Eyup Sultan Camii Ve Yenikapi Mevlevihan

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 6

Menakıb’u-l Arifîn isimli yazmanın “Hazreti Eyyüb

el-Ensarî vakfıdır” ibaresinin bulunduğu ilk sayfası

İSTANBUL CAMİ VE TEKKE KÜTÜPHANELERİNE DAİR İKİ ÖRNEK:

EYÜP SULTAN CAMİİ VE YENİKAPI


MEVLEVÎHÂNESİ KÜTÜPHANESİ
Fulya İBANOĞLU
Kur’an Kursu Öğreticisi/Kartal Müftülüğü

Cami Kütüphanelerine Dair le kütüphaneler cami, türbe, tekke gibi müstakil bir hayır
Müslümanların mescidlere Kur’ân-ı Kerîm vakfet- kurumunda yer almıştır. Kütüphanesi olmayan selâtin
meleri çok eski bir gelenektir. Böylece ilk vakıf kütüp- camilere de ulemâdan, meşâyihten, devlet erkânından,
hanelerinin mescidlerde ortaya çıkması tabiîdir.1 Bu- hatta hanım sultanlardan, hayırseverlerin girişimiyle za-
nun yanısıra kitap sahipleri ya da müellifler sadaka-i man içinde kütüphaneler kazandırılmıştır.
câriye olması niyetiyle ellerindeki kitapların bir kıs-
Böylece, İslâm şehirlerinin çoğunda olduğu gibi
mını veya tamamını yakınlarındaki camilere İslâm’ın
Osmanlı’da da cami kütüphaneleri, hem sıradan hal-
ilk asırlarından beri vakfetmişlerdir. Meselâ, İbn
kın hem tahsil görenlerin kitap ihtiyacını asırlar bo-
Haldûn’un Kitâbü’l-İber isimli eserini hâfız-ı kütü-
yunca karşılayarak bir eğitim müessesesi görevi icra
bün müsaadesiyle iki ay gibi uzun bir süre için oku-
etmiştir. Medrese binalarını tamamlayan bir unsur
yuculara ödünç verilmesi kaydıyla Fas’taki Kayravan
olarak kütüphanelerin inşa edildiği XVI. asra kadar,3
Camii’ne bağışladığı bilinmektedir.2
medreseliler içinde bulundukları medreseden ya da
Bu gelenek Osmanlı’da da devam etmiş, kütüphane medresenin de dâhil olduğu külliyedeki cami kütüp-
vakıflarıyla meşhur bu coğrafyada öncelikle ve genellik- hanelerinden istifade etmişlerdir. Kimi zaman devrin

94 ŞUBAT 2017
Eyyüb Medresesi’ne vakfedilen Buharî Şerif
şerhinin vakıf kaydını gösterir sayfa

İslâm şehirlerinin çoğunda olduğu gibi


Osmanlı’da da cami kütüphaneleri, hem
sıradan halkın hem tahsil görenlerin kitap
ihtiyacını asırlar boyunca karşılayarak bir
eğitim müessesesi görevi icra etmiştir.
camilere de ulemâ kitaplarını vakfetmiş böylece o mu-
hitte bir eğitim faaliyetinin yolunu açmışlardır. Ancak
Osmanlı taşrasındaki cami kütüphanelerinin büyük
bir kısmı asırlar içinde dağılmış; büyük kütüphaneler
ise nispeten dağılmaktan korunarak Tevhîd-i Tedrisât
kanunuyla Millî Eğitim Bakanlığı’na devredilmiş, ba-
kanlık aracılığıyla da şehirlerin genel ya da il halk kü-
tüphanelerine intikal etmiştir.4

