Ikt103u-İkti̇sada Gi̇ri̇ş I

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 200

AÖF Kitapları Öğrenci Kullanım Kılavuzu

Öğrenme çıktıları
Bölüm içinde hangi bilgi,beceri ve yeterlikleri
kazanacağınızı ifade eder.

Tanım
Bölüm içinde geçen
önemlikavramların
Bölüm Özeti tanımları verilir.
Bölümün kısa özetini gösterir.

Dikkat
Konuya ilişkin önemli
Sözlük uyarıları gösterir.
Bölüm içinde geçen önemli
kavramlardan oluşan sözlük
ünite sonunda paylaşılır.

Karekod
Bölüm içinde verilen
Neler Öğrendik ve Yanıt Anahtarı
karekodlar, mobil
Bölüm içeriğine ilişkin 10 adet
cihazlarınız aracılığıyla
çoktan seçmeli soru ve cevapları
sizi ek kaynaklara,
paylaşılır.
videolara veya web
adreslerine ulaştırır.

Öğrenme Çıktısı Tablosu


Araştır/İlişkilendir/Anlat-Paylaş
İlgili konuların altında cevaplayacağınız soruları, okuyabileceğiniz
ek kaynakları ve konuyla ilgili yapabileceğiniz ekstra etkinlikleri gösterir.
Yaşamla İlişkilendir
Bölümün içeriğine uygun paylaşılan yaşama dair gerçek kesitler
veya örnekleri gösterir.
Araştırmalarla İlişkilendir
Bölüm içeriği ile ilişkili araştırmaların ve bilimsel çalışmaları gösterir.
İktisada Giriş

Editörler

Doç.Dr. Yılmaz KILIÇASLAN


Doç.Dr. Ethem ESEN

Yazarlar

BÖLÜM 1 Doç.Dr. Yılmaz KILIÇASLAN

BÖLÜM 2, 3
Prof.Dr. Hüseyin Alper GÜZEL

BÖLÜM 4, 7
Prof.Dr. Kemal YILDIRIM

BÖLÜM 5
Doç.Dr. Ethem ESEN

BÖLÜM 6 Prof.Dr. Murat TAŞDEMİR


ÖTAG Birim Yöneticisi
Doç.Dr. Alper Tolga Kumtepe

Kitap Hazırlama Grubu Sorumlusu


Öğr.Gör. Erdem Erdoğdu

Grafik Tasarım ve Kapak Düzeni


Doç.Dr. Halit Turgay Ünalan T.C.
ANADOLU
Grafikerler ÜNİVERSİTESİ
Özlem Çayırlı YAYINI NO: 3919
Ayşegül Dibek
Gülşah Karabulut AÇIKÖĞRETİM
Hilal Özcan FAKÜLTESİ
YAYINI NO: 2714
Dizgi ve Yayıma Hazırlama
Mehmet Emin Yüksel İKTİSADA GİRİŞ
Kağan Küçük
Zülfiye Çevir E-ISBN: 978-975-06-3601-1
Gizem Dalmış
Diğdem Koca Bu
Saner Coşkun kitabın
Halil Kaya basım, yayım
Kader Abpak Arul
ve satış hakları
Anadolu Üniversitesine
aittir.

“Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak


hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır.
İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri
mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka
şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.

Copyright © 2019 by Anadolu University


All rights reserved
No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system,
or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic,
photocopy, magnetic tape or otherwise, without permission
in writing from the University.

Bu kitabın tüm hakları Anadolu Üniversitesi’ne aittir.

ESKİŞEHİR, Ekim 2019

2452-0-0-0-1909-V02
İçindekiler

Temel Kavramlar ve Arz, Talep ve


BÖLÜM 1 BÖLÜM 2
Tüketici Davranışı Esneklik

Giriş ................................................................. 3 Giriş ................................................................. 29
Temel Kavramlar ........................................... 3 Talep ............................................................... 29
Pozitif – Normatif İktisat ..................... 3 Talep Edilen Miktarı Belirleyen
Mikroiktisat – Makroiktisat ................. 3 Değişkenler ............................................ 29
Piyasalar ................................................. 4 Talep Tablosu ve Talep Eğrisi ............... 30
Kıtlık ve Tercih ............................................... 4 Talebin Değişmesi: Talep Eğrisinde
Rasyonel Davranış ................................. 5 Kaymalar ................................................ 30
Fırsat Maliyeti - Parasal Maliyet .......... 5 Piyasa Talep Eğrisi  ................................ 32
Üretim İmkanları Sınırı ......................... 6 Arz ................................................................... 34
Marjinal Maliyet - Marjinal Fayda ....... 6 Arz Edilen Miktarı Belirleyen
İkame ve Teşvik ..................................... 7 Değişkenler ............................................ 34
İktisadın Temel Soruları ................................ 8 Arz Edilen Miktar ve Malın Kendi
Ne Üretilecek? ...................................... 8 Fiyatı  ..................................................... 34
Ne Kadar Üretilecek?  .......................... 9 Arz Tablosu ve Arz Eğrisi ...................... 34
Nasıl Üretilecek?  .................................. 9 Arzın Değişmesi: Arz Eğrisinde
Kim Üretecek?  ...................................... 10 Kaymalar ................................................ 35
Tüketici Davranışları ve Fayda ..................... 11 Piyasa Arz Eğrisi .................................... 36
Toplam ve Marjinal Fayda .................... 11 Piyasa Dengesi ............................................... 37
Tüketicinin Fayda Maksimizasyonu .... 13 Piyasa Dengesinde Değişmeler  ........... 39
Bireysel Talep Eğrisi .............................. 13 Esneklik .......................................................... 43
Değer Paradoksu ................................... 15 Talebin Fiyat Esnekliği .......................... 43
Grafikleri Anlamak ........................................ 15 Yay Esnekliği .......................................... 44
Zaman Serisi Grafiği .............................. 16 Esnekliğin Önemi .................................. 44
Kesit Veri Grafiği ................................... 17 Talebin Esnekliğini Belirleyen
Serpme Diyagramı ................................ 17 Faktörler ................................................ 45
Pasta Grafiği .......................................... 18 Çapraz Fiyat Esnekliği .......................... 46
Bir Ekonomik Model Olarak Grafikler .... 19 Talebin Gelir Esnekliği .......................... 46
Eğim ....................................................... 19 Arzın Fiyat Esnekliği ............................. 47
Bir Eğri ya da Doğrunun Eğiminin Arzın Esnekliğini Belirleyen
Hesaplanması ........................................ 20 Faktörler ................................................ 47
Değişkenler Arasında Pozitif ve Negatif
İlişkiler ve Eğim ..................................... 20
Bir Fonksiyonun Maksimum veya
Minimum Noktası ve Eğim .................. 21
İlişkisiz Değişkenler ............................... 22

iii
Makroekonominin
Üretim, Maliyetler Kapsamı ve Temel
BÖLÜM 3 BÖLÜM 4 Makroekonomik
ve Firma Davranışı
Değişkenler
Giriş ................................................................. 55 Giriş ................................................................. 79
Üretim ............................................................ 55 Makroekonominin Kapsamı ve Tarihçesi .... 79
Üretim Fonksiyonu ............................... 55 Makroekonominin Kapsamı ................. 79
Kısa Dönem-Uzun Dönem Ayırımı  ..... 56 Makroekonominin Tarihçesi ................ 81
Maliyet ........................................................... 61 Ekonomik Performansın Ölçülmesi ve
Fırsat Maliyeti ....................................... 61 Temel Makroekonomik Değişkenler ............ 83
Kısa Dönemde Maliyet  ........................ 63 İşsizlik ve İşsizliğin Ölçülmesi .............. 83
Uzun Dönemde Maliyet  ...................... 66 Enflasyon  .............................................. 85
Kâr Maksimizasyonu ..................................... 69 Toplam Hasıla ve Ekonomik Performans
Açısından Önemi ................................... 89
Mali Piyasaların Ana Göstergesi:
Faiz Oranı  ............................................. 95
Döviz Kurunun Ölçülmesi .................... 97

iv
Milli Gelir Düzeyinin
BÖLÜM 5 BÖLÜM 6 Para ve Bankacılık
Belirlenmesi

Giriş ................................................................. 103 Giriş ................................................................. 133


Devletin Olmadığı Dışa Kapalı Bir Paranın Tanımı, İşlevleri ve Ölçülmesi ......... 133
Ekonomide Denge Gelir Düzeyinin Paranın İşlevleri ..................................... 133
Belirlenmesi ................................................... 103 Paranın Ölçülmesi ................................. 136
Tüketim Harcamaları ve Tüketim Paranın Tarihsel Gelişimi .............................. 138
Fonksiyonu ............................................ 103 Mal Para ................................................. 138
Tasarruf ve Tasarruf Fonksiyonu ......... 107 Sigara Para ............................................. 139
Yatırım Harcamaları ve Yatırım Fiat Para ................................................. 139
Fonksiyonu ............................................ 108 Çekler ..................................................... 140
Toplam Harcamalar ve Denge Gelir Teknolojinin Etkisi Ve Elektronik Para  140
Düzeyinin Belirlenmesi ......................... 109 Mobil Para: M-Pesa ............................... 140
Denge Gelir Düzeyinin Belirlenmesinde Bankacılık Sistemi ve Para Arzı .................... 142
Alternatif Yöntem: Tasarruf - Yatırım Bankaların Para Arzı Üzerindeki Etkisi  143
Eşitliği .................................................... 112 Banka Panikleri ...................................... 147
Tasarruf Paradoksu ............................... 112 Merkez Bankaları .......................................... 148
Çoğaltan ................................................. 113 Merkez Bankasının İşlevleri ................. 149
Devletin Olduğu Dışa Kapalı Bir Ekonomide Merkez Bankası Para Arzını Nasıl
Denge Gelir Düzeyinin Belirlenmesi ............ 116 Kontrol Eder? ........................................ 150
Toplam Harcamalar ve Denge Gelir Para Arzı, Para Talebi ve Denge Faiz Oranı . 152
Düzeyinin Belirlenmesi ......................... 116 Para Miktarı Ve Fiyat İlişkisi ................ 153
Gelir Vergisi ve Çoğaltan ...................... 118 Hiperenflasyon ...................................... 153
Devletin Olduğu Dışa Açık Bir Ekonomide Paranın Miktar Teorisi .......................... 154
Denge Gelir Düzeyinin Belirlenmesi ............ 121 Para Talebi ve Denge Faiz Oranı .......... 155
İhracat Fonksiyonu ............................... 122
İthalat Fonksiyonu ................................ 122
Net İhracat Fonksiyonu ........................ 123
Toplam Harcamalar ve Denge Gelir
Düzeyinin Belirlenmesi ......................... 124

v
Toplam Talep-
Toplam Arz
BÖLÜM 7 Analizi ve Politika
Uygulamaları
Giriş ................................................................. 163
Toplam Talep (Ad) ......................................... 163
Toplam Talep Eğrisinin Negatif Eğimli
Olma Nedenleri ..................................... 164
Toplam Talepteki Değişmeler .............. 166
Toplam Arz (As) ............................................. 168
Kısa Ve Uzun Dönem Toplam Arz
Eğrisi ....................................................... 168
Toplam Arz Eğrisindeki Değişmeler .... 170
Toplam Arz ve Toplam Talep Dengesi
(Denge Çıktı Ve Fiyat Düzeyi) ..................... 171
Makroekonomik Denge Ve Tam
İstihdam ................................................. 172
Deflasyon, Enflasyon Ve Stagflasyon .. 174
Toplam Arz ve Toplam Talebe Yönelik
Politikalar ....................................................... 175
Maliye Politikası .................................... 176
Para Politikası ........................................ 179
Politika Tartışmalarına Bir Bakış ......... 181

vi
Önsöz

Sevgili öğrenciler,
Televizyonlardaki haber bültenlerinin içerisin- tanıtmakta ve ekonomik birimlerin bu piyasa-
de olmasa bile sonunda neden ekonomi ha- lardaki davranışlarını incelemektedir. Kitabın
berleri olduğunu ya da neden hemen hemen 5. ünitesinden itibaren iktisadın mikro konu-
tüm gazetelerin ekonomi sayfası olduğunu hiç larından makro konularına geçiş yapılmıştır.
merak ettiniz mi? Ya da neden İktisada Giriş Bu amaçla beşinci ünitede, ilk olarak makroe-
dersi üniversitelerin iktisat dışındaki birçok konominin kapsamına ve gelişimine değinilip,
bölümlerinde de okutulur? Cevabı çok açık. daha sonra ekonomik performansın nasıl öl-
Çünkü kadınından erkeğine, yaşlısından çocu- çüldüğü ve işsizlik, enflasyon, hasıla gibi temel
ğuna, zengininden fakirine ekonomi herkesi makroekonomik değişkenler açıklanmaktadır.
ilgilendirir. O yüzden Alfred Marshal iktisadı Ünite 6’da, milli gelir düzeyinin nasıl belirlen-
“insanoğlunun normal yaşamındaki sıradan diği Keynesyen model temelinde gösterilmek-
ilişkilerini inceleyen bir bilim dalı” olarak ta- tedir. Para ve Bankacılık isimli 7. ünitede, para-
nımlamıştır. Herkesi ilgilendiren ve dolayısıyla nın ekonomideki işlevleri ve gelişimi açıklanıp,
okuyucu profili oldukça farklı olan elinizdeki bankacılık sistemi ve bankacılık sisteminin
bu İktisada Giriş kitabını herkesin okuyabile- para arzı üzerindeki etkilerinden bahsedilmek-
ceği, özellikle iktisatla ilk tanışanların şevkini tedir. Son ünitede ise, toplam talep – toplam
kırmadan sevmelerini sağlayacak bir dil ve içe- arz analizi ele alınıp, bu model kapsamında
rikle yazmaya çalıştık. O yüzden bu kitap her maliye ve para politikası uygulamaları değer-
ne kadar Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim lendirilmektedir.
Önlisans programlarında okuyan öğrenciler Bu kitabın amacı yükseköğretime yeni başla-
için hazırlandıysa da ümidimiz ilgili tüm oku- yan öğrencilere iktisadı öğretmek değildir. Bu-
yuculara faydalı olmasıdır. nun için ne bu kitabın kapsamı yeterlidir, ne
Bu kitap temelde iki ana bölümden oluşmak- de zaman. Aksine bu kitabın amacı öğrencileri
tadır. Kitabın ilk dört ünitesinden oluşan bi- iktisatla tanıştırmak ve onların iktisat öğren-
rinci bölümde genelde Mikroiktisat’ın konuları meye arzulu ve sağlam bir adımla başlamala-
incelenmiş, son dört üniteyi kapsayan ikinci rını sağlamaktır. Eğer bu fonksiyonu yerine
bölümde ise Makroiktisat’ın temel konuları getirebilirse ne mutlu bize.
tartışılmıştır. Son olarak bu kitabın sizlere sunulmasında
Kitabın planı şöyledir: Ünite 1 iktisadın temel emeği geçen herkese teşekkürü bir borç bilir,
kavramları ve tüketici davranışlarını incele- kitaptaki tüm hata noksanların yazarlar ve
mektedir. Bu ünitede aynı zamanda iktisat- editörlere ait olduğunu belirtmek isteriz.
ta sıkça kullanılan grafikler tanıtılmaktadır.
Ünite 2 arz, talep, piyasa dengesi ve esneklik
konularını incelemektedir. Firma davranışları,
üretim, maliyetler gibi konular üçüncü Ünite’ Editörler
de incelenmektedir. Dördüncü ünite her gün
Doç.Dr. Yılmaz Kılıçaslan
içinde yaşadığımız hem mal ve hizmet hem
de faktör piyasaları ile ilgili temel kavramları Doç.Dr. Ethem Esen

vii
Bölüm 1
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı

1 2
Kıtlık ve Tercih
Temel Kavramlar
öğrenme çıktıları

2 Ekonomik birimlerin davranışlarının


1 İktisadın temel kavramlarını açıklayabilme arkasında yatan nedenleri saptayabilme

3 İktisadın Temel Soruları


3 İktisadın temel sorularını açıklayabilme
4 Tüketici Davranışları ve Fayda
4 Tüketici dengesini açıklayabilme

5 Grafikleri Anlamak
5 İktisatta kullanılan grafikleri tasvir edebilme

Anahtar Sözcükler: • Kıtlık • Tercih, Ödünleşme • Fırsat Maliyeti • Marjinal Fayda


• Fayda Maksimizasyonu • Eğim

2
İktisada Giriş

GİRİŞ tisadi olaylar ile ilgili sonuçlar çıkarılabilir. Aslında


Televizyonda, gazetede, internette gördüğünüz teoriler mantıksal ifadelerden başka bir şey değildir.
ya da günlük hayatta karşılaştığınız olayların birço- Eğer hipotezler doğruysa, çıkarılan sonuçlarda doğ-
ğunun arkasında yatan nedenin ekonomik olduğu- ru olacaktır. Örneğin, eğer tüm üniversite mezun-
nu söyleyebiliriz. Hatta ilk bakışta iktisadi bir olay ları üniversite mezunu olmayanlardan daha fazla
gibi görünmeyen durumların bile arkasında mut- ücret alıyorsa ve Seda eğer üniversite mezunuysa o
laka bir iktisadi boyut aramak gerekir. Bir intiha- zaman Seda’nın üniversite mezunu olmayan birine
rın, hırsızlığın, cinayetin, boşanmanın, kırılan bir göre daha fazla ücret alıyor olması gerekir.
rekorun, bulunan yeni bir icadın, savaşın, barışın, İktisatçılar geleceği tahmin etmek için kurduk-
çevre kirliliğinin yada yeni bir teknolojinin ortaya ları modellerde teorileri kullanırlar. Çünkü iktisadi
çıkışındaki iktisadi nedenler çoğu zaman iktisadi hayatta geleceği tahmin edebilmek her şeydir. Bir
olmayan nedenlerden çok daha fazladır. İşte bu iktisatçı eğer ekonomi sürekli cari açık veriyorsa
yüzden iktisat tüm bireyleri, kurumları, toplumları yabancı paraların Türk Lirası karşısında er yada geç
ilgilendiren bir bilim dalıdır. değer kazanacağını tahmin eder. Yine bir iktisatçı
İktisadı bireylerin, firmaların, kurumların ve bir ürünün ithalatına kısıtlama getirildiğinde, o
ürünün yurtiçi fiyatının artacağını tahmin eder.
devletin yani iktisadi karar birimlerinin karar ver-
me süreçlerini ve bu kararların sonuçlarını ince-
leyen sosyal bir bilim dalı olarak tanımlayabiliriz. Pozitif – Normatif İktisat
İktisat bir sosyal bilim olarak her ne kadar kar- Gazetelerde yazılarını okuyup, televizyonlarda
maşık gibi gözükse de aslında hepimizin gündelik izlediğiniz iktisatçıların hemen hemen hepsinin
davranışlarını ve günlük yaşamımızda karşılaştığı- farklı görüşlere sahip olduklarına hepimiz şahit
mız durum ve sorunları inceleyen ve açıklayan bir olmuşuzdur. Bu bir sosyal bilim ve politika aracı
bilim dalıdır. Nitekim iktisat bilimin kurucuların- olarak iktisadın pozitif ve normatif özelliğinden
dan olan 19. yy. iktisatçısı Alfred Marshall iktisadı kaynaklanmaktadır. Pozitif iktisat bir iktisadi ola-
“insanoğlunun normal yaşamındaki sıradan ilişki- yın ne olduğu, normatif iktisat ise ne olması ge-
lerini inceleyen bir bilim dalı” olarak tanımlamış- rektiği ile ilgilidir. Pozitif iktisat mevcut durumu
tır. İktisat bu incelemesini iktisadi teori, model ve açıklayan iktisattır. Örneğin “Türkiye’nin 2011 yılı
verileri kullanarak yapar. dış ticaret açığı yüksektir” ifadesi bir pozitif iktisat
ifadesidir. Bu ifadenin doğru olup olmadığını dış
TEMEL KAVRAMLAR ticaret verilerine bakarak test edebiliriz. Bu ifade-
nin içerisinde herhangi bir değer yargısı yoktur.
İnsanoğlunun günlük hayatının sıradan ilişkile-
ri ya da iktisadi dünyanın nasıl işlediği iktisadi mo- Normatif iktisat ise daha çok görüş ve değer
deller oluşturularak anlaşılabilir. Ekonomik model yargıları içerir. “Türkiye’nin dış ticaret açığı azalt-
ekonomik değişkenlerin ve bu değişkenler arasın- mak için bazı ithal mallar Türkiye’de üretilmelidir”
daki ilişkilerin çoğu zaman matematiksel ifadesidir. ifadesi ise bir normatif ifadedir. Zira bu öneriye
Ekonomik model aslında gerçek dünyadaki ilişki- herkes katılmayabilir. Veya dış ticaret açığı başka
lerin daha basit bir şekilde tanımlanmasıdır. Eğer önlemlerle de azaltılabilir. Normatif bir ifadeyi
kurulan ekonomik modelin işleyişi ve sonuçları doğrudan test etmek mümkün olmayabilir. Her ne
gerçek dünya ile uyumlu ise, o zaman o konuda bir kadar pozitif ve normatif iktisat birbirinden ayrıl-
ekonomik teori geliştirilebilir. Tıpkı mühendisler, sa da, normatif iktisadı belirleyen kişisel görüş ve
mimarlar gibi iktisatçılarda teorilerini geliştirir- inançlarla birlikte pozitif iktisadın olgularıdır. O
yüzden iktisatçılar daha çok pozitif iktisadın neden
ken modellerden faydalanırlar. Nasıl ki bir mimar
ve sonuçları ile ilgilenirler.
binayı inşa etmeden önce bir bilgisayar programı
yardımı ile inşa edilecek binayı çiziyor, yani model-
liyorsa, ya da bir otomobil tasarımcısı yeni bir oto- Mikroiktisat – Makroiktisat
mobili önce bilgisayarda tasarlıyorsa, iktisatçılarda Her ne kadar kendi içerisinde çok farklı alt bi-
iktisadi olayları modelleyerek açıklamaya çalışırlar. lim dallarına ayrılsa da, iktisat en temel olarak mik-
Teori varsayım ve hipotezlerden oluşur. Hipo- ro ve makro iktisat olmak üzere iki ana bilim dalına
tezler çeşitli varsayımlar altında modellenerek ik- ayrılır. Mikro iktisat bireylerin yani tüketicilerin ve

3
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı

firmaların davranışlarını ve bu iki grubun karşılıklı etkileşimini inceler. Bir mal ya da hizmetin fiyatı ve ne
kadar arz edileceğinin belirlenmesi ya da bir bireyin çalışma boş zaman tercihi, firmanın faaliyetleri ile ilgili
aldığı kararlar mikro iktisadın konuları arasındadır.
Makro iktisat ise ulusal ya da küresel iktisadi olay ve değişkenleri inceler. Bir ekonomideki enflasyon,
işsizlik, dış ticaret, döviz kurları, uluslararası sermaye hareketleri vb. konular ise makro iktisadın inceleme
alanına girmektedir.
Her ne kadar mikro ve makro iktisat farklı konuları inceliyor olsa da, iktisadi birçok problemin hem
mikro hem de makro dinamiklere sahip olduğu unutulmamalıdır. O yüzden mikro ve makro iktisadı çok
keskin çizgilerde birbirinden ayırmak oldukça güçtür. Zira bir makro politika değişikliğinin mikro etkileri
olurken, mikro ekonomik politikalarda değişiklikte makro değişkenleri etkilemektedir. Örneğin bir mal ya
da hizmetin katma değer vergisi (KDV) oranında yapılacak mikro bir değişiklik, bir makro değişken olan
bütçe açığını pekâlâ etkileyebilecektir.

Piyasalar
Günlük kullanımda piyasa ile belli bir mal ya da hizmetin alınıp satıldığı yer kastedilir. Otomobil piya-
sası, altın piyasası, balık piyasası bunlara örnek gösterilebilir. İktisatta kullanılan piyasanın çok daha geniş
bir anlamı vardır. Bu anlamda piyasa, bir iktisadi malın alıcı ve satıcılarının bir araya geldiği yer olarak
tanımlanabilir. Alıcı ve satıcıların bir araya geldiği yerin sebze hali gibi fiziksel bir mekan olması gerekme-
mektedir. Örneğin İstanbul Menkul Kıymetler Piyasası’nda (İMKB) hisse senedi alıcı ve satıcıları fiziksel
olarak bir araya gelmek zorunda değillerdir. İşlemler internet üzerinden ya da telefonla işlemler yapılabilir.
Piyasalar mal ve faktör piyasaları olmak üzere ikiye ayrılırlar. Mal ve hizmetlerin alınıp satıldığı piyasa-
lara mal piyasaları, emek ve sermaye gibi üretim faktörlerinin alınıp satıldığı piyasalar ise faktör piyasaları
denir. Piyasaların en önemli fonksiyonu karar alıcıların kararlanın koordinasyonunu sağlamasıdır.

ÖÇ 1 İktisadın temel kavramlarını açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Günlük hayatta karşılaştı-


ğımız bazı durum ve sorun-
Günlük kullanımda piyasa İktisadi hayatta bir ikti-
ların arkasındaki iktisadi
ile iktisatta kullanılan pi- satçı için geleceği tahmin
gerekçeleri görebilmek için
yasa kavramının arasındaki edebilmek neyi ifade eder,
R.H. Frank’ın “Doğal İkti-
farkı açıklayınız. anlatınız?
sat, 2010. Çev. Tuncel Ön-
cel” kitabına bakabilirsiniz.

KITLIK VE TERCİH
Ekonomik sorunlar isteklerin (ihtiyaçların) sahip olduklarımızdan (kaynaklardan) daha fazla olmasın-
dan kaynaklanmaktadır. İhtiyaçların kaynaklardan fazla olması durumuna iktisatta “kıtlık” diyoruz. Kıtlık
için tüm iktisadi problemlerin merkezidir dersek yanılmış olmayız. Kıtlık herkesin karşı karşıya kalabileceği
bir durumdur. İktisatta kıtlık mutlaka su, ekmek gibi temel ihtiyaçlardan mahrum olmak anlamına gelmez.
Yani 1 liralık bir dondurma almak isteyen fakat cebinde 50 kuruşu olan bir çocuğun karşı karşıya kaldığı du-
rum da, Kanarya Adaları’nda tatil yapmak isteyen fakat bu tatile gitmesini sağlayacak kadar parası olmayan
orta gelir düzeyine sahip bir devlet memurunun karşı karşıya kaldığı durum da kıtlık olarak tanımlanabilir.

4
İktisada Giriş

Kıtlık sorunu ile karşı karşıya kalmayan bir bi- İktisatta amaçlarına ulaşmak üzere sistematik
reyden söz etmek mümkün değildir. Kimimizin ve bilinçli olarak mevcut alternatifler arasında ya-
parası kıt olabilir, kimimizin toprağı kıt olabilir, pabileceğinin en iyisini yapmayı rasyonel davranış
kimimizin zamanı kıt olabilir. Tıpkı bireyler gibi olarak tanımlayabiliriz. Rasyonel davranış, davra-
toplumların, ülkelerin de kaynakları kıttır. Eğer ih- nışı sergileyen açısından tüm yarar ve zararları dü-
tiyaçları karşılayan mallar ihtiyaçlar kadar olsaydı, şünülmüş, kendi içerisinde tutarlı ve karar alıcının
o zaman kıtlık sorunu ile karşı karşıya kalmayacak- amacına en iyi şekilde ulaşmasını sağlayan davranış
tık. Fakat maalesef ihtiyaçları giderecek olan mal- biçimidir. İktisatçılar ekonomik birimlerin karar
ların miktarı çoğu zaman ihtiyaç duyulan miktar- alırlarken rasyonel davrandıklarını ve dolayısıyla da
dan daha azdır. İhtiyacımız kadar var olan mallara yaptıkları seçimin rasyonel seçim olduğunu varsa-
örnek olarak, o da şimdilik, havayı gösterebiliriz. yarlar. Firmalar üretim miktarı ile ilgili kararları-
Dünyanın neresine giderseniz gidin hava için para nı alırlarken, ne kadar işçi çalıştıracaklarına karar
ödemezsiniz ve istediğiniz kadar tüketebilirsiniz. verirlerken, tüketiciler ne kadar çalışıp ne kadar
İktisat biliminde bu tür mallara serbest mallar di- harcayacaklarına karar verirlerken, hazine ne kadar
yoruz. hazine bonosu çıkaracağına karar verirken rasyonel
İnsan ihtiyaçlarının giderilmesinde kullanılan davranır.
ve çoğu zaman ihtiyaç duyulan miktardan daha az
bulunan ve dolayısıyla iktisadın inceleme alanına Fırsat Maliyeti - Parasal Maliyet
giren mallara iktisadi mallar diyoruz. Burada mal
Tercih bir şeyi elde etmemizi sağlarken başka
ile kastedilen sadece otomobil, buzdolabı, ekmek
bir şeyden vazgeçmeyi zorunlu kılar. Buna “ödün-
gibi elle tutulabilen mallar değildir. İnsan ihtiyaçla-
leşme (trade-off)” diyoruz. Eğer Anadolu Üniversi-
rının giderilmesinde en az onlar kadar önemli olan
tesi Açık Öğretim Programlarının birinde okuyup
kuaför, ulaşım, eğitim, sağlık, güvenlik gibi kulla-
bir ön lisans veya lisans derecesine sahip olmak isti-
nıldığından insanlara fayda sağlayan hizmetler de
yorsanız, o zaman en azından belirli bir süre güneş-
iktisadi mallar arasında yer almaktadır. Her ikisi-
li bir Nisan hafta sonundan vazgeçmeniz gerekiyor.
nin de ortak özelliği tüketimi ya da kullanımı ile
Çünkü Nisan’ın ilk hafta sonu Açık Öğretim sınav-
bireylere fayda sağlamalarıdır.
ları var. Yani Açık Öğretim ’de okumanın ödünleş-
Sonsuz olan ihtiyaçlar karşısında ihtiyaçları melerinden bir tanesi Nisan’ın ilk hafta sonudur.
karşılayacak olan kaynaklar kıt olması bir tercih Her tercihin bir maliyeti vardır. Herhangi bir şeyi
(seçim) yapma zorunluğu doğurur. Aslında iktisat elde etmek için vazgeçtiğimiz en değerli alternatif,
biliminin özüdür seçim. İktisat bilimi, hem bu se- o tercihin fırsat maliyetidir. Pazar günü fazla mesai
çimin nasıl yapılacağı hem de bu seçimin sonuçları yapmanın fırsat maliyeti, aile ile gidilmeyen piknik
ile ilgilenir. ya da seyredemediğiniz film olabilir.
Fırsat maliyeti ile parasal maliyeti birbirin-
Rasyonel Davranış den ayırmak gerekmektedir. Ekonomistler, bir
Kaynakların kıtken ihtiyaçların sonsuz olması kararın daha çok fırsat maliyetini göz önünde
çoğu zaman alternatifler arasında bir seçim yap- bulundururlar. Çünkü bir şeyin maliyeti onu
mayı yani bir karar almayı gerektirir. Peki, insanlar elde etmek için nelerden vazgeçtiğinizdir. Saatte
nasıl karar alırlar? İktisat biliminde insanların karar 10T kazanan bir taksi şoförünü düşünelim. Bu
alırlarken rasyonel davrandıklarını varsayarız. Ken- taksi şoförü mesai saatleri içerisinde toplam sü-
di çıkarının peşinde koşan iktisadi insanın (homo resi 2 saat olan ve bilet fiyatının 10T olduğu bir
economicus) en önemli özelliği rasyonel (akılcı) dav- sinemada yeni çıkan bir filme gitsin. Taksicinin
ranış sergilemesidir. sinemaya gitmesinin fırsat maliyeti kaç liradır
sizce? Cevap 30T. Taksici sinemaya gitmek için
öncelikle sinema biletini satın alarak 10T parasal
maliyete katlanmıştır. Filmi izlemek için ise 2 sa-
Bireysel çıkarını en çoğa çıkarmaya çalışan
atini harcamıştır. Taksici saatte 10T kazandığına
rasyonel insana “iktisadi insan (homo eco-
göre, taksicinin çalışmadığı 2 saatin fırsat maliye-
nomicus)” denir.
ti 20T’dir. Buda taksicinin sinemaya gitmesinin

5
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı

fırsat maliyetinin 30T olmasına neden olur. Tabi taksicinin sinemaya giderek vazgeçtiği 30T’den sağ-
ladığı fayda, gitmeyerek kazanacağı 20T’nin sağlayacağı faydadan daha yüksek olabilir. Gittiğine göre
muhtemelen öyledir.

Üretim İmkanları Sınırı


Tıpkı bireyler gibi toplumların (ekonomilerin) da kaynakları kıttır. Toplumun ihtiyaçlarını karşılaya-
cak olan kaynakların kıt olması, onları bir tercih yapmaya zorlayacaktır. Acaba Türkiye ekonomisi tüm
büyük şehirlerini hızlı tren hatları ile birbirine bağlayacak bir yatırım mı yapmalıdır, yoksa eğitime ayrılan
bütçesini iki katına çıkararak daha eğitimli bir nesil mi yaratmalıdır? Aşikâr olan tek şey bunun ikisinin
aynı anda yapılamayacağıdır. O zaman Türkiye bir karar vermek, bir tercih yapmak zorundadır. Fakat her
tercihin bir maliyeti olacaktır. Eğer hızlı tren projesini yapmak isterse, eğitime yapılacak yatırımlardan
vazgeçmek zorunda kalacaktır.
Ekonomilerin tercihlerini, dolayısıyla kararlarının fırsat maliyetini, üretim imkanları sınırı (eğrisi) ile
gösterebiliyoruz. Üretim imkanları sınırı bir ekonominin tüm kaynaklarını ve sahip olduğu teknolojiyi
kullanarak gerçekleştirebileceği üretimin sınırlarını gösterir. Bu eğrinin negatif eğimli olması her tercihin
bir fırsat maliyeti olduğunu, dolayısıyla iki seçenek arasında bir ödünleşmenin olduğunu gösterir.

Üretim İmkanları Sınırı


Şekilde A, B, C ve D noktaları bu ekonominin mevcut
kaynakları ile gerçekleştirebileceği alternatif üretim
bileşimleridir. E noktası ise bu ekonominin mevcut C E
kaynakları ile gerçekleştiremeyeceği bir üretim A
bileşimidir. Eğer ekonomi C veya D gibi üretim
imkanları eğrisi üzerinde bir noktada ise tüm
tank

kaynaklarını kullanarak gerçekleştirebileceği en


yüksek üretimi gerçekleştiriyor demektir. Üretim
B
imkanları eğrisi üzerindeki noktalar, kaynakların tam D
ve etkin bir şekilde kullanıldığı noktadır. C ve D
noktaları arasındaki fark yapılan tercihtedir. Ekonomi
C noktasında daha çok tank üretip, daha az demiryolu
yapmayı tercih ederken, D noktasında daha az tank,
daha çok demiryolu inşa etmeyi tercih etmektedir. 0 demiryolu

Şekil 1.1 Üretim İmkanları Eğrisi

Marjinal Maliyet - Marjinal Fayda


Aslında bir kararın ya da eylemin doğrudan parasal maliyeti ya da fırsat maliyeti o kararı almak için
yeterli değildir. İktisatçıların daha çok üzerinde durduğu bir eylemin doğurduğu ilave maliyet ile ilave
yarardır. Bir şeyi yapmanın yarattığı ilave maliyete marjinal maliyet, o eylemden elde edilen ilave yarara
ise marjinal fayda denir. Bir kararın ya da eylemin marjinal fayda ve maliyetini göz önünde bulundura-
rak karar vermeye ise marjinal analiz denir. Marjinal analiz, sadece iktisadın değil günlük yaşamın karar
alma süreçlerinin temel yöntemlerindendir. Çünkü insanlar bir şeyi yapmak ya da yapmamaktan çok, ne
kadar yapacağına karar vermek zorundadır. Örneğin, normalde bir insan çalışsam mı çalışmasam mı diye
düşünmez. Ne kadar çalışsam diye düşünür. Tatile gitsem mi den çok, kaç gün gitsem diye düşünür. Bir
firma reklam versem miden çok, ne kadar versem diye düşünür. İşte bu tür seçim problemlerinde optimal
karar marjinal analiz ile alınabilir. Örneğin bir firma reklam bütçesini 10.000T daha artırdığında, karının
ne kadar arttığına bakar. Eğer reklamın yarattığı marjinal kâr (ilave kâr) reklamın marjinal maliyetinden
(10.000T) daha büyükse, o zaman reklam bütçesini 10.000T artırmak doğru bir karardır.
Kıt kaynakların en etkin şekilde kullanımının yolu bir kararın marjinal fayda ve maliyetini göz önünde
bulundurmaktır. Eğer bir eylemin yarattığı marjinal fayda onun marjinal maliyetinden fazla ise, bu eylemi
gerçekleştirmek mantıklıdır. Bu şekilde alınan kararlar optimal (en iyi) karar alarak adlandırılabilir.

6
İktisada Giriş

İkame ve Teşvik parasal maliyeti aynı olmakla birlikte, fırsat maliye-


Ekonomik birimlerin kararlarını etkileyen, de- ti artmıştır. Bu durumda rasyonel bir yolcu, otobüs
ğişmesine neden olan iki temel faktör vardır. Birin- seyahatini tren seyahati ile ikame etmelidir.
cisi hemen hemen birçok eylemin bir ikamesinin Bir davranışın fırsat maliyetinin değişmesi so-
var olmasıdır. İkame bir şeyin başka bir şeyin yeri- nucu başka bir davranış ile ikame edilmesinin ne-
ne geçmesidir. Eğer bir eylemin, bir karanın fırsat deni ortaya çıkan teşviktir. Teşvik bir davranışın
maliyeti artarsa ekonomik birimler bu eylemi başka ortaya çıkmasını özendirmektir. Teşvik bazen bir
bir eylem ile ikame edebilir. Örneğin Eskişehir’den ödül olabileceği gibi bazen de bir ceza olabilir. Her
Ankara’ya toplu taşıma aracı kullanarak gitmenin iki durumda da, amaç bir davranışın ortaya çıkma-
iki yolu olabilir. Bunlar tren ve şehirlerarası oto- sını ya da çıkmamasını sağlamaktır. Ekonomik bi-
büstür. Dolayısıyla Eskişehir’den Ankara’ya otobüs rimler teşviklere tepki verirler. O yüzden doğrudan
ile gitmenin ikamesi trenle gitmektir. Eğer Eskişe- bir davranışı düzenlemek yerine onu etkileyecek
hir-Ankara otobüs fiyatları artarsa, Eskişehir’den teşvikler sunmak daha etkili olacaktır. İnsanlara
Ankara’ya otobüs ile gitmenin fırsat maliyeti artmış daha az elektrik kullanın demek yerine, elektriği
olur. O zaman yolcular Ankara’ya tren ile gitme- daha pahalı hale getirecek bir vergi düzenlemesi,
yi tercih edebilirler. Bir kararın ya da aktivitenin insanları daha az elektrik kullanmaya teşvik ede-
fırsat maliyetinde bir değişim olursa ve bu aktivi- cektir. Davranışların fırsat maliyetinin, ya da mar-
tenin yakın ikamesi varsa, o zaman bir mal yada jinal yarar ve maliyetlerinin, değişmesi bir teşviktir.
hizmetin fırsat maliyeti değiştiğinde başka bir mal Tüm Dünya’da sigara tüketimini azaltmak için hü-
yada hizmet ile ikame edilme derecesi artacaktır. kümetler sigaradan alınan vergileri artırmıştır. Bu
Örneğin, Eskişehir-Ankara otobüs ve tren fiyatla- ise sigara fiyatının yükselmesine ve insanları da az
rı değişmezken, yüksek hızlı tren ile Eskişehir’den sigara içmeye teşvik etmiştir. O yüzden teşvikler
Ankara’ya gitmek 3 saatten 1,5 saate düşmüşse, o ekonomik birimlerin davranışlarının düzenlenme-
zaman Eskişehir’den Ankara’ya otobüs ile gitmenin sinde son derece önemli role sahiptir.

ÖÇ 2 Ekonomik birimlerin davranışlarının arkasında yatan nedenleri saptayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Türkiye’de polis tarafından


sağlanan güvenlik hizmetle-
ri için hiçbir kimse (yaban- Semt pazarları akşam saat-
cılar da dahil) hiçbir bedel Karşılığında somut hiçbir lerinde gündüze göre daha
ödemez ve Türkiye’nin ne- şey almadan, sokaktaki di- kalabalıktır. Fakat sebze
resinde olursa olsun 155’i lenciye para vermek ile ras- meyve fiyatlarının akşam
arayarak güvenlik hizmet- yonel davranış arasındaki saatlerinde gündüze göre
lerinden yararlanabilir. O ilişkiyi yorumlayınız. daha ucuz olmasının nede-
zaman polisin sağladığı gü- ni anlatınız.
venlik hizmetleri için ser-
best mal diyebilir miyiz?

7
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı

İKTİSADIN TEMEL SORULARI


Kıtlık ve tercih sorunu ile ilgili olarak farklı kaynaklarda farklı sayıda soru ortaya atılsa da iktisat bili-
minin cevaplandırmasını gereken dört temel soru bulunmaktadır. Bunlar:
1. Ne üretilecek,
2. Ne kadar üretilecek,
3. Nasıl üretilecek,
4. Kim üretecek.

Ne Üretilecek?
1978’de Sony’nin mühendisi Nobutoshi Kihara’da tarafından icat edilen, 1979’da ticarileştiğinde mü-
zik dinleme alışkanlıklarında devrim etkisi yaratan, insanların hareket halindeyken müzik dinlemesine ola-
nak veren kasetçalar “Walkman” 2000’li yıllarda neden üretilmiyor? Ya da nasıl oluyor da patenti 1873’te
alınan meşhur Levi’s marka kotlar hala üretilip tüm dünyada alıcı bulabiliyor? İşte iktisat biliminin cevap-
laması gereken sorulardan birincisi “Ne üretilecek?” sorusudur. Bu soruya serbest piyasa ekonomilerinde
firma ve tüketiciler ve bunların karşılıklı etkileşimi ile cevap bulunabilmektedir. Serbest piyasa ekonomile-
rinde ne üretileceğinin kararının verilmesinde en önemli rolü “fiyat”lar üstlenir. Firmalar fiyatı maliyetine
göre daha yüksek, dolayısıyla kâr oranı yüksek olan mal ya da hizmetleri üretirken, fiyatı maliyetinden
daha düşük olan malları üretmezler. Bazı durumlarda ne üretilecek sorusunun cevabını devlette verebilir.
Örneğin Cumhuriyet’in ilk yıllarında özel teşebbüs yeterince gelişmediğinden “ne üretilecek?” sorularının
önemli bir kısmının cevabı devlet tarafından verilmiştir.

yaşamla ilişkilendir

Dünyanın en uzun süredir yayımlanan İngilizce genel kültür ansiklopedisi


Britannica bundan sonra basılmayacak.
İlk olarak İskoçya’nın başkenti Edinburgh’da
1768’de basılan Britannica’nın stokları
tükenince yenileri piyasaya çıkmayacak.
Merkezi ABD’nin Chicago kentinde bulunan
yayın şirketi, ansiklopedinin dijital versiyonlarının
yayınının devam edeceğini bildirdi. Britannica
Ansiklopedisi Şirketi Başkanı Jorge Cauz, 32 ciltlik
ansiklopedinin basılmamasının bir süredir
düşünüldüğünü, bunun internet ansiklopedisi
Vikipedi ya da arama motoru Google’la ilgisi
bulunmadığını, Britannica’nın dijital versiyonunun
çok sayıda kişiye ulaştığını söyledi. Cauz, basılı
ansiklopedilere talebin düşmesinde güncellenme
konusundaki sorunların da rol oynadığını belirtti.
“Bir ansiklopediyi kağıda bastığınız andan itibaren
geride kalmaya başlıyor” diyen Cauz, internet
üzerinden sağlanan ansiklopedi hizmetinin ise sürekli
güncellendiğini kaydetti.

Hürriyet, 15 Mart 2012.

8
İktisada Giriş

Ne Kadar Üretilecek?
İktisat biliminin cevaplaması gereken ikinci soru olan “bir ekonomide ne kadar mal ya da hizmet
üretileceği” sorusu da mevcut ekonomik sisteme göre değişiklik gösterecektir. Serbest piyasa ekono-
milerinde, yani ürün fiyatının arz ve talep tarafından belirlendiği ekonomilerde, bir ürünün ne kadar
üretileceği fiyatlar tarafından belirlenecektir. Eğer ürün arz miktarı talep miktarından fazla ise, bu ürü-
nün fiyatının düşmesine neden olacak, bu fiyat düşüşü de bir taraftan bazı firmaların üretim miktarını
azaltmasına neden olacak, diğer taraftan da düşük fiyat talebin artmasına neden olacak ve piyasada
arz ve talebi eşitleyen bir fiyat ortaya çıkacaktır. Fiyatlar devlet müdahalesinin olduğu durumlarda
ise, bu fonksiyonunu yerine getiremeyecektir. Örneğin, Türkiye’de yıllarca konut talebinin arzından
yüksek olması, hem konut fiyatlarının hem de konut kiralarının yüksek olmasına neden olmuş, bu ise
hem özel konut üretimini teşvik etmiş, hem de devletin bu piyasada aktif olarak yer almasına neden
olmuştur.
Bir ekonomide hangi mal ve hizmetlerin ne kadar üretileceği zaman içerisinde değişiklikler gösterebi-
lir. Örneğin 1960 yılında Türkiye’de üretilen katma değerin %56’sı tarım sektörü tarafından üretilirken
(Dünya Bankası, 2018), 57 yılda bu oran değişmiş ve Türkiye Gayri Safi Milli Hasılası (GSMH) içindeki
payı %6,1’e düşmüştür. Genel olarak ekonomiler geliştikçe hizmet sektörünün yaratılan katma değer içe-
risindeki payı artarken, tarım sektörünün payının düştüğü gözlenmektedir. Bu durum Şekil 1.2’de görül-
mektedir.

Türkiye, ABD ve Çin’de 100


GSMH’ın bileşenleri,
%, 2017. 90
Yandaki grafikte Türkiye, ABD ve
Çin ekonomilerinde üretilen mal ve 80
51,6
hizmetlerin 2017 yılındaki dağılımı
verilmektedir. 70
53,3
Türkiye’ye göre daha gelişmiş olan 77,0
60
ABD’de hizmet sektörünün payı
2017 yılında %77 iken, Türkiye’de 50
üretilen hizmetlerin toplam üretim 11,2
içerisindeki payı %53,3’tür. Diğer 40
taraftan Türkiye GSMH’nın 7,9
%6,1’ini tarım, ormancılık ve 23,1
30
balıkçılık ürünleri oluştururken,
ABD’de bu sektörün toplam üretim 20 6,1
10,4 29,3
içerisindeki payı %1’e kadar 1,0
düşmüştür. Bu grafik iktisadi 10 17,5
11,6
gelişme ile birlikte bir ekonomide
üretilen hizmetlerin toplam 0
TÜRKİYE ABD ÇİN
üretim içerisindeki payı artarken,
tarım ürünlerinin payının İmalat sanayii Tarım, ormancılık ve balıkçılık
azaldığını göstermektedir.
Madencilik, enerji ve inşaat Hizmet
Kaynak: WDI, Dünya Bankası, 2018.

Şekil 1.2 GSMH’n Bileşenleri, 2017.

Nasıl Üretilecek?
Mal ya da hizmetlerin nasıl üretileceği sorusunun cevabını belirleyen en önemli faktör ekonominin
sahip olduğu kaynaklar, diğer bir ifade ile üretim faktörleridir. Bireylerin ihtiyaçlarını karşılayan mal ve
hizmetlerin üretimi için gerekli olan kaynaklara üretim faktörleri denir. Temel olarak dört üretim faktörü
vardır. Bunlar:

9
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı

• Emek
• Sermaye
• Toprak
• Girişimciliktir.
Hangi üretim faktörü ekonomide bol ise, o üretim faktörünün fiyatı düşük olacaktır. O yüzden
ürünlerin nasıl üretileceğini üretim faktörlerinin miktarı belirleyecektir. Emeğin son derece yoğun ol-
duğu bir ekonomide ürünler daha fazla emek-yoğun teknolojilerle üreti-
lirken, sermayenin bol olduğu ekonomilerde daha çok sermaye yoğun bir
üretim biçimi tercih edilecektir.
dikkat
Kuşkusuz mal ya da hizmetlerin nasıl üretileceğinin en önemli belirle-
Her ne kadar son de-
yicilerinden biri de teknoloji düzeyi olacaktır. Nasıl ki 20. yy.’ın başlarında
rece önemli olsa da bazı
robotlarla otomobil üretimi söz konusu değilken, 21. yy. ’da da el yapımı
kaynaklarda girişimcilik
otomobil bulmak zor olacaktır. Dolayısıyla teknolojinin ileri olduğu ekono-
bir üretim faktörü olarak
milerde daha ileri teknoloji kullanan üretim süreçlerine rastlanılırken, tek-
tanımlanmamaktadır.
nolojinin daha az geliştiği ekonomilerle daha düşük teknoloji yoğun üretim
süreçleri göze çarpacaktır.

Kim Üretecek?
Kim üretecek sorusunun şöyle sormak ta mümkündür: Ne, ne kadar ve nasıl üretilecek sorularının
cevabını kim verecek? Bu soruların cevabı uygulanan ekonomik sistem’e göre farklılıklar gösterecektir.
Merkezi planlama ekonomilerinde (ya da kumanda ekonomileri) ne, ne kadar ve nasıl üretileceği sorula-
rının cevabını devlet verir. Merkezi planlama ekonomilerine günümüzde sayıca oldukça az olan sosyalist
ekonomiler örnek gösterilebilir.
Serbest piyasa ekonomilerinde neyin, ne kadar ve nasıl üretileceğine kendi çıkarlarının maksimizas-
yonunu amaçlayan bireyler (tüketiciler) ve firmalar (üreticiler) tarafından karar verilir. Piyasa ekonomile-
rinde, bireyler gelir kısıtları altında faydalarını maksimize eden tüketim tercihlerini yaparken, firmalarda
kârlarını maksimize eden üretim kararlarını alıyor olacaklardır.
Günümüzde tam anlamıyla ne kumanda ekonomilerinin ne de serbest piyasa ekonomilerinin varlı-
ğından söz edebiliriz. Dünyadaki birçok ekonomide her ne kadar derecesi faklı olsa da, devletin piya-
salara çeşitli mekanizmalarla müdahale ettiği karma ekonomik sistem uygulanmaktadır. Ekonomilerin
temel amacı hem üretimde hem de tüketimde etkinliği sağlamaktır. Ne serbest piyasa ekonomileri ne
de kumanda ekonomileri üretimde ve tüketimde kaynakların etkin dağılımı için yeterli olabilmekte-
dir. Bu tür durumlarda devlet piyasaya müdahalelerde bulunarak kaynakların daha etkin dağılmasını
sağlamaktadır. Devletin bu rolünün önemi 2008 yılında patlak veren küresel krizle birlikte daha da
öne çıkmıştır.
Aslında yukardaki dört temel sorunun cevabı sistematik ve planlı süreçler sonucunda verilmeyebilir.
En azından şu an Dünya’daki ülkelerin birçoğunda uygulanan farklı derecelerdeki serbest piyasa ekono-
milerinde durum böyledir. Bu tür ekonomilerde ekonomik birimlerin kendi çıkarlarını maksimize etmek
üzere, verdikleri rasyonel kararlar yukarıdaki dört temel sorunun cevabını otomatik olarak verir. Bunu
iktisadın bir bilim olmasına önemli katkıları olan, modern iktisadın kurucusu olarak niteleyebileceğimiz
18.yy. iktisatçısı Adam Smith “görünmez el” olarak adlandırmıştır. Smith’e göre bireylerin, firmaların
yani ekonomik birimlerin kendi çıkarları peşinde koşması toplumun çıkarları ile doğrudan ilişkilidir ve
eğer her birey ya da ekonomik birim kendi çıkarını en çoğa çıkarmaya çabalarsa toplum çıkarı da en çoğa
çıkabilir.

10
İktisada Giriş

ÖÇ 3 İktisadın temel sorularını açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

18.yy. iktisatçısı Adam


Smith’e göre bireylerin,
firmaların yani ekonomik Dünya Bankası’nın “Dün-
birimlerin kendi çıkarları ya Gelişme Göstergeleri
peşinde koşması toplumun (World Development In- Serbest piyasa ekonomi-
çıkarları ile doğrudan iliş- dicators - WDI)” veri ta- lerinde ne üretileceğinin
kilidir ve eğer her birey ya banından Türkiye ve çeşitli kararının verilmesinde
da ekonomik birim kendi ülkelerin hasılalarına ula- “fiyat”ların rolünü anlatı-
çıkarını en çoğa çıkarmaya şarak, hasıla bileşenlerini nız.
çabalarsa toplum çıkarı da değerlendirin: http://data.
en çoğa çıkabilir. Bu görüşe worldbank.org
katılıyor musunuz? Sizce bu
görüş hala geçerli midir?

TÜKETİCİ DAVRANIŞLARI VE Toplam ve Marjinal Fayda


FAYDA Mal ve hizmetlerin tüketimi ile sağlanan faydayı
Daha öncede belirttiğimiz gibi sonsuz olan in- ölçmek mümkün değildir. Fakat konunun anlaşıl-
san ihtiyaçları karşısında bu ihtiyaçları giderecek ması bakımından şimdilik faydayı ölçebildiğimizi
olan kaynakların kıt olması insanları tercih yapma- varsayalım. Bir tane mal tüketen bir tüketicinin bu
ya zorlar. İnsanlar ne yiyeceklerini, ne giyecekleri- tüketimden elde ettiği toplam tatmine toplam fay-
ni, hangi otomobili alacaklarını, tatile gidip gitme- da (U) diyoruz. Bir malın tüketimden elde edilen
yeceklerini ve buna benzer birçok problemle ilgili toplam fayda en azından belli bir tüketim düzeyine
bir karar almak zorundadırlar. Hem alternatiflerin kadar artan bir eğilim gösterir. Fakat ilave her bi-
fazla olması hem de her alternatifin kendine özgü rim tüketimin sağladığı ilave fayda için aynı şeyi
bir fırsat maliyetinin olması insanları bir seçim söyleyemeyiz. Bir malın en son tüketilen birimin-
yapmak zorunda bırakır. Peki, insanlar seçimlerini den elde edilen ilave faydaya marjinal fayda (MU)
neye göre yaparlar? Çok basit olarak bu soruya şöy- denir. Marjinal fayda faydadaki değişimin tüketim
le cevap verebiliriz: İnsanlar tercihlerini elde ede- miktarındaki değişime oranı olarak formüle edilir.
cekleri faydayı göz önünde bulundurarak yaparlar. O zaman X malının marjinal faydasını (MUx) şöy-
Bireylerin mal ve hizmetlerin tüketimi sonucu elde le yazabiliriz:
ettikleri tatmin duygusuna fayda diyoruz. Tabii ki
bireyler tüketecekleri mal ve hizmetlerle ilgili ter- Toplam faydadaki değişim DU
MU x = = (1.1)
cihlerini yaparlarken, o mal ve hizmetin sağlayacağı X tüketimindeki değişim DX
faydayı göz önünde bulundururlar. Tüketiciler sa-
dece bir mal ya da hizmetten sağlayacakları faydayı Marjinal fayda genelde azalan bir seyir izler.
göz önünde bulundurarak tüketim kararlarını ve- Yani bir malın tüketim miktarı artıkça tüketicinin
remezler. Çünkü hiçbir iktisadi mal ücretsiz değil elde ettiği toplam fayda artarken, marjinal fayda
ve hiçbir tüketicinin geliri sonsuz değildir. O za- azalır. Buna iktisat biliminde azalan marjinal fayda
man tüketiciler harcama olanaklarını göz önünde diyoruz. Örneğin 10 gün için deniz kıyısında tatile
bulundurarak kendileri en fazla faydayı sağlayacak giden bir tatilcinin, tatilinin birinci gününde elde
olan tüketim bileşimi seçmelidirler. ettiği fayda ile beşinci gününde elde ettiği fayda

11
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı

aynı olmayacaktır. Onuncu günün tatilciye sağladığı fayda birinci günün faydasından çok daha düşük
olacaktır. On gün için tatile çıkan tatilcinin toplam ve marjinal faydaları Tablo 1’de verilmektedir. Dikkat
edilirse tatilcinin toplam faydası 10. güne kadar bir azalma göstermezken, marjinal faydası ilk günden
ibaren azalmaktadır.

Tablo 1.1 Tatilin Toplam ve Marjinal Faydası

Tatildeki gün sayısı Toplam fayda Marjinal Fayda

0 0 ---
1 15 15
2 25 10
3 33 8
4 39 6
5 43 4
6 46 3
7 48,2 2,2
8 49,5 1,3
9 50 0,5
10 50 0

Toplam Fayda Eğrisi


48.2 49.5 50 50
50 46
Toplam ve Marjinal Fayda 45 43
40 39
Yandaki iki grafikte 10 gün için
toplam fayda

35 33
tatile çıkan bir tüketicinin toplam ve 30
marjinal faydaları görülmektedir. 25
25
Dikkat edilirse, tüketicinin toplam 20
faydası 10. güne kadar artarken, 15
15
marjinal faydası ilk günden itibaren 10
azalmaktadır. Marjinal faydanın
5
tüketimle birlikte azalmasına azalan
0
marjinal fayda diyoruz. 0 1 2 3 4 5 6 7 8 7 10
tatildeki gün sayısı
Birinci tatil gününün toplam ve
marjinal faydası eşit iken, 10. günde Marjinal Fayda Eğrisi
marjinal fayda sıfır ve toplam fayda 15
15
maksimumdur. 14
13
12
marjinal fayda

İşte bir mal yada hizmetin 11


10 10
tüketimden elde edilen marjinal 9
fayda sıfıra ulaştığında toplam 8 8
7
fayda maksimum olur. Dolayısıyla 6 6
bu tatilcinin faydası tatilin onuncu 5
4
gününde maksimum olmaktadır. 4
3 3
2.2
2 1.3
1 0.5 0
0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 7 10
tatildeki gün sayısı

Şekil 1.3 Toplam ve Marjinal Fayda

12
İktisada Giriş

Diğer malların tüketim miktarları değiş-


mezken, tüketicinin tükettiği bir maldan dikkat
elde ettiği toplam fayda artarken, tüketi- Eş marjinal fayda ilkesi sınırlı parasal
len malın marjinal faydasının düşmesine olanakları ile faydasını maksimize et-
“azalan marjinal fayda yasası” denir. mek isteyen bir tüketicinin mallara har-
cadığı son liraların marjinal faydalarını
birbirine eşitlemesidir. Böylece mevcut
Tüketicinin Fayda Maksimizasyonu bütçesi ile kendisine en yüksek faydayı
Daha öncede belirttiğimiz gibi iktisadi insan sağlayan tüketim bilişimini seçmiş olur.
kendi çıkarını maksimize etmeyi amaçlayan in-
sandır. O zaman tüketiciler de kendi çıkarlarını,
yani faydalarını, en çoğa çıkarmayı hedefleyecek- Eşitlik 1.2’de gösterilen tüketici denge koşulu
tir. Peki, bunu nasıl yapacaklar? Eğer tüketicinin şöylede yazılabilir:
tükettiği malların fiyatları aynı olsa idi, o zaman
bu çok kolay olabilirdi. Çünkü o durumda tüketici MU x Px
= (1.3)
faydasını maksimize etmek için tükettiği tüm mal- MU y Py
ların marjinal faydalarını birbirine eşitlemesi yeter-
li olurdu. Böylece tüketici tükettiği tüm mallardan Yukarıdaki eşitlikte eşitliğin sol tarafı X ve Y
elde ettiği toplam faydayı maksimize etmiş olurdu. mallarının marjinal faydalarının birbirine oranı
Fakat hepimiz biliyoruz ki hemen hemen her mal iken, sağ tarafı tüketicinin tükettiği malların fiyat-
ve hizmetin bir fiyatı var ve bu fiyatlar farklı. O larının oranıdır. Dikkat edilirse tüketici mal tüke-
zaman tüketicinin faydasını maksimize edebilmesi tim miktarını değiştirerek eşitliğinin sol tarafını
için yapması gereken şey tükettiği mallara harcadı- değiştirebilir. Fakat eşitliğin sağ tarafı, yani fiyat
ğı son liraların marjinal faydalarını birbirine eşit- oranı, tüketicinin kontrolü dışındadır. Çünkü mal
lemektir. Bunu yaparak tüketici kısıtlı parasal ola- fiyatları piyasada belirlenir.
naklarını farklı mal ve hizmetler arasında kendisine Hepimiz birer tüketici olarak yüzlerce hatta
en yüksek faydayı sağlayacak şekilde dağıtmış olur. binlerce mal ve hizmet tüketiyoruz. O zaman n
Şimdi X ve Y gibi iki mal tüketen bir tüketici tane mal tüketen bir tüketicinin faydasını maksi-
düşünelim. Bu malların fiyatlarını sırasıyla Px ve mize eden denge koşulu şöyle yazılabilir:
Py ile gösterelim. Böyle iki mal tüketen bir tüketi-
cinin faydasını maksimize edebilmesi için yapması MU1 MU 2 MU n
= = ............. = (1.4)
gereken şey X ve Y mallarına harcadığı son liraların P1 P2 Pn
marjinal faydalarını birbirine eşitlemektir. Eğer X
ve Y mallarının marjinal faydalarını MUx ve MUy
Bireysel Talep Eğrisi
ile gösterirsek, tüketicinin fayda maksimizasyonu
sağlayan denge koşulu aşağıdaki gibi olacaktır. Tüketicinin tükettiği mallardan birinin fiyatı de-
ğişirse ne olur? Tüketicinin tükettiği malların fiyat-
larını etkileyemediğini daha önce belirttik. O zaman
MU x MU y
= (1.2) tüketici değişen fiyatlar karşısında bozulan dengesini
Px Py yeniden sağlayabilmek için ancak malların marjinal
faydalarını değiştirebilir. Malların marjinal faydaları
Marjinal fayda teorisinin temel denkliği olan ise tüketim miktarı değiştirilerek değiştirilebilir.
yukarıdaki eşitlik, iki tane mal tüketen bir tüketi- Varsayalım ki X ve Y gibi iki mal tüketen bir
cinin faydasını maksimize edebilmesi için tükettiği tüketicinin tükettiği Y malının fiyatı değişmezken,
mallara harcadığı son liraların marjinal faydalarını X malının fiyatı düşsün. O zaman tüketicinin den-
eşitlemesi gerektiğini söyler. Buna “eş-marjinal fay- gesi bozularak aşağıdaki gibi olacaktır:
da ilkesi” denir.

13
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı

(1.5)

Dikkat edilirse yukarıdaki eşitlik (1.5)’te X malı için harcanan son liranın marjinal faydası, Y malına
harcanan son liranın marjinal faydasından daha büyüktür. Tüketici, tükettiği malların fiyatını değiştireme-
diğine göre, yeniden dengeye ulaşabilmesi için tükettiği malların marjinal faydalarını değiştirmesi gereke-
cektir. Tüketicinin Y malı tüketimini de değiştirmediğini varsayarsak, geriye tüketicinin değiştirebileceği
tek şey kalmaktadır. X malının marjinal faydası. X malının tüketim miktarı değişirse o zaman marjinal
faydası da değişecektir. Azalan marjinal fayda ilkesi gereği, tüketici eğer X malının tüketim miktarını artı-
rırsa, malın marjinal faydası düşer. Böylelikle tüketici dengesi yeniden kurulabilir.


X malının fiyatı artarsa bu kez de yeniden dengeyi kurmak için X malı tüketimini azaltmak gereke-
cektir. Böylece X malının marjinal faydası artacak, bu X malına harcanan son liranın marjinal faydasını
artıracak ve yeniden tüketici dengesine ulaşılacaktır.


Tüketicinin tükettiği mallardan birinin fiyatının değişmesi sonucu tüketicinin dengesini yeniden kurabil-
mesini sağlayan süreç, yani malın fiyatı düştüğünde tüketicinin dengesini yeniden kurabilmesi için tüketim
miktarını artırması, malın fiyatı arttığında da tüketim miktarını azaltması, talep yasası ile son derece tutar-
lıdır. Çünkü talep yasası normal bir malın talebinin fiyatı artığında düştüğünü, malın fiyatı düştüğünde ise
talebin artacağını söyler. Bu kuraldan faydalanarak tüketicinin bireysel talep eğrisini elde edebiliriz.
Bir tüketicinin herhangi bir mal ya da hizmet ile ilgili bireysel talep eğrisi farklı fiyat düzeylerinde tüke-
ticinin faydasını maksimum yapan talep miktarlarının geometrik yeridir. Diğer bir ifade ile talep eğrisi, bir
tüketicinin herhangi bir malı farklı fiyat düzeylerinde ne kadar satın almak istediğini gösterir. Bireysel talep
eğrisi normal mallar için negatif eğimlidir. Yani malın fiyatı ile talep miktarı arasında ters yönlü bir ilişki var-
dır. Yani, tüketicinin tükettiği malın fiyatı artarsa talep miktarını azaltır, fiyatı düşerse talep miktarını artırır.
Konunun daha kolay anlaşılması için temsili bir memur ailesinin kırmızı et talebini Şekil 1.4’te ince-
leyelim.

Talep Eğrisi Kırmızı et talebi

Yandaki şekilde temsili bir memur


ailesinin aylık kırmızı et talep eğrisini 45
(DET) görmektesiniz. Bu eğri bu ailenin 40
Kırmızı et miktarı ( /kg)

farklı fiyat düzeylerinde aylık ne kadar A


35
et satın alıp tüketmek istediğini
göstermektedir. 30
25
Dikkat edilirse kırmızı etin kilogram B
(kg) fiyatı 45 olursa bu aile hiç et talep 20
etmemekte, yani tüketmemektedir. 15
Fakat 45 nin altındaki fiyatlarda her 10
fiyat düzeyi için farklı olmak üzere çeşitli DET
miktarlarda et talep etmektedir. Örneğin 5
etin kg fiyatı 35 olursa aile aylık 3 kg 0
eğer 20 olursa ayda 7 kg et talep etmektedir. 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Kırmızı et talep miktarı (kg/ay)
Şekil 1.4 Bireysel Talep Eğrisi

14
İktisada Giriş

Bir malın değerini belirleyen asıl şey sağladığı


marjinal faydadır. Su tüketimi ile elde ettiğimiz
dikkat faydanın çok büyük olduğu doğrudur. Fakat bil-
Tüketicinin tükettiği mallardan her- diğimiz bir başka şey varsa o da tüketim arttıkça
hangi birisi için bireysel talep eğrisi elde toplam fayda artarken, marjinal faydanın azaldı-
edilirken tükettiği diğer malların fiyat- ğıdır (azalan marjinal fayda ilkesi). O yüzden çok
ları ve tüketicinin gelirinin değişmediği tükettiğimiz hayati öneme sahip suyun marjinal
varsayılır. faydası düşükken, çok az tükettiğimiz elmasın top-
lam faydası düşük olmakla birlikte marjinal faydası
yüksektir.
Değer Paradoksu
Tüketici dengesinden biliyoruz ki, tüketicinin
Neden neredeyse hiç bir faydası olmayan, sade-
faydasını maksimize edebilmesi için her mala har-
ce dekoratif amaç için kullanılan elmas son dere-
ce hayati öneme sahip olan su’dan çok daha fazla cadığı son liraların marjinal faydalarını eşitlemesi
değerlidir? İlk kez Adam Smith’in tartışmaya açtığı gerekiyor. O zaman aşağıdaki tüketici dengesinin
Değer paradoksu (elmas-su paradoksu) olarak ad- kurulabilmesi için, toplam faydası düşük fakat
landırılan bu paradoksal durum uzun bir süre ikti- marjinal faydası çok yüksek olan elmasın fiyatının
satçıların incelemesine konu olmuştur. Ne zamanki da yüksek olması gerekmektedir.
marjinal fayda teorisi ortaya çıkmış, o zaman bu
paradoksa bir açıklama getirilebilmiştir. Çünkü bir MU SU MU ELMAS
= (1.6)
malın değerini ne Adam Smith’in dediği gibi malın PSU PELMAS
kullanım ve değişim (mübadele) değeri arasındaki
fark ile, ne de emek-değer kuramının ileri sürdüğü Böylelikle elmas ve suyun lira başına marjinal
gibi malın üretimde kullanılan emeğin değeri ile, ne faydaları eşitlenmiş olur ki buda elmasın neden su-
de tüketiciye sağladığı toplam fayda açıklayabiliriz. dan çok daha fazla değerli olduğunu bize açıklar.

ÖÇ 4 Tüketici dengesini açıklayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Tüketicinin faydasını mak-


simize edebilmesi için yap-
ması gereken şey tükettiği
Tüketicinin tükettiği tüm mallara harcadığı son lira- Normal bir malın talebinin
malların fiyatları aynı anda ların marjinal faydalarını fiyatı artığında düştüğünü,
%10 artarsa, bu fiyat deği- birbirine eşitlemektir. Bu malın fiyatı düştüğünde ise
şikliğinden tüketici dengesi durumda günlük hayatta talebin artacağını belirten
nasıl etkilenir? bütçeniz ile yaptığınız har- talep yasası’nı anlatınız.
camalar ve elde ettiğiniz
fayda arasındaki ilişkiyi in-
celeyiniz.

GRAFİKLERİ ANLAMAK
“Sayılar yalan söylemez!”. Evet belki ekonomik modeller yanlış sonuçlar üretebilir, ya da doğru bildiğimiz
teorilerin bir gün doğru olmadığı ispat edilebilir. Fakat sayılar yalan söylemez. Ekonomik veriler çoğu zaman
mevcut durum ile ilgili birçok bilgiyi bize veren en önemli kaynaklardır. O yüzden iktisatçılar ekonomik

15
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı

değişkenlerle ilgili verileri hem mevcut durumun analizi için, hem de çeşitli ekonomik modeller kullanarak
iktisadi değişkenler arasındaki ilişkiler ile ilgili akıl yürütüp, ekonomi politikaları üretebilmek için kullanırlar.
Fakat doğrudan sayıları incelemek çoğu zaman beraberinde sorunları da getirir. O yüzden iktisatçılar
doğrudan sayılar yerine bu sayıları kullanarak oluşturdukları grafikleri kullanırlar. İki ya da daha fazla
iktisadi değişken arasındaki ilişkiyi ve/veya zaman içerisindeki değişimini görmenin ve yorumlamanın en
kolay yoludur. Grafikler çoğu zaman iki boyutlu olmakla birlikte, ikiden fazla boyutlu grafiklerde görmek
mümkündür.
Özellikle bilgisayar yazılımlarının gelişmesi ile birlikte çok farklı grafik türleri üretmek mümkün ol-
makla birlikte, biz burada sıkça karşınıza çıkacak olan dört farklı grafik türünden bahsedeceğiz. Bunlar:
• Zaman serisi grafiği
• Kesit veri grafiği
• Serpme diyagramı
• Pasta grafiği
Şimdi bu grafik türlerine kısaca bir göz atalım.

Zaman Serisi Grafiği


İktisatçıların çoğu zaman ilk görmek istedikleri şey herhangi bir iktisadi değişkenin zaman içerisinde
nasıl bir evrim gösterdiğidir. Bir değişkenin farklı zamanlardaki değerlerini içeren veriye “zaman serisi”
diyoruz. Mesela Türkiye’nin 1960-2017 yılları arasındaki kişi başına düşen GSMH değerleri bir zaman
serisidir. Bu tür bir veri kullanılarak çizilen grafikte “zaman serisi grafiği” olarak adlandırılır. Böyle bir
serinin grafiğini çizmek için yapılması gereken iki eksenli bir düzlemde, zamanı bir eksene ve değişkenin
değerlerini diğer eksene yerleştirmektir. Böyle bir zaman serisi grafiği Şekil 1.5’de görülmektedir. Bir za-
man serisi grafiğinden birden fazla değişkene yer vermek mümkündür. Örneğin Şekil 1.5’deki Türkiye’nin
1960-2017 yılları arası kişi başına düşen GSMH değerleri yanında, Türkiye’nin aynı dönemdeki ihracat,
dış borçlar vb. değişkenleri da koyabiliriz.
14.000
2013; 12.543
13.000

12.000
Kişi Başına Düşen 11.000
GSMH, Türkiye, 1960-2017, 2008; 10.851
ABD Doları 10.000
2017; 10.541
9.000
Yandaki grafikte Türkiye’nin kişi
başına düşen GSMH’ı bir zaman 8.000 2009; 9.036
serisi grafiği olarak verilmektedir.
7.000
Grafikten, bazı yıllar düşüş olsa da
Türkiye’nin kişi başına düşen 6.000
GSMH’ın son elli yedi yılda önemli 5.000
derecede arttığını, 1960 yılında 509 1998; 4.497
ABD doları olan kişi başına düşen 4.000
GSMH’nın 2017 yılına gelindiğinde 1993; 3.180
10 bin ABD dolarını geçtiği 3.000
1979; 2.079 2001; 3.120
görülmektedir.
2.000 1994; 2.270
1.000 1960; 509
0
Kaynak: WDI, Dünya Bankası, 2018
1960
1963
1966
1969
1972
1975
1978
1981
1984
1987
1990
1993
1996
1999
2002
2005
2008
2011
2014
2017

Şekil 1.5 Zaman Serisi Grafiği

16
İktisada Giriş

Kesit Veri Grafiği


İktisatta sıkça kullanılan bir diğer grafik türü “kesit veri
grafiği”dir. Kesit veri grafiği belirli bir zamandaki bir değiş-
kenin faklı kategorilerinin grafiğidir. Örneğin Avrupa Bir- internet
liği (AB) üyesi 27 ülkenin 2018 yılı GSMH değerleri veya Dünyanın en zenginleri ile ilgili en güncel bil-
2018 yılı Dünya’nın en zengin 20 insanının servetleri bir gilere Bloomberg’in web sitesinden ulaşılabilir:
kesit veridir ve bu verilerle oluşturulacak grafik “kesit veri https://www.bloomberg.com/billionaires
grafiği” olacaktır. Şekil 1.6’te verilen 15 Ağustos 2018 itiba-
ri ile Dünya’nın en zengin 20 kişisinin servetlerinin toplam
tutarı bir kesit veri grafiği örneğidir.

Dünyanın en zenginleri,
15 Ağustos 2018, Jeff Bezos (ABD) 155,0
milyar ABD doları. Bill Gates (ABD) 96,8
Yandaki grafikte 15 Ağustos 2018 tarihi Warren Buffett (ABD) 86,0
itibari ile Dünyanın en zengin yirmi Bernard Amault (Fransa) 74,9
kişisi verilmektedir. Veri günlük Amancio Ortega (İspanya) 70,0
verilmektedir. Zira bu servetler günlük Mark Zuckerberg (ABD) 69,1
değişmektedir. Örneğin Amazon’un Carlos Slim (Meksika) 60,9
sahibi Jeff Bezos’un serveti 14 Ağustos’tan Larry Page (ABD) 58,6
15 Ağustos’a 3 milyar dolar azalmıştır. LSergey Brin (ABD) 57,1
Grafiğe göre Dünya’nın en zengin Larry Ellison (ABD) 54,4
adamı 155 milyar dolar serveti ile Mukesh Ambani (Hindistan) 47,0
Amerikalı Jeff Bezos’dur. Dünyanın Charles Koch (ABD) 47,0
ikinci en zengin adamı ise herkesin David Koch (ABD) 47,0
tanıdığı Microsoft’un patronu Francoise B. Meyers (Fransa) 46,7
William Henry Gates III (Bill Gates)’tir. 46,7
Jim Walton (ABD)
Dünyanın ilk 20 zengini arasında 13
Rob Walton (ABD) 46,4
ABD vatandaşı, 2 Çin, 2 Fransa,
Alice Walton (ABD) 45,0
1 Meksika, 1 İspanya ve 1 Hindistan
vatandaşı bulunmaktadır. Jack Ma (Çin) 41,5
Steve Ballmer (ABD) 40,6
Kaynak: Bloomberg Milyarderler İndeksi,
Hui Ka Yan (Çin) 35,6
2018
0
10
20
30
40
50
60
70
80
90
100
110
120
130
140
150
160
https://bloomberg.com/billionaires

Şekil 1.6 Kesit Veri Grafiği

Serpme Diyagramı
İki değişkenin değerlerini Kartezyen koordinat düzlemi kullanarak birlikte göstermek mümkündür.
Bu tür grafiğe “serpme diyagramı” denir. Serpme diyagra-
mı iki değişken arasındaki ilişkiler açısından önemli bil-
giler verir. Serpme diyagramları her ne kadar değişkenler
arasındaki ilişkiler hakkında bilgi verseler de, değişkenler internet
arasındaki nedensellikle ilgili bilgi vermezler. Değişkenler Ülkelerin insani gelişme düzeyleri her yıl Bir-
arasındaki nedensellikler için daha ileri analizler yapmak leşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)
gerekecektir. Örneğin ülkelerin İnsani Gelişme sıralaması tarafından “İnsani Gelişme Raporu” ile açık-
ile ortalama eğitim süreleri en etkin şekilde bir serpme di- lanmaktadır. Aynı zamanda Türkçe olarak da
yagramında gösterilebilir. Serpme diyagramı örneği Şekil. yayınlanan bu rapora http://hdr.undp.org/en/
1.7’e gösterilmektedir. adresinden ulaşılabilir.

17
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı

Eğitim - İnsani
Gelişme İlişkisi, 2016
Yandaki serme diyagramında çeşitli ülkelerin
2016 yılı insani gelişme sıralaması ve 14
ortalama eğitim süresi verilmektedir.2016 13
Norveç 1; 12,7
yılında insani gelişme açısından Dünya’nın 12
Singapur 5; 11,6
bir numaralı ülkesi olan Norveç’te ortalama 11 Yunanistan 29; 10,5
eğitim süresi 12,7 yıldır. İnsani gelişme 10 Suudi Arabistan 38; 9,6
açısından 71. sırada yer alan Türkiye’de ise 9 Uruguay 54; 8,6

Eğitim Süresi
ortalama eğitim süresi 7,9 yıldır. İnsani 8 Türkiye 71; 7,9
Çin 90; 7,6
gelişme listesinde 187. sırada olan 7 Mısır 111; 7,1
Nijer’de ise ortalama bir Nijer’linin Irak 121; 6,6
6
toplam 1,7 yıl eğitim gördüğü 5 Pakistan 147; 5,1
anlaşılmaktadır. Ortalama eğitim süresi daha
4
uzun olan ülkelerde,insani gelişme
3
açısından daha ilerde iken, insani gelişme Nijer 187; 1,7
açısından yer olan ülkelerde eğitim süresinin 2
daha kısa olduğu dikkati çekmektedir. 1
Bu Bilgiler eğitim ile insani gelişme 0
arasındaki ilişkiyi açıkça ortaya koymaktadır. 0 50 100 150 200
İnsani Gelişme Sırası
Kaynak: İnsani Gelişme Raporu,Birleşmiş Milletler,
2018
Şekil 1.7 Serme Diyagramı

Pasta Grafiği
Kitaplarda, dergilerde hatta televizyon programlarında
sıkça gördüğümüz bir diğer grafik türü “pasta grafiği”dir. internet
Bir bütünün paylarını göstermenin en etkin yolu pasta Dünya ve ülkelerle ilgili ekonomik, sosyal ve si-
grafiği kullanmaktır. Toplam nüfusun farklı yaş grupları- yasal çok kısa bilgilere Merkezi Haberalma Ör-
na dağılımı, ekonomi içerisindeki farklı sektörlerin top- gütü (Central Intelegence Agency – CIA)’nün
lam içerisindeki payları, ihracatın sektörlerarası dağılımı, “The World Factbook” veri tabanından ulaşı-
partilerin oy dağılımı, gelir dağılımı vb. birçok konu pasta labilir: https://www.cia.gov/library/publicati-
grafiği ile gösterilebilir. Bir pasta grafiği örneği Şekil 1.8’de ons/the-world-factbook/index.html
sunulmaktadır.

Küresel İnanç
Dağılımı, 2009
Dinsiz
Musevi Ateist
Yandaki pasta grafiğinde Dünyadaki 11,7%
Budist 0,2% 2,4% Diğer
inançların dağılımını görmektesiniz.
7,1% 8,9%
Bu grafikteki oranların toplamı 100’dür.
Grafiğe göre, Dünya nüfusunun %33,5’i Hindu
Hristiyan ve %22,4’ü ise Müslüman’dır. 13,8%
Grafikten üçüncü en büyük dinin %13,8
ile Hindu olduğu anlaşılmaktadır.Dünya
nüfusu içerisinde Musevi’lerin payı ise
%0,2’dir.
Yine grafiğe göre bir yaratıcıya inanmakla
birlikte herhangi bir dini kabul
etmeyenlerin toplam Dünya nüfusu Müslüman
içerisindeki payı %11,7 iken, tüm Hristiyan
22,4%
metafizik inançları reddeden Ateistlerin 33,5%
payı ise %2,4’tür.

Kaynak: The World Factbook, CIA, 2012


Şekil 1.8 Pasta Grafiği

18
İktisada Giriş

Bir Ekonomik Model Olarak Grafikler lan balık miktarı arasında pozitif bir ilişki (ikisinin
Grafikler aslında sadece ekonomik ve sosyal birlikte artması) nedensellik olabilir. Zira eğitimli
durumun resmini yansıtmazlar. Grafikler aynı za- balıkçılar daha bilinçli avlanacaklarından, bu uzun
mana basit birer ekonomik model olarak algılana- dönem balık arzını artırabilir.
bilirler. Zira grafikler, değişkenler arasındaki ilişki-
leri yansıtırlar. Örneğin Şekil 1.5’deki Türkiye’nin
1960-2010 yılları kişi başına düşen GSMH grafiği
aslında kişi başına düşen GSMH ile zaman arasın- dikkat
“Ceteris paribus” Latince kökenli, “diğer
daki ilişkiyi gösteren basit bir modeldir. Bu mo-
faktörler (değişkenler) sabitken” anlamı-
deli matematiksel olarak göstermek istersek, y kişi
na gelen ve iktisatta sıkça kullanılan bir
başına düşen GSMH’yı ve t zamanı temsil etmek
kalıptır. Çünkü iktisatta bir değişkendeki
üzere, şöyle yazılabilir:
değişim etkilerini görebilmek için ilişkili
y= f (t) (1.7) diğer faktörleri sabit tutmak gerekmekte-
dir. Örneğin “tüketici kredi faizleri düştü,
Yine benzer şekilde Şekil 1.7’teki insani gelişme o yüzden otomobil satışları arttı” diyebil-
(HD) ile eğitim (E) arasındaki ilişki bir matema- memiz için aynı dönemde tüketici geliri,
tiksel model şöyle yazabiliriz: otomobil fiyatı, vergiler gibi otomobil ta-
lebini belirleyen diğer faktörlerin değişme-
HD= f(E) (1.8) miş olması gerekir.

ya da
Eğim
E= f(HD) (1.9)
İki değişken arasındaki marjinal ilişkiyi göste-
Dikkat edilirse insani gelişme ve eğitim arasın- ren eğim iktisatçı için çok önemlidir. Eğim bağım-
daki ilişkiyi gösteren modeli iki farklı şekilde yaz- sız değişkendeki bir değişimin bağımlı değişkene
dık. Model (1.8) de insani gelişme (HD) eğitim etkisini gösterir ve şöyle hesaplanır:
(E) tarafından belirlenirken, yani HD bağımlı de- y = f ( x) ise,
ğişken ve E bağımsız değişken iken, ikinci modelde
tam tersidir. Bunun nedeni bu iki değişken arasın-
daki nedenselliği bilmiyor olmamızdır. Yani hangi bağımlı değişkendeki değişim
değişkenin hangi değişkeni etkilediğini tam olarak eğim =
bağımsız değişkendeki değişim
bilmiyor olmamız nedeniyledir. İşte grafikler her
ne kadar değişkenler arasındaki ilişkiyi (korelas-
yon) gösterse de, nedenselliği göstermez. y ' deki değişim
eğim =
İktisadi olayları modellerken yapılması gereken x ' deki değişim
en önemli şeylerden bir tanesi iktisadi değişkenler
arasındaki ilişki ile nedenselliği birbirinden ayıra-
Δy
bilmektir. Eğer bir ekonomik değişkende meydana eğim = (1.10)
gelen değişim bir başka iktisadi değişkeni etkili- Δx
yorsa buna nedensellik denir. Örneğin bir ürünün
fiyatı artarsa diğer faktörler sabitken (ceteris pari- Yukarıdaki eşitlikte değişimi temsil etmektedir.
bus) o ürünün talebi azalır. O zaman ürün talebi ile İki değişken arasındaki ilişkiyi gösteren bir ekono-
ürün fiyatı arasında bir nedensellik vardır diyebi- mik modelde, eğimin işareti değişkenler arasındaki
liriz. Eğer değişkenler arasında nedensellik yok fa- ilişkinin yönünü gösterirken, eğimin büyüklüğü
kat ilişki (korelasyon) varsa böyle bir sonuç ortaya ilişkinin şiddetini gösterir. Dolayısıyla eğer hesapla-
çıkmayabilir. Örneğin Türkiye’nin balık üretimi nan eğim katsayını negatif ise, değişkenler arasında
ile ekonomik büyümesi arasında bir ilişki olabilir. ters yönlü (negatif ) bir ilişki, pozitif ise değişkenler
Fakat bu ilişkide bir nedensellik olmak zorunda arasında doğru yönlü (pozitif ) bir ilişki olduğunu
değildir. Fakat balıkçıların eğitim düzeyi ile tutu- gösterir. Yani:

19
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı

eğim > 0 ise pozitif ilişki, değişkenler aynı yönde değişiyor,


eğim < 0 ise negatif ilişki, değişkenler ters yönde değişiyor demektir.
Pozitif ve negatif eğimli doğru ve eğrilerin eğimlerinin nasıl hesaplandığı Şekil 1.9 ve Şekil 1.10’de
gösterilmektedir. Söz konusu eğim olduğunda, eğri ile doğru arasındaki temel fark bir doğrunun eğimi
doğrunun herhangi bir noktasında değişmezken, yani eğim doğru boyunca sabit iken, eğrinin eğimi için
aynı şeyi söyleyemiyor olmamızdır. Zira eğri üzerindeki her noktada eğim farklı olacaktır.

Negatif eğim Pozitif eğim


Bir Eğri ya da Doğrunun
y y Eğiminin Hesaplanması
y 6-4 y 8-6
eğim= = = -2 eğim= = =1 Bir doğrunun eğimi hesaplanırken
x 2-3 x 4-2
10 10 doğrunun hangi noktasında eğim he-
8 8 saplandığının bir önemi yoktur. Zira
y
doğru üzerindeki tüm noktalarda eğim
6 6
x
aynı olacaktır. Fakat bir eğri için eğim
y
4 4 hesaplarken aynı şeyi söyleyemeyiz.
x Çünkü eğri üzerindeki her farklı nokta-
2 2
x x
da eğim de farklı olacaktır. Eğri üzerin-
0 0
1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 deki herhangi bir noktada hesaplanan
Şekil 1.9 Doğrunun Eğimi eğim, aslında o noktaya tanjant olan
doğrunun eğimidir. Farklı şekillerde
Negatif eğim Pozitif eğim
eğri ve doğruların eğim hesaplamaları
Şekil 1.9 ve 1.10’de gösterilmektedir.
y y
y 10-0 y 6-4
eğim= = = -2 eğim= = =1
x 0-5 x 2-0
10 10
dikkat
8 8
Bir doğrunun eğimi doğru
6 y 6 y üzerindeki her noktada sa-
4 bit iken, eğri üzerindeki her
4
noktada eğim farklıdır.
2 2 x
x
0 x 0 x
1 2 3 4 5 1 2 3 4 5
Şekil 1.10 Eğrinin Eğimi

Değişkenler Arasında Pozitif ve Negatif İlişkiler ve Eğim


Değişkenler arasındaki ilişkiyi resmeden eğri yada doğruların şekilleri, bu değişkenler arasındaki ilişki-
nin yönünü ve büyüklüğü belirleyen eğim katsayısı tarafından belirlenecektir. Eğer değişkenler arasındaki
ilişkinin yönü ve büyüklüğü değişmiyorsa, yani eğim sabitse, bu ilişki bir doğru ile gösterilirken, eğer iliş-
kinin yönü ve büyüklüğü değişiyorsa o zaman bir eğri ile karşı karşıya kalacağız. Eğer değişkenler arasında
pozitif bir ilişki var ise, eğim sıfırdan büyük, fakat negatif bir ilişki var ise eğim sıfırdan küçük olacaktır.
Değişkenler arasındaki pozitif ve negatif farklı ilişki türleri, dolayısıyla şekil olarak farklı eğri ve doğrular
Şekil 1.11 ve 1.12’da görülebilir.

20
İktisada Giriş

Pozitif, sabit Pozitif, artan Pozitif, azalan


y eğim y eğim y eğim

Eğim>0 Eğim>0 Eğim>0

x x x
0 0 0
Şekil 1.11 Pozitif İlişkiler

Negatif, sabit Negatif, artan Negatif, azalan


y eğim y eğim y eğim

Eğim<0 Eğim<0 Eğim<0

x x x
0 0 0
Şekil 1.12 Negatif İlişkiler

Bir Fonksiyonun Maksimum veya Minimum Noktası ve


Eğim
Ekonomik birimler çoğu zaman amaçlarını optimize etmeye çalışırlar. dikkat
Bu aslında amacı maksimize ya da minimize etmekten başka bir şey değildir. Fonksiyonun eğiminin sıfır
Tüketiciler faydasını maksime etmeyi, firmalar maliyetlerini minimize etme- olduğu noktada fonksiyo-
yi ya dakarlarını maksimize etmeyi amaçlarlar. O yüzden bir fonksiyonun nun minimumda mı yoksa
minimum ya da maksimum değeri iktisadi analizde çok önemlidir. maksimumda mı olduğunu
anlamak için daha ileri dü-
Bir fonksiyon minumum ya da maksimuma ulaştığında eğimi sıfıra eşit
zey analizler yapmak gerek-
olur. Bu noktanın öncesinde ve sonrasında eğim farklı olabilir. Fonksiyonun
mektedir.
minimum veya maksimum noktaları şekil 1.13’da gösterilmektedir.

Maksimum, Minumum,
y y
eğim=0 eğim=0

Eğim<0 Eğim>0

Eğim>0 Eğim<0

0 x 0 x

Şekil 1.13 Maksimum ve Minimum Noktalar

21
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı

İlişkisiz Değişkenler
İki değişken arasında bir ilişki yok ise, yani değişkenler birbirinden bağımsız ise, o zaman değişken-
lerden birinde bir değişim olsa bile diğeri sabit kalacaktır. Türkiye’ye gelen göçmen kuşlarla Türkiye’nin
enflasyon oranı arasında bir ilişki olmasa gerek. Böyle iki ilişkisiz değişkenin grafiği Şekil 1.14’deki gibi
olacaktır.

x ve y ilişkisiz: x ve y ilişkisiz:
y y

Eğim=0 Eğim=

0 x 0 x
Şekil 1.14 İlişkisiz Değişkenler

ÖÇ 5 İktisatta kullanılan grafikleri tasvir edebilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Grafikler basit bir ekono- Bilgisayar yazılımlarının


mik model olarak algılana- gelişmesi ile birlikte çok İktisadi bir analiz yaparken,
bilirken, değişkenler ara- farklı grafik türleri üretmek grafik yorumlayabilmenin
sındaki ilişkinin yönünü arasındaki ilişkiyi değerlen- önemini anlatınız.
gösterebilir mi? diriniz.

22
İktisada Giriş

ÖÇ 1 İktisadın temel kavramlarını


açıklayabilme

Temel Kavramlar

bölüm özeti
İktisadi bireylerin, firmaların, kurumların ve devletin karar verme süreçlerini ve bu kararların sonuçlarını in-
celeyen sosyal bir bilim dalı olarak tanımlayabiliriz. İktisat bir sosyal bilim olarak hepimizin gündelik davra-
nışlarını ve günlük yaşamımızda karşılaştığımız durum ve sorunların inceleyen ve açıklayan bir bilim dalıdır.

Ekonomik birimlerin
ÖÇ 2 davranışlarının arkasında yatan
nedenleri saptayabilme

Kıtlık ve Tercih

Sonsuz olan ihtiyaçlar karşısında kaynakların kıt olması bir tercih (seçim) yapma zorunluğu doğurur. İktisat
bilimi hem bu seçimin nasıl yapılacağı hem de bu seçimin sonuçları ile ilgilenir. İktisat biliminde insanların
karar alırlarken rasyonel davrandıklarını varsayırız. İktisatta amaçlarına ulaşmak üzere sistematik ve bilinçli
olarak mevcut alternatifler arasında yapabileceğinin en iyisini yapmayı rasyonel davranış olarak tanımlaya-
biliriz. Tercih bir şeyi elde etmemizi sağlarken başka bir şeyden vazgeçmeyi zorunlu kılar. Buna “ödünleşme
(trade-off)” diyoruz. Herhangi birşeyi elde etmek için vazgeçtiğimiz en değerli alternatif, o tercihin fırsat
maliyetidir. Tıpkı bireyler gibi ekonomiler de çoğu zaman bir tercih yapmak zorunda kalırlar. Ekonomilerin
tercihlerini, dolayısıyla kararlarının fırsat maliyetini, üretim imkanları sınırı (eğrisi) ile gösterebiliyoruz. Bir
kararın ya da eylemin doğrudan parasal maliyeti ya da fırsat maliyeti o kararı almak için yeterli değildir.
İktisatçıların daha çok üzerinde durduğu bir eylemin doğurduğu ilave maliyet ile ilave yarardır. Birşeyi yap-
manın yarattığı ilave maliyete marjinal maliyet, o eylemden elde edilen ilave yarara ise marjinal fayda denir.
Kıt kaynakları en etkin şekilde kullanımın yolu bir kararın majinal fayda ve maliyetini gözönünde bulundur-
maktır. Bu şekilde alınan kararlar optimal (en iyi) karar alarak adlandırılabilir.Eğer bir eylemin, bir karanın
fırsat maliyeti artarsa ekonomik birimler bu eylemi başka bir eylem ile ikame edebilir. Bir davranışın fırsat
maliyetinin değişmesi sonucu başka bir davanış ile ikame edilmesinin nedeni ortaya çıkan teşviktir. Teşvik
bir davranışın ortaya çıkmasını özendirmektir.

23
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı

ÖÇ 3 İktisadın temel sorularını


açıklayabilme

İktisadın Temel Soruları


bölüm özeti

Kıtlık ve tercih sorununun bir sonucu olarak iktisat biliminin cevaplandırmasını gereken dört temel soru
bulunmaktadır. Bunlar “ne, ne kadar, nasıl üretilecek ve kim üretecek” sorularıdır.İktisat mikro ve makro
iktisat olmak üzere iki ana bilim dalına ayrılır. Mikro iktisat bireylerin yani tüketicilerin ve firmaların dav-
ranışlarını ve bu iki grubun karşılıklı etkileşimini incelerken, makro iktisat enflasyon, işsizlik, dış ticaret,
uluslararası sermaye hareketleri gibi ulusal yada küresel iktisadi olay ve değişkenleri inceler. Piyasa, bir ikti-
sadi malın alıcı ve satıcılarının bir araya geldiği yer olarak tanımlanabilir. Mal ve hizmetlerin alınıp satıldığı
piyasalara mal piyasaları, emek ve sermaye gibi üretim faktörlerinin alınıp satıldığı piyasalar ise faktör piya-
saları olarak tanımlanır.

ÖÇ 4 Tüketici dengesini açıklayabilme

Tüketici Davranışları ve Fayda

Bireylerin mal ve hizmetlerin tüketimi sonucu elde ettikleri tatmin duygusuna fayda diyoruz. Bir malın en
son tüketilen biriminden elde edilen ilave faydaya ise marjinal fayda (MU) denir. Marjinal fayda, faydadaki
değişimin tüketim miktarındaki değişime oranıdır. Bir malın tüketim miktarı artıkça tüketicinin elde ettiği
toplam fayda artarken, marjinal fayda azalır.Buna iktisat biliminde azalan marjinal fayda diyoruz. Tüketici-
nin faydasını maksimize edebilmesi için yapması gereken şey tükettiği mallara harcadığı son liraların marji-
nal faylarını birbirine eşitlemektir. Buna “eş-marjinal fayda ilkesi” denir. Bir tüketicinin herhangi bir mal ya
da hizmet ile ilgili bireysel talep eğrisi bu tüketicinin sözkonusu malı farklı fiyat düzeylerinde ne kadar satın
almak istediğini gösterir. Bireysel talep eğrisi normal mallar için negatif eğimlidir. Yani malın fiyatı ile talep
miktarı arasında ters yönlü bir ilişki vardır.Bir malın değerini belirleyen asıl şey sağladığı marjinal faydadır.
O yüzden elmas, sudan daha değerlidir.

ÖÇ 5 İktisatta kullanılan grafikleri


tasvir edebilme

Grafikleri Anlamak

İki değişken arasındaki marjinal ilişkiyi gösteren eğim bağımsız değişkendeki bir değişimin bağımlı değiş-
kene etkisi gösterir. Değişkenler arasındaki ilişkiyi resmeden eğri ya da doğruların şekilleri bu değişkenler
arasındaki ilişkinin yönünü ve büyüklüğü belirleyen eğim katsayısı tarafından belirlenecektir. Bir fonksiyon
minumum ya da maksimuma ulaştığında eğimi sıfıra eşit olur.

24
İktisada Giriş

1 İktisadi birimlerin karar verme sürecinde ila- 6 Ekonomilerin tercihlerini, dolayısıyla karar-
ve fayda ve maliyet karşılaştırılması yapmasına na larının fırsat maliyetini göstermekte kullanılan eğri
ne ad verilir?

neler öğrendik?
aşağıdakilerden hangisidir?
A. Marjinal fayda A. Üretim imkanları sınırı eğrisi
B. Marjinal maliyet B. Talep Eğrisi
C. Marjinal analiz C. Toplam fayda eğrisi
D. Rasyonel Davranış D. Marjinal fayda eğrisi
E. Parasal maliyet E. Arz eğrisi

2 Aşağıdakilerden hangisi iktisat biliminin te- 7 Serbest piyasa ekonomisinin mekanizmasını


mel soruları arasında yer almaz? “Görünmez El” prensibi ile ifade eden iktisatçı aşa-
A. Ne üretilecek ğıdaki seçeneklerden hangisinde verilmiştir?
B. Ne kadar üretilecek A. John Maynard Keynes
C. Nasıl üretilecek B. Adam Smith
D. Kim üretecek C. Alfred Marshall
E. Ne zaman üretilecek D. Karl Marx
E. Leon Walras
3 Aşağıdaki seçeneklerden hangisinde tüketici-
nin fayda maksimizasyonu sağlayan denge koşulu 8 Tüketicinin tükettiği mallardan birinin fiyatı
doğru biçimde verilmiştir? düştüğünde tüketici dengesi bozulmaktadır. Tüke-
ticinin faydasını maksimize eden dengeye tekrar
A. MUx 〈 MUy B.
MUx MUy
〉 ulaşabilmesi için, diğer faktörler sabitken, aşağıda-
Px Py Px Py kilerden hangisini yapması gerekir?
MUx MUy MU A. Fiyatı düşen malın tüketim miktarını artırmalı
C. = D. x = MU B. Fiyatı düşen malın tüketim miktarını azaltmalı
y
Px Py Px
C. İkame malın tüketim miktarını artırmalı
MUy D. Tamamlayıcı malın tüketim miktarını azaltmalı
E. MU

x =
Py E. Hiçbiri

4 Bir fonksiyonun belirli bir noktada eğimi sıfır 9 Bir malın fiyatı sabitken tüketim miktarı art-
ise fonksiyonun bu noktadaki değeri için aşağıda- tığında malın tüketiciye sağladığı marjinal fayda;
kilerden hangisi söylenebilir? A. Artar
A. Maksimum B. Azalır
B. Minumum C. Değişmez
C. Minumum yada maksimum D. Önce artar sonra azalır
D. Sıfır E. Önce azalır sonra artar
E. Negatif
10 Talep yasası gereği normal bir malın bireysel
5 Bir iktisadi değişkeninin farklı zamanlardaki talep eğrisinin eğimi aşağıdakilerden hangisinde
değerlerini içeren veriye ne ad verilir? doğru verilmiştir?

A. Zaman Serisi A. Pozitiftir


B. Kesit Veri B. Sıfırdır
C. Serpme Diyagramı C. Sonsuzdur
D. Yatay Veri D. Negatiftir
E. Dikey Veri E. Önce pozitif sonra negatiftir

25
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı

Yanıtınız yanlış ise “Marjinal Maliyet - Mar-


1. C 6. A Yanıtınız yanlış ise “Üretim İmkanları Sınırı”
jinal Fayda” konusunu yeniden gözden geçi-
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
riniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

2. E Yanıtınız yanlış ise “İktisadın Temel Sorula- 7. B Yanıtınız yanlış ise “İktisadın Temel Sorula-
rı” konusunu yeniden gözden geçiriniz. rı” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Tüketicinin Fayda Mak-


3. C 8. A Yanıtınız yanlış ise “Bireysel Talep Eğrisi”
simizasyonu” konusunu yeniden gözden ge-
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
çiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Bir Fonksiyonun Mak-


4. C 9. B Yanıtınız yanlış ise “Toplam ve Marjinal Fay-
simum veya Minimum Noktası ve Eğim”
da” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
konusunu yeniden gözden geçiriniz.

5. A Yanıtınız yanlış ise “Grafikleri Anlamak” ko- 10. D Yanıtınız yanlış ise “Bireysel Talep Eğrisi”
nusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
1 Anahtarı

Günlük kullanımda piyasa ile belli bir mal ya da hizmetin alınıp satıldığı
yer kastedilir. Otomobil piyasası, altın piyasası, balık piyasası bunlara örnek
gösterilebilir. İktisatta kullanılan piyasanın çok daha geniş bir anlamı vardır.
Bu anlamda piyasa, bir iktisadi malın alıcı ve satıcılarının bir araya geldiği
Araştır 1 yer olarak tanımlanabilir. Alıcı ve satıcıların bir araya geldiği yerin sebze hali
gibi fiziksel bir mekan olması gerekmemektedir. Örneğin Borsa İstanbul’da
(BIST) hisse senedi alıcı ve satıcıları fiziksel olarak bir araya gelmek zorunda
değillerdir. İşlemler internet üzerinden ya da telefonla işlemler yapılabilir.

Hayır. Polis tarafından sağlanan güvenlik hizmetinin kullanıcılara (vatandaş-


Araştır 2 lara) doğrudan bir maliyeti olmasa bu hizmeti sağlamanın bir fırsat maliyeti
vardır. Fırsat maliyeti olan, yani üretimi ya da sağlanması için başka birşeyden
vazgeçilen hiçbir mal yada hizmet serbest mal değildir.

İktisadın bir bilim olmasına önemli katkıları olan, modern iktisadın kurucusu
olarak niteleyebileceğimiz 18.yy. iktisatçısı Adam Smith “görünmez el” olarak
adlandırmıştır. Smith’e göre bireylerin, firmaların yani ekonomik birimlerin
kendi çıkarları peşinde koşması toplumun çıkarları ile doğrudan ilişkilidir ve
Araştır 3 eğer her birey ya da ekonomik birim kendi çıkarını en çoğa çıkarmaya ça-
balarsa toplum çıkarı da en çoğa çıkabilir. Bu sorunun özü “kim üretecek”
sorusundan gelmektedir. Bu soruların cevabı uygulanan ekonomik sistem’e
göre farklılıklar gösterecektir.

26
İktisada Giriş

Araştır Yanıt
1 Anahtarı

Tüketicinin tükettiği tüm malların fiyatları aynı anda %10 artarsa aslında
tüketici dengesini sağlayan eşitlik bozulmaz. Çünkü, olur. Fakat tüketicinin
Araştır 4 önceki tüketim miktarlarını koruyabilmesi için bu fiyat artışının yarattığı ila-
ve harcamayı yapabilecek finansal olanaklara sahip olması gerekir. Aksi halde
malların tüketim miktarlarını değiştirmek zorunda kalacaktır.

Grafikler aslında sadece ekonomik ve sosyal durumun resmini yansıtmazlar.


Grafikler aynı zamana basit birer ekonomik model olarak algılanabilirler. Gra-
fikler her ne kadar değişkenler arasındaki ilişkiyi (korelasyon) gösterseler de,
Araştır 5 nedenselliği göstermezler. İktisadi olayları modellerken yapılması gereken en
önemli şeylerden bir tanesi iktisadi değişkenler arasındaki ilişki ile nedenselliği
birbirinden ayırabilmektir. Eğer bir ekonomik değişkende meydana gelen de-
ğişim bir başka iktisadi değişkeni etkiliyorsa buna nedensellik denir.

Kaynakça internet kaynakları


Bozkaya, M. ve Kılıç, L. (2010). Ders Kitabı Bloomberg, http://www.bloomberg.com
Hazırlarken, Anadolu Üniversitesi Basımevi,
Central Intelligence Agency (CIA), the World
Eskişehir.
Factbook, https://www.cia.gov
Frank, R. H. (2010). Doğal İktisat, 1. Baskıdan çeviri,
Hürriyet, http://www.hurriyet.com.tr
Çev. Tuncel Öncel, Ankara: Efil Yayınevi.
United Nations Development Program (UNDP),
Lipsey, R. G. ve Courant, P. N. (1996). Economics,
http://www.undp.org
11. Baskı, New York: HarperCollins
World Bank (2018), World Development Indicators –
Mankiw, N. G. (2009) Principles of Economics, 5.
WDI, http://data.worldbank.org
Baskı, Canada, South-Western.
Parkin, M. (2010). İktisat, 9. Baskıdan çeviri, Çev.
Uzun, Ö., Demir, S., Güneş, S. ve Sezgi, Ş.,
İstanbul: Akademi Yayıncılık.
Parkin, M., Powell, M. ve Matthews, K. (1997).
Economics, 3. Baskı, Essex, Addison and Wesley
Longman Limited.
Stiglitz, J. E. (1997) Economics, 2. Baskı, New York:
W. W. Norton&Company Inc.
Şıklar, İ. (Editör), (2009), İktisada Giriş, Eskişehir,
Anadolu Üniversitesi AÖF Yayınları
Taylor, J. B. (1998). Economics, 2. Baskı, Boston:
Houghton Mifflin Company.

27
Bölüm 2
Arz, Talep ve Esneklik
öğrenme çıktıları

1 2
Talep Arz
1 Talep ve talebi belirleyen değişkenleri ve 2 Arz ve arzı belirleyen değişkenleri ve
talepteki kaymaları açıklayabilme arzdaki kaymaları açıklayabilme

Piyasa Dengesi

3 4
3 Piyasa dengesinin oluşumunu, denge
fiyatının ve denge miktarının belirlenmesini Esneklikler
açıklayabilme 4 Talep ve arz esnekliklerini açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • Talep Eğrisi • Arz Eğrisi • Piyasa Dengesi • Talebin Fiyat Esnekliği • Gelir Esnekliği
• Çapraz Esneklik • Arz Esnekliği

28
İktisada Giriş

GİRİŞ yani tüketicinin o malı satın alabilecek gelire sahip


Arz, talep ve piyasa kavramları hem günlük ha- olması ve malı satın alabilmek için ödeme yapmaya
yatta hem de iktisat teorisinde sıkça kullandığımız istekli olması gereklidir. Ayrıca talep edilen miktar
kavramlardır. Piyasa alıcı ve satıcıların bir ürünün gün, ay, hafta, yıl gibi belirli bir zaman diliminde
alışverişini yapmak amacıyla karşı karşıya geldi- tanımlanmalıdır.
ği ortam veya yerdir. Satıcılar ürünü piyasaya arz
ederken, alıcılar ise ürünü piyasada talep etmekte- Talep Edilen Miktarı Belirleyen
dir. Ürünün alım satım miktarı ve fiyatı piyasada Değişkenler
belirlenir. Arz ve talep üzerinde devletin herhangi
Bir tüketicinin belirli bir zaman diliminde satın
bir müdahale veya kısıtlaması yoksa oluşan piyasa-
almayı isteyeceği bir mal veya hizmet miktarını be-
ya serbest piyasa denir.
lirleyen etkenler şöyle sıralanabilir.
Serbest piyasada fiyat dengesinin nasıl oluştu-
i. Malın kendi fiyatı
ğunu incelemek için kullanılan en önemli araç arz-
talep modelidir. Başlangıçta karmaşık gibi görünse ii. Tüketicinin geliri
de arz talep modeli bir kez anlaşılırsa, çok farklı iii. İlişkili malların fiyatları
mal ve hizmetlerin fiyat ve miktarlarındaki değiş- iv. Tüketicinin zevk ve tercihleri
melerin incelenmesinde kolaylıkla kullanılabilir. v. Tüketicinin beklentileri
Bu bölümde arz ve talep kavramları ve bu kav- Doğal olarak bu değişkenlerin tümünün aynı
ramların iktisat teorisinde nasıl kullanıldıklarını anda ama farklı yönlerde değişmesi durumunda
incelenmiştir. Bir malın fiyatı değiştiğinde o malın tüketicinin talebine ne olacağını incelemek olduk-
üreticileri ve tüketicileri bu değişikliğe nasıl tepki ça karmaşık ve zor olacaktır. Bu nedenle bu de-
verirler? Piyasa birbirlerinden bağımsız çok sayıda ğişkenlerde olan herhangi bir değişikliğin malın
üretici ve tüketicinin farklı istek ve beklentilerine talebini nasıl etkileyeceğini teker teker ve sırasıyla
nasıl cevap verir? Piyasada denge nasıl oluşur? Arz inceleyeceğiz. Bu incelemeyi yaparken her seferin-
ve talebi belirleyen değişkenlerde bir değişme olur- de yalnızca bir tek değişkeni değiştirip diğerlerinin
sa fiyata ve tüketim miktarına ne olur? tümünün sabit olduğu varsayımını yapacağız. Bu
Arz ve talebin fiyat değişikliklerine karşı ne ka- varsayım Latince diğer her şey sabitken anlamına
dar duyarlı oldukları, yani ne kadar esnek oldukları gelen ceteris paribus olarak adlandırılır. İlk önce
sorusu bölümde incelenen ikinci konudur. Fiyat, malın kendi fiyatı ile talep edilen miktar arasın-
gelir, tüketici zevk ve tercihleri değiştiğinde tüke- daki ilişkiyi incelemek istersek, malın kendi fiyatı
ticiler bu değişikliklere nasıl tepki verirler? Fiyat dışındaki tüm değişkenlerin sabit olduğu varsayı-
arttığında tüketicin toplam harcamalarına ne olur? mını yapabiliriz.
Ürün fiyatı, girdi fiyatları veya teknoloji değişir-
se ürün arzı bunlardan nasıl etkilenir? Bu bölümü Malın Kendi Fiyatı ile Talep Edilen
bitirdiğinizde bunlara benzer sorulara cevap bula-
Miktar Arasındaki İlişki: Talep Kanunu
bileceksiniz. Bölüm özet, kendimizi sınayalım ve
sıra sizde yanıt anahtarları ile sonlanmaktadır. Diğer bütün değişkenler sabitken (Ceteris Pa-
ribus), bir mala olan talep miktarı ile malın kendi
fiyatı arasında ters orantılı bir ilişki vardır. Bu ilişki
TALEP Talep Kanunu olarak adlandırılır. Talep kanunu
İktisat teorisinde belirli bir dönemde farklı fi- malın fiyatı artıyorsa ceteris paribus tüketicinin o
yatlardan tüketicilerin satın almak istedikleri ve maldan daha az talep edeceğini; malın fiyatı azalı-
satın alma gücüne sahip oldukları mal ve hizmet yorsa tüketicinin o maldan daha fazla talep edece-
miktarına talep denir. Bu kavram günlük dilde kul- ğini söylemektedir.
landığımız bir şeyi isteme, dileme anlamına gelen Diğer tüm değişkenler sabitken bir malın fiyatı
talep kavramından farklıdır. Bu anlamda bir şeyi arttığında, fiyatı artan mal göreli olarak daha paha-
çok istemek talebin oluşması için yeterli değildir. lı hale gelmiştir. Bu durumda tüketici göreli olarak
Talebin oluşması için o istekliliğin efektif olması daha ucuz mallara yönelir. Bu etkiye ikame etkisi

29
Arz, Talep ve Esneklik

adı verilir. Aynı zamanda tüketicinin parasal geliri Talep miktarı ile malın kendi fiyatı arasındaki
sabitken bir malın fiyatının artması tüketicinin sa- ters ilişkiyi göstermenin bir diğer yolu da yukarıda-
tın alma gücünü düşürür. Bu etkiye de gelir etkisi ki tablonun Şekil 2.1’de gösterildiği gibi grafiğini
adı verilir. İkame ve gelir etkileri fiyatlar değiştiğinde çizmektir. Bu grafiğe Talep Eğrisi adı verilir ve eğri
tüketicinin bir maldan talep edeceği miktarın nasıl D harfi ile tanımlanır. Talep eğrisi üzerindeki her
değiştiğini açıklamak amacıyla birlikte kullanılır. nokta Talep tablosundaki bir satıra karşılık gelmek-
tedir. Örneğin tavuk etinin fiyatı 6T iken tüketici
4 kg tavuk talep etmektedir. Grafikte bu bileşim A
noktası ile gösterilmiştir.
dikkat Fiyat 4T’ye düştüğünde ise talep edilen miktar
Diğer bütün değişkenler ayda 6 kiloya çıkmaktadır. Bu bileşim ise B noktası
sabitken (Ceteris Paribus) ile gösterilmiştir. Dikkat edilirse her iki nokta da
bir malın birim fiyatı ile talep eğrisi üzerinde yer almaktadır ve fiyat düştü-
maldan talep edilen miktar ğünde yalnızca maldan talep edilen miktar artmak-
arasında ters yönlü bir ilişki tadır. Bu durumda diğer tüm değişkenler sabitken
vardır. Bu ilişkiye Talep Ka- malın fiyatında olan bir değişmeyi talep eğrisi üze-
nunu adı verilir. rinde A noktasından B noktasına bir hareket olarak
gösterebiliriz.

