Gençay - Mart 2015, Sayı 38 (Aylık Fikir, Kültür Ve Gençlik Dergisi)

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 62

www.millidusunce.

org

Adres: GMK Bulvarı, Özveren Sokağı Nu: 2/2 Demirtepe Metro Durağı
Kızılay/ANKARA

Telefon: 0 (312) 231 31 94

Belgeç: 0 (312) 231 31 22


GENCAY

GENCAY
Aylık Fikir - Kültür ve Gençlik Dergisi
Yıl 4 Sayı 38 - Mart 2015
Ücretsiz e-dergi
www.gencaydergisi.com
bilgi@gencaydergisi.com

KARA HASRET/ Veysel Gökberk MANGA

ARTIK ERMENİLER / Ahmet ŞAHİN

ERMENİ İDDİALARI VE D. ANADOLU’NUN TARİHİ COĞRAFYASI/ Sergen ÇİRKİN

KARABAĞ SORUNU / Eren TAŞTAN

SEVK VE İSKÂN SIRASINDA OSMANLI DEVLETİ / Evren KAMALI

SÜRGÜNDEN SOYKIRIMA ERMENİ İDDİALARI (Y. HALAÇOĞLU) / Canan MIZRAK

İLK KAN İLE BİRLİKTE (JUCTIN McCARTHY) / Aslıhan KAYA

ASALA YETERİNCE YAZILDI MI? / Çağhan SARI

TARSUS’TA FRANSIZ-ERMENİ BİRLİKLERİ VE MOLLA KERİM / Metehan ÇAĞRI

ERMENİ SOYKIRIMINA POLİTİK TEMELLENDİRMELER / Sertaç EKEMEN

ERMENİ DOSYASI (KÂZIM KARABEKİR) / Burçin ÖNER

PROF. DR. HANIM HALİLOVA İLE SÖYLEŞİ / Aslıhan KAYA - Emre SEVİNÇ

PROF. DR. ÖMER TURAN İLE SÖYLEŞİ / Bülent ERDİL


GENCAY

KARA HASRET
Veysel Gökberk MANGA

Bir elimde gün, bir elimde ay,


Aklım bin yaşlı, rûhum deli tay,
Ben devlerle boğuşurdum,
Ve göklerle döğüşürdüm;
Şimdi... Öldüm say.

Dedem Korkut, dağlarımın bin yerinden seslenir;


Bir hasret filizlenir.
Gence dolaylarında,
Yazın ilk aylarında,
"Paşa"sından ayrılmış lâlelerim hislenir.
Dost postalı altında çiğnenmemiş torpağım,
Düşman çizmelerinin "rap rap"ında pislenir.

Yârin bahçasında, açmaz çiçekler,


Bahar küleğinde gül kokusu yok.
Uca dağlarımı, düşmanım bekler.

Ellerim bağlı, kollarım bağlı,


Destanlar dediğim dillerim bağlı,
Sizler hep sessiz kaldınız,
Ve hülyâlara daldınız;
Ben Karabağlı!

Bir "güzel" sevdâsı serimde tüter;


Bir "vatan" sevdâsı serimde tüter.
Bülbül yatağında baykuşlar öter.
Gül bahçelerinde, dikenler biter.
Gel gayrı sevdiğim, bu hasret yeter,
Beyim otağında, elçiler yiter,
Gel gayrı Enver'im, bu hasret yeter!
Böyle yaşamak mı? Nereye kadar?

Ey koca Timur, ey İsmâil Şâh,


Göklerde Tanrı etmez mi eyvâh?
Ben devlerle döğüşürdüm,
Ve göklerle boğuşurdum;
Şimdi... Vah ki vah!..

1
GENCAY

ARTIK ERMENİLER
Ahmet ŞAHİN

1915 yılında çıkarılan “sevk ve iskân” Kimliklerini açığa vuramayışlarının en


kanunu ile birlikte özellikle savaş hattında büyük sebebi ise edindikleri Kürt
bulunan Ermenilerin savaş bitene kadar kimlikleri sebebiyle o bölgede yaşayan
daha güvenli bölgelere sevki Kürt aşiretleriyle kurdukları akrabalık
gerçekleştirilmek istenmiş ve bunda da ilişkilerinden kaynaklanmaktadır. Öyle ki
büyük ölçüde başarılı olunarak, aslında tehcir sırasında göç etmek istemeyen
100 yıldır devam eden sözde soykırım Ermenilerin bir kısmı kız çocuklarını Kürt
tartışmalarının ötesinde özellikle aşiret reisleriyle evlendirerek Anadolu’da
Ermenilerin savaşın ortasında kalarak kalmak adına kendilerince çözüm
olası bir kıyıma uğramaları engellenmiştir. üretmişlerdir. Evlendirilen Ermeni
Osmanlı Devleti toprakları dâhilinde kızlarına yapılan dövmeler onları Kürt
bulunan ve toplamları 1.300.000’i bulan aşiretinin bir üyesi hâline getirmiştir.
Ermeni nüfusunun yaklaşık olarak
700.000’i tehcir ile Suriye ve Lübnan gibi
bölgelere gönderilmiştir. Geriye kalan
Ermenilerin bir kısmı Rus ordusunda
Türklere karşı savaşmayı tercih ederken
bir kısmı da bir şekilde Anadolu’da
kalmayı başarmıştır.

Bugün İstanbul dışında Anadolu’nun çeşitli


vilayetlerinde farklı kimlikler altında
gizlenmiş Ermeniler yaşamaktadır.
1915’te göç eden Ermeniler, önce Suriye
ve Lübnan’a ardından da Ermenistan göç
ederken bir kısmı da, Amerika kıtasına ve (Maral Bisnikyan, 20 yaşında)
Avrupa’ya göç etmiş ve bugün Diaspora
diye adlandırdığımız kesim oluşmuştur. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki,
Ancak tehcirden kaçan Ermenilerin varlığı Ermeni kızlarının Kürt aşiretleriyle
da azımsanamayacak kadar çoktur. Kaçan evlenmesinin sebebi yalnızca Ermenilerin
Ermenilerin büyük bir kısmı Müslüman tehcirden kurtulmak istemeleri değil, Kürt
Kürt kimliğine bürünerek Anadolu’da aşiretlerinin bazılarının Ermeni kızlarını
kalmıştır. Cumhuriyet sonrasında kimliğini alıkoymaları da sebeplerden bir tanesidir.
gizleyen Ermenilerin bir kısmı kimliklerini Müslüman gibi büyüyen ve İslam inanç ve
açık ederek Ermeni olarak yaşamaya esaslarını yerine getiren ancak gerçek
devam ederken bir kısım Ermeniler de kimliğinden bihaber olan Ermenilerin
isteyerek ya da istem dışı olarak gerçek kimliklerini öğrenmeleri ise
kimliklerini açık ed(e)memişlerdir. bugünlerde yavaş yavaş

2
GENCAY

gerçekleşmektedir. Buna küçük bir örnek çalışmalarının yapıldığını belirtmektedir.


verecek olursak; Trabzon’da yaşayan bir Günümüzde bu mezhepsel çatışmalar
imamın, babası ölmek üzereyken özellikle Türkiye’de yaşayan Ermenilerin
kendisine Ermeni olduğunu söylemesi ve bir araya gelmesinin önündeki en büyük
ardından tüm dini inanışlarını engellerden biridir. Bugün hâlen farklı
değiştirmesi bu konuda karşılaşılan mezheplere sahip Ermeniler birbirleriyle
örneklerden yalnızca bir tanesi. Bugün akrabalık ilişkileri kurmaktan
Kürt aşiretlerinin birçoğunda Ermenilerle kaçınmaktadırlar. Bu mezhepsel
olan akrabalık söz konusu olup kimi çatışmalar Türkiye’de yaşayan Ermeniler
aşiretler bunun farkındayken kimileri ile Ermenistan Ermenileri arasında da
hâlen bundan habersiz yaşamlarını önemli problemler meydana
sürdürmektedirler. Türkiye’de terör getirmektedir. Gregoryan olan Ermenilerin
örgütü olan PKK’nın içerisinde bulunan bugün Ermenistan’da yaşayan büyük kısmı
Ermeniler ve “Ermeni Soykırımı vardır.” Ortodoks mezhebinin mensubudur. Bunda
diyen bazı Kürt siyasetçilerin ortak Sovyet Rusya’nın bünyesinde yaşadıkları
çıkarlara hizmet etmelerinin altında yaklaşık 70 yılın etkisi büyüktür.
dolaylı olarak da olsa birbirleriyle Türkiye’de misyonerlerle birlikte yayılan
kurdukları akrabalık ilişkileri de Protestanlık ve Katolik mezheplerinin
yatmaktadır düşüncesi akıllarda yer etkisiyle bu mezhepleri seçen Ermeniler,
etmektedir. Ermenistan tarafından dışlanmaktadır.[3]
Bunun en açık örneği ise 19 Ocak 2007
Anadolu’da yaşayan Ermeniler dini olarak
yılında öldürülen Hrant Dink’in Protestan
sadece İslamiyet’i seçmek durumunda
olması, Ermenistan’ın Türkiye’ye karşı
kalmamışlardır. Osmanlı’nın son
kullanacağı bir kozdan öte gitmemiştir.
dönemlerinde Anadolu’ya gönderilen
Kaldı ki geçtiğimiz yıl Hrant Dink’in ölüm
misyonerler aracılığıyla birçok Ermeni
yıldönümü olan 19 Ocak’ta Türkiye’de
Protestan veya Katolik olmuştur. Ermeni
Ermeniler ve bazı Kürtler “Hepimiz
Sovyet tarihçi Arutyunyan: “Ermeni
Hrant’ız, Hepimiz Ermeni’yiz” sloganları
halkının kaderi, 1878 yılından başlayarak
atarken Ermenistan’da ne bir gösteri ne de
Ermenistan’da Sovyet iktidarı kuruluna
bir toplantı gerçekleştirildi.
kadar kapitalist devletler arasındaki en
utanç verici pazarlıkların bir unsuru
olmuştur. Ancak Ermeni meselesinin
sömürülmesinde en aşağılık rolü İngiliz
burjuvazisi oynamıştır. (…) Batı
Ermenistan’daki konsolosluklar istihbarat
ofisi olarak kullanılmış, Protestan
misyonerler ise İngiliz diplomasisinin İşte tehcir sırasında Anadolu’da kalmış
ajanı rolünde ideolojik suç ortağı Ermenilere “artık” dememizin temel
olmuştur.”[2] sözleriyle Ermenilere karşı sebebi bu durumların meydana
emperyalist devletlerin uygulamalarının gelmesidir. Bugün Türkiye sınırlarında
bir sonucu olarak misyonerlik yaşayan Ermenilerin neredeyse

3
GENCAY

tamamının ortak endişeleri Türkiye çıkarları açısından olması gereken bir


tarafından değil Ermenistan ve Diaspora durumdadır.
tarafından dışlanmış olmalarıdır.
Sonuç olarak söylenmesi gereken şeyleri,
Ermenistan’daki Ermeniler için
Kılıç Artıkları isimli eserin de yazılma
Türkiye’deki Ortodoks Ermeniler hariç
sebebi olan şu cümle açıklamaktadır:
diğer Ermeniler, sadece ve sadece
”Kesin olan bir şey var, Onlar bazen Türk,
Türkiye’ye karşı kullanılacakları için önem
bazen Ermeni, bazen de Kürt, bazen
arz etmektedir. Onlara göre; “Türkiye’deki
Hristiyan bazen de Müslüman.” [5] 2015
Ermeniler, dinlerini, mezheplerini ve
yılı içerisinde özellikle diaspora tarafından
kültürlerini değiştirerek Ermeni olmaktan
bolca zikredilecek olan Artık Ermeniler,
çıkmışlardır. Eğer gerçek Ermeni olsalardı
samimiyetsiz ve bir o kadar da çıkarcı
ya Türkiye’de Ortodoks Ermeni olarak
projelerin piyonlarından olmaya devam
yaşarlardı ya da çoktan Türkiye
edeceklerdir.
Cumhuriyeti tarafından öldürülmüş
olmaları gerekiyordu.” Diaspora KAYNAKÇA
Ermenileri ise 2014 yılının Ekim ayında
duyurdukları Türkiye’den isteklerinin yer 1)http://www.genocide-
museum.am/arm/online_exhibition_2.php
aldığı listede Müslüman olan Ermenilerin
kendi kimliklerine dönmelerinin 2)G.M. Arutyunyan. “Reaktsionnaya Politika
cesaretlendirilmesi mesajını içeren Angliyskoy Burjuazii” Moskova, 1954.
maddeyi de koymayı ihmal etmedi.
3)http://www.eraren.org/index.php?Lisan=
“Ermenilerin ata toprakları, özellikle de
tr&Page=DergiIcerik&IcerikNo=557
tamamı Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut
(şimdiki) sınırları dâhilinde olan altı tarihi 4)http://repairfuture.net/index.php/tr/erm
Ermeni bölgesi olan Van, Erzurum, eni-soykirimi-tanima-ve-tazminatlar-
Kharpert, Bitlis, Dikranagerd-Diyarbakır ermeni-diasporasindan-bakis/tasnak-
ve Sebastia – Sivas, sessiz zulme maruz partisi-nin-turkiye-den-toprakla-ilgili-
kalan Müslümanlaştırılmış veya gizlenmiş talepleri
binlerce Ermeni dışında, Ermeni 5)Sivaslian Max. “Kılıç Artıkları: Türkiye’nin
Soykırımı nedeniyle gerçek sakinlerinden Gizli ve Müslümanlaştırılmış Ermenileri”
temizlenmiş ve bu kişilerden bazıları son Uluslararası Hrant Dink Vakfı.
yıllarda kendi gerçek etnik kimliklerini
6)Akçam, Taner Ermenilerin Zorla
idrak etmek istemektedir, o halde bu
Müslümanlaştırılması. İletişim Yay.
kişilerin kendi köklerine dönmeleri için
İstanbul, 2014
cesaretlendirilmeleri gerekmektedir.” [4]
Temel varlık sebepleri “Sözde Ermeni
Soykırımı” olan Diaspora Ermenilerinin
yayınladıkları bu bildiri Türkiye
Ermenileri için samimiyetsiz ancak

4
GENCAY

ERMENİ İDDİALARI KARŞISINDA:


Doğu Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası
Sergen ÇİRKİN

"Sonra Tanrı Nuh’u ve gemideki evcil ve bir anlamda Sümer'e dayanır. Yazının
yabanıl hayvanları anımsadı. Yeryüzünde mucidi olan Sümerler, Ortadoğu'daki pek
bir rüzgâr estirdi, sular alçalmaya başladı. çok yerleşim hakkında ilk kayıtları tutan
Enginlerin kaynakları, göklerin kapakları kişilerdir. Bu kayıtları, onların ardından
kapandı. Yağmur dindi. Sular yeryüzünden gelen Akat kralları genişleterek devam
çekilmeye başladı. Yüz elli gün geçtikten ettirmiştir. Doğu ve Güneydoğu
sonra sular azaldı. Gemi yedinci ayın on Anadolu'nun bilinen ilk şehir ve kral adları
yedinci günü Ararat Dağları'na oturdu." işte bu çivi yazılı kil tabletlerde
İncil Genesis/ Yaradılış 1-4. geçmektedir.

Buna göre Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da


yer alan Urkiş ve Nawar gibi şehirlerde
hüküm süren kralların Hurrice isimler
taşıdıkları görülmektedir. Sonraki
zamanlarda da bölgedeki şehir
beyliklerinin pek çoğu Hurrice isimler
taşımaya devam etmiştir. (MÖ. 2300'ler)

Türkiye sınırında bulunan Habur'dan İran


Zagroslarına kadar uzanan bölgenin adı
Sümerce kayıtlarda "Hurum" ülkesi olarak
İnanışa göre Aryan soylu Hint-Avrupa geçmektedir. Bu bölgede de Hurri ve Arap
halkları Nuh'un üçüncü oğlu Yafes'ten kökenli halklar yaşamaktadır. (MÖ.
türedi ve tüm Eski Dünya'ya buradan 2100'ler)
yayıldı. Ararat, Aryan soylu halkların
köklerini saldığı ana vatanları haline
dönüştü...

Dini metinler tarihi veriler ile bir yerde


buluşur ve kesişir, fakat bu metinler
özellikle İncil gibi çokça değişikliğe
uğramış bir kitapsa, onlardan nesnel bir
tarihi veri beklemek anlamsızdır.

İncil'deki bahsin aksine Tufan yaklaşık


5.000 yıl önce Güney Mezopotamya'da Eski Babil döneminde Suriye ve
gerçekleşen bir sel baskınıdır, yani kökleri Güneydoğu Anadolu'da Hurri şehirlerinin

5
GENCAY

giderek yaygınlaştığı ve Babil'in kelimesi Hurrice'de de aynıdır. Bu


yıkılmasıyla birlikte bölgede bağımsız sözcüğün Türko-Moğol dillerdeki Tengri
Hurri merkezlerinin kurulduğu kelimesi olduğu bilinen bir gerçektir.
bilinmektedir. Suriye'den Anadolu'ya Fakat daha önemlisi Hurrice bazı dil bilgisi
doğru sokulan topraklarda Halep, Urşum kurallarının da Altay dillerine çok yakın
ve Haşşum gibi önemli şehirlerin olmasıdır. Örneğin Hurriler, "Tanrılar"
Hurrilerin elinde olduğu görülür. demek için DİNGİR + LE = DİNGİRLE
ifadesini kullanıyorlardı. Yukarıda da
Hatay'daki yerel krallık "Alalah"ta da
belirttiğimiz gibi Hurrice, Altay dilleri gibi
Hurrice kökenli isimler taşıyan kişiler kral
sondan eklemeli bir dildir. Bu örnekte
olmuştur. (MÖ.1595)
görülen -LE eki kelimeye çoğulluk anlamı
MÖ.1550'lere gelindiğinde Hurri etkisi kazandıran Türkçedeki -LER ekidir.
öylesine büyür ki, Hitit İmparatorları dahi
Urartular
Hurrice isimler alırlar. Doğu Anadolu'dan
Güneydoğu'ya oradan da Mısır'a kadar Hurrilerin Doğu Anadolu'daki varisleri
uzanan alan Hurrilerin kültürel ve yeryer Urartulardır. Urartuca, doğrudan
siyasal egemenliği altına girmiştir. Firavun Hurrice'den gelişmiş bir dildir. Urartular
III. Amenofis döneminde Mısır'da dahi ise MÖ 6. yüzyıla kadar Doğu Anadolu'da
Hurrice tabletler bulunmuştur... hâkim olmaya devam etmiş, fakat MÖ. 6.
yüzyılda Asur, Med ve İskit saldırıları
Hurriler Kimdir? Hurrice Nedir?
sonucu yıkılmıştır.
Peki, Doğu Anadolu'da ilk krallara adını
veren Hurrice nasıl bir dildi. Hurri dili
bitişken (aglutinatif) bir dildir. Bu dilde bir
kelimenin anlamı sonuna eklenen eklerle
değişir. Bu bakımdan yaşayan diller
açısından Altay dillerine yakından benzer.
Hurrice bir Hint-Avrupa veya bir Sami dili
değildir. Yani Doğu Anadolu'da mesken
tutmuş olan Hint-Avrupa kökenli
Ermeniler ve Sami kökenli Araplar, Bu şu anlama gelir; Doğu Anadolu'da,
kesinlikle Hurri soylu halklar değildirler. isimleri bilinen tarihin en eski şehirleri ve
krallarından MÖ. 6. yüzyıla kadar yaklaşık
Bu şu anlama gelir. Ermeniler dâhil bugün
2.000 yıl boyunca, Asyatik kökenli halklar
bölgede yaşayan mevcut halkların hemen
hüküm sürmüştür.
hepsi bölgeye dışarıdan gelmişlerdir, yani
Anadolu'nun yerli unsuru değillerdir. Bu, tarihi coğrafya açısından son derece
Hurrice, Asyatik özellikler gösterir ve kritik bir veridir. Çünkü bölgenin yerli
yaşayan en yakın benzerleri Kafkaslarda halklarının Hint-Avrupa veya Sami kökenli
bulunan otokton dillerdir. Hurrice, kısmen insanlar olmadığını gösterir. Hâlbuki bu
Sümercenin etkisi altında kalmıştır.
Sümerce Tanrı anlamına gelen DİNGİR

6
GENCAY

durum Hint-Avrupa kökenli Ermeni tezleri bir çatı altında toplanır ve tarihte
ile tamamen zıttır. Arminiya adı ile kurulan ilk krallığı
meydana getirirler. Perslere bağımlı
Urartuca'nın henüz çözülmediği yıllarda
olarak yaşayan Ermeni Krallığına
Rus şarkiyatçılar bölgede araştırmalar
MÖ.331'de Büyük İskender son verir.
yapmış ve Urartuların Ermenilerin ataları
İskender, Pers İmparatorluğu'nu yıkar ve
olduğunu ileri sürerek, Ermenilerin
Perslerle birlikte onların vasal bir krallığı
Anadolu'nun yerli halkı olduğunu
olan Arminiya da tarihe gömülür. Bu
savunmuşlardır. Fakat Urartuca'nın
dönemde Arminiya topraklarında
çözülmesi bu tezlerin tamamen çökmesini
Orontidler adında bir hanedan hüküm
sağlamıştır.
sürmüştür. Orontid hanedanı her ne kadar
Doğu Anadolu'da İrani ve Ermeni Ermeniler ile ilişkilendirilmek istense de,
Kavimlerin İstilası bu hanedanlığın Ermeni değil, Pers kökenli
satraplardan oluştuğu bilinmektedir.
Doğu Anadolu'ya İrani kavimler ancak MÖ.
6. yüzyılda Med İmparatorluğu ile girmeye Büyük Ermenistan İmparatorluğu
başlamıştır. Urartuların yıkılmasıyla
Gerçek anlamda bağımsız ilk Ermeni
birlikte Doğu Anadolu'da ilk siyasal
devleti ancak İskender'den sonra
Ermeni örgütlenmeleri meydana gelir.
kurulabildi. İskender'in ardından oluşan
Bunlar yarı bağımlı, yarı bağımsız yerel
Büyük Ermeni İmparatorluğu (en geniş
krallıklardır. Bu yerel krallıklardan ilki
hali ile), doğuda Hazar Denizi kıyılarından
MÖ. 522'de kurulmuş olup Ermenice
batıda Doğu Akdeniz sahillerine kadar
adıyla "Hayastani" vasal krallığıdır.
yayılıyordu. (Bu coğrafi sınırlar Antik
"Hayastani" krallığı İran egemenliği
Hurri medeniyetinin yayılım sınırları ile
altındadır ve Eski Persçe tabletlerde
aynıdır, Ermenilerin bölgede egemen
İranlılar bu krallık için "Arminiya" adını
olması ancak Hurri-Urartu Devletlerinin
kullanmışlardır. yıkılması ile başlamış, Pers
Ermeniler Tarih Sahnesine Çıkıyor İmparatorluğu’nun yıkılması ile ise hız
kazanmıştır.)

İskender'in ölümü sonrasında Ermeni


İmparatorluğu "Büyük Armenia ve
"Sophene" adıyla ikiye bölündü. MÖ. 1.
yüzyılda Büyük Ermeni İmparatorluğu
yeniden toparlanmaya çalışsa da bu kez de
Roma tehlikesi belirdi. Doğuya doğru
genişleyen Roma Cumhuriyeti, Ermeni
İmparatorluğu’nu giderek etkisi altına aldı.

