
olmaksızın düşüncenin , var olsa da ortaya çıkamayacağı savı ağır
basmaktadır. Dil – düşünce ilişkisinde bulut- yağmur ilişkisi ilginç
benzerlik gösterir. Aynı zamanda bir kağıdın ön ve arka yüzü gibi…
Birbirlerinden farklı ama birbirini bütünleyen, birbirlerinden ayrılamaz
iki varlıktır, dil ile düşünce…
Bütün dünya dillerinde insan ses karakteri sayısının 50-100
arasında olduğu düşünülürse; neredeyse sınırsız sözcük, deyim,
kavram üretebilen dilin boyutları ve derinliği daha iyi anlaşılır.
Dünyada yaşamakta olan 6 bin kadar dil, bir o kadar farklı düşünce,
farklı toplum ve farklı kültür demektir. Doğa da öyle; milyonlarca farklı
canlı türü gibi… Hem farklı hem de ortak… Yaşayan dil sayısı zamanla
azalsa da ; tıpkı canlılar gibi ölü olarak adlandırılabilen geçmiş dilleri
göz önünde tutarsak dil sayısı on binlercedir.
Dilin temeli söz yani sözlü dildir. Yazı kavramı oldukça yeni bir
kavramdır. İlk yazı kültürü resim olarak kabul edilirse yazının tarihi 50
bin yıl geriye gider. İlk alfabe ise çok daha yakın bir döneme 5000 –
5500 yıla denk düşer. Bu da çivi yazısının kullanıldığı Sümer
tabletleridir. Bunun yanı sıra , resim-yazı anlamına gelen, eski Mısır
hiyeroglif yazısı da ilklerdendir… Dilin evrimleşmesi sırasıyla, ilk
iletişim dili olduğu kabul edilen beden- işaret dilinden sonra resim dili,
heykel dili , resim-yazı dili ve sonunda soyutlamayla alfabe olarak
gelişmiştir.
Yazının gelişmesi kültürel farklılıkların da gelişimini hızlandırmıştır.
Bir toplumun yaşam tarzı, kültürü doğrudan diline yansır. Örneğin;
Türkçede fiil kökleri ad ve sıfat köklerinden fazladır çünkü göçebe
topluluklar halinde yaşamış Türklerin yaşam tarzında eylem, hareket
olguları doğrudan dile yansır. Aynı nedenle, göç yollarında farklı
coğrafyalar, iklimler renk sözcüklerinin somut ve ayrıntılı olarak dile
yansımasını sağlamıştır. Bir başka örnek İngilizce için verilebilir:
Türkçede “para” anlamına gelebilecek sözcük sayısı bir elin
parmaklarını geçmeyecek kadar az iken, İngilizcede 200’ü aşkın “para”
anlamına gelen sözcük bulunmaktadır. Üretim, üleşim ilişkilerinin
karmaşıklığı, kapitalizmin gelişimi İngilizceye doğrudan yansımıştır. Dil
– kültür bağlantısı için verilebilecek en ilginç örnek Eskimo (İnuit)
dilidir. Eskimo toplulukları hiç savaşmadıkları için dillerinde “savaş”
anlamına gelecek sözcük yoktur. Eskimolar için verilebilecek diğer
örnek “kar” sözcüğü; kar, Türkçede tek sözcükle karşılanırken Eskimo
dilinde 15’e yakın kar sözcüğü bulunmaktadır. Yani; dil-sözcük farklılığı,
doğrudan kültür farklılığıdır. Her dil kendi kültürünü karşılayacak
zenginliktedir.

Hemen hemen bütün dünya dillerinde sözcük türemesi somuttan


soyuta doğru olmuştur. Örnek olarak:
Alef (İbranice) – Alpha (Yunanca) – Elif (Arapça) sözcükleri “öküz”
anlamına gelen Alf (Sümerce) sözcüğünden türemiştir. “A”
göstergesinin kaynağı da somut olarak öküz başından kaynaklanır.
Doğurgan bir kaynak dil olan Sümerce, hem kültür olarak tarım
toplumunun hem de yazının gelişimini ortaya koymaktadır. Nesneden
bağlantı yaparak soyutlama yapmak hatta bağlantıdan bağlantı
kurulan sözdizimi dilin en büyük özelliklerindendir. Farklı dillerden
birkaç örnek:
“ Aql” (Arapça) = deve kösteği nesnesinden “akıl” sözcüğü
“Ayn”(Arapça)=göz sözcüğünden “ayna” “aynı” “ayin”
“nan” ve “kur” (Farsça) =ekmek ve kör sözcülerinden “nankör”
“hod”=kendi ve “ay”=gelen (Farsça) sözcüklerinden Hüda=Tanrı
“gece” ve “konmak” sözcüklerinden “ gecekondu”
“don” sözcüğünden “ donanım, donanma, donatı”
“otağ” = çadır sözcüğünden “oda” ve “odak”
“üç” ve “kağıt” = iskambil oyunundan “üçkağıtçı-lık”

DİLİ ANLATAN ÖZDEYİŞLER

SOCRATES : Konuş ki kim olduğunu göreyim.