12
Talep Tablosu ve Talep Eğrisi 11
Talep Kanunu ile tanımlanan talep miktarı ile 10
malın kendi fiyatı arasındaki ters ilişkiyi gösterme- 9
nin en kolay yolu Talep Tablosunu kullanmaktır. 8
Basit bir örnek olarak tavuk eti piyasasını ele alalım. 7
Fiyat ( /kg)

A
Tablo 2.1’de ilk sütunda tavuk etinin kg fiyatı veril- 6
miştir. Tablonun ikinci sütununda ise tüketicinin 5
B
ortalama olarak bir ay içinde tüketmeyi planladığı 4
tavuk eti miktarı görülmektedir. Diğer bütün de- 3
ğişkenler sabitken tavuk etinin fiyatı arttıkça talep 2
Do
edilen miktar azalmaktadır. Örneğin tavuk etinin 1
0
kg fiyatı 1T iken ayda ortalama 9 kilo tavuk talep 0 1 2 3 4 5 6 7 8
eden bir tüketici, tavuk eti fiyatı 8T’ye çıktığında,
Miktar (kg/ay)
talep ettiği miktarı ayda 2 kiloya düşürmektedir.
Şekil 2.1 Talep Eğrisi ve Talep Eğrisi Üzerinde Hareket
Tablo 2.1 Talep Tablosu: Tavuk Eti Fiyatı İle Aylık
Tavuk Eti Talebi Arasındaki İlişki Talebin Değişmesi: Talep Eğrisinde
Kaymalar
Fiyat Talep Miktarı
Talep eğrisini elde ederken tüketicinin geliri-
(T/kg) (kg/ay) nin, diğer malların fiyatlarının, tüketicinin zevk
1 9 ve tercihlerinin ve geleceğe ilişkin beklentilerinin
2 8 değişmediğini varsaydık. Sabit olduğunu varsaydı-
ğımız bu değişkenlerden herhangi biri değişirse tü-
3 7
keticinin talebinin de değişeceği açıktır. Bu değiş-
4 6 kenlerden herhangi biri değişirse, talepteki değişme
5 5 hangi yönde olur? Bu soruyu cevaplayabilmek için
6 4 sabit tuttuğumuz değişkenleri değiştirip olası etki-
7 3 leri incelememiz gerekir. Öncelikle tüketici gelirin-
deki bir değişiklikten başlayarak bu değişkenlerin
8 2
talep üzerindeki etkisini sırasıyla inceleyelim.

30
İktisada Giriş

Tüketici Gelirinin Değişmesi


Herhangi bir tüketicinin bir mal veya hizmete
olan talebini belirleyen en önemli değişkenlerden dikkat
birisi tüketicinin geliridir. Tüketicinin aylık geliri Diğer bütün değişkenler sabitken,
artarsa, farklı mal ve hizmetlere olan talebine ne yalnızca malın kendi fiyatı değişi-
olur? Gerçek hayatta bir tüketicinin geliri attığında yorsa bu talep eğrisi üzerinde bir
pek çok malda tüketicinin o mala olan talebinin de noktadan başka bir noktaya hare-
artırdığını gözlemleyebiliyoruz. ket edildiği anlamına gelir. Eğer
Diğer tüm değişkenlerin sabit olduğu varsayı- sabit tuttuğumuz değişkenlerden
mı altında tüketicinin aylık geliri arttığında tüke- birini değiştiriyorsak, bu durumda
ticilerin o mala olan talebi de artıyorsa bu mallara talep eğrisi sağa veya sola kayar.
normal mal diyoruz. Bazı durumlarda ise tüketici-
ler gelirleri arttıkça belirli mallara olan taleplerini
azaltabilirler. Bu mallara ise düşük mal diyoruz. İlişkili Malların Fiyatlarının Değişmesi
Dikkat edilmesi gereken nokta bu tanımlamanın Bir mala olan talep o malla ilişkili olan di-
malların bir özelliğini değil gelirle olan ilişkisini ğer malların fiyatlarından da etkilenir. Mallar
yansıtmasıdır. Örneğin margarin düşük gelir gru- arasında farklı ilişkiler olabilir. Eğer bir ihtiyacı
bunda bulunan bir tüketici için normal bir mal gidermede farklı mallar birbirlerinin yerine kul-
iken, bu tüketicinin gelirinin artması durumunda lanılabiliyorsa bu mallara ikame mallar diyoruz.
margarin yerine tereyağı veya zeytinyağı gibi daha Örneğin ayçiçeği yağı, mısırözü yağı ve zeytinyağı
sağlıklı ve pahalı yağlara yönelerek margarin tale-
gibi bitkisel yağlar birbirleriyle yakın ikame mal-
bini azaltması durumunda düşük mal da olabilir.
lardır. Farklı biçimde renklendirilmiş, tatlandırıl-
Tavuk etinin normal bir mal olduğunu varsa- mış ve kokulandırılmış her türlü içecek de yakın
yalım. Tüketicilerin gelirleri artarsa tavuğa olan ta- ikame mallardır. Bunun tersine eğer farklı mallar
lepleri bir başka deyişle her fiyat düzeyinde talep bir ihtiyacı gidermede birlikte kullanılıyorsa bu
edecekleri tavuk eti miktarı artacaktır. Bu durum malları tamamlayıcı mallar olarak adlandırıyo-
Şekil 2.1’de çizmiş olduğumuz talep eğrisinin sağa ruz. Örneğin kahve ve kahve kreması arasında, ya
doğru kaymasına yol açar. Şekle dikkat edersek da araba kullanım süresi ile benzin arasında bu
normal bir mal için tüketicilerin geliri yükseldi- türden bir ilişki kurulabilir.
ğinde talep eğrisi sağa doğru (Do eğrisinden D1
eğrisine doğru) kaymıştır. Eğer tavuk eti düşük mal Tüketiciler bir mala olan taleplerini o malla
olsaydı tüketici geliri arttığı zaman talep eğrisinin ilişkili diğer malların fiyatları değiştiğinde değişti-
sola doğru kaydığını gözlemleyecektik. rirler. Ancak bu değişimin yönü mallar arasındaki
ilişkinin ikame ya da tamamlayan ilişkisi olması-
na göre tam ters yönde olur. Tüketiciler bir mala
12
11 olan taleplerini eğer ikame malın fiyatı artıyorsa
10 artırırlar. Tamamlayan malın fiyatı artıyorsa ise
9 azaltırlar. Bunun nedeni talep kanunun her mal
8
için geçerli olmasıdır. Eğer ceteris paribus zeytin-
7 yağı fiyatı artıyorsa, göreli olarak zeytinyağı daha
Fiyat ( /kg)

6 pahalı hale geldiğinden tüketiciler zeytinyağın-


5 dan talep ettikleri miktarı azaltacak, aynı ihtiyacı
4 D1
giderebilecekleri ikame mal olan ayçiçeği yağına
3 olan taleplerini ise artıracaklardır. Tamamlayan
2 mal için ise bunun tam tersi söz konusudur. Eğer
Do
1 kahve fiyatları artıyorsa tüketici daha az kahve ta-
0 lep edecek, aynı zamanda kahvenin tamamlayıcısı
0 1 2 3 4 5 6 7 8
olan kahve kremasına olan taleplerini de azalta-
Miktar (kg/ay) caklardır. Benzer bir biçimde eğer benzin fiyatları
Şekil 2.2 Tüketicilerin Gelirlerindeki Artışın Talep artıyorsa tüketiciler arabalarını daha az kullanma-
Eğrisine Etkisi (Normal Mal) yı tercih edeceklerdir.

31
Arz, Talep ve Esneklik

Tablo 2.1’de örnek olarak kullandığımız tavuk düzeylerinde, farklı sosyal ve kültürel çevrelerde
eti piyasasına geri dönersek, acaba kırmızı et fiyat- bireylerin zevk ve tercihlerinin de farklılaşması do-
larında bir azalma olursa tavuk eti talebi bundan ğaldır. Bir malın sağlıklı ya da sağlıksız olduğu ko-
nasıl etkilenirdi? Tavuk eti ile kırmızı et ikame mal- nusunda duyulan bir haberin tüketici tercihlerini
lar olduğuna göre kırmızı et fiyatlarında bir azalma bir anda kaydırdığını hepimiz biliyoruz. Örneğin
tüketicilerin daha fazla kırmızı et talep etmelerine geçtiğimiz yıllarda oluşan kuş gribi paniği tavuk
yol açacak; tavuk eti talebi ise azalacaktır. Bu ise etine olan talebi bir anda azaltmıştı. Reklamcılık
tavuk eti talebinin Şekil 2.3’de görüldüğü gibi sola sektörü tüketici zevk ve tercihlerini etkileyerek be-
ve aşağıya doğru kaymasına neden olacaktır. lirli bir mal veya hizmete olan talebin artması için
çaba gösterir. Tüketicilerin zevk ve tercihlerinin bir
12 mala doğru yönelmesi o malın talep eğrisini sağa
11
doğru kaydırır.
10
9
8 Tüketici Beklentileri
7 Tüketicilerin gelecek ile ilgili beklentileri de
Fiyat ( /kg)

6 mal ve hizmetlere olan taleplerini etkiler. Örne-


5 ğin gelecekte malın fiyatının artması bekleniyorsa,
4 Do mala olan bu dönemdeki talep artar. Tersine ma-
3 lın fiyatının ileride düşmesi bekleniyorsa, tüketici
2 D1 beklemeyi tercih edeceğinden bu dönemde o mala
1 olan talep azalır. Benzer bir biçimde tüketicilerin
0
0 1 2 3 4 5 6 7 gelirleri konusundaki beklentileri de mal ve hiz-
Miktar (kg/ay)
metlere olan talebi etkiler. Gelecekte gelirinin art-
masını bekleyen bir tüketici bu dönemdeki mal ve
Şekil 2.3 Kırmızı Et Fiyatlarındaki Azalmanın Tavuk Eti hizmet talebini artırabilir.
Talebine Etkisi (İkame Mal)

Piyasa Talep Eğrisi


Tüketicinin bireysel talep eğrisinin nasıl elde
dikkat edildiğini yukarıda tartıştık. Bu bilgiden yararlana-
Bir ihtiyacı gidermede iki farklı mal rak bir malın piyasa talebini bulabilir miyiz? Tavuk
birbirlerinin yerine kullanılabiliyorsa eti piyasasında iki tüketicinin olduğunu varsaya-
bu mallar ikame mallardır. Bir malın lım. Bunlara sırasıyla A ve B tüketicileri diyelim.
talebi ile ikame malın fiyatı arasında Her iki tüketicinin gelir düzeyleri, zevk ve tercihle-
doğru yönlü bir ilişki vardır. Bir malın ri birbirinden farklı olsun. Farklı fiyat düzeylerinde
ikamesinin fiyatı artıyorsa söz konusu bu iki tüketicinin bir ayda talep ettikleri tavuk eti
malın talebi artar. Eğer farklı mallar miktarı Tablo 2.2’de gösterilmiştir.
bir ihtiyacı gidermede birlikte kullanı- Tabloya dikkat edilirse tavuk etinin kg fiyatı 8T
lıyorsa bu mallar tamamlayıcı mallar- olduğunda her iki tüketici de hiç tavuk eti talep
dır. Tamamlayıcı malın fiyatı ile malın etmemektedir. Fiyat 7T’ye düştüğünde A tüketicisi
talebi arasında ters yönlü bir ilişki var- ayda 1 kg tavuk eti talep ederken, B tüketicisi fi-
dır. Bir malın tamamlayıcısının malın yat 4T’ye düşene kadar tavuk eti talep etmemeyi
fiyatı artıyorsa söz konusu mala olan sürdürmektedir. Bu iki tüketicin farklı fiyat düzey-
talep azalır. lerinde toplam olarak bir ayda ne kadar tavuk eti
talep ettikleri Tablo 2.2’nin 4. sütununda gösteril-
miştir. Her iki tüketicinin bireysel talep miktarları-
Zevk ve Tercihler nı biliyorsak farklı fiyat düzeylerinde toplam talep
Tüketicilerin bir mal veya hizmete olan taleple- miktarlarını da biliyoruz demektir. Tüketici sayısı
ri bireylerin zevk ve tercihlerine de bağlıdır. Farklı daha fazla olsaydı da durum değişmezdi. Benzer bir
cinsiyetlerde, farklı yaş gruplarında, farklı eğitim toplamayı yine yapabilirdik.

32
İktisada Giriş

Tablo 2.2 A ve B Tüketicileri için Aylık Tavuk Eti Talep Tablosu

A B
Fiyat Toplam Talep Miktarı
Talep Miktarı Talep Miktarı
(T/kg) (kg/ay)
(kg/ay) (kg/ay)
8 0 0 0
7 1 0 1
6 2 0 2
5 3 0 3
4 4 1 5
3 5 2 7
2 6 3 9
1 7 4 11

A ve B tüketicilerinin yukarıdaki tablodan yararlanılarak elde edilen bireysel talep eğrileri Şekil 2.4.’de
verilmiştir. Dikkat edilirse piyasa talep eğrisi A ve B tüketicilerinin talep eğrilerinin yatay toplamı olmak-
tadır. Fiyat 5T’ye düşünceye kadar yalnızca A tüketicisinin talep eğrisi geçerlidir. Fiyat 4T’nin altına düşer-
se B tüketicisi de tavuk eti talep etmekte bu nedenle A ve B tüketicilerinin toplam tavuk eti talep eğrisi bu
fiyatın altında daha yatık hale gelmektedir. Örneğin fiyat 2T olduğunda A tüketici ayda 6 kg B tüketicisi
de 3 kg tavuk eti talep etmekte, ikisinin toplam talebi ise ayda 9 kg olmaktadır.

8 8 8
7 7 7
6 6 6
Fiyat ( /kg)

Fiyat ( /kg)

Fiyat ( /kg)

5 5 5
4 4 4 Da+Db
3 3 3
2 2 2
1 Da 1 Db 1
0 0 0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1112 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1112 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1112
Miktar (kg/ay) Miktar (kg/ay) Miktar (kg/ay)

Şekil 2.4 Bireysel Talep Eğrisinden Piyasa Talep Eğrisine

İki tüketici için yaptığımız bu örneği tüketici sayısı daha çok olsa da tekrarlayabilirdik. O halde tüke-
ticilerin bir mala olan bireysel taleplerini biliyorsak, her fiyat düzeyinde her tüketicinin talep ettiği mal
miktarlarını yatay olarak toplayarak piyasa talep eğrisini bulabiliriz.
Bireysel talep eğrisinden farklı olarak bir mala olan piyasa talep eğrisi düşünüldüğünde yukarıda söz
ettiğimiz değişkenlere ek olarak nüfus, piyasadaki tüketici sayısı, bölgesel farklılıklar, tüketici gelirlerinin
dağılımı gibi faktörleri de göz önüne almamız gerekir.

33
Arz, Talep ve Esneklik

ÖÇ 1 Talep ve talebi belirleyen değişkenleri ve talepteki kaymaları açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Talep kavramını incelerken


örnek olarak kullandığımız Göç yoluyla nüfusu artan
Sizin mal ve hizmetlere olan
tavuk eti piyasasını ele ala- bir bölgede çeşitli mal ve
talebinizde de yukarıda
lım. Gerçek hayatta tavuk eti hizmetlerin piyasa talepleri-
tartışılan değişkenler etkili
normal bir mal mıdır? Dü- nin nasıl etkilenebileceğini
oluyor mu?
şük mal olabilir mi? Olursa anlatınız.
hangi durumda olur?

ARZ Arz Edilen Miktar ve Malın Kendi


İktisat teorisinde bir malı üreten üreticinin Fiyatı
belirli bir dönemde belirli bir fiyattan satmak is- Diğer bütün değişkenler sabit iken (ceteris pa-
tediği ürün miktarına piyasaya arz edilen miktar ribus) bir malın kendi fiyatı ile piyasaya arz edil-
denir. Bu kavram günlük dilde kullandığımız bir mek istenen miktar arasında doğru yönlü bir ilişki
şeyi sunma, bir üst makama hitap etme anlamına vardır. Fiyat artarsa arz edilen miktar da artar. Bu
gelen arz kavramından farklıdır. Burada dikkat ilişkiye iktisat teorisinde Arz Kanunu adı verilir.
etmemiz gereken nokta arz kavramının belirli bir
fiyatta üreticinin piyasada sattığı mal miktarını Arz Tablosu ve Arz Eğrisi
değil, satmak istediği miktarı kapsamasıdır. Arz Tavuk eti piyasasında faaliyet gösteren firma-
edilen miktar aynen talepte olduğu gibi belirli ların birinin aylık tavuk eti arz miktarları Tablo
bir zaman diliminde tanımlanmalıdır. (Saat, gün, 2.3 te verildiği gibi olsun. Dikkat edilirse tavuk
hafta, ay, yıl gibi) eti fiyatı arttıkça arz edilen miktar da artmakta-
dır. Fiyat 2T iken satıcı tavuk eti arz etmek iste-
Arz Edilen Miktarı Belirleyen memekte, fiyat arttıkça arz etmek istediği miktarı
artırmaktadır. Örneğin fiyat 6T olduğunda ayda 4
Değişkenler
ton tavuk eti arz etmek istemektedir.
Bir malın arzını belirleyen temel değişkenler:
I. Malın kendi fiyatı Tablo 2.3 Aylık Tavuk Eti Arz Tablosu
II. Üretim girdilerinin fiyatları
Fiyat Arz Miktarı
III. Üretim sürecinde bu malla ilişkili olan di-
ğer malların fiyatları (T/kg) (ton/ay)
2 0
IV. Teknoloji
3 1
V. Üreticinin beklentileri,
4 2
olarak tanımlanabilir. 5 3
Bu değişkenlerin arz edilen miktar üzerindeki 6 4
etkilerini malın kendi fiyatından başlayarak sırasıy- 7 5
la inceleyelim. 8 6

34
İktisada Giriş

Arz tablosundaki değerleri kullanarak arz eğri- olarak girdi fiyatlarındaki bir artış üreticinin mali-
sini de elde edebiliriz. Tablodaki değerlere karşılık yetlerini de artıracağından her fiyat düzeyinde üreti-
gelen arz eğrisi Şekil 2.5’de gösterilmiştir. Görül- cilerin arz etmek isteyecekleri ürün miktarı daha az
düğü gibi Arz eğrisi yukarı doğru eğimlidir. Arz olacaktır. Örneğin işgücü ücretlerinde veya yem fi-
edilen miktar fiyatla aynı yönde değişmekte, fiyat yatlarında oluşacak bir artış, tavuk üreticisinin mali-
arttıkça miktar da artmakta, fiyat azaldıkça miktar yetlerinde bir atışa yol açacak ve kârlılığını azaltacak-
da azalmaktadır. tır. Bu durumda üretici her fiyat düzeyinde daha az
Malın kendi fiyatında olan bu değişme arz eğrisi tavuk eti arz etmek isteyecektir. Girdi fiyatlarındaki
üzerinde bir harekete yol açmaktadır. Malın fiyatı bir artış arz eğrisinin Şekil 2.6’da gösterildiği gibi yu-
6T iken ayda 4 ton tavuk eti arz edilmekte (A nok- karı doğru kaymasına yol açar. Eğer girdi fiyatların-
tası), fiyat 8T’ye çıktığında ise arz edilmek istenen da bir azalma olsaydı, bu tam tersi bir duruma yol
miktar ayda 6 tona çıkmaktadır (B noktası). Malın açar ve arz eğrisinin aşağı kaymasına neden olurdu.
fiyatında olan bir artış arz edilmek istenen mikta-
12
rı artırmakta arz eğrisi üzerinde A noktasından B S1
11
noktasına bir hareket oluşmaktadır.
10
9 So
12
8
11
7
Fiyat ( /kg)

10
6
9 So
B 5
8
4
7
Fiyat ( /kg)

A 3
6
2
5
1
4 0
3 0 1 2 3 4 5 6 7 8
2 Miktar (ton/ay)
1
0 Şekil 2.6 Arz Eğrisinin Kayması Girdi Fiyatlarında Bir
0 1 2 3 4 5 6 7 8
Artış
Miktar (ton/ay)

Şekil 2.5 Arz Eğrisi ve Arz Eğrisi Üzerinde Hareket Üretilen Diğer Malların Fiyatları
Bir malın üretiminde kullanılan üretim girdi-
Arzın Değişmesi: Arz Eğrisinde leri ve teknikleriyle pek çok farklı mal üretilebilir.
Kaymalar Örneğin buğday ve arpa üretimde birbirlerine çok
Yukarıda Arz Kanunu’nu açıklarken sabit tuttu- kolaylıkla ikame edilebilir iki üründür. Eğer arpa
ğumuz değişkenlerden birini değiştirirsek, bu arzın fiyatları artıyorsa üreticiler arpa üretmeye yönelip,
değişmesine yani arz eğrisinin kaymasına yol açar. buğday arz etmekten vazgeçebilirler. Böyle bir du-
rumda buğday arzı azalır ve buğday arz eğrisi sola
kayar. Bizim örneğimizde tavuk üreticisi aynı te-
Üretim Girdilerinin Fiyatları siste örneğin bıldırcın da üretebiliyorsa bıldırcın
Bir malın üretiminde kullanılan üretim faktör- fiyatlarındaki bir artış üreticinin bıldırcın üreterek
lerinin (emek, sermaye, toprak, girişimcilik) ve ara daha kârlı hale gelmesine yol açabilir. Bu durumda
mallarının tümüne üretim girdileri denilir. Doğal tavuk eti arzı azalır ve arz eğrisi sola kayar.

35
Arz, Talep ve Esneklik

Teknoloji day hem de arpa üretebilen bir üretici düşünelim.


Bir ürünün arzını belirleyen en önemli değiş- Bu üreticinin elinde stoklanmış buğday varsa, ilerde
kenlerden birisi de teknolojinin durumudur. Özel- yükseleceğini beklediği fiyatlardan satabilmek için
likle son 100 yılda teknolojik ilerleme hem kaynak- bu dönemde piyasaya arz ettiği buğday miktarını
ların daha verimli kullanılmasını ve hem de üretim azaltacaktır. Diğer yandan bu beklenti üreticinin
maliyetlerinin azalmasını sağladı. Bunun sonucun- üretim planlamasını da değiştirecektir. Bu üretici
da sanayi ve tarım ürünleri üretiminde çok büyük buğdayın arpaya göre göreli olarak daha pahalı hale
artışlar görüldü. Diğer tüm değişkenler sabitken geleceğini beklediğinden bu dönemde daha az arpa
üretim maliyetlerini azaltan bir teknolojik yenilik ve daha çok buğday ekimi yapacaktır.
üreticilerin kârlarını artırır ve her fiyat düzeyinde
üreticilerin daha fazla mal arz etmelerine yol açar. Piyasa Arz Eğrisi
Bu durumda arz eğrisi Şekil 2.7’de görüldüğü gibi
Tavuk eti üreten iki ayrı firmaya ait arz mik-
sağa doğru kayar.
tarları Tablo 2.4’de verildiği gibi olsun. A üreticisi
fiyat 2T iken ayda bir ton tavuk et arz etmek iste-
12 mektedir. A üreticisinin arz etmek istediği miktar
11
S1 fiyat arttıkça artmaktadır. B üreticisi ise fiyat 5T
10
olursa, ayda 1 ton tavuk eti arz etmektedir. Bu iki
9 So
üreticinin aylık arz miktarlarının toplamı tablonun
8
dördüncü sütununda verilmiştir. Eğer üreticilerin
7
Fiyat ( /kg)

bireysel arz miktarlarını biliyorsak, her fiyat düze-


6
yinde bu miktarları toplayarak toplam arz miktarını
5
bulabiliriz. Piyasa arz eğrisi bireysel arz eğrilerinin
4
yatay toplamı alınarak oluşturulabilir. Şekil 2.8’de
3
2
piyasa arz eğrisinin oluşturulması görülmektedir.
1 Fiyat 4T iken B üreticisi hiç tavuk eti arz et-
0 memekte, A üreticisi ise ayda 3 ton tavuk eti arz
0 1 2 3 4 5 6 7 8
etmektedir. B üreticisi fiyat bunun üzerine çıkarsa,
Miktar (ton/ay) tavuk eti arz etmeye başlamakta ve bu noktadan
sonra arz eğrisinin eğimi azalmaya başlamaktadır.
Şekil 2.7 Arz Eğrisinin Kayması Teknolojik İlerleme
Örneğin fiyat 7T olursa A üreticisi 6 ton, B üreti-
cisi 3 ton olmak üzere ikisi birlikte ayda toplam 9
Üreticilerin Beklentileri ton tavuk eti arz etmektedirler.
Üreticilerin malın gelecekteki fiyatı konusun- Üretici sayısı daha fazla olsaydı da aynı analizi
daki beklentileri bu dönemde arz etmek istedikle- yapabilir ve her fiyatta farklı üreticilerin arz etmek
ri mal miktarını da belirler. Tavuk eti örneğimize istedikleri miktarları toplayarak piyasa arz eğrisini
dönersek, gelecek dönemlerde tavuk fiyatlarının oluşturabilirdik. Doğal olarak piyasa arz eğrisinin
düşmesini bekleyen bir üretici bu dönemde fiyatlar biçimi bireysel arz eğrilerinin biçimlerine bağlıdır.
henüz düşmeden daha fazla tavuk arz etmek isteye- Bireysel arz eğrilerini belirleyen değişkenler piya-
cek, bu durumda arz eğrisi sağa kayacaktır. Tersine sa arz eğrisini de belirler. Örneğin girdi fiyatların-
üretici tavuk fiyatlarının gelecekte artacağını bek- daki bir artış, bireysel arz eğrilerini her birini sola
liyorsa, bu dönemde daha az tavuk eti arz etmek kaydıracağı için piyasa arz eğrisini de sola kaydırır.
isteyecek ve tavuk arz eğrisi sola kayacaktır. Ya da teknolojik ilerleme tüm sektörün maliyetini
Bir malın üretiminde ilişkili mallar varsa, o düşüreceği için piyasa arz eğrisi sağa kayar. Burada
malların fiyatları konusundaki beklentiler de arzı dikkat etmemiz gereken nokta piyasa arz eğrisinin
etkileyecektir. Özellikle tarım ürünleri üretiminde sektördeki firma sayısı ile doğrudan ilişkili olduğu-
üretim sezonluk olduğundan gelecekle ilgili fiyat dur. Eğer sektördeki firma sayısı artarsa, arz eğrisi
beklentileri çok önemlidir. Buğday fiyatlarının ge- sağa kayar. Tersine sektördeki firma sayısı azalırsa
lecekte artmasını bekleyen ve tarlasında hem buğ- arz azalır, yani arz eğrisi sola kayar.

36
İktisada Giriş

Tablo 2.4 A ve B Üreticileri için Aylık Tavuk Eti Arz Tablosu

A B Toplam
Fiyat
Arz Miktarı Arz Miktarı Arz Miktarı
(T/kg)
(ton/ay) (ton/ay) (ton/ay)
2 1 0 1
3 2 0 2
4 3 0 3
5 4 1 5
6 5 2 7
7 6 3 9
8 7 4 11
9 8 5 13
10 9 6 15

8 Sa 8 Sb 8 Sa+Sb
7 7 7
6 6 6
Fiyat ( /kg)

Fiyat ( /kg)

Fiyat ( /kg)
5 5 5
4 4 4
3 3 3
2 2 2
1 1 1
0 0 0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1112 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1112 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1112
Miktar (ton/ay) Miktar (ton/ay) Miktar (ton/ay)

Şekil 2.8 Bireysel Arz Eğrisinden Piyasa Arz Eğrisine

ÖÇ 2 Arz ve arzı belirleyen değişkenleri ve arzdaki kaymaları açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Teknolojik ilerlemenin mal


Dolar kurunda oluşacak bir Arz miktarının artması ile
ve hizmetlerin üretimini na-
artış tarım ürünleri arzını bir malın arzının artması
sıl etkilediğini çevrenizde de
nasıl etkiler? arasındaki farkı anlatınız.
gözlüyor musunuz?

PİYASA DENGESİ
Şu ana kadar talep ve arzı ayrı ayrı ele aldık. Bir piyasada dengenin oluşması arz ve talebin bir araya
gelmesiyle mümkün olur. Bireysel tüketici talep miktarlarının toplanmasıyla oluşturduğumuz piyasa talep
ve arz miktarlarının toplanmasıyla oluşturduğumuz piyasa arz miktarlarını bir araya getirelim. Yeni oluş-
turduğumuz değerler tablo 2.5’te verilmektedir.

37
Arz, Talep ve Esneklik

Tabloya dikkat edersek fiyat 2T ve altında iken piyasada hiç tavuk arzı yoktur. Ancak düşük fiyatlarda
tüketici talebi yüksektir. Örneğin fiyat 3T iken tüketiciler ayda 7 ton tavuk talep etmekte, üreticiler ise
ancak 1 ton tavuk eti arz etmek istemektedirler. Bu fiyatta piyasada tavuk talebi tavuk arzından fazladır,
piyasada dengesizlik vardır.
Aynı durum fiyat 4T ve 5T olduğunda da söz konusudur. Bu tür dengesizliğin adına Talep Fazlası
diyoruz. Bu durumun tam tersi ise yüksek fiyatlarda söz konusudur. Fiyat arttıkça tavuk talep miktarı azal-
makta, arz edilmek istenen miktar ise artmaktadır. Örneğin fiyat 7T ve üstünde iken, arz edilmek istenen
miktarlar talep edilen miktarlardan fazladır. Bu tür dengesizliğe de Arz Fazlası diyoruz. Piyasa dengesi
talep miktarının arz miktarına eşit olduğu noktada oluşur. Bu dengeyi sağlayan fiyata ise denge fiyatı denir.

Tablo 2.5 Piyasada Denge ve Dengesizlik

Fiyat Talep Miktarı Arz Miktarı


Dengesizlik
(T/kg) (ton/ay) (ton/ay)
1 9 0 Talep Fazlası
2 8 0 Talep Fazlası
3 7 1 Talep Fazlası
4 6 2 Talep Fazlası
5 5 3 Talep Fazlası
6 4 4 Denge
7 3 5 Arz Fazlası
8 2 6 Arz Fazlası
9 1 7 Arz Fazlası

Tablo 2.5’e dikkat edersek arzın talebe eşitlendiği fiyat düzeyi 6T’dir. O halde bizim örneğimizde denge
fiyatı 6T’dir. Fiyat bu noktada iken arz edilen miktar (4 ton) talep edilen miktara (4 ton) eşit olmaktadır.
Bu miktara da denge miktarı diyoruz. Bunun dışındaki tüm miktar ve fiyat bileşimlerinde ya arz fazlası ya
da talep fazlası vardır. Piyasada dengesizlik vardır.
Talep ve Arz Tablolarını kullanarak yaptığımız bu incelemeyi Arz ve Talep eğrilerini birlikte kullanarak
da yapabilirdik. Şekil 2.9’da Arz ve Talep eğrileri birlikte verilmiştir. Şeklin sağ tarafında piyasa dengesi
görülmektedir. Denge arz ile talebin eşitlendiği, arz ve talep eğrilerinin kesiştiği noktada oluşmaktadır. Bu
noktada denge fiyatı 6T denge miktarı da 4 ton olmaktadır.

12 12
11 11
So So
10 10 Arz Fazlası
9 9
8 8
Fiyat ( /kg)

Fiyat ( /kg)

7 7
6 6
5 5
4 4
3 Do 3 Do
2 2 Talep Fazlası
1 1
0 0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 0 1 2 3 4 5 6 7 8
Miktar (ton/ay) Miktar (ton/ay)

Şekil 2.9 Piyasa Dengesi ve Dengesizlik

38
İktisada Giriş

Bu fiyatın dışında ise dengesizlik vardır. Piya- Talebin Değişmesi


sada dengesizlik durumu varsa fiyatlar kararsızdır. Talebi belirleyen değişkenlerden biri değiştiği
Eğer piyasada arz fazlası varsa fiyatlar düşme eği- zaman talep eğrisinin kayacağını yukarıda görmüş-
limindedir. Dengesizlik durumu şeklin sol tara- tük. Tavuk eti piyasası örneğimize geri dönelim. Pi-
fında gösterilmiştir. Örneğin fiyat 8T iken talep yasa dengede iken tüketici gelirlerinin arttığını ve
2 ton, arz ise 6 tondur. Piyasada denge yoktur. 4 tavuk etinin normal mal olduğunu varsayalım. Bu
ton arz fazlası vardır. Üreticiler ellerindeki fazla durumda her fiyat düzeyinde tüketicilerin tavuk eti
ürünü satabilmek için birbirleriyle rekabete gire- talebi artacak ve talep eğrisi sağa kayacaktır. Bu du-
cekler ve fazla arzı daha düşük fiyattan satmaya rum Şekil 2.10’da gösterilmiştir.
razı olacaklardır. Bu rekabet durumu arz fazlasını
Şekilde başlangıç dengesi A noktasıyla gösteril-
ortadan kaldırıncaya kadar fiyatlar 6T ye düşene
miştir. A noktasında denge fiyatı 6T, denge mikta-
kadar devam edecektir.
rı ise 4 tondur. Ortalama tüketici gelirinin artması
Fiyat 4T’ye düştüğünde ise tam tersi bir durum tavuk etine olan talebi artırmış ve talep eğrisinin
söz konusudur. Bu durumda talep 6 ton, arz ise 2 Do’ dan D1’e kaymasına yol açmıştır. Dikkat edi-
tondur. Piyasada 4 ton talep fazlası biçiminde bir lirse 6T artık denge fiyatı değildir. Bu fiyatta talep
dengesizlik vardır. Bu durumda da fiyatlar karar- fazlası vardır. Böyle bir durumda tavuk eti fiyatları
sızdır. ve artma eğilimindedir. Bu kez de tüketiciler artacak, üreticiler ise artan fiyatlar karşısında arz
düşük olan ürünü satın alabilmek için birbirleriyle ettikleri miktarı artıracaklardır. Şekilde yeni den-
yarışacak ve daha yüksek fiyattan ürünü almaya ça- ge durumu B noktası ile gösterilmiştir. Yeni denge
lışacaklardır. Bu rekabet durumu piyasadaki talep durumuna ulaşıldığında denge fiyatı 8T, denge
fazlası ortadan kalkıncaya, yani fiyat 6T’ye çıkana miktarı ise 6 ton olmaktadır. Talep artışı hem den-
kadar devam edecektir. Arz-talep dengesi bir kez ge fiyatının hem de denge miktarının artmasına
oluştuğunda ise, bu denge kararlı olma yani değiş- yol açmıştır.
meme eğilimindedir.
12
11
10
dikkat 9 So
Yalnızca malın kendi fiyatı değişiyor ve
B
8
diğer bütün değişkenler sabit kalıyorsa, 7
Fiyat ( /kg)

bu arz miktarının değiştiği yani arz eğrisi A


6 D1
üzerinde bir noktadan başka bir nokta- 5
ya hareket edildiği anlamına gelir. Eğer 4
sabit tuttuğumuz değişkenlerden biri 3
örneğin girdi fiyatları, üretim teknolo- 2 Do
jisi veya üretici beklentileri değişiyorsa 1
bu arzın değiştiği yani arz eğrisinin sağa 0
0 1 2 3 4 5 6 7 8
veya sola kaydığı anlamına gelir.
Miktar (ton/ay)

Şekil 2.10 Dengenin Değişmesi: Talepte Bir Artış


Piyasa Dengesinde Değişmeler
Arz ve talebin eşitlenmesiyle oluşan piyasa den- Talepteki artışın kaynağı ne olursa olsun elde
gesi ya arzın ya da talebin değişmesiyle değişecektir. ettiğimiz sonuç geçerlidir. Örneğin tavuk etine
Hem arzın hem talebin eş anlı değişmesi de piyasa olan talebin artış nedeni, kırmızı et fiyatlarındaki
dengesini değiştirecektir. Piyasa dengesi değiştiğin- ani bir yükseliş de olabilirdi. Kırmızı et ile tavuk eti
de denge fiyatı ve denge miktarı da değişir. Piyasa birbirine ikame ürünler olduğundan tavuk etinin
dengesi değiştiğinde denge fiyatı ve denge miktarı- talep eğrisi yine sağa kayardı.
nın nasıl değiştiğini sırasıyla inceleyelim.

39
Arz, Talep ve Esneklik

Talepte bir azalma olduğunda ise hem denge fi-


yatı hem de denge miktarı azalırdı. İkame malların
fiyatında bir azalma, tüketici zevk ve tercihlerinin dikkat
tavuk eti yerine başka bir ürüne kayması, ya da Bir mala olan talep artıyorsa malın hem
tüketici gelirlerinde bir azalma, talep eğrisini sola denge fiyatı hem de denge miktarı bir-
kaydırarak böylesi bir sonuca yol açabilirdi. likte artar. Talep azalıyorsa denge fiyatı
ve denge miktarı birlikte azalırlar. Bir
malın arzı artıyorsa, malın denge fiyatı
Arzın Değişmesi azalır, denge miktarı artar. Arzın azaldığı
Arzı belirlerken sabit tuttuğumuz değişkenler- durumda ise bunun tersi söz konusudur.
den biri değiştiği zaman arz eğrisi de kayacaktır. Denge fiyatı artar, denge miktarı azalır.
Tavuk üretiminin temel girdisi olan yem fiyatla-
rında bir yükseliş olduğunu varsayalım. Bu du-
rumda tavuk üreticilerinin üretim maliyetleri artıp Arzın ve Talebin Eş Anlı Değişmesi
kârlılıkları azalacağından üreticiler her fiyat düze-
Talebin ve arzın ayrı ayrı değişmesinin piyasa
yinde daha az arz etmek isteyecekler ve tavuk eti arz
dengesine olan etkilerini yukarıda inceledik. Arz
eğrisi sola doğru kayacaktır.
ve talep aynı anda değişirlerse, bu durumda denge
Şekil 2.11’de arzda bir azalma olduğu durum- fiyatına ve denge miktarına ne olur? Arz ve talebin
da yeni dengenin oluşumu gösterilmiştir. Başlan- eş anlı ve aynı yönde değişmelerinin yaratacağı et-
gıç dengesi A noktasıdır. Bu noktada denge fiya- kiyle, arz ve talebin eş anlı farklı yönlerde değişme-
tı 6T ve başlangıç denge miktarı 4 tondur. Arzda lerinin yaratacağı etki birbirlerinden farklıdır. Bu
bir azalma olduğu durumda arz eğrisi sola doğru durumları sırayla inceleyelim.
So’dan S1’e kaymaktadır. Yeni denge B noktası ile
Örneğimize yeniden dönersek, tavukçuluk sek-
gösterilmiştir. Şekilde de görüldüğü gibi denge fi-
töründe maliyetleri azaltan teknolojik bir yenilik
yatı 6T’den 8T’ye artmış, denge miktarı ise 4 tonda
olduğunu ve aynı dönemde tüketicilerin ortalama
2 tona azalmıştır.
gelirlerinin arttığını varsayalım. Tavuk eti tüketiciler
Arzda bir azalma yerine bir artma olsaydı, bu için normal mal olsun. Bu durumda hem arz eğrisi
durumda arz eğrisi sağa doğru kayar, yeni dengede hem de talep eğrisi birlikte sağa kayacaklardır. Bu
ürünün fiyatı azalır ve denge miktarı artardı. durum Şekil 2.12’de ayrıntılı olarak gösterilmiştir.
Şeklin sol tarafına dikkat edersek başlangıç denge
12 durumu A noktasıdır. Denge fiyatı 6T, denge mik-
11 S1 tarı ise 4 tondur. Arz ve talebin birlikte artmaları
10 sonucu talep Do’dan D1’e, arz ise So’dan S1’e kay-
9 So mış ve yeni denge noktası B olmuştur. Yeni dengede
B
8 denge miktarı 6 tona çıkarken, denge fiyatı değiş-
7
Fiyat ( /kg)

A memiştir. Şeklin sağ tarafında da hem arz hem talep


6
birlikte artmış, ancak yeni dengede denge miktarı
5
7 tona çıkarken denge fiyatı da 7T’ye çıkmıştır. Bu
4
fark nereden kaynaklanmaktadır? Dikkat edersek ilk
3
Do durumda hem arz hem talep sağa paralel olarak aynı
2
1
miktarda kaymışlardır ve denge fiyatı değişmemiş-
0 tir. İkinci durumda ise oransal olarak talepteki artış
0 1 2 3 4 5 6 7 8 arzdaki artıştan daha büyüktür. Bu da denge fiyatı-
Miktar (ton/ay) nın artmasına neden olmuştur. Eğer arzdaki kayma
miktarı oransal olarak talepteki kaymadan daha fazla
Şekil 2.11 Dengenin Değişmesi: Arzda Bir Azalış olsaydı bu durumda denge fiyatı düşerdi.

40
İktisada Giriş

O halde arz ve talep eş anlı olarak aynı yönde artıyorlarsa, yeni oluşacak dengede denge miktarının ar-
tacağını kesin olarak biliyoruz. Denge fiyatına ne olacağı ise arzın mı yoksa talebin mi daha fazla kaydığına
bağlıdır. Talep daha fazla kayıyorsa denge fiyatı artar, arz daha fazla kayıyorsa denge fiyatı azalır.

12 12
11 So 11
10 10 So
9 9
8 S1 8 S1
Fiyat ( /kg)

Fiyat ( /kg)
B
7 A B 7 A
6 6 D1
5 5
4 D1 4
3 3
2 Do 2 Do
1 1
0 0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 0 1 2 3 4 5 6 7 8
Miktar (ton/ay) Miktar (ton/ay)

Şekil 2.12 Arzın ve Talebin Eş Anlı Aynı Yönde Artışında Dengenin Değişmesi

Arz ve talep eş anlı olarak ters yönlerde değişirlerse yeni oluşan denge durumunda piyasa fiyatına ve
miktarına ne olacağını sırasıyla inceleyelim. Kırmızı et fiyatlarında ve yem fiyatlarında ani bir artış olsun.
Bu durumda tavuk eti piyasasında ne olur? Kırmızı etin tavuk etinin ikamesi olduğunu biliyoruz. Bu du-
rumda tüketiciler tavuk etine yönelecekler ve tavuk talebi artacaktır. Yem fiyatlarındaki artış ise üreticilerin
maliyetlerini artıracağından tavuk eti arzı azalacaktır. Bu durumda tavuk talebi eğrisi sağa, tavuk arzı eğrisi
ise sola kayacaktır. Bu durum Şekil 2.13’de gösterilmiştir. Şeklin sol tarafında yeni denge noktasının daha
yüksek bir fiyatta oluşacağını görüyoruz. Bir mala olan talep artar ve aynı anda arz azalırsa, yeni denge
fiyatı her zaman daha yüksek olacaktır. Ancak yeni denge miktarının ne olacağı hangi eğrinin daha fazla
kayacağına bağlıdır. Şeklin sol tarafında arz ve talepteki değişme oransal olarak aynı olduğundan denge
miktarı değişmemiştir. Sağ tarafta ise denge miktarı azalmıştır. Bunun nedeni arzdaki azalmanın talepteki
artıştan daha fazla olmasıdır. Bunun tersi bir durumda eğer talepteki artış arzdaki azalmadan daha fazla
olsaydı denge miktarının artması gerekirdi. O halde talepte bir artış ve eş anlı olarak arzda bir azalma varsa,
denge fiyatı mutlaka artacaktır diyebiliriz. Ancak denge miktarına ne olacağı belirsizdir ve arzın mı yoksa
talebin mi daha fazla kayacağına bağlıdır.

12 S1 12 S1
11 11
B
10 10 So
So B
9 9
8 8
Fiyat ( /kg)

Fiyat ( /kg)

7 A 7 A
6 6
5 D1
5
4 4 D1
3 3
2 Do 2 Do
1 1
0 0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 0 1 2 3 4 5 6 7 8
Miktar (ton/ay) Miktar (ton/ay)

Şekil 2.13 Talebin Artışı Eş Anlı Arzın Azalışında Dengenin Değişmesi

41
Arz, Talep ve Esneklik

Son olarak arzın arttığı ve talebin eş anlı olarak azaldığı bir durumu inceleyelim. Yukarıdaki örneğin
tam tersini düşünelim. Kırmızı et fiyatlarında ve yem fiyatlarında aynı dönemde bir azalma olsun. Bu
durumda tavuk eti piyasasında ne olur? Kırmızı et fiyatlarının azalması tüketicilerin kırmızı eti tavuk
etine ikame etmelerine yol açacak ve tavuk eti talebinde bir azalma olacaktır. Yem fiyatlarındaki düşüş
ise üreticilerin maliyetlerini azaltacak ve tavuk arzını artıracaktır. Bu durumda tavuk talebi eğrisi sola,
tavuk arzı eğrisi ise sağa kayacaktır. Şekil 2.14, talepte bir azalma ve eş anlı olarak arzda bir artma ol-
duğunda dengenin nasıl değişeceğini göstermektedir. Şeklin sol tarafında yeni denge noktasının daha
düşük bir fiyatta oluştuğunu görüyoruz. Talebin azalması ve eş anlı arzın attığı bir piyasada yeni denge
fiyatı her zaman daha düşüktür. Ancak yeni denge miktarının ne olacağı bu durumda da belirsizdir.
Şeklin solunda görüldüğü gibi eğer arz ve talep ters yönde aynı miktarlarda kayıyorlarsa denge miktarı
değişmemektedir. Şeklin sağında görüldüğü gibi arzdaki artış, talepteki azalıştan daha fazla ise denge
miktarı artmaktadır. Eğer talepteki azalış, arzdaki artıştan daha fazla olsaydı bu durumda denge mikta-
rında bir azalma olurdu.

12 12
11 11
10 10
9 9 So
8 8
Fiyat ( /kg)

Fiyat ( /kg)

So
7 7 A
6 A 6 S1
5 S1 5
B
4 4
3 B 3
2 Do 2 Do
1 1
0 D1 0 D1
0 1 2 3 4 5 6 7 8 0 1 2 3 4 5 6 7 8
Miktar (ton/ay) Miktar (ton/ay)

Şekil 2.14 Talebin Azalışı Eş Anlı Arzın Artışında Dengenin Değişmesi

ÖÇ 3 Piyasa Dengesinin oluşumu, denge fiyatı ve denge miktarının belirlenmesini


açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Eş anlı olarak bir mala olan


arzın ve talebin birlikte azal- Türk lirasının Euro karşı-
Çeşitli mal ve hizmetle-
dığını varsayalım. Talepteki sındaki denge fiyatının nasıl
rin piyasa fiyatlarının na-
değişme oransal olarak arz- belirlendiğini anlamak için
sıl oluştuğunu arz ve talep
daki değişmeden daha bü- de bu bölümde öğrendiği-
denklemleri yardımıyla çev-
yükse, yeni denge düzeyinde niz arz talep analizinden ya-
renizle paylaşınız.
denge fiyatına ne olur? Den- rarlanabilirsiniz.
ge miktarına ne olur?

42
İktisada Giriş

ESNEKLİK 12 D1
11
Arz ve talep değişmelerinden piyasa dengesinin
10
nasıl etkilendiğini yukarıda inceledik. Yeni oluşan
9 So
dengede fiyatın ve miktarın hangi yönlerde deği-
8
şeceğini arz talep modelini kullanarak kolaylıkla
7

Fiyat ( /kg)
bulabiliriz. Örneğin bir malın arzı artarsa denge A
6
fiyatının düşeceğini biliyoruz. Ancak çoğu kez bu 5 S1
bilgi fazla işe yaramaz. Önemli olan fiyatın ne kadar 4
düşeceğini ve buna bağlı olarak miktarın ne kadar 3 B
değişeceğini bulabilmektir. Şekil 2.15’de Do ve D1 2
Do
olmak üzere iki farklı talep eğrisi verilmiştir. Arz 1
eğrisinin So’dan S1’e kayması farklı talep eğrilerin- 0
0 1 2 3 4 5 6 7 8
de farklı sonuçlara yol açmaktadır. Do talep eğrisi
geçerliyse denge fiyatı 6T’den 4T’ye, D1 geçerliyse Miktar (ton/ay)
fiyat 3T’ye düşmektedir. Görüldüğü gibi yeni den- Şekil 2.15 Arz Artışının Farklı Talep Eğrileri Üzerindeki
gede fiyatın ve buna bağlı olarak denge miktarının Etkisi
nerede oluşacağı tamamen talep eğrisinin Talebin durumu-Fiyat Esnekliği
na bağlıdır. İktisat teorisinde bir değişkenin bir başka değişkene ne kadar duyarlı olduğunun ölçüsü
Talebin Fiyat Esnekliği
Talebin
olarak esneklikFiyat Esnekliği
kavramı kullanılır. Bu bölümde Talebin fiyat
farklı esnekliği,
esneklik talep edilen
kavramlarını miktarın fiyattaki değişmelere ne ka
inceleyeceğiz.
Talebin fiyat esnekliği, talep edilen miktarın ve talepfiyattaki
edilen değişmelere
miktardaki ne yüzde
kadardeğişmenin,
duyarlı olduğununfiyattaki yüzde deği
ölçüsüdür
Talebin fiyat esnekliği, talep edilen miktarın
Herhangi fiyattaki
bir x değişmelere
malı için ne
talebin
ve talep edilen miktardaki yüzde değişmenin, fiyattaki yüzde değişmeye oranı olarak tanımlanır. kadar
fiyat duyarlı
esnekliğini olduğunun ölçüsüdür
tanımlayalım. X malın
ve
Talebin talep
Herhangi Fiyatedilen miktardaki
Esnekliği yüzde
x malı için talebin fiyatmalının
bir Esnekliği değişmenin,fiyatını
esnekliğini fiyattaki yüzde değişmeye
da P ile gösterirsek;
tanımlayalım. X malındanesneklik oranı olarak
aşağıdaki
talep edilen miktarıtanımlanır.
solda görüldüğ
Q ile, x
Talebin Fiyat
Herhangifiyatını
malının bir x malı
da Piçinile talebin fiyatönüne
gösterirsek; esnekliğini
esneklikkonulan tanımlayalım.
aşağıdaki değişkendeki X değişmeyi
malındangibi
soldanegörüldüğü talep edilen miktarı
göstermektedir.
tanımlanabilir. HemQ ile,
Buradapay∆xhem
Talebin fiyat esnekliği, talep edilen miktarın fiyattaki değişmelere kadar duyarlı olduğunun ölçüsü-
Talebin
malınınfiyat esnekliği,
fiyatını da P talep edilen miktarın
ile gösterirsek; fiyattaki
esneklik
birbirini aşağıdakideğişmelere
götüreceğine solda
göre, ne kadardüzenlersek
görüldüğü
formülü duyarlı
gibi olduğunun
tanımlanabilir.
esneklik ölçüsüdür
Burada
aşağıda ∆
sağda g
dür önüne
vetalep
talepkonulan değişkendeki
edilen miktardaki değişmeyi
yüzde göstermektedir.
değişmenin, fiyattaki Hem
yüzde pay hem de
değişmeye paydada
oranı olarakyer alan 100
tanımlanır. değeri
veönüne edilen miktardaki
konulan değişkendeki yüzde değişmenin,
değişmeyi fiyattakiHem
göstermektedir. yüzde pay değişmeye
hem de oranı olarak
paydada yer alantanımlanır.
100 değeri
birbirini
Herhangi götüreceğine
bir x xmalı için göre,
talebin formülü
fiyat düzenlersek
esnekliğini esneklik
tanımlayalım. aşağıda sağda
X malından görüldüğü
taleptalep
edilen gibi yazılabilir.
miktarı Q ile,Q ile, x
Herhangi
birbirinibir malı
götüreceğine için talebin
göre, fiyat
formülü esnekliğini
düzenlersekΔQtanımlayalım.
xesneklik aşağıda X malından
sağda görüldüğü edilen miktarı
gibi yazılabilir.
x malının
malının fiyatını
fiyatını da P ile gösterirsek; esneklik aşağıdaki * solda
100 görüldüğü gibi tanımlanabilir. Burada ∆
ΔQx da P ile gösterirsek; esneklik Q aşağıdaki
x
solda görüldüğü gibi tanımlanabilir. Burada ∆
önüne konulan
önüne konulan değişkendeki
* 100 değişmeyi göstermektedir.
ΔQx değişkendeki değişmeyi göstermektedir.ε = Hem pay
Hem hem de paydada
düzenlersek
pay hem de yer
paydada alan
yer100
alandeğeri
100 değeri
Qx *100 göre, formülü düzenlersek esneklik
x
ΔPx
birbirini
ε x götüreceğine
birbirini = götüreceğine göre, düzenlersek
formülü düzenlersek aşağıda
*100 sağdasağda
görüldüğü gibi yazılabilir.
εx = ΔQPxx
düzenlersek Pesneklik
x
aşağıda görüldüğü gibi yazılabilir.
ΔPx *100
Px *100
ΔQPxx
*100 ΔQx Px
Qx olur.
düzenlersek
ε x = ΔQx Px düzenlersek ε x = * olur.
ΔPx olur.
ε x = ΔQx**100
Px
olur. ΔPx Qx
ε x = Px *
ΔPx Qx
ΔPx Qx
∆Q = Q - Q ve ∆P = P - P1 olduğuna göre Şekil 2.15.’deki D1 talep eğri
∆Q =ΔQ Q2x – Q P1xveve ∆P = P2 – P1 olduğuna göre2 Şekil1 2.15’deki 2D1 talep eğrisi için esnekliği A ve B
∆Q
ε x∆Q = Q - Q
2 * 1 olur.
= = arasında ∆P = P 2 - P 1 olduğuna arasında hesaplayabiliriz.
göre Şekil 2.15.’deki D1 A noktasında
talep fiyat
eğrisi için 6 miktar
esnekliği A ise
ve B4 olacaktır.
noktaları B n
noktaları Q - Q hesaplayabiliriz.
ve ∆P = P - P A noktasında
olduğuna göre fiyat
Şekil 6 miktar
2.15.’deki iseD 4 olacaktır.
talep eğrisiB için
noktasında
esnekliği iseAfiyat
ve B 3noktaları
arasında 2
ΔPxBu hesaplayabiliriz.
1
Qdurumda
2 Bu durumda
A noktasında fiyat 6 miktar
1 P = 6; Q = 4;
1 ise 4 olacaktır.
1
1 P = 3 ve Q
2 B noktasında
2 = 5 olduğuna
ise fiyat 3 miktar 5’tir. aşağ
göre esneklik
miktar 5’tir.
arasında hesaplayabiliriz.
x P1 = A6;noktasında
Q1 = 4; P2 =fiyat3 ve6 Q = 5 olduğuna
miktar ise 4 göre esneklik
olacaktır. B aşağıdaki
noktasında gibi hesap-
ise fiyat 3 miktar 5’tir.
Bu durumda P1 = 6; Q1 = 4; P2 = 3 ve Q2 = 5 olduğuna göre esneklik aşağıdaki gibi hesaplanabilir.
2
lanabilir.
Bu durumda P1 = 6; Q1 = 4; P2 = 3 ve Q2 = 5𝑄𝑄olduğuna göre esneklik aşağıdaki gibi hesaplanabilir.
! − 𝑄𝑄! 𝑃𝑃! 5−4 6 1 6
∆Q = Q2𝑄𝑄- Q−1 𝑄𝑄 ve ∆P𝑃𝑃= P25- P −1 4olduğuna
6 göre
𝜀𝜀1! =6Şekil 2.15.’deki
∗ =D1 talep∗eğrisi = −için∗esnekliği
= −0.5A ve B noktaları
arasında
! ! ! 𝑃𝑃 − 𝑃𝑃 𝑄𝑄 3 − 6 4 3 4 ise fiyat 3 miktar 5’tir.
𝜀𝜀! = 𝑄𝑄hesaplayabiliriz.
! − 𝑄𝑄! ∗ 𝑃𝑃! = 5A −noktasında
4∗ 6 = − 1 fiyat
∗ 6 6=miktar
!−0.5! ise 4! olacaktır. B noktasında
= 𝑃𝑃! −P𝑃𝑃!= ∗6;𝑄𝑄Q
Bu𝜀𝜀!durumda ! = 3 − 6 ∗ 4 = − 3 ∗ 4 = −0.5
𝑃𝑃! − 𝑃𝑃1! 𝑄𝑄! 1 =34;−P62 = 34 ve Q23= 54olduğuna göre esneklik aşağıdaki gibi hesaplanabilir.
𝑄𝑄! − 𝑄𝑄! 𝑃𝑃! 5 − 4 6 1 6Dikkat edilirse esnekliği hesaplarken formülün ikinci kısmında A nok
𝜀𝜀!Dikkat edilirse
= Dikkat ∗ esnekliği
edilirse hesaplarken
esnekliği
= = − formülün
∗hesaplarken değerlerini
∗ formülün ikinci
= −0.5 kısmında
kullandık.
ikinci A noktasındaki
Bunun
kısmında Ayerine değerleri
B noktasındaki
noktasındaki yani
değerleri Pyani
ve P1kullansayd
değerleri
1 ve Q1
𝑃𝑃! − 𝑃𝑃
Dikkat
Q1 değerlerini
değerlerini 𝑄𝑄! esnekliği
edilirse
kullandık.
!kullandık. 3 Bunun
− 6 yerine
Bunun 4yerine
B 3noktasındaki
hesaplarken 4 formülündeğerleri
B noktasındaki ikinci kısmında
kullansaydık
değerleri A noktasındaki
kullansaydıkesnekliği değerleri
şöyle
esnekliği yani P1 ve Q1
hesaplardık:
şöyle hesaplardık:
değerlerini kullandık. Bunun yerine B noktasındaki 𝑄𝑄! − 𝑄𝑄! değerleri
𝑃𝑃! 5 kullansaydık
−4 3 esnekliği
1 3 şöyle hesaplardık:
𝑄𝑄! − 𝑄𝑄! 𝑃𝑃! 5 − 4 3 𝜀𝜀 = ∗
1! 3 𝑃𝑃! − 𝑃𝑃! 𝑄𝑄! 3 − 6 5 = ∗ = − ∗ = −0.2
3 5 değerleri yani P ve Q
𝜀𝜀!Dikkat
= 𝑄𝑄!edilirse
− 𝑄𝑄! ∗ esnekliği
𝑃𝑃! = 5 −hesaplarken
4 ∗ 3 = − 1formülün
∗ 3 = −0.2 ikinci kısmında A noktasındaki 1 1
𝑃𝑃 − 𝑃𝑃
𝜀𝜀! = ! kullandık.
değerlerini 𝑄𝑄
! ∗ ! = 3 − 6 5 3
∗ =B−noktasındaki5
∗ = −0.2değerleri kullansaydık esnekliği şöyle hesaplardık:
𝑃𝑃! − 𝑃𝑃! 𝑄𝑄! Bunun 3 − 6yerine 5 3 5
𝑄𝑄! − 𝑄𝑄! 𝑃𝑃! 5 − 4 3 1 3Talebin fiyat esnekliği talep aşağı doğru eğimli olduğundan her
𝜀𝜀! = Talebin fiyat ∗ esnekliği
= ∗talep
= −aşağıesnekliğin
∗ doğru mutlak olduğundan
= −0.2eğimli değer olarakher kullanımı
zaman yaygındır.
eksidir. Ancak Bulduğumuz
iktisatta değ
𝑃𝑃! − 𝑃𝑃!mutlak
Talebin
esnekliğin 𝑄𝑄! esnekliği
fiyat 3 − 6olarak
değer 5 kullanımı
talep 3 edersek
aşağı 5 doğru A eğimli
noktasında
yaygındır. olduğundan her
0.2 zaman
esneklik değerleri
Bulduğumuz eksidir.
ve B mutlak
noktasındadeğerAncak
esneklik
olarak iktisatta
0.8’dir.
ifade G
esnekliğin mutlak değer olarak
edersek A noktasında esneklik 0.2 veüzerinde kullanımı yaygındır. Bulduğumuz
esneklikesneklik
sabit değildir. değerleri
0.8’dir.Fiyat mutlak
ekseninden değer
gibi miktar olarak
eksenine ifadedoğru
edersek A noktasında esneklik 0.2 ve
B noktasında
B noktasında esneklik 0.8’dir.
Görüldüğü
Görüldüğü gibi
doğrusal
doğrusal
43bir talep
bir
talep
üzerinde esneklik sabit değildir. Fiyatolarak azalmaktadır.
ekseninden Esneklikdoğru
miktar eksenine formülüne bakarsak,
gidildikçe esneklikformülün
mutlakilk kısmınd
değer
Talebin esneklik
üzerinde fiyat esnekliği
sabit talep Fiyat
değildir. aşağıÜnitedoğru1’de
eksenindeneğimli olduğundan
miktar eksenine her zaman
doğru eksidir.
gidildikçe Ancak
esneklik iktisatta
olarak azalmaktadır. Esneklik formülüne bakarsak, açıklanan
formülün eğim kavramına
ilk kısmında dikkat
∆Q/∆P edersek
ifadesi yermutlak
∆P/∆Q değer
talep doğ
almaktadır.
esnekliğin
olarak mutlak
azalmaktadır. değer olarak
Esneklik kullanımı
formülüne
eğim yaygındır.
bakarsak,
sabittir. Bulduğumuz
formülün
∆Q/∆P ilk değerleri
kısmında mutlak
∆Q/∆P değer
ifadesi olarak
yer ifade
almaktadır.
Ünite 1’de açıklanan eğim kavramına dikkat edersek ∆P/∆Qisetalep talepdoğrusunun
doğrusunun eğiminin
eğimini tersidir ve o
vermektedir
Arz, Talep ve Esneklik

Talebin fiyat esnekliği talep aşağı doğru eğimli olduğundan her zaman eksidir. Ancak iktisatta esnekli-
ğin mutlak değer olarak kullanımı yaygındır. Bulduğumuz değerleri mutlak değer olarak ifade edersek A
noktasında esneklik 0.5 ve B noktasında esneklik 0.2’dir. Görüldüğü gibi doğrusal bir talep üzerinde es-
neklik sabit değildir. Fiyat ekseninden miktar eksenine doğru gidildikçe esneklik mutlak değer olarak azal-
maktadır. Esneklik formülüne bakarsak, formülün ilk kısmında ∆Q/∆P ifadesi yer almaktadır. Ünite 1’de
açıklanan eğim kavramına dikkat edersek ∆P/∆Q talep doğrusunun eğimini vermektedir ve eğim sabittir.
∆Q/∆P ise talep doğrusunun eğiminin tersidir ve o da sabittir. O halde esnekliğin azalmasının nedeni fiyat
ekseninden miktar eksenine doğru gidildikçe fiyatın azalması ve miktarın artmasıdır.

Yay Esnekliği
Eğer fiyat ve miktar değişmeleri çok büyükse hesaplanan esneklik değerleri arasındaki fark da büyük
olacağından pratik bir çözüm olarak yay esnekliği hesaplanabilir. Yay esnekliği ilk ve ikinci noktadaki fiyat
ve miktarların ortalaması alınarak hesaplanır.

𝑄𝑄! − 𝑄𝑄! (𝑃𝑃! + 𝑃𝑃! )/2 𝑄𝑄! − 𝑄𝑄! (𝑃𝑃! + 𝑃𝑃! ) 5 − 4 6 + 3 1 9


𝜀𝜀! = ∗ = ∗ = ∗ = − ∗ = −0.33
𝑃𝑃! − 𝑃𝑃! (𝑄𝑄! + 𝑄𝑄! )/2 𝑃𝑃! − 𝑃𝑃! (𝑄𝑄! + 𝑄𝑄! ) 3 − 6 4 + 5 3 9

Esnekliğin Önemi
Esnekliğin Önemi
Bir malın fiyatının arttığını varsayalım. Arz ve talep modelinden tüketicinin o maldan talep ettiği miktarı
Bir malın fiyatının arttığını varsayalım. Arz ve talep modelinden tüketicinin o maldan talep ettiği
azaltacağını yani değişimin sadece yönünü biliyoruz. Peki, tüketicinin o malı satın almak için yapacağı
miktarı azaltacağını yani değişimin sadece yönünü biliyoruz. Peki, tüketicinin o malı satın almak için
toplam harcamaya ne olur? Bu soruyu cevaplayabilmek için tüketicinin o mala olan talebinin esnekliğini
yapacağı toplam harcamaya ne olur? Bu soruyu cevaplayabilmek için tüketicinin o mala olan talebinin
bilmemiz gerekir. Bir mala yapılan toplam harcama (TE), o malın fiyatı (P) ile o maldan satın alınan
esnekliğini bilmemiz gerekir. Bir mala yapılan toplam harcama (TE), o malın fiyatı (P) ile o maldan satın
miktarın (Q) çarpımıdır. Bu durumda TE = PxQ olur. Malın fiyatı arttığı zaman tüketici satın aldığı
alınan miktarın (Q) çarpımıdır. Bu durumda TE = PxQ olur. Malın fiyatı arttığı zaman tüketici satın aldığı
miktarı fazlaca düşürebiliyorsa, toplam harcaması azalacaktır. Tüketici satın aldığı miktarı
miktarı fazlaca düşürebiliyorsa, toplam harcaması azalacaktır. Tüketici satın aldığı miktarı düşüremiyorsa,
düşüremiyorsa, bu durumda toplam harcaması artacaktır. Değişimleri yüzde cinsinden ifade edersek,
bu durumda toplam harcaması artacaktır. Değişimleri yüzde cinsinden ifade edersek, malın fiyatı %10
malın fiyatı %10 artarken tüketici talep ettiği miktarı %20 düşürebiliyorsa, tüketicinin toplam harcaması
artarken tüketici talep ettiği miktarı %20 düşürebiliyorsa, tüketicinin toplam harcaması azalacaktır. Bu
azalacaktır. Bu durumda talep esnektir, tüketici fiyatı artan maldan rahatlıkla kaçınabilmektedir. Eğer
durumda talep esnektir, tüketici fiyatı artan maldan rahatlıkla kaçınabilmektedir. Eğer fiyat %10 artarken
fiyat %10 artarken tüketici talep ettiği miktarı ancak %5 düşürebiliyorsa malı satın almak için yaptığı
tüketici talep ettiği miktarı ancak %5 düşürebiliyorsa malı satın almak için yaptığı harcama artacaktır. Bu
harcama artacaktır. Bu durumda talep esnek değildir.
durumda talep esnek değildir.
TalepTalep esnekliğinin
esnekliğinin üç durumu
üç özel özel durumu ise talebin
ise talebin tam olması
tam katı katı olması yani esnekliğin
yani esnekliğin sıfır olması,
sıfır olması, esnek-esnekliğin
sonsuz birim esnek
liğin sonsuz olması ve talebin birim esnek olması durumlarıdır. Eğer tüketicinin talep esnekliğisıfır
olması ve talebin olması durumlarıdır. Eğer tüketicinin talep esnekliği sıfır(talep tam
katı) ise tüketici malın fiyatı ne olursa olsun satın aldığı miktarı değiştirmemektedir. Bu durumda
(talep tam katı) ise tüketici malın fiyatı ne olursa olsun satın aldığı miktarı değiştirmemektedir. Bu
tüketicinin o mala yapacağı toplam harcama fiyattaki yüzde artış kadar artar. Eğer malın fiyatı %10
durumda tüketicinin
artıyorsa o mala
tüketicinin yapacağı
toplam toplam harcama
harcaması da %10fiyattaki yüzde artış
artar. Talebin kadar artar.
esnekliği sonsuzEğerisemalın
fiyatfiyatı
değiştiği an
%10tüketici
artıyorsao tüketicinin
malı talep etmekten vazgeçecek ve toplam harcamasını sıfıra düşürecektir.değiştiği
toplam harcaması da %10 artar. Talebin esnekliği sonsuz ise fiyat Eğer fiyat %10
an tüketici
artarken o malı talep
tüketici etmekten
talep vazgeçecek
ettiği miktarı da %10ve toplam harcamasını
düşürüyorsa sıfıra düşürecektir.
bu durumda Eğer fiyattüketicinin
talep birim esnektir, %10 malı
satıntüketici
artarken almak talep
için ettiği
yapacağı toplam
miktarı da %10 harcama değişmeyecektir.
düşürüyorsa bu durumdaBu üçbirim
talep özel esnektir,
durumdaki talep eğrilerinin
tüketicinin
malıbiçimleri
satın almak Şekil 2.16.’da toplam
için yapacağı verilmiştir.
harcamaŞekilde D1 talep eğrisinin
değişmeyecektir. Bu üç özelesnekliği
durumdakisıfırtalep
ve eğrilerinin
D2 talep eğrisinin
esnekliği
biçimleri Şekilsonsuzdur. D3 talepŞekilde
2.16’da verilmiştir. eğrisi ise
D1 birim esnekliğeesnekliği
talep eğrisinin sahiptir.sıfır
Talebin
ve D2fiyat
talepesnekliği
eğrisinin tanımları
esnekliği ve farklı
sonsuzdur. D3 talep eğrisi ise birim esnekliğe sahiptir. Talebin fiyat esnekliği tanımları ve farklı esnek-ise Tablo
esnekliklerde malın fiyatındaki değişmenin tüketicinin toplam harcamasını nasıl etkileyeceği
2.6.’da
liklerde malınözetlenmiştir.
fiyatındaki değişmenin tüketicinin toplam harcamasını nasıl etkileyeceği ise Tablo 2.6’da
özetlenmiştir.

44
İktisada Giriş

D1
12 12 12
11 11 11
10 10 10
9 9 9
8 8 8
7 7 7
Fiyat ( /kg)

Fiyat ( /kg)

Fiyat ( /kg)
6 6 D2 6
5 5 5
4 4 4
3 3 3
2 2 2
1 1 1 D3
0 0 0
1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Miktar (ton/ay) Miktar (ton/ay) Miktar (ton/ay)

Şekil 2.16 Talep Esnekliklerinin Üç Özel Durumu: Tam Katı, Tam Esnek ve Birim Esnek Talep

Tablo 2.6 Talebin Fiyat Esnekliği Tanımları ve Toplam Harcama

Esneklik Fiyat Toplam Harcama


%10 artar %10 artar
ε=0 sıfır (tam katı)
%10 azalır %10 azalır
artar sıfıra düşer
ε =∞ sonsuz (tam esnek)
azalır sıfıra düşer
artar değişmez
ε =1 birim esnek
azalır değişmez

artar azalır
ε >1 esnek
azalır artar

artar artar
ε <1 esnek değil (katı)
azalır azalır

Talebin Esnekliğini Belirleyen Faktörler


Bir mal veya hizmetin yakın ikamesi varsa o mal ve hizmete yönelik talebin de esnek olmasını bekleriz.
Yakın ikamesi olmayan malların talepleri esnek değildir. Ürünün nasıl tanımlandığı da esnekliği belirler.
Örneğin yiyecek maddeleri genel bir grup olarak değerlendirildiğinde, yiyecek temel bir ihtiyaç olduğun-
dan talebi esnek değildir. Ancak ürünleri teker teker ele alırsak, örneğin koyun peyniri ya da inek peyniri
talebi esnek olan ürünlerdir. Talebin esnekliği zamana da bağlıdır. Kısa dönemde mal ve hizmetlere olan
talepler esnek değilken uzun dönemde talep esnektir.
Söz konusu malın bütçe içindeki payı da talebi belirleyen faktörlerden biridir. Bir mala yapılan toplam
harcama tüketicin toplam bütçesi içinde ne kadar az bir paya sahipse talep esnekliği de o kadar küçük olur.
Örneğin tuzun ve karabiberin fiyatları çok fazla artsa da tüketici talep ettiği miktarı fazla değiştirmez.

45
peyniri talebi esnek olan ürünlerdir. Talebin esnekliği zamana da bağlıdır. Kısa dönemde mal ve
hizmetlere olan talepler esnek değilken uzun dönemde talep esnektir.
Söz konusu malın bütçe içindeki payı da talebi belirleyen faktörlerden Arz,
biridir. Bir ve
Talep mala yapılan toplam
Esneklik
harcama tüketicin toplam bütçesi içinde ne kadar az bir paya sahipse talep esnekliği de o kadar küçük
olur. Örneğin tuzun ve karabiberin fiyatları çok fazla artsa da tüketici talep ettiği miktarı fazla
değiştirmez.
Çapraz Fiyat Esnekliği
Çapraz
Talep Fiyat Esnekliği
konusunu incelerken malların birbirleriyle ilişkili olduğunu ve bir malın fiyatı değiştiğinde
Talep
diğer malların konusunu incelerken
taleplerinin malların birbirleriyle
de değiştiğini görmüştük. Çapraz ilişkili fiyat
olduğunu ve bir
esnekliği bir malın
malın fiyatı değiştiğinde
talebinin, diğer diğer
malların
malların taleplerinin
fiyatlarındaki de değiştiğini
değişmelere görmüştük.
ne kadar duyarlı Çapraz
ΔQolduğunun
x Py fiyat esnekliğiElimizde
ölçüsüdür. bir malınx talebinin,
ve y gibi ikidiğer
mal malların
ε x , y talebinde
= olduğunun* oluşan olur.
fiyatlarındaki
varsa, x malının çapraz değişmelere ne kadar
esnekliğini, duyarlı
x malının ölçüsüdür. Elimizde xyve
yüzde değişikliğin y gibi fiyatın-
malının iki mal varsa, x
x malının talebindeΔPy oluşanQx yüzde çapraz
değişikliğin y malının
dakimalının
yüzde çapraz esnekliğini,
değişikliğe oranı olarak tanımlayabiliriz. Bu durumda esneklik formülü fiyatındaki
aşağıdaki yüzde
değişikliğe
gibi olacaktır. oranı olarak tanımlayabiliriz. Bu durumda çapraz esneklik formülü aşağıdaki gibi olacaktır.
Çapraz fiyat esnekliği artı veya eksi değerler alabilir. Eğer çapraz fiyat esne
bir malın fiyatında olan değişikliğin diğer bir malın talebini artırdığı anlamına
ΔQx
ΔQ *
x
100Py olur. olan bir yükselişin
ΔQx Ptavuk eti talebini artırması örneğinde olduğu gibi. Hatırlars
Q x
*
y
olur.
ε

ε x ,xy, y== düzenlersek diyorduk.
ε x, y = Çapraz * fiyat esnekliği
olur. eksi değer alıyorsa iki mal birbirini tamam
Py y Qx
ΔΔP
*100 esnekliği sıfır ΔPisey iki
Qx mal birbiriyle ilişkisizdir.
Py Özetlersek, iki mal arasındaki ilişki:
Çapraz fiyat esnekliği artı veya eksi değerler alabilir. Eğer çapraz fiyat esnekliği
değerlerartı değer Eğer
alıyorsa, bu fiyat esn
birÇapraz
düzenlersek
malın fiyat esnekliği
fiyatında olanartı
değişikliğin εÇapraz
veya eksi değerler
diğer bir
fiyat
x,y > alabilir.
0 malın
ise ikameesnekliği
Eğer mal;
talebiniçapraz
artı veya
fiyat
artırdığı
eksi
esnekliği
anlamına artı
alabilir.
değer
gelir. alıyorsa,
Kırmızı et bu
çapraz
fiyatında
bir malın fiyatında olan değişikliğin diğer bir malın talebini artırdığı anlamın
bir malın
olan bir fiyatında
yükselişinolantavukdeğişikliğin
eti talebinidiğer εbir
artırması
olan malın
x,ybir isetalebini
örneğinde
< 0yükselişin
tamamlayan artırdığı
olduğu
tavuk anlamına
gibi.
mal;
eti gelir. Kırmızı
Hatırlarsak
talebini artırması et fiyatında
buörneğinde
mallara ikame
olduğumallar
gibi. Hatırlar
diyorduk.
olan Çapraztavuk
bir yükselişin fiyatetiesnekliği eksidiyorduk.
değer
talebini artırması alıyorsa
örneğinde iki
olduğu mal birbirini
gibi. tamamlayıcı
Hatırlarsak bu mallaramaldır.
ikame
Çapraz fiyat esnekliği eksi değer alıyorsa iki mal birbirini Çapraz
mallar fiyat tamam

esnekliği
diyorduk. sıfır isefiyat
Çapraz iki mal birbiriyle
esnekliği eksi değer εalıyorsa
x,y = 0 ise
ilişkisizdir.
esnekliği ikiilişkisiz
sıfır mal
ise 23 malbirbiriyle
birbirini
iki mal olur.
tamamlayıcı maldır. Çapraz fiyat es-
ilişkisizdir.
Özetlersek,
nekliği sıfır ise ikiiki
malmal arasındaki
birbiriyle ilişki: Özetlersek, iki mal arasındaki ilişki:
ilişkisizdir.
Özetlersek,
εx,y > 0 iseiki mal arasındaki
ikame mal; ilişki: εx,y > Gelir
0 ise ikame mal;
Talebin Esnekliği
fεx,yx,y> <
0 ise ikame
0 ise mal;
tamamlayan mal; εx,y etkileyen
Talebi < 0 ise tamamlayan
en önemlimal;
değişkenlerden birisini de tüketicinin geliridir.
fx,y < 0 ise tamamlayan mal;
εx,y = 0 ise ilişkisiz mal olur. malının
εx,y = 0 ise ilişkisiz mal olur. değişikliğin, tüketicinin gelirinde oluşan yüz
talebinde oluşan yüzde
fx,y = 0 ise ilişkisiz mal olur. tanımlayabiliriz.

ΔQx
Talebin Gelir
Talebin Gelir Esnekliği
Esnekliği Talebin Gelir*Esnekliği
100
Qx
ε =
Talebi
Talebietkileyen
etkileyen en
en önemli
önemli değişkenlerden
değişkenlerden birisini
ΔM dede
x , M birisini
Talebi etkileyen tüketicinin
tüketicinin
en geliridir.
geliridir.
önemli değişkenlerden Talebin
Talebin gelirgelir
birisini tüketicinin xgeliridir.
deesnekliğini
esnekliğini
*100 gelirinde oluşan yüzde değişikliğe oranı olarak
x malının
malınıntalebinde
talebindeoluşan
oluşanyüzde
yüzdedeğişikliğin,
değişikliğin, tüketicinin
tüketicinin
malının talebinde
M oluşan yüzde değişikliğin, tüketicininoranı
gelirinde oluşan yüzde değişikliğe gelirinde oluşan yü
tanımlayabiliriz.
olarak tanımlayabiliriz. tanımlayabiliriz.
düzenlersek
ΔQx ΔQx
*100 *100
Qx ΔQ
Qx x * M olur.

ε x,M = düzenlersek εεxx,,MM == olur.
ΔM ΔM Qx
*100 ΔM *100
M M

düzenlersek
Büyük çoğunlukla mal ve hizmetlere yönelik talebin gelir esnekliği pozitif değer alır. Bu mallar normal
düzenlersek
Büyük çoğunlukla mal ve hizmetlere yönelik talebin gelir esnekliği poz
mallardır. Gelir artarken talep azalıyorsa bu durumda talebin gelir esnekliği negatif değer alır. Bu mallara
ΔQx M olur. normal mallardır.
ΔQx M Gelir artarken talep azalıyorsa bu durumda talebin gelir esne
ise düşük
ε x ,M mallar
= diyoruz.
* ε * olur.
mallarax , Mise düşük mallar diyoruz.
=
Bu durumda,ΔM Qx ΔM Qx
Bu durumda,
fx,M > 0 ise normal mal
< 0 iseçoğunlukla
fBüyük düşük mal mal
olur. ve hizmetlere > 0 ise normal mal
ε x,Myönelik
x,M Büyük çoğunlukla talebin gelir
mal veesnekliği pozitif
hizmetlere değer talebin
yönelik alır. Bu mallar
gelir esnekliği po
normal mallardır. Gelir artarken talepnormal
azalıyorsa bu durumda talebin gelir esnekliği negatif değer alır. Bu
ε x,M <mallardır. Gelir
0 ise düşük artarken
mal olur. talep azalıyorsa bu durumda talebin gelir esn
mallara ise düşük mallar diyoruz. mallara ise düşük mallar diyoruz.
Bu durumda, ArzBu durumda,
Esnekliği
ε x,M > 0 ise normal mal Talep
ε x,konusunda yaptığımız esneklik analizlerinin tamamı arz için de geçe
M > 0 ise normal mal
esnekliğini arz edilen miktardaki yüzde değişmenin, fiyattaki yüzde
ε x,M < 0 ise düşük mal olur. tanımlayabiliriz.
ε < 0 ise düşük mal olur.
x, M

46 ΔQx
*100
Arz Esnekliği Arz Esnekliği
Qx
ηx =
Talep konusunda yaptığımız esneklik Δ Px
analizlerinin
Talep *100 tamamı
konusunda arz için
yaptığımız de geçerlidir.
esneklik O 24
analizlerinin halde arzın
tamamı arzfiyat
için de geç
P
esnekliğini arz edilen miktardaki yüzdex değişmenin, fiyattaki yüzde değişmeye oranı olarak
Bu durumda,

ε x,M > 0 ise normal mal


İktisada Giriş
ε x,M < 0 ise düşük mal olur.

Arzın
ArzFiyat Esnekliği
Esnekliği
Talep
Talep konusunda
konusundayaptığımız
yaptığımızesneklik analizlerinin
esneklik tamamı
analizlerinin arz için
tamamı de geçerlidir.
arz için O haldeOarzın
de geçerlidir. fiyat
halde arzın fiyat
esnekliğini arz edilen miktardaki yüzde değişmenin, fiyattaki yüzde değişmeye oranı
esnekliğini arz edilen miktardaki yüzde değişmenin, fiyattaki yüzde değişmeye oranı olarakolarak tanım-
layabiliriz.
tanımlayabiliriz.
düzenlersek
ΔQx
*100
Qx ΔQx Px olur.
düzenlersek
ηx =
ΔPx
ηx = * olur.
*100 ΔPx Q24
x
Px

Arzın Esnekliğini Belirleyen Faktörler


Arzın Esnekliğini Belirleyen Faktörler
Arzın fiyata esnekliğini belirleyen faktörlerden ilki malın
Arzın fiyata üretiminde
esnekliğini ikame edilebilir
belirleyen malların
faktörlerden ilki olup
malın üretiminde
olmadığıdır. Üretimde ikame edilebilir mallar varsa arz esnek olacak, yoksa arz esnek olmayacaktır. Malın
olmadığıdır. Üretimde ikame edilebilir mallar varsa arz esnek olacak
dayanıklı olup olmaması da arz esnekliğini Malın
etkiler.dayanıklı
Örneğin dayanıksız taze meyve
olup olmaması da arzveesnekliğini
sebzede arz etkiler.
esnekliğiÖrneğin dayan
çok düşüktür. Buna karşın beyaz eşya ve mobilya gibi dayanıklı tüketim mallarında arz esnekliği yüksektir.
esnekliği çok düşüktür. Buna karşın beyaz eşya ve mobilya gibi d
Fiyat düşerse satıcılar malı piyasaya arz etmek yerine stoklamayı tercih edebilirler. Fiyatlar arttığı zaman ise
esnekliği yüksektir. Fiyat düşerse satıcılar malı piyasaya arz etmek yer
bir yandan stoklar azaltılırken bir yandan da üretim arttırılabilir.
Fiyatlar arttığı zaman ise bir yandan stoklar azaltılırken bir yandan da üre
Üretim arttıkça maliyetlerin nasıl değiştiği de arz esnekliğini etkiler. Üretim arttıkça maliyetler çok
artmıyorsa, malın arz esnekliği yüksektir. Bunun Üretim
tersinearttıkça maliyetlerin
üretim arttıkça nasıl çok
maliyetler değiştiği de arzmalın
yükseliyorsa, esnekliğini etkiler
arzı esnek olmayacaktır. Talepte olduğu gibi artmıyorsa, malın arzsonra
fiyat değişmesinden esnekliği
geçen yüksektir.
zaman süresiBunun
de arztersine
esnek- üretim arttık
malın
liğini etkiler. Kısa dönemde arz esnek değilken arzıdönemde
uzun esnek olmayacaktır. Talepte
firmalar gerekli olduğuyapmaya
ayarlamayı gibi fiyat değişmesinden
fırsat
bulabilecekleri için arz daha esnek olur. esnekliğini etkiler. Kısa dönemde arz esnek değilken uzun dönemde firm
fırsat bulabilecekleri için arz daha esnek olur.

ÖÇ 4 Talep ve Arz Esnekliklerini açıklayabilme


ÖÇ4. Talep ve Arz Esnekliklerini açıklayabilme

Araştır 4 İlişkilendir
Araştır Anlat/Paylaş
İlişkilendir

Toplam vergi gelirlerini Bir satıcının sürümden


arttırmaya çalışan bir maliye kazanabilmesi için mala olan
Toplam vergi gelirlerini art- Bir satıcının sürümden ka-
bakanı sizce hangi mallar talebin esnek olması gereklidir.
tırmaya çalışan bir maliye ba- zanabilmesi için mala olan Esneklik kavramının neden
üzerindeki vergiyi artırmalıdır? Bu ilişkiyi yorumlayınız.
kanı sizce hangi mallar üze- talebin esnek olması gerekli- önemli olduğunu anlatınız.
rindeki vergiyi artırmalıdır? dir. Bu ilişkiyi yorumlayınız.

BÖLÜM ÖZETİ

1.TALEP
ÖÇ1. Talep ve talebi belirleyen değişkenleri ve talepteki kaymaları açıkla
Diğer tüm değişkenler sabitken, malın fiyatı ile maldan talep edilen m
Fiyat artıyorsa, maldan talep edilen miktar azalır. Bu ilişki talep kanunu
tablosu veya talep eğrisini kullanarak gösterilir.
Talep edilen miktarın değişmesi malın kendi fiyatının değişmesiyle ortaya
noktadan başka bir noktaya hareket edildiği anlamına gelir. Talebin deği
değişkenlerden birinin değişmesiyle ortaya çıkar. Bu değişkenler tüketicin

25 47
Arz, Talep ve Esneklik

Talep ve talebi belirleyen değişkenleri ve


ÖÇ 1 talepteki kaymaları açıklayabilme

Diğer tüm değişkenler sabitken, malın fiyatı ile maldan talep


Talep edilen miktarı arasında ters ilişki vardır. Fiyat artıyorsa, mal-
dan talep edilen miktar azalır. Bu ilişki talep kanunu olarak
tanımlanır. Bu ilişki talep tablosu veya talep eğrisini kullanarak
bölüm özeti

gösterilir.
Talep edilen miktarın değişmesi malın kendi fiyatının değişme-
siyle ortaya çıkar. Bu talep eğrisi üzerinde bir noktadan başka
bir noktaya hareket edildiği anlamına gelir. Talebin değişmesi
ise daha önce sabit tutulan değişkenlerden birinin değişmesiyle
ortaya çıkar. Bu değişkenler tüketicinin geliri, zevk ve tercihler,
diğer malların fiyatları gibi değişkenlerdir. Bu durumda ve talep
eğrisinin kayması ve/veya eğiminin değişmesi söz konusudur.

Arz ve arzı belirleyen değişkenleri ve


ÖÇ 2 arzdaki kaymaları açıklayabilme

Diğer tüm değişkenler sabitken, malın fiyatı ile arz edilen mik-
Arz tarı arasında doğru ilişki vardır. Ürünün fiyatı değiştiğinde arz
eğrisi üzerinde bir noktadan başka bir noktaya hareket olur. Fi-
yat dışında sabit tutulan değişkenlerden biri değişirse arz değişir
ve arz eğrisi kayar.

48
İktisada Giriş

Piyasa dengesinin oluşumu, denge fiyatı ve


ÖÇ 3 denge miktarının belirlenmesini açıklayabilme

Piyasa dengesi piyasaya arz edilen miktarın piyasada talep edi-


Piyasa Dengesi len miktara eşit olduğu noktada oluşur. Bu miktara denge mik-
tarı denir. Bu noktadaki fiyat ise denge fiyatıdır. Denge fiyatı
dışındaki tüm fiyatlarda piyasada denge yoktur. Arz fazlası ya

bölüm özeti
da talep fazlası vardır. Piyasada arz fazlası varsa fiyatlarda düş-
me eğilimi, talep fazlası varsa fiyatlarda yükselme eğilimi vardır.
Bu nedenle var olan piyasa dengesi arzın veya talebin kayması
sonucu değişirse piyasa tekrar dengeye gelir.
Piyasada talep artarsa hem denge miktarı hem de denge fiyatı
artar. Talep azalırsa her ikisi de azalır. Piyasada arz artarsa denge
miktarı artar denge fiyatı ise azalır. Arz azalırsa ise fiyat artar
denge miktarı azalır.
Hem arz hem talep eş anlı artarsa yeni dengede miktarının ar-
tar. Denge fiyatına ne olacağı ise arzın mı yoksa talebin mi daha
fazla kaydığına bağlıdır. Talep daha fazla kayıyorsa denge fiyatı
artar, arz daha fazla kayıyorsa denge fiyatı azalır.
Arz ve talep eş anlı olarak ters yönlerde değişirlerse örneğin ta-
lepte bir artış ve eş anlı olarak arzda bir azalma varsa denge
fiyatı artar. Denge miktarına ne olacağı belirsizdir ve arzın mı
yoksa talebin mi daha fazla kayacağına bağlıdır. Arzdaki azal-
ma talepteki artıştan daha fazla ise denge miktarı azalır. Bunun
tersine talepteki artış arzdaki azalmadan daha fazla ise denge
miktarı artar.

ÖÇ 4 Talep ve arz esnekliklerini açıklayabilme

Bir malın talep edilen miktarındaki yüzde değişikliğin fiyatta-


Esneklikler ki yüzde değişikliğe bölümü talebin fiyat esnekliğidir. Esneklik
bire eşitse talep birim esnektir. Birden büyükse talep esnektir.
Sıfır ile bir arasında ise talep esnek değildir.
Esneklik birbiriyle ilişkili tüm değişkenler arasında tanımlana-
bilir. Talebin gelir esnekliği talebin gelirdeki değişmelere duyar-
lılığının ölçüsüdür. Gelir esnekliği pozitifse mal normal maldır
negatifse düşük maldır.
Bir malın talebinin bir başka malın fiyatındaki değişmelere du-
yarlılığı ise çapraz esneklikle ölçülür. Çapraz esneklik pozitif ise
iki mal birbirleriyle ikame mallardır. Çapraz esneklik negatif ise
iki mal birbirlerini tamamlayan mallardır.
Benzer bir biçimde arz esnekliği de tanımlanabilir. Bir malın ar-
zının malın fiyatındaki değişmelere duyarlılığı arz esnekliğidir.
Arz esnekliği arz edilen miktardaki yüzde değişikliğin fiyattaki
yüzde değişikliğe oranıdır.

49
Arz, Talep ve Esneklik

1 Diğer bütün değişkenler sabitken, bir malın 6 Bir malın talebindeki artış arzdaki azalıştan
fiyatı azalırsa o malın talep eğrisi daha fazla ise aşağıdakilerden hangisi olur?
A. Sağa kayar. A. Denge fiyatı artar; denge miktarı düşer.
neler öğrendik?

B. Yukarı kayar. B. Denge fiyatı düşer; denge miktarı düşer.


C. Sola kayar. C. Denge fiyatı artar; denge miktarı artar.
D. Aşağı kayar. D. Denge fiyatı düşer; denge miktarı artar.
E. Değişmez. E. Denge fiyatı değişme; denge miktarı artar.

2 Aşağıdakilerden hangisi talep kanununu 7 Dikey bir talep eğrisinin


açıklar?
A. Esnekliği sonsuzdur.
A. İnsanlar daima mal ve hizmet talep ederler. B. Esnekliği sıfırdır.
B. Bir malın fiyatı düşerse talep miktarı artar. C. Esnekliği birdir.
C. Arz kendi talebini yaratır. D. Esnekliği her noktada farklıdır.
D. İnsanların istekleri sonsuz, kaynakları sınırlıdır. E. Esnekliği yoktur.
E. Bir mala olan talep artarsa o malın fiyatı düşer.
8 Talebin fiyat esnekliği
3 Eğer gelir artarsa
A. Talep edilen miktardaki yüzde değişimin fiyat-
A. Talep eğrisi yukarı doğru kayar. taki yüzde değişime bölümüdür.
B. Talep eğrisi aşağı doğru kayar. B. Fiyattaki değişimdir.
C. Talep eğrisi kaymaz. C. Miktardaki değişimin fiyattaki değişime bö-
D. Talep eğrisinin ne yönde kayacağı belli olmaz. lünmesidir.
E. Talep eğrisinin eğimi değişir. D. Fiyattaki değişimin miktardaki değişime bö-
lünmesidir.
E. Fiyattaki yüzde değişimin talep edilen miktar-
4 Pizza ve kola tamamlayıcı mallardır. Kolanın daki yüzde değişime bölümüdür.
fiyatı artarsa, pizza piyasasında ne olur?
A. Denge fiyatı artar; denge miktarı düşer.
9 Düşük mal için talebin gelir esnekliği
B. Denge fiyatı düşer; denge miktarı düşer.
C. Denge fiyatı artar; denge miktarı artar. A. Pozitiftir.
D. Denge fiyatı düşer; denge miktarı artar. B. Negatiftir.
E. Ne olacağına karar verilemez. C. Sıfırdır.
D. Sonsuzdur.
E. Yoktur.
5 Arz eğrisi aşağıdakilerden hangisi olduğunda
sağa doğru kayar?
10 Bir mala olan talep esnekse, malın fiyatı artı-
A. Fiyatın azalması ğı zaman tüketicinin o mala yaptığı harcama
B. Fiyatın artması
A. Artar.
C. Vergi oranlarının artması
B. Azalır.
D. Teknolojik ilerleme
C. Değişmez.
E. Zevk ve tercihlerin değişmesi
D. Sıfır olur.
E. Sonsuz olur.

50
İktisada Giriş

Yanıtınız yanlış ise “Talebin ve Arzın Eş


1. E Yanıtınız yanlış ise “Talep” konusunu yeni- 6. C
den gözden geçiriniz.
Anlı Değişmesi” konusunu yeniden göz-
den geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


2. B Yanıtınız yanlış ise “Talep” konusunu yeni- 7. B Yanıtınız yanlış ise “Talep Esnekliği” konu-
den gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.

3. D Yanıtınız yanlış ise “Tüketici Gelirinin” 8. A Yanıtınız yanlış ise “Esneklik” konusunu
konusunu yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “İlişkili Malların Fi-


4. B 9. B Yanıtınız yanlış ise “Esneklik” konusunu
yatlarının Değişmesi” konusunu yeniden yeniden gözden geçiriniz.
gözden geçiriniz.

5. D Yanıtınız yanlış ise “Arz Eğrisi” konusunu 10. B Yanıtınız yanlış ise “Esneklik” konusunu
yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
2 Anahtarı

Tavuk etinin normal mal mı yoksa düşük mal mı olacağı tamamen tüketici-
lerin ortalama gelir düzeyine bağlıdır. Düşük ve orta gelir düzeylerinde tü-
keticiler ortalama gelir düzeyi arttıkça daha fazla tavuk eti tüketebilirler. Bu
durumda tavuk eti onlar için normal mal olur. Ancak ortalama gelir düzeyi
Araştır 1 daha da artarsa tüketiciler market fiyatı T5-6 civarında olan tavuk yerine kg
fiyatı T20-25 civarında olan organik köy tavuğuna veya kg fiyatı T35-40 ci-
varında olan kırmızı ete yönelip sanayi tipi tavuk taleplerini azaltabilirler. Bu
durumdaki tüketiciler için tavuk eti düşük mal olur.

Dolar kurunda oluşacak bir artış tarımda kullanılan ithal girdilerin (mazot,
gübre, tohum gibi) yurt içi fiyatlarını artıracaktır. Girdi fiyatlarındaki artış
Araştır 2
üretim maliyetlerini artıracağından, arz eğrisi sola kayacak ve her fiyat düze-
yinde tarım ürünleri arzı azalacaktır.

51
Arz, Talep ve Esneklik

Araştır Yanıt
2 Anahtarı

Arz ve talep birlikte azaldığına göre arz So’dan S1’e, talep ise Do’dan D1’e
kaymıştır. Talepteki azalış oransal olarak arzdaki değişmeden daha büyüktür.
Bu durumda denge A noktasından B noktasına gitmiş ve yeni dengede hem
denge fiyatı hem de denge miktarı azalmış olur.
12
11
10 S1
9
8 So
Araştır 3 7
Fiyat ( /kg)

A
6
B
5
4
3
2
Do
1
D1
0
0 1 2 3 4 5 6 7 8
Miktar (ton/ay)

Mallar üzerine konulan vergi tüketiciye yansıyan fiyatı artıracağına göre, vergi
konulan malların talebi azalacaktır. Toplam vergi gelirlerine ne olacağı ver-
gi konulan malların talep esnekliğine bağlıdır. Eğer malların talebi esnekse
Araştır 4 toplam vergi gelirleri azalacaktır. Toplam vergi gelirleri artırılmak isteniyorsa
talebin esnek olmadığı mallar seçilmelidir. Bu tür mallar benzin, mazot, siga-
ra, ilaç gibi tüketicinin fiyat artışları karşısında tüketiminden kaçınamayacağı
mallar olabilir.

Kaynakça
Barreto, H. (2009). Intermediate Microeconomics McEachern, W. A. (1997). Microeconomics: A
with Microsoft Excel, Cambdrige University Contemporary Introduction, Ohio: ITP.
Press.
Parkin, M. (2010). İktisat, 9. Baskıdan çeviri,
Ekinci, N.K. (2011). Modern Mikro İktisat, Ankara, İstanbul: Akademi Yayıncılık.
Efil Yayıevi.
Pindyck, R.S. ve Rubinfield, D.L. (2004).
Ertek, T. (2009). Temel Ekonomi (Basından Microeconomics 6th Edition, Boston: Pearson.
Örneklerle) İstanbul, Beta Yayınevi.
Katz, M. L. ve Rosen, H.S (1998). Microeconomics,
Boston: Irwin/Mc Graw Hill.

52
Bölüm 3
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı
öğrenme çıktıları

Maliyet

1 2
Üretim 2 Fırsat maliyeti, kısa ve uzun dönemde
1 Kısa ve uzun dönemde üretim kavramını ve maliyet kavramlarını ve ilişkilerini
ilişkilerini açıklayabilme açıklayabilme

3
Kâr Maksimizasyonu
3 Ekonomik kâr ve kâr maksimizasyonu
kavramını açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • Üretim Fonksiyonu • Azalan Verimler • Ortalama Ürün • Marjinal Ürün
• Fırsat Maliyeti • Marjinal Maliyet • Ekonomik Kâr • Kâr Maksimizasyonu

54
İktisada Giriş

GİRİŞ hesaplarında kullandığımız maliyet kavramından


İnsanların temel ihtiyaçlarını gidermek için ge- nasıl farklılaştığını örneklerle açıklayacağız.
rekli olan mal ve hizmetleri firmalar üretirler. Fir- Firmaların üretim ve maliyet yapılarını incele-
malar bu üretimi gerçekleştirebilmek için emek, memizin asıl nedeni, firmaların kârlarını artırabil-
sermaye, toprak ve doğal kaynaklar gibi girdilere mek için nasıl davranmaları gerektiğini anlayabil-
ihtiyaç duyarlar. Firmaların kullandığı bu girdile- mektir. Bu nedenle, bölümün sonunda, ekonomik
rin gerçek sahipleri hane halklarıdır. Firmalar bu kârın tanımı yapılacak ve firmaların kârlarını mak-
girdileri kiralamak ve üretimde kullanabilmek için simum yapabilmek için nasıl davranmaları gerekti-
hane halklarına belirli bir bedel öderler. Bu ödeme- ği tartışılacaktır.
ler ise firmaların maliyetlerini oluşturur.
Firmalar ürettikleri mal ve hizmetleri piyasada ÜRETİM
tüketicilere satarak satış getirisi (hasılat) elde eder- İnsanların yaşamlarını sürdürebilmek için çeşit-
ler. Firmaların maliyetleri ile satış hasılatı arasında- li mal ve hizmetlere ihtiyaçları vardır. Bu mal ve
ki fark kâr olarak tanımlanır. Firmaların amacı da hizmetler firmalar tarafından üretilirler. Firmalar
bu farkı yani kârlarını maksimize etmektir. Kârını tarafından üretilen bu mal ve hizmetlere firmaların
maksimize etmek isteyen bir firma şu sorulara ce- çıktıları ya da ürünleri diyoruz. Firmalar bu üreti-
vap bulmalıdır. mi gerçekleştirebilmek için emek, sermaye, toprak
• Ne üretilecek? ve ara mallar kullanırlar. Firmaların kullandığı bu
• Ne zaman üretilecek? kaynaklara üretim girdileri diyoruz.
• Ne kadar üretilecek? Üretim sürecinde firma üretim girdilerini çıktı-
• Bu üretimi gerçekleştirirken nasıl bir tekno- ya yani ürüne dönüştürmektedir. Bu nedenle üreti-
loji kullanılacak? mi; emek, sermaye, toprak ve doğal kaynaklar gibi
girdilerin mal ve hizmetlere dönüştürülmesi işlemi
• Teknoloji seçimi yapıldıktan sonra ne kadar
olarak tanımlayabiliriz.
emek, sermaye ve toprağa ihtiyaç duyulacak?
Girdiler, üretim faktörleri olarak da adlandırı-
• Bunların maliyetleri ne kadar olacak?
lırlar. Örneğin bir simit fırınında, işçinin emeği;
• Yapılan üretim piyasada satıldığı zaman ne fırına, hamur makinesine ve diğer alet edevata yatı-
kadar getiri elde edilecek? rılmış sermaye; un, maya, su gibi ara mallar üretim
• Ve nihayet toplam kârın miktarı ne kadar girdilerini oluştururlar. Görüldüğü gibi girdileri
olacak? emek, sermaye ve ara mallar gibi alt alanlara ayır-
Bu bölümde ilk olarak üretim yapısını incele- mak mümkündür.
yeceğiz. Bir firmanın üretimini gerçekleştirmek Emek girdisi, mühendisler, teknik elemanlar,
için kullandığı tüm girdiler ile çıktı olarak elde et- ustalar gibi vasıflı işçiler olabileceği gibi tarımda
tiği üretim miktarı arasındaki fiziksel ilişki üretim ürün toplayan vasıfsız işçi de olabilir. Firma yö-
fonksiyonudur. Üretim fonksiyonunun biçimini neticilerinin girişimcilik çabaları da emek katego-
ise var olan teknoloji belirler. Teknolojik gelişme risinde değerlendirilebilir. Sermaye; arazi, binalar,
firmanın kullandığı üretim girdilerinin daha ve- makineler, diğer donanım ve aletler ile firmanın
rimli olmasına olanak verir. stoklarından oluşur. Ara mallar ise; demir, çelik,
Firma kârını maksimize ederken emeğe, serma- elektrik, motorin gibi diğer firmalar tarafından
yeye ve diğer girdilere ödediği fiyatları göz önüne üretilmiş ve firmanın nihai malın üretim sürecinde
almak zorundadır. Firma üretim teknolojisi ve gir- satın aldığı ve kullandığı tüm girdileridir.
di fiyatları belli iken, kârını en çok yapacak üretim
miktarını belirleyebilmek için her girdiden ne ka-
Üretim Fonksiyonu
dar kullanması gerektiğini hesaplamak zorundadır.
Bu nedenle firmanın maliyet yapısının da incelen- Firmaların üretim sürecinde kullandıkları girdi-
mesi gerekir. Bu bölümde inceleyeceğimiz ikinci lerle, elde ettikleri çıktı arasındaki ilişkiyi üretim
konu firmaların maliyet yapısıdır. Maliyet yapısını fonksiyonu olarak tanımlayabiliriz. Üretim fonksi-
incelerken ekonomi teorisinde kullandığımız ma- yonu, firmanın farklı girdi düzeyleri ile elde ede-
liyet kavramının, günlük hayatta veya muhasebe bileceği en yüksek çıktı düzeyini gösterir. Firmalar

55
Emek girdisi, mühendisler, teknik elemanlar, ustalar gibi vasıflı işçiler olabileceği gibi tarımda ürün
toplayan vasıfsız işçi de olabilir. Firma yöneticilerinin girişimcilik çabaları da emek kategorisinde
değerlendirilebilir. Sermaye; arazi, binalar, makineler, diğer donanım ve aletler ile firmanın stoklarından
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı
oluşur. Ara mallar ise; demir, çelik, elektrik, motorin gibi diğer firmalar tarafından üretilmiş ve firmanın
nihai malın üretim sürecinde satın aldığı ve kullandığı tüm girdileridir.