Ermeniler Hıristiyanlaşıyor
Urartuların yıkılmasıyla birlikte bölgede Geç Roma Çağında MS. 301 yılında Ermeni
hâkim olan Ermeni unsurlar ilk kez siyasal Kralı III. Tiridates, Hıristiyanlığı resmi din

7
GENCAY

olarak benimsedi. Bu Büyük Konstantin'in verdi ve bu dini İmparatorluğun resmi dini


Roma'nın başkentini İstanbul'a haline çevirdi.
taşımasından yaklaşık 30 yıl önce
Bizans döneminde Ermeniler
gerçekleşmiştir.
imparatorluğun sevilmeyen insanları
oldular. Bizans, Ermeni sınırını neredeyse
Van'a kadar öteledi ve Ermeniler büyük
ölçüde Anadolu'dan uzaklaştırıldı veya
Anadolu'nun belli bölgelerine parçalar
halinde dağıtıldı.

Bizans'ın ezeli düşmanı haline gelen


Ermeniler ancak 1071'de yeniden
hareketlendiler. Bizans'a karşı Anadolu
M.S. 301 yılında Roma tahtında içlerinde doğru ilerleyen Selçuklu Türk
Dioclatianus bulunuyordu ve Hıristiyanlar Sultanları, Ermeniler için yeni bir umut
Roma'nın en nefret ettiği insanlardı. Ancak kaynağı haline dönüştü...
Hıristiyan ilerleyişini durduramayan
Roma, en sonunda Büyük Konstantin ile
Hıristiyanlığı kendine benzetmeye kadar

8
GENCAY

KARABAĞ SORUNU
Eren TAŞTAN

Yazıya başlamadan evvel şöyle bir kısa Karabağ Sorunu nedir?


bilgi vermekte, hafızalarımızı
Dağlık Karabağ hukuken Azerbaycan
canlandırmakta fayda var diye
sınırları içerinde bulunuyor, lakin fiilen
düşünüyorum. Sovyetler Birliği'nin
Ermenistan tarafından halen işgal altında
dağılması üzerine Ermenistan 23 Ağustos
olan bir bölgedir. Burada yaşayan
1991'de bağımsızlığını ilan etmişti.
Azerbaycanlıların çoğu ya öldürülerek
Şiddetlenen Ermeni-Azerbaycan Türk'ü
yahut göç ettirilerek yok edildi.
savaşında Ermenistan, Dağlık Karabağ ile
Ermenistan arasındaki Laçın Koridoru'nu Dağlık Karabağ sorununun başlangıç tarihi
da işgal ederek Dağlık Karabağ'ı fiilen 1988'dir. Biz biraz daha öncesine gidelim.
kendisine ilhak etti. Azerbaycan'ın 1748-1805 yılları arasında, burada Penah
Ermenistan'a uyguladığı ekonomik Ali Han tarafından kurulan Karabağ
ambargo, Ermenistan'da büyük sıkıntılara Hanlığı hüküm sürmekteydi. 1805'te,
yol açtı. 1993'te Türkiye de Ermenistan'a Ruslar Karabağ Hanlığını kontrol altına
karşı ambargoya katıldı. Dağlık Karabağ aldılar ve 1813'te de Gülistan
savaşı 1994'te Rusya'nın dikte ettiği Anlaşmasıyla ilhak ettiler. 1822 yılında ise
ateşkesle sona erdi. Lakin Ermenistan, Karabağ Hanlığı ortadan kaldırıldı. 1783'te
uluslararası topluluk tarafından Knez Potyomkin, Çariçe II. Katerina'ya
Azerbaycan'a ait toprakların %20'sini yazdığı mektupta: “Fırsat bulunca
halen işgal altında tutmaktadır. Karabağ'ı Ermenilerin kontrolüne
vermekten ve böylece Asya'da bir
Öte yandan Ermeni diasporası faaliyetleri
Hristiyan devleti kurmaktan”
de bir anlaşmazlık sebebidir. Ermenistan
bahsetmekteydi. 19. yüzyılda, bölgeye
Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan 2011
Anadolu'dan ve İran'dan Ermeni göçleri
yılının Temmuz ayında Ermeni dili ve
yaşandı. Dönemin Rus tarihçilerine göre,
edebiyatı yarışmasında öğrencilerden
bu süreç boyunca, en az 1.000.000 Ermeni
birinin, “Batı topraklarımızı Ağrı Dağı'yla
Kafkasya'ya göç ettirilmişti. 1832 yılı
birlikte geri alabilecek miyiz?” sorusuna
resmi nüfus sayımında Karabağ bölgesinin
yanıt olarak “Karabağ'ı biz aldık, Ağrı'yı
%64'ü Müslüman, %38'i ise Ermeni olarak
size bıraktık” diyerek Ermeni gençlerine
kayıtlara geçmiştir. Çarlık Rusya’sının
açık hedef göstermiş ve Ermenistan'ın
diplomatı Griboyedov, Ermeniler için
Türkiye üzerinde toprak talebini
çalışıyor ve her fırsatta “Ermeni
yinelemiştir.
kardeşlerimin yoluna başımı koymaya her
Şimdi gelelim Karabağ'a… an hazırım” diyordu.

Sovyet dönemi öncesinde Ermeniler


burada azınlık iken, Sovyet döneminde de
gerçekleştirdikleri sürekli göç

9
GENCAY

politikalarıyla, 1988'de nüfusun yaklaşık programında kendini “Azerbaycan’da


yüzde %75'ini oluşturur duruma geldiler. bütün alanlarda köklü demokratikleşmeyi
ve yeniden yapılandırmayı savunan
O tarihlerde Sovyetler Birliği içinde
toplumsal bir teşkilat” olarak tanımladı.
Azerbaycan'a bağlı özerk bir bölge olan
Dağlık Karabağ'ın Ermeni çoğunluğundaki Sonuçta, birçok insan yaşamını yitirdi,
Parlamentosu, Ermenistan Sovyet işkencelere maruz kaldı ve evleri, ocakları
Cumhuriyeti ile birleşme kararı almışlardı. dağıldı. Binlerce aile yurtlarını bırakarak
Lakin 1989 yılında Kremlin, Dağlık zorunlu olarak göç etmek zorunda kaldı.
Karabağ'ın bu kararını geri çevirip, bölgeyi 1994 yılından bu yana Azerbaycan
yeniden Azerbaycan'a bağladı. Sovyetler topraklarımızın yaklaşık %20'si Ermeni
Birliği'nin dağılmaya başladığı 1991 yılı işgali halinde bulunuyor.
sonunda ise otorite boşluğunu fırsat bilen
Propaganda Alanı
Ermeniler bu kez de Dağlık Karabağ'ın
bağımsızlığını ilan ettiler. Bu durum, Bu başlık altında da bazı bilgileri
Dağlık Karabağ ve Ermenistan ile yinelemekte yarar görüyorum.. Gelinen
Azerbaycan arasında silahlı çatışmaların noktada Ermenistan, Rusya'nın da desteği
da fitilini ateşlemiş oldu. ile SSCB sonrası en büyük ekonomik
entegrasyon olma özelliği taşıyan Avrasya
Dağlık Karabağ, 8 Mayıs 1992'de
Ekonomik Birliği'ne katılmış oldu. Dünya
Ermeniler tarafından işgal edildi. Burada
petrolünün %9'u, doğal gazın %23'üne
öldürülen Azerbaycan Türklerinin sayısı
sahip olan bu birliğin bir üyesi olmak,
20.000'i geçmektedir. Aynı yıl 18 Mayıs'ta,
şüphesiz 200 milyonluk bir pazarda
Dağlık Karabağ ile Ermenistan'ı ayıran
ekonomik sıkıntılarına kısmi çözümler
Laçin bölgesi de işgal edilmiştir. Ermeni
bulacak olan Ermenistan'da bu katılım
saldırıları 1993'te de devam etti. Kelbajar,
tartışılsa da bölgedeki güç dengeleri
Agdam, Fuzuli, Jabrayıl, Gubatlı ve
dikkate alındığında Ermenistan açısından
Zengelan gibi Dağlık Karabağ'ı çevreleyen
doğru bir hamle olmuştur. Bu noktada,
bölgeler de Ermenilerin eline geçti, işgal
belirtmek istediğim husus şudur; Bu
edildi.
katılımın işlevselleşmesi halinde Dağlık
Ermeniler’in faaliyetleri, Azerbaycan’da Karabağ veya sözde Ermeni Soykırımı
milliyetçi hareketlerin artmasında etkili konusu birlik içerisindeki ülkelerde de bir
oldu. propaganda aracı olacaktır. Ermenistan
böylelikle bir yandan Ermeni lobisi ile ABD
1988 yazında Azerbaycanlı aydınlar
siyasetine etki ederken, diğer yandan da
Azerbaycan Halk Cephesi (AHC)'nin
Avrasya alanında yeni partnerler
temellerini attılar. Ülke çapında aydınların
bulabilme eğilimi taşıyacaktır.
önderliğinde yönetime karşı
gerçekleştirilen eylemler Moskova’yı Sonuç
tedirgin etti. Bu gergin ortamda, 16
Bugün Ermenistan'ın niyeti, Karabağ'da
Temmuz 1989’da Bakü’de AHC’nin
bağımsız bir Ermeni devletinin
kuruluş kongresi yapıldı. AHC
kuruluşunu sağlayacak koşulları yaratarak

10
GENCAY

sağlayacak koşulları yaratarak, daha sonra formülünden kısaca söz edilmesi gerekir.
buradaki Ermeni çoğunluğun isteği Azerbaycan, Karabağ'ın bir kısmını elinde
doğrultusunda bölgeyi kendisine tutmakla birlikte, gerisi Ermenistan'a
bağlamanın yollarını açmaktır. Herhalde bırakılacaktır.
Ermeniler, Dağlık Karabağ'da bu yüzden
Ermenistan'a ayrıca Karabağ ile
bağımsızlık ilan etmiştir. Ermenistan
Ermenistan arasındaki koridor da
Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan da
bırakılacaktır.
herhalde böyle bir amaç için Dağlık
Karabağ'da Ermenilerin self- Azerbaycan ise, bunun karşılığında
determination haklarını kullandıklarını Zengezur'u (yanı Azerbaycan ile
söylemektedir. Nahçivan'ı ayıran ve şimdi Ermenistan'ın
elinde tutulan toprağı) alacaktır. Toprak
Ennenistan ve Azerbaycan, Bağımsız
değişimiyle birlikte bu bölgelerde nüfus
Devletler Topluluğu çerçevesinde, başta
değişimi de gerçekleştirilerek, Ermeni
21 Aralık 1991 Alma Ata Antlaşması ve 14
bölgesinde Azerbaycan Türk'ü,
Şubat 1992 Minsk Bildirisi olmak üzere,
Azerbaycan Türklerinin yoğun olduğu
aralarındaki anlaşmazlıkları barışçıl
bölgede de Ermeni bırakılmayacaktır.
yollarla çözmek konusunda belgeler
imzaIamışlardır. B.D.T.’ye kadar gevşek bir Karabağ, Hocalı ve tüm Türk ellerinde
yapı olursa olsun, bu yapı içinde yer alan şehit düşen, soykırıma ve katliamlara
öteki devletlerin de bu anlaşmazlığın uğrayan soydaşlarımızı da saygı ve
giderilmesi için çaba göstermeleri gerekir. minnetle anıyorum.
Ancak, şimdiye dek öteki Türk
cumhuriyetleri de dâhil B.D.T. üyelerinin Esen olsun...
bu doğrultuda ciddi bir çabası
görülmemiştir.
Kaynaklar:
Belki de soruna kalıcı bir çözüm, daha
önce Türkiye'de de önerildiği gibi, bölgede 1)Prof. Şükrü S. Gürel, Karabağ Sorunu
Ermenistan ile Azerbaycan arasında Üzerine Bir Not
toprak ve nüfus değişimi ile sağlanabilirdi. 2)Yaşar Aksoy, Ermeni Komşum
Ermenistan Karabağ'a hâkim oldukça
böyle bir çözüme yanaşması uzak bir 3)Mustafa Gökçe, Yukarı Karabağ Sorunu ve
olasılıktır, fakat yine de bu çözüm Türkiye-Ermenistan İlişkileri Üzerine Bir
Değerlendirme

11
GENCAY

12
GENCAY

SEVK VE İSKÂN SIRASINDA


OSMANLI DEVLETİ
Evren KAMALI

ÖZET ANAHTAR KELİMELER: Ermeni, Sevk,


İskân, Osmanlı Devleti, Kanunname
Osmanlı devleti yaklaşık 6 asırdır birçok
topluluğu bünyesinde barındırmıştır. Avrupalılar tarafından ‘’Armenia’’ adı
Ancak özellikle 19 yüzyıl başlarından verilen ancak kendilerini ‘’Hayk’’ adıyla
itibaren başlayarak düvel-i muazzama tanıtan Ermeniler Türk tarihinin önemli
olarak tanımlana Avrupa devletleri bir kısmında bulunmaktadırlar. Büyük
imparatorluğumuzdaki birçok topluluğu Selçuklu devleti, Anadolu Selçuklu devleti,
ayaklandırmaya çalışmıştır. İşte bu Osmanlı devletine tabi olarak
topluluklardan biride Osmanlının Millet-i yaşamışlardır. Özellikle Osmanlı devleti
Sadıka olarak adlandırdığı Ermenilerdir. tarafından çok sevilen Ermeniler 16.
Ermeniler Osmanlı devletine karşı birçok YY’dan itibaren devlet kademelerinde
isyan ve ayaklandırmalar başlatmıştır. En çalışmışlardır. Ayrıca Ermeniler Osmanlı
son Van isyanıyla berber Enver ve Talat kültür ve uygarlık tarihine de büyük
paşaların da görüşleriyle bazı bölgelerdeki hizmetlerde bulunmuşlardır. Osmanlı
itilaf devletlerine yardım eden topluluklar devletinde Ermenilere Millet-i Sadıka ya
devlet sınırları dâhilinde başka topraklara da Tebaa-i Sadıka-i Şahane olarak
sevk ve iskânları karar alınmıştır. Osmanlı anılmaktadırlar. Ancak 19.yylda
devleti savaş dönemine rağmen tehcir Ermenileri Milliyetçilik ve Din
edilen Ermeniler için kendi mali kavramlarıyla kendi devletlerini kurmak
bütçesinin büyük bir kısmını ayırmıştır. için teşvik eden Düvel-i Muazzama olarak
Ayrıca devletin elinde bulundurduğu bilinen Avrupa devletleri de kendi ticari
imkânları elinden geldiğince seferber çıkarlarını sağlamak için bunu
etmeye çalışmıştır. Buna karşılık Ermeni istemektedirler ve orada kurulan devleti
halkının belli kısımları devletin kendi sömürge devletleri olarak
mühimmatlarına ve Osmanlı kullanmak isterler. Ermeniler 1828-1829
vatandaşlarını öldürmüşler, mallarını Osmanlı- Rus savaşında ve 1877-1878
yağmalamışlardır. Ancak buna rağmen Osmanlı Rus savaşında Ermeniler Rusların
Devlet-i Ali Osmaniye onlara yardım etmiş tarafını tutmuş ve bulundukları bölgelerde
ve Uluslar Arası Savaş Hukukunun vermiş isyanlar çıkartmışlardır savaş sırasında
olduğu hakları kullanmamıştır. Giden Rus birliklerine gönüllü olarak
vatandaşlarda gittikleri yerlerde katılmışlardır. Özellikle 93 harbinden
barındırılmışlar hatta geri dönüş sonra imzalanan Berlin Antlaşmasının 16.
kararnamesi çıktıktan sonra dahi Maddesinde Ermenilere ayrıcalıklar
azımsanmayacak sayıda nüfus geldikleri verilmesini istemişlerdir. Ayrıca Ermeniler
yerlere geri dönmemişlerdir. kurmuş oldukları silahlı cemiyetlerle de

13
GENCAY

katliamlar, suikastlar düzenleyip; 9. Resmi devlet dairelerini kundaklayacak


Anadolu’daki Müslüman halka karşı Osmanlı zaptiye ve jandarmasını
katliamlarda bulunuyorlardı. Özellikle 1. katledeceklerdir.
Dünya Savaşı sırasında Ermeniler’in
10. Cepheden yaralı olarak dönen Osmanlı
çetecilik faaliyetleri artış göstermiştir.
askerlerini öldüreceklerdir.
Bütün Ermeni çetelerine talimatnameler
dağıtılmıştır. Bu talimatlar şu şekildedir: 11. Şehirlerde, kasabalarda, köylerde
isyanlar, ihtilaller çıkaracaklardır.
1. Kim olursa olsun her Ermeni asli
ihtiyaçlarından bazılarını bile satmak 12. Müslüman askerlerin ve sivil halkın
suretiyle silahlanmalıdırlar. morallerini bozarak göçe mecbur
edeceklerdir.
2. Seferberlik ilanıyla silahaltına çağrılan
Ermeniler, bu çağrıya uymayacaklar ve 13. Bomba, silah imal ve tedarik veya ithal
çevredeki halkı, Müslümanlar dâhil, ederek bütün Ermenileri
orduya katılmaya men edeceklerdir. silahlandıracaklardır.
3. Her ne suretle olursa olsun silahaltına 14. Ermenilerin yaptıkları isyan, ihtilal ve
alınmış olan Ermeni askerleri ordudan katliamların faturasını Müslümanlara
firar edip Ermeni çetelerine veya gönüllü çıkararak bunu iç ve özellikle dış
birliklerine katılacaklardır. kamuoyuna yayacaklardı.
4. Rus orduları sınırı geçer geçmez 15. İtilaf devletleri adına casusluk ve
komiteciler, firariler ve çeteler Rus rehberlik yapacaklardı.
ordularına katılarak onlarla birlikte
Osmanlı ordusuna saldıracaklardır. Böylece Ermeniler bu talimatlara uyarak
birçok yerde katliamlarda ve
5. İkmal yollarını ve telgraf hatlarını mezalimlerde bulunmuşlardır. Ancak bu
kesmek suretiyle Osmanlı ordusunun iaşe isyanlardan biri var ki bu isyan sonrası
ve istihbaratını sekteye uğratacaklardır. Osmanlı devleti Ermeniler için bir önlem
alması gerektiğini anlayacaktır. Bu isyan II.
6. Cephe gerisinde iki yaşına kadar olan
Van İsyanıdır. Ermeniler Ruslarla işbirliği
Müslümanları gördükleri yerde ve her
yaparaktan Van ve çevresinin Rusların
fırsatta katledeceklerdir.
eline geçmesini sağlamışlardır. Ayrıca
7. Müslüman halkın yiyecek, mal ve bölgedeki Müslüman halkın
mülkünü ele geçirecek veya yakıp katledilmesiyle beraber hem Osmanlı
yıkacaklardır. ordusunun ikmal yollarının kapatılmasına
hem de Rusların Erzurum Bitlis ve
8. Terk edecekleri ev, tarım ürünleri, kilise
Trabzon’a saldırmalarına sebep
ve hayır kurumlarını yakıp bunları
olmuşlardır. Osmanlı devleti bu olay
Müslümanlar yapmış gibi propaganda
sonrasında Ermeni sorununu halletme
yapacaklardır. gereksinimi hisseder. Bunu ilk olarak
Başkumandan vekili Enver Paşa’nın 2

14
GENCAY

Mayıs 1915’te Dâhiliye Nazırlığına yazmış tarafından herhangi bir suretle evâmir-i
olduğu şu yazı ile anlıyoruz: “Ermeniler, Hükumete ve müdafaa-ı memlekete ve
isyanlarını sürdürmek için daima toplu ve muhafaza-ı asayişe müteallik icrâât ve
hazır bir haldedirler. Toplu halde bulunan tertibata karşı muhalefet ve silahlarla
Ermenilerin buradan çıkartılarak isyan tecavüz ve mukavemet görürlerse derakap
yuvasının dağıtılması düşüncesindeyim 3. kuvâ-ı askeriye ile en şiddetli surette
Ordu Komutanlığının verdiği bilgiye göre te’dibât yapmaya ve tecavüz ve
Ruslar 20 Nisan 1915 de kendi sınırları mukavemeti esasından imha etmeye
içerisindeki Müslümanları sefil ve perişan me’zûn ve mecburdurlar.
bir halde sınırlarımızdan içeri  Ordu ve müstakil kolordu ve fırka
sokmuşlardır. kumandanlarından icâbât-ı askeriyeye
mebni veya casusluk ve hıyanetlerini
Hem buna karşılık olarak hem de yukarıda
hissettikleri kurâ ve kasabât ahalisini
belirttiğim amacı sağlamak için ya bu
münferiden veya müctemi’an diğer
Ermeni aileleriyle birlikte Rus sınırı içine
mahallere sevk ve iskân ettirebilirler.
göndermek ya da bu Ermeni ve ailelerini
 İşbu kanun tarih-i neşrinden
Anadolu içinde çeşitli yerlere dağıtmak
mu’teberdir.
gereklidir. Bu iki şekilden uygun olanının
 İşbu kanunun mer’iyyet-i ahkâmına
seçilmesiyle tatbikini rica ederim. Bir
Başkumandanlık Vekili ve Harbiye Nâzırı
mahsur yoksa isyancıları, ailelerini ve
me’mûrdur.
isyan bölgesi halkını sınırlarımızım dışına
göndermeyi ve onların yerine sınırlarımız Sevk ve İskâna uğrayan yerler ise Talât
içine dışarıdan gelen Müslüman halkın Paşa tarafından gönderilen şifreli mesajda
yerleştirilmesini tercih ederim.” şu şekilde belirtilmiştir;

Osmanlı Devleti Enver Paşa’nın dediğini  Erzurum, Van ve Bitlis vilayetleri


yapabileceği gibi Uluslararası Savaş  Adana, Sis ve Mersin, Kozan ve Cebel-i
Hukuku’nu kullanarak düşman devlete Bereket sancakları
yardım eden vatandaşlarını idam  Maraş şehir merkezi hariç olmak üzere
ettirebilirdi. Ancak Osmanlı devleti savaş Maraş sancağı
döneminde olmasına rağmen Sevk ve  Halep Vilayetinin merkez kazası hariç
İskân için ayrı bir bütçe hazırlayarak olmak üzere İskenderun, Beylan, Cisr-i
onlara bir şans daha vermeyi denedi. Şugur ve Antakya kazaları dâhilindeki köy
Böylece 14 Mayıs 1915(13 Receb1333) de ve kasabalar;
‘’Vakt-ı seferde icrâât-ı Hükumete karşı
gelenler içün cihet-i askeriyece ittihaz Ayrıca Ermenilerin sevk edildikleri
olunacak tedâbîr hakkında kanun-ı yerlerde tekrardan birleşip çevrede
muvakkat.’’ Adıyla 4 maddelik bir kanun fesatlık yaratmamaları için Sevk ve İskân
hazırlanmıştır. Bu kanuna göre: edildikleri yerlere yerleşmelerinde bazı
hususlara dikkat edilecekti. Bu hususlar
 Vakt-ı seferde ordu ve kolordu ve fırka ise;
kumandanları ve bunların vekilleri ve
müstakil mevki kumandanları ahâli