İstanbul vakıf kütüphanelerine gelirsek, bunlar


Bayezit Umumi Kütüphanesi hariç, cami, tekke ve
türbelerde kurulmuş vakıf kütüphaneleridir. Dahası
II. Mahmud devrine gelindiğinde İstanbul’da kurulan
kütüphanelerin öncelikle tekke kütüphaneleri olduğu
dikkati çekmektedir. Öyle ki, XIX. yüzyıl başlarında
İstanbul’u ziyaret eden bir Amerikalı’nın dikkatini çe-
kecek kadar, her caminin yanında veya içinde, bunla-
ra ilâveten pek çok tekkede bir kütüphane bulunmak-
tadır.5 Fatih, Süleymaniye, Selimiye, Ayasofya, Yeni
Vâlide, Nur Bânû Sultan, Şehzade, Vâlide Atîk gibi
camilerin kütüphaneleri bunların mühimlerindendir.
âlimleri inşa ettirdikleri mescidlere sahip oldukları ki- İstanbul’un İlk Cami Kütüphanesi:
tapları vakfetmişlerdir. Bazı vâkıflar kitaplardan sade- Eyüp Sultan Cami ya da Hz. Hâlid Kütüphanesi
ce cami yakınına yaptıracakları medrese ya da darü’l- Süleymaniye Kütüphanesi’nde “Hz. Hâlid” bölümü
hadisteki müderris ve talebelerin yararlanması şartını olarak kaydedilen Eyüp Cami Kütüphanesi, İstanbul’un
getirmişler, buraya bir hâfız-ı kütübün tayinini de şart ilk vakıf kütüphanelerinden biri –ayrıca yeni bir vesi-
koşmuşlardır. Bazen sadece medrese müntesiplerinin kaya ulaşıncaya kadar İstanbul’un ilk cami kütüpha-
değil ihtiyaç sahiplerinin de istifade edebileceğini be- nesi- Fatih Sultan Mehmed Han’ın kitaplarının bir kıs-
lirtmişlerdir. Bu tür kütüphanelere mahalle halkının mını Hz. Hâlid adına vakfetmesiyle ortaya çıkmıştır.6
ihtiyacını görecek türden kitaplar vakfedilmiş; eser- Hoca Sâdeddin Efendi Tâcü’t Tevârih’te Fatih Sultan
lerin ise çoğunluğunun Türkçe olduğu araştırmacıla- Mehmed’in bin cilt kitabı vakfettiğini, bunları yaptır-
rın dikkatini çekmiştir. Bu türden kütüphaneler için dığı camilerdeki kitap odalarına koydurduğunu zikre-
bazen hâfız-ı kütüblük vazifesini cami imamının icra der.7 Nitekim kütüphane tarihi araştırmacıları tarafın-
etmesi talep edilmiştir. Etrafında kütüphane olmayan dan vakıf kütüphaneleri, binalarına göre “cami ve sair

ŞUBAT 2017 95
Yenikapı Mevlevihanesi (Abdülbaki Baykara Arşivi)

müesseselerdeki kitap dolapları; cami, medrese ve tek- listesi bulunmamaktadır. Literatürde mevcut, Fatih’in bu
kelerde kurulan kitap odaları; başlı başına binası olan kütüphaneye iki yüz kadar kitap vakfettiği bilgisi, kana-
kütüphaneler” şeklinde tasnif edilmiş, Fatih Mehmed atimizce 1311 tarihli matbu katalogdaki kitap sayısına
Han’ın yaptırdığı Eyüp ve Fatih camilerindeki kütüpha- dayanmaktadır.13 Tabi bu durum bir başka soruyu da
nelerin bu ilk ikisine girdiği ifade edilmiştir.8 davet etmektedir: Eğer Fatih Mehmed Han başlangıçta
iki yüz kadar kitap vakfettiyse 19. yüzyıla gelindiğinde bu
Fatih’in yaptırdığı 863/1459 tarihli Eyüp külliye- sayının hâlâ aynı olması tabii midir? Vakıf kütüphaneleri
sinde9 cami, türbe ve medreseden10 ayrı bir kütüpha- ya yıllar içinde çeşitli vakıflarla büyür ya da pek çok se-
ne binası yoktur. Buna mukabil 1582’de kopya edilmiş bepten zayiata uğrar. Bu iki durum eş zamanlı da vuku
vakfiyesinde bir hâfız-ı kütübün görevlendirildiği gö- bulabilir. Acaba, Eyüp Camii Kütüphanesi için hangisin-
rülmektedir ki bu da bize kitapların cami veya medrese den bahsedilebilir, şimdilik bu sorunun sahih bir ceva-
içinde muhafaza edildiğini işaret etmektedir. Erünsal’ın bına ulaşılamamıştır. Ancak Fatih Sultan Mehmed Han
Ernest Mamboury’den aktardığına göre, bu kütüphane hariç, bazı vâkıfları da vakıf mühürlerinden yola çıkarak
Eyüp Camii’nin son cemaat kısmına bina edilmiş med- tespit edilmiştir ki bunlar arasında Kethüdâ Atâullah
rese dâhilinde 867/1463-4’de kurulmuştur. III. Selim Efendi14 ve 1771’de Ayasofya Cuma vaizi olan İbrâhim
zamanında (1761-1808) cami ve türbede tamir yapıl- Efendi’nin15 isimleri literatürde bilinmektedir.
mış bu esnada medrese kaldırılmış, içindeki kütüphane
Kütüphanede, 1301/1885 Teşrînisâni’de hazırlanmış
de camiye yerleştirilen dolaplara aktarılmıştır.11 Dola- 1311/1896’da yayınlanmış devr-i Hâmidî kataloğuna
yısıyla 1463-1800’ler arasında kütüphanenin faaliyeti- göre, Hz. Ebû Eyyüb Hâlid namına kaydedilmiş “199
nin medrese içinde devam ettiği söylenebilir. Nitekim cilt kütüb-i mütenevvia” vardır.16 Bu kitaplar, 1924’teki
Süleymaniye Kütüphanesi Hz. Hâlid bölümündeki bazı Tevhîd-i Tedrisât Kanunu ile kütüphaneler Maarif
kitaplara düşülen vakıf kayıtlarından Eyüp Camii med- Vekâleti’ne devredildiğinde Hüsrev Paşa Kütüphanesi’ne
resesine vakfedildikleri anlaşılmaktadır.12 nakledilmiştir. 1957’de ise, kütüphanenin denize yakınlı-
ğı, kubbesinin hasarlı oluşu gibi sebeplerle Hüsrev Paşa
Kütüphanelerin kuruluşunda genellikle vâkıfı tara-
kitapları ve ona eklenen diğer Eyüp bölgesi kütüphanele-
fından vakfiyesi düzenlenir; nâdir de olsa bu vakfiye-
riyle Süleymaniye’ye nakledilmiştir.17
lerde kütüphaneye vakfedilen kitapların listesi olurdu.
Ancak Eyüp Camii Kütüphanesi’nin vakfiyesinde ne Kütüphanenin, tezyinât bakımından vasıflı olma-
yazık ki kütüphanenin işleyişi ve vakfedilen kitapların makla birlikte, yüksek tahsil sahiplerinin ihtiyaçlarına