Üretim Fonksiyonu
girdilerini farklı bileşimlerde kullanarak farklı mik- baraj inşaatının tamamlanması için gereken 5–10 yıl
tarlarda üretim
Firmaların çıktı eldesürecinde
edebilirler.kullandıkları girdilerle, olabileceği gibi; bir
elde ettikleri ayakkabı
çıktı boyacısıilişkiyi
arasındaki için yeniüretim
boya
Yukarıda da değindiğimiz gibi, firmalar üretim sandığının yapılabilmesi için gereken 1–2 gün ola-
fonksiyonu olarak tanımlayabiliriz. Üretim fonksiyonu, firmanın farklı girdi düzeyleri ile elde edebileceği
sürecinde bilir. Oysaki firmalar çoğu kez var olan üretim ka-
en yüksek çıktıgerçek hayatta
düzeyini pek çok
gösterir. üretimgirdilerini
Firmalar girdisi farklı bileşimlerde kullanarak farklı miktarlarda
pasitesi içinde üretim miktarlarını ayarlarlar. Bu tür
çıktı kullanabilirler.
elde edebilirler. Bu bölümde anlatımı basitleştirmek
için firmanın iki üretim girdisi, Emek ve Sermaye kararlar kısa dönem kararlardır. Bu nedenle, bir fir-
Yukarıda da değindiğimiz
kullanıldığını varsayacağız. gibi, firmalar üretim sürecinde manın çıktı ile maliyetlerini
gerçek hayatta pek incelemek için kısa
çok üretim dö-
girdisi
kullanabilirler. nem-uzun dönem ayırımı yapmak zorunda kalırız.
Q üretimBu bölümdeK anlatımı
miktarını, basitleştirmek
sermaye miktarını ve L için firmanın iki üretim girdisi, Emek ve Sermaye
kullanıldığını varsayacağız.
emek miktarını göstermek üzere, Üretim Fonksi- O halde; kısa dönem, en az bir girdinin sabit
olduğu süreç, uzun dönem ise tüm girdilerin değiş-
Q yonu
üretim miktarını, K sermaye miktarını ve L emek miktarını göstermek üzere, Üretim Fonksiyonu
ken olduğu süreçtir.
Q = f ( K , L) Kısa dönemde firmanın girdilerinden en az
biri sabittir. Firma, girdilerden biri sabitken de-
olarak yazılabilir. Üretim
olarak yazılabilir. fonksiyonlarında
Üretim fonksiyonlarında teknoloji
tek- veri olarak ele alınmaktadır. Bu nedenle üretim
ğiştirebildiği girdiler yoluyla üretim miktarını ayar-
fonksiyonu
noloji verivarolarak
olan teknoloji tarafından
ele alınmaktadır. belirlenen
Bu nedenle üre-teknik bir ilişkidir. Doğal olarak teknolojik ilerleme
lama yoluna gider. Çoğu firma için emek değişken
girdilerin verimliliğini
tim fonksiyonu artırarak,
var olan aynıtarafından
teknoloji girdilerle belir-
daha fazla üretim elde edilmesine yol açacak ve üretim
fonksiyonunun
bir girdi iken, sermaye, toprak gibi girdiler sabit
lenen teknikbiçimini değiştirecektir.
bir ilişkidir. Doğal olarak teknolojik girdilerdir.
ilerleme girdilerin verimliliğini artırarak, aynı gir-
KISA DÖNEM-UZUN
dilerle daha fazla üretim DÖNEM AYIRIMI
elde edilmesine yol(2. DÜZEY) Uzun dönemde ise girdilerin tamamı değiş-
açacak
kendir. Firma uzun dönemde kurmuş olduğu alt-
Firma ve belirli
üretim bir fonksiyonunun
dönemde çıktı biçimini
elde değiştirecektir.
edebilmek için çeşitli kararlar almak zorundadır. Firmanın bazı
yapı ve tesisini değiştirebilir. Firma kararlarında,
kararları, firmanın hangi sektörde kurulacağı, nasıl bir yatırım yapılması gerektiği gibi kararlar, planlama
bu bölümde göreceğimiz gibi kısa dönem-uzun
kararlarıdır. Bir kez bu kararlar
Kısa Dönem-Uzun Dönem Ayırımı alındığında, bu kararlardan
dönemgeriayrımı
dönmek hem zordur hem de çok yüksek
önemlidir.
maliyetler gerektirebilir. Firmanın kullandığı tüm girdilerin oranlarını değiştirerek farklı üretim düzeyleri
Firma belirli bir dönemde çıktı elde edebilmek
elde için
etmesi
çeşitlizaman
kararlaralan
almakbirzorundadır.
süreçtir. Yeni bir fabrikanın
Firmanın bazı inşa edilmesi, yeni makine ve donanımların
sipariş edilmesi, bunların Kısa Dönemde Üretim
kararları, firmanın hangimonte
sektördeedilip çalışırnasıl
kurulacağı, hale getirilmesi zaman alan bir süreçtir. Bu türden
yatırımların yapılabilmesi uzun süre alır. Çoğu kez, firmanın Firmalar
sermaye neyerine
kadardaha
girdifazla
kullanacaklarına
işgücü veya karar
diğer
bir yatırım yapılması gerektiği gibi kararlar, planla-
kaynakları kullanarak verirken kimi zaman girdilerin ortalama verimine,
ma kararlarıdır. Birüretim
kez buyapabilmesi de kolaybu
kararlar alındığında, değildir ve o da uzun süre alır.
kimi zaman da girdinin son biriminin üretime ne
kararlardan
Firmanın geri dönmek
kararlarında buhem zorduruzun
nedenle hemdönem,
de çok kısa dönem ayrımı yapmak gerekir. Kısa dönem
kadar katkı yaptığına dikkat ederler. Biz bu bölüm-
yüksek
firmanın en maliyetler
az bir ya da gerektirebilir.
daha fazla Firmanın kullandı-
girdisini değiştiremediği zaman sürecidir. sabit girdi
de her iki kavramı da Böyle bir girdiye
öğrenmeye çalışacağız.
ğı tüm girdilerin oranlarını değiştirerek farklı üre-
adı verilir. Çoğu kez sermaye malları yukarıdaki örnekte görüldüğü Kısa dönemde gibi üretim
sabit girdidir. Uzun
kararı alan dönem iki
ve toplam ise
tim düzeyleri elde etmesi zaman alan bir süreçtir.
tüm girdilerin değiştirilebildiği zaman sürecidir. Bu girdilere değişken girdi adı verilir.
girdi kullanan bir firmayı düşünelim. Firmanın
Yeni bir fabrikanın inşa edilmesi, yeni makine ve
donanımların
Dikkat edilirsesipariş edilmesi,
bu ayrımda ay,bunların
yıl gibimonte
belirliedi- kullandığı
bir süre sermaye bir
verilmemekte, miktarı sabit olsun.
süreçten Bu durum-
söz edilmektedir.
Uzunlipdönem;
çalışır hale getirilmesi
örneğin elektrikzaman
üretimalan bir süreçtir.
sektöründe baraj da firma değişken
inşaatının girdi olaniçin
tamamlanması emek kullanımını
gereken 5–10de- yıl
Bu türden yatırımların yapılabilmesi ğiştirerek üretim miktarını ayarlayabilecektir. Ser-
olabileceği gibi; bir ayakkabı boyacısıuzuniçin süre
yenialır.
boya sandığının yapılabilmesi için gereken 1–2 gün
Çoğu kez, firmanın sermaye yerine daha fazla işgü- maye sabit, emek girdisi değişken olduğuna göre
cü veya diğer kaynakları kullanarak üretim yapabil- firmanın üretimini artırmasının tek yolu emek kul-
mesi de kolay değildir ve o da uzun süre alır. 3 lanımını artırmaktır.
Firmanın kararlarında bu nedenle uzun dönem,
kısa dönem ayrımı yapmak gerekir. Kısa dönem fir- Toplam Ürün (TP), Ortalama Ürün (APL)
manın en az bir ya da daha fazla girdisini değiştire- ve Marjinal Ürün (MPL)
mediği zaman sürecidir. Böyle bir girdiye sabit gir- Üretim girdilerinden biri sabitken emek mikta-
di adı verilir. Çoğu kez sermaye malları yukarıdaki rı ile üretim miktarı arasındaki ilişkiyi
örnekte görüldüğü gibi sabit girdidir. Uzun dönem
1. Toplam Ürün (TP)
ise tüm girdilerin değiştirilebildiği zaman sürecidir.
Bu girdilere değişken girdi adı verilir. 2. Ortalama Ürün (APL)
Dikkat edilirse bu ayrımda ay, yıl gibi belirli bir 3. Marjinal Ürün (MPL)
süre verilmemekte, bir süreçten söz edilmektedir. kavramlarını kullanarak inceleyebiliriz. Toplam
Uzun dönem; örneğin elektrik üretim sektöründe Ürün, kullanılan tüm üretim faktörleri ile belirli

56
Toplam Ürün (TP),
1. Toplam (TP) Ürün (APL) ve Marjinal Ürün (MPL)
Ortalama
Ürün
Üretim girdilerinden biri sabitken emek miktarı ile üretim miktarı arasındaki ilişkiyi
2. Ortalama Ürün (APL)
1. Toplam Ürün (TP)
3.İktisada Giriş
Marjinal Ürün (MPL)
2. Ortalama Ürün (APL)
kavramlarını kullanarak inceleyebiliriz. Toplam Ürün, kullanılan tüm üretim faktörleri ile belirli bir
3. Marjinal Ürün (MPL)
zamanda üretilebilen toplam mal ve hizmet miktarıdır. Kısa dönemde sermaye kullanımını sabit
bir zamanda
kavramlarını üretilebilen
kullanarak toplam mal
inceleyebiliriz. ve hizmet
Toplam Ürün,miktarıdır.
kullanılan Kısa dönemde
tüm üretim sermaye
faktörleri ile kullanımını
bir sabitemek
belirlioranlarda var-
varsaydığımızdan,
saydığımızdan, firmanın elde ettiği toplam ürün sabit sermayeye değişen
zamanda üretilebilenfirmanın elde ettiği
toplam mal toplam
ve hizmet ürün sabit
miktarıdır. sermayeye
Kısa dönemdedeğişen
sermayeoranlarda emeksabit
kullanımını uygulanmasıyla
uygulanmasıyla elde edilmektedir.
elde edilmektedir.
varsaydığımızdan, firmanın elde ettiği toplam ürün sabit sermayeye değişen oranlarda emek
uygulanmasıyla
EmekEmek elde edilmektedir.
kullanımını L Lileile gösterirsek
kullanımını ortalamaürün
gösterirsek ortalama ürün birim
birim emekemek
başınabaşına
üretim üretim miktarıtanımla-
miktarı olarak olarak
nabilirkullanımını
ve ve
tanımlanabilir
Emek L ile gösterirsek ortalama ürün birim emek başına üretim miktarı olarak
tanımlanabilir ve
TP
APL =TP
APL = L
L
olarak gösterilebilir. Marjinal
olarak gösterilebilir. Ürün
Marjinal ise emek
Ürün kullanımı
ise emek birbir
kullanımı birim
birimartırıldığında
artırıldığındatoplam
toplamürün
ürünmiktarında
miktarın-
olarak gösterilebilir. Marjinal Ürün ise emek kullanımı bir birim artırıldığında toplam ürün miktarında
ne kadar
da değişme
ne kadar olacağını
değişme gösteren
olacağını ilişkidir.
gösteren Emeğin
ilişkidir. marjinal
Emeğin ürünü
marjinal
ne kadar değişme olacağını gösteren ilişkidir. Emeğin marjinal ürünü (MP ),
(MP
ürünü (MP
L ), L
),
L

ΔTP
MPLL==ΔTP
MP
LL
ΔΔ
olarak tanımlanır.
olarak tanımlanır.
olarak (Burada
(Burada
tanımlanır. ∆(Burada
önüne
∆Ürün konulan
önüne değişkende
∆ konulan
önüne oluşan değişme
değişkende
konulan miktarını
oluşan ilişkiler,
değişme göstermektedir.)
miktarını göstermektedir.)
Toplam
Toplam Ürün,
Ürün, Ortalama
Ortalama Ürün veve Marjinal
Marjinal Üründeğişkende
Ürün arasındaki oluşan
arasındaki değişme
ilişkiler, Ürün miktarını
Ürün Tablosu
Tablosu veyagöstermektedir.)
veya Ürün
Ürün Eğrileri
Eğrileri
yardımıyla incelenebilir.
Toplam Ürün, Bir
Ortalama örnek
Ürün yardımıyla
ve Marjinal önce
ÜrünÜrün Tablosunu
arasındaki inceleyelim.
ilişkiler,
yardımıyla incelenebilir. Bir örnek yardımıyla önce Ürün Tablosunu inceleyelim. 10 dikiş makinesindenÜrün 10
Tablosu dikiş
veya makinesinden
Ürün Eğrileri
oluşan
oluşan bir
bir gömlek
yardımıyla
gömlek üretim
üretim atölyesine
incelenebilir. Bir örneksahip
atölyesine olduğunuzu
yardımıyla
sahip düşünün.
önce Ürün
olduğunuzu Üretilen
Tablosunu
düşünün. gömlek
gömlek miktarını
inceleyelim.
Üretilen artırmak
artırmak için
10 dikiş makinesinden
miktarını için

kısa oluşan
dönemde bir gömlek
daha üretim
fazla atölyesine
işçi sahip 4 Buradadüşünün.
olduğunuzu
çalıştırabilirdiniz. bilinmesi Üretilen
gereken gömlek
daha miktarını
fazla artırmak
işçinin için
üretilen
kısa
dönemde daha fazla işçi çalıştırabilirdiniz. Burada
4 bilinmesi gereken daha fazla işçinin üretilen
gömlekkısa dönemdeartırıpdaha fazla işçi çalıştırabilirdiniz. Burada bilinmesi gereken daha fazla işçinin üretilen gömlek
gömlek miktarını
miktarını artırıp artırmayacağı
artırmayacağı ya ya da
da artırıyorsa
artırıyorsa nene kadar
kadar artıracağıdır.
artıracağıdır.
miktarını artırıp artırmayacağı ya da artırıyorsa ne kadar artıracağıdır.
Bu
Bu ilişki
ilişki Tablo 3.1
3.1 de
TabloTablo de verilmiştir. Tablonun ilk
ilk sütunundaki LL aylık işçi sayısını, ikinci sütunundaki TP
TP
Bu ilişki 3.1verilmiştir. Tablonun
de verilmiştir. Tablonun sütunundaki
ilk sütunundaki aylık işçi işçi
L aylık sayısını, ikinci
sayısını, sütunundaki
ikinci sütunundaki
ise bir
ise bir ayda
ayda üretilen
üretilen toplam
toplam gömlek
gömlek miktarını
miktarını göstermektedir.
göstermektedir. Başlangıçta,
Başlangıçta, emek
emek miktarı
miktarı artırıldıkça
artırıldıkça bir
bir
TP ise bir ayda üretilen toplam gömlek miktarını göstermektedir. Başlangıçta, emek miktarı artırıldıkça
ayda
aydabirüretilen
üretilen gömlek
gömlekgömlek
ayda üretilen miktarı da
miktarımiktarı artmaktadır.
da artmaktadır.
da artmaktadır.10 işçi
10 işçi çalıştırıldığında
çalıştırıldığında
10 işçi çalıştırıldığında aylık
aylık üretilen
aylıküretilen gömlek
üretilengömlek sayısı
gömlek sayısı 1400
1400
sayısı 1400
olmakta,
olmakta, daha
olmakta, fazla
dahadaha
fazlafazlaişçi örneğin
işçiişçi örneğin14
örneğin 1414işçi
işçi çalıştırıldığında
işçi çalıştırıldığındaayda
çalıştırıldığında ayda
ayda16801680
1680 gömlek
gömlek
gömlek üretilmektedir.
üretilmektedir.
üretilmektedir. AncakAncak
Ancak işçi
işçi
işçi sayısı
sayısı 15’e
15’e çıkarıldığında
çıkarıldığında üretilen
üretilen gömlek
gömlek miktarı
miktarı 1650’ye
1650’ye
sayısı 15’e çıkarıldığında üretilen gömlek miktarı 1650’ye düşmektedir. düşmektedir.
düşmektedir.
Emek
Emek Emek kullanımının
kullanımının
kullanımının üretimekatkısı,
üretime
üretime katkısı,emeğin
katkısı, emeğin üretime
emeğin üretimeortalama
üretime ortalamakatkısı
ortalama açısından
katkısı
katkısı da incelenebilir.
açısından
açısından da Eme-
da incelenebilir.
incelenebilir.
Emeğinğin ortalama ürünü işçi başına üretilen gömlek miktarıdır. Tablonun üçüncü sütununda Emeğin Ortala-
Emeğin ortalama
ortalama ürünü ürünü işçi işçi başına
başına üretilen
üretilen gömlek
gömlek miktarıdır.
miktarıdır. Tablonun
Tablonun üçüncü
üçüncü sütununda
sütununda Emeğin
Emeğin
ma
Ortalama Ürünü
Ürünü (AP(AP ) verilmektedir.
) verilmektedir. İşçi sayısı
İşçi 5 iken
sayısı 5 ortalama
iken ürün,
ortalama ürün,
Ortalama Ürünü (APL) verilmektedir. İşçi sayısı 5 iken ortalama ürün,
L L

600
600
AP
APLL == 5 == 120
120
5
iken,
iken, benzer bir
bir biçimde
iken, benzer
benzer 10
10 birim
bir biçimde
biçimde 10 emek
birim birim kullanıldığında
emek emek kullanıldığında
kullanıldığında
1400
1400
AP
APLL == 10 == 140
140
10
olmaktadır.
olmaktadır. Dikkat edilirse
DikkatDikkat
edilirse işçi
işçi sayısı
sayısı 10
10 10oluncaya
oluncaya kadar emeğin ortalama ürünü artmakta, 10 işçi
olmaktadır. edilirse işçi sayısı oluncayakadar emeğin ortalama
kadar emeğin ortalamaürünü
ürünüartmakta,
artmakta,
10 10
işçi işçi
ça-
çalıştırıldığında
çalıştırıldığında 140
lıştırıldığında140 adete
140adete ulaşmakta,
adeteulaşmakta, daha sonra
daha sonra
ulaşmakta, daha da
sonrada azalmaktadır.
daazalmaktadır.
azalmaktadır. 15 işçi
15 işçi
15 işçi kullanıldığında
kullanıldığında
kullanıldığında ise ortalama
ise ortalama
ise ortalama ürün
ürün 110’a
ürün110’a düşmektedir.
110’adüşmektedir.
düşmektedir. Görüldüğü
Görüldüğü
Görüldüğü gibi
gibi emeğin
gibi emeğin ortalamaortalama
emeğin ortalama ürünü işçilerin
işçilerin verimliliklerinin
ürünüverimliliklerinin
ürünü işçilerin verimliliklerinin de
de bir
de bir ölçüsüdür bir
ve
ölçüsüdür
ölçüsüdür ve ortalamada
ve ortalamada
ortalamada her bir
her bir
her bir işçinin işçinin
ne işçinin ne kadar
ne kadar
kadar üretken üretken olduğunu göstermektedir.
üretken göstermektedir.
olduğunu olduğunu göstermektedir.
Buna
BunaBunaek
ek olarak
olarak firma,
ek olarak
firma, üretim
firma,
üretim hattına
üretim en
en son
hattına
hattına katılan
en son
son işçinin
katılan
katılan üretime
işçinin
işçinin üretime
üretime ne kadar
ne ne katkıda
kadar
kadar bulunduğunu
katkıda
katkıda bulunduğunu
bulunduğunu da
da
bilmek
da isteyebilir.
bilmek Bu kavrama
isteyebilir. Bu Emeğin
kavrama EmeğinMarjinal
MarjinalÜrünü
Ürünü (MP(MP ) diyoruz.
) diyoruz.Emeğin
bilmek isteyebilir. Bu kavrama Emeğin Marjinal Ürünü (MPL) Ldiyoruz. Emeğin marjinal ürünü, işçi
L Emeğin marjinal
marjinal ürünü, işçi
işçi
sayısı artırıldıkça
sayısısayısı
artırıldıkça üretime
artırıldıkça
üretime her
üretime yeni
herher
yeni katılan
yeni işçinin,
katılan
katılan toplam
işçinin,
işçinin, toplamürüne
toplam ürüneolan
ürüne olanolankatkısını
katkısınıgöstermektedir.
katkısını Marjinal
göstermektedir. Marjinal
göstermektedir. Marjinal
ürün, emek
ürün, kullanımı
emek bir
kullanımı birim
bir artırıldığında
birim toplam
artırıldığında ürünün
toplam ne
ürünün kadar
ne değiştiğini
kadar
ürün, emek kullanımı bir birim artırıldığında toplam ürünün ne kadar değiştiğini gösterir. gösterir.
değiştiğini gösterir.

57
Tablo 3.1: Kısa Dönemde Emeğin Toplam, Ortalama ve Marjinal
Üretim, Ürünü
Maliyetler ve Firma Davranışı

L TP APLL MPLL
Emek Kullanımı Toplam Gömlek Ortalama Gömlek Marjinal Gömlek
(aylık) Tablo 3.1 KısaÜretimi Üretimi
Dönemde Emeğin Toplam, Üretimi
Ortalama ve Marjinal Ürünü
(Adet) (Adet/İşçi Sayısı) (Adet/İşçi Sayısı)
L TP APL MPL
0 0 - -
Emek Kullanımı Toplam Gömlek Üretimi Ortalama Gömlek Üretimi Marjinal Gömlek Üretimi
1 68 68 68
(aylık) (Adet) (Adet/İşçi Sayısı) (Adet/İşçi Sayısı)
2 168 84 100
0 0 - -
3 294 98 126
1 68 68 68
2 4 168 440 110
84 146 100
3 5 294 600 120
98 160 126
4 6 440 768 110
128 168 146
5 7 600 938 120
134 170 160
6 768 128 168
8 1104 138 166
7 938 134 170
9 1260 140 156
8 1104 138 166
9 10 12601400 140
140 140 156
10 11 14001518 138
140 118 140
11 12 15181608 138
134 90 118
12 13 16081664 134
128 56 90
13 1664 128 56
14 1680 120 16
14 1680 120 16
15 1650 110 -30
15 1650 110 -30

Tabloda 4. sütun
Tabloda emeğin
4. sütun marjinal
emeğin ürününü
marjinal ürününügöstermektedir.
göstermektedir.Örneğin
Örneğinemek
emek kullanımı
kullanımı 11 birimden
birimden 22
birime çıkarıldığında
birime toplam
çıkarıldığında gömlek
toplam gömleksayısı 68’den
sayısı 68’den168’e
168’eçıkmakta
çıkmaktaböylece
böylece 2.
2. işçinin gömlek üretimine
işçinin gömlek üretimine
katkısı:
katkısı:
168− 68
MPLL = = 100
2−1

gömlek;gömlek;
benzer benzer bir biçimde
bir biçimde emekemek kullanımı
kullanımı 10 birimden
10 birimden 11 11 birimeartırıldığında
birime artırıldığında11.
11. işçinin
işçinin marjinal
marjinal
ürünü:
ürünü:
1518 − 1400
MPLL = = 118
11 − 10

gömlek gömlek
olmaktadır.
olmaktadır.
Ortalama
Ortalama üründe
üründe olduğu
olduğu gibi, gibi, marjinal
marjinal ürünürün de önce
de önce artmakta,
artmakta, emekemek kullanımı
kullanımı 7 birime
7 birime çıktığında
çıktığında 170
170 gömlek olmakta, daha sonra azalmaktadır. Dikkat edilirse 10 işçi kullanıldığında ortalama
gömlek olmakta, daha sonra azalmaktadır. Dikkat edilirse 10 işçi kullanıldığında ortalama ürün marjinal ürün mar-
ürünejinal
eşitürüne eşit olmaktadır.
olmaktadır. Bu noktaBu nokta
aynı aynı zamanda
zamanda APLL’ninAP ’nin maksimum
maksimum
L olduğuolduğu noktadır.
noktadır.
Toplam Ürün, Ortalama Ürün ve Marjinal Ürün Eğrileri
Toplam Ürün, Ortalama Ürün ve Marjinal Ürün Eğrileri
Toplam ürün, marjinal ürün ve ortalama ürün arasındaki ilişkileri ürün eğrilerini kullanarak da
Toplam ürün, marjinal ürün ve ortalama ürün arasındaki ilişkileri ürün eğrilerini kullanarak da incele-
inceleyebiliriz.
yebiliriz. ŞekilŞekil
3.1 ve3.1 ve Tablo
3.2’de 3.2’de3.1.Tablo 3.1. tablosunda
deki ürün deki ürünyertablosunda yer grafiği
alan değerlerin alan verilmektedir.
değerlerin grafiği
Şekil
verilmektedir. Şekil 3.1 Toplam ürün eğrisini göstermektedir. Grafiğin yatay ekseninde
3.1 Toplam ürün eğrisini göstermektedir. Grafiğin yatay ekseninde aylık işçi sayısı dikey ekseninde aylık işçiise
sayısı
bir
dikeyayda
ekseninde
üretilen ise bir ayda
toplam üretilen
gömlek sayısı toplam gömlekToplam
verilmektedir. sayısı verilmektedir. Toplam
ürün eğrisine dikkat ürün emek
edilirse eğrisine dikkat
kullanımı
edilirse emek
artıkça kullanımı
toplam artıkça
ürün önce toplam
hızla ürünemek
artmakta, öncekullanımı
hızla artmakta,
daha daemek kullanımı
artırılınca toplamdaha da artırılınca
ürünün artış hızı
yavaşlamaktadır. Emek kullanımı 14 birime ulaştığında ise toplam ürün maksimuma ulaşmaktadır. Emek
kullanım miktarı 14 birimin üzerine çıkartılırsa toplam 6 ürün azalmaktadır.
Şekil 3.2. de ise ortalama ve marjinal ürün eğrileri birlikte verilmektedir. Grafiğin yatay ekseninde yine aylık
işçi sayısı verilmekte; dikey eksende ise aylık gömlek üretim miktarının, aylık işçi sayısına oranı yer almaktadır.

58
İktisada Giriş

Şekil 3.2. de önce APL eğrisini inceleyelim. APL eğrisi emek kullanımı artırıldıkça önce artmakta, emek
kullanımı 10 işçiye ulaştığında maksimuma ulaşmakta daha sonra ise azalmaktadır. Benzer durum MPL
eğrisi içinde söz konusudur. MPL eğrisi de başlangıçta artmakta, emek kullanımı 7 işçiye ulaştığında mak-
simuma ulaşmakta daha sonra ise azalmaktadır.
1800
1600
TP: Aylık Gömlek Üretimi Miktarı

TP
1400
1200
1000

800
600
400

200
0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15
L: Aylık İşçi Sayısı

Şekil 3.1 Kısa Dönemde (Sermaye Sabitken) Emeğin Toplam Ürünü Eğrisi

175

150
(Gömlek Miktarı / İşçi Sayısı)

125
APL
100
APL VE MPL

75

50

25
MPL
0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15
-25
L: Aylık İşçi Sayısı

Şekil 3.2 Kısa Dönemde Emeğin Ortalama ve Marjinal Ürünü Eğrileri

Marjinal ürün eğrisi, ortalama ürün eğrisinden daha


önce maksimuma ulaşmakta ve ortalama ürün eğrisini or-
talamanın maksimum olduğu noktada kesmektedir. Dikkat dikkat
etmemiz gereken başka bir nokta ise toplam ürünün maksi- Yukarıdaki şekillerin dikey eksenlerine dik-
mum noktaya ulaştığı 14 saatlik emek kullanımı sonrasında kat ediniz. Her iki şekilde de dikey eksende
marjinal ürünün sıfıra ulaşmış olmasıdır. gömlek miktarı yer almasına rağmen birim-
Ortalama ürün, marjinal ürün ve toplam ürün arasında- ler farklıdır. Üst şekilde dikey eksen toplam
ki ilişkileri şöyle özetleyebiliriz: miktarı, alt şekilde ise işçi başına düşen mik-
1. Marjinal ürün eğrisi, toplam ürün eğrisinin dönüm tarı göstermektedir. Dikey eksenlerin ölçüm
noktasına kadar yukarı eğimlidir, bu noktada maksi- birimleri farklı olduğundan, TP grafiği ile
muma ulaşmakta ve daha sonra ise aşağı doğru eğimli APL ve MPL grafikleri bir arada çizilmezler.
olmaktadır. (Şekilde 7 birim emek kullanımı)

59
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı

2. Marjinal ürün eğrisi ortalama ürün eğrisi- kısa dönem kararlarında en fazla dikkat etmesi ge-
nin üstünde iken ortalama ürün eğrisi pozi- reken konuların başında Azalan Verimler Kanunu
tif eğimlidir. gelmektedir.
3. Ortalama ürün eğrisinin maksimum oldu-
ğu noktada ortalama ürün marjinal ürüne Uzun Dönemde Üretim
eşittir. Uzun dönemde firmanın kullandığı girdilerin
4. Marjinal ürün ortalama ürünün altında tamamı değişkendir. Firma tesisini genişletebilir,
iken ortalama ürün aşağı eğimlidir yenileyebilir, hatta zarar ediyorsa sektörden tama-
5. Marjinal ürün sıfır olduğunda toplam ürün men çıkabilir. Uzun dönemde firma tüm girdileri
maksimuma ulaşmıştır. değiştirerek en iyi üretim yöntemini bulmaya çalış-
maktadır. Firma kısa dönemde sabit bulunan ma-
kine, arazi vs. gibi girdileri de değiştirerek üretim
Azalan Verimler Kanunu yöntemini ve emek-sermaye kullanımını belirleye-
Yukarıda ele aldığımız örnekte emeğin önce cektir. Kısa dönemde olduğu gibi burada da bahis
marjinal ürününün daha sonra da ortalama ürü- konusu olan belirli bir zaman dilimi değil, firmanın
nünün emek kullanımı belirli bir noktayı geçtikten bu kararları alabileceği süreçtir. Firmaların uzun
sonra azaldığını gördük. Neden böyle olmaktadır? dönem kararları daha çok planlama karalarıdır.
Gömlek dikim atölyesini düşünelim. Atölyeyi 1-2 Firmanın uzun dönemde yapabileceği şeylerden
işçi ile verimli yürütmek mümkün olmayabilir. Bir bir tanesi de tesisin büyüklüğünü, yani ölçeğini de-
işçi tek başına kumaş kesimi, makine dikişi, düğme ğiştirmektir. Örneğin 100 m2 alanda 5 makine ve
dikimi, yaka dikimi, ütü, temizlik benzeri işlerin ta- 10 işçi ile üretim yapan gömlek atölyesi, üretim
mamını yapmak zorunda kalmaktadır. İşçi sayısı ar- alanını, makine ve işçi sayısını iki katına çıkartırsa,
tırıldıkça bu işlerin farklı işçiler tarafından belirli bir ölçeğini de iki katına çıkarmış olur. Bu durumda
sırayla yapılmasını sağlamak mümkün olabilir. Bu üretim miktarının artacağı kuşkusuzdur. Üretim
nedenle üretim hattına getirdiğimiz her işçi bir ön- miktarı ne kadar artacaktır? Bu soruya ölçeğe göre
cekinden daha verimli olmakta ve ortalama verimi getiri kavramı kullanılarak cevap verilebilir. Ölçeğe
artırmaktadır. Ancak belirli bir noktadan sonra işçi göre getiri oranı, toplam üründeki yüzde artışın,
sayısı çok artarsa ya atölye büyüklüğü yeterli olma- girdilerdeki yüzde artışa oranı olarak tanımlanır.
makta ya da işçiler makine başında sıra beklemekte,
yani birbirlerinin çalışmasına engel olmaktadırlar. Ölçeğe göre getiri = Toplam üründeki yüzde ar-
Ürün Tablosunda ve ürün eğrileri yoluyla gözle- tış / Girdilerdeki yüzde artış
diğimiz bu olgu ekonomi teorisinde Azalan Verim-
Ölçeğe göre getiri oranı birden büyükse ölçeğe
ler Kanunu olarak bilinmektedir. Azalan verimler
göre artan getiri, bire eşitse ölçeğe göre sabit getiri,
kanunu sabit bir girdiye giderek artan miktarlarda
birden küçükse ölçeğe göre azalan getiri vardır.
değişken bir girdi uygulandığında değişken girdi-
nin marjinal ürünün ve ortalama ürünün belirli Ölçeğe göre sabit getiri varsa üretim miktarın-
bir üretim miktarından sonra düşmeye başlaya- daki oransal artış girdi kullanımındaki oransal artışa
cağını ifade eder. Azalan verimler kanununun en eşittir demektir. Örneğin tüm girdiler iki kat artırıl-
kolaylıkla gözlendiği sektörlerden biri tarımdır. dığında üretim miktarı da iki kat artıyor demektir.
Sabit büyüklükte bir tarlada gübre kullandığımızı Eğer çıktıdaki artış oranı girdilerdeki artış ora-
düşünelim. Gübre nından daha az ise, bu duruma ölçeğe göre azalan
kullanımı başlangıç- getiri adı verilir. Örneğin girdileri üç kat artırdığı-
dikkat
ta üretim miktarına mızda, üretim düzeyi iki kat artıyorsa, bu durumda
Azalan verimler kanunu, olumlu etki yapsa ölçeğe göre azalan getiri vardır. Büyük ölçekteki bir
sabit bir girdiye değişken bile gübre kullanımı firmanın yönetim ve organizasyonundaki zorluklar
girdinin artan miktarlarda çok artırılırsa ürüne hem emeğin hem de sermayenin veriminde azal-
uygulanmasını konu etti- zarar verir. Bu du- maya yol açabilir. Firma çok büyüdüğünde, işçiler
ğinden, tanım gereği kısa rum çiftçiler tarafın- ve yöneticiler arasında meydana gelebilecek koor-
dönemde geçerlidir. dan da çok iyi bilin- dinasyon ve iletişim problemleri de ölçeğe göre aza-
mektedir. Firmanın lan getiriye yol açabilir.

60
İktisada Giriş

Ölçeğe göre artan getiri ise çıktı artış oranı, girdi artış oranından daha fazla ise ortaya çıkar. Yöneticile-
rin ve işçilerin yaptıkları işte uzmanlaşması, daha özelleşmiş büyük ölçekli makine ve donanım kullanılma-
sının verimliliği artırması gibi nedenler ölçeğe göre artan getiriye yol açarlar. Otomobil, elektrik üretimi
gibi endüstriler ölçeğe göre artan getiriye örnek gösterilebilir. Doğal olarak uzun dönemde ölçeğin durumu
firmanın maliyetlerini doğrudan etkileyecektir.

ÖÇ 1 Kısa ve uzun dönemde üretim kavramını ve ilişkilerini açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Aşağıda verilen Tablodaki


boşlukları APL ve MPL’yi
hesaplayarak doldurunuz.
Elde ettiğiniz Tabloda MPL
ve APL arasında yukarıdaki
anlatıma uygun bir ilişki
İkinci dönem not ortalama-
gözlüyor musunuz?
nız ilk dönem not ortalama-
Kısa dönem ile uzun dö-
nızdan yüksekse, aynıysa,
L TP APL MPL
nem tanımları arasındaki
düşükse genel not ortala-
temel ayırımı anlatın.
0 0 manız bu durumlardan na-
1 5.0 sıl etkilenir?
2 20.0
3 50.0
4 90.0
5 112.5
6 120.0

MALİYET
Maliyet kavramı firma kararlarının içinde en önemli kararlardan birisidir. Kârını maksimize etmek iste-
yen bir firma öncelikle maliyet yapısını bilmek zorundadır. Firma, üretim yapabilmek için kullanacağı üre-
tim girdilerine ödeme yapmak zorundadır. Firmanın yaptığı bu ödemeler firmanın maliyetini oluşturacak-
tır. Firmanın elinde sonsuz kaynak bulunmadığına göre firma belirli bir karar aldığında bir seçim yapmak
zorundadır. Firma bu seçimi yaptığı zaman belirli fırsatlardan veya alternatiflerden vazgeçiyor demektir.
Örneğin, firma emek kullanımı için ücret, dükkân için kira gibi ödemeler yapacaktır. Peki, firma sahibi
kendi dükkânında çalışıyorsa bu durumda herhangi bir maliyeti var mıdır? İktisatçılar maliyet kavramını
günlük hayatta kullanıldığı biçiminden ya da muhasebe maliyetlerinden farklı ele alırlar. Muhasebe he-
saplarında firma kasasından çıkan ödemeler, makine yıpranma payları (amortismanlar) ve firma kasasına
giren kazançlar kayıt altına alınır. İktisatçılar ise kıt kaynakların etkin dağıtılması ile ilgilendiklerinden,
muhasebe kayıtlarında yer almayan bazı maliyetleri de göz önüne alırlar.

Fırsat Maliyeti
Ekonomi teorisinde maliyet bir şeyi elde etmek için vazgeçmek zorunda olduğumuz diğer alternatifler
cinsinden tanımlanır ve bu kavrama Fırsat Maliyeti adı verilir. Fırsat maliyeti firma açısından bir girdinin
en iyi ikinci alternatifinde kullanılmamasından kaynaklanır.

61
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı

Yukarıda sorduğumuz soruya geri dönelim. Fir- Ahmet Bey kendi firmasını işletmekle aylık 2000T
manın kendine ait bir dükkânda çalıştığını ve kira bir kazançtan olmuştur. Bu Ahmet Bey’in kendi iş-
ödemediğini varsayalım. Firmanın herhangi bir letmesinin başında bulunmasının fırsat maliyetidir.
maliyeti var mıdır? Muhasebe açısından bakılırsa, İkincisi, Ahmet Bey simit fırınını satın almak için
firma kasasından ödeme yapılmadığına göre yoktur. 120.000T ödemiştir. Bu sermayenin fırsat maliyeti
Ancak ekonomik olarak bakılırsa vardır. Çünkü fir- nedir? Eğer ekonomide yıllık faiz oranı yüzde 10
ma dükkânı kendi işinde kullanmasaydı, bir başka- ise Ahmet Bey yıllık 12.000T faiz kazancından vaz-
sına kiraya verip kira kazancı elde edebilirdi. Firma geçmiştir. Bu durumda aylık vazgeçilen faiz getirisi
dükkânı kendisi kullandığı için kira kazancından yaklaşık 1000T dir. Bu da Ahmet beyin sermaye-
vazgeçmiş olmaktadır. İşte bu vazgeçilen kazanç fır- sinin fırsat maliyetidir. Bu türden maliyetlere ise
sat maliyetidir. Benzer bir biçimde firma sahibinin Örtük Maliyetler diyoruz.
kendi işinin başında durduğunu ve kasadan maaş al- Ekonomik maliyet ve muhasebe maliyeti ara-
madığını varsayalım. Firma kasasından çıkış olma- sındaki fark buradan kaynaklanmaktadır. Muha-
dığı müddetçe parasal bir alışveriş olmadığından bu
sebe maliyeti yalnızca doğrudan yapılan ödemeler,
durum da muhasebe kayıtlarında yer almayacaktır.
piyasadan satın alınanlar gibi açık maliyetleri göz
Ancak firma sahibi kendi işinde çalışarak, yönetici
önüne aldığı halde, ekonomik maliyet hem açık
olarak bir başka firmada elde edebileceği ücretten
hem de örtük maliyetleri göz önüne almaktadır. Bu
vazgeçtiği için, yine bir fırsat maliyeti vardır.
durumda Ahmet Bey’in Ekonomik kârı aylık 4500
Basit bir örnekle Fırsat Maliyeti (Ekonomik değil 4500T – 3000 = 1500T olmaktadır.
Maliyet) ile Muhasebe Maliyeti arasındaki farkı
Yukarıda gördüğümüz gibi fırsat maliyeti örtük
açıklamaya çalışalım. A Firmasında aylık 2000T üc-
bir maliyet olduğu ve muhasebe kayıtlarında yer al-
retle bilgisayarlı muhasebe kayıtlarını tutmakta olan
madığı halde ekonomik kararlarda göz önüne alın-
Ahmet Bey’in babasından miras kalan 120.000T ile
mak zorundadır. Bunun tam tersi ise batık maliyet-
bir simit fırınını devren satın aldığını ve işin başına
ler için söz konusudur. Bir firmanın 2-3 yıl önce
geçtiğini düşünelim. Fırında günde 1500 adet simit
yatırım yaparak satın aldığı, ancak şu anda hiçbir
üretildiğini ve simidin tanesinin 50krş. dan satıldı-
işe yaramayan, alternatif bir kullanımı da olmayan
ğını varsayarsak, A Firmasının günlük 750T satış
bir makineyi düşünelim. Daha önceki bir kararla
geliri olacaktır. Firmanın günlük üretim maliyetle-
alınmış olan bir makine, başka bir kullanıma yön-
rinin aşağıdaki gibi olduğunu düşünelim.
lendirilemiyor, kiralanamıyor ya da satılamıyorsa,
batık maliyettir. Makineye ödenen miktar mu-
Tablo 3.2 Simit Fırınının Günlük Maliyetleri
hasebe kayıtlarında doğal olarak yer alır. Ancak
Un 350 batık maliyetin fırsat maliyeti sıfırdır ve geleceğe
Elektrik 75 yönelik olarak verilecek ekonomik kararlarda göz
Su ve diğer katkı maddeleri 25 önüne alınmaz. Örneğin yapımı yıllar süren ve 200
Fırın ustasının günlük ücreti 100 milyon dolar civarında para harcanan Ayaş Tüneli
Yardımcı işçinin günlük ücreti 50 inşaatı yanlış planlama, yanlış zemin etüdü vs. gibi
Toplam 600 nedenlerle artık vazgeçilmiş bir yatırımdır. Burada
harcanan para tam bir batık maliyettir.
Bu durumda firmanın günlük üretim maliye- Benzer biçimde yıpranma paylarının değerlen-
ti 600T olacaktır. Bu maliyetler doğrudan şirket dirilmesi de muhasebe ve ekonomik maliyet açısın-
kasasından ödenen maliyetlerdir. Ekonomi teori- dan farklılık gösterir. Muhasebe kayıtlarında amor-
sinde biz bu tür maliyetlere Açık Maliyet diyoruz. tismanlar vergi kanunlarında belirlendiği biçimde
Firmanın günlük kasasını ve muhasebe kayıtlarını standart oranlarda düşülebilir. Bu oran makine ve
firmanın sahibi Ahmet Bey tutuyor olsun. Ahmet donanımın gerçek değer kaybını çoğu kez yansıt-
Bey kendi hesaplamalarına göre günde 150T, ayda maz. Ekonomik maliyetler değerlendirilirken ise,
30 gün hesabı ile de 4500T kâr elde etmektedir. sermaye mallarının gerçek yıpranma payları göz
Ahmet Bey’in bu hesabı doğru mudur? önüne alınır.
Ahmet Bey’in hesaplaması fırsat maliyeti kav-
ramını göz önüne aldığımızda yanlıştır. Öncelikle

62
diyoruz. Dikkat
kullanımı edilirsemiktar
için ödediği sabit maliyet firmanın üretim
değişmeyecektir. miktarınd
Bu maliyetlere
yapmasa bile sabit maliyetle karşılaşmaktadır. Firmanın
diyoruz. Dikkat edilirse sabit maliyet firmanın üretim miktarınd üretim
değişken bile
yapmasa maliyetler diyoruz. karşılaşmaktadır.
sabit maliyetle Bizim örneğimizdeFirmanın
değişkenüretim
girdi
İktisada Giriş karşılaşacağı ücret ödemeleri değişken maliyet olmaktadır.
değişken maliyetler diyoruz. Bizim örneğimizde değişken girdi Firma
kullanmakta ücret
karşılaşacağı ve emek kullanımının
ödemeleri değişken artması ise firmanınFirma
maliyet olmaktadır. karş
maliyet) artırmaktadır.
kullanmakta ve emek kullanımının artması ise firmanın karş
maliyet)
Daha artırmaktadır.
genelişçiliği,
su, bakım ifade veteriner
ederseködemesi
kısa dönemde sabit olan faktör
gibi maliyetler
değişken
maliyetlerini,
Daha genelmaliyetlerdir
tüm
ifadedeğişkenve beslenen
edersek kısa hayvan
girdilere sayısı
yapılan
dönemde ar- olan faktör
ödemeler
sabit ise d
dikkat tıkça bu
bir maliyetler
hayvancılık de artacaktır.
maliyetlerini, tüm değişken girdilere yapılan ödemeler ise dm
Örneğin işletmesinde, arazi, hayvan barınakları,
Firma kasasından çıkan ve doğrudan mu- üretim girdilerini
Örneğin Firmanın oluşturduğundan
kısa dönem
bir hayvancılık bunlara
Toplam
işletmesinde, yapılan
hayvanödemeler
Maliyetini
arazi, sabim
barınakları,
hasebe kayıtlarında yer alan maliyetler açık beslese
(TC),de beslemese
Toplam Sabitde bu maliyetleri
Maliyetler (TFC) ve
ödemektedir.
Toplam
üretim girdilerini oluşturduğundan bunlara yapılan ödemeler sabi İşletmenin
maliyet, fırsat maliyetini yansıtan ve mu- Değişken
maliyetleri
beslese Maliyetler
artırmaz.
de beslemese de (TVC)
Ötebu yandan;oluşturmaktadır.
yem,ödemektedir.
maliyetleri su, bakım Bu işçiliği, vete
İşletmenin
hasebe kayıtlarında yer almayan maliyet- ilişkiyi:
maliyetlerdir ve beslenen hayvan sayısı artıkça bu
maliyetleri artırmaz. Öte yandan; yem, su, bakım işçiliği, vetemaliyetler de ar
ler örtük maliyettir. Batık maliyet ise bir
maliyetlerdir
Firmanın ve beslenen
kısa dönemhayvanToplam sayısı artıkça bu(TC),
Maliyetini maliyetler de ar
Toplam
yatırıma yapılan ancak alternatif kullanımı TC = TFC+TVC
olmayan ve geri kazanılamayan harcama- Değişken
Firmanın Maliyetler
kısa dönem (TVC)Toplam
oluşturmaktadır.
Maliyetini Bu (TC),
ilişkiyi:Toplam
lardır. Batık maliyetler muhasebe kayıtla- DeğişkenTColarak yazabiliriz.
Maliyetler Firmanın üretim miktarı
(TVC) oluşturmaktadır. Bu ilişkiyi:art-
= TFC + TVC
rında yer aldığı halde ekonomik maliyet tıkça ürün başına düşen birim maliyetlerin nasıl
olarak TC = TFC
değiştiğini
yazabiliriz. + TVC istersek
incelemek
Firmanın üretimOrtalama Maliyetürün başına dü
miktarı arttıkça
sayılmazlar.
(AC)
incelemek
olarak kavramını kullanmamız
Ortalama
istersekFirmanın
yazabiliriz. gerekir.
Maliyet
üretim Ürün
(AC)
miktarı mikta-
kavramını
arttıkça kullanm
ürün başına dü
rını (Q) ile
gösterirsek istersek
incelemek gösterirsek
ortalamaOrtalama ortalama maliyet:
maliyet: Maliyet (AC) kavramını kullanm
Kısa Dönemde Maliyet gösterirsek ortalama
TC maliyet:
Üretim bölümünde incelediğimiz gibi Kısa AC =
TC
Q
dönemde üretim girdilerinden en az biri sabittir. AC =
Firmanın biri emek (L) diğeri sermaye (K) olmaktoplam maliyetin Q
ürün miktarına
toplam maliyetin bölümü ile
ürün miktarına bulunabilir.
bölümü ile Bu durum
üzere iki girdi kullandığını düşünelim. Bu girdiler-toplam
bulunabilir.
maliyetin Bu durumda
den sermaye sabit girdi olsun. Firma kısa dönem- TCürün miktarına
TFC TVC bölümü ile bulunabilir. Bu durum
AC = = +
de üretim miktarını artırdığında sermaye miktarı Q TFC
TC Q Q
TVC
AC = = +
sabit kalacak sadece emek kullanımı değişecektir. Q Q Q
olmaktadır. Dikkat edersek TFC/Q ilişkisi ortalama sabit maliye
Duruma firmanın karşılaşacağı maliyetler açısın-
maliyet olmaktadır.
dan bakarsak firmanın sermaye kullanımı için öde-olmaktadır. olmaktadır. O halde:
DikkatDikkat
edersek TFC/QTFC/Q
edersek ilişkisiilişkisi
ortalama
or- sabit maliye
talama sabit
diği miktar değişmeyecektir. Bu maliyetlere eko-maliyet olmaktadır. maliyet,
AC = AFC +OAVC
TVC/Q
halde: ilişkisi ise ortalama
nomi teorisinde sabit maliyetler diyoruz. Dikkat değişken maliyet olmaktadır. O halde:
AC = AFC + AVC
edilirse sabit maliyet firmanın üretim miktarındanilişkisi ortaya çıkmaktadır.
AC = AFC+AVC
bağımsızdır. Hatta firma hiç üretim yapmasa bileilişkisi ortaya çıkmaktadır.
sabit maliyetle karşılaşmaktadır. Firmanın üretim ilişkisi ortaya çıkmaktadır.
miktarı artıkça artan maliyetlere ise değişken ma-
liyetler diyoruz. Bizim örneğimizde değişken girdi Firmanın karar alırken en çok ihtiyaç duyduğu
emek kullanımı olduğundan firmanın karşılaşacağı kavramlardan birisi de marjinal maliyet kavramı-
13
ücret ödemeleri değişken maliyet olmaktadır. Fir- dır. Marjinal Maliyet (MC) firma üretim mikta-
rını bir birim daha artırmak isterse toplam mali- 13
ma üretimini artırmak için daha fazla emek kullan-
Firmanın karardeğişeceğini
yetinin nasıl alırken en çok ihtiyaç duyduğu
göstermektedir. ∆ yinekavramlardan
makta ve emek kullanımının artması ise firmanın
Marjinal Maliyet (MC) firma üretim miktarını
değişkendeki değişme miktarını göstermek üzere bir birim daha ar
a
karşılaşacağı ücret ödemelerini (değişken maliyet)
değişeceğini
Marjinal göstermektedir.
Maliyet ∆ yine değişkendeki değişme miktarı miktar
artırmaktadır.
Daha genel ifade edersek kısa dönemde sabit ΔTC
MC =
olan faktörlere yapılan ödemeler firmanın sabit ΔQ
maliyetlerini, tüm değişken girdilere yapılan öde-
olarak tanımlanabilir.
meler ise değişken maliyetlerini oluşturmaktadır.olarak tanımlanabilir. Bu durumda
Bu durumda:
Örneğin bir hayvancılık işletmesinde, arazi, hayvan ΔΔTC
TC = ΔΔTFC
TFC + ΔΔTVC
TVC
barınakları, makine ve donanım kısa dönemde sa- ΔΔQ
=
ΔΔQ
+
ΔΔQ
Q Q Q
bit üretim girdilerini oluşturduğundan bunlara ya-
pılan ödemeler sabit maliyetleri oluşturur. İşletmeilişkisi de geçerlidir.
ilişkisi O halde
de geçerlidir. marjinal
O halde maliyet,
marjinal marjinal sabit m
maliyet,
hayvan beslese de beslemese de bu maliyetleri öde-toplamına
marjinal sabit maliyet ile marjinal değişken maliye- sabit mal
eşittir. Firma üretim miktarını artırdığında
mektedir. İşletmenin beslediği hayvan sayısını ar-maliyet sıfıra eşittir.
tin toplamına O halde,
eşittir. Firmamarjinal maliyet artır-
üretim miktarını sadece marjinal d
tırması bu maliyetleri artırmaz. Öte yandan; yem,Bu kavramların
dığında sabitanlaşılmasını kolaylaştırmak
maliyet değişmediğine için üretim kısmında
göre marjinal
Tabloları veya Maliyet eğrileri kullanabiliriz.
Toplam Maliyet Tablosunu kullanarak firmanın 63
maliyetlerini h
firmanın kısa dönem günlük üretim miktarı, toplam maliyeti, o
verilmiştir.
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı

sabit maliyet sıfıra eşittir. O halde, marjinal maliyet sadece marjinal değişken maliyetten kaynaklanmak-
tadır. Bu kavramların anlaşılmasını kolaylaştırmak için üretim kısmında kullandığımıza benzer biçimde
Maliyet Tabloları veya Maliyet eğrileri kullanabiliriz.
Toplam Maliyet Tablosunu kullanarak firmanın maliyetlerini hesaplamaya çalışalım. Tablo 3.3’te bir fir-
manın kısa dönem günlük üretim miktarı, toplam maliyeti, ortalama maliyeti ve marjinal maliyeti verilmiştir.

Tablo 3.3 Kısa Dönemde Firmanın Toplam, Ortalama ve Marjinal Maliyetleri


Q TFC TVC AVC
TC AC AFC MC
Günlük Toplam Toplam Ortalama
Toplam Ortalama Ortalama Marjinal
Üretim Sabit Değişken Değişken
Maliyet Maliyet Sabit Maliyet Maliyet
Miktarı Maliyet Maliyet Maliyet
T T/Kg T/Kg T/Kg
kg T T/Kg T/Kg
0 60.0 60.0 0.0
1 90.3 60.0 30.3 90.3 60.0 30.3 30.3
2 112.7 60.0 52.7 56.3 30.0 26.3 22.3
3 129.0 60.0 69.0 43.0 20.0 23.0 16.3
4 141.3 60.0 81.3 35.3 15.0 20.3 12.3
5 151.7 60.0 91.7 30.3 12.0 18.3 10.3
6 162.0 60.0 102.0 27.0 10.0 17.0 10.3
7 174.3 60.0 114.3 24.9 8.6 16.3 12.3
8 190.7 60.0 130.7 23.8 7.5 16.3 16.3
9 213.0 60.0 153.0 23.7 6.7 17.0 22.3
10 243.3 60.0 183.3 24.3 6.0 18.3 30.3
11 283.7 60.0 223.7 25.8 5.5 20.3 40.3
12 336.0 60.0 276.0 28.0 5.0 23.0 52.3
13 402.3 60.0 342.3 30.9 4.6 26.3 66.3
14 484.7 60.0 424.7 34.6 4.3 30.3 82.3

Firmanın Toplam sabit maliyeti �60’dir. Dikkat edersek sabit maliyet üretim miktarını artırdığımız
Firmanın Toplam sabit maliyeti 60T’dir. Dikkat edersek sabit maliyet üretim miktarını artırdığımız
haldehalde
değişmemektedir.
değişmemektedir.Tablonun
Tablonun dördüncü sütununda verilen
dördüncü sütununda verilentoplam
toplam değişken
değişken maliyet
maliyet ise üretim
ise üretim mik-
miktarı
tarı ile doğru orantılıdır
ile doğru orantılıdırveveüretim
üretim miktarı
miktarı arttıkça
arttıkça değişken
değişken maliyetmaliyet de artmaktadır.
de artmaktadır. Toplam
Toplam maliyetin
maliyetin
üretimüretim
miktarımiktarı
ile olanileilişkisini
olan ilişkisini
ortalamaortalama ve marjinal
ve marjinal maliyet kavramlarını
maliyet kavramlarını kullanarakkullanarak daha
daha yakından
yakından inceleyebiliriz.
inceleyebiliriz. TablonunTablonun
5. sütununda5. sütununda ortalama
ortalama maliyet maliyet verilmektedir.
verilmektedir. Dikkat edersekDikkat AC
edersekbaş-
AC 90.3T’den
�90.3’den başlamakta ve üretim miktarı arttıkça sürekli azalmaktadır. Bu durum sabit bir sayının
lamakta ve üretim miktarı arttıkça sürekli azalmaktadır. Bu durum sabit bir sayının giderek artan bir sayıya giderek
artanbölünmesinden
bir sayıya bölünmesinden kaynaklanmaktadır.
kaynaklanmaktadır. Firmanın ortalama Firmanın ortalama
değişken maliyetinideğişken maliyetini
incelersek, ortalamaincelersek,
değişken
ortalama değişken
maliyetin maliyetin
30.3T’den �30.3’den
başladığını üretimbaşladığını üretim
miktarı arttıkça miktarıdeğişken
ortalama arttıkça maliyetin
ortalama azaldığını,
değişken 7 maliyetin
ve 8 kg
üretim miktarlarında ise 16.3T ile en aza ulaştığını, ancak daha sonra tekrar artmaya
azaldığını, 7 ve 8 kg üretim miktarlarında ise �16.3 ile en aza ulaştığını, ancak daha sonra tekrar artmaya başladığını gözle-
mekteyiz.
başladığını Bu durum marjinal
gözlemekteyiz. Bu durum maliyet açısından
marjinal da söz
maliyet konusudur.
açısından Amakonusudur.
da söz önce marjinal
Amamaliyeti birlikte
önce marjinal
hesaplayalım. Örneğin üretim miktarı 3 kg’dan 4 kg’a çıkarıldığında marjinal maliyet:
maliyeti birlikte hesaplayalım. Örneğin üretim miktarı 3 kg’dan 4 kg’a çıkarıldığında marjinal maliyet:
141.3 − 129 81.3 − 69
MC = = = 12.3
4−3 4−3
olmaktadır. MarjinalMarjinal
olmaktadır. TC veya
maliyetimaliyeti TCTVC’ den hesaplamamız
veya TVC’ sonucu
den hesaplamamız değiştirmemektedir.
sonucu değiştirmemektedir. Yukarıda da
Yukarıda
değindiğimiz gibi, gibi,
da değindiğimiz bu budurum
durumtoplam sabit maliyetin
toplam sabit maliyetin üretim
üretim miktarından
miktarından bağımsızbağımsız olmasından
olmasından kaynak-
kaynaklanmaktadır. Marjinal
lanmaktadır. Marjinal Maliyet,
Maliyet, ortalama
ortalama değişken
değişken maliyetmaliyet
ile aynıile aynı değerden
değerden başlamakta,
başlamakta, ortalama
ortalama değişken
maliyetten
değişken daha hızlı
maliyetten daha düşerek 5 – 6 kg
hızlı düşerek 5 –üretim miktarlarında
6 kg üretim 10.3T ile
miktarlarında en aza
�10.3 ileulaşmakta sonra artmaya
en aza ulaşmakta sonra
başlamaktadır.
artmaya Dikkat
başlamaktadır. edilirseedilirse
Dikkat 8 kg üretim
8 kg miktarında AVC ile AVC
üretim miktarında MC birbirine eşittir. Bueşittir.
ile MC birbirine nokta AVC’ nin
Bu nokta
AVC’minimum olduğu
nin minimum noktadır.
olduğu noktadır.
Maliyet tablosunda gözlemlediğimiz bu ilişkileri, maliyet eğrileri yardımıyla da inceleyebilirdik. Şekil
3.3.64
te Toplam maliyet eğrileri verilmektedir.
Dikkat edilirse TVC eğrisi sıfırdan başlamakta önce azalan oranlarda artmakta, üretim miktarı 5-6 kg
civarındayken bükülmekte ve daha sonra artan oranlarda artmaktadır. TFC eğrisi �60 de yatay düz bir
AVC’ nin minimum olduğu noktadır.
Maliyet tablosunda gözlemlediğimiz bu ilişkileri, maliyet eğrileri yardımıyla da inceleyebilirdik. Şekil
3.3. te Toplam maliyet eğrileri verilmektedir.
İktisada Giriş
Dikkat edilirse TVC eğrisi sıfırdan başlamakta önce azalan oranlarda artmakta, üretim miktarı 5-6 kg
civarındayken bükülmekte ve daha sonra artan oranlarda artmaktadır. TFC eğrisi �60 de yatay düz bir
Maliyet TC
çizgidir. eğrisi ise
tablosunda bu iki eğrinin
gözlemlediğimiz bu toplamı
ilişkileri, olup,
maliyet�60 den yardımıyla
eğrileri başlayıp, da TVC eğrisine benzer
inceleyebilirdik. Şekilbir rota
çizmektedir.
3.3. te Toplam maliyet eğrileri verilmektedir.
Dikkat edilirse
Ortalama TVC eğrisi
ve Marjinal sıfırdan
eğriler başlamakta
Şekil önce azalanAFC
3.4. te verilmiştir. oranlarda
eğrisiartmakta, üretimarttıkça
üretim miktarı miktarısürekli
5-6 kg azalan
civarındayken bükülmekte
bir eğridir. Ortalama ve daha
Maliyet sonra
eğrisi artan
önce oranlarda 7-8
azalmakta, artmaktadır.
kg üretimTFC eğrisicivarında
miktarı 60T de yatay düz bir çiz-
minimuma ulaşmakta
gidir. TC eğrisi ise bu iki eğrinin toplamı olup, 60T den başlayıp, TVC eğrisine
daha sonra artmaktadır. Marjinal Maliyet eğrisi ortalama maliyet eğrisinden önce minimuma ulaşmakta
benzer bir rota çizmektedir.
Ortalama
daha sonraveartmaya
Marjinalbaşlamaktadır.
eğriler Şekil 3.4.Dikkat
te verilmiştir.
edilirseAFC eğrisi üretim
marjinal maliyetmiktarı
eğrisi arttıkça
ortalama sürekli azalaneğrisini,
maliyet
birortalama
eğridir. Ortalama Maliyet eğrisi önce azalmakta,
maliyetin minimum olduğu noktada kesmektedir.
7-8 kg üretim miktarı civarında minimuma ulaşmakta
daha sonra artmaktadır. Marjinal Maliyet eğrisi ortalama maliyet eğrisinden önce minimuma ulaşmakta
daha ACsonraeğrisi
artmaya AVC ve AFC Dikkat
ise başlamaktadır. eğrilerinin dikey
edilirse eksende
marjinal toplamıdır.
maliyet AVC hem
Hem maliyet
eğrisi ortalama de AC
eğrisini, eğrileri U
ortala-
ma maliyetin minimum olduğu noktada kesmektedir.
biçimindedir. Bunun nedeni üretim kısmında gördüğümüz azalan verimler kanunudur. Firma değişken
girdi olan emeğe
AC eğrisi ise AVCsabit bir eğrilerinin
ve AFC ücret ödemekte, işçilerintoplamıdır.
dikey eksende marjinal ve Hem ortalama
AVC hem verimleri artarkenU marjinal
de AC eğrileri biçi- ve
mindedir. Bunun nedeni üretim kısmında gördüğümüz azalan verimler kanunudur.
ortalama maliyetler azalmakta, firma sabit olan girdiye daha fazla değişken girdi uygulayarak üretimini Firma değişken girdi
olan emeğe sabit
artırdıkça azalan birverimler
ücret ödemekte,
kanunu işçilerin
devreyemarjinal
girmekteveve ortalama
marjinal verimleri artarken
ve ortalama marjinalartmaktadır.
maliyetler ve ortalama
maliyetler azalmakta, firma sabit olan girdiye daha fazla değişken girdi uygulayarak üretimini artırdıkça
azalanBu durumu
verimler şöyledevreye
kanunu açıklayabiliriz.
girmekte ve Kısa dönemde
marjinal tek girdi
ve ortalama olarakartmaktadır.
maliyetler emek kullanıldığını varsayar ve
firmanın
Bu durumu emeğe ödediği
şöyle günlük ücreti
açıklayabiliriz. w ile gösterirsek;
Kısa dönemde tek girdi firmanın
olarak emek günlük toplam değişken
kullanıldığını varsayarmaliyeti
ve firma-
nın emeğe TVC ödediği günlük
= w.L olur. ücreti w ile gösterirsek; firmanın günlük toplam değişken maliyeti
TVC =açıktır.
olacağı w.L olur.( APL = Q olduğunu hatırlayınız.)
L
TVC L 1 w
BuBudurumda
durumda AVC = =w =w = olacağı açıktır. (( APL = Q olduğunu
olacağıaçıktır. olduğunu hatırlayınız.)
hatırlayınız.)
Q Q AP AP
Firmanın ödediği ücret (w) sabit olduğu durumda, APL artarken AVC azalmakta, azalan verim kanunu
L L L
Firmanın
nedeniyle APödediği ücret (w) sabit olduğu durumda,
L azalırken AVC artmaktadır. Dahası
APL Lmaksimum
AP
Firmanın artarken
ödediğiAVC iseazalmakta,
ücretAVC sabitazalan
(w)minimum verim kanunu APL artarke
olmaktadır.
olduğu durumda,
nedeniyle
makta, azalan verim kanunuAPL azalırken AVC artmaktadır. Dahası APL maksimum ise AVC minimum olmaktadır.
Burada tanımladığımız APL ve AVC arasındaki ilişki,
nimum olmaktadır.
nedeniyleMP AP azalırken
veLMC arasındaAVC geçerlidir. Dahası APL maksimum
daartmaktadır.
Burada tanımladığımız APL ve AVC arasındaki ilişki, MPLL ve MC arasında da geçerlidir.
Burada
ΔTVC 15 tanımladığımız
ΔL 1APL vewwAVC arasındaki ilişki, ΔMP Q L ve MC
geçerlidir. TVCTVC = w=.Lw.Lolduğuna
olduğunagöre görebubudurumda,
durumda, MC = =w =w == olacaktır. ( MPL =
olacaktır.
TVCΔQ
= w.L Δ Q MPL
MPL MP
olduğuna göre
MPLL
bu durumda, ΔTVCΔL ΔL
w olacaktır. (olduğunuΔQ MC = =w =
MPL = hatırlayınız.) Firmanın ödediği
olduğunu hatırlayınız.) Firmanın ücret (w) ücret
ödediği sabit (w)
olduğuna göre, MP
sabit olduğuna L artarken
göre, MC azalmakta,
MPL artarken MCΔQ ΔQ
MPL azalan verimΔL kanunu nedeniyle MPL azalırken de MC artmaktadır. MPL maksimum ise, MC minimum
olduğunu hatırlayınız.) Firmanın ödediği ücret (w) sabit olduğ
azalmakta,
PL artarken MColmaktadır.
azalmakta, azalan verim kanunu nedeniyle MPL azalırken de MC artmaktadır. MPL maksimum ise, MC
minimum olmaktadır. azalan verim kanunu nedeniyle MPL azalırken de MC artmaktad
ksimum ise, MC minimum olmaktadır.
400,0 TC TVC

350,0

300,0
TC, TVC, TFC, ( )

250,0

200,0

150,0

100,0

TFC
50,0

0,0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14

Üretim Miktarı (kg)

Şekil 3.3 Kısa Dönemde Toplam, Toplam Sabit ve Toplam Değişken Maliyetler

Şekil 3.3: Kısa Dönemde Toplam, Toplam Sabit ve Toplam Değişken Maliyetler
65
Şekil 3.3: Kısa Dönemde Toplam, Toplam Sabit ve T
şken Maliyetler
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı

MC
80,0

70,0

60,0
AFC, AVC, TFC, ( /kg)

50,0

40,0
AC
30,0 AVC

20,0

10,0
AFC
0,0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14
Üretim Miktarı (kg)

Şekil 3.4 Ortalama, Ortalama Sabit, Ortalama Değişken ve Marjinal Maliyetler

Maliyet eğrileri arasındaki ilişkileri şöyle özet- Uzun Dönemde Maliyet


leyebiliriz. Uzun dönemde firma tüm girdilerini değiştire-
1. Toplam Maliyet eğrisi (TC), Toplam Sabit bilme olanağına sahiptir. Yukarıda da varsaydığı-
Maliyet (TFC), ve Toplam Değişken Mali- mız gibi firma sermaye ve emek olmak üzere, iki
yet (TVC) eğrilerinin dikey olarak toplan- girdi kullanıyorsa, uzun dönemde sermaye yapısını
masıyla bulunabilir. değiştirerek maliyetlerini en düşük düzeye getire-
2. Ortalama Maliyet eğrisi (AC), Ortalama Sa- cek girdi bileşimini bulmaya çalışmaktadır. Uzun
bit Maliyet (AFC), ve Ortalama Değişken dönemde firma üretim tesisinin büyüklüğüne, baş-
Maliyet (AVC) eğrilerinin dikey olarak top- ka bir deyişle, tesisin ölçeğine karar vermek duru-
lanmasıyla bulunabilir. mundadır. Bu nedenle uzun dönem, firma açısın-
3. Ortalama Sabit Maliyet (AFC) eğrisi üretim dan bir planlama dönemidir. Seçeceği bu üretim
miktarı arttıkça sürekli azalmaktadır. tesisi uzun dönemde ortalama maliyetleri en aza
indirmesi beklenen tesis olacaktır. Firma planlarını
4. Ortalama Maliyet (AC) ve Marjinal Mali- tamamlayıp, üretim tesisi büyüklüğü konusunda
yet (MC) eğrileri üretim miktarı artırıldıkça karar verdiğinde, bu tesisi yaptığı yatırımlar yoluy-
önce azalmakta, bir minimuma ulaşmakta la gerçekleştirecektir. Dikkat edilirse bu planlama
sonra artmaktadırlar. dönemi tamamlanıp, firma yatırımı gerçekleştirdi-
5. Marjinal Maliyet eğrisi (MC), Ortalama Ma- ğinde, firma artık sabit bir sermaye yapısı üzerine
liyet (AC) eğrisinden daha önce minimuma çalışmakta, yani kısa döneme geri dönmektedir.
ulaşmaktadır. Tesis tamamlandıktan sonra, firmanın üretim mik-
tarı yeniden sabit bir sermaye yatırımı üzerinde,
6. Marjinal Maliyet değişken girdilerin ayarlanmasıyla belirlenecektir.
dikkat (MC) eğrisi, Or-
Kısa dönemde marjinal mali- talama Maliyet Uzun Dönem Ortalama Maliyet Eğrisi
yet (MC), ortalama değişken (AC) eğrisini or- Uzun dönemde firma maliyetlerini en aza indir-
maliyet (AVC) ve ortalama talama maliyetin geyecek tesis büyüklüğünü planlamaya çalışmakta-
toplam maliyet (AC) eğrileri- minimum olduğu dır. Uzun dönem maliyetler, kısa dönemde azalan
nin U harfinin biçimine ben- noktada ve aşağı- verimler kanununun geçerli olması nedeniyle, kısa
zer olmasının nedeni azalan dan yukarıya doğ- dönem maliyetlerden daha düşüktür. Firma girdi
verimler kanunudur. ru kesmektedir. bileşimini değiştirerek uzun dönemde maliyetlerini
kısa döneme göre daha da azaltabilir.

66
İktisada Giriş

Bu durumu bir örnek yoluyla inceleyelim. Uzun miktardan daha fazla ise firma bu durumda üçüncü
dönemde tesis kurmayı planlayan bir firmanın elin- tesisi seçmelidir.
de üç farklı tesis büyüklüğü olduğunu varsayalım. Firmanın planlama döneminde yatırım yapabile-
Firma uzun dönemde bu tesislerden birini seçecek ceği tesis büyüklükleri çok daha fazla sayıda olsaydı,
ve üretimini bu seçtiği tesis üzerinde gerçekleştire- firma planladığı her üretim düzeyi için uzun dönem-
cektir. Bu tesislerden ilki küçük ölçekli, ikincisi orta de en düşük maliyetli tesisi seçmeyi tercih ederdi. Bu
ölçekli, üçüncüsü de büyük ölçekli tesisler olsun. durumu Şekil 3.6. dan yararlanarak inceleyelim.
Firmanın uzun dönemde hangi tesisi seçeceği üret-
Şekilde farklı ölçekteki tesislerin kısa dönem
meyi planladığı mal ve hizmet miktarına bağlıdır.
maliyet eğrileri gösterilmektedir. Firma uzun dö-
Şekil 3.5. te bu üç tesisin ortalama kısa dönem ma-
nem planlama kararları çerçevesinde Q1 düzeyin-
liyet eğrileri gösterilmiştir. Eğer firma uzun dönem
de bir üretim yapmayı planlıyor olsa, sizce hangi
planları içinde en fazla QA düzeyine kadar üretim
büyüklükte bir üretim tesisini seçerdi? Yukarıdaki
yapmayı planlıyorsa, ortalama maliyeti en düşük
grafiği dikkatle incelersek, firmanın Q1 düzeyinde
olan birinci tesisi seçmelidir. Dikkat edilirse, QA
bir üretimi kısa dönemde ilk üç tesiste de üretebile-
dan daha düşük düzeydeki üretim miktarlarında
ceğini görürüz. Ancak firmanın ortalama maliyeti,
en düşük ortalama maliyet birinci tesisin ortalama
bu üretim düzeyini ilk tesiste gerçekleştirirse, 25T,
maliyetidir. Bu tesisin ortalama kısa dönem maliyet
ikinci tesiste gerçekleştirirse 20T, üçüncü tesiste
eğrisi şekilde AC1 ile gösterilmiştir. Üretim mikta-
gerçekleştirirse 15T olmaktadır. Doğal olarak firma
rını QA ile QB arasında planlayan bir firmanın seç-
uzun dönemde Q1 düzeyinde bir üretim yapmayı
mesi gereken tesis ise ikinci tesistir. Bu aradaki üre-
planlıyorsa, tesis büyüklüğünü üçüncü tesis olarak
tim miktarlarında en düşük ortalama maliyet ikinci
seçerdi. Dikkat edersek, kısa dönem ortalama ma-
tesiste oluşmaktadır. İkinci tesisin ortalama maliyet
liyet eğrisi AC3, Q1 üretim düzeyinde uzun dönem
eğrisi şekilde AC2 eğrisidir. Eğer firmanın üretmeyi
maliyet eğrisi LAC’ ye teğettir.
planladığı mal ve hizmet miktarı, QB ile gösterilen

AC
( )
AC1 AC2
AC3

QA QB Q : Üretim

Şekil 3.5 Farklı büyüklükteki üretim tesislerinin kısa dönem ortalama maliyetleri

AC
LAC
( )
AC1 AC7
AC2
AC6 LAC
25 AC3
AC5
AC4
10

15

Q1 QE Q:Üretim Miktarı

Şekil 3.6 Kısa dönem ve uzun dönem ortalama maliyet ilişkisi

67
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı

Bu durum bize şunu göstermektedir. Uzun dönemde firma tesis kapasitesini, yani ölçeğini planladığına
göre, her üretim düzeyi için uzun dönemde bir ölçek seçecektir. Ancak bir kez ölçeğini seçtikten sonra kısa
dönemde üretim yapmak zorunda olduğundan, kısa dönem maliyetler her zaman uzun dönem maliyetle-
rin üstünde olacaktır. Bunun nedeni firmanın sabit bir tesiste, üretim miktarını artırabilmek için değişken
girdileri artırması ve dolayısıyla kısa dönemde azalan verimler ile karşılaşmasıdır.
Yukarıda QE üretim düzeyinde ulaşılan ölçek firmanın uzun dönem or-
talama maliyetlerinin en az olduğu üretim düzeyidir. Bu noktaya minimum
etkin ölçek adı verilir. Minimum etkin ölçek firmanın uzun dönem ortala-
dikkat
ma maliyetinin minimuma ulaştığı üretim düzeyidir.
Uzun dönem bir planlama
dönemidir. Firma tesisin bü- Uzun dönem ortalama maliyet eğrisi LAC dikkatle incelenirse, bu eğri-
yüklüğüne uzun dönemde nin kısa dönem maliyet eğrilerini alttan sardığını görülür. Bu özellikten do-
karar verir. Bir kez tesisini ku- layı, uzun dönem ortalama maliyet eğrisine zarf eğrisi adı verilmektedir. Bu
ran firmanın üretim kararları durum aslında uzun dönemde ortalama maliyetlerin her zaman kısa dönem
kısa dönem kararlardır. maliyetlerden daha düşük olduğu, firmanın ölçek büyüklüğünü ayarlayarak
maliyetlerini kısa döneme göre daha da azaltabileceği anlamına gelmektedir.

Ölçek Ekonomisi
Yukarıda incelediğimiz uzun dönem ortalama maliyet eğrisinin de kısa dönem ortalama maliyet eğrileri
gibi U biçiminde olduğunu gördük. Kısa dönemde ortalama maliyet eğrisinin bu biçimi almasının nedeni
azalan verimler kanunu idi. Uzun dönemde ise firma tesis büyüklüğünü artırarak ölçek ekonomisinden ya-
rarlanmaktadır. Uzun dönem ortalama maliyetlerin azalmasının nedeni, firmanın ölçeği büyüterek, daha
özelleşmiş makine ve donanım kullanabilmesi; işgücünü farklı alanlarda uzmanlaştırarak toplam verimli-
liğini artırabilmesidir. Bu yolla firma uzun dönem ortalama maliyetlerini azaltabilmektedir. Uzun dönem
maliyet eğrisine bakarsak, QE üretim düzeyine kadar firma ölçeğe göre artan getiriden yararlanmakta ve
üretim miktarı arttıkça uzun dönem ortalama maliyetleri azalmaktadır. Firmanın tesis kapasitesi büyüdük-
çe, yönetim ve iletişim zorlukları baş göstermekte ve firma ölçeğe göre azalan getiri ile karşılaşmaktadır.
Ölçeğe göre azalan getiri durumunda ise, (şekilde QE üretim düzeyinden sonra) firmanın uzun dönem
ortalama maliyetleri artmaya başlamaktadır.
Firma ölçeğe göre sabit getirinin olduğu bir tekniğe sahip olsaydı, girdilerini artırdığı oranda toplam
maliyetleri ve aynı zamanda üretimi artacağından, uzun dönem ortalama maliyetleri değişmezdi. Bu du-
rumda uzun dönem ortalama maliyet eğrisi Şekil 3.7. de gösterildiği gibi yatay bir doğru olurdu.

AC
LAC
( ) AC1 AC2 AC3 AC4 AC5

LAC

Q:Üretim Miktarı

Şekil 3.7 Ölçeğe göre sabit getiri varken kısa dönem ve uzun dönem ortalama maliyet ilişkisi

68
İktisada Giriş

ÖÇ 2 Fırsat maliyeti, kısa ve uzun dönemde maliyet kavramlarını ve ilişkilerini açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Aşağıdaki tablodaki değer-


leri hesaplayarak tabloyu
doldurunuz.
Q TC TFC TVC AFC AVC MC Ortalama sabit maliyetin
0 90 üretim miktarı arttıkça azal- Maliyet eğrileri arasındaki
1 125
masına güncel hayattan bir ilişkileri anlatınız.
2 146
3 156
örnek veriniz.
4 178
5 210
6 264

KÂR MAKSİMİZASYONU
Firmanın amacının kârını maksimize etmek olduğunu biliyoruz. Kârı firmanın toplam satış hasılatı ile
toplam maliyetleri arasındaki fark olarak tanımlıyoruz. Yukarıda maliyet bölümünde ekonomik maliyetler
ile muhasebe maliyetleri arasındaki farkı incelemiştik. Muhasebe maliyetlerinde yalnızca açık maliyetler
göz önüne alınırken, ekonomik maliyetler kavramının bir kaynağın tüm fırsat maliyetlerini içermesi gerek-
tiğinden söz etmiştik. Bu fark nedeniyle iki farklı kâr tanımı yapmak mümkündür. Bu durumda;
Muhasebe Kârı = Satış Hasılatı – Açık Maliyetler
Ekonomik Kâr = Satış Hasılatı – Açık Maliyetler – Örtük Maliyetler
olur. Dikkat edilirse örtük maliyetler nedeniyle, ekonomik kâr, muhasebe kârından daha azdır.
Firmanın kâr maksimizasyonu problemini bir sonraki bölümde göreceğiniz piyasa biçimlerinden ba-
ğımsız olarak inceleyelim. Önce kârı tanımlayalım:

∏ = TR.-TC

burada ∏ kâr, TR toplam hasılat, TC ise toplam maliyetlerdir. Toplam maliyetler (TC)’i maliyetler
kısmında incelemiştik. O halde kârı hesaplayabilmemiz için firmanın toplam hasılat (TR) fonksiyonunu
bulmamız gerekir. Toplam hasılat firmanın ürününü sattığı fiyat (P) ile toplam satış miktarının çarpımıdır.
Bu durumda firmanın toplam hasılatı

TR. = P*Q

olmaktadır. Dikkat edersek firmanın hem toplam hasılatı hem de toplam maliyetleri firmanın ne ka-
dar ürün sattığına bağlıdır. Firmanın problemi kârını maksimize edecek üretim/satış miktarının ne kadar
olduğunu bulmaktır.
Firmanın kar maksimizasyonu problemini bir örnek tablo ile inceleyelim. Tablo 3.4 te bir firmanın kâr
tablosu verilmiştir. Tablonun ilk sütununda üretim miktarı, ikinci sütununda ise satış fiyat (P) yer almak-
tadır. Dikkat edilirse firmanın satış miktarı Q arttıkça ürün fiyatı P düşmektedir. Fiyat ve satış miktarının
çarpımından oluşan toplam hasılat tablonun üçüncü sütununda, firmanın toplam maliyetleri ise tablonun
dördüncü sütununda verilmektedir.

69
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı

Tablo 3.4 Kâr Tablosu


Q TC MR MC
P TR TR-TC
Üretim Toplam Marjinal Marjinal
Ürün Fiyatı Toplam Hasılat Kâr
Miktarı Maliyet Hasılat Maliyet
(T) (T) (T)
(kg) (T) (T/kg) (T/kg)
0 6.00 0 0 0
1 6.00 6.0 5.0 6.0 5.0 1.0
2 5.60 11.2 8.0 5.2 3.0 3.2
3 5.30 15.9 10.0 4.7 2.0 5.9
4 5.00 20.0 11.0 4.1 1.0 9.0
5 4.69 23.4 12.5 3.4 1.5 10.9
6 4.29 25.8 14.8 2.3 2.3 11.0
7 4.00 28.0 17.7 2.2 2.9 10.3
8 3.70 29.6 22.5 1.6 4.8 7.1
9 3.40 30.6 30.0 1.0 7.5 0.6
10 3.20 32.0 36.0 1.4 6.0 -4.0

Firma bir birim daha üretim yaptığında bu ek etmeye çalışan bir firma satışlarını o noktaya gö-
birim ürünün maliyetlerini nasıl etkilediğini bil- türmez. Bu durumda firma satışlarını son birimin
9
mektedir. Yukarıda 3.40
maliyetleri 30.6
incelerken 30.0 marjinal
bunun 1.0 hasılatının
7.5 marjinal0.6
maliyetine eşit olduğu
10 3.20 32.0
firmanın marjinal maliyeti olduğunu (MC) gör- 36.0 1.4 6.0
noktada durdurmalıdır. Kâr-4.0
maksimizasyonu için
müştük. Marjinal maliyet (MC) Tablo 3.4’te 6. sü- genel kural firmanın,
tunda yer almaktadır.
MR = MC
FirmaFirma hangidaha
bir birim miktarda
üretimsatış yapmalıdır
yaptığında bu ekki birim
kârı ürünün maliyetlerini nasıl etkilediğini bilmektedir.
maksimum olsun? Firmanın bu soruya cevap ve-
Yukarıda maliyetleri incelerken bunun firmanın marjinal maliyeti olduğunu
olduğu noktada (MC)yapmasıdır.
üretim görmüştük.BuMarjinal
buldu-
rebilmesi için satış miktarının bir birim daha ar-
maliyet (MC) Tablo 3.4’te 6. sütunda yer almaktadır. ğumuz kural firmanın nasıl bir piyasa yapısında
tırdığında toplam satış gelirinin nasıl değişmekte
çalıştığından bağımsızdır, o nedenle de kâr maksi-
Firma hangibilmesi
olduğunu miktarda satış yapmalıdır
gerekir. Bu kavrama ki Marjinal
kârı maksimum olsun? Firmanın
mizasyonunun bu soruya cevap verebilmesi
genel kuralıdır.
Hasılat
için satış (MR) diyoruz.
miktarının Marjinal
bir birim hasılat, firmatoplam
daha artırdığında bir satış gelirinin nasıl değişmekte olduğunu bilmesi
birimBudaha satış yaptığında toplam hasılatının Kâr tablosunda hesapladığımız değerleri kulla-
gerekir. kavrama Marjinal Hasılat (MR) nasıl
diyoruz. Marjinal hasılat, firma bir birim daha satış
değiştiğini gösterir ve, narak, firmanın kârlılık durumunu Toplam Hasılat
yaptığında toplam hasılatının nasıl değiştiğini gösterir ve,(TR), Toplam Maliyet (TC) eğrilerini kullanarak
ΔTR da inceleyebilirdik. Bu eğriler Şekil 3.8. de verilmiş-
MR =
ΔQ tir. Firmanın satış miktarı değiştikçe kârının nasıl
değiştiği ise, Şekil 3.9. da gösterilmiştir.
olarak tanımlanır. Marjinal
olarak tanımlanır. hasılathasılat
Marjinal TabloTablo
3.4. te3.4.
beşinci
te sütunda verilmiştir. Tabloyu dikkatle incelersek
Şekil 3.8.’e bakarsak, firmanın toplam mali-
beşinci
firmanın sütunda
marjinal verilmiştir.
hasılatı Tabloyu
ilk birim dikkatle ince-
satıldığında T6 den başlamakta, satış miktarı arttıkça her ek birimin
yetleri sıfırdan başlamakta önce azalarak artmakta,
lersek elde
satışından firmanın
edilenmarjinal hasılatı
ek gelir ilk birimFirmanın
düşmektedir. satıldı- marjinal maliyeti ise 4. birim satıldığında �1 ile
4kg satış miktarına ulaşıldığında eğri bükülmekte
ğında 6T
minimuma den başlamakta,
ulaşmakta, ancak satış
satışmiktarı
miktarıarttıkça her marjinal maliyet artmaktadır. Bu durumda firma
arttıkça ve daha sonra toplam maliyet artan oranlarda art-
ek birimin
satışlarını hangisatışından
miktardaelde edilen ek gelir
durdurmalıdır ki,düşmek-
kârı maksimum olsun. Tabloya
maktadır. Toplam hasılatdikkat edersek
eğrisi ise firmanın
sıfırdan başla-
tedir.
kârının Firmanın olduğu
maksimum marjinalsatış
maliyeti ise 4.6 birim
miktarı kg’dır.satıl-
Eğer firma 6 birim ürün sattıktan sonra bir birim daha
makta ve düzenli biçimde azalmaktadır. Firmanın
dığında 1T ile minimuma ulaşmakta, ancak
satmaya kalkarsa bunun toplam hasılatına katkısı �2.29kg satış olacağı halde,
dan daha fazlabu son yapması
üretim birimin mümkün
maliyeti değil-
�2.9
miktarı arttıkça marjinal maliyet artmaktadır. Bu
olacaktır. Kârını maksimize etmeye çalışan bir firma satışlarını dir. Çünkü o noktaya götürmez.
bu noktadan sonra Bu durumda
Toplam firma
maliyetler
durumda firma satışlarını hangi miktarda durdur-
satışlarını son birimin marjinal hasılatının marjinal maliyetine eşit olduğu
toplam hasılatın üstünenoktada
çıkmaktadurdurmalıdır.
ve firma zararKâr
et-
malıdır ki, kârı maksimum olsun. Tabloya dikkat
maksimizasyonu için genel mektedir. Firma üretimini hangi noktada durdur-
edersek firmanın kârınınkural firmanın,olduğu satış
maksimum
malıdır? Eğrileri dikkatle incelersek toplam hasılat
miktarı
MR = 6 MC
kg’dır. Eğer firma 6 birim ürün sattıktan
ile toplam maliyet arasındaki farkın en çok olduğu
sonra bir birim daha satmaya kalkarsa bunun top-
olduğu üretim miktarı 6kg’dır. Bu noktada iki eğrinin eği-
lamnoktada üretim
hasılatına yapmasıdır.
katkısı Bu bulduğumuz
2.2T olacağı halde, bu sonkural firmanın nasıl bir piyasa yapısında çalıştığından
bağımsızdır, o nedenle
birimin maliyeti de kâr
2.9T maksimizasyonunun
olacaktır. Kârını maksimize genel mi birbirine eşittir ve kâr maksimum olmaktadır.
kuralıdır.
Kâr tablosunda hesapladığımız değerleri kullanarak, firmanın kârlılık durumunu Toplam Hasılat (TR),
70 Maliyet (TC) eğrilerini kullanarak da inceleyebilirdik. Bu eğriler Şekil 3.8. de verilmiştir.
Toplam
Firmanın satış miktarı değiştikçe kârının nasıl değiştiği ise, Şekil 3.9. da gösterilmiştir.
Şekil 3.8.’e bakarsak, firmanın toplam maliyetleri sıfırdan başlamakta önce azalarak artmakta, 4kg
İktisada Giriş

Yukarıda söz ettiğimiz durumu, Şekil 3.9. yar- 14

dımıyla daha rahat gözleyebilmekteyiz. Şekil 3.9.; 12

Şekil 3.8. de verilen TR eğrisinden TC eğrisinin 10


dikey olarak çıkartılmasıyla elde edilmiştir. Dik-

Toplam Kâr ( )
8
kat edersek kâr eğrisi sıfırdan başlamakta, üretim 6
ve satış miktarı 6 kg olduğunda, kâr maksimuma 4
ulaşmakta, miktar 9kg’ a ulaştığında ise kâr sıfır 2
olmaktadır. 0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9
40 -2
TC Üretim Miktarı (kg)
35 -4
TR
Toplam Maliyet ve Hasılat ( )

30 -6

25 Şekil 3.9 Firma Kârı


20

15

10
dikkat
5
Firmanın kâr maksimizasyonu için bulduğumuz
0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 genel kural, ekonomik kararların alınmasında
Üretim Miktarı (kg)
önemli bir kuraldır. İktisatçılar, karar verme sü-
recinde bir kaynağın ortalama getirisini ve götü-
Şekil 3.8 Toplam Maliyet ve Toplam Hasılat rüsünü değil, son biriminin, yani marjinal birimi-
nin getirisini ve götürüsünü kıyaslarlar.

ÖÇ 3 Ekonomik kâr ve kâr maksimizasyonu kavramlarını açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Son gece ertesi günkü iki


Marjinal maliyeti sıfır olan
ayrı sınava birden çalışmak
bir firma kârını maksimize
zorunda kalan bir öğrenci-
etmek için üretim miktarı- Firmanın kâr maksimizas-
nin kalan zamanını bu ders-
nı nasıl ayarlar? Bu üretim yonu davranışını anlatınız.
lere bölüştürme problemi
düzeyinde firmanın Toplam
ile iktisadi kaynak dağılımı
Hasılatı ne olur?
problemini ilişkilendiriniz.

71
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı

Kısa ve uzun dönemde üretim


ÖÇ 1 kavramını ve ilişkilerini
açıklayabilme

Bu bölümde firma davranışını inceledik. İlk olarak üretim sü-


Üretim recini; emek, sermaye, toprak ve doğal kaynaklar gibi girdilerin
mal ve hizmetlere dönüştürülmesi işlemi olarak tanımladık.
Firma kararları açısından kısa dönem ve uzun dönem ayrımının
bölüm özeti

önemli olduğuna değindik. Kısa dönemi firmanın girdilerinden


en az bir tanesinin sabit olduğu dönem, uzun dönemi ise gir-
dilerin tamamının değişken olduğu dönem olarak tanımladık.
Kısa dönemde bir girdi sabit iken, toplam ürün ortalama ürün
ve marjinal ürün arasındaki ilişkileri inceledik. Marjinal Ürünü
girdi miktarı bir birim daha attırıldığında toplam üründe olan
değişme olarak tanımladık. Ortalama ürün maksimum iken
marjinal ürünün ortalama ürüne eşit olduğunu gördük.
Kısa dönemde üretim konusunda önemli bir kavram olan aza-
lan verimler kanununu inceledik. Azalan verimler kanununu,
sabit bir girdiye giderek artan miktarlarda değişken bir girdi uy-
gulandığında değişken girdinin marjinal ürününün ve ortalama
ürününün bir noktadan sonra düşmeye başlayacağı biçiminde
tanımladık.
Uzun dönem üretim konusunda ise firma ölçeğinin önemli
olduğunu tartıştık. Ölçeğe göre sabit getiri varsa, firmanın gir-
dilerindeki artış oranında üretimin de artacağını, azalan getiri
durumunda ise üretimin bu orandan daha az artacağını tartış-
tık. Ölçeğe göre artan getiri durumunda ise, firmanın üretim
miktarındaki artış oranının, girdilerdeki artış oranından daha
fazla olacağını ifade ettik.

72
İktisada Giriş

Fırsat maliyeti, kısa ve uzun


ÖÇ 2 dönemde maliyet kavramlarını ve
ilişkilerini açıklayabilme

Firmanın maliyet yapısını incelemeden önce, fırsat maliye-


Maliyet ti kavramını tanımladık. Muhasebe ve ekonomik maliyetler
arasındaki farkın fırsat maliyeti ile ilgisini tartıştık. Firma ka-
sasından çıkan ve doğrudan muhasebe kayıtlarında yer alan

bölüm özeti
maliyetleri açık maliyet, fırsat maliyetini yansıtan ve muhasebe
kayıtlarında yer almayan maliyetleri ise örtük maliyet olarak
tanımladık. Muhasebe maliyetleri açık maliyetleri göz önüne
aldığı halde, ekonomik maliyetler hem açık hem de örtük ma-
liyetleri göz önüne almaktadır.
Maliyetleri kısa dönem ve uzun dönem olarak ayrı ayrı ince-
ledik. Azalan verimler kanunun kısa dönem firma maliyetle-
rini nasıl etkilediğini inceledik. Dikkat edilirse azalan verimler
firmanın ortalama değişken maliyetlerinin belirli bir üretim
miktarından sonra artacağını ifade etmektedir. Kısa dönemde
sabit ve değişken maliyetleri tartıştık. Toplam Maliyet, toplam
sabit maliyet ve toplam değişken maliyetlerin toplamıdır. Aynı
biçimde ortalama maliyet de ortalama sabit maliyet ve ortala-
ma değişken maliyetlerin toplanmasıyla bulunabilir. Ortalama
sabit maliyet üretim miktarı arttıkça sürekli azalmaktadır. Or-
talama maliyet ve marjinal maliyet üretim miktarı artırıldıkça
önce azalmakta, bir minimuma ulaşmakta sonra artmaktadır-
lar. Marjinal maliyet ortalama maliyetin minimum olduğu
noktada ortalama maliyete eşittir
Uzun dönemde ortalama maliyetler ile firma ölçeği arasında-
ki ilişkiyi inceledik. Ölçeğe göre sabit getiri varsa üretim mik-
tarındaki oransal artış girdi kullanımındaki oransal artışa eşit
olacağından firmanın uzun dönem ortalama maliyetleri sabit
kalacaktır. Uzun dönem ortalama maliyetler, ölçeğe göre artan
getiri olması durumunda azalacak, ölçeğe göre azalan getiri ol-
ması durumunda ise artacaktır.

Ekonomik kâr ve kâr


ÖÇ 3 maksimizasyonu kavramını
açıklayabilme

Firma davranışı konusunda son incelediğimiz başlık firmanın


Kâr Maksimizasyonu kâr problemi idi. Firmanın amacının kârını maksimize etmek
olduğunu, bunu gerçekleştirebilmek için ise firmanın üretim
miktarını, marjinal maliyetin marjinal hasılata eşit olduğu nok-
tada ayarlaması gerektiğini öğrendik. Bu bulduğumuz marjinal
kuralın genel bir kural olduğunu, kâr maksimizasyonu proble-
mi dışında da ekonomik kararlar alınırken uygulanabileceğini
gördük.

73
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı

1 Eğer sabit miktardaki bir girdiye eşit miktar- 6 Belli bir miktar ürünü üretmenin toplam
larda değişken bir girdi aşamalı olarak ve sürekli maliyeti;
olarak eklenirse,
neler öğrendik?

A. toplam sabit maliyet artı toplam hasılattır.


A. üretim bir noktadan sonra artacaktır. B. marjinal maliyetlerin toplamıdır.
B. üretim hep sabit kalacaktır. C. daima ortalama maliyetten azdır.
C. maliyetler giderek azalacaktır. D. o miktar üretim için girdilere yapılan toplam
D. üretim bir noktadan sonra düşecektir. harcamadır.
E. ortalama maliyetler düşecektir. E. ortalama maliyet artı marjinal maliyettir.

2 Uzun dönem sürecinde: 7 Toplam sabit maliyet eğrisi;


A. bütün girdiler sabittir. A. üretim miktarı ile değişir.
B. bazı girdiler sabit, bazıları değişkendir. B. aşağı doğru eğimlidir.
C. bir girdi değişkendir. C. yatay bir çizgidir.
D. bütün girdiler değişkendir. D. düşey bir çizgidir.
E. gerekli zaman en az bir yıldır. E. yukarı doğru eğimlidir.

3 Azalan verimlerin başlama noktası; 8 Ortalama sabit maliyet;


A. sabit girdinin maksimum olduğu noktadır. A. yatay bir çizgidir.
B. toplam ürünün maksimuma eriştiği noktadır. B. ürün arttıkça düzenli biçimde artar.
C. marjinal ürünün maksimuma eriştiği noktadır. C. ürün arttıkça düzenli biçimde azalır.
D. marjinal ürünün ortalama ürüne eşit olduğu D. azalan verimler gösterir.
noktadır. E. artan verimler gösterir.
E. marjinal ürünün en düşük olduğu noktadır.

9 Bir kaynağı farklı üretim aktiviteleri arasında


4 Marjinal ürün ortalama ürünün üstünde ise; etkin bir biçimde dağıtmak için genel kural;
A. ortalama ürün sabittir. A. kaynağın marjinal ürününün her bir aktivite
B. ortalama ürün artmaktadır. için aynı olmasıdır.
C. ortalama ürün azalmaktadır. B. kaynağın ortalama ürününün her bir aktivite
D. marjinal ürün artmaktadır. için aynı olmasıdır.
E. toplam ürün azalmaktadır. C. kaynağın toplam ürününün her bir aktivite
için aynı olmasıdır.
5 Bir üretim fonksiyonunda, çıktı miktarı girdi D. ortalama ürünün her bir aktivite için marjinal
miktarlarındaki oransal artıştan daha çok artıyorsa, ürüne eşit olmasıdır.
bu durum aşağıdakilerden hangisidir? E. toplam ürünün her bir aktivite için marjinal
ürüne eşit olmasıdır.
A. azalan verimler
B. ölçeğe göre azalan getiri 10 Kârın maksimum olduğu noktada,
C. ölçeğe göre sabit getiri
D. ölçeğe göre artan getiri A. ortalama maliyet marjinal maliyete eşittir.
E. artan verimler B. fiyat ortalama maliyetten büyüktür.
C. marjinal maliyet marjinal hasılata eşittir.
D. ortalama maliyet ortalama hasılata eşittir.
E. maliyetler minimumdur.

74
İktisada Giriş

1. D Yanıtınız yanlış ise “Üretim” konusunu yeni- 6. D Yanıtınız yanlış ise “Maliyet” konusunu ye-
den gözden geçiriniz. niden gözden geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


2. D Yanıtınız yanlış ise “Uzun Dönem” konusu- 7. C Yanıtınız yanlış ise “Maliyet” konusunu ye-
nu yeniden gözden geçiriniz. niden gözden geçiriniz.

3. C Yanıtınız yanlış ise “Azalan Verimler Kanu- 8. C Yanıtınız yanlış ise “Maliyet” konusunu ye-
nu” konusunu yeniden gözden geçiriniz. niden gözden geçiriniz.

4. B Yanıtınız yanlış ise “Marjinal Ürün” konusu- 9. A Yanıtınız yanlış ise “Kâr Maksimizasyonu”
nu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

5. D Yanıtınız yanlış ise “Ölçek Ekonomisi” ko- 10. C Yanıtınız yanlış ise “Kâr Maksimizasyonu”
nusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
3 Anahtarı

Tablo aşağıda doldurulmuş halde verilmektedir. Benzer bir ilişki bu tabloda da


gözlenmektedir. Hem APL hem de MPL önce artmakta sonra azalmaktadır.
Emek kullanımı L beş birim olunca MPL, APL’ye eşit olmaktadır.
APL’nin, TP’nin L’ye bölünmesi yoluyla hesaplandığını; MPL’nin ise L bir
birim artırılınca TP de olan değişiklik olduğunu unutmayınız.

L TP APL MPL
Araştır 1
0 0
1 5.0 5.0 5.0
2 20.0 10.0 15.0
3 50.0 16.7 30.0
4 90.0 22.5 40.0
5 112.5 22.5 22.5
6 120.0 20.0 7.5

75
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı

Araştır Yanıt
3 Anahtarı

Tablo aşağıda doldurulmuştur. Dikkat edilmesi gereken nokta üretim mikta-


rı sıfır iken TC’nin 90 olmasıdır. Bu üretim miktarından bağımsız bir sabit
maliyet TFC olduğu anlamına gelmektedir. Bir kez TFC yerine yazıldığında,
önce TVC ve sırasıyla diğer kalemler hesaplanabilir.

Q TC TFC TVC AFC AVC MC


Araştır 2 0 90 90 0
1 125 90 35 90 35 35
2 146 90 56 45 28 21
3 156 90 66 30 22 10
4 178 90 88 22.5 22 22
5 210 90 120 18 24 32
6 264 90 174 15 29 54

Marjinal maliyeti sıfır olan bir firma kârını maksimize etmek için üretim mik-
Araştır 3 tarını marjinal hasılatı sıfır (MR=0) oluncaya kadar artırır. Dikkat edilirse bu
üretim düzeyinde firmanın toplam hasılatı da maksimum olur.

Kaynakça
Barreto, H. (2009). Intermediate Microeconomics
with Microsoft Excel, Cambdrige University
Press.
Ekinci, N.K. (2011). Modern Mikro İktisat, Ankara,
Efil Yayıevi.
Ertek, T. (2009). Temel Ekonomi (Basından
Örneklerle) İstanbul, Beta Yayınevi.
Katz, M. L. ve Rosen, H.S (1998). Microeconomics,
Boston: Irwin/Mc Graw Hill
McEachern, W. A. (1997). Microeconomics: A
Contemporary Introduction, Ohio: ITP.
Parkin, M. (2010). İktisat, 9. Baskıdan çeviri,
İstanbul: Akademi Yayıncılık.
Pindyck, R.S. ve Rubinfield, D.L. (2004).
Microeconomics 6th Edition, Boston: Pearson.

76
Bölüm 4
Makroekonominin Kapsamı ve Temel
Makroekonomik Değişkenler
öğrenme çıktıları

Ekonomik Performansın Ölçülmesi ve


Makroekonominin Kapsamı ve Tarihçesi Temel Makroekonomik Değişkenler
1 Makroekonomini kapsamını açıklayabilme 3 Makroekonomik performansın

1 2
2 Makroekonominin tarihsel gelişimini değerlendirilmesi açısından işsizlik,
özetleyebilme enflasyon, toplam hasıla, faiz oranı ve
döviz kuru kavramlarını açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • Gayrisafi Yurt İçi Hasıla • Büyük Buhran • İşsizlik Oranı • Enflasyon Oranı
• Büyüme Oranı • Döviz Kuru • Fiyat Endeksleri

78
İktisada Giriş

GİRİŞ kamu açıkları ile dış açıklardır. Bunların dışında


Günümüzün temel ekonomik, politik ve sosyal makroekonominin ilgi alanına giren faiz oranları
konularını kavramak için asgari düzeyde de olsa bir ve döviz kurları gibi pek çok konu varsa da, bunlar
ekonomi bilgisine ihtiyaç vardır. Ekonominin nasıl esas olarak bu beş sorunun anlaşılması için incele-
işlediği konusunda bilgi sahibi olmak önemlidir. nen konulardır.
Çünkü yaşamımızda belirleyici olan her önemli
olayda mutlaka ekonomik bir yön bulunmaktadır. Çıktı (Üretim) ve İstihdam Düzeyi
Ekonomik sorunlara çözüm arama yolu olan eko- Bir ekonomide, belli bir dönemde üretilen ni-
nomi bilimi; işsizlik, enflasyon, durgunluk, büyük hai mal ve hizmetlerin değerine gayrisafi yurt içi
buhran, iç ve dış açık gibi ekonomik olayları ta- hasıla (GSYİH) denir. Üretilen hasıla, ekonomide
nımlar, bu olayların niçin ortaya çıktığını açıklar, bir dönemde oluşan gelire eşit olduğundan, hasıla
gelecekte hangi koşullar altında yeniden ortaya çı- ve gelir kavramları özdeş olarak kullanılmaktadır.
kabileceğini tahmin eder ve ne tür tedbirlerin alın- Bir ekonominin üretken kaynaklarını ne ölçüde
ması gerektiğine ilişkin çözümler önerir. değerlendirdiği, yani üretim faktörlerinin ne dü-
Makroekonomistler ekonominin bir bütün ola- zeyde istihdam edildiği, ekonominin üretim yani
rak nasıl işlediğini açıklamaya çalışan sosyal bilim- gelir düzeyine bağlıdır. Dolayısıyla istihdam dü-
cilerdir. Bunu yaparken münferit değil, toplulaştı- zeyinin belirlenmesi, gelir düzeyinin belirlenmesi
rılmış büyüklükler ile çalışırlar. Örneğin; yurt içi şeklinde ele alınabilir. Burada sorun gelir düzeyinin
üretim, fiyatlar genel seviyesi, ekonominin tümün- belirleyicilerinin ortaya konması, yüksek oranlı ve
de istihdam edilen emek miktarı ve işsizlik araştırı- kalıcı işsizliğin açıklanmasıdır.
lır. Aynı toplulaştırma tüm piyasalar için de yapılır. İşsizlik oranı ne kadar yüksekse, iş bulmak is-
Bu çerçevede farklı dönemlerde ve farklı ülkelerden teyen birisi için bunu başarmak o kadar zordur.
gelirler, fiyatlar, işsizlik, faiz oranları, döviz kurları Üniversite öğrencileri, mezuniyetten sonra iyi bir
ve daha pek çok değişkene ilişkin veriler toplanır. işe girmenin ümidi içindedirler. Ancak ekonomi-
Bu verilerden hareketle makroekonomik değişken- nin yeni iş oluşturma potansiyeli buna elverecek
lerin davranışları analiz edilerek, makroekonomik midir? Belli bir işi olan tüm yetişkinler yüksek
dalgalanmalar ve ekonomiyi açıklamaya yönelik bir işsizlik oranından korkarlar, zira bu durumda
genel teoriler oluşturulur. kendilerinin de işten çıkarılma olasılığı artacaktır.
Makroekonomiyi incelemedeki amacımız; eko- Şayet bu olursa, yeterli birikime sahip olmayanlar
nomik olayları açıklamak, makroekonomik değiş- için ailesinin geçimini sağlamak korkulu bir rüya
kenlerin aldıkları değerleri analiz ederek yorum- haline gelecektir. İşsizliğin yüksek olduğu “kötü za-
lamaktır. İşte ekonomide bu ilişkiler çerçevesinde manlarda” suçlar, ruhsal hastalıklar ve intiharlar da
bir tarafta teori oluşturulurken, öte yanda ekonomi artmaktadır. Bu nedenle, pek çok insanın işsizliği
politikaları da geliştirilmektedir. en büyük, hatta tek makroekonomik sorun olarak
kabul etmesine şaşmamak gerekir.
MAKROEKONOMİNİN KAPSAMI Peki işsizlik neden bazı zamanlarda artmakta-
VE TARİHÇESİ dır? Yüksek oranlı bir işsizlik nasıl uzun süre de-
vam edebilmektedir? Acaba devletin elinde bunu
Bu başlık altında ilk olarak makroekonominin
önleyecek uygun politika araçları yok mudur? İşte
kapsamına giren sorunların ve konuların neler ol-
makroekonomi bu türden soruların cevaplarını
duğunu belirteceğiz. Daha sonra ise, makroekono-
bulmaya çalışmaktadır.
minin tarihçesine göz atarak, makroekonominin
ayrı bir disiplin olarak ortaya çıkışını ve tarihsel
gelişimini ele alacağız. Fiyat Düzeyinin İstikrarı
Fiyat düzeyindeki istikrarsızlık, hem fiyat düze-
Makroekonominin Kapsamı yinin düşmesi (deflasyon), hem de yükselmesi (enf-
lasyon) şeklinde ortaya çıkabilir. Ancak, uzunca bir
Makroekonominin kapsam alanına giren beş
süredir fiyat düzeyindeki istikrarsızlık hemen her
merkezi sorun vardır. Bunlar; gelir ve istihdam dü-
ülkede enflasyon şeklinde ortaya çıkmaktadır. Yük-
zeyi, fiyat düzeyinin istikrarı, ekonomik büyüme,

79
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler

sek bir enflasyon oranı fiyatların ortalama olarak Bütçe Açıkları ve Kamu Borçları
hızla artması, düşük oranlı enflasyon ise fiyatların Bütçe, devletin gelir ve giderlerinin bir arada
daha yavaş artması demektir. gösterildiği bir belgedir. Ancak makroekonomik
Yüksek bir enflasyon oranı pek çok insanı et- çerçevede bütçe bu şekli tanımı ile değil, bu tanı-
kiler. Sabit gelirliler ve tasarruflarını ulusal para mın içeriğiyle analizlere konu olmaktadır. Bütçe,
cinsinden tutanlar enflasyondan en büyük zara- ekonomide pek çok değişkeni etkileyen bir ekono-
rı görürler ve gelir dağılımı bu kesimler aleyhine mi politikası aracıdır ve maliye politikası bütçeler
bozulur. Bu durum, enflasyonun beklenmeyen aracılığıyla yürütülür. Bir ekonomi politikası aracı
bir olgu olarak ortaya çıkması halinde geçerlidir. olarak bütçe, bütçe büyüklüğü yanında, bütçe gelir
Yüksek enflasyonun ülkemizdeki gibi kronik hale ve giderlerinin bileşimi, gelirlerle giderlerin denk
geldiği durumlarda insanlar kendilerini bir ölçüde oluşu ya da bütçe açık ve fazlaları ile fonksiyon-
bu zararlı etkilerden koruyabilmekte iseler de, enf- larını yerine getirir. Ancak zaman zaman bütçeler
lasyonun oranının değişkenliği yine de bu etkinin kontrol edilebilir olmaktan çıkmakta ve bütçe/
bütünüyle ortadan kaldırılmasını önlemektedir. kamu açıkları ciddi bir ekonomik sorun haline
Ayrıca enflasyon, belirsizliği artırarak piyasa me- gelmektedir. Elbette ki sürekli bütçe açıkları kamu
kanizmasının etkinliği de büyük ölçüde azaltmak- borçlarının artması ile sonuçlanmaktadır. Bütçe
tadır. Bu nedenlerle enflasyon makroekonominin açıkları ve kamu borçlarının etkileri ve bunların
önemli bir konusu olmuştur. yol açtığı sorunlar makroekonominin önemli bir
Yine 1970’lerden itibaren gözlenen ve stagflas- inceleme alanını oluşturmaktadır.
yon olarak tanımlanan durum ile¸ekonomiler bir Türkiye’de özellikle 1970’lerden itibaren bütçe
tarafta enflasyon diğer tarafta da yüksek oranlı iş- açıkları ekonominin önemli sorunlarından birisi
sizlik sorununu birlikte yaşamışlardır. O dönem- olarak ortaya çıkmıştır. Sürekli ve büyük miktar-
den beri stagflasyonun açıklanması ve üstesinden lardaki bütçe açıkları, bir yandan özel sektörün ya-
gelinmesi sorunu makroekonominin kapsamı için- tırımlarını azaltarak büyümeyi engellemekte, diğer
de önemli bir yer tutmaktadır. yandan da enflasyonu hızlandırmaktadır.

Ekonomik Büyüme Dış Açıklar


Kişi başına reel gelir veya üretim miktarı ne Ödemeler bilançosu, bir ülkenin diğer ülkelerle
kadar yüksekse ve ne kadar hızlı artıyorsa, toplum yürüttüğü ekonomik ilişkilerinin göstergesi olup,
üyeleri için yüksek bir yaşam standardını sürdür- bunun en önemli kalemleri dış ticaret ve sermaye
mek ve bunu daha da geliştirmek mümkün olacak- hareketleridir. Ülke ekonomisinin uzun dönem-
tır. Kişi başına geliri artırmanın yolu, ekonominin de sağlıklı biçimde işleyebilmesi için bu ilişkilerin
mal ve hizmet üretim kapasitesini artırmaktır. Eğer dengeli bir biçimde yürütülmesi gerekir. Türkiye
ekonomi %5’lik bir büyüme oranını 14 yıl boyun- yarım yüzyıldır diğer ülkelere sattığı mallardan faz-
ca sürdürürse, yaşam standardı ikiye katlanacaktır. lasını onlardan satın almaktadır. Bu ithalatın bedeli
Oysa %3’lük bir büyüme oranı ile bunun için ge- ya milli varlıklarımızın yabancılara satışıyla ya da
çecek süre 23,33 yıl olmaktadır. Burada (70/bü- onlardan borçlanarak ödenecektir. Peki ödemeler
yüme oranı) kullanılarak milli hasılanın iki katına bilançosundaki dengesizliklerin nedenleri ve gide-
çıkması için gerekli süre hesaplanmıştır. Büyüme rilme yolları nelerdir?
oranındaki iki puanlık bir fark bir süre sonra çok Ödemeler bilançosuyla ilgili sorunlar uluslarara-
farklı refah düzeylerine yol açmaktadır. Peki üretim sı ekonomi adı altında ayrı bir uzmanlık alanında
hacmindeki artışın (büyümenin) kaynakları neler- incelenir. Ancak özellikle son yirmi yılda uluslarara-
dir ve istikrarlı ve hızlı bir büyüme nasıl sağlanır? sı ekonomik bütünleşmenin artması, iç ve dış eko-
Bu, diğer makroekonomik sorunların aksine uzun nomik ilişkilerin ayrılmayacak biçimde iç içe girme-
dönemli bir sorun olarak incelenmektedir. sine yol açmıştır. Bu nedenle günümüzde, ödemeler
bilançosuyla ilgili konular makroekonomi kitapla-
rında daha büyük yer tutmaya başlamıştır.

80
İktisada Giriş

Makroekonominin Tarihçesi İngiliz ekonomist J. Maynard Keynes, Büyük


Ekonomistlerin 1750’lerden itibaren ekonomi- Buhran’ı açıklayan ve devletin temel politikalarla
de büyümeye, uluslararası ticarete ve enflasyona ekonomik çöküntülerin üstesinden gelebileceğini
ilişkin çalışmalara yer vermesine rağmen, makroe- iddia eden yeni bir teorik çerçeve ortaya koyarak,
konomi 20. yüzyıla kadar ayrı bir disiplin olarak al- modern makroekonominin öncülüğünü yapmıştır.
gılanmamıştır. Makroekonominin gelişmesinde üç İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki ilk 25 yılda
olay özellikle önemlidir. Birincisi, ekonomi istatis- Keynes’in politika önerileri hemen hemen tüm
tikçilerinin makroekonomik araştırmaların bilimsel dünyada kabul görmüştür. Bu yıllar, devletin
temelini oluşturan verileri toplamaya ve sistematik- uygun bütçe ve para politikalarını aktif biçimde
leştirmeye başlamalarıdır. Özellikle Birinci Dünya uygulayarak ekonomik istikrarsızlıkları önleye-
Savaşı’nda hükümetlerin savaşa yönelik planlama- bileceği yönünde bir güvenin artan biçimde yer-
ları için ortaya çıkan bilgi ihtiyacı sistematik verile- leştiği bir dönemdir. Ancak 1970’lere gelindiğin-
rin toplanması sürecini hızlandırmıştır. de ekonomik görünüm kararmaya ve Keynesyen
Günümüzde her ülkede makroekonomik de- ekonomi doktrinine güven zayıflamaya başladı.
ğişkenlere ilişkin veriler sistemli olarak derlenmek- Dünyanın pek çok yerinde ekonomik durgunluk
tedir. Ülkemizde ise TÜİK tarafından makroeko- (düşük ve negatif oranlı bir büyüme hızıyla yüksek
nomik analizler için hayati önem taşıyan temel bir işsizlik oranı) ile yüksek bir enflasyonun birlik-
milli hesaplar hazırlanmaktadır. te görüldüğü stagflasyon olarak tanımlanan olgu
yaşanmıştır. Fakat ekonomilerin bu yeni hastalığı
Modern makroekonominin ortaya çıkışında
Keynesyen ekonomi politika önerileri ile ortadan
bir diğer unsur; ekonomik dalgalanmaların tek-
kaldırılamamıştır.
rarlanan ekonomik olgular biçiminde tespit edilmiş
olmasıdır. Bu dalgalanmaların tespiti de yukarıda Pek çok ekonomist istikrar politikalarının bizzat
bahsedilen makroekonomik verilerin gelişmesi sa- kendisinin yeni istikrarsızlıkların ana kaynakların-
yesinde olmuştur. Bu dalgalanmalar çerçevesinde dan biri olduğunu iddia etmektedir. Adeta, stagf-
stoklar, üretim ve fiyatlar gibi temel ekonomik lasyondan aktivist devlet politikalarını sorumlu tu-
değişkelerin tipik bir ekonomik dalgalanma süre- tan bir karşı devrim başlamıştır. Bu karşı devrimde
since sistematik bir değişme eğiliminde oldukları başta Milton Friedman olmak üzere pek çok eko-
gözlenmiştir. nomistin katkısı olmuştur. Bu karşı devrim Mone-
tarizm (Parasalcılık) olarak bilinen ve Keynesyen-
Modern makroekonominin gelişmesinde üçüncü
ciliğin antitezi olan bir doktrin ortaya koymuştur.
ve adeta katalizör işlevi gören olay Büyük Buhran ol-
muştur. Bugün dahi bu felaketin tekrarlanabileceği Monetaristler ilk olarak, piyasa ekonomilerinin
korkusu dünya ölçeğinde yaygındır. Bu ekonomik kendi kendilerini düzelttiklerini, yani ekonomile-
kriz döneminde demokratik hükümetler devrilmiş, rin kendi haline bırakılırsa tam istihdama dönme
Almanya, İtalya ve Japonya’da faşist iktidarlar yö- eğiliminde olduğunu iddia etmişlerdir. Monetarist-
netime gelerek İkinci Dünya Savaşı’na doğru giden lerin ikinci iddiaları ise aktivist makroekonomik
süreci başlatmışlardır. Büyük buhran 1929 başlaya- politikaların çözümün değil, sorunun bir parçası
rak bütün dünyayı etkilemiş, üretim düşüşü ve iş- olduğu biçimindedir. Friedman ve Anna Scwartz’ın
sizlikteki artış daha önce hiç görülmemiş boyutlara birlikte yazdığı “Birleşik Devletler’in Parasal Bir Ta-
ulaşmıştır. rihi” adlı eserinde Amerikan ekonomisinin tarih-
sel analizine dayanarak ekonomik dalgalanmaların
Büyük buhran, normal piyasa güçlerinin
önemli ölçüde para arzındaki değişmelerin sonucu
1930’larda dünya çapında görüldüğü türden bü-
olduğunu ileri sürmüştür. Friedman ve takipçileri
yük ölçekli ve kalıcı bir işsizliği engelleyeceğini
aktivist makroekonomik politika doğrultusunda
öngören Klasik ekonomi anlayışını derinden sars-
uygulanan değişken bir para arzı yerine istikrarlı
mıştır. Bu olay, o zamana kadar ekonomi bilimin-
bir para arzının ekonominin istikrarı için doğru
de yerleşmiş temel inançların sorgulanmasına yol
anahtar olduğunu savunmuşlardır.
açmıştır. 1883-1946 yılları arasında yaşayan ünlü

81
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler

Keynesyen düşünceye karşı Monetaristlerce Son dönemlerde yeni düşünce okulları da


başlatılan karşı atak 1970’li yılların başlarında, Ro- tartışmaya dahil olmuştur. Reel ekonomik dalga-
bert Lucas, Thomas Sargent, Neil Wallace ve Ro- lanmalar teorisinin taraftarları, ekonomik dalga-
bert Barro gibi ekonomistlerin öncülüğünde Yeni lanmaların açıklanmasında hem Keynesyenler’in,
Klasik Ekonomi tarafından sürdürülmüştür. Bu hem Monetaristler’in hatalı olduklarını iddia et-
ekonomistler piyasa ekonomilerinin kendi kendi- mektedirler. Bunlar, şokların talepten ya da poli-
lerini düzelttiğini Friedman’dan daha ateşli biçim- tikadan değil teknolojik değişmelerden kaynak-
de savunmuşlar ve kamu politikalarının ekonomiyi landığını ve ekonomide gözlenen dalgalanmaların
sistematik olarak istikrara kavuşturmada etkisiz bunlarla açıklanabileceği biçiminde bir görüş orta-
olduğunu iddia etmişlerdir. Bu teorinin taraftar- ya atmışlardır.
ları John F.Muth tarafından ortaya atılan rasyonel Yeni Keynesyenler olarak adlandırılan bir grup
beklentiler kavramını makroekonomik analizlerde ise, Keynes’in temel görüşlerini daha sağlam teo-
kullanarak, geliştirmişlerdir. Rasyonel beklentiler rik temellere oturtmaya çalışmaktadırlar. Aktivist
hipotezi bireylerin ve işletmelerin gelecekteki eko- makroekonomik politikaları yeniden ön plana çı-
nomik olaylar hakkındaki beklentilerini oluşturur- karmaya çalışan Yeni Keynesyenler özellikle uzun
ken “rasyonel” bir biçimde davrandıklarını, yani dönemde Monetarizmi ve rasyonel beklentiler
mevcut bilgilerini en iyi biçimde kullanarak, geç- yaklaşımını kabul ederler. Ancak asimetrik bilgi,
mişte yaptıkları hatalara düşmekten kaçındıklarını fiyatların ve ücretlerin yapışkanlıkları gibi neden-
öne sürmektedir. Bu durumda kamu politikaların- lerle piyasaların temizlenmediğini ileri sürerler. Bu
daki değişmelerin etkileri standart Keynesyen mo- durumda eksik istihdam oluşacak ve dolayısıyla
dellerin öngördüğünden çok daha az olmaktadır. genişletici kamu politikaları reel hasıla ve istihdam
Nitekim Yeni Klasik ekonomistlerin ortaya koy- üzerinde etkili olacaktır. Bunlara göre eksik rekabet
dukları en önemli hipotez, ekonomi politikalarının ve piyasa başarısızlıkları önemlidir, hatta ekonomik
etkin olmadığı şeklindedir. Buna göre sistematik ya dalgalanmaların nedeni olarak piyasa başarısızlıkla-
da beklenen politikalar ekonominin istihdam ve rı gösterilmektedir. Stanley Fischer, Joseph Stiglitz,
üretim gibi reel değişkenler üzerinde etkili değildir. Gregory Mankiw ve J.Anna Gray bu yaklaşıma kat-
Ancak sürpriz ya da şok politikalarla bu değişkenler kıları olan ekonomistlerden bazılarıdır. Günümüz-
etkilenebilmektedir. de tartışmalar Yeni Klasikler ile Yeni Keynesyenler
arasında sürmektedir.

