Cemile Tuna-Teksti̇l Tasariminda Bi̇r Ar-Ge Örneği̇ Ehli̇ Hiref Teşki̇lati

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 9

Tekstil Tasarımında bir Ar-Ge Örneği: Ehl-i Hiref

Teşkilatı

Cemile TUNA1

Özet

Türkiye’de sanayileşmenin öncüsü olan tekstil sektörü; yüksek ihracat potansiyeli,


sağladığı istihdam ve milli gelirden aldığı payla ülke ekonomisine önemli bir katkı
sağlamaktadır. Tekstil ve hazır giyim markaları; kalite, moda ve trend belirleme gücünde ve
ileri teknoloji kullanımında etkilidir ancak küresel rekabet koşulları altında, 150 milyar
dolarlık ihracat hacmi aşılamamıştır. AB ülkelerine fason üretim yapan sektörün düşük
katma değerli üretimden kurtulup katma değeri yüksek, yenilikçi, bilgi ve ileri teknoloji
içeren ürünlere yönelmesi gerekmektedir. Sektör, “Sanayi 4.0” fırsatını yakalamak ve ihracat
kapasitesini artırmak için tasarım, moda ve inovasyon konularında kendi Ar-Ge’sini kurmak
zorundadır.

Tekstil tasarım tarihimizde ilk örgütlü Ar-Ge modeli olarak, İstanbul’un fethinden sonra
Fatih Sultan Mehmet tarafından Eski Saray’da kurulan ve öncü üretim yapan Ehl-i Hiref
(Saray Meslek Ustaları) teşkilatını tanımlayabiliriz. Sarayın siyasal denetiminde; devletin yeni
geleneği, kimliği ve gücünün göstergesi olan ürünlerin geliştirilmesi için Ehl-i Hiref
teşkilatında görevli usta nakkaşlar görevlendirilmiştir.

Devletin yeni imajını betimleyen mimari yapılar, çadırlar, otağlar, halı, kumaş, çini, mücevher
gibi pek çok ürün Nakkaşan-ı Hassa bölüğünde teknoloji ve ustalığı birleştiren nakkaşlar
tarafından tasarlanmıştır. Devrin en pahalı malzemeleri, en modern teknolojileri ve özel
ustalarca üretilen eserler, imparatorluk sınırlarını aşarak Avrupa ülkelerinde Turquerie
modasını yaratmıştır. Türk dokumaları ve halılar kilise ve sarayların prestij malzemesi
olmuştur. Ehl-i Hiref teşkilatı Dokumacı Bölüğü’nde usta nakkaşların mimari mekanların
dekorasyonu ve elit bir çevre için tasarladıkları saray kimliğine uygun kumaş ve kıyafetler halk
tarafından olumlu bir model olarak taklit edilmiş, gündelik hayatta kullanılmıştır.

Bu bildiride Ehl-i Hiref örneği üzerinden, Ar-Ge yapılanmasının önemi irdelenecektir.

Anahtar Kelimeler: Ehl-i Hiref, Nakkaş, Tasarım, Ar-Ge, Üretim

An Archetypal Model For R&D In Textile Design: The Ehl-i Hiref


Organisation
Abstract

Textile industry, as the pioneer of industrialisation in Turkey, adds a significant value to


Turkish economy with its high potential of export, employment opportunity and share in
gross national product. Despite the fact that Turkish brands of textiles and clothing are

1 Yrd. Doç. Dr. Altınbaş Üniversitesi, cemile_tuna@yahoo.com

36 3nd International Congress on Political, Economic and Social Studies (ICPESS), 09-11 Nov. 2017
Tekstil Tasarımında bir Ar-Ge Örneği: Ehl-i Hiref Teşkilatı

powerful in quality, fashion and setting trends, due to cut-throat global competition, Turkish
yearly textile and clothing exports is unable to exceed 150 billion USD. Turkish textile
industry needs to shift from low-added value contract manufacturing for EU countries to
innovative and high technology products with high added value and know-how.

Ehl-i Hiref (Masters of Profession) organization, founded by Sultan Mehmet the Conqueror
in the old palace can be considered as the first organised R & D model in Turkish textile
design history. Master designers (Nakkaşan) of Ehl-i Hiref organisation were commissioned
and supported under the political supervision of the court to develop products which will
reflect the new tradition, identity and power of Ottoman Empire.

