Professional Documents
Culture Documents
Hocalı Soykırımı
Hocalı Soykırımı
Hocalı Soykırımı
Hocalı, tarih boyu birkaç defa Ermenilerin tecavüzüne maruz kalmıştır. Sadece 20. yüzyılın
başlarında1905, 1906, 1917 ve 1918’li yıllarda dört kez Ermeniler tarafından ahalisi
öldürülmüş, yağmalanmış, ve yakılıp yıkılmıştır. Karabağ’da münakaşa başladığında
Ermeniler Hocalı’yı Azerbaycan Türklerinden “temizlemeye” karar verdiler. 1988 yılı Eylül
ayının 18’de Hankendi’nde düzenlenmiş gösteriden toplu şekilde, ellerinde soğuk silahlar,
benzin doldurulmuş şişeler, demir çubuklarla silahlanmış yaklaşık 5 bin Ermeni 10 km
mesafeden gelerek Hocalı’ya saldırdı. Hocalı’nın yaklaşık 150 sakini af tüfekleri ile karşı
koyarak Ermenilerden 27’sini öldürmüş, 100’ünü yaralamış ve diğerlerini kaçmağa mecbur
etmişlerdi. O günden itibaren Hocalı sınırında “Ermenileri korumak amacıyla” Sovyet
askerleri yerleştirilmişti.[1]
Aslında Ermeniler işgalden ziyade toplu bir katliam yaparak hem Azerbaycan’a gözdağı
vermek hem de kendine engel oluşturan bu mıntıkadan kurtulmak istiyordu.
Ermenistan’dan kovulmuş Azerbaycan Türklerinden 1500 mülteci Hocalı’ya sığınırken,
Özbekistan’dan kaçmış 465 Ahıska Türkü de Hocalı’da yerleştirilmişti. [2] Hocalı’nın şehir
statüsü alması ve kısa bir sürede nüfusunun 7 bine ulaşması Ermenistan’ı çok
hiddetlendirmişti. Şehür statüsü aldıktan sonra Hocalı’da çok sayıda konut inşa edilmiş,
www.21yyte.org 1
Hocalı Soykırımı
Dr. Ali ASKER
şarap ve bira fabrikaları, hizmet tesisleri, 100 kişilik hastane, 30 okul,36 kütüphane, 13
kültür evi, 31 klup ve diğer tesisler faaliyet gösterirdi.[3] Hocalı’nın tasfiye edilmesi aynı
zamanda Ermenilerin “Karabağ’da Azerbaycanlıların yaşadıkları büyük yaşam birimleri yok”
iddiasının da doğrulanması açısından önemliydi. Nitekim Hocalı’nın şehir statüsü
almasından sonra Ermeni tarafın Hocalılara yönelik tehdit mesajları yoğun bir şekil almıştı.
Ermenilerin Hocalı’ya karşı büyük bir taarruza geçeceğine dair söylentiler dolaşmaktaydı.
Hocalı’nın Azerbaycan açısından stratejik önemi çok büyüktü. Dağlık Karabağ’da bulunan
tek havaalanı burada idi. Hocalı’nın 11 km uzağında yerleşen ve Dağlık Karabağ’ın siyasi
merkezi olan Hankendi’nin elektrik hattı, Bakü-Hankendi demiryolu, Bakü-Şuşa karayolu
yolu Hocalı’dan geçiyordu. Hocalı’ya sahip olduktan sonra Şuşa’nın Ermeniler üzerindeki
etkisi de azalırdı. Hankendi ve Ermeni nüfusunun çoğunlukta bulunduğu diğer yerlere rahat
bir şekilde ulaşabilmek için Hocalı’yı ele geçirmek Ermeniler açısından çok önemliydi.
