Professional Documents
Culture Documents
Ikt103u-İkti̇sada Gi̇ri̇ş I
Ikt103u-İkti̇sada Gi̇ri̇ş I
Ikt103u-İkti̇sada Gi̇ri̇ş I
Öğrenme çıktıları
Bölüm içinde hangi bilgi,beceri ve yeterlikleri
kazanacağınızı ifade eder.
Tanım
Bölüm içinde geçen
önemlikavramların
Bölüm Özeti tanımları verilir.
Bölümün kısa özetini gösterir.
Dikkat
Konuya ilişkin önemli
Sözlük uyarıları gösterir.
Bölüm içinde geçen önemli
kavramlardan oluşan sözlük
ünite sonunda paylaşılır.
Karekod
Bölüm içinde verilen
Neler Öğrendik ve Yanıt Anahtarı
karekodlar, mobil
Bölüm içeriğine ilişkin 10 adet
cihazlarınız aracılığıyla
çoktan seçmeli soru ve cevapları
sizi ek kaynaklara,
paylaşılır.
videolara veya web
adreslerine ulaştırır.
Editörler
Yazarlar
BÖLÜM 2, 3
Prof.Dr. Hüseyin Alper GÜZEL
BÖLÜM 4, 7
Prof.Dr. Kemal YILDIRIM
BÖLÜM 5
Doç.Dr. Ethem ESEN
2452-0-0-0-1909-V02
İçindekiler
Giriş ................................................................. 3 Giriş ................................................................. 29
Temel Kavramlar ........................................... 3 Talep ............................................................... 29
Pozitif – Normatif İktisat ..................... 3 Talep Edilen Miktarı Belirleyen
Mikroiktisat – Makroiktisat ................. 3 Değişkenler ............................................ 29
Piyasalar ................................................. 4 Talep Tablosu ve Talep Eğrisi ............... 30
Kıtlık ve Tercih ............................................... 4 Talebin Değişmesi: Talep Eğrisinde
Rasyonel Davranış ................................. 5 Kaymalar ................................................ 30
Fırsat Maliyeti - Parasal Maliyet .......... 5 Piyasa Talep Eğrisi ................................ 32
Üretim İmkanları Sınırı ......................... 6 Arz ................................................................... 34
Marjinal Maliyet - Marjinal Fayda ....... 6 Arz Edilen Miktarı Belirleyen
İkame ve Teşvik ..................................... 7 Değişkenler ............................................ 34
İktisadın Temel Soruları ................................ 8 Arz Edilen Miktar ve Malın Kendi
Ne Üretilecek? ...................................... 8 Fiyatı ..................................................... 34
Ne Kadar Üretilecek? .......................... 9 Arz Tablosu ve Arz Eğrisi ...................... 34
Nasıl Üretilecek? .................................. 9 Arzın Değişmesi: Arz Eğrisinde
Kim Üretecek? ...................................... 10 Kaymalar ................................................ 35
Tüketici Davranışları ve Fayda ..................... 11 Piyasa Arz Eğrisi .................................... 36
Toplam ve Marjinal Fayda .................... 11 Piyasa Dengesi ............................................... 37
Tüketicinin Fayda Maksimizasyonu .... 13 Piyasa Dengesinde Değişmeler ........... 39
Bireysel Talep Eğrisi .............................. 13 Esneklik .......................................................... 43
Değer Paradoksu ................................... 15 Talebin Fiyat Esnekliği .......................... 43
Grafikleri Anlamak ........................................ 15 Yay Esnekliği .......................................... 44
Zaman Serisi Grafiği .............................. 16 Esnekliğin Önemi .................................. 44
Kesit Veri Grafiği ................................... 17 Talebin Esnekliğini Belirleyen
Serpme Diyagramı ................................ 17 Faktörler ................................................ 45
Pasta Grafiği .......................................... 18 Çapraz Fiyat Esnekliği .......................... 46
Bir Ekonomik Model Olarak Grafikler .... 19 Talebin Gelir Esnekliği .......................... 46
Eğim ....................................................... 19 Arzın Fiyat Esnekliği ............................. 47
Bir Eğri ya da Doğrunun Eğiminin Arzın Esnekliğini Belirleyen
Hesaplanması ........................................ 20 Faktörler ................................................ 47
Değişkenler Arasında Pozitif ve Negatif
İlişkiler ve Eğim ..................................... 20
Bir Fonksiyonun Maksimum veya
Minimum Noktası ve Eğim .................. 21
İlişkisiz Değişkenler ............................... 22
iii
Makroekonominin
Üretim, Maliyetler Kapsamı ve Temel
BÖLÜM 3 BÖLÜM 4 Makroekonomik
ve Firma Davranışı
Değişkenler
Giriş ................................................................. 55 Giriş ................................................................. 79
Üretim ............................................................ 55 Makroekonominin Kapsamı ve Tarihçesi .... 79
Üretim Fonksiyonu ............................... 55 Makroekonominin Kapsamı ................. 79
Kısa Dönem-Uzun Dönem Ayırımı ..... 56 Makroekonominin Tarihçesi ................ 81
Maliyet ........................................................... 61 Ekonomik Performansın Ölçülmesi ve
Fırsat Maliyeti ....................................... 61 Temel Makroekonomik Değişkenler ............ 83
Kısa Dönemde Maliyet ........................ 63 İşsizlik ve İşsizliğin Ölçülmesi .............. 83
Uzun Dönemde Maliyet ...................... 66 Enflasyon .............................................. 85
Kâr Maksimizasyonu ..................................... 69 Toplam Hasıla ve Ekonomik Performans
Açısından Önemi ................................... 89
Mali Piyasaların Ana Göstergesi:
Faiz Oranı ............................................. 95
Döviz Kurunun Ölçülmesi .................... 97
iv
Milli Gelir Düzeyinin
BÖLÜM 5 BÖLÜM 6 Para ve Bankacılık
Belirlenmesi
v
Toplam Talep-
Toplam Arz
BÖLÜM 7 Analizi ve Politika
Uygulamaları
Giriş ................................................................. 163
Toplam Talep (Ad) ......................................... 163
Toplam Talep Eğrisinin Negatif Eğimli
Olma Nedenleri ..................................... 164
Toplam Talepteki Değişmeler .............. 166
Toplam Arz (As) ............................................. 168
Kısa Ve Uzun Dönem Toplam Arz
Eğrisi ....................................................... 168
Toplam Arz Eğrisindeki Değişmeler .... 170
Toplam Arz ve Toplam Talep Dengesi
(Denge Çıktı Ve Fiyat Düzeyi) ..................... 171
Makroekonomik Denge Ve Tam
İstihdam ................................................. 172
Deflasyon, Enflasyon Ve Stagflasyon .. 174
Toplam Arz ve Toplam Talebe Yönelik
Politikalar ....................................................... 175
Maliye Politikası .................................... 176
Para Politikası ........................................ 179
Politika Tartışmalarına Bir Bakış ......... 181
vi
Önsöz
Sevgili öğrenciler,
Televizyonlardaki haber bültenlerinin içerisin- tanıtmakta ve ekonomik birimlerin bu piyasa-
de olmasa bile sonunda neden ekonomi ha- lardaki davranışlarını incelemektedir. Kitabın
berleri olduğunu ya da neden hemen hemen 5. ünitesinden itibaren iktisadın mikro konu-
tüm gazetelerin ekonomi sayfası olduğunu hiç larından makro konularına geçiş yapılmıştır.
merak ettiniz mi? Ya da neden İktisada Giriş Bu amaçla beşinci ünitede, ilk olarak makroe-
dersi üniversitelerin iktisat dışındaki birçok konominin kapsamına ve gelişimine değinilip,
bölümlerinde de okutulur? Cevabı çok açık. daha sonra ekonomik performansın nasıl öl-
Çünkü kadınından erkeğine, yaşlısından çocu- çüldüğü ve işsizlik, enflasyon, hasıla gibi temel
ğuna, zengininden fakirine ekonomi herkesi makroekonomik değişkenler açıklanmaktadır.
ilgilendirir. O yüzden Alfred Marshal iktisadı Ünite 6’da, milli gelir düzeyinin nasıl belirlen-
“insanoğlunun normal yaşamındaki sıradan diği Keynesyen model temelinde gösterilmek-
ilişkilerini inceleyen bir bilim dalı” olarak ta- tedir. Para ve Bankacılık isimli 7. ünitede, para-
nımlamıştır. Herkesi ilgilendiren ve dolayısıyla nın ekonomideki işlevleri ve gelişimi açıklanıp,
okuyucu profili oldukça farklı olan elinizdeki bankacılık sistemi ve bankacılık sisteminin
bu İktisada Giriş kitabını herkesin okuyabile- para arzı üzerindeki etkilerinden bahsedilmek-
ceği, özellikle iktisatla ilk tanışanların şevkini tedir. Son ünitede ise, toplam talep – toplam
kırmadan sevmelerini sağlayacak bir dil ve içe- arz analizi ele alınıp, bu model kapsamında
rikle yazmaya çalıştık. O yüzden bu kitap her maliye ve para politikası uygulamaları değer-
ne kadar Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim lendirilmektedir.
Önlisans programlarında okuyan öğrenciler Bu kitabın amacı yükseköğretime yeni başla-
için hazırlandıysa da ümidimiz ilgili tüm oku- yan öğrencilere iktisadı öğretmek değildir. Bu-
yuculara faydalı olmasıdır. nun için ne bu kitabın kapsamı yeterlidir, ne
Bu kitap temelde iki ana bölümden oluşmak- de zaman. Aksine bu kitabın amacı öğrencileri
tadır. Kitabın ilk dört ünitesinden oluşan bi- iktisatla tanıştırmak ve onların iktisat öğren-
rinci bölümde genelde Mikroiktisat’ın konuları meye arzulu ve sağlam bir adımla başlamala-
incelenmiş, son dört üniteyi kapsayan ikinci rını sağlamaktır. Eğer bu fonksiyonu yerine
bölümde ise Makroiktisat’ın temel konuları getirebilirse ne mutlu bize.
tartışılmıştır. Son olarak bu kitabın sizlere sunulmasında
Kitabın planı şöyledir: Ünite 1 iktisadın temel emeği geçen herkese teşekkürü bir borç bilir,
kavramları ve tüketici davranışlarını incele- kitaptaki tüm hata noksanların yazarlar ve
mektedir. Bu ünitede aynı zamanda iktisat- editörlere ait olduğunu belirtmek isteriz.
ta sıkça kullanılan grafikler tanıtılmaktadır.
Ünite 2 arz, talep, piyasa dengesi ve esneklik
konularını incelemektedir. Firma davranışları,
üretim, maliyetler gibi konular üçüncü Ünite’ Editörler
de incelenmektedir. Dördüncü ünite her gün
Doç.Dr. Yılmaz Kılıçaslan
içinde yaşadığımız hem mal ve hizmet hem
de faktör piyasaları ile ilgili temel kavramları Doç.Dr. Ethem Esen
vii
Bölüm 1
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı
1 2
Kıtlık ve Tercih
Temel Kavramlar
öğrenme çıktıları
5 Grafikleri Anlamak
5 İktisatta kullanılan grafikleri tasvir edebilme
2
İktisada Giriş
3
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı
firmaların davranışlarını ve bu iki grubun karşılıklı etkileşimini inceler. Bir mal ya da hizmetin fiyatı ve ne
kadar arz edileceğinin belirlenmesi ya da bir bireyin çalışma boş zaman tercihi, firmanın faaliyetleri ile ilgili
aldığı kararlar mikro iktisadın konuları arasındadır.
Makro iktisat ise ulusal ya da küresel iktisadi olay ve değişkenleri inceler. Bir ekonomideki enflasyon,
işsizlik, dış ticaret, döviz kurları, uluslararası sermaye hareketleri vb. konular ise makro iktisadın inceleme
alanına girmektedir.
Her ne kadar mikro ve makro iktisat farklı konuları inceliyor olsa da, iktisadi birçok problemin hem
mikro hem de makro dinamiklere sahip olduğu unutulmamalıdır. O yüzden mikro ve makro iktisadı çok
keskin çizgilerde birbirinden ayırmak oldukça güçtür. Zira bir makro politika değişikliğinin mikro etkileri
olurken, mikro ekonomik politikalarda değişiklikte makro değişkenleri etkilemektedir. Örneğin bir mal ya
da hizmetin katma değer vergisi (KDV) oranında yapılacak mikro bir değişiklik, bir makro değişken olan
bütçe açığını pekâlâ etkileyebilecektir.
Piyasalar
Günlük kullanımda piyasa ile belli bir mal ya da hizmetin alınıp satıldığı yer kastedilir. Otomobil piya-
sası, altın piyasası, balık piyasası bunlara örnek gösterilebilir. İktisatta kullanılan piyasanın çok daha geniş
bir anlamı vardır. Bu anlamda piyasa, bir iktisadi malın alıcı ve satıcılarının bir araya geldiği yer olarak
tanımlanabilir. Alıcı ve satıcıların bir araya geldiği yerin sebze hali gibi fiziksel bir mekan olması gerekme-
mektedir. Örneğin İstanbul Menkul Kıymetler Piyasası’nda (İMKB) hisse senedi alıcı ve satıcıları fiziksel
olarak bir araya gelmek zorunda değillerdir. İşlemler internet üzerinden ya da telefonla işlemler yapılabilir.
Piyasalar mal ve faktör piyasaları olmak üzere ikiye ayrılırlar. Mal ve hizmetlerin alınıp satıldığı piyasa-
lara mal piyasaları, emek ve sermaye gibi üretim faktörlerinin alınıp satıldığı piyasalar ise faktör piyasaları
denir. Piyasaların en önemli fonksiyonu karar alıcıların kararlanın koordinasyonunu sağlamasıdır.
KITLIK VE TERCİH
Ekonomik sorunlar isteklerin (ihtiyaçların) sahip olduklarımızdan (kaynaklardan) daha fazla olmasın-
dan kaynaklanmaktadır. İhtiyaçların kaynaklardan fazla olması durumuna iktisatta “kıtlık” diyoruz. Kıtlık
için tüm iktisadi problemlerin merkezidir dersek yanılmış olmayız. Kıtlık herkesin karşı karşıya kalabileceği
bir durumdur. İktisatta kıtlık mutlaka su, ekmek gibi temel ihtiyaçlardan mahrum olmak anlamına gelmez.
Yani 1 liralık bir dondurma almak isteyen fakat cebinde 50 kuruşu olan bir çocuğun karşı karşıya kaldığı du-
rum da, Kanarya Adaları’nda tatil yapmak isteyen fakat bu tatile gitmesini sağlayacak kadar parası olmayan
orta gelir düzeyine sahip bir devlet memurunun karşı karşıya kaldığı durum da kıtlık olarak tanımlanabilir.
4
İktisada Giriş
Kıtlık sorunu ile karşı karşıya kalmayan bir bi- İktisatta amaçlarına ulaşmak üzere sistematik
reyden söz etmek mümkün değildir. Kimimizin ve bilinçli olarak mevcut alternatifler arasında ya-
parası kıt olabilir, kimimizin toprağı kıt olabilir, pabileceğinin en iyisini yapmayı rasyonel davranış
kimimizin zamanı kıt olabilir. Tıpkı bireyler gibi olarak tanımlayabiliriz. Rasyonel davranış, davra-
toplumların, ülkelerin de kaynakları kıttır. Eğer ih- nışı sergileyen açısından tüm yarar ve zararları dü-
tiyaçları karşılayan mallar ihtiyaçlar kadar olsaydı, şünülmüş, kendi içerisinde tutarlı ve karar alıcının
o zaman kıtlık sorunu ile karşı karşıya kalmayacak- amacına en iyi şekilde ulaşmasını sağlayan davranış
tık. Fakat maalesef ihtiyaçları giderecek olan mal- biçimidir. İktisatçılar ekonomik birimlerin karar
ların miktarı çoğu zaman ihtiyaç duyulan miktar- alırlarken rasyonel davrandıklarını ve dolayısıyla da
dan daha azdır. İhtiyacımız kadar var olan mallara yaptıkları seçimin rasyonel seçim olduğunu varsa-
örnek olarak, o da şimdilik, havayı gösterebiliriz. yarlar. Firmalar üretim miktarı ile ilgili kararları-
Dünyanın neresine giderseniz gidin hava için para nı alırlarken, ne kadar işçi çalıştıracaklarına karar
ödemezsiniz ve istediğiniz kadar tüketebilirsiniz. verirlerken, tüketiciler ne kadar çalışıp ne kadar
İktisat biliminde bu tür mallara serbest mallar di- harcayacaklarına karar verirlerken, hazine ne kadar
yoruz. hazine bonosu çıkaracağına karar verirken rasyonel
İnsan ihtiyaçlarının giderilmesinde kullanılan davranır.
ve çoğu zaman ihtiyaç duyulan miktardan daha az
bulunan ve dolayısıyla iktisadın inceleme alanına Fırsat Maliyeti - Parasal Maliyet
giren mallara iktisadi mallar diyoruz. Burada mal
Tercih bir şeyi elde etmemizi sağlarken başka
ile kastedilen sadece otomobil, buzdolabı, ekmek
bir şeyden vazgeçmeyi zorunlu kılar. Buna “ödün-
gibi elle tutulabilen mallar değildir. İnsan ihtiyaçla-
leşme (trade-off)” diyoruz. Eğer Anadolu Üniversi-
rının giderilmesinde en az onlar kadar önemli olan
tesi Açık Öğretim Programlarının birinde okuyup
kuaför, ulaşım, eğitim, sağlık, güvenlik gibi kulla-
bir ön lisans veya lisans derecesine sahip olmak isti-
nıldığından insanlara fayda sağlayan hizmetler de
yorsanız, o zaman en azından belirli bir süre güneş-
iktisadi mallar arasında yer almaktadır. Her ikisi-
li bir Nisan hafta sonundan vazgeçmeniz gerekiyor.
nin de ortak özelliği tüketimi ya da kullanımı ile
Çünkü Nisan’ın ilk hafta sonu Açık Öğretim sınav-
bireylere fayda sağlamalarıdır.
ları var. Yani Açık Öğretim ’de okumanın ödünleş-
Sonsuz olan ihtiyaçlar karşısında ihtiyaçları melerinden bir tanesi Nisan’ın ilk hafta sonudur.
karşılayacak olan kaynaklar kıt olması bir tercih Her tercihin bir maliyeti vardır. Herhangi bir şeyi
(seçim) yapma zorunluğu doğurur. Aslında iktisat elde etmek için vazgeçtiğimiz en değerli alternatif,
biliminin özüdür seçim. İktisat bilimi, hem bu se- o tercihin fırsat maliyetidir. Pazar günü fazla mesai
çimin nasıl yapılacağı hem de bu seçimin sonuçları yapmanın fırsat maliyeti, aile ile gidilmeyen piknik
ile ilgilenir. ya da seyredemediğiniz film olabilir.
Fırsat maliyeti ile parasal maliyeti birbirin-
Rasyonel Davranış den ayırmak gerekmektedir. Ekonomistler, bir
Kaynakların kıtken ihtiyaçların sonsuz olması kararın daha çok fırsat maliyetini göz önünde
çoğu zaman alternatifler arasında bir seçim yap- bulundururlar. Çünkü bir şeyin maliyeti onu
mayı yani bir karar almayı gerektirir. Peki, insanlar elde etmek için nelerden vazgeçtiğinizdir. Saatte
nasıl karar alırlar? İktisat biliminde insanların karar 10T kazanan bir taksi şoförünü düşünelim. Bu
alırlarken rasyonel davrandıklarını varsayarız. Ken- taksi şoförü mesai saatleri içerisinde toplam sü-
di çıkarının peşinde koşan iktisadi insanın (homo resi 2 saat olan ve bilet fiyatının 10T olduğu bir
economicus) en önemli özelliği rasyonel (akılcı) dav- sinemada yeni çıkan bir filme gitsin. Taksicinin
ranış sergilemesidir. sinemaya gitmesinin fırsat maliyeti kaç liradır
sizce? Cevap 30T. Taksici sinemaya gitmek için
öncelikle sinema biletini satın alarak 10T parasal
maliyete katlanmıştır. Filmi izlemek için ise 2 sa-
Bireysel çıkarını en çoğa çıkarmaya çalışan
atini harcamıştır. Taksici saatte 10T kazandığına
rasyonel insana “iktisadi insan (homo eco-
göre, taksicinin çalışmadığı 2 saatin fırsat maliye-
nomicus)” denir.
ti 20T’dir. Buda taksicinin sinemaya gitmesinin
5
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı
fırsat maliyetinin 30T olmasına neden olur. Tabi taksicinin sinemaya giderek vazgeçtiği 30T’den sağ-
ladığı fayda, gitmeyerek kazanacağı 20T’nin sağlayacağı faydadan daha yüksek olabilir. Gittiğine göre
muhtemelen öyledir.
6
İktisada Giriş
7
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı
Ne Üretilecek?
1978’de Sony’nin mühendisi Nobutoshi Kihara’da tarafından icat edilen, 1979’da ticarileştiğinde mü-
zik dinleme alışkanlıklarında devrim etkisi yaratan, insanların hareket halindeyken müzik dinlemesine ola-
nak veren kasetçalar “Walkman” 2000’li yıllarda neden üretilmiyor? Ya da nasıl oluyor da patenti 1873’te
alınan meşhur Levi’s marka kotlar hala üretilip tüm dünyada alıcı bulabiliyor? İşte iktisat biliminin cevap-
laması gereken sorulardan birincisi “Ne üretilecek?” sorusudur. Bu soruya serbest piyasa ekonomilerinde
firma ve tüketiciler ve bunların karşılıklı etkileşimi ile cevap bulunabilmektedir. Serbest piyasa ekonomile-
rinde ne üretileceğinin kararının verilmesinde en önemli rolü “fiyat”lar üstlenir. Firmalar fiyatı maliyetine
göre daha yüksek, dolayısıyla kâr oranı yüksek olan mal ya da hizmetleri üretirken, fiyatı maliyetinden
daha düşük olan malları üretmezler. Bazı durumlarda ne üretilecek sorusunun cevabını devlette verebilir.
Örneğin Cumhuriyet’in ilk yıllarında özel teşebbüs yeterince gelişmediğinden “ne üretilecek?” sorularının
önemli bir kısmının cevabı devlet tarafından verilmiştir.
yaşamla ilişkilendir
8
İktisada Giriş
Ne Kadar Üretilecek?
İktisat biliminin cevaplaması gereken ikinci soru olan “bir ekonomide ne kadar mal ya da hizmet
üretileceği” sorusu da mevcut ekonomik sisteme göre değişiklik gösterecektir. Serbest piyasa ekono-
milerinde, yani ürün fiyatının arz ve talep tarafından belirlendiği ekonomilerde, bir ürünün ne kadar
üretileceği fiyatlar tarafından belirlenecektir. Eğer ürün arz miktarı talep miktarından fazla ise, bu ürü-
nün fiyatının düşmesine neden olacak, bu fiyat düşüşü de bir taraftan bazı firmaların üretim miktarını
azaltmasına neden olacak, diğer taraftan da düşük fiyat talebin artmasına neden olacak ve piyasada
arz ve talebi eşitleyen bir fiyat ortaya çıkacaktır. Fiyatlar devlet müdahalesinin olduğu durumlarda
ise, bu fonksiyonunu yerine getiremeyecektir. Örneğin, Türkiye’de yıllarca konut talebinin arzından
yüksek olması, hem konut fiyatlarının hem de konut kiralarının yüksek olmasına neden olmuş, bu ise
hem özel konut üretimini teşvik etmiş, hem de devletin bu piyasada aktif olarak yer almasına neden
olmuştur.
Bir ekonomide hangi mal ve hizmetlerin ne kadar üretileceği zaman içerisinde değişiklikler gösterebi-
lir. Örneğin 1960 yılında Türkiye’de üretilen katma değerin %56’sı tarım sektörü tarafından üretilirken
(Dünya Bankası, 2018), 57 yılda bu oran değişmiş ve Türkiye Gayri Safi Milli Hasılası (GSMH) içindeki
payı %6,1’e düşmüştür. Genel olarak ekonomiler geliştikçe hizmet sektörünün yaratılan katma değer içe-
risindeki payı artarken, tarım sektörünün payının düştüğü gözlenmektedir. Bu durum Şekil 1.2’de görül-
mektedir.
Nasıl Üretilecek?
Mal ya da hizmetlerin nasıl üretileceği sorusunun cevabını belirleyen en önemli faktör ekonominin
sahip olduğu kaynaklar, diğer bir ifade ile üretim faktörleridir. Bireylerin ihtiyaçlarını karşılayan mal ve
hizmetlerin üretimi için gerekli olan kaynaklara üretim faktörleri denir. Temel olarak dört üretim faktörü
vardır. Bunlar:
9
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı
• Emek
• Sermaye
• Toprak
• Girişimciliktir.
Hangi üretim faktörü ekonomide bol ise, o üretim faktörünün fiyatı düşük olacaktır. O yüzden
ürünlerin nasıl üretileceğini üretim faktörlerinin miktarı belirleyecektir. Emeğin son derece yoğun ol-
duğu bir ekonomide ürünler daha fazla emek-yoğun teknolojilerle üreti-
lirken, sermayenin bol olduğu ekonomilerde daha çok sermaye yoğun bir
üretim biçimi tercih edilecektir.
dikkat
Kuşkusuz mal ya da hizmetlerin nasıl üretileceğinin en önemli belirle-
Her ne kadar son de-
yicilerinden biri de teknoloji düzeyi olacaktır. Nasıl ki 20. yy.’ın başlarında
rece önemli olsa da bazı
robotlarla otomobil üretimi söz konusu değilken, 21. yy. ’da da el yapımı
kaynaklarda girişimcilik
otomobil bulmak zor olacaktır. Dolayısıyla teknolojinin ileri olduğu ekono-
bir üretim faktörü olarak
milerde daha ileri teknoloji kullanan üretim süreçlerine rastlanılırken, tek-
tanımlanmamaktadır.
nolojinin daha az geliştiği ekonomilerle daha düşük teknoloji yoğun üretim
süreçleri göze çarpacaktır.
Kim Üretecek?
Kim üretecek sorusunun şöyle sormak ta mümkündür: Ne, ne kadar ve nasıl üretilecek sorularının
cevabını kim verecek? Bu soruların cevabı uygulanan ekonomik sistem’e göre farklılıklar gösterecektir.
Merkezi planlama ekonomilerinde (ya da kumanda ekonomileri) ne, ne kadar ve nasıl üretileceği sorula-
rının cevabını devlet verir. Merkezi planlama ekonomilerine günümüzde sayıca oldukça az olan sosyalist
ekonomiler örnek gösterilebilir.
Serbest piyasa ekonomilerinde neyin, ne kadar ve nasıl üretileceğine kendi çıkarlarının maksimizas-
yonunu amaçlayan bireyler (tüketiciler) ve firmalar (üreticiler) tarafından karar verilir. Piyasa ekonomile-
rinde, bireyler gelir kısıtları altında faydalarını maksimize eden tüketim tercihlerini yaparken, firmalarda
kârlarını maksimize eden üretim kararlarını alıyor olacaklardır.
Günümüzde tam anlamıyla ne kumanda ekonomilerinin ne de serbest piyasa ekonomilerinin varlı-
ğından söz edebiliriz. Dünyadaki birçok ekonomide her ne kadar derecesi faklı olsa da, devletin piya-
salara çeşitli mekanizmalarla müdahale ettiği karma ekonomik sistem uygulanmaktadır. Ekonomilerin
temel amacı hem üretimde hem de tüketimde etkinliği sağlamaktır. Ne serbest piyasa ekonomileri ne
de kumanda ekonomileri üretimde ve tüketimde kaynakların etkin dağılımı için yeterli olabilmekte-
dir. Bu tür durumlarda devlet piyasaya müdahalelerde bulunarak kaynakların daha etkin dağılmasını
sağlamaktadır. Devletin bu rolünün önemi 2008 yılında patlak veren küresel krizle birlikte daha da
öne çıkmıştır.
