Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 11

“Ermeni Aç›l›m›” Sonras›

Türkiye-Azerbaycan ‹liflkileri

Dr. Ali ASKER*

Giriş
1990’lı yılların başından bugüne değin Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde za-
man zaman sorunların yaşanmış fakat sorunlar bazen diplomatik, bazen teknik
sebepli olduğu için aşılması çok da zor olmamıştır. Zamanla ikili ilişkilerin ön-
celikleri ve kırmızı çizgileri belirlenmiştir. Türkiye, özellikle Ermenistan-Azer-
baycan ilişkilerini de dikkate alarak Azerbaycan konusunda bir “devlet politika-
sı” oluşturmuştur. Fakat son iki yılda AKP hükümetinin iç ve dış politikada uy-
gulamaya koyduğu “açılım” politikaları, yerleşmiş devlet politikalarını da revize
etmeye başlamıştır. Bu çerçevede başlatılan “Ermeni açılımı” Türkiye-Azerbay-
can ilişkilerinde onarılması zor olan yaralar açmıştır. Bugün itibariyle “Ermeni
açılımı” politikası hızla çökmekteyken, Azerbaycan-Türkiye ilişkileri de kritik
bir noktaya gelmiş durumdadır. İlginç olanı, Türkiye açısından bir hayli olumsuz
olan bu sonuçlar önceden kestirilebilir nitelikteydi.
Sürecin başında bile bu açılımın sekteye uğrayacağına ilişkin kesin işaretler
şöyledir:
1) Ermenilerin Türk algısı gibi önemli bir faktör görmezden gelinmiştir
2) Karabağ sorunu, Türk-Ermeni ilişkilerinin ön şartı olmaktan çıkarılmış,
Türkiye ve Azerbaycan kamuoyunun sürece ilişkin hassasiyeti göz ardı edilmiş-
tir.
3) Açılımın sonucunda Türkiye’nin edineceği kazanımlar bir türlü somutlaştı-
rılamamış, Türkiye’nin neleri kazanacağı ve neleri kaybedeceğinin hesabı sağlık-
lı yapılmamıştır
4) Süreç, ABD’nin ve Batı’nın baskı ve telkinleriyle geliştirilmiştir.
22 Nisan 2009’da İsviçre'nin arabuluculuğu ile üzerinde mutabakata varılan
yol haritası, Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinde bir deprem şoku etkisi yaratmış-
tır. Türk dış politikasının “komşularla sıfır politikası” çerçevesinde “statüko”yu

* 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Rusya-Avrasya Araştırmaları Bölümü Başkanı

Mart ’10 • Sayı: 15 21. YÜZYIL [45]


Dr. Ali Asker

"BTC - Azerbaycan petrolünün Avrupa pazarlarına nakli açısından büyük öneme sahiptir.
Uzunluğu 1773 km'dir.

değiştirme çabası, Türkiye’nin Kafkaslar politikasında taşları yerinden oynat-


mış, ayrıca Türk ve Azerbaycan kamuoylarında büyük tepki uyandırmıştır. 24
Mayıs 2009’da Türkiye Başbakanı R.T.Erdoğan, ikili ilişkileri onarmak amacıy-
la Azerbaycan’ı ziyaret ederek Karabağ'ın işgali ortadan kalkmadan Ermenis-
tan'a Türkiye’nin kapılarının açılmayacağı güvencesini vermiştir. Bundan sonra-
ki Türk-Ermeni temasları kamuoyuna kapalı olarak sürdürülmüştür.
1 Eylül 2009'da konu daha somut belgelerle yeniden gündeme gelmiş, “Tür-
kiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti Arasında Diplomatik İlişkilerin
Kurulmasına Dair Protokol” ile “Ermenistan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuri-
yeti Arasında İlişkilerin Geliştirilmesine Dair Protokol” olarak adlandırılan iki
önemli belge parafe edilmiştir.1 Böylece “Ermeni Açılımı” konusunda Türk dış
politikası başından beri bir çelişki içine düşmüştür: Türkiye ve Ermenistan pro-
tokol hükümlerini kendilerince ve tamamen birbirine ters yönde yorumluyorlar-
dı. Protokollerde yer almamasına rağmen Türk hükümeti bu süreçte Azerbay-
can’ın menfaatlerini dikkate alacağını ifade ederek Dağlık Karabağ bölgesinde-
ki Ermeni işgalinin sona erdirilmesini şart koşmuştur. Öte yandan Ermenistan
tarafıyla yaptığı temaslarda sürecin, sadece protokollerde yazılmış hükümler çer-
çevesinde yürütüleceğini beyan etmiştir.