Maalesef Azerbaycan hükümeti tarafından bu kadar büyük öneme sahip bir mıntıkanın
savunması, gereken düzeyde organize edilemedi. Şehrin savunmasını organize eden
yetkililerin Bakü’ye yazdıkları içi yakarış dolu mektuplar, saldırı öncesi durumun ne kadar
vahim olduğunu göstermekteydi. 1991 yılı Ekim ayından itibaren Hocalı’ya tek ulaşım
havadan idi, buraya son helikopter ise 13 Şubat 1992’de gelmişti. Yemek, yakıt, mermi
stokları tükenmişti. Şehir korumasız, elektriksiz, yakıtsız kalmıştı. Şehri sadece 200-250
otomatik silah, 1 adet top, 2 «Alazan» roketatar ve 1 zırhlı araçla donatılmış 160 kişilik
küçük bir savunma birliği koruyordu.[4]
1992 yılı 25 Şubat akşamı saat 23.00’da Ermenistan ordusu askerleri, “Artsah Halk
Kurtuluş Ordusu” adını vermiş Dağlık Karabağ’ın silahlı Ermeni çeteleri ve SSCB’den
kalma 366. Alay’a bağlı Rus ve Ermeni komutan ve askerleri savunmasız Hocalı halkına
saldırdı. Önce 366. alayın top ateşleri ve tanklarının yardımıyla şehirdeki askerî mıntıkalar
ve önemli noktalar dağıtıldı. Şehri koruyan Hocalılılar son kurşunlarına kadar savaşmaya
devam etti, onlarca insan akşamdan sabaha kadar savaşarak öldü. Şehrin giriş çıkış
noktaları kapatıldı, sonra bir çıkış yolu bırakılmaya karar verildi, canlarını kurtarmaya
www.21yyte.org 2
Hocalı Soykırımı
Dr. Ali ASKER
çalışan insanlar bu yolla şehri terk etmek isterken Ermenilerin tuzağına düşürülerek
vahşice katledildiler.
Kayıplar dehşet vericiydi. Sivil halktan 613 kişi öldürülmüştür. Onlardan 63’ü çocuk, 106’sı
kadın ve 70’i ihtiyar olmak üzere toplam 239 kişi özel işkence yöntemleri ile 487 kişiye ise
ağır beden hasarı verilerek katledilmişlerdir. Çocuklar, kadınlar ve ihtiyarlardan oluşan
toplam 1275 kişi rehin alınarak akıl ermeyen işkencelere, hakaretlere maruz kalmışlar. Bu
rehinlerden 1165’i sonradan Ermeni elinden kurtarılmış, geriye kalan 110 kişiyle (onlardan
68’i kadın, 26’sı çocuktur) ilgili hiçbir bilgi bulunmamaktadır. Hocalı katliamı sırasında 7 aile
bütün fertleriyle mahvedilmiş, 27 ailenin ise sadece bir ferdi hayatta kalabilmiştir. 230 ailede
baba veya anne ölmüştür. 200 kişinin ayağı soğuktan donmuş, kangren olduğu ve tedavisi
mümkün olmadığı için kesilmiştir.[5] Bunlar sadece resmî rakamlardır. Oysa tanıkların,
gazetecilerin ve hatta bazı Ermenilerin verdikleri bilgilere göre ölü sayısı 1300’den fazlaydı.
Soykırım Tanıkları
Olay yerine gelerek ilk çekimleri yapan, sonradan Ermeniler tarafından şehit edilen
Azerbaycan Milli Kahramanı Çingiz Mustafayev Hocalı katliamını şöyle anlatıyor:
“…Yüzlerce insan cenazesi… Çoğu yakın mesafeden, kafası taranarak öldürülmüş 2
yaşından 15 yaşına kadar olan çocuk, kadın ve ihtiyar cesetleri… Cesetlerin durumundan
da anlaşılıyor ki onlardan her hangi biri karşı koyamamış, kaçmaya yeltenmemiştir. Onlar,
Ermeniler tarafından son derece soğukkanlılıkla, vahşilikle katledilmişler… Soykırımın
yapılmış olduğu ve onun izlerini taşıyan yere iki askerî helikopterle 28 Şubat’ta ilk olarak biz
geldik. Biz daha havada iken 500 metr civarındaki alanın insan cesetleriyle örtülmüş
olduğunun şahidi olduk…Helikopterden iner inmez atışma başladı. Yanımızda bulunan
polisler .. toplam 4 cenazeyi helikoptere bindirebildiler… Gördüğümüz manzara insanı
delirtiyordu. Bir türlü kendimize gelemiyorduk. Martın 2’de yabancı gazetecilerle o yere
geldiğimizde tekrar aynı durumla karşılaştık; ama cenazeler daha kötü hale salınmış,
Ermeniler tarafından onlara hakaret edilmişti. Anlaşılan, Ermeni cellatları her gün bu
vahşilikleri tekrarlamaktan zevk alıyorlardı…”[6]
Sunday Times Gazetesi (Londra, 1 Mart 1992), Times Gazetesi (Londra, 4 Mart 1992),
Financial Times Gazetesi (Londra, 9 Mart 1992),İzvestiya Gazetesi (Moskova, 4 Mart 1992,
13 Mart 1992), Le Monde Gazetesi (Paris 14 Mart 1992), BBC Morning News (3 Mart 1992,
saat 07.37) gibi basın organları, gazeteciler ve olaylara tanıklık etmiş birçok asker ve
subayın daha sonradan anlattıkları Hocalı’da yaşanan vahşetin bir insanlık dışı eylem
olduğunu gözler önüne sermektedir.
www.21yyte.org 3
Hocalı Soykırımı
Dr. Ali ASKER
Valeh Hüseynov adlı soykırım mağduru da şöyle demektedir: “Esir düştüm. Bütün esirlere
işkenceler verdiler. Benim bütün tırnaklarımı çıkardılar, parmaklarımı kırdılar, dişlerimi
hepsini kelbetinle çektiler. Amcamı, çocuklarını, bütün neslini öldürdüler, vahşicesine
işkencelerle. Ermeniler yakaladıkları insanların başını kesip, ‘Türk’ diyerek alay ediyorlardı.”