Aslında yukardaki dört temel sorunun cevabı sistematik ve planlı süreçler sonucunda verilmeyebilir.
En azından şu an Dünya’daki ülkelerin birçoğunda uygulanan farklı derecelerdeki serbest piyasa ekono-
milerinde durum böyledir. Bu tür ekonomilerde ekonomik birimlerin kendi çıkarlarını maksimize etmek
üzere, verdikleri rasyonel kararlar yukarıdaki dört temel sorunun cevabını otomatik olarak verir. Bunu
iktisadın bir bilim olmasına önemli katkıları olan, modern iktisadın kurucusu olarak niteleyebileceğimiz
18.yy. iktisatçısı Adam Smith “görünmez el” olarak adlandırmıştır. Smith’e göre bireylerin, firmaların
yani ekonomik birimlerin kendi çıkarları peşinde koşması toplumun çıkarları ile doğrudan ilişkilidir ve
eğer her birey ya da ekonomik birim kendi çıkarını en çoğa çıkarmaya çabalarsa toplum çıkarı da en çoğa
çıkabilir.
10
İktisada Giriş
11
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı
aynı olmayacaktır. Onuncu günün tatilciye sağladığı fayda birinci günün faydasından çok daha düşük
olacaktır. On gün için tatile çıkan tatilcinin toplam ve marjinal faydaları Tablo 1’de verilmektedir. Dikkat
edilirse tatilcinin toplam faydası 10. güne kadar bir azalma göstermezken, marjinal faydası ilk günden
ibaren azalmaktadır.
0 0 ---
1 15 15
2 25 10
3 33 8
4 39 6
5 43 4
6 46 3
7 48,2 2,2
8 49,5 1,3
9 50 0,5
10 50 0
35 33
tatile çıkan bir tüketicinin toplam ve 30
marjinal faydaları görülmektedir. 25
25
Dikkat edilirse, tüketicinin toplam 20
faydası 10. güne kadar artarken, 15
15
marjinal faydası ilk günden itibaren 10
azalmaktadır. Marjinal faydanın
5
tüketimle birlikte azalmasına azalan
0
marjinal fayda diyoruz. 0 1 2 3 4 5 6 7 8 7 10
tatildeki gün sayısı
Birinci tatil gününün toplam ve
marjinal faydası eşit iken, 10. günde Marjinal Fayda Eğrisi
marjinal fayda sıfır ve toplam fayda 15
15
maksimumdur. 14
13
12
marjinal fayda
12
İktisada Giriş
13
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı
(1.5)
Dikkat edilirse yukarıdaki eşitlik (1.5)’te X malı için harcanan son liranın marjinal faydası, Y malına
harcanan son liranın marjinal faydasından daha büyüktür. Tüketici, tükettiği malların fiyatını değiştireme-
diğine göre, yeniden dengeye ulaşabilmesi için tükettiği malların marjinal faydalarını değiştirmesi gereke-
cektir. Tüketicinin Y malı tüketimini de değiştirmediğini varsayarsak, geriye tüketicinin değiştirebileceği
tek şey kalmaktadır. X malının marjinal faydası. X malının tüketim miktarı değişirse o zaman marjinal
faydası da değişecektir. Azalan marjinal fayda ilkesi gereği, tüketici eğer X malının tüketim miktarını artı-
rırsa, malın marjinal faydası düşer. Böylelikle tüketici dengesi yeniden kurulabilir.
X malının fiyatı artarsa bu kez de yeniden dengeyi kurmak için X malı tüketimini azaltmak gereke-
cektir. Böylece X malının marjinal faydası artacak, bu X malına harcanan son liranın marjinal faydasını
artıracak ve yeniden tüketici dengesine ulaşılacaktır.
Tüketicinin tükettiği mallardan birinin fiyatının değişmesi sonucu tüketicinin dengesini yeniden kurabil-
mesini sağlayan süreç, yani malın fiyatı düştüğünde tüketicinin dengesini yeniden kurabilmesi için tüketim
miktarını artırması, malın fiyatı arttığında da tüketim miktarını azaltması, talep yasası ile son derece tutar-
lıdır. Çünkü talep yasası normal bir malın talebinin fiyatı artığında düştüğünü, malın fiyatı düştüğünde ise
talebin artacağını söyler. Bu kuraldan faydalanarak tüketicinin bireysel talep eğrisini elde edebiliriz.
Bir tüketicinin herhangi bir mal ya da hizmet ile ilgili bireysel talep eğrisi farklı fiyat düzeylerinde tüke-
ticinin faydasını maksimum yapan talep miktarlarının geometrik yeridir. Diğer bir ifade ile talep eğrisi, bir
tüketicinin herhangi bir malı farklı fiyat düzeylerinde ne kadar satın almak istediğini gösterir. Bireysel talep
eğrisi normal mallar için negatif eğimlidir. Yani malın fiyatı ile talep miktarı arasında ters yönlü bir ilişki var-
dır. Yani, tüketicinin tükettiği malın fiyatı artarsa talep miktarını azaltır, fiyatı düşerse talep miktarını artırır.
Konunun daha kolay anlaşılması için temsili bir memur ailesinin kırmızı et talebini Şekil 1.4’te ince-
leyelim.
14
İktisada Giriş
GRAFİKLERİ ANLAMAK
“Sayılar yalan söylemez!”. Evet belki ekonomik modeller yanlış sonuçlar üretebilir, ya da doğru bildiğimiz
teorilerin bir gün doğru olmadığı ispat edilebilir. Fakat sayılar yalan söylemez. Ekonomik veriler çoğu zaman
mevcut durum ile ilgili birçok bilgiyi bize veren en önemli kaynaklardır. O yüzden iktisatçılar ekonomik
15
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı
değişkenlerle ilgili verileri hem mevcut durumun analizi için, hem de çeşitli ekonomik modeller kullanarak
iktisadi değişkenler arasındaki ilişkiler ile ilgili akıl yürütüp, ekonomi politikaları üretebilmek için kullanırlar.
Fakat doğrudan sayıları incelemek çoğu zaman beraberinde sorunları da getirir. O yüzden iktisatçılar
doğrudan sayılar yerine bu sayıları kullanarak oluşturdukları grafikleri kullanırlar. İki ya da daha fazla
iktisadi değişken arasındaki ilişkiyi ve/veya zaman içerisindeki değişimini görmenin ve yorumlamanın en
kolay yoludur. Grafikler çoğu zaman iki boyutlu olmakla birlikte, ikiden fazla boyutlu grafiklerde görmek
mümkündür.
Özellikle bilgisayar yazılımlarının gelişmesi ile birlikte çok farklı grafik türleri üretmek mümkün ol-
makla birlikte, biz burada sıkça karşınıza çıkacak olan dört farklı grafik türünden bahsedeceğiz. Bunlar:
• Zaman serisi grafiği
• Kesit veri grafiği
• Serpme diyagramı
• Pasta grafiği
Şimdi bu grafik türlerine kısaca bir göz atalım.
12.000
Kişi Başına Düşen 11.000
GSMH, Türkiye, 1960-2017, 2008; 10.851
ABD Doları 10.000
2017; 10.541
9.000
Yandaki grafikte Türkiye’nin kişi
başına düşen GSMH’ı bir zaman 8.000 2009; 9.036
serisi grafiği olarak verilmektedir.
7.000
Grafikten, bazı yıllar düşüş olsa da
Türkiye’nin kişi başına düşen 6.000
GSMH’ın son elli yedi yılda önemli 5.000
derecede arttığını, 1960 yılında 509 1998; 4.497
ABD doları olan kişi başına düşen 4.000
GSMH’nın 2017 yılına gelindiğinde 1993; 3.180
10 bin ABD dolarını geçtiği 3.000
1979; 2.079 2001; 3.120
görülmektedir.
2.000 1994; 2.270
1.000 1960; 509
0
Kaynak: WDI, Dünya Bankası, 2018
1960
1963
1966
1969
1972
1975
1978
1981
1984
1987
1990
1993
1996
1999
2002
2005
2008
2011
2014
2017
16
İktisada Giriş
Dünyanın en zenginleri,
15 Ağustos 2018, Jeff Bezos (ABD) 155,0
milyar ABD doları. Bill Gates (ABD) 96,8
Yandaki grafikte 15 Ağustos 2018 tarihi Warren Buffett (ABD) 86,0
itibari ile Dünyanın en zengin yirmi Bernard Amault (Fransa) 74,9
kişisi verilmektedir. Veri günlük Amancio Ortega (İspanya) 70,0
verilmektedir. Zira bu servetler günlük Mark Zuckerberg (ABD) 69,1
değişmektedir. Örneğin Amazon’un Carlos Slim (Meksika) 60,9
sahibi Jeff Bezos’un serveti 14 Ağustos’tan Larry Page (ABD) 58,6
15 Ağustos’a 3 milyar dolar azalmıştır. LSergey Brin (ABD) 57,1
Grafiğe göre Dünya’nın en zengin Larry Ellison (ABD) 54,4
adamı 155 milyar dolar serveti ile Mukesh Ambani (Hindistan) 47,0
Amerikalı Jeff Bezos’dur. Dünyanın Charles Koch (ABD) 47,0
ikinci en zengin adamı ise herkesin David Koch (ABD) 47,0
tanıdığı Microsoft’un patronu Francoise B. Meyers (Fransa) 46,7
William Henry Gates III (Bill Gates)’tir. 46,7
Jim Walton (ABD)
Dünyanın ilk 20 zengini arasında 13
Rob Walton (ABD) 46,4
ABD vatandaşı, 2 Çin, 2 Fransa,
Alice Walton (ABD) 45,0
1 Meksika, 1 İspanya ve 1 Hindistan
vatandaşı bulunmaktadır. Jack Ma (Çin) 41,5
Steve Ballmer (ABD) 40,6
Kaynak: Bloomberg Milyarderler İndeksi,
Hui Ka Yan (Çin) 35,6
2018
0
10
20
30
40
50
60
70
80
90
100
110
120
130
140
150
160
https://bloomberg.com/billionaires
Serpme Diyagramı
İki değişkenin değerlerini Kartezyen koordinat düzlemi kullanarak birlikte göstermek mümkündür.
Bu tür grafiğe “serpme diyagramı” denir. Serpme diyagra-
mı iki değişken arasındaki ilişkiler açısından önemli bil-
giler verir. Serpme diyagramları her ne kadar değişkenler
arasındaki ilişkiler hakkında bilgi verseler de, değişkenler internet
arasındaki nedensellikle ilgili bilgi vermezler. Değişkenler Ülkelerin insani gelişme düzeyleri her yıl Bir-
arasındaki nedensellikler için daha ileri analizler yapmak leşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)
gerekecektir. Örneğin ülkelerin İnsani Gelişme sıralaması tarafından “İnsani Gelişme Raporu” ile açık-
ile ortalama eğitim süreleri en etkin şekilde bir serpme di- lanmaktadır. Aynı zamanda Türkçe olarak da
yagramında gösterilebilir. Serpme diyagramı örneği Şekil. yayınlanan bu rapora http://hdr.undp.org/en/
1.7’e gösterilmektedir. adresinden ulaşılabilir.
17
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı
Eğitim - İnsani
Gelişme İlişkisi, 2016
Yandaki serme diyagramında çeşitli ülkelerin
2016 yılı insani gelişme sıralaması ve 14
ortalama eğitim süresi verilmektedir.2016 13
Norveç 1; 12,7
yılında insani gelişme açısından Dünya’nın 12
Singapur 5; 11,6
bir numaralı ülkesi olan Norveç’te ortalama 11 Yunanistan 29; 10,5
eğitim süresi 12,7 yıldır. İnsani gelişme 10 Suudi Arabistan 38; 9,6
açısından 71. sırada yer alan Türkiye’de ise 9 Uruguay 54; 8,6
Eğitim Süresi
ortalama eğitim süresi 7,9 yıldır. İnsani 8 Türkiye 71; 7,9
Çin 90; 7,6
gelişme listesinde 187. sırada olan 7 Mısır 111; 7,1
Nijer’de ise ortalama bir Nijer’linin Irak 121; 6,6
6
toplam 1,7 yıl eğitim gördüğü 5 Pakistan 147; 5,1
anlaşılmaktadır. Ortalama eğitim süresi daha
4
uzun olan ülkelerde,insani gelişme
3
açısından daha ilerde iken, insani gelişme Nijer 187; 1,7
açısından yer olan ülkelerde eğitim süresinin 2
daha kısa olduğu dikkati çekmektedir. 1
Bu Bilgiler eğitim ile insani gelişme 0
arasındaki ilişkiyi açıkça ortaya koymaktadır. 0 50 100 150 200
İnsani Gelişme Sırası
Kaynak: İnsani Gelişme Raporu,Birleşmiş Milletler,
2018
Şekil 1.7 Serme Diyagramı
Pasta Grafiği
Kitaplarda, dergilerde hatta televizyon programlarında
sıkça gördüğümüz bir diğer grafik türü “pasta grafiği”dir. internet
Bir bütünün paylarını göstermenin en etkin yolu pasta Dünya ve ülkelerle ilgili ekonomik, sosyal ve si-
grafiği kullanmaktır. Toplam nüfusun farklı yaş grupları- yasal çok kısa bilgilere Merkezi Haberalma Ör-
na dağılımı, ekonomi içerisindeki farklı sektörlerin top- gütü (Central Intelegence Agency – CIA)’nün
lam içerisindeki payları, ihracatın sektörlerarası dağılımı, “The World Factbook” veri tabanından ulaşı-
partilerin oy dağılımı, gelir dağılımı vb. birçok konu pasta labilir: https://www.cia.gov/library/publicati-
grafiği ile gösterilebilir. Bir pasta grafiği örneği Şekil 1.8’de ons/the-world-factbook/index.html
sunulmaktadır.
Küresel İnanç
Dağılımı, 2009
Dinsiz
Musevi Ateist
Yandaki pasta grafiğinde Dünyadaki 11,7%
Budist 0,2% 2,4% Diğer
inançların dağılımını görmektesiniz.
7,1% 8,9%
Bu grafikteki oranların toplamı 100’dür.
Grafiğe göre, Dünya nüfusunun %33,5’i Hindu
Hristiyan ve %22,4’ü ise Müslüman’dır. 13,8%
Grafikten üçüncü en büyük dinin %13,8
ile Hindu olduğu anlaşılmaktadır.Dünya
nüfusu içerisinde Musevi’lerin payı ise
%0,2’dir.
Yine grafiğe göre bir yaratıcıya inanmakla
birlikte herhangi bir dini kabul
etmeyenlerin toplam Dünya nüfusu Müslüman
içerisindeki payı %11,7 iken, tüm Hristiyan
22,4%
metafizik inançları reddeden Ateistlerin 33,5%
payı ise %2,4’tür.
18
İktisada Giriş
Bir Ekonomik Model Olarak Grafikler lan balık miktarı arasında pozitif bir ilişki (ikisinin
Grafikler aslında sadece ekonomik ve sosyal birlikte artması) nedensellik olabilir. Zira eğitimli
durumun resmini yansıtmazlar. Grafikler aynı za- balıkçılar daha bilinçli avlanacaklarından, bu uzun
mana basit birer ekonomik model olarak algılana- dönem balık arzını artırabilir.
bilirler. Zira grafikler, değişkenler arasındaki ilişki-
leri yansıtırlar. Örneğin Şekil 1.5’deki Türkiye’nin
1960-2010 yılları kişi başına düşen GSMH grafiği
aslında kişi başına düşen GSMH ile zaman arasın- dikkat
“Ceteris paribus” Latince kökenli, “diğer
daki ilişkiyi gösteren basit bir modeldir. Bu mo-
faktörler (değişkenler) sabitken” anlamı-
deli matematiksel olarak göstermek istersek, y kişi
na gelen ve iktisatta sıkça kullanılan bir
başına düşen GSMH’yı ve t zamanı temsil etmek
kalıptır. Çünkü iktisatta bir değişkendeki
üzere, şöyle yazılabilir:
değişim etkilerini görebilmek için ilişkili
y= f (t) (1.7) diğer faktörleri sabit tutmak gerekmekte-
dir. Örneğin “tüketici kredi faizleri düştü,
Yine benzer şekilde Şekil 1.7’teki insani gelişme o yüzden otomobil satışları arttı” diyebil-
(HD) ile eğitim (E) arasındaki ilişki bir matema- memiz için aynı dönemde tüketici geliri,
tiksel model şöyle yazabiliriz: otomobil fiyatı, vergiler gibi otomobil ta-
lebini belirleyen diğer faktörlerin değişme-
HD= f(E) (1.8) miş olması gerekir.
ya da
Eğim
E= f(HD) (1.9)
İki değişken arasındaki marjinal ilişkiyi göste-
Dikkat edilirse insani gelişme ve eğitim arasın- ren eğim iktisatçı için çok önemlidir. Eğim bağım-
daki ilişkiyi gösteren modeli iki farklı şekilde yaz- sız değişkendeki bir değişimin bağımlı değişkene
dık. Model (1.8) de insani gelişme (HD) eğitim etkisini gösterir ve şöyle hesaplanır:
(E) tarafından belirlenirken, yani HD bağımlı de- y = f ( x) ise,
ğişken ve E bağımsız değişken iken, ikinci modelde
tam tersidir. Bunun nedeni bu iki değişken arasın-
daki nedenselliği bilmiyor olmamızdır. Yani hangi bağımlı değişkendeki değişim
değişkenin hangi değişkeni etkilediğini tam olarak eğim =
bağımsız değişkendeki değişim
bilmiyor olmamız nedeniyledir. İşte grafikler her
ne kadar değişkenler arasındaki ilişkiyi (korelas-
yon) gösterse de, nedenselliği göstermez. y ' deki değişim
eğim =
İktisadi olayları modellerken yapılması gereken x ' deki değişim
en önemli şeylerden bir tanesi iktisadi değişkenler
arasındaki ilişki ile nedenselliği birbirinden ayıra-
Δy
bilmektir. Eğer bir ekonomik değişkende meydana eğim = (1.10)
gelen değişim bir başka iktisadi değişkeni etkili- Δx
yorsa buna nedensellik denir. Örneğin bir ürünün
fiyatı artarsa diğer faktörler sabitken (ceteris pari- Yukarıdaki eşitlikte değişimi temsil etmektedir.
bus) o ürünün talebi azalır. O zaman ürün talebi ile İki değişken arasındaki ilişkiyi gösteren bir ekono-
ürün fiyatı arasında bir nedensellik vardır diyebi- mik modelde, eğimin işareti değişkenler arasındaki
liriz. Eğer değişkenler arasında nedensellik yok fa- ilişkinin yönünü gösterirken, eğimin büyüklüğü
kat ilişki (korelasyon) varsa böyle bir sonuç ortaya ilişkinin şiddetini gösterir. Dolayısıyla eğer hesapla-
çıkmayabilir. Örneğin Türkiye’nin balık üretimi nan eğim katsayını negatif ise, değişkenler arasında
ile ekonomik büyümesi arasında bir ilişki olabilir. ters yönlü (negatif ) bir ilişki, pozitif ise değişkenler
Fakat bu ilişkide bir nedensellik olmak zorunda arasında doğru yönlü (pozitif ) bir ilişki olduğunu
değildir. Fakat balıkçıların eğitim düzeyi ile tutu- gösterir. Yani:
19
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı
20
İktisada Giriş
x x x
0 0 0
Şekil 1.11 Pozitif İlişkiler
x x x
0 0 0
Şekil 1.12 Negatif İlişkiler
Maksimum, Minumum,
y y
eğim=0 eğim=0
Eğim<0 Eğim>0
Eğim>0 Eğim<0
0 x 0 x
21
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı
İlişkisiz Değişkenler
İki değişken arasında bir ilişki yok ise, yani değişkenler birbirinden bağımsız ise, o zaman değişken-
lerden birinde bir değişim olsa bile diğeri sabit kalacaktır. Türkiye’ye gelen göçmen kuşlarla Türkiye’nin
enflasyon oranı arasında bir ilişki olmasa gerek. Böyle iki ilişkisiz değişkenin grafiği Şekil 1.14’deki gibi
olacaktır.
x ve y ilişkisiz: x ve y ilişkisiz:
y y
Eğim=0 Eğim=
0 x 0 x
Şekil 1.14 İlişkisiz Değişkenler
22
İktisada Giriş
Temel Kavramlar
bölüm özeti
İktisadi bireylerin, firmaların, kurumların ve devletin karar verme süreçlerini ve bu kararların sonuçlarını in-
celeyen sosyal bir bilim dalı olarak tanımlayabiliriz. İktisat bir sosyal bilim olarak hepimizin gündelik davra-
nışlarını ve günlük yaşamımızda karşılaştığımız durum ve sorunların inceleyen ve açıklayan bir bilim dalıdır.
Ekonomik birimlerin
ÖÇ 2 davranışlarının arkasında yatan
nedenleri saptayabilme
Kıtlık ve Tercih
Sonsuz olan ihtiyaçlar karşısında kaynakların kıt olması bir tercih (seçim) yapma zorunluğu doğurur. İktisat
bilimi hem bu seçimin nasıl yapılacağı hem de bu seçimin sonuçları ile ilgilenir. İktisat biliminde insanların
karar alırlarken rasyonel davrandıklarını varsayırız. İktisatta amaçlarına ulaşmak üzere sistematik ve bilinçli
olarak mevcut alternatifler arasında yapabileceğinin en iyisini yapmayı rasyonel davranış olarak tanımlaya-
biliriz. Tercih bir şeyi elde etmemizi sağlarken başka bir şeyden vazgeçmeyi zorunlu kılar. Buna “ödünleşme
(trade-off)” diyoruz. Herhangi birşeyi elde etmek için vazgeçtiğimiz en değerli alternatif, o tercihin fırsat
maliyetidir. Tıpkı bireyler gibi ekonomiler de çoğu zaman bir tercih yapmak zorunda kalırlar. Ekonomilerin
tercihlerini, dolayısıyla kararlarının fırsat maliyetini, üretim imkanları sınırı (eğrisi) ile gösterebiliyoruz. Bir
kararın ya da eylemin doğrudan parasal maliyeti ya da fırsat maliyeti o kararı almak için yeterli değildir.
İktisatçıların daha çok üzerinde durduğu bir eylemin doğurduğu ilave maliyet ile ilave yarardır. Birşeyi yap-
manın yarattığı ilave maliyete marjinal maliyet, o eylemden elde edilen ilave yarara ise marjinal fayda denir.
Kıt kaynakları en etkin şekilde kullanımın yolu bir kararın majinal fayda ve maliyetini gözönünde bulundur-
maktır. Bu şekilde alınan kararlar optimal (en iyi) karar alarak adlandırılabilir.Eğer bir eylemin, bir karanın
fırsat maliyeti artarsa ekonomik birimler bu eylemi başka bir eylem ile ikame edebilir. Bir davranışın fırsat
maliyetinin değişmesi sonucu başka bir davanış ile ikame edilmesinin nedeni ortaya çıkan teşviktir. Teşvik
bir davranışın ortaya çıkmasını özendirmektir.
23
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı
Kıtlık ve tercih sorununun bir sonucu olarak iktisat biliminin cevaplandırmasını gereken dört temel soru
bulunmaktadır. Bunlar “ne, ne kadar, nasıl üretilecek ve kim üretecek” sorularıdır.İktisat mikro ve makro
iktisat olmak üzere iki ana bilim dalına ayrılır. Mikro iktisat bireylerin yani tüketicilerin ve firmaların dav-
ranışlarını ve bu iki grubun karşılıklı etkileşimini incelerken, makro iktisat enflasyon, işsizlik, dış ticaret,
uluslararası sermaye hareketleri gibi ulusal yada küresel iktisadi olay ve değişkenleri inceler. Piyasa, bir ikti-
sadi malın alıcı ve satıcılarının bir araya geldiği yer olarak tanımlanabilir. Mal ve hizmetlerin alınıp satıldığı
piyasalara mal piyasaları, emek ve sermaye gibi üretim faktörlerinin alınıp satıldığı piyasalar ise faktör piya-
saları olarak tanımlanır.
Bireylerin mal ve hizmetlerin tüketimi sonucu elde ettikleri tatmin duygusuna fayda diyoruz. Bir malın en
son tüketilen biriminden elde edilen ilave faydaya ise marjinal fayda (MU) denir. Marjinal fayda, faydadaki
değişimin tüketim miktarındaki değişime oranıdır. Bir malın tüketim miktarı artıkça tüketicinin elde ettiği
toplam fayda artarken, marjinal fayda azalır.Buna iktisat biliminde azalan marjinal fayda diyoruz. Tüketici-
nin faydasını maksimize edebilmesi için yapması gereken şey tükettiği mallara harcadığı son liraların marji-
nal faylarını birbirine eşitlemektir. Buna “eş-marjinal fayda ilkesi” denir. Bir tüketicinin herhangi bir mal ya
da hizmet ile ilgili bireysel talep eğrisi bu tüketicinin sözkonusu malı farklı fiyat düzeylerinde ne kadar satın
almak istediğini gösterir. Bireysel talep eğrisi normal mallar için negatif eğimlidir. Yani malın fiyatı ile talep
miktarı arasında ters yönlü bir ilişki vardır.Bir malın değerini belirleyen asıl şey sağladığı marjinal faydadır.
O yüzden elmas, sudan daha değerlidir.
Grafikleri Anlamak
İki değişken arasındaki marjinal ilişkiyi gösteren eğim bağımsız değişkendeki bir değişimin bağımlı değiş-
kene etkisi gösterir. Değişkenler arasındaki ilişkiyi resmeden eğri ya da doğruların şekilleri bu değişkenler
arasındaki ilişkinin yönünü ve büyüklüğü belirleyen eğim katsayısı tarafından belirlenecektir. Bir fonksiyon
minumum ya da maksimuma ulaştığında eğimi sıfıra eşit olur.
24
İktisada Giriş
1 İktisadi birimlerin karar verme sürecinde ila- 6 Ekonomilerin tercihlerini, dolayısıyla karar-
ve fayda ve maliyet karşılaştırılması yapmasına na larının fırsat maliyetini göstermekte kullanılan eğri
ne ad verilir?
neler öğrendik?
aşağıdakilerden hangisidir?
A. Marjinal fayda A. Üretim imkanları sınırı eğrisi
B. Marjinal maliyet B. Talep Eğrisi
C. Marjinal analiz C. Toplam fayda eğrisi
D. Rasyonel Davranış D. Marjinal fayda eğrisi
E. Parasal maliyet E. Arz eğrisi
4 Bir fonksiyonun belirli bir noktada eğimi sıfır 9 Bir malın fiyatı sabitken tüketim miktarı art-
ise fonksiyonun bu noktadaki değeri için aşağıda- tığında malın tüketiciye sağladığı marjinal fayda;
kilerden hangisi söylenebilir? A. Artar
A. Maksimum B. Azalır
B. Minumum C. Değişmez
C. Minumum yada maksimum D. Önce artar sonra azalır
D. Sıfır E. Önce azalır sonra artar
E. Negatif
10 Talep yasası gereği normal bir malın bireysel
5 Bir iktisadi değişkeninin farklı zamanlardaki talep eğrisinin eğimi aşağıdakilerden hangisinde
değerlerini içeren veriye ne ad verilir? doğru verilmiştir?
25
Temel Kavramlar ve Tüketici Davranışı
2. E Yanıtınız yanlış ise “İktisadın Temel Sorula- 7. B Yanıtınız yanlış ise “İktisadın Temel Sorula-
rı” konusunu yeniden gözden geçiriniz. rı” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
5. A Yanıtınız yanlış ise “Grafikleri Anlamak” ko- 10. D Yanıtınız yanlış ise “Bireysel Talep Eğrisi”
nusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
1 Anahtarı
Günlük kullanımda piyasa ile belli bir mal ya da hizmetin alınıp satıldığı
yer kastedilir. Otomobil piyasası, altın piyasası, balık piyasası bunlara örnek
gösterilebilir. İktisatta kullanılan piyasanın çok daha geniş bir anlamı vardır.