Numerous products like architectural buildings, tents, royal marquees, carpets, cloths, tiles
and jewellery which portrayed the new image of the empire were designed by the
distinguished artists of Nakkaşan-ı Hassa (Royal Designers) team who combined skill,
creativity and technology. The trend got far beyond the limits to create a Turquerie fashion in
European countries. The designs Ehl-i Hiref organisation were readily adopted and imitated
by the commonalties even for daily use.

This paper will discuss the importance of R&D in textile industry with due regard to Ehl-i
Hiref organisation structure.

Keywords: Ehl-i Hiref, Weaver, Design, Textile, R&D, Production

GİRİŞ
Türk tekstil ve hazır giyim sektörü, ülke ekonomisini doğrudan etkileyen bir
potansiyele sahiptir. Milli gelirden aldığı pay, kazandırdığı katma değer ve
net döviz girdisi ile ekonomiye katkı sağlarken, yarattığı istihdamla ülkenin
en ciddi sosyal problemi olan işsizliğe de çözüm getirmektedir. Türkiye
İhracatçılar Meclisi tarafından raporlanan 2016 yılı Ocak-Aralık dönemi
verilerine göre Türkiye’nin hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı 17 milyar
dolar olmuştur. Sektör %11,9’luk payı ile otomotiv sektöründen sonra en
fazla ihracata sahip ikinci sektör konumundadır. (İTKİB Raporu, 2016:17)

37 3nd International Congress on Political, Economic and Social Studies (ICPESS), 09-11 Nov. 2017
C.TUNA

Tekstil ve konfeksiyon sektörü; ülkenin sahip olduğu coğrafya, doğal


hammadde kaynakları, ucuz iş gücü ve lojistikten kaynaklanan klasik
avantajlarını uzun yıllar kullanmıştır ancak gelişmiş ülkelerin sahip olduğu
ileri üretim faktörleri, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri üretime entegre
etmesi yeterli olamamaktadır. 150 milyar dolarlık ihracat sınırını aşarak, orta
gelir kısır döngüsünden kurtulmak, “Sanayi 4.0” fırsatını yakalamak ve
küresel rekabet ortamında var olabilmek için ileri üretim faktörlerinin
belirleyicisi olan Ar-Ge alt yapısı, iletişim ve bilişim teknolojilerinin etkin
olarak kullanılması gerekmektedir. Ar-Ge, mevcut bir ürünün daha etkin
veya geliştirilerek üretilmesi ya da hiç üretilmemiş ama ilerde üretilmesi
planlanan, pazarda öncü olmak amacıyla bir alanda yürütülen özel çalışma
etkinlikleridir. (Yalçın, 2009:2)
Ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşabilmesi için teknoloji, tasarım, moda ve Ar-

(25/453) X 100 = %
5,5
Ge işbirliğiyle, katma değeri yüksek, yenilikçi, bilgi ve teknolojiye yönelik
ürünlerle ihracat potansiyelini yükseltmesi gerekmektedir. Devlet 28.02.2008
yılında çıkartılan Araştırma Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin
Desteklenmesi hakkındaki 5746 sayılı yasa ile ve Bilim Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı aracılığıyla öncü kurumlara Ar-Ge desteği sağlamaktadır.
Devlet destekli yenilikçi, nitelikli tasarımlar üreten ilk Ar-Ge örneği olarak,
Osmanlı Sarayı denetiminde kurularak üretime yaratıcı ve yenilikçi çözümler
getiren Ehl-i Hiref teşkilatını tanımlayabiliriz.
Osmanlı Devleti’nin özgün bir kimlik yaratmasında, Türk topluluklarının
Orta Asya’dan Anadolu’ya taşıdıkları sanat geleneği ve Anadolu yerleşik
medeniyetlerinden devraldıkları kültür mirası belirleyici olmuştur. Sınırları

3nd International Congress on Political, Economic and Social Studies (ICPESS), 09-11 Nov. 2017 38
Tekstil Tasarımında bir Ar-Ge Örneği: Ehl-i Hiref Teşkilatı