15
GENCAY

 Ermeni nüfusu gönderildiği yerdeki 67 kişi: İdam cezası


aşiret ve İslam sayısının %10 nispetini 524 kişi: Hapis cezası
geçmemelidir. 68 kişi: Kürek, para, kalebent, pranga
ve sürgün cezası
 Göç ettirilecek Ermenilerin kuracakları
227 kişi: Berat ve yargılama reddi
köylerin her biri 50 evden çok
109 kişi: Mahkeme devam etmekte ve
olmamalıdır. inceleme aşamasında
 Ermeni göçmen aileleri seyahat ve nakil 4 kişi: Velisine teslim
suretiyle de olsa, yakın yerlere ev 674 kişi: Hakkında henüz bir işlem
değiştirmemelidir. yapılmayanlar

Düşmanla işbirliği yapan Ermeniler ve


bazı aşiretlerin İskânı sırasında Osmanlı Osmanlı devleti ayrıca, nakledilen
devleti herhangi bir karışıklık veya Ermenilerin sevklerinin nasıl yapılacağına
işbirlikçi çetelerden intikam almak dair ilk olarak 30 Mayıs 1915 tarihinde
amacıyla saldırabilecek bazı kişilerin Dâhiliye Nezaretinde 15 maddelik
veyahut eşkıyalara karşı güvenli bir yönetmelik yayımlanmıştır. Bu yönetmelik
şekilde İskânı sağlanması için gruplara maddelerine bakılırsa özetle:
koruma takviyeleri yapılmıştır.
 Devletin varlığının korunması ve
Ayrıca Osmanlı devleti yerel yöneticilere emniyetinin sağlanması için yürütülen
ve tehcir sırasında görevli kişilere görev mücadeleyi sekteye uğratan zararlı
suiistimallerinde ve göç edenlere karşı faaliyetlerin etkili bir şekilde ortadan
şiddet kullanmaları, görevini kötü kaldırılması için tezkirede belirtilen
kullananlara karşı, Ermenilere saldırıda önlemlerin alınması uygundur.
bulunan çete mensuplarına da soruşturma  İsimleri belirtilen köy ve kasabalarda
açarak Divan-ı Harbe sevk etmişlerdir. Bu yaşayan Ermenilerden nakledilmesi
sebeplerden dolayı yargılanmak üzere gerekenlerin iskân yerlerine sıkıntı
tutuklanan 1.673 kişinin içinde asker, polis çekmeksizin ulaşmaları temin edilecek,
ve teşkilat-ı mahsusa elemanı sayısı yolda can ve mal emniyetleri
528’dir. Sıhhiye müdürü, kaymakam, sağlanacaktır.
belediye reisi, nahiye müdürü, kâtip, sevk  Vardıkları yerde kesin olarak
memuru, mal müdürü, nüfus memuru, yerleşinceye kadar yeme, içme ve
başkâtip ve Emval-i Metruke Komisyonu geçimleri “Muhacirin Tahsisatından
Reisi gibi 170 kamu görevlisi de karşılanacaktır.
yargılanmıştır. Çete mensubu ve halktan  Eski ekonomik durumları oranında
da 957 kişi yargılanmıştır. Bu kişiler adam Ermenilere emlak ve arazı dağıtılacak,
öldürme, yaralama, Ermenilerin mallarına içlerinden muhtaç olanlara hükümet
zarar verme, çalma, zorla parave eşya tarafından ev yapılacak, ziraat
alma, rüşvet, yağma, yankesicilik, Ermeni malzemeleri, tohumluk, alet ve gereç
kızlarıyla izinsiz evlilik ve vazifeyi dağıtılacaktır.
suiistimal suçlarından yargılanmışlardır  Terk ettikleri memleketlerinde kalan
ve 1916 yargılanma sonuçlarına bakılırsa: mal ve eşyalarının veyahut kıymetlerinin

16
GENCAY

kendilerine uygun şekilde iadesi  İskân bölgesinde Ermenilerin


yapılacaktır. yerleştirilebileceği devlete ait arazi
 Boşaltılan şehir ve kasabalarda oturup bulunmaması halinde devlete ait çiftlik ve
nakledilen halka ait taşınmazların yazımı köylerin iskân için tahsis edilmesi;
ve cins, kıymet ve miktarlarının tespiti  Mevcut köy ve kasabalar ile yeni
yapıldıktan sonra Müslüman muhacirlere kurulan köylere yerleştirilen Ermenilerin
dağıtılacaktır. nüfus sayılarının düzenli alınması;
 Bütün bu işler için gereken masraflar  Çiftçi ve meslek sahiplerine yeterli
“Muhacirin Tahsisatından” yapılacaktır. sermaye ya da alet, edevat verilmesi;
-Yeni kurulacak olan köy ve kasabalarının  İskân edilen her aileye daha önceki
Bağdat demir yolu ve birleşme maddi durumları ve şimdi ki durumları
noktalarından 25 kilometre uzak olacaktır. göz önüne alınarak ona göre arazi
 Müslüman göçmenlerin ihtisas ve verilmesi;
uğraşları dışında kalan zeytinlik, dutluk,  Sevk edilenlerin iaşelerin ve muhtaç
bağ ve portakallıklar ile dükkân, han, durumda olanlara ev inşası için gerekli
fabrika ve depo gibi gelir getiren yerler, paranın muhacirin tahsisatından
açık artırma ile satılacak veya kiraya karşılanacağı belirtilmektedir.
verilecektir. Bedelleri sahiplerine
Ermenilere ödenmek üzere mal Dâhiliye Nazırlığının 7 Ekim 1915 de
sandıklarında emanete alınacaktır. yayımladığı kanununda ise;56 maddede
 İçişleri Bakanlığı’nın talimatnamesine Ermenilerin sevk ve iskânı sırasında
uygun olarak bütün bu işlerin yapılması ihtiyaçların nasıl karşılanacağı detaylı
takibi ve Ermenilerden geride kalan olarak açıklanmıştır. Bu kanunun
malların korunması, idaresi, iskân açıklanması kısaca:
muamelelerinin etkili bir şekilde  Sevk güzergâhı ve İskân bölgelerinde
yürütülmesi için Bakanlığın uygun yeterli iaşe, sevk ve ambar memurları
göreceği talimat çerçevesinde, memur bulundurulacağı;
alma yetkisi de olan ve Bakanlığa bağlı tali  Kara yoluyla sevk edileceklerin özellikle
komisyonlar oluşturulacaktır. genç ve dinamik olmasına dikkat edilecek,
Daha sonrada Sevk edilen Ermenilere ait kafileler en fazla 1.000 kişiden
mal, mülk ve arazilerin düzenlenmesi için oluşturulacak, yeteri kadar muhafızın yanı
10 Haziran 1915 te 34 maddeden oluşan sıra kafiledeki çocuk ve kadın sayısına
bir başka yönetmelik yayımlanır. Bu göre veya deve verilecek her kafilenin, 4
yönetmeliği özetlemek gerekirse: günlük yiyecek v e içeceklerini birlikte
götürmelerinin temini;
 Sevk edilen Ermenilerin taşınabilir tüm  Başta Halep olmak üzere her menzil ve
mallarını ve hayvanlarını yanlarında merkezde gıda sıkıntısını engellemek için
götürebilecekleri; un ambarları oluşturulması;
 Can ve mallarının korunması ile iaşe ve  Bu ambarlara un ve bulgur için yeterli
istirahatlerinin sağlanmasında, güzergâhta miktarda para gönderilmesi;
bulunan mahalli görevliler sağlayacakları;

17
GENCAY

 Ekmek ihtiyacını karşılamak için Osmanlı devletinin maliyesi pek parlak


mahallelere fırınların yapılması, buna değildir. Osmanlı devletinin dış borçlarını
imkânları olmayan bölgelere de 100’er sac ödeyememesi sebebiyle 1881 yılında
gönderilmesi ve tuz temininin yapılması; Düyûn-ı Umumiye adında kurulan daire
 İskân bölgelerindeki göçmenlere günlük Osmanlı devletinin %44’ünü alırdı.1914-
okka12 ekmek verileceği, 1915 mali yılında 3.401.200.396 kuruş
yarım iskân bölgelerindeki tarıma elverişli olan Osmanlı bütçesinin kalan miktarı
toprakların ve yeterince suyun bulunması; 1.496.528.174 kuruştur. Osmanlı devleti
 Sevk edilenlerin yiyecek ve bu paradan 102.716.036 kuruşunu
içeceklerinin yanı sıra, istirahatlarının Dâhiliye nezaretinin bütçesine ayırmıştır.
sağlanması, seri ve uzun yürüyüşlerden Ayrıca bu dönemde Osmanlı Devleti de
kaçınılması, her üç menzilden birinde topraklarımız içerisinde Kafkas, Kanal,
istirahat mahallelerinin oluşturulması Çanakkale, Irak Cephelerinde savaşıyordu.
buralarda, sağlık memurları bulundurarak Sınır dışında da Galiçya, Romanya,
hastaların tedavi edilmesi; Makedonya Cephelerinde savaşıyordu. Bu
 Her bölgede bir sevk ve iaşe memuru, bölgelere de gönderilmesi gereken mali
on muhafız bulundurarak iaşenin teminini yardımlar, yiyecek, silah, elbise, cephane
ve teminin sağlanması konularına vurgu gönderilmesi gerekiyordu. Ama Osmanlı
yapılmıştır. devleti bu problemleri arasında dahi
kendine ihanet edenlerin her şeyini
Devlet bütün bu yaptıklarının haricinde düşünmeye ve ihtiyaçlarını karşılamaya
Ermenilere günlük yevmiyede vermiştir. çalışmıştır.
Örneğin 19 Mayıs 1916 tarihinde Konya’da
bulunan bütün Ermeni muhacirlerin Sevk ve İskân 25 Kasım 1915 tarihinde
20’şer para yevmiye verilirken, Çorum ve vilayetlere gönderilen emirle geçici olarak
Yozgat mutasarrıflıklarına gönderilen durdurulmuştur. 15 Mart 1916 da ise
talimatlara göre büyüklerin aldıkları 2 genel bir emirle Ermeni sevki
kuruşluk yevmiyenin 3 kuruşa çıkarılacağı durdurulmuştur. Henüz yolda olanlarda
ve küçüklere verilen 1 kuruşun 60 paraya bulundukları vilayetlere yerleştirilmiştir.
çıkarılması, ayrıca ihtiyacı olanlara da Savaşın bitmesiyle tehlikenin geçtiğini
elbise temininin yapılmasını belirtir. düşünen Osmanlı 21 Ekim 1918 de geri
dönüşlere izin verdi. 31 Aralık 1918 de
Deniz yoluyla gidenlere de sıtma geri dönüş kararnamesini çıkardı.
hastalığından korunmaları için kinin Kararname özetle;
dağıtmışlar, hastalar içinde sivil ve askeri
hastanelerden yararlanma imkânı  Geri dönüş isteğe bağlıdır.
vermişlerdir. Aynı zamanda Göçmenlerden  Döneceklere evleri, arazileri teslim
ailesini yitirmiş olanları da ya edilecek.
yetimhaneye ya da göç edilen  Muhacir yerleştirilen evler boşaltılacak.
mahallelerdeki ailelere yerleştirmişler  Kiliseler, mektepler, ait olduğu cemaate
çocuklara iaşe sağlayarak mesleki eğitim iade edilecek.
imkânı sağlamışlardır. Ancak bu dönemde  İhtida etmişler eski dinlerine dönebilir.

18
GENCAY

 Muhtaç olanların dönüşlerinde 6 –Akgündüz Ahmet, Öztürk Said, Kara


masraflar Harbiye tahsilatından Recep, Sorularla Ermeni Meselesi, 2008-
karşılanacak. İstanbul
 Yetim çocuklar, istenirse denetim 7-Halaçoğlu Yusuf, Ermeni Tehciri, 2006-
sonucu velisine ya da cemaatine İstanbul
verilebilir.
8-Süslü Azmi Ermeniler Tehcir ve
Sonuç olarak devlet o zamanki sıkıntısına Sonrası,2009-Ankara
ve savaş durumunda bile kendine ihanet
9-Onkök Arda, Ermeni Sevk ve İskânı
edenleri sahiplenmiş elinden geldiği kadar
Örneğinde Soykırım Kast Unsurunun
yardımlarda bulunmuştur. Yapabileceği İncelenmesi, 2011İstanbul
elbette başka seçenekleri vardı. Dönemin
yapısına göre elbette bazen aksaklıklar 10-Guenter Lewy, 1915 Osmanlı
olmuş olabilir. Bölgedeki bazı eşkıyalar ve Ermenilerine Ne Oldu, 2011-İstanbul
Ermenilerden intikam almak isteyen 11-HalaçoğluYusuf, Ermeni Tehciri ve
kişiler elbette bazı Ermenileri Gerçekleri, Türkler Ansiklopedisi cilt:14
öldürmüşlerdir. Ancak bunu devletin s:482-499 1999-Ankara
yaptırdığını söylemek, ima etmek, yapılan
saldırılara sessiz kaldığını, müdahale 12-Bildirici Yusuf Ziya, Ermeni Soykırımı
Aldatmacası Ve 1919-1920 Adana
etmediğini söylemek çok büyük bir yanlış
Katliamları Türkler Ansiklopedisi cilt:14
olacaktır.
s:503-511
KAYNAKÇA
13-Sarınay Yusuf, Sevk Ve İskân, Türk
Ermeni İthafı Makaleleri, TBMM Kültür
1-Süslü Azmi, Ermeniler ve 1915 Tehcir Sanat Yayın Kurulu s:211-233
Olayı, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü
14-Halaçoğlu Yusuf, Mali Harcamalar, Türk
Yayını NO:5 1990-Ankara
Ermeni İthafı Makaleleri, TBMM Kültür
2-Uras Esad, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Sanat Yayın Kurulu s:235-243
Meselesi 1979 – İstanbul
15-Altıntaş Ahmet, Osmanlı Arşiv
3- Bekâr Bülent, Öztürk Necdet, Beyoğlu Belgelerine Göre Ermeni Sorunun Ortaya
Süleyman, Tarihi Gerçekler ve Bilimin Çıkışında Fransa’nın Rolü www.tarih ve
Işığında Ermeni Sorunu 2007 – İstanbul medeniyet. com.tr

4-Genel Kurmay Harekât Daire Başkanlığı, 16-İlter Erdal, Ermeni Meselesinin


100 Soruda Ermeniler 2001- Ankara Doğuşunda Ermenilerin Rolü www.tarih ve
medeniyet. com.tr
5-Aslan Betül, Erzurum da Ermeni Olayları
2004- Erzurum

19
GENCAY

SÜRGÜNDEN SOYKIRIMA ERMENİ


İDDİALARI - Yusuf HALAÇOĞLU
Canan MIZRAK

Osmanlı Devleti’nin son yüzyılında niteliği taşıyan Sürgünden Soykırıma


cereyan eden gelişmeler, yıllarca sükûn ve Ermeni İddiaları isimli bu eser, yazarın bu
birliktelik içinde yaşanılan Türk olmayan konuda ortaya koyduğu pek çok
unsurların Batılı emellerin elinde oyuncak çalışmasından yalnızca biridir. Babıali
olup Osmanlı’dan birer birer kopmalarıyla Kültür Yayıncılığı tarafından, ilk kez 2006
sonuçlandı. Dünyayı avucuna alan yılında piyasaya sürülmüştür ve Ermeni
milliyetçilik akımları ve 1900lerin başında iddialarıyla ilgili araştırmalarda
sömürgecilik yarışının en üst düzeye bulunanlar için bir başlangıç eseri
ulaşması, artık yıkılmak üzere olduğu belli niteliğindedir. Yazarının da sunuşta
olan Osmanlı Devleti üzerinde büyük belirttiği üzere bu kitap, “… Ermenilerin
sömürgeci devletlerin hâkimiyet kurma Osmanlı Devletine karşı tutum ve
yarışını hızlandırmıştı. Hıristiyan Batı davranışlarını, buna karşı alınan tedbirleri
devlerinin Türk algısı da onları “hasta ve sonrasında ortaya atılan katliam ve
adamı” bölüşmeye itekliyor, bunu nihayet soykırım iddialarını bilim
yaparken de maşa olarak Osmanlı tebaası penceresinden değerlendirmekte ve
içindeki Hıristiyan ve Türk olmayan soykırım tanımıyla Ermenilerin Suriye’ye
unsurlar kullanılıyordu. 1877-78 Osmanlı nakilleri sırasında maruz kaldıkları
– Rus Harbi’nin birkaç yıl öncesine kadar, muamelenin uyuşup uyuşmadığını ortaya
Osmanlı Devleti ve tebaası ile aralarında koymaktadır.”
önemli bir olay yaşanmayan, Osmanlı
Ermenileri de büyük güçlerin kirli
hesaplarına ortak olanlar arasındalardı.
Öyle ki Birinci Dünya Savaşı esnasında
İtilaf Devletleri ile işbirliği içine girerek
fiili savaşa dâhil oldular. Ordunun ikmal
yollarını keserek cephe gerisinde önemli
sorunlar yarattılar. Tüm bunlardan da
önemlisi Müslüman – Türk tebaaya karşı
bir kıyıma giriştiler.
Yazarın açıkladığı tarihi sürece göre
Ermenilerin Suriye’ye nakilleri esnasında olaylar şöyle gelişiyordu: 93 Harbi sonrası
yaşanılanları ve bugün uluslararası imzalanan Ayastefanos Antlaşması 16.
kamuoyunun Türkiye Cumhuriyeti maddesinde belirtilen ve daha sonra
üzerinde baskı unsuru oluşturan asılsız Berlin Antlaşması 61. maddeye giren
iddialarını cevaplandıran bir el kitabı Ermeni ıslahatı meselesi ve Rusya,

20
GENCAY

İngiltere ve Fransa arasındaki bu katledildiğini iddia ettikleri nüfus


hâkimiyet mücadelesi; Ermenileri oranlarında saklıdır. İddialarına 600.000
harekete geçiriyor ve yurt içinde ve diyerek başlayan Ermeniler bugün 1,5
dışında ihtilalci Ermeni komiteleri milyondan bahsedebilmekte ve o tarihte
kuruluyordu. Van’da kurulan Kara Haç Anadolu’daki toplam Ermeni nüfusunun
Cemiyeti, Cenevre’de kurulan Hınçak yaklaşık olarak bu değerde olduğunu göz
Partisi, Tiflis’te kurulan Taşnaksutyun ardı etmektedirler. Yazar, gerek
bunların başında gelir. Hayır, cemiyeti Patrikhane’nin, gerek Osmanlı nüfus
görüntüsü altında oluşturulan bu örgütler, kayıtlarının gerekse yabancı
bağımsız bir Ermenistan kurmayı araştırmacıların ve hatta Ermenilerin
amaçlayan terör örgütleri haline kendilerinin sundukları rakamları göz
dönüştüler. 1895’te çıkan Sason İsyanı önüne alıyor. Osmanlı verilerine göre
sonrasında 27 ilde daha ayaklanma 1914’te Anadolu Ermenilerinin nüfusu
çıkarmayı başardılar. Bu olaylarda 1,285.535 iken 1912 tarihli Patrikhane
yalnızca Türk ahaliyi değil, kendilerine verileri nüfusu artırarak ve Osmanlı’nın
destek vermeyen Ermenileri de bilinçli olarak nüfusu az gösterdiği
katlediyorlardı. 1915’e kadar gelişen iddiasında bulunarak 1,915.651 gibi bir
vetirede Osmanlı Devleti’nin yalnızca rakamdan bahsetmektedir. David Magie
teröre bulaşmış Ermenilerle mücadele isimli bir araştırmacının 1914 tarihli
ettiği görülür. Dönemin Rus Dışişleri verilerine göre Anadolu’da Ermeni nüfusu
Bakanı Sazanof’un ve Ermeni 1.479.000’ken 1919 tarihli İngiliz verileri
komitelerinin kendilerine ait Ermeni nüfusunu 1.602.000 olarak saptar.
bildirgelerinde amaçları, bu amaçların İtilaf Devletleri dahi Patrikhane’nin
kimlerce desteklendiği açıkça verilerini abartılı bularak, David Magie’nin
belirtilmiştir. Bir yandan Rusya’ya nüfus verilerinden faydalanmışlardır.
yakınlaşan Ermeniler öte yandan Osmanlı’da nüfus sayımlarının millet
Fransızlarla yakın ilişkiler kuruyorlardı. sistemine göre yapıldığı, Müslüman
Bahsi geçen örgütlerin intikam dolu kadınların sayılmadığı gibi gerçekler
faaliyetleri Türkiye’deki yabancı ayandır fakat bu kıstas Katolik, Ortodoks,
gözlemcilerin de raporlarınca teyit Protestan ve Yahudi unsurlar için geçerli
edilmekteydi. Ermenilerin önündeki en olmamıştır. Bunlar göz önüne alındığında
büyük engel nüfus dengesi olduğu için eksikliklerin olabileceği ama bunda bir
Müslüman ahaliyi vahşice katlediyorlardı. kasıt aranmak yerine dönemin şartlarının
Silahları misyoner okullarında ve göz önünde bulundurulması gerektiği
kiliselerde depolanmış halde bulunuyordu. görülür. Zira diğer otoritelerin sunduğu
Yazarın ayrıntılarına da yer verdiği bu verilerin çok masum amaçlarla saptandığı
hususlar dikkatle incelendiğinde, Suriye’ye iddia edilemez.
naklin hayli vicdanlı ve mecburi bir önlem
olduğu anlaşılacaktır. Tehcire giden süreçte bir başka mesele ise
Rus ve Fransız ordularına katılan ve
Muhakkak ki soykırım iddialarının en kendileri göç eden Ermenilerdir. Rus
önemli tutarsızlığı Ermenilerin ordusunda 180.000’den fazla Ermeni

21
GENCAY

bulunurken Fransız ordusunda 12.440 edilmemesi, gerektiğinde merkezden


Ermeni bulunmaktaydı. Ayrıca 250.000’i ödenek istenilmesi önemle belirtilmiştir.
aşkın Ermeni savaş başlar başlamaz Savaş koşulları sebebiyle yeterli oranda
kendiliklerinden Kafkasya yollarına olamasa dahi güvenlik tedbirleri alınmaya
düşmüş, binlercesi de Amerika’ya ve çalışılmış, mümkün nispette ulaşım için
Avrupa’ya göç etmişlerdi. 1899’dan 1925’e demiryolu kullanılmıştır. Suriye’ye ulaşan
kadar 76.605 Ermeni Amerika’ya kabul Ermenilerin verimli arazilere
edilmiştir. Kafkasya’ya doğru yola yerleştirilmeleri, orada yaşamlarını
düşenlerin salgın hastalıklar ve açlık sürdürmeleri için kendilerine gerekli alet
sebebiyle 160.000 kadarı kırılmış, hatta edevatın sağlanması ve masraflarının
öyle ki Erivan’a ulaşanlar bile açlık ve devletçe karşılanması bu
hastalıklarla mücadele etmek zorunda talimatnamelerde yer alan bir başka
kalmışlardır. husustur. Halaçoğlu’nun Osmanlı
arşivlerinde yürüttüğü çalışmalara göre
438.758 Ermeni tehcir edilmiş, bunun
382.148’i varış noktasına ulaşmıştır.
Yazar, 30-40 bin civarı göçmenin
hastalıktan öldüğünü ve 7-8 bin göçmenin
ise eşkıya saldırıları sonucu hayatını
kaybettiğini söylüyor. 28 Mayıs 1915’te
başlayan tehcir Şubat 1916’da durduruldu
Osmanlı tehcir kararını alır almaz, İtilaf ve sevk için bekleyen bir kısım göçmen
Devletleri bildirge yayınlayarak Osmanlı’yı bulundukları illere yerleştirildi. Fransızlar
suçlu ilan ettiler. Oysa zorunlu göç öncesi ve Amerikan Halep konsolosu toplam
meydana gelen olaylar aksi 500.000 Ermeni’nin Suriye’ye
savunulamayacak bir isyandı. Tehcir nasıl yerleştirildiğini belirtirler. Ermeni
gerçekleşti ve kimleri kapsadı sorularına göçmenlerin ihtiyaçlarının karşılanması
verilen cevapları incelediğimizde kimsesiz için Muhacirin Komisyonu görevlendirildi
kadın ve çocuklar, yaşlılar, sanatkârlar, ve vilayetlere para yardımları yapıldı.
ordu görevlileriyle komitelere üye Ayrıca göçmenlere mümkün nispette
olmayan Protestan ve Katolik mezhebi sağlık hizmeti de verildi, Kızılhaç ve diğer
mensuplarının sevk edilmediklerini yabancı yardım kuruluşlarının
görürüz. Tehcir kararı merkezden gelen yardımlarına izin verildi.
talimatnamelerle bildirilmiş, gerekli
önlemlerin alınması, tehcir edilenlerin mal 18 Aralık 1918’de yayınlanan Geri Dönüş
varlıklarının sahiplerine iade edilmek Kararnamesi sonrası pek çok Ermeni
üzere korunması ve ihmali olanların Anadolu’ya geri döndü. 20 Mart 1919’a
cezalandırılacağı bildirilmiş; bizzat Talat kadar 232.679 Ermeni ve Rum’un
Paşa tarafından yazılan talimatnamelerde Anadolu’ya geri döndüğü saptanmıştır.
istasyonlarda yeterli ekmek depolanması, Sevr imzalanmadan hemen önce
zorunlu göçe tabi tutulan halkın mağdur Anadolu’da yaşayan Ermeni sayısı 644.900
olarak belirtilmiştir. Dönenlere kayıt