Bu anlamda piyasa, bir iktisadi malın alıcı ve satıcılarının bir araya geldiği
Araştır 1 yer olarak tanımlanabilir. Alıcı ve satıcıların bir araya geldiği yerin sebze hali
gibi fiziksel bir mekan olması gerekmemektedir. Örneğin Borsa İstanbul’da
(BIST) hisse senedi alıcı ve satıcıları fiziksel olarak bir araya gelmek zorunda
değillerdir. İşlemler internet üzerinden ya da telefonla işlemler yapılabilir.
İktisadın bir bilim olmasına önemli katkıları olan, modern iktisadın kurucusu
olarak niteleyebileceğimiz 18.yy. iktisatçısı Adam Smith “görünmez el” olarak
adlandırmıştır. Smith’e göre bireylerin, firmaların yani ekonomik birimlerin
kendi çıkarları peşinde koşması toplumun çıkarları ile doğrudan ilişkilidir ve
Araştır 3 eğer her birey ya da ekonomik birim kendi çıkarını en çoğa çıkarmaya ça-
balarsa toplum çıkarı da en çoğa çıkabilir. Bu sorunun özü “kim üretecek”
sorusundan gelmektedir. Bu soruların cevabı uygulanan ekonomik sistem’e
göre farklılıklar gösterecektir.
26
İktisada Giriş
Araştır Yanıt
1 Anahtarı
Tüketicinin tükettiği tüm malların fiyatları aynı anda %10 artarsa aslında
tüketici dengesini sağlayan eşitlik bozulmaz. Çünkü, olur. Fakat tüketicinin
Araştır 4 önceki tüketim miktarlarını koruyabilmesi için bu fiyat artışının yarattığı ila-
ve harcamayı yapabilecek finansal olanaklara sahip olması gerekir. Aksi halde
malların tüketim miktarlarını değiştirmek zorunda kalacaktır.
27
Bölüm 2
Arz, Talep ve Esneklik
öğrenme çıktıları
1 2
Talep Arz
1 Talep ve talebi belirleyen değişkenleri ve 2 Arz ve arzı belirleyen değişkenleri ve
talepteki kaymaları açıklayabilme arzdaki kaymaları açıklayabilme
Piyasa Dengesi
3 4
3 Piyasa dengesinin oluşumunu, denge
fiyatının ve denge miktarının belirlenmesini Esneklikler
açıklayabilme 4 Talep ve arz esnekliklerini açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • Talep Eğrisi • Arz Eğrisi • Piyasa Dengesi • Talebin Fiyat Esnekliği • Gelir Esnekliği
• Çapraz Esneklik • Arz Esnekliği
28
İktisada Giriş
29
Arz, Talep ve Esneklik
adı verilir. Aynı zamanda tüketicinin parasal geliri Talep miktarı ile malın kendi fiyatı arasındaki
sabitken bir malın fiyatının artması tüketicinin sa- ters ilişkiyi göstermenin bir diğer yolu da yukarıda-
tın alma gücünü düşürür. Bu etkiye de gelir etkisi ki tablonun Şekil 2.1’de gösterildiği gibi grafiğini
adı verilir. İkame ve gelir etkileri fiyatlar değiştiğinde çizmektir. Bu grafiğe Talep Eğrisi adı verilir ve eğri
tüketicinin bir maldan talep edeceği miktarın nasıl D harfi ile tanımlanır. Talep eğrisi üzerindeki her
değiştiğini açıklamak amacıyla birlikte kullanılır. nokta Talep tablosundaki bir satıra karşılık gelmek-
tedir. Örneğin tavuk etinin fiyatı 6T iken tüketici
4 kg tavuk talep etmektedir. Grafikte bu bileşim A
noktası ile gösterilmiştir.
dikkat Fiyat 4T’ye düştüğünde ise talep edilen miktar
Diğer bütün değişkenler ayda 6 kiloya çıkmaktadır. Bu bileşim ise B noktası
sabitken (Ceteris Paribus) ile gösterilmiştir. Dikkat edilirse her iki nokta da
bir malın birim fiyatı ile talep eğrisi üzerinde yer almaktadır ve fiyat düştü-
maldan talep edilen miktar ğünde yalnızca maldan talep edilen miktar artmak-
arasında ters yönlü bir ilişki tadır. Bu durumda diğer tüm değişkenler sabitken
vardır. Bu ilişkiye Talep Ka- malın fiyatında olan bir değişmeyi talep eğrisi üze-
nunu adı verilir. rinde A noktasından B noktasına bir hareket olarak
gösterebiliriz.
12
Talep Tablosu ve Talep Eğrisi 11
Talep Kanunu ile tanımlanan talep miktarı ile 10
malın kendi fiyatı arasındaki ters ilişkiyi gösterme- 9
nin en kolay yolu Talep Tablosunu kullanmaktır. 8
Basit bir örnek olarak tavuk eti piyasasını ele alalım. 7
Fiyat ( /kg)
A
Tablo 2.1’de ilk sütunda tavuk etinin kg fiyatı veril- 6
miştir. Tablonun ikinci sütununda ise tüketicinin 5
B
ortalama olarak bir ay içinde tüketmeyi planladığı 4
tavuk eti miktarı görülmektedir. Diğer bütün de- 3
ğişkenler sabitken tavuk etinin fiyatı arttıkça talep 2
Do
edilen miktar azalmaktadır. Örneğin tavuk etinin 1
0
kg fiyatı 1T iken ayda ortalama 9 kilo tavuk talep 0 1 2 3 4 5 6 7 8
eden bir tüketici, tavuk eti fiyatı 8T’ye çıktığında,
Miktar (kg/ay)
talep ettiği miktarı ayda 2 kiloya düşürmektedir.
Şekil 2.1 Talep Eğrisi ve Talep Eğrisi Üzerinde Hareket
Tablo 2.1 Talep Tablosu: Tavuk Eti Fiyatı İle Aylık
Tavuk Eti Talebi Arasındaki İlişki Talebin Değişmesi: Talep Eğrisinde
Kaymalar
Fiyat Talep Miktarı
Talep eğrisini elde ederken tüketicinin geliri-
(T/kg) (kg/ay) nin, diğer malların fiyatlarının, tüketicinin zevk
1 9 ve tercihlerinin ve geleceğe ilişkin beklentilerinin
2 8 değişmediğini varsaydık. Sabit olduğunu varsaydı-
ğımız bu değişkenlerden herhangi biri değişirse tü-
3 7
keticinin talebinin de değişeceği açıktır. Bu değiş-
4 6 kenlerden herhangi biri değişirse, talepteki değişme
5 5 hangi yönde olur? Bu soruyu cevaplayabilmek için
6 4 sabit tuttuğumuz değişkenleri değiştirip olası etki-
7 3 leri incelememiz gerekir. Öncelikle tüketici gelirin-
deki bir değişiklikten başlayarak bu değişkenlerin
8 2
talep üzerindeki etkisini sırasıyla inceleyelim.
30
İktisada Giriş
31
Arz, Talep ve Esneklik
Tablo 2.1’de örnek olarak kullandığımız tavuk düzeylerinde, farklı sosyal ve kültürel çevrelerde
eti piyasasına geri dönersek, acaba kırmızı et fiyat- bireylerin zevk ve tercihlerinin de farklılaşması do-
larında bir azalma olursa tavuk eti talebi bundan ğaldır. Bir malın sağlıklı ya da sağlıksız olduğu ko-
nasıl etkilenirdi? Tavuk eti ile kırmızı et ikame mal- nusunda duyulan bir haberin tüketici tercihlerini
lar olduğuna göre kırmızı et fiyatlarında bir azalma bir anda kaydırdığını hepimiz biliyoruz. Örneğin
tüketicilerin daha fazla kırmızı et talep etmelerine geçtiğimiz yıllarda oluşan kuş gribi paniği tavuk
yol açacak; tavuk eti talebi ise azalacaktır. Bu ise etine olan talebi bir anda azaltmıştı. Reklamcılık
tavuk eti talebinin Şekil 2.3’de görüldüğü gibi sola sektörü tüketici zevk ve tercihlerini etkileyerek be-
ve aşağıya doğru kaymasına neden olacaktır. lirli bir mal veya hizmete olan talebin artması için
çaba gösterir. Tüketicilerin zevk ve tercihlerinin bir
12 mala doğru yönelmesi o malın talep eğrisini sağa
11
doğru kaydırır.
10
9
8 Tüketici Beklentileri
7 Tüketicilerin gelecek ile ilgili beklentileri de
Fiyat ( /kg)
32
İktisada Giriş
A B
Fiyat Toplam Talep Miktarı
Talep Miktarı Talep Miktarı
(T/kg) (kg/ay)
(kg/ay) (kg/ay)
8 0 0 0
7 1 0 1
6 2 0 2
5 3 0 3
4 4 1 5
3 5 2 7
2 6 3 9
1 7 4 11
A ve B tüketicilerinin yukarıdaki tablodan yararlanılarak elde edilen bireysel talep eğrileri Şekil 2.4.’de
verilmiştir. Dikkat edilirse piyasa talep eğrisi A ve B tüketicilerinin talep eğrilerinin yatay toplamı olmak-
tadır. Fiyat 5T’ye düşünceye kadar yalnızca A tüketicisinin talep eğrisi geçerlidir. Fiyat 4T’nin altına düşer-
se B tüketicisi de tavuk eti talep etmekte bu nedenle A ve B tüketicilerinin toplam tavuk eti talep eğrisi bu
fiyatın altında daha yatık hale gelmektedir. Örneğin fiyat 2T olduğunda A tüketici ayda 6 kg B tüketicisi
de 3 kg tavuk eti talep etmekte, ikisinin toplam talebi ise ayda 9 kg olmaktadır.
8 8 8
7 7 7
6 6 6
Fiyat ( /kg)
Fiyat ( /kg)
Fiyat ( /kg)
5 5 5
4 4 4 Da+Db
3 3 3
2 2 2
1 Da 1 Db 1
0 0 0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1112 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1112 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1112
Miktar (kg/ay) Miktar (kg/ay) Miktar (kg/ay)
İki tüketici için yaptığımız bu örneği tüketici sayısı daha çok olsa da tekrarlayabilirdik. O halde tüke-
ticilerin bir mala olan bireysel taleplerini biliyorsak, her fiyat düzeyinde her tüketicinin talep ettiği mal
miktarlarını yatay olarak toplayarak piyasa talep eğrisini bulabiliriz.
Bireysel talep eğrisinden farklı olarak bir mala olan piyasa talep eğrisi düşünüldüğünde yukarıda söz
ettiğimiz değişkenlere ek olarak nüfus, piyasadaki tüketici sayısı, bölgesel farklılıklar, tüketici gelirlerinin
dağılımı gibi faktörleri de göz önüne almamız gerekir.
33
Arz, Talep ve Esneklik
34
İktisada Giriş
Arz tablosundaki değerleri kullanarak arz eğri- olarak girdi fiyatlarındaki bir artış üreticinin mali-
sini de elde edebiliriz. Tablodaki değerlere karşılık yetlerini de artıracağından her fiyat düzeyinde üreti-
gelen arz eğrisi Şekil 2.5’de gösterilmiştir. Görül- cilerin arz etmek isteyecekleri ürün miktarı daha az
düğü gibi Arz eğrisi yukarı doğru eğimlidir. Arz olacaktır. Örneğin işgücü ücretlerinde veya yem fi-
edilen miktar fiyatla aynı yönde değişmekte, fiyat yatlarında oluşacak bir artış, tavuk üreticisinin mali-
arttıkça miktar da artmakta, fiyat azaldıkça miktar yetlerinde bir atışa yol açacak ve kârlılığını azaltacak-
da azalmaktadır. tır. Bu durumda üretici her fiyat düzeyinde daha az
Malın kendi fiyatında olan bu değişme arz eğrisi tavuk eti arz etmek isteyecektir. Girdi fiyatlarındaki
üzerinde bir harekete yol açmaktadır. Malın fiyatı bir artış arz eğrisinin Şekil 2.6’da gösterildiği gibi yu-
6T iken ayda 4 ton tavuk eti arz edilmekte (A nok- karı doğru kaymasına yol açar. Eğer girdi fiyatların-
tası), fiyat 8T’ye çıktığında ise arz edilmek istenen da bir azalma olsaydı, bu tam tersi bir duruma yol
miktar ayda 6 tona çıkmaktadır (B noktası). Malın açar ve arz eğrisinin aşağı kaymasına neden olurdu.
fiyatında olan bir artış arz edilmek istenen mikta-
12
rı artırmakta arz eğrisi üzerinde A noktasından B S1
11
noktasına bir hareket oluşmaktadır.
10
9 So
12
8
11
7
Fiyat ( /kg)
10
6
9 So
B 5
8
4
7
Fiyat ( /kg)
A 3
6
2
5
1
4 0
3 0 1 2 3 4 5 6 7 8
2 Miktar (ton/ay)
1
0 Şekil 2.6 Arz Eğrisinin Kayması Girdi Fiyatlarında Bir
0 1 2 3 4 5 6 7 8
Artış
Miktar (ton/ay)
Şekil 2.5 Arz Eğrisi ve Arz Eğrisi Üzerinde Hareket Üretilen Diğer Malların Fiyatları
Bir malın üretiminde kullanılan üretim girdi-
Arzın Değişmesi: Arz Eğrisinde leri ve teknikleriyle pek çok farklı mal üretilebilir.
Kaymalar Örneğin buğday ve arpa üretimde birbirlerine çok
Yukarıda Arz Kanunu’nu açıklarken sabit tuttu- kolaylıkla ikame edilebilir iki üründür. Eğer arpa
ğumuz değişkenlerden birini değiştirirsek, bu arzın fiyatları artıyorsa üreticiler arpa üretmeye yönelip,
değişmesine yani arz eğrisinin kaymasına yol açar. buğday arz etmekten vazgeçebilirler. Böyle bir du-
rumda buğday arzı azalır ve buğday arz eğrisi sola
kayar. Bizim örneğimizde tavuk üreticisi aynı te-
Üretim Girdilerinin Fiyatları siste örneğin bıldırcın da üretebiliyorsa bıldırcın
Bir malın üretiminde kullanılan üretim faktör- fiyatlarındaki bir artış üreticinin bıldırcın üreterek
lerinin (emek, sermaye, toprak, girişimcilik) ve ara daha kârlı hale gelmesine yol açabilir. Bu durumda
mallarının tümüne üretim girdileri denilir. Doğal tavuk eti arzı azalır ve arz eğrisi sola kayar.
35
Arz, Talep ve Esneklik
36
İktisada Giriş
A B Toplam
Fiyat
Arz Miktarı Arz Miktarı Arz Miktarı
(T/kg)
(ton/ay) (ton/ay) (ton/ay)
2 1 0 1
3 2 0 2
4 3 0 3
5 4 1 5
6 5 2 7
7 6 3 9
8 7 4 11
9 8 5 13
10 9 6 15
8 Sa 8 Sb 8 Sa+Sb
7 7 7
6 6 6
Fiyat ( /kg)
Fiyat ( /kg)
Fiyat ( /kg)
5 5 5
4 4 4
3 3 3
2 2 2
1 1 1
0 0 0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1112 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1112 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1112
Miktar (ton/ay) Miktar (ton/ay) Miktar (ton/ay)
PİYASA DENGESİ
Şu ana kadar talep ve arzı ayrı ayrı ele aldık. Bir piyasada dengenin oluşması arz ve talebin bir araya
gelmesiyle mümkün olur. Bireysel tüketici talep miktarlarının toplanmasıyla oluşturduğumuz piyasa talep
ve arz miktarlarının toplanmasıyla oluşturduğumuz piyasa arz miktarlarını bir araya getirelim. Yeni oluş-
turduğumuz değerler tablo 2.5’te verilmektedir.
37
Arz, Talep ve Esneklik
Tabloya dikkat edersek fiyat 2T ve altında iken piyasada hiç tavuk arzı yoktur. Ancak düşük fiyatlarda
tüketici talebi yüksektir. Örneğin fiyat 3T iken tüketiciler ayda 7 ton tavuk talep etmekte, üreticiler ise
ancak 1 ton tavuk eti arz etmek istemektedirler. Bu fiyatta piyasada tavuk talebi tavuk arzından fazladır,
piyasada dengesizlik vardır.
Aynı durum fiyat 4T ve 5T olduğunda da söz konusudur. Bu tür dengesizliğin adına Talep Fazlası
diyoruz. Bu durumun tam tersi ise yüksek fiyatlarda söz konusudur. Fiyat arttıkça tavuk talep miktarı azal-
makta, arz edilmek istenen miktar ise artmaktadır. Örneğin fiyat 7T ve üstünde iken, arz edilmek istenen
miktarlar talep edilen miktarlardan fazladır. Bu tür dengesizliğe de Arz Fazlası diyoruz. Piyasa dengesi
talep miktarının arz miktarına eşit olduğu noktada oluşur. Bu dengeyi sağlayan fiyata ise denge fiyatı denir.
Tablo 2.5’e dikkat edersek arzın talebe eşitlendiği fiyat düzeyi 6T’dir. O halde bizim örneğimizde denge
fiyatı 6T’dir. Fiyat bu noktada iken arz edilen miktar (4 ton) talep edilen miktara (4 ton) eşit olmaktadır.
Bu miktara da denge miktarı diyoruz. Bunun dışındaki tüm miktar ve fiyat bileşimlerinde ya arz fazlası ya
da talep fazlası vardır. Piyasada dengesizlik vardır.
Talep ve Arz Tablolarını kullanarak yaptığımız bu incelemeyi Arz ve Talep eğrilerini birlikte kullanarak
da yapabilirdik. Şekil 2.9’da Arz ve Talep eğrileri birlikte verilmiştir. Şeklin sağ tarafında piyasa dengesi
görülmektedir. Denge arz ile talebin eşitlendiği, arz ve talep eğrilerinin kesiştiği noktada oluşmaktadır. Bu
noktada denge fiyatı 6T denge miktarı da 4 ton olmaktadır.
12 12
11 11
So So
10 10 Arz Fazlası
9 9
8 8
Fiyat ( /kg)
Fiyat ( /kg)
7 7
6 6
5 5
4 4
3 Do 3 Do
2 2 Talep Fazlası
1 1
0 0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 0 1 2 3 4 5 6 7 8
Miktar (ton/ay) Miktar (ton/ay)
38
İktisada Giriş
39
Arz, Talep ve Esneklik
40
İktisada Giriş
O halde arz ve talep eş anlı olarak aynı yönde artıyorlarsa, yeni oluşacak dengede denge miktarının ar-
tacağını kesin olarak biliyoruz. Denge fiyatına ne olacağı ise arzın mı yoksa talebin mi daha fazla kaydığına
bağlıdır. Talep daha fazla kayıyorsa denge fiyatı artar, arz daha fazla kayıyorsa denge fiyatı azalır.
12 12
11 So 11
10 10 So
9 9
8 S1 8 S1
Fiyat ( /kg)
Fiyat ( /kg)
B
7 A B 7 A
6 6 D1
5 5
4 D1 4
3 3
2 Do 2 Do
1 1
0 0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 0 1 2 3 4 5 6 7 8
Miktar (ton/ay) Miktar (ton/ay)
Şekil 2.12 Arzın ve Talebin Eş Anlı Aynı Yönde Artışında Dengenin Değişmesi
Arz ve talep eş anlı olarak ters yönlerde değişirlerse yeni oluşan denge durumunda piyasa fiyatına ve
miktarına ne olacağını sırasıyla inceleyelim. Kırmızı et fiyatlarında ve yem fiyatlarında ani bir artış olsun.
Bu durumda tavuk eti piyasasında ne olur? Kırmızı etin tavuk etinin ikamesi olduğunu biliyoruz. Bu du-
rumda tüketiciler tavuk etine yönelecekler ve tavuk talebi artacaktır. Yem fiyatlarındaki artış ise üreticilerin
maliyetlerini artıracağından tavuk eti arzı azalacaktır. Bu durumda tavuk talebi eğrisi sağa, tavuk arzı eğrisi
ise sola kayacaktır. Bu durum Şekil 2.13’de gösterilmiştir. Şeklin sol tarafında yeni denge noktasının daha
yüksek bir fiyatta oluşacağını görüyoruz. Bir mala olan talep artar ve aynı anda arz azalırsa, yeni denge
fiyatı her zaman daha yüksek olacaktır. Ancak yeni denge miktarının ne olacağı hangi eğrinin daha fazla
kayacağına bağlıdır. Şeklin sol tarafında arz ve talepteki değişme oransal olarak aynı olduğundan denge
miktarı değişmemiştir. Sağ tarafta ise denge miktarı azalmıştır. Bunun nedeni arzdaki azalmanın talepteki
artıştan daha fazla olmasıdır. Bunun tersi bir durumda eğer talepteki artış arzdaki azalmadan daha fazla
olsaydı denge miktarının artması gerekirdi. O halde talepte bir artış ve eş anlı olarak arzda bir azalma varsa,
denge fiyatı mutlaka artacaktır diyebiliriz. Ancak denge miktarına ne olacağı belirsizdir ve arzın mı yoksa
talebin mi daha fazla kayacağına bağlıdır.
12 S1 12 S1
11 11
B
10 10 So
So B
9 9
8 8
Fiyat ( /kg)
Fiyat ( /kg)
7 A 7 A
6 6
5 D1
5
4 4 D1
3 3
2 Do 2 Do
1 1
0 0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 0 1 2 3 4 5 6 7 8
Miktar (ton/ay) Miktar (ton/ay)
41
Arz, Talep ve Esneklik
Son olarak arzın arttığı ve talebin eş anlı olarak azaldığı bir durumu inceleyelim. Yukarıdaki örneğin
tam tersini düşünelim. Kırmızı et fiyatlarında ve yem fiyatlarında aynı dönemde bir azalma olsun. Bu
durumda tavuk eti piyasasında ne olur? Kırmızı et fiyatlarının azalması tüketicilerin kırmızı eti tavuk
etine ikame etmelerine yol açacak ve tavuk eti talebinde bir azalma olacaktır. Yem fiyatlarındaki düşüş
ise üreticilerin maliyetlerini azaltacak ve tavuk arzını artıracaktır. Bu durumda tavuk talebi eğrisi sola,
tavuk arzı eğrisi ise sağa kayacaktır. Şekil 2.14, talepte bir azalma ve eş anlı olarak arzda bir artma ol-
duğunda dengenin nasıl değişeceğini göstermektedir. Şeklin sol tarafında yeni denge noktasının daha
düşük bir fiyatta oluştuğunu görüyoruz. Talebin azalması ve eş anlı arzın attığı bir piyasada yeni denge
fiyatı her zaman daha düşüktür. Ancak yeni denge miktarının ne olacağı bu durumda da belirsizdir.
Şeklin solunda görüldüğü gibi eğer arz ve talep ters yönde aynı miktarlarda kayıyorlarsa denge miktarı
değişmemektedir. Şeklin sağında görüldüğü gibi arzdaki artış, talepteki azalıştan daha fazla ise denge
miktarı artmaktadır. Eğer talepteki azalış, arzdaki artıştan daha fazla olsaydı bu durumda denge mikta-
rında bir azalma olurdu.
12 12
11 11
10 10
9 9 So
8 8
Fiyat ( /kg)
Fiyat ( /kg)
So
7 7 A
6 A 6 S1
5 S1 5
B
4 4
3 B 3
2 Do 2 Do
1 1
0 D1 0 D1
0 1 2 3 4 5 6 7 8 0 1 2 3 4 5 6 7 8
Miktar (ton/ay) Miktar (ton/ay)
42
İktisada Giriş
ESNEKLİK 12 D1
11
Arz ve talep değişmelerinden piyasa dengesinin
10
nasıl etkilendiğini yukarıda inceledik. Yeni oluşan
9 So
dengede fiyatın ve miktarın hangi yönlerde deği-
8
şeceğini arz talep modelini kullanarak kolaylıkla
7
Fiyat ( /kg)
bulabiliriz. Örneğin bir malın arzı artarsa denge A
6
fiyatının düşeceğini biliyoruz. Ancak çoğu kez bu 5 S1
bilgi fazla işe yaramaz. Önemli olan fiyatın ne kadar 4
düşeceğini ve buna bağlı olarak miktarın ne kadar 3 B
değişeceğini bulabilmektir. Şekil 2.15’de Do ve D1 2
Do
olmak üzere iki farklı talep eğrisi verilmiştir. Arz 1
eğrisinin So’dan S1’e kayması farklı talep eğrilerin- 0
0 1 2 3 4 5 6 7 8
de farklı sonuçlara yol açmaktadır. Do talep eğrisi
geçerliyse denge fiyatı 6T’den 4T’ye, D1 geçerliyse Miktar (ton/ay)
fiyat 3T’ye düşmektedir. Görüldüğü gibi yeni den- Şekil 2.15 Arz Artışının Farklı Talep Eğrileri Üzerindeki
gede fiyatın ve buna bağlı olarak denge miktarının Etkisi
nerede oluşacağı tamamen talep eğrisinin Talebin durumu-Fiyat Esnekliği
na bağlıdır. İktisat teorisinde bir değişkenin bir başka değişkene ne kadar duyarlı olduğunun ölçüsü
Talebin Fiyat Esnekliği
Talebin
olarak esneklikFiyat Esnekliği
kavramı kullanılır. Bu bölümde Talebin fiyat
farklı esnekliği,
esneklik talep edilen
kavramlarını miktarın fiyattaki değişmelere ne ka
inceleyeceğiz.
Talebin fiyat esnekliği, talep edilen miktarın ve talepfiyattaki
edilen değişmelere
miktardaki ne yüzde
kadardeğişmenin,
duyarlı olduğununfiyattaki yüzde deği
ölçüsüdür
Talebin fiyat esnekliği, talep edilen miktarın
Herhangi fiyattaki
bir x değişmelere
malı için ne
talebin
ve talep edilen miktardaki yüzde değişmenin, fiyattaki yüzde değişmeye oranı olarak tanımlanır. kadar
fiyat duyarlı
esnekliğini olduğunun ölçüsüdür
tanımlayalım. X malın
ve
Talebin talep
Herhangi Fiyatedilen miktardaki
Esnekliği yüzde
x malı için talebin fiyatmalının
bir Esnekliği değişmenin,fiyatını
esnekliğini fiyattaki yüzde değişmeye
da P ile gösterirsek;
tanımlayalım. X malındanesneklik oranı olarak
aşağıdaki
talep edilen miktarıtanımlanır.
solda görüldüğ
Q ile, x
Talebin Fiyat
Herhangifiyatını
malının bir x malı
da Piçinile talebin fiyatönüne
gösterirsek; esnekliğini
esneklikkonulan tanımlayalım.
aşağıdaki değişkendeki X değişmeyi
malındangibi
soldanegörüldüğü talep edilen miktarı
göstermektedir.
tanımlanabilir. HemQ ile,
Buradapay∆xhem
Talebin fiyat esnekliği, talep edilen miktarın fiyattaki değişmelere kadar duyarlı olduğunun ölçüsü-
Talebin
malınınfiyat esnekliği,
fiyatını da P talep edilen miktarın
ile gösterirsek; fiyattaki
esneklik
birbirini aşağıdakideğişmelere
götüreceğine solda
göre, ne kadardüzenlersek
görüldüğü
formülü duyarlı
gibi olduğunun
tanımlanabilir.
esneklik ölçüsüdür
Burada
aşağıda ∆
sağda g
dür önüne
vetalep
talepkonulan değişkendeki
edilen miktardaki değişmeyi
yüzde göstermektedir.
değişmenin, fiyattaki Hem
yüzde pay hem de
değişmeye paydada
oranı olarakyer alan 100
tanımlanır. değeri
veönüne edilen miktardaki
konulan değişkendeki yüzde değişmenin,
değişmeyi fiyattakiHem
göstermektedir. yüzde pay değişmeye
hem de oranı olarak
paydada yer alantanımlanır.