1 Ali Asker, Tehlikeli Üçgen: Türkiye-Ermenistan-Azerbaycan,


http://21yyte.org/tr/yazi.aspx?ID=2998&kat=1 09 Eylül 2009

[46] 21. YÜZYIL Mart ’10 • Sayı: 15


“Ermeni Aç›l›m›” Sonras› Türkiye-Azerbaycan ‹liflkileri

“Ermeni Açılımı” Türkiye-Azerbaycan İlişkilerini Vurdu


Ermeni Açılımı şov ve demagojik söylemleri de beraberinde getirmiştir. Er-
menistan’la ilişkilerin kurulması ve geliştirilmesi açısından değişik senaryolar
üretilmiş, değişik tanımlamalar yapılmıştır. Açılımın Türkiye-Ermenistan-Azer-
baycan’dan oluşan barış üçgeni olarak lanse edilmek istenmesi de Türkiye ve
Ermenistan arasındaki sınırın son “Berlin Duvarı” olarak tanımlanması da süre-
cin tarihsel ve psikolojik değerlendirmeden yoksun ve sağlıksız bir şekilde yü-
rütüldüğünün göstergesiydi. Protokollerdeki ortak sınırın tanınması, ortak tarih
komisyonu gibi bazı maddelerin Türkiye açısından büyük öneme sahip olduğu
vurgulanmıştır. Protokollerin imzalanması, Anka-
ra’da neredeyse büyük bir zafer olarak algılanmış-
Aç›l›m›n Türkiye-
tır. Bu algıya göre güya bu protokollerle Türkiye-
Ermenistan-
Ermenistan sınırı tanınıyor, soykırım iddiaları ko-
Azerbaycan’dan oluflan
misyonlara gidiyor, iki ülke arasında diplomatik
ilişkiler inşa edilerek geliştiriliyordu. Dahası, Er- bar›fl üçgeni olarak
menistan’ın soykırım iddialarını geri çekmesini is- lanse edilmek istenmesi
temek süreci baltalamak anlamına gelecekti. Gere- de Türkiye ve
kirse Türkiye “kendi tarihiyle yüzleşmelidir” yo- Ermenistan aras›ndaki
rumları da yapılıyordu. İşin ilginç tarafı; bu süreç s›n›r›n son “Berlin
Ermenistan’ın kendisi tarafından sekteye uğratıl- Duvar›” olarak
masaydı, Türkiye’nin Kafkaslar politikasındaki tan›mlanmas› da sürecin
yanlış trend “statüko” yıkmak adına devam edip tarihsel ve psikolojik
gidecekti. 12 Ocak 2010’da prosedür gereği proto- de¤erlendirmeden yok-
kollerle ilgili görüş bildiren Ermenistan Anayasa sun ve sa¤l›ks›z bir
Mahkemesi protokolleri anayasaya uygun bulur- flekilde yürütüldü¤ünün
ken alınan gerekçeli kararda Türkiye’nin kabul göstergesiydi.
edemeyeceği aşağıda anılan ön şartları da devreye
sokmuştur:
- Protokol metninde geçen tarih alt komisyonu, 1915 olaylarının "soykırım"
olduğunun uluslararası arenada tanınmasını desteklemek amacıyla kurula-
cağına;
- Protokolün "karşılıklı sınıra saygı duyulması" yönündeki hükmüyle ilgili
yapılan yorumda, bu maddenin, yalnızca bağımsız Ermenistan Cumhuriye-
ti'nin kurulmasından, yani 1990'dan sonra yapılan anlaşmalar için geçerli
olduğuna hükmedilmiştir.
Böylece Erivan’ın bundan önce de yaptığı yorumlar yargı kararıyla pekiştiril-
di.
Ermenistan’la yakınlaşma yaşanırken Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde de
bir gerginlik hakim idi. Manevi yönü de dikkate alındığı zaman Türkiye-Azer-
baycan ilişkilerine damgasını vuran en olumsuz gelişme her iki ülkede yaşanan

Mart ’10 • Sayı: 15 21. YÜZYIL [47]


Dr. Ali Asker

“bayrak krizleri” olmuştur. Azerbaycan’da Türkiye Diyanet İşleri Başkanlı-


ğı’nca açılmış ve faaliyet gösteren bazı camiler tamir, kanunsuz inşaat vs. gerek-
çelerle kapatıldı. Azerbaycan, Türkiye’ye sattığı doğalgazın fiyatını yeniden be-
lirledi. Rusya’nın Azerbaycan’la ilişkilerinde manevra alanı genişledi.