ÖÇ 1 Makroekonominin kapsamını açıklayabilme


ÖÇ 2 Makroekonominin tarihsel gelişimini özetleyebilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Makroekonomiye ilişkin
Milli gelirin 10 yılda iki ka-
Keynes sonrası ortaya çıkan
tına ulaşabilmesi için büyü- Ödemeler dengesi açığı ile
düşünce okulları hangileri-
me oranı ne olmalıdır? Sizce dış açıklar arasındaki ilişkiyi
dir? Bu okullardan hangileri
ülkeler her yıl aynı büyüme yorumlayın.
Keynes’in görüşlerini sür-
oranına ulaşabilirler mi?
dürmektedir? Anlatınız.

82
İktisada Giriş

EKONOMİK PERFORMANSIN İstihdamın dar anlamda tanımı yalnızca emek


ÖLÇÜLMESİ VE TEMEL faktörünü içerir. Bu bağlamda istihdam, emek fak-
MAKROEKONOMİK törünün ekonomik faaliyetlere katılması olarak ele
alınır. İşsizlik ise emek faktörünün fiili olarak üre-
DEĞİŞKENLER
time katılmamasıdır. İstihdamın emek faktörüne
Bir kısmının günlük hayatımızda da sıkça kar- bağlı olarak tanımlanması, emeğin istihdam edil-
şımıza çıktığı makroekonomiye ilişkin birçok de- mesi halinde diğer üretim faktörlerinin de istihdam
ğişken vardır. Bu kısımda bu değişenleri genel ola- edilmiş olacağı şeklinde zımni bir varsayıma daya-
rak ele alacağız. Aynı zamanda bu değişkenlerden nır. Eksik istihdam, potansiyel hasıla ile fiili olarak
bazılarının ekonomik performansın ölçülmesi açı- üretilen hasıla arasındaki fark olarak tanımlanır ve
sından neyi ifade ettiğini ve nasıl ölçüldüğünü de üretim açığı olarak adlandırılır. Üretim açığı, kon-
inceleyeceğiz. jonktürün daralma döneminde pozitiftir.
İstihdam ve işsizlik kavramlarının daha iyi an-
İşsizlik ve İşsizliğin Ölçülmesi laşılabilmesi için işgücü kavramının açıklanması
Ekonomik performansın bir yönü, ekonominin gerekmektedir. Ekonomik anlamda işgücü ya da
üretken kaynaklarını ne kadar iyi kullandığıdır. İs- emek, ülke nüfusuna dayanmaktadır. İşgücü, ça-
tihdam, üretim faktörlerinin –emek, toprak ve ser- lışma kabiliyeti ve isteğine sahip nüfustur. İşgücü,
maye- fiili olarak üretim sürecinde kullanılmasıdır. ülke nüfusundan çalışma çağı dışındaki nüfus (0-
Bu istihdamın geniş anlamda tanımıdır. Mevcut 15 yaş arasında ve 65 yaş üstünde olanlar) ile çalış-
kaynakların üretime katılmayan kısmı eksik is- ma çağındaki nüfus içerisinde olup da çalışma istek
tihdam veya işsizlik olarak ifade edilir. Fiili hasıla ve kabiliyetinde olmayanların (ev hanımları, öğ-
düzeyi potansiyel hasılanın altında ise ekonomide renciler, emekliler, mahpuslar, sakatlar, mülk geliri
üretim açığı oluşur. ile geçinenler, askerler, çalışmak istemeyenler…)
düşülmesi ile elde edilir. İşgücü de kendi içerisin-
de çalışanlar (fiilen istihdam edilenler) ve işsizler
olarak iki gruba ayrılmaktadır. İstihdam açısından
Üretim faktörlerinin tam olarak istihdam emek, çalıştırılan insan sayısı veya işgücü saati cin-
edilmesi halinde bir ekonominin üretebi- sinden ölçülür.
leceği mal ve hizmetlerin miktarına po-
tansiyel hasıla, doğal hasıla ya da tam
istihdam hasılası denir.

NÜFUS

Çalışamayacak
ÇALIŞMA YAŞI NÜFUSU kadar genç
olanlar

İŞGÜCÜ NÜFUSU İşgücü Nüfusuna


Dahil Olmayanlar

İSTİHDAM EDİLMİŞLER İŞSİZLER

(milyon)

NÜFUS 0 20 40 70

Şekil 4.1 Ülke Nüfusu ve İşgücü Arasındaki İlişki

83
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler

nin yüksek olduğuna inanan anne tekrar işgücü


içerisinde kendini tanımlayabilecektir.
İşsizlik, çalışma gücünde ve arzusunda
olan ve cari ücret düzeyinde çalışmaya razı
Bir başka önemli unsur ise, ekonominin içinde
olup da iş bulamayan işgücünün varlığıdır.
bulunduğu durumdur. Özellikle durgunluk dö-
nemlerinde, işsizliğin artması nedeniyle işgücüne
katılım oranı düşüktür. Ekonominin genişleme
dönemlerinde ise daha önce iş aramayanlar da iş
Öncelikle bir kişinin işsiz sayılabilmesi için ça- aradığından katılım oranı yükselecektir.
lışma gücünün olması gerekir. Yani işsizlik daha
önce tanımladığımız işgücü için söz konusudur.
Ayrıca bir kişi çalışma arzusu taşımalıdır. İkinci İşsizlik Türleri
olarak piyasada oluşan cari ücretten çalışmak arzu- Resmi verilerde sivil işgücünün sivil istihdam-
su sergilemeli, mevcut ücret düzeyinde iş bulursa dan fazla olması durumunda işsizlik sorunu ile
çalışmaya hazır olmalıdır. Bu şartlar altındaki iş- karşılaşılır. İşsizlerin sayısı işgücüne oranlanarak iş-
sizlik gayri iradi olarak karşılaşılan bir durumdur. sizlik oranına ulaşılır. Genelde yüksek işsizlik oranı
İşsizlik oranı ise yukarıdaki tanıma göre iş bulama- zayıf bir ekonominin işareti olarak algılanır. Ancak
yan işgücünün
Şekil 5.1 Ülketoplam
Nüfusuişgücüne
ve İşgücüoranıdır:
Arasındaki İlişki yüksek işsizlik oranı ya da düşük istihdam oranı
kavramlarının ne anlama geldiğinin tam olarak öğ-
renilmesi,razı
İşsizlik, çalışma gücünde ve arzusunda olan ve cari ücret düzeyinde çalışmaya işsizliğe
olup ilişkin gerçekçi oranların hangi
lamayan işgücünün varlığıdır. düzeylerde olduğunu bilmemize olanak sağlar ve
kle bir kişinin işsiz sayılabilmesi için çalışma gücünün olması gerekir. Yaniekonominin performansının sağlıklı bir değerlen-
işsizlik daha
dirmesini
nımladığımız işgücü için söz konusudur. Ayrıca bir kişi çalışma arzusu taşımalıdır. yapmamıza yardımcı olur. Öte yandan
larak piyasada oluşan cari ücretten çalışmak arzusu sergilemeli, mevcut kaçınılması mümkün olmayan üç temel türdeki
ücret düzeyinde
sa çalışmaya hazır olmalıdır. Bu şartlar altındaki işsizlik gayri
İşsizlik oranı, çalışma çağı nüfusu içeri- iradi olarak karşılaşılan
işsizliği, -friksiyonel, yapısal ve devresel- bilmemiz
umdur. İşsizlik oranı ise yukarıdaki tanıma göre iş bulamayan işgücünün gerekir ki, toplam
değerlendirmeleri sağlıklı yapabilelim.
sinde olup da çalışmak isteyenlerin ne
e oranıdır:
kadarının istihdam edilemediğini göster-
mektedir. İşsiz Sayısı Friksiyonel (Arızi ya da Geçici) İşsizlik
İşsizlik Oranı = x100
Sivil İşgücü
İşgücü piyasasındaki olağan hareketlilikten dolayı
İşsizlik oranı, çalışma çağı nüfusu içerisinde olup da çalışmak isteyenlerin neçıkan,
ortaya uzun süreli olmayan işsizliğe friksiyonel
kadarının
İstihdamla ilgili bir başka önemli tanım da iş-
m edilemediğini göstermektedir. işsizlik denir. Ekonomide açık işler olmasına karşın,
gücüne katılım oranıdır. İşgücüne katılım oranı; herhangi bir işte çalışamayan daima bazı insanlar ola-
damla ilgili bir başka önemli tanım da işgücüne katılım oranıdır. İşgücüne katılım
caktır. Çünkü oranı;
onlar ya işlerini değiştiriyorlar ya da
istihdam edilenler ile işsizlerin toplamının çalışma
m edilenler ile işsizlerin toplamının çalışma yaşı nüfusu içindeki yüzde payıdır. Bu
yaşı nüfusu içindeki yüzde payıdır. Bu tanıma göre: ilk kez iş için araştırma yapıyorlardır. Ekonomistler
göre:
bunu, emek piyasasındaki ayarlamanın zaman ge-
İşgücü cikmesi ve de anlaşmazlık içerdiğini tanımlamak için
İşgücüne Katılım Oranı = x100
Çalışma Yaşı Nüfusu friksiyonel (arızi) işsizlik olarak adlandırırlar.
ca, çalışma çağındaki her 100 kişi içinde, fiilen işgücünde olan kişi sayısını gösteren
e katılım oranını Kısaca,
etkileyençalışma
önemli çağındaki
unsurlardanherbiri
100ücrettir. Ücret arttıkça
kişi içinde, kişilerİşsizlik
Yapısal işgücü
ında daha çok fiilen
yer almak isteyecektir. Örneğin bir kadın doğumun
işgücünde olan kişi sayısını gösteren işgü- ardından, eğer ücretler
e, çocuğunu yetiştirmenin çalışma hayatında yer almaktan daha iyi olduğuna Ekonomide kanaatoluşan yapısal değişikliklerin yol
cüne katılım oranını etkileyen önemli unsurlar-
lmekte ve işgücü piyasasından çekilmektedir. Bu işgücüne dahil açtığı, olmayanbazınüfusun
becerilerin terk edildiği ya da teknolo-
dan biriOysa
anlamına gelecektir. ücrettir. Ücret
yüksek arttıkça
ücretlerin kişiler işgücü
varolması durumundajikkatlanılan
değişme ve fırsat
uluslararası rekabetteki değişmelere
piyasasında
inin yüksek olduğuna inanandaha
anneçok yerişgücü
tekrar almakiçerisinde
isteyecektir. Ör-tanımlayabilecektir.
kendini bağlı olarak emek talebi yapısındaki değişmeler so-
neğin bir kadın doğumun ardından, eğer ücret-
nucu ortaya
başka önemli unsur ise, ekonominin içinde bulunduğu durumdur. Özellikle çıkan işsizliktir. Ekonomiler hızlı bir
durgunluk
ler düşükse, çocuğunu yetiştirmenin çalışma ha-
erinde, işsizliğin artması nedeniyle işgücüne katılım oranı düşüktür. Ekonominin
değişim içerisindedir. Bir yandan yeni ürünler pi-
me dönemlerindeyatında
ise yer almaktan
daha önce işdaha iyi olduğuna
aramayanlar da işkanaat
aradığından katılım oranıdiğer yandan bazılarının üretimi
yasaya girerken,
cektir. getirebilmekte ve işgücü piyasasından çekilmek-
tedir. Bu işgücüne dahil olmayan nüfusun art- son bulmaktadır. Bu firmaların sürekli olarak yeni
Türleri üretim yöntemleri geliştirdiğinin bir göstergesidir.
ması anlamına gelecektir. Oysa yüksek ücretlerin
verilerde sivil varolması
işgücünün durumunda
sivil istihdamdan fazla olması
katlanılan Bu tür sorunu
durumunda işsizlik
fırsat maliyeti- değişikliklerin
ile emek talebi üzerine çok de-
ılır. İşsizlerin sayısı işgücüne oranlanarak işsizlik oranına ulaşılır. rin etkileriyüksek
Genelde olmaktadır. 5-10 yıl önce aranılan be-
7
84

İktisada Giriş

ceri bugün için hemen hemen hiç aranmamakta- İşsizliğin Maliyeti


dır. Örneğin birçok endüstride robot kullanımının Temel makroekonomik sorunların ilk sırasını
yaygınlaşması kalifiye olmayan kişilere olan talebin işgal eden işsizliğin ekonomide yarattığı önemli
azalmasına yol açmıştır. maliyetler vardır. Bunlar:
Doğrudan ürün ve gelir kaybı. Emeğin is-
Devresel İşsizlik tihdam edilememesi durumunda elde edilecek
üretimden ve bu faktörün kazancından ekonomi
Devresel işsizlik, ekonomide belirli dönemler
mahrum kalacaktır.
itibariyle ortaya çıkan işsizliktir. Mevsimlik ve kon-
jonktürel işsizlik olarak iki türü vardır. Mevsimlik İnsan sermayesi kaybı. Bir işte çalışmaya sadece
bir gelir kaynağı olarak bakmak yeterli değildir. Bi-
işsizlik, ekonomik faaliyetlerin yılın belirli dönem-
reyler, kişisel varlıklarının anlamlılığını ya da değerli
lerinde yoğunluklarını kaybetmelerine bağlı olarak
olduklarının bir göstergesi olarak da bir işte çalışma
ortaya çıkar. Örneğin; tarım ve inşaat sektörlerinde isteğindedirler. Yine kişinin eğitimle elde ettiği be-
çalışanlar, kış mevsiminde genelde işsiz kalırlar. Yine cerilerini kullanmaması, işsiz kalması, insan serma-
turizm sezonu dışında işsizlik artma eğilimi gösterir. yesinin etkin kullanılamamasına yol açmaktadır.
Konjonktürel işsizlik, ekonomik dalgalanma- Suçlardaki hızlı artış. Ulusal ekonomilerdeki iş-
ların daralma ve durgunluk dönemlerinde top- sizlik suç eğilimini artırmakta ve hem toplumsal hem
lam talepteki azalmaya bağlı olarak ortaya çıkan de ekonomik açıdan büyük zararlara yol açmaktadır.
işsizliktir. Toplam talepte bir daralma olduğunda,
firmalar önceden satabildiklerinden daha az ürün Enflasyon
satabileceklerinden, genelde üretimlerini azaltmak
Ekonominin performansını değerlendirmede
zorunda kalırlar. Bunun sonucunda bir kısım çalı- önemli bir boyut da enflasyondan ve deflasyondan
şanlar işsiz kalır ve işsizlik oranı yükselir. Ekonomi- korunmadaki başarı ya da başarısızlıktır. Peki enflas-
nin genişleme safhalarında ise bu tür işsizlik azalır. yon ve deflasyon nedir, nasıl ölçülür ve niçin bun-
lardan korunmak gerekir? En yaygın tanımıyla enf-
lasyon; fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artışlardır.
Tam İstihdam ve Doğal İşsizlik Oranı
Ekonomide reel GSYİH’nin potansiyel
GSYİH’ye eşit olduğu, daralma ya da genişleme Fiyatlar genel düzeyi ya da kısaca fiyat dü-
aşamalarının görülmediği, normal zamanlarda zeyi; ekonomideki tüm fiyatların ağırlıklı
var olan işsizlik doğal işsizlik oranıdır. Ekonomi- ortalamasıdır.
de belirli bir miktar friksiyonel ve yapısal işsizlik
kaçınılmaz olduğu için ekonomistler sıfır işsizliği
ulaşılamaz bir hedef olarak düşünürler. İşsizliğin ne Enflasyon kavramından tüm fiyatların yükse-
kadarının yapısal ve ne kadarının friksiyonel türde leceği anlamı çıkarılmamalıdır, ancak fiyatların
çoğu yükselirken daha az bir kısmı aşağı düşebi-
olduğunun bilinmesinin çok güç olmasına rağmen,
lir. Enflasyon oranı işte bu fiyat düzeyinde belirli
bu ikisinin toplamına eşit olan doğal işsizlik oranı- bir dönemde ortaya çıkan yüzde artıştır. Enflasyon
nın % 5 dolaylarında kavramının karşıtı deflasyon ise, fiyatlar genel dü-
olduğu ekonomistler zeyindeki sürekli azalışlar olarak tanımlanır. Enf-
arasında kabul gör- lasyon ve deflasyon arasındaki sınır bölgede ise her
mektedir. Bu neden- dikkat ülkede arzu edilen fiyat istikrarı yer alır.
le birçok ekonomist Doğal işsizlik oranının frik- Toplumumuzdaki tüm birimler (firma yöneti-
% 5 dolayında bir siyonel ve yapısal işsizlik cileri, tüketiciler, sendikacılar, hükümetler) fiyatlar
işsizlik oranını tam oranlarının toplamı oldu- genel düzeyindeki değişmelerle yoğun bir şekilde
istihdam olarak ka- ğuna dikkat edelim. ilgilenirler. Çünkü fiyat düzeyindeki değişiklik-
ler sonucu, ortaya çıkan zararların tazmin edil-
bul etmektedir.
mesi için her birim çaba harcar. Örneğin; işletme
sahipleri müşterilerine uygulayacağı fiyatlardan,

85
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler

sendikacılar işçilerin ücret anlaşmalarında kayıpla- payına göre ağırlık verilir ve baz yıl değiştirilmedik-
rını tazmin etmeye yönelirler. Aynı şekilde tüketici çe bu değerler değişmez. Hane bütçelerine ilişkin
olarak hepimizin enflasyonla ilgili kaygıları vardır. bilgiler, TÜİK tarafından Hanehalkı Tüketim Har-
Çünkü enflasyon ortamında paramızın daha ön- camaları Anketleri yoluyla elde edilmektedir.
ceden alabildiği miktarda alım gücü olmayacaktır. Yine endeks sepetinin kapsamı ve ağırlık yapısı
Yani giyim, gıda, kültürel kısaca herşey için daha her yıl hanehalkı bütçe anketi sonuçları kullanıla-
fazla para ödemememiz gerekecektir. Yine hükü- rak Aralık ayında güncellenmektedir. Endeks ra-
metler enflasyona ve deflasyona karşı politikaların kamları zincirleme Laspeyres formülasyonu çerçe-
ne zaman gerekeceğini bilmek için fiyat düzeyini vesinde hesaplanmaktadır. Böylece sabit bir baz yıl
izlemek durumundadırlar. İşte fiyat düzeyindeki yerine her yıl bir önceki yılı baz alarak hesaplama
değişmeleri izleyebilmek için ekonomistler fiyat yapılmaktakdır. TÜFE ile GSYİH deflatörü arasın-
endeksleri kullanırlar. daki farkları üç noktada toplayabiliriz:
• Deflatör, TÜFE’ye göre daha geniş bir mal
Sık Kullanılan Fiyat Endeksleri grubunun fiyatlarını ölçer. Deflatör ekono-
Bir ülkede her yıl binlerce çeşit mal ve hizmet mide üretilen tüm nihai mal ve hizmetleri
üretilmektedir. Bu durum, fiyat düzeyindeki değiş- içerirken, TÜFE yalnızca tüketicilerce satın
meleri izlemek üzere oluşturulan farklı fiyat endeks- alınan bazı mal ve hizmetleri içerir.
lerinin ortaya çıkmasına yol açar. Her bir endeks • TÜFE ithal mallarını da içerirken, deflatör
farklı mal sepetlerini içermekte ve bu nedenle farklı yalnızca yurtiçinde üretilen malları ve hiz-
enflasyon oranları ortaya çıkmaktadır. Hesapla- metleri içerir.
nan farklı fiyat endekslerine örnek olarak tüketici • TÜFE’nin ölçtüğü mal sepeti Hanehalkı
fiyatları endeksi (TÜFE), üretici fiyatları endeksi Bütçe Anketi sonuçlarına göre değiştirilir-
(ÜFE), ithalat ve ihracat fiyat endeksleri, ücretliler ken, deflatör ekonomide üretilen malların
geçinme endeksi gibi, her biri fiyatlardaki değişme- bileşimindeki tüm değişmeyi yansıtır.
nin ayrı bir yönünü ön plana çıkaran endekslerin
varlığından bahsedebiliriz. Uygulamada en sık kul-
lanılan üç fiyat endeksi: TÜFE, ÜFE ve GSYİH Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE)
Deflatörüdür. Bu endeksleri kullanarak, nominal ÜFE de TÜFE gibi belli bir mal sepetinin mali-
değerini bildiğimiz bir değişkenin reel değerini he- yetini ölçer. Burada ülke ekonomisinde üretimi ya-
saplarız. Nominal değerin aynı yılın endeks değeri- pılan ve yurtiçi satışa konu olan ürünlerin genel fi-
ne bölünerek yapılan işleme indirgeme ya da def- yat düzeylerindeki değişim ölçülmektedir. ÜFE’de
late etme denir. Yine her bir endekse göre ortalama kullanılan fiyatlar üreticiden dağıtım kanallarına
fiyat düzeyindeki artış oranı ya da enflasyon oranı geçerken ölçülmektedir. Fiyatlara KDV gibi ver-
hesaplanır. Örneğin endeksin değeri 100’den 108’e giler dahil edilmeyip sadece peşin üretici fiyatları
yükselmişse enflasyon oranı % 8 olarak hesaplanır. dikkate alınmaktadır.
ÜFE diğer iki endeks için haberci gibidir. Zira
GSYİH Deflatörü ÜFE’deki artışlar TÜFE ve deflatördeki muh-
GSYİH deflatörü, bir dönemin nominal temel bir artışı ima eder. Bu nedenle siyasiler ve
GSYİH’sinin reel GSYİH’sine oranıdır ve baz alı- ekonomistlerin önem verdiği endeks ÜFE’dir. Her
nan yıl ile ölçümü yapılan yıl arasındaki fiyat de- üç endeksin gösterdiği oranlar az çok farklılıklar
ğişiminin bir ölçüsüdür. GSYİH deflatörü, eko- gösterebilir. Bunlardan biri doğru diğeri yanlıştır
nomide üretilen tüm malları ve hizmetleri içeren, diyemeyiz. Siyasiler ÜFE’ye daha çok önem verir-
oldukça geniş kapsamlı bir fiyat endeksidir. ken, geçim derdindeki insanlar elbetteki TÜFE’ye
önem vereceklerdir. Türkiye’de 2014 yılından itiba-
ren ÜFE’nin yerini Yİ-ÜFE (Yurt İçi Üretici Fiyat
Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) Endeksi) almıştır.
TÜFE, şehirlerde yaşayan tüketicilerin, sabit
bir mal ve hizmetler sepetini satın alma maliyetin-
deki değişmeleri ölçer. Bu nedenle tipik bir hane- Enflasyonun Maliyetleri
halkının yaşam maliyetinin göstergesi olarak de- Enflasyon da işsizlikte olduğu gibi doğrudan bir
ğerlendirilir. Sepete dahil edilen mal ve hizmetlere üretim kaybı söz konusu değildir. Ancak ekonomik
baz alınan yılda hanehalklarının bütçeleri içindeki sorunlar arasında bazen işsizlik bazen de enflasyon

86
İktisada Giriş

ilk sıralarda yer alır. Yani insanlar işsizlik gibi enflas- verebilir. Çünkü borç alanlar, geri ödeme tarihinde
yondan da korkmaktadırlar. Çünkü ellerindeki pa- ödünç aldıklarından daha az değerde ödemede bulu-
raları enflasyona paralel olarak değer kaybetmekte, nabilirler. Devlet en büyük borçlu olduğu için böyle
ücret ya da gelirleri enflasyona göre ayarlanmadığın- bir enflasyondan kazançlı çıkar. Yine düşük faizle
da satın alma güçlerini kaybettiklerinin farkındadır- borçlanan ev sahipleri ve firmalar böyle bir durum-
lar. Enflasyon sorununu ve maliyetlerini anlayabil- dan kazançlı çıkarlar. Borç verenler ve borç alanlar
mek için tahmin edilmeyen ya da beklenmeyen ve enflasyon oranını doğru tahmin edebilirlerse, bunun
tahmin edilen (beklenen) enflasyon bağlamında neden olacağı zararı etkisiz hale getirebilirler. Şayet
açıklamaların sürdürülmesi daha yararlı olacaktır. taraflar enflasyon oranının yanlış tahmin etmişlerse,
taraflardan biri kazanırken, diğer taraf kaybedecektir.
Beklenmeyen (Öngörülmeyen) Enflasyon İşçiler ve İşverenler: Genel olarak enflasyonun
ve Gelirin Yeniden Dağılımı gelir transferini işverenler lehine çevireceği düşün-
cesi daha yaygındır. Beklenmeyen enflasyondan
Enflasyonun bizi inciteceğine ya da zarar vere- zarar görenler parasal gelirleri fiyatlar kadar yük-
ceğine genelde hepimiz inanırız. Ancak bu durum selmeyenlerdir. Eğer enflasyon oranı %20 oldu-
her zaman gerçekleşmez. Bazı zamanlarda fiyatlar ğunda, işveren size %10 zam vermişse reel geliriniz
artıyor ve bizim parasal gelirimiz de artıyor, hatta düşmüş olacaktır. Yani gelirinizle alabileceğiniz mal
bazen parasal gelirimizdeki artışın fiyatlardaki ar- ve hizmetin gerçek miktarı, öncesine kıyasla % 10
tıştan daha hızlı olduğunu düşünürsek, bu durum- daha az olacaktır.
da her zaman zarar gördüğümüzü savunamayız.
Burada yanlış anlaşılabilecek bir durumu açıklığa
kavuşturabiliriz. Şöyle ki; sık duyduğumuz “Enf- Beklenen (Öngörülen) Enflasyonun
lasyon satın alma gücümüzü düşürür” şeklinde bir Maliyetleri
ifade yerine “Parasal gelirimizdeki ya da ücretimiz- Enflasyon tahmin edilebildiğinde yeniden dağı-
deki artış enflasyon oranından daha düşükse, satın lım etkisinde azalma görülecektir. Çünkü bireyler
alma gücümüz düşer” biçimindeki bir ifade daha ve firmalar enflasyondan kendilerini korumak için
doğru olacaktır. Bu nedenle ekonomistler fiyatlar çeşitli davranışlarda bulunacaklardır. Enflasyonun
üzerine odaklaşmaktan ziyade reel gelir üzerinde sonuçları gelir dağılımı üzerindeki etkilerini çok
çalışmalarını yoğunlaştırırlar. Reel gelir, geliri- aşar. Enflasyon beklenen olsa dahi, bireylerin ve
mizin satın alma gücüdür ya da gelirimizin satın firmaların kendilerini enflasyonun etkilerinden
alabileceği mal ve hizmet miktarıdır. Ekonomistler korumak için girişimlerde bulunmaları kaynak
beklenmeyen enflasyonun aslında gelirin yeniden israfıdır. Çünkü ekonomik birim emek zamanını
dağılım problemi olduğu üzerine tartışırlar. Çünkü ve enerjisini harcamaktadır. Örneğin, birey en çok
beklenmeyen enflasyon reel geliri bazı insanlardan getiriyi hangi finansal kurumdan elde edebileceği
ötekilere aktarmaktadır. konusunda araştırma yapacak; restoranlar sık sık
Sabit Gelirliler ve Tasarrufta Bulunanlar: Enf- menülerini, firmalar fiyat listelerini sürekli değiş-
lasyondan en çok zarar görenler sabit geliri olan tirmek zorunda kalacaklardır. Tüm bunlar önemli
insanlardır. Çünkü onların gelirleri esnek değil- bir işlem maliyeti ve zaman gerektirir.
dir. Klasik örnek emekli maaşıyla geçinenler ya da Kaynakların israf edilmesine ilave olarak bekle-
biriktirmiş olduğu tasarrufla geçinmek zorunda nen ya da beklenmeyen enflasyon etkinsizliğe yol
olanlardır. Enflasyon belirli zamanlar için sabit ge- açabilir. Çünkü enflasyon fiyat sistemi tarafından
tiri sağlayan nominal değerli varlıkların reel değe- sağlanan bilgilerin değişmesine ya da çarpıtılma-
rini düşürmektedir. Örneğin; bir yıl vadeli tahvil sına neden olur. Örneğin, cep bilgisayarlarının
almış birisi için fiyat düzeyinin bir yıl sonra ikiye fiyatının yükseldiğini varsayalım. Bu yüksek fiyat,
katlanması durumunda, tahvilin ana parasını geri ürüne talebin yüksek olduğunu mu, yoksa sadece
aldığında, bu paranın alım gücünün tahvili satın fiyatlar genel düzeyindeki bir artışı mı yansıtır? Bil-
aldığı döneme göre yarı yarıya azaldığını görecek- gisayar firmaları kararsız oldukları için yeni üretim
tir. Bu şekilde beklenmedik bir enflasyonla alacak- kapasitesi için yatırım yapmada isteksiz davranabi-
lılardan (tasarruf yapanlardan) borçlulara (tahvil lirler. Bu nedenle enflasyon yatırım harcamalarını
ihraç edenlere) doğru bir servet transferi olacaktır. yavaşlatabilir ve ekonominin büyüme oranını azal-
Borç Verenler ve Borç Alanlar: Beklenmeyen enf- tabilir. Kısaca hem beklenen hem de beklenmeyen
lasyon bankalar ve diğer ödünç verenlere de zarar enflasyon topluma maliyet yükler.

87
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler

yaşamla ilişkilendir

Türkiye’deki Enflasyonun Analizi Türkiye’de bugün yaşanan enflasyonun


Mahfi Eğilmez nedenleri
4 Mayıs 2017 Perşembe Türkiye’de bugün yüksek oranlı bir enflas-
yon olgusuyla karşı karşıya bulunuyoruz. Nisan
http://www.mahfiegilmez.com/search?updated-
ayı verileri bize 12 aylık enflasyonun TÜFE ba-
max=2017-05-08T15:57:00%2B03:00&max-results=4
zında yüzde 11,87, Yİ-ÜFE bazında ise yüzde
Enflasyon ve Nedenleri
16,37 düzeyinde olduğunu gösteriyor. Dünyada
Enflasyon iki nedenle oluşur: (1) Toplam ta- enflasyonun oldukça düşük olduğu bir dönem-
lep, toplam arzdan fazlaysa fiyatlar yükselir (talep de bu oranlar çok yüksek düzeyleri işaret ediyor.
enflasyonu), (2) Üretim maliyetleri artıyorsa fi- Bunun nedeni nedir? Bunun nedenleri başlıca iki
yatlar yükselir (maliyet enflasyonu.) grupta toplanıyor: (1) T son dönemlerde yabancı
Toplam talep niçin toplam arzı geçer? Ma- paralara karşı aşırı değer kaybına uğradı. (2) Gıda
dem talep varsa buna uygun olarak üretim ni- fiyatları Türkiye’de hızlı artış gösterdi.
çin artıp arzın talebi dengelemesi gerçekleşmez? T’nin yabancı paralara karşı ne kadar değer
Bunun da çeşitli nedenleri var. En önemlilerini kaybına uğradığını ölçmenin en sağlam yolu reel
sayalım: (1) Talep, arza göre daha çabuk değişim efektif kur endeksindeki değişimlere bakmaktan
gösterebilir. Üretim birçok alanda artan talebe geçiyor. Aşağıdaki tablo, 2016 yılı Temmuz ayın-
hemen yanıt verecek kadar hızlı artamayabilir. dan 2017 yılı Nisan ayına kadar Reel Efektif Kur
Bu durumda talep fazlası fiyatların yükselmesine Endeksindeki gelişmeyi gösteriyor.
yol açar. (2) İhracat artışı iç talebin karşılanama-
masına ve dolayısıyla iç fiyatların artmasına yani Aylar Reel Efektif Kur Endeksi
enflasyona yol açabilir. (3) Üretim birimlerinde
Temmuz 2016 100,92
sorunlar ortaya çıkabilir ve bu da arzın düşmesi-
Ağustos 99,66
ne yol açabilir. Arzın düşmesi demek talebin kar-
Eylül 99,77
şılanamaması ve fiyatların artması demektir.
Ekim 98,31
Üretim maliyetlerinin artması hangi neden-
Kasım 95,10
lerle ortaya çıkar? Bunun da birçok nedeni olabi-
lir. (1) Mesela ücretler hızlı bir artış gösterebilir. Aralık 92,02
Bu durumda üretim maliyetleri artar ve bu artış Ocak 2017 87,54
fiyatlara yansıtılınca zincirleme etkilerle enflasyo- Şubat 88,75
nist eğilimler ortaya çıkar. (2) Ülke parası yabancı Mart 89,38
paralara karşı değer kaybeder. Bu durumda ithal Nisan 90,31
malları pahalanacağı için iç fiyatlar da artmaya
başlar ve enflasyonist baskılar oluşur. (3) Çeşitli Tabloya göre T, 2016 Temmuz ayında en-
nedenlerle ülke açısından önemli olan bazı gir- deks değerinin biraz üzerinde iken sonraki ay-
dilerin fiyatları artabilir. Mesela petrol ve doğal larda değer kaybetmeye başlıyor. Bu değer kaybı
gaz fiyatlarında ortaya çıkacak ani yükselmeler 2017 Şubat ayına kadar sürüyor, sonrasında T,
bunları kullanarak üretim yapan sanayi dalların- bu para birimlerine karşı toparlanmaya başlıyor.
da fiyat artışlarına ve o da zincirleme etkiyle enf- Ne var ki Nisan 2017 itibariyle halen 100 endeks
lasyona yol açabilir. değerinden 10 puan aşağıda bulunuyor.

88
İktisada Giriş

Türkiye’de tüketim harcamalarında bir ön- asıl etkinin büyük ölçüde kur kökenli olduğunu
ceki yıla göre karşılaştırmalı olarak baktığımızda açıklayabilmiş olmalı. Bu durumda yapılması ge-
2016 yılında tüketim harcamalarında bir önceki reken şey kısa dönemde T’nin dış değer kaybının
yıla göre artış olmadığını, tam tersine düşüş oldu- devamlılığını engellemek olarak karşımıza çıkıyor.
ğunu görebiliyoruz. Bunu da kısa dönemde yapabilmenin yolu para
Bu durumda Türkiye’de son bir yılda ortaya politikasını yeterince sıkılaştırmaktan yani faizleri
çıkan enflasyonun talep kökenli olmaktan çok artırmaktan geçiyor. Nitekim Merkez Bankası da
maliyet kökenli olduğunu söyleyebiliriz. Yuka- bu yılın başlarında bu durumu görerek faiz artırı-
rıdan beri yaptığımız açıklamalar maliyetlerde mına yöneldi. Üstelik bu artırımı günlük faiz artı-
rımlarına dönüştürerek sürekli bir yapıya oturttu.

Toplam Hasıla ve Ekonomik Performans Açısından Önemi


Her ekonomik sistemin temel amacı insan ihtiyaçlarını karşılamak için mal ve hizmet üretiminde
bulunmaktır. Bu nedenle birçok ekonomist ülke performansını değerlemede en önemli gösterge olarak
GSYİH değişkenini ele alır.

Nominal ve Reel GSYİH


Ekonomik performansın en iyi ölçütü olan GSYİH, belli bir ekonomide üretilen bütün nihai mal ve
hizmetlerin parasal değeridir. GSYİH’nin hesaplanmasında ekonomideki üretici birimlerin üretimde ara
malı olarak kullandığı mal ve hizmetler değil, nihai tüketicilerin tüketim, yatırım ve ihracat amaçlı kulla-
nımlarına hazır mal ve hizmetler dikkate alınır. Tanımdan anlaşılacağı gibi, GSYİH fiziksel çıktı birimden
ziyade parasal birimle ölçülmektedir. Bu durum anlamlı istatistiki bilgi oluşturmayı olanaklı kılmaktadır.
Bu yolla elma ve armutların toplanması mümkün olmaktadır. Süreç oldukça basittir. Her bir mal ve hizmet
üretimi satış fiyatı üzerinden değerlendirilir, bu değerler toplanarak GSYİH rakamına ulaşılır. Cari fiyatlar
kullanılarak nihai mal ve hizmetlerin parasal değerlerinin ölçülmesi nominal GSYİH olarak isimlendirilir.
Buna kısaca cari fiyatlarla GSYİH de denilmektedir. Reel GSYİH’nin ölçülmesinde ise baz dönemi fiyat-
ları (temel alınan bir yılın fiyatları) kullanılarak, nihai mal ve hizmet çıktısının değeri hesaplanmaktadır.
Reel GSYİH’nin bu özelliği nedeniyle alternatif ismi sabit fiyatlarla GSYİH’dir.
Yıllar itibarıyla reel GSYİH düzeyleri karşılaştırılarak, ekonominin performansı üzerine yorum yapılabilir.
Bu tespiti nominal GSYİH’lere bakarak yapmak mümkün değildir. Örneğin Tablo 5.1’de Türkiye için 2009-
2017 yıllarına ait nominal ve reel GSYİH düzeyleri verilmiştir. Bu dönem içinde nominal GSYİH yaklaşık 3,1
kat artmıştır. İlk olarak bu ekonominin güzel bir performans sergilediğini ifade edebilir. Ancak böyle bir analiz
ve varılan sonuç yanlış olacaktır. Çünkü nominal GSYİH’ye veri bir yıldaki üretimin o yılın fiyatları ile çarpıl-
ması sonucu ulaşılır. Dolayısıyla nominal GSYİH’deki artış hem çıktıdaki artışı hem de fiyatlardaki artışı içerir.
Burada aldığımız yıllara bakarsak, önemli ölçüde fiyatlardaki artışı kapsamış olduğunu görürüz. Bu yüzden
eğer bizler fiziksel çıktının (üretimin) ne kadar arttığını bilmek istiyorsak reel GSYİH’ye bakmamız gerekir.
Tablo 4.1 Türkiye için 2009-2017 Yıllarına ait Nominal ve Reel GSYİH Düzeyleri
Nominal GSYİH’deki Reel GSYİH* Reel GSYİH’deki
YILLAR Nominal GSYİH (Bin T) Artış Oranı (%) (Bin T) Artış Oranı (%)
2009 999.191.848 0,4 999.191.848 -4,7
2010 1.160.013.978 16,1 1.083.996.979 8,5
2011 1.394.477.166 20,2 1.204.466.935 11,1
2012 1.569.672.115 12,6 1.262.160.182 4,8
2013 1.809.713.087 15,3 1.369.334.107 8,5
2014 2.044.465.876 13,0 1.440.083.365 5,2
2015 2.338.647.494 14,4 1.527.725.206 6,1
2016 2.608.525.749 11,5 1.576.365.403 3,2
2017 3.104.906.706 19,0 1.693.310.340 7,4
Kaynak: TÜİK, * baz yılı 2009

89
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler

Reel GSYİH’de fiyat düzeyindeki değişmelerin Reel GSYİH’nin trend çevresinde gösterdiği
etkileri elimine edilir. Sabit alınan bir yılın fiyatla- dalgalanmalar izlenerek ekonominin performansı
rı ile her bir yılın üretim değerleri çarpılarak reel üzerine yorum yapılabilir. Örneğin reel GSYİH’nin
GSYİH değerine ulaşılır. Örneğimizde 2009 yılı hızlı büyümesi durumunda ekonomide kârlar arta-
için reel GSYİH 999 milyar T iken, 2010 yılın- cak, üretim faktörleri sahipleri daha fazla gelir elde
da 1.084 milyar T olmuştur. Dikkat edilirse, 2009 edecekler ve tüketim harcamaları artacaktır. Bu po-
yılı fiyatları ile değerlendirildiğinde reel GSYİH’de zitif yönlü gelişmeler ile eğitim ve sağlık hizmetleri-
artış oranı %8,5 iken; nominal GSYİH’deki artış nin kaliteleri de artacak, ulaşım için daha geniş yol-
oranı ise %16,1’dir. Bu iki büyüme oranı arasında- lar yapılacak, daha rahat olacağımız mekânlar inşa
4 2 044ki465 876nominal GSYİH’deki
fark, 13,0 1 440 083
artış oranının için-365 edilebilecektir.
5,17 Ancak reel GSYİH’deki artış ne ka-
de fiyat artışlarının da yer almasından kaynaklan- dar hızlı olursa tükenebilir doğal kaynaklar da hızla
5 2 337maktadır.
529 940 2017 yılı reel 14,3GSYİH’si ise 1.6931 527milyar
318 279 tüketilecek, 6,06 bir takım çevresel ve atmosferik kirlilik
T’dir. Dolayısıyla nominal GSYİH 2009-2017 yıl-
boyutları ön plana çıkacaktır. Bu sorunların gide-
ları arasında yaklaşık 3,1 kat artarken, reel GSYİH
Kaynak: TÜİK, * bazTablo
yılı 2009 rilmesi bir takım harcamaları gündeme getirecektir.
yaklaşık olarak 1,7 kat artmıştır. 4.1’in son
sütunu reel GSYİH’deki artış oranını göstermekte-
GSYİH’de fiyat dir düzeyindeki
ki, bu büyümedeğişmelerin
oranı demektir. etkileri
Bunaelimine
göre 2017 edilir. Gayrisafi
Sabit alınanYurtiçi
bir yılınHasıla (GSYİH) ve
ile her bir yılın üretim değerleri çarpılarak reel ekonomik
GSYİH değerine ulaşılır. Örneğimizde
yılında Türkiye, bir önceki yıla göre an- Ölçülmesi
için reel GSYİH 999 milyar TL iken,
lamda % 7,4 oranında büyümüştür. 2010 yılında 1.084 milyar TL olmuştur. Dikkat
2009 yılı fiyatları ile değerlendirildiğinde reel GSYİH’de artış Temel makroekonomik
oranı%8,49 iken; değişkenlerin ilk sıra-
GSYİH’deki artış oranı ise %16,1’dir.Bu iki büyüme oranı arasındaki fark, nominal sını, ekonomik performansın en iyi ölçütü olan
deki artış oranının
Reeliçinde
GSYİH’defiyat artışlarının
Artış: Büyümeda yer almasından GSYİH
Oranı kaynaklanmaktadır. 2015 alır.
GSYİH’si ise 1.527 Reel GSYİH’deki dönemler (3 aylık, yıllık)GSYİH 2009-2015 yılları
milyar TL’dir. Dolayısıyla nominal
yaklaşık 2,4 kat artarken, reel GSYİH yaklaşık olarak 1,5 kat artmıştır. Tablo 5.1’in
itibarı ile değişme, büyüme oranı olarak tanımla-
nu reel GSYİH’deki artış oranını göstermektedir ki, bu büyüme oranı demektir. GSYİH, bir Bunadönemde bir ülke sınırları
nır ve genelde yüzde değişmeler ile açıklanır. Bir
15 yılında Türkiye, bir önceki yıla göre ekonomik anlamda % 6,06 oranında
içerisinde üretim faktörleri kullanılarak
tür.
değişkenin herhangi iki dönem arasındaki değiş- üretilmiş nihai mal ve hizmetlerin piyasa
me oranı, bu değişkenin iki dönemdeki değerleri fiyatlarıyla hesaplanmış değeridir.
YİH’de Artış: Büyümefarkın,
arasındaki Oranıbaşlangıç dönemindeki değerine
bölünmesi
YİH’deki dönemler ile hesaplanır.
(3 aylık, Örneğin;
yıllık) itibarı başlangıç
ile değişme, dö- oranı olarak tanımlanır
büyüme
de yüzde değişmeler
nemindeki ile reelaçıklanır.
GSYİH değeriniBir değişkenin herhangi iki dönem arasındaki
Y0 ile gösterelim,
oranı, bu değişkenin
bir sonrakiiki GSYİH
dönemdeki değerleri
değerine de Y1arasındaki
diyelim, bu farkın, GSYİH’nin
iki başlangıç içeriğine ilişkin bazı noktaların
dönemindeki
bölünmesi iledönem
hesaplanır.
arasındaÖrneğin; başlangıçyüzde
reel GSYİH’deki dönemindeki
değişme ya açıklığadeğerini
reel GSYİH kavuşturulması
Y0 ile faydalı olacaktır.
m, bir sonrakidaGSYİHbüyümedeğerine Y1 diyelim,
oranı (g)deşöyle hesaplanır:bu iki dönem arasındaNihai reel GSYİH’deki
Mallar, Aramalı ve Katma Değer: GSYİH,
ğişme ya da büyüme oranı (g) şöyle hesaplanır: belirli bir dönemde belirli bir ülke sınırları içinde
Y − Y0 üretilen bütün nihai mal ve hizmetlerin değeridir.
g = 1 x100 Nihai mal ve hizmetler, ekonomideki üretici birim-
Y0
lerin üretimde ara malı olarak kullanmayacağı, tü-
an dönemler arasında ülkenin üretim gücü hakkında bize bilgi sunar. ketim,Yıllar
yatırımitibarıyla
ve ihracat için kullanıma hazır mal
YİH genelde artışBu oran gösterir
eğilimi dönemler ve arasında
bu eğilimülkenin
reel GSYİHüretimtrendi olarak adlandırılır.
ve hizmetlerdir. Nihai mal ve hizmetlerin özellikle
YİH trendindekigücüyukarı
hakkında bize gelişmeler,
doğru bilgi sunar. Yıllar
hayatitibarıyla reel
standardındaki artışın bir çift
belirtilmesi ifadesidir.
(mükerrer) saymadan kurtulmak
YİH’deki artış GSYİH
üretimgenelde artış eğilimi
faktörlerindeki gösterirteknolojik
artıştan, ve bu eğilim ilerlemelerden ve eğitimden
içindir. Örneğin marketten aldığımız ekmeğin de-
nır. Ancak trend
reel her zaman
GSYİH artışolarak
trendi şeklinde oluşmayabilir.
adlandırılır. Reel GSYİH Reel GSYİH’de aşağıya
ğerini hesaba doğru değirmenciye satılan buğ-
katmakla
işsizlik, üretim kaybı ve refah
trendindeki yukarıdüzeyinde bir azalma
doğru gelişmeler, hayatanlamına
standar- gelir. dayın, fırıncıya satılan unun, markete fırıncının
dındaki artışın bir ifadesidir. Reel GSYİH’deki
GSYİH’nin trend çevresinde gösterdiği dalgalanmalar izlenerek artış sattığı ekmeğin değerini de hesaba katmış oluruz.
ekonominin
üretim faktörlerindeki artıştan, teknolojik ilerleme-
nsı üzerine yorum yapılabilir. Örneğin reel GSYİH’nin hızlı büyümesi Bu durum Şekil 4.2’de özetlenmektedir. Çiftçi ürü-
durumunda
lerdenüretim
de karlar artacak, ve eğitimden
faktörlerikaynaklanır.
sahipleri dahaAncak trend
fazla hereldenü
gelir yetiştirmekte,
edecekler bu ürüne yaptığı eklenti için bir
ve tüketim
arı artacaktır.zaman artış şeklinde
Bu pozitif oluşmayabilir.
yönlü gelişmeler ile Reel
eğitimGSYİH’de
ve sağlık hizmetlerinin
değer biçmekte kaliteleri
ve bu çiftçi için ürünün katma de-
ak, ulaşım için aşağıya
dahadoğru
geniş biryollar
gidiş işsizlik, üretim
yapılacak, kaybı
daha ve re-olacağımız
rahat mekânlarÇiftçi
ğeri olmaktadır. inşa ürününü bu değeri dikkate
cektir. Ancakfah reeldüzeyinde
GSYİH’deki artış ne
bir azalma kadar gelir.
anlamına hızlı olursa tükenebilir alarakdoğal kaynaklar
değirmenciye satacaktır. Aynı şekilde değir-
tüketilecek, bir takım çevresel ve atmosferik kirlilik boyutları önmencide plana çıkacaktır.
buğdayı unBu haline dönüştürürken bir de-
n giderilmesi bir takım harcamaları gündeme getirecektir.
90 (GSYİH ya da GDP) ve Ölçülmesi
fi Yurtiçi Hasıla
makroekonomik değişkenlerin ilk sırasını, ekonomik performansın en iyi ölçütü olan
alır.
İktisada Giriş

ğer katmakta ve bunun için belirlediği katma değeri ilk buğdayın fiyatına ekleyerek fırıncıya satmaktadır.
Fırıncı bir takım işlemlerle unu ekmek haline getirdiğinde, bir üretim yaptığından dolayı, bunu peraken-
deci olan markete satarken katma değerini ekleyecektir. Market te bunu nihai tüketiciye satarken yaptığı
hizmet nedeniyle belirleyeceği katma değeri ekleyecektir. Ulaşılan fiyat, aslında katma değerler toplamın-
dan başka bir şey değildir. Diğer bir ifadeyle, bir ürünün piyasa fiyatı onun katma değerleri toplamına
eşittir. Bu nedenle nihai aşamadan önceki aşamalarda yapılan mübadeleler GSYİH içine dahil edilmez.
Çünkü bunların tümünün parasal değeri nihai malın fiyatı içinde yer almaktadır.

Çiftçinin Katma Değeri Çiftçi

Değirmencinin
Buğdayın Değeri
Katma Değeri Değirmenci
Fırıncının
Unun Değeri
Katma Değeri Fırıncı
Marketin Market
Ekmeğin Toptan Satış Değeri
Katma Değeri

Ekmeğin Perakende Değeri Ekmeğin Nihai Fiyatı (Piyasa Değeri)

Katma Değer Ara Mal Harcaması Nihai Mal Harcaması

Şekil 4.2 Ekmeğin nihai mal oluncaya kadar geçirdiği aşamalar

Bu noktada şu ayrıma dikkat edilmelidir. Sözgelimi “Domates nihai mal mıdır, yoksa ara malı mıdır?”
sorusu hatalıdır. Çünkü kullanım yeri konusunda bilgi eksikliği vardır. Eğer domates salça üretiminde
kullanılacaksa, bir girdi ve ara malıdır. Eğer sofralık olarak, doğrudan tüketiciye sunulacaksa, nihai maldır.
O halde malın adından çok kullanım yeri nihai mal veya ara malı olup olmadığını belirlemektedir. Uygu-
lamada, mükerrer hesaplamadan kurtulmak için katma değer kavramı kullanılır. Katma değer, bir malın
üretiminin her bir aşamasında o malın değerine yapılan ilavedir. Ekonomide her bir mala ilişkin katma
değerler toplamı aynı zamanda o malın piyasa fiyatına eşittir. Ekonomide üretilen bütün katma değerlerin
toplanması suretiyle GSYİH’ye ulaşılabilir.
Cari Dönem Üretimi: GSYİH yalnızca hesaplandığı dönemde üretilmiş mal ve hizmetleri içerir. Daha
önceki dönemlerde üretilmiş malların yer aldığı değişimler GSYİH’yi artırmaz. Örneğin yeni bir evin yapıl-
ması GSYİH’yi artırırken, mevcut bir evin satışı GSYİH’yi etkilemez. Ancak emlak komisyoncusunun geliri
cari dönemde üretilmiş bir hizmet karşılığı olup, bunun değeri GSYİH’ye dahildir.
Piyasa Fiyatları: GSYİH, malların değerini piyasadaki alıcı fiyatlarıyla ölçer. Alıcının ödediği piyasa
fiyatı ile satıcının eline geçen fiyat farklıdır. Piyasa fiyatından, dolaylı vergileri çıkarırsak, malın üretiminde
kullanılan faktörlerin elde ettikleri geliri bulmuş oluruz.

GSYİH’nin Ölçülmesi
GSYİH’nin tanımını yaparken şu husus sanırız dikkatinizi çekmiştir. GSYİH para birimiyle ölçülmektedir.
Bu durum anlamlı istatistiki bilgi oluşturmayı olanaklı kılmaktadır. GSYİH’nin ölçümü için üç yöntem kul-
lanılır. Bunlar: i)Harcamalar yöntemi, ii) Gelirler yöntemi, iii) Üretim yöntemidir. Bir ekonomide harcama ve
gelir etkileşimlerinin üç piyasada gerçekleştiğini görürüz. Bunlar: i) Mal ve hizmet piyasaları, ii) Faktör piyasa-
ları, iii) Finansal piyasalardır. Bu piyasalarda rol oynayan ekonomik birimler ise dört grupta toplanır. Bunlar:
1. Hanehalkları;
• Firmalara üretim faktörleri arz ederek, karşılığında gelir elde ederler.
• Firmalardan tüketim malı satın alarak, harcama yaparlar.
• Gelirinin bir kısmını tasarruf ederler.

91
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler

2. Firmalar;
• Kiraladığı ya da satın aldığı üretim faktörleri karşılığında hanehalklarına ödeme yaparlar.
• Diğer firmaların yatırım harcamalarından gelir elde ederler.
• Kendi stoklarını azaltabilirler.
• Yatırımlarını finanse etmek için finansal piyasalardan ve hanehalklarından borçlanırlar.
3. Devlet;
• Firmalardan satın aldığı mal ve hizmetler için harcama yapar.
• Hanehalkı ve firmalara transfer ödemesinde bulunur ve onlardan vergi alır.
• Geliri ve giderleri arasında fark oluşursa, bütçe imkanlarına göre borçlanır ya da borçlarını öder.
4. Dış alem;
• Yurtiçi firmalarca satılan mal ve hizmetlerden gelir elde edilir (İhracat)
• Yabancı firmaların ürettiği mal ve hizmetler için harcama yapılır (İthalat)
Şekil 4.3’de görüleceği gibi, hanehalkları, firma, kamu ve dış alem arasındaki etkileşimler mal, faktör ve
finansal piyasalarda gerçekleşir. Bu piyasalarda ayrıca harcama ve gelirin dairesel akımı tamamlanır. Hane-
halkları bu dairesel akım içerisinde tüketim harcamalarında bulunur, yatırımcılar diğer firmalardan ve kendi
mal stokunda değişiklik yaparak yatırım harcamalarında bulunur, hükümetler kamu harcamalarını gerçek-
leştirir. Dış alemle net ihracat durumuna göre harcamalar belirlenir. Sonuç olarak, toplam gelire eşit olan
toplam harcamalar tüketim (C), yatırım harcamaları (I), kamu harcamaları (G), net ihracattan (NX) oluşur.
S Hanehalkının Tasarrufu

Hanehalkı TA
Devlet
Y C
G
Devletin Borç
Alması ve Borç
Vermesi Faktör
Faktör Mal
Piyasası NX Piyasası

I
Dış Alem Borç
C Alma ve Borç
G Yapma
Y
NX Dış Alem

Firmalar
Firmaların Borçlanması

Şekil 4.3 Dairesel Akım Modeli Harcama Gelir Eşitliği

Şekil 5.3’deki dairesel akım modelinde görüleceği üzere, ekonomide mal ve hizmetler için harcama ya-
pan sadece hanehalkları değildir. Devlet, firmalar ve yabancılar da harcama yaparlar. Bu gruplar tarafından
yapılan harcamaları kısaca özetlersek;
Tüketim harcamaları (C): Tüketiciler tarafından mal ve hizmet alımına yönelik yapılan toplam harcama
miktarıdır. GSYİH’nin en büyük kalemidir. Bu harcamalar dayanıklı tüketim mallarının (otomobil, buz-
dolabı, TV..vb) alınmasını kapsadığı gibi yiyecek, giyecek, eğlence ve haberleşme gibi dayanıksız tüketim
mal ve hizmetlerini de kapsar.
Gayrisafi sabit sermaye oluşumu (Yatırım Harcamaları) (I): Burada hem özel sektörün hem de kamu
sektörünün yatırım harcamaları yer alır. Yatırımlara gelir getiren aktifler üzerine yapılan her türlü harcama
dahildir. Yeni fabrikalar ve makineler için firmalar tarafından yapılan harcamalar; yeni evler ve konut-
lardaki geliştirmeye yönelik hanehalklarının harcamaları; devletin inşaat, makine ve teçhizat için yaptığı
harcamalar yatırım sınıflandırmasına girer.

92
İktisada Giriş

Firmaların stoklarındaki değişmeler de brüt ya- GSYİH = C + I + G + NX olur.


tırım harcaması kapsamında değerlendirilir. Çün-
kü stoklar gelecekte gelir sağlayacak aktifi temsil GSYİH’yi gelir yaklaşımı çerçevesinde hesapla-
etmektedir. Stok değişmeleri üretime konu olan mak, dairesel akım diyagramından görüleceği üze-
hammadde ve malzeme, mamül ya da yarı mamül- re, biraz daha karmaşıktır. Üretim; mal ve hizmet
den oluşan stoklardaki dönem sonu ve dönem başı üretmek amacıyla üretim faktörlerini bir araya ge-
arasındaki farktır. Eğer fark artı ise yatırımlar artar, tirmek suretiyle gerçekleştirildiğine göre, üretilen
eksi ise yatırımlar azalır. Çünkü GSYİH cari üreti- hasılanın değerine, bu faktörlere yapılan ödemeler
mi ölçtüğünden, cari dönemde üretilen fakat satıl- toplamından ulaşılır. Ancak üretim sürecinde elde
mayan stoklar da GSYİH’ye dahil edilmektedir, ki edilen çeşitli gelir biçimlerine (ki bunlar; ücret,
bu yatırımdır. kira, faiz ve kâr şeklinde tanımlanır) ilave olarak
Bir hususu biraz daha açıklığa kavuşturmakta iki tane de gelir sayılmayan ödeme vardır. Bunlar
yarar vardır. Bir kişinin tasarruflarını değerlen- dolaylı vergiler ve amortismanlardır. Bu yöntemle
dirmede sık sık duyduğumuz yatırım kelimesiyle elde edilen gelir ve gelir sayılmayan ödemeleri kı-
burada açıklamaya çalıştığımız yatırım arasındaki saca açıklarsak;
farkı anlamamız gerekir. Bir harcamanın ekonomi İşgücü ödemeleri (W): Kamu ve özel sektörde
açısından yatırım sayılabilmesi için ülkenin üretim çalışanlara ödenen maaş ve ücretlere ilave olarak,
kapasitesinin artması gerekir. Bu nedenle yatırım işverenlerin sağlık planlarına katkısı ve maaştan ke-
tanımlanırken, sermaye stokunda sağlanan artış silen vergi gibi ödemeler bu kategoride yer alır.
şeklinde ifade edilir. Yoksa kişinin hisse senedi al- TÜİK verilerinde yer alan ve işletme artığı adı
ması, bankaya para yatırması ya da yeni inşa edil- altında gösterilen kalem aslında emek faktörü dışın-
memiş ev satın alması yatırım harcamaları olarak daki üretim faktörlerine ait gelirlerdir. Bunlar ise;
değerlendirilmez.
Kira gelirleri ya da rant (R): Hanehalkı tarafın-
Devletin nihai tüketim harcamaları (G): Bu ka- dan binalar, arazi gibi mülkiyetin kiraya verilmesi
tegoride devletin hizmetlerini yerine getirebilmek sonucu elde edilen gelirdir.
için her çeşit mal ve hizmetler için yaptığı harca-
Net faiz: Hanehalkı tarafından firmalara stok-
malar yer alır. Bu harcamalar, istihdam edilen per-
ların finansmanı, yeni fabrika ya da yeni makine
sonele ödenen ücretlerden büro malzemelerine,
alımları için verilen ödünçler karşılığı elde edilen
askeri harcamalardan danışmanlık hizmeti harca-
gelirdir.
malarına kadar çeşitli türdeki harcamalardır. Bu
harcamalar içerisinde, sosyal güvenlik ve refah öde- Kârlar: Firmaların vergi öncesi elde ettiği gelir-
meleri şeklindeki transfer harcamaları yer almaz. ler olup, vergi ödemeleri, hisse senedi sahiplerine
ödenen kâr payları ya da yeniden yatırım için dağı-
Net İhracat ((X-M) ya da NX): Bir ekonomi-
tılmayan kârlar şeklinde kullanılırlar.
deki bazı firmalar ürünlerini ya da ürünlerinin bir
kısmını yurtdışında satarlar. Bu durumda ekono- Ücret, faiz, kira ve kâr şeklinde elde edilen bu
mi içindeki satışlarda yer almayan, ancak cari dö- gelirlere ilave olarak, gelir sayılmayan iki ödemenin
nemde üretilen bu değerin hesaba katılması, yani de toplama dahil edilmesi gerekir. Bunlar;
GSYİH içinde gösterilmesi gerekmektedir. Aynı Dolaylı vergiler: Bunlar harcama ve satış vergile-
zamanda bu ekonomide satılan bazı mal ve hiz- ri gibi ödemeleri içerir. Bu tür vergiler için önemli
metler dış alemde üretilmiş olabilir. Bu durumda olan, bu vergilerin devlet adına firmalarca toplan-
ihracatın değerinden ithal edilen malların değeri masıdır. Yani firmaların elde ettikleri hasılatlarının
çıkarılır. Kalan net ihracat rakamıdır, bu büyük- bir kısmını devlete aktarmaları zorunludur. Bu
lük ülke içindeki satışlara ilave edilir. Toplam net ödemeler üretim faktörleri sahiplerine gitmediği
ihracat, ithalatın ihracattan az olması durumunda için bu tür vergiler gelir sayılmayan ödemelerdir.
pozitif, aksi halde negatif olacaktır. Net dış faktör Amortismanlar: Yıpranma ve eskime karşılığı
gelirlerini buraya dahil edersek, bu dört gruptaki olarak da ifade edilebilir. Amortisman karşılıkları
harcamalar toplanarak harcama yaklaşımı çerçeve- aslında eskiyen fabrika ve aletlerin yenilenebilmesi
sinde GSYİH hesaplanır. Buna göre; için oluşturulan fonlar olup, dolaylı vergiler gibi
gelir sayılmayan ödemelerdir.

93
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler

Gelir yaklaşımıyla GSYİH’yi hesaplamada elde GSYİH


edilen büyüklüğün harcama yaklaşımıyla ulaşılan (+) Dış alemden elde edilen faktör gelirleri
sonuca eşit olması gerekir. Eğer eşit değilse, ista- (-) Dış aleme ödenen faktör ödemeleri
tistiki hata kalemiyle eşitlenir. Bu eşitlik gereklidir. = GSMH
Çünkü çıktılar için harcanan her birim para, bir (-) Amortismanlar
başkası tarafından gelir olarak ya da gelir sayılma-
= Safi Milli Hasıla
yan ödeme olarak elde edilmektedir. Sonuç olarak
(-) [Dolaylı vergiler – sübvansiyon]
gelir yaklaşımı çerçevesinde GSYİH’yi aşağıdaki
= Milli Gelir
şekilde yazabiliriz:
(-) Dağıtılmayan kârlar
GSYİH = Ücret + Rant + Faiz + Kâr + Dolaylı (-) Sigorta primleri
Vergiler + Amortismanlar (-) Kurumlar vergisi
(+) Transfer harcamaları
GSYİH’yi üretim yöntemiyle de ölçebiliriz. Fir- = Kişisel Gelir
maların ürettikleri tüm mal ve hizmetlerin miktarı (-) Dolaysız vergiler
ile bunların fiyatlarını çarparak, dönem üretiminin = Harcanabilir Gelir = C+S
değerine ulaşırız. Bu durumda belli bir dönemdeki
GSYİH için, n tane mal ve hizmet için fiyatları pi
ve miktarları qi ile gösterip, bunların çarpımlarının Reel GSYİH Neleri Ölçmez?
deki GSYİH için, n tane mal ve hizmet için fiyatları
toplamını aşağıdaki gibi formüle edebiliriz: p i ve miktarları q i ileEkonominin
gösterip, performansını değerlendirme-
rpımlarının toplamını aşağıdaki gibi formüle edebiliriz:
de reel GSYİH bile ihtiyatla yorumlanmalıdır.
n
pi qi = p1q1 + p2 q2 + .......... + pn qn = GSYİH GSYİH’nin ölçemediği bazı durumları dikkate aldı-

i =1 ğımızda, ekonominin üretim düzeyi sağlıklı olarak
n üretim yöntemiyle GSYİH hesaplarında aynı mal ve hizmetleri üretenbelirlenemeyecek birimlerden ve toplumun refahı üzerine doğru
aliyet kollarındaki nihai mal ve hizmet üretim değerinin ölçülmesi değerlendirmeler
esası yapılamayacaktır. Reel GSYİH’nin
TÜİK’in üretim yöntemiyle GSYİH hesapla-
miştir. Bunun için ekonomi çeşitli sektörlere ayrılarak her bir sektör için üretimin
ölçemediği bazı şeyleri kısaca açıklarsak;
rında aynı mal
planır. Bu sektörler; tarım, ve inşaat,
sanayi, hizmetleri üreten
ticaret, birimlerden
ulaştırma, mali müesseseler, konut,
Piyasalara Yansımayan Üretim: GSYİH sadece
slek hizmetleri,oluşan faaliyethizmetleri
izafi banka kollarındaki
ya danihai mal devlet
gelirleri, ve hizmet
hizmetleri, kar amacı
üretim değerinin
özel hizmet kuruluşları, ölçülmesi esası benimsenmiştir.
ithal vergisidir.
satılmak amacıyla yapılan üretimi ölçer. Kendimiz
Bunun için ekonomi çeşitli sektörlere ayrılarak her için yaptığımız, evde yapıp da satmayı düşünme-
mlerin toplanmasıyla elde edilen gayri safi yurtiçi hasıla rakamına dışdiğimiz alem faktör
üretim GSYİH dışında kalır (Örneğin ev
ve edilerek GSYİHbir sektör için ulaşılır.
rakamına üretimin Dışdeğeri
alem hesaplanır. Buarasında
faktör gelirleri sek- işçi dövizleri,
törler; tarım, işleri, evde traş olmak, ütü yapmak, tamirat işlerini
gelirleri, kar transferleri, dışsanayi,
borç faizinşaat, ticaret,
ödemeleri ve ulaştırma, mali
faiz gelirleri yer alır.
müesseseler, konut, serbest meslek hizmetleri, izafi yapmak). Yine GSYİH takas işlemini dışarıda bıra-
elir terimi çoğu kez diğer gelir ve hasıla kavramlarını da içeren kır. bir Yani
anlamda
kişi bir malı bir başkasıyla mal ya da hiz-
banka hizmetleri ya da gelirleri, devlet hizmetleri,
ktadır. Çünkü bütün gelir ve hasıla büyüklükleri bir takım küçük ayarlamalarla
kâr amacıMilli gütmeyen özel hizmet arasındaki
kuruluşları,buithal met karşılığında değiştirdiğinde, bu işlem GSYİH
elde edilebilmektedir. gelir büyüklükleri geçişliliği aşağıdaki
vergisidir. özetleyebiliriz. dışında kalır. Örneğin değirmene buğdayını un
matiksel akım tablosunda
yapmak için götüren çiftçi, un yapımı karşılığında
Bu kalemlerin toplanmasıyla elde edilen gayri
GSYİH buğdayın % 10’u kadar bir miktarı değirmenciye
safi yurtiçi hasıla rakamına dış alem faktör gelirleri
verirse, bu hizmet GSYİH’ye dahil edilmez. Kayıt-
(+) ilave edilerekelde
Dış alemden GSYİH
edilenrakamına ulaşılır. Dış alem
faktör gelirleri dışı ekonomi, yer altı ekonomisi hesaplamalarında
(-) faktör
Dış aleme gelirleri
ödenen arasında işçi dövizleri, müteşebbis
faktör ödemeleri yine önemli bir sorun olarak yer almaktadır.
gelirleri, kâr transferleri, dış borç faiz ödemeleri ve
= GSMH
faiz gelirleri yer alır. Nüfustaki Değişmeler: GSYİH ile ilgili istatis-
(-) Amortismanlar tiklere bakarken belirli bir dönemde veri olan bu
Milli gelir terimi çoğu kez diğer gelir ve hasıla
üretimi (çıktıyı) paylaşacak olan nüfusun büyük-
kavramlarını
= Safi Milli Hasıla da içeren bir anlamda kullanılmakta- lüğünü dikkate almazsak yanıltıcı değerlendirmeler
dır. Çünkü bütün gelir ve hasıla büyüklükleri bir
(-) [Dolaylı vergiler – sübvansiyon] yaparız. 900 milyar T GSYİH’ye sahip 10 milyon
takım küçük ayarlamalarla birbirinden elde edile- nüfuslu bir ekonomi ile 70 milyon nüfusa sahip
= Milli Gelir
bilmektedir. Milli gelir büyüklükleri arasındaki bu bir ekonomi birbirlerinden tamamen farklıdırlar.
geçişliliği aşağıdaki
(-) Dağıtılmayan karlar basit matematiksel akım tablo-
Bu durum 1000T aylık ile geçinen tek bir kişi ile
sunda özetleyebiliriz.
(-) Sigorta primleri aynı miktarda aylık ile geçinen yedi kişilik bir aile
(-) Kurumlar vergisi arasındaki farka benzetilebilir. Ekonomistler bu so-
(+) Transfer harcamaları
=94
Kişisel Gelir
(-) Dolaysız vergiler
= Harcanabilir Gelir = C+S
İktisada Giriş

runun çözümü için kişi başına GSYİH değerleri- Mali Piyasaların Ana Göstergesi: Faiz
ni kullanırlar. Yani belli bir yıla ait GSYİH değeri Oranı
aynı yıldaki nüfus miktarına bölünerek kişi başına
Faiz oranının yükselmesi borçlanma maliyetini
düşen GSYİH değeri hesaplanır. Şayet ekonomide
arttırır. Bu hem konut ve tüketici kredisiyle ev ya
nüfus artışına rağmen kişi başına düşen GSYİH de-
da araba almak isteyenleri hem de taksitle dayanık-
ğeri artıyorsa, o ülke için toplumda hayat standar-
lı tüketim malları almak isteyenleri güç durumda
dının yükseldiğini ve ekonominin performansının
bırakır. İşadamları yatırım kararlarını alırken daha
olumlu geliştiğini söyleyebiliriz.
ürkek davranırlar. Çünkü yüksek faiz oranları kredi
Boş Zaman: GSYİH boş zamandaki artışı ölç- maliyetlerini arttırmaktadır. Yüksek faizler yatırımı
mez, ancak boş zamandaki bir artışın bizim refahı- özkaynakları ile finanse etmeyi planlayan bir giri-
mız üzerinde etkisi vardır. Hatta reel GSYİH art- şimci üzerinde bile caydırıcı etki yapar, zira bir ya-
mamış olsa bile eğer biz aynı sabit reel GSYİH’yi tırımın yapılması için en azından faiz oranına eşit
daha kısa bir zaman diliminde üretebiliyorsak, ya da ondan daha yüksek oranda bir kâr beklentisi
çoğumuz refahımızın arttığı konusunda hemfikir olmalıdır. Aksi takdirde elinde yatırılabilir fonu
olacaktır. Örneğin eskiden cumartesi günleri saat olan işletmeler risk içeren yatırımlar yapmak yeri-
13’e kadar yarım gün tüm memurlar çalışmak zo- ne, ellerindeki fonları banka mevduatı ya da devlet
rundaydılar. Oysa günümüzde cumartesi günleri tahvili biçiminde tutmayı tercih edeceklerdir.
memurlar için tatil yapılmıştır. Bu durum aslında
Faiz oranı, herhangi bir nedenle ertelenen bir
hayat standardında bir iyileşmeyi ifade etmekle bir-
liralık nakdi ödemenin bedeli olup, gelecekte ya-
likte GSYİH içerisinde ölçülemez.
pılacak ödeme ile şimdiki ödeme arasındaki oran-
Dışsallıklar: Üretilen tüm mal ve hizmetleri sal farktır. Örneğin, bugün bankaya yatırdığımız
izlemek ve GSYİH değerini hesaplamak için ol- 1000T için size tam bir yıl sonra 1200T ödeni-
dukça geliştirilmiş bir muhasebe sistemi kullanılır. yorsa, burada yıllık faiz oranı % 20’dir. Benzer bi-
Ancak üretim sürecinde dışsallıklarla karşılaşılması çimde bir beyaz eşya satıcısı, bir televizyonu peşin
durumunda bunları GSYİH’ye ilave edecek ya da 1000T’ye satarken, bir yıl vadeli (bir peşin ve 11
çıkaracak herhangi bir yöntem henüz oluşturulma- aylık taksitle) satış için 1200T talep ediyorsa, bu-
mıştır. Örneğin ulusal üretim artarken çevre kirli- rada yıllık % 44 oranında faiz uygulanmaktadır. Bu
liği de artabilir. Çevre kirliliğinin maliyeti üretim örnek için faiz oranı şu şekilde hesaplanmaktadır:
değerinden indirilemez.
İlk taksit 100T hemen ödenmekte, 11 ay bo-
Yine malların kalitesindeki gelişmelerin de doğ-
yunca aynı tutarda ödeme yapılmaktadır. İlk öde-
ru olarak hesaba katılması güçtür. Örneğin, bilgi-
meden sonra kalan ertelenmiş ödeme 900T olup,
sayarların zamanla fiyatı düştüğü halde kalitesi çok
bunun karşılığı olarak toplam 1100T ödenecektir.
yükselmiştir. Bu türden sorunlar, başta pek çok
Bu da % 22,22 oranında fazla bir ödeme yapmak
elektrikli ve elektronik araçlar olmak üzere hemen
demektir. Ödemeler her ay yapıldığı için, bu ora-
her mal için söz konusudur.
nı yıllık faiz oranı gibi düşünmek hatalıdır. Bir ay
Bu bağlamda asıl önemli olan bu türden faa- sonra başlayıp, 11 ay boyunca 100T ödemekle al-
liyetlerin ekonomi içindeki nispi değeridir. Eğer tıncı ayın sonunda ya da yedinci ayın başında top-
bunların nispi önemi yıldan yıla fazlaca değişmi- tan 1100T ödemek aynıdır. Yani ortalama vade 6
yorsa, milli gelir hesapları, bütün eksikliklerine aydır. Bu durumda bu taksit şemasında uygulanan
rağmen, özellikle zaman boyunca toplumun üre- yıllık faiz oranı % 44,44’tür.
tim gücünün ve maddi refahının ne yönde gelişti-
ğini göstermesi açısından faydalıdır.
İşte üretim sürecinde ortaya çıkan negatif dış- Faiz Oranıyla İlgili Ayrımlar
sallıklar (hava ve su kirliliği gibi) dikkate alınarak, Kısa ve Uzun Vadeli Faiz Oranı: Faiz oranıyla
boş zamanın değeri dikkate alınarak, devletin eko- ilgili olarak yapabileceğimiz bir ayrım vadeye gö-
nomideki büyüklüğü dikkate alınarak, kayıt dışı redir. Ödemede ortaya çıkan gecikmenin ne kadar
ekonominin büyüklüğü dikkate alınarak ülkenin zaman süreceğine göre farklı faiz oranlarından bah-
performansını değerlendirmek, refah düzeyindeki sedilebilir. Örneğin bir bilgisayar satıcısı 3 ay vadeli
gelişmeler üzerine yorum yapmak daha anlamlı satış için % 5 faiz –vade farkı- talep edebilir ya da
olacaktır. herhangi bir kamu kuruluşuna olan borcumuzu

95
Faiz Oranıyla İlgili Ayrımlar
Kısa ve Uzun Vadeli Faiz Oranı: Faiz oranıyla ilgili olarak yapabileceğimiz bir ayrım vadeye
göredir. Ödemede ortaya çıkan gecikmenin ne kadar zaman süreceğine göre farklı faiz
oranlarından Makroekonominin Kapsamı
bahsedilebilir. Örneğin ve Temelsatıcısı
bir bilgisayar Makroekonomik
3 ay vadeli Değişkenler
satış için % 5 faiz –vade
farkı- talep edebilir ya da herhangi bir kamu kuruluşuna olan borcumuzu geciktirmemiz halinde
her ay için % 3 faiz –gecikme zammı- ödemek zorunda kalabiliriz. Devlet, 1994 yılında 2 ay
süresince
geciktirmemiz halinde her ayvadeli
için %hazine
3 faiz bonolarını üç aylık
–gecikme zammı- getirisi
ödemek % 50’nin
zorunda üzerinde
kalabiliriz. olan1994
Devlet, bir faizle satışa
çıkarmıştı.
yılında 2 ay süresince vadeli hazine bonolarını üç aylık getirisi % 50’nin üzerinde olan bir faizle satışa
çıkarmıştı. Vadeye göre faiz oranı değişmekle birlikte, faiz oranları yukarıdaki gibi değil, genelde yıllık
Vadeye göre faiz oranı ifade
olarak edilmektedir.
değişmekle Örneğin,
birlikte, faiz ay vadeligibi
oranları“3yukarıdaki mevduata uygulanan
değil, genelde faiz oranı
yıllık olarak ifade % 24’dür”
denildiğinde, bunun anlamı “mevduatın üç aylık getirisi % 6’dır”
edilmektedir. Örneğin, “3 ay vadeli mevduata uygulanan faiz oranı % 24’dür” denildiğinde, bunun anlamıdemektir. Ya da 25 yıl vadeli
“mevduatın üç aylık birgetirisi
konut%kredisinin faiz oranı
6’dır” demektir. Ya da%2510’dur denildiğinde
yıl vadeli bir konut her yıl içinfaiz
kredisinin alınan
oranıkrediye
% 10’durbu oranda faiz
denildiğinde her yıluygulandığını anlarız.bu oranda faiz uygulandığını anlarız.
için alınan krediye
Basit
Basit ve Bileşik Faiz: Faizveoranlarıyla
Bileşik Faiz:
ilgiliFaiz oranlarıyla
yapılması gerekenilgili
bir yapılması gereken
ayrım da basit bir ayrım
ve bileşik da basit ve bileşik
faiz ayrımı-
dır. Eğer belli bir faiz ayrımıdır.
anapara Eğer
üzerinden faizbelli bir anapara
hesaplanıyor, vadeüzerinden faiz hesaplanıyor,
sonunda tekrar aynı anapara vade sonunda
üzerinden faiz tekrar aynı
anapara
işletiliyorsa, burada üzerinden
basit faiz faiz işletiliyorsa,
söz konusudur. burada sonunda
Yok eğer ilk dönem basit faiz söz konusudur.
tahakkuk Yok
ettirilen faiz, eğer ilk dönem
dönem
sonunda anaparaya sonunda
ekleniyor tahakkuk ettirilen
ve gelecek dönemfaiz,
içindönem
faiz busonunda anaparaya
tutar üzerinden ekleniyor ve
yürütülüyorsa, gelecek
burada dönem için faiz
bileşik
bu tutar üzerinden yürütülüyorsa, burada bileşik faiz uygulanmaktadır.
faiz uygulanmaktadır.
Nominal ve Reel Faiz Oranı: Şu
Nominal ve ana
Reelkadar bahsettiğimiz
Faiz Oranı: Şufaizana
oranları
kadarnominal faiz oranlarıdır.
bahsettiğimiz Yani, fiyatnominal faiz
faiz oranları
düzeyindeki değişmeler için herhangi
oranlarıdır. bir ayarlamayı
Yani, fiyat içermemektedir.
düzeyindeki değişmeler Bunun için, nominal
için herhangi faiz oranınıiçermemektedir.
bir ayarlamayı bir
Bununederek,
fiyat endeksi ile deflate için, nominal faiz oranını
reel faiz oranına birReel
ulaşırız. fiyatfaiz
endeksi ile deflate
oranı için ederek, formül;
kullanacağımız reel faiz oranına ulaşırız.
Reel faiz oranı için kullanacağımız formül;
1+ R 1+ R
1+ r = ⇒r= − 1 olur.
1+ π 1+ π
Burada içler dışlar çarpımıyla; (1 + r ).(1 + π ) = 1 + R
sonucuna ulaşılır. Eşitliğin sol tarafındaki çarpma işlemi yapılıp, reel faiz oranı yalnız
sonucuna ulaşılır. Eşitliğin rsol
bırakılırsa; = Rtarafındaki
− π − π .r çarpma işlemi
olacaktır. yapılıp,
Şayet reel faiz
son terim çokoranı
küçükyalnız
değerbırakılırsa; r =faiz oranı şu
alırsa reel
R - π - π.r olacaktır. Şayet son terim
şekilde belirlenir: çok küçük değer alırsa reel faiz oranı şu şekilde belirlenir:
r = R −π
r=R-π
Bu eşitlikten de görüleceği gibi, nominal faiz oranından (R) enflasyon oranı (π) çıkarılmakta,
yine enflasyon
Bu eşitlikten de görüleceği oranı
gibi, ile reel
nominal faizfaiz oranın (r)
oranından (R)çarpımı da oranı
enflasyon çıkarılmaktadır. Bu son
(π) çıkarılmakta, terim Türkiye
yine
enflasyon oranı ileiçin
reelenflasyon
faiz oranınoranının yüksek
(r) çarpımı olduğu dönemlerde
da çıkarılmaktadır. Bu son büyük değerler
terim Türkiye içinalmıştır.
enflasyonBir dönemin
başındadönemlerde
oranının yüksek olduğu nominal büyük
faiz oranı
değerlerbilinmektedir. Enflasyon
almıştır. Bir dönemin oranı
başında ise ancak
nominal tahmin
faiz oranı bi- edilebilir.
Ekonomik
linmektedir. Enflasyon birimler
oranı ise kararlarını
ancak tahmin verirken,
edilebilir. Ekonomiknominal faizkararlarını
birimler oranlarıverirken,
konusundaki
nominal bilgilerini ve
faiz oranları konusundaki bilgilerini ve enflasyon oranı konusundaki tahminlerini kullanır ve bir reel faiz oluştururlar.
enflasyon oranı konusundaki tahminlerini kullanır ve bir reel faiz oranı beklentisi
Ne varki, Ne
oranı beklentisi oluştururlar. enflasyon dönem dönem
varki, enflasyon sonundaki gerçekleşme
sonundaki oranına
gerçekleşme göregöre
oranına beklenen
beklenen(ex-ante) ve
(ex-ante) ve gerçekleşen (ex-post) reel faiz oranları farklı olabilecektir. Bu durumda kararların sağlıklı olup-
olmaması beklentilerin gerçekliliğine bağlıdır. 21


Makroekonomik Analizde Faiz Oranı
Makroekonomik analizlerde faiz oranının hangi anlamda kullanıldığı ve faiz oranındaki değişmelerin
nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde de biraz durmak istiyoruz. Bildiğimiz üzere makroekonomi toplu-
laştırılmış değişkenler üzerine oturtulmaktadır. Bu durumda faiz oranında da bir toplulaştırma yapma
zorunluluğu olduğu açıktır. Oysaki yukarıda mevduat ve kredi faizi, devlet borçlanma senetlerinin faizi
gibi farklı faiz oranlarından bahsettik. Üstelik bu oranın da vadelerine göre değişkenlik gösterebileceğini
biliyoruz. Normal koşullar altında kısa vadeli faiz oranları uzun vadeli oranların altında olacaktır. Esasen
faiz oranlarının vade yapısını çeşitli ekonomik değişkenlere ilişkin beklentiler belirler. Örneğin, gelecekte
enflasyon oranının düşmesi bekleniyorsa kısa vadeli faiz oranı uzun vadeli faiz oranından daha yüksek
olabilir. Peki ekonomideki faiz oranını tek bir değerle ya da mümkün olduğunca az sayıdaki değer ile nasıl
ifade edebiliriz?

96
İktisada Giriş

Bu sorunun da cevabı ortalama faiz oranını ceğimiz gibi “reel” döviz kuruna da bakabiliriz veya
gösteren ve bundaki değişmelerin yönünü ve bü- iki taraflı (bilateral) ya da toplulaştırılmış (efektif )
yüklüğünü ölçmeye imkan veren endeks oluştur- döviz kuru ile de ilgileniyor olabiliriz. Reel döviz
mayı gerektirir. Ya da ekonomide en çok işlemin kuru, nominal döviz kurunun bir fiyat endeksiy-
yapıldığı faiz esas alınarak (örneğin hazine bonosu le veya çeşitli fiyat endeksleri kullanılarak deflate
veya devlet tahvili) değerlendirmeler yapmak an- edilmiş ifadesi olup, bunu da iki taraflı veya efektif
lamlı olur. olarak ölçebiliriz.

Döviz Kurunun Ölçülmesi Reel Döviz Kuru


Uluslararası düzeyde bir ülkeye yapılan ödeme- İki taraflı reel döviz kuru şöyle tanımlanabilir:
ler, o ülkenin para birimiyle yapılır ve bu ödeme-
lere başta merkez bankaları olmak üzere bankacı- Ulusal Para
Pd Pf
lık sistemi aracılık eder. Ancak herhangi bir para RER = = ERx d
Yabancı Para P
biriminin ticarete taraf ülkelerce kabul edilmesi Pf
de mümkündür. Nitekim bugün için tüm ülkeler
Bu eşitlikte ER iki taraflı nominal döviz kuru olup, Pd yurtiçi fiyat düzeyini,
uluslararası ödemelerde ABD Dolarınıfiyat ($) ödeme
düzeyini göstermektedir.
Bu eşitlikte Örneğin, 2010 yılında
ER iki taraflı nominal1 US$
döviz= T1,50’dir.
aracı olarak kabul etmektedirler. Sterlin (₤), olmuştur.
Euro d yurtiçi
T1,80 Bu dönem
kuru olup, Piçinde enflasyon Pf ise diğer% 9, ABD’de
oranı Türkiye’de
fiyat düzeyini,
(€) ve Japon Yeni (¥) de büyük ölçüde2010’da
uluslararası
fiyat düzeyi 100fiyat
ise 2011 yılında 102 olmuştur. Türkiye’de fiyat dü
ülkenin düzeyini göstermektedir. Örne-
ödemelerde kabul görmektedir. 2011’deki fiyat ğin,
düzeyi 109 olmuştur. 2011’de nominal döviz kuru T1,80/$ ik
2016 yılında 1 US$ = 3T’dir. Bir yıl sonra
Bu noktada sorun ödemeyi yapanın parasının
(2010 baz alındığında);
1$ =3,5T olmuştur. Bu dönem içinde enflasyon
ödemenin yapılacağı para birimi cinsinden değeri- oranı Türkiye’de % 12, ABD’de % 4’dür. ABD’de
nin belirlenmesidir. Bu aşamada döviz kuru kavra- 2016’da fiyat düzeyi 100 ise 2017 yılında 104 ol-
mı gündeme gelir. muştur. Türkiye’de 2016 yılındaki fiyat düzeyini
olmuştur. Bu dönemde nominal
100 alırsak, döviz
2017’deki fiyatkuru T1,50’den
düzeyi T1,80’ye % 20
112 olmuştur.
ülkelerin fiyat düzeylerindeki
2017’de nominalyükselmeler farklı oranlarda
döviz kuru 3,5T/$ olduğu için, ree
iken, reel dö-
[=((1,68-1,50)/1,50).100] oranında
viz kuru (2016 yükselmiş, yani T reel olarak % 12 değer
baz alındığında);
Döviz kuru bir ülkenin para biriminin, di-
Burada hemen tanımda yer alan her bir bileşenin tanımına göre fark
ğer bir ülke para birimi cinsinden değeridir.
ölçümlerinin ortaya çıkabileceğini f anlarız. Örneğin, ER dönem sonu değe
dönemin ortalama RER değerini P ölçebilir104
= ER. d = 3, 5 ya=da
de ihracat
3, 25 T/$ veya ithalatta geçerl
Benzer biçimde
Döviz kuru kısaca (ER) olarak ifade edilebilir. deflatör P
olarak TÜFE, 112
ÜFE, GSYİH deflatörü, ihracat fiy
fiyat endeksi
Döviz kurunun farklı tanımları ve bu tanımlara uy- kullanılabilir. Bunların her biri farklı anlamlara gelen ve fark
gun ölçümleri vardır. edebilecek reel döviz kuru değerleri ortaya çıkaracaktır.
olmuştur. Bu dönemde nominal döviz kuru
Düz ve Çapraz 3T’den
Döviz Kuru3,5T’ye % 16,7 yükseldiği halde, ülkelerin
fiyat düzeylerindeki
Döviz kuruna ilişkin bir ölçüm de çapraz yükselmeler
ve düz kur farklı oranlar-
ayrımı ile ortaya çıkmak
Alternatif Döviz Kuru Tanımları
kadar da
açıkladığımız olduğu
döviz için,
kuru,reel döviz
düz kuru
döviz % 8,3
kurudur. [=((3,25-
Düz kurda bir ülken
Döviz kuru (ER) basitçe, yabancı bir para birimi 3)/3).100] oranında yükselmiş, yani T reel olarak
diğerleri arasındaki bir mübadele oranı sözkonusudur. Çapraz kur ise iki ülk
için ödenen milli para miktarını ifade etmektedir.
arasındaki değişim% 8,3oranına
değer kaybetmiştir.
bunların T ile ikili kurlarından ulaşılmaktadır
arasında kur 1,8 T/$ ve T ile
Burada € arasındaki
hemen tanımdakur yer T2,45/€
alan herise birbubile-
iki kur değerind
ER = Ulusal Para / Yabancı Para
arasındaki dövizşenin
kurunu 1,36 $/€
tanımına göre=(farklı
T 2,45/€)/(T1,8/$)]
reel döviz kuruolarak
ölçüm-hesaplayabilir
arasındaki çapraz kurdur.
lerinin Yaniçıkabileceğini
ortaya 1 € almak için gerekli
anlarız. $ miktarı
Örneğin, ER1.36 $’dır.
Örneğin, 9 Haziran 2017’de bazı para birimle-
rinin T cinsinden değerleri şöyledir. 1Bazı Terimlerdönem sonu değeri olabileceği gibi, dönemin or-
$ = 3,52T;
talama değerini de ölçebilir ya da ihracat veya it-
1 €= 3,95T. Bu tanım bize iki taraflı nominal dö-
Döviz kurundan bahsedilirken sık sık
halatta geçerli olan kurkullanılan bazı terimler
olabilir. Benzer biçimdede karışıklığa
viz kurunu vermektedir. Günlük konuşmadaŞimdi döviz
bu konuda kısa olarak
deflatör birkaçTÜFE,açıklamaÜFE, GSYİHDevalüasyon,
yapalım. deflatörü, sabit kur
kuru bu anlamda kullanılmaktadır. Ancak döviz ülke parasının değerinin diğer ülke paraları karşısında düşür
makamlarca, ihracat fiyatları ya da ithalat fiyat endeksi kullanı-
kuru kavramının içeriğini bu basit tanımın
değeriçeriği-
kaybetmesi ise serbest
labilir. Bunlarınkurhersisteminde, ülke para gelen
biri farklı anlamlara biriminin
ve diğer ülke
ne sıkıştırmamız doğru olmaz. Sorunu netleştirmek
değer kaybetmesidir. Revalüasyon,
farklı amaçlara hizmet edebilecek reel döviz kuru makamlar
sabit kur sisteminde, resmi
istediğimizde karşımıza bir dizi alternatif yöntemyükseltilmesidir. Paranın değer kazanması ise serbest kur si
değerinin değerleri ortaya çıkaracaktır.
çıkmaktadır: Nominal döviz kuru ile parasının
ilgilenebile-
değerinin diğer ülkelerin paraları karşısında artmasıdır.

Dikkat: Esnek kur sisteminde devalüasyon ve revalüasyon kelimelerinin


97 k
Bunun yerine ülke parası değer kaybetmiştir veya ülke parası değerlen
ifadeler kullanılmalıdır.
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler

Düz ve Çapraz Döviz Kuru Şimdi bu konuda kısa birkaç açıklama yapalım.
Döviz kuruna ilişkin bir ölçüm de çapraz ve düz Devalüasyon, sabit kur sisteminde resmi makam-
kur ayrımı ile ortaya çıkmaktadır. Bizim şu ana ka- larca, ülke parasının
dar açıkladığımız döviz kuru, düz döviz kurudur. değerinin diğer ülke
Düz kurda bir ülkenin para birimi ile diğerleri ara- paraları karşısında
dikkat
sındaki bir mübadele oranı sözkonusudur. Çapraz düşürülmesidir. Pa-
Esnek kur sisteminde de-
kur ise iki ülkenin para birimleri arasındaki değişim ranın değer kaybet-
valüasyon ve revalüasyon
oranına bunların T ile ikili kurlarından ulaşılmakta- mesi ise serbest kur
kelimelerinin kullanımı ha-
dır. Örneğin, T ile $ arasında kur 3,52 T/$ ve T ile sisteminde, ülke para
talıdır. Bunun yerine ülke
€ arasındaki kur 3,95 T/€ ise bu iki kur değerinden biriminin diğer ülke
parası değer kaybetmiştir
hareketle $ ve € arasındaki döviz kurunu 1,12 $/€ paraları karşısında
veya ülke parası değerlen-
=(3,95 T/€)/(3,52 T/$)] olarak hesaplayabiliriz. Bu değer kaybetmesidir.
miştir biçimindeki ifadeler
değer $ ile € arasındaki çapraz kurdur. Yani 1 € al- Revalüasyon, sabit
kullanılmalıdır.
mak için gerekli $ miktarı 1,12 $’dır. kur sisteminde, res-
mi makamlarca, ülke
parasının değerinin yükseltilmesidir. Paranın değer
Bazı Terimler kazanması ise serbest kur sisteminde bir ülke para-
Döviz kurundan bahsedilirken sık sık kullanı- sının değerinin diğer ülkelerin paraları karşısında
lan bazı terimler de karışıklığa yol açmaktadırlar. artmasıdır.

ÖÇ 3 Makroekonomik performansın değerlendirilmesi açısından işsizlik, enflasyon, toplam


hasıla, faiz oranı ve döviz kuru kavramlarını açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Enflasyonun nasıl hesap-


Bir ekonomide sıfır işsizlik landığını ve güncel enflas- Günlük hayatınızda size en-
oranına ulaşmak mümkün yon oranlarını görmek için çok ilgilendiren makroeko-
müdür? TÜİK’in (www.tuik.gov.tr) nomik değişken hangisidir?
sitesini ziyaret ediniz.

98
İktisada Giriş

ÖÇ 1 Makroekonominin
kapsamını açıklayabilme

ÖÇ 2 Makroekonominin tarihsel
gelişimini özetleyebilme

Makroekonominin Kapsamı ve

bölüm özeti
Tarihçesi

Makroekonomi, ekonomideki toplam büyüklükler ile ilgilenir.


Makroekonominin kapsamına; üretim, istihdam düzeyi, genel
fiyat düzeyinin istikrarı (enflasyon ve deflasyon), ekonomik bü-
yüme, kamu açıkları, kamu borçları ve dış açıklar gibi konular
girer. Örneğin bir ülkedeki istihdam düzeyi makroekonominin
kapsamına girerken, bir piyasanın istihdam düzeyi ise mikroe-
konominin kapsamına girer. Çünkü bir ülkede birçok piyasa
vardır.

Makroekonominin ortaya çıkışında Büyük Buhran’ın da yer


aldığı üç olay önemli yer tutmakla birlikte, Keynes’in rolü
büyüktür. Çünkü Klasik düşünce anlayışının yerine devrim
sayılan kendi düşünce anlayışını oturtmuştur. Bugün dahi
ekonomistler Keynesyenler ve Keynesyen olmayanlar şeklinde
ayrışmaktadırlar. Büyük Buhrandan sonra hızla yükselen Key-
nesyen düşünceyi takip eden ve eleştiren yeni düşünce okulları
ortaya çıkmıştır. Günümüzde Yeni Keynesyenler, Keynesyen
ekolün temsilcileri olarak nitelendirilirken; öte yandan temel-
leri Klasik anlayışa dayananlar Monetaristler ve Yeni Klasikler
literatüre katkı yapmaktadırlar.

Makroekonomik performansın değerlendirilmesi


ÖÇ 3 açısından işsizlik, enflasyon, toplam hasıla, faiz
oranı ve döviz kuru kavramlarını açıklayabilme

Ekonomik Performansın Makroekonomik performansı değerlendirmede bazı temel de-


Ölçülmesi ve Temel ğişkenler incelenerek bunların nasıl ölçüldüğü, nasıl yorum-
Makroekonomik Değişkenler landığı çerçevesinde değerlendirmeler yapılır. Bu değişkenler
işsizlik, enflasyon, GSYİH gibi doğrudan toplumun refahını
etkileyen değişkenlerdir. İşsizlik, çalışma çağı nüfusu içinde
olup, piyasada geçerli ücret düzeyinde çalışmaya razı olmasına
rağmen iş bulamayan işgücünün varlığıdır. Enflasyon fiyatlar
genel düzeyindeki sürekli artışları ifade eder. GSYİH, belirli bir
dönemde bir ülke sınırları içerisinde üretilen nihai mal ve hiz-
metlerin piyasa fiyatları ile hesaplanmış değeridir. Bu değişken-
lerin yanında mali piyasaların temel göstergesi olarak faiz oranı,
döviz kuru gibi değişkenler de açıklanarak ekonominin işleyişi
ile ilgili değerlendirmeler yapılır.

99
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler

1 Üretim faktörlerinin tam kullanımı durumun- Aşağıdaki verileri kullanarak 6. ve 7. soruları ce-
da elde edilen reel GSYİH düzeyine ne ad verilir? vaplayınız.
• 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus (Çalışma yaşı
neler öğrendik?

A. Potansiyel GSYİH
B. Fiili GSYİH nüfusu): 50 milyon
C. Cari GSYİH • İstihdam edilenler: 22 milyon
D. Sabit fiyatlarla GSYİH • İşsizler: 3 milyon
E. Kişi başına GSYİH
6 İşsizlik oranının değeri nedir?
2 Aşağıdaki sorulardan hangisi makroekonomi- A. % 4
nin ilgi alanına giren sorulardan biri değildir? B. % 12
C. % 6
A. Ülkeler arasındaki gelir farklılıklarının nedenle-
ri nelerdir? D. % 13,6
B. Ekonominin büyürken neden milyonlarca in- E. % 10,7
san işsizdir?
C. Ekonomik krizlerin nedenleri nelerdir? 7 İşgücüne katılım oranı değeri nedir?
D. Bütçe açığı ekonomiyi nasıl etkiler? A. % 88
E. Piyasa talep eğrisi nasıl elde edilir? B. % 70,6
C. % 44
3 Aşağıdaki kişilerden hangisi Monetarizm’in D. % 50
(parasalcılık) öncüsü olarak kabul edilir? E. % 38
A. Milton Friedman
B. J. M. Keynes
8 Fiyatlar genel düzeyinde sürekli olarak ortaya
çıkan artışlara ne ad verilir?
C. A. Smith
D. Robert Lucas A. Enflasyon
E. David Ricardo B. Deflasyon
C. Stagflasyon
D. Resesyon
4 Potansiyel hasıla düzeyi Y* ve fiili hasıla dü- E. Devalüasyon
zeyi arasındaki farkı gösteren üretim açığı (Y*–Y)
için aşağıdaki seçeneklerden hangisi doğrudur?
9 Doğal işsizlik oranı hangi tür işsizliklerden
A. Daralma döneminde pozitiftir oluşur?
B. Daralma döneminde negatiftir
A. Friksiyonel ve mevsimlik işsizliklerden
C. Tepe noktasında negatiftir
B. Yapısal ve mevsimlik işsizliklerden
D. Dip noktasında pozitiftir
C. Yapısal ve friksiyonel işsizliklerden
E. Genişleme döneminde pozitiftir
D. Yapısal ve devresel işsizliklerden
E. Friksiyonel ve konjonktürel işsizliklerden
5 Çalışma gücünde ve arzusunda olup, cari üc-
ret düzeyinden çalışmaya razı olmasına rağmen iş 10 Bir ülkenin para biriminin diğer ülkenin
bulamayan iş gücünün varlığına ne ad verilir? para birimi cinsinden değerine ne denir?
A. İstihdam A. Enflasyon
B. İşsizlik B. Döviz kuru
C. Toplam işgücü C. Ödemeler dengesi
D. İşsizlik oranı D. Faiz oranı
E. İşgücüne katılma oranı E. Fiyat düzeyi

100
İktisada Giriş

Yanıtınız yanlış ise “İşsizlik ve İşsizliğin Öl- Yanıtınız yanlış ise “İşsizlik ve İşsizliğin Öl-
1. A 6. B
çülmesi” başlıklı konuyu yeniden gözden çülmesi” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz. geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


Yanıtınız yanlış ise “Makroekonominin Yanıtınız yanlış ise “İşsizlik ve İşsizliğin Öl-
2. E 7. D
Kapsamı” başlıklı konuyu yeniden gözden çülmesi” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz. geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Makroekonominin


3. A 8. A Yanıtınız yanlış ise “Enflasyon” başlıklı ko-
Tarihçesi” başlıklı konuyu yeniden gözden
nuyu yeniden gözden geçiriniz.
geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “İşsizlik ve İşsizliğin Öl- Yanıtınız yanlış ise “Tam İstihdam ve Doğal
4. A 9. C
çülmesi” başlıklı konuyu yeniden gözden İşsizlik Oranı” başlıklı konuyu yeniden göz-
geçiriniz. den geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “İşsizlik ve İşsizliğin Öl- Yanıtınız yanlış ise “Döviz Kurunun Öl-
5. B 10. B
çülmesi” başlıklı konuyu yeniden gözden çülmesi” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz. geçiriniz.

Araştır Yanıt
4 Anahtarı

70/büyüme oranı formülünü uyguladığınızda, her yıl %7’lik bir büyümenin


gerçekleştirilmesi gerektiğini bulacaksınız. Bununla birlikte, ülkelerin her yıl
Araştır 1 aynı büyüme oranına ulaşmaları oldukça zordur. Çünkü ülke ekonomilerinde
dönemler içinde ekonomik dalgalanmalar yaşanmaktadır. Daralma dönemleri
ve sonucunda ekonomik krizler ya da genişleme dönemlerinin yaşanması aynı
büyüme oranının her yıl tutturulmasını zorlaştırmaktadır.

Değildir. Çünkü doğal işsizlik oranının, friksiyonel ve yapısal işsizlik oranları-


nın toplamı oluştuğunu unutmayalım. Bu nedenle ekonomide hiçbir zaman
Araştır 2 sıfır işsizlik oranına ulaşılamaz. Yapısal işsizlik sorunu çözülse bile, ekonomi-
nin doğasında olan eksik bilgi nedeniyle iş arama süreci ortaya çıkacak ve bu
da belirli bir dönemde işsizliğin kaçınılmaz bir şekilde oluşmasına yol açcaktır.

Kaynakça
Baumol, W. J. ve Blinder, A. S. (2011). Economics: Mankiw, N. G. (2009). Principles of Economics,
Principles and Policy, 12th Edition, South- Fifth Edition, Cengage Learning, Mason.
Western College Publishing, Mason.
Yıldırım, K. Bakırtaş, İ., Yılmaz, R. ve Esen, E.
Case, K. E., Fair, R. C. ve Oster, S. (2008). Principles (2017). Makro İktisada Giriş, 12. Baskı, Nisan
of Economics. Ninth Edition, Prentice Hall, New Kitabevi, Ankara.
Jersey.
Yıldırım, K. ve Diğerleri (2011). İktisada Giriş, 4.
Baskı, Pelikan Yayıncılık, Ankara.

101
Bölüm 5
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi
Devletin Olmadığı Dışa Kapalı Bir
Ekonomide Denge Gelir Düzeyinin
öğrenme çıktıları

Belirlenmesi Devletin Olduğu Dışa Kapalı Bir


1 Tüketim, tasarruf, yatırım fonksiyonlarını ve Ekonomide Denge Gelir Düzeyinin
devletin olmadığı dışa kapalı bir ekonomide Belirlenmesi

1 2
denge gelir düzeyini açıklayabilme 3 Devletin ekonomiye dâhil edilmesinin
2 Çoğaltan mekanizmasının işleyişini toplam harcamalar ve denge gelir düzeyi
özetleyebilme üzerindeki etkileri açıklayabilme

Devletin Olduğu Dışa Açık Bir Ekonomide


Denge Gelir Düzeyinin Belirlenmesi

3
4 Ekonominin dışa açılmasının toplam
harcamalar ve denge gelir düzeyi üzerinde
yarattığı etkileri açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • Tüketim • Marjinal Tüketim Eğilimi • Tasarruf • Yatırım • Net İhracat
• Otonom Harcamalar • Çoğaltan • Kamu Harcamaları

102
İktisada Giriş

GİRİŞ DEVLETİN OLMADIĞI DIŞA


Bir ülke ekonomisinin gelir düzeyi, o ülkenin KAPALI BİR EKONOMİDE DENGE
refah düzeyinin belirlenmesinde önemli bir ölçüt- GELİR DÜZEYİNİN BELİRLENMESİ
tür. Bir önceki ünitede GSYİH ve GSMH gibi ge- Bu kısımda anlatımı kolaylaştırmak için dev-
lir kavramları açıklanıp, bunların nasıl ölçüldüğü letin olmadığı ve ekonominin dışa kapalı olduğu;
belirtilmişti. Bu ünitede ise, bir adım ileriye gide- yani ekonominin, dünyadaki diğer ülke ekonomi-
rek milli gelirin nasıl belirlendiğini açıklayacağız. leriyle ilişkilerinin olmadığı bir durumda denge ge-
Bunu açıklarken de Keynesyen modeli dikkate lir düzeyinin nasıl belirlendiğini ortaya koyacağız.
alacağız. Keynesyen modelin Klasik modele alter- Bunu yaparken ilk olarak, üretim düzeyinin belir-
natif olarak ortaya çıktığını bir önceki üniteden leyicisi olan harcamalardan yola çıkacağız. Devle-
hatırlıyoruz. Klasikler, ekonomide ücret ve fiyat- tin olmadığı dışa kapalı bir ekonomide karşımıza
ların tam esnek olduğunu ve böylece ekonominin iki tür harcama bileşeni çıkmaktadır. Bunlar, tüke-
devamlı olarak tam istihdam düzeyinde bulundu- tim ve yatırım harcamalarıdır. Daha sonra, denge
ğunu ifade etmektedirler. Klasikler’e göre, geliri gelir düzeyinin elde edilişini alternatif yöntem olan
(veya üretimi) belirleyen temel faktör istihdam yatırım-tasarruf eşitliği yoluyla göstereceğiz. Bura-
düzeyidir. Keynes ve Keynesyenler ise Klasikler’in da tüm tasarrufların hanehalkları tarafından yapıl-
bu görüşüne karşı çıkarak, geliri belirleyen temel dığını ve tüm yatırımların da firmalar tarafından
faktörün toplam harcamalar (veya toplam talep) yapıldığını varsayacağız.
olduğunu ifade etmişlerdir. Onlara göre, toplam Devletin olmadığı dışa kapalı bir ekonomide
harcamalar geliri belirlemektedir ve belirlenen ge- gelir özdeşliğini şu şekillerde yazabiliriz:
lir düzeyi de istihdam düzeyini belirlemektedir.
Y / C+I
Milli gelirin nasıl belirlendiğini açıklayacağı-
Y / C+S
mız bu ünitede, aşama aşama denge milli gelir
düzeyinin oluşumunu ele alacağız. Bunun için Yukarıdaki birinci özdeşlik, harcamalar bakı-
ilk aşamada, anlatımda basitlik sağlamak amacıy- mından milli geliri (Y) ifade etmektedir. Burada
la, devletin olmadığı dışa kapalı (diğer ülkeler ile toplam harcamalar, tüketim (C) ve yatırım har-
ekonomik ilişkilerin olmadığı) bir ekonomide; camalarından (I) oluşmaktadır. İkinci özdeşlik ise
yani sadece firmaların ve hanehalklarının bulun- geliri, kullanım bakımından göstermektedir. Bu
duğu bir ekonomide, denge gelir düzeyinin nasıl özdeşliğe göre, hanehalkları harcanabilir (kullanıla-
belirlendiğini açıklayacağız. Bunu yaparken de bilir) gelirlerini, tüketim (C) ve tasarruf (S) arasın-
denge gelir düzeyinin elde edilişini; ilk olarak top- da bölüştürürler.
lam harcamalar yöntemiyle, daha sonra da tasar- Şimdi burada ilk olarak yukarıdaki özdeşlikleri
ruf-yatırım eşitliği yöntemiyle göstereceğiz. İkinci oluşturan tüketim, tasarruf ve yatırım kavramlarını
aşamada ise, bir adım daha ileriye giderek, ekono- inceleyelim ve daha sonra da bu değişkenler yoluyla
miye devleti dâhil edeceğiz ve devletin olduğu bir denge gelir düzeyinin nasıl belirlendiğini görelim.
ekonomide denge gelir düzeyinin belirlenmesini
açıklayacağız. Son aşamada ise ekonomiyi dışa
Tüketim Harcamaları ve Tüketim
açarak, diğer ülkeler ile mal ve hizmetler üzerine
Fonksiyonu
olan ticareti modele dâhil edeceğiz. Bütün bu aşa-
maları anlatırken, devletin ekonomiye dâhil edil- Tüketim harcamaları, hanehalklarının mal ve
mesinin ve ekonominin dışa açılmasının, toplam hizmetler üzerine yaptıkları harcamalardır. Örne-
harcama düzeyini ve denge gelir düzeyini nasıl ğin, bir tüketici olan hanehalkının bir lokantaya
etkilediğini de belirteceğiz. Ünitede denge gelir gidip yemek yemesi karşılığında yaptığı harcama
tüketim harcamasıdır. Yeni tekstil ürünlerinin satın
düzeyinin belirlenmesini açıklarken, fiyatlar genel
alınması da bir tüketim harcamasıdır. Bu örnekler-
düzeyinin analiz yapılan süre içerisinde değişme-
deki tüketim harcamaları dayanıksız mallar üzerine
diğini kabul edeceğiz.
yapılan tüketim harcamalarıdır. Bunun yanında
otomobil satın alınması, bir laptop satın alınması
ise, dayanıklı mallar üzerine yapılan tüketim harca-

103
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi

malarını ifade eder. Burada karıştırılmaması gereken bir nokta vardır. Eğer satın alınan otomobil veya laptop
kişinin bireysel ihtiyacını karşılamaya yönelik ise, bu bir tüketim harcamasıdır. Fakat eğer satın alınan otomo-
bil veya laptop, bir firma tarafından üretimde kullanılmak için satın alınmışsa, bu harcama yatırım harcaması
olarak değerlendirilir. Tüketim harcamaları olarak sadece dayanıklı ve dayanıksız mallara yönelik yapılan
harcamalar dikkate alınmaz; aynı zamanda satın alınan temizlik hizmeti, ulaşım hizmeti ve haberleşme hiz-
meti gibi hizmetler de tüketim harcamalarının içine dâhil edilir. Tüketim harcamaları birçok şeyi içerdiği için
toplam harcamaların en büyük kısmını oluşturmaktadır.
Tüketim harcamaları, harcanabilir gelirin (YD) bir fonksiyonudur. Yani, harcanabilir gelirdeki artışlar,
tüketim harcamalarının da artmasına yol açar. Dolayısıyla harcanabilir gelir ile tüketim harcamaları arasın-
da doğru yönlü bir ilişki vardır. Diğer koşullar sabitken, tüketim ile harcanabilir gelir arasındaki ilişki tüke-
tim fonksiyonu tarafından belirlenir. Tüketim fonksiyonu, farklı harcanabilir gelir düzeylerinde hanehalk-
larının ne kadar harcama yapmak istediklerini gösterir. Tüketim fonksiyonunu aşağıdaki gibi yazabiliriz:

C = C0+cYD

Burada tüketim harcamaları (C), otonom tüketim harcamalarından (C0) ve uyarılmış tüketim harca-
malarından (cYD) oluşur. Otonom tüketim harcamaları (C0), gelir düzeyi sıfırken yapılan tüketim harca-
malarını ifade eder. Diğer bir ifadeyle otonom tüketim, gelir düzeyinden bağımsız yapılan tüketim harca-
malarıdır. Bu şunu ifade eder: İnsanlar gelirleri olmasa bile yaşamlarını sürdürmek için belirli bir miktar
tüketim harcaması yapmak zorundadırlar. Peki, bu harcamayı nasıl yapabileceklerdir? Örneğin, borçlanarak
bu harcamayı yapabileceklerdir. Bunun yanında tüketim fonksiyonunun harcanabilir gelire bağlı kısmı ise,
gelir arttıkça tüketimin, harcanabilir gelirin c katı kadar artacağını göstermektedir. Burada c, marjinal tü-
ketim eğilimi olarak adlandırılır ve gelir arttıkça tüketimin nasıl değiştiğini gösteren pozitif bir katsayıdır.
Temsili bir ekonomi için tüketim fonksiyonunu, Tablo 5.1’de verilen değerlerden yararlanarak şekil
üzerinde gösterebiliriz. Tablo 5.1’e baktığımızda; başlangıçta harcanabilir gelir sıfır iken, yapılan tüketim
(otonom tüketim) 60 milyardır. Harcanabilir gelir her arttığında, tüketim de artmaktadır. Fakat tüketim-
deki artış hızı, harcanabilir gelirdekinden daha azdır.