22
GENCAY

defterlerine not edilen, depolarda normlarında sıklıkla kullanılan geriye


saklanan malları yahut mallarının değeri; yürütülmezlik ilkesinin aksine 1915
başkaları yerleşse yahut işletse dahi evleri olaylarına uygulanmaya çalışılmasının
ve ticarethaneleri iade edildi. 1922 tarihli abesliğini de vurgulamaktadır. Bilindiği
İstanbul İngiliz Büyükelçiliği’nin raporu üzere soykırım kavramının gündeme
tüm dünyada bulunan Osmanlı gelmesi, Hitler Almanya’sının uyguladığı
Ermenilerinin oranını 1.200.000 olarak büyük Yahudi soykırımı ile olmuştur.
belirtmektedir. Savaş esnasında ölen 40- Yazar kitabın sonunda, bir savunma
50 bin Ermeni mevcudiyeti, göç esnasında sunmak gereği duyarak Almanya’nın
ölen oran ve hatta kendiliklerinden Yahudilere uyguladığı bilinçli katliamla,
Kafkasya’ya göç ederken ölenler zorunlu göçü karşılaştırmakta ve savaş
toplandığında, soykırım iddialarının durumunda güvenlik sebebiyle
yersizliği bir yana, 600.000 Ermeni uygulanmış olan zorunlu Ermeni göçünün
öldürüldü demenin dahi çok abartılı soykırım kavramıyla açıklanamayacağını
olduğu görülür. belirtmektedir. İddia edildiği gibi bilinçli
bir nüfus eritme politikası devlet eliyle
Yazar, ihmali bulunanlar ve göç eden yürütülmüş olsa bugün 3000-5000
kitlelere saldıranların nasıl cezalandırdığı civarında toplu mezarın bulunması
konusu üzerinde de önemle durmuş. gerektiğini vurgulayan yazar, yapılan
Hükümetin tebligatlarına bağlı olarak, karşılıklı inceleme çağrılarına uymayan
1915 yılı sonundan itibaren mahkeme Ermeni araştırmacılarının tutumunu da
süreci başlatılmış olup mahkemeye irdelemektedir. Kitabın sonunda
verilenlerin sayısı 1673’e ulaşmıştır. faydalanılan raporların asıllarının
Çeşitli yerlerdeki Divan-ı Harbi Örfi’ye bulunması ise okuyucuya birinci elden
sevk edilen bu kimselerden, 22 Mayıs konuyu araştırma imkânı vermektedir.
1916 tarihine kadar sonuçlandırılan
yargılamalara göre 67 kişi idama, 524 kişi
hapse, 68 kişi kürek ve para cezalarına
çarptırılmıştır. Kalanlardan 227 kişi berat
ederken diğerlerinin yargılama süreci
devam etmiştir. Bu yargılanan kimseler
ihmali bulunan yetkililer ve göç eden
kafilelere saldıran kimselerdir. Yazarın
ortaya koyduğu üzere, devlet yetkililerinin
bu konudaki hassasiyeti soykırım
iddialarının yersizliğini sergileyecek kadar
incedir.

Tehcirin, Soykırım Hukuku ile ilişkisini de


inceleyen yazar, 2. Dünya Savaşı sonrası Sonuç olarak Osmanlı’nın son çeyrek
dünya kamuoyunun gündemine girmiş asrında meydana gelen tüm gelişmeleri,
bulunan soykırım kavramının, hukuk

23
GENCAY

devletin içinde bulunduğu kaotik ortamı, süren ve 25 yıl öncesine kadar sistematik
üst üste gelen yenilgileri, siyasi-sosyal bir biçimde devam eden Rus destekli
krizleri ve mali bunalımları göz önüne Ermeni katliamları unutulmak için oldukça
aldığımızda Ermenilere uzun süre yenidir. Örnekleri çoğaltmak mümkün
tahammül eden bir Osmanlı idaresi ile olmakla birlikte amaç acıları yarıştırma
karşılaşırız. Tehcir kararının dayanakları basitliğine düşmek değildir. Vurgulanmak
ve nasıl uygulanacağına dair maddelerle; istenen suçsuz ve masum milyonlarca
Ermenilerin gidiş ve dönüş esnasında can Türk-Müslüman unsurun yaşadıklarına
sağlıklarına dahi ehemmiyet verilmiş göz yumabilen Batı’nın, isyankâr
olmasına rağmen bir soykırımdan Ermenilere uygulanan bir güvenlik tedbiri
bahsedilmesi Hıristiyan dünyanın olan zorunlu göçün soykırım olduğu
ikiyüzlülüğünü gözler önüne sermektedir. iddiasını öne sürerken insancıl emellerle
Balkan Harpleri esnasında tüm değil, Haçlı emelleriyle meseleye
malvarlıklarına el konularak, zorla yaklaşmasıdır.
topraklarından çıkarılan Balkan
Türklüğünün yaşadığı dram henüz Yazarın kitabını bitirmeyi uygun gördüğü,
hafızalardan silinmemiştir. Sovyet Howard M. Sachar’ın Ortadoğu’nun
Rusya’nın Müslüman Türk ahaliye Doğuşu(1969) adlı eserinde geçen ifade ile
uyguladığı sürgünler, Sibirya’da kilitli yazıyı bitirmek yerinde olacaktır:
vagonlarda ölüme terk edilen binlerin “Bütün o savaş yıllarında hiç kimsenin,
feryatları hala zihinlerdedir. Karadeniz’de Ermenilerin bile, Türkler kadar kanı
balıklara yem edilen Çerkezler; önce Türk akmamıştır. Artık savaş yılları sona
Revan’ın Ermeni Erivan’ı olması için daha ermiştir.”
sonra Karabağ’ın alınması için Azerbaycan
Türklerine uygulanan, bir asırdan fazla

24
GENCAY

“İLK KAN” İLE BİRLİKTE


Juctin McCARTHY
Aslıhan KAYA

Tarihçinin sevdiği şey gerçekler olmalıdır sonra haince saldırılara uğradığını


çünkü onlar sadece gerçeği yazmakla yazmadığı sürece asla gerçek bir tarih
yükümlüdürler. Yazmadan önce tüm ilgili kitabı niteliği taşımayacaktır. Bazıları artık
kaynaklara bakmak zorundadırlar. “… tarafsız şekilde…” şartını hatırlamak
Önyargılardan tamamen kurtulduklarına zorunda.
emin olduktan sonra tarihi yazmalıdırlar.
İlke şudur: “Konuyu bütün yönleriyle ele Amerikalı Tarihçi Justin McCarthy’nin
al, önyargılardan vazgeç; işte o zaman Ermeni Mezalimi konusuna açıklık
gerçeği bulmayı ümit et.” Peki, tarihçiler getirebilmek amacıyla yayınladığı “İlk
her zaman bu ilkeyi izlerler mi? Şimdilik Kan” önemli bir belgedir. Türklerin yaptığı
pek nadir bulunsalar da iyi tarihçiler buna iddia edilenlerin ve yaptıklarının, neden
gayret ederler. yapılmış olabileceği hususunu önde tutan
McCarthy gözden kaçmayan bir yöntem
“İnsana rahatsızlık veren olaylar, yanlış kullanıyor: Karşılaştırma. Sayfalarca
düşünce ve önyargılar bir tarafa bilginin sıralanmasındansa karşılaştırma
bırakılmak ve göz ardı edilmek yerine yöntemiyle yazılan makale konunun daha
(bilhassa) ele alınmalıdır.” diyor McCarty. kolay kavranmasını sağlıyor.
Evet, biz de tarihimizin yazılırken sadece Sorgulayabilen ve kesin hükümlerden
kahramanlıkların, zaferlerin, kaçabilen bir tarihçi olduğu görülüyor.
fedakârlıklarımızın yazıldığına şahit olduk. McCarthy için suçlu taraf “ilk kanı döken
Yenilgilerimiz nadir, hatalarımız çok nadir taraf”, makalede bunu bulmaya çalışıyor.
yazıldı. Bu, belki tarihimizi her satırıyla Türkler de Ermeniler de iyi şeyler
sevmek belki de tarihten ders almamızı yapmadı ama suçlu aranıyorsa bu kendini
engellemek amacıyla yapıldı. Ne sebeple müdafaa eden taraf olmamalıdır, diyor.
olursa olsun sade aklayan yahut sade “Neden?” sorusu etrafında dönerken konu
karalayan tarih amacından sapmış 6 farklı bağlamda inceleniyor.
demektir.

Önyargılar ve ahlaki çöküntü her zaman


ilimin önüne geçmiştir. Türk ve Ermeni
tarihini ele alan bir kitap öldürülen, göçe
zorlanan, zulme uğrayan Türkleri de
yazmadığı sürece, Müslüman Türklerin
yüzyıllarca Ermenilere sahip çıktıktan

25
GENCAY

Ermenilerin yaşadıkları topraklara ihtiyacı


varmış. Bilinmelidir ki mülteciler Batı
Anadolu ve Trakya’ya yerleştirilmiştir;
Doğu Anadolu’ya değil.

Peki ya dini nefret? Müslümanlar


Ermenileri 700 yıl kabul ettikten sonra,
İslam’ın hükümlerini de bir tarafa
bırakarak Hristiyanların haklarını
reddetmiş olabilirler mi? Hayır, Osmanlı
1. 1877-1878 Türk-Rus Savaşı
İmparatorluğu her zaman hoşgörü
2. İhtilalci Ermeni Örgütleri
konusunda Avrupa devletlerine örnek
3. 1890 Ayaklanmaları
olmuştur, bu tarihsel bir kanıttır.
4. Birinci Dünya Savaşı
5. Azerbaycan Türkleri ve Ermeniler
Bütün bu suçlamalar tek bir noktada
6. Ermeni İddiaları
birleşiyor ve nihayet Ermeni
milliyetçilerini tatmin ediyordu: “Türkler
Türkler, Ermenilerle asırlarca aynı
delidir.” 700 yıl Ermenilerle yaşadıktan
imparatorlukta yaşamış, onların asırlarca
sonra bir anda onlardan nefret edip
dinlerine ve geleneklerine
saldırmaya başlamışlardı. Sözde
dokunmamışlardı ve bilhassa onların
soykırımının tüm açıklamaları ve hatta
kültürlerini, namuslarını ve canlarını
kanıtları Türklerin her zaman akıl dışı
korumuşlardı. Birden bire ne olmuştu da
davrandıkları tezi üzerine kurulmuştur.
Türkler Ermenilere saldırmıştı? Ermeni
milliyetçileri için bunun birçok hayali
Avrupa tarzı ırksal bir düşmanlık Osmanlı
sebebi var. Bazısı için bu hiç de aniden
İmparatorluğuna uzak bir konuydu. Hiçbir
olmamış. Türkler planlı bir soykırımla
zaman Ermenilere yahut başka bir azınlığa
Ermenileri yok etmeye çalışmışlar. Çünkü
Almanya’nın Yahudilere yaptıkları
Türkler Ermenileri kıskanıyormuş, onların
yapılmamıştı. Ermeni isyanları sırasında
üstün olduğuna inanıyorlarmış.
bile isyancı olmayan Ermeniler kabul
görüyordu. Tarihin çoğu devirlerinde
Kimisi için Türkler Ermenilerin mallarına
devlet yönetiminde bile yüksek mevkilere
göz diktikleri için saldırmışlar. Lakin şu
gelmişlerdi. Herhangi bir ırk kayırması
unutuluyor ki Birinci Dünya savaşında
olması mümkün değildi.
Ruslar Doğu Anadolu’yu işgal ettiklerinde
Türklerin mallarını çalan Ermenilerdi.
Peki, bu savaşı kim başlatmıştı? Saldıran
Ayrıca Batı Anadolu’daki zengin
kimdi? Kendini savunan kim? Ermeniler,
Ermenilere dokunulmadığı halde Doğu
Türklerin onlara saldırdıklarını, sonra da
Anadolu’daki Ermenilerin malına göz
kendi başlattıkları olayların acısını
dikildiği iddiasının ciddiyeti yoktur.
çektiklerini öne sürmüşlerdir. Ama gerçek
Kimisine göre ise Osmanlıların Balkan
bundan çok daha farklıdır.
savaşlarından gelen mülteciler için

26
GENCAY

“Türkler ve Ermeniler arasındaki çatışma


19. Yüzyılın sonlarında Osmanlı’da değil
İran’da ortaya çıkmıştır. 1796’da, Rusların
Derbent Hanını mağlup etmesi ve Derbent
şehrini ele geçirmesine, o şehirde yaşayan
Ermeniler aracı olmuştur. Ermeniler
Güney Kafkasya bölgesinde 700 yıl
Türklerle yaşamıştı. Bölgenin her
kısmında ikamet ediyor ve şehirlerde
çalışıyorlardı ki istenilseydi buralarda
kolaylıkla yok edilebilirlerdi. Rusların Dünyada çıkan çoğu milliyetçi
gelişiyle, Ermenilerin çoğu kendi ayaklanmalarda en azından çoğunluğun
hükümetlerine karşı olup Rus işgalci kendi kendini yönetmesi adına bir savaş
güçlerine katıldılar. Ruslarla birlik olan bu veriliyordu. Lakin Ermenilerin farklıydı,
Ermeniler, Rus ve Ermeni azınlıkların, 700 onlar azınlık olarak çoğunluğu yönetmek
yıl boyunca egemenlikleri altında hayalindeydiler. Ermeniler, ülke
yaşadıkları Müslüman Türk çoğunluğu çoğunluğunu bozguna uğratıp onların
yönetmesini istiyordu. Bu demokrasi isteği topraklarını ellerinden almak isteyen
değildi. Bu halk iradesi isteği de değildi. küçük bir topluluktu. Ermeniler
Onlar yönetimi ele geçirmek istiyorlardı ve ülkelerinin düşmanlarından yardım alan
bu yolda Ermeni milliyetçilerin karşısına küçük bir azınlık grubuydu, çünkü
çıkan her Müslüman yok edilecekti. ” dışarıdan yardım almadan Müslüman
Görüldüğü üzere Ermenilerle kırılma çoğunluğu yenmeleri imkânsızdı. Eğer
noktalarından biri buradadır. Ermenilerin Ermeniler amaçlarında başarıya
Türklere düşmanlığı ile Müslümanlığa ulaşsalardı ne yaparlardı? Tarih bize
düşmanlıkları da birleştirildikten sonra Balkanlar’daki Türklerin acı verici
sanki asırlardır Müslümanlar onlara akıbetinden dersler vermektedir.
hoşgörüyle davranmamış, güç kullanarak
Ermenilere zulüm etmiş gibi, Müslüman 1877-78 Ruslarla olan savaşlarında
himayesinden çıkmak adına azınlık Osmanlı kendi tebaasına güvenmiştir.
oldukları Türk toprağında isyan ederek Hatta Müslüman Türk yetkilileri
yönetime göz dikmişlerdir. Bu hoşgörüye Ermenileri hedef alan farklı saldırılardan
yer bırakmayacak bir tavırdır. korumuştur. Ne yazık ki Osmanlılar, savaşı
kaybettiklerinde, Müslümanları Ermeni
saldırılarından koruyamamışlardır. Kars
Rusların eline geçtiğinde, orada yaşayan
Ermeniler hem Osmanlı askerlerine hem
de sivil Türklere saldırmışlardır. İngilizler,
Ermenilerin, yaralı Türklerin
öldürülmesinde Ruslara yardım ettiklerini
rapor etmiştir. Erzurum’u işgal eder
etmez, Türklere zulmedilmeye

27
GENCAY

başlanmıştır. 6000 Türk ailesi şehri terk ordusu ve sivil Müslüman halk Ermenileri
etmeye zorlanmıştır. Bunun üzerine İngiliz öldürmüştür. “Samsun’da, Van’da,
Büyükelçisi şöyle yazmıştır: “Şüphesiz ki Maraş’ta ve Adana‘da katliamı başlatan
Ruslar Erzurum’u işgal ettiklerinde Ermeniler olmuştur… Türkler Ermenilere
Ermeniler, elde ettikleri Rus değil, Ermeniler Türklere saldırmışlardır.
korumasından faydalanarak Müslüman Zeytun ve Maraş bölgesindeki Ermeni
nüfusa zarar verdiler, acımasızca isyancıların yaptıkları da neredeyse
davrandılar ve onları tahkir ettiler.” aynıdır. Ermeni liderin kendisi 25.000
Müslüman öldürdüğünü belirtmiştir.
Ermenilerle olan meselede söz sahibi Osmanlı ordusunun bu katilleri
olmuş bir önemli unsur da kurulan Ermeni cezalandırmaya bile imkânı olmamıştır
örgütleridir. Rusya’da kurulan Taşnaklar çünkü Avrupa güçleri onları korumuştur.
isyanın öncülerinden olmuştur. “Parti “Balkan savaşından sonra bir zamanlar
Manifestosunda ‘Ermeni halkının Türk Müslüman çoğunlukların bulunduğu
hükümetine karşı savaşı’ ilan edilmiştir. topraklarda artık Hıristiyan çoğunluklar
‘Ulusal özgürlüğü korumanın ürkütücü bulunmaktaydı. Bu, Ermenilerin daha uzun
külfetinden’ söz edilmiştir. 1892 yılının vadede yapmak istedikleri şeyin tamamen
Taşnak Program’ı, toprakların yeniden aynısıydı ve Balkanlar’da işe yaramıştı. İki
paylaştırılması, toplumsal kardeşlik ve iyi tarafta Balkan Savaşları’ndan bir şeyler
bir yönetim gibi çağrıların arasında, öğrenmişti. Türkler, Ermeni ihtilalcilerin
aslında isyancı eğilimlerini dile getirmiştir. başarıya ulaşması durumunda başlarına
Bu eğilimler, ihtilalci örgütler ile savaş ne geleceğini biliyorlardı.
toplulukları kurmayı ve ‘halkı’
silahlandırmayı kapsamaktaydı. Taşnak “Ermeni milliyetçileri ayaklanmaları
özdeyişi (1896) şöyleydi: “Silahlara örgütlemeye başlamadan hiçbir Ermeni
sarılın! Savaşın! Zafer bizimdir!” Bu sürgün edilmemiş, hiçbir Ermeni politikacı
sözleri, amaçlarının Osmanlı idam edilmemiş, hiçbir Ermeni Osmanlı
İmparatorluğu’na karşı kanlı bir askerleri tarafından öldürülmemiş, hatta
ayaklanma olduğunu açıkça resmi olarak savaş ilan edilmemişti.
belirtmektedir. Ayrıca parti Ermeni isyancılarının eylemleri yalnız
manifestosunda yer alan maddeler de ayaklanmalardan ibaret değildi.
Ermenilerin kanlı oyununun delilleridir. Osmanlılar ayaklanmaları bastırmak
mecburiyetindeydiler, çünkü Ermeni
“Ermeni ayaklanmaları 1860’larda ve daha çeteler Müslümanları katlediyordu.
öncesinde Batı Anadolu’da başlamıştır. Osmanlı Ermenileri Rus ordusuna
Fakat 1890’larda Ermeni örgütleri casusluk yapıyorlardı.” Kendi ülkeleri olan
tasarılarını tam anlamıyla uygulamışlardır. Osmanlı İmparatorluğu baş düşmanı Rus
İsyancılar hükümete saldırmışlardır. İmparatorluğu ile savaşırken, Ermeniler
Osmanlı ordusu isyancıların üzerlerine Rusya’nın yanında savaştılar. O zaman da
gitmiş ve isyancılar geri çekilirken yolları itiraf ettikleri gibi, kendi ülkelerinin baş
üstündeki köy sakinlerini katletmişlerdir. düşmanlarıyla bir olup onlarla birlikte
Ancak buna karşılık olarak, Osmanlı savaşan vatan hainleriydiler.

28
GENCAY

Ya Osmanlılar Ermenileri neden göçe müdafaadır. Savunma kimi zaman sınırları


zorladı? Amaç düşmana yardım ve yataklık aşıp intikama dönüşebilir. Bu savaşlarda
edeceği belli olan sivillerin yerini çok sık karşılaşılan bir durumdur ve
değiştirmekti. Belki Ermenilerin çoğu eleştirilmemelidir.”
Osmanlılara karşı gelmeyecekti, fakat
Osmanlılar, Ruslara, İngilizlere ve
Fransızlara kimin yardım edip kimin
etmeyeceğini nasıl bileceklerdi?