Türkiye’nin Ekonomik Çıkarları Zarar Görmüştür


“Ermeni Açılımı”, Türkiye-Azerbaycan ilişkileri açısından birtakım somut kö-
tü sonuçlar doğurmuştur. Olayın manevi boyutu, kardeşlik bağına vurulan darbe
bir tarafa bırakılsa bile Ermeni açılımı ile Türkiye’nin Azerbaycan’daki ekono-
mik çıkarları önemli ölçüde zarar görmüştür.
Azerbaycan, Türkiye’nin Kafkasya’daki ortak
ekonomik ve ulaşım alanındaki projelerinde mer-
Türkiye taraf› da al›c›
kezî konuma sahiptir. Bugün iki ülke arasındaki ti-
olmas›na ra¤men
cari ilişkilerin hacmi yaklaşık 2 milyar Dolar’dır.
yapt›¤› aç›klamada,
Azerbaycan, Türkiye için ayrıca 2000’den fazla
Azerbaycan çeşit malın satıldığı bir ülkedir. Azerbaycan’ın pet-
do¤algaz›n›n fiyat›n›n rol ve doğalgaz anlaşmalarında Türkiye de belli
çok düflük oldu¤unu paya sahiptir: Bakı-Tiflis-Ceyhan - %6,15, Aze-
itiraf etmifltir. Bugünkü ri-Çırag-Güneşli projesinde - %6,75, Şahdeniz
piyasa fiyatlar›yla projesinde - %9, Kürdaşı projesinde - %5; Araz
k›yaslad›¤›m›zda bu, Alov-Şark projesinde - %10’dur.2 Petrol ve do-
Türkiye’nin 1.8 milyar ğalgaz anlaşmalarının yanı sıra bölgesel ulaşım
kar etmesi anlam›na hatlarının geliştirilmesinde de önemli ortak proje-
geliyordu. Bu mebla¤ ler uygulanmaktadır. Türkiye ve Azerbaycan ara-
Türkiye’nin sındaki doğalgaz anlaşması, Ermenistan açılımın-
Ermenistan’la yapaca¤› dan nasibini alan ilk anlaşma olmuştur. Bu anlaş-
ticaretten elde edece¤i ma Türkiye’nin tarihinde en ucuz doğalgaz ithala-
10 y›ll›k kardan tı anlaşması olarak da tarihe geçmişti. Dünyadaki
daha fazlad›r.
doğalgaz piyasası fiyatlarına baktığımız zaman
Türkiye’nin Azerbaycan’dan aldığı doğalgazın fi-
yatı neredeyse “komik” denilebilecek kadar düşüktü. Azerbaycan Türkiye’ye
doğalgazın bin metreküpünü 120 dolardan satmaktaydı. Türkiye tarafı da alıcı
olmasına rağmen yaptığı açıklamada, Azerbaycan doğalgazının fiyatının çok dü-
şük olduğunu itiraf etmiştir. Bugünkü piyasa fiyatlarıyla kıyasladığımızda bu,
Türkiye’nin 1.8 milyar kar etmesi anlamına geliyordu. Bu meblağ Türkiye’nin
Ermenistan’la yapacağı ticaretten elde edeceği 10 yıllık kardan daha fazladır.
Her ne kadar Azerbaycan doğalgazın satış fiyatını yeniden gözden geçirmeyi
ekonomik gerekçelerle ilişkilendirse de olayın zamanlaması çok manidardır.

2 Ali Asker - Arif Keskin - Kamil Ağacan,Türkiye-Azerbaycan İlişkilerinin Çok Boyutlu Te-
melleri, 21. Yüzyıl Dergisi Ocak 2010, Sayı 13.

[48] 21. YÜZYIL Mart ’10 • Sayı: 15


“Ermeni Aç›l›m›” Sonras› Türkiye-Azerbaycan ‹liflkileri

Türkiye-Ermenistan protokolleri gergin bir ortamda imzalandı.