96 ŞUBAT 2017
Osmanlı’nın kuruluş devrinden itibaren tekkelerde kitap bulunduğu, zamanla
her tekkede bir kitap odası, büyük dergâhlarda da bir kütüphanenin teşekkül ettiği
bilinmektedir. Buralardaki kitaplar sadece tasavvuf konulu ya da dinî muhtevalı
kitaplar değildir. Aklî ve naklî ilimlerin her birine dair kitaplar yer alır.
yönelik, pek çok medrese ders kitabının bir araya geti- dervişleri, diğer tarikat mensupları ya da bir biçimde
rilmesinden müteşekkil olduğu söylenilebilir. Katalog- tekkeyle irtibatı olan ulemâdan, kalemiyeden ya da
daki kayda dayanarak muhtemelen en eski yazmanın ilmiyeden kimseler bağışlardı. Bu mânâda tekkeler
567 tarihli olduğu bu kütüphanede, genellikle 12-15. tarih boyunca tıpkı cami ve medreseler gibi ciddi bir
asırlarda yazılmış toplamda 194 yazma eserin 188’inin ilim ve sanat muhiti olmuşlardır.
Arapça, 14’ünün Farsça ve sadece 6 tanesinin Türkçe
30.11.1341’de tekke ve zâviyelerle türbelerin sed-
olması bu kanaati daha da pekiştirmektedir. Aynı za-
dine dair kanunun neşri ve 8.12.1341 tarihli genelge
manda, kayıtlı sadece bir mushaf18 olmasına rağmen
Beydâvî ve Zemahşerî tefsirlerinin; Sahîh-i Buhârî, ile buralarda bulunan kitapların kütüphanelere dev-
Müslim, Şifâ-i Şerîf gibi hadis kitaplarının mevcudiyeti; ri kararlaştırılınca 1926-1931 yılları arasında Galata
Şerhü’l- Hidâye, Şerhü’l-Vikaye, Şerhü’l-Ferâiz gibi fı- Mevlevîhânesi’nden Hâlet Efendi ve mülhakı ile Ye-
kıh, fıkıh usûlü ve fetva kitaplarının çokluğu, kütüpha- nikapı Mevlevîhânesi’nden Nâfiz Paşa, Zühtü Bey,
nenin cami derslerinin gözetilerek kurulduğu ve şekil- Dr. Feyzullah Paşa kütüphaneleri ve Hasip Efendi,
lendiğini göstermektedir. Bu noktada kelâm, tasavvuf Murad Buhârî, Şâzelî ve Uşşâkî tekkelerinin kitapları
ve hikmet kitaplarının varlığı da vasıflı bir kütüphaney- Süleymaniye’ye devredilir.20
le karşı karşıya bulunduğumuzu işaret etmektedir. Üs- Yenikapı Mevlevîhânesi
telik listede, Ahmediye, Muhammediye, Mevlid-i Şerif ya da Nâfiz Paşa Kütüphanesi21
gibi halk arasında yaygın kitaplara rastlanmaması da, Diğer tekkeler gibi, her mevlevîhânede bir genel
burada umuma açık ve fakat yüksek tahsil gerektirecek, kütüphane yer alır. Bunun en önemli örneği Kon-
aklî ve naklî ilimlerin okunup konuşulmasına imkân ya Mevlevîhânesi’nin kütüphanesidir.22 Şeyhin kitap
hazırlandığının mühim bir delilidir.19 Netice itibariyla odası dışında mevlevîhânelerde özel kitap dolapları
Eyüp Sultan Camii ve kütüphanesi etrafında gerçek bir veya kitap odası yapılırken bazen de müstakil bir kü-
fikir muhitinin imkânları hazırlanmış diyebiliriz.
tüphane inşa edilir ve ayrı vakıflar kurulurdu.23
Tekke Kütüphaneleri
Sultan Abdülmecit dönemi Maliye Bakanı Ab-
Osmanlı’nın kuruluş devrinden itibaren tekkelerde
durrahman Nâfiz Paşa mevlevîdir ve Yenikapı
kitap bulunduğu, zamanla her tekkede bir kitap odası,
Mevlevîhânesi’ne 1850-51’de bir kütüphane inşa et-
büyük dergâhlarda da bir kütüphanenin teşekkül et-
tirmiştir. Bu nedenle kütüphane, kayıtlara Yenika-
tiği bilinmektedir. Cami ve medreselerde olduğu gibi
pı Mevlevîhânesi Kütüphanesi olarak değil Nâfiz
tekkelerde de kitaplar müstakil mekânlara kavuşunca-
Paşa koleksiyonu olarak kaydedilmiştir. Yenikapı
ya kadar tekkenin bir köşesinde bulunan dolaplarda
Mevlevîhânesi’nin kütüphanesi her ne kadar Nâfiz Paşa
muhafaza edilir; genellikle selamlık bölümünde şeyhe
adıyla anılsa da buradaki kitaplar sadece onun vakfet-
ait kitap dolabı veya kitap odası bulunurdu.
tiği kitaplardan oluşmamaktadır.24 Mevlevîhâne’de kü-
Buralardaki kitaplar sadece tasavvuf konulu ya da tüphanenin kuruluş tarihinden önce ve sonra yaşayan
dinî muhtevalı kitaplar değildir. Aklî ve naklî ilimlerin dervişânın, bazen bizzat kendilerinin yazdığı ya da
her birine dair kitaplar yer alır. Bu kitapları tekkenin sahip olduğu, bazen tekkeyle bir şekilde irtibatı olan