üç kıtaya yayılan Osmanlı İmparatorluğu, siyasal ve ekonomik gücüyle


kendini dünyaya kanıtlarken, sanat alanında da yeni bir kimlik oluşturma
çabasına girmiştir. 15. Yüzyılda sanayi ve tasarım yarışı, üç temel etken olan
“Marifet”, ”Püf Noktası” ve “Nev İcat” gerçekleri arasında yoğunlaşmıştı.
(Küçükerman, 2007:65) Gelenek ve saray kimliğini tanımlayan yeni eserlerin
üretimi için ustalardan oluşan bir örgütlenmeye ihtiyaç duyulmuştur.
“Osmanlı Kimliği”nin yaratılması ve bu kimliğin önce elit bir çevre içinde
“ürüne dönüştürülmesi” çalışmalarında en büyük yükü, Ehl-i Hiref topluluğu
ve onların önemli bir grubu olan, yaratıcı çözümlerin sahibi “Nakkaşlar”
üstlenmiştir. (Meriç, 1937:19)
1453 yılında İstanbul’un başkent olmasıyla birlikte, birçok yeni kurum da
ortaya çıkmaya başlamıştır. Dönemin en önemli şehirlerinden biri olan
İstanbul artık, yeni bir tasarım kimliğinin yaratılmasında da rol oynayacaktır.
Bu durumda hiç kuşkusuz “yeni ürün” düşüncesi yeni baştan
tanımlanmalıydı. Ayrıca onu koruyacak bir “yeni düzen” için üç değişik
düzey içeren bir kurgu yapılmıştı: ”Saray”, “Ehl-i Hiref”, ve “Kapalıçarşı”.
(Küçükerman, 2007:63)
Ehl-i Hiref yapılanması Fatih Sultan Mehmet (1451-1481) döneminde
sanatçıların Edirne Sarayı’ndan İstanbul’a Eski Saray’a nakledilmesiyle
başlamıştır. Sanatçı yapılanması II. Bayezid (1481-1512) döneminde
örgütlenmiş, 16. Yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman’ın (1520-1566) saltanatı
döneminde kurumsallaşmış ve düzenli olarak çalışmaya başlamıştır. Osmanlı
saray sanatı ilkeleri doğrultusunda, saray üslubunun oluşmasına yön veren
Ehl-i Hiref cemaatinde görevli nakkaşların yüksek teknolojiyi kullanarak
yaptıkları özgün tasarımlar, imparatorluk sınırları dışında da beğeni
kazanmış, imparatorluğa prestij sağlamış ve taklit edilmiştir.
Ehil, lügatta sâhib, mâlik, muktedir, becerikli, erbab; Hiref ise “hırfet”
kelimesinin çoğulu olup san’at kesb-u kâr yani geçinmek için ittihaz olunan
iş, san’at manalarına gelmektedir. (Sami,1978:544) Ehl-i Hiref teşkilatı
farklı disiplinlerde uzmanlıklarını kanıtlamış Erbab-ı Hiref, yani sanat ve
zanaatçıları bünyesinde barındıran (Saray Meslek Ustaları) teşkilatı olarak
isimlendirilebilir. 1501 Yılında çıkarılan İhtisab Kanunnamesi’nde yazıldığı
üzere tüm zanaatkarlar için “Ehl-i Hirfet” terimi kullanlmıştır. (Sarıgül,
2015:79) Padişahların özel talepleri ve saray mensuplarının istekleri
doğrultusunda öncü tasarımlar yapan Ehl-i Hiref teşkilatı; devletin
geleneğini, yeni kimliğini ve gücünü ortak bir üslupta birleştirmiş ve
imparatorluğun ihtişamını eserlerine yansıtmıştır. Bu sanatkar toplulukları;
bizzat saray için çalıştıklarından ve sarayın Birun halkından olmalarından
dolayı Ehl-i Hiref-i Hassa olarak adlandırılmışlardır. (Kazan, 2004:214)

39 3nd International Congress on Political, Economic and Social Studies (ICPESS), 09-11 Nov. 2017
C.TUNA

Teşkilatta yer alan sanatçı ve zanaatçılar sarayın Birun (Kapıkulu) halkından


olup, bu kuruma alınacak kişiler önceleri Hristiyan asıllı pençik ve devşirme
olan acemi oğlanlar arasından seçilmekteydi. Daha sonraları saray dışından
bir sanat dalında yeteneğini ispat edenler arasından da seçilmişlerdir.
(Kalyoncu, 2015:281) Seferler ve savaşlar sonrası İran ve Azerbaycan’dan
saraya getirilen sanatçılardan oluşan Bölük-i Acem ve Arnavut, Çerkez,
Bulgar, Rus (Frenk) kökenli sanatçıların katılımıyla çeşitlenen Bölük-i Rumi,
Ehl-i Hiref bünyesine dahil edilerek Nakkaşhane farklı kültürlerin organize
olduğu kozmopolit bir sanatçılar topluluğuna dönüşmüştür.
Farklı kültür, sanat ve beceriyle donanmış sanatçı ve zanaatkarlar (nakkaşlar)
devletin siyasal otoritesinin belirlediği üslup birliği içinde mimariden çadıra,
kumaştan mücevhere, çiniden seramiğe devrin en pahalı malzemeleri ve
teknolojilerini kullanarak imparatorluğun ihtişamının göstergesi sanat
eserleri üretmişlerdir.