100 değeri
birbirini
Herhangi götüreceğine
bir x xmalı için göre,
talebin formülü
fiyat düzenlersek
esnekliğini esneklik
tanımlayalım. aşağıda sağda
X malından görüldüğü
taleptalep
edilen gibi yazılabilir.
miktarı Q ile,Q ile, x
Herhangi
birbirinibir malı
götüreceğine için talebin
göre, fiyat
formülü esnekliğini
düzenlersekΔQtanımlayalım.
xesneklik aşağıda X malından
sağda görüldüğü edilen miktarı
gibi yazılabilir.
x malının
malının fiyatını
fiyatını da P ile gösterirsek; esneklik aşağıdaki * solda
100 görüldüğü gibi tanımlanabilir. Burada ∆
ΔQx da P ile gösterirsek; esneklik Q aşağıdaki
x
solda görüldüğü gibi tanımlanabilir. Burada ∆
önüne konulan
önüne konulan değişkendeki
* 100 değişmeyi göstermektedir.
ΔQx değişkendeki değişmeyi göstermektedir.ε = Hem pay
Hem hem de paydada
düzenlersek
pay hem de yer
paydada alan
yer100
alandeğeri
100 değeri
Qx *100 göre, formülü düzenlersek esneklik
x
ΔPx
birbirini
ε x götüreceğine
birbirini = götüreceğine göre, düzenlersek
formülü düzenlersek aşağıda
*100 sağdasağda
görüldüğü gibi yazılabilir.
εx = ΔQPxx
düzenlersek Pesneklik
x
aşağıda görüldüğü gibi yazılabilir.
ΔPx *100
Px *100
ΔQPxx
*100 ΔQx Px
Qx olur.
düzenlersek
ε x = ΔQx Px düzenlersek ε x = * olur.
ΔPx olur.
ε x = ΔQx**100
Px
olur. ΔPx Qx
ε x = Px *
ΔPx Qx
ΔPx Qx
∆Q = Q - Q ve ∆P = P - P1 olduğuna göre Şekil 2.15.’deki D1 talep eğri
∆Q =ΔQ Q2x – Q P1xveve ∆P = P2 – P1 olduğuna göre2 Şekil1 2.15’deki 2D1 talep eğrisi için esnekliği A ve B
∆Q
ε x∆Q = Q - Q
2 * 1 olur.
= = arasında ∆P = P 2 - P 1 olduğuna arasında hesaplayabiliriz.
göre Şekil 2.15.’deki D1 A noktasında
talep fiyat
eğrisi için 6 miktar
esnekliği A ise
ve B4 olacaktır.
noktaları B n
noktaları Q - Q hesaplayabiliriz.
ve ∆P = P - P A noktasında
olduğuna göre fiyat
Şekil 6 miktar
2.15.’deki iseD 4 olacaktır.
talep eğrisiB için
noktasında
esnekliği iseAfiyat
ve B 3noktaları
arasında 2
ΔPxBu hesaplayabiliriz.
1
Qdurumda
2 Bu durumda
A noktasında fiyat 6 miktar
1 P = 6; Q = 4;
1 ise 4 olacaktır.
1
1 P = 3 ve Q
2 B noktasında
2 = 5 olduğuna
ise fiyat 3 miktar 5’tir. aşağ
göre esneklik
miktar 5’tir.
arasında hesaplayabiliriz.
x P1 = A6;noktasında
Q1 = 4; P2 =fiyat3 ve6 Q = 5 olduğuna
miktar ise 4 göre esneklik
olacaktır. B aşağıdaki
noktasında gibi hesap-
ise fiyat 3 miktar 5’tir.
Bu durumda P1 = 6; Q1 = 4; P2 = 3 ve Q2 = 5 olduğuna göre esneklik aşağıdaki gibi hesaplanabilir.
2
lanabilir.
Bu durumda P1 = 6; Q1 = 4; P2 = 3 ve Q2 = 5𝑄𝑄olduğuna göre esneklik aşağıdaki gibi hesaplanabilir.
! − 𝑄𝑄! 𝑃𝑃! 5−4 6 1 6
∆Q = Q2𝑄𝑄- Q−1 𝑄𝑄 ve ∆P𝑃𝑃= P25- P −1 4olduğuna
6 göre
𝜀𝜀1! =6Şekil 2.15.’deki
∗ =D1 talep∗eğrisi = −için∗esnekliği
= −0.5A ve B noktaları
arasında
! ! ! 𝑃𝑃 − 𝑃𝑃 𝑄𝑄 3 − 6 4 3 4 ise fiyat 3 miktar 5’tir.
𝜀𝜀! = 𝑄𝑄hesaplayabiliriz.
! − 𝑄𝑄! ∗ 𝑃𝑃! = 5A −noktasında
4∗ 6 = − 1 fiyat
∗ 6 6=miktar
!−0.5! ise 4! olacaktır. B noktasında
= 𝑃𝑃! −P𝑃𝑃!= ∗6;𝑄𝑄Q
Bu𝜀𝜀!durumda ! = 3 − 6 ∗ 4 = − 3 ∗ 4 = −0.5
𝑃𝑃! − 𝑃𝑃1! 𝑄𝑄! 1 =34;−P62 = 34 ve Q23= 54olduğuna göre esneklik aşağıdaki gibi hesaplanabilir.
𝑄𝑄! − 𝑄𝑄! 𝑃𝑃! 5 − 4 6 1 6Dikkat edilirse esnekliği hesaplarken formülün ikinci kısmında A nok
𝜀𝜀!Dikkat edilirse
= Dikkat ∗ esnekliği
edilirse hesaplarken
esnekliği
= = − formülün
∗hesaplarken değerlerini
∗ formülün ikinci
= −0.5 kısmında
kullandık.
ikinci A noktasındaki
Bunun
kısmında Ayerine değerleri
B noktasındaki
noktasındaki yani
değerleri Pyani
ve P1kullansayd
değerleri
1 ve Q1
𝑃𝑃! − 𝑃𝑃
Dikkat
Q1 değerlerini
değerlerini 𝑄𝑄! esnekliği
edilirse
kullandık.
!kullandık. 3 Bunun
− 6 yerine
Bunun 4yerine
B 3noktasındaki
hesaplarken 4 formülündeğerleri
B noktasındaki ikinci kısmında
kullansaydık
değerleri A noktasındaki
kullansaydıkesnekliği değerleri
şöyle
esnekliği yani P1 ve Q1
hesaplardık:
şöyle hesaplardık:
değerlerini kullandık. Bunun yerine B noktasındaki 𝑄𝑄! − 𝑄𝑄! değerleri
𝑃𝑃! 5 kullansaydık
−4 3 esnekliği
1 3 şöyle hesaplardık:
𝑄𝑄! − 𝑄𝑄! 𝑃𝑃! 5 − 4 3 𝜀𝜀 = ∗
1! 3 𝑃𝑃! − 𝑃𝑃! 𝑄𝑄! 3 − 6 5 = ∗ = − ∗ = −0.2
3 5 değerleri yani P ve Q
𝜀𝜀!Dikkat
= 𝑄𝑄!edilirse
− 𝑄𝑄! ∗ esnekliği
𝑃𝑃! = 5 −hesaplarken
4 ∗ 3 = − 1formülün
∗ 3 = −0.2 ikinci kısmında A noktasındaki 1 1
𝑃𝑃 − 𝑃𝑃
𝜀𝜀! = ! kullandık.
değerlerini 𝑄𝑄
! ∗ ! = 3 − 6 5 3
∗ =B−noktasındaki5
∗ = −0.2değerleri kullansaydık esnekliği şöyle hesaplardık:
𝑃𝑃! − 𝑃𝑃! 𝑄𝑄! Bunun 3 − 6yerine 5 3 5
𝑄𝑄! − 𝑄𝑄! 𝑃𝑃! 5 − 4 3 1 3Talebin fiyat esnekliği talep aşağı doğru eğimli olduğundan her
𝜀𝜀! = Talebin fiyat ∗ esnekliği
= ∗talep
= −aşağıesnekliğin
∗ doğru mutlak olduğundan
= −0.2eğimli değer olarakher kullanımı
zaman yaygındır.
eksidir. Ancak Bulduğumuz
iktisatta değ
𝑃𝑃! − 𝑃𝑃!mutlak
Talebin
esnekliğin 𝑄𝑄! esnekliği
fiyat 3 − 6olarak
değer 5 kullanımı
talep 3 edersek
aşağı 5 doğru A eğimli
noktasında
yaygındır. olduğundan her
0.2 zaman
esneklik değerleri
Bulduğumuz eksidir.
ve B mutlak
noktasındadeğerAncak
esneklik
olarak iktisatta
0.8’dir.
ifade G
esnekliğin mutlak değer olarak
edersek A noktasında esneklik 0.2 veüzerinde kullanımı yaygındır. Bulduğumuz
esneklikesneklik
sabit değildir. değerleri
0.8’dir.Fiyat mutlak
ekseninden değer
gibi miktar olarak
eksenine ifadedoğru
edersek A noktasında esneklik 0.2 ve
B noktasında
B noktasında esneklik 0.8’dir.
Görüldüğü
Görüldüğü gibi
doğrusal
doğrusal
43bir talep
bir
talep
üzerinde esneklik sabit değildir. Fiyatolarak azalmaktadır.
ekseninden Esneklikdoğru
miktar eksenine formülüne bakarsak,
gidildikçe esneklikformülün
mutlakilk kısmınd
değer
Talebin esneklik
üzerinde fiyat esnekliği
sabit talep Fiyat
değildir. aşağıÜnitedoğru1’de
eksenindeneğimli olduğundan
miktar eksenine her zaman
doğru eksidir.
gidildikçe Ancak
esneklik iktisatta
olarak azalmaktadır. Esneklik formülüne bakarsak, açıklanan
formülün eğim kavramına
ilk kısmında dikkat
∆Q/∆P edersek
ifadesi yermutlak
∆P/∆Q değer
talep doğ
almaktadır.
esnekliğin
olarak mutlak
azalmaktadır. değer olarak
Esneklik kullanımı
formülüne
eğim yaygındır.
bakarsak,
sabittir. Bulduğumuz
formülün
∆Q/∆P ilk değerleri
kısmında mutlak
∆Q/∆P değer
ifadesi olarak
yer ifade
almaktadır.
Ünite 1’de açıklanan eğim kavramına dikkat edersek ∆P/∆Qisetalep talepdoğrusunun
doğrusunun eğiminin
eğimini tersidir ve o
vermektedir
Arz, Talep ve Esneklik
Talebin fiyat esnekliği talep aşağı doğru eğimli olduğundan her zaman eksidir. Ancak iktisatta esnekli-
ğin mutlak değer olarak kullanımı yaygındır. Bulduğumuz değerleri mutlak değer olarak ifade edersek A
noktasında esneklik 0.5 ve B noktasında esneklik 0.2’dir. Görüldüğü gibi doğrusal bir talep üzerinde es-
neklik sabit değildir. Fiyat ekseninden miktar eksenine doğru gidildikçe esneklik mutlak değer olarak azal-
maktadır. Esneklik formülüne bakarsak, formülün ilk kısmında ∆Q/∆P ifadesi yer almaktadır. Ünite 1’de
açıklanan eğim kavramına dikkat edersek ∆P/∆Q talep doğrusunun eğimini vermektedir ve eğim sabittir.
∆Q/∆P ise talep doğrusunun eğiminin tersidir ve o da sabittir. O halde esnekliğin azalmasının nedeni fiyat
ekseninden miktar eksenine doğru gidildikçe fiyatın azalması ve miktarın artmasıdır.
Yay Esnekliği
Eğer fiyat ve miktar değişmeleri çok büyükse hesaplanan esneklik değerleri arasındaki fark da büyük
olacağından pratik bir çözüm olarak yay esnekliği hesaplanabilir. Yay esnekliği ilk ve ikinci noktadaki fiyat
ve miktarların ortalaması alınarak hesaplanır.
Esnekliğin Önemi
Esnekliğin Önemi
Bir malın fiyatının arttığını varsayalım. Arz ve talep modelinden tüketicinin o maldan talep ettiği miktarı
Bir malın fiyatının arttığını varsayalım. Arz ve talep modelinden tüketicinin o maldan talep ettiği
azaltacağını yani değişimin sadece yönünü biliyoruz. Peki, tüketicinin o malı satın almak için yapacağı
miktarı azaltacağını yani değişimin sadece yönünü biliyoruz. Peki, tüketicinin o malı satın almak için
toplam harcamaya ne olur? Bu soruyu cevaplayabilmek için tüketicinin o mala olan talebinin esnekliğini
yapacağı toplam harcamaya ne olur? Bu soruyu cevaplayabilmek için tüketicinin o mala olan talebinin
bilmemiz gerekir. Bir mala yapılan toplam harcama (TE), o malın fiyatı (P) ile o maldan satın alınan
esnekliğini bilmemiz gerekir. Bir mala yapılan toplam harcama (TE), o malın fiyatı (P) ile o maldan satın
miktarın (Q) çarpımıdır. Bu durumda TE = PxQ olur. Malın fiyatı arttığı zaman tüketici satın aldığı
alınan miktarın (Q) çarpımıdır. Bu durumda TE = PxQ olur. Malın fiyatı arttığı zaman tüketici satın aldığı
miktarı fazlaca düşürebiliyorsa, toplam harcaması azalacaktır. Tüketici satın aldığı miktarı
miktarı fazlaca düşürebiliyorsa, toplam harcaması azalacaktır. Tüketici satın aldığı miktarı düşüremiyorsa,
düşüremiyorsa, bu durumda toplam harcaması artacaktır. Değişimleri yüzde cinsinden ifade edersek,
bu durumda toplam harcaması artacaktır. Değişimleri yüzde cinsinden ifade edersek, malın fiyatı %10
malın fiyatı %10 artarken tüketici talep ettiği miktarı %20 düşürebiliyorsa, tüketicinin toplam harcaması
artarken tüketici talep ettiği miktarı %20 düşürebiliyorsa, tüketicinin toplam harcaması azalacaktır. Bu
azalacaktır. Bu durumda talep esnektir, tüketici fiyatı artan maldan rahatlıkla kaçınabilmektedir. Eğer
durumda talep esnektir, tüketici fiyatı artan maldan rahatlıkla kaçınabilmektedir. Eğer fiyat %10 artarken
fiyat %10 artarken tüketici talep ettiği miktarı ancak %5 düşürebiliyorsa malı satın almak için yaptığı
tüketici talep ettiği miktarı ancak %5 düşürebiliyorsa malı satın almak için yaptığı harcama artacaktır. Bu
harcama artacaktır. Bu durumda talep esnek değildir.
durumda talep esnek değildir.
TalepTalep esnekliğinin
esnekliğinin üç durumu
üç özel özel durumu ise talebin
ise talebin tam olması
tam katı katı olması yani esnekliğin
yani esnekliğin sıfır olması,
sıfır olması, esnek-esnekliğin
sonsuz birim esnek
liğin sonsuz olması ve talebin birim esnek olması durumlarıdır. Eğer tüketicinin talep esnekliğisıfır
olması ve talebin olması durumlarıdır. Eğer tüketicinin talep esnekliği sıfır(talep tam
katı) ise tüketici malın fiyatı ne olursa olsun satın aldığı miktarı değiştirmemektedir. Bu durumda
(talep tam katı) ise tüketici malın fiyatı ne olursa olsun satın aldığı miktarı değiştirmemektedir. Bu
tüketicinin o mala yapacağı toplam harcama fiyattaki yüzde artış kadar artar. Eğer malın fiyatı %10
durumda tüketicinin
artıyorsa o mala
tüketicinin yapacağı
toplam toplam harcama
harcaması da %10fiyattaki yüzde artış
artar. Talebin kadar artar.
esnekliği sonsuzEğerisemalın
fiyatfiyatı
değiştiği an
%10tüketici
artıyorsao tüketicinin
malı talep etmekten vazgeçecek ve toplam harcamasını sıfıra düşürecektir.değiştiği
toplam harcaması da %10 artar. Talebin esnekliği sonsuz ise fiyat Eğer fiyat %10
an tüketici
artarken o malı talep
tüketici etmekten
talep vazgeçecek
ettiği miktarı da %10ve toplam harcamasını
düşürüyorsa sıfıra düşürecektir.
bu durumda Eğer fiyattüketicinin
talep birim esnektir, %10 malı
satıntüketici
artarken almak talep
için ettiği
yapacağı toplam
miktarı da %10 harcama değişmeyecektir.
düşürüyorsa bu durumdaBu üçbirim
talep özel esnektir,
durumdaki talep eğrilerinin
tüketicinin
malıbiçimleri
satın almak Şekil 2.16.’da toplam
için yapacağı verilmiştir.
harcamaŞekilde D1 talep eğrisinin
değişmeyecektir. Bu üç özelesnekliği
durumdakisıfırtalep
ve eğrilerinin
D2 talep eğrisinin
esnekliği
biçimleri Şekilsonsuzdur. D3 talepŞekilde
2.16’da verilmiştir. eğrisi ise
D1 birim esnekliğeesnekliği
talep eğrisinin sahiptir.sıfır
Talebin
ve D2fiyat
talepesnekliği
eğrisinin tanımları
esnekliği ve farklı
sonsuzdur. D3 talep eğrisi ise birim esnekliğe sahiptir. Talebin fiyat esnekliği tanımları ve farklı esnek-ise Tablo
esnekliklerde malın fiyatındaki değişmenin tüketicinin toplam harcamasını nasıl etkileyeceği
2.6.’da
liklerde malınözetlenmiştir.
fiyatındaki değişmenin tüketicinin toplam harcamasını nasıl etkileyeceği ise Tablo 2.6’da
özetlenmiştir.
44
İktisada Giriş
D1
12 12 12
11 11 11
10 10 10
9 9 9
8 8 8
7 7 7
Fiyat ( /kg)
Fiyat ( /kg)
Fiyat ( /kg)
6 6 D2 6
5 5 5
4 4 4
3 3 3
2 2 2
1 1 1 D3
0 0 0
1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Miktar (ton/ay) Miktar (ton/ay) Miktar (ton/ay)
Şekil 2.16 Talep Esnekliklerinin Üç Özel Durumu: Tam Katı, Tam Esnek ve Birim Esnek Talep
artar azalır
ε >1 esnek
azalır artar
artar artar
ε <1 esnek değil (katı)
azalır azalır
45
peyniri talebi esnek olan ürünlerdir. Talebin esnekliği zamana da bağlıdır. Kısa dönemde mal ve
hizmetlere olan talepler esnek değilken uzun dönemde talep esnektir.
Söz konusu malın bütçe içindeki payı da talebi belirleyen faktörlerden Arz,
biridir. Bir ve
Talep mala yapılan toplam
Esneklik
harcama tüketicin toplam bütçesi içinde ne kadar az bir paya sahipse talep esnekliği de o kadar küçük
olur. Örneğin tuzun ve karabiberin fiyatları çok fazla artsa da tüketici talep ettiği miktarı fazla
değiştirmez.
Çapraz Fiyat Esnekliği
Çapraz
Talep Fiyat Esnekliği
konusunu incelerken malların birbirleriyle ilişkili olduğunu ve bir malın fiyatı değiştiğinde
Talep
diğer malların konusunu incelerken
taleplerinin malların birbirleriyle
de değiştiğini görmüştük. Çapraz ilişkili fiyat
olduğunu ve bir
esnekliği bir malın
malın fiyatı değiştiğinde
talebinin, diğer diğer
malların
malların taleplerinin
fiyatlarındaki de değiştiğini
değişmelere görmüştük.
ne kadar duyarlı Çapraz
ΔQolduğunun
x Py fiyat esnekliğiElimizde
ölçüsüdür. bir malınx talebinin,
ve y gibi ikidiğer
mal malların
ε x , y talebinde
= olduğunun* oluşan olur.
fiyatlarındaki
varsa, x malının çapraz değişmelere ne kadar
esnekliğini, duyarlı
x malının ölçüsüdür. Elimizde xyve
yüzde değişikliğin y gibi fiyatın-
malının iki mal varsa, x
x malının talebindeΔPy oluşanQx yüzde çapraz
değişikliğin y malının
dakimalının
yüzde çapraz esnekliğini,
değişikliğe oranı olarak tanımlayabiliriz. Bu durumda esneklik formülü fiyatındaki
aşağıdaki yüzde
değişikliğe
gibi olacaktır. oranı olarak tanımlayabiliriz. Bu durumda çapraz esneklik formülü aşağıdaki gibi olacaktır.
Çapraz fiyat esnekliği artı veya eksi değerler alabilir. Eğer çapraz fiyat esne
bir malın fiyatında olan değişikliğin diğer bir malın talebini artırdığı anlamına
ΔQx
ΔQ *
x
100Py olur. olan bir yükselişin
ΔQx Ptavuk eti talebini artırması örneğinde olduğu gibi. Hatırlars
Q x
*
y
olur.
ε
ε x ,xy, y== düzenlersek diyorduk.
ε x, y = Çapraz * fiyat esnekliği
olur. eksi değer alıyorsa iki mal birbirini tamam
Py y Qx
ΔΔP
*100 esnekliği sıfır ΔPisey iki
Qx mal birbiriyle ilişkisizdir.
Py Özetlersek, iki mal arasındaki ilişki:
Çapraz fiyat esnekliği artı veya eksi değerler alabilir. Eğer çapraz fiyat esnekliği
değerlerartı değer Eğer
alıyorsa, bu fiyat esn
birÇapraz
düzenlersek
malın fiyat esnekliği
fiyatında olanartı
değişikliğin εÇapraz
veya eksi değerler
diğer bir
fiyat
x,y > alabilir.
0 malın
ise ikameesnekliği
Eğer mal;
talebiniçapraz
artı veya
fiyat
artırdığı
eksi
esnekliği
anlamına artı
alabilir.
değer
gelir. alıyorsa,
Kırmızı et bu
çapraz
fiyatında
bir malın fiyatında olan değişikliğin diğer bir malın talebini artırdığı anlamın
bir malın
olan bir fiyatında
yükselişinolantavukdeğişikliğin
eti talebinidiğer εbir
artırması
olan malın
x,ybir isetalebini
örneğinde
< 0yükselişin
tamamlayan artırdığı
olduğu
tavuk anlamına
gibi.
mal;
eti gelir. Kırmızı
Hatırlarsak
talebini artırması et fiyatında
buörneğinde
mallara ikame
olduğumallar
gibi. Hatırlar
diyorduk.
olan Çapraztavuk
bir yükselişin fiyatetiesnekliği eksidiyorduk.
değer
talebini artırması alıyorsa
örneğinde iki
olduğu mal birbirini
gibi. tamamlayıcı
Hatırlarsak bu mallaramaldır.
ikame
Çapraz fiyat esnekliği eksi değer alıyorsa iki mal birbirini Çapraz
mallar fiyat tamam
esnekliği
diyorduk. sıfır isefiyat
Çapraz iki mal birbiriyle
esnekliği eksi değer εalıyorsa
x,y = 0 ise
ilişkisizdir.
esnekliği ikiilişkisiz
sıfır mal
ise 23 malbirbiriyle
birbirini
iki mal olur.
tamamlayıcı maldır. Çapraz fiyat es-
ilişkisizdir.
Özetlersek,
nekliği sıfır ise ikiiki
malmal arasındaki
birbiriyle ilişki: Özetlersek, iki mal arasındaki ilişki:
ilişkisizdir.
Özetlersek,
εx,y > 0 iseiki mal arasındaki
ikame mal; ilişki: εx,y > Gelir
0 ise ikame mal;
Talebin Esnekliği
fεx,yx,y> <
0 ise ikame
0 ise mal;
tamamlayan mal; εx,y etkileyen
Talebi < 0 ise tamamlayan
en önemlimal;
değişkenlerden birisini de tüketicinin geliridir.
fx,y < 0 ise tamamlayan mal;
εx,y = 0 ise ilişkisiz mal olur. malının
εx,y = 0 ise ilişkisiz mal olur. değişikliğin, tüketicinin gelirinde oluşan yüz
talebinde oluşan yüzde
fx,y = 0 ise ilişkisiz mal olur. tanımlayabiliriz.
ΔQx
Talebin Gelir
Talebin Gelir Esnekliği
Esnekliği Talebin Gelir*Esnekliği
100
Qx
ε =
Talebi
Talebietkileyen
etkileyen en
en önemli
önemli değişkenlerden
değişkenlerden birisini
ΔM dede
x , M birisini
Talebi etkileyen tüketicinin
tüketicinin
en geliridir.
geliridir.
önemli değişkenlerden Talebin
Talebin gelirgelir
birisini tüketicinin xgeliridir.
deesnekliğini
esnekliğini
*100 gelirinde oluşan yüzde değişikliğe oranı olarak
x malının
malınıntalebinde
talebindeoluşan
oluşanyüzde
yüzdedeğişikliğin,
değişikliğin, tüketicinin
tüketicinin
malının talebinde
M oluşan yüzde değişikliğin, tüketicininoranı
gelirinde oluşan yüzde değişikliğe gelirinde oluşan yü
tanımlayabiliriz.
olarak tanımlayabiliriz. tanımlayabiliriz.
düzenlersek
ΔQx ΔQx
*100 *100
Qx ΔQ
Qx x * M olur.
ε x,M = düzenlersek εεxx,,MM == olur.
ΔM ΔM Qx
*100 ΔM *100
M M
düzenlersek
Büyük çoğunlukla mal ve hizmetlere yönelik talebin gelir esnekliği pozitif değer alır. Bu mallar normal
düzenlersek
Büyük çoğunlukla mal ve hizmetlere yönelik talebin gelir esnekliği poz
mallardır. Gelir artarken talep azalıyorsa bu durumda talebin gelir esnekliği negatif değer alır. Bu mallara
ΔQx M olur. normal mallardır.
ΔQx M Gelir artarken talep azalıyorsa bu durumda talebin gelir esne
ise düşük
ε x ,M mallar
= diyoruz.
* ε * olur.
mallarax , Mise düşük mallar diyoruz.
=
Bu durumda,ΔM Qx ΔM Qx
Bu durumda,
fx,M > 0 ise normal mal
< 0 iseçoğunlukla
fBüyük düşük mal mal
olur. ve hizmetlere > 0 ise normal mal
ε x,Myönelik
x,M Büyük çoğunlukla talebin gelir
mal veesnekliği pozitif
hizmetlere değer talebin
yönelik alır. Bu mallar
gelir esnekliği po
normal mallardır. Gelir artarken talepnormal
azalıyorsa bu durumda talebin gelir esnekliği negatif değer alır. Bu
ε x,M <mallardır. Gelir
0 ise düşük artarken
mal olur. talep azalıyorsa bu durumda talebin gelir esn
mallara ise düşük mallar diyoruz. mallara ise düşük mallar diyoruz.
Bu durumda, ArzBu durumda,
Esnekliği
ε x,M > 0 ise normal mal Talep
ε x,konusunda yaptığımız esneklik analizlerinin tamamı arz için de geçe
M > 0 ise normal mal
esnekliğini arz edilen miktardaki yüzde değişmenin, fiyattaki yüzde
ε x,M < 0 ise düşük mal olur. tanımlayabiliriz.
ε < 0 ise düşük mal olur.
x, M
46 ΔQx
*100
Arz Esnekliği Arz Esnekliği
Qx
ηx =
Talep konusunda yaptığımız esneklik Δ Px
analizlerinin
Talep *100 tamamı
konusunda arz için
yaptığımız de geçerlidir.
esneklik O 24
analizlerinin halde arzın
tamamı arzfiyat
için de geç
P
esnekliğini arz edilen miktardaki yüzdex değişmenin, fiyattaki yüzde değişmeye oranı olarak
Bu durumda,
Arzın
ArzFiyat Esnekliği
Esnekliği
Talep
Talep konusunda
konusundayaptığımız
yaptığımızesneklik analizlerinin
esneklik tamamı
analizlerinin arz için
tamamı de geçerlidir.
arz için O haldeOarzın
de geçerlidir. fiyat
halde arzın fiyat
esnekliğini arz edilen miktardaki yüzde değişmenin, fiyattaki yüzde değişmeye oranı
esnekliğini arz edilen miktardaki yüzde değişmenin, fiyattaki yüzde değişmeye oranı olarakolarak tanım-
layabiliriz.
tanımlayabiliriz.
düzenlersek
ΔQx
*100
Qx ΔQx Px olur.
düzenlersek
ηx =
ΔPx
ηx = * olur.