Tablo 5.1 Temsili Bir Ekonomide Harcanabilir Gelir, Tüketim ve Tasarruf


Harcanabilir Gelir (YD) Tüketim Harcamaları (C) Tasarruf (S)
(Milyar T) (Milyar T) (Milyar T)
0 60 -60
100 140 -40
200 220 -20
300 300 0
400 380 20
500 460 40
600 540 60

Şekil 5.1’deki tüketim fonksiyonunun çizimi Tablo 5.1’e göre yapılmıştır. Şekilde dikey eksende tü-
ketim harcamaları, yatay eksende ise harcanabilir gelir gösterilmiştir. Şekilde tüketim harcamaları harca-
nabilir gelir ile birlikte arttığı için, tüketim fonksiyonu pozitif eğimli olarak çizilmiştir. Şekildeki 450’lik
doğru, dikey ve yatay eksenlerin tam ortasından geçmektedir ve bu doğru üzerindeki her nokta tüketim
harcamalarının harcanabilir gelire eşit olduğu durumları göstermektedir. Yani, bu doğru harcanabilir ge-
lirin tümünün tüketim harcamaları için kullanıldığında elde edilecek olan doğrudur. Fakat elde edilen
harcanabilir gelirin tümü tüketime gitmediği için tüketim fonksiyonunun eğimi, 45 derecelik doğrunun
eğiminden daha düşüktür ve bu nedenle de tüketim fonksiyonu daha yatık olarak çizilmiştir.
Şekil 5.1’e dikkat edilecek olursa, harcanabilir gelir 300 milyar olduğunda, tüketim de 300 milyar ol-
maktadır. Bu bize, elde edilen harcanabilir gelirin hepsinin tüketim harcaması için kullanıldığını göstermek-

104
İktisada Giriş

tedir. Yani bu düzeyde, tüketim harcanabilir gelire APC’nin aldığı değer 1,4’tür. Harcanabilir gelir
eşittir. Tüketim fonksiyonu 45 derecelik doğrunun 600 milyar olduğunda ise APC’nin değeri 0,9’dur.
u doğru harcanabilir gelirin tümünün tüketim harcamaları için
üzerinde ise tüketim, harcanabilir gelirden daha
ecek olan doğrudur. Fakat elde edilen harcanabilir gelirin tümü Marjinal tüketim eğilimi, MPC (veya c), tüke-
fazla; tüketim fonksiyonu 45 derecelik doğrunun tim harcamasındaki değişmenin (∆C) gelirdeki de-
üketim fonksiyonunun eğimi, 45 derecelik doğrunun eğiminden daha
altında ise tüketim, harcanabilir gelirden daha azdır. ğişmeye (∆Y) oranıdır ve şu şekilde gösterilir:
tüketim fonksiyonu daha yatık olarak çizilmiştir.
ecek olursa, harcanabilir C gelir 300 milyar olduğunda, tüketim de 300 ΔC
c veya MPC =
ze, elde edilen harcanabilir gelirin hepsinin tüketim harcaması için ΔY
YD
edir. Yani bu düzeyde, tüketim harcanabilir gelire eşittir. Tüketim
Tüketim Harcamaları (C)

Tanım: Marjinal tüketim C=C eğilimi,


+ cYD hanehalklarının elde ettiği ilave gelirin tüketim harcamasında
doğrunun üzerinde ise tüketim, harcanabilir gelirden0 daha fazla;
ne kadar artış yarattığını gösteren orandır.
ecelik doğrunun altında ise tüketim, harcanabilir gelirden daha azdır.
Marjinal tüketim eğilimi, hanehalklarının
Marjinal tüketim eğilimi, yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, gelir arttıkça tüketimin nasıl
C değiştiğini gösteren pozitif ve birden küçük elde ettiği ilave gelirin tüketim harcama-
bir katsayıdır. Örneğin Tablo 6.1’e baktığımızda,
gelir 200 milyardan 300 milyara arttığında sında
(artış ne
100 kadar artış yarattığını
milyar), tüketim de gösteren
220 milyardan 300
300
milyara orandır.
YD artmıştır (artış 80 milyar). Aynı şekilde, gelir 500 milyardan 600 milyara arttığında
(artış 100C=Cmilyar
0+cYD
) tüketim de 460 milyardan 540 milyara artmıştır (artış 80 milyar). Dolayısıyla,
60 gelirde görülen her 100 milyarlık artış, tüketim harcamalarını her seferinde 80 milyar artırmıştır.
0
45°
Dolayısıyla burada MPC = 0,8’dir. Görüldüğü Marjinal tüketim
gibi MPC eğilimi,
her yukarıda
seferindedasabit
ifade bir
et- değerdir.
300 YD tiğimiz gibi, gelir arttıkça tüketimin
Kolaylık sağlamak için biz de bundan sonra aksini söylemedikçe marjinal tüketim eğiliminin nasıl değiştiği-
Harcanabilir Gelir (YD)
değişmeyeceğini varsayacağız. ni gösteren pozitif ve birden küçük bir katsayıdır.
Örneğin Tablo 5.1’e baktığımızda, gelir 200 mil-
00 Şekil 5.1 Tüketim Fonksiyonu yardanDışındaki
300 milyara arttığında (artış 100 milyar),
Tüketim Harcamalarını Etkileyen Gelir Faktörler
tüketim de 220 milyardan 300 milyara artmıştır
Tüketim
Devletin olmadığı birharcamalarının harcanabilir gelire
ekonomide harcanabilir (artış 80bağlı olmasının
milyar). yanında,
Aynı şekilde, harcanabilir
gelir 500 milyardangelir dışındaki
diğer faktörler de tüketim
gelir (YD), toplam gelire yani GSMH’ye (Y) eşit- harcamalarını etkilemektedir. Şekil 6.1’de görüldüğü
600 milyara arttığında (artış 100 milyar ) tüketim gibi tüketim
60 450 fonksiyonunu, dikey eksende
tir. Dolayısıyla devletin olmadığı bir ekonomi için tüketim harcamaları ve yatay eksende harcanabilir
de 460 milyardan 540 milyara artmıştır (artış 80 gelir varken
0 yukarıdaki tüketim
300 eldefonksiyonunu
etmiştik. Böylece varsayım
YDşu şekilde de ya-olarak tüketim
milyar). harcamalarını
Dolayısıyla, etkileyen
gelirde görülengelir
her dışındaki
100 mil- faktörleri
Harcanabilir
zabiliriz: sabit
Gelir kabul etmiş olduk. Bundan dolayı, harcanabilir gelirdeki bir değişme, tüketim fonksiyonu
(YD) yarlık artış, tüketim harcamalarını her seferinde
üzerinde hareket etmemize yol açacaktır. Fakat tüketim harcamalarını etkileyen gelir dışındaki
80 milyar artırmıştır. Dolayısıyla burada MPC =
C = C0+cY faktörlerdeki değişmeler ise, tüketim fonksiyonunun kaymasına neden olacaktır. Şimdi tüketim
Şekil 6.1: Tüketim Fonksiyonu 0,8’dir. Görüldüğü gibi MPC her seferinde sabit
harcamalarını etkileyen gelir dışındaki bu temel faktörleri kısaca açıklayalım.
bir değerdir. Kolaylık sağlamak için biz de bundan
Artık bu aşamadan sonra devletin olmadığı bir
ekonomide harcanabilir gelir (YD), toplamharcamalarını
Tüketim gelire yani GSMH’ye
etkileyen(Y) diğer aksini
sonra temel söylemedikçe
faktörler olarak; hanehalklarının
marjinal tüketim eğili- servetlerini,
ekonomide, harcanabilir gelir (YD) kavramı yerine
in olmadığı bir ekonomi içinbekleyişleri
yukarıdakivetüketim fonksiyonunu
faiz oranlarını şu
gösterebiliriz.
minin değişmeyeceğini varsayacağız.
toplam gelir (Y) kavramını da kullanabileceğiz.
Servet: Hanehalklarının serveti; nakit, vadeli mevduat hesapları, tahviller, hisse senetleri, ev
C = C0 + cY ve otomobil gibi varlıklardan oluşur. Tüketim Hanehalklarının
Harcamalarını servetlerinin
Etkileyenartması, tüketim
Ortalama veharcamalarının
Marjinal Tüketim artmasına Eğilimi
yol açar. Yani daha çok serveti olan hanehalkları, daha çok tüketim
nra devletin olmadığı bir ekonomide, harcanabilir Gelir Dışındaki Faktörler
Ortalama harcaması
tüketim yapar.
eğilimi (APC),Bugelir
her(YD)
durum kavramı
birdayıltüketim fonksiyonunun yukarı doğru kaymasına neden olur.
vramını da kullanabileceğiz. Tüketim harcamalarının harcanabilir gelire
Tersi tüketim
için bir ekonomideki durumdaharcamalarının
ise, serveti azalan
har- hanehalkları daha az tüketim yapar ve buna bağlı olarak
bağlı olmasının yanında, harcanabilir gelir dışın-
üketim Eğilimicanabilir gelire tüketimoranıdır fonksiyonu
ve harcanabiliraşağıya doğru
gelirin ne kayar.
daki diğer faktörler de tüketim harcamalarını et-
(APC), her birkadarının
yıl içintüketim harcamalarına
bir ekonomideki ayrıldığını
tüketim gös-
harcamalarının
Faiz oranı: Faiz oranı, insanlarınkilemektedir.
tasarruf yapması Şekil için
5.1’debirgörüldüğü
ödüldür veya borç aldıklarında
gibi tüketim
termektedir.
dır ve harcanabilir Dolayısıyla,
gelirin ödemeleri ortalama
ne kadarının gereken tüketim
tüketim eğilimi-
şeydir.harcamalarına
Reel faiz fonksiyonunu,
oranlarının önceki dönemlere göre daha yüksek olduğu
dikey eksende tüketim harcamaları
ni şu şekilde
Dolayısıyla, ortalama gösterebiliriz:
tüketim eğilimini şumuhtemelen
zamanlarda şekilde gösterebiliriz:
insanlar daha ve yatay eksende harcanabilir gelir varken elde et- yapma
yüksek reel faizlerden yararlanmak için tasarruf
C
yoluna gideceklerdir. Dolayısıyla bu dönemlerde miştik. Böylece harcanabilir gelirin tüketim
varsayım olarak çoğu tasarruf edildiğinden,
harcama-
APC = tüketim harcamaları azalacaktır. larını Bunun yanında
etkileyen gelir borçlu olanlar
dışındaki faktörleri da
sabit faiz
kabul oranından
Y
etkileneceklerdir. Örneğin, kredi kartına etmişborcu
olduk.olanlar,
Bundan kredi ile borç
dolayı, alanlar ve
harcanabilir diğer borçlular,
gelirdeki
nıp, görüleceği üzere;TabloAPC, harcanabilir
faiz
5.1’den hesaplanıp, gelirgörüleceği
oranlarındaki 300 milyar
artıştan oluncaya
etkilenerek,
üzere; borçları tüketim
bir değişme, için her defasındaüzerinde
fonksiyonu yüksekhareket
faiz ödemeleri
ler alırken, harcanabilir gelir 300 milyarı
yapmamak aştığında
için bir
APC, harcanabilir gelir 300 milyar oluncaya ka-an ise
önceAPC, 1’den
borçlarını kapatma yoluna gideceklerdir.
etmemize yol açacaktır. Fakat tüketim harcamaları- Böylece bu kişilerin
. Yani gelir arttıkça APC azalmaktadır.
tüketim Örneğin
malları harcanabilir
için yapacakları
dar 1’den büyük değerler alırken, harcanabilir gelir gelir 100
harcamalar
nı etkileyen gelir dışındaki faktörlerdeki değişmeler sabitken,
azalacaktır. Dolayısıyla, diğer faktörler
dığı değer 1,4’tür. Harcanabilir
300 milyarı aştığında gelir 600
faiz oranındaki milyarL
bir artış
ise APC, 1’den küçük olduğunda
tüketim ise
değer- harcamalarında azalmaya yol açacaktır
ise, tüketim fonksiyonunun kaymasınave bunaola-
neden bağlı olarak
tüketim fonksiyonu aşağıya
ler almaktadır. Yani gelir arttıkça APC azalmak- doğru kayacaktır.
caktır. ŞimdiTersi durumda
tüketim ise, faiz
harcamalarını oranlarındaki
etkileyen gelirbir azalma
MPC (veya c),tadır.tüketim ve kredi
harcamasındaki
Örneğin bulabilmenin
harcanabilir değişmenin
gelir 100 milyar kolay
( ΔC )iken olması, tüketim harcamalarının artmasına
dışındaki bu temel faktörleri kısaca açıklayalım.
gelirdeki ve tüketim
fonksiyonunun yukarıya doğru kaymasına neden olacaktır.
ve şu şekilde gösterilir:
Bekleyişler: Gelecek ile ilgili beklentiler de tüketim harcamalarını etkileyen105 diğer bir
faktördür. Örneğin eğer insanlar işleriyle ilgili olarak gelecekte iyimser beklentilere sahipse,
4 ileride terfi edeceklerini ve ücretlerinin artacağını bekliyorlarsa, şimdiki gelirlerinin daha büyük
bir kısmını tüketim harcamasına yönlendirebileceklerdir. Bu şekilde tüketim harcaması artacak
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi

Tüketim harcamalarını etkileyen diğer temel cekteki gelir ile ilgili kötümser bekleyişler ise, tüketim
faktörler olarak; hanehalklarının servetlerini, bek- harcamalarının azalmasına neden olacaktır. Bunun ya-
leyişleri ve faiz oranlarını gösterebiliriz. nında tüketicilerin fiyatlar ile ilgili bekleyişleri de tüke-
Servet: Hanehalklarının serveti; nakit, vadeli tim harcamalarını etkileyecektir. Örneğin, tüketiciler
mevduat hesapları, tahviller, hisse senetleri, ev ve ileride otomobil fiyatlarının artmasını bekliyorlarsa,
otomobil gibi varlıklardan oluşur. Hanehalklarının bu dönem otomobil almayı tercih edeceklerdir ve böy-
servetlerinin artması, tüketim harcamalarının art- lece cari dönemdeki tüketim harcamaları artacaktır.
masına yol açar. Yani daha çok serveti olan hanehalk- Tersine, eğer tüketiciler laptop fiyatlarının ileride daha
ları, daha çok tüketim harcaması yapar. Bu durum da ucuzlayacağını düşünüyorlarsa, ihtiyaç duydukları
da tüketim fonksiyonunun yukarı doğru kaymasına laptop için yapmayı planladıkları tüketim harcamala-
neden olur. Tersi durumda ise, serveti azalan hane- rını ileriki dönemlerde yapmak üzere erteleyeceklerdir.
halkları daha az tüketim yapar ve buna bağlı olarak Tüketim harcamalarını etkileyen, bu temel
tüketim fonksiyonu aşağıya doğru kayar. faktörler dışında başka faktörler de sayılabilir. Ör-
Faiz oranı: Faiz oranı, insanların tasarruf yapması neğin, insanların yaşam süreleri boyunca almayı
için bir ödüldür veya borç aldıklarında ödemeleri ge- bekledikleri miraslar veya insanların yaşayabileceği
reken şeydir. Reel faiz oranlarının önceki dönemlere süre ile ilgili beklentileri de tüketim harcamaları
göre daha yüksek olduğu zamanlarda muhtemelen üzerinde etkili olabilir.
insanlar daha yüksek reel faizlerden yararlanmak için Şekil 5.2’de tüketim harcamalarını etkileyen gelir
tasarruf yapma yoluna gideceklerdir. Dolayısıyla bu dışındaki faktörlerdeki değişmelerin tüketim fonksi-
dönemlerde harcanabilir gelirin çoğu tasarruf edil- yonuna etkileri gösterilmiştir. Yukarıda ifade edildiği
diğinden, tüketim harcamaları azalacaktır. Bunun gibi, bu faktörlerdeki değişmeler tüketim fonksiyo-
yanında borçlu olanlar da faiz oranından etkilene- nunun bir bütün olarak kaymasına neden olacaktır.
ceklerdir. Örneğin, kredi kartına borcu olanlar, kredi Örneğin, hanehalklarının servetlerinin artması, reel
ile borç alanlar ve diğer borçlular, faiz oranlarındaki faiz oranlarındaki düşüşler, gelecekle ilgili iyim-
artıştan etkilenerek, borçları için her defasında yüksek ser beklentiler ve ileride fiyatların artacağına ilişkin
faiz ödemeleri yapmamak için bir an önce borçlarını beklentiler tüketim harcamalarını artırarak, Şekil
kapatma yoluna gideceklerdir. Böylece bu kişilerin tü- 5.2’deki başlangış tüketim fonksiyonu olan C1’in
ketim malları için yapacakları harcamalar azalacaktır. C2’ye kaymasına neden olacaktır. Tersine hanehalkla-
Dolayısıyla, diğer faktörler sabitken, faiz oranındaki rının servetlerinin azalması, reel faiz oranlarındaki ar-
bir artış tüketim harcamalarında azalmaya yol açacak- tışlar, gelecekle ilgili kötümser beklentilerin oluşması
tır ve buna bağlı olarak tüketim fonksiyonu aşağıya ve ileride fiyatların azalacağına ilişkin beklentiler, tü-
doğru kayacaktır. Tersi durumda ise, faiz oranların- ketim harcamalarını azaltarak, Şekil 5.2’deki C1 tüke-
daki bir azalma ve kredi bulabilmenin kolay olması, tim fonksiyonunun C3’e kaymasına neden olacaktır.
tüketim harcamalarının artmasına ve tüketim fonksi-
yonunun yukarıya doğru kaymasına neden olacaktır. C

Bekleyişler: Gelecek ile ilgili beklentiler de tüketim


C2
harcamalarını etkileyen diğer bir faktördür. Örneğin
Tüketim Harcamaları (C)

eğer insanlar işleriyle ilgili olarak gelecekte iyimser C1


beklentilere sahipse, ileride terfi edeceklerini ve üc- C3
retlerinin artacağını bekliyorlarsa, şimdiki gelirlerinin
daha büyük bir kısmını tüketim harcamasına yön-
lendirebileceklerdir. Bu şekilde tüketim harcaması
artacak ve tüketim fonksiyonu yukarıya doğru kaya-
caktır. Aksine, eğer insanlar gelecek ile ilgili kötümser
bir düşünceye sahiplerse, işlerinden kovulma endişe-
si yaşıyorlarsa veya ileride ücretlerinin azaltılacağını
düşünüyorlarsa, muhtemelen şimdi daha az tüketim
yapma yoluna gidebileceklerdir. Bu durum da tüketim 0 Y
harcamalarının azalmasına ve tüketim fonksiyonunun Harcanabilir Gelir (Y)
aşağıya kaymasına neden olacaktır. Dolayısıyla, diğer
faktörler sabitken, gelecekteki gelir ile ilgili iyimser Şekil 5.2 Tüketim Harcamalarını Etkileyen Gelir
bekleyişler, tüketim harcamalarının artmasına; gele- Dışındaki Faktörlerdeki Değişmelerin Etkileri

106
İktisada Giriş

Tasarruf ve Tasarruf Fonksiyonu da, tüketim harcamaları da 300 milyar olduğu için
Devletin olmadığı dışa kapalı bir ekonomide gelirin tamamı tüketim harcamalarına gitmektedir
toplam gelirin, tüketim ve tasarruf olarak kullanıl- ve dolayısıyla bu gelir düzeyinde tasarruflar sıfırdır.
dığını yukarıda belirtmiştik. Yani, gelir ya tüketile- Bundan dolayı pozitif eğimli olan tasarruf fonksi-
cek ya da tasarruf edilecektir. Dolayısıyla, gelir ile yonu bu gelir düzeyinde yatay ekseni kesmektedir.
tüketim arasındaki fark bize tasarrufu verecektir: 300 milyarın üzerindeki harcanabilir gelir düzeyle-
rinde, harcanabilir gelir tüketim harcamalarından
S = Y-C daha hızlı arttığı için, bu gelir düzeyinden sonra
tasarruf da pozitif değerler almaktadır. Örneğin,
harcanabilir gelir 500 milyar olduğunda, tüketim
Tasarruf, gelirin tüketilmeyen kısmıdır. harcamaları 460 milyardır ve tasarruf da 40 milyar-
dır (500 – 460 = 40).
C
Tasarruf gelirin tüketilmeyen kısmı olduğuna
göre, tüketim fonksiyonundan yola çıkarak tasar- Y

Tüketim Harcamaları (C)


ruf fonksiyonunu elde edebiliriz: C=C0+cY

Eksi
S = Y-(C0+cY) Tasarruf

Buradan da tasarruf fonksiyonunu şu şekilde


300
elde ederiz: Tasarruf

S = Y-C0+cY
60
45°
S = -C0+(1-c)Y
0 300 Harcanabilir Gelir (Y) Y
Tasarruf fonksiyonundan görülebileceği gibi, ta-
sarruflar da harcanabilir gelirin artan bir fonksiyonu- S
dur. Dolayısıyla tasar-
ruf fonksiyonu bize, Tasarruf
diğer koşullar sabit-
Tasarruf (S)

S=-C0+(I-c)Y
ken, tasarruf ile harca- dikkat
Devletin olmadığı dışa ka-
nabilir gelir arasındaki 0
palı bir ekonomide toplam
ilişkiyi gösterir. 300 Harcanabilir Gelir (Y) Y
gelirin harcanabilir gelire -60
Şekil 5.3, tüketim eşit olduğuna (Y = YD) Eksi
fonksiyonundan yola dikkat edelim. Tasarruf
çıkarak elde edilen
tasarruf fonksiyonu- Şekil 5.3 Tüketim Fonksiyonu Yardımıyla Tasarruf
Fonksiyonunun Elde Edilişi
nu göstermektedir. Şekil, Tablo 5.1’deki değerler
dikkate alınarak çizilmiştir. Şeklin alt kısmına ba-
kıldığında; tasarruf fonksiyonunun -60 milyardan Tasarruf fonksiyonunu elde ederken, tüketim
başladığı görülmektedir. Bunun nedeni, şeklin üst fonksiyonunda olduğu gibi, yukarıda açıkladığı-
kısmındaki tüketim fonksiyonundan görülebil- mız tüketim harcamalarını etkileyen gelir dışındaki
mektedir. Dikkat edilirse burada harcanabilir gelir faktörlerin sabit olduğunu varsaymaktayız. Eğer
sıfır iken 60 milyar tüketim harcaması yapılmak- bu faktörler değişirse, bu faktörlerdeki değişme-
tadır ki; biz buna otonom tüketim diyorduk. İşte, ler, tüketim fonksiyonunda olduğu gibi, tasarruf
tasarruf fonksiyonunun eksiden başlamasının ne- fonksiyonunun da kaymasına neden olur. Fakat bu
deni, yapılan otonom tüketim harcamasıdır. Har- faktörlere bağlı olarak ortaya çıkan tasarruf fonksi-
canabilir gelir 300 milyara ulaşıncaya kadar, tasar- yonundaki kaymalar, tüketim fonksiyonunun tersi
ruflar negatiftir. Bunun nedeni ise, yapılan tüketim yönünde olur. Yani bu faktörlerdeki değişmeler tü-
harcamalarının harcanabilir gelirden daha fazla ketim fonksiyonunu yukarıya kaydırıyorsa, tasar-
olmasıdır. Harcanabilir gelir 300 milyar olduğun- ruf fonksiyonunu aşağıya doğru kaydırır.

107
elde ederken, tüketim fonksiyonunda olduğu gibi, yukarıda
amalarını etkileyen gelir dışındaki faktörlerin sabit olduğunu
faktörler değişirse, bu faktörlerdeki değişmeler, tüketim
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi
, tasarruf fonksiyonunun da kaymasına neden olur. Fakat bu
a çıkan tasarruf fonksiyonundaki kaymalar, tüketim fonksiyonunun
bu faktörlerdeki değişmeler tüketim fonksiyonunu yukarıya
m Fonksiyonu
yonunu aşağıya Yardımıyla
Ortalama
doğru kaydırır.veTasarruf
Marjinal Fonksiyonunun
Tasarruf Eğilimi Elde Edilişi Benzer şekilde, harcanabilir gelir ya tüketildiği
Ortalama tasarruf eğilimi (APS), tasarrufun ya da tasarruf edildiği için, ortalama tüketim eğili-
nu elde
arruf Eğilimi ederken, tüketim fonksiyonunda olduğu gibi, yukarıda mi (APC) ile ortalama tasarruf eğiliminin toplamı
harcanabilir gelire oranıdır ve harcanabilir gelirin
harcamalarını
APS), tasarrufun etkileyen gelir dışındaki faktörlerin sabit olduğunu
da 1’e eşittir.
ne harcanabilir
kadarının tasarrufgelire oranıdır
edildiğinivegöstermektedir.
harcanabilir gelirin
bu faktörler değişirse,
diğini göstermektedir.tasarruf bu faktörlerdeki
Ortalama tasarruf değişmeler,
eğilimini tüketim
şu şekide
gibi, tasarrufOrtalama fonksiyonunun eğiliminida kaymasınaşu şekide gösterebiliriz:
neden olur. Fakat bu
rtaya çıkan tasarruf fonksiyonundaki kaymalar, tüketim fonksiyonunun Yatırım Harcamaları ve Yatırım
S
ani bu faktörlerdeki APS = değişmeler tüketim fonksiyonunu yukarıya Fonksiyonu
Y
nksiyonunu aşağıya doğru kaydırır.
üzere, tasarruf negatif olduğunda ortalama tasarruf eğilimi (APS) Beşinci ünitede de açıklandığı gibi, firmaların
harcanabilir gelir Tablo
100 5.1’den
milyarLgörüleceği
olduğundaüzere, tasarruftasarruf nega- ve
-40 milyardır mal ve hizmet üretimine yönelik olarak sermaye
Tasarruf Eğilimi
tif olduğunda ortalama tasarruf
düzeyinde APS, -0,4’tür. Gelir arttıkça ortalama tasarruf eğilimi eğilimi (APS) de mallarına yaptığı harcamalara yatırım harcaması
i (APS), tasarrufun
ablo 1’e bakarsak; harcanabilir
negatifharcanabilir
olacaktır. Örneğingelire oranıdır
gelir 600harcanabilir ve
milyar olduğunda harcanabilir
gelir 100 gelirin
denir. Buradaki harcamalar yeni üretilen sermaye
tasarruf
edildiğini göstermektedir.
milyar
arruf eğilimi (APS), 0,1’dir. olduğunda Ortalama
tasarruf tasarruf
-40 milyardıreğilimini
ve buna şu şekide
mallarına ve stoklara yapılan yatırımları içerir. Ör-
bağlı olarak bu gelir düzeyinde
(MPS veya s), harcanabilir gelirde ortaya çıkan artışın ne kadarınınAPS, -0,4’tür. Ge- neğin bu harcamalar, yeni bina, fabrika, makine ve
lir arttıkça S üretime katkı sağlayan diğer mallara yapılan harca-
ektedir. Yani, MPS, APSortalama
tasarruftaki
= tasarruf eğilimi artmaktadır.
değişmenin ( ΔS ) gelirdeki
Örneğin yine Tablo
şu şekilde gösterilir: Y 1’e bakarsak; harcanabilir gelir malardır. Yatırım harcamaları, toplam harcamaları-
ceği üzere, tasarruf 600 milyar negatif olduğunda
olduğunda
ΔS ortalama
tasarruf 60 tasarruf
milyardır eğilimi
ve or- (APS)
nın en çok dalgalanma gösteren bileşenidir.
eğin harcanabilir stalama
veya MPS
gelir 100
=
tasarruf milyarL olduğunda tasarruf -40 milyardır ve
ΔYeğilimi (APS), 0,1’dir. Yatırımları, otonom ve uyarılmış yatırımlar şek-
elir düzeyinde APS, -0,4’tür. Gelir arttıkça ortalama tasarruf eğilimi linde ikiye ayırabiliriz. Otonom yatırımlar, milli
marjinal tüketim Marjinal eğilimi gibi, pozitif
tasarruf ve birden
eğilimi (MPSküçük veya s), birharca-
katsayıdır.
e Tablo 1’e bakarsak; harcanabilir gelir 600 milyar olduğunda tasarruf gelirden bağımsız olarak yapılan yatırımlardır. Yani
nabilir gelirde ortaya çıkan artışın ne kadarının ta-
tasarruf eğilimi (APS), 0,1’dir. otonom yatırımlar, milli gelirdeki değişmelerden
nal Tasarrufsarruf Eğilimleri Arasındaki
edildiğini İlişki Yani, MPS, tasar-
göstermektedir.
imi (MPS veya s), harcanabilir gelirde ortaya çıkan artışın ne kadarının etkilenmezler. Uyarılmış yatırımlar ise, milli gelir-
lı bir ekonomide ruftaki değişmenin (∆S) gelirdeki değişmeye (∆Y)
termektedir. Yani,harcanabilir gelir ya tüketim
MPS, tasarruftaki değişmeniniçin ya( da ΔS )tasarruf
gelirdeki
deki değişmelere bağlı olan yatırımlardır. Biz bura-
). şu
Dolayısıyla oranıdır ve şu şekilde
harcanabilir gösterilir:
gelirdeki herhangi bir değişme de
r Sve şekilde gösterilir: da kolaylık sağlamak için bütün yatırımların oto-
deki bir artış gibi), ya tüketilecek ΔS ya da tasarruf edilecektir
s veya MPS = (MPC veya c) ile marjinal tasarruf nom yatırımlar olduğunu varsayacağız ve yatırım
, marjinal tüketim eğilimi ΔY fonksiyonunu şu şekilde göstereceğiz:
amı 1’e eşit olmalıdır.
mi marjinal tüketim eğilimi Yani, gibi, pozitif ve birden küçük bir katsayıdır.
Marjinal tasarruf eğilimi marjinal tüketim eğili-
MPC + MPS = 1 ya da c + s = 1. I = I0
Marjinal Tasarruf mi gibi, pozitif veArasındaki
Eğilimleri birden küçük bir katsayıdır.
İlişki
harcanabilir gelir her seferinde 100 milyar değiştiğinde; tüketim Yukarıda ifade ettiğimiz gibi, yatırımların oto-
kapalı
arruf da bir20ekonomide harcanabilir Bu
milyar değişmektedir. gelirdayabize tüketim için ya
bu tabloda da tasarruf
MPC’nin
Marjinal Tüketim ve Marjinal Tasarruf nom olması demek, gelirdeki değişmelerden etki-
C+S
=(20/100) ). Dolayısıyla harcanabilir
olduğunu göstermektedir. gelirdeki herhangi bir değişme de
Eğilimleri Arasındaki İlişki lenmemesi demektir. Buna bağlı olarak da yatırım
elirdeki bir artış gibi), ya tüketilecek ya da tasarruf edilecektir
lir gelir
enle, ya tüketildiği
marjinal tüketim ya da tasarruf edildiği
veyaiçin, ortalama fonksiyonunu, yatırım-gelir düzleminde grafiksel
tüketim
Devletineğilimi
olmadığı(MPC dışa kapalı c)
bir ile marjinal
ekonomide tasarruf
sarruf eğiliminin
toplamı 1’e eşit toplamı da
olmalıdır. 1’e eşittir.
Yani,
olarak gösterirken, yatay eksen olan gelir eksenine
harcanabilir gelir ya tüketim için ya da tasarruf için paralel bir fonksiyon biçiminde çizeceğiz. Bu şekil-
kullanılacaktır
+ MPS = 1 ya(Y=C+S). da c + s =Dolayısıyla harcanabilir
YatırımMPC Fonksiyonu 1. deki bir yatırım fonksiyonu Şekil 5.4’de gösteril-
gelirdeki herhangi bir değişme de (örneğin har- mektedir. Şekilde, başlangıçtaki yatırım fonksiyonu
nda,
ğı gibi,harcanabilir
firmaların gelir herhizmet
malgelirdeki
canabilir ve seferinde artış100
birüretimine milyar
gibi), yönelik değiştiğinde; ya tüketim
olarak sermaye
ya tüketilecek
e tasarruf da harcaması
20 I0’dır. I0 yatırım fonksiyonu, gelir ne olursa olsun
ara yatırım da milyar
tasarrufdeğişmektedir.
denir. Buradaki
edilecektir Buharcamalar
(∆Y=∆C+∆S).da bizeBu bu nedenle,
tabloda MPC’nin
yeni üretilen
yatırım düzeyinin değişmeyeceğini ve yatırımların
0,2 yapılan
ara (20/100)yatırımları
olduğunu göstermektedir.
içerir.eğilimi
Örneğin bu veyaharcamalar, yeni bina,
marjinal tüketim (MPC c) ile marjinal 40 milyar olarak kalacağını göstermektedir. Fakat
enabilir
katkıgelirsağlayan
yatasarruf diğer
tüketildiği mallara
ya da (MPS
eğiliminin yapılan
tasarruf harcamalardır.
edildiği
veya için, ortalama
s) toplamı Yatırım
1’e eşit tüketim
larının en çok dalgalanma gösteren bu durum yatırım harcamalarının her zaman 40
ma tasarruf eğiliminin
olmalıdır. toplamı
Yani, da 1’ebileşenidir.
eşittir. milyar olacağı anlamına gelmemelidir. Çünkü ya-
yarılmış yatırımlar şeklinde ikiye ayırabiliriz. Otonom yatırımlar, tırımları etkileyen gelir dışında başka faktörler de
ve yapılan
ak Yatırımyatırımlardır.
Fonksiyonu
MPC + MPS Yani = 1otonom
ya da c +yatırımlar,
s = 1. milli gelirdeki vardır. Yatırım fonksiyonunu çizerken sabit varsay-
8
andığı gibi, firmaların Tablo mal5.1’evebakıldığında,
hizmet üretimine yönelik
harcanabilir olarak
gelir her sermaye
dığımız bu faktörlerdeki değişmeler, yatırım fonk-
malara yatırım harcaması
seferinde denir. değiştiğinde;
100 milyar Buradaki harcamalartüketim harca- yeni üretilen
siyonunun bir bütün olarak aşağıya ya da yukarıya

toklara yapılan yatırımları içerir. Örneğin bu harcamalar, yeni doğru bina, paralel bir biçimde kaymasına yol açacaktır.
maları 80 milyar ve tasarruf da 20 milyar değiş-
etime katkı sağlayan diğer mallara yapılan harcamalardır. Yatırım Örneğin yatırımları belirleyen gelir dışındaki fak-
mektedir. Bu da bize bu tabloda MPC’nin 0,8
amalarının en çok dalgalanma gösteren bileşenidir. törlerde bir değişme olduğunu ve bu durumun da
(80/100) ve MPS’nin 0,2 (20/100) olduğunu gös-
ve uyarılmış termektedir.
yatırımlar şeklinde ikiye ayırabiliriz. Otonom yatırımlar, yatırımları 15 milyar artırdığını varsayalım. Şekil
olarak yapılan yatırımlardır. Yani otonom yatırımlar, milli gelirdeki 5.4’den görüleceği üzere, bu durum yatırım fonksi-
8
108

İktisada Giriş

yonunun yukarıya kayarak I1 olmasına neden ola- Peki, firma belirli bir yatırım projesinden beklediği
caktır. Bu duruma bağlı olarak artık ekonomideki kâra bağlı olarak yatırım yaparken, yatırımın mali-
yatırım düzeyi 55 milyara çıkmış olacaktır. Tersi yetini dikkate almayacak mı? Tabiki alacaktır. İşte
durumda, eğer yatırımları belirleyen gelir dışındaki burada yatırım projesinin maliyetlerinden biri faiz
faktörlerdeki değişme yatırımların aynı miktarda oranıdır. Çünkü gerçekleştirilen yatırım projeleri-
azalmasına yol açarsa, bu durumda yatırım fonksi- nin finansmanı için paraya ihtiyaç vardır ve bunun
yonu aşağıya doğru kayacak ve I2 olacaktır. için de genellikle borç alınır. Bu nedenle yatırım
projelerinin gerçek maliyeti, borç almanın mali-
I
yetidir; yani faiz oranıdır. Dolayısıyla faiz oranı,
yatırımın kârlı olup olmayacağının ve buna bağlı
olarak yapılan yatırım harcamalarının belirlenme-
Yatırım Harcamaları (I)

sinde önemli bir faktördür. Eğer faiz oranı düşükse,


55 I1 bu yatırımın maliyetinin de düşük olacağını gös-
terir. Bu durumda eğer yatırım projesinden bekle-
40 I0 nen getiri, faiz oranının sebep olduğu maliyetten
yüksekse, yatırımcılar yatırım yapmayı tercih ede-
25 I2 cek ve böylece yatırım harcamaları artacaktır. Tersi
durumda eğer faiz oranı yüksekse, yatırımcıların
0 Y
bir kısmı projelerinin kârlılığının faiz maliyetinden
Gelir (Y) daha düşük olduğunu düşünerek yatırım yapmak-
tan vazgeçecek ve böylece yatırım harcamaları aza-
Şekil 5.4 Yatırım Fonksiyonu
lacaktır. Dolayısıyla burada, yatırım harcamaları ile
faiz oranı arasında ters yönlü bir ilişkinin olduğunu
Yatırım Harcamalarını Belirleyen söyleyebiliriz.
Faktörler Sermaye miktarı: Ekonominin mevcut sermaye
Yatırım harcamalarını etkileyen çeşitli faktörler stoku da yatırım harcamalarını etkileyen diğer bir
vardır. Biz burada sadece, yatırım harcamalarını faktördür. Eğer ekonomideki mevcut sermaye sto-
belirleyen temel faktörlerden; kâr beklentilerini, ku oldukça yüksek ise, bu durum bu sermaye sto-
faiz oranını ve sermaye miktarını ele alacağız. kuna yapılacak yenileme yatırımlarının da yüksek
olmasına neden olacaktır. Bunun yanında, sermaye
Kâr beklentileri: Kâr beklentileri yatırım harca-
mallarının maliyeti azaldıkça veya makineler daha
masını belirleyen faktörlerin başında gelir. Firmala-
verimli hale geldiğinde, yatırımın getirisi artacak-
rın yatırım yapmalarının nedeni, yatırımlardan bir
tır. Bu durumda da firmalar daha çok yatırım ya-
getiri sağlamaktır. Örneğin bir otel açacak olan ya-
pacaklardır. Burada teknolojik gelişme önemli bir
tırımcı, bu otelin yapılması için önemli bir maliye-
belirleyicidir.
te katlanmak zorundadır. Aynı zamanda otelin inşa
edilmesi ve açılması hemen olmamaktadır. Otel
açma kararını vermek, projenin tamamlanmasın- Toplam Harcamalar ve Denge Gelir
dan oldukça önce gerçekleşmektedir. Dolayısıyla Düzeyinin Belirlenmesi
otel açarak ileride belirli bir gelir elde etmeyi dü- Ekonomide denge kavramı ile ilgili olarak çeşit-
şünen yatırımcı, kararını neye göre verecektir? Yatı- li tanımlar vardır. Bu tanımlar denge için, “değişme
rımcı yatırımını yaparken yatırımdan elde edebile- eğiliminin olmadığı durum” ifadesini kullanırlar.
ceği kârı düşünerek projesini gerçekleştirecektir. Bu Mikroekonomide denge dediğimizde aklımıza arz
nedenle yatırım kararları, geleceği dikkate almayı ve talep gelir. Örneğin portakal piyasası dengesi
ve gelecekle ilgili beklentiler oluşturmayı gerektirir. dediğimizde, belirli bir fiyat düzeyinde portakal
Bu beklentileri etkileyen de kâr unsurudur. arzının portakal talebine eşit olduğu durumu ifa-
Faiz oranı: Faiz oranı, yatırımları belirleyen de ederiz. Makroekonomide dengeyi ifade eder-
önemli değişkenlerden biridir. Yatırımı açıklarken, ken, ilk olarak planlanan toplam harcamalardan
yatırım harcamalarının makine, teçhizat gibi yeni (toplam talep) başlayacağız. Devletin olmadığı
sermaye malları almayı ifade ettiğini belirtmiştik. dışa kapalı bir ekonomide toplam talep, tüketim

109
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi

ve yatırım harcamalarından oluşur. Çünkü toplam gelir olduğu durumda Şekil 5.5’de gösterilmiştir.
talebi, talep edilen mal miktarı olarak değil, parasal Şekle dikkat ederseniz, toplam harcama fonksiyo-
büyüklük olarak ifade etmemiz gerekir. Ekonomik nunun, tüketim fonksiyonuna çok benzer biçimde
birimler talep ettikleri mal ve hizmetleri bedelini çizildiğini görürsünüz. Çünkü yatırımları otonom
ödeyerek, yani harcama yaparak elde ederler. Bu olarak kabul ettiğimiz için toplam harcama fonksi-
nedenle toplam talebi, planlanan toplam harca- yonu (AE), tüketim fonksiyonuna (C) paralel olur.
malar olarak ifade edeceğiz. Planlanan toplam har- Ayrıca toplam harcama fonksiyonu, toplam oto-
camalar, tüketim ve planlanan yatırım harcamala- nom harcama düzeyinden başlar. Çünkü gelir sıfır
rından oluşur. Bu durumda toplam harcamaları şu olduğunda bile, gelirden bağımsız olarak otonom
şekilde gösterebiliriz: tüketim ve yatırım harcamaları yapılır.
Denge Gelir Düzeyinin Belirlenmesi
AE = C+I AE

Toplam Planlanan Harcamalar (AE)


ile ilgili olarak çeşitli tanımlar vardır. Bu tanımlar denge için,
adığı durum” ifadesini kullanırlar. Mikroekonomide denge
Burada, toplam harcama fonksiyonunu oluştu-
talep gelir. Örneğin portakal piyasası dengesi dediğimizde, belirli AE=A0 + cY
ran, tüketim ve yatırım fonksiyonlarını açık olarak
al arzının portakal talebine eşit olduğu durumu ifade ederiz.
yazdığımızda, toplam harcama fonksiyonu şu şekil- C=C0 + cY
fade ederken, ilk olarak planlanan toplam harcamalardan (toplam
de olacaktır:
in olmadığı dışa kapalı bir ekonomide toplam talep, tüketim ve A =C + I
uşur. Çünkü toplam AE =talebi,
C0+cY+I talep edilen mal miktarı olarak değil, 0 0 0 I0
ade etmemiz gerekir. Ekonomik 0
birimler talep ettikleri mal ve C0
k, yani harcamaToplamyaparakharcama
elde ederler. Bu nedenle
fonksiyonunun toplam
içinde olantalebi, Y
r olarak ifadeotonom
edeceğiz. Planlanan
tüketim (C0) vetoplam
otonomharcamalar,
yatırımlarıntüketim
(I0) ve 0
Gelir (Y)
alarından oluşur. Bu durumda
toplamına, toplam harcamalar
toplam otonom harcamaları (A )şude-şekilde
0
nildiğinde, toplam otonom harcamaları şu şekilde Şekil 5.5 Toplam Harcama Fonksiyonu
gösterebiliriz:
AE = C + I
Toplam planlanan harcamaları (toplam talep)
fonksiyonunu oluşturan,
A0 = C0+I0 tüketim ve yatırım fonksiyonlarını açık
elde ettikten sonra, denge gelir düzeyini elde et-
harcama fonksiyonu şu şekilde olacaktır: mek için şimdi de toplam arzı bulalım. Toplam arz,
AE = C0 + cY + I 0 ekonominin dönem boyu üretim (çıktı) değerine
eşittir. Beşinci ünitede GSYİH’nin üç yöntem (üre-
Otonom harcamalar, gelir düzeyinden ba-
onunun içinde olan otonom tüketim (C0) ve otonom yatırımların (Itim, 0) gelirler ve harcamalar) ile hesaplanabileceğini
ğımsız yapılan
arcamalar (A0) denildiğinde, toplamharcamalardır.
otonom harcamaları şu şekilde göstermiştik. Bu üç yöntemle hesaplanan GSYİH,
aynı değeri verir. Dolayısıyla, şekil olarak iki eksen-
ABuradan de bulunan gelir ve harcama değerlerinin eşitlendi-
0 = C0 + Iyola
0 çıkarak da toplam harcama fonk-
ği noktaların geometrik yeri, üretim değerini; yani
siyonunu
, gelir düzeyinden yeniden
bağımsız şu şekilde
yapılan gösterebiliriz:
harcamalardır. toplam arzı verir. Şekil 5.6’dan da görüleceği üzere,
AE = A0+cY yeniden şu şekilde gösterebiliriz: yatay ve dikey eksenlerden eşit uzaklıktaki 45 de-
toplam harcama fonksiyonunu
recelik doğru, yatay bir uzunluğu dikey uzunluğa
AE = A0 + harcama
Toplam cY fonksiyonunun eğimini, top- dönüştüren bir referans doğrudur ve toplam arzı
lam harcamalardaki artışı, gelirdeki artışagelirdeki gösterir. Burada kısa dönem için makroekonomik
oranladı- artışa
yonunun eğimini, toplam harcamalardaki artışı,
ğımızda buluruz: açıdan toplam arz, veri veya sabit kabul edilebilir.
45 derecelik doğru üzerinde yer alan tüm nokta-
ΔAE larda; üretim, gelir ve harcama eşitliği sağlanırken,
=c
ΔY toplam arz da toplam talebe eşittir.
harcama fonksiyonunun eğimini, marjinal tüketim eğilimi (c) Yukarıdaki bilgiler ışığında, toplam hasılanın ya
cama fonksiyonu, Görüldüğü gibi, düzeyinde
her bir gelir toplam harcama fonksiyonu-
planlanan da gelirin (Y) toplam planlanan harcamalara (AE)
harcamaların
nun eğimini, marjinal tüketim eğilimi
harcama fonksiyonu, dikey eksende toplam planlanan harcamalar (c) belir- eşit olduğu durumda, ekonominin dengede oldu-
lemektedir. Toplam harcama fonksiyonu,
durumda Şekil 6.5’de gösterilmiştir. Şekle dikkat ederseniz, toplam her bir ğunu ifade edebiliriz. Yani, ekonominin denge du-
gelir düzeyinde
ketim fonksiyonuna planlanan
çok benzer harcamaların
biçimde miktarını
çizildiğini görürsünüz.
rumunu şu şekilde gösterebiliriz:
gösterir. için
arak kabul ettiğimiz Toplam
toplam harcama
harcama fonksiyonu,
fonksiyonudikey(AE),ek-
tüketim
sende toplam
lur. Ayrıca toplam harcama planlanan harcamalar
fonksiyonu, toplamyatay harcama Y = AE
eksende
otonom
elir sıfır olduğunda bile, gelirden bağımsız olarak otonom tüketim
ır.
110
İktisada Giriş

Denge durumunu, Tablo 5.2 yardımıyla da görebiliriz. Tablo 5.2, Tablo 5.1’e yatırım harcamalarının
ve toplam harcamaların (AE = C+I) eklenmesi ile oluşturulmuştur.

Tablo 5.2 Temsili Ekonomide Toplam Planlanan Harcama Bileşenleri ve Gelir


Toplam Çıktı Planlanan Toplam Yatırım
Tüketim Harcamaları Tasarruf (S)
(Gelir) (Y) (Milyar Harcamalar (AE) Harcamaları (I)
(C)(Milyar T) (Milyar T)
T) (Milyar T) (Milyar T)
0 100 60 -60 40
100 180 140 -40 40
200 260 220 -20 40
300 340 300 0 40
400 420 380 20 40
500 500 460 40 40
600 580 540 60 40

Tablo 5.2’ye baktığımızda, toplam arzı toplam talebe eşitleyen ya da diğer bir ifadeyle toplam planlanan
harcamaları gelire eşitleyen, toplam harcama ve gelir düzeylerinin 500 milyar olduğu görülmektedir. Yani,
500 milyar düzeyinde toplam harcamalar gelire eşittir ve firmaların ürettikleri herşey talep görmüştür.
Bu bize ekonominin dengede olduğunu gösterir. 500 milyarın üzerindeki, örneğin 600 milyarlık bir gelir
düzeyinde, planlanan toplam harcamalar 580 milyardır ve bu bize toplam gelirin toplam planlanan har-
camalardan büyük olduğunu (Y > AE) gösterir. Böylece firmalar ürettiklerinin tümünü satamazlar ve bu
durum da, stoklarda planlanmayan (arzu edilmeyen) bir artışı getirir. Bu stok artışı, firmaların üretimlerini
kısmalarına yol açacak ve ekonomi dengeye doğru hareket edecektir.
Eğer harcamalar çıktı düzeyini aşmış olsaydı; yani planlanan yatırım harcamaları gelirden büyük olsay-
dı ne olurdu? Bu durumu da Tablo 5.2’yi kullanarak değerlendirelim. Örneğin çıktı (gelir) düzeyinin 300
milyar olması durumunda, ekonomideki planlanan harcama düzeyi 340 milyar olacaktır. Bu durumda
firmalar planladıklarından daha fazlasını satmış olacaklardır. Firmalar bu talep fazlalığını stoklarından
karşılamışlardır ve bu durum stoklarda bir azalmaya neden olmuştur. Stoklardaki azalma firmaların çıktı
miktarını artırmalarını sağlayacaktır ve böylece ekonomi dengeye doğru hareket edecektir.
Ekonominin denge gelir düzeyinin elde edilişini Şekil 5.6’dan da görebiliriz. Şekilde toplam arz (gelir)
fonksiyonu 45 derecelik doğru ile gösterilmiştir ve yukarıda ifade edildiği gibi, bu doğru üzerinde toplam
harcamalar toplam gelire eşit olacaktır. Şekilde toplam harcama fonksiyonu gelirin sıfır olduğu durumda
yapılan otonom toplam harcamalardan (A0) başlamaktadır. Bu düzey, 60 milyar otonom tüketim ile 40
milyar otonom yatırımın toplamını oluş- AE
turan 100 milyardır. Şekilden görüleceği AE=Y
Toplam Planlanan Harcamalar (AE)

üzere, eğimi marjinal tüketim eğilimine (c AE=A0+cY


=0,8) eşit olan pozitif eğimli toplam harca-
ma fonksiyonu (AE = A0+cY), 45 derecelik E
gelir doğrusunu E noktasında kesmektedir.
Bu nokta bize üretimin 500 milyar olduğu-
nu ve bu üretime yönelik harcamaların da
500 milyar olduğunu göstermektedir. Do-
layısıyla E noktası, toplam gelirin toplam
planlanan harcamalara eşit olduğu denge A0=100
durumunu göstermektedir. Diğer bir ifa- 45°
Y
deyle, denge koşulu olan toplam harcama 500
ve toplam gelir eşitliği şekilde E noktasında Gelir (Y)
sağlanmaktadır. E noktasının sağındaki ge- Şekil 5.6 Denge Milli Gelir Düzeyinin Elde Edilişi
lir düzeylerinde toplam gelir (çıktı) toplam

111
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi

planlanan harcamaları geçtiği için, stoklarda bir Eşitliğin her iki tarafında da C olduğu için, her
artış (arz fazlası) vardır. E noktasının solundaki ge- iki taraftaki C’ler birbirini götürdüğünde denge
lir düzeylerinde ise, toplam planlanan harcamalar koşulunu aşağıdaki gibi yazabiliriz:
toplam gelirden (çıktıdan) fazla olduğu için stok-
larda azalma (talep fazlası) vardır. S=I
Denge koşulunu formel olarak da gösterebiliriz. Dolayısıyla bu şekilde ekonominin denge gelir
Toplam harcama fonksiyonumuz şu şekilde idi: düzeyini yatırım-tasarruf eşitliği yoluyla da elde ede-
biliriz. Zaten toplam planlanan harcamaların toplam
AE = A0+cY gelire eşitliğini gördüğümüz Tablo 5.2’den denge geli-
rinin 500 milyar olduğu gelir düzeyinde, yatırımların
Denge gelir düzeyinin koşulu,
l 6.6: Denge Milli Gelir Düzeyinin Elde Edilişi tasarruflara eşitliğini (S=40, I=40) de görmekteyiz. Bu
durumu Şekil 5.7 üzerinde de görebiliriz.
AE = Y
olarak da gösterebiliriz. Toplam harcama fonksiyonumuz şu şekilde
S,I
olduğundan AE’nin yerine Y yazarak, yukarıda-

Tasarruf (S) ve Yatırım (I)


ki harcama
AE = A0 fonksiyonunun
+ cY eşitliğini Y için çözüm-
lersek, denge gelir düzeyinin formülasyonunu elde
S=-C0+(I-c)Y
oşulu, ederiz: E
40 I=I0

Y =AE =Y 0
A0+cY 300 500 Y
e Y yazarak, yukarıdaki harcama fonksiyonunun eşitliğini Y için-60
üzeyinin formülasyonunu eldeikiederiz:
Eşitliğin her tarafında Y olduğu için Y’leri Gelir (Y)
bir araya toplayalım ve Y parantezine alalım:
Y = A0 + cY Şekil 5.7 Denge Gelir Düzeyinin Elde Edilişi: Yatırım-
Y(1- c)bir
a Y olduğu için Y’leri = Aaraya
0 toplayalım ve Y parantezine alalım: Tasarruf Eşitliği

Y (1 − c) =da
Buradan A0 Y’nin önündeki değeri eşitliğin di- Şekil 5.7’de pozitif eğimli tasarruf fonksiyonu,
ğer tarafına atıp Y’yi tek başına bırakırsak, denge
i değeri eşitliğin diğer tarafına atıp Y’yi tek başına bırakırsak, denge eksene paralel yatırım fonksiyonunu E nok-
yatay
nunu elde etmişgeliroluruz:
düzeyinin formülasyonunu elde etmiş oluruz: tasında kesmektedir. Bu da bize denge gelir düze-
yinin 500 milyar olduğunu göstermektedir. Şekil-
1 de eğer gelir düzeyi 500 milyarın altında olursa;
Y= A0
(1 − c) planlanan yatırımlar tasarruflardan fazla olur (I >
e gelir (üretim) düzeyi, marjinal tüketim eğilimi (c) ve otonom S) ve stoklar azalır. Tersi durumda, gelir düzeyi 500
Otonom harcamalar Bu eşitliğe göre, denge
ve marjinal gelireğilimi
tüketim (üretim) milyarı aşarsa, tasarruflar planlanan yatırımlardan
düzeyi, denge
arttığında,
marjinal tüketim eğilimi (c) ve otonom harcama- fazla olur (I < S) ve stoklar artar. Mal piyasasında
lara (A0) bağlıdır. Otonom harcamalar ve marjinal dengeyi gösteren bu yöntem, sızıntılar ve enjeksi-
Belirlenmesinde Alternatif Yöntem:
tüketim eğilimi arttığında, denge gelir düzeyi de yonlar yöntemi olarak da isimlendirilir. Burada,
liği artacaktır. ekonomide harcama akımları sırasında oluşan sı-
zıntı tasarruflardır. Ekonomiye enjekte edilen har-
tasarruf arasında kullanıldığını (Y = C + S) yukarıda ifade etmiştik.
cama ise yatırımlardır. Sızıntıların enjeksiyonlara
irin harcamalarDenge bakımından da, tüketim ve yatırım harcamalarına
Gelir Düzeyinin eşit olması, denge gelir düzeyini verir.
Y = C + I). Buradan yola çıkarak denge gelir düzeyini aşağıdaki gibi
Belirlenmesinde Alternatif Yöntem:
Tasarruf - Yatırım Eşitliği Tasarruf Paradoksu
C +S =Y =C +I
Toplam gelirin tüketim ve tasarruf arasında kul- Bir ekonomide hanehalklarının gelir seviyele-
da da C olduğu için, her
lanıldığını (Y =iki
C +taraftaki C’ler
S) yukarıda birbirini
ifade götürdüğünde
etmiştik. Aynı rinde bir değişme yokken daha fazla tasarrufta bu-
gibi yazabiliriz:
zamanda toplam gelirin harcamalar bakımından lunmak istemeleri durumunda, ilginç bir paradoks
da, tüketim ve yatırım harcamalarına yöneldiğini ortaya çıkabilmektedir. Bu paradoksa göre, hane-
S=I
ifade etmiştik (Y = C + I). Buradan yola çıkarak halklarının gelirlerinde bir değişme yokken daha
denge gelir düzeyini aşağıdaki gibi ifade edebiliriz: fazla tutumlu olmaları, tasarruf düzeyinin artma-
13
masına, bunun yanında gelirin de azalmasına yol
C+S = Y = C+I açmaktadır. Bu durum Şekil 5.8’de gösterilmiştir.

112
İktisada Giriş

S,I otonom yatırım harcamaları değişirse ne olur? Bu


Tasarruf (S) ve Yatırım (I)

değişme denge gelir düzeyi üzerinde nasıl bir etki


S2
yaratır? Acaba bu otonom bileşenlerdeki değişme
E2 S1 çıktı (gelir) düzeyini de aynı miktarda mı değiştirir?
40 I=I0 Şimdi bu sorulara cevap arayalım. Örneğin tüketim
E1
0 fonksiyonundan hatırlayacağımız gibi, otonom tü-
Y2 Y1 Y
ketimdeki (C0) bir artış, tüketimi (C) artırmakta,
-60
tüketimdeki artış da toplam harcamaları (AE) ar-
Gelir (Y) tırmakta idi. Peki toplam harcamalar ve buna bağlı
olarak çıktı ne kadar artacaktır? Benzer şekilde, oto-
Şekil 5.8 Tasarruf Paradoksu nom yatırımlardaki (I0) artış da toplam harcamala-
rın ve çıktının artmasına neden olmaktaydı.
Şekil 5.8’de başlangıçta yatırımların tasarruflara Ekonomideki herhangi bir nedenle otonom tü-
eşit olduğu E1 noktasında gelir düzeyi Y1’dir ve bu ketim harcamalarının 20 bin T arttığını varsayalım.
gelir düzeyinde hanehalkları başlangıçta S1 tasarruf Buna bağlı olarak şimdi gelir düzeyinin (çıktının)
fonksiyonuna bağlı olarak 40 milyar tasarruf yap- nasıl etkilendiğine bakalım. Bu durumda denge
maktadır. Halkın gelir düzeyi sabitken tutumlu- gelir düzeyindeki değişme, otonom tüketim harca-
luklarının artması (yani daha fazla tasarruf yapmak malarındaki artıştan daha fazla olacaktır.
istemeleri), Şekil 5.8’deki başlangıç tasarruf fonksi-
yonu olan S1 tasarruf fonksiyonunun yukarıya doğ- Otonom tüketim harcamalarındaki artışın ge-
ru kayarak S2 olmasına neden olmuştur. Artık her lir üzerindeki etkisini incelemek için Tablo 5.3’den
bir gelir düzeyinde hanehalkları daha fazla tasarruf yararlanabiliriz. Varsayalım ekonomideki hane-
yapmak istemektedirler. Örneğin Y1 gelir düze- halklarının bir kısmı (bunlara Grup A diyelim)
yinde S2 tasarruf fonksiyonuna bağlı olarak artık otonom tüketimlerini ilave mal satın almak için 20
hanehalkları daha fazla tasarruf yapmak istemek- bin arttırsınlar. Otonom tüketim harcamalarında-
tedirler. Dikkat edilirse S2, S1’in üstündedir ve Y1 ki bu 20 bin artış, malın satın alındığı satıcıların
gelir düzeyinde her iki fonksiyondan dikey eksene (Grup B diyelim) gelirlerinin aynı düzeyde artma-
gidildiğinde S2 tasarruf fonksiyonu daha yüksek bir sını sağlayacaktır. Bu durumu tablonun ilk aşama-
tasarruf miktarını göstermektedir. sında görebiliriz. Gelirleri artan satıcılar (Grup B
– ki bunlar da aynı zamanda başka hanehalkları-
Fakat hanehalklarının daha fazla tasarruf yap-
dır), elde ettikleri bu ilave gelirin bir bölümünü
mak istemeleri gelir düzeyini düşürmüştür. Çün-
harcayacaklardır. Burada aklımıza şu soru gelebilir:
kü hatırlanacağı üzere, denge koşulumuz tasarruf-
Geliri artan satıcılar (Grup B), bu ilave gelirin ne
yatırım eşitliği idi. Dolayısıyla yukarıya kayan S2
kadarını harcayacaklardır? Sorunun cevabını daha
tasarruf fonksiyonu I0 yatırım fonksiyonunu E2
önce gördüğümüz tüketim fonksiyonundan yola
noktasında Y2 gibi daha düşük bir gelir düzeyin-
çıkarak vereceğiz. Hatırlayacak olursak, elde edilen
de kesmektedir. Şekil 5.8’den görüldüğü gibi, gelir gelir ya tüketilecek ya da tasarruf edilecektir. Gelir
düzeyi sabitken hanehalklarının daha fazla tasarruf artışına bağlı olarak ne kadar tüketim harcaması
yapmak istemeleri, gelirin düşmesine neden olmuş- yapılacağını belirleyen ise, tüketim fonksiyonun-
tur. Çünkü tasarrufların artması, tüketimin azal- daki marjinal tüketim eğilimiydi (MPC veya c).
masına ve bu da toplam harcamaların, yani toplam Dolayısıyla Grup B, marjinal tüketim eğilimlerine
talebin düşmesine neden olacaktır. Düşen toplam (daha önce olduğu gibi 0,8 olarak kabul edelim)
talep de milli gelirin azalmasına yol açacaktır. bağlı olarak, elde ettikleri ilave gelirlerinin bir kıs-
mını, Grup C’den (başka satıcılardan) mallar satın
Çoğaltan almak üzere harcayacaklardır. Bu tüketim harcama-
Denge gelir düzeyini hem toplam harcamalar- sının düzeyi 16 bindir (20x0,8=16). Grup B, elde
gelir eşitliği yöntemi ile hem de tasarruf-yatırım ettikleri gelirlerinin geri kalan kısmını (20-16=4)
eşitliği yöntemi ile elde ettik. Buraya kadar olan kı- ise tasarruf edeceklerdir. Bu durum Tablo 5.3’ün
sımda, denge gelir düzeyinin otonom harcamalara ilk aşamasında görülmektedir. İkinci aşamada geliri
ve marjinal tüketim eğilimine bağlı olduğunu gör- 16 bin artan C grubu, gelirlerindeki bu artışın bir
dük. Peki, eğer, otonom tüketim harcamaları veya kısmını harcayacaklardır. Bu da onların marjinal

113
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi

tüketim eğilimlerine (yine c=0,8 olsun) bağlıdır. Dolayısıyla Grup C, ilave gelirlerinin 12,8 binini Grup
olarak karşılığında 10,24
D’den mal binalmak
satın ödeme yapmıştır.
için Dördüncü
harcayacaklardır. Bu aşamada Grup
Grup D’nin E 12,8 bin gelir elde etmesini ve onların
ilave
elde etmiştir. Onlar da
da marjinal
larak karşılığında elde
10,24 bin etmiş
tüketim
ödeme oldukları
eğilimine bu ilave
bağlıDördüncü
yapmıştır. gelirlerinin
olarak gelirlerinin 8,19
aşamada10,24 binini
Grupbinini
E harcamalarına yol açacaktır. Bu Tablo
allarına harcamışlardır.
lde etmiştir. Onlar
5.3’de da Buradaki
elde
üçüncü etmiş süreç bu şekilde
oldukları
aşamayı bu ilave
göstermektedir. işlemektedir.
gelirlerinin
Grup 8,19E’den
D, Grup binini
hizmet almış olarak karşılığında 10,24 bin
arına harcamışlardır. Buradaki süreç
ödeme yapmıştır. bu şekilde
Dördüncü aşamadaişlemektedir.
Grup E ilave 10,24 bin gelir elde etmiştir. Onlar da elde etmiş
Tablo 6.3: Çoğaltanın İşleyişi
oldukları bu ilave gelirlerinin 8,19 binini başka bir grubun mallarına harcamışlardır. Buradaki süreç bu
Tablo 6.3:
şekilde Çoğaltanın İşleyişi
işlemektedir.

Tablo 5.3 Çoğaltanın İşleyişi


Tüketim
Gelirdeki Değişme Harcamalarındaki Tasarruftaki Değişme
(∆Y) Değişme (∆C) (∆S) MPS veya s=0,2
MPC veya c=0,8
Otonom tüketimindeki 20T bin artış 20 16 4
İkinci Aşama 16 ← 12,8 3,2
Üçüncü Aşama 12,8 ← 10,24 2,56
Dördüncü Aşama 10,24 ← 8,19 2,05
Beşinci Aşama 8,19 ← 6,55 1,64
Diğer Bütün Aşamalar 32,77 26,22 6,55
Toplam 100 80 20
blo 6.3’den de görüldüğü gibi, başlangıçta yapılan 20 binlik otonom tüketim
ogelirin
6.3’den100debin artmasına
görüldüğü gibi,neden olmuştur.
başlangıçta İşte 20
yapılan bu binlik
işleyenotonom
sürece çoğaltan
Sonuçtüketim
olarak Tablo 5.3’den de görüldüğü gibi, başlan-
nlirin
etkisi denir.
100 bin artmasına
Otonomneden olmuştur.birİşte bu işleyen
harcamalardaki birimlik de-
gıçta yapılan
sürece çoğaltan20 binlik otonom tüketim harcaması, toplam
etkisi denir.
harcamalardaki bir birimlik
ğişmenin, dengedeğişmenin,
gelir düzeyidenge üzerindegelir gelirin
düzeyi100üzerinde
bin artmasına neden olmuştur. İşte bu işleyen
üyük miktarda yarattığı değişime çoğaltan veya çarpan sürece çoğaltan süreci ya da çoğaltan etkisi denir.
rcamalardaki bir kendisinden
birimlik değişmenin,
daha büyük miktardadenge gelirdiyoruz.
yarattı- düzeyi üzerinde
ük miktarda yarattığı değişime
ğı değişime çoğaltan
çoğaltan veya veya
çarpan çarpan
diyoruz.diyoruz. Çoğaltan, otonom harcamalardaki bir birimlik değişmenin
harcamalardaki bir birimlik değişmenin denge gelir düzeyi üzerinde ne
denge gelir düzeyi üzerinde ne kadarlık bir değişme yarataca-
ercamalardaki
yaratacağını gösterir.
bir birimlikÇoğaltan ( α ) katsayısını
değişmenin denge gelirşu şekilde
düzeyigösterebiliriz:
üzerindeÇoğaltan
ne
ğını gösterir. (α) katsayısını şu şekilde gösterebiliriz:
aratacağını gösterir. Çoğaltan 1 ( α ) katsayısını
1 şu şekilde gösterebiliriz:
α= ya da α =
1 −1 MPC 11 − c
α= ya da α =
eğilimi ile marjinal MPC eğiliminin
1 −tasarruf 1− c
Marjinal tüketim eğilimitoplamı 1’e eşit
ile marjinal olduğueğiliminin
tasarruf için (c+s=1),
topla-
asarruf
ğilimi ileeğilimini (s=1-c)
marjinal
mı 1’e tasarruf dikkate
eşit olduğu alarak
eğiliminin
için da şuçoğaltanı
toplamı
(c+s=1), şekilde
1’e eşitgösterebiliriz:
olduğu için
marjinal (c+s=1),
tasarruf eğilimini
arruf eğilimini(s=1-c)
(s=1-c) dikkate
dikkate alarak da şu şekilde gösterebiliriz:
1 alarak da şu1şekilde gösterebiliriz: dikkat
α= ya da α =
1MPS 1s Otonom tüketim harcamasında-
α= ya da α =
MPS s ki 20 binlik artışın gelir düzeyini
üketim harcamasındaki 20 binlik artışın gelir düzeyini 100 bin artırdığını 100 bin artırdığını gördük. Burada
lam harcamaların
etim harcamasındaki (AE) 20 da
Çoğaltanın 100 artışın
etkisini
binlik binşekil
arttığına
üzerinde
gelir (80debin
düzeyini gelire
binbağlı
görebiliriz.
100 Bu tüketim
amaçla
artırdığını Şekil toplam harcamaların (AE) da 100
tış
m +harcamaların
20 bin başlangıçtaki
5.9 (AE) daotonom
çizilmiştir. bintüketim
Şekilde
100 artışı
başlangıçta
arttığına = bin
100 gelire
(80tüketim bin)
ve dikkat
bağlıedelim.
yatırım fonksiyonla-
tüketim bin arttığına (80 bin gelire bağlı
rının toplamından oluşan toplam harcama
+ 20 bin başlangıçtaki otonom tüketim artışı = 100 bin) dikkat edelim. fonksiyonu AE1, dikey tüketim harcamalarındaki artış +
ini şekil üzerinde
eksende deAgörebiliriz.
1
toplam otonom Bu amaçla
harcama Şekil 6.9 çizilmiştir.
düzeyinden Şekilde
başlamaktadır. AE1 20 bin başlangıçtaki otonom tüke-
0
ve yatırım fonksiyonlarının
i şekil1 üzerinde de görebiliriz.
toplam toplamından
Bu amaçla 45
harcama fonksiyonunun oluşan
Şekil toplam harcama
6.9 çizilmiştir.
derecelik fonksiyonu
Şekilde
gelir doğrusunu kestiği tim artışı = 100 bin) dikkat edelim.
eeyatırım
A0 toplam E1 otonom
fonksiyonlarının harcama
toplamından
noktası, başlangıç düzeyinden
denge oluşan başlamaktadır.
düzeyi toplam
olan Y1’iharcama AE1 toplam
fonksiyonu
vermektedir.
nun
A0 45
1 derecelik
toplam gelir doğrusunu
otonom kestiği E1 noktası,
harcama düzeyinden başlangıçAE
başlamaktadır. denge düzeyi
1 toplam
unir. 45 derecelik gelir doğrusunu kestiği E1 noktası, başlangıç denge düzeyi

114
16
16

İktisada Giriş

AE = Y
AE
AE2
E2 AE1

Toplam Planlanan Harcamalar (AE)


C0=20
E1

A02
A01 Y=100

45°
0 Y
Y1 Y2

Gelir (Y)

Şekil 5.9 Çoğaltanın Grafiksel Gösterimi

Şekil 5.9’da otonom tüketim harcamalarındaki 20 binlik artış, toplam harcama fonksiyonunun AE1’den
AE2’ye doğru yukarı kaymasına neden olmuştur. Dolayısıyla artık yeni toplam harcama fonksiyonu olan
AE2, dikey eksende daha yüksek bir düzeydeki otonom harcamalardan başlamaktadır. AE2 toplam harcama
fonksiyonu 45 derecelik gelir doğrusunu E2 noktasında kesmektedir. Dolayısıyla bu nokta, toplam har-
camalar ile toplam gelirin eşit olduğu yeni denge noktasını göstermektedir. Bu denge noktasına karşılık
gelen gelir düzeyi ise Y2’dir. Yani, başlangıçta Y1 olan denge gelir düzeyi 100 bin artarak Y2 olmuştur. Sonuç
olarak, otonom tüketim harcamalarından kaynaklanan otonom harcamalardaki 20 binlik artış, denge gelir
düzeyini 100 bin arttırmıştır.

ÖÇ 1 Devletin olmadığı dışa kapalı bir ekonomide tüketim, tasarruf, yatırım fonksiyonlarını
ve denge gelir düzeyini açıklayabilme
ÖÇ 2 Çoğaltan mekanizmasının işleyişini özetleyebilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Devletin olmadığı bir eko-


Eğer yatırımların gelire bağ- nomide harcanabilir gelir,
lı bir kısmı da olsaydı, bu toplam gelire neden eşittir? Çoğaltan mekanizmasının
durumda yatırım fonksiyo- Aynı durum devletin oldu- nasıl işlediğini anlatınız.
nu nasıl olurdu? ğu ekonomi için de geçerli
midir?

115
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi

DEVLETİN OLDUĞU DIŞA KAPALI G


BİR EKONOMİDE DENGE GELİR
DÜZEYİNİN BELİRLENMESİ

Kamu Harcamaları (G)


Bu kısımda modelimizi biraz geliştireceğiz ve
G1
modele devleti dâhil edeceğiz. Fakat hala ekonomi-
nin dışa kapalı bir ekonomi olduğunu varsayacağız.
G0
Peki, devlet ekonominin içine girerse ve aktif bir
rol oynarsa bu toplam harcamaları ve ekonominin
G2
toplam gelir düzeyini nasıl etkiler? Bu başlık altın-
da bu gibi sorulara cevap arayacağız.
Devletin ekonominin içinde olması denildiğin- 0 Y
de aklımıza ilk gelen şeyler; devlet harcamaları ve Gelir (Y)
vergilerdir. Çünkü devlet bu araçlarla ekonomiye
müdahale etmektedir. Peki, bu araçlarla devlet, Şekil 5.10 Kamu Harcamaları Fonksiyonu
ekonominin gelir düzeyinin belirlenmesinde nasıl
bir rol oynar? Devlet denge gelir düzeyini iki şe- Şimdi kamu harcamalarını da ekleyerek toplam
kilde etkiler. Birincisi Devlet, mal ve hizmetler sa- harcamaları genişletelim:
tın almak için kamu harcamaları (G) yaparak gelir
düzeyini etkiler. İkinci olarak ise, vergiler (TA) ve AE = C+I+G
transferler (TR) yoluyla denge gelir düzeyini etki-
ler. Şimdi bu değişkenlerin gelir düzeyi üzerindeki Devletin olmadığı bir ekonomide toplam har-
etkilerini toplam harcamalardan yola çıkarak ince- cama fonksiyonu içerisinde bulunan tüketim fonk-
leyelim. siyonunun milli gelire bağlı uyarılmış bir kısmının
olduğunu ifade etmiştik. Fakat ekonomiye devleti
dâhil ettiğimiz için o kısımda varsaydığımız, harca-
Toplam Harcamalar ve Denge Gelir nabilir gelir (YD) milli gelire eşittir, ifadesini bu-
Düzeyinin Belirlenmesi rada kaldırıyoruz. Çünkü artık devlet olduğu için
Toplam harcamaları elde ederken, yatırım har- milli gelir harcanabilir gelire eşit değildir. Dolayı-
camalarında olduğu gibi, kamu harcamalarını (G) sıyla artık bu kısımda tüketim, harcanabilir gelirin
da otonom bir değişken olarak ele alacağız: bir fonksiyonudur diyeceğiz. Peki, harcanabilir
geliri nasıl bulacağız? Harcanabilir geliri; milli ge-
G = G0 lirden (Y) vergileri (TA) çıkarıp, transferleri (TR)
eklediğimizde buluruz. Harcanabilir gelir, hane-
Bu durum, kamu harcamalarının bizim için veri halklarının ellerinde bulundurdukları geliri ifade
olduğunu, model dışındaki değişkenler tarafından eder. Dolayısıyla harcanabilir geliri şu şekilde gös-
(örneğin siyasiler gibi) belirlendiğini ve dolayısıyla terebiliriz:
gelir düzeyinden bağımsız olduğunu ifade etmek-
tedir. Kamu harcamaları fonksiyonu Şekil 5.10’da YD = Y-TA+TR
gösterilmektedir. Kamu harcamaları, gelir düzeyin-
den bağımsız olduğu için yatay eksene paralel ola- Buradan hareketle, harcanabilir geliri eklediğimiz-
rak çizilmiştir. Bu bize gelir ne olursa olsun, kamu de tüketim fonksiyonunu şu şekilde gösterebiliriz:
harcaması düzeyinin değişmediğini göstermekte-
dir. Kamu harcamalarındaki bir artış, kamu harca- C = C0+c(Y-TA+TR)
maları fonksiyonunun yukarıya doğru kaymasına
(Şekilde G0’dan G1’e); kamu harcamalarındaki bir Burada ilk olarak transfer harcamalarının oto-
azalış ise, kamu harcamaları fonksiyonunun şekil- nom olduğunu varsayacağız. Daha sonra, ekono-
de görüldüğü gibi aşağıya doğru kaymasına neden mide toplanan vergilerin hepsinin gelir vergisi
olmuştur. olduğunu ve gelir üzerinden t oranında vergi alın-
dığını varsayacağız. Dolayısıyla transfer harcamala-
rını ve vergileri şu şekilde gösterebiliriz:

116
AE = C0 + cTR0 + c(1 − t )Y + I 0 + G0
Bu harcama fonksiyonu içindeki otonom harcamaların toplamına A0 dersek, toplam harcama
fonksiyonunu aşağıdaki gibi yeniden yazabiliriz:
İktisada Giriş
AE = A0 + c(1 − t )Y

TR = TR0 Buradan TAhareketle,


= tY devletin olduğu dışa
Toplam kapalıfonksiyonunun
harcama bir ekonomide toplam
eğimini, toplamharcama
fonksiyonunun eğimini buluruz. Toplam harcama fonksiyonunun
harcamalardaki eğimini
artışı, gelirdeki artışa bulmamız,
oranladığı- toplam
harcama
Bu bilgileri fonksiyonunun
dikkate alarak grafiğini çizmemizde
tüketim fonksiyonu- bize
mızda buluruz: yardımcı olacaktır. Toplam harcama
fonksiyonunun
nu yeniden yazalım: eğimini, toplam harcamalardaki artışı, gelirdeki artışa oranladığımızda buluruz:
ΔAE
C = C0+c(Y-tY+TR0) = c(1 − t )
ΔY
Toplam harcama
Tüketim fonksiyonundaki fonksiyonunun
parantezi açarsak, eğimi bize; gelirdeki bir birimlik artışın c(1-t) kadarının
Toplam harcama fonksiyonunun eğimi bize;
toplam harcamalara gittiğini gösterir. Diğer bir ifadeyle eğim, gelirin bir birim artmasının
toplam harcamaları
C = C0+cY-ctY+cTR gelirdeki
c(1-t) kadar artıracağını bir birimlik artışın c(1-t) kadarının top-
gösterir.
0
lam harcamalara gittiğini gösterir. Diğer bir ifadey-
Devleti ekonomiye dâhil etmemizin, le toplam
eğim, harcama
gelirin birdüzeyi ve buna bağlı
birim artmasının olarak
toplam denge gelir
harca-
Yukarıdaki eşitliğin sağ tarafını cY parantezine
düzeyi üzerinde yarattığı değişmeyi şekil üzerinde görmek için Şekil 6.11 çizilmiştir.
maları c(1-t) kadar artıracağını gösterir. Şekilde,
alırsak, tüketim fonksiyonunu
devlet olmadığında aşağıdaki gibiçıkan
karşımıza gös- toplam harcama fonksiyonu AE1’dir. Devletin ekonomiye
terebiliriz: dâhil edilmesi ile karşımıza çıkan toplam Devleti ekonomiye
harcama dâhil etmemizin,
fonksiyonu ise AE2’dir.toplam
Şekilden de
harcama19 düzeyi ve buna bağlı olarak denge ge-
C = C0+cTR0+c(1-t)Y lir düzeyi üzerinde yarattığı değişmeyi şekil üze-
rinde görmek için Şekil 5.11 çizilmiştir. Şekilde,
Yukarıdaki eşitlik, tüketim harcamalarının devlet olmadığında karşımıza çıkan toplam har-
otonom kısmının arttığını göstermektedir. Tüke- cama fonksiyonu AE1’dir. Devletin ekonomiye
timdeki bu otonom artış, transfer harcamalarının dâhil edilmesi ile karşımıza çıkan toplam harca-
marjinal tüketim eğilimi ile çarpımı kadardır. Tü- ma fonksiyonu ise AE2’dir. Şekilden de görüldü-
ketim fonksiyonunun uyarılmış kısmında ise, ver- ğü gibi, devletin ekonomiye girmesi AE2 harcama
gilerin devreye girmesi harcanabilir geliri azalttığı fonksiyonunun, devletin olmadığı durumdaki
için, gelir artışı durumunda tüketime giden kısım, AE1 harcama fonksiyonuna göre dikey eksende
devletin olmadığı bir ekonomiye göre azalmıştır. daha yüksek bir toplam otonom harcama düze-
Yani devletin olmadığı bir ekonomide artan bir bi- yinden başlamasına yol açmıştır. Bunun nedeni,
rimlik gelirin c kadarı tüketime giderken, devletin devlet dâhil edildiğinde toplam otonom harca-
olduğu bir ekonomide vergilerin olması artan bir maların G0 + cTR0 kadar artmasıdır. Dolayısıyla
birimlik gelirin c(1-t) kadarının tüketime gitmesi- AE2 toplam harcama fonksiyonunun başlangıç
ne neden olmaktadır. Dolayısıyla c > c(1-t) olduğu noktası olan dikey eksendeki yeni toplam oto-
için; gelirdeki bir birimlik artış, devletin olduğu bir nom harcama düzeyi A02’dir. Bunun yanında dev-
ekonomide devletin olmadığı bir ekonomiye göre leti dâhil ettiğimiz yeni toplam harcama fonksi-
tüketimi daha az artırmaktadır. yonu olan AE2, devletin olmadığı durumdaki
Devletin harcamalar üzerindeki etkisini ifade toplam harcama fonksiyonu olan AE1’e göre daha
ettikten sonra, şimdi toplam harcama fonksiyonu- yatıktır. Bunun nedeni ise, iki harcama fonksi-
nu elde edebiliriz: yonun eğimlerinin farklı olmasıdır. Daha önce,
devletin olmadığı bir ekonomide harcama fonk-
AE = C0+cTR0+c(1-t)Y+I0+G0 siyonunun eğiminin “c” olduğunu göstermiştik.
Biraz önce de devletin olduğu bir ekonomideki
Bu harcama fonksiyonu içindeki otonom har- harcama fonksiyonun eğiminin “c(1-t)” olduğu-
camaların toplamına A0 dersek, toplam harcama nu ifade etmiştik. Dolayısıyla bu iki eğimi karşı-
fonksiyonunu aşağıdaki gibi yeniden yazabiliriz: laştırdığımızda; c > c(1-t). Devletin olmadığı bir
AE = A0+c(1-t)Y ekonomideki toplam harcama fonksiyonunun
(AE1) eğiminin devletin olduğu bir ekonomideki
Buradan hareketle, devletin olduğu dışa kapa- toplam harcama fonksiyonunun (AE2) eğimin-
lı bir ekonomide toplam harcama fonksiyonunun den büyük olması, AE1’in AE2’den daha dik çizil-
eğimini buluruz. Toplam harcama fonksiyonunun mesine neden olmuştur.
eğimini bulmamız, toplam harcama fonksiyonu-
nun grafiğini çizmemizde bize yardımcı olacaktır.

117
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi

AE
1
Toplam Planlanan Harcamalar (AE)

Y=AE
Y= A0
AE1=A10+cY 1 − c(1 − t )
1
Toplam
E2
AE2=A20+c(1-t)Y
otonom harcamaları açtığımızda, bu eşitliği Y = şu şekilde Ade 0 yazabiliriz:
Toplam otonom c(1 − t )
1 − harcamaları açtığımızda, bu
Toplam otonom harcamaları 1
eşitliği şu şekilde
açtığımızda, de yazabiliriz:
bu0 eşitliği
A02
E1 Y= (C0 + cTR + I 0 + Gşu 0)
şekilde de yazabiliriz:
1 − c(1 − t )
1
A01 Bu eşitliğe göre, denge gelir düzeyi, Yotonom =
1 − c(1
(C0 + cTR
harcamalara
− t)
I 0 + G0 ) tüketim eğilimine
(A00),+ marjinal
45°
(c) ve gelir vergisi oranına bağlıdır. Dikkat edilirse devletin ekonomiye dâhil edilmesiyle,
0 toplam otonom Bu harcamalar
eşitliğe
Y göre, denge gelir
artmıştır. Bu artış, düzeyi,
kamuotonom harcamaları harcamalara
(G0) ve (A 0), marjinal
transfer tüketim eğili
harcamalarının
Y1 Y2 Gelir (Y)
(c) ve gelir vergisi oranına bağlıdır.
Bu eşitliğe Dikkat
göre, edilirse
(TR) marjinal tüketim eğilimi (c) ile çarpımı kadardır. Devletin ekonomiye dâhil edilmesi, gelirdenge devletin
gelir düzeyi, ekonomiye
otonom dâhil edilme
toplam otonom
vergisi yoluyla da denge harcamalar
gelir düzeyiniartmıştır.
harcamalara Bu(Aartış, kamu harcamaları
), marjinal
etkilemektedir.
0
tüketim gelir
Çünkü eğilimine 0) ve
(Gvergisi(c)transfer harcamala
vekonulması,
Şekil 5.11 Devletin Olduğu(TR)
çoğaltanın marjinal
değerinin
Ekonomide tüketim
düşmesine
Denge Gelir eğilimi
nedengelir (c)vergisi
ile çarpımı
olmuştur. oranınakadardır.
bağlıdır. Devletin
Dikkat edilirse ekonomiye devle- dâhil edilmesi,
vergisi yoluyla da denge tingelir
Düzeyi düzeyinidâhil
ekonomiye etkilemektedir.
edilmesiyle, toplam Çünküotonom gelir vergisi konul
çoğaltanın
Gelir Vergisi ve Çoğaltan değerinin düşmesine neden
harcamalar olmuştur.
artmıştır. Bu artış, kamu harcamala-
Şimdi devletin ekonomiye girmesinin, ekono- rı (G ) ve transfer harcamalarının (TR) marjinal
Gelir vergisinin konulması, gelirde ortaya0 çıkan bir artışın artık daha düşük bir oranda tüketimi
minin gelir düzeyi üzerinde Gelir Vergisi
yarattığı etkiye ve baka-
Çoğaltan tüketim eğilimi (c) ile çarpımı kadardır.
artırmasına yol açacaktır. Hatırlanacağı gibi, devletin olmadığı durumda gelirDevletin
arttığında tüketim
lım. Bunun için de, devletin olmadığı
Gelirartan
vergisinin ve olduğu ekonomiye dâhil edilmesi, gelir vergisi yoluyla da birveoranda
harcamaları, gelirinkonulması,
c katı kadar gelirde ortaya Fakat
artıyordu. çıkan devletin
bir artışınekonomiye
artık daha düşük
girmesi gelir tük
ekonomilerdeki üzerinden
durumları karşılaştıralım.
artırmasına Şekil denge gelir düzeyini etkilemektedir.
vergi alması, her bir gelir artışı karşısında bu artışın tüketime giden kısmının tük
yol açacaktır. Hatırlanacağı gibi, devletin olmadığı Çünkü
durumda gelir
gelir arttığında
5.11’e baktığımızda, devlet
azalmasına yol yokken
açmışolan
harcamaları, artan
ve toplam
gelirin her
gelirdeki cvergisi
katı konulması,
kadar
bir birimlik çoğaltanın
artıyordu.
artış Fakatdeğerinin
tüketimi devletin
artık, artandüşmesine
ekonomiye
gelirin c(1-t) girmesi
katı ve
harcama fonksiyonu AE , 45 derecelik
1 üzerinden
toplam
vergi alması, gelir neden
her bir olmuştur.
gelirgelir 1
kadar artırır
(toplam arz) doğrusunu
hale gelmiştir.
noktasında da
E1azalmasına kesmektedir
Dolayısıyla = artışı toplam
Yvergileri karşısında
A0harcama bu artışın tüketime eğimini
fonksiyonunun giden kısm
azaltarak, çoğaltanın yol açmış ve
değerini gelirdeki her bir
düşürmüştür. c(1 − t ) artış tüketimi artık, artan gelirin c(1-t)
1 −birimlik
ve bu bize devletin olmadığı kadarbir ekonomideki gelir
artırır hale gelmiştir. Dolayısıyla gelir
DevletinToplam
düzeyinin Y1 olduğunu göstermektedir. otonom
olmadığı bir harcamaları
ekonomide
Devletin Gelir
açtığımızda,
marjinal Vergisi tüketim vevergileri
bu eşitliği Çoğaltan
eğiliminin
toplam harcama fonksiyonunun eğ
şu şekilde (c) de yazabiliriz:
değerinin daha önce 0,8
azaltarak, çoğaltanın da değerini düşürmüştür.
olduğunu varsaymıştık.
ekonomiye dâhil olması durumundaki toplam har- Şimdi buna ilaveGelir olarak, vergi
vergisinin oranının
konulması, da 0,25
gelirde olduğunu
ortaya çıkan varsayalım.
1
Bu durumda Devletin
hem
cama fonksiyonu olan AE2 ise, 45 derecelik toplam olmadığı
devletin bir
olmadığı, ekonomide
Y
hem
bir = de
artışın marjinal
olduğu
artık ( C tüketim
cTR
ekonomilerdeki
daha0 + düşük 0 + I
bir eğiliminin
0 + G
çoğaltan
oranda0 ) (c) değerinin
değerlerini
tüketimi ar- daha önc
bulup,
gerçekten olduğunu
ekonomiye varsaymıştık.
devletin Şimdi
katılmasının buna c(1ilave
1 −çoğaltanın− t ) olarak,
değerini vergi oranının
düşürüp da 0,25
düşürmediğini olduğunu
görelim.varsay
gelir doğrusunu E2 noktasında kesmektedir. Bu da tırmasına yol açacaktır. Hatırlanacağı gibi, devletin
İlk olarak Bu durumda
devletin hem
olmadığı devletin
bir ekonomideolmadığı, hem
çoğaltanın de olduğu
değerine ekonomilerdeki
bakalım: çoğaltan değerlerini b
bize devletin olduğu bir Bu eşitliğe göre,
ekonomideki denge dengegelirgelirolmadığı
düzeyi, durumdaotonom harcamalara
gelir arttığında (A0tüketim
), marjinal harca- tüketim eğilimine
gerçekten
(c)göstermektedir.
ve gelir vergisiekonomiye oranına devletin katılmasının çoğaltanın değerini düşürüp düşürmediğini gör
düzeyinin Y2 olduğunu Sonuç ola- bağlıdır.
maları, artan Dikkat edilirse
1 gelirin 1c katı devletin ekonomiye
kadar artıyordu. dâhil edilmesiyle
Fakat
toplam İlk otonom
olarak devletin
harcamalar olmadığı bir ekonomide
αdevletin
artmıştır. Bu =ekonomiye
artış, =çoğaltanın
kamu = 5 değerine
harcamaları
girmesi ve gelir(G bakalım:
) ve
üzerinden transfer
ver- harcamalarının
rak Şekil 5.11, devletin ekonomiye dâhil edilmesi- Devlet yok
1 − c 1 − 0,8 0

nin, denge gelir düzeyini(TR)artırdığını


marjinal tüketim
(Y1’den Yeğilimi’ye) (c) gi ile çarpımı
alması, her kadardır.
bir gelir Devletin
1 artışı ekonomiye
1karşısında dâhil edilmesi, geli
bu artışın
Devletin
vergisi olduğu
yoluyla bir ekonomide
da
2
denge çoğaltan
gelir ve
düzeyini α Devlet
değeri = şekildedir:
yok şu
etkilemektedir. = = 5 gelir vergisi konulması
Çünkü
göstermektedir. tüketime giden kısmının azalmasına
1 − c 1 − 0,8 yol açmış ve
çoğaltanın değerinin düşmesine gelirdeki neden1olmuştur. her bir birimlik
1 artış tüketimi artık, ar-
Denge gelir düzeyini şekil Devletin
üzerinde elde olduğu ettikten
αbir ekonomide çoğaltan ve değeri şu =şekildedir:
2,5
Devlet var =tan gelirin =
c(1-t) katı
sonra, şimdi de toplam harcama fonksiyonundan 1 − c (1 − t ) 1 − 0,8(1 −kadar
0, 25) artırır hale gelmiştir.
Gelir Vergisi ve Çoğaltan Dolayısıyla gelir1 vergileri toplam 1 harcama fonksi-
yola çıkarak formelDevletin
olarak elde edelim.
olduğu ve Denge
devletinge-olmadığı α Devlet var =
durumlardaki =
çoğaltan değerlerinden = 2,5görüldüğü üzere,
lir düzeyinin koşulu, Gelir
toplam vergisinin
harcamaların konulması,
toplam yonunun eğimini
1 c (1 azaltarak,
gelirde ortaya çıkan bir artışın artık
− − t ) 1 − çoğaltanın
0,8(1 − 0, 25) da
daha değerini
düşük bir oranda tüketim
devletin ekonomiye girmesi ve gelir vergisi uygulaması, çoğaltanın değerini düşürmüştür.
düşürmüştür.
artırmasına
gelire (arza veya Devletin
çıktıya) eşitliği (AEyol
Devletinbir= açacaktır.
Y) olduğun-
olduğu Hatırlanacağı
ve devletin olmadığıgibi, devletin
durumlardaki olmadığı durumda
çoğaltan değerlerinden gelir arttığında tüketim
görüldüğü ü
olmadığı durumda çoğaltanın değeri 5 iken; devletin olduğu bir durumda
dan, AE’nin yerine Y harcamaları,
yazıp harcama
devletin artan gelirin
fonksiyonunu
ekonomiye c
girmesikatı kadar
Devletin
ve artıyordu.
gelir olmadığı
vergisi Fakat
bir devletin
ekonomide
uygulaması, ekonomiye
marjinal
çoğaltanın tü-girmesi
değerini ve geli
düşürmü
çoğaltanın değeri 2,5’dir. Bu da bize otonom harcamalarda meydana gelen bir artışın, denge
çözümlersek, denge üzerinden vergi alması, herdurumda bir
ketimgelireğiliminin
artışı karşısında
(c) değerinin bu artışınönce
daha tüketime
0,8 ol- giden birkısmının
gelirgelir
düzeyidüzeyinin
Devletin
üzerinde formülasyonu-
olmadığı
yarattığıbir etkinin, devletin çoğaltanın
olduğu birdeğeri ekonomide 5 iken; devletin
azaldığını olduğu
göstermektedir. duru
nu elde ederiz. azalmasına
çoğaltanın yol değeri
açmış ve gelirdeki
2,5’dir. duğunu
Bu herbize
da bir birimlik
varsaymıştık. artış
otonom harcamalardaŞimditüketimi artık,
bunameydanailave artan
olarak, gelirin
gelen bir c(1-t)
artışın,katd
kadargelirartırır haleüzerinde
düzeyi gelmiştir. Dolayısıyla
yarattığı vergi gelir
oranının
etkinin, vergileri
da 0,25
devletin olduğu toplam
olduğunu harcama
varsayalım.
bir ekonomide fonksiyonunun
Bu
azaldığını eğimin
göstermek
Gelir Vergisi Oranındaki Değişmenin Etkisi
Y = A0+c(1-t)Y azaltarak, çoğaltanın da değerinidurumda düşürmüştür. hem devletin olmadığı, hem de olduğu
Gelir vergisi oranlarındaki değişme,ekonomilerdeki çoğaltanın ve çoğaltan denge gelir düzeyinin
değerlerini değişmesine
bulup, ger- dahaneden
Gelir Vergisi
Devletin olmadığı Oranındaki
bir ekonomide Değişmenin marjinal Etkisi
tüketim eğiliminin (c) değerinin önce 0,8
olur. Şimdi
Eşitliğin her iki tarafında bu değişmeyi
Y varsaymıştık.
olduğu için Y’lerigörebilmek için
çektenilave gelir
ekonomiye vergisi oranının
devletin azaldığı
katılmasının durumu
çoğalta- inceleyelim.
olduğunu
Yukarıda Gelir vergisi
0,25 olarak ele Şimdi
oranlarındaki
aldığımız gelir buna
değişme,
vergisi olarak,
çoğaltanın
oranının vergi oranının
vedevlet
(t), da
dengetarafından 0,25
gelir düzeyinin olduğunu
azaltılarak varsayalım
değişmesine
0,15’e n
bir araya toplayalım ve
BuY durumda
parantezine hemalalım: nın değerini düşürüp düşürmediğini görelim. İlk
düşürüldüğünü olur. Şimdi budevletin
varsayalım. Bu olmadığı,
değişmeyi durumungörebilmekhem
denge deiçinolduğu
gelir gelir ekonomilerdeki
düzeyivergisi oranının
üzerinde çoğaltan
azaldığı
ortaya değerlerini
durumu
çıkardığı bulup
inceley
etkiyi
gerçekten ekonomiye devletin olarak devletin
katılmasının olmadığıdeğerini
çoğaltanın bir ekonomide düşürüp çoğaltanın
düşürmediğini görelim
Y[1-c(1-t)] =Şekil
A0 İlk 6.12Yukarıda
üzerinde0,25 olarak ele aldığımız gelir vergisi oranının (t), devlet tarafından azaltılarak 0
gösterelim. değerine bakalım:
olarak devletin olmadığı
düşürüldüğünü varsayalım. bir ekonomide
Bu durumun çoğaltanın
denge gelir değerine düzeyibakalım:üzerinde ortaya çıkardığı e
Şekil 6.12
Buradan da Y’yi tek başına bırakırsak, dengeüzerinde gösterelim. 1 1
α Devlet yok = = =5
gelir düzeyinin formülasyonunu elde ederiz: 1 − c 1 − 0,8
Devletin olduğu bir ekonomide çoğaltan ve değeri şu şekildedir:

118 1 1
α Devlet var = = = 2,5
1 − c21
(1 − t ) 1 − 0,8(1 − 0, 25)

Devletin olduğu ve devletin


olmadığı durumlardaki
21 çoğaltan değerlerinden görüldüğü üzere
varsaymıştık. Şimdi buna ilave olarak, vergi oranının da 0,25 olduğunu varsayalım.
mda hem devletin olmadığı, hem de olduğu ekonomilerdeki çoğaltan değerlerini bulup,
ekonomiye devletin katılmasının çoğaltanın değerini düşürüp düşürmediğini görelim.
devletin olmadığı bir ekonomide
İktisada Giriş çoğaltanın değerine bakalım:
1 1
α Devlet yok = = =5
1 − c 1 − 0,8
Devletin olduğu bir ekonomide çoğaltan ve değeri şu şekildedir:
in olduğu bir ekonomide çoğaltan ve değeri şu şekildedir:
1 1
α Devlet var = = = 2,5
1 − c(1 − t ) 1 − 0,8(1 − 0, 25)
in olduğu ve devletin olmadığı
Devletin durumlardaki
olduğu çoğaltan durumlardaki
ve devletin olmadığı değerlerindençoğaltan
görüldüğü üzere,
değerlerinden görüldüğü üzere, devletin
ekonomiye girmesi ve gelir
ekonomiye vergisi
girmesi uygulaması,
ve gelir çoğaltanın
vergisi uygulaması, değerini
çoğaltanın düşürmüştür.
değerini düşürmüştür. Devletin olmadığı bir du-
olmadığı bir rumda
durumda çoğaltanın
çoğaltanın değerideğeri
5 iken; 5devletin
iken; olduğu
devletin olduğu bir
bir durumda durumda
çoğaltanın değeri 2,5’dir. Bu da bize otonom
n değeri 2,5’dir.harcamalarda
Bu da bizemeydana
otonom gelen
harcamalarda meydana gelen bir artışın, denge
bir artışın, denge gelir düzeyi üzerinde yarattığı etkinin, devletin olduğu bir
yi üzerinde yarattığı etkinin,
ekonomide devletingöstermektedir.
azaldığını olduğu bir ekonomide azaldığını göstermektedir.

rgisi Oranındaki Değişmenin Etkisi


Gelir Vergisi Oranındaki Değişmenin Etkisi
gisi oranlarındaki değişme, çoğaltanın ve denge gelir düzeyinin değişmesine neden
Gelir vergisiiçin
di bu değişmeyi görebilmek oranlarındaki
gelir vergisi değişme,
oranınınçoğaltanın
azaldığı ve durumu
denge gelir düzeyinin değişmesine neden olur. Şimdi
inceleyelim.
bu değişmeyi görebilmek için gelir vergisi oranının azaldığı
0,25 olarak ele aldığımız gelir vergisi oranının (t), devlet tarafından azaltılarak 0,15’e durumu inceleyelim. Yukarıda 0,25 olarak
ğünü varsayalım. ele aldığımız
Bu durumun gelir vergisi
denge oranının
gelir düzeyi(t), devlet tarafından
üzerinde ortayaazaltılarak
çıkardığı0,15’e
etkiyidüşürüldüğünü varsayalım. Bu
durumun
2 üzerinde gösterelim. denge gelir düzeyi üzerinde ortaya çıkardığı etkiyi Şekil 5.12 üzerinde gösterelim.
Şekil 5.12’de başlangıçta ekonomi, AE1
AE Y=AE toplam harcama fonksiyonunun 45 derece-
AE2=A0+c(1-t2 )Y lik toplam arz eğrisini kestiği E1 noktasında
Toplam Planlanan Harcamalar (AE)

E2 dengededir. Bu nokta bize denge gelir düze-


AE1=A0+c(1-t1 )Y yinin Y1 olduğunu göstermektedir. Devletin
Şekil 6.12: Gelir Vergisi Oranındaki Bir Azalmanın Etkisigelir vergisi oranını 0,25’den (%25) 0,15’e
21
E1 (%15) düşürmesi, harcama fonksiyonunun
A0
Şekil 6.12’de başlangıçta ekonomi, AE1 toplam harcama fonksiyonunun eğimini 45 derecelik toplam
artırır. Çünkü hatırlanacağı üzere,

eğrisini kestiği E1 noktasında dengededir. Bu nokta bize denge gelir düzeyinin devletinYolduğu
1 olduğunu dışa kapalı bir ekonomide
stermektedir. Devletin gelir vergisi oranını 0,25’den (%25) 0,15’e (%15) harcama düşürmesi, harcama
fonksiyonunun eğimi c(1-t)’dir ve
nksiyonunun eğimini artırır. Çünkü hatırlanacağı üzere, devletin olduğu dışa kapalı
dolayısıyla AE 1
bir
harcama fonksiyonun eğimi
45°
onomide harcama fonksiyonunun eğimi c(1-t)’dir ve dolayısıyla Y AE1 harcama fonksiyonun
(vergi oranı 0,25 ve c 0,8 iken), 0,6 iken;
Y1 Y2 Gelir (Y)
mi (vergi oranı 0,25 ve c 0,8 iken), 0,6 iken; AE2 harcama fonksiyonunun AEeğimi
2
(vergi fonksiyonunun
harcama oranı eğimi (vergi
15 ve c 0,8 iken), 0,68’dir. Eğimin
Şekil 5.12 vergiOranındaki
Gelir Vergisi oranlarındaki azalmaya
Bir Azalmanın bağlı olarak
Etkisi oranıartması,
0,15 veeğrinin
c 0,8 iken), 0,68’dir. Eğimin
kleşmesine neden olur ve otonom harcamalar değişmediği için başlangıç otonom
vergi harcama
oranlarındaki azalmaya bağlı olarak art-
zeyi A0’dan başlayan ve daha dik olan AE 2 harcama fonksiyonu çizilmiş olur. AE 2 harcama
ması, eğrinin dikleşmesine neden olur ve otonom harcamalar değişmediği için başlangıç otonom harcama
nksiyonu, 45 derecelik
düzeyi A0’dangelirbaşlayan ve dahaE2diknoktasında
doğrusunu olan AE2 harcamakesmektedir. Bu çizilmiş
fonksiyonu da bize,olur. gelir
AE2 harcama fonksiyonu,
zeyinin Y2 olduğunu gösterir. Sonuç olarak gelir vergisi oranındaki azalma; harcanabilir
45 derecelik gelir doğrusunu E2 noktasında kesmektedir. Bu da bize, gelir düzeyinin Y2 olduğunu gösterir.
iri artırarak tüketimin artmasına,
Sonuç olarak buna bağlı
gelir vergisi olarakazalma;
oranındaki toplamharcanabilir
harcamaların artmasına
geliri artırarakve gelirin artmasına, buna bağlı
tüketimin
masına yol açmıştır.
olarak toplam harcamaların artmasına ve gelirin artmasına yol açmıştır.
Burada gelir vergisi oranındaki
Burada azalma,
gelir vergisi oranındakiçoğaltanın
azalma,değerini
çoğaltanın artırmıştır. Bu durumu
değerini artırmıştır. aynı aynı örnek üzerinde
Bu durumu
nek üzerinde gösterebiliriz. Vergioranı
gösterebiliriz. Vergi oranı0,250,25ikeniken olan çoğaltana
olan çoğaltana , vergi
α1, vergiαoranı
1 0,15 oranı 0,15 çoğaltana da α2 diye-
olduğundaki
lim ve bu iki durumdaki çoğaltan değerlerini bulalım:
duğundaki çoğaltana da α 2 diyelim ve bu iki durumdaki çoğaltan değerlerini bulalım:

1 1
α1 = = 2,5 ve α 2 = = 3,125
1 − 0,8(1 − 0, 25) 1 − 0,8(1 − 0,15)
Görüldüğü üzere Görüldüğü
gelir vergisi
üzereoranındaki
gelir vergisiazalma çoğaltanın
oranındaki değerinin değerinin
azalma çoğaltanın artmasınaartmasına
neden neden olmaktadır. Bu
maktadır. Bu da, örneğin otonom harcamalarda bir artış olduğunda, vergi oranının daha düşük
da, örneğin otonom harcamalarda bir artış olduğunda, vergi oranının daha düşük olmasına bağlı olarak
masına bağlı olarak çoğaltanın gelir düzeyini daha yüksek oranda artıracağını ifade
çoğaltanın gelir düzeyini daha yüksek oranda artıracağını ifade etmektedir.
mektedir.
Tersi durumda; eğer gelir vergisi oranı artarsa, hem harcama fonksiyonunun eğimi azalır hem de çoğal-
Tersi durumda;taneğer gelir
azalır vergisidenge
ve böylece oranıgelir
artarsa, hem harcama
düzeyinde fonksiyonunun eğimi azalır
azalma olur.
m de çoğaltan azalır ve böylece denge gelir düzeyinde azalma olur.

amu Harcamalarındaki Değişmenin Etkisi


mu harcamalarındaki artış veya azalışlar; toplam otonom harcamaların, toplam harcama 119
zeyinin ve denge gelir düzeyinin değişmesine neden olur. Şimdi kamu harcamalarındaki
ğişmenin denge gelir düzeyi üzerinde ne kadarlık bir değişme yarattığını görmek için, kamu
rcamalarının hükümet tarafından 1000 birim arttırıldığını varsayalım. Bu durumda denge
denge gelir
harcama düzeyinin 45
fonksiyonunun olduğunugelir
Y1 derecelik göstermektedir.
doğrusunu kestiği KamuE harcamaların artması, harcama
1 noktasıdır. E1 denge noktası, 2
fonksiyonunu yukarıya doğru kaydıracak ve otonom
denge gelir düzeyinin Y1 olduğunu göstermektedir. Kamu harcamaların artması, harcamalar arttığı için, karşımıza
harcamaA0
toplam otonom
fonksiyonunu harcamadoğru
yukarıya düzeyinden başlayan
kaydıracak ve AE 2 harcama
otonom fonksiyonu
harcamalar çıkacaktır.
arttığı AE2 harcama
için, karşımıza A02
fonksiyonu, 45 derecelik gelir doğrusunu
toplam otonom harcama düzeyinden başlayan2AE2 harcama E noktasında kesmektedir
fonksiyonu ve bu da bize denge gelir
düzeyinin Y Milli Gelir Düzeyininçıkacaktır.
Belirlenmesi AE2 harcama
2 olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla kamu harcamalarındaki 1000 birimlik bir
fonksiyonu, 45 derecelik gelir doğrusunu E2 noktasında kesmektedir ve bu da bize denge gelir
artış, denge
düzeyinin Y2 gelir düzeyinin
olduğunu daha çok artmasına
göstermektedir. Dolayısıyla yol kamu
açmıştır. Zaten şekle dikkatle
harcamalarındaki bakılırsa,birbu
1000 birimlik
durum gözle de görülmektedir.
artış, denge gelir düzeyinin daha çok artmasına yol açmıştır. Zaten şekle dikkatle bakılırsa, bu
Kamu Harcamalarındaki
durum Değişmenin
gözleharcamalarındaki
Kamu de görülmektedir. artışın denge
denge gelirgelirdüzeyi
düzeyiüzerindeki
üzerindeki etkisini göstermek
etkisini grafiksel olarak
Etkisi gördükten sonra, şimdi deartışın için
dengedenge denge
gelir gelir gelir
düzeyinin düzeyinin formülünü
neüzerindeki
kadar değiştiğinedeğişim cin-
bakalım. Kamu
Kamu harcamalarındaki sinden düzeyi
yazabiliriz (Burada diğer etkisiniharcama-
otonom grafiksel olarak
harcamalarındaki
Kamu harcamalarındaki artış artışın
veya
gördükten sonra, şimdi de denge lar denge
azalışlar; gelir düzeyi
gelir üzerindeki etkisini göstermek
düzeyinin ne kadar değiştiğine bakalım. Kamu için denge gelir
toplam otonom düzeyinin formülünü
harcamaların, toplam değişim
harcamacinsinden sabittir):
yazabiliriz (Burada diğer otonom harcamalar sabittir):
harcamalarındaki artışın denge gelir düzeyi üzerindeki etkisini göstermek için denge gelir
düzeyinin ve dengedüzeyinin gelirformülünü
düzeyinindeğişim
değişmesine
cinsinden yazabiliriz 1(Burada diğer otonom harcamalar sabittir):
neden olur. Şimdi kamu harcamalarındaki değiş- ΔY = ΔG0
1 − 1c(1 − t )
menin denge gelir düzeyi üzerinde ne kadarlık bir ΔY = ΔG0
1− c(1 t)
değişme yarattığınıBuradangörmek da kamu
için, kamuharcamaları
harcama- çoğaltanına Buradan ulaşabiliriz:
da− kamu harcamaları çoğaltanına ula-
larının hükümet tarafından
Buradan da1000 kamu birim şabiliriz:
arttırıldı-çoğaltanına
harcamaları ΔYulaşabiliriz: 1
=
ğını varsayalım. Bu durumda denge gelir düzeyi ΔG0 1 − c(1 − t )
ΔY 1
de 1000 birim mi artacaktır? Bu sorunun cevabı =
ΔG0 değişim1 − c(1 − tcinsinden
)
“hayır”dır. Çünkü Bu kamuşekilde, hem denge artış,
harcamalarındaki gelir düzeyini yazdığımızda, hem de kamu
harcamaları
çoğaltana bağlı olarak Bu gelir
şekilde, çoğaltanına
hemdaha
düzeyini denge baktığımızda;
fazlagelir
art- düzeyini kamu harcamalarındaki
değişimhem cinsinden bir artışın denge
yazdığımızda, hemgelirdedüzeyini
kamu
Bu şekilde, denge gelir düzeyini değişim
kamu
harcamalarıharcamalarındaki
çoğaltanına artıştan
baktığımızda;daha fazla arttırdığını
kamu harcamalarındaki görebiliriz. Yani,
birdeartışın kamu harcamalarındaki
tıracaktır. Kamu harcamalarındaki bir artışın etkisi cinsinden yazdığımızda, hem kamu denge gelir düzeyini
harcamaları
artış harcamalarındaki
kamu geliri çoğaltan kadar artıştan artırmaktadır.
daha fazla Örneğin daha
arttırdığını önce olduğu
görebiliriz. Yani, gibi,harcamalarındaki
kamu marjinal tüketim
Şekil 5.13’de gösterilmiştir. çoğaltanına baktığımızda; kamu harcamalarındaki
eğilimine (c) 0,8 ve gelir vergisi
artış geliri çoğaltan kadar artırmaktadır. oranına (t) da
Örneğin 0,25 dersek;
daha çoğaltanı ( α ) 2,5marjinalbuluruz
olarak tüketimve
bir artışın denge gelirönce olduğu
düzeyini kamu gibi,harcamala-
AE buna bağlı olarak
eğilimine (c) 0,8 Y=AE da kamu harcamalarındaki
ve gelir vergisi oranına 1000
(t) daartıştan birimlik
0,25 dersek; artışın,
çoğaltanı denge
( α ) 2,5 gelir düzeyi
olarak buluruz üzerinde
ve
yarattığı değişmeyi de hesaplayabiliriz:
rındaki daha fazla arttırdığını görebiliriz.
buna bağlı olarak da kamu harcamalarındaki Yani, kamu 1000harcamalarındaki
birimlik artışın, artışdengegeliri
gelirçoğaltan
düzeyi üzerinde
Toplam Planlanan Harcamalar (AE)