KANT : El, dışarıya doğru uzanmış beyindir.
DESCARDES : Dil; yalnızca düşüncenin işareti değil, kanıtıdır.
HUMBOLD : Sınırlı gereçlerle sınırsız kullanım…
HUMBOLD : Dil, olmuş bitmiş bir ürün değil, enerjidir.
HUMBOLD : Akıl dildir.
SCHİLLER : Dil toplumun aynasıdır.
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA : Ses bayrağım…
CAMUS : Anayurdum dilimdir.
YAHYA KEMAL : Ağzımda anamın ak sütü…
ÖZDEMİR ASAF : Dil, sürüyü topluma dönüştürür.
ÖZDEMİR ASAF : Dilimizle gelişmiş hayvanlara yaklaştık; dilimizle
hayvanları aştık; dilimizle hayvanlaştık; dilimizle hayvanlardan
uzaklaştık…
ÖZDEMİR ASAF : Konuşuşundan hemen, susuşundan birazcık sonra
adamın ne olduğu anlaşılır.
V. HUGO : Ulusun ruhudur.
DOSTOYEVSKİ : Düşünce sözcüklere sığmaz…
ORHAN VELİ KANIK : Anlatamıyorum…
MAX MÜLLER : Dinin tarihi dilin tarihidir.
AGOP DİLAÇAR : İnsanı insan yapar.
GOETHE : Konuşulmayan tam olarak düşünülemez.
GOETHE : Tek dil bilen, o dili de bilmiyordur.
GOETHE : Her çevirmen bir peygamber gibidir.
MELİH CEVDET ANDAY : Asıl olan anlaşamamaktır; ara sıra
anlaşabiliyoruz.
MELİH CEVDET ANDAY : Hem sözcüklerle düşünüyoruz hem de
sözcükler düşüncemizi kısıtlıyor.
MELİH CEVDET ANDAY : Sözün güzelliği bize sözcükleri unutturmasıdır.
SAUSSURE : Dil kağıda benzer; ön yüzü düşüne, arka yüzü ses…
WİTGENSTEİN : Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.
MEVLANA : Söz yalan söyler ama ses yalan söylemez.
MEVLANA : İnsan, dilinin altında saklıdır.
MEVLANA : Aynı dili konuşan nice Hintli ve Türk var; nice iki Türk var ki
birbirini anlayamaz.
ATATÜRK : Türk demek Türkçe demektir.
CANETTİ : Söyleyecek bir şeyi olmadığında sözcükleri konuşturuyor.
CANETTİ : Hayvanlar sözcüksüz yaşadıkları için daha mı az korkarlar?..
İNCİL : Başlangıçta söz vardı…
ROUESSEAU : İlk insanların konuşmaları şiir biçimindeydi, akıl yürütme
çok sonraları düşünüldü.
POE : Müzik, hoş bir fikirle birleştiğinde şiir olur; ortada fikir yoksa
nağme olur; nağmeden yoksun ise yazı olur.
ARAGON : Ben yazarken düşünürüm.
GÜVEN TURAN : Sözcüklerin anlamları yoktur ; anlamların sözcükleri
vardır.
JEAN PAUL SARTRE : Sadece konuştuklarımızdan değil,
sustuklarımızdan da sorumluyuz.

KAYNAKÇA

Doğan AKSAN - Her Yönüyle Dil – Türk Dil Kurumu

VYGOTSKY - Dil ve Düşünce

Aydın KÖKSAL - Dil ve Ekin

Steven FİSCHER - Dilin Tarihi


DÜNYA DİLLERİ VE TÜRK DİLİ

Dünya ölçeğinde halen yaşayan dil sayısı yaklaşık 6000 kadar


olmakla beraber, her geçen zaman diliminde bu sayı hızla
azalmaktadır. Küreselleşmenin kültürel etkileriyle 100 yıl içinde bu
sayının yarıya düşeceği öngörülmektedir. Bu dillerin sadece onda biri
halen güvendedir. Tıpkı insan gibi, konuşan kimse kalmayınca dil ölür.
Bu ; salt bir dilin değil, bir kültürün, bir uygarlığın yok oluşudur. Sadece
yakın dönemdeki küreselleşme değil, 15.yüzyılda Amerika’nın
keşfedilip yağmalanması, köle ticareti , Afrika soykırımı ve
sömürgecilik, yerli halklarla birlikte dilleri de öldürmüştür. Amerikan
kıtasında 15. yüzyıla kadar yaklaşık 1000 kadar yerli dil
konuşuluyorken günümüzde 100 yerli dil kalmıştır. Tarihten silinen
Aztek, Maya ve Peru uygarlıkların ; günümüzde oldukça azalan
Kızılderili ve Brezilya yerlilerin durumu son beş asrın eseridir…

Dünyada yaşayan anadillerin çoğu yalnızca sözlü dildir. Sadece


1/3 yazılı dildir. Dilleri kıtalara göre şöyle dağılım gösterir:

Avrupa %5
Amerika %15
Afrika % 30
Asya-Pasifik % 50

Günümüzde internet ortamı 500 kadar dille kullanılmaktadır.


Dünyada en çok çevirisi yapılan kitap olan İncil 2000 dile ulaşmıştır.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 300 dile çevrilmiştir. Birleşmiş
Milletler çalışma dilleri sadece 6 dil ( İngilizce –İspanyolca – Fransızca –
Çince – Rusça – Arapça ) ile yapılmaktadır. Avrupa Birliği ise katılımcı
tüm üyelerinin dillerine resmiyet kazandırmıştır.