Türkiye’nin Ermenistan açılımının ardından Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Şah-


deniz projesinden Türkiye'nin aldığı doğalgazın fiyatının "piyasa fiyatı ve sözleş-
me yükümlülükleri esas alınarak yeniden belirlenmesi gerektiğini" açıklamıştır.
Doğalgaz fiyatıyla ilgili müzakereler önce Türkiye’nin BOTAŞ ve Azerbaycan
Devlet Petrol Şirketi (SOCAR) tarafından sürdürülmüş, daha sonra ise bakanlar
düzeyine çıkarılmıştır. Azerbaycan tarafı doğalgaz fiyatını Türkiye’nin Rus-
ya’dan aldığı doğalgaz fiyatı düzeyine çıkmasını istedi. Türkiye tarafı ise bu ra-
kamı yüksek bulduğu ifade ederek daha düşük fiyat üzerinde ısrar etti. Müzake-
relerin sonunda bin m3 doğalgaz için ortalama fiyatın 300 dolar olması üzerinde
anlaşıldı. Hazırda Türkiye Azerbaycan’dan yılda 6 milyar metreküp doğalgaz al-
maktadır. Eski fiyatlandırma, yani her bin m3 için 120 Dolar üzerinden bir yıl
için ödenmesi gereken para 720 milyon Dolardı. Fakat yeni fiyatlandırma nede-
niyle Türkiye’nin Azerbaycan’a 720 milyon dolar yerine 1.8 milyar dolar öde-
mesi gerekecektir. “Şahdeniz” projesi partnerleri ile Türkiye arasında imzalan-
mış ticaret sözleşmesi gereğince tedarik başladıktan 1 yıl sonra gözden geçirile-
cektir. Bu yüzden yeni fiyatlandırma 2010 yılından değil 15 Nisan 2008 yılından
geçerli olacaktır. Bu ise Türkiye açısından geriye dönük 1.7 milyar borç maliye-
ti demektir.3

3 Баку и Анкара договорились по стоимости газа с месторождения "Шахдениз",


http://www.vestikavkaza.ru/news/ekonomika/gaz/14932.html

Mart ’10 • Sayı: 15 21. YÜZYIL [49]


Dr. Ali Asker

“Ermeni Açılımı” başlatılmasaydı, Azerbaycan, Türkiye ile doğalgaz fiyatının


revize edilmesi konusunu gündeme getirecek miydi? Dünyadaki doğalgaz piya-
sası fiyatlarına oranla çok düşük düzeyde fiyatlandırılan ve Türkiye’ye satılan
Azerbaycan doğalgazının yeni fiyatı belki de 180-250 Dolar arasında değişebi-
lirdi. Bu da en azından bugünkü fiyatla kıyasladığımız zaman Türkiye’nin 1-1.5
milyar Dolar ödemesi anlamına gelecektir. Fiyatlarının gözden geçirilmesinin
maddi yönden incelediğimiz zaman, bu anlaşmanın yürürlükte olduğu dönemde
Türkiye açısından ne kadar avantajlı olduğu ortaya çıkmaktadır.
Türkiye’nin Kafkaslar Politikasında Eli Zayıf-
”fiahdeniz” projesi lamış, Rusya’nın Bölgedeki Etkinliği Daha da Art-
partnerleri ile Türkiye mıştır.
aras›nda imzalanm›fl
“Ermeni Açılımı”, sadece Türkiye ve Ermenis-
ticaret sözleflmesi
tan’ı ilgilendiren bir süreç değildir. Burada Azer-
gere¤ince tedarik baycan’ın yanı sıra Rusya, ABD, Avrupa, Gürcis-
bafllad›ktan 1 y›l sonra tan ve İran da bu açılıma kendi çıkarları doğrultu-
gözden geçirilecektir. sunda bakmaktadır. Türkiye-Ermenistan yakınlaş-
Bu yüzden yeni fiyat- ması Güney Kafkasya’daki dış aktörlerden en faz-
land›rma 2010 y›l›ndan la Rusya’yı ilgilendirmektedir. Moskova her za-
de¤il 15 Nisan 2008 man Erivan’ın esas müttefiki olmuştur. Rusya, Er-
y›l›ndan geçerli menistan’ın Kafkaslarda varoluş nedenidir ve Er-
olacakt›r. Bu ise Türkiye menistan Rusya için Kafkaslarda her zaman bir üs
aç›s›ndan geriye dönük rolünü oynamıştır. Sovyetler Birliği dağıldıktan
1.7 milyar borç sonra Ermenistan Rusya için daha önemli konuma
maliyeti demektir. gelmiştir. İki ülke devlet başkanları tarafından
1992 yılında "Rusya Federasyonunun Ermenis-
tan’daki Silahlı Kuvvetlerinin Hukuki Statüsüne Dair Anlaşma”, 1995 yılı Mart
ayında "Ermenistan Cumhuriyetinde Rusya Askeri Üssüne Dair Anlaşma" imza-
lanmıştır. 1992 yılından itibaren Ermenistan, Rusya’nın başını çektiği Kolektif
Güvenlik Teşkilatı’nın üyesidir. Türkiye ile sınırlar kapatıldıktan sonra Rusya,
Ermenistan’a defalarca maddi yardımda bulunmuştur.4 Ayrıca Rusya tarafından
Ermenistan’a birkaç milyarlık silah hibe edilmiştir.
Ağustos 2008’de yaşanan Rusya-Gürcistan savaşı sonrasında, Moskova yö-
netimi, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilere ilişkin tutumunun değişmiş-
tir. Moskova bir taraftan Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin geliştirilme-
si ve sınırların açılması ile Ermenistan’ı rahatlatmayı ve bu sayede Ermenistan’la
ilgili kendi yükünü hafifletmeyi amaçlamıştır. Ayrıca Türkiye-Ermenistan ilişki-
lerinin geliştirilmesi sürecinde Türkiye ve Azerbaycan’ın arasının açılacağı ihti-
malinden yola çıkarak Azerbaycan’ı kendi yanına çekmeyi hedeflemiştir. Fakat