Ermeni ayaklanmasına karşı gelmek


hükümetin göreviydi, yapılmak
zorundaydı Ayaklanan Ermeniler
Müslüman çoğunluk üzerinde egemenlik
kurmak isteyen bir azınlıktı. “Azınlıkların
barış içinde yaşama hakları vardır. Bütün
yasal haklarıyla, yasalar önünde eşit Elbette ki bugün Ermenilerle olan
olmalıdırlar. Dini özgürlükler olmalı ve ilişkilerde tarihin rolü büyüktür.
korunmalıdır. Tüm bu haklar azınlıklara Ermenilerin planları hala devam
garanti edilmelidir. Fakat bir azınlığın etmektedir. Siyasi çıkarlara göre yazılan
çoğunluk üzerinde egemenlik kurma hakkı uydurma bir tarihleri vardır. Siyasetçilerin
asla olmamalıdır. Bir azınlığın çoğunluğu bu tutumu kendilerine faydalı olabilir, ama
öldürerek ve yurdundan sürerek fayda gerçeklik değildir. Siyasi kürsüde
çoğunluğu ele geçirme hakkı asla tarih dersi vermek isteyenler dersi önce
olmamalıdır. Ermeni isyancılara karşı kendileri çalışmak ve bu süreçte tarihin
duran Türkler ahlaki açıdan doğru olanı ilkelerine saygı duymak zorundadırlar.
yaptılar.” Osmanlılar Doğu Anadolu, Evet, belki halkın duyguları istismar edilip
Arabistan ve Bosna’da Müslüman yapay bir sevgi kazanılabilir, bu sayede oy
isyancılara, Balkanlarda ise Hıristiyan da toplanabilir lakin bu bir insanlık ayıbı
isyancılara karşı savaşmışlardı. olarak kalacaktır. Ermenilerle ilgili karar
İmparatorluklarını ve halkını korumak için alan Fransız ve Avrupa Birliği
savaşmışlardı. Doğal olarak aynı şekilde parlamentoları ön yargılarıyla çelişen
Ermeni isyancılara karşı savaştılar. hiçbir kanıtı görmek istemediler. “Ermeni
“Osmanlılar görevlerini ifa etmeye Soykırımı”nı kabul edilmesi gerektiğini
çalıştılar.” söyleyen siyasetçiler oluşturdukları
düzmece tarihte taraflardan biri olan
“Suçlu aranıyorsa suçlanması gerekenler, Osmanlı’nın arşivlerini gerçekten
savaşı başlatanlar, ilk vahşeti yapanlar ve incelediler mi? İnceledilerse ölen
kan dökülmesine sebep olanlardır”. milyonlarca Türk’ü görmediler mi?
Meseleleri başlatan her zaman Ermeniler Gördüler de önyargılarıyla mı çelişti?
olmuştur. Ermeni isyancıları olmuştur. Suç Âlim(!) Avrupa bunu yapar mı? Yapar.
daima onların üzerinde kalacaktır.
Türklerin yaptığı soykırım değil

29
GENCAY

McCarthy yazısında bir davette bulunuyor. söyleşide kendisine sorduğum çözüm


Türk ve Ermeni tarihçilerini arşivlerini sorusunun cevabını hatırlıyorum. “Ne
açıp tartışmaya bekliyor. “Korktuğunuz çözümü kızım? Neyi çözeceksin? Bu
şey nedir? Buyurun çözün.” Diyor. Evet, çözülür mü?”
Soykırım iddiaları tarihsel bir durumdur.
Şayet merak edilen neler olduğu, nasıl Nitekim Ermenilerin Hocalı’da yaptıkları
olduğu, ne sebeple olduğu ise görev da geçmişte olduğu gibi bir insanlık
tarihindir. Siyasetçiler, şu anki politik ayıbıdır. Acıların dindirilmesi için
unsurlar, hükümet ve hatta devlet yapılması gereken Türklerin üstüne
menfaatleri bunun dışında tutulmalı ve düşeni yapmaları, Türklüklerini
tarihi araştırma böylece yapılmalıdır. göstermeleri ve bayrağın işgal altındaki
Eminim ki Türklerin Ermenileri göçe Karabağ’a asılmasıdır.
zorlamasının perde arkası sadece bu yolla
aydınlanır, soykırım iddiaları bu yolla Evet, gerçekler ortaya çıkabilir, kimin ilk
çürütülebilir. Bu elbette zor bir iştir. kanı kimin çok kanı döktüğü belgelerle de
Çünkü “Düşmanın bile ahlaklı olanı ispatlanabilir. Lakin Ermeni-Türk dostluğu
makbuldür.” isteniyorsa bu ancak tarihin silinmesiyle,
geçmişin unutulmasıyla yapılabilir.
Şayet istenen çözümse bunun bir yolu Çözülecek bir şey yoktur, bu çözülür mü?
yoktur. “Ne çözüm sürecinin bir anlamı Hayaldir…
vardır ne de kardeşlik türkülerinin. Hanım
Halilova’yla geçenlerde yaptığımız bir

30
GENCAY

31
GENCAY

ASALA YETERİNCE YAZILDI MI?


Çağhan SARI

Türkiye, çektiği acıları kolaylıkla 1975 senesinde, - bazı kaynaklarda 1973


unutabilen bir ülke… Toplum hafızamızın iddiası da bulunuyor- Agop Agopyan ve
yaralara, facialara karşı örten bir yapısı altı arkadaşı tarafından Armenian Secret
var. Elbette travma yaratan hadiseleri Army for the Liberation of Armenia
çabuk atlatma adına bu yapının işlevi (ASALA) kuruldu. Ermenistan'ın Kurtuluşu
mühim bir vazife görmektedir. Ancak bazı için Ermeni Gizli Ordusu adını alan bu
şeyler vardır ki, onları unutmanın, daha örgütün kuruluş yeri Lübnan idi. Beyrut'ta
doğru bir ifade ile hatırlamamanın sonucu, örgütün kurulması için ortam müsaitti.
en az o hadise kadar yaralayıcıdır, zarar Lojistik temini kolaydı. Çünkü o tarihlerde
vericidir. bölgede zafiyet yüksekti. ASALA, eğitim ve
mühimmat noktasında Yunan ve Suriye
istihbarat servislerince desteklendi. Örgüt,
Marksist-Leninist ideoloji ile Ermeni
milliyetçiliğini resmi görüşü olduğunu
belirten broşürler hazırladı.

Özellikle 2015 senesinde Birinci Dünya


Savaşı'nda uygulanan Tehcir Kanunu'nun
100. yıl dönümü olması nedeniyle
Türkiye'ye karşı 'soykırım suçu işledi'
27 Ocak 1973 tarihinde Los Angeles'taki
baskıları artacaktır. Burada sözde
Türk Konsolosluğuna gerçekleşen
soykırımın gayr-ı hukuki istinatlarına
saldırıda ASALA'nın öncüsü olan gruplarca
yanıtlar vermek için bu yazının kapsamı
düzenlendi. İki Türk diplomatı şehit edildi.
dışında. Biz 1975-1985 yılları arası 42
Bu saldırıdan iki sene sonra ise 24 Ekim'de
diplomatımızın hayatını kaybetmeleriyle
Paris'te, 27 Ekim'de Viyana'da yapılan
sonuçlanan saldırıları düzenleyen
saldırılarda büyükelçiler şehit edildi.
ASALA'yı, kuruluşunun 40. yılı dolayısıyla
ASALA bu iki saldırı ile resmen dünyaya
hatırlatacağız. ASALA hakkında yapılan
kendini duyurdu. Büyükelçilik ve
çalışmalara değineceğiz.
Konsoloslukları bombalamak, araçları

32
GENCAY

kurşunlamak, havalimanı bombalamak, dayanması, eserleri bu yönden güdük


pusu kurarak suikast tertip etmek gibi bırakıyor. ASALA hakkındaki
yöntemleri seçen ASALA 1985'ten sonra araştırmaların diğer kısmı da ASALA -
kendi içinde parçalandı. 1989da dağıldı. PKK, ASALA - Kızıl Tugaylar - IRA
Değişik uzantılar ve farklı isimlerle devam işbirliğini ortaya koyan çalışmalardır. Bu
etmeye çalışsa da 1991'den sonra çalışmaların ana minvali PKK olması,
Türkiye'ye yönelik bir eylem bulunmadı. ASALA'nın siklet merkezi olmaması, alanın
Örgüt 2012 yılında yeniden faaliyete ihtiyacına doğrudan yönelik yayınlar olup
geçeceğini duyurdu. olmadığını sorgulatmaktadır.

Kronolojik olarak 1985'ekadar düzenlenen


saldırılar, hayatlarını kaybeden
diplomatlarımız, siviller, hangi ülkelerin
terör listesine aldığı yahut almadığı kısa
bir internet araştırması ile ortaya
çıkmaktadır. Şuan ASALA'nın resmi web
sitesi hala aktiftir. Dilediğiniz görsellere
ulaşabiliyor, gazete arşivlerinde saldırılar
ile ilgili haberlere ulaşabiliyorsunuz.
Ancak, bu mesele üzerine Türkiye'nin ilgili
mercileri tarafından yeterince araştırma
yapılmış mıdır bu sorunun üstüne gidelim.
ASALA ile akademik yayınlara bakıldığında
da Atılım Üniversitesi’nde biri Uluslararası
İlişkiler, biri Kamu Yönetimi bölümlerinde
hazırlanmış iki tez, Yüzüncü Yıl
Üniversitesi Türkiye Cumhuriyeti Tarihi
anabilim dalında biri Hürriyet öteki
Tercüman gazeteleri minvalinde iki tez,
Celal Bayar Üniversitesi'nde de
ASALA hakkında yayınlanmış kitapların 'Cumhuriyet Dönemi Ermeniler ve ASALA'
neredeyse tamamı, bu terör örgütüne isimli bir tez bulunuyor. Beş tezden
karşı Türkiye'nin düzenlediği dördüne erişim açık. Tezlerden özellikle
operasyonlara dairdir. Yani, ASALA'nın T.C.T. anabilim dalında hazırlananların
kan dökmesini vurgulayıp, noksan yanı arşiv malzemesi
diplomatlarımızın öldürülmesini bulunmamasıdır. Bunun da nedeni,
unutturmamak yerine biz, bu örgütün Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi'nde 30 yılı
nasıl söndürüldüğünü inceleyen, tetkik doldurmayan evrakların araştırmacılara
eden eserler yayınlamış bulunuyoruz. sunulmaması, Dış İşleri Bakanlığı'na ait
Dahası bu yayınların da ekseriyetle arşivin Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi'ne
belgelere ve kuvvetli delillere değil, gönderilip araştırmacılara açılmamasıdır.
spekülasyolara, hatıratlara, demeçlere Dileriz ki ilerleyen yıllarda Dış İşleri

33
GENCAY

Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, MAH, Nüfus saldırıları okutacak kitapların yazılması,


Genel Müdürlüğü arşivlerinin de belli yıl ASALA terörünü hatırlatacak belgesellerin
kotasını dolduran evraklarının hazırlanılması talep edilmektedir. Türk
araştırmacılara açılmasıdır. sinemasının dikkat ve titizlikle -basit
ürünlerin kalitesizliğe sürüklemeyeceği-
ortaya koyacağı çalışmalara da ihtiyaç
duyulmaktadır.

Akademik dergilerde yayınlanmış


makalelerin de azlığı düşündürücüdür.
Türkiye'nin büyükelçilik ve Türkiye, içte ve dışta mahkum ettirilmek
konsolosluklarına herhangi bir saldırının istendiği hadiseler karşısında yeterince
bu gün gerçekleşmesi durumunda tedbiri alamamakla handikap
toplumun, siyasetin tepkisi, hassasiyeti yaşamaktadır. Yakın bir tarihe kadar
düşünüldüğünde 42 cana mal olmuş Ermeni soykırımı iddiasını ileri süren
saldırıların tarihe bırakılması - ancak cenahların uluslararası arenada 30.000
tarihe bırakırken bile araştırmaların salt kadar yayın ortaya koydukları sırada
gazete haberleri üzerinden yapılmaya Türkiye'nin 4.000 yayında kalması ciddi
mecbur bırakılması- gerçeği, 'o zaman eleştirilere neden olmuş idi. Şimdi
neşriyat yapılmalıdır' yanıtıyla görülmektedir, ASALA yeterince
geçiştirilmemelidir. Geçtiğimiz yılın Eylül yazılmamış, aktarılmamıştır. Lise ders
ayında Türk Tarih Kurumu'nun, başlıklar kitaplarında yer almıyorsa yer almalı -
arasında ASALA ve onun uzantısı olan sıkça müfredat değiştirildiğinden bu
JCAG ile Hocalı'yı da dâhil ettiği Ermeni yazının yazarı da artık lisede nelerin
Külliyatı'nın 10 ciltlik bir bölümünün okutulup okutulmadığını takip
tamamlandığı, çalışma sonunda 40 ciltlik edemeyecek duruma geldi-
ciddi bir araştırma-inceleme ürününün diplomatlarımızın şehit düştüğü günler
ortaya konulacağı açıklanmış idi. Bu anımsatılarak sivil toplum kuruluşlarınca
çalışmanın yanında artık ASALA'nın nasıl anılmalıdır.
söndürüldüğü değil, Türkiye'ye yaptığı

34
GENCAY

TARSUS’TA FRANSIZ-ERMENİ
BİRLİKLERİ VE MOLLA KERİM
Metehan ÇAĞRI

19 Aralık 1918, Ermeni destekli Fransız müfrezeler Tarsus şehrini kuşatarak


birliklerinin Tarsus’u işgal ettiği tarihtir. Bağlar savaşını kazanmışlar, işgalci
Fransız üniformaları içinde işgal kuvvetlerin Adana ve Mersin arasındaki
kuvvetleri içinde yer alan Ermeniler bağını kesmişlerdir. Tarsus içinde mahsur
Tarsus Kız Okulu binasına yerleşmiş ve kalan Fransızlar ve onlarla işbirliği yapan
yerleşkelerine yakın çevrede yaşayan Ermeniler bu durumdan büyük paniğe
Türklere nefret söylemleri, küfür ve kapılmışlardır.
tacizleri ile saldırılara başlamışlardır.

Nefret ve büyük bir kin ile Tarsus halkına


yaklaşan Fransız Birlikleri olası bir
kalkışmaya da önlem alma gereği
hissetmişler ve 9 Mayıs 1919’da
çıkarttıkları bir kararname ile bütün
silahların toplatılması kararı almışlardır.
Sivas Kongresinin tamamlanmasının Bunun üzerine, Adana’daki Fransız
ardından alınan kararlar vatanın dört bir kumandanlığı uçaklar ve tanklar
köşesine kısa sürede ulaştırılmaya desteğinde zırhlı araçlarını da seferber
çalışılmış ve milli birliklerin kurulması ederek Adana’dan Tarsus’a doğru yola
noktasında alınan kararlar Tarsus’ta da çıkmıştır. Yenice’ye kadar olan yol
hemen etkisini göstermiştir. Tarsus güzergâhındaki Türk köyleri ateşe
eşrafından Molla Kerim, Tarsus’un verilmiştir. İşgalci kuvvetlerin Tarsus’a
köylerine haber göndermiş ve eli silah girişinin engellenmesi görevi bölgenin
tutan herkesi işgale karşı koymaya sayıca en kalabalık Kuva-i Milliyeci
çağırmıştır. Bu çağrı Tarsus’ta birçok topluluğu olan Molla Kerim’in Çeliktaş
müfreze kurulmasını sağlamıştır. Molla müfrezesine verilmiştir. Molla Kerim,
Kerim’in başında olduğu müfreze Çeliktaş daha önceki Kavaklıhan Savaşı’nda
Müfrezesidir. emrindeki çetelerle birlikte düşman
askerlerine karşı büyük zaferin
1920 yılı Temmuz ayının ortaları… Adana kazanılmasını sağlayan bir kahramandır.
şehir merkezinde can güvenliği kalmadığı 26 Temmuz 1920 günü Adana’dan
için Türkler canını kurtarmak amacıyla Mersin’e geçecek olan bir Fransız Birliğini
şehirden uzaklaşmaya daha güvenlikli durdurma görevi alan Çeliktaş Müfrezesi
olan Karaisalı yöresine ulaşmayı Komutanı Molla Kerim, 4 Tabur, 6 Süvari
amaçlamışlardır. Kuvay-i Milliyeci bölüğü, 3 batarya topa karşı 370 kişilik

35
GENCAY

müfrezesi ile kahramanca mücadele 29 Temmuz 1920 tarihi Tarsus’ta kara bir
etmeye hazırdır. Fransız askerleri zırhlı gün olarak tarihe geçti. Tarsus halkı derin
araçları ile birlikte Kamber höyüğüne bir üzüntü içindeydi ve birçok ağıt
kadar yaklaşmış, Molla Kerim savunma yükseldi yanık sesler ile göğe… Köyden
hattını tuttuğu dere kıyısında düşmana köye, dilden dile, gönülden gönüle dolaştı
ateş açmıştır. Ancak Molla Kerim’in geri ağıtlar. Tarsuslular işgale karşı büyük
çekilme esnasında arka tarafına güvenlik mücadeleler veren Şehit Kerim’i
altında tutacak önlemler alınmamıştır. unutmadılar, hep andılar… Bugün Molla
Fransız askerler Türk müfrezeler Kerim’in şehit edildiği Bac Köprüsü’nün
arasından hareket ederek Molla Kerim’i hemen yanında Ermeni Mezalimi Anıtı
arkadan kuşattır ve çatışma sonrası Molla bulunmaktadır.
Kerim ve arkadaşları esir düşerler. Molla Kerim Ağıdı

Belindeki filik kuşak


Sarar dolayı dolayı
Molla Kerim’i vurmuşlar
Kana bulayı bulayı
Evimizin önü yonca
Yonca çıkmış diz boyunca
Çeteler harb etmek diyor
Molla Kerim olmayınca
Fransız askeri konvoyu Tarsus’a girmek
Adana’dan bir yel esti
üzere Bac köprüsüne kadar gelmiştir. Milli
Yenice’yi düşman bastı
kuvvetler işgalci kuvvetlerin o anını
Ayan olsun Sinan Paşa
yakından izler. Türklerin elinde bulunan
Molla Kerim esir düştü
topların namlusu düşman üzerine çevrilir,
Yol üstünde ağaca mezar
dürbünle gözlem yapılır. Ve “Bismillah”
Yelin eser kumun kazar
sesleri ile top atışları başlar. Türk
Öldürmüşler seni oğul
topçusunun atışları Bac köprüsünde
Bak kır atın gemsiz gezer
bulunan Fransız konvoyuna tam isabet
Seni vuran dağlı mıydı?
eder. Molla Kerim ve esir arkadaşları
Kurşunları yağlı mıydı?
durumdan yararlanarak kaçmak isterler.
Neye çekip vuramadın
Birçok kuvvacı kendilerini Bac
Elin kolun bağlı mıydı?
köprüsünden aşağı Tarsus çayına atarak
Firezden yastık etmişler
kurtulmaya çalışmıştır. Molla Kerim’in eli
Üstüne beylik örtmüşler
zincir kelepçe ile sıkı sıkıya bağlıdır. Öteye
Garip miydin Molla Kerim
beriye kaçışan askerler arasında kalan
Yol üstüne uzatmışlar
Molla Kerim’in üzerine düşman askerleri
Çataltepe’nin arası
kurşun yağdırır. Bir yiğit, bir kahraman,
Azgın yiğidin yarası
Molla Kerim Bac köprüsü üzerinde son
Çatlayıp ta ölmemiş mi?
nefesini vermiştir.
Molla Kerim’in anası

36
GENCAY

ERMENİ SOYKIRIMINA POLİTİK


TEMELLENDİRMELER
Sertaç EKEMEN

100. yılında büyük bir veryansın koparması kullanıldığı açıktır. Ermeni kimliği Türk
beklenen Sözde Ermeni Soykırımına, düşmanlığı üzerinden yapılmış bir kimlik
Türkiye kaynaklı olarak verilen tezler ve tanımlanmasıdır. Keza bu durumun
belgeler, uluslararası kamuoyunu yeteri kalıntıları hali hazırda devam etmektedir.
düzeyde tatmin etmemiştir. Ne var ki
Ermeni kaynakları hiçbir şekilde Türk
kaynaklar ile aynı payda da
değerlendirilmemiş, bütün ısrarlara
rağmen belge alışverişinde
bulunulmamıştır. Ancak bir öz eleştiri
yapmak gerekirse; Türk merciiler mevzu
bahis olan Ermeni kaynakların Soykırım
(Yakın bir zamanda çekilmiş olan bu video
tezine yeterli önem ve kıymet vermemiştir. alıntısında Ermeni Ordusunun hafif ytong tuğladan
Bu durumun neticesi olarak, böylesi bir yapılan Türkiye ve Azerbaycan Bayraklarını
çalışma içerisinde Ermeni kaynaklarının parçaladıkları görünmektedir. Bu durum tıpkı
oluşumuna kaynaklık eden öbekler üzerinde Yunan kimlik inşa sürecinde olduğu gibi Ermeni
kimlik inşasının da Türk kimliği düşmanlığında
durmak yerinde olacaktır. Kabaca üç ana
yükseldiğini ve bunun kalıntılarının devam ettiğini
ekseriyetten oluşan Ermeni tez ve argüman ifade etmektedir.)
dağılımları birincil Politik ikincil alıntı,
hatıra veya söylenceler üçüncül olarak ise 20. Yüzyıl ideolojiler çağı içerisinde,
kültürel olmak üzere üç kaynaktan Ermeni uzmanların derlemelerinden yola
beslenmektedir. Birinci dünya savaşına çıkarak, “soykırım suçu” bir ideolojinin
giden yolda ortaya çıkan mikro milliyetçilik nedeni olmuştur. Birinci Dünya Savaşı
ve oryantalist dünyaya farklı, batı başladığında Jön Türkler, zayıflamış
dünyasına farklı bir biçimde pompalanan Osmanlı imparatorluğunun kalıntılarını
ulusçuluk akımının, Osmanlı İmparatorluğu toplayıp ve Pantürkizm siyasetini
ayağında Ermeni milleti oluşturma uygulamaya başladı. Pantürkizm sınırları
sürecinin diğer benzer milletlere uygulanan Çin’e kadar uzanan, tüm Kafkasları ve Orta
kimlik inşasına benzer noktalarla Asya’yı içine alan büyük bir Türkiye’nin
karşılanmaktadır. kurulmasıydı. Bu plana göre
İmparatorlukta yaşayan tüm azınlıklar
Ermeni soykırımına yapısalcı teori bakış Türkleştirilmeliydi. Ermeni halkı bu planın
açısından bakmak gerekirse, Yunan gerçekleşme sürecinde en büyük ayak
kimliğinin oluşturulmasında kullanılan bağıydı. Batı Ermenistan’dan tüm
yapıtaşları Ermeni kimliği oluşumunda

37
GENCAY

Ermenilerin tehcir edilmesine henüz bulundurulursa bir anlatı oldukça çarpıcı


1911’de karar verilmişti. Jön Türkler için ifadeler taşımaktadır. Verjine
Birinci Dünya savaşı bu planlarını Sıvazlıyan’nın derlemiş olduğu Ermeni
gerçekleştirmek için kaçırılmayacak bir soykırımı: Soykırım’dan kurtulan görgü
fırsattı. Buradan da görüldüğü gibi sözde tanıklarının hatırları adlı eserde, bölgedeki
soykırımı bir fikirsel akım ile savaş koşullarının farklı etnik yapılardaki
temellendirilip, olayların sistematik hale bireyler üzerinde oluşturmuş olduğu
getirildiği üzerinden meşruiyet düşman algısını gözler önüne sermektedir.
kazandırılmaya çalışılmaktadır. Burada Ana anlatı olarak ele alacağımız 1902
üzerinde durulması gereken en önemli Bitlis doğumlu Hımayak Boyacıyan’nın
nokta, Soykırım tanımıdır. Bir katliam ya sözlerindeki bazı kesitlere bakmak
da katliam zincirinin soykırım olabilmesi gerekirse
için öncelikli olarak devlet politikası
halinde işlenmiş olması gerekmektedir.
Yugoslavya’nın yıkılması akabinde
başlayan Bosna savaşı ve Belgrad’ın
N.A.T.O. tarafından bombalanması ile biten
süreç içerisinde, Srebrenitsa soykırımı
adına bir fail devletin bulunmaması,
günümüzde var olan bir Sırbistan’ın o
dönem de var olmamasından
kaynaklanmaktadır. Uluslararası Hukuk
bağlamında bu durum, bir emsal olup (Surp Prgiç kilisesi, 11.yüzyıl)
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilgili dönemde
….Rus ordusu yaklaşmakta idi. Türk
var olmadığı için herhangi bir fail
ordusu kitlesel olarak kaçıyordu. Bir gün
durumunda tutulamayacağı gibi, Ermeni
amcam hastalanmıştı. Bizim de bir
Uzmanlar nezdinde herhangi bir Osmanlı
eşeğimiz vardı. Köylülerle birlikte ben de
belgesinin bulunamaması da bu tür
Bitlis’e mal teslim etmeye gittim. Dört
ideolojik çıkarımlar sonucu bir soykırım
silahlı Kürt de bize eşlik ediyordu. Bize:
arayışında olmalarını bizlere
“Çabuk köyünüze dönün dediler.” Bir de
göstermektedir. Ermeni kaynaklarının
baktık ki, Arap üniformalı, başlarında sarık
ortaya koymuş olduğu soykırım
ve ayaklarında çarık bulunan, don giymiş
kaynaklarının diğer ana ekseriyetini ise,
askerler Bitlis’e doluştular. Öyle bir an
sözde anlatılar oluşturmaktadır.
geldi ki, şehirdeki trafik durdu. Geri
ERMENİ SOYKIRIMINDA ANLATILAR dönmek için şehir içinden, uzun bir yoldan
geçtik. Birden ağlama sızlama sesleri
Ermeni uzmanların referans olarak duyduk.
değindikleri diğer ana kaynağı ise anlatılar
oluşturmaktadır. Bu anlatılar genel geçer …Yolumuzun üzerinde bir tarla vardı. Bir
baz da birbirine benzemekte olup, tarafsız de baktık ki, Türkler ve Kürtler geliyor ve
olarak kaleme alındığı göz önünde bizi öldürmek istiyorlar. Bize dediler ki:
“Bize bir söz verin, sizi kurtaralım.” Biz de