2
yarattığı değişmeyi
E2
de hesaplayabiliriz:
AE2=A0+c(1-t)Y ΔY = α ΔG = 2,5 x 1000 = 2500
kadar artırmaktadır.
0 Örneğin daha önce olduğu
Bu sonuca göre kamu AE1=A
1
Y gibi,
harcamalarındaki
Δ = α Δ marjinal
G 01000 xtüketim
= 2,5birimlik
1000 =artış, eğilimine
2500 denge (c)
gelir0,8düzeyini
ve gelir2500 birim
0+c(1-t)Y
2
A0 0artırmıştır.
vergisi oranına (t) da 0,25 dersek; çoğaltanı (α)
100 Bu sonuca göre kamu harcamalarındaki 1000 birimlik artış, denge gelir düzeyini 2500 birim
G 0= E1 2,5 olarak buluruz ve buna bağlı olarak da kamu
1 artırmıştır. harcamalarındaki 1000 birimlik artışın, denge gelir
A0 Transfer Harcamalarındaki Değişmenin Etkisi
düzeyi üzerinde yarattığı değişmeyi de hesaplaya-
TransferY Harcamalarındaki Değişmenin biliriz:Etkisi
45°
Y 23
Y1 Y2 Gelir (Y) ∆Y = α ∆G0 = 2,5 x 1000 = 2500
23
Şekil 5.13 Kamu Şekil
Harcamalarındaki Artışın Etkisi
6.13: KamuBirHarcamalarındaki BirBu
Artışın Etkisi
sonuca göre kamu harcamalarındaki 1000
birimlik artış, denge gelir düzeyini 2500 birim ar-
Şekil Şekil
6.13’de başlangış denge noktası, A
5.13’de başlangış denge noktası, 0 oto-
1
otonom harcama düzeyinden başlayan AE1
tırmıştır.
harcamanomfonksiyonunun
harcama düzeyinden45 derecelik gelir
başlayan AE1doğrusunu
harcama kestiği E1 noktasıdır. E1 denge noktası,
tkisi dengefonksiyonunun
gelir düzeyinin Y1 olduğunu
45 derecelik göstermektedir.
gelir doğrusunu kestiği Kamu harcamaların artması, harcama
Transfer Harcamalarındaki
fonksiyonunu yukarıya
E1 noktasıdır. doğru
E1 denge kaydıracak
noktası, ve düzeyi-
denge gelir otonom harcamalar arttığı için, karşımıza A02
üzeyinden başlayan
nin AE1
Y1 olduğunu göstermektedir. Kamu harcamala-
Değişmenin Etkisi
toplam otonom harcama düzeyinden başlayan AE2 harcama fonksiyonu çıkacaktır. AE2 harcama
tasıdır. fonksiyonu,
E1 denge noktası,
rın artması, harcama gelir
fonksiyonunu Transfer harcamaları da bir otonom bileşen ol-
45 derecelik doğrusunuyukarıya doğ- kesmektedir
E2 noktasında ve bu da bize denge gelir
maların düzeyinin
artması, harcama
ru kaydıracak
Y2 olduğunu ve otonom harcamalarDolayısıyla
göstermektedir.
duğu için, transfer harcamalarının
arttığı için,kamu harcamalarındaki 1000 birimlik bir
değişmesi top-
rttığı için,
artış,karşımıza
karşımıza
denge gelir
2
A0 düzeyinin
toplam otonom harcama
daha çok düzeyinden
artmasına lam Zaten
yol açmıştır. otonom harcamaların
şekle değişmesine
dikkatle bakılırsa, bu ve buna
u çıkacaktır. başlayan
AE deAE harcama fonksiyonu çıkacaktır. AE2 bağlı olarak da toplam harcamaların ve denge ge-
durum 2 harcama
gözle görülmektedir.
2
ve bu da bizeharcama fonksiyonu, 45 derecelik gelir doğrusu-
denge gelir lir düzeyinin değişmesine neden olur. Burada da
Kamu harcamalarındaki artışın denge gelir düzeyi kamu üzerindeki etkisini olduğu
harcamalarında grafikselgibi,
olarak
transfer harca-
rındaki 1000 nu E noktasında
birimlik bir kesmektedir ve bu da bize denge
gördükten 2 sonra, şimdi de denge gelir düzeyinin nemalarının kadar değiştiğine bakalım. Kamu
1000 birim arttığını varsayalım. Bu du-
ekle dikkatle bakılırsa, bu Y2 olduğunu göstermektedir. Do-
gelir düzeyinin
harcamalarındaki artışın denge gelir düzeyi üzerindeki rumda etkisinitransfer
göstermek için denge artış,
harcamalarındaki gelir geliri aynı
layısıyla kamu harcamalarındaki 1000 birimlik bir
düzeyinin formülünü değişim cinsinden yazabiliriz (Burada diğer otonom harcamalar sabittir):
düzeyde mi arttıracaktır? Şimdi bu sorunun ceva-
artış, denge gelir düzeyinin daha çok artmasına yol
etkisini grafiksel olarak bını arayalım. Transfer harcamaları da kamu harca-
açmıştır. Zaten şekle dikkatle bakılırsa, bu durum1
iştiğine bakalım. Kamu ΔY = ΔG0
1 − c(1 − t ) maları gibi bir otonom bileşendir ve transfer harca-
stermek için gözledengede gelir
görülmektedir.
malarındaki artış da toplam otonom harcamaların
om harcamalar Kamu
sabittir):
Buradan harcamalarındaki
da kamu harcamalarıartışın denge gelir
çoğaltanına dü-
ulaşabiliriz: artmasına neden olacaktır. Fakat toplam harcama
zeyi üzerindeki etkisini grafiksel olarak gördükten
ΔY 1 fonksiyonundan hatırlanacağı üzere, transfer har-
sonra, şimdi de denge gelir düzeyinin ne kadar = de-
ΔG0 1 − c(1 − t ) camaları toplam otonom harcamalar içinde cTR0
ğiştiğine bakalım. Kamu harcamalarındaki artışın
Bu şekilde, hem denge gelir düzeyini değişim cinsinden yazdığımızda, hem de kamu
harcamaları
120 çoğaltanına baktığımızda; kamu harcamalarındaki bir artışın denge gelir düzeyini
kamu harcamalarındaki artıştan daha fazla arttırdığını görebiliriz. Yani, kamu harcamalarındaki
artış geliri çoğaltan kadar artırmaktadır. Örneğin daha önce olduğu gibi, marjinal tüketim
ığımızda, hem de(c)kamu
eğilimine 0,8 ve gelir vergisi oranına (t) da 0,25 dersek; çoğaltanı ( α ) 2,5 olarak buluruz ve
maların değişmesine ve buna bağlı olarak da toplam harcamaların ve
in değişmesine neden olur. Burada da kamu harcamalarında olduğu gibi,
değişmesine neden olur. Burada da kamu harcamalarında olduğu gibi,
nın 1000 birim arttığını varsayalım. Bu durumda transfer harcamalarındaki
n 1000 birim arttığını varsayalım. Bu durumda transfer harcamalarındaki
üzeyde mi arttıracaktır? Şimdi bu sorunun cevabını arayalım. Transfer
eyde mi arttıracaktır? Şimdi bu sorunun cevabını arayalım. Transfer
u harcamaları gibi bir otonom bileşendir ve transfer harcamalarındaki artış
harcamaları gibiİktisada
bir otonomGirişbileşendir ve transfer harcamalarındaki artış
m harcamaların artmasına neden olacaktır. Fakat toplam harcama
harcamaların artmasına neden olacaktır. Fakat toplam harcama
ırlanacağı üzere, transfer harcamaları toplam otonom harcamalar içinde
anacağı üzere, transfer harcamaları toplam otonom harcamalar içinde
maktaydı. Dolayısıyla transfer harcamalarındaki artış, marjinal tüketim
aktaydı. Dolayısıyla transfer harcamalarındaki artış, harcamalarındaki
marjinal tüketimartış, marjinal tüketim eğilimi (c) ile çarpımı
mı kadar toplamolarak
otonom yer almaktaydı.
harcamaları Dolayısıyla transfer
artıracaktır. Peki, gelir düzeyi ne kadar
kadar toplam otonom
kadar harcamaları
toplam otonom artıracaktır.
harcamaları Peki, gelir düzeyi
artıracaktır. Peki, ne kadar
gelir düzeyi ne kadar artacaktır? Bunu göstermek için
östermek için yine denge gelir düzeyinin formülünü değişim cinsinden
ermek için yine denge gelir düzeyinin formülünü değişim cinsinden
yine denge gelir düzeyinin formülünü değişim cinsinden yazabiliriz:
1
ΔY = 1 cΔTR
ΔY = 1 − c(1 − ct )ΔTR0 0
1 − c(1 − t )
fer harcamaları çoğaltanına ulaşabiliriz:
Buradanulaşabiliriz:
da transfer harcamaları çoğaltanına ulaşabiliriz:
harcamaları çoğaltanına
ΔY c
ΔY = c
ΔTR=0 1 − c(1 − t )
ΔTR0 1 − c(1 − t )
transfer harcamalarının hepsi tüketime gitmeyip, cTR kadar olan kısmı
ansfer harcamalarının hepsi
Dikkat tüketime
edilirse, gitmeyip,
transfer cTR kadar
harcamalarının hepsiolan kısmıgitmeyip, cTR kadar olan kısmı gittiği için;
tüketime
harcamaları çoğaltanı, kamu harcamaları çoğaltanından daha küçüktür.
arcamaları çoğaltanı, kamu harcamaları
transfer harcamaları çoğaltanı,çoğaltanından dahaçoğaltanından
kamu harcamaları küçüktür. daha küçüktür. Bununla birlikte, transfer
transfer harcamalarındaki bir artış denge gelir düzeyini, transfer
ansfer harcamalarındaki bir bir
harcamalarındaki artış
artışdenge gelirdüzeyini,
denge gelir düzeyini, transfer
transfer harcamalarındaki 1000 birimlik artıştan daha fazla
1000 birimlik artıştan daha fazla artıracaktır. Böylece transfer
00 birimlik artıracaktır.
artıştan daha
Böylecefazla
transferartıracaktır. Böylece
harcamalarındaki transfer
artış geliri, transfer harcamaları çoğaltanı kadar artırmak-
tış geliri, transfer harcamaları çoğaltanı kadar artırmaktadır. Transfer
ş geliri, transfer harcamaları
tadır. çoğaltanı kadar
Transfer harcamalarındaki artırmaktadır.
1000 Transfer
birimlik artışın, denge gelir düzeyi üzerinde yarattığı değişmeyi şu
000 birimlik artışın, denge gelir düzeyi üzerinde yarattığı değişmeyi şu
0 birimlik artışın, denge
şekilde gelir düzeyi üzerinde yarattığı değişmeyi şu
buluruz:

ΔY =∆Y
α =ΔαTR ∆TR= 2 x 1000
= 2 x 1000 = 2000= 2000
ΔY = αTR TR
ΔTR TR
= 2 x 1000 = 2000
nsfer harcamalarındaki Sonuç 1000 birimlik
olarak, transferartış, kamu harcamalarına göre denge
fer harcamalarındaki 1000 birimlik artış,harcamalarındaki
kamu harcamalarına1000 göre
birimlik artış, kamu harcamalarına göre denge gelir dü-
denge
a az arttırmış zeyini
olmakladaha birlikte;
az gene
arttırmış de birlikte;
olmakla denge gelir
gene dedüzeyi
denge transfer
gelir düzeyi transfer harcamalarındaki artıştan daha
az arttırmış olmakla birlikte; gene de denge gelir düzeyi transfer
ıştan daha fazlafazla
(2000) artmıştır.
(2000) artmıştır.
an daha fazla (2000) artmıştır.
alarındaki bir artışın Transfer harcamalarındaki
etkisinin şekil üzerindekibir artışın etkisinin
gösterimi, şekil6.13’deki
Şekil üzerindeki gösterimi, Şekil 5.13’deki kamu harca-
rındaki bir artışın etkisininbirşekil
malarındaki üzerindeki
artışın etkisinin gösterimi,ileŞekil
gösterimi 6.13’deki
benzerdir. Bu nedenle, biz burada bu şekli çizmeyip, iyi bir
aki bir artışın etkisinin gösterimi ile benzerdir. Bu nedenle, biz burada bu
i bir artışın etkisinin
alıştırmagösterimi
olması ileşeklin
için benzerdir. Busize
çizimini nedenle, biz burada
bırakıyoruz. Fakat bu çizerken şunu unutmayalım: Transfer harca-
şekli
ir alıştırma olması için şeklin çizimini size bırakıyoruz. Fakat şekli çizerken
alıştırma olmasımalarındaki
için şeklin çizimini size bırakıyoruz. Fakat şekli çizerken
Transfer harcamalarındaki artışa artışabağlı olarak
bağlı toplam
olarak toplamharcama fonksiyonu
harcama (AE) yukarıya doğru kayarken, toplam otonom
fonksiyonu
ansfer harcamalarındaki artışa bağlı olarak toplam harcama fonksiyonu
ğru kayarken,harcamalar
toplam dikey
otonomeksende transfer harcamalarındaki
harcamalar dikey eksendeartıştransfer
kadar (1000) yukarı kaymamaktadır. Bu değerin
u kayarken, toplam marjinal otonomtüketim
harcamalar dikey eksende
kadar transfer
ış kadar (1000)(1000),
yukarı kaymamaktadır. eğilimi (c)
Bu değerin ile(1000),
çarpımı marjinal yukarı kaymaktadır (yani, 1000 x 0,8 = 800).
tüketim
kadar (1000) yukarı kaymamaktadır. Bu değerin (1000), marjinal tüketim
mı kadar yukarı kaymaktadır (yani, 1000 x 0,8 = 800).
kadar yukarı kaymaktadır (yani, 1000 x 0,8 = 800).
ÖÇ 3 Devletin ekonomiye dâhil edilmesinin toplam harcamalar ve denge gelir düzeyi
onomiye dâhil edilmesinin toplam harcamalar ve üzerindeki
denge etkileri açıklayabilme
gelir düzeyi
omiye dâhil edilmesinin toplam harcamalar ve denge gelir düzeyi
çıklayabilme
layabilme
İlişkilendir Araştır 2 Anlat/Paylaşİlişkilendir Anlat/Paylaş
İlişkilendir Anlat/Paylaş
ye dahil Türkiye Ekonomisinin Kamu harcamalarını kim
dahil Türkiye
Devletin Ekonomisinin
ekonomiye dahil Kamu harcamalarını kim
olmadığı toplam harcama verilerini yapar?Türkiye
Kamu harcamalarının
Ekonomisinin Kamu harcamalarını kim
madığı toplamedilmesi,
harcama verilerini
devletin olmadığı artması bütçeharcamalarının
yapar? Kamu
öre gelir TÜİK’in internet sayfasından dengesini nasıl yapar? Kamu harcamaları-
gelir TÜİK’in internet sayfasından artması toplam harcama
bütçe dengesini verilerini
nasıl
zaman bir ekonomiye göre gelir etkiler? Tartışınız.
inceleyebilirsiniz.
zaman inceleyebilirsiniz. etkiler? Tartışınız.
TÜİK’in internet sayfasın- nın artması bütçe dengesini
r? düzeyinin her zaman art-
dan inceleyebilirsiniz. nasıl etkiler? Tartışınız.
masına mı yol açar?

DEVLETİN
24 OLDUĞU DIŞA AÇIK BİR EKONOMİDE DENGE GELİR
24 DÜZEYİNİN BELİRLENMESİ
Buraya kadar olan açıklamalarımızda tüketimi (C), yatırımı (I) ve kamu harcamalarını (G) dikkate

aldık ve bu üç harcama bileşeninin toplamını toplam planlanan harcamalar (AE) olarak isimlendirdik.
Günümüzde artık dışa kapalı ekonomiler kalmamıştır. Ülkeler birbirleriyle çeşitli şekillerde ekonomik
ilişkiler kurmaktadırlar. Biz de bu aşamada analizimizi bir adım daha ileriye götüreceğiz ve milli gelirin
belirlenmesinde dış ticaretin etkisini modele dâhil edeceğiz.

121
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi

Ekonomiyi dışa açtığımızda ülkenin dünya- Yurt içi gelir düzeyinden bağımsız bir ihracat
nın geri kalan diğer ülkeleri ile mal ve hizmetler fonksiyonu Şekil 5.14’de gösterilmiştir. İhracatın
üzerine olan ihracat ve ithalat ilişkilerini dikkate yurtiçi gelir düzeyinden bağımsız olması, ihracat
alacağız. İhracat (X), bir ülkede üretilen mal ve fonksiyonunun gelir eksenine paralel olarak çizil-
hizmetlerin yabancı ülkelere satılmasına denir. Di- mesine neden olmuştur. Bu bize, gelir ne olursa ol-
ğer bir ifadeyle ihracat, diğer ülkelerin yurt içi mal sun, ihracat düzeyinin X0 olacağını göstermektedir.
ve hizmetlere olan talebini gösterir. Bu bakımdan
ihracat, toplam çıktının ve gelirin bir bileşenidir. X
Yurt dışından mal ve hizmetlerin satın alınmasına
ise, ithalat (M) denir. İthalat, ihracatın aksine, yurt
içi çıktının bir bileşeni değildir. Çünkü ithalattaki

İhracat (X)
mal ve hizmetler ülke içerisinde üretilmez, diğer ül- X0 X=X0
kelerden ithal edilir. Fakat hanehalklarının toplam
tüketim harcamalarına, firmaların toplam yatırım
harcamalarına ve kamu harcamalarına baktığımız-
da, bunların içine ithalat girer. Bu nedenle, toplam
çıktıyı (geliri) doğru bir şekilde hesaplayabilmemiz Gelir (Y)
için ithalatın çıkarılması gerekir. Bu bilgiler ışığın-
Şekil 5.14 İhracat Fonksiyonu
da dışa açık bir ekonomide planlanan toplam har-
camaları şu şekilde gösterebiliriz:
İthalat Fonksiyonu
AE = C+I+G+X-M İthalat, ülke vatandaşlarının yurt dışındaki mal
ve hizmetleri satın almalarını ifade etmektedir. Do-
Toplam planlanan harcama fonksiyonundaki
layısıyla ithalatı, yurt içi gelir düzeyinin bir fonksi-
son iki terim; yani ihracat ile ithalat arasındaki fark
yonu olarak ele alacağız. Yurt içi gelir düzeyi arttı-
(X-M), ülkenin mal ve hizmetler üzerine olan net
ğında, ülke vatandaşları yurt dışından daha çok şey
ihracatını (NX) ifade eder. İhracatın artması net
satın alacaklardır. Buna göre, ithalat fonksiyonu şu
ihracatı artırırken, ithalatın artması ise net ihracatı
şekilde gösterilebilir:
azaltacaktır. Net ihracatın artması da, toplam plan-
lanan harcamaların ve gelir düzeyinin artmasına M = M0+mY
yol açacaktır. Tersine, eğer net ihracat azalırsa, top-
lam planlanan harcamalar ve gelir düzeyi azalacak- İthalat fonksiyonunun da tüketim fonksiyonu
tır. Peki, ihracat ve ithalat düzeylerini ne belirler? gibi iki kısmı vardır. Birincisi, M0 ile gösterilen
Bunun için ihracat ve ithalat fonksiyonlarına baka- otonom kısmıdır. İkincisi ise, mY ile gösterilen
lım ve bu fonksiyonlardan yola çıkarak net ihracat uyarılmış kısmıdır. Burada Y gelir düzeyini, m ise
fonksiyonunu elde edelim. marjinal ithalat eğilimini göstermektedir. Marjinal
ithalat eğilimi, marjinal tüketim eğilimine benzer
İhracat Fonksiyonu bir şekilde, gelirdeki bir birimlik artışın ne kadarı-
nın ithalata gittiğini gösteren birden küçük pozitif
Burada ihracatın veri olduğunu varsayacağız.
bir katsayıdır.
Yani ihracat, diğer ülkelerin yurt içinde üretilen
mal ve hizmetlere olan talebini gösterdiği için, ih- Şekil 5.15’de ithalat fonksiyonu gösterilmiştir.
racatı belirleyen faktörler olarak; diğer ülkelerin İthalat fonksiyonu M0 gibi bir otonom harcama
gelirlerini ve döviz kurunu dikkate alabiliriz. Dola- düzeyinden başlayıp, gelirin artan bir fonksiyonu
yısıyla burada ihracatın, yurt içi gelir düzeyinin bir olması nedeniyle de gelir düzeyi arttıkça artmak-
fonksiyonu olmadığını ifade ederek, ihracatı (X), tadır.
otonom bir değişken olarak ele alacağız:

X = X0

122
İktisada Giriş

M paralel ihracat fonksiyonuna baktığımızda ise, ih-


racat düzeyinin X0 olduğunu görmekteyiz. Dolayı-
sıyla Y1 gibi Y0’dan daha düşük bir gelir düzeyinde
M= M0+mY ihracat ithalattan büyüktür (X0 > M1). Şeklin üst
İthalat (M)

kısmındaki bu durumu şeklin alt kısmındaki net


ihracat fonksiyonuna yansıttığımızda, E1 noktasını
elde ederiz ve bu bize Y1 gelir düzeyinde net ihraca-
tın pozitif bir değer aldığını (NX1) gösterir. Şimdi
daha yüksek bir gelir düzeyi olan Y2’yi ele alalım. Y2
0 Y
Gelir (Y) gelir düzeyinde şeklin üst kısmındaki pozitif eğimli
ithalat fonksiyonuna baktığımızda ithalat düzeyi-
Şekil 5.15 İthalat Fonksiyonu nin M2 olduğunu görürüz. Yine bu gelir düzeyinde
yatay eksene paralel ihracat fonksiyonuna baktığı-
Net İhracat Fonksiyonu mızda ise, ihracat düzeyinin otonom olduğu için
İhracat ve ithalat fonksiyonlarını elde ettikten değişmediğini ve X0 olduğunu görürüz. Dolayısıyla
sonra, şimdi net ihracat fonksiyonunu elde edebili- Y2 gelir düzeyinde, Y1 gelir düzeyinin aksine, itha-
riz. Yukarıda da ifade edildiği gibi, toplam ihracattan lat ihracattan büyüktür (M2 > X0). Bunun nedeni,
toplam ithalat çıkarıldığında net ihracat elde edilir. ithalatın gelire bağlı bir kısmının olmasıdır. Gelir
Dolayısıyla, ihracat ve ithalat fonksiyonlarını kulla- artışına bağlı olarak ithalat arttığı için; bunun ya-
narak net ihracat (NX) fonksiyonunu elde edebiliriz: nında ihracat otonom olmasına bağlı olarak değiş-
mediğinden, yüksek gelir düzeylerinde net ihracat
NX = X-M azalacaktır, hatta eksi olabilecektir. Y2 gelir düze-
NX = X0 - (M0+mY) yinde şeklin alt kısmındaki net ihracat fonksiyonu-
NX = X0 - M0 - mY na doğru hareket ettiğimizde, ithalatın ihracattan
büyük olduğunu gösteren E2 noktasına ulaşırız. E2
Net ihracat fonksiyonundan görüleceği üzere, net noktası bize, net ihracatın Y2 gelir düzeyinde eksi
ihracat (NX) gelir düzeyinin (Y) bir fonksiyonudur. (–NX2) olduğunu göstermektedir.
Net ihracat ile gelir düzeyi arasındaki ilişkiyi, fonksi-
yonda gelirin önünde bulunan marjinal ithalat eğili- X,M
mi (m) belirlemektedir. Marjinal ithalat eğilimi (m),
aynı zamanda net ihracat fonksiyonunun eğimidir. M= M0+mY
İhracat (X), İthalat (M)

Net ihracat fonksiyonunda marjinal ithalat eğilimi-


M2
nin eksi olması (-m), Şekil 5.16’da görüldüğü üzere, E X<M
net ihracat fonksiyonunun negatif eğimli olmasına X0 X0
X>M
neden olmaktadır. Dolayısıyla Şekil 5.16’daki gibi, M1
net ihracat-gelir düzleminde karşımıza negatif eğim-
li bir net ihracat fonksiyonu çıkacaktır.
Y
Şekil 5.16’da ihracat ve ithalat fonksiyonların- 0 Y1 Y0 Y2 Gelir (Y)
dan yola çıkılarak net ihracat fonksiyonunun gra- NX
fiği elde edilmiştir. Şeklin üst kısmında, ihracat
Net İhracat (NX)

ve ithalat fonksiyonlarının kesiştiği E noktasında,


ihracat ithalata eşit olduğu için net ihracat sıfırdır E1
NX1
(NX=X-M=0). Dolayısıyla şeklin alt kısmında, E
0 Y
şeklin üst kısmındaki E noktasının izdüşümün- Y1 Y0 Y2 Gelir (Y)
de Yo gelir düzeyinde, net ihracat fonksiyonu ge- -NX1
E2 NX
lir eksenini kesmektedir. Y0’dan daha düşük olan
Y1 gibi bir gelir düzeyine baktığımızda; şeklin üst
kısmında bu gelir düzeyinde pozitif eğimli ithalat Şekil 5.16 Net İhracat Fonksiyonu
fonksiyonunda, ithalat düzeyinin M1 kadar oldu-
ğunu görmekteyiz. Y1 gelir düzeyinde yatay eksene

123
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi

Çeşitli gelir düzeylerinde elde ettiğimiz bu E, E1 ve E2 gibi noktaları birleştirdiğimizde, net ihracat-gelir düz-
leminde negatif eğimli net ihracat fonksiyonunu elde etmiş oluruz. Şekil 5.16’dan da görüleceği üzere, net ih-
racat fonksiyonu, gelir düzeyi arttıkça ithalatın artmasına bağlı olarak, net ihracatın azalacağını göstermektedir.

yaşamla ilişkilendir

İhracatta Artış Üretimi Yükseltir İhracatta en büyük pazarlarımız Almanya, İn-


İhracat, Aralık ayında (bir önceki yılın aralık giltere ve İtalya gibi Avrupa ülkeleri. Irak’a yapı-
ayına göre) yüzde 9.3 oranında arttı. lan ihracat 8.5 milyar dolardan 7.6 milyar dolara
gerilemesine rağmen önemli döviz geliri sağlıyor.
Eylülde ihracatta yüzde 5.8 oranında, Ekim-
de 3.2 oranında gerileme vardı. Kasımda yüzde Çin’e bağlandık
9.7 artış olmuştu. Kasım ve Aralık aylarında peş İthalatta en büyük harcamayı enerji ürünle-
peşe iki ay 12.8 milyar dolarlık ihracatın gerçek- rine yapıyoruz ama yıllık ihracat 2016 yılında 37
leştirilmesi, 2017 yılında ihracat artışının devam milyar dolardan 27 milyar dolara geriledi. Dün-
edeceğini gösteriyor. yada enerji ürünleri fiyatlarındaki gerileme itha-
Bizim için ihracat artışı çok önemli. İhracat lat faturamızı büyük ölçüde küçülttü.
artışı “dış talebin” canlandığını gösterir. Talep ar- 2016 yılında Çin’den 25.5 milyar dolarlık,
tışı peşinden üretimi getirir. Almanya’dan 21.5 milyar dolarlık ithalat yaptık.
Son aylarda ihracatta görülen artışa rağmen Rusya’dan ithalatımız 15 milyar dolara geriledi.
2016 yılı ihracat geliri, 2015 yılı ihracat gelirinin Rusya’dan enerji ürünü ağırlıklı ithalat yap-
üzerine çıkamadı. 2015 yılında ihracat gelirimiz tığımızdan Rusya ithalat harcamalarında başta
143 milyar dolardı. 2016 yılında bu rakamın gelirdi. Çin’den hammadde, makine ve tüketim
yüzde 0.8 gerisinde kaldı. 142 milyar dolar oldu. malı ithal ediyoruz.
İthalat harcamalarımız ise 198 milyar dolar. İhraç ürünlerimizin yüzde 29’unu karayo-
Pazarımız Avrupa luyla taşıyoruz. Havayoluyla taşımanın payı artı-
Yayımlanan 2016 yılı Veri Bülteni’ne göre yor, yüzde 10’a yaklaşıyor.
ithalat harcamamız ile ihracat gelirimiz arasında İhracatın sadece yüzde 15’i, ithalatın ise yüz-
56 milyar dolar açık var. Dış ticaret açığımız yıl- de 77’si peşin parayla yapılıyor.
lık cari açığımızın (döviz açığımızın) büyük ol- 2016 yılı geride kaldı. Önümüze bakalım.
masının ana nedeni. 2017 yılında ihracat artışını sürdürmeye mecburuz.
İhracatta en yüksek döviz gelirini motorlu
kara taşıtları ihracatından elde ediyoruz. Toplam
Güngör Uras
ihracat geliri 20 milyar dolara yaklaştı. Giyim ve
konfeksiyon sanayii ile kazan, makine ihracatı, 03.01.2017
motorlu taşıt araçları ihracatından sonra geliyor.
İlgi çeken 2016 yılında inciler, kıymetli taşlar ve Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/
madenler ihracat gelirinin 12 milyar doları aşma- ihracatta-artis-uretimi-yukseltir-ekonomi-yde-
sı. Elektrikli makineler ve meyve ihracat gelirimiz tay-2372010/
de giderek artıyor.

Toplam Harcamalar ve Denge Gelir Düzeyinin Belirlenmesi


Yukarıda belirttiğimiz gibi, net ihracatın pozitif değer alması (X > M), toplam harcamaların artmasına;
net ihracatın negatif değer alması (M > X) ise, toplam harcamaların azalmasına neden olur. Şimdi ihracat
ile ithalat arasındaki farkı ifade eden net ihracatı ekleyerek, dışa açık bir ekonomideki toplam harcama
fonksiyonunu elde edelim. Toplam harcama fonksiyonunu aşağıdaki gibi gösterebiliriz:

124
üzde 29’unu karayoluyla taşıyoruz. Havayoluyla taşımanın payı artıyor,
.
e 15’i, ithalatın ise yüzde Giriş
İktisada 77’si peşin parayla yapılıyor.
Önümüze bakalım. 2017 yılında ihracat artışını sürdürmeye mecburuz.

AE = C + I + G + NX
ar ve Denge GelirAEDüzeyinin
= C + I + GBelirlenmesi
+ (X-M)
z gibi, net ihracatın pozitif değer alması (X > M), toplam harcamaların dikkat
Eşitliğin sağ tarafındaki her bir harcama fonk- Harcama fonksiyonunun eğimi; başlangıçta
ın negatif değer alması (M > X) ise, toplam harcamaların azalmasına
siyonunu (tüketim, yatırım, kamu harcamaları, net devletin olmadığı dışa kapalı bir ekonomide,
acat ile ithalat arasındaki farkı ifade eden net ihracatı ekleyerek, dışa açık
ihracat) daha elde
am harcama fonksiyonunu açık edelim.
bir şekilde göstererek,
Toplam toplam
harcama “c” idi. Ekonomiye devleti dâhil ettiğimizde dışa
fonksiyonunu
biliriz: harcama fonksiyonunu şu şekilde yazabiliriz: kapalı bir ekonomide eğim, bu sefer “c(1-t)”
oldu. Daha sonra ekonomiyi dışa açtığımızda
AE
AE==CC+0+cTR
I + G0+c
+ NX
(1-t)Y+I0+G0+X0-M0-mY ise eğim, “c(1-t)–m” oldu. Dolayısıyla, ilerleyen
AE = C + I + G + ( X − M ) her bir aşamada harcama fonksiyonunun eğimi-
Elde ettiğimiz eşitlikte otonom harcamaları A0
nin azalmış olduğuna dikkat ediniz.
ndaki her bir harcama fonksiyonunu
olarak gösterip, (tüketim,
geri kalanları yatırım, kamu
Y parantezine harcamaları,
alırsak;
ık bir şekildetoplam
göstererek,
harcama toplam harcama aşağıdaki
fonksiyonunu fonksiyonunu
şekildeşu şekilde
yazabiliriz:
AE = C0 + cTR0 + c(1 − t )Y + I 0 + G0 + X 0 − M 0 − mY
Şekil 5.17 aynı zamanda, ekonominin denge
AE = A0+ [c (1-t) - m]Y gelir düzeyinin elde edilişini de göstermektedir.
ikte otonom harcamaları A0 olarak gösterip, geri kalanları Y parantezine Hatırlanacağı üzere denge koşulu toplam planla-
Böylece, şekilde
ma fonksiyonunu aşağıdaki devletinyazabiliriz:
olduğu dışa açık bir ekono- nan harcamaların gelire eşitliğidir (AE = Y). Şekilde
mide toplam harcama fonksiyonunun eğimini bu- devletin olduğu dışa açık bir ekonomideki toplam
+ [c(1 − t harcama
AE = A0Toplam
labiliriz. ) − m]Y fonksiyonunun eğimini,
harcama fonksiyonu olan AE2, 45 derecelik gelir
olduğu dışa açıkdaha
birönce olduğu gibi
ekonomide (hemharcama
toplam devletin olmadığı hem eğimini
fonksiyonunun doğrusunu E2 noktasında kesmektedir. E2 noktası
de olduğu eğimini,
arcama fonksiyonunun dışa kapalıdaha ekonomilerdeki
önce olduğu gibi),
gibitoplam
(hem devletin
bize, ekonominin denge gelir düzeyinin Y2 olduğu-
harcamalardaki artışı, gelirdeki artışa
duğu dışa kapalı ekonomilerdeki gibi), toplam harcamalardaki nu oranladığı- artışı,
göstermektedir.
mızda buluruz:
dığımızda buluruz:
ΔAE AE
= c(1 − t ) − m
Toplam Planlanan Harcamalar (AE)

ΔY Y=AE
Dikkat edilecek olursa, dışa açık bir ekonomide AE1
29
harcama fonksiyonunun eğimi azalmıştır. Çünkü AE2
E2
ekonominin dışa açılması ile harcama fonksiyo-
nunun eğimine marjinal ithalat eğilimi (m) eksi
olarak girmiş ve eğimin değerinin azalmasına yol A02 E1
açmıştır. Bu durumu Şekil 5.17 üzerinde gör-
mekteyiz. Şekilde, devletin olduğu dışa kapalı bir A01
ekonomideki harcama fonksiyonu A01 otonom
45°
harcama düzeyinden başlayan AE1 harcama fonk- Y
0 Y1 Y2
siyonudur. Ekonominin dışa açılması, harcama Gelir (Y)
fonksiyonunun eğiminin azalmasına neden olmuş- Şekil 5.17 Devletin Olduğu Dışa Açık Ekonomide Denge
tur. Buna bağlı olarak, dışa açık bir ekonomideki Gelir Düzeyi
harcama fonksiyonunun eğimi, dışa kapalı bir eko-
nomidekine (AE1) göre yatıklaşarak AE2 olmuştur.
AE2 harcama fonksiyonu, A02 otonom harcama Denge gelir düzeyini, toplam harcama fonksi-
düzeyinden başlamaktadır. Bu bize, ekonominin yonundan yola çıkarak formel olarak da elde ede-
dışa açılmasıyla toplam otonom harcamaların art- biliriz. Denge koşulu, toplam harcamaların toplam
tığını göstermektedir. Yani, ekonominin dışa açıl- gelire eşitliği (AE=Y) olduğundan, AE’nin yerine Y
masıyla oluşan otonom ihracat otonom ithalattan yazıp, harcama fonksiyonunu Y için çözümlersek,
büyüktür (X0 > M0) ve böylece kapalı ekonomiye denge gelir düzeyinin formülasyonunu elde etmiş
göre toplam otonom harcamalar artmıştır (A01’den oluruz:
A02’ye). Tersi durumun (otonom ithalatın otonom
ihracattan büyük olması) oluşmasının da mümkün Y = A0+[c (1-t) - m]Y
olabileceği unutulmamalıdır.

125
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi

Eşitliğin sağındaki Y’yi parantezi ile birlikte sol tarafa taşırsak, eşitliği şu şekilde yazabiliriz:

Y - Y [c (1-t) - m] = A0

Buradan da tekrar Y parantezine alırsak, eşitlik şu şekilde olur:


Y [1 - c (1-t) + m] = A0
ına bıraktığımızda, denge gelir düzeyinin formülasyonunu elde etmiş oluruz:
tığımızda, Y’yi tek başına bıraktığımızda, denge gelir düzeyinin formülasyonunu elde etmiş oluruz:
ktığımızda,denge
dengegelir
gelirdüzeyinin
düzeyinin
Y=
formülasyonunu
1
formülasyonunu
A0
elde
eldeetmiş
etmişoluruz:
oluruz:
1 1 1 − c(1 − t ) + m
Y Y= = A0A
düzeyinin eşitliğinde1 −1 c−toplam
− t−) t+) +
(1c(1 motonom
m
0
harcamaların önündeki katsayı bize dışa
mideki
in çoğaltan katsayısını göstermektedir:
nineşitliğinde
eşitliğindetoplam
Dengeotonom
toplam gelir
otonom harcamaların
düzeyinin önündeki
eşitliğinde
harcamaların katsayı
toplam otonom
önündeki bize
bizedışa
katsayıharcamaların
dışa önündeki katsayı bize dışa açık bir ekono-
ğaltan katsayısını göstermektedir:
mideki çoğaltan katsayısını
oğaltan katsayısını göstermektedir: 1
göstermektedir:
α Dışa açık =
1 1 − c(1 − t ) + m
α Dışa açık = =
1
α Dışa açık 1 − c(1 − t ) + m
u gösterdiğimiz çoğaltan, 1 − c(1 − t ) +otonom
toplam m harcamaların içinde bulunan ihracat
de eder. Aynı zamanda
iğimiz otonom ithalat çoğaltanınıiçinde
da ifade edebilir. Fakat otonom
diğimizçoğaltan,
otonom çoğaltan,
harcamaların
toplam
toplam
Örneğin,
içinde
otonom
buotonom
eksi
harcamaların
harcamaların
gösterdiğimiz
olarak yerçoğaltan,
aldığı içinde bulunan
toplam
için, bulunan
otonom
otonom
ihracat
ihracat
harcamaların
ithalat çoğaltanıiçinde bulunan ihracat çoğaltanını
Aynı
Aynı zamanda
zamanda otonom
otonom ithalat
ithalatçoğaltanını
çoğaltanını dadaifade
ifade edebilir.
edebilir. Fakat
Fakat otonom
otonom
ir. ifade eder. Aynı zamanda otonom ithalat çoğaltanını da ifade edebilir. Fakat otonom ithalat toplam oto-
arcamaların
harcamalarıniçinde
içinde eksi
eksi olarak
olarakyer
yeraldığı
aldığıiçin,
için,otonom
otonom ithalat
ithalat çoğaltanı
çoğaltanı
nom harcamaların içinde eksi olarak yer aldığı için, otonom ithalat çoğaltanı negatif işaretlidir.
ecek olursa, ekonominin dışa açılması çoğaltanın değerinin azalmasına neden
ama fonksiyonununDikkateğiminde
edilecek olursa,
olduğu ekonominin
gibi). Bunun dışanedeni,
açılmasımarjinal
çoğaltanın değerinin azalmasına neden olmuştur
ithalat
sa, ekonominin
ursa, ekonominin dışa
(harcamadışa açılması
açılması çoğaltanın
fonksiyonununçoğaltanın değerinin
eğiminde değerinin
olduğu azalmasına
azalmasına
gibi). Bunun neden
neden
nedeni,
Bu durumueğiminde
ksiyonunun örnekle gösterebiliriz.
olduğu gibi). Daha
Bunun önceki
nedeni, gibi, c’nin 0,8;
marjinal ithalatt’nin 0,25 ithalat eğilimidir (m). Bu duru-
marjinal
nksiyonunun
unun mu eğiminde
örnekle olduğu gibi).
gösterebiliriz. Bunun
Daha öncekinedeni,
gibi, marjinal
c’nin 0,8; ithalat
t’nin 0,25 olduğunu ve bunun yanında m’nin 0,10
umu yanında
urumu örnekle
örnekle
m’nin 0,10 olduğunu
gösterebiliriz.
gösterebiliriz.
olduğunu Daha
Daha
varsaydığımızda,
varsaydığımızda,
önceki
önceki
dışa gibi,
gibi,
açık c’nin
bir
dışa
c’nin 0,8;açık
0,8;
ekonomideki
bir 0,25
t’nin
t’nin
ekonomideki
0,25
çoğaltanın değerini şu şekilde buluruz:
erini
ında şu şekilde buluruz:
nındam’nin
m’nin0,10
0,10olduğunu
olduğunuvarsaydığımızda,
varsaydığımızda,dışa dışaaçık
açıkbirbirekonomideki
ekonomideki
ekilde
şekildebuluruz:
buluruz: α Dışa açık = 1 1
= =2
11 −1 0,8(1 − 0, 25)1+10,10 0,5
α Dışa açık = =
α Dışa = = = =2 2
açık 1 − 0,8(1 − 0, 25) + 0,10 0,5
üzere, başlangıçta 1 −devletin
0,8(1 − 0, olmadığı
Görüldüğü üzere,
25) dışa
0,5 kapalı
başlangıçta
+ 0,10 bir ekonomide
devletin 5 olan
olmadığı dışa çoğaltan
kapalı bir ekonomide 5 olan çoğaltan değeri,
nşlangıçta
ekonomiyedevletin
dâhil edilmesi
ekonomiye iledâhil
2,5’e düşmüştü
edilmesi ve 5düşmüştü
ile 2,5’e bir de çoğaltan
ekonomiyi dışa
ve bir de ekonomiyi dışa açtığımızda çoğaltanın
aşlangıçtadevletin
oğaltanın devletinolmadığı
değeri olmadığı
daha da
dışa
dışa kapalı
azalarak
bir
birekonomide
kapalı2’ye ekonomide
düşmüştür. 5olan
olan çoğaltanotonom
Dolayısıyla
miye dâhil değeri daha
edilmesi ileda2,5’e
azalarak 2’ye düşmüştür.
düşmüştü ve bir Dolayısıyla
de otonom
ekonomiyi dışaharcamalardaki bir birimlik artış, denge gelir
omiye dâhil artış,
bir birimlik edilmesi
denge ile 2,5’e
gelir düşmüştü
düzeyini artık 2ve bir artıracaktır.
birim de ekonomiyi dışa
n değeri
değeri daha dada
düzeyini
daha azalarak
artık 2’ye
2 birim
azalarak düşmüştür.
düşmüştür. Dolayısıyla
artıracaktır.
2’ye Dolayısıyla otonom
otonom
mlik artış, denge gelir düzeyini artık 2 birim artıracaktır.
mlik artış, denge gelir düzeyini artık 2 birim artıracaktır.
nin dışa açılmasının toplam
ÖÇ 4 harcamalar
Ekonomininve denge
dışa gelir düzeyi
açılmasının toplamüzerinde yarattığı
harcamalar ve denge gelir düzeyi üzerinde
abilme, yarattığı etkileri açıklayabilme,
aaçılmasının
açılmasınıntoplam
toplamharcamalar
harcamalarvevedenge
dengegelir
gelirdüzeyi
düzeyiüzerinde
üzerindeyarattığı
yarattığı
İlişkilendir Anlat/Paylaş
İlişkilendir
İlişkilendir
Araştır 3 Anlat/Paylaş
Anlat/Paylaş
İlişkilendir Anlat/Paylaş
net ihracat Türkiye Ekonomisinin dış Çoğaltanın değerindeki
tif
hracatmi yoksa
Türkiye ticaret verilerini
Ekonomisinin TÜİK’in gelişmeleri; devletin
ihracat
olduğunu Ekonomisinin dış
Türkiyeinternet dış Çoğaltanın
Çoğaltanın
sayfasından
değerindeki
değerindeki
olduğu/olmadığı ve
yoksa
yoksa ticaret
ticaret verilerini
verilerini TÜİK’in
TÜİK’in gelişmeleri;
gelişmeleri; devletin
devletin Çoğaltanın değerindeki ge-
uğunu inceleyebilirsiniz.
Türkiye’nin net ekonominin
ihracat de- olduğu/olmadığı
Türkiye dışa
Ekonomisinin veve dış açık
duğunu internet
internet
ğerinin
sayfasından
sayfasından
pozitif mi yoksa olduğu/olmadığı
olup/olmadığı
ticaret verilerini durumlar
TÜİK’in için
lişmeleri; devletin olduğu/
inceleyebilirsiniz.
inceleyebilirsiniz. ekonominin
ekonominin dışa
dışa açık açık olmadığı ve ekonominin
negatif mi olduğunu araş- olup/olmadığı anlatınız.
internet sayfasından incele-
olup/olmadığıdurumlar
durumlariçiniçin dışa açık olup/olmadığı du-
tırınız. yebilirsiniz.
anlatınız.
anlatınız. rumlar için anlatınız.

126
İktisada Giriş

ÖÇ 1 Tüketim, tasarruf, yatırım fonksiyonlarını ve devletin olmadığı


dışa kapalı bir ekonomide denge gelir düzeyini açıklayabilme

ÖÇ 2 Çoğaltan mekanizmasının işleyişini özetleyebilme

Devletin Olmadığı Dışa Kapalı Tüketim harcamaları, harcanabilir gelirin artan bir fonksiyonu-

bölüm özeti
Bir Ekonomide Denge Gelir dur ve buna bağlı olarak tüketim fonksiyonu şu şekildedir: C =
Düzeyinin Belirlenmesi
C0 + cYD. Tüketim fonksiyonunun otonom tüketim harcama-
larından ve uyarılmış tüketim harcamalarından oluşan iki kısmı
vardır. Tüketim fonksiyonundan yola çıkılarak tasarruf fonksi-
yonu şu şekildedir: S = –C0 + (1 – c)Y Tasarruf, tüketimin tersi
olduğu için tasarruf fonksiyonunun da bir otonom bir de uyarıl-
mış kısmı vardır. Burada tasarruflar gelirin artan bir fonksiyonu-
dur. Yatırımlar ise tamamen otonomdur, yani gelir düzeyinden
bağımsızdır. Devletin olmadığı dışa kapalı bir ekonomide genel
denge koşulu, toplam gelirin (Y) toplam planlanan harcamalara
(AE) eşit olmasıdır. Yani, ekonominin denge gelir düzeyi koşulu
AE=Y biçimindedir.

Otonom harcamalardaki bir birimlik değişmenin, denge gelir


düzeyi üzerinde kendisinden daha büyük miktarda yarattığı de-
ğişime çoğaltan denir. Buna göre otonom tüketim (ya da yatırım)
harcamalarındaki bir artış, malın satın alındığı satıcıların gelirle-
rinin aynı düzeyde artmasını sağlayacaktır. Gelirleri artan satıcı-
lar, elde ettikleri bu ilave gelirin bir bölümünü (marjinal tüketim
eğilimi ile çarpımı kadarını) başka satıcılardan mal ya da hizmet
almak için harcayacaklardır. Geliri artan bu yeni satıcılar da ben-
zer şekilde elde ettikleri bu ilave gelirin bir bölümünü (marjinal
tüketim eğilimi ile çarpımı kadarını) başka satıcılardan mal ya
da hizmet almak için harcayacaklardır. Böylece süreç bu şekilde
işleyecektir ve sonunda gelir, başlangıçtaki otonom harcama dü-
zeyinden daha büyük oranda artmış olacaktır.

127
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi

Devletin ekonomiye dâhil edilmesinin toplam harcamalar


ÖÇ 3 ve denge gelir düzeyi üzerindeki etkileri açıklayabilme

Devletin Olduğu Dışa Kapalı Devletin ekonomiye dahil edilmesi, kamu harcamalarının ve
Bir Ekonomide Denge Gelir transfer harcamalarının ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu
Düzeyinin Belirlenmesi harcamalar otonom olduğu için toplam otonom harcamalar ve
buna bağlı olarak da toplam harcamalar artacaktır. Bunun ya-
bölüm özeti

nında, vergiler ise bir sızıntı olduğu için toplam harcamaların


azalması yönünde etki yaratacaktır. Eğer otonom harcamalar-
dan kaynaklanan artış, vergilerden kaynaklanan azalıştan bü-
yük olursa, bu durumda denge gelir düzeyi artış gösterecektir.
Ama şunu da unutmayalım: Vergilerin devreye girmesi toplam
harcama fonksiyonunun eğiminin azalmasına da yol açacaktır.

Ekonominin dışa açılmasının toplam harcamalar ve denge


ÖÇ 4 gelir düzeyi üzerinde yarattığı etkileri açıklayabilme

Devletin Olduğu Dışa Açık Ekonomi dışa açıldığında, ülkenin diğer ülkeler ile olan mal ve
Bir Ekonomide Denge Gelir hizmet ticareti, yani ihracat ve ithalat, işin içine girer. Net ihraca-
Düzeyinin Belirlenmesi tın pozitif değer alması (X > M), toplam harcamaların artmasına;
net ihracatın negatif değer alması (M > X) ise, toplam harcama-
ların azalmasına neden olur. Ekonomide eğer daha çok harcama
akımı varsa, bu da gelirin daha fazla olmasına neden olur.

128
İktisada Giriş

1 Tüketim fonksiyonu için aşağıdakilerden 6 Devletin olmadığı dışa kapalı bir ekonomide,
hangisi söylenemez? tüketim fonksiyonu C = 300 + 0,8Y biçiminde ve
yatırımlar da 700 birim ise, bu ekonomideki denge

neler öğrendik?
A. Diğer koşullar sabitken, tüketim ile harcanabi-
gelir düzeyi aşağıdakilerden hangisidir?
lir gelir arasındaki ilişkiyi gösterir
B. Pozitif eğimlidir A. 7500 B. 500
C. Otonom bir kısmı vardır C. 1250 D. 2000
D. Uyarılmış bir kısmı vardır E. 5000
E. Harcanabilir gelir doğrusunu gösteren 45 dere-
celik doğrudan daha dik çizilir. 7 Kamu harcamaları otonom ise, dikey eksen-
de kamu harcamaları, yatay eksende gelir düzeyi
2 Gelir düzeyinin 400 milyardan 500 milyara olduğunda çizilen kamu harcamaları fonksiyonu
arttığı bir ekonomide tüketim harcamaları da 150 için aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
milyardan 225 milyara artıyorsa, marjinal tüketim
eğiliminin değeri aşağıdakilerden hangisidir? A. Yatay eksene paralel bir fonksiyon çizilir.
B. Dikey eksene paralel bir fonksiyon çizilir.
A. 0,80 C. Negatif eğimli bir fonksiyon çizilir.
B. 1 D. Pozitif eğimli bir fonksiyon çizilir.
C. 0,45 E. Hem negatif eğimli hem de pozitif eğimli bir
D. 0,75 fonksiyon çizilir.
E. 0,15
8 Aşağıdakilerden hangisi devletin olduğu dışa
3 Aşağıdakilerden hangisindeki değişme aynı kapalı bir ekonomideki toplam harcama fonksiyo-
tüketim fonksiyonu üzerinde hareket edilmesine nunu göstermektedir?
yol açar?
A. AE = A0 + CY
A. Tüketicilerin fiyatlar ile ilgili bekleyişleri B. AE = A0 + c(1 – t)Y
B. Faiz oranındaki değişmeler C. AE = A0 + c(1 – t) – mY
C. Gelirdeki değişmeler D. AE = A0 + 1 – c(1 – t)Y
D. Hanehalklarının miras beklentileri E. AE = A0 + c(1 – t – m)Y
E. Hanehalklarının servetlerindeki değişmeler

4 Devletin olmadığı dışa kapalı bir ekonomide


9 Aşağıdakilerden hangisi net ihracat fonksiyo-
nunu göstermektedir?
gelirin tüketilmeyen kısmına ne ad verilir?
A. NX = X0 + M0 – mY
A. Çoğaltan
B. NX = X0 + M0 + mY
B. Yatırım
C. NX = X0 – M0
C. Tasarruf
D. NX = X0 + M0 – mY
D. Marjinal tüketim eğilimi
E. NX = M0 + mY – X0
E. Ortalama tüketim eğilimi

5 Tasarrufun harcanabilir gelire oranına ne ad 10 c = 0,8; t = 0,25 ve m = 0,10 olduğu bir eko-
verilir? nomide, otonom harcamalardaki 250 birimlik ar-
tış denge gelir düzeyini ne kadar artırır?
A. Ortalama tasarruf eğilimi
B. Marjinal tasarruf eğilimi A. 625 B. 500
C. Toplam tasarruf eğilimi C. 1250 D. 250
D. Tasarruf fonksiyonu E. 750
E. Çoğaltan katsayısı

129
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi

Yanıtınız yanlış ise “Tüketim Harcamaları Yanıtınız yanlış ise “Devletin Olmadığı Dışa
1. E 6. E Kapalı Bir Ekonomide Toplam Harcamalar
ve Tüketim Fonksiyonu” konusunu yeniden
gözden geçiriniz. ve Denge Gelir Düzeyinin Belirlenmesi” ko-
neler öğrendik yanıt anahtarı

nusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Ortalama ve Marjinal Yanıtınız yanlış ise “Devletin Olduğu Dışa
2. D 7. A
Tüketim Eğilimi” konusunu yeniden gözden Kapalı Bir Ekonomide Toplam Harcamalar
geçiriniz. ve Denge Gelir Düzeyinin Belirlenmesi” ko-
nusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise Tüketim Harcamalarını Yanıtınız yanlış ise “Devletin Olduğu Dışa
3. C 8. B
Etkileyen Gelir Dışındaki Faktörler” konu- Kapalı Bir Ekonomide Toplam Harcamalar
sunu yeniden gözden geçiriniz. ve Denge Gelir Düzeyinin Belirlenmesi” ko-
nusunu yeniden gözden geçiriniz.

4. C Yanıtınız yanlış ise “Tasarruf ve Tasarruf Fonk- 9. A Yanıtınız yanlış ise “Net İhracat Fonksiyonu”
siyonu” konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Ortalama ve Marjinal Yanıtınız yanlış ise “Devletin Olduğu Dışa
5. A 10. B
Tasarruf Eğilimi” konusunu yeniden gözden Açık Bir Ekonomide Toplam Harcamalar ve
geçiriniz. Denge Gelir Düzeyinin Belirlenmesi” konu-
sunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
5 Anahtarı

Yatırım fonksiyonunu çizerken kolaylık sağlamak için yatırımların otonom ol-


duğunu varsaymıştık. Bu nedenle gelir eksenine paralel bir yatırım fonksiyonu
çizilmişti. Eğer yatırımların gelire bağlı olan bir kısmı olsaydı, örneğin gelir
Araştır 1 arttıkça yatırımlar da artsaydı, bu durumda yatırım-gelir düzleminde pozitif
eğimli bir yatırım fonksiyonu çizmemiz gerekirdi. Bu durumda bu fonksiyon
bize, gelir arttıkça yatırımların da gelire bağlı olarak belirli bir oranda artaca-
ğını gösterecektir.

Devletin ekonomiye dâhil edilmesi, her zaman gelir düzeyini artırmayabilir.


Şekil 5.11’den görüleceği üzere, devletin ekonomiye girmesi, otonom harca-
maları artırmıştır. Fakat aynı zamanda çoğaltanın değeri azalmıştır. Dolayısıy-
la, otonom harcamalardaki artışın etkisi, çoğaltandaki küçülmenin etkisinden
Araştır 2 büyük olduğu sürece, devletin ekonomiye dâhil edilmesi denge gelir düzeyi-
nin artmasına neden olur. Eğer tersi durum söz konusu olursa; yani çoğal-
tandaki küçülmenin etkisi, otonom harcamalardaki artışın etkisinden büyük
olursa, bu durumda gelir düzeyi düşebilecektir.

Türkiye’nin net ihracat değeri 1998 yılından 2016 yılının sonuna gelen dö-
neme kadar hep negatif olmuştur. Bu bize Türkiye için toplam ithalatın ilgili
Araştır 3 dönemde toplam ihracattan hep büyük olduğunu göstermektedir. Ayrıntılı
bilgi için TÜİK’in şu internet adresine bakınız: http://www.tuik.gov.tr/Ust-
Menu.do?metod=temelist

130
İktisada Giriş

Kaynakça
Arnold, R. A. (2010). Economics, 9th Edition, Mankiw, G. M. (2011). Principles of Economics,
Cengage Learning, Mason. Sixth Edition, Cengage Learning, Mason.
Baumol, W. J. ve Blinder, A. S. (2011). Economics: McConnell, C. R., Brue, S. L. ve Flynn, S. M.
Principles and Policy, Eleventh Edition 2010 (2009). Economics: principles, problems, and
Update, Cengage Learning, Mason. policies, 18th Edition, McGraw-Hill, Irwin.
Case, K. E., Fair, R. C. ve Oster, S. M. (2012). Sloman, J. (2006). Economics, Sixth Edition, Pearson
Principles of Economics, Tenth Edition, Pearson Education, Essex.
Education, Boston.
Yıldırım, K. Bakırtaş, İ., Yılmaz, R. ve Esen, E.
Dornbusch, R., Fischer, S. ve Startz, R. (2007). (2017). Makro İktisada Giriş, 12. Baskı, Nisan
Macroeconomics, Tenth Edition, McGraw-Hill, Kitabevi, Ankara.
Irwin.
Yıldırım, K. ve Diğerleri (2011). İktisada Giriş, 4.
Hall, E. R. ve Lieberman, M. (2010). Baskı, Pelikan Yayıncılık, Ankara.
Macroeconomics: Principles and Applications,
5th Edition, Cengage Learning, Mason.

131
Bölüm 6
Para ve Bankacılık
Paranın Tanımı, İşlevleri ve Ölçülmesi

1 2
1 Paranın tanımını yapabilme; paranın
öğrenme çıktıları

işlevlerini ve para arzı tanımlarını Paranın Tarihsel Gelişimi


sıralayabilme 2 Paranın tarihsel gelişimini özetleyebilme

Merkez Bankaları

3 4
Bankacılık Sistemi ve Para Arzı 4 Merkez bankasının işlevlerini ve para
3 Bankacılık sisteminin nasıl çalıştığını ve arzını kontrol etmek için kullandığı araçları
kaydi para yaratma sürecini açıklayabilme sıralayabilme

Para Arzı, Para Talebi ve Denge Faiz


Oranı
5 Para arzı ile fiyat düzeyi arasındaki ilişkiyi

5
açıklayabilme
6 Denge faiz oranının nasıl ortaya çıktığını
açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • M1 • M2 • Mal Para • Fiat Para • Kaydi Para • Para Arzı • Para Talebi • Likidite

132
İktisada Giriş

GİRİŞ • “Ayda kaç para (gelir) kazanıyorsunuz?”


Para belki de insanoğlunun en önemli icatla- • “Bütün paranı (servet) altına yatırmak ye-
rından biridir. Paranın icadı bir ihtiyaçtan ortaya rine gayrimenkule yatırman daha akıllıca
çıkmıştır. Toplu halde yaşayan insanlar ellerindeki olur.”
malları ihtiyaç duydukları mallar ile değiştirmek • “Bu kriz ortamında iş kuracak parayı (kre-
için, yani ticaret yapabilmek için bir araca gerek- di) bulmak çok kolay değil”
sinim duymuşlardır. Bugün para dendiğinde, ak- Para gelir, servet veya krediden çok daha farklı
lımıza ilk olarak mal ve hizmetleri satın alırken, bir şeydir. Günümüzde para dendiğinde aklımıza
borçlarımızı öderken veya alacaklarımızı tahsil ilk gelen, üzerinde belli bir değer ifadesi ve ait oldu-
ederken kullandığımız kâğıt ve madeni paralar ge- ğu ülkenin sembollerinin olduğu kâğıt veya çeşitli
lir. Bu bölümde göreceğimiz gibi, para sadece kâğıt madenlerden yapılmış nesnelerdir. Fakat gerçekte
ve madeni paralardan ibaret değildir. Günümüzde para bizim nakit olarak nitelendirdiğimiz kâğıt ve
nakit adını verdiğimiz kâğıt ve madeni paraların dı- madeni paralardan çok daha geniş bir kavramı ifa-
şında başka şeyler de para görevi görmektedir. de eder. İktisatçılar mal ve hizmetlerin satın alın-
Bu bölümde hayatımızda ve ekonomide çok masında ve borçların geri ödenmesinde genel kabul
önemli bir yeri olan parayı ele alacağız. Paranın görmüş her şeyi para olarak tanımlamaktadırlar. Bu
ekonomi için önemini anlayabilmek için öncelikle tanım aslında paranın ekonomideki işlevlerine atıf-
ta bulunmaktadır.
ekonomide neleri para olarak tanımlayabileceği-
mize açıklık getirmemiz gerekecektir. Bu bölüm-
de parayı tanımlayabilmenin düşündüğümüzden Paranın İşlevleri
daha zor olduğunu göreceğiz. Herhangi bir şeyi Paranın ekonomideki işlevlerini ortaya koyabi-
tanımlamanın bir yolu, o şeyin işlevlerini belir- lirsek, bu işlevleri gören her şeyi para olarak tanım-
lemektir. Biz de paranın işlevlerinden hareketle layabiliriz. Paranın üç temel işlevi vardır: değişim
neleri para olarak tanımlayabileceğimizi daha net aracı olması; hesap birimi olması ve değer muha-
bir şekilde göreceğiz. Daha sonra paranın tarih bo- faza aracı olması. Şimdi bu işlevlere daha yakından
yunca gelişimine bakacağız. Bu başlık altında pa- bakalım.
ranın bugün kullandığımız şekli alırken geçirdiği
aşamaları göreceğiz. Paranın tarihsel gelişimi aynı
Değişim Aracı Olarak Para
zamanda bankacılık sisteminin de gelişimidir. Ban-
kacılık sisteminin ekonomide ne gibi işlevler yerine Hayatını balık tutarak kazanan bir balıkçı düşü-
getirdiğine bakacak ve kaydi para yaratılma süre- nelim. Arada sırada akşam yemeğinde balık yemek
cini inceleyeceğiz. Daha sonra bankacılık sistemi güzel olabilir, fakat hiç kimse sadece balık yiyerek
ile ilişkili olarak merkez bankalarının işlevlerini ve yaşamak istemez. Günümüzde, bu balıkçının ya-
para arzını nasıl kontrol ettiklerini anlamaya çalı- kındaki fırından ekmek almak istediğinde, karşılı-
ğında bir miktar nakit para vermesi veya bir kartla
şacağız. Bununla ilişkili olarak, ekonomideki para
ödeme yapması hiç de garip bir durum olarak algı-
miktarında meydana gelen artışın fiyatları nasıl et-
lanmaz. Fakat bir an için para veya banka kartı gibi
kilediğini inceleyeceğiz. Son olarak ise para talebini
ödeme araçlarının olmadığını düşünün. İlk aklımı-
ele alacak ve para arzıyla birlikte faiz oranını nasıl
za gelen balıkçının ekmek karşılığında fırıncıya bir
belirlediğini göreceğiz.
miktar balık vermesi olabilir.

PARANIN TANIMI, İŞLEVLERİ VE


ÖLÇÜLMESİ Mal ve hizmetlerin başka mal ve hizmet-
Günlük hayatta birçok insan para kavramını lerle değiş tokuş edilmesine trampa veya
hem gelir, hem servet, hem de kredi kavramlarının takas adı verilir.
karşılığı olarak kullanmaktadır. İktisatçılar için ise
bu kavramlar birbirlerinden çok farklıdır. Aşağıda- Balıkçı elindeki balıkları takas ederek, ihtiyacı
ki cümlelerin her birinde para kelimesi hatalı kul- olan ekmeği satın almaktadır. Ama ya fırıncı ba-
lanılmaktadır: lık istemiyorsa? Bu oldukça önemli bir problem

133
Para ve Bankacılık

teşkil etmektedir. Çünkü bu durumda balıkçının (3) kolayca bozulup deforme olmayacak kadar da-
ekmek alabilmek için ekmek karşılığında balık yanıklı olmalıdır; (4) kolayca taklit edilemez olma-
almak isteyen birini bulması gerekir. Takas siste- lıdır; (5) her miktardaki alışverişe imkân verecek
minde herkesin ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetle- şekilde bölünebilir olmalıdır ve (6) geniş bir kesim
ri satın alabilmesi için, elindeki mal veya hizmeti tarafından kabul edilir olmalıdır. Bu özelliklere sa-
takas edebileceği birini bulması gerekir. Diğer bir hip birçok şey bulabiliriz. Gerçekten de tarihte bir-
ifade ile karşılıklı isteklerin buluşması gerekir ki bu çok şey para olarak kullanılmıştır. Bunlar arasında
oldukça zor ve maliyetli bir işlemdir. Mal ve hiz- kahve taneleri, tütün ve deniz kabukları gibi nesne-
metlerin değişimi için katlanılan bu maliyetler iş- ler yanında altın ve gümüş gibi değerli madenleri
lem maliyetleri olarak adlandırılır. Ekonomide uz- de sayabiliriz.
manlaşma arttıkça takas işlemi daha maliyetli hale Herhangi bir mal veya hizmet karşılığında ka-
gelmektedir. Herkesin tükettiği mal ve hizmetlerin bul edilen bir ödeme aracı, ertelenmiş ödemelerin
çoğunu kendisinin ürettiği bir ekonomide takas yerine getirilmesi, yani borçların ödenmesi amacıy-
sisteminin getirdiği maliyetler yüksek olmayacak- la da kabul edilecektir. Örneğin, bir mobilya mağa-
tır. Çünkü böyle bir ekonomide nispeten az sayıda zası sattığı mobilyanın karşılığını satış anında para
mal ve hizmet değişimi gerçekleştirilmektedir. Fa- olarak kabul ediyorsa 60 gün sonra da para olarak
kat ekonomide uzmanlaşma arttıkça takas sistemi kabul edecektir. Böylelikle para borçların ödenmesi
daha maliyetli bir hale gelecektir. Ekonomideki için standart bir ödeme aracı olarak kullanılır.
herkesin farklı bir mal veya hizmetin üretiminde
uzmanlaşması durumunda, mal ve hizmetlerin de-
ğişimine olan ihtiyaç daha da artacaktır. Böyle bir Hesap Birimi Olarak Para
ekonomide herkes kendi ürettiği malın dışında her Para mal ve hizmetlerin değerlerinin belirlen-
şeyi başkalarından sağlamak zorunda kalacaktır. mesinde, hesap birimi olarak kullanılır. Ağırlığın
Mal ve hizmet değişimindeki bu artış takas sistemi- kilogram ile, mesafelerin metre ile ölçülmesi gibi
nin daha maliyetli hale gelmesine yol açar. mal ve hizmetlerin değeri de para ile ölçülür. Para-
Mal ve hizmetlerin değişimi için paranın kul- nın hesap birimi olarak kullanılması farklı malların
lanılması işlem maliyetlerini en aza indirir. Şimdi, fiyatlarının karşılaştırılmasında önemli bir kolaylık
para kullanıldığında balıkçı ve fırıncı arasındaki sağlamaktadır.
işlemin nasıl gerçekleştiğine bakalım. Balıkçı satın Paranın mal ve hizmetlerin değerlerini ifade
aldığı ekmek karşılığında fırıncıya para verir. Fırın- etmek için hesap birimi olarak kullanılmasının
cı istediği peyniri almak için peynircinin bu parayı getirdiği kolaylığı bir örnek yardımı ile açıklaya-
kabul edeceğinden emin olarak balıkçının verdiği biliriz. Şimdi, balık, ekmek ve peynir gibi sadece
parayı kabul eder ve karşılığında balıkçıya ekmek üç malın olduğu bir takas ekonomisini ele ala-
verir. Fırıncı balıkçıdan aldığı parayı peynirciye ve- lım. Bu malların birbirleri ile takas edilebilmesi
rerek istediği peyniri alır. Böylelikle takas sistemi- için üç adet fiyata ihtiyacımız olacaktır: (1) ba-
nin getirdiği zorluklar aşılmış olmaktadır. Değişim lığın ekmek cinsinden fiyatı, (2) balığın peynir
aracı olarak para kullandığımız takdirde herhangi cinsinden fiyatı ve (3) peynirin ekmek cinsinden
bir malı veya hizmeti satın almak için satıcının is- fiyatı. Fakat, mal çeşidi 10’a çıktığında takas iş-
tediği başka bir mal veya hizmet bulmak zorunda lemlerinin gerçekleştirilebilmesi için 45 adet fiya-
kalmayız. Bunun yerine para kullanırız. Peki ama, ta ihtiyacımız vardır. Eğer ekonomide 1000 çeşit
satıcı neden parayı kabul etsin? Bunun sebebi sa- mal varsa, takas işlemlerini gerçekleştirmek için
tıcının kabul ettiği parayı başkalarının da kabul bilmemiz gereken 1000(1000-1)/2=499.500 fiyat
edeceğine olan inancıdır. Bizim verdiğimiz paranın söz konusudur. Satın alacağımız mal veya hizmeti
başkaları tarafından kabul edilmeyeceğine inandığı diğerleriyle karşılaştırmak için bütün fiyatları bil-
an, sattığı mal veya hizmet karşılığında teklif ettiği- memiz gerekmektedir. Günümüz ekonomilerinde
miz parayı kabul etmeyecektir. milyonlarca mal ve hizmetin olduğunu göz önü-
Herhangi bir şeyin değişim aracı olarak kulla- ne alırsak bunun ne kadar zor olduğunu daha iyi
nılması için belirli özelliklere sahip olması gerekir. anlayabiliriz. Bu zorluk önemli bir işlem maliyeti
Değişim aracı olarak kullanılacak bir nesne (1) oluşturmaktadır. Böyle bir ekonomide mal çeşi-
standart olmalıdır; (2) kolay taşınabilir olmalıdır; di arttıkça işlem maliyetlerinin de artacağı açıkça

134
İktisada Giriş

görülmektedir. Malların fiyatlarının ifadesi için


paranın kullanılması işlem maliyetlerini önemli
Likidite
ölçüde azaltmaktadır.
Herhangi bir varlığın nakit paraya, diğer
1000 mal çeşidinin bulunduğu bir takas ekono- varlıklara, mal veya hizmete dönüştürüle-
misinde 499.500 fiyata ihtiyacımız varken, paranın bilme kolaylığı olarak tanımlanır.
kullanıldığı bir ekonomide 1000 çeşit malın alınıp
satılabilmesi için sadece 1000 adet, yani mal çeşidi
kadar fiyatın bilinmesi yeterlidir. Paranın hesap bi- Buna göre en likit varlık paradır. Paranın ifa-
rimi olarak kullanılması, ihtiyaç duyulan fiyat sayı- de ettiği değeri, diğer değer muhafaza araçlarından
sını düşürerek işlem maliyetlerinin önemli ölçüde çok daha hızlı bir şekilde diğer mal ve hizmetlere
azalmasını sağlamaktadır. dönüştürebiliriz. Yani para ile istediğimiz an her-
hangi bir mal veya hizmeti satın alabiliriz. Herkes
mal veya hizmet karşılığında parayı kabul edecek-
Değer Muhafaza Aracı Olarak Para tir. Fakat para yerine hazine bonosu veya konut ka-
Paranın diğer bir işlevi de değer muhafaza ara- bul edecek birilerini bulmak o kadar kolay değildir.
cı olmasıdır. Bireyler ve hanehalkları elde ettikleri Bu nedenle, servetimizi istediğimiz zaman hızlı bir
gelirlerinin tamamını harcamazlar. Gelirin tüketim şekilde diğer varlıklara, mal veya hizmetlere dönüş-
için harcanmayan kısmı tasarrufu oluşturur. Tasar- türmek istiyorsak, servetimizin tamamını veya bir
rufların zaman içerisinde birikmesiyle oluşan de- kısmını para olarak tutarız.
ğere ise servet adını veriyoruz. Servetimizi finansal Servetimizi para olarak muhafaza etmemiz bazı
varlıklar olarak muhafaza edebileceğimiz gibi, reel durumlarda servetimizin azalmasına yol açabilir.
varlıklar olarak da muhafaza edebiliriz. Paranın değerinin düşmesi servetimizin azalmasına
yol açacaktır. Paranın değerini, satın aldığı mal ve
hizmet miktarı ile ölçeriz. Örneğin bugünkü 100T
Fiziksel olarak bir değer taşımayan fakat ile satın alabileceğimiz mal ve hizmet miktarı bir yıl
mal ve hizmetlere dönüştürülebilen hazi- önceki 100T ile satın alabildiğimiz mal ve hizmet
ne bonoları ve hisse senetleri veya nakit miktarından daha az ise paranın değeri, yani satın
para gibi şeylere finansal varlıklar adını alma gücü düşmüş demektir. Satın aldığımız mal ve
veriyoruz. hizmetlerin fiyatları artarsa paranın satın alma gücü
düşecektir. Paranın iyi bir değer muhafaza aracı ol-
Fiziksel olarak da bir değer ifade eden ko- ması için, satın alma gücünü muhafaza edebilmesi
nut, arsa ve tarla gibi gayrimenkuller; altın gerekir. Mal ve hizmetlerin fiyatlarının sürekli ola-
ve gümüş gibi değerli metaller; elmas gibi rak arttığı bir ekonomide para satın alma gücünü
değerli taşlar veya otomobil gibi dayanıklı muhafaza edemez. Fiyatlar arttıkça aynı miktardaki
tüketim mallarına reel varlıklar adını ve- para ile satın alabileceğimiz mal ve hizmet miktarı
riyoruz. azalacaktır. Dolayısıyla enflasyonun olduğu bir eko-
nomide para iyi bir değer muhafaza aracı değildir.
Özellikle yüksek enflasyon paranın hızla değer yitir-
Herhangi bir şeyin değer muhafaza aracı olarak mesine yol açacaktır.
kullanılabilmesi için satın alabileceği mal ve hizmet Para ile diğer değer muhafaza araçları arasındaki
miktarının zaman içerisinde azalmaması, yani satın bir başka fark da, getiriler konusundadır. Paranın
alma güçlerini koruması gereklidir. zaman içindeki getirisi genellikle borç senetleri ve
Bu noktada, para ile değer muhafaza aracı ola- hisse senetleri gibi finansal varlıkların getirisinden
rak kullanılabilecek diğer şeyler arasında nasıl bir veya konut ve arazi gibi gayrimenkullerin getirisin-
fark olduğu sorusu akla gelmektedir. Servet birik- den daha azdır. Bu nedenle servetimizi para olarak
tirme aracı olarak parayı hisse senetleri, hazine bo- muhafaza etmemiz halinde yukarıda sayılan diğer
noları, mevduat, gayrimenkul veya diğer dayanıklı değer muhafaza araçlarının getirilerinden vazgeç-
tüketim mallarından ayıran en önemli özellik, li- miş oluruz. Vazgeçtiğimiz daha yüksek getiri para-
kiditedir. nın alternatif maliyetini oluşturmaktadır.

135
Para ve Bankacılık

Paranın Ölçülmesi
İlerleyen satırlarda paranın değerinin ekonomideki para miktarı ile ilişkili olduğunu göreceğiz. Bu
nedenle ekonomideki para miktarının ölçülmesi önem taşımaktadır. Yukarıda, mal ve hizmet satın almak
amacıyla, servetimizi muhafaza etmek amacıyla ve fiyatları ifade edebileceğimiz bir hesap birimi olarak
kullanılabilecek her şeyi para olarak tanımlamıştık. Ne var ki, modern ekonomilerde bu işlevleri yerine
getirebilen, kâğıt para ve “bozukluk” olarak tanımladığımız madeni paraların dışında başka şeyler de var-
dır. Bu durum para stoku veya para arzı adını verdiğimiz, ekonomideki para miktarını ölçmeyi zorlaştır-
maktadır. Bu zorluğun üstesinden gelebilmek için iktisatçılar çeşitli para tanımları yapmaktadırlar. Parasal
büyüklükler adı verilen bu tanımlar likidite derecesine göre yapılmaktadır.
Likiditeyi herhangi bir varlığın nakit
k it) paraya, diğer varlıklara veya mal veya hiz-
(na su
r a o no
pa eb mete dönüştürülebilme kolaylığı olarak
ni at ua
t zin
a de v du v d h a v i l i
k u l tanımlamıştık. Bir varlığın piyasada ne
e li tah
e m iz m me de en
ğ ıt v e s d eli a va z i ne y rim kadar çok alıcısı ve satıcısı varsa, o varlık
Ka Va
d Va Kıs Ha Ga
nakit paraya, diğer varlıklara, mal veya
Likit varlıklar Likit olmayan varlıklar hizmete o kadar kolay dönüştürülebilir.
Şekil 6.1 Likidite Yelpazesi Şekil 6.1’de farklı reel ve finansal varlık-
lar, likidite derecelerine göre sıralanmıştır.
Görüldüğü gibi en likit olan varlık nakit paradır. Ondan sonda vadesiz mevduat ve vadeli mevduat
gelmektedir. En az likit olanlar ise gayrimenkullerdir. Bu likidite sıralamasından hareketle en fazla likit
olandan daha az likit olana doğru bir sıralama yaparak farklı para arzı tanımları yapılmaktadır. Bunlar-
dan en yaygın kullanılanları M1 ve M2 para tanımlarıdır. Para arzı tanımları ülkeden ülkeye farklılıklar
gösterebilmektedir. Ayrıca, finansal yeniliklere ayak uydurabilmek amacıyla bu tanımlar zaman zaman
güncellenirler. Burada Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından kullanılan M1 ve M2
para tanımları ele alınacaktır.

M1 Para Tanımı
Dar tanımlı para arzı olarak bilinen M1, dolaşımdaki nakit para ve vadesiz mevduatların toplamından
oluşur. Dolaşımdaki nakit, bankaların kasalarındaki para hariç olmak üzere kâğıt paralar ile madeni para-
ların toplamından oluşur. Kâğıt para basma yetkisi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na aittir. Made-
ni paralar ise Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi tarafından basılır. Vadesiz, mevduat istenildiği zaman hızla
nakde çevrilebilen veya doğrudan mal ve hizmet alımında kullanılabilen mevduat hesaplarının toplam
değeridir. M1 para tanımı ticari bankalar, katılım bankaları ve TCMB’deki vadesiz mevduatları içerir. M1
para tanımındaki vadesiz mevduatlar hem Türk Lirası hem de yabancı para cinsinden vadesiz mevduatları
içermektedir.

M1= Dolaşımdaki Nakit + Vadesiz Mevduatlar

M1 en yüksek likiditeye sahip para tanımıdır. Nakit parayı çok hızlı bir şekilde mal veya hizmete
dönüştürebiliriz. Borçlarımızı kolaylıkla nakit parayla ödeyebiliriz. Aynı şekilde vadesiz mevduatlarımızı
kullanarak ederek bütün ödemelerimizi gerçekleştirebiliriz. Bu işlemi vadesiz mevduat hesabımız üzerinde
çek yazarak, artık birçok yerde geçerli olan banka kartlarını kullanarak veya elektronik olarak karşı tarafın
banka hesabına transfer ederek gerçekleştirebiliriz.

136
İktisada Giriş

1400000

Milyon
Vadeli Mevduat(YP) %29

1200000

1000000 Vadeli Mevduat(TL) %43

800000

40000
Vadesiz Mevduat(YP) %33
20000 Vadesiz Mevduat( ) %39 M1 %28
Dolaşımdaki Nakit %28
0
M1 M2
Şekil 6.2 2017 Yılı Mayıs Ayı İtibariyle Türkiye’deki M1 ve M2 Para Tanımları ve Bileşenleri

Şekil 6.2’de M1 ve M2 para tanımlarının 2017 Vadeli mevduatlar vadesiz mevduatlara göre
yılı Mayıs ayı itibariyle Türkiye’deki değeri verilmiştir. daha az likiditeye sahiptir. Vadeli mevduatlar
Dolaşımdaki nakit toplam M1 para arzının %28’ini ödemeler için kullanılamaz fakat kolayca vadesiz
oluştururken, Türk Lirası ve yabancı para cinsinden mevduata veya nakde dönüştürülebilir. M2 para
vadesiz mevduatlar %72’sini oluşturmaktadır.
tanımı paranın değer muhafaza işlevini vurgula-
yan bir para tanımıdır. Şekil 6.2’de görüldüğü gibi
M2 Para Tanımı M1 tanımına giren dolaşımdaki nakit ve vadesiz
M2 geniş tanımlı para arzıdır. Geniş tanımlı para mevduat M2 tanımlı para arzının sadece %28’lik
arzı, M1 para arzına ilave olarak daha az likiditeye sa- bir kısmını oluşturmaktadır. M1 ve M2 tanımları
hip olan vadeli mevduatları da kapsar. Buradaki vadeli haricinde özel amaçlar için geliştirilmiş başka para
mevduatlar bankalardaki ve TCMB’deki Türk Lirası tanımları da mevcuttur. Bununla birlikte en önem-
ve yabancı para cinsinden vadeli mevduatlardır. li ve en yaygın kullanılanları M1 ve M2 para arzı
M2= M1 + Vadesiz Mevduatlar tanımlarıdır.

ÖÇ 1 Paranın işlevlerini ve nasıl ölçüldüğünü açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Türkiye’de Amerikan doları


Parasal büyüklük tanım- Servetin muhafazası için ge-
ve İbrahim Çallı resimlerini
ları için T.C. Merkez nellikle nakit yerine konut,
para olarak değerlendire-
Bankası’nın http://tiny.cc/ hazine bonosu ve mevduat
bilir miyiz? Paranın fonk-
tcmb-paratanimlari internet gibi diğer araçların tercih
siyonlarından hareketle ele
adresini inceleyiniz. edilmesini nasıl açıklarsınız?
alınız.

137
Para ve Bankacılık

PARANIN TARİHSEL GELİŞİMİ


Elimizde hapishane koşulları gibi olağan dışı Sikkelerin içerdiği değerli maden mikta-
örnekler dışında tarihte takas sistemini kullanan rının azaltılarak değerinin düşürülmesine
toplulukların mevcudiyetine dair herhangi bir ka- “tağşiş” adı verilir.
nıt yoktur. Bunun yerine insanlar çok eski tarihler-
den beri çeşitli nesneleri değişim aracı olarak kul-
landılar. Bunların arasında hayvan kürkleri, tahıl, Altın, gümüş, bronz ve bakır gibi madenler içeren
tuz, kahve taneleri, deniz kabukları ve kaplumbağa sikkelerin kullanıldığı sisteme “metalik para siste-
kabuğu gibi sıra dışı nesnelerin yanında, altın ve mi” adı verilir. Tarihte altın ve gümüş gibi birden
gümüş gibi değerli metaller sayılabilir. Bugün kâğıt fazla madeni paranın aynı anda kullanıldığı dö-
para ve elektronik para günlük hayatımızın bir par- nemler olmuştur. İkili metalik para sistemi adı ve-
çası haline gelmiştir. Günümüzde ödemelerimizde rilen bu sistemde hem altın hem de gümüş sikkeler
kullandığımız araçların niteliklerini anlamak için dolaşıma çıkmıştır. Böyle bir ikili para sisteminde
paranın tarihsel gelişimine kısaca bakmak faydalı altın ve gümüş sikkelerin satın alabilecekleri mal
olacaktır. ve hizmet miktarı aynı olsa bile herkes, daha de-
ğerli bir maden olan altın içeren sikkeleri tutmak
istediği için, ödemelerinde mümkün olduğunca
Mal Para daha az değerli bir maden olan gümüş içeren sik-
Para olarak kullanılan ilk nesneler hayvan kürk- keleri kullanacaktır. Bu nedenle dolaşımda sadece
leri, tahıl vb. gibi tüketim mallarıydı. Bu nesneler gümüş sikkeler kalacaktır. Kısaca “kötü para iyi
hem tüketim amacıyla talep ediliyor, hem de deği- parayı kovar” şeklinde ifade edilen bu durum
şim aracı olarak kullanılıyordu. “Gresham Yasası” olarak bilinir. Burada kötü para-
yı gümüş sikkeler, iyi parayı ise altın sikkeler tem-
sil etmektedir.
Para olarak kullanılmasının yanında bir Paranın serüvenindeki bir sonraki aşama kâğıt
mal olarak da değer taşıyan nesnelere “mal paranın kullanılmasıdır. Kâğıt paralar tarihte ilk
para” adı verilmektedir. olarak M.S. 800 yıllarında Çin’de kullanılmıştır.
Çin’de kullanılan kâğıt paralar kuyumcularda mu-
hafaza edilen altın ve gümüş gibi değerli madenleri
Örneğin hayvan derileri, tahıl ve kahve tane- temsil eden ödeme emirleriydi. 13. yüzyıla kadar
leri başka kullanım alanlarına sahip oldukları için kullanılan bu kâğıt paralar bu dönemde yaşanan
mübadele aracı olmalarının dışında da bir değere çok yüksek fiyat artışları sonucunda dolaşımdan
sahiptir. Para olarak kullanılmaya en elverişli mal- kalkmıştır. Kağıt paralar Çin’den beş yüzyıl son-
lar altın ve gümüş gibi değerli madenlerdir. Değer- ra Avrupa’da kullanılmaya başlanmıştır. İngiltere
li madenler kendi başına da bir değer taşıdığı için kralı III. William’ın Fransa’ya karşı savaşını finan-
para olarak kullanılmaya oldukça uygundur. Her- se etmek amacıyla 1694 yılında kurulan İngiltere
kes, bir mal olarak da değer taşıyan altını mal ve Merkez Bankası (Bank of England), kuruluşunun
hizmet karşılığında kabul etmeye hazırdır. Altın ve hemen ardından topladığı altın mevduatları karşı-
gümüş gibi değerli metallerin bölünebilir olmaları, lığında kâğıt para basmaya başlamıştır.
diğer nesnelere göre daha kolay taşınabilmeleri ve Bu dönemlerde kullanılan kâğıt para aslında
daha dayanıklı olmaları, bu metallerin para olarak bankalarda bulunan altın ve gümüş rezervlerini
tercih edilmelerine neden olmuştur. temsil eden alacak senetlerinden ibaretti. Ban-
“Sikke” adı verilen ve altın, gümüş gibi değer- ka notu anlamına gelen banknot adı verilen bu
li maden içeren madeni paraların uzun bir tarihi kâğıtlar, bankadaki belli bir miktar altın mevdu-
vardır. Bu konudaki en eski bulgular, Anadolu’da atını temsil ediyordu. Bu nedenle, değerli maden
yaşamış bir topluluk olan Lidyalıların M.Ö. 7. yüz- karşılığı basılan banknotlar, aslında mal paranın
yılda altın ve gümüşten madeni para bastıklarını başka bir şeklidir. Bankalar, altınını bankaya yatı-
göstermektedir. Sikkeler genellikle devlet otoritesi ran müşterilerine bu banknotlardan veriyorlardı.
tarafından basılırlar ve içerdikleri değerli maden Altın karşılığında alınan banknotlar her türlü öde-
miktarı devlet tarafından belirlenir. melerde kullanılıyordu, çünkü altın taşımak hem

138
İktisada Giriş

tehlikeli hem de maliyetliydi. Sattığı mal ve hiz- Fiat Para


met karşılığında bu banknotları alanlar da bankaya Bugün kullandığımız kâğıt para ve madeni pa-
gidip altını tahsil etmek yerine elindeki banknotu raların kâğıt ve metal olarak önemli bir değerleri
kendi ödemelerinde kullanmayı tercih ediyordu. yoktur. Bu paraların satın alabildiği mal ve hizme-
Bugün dahi kâğıt para anlamında banknot kelimesi tin değeri kâğıt ve metal olarak değerlerinin çok
kullanılmaktadır. üstündedir. Ayrıca bu paraların altın gibi herhan-
gi bir karşılığı da yoktur. Para basımını tekelinde
Sigara Para bulunduran merkez bankası istediği kadar para
Malların para olarak kullanımına ilginç bir ör- basabilir.
nek sigaradır. İkinci Dünya Savaşı sırasında müt-
tefik kuvvetlerin askerlerinin tutulduğu Nazi esir
kamplarında sigaranın bir mal para olarak kulla- Herhangi bir değerli metal karşılığı bu-
nıldığı gözlemlenmiştir. Bu kamplarda sigara, pa- lunmayan ve bir mal olarak da değer ta-
ranın bütün fonksiyonlarını yerine getirmekteydi. şımayan paralara “fiat para” veya “itibari
Sigaralar ödeme aracı olarak, hesap birimi olarak ve para” adı verilmektedir.
değer muhafaza aracı olarak kullanılıyordu.
Sigaralar bütün esirler tarafından bir ödeme
aracı olarak kullanıldığı için, sigara içmeyen esirler Fiat para gibi değersiz bir kâğıt veya teneke
bile sigara kabul ediyorlardı. Esir kamplarında tica- parçasının para olarak kullanılabilmesinin birkaç
reti yapılan mal ve hizmetlerin fiyatları sigara cin- dayanağı vardır. Bunlardan bir tanesi arkasındaki
sinden belirleniyordu. Örneğin bir gömlek 60 siga- devlet gücüdür. Örneğin Türk Lirasını (T) para
ra, bir somun ekmek 5 sigaraydı. Bir esir diğerinin olarak kullanırız. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti
gömleğini 10 sigaraya yıkıyordu. Esirler sigaraları Devleti öyle emretmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin
servet biriktirme aracı olarak da kullanmaktaydı. para birimi olarak Türk Lirası kabul edilmiştir. La-
Ayrıca bu esir kamplarında biriken kumar borçları tince kökenli “fiat” kelimesi de zaten emir anlamı-
da sigarayla ödeniyordu. na gelmektedir.
Kızılhaç Nazi esir kamplarındaki tutsaklara siga- Fiat paranın kullanılmasının bir sebebi de, ik-
ra, gıda, giyim eşyası ve diğer mallar içeren standart tisatçıların “network etkisi” veya “şebeke etkisi”
yardım paketleri dağıtıyordu. Her bir esirin dağıtı- adını verdikleri etkidir. Türk Lirasını para olarak
lan mallarla ilgili zevk ve tercihleri farklı olduğu için kullanırız çünkü herkeste Türk Lirası vardır ve her-
istemedikleri malları daha fazla tüketmek istedikle- kes tarafından kullanılmaktadır. Herkes tarafından
ri mallarla takas etme eğilimindeydiler. Böyle bir kullanılması, arkasında herhangi bir otorite olma-
ortamda ticareti daha etkin hale getirmek için bir sa bile başlı başına herhangi değersiz bir nesnenin
para birimine ihtiyaç vardı ve sigara bunun için en para birimi olarak kabul görme nedenidir. Bunun
uygun mal olarak para görevi görmeye başlamıştı. çarpıcı bir örneği Irak’ta yaşanmıştır.
Mal para olarak sigara, esir kamplarındaki diğer 1991 yılındaki Körfez savaşından sonra Irak 36.
mallara kıyasla önemli avantajlara sahipti. Öncelik- Paralel boyunca fiilen Güney ve Kuzey Irak olarak
le Kızılhaç’ın dağıttığı sigaralar standarttı, kolay ta- ikiye bölünmüştü. Saddam Hüseyin yönetiminde-
şınıp saklanabiliyordu ve kolaylıkla bozulmuyordu. ki Güney Irak, harcamalarını finanse edebilmek
Esir kampındaki imkânlarla sigaraları taklit etmek için para basmak zorundaydı. Daha önce Irak’ın
mümkün değildi. Ayrıca sigaralar paketinden çıka- resmi parası olan Irak dinarı İsviçre’de bastırılır-
rılarak tek tek sigaralar olarak da kullanılabiliyordu. ken, Birleşmiş Milletler ambargosu nedeniyle artık
Yani küçük birimlere bölünebilme kolaylığı vardı. bu söz konusu değildi. Saddam Hüseyin de dinarı
Bütün bu özellikler sigarayı esir kampı şartları kendi imkânlarıyla basmaya karar verdi. Daha önce
içinde mükemmel bir mal para haline getiriyordu. İsviçre’de basılan dinarlar ile aynı olmayacağı için,
Sigaranın değişim aracı olarak kullanıldığı başka vatandaşlardan üç hafta içerisinde ellerindeki eski
örnekler de mevcuttur. İkinci Dünya Savaşı sonrası dinarları üzerinde Saddam Hüseyin’in resmi olan
Almanya’da ve 1980’li yıllarda Rusya’da Amerikan yeni “Saddam dinarı” ile değiştirmeleri istendi.
sigaraları ödeme aracı olarak kullanılmıştır. Kuzey Irak’ta yaşayan halk ise “İsviçre dinarı” adını

139
Para ve Bankacılık

verdikleri eski dinarları kullanmaya devam ettiler. Elektronik para transferine dayalı bir diğer
Arkasında hiçbir otoritenin bulunmadığı İsviçre ödeme aracı ise banka kartlarıdır. Banka kartla-
dinarları 2003 yılında Amerikan işgal yönetiminin rı ödemeyi yapanın mevduat hesabından alıcının
birleşik Irak’ta Yeni Irak dinarını dolaşıma sokması- hesabına elektronik para transferi yapan kartlardır.
na kadar kullanıldı. Bu süre zarfında, zaman zaman Bu nedenle banka kartları çeklerle aynı işlevi gör-
bir İsviçre dinarının değeri 300 Saddam dinarına mektedir. Dolayısıyla banka kartları da, ödemeler-
kadar çıkmıştır. Bu örnekte görüldüğü gibi fiat pa- de kullanılmalarına karşın para olarak değerlendi-
ranın dolaşımda olması için arkasında bir parasal rilmezler.
otoritenin veya devlet gücünün bulunması bir zo- Teknolojik gelişmelere paralel olarak gelişen
runluluk değildir. bir diğer ödeme aracı ise elektronik paradır. Di-
Günümüzde ödemelerimizde kâğıt para ve ma- jital para veya sanal para olarak da isimlendirilen
deni paralardan oluşan nakit paranın dışında başka elektronik para, banka kartları gibi sadece çeklerin
ödeme araçları da yaygın olarak kullanılmaktadır. yerini almakla kalmamakta, aynı zamanda nakit
Bunlar arasında vadesiz mevduat hesapları üzerin- paranın yerini de almaktadır. Elektronik para ilk
den verilen çekler, elektronik fon transferleri, ban- olarak internet üzerinden yapılan alışverişlerde kul-
ka kartları, elektronik para ve mobil para en yaygın lanılabilecek güvenli bir para olarak ortaya çıkmış-
olanlarıdır. tır. Kullanıcılar internet üzerindeki bir bankadan
elektronik para satın alarak yine internet üzerinden
yaptıkları alışverişlerde kullanabilmektedirler. Gü-
Çekler nümüzde bunun en yaygın kullanılan örneği Pay-
Bugün ödemelerimizde kullandığımız, kâğıt Pal ödeme hizmetleridir.
paradan başka araçlar da mevcuttur. Bunlardan biri Bugün pek çok üniversite kampüsünde öde-
çeklerdir. Çekler ödeme yapan kişinin mevduat he- melerde kullanılan ve değer depolanabilen kartlar
sabından çek tutarı kadar paranın çeki alan kişinin elektronik paraya diğer bir örnek olarak verilebi-
hesabına transfer edilmesi için verilmiş talimatlar- lir. Kullanıcılar bu kartlara para yükleyebilmekte
dır. Karşılıklı ödemeler birbirlerini iptal ederler ve ve bunu kampüsteki birçok alışverişte ödeme ara-
para transferi gerçekleşmeden ödemeler yapılmış cı olarak kullanabilmektedirler. Benzer bir sistemi
olur. Çekler özellikle büyük miktarlardaki ödeme- bazı belediyeler toplu taşıma sistemlerinde kullan-
lerde oldukça kullanışlıdır. Ödenecek miktar çekin maktadır. Elektronik paranın en gelişmiş şekillerin-
üzerine yazıldığı için, büyük miktardaki ödemeler den biri ise mobil paradır.
çok miktarda para taşınmasına gerek olmadan ger-
çekleştirilir.
Mobil Para: M-PESA
Çeklerin en büyük dezavantajı bir yerden baş-
ka bir yere götürülmesinin zaman almasıdır. Bu iş Kenya’da uzun saatler çalışan bir işçinin kazan-
genellikle posta aracılığıyla yapılır. Dolayısıyla acil dığı parasını ülkenin diğer ucundaki ailesine gön-
durumlarda çekin alıcının eline ulaşması gecike- derebilmesi için cep telefonundan bir kısa mesaj
bilmektedir. Ayrıca farklı bankalara ve hatta aynı atması yeterlidir. Bunun için saatlerce yürüyerek
bankanın farklı şubelerine ait çeklerin işleme kon- en yakın şehirdeki banka şubesine gitmesi veya
maları önemli maliyetler oluşturmaktadır. bir internet bağlantısına sahip olması gerekmiyor.
Tek ihtiyaç duyacağı şey Kenya’da hemen herkesin
sahip olduğu basit bir cep telefonudur. Ayrıca bu
Teknolojinin Etkisi ve Elektronik Para işlemi bankacılık sistemindekine kıyasla çok daha
İnternetin gelişmesiyle birlikte, mevduat hesap- ucuza yapabilmektedir. M-Pesa adı verilen bu sis-
ları arasında para transferi için çekler yerine havale tem ülkedeki pek çok alışveriş işleminde de öde-
ve EFT (Electronic Funds Tranfer) gibi elektronik meleri gerçekleştirmek amacıyla yaygın olarak kul-
para transfer sistemleri kullanılmaya başlanmıştır. lanılmaktadır.
Elektronik para transfer sistemleri çek ile karşılaştı- M-Pesa cep telefonu tabanlı bir para transfer sis-
rıldığında çok daha hızlı ve düşük maliyetlidir. Gü- teminin adıdır. Bu sistem kullanılarak bir tür elekt-
nümüzde, cep telefonları kullanılarak elektronik ronik para olan “e-float” cep telefonu kullanıcıları
ödeme yapılabilmektedir. arasında transfer edilebilmektedir. Cep telefonu sis-

140
İktisada Giriş

temi aracılığıyla kullanılabildiği için “mobil para” Mobil paranın yaygın olarak kullanıldığı ülke-
olarak adlandırılmaktadır. “M” mobil kelimesinin lere bakıldığında, bu ülkelerin yeterince gelişmemiş
kısaltması olarak kullanılmaktadır. “Pesa” kelime- ve yaygın olmayan bir bankacılık sistemine sahip ol-
si ise Swahili dilinde para anlamına gelmektedir. duklarını görmekteyiz. Bu ülkelerde kentlerde bile
2007 yılında mobil telefon firması Safaricom tara- yeterince banka şubesi bulunmamaktadır. Kırsal
fından Kenya’da kullanıma sunulmasından sonra, yerleşim yerlerinde yaşayanlar ise en yakın banka
M-Pesa kullanımı hızla yaygınlaşmıştır. 2011 yılı şubesine ulaşabilmek için saatlerce yol kat etmek zo-
itibariyle Kenya’da yetişkin nüfusun %54’ü M-Pesa rundadırlar. Bu ülkelerde mobil para kullanan birey-
kullanmaktadır. Günümüzde M-Pesa veya benzer lerin sayısı banka hesabı olan bireylerden çok daha
sistemler Kenya, Uganda, Tanzanya, Afganistan fazladır. Bu açıdan mobil para sistemi bankacılık
gibi üçüncü dünya ülkesi olarak nitelendirilen az sisteminin yetersiz kaldığı boşluğu doldurmaktadır.
gelişmiş ülkelerde yaygın olarak kullanılmaktadır. M-Pesa kullanıcıları tasarruflarını elektronik
M-Pesa kullanıcıları ellerindeki nakit parayı para şeklinde muhafaza edebilmektedirler. Bu ne-
elektronik paraya dönüştürebilmekte ve cep tele- denle M-Pesa aynı zamanda bir değer muhafaza
fonlarında muhafaza edebilmektedirler. Ellerindeki aracı olarak kullanılabilmektedir. Bununla birlikte
elektronik paraları kısa mesaj yardımıyla bir başka M-Pesa’nın en yaygın kullanımı para transferidir.
kişinin cep telefonuna transfer edebilmekte veya Elektronik para olarak yapılan bu transferler, alış-
tekrar nakit paraya dönüştürebilmektedirler. Mo- verişlerin veya borçların ödenmesi amacıyla yapılan
bil parayı nakit paraya dönüştürme işlemi, hizmeti transferler kadar, aile bireyleri arasında yapılan kar-
şılıksız transferleri de içermektedir. Bu tür kullanı-
sağlayan telefon şirketlerinin bankalardan çok daha
mın yaygın olmasının nedeni, elektronik paranın
fazla sayıda ve yaygın olan temsilcileri sayesinde
hırsızlığa karşı güvenli bir ödeme şekli olması ve
gerçekleştirilmektedir.
para transferinin çok düşük bir maliyetle gerçek-
Mobil para türleri gelişmiş veya gelişmekte olan leştirilmesidir.
ülkelerde de mevcut olmasına rağmen, az gelişmiş
ülkelerdeki yaygınlığa hiçbir zaman ulaşamamıştır.
Örneğin Almanya’nın herhangi bir şehrinde taksi
ücretinizi veya başka bir alışverişinizi mobil para internet
ile ödeyebilme şansınız çok düşüktür. Buna karşılık The Economist dergisinin M-Pesa hakkında-
Kenya’da taksilerden berberlere, kasaplardan giyim ki haberi: http://www.economist.com/node/
mağazalarına kadar birçok yerde mobil para kulla- 16319635.
nılabilmektedir.

yaşamla ilişkilendir

Bitcoin: Bilgisayar Korsanlarının Gözde içinde ödenmezse fidye $600’a çıkıyor, 7 gün
Para Birimi sonra ise bütün dosyalar sonsuza kadar siliniyor-
12 Mayıs 2017 Cuma günü bilgisayar kor- du. Bilgisayar korsanlarının fidye olarak talep et-
sanları 150 ülkede büyük çoğunluğu kamu tikleri “Bitcoin” (`bitkoin’ şeklinde okunur) ne-
kurumlarında, çok önemli verilerin muhafaza dir ve korsanlar neden başka bir para birimi değil
edildiği yaklaşık 200.000 bilgisayara virüs bulaş- de Bitcoin talep ettiler?
tırdılar. “WannaCry” adı verilen virüs bulaştığı Bitcoin güçlü bir şekilde şifrelenmiş, dünya-
bilgisayardaki bütün dosyaları şifreliyor ve şifreyi nın herhangi bir yerindeki bir kişiye elektronik
çözmek için fidye istiyordu. Bilgisayar korsanları olarak kolayca transfer edilebilen, tamamen sanal
her bir bilgisayar için $300 değerinde “Bitcoin” bir para birimidir. Bitcoin transferini gerçekleşti-
talep ediyorlardı. Dahası, eğer bu meblağ 72 saat ren şebeke de bitcoin olarak adlandırılmaktadır.

141
Para ve Bankacılık

Diğer paralardan farklı olarak Bitcoin’in arkasın- medya üzerinden iletişim kuran esrarengiz bir
da herhangi bir otoritenin garantisi yoktur. Bit- kişi tarafından yaratıldı. Gerçekte kim olduğu
coin şebekesinde herhangi bir kontrol merkezi hala bir muamma olan Satoshi, Bitcoin kuralla-
mevcut değildir ve tamamen dağınık bir şebe- rını belirleyerek Bitcoin yazılımını 2009 yılında
kedir. Bu nedenle kullanıcıların kimliklerini ifşa kamuoyuna açmıştır. En önemli kural bütün
etmeye zorlamak mümkün değildir. Bilgisayar dünyada en fazla 21 milyon Bitcoin üretilebilece-
korsanlarının Bitcoin talep etmesinin en önemli ğidir. Arzı bu şekilde sınırlanan Bitcoin’in piya-
nedeni tamamen anonim bir şekilde transfer edi- sa değeri ilk günden bu yana artmaktadır. 2009
lebilmesidir. Bu şekilde gerçek para birimleri veya yılında $0,03 değerinden satılan Bitcoin’in dolar
finansal sistem tarafından kullanılan elektronik fiyatı 22 Mayıs 2017 itibariyle $2283, Türk Lira-
fonlar gibi izinin sürülebilmesi riskinden kurtul- sı fiyatı ise 8400 T’dir.
mayı amaçlamaktadırlar. Birçok ülkede yerel para
birimi karşılığında Bitcoin satın alınabilen firma-
lar mevcuttur. Kaynaklar: https://goo.gl/Nj3TMW
Bitcoin 2008 yılında Sathoshi Nakomoto http://www.coindesk.com/price/
takma adıyla bilinen ve sadece eposta ve sosyal https://www.doviz.com/bitcoin

ÖÇ 2 Paranın tarihsel gelişimini özetleyebilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Sigaranın para olarak kul-


lanıldığı bir esir kampına,
para olarak kullanılan siga-
M-Pesa hakkında hazırlan-
ralardan çok daha kaliteli
mış bir belgesel videosu için
Kredi kartları para olarak bir markaya ait sigaraların
http://www.youtube.com/
değerlendirilebilir mi? sokulduğunu varsayalım.
watch?v=zQo4VoLyHe0 ad-
Bu kaliteli sigaralar ile Kızıl-
resini ziyaret edebilirsiniz.
haç sigaralarının aynı anda
para olarak dolaşımda kal-
ması mümkün müdür?

BANKACILIK SİSTEMİ VE PARA ARZI


M1 ve M2 para arzı tanımlarına göre para olarak nitelendirdiğimiz şeyin çok önemli bir kısmı banka-
lardaki vadeli veya vadesiz mevduatlardan oluşmaktadır. Bu nedenle para arzını daha iyi anlayabilmek için
bankacılık sistemini anlamak gerekmektedir. Bankalar birer işletmedir ve her işletme gibi kâr elde etmek
amacıyla faaliyet gösterirler. Her ne kadar çok farklı hizmetler verseler de, bankaların temel işlevleri borç
vermek isteyenler ile borç almak isteyenler arasında aracılık yapmaktır.
Bankalar gelecek için tasarruf yapanlarla, yatırım projelerini hayata geçirmek için krediye ihtiyacı olan-
ları bir araya getirirler. Bu işlemi genel olarak topladıkları mevduatları, firmalara veya ihtiyacı olan tüke-
ticilere kredi olarak vermek suretiyle yaparlar. Bankalar mevduata verdikleri faizden daha yüksek bir faizle
kredi verirler. Mevduat ve kredi faizleri arasındaki fark bankaların elde ettikleri kârın temel kaynağıdır.
Topladıkları mevduatı ne kadar yüksek faizle kredi olarak verirlerse o kadar fazla kâr elde ederler. Bu ne-
denle düşük faizle mevduat toplayıp yüksek faizle kredi vermeye çalışırlar.

142
İktisada Giriş

Bankalar kredi verdikleri yatırım projelerinin A bankasının yaptığı tek şey, mevduat sahiplerinin
kârlılığını ve kredi verdikleri kişi ve firmaların gü- paralarını belli bir miktar komisyon karşılığında
venilirliklerini kontrol etmek zorundadırlar. Ban- muhafaza etmektir. Bankanın toplam 1000T mev-
kanın kredi verdiği yatırım projesi kârlı değilse, duat topladığını varsayalım. Bankanın görevi elin-
borçlu aldığı krediyi geri ödeyemeyebilir. Bu du- deki mevduatın hepsini mevduat sahipleri parala-
rumda banka verdiği kredinin tamamını veya bir rını çekene kadar kasasında muhafaza etmektedir.
kısmını kaybedebilir. Bankaların kredi verecekleri Artık mevduat sahipleri sadece nakit kullanmak
projelerin kârlılıklarını değerlendirmeleri ekono- yerine, bankanın kendilerine verdiği çekleri kulla-
mideki kaynakların etkin dağılımı açısından önem narak ödemelerini gerçekleştirme imkânına sahip-
taşır. Kaynakların kârlı yatırım projelerine yönlen- tir. Ödemelerde çek kullanıldığında çekin üzerinde
dirilmesi ekonomik büyümeyi hızlandırır. Bu ne- yazılı olan miktar çeki verenin hesabından çeki ala-
denle iyi işleyen bir bankacılık sistemi ekonomik nın hesabına geçmektedir.
büyüme için önemlidir. Bankaların kasalarında tuttukları nakit paraya
rezervler veya karşılıklar adı verilmektedir. Buna
Bankaların Para Arzı Üzerindeki göre mevduatlardaki 1000T tutarındaki artış
bankanın rezervlerini 1000T artırmıştır. Yatırılan
Etkisi
mevduatın bankanın bilançosunda nasıl bir deği-
Bankalar mevduatlar ve krediler aracılığıyla şiklik yarattığını T hesapları kullanarak görebiliriz.
para arzını artırabilirler. Bankaların para arzını ar- T hesapları bir bilançodaki değişiklikleri gösterir ve
tırmaları toplam mevduatlardaki artış olarak göz- bilançoda olduğu gibi varlıklar ve yükümlülükleri
lemlenir. gösteren iki sütundan oluşur. Şimdi, bir T hesabı
kullanarak A bankasının bilançosundaki değişiklik-
leri inceleyelim. A Bankası’na ait T hesabına baktı-
Bankaların mevduat kabul edip kredi ver- ğımızda, bankanın rezervlerinin ve mevduatlarının
meleri sonucu para arzında gerçekleşen 1000 T artmış olduğunu görmekteyiz. Rezervler
artışa kaydi para veya banka parası adı bankanın varlıklarını, mevduatlar ise yükümlülük-
verilir. lerini göstermektedir.

Varlıklar A BANKASI Yükümlülükler


Para arzını etkileyen faktörleri anlayabilmek
için kaydi para yaratılma sürecine bakmamız gere- Rezervler +1000 Mevduatlar +1000
kir. Kaydi paranın yaratılması bankaların topladık-
ları mevduatların ne kadarını kredi olarak verdikle- Banka 1000T mevduat topladığında dolaşım-
riyle yakından ilişkilidir. daki para miktarı 1000T azalacak, mevduatlar ise
1000T olacaktır. Örneğimizdeki banka topladığı
mevduatın hepsini kasasında muhafaza etmekte-
%100 Rezerv Bankacılığı dir. Bütün mevduatın rezerv olarak kasada bulun-
Öncelikle bankaların olmadığı bir ekonomi dü- durulduğu bir bankacılık sistemine %100 rezerv
şünelim. Bu ekonomide bütün ödemeler dolaşım- bankacılığı adı verilmektedir. %100 rezerv ban-
da olan kâğıt ve madeni paralar ile gerçekleştiril- kacılığında bankaya yatırılan miktar mevduatları
mektedir. Ekonomideki para arzı, dolaşımda olan artırırken, dolaşımdaki parayı aynı miktarda azal-
kâğıt ve madeni paraların toplamından, yani nakit tacaktır. Bu nedenle, ekonomideki para arzı sabit
paradan oluşmaktadır. Bu durumda ekonomideki kalacaktır. Yani para arzı banka faaliyete geçmeden
para arzını artırmanın tek yolu yeni para basmak- önceki para arzı ile aynıdır. Tek değişen, paranın
tır. Ekonomideki kâğıt ve madeni paraların miktarı bir kısmının artık mevduata dönüşmesidir. Bu du-
artmadıkça para arzı değişmeyecektir. rumun nedeni bankanın elindeki rezervleri, ihtiya-
Böyle bir ekonomide, insanların paralarını hır- cı olan firmalara ve kişilere kredi olarak vermek ye-
sızlığa karşı muhafaza edecekleri bir sistemin olma- rine hepsini kasasında muhafaza etmesidir. Sonuç
dığını fark eden bir girişimcinin bir banka açtığını olarak %100 rezerv bankacılığında bankaların para
düşünelim. Bu bankaya A bankası adını verelim. arzı üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.