4 Elmira Tarıverdiyeva, Erm`nistan-Türkiy` protokolları Rusiya üçün Erm`nistanı itirm`d`n


Az`rbaycan il` münasib`tl`ri yaxşılaşdırmaq şansıdır, http://az.trend.az/regions/scauca-
sus/azerbaijan/1572516.html, 04.11.2009 09:02

[50] 21. YÜZYIL Mart ’10 • Sayı: 15


“Ermeni Aç›l›m›” Sonras› Türkiye-Azerbaycan ‹liflkileri

Rusya’ya karşı Azerbaycan iktidarında bir güvensizlik, kamuoyunda ise bir hoş-
lanmama hali hakimdir. Buna göre de Türkiye’nin “Ermeni Açılımına” karşı
Rusya da “Azerbaycan açılımı” uygulamaktadır. Rusya’nın elindeki en güçlü
anahtar ise Karabağ sorunuyla ilgili müzakerelerdir. Bu müzakereler ve pazar-
lıklar yeni değildir. Rusya, Karabağ sorununun Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü
temelinde çözülmesini desteklediğini ifade etmektedir. Fakat sorunun çözülme-
sindeki anahtarı da elinden bırakmamaktadır.
“Çözüme” karşılık Rusya’nın Azerbaycan’dan belli başlı istekleri vardır.
Bunlardan birincisi Azerbaycan’ın Rusya’ya doğalgaz satışıdır. Rusya bu anlam-
da istediğini almış durumdadır. İki ülke arasında davam eden müzakerelerde
2010 yılı için önce 500 milyon m3 olarak pazarlık yapılmış, ardından bu miktar
1 milyar m3’e çıkarılmıştır. Gazprom, alınan doğalgaz miktarının 2011 yılında 2
milyar m3’e çıkarılacağını, Azerbaycan'ın sağlayabileceği doğalgazın tamamını
almaya hazır olduklarını açıklamıştır.5
Rusya’nın başka bir isteği de Azerbaycan’da askeri üs kurmaktır. Azerbaycan
askeri üs konusuna sıcak bakmamaktadır. Rusya da Karabağ sorununun çözü-
münde acele etmemektedir. 25 Ocak 2010’da gerçekleştirilen Rusya, Azerbay-
can ve Ermenistan cumhurbaşkanlarının Soçi zirvesi bir daha bunu doğruladı.
Nitekim bu zirveden her hangi bir sonuç alınmadı. Taraflar sadece anlaşmanın
başlangıç ilkeleri konusunda anlaşmaya vardılar. Oysa bu ilkeler her hangi bir
bağlayıcılıktan yoksundur. 2010 yılında da Dağlık Karabağ sorununun çözümün-
de her hangi bir somut ilerleme sağlanacağı beklenmemektedir.
“Ermeni Açılımı” sayesinde Türkiye’nin Dağlık Karabağ sorununa ilişkin Er-
menistan üzerindeki baskıları artırma şansı yakalayacağı ve Kafkaslarda kalıcı
bir barışın inşasına daha büyük fayda sağlayabileceği yönündeki “tahminler”
kendini doğrulatmamıştır. Bilakis Azerbaycan nazarında bir imaj sorunu yayan
Türkiye’nin Ermenistan tarafından kabul edilmediği bilinen bir gerçekliktir.
Böylece Türkiye Kafkaslardaki etkinliğini önemli ölçüde kaybetmiş, bu zama-
na dek İran-Rusya-Ermenistan eksenine karşılık refah ve barış ekseni olarak bi-
linen Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan ekseni çökmenin eşiğine gelmiştir.