*100 ΔPx Q24
x
Px
Araştır 4 İlişkilendir
Araştır Anlat/Paylaş
İlişkilendir
BÖLÜM ÖZETİ
1.TALEP
ÖÇ1. Talep ve talebi belirleyen değişkenleri ve talepteki kaymaları açıkla
Diğer tüm değişkenler sabitken, malın fiyatı ile maldan talep edilen m
Fiyat artıyorsa, maldan talep edilen miktar azalır. Bu ilişki talep kanunu
tablosu veya talep eğrisini kullanarak gösterilir.
Talep edilen miktarın değişmesi malın kendi fiyatının değişmesiyle ortaya
noktadan başka bir noktaya hareket edildiği anlamına gelir. Talebin deği
değişkenlerden birinin değişmesiyle ortaya çıkar. Bu değişkenler tüketicin
25 47
Arz, Talep ve Esneklik
gösterilir.
Talep edilen miktarın değişmesi malın kendi fiyatının değişme-
siyle ortaya çıkar. Bu talep eğrisi üzerinde bir noktadan başka
bir noktaya hareket edildiği anlamına gelir. Talebin değişmesi
ise daha önce sabit tutulan değişkenlerden birinin değişmesiyle
ortaya çıkar. Bu değişkenler tüketicinin geliri, zevk ve tercihler,
diğer malların fiyatları gibi değişkenlerdir. Bu durumda ve talep
eğrisinin kayması ve/veya eğiminin değişmesi söz konusudur.
Diğer tüm değişkenler sabitken, malın fiyatı ile arz edilen mik-
Arz tarı arasında doğru ilişki vardır. Ürünün fiyatı değiştiğinde arz
eğrisi üzerinde bir noktadan başka bir noktaya hareket olur. Fi-
yat dışında sabit tutulan değişkenlerden biri değişirse arz değişir
ve arz eğrisi kayar.
48
İktisada Giriş
bölüm özeti
da talep fazlası vardır. Piyasada arz fazlası varsa fiyatlarda düş-
me eğilimi, talep fazlası varsa fiyatlarda yükselme eğilimi vardır.
Bu nedenle var olan piyasa dengesi arzın veya talebin kayması
sonucu değişirse piyasa tekrar dengeye gelir.
Piyasada talep artarsa hem denge miktarı hem de denge fiyatı
artar. Talep azalırsa her ikisi de azalır. Piyasada arz artarsa denge
miktarı artar denge fiyatı ise azalır. Arz azalırsa ise fiyat artar
denge miktarı azalır.
Hem arz hem talep eş anlı artarsa yeni dengede miktarının ar-
tar. Denge fiyatına ne olacağı ise arzın mı yoksa talebin mi daha
fazla kaydığına bağlıdır. Talep daha fazla kayıyorsa denge fiyatı
artar, arz daha fazla kayıyorsa denge fiyatı azalır.
Arz ve talep eş anlı olarak ters yönlerde değişirlerse örneğin ta-
lepte bir artış ve eş anlı olarak arzda bir azalma varsa denge
fiyatı artar. Denge miktarına ne olacağı belirsizdir ve arzın mı
yoksa talebin mi daha fazla kayacağına bağlıdır. Arzdaki azal-
ma talepteki artıştan daha fazla ise denge miktarı azalır. Bunun
tersine talepteki artış arzdaki azalmadan daha fazla ise denge
miktarı artar.
49
Arz, Talep ve Esneklik
1 Diğer bütün değişkenler sabitken, bir malın 6 Bir malın talebindeki artış arzdaki azalıştan
fiyatı azalırsa o malın talep eğrisi daha fazla ise aşağıdakilerden hangisi olur?
A. Sağa kayar. A. Denge fiyatı artar; denge miktarı düşer.
neler öğrendik?
50
İktisada Giriş
3. D Yanıtınız yanlış ise “Tüketici Gelirinin” 8. A Yanıtınız yanlış ise “Esneklik” konusunu
konusunu yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
5. D Yanıtınız yanlış ise “Arz Eğrisi” konusunu 10. B Yanıtınız yanlış ise “Esneklik” konusunu
yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
2 Anahtarı
Tavuk etinin normal mal mı yoksa düşük mal mı olacağı tamamen tüketici-
lerin ortalama gelir düzeyine bağlıdır. Düşük ve orta gelir düzeylerinde tü-
keticiler ortalama gelir düzeyi arttıkça daha fazla tavuk eti tüketebilirler. Bu
durumda tavuk eti onlar için normal mal olur. Ancak ortalama gelir düzeyi
Araştır 1 daha da artarsa tüketiciler market fiyatı T5-6 civarında olan tavuk yerine kg
fiyatı T20-25 civarında olan organik köy tavuğuna veya kg fiyatı T35-40 ci-
varında olan kırmızı ete yönelip sanayi tipi tavuk taleplerini azaltabilirler. Bu
durumdaki tüketiciler için tavuk eti düşük mal olur.
Dolar kurunda oluşacak bir artış tarımda kullanılan ithal girdilerin (mazot,
gübre, tohum gibi) yurt içi fiyatlarını artıracaktır. Girdi fiyatlarındaki artış
Araştır 2
üretim maliyetlerini artıracağından, arz eğrisi sola kayacak ve her fiyat düze-
yinde tarım ürünleri arzı azalacaktır.
51
Arz, Talep ve Esneklik
Araştır Yanıt
2 Anahtarı
Arz ve talep birlikte azaldığına göre arz So’dan S1’e, talep ise Do’dan D1’e
kaymıştır. Talepteki azalış oransal olarak arzdaki değişmeden daha büyüktür.
Bu durumda denge A noktasından B noktasına gitmiş ve yeni dengede hem
denge fiyatı hem de denge miktarı azalmış olur.
12
11
10 S1
9
8 So
Araştır 3 7
Fiyat ( /kg)
A
6
B
5
4
3
2
Do
1
D1
0
0 1 2 3 4 5 6 7 8
Miktar (ton/ay)
Mallar üzerine konulan vergi tüketiciye yansıyan fiyatı artıracağına göre, vergi
konulan malların talebi azalacaktır. Toplam vergi gelirlerine ne olacağı ver-
gi konulan malların talep esnekliğine bağlıdır. Eğer malların talebi esnekse
Araştır 4 toplam vergi gelirleri azalacaktır. Toplam vergi gelirleri artırılmak isteniyorsa
talebin esnek olmadığı mallar seçilmelidir. Bu tür mallar benzin, mazot, siga-
ra, ilaç gibi tüketicinin fiyat artışları karşısında tüketiminden kaçınamayacağı
mallar olabilir.
Kaynakça
Barreto, H. (2009). Intermediate Microeconomics McEachern, W. A. (1997). Microeconomics: A
with Microsoft Excel, Cambdrige University Contemporary Introduction, Ohio: ITP.
Press.
Parkin, M. (2010). İktisat, 9. Baskıdan çeviri,
Ekinci, N.K. (2011). Modern Mikro İktisat, Ankara, İstanbul: Akademi Yayıncılık.
Efil Yayıevi.
Pindyck, R.S. ve Rubinfield, D.L. (2004).
Ertek, T. (2009). Temel Ekonomi (Basından Microeconomics 6th Edition, Boston: Pearson.
Örneklerle) İstanbul, Beta Yayınevi.
Katz, M. L. ve Rosen, H.S (1998). Microeconomics,
Boston: Irwin/Mc Graw Hill.
52
Bölüm 3
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı
öğrenme çıktıları
Maliyet
1 2
Üretim 2 Fırsat maliyeti, kısa ve uzun dönemde
1 Kısa ve uzun dönemde üretim kavramını ve maliyet kavramlarını ve ilişkilerini
ilişkilerini açıklayabilme açıklayabilme
3
Kâr Maksimizasyonu
3 Ekonomik kâr ve kâr maksimizasyonu
kavramını açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • Üretim Fonksiyonu • Azalan Verimler • Ortalama Ürün • Marjinal Ürün
• Fırsat Maliyeti • Marjinal Maliyet • Ekonomik Kâr • Kâr Maksimizasyonu
54
İktisada Giriş
55
Emek girdisi, mühendisler, teknik elemanlar, ustalar gibi vasıflı işçiler olabileceği gibi tarımda ürün
toplayan vasıfsız işçi de olabilir. Firma yöneticilerinin girişimcilik çabaları da emek kategorisinde
değerlendirilebilir. Sermaye; arazi, binalar, makineler, diğer donanım ve aletler ile firmanın stoklarından
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı
oluşur. Ara mallar ise; demir, çelik, elektrik, motorin gibi diğer firmalar tarafından üretilmiş ve firmanın
nihai malın üretim sürecinde satın aldığı ve kullandığı tüm girdileridir.
Üretim Fonksiyonu
girdilerini farklı bileşimlerde kullanarak farklı mik- baraj inşaatının tamamlanması için gereken 5–10 yıl
tarlarda üretim
Firmaların çıktı eldesürecinde
edebilirler.kullandıkları girdilerle, olabileceği gibi; bir
elde ettikleri ayakkabı
çıktı boyacısıilişkiyi
arasındaki için yeniüretim
boya
Yukarıda da değindiğimiz gibi, firmalar üretim sandığının yapılabilmesi için gereken 1–2 gün ola-
fonksiyonu olarak tanımlayabiliriz. Üretim fonksiyonu, firmanın farklı girdi düzeyleri ile elde edebileceği
sürecinde bilir. Oysaki firmalar çoğu kez var olan üretim ka-
en yüksek çıktıgerçek hayatta
düzeyini pek çok
gösterir. üretimgirdilerini
Firmalar girdisi farklı bileşimlerde kullanarak farklı miktarlarda
pasitesi içinde üretim miktarlarını ayarlarlar. Bu tür
çıktı kullanabilirler.
elde edebilirler. Bu bölümde anlatımı basitleştirmek
için firmanın iki üretim girdisi, Emek ve Sermaye kararlar kısa dönem kararlardır. Bu nedenle, bir fir-
Yukarıda da değindiğimiz
kullanıldığını varsayacağız. gibi, firmalar üretim sürecinde manın çıktı ile maliyetlerini
gerçek hayatta pek incelemek için kısa
çok üretim dö-
girdisi
kullanabilirler. nem-uzun dönem ayırımı yapmak zorunda kalırız.
Q üretimBu bölümdeK anlatımı
miktarını, basitleştirmek
sermaye miktarını ve L için firmanın iki üretim girdisi, Emek ve Sermaye
kullanıldığını varsayacağız.
emek miktarını göstermek üzere, Üretim Fonksi- O halde; kısa dönem, en az bir girdinin sabit
olduğu süreç, uzun dönem ise tüm girdilerin değiş-
Q yonu
üretim miktarını, K sermaye miktarını ve L emek miktarını göstermek üzere, Üretim Fonksiyonu
ken olduğu süreçtir.
Q = f ( K , L) Kısa dönemde firmanın girdilerinden en az
biri sabittir. Firma, girdilerden biri sabitken de-
olarak yazılabilir. Üretim
olarak yazılabilir. fonksiyonlarında
Üretim fonksiyonlarında teknoloji
tek- veri olarak ele alınmaktadır. Bu nedenle üretim
ğiştirebildiği girdiler yoluyla üretim miktarını ayar-
fonksiyonu
noloji verivarolarak
olan teknoloji tarafından
ele alınmaktadır. belirlenen
Bu nedenle üre-teknik bir ilişkidir. Doğal olarak teknolojik ilerleme
lama yoluna gider. Çoğu firma için emek değişken
girdilerin verimliliğini
tim fonksiyonu artırarak,
var olan aynıtarafından
teknoloji girdilerle belir-
daha fazla üretim elde edilmesine yol açacak ve üretim
fonksiyonunun
bir girdi iken, sermaye, toprak gibi girdiler sabit
lenen teknikbiçimini değiştirecektir.
bir ilişkidir. Doğal olarak teknolojik girdilerdir.
ilerleme girdilerin verimliliğini artırarak, aynı gir-
KISA DÖNEM-UZUN
dilerle daha fazla üretim DÖNEM AYIRIMI
elde edilmesine yol(2. DÜZEY) Uzun dönemde ise girdilerin tamamı değiş-
açacak
kendir. Firma uzun dönemde kurmuş olduğu alt-
Firma ve belirli
üretim bir fonksiyonunun
dönemde çıktı biçimini
elde değiştirecektir.
edebilmek için çeşitli kararlar almak zorundadır. Firmanın bazı
yapı ve tesisini değiştirebilir. Firma kararlarında,
kararları, firmanın hangi sektörde kurulacağı, nasıl bir yatırım yapılması gerektiği gibi kararlar, planlama
bu bölümde göreceğimiz gibi kısa dönem-uzun
kararlarıdır. Bir kez bu kararlar
Kısa Dönem-Uzun Dönem Ayırımı alındığında, bu kararlardan
dönemgeriayrımı
dönmek hem zordur hem de çok yüksek
önemlidir.
maliyetler gerektirebilir. Firmanın kullandığı tüm girdilerin oranlarını değiştirerek farklı üretim düzeyleri
Firma belirli bir dönemde çıktı elde edebilmek
elde için
etmesi
çeşitlizaman
kararlaralan
almakbirzorundadır.
süreçtir. Yeni bir fabrikanın
Firmanın bazı inşa edilmesi, yeni makine ve donanımların
sipariş edilmesi, bunların Kısa Dönemde Üretim
kararları, firmanın hangimonte
sektördeedilip çalışırnasıl
kurulacağı, hale getirilmesi zaman alan bir süreçtir. Bu türden
yatırımların yapılabilmesi uzun süre alır. Çoğu kez, firmanın Firmalar
sermaye neyerine
kadardaha
girdifazla
kullanacaklarına
işgücü veya karar
diğer
bir yatırım yapılması gerektiği gibi kararlar, planla-
kaynakları kullanarak verirken kimi zaman girdilerin ortalama verimine,
ma kararlarıdır. Birüretim
kez buyapabilmesi de kolaybu
kararlar alındığında, değildir ve o da uzun süre alır.
kimi zaman da girdinin son biriminin üretime ne
kararlardan
Firmanın geri dönmek
kararlarında buhem zorduruzun
nedenle hemdönem,
de çok kısa dönem ayrımı yapmak gerekir. Kısa dönem
kadar katkı yaptığına dikkat ederler. Biz bu bölüm-
yüksek
firmanın en maliyetler
az bir ya da gerektirebilir.
daha fazla Firmanın kullandı-
girdisini değiştiremediği zaman sürecidir. sabit girdi
de her iki kavramı da Böyle bir girdiye
öğrenmeye çalışacağız.
ğı tüm girdilerin oranlarını değiştirerek farklı üre-
adı verilir. Çoğu kez sermaye malları yukarıdaki örnekte görüldüğü Kısa dönemde gibi üretim
sabit girdidir. Uzun
kararı alan dönem iki
ve toplam ise
tim düzeyleri elde etmesi zaman alan bir süreçtir.
tüm girdilerin değiştirilebildiği zaman sürecidir. Bu girdilere değişken girdi adı verilir.
girdi kullanan bir firmayı düşünelim. Firmanın
Yeni bir fabrikanın inşa edilmesi, yeni makine ve
donanımların
Dikkat edilirsesipariş edilmesi,
bu ayrımda ay,bunların
yıl gibimonte
belirliedi- kullandığı
bir süre sermaye bir
verilmemekte, miktarı sabit olsun.
süreçten Bu durum-
söz edilmektedir.
Uzunlipdönem;
çalışır hale getirilmesi
örneğin elektrikzaman
üretimalan bir süreçtir.
sektöründe baraj da firma değişken
inşaatının girdi olaniçin
tamamlanması emek kullanımını
gereken 5–10de- yıl
Bu türden yatırımların yapılabilmesi ğiştirerek üretim miktarını ayarlayabilecektir. Ser-
olabileceği gibi; bir ayakkabı boyacısıuzuniçin süre
yenialır.
boya sandığının yapılabilmesi için gereken 1–2 gün
Çoğu kez, firmanın sermaye yerine daha fazla işgü- maye sabit, emek girdisi değişken olduğuna göre
cü veya diğer kaynakları kullanarak üretim yapabil- firmanın üretimini artırmasının tek yolu emek kul-
mesi de kolay değildir ve o da uzun süre alır. 3 lanımını artırmaktır.
Firmanın kararlarında bu nedenle uzun dönem,
kısa dönem ayrımı yapmak gerekir. Kısa dönem fir- Toplam Ürün (TP), Ortalama Ürün (APL)
manın en az bir ya da daha fazla girdisini değiştire- ve Marjinal Ürün (MPL)
mediği zaman sürecidir. Böyle bir girdiye sabit gir- Üretim girdilerinden biri sabitken emek mikta-
di adı verilir. Çoğu kez sermaye malları yukarıdaki rı ile üretim miktarı arasındaki ilişkiyi
örnekte görüldüğü gibi sabit girdidir. Uzun dönem
1. Toplam Ürün (TP)
ise tüm girdilerin değiştirilebildiği zaman sürecidir.
Bu girdilere değişken girdi adı verilir. 2. Ortalama Ürün (APL)
Dikkat edilirse bu ayrımda ay, yıl gibi belirli bir 3. Marjinal Ürün (MPL)
süre verilmemekte, bir süreçten söz edilmektedir. kavramlarını kullanarak inceleyebiliriz. Toplam
Uzun dönem; örneğin elektrik üretim sektöründe Ürün, kullanılan tüm üretim faktörleri ile belirli
56
Toplam Ürün (TP),
1. Toplam (TP) Ürün (APL) ve Marjinal Ürün (MPL)
Ortalama
Ürün
Üretim girdilerinden biri sabitken emek miktarı ile üretim miktarı arasındaki ilişkiyi
2. Ortalama Ürün (APL)
1. Toplam Ürün (TP)
3.İktisada Giriş
Marjinal Ürün (MPL)
2. Ortalama Ürün (APL)
kavramlarını kullanarak inceleyebiliriz. Toplam Ürün, kullanılan tüm üretim faktörleri ile belirli bir
3. Marjinal Ürün (MPL)
zamanda üretilebilen toplam mal ve hizmet miktarıdır. Kısa dönemde sermaye kullanımını sabit
bir zamanda
kavramlarını üretilebilen
kullanarak toplam mal
inceleyebiliriz. ve hizmet
Toplam Ürün,miktarıdır.
kullanılan Kısa dönemde
tüm üretim sermaye
faktörleri ile kullanımını
bir sabitemek
belirlioranlarda var-
varsaydığımızdan,
saydığımızdan, firmanın elde ettiği toplam ürün sabit sermayeye değişen
zamanda üretilebilenfirmanın elde ettiği
toplam mal toplam
ve hizmet ürün sabit
miktarıdır. sermayeye
Kısa dönemdedeğişen
sermayeoranlarda emeksabit
kullanımını uygulanmasıyla
uygulanmasıyla elde edilmektedir.
elde edilmektedir.
varsaydığımızdan, firmanın elde ettiği toplam ürün sabit sermayeye değişen oranlarda emek
uygulanmasıyla
EmekEmek elde edilmektedir.
kullanımını L Lileile gösterirsek
kullanımını ortalamaürün
gösterirsek ortalama ürün birim
birim emekemek
başınabaşına
üretim üretim miktarıtanımla-
miktarı olarak olarak
nabilirkullanımını
ve ve
tanımlanabilir
Emek L ile gösterirsek ortalama ürün birim emek başına üretim miktarı olarak
tanımlanabilir ve
TP
APL =TP
APL = L
L
olarak gösterilebilir. Marjinal
olarak gösterilebilir. Ürün
Marjinal ise emek
Ürün kullanımı
ise emek birbir
kullanımı birim
birimartırıldığında
artırıldığındatoplam
toplamürün
ürünmiktarında
miktarın-
olarak gösterilebilir. Marjinal Ürün ise emek kullanımı bir birim artırıldığında toplam ürün miktarında
ne kadar
da değişme
ne kadar olacağını
değişme gösteren
olacağını ilişkidir.
gösteren Emeğin
ilişkidir. marjinal
Emeğin ürünü
marjinal
ne kadar değişme olacağını gösteren ilişkidir. Emeğin marjinal ürünü (MP ),
(MP
ürünü (MP
L ), L
),
L
ΔTP
MPLL==ΔTP
MP
LL
ΔΔ
olarak tanımlanır.
olarak tanımlanır.
olarak (Burada
(Burada
tanımlanır. ∆(Burada
önüne
∆Ürün konulan
önüne değişkende
∆ konulan
önüne oluşan değişme
değişkende
konulan miktarını
oluşan ilişkiler,
değişme göstermektedir.)
miktarını göstermektedir.)
Toplam
Toplam Ürün,
Ürün, Ortalama
Ortalama Ürün veve Marjinal
Marjinal Üründeğişkende
Ürün arasındaki oluşan
arasındaki değişme
ilişkiler, Ürün miktarını
Ürün Tablosu
Tablosu veyagöstermektedir.)
veya Ürün
Ürün Eğrileri
Eğrileri
yardımıyla incelenebilir.
Toplam Ürün, Bir
Ortalama örnek
Ürün yardımıyla
ve Marjinal önce
ÜrünÜrün Tablosunu
arasındaki inceleyelim.
ilişkiler,
yardımıyla incelenebilir. Bir örnek yardımıyla önce Ürün Tablosunu inceleyelim. 10 dikiş makinesindenÜrün 10
Tablosu dikiş
veya makinesinden
Ürün Eğrileri
oluşan
oluşan bir
bir gömlek
yardımıyla
gömlek üretim
üretim atölyesine
incelenebilir. Bir örneksahip
atölyesine olduğunuzu
yardımıyla
sahip düşünün.
önce Ürün
olduğunuzu Üretilen
Tablosunu
düşünün. gömlek
gömlek miktarını
inceleyelim.
Üretilen artırmak
artırmak için
10 dikiş makinesinden
miktarını için
kısa oluşan
dönemde bir gömlek
daha üretim
fazla atölyesine
işçi sahip 4 Buradadüşünün.
olduğunuzu
çalıştırabilirdiniz. bilinmesi Üretilen
gereken gömlek
daha miktarını
fazla artırmak
işçinin için
üretilen
kısa
dönemde daha fazla işçi çalıştırabilirdiniz. Burada
4 bilinmesi gereken daha fazla işçinin üretilen
gömlekkısa dönemdeartırıpdaha fazla işçi çalıştırabilirdiniz. Burada bilinmesi gereken daha fazla işçinin üretilen gömlek
gömlek miktarını
miktarını artırıp artırmayacağı
artırmayacağı ya ya da
da artırıyorsa
artırıyorsa nene kadar
kadar artıracağıdır.
artıracağıdır.
miktarını artırıp artırmayacağı ya da artırıyorsa ne kadar artıracağıdır.
Bu
Bu ilişki
ilişki Tablo 3.1
3.1 de
TabloTablo de verilmiştir. Tablonun ilk
ilk sütunundaki LL aylık işçi sayısını, ikinci sütunundaki TP
TP
Bu ilişki 3.1verilmiştir. Tablonun
de verilmiştir. Tablonun sütunundaki
ilk sütunundaki aylık işçi işçi
L aylık sayısını, ikinci
sayısını, sütunundaki
ikinci sütunundaki
ise bir
ise bir ayda
ayda üretilen
üretilen toplam
toplam gömlek
gömlek miktarını
miktarını göstermektedir.
göstermektedir. Başlangıçta,
Başlangıçta, emek
emek miktarı
miktarı artırıldıkça
artırıldıkça bir
bir
TP ise bir ayda üretilen toplam gömlek miktarını göstermektedir. Başlangıçta, emek miktarı artırıldıkça
ayda
aydabirüretilen
üretilen gömlek
gömlekgömlek
ayda üretilen miktarı da
miktarımiktarı artmaktadır.
da artmaktadır.
da artmaktadır.10 işçi
10 işçi çalıştırıldığında
çalıştırıldığında
10 işçi çalıştırıldığında aylık
aylık üretilen
aylıküretilen gömlek
üretilengömlek sayısı
gömlek sayısı 1400
1400
sayısı 1400
olmakta,
olmakta, daha
olmakta, fazla
dahadaha
fazlafazlaişçi örneğin
işçiişçi örneğin14
örneğin 1414işçi
işçi çalıştırıldığında
işçi çalıştırıldığındaayda
çalıştırıldığında ayda
ayda16801680
1680 gömlek
gömlek
gömlek üretilmektedir.
üretilmektedir.
üretilmektedir. AncakAncak
Ancak işçi
işçi
işçi sayısı
sayısı 15’e
15’e çıkarıldığında
çıkarıldığında üretilen
üretilen gömlek
gömlek miktarı
miktarı 1650’ye
1650’ye
sayısı 15’e çıkarıldığında üretilen gömlek miktarı 1650’ye düşmektedir. düşmektedir.
düşmektedir.
Emek
Emek Emek kullanımının
kullanımının
kullanımının üretimekatkısı,
üretime
üretime katkısı,emeğin
katkısı, emeğin üretime
emeğin üretimeortalama
üretime ortalamakatkısı
ortalama açısından
katkısı
katkısı da incelenebilir.
açısından
açısından da Eme-
da incelenebilir.
incelenebilir.
Emeğinğin ortalama ürünü işçi başına üretilen gömlek miktarıdır. Tablonun üçüncü sütununda Emeğin Ortala-
Emeğin ortalama
ortalama ürünü ürünü işçi işçi başına
başına üretilen
üretilen gömlek
gömlek miktarıdır.
miktarıdır. Tablonun
Tablonun üçüncü
üçüncü sütununda
sütununda Emeğin
Emeğin
ma
Ortalama Ürünü
Ürünü (AP(AP ) verilmektedir.
) verilmektedir. İşçi sayısı
İşçi 5 iken
sayısı 5 ortalama
iken ürün,
ortalama ürün,
Ortalama Ürünü (APL) verilmektedir. İşçi sayısı 5 iken ortalama ürün,
L L
600
600
AP
APLL == 5 == 120
120
5
iken,
iken, benzer bir
bir biçimde
iken, benzer
benzer 10
10 birim
bir biçimde
biçimde 10 emek
birim birim kullanıldığında
emek emek kullanıldığında
kullanıldığında
1400
1400
AP
APLL == 10 == 140
140
10
olmaktadır.
olmaktadır. Dikkat edilirse
DikkatDikkat
edilirse işçi
işçi sayısı
sayısı 10
10 10oluncaya
oluncaya kadar emeğin ortalama ürünü artmakta, 10 işçi
olmaktadır. edilirse işçi sayısı oluncayakadar emeğin ortalama
kadar emeğin ortalamaürünü
ürünüartmakta,
artmakta,
10 10
işçi işçi
ça-
çalıştırıldığında
çalıştırıldığında 140
lıştırıldığında140 adete
140adete ulaşmakta,
adeteulaşmakta, daha sonra
daha sonra
ulaşmakta, daha da
sonrada azalmaktadır.
daazalmaktadır.
azalmaktadır. 15 işçi
15 işçi
15 işçi kullanıldığında
kullanıldığında
kullanıldığında ise ortalama
ise ortalama
ise ortalama ürün
ürün 110’a
ürün110’a düşmektedir.
110’adüşmektedir.
düşmektedir. Görüldüğü
Görüldüğü
Görüldüğü gibi
gibi emeğin
gibi emeğin ortalamaortalama
emeğin ortalama ürünü işçilerin
işçilerin verimliliklerinin
ürünüverimliliklerinin
ürünü işçilerin verimliliklerinin de
de bir
de bir ölçüsüdür bir
ve
ölçüsüdür
ölçüsüdür ve ortalamada
ve ortalamada
ortalamada her bir
her bir
her bir işçinin işçinin
ne işçinin ne kadar
ne kadar
kadar üretken üretken olduğunu göstermektedir.