143
Para ve Bankacılık

Kısmi Rezerv Bankacılığı ne zorunlu rezerv oranı adı verilir. Zorunlu rezerv
Bankanın sahibi olan girişimci, mevduat sahip- oranı %10 ise, banka topladığı her 100T’lik mev-
lerinin çoğunun paralarını çekmek yerine çek kul- duatın 10T’sini zorunlu rezerv olarak kasasında
lanarak ödemelerini yaptıklarını gözlemlemektedir. bulundurmak zorundadır. Şimdi 1000T tutarın-
Ayrıca her gün bankadan parasını çekenler olduğu daki mevduatının %10’luk kısmını zorunlu rezerv
kadar, yatıranlar da olmaktadır. Bu nedenle banka- olarak bulunduran ve kalan %90’ını kredi olarak
nın kasasında sürekli olarak önemli bir miktar para veren bir bankanın bilançosundaki değişikliği T
bulunmaktadır. Bankacı, parasını çekmek isteyen- hesabı yardımı ile inceleyelim.
lerin taleplerini karşılamak için toplam mevduatın
küçük bir kısmının kasada bulunmasının yeterli Varlıklar A BANKASI Yükümlülükler
olacağını fark etmiştir. Çekilmeden, sürekli olarak
Rezervler +100 Mevduatlar +1000
kasada duran bu parayı belli bir faiz getirisi karşılı-
Krediler +900
ğında kredi vermenin kimseye zararı olmayacağını
düşünür. Böylece ekonomide, konut veya otomobil
satın almak isteyen kişiler veya yeni yatırım proje-
lerini hayata geçirmek isteyen firmalar kredi alarak
isteklerini gerçekleştirebileceklerdir. Bu düşünceyle dikkat
bankacı, topladığı mevduatın bir kısmını parasını Yüzdeler ile hesap yaparken dikkatli
çekmek isteyecekler için rezerv olarak kasada bu- olmalıyız. %10 şeklinde gösterilen bir
lundurup, kalan kısmını kredi olarak vermeye baş- değer hesaplamalarda 0,10 olarak kulla-
lamıştır. Bankaların toplam mevduatlarının küçük nılmalıdır. Örneğin 100’ün %5’ini he-
bir kısmını rezerv olarak kasalarında bulundurduk- saplarken 100x0.05=5 şeklinde hesap-
ları, büyük bir kısmını ise kredi olarak firma ve ki- lamalıyız. Rezerv oranı %10 ise, 900T
şilere verdikleri sisteme kısmi rezerv bankacılığı adı mevduat için bulundurulması gereken
verilmektedir. rezerv 900x0,10= 90T olacaktır.
Kısmi rezerv bankacılığında bankaların toplam
rezervleri, yasal düzenlemeler nedeniyle tutulan Mevduatlarda 1000T tutarındaki artış banka-
rezervler ile bankanın kendi isteği ile tuttuğu re- nın rezervlerini 1000T artırmıştır. Fakat banka
zervlerin toplamından oluşur. Bankaların bulun- artık bütün mevduat artışını rezerv olarak bulun-
durmak zorunda oldukları en az rezerv miktarını durmak yerine, bir kısmını kredi olarak vermekte-
(zorunlu rezerv) belirleme yetkisi yasalar tarafından dir. Banka toplam rezervlerinde 1000T tutarında-
merkez bankasına verilmiştir. ki artışın 100T’sini zorunlu rezerv olarak tutarken,
900T ’sini konut almak isteyen Ahmet Bey’e konut
kredisi olarak vermiştir. Bankanın varlıklarındaki
Merkez bankası tarafından belirlenen, bu- artış kasasında bulundurduğu 100T rezerv ile açtığı
lundurulması gereken en az rezerv mikta- 900T tutarındaki kredilerin toplamından oluşmak-
rına zorunlu rezervler adı verilmektedir. tadır. Krediler bankanın alacaklarını oluşturduğu
için bankanın varlıkları içerisindedir. Bankanın
yükümlülüklerindeki artış ise toplam mevduatında
Bankaların zorunlu rezervlere ek olarak kendi 1000T tutarındaki artıştan kaynaklanmaktadır.
istekleriyle bulundurduğu rezervler ise atıl rezervler Şimdi ekonomideki para arzını hesaplayalım.
olarak adlandırılmaktadır. Zorunlu ve atıl rezervle- Eğer Ahmet Bey’in 900T tutarındaki krediyi na-
rin toplamı ise toplam rezervleri oluşturur. kit olarak aldığını varsayarsak, dolaşımdaki nakit
miktarı 900T artmış olacaktır. Mevduatlarda ise
Toplam Rezervler = Zorunlu Rezervler + Atıl Rezervler bir değişiklik olmamıştır. Mevduat sahiplerinin ha-
len bankada 1000T mevduatı vardır. Buna göre
Örneğimizde, bankanın rezervlerinin sadece zo- ekonomideki para arzı 900T artmıştır. Görüldüğü
runlu rezervlerden oluştuğunu varsayalım. Toplam gibi banka kredi vererek para arzını %100 rezerv
mevduatın zorunlu rezerv olarak tutulan yüzdesi- bankacılığındaki para arzına göre 900T artırmıştır.

144
İktisada Giriş

Buradan anlaşılacağı gibi kısmi rezerv bankacılığı elde ettiği 810T’nin hepsini nakit olarak tutarsa,
para arzını artırmaktadır. Para arzının, örneğimiz- para bankacılık sistemine geri dönmeyeceği için
de olduğu gibi krediler yoluyla artırılması kaydi kaydi para yaratım süreci burada duracaktır. Buna
para yaratılma süreci, para arzındaki artış ise kaydi karşılık Pınar Hanım bu parayı C Bankası’na yatı-
para veya banka parası olarak adlandırılır. rırsa, kaydi para yaratım süreci devam edecektir. Bu
Kaydi para yaratılması süreci ile ilgili vurgu- durumda C Bankası’nın mevduatı 810T artacaktır.
lanması gereken önemli bir nokta şudur. Yaratılan C Bankası bu mevduat karşılığında rezerv olarak
900T ekonomidekilerin daha zengin hale geldikleri bulundurmak zorunda olduğu 81T’yi kasasında
anlamına gelmez. Kredi olarak verilen 900T kredi tutacak, kalan kısmını ise kredi olarak vermek is-
alan müşterinin bankaya olan borcudur. Yani ya- teyecektir. C Bankası’nın kredi olarak verebileceği
ratılan şey bir zenginlikten ziyade bir borç alacak miktar 810 – 81 = 729T olacaktır. C Bankası’nın
ilişkisidir. Bununla birlikte, para arzındaki artış bilançosundaki değişimi T hesabı yardımıyla şu şe-
ekonomiyi daha likit hale getirmiştir. Artık ekono- kilde gösterebiliriz:
mide ödemeler için kullanılabilecek daha fazla para
vardır. Varlıklar C BANKASI Yükümlülükler
Kaydi para yaratılması süreci kredi alanların Rezervler +81 Mevduatlar +810
parasını bankadan çekip harcamasıyla bitmek zo- Krediler +729
runda değildir. Ahmet Bey’in konutu satın aldığı
Neriman Hanım’a 900T tutarında bir ödeme yap-
Bu süreci sonsuza dek götürebiliriz. Fakat
tığını, Neriman Hanım’ın ise 900T’yi B Bankası’na
önemli bir nokta dikkatinizi çekmiş olmalı. Her
mevduat olarak yatırdığını varsayalım. Bu durumda
açılan yeni krediden sonra rezerv bulundurma zo-
B Bankası’nın mevduatlarında 900T artış olacaktır.
runluluğu nedeniyle kredi olarak verilebilecek mik-
B bankası bu mevduatın %10’unu zorunlu rezerv
tar azalmaktadır. A bankasının verebileceği kredi
olarak bulundurup 810T’sini kredi olarak verebilme
900T iken, B bankasının verebileceği kredi miktarı
imkânına sahiptir. Gerçekten de B Bankası 810T’yi
810T, C bankasının verebileceği kredi miktarı ise
girişimci Sedat Bey’e yeni bir iş kurması için kredi
729T’dir. Verilen kredilerin hepsinin bankacılık sis-
olarak vermiştir. Bu durumda B Bankası’nın re-
temine geri döndüğünü varsayarak, sürecin sonuna
zervleri 90T artmış, kredileri ise 810T artmıştır. B
kadar yaratılacak toplam kaydi parayı hesaplamak
Bankası’nın yükümlülükleri ise yatırılan mevduatla
mümkündür.
birlikte 900T artmıştır. B Bankası’nın bilançosun-
daki değişim aşağıdaki T hesabında gösterilmiştir.
Tablo 6.1 Kaydi Para Yaratım Süreci
(1) (2) (3) (4)
Varlıklar B BANKASI Yükümlülükler
Rezervler +90 Mevduatlar +900
Yeni Yeni Krediler
Krediler +810 Banka mevduat Zorunlu (yeni atıl
(yeni Rezervler rezervler)
Bu yeni durumda para arzını tekrar hesaplayabili- rezervler)
riz. Sedat Bey’in B Bankası’ndan aldığı 810T tutarın- A 1 000 100 900
daki kredinin hepsini nakit olarak aldığını varsayarsak,
dolaşımdaki paranın 810T artacağını söyleyebiliriz. B 900 90 810
Aynı zamanda, mevduatlarda da 900T tutarında bir
artış meydana gelmiştir. Dolayısıyla ekonomideki C 810 81 729
para arzı toplam 1710T artmıştır. Kaydi para yaratma D 656 72,9 656
süreci Sedat Bey’in aldığı kredinin ne kadarının tekrar . . . .
bankacılık sistemine döndüğüne bağlı olarak devam
. . . .
edecektir.
. . . .
B bankasından kredi alan Sedat Bey’in, satın
aldığı mal ve hizmet karşılılığında Pınar Hanım’a Toplam 10.000 1000 9000
ödeme yaptığını düşünelim. Pınar Hanım satıştan

145
Para ve Bankacılık

Kaydi para yaratılma süreci Tablo 6.1’de göste- C


ΔD = veya ΔD = m ⋅ C
rilmiştir. Tablodaki ikinci sütun yeni açılan mev- r
duatları, dolayısıyla yaratılan kaydi parayı göster-
mektedir. Bütün bankalardaki mevduat artışlarını olacaktır. Bizim örneğimizde ise, 1000x10=
topladığımızda yaratılan toplam kaydi parayı bu- 10.000T olacaktır. Mevduatlardaki 1000T’lik artı-
luruz. Tablodan, süreç sonsuza kadar devam etti- şın yaratabileceği kaydi para miktarıdır.
ğinde, mevduatlardaki 1000T tutarında bir artışın
Kaydi para çarpanının rezerv oranının tersi ol-
10.000T’lik kaydi para yaratılması ile sonuçlanaca-
ması, para arzının rezerv oranı ile ilişkisini ortaya
ğı görülmektedir. Tablodaki üçüncü sütun zorunlu
koymaktadır. Rezerv oranı düştüğünde kaydi para
rezerv miktarlarını göstermektedir. Süreç sonun-
çarpanı artacaktır. Örneğin rezerv oranının 0,10
da bankalardaki zorunlu rezervlerin toplamında
yerine 0,05 olduğu bir durumda kaydi para çar-
1000T artış olacaktır. Tablodaki son sütun ise
bankalar tarafından açılan toplam kredi miktarını panı m=1/0,05=20 olacaktır. Kaydi para çarpanı
göstermektedir. Bu arttıkça mevduatın kaydi para yaratma miktarı da
süreç sonunda açılan artacaktır. Kaydi para çarpanının 20 olduğu du-
kredilerde toplam rumda 1000T tutarındaki bir mevduat 1000x20=
dikkat 9.000T tutarında bir 20.000T kaydi para yaratacaktır.
Rezerv oranı, zorunlu re- artış meydana gele- Kaydi para yaratma süreci tersine de işleyebi-
zerv oranı ile atıl rezerv cektir. lir. Bankacılık sistemindeki mevduatlar azaldığında
oranının toplamıdır. Ör- bankaların kredi verebilecekleri rezervler de azalmış
Görüldüğü gibi
neğimizde atıl rezerv bu- olacaktır. Mevduat sahipleri paralarını çektikleri
para yaratma süreci
lundurulmadığı için rezerv zaman kaydi para yaratma süreci tersine işleyecek
sonsuza gitse bile,
oranı zorunlu rezerv oranı- ve mevcut kaydi para azalacaktır. Kaydi paranın
yaratılacak toplam
na eşittir. azalması para arzını azaltacaktır.
para miktarı sınırlı-
dır. Sonsuza kadar Tahmin edileceği gibi gerçek ekonomilerde bu
açılan kredileri topladığımızda 1000T tutarındaki sürecin sonsuza kadar yukarıdaki şekilde gitmesi
bir mevduatın 10.000T kaydi para yaratacağını mümkün olamamaktadır. Dolayısıyla yaratılacak
görmekteyiz. kaydi para da azalacaktır. Kaydi para yaratılma sü-
recinin yavaşlamasının iki temel sebebi vardır:
• Bankacılık sisteminden sızıntılar
Her T1 tutarındaki mevduat karşılığında • Bankaların kredi vermesinin önündeki en-
yaratılan kaydi paraya kaydi para çarpanı
geller
adını veriyoruz.
Bankacılık sisteminden sızıntıların nedeni açı-
lan kredilerin hepsinin bankacılık sistemine mev-
Örneğimizde T1000 tutarındaki mevduat duat olarak geri dönmemesidir. İnsanlar ellerindeki
T10.000 kaydi para yaratmıştır. Buradan kaydi paranın bir kısmını bankaya mevduat olarak yatır-
para çarpanını 10 olarak buluruz. Kaydi para çar- mak yerine nakit olarak tutmayı tercih ettiklerinde,
panı rezerv oranının tersidir. Rezerv oranı zorunlu nakit olarak tutulan miktar bankacılık sisteminden
rezerv oranı ile atıl rezerv oranının toplamıdır. Re- sızan kısımdır ve kaydi para yaratılma sürecine
zerv oranını r ile, zorunlu rezerv oranını rr ile, atıl dâhil olmaz. Örneğimizde konut kredisi alan Ah-
rezerv oranını ise er ile gösterirsek, r=rr+er olacak- met Bey paranın bir kısmını nakit olarak elinde
tır. Kaydi para çarpanını m ile gösterirsek, zorun- tutarsa veya konutu satan Neriman Hanım satış-
lu rezerv oranının 0,10 olduğu ve atıl rezervlerin tan elde ettiği paranın bir kısmını nakit olarak tut-
bulunmadığı bir durumda kaydi para çarpanını mayı tercih ederse, nakit olarak tutulan miktarlar
m=1/r=10 olarak yazarız. Başlangıçtaki mevdu- bankacılık sisteminden sızmış olacaktır. Bankacılık
atı kaydi para çarpanı ile çarptığımızda ne kadar sistemindeki sızıntılar arttıkça kaydi para çarpanı
kaydi para yaratılabileceğini buluruz. Başlangıçta- azalacaktır. Bankacılık sisteminden sızıntıların bir
ki mevduatı C ile, yaratılan toplam kaydi parayı, başka nedeni de bankaların devletin ihraç ettiği
yani mevduattaki toplam artışı ile gösterirsek, bono veya tahvil gibi borç senetlerini satın alma-

146
İktisada Giriş

sıdır. Bankalar bu gibi değerli kâğıtları satın aldığında hazineye ödeme yaparlar. Bu ödeme bankadaki re-
zervlerin merkez bankasına transferi olarak gerçekleşir. Eğer devlet bu rezervleri harcamaz da rezerv olarak
tutarsa, bu miktar tekrar bankacılık sistemine dönmez ve kaydi para artışı azalır.
Bankalar ellerindeki rezervlerin hepsini kredi olarak veremezlerse ve bir kısmını atıl rezerv olarak tutar-
larsa yaratılan kaydi para miktarı azalacaktır. Bunun birçok sebebi olabilir. Bu sebeplerden bir tanesi kredi
talebinin yeterli seviyede olmamasıdır. Özellikle ekonomik daralma dönemlerinde hem yatırım talebi,
hem de tüketim talebi azalır. Bunun sonucu olarak kredi talepleri de azalacaktır. Böyle bir durumda ban-
kalar ellerindeki atıl rezervleri krediye dönüştürmekte zorlanırlar ve kaydi para yaratılma süreci yavaşlar.
Bankaların atıl rezervlerini krediye dönüştürme konusundaki zorlukları, riske karşı yaklaşımlarından da
kaynaklanabilir. Bankalar her isteyene kredi vermezler. Kredi taleplerini yanıtlarken firmaların veya kişile-
rin güvenilirliğini değerlendirmeleri gerekir. Bu değerlendirmelerde çok katı olmaları verdikleri kredi mik-
tarını azaltır ve ellerinde atıl rezervler kalabilir. Bu durumda yine yaratılan kaydi para miktarı azalacaktır.
Bunların dışında bankalar bazı risk algılamalarına bağlı olarak kendi tercihleriyle atıl rezerv bulundurmak
isteyebilirler. Her durumda atıl rezervlerin artması, yaratılan kaydi para miktarını azaltacaktır.

Banka Panikleri
Kısmi rezerv bankacılığının önemli bir problemi vardır. Müşterilerin hepsi bankadaki bütün paralarını
çekmek istemeleri durumunda, bankanın bunu ödeme ihtimali yoktur. Çünkü kısmi rezerv bankacılığının
doğası itibariyle, bankalar kasalarında topladıkları mevduattan çok daha az rezerv bulundururlar. Bankanın
mevduatları geri ödeme sıkıntısına düşmesi için bütün müşterilerin paralarını çekmek istemelerine gerek
yoktur. Bunun için bankanın elindeki rezervlerden daha fazla mevduat çekilmek istenmesi yeterli olacaktır.
Böyle bir durumun önüne geçilmesi için kısmi rezerv bankacılığında bankaların kasalarında yeteri
kadar rezerv bulundurmaları gerekmektedir. Fakat bankaların bundan daha az rezerv bulundurma ihti-
malleri yüksektir. Bankalar kârlarını maksimum yapmak amacıyla faaliyet gösteren işletmelerdir. Banka
kârları ise büyük ölçüde ellerindeki rezervlerin ne kadarını kredi olarak verdikleriyle ilgilidir. Kredi olarak
verdikleri rezervlerin azalması ellerinde atıl rezerv bulundurmaları anlamına gelir ki, bu durum kârlarını
azaltacaktır. Dolayısıyla bankalar ellerindeki bütün rezervleri kredi olarak vermek eğilimindedir. Fakat
böyle bir durumun getireceği risk çok fazladır. Bankada mevduatı bulunan müşteriler paralarını çekmeye
geldiğinde bankanın kasasında bu talebi karşılayabilecek kadar rezerv bulunması gerekir. Aksi halde banka
kapılarını kapatmak zorunda kalacaktır. Tek bir bankada bile böyle bir durumun yaşanması insanların
bankalara karşı güvenini azaltacak ve normalde böyle bir düşüncesi olmayanlar bile bankalardaki para-
larını çekmeye başlayabilecektir. Yeterli rezerv bulundurmayan bankalar, rezervlerin büyük bir kısmını
kredi olarak verdikleri için mevduat çekilişlerini karşılayamayacaklardır. Bütün mevduat sahiplerinin mev-
duatlarını çekmek için bankalara koşması, yeterli seviyede rezerv bulunduran bankaların da iflasına yol
açacaktır. Çünkü bankalar kısmi rezerv bankacılığı yapmaktadırlar. “Banka panikleri” olarak bilinen bu
durum bankacılık sisteminin işleyemez hale gelmesi demektir. Banka paniğinin oluşması kaydi para yarat-
ma sürecinin tersine çalışması ve ekonomideki likiditenin dramatik bir şekilde azalmasına neden olacaktır.
Dolayısıyla banka panikleri sadece tek tek bankaları ilgilendiren bir risk olmaktan öte, bütün ekonomiyi
etkileyecek bir problemdir.
Banka paniklerine verilen klasik bir örnek 1929 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde baş gösteren
ve “Büyük Buhran” olarak anılan ekonomik kriz döneminde yaşanmıştır. Bir dizi banka iflasının ardından
insanlarda bankalara karşı bir güvensizlik oluşmuş ve herkes bir panik halinde bankalardan paralarını çek-
meye başlamışlardır. Yaşanan bu banka paniği sonucu para arzı hızla azalmıştır.
Banka paniklerini engelleyebilmek için, bankalar gerektiği kadar rezerv bulundurmaya zorlanmalı ve
rezervler yetersiz kaldığında zor durumdaki bankaya borç verilerek gerekli rezerve ulaşması sağlanmalıdır.
Her ikisi de merkez bankaları tarafından üstlenilmiş görevlerdir.

147
Para ve Bankacılık

ÖÇ 3 Bankacılık sisteminin nasıl çalıştığını ve kaydi para yaratma sürecini açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Kredi kartı kullanımının


yaygınlaşmasıyla birlikte,
Kaydi para yaratılma süre-
kredi kartı borçları nedeniy-
ci hakkında daha ayrıntılı
le zor duruma düşenlerin sa-
bilgi için şu kitaba bakabi-
yısı giderek artmaktadır. Bu- Kaydi para yaratma sürecini
lirsiniz: “Yıldırım, K., Ka-
radan hareketle, kredi kartı çevrenizdekilerle paylaşıp,
raman, D. ve Taşdemir, M.
limitlerinin kişilerin elde tartışınız.
(2012). Makroekonomi,
ettikleri düzenli gelir gibi bir
Onuncu Basım, Seçkin Ya-
ölçüte göre sınırlandırılma-
yınevi: Ankara.”
sının, para arzı üzerindeki
etkisi ne olabilir? Araştırınız.

MERKEZ BANKALARI basma tekelini oluşturmak ve para biriminin is-


Günümüzde banka paniklerine çok sık rastlan- tikrarını sağlamak da ilk merkez bankalarının gö-
mamaktadır. Bunun temel nedeni bütün ülkelerin revleri arasındaydı. İlk merkez bankaları devletin
harcamalarının finansmanı amacıyla kurulmuş
bankacılık sisteminin sağlıklı çalışmasını sağlaya-
olsalar da aynı zamanda bankacılık faaliyetleri de
cak kurumların bulunmasıdır. Bu kurumlardan
yapıyorlardı. Ayrıca, diğer bankalar mevduatlarını
en önemlisi merkez bankalarıdır. Merkez banka-
merkez bankasında tutuyorlardı. Bu nedenle mer-
ları, ekonomideki para miktarını kontrol etmek
kez bankaları çok büyük rezervlere sahipti ve acil
ve finansal sektörün sağlıklı çalışmasını sağlamak
durumlarda bankalara nakit sağlayarak en son kre-
amacıyla oluşturulmuş kurumlardır. Merkez ban-
di kaynağı olarak görev yapıyorlardı. Günümüz-
kalarının temel görevi ekonomideki para miktarını de merkez bankalarının sermaye yapıları ülkeden
ayarlamaktır. Merkez bankaları, her ülkede para ülkeye farklılıklar göstermektedir. Bazı ülkelerde
basma yetkisine sahip tek kurumdur. Merkez ban- merkez bankası tamamen devlete ait olduğu halde,
kasının doğrudan kontrol ettiği nakit para, banka- bazı ülkelerde tamamen özel sektöre, bazı ülkelerde
cılık sisteminin kaydi para yaratabilmesi için gerek- ise bir kısmı devlete aittir.
li ilk parayı oluşturmaktadır.
Türkiye’de merkez bankacılığı, Osmanlı Devle-
Tarihte merkez bankası olarak nitelendirilebi- ti döneminde Kırım savaşının finansmanı amacıy-
lecek ilk kurum İsveç’te kurulan Riksbank’tır. Gü- la, İngiliz sermayeli olarak 1856 yılında Londra’da
nümüzde Nobel iktisat ödüllerinin de sponsoru kurulan Bank-ı Osmani ile başlar. Bununla birlikte
olan bu banka 1668 yılında kurulmuştur. Devletin milli ve bugünkü merkez bankası işlevlerini gören
harcamalarını karşılamak amacıyla kurulan Riks- bir merkez bankasının kurulması Cumhuriyet’ten
bank, bankaların bankası görevini üstlenerek aynı sonra gerçekleşmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Mer-
zamanda bankacılık faaliyetleri de yapmaktaydı. kez Bankası 1931 yılında faaliyetlerine başlamıştır.
Daha sonra, 1694 yılında İngiltere Merkez Banka-
sı (Bank of England) kuruldu. Bunu diğer Avrupa
ülkelerinin merkez bankaları izledi.
Merkez bankalarının ortaya çıkış nedenleri bir- internet
birleri ile benzerdir. Bu nedenlerden en önemlisi http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/
devletin, genellikle savaşlar nedeniyle artan har- TCMB+TR/Main+Menu/Banka+Hakkinda/Tarihce
camalarının finansmanıdır. Bunun yanı sıra, para

148
İktisada Giriş

Merkez Bankasının İşlevleri lar belirsizlik yaratarak bankaların kırılganlıklarını


Merkez bankaları ekonomi için çok önemli artırabileceği gibi bankacılık sektörünün bütünü-
roller üstlenmişlerdir. Günümüzde merkez ban- ne olan güveni de zedeleyebilecektir. Elindeki para
kalarının temel hedefi, enflasyona neden olmadan basma tekeli ve bankacılık sektöründeki likiditeyi
hızlı bir ekonomik büyüme sağlanmasıdır. Merkez kontrol edebilme gücü, merkez bankasına kredile-
bankaları bu temel hedefe üstlendiği işlevleri yerine rin maliyetlerini etkileyebilme imkânı verir. Mer-
getirerek ulaşmaya çalışır. Merkez bankalarının üst- kez bankaları bu araçları kullanarak finansal piya-
lendikleri başlıca işlevleri aşağıdaki gibi sayabiliriz: salarda istikrarı korumaya çalışırlar.
• Banknot basımını gerçekleştirmek,
• Finansal piyasaların istikrarını sağlamak, Bankaların Bankası Olarak Görev
• Bankaların bankası olarak görev yapmak,
Yapmak
Merkez bankası, “bankaların bankası” olarak
• Devletin bankası olarak görev yapmak,
nitelendirilir. Gerçekten de bankaların müşterileri-
• En son likidite kaynağı olmak, ne sağladıkları temel bankacılık hizmetlerini, mer-
• Para politikalarını uygulamak kez bankası da bankalara sağlar. Merkez bankası
diğer bankaların mevduatlarını kabul eder ve kısa
vadeli krediler verir.
Banknot Basımını Gerçekleştirmek
Merkez bankasının en önemli işlevlerinden biri
para basmaktır. Merkez bankaları kâğıt para basımı- Devletin Bankası Olarak Görev
nı tekellerinde bulundururlar. Fiat para olan bank- Yapmak
notların arkasındaki yasal otorite merkez bankaları- Merkez bankası aynı zamanda devlete belli
dır. Türkiye’de banknot basımı yetkisi yasal olarak bankacılık hizmetleri sunmaktadır. Yani devletin
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na aittir. Do- bankası işlevini üstlenmektedir. Devletin mevdu-
laşımdaki paranın küçük bir kısmını oluşturan ma- atlarının toplanması ve ödemelerinin gerçekleşti-
deni bozukluklar ise Hazine tarafından basılır. Bazı rilmesi gibi işlevleri merkez bankası yapar. Merkez
ülkelerde hem banknot hem de madeni paraların bankaları belirli koşullar altında devlete kısa vadeli
basımı merkez bankaları tarafından gerçekleştiri- avans verebilirler.
lir. Merkez bankasının bastığı ve dolaşıma sürdüğü
banknotlar bankacılık sisteminin kaydi para yarat-
En Son Likidite Kaynağı Olmak
ması için gerekli ilk mevduatın oluşmasını sağlar.
Kriz dönemleri gibi bankacılık sisteminin zor
dönemlerinde merkez bankası en son likidite kay-
Finansal Piyasaların İstikrarını nağı olarak görev yapar. Merkez bankasının bu
Sağlamak işlevi, bankacılık sektörü için yaşamsal öneme sa-
Ekonomide tasarruflarla yaratılan fonların ve- hiptir. Bankalar yükümlülüklerini yerine getirmek
rimli yatırımlara yönlendirilmesi ekonomik bü- için nakit sıkıntısına düştüklerinde, ihtiyaçları
yümenin en önemli koşuludur. Bu şekilde eko- olan nakdi bankacılık sisteminden elde edebilirler.
nomideki kaynaklar etkin bir şekilde kullanılmış Bunu genellikle ellerindeki menkul kıymetleri sa-
olacaktır. Yaratılan fonların etkin kullanılmasının tarak veya bankacılık sisteminden kısa vadeli kredi
yolu, sağlıklı çalışan bir finansal sistemdir. Merkez alarak yaparlar. İhtiyaçları olan likiditeyi finansal
bankası, bankacılık sistemini izleyerek sistemin sağ- piyasalardan bulamayan bankaların son başvura-
lıklı çalışması için gerekli önlemleri alır. Bankacılık cağı kaynak merkez bankası olacaktır. Ayrıca, kriz
sisteminin sağlıklı çalışabilmesi için en önemli ko- dönemleri gibi olağanüstü durumlarda genellik-
şul, insanların bankalara güveninin sağlanmasıdır. le bütün bankacılık sistemi nakit darlığı içinde
İnsanların bankalara güvenebilmesi için finansal bulunduğundan, bankaların finansal sistemden
piyasalar adını verdiğimiz para ve sermaye piyasa- likidite bulabilmeleri iyice güçleşir. Bu gibi dö-
larının istikrarlı olması önemlidir. Menkul kıymet nemlerde de merkez bankası, bankalara gereken
piyasaları ve para piyasalarındaki aşırı dalgalanma- likiditeyi sağlayarak bankacılık sisteminin çalış-
masını sağlar.

149
Para ve Bankacılık

Para Politikalarını Uygulamak nikleri gibi durumların yaşanmasını engellemekti.


Merkez bankaları ekonomik büyümenin sağ- Kâr motivasyonu ile hareket eden bankalar ellerin-
lanabilmesi için gerekli para politikalarının uy- de yeterli miktarda rezerv kalmayacak şekilde kre-
gulanmasından sorumludur. Para politikalarının di açabilirler. Bunun sonucunda çekilen mevduat
uygulanması pratikte para arzının kontrolü ile miktarındaki beklenmedik bir artış bankayı zor du-
gerçekleşir. Merkez bankasının para arzını kont- rumda bırakabilir. Bu durumun ortaya çıkmasını
rol etme çabaları para politikası olarak adlandırılır. engellemek amacıyla merkez bankaları rezerv bu-
Merkez bankası, ekonomideki para arzını kontrol lundurma zorunlulukları getirmişlerdir. Bankaların
edebilmesi için gerekli bir takım araçlara sahiptir. ne kadar zorunlu rezerv bulunduracakları ise yine
Bu araçlar zorunlu rezerv oranları, açık piyasa iş- merkez bankası tarafından belirlenmektedir. Daha
lemleri ve reeskont oranlarıdır. Merkez bankasının sonraları, banka paniklerini engellemek amacıyla
daha etkili önlemlerin alınmasıyla birlikte, zorun-
para arzını nasıl kontrol ettiğini aşağıda daha de-
lu rezerv uygulaması daha çok para arzını kontrol
taylı olarak inceleyeceğiz.
etmek için kullanılan bir politika aracı haline gel-
miştir.
Merkez Bankası Para Arzını Nasıl
Kontrol Eder?
Tablo 6.1 Mayıs 2017 İtibariyle Türkiye Cumhuriyeti
Merkez bankasının para arzını kontrol etmek Merkez Bankası’nın Uyguladığı Zorunlu Rezerv Oranları
için kullanabileceği üç temel araç vardır: (1) zorun-
lu rezerv oranları, (2) açık piyasa işlemleri ve (3) re- Zorunlu
eskont oranları. Merkez bankalarının uyguladıkları Mevduat Türü Rezerv Oranı
para politikalarına bağlı olarak bu üç araçtan bazı- (%)
ları sıklıkla kullanılırken, bazıları ise nadiren kulla- Vadesiz mevduat 10,5
nılabilmektedir. TCMB’nin para arzını etkilemek
1-3 ay vadeli mevduat 10,5
için en fazla kullandığı araç açık piyasa işlemleridir.
Reeskont kredileri ve zorunlu rezerv oranları nadi- 6 ay vadeli mevduat 7,5
ren başvurulan araçlardır. 1 yıla kadar vadeli mevduat 5,5
1 yıldan daha uzun vadeli mevduat 4
Zorunlu Rezerv Oranları Vadesiz ve 1 yıla kadar vadeli
12
Daha önce gördüğümüz gibi, bankalar ellerinde yabancı para cinsinden mevduat
iki farklı tür rezerv bulundururlar. Bunlar zorunlu 1 yıl ve daha uzun vadeli yabancı
rezervler ve atıl rezervlerdir. Zorunlu rezervler ban- 8
para cinsinden mevduat
kaların ellerindeki mevduat karşılığında bulundur-
mak zorunda oldukları rezervlerdir. Atıl rezervler Tablo 6.1’de TCMB’nin Mayıs 2017 tarihi iti-
ise bankaların zorunlu rezervlere ilave olarak bu- bariyle uyguladığı zorunlu rezerv oranları görül-
lundurdukları rezervlerdir. Atıl rezervler bankaların mektedir. Tabloya göre bankalar ellerindeki vadesiz
kendi tercihleri ile bulundurdukları rezervler oldu- mevduatın %10,5’ini zorunlu rezerv olarak bu-
ğu için, bunlara “serbest rezervler” de denmektedir. lundurmak zorundadırlar. Tablodan fark ettiğimiz
Merkez bankası, bankaların topladıkları mev- önemli bir nokta, zorunlu karşılık oranlarının mev-
duata karşılık ne kadar zorunlu rezerv bulundura- duatın vadesi uzadıkça azalmasıdır. 1 yıldan daha
caklarını belirler. Bankaların rezervleri iki bileşen- uzun vadeli mevduatlar için zorunlu rezerv oranı
den oluşmaktadır. Bunlar bankaların kasalarında %4 olarak belirlenmiştir.
bulundurdukları nakit para ile bankaların merkez Zorunlu rezerv oranlarını belirleyebilmesi, mer-
bankasındaki mevduatlarıdır. Bankalar ihtiyaç kez bankasına para arzını kontrol etme gücü ver-
duyduklarında merkez bankasındaki mevduatları- mektedir. Merkez bankası zorunlu karşılık oran-
nı çekerek ilave nakit ihtiyaçlarını karşılayabilirler. larını değiştirerek para arzını etkileyebilmektedir.
Bankaların merkez bankası tarafından belirli bir Bankaların zorunlu rezervlerden daha fazla rezerv
miktar rezerv bulundurmaya zorlanmasının nedeni bulundurmalarının önünde herhangi bir yasal en-
ilk zamanlarda, yukarıda ele aldığımız banka pa- gel yoktur. Bununla birlikte bankalar atıl rezerv

150
İktisada Giriş

bulundurmak yerine, faiz getirisi elde edecekleri gerçekleştirir. Merkez bankası piyasadan hazine
krediler vermeyi ve ellerindeki atıl rezervleri en dü- bonosu aldığında karşılığını satıcının banka he-
şük düzeyde tutmayı tercih edeceklerdir. Merkez sabına transfer eder. Bu en basit haliyle satıcının
bankasının zorunlu rezerv oranlarını yükseltme- bankasının merkez bankasındaki rezervlerinin art-
si, bankaların verdikleri kredi miktarını azaltarak ması anlamına gelir. Satıcı, bononun karşılığını
kaydi para yaratılmasını sınırlayacaktır. Bu nedenle kendi bankasından çektiğinde ekonomideki nakit
merkez bankasının zorunlu rezerv oranlarını artır- miktarı artmış olur. Bu durumda para arzı artmış
ması para arzını azaltacaktır. demektir. Çekmeyip mevduat hesabında muhafaza
Merkez bankası zorunlu rezerv oranlarını dü- ettiğinde ise, mevduatlarda bir artış var demektir.
şürdüğünde ise, tam tersi bir süreç işleyecektir. Bu Yine para arzı artmıştır. Mevduatlardaki artış ban-
durumda bankaların elindeki atıl rezerv miktarı kanın rezervlerinin artması anlamına gelir. Banka
artacaktır. Bankalar atıl rezerv bulundurmak yeri- bu rezervleri kredi olarak kullandırdığında ise daha
ne daha fazla kredi vermeyi tercih edeceklerdir. Bu önce değindiğimiz kaydi para yaratma süreci başlar
nedenle merkez bankası zorunlu rezerv oranlarını ve para arzı daha da artar. Kısaca ifade etmek ge-
düşürdüğünde bankaların kredi verme imkânları rekirse, merkez bankası piyasadan menkul kıymet
genişleyecek ve para arzı artacaktır. satın aldığında para arzı artacaktır.
Açık piyasa işlemleri para arzını azaltmak ama-
cıyla da kullanılabilir. Merkez bankasının elindeki
Açık Piyasa İşlemleri hazine bonolarını bono piyasasında sattığını dü-
Merkez bankası herhangi bir şey satın almak şünelim. Bonoların karşılığını nakit olarak alırsa,
istediğinde bunu banknot matbaasında kâğıt para ekonomideki nakit miktarı ve dolayısıyla para arzı
basarak ödeyebilir. Böyle bir şey yaptığında do- azalacaktır. Fakat genellikle böyle bir satışın öde-
laşımdaki nakit miktarı artacaktır. Peki, merkez mesi nakit olarak yapılmaz. Alıcı ödemesini banka-
bankaları ne satın alırlar? Merkez bankaları genel- daki mevduatını merkez bankasına transfer ederek
likle devlete ait menkul kıymetleri satın alırlar. Bu yapar. Bu durumda bankacılık sektöründeki re-
işlemi yaptıklarında, karşılığını bastıkları para ile zervlerde bir azalma meydana gelecektir. Rezervler-
ödedikleri için dolaşımdaki para miktarını, dolayı- deki azalma para arzını iki aşamada etkileyecektir.
sıyla da para arzını artırmış olurlar. Merkez banka- İlk aşama bankalardaki mevduatın azalmasıdır.
larının satın aldıkları diğer bazı şeyler de yabancı Mevduatlardaki azalma para arzını azaltacaktır.
ülkelerin parası veya yabancı ülke hükümetlerinin İkinci aşama ise yaratılacak kaydi paranın azalma-
borç senetleridir. Bütün bu satın aldıkları, merkez sıdır. Bankalardaki rezervlerin azalması, verilebile-
bankalarının elindeki menkul kıymetleri oluşturur. cek kredi miktarını azaltacaktır. Bu ise para arzının
Merkez bankaları ellerindeki menkul kıymetleri azalmasına yol açacaktır.
sattıklarında para arzı azalacak, menkul kıymet sa-
tın aldıklarında ise para arzı artacaktır.
Reeskont Oranları
Bankaların ellerindeki ticari senetleri vadesin-
den önce merkez bankalarına kırdırarak likidite
Merkez bankasının menkul kıymet satın elde etmelerine reeskont kredileri adı verilir. Rees-
alması veya elindeki menkul kıymetlerin kont kredisi kullanan banka, rezervlerini artırmış
bir kısmını satması “açık piyasa işlemleri” olmaktadır. Böylece para arzında bir artış meydana
olarak adlandırılır. gelecektir. Merkez bankası bu krediler için uygu-
ladığı faiz oranını değiştirerek bankaların rezerv
miktarlarını etkileyebilmektedir. Reeskont kredi-
Merkez bankası, devlet hazine bonosu ve tah- lerine uygulanan faiz oranı, reeskont oranı olarak
villerini doğrudan hazineden satın almaz. Hazine adlandırılır. Reeskont oranı merkez bankası tara-
ihraç ettiği bono veya tahvil gibi değerli kâğıtları fından belirlenir. Merkez bankası reeskont oranı-
merkez bankası dışındaki kişi ve kurumlara satar. nı düşürdüğünde bankaların reeskont kredisi kul-
Bu değerli kâğıtlar bono piyasası adı verilen piya- lanma eğilimlerini artırır. Bu oranı yükselttiğinde
sada vadeleri gelinceye dek alınıp satılırlar. Merkez ise bankalar reeskont kredisi kullanmaya daha az
bankası, açık piyasa işlemlerini bono piyasasında istekli olacaklardır.

151
Para ve Bankacılık

Bankalar likiditeye ihtiyaç duyduklarında diğer bankalardan borç alırlar. Bu işlem bankalar arası para
piyasasında gerçekleşir. Bir banka, bankalar arası para piyasasından borçlanamadığı zaman son kredi kay-
nağı olan merkez bankasına başvurarak reeskont kredisi kullanır. Gelişmiş finansal piyasalara sahip olan
ülkelerde bankalar kolay kolay merkez bankasından borçlanmaya gitmezler. Bu nedenle reeskont kredileri
sık kullanılan bir araç değildir. Ayrıca reeskont kredileri bankaların talebiyle gerçekleşeceği için, merkez
bankası reeskont oranını ne yaparsa yapsın bankalar talep etmedikçe herhangi bir etki yaratmayacaktır. Bu
açıdan bakıldığında reeskont oranının para arzını etkilemek için aktif bir araç olmadığı sonucuna varmak-
tayız. Gerçekten de günümüzde reeskont oranlarının merkez bankalarının para arzını etkilemek amacıyla
sıklıkla kullandıkları bir araç olmadığını gözlemlemekteyiz.

ÖÇ 4 Merkez bankasının işlevlerini ve para arzını kontrol etmek için kullandığı araçları
sıralayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Merkez bankasının para po-


litikaları hakkında daha ay-
TCMB’nin para arzını
rıntılı bilgi almak için Fatih
Günümüzde TCMB nasıl kontrol ederken uyguladığı
Özatay’ın Efil Yayınevi tara-
bir para politikası uygula- açık piyasa işlemleri ile para
fından yayımlanan “Parasal
maktadır? Araştırınız. arzının nasıl arttığını ya da
İktisat, Kuram ve Politika”
azaldığını anlatınız.
(2011) kitabından yararla-
nabilirsiniz.

PARA ARZI, PARA TALEBİ VE ölçüde merkez bankası tarafından belirlendiğini


DENGE FAİZ ORANI görmüştük. Para talebi ise insanların ellerinde tut-
Paranın değeri satın alabileceği mal veya hizmet mak istedikleri para miktarıdır. Para arzı arttığın-
ile ölçülür. Buna paranın “satın alma gücü” adı ve- da, piyasalardaki mal ve hizmet miktarı sabitken,
rilir. Örneğin, dün 1T ile iki ekmek satın alabili- bütün fiyatlar artacak ve paranın değeri düşecektir.
yorken, bugün aynı 1T ile sadece bir ekmek satın Para arzı ile fiyatlar arasındaki bu ilişki mal paranın
alabiliyorsak paranın değeri düşmüş demektir. Öte kullanıldığı ekonomilerde olduğu kadar fiat para-
yandan bir malı satın almak için ne kadar para öde- nın kullanıldığı ekonomilerde de geçerlidir.
diğimiz, o malın para olarak fiyatını gösterir. Bir Para arzı ile fiyatlar arasındaki ilişki tarihin
malın fiyatının artması, o mal karşılığında ödenme- en eski tartışmalarından biridir. Antik Yunan’dan
si gereken paranın miktarının da artması anlamına itibaren insanlar para miktarı ile fiyatlar arasında
gelir. Diğer bir ifadeyle, mal ve hizmetlerin fiyat- bir ilişki olduğunu gözlemlemişlerdir. 16. yüzyıl-
larının artması paranın değerinin azalması ile aynı da Amerika Kıtasından Avrupa’ya getirilen altın
anlama gelmektedir. ve gümüşün büyük bir kısmı para olarak basılmış
Peki, ekonomideki mal ve hizmetlerin fiyatları ve dolaşıma girmiştir. Böylelikle Avrupa’daki altın
neden artar? Veya başka bir şekilde soracak olursak: ve gümüş para arzı önemli ölçüde artmıştır. Para
“Paranın satın alma gücünü, yani değerini ne be- arzındaki bu artış Avrupa kıtasındaki fiyatların art-
lirler?” Bütün diğer mal ve hizmetler gibi paranın masıyla ve dolayısıyla paranın değerinin düşmesiy-
değerini de paraya olan arz ve talep belirler. Diğer le sonuçlanmıştır. Para arzı ile fiyatlar arasındaki
faktörler değişmemek kaydıyla, paranın arzı arttı- bu ilişki, mal paranın kullanıldığı ekonomilerde ol-
ğında veya paraya olan talep azaldığında paranın duğu kadar fiat paranın kullanıldığı ekonomilerde
değeri düşecektir. Daha önce para arzının büyük de geçerlidir.

152
İktisada Giriş

Para Miktarı ve Fiyat İlişkisi rı da daha sonra kendileri bir davete gittiklerinde
Mal paranın kullanıldığı bir ekonomide para ar- çocuklarına baktırmak için kullanmaktadırlar. Bu
zındaki artışın etkisini, daha önce bahsi geçen esir kooperatifte kullanılan kuponlar fiat paradır. Bu
kampları örneği üzerinden açıklayabiliriz. Nazi esir paralar kendi başlarına sadece birer parça kâğıt ol-
kamplarında sigaranın para olarak kullanılabilmesi- malarına karşın, bebek bakım hizmeti almak için
nin önemli bir koşulu, sigara arzının sınırlı olması- kullanılmaktadır. Kuponlar yarım saatlik çocuk ba-
dır. Kızılhaç’ın paketleriyle dağıtılan sigaralar sınırlı kım hizmeti satın alabildiği için bir kuponun de-
sayıda olduğu için sigaralar para olarak kullanılabil- ğeri yarım saattir. Diğer bir anlatımla yarım saatlik
mekteydi. Bunu görmek için esir kampının yönetici- bebek bakım hizmetinin fiyatı bir kupondur.
sinin kamptaki bütün esirlere istedikleri kadar sigara Şimdi bir sebeple kooperatif yönetiminin her bir
vermeyi taahhüt ettiğini varsayalım. Bu durumda çifte ilk baştaki kadar kupon daha dağıttığını düşü-
sigara para sistemi çökecektir. Herkes istediği kadar nelim. Bu durumda ellerinde daha fazla kupon olan
sigarayı kamp yönetiminden temin edebileceği için çiftler artık daha fazla çocuk bakım hizmeti alabile-
her bir esir az sayıdaki mal ve hizmetlere sahip ola- cekleri için daha fazla dışarıya çıkmak isteyecekler-
bilmek için çok daha fazla sigara teklif etmeye başla- dir. Daha önce ellerinde yeterince kupon olmadığı
yacaktır. Daha önce bir gömlek için 60 sigara talep için çocuklarına bakacak bir çift bulamayıp reddet-
eden esir artık 120 sigara isteyecektir. Bu şekilde mal tikleri davetleri kabul edecekler veya aynı sebepten
ve hizmetlerin fiyatları hızla artacaktır. Bu ise, siga- dolayı daha önce pek sık sinemaya gidemezken artık
ranın değerinin düşmesi anlamına gelir. Esir kampı çok istedikleri filmleri izlemek için daha fazla sine-
yöneticileri sınırsız sigara vaatlerinde samimi iseler, maya gitmek isteyeceklerdir. Bu durum bütün çiftler
sigara serbest mal haline geleceği için kimse mal veya için geçerlidir. Artık, her gece daha fazla çift dışa-
hizmeti karşılığında sigara kabul etmeyecektir. Yani rıya çıkmak isterken daha az çift evde kalıp çocuk
sigara para sistemi çökecektir. Hatta bedava sınırsız bakmak isteyecektir. Bunun doğal sonucu olarak da
sigaranın söylentisi bile bir anda sigarayı para olarak çocuk bakmak için müsait çift bulmak zorlaşacaktır.
değersiz hale getirebilir.
Kooperatif yönetimi herhangi bir müdahalede
Paranın miktarı ile değeri arasındaki ilişki fiat bulunmadığı takdirde dışarı çıkmak isteyen çiftler
para için de geçerlidir. Merkez bankası gerekli olan- çocuklarına bakacak çift bulabilmek için karşılığın-
dan daha fazla para bastığında fiyatlar artacak ve da daha fazla kupon vermeyi teklif edeceklerdir. Dı-
paranın değeri düşecektir. Peki, gerekli olan miktar şarı çıkmak isteyen çiftler çocuklarına bakacak çift-
nedir? Bu soru bu bölümün kapsamının dışında
lere yarım saatlik çocuk bakım hizmeti için bir değil
kalmaktadır. Bununla birlikte basitçe, mal arzın-
iki kupon vermeyi teklif edeceklerdir. Artık bir ku-
daki artış kadar talep artışı yaratacak para miktarı
pon yarım saatlik çocuk bakım hizmeti satın alama-
olarak tanımlayabiliriz.
maktadır. Yarım saatlik çocuk bakımı için çiftler iki
Fiat paranın miktarı ile fiyatlar arasındaki iliş- kupon vermektedirler. Dolayısıyla kuponların değe-
kiyi, ilk olarak Joan ve Richard Sweeney tarafından ri yarıya düşmüştür. Artık bir kuponun değeri ya-
kullanılan bir örnek yardımı ile açıklayalım. Bir ço- rım saat değil 15 dakikalık çocuk bakım hizmetidir.
cuk bakım kooperatifi düşünelim. Bir grup evli ve Görüldüğü gibi fiat para miktarındaki artış fiyatları
çocuklu çift bir araya gelerek akşamları evde kalan artırmış, bunun sonucu olarak da paranın (burada
çiftlerin, dışarıya çıkan çiftlerin çocuklarına baktık- çocuk bakım kuponları) değerini azaltmıştır.
ları bir kooperatif kurarlar. Kooperatif yönetimi sis-
temin çalışması için taklit edilemeyen “çocuk bakım
kuponları” bastırır ve her çifte eşit miktarda dağıtır. Hiperenflasyon
Taklit edilemeyen bu kuponların her biri yarım sa- Gerçek ekonomilerde yüksek fiyat artışlarının
atlik bebek bakım hizmeti satın alabilmektedir. dramatik sonuçları olabilmektedir. Hiperenflasyon
Sistem şöyle işlemektedir. O akşam bir davete adını verdiğimiz çok yüksek fiyat artışları, milli pa-
gidecek olan herhangi bir çift kooperatif yardımıyla raların kâğıt parçası gibi değersiz hale gelmesi ile so-
o akşam evde kalacak olan ve çocuk bakmak isteyen nuçlanabilmektedir. Tarihteki en ünlü hiperenflas-
kooperatif üyesi diğer bir çift bulmaktadır. Evde yonlardan biri 1920’li yılların başlarında Almanya’da
kalan çift kupon karşılığında davete gidecek çiftin yaşanmıştır. Birinci Dünya Savaşından yenik çıkan
çocuklarına bakmaktadır. Kazandıkları kuponla- Almanya, müttefiklerin tazminatlarını ödeyebilmek

153
Para ve Bankacılık

için gerekli parayı Alman Merkez Bankası Reichbank’a hazine bonosu satarak karşılamıştır. Bu işlem para
arzını hızla artırarak enflasyona neden olmuştur. Bir yıl içerisinde dolaşımdaki Alman markı 115 milyondan
1,3 milyara, sonraki bir yıl içinde ise 497.000.000.000 milyara yükselmiştir. Fiyatlar Ocak 1922 ile Aralık
1923 arasında yaklaşık 87 milyar kat artmıştır. Enflasyonun en yüksek olduğu dönemde malların fiyatları
ortalama her 88 saatte ikiye katlanıyordu.
Son yıllarda Zimbabwe’de yaşanan hiperenflasyon, tarihte yaşanmış en şiddetli hiperenflasyon örnekle-
rinden biridir. 2004-2008 yılları arasında yaşanan hiperenflasyon, fiyatların 24 saatte ikiye katlandığı bir
hale ulaşmıştır. Zimbabwe doları tamamen değersiz bir hale geldiği için, 2009 yılında tedavülden kaldırı-
larak Amerikan doları ve diğer yabancı ülke paraları kullanılmaya başlanmıştır. 2012 yılı itibariyle, halen
ülkenin bir milli para birimi mevcut değildir.

Paranın Miktar Teorisi


Para arzı ile fiyatlar arasındaki ilişkiyi iktisatçı Irwing Fisher tarafından geliştirilen “paranın miktar teo-
risi” yardımıyla açıklayabiliriz. Fisher paranın miktar teorisini geliştirirken “değişim denklemi” adı verilen
aşağıdaki denklemden hareket etmiştir:

MxV=PxY

Bu denklemde M para arzını, V paranın dolaşım hızını, P ekonomideki genel fiyat seviyesini, Y ise
ekonomideki toplam üretim miktarını, yani reel Gayrisafi Yurtiçi Hasılayı (GSYİH) göstermektedir. Deği-
şim denklemine göre, ekonomideki para miktarının paranın dolaşım hızı ile çarpımı fiyat seviyesinin reel
GSYİH ile çarpımına eşittir. Burada genel fiyat seviyesinin ekonomideki mal ve hizmetlerin fiyatlarının or-
talamasını ifade ettiğini hatırlayalım. Fiyat seviyesinin birden fazla ölçütü olmasına karşın burada kullanı-
lan daha önceki bölümlerde gördüğümüz GSYİH deflatörüdür. GSYİH deflatörü, GSYİH hesaplanırken
kullanılan bütün mal ve hizmetlerin fiyatlarını içermektedir. Reel GSYİH değeri deflatör ile çarpıldığında
nominal GSYİH elde edilir. Dolayısıyla değişim denkleminin sağ tarafı nominal GSYİH’yi ifade etmekte-
dir. Paranın dolaşım hızı ise, her bir Türk Lirasının kaç kez el değiştirdiğini göstermektedir. Fisher paranın
dolaşım hızını şu şekilde ifade etmiştir:

PY
V=
M
Paranın dolaşım hızı nominal gelirin, yani nominal GSYİH’nin para arzına bölünmesiyle elde edilir.
Fisher’e göre paranın dolaşım hızı, insanların bir dönemde kaç kez maaş aldıklarına, kaç kez alışveriş
yaptıklarına, yani ne sıklıkla ticari işlem yaptıklarına bağlıdır. Fisher’in miktar teorisi, paranın dolaşım
hızının sabit olduğunu ileri sürmektedir. Buna göre sağ taraftaki değişkenlerden biri değiştiği zaman diğer
değişkenler de V sabit kalacak şekilde değişecektir.
Fisher’in teorisi bize para miktarı ile fiyatlar arasındaki ilişkiyi açıklamaktadır. Bunu görmek için önce
değişim denklemini yüzde değişimler olarak ifade edelim:

M’deki yüzde V’deki yüzde P’deki yüzde Y’deki yüzde


değişim + değişim = değişim + değişim

Değişim denklemini bu şekilde yazabilmek için çarpım halindeki ifadelerin yüzde değişimlerin toplamı
olarak yazılabileceğini söyleyen matematik kuralından faydalandık. Miktar teorisi paranın dolaşım hızını
sabit kabul ettiği için, yukarıdaki ifadede “V’deki yüzde değişim” sıfır olacaktır. Ayrıca fiyat seviyesi P’deki
yüzde değişimin, enflasyon oranına eşit olduğunu hatırlarsak, bu ifadeyi aşağıdaki gibi yazabiliriz:

Enflasyon Oranı = M’deki yüzde değişim – Y’deki yüzde değişim

154
İktisada Giriş

Bu son ifade enflasyon oranının para arzındaki Günlük hayatta planlanmış veya önceden ön-
yüzde değişim ile reel GSYİH’deki yüzde değişim görülebilen harcamaların dışında, daha önceden
arasındaki farka eşit olduğunu söylemektedir. Di- öngörülemeyen harcamalar yapılması gerekebilir.
ğer bir ifadeyle, eğer para arzındaki artış reel gelir- Günlük hayattaki belirsizliklerden kaynaklanan bu
deki artıştan fazla olursa fiyatlar artacaktır. Burada gibi durumlarda, ekonomik birimlerin ellerinde
paranın dolaşım hızının sabit olduğu şeklindeki bu işlemleri gerçekleştirebilmek için yeterince para
varsayımı unutmamamız gerekir. Örneğin eğer bulunmaması oldukça maliyetli olabilir. Bu mali-
ekonomi reel olarak %2 büyümüş, buna karşılık yetlere katlanmamak için ihtiyatlı olmak ve işlem
para arzı %5 artmışsa ve paranın dolaşım hızı ger- amacıyla bulundurulan paradan bir miktar daha
çekten de sabitse, paranın miktar teorisine göre %3 fazla para bulundurmak gerekir. Öngörülemeyen
civarında bir fiyat artışı beklemeliyiz. ödemeleri gerçekleştirebilmek amacıyla bulundu-
rulan para miktarı, ihtiyat amacıyla para talebini
oluşturur. İhtiyat amacıyla para talebi gelire bağlı-
Para Talebi ve Denge Faiz Oranı
dır ve gelir arttıkça artacaktır.
Hazine bonoları, hisse senetleri veya gayrimen-
İnsanlar servetlerinin bir kısmını para olarak
kul gibi daha yüksek getirisi olan varlıklar varken,
insanlar neden servetlerinin bir kısmını para ola- tutarak, hazine bonosu ve tahvil gibi finansal var-
rak tutarlar? Fisher gibi Klasik iktisatçılara göre, lıklardan elde edecekleri faiz getirisinden vazgeç-
insanlar parayı sadece ödemelerini gerçekleştirmek mektedirler. Dolayısıyla elde para bulundurmanın
amacıyla talep ederler. Klasik iktisatçılar daha önce alternatif maliyeti, hazine bonosu ve tahvil gibi
para miktarı ile fiyatlar arasındaki ilişkiyi açıklar- varlıklardan elde edilecek faiz getirisidir. Faiz oranı
ken kullandığımız paranın miktar teorisini, aynı yükseldiğinde elde para bulundurmanın alternatif
zamanda para talebini açıklamak amacıyla da kul- maliyeti de artacaktır. Bu nedenle faiz oranı yüksel-
lanmışlardır. Paranın dolaşım hızı V’yi sabit kabul diğinde para talebi azalacaktır. Örneğin, hazine bo-
eden Klasikler, talep edilen para miktarını aşağıda- nosu faizi yıllık %8 den %15’e yükseldiğinde hazi-
ki gibi ifade etmişlerdir: ne bonosu yerine para tutmanın maliyeti yıllık %7
oranında artacaktır. Bu yüksek maliyete katlanma-
1 mak için insanlar, ellerinde tuttukları para miktarı-
M= PY nı azaltacak, bunun yerine %15 oranında faiz geti-
V
risi elde etmek için hazine bonosu alacaklardır. Faiz
Burada talep edilen para miktarı, M, nominal oranı düştüğünde ise elde hazine bonosu ve tahvil
gelirin, yani nominal GSYİH’nin bir fonksiyonu gibi varlıklar yerine para bulundurmanın maliyeti
olarak ifade edilmektedir. Buna göre fiyatlar genel azalacaktır. Dahası, para bulundurmanın maliyeti
seviyesi veya reel gelir arttığında ekonomik birim- düştüğünde, gelecekteki muhtemel yüksek faizler-
ler ödemelerini gerçekleştirebilmek için daha fazla den veya diğer yatırım fırsatlarından yararlanabil-
para talep edeceklerdir. mek amacıyla insanlar ellerinde daha fazla para tu-
John Maynard Keynes ise 1936 yılında yayımladığı tacaklardır. Bu şekilde talep edilen paraya Keynes,
kitabında insanların üç temel motivasyonla para talep spekülasyon amacıyla para talebi adını vermiştir.
ettiklerini öne sürmüştür: (1) işlem amacıyla, (2) ihtiyat Düşük faiz oranlarında spekülasyon amacıyla para
amacıyla ve (3) spekülasyon amacıyla. İşlem amacıyla talebi daha fazla olacaktır. Diğer bir ifade ile, spe-
para talebi insanların günlük, planlanmış harcamaları- külasyon amacıyla talep edilen para miktarı ile faiz
nı ve ödemelerini yapabilmek amacıyla bulundurmak oranı arasında ters yönlü bir ilişki söz konusudur.
istedikleri para miktarıdır. İnsanlar belli bir zaman di- Ekonomideki denge faiz oranı, para arzının
limi içerisindeki harcamalarını planlayabilirler. Bunlar para talebine eşit olduğu noktada oluşur. Denge
genellikle rutin yapılan veya önceden öngörülebilen faiz oranını, Şekil 6.3 yardımı ile açıklayabiliriz.
harcamalar ve ödemelerdir. Bu gibi işlemleri gerçekleş- Şekilde faiz oranı (r) dikey eksende, para miktarı
tirebilmek için insanlar ellerinde gerektiği kadar para ise yatay eksende gösterilmektedir. Para talebi, faiz
bulunmasına dikkat ederler. Bu amaçla bulundurulan oranı ile ters yönlü bir ilişkiye sahip olduğu için ne-
para miktarı, işlem amacıyla para talebini oluşturmak- gatif eğimli MD doğrusu ile ifade edilmiştir. Yüksek
tadır. Gelir seviyesi arttıkça gerçekleştirilen işlem sayısı faiz oranlarında spekülasyon amacıyla para talebi
da artacaktır. Bu nedenle işlem amacıyla para talebi azalacağından, diğer faktörler sabit iken, yüksek
GSYİH’nin bir fonksiyonudur. faiz oranlarında toplam para talebi de azalacaktır.

155
Para ve Bankacılık

Şekilde para arzı (MS), dikey eksene paralel bir için hazine bonosu ve tahvil gibi finansal varlıkla-
doğru olarak çizilmiştir. Dikey bir para arzı doğ- rın birer borç senedi olduklarını hatırlayalım. Bu
rusu, para arzının faiz oranından etkilenmediğini varlıklara olan talebin artması, devlete borç verme-
gösterir. Para arzı ve para talebinin birbirine eşit ol- ye istekli daha fazla kişinin olması demektir. Dev-
duğu E noktası, denge faiz oranını verecektir. lete borç vermek için yarışan tasarruf sahipleri daha
düşük faiz oranları teklif edeceklerdir. Bu şekilde,
faiz oranı denge faiz oranı olan r* seviyesine gelene
Faiz Oranı

MS
dek düşecektir. Faiz oranının denge faiz oranından
daha düşük olduğu bir durumda ise, aynı mekaniz-
ma ters yönde işleyecektir. Böyle bir durumda para
r* E talebi para arzından daha fazla olacağı için insanlar
ellerindeki hazine bonolarını satıp, daha fazla para
bulundurmak isteyeceklerdir. Hazine bonoların-
MD dan paraya doğru kaçış, bono faizlerini artıracaktır.
Bu durumda faiz oranları denge faiz oranına ula-
M* Para Miktarı şıncaya dek artmaya devam edecektir.
Şekil 6.3 Denge Faiz Oranı Yukarıdaki analizimiz bize, para arzının para ta-
lebinden fazla olduğu bir durumda faiz oranının
Denge faiz oranında, ekonomik birimlerin el- düşeceğini, para arzının para talebinden az olduğu
lerinde tutmak istedikleri para miktarı piyasadaki bir durumda ise faiz oranının yükseleceğini göster-
para miktarına eşittir. Faiz oranının, denge faiz mektedir. Buradan hareketle merkez bankasının
oranı r*’dan daha yüksek olduğu bir durumda para uyguladığı politikalar ile para arzını artırmasının
arzı, para talebinden daha fazla olacaktır. Bu du- faiz oranlarını düşüreceğini söyleyebiliriz. Benzer
rumda insanlar ellerindeki fazla para ile hazine bo- şekilde, ekonomik birimlerin ellerinde tutmak iste-
nosu ve tahvil gibi faiz getirisi elde eden varlıklar dikleri para miktarında, yani para taleplerinde bir
alacaklardır. Hazine bonosu ve tahvil talebindeki artış olması halinde, para talebi para arzından daha
artış, bu araçların getireceği faiz oranını azaltacak- fazla olacağı için faiz oranlarının yükseleceğini söy-
tır. Faiz oranının neden düşeceğini anlayabilmek lememiz mümkündür.

ÖÇ 5 Para arzı ile fiyat düzeyi arasındaki ilişkiyi açıklayabilme


ÖÇ 6 Denge faiz oranının nasıl ortaya çıktığını açıklayabilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Paranın miktar teorisi çer-


Hiperenflasyondan bahse- Para piyasasında belirlenen
çevesinde %8 oranında bir
dilebilmesi için enflasyon faiz oranının değişmesinin,
enflasyonun oluşması için
oranının ne olması gerekir? mal piyasına etkisini arka-
ne olması gerekir? Yorum-
Araştırınız. daşlarınızla tartışınız.
layınız.

156
İktisada Giriş

Paranın tanımını yapabilme;


ÖÇ 1 paranın işlevlerini ve para arzı
tanımlarını sıralayabilme

Mal ve hizmetlerin satın alınmasında ve borçların geri ödenme-


Paranın Tanımı, İşlevleri ve
Ölçülmesi sinde genel kabul görmüş her şeyi para olarak tanımlamaktadır-
lar. Paranın üç temel işlevi vardır: (1) Değişim aracı olması, (2)
Hesap birimi olması, (3) Değer muhafaza aracı olması.

bölüm özeti
En yaygın kullanılan para tanımları M1 ve M2 para tanımla-
rıdır. M1, dar tanımlı para arzı olarak bilinirken, M2, geniş
tanımlı para arzı olarak bilinmektedir.

Paranın tarihsel gelişimini


ÖÇ 2 özetleyebilme

Çok eski tarihlerden beri çeşitli nesneler değişim aracı olarak


Paranın Tarihsel Gelişimi kullanılmaktadır. Tarihte, hayvan kürkleri, tahıllar, tuz, kahve
taneleri, deniz kabukları gibi nesnelerin yanında, altın ve gümüş
gibi değerli metaller değişim aracı olarak kullanılmıştır. Bugün
ise, kâğıt para ve elektronik para yoğun olarak kullanılmaktadır.
Para olarak kullanılmasının yanında bir mal olarak da değer
taşıyan nesnelere “mal para” denir. Bugün kullandığımız kâğıt
para ve madeni paralar gibi, herhangi bir değerli metal karşılığı
bulunmayan ve bir mal olarak da değer taşımayan paralara ise,
“fiat para” ya da “itibari para” denir. Bunlar dışında tarihte si-
gara da para olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise çekler, elekt-
ronik para, mobil para değişim aracı olarak kullanılmaktadır.

Bankacılık sisteminin nasıl


ÖÇ 3 çalıştığını ve kaydi para yaratma
sürecini açıklayabilme

Bankalar, borç vermek isteyenler (tasarrufçular) ile borç almak


Bankacılık Sistemi ve Para Arzı isteyenler (genellikle yatırımcılar) arasında aracılık yapan bir
işletmedir. Bankalar mevduat kabul ederek ve kredi vererek
para arzını artırabilirler. Bankaların kabul ettikleri mevduatlar
ile kredi vermeleri sonucu para arzında gerçekleşen artışa kaydi
para denir. Bankalar ne kadar çok kredi verirlerse, para arzı da
buna bağlı olarak artacaktır.

157
Para ve Bankacılık

Merkez bankasının işlevlerini ve


ÖÇ 4 para arzını kontrol etmek için
kullandığı araçları sıralayabilme

Merkez Bankalarının başlıca işlevleri şunlardır: Banknot bası-


Merkez Bankaları mını gerçekleştirmek, finansal piyasaların istikrarını sağlamak,
bankaların bankası olarak görev yapmak, devletin bankası ola-
rak görev yapmak, en son likidite kaynağı olmak, para politi-
bölüm özeti

kalarını uygulamak. Bu işlevleri yerine getirirken Merkez ban-


kasının para arzını kontrol etmek için kullanabileceği üç temel
araç ise şunlardır: Açık piyasa işlemleri, zorunlu rezerv oranları
ve reeskont oranlarıdır.

Para arzı ile fiyat düzeyi


ÖÇ 5 arasındaki ilişkiyi
açıklayabilme
Denge faiz oranının
ÖÇ 6 nasıl ortaya çıktığını
açıklayabilme

Para arzı arttığında, mal ve hizmet miktarı sabitken, bütün fi-


Para Arzı, Para Talebi ve Denge
Faiz Oranı yatlar artacak ve paranın değeri düşecektir. Paranın miktar te-
orisi, para miktarı ile fiyatlar arasındaki ilişkiyi açıklamaktadır.
Buna göre para miktarındaki artışlar, fiyatlar genel düzeyinin
artmasına yol açacaktır.

Denge faiz oranı, para piyasasında para arzı ve para talebi ta-
rafından belirlenir. Buna göre, para arzının para talebine eşit
olduğu noktada denge faiz oranı ortaya çıkmaktadır.

158
İktisada Giriş

1 Aşağıdakilerden hangisi değişim aracı olarak 6 %100 rezerv bankacılığı ekonomideki para
kullanılabilecek nesnelerin sahip olması gereken arzını nasıl etkiler?
özelliklerden biri değildir?

neler öğrendik?
A. Ekonomideki para arzını etkilemez.
A. Dayanıklılığı B. Atıl rezervlerin artar ve para arzı azalır.
B. Bölünebilir olması C. Toplam rezervlerin artması sonucu para arzı artar.
C. Kolay taşınabilirliği D. Zorunlu rezervlerin artar ve para arzı azalır.
D. Çabuk kopya edilebilmesi E. Yükümlülükler ve para arzı artar.
E. Standart olması
7 Aşağıdakilerden hangisi merkez bankasının
2 Herhangi bir değerli metal karşılığı bulunma- işlevlerinden biri değildir?
yan ve bir mal olarak değer taşımayan para türü
aşağıdakilerden hangisidir? A. Finansal piyasaların istikrarını sağlamak.
B. Para politikalarını uygulamak.
A. Fiat para
C. Hane halklarına kredi vermek.
B. Kağıt para
D. En son likidite kaynağı olmak.
C. Banka parası
E. Bankaların bankası olarak görev yapmak.
D. Banknot
E. Bozukluk
8 Bankaların ellerindeki ticari senetleri vade-
sinden önce merkez bankalarına kırdırarak likidite
3 Herhangi bir varlığın nakit paraya, diğer var- elde etmelerine ne ad verilir?
lıklara veya mal ve hizmete dönüştürülebilme kolay-
lığını tanımlayan kavram aşağıdakilerden hangisidir? A. Açık piyasa işlemi.
B. Zorunlu rezerv.
A. Servet
C. Banka parası.
B. Likidite
D. Hazine bonosu.
C. Trampa
E. Reeskont kredisi.
D. Tağşiş
E. Banknot
9 “Paranın miktar teorisi” hangi ikisi arasında-
ki ilişkiyi açıklar?
4 Aşağıdakilerden hangisi likidite derecesine
göre bir sıralama yapıldığında en likit olmayan var- A. Para arzı ile fiyatlar.
lıktır? B. Para arzı ile faiz oranı.
C. Enflasyon ile faiz oranı.
A. Vadeli mevduat
D. Enflasyon ile fiyatlar.
B. Hazine tahvili
E. Paranın dolaşım hızı ile fiyatlar.
C. Elektronik para
D. Bono
E. Gayrimenkul
10 Denge faiz oranı nerede oluşur?
A. Para arzı ile fiyatların eşit olduğu yerde.
5 Bankaların mevduat kabul edip kredi verme- B. Para arzı ile para talebinin eşit olduğu yerde.
leri sonucu para arzında gerçekleşen artışa ne ad C. Enflasyon ile kaydi paranın eşit olduğu yerde.
verilir? D. Para arzının para talebinden küçük olduğu
A. Kredi yerde.
B. Zorunlu rezerv E. Paranın dolaşım hızının sabit olduğu yerde.
C. Fiat para
D. Kaydi para
E. M1

159
Para ve Bankacılık

1. D Yanıtınız yanlış ise “Değişim Aracı Olarak 6. A Yanıtınız yanlış ise “%100 Rezerv Bankacılı-
Para” konusunu yeniden gözden geçiriniz. ğı” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

2. A Yanıtınız yanlış ise “Paranın Tarihsel Gelişi- 7. C Yanıtınız yanlış ise “Merkez Bankaları” ko-
mi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Değer Muhafaza Aracı Yanıtınız yanlış ise “Merkez Bankası Para Ar-
3. B 8. E
Olarak Para” konusunu yeniden gözden ge- zını Nasıl Kontrol Eder” konusunu yeniden
çiriniz. gözden geçiriniz.

4. E Yanıtınız yanlış ise “Paranın Ölçülmesi” ko- 9. A Yanıtınız yanlış ise “Paranın Miktar Teorisi”
nusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Bankacılık Sistemi ve


5. D 10. B Yanıtınız yanlış ise “Para Talebi ve Faiz Ora-
Para Arzı” konusunu yeniden gözden geçi-
nı” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
riniz.

Araştır Yanıt
6 Anahtarı

Önemli Türk ressamlarından İbrahim Çallı’nın resimleri para olarak değerlen-


dirilemez. Çallı resimleri değişim aracı olarak veya hesap birimi olarak kulla-
nılmamaktadır. İbrahim Çallı’nın veya başka bir ressamın resimleri, değişim
aracı olarak kullanılması için gereken özelliklere sahip değillerdir.
Öncelikle bu gibi sanat ürünleri standart değildir. Dolayısıyla her bir resmin
değeri farklı olabilmektedir. Her bir resim eşsizdir. Resimlerin taşınması kolay
Araştır 1 değildir. Bu yüzden ödemelerde kullanılması zordur. Ayrıca küçük birimlere
bölünemezler. Sanat ürünleri değişim aracı olarak genel kabul görmüş nesne-
ler değillerdir.
Bununla birlikte İbrahim Çallı’nın resimleri veya diğer sanat eserleri değer
muhafaza aracı olarak kullanılabilirler. Sanat eserlerinin likiditesi diğer değer
muhafaza araçlarına göre oldukça azdır.

Kredi kartları bankadan kredi kullanmamıza yarayan araçlardır. Bir süper


marketten alışveriş yaptığınızı düşünelim. Kasaya geldiniz ve kasiyer size al-
dıklarınızın T100 tuttuğunu söyledi. Kasiyerden bir dakika izin istediniz ve
koşarak yan taraftaki bankaya gittiniz. Bankadan T100 tutarında kredi aldınız
Araştır 2 ve geri dönüp aldıklarınızı nakit olarak ödediniz. Belki size tuhaf gelecek ama
100 TL’yi kredi kartı kullanarak ödemeniz yukarıda anlattığımızla aynı şeydir.
Kredi kartları harcamalarımız için bankadan hızlı bir şekilde kredi almamızı
sağlayan araçlardır. Kullandığımız bankadaki paramız değil bankanın parası-
dır. Bu nedenle kredi kartları para olarak değerlendirilmezler.

160
İktisada Giriş

Araştır Yanıt
6 Anahtarı

Kredi kartları, kullanıcılarının bankadan anında kredi almasına olanak tanı-


yan araçlardır. Kredi kartları kullanılarak yapılan alışverişlerin artması banka-
ların daha fazla kredi kullandırması ve kaydi para miktarının artması anlamı-
Araştır 3 na gelir. Bu açıdan bakıldığında kredi kartı limitlerinin sınırlandırılması kredi
kartı kullanılan alışverişlerin hacminin azalması, yani daha az kredi kullanıl-
masına yol açacaktır. Bu ise kaydi para miktarını sınırlayacak yani para arzını
azaltacaktır.

Günümüzde TCMB sıkı para politikası uygulamayı tercih etmektedir. Daral-


Araştır 4 tıcı para politikası olarak da isimlendirilen bu politika ile enflasyon oranının
düşmesi amaçlanmaktadır.

Ekonomi literatüründe genel olarak yıllık %1000’in üstündeki enflasyon


oranları hiperenflasyon olarak kabul edilmektedir. Phillip Cagan, aylık %50’yi
Araştır 5 aşan bir enflasyon oranını hiperenflasyon olarak tanımlamaktadır. Bu, yıllık
kümülatif %13.000’lik bir enflasyon oranına denk gelmektedir.

Kaynakça
Hubbard, R. G. And O’brien, A.P. (2012). Money, Özatay, F. (2011). Parasal İktisat, Kuram ve Politika,
Banking and the Financial System, Prentice Hall, Efil Yayınevi, Ankara.
New York.
Sweeney, J. and Sweeney, R. J. (1977). “Monetary
Mankiw, G. (2009). Principles of Economics, Fifth Theory and the Great Capitol Hill Baby Sitting
Edition, South-Western Publishing, Canada. Co-op Crisis: Comment” Journal of Money,
Credit and Banking, 9(1), Part 1, s 86-89.
Mishkin, F. S. (2006). Economics of Money, Banking
and Financial Markets, Eight Edition, Addison- Yıldırım, K., Karaman, D. ve Taşdemir, M. (2012).
Wesley, Boston. Makroekonomi, Onuncu Basım, Seçkin Yayınevi:
Ankara.

161
Bölüm 7
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika
Uygulamaları
öğrenme çıktıları

1 2
Toplam Talep (AD) Toplam Arz (AS)
1 Toplam talep eğrisini, eğimini ve eğrideki 2 Toplam arz eğrisini, eğimini ve eğrideki
değişmeleri açıklayabilme değişmeleri açıklayabilme

Toplam Arz ve Toplam Talep Dengesi: Toplam Arz ve Toplam Talebe Yönelik

3 4
(Denge Çıktı ve Fiyat Düzeyi) Politikalar
3 Denge çıktı ve fiyat düzeyinin nasıl 4 Toplam arz ve toplam talebe yönelik
belirlendiğini özetleyebilme politikaları açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • Toplam Talep • Toplam Arz • Maliye Politikası • Para Politikası
• Otomatik Stabilizatörler

162
İktisada Giriş

GİRİŞ TOPLAM TALEP (AD)


Ekonominin performansını değerlendirmede Mal ve hizmetlerin toplam miktarı reel GSYİH
Keynesyen model dikkatleri toplam harcamala- ile ölçülür. Fiyat düzeyi ise tüm mal ve hizmetlere
ra, dolayısıyla talep düzeyi üzerine çeker. Ancak ilişkin ortalama ağırlıklandırılmış indekstir. Ör-
model bazı önemli sınırlamaları içerir. İlk ola- neğin, GSYİH deflatörü TÜFE gibi genel fiyat
rak, fiyat düzeyi açıkça analize dâhil edilmiyor ve düzeyini gösterir. İşte toplam talep bu fiyatlar
tam istihdam düzeyine ulaşıncaya kadar istikrar- genel düzeyi ile reel hasıla arasındaki negatif iliş-
lı olduğu varsayılıyor. Oysa gerçek dünyada reel kiyi açıklar.
çıktı düzeyi ile fiyatların birlikte artışı özellikle
kısa dönemde yaygın bir durumdur. İkinci ola-
rak, Keynesyen model ekonominin talep yönünü
Toplam talep, ekonomideki tüm sektörler
ele almakta, talebin çok fazla olması durumun-
tarafından (hanehalkı, firmalar, devlet ve
da enflasyon ve çok az olması durumunda işsizlik
dış âlem sektörlerince) çeşitli fiyat düzey-
olacağını açıklamaktadır. Bu gözlem doğru olsa
lerinde belli bir dönemde talep edilen mal
bile eksiktir. Çünkü ekonominin arz yönü ihmal
ve hizmetlerin toplam miktarıdır.
edilmiştir.
Nihayet Keynesyen model, ekonominin ken-
di kendini düzelteceği şeklindeki Klasikler’in
görüşlerine tümüyle karşı çıkar. Çünkü ücretler Dikkat edilirse talep edilen mal ve hizmetle-
ve fiyatlar esnek değildir ve harcamalardaki rin toplam miktarına ilişkin bileşenler bizim daha
azalma işsizliğe neden olur. Böylece ekonomi önce açıkladığımız toplam harcama fonksiyonu
tam istihdama yönelmez. Eksik istihdam (AE) içerisindeki unsurlardır. Çünkü hanehalkları
durumunda hükümet politikaları (para ve tarafından tüketim harcamaları (mal ve hizmetler
maliye) gereklidir. Oysa modern iktisatçılar, için), firmalarca yatırım harcamaları, kamu sek-
bunlara modern Keynesyenler de dâhildir, ge- törünce yatırım ve kamu tüketimi çerçevesindeki
nelde talep düşüklüğü nedeniyle ücretlerin ve harcamalar ve nihayet dış âlem tarafından net ih-
fiyatların eninde sonunda düşeceğini kabul racat sonucuna göre planlanan harcamalar ortaya
ederler. Bu durum ekonominin kendi kendini çıkmaktadır. Kısaca talep edilen mal ve hizmetlerin
düzeltebileceğini açıklar ve hükümet politikala- toplam miktarı hanehalkı, firmalar, kamu kesimi
rının gerekliliğini sorgular. ve dış âlem tarafından her bir fiyat düzeyi için veri-
Keynesyen makroekonominin itici gücü olan lecek kararlara bağlıdır.
toplam harcamaların ya da toplam talebin be- Fiyat düzeyindeki bir değişme ise tüm sek-
lirleyicilerini anlamak ekonominin tüm perfor- törlerin kararlarını etkilediği ve toplam harcama
mansını açıklamada sadece adımlardan birisidir. fonksiyonunun kaymasına neden olduğu için talep
Modern makroekonomi için diğer adım ise top- edilen reel hasıla miktarını da değiştirir. Aşağıdaki
lam arzdır. Analize arz yönünün dâhil edilmesi toplam talep eğrisinin elde edilişini gösteren Şekil
ile ekonominin nasıl işlediği, fiyat düzeyindeki 7.1’in üst panelinde, fiyat düzeyindeki artış (P0’dan
değişmeler, işsizlik ve enflasyon konuları daha P1’e) durumunda toplam harcama fonksiyonunun
detaylı açıklanabilir ve ekonominin performan- AE0’dan aşağıya AE1’e düşüşü gösterilmiştir. Bu
sı daha sağlıklı değerlendirilebilir. Bu amaçla ilk durumda, talep edilen miktar, denge düzeyi içinde
olarak toplam talep ve toplam arz kavramlarını Y0’dan Y1’e azalmıştır. Benzer şekilde, fiyat düze-
detaylı bir biçimde ele alacağız. Daha sonra denge yinde bir azalma ise toplam harcama fonksiyonu-
çıktı ve fiyat düzeyinin belirlenme sürecini incele- nu AE0’dan AE2’ye yukarı doğru kaydırmış, yeni
yeceğiz. Son olarak toplam arz ve toplam talepteki denge durumunda talep edilen miktar ise Y0’dan
değişikliklere karşı ekonominin reaksiyonunu de- Y2’ye yükselmiştir. Dikkat ederseniz toplam harca-
ğerlendireceğiz. ma fonksiyonu toplam talep eğrisi değildir. Ancak
bunu kullanarak toplam talep miktarı ile fiyat dü-
zeyi arasındaki ilişkiyi gösteren toplam talep eğrisi-
ni şeklin alt panelinde çizebiliriz.

163
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları

istediğimizde şayet tavuk eti fiyatı nisbeten düşmüş


Toplam Planlanan Harcamalar (AE)

Y=AE
E2 AE2(P2) ise, tüketiciler diğer ürünler yerine de bunu ikame
AE0(P0) edeceklerdir. Böylece fiyat düştüğünde talep edilen
E0 tavuk eti miktarı artacaktır. Tek bir mala ilişkin
AE1(P1) fiyat düzeyindeki azalmanın ortaya çıkardığı gelir
E1
ve ikame etkisine bağlı olarak bu malın negatif
eğimli talep eğrisini açıklanır. Oysa toplam talep
eğrisini incelediğimizde tek bir ürünün fiyatındaki
düşme değil, tüm mal ve hizmetler için ortalama
45°
bir fiyat düzeyindeki düşüş dikkate alınmaktadır.
İşte bu fiyat düzeyindeki değişme üç farklı etki
Y1 Y0 Y2 Reel GSYİH
oluşturarak toplam harcama fonksiyonunu kaydır-
makta ve talep edilen reel GSYİH miktarını etki-
P1 E1 lemektedir. Bu etkilere bağlı olarak negatif eğimli
Fiyat Düzeyi (P)

toplam talep eğrisi çizilmektedir. Bu etkiler; i) Reel


P0 E0
Balans, ii) Zamanlararası İkame, iii) Uluslararası
P2 E2 İkame olarak belirtilebilir.

AD Reel Balans Etkisi


AD eğrisinin negatif eğimli oluşunu açıklama-
0 Y1 Y0 Y2 Reel GSYİH da yararlanılan etkilerden ilki reel balans etkisidir.
Şekil 7.1 Toplam Talep Eğrisinin Elde Edilişi Bazen reel ankes etkisi ya da servet etkisi olarak da
anılır. Bu etkiye göre, fiyatlar genel düzeyi düştü-
Burada her bir fiyat düzeyi için reel GSYİH ğünde, toplumun finansal varlıklarının reel değeri
seviyeleri işaretlenerek negatif eğimli toplam talep ya da satın alma gücü artar. Bir başka deyişle sa-
(AD) eğrisi çizilmiştir. Üst paneldeki E0, E1 ve E2 bit bir parasal değeri olan her türlü finansal aktifin
noktaları alt panelde fiyat düzeyi ve reel GSYİH satın alma gücü, fiyat düzeyi düştüğünde yükselir.
düzeyi eksenlerindeki aynı harflere karşılık gelmek- Bu durum insanların kendilerini daha zengin his-
tedir. setmelerini sağlar, böylece daha fazla mal ve hizmet
tüketmelerine neden olur. Yani toplam harcama
Toplam talep eğrisinin negatif eğimli oluş ne-
fonksiyonu fiyat düzeyinin düşmesi sonucu yukarı
denlerini, fiyat düzeyindeki değişmelere bağlı ola-
kayar ve daha yüksek reel çıktı düzeyinde dengeye
rak toplam harcama fonksiyonunun kaymasına
ulaşır. Şekil 7.1’den görüleceği üzere fiyat düzeyi
neden olan etkilere göre açıklayacağız.
düştüğünde daha fazla harcama yapılmaktadır.
Benzer şekilde yüksek fiyat düzeyi düşük tü-
Toplam Talep Eğrisinin Negatif Eğimli ketime ve düşük gelir düzeyine neden olmaktadır.
Olma Nedenleri Çünkü hatırlarsanız tüketiciler değerleri paraya
Toplam talep eğrisi, tek bir mal için talep eğri- bağlı birçok finansal varlığa sahiptir. Fiyat düzeyi
sine benzer şekilde, sol yukarıdan sağ aşağıya doğru artınca bunların değerleri düşer. Yani servetin reel
eğimlidir. Bu negatif eğim düşük genel fiyat dü- değeri azalır, tüketiciler daha az harcama yapar
zeyinde daha fazla çıktı talep edileceğini gösterir. böylece toplam harcama fonksiyonu aşağıya kayar.
Ancak toplam talep eğrisi farklı nedenlerden dola- Sonuçta düşük harcama ile denge reel GSYİH de
yı negatif eğimlidir. Tek bir mal için talep eğrisini düşer. Özet olarak fiyat düzeyindeki bir artış düşük
düşündüğümüzde; örneğin, tavuk etini dikkate al- reel toplam talep miktarına neden olur. Fiyat dü-
dığımızda, benzer ya da tavuk eti yerine kullanıla- zeyi ve dengedeki talep edilen reel GSYİH miktarı
bilecek diğer tüm malların (dana eti, hindi eti, ba- arasındaki ilişki şeklin alt panelinde gösterilen ne-
lık, koyun eti...vb.) fiyatları sabit varsayılıp (ceteris gatif eğimli toplam talep eğrisi ile açıklanır.
paribus) tavuk eti fiyatını değiştirerek analiz yapıp Reel balans etkisini daha kolay anlaşılır kılmak
negatif eğimli talep çizebiliyoruz. Yorum yapmak için aşağıdaki örneği kullanalım: Her yaz dönemin-

164
İktisada Giriş

de bir turizm firmasında çalışıp okul masraflarınız borçlarını öderler, başkalarına borç verirler. Özel-
için 4000T kazandığınızı düşünelim. Bu para bir likle düşük fiyat döneminde ellerinde reel parası
öğretim yılı boyunca (yaz okulu hariç) okul har- fazla olanlar, bu dönemde daha fazla borç vermeye
camalarınızı karşılamaktadır. Şimdi fiyatlar genel hazırdırlar. Kısaca ödünç verilebilir fon arzı artmış
düzeyinin yarı yarıya düştüğünü varsayalım. Tüm olur. Öte yandan borç arayanlar, fiyat düşüşü ha-
fiyatlar yarıya indiğinde sizin kazancınızın yarısıyla linde daha az ödünç almaya gereksinim duyarlar,
o yıl okuyabileceksiniz. Tasarruf hesabınızda bekle- yani ödünç verilebilir fon talebi azalır. İşte ödünç
diğiniz harcamaları fazlasıyla karşılayacak paranız verilebilir fon talebindeki düşüş ve ödünç verile-
olduğundan, normalde aldığınızdan daha fazla mal bilir fon arzındaki artış faiz oranlarında bir düşüş
ve hizmet talep edebileceksiniz. İşte bu reel balans meydana getirir.
etkisinden kaynaklanmaktadır. Yani tasarruf he- Faiz oranlarındaki azalma, ödünç almanın mali-
sabınızdaki paranın satın alma gücü yükselmiştir. yetini düşürdüğü için yatırım harcamalarını ve bazı
Tabii ki, fiyatlar genel düzeyi yükseldiğinde ters tür tüketim harcamalarını artıracak, dolayısıyla
yönde etki söz konusu olacaktır. Kendinizi eskiye toplam harcama fonksiyonu yukarı kayacak (Şekil
oranla daha az varlıklı hissedeceksiniz ve daha az 7.1’deki AE2 konumuna gelecek) ve daha yüksek
mal ve hizmet satın alacaksınız. Açıklanan her iki reel gelir düzeyinde denge oluşacaktır. Bir başka
durumda da fiyat düzeyi ve reel çıktı üzerine yapı- anlatım ile düşük faiz oranı harcamaların bir kısmı-
lan harcamaların hareket yönü birbirine terstir. Bu nı gelecekten bugüne kaydırarak, özellikle sermaye
nedenle Şekil 7.1’de alt panelden görüleceği üzere mallarına yapılacak harcamanın zamanını değiştir-
temsili ekonomimizde toplam talep eğrisi sol yuka- mektedir. Yine kişileri borçlanmaya teşvik ederek
rıdan sağ aşağıya doğru negatif eğimlidir. tüketimlerini kamçılamaktadır. Böylece toplam
çıktı talep miktarında artış ortaya çıkmaktadır.
Zamanlararası İkame Etkisi Yüksek faiz durumunda ise, harcamalar ertele-
Zamanlararası ikame üzerinde önemli bir etken nir. İnsanlar daha fazla tasarrufa yönelerek tüke-
faiz oranıdır. Bu nedenle faiz oranı etkisi olarak da timlerini kısma eğilimine girerler. Yine faiz oran-
adlandırılır ve toplam talep eğrisinin negatif eğimli larının yükselmesi durumunda yatırım harcamaları
oluş nedenlerini açıklamada bir başka etken olarak da azaldığı için toplam harcama fonksiyonu AE1
kullanılır. (P1) konumunda aşağı kayar. Dolayısıyla yüksek
fiyat düzeyinde (P1) toplam çıktı talep miktarında
azalış olur, şeklin alt panelinden görüleceği üzere
Bugün alınacak mal ve hizmetlerin daha negatif eğimli talep eğrisi çizilir.
sonraki bir tarihe ertelenmesi ya da daha Daha dar çerçevede konuya başka bir açıdan
sonraki bir tarihte alınması planlanan mal bakacak olursak; faiz oranı para piyasasında para
ve hizmetlerin bugün alınacak olması za- arzı ve para talebi tarafından belirlenmektedir.
manlararası ikame etkisi olarak adlandırılır. Genel fiyat düzeyi düştüğünde, tüketiciler ve fir-
malar günlük işlemleri için daha az paraya ihtiyaç
Bildiğiniz gibi toplam talep eğrisi fiyat düzeyi duyarlar. Çünkü belli bir para miktarı ile öncekine
ve reel GSYİH eksenleri içerisinde negatif eğimli kıyasla daha fazla mal ve hizmet satın alınabile-
olarak çizilir. Yani fiyat düzeyi düştüğünde toplam cektir. Yani fiyat düzeyindeki düşme para talebini
çıktıya yönelik (reel GSYİH) talep miktarında bir azaltacaktır. Her bir toplam talep eğrisi ekonomide
artış olur. Burada faiz oranı önemli rol üstlenir. sabit bir para arzı varsaydığı için, para talebindeki
Faiz oranının belirlenmesinde ise reel para miktarı azalma paranın fiyatında (yani faiz oranında) düşü-
önemli işleve sahiptir. Şöyle ki, şayet fiyat düzeyi şe neden olacaktır. İşte faiz oranındaki düşüş faize
düşerse, reel para miktarı artar, daha önce açıkladı- duyarlı harcamaları teşvik edecek toplam harcama
ğımız reel balans etkisi kanalıyla harcamalar artar. fonksiyonunu yukarı kayacaktır.
Çünkü kişiler ne kadar çok reel paraya sahipse o Bir örnekle açıklamaya çalışırsak; mal ve hiz-
kadar çok mal ve hizmet talep edebilecektir. Ancak metler için ortalama fiyat düzeyinin yarı yarıya
kişiler ellerindeki tüm reel paralarını mal ve hiz- düştüğünü varsayalım. 200 bin T’ye satılan evler,
met harcamalarına kullanmazlar, tasarruf yaparlar, 100 bin T’ye veya 40 bin T’ye satılan arabalar 20

165
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları

bin T’ye satılmakta olsun. Bu durumda tüketici- üç etki çerçevesinde AD eğrisi negatif eğimli olarak
ler önceki duruma kıyasla yeni ev ya da yeni araba çizilmektedir. Diğer değişkenler sabit iken fiyat dü-
alımı için ödünç alacağı finansman miktarı yarıya zeyindeki artış AD eğrisi üzerinde hareketlenme-
inecektir. Para için azaltılmış bu talep faiz oran- ye neden olur ve talep edilen reel GSYİH miktarı
larını düşürmekte ve harcamaları artırmaktadır. azalır. Ya da fiyat düzeyindeki azalma durumunda
Böylece düşük fiyat düzeyinde daha fazla çıktı ta- AD eğrisi üzerinde sağ aşağıya hareketlenme olur
lep edilmiş olacaktır. Tabi ki fiyat düzeyi yükselirse ve talep edilen reel GSYİH miktarı artar.
para talebinde artışa neden olacak, faiz oranlarını
yükselterek harcamalarda azalışa neden olacaktır.
dikkat
Uluslararası İkame Etkisi Harcama gelir modelinde her harcama fonksi-
Yurt içinde üretilen mal ve hizmetlerin yurt yonu tek bir fiyat düzeyi için çizilir. Fiyat dü-
dışı mallarla ikamesi ya da tersi durum uluslararası zeyi değiştikçe toplam harcama fonksiyonu da
ikame olarak tanımlanır. Örneğin, kışın Uludağ’da değişmekte ve farklı bir reel hasıla düzeyinde
kayak yapmak yerine İtalya Alpleri’ni tercih etmek denge sağlanmaktadır. Oysa fiyat düzeyindeki
ya da ithal bir otomobil almak yerine Türkiye’de değişmelerin AD eğrisi üzerinde hareketlen-
üretilen bir otomobili tercih etmek gibi örnek- meye neden olacağına dikkat edelim.
leri çoğaltmak mümkündür. Bu etki daha çok
uluslararası ticaret ile ilgilidir. Net ihracatı ele alır-
sak (NX = X – M); ülkede fiyat düzeyinde düşüş Toplam Talepteki Değişmeler
ihracatı (X) artırır ve ithalatı (M) ise azaltır. Tabiiki Makroekonomide de toplam talep eğrisi üze-
diğer ülkelerin fiyat düzeyleri sabit kaldığı varsa- rindeki hareketle, toplam talep eğrisinin kayması
yımı altında net ihracat olumlu etkilenir. Çünkü arasındaki farklılığı ortaya koymamız gerekiyor.
Türkiye’de fiyatlar düştüğü için Türk malları hem Fiyatlar genel düzeyindeki değişmenin durağan
yurt içinde hem de yurt dışında cazip olacak ve ih- toplam talep eğrisi üzerinde aşağı ve yukarı hareke-
racat artacaktır. Öte yandan Türk vatandaşları nispi te yol açtığını AD eğrisini elde ederken açıkladık.
fiyat avantajı olan yerli mallara yöneldiği için itha- Fiyat değişikliği dışında herhangi bir nedenle ha-
lat da azalacaktır. Böylece fiyat düzeyindeki azalış nehalklarının, firmaların, hükümetin ve dış âlem
nedeniyle net ihracat artacaktır. Net ihracatın art- harcama planlarındaki değişmeler toplam talep
ması toplam harcama fonksiyonunu yukarı kaydı- (AD) eğrisini kaydırır. Toplam talep eğrisini kay-
rır ve denge reel GSYİH düzeyi artar. Şekil 7.1’in dıran faktörler:
alt panelinde ise AD üzerinde E2 noktasına gelinir.
• Hükümet politikalarındaki değişmeler
Bu durum negatif eğimli talep eğrisinin varlığını
açıklamada kullanılır. Benzer şekilde fiyatlar genel • Hanehalkları ve firmaların bekleyişlerinde-
düzeyindeki artış ihracatı azaltıp ithalatı artırır. Di- ki değişmeler
ğer şeyler sabitken ülkedeki genel fiyat seviyesinde- • Uluslararası faktörler
ki artış net ihracatı (X–M) azaltır. Böylece toplam • Toplam servetteki değişmeler
harcama fonksiyonu (AE = C+I+G+X–M) aşağı Şimdi sırasıyla bunlardaki değişmelerin AD eğ-
kayar ve reel hasıla düzeyi düşer. Toplam harcama risini nasıl kaydırdıklarını açıklayalım.
fonksiyonu kullanılarak elde edilen AD eğrisi
üzerinde yüksek fiyat düzeyi düşük hasıla düzeyi ile
ilişkili olur. Hükümet Politikalarındaki Değişmeler
Dikkat ederseniz harcama gelir modelinde her Hükümetler uyguladıkları para ve maliye poli-
harcama fonksiyonu tek bir fiyat düzeyi için çizilir. tikaları ile toplam talebi etkileyebilir. Hükümetin
Fiyat düzeyi değiştikçe toplam harcama fonksiyo- kamu harcamaları, transfer ödemeleri ve vergileri
nu da değişmekte ve farklı bir reel hasıla düzeyinde kullanarak ekonomiyi etkileme teşebbüsleri ma-
denge sağlanmaktadır. İşte AD eğrisi, her fiyat liye politikası olup, AD eğrisini kaydıran önemli
düzeyi için bu denge reel hasıla düzeyleri dikkate bir faktör olarak karşımıza çıkar. Örneğin, mal ve
alınarak çizilmektedir. Yukarıda açıkladığımız bu hizmetler için kamu harcamalarının artması, trans-

166
İktisada Giriş

fer harcamalarındaki artış ve vergilerdeki azalma beklentiler toplam harcama fonksiyonunun do-
genişletici maliye politikası olup AD’yi sağa AD1’e layısıyla toplam talep eğrisinin kaymasına neden
kaydırır. Kamu harcamalarındaki azalma, transfer- olur. Örneğin, gelecekte enflasyon oranının artaca-
lerdeki azalma ve vergilerdeki artış daraltıcı mali- ğı şeklinde bir beklenti oluşmuş ise, diğer koşullar
ye politikası olup AD’yi sola kaydırır. Şekil 7.2’de sabitken, toplam talepte bir artışa yani AD eğrisi-
fiyat düzeyinin değişmediği bir durumda maliye nin sağa kaymasına neden olur. Beklenen enflas-
politikaları değişikliğine bağlı olarak AD’deki kay- yon oranı ne kadar yüksek ise, mal ve hizmetlerin
malar gösterilmiştir. gelecekteki fiyatları o denli yüksek olacaktır. Yine
AD eğrisinin sağa kayması durumunda, her bir enflasyon beklentisinin yüksek olması paranın ve
fiyat düzeyinde eskiye kıyasla daha fazla harcama diğer finansal varlıkların beklenen reel değerini
yapılırken, AD’nin sola kayması ise her bir fiyat düşürecektir. Bu durumun farkında olan insanlar
düzeyinde daha az harcama yapılacağını ifade eder. cari dönemde daha çok mal ve hizmetler alacaklar,
dolayısıyla AE yukarı kayarken AD ise sağa kaya-
Yine merkez bankası tarafından para arzı ve
caktır. Enflasyon oranının düşeceği beklentisi ise,
faiz oranlarını değiştirme eylemleri para politika-
insanların harcamalarını ertelemelerine yol açaca-
sı olup, AD eğrisinin kaymasına neden olur. Para
ğından AD eğrisi sola kayacaktır.
arzını artırmaya yönelik eylem genişletici para
politikası olup AD eğrisini sağa kaydırır. Benzer Başka bir açıdan bakmak için; hanehalkları ve
şekilde para arzının azaltılması ise daraltıcı para firmaların gelecek hakkında iyimser olduklarını
politikası olup AD’yi sola kaydırır. Yine merkez varsayalım. Örneğin, hanehalklarının gelecekte-
bankası veri fiyat düzeyinde faiz oranlarını artırıcı ki gelirlerinin artacağını düşünelim, bu durumda
kararlar alırsa AD eğrisi sola kayar. Çünkü yüksek tüketiciler cari dönem tüketimlerini artırma eği-
faiz oranlarıyla karşılaşan firmalar ve hanehalkları liminde olurlar, dolayısıyla AE fonksiyonu yukarı
(özellikle yatırımcılar) yüksek faiz maliyetinden kayarken, AD eğrisi de sağa kayar. Benzer şekilde
kaçınmak ve ödünç verilebilir fonlardaki yüksek şayet firmalar gelecekte kârlılık düzeyinde artış
getiri avantajlarından yararlanmak amacıyla bekliyorlarsa yatırım harcamalarını artırma çabası
harcamalarını kısarlar ve AD sola kayar. Tersi içinde olurlar. Şöyle ki; verimliliği artıracak şekil-
durumda ise AD eğrisi sağa kayar. de teknolojide önemli değişiklikler olmuşsa, fir-
maların yeni sermaye mallarına talebi artacaktır.
P Çünkü firmalar en son teknolojileri kullanmakla
kârlarında önemli artış olacağını beklediklerinden,
yeni fabrika ve teçhizat için yatırım harcamalarını
artıracaklardır. Yine AE fonksiyonu yukarı kayar-
Fiyat Düzeyi (P)

P0 ken AD sağa kaymış olur.


Hanehalkları ve firmaların gelecek hakkında
kötümser oldukları ya da durgunluk beklentisi
AD1 içerisinde olduklarını düşünelim. Bu durumda ha-
AD
AD2 nehalklarından daha az tüketip daha çok tasarrufa
yönelecekleri beklenebilir. Öte yandan firmaların
Y fabrika ve teçhizat için harcamalarını kısacağı ola-
0 Y1 Y0 Y2 sılığı çok yüksek olur. Sonuçta veri bir fiyat düze-
Reel GSYİH (Y) yinde toplam harcama önceki duruma kıyasla az
Şekil 7.2 Toplam Talep Eğrisindeki Kaymalar olduğu için AD eğrisi Şekil 7.2’de görüldüğü gibi
sola kayar.

Hanehalkları ve Firmaların
Uluslararası Faktörlerdeki Değişmeler
Bekleyişlerindeki Değişmeler
Toplam talebin kaymasına neden olan uluslara-
Gelecekteki ekonomik koşullara ilişkin her tür-
rası etmenler; döviz kurundaki ve yabancıların gelir
lü bekleyişler, hanehalkları ve firmaların harcama
düzeyindeki değişmelerdir. Daha önce açıkladığımız
kararlarını etkiler. Özellikle gelecekteki enflasyon
döviz kuru; bir birim yabancı para satın almak için
beklentileri, gelir düzeyi ve kâr düzeyine ilişkin

167
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları

ödenmesi gereken Türk Lirası miktarıdır. Şayet dö- ise AD eğrisini sola kaydırır. Örneğin, Menkul
viz kuru yükselirse ithal malları pahalı hale geldiğin- Kıymet Borsası’nın olumlu bir trend yakalama-
den ithalat azalacaktır. Çünkü 1$ = 3T iken, 10$’a sı, indeks değerinin önemli ölçüde artması, ha-
ithal edilen mal için ithalatçı firma 30T öderken kur nehalklarının elindeki hisse senetlerinin değerini
yükselip, 1$ = 4T olduğunda firma aynı mal için yükseltir. Hisse senedi fiyatlarının artması mev-
40T ödemek zorunda kalacaktır. İthal malının yurt cut pay senedi sahiplerinin daha varlıklı olması
içindeki fiyatı yükseldiği için talep edilen miktarı demektir. Bu şekilde servet düzeyi yükselenler,
da azalacaktır. İhracat ise kurun yükselmesinden ellerindeki hisse senetlerinin bir kısmını satarak
olumlu etkilenecektir. Çünkü ülkede üretilen mallar dayanıklı tüketim malı harcamalarını artıracaklar-
yabancı para cinsinden ucuzlayacaktır. Net ihracat dır. Sadece dayanıklı tüketim malı değil her tür
olumlu etkilendiği için her bir fiyat düzeyinde top- tüketim harcamaları teşvik edilmiş olacaktır. Özet
lam harcama fonksiyonu yukarı kayarken, AD eğrisi olarak borsaya kayıtlı pay senetlerinin değerinde-
sağa kayacaktır. Tersi durumda ise AD sola kayar ve
ki artış harcamaları teşvik edecek herhangi bir fi-
AE ise aşağı kayar.
yat düzeyinde toplam harcama fonksiyonu yukarı
Yabancıların gelir düzeyindeki artışlar da kayarken AD eğrisi de sağa kayacaktır. Servetteki
Türkiye’de üretilen mal ve hizmetlere olan talebi ar- bir azalma ise, örneğin borsadaki düşüş sonucu
tırması durumunda AD eğrisinde sağa kayma görü- ortaya çıkmış olabilir, AD eğrisini sola kaydırır.
lür. Çünkü ihracat artacaktır, döviz girdisi sağlayan
Burada bir hususu açıklamada yarar vardır: AD
hizmetlere, örneğin turizme, talep artacaktır.
eğrisinin negatif eğimli oluş nedenlerinden biri
olarak açıkladığımız servet etkisinde, fiyat düze-
Toplam Servetteki Değişmeler yindeki değişmeyi dikkate almıştık. Oysa burada
Toplumun servetindeki bir artış toplam talep fiyat dışı bir nedenle servet değişikliği üzerinden
eğrisini sağa kaydırırken, servetteki bir azalma analiz sürdürülmektedir.

ÖÇ 1 Toplam Talep Eğrisini, Eğimini ve Eğrideki Değişmeleri Açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Toplam talep eğrisini bir


kağıda çiziniz ve daraltıcı Fiyatlar genel düzeyi ile
Toplam harcama fonksiyo- bir maliye politikası uygula- toplam talep düzeyi arasın-
nu toplam talep eğrisi midir? yarak, bunun toplam talep daki ilişkiyi anlatınız.
eğrisi üzerindeki etkisini
anlatınız.

TOPLAM ARZ (AS) Kısa ve Uzun Dönem Toplam Arz


Toplam arz, belirli bir dönemde çeşitli fiyat dü- Eğrisi
zeylerinde, ekonomideki tüm üreticilerin birlikte Toplam arz eğrisinin biçimi, ücret ve fiyat dav-
arz ettikleri toplam çıktıyı gösterir. Arz edilen top- ranışları üzerine yapılacak olan varsayımlara bağ-
lam çıktı; reel GSYİH olarak ölçülen ve ekonomi- lıdır. Şayet ücretlerin ve fiyatların oldukça esnek
deki tüm firmalar tarafından üretilen mal ve hizmet olduğuna inanıyorsak toplam arz eğrisi (AS) düşey
miktarıdır. İşte toplam arz, bu toplam çıktı ile genel olacaktır. Eğer ücretler ve fiyatlar esnek değilse ya
fiyat düzeyi arasındaki ilişkiyi gösterir. da katı (yapışkan) ise toplam arz eğrisi (AS) yatay

168
İktisada Giriş

olacaktır. Modern iktisatçıların çoğu bu iki uç durum Bu durumda artan fiyat düzeyine göre çıktının
arasında yer alır, zaman unsurunu dikkate alarak, üc- seviyesi maliyetlere bağlıdır. Firmaların emek ve
retlerin ve fiyatların uzun dönemde esnek olacağını diğer tüm girdiler için ödedikleri fiyatların birço-
ancak kısa dönemde en azından bazı ücretlerin ya da ğu kısa zaman dilimleri için genelde sabittir. Öyle
girdi fiyatlarının yapışkan olacağını tartışırlar. Bu tar- ise fiyat artınca birim kâr artacak firmalar daha
tışmalar çerçevesinde özellikle kısa dönemde toplam fazla üretim gerçekleştireceklerdir. Ancak girdi fi-
arz eğrisinin (SRAS) pozitif eğimli olduğu genel kabul yatlarının ya da maliyetlerin sabitliği sonsuza dek
görmektedir. Öte yandan uzun dönem toplam arz eğ- sürmez. O halde birim girdi fiyatlarının sabitliği
risinin (LRAS) ise tam istihdam düzeyinde (YF) düşey ya da katılığı için temel nedenlere bakmamız ge-
olduğu, yani reel GSYİH’nin potansiyel GSYİH’ye rekmektedir.
eşit olduğu kabul edilir. Çünkü ücretler ve fiyatlar Maliyetlerin katılığı için temel neden uzun dö-
uzun dönemde esnektir. Aşağıdaki Şekil 7.3’de kısa ve nemli sözleşmeler ya da kontratlardır. Örneğin işçi
uzun dönem için toplam arz eğrileri çizilmiştir. sendikaları ile sözleşmeler genelde her yıl ya da 2
Kısa dönemde pozitif eğimli toplam arz eğrisi, fir- yılda bir yapılır. Anlaşma dönemi boyunca ücretler
maların düşük fiyat düzeylerinde daha az, yüksek fiyat sözleşmede öngörülen şekliyle sabittir. Hatta belir-
seviyelerinde ise daha fazla toplam çıktı arz edecekleri- gin bir kontrat olmasa da ücret ayarlamaları genel-
ni gösterir. Firmaların bu şekilde davranmalarının ne- de yılda bir kez yapılır. Benzer şekilde girdi olarak
deni; ücret ve girdi fiyatlarının esnek olmaması nede- kullanılan birçok hammadde ve materyal firmalarca
niyle kısa dönemde bazı maliyetlerin sabit kalması ve uzun dönem kontratlar ile önceden belirlenmiş
yükselen fiyatlarda firmaların daha kârlı duruma geç- fiyatlar üzerinden alınır ve satılır. Firmalar açısından
meleridir. Çünkü kâr amaçlı firmaların piyasaya arz belirli bir zaman diliminde girdi fiyatlarının sabit
edeceği mal ve hizmet miktarı, çıktıları için ödenen kalması önemlidir. Çünkü firmalar ne kadar üretim
fiyata, ücretlere ve diğer üretim maliyetlerine, tekno- yapacaklarına ilişkin karar verirken satış hasılatı ile
loji ve daha birçok faktöre bağlıdır. Arz edilen çıktı kendi üretim maliyetlerini karşılaştırırlar. Bunda ise
miktarını belirleyen diğer şeyler sabit tutulduğunda ürünün fiyatı ile girdi fiyatları önemli rol üstlenir.
(ceteris paribus) her bir fiyat düzeyinde arz edilen reel Eğer ürünün fiyatı, ücretler ve diğer faktör maliyetleri
GSYİH miktarı ekonominin toplam arz eğrisidir. sabit iken artıyorsa, üretim daha kârlı olur ve firma
çıktı miktarını artırır.
P LRAS SRAS Önemli bir noktayı işaret etmeden geçmeyelim;
eğer ücretler ve diğer girdi fiyatları ürünün fiyatıyla
birlikte artmış olsaydı firma kendi çıktısını
Fiyat Düzeyi (P)

genişletmeyecekti. Çünkü böyle bir durumda


P0
yüksek girdi fiyatları tümüyle yüksek çıktı fiyatını
dengeleyecek ve üretimi artırma teşvikleri tamamen
ortadan kalkacaktır. Uzun dönem tam olarak bu
beklentiye uygundur. Çünkü uzun dönemde söz-
leşmeler sona erecek ve ücretler ile diğer girdi fi-
Y yatları yukarı doğru ayarlanabilecektir. Dolayısıyla
0 YF Reel GSYİH (Y) firmalar için teşvik olmadığından üretim düzeyi
Şekil 7.3 Kısa ve Uzun Dönem Toplam Arz Eğrisi
de sabit kalacaktır. Böylece uzun dönemde fiyat
düzeyi değişse bile reel çıktı düzeyi değişmemekte-
Şekil 7.3’de pozitif eğimli kısa dönem toplam dir. Kısaca uzun dönem toplam arz eğrisi (LRAS)
arz eğrisi (SRAS) çizilmiştir. Neden pozitif eğim- düşeydir. Çünkü potansiyel GSYİH fiyat düzeyin-
li olarak çizildiğini anlamak zor değildir. Çünkü den bağımsızdır. Bu bağımsızlığın nedeni ise tüm
üreticilerin motivasyonu kârdır. Bir birim ürün ücretlerin ve fiyatların esnekliğidir. Fiyat düzeyi
üretmenin kârı en basit şekliyle, bu ürünün satış yükseldiğinde tüm faktör fiyatları da yükseliyor-
fiyatı ve üretim maliyeti arasındaki farktır. Kısaca, sa; nisbi fiyatlar, reel ücret, dolayısıyla reel GSYİH
düzeyi bundan etkilenmez. Böylece tam istihdam
Birim Başına Kâr = Fiyat – Birim Maliyet düzeyinde LRAS düşey bir hal alır.