DÜNYA DİLLERİ SOYAĞACI


Yerli Afrika Dilleri ( Nijer-Kongo, Nil-Shra, Bantu, Swahili…)
Afro-Asya Dilleri ( Berberi, Çad, Eski Mısır, Etyopya…)
Sami Dilleri ( Babil, Akad, Arami , Kenan, Fenike, İbranice, Arapça…)
Sümer ( başka dille ilişkisiz – kaynak dil ) M.Ö. 3000-3500
Asya Dilleri ( Çin-Tibet, Mandarin, Moğol, Hun, Altay-Türk, Mançu…)
Yerli Amerikan ( Aztek, Maya, Eskimo, Orta Brezil, Kızılderili…)
Hint-Avrupa ( Sanskrit, Hint, Bengal, Fars, Kürt, Tamil…)
( Germen, Kelt, Slav, Latin, Anglo-Sakson, Ermeni, Grek…)
Avustro-Endonezya ( Papua-Gine, Maori, Anzak, Samoa, Malay…)
( Aborjin, Paskalya, Hawai- Polonez, Samoa…)

ANADİLLERİN ÖNEMİ

1- İletişimin çok ötesinde kimlik ve kültür varlığı


2- Tarih birikimi
3- Doğal çeşitlilik – zenginlik
4- Toplumsal dağarcık

Anadillerin önemi konusunda ilginç bir örnek :

Güneydoğu Asya yerli dillerinden “ BORO “ dilinde;

“onsia” sözcüğü = “bir daha aşık olmamak üzere aşık olmak”

“onsay” sözcüğü = “aşıkmış gibi davranmak” anlamına gelir. Yani; çok az


bilinen dillerde de, yanlış bir ifade olan “ilkel” dillerde de tek bir sözcükle
gelişmiş dillerde rastlanamayacak zengin anlam dünyası vardır. Dillerin
zenginliği sadece konuşan kişi sayısı, sözcük sayısıyla, türetme gücüyle değil;
örnekte verildiği gibi farklı anlam vurgusuyla da değerlendirilir. Dil ile kültür
arasındaki ilişki burada daha iyi anlaşılmaktadır.

DÜNYADA RESMİ DİLLERİN DAĞILIMI


İngilizce : 1500 milyon ( anadili: 400 milyon)
Çin (Mandarince) : 1000 milyon
Hint : 1000 milyon ( 400 anadili- 20 resmi dil )
İspanyolca : 300 milyon ( 40 ülkede resmi dil )
Arapça : 250 milyon ( 26 ülke )
Rusça : 250 milyon
Fransızca : 200 milyon
Portekizce : 150 milyon
Malayca : 150 milyon
Bengalce ; 150 milyon
Almanca : 100 milyon
Japonca : 100 milyon
Farsça : 100 milyon
Türkçe : 80 milyon ( Türkiye Türkçesi)

YAYGIN ABECELER (alfabeler)

Çin –Japon-Latin-Kiril-Arap-Brahmani-Ermeni-Grek-Gürcü- İbrani

DİLLER ARASINDA SÖZCÜK GEÇİŞLERİ

Allah : İl, İlu, İluh (Sümerce)


Eli (Aramca)
Eloah, Elohim (İbranice)
El-İlah (Arapça)
Ole-h (İspanyolca)
Adam : adamah (İbr.)=toprak , adam=insan
adem (Arap)
dheghom(Lat.) = toprak yaratığı
Din : dyn (Sümer) – dinu(Babil-Asur) – mdinat(Arami)=yargı erki
Medine( Arap)= yargı yeri, kaza-şehir
Toprak : hak (Fars) – khaki (Latin)- turab (Arap) – ax-ağ (Kürt)
Erkek : merd(Fars) – mart(Erm.) – mene(Sanskrit) – mann(Alm.)
Anne : mata(Sanskrit)- mat(Rus)- ma: (Hint)- um(Arap)- em(İbr.)
Baba : peder (Fars)- baip (Hint)- eb(Arap)- av(İbr.)- pare(Katalan)
Sıfır : sifr(Arap)- chifre(Fransızca)
Çay : çha(Çin)- şay(Arap)- çay(Fars)- tee(Alm.)- tey(Erm.)- te (G.Çin)
Şeker : sarkara(Sanskrit)- saccharum(Lat.)- sacharon(Grek)- azukar (
İsp.)- açukar(Port.)- şakar(Erm.)- sukkar(Arap)- şeker(Fars)
Ayak : padas(Sanskrit)- podos(Grek)- pa(Fars)- pedis(Lat.)
Kağıt : papyrus(Eski Mısır)- papier(Lat.)- papel(İsp.)
Edebiyat : edduba (Sümer)=yazı okulu - edebiyye(Arap)