Bütün bu üretim düzeniKaynak: içindeki tasarımlar,


Topkapı Topkapı
Sarayı Harem // Sarayı’nın gelişim
Rubens Koleksiyonu
süreçleri ile bağlantılıdır. Saray için çeşitli alanlarda tasarım yapan ustaların
çalıştığı Nakkaşhane, bir anlamda Osmanlı dünyasında tasarımın ve
modanın merkezi gibidir. Her dönemin yeni ürün tasarımları, Topkapı
Sarayı’nı bir tür “tasarım sergisi”ne dönüştürür. Saraya ait bütün öncü
tasarım işleri nakkaşlar tarafından gerçekleştirilir. Bu ustalar günümüzün
“Konsept Tasarımı” anlamında çalışmalar yaparlar. (Mortan, Küçükerman,
2007:191)
Teşkilatın yapısı, çalışma koşulları, hizmet sınıfları hakkında 1520’lerin
ortalarından itibaren saray sanatçılarını, kökenlerini ve maaşlarını sıralayan
defterler tutulmuştur. İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın Ehl-i Hiref defterleriyle
ilgili çalışmaları, araştırmalara önemli bir kaynak sağlamıştır. 1526 yılında
tutulmuş ilk defterden sonra 1545, 1558 ve 1596 tarihli olanlar, XVI. Yüzyıl

3nd International Congress on Political, Economic and Social Studies (ICPESS), 09-11 Nov. 2017 40
Tekstil Tasarımında bir Ar-Ge Örneği: Ehl-i Hiref Teşkilatı

boyunca çeşitli kuruluşların gelişmeleri hakkında aydınlatıcıdır. (Atasoy,


2000:169)
Ehl-i Hiref kurumunda, dönemin şartlarına ve ihtiyaçlara göre bölük ve
sanatçı sayısı değişebilmekteydi. Örneğin: Ehl-i Hiref teşkilatının altın
çağını yaşadığı ve en kalabalık olduğu 16. Yüzyıl; nakkaş, kuyumcu ve kemha
dokuyucu bölüklerinin mevcudunun en yoğun olduğu dönemdir.
1005/m.1596-97 tarihli bir belgeye göre, sanatçı sayıları bazı dönemlerde bin
beş yüzlere kadar çıkabilmekteydi. Bölüklerin sayıları ise zaman zaman kırk
beşi bulmaktaydı. (Bozcu, 2010:135)
Kuyumculuk, kitap sanatları, dokuma, silah, cam gibi pek çok farklı konuda
çalışan bölüklerde yer alan nakkaşların önceliği siyasi otorite tarafından
belirlenen kimlik tanımının tasarımını yapmaktır. Mortan ve Küçükerman’ın
belirttiği üzere, “[…] Önemli olan, ürün kimliğinin iç ve dış rekabet ortamı
içinde canlı, etkili, öncü ve sürekli olarak yaşatılabilmesidir. Yeni ve “özel bir
kimlik projesi”nin hedefe ulaşması dengeler gerektirir. Saray kimliğini
yaratmış olan ustalar arasında yer alan ‘üstat nakkaşlara’ özel görevler
yüklenir.” (Mortan, Küçükerman, 2007:198)
Türklerin geleneksel sanatları içinde yer alan, bir saray sanat kolu olan el
dokuma sanatı, oldukça komplike bir sanat dalıdır, çünkü fiziksel güç
yanında beceri ister. Nakkaşlar tarafından çizilen desenin, dokuma ustaları
tarafından iyi yorumlanması ve uygulanması gereklidir. Bu da, deseni çizen
sanatçı da dahil olmak üzere teknik elemanların, yani usta ve çırakların
işbirliğinden meydana gelece sıkı bir maddi ve manevi ilişkiyi gerekli kılar.
(Gürsu,1988:17)