üretken göstermektedir.
olduğunu olduğunu göstermektedir.
Buna
BunaBunaek
ek olarak
olarak firma,
ek olarak
firma, üretim
firma,
üretim hattına
üretim en
en son
hattına
hattına katılan
en son
son işçinin
katılan
katılan üretime
işçinin
işçinin üretime
üretime ne kadar
ne ne katkıda
kadar
kadar bulunduğunu
katkıda
katkıda bulunduğunu
bulunduğunu da
da
bilmek
da isteyebilir.
bilmek Bu kavrama
isteyebilir. Bu Emeğin
kavrama EmeğinMarjinal
MarjinalÜrünü
Ürünü (MP(MP ) diyoruz.
) diyoruz.Emeğin
bilmek isteyebilir. Bu kavrama Emeğin Marjinal Ürünü (MPL) Ldiyoruz. Emeğin marjinal ürünü, işçi
L Emeğin marjinal
marjinal ürünü, işçi
işçi
sayısı artırıldıkça
sayısısayısı
artırıldıkça üretime
artırıldıkça
üretime her
üretime yeni
herher
yeni katılan
yeni işçinin,
katılan
katılan toplam
işçinin,
işçinin, toplamürüne
toplam ürüneolan
ürüne olanolankatkısını
katkısınıgöstermektedir.
katkısını Marjinal
göstermektedir. Marjinal
göstermektedir. Marjinal
ürün, emek
ürün, kullanımı
emek bir
kullanımı birim
bir artırıldığında
birim toplam
artırıldığında ürünün
toplam ne
ürünün kadar
ne değiştiğini
kadar
ürün, emek kullanımı bir birim artırıldığında toplam ürünün ne kadar değiştiğini gösterir. gösterir.
değiştiğini gösterir.
57
Tablo 3.1: Kısa Dönemde Emeğin Toplam, Ortalama ve Marjinal
Üretim, Ürünü
Maliyetler ve Firma Davranışı
L TP APLL MPLL
Emek Kullanımı Toplam Gömlek Ortalama Gömlek Marjinal Gömlek
(aylık) Tablo 3.1 KısaÜretimi Üretimi
Dönemde Emeğin Toplam, Üretimi
Ortalama ve Marjinal Ürünü
(Adet) (Adet/İşçi Sayısı) (Adet/İşçi Sayısı)
L TP APL MPL
0 0 - -
Emek Kullanımı Toplam Gömlek Üretimi Ortalama Gömlek Üretimi Marjinal Gömlek Üretimi
1 68 68 68
(aylık) (Adet) (Adet/İşçi Sayısı) (Adet/İşçi Sayısı)
2 168 84 100
0 0 - -
3 294 98 126
1 68 68 68
2 4 168 440 110
84 146 100
3 5 294 600 120
98 160 126
4 6 440 768 110
128 168 146
5 7 600 938 120
134 170 160
6 768 128 168
8 1104 138 166
7 938 134 170
9 1260 140 156
8 1104 138 166
9 10 12601400 140
140 140 156
10 11 14001518 138
140 118 140
11 12 15181608 138
134 90 118
12 13 16081664 134
128 56 90
13 1664 128 56
14 1680 120 16
14 1680 120 16
15 1650 110 -30
15 1650 110 -30
Tabloda 4. sütun
Tabloda emeğin
4. sütun marjinal
emeğin ürününü
marjinal ürününügöstermektedir.
göstermektedir.Örneğin
Örneğinemek
emek kullanımı
kullanımı 11 birimden
birimden 22
birime çıkarıldığında
birime toplam
çıkarıldığında gömlek
toplam gömleksayısı 68’den
sayısı 68’den168’e
168’eçıkmakta
çıkmaktaböylece
böylece 2.
2. işçinin gömlek üretimine
işçinin gömlek üretimine
katkısı:
katkısı:
168− 68
MPLL = = 100
2−1
gömlek;gömlek;
benzer benzer bir biçimde
bir biçimde emekemek kullanımı
kullanımı 10 birimden
10 birimden 11 11 birimeartırıldığında
birime artırıldığında11.
11. işçinin
işçinin marjinal
marjinal
ürünü:
ürünü:
1518 − 1400
MPLL = = 118
11 − 10
gömlek gömlek
olmaktadır.
olmaktadır.
Ortalama
Ortalama üründe
üründe olduğu
olduğu gibi, gibi, marjinal
marjinal ürünürün de önce
de önce artmakta,
artmakta, emekemek kullanımı
kullanımı 7 birime
7 birime çıktığında
çıktığında 170
170 gömlek olmakta, daha sonra azalmaktadır. Dikkat edilirse 10 işçi kullanıldığında ortalama
gömlek olmakta, daha sonra azalmaktadır. Dikkat edilirse 10 işçi kullanıldığında ortalama ürün marjinal ürün mar-
ürünejinal
eşitürüne eşit olmaktadır.
olmaktadır. Bu noktaBu nokta
aynı aynı zamanda
zamanda APLL’ninAP ’nin maksimum
maksimum
L olduğuolduğu noktadır.
noktadır.
Toplam Ürün, Ortalama Ürün ve Marjinal Ürün Eğrileri
Toplam Ürün, Ortalama Ürün ve Marjinal Ürün Eğrileri
Toplam ürün, marjinal ürün ve ortalama ürün arasındaki ilişkileri ürün eğrilerini kullanarak da
Toplam ürün, marjinal ürün ve ortalama ürün arasındaki ilişkileri ürün eğrilerini kullanarak da incele-
inceleyebiliriz.
yebiliriz. ŞekilŞekil
3.1 ve3.1 ve Tablo
3.2’de 3.2’de3.1.Tablo 3.1. tablosunda
deki ürün deki ürünyertablosunda yer grafiği
alan değerlerin alan verilmektedir.
değerlerin grafiği
Şekil
verilmektedir. Şekil 3.1 Toplam ürün eğrisini göstermektedir. Grafiğin yatay ekseninde
3.1 Toplam ürün eğrisini göstermektedir. Grafiğin yatay ekseninde aylık işçi sayısı dikey ekseninde aylık işçiise
sayısı
bir
dikeyayda
ekseninde
üretilen ise bir ayda
toplam üretilen
gömlek sayısı toplam gömlekToplam
verilmektedir. sayısı verilmektedir. Toplam
ürün eğrisine dikkat ürün emek
edilirse eğrisine dikkat
kullanımı
edilirse emek
artıkça kullanımı
toplam artıkça
ürün önce toplam
hızla ürünemek
artmakta, öncekullanımı
hızla artmakta,
daha daemek kullanımı
artırılınca toplamdaha da artırılınca
ürünün artış hızı
yavaşlamaktadır. Emek kullanımı 14 birime ulaştığında ise toplam ürün maksimuma ulaşmaktadır. Emek
kullanım miktarı 14 birimin üzerine çıkartılırsa toplam 6 ürün azalmaktadır.
Şekil 3.2. de ise ortalama ve marjinal ürün eğrileri birlikte verilmektedir. Grafiğin yatay ekseninde yine aylık
işçi sayısı verilmekte; dikey eksende ise aylık gömlek üretim miktarının, aylık işçi sayısına oranı yer almaktadır.
58
İktisada Giriş
Şekil 3.2. de önce APL eğrisini inceleyelim. APL eğrisi emek kullanımı artırıldıkça önce artmakta, emek
kullanımı 10 işçiye ulaştığında maksimuma ulaşmakta daha sonra ise azalmaktadır. Benzer durum MPL
eğrisi içinde söz konusudur. MPL eğrisi de başlangıçta artmakta, emek kullanımı 7 işçiye ulaştığında mak-
simuma ulaşmakta daha sonra ise azalmaktadır.
1800
1600
TP: Aylık Gömlek Üretimi Miktarı
TP
1400
1200
1000
800
600
400
200
0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15
L: Aylık İşçi Sayısı
Şekil 3.1 Kısa Dönemde (Sermaye Sabitken) Emeğin Toplam Ürünü Eğrisi
175
150
(Gömlek Miktarı / İşçi Sayısı)
125
APL
100
APL VE MPL
75
50
25
MPL
0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15
-25
L: Aylık İşçi Sayısı
59
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı
2. Marjinal ürün eğrisi ortalama ürün eğrisi- kısa dönem kararlarında en fazla dikkat etmesi ge-
nin üstünde iken ortalama ürün eğrisi pozi- reken konuların başında Azalan Verimler Kanunu
tif eğimlidir. gelmektedir.
3. Ortalama ürün eğrisinin maksimum oldu-
ğu noktada ortalama ürün marjinal ürüne Uzun Dönemde Üretim
eşittir. Uzun dönemde firmanın kullandığı girdilerin
4. Marjinal ürün ortalama ürünün altında tamamı değişkendir. Firma tesisini genişletebilir,
iken ortalama ürün aşağı eğimlidir yenileyebilir, hatta zarar ediyorsa sektörden tama-
5. Marjinal ürün sıfır olduğunda toplam ürün men çıkabilir. Uzun dönemde firma tüm girdileri
maksimuma ulaşmıştır. değiştirerek en iyi üretim yöntemini bulmaya çalış-
maktadır. Firma kısa dönemde sabit bulunan ma-
kine, arazi vs. gibi girdileri de değiştirerek üretim
Azalan Verimler Kanunu yöntemini ve emek-sermaye kullanımını belirleye-
Yukarıda ele aldığımız örnekte emeğin önce cektir. Kısa dönemde olduğu gibi burada da bahis
marjinal ürününün daha sonra da ortalama ürü- konusu olan belirli bir zaman dilimi değil, firmanın
nünün emek kullanımı belirli bir noktayı geçtikten bu kararları alabileceği süreçtir. Firmaların uzun
sonra azaldığını gördük. Neden böyle olmaktadır? dönem kararları daha çok planlama karalarıdır.
Gömlek dikim atölyesini düşünelim. Atölyeyi 1-2 Firmanın uzun dönemde yapabileceği şeylerden
işçi ile verimli yürütmek mümkün olmayabilir. Bir bir tanesi de tesisin büyüklüğünü, yani ölçeğini de-
işçi tek başına kumaş kesimi, makine dikişi, düğme ğiştirmektir. Örneğin 100 m2 alanda 5 makine ve
dikimi, yaka dikimi, ütü, temizlik benzeri işlerin ta- 10 işçi ile üretim yapan gömlek atölyesi, üretim
mamını yapmak zorunda kalmaktadır. İşçi sayısı ar- alanını, makine ve işçi sayısını iki katına çıkartırsa,
tırıldıkça bu işlerin farklı işçiler tarafından belirli bir ölçeğini de iki katına çıkarmış olur. Bu durumda
sırayla yapılmasını sağlamak mümkün olabilir. Bu üretim miktarının artacağı kuşkusuzdur. Üretim
nedenle üretim hattına getirdiğimiz her işçi bir ön- miktarı ne kadar artacaktır? Bu soruya ölçeğe göre
cekinden daha verimli olmakta ve ortalama verimi getiri kavramı kullanılarak cevap verilebilir. Ölçeğe
artırmaktadır. Ancak belirli bir noktadan sonra işçi göre getiri oranı, toplam üründeki yüzde artışın,
sayısı çok artarsa ya atölye büyüklüğü yeterli olma- girdilerdeki yüzde artışa oranı olarak tanımlanır.
makta ya da işçiler makine başında sıra beklemekte,
yani birbirlerinin çalışmasına engel olmaktadırlar. Ölçeğe göre getiri = Toplam üründeki yüzde ar-
Ürün Tablosunda ve ürün eğrileri yoluyla gözle- tış / Girdilerdeki yüzde artış
diğimiz bu olgu ekonomi teorisinde Azalan Verim-
Ölçeğe göre getiri oranı birden büyükse ölçeğe
ler Kanunu olarak bilinmektedir. Azalan verimler
göre artan getiri, bire eşitse ölçeğe göre sabit getiri,
kanunu sabit bir girdiye giderek artan miktarlarda
birden küçükse ölçeğe göre azalan getiri vardır.
değişken bir girdi uygulandığında değişken girdi-
nin marjinal ürünün ve ortalama ürünün belirli Ölçeğe göre sabit getiri varsa üretim miktarın-
bir üretim miktarından sonra düşmeye başlaya- daki oransal artış girdi kullanımındaki oransal artışa
cağını ifade eder. Azalan verimler kanununun en eşittir demektir. Örneğin tüm girdiler iki kat artırıl-
kolaylıkla gözlendiği sektörlerden biri tarımdır. dığında üretim miktarı da iki kat artıyor demektir.
Sabit büyüklükte bir tarlada gübre kullandığımızı Eğer çıktıdaki artış oranı girdilerdeki artış ora-
düşünelim. Gübre nından daha az ise, bu duruma ölçeğe göre azalan
kullanımı başlangıç- getiri adı verilir. Örneğin girdileri üç kat artırdığı-
dikkat
ta üretim miktarına mızda, üretim düzeyi iki kat artıyorsa, bu durumda
Azalan verimler kanunu, olumlu etki yapsa ölçeğe göre azalan getiri vardır. Büyük ölçekteki bir
sabit bir girdiye değişken bile gübre kullanımı firmanın yönetim ve organizasyonundaki zorluklar
girdinin artan miktarlarda çok artırılırsa ürüne hem emeğin hem de sermayenin veriminde azal-
uygulanmasını konu etti- zarar verir. Bu du- maya yol açabilir. Firma çok büyüdüğünde, işçiler
ğinden, tanım gereği kısa rum çiftçiler tarafın- ve yöneticiler arasında meydana gelebilecek koor-
dönemde geçerlidir. dan da çok iyi bilin- dinasyon ve iletişim problemleri de ölçeğe göre aza-
mektedir. Firmanın lan getiriye yol açabilir.
60
İktisada Giriş
Ölçeğe göre artan getiri ise çıktı artış oranı, girdi artış oranından daha fazla ise ortaya çıkar. Yöneticile-
rin ve işçilerin yaptıkları işte uzmanlaşması, daha özelleşmiş büyük ölçekli makine ve donanım kullanılma-
sının verimliliği artırması gibi nedenler ölçeğe göre artan getiriye yol açarlar. Otomobil, elektrik üretimi
gibi endüstriler ölçeğe göre artan getiriye örnek gösterilebilir. Doğal olarak uzun dönemde ölçeğin durumu
firmanın maliyetlerini doğrudan etkileyecektir.
MALİYET
Maliyet kavramı firma kararlarının içinde en önemli kararlardan birisidir. Kârını maksimize etmek iste-
yen bir firma öncelikle maliyet yapısını bilmek zorundadır. Firma, üretim yapabilmek için kullanacağı üre-
tim girdilerine ödeme yapmak zorundadır. Firmanın yaptığı bu ödemeler firmanın maliyetini oluşturacak-
tır. Firmanın elinde sonsuz kaynak bulunmadığına göre firma belirli bir karar aldığında bir seçim yapmak
zorundadır. Firma bu seçimi yaptığı zaman belirli fırsatlardan veya alternatiflerden vazgeçiyor demektir.
Örneğin, firma emek kullanımı için ücret, dükkân için kira gibi ödemeler yapacaktır. Peki, firma sahibi
kendi dükkânında çalışıyorsa bu durumda herhangi bir maliyeti var mıdır? İktisatçılar maliyet kavramını
günlük hayatta kullanıldığı biçiminden ya da muhasebe maliyetlerinden farklı ele alırlar. Muhasebe he-
saplarında firma kasasından çıkan ödemeler, makine yıpranma payları (amortismanlar) ve firma kasasına
giren kazançlar kayıt altına alınır. İktisatçılar ise kıt kaynakların etkin dağıtılması ile ilgilendiklerinden,
muhasebe kayıtlarında yer almayan bazı maliyetleri de göz önüne alırlar.
Fırsat Maliyeti
Ekonomi teorisinde maliyet bir şeyi elde etmek için vazgeçmek zorunda olduğumuz diğer alternatifler
cinsinden tanımlanır ve bu kavrama Fırsat Maliyeti adı verilir. Fırsat maliyeti firma açısından bir girdinin
en iyi ikinci alternatifinde kullanılmamasından kaynaklanır.
61
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı
Yukarıda sorduğumuz soruya geri dönelim. Fir- Ahmet Bey kendi firmasını işletmekle aylık 2000T
manın kendine ait bir dükkânda çalıştığını ve kira bir kazançtan olmuştur. Bu Ahmet Bey’in kendi iş-
ödemediğini varsayalım. Firmanın herhangi bir letmesinin başında bulunmasının fırsat maliyetidir.
maliyeti var mıdır? Muhasebe açısından bakılırsa, İkincisi, Ahmet Bey simit fırınını satın almak için
firma kasasından ödeme yapılmadığına göre yoktur. 120.000T ödemiştir. Bu sermayenin fırsat maliyeti
Ancak ekonomik olarak bakılırsa vardır. Çünkü fir- nedir? Eğer ekonomide yıllık faiz oranı yüzde 10
ma dükkânı kendi işinde kullanmasaydı, bir başka- ise Ahmet Bey yıllık 12.000T faiz kazancından vaz-
sına kiraya verip kira kazancı elde edebilirdi. Firma geçmiştir. Bu durumda aylık vazgeçilen faiz getirisi
dükkânı kendisi kullandığı için kira kazancından yaklaşık 1000T dir. Bu da Ahmet beyin sermaye-
vazgeçmiş olmaktadır. İşte bu vazgeçilen kazanç fır- sinin fırsat maliyetidir. Bu türden maliyetlere ise
sat maliyetidir. Benzer bir biçimde firma sahibinin Örtük Maliyetler diyoruz.
kendi işinin başında durduğunu ve kasadan maaş al- Ekonomik maliyet ve muhasebe maliyeti ara-
madığını varsayalım. Firma kasasından çıkış olma- sındaki fark buradan kaynaklanmaktadır. Muha-
dığı müddetçe parasal bir alışveriş olmadığından bu
sebe maliyeti yalnızca doğrudan yapılan ödemeler,
durum da muhasebe kayıtlarında yer almayacaktır.
piyasadan satın alınanlar gibi açık maliyetleri göz
Ancak firma sahibi kendi işinde çalışarak, yönetici
önüne aldığı halde, ekonomik maliyet hem açık
olarak bir başka firmada elde edebileceği ücretten
hem de örtük maliyetleri göz önüne almaktadır. Bu
vazgeçtiği için, yine bir fırsat maliyeti vardır.
durumda Ahmet Bey’in Ekonomik kârı aylık 4500
Basit bir örnekle Fırsat Maliyeti (Ekonomik değil 4500T – 3000 = 1500T olmaktadır.
Maliyet) ile Muhasebe Maliyeti arasındaki farkı
Yukarıda gördüğümüz gibi fırsat maliyeti örtük
açıklamaya çalışalım. A Firmasında aylık 2000T üc-
bir maliyet olduğu ve muhasebe kayıtlarında yer al-
retle bilgisayarlı muhasebe kayıtlarını tutmakta olan
madığı halde ekonomik kararlarda göz önüne alın-
Ahmet Bey’in babasından miras kalan 120.000T ile
mak zorundadır. Bunun tam tersi ise batık maliyet-
bir simit fırınını devren satın aldığını ve işin başına
ler için söz konusudur. Bir firmanın 2-3 yıl önce
geçtiğini düşünelim. Fırında günde 1500 adet simit
yatırım yaparak satın aldığı, ancak şu anda hiçbir
üretildiğini ve simidin tanesinin 50krş. dan satıldı-
işe yaramayan, alternatif bir kullanımı da olmayan
ğını varsayarsak, A Firmasının günlük 750T satış
bir makineyi düşünelim. Daha önceki bir kararla
geliri olacaktır. Firmanın günlük üretim maliyetle-
alınmış olan bir makine, başka bir kullanıma yön-
rinin aşağıdaki gibi olduğunu düşünelim.
lendirilemiyor, kiralanamıyor ya da satılamıyorsa,
batık maliyettir. Makineye ödenen miktar mu-
Tablo 3.2 Simit Fırınının Günlük Maliyetleri
hasebe kayıtlarında doğal olarak yer alır. Ancak
Un 350 batık maliyetin fırsat maliyeti sıfırdır ve geleceğe
Elektrik 75 yönelik olarak verilecek ekonomik kararlarda göz
Su ve diğer katkı maddeleri 25 önüne alınmaz. Örneğin yapımı yıllar süren ve 200
Fırın ustasının günlük ücreti 100 milyon dolar civarında para harcanan Ayaş Tüneli
Yardımcı işçinin günlük ücreti 50 inşaatı yanlış planlama, yanlış zemin etüdü vs. gibi
Toplam 600 nedenlerle artık vazgeçilmiş bir yatırımdır. Burada
harcanan para tam bir batık maliyettir.
Bu durumda firmanın günlük üretim maliye- Benzer biçimde yıpranma paylarının değerlen-
ti 600T olacaktır. Bu maliyetler doğrudan şirket dirilmesi de muhasebe ve ekonomik maliyet açısın-
kasasından ödenen maliyetlerdir. Ekonomi teori- dan farklılık gösterir. Muhasebe kayıtlarında amor-
sinde biz bu tür maliyetlere Açık Maliyet diyoruz. tismanlar vergi kanunlarında belirlendiği biçimde
Firmanın günlük kasasını ve muhasebe kayıtlarını standart oranlarda düşülebilir. Bu oran makine ve
firmanın sahibi Ahmet Bey tutuyor olsun. Ahmet donanımın gerçek değer kaybını çoğu kez yansıt-
Bey kendi hesaplamalarına göre günde 150T, ayda maz. Ekonomik maliyetler değerlendirilirken ise,
30 gün hesabı ile de 4500T kâr elde etmektedir. sermaye mallarının gerçek yıpranma payları göz
Ahmet Bey’in bu hesabı doğru mudur? önüne alınır.
Ahmet Bey’in hesaplaması fırsat maliyeti kav-
ramını göz önüne aldığımızda yanlıştır. Öncelikle
62
diyoruz. Dikkat
kullanımı edilirsemiktar
için ödediği sabit maliyet firmanın üretim
değişmeyecektir. miktarınd
Bu maliyetlere
yapmasa bile sabit maliyetle karşılaşmaktadır. Firmanın
diyoruz. Dikkat edilirse sabit maliyet firmanın üretim miktarınd üretim
değişken bile
yapmasa maliyetler diyoruz. karşılaşmaktadır.
sabit maliyetle Bizim örneğimizdeFirmanın
değişkenüretim
girdi
İktisada Giriş karşılaşacağı ücret ödemeleri değişken maliyet olmaktadır.
değişken maliyetler diyoruz. Bizim örneğimizde değişken girdi Firma
kullanmakta ücret
karşılaşacağı ve emek kullanımının
ödemeleri değişken artması ise firmanınFirma
maliyet olmaktadır. karş
maliyet) artırmaktadır.
kullanmakta ve emek kullanımının artması ise firmanın karş
maliyet)
Daha artırmaktadır.
genelişçiliği,
su, bakım ifade veteriner
ederseködemesi
kısa dönemde sabit olan faktör
gibi maliyetler
değişken
maliyetlerini,
Daha genelmaliyetlerdir
tüm
ifadedeğişkenve beslenen
edersek kısa hayvan
girdilere sayısı
yapılan
dönemde ar- olan faktör
ödemeler
sabit ise d
dikkat tıkça bu
bir maliyetler
hayvancılık de artacaktır.
maliyetlerini, tüm değişken girdilere yapılan ödemeler ise dm
Örneğin işletmesinde, arazi, hayvan barınakları,
Firma kasasından çıkan ve doğrudan mu- üretim girdilerini
Örneğin Firmanın oluşturduğundan
kısa dönem
bir hayvancılık bunlara
Toplam
işletmesinde, yapılan
hayvanödemeler
Maliyetini
arazi, sabim
barınakları,
hasebe kayıtlarında yer alan maliyetler açık beslese
(TC),de beslemese
Toplam Sabitde bu maliyetleri
Maliyetler (TFC) ve
ödemektedir.
Toplam
üretim girdilerini oluşturduğundan bunlara yapılan ödemeler sabi İşletmenin
maliyet, fırsat maliyetini yansıtan ve mu- Değişken
maliyetleri
beslese Maliyetler
artırmaz.
de beslemese de (TVC)
Ötebu yandan;oluşturmaktadır.
yem,ödemektedir.
maliyetleri su, bakım Bu işçiliği, vete
İşletmenin
hasebe kayıtlarında yer almayan maliyet- ilişkiyi:
maliyetlerdir ve beslenen hayvan sayısı artıkça bu
maliyetleri artırmaz. Öte yandan; yem, su, bakım işçiliği, vetemaliyetler de ar
ler örtük maliyettir. Batık maliyet ise bir
maliyetlerdir
Firmanın ve beslenen
kısa dönemhayvanToplam sayısı artıkça bu(TC),
Maliyetini maliyetler de ar
Toplam
yatırıma yapılan ancak alternatif kullanımı TC = TFC+TVC
olmayan ve geri kazanılamayan harcama- Değişken
Firmanın Maliyetler
kısa dönem (TVC)Toplam
oluşturmaktadır.
Maliyetini Bu (TC),
ilişkiyi:Toplam
lardır. Batık maliyetler muhasebe kayıtla- DeğişkenTColarak yazabiliriz.
Maliyetler Firmanın üretim miktarı
(TVC) oluşturmaktadır. Bu ilişkiyi:art-
= TFC + TVC
rında yer aldığı halde ekonomik maliyet tıkça ürün başına düşen birim maliyetlerin nasıl
olarak TC = TFC
değiştiğini
yazabiliriz. + TVC istersek
incelemek
Firmanın üretimOrtalama Maliyetürün başına dü
miktarı arttıkça
sayılmazlar.
(AC)
incelemek
olarak kavramını kullanmamız
Ortalama
istersekFirmanın
yazabiliriz. gerekir.
Maliyet
üretim Ürün
(AC)
miktarı mikta-
kavramını
arttıkça kullanm
ürün başına dü
rını (Q) ile
gösterirsek istersek
incelemek gösterirsek
ortalamaOrtalama ortalama maliyet:
maliyet: Maliyet (AC) kavramını kullanm
Kısa Dönemde Maliyet gösterirsek ortalama
TC maliyet:
Üretim bölümünde incelediğimiz gibi Kısa AC =
TC
Q
dönemde üretim girdilerinden en az biri sabittir. AC =
Firmanın biri emek (L) diğeri sermaye (K) olmaktoplam maliyetin Q
ürün miktarına
toplam maliyetin bölümü ile
ürün miktarına bulunabilir.
bölümü ile Bu durum
üzere iki girdi kullandığını düşünelim. Bu girdiler-toplam
bulunabilir.
maliyetin Bu durumda
den sermaye sabit girdi olsun. Firma kısa dönem- TCürün miktarına
TFC TVC bölümü ile bulunabilir. Bu durum
AC = = +
de üretim miktarını artırdığında sermaye miktarı Q TFC
TC Q Q
TVC
AC = = +
sabit kalacak sadece emek kullanımı değişecektir. Q Q Q
olmaktadır. Dikkat edersek TFC/Q ilişkisi ortalama sabit maliye
Duruma firmanın karşılaşacağı maliyetler açısın-
maliyet olmaktadır.
dan bakarsak firmanın sermaye kullanımı için öde-olmaktadır. olmaktadır. O halde:
DikkatDikkat
edersek TFC/QTFC/Q
edersek ilişkisiilişkisi
ortalama
or- sabit maliye
talama sabit
diği miktar değişmeyecektir. Bu maliyetlere eko-maliyet olmaktadır. maliyet,
AC = AFC +OAVC
TVC/Q
halde: ilişkisi ise ortalama
nomi teorisinde sabit maliyetler diyoruz. Dikkat değişken maliyet olmaktadır. O halde:
AC = AFC + AVC
edilirse sabit maliyet firmanın üretim miktarındanilişkisi ortaya çıkmaktadır.