169
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları

Toplam Arz Eğrisindeki Değişmeler Emek Dışındaki Girdi Fiyatlarındaki


Şimdiye kadar vardığımız sonuç; toplam arz Değişmeler
eğrisi pozitif eğimlidir. Çünkü ücret ve diğer girdi Girdilerin AS üzerindeki etkisi açısından ba-
fiyatları veri iken, genel denge düzeyi ve arz edi- kıldığında, diğer girdi fiyatlarındaki artışın, üc-
len toplam çıktı arasında pozitif bir ilişki vardır. retlerden farkı yoktur. Bu girdilerin fiyatlarındaki
Hatta bu ilişkide arz edilen reel GSYİH miktarını artışlar toplam arz eğrisini sola AS0’dan AS1’e, girdi
etkileyen diğer faktörlerin değişmediği ya da sabit fiyatlarındaki düşüşler ise toplam arz eğrisini sağa
tutulduğu varsayılır. İşte sabit tutulan bu diğer fak- kaydırır.
törlerdeki değişmeler AS eğrisinin yeni bir konuma Üretimde kullanılan emek girdisinden başka
kaymasına neden olur. Toplam arz eğrisini kaydı- birçok girdi vardır. Son yıllarda bunlar arasında
ran parametreler; ücretlerdeki değişmeler, emek en çok ilgi çeken enerji olmuştur. 1980’lerin
dışı girdi fiyatlarındaki değişmeler, teknoloji ve ilk yarısında, 1990’lardaki körfez savaşında ve
emek verimliliğindeki değişmelerdir. Şimdi bunları 2000’li yıllardaki Irak savaşında olduğu gibi ener-
kısaca açıklayalım. ji fiyatlarındaki artış toplam arz eğrisini sola kay-
dırır. Yine yurt dışından ithal edilen bir girdinin
Ücretlerdeki Değişmeler fiyatının artması da AS’yi sola kaydırır. Bir başka
örnekte kötü hava koşulları buğday, mısır, meyve
Toplam arz eğrisinin konumunu ortaya koy-
ve sebze gibi tarımsal ürünlerin fiyatlarında artı-
mada önemli belirleyicilerden biri nominal ücret
şa neden olur. Bunları girdi olarak kullanan gıda
oranıdır. Bir ekonomideki maliyetler içerisinde en
üretimlerinde maliyetler hızla artar ve üretimler
büyük pay ücretlere aittir. Hatta tüm girdilerin ya-
azalır, yani AS sola kayar. Tersi durumlarda ise AS
rıdan fazlasını kapsar. Yüksek ücret yüksek maliyet
sağa kayar.
olduğundan, veri bir fiyat düzeyinde daha az kâr
elde edilmesine neden olur. Bu yüzden birçok fir-
ma işçi sendikalarıyla ücretler konusunda çatışırlar. Teknoloji ve Emek Verimliliğindeki
Şimdi bir ekonomide firmalarca uygulanan Değişmeler
ortalama ücret düzeyinin arttığını varsayalım. Bu Toplam arz eğrisinin konumunu belirleyen
durumda belli bir çıktı düzeyini üretmek, daha fazla bir başka faktör de teknolojidir. Düşünün ki yeni
maliyete neden olacaktır. Firmalar da bu yüzden daha bir buluş sayesinde emeğin verimliliği artsın, yani
yüksek fiyat talep edeceklerdir ve genel fiyat düzeyi emek birimi başına üretim miktarı artsın. Ücretler
artacaktır. Ya da aynı fiyat düzeyi için firmalar daha ve diğer girdi fiyatları değişmese bile bu gelişme fir-
az üreteceklerdir. Bu durumda Şekil 7.4’de görüldüğü ma maliyetlerini düşürür, kârlılığı artırır ve üretimi
gibi, AS eğrisi sola AS1’e kayacaktır. Ücret düzeyinin teşvik eder. Ürün fiyatını sabit kabul edersek bu
düşürülmesi ise AS eğrisini sağa AS2’ye kaydırır. durum AS eğrisinin sağa kaydığını açıklar.
Emek verimliliğindeki bir artış veri bir çıktı dü-
P zeyini üretmenin maliyetini düşürmektedir. Peki,
AS1 AS AS2 emeğin verimliliğini etkileyen faktörler nelerdir?
Eğer emek faktörü yüksek derecede eğitimli olursa
emek verimliliğinde artış bekleyebiliriz. Sermaye
Fiyat Düzeyi (P)

P0 stokundaki bir artış örneğin yeni araçlarla, yeni


ve daha uygun binalarla ve daha iyi yönetim ile
emeğin verimliliği arttırılabilir. Yukarıda açıkladı-
ğımız gibi teknolojik gelişme de verimliliği artırır.
Örneğin daha hızlı bir bilgisayar bir saatlik zaman
diliminde daha fazla iş çıkarır. Özet olarak işgücü
verimliliğini teknoloji ve teknoloji dışında birçok
Y faktör etkiler. Verimlilikteki bir artış ise toplam arz
0 Y1 Y0 Y2
Reel GSYİH (Y)
eğrisini sağa, Şekil 7.4’te görüldüğü gibi AS2’ye
kaydırır.
Şekil 7.4 Toplam Arz Eğrisinde Kaymalar

170
İktisada Giriş

Emek ve Sermayenin Ulaşılabilir Arzı


Toplam arz eğrisinin konumunu belirlemede önemli bir faktör de; ulaşılabilir ya da var olan sermaye ve
emek miktarıdır. Mevcut emek ve sermaye miktarı bakımından ekonomi ne kadar büyük ise o kadar çok
üretim yapılabilir. Öyleyse emek miktarı ve kalitesi arttıkça, sermaye stoğu büyüdükçe yani yatırımlar arttıkça
toplam arz eğrisi (AS) sağa kayar. Yani belli bir fiyat düzeyinde üretilebilecek çıktı artar. Tersi durumda ise
sermaye stoğundaki azalış ve emek miktarındaki azalma AS eğrisini sola kaydırır. Örneğin, 17 Ağustos dep-
reminin ardından Türkiye’de yaşanan durum buna bir örnek oluşturur.
Toplam arzın kaymasına neden olan bu son özellik, arz yönlü ekonomi politikalarının kullanımı üzeri-
ne yapılan tartışmaların odak noktasını oluşturur. Şöyle ki, bir grup ekonomist sermaye arzının arttırılma-
sına yönelik çalışmaları ön plana çıkarırken, diğer grup emek kalitesinin arttırılması gerektiğini savunuyor.
Her iki grup da toplam arzın teşvik edilmesi gerektiği üzerinde anlaşıyorlar.
Dikkat ederseniz şimdiye kadar açıkladığımız; toplam arz eğrisini çizerken “diğer şeyler sabitken” söyle-
miyle anlatılmak istenen AS eğrisinin kaymasına yol açan parametrelerdir. Bunlardan emek ve sermayenin
mevcut arzı, teknoloji hatta üretim teşvik unsurlarına ilişkin artışlar hem uzun dönem hem de kısa dönem
arz eğrisini sağa, olumsuz gelişmeler ise sola kaydırır. Girdi fiyatlarındaki değişmeler ise nisbi fiyatlardaki
değişikliğe bağlı olarak kısa dönem AS eğrisinde kaymalara neden olur. Ancak bu değişmeler süreklilik arz
ederse uzun dönem AS eğrisi de kayar.

ÖÇ 2 Toplam arz eğrisini, eğimini ve eğrideki değişmeleri açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Kısa ve uzun dönem arz eğ-


Alternatif enerji kaynakları rileri dikkate alındığında, Keynesyenlere ve Klasiklere
kullanımının artması top- genişletici bir para politika- göre, kısa dönem arz eğrisi-
lam arz eğrisi üzerinde nasıl sının hangi dönemde etkili nin nasıl olduğunu arkadaş-
bir etki yaratır? olacağını şekil çizerek yo- larınıza anlatınız.
rumlayınız.

TOPLAM ARZ VE TOPLAM TALEP nin üzerinde ise örneğin P2 seviyesinde ise arz edilen
DENGESİ (DENGE ÇIKTI VE FİYAT reel GSYİH miktarı talep edilen reel GSYİH mik-
DÜZEYİ) tarını aşacaktır. Bu durumda piyasada mal fazlası
oluşacak, stoklar hızla artacak ve firmalar ürünlerini
Şimdiye kadar öğrendiğimiz toplam talep ve
satamaz hale geleceklerdir. Bu gelişmeler karşısın-
toplam arz analizlerini birleştirerek, reel GSYİH
da firmalar stoklarını eritmek için kendi aralarında
denge miktarını ve denge fiyat düzeyini eşanlı
çetin bir mücadeleye girecekler, bir yandan fiyatları
olarak belirleyebiliriz. Şekil 7.5 bu işleyişi açıkla-
öte yandan üretimlerini düşüreceklerdir. Sonuçta
maktadır. Toplam talep eğrisi (AD) ve toplam arz
fiyatlar genel düzeyi toplam çıktı talebinin toplam
eğrisi (AS), reel GSYİH’nin Y1 düzeyde ve genel
arza eşit olduğu P1 seviyesine kadar düşer. Denge
fiyat seviyesinin P1 olduğu düzeyde E noktasında
çıktı düzeyinde de toplam arz toplam talep eşitliği
kesişmektedir. Bu, denge çıktı ve fiyat düzeyini gös-
sağlanmış olur.
terir. Şayet başlangıçta fiyat bu denge fiyat düzeyi-

171
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları

P de ekonomi tam istihdamda ve uzun dönem düşey


toplam arz eğrisi (LRAS) üzerinde dengeye ulaşır.
AS Şimdi bu olası durumları şekillerle açıklayalım ve
ekonominin kendi kendini düzeltme mekanizma-
Fiyat Düzeyi (P)

P2 sının nasıl işleyeceğine bakalım.


E
P1

P3 Eksik İstihdam Dengesi ve


Ekonominin Deflasyona Tepkisi
AD İlk olarak hem Keynesyen harcama gelir,
hem de AD-AS modelini kullanarak, potansiyel
0 Y ya da tam istihdam altındaki denge konumunu
Y1 Reel GSYİH (Y)
inceleyelim. Aşağıdaki Şekil 7.6 bu amaçla çi-
Şekil 7.5 Denge Çıktı ve Fiyat Düzeyi zilmiştir.
Eksik istihdam dengesini gösteren şeklin
üst panelinde AE1 toplam harcama fonksiyonu
P1’den daha düşük fiyat düzeyinde ise, örneğin 450’lik doğruyu tam istihdamın altında, Y1 hası-
P3 genel fiyat düzeyinde, talep edilen reel GSYİH la düzeyinde kesmiştir. Yine AD-AS modelinde
düzeyi, arz edilen miktarı aşacaktır. Piyasalarda denge çıktı düzeyi (Y1) tam istihdam hasıla
mal kıtlığı oluşacak, stoklar tükendikçe ve müş- düzeyinin (YF)’nin altındadır. Bu durumda eko-
teri baskıları oluşunca firmalar fiyatlarını yüksel- nomide deflasyonist açık vardır. Başka bir açıdan
teceklerdir. Bu fiyat artışları denge fiyat düzeyine bakarsak ekonomide (YF – Y1) kadar üretim açığı
ulaşıncaya kadar devam eder. Sadece denge fiyat vardır. Çünkü denge çıktı düzeyi potansiyel hasıla
düzeyinde talep edilen reel GSYİH düzeyi arz edi- düzeyinin (YF) altındadır.
len reel GSYİH düzeyine eşittir. Kısaca denge fiyat
Potansiyel kelimesi genelde maksimum an-
dışında başka bir fiyat düzeyinde çıktının fazla ya
lamında kullanılır. Ancak burada potansiyelin
da eksikliği ortaya çıkmakta, bu ise fiyat düzeyinin
anlamının biraz daha farklı olduğunu vurgulaya-
değişmesine neden olmaktadır.
lım. Potansiyel GSYİH düzeyi ekonominin üre-
Denge fiyat ve çıktı düzeyi, toplam arz ve top- tebileceği maksimum çıktı düzeyi değildir. Fakat
lam talep eğrisindeki kaymalara bağlı olarak deği- maksimum sürdürülebilir üretim düzeyidir. Fir-
şir. Daha önce AD ve AS’yi kaydıran parametreleri malar bazı dönemlerde kapasitelerinin üzerinde
açıkladık, burada ise dengenin eksik istihdamda ve üretimde bulunabilirler ve çalışanlar daha uzun
aşırı istihdam durumunda nasıl ortaya çıktığı ve mesaide kalabilirler. Ancak bunların hiçbiri son-
tam istihdama nasıl yöneldiği üzerinde duracağız. suza dek sürdürülebilir davranış değildir. Çün-
kü makinelerde fazla çalışmadan dolayı sorunlar
Makroekonomik Denge ve Tam artar, işçiler bıkar ve verimsiz hale gelir. Fakat
İstihdam kısa dönemde ekonomi potansiyel düzeyin üstü-
Toplam arz ve toplam talep eğrisinin konumu- ne çıkmaya izin verir, bu durumda fiili GSYİH
na bağlı olarak ekonomik denge belirlenir. Ancak düzeyi potansiyel GSYİH düzeyinin üzerinde
bu dengenin tam istihdamda olması şart değildir. olur. Tersi durumda ise fiili GSYİH seviyesi po-
Kısa dönemde tam istihdamdan daha yüksek dü- tansiyel düzeyinin ya da tam istihdam düzeyinin
zeyde (aşırı istihdamda), tam istihdamdan daha altında bulunur. Potansiyel hasıla durumu doğal
düşük düzeyde (eksik istihdam) ya da tam istihdam işsizlik oranındaki hasıla durumu olup, işsizlik
düzeyinde denge sağlanabilir. Fakat uzun dönem- hiçbir zaman sıfır değildir.

172
İktisada Giriş

Y=AE baktığımızda işsizlik ne denli yüksek olursa olsun


AE2(P2) ücretler aşağıya doğru ayarlanmamaktadır. Bunun
Toplam Planlanan Harcamalar (AE)

E2
çeşitli nedenleri vardır. Asgari ücret, sendikalaşma
AE1(P1)
ve çeşitli hükümet kararları gibi kurumsal fak-
E1 törler nedeniyle aşağıya düşmezler. Yine yüksek
ücretlerin çalışanları teşvik edeceği gibi psikolojik
faktörler, ücret indirimine giden firmalarda ön-
celikle iyi olan işçilerin işten ayrılmaları gibi ne-
denlerle ücretlerin aşağıya doğru ayarlanması çok
45° güç olmaktadır. Bu durum oldukça ciddi sonuçlar
0 Y1 YF Reel GSYİH
doğurmaktadır. Şayet ücretler ve fiyatlar düşmü-
yorsa durgunluk uzun süre devam eder. Başka bir
AS1
anlatımla toplam harcamalar düşük olduğunda
ekonomi uzun süre deflasyonist açık konumunda
Fiyat Düzeyi (P)

P1 kalabilir.
E1 AS2
Fakat günümüzde politikacılar deflasyo-
nist açığın kendiliğinden kapanması için veya
P2
E2 durgunluktan kurtulmak için ücretlerin ve
fiyatların düşmesini beklemenin yanlış olduğuna
AD inanmaktadırlar. Bunun yerine deflasyondan
kurtulmak için çeşitli politikalarla müdahaleler-
0 Y1 YF
Reel GSYİH de bulunmanın gerekliliği konusunda görüşler
Şekil 7.6 Eksik İstihdam Dengesi ve Ekonominin ağırlık taşımaktadır. Ancak ne kadar ve ne şekil-
Ayarlanma Süreci de bir hükümet politikası konusunda tartışmalar
sürmektedir.
Şekle göre denge hasıla düzeyi potansiyel
GSYİH’nin (YF’in) altında olduğu için, ekono- Aşırı İstihdam Dengesi
mide işsizlik vardır, durgunluk vardır. Böyle bir GSYİH, potansiyel düzeyinin (YF) üzerinde
ortamda iş bulmak zorlaşacak, işçiler ücret artışını olduğunda denge aşırı istihdam dengesi olarak
istemek yerine azalışlarına razı olacaklardır. Hatır- adlandırılır. Böyle bir denge durumunda çalı-
larsanız AS eğrisi veri bir ücret düzeyi için çizilir, şanlara talep fazladır. Firmalar yeni çalışan bul-
ücret düzeyi düştüğünde ise AS sağa kayar. AS’nin mada zorluk çekerler, hatta ellerinde bulunanları
sağa kayması, bir tarafta fiyatlar genel düzeyinin da diğer firmalara kaptırmamak için çaba gös-
düşmesine ve üretim açığının kapanmasına, yine terirler. Böyle bir ortamda her türden çalışanla-
üretim düzeyinin tam istihdama ulaşmasına neden rın arzı yetersiz olduğu için (çünkü potansiyelin
olur. Öte yandan fiyat düzeyindeki azalma toplam üzerinde çıktı üretilmektedir) firmalar ücretleri
harcama fonksiyonunu AE2’ye kaydırır ve bu yol- yükseltmeye başlarlar. Ücretlerin artırılmasıyla
la ekonomideki deflasyonist açık kapanır. Çünkü firmaların maliyetleri de artar ve toplam arz eğ-
eksik istihdam dengesi sonsuza kadar sürmez. risi sola (AS2’ye) kayar (Şekil 7.7). Fiyat düzeyi
Durgunluk devam ettiği sürece, hatta derinleştikçe P2’ye yükselir ve toplam harcama fonksiyonu da
ücretler ve fiyatlar düşecek ekonomi kendi kendini aşağı kayar ve enflasyonist açık kapanır. Başka
düzeltme mekanizmasını işletecektir. bir ifade ile fiyat düzeyindeki artış, yani enflas-
Ancak günümüz modern ekonomilerinde bu yon, enflasyonist açığı eritir ve ekonomiyi tam
ayarlama süreci çok yavaş işler. Özellikle geçmişe istihdam düzeyinde dengeye ulaştırır.

173
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları

de hem enflasyon hem durgunluk birlikte oluşur.


Toplam Planlanan Harcamalar (AE)

Y=AE
E1 AE1(P1) Bir sonraki alt başlıkta bu durum incelenecektir.
Aşırı istihdam dengesi durumunda da eko-
AE2(P2) nominin kendi kendini düzeltme mekanizması
E2 çok zaman alır. Çünkü ücretler ve fiyatlar hemen
ayarlanmazlar. Bir kez daha politika yapımcıla-
rı bu sürece müdahale etmek isteyebilirler. Daha
sonra açıklanacak olan para ve maliye politikalarını
45°
devreye sokmak isteyebilirler. Yine bu otomatik
mekanizmanın işleyebilmesi için toplam talep
0 YF Y1 Reel GSYİH eğrisinin sağa kaymasına neden olacak güçler
AS2 olmamalıdır. Çünkü toplam arz sola kayarken
toplam talepte sağa kayarsa enflasyonist açık
P2 kapanmaz, uzun süre enflasyon devam eder. Aşırı
Fiyat Düzeyi (P)

E2 AS1
istihdam durumu sürdürülür.
Tam istihdam dengesinde ne enflasyonist açık
P1 E1 ne de deflasyonist açık durumu söz konusudur.
Toplam harcama fonksiyonu 45 derecelik doğruyu
AD
tam istihdam hasıla düzeyinde keser. Yine toplam
0 YF Y1 Reel GSYİH arz ve toplam talep eğrileri uzun dönem toplam arz
ya da tam istihdam hasıla düzeyi üzerinde kesişirler.
Şekil 7.7 Aşırı İstihdam Dengesi ve Ekonominin
Bu durumu şekil çizerek kendiniz gösterebilirsiniz.
Ayarlanma Süreci
Kısa dönemde herhangi bir ayarlanma mekanizması
işlemez. Ancak uzun dönemde ekonomik büyüme
Bu sürece ilişkin ekonomik işleyişe doğrudan nedeniyle uzun dönem toplam arz eğrisi (YF) sağa
bakacak olursak; aslında enflasyonun artma nede- kayar. Yani potansiyel GSYİH düzeyi büyüme
ni, toplam harcamaların fazla olmasıdır. Talep çok oranına bağlı olarak daha yüksek bir değer alır ve
yüksek olduğu için, üretimde kapasitenin üzerine dinamik işleyiş devreye girerek yeni dengeler olu-
çıkma çabaları maliyetleri artırarak genel fiyat dü- şur. Fakat biz burada uzun dönem değişmeleri göz
zeyinde artışa neden olmaktadır. Öte yandan top- ardı ederek genel fiyat ve reel hasıla düzeyindeki
lam talebin yüksek olması başlı başına fiyat düzeyi dalgalanmaları inceleyeceğiz. Böylece iktisat
artışını ortaya çıkarmaktadır. Artan fiyat düzeyi literatüründe sık kullanılan deflasyon, enflasyon ve
alım gücünü azalttığı için tüketim harcamaları stagflasyon kavramlarına daha yakından bakacağız.
azaltılır. Yine fiyat düzeyinin artışı ile ithalat artar
ve ihracat azalır. Sonunda toplam harcamalar aza-
lır, ekonomi potansiyel üretim kapasitesine döner. Deflasyon, Enflasyon ve Stagflasyon
Bu noktada ekonominin kendi kendini düzeltme Yukarıdaki incelemeler basit olduğu kadar ger-
mekanizması durur. çek dünyadaki olayları açıklamada çok önemli
Kısaca özetlersek, şayet ekonomi kısa dönem- dersler veriyor. Ekonomide deflasyonist açık var
de aşırı istihdam denge durumunda ise enflasyo- ise tüm üretim faktörleri için eksik kullanım ve
nist açık vardır. Bu durumda talep fazlalığı; yüksek işsizlik söz konusu olur. Bu durum faktör fiyatları
üretim düzeyi için gerekli girdi talebindeki artışa ve ücretler üzerinde düşüşe neden olur kısa dönem
neden olacak, ücretler ve diğer girdi fiyatlarını AS sağa kayar. Bu süreçte genel fiyat düzeyinde
arttıracağı için genel fiyat düzeyinde artışa ya da düşme gözlenir ki bu deflasyon olarak adlandırılır.
enflasyona neden olacaktır. Yükselen fiyatlar tüke- Enflasyonist açık durumunda tam tersi süreç
ticilerin alım gücünü ve net ihracatı azalttığı için yaşanıyor ve genel fiyat düzeyi yükseliyor. Stagf-
enflasyonist açık kapanır. Enflasyonist açığın ka- lasyonda ise ekonomide yaşanan süreç sonucunda
panması bir yanda genel fiyat düzeyinin yükselme- genel fiyat düzeyi artarken reel hasıla düzeyinde
sine diğer yandan üretimde düşüşe yol açtığı için azalma görülüyor. Şimdi sık yaşanan bu iki sürece
ekonomide stagflasyon ortaya çıkar. Yani ekonomi- daha yakından bakalım.

174
İktisada Giriş

Şekil 7.7 dikkatle incelendiğinde görüleceği üzere bu tür enflasyonlarda asıl sorun, potansiyel GSYİH
düzeyine göre toplam talebin yüksek olmasıdır. Toplam talep başlangıçta o kadar yüksek ki, kısa dönem
arzı potansiyel GSYİH’nin (YF) çok ötesinde kesmektedir. İşte bu aşırı talep ücretleri ve fiyatları artır-
maktadır. O halde talep yönünden bakıldığında, AD’yi sağa kaydıran parametreler enflasyonu oluşturan
nedenlerdir ki, enflasyon talep artışından kaynaklanmıştır. İşte toplam talebin aşırılığı sonucu ortaya çıkan
bu fiyat artışları talep enflasyonu olarak isimlendirilir.
Y1 çıktı düzeyinden sonra şekilde bir hususu daha izleyebiliyoruz. O da girdi maliyetlerindeki artışa
bağlı olarak fiyatlar yine artmaktadır, ancak bu kez çıktı miktarı da azalmaktadır. Bu stagflasyon olarak
tanımlanan bir süreci açıklıyor. Burada aşırı toplam talebi takip eden bir süreç olarak stagflasyon yaşan-
mıştır. Stagflasyonun neden yaşandığını anlamak da kolaydır. Toplam talep aşırı olduğunda, ekonomi
kısa süre için normal kapasitesinin üzerinde üretim yapabilir. Ancak bu süreç uzun süre devam edemez,
çünkü emek talebi arttıkça buna bağlı olarak ücretlerde artar. Diğer girdi fiyatları da yükselir. Kapasite
aşırılılığından dolayı yıpranma daha fazla olur. Makineler ve hammaddeler yetersiz olabilir. Sonuçta
yüksek maliyetlerle karşılaşan firmalar daha az üretim yapar ve ürünleri için daha yüksek fiyat uygular
ki bu stagflasyon olgusudur.
Şekilde aşırı toplam talebin yol açtığı enflasyondan sonra stagflasyon süreci gösterilmiştir. Oysa toplam
arz eğrisindeki sola kayma da stagflasyona neden olur. Örneğin, 1970’lerin ilk yarısında ve sonunda ortaya
çıkan petrol krizi nedeniyle artan enerji fiyatları, yine 1990’daki Irak’ın Kuveyt’i işgali sonucunda ve son
olarak Irak savaşı sonrası 2004 yılı ortalarında görülen petrol fiyatlarındaki yükselmeler enerji fiyatlarını
hızla arttırdı. Üreticilerin karşı karşıya kaldıkları bu ani maliyet artışları toplam arz eğrisini sola kaydırdı.
Şayet AS eğrisi sola kayarsa üretim azalır. Üretim azalmasına karşın, mevcut talebin yüksek kalması fiyat ar-
tışı yaratır. Sonuç yine düşen üretim ve yükselen fiyat düzeyi kısaca stagflasyon olgusudur. Yine Türkiye’de
yaşanan büyük deprem felaketlerinden sonra toplam arz eğrisinde olumsuz bir arz şoku olarak sola kayma
gözlenmiştir.

ÖÇ 3 Denge çıktı ve fiyat düzeyinin nasıl belirlendiğini özetleyebilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Tam istihdam, çalışmak is- Toplam arz-Toplam talep


teyen herkesin çalıştığı du- Toplam arz-Toplam talep modeli çerçevesinde, daral-
rum olduğuna göre, aşırı is- modeli çerçevesinde eksik tıcı bir maliye politikasının
tihdam nasıl ortaya çıkar ve istihdam dengesini gösteren denge gelir ve denge fiyat
aşırı istihdamın konjonktür bir şekil çiziniz. düzeyi üzerindeki etkisini
içindeki gelişimi nasıl olur? anlatınız.

TOPLAM ARZ VE TOPLAM TALEBE politikacıların vergi indirimi yoluyla ekonomiyi


YÖNELİK POLİTİKALAR uyarmak, enflasyonla mücadele için kemerleri sık-
mak, ya da hükümet harcamaları yoluyla iş yaratma
Ekonominin performansını etkilemek için, oto-
konusundaki söylemleri, aslında maliye politikası
ritelerce (hükümet ve merkez bankası) hem toplam
hakkındaki tartışmalardır. Yine piyasalardaki para
talebe yönelik para ve maliye politikaları, hem de
bolluğuna ya da darlığına, faiz oranlarına ve döviz
toplam arza yönelik arz yönlü politikalar (teşvikler,
kurlarına ilişkin tartışmalar ise para politikasına yö-
ücret ve fiyatlara müdahaleler) uygulanır. Örneğin
nelik söylemlerdir.

175
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları

Hükümetlerce uygulanan maliye politikası, as- Eğer ekonomide enflasyon sorunu varsa, bu-
lında vergileme ve harcamalara ilişkin planlar olup nunla mücadele etmek için hükümetin farklı bir
toplam harcamaları ya da toplam talebi arzulanan ekonomi politikası seti oluşturması gereklidir. Key-
düzeye getirmek amacıyla uygulanır. Benzer şekil- nesyen modele göre, enflasyona neden olan toplam
de, merkez bankasının para arzının azaltılmasına harcamaların fazlalığıdır. Yani insanların ekonomi-
ya da arttırılmasına yönelik kararları, faiz oranları nin üretebileceğinden daha fazla mal ve hizmeti
ve döviz kurlarına ilişkin kararlarıyla toplam har- alma çabaları enflasyona yol açar. Enflasyona kar-
camaları dolayısıyla toplam talebi etkilemesi ise şı uygun politika olarak; hükümetin harcamaları
para politikasıdır. Toplam arza yönelik olarak da azaltması veya vergileri arttırması ya da her ikisini
tasarruf ve yatırımları teşvik ve firma maliyetlerini birlikte uygulayan politikalara başvurması gerek-
etkileyen bir takım düzenlemeler de arz yönlü poli- mektedir. İşte toplam harcamaları azaltmayı amaç-
tikalar uygulanmaktadır. layan ve AD’yi sola kaydıran bu tür politikalar
Burada ilk olarak Keynesyen yaklaşım çerçeve- daraltıcı ya da sıkı maliye politikası olarak isimlen-
sinde maliye ve para politikaları açıklanıp politika dirilir. Şimdi hükümetlerin işsizlik ve enflasyonla
etkinliklerini sınırlayan faktörler ortaya konulduk- mücadele için bu politikaları nasıl kullanacaklarına
tan sonra aktivist ve aktivist olmayan tartışmalara bakalım.
girilecektir. Ekonomiyi yönlendirmede hükümet
müdahalelerinin uygunluğu hakkındaki Klasik ve İşsizlikle Mücadele İçin Maliye
Keynesyen iktisatçılar arasındaki uyuşmazlıklarda
Politikası Kullanımı
olduğu gibi, günümüzde de Yeni Keynesyenlerle,
Monetaristler ve Yeni Klasik iktisatçılar arasındaki Ekonominin tam istihdam çıktı düzeyinin
tartışmalar devam etmektedir. Biz de açıklamaları- 500 milyar T olduğunu düşünelim. Şu andaki
mızı bu sürece göre ele alıp, önce aktivist politika denge düzeyi olan 440 milyar T çıktı seviyesi için
ve aktivist olmayan politikalar ile arz yönlü politi- ekonomide işsizlik görülecektir. Keynesyen modele
kaları, rakip düşünce okullarının görüşleri çerçeve- göre sorunun kaynağı toplam harcamaların yeter-
sinde inceleyeceğiz. sizliğidir. Bunun için düzeltici bir yaklaşım olarak
genişletici maliye politikası kullanılmalıdır. Yani
maliye politikası duruma göre uygulanmaktadır.
Maliye Politikası Duruma göre maliye politikası, ekonominin per-
Keynesyen modelde ekonominin performansı formansını yönlendirmek için kamu harcamaları,
üzerinde toplam harcamalar anahtar rol üstlenir. transferler ve vergi seviyelerinin yeniden ayarlan-
Daha fazla harcama, daha fazla iş ve daha fazla çıktı masıdır. İşsizlik sorunu olduğuna göre, duruma
anlamına gelir. Eğer ekonomi eksik istihdamda ise uygun politika hükümet harcamalarını arttırmak,
yani işsizlik varsa, sorunun kaynağı yetersiz harca- transferleri arttırmak ya da vergileri düşürmektir.
malardır. Yani mal ve hizmetler için toplam tale- Hatta bunların kombinasyonları da uygulanabi-
bin az olmasıdır. Keynes hükümetin harcamaları lecek politikalardır. Şimdi bu alternatifleri kısaca
arttırarak (G ve TR), vergileri azaltarak ya da her değerlendirelim.
ikisiyle birlikte işsizlikle mücadele edebileceğini Toplam harcama yetersizliğini ortadan kaldır-
işaret etmiştir. Bu politikalar ekonomide toplam mak için yalnızca kamu harcamaları arttırılacaksa,
harcamaları (AE) arttıracak, buna bağlı olarak çıktı ne kadar ilave harcamanın gerekli olacağını belir-
ve istihdam düzeyi yükselecektir. İşte toplam har-
leyebiliriz. Çoğaltan konusundaki bilgilerimizi
camaları arttıran dolayısıyla toplam talebi (AD)
kullanarak temsili ekonomimiz için hesaplamaları
sağa kaydıran bu politikalara genişletici maliye po-
litikaları denir. yapabiliriz. Bunun için altıncı bölümdeki örnek
çözümde yer alan çoğaltan katsayılarını kullanaca-
ğız. Burada şekil çizimini de sizlerin yapmasını is-
Maliye politikası, ekonominin perfor- teyeceğiz. Kamu harcamaları çoğaltanı, αg = 2,5 ol-
mansını yönlendirmek için hükümet har- duğundan, çıktı ya da GSYİH düzeyini 60 milyar
camaları ve vergilerin ayarlanmasıdır. T arttırabilmek için kamu harcamaları 24 milyar T
arttırılmalıdır. Çünkü,

176
nm440 milyar TL
harcama çıktı seviyesi
yetersizliğini için ekonomide
ortadan kaldırmakişsizlik için görülecektir.
yalnızca kamu Keynesyen modele
harcamaları
nun kaynağı toplam harcamaların yetersizliğidir. Bunun için
aksa, ne kadar ilave harcamanın gerekli olacağını belirleyebiliriz. Çoğaltan konusundaki düzeltici bir yaklaşım
nişletici
mizi maliye
kullanarak politikası
temsili ekonomimiz kullanılmalıdır. Yani maliye
için hesaplamaları politikası
yapabiliriz. Bunun duruma
için altıncı göre
aktadır.
ki örnek çözümde yer alan çoğaltan katsayılarını kullanacağız. Burada şekil çizimini deiçin
Duruma göre maliye politikası, ekonominin performansını yönlendirmek
camaları, İktisada
transferler ve Giriş
vergi seviyelerinin yeniden
apmasını isteyeceğiz. Kamu harcamaları çoğaltanı, αg = 2,5ayarlanmasıdır.
olduğundan, çıktı İşsizlik
ya da GDP sorunu
) düzeyini 60 milyar TL arttırabilmek için kamu harcamaları 24 milyar TL arttırılmalıdır. ya
göre, duruma uygun politika hükümet harcamalarını arttırmak, transferleri arttırmak
eri düşürmektir. Hatta bunların kombinasyonları da uygulanabilecek politikalardır.
alternatifleri kısaca değerlendirelim. kamu harcamaları azaltılmalı ya da vergiler arttı-
60 olur. rılmalıdır. Yani daraltıcı maliye politikası uygulan-
m harcama yetersizliğini Y = a g × DG
D ortadan DG = için
Þ kaldırmak = 24 yalnızca
olur. kamu harcamaları
2 ,5
ksa, ne kadar ilave harcamanın gerekli olacağını belirleyebiliriz. Çoğaltan malıdır. Kamu harcamaları azaltıldığından çoğaltan
konusundaki
izi kullanarak temsili ekonomimiz içinharcama
hesaplamaları katsayısına
Bunun içinbağlı olarak GSYİH azalmış olur. Vergi
ansfer harcamaları arttırılarak,
Şayet transfertoplamharcamaları eksikliğiyapabiliriz.
arttırılarak, ortadan kaldırılacaksa,
toplam altıncı
bu
i αörnek çözümde yer
30 alan çoğaltan katsayılarını kullanacağız. Burada artışının
gereklişekil çizimini deetkisi vardır. Çünkü yüksek ver-
ise farklı
tr=2 olduğundan,harcama milyar TL düzeyinde
eksikliği ortadanbir transfer harcaması
kaldırılacaksa, bu olacaktır.
pmasını isteyeceğiz. durumda Kamu harcamaları
=2 olduğundan,
αtrhükümet, çoğaltanı,
30 milyar αg =T2,5 olduğundan, çıktı yatüketiciler,
düzeyin-
gi ödeyen da GDP harcanabilir gelirlerinin azal-
istihdama ulaşma amacına harcamaları sabit bırakıp vergileri
dığınıazaltarak
görürler, dabu ise onları tüketim harcamalarını
düzeyini 60 milyar TL arttırabilmek
r. Eğer vergilerdeazaltılırsa, tüketiciler
için daha
kamufazlaharcamaları 24 milyar
kullanılabilir
TL arttırılmalıdır.
gelire sahip olur,
bir transfer harcaması gerekli olacaktır. azaltmaya yöneltir, yine çoğaltan etkisi ile GSYİH
yla tüketim harcamaları Tam artar.
istihdamaTüketimulaşmamalları
amacınatalebindeki
hükümet, artış,
har-firmaları
azalır.üretimlerini
Böylece harcamalardaki azalma toplam harca-
ya teşvik eder ve ilave iş olanağı yaratılmış
camaları sabit bırakıp vergileri azaltarak olur. İşsizlikle
da mücadele
ulaşa- ma etmede vergi aşağı kaydırarak GSYİH düzeyi-
fonksiyonunu
nin doğru miktarını belirlemek, kamu 60
harcamalarındaki artışın doğru miktarını
DY Eğer
bilir. × DG azaltılırsa,
= a g vergiler Þ G=
Dtüketiciler 24 olur.
=daha fazla ni düşürürken, AD eğrisini de sola kaydırmaktadır.
ekten daha zordur, ancak transfer
kullanılabilir gelireharcamalarına 2,5 tüketim
benzerdir.
sahip olur, dolayısıyla Vergiler indirildiği zaman azalma ise fiyatlar genel düzeyi
Toplam talepteki
er indirimin sağladığı ilave
harcamaları harcanabilir
artar.toplam
Tüketim gelirinin tümünü
malları eksikliği harcamazlar,
talebindekiortadan
ar- bir kısmını
nsfer harcamaları arttırılarak, harcama üzerindeki
kaldırılacaksa,baskıyı hafifletmektedir.
ederler. İşte bu tış,
yüzden gerekli
firmaları vergi değişikliği
üretimlerini arttırmaya miktarı
teşvikkamu
eder harcamasına
ve gerekli göre daha bu
α =2
malıdır.
tr olduğundan,
Ne kadar 30
fazla milyar TL düzeyinde
olacağı yaratılmış bir
ise, gerekliolur.
vergi transfer harcaması
değişikliği olacaktır.
Enflasyon
miktarı, marjinal tüketim ile mücadele için kullanılan mali-
ilave iş olanağı İşsizlikle mücadele ye politikasının işsizlik ile mücadelede kullanılan
e çarpıldığında,
stihdama ulaşma harcama
amacına
etmede için gerekli
vergihükümet,
indiriminindeğişikliğe
harcamaları eşit
doğru miktarını olmalıdır.
sabit bırakıp Yani;
belirle- vergileri azaltarak da
maliye politikasından daha az popüler olduğunu
Eğer vergilermek, azaltılırsa, tüketiciler dahaartışın
kamu harcamalarındaki fazla doğru
kullanılabilir
mik- gelire sahip olur,
düşünebiliriz. İşsizlikle ilgili vergilerin azaltılması
a tüketim harcamaları artar. Tüketim
tarını belirlemekten dahamalları
zordur, talebindeki artış, firmaları üretimlerini
ancak transfer
ve kamu hizmetlerinin arttırılmasına yönelik har-
teşvik eder veharcamalarına
ilave iş olanağı benzerdir. Vergilerolur.
yaratılmış indirildiği zaman
İşsizlikle mücadele etmede vergi
tüketiciler indiriminkamu sağladığı ilave harcanabilir camalardaki artışlar genelde toplum tarafından çok
n doğru miktarını belirlemek, harcamalarındaki artışın doğru miktarını
gelirinin beğenilir, insanların hoşuna gider. Enflasyonla mü-
kten
üzeredaha zordur,
harcamaları ancaktümünü
transfer
arttırabilmek
harcamazlar,
içinharcamalarına
bir kısmını
benzerdir.
vergileri azaltmalıyız.
tasarruf
Vergilergöre
Örneğimize indirildiği
harcamaları zaman
ederler. İşte bu yüzden gerekli vergi değişikliği mik- cadele için vergilerin arttırılması ve kamu harcama-
indirimin sağladığı ilave harcanabilir gelirinin
arttırmakla ulaşabileceğimiz tam istihdam düzeyine, vergileri 30 birim tümünü harcamazlar, bir
azaltarak kısmını
da şeklindeki önlemler ise genelde
tarı kamu harcamasına göre dahamiktarı
fazlagelirlerindeki
olmalıdır. larının azaltılması
derler. İşteGörüldüğü
mekteyiz. bu yüzden gerekli
üzere vergi değişikliği
tüketiciler harcanabilir kamu harcamasınaartışın göre daha
%80’ini
Nefazla
kadar fazla olacağı ise, gerekli hoş karşılanmaz. Hatta politika uygulayıcıları bile
alıdır.
aklarından Ne kadar
30 milyarlık olacağı
vergi ise, gerekli
indirimi vergi vergi
ile 24 milyarlık
değişikliği
değişikliği miktarı, marjinal
tüketim harcamaları artışına tüketim
neden
miktarı, marjinal tüketim eğilimi ile çarpıldığında, isteksiz davranırlar, özellikle seçim dönemlerinde
çarpıldığında,
ve harcama
çoğaltan yoluyla daiçinGSYHgerekli değişikliğe
düzeyi 60 milyar eşit olmalıdır. Yani; Sonuç olarak
TL artmaktadır.
harcama bu tür daraltıcı politika uygulamak hükümet için
ları teşvik ederek tam için gerekli değişikliğe
istihdama ulaşmadaeşit olmalıdır.vergi
kullanılan Yani; indirimi, hükümet
büyük risk taşır.
larındaki artıştan daha büyük olmak zorundadır, bu büyüklükte ise marjinal tüketim
nemli rol oynar.
Ekonomideki Otomatik Stabilizatörler
onla Mücadele İçin Maliye Politikası Kullanımı Ekonomide işsizlik ve enflasyon gibi sorunların
Bilindiği üzere
üzere harcamaları arttırabilmek içinharcamaları arttırabilmek
vergileri azaltmalıyız. için
Örneğimize göre çıkması
harcamaları
ortaya ve duruma göre maliye politikası
vergileri azaltmalıyız.
arttırmakla ulaşabileceğimiz Örneğimize
tam istihdam göre harcamaları
düzeyine, vergileri 30 birim azaltarak da önemli bir zaman gecikmesi
18 uygulaması arasında
24 birim
ekteyiz. Görüldüğü arttırmakla
üzere ulaşabileceğimiz
tüketiciler harcanabilir tam gelirlerindeki
istihdam artışın %80’ini
ortaya çıkabilir. Politika yapıcıları ve uygulayıcılar
düzeyine,
klarından 30 milyarlık vergileri
vergi 30 birim
indirimi ile 24azaltarak da ulaşabilmek-
milyarlık tüketim harcamaları artışına neden gibi iki temel sorundan, işsiz-
işsizlik ve enflasyon
teyiz. Görüldüğü
ve çoğaltan yoluyla da GSYH üzere tüketiciler
düzeyi 60 harcanabilir
milyar TL gelirle-
artmaktadır. Sonuç olarak
liğe enflasyona kıyasla daha çabuk yanıt ararlar.
rı teşvik ederekrindeki
tamartışın %80’ini harcayacaklarından
istihdama ulaşmada kullanılan 30 milyar-
vergi indirimi, hükümet
Çünkü işsizlikle mücadele için uygulanacak maliye
rındaki artıştanlıkdaha
vergibüyük
indirimiolmak
ile 24 milyarlık tüketim
zorundadır, bu harcamaları
büyüklükte isepolitikaları
marjinal araçları
tüketimpolitik açıdan çok makuldür, ya
emli rol oynar. artışına neden olmakta ve çoğaltan yoluyla da GSYİH da politik açıdan çok fazla hoşa gider. Ancak bura-
düzeyi 60 milyar T artmaktadır. Sonuç olarak harca-
da bile gecikme sorunu ile karşılaşılır. Politika ya-
nla Mücadele İçinmaları teşvik Politikası
Maliye ederek tam Kullanımı
istihdama ulaşmada kullanı-
panlar için bu sorunun varlığına dair net sinyaller
lan vergi indirimi, hükümet harcamalarındaki artış-
elde etmek, vergi ya da harcamalar için yasal izin-
tan daha büyük olmak zorundadır, bu büyüklükte ise
lere ilişkin süreci tamamlamak zaman gerektirir.
marjinal tüketim eğilimi18önemli rol oynar.
Bu süreç içerisinde sorun daha kötüleşebilir veya
sorunla mücadele daha da güçleşebilir. İyi ki eko-
Enflasyonla Mücadele İçin Maliye nomilerde bir takım otomatik stabilizatörler vardır.
Politikası Kullanımı Otomatik stabilizatörler toplam harcamalardaki
Duruma göre politika uygulaması öneren Key- dalgalanmanın şiddetini azaltır, çıktı ve istihdam
nes, enflasyonla mücadelede maliye politikasının düzeyi üzerindeki geniş salınmayı önlemeye yar-
oldukça yararlı olacağının farkında idi. Eğer bir eko- dımcı olur. Ekonomiler için özellikle gelir vergisi ve
nomide üretilen mal ve hizmetten daha fazlası top- işsizlik ödemeleri güçlü ekonomik stabilizatörlerdir.
lum tarafından satın alınmak istenirse o ekonomide Gelir vergisi güçlü bir otomatik stabilizatördür.
enflasyon oluşur. Enflasyonist baskıyı azaltmak için Bilindiği gibi gelir arttığında ödenmesi gereken

177
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları

gelir vergisi miktarı da artar, çünkü hem daha yüksek dilimden vergi ödenir, hem de vergi oranının uy-
gulandığı matrah büyür. Hemen hemen tüm ekonomilerde vergiler gelirden bağımsız değildir. Vergiler
gelire bağlı olduğunda, ücretler, maaşlar ve her türlü gelirlerdeki artışlar, aynı zamanda daha yüksek vergi
anlamına gelir. İşte bu nedenle gelir arttığı zaman tüketim harcamaları, verginin olmadığı ya da götürü
olduğu duruma göre daha az artar. Bu ekonominin genişleme dönemindeki harcamaların hızlı büyüme-
sini sınırladığı için enflasyonu önlemeye ya da yavaşlatmaya yardımcı olur. Ekonomi daralma sürecine
girdiğinde ise vergi sistemi tersine işlemeye başlar. Çünkü gelirdeki azalma düşük vergi demektir, vergilerin
sabit bırakıldığı durumla karşılaştırırsak, tüketiciler daha fazla gelire sahip olurlar. Böylece gelir vergisi,
harcamaları istikrarlı kılmaya ve ekonominin zayıflamasını geciktirmeye yardımcı olur.
İşsizlik ödemeleri ve yoksullara yönelik sosyal nitelikli her türlü yardımlar da otomatik stabilizatör ola-
rak işlev görürler. Ekonomi daralmaya başladığında, işsizlik artmaya başladığında, hükümet tarafından ya-
pılan işsizlik ödemeleri ve sosyal yardımların miktarı otomatik olarak artar. Hükümetin karşılığında mal ve
hizmet almadığı bu harcamalar transfer harcamaları olarak tanımlanır. İşte hükümetin transfer ödemeleri
nedeniyle, ekonomideki işsizlerin gelirindeki azalma kısmen de olsa dengelenir, tüketim harcamalarındaki
hızlı düşüş bir dereceye kadar önlenmiş olur. Benzer şekilde, ekonomi düzelmeye başladığında ve işsizlik
oranı düştüğünde bu transfer ödemeleri otomatik olarak azalırken, az da olsa işsizlik primi kesilir. Bu ise
harcamaların büyümesini yavaşlatarak enflasyonu önlemeye yardımcı olur.
Otomatik stabilizatörler, ekonomik faaliyetlerdeki dalgalanmanın büyüklüğünü azaltmasına rağmen,
tam istihdam ve istikrarlı fiyatları garanti etmez. Yüksek enflasyonları durduramaz ve ekonomiyi derin bir
durgunluk ortamından çıkaramaz. Gerçekte ekonomiyi istikrara yönelten bazı mali düzenleyiciler (stabi-
lizatörler) ekonominin durgunluktan çıkmasını yavaşlatır. Şöyle ki, ekonomideki iyileşme başladığında,
kişisel gelirde artmaya başlar. Ancak yüksek vergiler nedeniyle harcamalardaki büyüme azalmış olur ve
böylece ekonomideki iyileşme yavaşlar. Bu yüzden birçok iktisatçı otomatik stabilizatörlerin, duruma göre
uygulanan maliye politikaları ile desteklenmesi gerekliliğini ileri sürerler.

yaşamla ilişkilendir

Otomatik Stabilizatörler Otomatik stabilizatör olarak nitelendirilen


Ekonomik dengenin sağlanması ve sürdürül- bu mekanizmanın iradi politikalara karşı üstün-
mesinde kendiliğinden fonksiyon gören, denge lüğü, ekonomik faaliyet düzeyi üzerinde hemen
sağlayıcı etkiler yaratan mali ya da sosyoekono- etki göstermesinden kaynaklanmaktadır. Yani
mik kurumlara otomatik dengeleyiciler ya da sta- otomatik stabilizatörlerde istikrar etkisi, yeni bir
bilizatörler adı verilmektedir. yasal işleme gerek göstermeksizin ve bu işleme
duyulan gereksinme ile işlemin etkisi arasında
Örneğin mali sistemde var olan artan oranlı ver-
herhangi bir gecikmeye neden olmaksızın ortaya
giler, işsizlik sigortası ödemeleri, bütçe açık ve fazlala-
çıkar. Ne var ki, eğer ekonomide genişleme veya
rı, birey-aile ve kurum tasarrufları ile toprak mahsul-
daralma hareketleri çok kuvvetli ise otomatik sta-
lerine ödenen mali yardımlar (sübvansiyon vs.)
bilizatörlerin etkisi yetersiz kalacaktır.
Otomatik dengeleyicilerin devletin özel müda-
Bu nedenle ekonomik istikrarsızlığa karşı
halesi dışında planlı bir düzenleme yapılmaksızın
müdahale yalnızca bir yöntemin kullanılması ile
ekonomik dengenin sağlanması ve korunmasın-
sınırlandırılmamalıdır. Çeşitli koşullar altında
da etkileri olmakla birlikte uygulama sonuçlarına
hem otomatik stabilizatörlerin hem de iradi ma-
bakıldığında dengesizlikleri tümüyle giderdikleri
liye politikasının kullanılması gerekmektedir.
söylenemez. Otomatik dengeleyiciler ekonomideki
dengesizliklerin tümünü gideremezken, bir kısmı-
nı azaltmada yani hafifletici olarak etkili olabilirler. 6.2.2017
İşte bu özellikleri ile otomatik dengeleyicileri ma- Kaynak: http://www.sabah.com.tr/egi-
liye politikasına ve ekonomi politikasına yardımcı tim/2017/02/06/otomatik-stabilizatorler
Maliye olarak
kurumlar Politikası
kabulUygulamasında
edebiliriz. Sorunlar

178
İktisada Giriş

Maliye Politikası Uygulamasında cikmedir. Bazı ekonomi politikaları diğerlerine göre


Sorunlar daha az bir zaman diliminde etkisini gösterir. Örneğin
Ekonomide meydana gelen sorunları aşmada ya bir vergi indirimi uygulaması otoyol gibi bir yatırım
da ekonominin performansını yönlendirmede, du- harcaması uygulamasına göre daha hızlı ekonomiyi
ruma göre uygulanan maliye politikasını kullanma etkiler. Ancak her iki uygulamada da bazı gecikmele-
çabalarını ve başarısını sınırlayan bir takım faktör- rin oluşacağı unutulmamalıdır.
ler vardır. Bunları üç başlık altında özetleyebiliriz.
Dışlama Sorunu
Politik Eğilimin Yansımaları Sorunu Bilindiği gibi, hükümet kamu açıklarını finanse
Daha önce de belirtildiği gibi Keynesyen etmek için borçlandığında, ekonomide ödünç veri-
model, işsizlikle mücadelede genişletici maliye lebilir fonlara talep artacaktır. Ödünç verilebilir fon-
politikalarını gerekli görürken, enflasyonla lara olan talep artışı ekonomide faiz oranlarının art-
mücadelede daraltıcı politikaları gerekli görmekte- masına neden olacaktır. Faiz oranlarındaki bu artış
dir. Ancak politik açıdan bakıldığında, genişletici özel kesim yatırımlarının azalmasına yol açacaktır.
politikalar daraltıcı politikalara göre daha çekicidir. Eğer ekonomide özel kesim yatırımları azalmamış
İktidardakiler bu yolla oylarını koruyabileceklerine olsaydı, kamu harcamalarındaki artışın ekonomi
ve artırabileceklerine inanırlar. Aynı şekilde politik üzerindeki net etkisi daha büyük olacaktı. Oysa faiz
alanın talep edicileri olan seçmenler de bir yandan oranlarındaki artışın özel kesim yatırımlarını dışla-
yüksek vergi yükleri istemezken, diğer yandan da ması ekonominin büyüme oranında yavaşlama an-
kendilerine fayda sağlayan hükümet hizmetlerin- lamına gelecektir.
den vazgeçmek istememektedirler. Politik alanın İşte duruma göre maliye politikasında bu sorunlar
bu iki aktörü arasındaki ilişki genişletici maliye po- kullanılarak, iktisatçılar bu politikaların yararlı olup
litikaları lehinde bir eğilim yaratacaktır. Hükümet- olmadığını tartışırlar. Genelde Keynesyenler doğru
ler için ekonomiyi genişletmeye yönelik tedbirleri kullanıldığında maliye politikasının yararlı oldu-
almak kolaydır. Ancak hükümetlerin kamu harca- ğuna inanırlar. Öte yandan Monetaristler’e göre
malarını kısmak ya da vergileri artırmak şeklinde- dışlama etkisi maliye politikasını yararsız kılar. Yeni
ki daraltıcı politikaları uygulamak için gerekli oyu Klasikler ise maliye politikasının sadece enflasyona
toplamaları oldukça zordur. neden olacağını iddia ederler. Çünkü bireyler bu
politikanın etkilerini bekler ve hükümetin çabaları-
nı nötr hale getiren davranışlarda bulunurlar. Para
Gecikmeler Sorunu politikasını açıkladıktan sonra bu tartışmaları daha
Çoğu kez ekonomideki mevcut sorunu aşmak geniş olarak ele alacağız.
için politika değişikliğinin öngörüldüğü zamanla,
gerçekte yapılan değişikliğin ekonomik etkisinin
görüleceği zaman arasında önemli bir zaman aralığı Para Politikası
bulunur. Bu gecikme sorunu maliye politikasının Para ve Bankacılığa ilişkin ünitede faiz oranı-
etkinliğini azaltabilir; hatta bazı durumlarda nın para arzı ve para talebi tarafından belirlendi-
amaca zararı dokunan değişikliğe dönüşebilir. Bu ğini üzerinde durulmuştur. Şayet Merkez Bankası
gecikmelerin birkaç nedeni vardır. Bunların ilki; (MB) para arzını arttırırsa faiz oranı düşer, para
ekonominin sürekli olarak geleceğin ne getireceği arzını azaltırsa faiz oranı yükselir. Merkez bankaları
konusunda açık sinyal vermemesidir. Bunun anlamı, faiz değişikliklerini niçin gerçekleştirir? Düşük faiz
ekonomik sorunu aşmak için gerek duyulan politika oranı harcamaları, özellikle yatırım harcamalarını
değişikliğinin farkına varılmamış olmasıdır. Bu tür uyarır. Yüksek faiz oranı ise harcamaları düşürür,
gecikmeye teşhis gecikmesi denir. Gecikmelerin ikin- dolayısıyla milli gelir düzeyinde değişiklikler ortaya
ci sebebi ihtiyaç tespit edildikten sonra, politikaların çıkar. İşte Merkez Bankası’nın gücünü kullanarak
yürürlüğe girmesinde karşılaşılan gecikmedir. Çünkü hem para hem de mal piyasalarını etkilemesi para
gerekli tedbirleri uygulamak için yasa hazırlanması ve politikası olarak adlandırılır. Merkez Bankası’nın
onaylanması zaman alır. Bir başka sebep de politika- para arzını daraltarak ekonomiyi etkilemesi (faiz-
ların yasalaştırılmasından sonra uygulamada görülen leri yükselterek harcamaları dolayısıyla milli gelir
gecikme ve ekonominin bu politikaya yanıtındaki ge- düzeyini düşürmesi) daraltıcı ya da sıkı para po-

179
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları

litikası olarak tanımlanır. Diğer yandan Merkez ni doğrudan etkileyebilir. MB, firmalara ne kadar
Bankası’nın para arzını arttırarak ekonomik geniş- kişi istihdam etmelerini ve ürünlerini hangi fiyat-
lemeyi uyarması genişletici ya da gevşek para poli- tan satmaları gerektiğini söyleyemez. Bunun yerine
tikası olarak isimlendirilir. para politikası hedeflerini belirleyerek bu değişken-
Merkez Bankası’nın para politikası uygulamala- leri arzulanan değerlere yaklaştırır. İki temel para
rındaki amaçları; politikası hedefi para arzı ve faiz oranı dır.
• Fiyat istikrarı, Para arzı merkez bankası tarafından yönetilir,
faiz oranı ise kısa dönemde para piyasasında para
• Yüksek istihdam ya da düşük işsizlik,
arzı ve para talebine bağlı olarak belirlenir. Para ta-
• Ekonomide büyüme, lebi Para ve Bankacılık ünitesinde açıklandığı üzere
• Finansal piyasalarda ve kurumlarda istikrar, negatif eğimli olarak çizilir. Çünkü faiz elde para
sağlayarak iyi işleyen bir ekonomi yaratmaktır. tutmanın fırsat maliyeti olduğundan, faiz oranı dü-
Fiyat istikrarı, ekonomide belirsizlik ortamı- şük ise hanehalkı ve firmalar ellerinde daha fazla
nın azaltılması, etkinsizliğin azaltılması ve paranın para tutarlar. Faiz oranı yükseldiğinde ise para yeri-
fonksiyonlarını (değişim aracı olma, değer saklama ne hazine bonosu ya da diğer finansal varlıklara yö-
aracı olma) ve değerinin korunması açısından para nelerek elde daha az para bulundururlar. Para talebi
politikasının önemli bir amacıdır. eğrisi gelir arttığında ve genel fiyat düzeyi yüksel-
diğinde sağa kayarken, gelir düzeyi azaldığında ve/
Yüksek istihdam ya da düşük işsizlik oranı bir
veya fiyat seviyesi düştüğünde sola kayar. Para arzı
başka amaçtır. İşsizliğin yüksek olması, kapasitele-
ise merkez bankası tarafından belirlendiği için dü-
rin eksik kullanımı, ekonomide GSYİH düzeyini
şey çizilir. Arz ve talebin kesişimi kısa dönemde faiz
potansiyel düzeyin altına düşürür.
oranını belirler. Para talebi veri iken merkez ban-
Ekonomik büyüme amacı yaşam standardının kası para arzı ayarlamaları ile faiz oranını değişti-
yükselmesine yönelik önemli bir amaç olup uzun va- rebilir. Faiz ile tahvil, bono gibi finansal varlıkların
dede sürdürülebilir olması arzu edilir bir durumdur. fiyatları arasında ters yönlü ilişki mevcuttur. Şöyle
Finansal piyasalarda ve kurumlardaki istik- ki; bir yıl vadesi olan 1000T’lik tahvili 860T’ye
rar oldukça önemlidir. Şayet finansal piyasalar ve satın aldığınızda, bu tahvilin faiz oranı yaklaşık
kurumlar etkin işlemiyorsa kaynaklar etkin kulla- %16,28’dir. Bu hesaplama şöyle yapılır: Bir yılın
nılmaz tasarruf edenler ve ödünç alanlar olumsuz sonunda size tahvilin üzerinde yazılı olan 1000T
yönde etkilenirler. ödenecek. Ancak siz aldığınız gün 860T ödediğiniz
üzerinde yazılı olan 1000 için
TL ödenecek.
aradaki farkAncak
(140T)sizgetiriniz
aldığınız gün 860 TL ödediğiniz için a
oluyor.
üzerinde yazılı olan 1000 TL
fark (140 TL) getiriniz oluyor. ödenecek. Ancak siz aldığınız gün 860 TL ödediğiniz için
Para Piyasası ve Merkez Bankasının
fark (140 TL) getiriniz oluyor.
Hedef Seçimi
MB, para politikasıüzerinde yazılı
araçlarını (açıkolan 1000iş-TL ödenecek.Yıllık
piyasa Ancak FaizsizÖdemesi
aldığınız gün 860 TL ödediğiniz için aradak
fark (140
lemleri, zorunlu karşılıklar TL) getiriniz
ve reeskont oranı) oluyor.
kul- Yıllık Faiz Ödemesi = Faiz Oranı
Tahvilin Alış Fiyatı = Faiz Oranı
lanarak amaçlara ulaşmayı hedefler. Bazen her iki Tahvilin Alış Fiyatı
amaca birden ulaşabilir. Örneğin Tahvile
yüksektalebin
istihdam
yüksek olduğunu varsayarak tahvilin fiyatının 880 TL’ye yükse
sağlama ve ekonomik büyüme, Tahvile
düşünürsek, talebin
faiz
çünkü sürekli bü-yüksek
oranı 13,64’eolduğunu
düşer. varsayarak tahvilin fiyatının 880 TL’ye yüks
Yıllık Faiz Ödemesi
yümenin sağlanması yüksekdüşünürsek, faiz oranı 13,64’e
istihdamı beraberin- düşer.
Tahvile talebin yüksek = Faizolduğunu
Oranı varsayarak
de getirebilir. Bazen de politika amaçları birbiri Tahvilin Alış Fiyatı
tahvilin fiyatının 880T’ye yükseldiğini düşünür-
ile çatışabilir. Örneğin MB enflasyon
Tahvile oranını
talebin dü- olduğunu
yüksek sek, faiz oranı 13,64’etahvilin
varsayarak düşer. fiyatının 880 TL’ye yükseldiğin
şük tutmak için faizleri Olaya tersinden
yükselttiğinde, firmalarınbakarsak faiz oranı düştüğünde finansal varlıkların değeri yükselmekte
düşünürsek, faiz
Olaya sahip oranı
tersinden 13,64’e düşer.
varlıklara
yatırım harcamaları ve hanehalklarının olanbakarsak
tüketim ekonomik faiz oranı düştüğünde
birimlerin servetlerifinansal varlıkların
artmaktadır. İşte budeğeri yükselmekt
değişikliğe bağlı
varlıklara sahip tüketimleri
hanehalklarının olan ekonomik birimlerin servetleri
etkilenmektedir. Yine faiz artmaktadır. İşte buvedeğişikliğe
oranı yatırımlar döviz kurubağl
ned
harcamaları azalır ve büyüme olumsuz etkilenir.
hanehalklarının
net tüketimleri etkilenmektedir.
ihracatı etkilemektedir. Yine faiz oranı yatırımlar ve döviz kuru ne
net ihracatı
OlayaDikkat
tersinden etkilemektedir.
bakarsak
edilirse para faiz oranı düştüğünde
piyasasında belirlenenfinansal varlıkların
faiz oranı değeri yükselmekte
mal piyasasını dolayısıyla ve
milb
Para Politikası Hedefleri
varlıklara sahip
Dikkat
düzeyini olan ekonomik
edilirse para Zaten
etkilemektedir. birimlerin
piyasasında
mal ve servetleri
belirlenen artmaktadır.
para piyasalarıfaiz oranı İşte
maliki
arasında bu değişikliğe
piyasasını bağlı
temel bağdolayısıyla olara
mil
vardır. Bunla
Olaya tersinden bakarsak faiz oranı düştüğün-
Para politikası hemhanehalklarının
düzeyini
işsizlik oranını tüketimleri
hem de etkilenmektedir.
etkilemektedir. Zaten mal
de finansal ve Yine
para faiz oranı
piyasaları
varlıkların yatırımlar
arasında
değeri gelir-para iki
yükselmekte ve döviz
temel
ve bubağ kuru nedeniyl
vardır. Bunla
enflasyon oranını düşük 1. etkilemektedir.
net tutabilir,
ihracatı Para
bu iki ve mal piyasaları
değişke- arasındaki ilk bağlantı talebi arasındadır. Çünk
1. talebi
Para ve gelire varlıklara
malbağlıdır.
piyasaları sahip
arasındaki
Kısaca olan ekonomik birimlerin
ilk bağlantıbelirlenen
mal piyasasında gelir-paramilli servet-
talebi arasındadır.
gelir Çün
(Y) para piyas
Dikkat edilirse para
talebitalebi
para piyasasında
gelire belirlenen
bağlıdır.önemli
üzerinde Kısaca faiz oranı mal
mal piyasasında
etkiye sahiptir. piyasasını
belirlenen millidolayısıyla millipiya
gelir (Y) para gel
düzeyini etkilemektedir.
para talebi Zaten malönemli
üzerinde ve paraetkiye
piyasaları arasında iki temel bağ vardır. Bunlar:
sahiptir.
180 2. Para ve mal piyasaları arasında ikinci temel bağlantı ise planlanan yatırım harcam
1. Para 2. ve Para
faiz malvepiyasaları
oranımal arasındaki
piyasaları
arasındadır. Çünküilkpara
arasında bağlantı
ikinci temelgelir-para
piyasasındabağlantı talebi arasındadır.
ise planlanan
belirlenen Çünkü
yatırım
faiz oranı par
malharcam
piyas
talebiözellikle
gelire bağlıdır.
faiz oranıplanlanan Kısaca
arasındadır. mal
yatırım piyasasında
Çünkü belirlenen
para piyasasında
harcamaları milli gelir
belirlenen
üzerinde önemli etkiye (Y)
faiz para piyasasınd
oranı mal
sahiptir. Tabiipiya
ki y
para talebi üzerinde
özellikle önemli
planlanan etkiyeharcamaları
yatırım sahiptir. üzerinde önemli etkiye sahiptir. Tabii ki
İktisada Giriş

leri artmaktadır. İşte bu değişikliğe bağlı olarak düzeyine dönebilir. Ancak uzun dönem ayarlan-
hanehalklarının tüketimleri etkilenmektedir. Yine malarının oluşmasını beklemek toplum açısından
faiz oranı yatırımlar ve döviz kuru nedeniyle net maliyetlidir. İşte bu yüzden potansiyel GSYİH’den
ihracatı etkilemektedir. sapmaları önlemek ya da sapmaların sürelerini ve
Dikkat edilirse para piyasasında belirlenen faiz şiddetini azaltmak için devlet para ve maliye politi-
oranı mal piyasasını dolayısıyla milli gelir düzeyini kaları uygulamalıdır.
etkilemektedir. Zaten mal ve para piyasaları arasın- Tartışmanın odak noktasında, eğer ekonomi
da iki temel bağ vardır. Bunlar: uzun dönemde kendi kendini düzeltebiliyorsa bu
Para ve mal piyasaları arasındaki ilk bağlantı ge- politika uygulamalarına niçin gereksinim duyulur.
lir-para talebi arasındadır. Çünkü para talebi gelire Buna yanıt Keynesin 1930’lu yılların başlangıcında
bağlıdır. Kısaca mal piyasasında belirlenen milli ge- söylediği “uzun dönemde hepimiz öleceğiz” tüm-
lir (Y) para piyasasında para talebi üzerinde önemli cesinde yankılanır. Uzun dönem düşünüldüğünde
etkiye sahiptir. çok büyük sorunlarla karşılaşılır. Şöyle ki toplum
hiçbir zaman yeniden elde edemeyeceği çıktıyı
Para ve mal piyasaları arasında ikinci temel
kaybeder, insanlar işsiz kalmadan dolayı ızdırap
bağlantı ise planlanan yatırım harcamaları – faiz
çekerler ve aileler tasarruflarını bitirirler. Dolayı-
oranı arasındadır. Çünkü para piyasasında belirle-
sıyla kendi kendini düzeltme için bekleme kabul
nen faiz oranı mal piyasasında özellikle planlanan
görmeyebilir. Çünkü işsizlik maliyetlidir. Benzer
yatırım harcamaları üzerinde önemli etkiye sahip-
şekilde potansiyel düzeyin üzerindeki durumda ise;
tir. Tabii ki yatırım harcamaları birçok değişkene
enflasyon sorunuyla karşılaşılır, gelir dağılımında
bağlı olmakla birlikte faiz oranına da önemli
bozulma ve belirsizlik ortaya çıkar. İşte bu nedenle
ölçüde bağlıdır. Genelde faiz oranları düştüğünde
devlet politika uygulamalarını aktivist biçimde yü-
yatırım harcamaları artarken, faizler yükseldiğinde
rütmelidir düşüncesi Keynesyen ve Yeni Keynesyen
yatırımlar azalır.
anlayışta ön plandadır.
Sonuç olarak, bu iki piyasa dikkate alındığında
para ve maliye politikalarındaki etkinlikler azalır.
Çünkü ikincil etkiler devreye girer. Şöyle ki; geniş- Monetaristler
letici bir politika ile gelir arttığında, para talebi de Ekonomide fiyatlar ve toplam çıktı düzeyi-
artacak, bu yüzden faiz oranı artacaktır, faizdeki nin belirlenmesinde en önemli rolün para arzına
artışlar ise yeniden harcamaları, dolayısıyla gelir ait olduğunu öne süren Monetaristler’e göre para
düzeyini azaltacaktır. Bunları daha net görebilmek arzındaki artış tüketim ve yatırım harcamaları-
için politika uygulamalarının etkileri izleyen baş- nı arttırarak denge çıktı ve fiyat düzeyini yüksel-
lıkta değerlendirilecektir. tir. Para arzındaki bir azalma ise ters yönde etkiye
sahiptir. Monetaristler’e göre para politikası ile
birlikte uygulanmadığı sürece maliye politikası
Politika Tartışmalarına Bir Bakış
etkili değildir. Çünkü genişletici maliye politikası
Ekonomiyi yönlendirmek hükümet müdahale- sonucu ortaya çıkan bütçe açığı finansmanı için
lerinin uygunluğu konusunda Keynesyen ve Klasik hükümet borçlanmaya gittiğinde faiz oranları
ekonomistler arasında uyuşmazlıklarda olduğu gibi yükselir, dışlanma etkisi ortaya çıkar. Ekonomide
günümüzde de Yeni Keynesyenlerle, Monetaristler ve daha fazla kamu harcamaları ve daha az yatırım
Yeni Klasikler arasında tartışmalar süre gelmektedir. harcamaları oluşur, bunun ekonomiye net katkısı
Keynes aktivist bir ekonomisttir. Yani işsiz- çok olumlu olmaz. Çünkü ekonomiyi uyarıcı, re-
lik ve enflasyon gibi durumlara önlem olsun diye kabeti geliştirici etkiler daha az gözlenir. Eğer mer-
devletin gereken politikaları uygulaması gerekti- kez bankası, hükümet borçlanırken para arzının
ğini savunur. Çünkü Keynesyenler kapitalist eko- genişlemesine izin verirse, faiz oranları yükselmez
nomilerin aslında istikrarsız olduğuna inanırlar ve ve yatırım harcamaları dışlanmamış olur ve toplam
ekonominin potansiyel GSYİH düzeyinin altında harcamalar gerçek anlamda genişlemiş olur.
veya üzerinde işleyebileceğini ifade ederler. Her iki Milton Friedman adıyla anılan Monetaristler
durumda işsizlik ve enflasyon gibi sorunlar ortaya para arzını önemli görmekle birlikte, para arzının
çıkar. Ekonomi uzun dönemde potansiyel GSYİH kurala göre sabit bir oranda arttırılmasını şiddetle

181
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları

savunurlar. Belirlenen kural ise; ekonominin üre- mek için duruma göre politikalara ihtiyaç duy-
tim gücündeki artışa göre para arzının da arttırıl- duklarını öne sürerler.
masıdır. Eğer para arzı potansiyel çıktı artışından Monetaristlerle Keynesyenlerin anlaştıkları
daha hızlı büyürse enflasyona neden olur. Bu yüz- konu, dışlama etkisinin maliye politikası etkinliği-
den parasal kural Keynesyen anlamda yani duruma ni azaltacağıdır. Ancak Keynesyenler yatırımların
göre para politikasını ortadan kaldırıp bir anlamda faize çok da fazla duyarlı olmadığı için genişletici
merkez bankasını otomatik pilota bağlıyor. maliye politikası sonucunda dışlama etkisinin az
Özet olarak Monetaristler, duruma göre para olacağını ve maliye politikasının GSYİH üzerinde
politikasından kaçınırlar. Çünkü bu tür politikalar- etkili olacağını savunurlar. Buna karşın Moneta-
da gözlenen, ekonomik sorunun tam olarak belir- ristler ise dışlamanın büyük olacağını ileri sürerek
lenmesi ve uygun araçların ve bunların etkilerinin maliye politikasının etkili olmadığını savunurlar.
bir zaman gecikmesi yaratması gibi sorunlar yüzün- Yine anlaştıkları bir başka konu; politika uygu-
den, Keynesyenler’in öngördüğü politikaların istik- lamalarında gecikmelerin olabileceğidir. Hatta
rar sağlama etkisinden daha fazla ekonomi üzerin- günümüzdeki tartışmalarda bile maliye politikası
de istikrarsızlık yaratma etkisi olduğuna inanırlar. uygulamalarındaki gecikmelerin para politikası uy-
Monetaristler’e göre ekonomide asıl istikrarsızlığın gulamalarındaki gecikmelerden daha uzun olduğu
kaynağı hükümetlerin para arzıyla oynamasıdır. kabul edilmektedir. Bu yüzden istikrar sağlamada
para politikası önemli yer almaktadır.
Monetaristler ile Keynesyenler Arasındaki
Anlaşmazlıklar Yeni Klasikler
Keynesyenler ile Monetaristler arasındaki an- Klasik okul üzerine inşa edilen Yeni Klasik anla-
laşmazlığın asıl kaynağı, ekonominin doğası hak- yış iki temel düşünceye dayanır. Birincisi, ücretler
kındaki farklı düşüncelerdir. Keynes gibi Yeni Key- ve fiyatların esnek olduğu, ikincisi ise gelecek hak-
nesyenler de ekonominin doğasında istikrarsızlığın kındaki bekleyişlerin rasyonel olduğu kabul edilir.
bulunduğunu, arz ve talepten kaynaklanan şokları R. Lucas, T. Sargent ve R. Barro, ünlü Yeni Klasik
atlatmada ekonominin nispeten yavaş hareket ettiği- iktisatçılar arasında sayılır. Yeni Klasikler, ücretle-
ni kabul ederler. Öte yanda Monetaristler Klasikler rin ve fiyatların yüksek derecede esnek olduğuna
gibi, ekonominin aslında istikrarlı olduğunu ve ne inanır. Bu esneklik piyasaların arz ve/veya talepteki
zamanki potansiyel GSYİH düzeyinden sapma olur- değişmelere hızlı bir şekilde ayarlanmasına olanak
sa, hızlı bir şekilde tam istihdam düzeyine dönülece- sağlar, böylece arz talep eşitliği sağlanarak piyasa-
ğine inanırlar. Eğer potansiyel GSYİH düzeyinden lar temizlenir, daima tam istihdam dengesi sağla-
sapmalar devam ediyorsa bu ekonominin doğasın- nır. Bu anlayış Klasikler ile aynen örtüşür. Ancak
dan değil hükümetin müdahalesi nedeniyledir. Klasikler’den kendilerini ayıran özellik bekleyişler
Keynesyenler, Monetaristler’in para arzına ve bekleyişlerin insan davranışlarını etkileme şekli
çok fazla önem verdiklerine inanırlar. Keynes- üzerine yoğunlaşmaktadır.
yenler, para arzındaki değişikliklerin GSYİH dü- Yeni Klasikler, gelecek hakkındaki bekleyiş-
zeyini değiştireceğini kabul etmelerine rağmen, lerimizin bugünkü kararlarımız üzerinde etkili
GSYİH’yi değiştirmede öteki faktörlerin de, olacağını kabul eder. Örneğin tüketiciler araba
özellikle planlanan yatırım ve kamu harcama- fiyatlarının bir iki ay içinde düşeceğini bekli-
larının da önemli olduğunu, hatta daha önemli yorlarsa araba satın almak için bekleyeceklerdir.
olacağını kabul ederler. Yine gelecek hakkındaki Şayet fiyatlar artacaksa hemen almanın yollarını
kötümser bekleyişlerin yayılması durumunda, arayacaklardır. Bunlar çok azımızın itiraz edeceği
firmalar yatırımlarını durduracak ve para arzı anlamlı söylemlerdir. Ancak Yeni Klasik ekono-
durağan bir oranda genişlese bile işsizlik ortaya mistler bu söylemlerin çok daha ilerisine giderek
çıkabilecektir. Özellikle Keynesyenler, yatırım bekleyişlerin nasıl oluşturulduğu ile ilgilenirler.
harcamalarının değişkenliği yüzünden ekonomi- Bekleyişlerin oluşturulmasında Monetaristler gibi
nin istikrarsız olduğunu ve politika yapıcıların geçmişten sadece deneyimlerden (uyumcu bekle-
harcamalardaki dalgalanmaları dengelemek ve yişlerden) yararlanmazlar. Çünkü bu tür bekle-
enflasyona yol açmadan tam istihdama ulaşabil- yişler bireyleri irrasyonel kabul eder ve geleceği

182
İktisada Giriş

etkileyeceğini bildikleri bazı olayları ihmal eder. de bu bilgilere dayanarak daima rasyonel karar-
İşte bu yüzden uyumcu bekleyişler yerine rasyonel lar almayabilirler. Öte yandan kontratlar ve uzun
bekleyişleri önermişlerdir. dönemdeki sözleşmeler yüzünden ücretlerin ve fi-
Rasyonel bekleyişler teorisi; bireylerin mümkün yatların esnek olmaması nedeniyle, AS de pozitif
olan tüm bilgiyi kullanarak gelecek hakkında ger- eğimli olacak ve dolayısıyla uygulanan politikalar-
çekçi rasyonel bekleyişler geliştirileceğini öne sürer. la AD’deki değişmeler hem istihdam hem de çıktı
Bu teoriye göre hanehalkları ve firmalar sadece düzeyini etkileyecektir. Böylece Yeni Klasikler’in
geçmiş eğilimleri gelecek için tasarlamazlar, aynı politikaların etkinsizliği teoremi geçerliliğini yiti-
zamanda cari ekonomik gelişmeleri de hızlı bir şe- recektir.
kilde değerlendirirler. Örneğin enflasyonu tahmin
ettiklerinde geçmiş yılların enflasyon oranlarını Politika Tartışmalarında Bugünkü
değil, gelecekteki ücret sözleşmelerini, verimlilik
Durum
ve büyüme oranını, tarımsal üretimin durumunu,
dünyadaki ekonomik ve politik gelişmeleri, pet- Ekonomistler arasında uyum olmamasına rağ-
rol fiyatlarındaki değişmeleri ve enflasyona karşı men günümüzdeki tartışmalara ilişkin şu özetleme-
hükümetin yanıtını dikkate alarak beklentilerini yi yapabiliriz.
oluşturacaklardır. Beklentilerin rasyonel olması • Hemen hemen tüm iktisatçılar ekonominin
durumunda ekonomik birimler sistematik hatalar bir dereceye kadar kendi kendini düzeltme
yapmazlar. Ancak bunun herkesin her şeyi doğru mekanizması bulunduğunu kabul eder-
olarak algılayabileceği gibi bir anlamı yoktur. Kas- ler. Uzun dönemde ekonomi potansiyel
tedilen insanların mevcut bilgileri en iyi biçimde GSYİH düzeyine ya da tam istihdam dü-
değerlendirerek beklentilerini oluşturduklarıdır. zeyine geri döner. Ancak bu ayarlanma sü-
Ancak kimse yanlışlığını o anda bildiği beklentinin recinin ne kadar zaman alacağı konusunda
içerisine girmez, sadece gerçekten öngörülemeye- anlaşmazlıklar hala sürmektedir.
cek şeyler beklentilerin yanlış olmasına yol açar. • İktisatçılar talep yönetimli politikalarının
Burada önemli olan geleceğe ilişkin beklentisi olan tam istihdama ayarlanmaları hızlandıracağı
herkesin tek tek doğru beklenti oluşturması değil, hususunda anlaşmazlar. Keynesyenler ve
insanların ortalama olarak doğru beklenti içerisin- Yeni Keynesyenler bu tür tedbirleri des-
de olmasıdır. teklerken, Monetaristler ve Yeni Klasikler
Bekleyişlerin rasyonel bir şekilde oluşturul- bunları desteklemezler. Ancak duruma göre
ması ile ücretlerin ve fiyatların yüksek derecede politika uygulamalarında gecikmelerin ola-
esnek olması önermeleri Yeni Klasik okul taraf- cağını Keynesyenler bile kabul etmektedir-
tarlarını bazı ilginç politika sonuçlarına götürür. ler. İşte bu yüzden ekonomide önemli dü-
Yeni Klasikler’e göre sistematik para ve maliye zeydeki daralmalar gözlendiğinde ve büyük
politikaları ekonomide işsizlik ya da çıktı düzeyi- ölçüde enflasyonist tehditler ortaya çıktı-
ni değiştirmez, sadece fiyat düzeyini değiştirir. Bu ğında politika yapıcılarının çaba gösterme-
doktrin politika etkinsizliği teoremi olarak bilinir. leri gerektiğini savunmaktadırlar.
Böylece duruma göre uygulanan politikalar öngö- • Yeni Klasik ekonomi anlayışı çok fazla taraf-
rülebiliyorsa, bireyler bu politika uygulamalarını tar bulmasa bile makroekonomik düşünce-
bekleyecekler ve bu beklentileri etkinsiz yapacak yi sarsıcı açılımlar yapmıştır. Birçok iktisat-
şekilde davranışlarını değiştireceklerdir. Dolayısıyla çı bekleyişlerin rasyonel olduğuna inanmaz.
toplam arz eğrisi düşey olduğu için AD’deki değiş- Hatta çok az iktisatçı ücretlerin yüksek de-
meler sadece genel fiyat düzeyini etkileyecektir. Bu recede esnek olduğu ve piyasaların sürekli
yaklaşımda da Monetaristler gibi, kurala göre para dengede bulunduğu şeklindeki önermeleri
politikası kullanımını destekler ve bütçe denkliğine kabul eder. Bu yüzden politikaların etkin-
önem verirler. sizliği teoreminin de işlemeyeceğini dü-
Yeni Klasik ekonomi özellikle bekleyişlerin ras- şünürler. Ancak günümüzde bekleyişlerin
yonel biçimde oluşturulması hususunda eleştiril- rasyonel biçimde oluşturulduğu Yeni Key-
mişlerdir. Özellikle bireyler hem bilgi elde etmede nesyenler tarafından da kabul görmekle be-
ve analiz etmede akıllıca davranmayabilirler, hem raber; Yeni Keynesyenler ücret ve fiyatların

183
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları

yüksek derecedeki esnekliğine karşı çıkarlar. Yine politika etkinlikleriyle ilgili olarak beklenmeyen
politika etkinliğinin beklenen politikalara göre daha yüksek olduğu kabul edilmektedir.
• Hemen hemen tüm iktisatçılar toplam arzı teşvik edecek tedbirleri desteklerler. Ancak arz yönlü
politikaların kısa dönemde hem fiyat düzeyini düşürmesi hem de GSYİH’yi uyarmasının güç ola-
cağını öne sürerler. Arz yönlü politikaların asıl etkisi uzun dönemde ortaya çıkacağı kabul görür.
Sonuç olarak Klasik ekonomi geleneğinin bugünkü temsilcisi olan Yeni Klasik ekonomistlerle, Keynes-
yen geleneğin bugünkü temsilcisi olan Yeni Keynesyen ekonomistlerin görüşleri kısa dönemde farklılıklar
göstermektedir. Oysa uzun dönemde bu görüşler örtüşmektedir. Çünkü uzun dönemde her iki görüşün
üzerinde uzlaştığı üç temel konu vardır. Bunlar:
1. Tüm ekonomik birimler rasyonel davranırlar. Mevcut olan tüm bilgi setini kullanarak doğru kararlar
verirler ve sistematik hata yapmazlar.
2. Uzun dönem toplam arz eğrisi düşeydir, tam istihdam düzeyindedir ve doğal işsizlik oranı geçerlidir.
3. Uzun dönemde para nötrdür. Para miktarındaki değişmeler reel çıktı düzeyini etkilemez.

ÖÇ 4 Toplam arz ve toplam talebe yönelik politika tartışmaları açıklayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Yapışkanlığın (ücret, fiyat)


olduğu Keynesyen yatay
eksene paralel kısa dönem Faiz oranının para arzı ve Uzun dönemde Yeni Klasik-
bir toplam arz eğrisi dik- para talebi tarafından nasıl ler ile Yeni Keynesyenlerin
kate alındığında, kamu belirlendiğini Bölüm 7’den anlaştığı temel konuların
harcamalarının artırılması tekrar inceleyiniz. neler olduğunu anlatınız.
dışlama sorununun ortaya
çıkmasına neden olur mu?

184
İktisada Giriş

Toplam talep eğrisini, eğimini ve


ÖÇ 1 eğrideki değişmeleri açıklayabilme

Ekonomide tüm sektörler tarafından belli bir dönemde çeşitli


Toplam Talep (AD) fiyat düzeylerinde talep edilen mal ve hizmetlerin miktarı top-
lam talebi belirler. Keynesyen harcama gelir modeli çerçevesinde
negatif eğimli olarak çizilir. Negatif eğimli oluş nedenleri reel

bölüm özeti
balans etkisi, faiz etkisi ve uluslararası ikame etkisi ile açıklanır.

Toplam arz eğrisini, eğimini ve


ÖÇ 2 eğrideki değişmeleri açıklayabilme

Toplam arz eğrisi, bir ekonomide belirli bir dönemde çeşitli fi-
Toplam Arz (AS) yat düzeylerinde ekonomideki tüm üreticilerin birlikte arz ettiği
toplam çıktıyı (üretimi) gösterir. Kısa dönemde pozitif eğimli çi-
zilmekle beraber toplam arz eğrisi uzun dönemde tam istihdam
hasıla düzeyinde düşey olur. Ücretlerde, girdi fiyatlarında ve
verimlilikteki değişmelere bağlı olarak AS’de kaymalar görülür.

Denge çıktı ve fiyat düzeyinin


ÖÇ 3 nasıl belirlendiğini özetleyebilme

Toplam Arz ve Toplam Talep Denge çıktı ve fiyat düzeyi AD-AS tarafından belirlenir. Eğer
Dengesi: (Denge Çıktı ve Fiyat denge tam istihdam düzeyinde değilse, ekonomide eksik istih-
Düzeyi)
dam dengesi veya aşırı istihdam dengesi varsa, ekonomi bunlara
karşı tepki geliştirerek ayarlanma sürecine girer.

Toplam arz ve toplam talebe


ÖÇ 4 yönelik politikaları açıklayabilme

Toplam Arz ve Toplam Talebe Para ve maliye politikaları toplam talebe yönelik politikalar
Yönelik Politikalar olarak isimlendirilir. Oysa teşvikler ve firma maliyetlerini et-
kilemeye yönelik politikalar ise toplam arzı etkilemeye yönelik
politikalardır. Maliye politikaları, kamu harcamları, transfer
harcamaları ve vergiler yoluyla daraltıcı ya da genişletici yönde
kullanılır. Para politikası ise merkez bankalarınca para arzı ve
faiz oranını etkileyerek ekonomide daraltıcı ve genişletici yönde
kulllanılırlar.

185
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları

1 Toplam talep eğrisi aşağıdaki hangi iki değiş- 6 Eksik istihdam dengesine ilişkin olarak aşağı-
ken arasındaki negatif ilişkiyi göstermektedir? daki seçeneklerin hangisi doğru değildir?
neler öğrendik?

A. Faiz oranı – reel hasıla A. Toplam harcama düzeyi tam istihdam düzeyi-
B. Toplam harcamalar – reel hasıla nin altındadır
C. Fiyat düzeyi – reel hasıla B. Ekonomide enflasyonist açık vardır
D. Yatırım – tasarruf C. Ekonomide üretim açığı vardır
E. Fiyat – miktar D. Denge hasıla düzeyi potansiyel hasıla düzeyi-
nin altındadır
2 Uzun dönemde ücretlerin ve fiyatların tam E. Ekonomide işsizlik vardır
esnek olduğu kabul edildiğinde toplam arz eğrisi-
nin konumu nasıldır? 7 Kamu harcamaları ve vergiler yoluyla eko-
A. Pozitif eğimlidir nominin performansını etkilemek için uygulanan
B. Negatif eğimlidir politikalara ne denir?
C. Hem dikey hem de yatay kısımları vardır A. Para politikası
D. Yataydır B. Gelirler politikası
E. Düşeydir C. Dış ticaret politikası
D. Maliye politikası
3 Aşağıdakilerden hangisi toplam arz eğrisini E. İstikrar politikası
kaydıran parametrelerden biri değildir?
A. Fiyatlardaki değişmeler 8 Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde enflasyon
ile mücadele için uygulanabilecek politikalardan
B. Ücretlerdeki değişmeler
biri verilmiştir?
C. Emek dışındaki girdi fiyatlarındaki değişmeler
D. Teknolojideki değişmeler A. Kamu harcamalarının artırılması
E. Emek verimliliğindeki değişmeler B. Transfer harcamalarının artırılması
C. Vergilerin artırılması
4 Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde oluşan de- D. Toplam talebin artırılmasına yönelik politikalar
ğişiklikler toplam arz eğrisini sağa kaydırır? E. Genişletici para politikası
A. Ücretlerdeki artışlar
B. Emek verimliliğindeki azalışlar
9 Aşağıdakilerden hangisi ekonomik faaliyet-
lerdeki dalgalanmanın büyüklüğünü azaltan oto-
C. Sermaye stokunun artması matik stabilizatörlerden biri sayılamaz?
D. Girdi olarak enerji fiyatlarının artması
E. Genel fiyat düzeyinin artması A. İşsizlik ödemeleri
B. Gelir vergisi
5 Ekonominin denge çıktı düzeyi ile ilgili ola- C. Sosyal nitelikli yardımlar
rak aşağıdaki seçeneklerden hangisi doğru değildir? D. Transfer ödemeleri
E. Kamu harcamaları
A. Toplam arz toplam talebe eşittir
B. Dengede hasıla ve genel fiyat düzeyi belirlenir 10 Kamu harcamalarındaki artışın neden oldu-
C. Fiyat, denge fiyat düzeyinin üzerinde ise arz edi- ğu faiz oranındaki yükselmenin planlanan yatırım
len reel hasıla talep edilen reel hasıladan fazladır harcamalarını azaltmasına ne denir?
D. Fiyat, denge fiyat düzeyinin altında ise piyasada
mal fazlalığı oluşacak ve fiyatlar azalacaktır A. İkame etkisi
E. Denge düzeyinde çıktıda fazlalık veya eksiklik B. Yatırım etkisi
olmaz C. Gelir etkisi
D. Dışlama etkisi
E. Pigou etkisi

186
İktisada Giriş

Yanıtınız yanlış ise “Eksik İstihdam Dengesi


1. C Yanıtınız yanlış ise “Toplam Talep (AD)” 6. B
ve Ekonominin Deflasyona Tepkisi” başlıklı
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
konuyu yeniden gözden geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


2. E Yanıtınız yanlış ise “Toplam Arz (AS)” baş- 7. D Yanıtınız yanlış ise “Maliye Politikası” başlık-
lıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. lı konuyu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Toplam Arz Eğrisindeki Yanıtınız yanlış ise “Enflasyonla Mücadele
3. A 8. C
Değişmeler” başlıklı konuyu yeniden gözden İçin Maliye Politikası Kullanımı” başlıklı ko-
geçiriniz. nuyu yeniden gözden geçiriniz..

Yanıtınız yanlış ise “Toplam Arz Eğrisindeki Yanıtınız yanlış ise “Ekonomideki Otomatik
4. C 9. E
Değişmeler” başlıklı konuyu yeniden gözden Stabilizatörler” başlıklı konuyu yeniden göz-
geçiriniz. den geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Toplam Arz ve Toplam


5. D 10. D Yanıtınız yanlış ise “Dışlama Sorunu” başlık-
Talep Dengesi” başlıklı konuyu yeniden göz-
lı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
den geçiriniz.

Araştır Yanıt
7 Anahtarı

Toplam harcama fonksiyonu toplam talep eğrisi değildir. Ancak toplam har-
cama fonksiyonu kullanılarak toplam talep miktarı ile fiyat düzeyi arasındaki
Araştır 1 ilişkiyi gösteren toplam talep eğrisi elde edilir.

Alternatif enerji kaynaklarının artması, enerji maliyetlerini düşüreceği için


Araştır 2
toplam arz eğrisi sağa kayar.

Tam istihdam, çalışmak isteyen herkesin çalıştığı durumdur. Örneğin tam is-
tihdam bir kişinin sağlıklı bir şekilde çalışabileceği durumdur (İş kanunlarının
gösterdiği çalışma süresi gibi). Aşırı istihdam ise, kişinin normal çalışma süresi-
Araştır 3 nin üzerinde çalıştırıldığı, yine makinelerin de sağlıklı işleyecekleri durumdan
daha fazla kullanıldığı durumdur. Böyle bir durumda, konjonktürel gelişime
bakıldığında, fiili üretimin potansiyel düzeyinin üzerine çıktığı gözlenir.

Keynesyen yatay eksene paralel kısa dönem bir toplam arz eğrisi dikkate alın-
Araştır 4 dığında, kamu harcamalarının artırılması dışlama sorununun ortaya çıkması-
na neden olmaz. Bu durumu şekil üzerinde çizerek inceleyebilirsiniz.

187
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları

Kaynakça
Baumol, W. J. ve Blinder, A. S. (2011). Economics: Mankiw, N. G. (2009). Principles of Economics,
Principles and Policy, 12th Edition, South- Fifth Edition, Cengage Learning, Mason.
Western College Publishing, Mason.
Yıldırım, K. Bakırtaş, İ., Yılmaz, R. ve Esen, E.
Case, K. E., Fair, R. C. ve Oster, S. (2008). Principles (2017). Makro İktisada Giriş, 12. Baskı, Nisan
of Economics, Ninth Edition, Prentice Hall, New Kitabevi, Ankara.
Jersey.
Yıldırım, K. ve diğerleri (2011). İktisada Giriş, 4.
Baskı, Pelikan Yayıncılık, Ankara.

188
İktisada Giriş

sözlük

A Doğal İşsizlik Oranı: Ekonomide reel GSYİH’nin


potansiyel GSYİH’ye eşit olduğu, daralma ya da
Açık piyasa işlemleri: Merkez bankasının menkul
genişleme aşamalarının görülmediği, normal za-
kıymet satın alması veya elindeki menkul kıymet-
manlarda var olan işsizlik oranıdır.
lerin bir kısmını satması açık piyasa işlemleri ola-
rak adlandırılır. Döviz kuru: Bir ülkenin para biriminin, diğer bir
ülke para birimi cinsinden değeridir.
Arz Esnekliği: Arz edilen miktardaki yüzde değişme-
nin, fiyattaki yüzde değişmeye oranı
Arz Kanunu: Diğer bütün değişkenler sabitken (ce- E
teris paribus) bir malın birim fiyatı ile maldan arz Eğim: Bağımsız değişkendeki bir değişimin bağımlı
edilen miktar arasında doğru yönlü bir ilişki değişkene etkisine denir.
Atomize: Çok küçük parçalara ayırma / ayrılma, İkti- Ekonomik Model: Ekonomik değişkenlerin ve bu
saatta alıcılar ve satıcıların fiyatı etkileyememelerinin değişkenler arasındaki ilişkilerin çoğu zaman ma-
nedeni her birinin aldıkları ve sattıkları mal mikta- tematiksel ifadesidir.
rının, malın piyasada işlem gören toplam miktarına
Enflasyon: Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artışla-
oranla son derece önemsiz kalmasıdır. Bu nedenle
ra denir.
alıcılar ve satıcılar tek başlarına olsun, birleşerek ol-
sun fiyatı etkileyemezler. Öyle ki, taleplerini ve arzla-
rını arttırıp azaltarak piyasada işlem gören mal mik- F
tarı üzerinde hissedilebilir etki yapamayacaklardır. Faiz oranı: Herhangi bir nedenle ertelenen bir lira-
Azalan Verimler: Kısa dönemde sabit bir girdiye ar- lık nakdi ödemenin bedeli olup, gelecekte yapıla-
tan oranlarda değişken girdi uygulanması sonu- cak ödeme ile şimdiki ödeme arasındaki oransal
cunda firmanın verimliliğinin azalması farktır.
Faktör Piyasaları: Emek ve sermaye gibi üretim fak-
B törlerinin alınıp satıldığı piyasalara denir
Bütçe: Devletin gelir ve giderlerinin bir arada göste- Fayda: Bireylerin mal ve hizmetlerin tüketimi sonucu
rildiği bir belgedir. elde ettikleri tatmin duygusuna denir.
Büyüme oranı: Reel GSYİH’deki dönemler itibarı ile Fiat para: Herhangi bir değerli metal karşılığı bu-
değişme, büyüme oranı olarak tanımlanır. lunmayan ve bir mal olarak da değer taşımayan
paralara “fiat para” veya “itibari para” adı veril-
mektedir.
Ç Finansal varlıklar: Fiziksel olarak bir değer taşıma-
Çapraz Fiyat Esnekliği: X malının talebinde oluşan yan fakat mal ve hizmetlere dönüştürülebilen ha-
yüzde değişikliğin Y malının fiyatındaki yüzde de- zine bonoları ve hisse senetleri veya nakit para gibi
ğişikliğe oranı şeylere verilen isimdir.
Çoğaltan: Otonom harcamalardaki bir birimlik de- Fiyatlar genel düzeyi: Ekonomideki tüm fiyatların
ğişmenin, denge gelir düzeyi üzerinde kendisin- ağırlıklı ortalamasıdır.
den daha büyük miktarda yarattığı değişime ço-
ğaltan veya çarpan denir. Fırsat Maliyeti: Kaynakların kısıtlı olması nedeniyle
iktisadi bir seçim yapılırken vazgeçilmek zorunda
kalınan en iyi alternatif
D Friksiyonel işsizlik: İşgücü piyasasındaki olağan ha-
Denge Fiyatı: Arz edilen miktarın talep edilen mik- reketlilikten dolayı ortaya çıkan, uzun süreli ol-
tara eşit olmasını sağlayan fiyat mayan işsizliğe denir.
Devalüasyon: Sabit kur sisteminde resmi makam-
larca, ülke parasının değerinin diğer ülke paraları
karşısında düşürülmesidir.

189
Sözlük

G Kıtlık: İhtiyaçların kaynaklardan fazla olması duru-


muna denir.
Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYİH): Bir dönemde bir
ülke sınırları içerisinde üretim faktörleri kullanıla- Know-how: Bir işletmenin, üretim yöntemleri ya da
rak üretilmiş nihai mal ve hizmetlerin piyasa fiyat- teknolojisinin, aynı dalda çalışan veya aynı işi yap-
larıyla hesaplanmış değeridir. maya hazırlanan bir başka firmaya satılması veya
kiralanmasıdır. Kısaca, bir üründen ya da yöntem-
Gresham Yasası: “Kötü para iyi parayı kovar” şeklin- den en verimli ve kolay biçimde yararlanabilmek
de ifade edilen durum. için o konudaki bilgi ya da başka bir ifadeyle ticari
GSYİH deflatörü: Bir dönemin nominal sırların tümüdür.
GSYİH’sinin reel GSYİH’sine oranıdır. Konjonktürel işsizlik: Ekonomik dalgalanmaların
daralma ve durgunluk dönemlerinde toplam ta-
H lepteki azalmaya bağlı olarak ortaya çıkan işsizlik-
tir.
Homojen: Orijinali homogeneous ve Türkçesi türdeş
olan bu kelime, bir sıfat olup; her yerinde aynı Kontenjan: Bir yükümlülük veya yararlanma işinde,
özellik gösteren maddelerdir. enzer karakterlere o işin kapsamına girenlerin oluşturduğu belirli sa-
veya yapıya sahip olan olarak tanımlarız yıdaki topluluk. 2. Bir kuruluşun veya bir kim-
senin seçip almakta yararlanabileceği sayı miktarı.

İ L
İkame mallar: Bir ihtiyacı gidermede birbirlerinin
yerine kullanılabilen mallar Likidite: Herhangi bir varlığın nakit paraya, diğer
varlıklara, mal veya hizmete dönüştürülebilme ko-
İkame: Bir şeyin başka bir şeyin yerine geçmesidir. laylığı olarak tanımlanır.
İktisadi insan (homo economicus): Bireysel çıkarını
en çoğa çıkarmaya çalışan rasyonel insana denir.
İşgücüne katılım oranı: İstihdam edilenler ile işsizle- M
rin toplamının çalışma yaşı nüfusu içindeki yüzde M1 Para Tanımı: Dolaşımdaki nakit para ve vadesiz
payıdır. mevduatların toplamından oluşur.
İşleyebilir Rekabet: Gerçek hayatta tam rekabet pi- M2 Para Tanımı: M1 para tanımına vadeli mevduat-
yasası kriterlerine uygun bir piyasa yapısı ile karşı- ların eklenmesinden oluşur.
laşılması söz konusu olamadığından, gerçekleşme- Makro iktisat: Büyüme, enflasyon, işsizlik, dış tica-
si mümkün olan ve genellikle en iyi performansı ret, döviz kurları, uluslararası sermaye hareketleri
gösteren rekabeti ifade etmektedir. vb. ulusal ya da küresel iktisadi olay ve değişken-
İşsizlik oranı: İşsizlerin işgücüne oranıdır. leri inceler. 
İşsizlik: Çalışma gücünde ve arzusunda olan ve cari Mal Para: Para olarak kullanılmasının yanında bir
ücret düzeyinde çalışmaya razı olup da iş bulama- mal olarak da değer taşıyan nesnelere mal para adı
yan işgücünün varlığıdır. verilmektedir.
İstihdam: Üretim faktörlerinin (emek, toprak ve ser- Mal piyasaları: Mal ve hizmetlerin alınıp satıldığı pi-
maye) fiili olarak üretim sürecinde kullanılması- yasalara denir.
dır. İstihdamın dar anlamda tanımı yalnızca emek Maliye politikası: Ekonominin performansını yön-
faktörünün üretim sürecinde kullanılmasını ifade lendirmek için hükümet harcamaları ve vergilerin
eder. ayarlanmasıdır.
Marjinal Hasıla: Üretim miktarı bir birim artırılırsa
K toplam hasılatta olan değişme
Kartel: Aynı alanda faaliyet gösteren işletmelerin bir Marjinal Maliyet: Bir şeyi yapmanın yarattığı ilave
araya gelerek tekelleşmeleridir. İstenmeyen bir du- maliyete denir.
rumdur. İşletmeler arasında yapılır ve bu anlaşma- Marjinal Maliyet: Üretim miktarı bir birim artırılırsa
lar rekabeti engeller. toplam maliyette olan değişme
Kaydi para: Bankaların mevduat kabul edip kredi Marjinal tüketim eğilimi: Hanehalklarının elde et-
vermeleri sonucu para arzında gerçekleşen artışa tiği ilave gelirin tüketim harcamasında ne kadar
kaydi para veya banka parası adı verilir. artış yarattığını gösteren orandır.

190
İktisada Giriş

Marjinal Ürün: Değişken girdi bir birim artırıldığın- Ölçeğe göre azalan getiri: Uzun dönemde üretim
da üretim miktarında olan değişme miktarındaki oransal artışın girdi miktarındaki
Marks: Karl Marks. Almanca söyleyişi: [ (5 Mayıs oransal artıştan daha küçük olması
1818 Trier - 14 Mart 1883 Londra) 19. yüzyılda Ölçeğe göre sabit getiri: Uzun dönemde üretim
yaşamış, Yahudi asıllı filozof, politik ekonomist ve miktarındaki oransal artışın girdi miktarındaki
devrimci. Marx’ın ekonomi alanındaki çalışmala- oransal artışa eşit olması
rı, günümüzde emeği, emek-sermaye ilişkisini ve
bunları takip eden ekonomi düşüncesini kavrama-
nın büyük bir kısmı için temel oluşturdu. Sosyolo- P
ji ve sosyal bilimleri başlatan isimlerdendir. Para: Mal ve hizmetlerin satın alınmasında ve borçla-
Mikro İktisat: Bireylerin yani tüketicilerin ve firma- rın geri ödenmesinde genel kabul görmüş her şey
ların davranışlarını ve bu iki grubun karşılıklı et- para olarak tanımlamaktadır.
kileşimini inceler. Piyasa Dengesi: Piyasaya arz edilen miktarın piyasa-
Minimum etkin ölçek: Firmanın uzun dönem or- da talep edilen miktara eşit olduğu nokta
talama maliyetinin minimuma ulaştığı üretim Potansiyel hasıla: Üretim faktörlerinin tam olarak is-
düzeyi tihdam edilmesi halinde bir ekonominin üretebi-
Mobilite: Tam rekabet piyasasındaki mobilite leceği mal ve hizmetlerin miktarına potansiyel ha-
özelliğinin anlamı alıcıların ve satıcıların, mal sıla, doğal hasıla ya da tam istihdam hasılası denir.
ve hizmetler ile üretim faktörlerinin tam bir
hareket serbestliğine sahip olmaları anlamını
taşımaktadır.
R
Rant: Emek harcamadan elde edilen kazanım. İkti-
Monopol: Bir pazarda belirli bir ürün için üretici satçılar tarafından ise doğanın getirisi olarak ta-
ya da dağıtımcı olarak tek bir firmanın bulun- nımlanmaktadır. Devletin çeşitli uygulamalarla
ması durumudur. Bir monopol, rakip firmaların bireysel, endüstriyel veya sektörel olarak özel te-
daha düşük fiyat koyması korkusu olmadan ken- şebbüs lehine herhangi bir çıkar avantajı yaratma-
di fiyatını belirleme gücüne sahiptir. Monopoli, sı; bu avantajın realizasyonu ve paylaşımı’dır.
serbest rekabeti ortadan kaldırarak kaynakların
verimli kullanımını önleyen bir durum yaratır. Rasyonel Davranış: İktisatta amaçlarına ulaşmak
üzere sistematik ve bilinçli olarak mevcut alterna-
tifler arasında yapabileceğinin en iyisini yapmaya
N denir.
Net İhracat: Toplam ihracatın toplam ithalattan çı- Reel varlıklar: Fiziksel olarak da bir değer ifade eden
karılmasıyla elde edilen değere net ihracat denir. konut, arsa ve tarla gibi gayrimenkuller; altın ve
gümüş gibi değerli metaller; elmas gibi değerli taş-
lar veya otomobil gibi dayanıklı tüketim mallarına
O-Ö verilen isimdir.
Optimal: En uygun, en etkili olan. Rekabet Kurumu: Anayasanın 167’nci madde-
Ortalama Maliyet: Toplam maliyetin ürün miktarı- si devlete açıkça piyasalarda oluşacak fiili yahut
na oranı anlaşma sonucu doğacak tekelleşmeyi ve kartel-
leşmeyi önleme görevi vermiştir. Devlet 1982
Ortalama Ürün: Toplam ürünün kullanılan girdi
Anayasası’nın kendisine verdiği bu görevi, 1994
miktarına oranı
yılında 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkın-
Otonom harcamalar: Gelir düzeyinden bağımsız ya- da Kanunu kabul edilmesi ve 1997 yılında bu Ka-
pılan harcamalardır. nunu uygulamakla yükümlü otorite olan Rekabet
Ödemeler bilançosu: Bir ülkenin diğer ülkelerle yü- Kurumu’nun tesis edilmesiyle yerine getirmiştir.
rüttüğü ekonomik ilişkilerinin göstergesi olup, en Revalüasyon: Sabit kur sisteminde, resmi makamlar-
önemli kalemleri dış ticaret ve sermaye hareket- ca, ülke parasının değerinin yükseltilmesidir.
leridir.
Ödünleşme: Bir şeyi elde ederken, başka bir şeyden
vazgeçmeye denir. S
Ölçeğe göre artan getiri: Uzun dönemde üretim Servet: Tasarrufların zaman içerisinde birikmesiyle
miktarındaki oransal artışın girdi miktarındaki oluşan değere denir.
oransal artıştan daha büyük olması

191
Sözlük

T Ü
Tağşiş: Sikkelerin içerdiği değerli maden miktarının Üretim Faktörleri: Bireylerin ihtiyaçlarını karşılayan
azaltılarak değerinin düşürülmesine denir. mal ve hizmetlerin üretimi için gerekli olan kay-
Talebin Fiyat Esnekliği: Talep edilen miktardaki naklara denir.
yüzde değişmenin, fiyattaki yüzde değişmeye ora- Üretim Fonksiyonu: Firmanın kullandığı girdiler ile
nı çıktısı arasındaki ilişkiyi belirleyen fonksiyon
Talebin Gelir Esnekliği: X malının talebinde oluşan
yüzde değişikliğin, tüketicinin gelirinde oluşan
yüzde değişikliğe oranı
Y
Yapısal işsizlik: Ekonomide oluşan yapısal değişik-
Talep Kanunu: Diğer bütün değişkenler sabitken
liklerin yol açtığı, bazı becerilerin terk edildiği ya
(ceteris paribus) bir malın birim fiyatı ile maldan
da teknolojik değişme ve uluslararası rekabetteki
talep edilen miktar arasında ters yönlü bir ilişki
değişmelere bağlı olarak emek talebi yapısındaki
Tamamlayıcı mallar: Bir ihtiyacı gidermede birlikte değişmeler sonucu ortaya çıkan işsizliktir.
kullanılan mallar
Tasarruf: Kısaca, gelirin tüketilmeyen kısmıdır.
Teşebbüs: Girişim. Z
Toplam arz: Belirli bir dönemde çeşitli fiyat düzey- Zamanlararası ikame etkisi: Bugün alınacak mal ve
lerinde, ekonomideki tüm üreticilerin birlikte arz hizmetlerin daha sonraki bir tarihe ertelenmesi ya
ettikleri toplam çıktıyı gösterir. da daha sonraki bir tarihte alınması planlanan mal
ve hizmetlerin bugün alınacak olması zamanlara-
Toplam talep: Ekonomideki tüm sektörler tarafından rası ikame etkisi olarak adlandırılır.
(hanehalkı, firmalar, devlet ve dış âlem sektörle-
rince) çeşitli fiyat düzeylerinde belli bir dönemde Zorunlu rezervler: Merkez bankası tarafından belir-
talep edilen mal ve hizmetlerin toplam miktarıdır. lenen, bulundurulması gereken en az rezerv mik-
tarına denir.
Trampa: Mal ve hizmetlerin başka mal ve hizmetlerle
değiş tokuş edilmesine trampa veya takas denir.
TÜİK: Türkiye İstatistik Kurumu, kısaca TÜİK, Ha-
zine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı bir araştırma
kurumudur. Merkezi Ankara’da bulunur. Devletin
başlıca veri toplama kurumudur.
Türev: Türemiş veya üretilmiş şey. Yapım ekiyle ku-
rulmuş kelime, müştak. Üretim faktörü talebinin
faktörün üretimine katıldığı emek, sermaye ve
toprağın üretiminde kullanıldıkları mal hizmetler
gibi mallara olan talebe bağlı olma durumudur.

192

You might also like