38
GENCAY

istedikleri sözü verdik. Köye vardık. Baktık köydendi ve hayvanları birlikte otlatmaya
ki, köyde katliam başlamış. Biz üç çocuk ve başladık. O annesi ve ablasıyla başka bir
Muşeğ Ğazaryan dağa kaçtık. Oradan Van Kürt’ün evinde yaşıyordu. Kış geldi. Biz
Gölü görünüyordu. Hava karardı. Köyden orda bir aydan fazla yaşadık. İnsanlar beni
kurtulabilenlerden her birinin birer taşın Müslüman sanıyorlardı. Ama birisi geldi ve
ardına saklandığını gördük. Biz çocukları bana : “Sen Ermeni’sin; Müslüman
katliamın bitip bitmediğini öğrenelim diye değilsin” dedi.
köye gönderdiler. Karşımıza Türk askerler
çıktı. Kaçmaya başladık. Türkler de
arkamızdan geliyordu. Ben ve amcamın
oğlu Hıraç kaçarken, amcamın oğlunu
yakaladılar. Artık ona ne olduysa
bilmiyorum; görünüşe göre onu
öldürdüler. Sonra ben evimize gittim ve
bizimkilerin matemli olduklarını gördüm…

(Baknayır Manastırı 13. Yüzyıl)

…Katliam sırasında bütün yakınlarımı


kaybettim ve esaret döneminde de
Türklerin ve Kürtlerin zulmüne tanık
oldum. Benim yüreğim kinle dolu. Ben
çocuklarıma benim şehitlerimin adlarını
koydum: Şoğik, Yervand…

Türk Tarih Kurumu’nun da hem fikir


olduğu birinci dünya savaşı ve tehcir
(Khkonk Manastırı, 7.yüzyıl)
yasası içerisindeki savaş dışı Müslüman ve
…Bana: “Git Ruben’i uyandır” dediler. Hristiyan Çatışmaları, alıntı yapılan
Gidip onu uyandırdım. İki Kürt gelerek hikâyelerde de görülmüştür. Ancak ortada
beni çekti. Kürt beni öldürmek istedi; ama olan bariz bir gerçek, bölge de yaşanan
yanındaki: “Günahtır” dedi. Beni evlerine silahlı veya silahsız iç savaş ve çatışma
götürdüler. Gündüz hayvanlarını durumunun genel savaş hali içerisinde
otlatmaya götürüyordum; gece de eve tezahür ettiği düşman algısından ibarettir.
gidiyordum. Ben de tifüse yakalanmıştım. Görüldüğü gibi bölgenin karakteristik
Hayvanları otlatmaya götürdüğümde etnik toplumları olan Türk, Kürt ve
köyümüz uzaktan görünüyordu. Akşam Araplardan bahsedilmiş ve birbiri
Kürt p.çleri bana tahtalarla vuruyorlardı. içerisinde yapmış oldukları davranışlar
Ben ölesiye çalışıyordum. Amcamın karısı tanık aracılığı ile günümüze taşınmıştır.
da o köydeydi; ama birbirimizi görmeye Ancak Osmanlı Devleti’nin resmi
hakkımız yoktu. O Kürt köyünde ben askerlerinin Ermeni toplumu üzerinde
Manukyan Askanaz’a rastladım. O bizim yapmış olduğu sistematik eylemler

39
GENCAY

gözlenememiştir. Görüldüğü gibi anlatılar


var olan felaketleri aktarmış ancak devlet
politikası olarak herhangi bir soykırım
belgesine bu şekilde de ulaşamamıştır.

SOYKIRIM İSMİNİN MÜCADELESİ VE


FARKLI ARAYIŞ YOLLARI

Soykırım adlandırılması kimi Avrupa


devletleri ve Amerika’da Ermeni Lobisine
olan hassasiyetten dolayı zaman zaman
gündeme gelse de hatırı sayılır bir düzlem
(Horomos Manastırı 11. yüzyıl)
de genel geçer bir kabul görmemiştir.
Bunun nedeni Türkiye Cumhuriyetine 7 ila 11. Yüzyıldan kalma ve günümüze
karşı duyulan bir korku-kaygı kadar gelen süreçlerde Safevi - Osmanlı
durumundan ziyade, bu durumu Rus Osmanlı gibi birçok savaşa ev sahipliği
taçlandıracak en ufak bir Osmanlı yapmış olan Doğu Anadolu’daki bu Ermeni
İmparatorluk belgesi bulunamamasından eserlerin salt bu dönem içerisinde imha
dolayıdır. Bu tanımlama boşluğu, edildiğini öne sürmek tarihi bir haksızlığı
kavramın anlamına ulaşması için bir engel doğurmaktadır. Bunun yanında gerekli
taşıyor olacaktır ki; Ermeni Uzmanlar bir yıkıcı- yok edici envanterin bulunduğu
farklı kanala doğru eğilmiştir. Kültürel geçmiş yüzyılda yalnızca bir alanın tahrip
Soykırım. Herhangi bir halkın veya etnik edilip bir alanın kalması gibi bir durum
grubun ait olduğu kültürü yok etmek için kimlik soykırımı gerçekleştirme gayesinde
yapılan faaliyetler milli-kültürel olan bir topluluğunda yapacağı bir durum
soykırımlardır. “soykırım” sadece bir değildir. Görüldüğü üzere Ermeni kimliğini
milletin ya da etnisitenin temsilcilerinin oluşturan ve/veya Hristiyan kimliğinin
yok edilmesi değil aynı zamanda onun ifadesi olanak teşkil edecek olan yapılar
kültürel ve milli değerlerinin ortadan şekiller veyahut Binaların sembolik
kaldırılmasıdır. Fakat “milli-kültürel yapıları olduğu gibi kalmıştır. Sistematik
soykırım” kavramına 1948 de BM bir eser talanı veyahut imhası durumunda,
tarafından kabul edilen soykırım gerekli yıkıcı teçhizatın (Kazma, Kürek vs.)
konvansiyonunda yer verilmemiştir.” sağlanamayacağı düşünülse dahi, bu tarz
Tanımından yola çıkan Ermeni Uzmanlar, sembolik ifadelerin korunup, yerine duvar
Osmanlı’nın son dönemi içerisinde var avlu gibi kısımların yıkılması bu
olan kimi Ermeni mimari eserlerin imha durumunda asılsız bir iddia olduğunu
edilme politikasına başlanıldığına dem kanıtlamaktadır.
vurmuşlardır.

40
GENCAY

SONUÇ

Ermeni Toplumu üzerinde yaratılan bu


hegemonya, doğrudan doğruya bölgenin
emperyalizm projelerinin devamı niteliği
taşımaktadır. Soykırım sorunu yüzünden
Ermeniler kimlik kompleksi içerisine
sürüklenmiş ve bunun nihai sonucu olarak
1992 Karabağ/ Hocalı Soykırımları
cereyan etmiştir. Ermeni toplumu
tarafından dayatıldığı varsayılan bu sorun,
(Kars’ın Ani Harabelerinde bulunan Selçuklu aslında ezilen halklara dayatılan
dönemine ait 1067 yapımlı olduğu tahmin edilen emperyalist ve onun işbirlikçi
Selçuklu Camisi “aynı bölgenin ve dönemin eseri diasporalarının dayattığı bir çözmek
olmakla birlikte kilise ve manastırları aratmayacak
istememe sorunudur. Soykırım isminin
harabe görünümünde”)
üzerinde bu kadar durulmasının temel
Görüldüğü üzere, yerleşke dışında kalan nedeni ise, bu çözmek istememe
bazı tarihi eserler zamanla sorununun yanında bahsi edilen
kullanılmadıklarından, biraz da savaş diasporaların faaliyet alanıdır. Başta
koşullarının etkisi ile harabe durumuna Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri
gelmiştir. Türk tarihinde önemli yeri olan Ermeni lobilerinin politikaya karışmasının
Selçuklular dönemine ait olan bu iki yanında, ekonomik rant aracı olarak
“kutsal” yapıda tarihin kaderine boyun gördükleri soykırım teması, bu denli
eğmiş ve Ermeni kilise ve manastırlarında kanıtlanmaya açık bir yapıda olmasına
olduğu gibi harabe durumuna gelmiştir. karşın halen kabuk bağlayamayan bir yara
gibi kaşınmaktadır.

KAYNAKÇA:

1. Armenian Genocide Museum


www.armenian-genocide.am
2. Verjine Svazlian, The Armenian
Genocide: Testimonies of the
Eyewitness Survivors

(Selçuklu cami Mut, 11. Yüzyıl)

41
GENCAY

ERMENİ DOSYASI- KAZIM KARABEKİR


Burçin ÖNER

“Erzurum’a o kadar yaklaşım ki artık insanların Biz alevler şehrinin ağlaşan çocukları
dişlerini görecek kadar yakındım. Gülerek
karşılıyorlardı. Biraz daha yaklaştığım zaman (Bu ülkenin) ölümü paylaşan çocukları”
ortada bir gayr-i tabiilik hissettim; bu insanlar hiç
kımıldamıyordu. Daha yaklaştığım zaman ıstırapla Olan ve yakın bir tarihte kaybetmiş
gördüm ki her biri canlı canlı birer kazığa olduğumuz üniversite öğrencisi Fırat
oturtulmuştu. Istıraptan kasılmıştı yüzleri;
Yılmaz Çakıroğlu kardeşimiz başta olmak
gülmüyorlardı. Allah benim gözümün gördüklerini
dünya üzerinde hiçbir göz göstermesin. “
üzere “Vatan tecavüze uğramasın!” diye
kan döken; can veren tüm şehitlerimize
Kâzım KARABEKİR armağan ederiz. Dileğimiz, bu yazıdaki her
GİRİŞ: bir harfin “Fatiha” olup kabirlerine nur
olarak yağması; duamız, ülkemizde ve tüm
Ermeniler… “Ev alma komşu al!” deyişinin Türk Dünyası’nda böyle acıların tekrar
olumsuzlamasının ete kemiğe bürünmüş yaşanmamasıdır.
hali… Küllerinden defalarca kez doğan ve
doğabilecek kudrete sahip bir milletin Ermenilere karşı iki defa galibiyet kazanan
külüne bile sahip olamayacak olan bir Osmanlı Paşa’sının düşmanına olan
yaramaz bir komşu… bakış açısının yer aldığı kitapta Kazım
KARABEKİR’in vurgu yaptığı en önemli
Tarihimizin parlak ve uzun bir dönemini nokta şüphesiz “Düşmanınızı,
kapsayan bölümünde “Millet-i sâdıka” küçümseyerek de yenemezsiniz;
sıfatına nail olmuş bir komşu devlet önemseyerek de… TANIYACAKSINIZ!”
realitesinin ele alındığı, Milli Mücadele felsefesidir. Bu eseri de o sebeple kaleme
Dönemi’nin kudretli paşalarından Kazım aldığını söylüyor: “Ben tanıdım; yendim.
KARABEKİR’in 1946 yılında “Ermeniler Size de tanıtıyorum. Yenilmeyesiniz
Nereden Geldiler? Nereye Gidiyorlar?” diye…” diyerek…
adıyla sunmuş olduğu ve Emre Yayınları
tarafından yeniden düzenlenerek “Ermeni
Dosyası” ismini alan bu kitabın, dilimiz
döndüğünce aktarımını ve yorumlamasını
yapmak niyetindeyiz. Kaleme aldığımız bu
yazının her bir kelimesini;

“Ey kuşlar neredesiniz, neredesiniz ey


filler

Bizi yalnız bıraktı insan adlı sefiller


Kitap, Ermeniler’deki Türk düşmanlığının

temelinde, asırlardır batılı devletlerin

42
GENCAY

doğu ırkları ile aşırı haşır-neşir olmasının ERMENİ HALKINA YAZIK OLDU
bir tezahürü olarak ortaya çıkardıkları
Karabekir Paşa, Türk-Ermeni
yayımlar olduğunu ve Ermeniler’in de
düşmanlığının 1880’li yıllarda
özellikle 1. Dünya Savaşı’ndan sonra bu
tohumlarının filizlendiğine gönderme
eser(!)lerden yararlanarak üretim
yaparken esasında kendisinin böyle bir
yapmalarının yattığını söylemektedir. Esas
düşmanlık hissi duymadığını hatta
amacın, “Ermeni” isminin unutulmasını
küçüklüğünden itibaren Doğu illerinde
engellemek olduğunu ve bunun da gayet
yaşamasından dolayı Ermenilerle yakın
doğal bir his olduğunu söylemekten
dostluğu bulunduğunu belirtmektedir. Bu
çekinmeyen Karabekir Paşa, bahsi geçen
yıllarda (1880’li yıllar) bile ayrılık
kitap vs. eserlerdeki ana fikrin Türk
fikirlerinin halk tabakasına inmediğini,
düşmanlığı olması sebebiyle bir dolu
çeşitli silahlı cemaatler kurulmuş olmasına
yalanlarla hem de olayların canlı
rağmen bu dostluğun pek sarsılmadığını
şahitlerinin henüz yaşıyor olmasına
ileri sürmüştür. Öyle ki Ermeni halkı,
rağmen pek gülünç hadiselerin kasıtlı
kendilerini aynı vatanın evladı saymışlar
olarak yanlış aktarılmasının, kişilerde tam
ve Türkler de hem Kürtleri hem de
da hedeflendiği şekilde düşmanlığa sebep
Ermenileri böyle kabul etmişlerdir, der.
olduğunu belirtmektedir.
Sadece halk türkülerimizle bile bunun
kanıtlamak mümkündür:

“İndim kiliseye, baktım saçına

Mail oldum Ahcik’imin saçına…”

Burada “Ahcik”, Ermeni kızı anlamını


taşımaktadır ve Türk, Ermeni ayırmaksızın
bu türküler hep bir ağızdan
söylenegelmiştir.

Yüzbaşı olduktan sonra başına geçtiği


İstihbarat Teşkilat’ındaki görevinde, zaten
Paşa, kitabındaki niyetini şöyle kıpırdanmalara başlamış olan Ruslar ve
açıklamaktadır: ”Hâlâ Türk düşmanlığı Ermenilerle daha yakından ilgilenmek
güden Ermenilerin de büyük devletlerin durumunda kalan Paşa, eline geçtiği
siyasi tuzaklarına düşen küçüklerin de ne oldukça mühim, gizli bir Rus belgesinden
hâle gelebileceklerini –kendileri de bahseder. Ermenistan’ın özerklik
tattıklarından- göz önünden ayırmayarak kazanmasından çekinen Rusların gayet
tehlikeli yoldan gidenleri uyarmak mahrem saydığı ve pek az kişinin elinde
lazımdır. Bu eserimin biraz da bu işe olmasını sağladığı “Van ve Bitlis Vilayetleri
yardım edeceğini umarım.” Biz de aynı İstatistiği” isimli belgede, gerçek durum
halis niyet ve aynı sarsılmaz hedef gözler önüne serilmiştir. Belgenin önemi
içerisindeyiz. aşikâr olduğundan kitapta yayımlanan
şekliyle aynen iktibas edilmiştir:

43
GENCAY

“Türk vahşetine hiçbir yerde tesadüf lirasını Batum’daki hısımı olan bir başka
edilemez. ‘Türk Vahşeti’ bir hakikat Ermeni’ye göndermek üzere Rus konsolos
olmayıp bile bile uydurulmuş siyasi bir kâtibi Serdarof’a teslim etsin diye…
hikâyedir. Çünkü ekseriya göz önünde Serdarof da aynı zamanlarda buna dair bir
cereyan eden vakalara dair Avrupa mektup alır. Kahveci Aziz, konsolos kâtibine
matbuatındaki bizzat müşahede edenler hemen müracaat ederek Serkis’in yüz
imzasıyla yazılan satırları okuyunca lirasını teslim eder. Serdarof da Batum’a
insanın gözüne inanamayacağı geliyor. göndererek o Ermeni’den makbuzu alır.
Fakat üç yıl sonra Serkis konsoloshaneye
Hakikat gözüyle bakıp da hakikati olduğu
resmen müracaat ederek parasının henüz
gibi söylemek icap ederse Doğu’da vahşeti
varmadığından şikâyet eder. Tahkik
Müslümanlar değil; doğu Hristiyanları’nın edilince Batum’daki hısımı olan Ermeni’nin
yaptığını itiraf etmek icap eder. Her türlü bu parayı harcadığı anlaşılır.”
fenalığı doğudaki Hristiyanlar, irtikâp
Konsoloshane Dosyası No:73, Yıl:1903)
etmiş; sonra da himayesiz Müslümanlar’ın
başına yüklemişlerdir.

Bir Türk’le bir Ermeni bir iş görecek olsa


doğu Hristianları’nın göz içinden fikir
anlamak derecesinde yaltaklanmalarına
karşılık bu, Türkler’den namus ve
doğruluk görür. Eğer bir Türk’ten bir iş
sözü alacak olursa, emin olmalıdır ki bu
söz en kuvvetli noterlerin tasdikini içeren
kontratodan daha sağlamdır. (Burada bir
anekdottan bahsetmekte fayda var: “1899 Avrupa’nın bunca yıllardan beri Islahat
yılı Rize’de Aziz Muhsinoğlu’nun yaygarası Türkiye’nin tedrici olarak
kahvehanesine Serkis Hanikof adında bir parçalanması maksadına matuftur. Islahat
Ermeni misafir olur. O zaman Rusya’dan ne kadar radikal olursa Türkiye arazisinin
geri gelen Ermeniler, Osmanlı bir parçasının, başkasının eline geçmesi o
memleketlerine kabul edilmediklerinden kadar çabuk olur.”
tutulan kayıklarla Rusya sahiline geri Kitabın ilerleyen bölümlerinde fıtratlarına
gönderilmekteydi. Ermeni’nin kahvesine da değinen Karabekir, Ermenilerin yegâne
gizlice girdiğini haber alan polis ve arzularının “maddi servet toplamak”
zabıtalar, kahveyi muhasara ederler. Serkis, olduğunu savunur. Ancak, zenginlikleri ile
kaçma ihtimali olmadığını görünce kazançlarını, zevk ve sefada harcama
üzerindeki yüz Osmanlı lirasını kahvenin istekleri ters orantılıdır. Bu bağlamda
karanlık bir köşesinde yine gizlice kahveci oldukça çalışkan olan Ermeniler diğer
Aziz’e teslim eder ve polislere teslim olur. rekabet kollarının zayıf olduğu hemen her
Usul üzere, filika ile Batum kıyısına geri yerde ticareti ellerinde bulundurmuş ve
gönderilir. Üç ay sonra Hrikdof’tan Serkis ticaretle daha çok uğraştıkları için toplu
kendisine bir mektup gönderir ki yüz oldukları yer de şehirler olmuştur.

44
GENCAY

Şehirleşmenin de etkisiyle asgarisinden arasına büyük bir soğukluk girmesine


azamisine kadar her aşamada eğitim alan neden oldu ki artık bu durum hiçbir ıslahat
Ermeniler, gelişime oldukça önem yöntemiyle iflah olunamayacak seviyeye
vermişler ve özellikle de siyasette fikir geldi.
sahibi olmaya başlamışlardır. Zaten
Peki, nedir bu algı yönetimleri? Dün de
kendilerine olan güven ve ben-merkezci
bugün de kullanılan tek ve en etkili
özellikleri olması nedeniyle de ekseriyetle
yöntem tüm kurumları ele geçirmektir.
genç nüfusuyla politika ile uğraşmışlardır.
Örneğin; o dönemde Ermeni Ruhanileri,
Politikanın tüm inceliklerini öğrenmiş
asırlarca hoşgörü içinde yaşamış farklı
(güzel konuşma, düğün-cenaze gibi
dini grupların arasına nifak sokmuştu.
etkinlere toplu katılma vb.) ve ona göre
Kiliselerde Ruhani ayinlerin yerine
tavır sergilemişlerdir. Ancak bu durum,
Hristiyanlık-Müslümanlık din düşmanlığı
milletin ihtiyaçlarını karşılama noktasında
yer tutmuştu. Dini konularda çok da
tek başına yeterli olamamış ve bu parlak
hassas olmayan Ermenilerin bu tutumunu
sözler ne politikacı Ermenilere ne de
bilen batılı devletler de dezavantajlı olan
onları dinleyen kişilere fayda sağlamıştır
bu durumu avantaja çevirmeyi bilmişler ve
yani, ayinesi iş olan kişinin lafına
Ermeni komitecileri aracılığıyla papazları
bakılmamıştır.
taraflarına çektirip Türk ve Kürtleri
nefretle saydırmalarını sağlamışlardır.
Ermenilerin milli duygularından
faydalanarak sahte bir “Ermeni Meselesi”
icat etmişlerdir. Hatta bu durum için bazı
kâşif ve generaller bir takım
özeleştirilerde de bulunmuşlardır.
Örneğin; meşhur kutup kâşifi Nansen,
1926 yılında Ermenistan’a yaptığı bir
Ötesinde, şehirli Ermeni ihtilalcileri
ziyaret sonrasında şu sözleri söylemiştir:
arasında, gerçekten vatansever olanlar
“Avrupa politikasına karıştırılan Ermeni
bulunmadığını beyan eden Paşa; eğitimsiz,
halkına yazık oldu. Bir Avrupa diplomatı
basit meseleleri dahi göremeyecek
tarafından adının hiç ağıza alınmaması,
durumdaki gençleri parlak sözleriyle
kendisi için daha hayırlı olurdu.” Bir diğer
galeyana getirerek devlete karşı
örnek de Sivas Kongresi’nin ardından
kışkırttıklarından ve bu gençleri
Anadolu’yu gezen bir Amerikan heyeti
kandırarak kurdukları komitalara
başkanı General Harburd, Erivan’a gidince
aldıklarından yakınmaktadır. 1895 yılında
onlara şu tavsiyelerde bulunmuştur:
Ermeni halkının büyük kısmı bu akıl
”Delegelerinizi Paris’e göndererek hâlâ
oyunları ile komitacıları, milletin
Türk düşmanlığını körükleyeceğinize,
kurtarıcısı olarak gördüler fakat
Erzurum’a göndererek Türklerle
beraberindeki bir tezat olarak da Paşa’nın
anlaşmaya ve dost olmaya çalışın. Sizi
tabiriyle onlardan bir “veba” kadar
korktular. Tabii bu durum da devam eden Türk dostluğundan ve Türk
iki yıl içinde Türk- Ermeni ve Kürtler

45
GENCAY

alicenaplığından başka kurtarabilecek hakikatler olduğuna göre Morgan Heredot,


hiçbir kuvvet yoktur.” Ermenilerin Türk ırkından olduğunu
ortaya çıkarmış oluyor.”
ERMENİ TARİHİNE TOPLU BİR BAKIŞ

Kitabın büyük çoğunluğunda “Ermeni


Meselesi” ile ilgilenen Paşa, meselenin
havada kalmaması için Ermenilerin tarihi
ile ilgili de bazı bilgilere değinmiştir.