Türkiye’nin Doğu-Batı Koridoru Olma Politikası Zarar Görmüştür


Türkiye’nin Doğu-Batı koridoru olma politikası açısından Azerbaycan, yeri
doldurulmayacak öneme sahip bir ülkedir. Azerbaycan ulaşım ve enerji güzer-
gâhları açısından Türkiye’yi Orta Asya ile birleştiren zincirin çok önemli bir hal-
kasıdır. Azerbaycan’ın yer aldığı ulaşım ve enerji güzergâhlarına ilişkin projeler
aynı zamanda Türkiye’nin enerji ve ulaşım koridoru olma politikasını destekler

5 Azerbaycan, Rusya Doğalgaz Sevkiyatını İki Kat Daha Artırıyor, http://www.haber-


ler.com/azerbaycan-rusya-dogalgaz-sevkiyatini-iki-kat-daha-haberi/

Mart ’10 • Sayı: 15 21. YÜZYIL [51]


Dr. Ali Asker

niteliktedir. Ayrıca Azerbaycan’ın bu faaliyetlerin finansman boyutuna katılma


olanağına sahip olması da projelerin gerçekleştirilmesi yönündeki güvenceleri
artırmaktadır.
Azerbaycan’ın sahip olduğu zengin enerji kaynakları da onun bu konumunu
kuvvetlendirmektedir. Hazarın petrol ve doğalgaz rezervleri çok fazladır. Yapı-
lan tahminler sadece petrol rezervlerinin miktarının 200 milyar barrel olduğunu
göstermektedir. ''Şahdeniz'' gaz ve kondaseyt yatağında 1 trilyon metreküp do-
ğalgaz, 200 milyon ton kondaseyt bulunması ya-
“Ermeni Aç›l›m›” kın gelecekte Azerbaycan’da doğalgaz üretiminin
sayesinde Türkiye’nin hızla artmasına neden olacaktır. BP’nin hesapla-
Da¤l›k Karaba¤ malarına göre bu zenginlik önümüzdeki 20 yılda
sorununa iliflkin ülkeye 230 milyar Dolar gelir getirecektir. Gele-
Ermenistan üzerindeki cekte Hazar’daki yataklar (bunların ekseriyeti
bask›lar› art›rma
keşfedilmemiştir) dünya petrol rezervlerinin yüz-
flans› yakalayaca¤› ve de 7’sini oluşturabilir.6 Ocak 2010 verilerine göre
Kafkaslarda kal›c› bir
Azerbaycan’da doğalgaz üretiminin hacmi artma-
ya devam etmiştir. Devlet İstatistik Komitesi ve-
bar›fl›n inflas›na daha
rilerine göre 1 Şubat 2010 yılında 2267,9 milyon
büyük fayda
m3 doğalgaz üretilmiştir. 2009 yılına oranla bu
sa¤layabilece¤i
miktar %16,8 daha fazladır.7
yönündeki
“tahminler” kendini Hazırda Türkiye yüzde 60, Avrupa ise yüzde 30
do¤rulatmam›flt›r. Rusya’ya bağımlı hale gelmiştir. Rusya bağımlılı-
ğından kurtulmak için ortaya atılan NABUCCO
projesi, Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan enerji kaynaklarının Rusya’yı
dışlayarak Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşmasını öngörüyor. Bu anlamda
Azerbaycan Batı’nın ve Türkiye’nin enerji güvenliğinin sağlanması açısından ki-
lit ülkedir. Dünyanın en uzun petrol boru hatlarından olan BTC boru hattından
nakledilen petrol ve Bakı-Tiflis-Erzurum hattıyla Hazar’ın yüz milyarlarca met-
reküp doğalgazının Avrupa’ya ulaştırılması Avrupa ve Türkiye’nin Rusya’ya ba-
ğımlılığını sona erdirebilecektir.8 Rusya'nın by-pass edilmesini öngören bu boru
hattının ana tedarikçilerinden biri olan Azerbaycan’ın doğalgazının Rusya ve
İran'a akacak olması, projenin gücünü kaybedeceği yorumlarına neden oluyor.9

6 Ali Asker - Arif Keskin - Kamil Ağacan, Türkiye-Azerbaycan İlişkilerinin Çok Boyutlu Te-
melleri, 21. Yüzyıl Dergisi, Ocak 2010, Sayı 13
7 В Азербайджане увеличилась добыча природного газа
http://www.vestikavkaza.ru/news/ekonomika/gaz/15682.html