SÖZCÜKLERDE DİNSEL ORTAKLIK

the God - xod-a(Fars) – xude - hüda


Abrakam – Abraham – Brahman – İbrahim
Samuel – İsmail
Jacob – Yakub – Yakup
Benjamin – Bünyamin
gehinnom (İbr.) – cehennem
Maria – Mara –Meryem
Michele – Mihail – Mikail
şalom aleyhem(İbr.) – selamünaleyküm
Gabriel – Cebrail
Johannes – Hovhannes – Yahya
Guiseppe – Yusuf
Susanne – Suzan
Eva – Eve - Havva
Jasmine - Yasemin
watar (Hitit) - water
ninda(hitit) - nan(Fars.)=ekmek
TÜRK DİLİ TARİHÇESİ
Altay dil kökünün en büyük kolu olan Türkçenin ilk yazılı
kaynakları , 1892 Danimarkalı dilbilimci Wilhelm THOMSEN’in
çalışmalarıyla gün yüzüne çıkarılmıştır. Orhun yazıtları olarak
adlandırılan bu yazı Gök (Kök) Türklerin 8.-9. yüzyıllarda yaşadıklarını
ortaya koymuştur. Sağdan sola ve yukarıdan aşağıya yazılan bu alfabe
34 ünsüz ve 4 ünlü olmak üzere 38 harfi vardır. Türklerin kullandığı bir
başka yazı 8. – 9. yüzyılda hüküm süren Uygur topluluğunca
kullanılmıştır. Uygur yazısı sağdan sola doğru yazılıp 14 ünsüz ve 4 ünlü
harfi vardır. Üçüncü bir yazı , Yenisey Irmağından adını alan Yenisey
yazıtlarıdır.
Karahan dönemiyle (10. – 13. yüzyıl ) beraber Türkçenin gelişimi
hızlanmıştır. 7500 sözcüklü ilk Türkçe sözlük olan Divan-ı Lügat-ıl Türk-
(Kaşgarlı Mahmut ) ve Kutadgu Bilig ( Yusuf Has Hacip ) bu dönemin en
önemli ürünleridir. Aynı zamanda İslam dininin kabullenilme dönemi
olduğundan Türkçe için Arapça’nın hakimiyeti bu dönemde başlar.
Selçuklu dönemi ise yazılı dil olarak Farsça’nın etkisine olup bu
etki Anadolu Selçukluları için resmi dil boyutlarındadır.
13. -14. yüzyıllardan itibaren “karma dil” olarak adlandırılan
Osmanlıca dönemi başlar. Süreç içinde ; resmi dildeki sözdizimi kalıbı
Türkçe olsa da sözcük olarak hem Arapça hem de Farsça’nın baskın
etkileri göze çarpar. Bunda Arap harflerinin başat etkisi vardır. Arap
harflerinin Arapça ve Farsça sözcüklerle uyumu daha kolay olduğundan
Cumhuriyete kadar bu karma dil karakteri katmerleşerek ilerledi.
Tabii, bu iki dilin Türkçeye göre daha köklü olduğunu kabul etmek
gerekir. Türkçenin bu dönemi kimi kaynaklarca “Osmanlı Türkçesi “
olarak adlandırılıyorsa da imparatorluğun resmi adında Türk ibaresi
bulunmamaktadır. Resmi dilin adı: Lisan-ı Osmani yani Osmanlı dili…
Göktürk dönemi dışında resmi Türk ve Türkçe adlandırmaları ilk
kez Cumhuriyet döneminde olmuştur. Cumhuriyet dönemi, 1000 yıllık
aranın ardından Türkçenin küllerinden yeniden doğduğu dönem olarak
değerlendirilebilir.
ESKİ TÜRKÇEDEN SEÇMELER
(Divan-ı Lügat ıl- Türk)

Yüzge bakma erdem tile ( yüze bakma erdem ara)


Todumsuz bolur ol közi suk kişinin (aç gözlü doymaz olur )
Teve silkinse eşgekke yük çıkar ( deve silkinse eşeğe yük çıkar )
Suw bermekse et ber ( su vermeyene süt ver )
Kanıg kan birle yumas ( kan kanla yıkanmaz )

(Kutadgu Bilig)

Bilig bil özünge orun töre


Bilig bilse özke idi berk tura
Biligsiz yürek til negüke yara
Bilg birle suw teg kamuga yara
( bilim öğren yerini yükselt
bilim öğrensen sana sağlam kalkan olur
bilimsiz yürek gönül neye yarar
bilim su gibi kamuya yarar)

SÖZCÜK ÖRNEKLERİ

Edgü > eygü > eygi> eyü>>>> “iyi”


İğitmeğ = hayvanı yola getirmek ( eğmek-eğitmek)
Sub > suw >>>> “su”
Yabız = zalim > yavız > yavuz
Yigirmi > yirmi”
Eliğ > “elli”
Sekizon> “seksen”
Tokuzon > “doksan”
Tört < dört
Konşı > komşu
Bolmak > olmak
Köngül > gönül
Sayru >sayrı = hasta
Sağun > sağın > atasagun = hekim
Konum= yurt
Yaradıcı > yaradan = Tanrı
İnanıcı = mümin
Bilici = kahin
Bengü > bengi = ölümsüz
Yağı = düşman
Ayruksu > ayrıksı = farklı
Ölmesüz > ölümsüz
Yazuk > yazık = günah
Ök = akıl
An = bellek
Erkek = hayvanın erkeği
Gişi>>-Kişi = insan, adam
Ay oğul > ey oğul > ayoul > “ayol”
Umgu > umug > umut
Bun = dert, sıkıntı
Kıyın = ceza
Kut = talih, şans

ŞİİR ( Kazakça - Abay KUNANBAY )

Kün artınan kün tuvar ( gün ardından gün doğar


Oy artınan oy kuvar düşünce düşünceyi kovalar
Bir kün damıl etkisbez ilerleme bir gün bile durmaz
Jelge minsen jetkisbez yele binsen yetişmez )

ALTAY DİLLERİ VE TÜRKÇENİN YAPISAL ÖZELLİKLERİ


1- Ünlü harf bolluğu
2- Ünlü uyumu
3- Ek zenginliği
4- Cinsiyet ayrımı yok
5- Yüklem sonda ve vurgulu
6- Çift ünsüzle başlanmaz
7- Sıfat addan önce ( önad )
8- Adlarda kişi ekleri “ ana-m”
9- Sayı sıfatları takısız “ beş elma-lar !...”
10- Hece sayısı = ünlü harf sayısı
11- Eylemlerde kişi-zaman ekleri “ sev-e-ce-ğim “
12- Eylem (fiil ) kökleri ad köklerinden fazla
13- Belirtme takısı (article) yok “ the”

URAL- ALTAY DİLLERİ SÖZCÜK ORTAKLIĞI

(Moğolca)

Törül=doğum, ükül=ölüm , cıl=yıl , uls=ulus , çeceg=çiçek saçug=saç

Abala=abla , biçig=kitap , gutlug=kutlu, buğday=buğday, süreg= sürü

(Japonca)

İi=iyi , mizu=su , agaru=yukarı, kuray=kara

(Macarca)

Ökör, ökür= öküz , nyar=nar , borju= buzağı

(Fince) mina= ben , sina= sen

TARİHSEL TÜRK LEHÇELERİ ( Diyalek )


Türk dili lehçe yani dil kolu bakımından dünyanın sayılı dilleri
arasındadır. Türki diller yani Türk dilleri olarak da adlandırılır. Günümüz
Türkiye Türkçesi sayısı 20’yi aşan irili-ufaklı dillerden sadece biri ama en
yığınsal olanıdır. Lehçe oluşumunda Türk dilleri için göç olgusu, göçebe yaşam
tarzı, dağınık coğrafyalar, farklı yurtlanmalar, şehir kültürü yoksunluğu
belirleyicidir. Dilbilim bakımından lehçeleri farlı diller olarak saymak da
mümkündür.