Ermeni tarihi ile ilgili çokça yapılan


araştırmalar sonucundaki son iddia,
Heredot’un savunucusu olduğu şu teze
dayanır: ”Orta Asya’dan Trakya’ya; oradan ERMENİLER TÜRK MÜDÜR?
da Anadolu’ya yayılmış olan
Firikler(Firijie)’dir.” Fakat Hristiyan Anadolu ve Hazar Denizi’ne kadar olan
olmalarının da etkisiyle zamanla bütün Kafkasya güneyinde bulunan
Ermeniler kendilerini, mukaddes insanların Hitit, İskit, Firik, Kaman,
kitaplarda gösterilen atalara Peçenek vb. Orta Asya’dan muhtelif tarih
dayandırmışlardır. Bu da ortaya bir takım ve yönlerden gelip birbirleriyle etkileşim
efsanelerin çıkmasına sebep olmuştur. Bu içinde oldukları düşünüldüğünde
anlamda Ermeniler, soylarını Nuh Ermenilerin de Türk asıllı oldukları
peygamberin oğlu Yafes’e hakkında bir takım belirtiler bulmak
dayandırmaktadırlar; Yafes’in torunun kolaylaşmaktadır. Bütün bunlarla birlikte
torunu olan Haik’ten türediklerini tarihi açından kendimizi yetkin
savunurlar. Bütün bunlar bir efsane görmediğimizden bu başlık altında ele
olmakla birlikte 20. y.y. tarihçilerinden alınan tüm savları olduğu gibi aktaracağız.
Heredot, Makedonyalılar’a ve diğer
“Ermeniler yakın zamanlara kadar,
kavimlere göre en çok hayvan ve meyve
atalarının Babil’den geldiklerini
yetiştiren Firikler’e, Avrupa’da
sanıyorlardı. Soylarını, Türkom ve Yafes’e
bulundukları müddetçe Brij(Briges)
bağlıyorlardı. Babil ve etrafının Sümer,
denirdi. Ancak Asya’ya geçip
Elam, Kalde halkının, Hititlerin akrabası
memleketlerini değiştirdiklerinde isimleri
olan Türkler olduğu artık tespit edilmiştir
de değişti ve Firiji adını aldılar. Burada
ve bu anlamda da Ermenilerin cet olarak
dikkat edilmesi gereken bir nokta olarak
gösterdikleri Türkler’dir. Şu halde
Kazım Karabekir şunları söylemektedir:
Ermeniler, güneyden gelen bir Türk
”Türk ırkından olan Etiler M.Ö. 4000’lerde
oymağıdır.
Anadolu’da medeniyet kurdukları ve M.Ö.
2500’lerde bir takım Türk oymaklarının Ermeniler, geldikleri Aras diyarında
Aras boyuna uzandıkları Urartu ve Türk Urartular’ı buluyorlar ki bunlar da
ırkından Friklerin de M.Ö. 1500’lerde Hititler’dir yani, Hata Türkleri’dir. Hatta
Anadolu’ya geçerek Eti medeniyetini Tevrat bunlara Het der. Bugünkü
devam ettirdikleri ortaya çıkarılmış Türkçemiz’de bile Hititlerin kullanmış

46
GENCAY

olduğu pek çok kelime bulunur. Son medeniyet saçanın Türk ırkı ve medeniyeti
zamanlarda Ermeniler’in Frik olduğu görülüyor. Alp ırkına mensup olan
oymaklarından biri olduğu ispatlanıyor. bizlerin yaptığımız hizmetlere göre Âri
Friklerin ise Orta Asya’dan önce Trakya’ya, vs.nin hizmeti hiçtir. Kan, ırk ve geçmiş
Makedonya’ya sonra da Boğazlar’dan medeniyetin bir olduğu anlatılır ve
Anadolu’ya yayıldıkları tespit edildiğine şuurumuz da uyanırsa tarih kongresinde
göre bunlardan ayrılan Ermenilerin de büyük verim verecektir.
Türk ırkından olduğu anlaşılıyor.
Ermenilerin yapması gerekenler şunlardır:
Ayrıca Van Gölü ile Fırat Irmağı arasındaki Dışarıdan gelen kültürlerle iki millet
yerlere Sümerler, Nairi diyorlardı. Nairi birbirine benzemez olmuştur. Her iki
Yukarı İl demektir. Van Gölü havzası ve milletin medeniyetleri toplanıp birbirine
daha kuzeyindeki Urartu yani, yüksek yaklaşmalıdır. Türk-Ermeni yemeği, aile
yerler, Rumya Gölü civarına da Urumi hayatı ve muamelesi birdir; İtikatlarda
yani, Alçak Yer demektir. Buraların birçok birlikler vardır. Medeniet eserleri
halkına da aynı isim yani, Frik denilmiştir. (şehirler, kaleler, yollar, evler) aynıdır.
Eskiden bir Ermeni, bir yere giderken
ailesini Türk evine, Tür de aynı şekilde
Ermeni evine bırakırdı.

Ermeniler, bir zamanlar kendilerini


Acemlerle bir sanırlardı. Sonraları
büsbütün ayrı bir ırk sandılar. Hâlbuki
Ermeniler, Türklerle aynı ırktandırlar.’”

Kitabın ikinci bölümünde bu savı


desteklemesi amacıyla Ermeni isminin
Ermeni bilginleri, kendilerinin Türk nereden geldiğinden, dili, yazısı, Hristiyan
oldukları hakkında pek çok yazı oluşları, çeşitli egemenlikler altındaki
yazmışlardır. Amerika’da California’da yaşam şekillerinden bahsedilmiştir.
bulunan Prof. Minasyan’ın Ermenice Mişak
(Rençber demek) Gazetesi’nde yazdığı “Biz İLK KIPIRDANIŞLAR
Türküz!” başlıklı makalesinde özetle şöyle
Ermenistan’ın kurulduğu zamandan bu
der: ‘Ermeniler ve Türkler müşterek vatan
yana hiçbir yerde tam anlamıyla Ermeni
kardeşleriyiz ve aynı ırka mensubuz.
topluluğu olamaması başlarında dolanan
Türkler ve Ermeniler, birlikte öz
kara bir lanet gibiydi. Ancak bunun bir
medeniyetimize/geleneklerimize
nedeni, Firik oymağı olan Ermenilerin en
dönmeliyiz. Ermeni ve Türk yeni nesline
verimli topraklara yayılmaları ve
öğretmeliyiz ki ayı ırka mensubuz. Irkın
oralardaki yerli halkın jandarması görevini
sesi Türk ve Ermeni kalplerinde
yürütmek, eş zamanlı olarak da bölge
aksetmelidir. Türk ve Ermeni müşterek
halkının varlıklarından kendilerini
vatanı olan Anadolu’da birçok milletler ve
doyurma istekleridir. Tarihteki tüm istilacı
medeniyetler geçmiştir. Fakat asıl cihana
devletlerde olduğu gibi…

47
GENCAY

Ermeniler’in Klikya, Trakya, Makedonya, aynı tavır içinde değillerdi ve Ermeniler’e


Orta Anadolu ve Suriye gibi bölgelere kötü muamelede bulunmaya başladılar.
yatıkları göçler de onlara büyük zararlar
Bütün bu olumsuz koşulların sonucunda
vermişti. Cengiz İstilası (1223), Fatih
aradıkları çıkış noktasını bir türlü
Sultan Mehmed’in Karaman Devleti’ni
bulamayan Ermeniler, çareyi bir katolikos
yıkmasıyla(1467) doğu illerindeki yer
olan IV. Agop başkanlığında altı sivil ve altı
değişiklikleri, Yavuz Sultan Selim’in Şah
din adamı olmak üzere toplam on iki
İsmail ile çekişmeleri (1514) sonucunda
kişilik bir gizli cemiyet kurmakta buldular.
Ermenileri Osmanlı’nın değişik bölgelerine
Kuracakları bir heyetle bir dizi görüşmeler
yerleştirmesi… Özetle, bütün bu
yapacak, Avrupa’nın yardımını kazanacak
sebeplerden ötürü doğu bölgesinde
ve Papa’nın idaresini kabul ederek
Ermeni adını taşıyan insanlardan ziyade
Ermenistan’ın istiklalini kurtaracaklardı.
sadece bir Ermeni adı kalmıştı. Bu durum
İşler pek de hesapladıkları gibi gitmedi.
ise ağızlarından salyalar akarak Osmanlı’yı
Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya,
yıkmak için fırsat bekleyen batılı devletler
Avusturya-Macaristan ve Rusya ile
(İngiltere, Fransa, Rum Patrikhanesi ve
yaptıkları her görüşmede pohpohlandılar,
dahi Rusya) için bulunmaz bir nimet
Türkler’e karşı biraz daha kışkırtıldılar,
olmuş ve hemen Ermeniler’i kışkırtmaya
tabir-i caizse Avrupa’nın yumuşak elini
başlamışlardır.
yakmak istememesi için kullandıkları
İlk olarak; 1630 yılında İstanbul’daki kızgın bir demir maşa oldular ama
Fransız papazları zaten çok da dini yaptıkları her hamle kendileri için de zarar
duyguları sağlam olmayan Ermeniler’e “ getirdi.
Eğer Katolik olursanız Fransa’nın her türlü
himayesine kavuşursunuz.” Diyerek onları
aldatmışlardı. Eskiden de Katolik olan
Ermeniler Bizans baskısıyla Ortodoksluğu
kabul etmiş ve şimdi yeniden bahsi geçen
heveslerle Katolik olmuşlardı. Tabii ki
mesele Katolik olmakla bitmiyordu. Asıl
hedefleri Büyük Ermenistan’ı kurmak olan
Ermeniler, Osmanlı Devleti’nden “Papalığa
bağlanmak niyetinde olduklarını ve bunun
için de bir Patrik tayini” istediklerini
bildirdiler. Ancak, Bab-ı âli, asıl niyetin bu Rusya’nın sıcak deniz hayali ile yanıp
kadar saf olmadığının farkına varmakta tutuştuğu gerçeğiyle 1724 yılında
gecikmedi. Dolayısıyla da bu isteği Anadolu’yu tehdit edecek kadar
reddetti. Bu sırada I. Şah Abbas yaklaşması Osmanlı’nın erken tedbirler
döneminde İran’daki vilayetlerin başına almasıyla epey zaman önlenmiş ve bu
vali olarak Ermenileri getirdi. Ancak, halde Ermenistan (Gürcistan ile birlikte)
Şah’ın ölümünden sonra başa geçenler Osmanlı himayesinde kalmıştı. Ancak
sonraları iç karışıklıklarından kurtulan

48
GENCAY

İran’ın göz açmasıyla Osmanlı-İran mutfakları, dükkânları, aileleri, kıyafetleri


arasında yapılan çarpışmalarla 1735’te vs. her konuda Türkler’in tıpatıp
Ermenistan ve Gürcistan’ın büyük kısmı aynısıydılar. Türklerle Ermeniler, yalnızca
İranlıların eline geçti. mabetlerine girdiklerinde birbirlerinden
ayrılırlardı.
Bir elden diğerine pinpon topu gibi geçip
duran Ermeniler, arada kalmaktansa Ermeniler’in bu huzurunu ilk bozan,
büyük bir göç yapmaya karar verdiler. Ortodoksluğun oldukça sıkıcı olduğunu ve
Bütün bu sebeplerle de Ermenistan denen bu nedenle Katolik olup papalığa
yerde Ermeniler azınlık haline geldiler. bağlandıklarında çok daha rahat
Böylelikle Melikler, büyük çoğunluğu edeceklerini söyleyen Fransız Katolikleri
Karabağ’da kalan Ermeniler’den gizli oldu. Çeşitli propagandaların sonucunda
teşkilatlar kurup gönüllü ve zorla çeteler 1811’deki Bükreş Antlaşması’ndan sonra
oluşturmakta da ustalaşmış oldular. Ermeniler’in bir kısmı Katolik olduklarını
açıkça ilan ettiler. Osmanlı hükümeti bu
duruma saygı duyup gerekli imtiyazları
onlara da sağladı. Ancak Fransızlar’daki
bitmek bilmeyen algı yönetimi stratejileri
meyvelerini vermeye başladı. Amaçları
elbette ki Osmanlı Devleti’nin
paylaşılmasında kendine sadık olan bu
öncüleri / piyonları bu suretle
hazırlamıştı. Oysa ki Osmanlı Devleti
KOMİTACILAR-AYAKLANMALAR- Ermeniler’in sadakatinde şüphe
EZİLMELER: duymamış; hükümet işlerinde ve serbest
hayatta en rahat yerleri onlara vermekten
Ermeniler, Bizans iradesinden beis duymamıştı.
kurtulduktan sonra biraz rahatlamışlardır.
Hele de Fatih’in İstanbul’u fethinden sonra Sultan Mecid zamanında saraydaki sonu
çok daha güvenli bir yaşama gelmek bilmeyen israflar en çok
kavuşmuşlardır. Fatih Sultan Mehmed, 20. Ermeniler’in işine yaramış ve onları zengin
Yy’da Ermeniler’e o zamana kadar hiç etmişti. Becerikli ve kendilerini
verilmemiş olan değeri göstermiştir. sevdirmeyi iyi bilen Ermeniler bu sayede
Orada burada dağınık halde yaşayan de kuyumculuğu tamamıyla tekellerine
Ermeniler’i İstanbul’a getirdi; onlara aldılar. Bu sayede de zenginliklerine
cemaatler kurdurdu; sanat ve ticaret zenginlik kattılar. Mükemmel evlerinde
yapmaları için çeşitli fırsatlar sundu; sınırsız bir lüks içinde yaşıyorlar;
Rumlar’a verdiği dini ve ekonomik kazandıkları servetlerle çocuklarını
müsamahaları onlardan da esirgemedi. Avrupa'ya tahsil için gönderiyorlar;
Öyle ki Ermeniler, (tarihleri boyunca da gidemeyenleri ise Robert Kolej’inde
böyle yaşadılar.) dinlerinden başka her himaye altına sokuyorlardı. Memleketin
konuda tam bir Türk gibi yaşadılar. Evleri, sanatını, ticaretini iyiden ellerine alan

49
GENCAY

Ermeniler zenginliklerine zenginlik ediyordu. 1857 yılında dini amaçlar


katarken zavallı Türk halkı ise git gide doğrultusunda açılmak istenen Ermeni
fakirleşiyordu. Hem zihnen hem de Patriği’ni bir basımevine çevirmişlerdi.
kisven… “Ermeni İstiklali” emeli ile yanıp
tutuşanlar “an Kartalı” isimli bir gazete
Osmanlı’daki Ermeniler böylesine zevk-ü
çıkardılar. Halkın içinde Ermeni istiklali
sefa içerisindeyken Rusya’daki Ermeniler
naraları atılmaya başlandı. Okullarda,
ise Ortodoks olmak için zorlanıyordu.
Ermeni edebiyatı, coğrafyası, istiklal
Bütün Katolik kurumlar, mektepler,
şiirleri okutulmaya başlandı. Yapılan
mabetler kapatılıyor; Ermeni dilinde
piyeslerde Ermeni halkına istiklal fikri
okumak, yayın yapmak yasaklanıyordu.
aşılanırken Türk halkı da yerden yere
Serbestçe dolaşmak yasaklanmış; köy ve
vuruluyordu.
şehirler bakımsız bırakılmış; adeta
Rusya’da Ermeniler’e vebalı muamelesi Rus-Türk Savaşı’nın sonucunda Ermeniler
yapılmıştı. Bu zulümden bıkan Ermeniler için seçebilecekler iki seçenek sunulmuştu.
en iyi bildikleri yola başvurdular: başka Birincisi Türk vatandaşı gibi idari ve
bir yere göç… ekonomik eşit haklar içinde kardeşçe
yaşamak; ikincisi bir istiklal hayali uğruna
Ne zaman ki Rus-Osmanlı harpleri başladı;
yanıp tutuşmak… Onlar ikinci yolu
Ruslar o vakit Ermeniler’in gözlerini
seçtiler…
boyamak için onlara iyi davranmaya
başladı. Yapabildikleri iyilik ise 1877-78 Seçtikleri bu yolda yaptıkları ihanetler,
harbinde Kafkas orduları çeşitli cinayet programları ve bu akan kanı
başkomutanlığına bir Ermeni’yi içmekten zevk alan vampir ruhlu itilaf
getirmekten öteye gidemedi. devletlerinin faaliyetlerinin belgeleriyle
bulabileceğiniz kitabı kısa zamanda temin
Osmanlı’daki ilk Ermeni komitesi 1880’de
edip faydalanmanızı tavsiye ederiz. Pek
kurulmuştur. Berlin Kongresi’nde
tabii Karabekir Paşa’nın başından beri
uydurma olarak ortaya atılan Doğu
dediğine kulak vererek: “Düşmanınızı,
Vilayetlerindeki Ermeni çoğunluk
küçümseyerek de yenemezsiniz;
meselesinin asılsız olduğu hatta çok
önemseyerek de… TANIYACAKSINIZ! Ben
oldukları iddia edilen yerlerde bile
tanıdım; yendim. Size de tanıtıyorum.
çoğunluklarının üçte biri geçmediği türlü
Yenilmeyesiniz diye…”
raporlarla –ki bunların içinde İngiliz
Konsoloslarının raporları da NOT: Şehitlere atıf yapılan bölümde
bulunmaktadır- ispat edilmiştir. Buna ve alıntılanan şiir Nurullah GENÇ’e ait
hatta Berlin Antlaşması’nın 61. Maddesini olmakla birlikte parantez içinde kullanılan
bile önemsemeyen Osmanlı, millet-i “Bu ülkenin” ifadesi, şiirin esas hâlinde
sadıkasının hatırına eski iradesinde bir “Filistin’in” olarak geçmektedir.
değişikliğe gitmiyordu.

Bu durumdan rahatsız olan komitacı


Ermeniler ne yazık ki faaliyetlerine devam

50
GENCAY

SÖYLEŞİ/PROF. DR. HANIM HALİLOVA


Aslıhan KAYA – Emre SEVİNÇ

Hanım Halilova Azerbaycan Kobalt başlıyor. İşte Ermeni’lerin size olan bu


kasabasında ailesi sürgündeyken doğdu. ilk etkisini bir de sizden genişçe
1969 yılında Bakü Devlet Üniversitesi dinleyebilir miyiz?
Kimya Fakültesi’ni bitirdi. 1974 yılında
1915’de Ruslar Van bölgesini işgale
Moskova’da doktorasını tamamladı.
başladıklarında Ermeniler burada yaşayan
1979’da doçent unvanı aldı. Genç ve
Türklere saldırmaya başlıyor. Mustafa
başarılı bir bilim insanı olduğu
ÇAVUŞOĞLU benim dedemdir. Onun da
gerekçesiyle zamanından önce profesörlük
kafasına vurarak öldürüyorlar. Neydi
unvanı alması gerektiği talimat verildiyse
suçları? Türk olmaları. Bir temel kazısı
de Komünist partisi üyesi olmayı
sırasında tesadüfen ortaya çıkmıştır.
reddettiğinden profesörlüğü erteledi. 20
Çavuşoğlu Samanlığı denilen mevkide bir
yaşından itibaren Ebülfez Elçibey ile
evin temel hafriyatı yapılırken büyük bir
beraber Sovyetlere karşı mücadele veren
tesadüf eseri bulunan insan iskeletleri
ilk kadındır. Azerbaycan adın taburunu
antropolojik açıdan incelenmek için teslim
kurdu ve fiilen savaşlara katıldı. Bilimsel
alınıp Hacettepe Üniversitesindeki
15 projesi, 10 eseri yayınlanan 200’den
laboratuvara götürülmüş. 5 kadın ve 4
fazla makalesi vardır.
erkek tespit edilmiş. Yaş ve cinsiyetleri
 Öncelikle söyleşi teklifimizi kabul belirlenen bu iskeletlerin hepsinin
ettiğiniz için teşekkür ederiz… kafataslarında kesici aletle yapılmış yara
izleri bulunmuş. Anlayacağınız istisnasız
Sevgili hocam, siz ömrünüzün büyük hepsi işkence ile öldürülmüş. Kazıdan
kısmını Azerbaycan’ın bağımsızlığına çıkanların arasında bir de yanmış Kur’an-ı
harcadınız. Bu bağımsızlık kerim bulunmuş. Ermeniler, Erciş’in
mücadelesinde birçok kez Ermeniler ile erkeklerini ve birçok kadınını öldürdükten
karşı karşıya geliyorsunuz. Onların size sonra kalanları da camiye doldurup
ilk etkisi aileniz henüz siz hayatta yakmak istemişler. Ama Ruslar,
değilken başlıyor. Ermeniler Ermenilerin camideki kadın ve çocukları
günümüzdeki Türkiye topraklarından yakmalarına izin vermemişler. Camide diri
Van-Erciş’te ailenizin de bulunduğu diri yanmaktan kurtulan bu insanlar
ahaliye karşı katliama girişiyor. Dedeniz Van’dan Muş’a oradan da Iğdır’a gelmişler.
Mustafa ÇAVUŞOĞLU burada Annem Mustafa kızı Merife Çavuşoğlu,
Ermenilerce şehit ediliyor. Anneniz ise küçük kız kardeşi Fatma; bu kadın ve
Bakü Cemiyet-i Hayriye-i İslamiye çocukların arasında imiş. Annem o
Teşkilatınca Nahcıvan’a götürülüyor, zamanlar 7-8 yaşlarında kardeşi Fatma da
sonra da manevi dedem dediğiniz Ziya 1 yaşındaymış. Kadın ve çocukların kimisi
Talipzade annenizi evlatlık ediniyor. yolda kaybolmuş, bazıları da ölmüş.
Böylece ailenizin Azerbaycan günleri

51
GENCAY

Teyzem Fatma yolda kaybolanlardan taşıyıp yok ettirmiş. Buna kızan Ermeniler
olmuş. Bazılarının Iğdır’da akrabası yakaladıkları Türkleri dövmüşler. Daha
varmış onlar akrabalarına sığınmışlar. sonra hükümet, bu yaşananlardan ve
Bakü’de kurulan Bakü Cemiyet-i Hayriye-i Moskova’dan korkup Gence valisini başka
İslamiyesi teşkilatı kimsesi olmayan bir bölgede görevlendirmiş. Ağabeyim
çocukları Nahcivan’a götürüp yetimhaneye dağlık Karabağ’ın merkezi Hankent’e
yerleştirmiş. Bu cemiyetten olan büyük gittiğinde Ermeniler onu Andronik’in
şair Abdullah Şaik’in kardeşi ve anıtını yok ettiği için zehirleyerek
Nahcivan’ın harbi komiseri olan Yusuf Ziya öldürdüler. Ama hükümet suikasta kurban
Talıbzade annemi evlatlık almış. Manevi gittiğini açıklamadı. Sovyet kayıtlarındaki
dedem olan bu Albay eşini ve annemi de ölüm sebebi kalp krizi… Eğer bu suikast
alıp Semerkand’a gitmiş. Bolşevikler onu olmasaydı kendisi bir süre sonra
orada şehit edince annem üvey annesiyle Ulaştırma bakan yardımcısı olacaktı.
birlikte Tiflis’e gelmiş. Elçibey onu çok severdi, Gence’ye
gittiğinde görüşürdü. Elçibey ağabeyimin
yasını 3 gün yemek yemeyerek tuttu.