8 Ali Asker - Arif Keskin - Kamil Ağacan,Türkiye-Azerbaycan İlişkilerinin Çok Boyutlu Te-
melleri, 21. Yüzyıl Dergisi, Ocak 2010, Sayı 13
9 Azerbaycan, Rusya Doğalgaz Sevkiyatını İki Kat Daha Artırıyor, http://www.haber-
ler.com/azerbaycan-rusya-dogalgaz-sevkiyatini-iki-kat-daha-haberi/

[52] 21. YÜZYIL Mart ’10 • Sayı: 15


“Ermeni Aç›l›m›” Sonras› Türkiye-Azerbaycan ‹liflkileri

Rusya’nın atabulucuğu her hangi bir sonuç vermemektedir

Türkiye’nin İmajı Zedelenmiştir


Ermeni Açılımının Azerbaycan kamuoyunun hafızasında bıraktığı olumsuz iz-
ler muhtemelen uzun süre devam edecektir. Bu izler maalesef bazı konularda ka-
lıcı hasarlar bırakmıştır. Ne yazık ki Azerbaycan kamuoyunda Türkiye’nin Kara-
bağ konusunda verdiği güvenceler samimi telakki edilmemiştir. Bunun nedeni
bir taraftan güvence verilmesi diğer taraftan ise Ermenistan’la yakınlaşma süre-
cinin devam etmesi olmuştur. Bu anlamda Azerbaycan kamuoyunda yanıtı zor
iki soru iyice kafaları karıştırmıştır:
1) Komşularla “sıfır sorun“ politikası neden Ermenistan söz konusu olduğun-
da Türkiye açısından “sıfır çıkar” sorununa dönüşmüştür. Türkiye bu süreci Dağ-
lık Karabağ ve çevresindeki Ermeni işgalinin sona erdirilmesi yönünde kullana-
madığı gibi sözde soykırım iddiaları ve sınır tanınması gibi Türkiye açısından çok
önemli konularda da kullanamamıştır. O halde, bu değişim süreci neden başla-
tılmış ve neden ısrarla devam ettirilmektedir
2) Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin protokollerle ilgili aldığı kararlar ol-
masaydı bu süreç devam ettirilecek miydi? Dahası bu karara rağmen Türkiye’nin
süreci devam ettirme ihtimali var mıdır?
Azerbaycan kamuoyu bu sorulara yanıt ararken bir de Türkiye-Ermenistan

Mart ’10 • Sayı: 15 21. YÜZYIL [53]


Dr. Ali Asker

yakınlaşmasına Azerbaycan-Ermenistan ilişkileri bağlamında değerlendirmekte-


dir. Azerbaycan kamuoyunda Ermenistan konusu tarih bilinci ve yakın geçmişin
acı tecrübeleri ile bir arada yorumlanmaktadır. Türkiye’de “duygusal yaklaşım”
olarak karakterize edilen bu yorum Azerbaycan açısından reel tarihi olaylar zin-
ciridir: Ermenistan devleti Azerbaycan toprakları üzerinde kurulmuş ve genişle-
miştir. Bugün Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si Ermenistan’ın işgali altında-
dır. Otuz beş binden fazla Azerbaycan yurttaşı öldürülmüş, bir milyondan fazla-
sı ise kendi ülkesinde mülteci durumuna düşürülmüştür. Ermenilerin yakın siya-
si tarihimizde Türk ve Müslüman topluluğa karşı yaptığı çok sayıda soykırım ve
katliam vakıaları vardır. Buna karşılık Ermeniler dünyada Türkler tarafından
“soykırıma uğratılmış masum ve mazlum” bir halk muamelesi görmektedir. Er-
menistan dünyanın büyük devletlerinin himayesi ve koruması altındayken Azer-
baycan bu çatışmada yalnızlık içine itilmiştir.
Azerbaycan halkı Türkiye konusunda daha hassastır ve “tek millet” düsturu-
na daha bağlıdır. Sadece Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan cephesinde yaşanan-
ları değil, Türkiye’nin içindeki gelişmeleri de çok yakından takip etmektedir.
Kırsal kesimdeki köy okulunda çalışan öğretmen de, başkentteki “siyaset adam-
ları” da İsrail-Türkiye ilişkilerindeki gelişmeleri, “kozmik odalara yapılan bas-
kını”, suikast ve darbe girişimlerine ilişkin yazılıp çizilenleri, “Ergenekon dava-
sını”, TSK’nın tepkisini, siyasi parti liderlerinin yaptıkları açıklamaları çok ya-
kından takip etmektedir.
Herkes Türkiye’nin istikrar ve selametinin ne kadar önemli olduğunun far-
kındadır. İki ülkenin kamuoyu hassasiyetinde dikkate alınması gereken önemli
bir husus da medyanın rolüdür. Azerbaycan kamuoyuna göre Türk medyası, Er-
meni açılımında gayri samimi, Bakü’ye uğramadan Karabağ’daki ayrılıkçı rejim-
le görüşen, iki ülke arasındaki manevi değerleri alçaltmak cesaretinde bulunabi-
len bir medyadır. Türkiye’nin gerek görsel gerekse yazılı medyası Azerbaycan
tarafından yakından takip edilmektedir. Gazete manşetlerinde ve yazı başlıkla-
rında “Azerbaycan Doğalgaz Tehdidini Sürdürüyor”, “Bir Millet İki Boru”,10
“Gardaştan Milyar Dolarlık Fatura, Azeri Gardaştan Dost GAZ’ığı,11 Azeriler
Bizi Yaktı, Azerilerden Türkiye'ye şok fatura!”12 gibi onur kırıcı ve etik olma-
yan ifadelerin kullanılması Azerbaycan kamuoyunu incitmektedir.
Oysa Ermeni Açılımı sürecinin başlanmasından bugüne dek Azerbaycan bası-
nında konuya ilişkin makaleler incelendiğinde söylemlerin ve kullanılan ifade-
lerin çok titizlikle seçildiği görülmektedir. Azerbaycan basınında Türk basının-
daki “Azeriler” suçlamasına benzer “Türkler” sözcüğünü kullanarak sitem edil-
mesi görülmemektedir. Başka bir önemli nokta da Azerbaycan kamuoyunda