Kaynak: Sadberk Hanım Müzesi // Gürsu, Nevber (1988),Türk Dokumacılık


Sanatı
Saray için kumaş dokuyan dokumacı bölüğü (Kârhane-i Amire veya Hassa)
Ehl-i Hiref teşkilatı içinde önemli bir konuma sahip olmuştur. İlk Ehl-i
Hiref defterleri, kumaş ve kıyafet yapımında çalışanlar arasında dört simkeş,

41 3nd International Congress on Political, Economic and Social Studies (ICPESS), 09-11 Nov. 2017
C.TUNA

on dört kürkçü, beş klaptan işlemecisi ve on biri usta, dördü şakird olmak
üzere on beş dokumacı bulunduğunu belirtir. (Atasoy, 2001:169)
Dokuma atölyelerinde saray mensuplarının özel istekleri doğrultusunda
giysiler ve kullanım eşyaları, mimari mekanların dekorasyonu için mekan
tekstilleri, çadır ve otağ-ı hümayunlar için farklı malzeme ve tekniklerle
kumaşlar dokunmuştur. Bu bölükte simkeşânlar altın, gümüş ve ipek alaşımlı
değerli ipliklerin hazırlığında, kazzazânlar Padişah ve saray mensuplarının
törenlerde giydikleri ipekli kumaştan hil-at (kaftan)ların dikimlerinde görev
almışlardır. Hil-at terzileri üç bölüktü ve mevcutları 21 ile 23 arasında idi;
terzilerin on altıncı asır ortalarında mevcutları 369, on yedinci asır başlarında
319 kişi idi. (Uzunçarşılı, 1988:444, 445)
Kanunnameler ve hükümlerle üretim kuralları belirlenen seraser, kemha,

Kaynak: Williams, Haydn (2015) TURQUERIE


atlas, çatma kadife, kutnu gibi dönemin motifleriyle bezenmiş; altın, gümüş,
sim ve ipek gibi kıymetli ipliklerle dokunmuş ve bu kıymetli kumaşlardan
dikilmiş giysiler, Avrupa’da “Turquerie” modasını yaratmıştır. Erken modern
çağın Avrupa ülkeleri; Bursa’da ve yakındoğunun diğer kentlerinde üretilen
şatafatlı damaskoları ve kadifeleri hem seküler kıyafetlerde, hem de kilise
cübbelerinde kullanmaktaydı. Bunlar öylesine büyük rağbet gördü ki,
Venedik, Floransa ve Lucca’daki dokumacılar üretimi taklit edip Avrupa
pazarına uyarlamaya yöneldi. Yakındoğu halıları da aynı ölçüde beğeni ve
takdir gördüğü için, bir yer örtüsü olarak kullanılmak yerine, masalara
serilirdi ya da duvarlara asılırdı. (Williams, 2015:27)
İmparatorluğun siyasi ve ekonomik gücünün zayıfladığı 17. Yüzyılın
başlarında, bazı iç ve dış nedenlerle, nitelikli Osmanlı kumaşları yerine
bunların taklitleri olan ucuz İtalyan ve Fransız kumaşları pazarı kaplamaya
başlar. (Dölen, 1992:382) İç pazarda başlayan daralma, pahalı malzeme
kullanımı ve devlet bütçesinden ödenen maaşlarındaki kısıntılar sonucu Ehl-i

3nd International Congress on Political, Economic and Social Studies (ICPESS), 09-11 Nov. 2017 42
Tekstil Tasarımında bir Ar-Ge Örneği: Ehl-i Hiref Teşkilatı