 Sevgili hocam, şüphesiz modern


Dünya’nın en utanç verici günlerinin
başında Hocalı Katliamı gelir. Hocalı
Katliamı’nı birçok yerde anlattınız.
Bizim bu konuda sorumuz şöyle olacak
milli kahraman, şehit Cingiz
 Çocukluğunuz ise Gence’de geçiyor.
MUSTAFAEV bu katliamı görüntüleyip
Ermeni terörü burada da yakanızı
belgeleyen gazetecimiz. Kendisi ve
bırakmıyor tabi. Ağabeyiniz Tofik
beraberindeki heyet bu çalışma sonunda
Halilov’un burada yaptığı faaliyetler de
beraberinde Hocalı’da Ermenilerce
Ermeniler tarafından unutulmuyor ve
kafaları kesilerek katledilmiş üç Türk
ağabeyiniz de onlar tarafından şehit
çocuğu getiriyorlar. Siz de bu
ediliyor…
şehitlerimizle beraber Azerbaycan
Ağabeyim Gence’de üst düzey bürokrattı. Cumhurbaşkanlığı sarayına yürüyerek
Sovyetler zamanında Gence’ye yakın olan Muttalibov’a tepkilerinizi dile
ve Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı getiriyorsunuz. Bu yürüyüş sırasında
Daşkesen’in Bayan ilçesinde Ermeniler, Hocalı şehitlerimize özellikle de
1915’de Van’da Türklere büyük zulümler kucaklarınızdaki 3 çocuk şehide karşı
ve katliamlar yapan Andronik’in anıtını duygularınız nasıldı?
dikmişler. Bu adam Taşnakların lideri
O gece ben uyuyordum. Telefonla beni
güya paşaymış. Bu yapılanların uygun
aradılar. Halk Cephesinden bölgeye yakın
olmadığını düşünen ağabeyim
konumda olan Ramiz beydi arayan.
arkadaşlarına “ Bu işi ben hallederim.”
Ağlayarak:
demiş ve gece Bayan ilçesinin
elektriklerini kestirip, anıtı söküp bir tırla -Hanım Muallime, Hocalı Yoktur,

52
GENCAY

Dedim ki, nasıl yoktur? sonucunda dünya tarihindeki en çirkin


günlerden birini yaşadık, Hocalı’yı yaşadık.
-Evet, Hocalı yoktur, yeryüzünden silindi,
Muttalibov’un sözünden dönmesinin
Ermeniler şu an kırıyor hepsini!
bedelini Azerbaycan halkı çok ağır ödedi.
Şubat ayı, kar yağıyor. Ben deli oldum.
 Hazır Karabağ demişken, Ermeniler
Hemen Elçibey’in yanına gittim. Elçibey
Karabağ’ı alabilmek için hep yaptıkları
dedi ki, ‘’haberim var’’. O gün bazı
gibi insanlık dışı davrandılar. Bu
toplantılar ve konuşmalar yaptık. Elçibey
konudaki düşünceleriniz nelerdir?
de konuşma yaptı. Ancak o dönemki
cumhurbaşkanı Muttalibov 2 gün boyunca Ermenilerin Karabağ’ı istemesi halkta milli
açıklama yapmadı. Cengiz Mustafayev de toprak sevdası uyandırdı. Evet, toprak
helikopterle yanına yabancı gazetecileri bizimdi ve halk uyanıyordu. Ama bu
alarak Hocalı’ya gitti. O deli oldu! Bu kadar hareketi Ermeniler beklemezdi.
vahşilik olur mu? Buradan 3 çocuk Ermenistan’daki Azerbaycanlıları
getirdiler. 3 katledilmiş çocuk… Bunları yüzyıllardır oturdukları evlerinden atmaya
tabuta koyarak bana getirmelerini istedim. başladılar. Yüz bine yakın Azerbaycanlı
Kadın erkek, yürüyüşe başladık. Ben yerlerinden yurtlarından edildi. 1988’de
Muttalibov’a ‘’ey Muttalibov, bu millet seni Ermenistan’dan çıkarılan Azerbaycanlılara
bağışlamaz, sen susuyorsun ama herkes büyük bir insanlık dramı yaşatıldı. Her
bilecek bunu’’ bu gösteriler üzerine şeylerini bırakmak zorunda kalmışlardı.
Muttalibov açıklama yapmak zorunda Birçoğu yollarda öldü. Kadınlara tecavüz
kaldı. Biz bu çocukları şehitliğe toprağa edildi. Bundan kurtulmak isteyen kadınlar
verdik. kendilerini dağlardan tepelerden attılar.
Ayaklarında ayakkabıları bile yoktu.
 Peki, Hocam, Muttalibovla olan önceki
Annelerinin kollarında donarak ölmüş
görüşmelerinizde Ermenilerle mücadele
çocukların cesetleri herkesin içini
konusunda beraber hareket etme sözü
parçalıyordu. Ermenilerin Ermenistan’da
vermemiş miydi? yaşayan bu Azerbaycanlı insanları
Tarihe kara ve kanlı bir utanç günü olarak yerlerinden etmesi konusunda Sovyetlerin
geçen 1992’nin 26 Şubat’ından önce tutumu sadece susmak oldu. Zaten
yürüyüşler yaptık, Muttalibovla görüşme Sovyetlerin de esas amacı, Azerbaycan’ın
talebinde bulunduk. Cumhurbaşkanı Karabağ bölgesini Ermenistan’a katmaktı
Muttalibov bizimle görüşmeyi kabul etti.
 Hanım hocam 1988 yılında
Görüşmeye ben ve 3 kadın daha gittik.
Ermenistan’da büyük bir deprem oluyor.
Halk cephesiyle birlik olunmasını istedim
Siz ‘‘Ebulfez Elçibey ile Bağımsızlığa
çünkü Karabağ meselesinde bu ikilikten
Giden Yol’’ adlı kitabınızda bu durumla
yararlanan Ermeniler sürekli hücum
alakalı sevinmediğinize dair
ediyorlardı. “Ermenilere karşı birlikte
cümleleriniz var.
mücadele edelim.” Dedim. Muttalibov
beraber hareket edeceğine söz verdi. Ne Bu kadar mezalim, Hocalı’daki soykırım,
var ki sözünü tutmadı. Sözünden dönmesi ‘’Allah’ın parmağı yok gözlerine soksun’’

53
GENCAY

ondan dolayı bu yapılanlar Allah’a hoş yürüyüşler düzenledikten sonra izin verdi.
gitmedi. Ama bir insan olarak, bir insanın Ahıska Türkleri bugün dahi vatanlarına
ölümüne herkes üzülür. Bir Türk- gidemiyor. Çünkü onların yerine
Müslüman olarak her zaman üzülürüz. Biz Ermenileri yerleştirdiler.
hiçbir zaman soykırım yapmadık ama
onlar insanlık dışıydılar. Bir insan olarak  Bu Ermenileri her yere yerleştirme
dedim ki yapmasaydılar Allah da bunları çalışmaları Büyük Ermenistan hayaliyle
yaptırmazdı onlara. ilgiliydi. Başka çalışmalar da yaptılar
mı?
 Bu da sadece Türk milletinin
Büyük Ermenistan hayali için 1890 yılında
kişilerinde görülebilecek bir şeref galiba
kurulan bir parti vardı: Taşnaksutyun.
Hanım hocam…
Hemen ardından Hınçak partisi kuruldu.
Evet, O yalnız Türk milletinde var. 1915’te Bunlar daha sonraları birleşerek tek bir
Ermeniler bizlere katliam yaptı. Ancak parti oldular. Bu partilerin esas gayesidir
savaş ortamında Ermenilerden kalan büyük ermenistanı kurmak. Azerbaycan ve
çocuklara Kazım KARABEKİR sahip çıktı. Gürcistan topraklarını ele geçirip
Bu hiçbir başka millette olmaz. Başka Nahcivan, Karabağ, Ahalkalaki, Borçalı ve
milletler düşmanlık yaparlar. Türklere Türkiye’nin Doğu Anadolu bölgesinden
baktığımızda, bize o kadar zulüm ettiler, toprakları koparıp devlet kurmak isterler.
biz hiçbir zaman kötülük etmedik.

 Ermenilerin toprak talepleri bugün


Gürcistan sınırlarına kadar ulaşabiliyor
hocam. Burada da Ahıska Türkleri’nin
topraklarına yerleşmiş bir Ermeni
kitlesi ve bu kitle aracılığı ile toprak
talep eden Ermeniler mevcut…

4 milyon var ya da yoklar. Bu toprakları ne


yapacaklar? Ben de anlamıyorum. Aynı  Siz 1 Nisan 1993’te Kelbecer’in işgal
zamanda Gürcistan’da Ahılkelek’te, Ahıska edilmesinden sonra Kadın Taburu’nu
Türkleri yaşıyordu. Orası da güya bunlara kuruyorsunuz. Kelbecer’in işgali
bağlıdır. Bu nedenle 1944 yılında, bir özellikle Elçibey ve hareketine karşı
gecede yapılan operasyonla katliama yapılan bir faaliyetti. Siz bu faaliyeti
maruz kaldılar. Geri kalanlar aynı gece engellemek için Kadın Taburunu
sürgün edildiler. Özbekistan Feragana’ya. kuruyor ve Türk kadınlarını da yanınıza
Sonraki dönemde Özbek Türkeri ile Ahıska alarak AZ TV’de canlı yayına katılıp
Türkleri arasında ikilik çıkardılar. Biz Ermenilere karşı Türk kadınını göreve
burada yaşayan Ahıska Türkleri’nin çağırıyorsunuz. Kadın Taburu’nun
güvenliğini sağlayabilmek için bundan sonra Ermenilere karşı
Azerbaycan’a getirmek istedik. Muttalibov faaliyetlerinden bahsedebilir misiniz?
başta izin vermek istemese de biz

54
GENCAY

Biz bağımsızlığı kazandıktan sonra Elçibey  Vatan savunmasında kadın


bana, ‘’Hanım, unutma temiz Türk’ü taburundan verdiğiniz şehitlerden de
burada tutmazlar dedi. Nitekim bu şekilde bahsedebilir misiniz?
de oldu.
Vatan savunmasında kadın taburumuzdan
1 Nisan 1993’te Kelbecer’in işgale uğradığı şehitler verdik. Melahat Nasibova
gün doğum günümdü. Kadınlarımız bunlardan biridir. Savaş bölgelerine
doğum günümü kutlamak için toplanmış gitmiş, fiilen savaşmış. Yaralanmış fakat
hazırlık yapmışlardı. Ama Kelbecer’in işgal esir düşmemek için canını feda etmiştir.
edildiğini duyar duymaz, Elçibey’in Karatel Hacımahmudova, Gönül
söylediklerini hatırladım. “ Önce Fuzuli Kahramanova, Sadagat Racebova, Gülbar
bölgesi, ardından Kelbecer işgal edilecek. Heydarova bunlardandır. Kadın
Sonra darbe yapılacak.” demişti. Fuzuli taburunda gönüllü olarak savaşan
bölgesini işgal edilmekten kurtardık ama kadınlarımız, topraklarımız uğrunda
Kelbecer’i kurtaramadık.” Ermenilere karşı mücadele vermekte ve
ölüme gitmekteydiler. Melahat ve Karatel
Kelbecer işgal edildikten sonra anladık ki
hanımlar gibi birçok mücahit kadınımızı
darbe geliyordu. Hemen bir karar aldık.
Bakü’de şehitler mezarlığında toprağa
Darbe planları yapanları utandırmak ve
verdik. Bizim düzenli ordumuz yoktu.
yapılacak darbeye engel olmak istiyorduk.
Kıymetli insanlar, aydın üyeler hep şehit
Benimle mücadele vermekte olan birkaç
oldular. Thomas Goltz kitabında onlardan
kadınla birlikte hemen AZ TV’ye gidip,
“Hanım Halilova’nın Amazonları” diye
canlı yayına katıldık. Azerbaycan kadın
bahsediyor.
taburu olarak dünyaya bir mesaj vermek
istiyorduk. “ durum o kadar vahimdir ki  Son olarak, Azerbaycan’da hiçbir
kadınlar olarak savaşmak zorundayız.” Bu mezalime, haksızlığa uğramadan
yayında cemiyetin ve bizim bütün siyasi rahatça yaşayan Ermeniler hakkında ne
faaliyetlerimizi durdurduğumuzu ve bir söyleyebilirsiniz?
kadın taburu oluşturduğumuzu: bundan
sonra tüm gücümüzle savaş bölgelerinde Yıllarca Ermenilerle komşuluk, dostluk,
olacağımızı söyledik. Savaş bölgelerine arkadaşlık yaptım. Mesela sınıf
gidip erkeklerle omuz omuza savaşacaktık. arkadaşlarım vardı, ermeni. Zor zamanım
Ertesi gün Halk Cephesindeki odama olduğunda bana ekmek, su, aş getirdiler.
geldiğimde yüzlerce kadınımız kadın Kanaatim odur ki dini, dili, ırkı, milleti ne
taburuna yazılmak için beni bekliyorlardı. olursa olsun insanları yalnız başlarına
Böyle kadınları olan millet ölmez diye bıraksalar, bir takım devletler çıkarları
düşündüm. Çünkü biliyordum kadınlar için ortalığı karıştırmasalar herkes dost
meydana çıkınca erkekler evde olur. Bu oyunun baş aktörleri büyük
oturmazlardı. devletler. Halkın ne suçu var?

55
GENCAY

PROF. DR. ÖMER TURAN/SÖYLEŞİ


Bülent ERDİL

1. Ermeni Soykırımı iddiaları 2. Dünya geneline baktığınızda bu


konusunda; Ermeniler, içinde konuya bakış hakkında ne
bulunduğumuz yıl içerisinde birçok düşünüyorsunuz?
çalışmada bulunmayı
Büyük bir kesimi bir şey bilmiyor. Bildiğini
hedeflemektedirler. Önümüzdeki 24
zannedenler Ermeni propagandasının
Nisan'dan sonra bizi neler bekliyor? Bu
etkisinde yanlış bilenler. Bunların sayısı az
açıdan Ermeniler'in kat ettiği yol
değil. Daha önemlisi etkililer. 20 civarında
hakkında ne düşünüyorsunuz?
ülkenin parlamentosunda Ermenilere
Önümüzdeki 24 Nisan’dan sonra bizi ima soykırımı yapıldığı kabul edildi. Bunların
etmeye çalıştığınız kötü şeylerin arasında Kıbrıs Rum Kesimi gibi,
beklediğini düşünmüyorum. Bu 100. Yunanistan gibi, Rusya ve Fransa gibi bir
yılında 24 Nisan korkusunu doğru şekilde tarihsel ve siyasal sebeplerle
bulmuyorum. Bunu gereksiz bir korku Türkiye’nin önünü kesmeye çalışan
olarak değerlendiriyorum. 100. Yılında 24 ülkelerin yanı sıra Uruguay, Arjantin, Şili
Nisan’da olacaklardan korkarak, panik gibi ülkeler de var. Uruguay
içerisinde bir şeyler yapmaya çalışmaktan parlamentosundakilerin yarısından
hayırlı bir sonuç çıkmaz. Bunu gevşeyelim fazlasının haritada Türkiye’nin yerini tam
ve yatalım diye söylemiyorum. Soğukkanlı olarak gösteremeyeceklerinden eminim.
ve bilinçli bir gayret içerisinde olalım diye Bizim milletvekilleri Uruguay tarihini ne
söylüyorum. Bu konuda 100 yıl boyunca kadar bilirlerse Uruguay milletvekilleri de
ne yaptık, ne yapmadık, eksiğimiz ne, bizim tarihimizi o kadar bilir. Ancak
görelim, bir durum değerlendirmesi Uruguay parlamentosunda 1965 yılında,
yapalım ve ona göre harekete geçelim 2004 yılında ve 2005 yılında üç kere
diyorum. Bu bakımdan Ermeniler çok Ermeni soykırımı kararı çıktı. Neden?
büyük bir yol aldılar. Dünyada Türk’e, Oradaki çok az sayıdaki insanın planlı ve
Türkiye’ye düşman çevrelerden de destek sistemli çalışmasının sonucunda bu karar
gördüler. Ama kendileri de hep çalıştılar. alınabildi. Bir kamuoyu oluşturuldu.
Bilimsel olarak, siyasal olarak, sanatsal Amerika Birleşik Devletleri’nin 42
olarak her yolu değerlendirdiler. Ve dünya eyaletinde soykırım kararı çıktı. Bu karara
kamuoyunu belli bir istikamette evet oyu veren eyalet parlamenterlerinin
etkilediler. Bizdeki bu 24 Nisan telaşı ve kaçı Türkiye ve Birinci Dünya Savaşı
endişesi bunun bir sonucu. hakkında bir tane kitap okumuştur? Ama o
eyaletlerde çalışan bir avuç Ermeni’nin
ısrarlı çalışmaları sonucunda bu kararlar
alınabildi. Durum budur. Bu meyanda son

56
GENCAY

50 yıl içerisinde çalışan olarak, tüccar 5. Önceki hükümetlerin ve şimdiki


olarak, eğitim alan veya veren olarak hükümetin Ermeni iddialarına yönelik
dünyaya yayılan varlığımızı çalışmalarını ve konuya bakışlarını
değerlendirmemiz gerekir diye nasıl değerlendiriyorsunuz?
düşünüyorum.
Önceki hükümetler de şimdiki hükümet de
3. Ermeni iddialarının 100. yıl günü kurtarmak kaygısı ile hareket etti,
propagandasına karşılık, Türkiye'nin ediyor. Günü kurtarmak önemli elbette
yeterli çalışmalar yaptığını düşünüyor ancak orta ve uzun vadeli ve gerçekçi
musunuz? Neler yapmalıyız? stratejilere de ihtiyacımız var.

Dediğim gibi bu işi 100. yıl stresi ve


telaşına düşmeden soğukkanlı bir şekilde
değerlendirmeli, ne yapıp neyi ihmal
ettiğimizi tespit etmeliyiz evvela. Bizim bu
konudaki ilk bilimsel çalışmamız 1950
yılında Esat Uras tarafından kaleme alındı.
Arşivlerimizi değerlendirmek 1980’li
yıllarda aklımıza geldi. Hala belgelere
ulaşmada bir sürü zorluklarla 6. Ermenistan'ın, Azerbaycan ve
karşılaşıyoruz. Şu son beş on yıl içerisinde Gürcistan gibi ülkelerden de toprak
Türk tezi bilimsel eserlerine kavuşabildi talep ettiğine dair söylemler var.
desem abartmış olmam. Bu konuda Türk Gelecekte bu iki ülkeyi neler bekliyor
tezi sanatsal eserlerine ne zaman olabilir?
kavuşacak? 1930’lu yıllarda yazılan “Musa
Ermenistan talep eder de, ne alabilir,
Dağında Kırk Gün” romanını hepimiz
bilmiyorum. Ermenilerin bir hayalci
biliyoruz. Peki bu konuda Türk tezini
tarafları var. Birinci Dünya Savaşı
işleyen bir roman biliyor musunuz?
yıllarında bazı büyük güçlere güvenerek
“Ararat”’tan, “Kesik” (The Cut)’e Ermeni
olmadık işlere giriştiler. Akıttıkları kanda
tezini işleyen kaç tane film sayabiliriz.
boğuldular. Bin yıldır yaşadıkları
Peki, Türk tezini işleyen bir film ismi
Anadolu’dan ayrılmak zorunda kaldılar.
söyleyebilir misiniz bana?
Kafkaslarda da irredantist politikalarını
4. Ermeni Soykırımı iddiası konusunun sürdürürlerse yine akıtacakları kanda
bilimsel anlamda, tarih bilimi ile boğulurlar diye endişe ediyorum. Keskin
çözülebileceğini düşünüyor musunuz? sirke küpüne zarar derler. Komşuları ile iyi
Yoksa bu konu ancak siyasal alanda mı geçinmeyen, doğusunda Azerbaycan ve
çözüme kavuşacaktır? batısında Türkiye ile kavgalı, Gürcistan ile
ilişkileri gergin bir Ermenistan ne kadar
Tarihsiz olmaz. Ancak geldiğimiz nokta
güçlü olabilir, ne kadar ayakta kalabilir,
itibariyle tarih de yetmez. Tarih, siyaset,
ben esas bunu düşünüyorum.
ekonomi, sanat, kamuoyu oluşturma
faaliyetleri hep birlikte olmalıdır.

57
GENCAY

7. Ermeni Soykırımı iddiaları merkezleri bu anlamda kendilerinden


konusunda, Türk halkı da oldukça beklenen eserleri üretemiyorlar. Veya
bilinçsiz görünüyor. Bu bilincin oluşması ürettikleri yeterli değil. Sivil toplum
konusunda nasıl çalışmalar yapılabilir? kuruluşları bunları takip edip topluma
yayma yerine kendileri eser üreterek
Meseleyi kaba bir Ermeni düşmanlığına
boşluğu doldurmaya kalkıyorlar. Kimse
dönüştürmeden yaşanan geçmişin yeni
kendi işini yapmıyor vesselam.
nesillere doğru bir şekilde aktarılması
önemli… Tarihimizi ve geçmişimizi doğru 9. Ermeni iddialarının Türkiye'ye kabul
bir şekilde çocuklarımıza ve gençlerimize ettirilmesi sonucu, Türkiye'yi neler
öğretebilirsek, tarih şuuruna sahip nesiller beklemektedir?
yetiştirebilirsek bu mesele çözülür, artı
Mithat Cemal Kuntay’ın “Ölmez bu vatan,
başka bir sürü mesele daha çözülür.
farz-ı muhal ölse de hatta - Çekmez
8. Üniversite ve STK'ların bu iddialara kürenin sırtı bu tabut-ı cesimi” beytinde
karşı yapmış olduğu çalışmaları nasıl söylediği gibi böyle bir şey söz konusu
değerlendiriyorsunuz? olamaz. Bu iddialar Türkiye’ye kabul
ettirilemez. Mamafih bizim vazifemiz
Yetersiz görüyorum. Üniversitelerde uzun
Ermeni tezlerini kabul etmemekle
vadeli araştırmalar yapılır, akademik
yetinmek değildir, kendi tezlerimizi hem
eserler üretilir. Bu çalışmalardan elde
dünyaya hem Ermenilere kabul ettirmeye
edilen verileri sivil toplum kuruluşları,
çalışmaktır. Bunun için evvela bilgi sahibi
popüler tarihçiler, gazeteciler, sanatkârlar
olmak sonra da bu bilgileri ikna edecek bir
topluma kendi dillerinde aktarırlar. İkisi
şekilde muhataplarımıza aktarabilme
de olmuyor. Üniversiteler ve araştırma
becerimizi geliştirmek durumundayız.

58
GENCAY

millikanal.com

You might also like