LEHÇELERDEN SEÇMELER

AZERİCE – Aytobusa gabagdan bin daldan düş

(otobüse önden bin arkadan in)

KAZAKÇA- Sizben tanıskanıma öte kuwanıştımın

(sizinle tanıştığıma memnunum)

ÖZBEKÇE- Kizim senga aytaman kelinim sen eşit

(kızım sana söylüyorum gelinim sen anla)

YENİ UYGURCA- Pulni poçta huylıdım

(paranı postayla yolladım)

ALTAY – Bu biçik çukta çıkkan

(bu kitap yakında çıktı)

ÇUVAŞ – Vireneksem şkula kayru

(öğrenciler okula gitti)

YAKUT – haydah olorogut ( nasılsınız? )

HAKAS – Püüngi toğıstı tandağa xaldırba (bugünkü işi yarına bırakma)

OSMANLICA
13. ve 18.yüzyıl Lisan-ı Osmani

19. yüzyıl Lisan-Turki

Altı asır süren bir dönemin resmi dil adı. Osmanlıca bir anadili ya
da bir halkın dili değil devlet ya da imparatorluk dilidir. Her ne kadar Osmanlı
devletini Oğuz’lara bağlı Kayı boyu Türkleri kurmuş olsa da zamanla çapının
genişlemesiyle kozmopolit denebilecek bir yapıya dönüştü. Çok halklı, çok
kültürlü, çok dilli ve egemen dine rağmen, çok dinli bir yapı… Dil bakımından
da benzer çokluk söz konusudur. Türkçe sözdizimi üzerine kurulmuş, Arapça
ve Farsça’nın sözcük bakımından ağırlıklı olduğu karma bir yazılı- resmi dil…

İslam dini etkisiyle benimsenen Arap harflerinin kullanılmaya


başlanması Osmanlı öncesine dayanır. 32 harfi olan ( 28 Arap + 4 Fars ) bu
yazı, devlet dilinin yanı sıra Divan şiirinde de etkili olmuştur. Halkın kullandığı
bir şiir dili olmasa da yazıyı kullanabilen seçkinlerin kullandığı güçlü bir şiir
tarzı yaratmıştır. Buna rağmen, zamanla, Arap harflerinin Türkçe kökenli
sözcüklerle uyum sağlayamamasıyla Türkçenin kaçınılmaz olarak silinmeye
yüz tuttuğu, karma olduğu kadar, yapay bir haline gelmiştir. Özellikle
Türkçenin ünlü yönünden zenginliğinin yanında Arap harflerinin tamamen
ünsüzlere dayanması halk arasında anlaşılmasını iyice zorlaştırmıştır.
Ünlülerden başka, Arap harflerinde ünsüzlerin çoğul yapısı da bu iletişim
zorluğunu pekiştirmiştir. Türkçeyi en çok etkileyen ince “k” ile kalın “k”
sorunu günümüzde de sürmektedir. Örneğin; kagir, kafir, mekan, imkan… gibi
sözcükler Arap alfabesinin ince “k” harfi ile yazıldığı için telaffuz sorunları
yaşanmaktadır. Bundan başka “s”, “h”, “t” ve “z” harfleri birden fazladır.
Oysa Türkçenin ses/harf ilişkisi bire birdir. Yani, bir ses bir harfin karşılığıdır.

OSMANLICADAN ÖRNEKLER
Resm-i geçit ( geçit töreni )

Galat-ı meşhur lügat-ı fasihten evladır( yaygın yanlış kurallı sözden önce gelir)

Barika-yı hakikat müsademe-yi efkardan doğar

( hakikatin kıvılcımı fikirlerin sürtüşmesinden doğar )

Sevk-i tabii (içgüdü)

Ekaliyyet (azınlık)

Hodbin (bencil)

Mahrukat (yakacak)

Tenakuz (çelişki)

Ehl-i vukuf (bilirkişi)

Maznun (sanık)

Selahiyet (yetki)

Hilal-ı ahmer (kızılay)

Müdde-i umumi (savcı)

Müselles (üçgen)

Zaviye (açı)

Erbaat-ül adla (dörtgen)

Makusen mütenasip (ters orantılı)

Tevkif (tutuklama)

Müstahsil (üretici)

İstihsal (üretim)

Müstehlik (tüketici)

YAZI VE DİL DEVRİMİ


1928 Arap harflerinin kaldırılıp Latin harflerine geçiş

1932 Türk Dili Tetkik Cemiyeti ( Türk Dil Kurumu) kurulması

Harf İnkılabı adıyla da bilinen dil devrimi hem biçim hem de öz


bakımından cumhuriyet döneminin en köklü üstyapı dönüşümlerindendir.