AC = AFC+AVC
bağımsızdır. Hatta firma hiç üretim yapmasa bileilişkisi ortaya çıkmaktadır.
sabit maliyetle karşılaşmaktadır. Firmanın üretim ilişkisi ortaya çıkmaktadır.
miktarı artıkça artan maliyetlere ise değişken ma-
liyetler diyoruz. Bizim örneğimizde değişken girdi Firmanın karar alırken en çok ihtiyaç duyduğu
emek kullanımı olduğundan firmanın karşılaşacağı kavramlardan birisi de marjinal maliyet kavramı-
13
ücret ödemeleri değişken maliyet olmaktadır. Fir- dır. Marjinal Maliyet (MC) firma üretim mikta-
rını bir birim daha artırmak isterse toplam mali- 13
ma üretimini artırmak için daha fazla emek kullan-
Firmanın karardeğişeceğini
yetinin nasıl alırken en çok ihtiyaç duyduğu
göstermektedir. ∆ yinekavramlardan
makta ve emek kullanımının artması ise firmanın
Marjinal Maliyet (MC) firma üretim miktarını
değişkendeki değişme miktarını göstermek üzere bir birim daha ar
a
karşılaşacağı ücret ödemelerini (değişken maliyet)
değişeceğini
Marjinal göstermektedir.
Maliyet ∆ yine değişkendeki değişme miktarı miktar
artırmaktadır.
Daha genel ifade edersek kısa dönemde sabit ΔTC
MC =
olan faktörlere yapılan ödemeler firmanın sabit ΔQ
maliyetlerini, tüm değişken girdilere yapılan öde-
olarak tanımlanabilir.
meler ise değişken maliyetlerini oluşturmaktadır.olarak tanımlanabilir. Bu durumda
Bu durumda:
Örneğin bir hayvancılık işletmesinde, arazi, hayvan ΔΔTC
TC = ΔΔTFC
TFC + ΔΔTVC
TVC
barınakları, makine ve donanım kısa dönemde sa- ΔΔQ
=
ΔΔQ
+
ΔΔQ
Q Q Q
bit üretim girdilerini oluşturduğundan bunlara ya-
pılan ödemeler sabit maliyetleri oluşturur. İşletmeilişkisi de geçerlidir.
ilişkisi O halde
de geçerlidir. marjinal
O halde maliyet,
marjinal marjinal sabit m
maliyet,
hayvan beslese de beslemese de bu maliyetleri öde-toplamına
marjinal sabit maliyet ile marjinal değişken maliye- sabit mal
eşittir. Firma üretim miktarını artırdığında
mektedir. İşletmenin beslediği hayvan sayısını ar-maliyet sıfıra eşittir.
tin toplamına O halde,
eşittir. Firmamarjinal maliyet artır-
üretim miktarını sadece marjinal d
tırması bu maliyetleri artırmaz. Öte yandan; yem,Bu kavramların
dığında sabitanlaşılmasını kolaylaştırmak
maliyet değişmediğine için üretim kısmında
göre marjinal
Tabloları veya Maliyet eğrileri kullanabiliriz.
Toplam Maliyet Tablosunu kullanarak firmanın 63
maliyetlerini h
firmanın kısa dönem günlük üretim miktarı, toplam maliyeti, o
verilmiştir.
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı
sabit maliyet sıfıra eşittir. O halde, marjinal maliyet sadece marjinal değişken maliyetten kaynaklanmak-
tadır. Bu kavramların anlaşılmasını kolaylaştırmak için üretim kısmında kullandığımıza benzer biçimde
Maliyet Tabloları veya Maliyet eğrileri kullanabiliriz.
Toplam Maliyet Tablosunu kullanarak firmanın maliyetlerini hesaplamaya çalışalım. Tablo 3.3’te bir fir-
manın kısa dönem günlük üretim miktarı, toplam maliyeti, ortalama maliyeti ve marjinal maliyeti verilmiştir.
Firmanın Toplam sabit maliyeti �60’dir. Dikkat edersek sabit maliyet üretim miktarını artırdığımız
Firmanın Toplam sabit maliyeti 60T’dir. Dikkat edersek sabit maliyet üretim miktarını artırdığımız
haldehalde
değişmemektedir.
değişmemektedir.Tablonun
Tablonun dördüncü sütununda verilen
dördüncü sütununda verilentoplam
toplam değişken
değişken maliyet
maliyet ise üretim
ise üretim mik-
miktarı
tarı ile doğru orantılıdır
ile doğru orantılıdırveveüretim
üretim miktarı
miktarı arttıkça
arttıkça değişken
değişken maliyetmaliyet de artmaktadır.
de artmaktadır. Toplam
Toplam maliyetin
maliyetin
üretimüretim
miktarımiktarı
ile olanileilişkisini
olan ilişkisini
ortalamaortalama ve marjinal
ve marjinal maliyet kavramlarını
maliyet kavramlarını kullanarakkullanarak daha
daha yakından
yakından inceleyebiliriz.
inceleyebiliriz. TablonunTablonun
5. sütununda5. sütununda ortalama
ortalama maliyet maliyet verilmektedir.
verilmektedir. Dikkat edersekDikkat AC
edersekbaş-
AC 90.3T’den
�90.3’den başlamakta ve üretim miktarı arttıkça sürekli azalmaktadır. Bu durum sabit bir sayının
lamakta ve üretim miktarı arttıkça sürekli azalmaktadır. Bu durum sabit bir sayının giderek artan bir sayıya giderek
artanbölünmesinden
bir sayıya bölünmesinden kaynaklanmaktadır.
kaynaklanmaktadır. Firmanın ortalama Firmanın ortalama
değişken maliyetinideğişken maliyetini
incelersek, ortalamaincelersek,
değişken
ortalama değişken
maliyetin maliyetin
30.3T’den �30.3’den
başladığını üretimbaşladığını üretim
miktarı arttıkça miktarıdeğişken
ortalama arttıkça maliyetin
ortalama azaldığını,
değişken 7 maliyetin
ve 8 kg
üretim miktarlarında ise 16.3T ile en aza ulaştığını, ancak daha sonra tekrar artmaya
azaldığını, 7 ve 8 kg üretim miktarlarında ise �16.3 ile en aza ulaştığını, ancak daha sonra tekrar artmaya başladığını gözle-
mekteyiz.
başladığını Bu durum marjinal
gözlemekteyiz. Bu durum maliyet açısından
marjinal da söz
maliyet konusudur.
açısından Amakonusudur.
da söz önce marjinal
Amamaliyeti birlikte
önce marjinal
hesaplayalım. Örneğin üretim miktarı 3 kg’dan 4 kg’a çıkarıldığında marjinal maliyet:
maliyeti birlikte hesaplayalım. Örneğin üretim miktarı 3 kg’dan 4 kg’a çıkarıldığında marjinal maliyet:
141.3 − 129 81.3 − 69
MC = = = 12.3
4−3 4−3
olmaktadır. MarjinalMarjinal
olmaktadır. TC veya
maliyetimaliyeti TCTVC’ den hesaplamamız
veya TVC’ sonucu
den hesaplamamız değiştirmemektedir.
sonucu değiştirmemektedir. Yukarıda da
Yukarıda
değindiğimiz gibi, gibi,
da değindiğimiz bu budurum
durumtoplam sabit maliyetin
toplam sabit maliyetin üretim
üretim miktarından
miktarından bağımsızbağımsız olmasından
olmasından kaynak-
kaynaklanmaktadır. Marjinal
lanmaktadır. Marjinal Maliyet,
Maliyet, ortalama
ortalama değişken
değişken maliyetmaliyet
ile aynıile aynı değerden
değerden başlamakta,
başlamakta, ortalama
ortalama değişken
maliyetten
değişken daha hızlı
maliyetten daha düşerek 5 – 6 kg
hızlı düşerek 5 –üretim miktarlarında
6 kg üretim 10.3T ile
miktarlarında en aza
�10.3 ileulaşmakta sonra artmaya
en aza ulaşmakta sonra
başlamaktadır.
artmaya Dikkat
başlamaktadır. edilirseedilirse
Dikkat 8 kg üretim
8 kg miktarında AVC ile AVC
üretim miktarında MC birbirine eşittir. Bueşittir.
ile MC birbirine nokta AVC’ nin
Bu nokta
AVC’minimum olduğu
nin minimum noktadır.
olduğu noktadır.
Maliyet tablosunda gözlemlediğimiz bu ilişkileri, maliyet eğrileri yardımıyla da inceleyebilirdik. Şekil
3.3.64
te Toplam maliyet eğrileri verilmektedir.
Dikkat edilirse TVC eğrisi sıfırdan başlamakta önce azalan oranlarda artmakta, üretim miktarı 5-6 kg
civarındayken bükülmekte ve daha sonra artan oranlarda artmaktadır. TFC eğrisi �60 de yatay düz bir
AVC’ nin minimum olduğu noktadır.
Maliyet tablosunda gözlemlediğimiz bu ilişkileri, maliyet eğrileri yardımıyla da inceleyebilirdik. Şekil
3.3. te Toplam maliyet eğrileri verilmektedir.
İktisada Giriş
Dikkat edilirse TVC eğrisi sıfırdan başlamakta önce azalan oranlarda artmakta, üretim miktarı 5-6 kg
civarındayken bükülmekte ve daha sonra artan oranlarda artmaktadır. TFC eğrisi �60 de yatay düz bir
Maliyet TC
çizgidir. eğrisi ise
tablosunda bu iki eğrinin
gözlemlediğimiz bu toplamı
ilişkileri, olup,
maliyet�60 den yardımıyla
eğrileri başlayıp, da TVC eğrisine benzer
inceleyebilirdik. Şekilbir rota
çizmektedir.
3.3. te Toplam maliyet eğrileri verilmektedir.
Dikkat edilirse
Ortalama TVC eğrisi
ve Marjinal sıfırdan
eğriler başlamakta
Şekil önce azalanAFC
3.4. te verilmiştir. oranlarda
eğrisiartmakta, üretimarttıkça
üretim miktarı miktarısürekli
5-6 kg azalan
civarındayken bükülmekte
bir eğridir. Ortalama ve daha
Maliyet sonra
eğrisi artan
önce oranlarda 7-8
azalmakta, artmaktadır.
kg üretimTFC eğrisicivarında
miktarı 60T de yatay düz bir çiz-
minimuma ulaşmakta
gidir. TC eğrisi ise bu iki eğrinin toplamı olup, 60T den başlayıp, TVC eğrisine
daha sonra artmaktadır. Marjinal Maliyet eğrisi ortalama maliyet eğrisinden önce minimuma ulaşmakta
benzer bir rota çizmektedir.
Ortalama
daha sonraveartmaya
Marjinalbaşlamaktadır.
eğriler Şekil 3.4.Dikkat
te verilmiştir.
edilirseAFC eğrisi üretim
marjinal maliyetmiktarı
eğrisi arttıkça
ortalama sürekli azalaneğrisini,
maliyet
birortalama
eğridir. Ortalama Maliyet eğrisi önce azalmakta,
maliyetin minimum olduğu noktada kesmektedir.
7-8 kg üretim miktarı civarında minimuma ulaşmakta
daha sonra artmaktadır. Marjinal Maliyet eğrisi ortalama maliyet eğrisinden önce minimuma ulaşmakta
daha ACsonraeğrisi
artmaya AVC ve AFC Dikkat
ise başlamaktadır. eğrilerinin dikey
edilirse eksende
marjinal toplamıdır.
maliyet AVC hem
Hem maliyet
eğrisi ortalama de AC
eğrisini, eğrileri U
ortala-
ma maliyetin minimum olduğu noktada kesmektedir.
biçimindedir. Bunun nedeni üretim kısmında gördüğümüz azalan verimler kanunudur. Firma değişken
girdi olan emeğe
AC eğrisi ise AVCsabit bir eğrilerinin
ve AFC ücret ödemekte, işçilerintoplamıdır.
dikey eksende marjinal ve Hem ortalama
AVC hem verimleri artarkenU marjinal
de AC eğrileri biçi- ve
mindedir. Bunun nedeni üretim kısmında gördüğümüz azalan verimler kanunudur.
ortalama maliyetler azalmakta, firma sabit olan girdiye daha fazla değişken girdi uygulayarak üretimini Firma değişken girdi
olan emeğe sabit
artırdıkça azalan birverimler
ücret ödemekte,
kanunu işçilerin
devreyemarjinal
girmekteveve ortalama
marjinal verimleri artarken
ve ortalama marjinalartmaktadır.
maliyetler ve ortalama
maliyetler azalmakta, firma sabit olan girdiye daha fazla değişken girdi uygulayarak üretimini artırdıkça
azalanBu durumu
verimler şöyledevreye
kanunu açıklayabiliriz.
girmekte ve Kısa dönemde
marjinal tek girdi
ve ortalama olarakartmaktadır.
maliyetler emek kullanıldığını varsayar ve
firmanın
Bu durumu emeğe ödediği
şöyle günlük ücreti
açıklayabiliriz. w ile gösterirsek;
Kısa dönemde tek girdi firmanın
olarak emek günlük toplam değişken
kullanıldığını varsayarmaliyeti
ve firma-
nın emeğe TVC ödediği günlük
= w.L olur. ücreti w ile gösterirsek; firmanın günlük toplam değişken maliyeti
TVC =açıktır.
olacağı w.L olur.( APL = Q olduğunu hatırlayınız.)
L
TVC L 1 w
BuBudurumda
durumda AVC = =w =w = olacağı açıktır. (( APL = Q olduğunu
olacağıaçıktır. olduğunu hatırlayınız.)
hatırlayınız.)
Q Q AP AP
Firmanın ödediği ücret (w) sabit olduğu durumda, APL artarken AVC azalmakta, azalan verim kanunu
L L L
Firmanın
nedeniyle APödediği ücret (w) sabit olduğu durumda,
L azalırken AVC artmaktadır. Dahası
APL Lmaksimum
AP
Firmanın artarken
ödediğiAVC iseazalmakta,
ücretAVC sabitazalan
(w)minimum verim kanunu APL artarke
olmaktadır.
olduğu durumda,
nedeniyle
makta, azalan verim kanunuAPL azalırken AVC artmaktadır. Dahası APL maksimum ise AVC minimum olmaktadır.
Burada tanımladığımız APL ve AVC arasındaki ilişki,
nimum olmaktadır.
nedeniyleMP AP azalırken
veLMC arasındaAVC geçerlidir. Dahası APL maksimum
daartmaktadır.
Burada tanımladığımız APL ve AVC arasındaki ilişki, MPLL ve MC arasında da geçerlidir.
Burada
ΔTVC 15 tanımladığımız
ΔL 1APL vewwAVC arasındaki ilişki, ΔMP Q L ve MC
geçerlidir. TVCTVC = w=.Lw.Lolduğuna
olduğunagöre görebubudurumda,
durumda, MC = =w =w == olacaktır. ( MPL =
olacaktır.
TVCΔQ
= w.L Δ Q MPL
MPL MP
olduğuna göre
MPLL
bu durumda, ΔTVCΔL ΔL
w olacaktır. (olduğunuΔQ MC = =w =
MPL = hatırlayınız.) Firmanın ödediği
olduğunu hatırlayınız.) Firmanın ücret (w) ücret
ödediği sabit (w)
olduğuna göre, MP
sabit olduğuna L artarken
göre, MC azalmakta,
MPL artarken MCΔQ ΔQ
MPL azalan verimΔL kanunu nedeniyle MPL azalırken de MC artmaktadır. MPL maksimum ise, MC minimum
olduğunu hatırlayınız.) Firmanın ödediği ücret (w) sabit olduğ
azalmakta,
PL artarken MColmaktadır.
azalmakta, azalan verim kanunu nedeniyle MPL azalırken de MC artmaktadır. MPL maksimum ise, MC
minimum olmaktadır. azalan verim kanunu nedeniyle MPL azalırken de MC artmaktad
ksimum ise, MC minimum olmaktadır.
400,0 TC TVC
350,0
300,0
TC, TVC, TFC, ( )
250,0
200,0
150,0
100,0
TFC
50,0
0,0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14
Şekil 3.3 Kısa Dönemde Toplam, Toplam Sabit ve Toplam Değişken Maliyetler
Şekil 3.3: Kısa Dönemde Toplam, Toplam Sabit ve Toplam Değişken Maliyetler
65
Şekil 3.3: Kısa Dönemde Toplam, Toplam Sabit ve T
şken Maliyetler
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı
MC
80,0
70,0
60,0
AFC, AVC, TFC, ( /kg)
50,0
40,0
AC
30,0 AVC
20,0
10,0
AFC
0,0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14
Üretim Miktarı (kg)
66
İktisada Giriş
Bu durumu bir örnek yoluyla inceleyelim. Uzun miktardan daha fazla ise firma bu durumda üçüncü
dönemde tesis kurmayı planlayan bir firmanın elin- tesisi seçmelidir.
de üç farklı tesis büyüklüğü olduğunu varsayalım. Firmanın planlama döneminde yatırım yapabile-
Firma uzun dönemde bu tesislerden birini seçecek ceği tesis büyüklükleri çok daha fazla sayıda olsaydı,
ve üretimini bu seçtiği tesis üzerinde gerçekleştire- firma planladığı her üretim düzeyi için uzun dönem-
cektir. Bu tesislerden ilki küçük ölçekli, ikincisi orta de en düşük maliyetli tesisi seçmeyi tercih ederdi. Bu
ölçekli, üçüncüsü de büyük ölçekli tesisler olsun. durumu Şekil 3.6. dan yararlanarak inceleyelim.
Firmanın uzun dönemde hangi tesisi seçeceği üret-
Şekilde farklı ölçekteki tesislerin kısa dönem
meyi planladığı mal ve hizmet miktarına bağlıdır.
maliyet eğrileri gösterilmektedir. Firma uzun dö-
Şekil 3.5. te bu üç tesisin ortalama kısa dönem ma-
nem planlama kararları çerçevesinde Q1 düzeyin-
liyet eğrileri gösterilmiştir. Eğer firma uzun dönem
de bir üretim yapmayı planlıyor olsa, sizce hangi
planları içinde en fazla QA düzeyine kadar üretim
büyüklükte bir üretim tesisini seçerdi? Yukarıdaki
yapmayı planlıyorsa, ortalama maliyeti en düşük
grafiği dikkatle incelersek, firmanın Q1 düzeyinde
olan birinci tesisi seçmelidir. Dikkat edilirse, QA
bir üretimi kısa dönemde ilk üç tesiste de üretebile-
dan daha düşük düzeydeki üretim miktarlarında
ceğini görürüz. Ancak firmanın ortalama maliyeti,
en düşük ortalama maliyet birinci tesisin ortalama
bu üretim düzeyini ilk tesiste gerçekleştirirse, 25T,
maliyetidir. Bu tesisin ortalama kısa dönem maliyet
ikinci tesiste gerçekleştirirse 20T, üçüncü tesiste
eğrisi şekilde AC1 ile gösterilmiştir. Üretim mikta-
gerçekleştirirse 15T olmaktadır. Doğal olarak firma
rını QA ile QB arasında planlayan bir firmanın seç-
uzun dönemde Q1 düzeyinde bir üretim yapmayı
mesi gereken tesis ise ikinci tesistir. Bu aradaki üre-
planlıyorsa, tesis büyüklüğünü üçüncü tesis olarak
tim miktarlarında en düşük ortalama maliyet ikinci
seçerdi. Dikkat edersek, kısa dönem ortalama ma-
tesiste oluşmaktadır. İkinci tesisin ortalama maliyet
liyet eğrisi AC3, Q1 üretim düzeyinde uzun dönem
eğrisi şekilde AC2 eğrisidir. Eğer firmanın üretmeyi
maliyet eğrisi LAC’ ye teğettir.
planladığı mal ve hizmet miktarı, QB ile gösterilen
AC
( )
AC1 AC2
AC3
QA QB Q : Üretim
Şekil 3.5 Farklı büyüklükteki üretim tesislerinin kısa dönem ortalama maliyetleri
AC
LAC
( )
AC1 AC7
AC2
AC6 LAC
25 AC3
AC5
AC4
10
15
Q1 QE Q:Üretim Miktarı
67
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı
Bu durum bize şunu göstermektedir. Uzun dönemde firma tesis kapasitesini, yani ölçeğini planladığına
göre, her üretim düzeyi için uzun dönemde bir ölçek seçecektir. Ancak bir kez ölçeğini seçtikten sonra kısa
dönemde üretim yapmak zorunda olduğundan, kısa dönem maliyetler her zaman uzun dönem maliyetle-
rin üstünde olacaktır. Bunun nedeni firmanın sabit bir tesiste, üretim miktarını artırabilmek için değişken
girdileri artırması ve dolayısıyla kısa dönemde azalan verimler ile karşılaşmasıdır.
Yukarıda QE üretim düzeyinde ulaşılan ölçek firmanın uzun dönem or-
talama maliyetlerinin en az olduğu üretim düzeyidir. Bu noktaya minimum
etkin ölçek adı verilir. Minimum etkin ölçek firmanın uzun dönem ortala-
dikkat
ma maliyetinin minimuma ulaştığı üretim düzeyidir.
Uzun dönem bir planlama
dönemidir. Firma tesisin bü- Uzun dönem ortalama maliyet eğrisi LAC dikkatle incelenirse, bu eğri-
yüklüğüne uzun dönemde nin kısa dönem maliyet eğrilerini alttan sardığını görülür. Bu özellikten do-
karar verir. Bir kez tesisini ku- layı, uzun dönem ortalama maliyet eğrisine zarf eğrisi adı verilmektedir. Bu
ran firmanın üretim kararları durum aslında uzun dönemde ortalama maliyetlerin her zaman kısa dönem
kısa dönem kararlardır. maliyetlerden daha düşük olduğu, firmanın ölçek büyüklüğünü ayarlayarak
maliyetlerini kısa döneme göre daha da azaltabileceği anlamına gelmektedir.
Ölçek Ekonomisi
Yukarıda incelediğimiz uzun dönem ortalama maliyet eğrisinin de kısa dönem ortalama maliyet eğrileri
gibi U biçiminde olduğunu gördük. Kısa dönemde ortalama maliyet eğrisinin bu biçimi almasının nedeni
azalan verimler kanunu idi. Uzun dönemde ise firma tesis büyüklüğünü artırarak ölçek ekonomisinden ya-
rarlanmaktadır. Uzun dönem ortalama maliyetlerin azalmasının nedeni, firmanın ölçeği büyüterek, daha
özelleşmiş makine ve donanım kullanabilmesi; işgücünü farklı alanlarda uzmanlaştırarak toplam verimli-
liğini artırabilmesidir. Bu yolla firma uzun dönem ortalama maliyetlerini azaltabilmektedir. Uzun dönem
maliyet eğrisine bakarsak, QE üretim düzeyine kadar firma ölçeğe göre artan getiriden yararlanmakta ve
üretim miktarı arttıkça uzun dönem ortalama maliyetleri azalmaktadır. Firmanın tesis kapasitesi büyüdük-
çe, yönetim ve iletişim zorlukları baş göstermekte ve firma ölçeğe göre azalan getiri ile karşılaşmaktadır.
Ölçeğe göre azalan getiri durumunda ise, (şekilde QE üretim düzeyinden sonra) firmanın uzun dönem
ortalama maliyetleri artmaya başlamaktadır.
Firma ölçeğe göre sabit getirinin olduğu bir tekniğe sahip olsaydı, girdilerini artırdığı oranda toplam
maliyetleri ve aynı zamanda üretimi artacağından, uzun dönem ortalama maliyetleri değişmezdi. Bu du-
rumda uzun dönem ortalama maliyet eğrisi Şekil 3.7. de gösterildiği gibi yatay bir doğru olurdu.
AC
LAC
( ) AC1 AC2 AC3 AC4 AC5
LAC
Q:Üretim Miktarı
Şekil 3.7 Ölçeğe göre sabit getiri varken kısa dönem ve uzun dönem ortalama maliyet ilişkisi
68
İktisada Giriş
KÂR MAKSİMİZASYONU
Firmanın amacının kârını maksimize etmek olduğunu biliyoruz. Kârı firmanın toplam satış hasılatı ile
toplam maliyetleri arasındaki fark olarak tanımlıyoruz. Yukarıda maliyet bölümünde ekonomik maliyetler
ile muhasebe maliyetleri arasındaki farkı incelemiştik. Muhasebe maliyetlerinde yalnızca açık maliyetler
göz önüne alınırken, ekonomik maliyetler kavramının bir kaynağın tüm fırsat maliyetlerini içermesi gerek-
tiğinden söz etmiştik. Bu fark nedeniyle iki farklı kâr tanımı yapmak mümkündür. Bu durumda;
Muhasebe Kârı = Satış Hasılatı – Açık Maliyetler
Ekonomik Kâr = Satış Hasılatı – Açık Maliyetler – Örtük Maliyetler
olur. Dikkat edilirse örtük maliyetler nedeniyle, ekonomik kâr, muhasebe kârından daha azdır.
Firmanın kâr maksimizasyonu problemini bir sonraki bölümde göreceğiniz piyasa biçimlerinden ba-
ğımsız olarak inceleyelim. Önce kârı tanımlayalım:
∏ = TR.-TC
burada ∏ kâr, TR toplam hasılat, TC ise toplam maliyetlerdir. Toplam maliyetler (TC)’i maliyetler
kısmında incelemiştik. O halde kârı hesaplayabilmemiz için firmanın toplam hasılat (TR) fonksiyonunu
bulmamız gerekir. Toplam hasılat firmanın ürününü sattığı fiyat (P) ile toplam satış miktarının çarpımıdır.
Bu durumda firmanın toplam hasılatı
TR. = P*Q
olmaktadır. Dikkat edersek firmanın hem toplam hasılatı hem de toplam maliyetleri firmanın ne ka-
dar ürün sattığına bağlıdır. Firmanın problemi kârını maksimize edecek üretim/satış miktarının ne kadar
olduğunu bulmaktır.
Firmanın kar maksimizasyonu problemini bir örnek tablo ile inceleyelim. Tablo 3.4 te bir firmanın kâr
tablosu verilmiştir. Tablonun ilk sütununda üretim miktarı, ikinci sütununda ise satış fiyat (P) yer almak-
tadır. Dikkat edilirse firmanın satış miktarı Q arttıkça ürün fiyatı P düşmektedir. Fiyat ve satış miktarının
çarpımından oluşan toplam hasılat tablonun üçüncü sütununda, firmanın toplam maliyetleri ise tablonun
dördüncü sütununda verilmektedir.
69
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı
Firma bir birim daha üretim yaptığında bu ek etmeye çalışan bir firma satışlarını o noktaya gö-
birim ürünün maliyetlerini nasıl etkilediğini bil- türmez. Bu durumda firma satışlarını son birimin
9
mektedir. Yukarıda 3.40
maliyetleri 30.6
incelerken 30.0 marjinal
bunun 1.0 hasılatının
7.5 marjinal0.6
maliyetine eşit olduğu
10 3.20 32.0
firmanın marjinal maliyeti olduğunu (MC) gör- 36.0 1.4 6.0
noktada durdurmalıdır. Kâr-4.0
maksimizasyonu için
müştük. Marjinal maliyet (MC) Tablo 3.4’te 6. sü- genel kural firmanın,
tunda yer almaktadır.
MR = MC
FirmaFirma hangidaha
bir birim miktarda
üretimsatış yapmalıdır
yaptığında bu ekki birim
kârı ürünün maliyetlerini nasıl etkilediğini bilmektedir.
maksimum olsun? Firmanın bu soruya cevap ve-
Yukarıda maliyetleri incelerken bunun firmanın marjinal maliyeti olduğunu
olduğu noktada (MC)yapmasıdır.
üretim görmüştük.BuMarjinal
buldu-
rebilmesi için satış miktarının bir birim daha ar-
maliyet (MC) Tablo 3.4’te 6. sütunda yer almaktadır. ğumuz kural firmanın nasıl bir piyasa yapısında
tırdığında toplam satış gelirinin nasıl değişmekte
çalıştığından bağımsızdır, o nedenle de kâr maksi-
Firma hangibilmesi
olduğunu miktarda satış yapmalıdır
gerekir. Bu kavrama ki Marjinal
kârı maksimum olsun? Firmanın
mizasyonunun bu soruya cevap verebilmesi
genel kuralıdır.