ŞUBAT 2017 97
burada muhafaza edilmiş, olmayanlar basit raflara ko-
Yenikapı Tekkesi’nin banisi Malkoç Mehmed Efendi’nin
vakfettiği kitaplardan biri olduğunu gösterir sayfa

nulmuştur. Üstelik ne yazık ki nakil esnasında fihrist-


lerine bakılıp bir sayım yapılmadan ve herhangi bir
zabıt da tutulmadan devir teslim yapılmıştır.26

Muhtemelen devr-i Hâmidî’de hazırlanmış ve fa-


kat basılmamış kütüphane katalogu, ihtiva ettiği devir
teslimden sonra tutulan notlarla birlikte kütüphane
tarihimiz açısından son derece önemlidir. Bu kataloga
göre kütüphanede yazma ve basma toplam 1330 kitap
vardır. Kitaplar için, 295 tasavvuf, 69 kelâm, 64 fıkıh,
8 usûl ilmi, 24 mantık, 4 psikoloji, 26 tarih, 30 tefsir,
10 astronomi, 117 edebiyat, 38 divan, 34 İslâm ahlâkı
demek mümkünse de şimdilik bu çok umumî bir tas-
niftir. Koleksiyonda 554 Arapça, 256 Türkçe ve 218
tane Farsça yazma bulunmaktadır.