Hiref teşkilatı usta kadrosunda küçülmeye gidilmiş, sanatçı sayısı 18. Yüzyıl
sonlarında yüz seksenlere kadar düşerek yok olmaya yüz tutmuştur. Bununla
birlikte, Osmanlı’ya giren batılı etkiler sonucunda ortaya çıkan yeni yaşam
biçimine ve sanat zevklerine uyum sağlayamayan Ehl-i Hiref teşkilatı,
18.yüzyılda etkinliğini yitirmiştir. (Kalyoncu, 2015:292)
1837 Sanayi Devrimi ve 1786 tarihinde Joseph-Marie Jacquard tarafından
makineleştirilerek seri üretime başlayan jakar tezgahları, el emeğiyle çalışan
Osmanlı dokuma sanatını zor duruma sokmuştur ve Ehl-i Hiref teşkilatı
makine sesleriyle ömrünü tamamlamıştır. 18. Yüzyıl’a kadar Osmanlı saray
sanatını biçimlendiren ve yaşatan Ehl-i Hiref teşkilatı Sanayi Devrimi’nin
üretim ekonomisine ve teknolojisine uyum sağlayamadığı için sona ermek
zorunda kalmıştır.
Sonuç:
Devlet güdümünde Osmanlı kimliğini, markasını yaratan Ehl-i Hiref örgütü
günümüz devlet destekli Ar-Ge çalışmaları için tarihi bir örnektir. Farklı
ülkelerden, farklı kültürlerden, farklı nedenlerle örgüte katılan küresel sanatçı
topluluğu en modern teknikler ve kıymetli malzemelerle çalışarak saray
kimliğini biçimlendirmişlerdir. Ehl-i Hiref örgütü nakkaşları tarafından
formüle edilen öncü tasarımlar ülkenin farklı kentlerinde de üretilerek saray
sanatının halk sanatına evrilmesine katkı sağlamıştır. Dokuma Bölüğü
denetiminde üretilen seçkin kumaşlar, giysiler ve halılar dünya müzelerinde
sergilenmektedir.
Ülkemizin ihracat lokomotifi olarak tekstil sektörünün 2023 hedefleri
doğrultusunda tasarım, moda, Ar-Ge ve inovasyona önem vermesi
gerekmektedir. Küresel rekabet için yenilikçi, bilgi ve ileri teknoloji içeren
katma değeri yüksek ürün ve hizmet sunumu için araştırma ve gelişmeye
yatırım yapması gereken tekstil sektöründe 2017 yılı verilerine göre toplam
25 kurumda yer alan Ar-Ge merkezleri yetersizdir kalmaktadır.
Ar-Ge tanınırlığı ve kurulumu için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın
yasal desteğinin yanı sıra, devlet, sektör ve eğitim kurumları işbirliğiyle
kongre ve konferanslarla ortak bir bilinç oluşturmalıdır.
Kaynakça:
Atasoy, Nurhan (2001) İpek Osmanlı Dokuma Sanatı, TEB İletişim ve
Yayıncılık A.Ş. İstanbul
Bozcu, (Filiz) Pelin, (2010) Osmanlı Sarayında Sanatçı ve Zanaatçı Teşkilatı
Ehl-i Hiref, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve
Müzeler Genel Müdürlüğü, Uzmanlık Tezi

43 3nd International Congress on Political, Economic and Social Studies (ICPESS), 09-11 Nov. 2017
C.TUNA

Dölen, Emre (1992) Tekstil Tarihi, Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim


Fakültesi Yayınları, İstanbul
Gürsu, Nevber (1988),Türk Dokumacılık Sanatı, Redhouse Yayınevi,
İstanbul
İTKİB Genel Sekreterliği, (2016) Hazırgiyim ve Konfeksiyon Sektörü
İhracat Performans Değerlendirmesi, İstanbul
Kalyoncu, Hülya (2015) Ehl-i Hiref-i Hassa Teşkilatının Osmanlı Kültür
Ve Sanat Yaşamındaki Yeri ve Önemi, International Journal of Social
Science, Doi Number: http://dx.doi.org/10.9761/JASSS2784,
Number 33, p.279-294, Spring I.
Kazan, Hilal, (2004) Osmanlı Araştırmaları XXIV,
www.isam.org.tr/documents/_dosyalar/_pdfler/osmanli_arastirmalari_
dergisi/Osmanlı_sy24/2004_24_KAZANH.pdf
Küçükerman, Önder, (2007) Bir İmparatorluk İki Saray, Yapı Kredi Kültür
Sanat Yayıncılık Ticaret A.Ş. İstanbul
Meriç, Rıfkı Melül, (1937) Türk Tezyini Sanatları, DGS, İstanbul
Mortan, Kenan; Küçükerman, Önder, (2007) Çarşı, Pazar, Ticaret ve
Kapalıçarşı İş bankası Kültür Yayınları İstanbul
Sarıgül, Altınbaş, Fatma (2015) Bir Dönüşüm Hikayesi, Babil Yayınları,
İstanbul
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1988) Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, Gazi
Yayıncılık, İstanbul
Williams, Haydn (2015) 18. Yüzyılda Avrupa’da Türk Modası
TURQUERIE, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul
Yalçın, İsmail, (2009) ETCF-EUT TRAINING PROGRAMME 2009
Module 6 Research and Development

3nd International Congress on Political, Economic and Social Studies (ICPESS), 09-11 Nov. 2017 44

You might also like