Ulus – devlet kurulma süreci, okuma yazmayı hızlandırma, yazı dili- konuşma
dili çelişkisini en aza indirme, halk – aydın anlaşmazlığını ortadan kaldırma…
gibi gerekçeler dil devrimini hazırlamıştır. Daha önce, tanzimat döneminde uç
vermeye başlamış ulus-devlet fikri cumhuriyetle taçlanmıştır. Yerel
ölçeklerde, dağınık mahalli şivelerde kalmaya yüz tutmuş Türkçeyi öğretim ve
kültür dili olarak yeniden tarih sahnesine çıkarmıştır. Osmanlının son
yıllarında son derece kısıtlı olan okuma yazma oranını 30’lu yılların sonunda
ciddi boyutlara taşımıştır. Yerel ağızlarda yaşayan 100 bini aşkın sözcük
“Derleme Sözlüğü” adı altında ulusa kazandırılmıştır. Diğer Türk lehçeleri
taranarak 25 bin sözcüklük “Tarama Sözlüğü” oluşturulmuş. Türkçenin zengin
eklerinden yararlanarak binlerce yeni sözcük türetilmiş ve bileştirmeler
yapılmıştır. Bütün bu hızlı dönüşümün- devrimin en büyük amacı da Türkçeyi
korumaktır. Unutulmamalıdır ki ; yazısı, öğretimi, kültürü, sanatı, şiiri, romanı
olmayan dil ölüme mahkumdur. Dünyada benzer örnekler verilebilir.
Macarcada, Norveç dilinde, İbranicede de benzer dönüşümler yaşanmıştır.

Türkçeyi korumadan söz ederken cumhuriyet öncesi egemen iki


büyük dilin etkisini unutmamak gerek. Arap yazısının yanı sıra Arapça ve
Farsça… Bin yıl süreyle Anadolu’yu etkisi altına alan bu iki devasa dil
karşısında Türkçenin tutunma şansı yoktu. Arap harflerinin Türkçedeki
seslerle uyumsuzluğu dikkate alındığında Türkçe sözcüklerin zamanla
silinmeye yüz tutacağı daha iyi anlaşılır.

Latin harflerinin kabulü bu bağlamda değerlendirilmelidir.


Türkçenin ses yapısına en çok uyan yazı sistemi Latin yazısıdır. Türklerin ilk
kullandıkları Orhun ve Uygur harfleri bin yıllık aradan sonra kullanılamazdı.

DERLEME SÖZCÜK ÖRNEKLERİ


Dünyanın büyük dilleriyle karşılaştırıldığında , Türkçenin derleme
(yerel) sözcükleri boldur. Neredeyse , ulus dilin söz varlığı kadardır. Bunun
nedeni uluslaşma sürecinde Anadolu’nun gecikmesi ve Türklerin göçebe
yaşam tarzı…

Derleme sözcüklerden seçmeler :

( birden fazla olanlar farklı yöre söcükleridir)