Medine, Kahire, Bağdat ve Herat’ın yanı sıra Di-


yarbakır, Erzurum, İzmir, Edirne gibi Osmanlı ve
Anadolu coğrafyasından yazmaların da koleksiyonda
bulunması dikkat çekicidir.
Tasavvuf kültürü açısından kütüphanedeki yazma-
lar değerlendirildiğinde Hz. Mevlânâ’nın, İbn Arabî’nin
eserleri ve şerhleri, Nakşîlik, Anadolu Kadirîliği ola-
rak bilinen Eşrefîlik ve Bayramîlik tariklerinin meşhur
eserlerinin de mevcudiyetinden bahsedebiliriz.
zenginlerin ve devlet adamlarının vakfettikleri kitaplar
da koleksiyona dâhil olmuştur. Eyüp Camii Kütüpha- Kütüphanede mevcut müellif hattı nüshaların bir
nesi kitaplarından farklı olarak, cilt, kâğıt ve tezyînât kısmı tekkenin şeyhleri ya da dervişlerine aittir. Ayrıca
bakımından son derece vasıflı ve kıymetli yazmalara bazı eserlerin müstensihlerinin de dervişândan olduğu
sahip bu kütüphanede Abdurrahman Nâfiz Paşa (fıkıh dikkat çekmektedir. Dolayısıyla tekke müntesiplerinin
ağırlıklı) ile Osman Selâhaddin Dede’nin (tasavvuf ve bazı vakitlerini eser istinsahı ya da telifi ile geçirdikleri-
kelâm ağırlıklı) vakfettikleri çoğunluktadır. Ancak kü- ni, bu esnada düşüncelerini entellektüel hayatı son de-
tüphaneye ait bir vakfiyeye henüz ulaşamadık. rece hareketli bu tekkede tartışma imkânı bulduklarını
söylemek mümkündür. Zira tekkede, elli küsür yıl post-
Paşa’nın inşa ettirdiği bu kütüphane tekkele-
ta oturan Şeyh Osman Selahaddin Dede yıllarca der-
rin kapatıldığı tarihe kadar hizmet vermiştir. Tek-
vişlere, dışardan gelen misafirlere hatta devrin önemli
kelerin kapatılması sürecinde 1928’te Yenikapı
devlet adamlarına Mesnevî ve Füsusu’l Hikem okuyup
Mevlevîhânesi’ndeki Nâfiz Paşa Kütüphanesi de, Sü-
anlatmış, Mesnevî dışında eserler istinsah etmiştir. Me-
leymaniye Yazma Kütüphanesi’ne devredilmiştir. Bu
sela Mısrî’nin, Risale-i Hızriyye-i Cedide isimli eserini
sırada Süleymaniye Kütüphanesi müdürü Hasırîzâde
istinsah edip bu nüshayı kütüphaneye vakfetmiştir.
Tekkesi Sa’dî Şeyhi Yûsuf Zâhir Efendi, Zâhir Hasır-
cıoğlu (ö.1956)’dur.25 Onun naklettiğine göre kütüp- Lâmî’nin, Nefahatü’l-Üns tercümesi yine bir
haneye naklolunan kitapların, kendi dolapları olanlar Mevlevî derviş, Seyyid Ali Rıza Necmeddin tarafın-

98 ŞUBAT 2017
dan 1263/1846-1847’de yazılıp bilahare kütüphaneye

Eyüp Sultan Camii (Yıldız Fotoğraf Albümü)


vakfedilmiştir.

Tekkeye ve özellikle Osman Salahaddin Dede’ye


yakınlığı ile bilinen Yusuf Kâmil Paşa’nın Telemakhos
tercümesinin, Paşa’ya ait müellif hattı da kütüphanede
mevcuttur. Bilindiği üzere Türkçe’de Batı’dan yapılan
ilk tercüme olarak meşhur eser 1859’da tercüme edil-
miş, 1862’de basılmıştır.

Bu kısa yazıya sığdırmaya çalıştığımız, ihata


edilmesi hemen mümkün olmayan bir dünyadır.
İslâm düşünce dünyasına maddî mânevî bereketler
ikram eden bu kütüphaneleri yâd edip buralarda
soluk alıp geçenleri şimdilik hayal etmek dahi ayrı
bir zevktir.