Ağdam şehrine kamyonlarca insan cesedi getirilmekteydi. Pascal Privat ve Steve Le Vine
tarafından hazırlanan haberde şöyle denmektedir: “Azerbaycan yine bir morgun mahzeni
gibiydi; bir caminin arkasına geçici olarak kurulmuş morga sürüklenerek getirilmiş
düzinelerce ceset ve yas tutan mülteciler... Bunlar 25 ve 26 Şubat tarihinde Ermeni
kuvvetleri tarafından istila edilen Yukarı Karabağ bölgesindeki Hocalı köyündeki
Azerbaycanlılardı. Cesetlerin çoğu kaçmaya çalışırken yakın mesafeden vurulmuştu,
bazılarının yüzleri paramparça idi, kafa derileri yüzülmüştü .”
Başka bir gazeteci, Rusyalı savaş muhabiri Yuri Romanov, Hocalı’da gördüğü vahşet
sahnelerini anlatan bir kitabında, Ermeniler tarafından altı yaşındaki bir kızın gözlerinde
sigara söndürülerek kör edildiğini yazıyordu.
Sarkisyan’ın İtirafı
www.21yyte.org 4
Hocalı Soykırımı
Dr. Ali ASKER
Hukuki bazda soykırım olarak tanımlanması için yeterince kanıt bulunmasına rağmen
Hocalı soykırımı ne uluslararası kuruluşlarca ne de TBMM de dahil olmak üzere herhangi
bir devletin parlamentosunca soykırım olarak kabul edilmemiştir.[9] Oysa Hocalı soykırımı,
9 Aralık 1948’de BM tarafından kabul edilen ve 12 Ocak 1951 tarihinde yürürlüğe giren
Birleşmiş Milletlerin “Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin
Sözleşmesi” 2. maddesinde yer alan “milli, etnik, ırkı veya dini bir grubu kısmen veya
tamamen imha etme” biçiminde tanımlanan Jenosit/Soykırım kavramı ile tamamen
örtüşmektedir.
Karabağ sorununun başından beri Azerbaycan yalnızlık içine itilmiştir. Bunca somut delil,
belge ve bilgi ortadayken, dünya kamuoyu ve uluslararası kuruluşlar hâlâ Ermeni taraflısı
bir tutum sergilemektedirler. Sorunun diplomatik yollardan çözümü de sonuç
getirmemektedir. 1994 yılında Ermenistan’la ateşkes imzalayan Haydar Aliyev, ardından
dünyanın büyük petrol şirketleriyle anlaşmalar imzalayarak Karabağ sorununda bir dönüm
noktası olacağını düşünüyordu. Bu şirketlerinin Azerbaycan petrol sanayisine yaptıkları
yatırımlar bölgedeki istikrarın korunması için bir neden oluşturacaktı. Gerçekten bu
yatırımların yapılması bölgedeki istikrarın korunması açısından önemli oldu. Fakat Karabağ
işgalinin sona erdirilmesi açısından güçler dengesinde herhangi bir değişiklik yaşanmadı.
[10] İşgal sonrası bir ateşkes ise Azerbaycan tarafı açısından herhangi bir avantaj
sağlamamaktadır. Süresiz ateşkes rejiminin Ermenistan’dan daha fazla Azerbaycan’ın
zararına olduğu bellidir.
www.21yyte.org 5
Hocalı Soykırımı
Dr. Ali ASKER
[1] Abbas Cilovdarlı, Ş?hla Abbasqızı,Türk Yurdu Qarabağ – Yüz İl Müharib?, Kitabın
elektronik versiyonu için bkz. http://karabakh-doc.azerall.info/ru/isegod/isg030az-1.php
[8] Bakıda “C?nubi Qafqazda köçkün düşmüş ?hali” mövzusunda Beyn?lxalq seminar
keçirilmişdir. http://www.mns.gov.az/esir_dushmushler_az.html
[ 9 ] V e l i e v C a v i d , “ T a r i h i n S i y a h G e c e s i ” ,
http://www.azsam.org/modules.php?name=News&file=article&sid=192
www.21yyte.org 6