Adamlık = insaniyet

Adlık = tabela

Anmalık = yadigar

Anacak, andaç = hatıra, hatırlatma

Angın = meşhur

Albeni = cazip, cazibe

Altev = bodrum

Ayaktaş = arkadaş

Azıklık = kiler

Bakı = fal

Bakacak, bakıncak, bakar = ayna

Bakacak = pencere

Başat = baskın

Kılıklık = ayna

Basak, bastak, basıncak, ayakçak = merdiven

Bengü, bengi = ölümsüzlük

Bilmezlük, bilmezlik = cehalet


Bulunak = ikametgah

Bulunç = vicdan

Bun = sıkıntı

Çalacak, çalgı, yanar, yanarca, sürtme, sürgüç = kibrit

Çemkirme = söylenme

Dayanç = sabır

Direngen = inatçı

Dokunca = zarar

Döş = göğüs

Esrik = sarhoş

Edi = icraat

Elöpen = kertenkele

Gemalmaz = dirençli

Giyit = elbise

Gıdıklık = gerdanlık

Gönenç = varlık, zenginlik

Gözek, görgüç = dürbün

Güdücü = çoban

İzlek = patika

Kalık = evde kalmış kız

Karaşın = esmer

Kösnül = şehvetli

Közlük = mangal

Kısnık = cimri
Közsöz, gözsüz = kör

Oğulduruk = filiz

Ongun = bereketli

Otacı = ilaç yapan, hekim

Öke = akıllı

Ölet = kıran, salgın

Öngün = arife

Özge = başka

Sağın = hekim

Sayrı = hasta

Sevindirik = mutlu

Sezgin = duygulu

Silinecek = havlu

Singil = uyuşuk

Suuçan, suuçtu = şelale

Südeçalan = maya

Tutamak = sebep

Tutu = rehin

Tütü = esans

Varsıl = varlıklı, zengin

Yeğni, yeğnik = hafif

Yatıevi = misafirhane, otel

Yarlık = ferman

BAŞKA DİLLERDEN AKTARMA SÖZCÜKLER


Anatole ( Yun.) = Anadolu

Ankuva (Hitit) = Ankara

Atanye (Hitit) = Adana

Authentikos (Bizans) = efendi, okumuş

Anihtiri (Yun.) = anahtar

Angut (Erm.) = angut

Arz-ı Rum (Arap) = Erzurum

Bargir (Fars) = beygir

Biaini (Asur) = Van

Boreas (Yun.) = poyraz

Bussola (İtl.) = pusula

Cameşuy (Fars) = çamaşır

Commercium (İtl.) = gümrük

Cupriya (Sırp) = köprü

Çete (Bulg.) = çete

Dadya (Yun.) = Datça

Difteria (Yun.) = defter

Ergatis (Yun.) = ırgat

Emir ül ma (Arap) = amiral

Giali( Yun.) = yalı

Hadriana (Lat.) = Edirne

Horos (Yun.) = horon

İkonion (Bizans) = Konya


Keert (Kalde) = Siirt

Ketaif (Arap) = kadayıf

Kontari (Yun.) = bayrak gönderi

Marasion (Bizans) = Maraş

Marde (Süryani) = Mardin

Mobella (Karya) = Muğla

Moruk (Erm.) = moruk

Nakide (Hitit) = Niğde

Nerdüban (Fars) = merdiven

Opium (Lat.) = afyon

Orhai ( Süry.) = Urfa

Pontikos (Yun.) = fındık

Sangaria (Bizans) = Sakarya

Samovar (Rus) = semaver

Sbandito (İtl.) = izbandut, korkutucu

Sebestia (Lat.) = Sivas

Sitan Polis (Bizans) = İstanbul

Smiryna (Bizans) = İzmir

Şarampol (Mac.) = şarampol

Tegula (Lat.) = tuğla

Terreur (İtl.) = terör

Trapezus (Lat.) = Trabzon

Varoş (Mac.) = varoş

TÜRKÇEDEN DİĞER DİLLERE AKTARMA SÖZCÜKLER


(Bulgarca’ya) ; arabacıya, bekçiya, pasatorma, jorgan, djuşek, bakraç, balduza,

badzanak, atmaca, baltiya, bardyk, basma, bayır, joghurt

(Sırpça – Hırvatça’ya) ; inat, zanaat, düşman, saksiya, yastık

(İtalyanca’ya) ; firmano, beglierbei, yatağan, pasera (paşa)

(Latince’ye) ; bassa(paşa), bairam, odaligue, beghlerbeghii kiosk(köşk)

(Arapça’ya) ; başa(paşa), beg (bey), basturma

(Farsça’ya) ; gahveçi, kaçakçi, karakuş, otağ (oda )

(Moğolca’ya) ; tör(töre), tegirmet(değirmen), yalavaç(yalvaç-peygamber)

(Yunanca’ya) ; avcis, agas, alemi, anteri(entari), dikkatlidikos, zevzekis,

buzuki(bozuki), efes (efe), kalosdramos (kaldırım)

(Rusça’ya) ; ayran, buza, kumis(kımız), baklava, sucuk, yoğurt

(Ermenice’ye) ; galin(gelin), şakar (şeker), musaka (musakka)

(Boşnakça’ya ¸amidza(amca), daidza(dayı), nena (nine)

(Arnavutça’ya) ; baxhanak(bacanak), balduza, teze(teyze), daje(dayı)

(Macarca’ya) ; zseb(cep), csuha(çuha), pamut(pamuk), pazztormany(pastırma)

(Rumence’ye) ; ascher(asker), baş(şef), elec(yelek), boia(boya), sutlijas(sütlaç)

(Batı Dillerine) ; pasha, bosh ( boş laf ), kiosk, caftan, kavurma, basturma
DİL YANLIŞLARI ( Yazım ve Anlam)

Türkçede Osmanlıca Kaynaklı Yaygın Yazım (imla) Yanlışları

YANLIŞ DOĞRU

Acaip acayip

Adele adale

Arefe arife

Anbar ambar

Bedeva bedava

Ceng cenk

Cınbız cımbız

Cild cilt

Cihad cihat

Cünbüş cümbüş

Cüzzi cüzi

Dinayet diyanet

Eşgal eşkal

Fiat fiyat

Faliyet faaliyet

Fedekar fedakar

Hakketmek hak etmek

İnkilap inkılap
İstidam istihdam

İyade iade

Mahsurlu mahzurlu

Mahzur kalmak mahsur kalmak

Maduriyet mağduriyet

Malesef maalesef

Muhattap muhatap

Mutelif muhtelif

Müdahele müdahale

Mütahhit müteahhit

Nalet lanet

Nufus nüfus

Nufuz nüfuz

Parakende perakende

Sunni suni

Sohpet sohbet

Tastikname tasdikname

Telafuz telaffuz

Üçra ücra

Ukela ukala

Ülema ulema

Üstad üstat

Vadetmek vaat etmek

Türkçede Batı Dilleri Kaynaklı Yazım Yanlışları


YANLIŞ DOĞRU

Anfi amfi

Direk direkt

Direkman direkt

Drekt direkt

Döküman doküman

Dialog diyalog

Domogoji demagoji

Eksoz egzoz

Enpoze empoze

Eflasyon enflasyon

Enstütü enstitü

Enstantene enstantane

Entellektüel entelektüel

Erezyon erozyon

Fotograf fotoğraf

Fax faks

Gardolap gardırop

Kanpanya kampanya

Kapriz kapris

Karekter karakter

Kosmopolit kozmopolit

Kollej kolej
Kolleksiyon koleksiyon

Kominist komünist

Kominikasyon komünikasyon

Karanbol karambol

Layiklik laiklik

Laboratuar laboratuvar

Lotaryo lotarya

Parlemento parlamento

Proğram program

Propağanda propaganda

Profosyonel profesyonel

Parelel paralel

Popilizm popülizm

Parodoks paradoks

Röpörtaj röportaj

Rötüş rötuş

Revanş rövanş

Şöför şoför

Şarz şarj

Tölerans tolerans

Üvertür uvertür

Süpriz sürpriz

ANLAM – KULLANIM YANLIŞLARI


(aynı anlama gelen ya da gereksiz sözcük kullanımı)

Açık ve net

Belge ve doküman

Devre dönemi

Daha henüz

Full dolu

Geri iade etmek

Gizli sır

Görevli memur

İstek ve talep

İlgi ve alaka

İbret dersi

Mesela örneğin

Meseleyi problem yapma

Muhteşem ve görkemli

Nüans farkı

Önlem tedbirleri

Sahil kıyısı

Saygı ve hürmet

Siyasi politika

Şeref ve onur

Teşhis ve tanı

( sözcükleri yanlış kullanmak )