10 Bir Millet İki Boru, Taraf. 26.04.2009


11 Vatan, 20.05.2009.
12 www.ekotrent.com, 06.02.2010

[54] 21. YÜZYIL Mart ’10 • Sayı: 15


“Ermeni Aç›l›m›” Sonras› Türkiye-Azerbaycan ‹liflkileri

“Türkiye Devleti”, “Türk halkı” ve “Türk hükümeti” arasındaki ince ayrım çok
net şekilde yakalanmıştır. Buna göre de Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde yaşa-
nanlar sağduyu ile takip edilmektedir. Bunu iki ülke arasında yaşanan “bayrak
krizi”ne ilişkin kamuoyu nabzını yokladığımız zaman da görebildik. Azerbaycan
kamuoyundaki genel kanaat şöyle: Bursa’da oynanan Türkiye-Ermenistan ma-
çına Azerbaycan bayrağının sokulmasına getirilen yasak ne kadar yanlışsa Ba-
kü’deki Türk Şehitliğindeki bayrakların sökülmesi kararı da bir o kadar yanlış-
tır. Bugün iki ülke arasındaki ilişkilerde kamuoyu hassasiyeti çok önemli bir un-
sur haline gelmiştir.

Sonuç
“Ermeni Açılımı” politikasının en “önemli” sonucu Türkiye-Azerbaycan iliş-
kilerinde ortaya çıkan sorunlardır. Sürecin başlangıcından itibaren sıkça dile ge-
tirilen beklentilerin hiçbirisi gerçekleşememiştir. Aksine “Ermeni Açılımı” poli-
tikası başarısızlığa uğrarken Türkiye’nin Azerbaycan’la ilişkileri büyük darbe al-
mıştır. Bugün Azerbaycan’da Türkiye-Ermenistan cephesinde yaşananlar dik-
katle takip edilmektedir. Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin iki ülke arasında
imzalanmış protokollere verdiği şerhler Azerbaycan kamuoyunu bir nebze ra-
hatlatmıştır. Buna karşılık Ankara’daki düşünce kuruluşlarında, Türk medyasın-
da “kararın ne kadar bağlayıcı olabileceğine” ilişkin yorumlar yapılmakta, “her
şeye rağmen sürecin devam ettirilmesi gerektiği” dile getirilmektedir. Azerbay-
can-Türkiye ilişkilerinde bundan sonra yaşanacak gelişmeleri kestirmek o kadar
da kolay değil. Azerbaycan’da bu konu, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin yanı sı-
ra Türkiye’nin iç politikasındaki gelişmelere de bağlanıyor. Böylesi bir düşün-
cenin oluşmasında Azerbaycan’daki “Türkiye’nin önceliklerinin devlet politika-
sından çıkarılarak hükümet politikası düzeyine indirgendiği” yönündeki yaygın
görüşün büyük etkisi vardır.

Mart ’10 • Sayı: 15 21. YÜZYIL [55]

You might also like