DİPNOTLAR
1 Sibâî, Mohammed Makki, Mosque Libraries An Historical Study, Lon- 12 Bk. Süleymaniye Kütüphanesi, Hz. Hâlid Bölümü, demirbaş no: 1, 5, 42 vb.
don: Mansell Publishing Limited, 1987; Cüneyd, Yahya Mahmud, İslâm 13 Gökman, Muzaffer, Murat Molla, İstanbul: Cumhuriyet Mat., 1943, s. 3.
Âleminde Vakıf Kütüphaneciliği (trc. Sühey Sapan), İstanbul: Kent Işıkları, 14 Kut, G. ve Bayraktar, N., Yazma Eserlerde Vakıf Mühürleri, Ankara: Kültür
2005. Husûsen, ilk dönemden Osmanlılar’a ve Tanzimat’a kadar vakıf kü- ve Turizm Bakanlığı Yay., 1984, s. 57.
tüphaneleri tarihi ve işleyişine dair geniş okuma için bk. Erünsal, E. İsmail, 15 Kut, a.g.e., s. 210.
Osmanlılar’da Kütüphaneler ve Kütüphanecilik, İstanbul: Timaş Yay., 2015. 16 Defter-i Kütübhâne-i Camii-i Şerîf-i Eyyüb (Camii-i Şerîf-i mezkûrenin
2 Cunbur, Müjgân, “Camilere Kitap Vakfı”, Diyanet İşleri Başkanlığı Dergisi, sağ tarafında kâin iki dolap derûnunda vâkidir), Dersaadet, 1311, s. 23.
(1965), IV, sy. 9, s. 141. 17 Cunbur, Müjgân, “Eyüp Sultan Kütüphaneleri”, Selâmet (Mart, 1963), I,
3 İpşirli, Mehmet, “Medrese”, DİA (Ankara, 2003), XXVIII, s. 330. sy. 12, s. 7-8; Erünsal, E. İsmail, “Eyüp Sultan Camii Kütüphanesi”, DİA
4 Cunbur, Müjgân, “Camilere Kitap Vakfı ve Cami Kütüphaneleri”, Selâmet (İstanbul, 1995), XII, s. 9.
(Ocak, 1963), sy. 10, s. 7-8. 18 Eyüp Sultan Camii’ne vakfedilen bazı Kur’ân-ı Kerîm nüshaları hakkında
5 Erünsal, a.g.e., s. 246. Eyüb Sultan ziyaretini, camiyi ve türbeyi epey- malumat için bk. Özsayıner, Cihan, “Eyüb Vakıf Abidelerinden Türk Va-
ce tavsif eden bir başka seyyahın ise 1807’de ziyaret ettiği cami için- kıf Hat Sanatları Müzesine Getirilen Eserler”, Eyüp Sultan Sempozyumu
deki muhtemel kitap dolaplarından bahsetmemesi dikkat çekicidir. Bu Tebliğler- X, İstanbul, 2006, s. 282-289.
durum, seyyahın bu meseleyi dikkate almadığı ya da böyle dolapların 19 Cami dersleri, tekke sohbetleri ve buralarda okunanlara, yazılanlara dair
olmadığı ihtimallerini akla getiriyor ki ikisi de aynı derecede şaşırtıcıdır. bir çalışma için bk. Şeker, Şemsettin, Ders ile Sohbet Arasında, İstanbul:
Zira batılı bir seyyahın cami içinde böylesi kitaplarla dolu dolapları gör- Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yay., 2013.
memesi mümkün değildir; kasten bahsetmiyorsa denilecek pek bir şey 20 Dener, a.g.e., s. 33.
yok. Ancak acaba hakikaten bu tarihte kitap dolapları yok mudur? 1803- 21 Bu bölümde ele aldığımız kütüphane daha önce “What Does A Dervish
1807 yıllarını kapsayan hâtırata dikkat çeken bu makale için bk. Önalp, Lodge Library Tell Us?” ismiyle Cambridge’de 2016’da The Eleventh Is-
Ertuğrul, “Bir İspanyol Gezginin Gözüyle 1807 Yılında Eyüp Sultan Ca- lamic Manuscript Conference, Sufism and Islamic Manuscript Culture’de
mii”, Eyüp Sultan Sempozyumu Tebliğler-III, İstanbul, 2000, s. 276-281. sunulmuş tebliğden özetlenmiştir.