Bekleme yapmak

Canlı tanık

Durak yeri

Diyalog yapmak

Eksi büyüme

En son

İlk tanışma

Nitelikli suç

Nitelikli dolandırıcılık

Panik yapmak

Sahne almak

Taşıt aracı

Start almak

( karıştırılan sözcükler )

Azımsama / küçümseme

Ayrımcılık / ayrıcalık

Dikmek / ekmek

Çekimser / çekingen

Çoğunluk / çokluk

Etki / tepki

Gözetmek / gözetlemek
Güçleşmek / güçlenmek

Mahiyet / maiyet

Maruz / mazur

Mahsur / mahzur

Olanak / olasılık

Özgü / özgün

Saptama / saplama

Süre / süreç

Yönetmelik / yönetmenlik

( Medyada Yanlış Kullanımlar)

Talihsiz bir olay yaşandı

Sana karşı hislerim var

Zamanlama yanlış vakte denk geldi

İlerleyen dakikalarda bizimle beraber olacak

Ama, eminim sizinle çalışmak kolay değil, sanırım

Bütün ful konsantremi harcadım

Yan profilden iyi görünüyorsun

Bulgar Türk’ü asimilasyondan şikayetçi

Konser organizasyonu düzenlemesi

Beraber ıslandık yağan yağmurda

Yüz mimikleri sanığı ele veriyor


Ona tesadüfen rastladım

Kanunun üçlü sacayağı var

1988’li yıllara dönmek

Laik cumhuriyeti ve demokrasiyi koruyacağız

Ülkenin bu gerginliğe ihtiyacı yok

Vicdanın hiç titremedi mi?

Müşteri kılığındaki soyguncular taksiciyi soydu

Klip çekimleri için start verildi

Sayın seyircilere iyi akşamlar demek istiyorum

Size teşekkür etmek istiyorum

Geçmişte yaşanan henüz tazeliğini koruyor

Mahallede yangın heyecanı

Artık, hanımdan muhtarlarımız var

Olayda ölü kaybı olmamıştır

Sizlere çok üzgün bir haber veriyoruz

Valilik yangın hakkında soruşturma başlattı

Sabah aşağı indiğimizde arabamızı çalınmış bulduk


Saat 5 gibi gelirim

Çatı sisteminde daha fazla teknoloji

geleneksel fast – food

ekstra geleneksel reçel

tam dumansız Türkiye

rüzgar fırtına şeklinde esecek

bankaya masraf yetiştiremiyorum

Türkiye’nin hip ve hit ofisleri

Taksi ihtiyacınızı gidermek için butona basınız

80 bin civarında göz taramasından geçirilmiş hastamız var

Teknolojinin Türkçesi : optionel washing !...

TÜRKÇEDE DEYİM ÖRNEKLERİ


Açmaza düşmek

Adamlığa geçmek

Analık eliyle vermek

Arpalık dağıtmak

Ayazda kalmak

Ayaz paşa kol geziyor

Ayranı kabarmak

Başımla beraber

Başında kavak yelleri esmek

Başını bağlamak zamanı

Bayrak açmak

Cadı kazanları kaynatmak

Çam devirmek

Çanak yalayıcı

Çanına ot tıkamak

Çarkına okumak

Çetin ceviz

Demir leblebi

Dağdan gelip bağdakini kovmak

Deli kızın çeyizi gibi

Dış kapının dış mandalı

Dızdığının dızdığı

Dirsek çürütmek
Eli bayraklı

Eli maşalı

Eli kulağında

Eline bakmak

El pençe divan durmak

Ensesinde boza pişirmek

Esamisi okunmamak

Etliye sütlüye karışmamak

Feleğin çemberinden geçmek

Ferman dinlememek

Gem almaz

Gemi aslanı

Gemisini yürütmek

Göğe merdiven dayamak

Hak getire

Halef-selef olmak

Hem kaçar hem davul çalar

Hüsnü kuruntu

İçgüveysiden hallice

İçinden pazarlıklı

İlk göz ağrısı

İmamın kayığına binmek

İmansız!...

İte ot, ata et vermek


Kavuk sallamak

Karaltısı kalka!..

Kırk katır mı , kırk satır mı

Kör kadı

Lök gibi oturmak

Lügat paralamak

Na to kafa na to mermer!..

Ne Şam’ın şekeri ne Arap’ın yüzü

Nevi şahsına münhasır

Ne yardan geçer ne serden

Ocağına incir dikmek

Orman kibarı

Ömrümün varı

Örümcek kafalı

Ört ki ölem

Papuç pahalı!..

Papucu dama atılmak

Sureti haktan görünmek

Şeyhin kerameti kendinden menkul

Tuzu kuru

Ununu elemiş eleğini asmış

Üç nala bir ata kalmak

Üç otuzluk

Vurdumduymazlık
Yer demir gök bakır

Yere bakan yürek yakan

Zehir zemberek

Zembereği boşalmak

Zülfü yâre dokunmak

Zurnanın zırt dediği yer

Zırva tevil götürmez

_______________________________________________________

KAYNAKÇA :

Ömer Asım AKSOY – Türkçe Deyimler Sözlüğü

Ömer Asım AKSOY – Dil Yanlışları

Feyza HEPÇİLİNGİRLER – Türkçe “off”

Türk Dil Kurumu - Türkçe Sözlük

Türk Dil Kurumu – Derleme Sözlüğü

You might also like