6 Erünsal, a.g.e., s. 99-100; Dener, Halit, Süleymaniye Umumî Kütüpha- 22 “14 Aralık 1963’de Konya’da Osmanlı İmparatorluğu Mevlevîhâneleri’nde
nesi, İstanbul: Maarif Basımevi, 1957, s.72. Dener “Eyüp camii içinde Kütüphaneler” konusunda A. Süheyl Ünver’in bir konuşma yaptığı ve fa-
sağ taraftaki iki dolapta bulunan kitaplardır. Hazret-i Ebû Eyüp namına kat bunun metnine rastlanılamadığını Ahmed Güner Sayar’dan aktaran
Fatih Sultan Mehmed tarafından vakfedilmişlerdir” demiş, ancak bu do- Soysal, Özer, Türk Kütüphaneciliği-Belgeler, II, Ankara: Kültür Bakanlığı
lapların varlığına dair bir vesika belirtmemiş, üstelik bu bilgi Eyüp Cami Yay., 1998, s. 315. Ayrıca bu kütüphanenin erken dönem bir değerlen-
Kütüphanesi’yle ilgili sonraki metinlerde de tekrar edilmiştir. Dener, dirimesi için bk. Faroqhi, Suraiya, Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam
muhtemelen Devr-i Hâmidî katalogunun girişinde zikredilen dolaplar- Ortaçağdan Yirminci Yüzyıla (trc. Elif Kılıç), İstanbul: Tarih Vakfı Yurt
dan bahsetmektedir ki katalogun hazırlandığı tarih çok geçtir. Dolayı- Yay., 1997, s. 203-208. Ayrıca Hanya Mevlevîhânesi vakfiyesinde tâdât
sıyla Fatih dönemi ile igili henüz sarih bir bilgiye sahip değiliz. edilen geniş kitap listesi bakımından istisnaîdir. Bk. Kara, İsmail, Hanya/
7 Soysal, Özer, Türk Kütüphaneciliği-Belgeler, II, Ankara: Kültür Bakanlığı Girit Mevlevîhânesi, İstanbul: Dergâh Yay., 2006.
Yay., 1998, s. 17. 23 Kütüphanenin genel yapısı ve Mevlevîhâne’nin banisinin vakfettiği
8 İstanbul kütüphanelerinin isimleri ve yerlerini bildiren deftere göre kitaplar hakkında malumat için bkz. Ömer Tekin, Yenikapı Mevleviha-
Eyüp Camii Kütüphanesi “Eyüp Sultan Cami-i Şerîfi derûnunda”dır, iki nesi (Konya Mevlânâ Müzesi Arşivi 165 Nolu Zarf Işığında), FSMÜNVÜ
tane hâfız-ı kütübü vardır. bk. Erünsal, a.g.e., s. 514. SosBlm. Enst. Tarih Anabilimdalı, baslmmş. YLT, İstanbul 2014, s. 69”
9 Eyüp Külliyesi için bk. Ayverdi, Ekrem Hakkı, Osmanlı Mimarîsinde Fâtih 24 Ş. Bârihüdâ Tanrıkorur, Türkiye Mevlevîhânelerinin Mimarî Özellikleri
Devri, III, İstanbul: Baha Mat., 1973, s. 348-356; Erünsal, a.g.e., s. 100. (basılmamış doktora tezi), I, Selçuk Ünv. Sos. Bil. Enst., Konya, 2000,
10 Eyüp Sultan Medresesi ile ilgili bilgi için bk. Baltacı, Cahit, XV-XVI. yüz- s. 93-94.
yıllarda Osmanlı Medreseleri, İstanbul: İFAV, 2005, s. 421-425. 25 Dener, a.g.e., s. 7, dpn.7.
11 Erünsal, a.g.e., s. 100, dpn. 23 (Burada, bir zühul eseri Mamboury’den alıntı- 26 Bu durum Yûsuf Zâhir Efendi’nin Maarif Müdürlüğü’ne yazdığı dosyasın-
lanan sayfa 502 olarak gösterilmiştir); ayrıca bk. Ernest, Mamboury, İstanbul daki 1930 tarihli belgede bulunmaktadır. Bk. Dener, a.g.e., s. 20, dpn.17.
Rehber-i Seyyahîn, İstanbul: Ritso ve Mahdumu Neşriyatı, 1925, s. 258-259.

ŞUBAT 2017 99

You might also like