Hasılat
için satış (MR) diyoruz.
miktarının Marjinal
bir birim hasılat, firmatoplam
daha artırdığında bir satış gelirinin nasıl değişmekte olduğunu bilmesi
birimBudaha satış yaptığında toplam hasılatının Kâr tablosunda hesapladığımız değerleri kulla-
gerekir. kavrama Marjinal Hasılat (MR) nasıl
diyoruz. Marjinal hasılat, firma bir birim daha satış
değiştiğini gösterir ve, narak, firmanın kârlılık durumunu Toplam Hasılat
yaptığında toplam hasılatının nasıl değiştiğini gösterir ve,(TR), Toplam Maliyet (TC) eğrilerini kullanarak
ΔTR da inceleyebilirdik. Bu eğriler Şekil 3.8. de verilmiş-
MR =
ΔQ tir. Firmanın satış miktarı değiştikçe kârının nasıl
değiştiği ise, Şekil 3.9. da gösterilmiştir.
olarak tanımlanır. Marjinal
olarak tanımlanır. hasılathasılat
Marjinal TabloTablo
3.4. te3.4.
beşinci
te sütunda verilmiştir. Tabloyu dikkatle incelersek
Şekil 3.8.’e bakarsak, firmanın toplam mali-
beşinci
firmanın sütunda
marjinal verilmiştir.
hasılatı Tabloyu
ilk birim dikkatle ince-
satıldığında T6 den başlamakta, satış miktarı arttıkça her ek birimin
yetleri sıfırdan başlamakta önce azalarak artmakta,
lersek elde
satışından firmanın
edilenmarjinal hasılatı
ek gelir ilk birimFirmanın
düşmektedir. satıldı- marjinal maliyeti ise 4. birim satıldığında �1 ile
4kg satış miktarına ulaşıldığında eğri bükülmekte
ğında 6T
minimuma den başlamakta,
ulaşmakta, ancak satış
satışmiktarı
miktarıarttıkça her marjinal maliyet artmaktadır. Bu durumda firma
arttıkça ve daha sonra toplam maliyet artan oranlarda art-
ek birimin
satışlarını hangisatışından
miktardaelde edilen ek gelir
durdurmalıdır ki,düşmek-
kârı maksimum olsun. Tabloya
maktadır. Toplam hasılatdikkat edersek
eğrisi ise firmanın
sıfırdan başla-
tedir.
kârının Firmanın olduğu
maksimum marjinalsatış
maliyeti ise 4.6 birim
miktarı kg’dır.satıl-
Eğer firma 6 birim ürün sattıktan sonra bir birim daha
makta ve düzenli biçimde azalmaktadır. Firmanın
dığında 1T ile minimuma ulaşmakta, ancak
satmaya kalkarsa bunun toplam hasılatına katkısı �2.29kg satış olacağı halde,
dan daha fazlabu son yapması
üretim birimin mümkün
maliyeti değil-
�2.9
miktarı arttıkça marjinal maliyet artmaktadır. Bu
olacaktır. Kârını maksimize etmeye çalışan bir firma satışlarını dir. Çünkü o noktaya götürmez.
bu noktadan sonra Bu durumda
Toplam firma
maliyetler
durumda firma satışlarını hangi miktarda durdur-
satışlarını son birimin marjinal hasılatının marjinal maliyetine eşit olduğu
toplam hasılatın üstünenoktada
çıkmaktadurdurmalıdır.
ve firma zararKâr
et-
malıdır ki, kârı maksimum olsun. Tabloya dikkat
maksimizasyonu için genel mektedir. Firma üretimini hangi noktada durdur-
edersek firmanın kârınınkural firmanın,olduğu satış
maksimum
malıdır? Eğrileri dikkatle incelersek toplam hasılat
miktarı
MR = 6 MC
kg’dır. Eğer firma 6 birim ürün sattıktan
ile toplam maliyet arasındaki farkın en çok olduğu
sonra bir birim daha satmaya kalkarsa bunun top-
olduğu üretim miktarı 6kg’dır. Bu noktada iki eğrinin eği-
lamnoktada üretim
hasılatına yapmasıdır.
katkısı Bu bulduğumuz
2.2T olacağı halde, bu sonkural firmanın nasıl bir piyasa yapısında çalıştığından
bağımsızdır, o nedenle
birimin maliyeti de kâr
2.9T maksimizasyonunun
olacaktır. Kârını maksimize genel mi birbirine eşittir ve kâr maksimum olmaktadır.
kuralıdır.
Kâr tablosunda hesapladığımız değerleri kullanarak, firmanın kârlılık durumunu Toplam Hasılat (TR),
70 Maliyet (TC) eğrilerini kullanarak da inceleyebilirdik. Bu eğriler Şekil 3.8. de verilmiştir.
Toplam
Firmanın satış miktarı değiştikçe kârının nasıl değiştiği ise, Şekil 3.9. da gösterilmiştir.
Şekil 3.8.’e bakarsak, firmanın toplam maliyetleri sıfırdan başlamakta önce azalarak artmakta, 4kg
İktisada Giriş
Toplam Kâr ( )
8
kat edersek kâr eğrisi sıfırdan başlamakta, üretim 6
ve satış miktarı 6 kg olduğunda, kâr maksimuma 4
ulaşmakta, miktar 9kg’ a ulaştığında ise kâr sıfır 2
olmaktadır. 0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9
40 -2
TC Üretim Miktarı (kg)
35 -4
TR
Toplam Maliyet ve Hasılat ( )
30 -6
15
10
dikkat
5
Firmanın kâr maksimizasyonu için bulduğumuz
0
0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 genel kural, ekonomik kararların alınmasında
Üretim Miktarı (kg)
önemli bir kuraldır. İktisatçılar, karar verme sü-
recinde bir kaynağın ortalama getirisini ve götü-
Şekil 3.8 Toplam Maliyet ve Toplam Hasılat rüsünü değil, son biriminin, yani marjinal birimi-
nin getirisini ve götürüsünü kıyaslarlar.
71
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı
72
İktisada Giriş
bölüm özeti
maliyetleri açık maliyet, fırsat maliyetini yansıtan ve muhasebe
kayıtlarında yer almayan maliyetleri ise örtük maliyet olarak
tanımladık. Muhasebe maliyetleri açık maliyetleri göz önüne
aldığı halde, ekonomik maliyetler hem açık hem de örtük ma-
liyetleri göz önüne almaktadır.
Maliyetleri kısa dönem ve uzun dönem olarak ayrı ayrı ince-
ledik. Azalan verimler kanunun kısa dönem firma maliyetle-
rini nasıl etkilediğini inceledik. Dikkat edilirse azalan verimler
firmanın ortalama değişken maliyetlerinin belirli bir üretim
miktarından sonra artacağını ifade etmektedir. Kısa dönemde
sabit ve değişken maliyetleri tartıştık. Toplam Maliyet, toplam
sabit maliyet ve toplam değişken maliyetlerin toplamıdır. Aynı
biçimde ortalama maliyet de ortalama sabit maliyet ve ortala-
ma değişken maliyetlerin toplanmasıyla bulunabilir. Ortalama
sabit maliyet üretim miktarı arttıkça sürekli azalmaktadır. Or-
talama maliyet ve marjinal maliyet üretim miktarı artırıldıkça
önce azalmakta, bir minimuma ulaşmakta sonra artmaktadır-
lar. Marjinal maliyet ortalama maliyetin minimum olduğu
noktada ortalama maliyete eşittir
Uzun dönemde ortalama maliyetler ile firma ölçeği arasında-
ki ilişkiyi inceledik. Ölçeğe göre sabit getiri varsa üretim mik-
tarındaki oransal artış girdi kullanımındaki oransal artışa eşit
olacağından firmanın uzun dönem ortalama maliyetleri sabit
kalacaktır. Uzun dönem ortalama maliyetler, ölçeğe göre artan
getiri olması durumunda azalacak, ölçeğe göre azalan getiri ol-
ması durumunda ise artacaktır.
73
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı
1 Eğer sabit miktardaki bir girdiye eşit miktar- 6 Belli bir miktar ürünü üretmenin toplam
larda değişken bir girdi aşamalı olarak ve sürekli maliyeti;
olarak eklenirse,
neler öğrendik?
74
İktisada Giriş
1. D Yanıtınız yanlış ise “Üretim” konusunu yeni- 6. D Yanıtınız yanlış ise “Maliyet” konusunu ye-
den gözden geçiriniz. niden gözden geçiriniz.
3. C Yanıtınız yanlış ise “Azalan Verimler Kanu- 8. C Yanıtınız yanlış ise “Maliyet” konusunu ye-
nu” konusunu yeniden gözden geçiriniz. niden gözden geçiriniz.
4. B Yanıtınız yanlış ise “Marjinal Ürün” konusu- 9. A Yanıtınız yanlış ise “Kâr Maksimizasyonu”
nu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
5. D Yanıtınız yanlış ise “Ölçek Ekonomisi” ko- 10. C Yanıtınız yanlış ise “Kâr Maksimizasyonu”
nusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
3 Anahtarı
L TP APL MPL
Araştır 1
0 0
1 5.0 5.0 5.0
2 20.0 10.0 15.0
3 50.0 16.7 30.0
4 90.0 22.5 40.0
5 112.5 22.5 22.5
6 120.0 20.0 7.5
75
Üretim, Maliyetler ve Firma Davranışı
Araştır Yanıt
3 Anahtarı
Marjinal maliyeti sıfır olan bir firma kârını maksimize etmek için üretim mik-
Araştır 3 tarını marjinal hasılatı sıfır (MR=0) oluncaya kadar artırır. Dikkat edilirse bu
üretim düzeyinde firmanın toplam hasılatı da maksimum olur.
Kaynakça
Barreto, H. (2009). Intermediate Microeconomics
with Microsoft Excel, Cambdrige University
Press.
Ekinci, N.K. (2011). Modern Mikro İktisat, Ankara,
Efil Yayıevi.
Ertek, T. (2009). Temel Ekonomi (Basından
Örneklerle) İstanbul, Beta Yayınevi.
Katz, M. L. ve Rosen, H.S (1998). Microeconomics,
Boston: Irwin/Mc Graw Hill
McEachern, W. A. (1997). Microeconomics: A
Contemporary Introduction, Ohio: ITP.
Parkin, M. (2010). İktisat, 9. Baskıdan çeviri,
İstanbul: Akademi Yayıncılık.
Pindyck, R.S. ve Rubinfield, D.L. (2004).
Microeconomics 6th Edition, Boston: Pearson.
76
Bölüm 4
Makroekonominin Kapsamı ve Temel
Makroekonomik Değişkenler
öğrenme çıktıları
1 2
2 Makroekonominin tarihsel gelişimini değerlendirilmesi açısından işsizlik,
özetleyebilme enflasyon, toplam hasıla, faiz oranı ve
döviz kuru kavramlarını açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • Gayrisafi Yurt İçi Hasıla • Büyük Buhran • İşsizlik Oranı • Enflasyon Oranı
• Büyüme Oranı • Döviz Kuru • Fiyat Endeksleri
78
İktisada Giriş
79
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler
sek bir enflasyon oranı fiyatların ortalama olarak Bütçe Açıkları ve Kamu Borçları
hızla artması, düşük oranlı enflasyon ise fiyatların Bütçe, devletin gelir ve giderlerinin bir arada
daha yavaş artması demektir. gösterildiği bir belgedir. Ancak makroekonomik
Yüksek bir enflasyon oranı pek çok insanı et- çerçevede bütçe bu şekli tanımı ile değil, bu tanı-
kiler. Sabit gelirliler ve tasarruflarını ulusal para mın içeriğiyle analizlere konu olmaktadır. Bütçe,
cinsinden tutanlar enflasyondan en büyük zara- ekonomide pek çok değişkeni etkileyen bir ekono-
rı görürler ve gelir dağılımı bu kesimler aleyhine mi politikası aracıdır ve maliye politikası bütçeler
bozulur. Bu durum, enflasyonun beklenmeyen aracılığıyla yürütülür. Bir ekonomi politikası aracı
bir olgu olarak ortaya çıkması halinde geçerlidir. olarak bütçe, bütçe büyüklüğü yanında, bütçe gelir
Yüksek enflasyonun ülkemizdeki gibi kronik hale ve giderlerinin bileşimi, gelirlerle giderlerin denk
geldiği durumlarda insanlar kendilerini bir ölçüde oluşu ya da bütçe açık ve fazlaları ile fonksiyon-
bu zararlı etkilerden koruyabilmekte iseler de, enf- larını yerine getirir. Ancak zaman zaman bütçeler
lasyonun oranının değişkenliği yine de bu etkinin kontrol edilebilir olmaktan çıkmakta ve bütçe/
bütünüyle ortadan kaldırılmasını önlemektedir. kamu açıkları ciddi bir ekonomik sorun haline
Ayrıca enflasyon, belirsizliği artırarak piyasa me- gelmektedir. Elbette ki sürekli bütçe açıkları kamu
kanizmasının etkinliği de büyük ölçüde azaltmak- borçlarının artması ile sonuçlanmaktadır. Bütçe
tadır. Bu nedenlerle enflasyon makroekonominin açıkları ve kamu borçlarının etkileri ve bunların
önemli bir konusu olmuştur. yol açtığı sorunlar makroekonominin önemli bir
Yine 1970’lerden itibaren gözlenen ve stagflas- inceleme alanını oluşturmaktadır.
yon olarak tanımlanan durum ile¸ekonomiler bir Türkiye’de özellikle 1970’lerden itibaren bütçe
tarafta enflasyon diğer tarafta da yüksek oranlı iş- açıkları ekonominin önemli sorunlarından birisi
sizlik sorununu birlikte yaşamışlardır. O dönem- olarak ortaya çıkmıştır. Sürekli ve büyük miktar-
den beri stagflasyonun açıklanması ve üstesinden lardaki bütçe açıkları, bir yandan özel sektörün ya-
gelinmesi sorunu makroekonominin kapsamı için- tırımlarını azaltarak büyümeyi engellemekte, diğer
de önemli bir yer tutmaktadır. yandan da enflasyonu hızlandırmaktadır.
80
İktisada Giriş
81
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler
Makroekonomiye ilişkin
Milli gelirin 10 yılda iki ka-
Keynes sonrası ortaya çıkan
tına ulaşabilmesi için büyü- Ödemeler dengesi açığı ile
düşünce okulları hangileri-
me oranı ne olmalıdır? Sizce dış açıklar arasındaki ilişkiyi
dir? Bu okullardan hangileri
ülkeler her yıl aynı büyüme yorumlayın.
Keynes’in görüşlerini sür-
oranına ulaşabilirler mi?
dürmektedir? Anlatınız.
82
İktisada Giriş
NÜFUS
Çalışamayacak
ÇALIŞMA YAŞI NÜFUSU kadar genç
olanlar
(milyon)
NÜFUS 0 20 40 70
83
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler
85
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler
sendikacılar işçilerin ücret anlaşmalarında kayıpla- payına göre ağırlık verilir ve baz yıl değiştirilmedik-
rını tazmin etmeye yönelirler. Aynı şekilde tüketici çe bu değerler değişmez. Hane bütçelerine ilişkin
olarak hepimizin enflasyonla ilgili kaygıları vardır. bilgiler, TÜİK tarafından Hanehalkı Tüketim Har-
Çünkü enflasyon ortamında paramızın daha ön- camaları Anketleri yoluyla elde edilmektedir.
ceden alabildiği miktarda alım gücü olmayacaktır. Yine endeks sepetinin kapsamı ve ağırlık yapısı
Yani giyim, gıda, kültürel kısaca herşey için daha her yıl hanehalkı bütçe anketi sonuçları kullanıla-
fazla para ödemememiz gerekecektir. Yine hükü- rak Aralık ayında güncellenmektedir. Endeks ra-
metler enflasyona ve deflasyona karşı politikaların kamları zincirleme Laspeyres formülasyonu çerçe-
ne zaman gerekeceğini bilmek için fiyat düzeyini vesinde hesaplanmaktadır. Böylece sabit bir baz yıl
izlemek durumundadırlar. İşte fiyat düzeyindeki yerine her yıl bir önceki yılı baz alarak hesaplama
değişmeleri izleyebilmek için ekonomistler fiyat yapılmaktakdır. TÜFE ile GSYİH deflatörü arasın-
endeksleri kullanırlar. daki farkları üç noktada toplayabiliriz:
• Deflatör, TÜFE’ye göre daha geniş bir mal
Sık Kullanılan Fiyat Endeksleri grubunun fiyatlarını ölçer. Deflatör ekono-
Bir ülkede her yıl binlerce çeşit mal ve hizmet mide üretilen tüm nihai mal ve hizmetleri
üretilmektedir. Bu durum, fiyat düzeyindeki değiş- içerirken, TÜFE yalnızca tüketicilerce satın
meleri izlemek üzere oluşturulan farklı fiyat endeks- alınan bazı mal ve hizmetleri içerir.
lerinin ortaya çıkmasına yol açar. Her bir endeks • TÜFE ithal mallarını da içerirken, deflatör
farklı mal sepetlerini içermekte ve bu nedenle farklı yalnızca yurtiçinde üretilen malları ve hiz-
enflasyon oranları ortaya çıkmaktadır. Hesapla- metleri içerir.
nan farklı fiyat endekslerine örnek olarak tüketici • TÜFE’nin ölçtüğü mal sepeti Hanehalkı
fiyatları endeksi (TÜFE), üretici fiyatları endeksi Bütçe Anketi sonuçlarına göre değiştirilir-
(ÜFE), ithalat ve ihracat fiyat endeksleri, ücretliler ken, deflatör ekonomide üretilen malların
geçinme endeksi gibi, her biri fiyatlardaki değişme- bileşimindeki tüm değişmeyi yansıtır.
nin ayrı bir yönünü ön plana çıkaran endekslerin
varlığından bahsedebiliriz. Uygulamada en sık kul-
lanılan üç fiyat endeksi: TÜFE, ÜFE ve GSYİH Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE)
Deflatörüdür. Bu endeksleri kullanarak, nominal ÜFE de TÜFE gibi belli bir mal sepetinin mali-
değerini bildiğimiz bir değişkenin reel değerini he- yetini ölçer. Burada ülke ekonomisinde üretimi ya-
saplarız. Nominal değerin aynı yılın endeks değeri- pılan ve yurtiçi satışa konu olan ürünlerin genel fi-
ne bölünerek yapılan işleme indirgeme ya da def- yat düzeylerindeki değişim ölçülmektedir. ÜFE’de
late etme denir. Yine her bir endekse göre ortalama kullanılan fiyatlar üreticiden dağıtım kanallarına
fiyat düzeyindeki artış oranı ya da enflasyon oranı geçerken ölçülmektedir. Fiyatlara KDV gibi ver-
hesaplanır. Örneğin endeksin değeri 100’den 108’e giler dahil edilmeyip sadece peşin üretici fiyatları
yükselmişse enflasyon oranı % 8 olarak hesaplanır. dikkate alınmaktadır.
ÜFE diğer iki endeks için haberci gibidir. Zira
GSYİH Deflatörü ÜFE’deki artışlar TÜFE ve deflatördeki muh-
GSYİH deflatörü, bir dönemin nominal temel bir artışı ima eder. Bu nedenle siyasiler ve
GSYİH’sinin reel GSYİH’sine oranıdır ve baz alı- ekonomistlerin önem verdiği endeks ÜFE’dir. Her
nan yıl ile ölçümü yapılan yıl arasındaki fiyat de- üç endeksin gösterdiği oranlar az çok farklılıklar
ğişiminin bir ölçüsüdür. GSYİH deflatörü, eko- gösterebilir. Bunlardan biri doğru diğeri yanlıştır
nomide üretilen tüm malları ve hizmetleri içeren, diyemeyiz. Siyasiler ÜFE’ye daha çok önem verir-
oldukça geniş kapsamlı bir fiyat endeksidir. ken, geçim derdindeki insanlar elbetteki TÜFE’ye
önem vereceklerdir. Türkiye’de 2014 yılından itiba-
ren ÜFE’nin yerini Yİ-ÜFE (Yurt İçi Üretici Fiyat
Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) Endeksi) almıştır.
TÜFE, şehirlerde yaşayan tüketicilerin, sabit
bir mal ve hizmetler sepetini satın alma maliyetin-
deki değişmeleri ölçer. Bu nedenle tipik bir hane- Enflasyonun Maliyetleri
halkının yaşam maliyetinin göstergesi olarak de- Enflasyon da işsizlikte olduğu gibi doğrudan bir
ğerlendirilir. Sepete dahil edilen mal ve hizmetlere üretim kaybı söz konusu değildir. Ancak ekonomik
baz alınan yılda hanehalklarının bütçeleri içindeki sorunlar arasında bazen işsizlik bazen de enflasyon
86
İktisada Giriş
ilk sıralarda yer alır. Yani insanlar işsizlik gibi enflas- verebilir. Çünkü borç alanlar, geri ödeme tarihinde
yondan da korkmaktadırlar. Çünkü ellerindeki pa- ödünç aldıklarından daha az değerde ödemede bulu-
raları enflasyona paralel olarak değer kaybetmekte, nabilirler. Devlet en büyük borçlu olduğu için böyle
ücret ya da gelirleri enflasyona göre ayarlanmadığın- bir enflasyondan kazançlı çıkar. Yine düşük faizle
da satın alma güçlerini kaybettiklerinin farkındadır- borçlanan ev sahipleri ve firmalar böyle bir durum-
lar. Enflasyon sorununu ve maliyetlerini anlayabil- dan kazançlı çıkarlar. Borç verenler ve borç alanlar
mek için tahmin edilmeyen ya da beklenmeyen ve enflasyon oranını doğru tahmin edebilirlerse, bunun
tahmin edilen (beklenen) enflasyon bağlamında neden olacağı zararı etkisiz hale getirebilirler. Şayet
açıklamaların sürdürülmesi daha yararlı olacaktır. taraflar enflasyon oranının yanlış tahmin etmişlerse,
taraflardan biri kazanırken, diğer taraf kaybedecektir.
Beklenmeyen (Öngörülmeyen) Enflasyon İşçiler ve İşverenler: Genel olarak enflasyonun
ve Gelirin Yeniden Dağılımı gelir transferini işverenler lehine çevireceği düşün-
cesi daha yaygındır. Beklenmeyen enflasyondan
Enflasyonun bizi inciteceğine ya da zarar vere- zarar görenler parasal gelirleri fiyatlar kadar yük-
ceğine genelde hepimiz inanırız. Ancak bu durum selmeyenlerdir. Eğer enflasyon oranı %20 oldu-
her zaman gerçekleşmez. Bazı zamanlarda fiyatlar ğunda, işveren size %10 zam vermişse reel geliriniz
artıyor ve bizim parasal gelirimiz de artıyor, hatta düşmüş olacaktır. Yani gelirinizle alabileceğiniz mal
bazen parasal gelirimizdeki artışın fiyatlardaki ar- ve hizmetin gerçek miktarı, öncesine kıyasla % 10
tıştan daha hızlı olduğunu düşünürsek, bu durum- daha az olacaktır.
da her zaman zarar gördüğümüzü savunamayız.
Burada yanlış anlaşılabilecek bir durumu açıklığa
kavuşturabiliriz. Şöyle ki; sık duyduğumuz “Enf- Beklenen (Öngörülen) Enflasyonun
lasyon satın alma gücümüzü düşürür” şeklinde bir Maliyetleri
ifade yerine “Parasal gelirimizdeki ya da ücretimiz- Enflasyon tahmin edilebildiğinde yeniden dağı-
deki artış enflasyon oranından daha düşükse, satın lım etkisinde azalma görülecektir. Çünkü bireyler
alma gücümüz düşer” biçimindeki bir ifade daha ve firmalar enflasyondan kendilerini korumak için
doğru olacaktır. Bu nedenle ekonomistler fiyatlar çeşitli davranışlarda bulunacaklardır. Enflasyonun
üzerine odaklaşmaktan ziyade reel gelir üzerinde sonuçları gelir dağılımı üzerindeki etkilerini çok
çalışmalarını yoğunlaştırırlar. Reel gelir, geliri- aşar. Enflasyon beklenen olsa dahi, bireylerin ve
mizin satın alma gücüdür ya da gelirimizin satın firmaların kendilerini enflasyonun etkilerinden
alabileceği mal ve hizmet miktarıdır. Ekonomistler korumak için girişimlerde bulunmaları kaynak
beklenmeyen enflasyonun aslında gelirin yeniden israfıdır. Çünkü ekonomik birim emek zamanını
dağılım problemi olduğu üzerine tartışırlar. Çünkü ve enerjisini harcamaktadır. Örneğin, birey en çok
beklenmeyen enflasyon reel geliri bazı insanlardan getiriyi hangi finansal kurumdan elde edebileceği
ötekilere aktarmaktadır. konusunda araştırma yapacak; restoranlar sık sık
Sabit Gelirliler ve Tasarrufta Bulunanlar: Enf- menülerini, firmalar fiyat listelerini sürekli değiş-
lasyondan en çok zarar görenler sabit geliri olan tirmek zorunda kalacaklardır. Tüm bunlar önemli
insanlardır. Çünkü onların gelirleri esnek değil- bir işlem maliyeti ve zaman gerektirir.
dir. Klasik örnek emekli maaşıyla geçinenler ya da Kaynakların israf edilmesine ilave olarak bekle-
biriktirmiş olduğu tasarrufla geçinmek zorunda nen ya da beklenmeyen enflasyon etkinsizliğe yol
olanlardır. Enflasyon belirli zamanlar için sabit ge- açabilir. Çünkü enflasyon fiyat sistemi tarafından
tiri sağlayan nominal değerli varlıkların reel değe- sağlanan bilgilerin değişmesine ya da çarpıtılma-
rini düşürmektedir. Örneğin; bir yıl vadeli tahvil sına neden olur. Örneğin, cep bilgisayarlarının
almış birisi için fiyat düzeyinin bir yıl sonra ikiye fiyatının yükseldiğini varsayalım. Bu yüksek fiyat,
katlanması durumunda, tahvilin ana parasını geri ürüne talebin yüksek olduğunu mu, yoksa sadece
aldığında, bu paranın alım gücünün tahvili satın fiyatlar genel düzeyindeki bir artışı mı yansıtır? Bil-
aldığı döneme göre yarı yarıya azaldığını görecek- gisayar firmaları kararsız oldukları için yeni üretim
tir. Bu şekilde beklenmedik bir enflasyonla alacak- kapasitesi için yatırım yapmada isteksiz davranabi-
lılardan (tasarruf yapanlardan) borçlulara (tahvil lirler. Bu nedenle enflasyon yatırım harcamalarını
ihraç edenlere) doğru bir servet transferi olacaktır. yavaşlatabilir ve ekonominin büyüme oranını azal-
Borç Verenler ve Borç Alanlar: Beklenmeyen enf- tabilir. Kısaca hem beklenen hem de beklenmeyen
lasyon bankalar ve diğer ödünç verenlere de zarar enflasyon topluma maliyet yükler.
87
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler
yaşamla ilişkilendir
88
İktisada Giriş
Türkiye’de tüketim harcamalarında bir ön- asıl etkinin büyük ölçüde kur kökenli olduğunu
ceki yıla göre karşılaştırmalı olarak baktığımızda açıklayabilmiş olmalı. Bu durumda yapılması ge-
2016 yılında tüketim harcamalarında bir önceki reken şey kısa dönemde T’nin dış değer kaybının
yıla göre artış olmadığını, tam tersine düşüş oldu- devamlılığını engellemek olarak karşımıza çıkıyor.
ğunu görebiliyoruz. Bunu da kısa dönemde yapabilmenin yolu para
Bu durumda Türkiye’de son bir yılda ortaya politikasını yeterince sıkılaştırmaktan yani faizleri
çıkan enflasyonun talep kökenli olmaktan çok artırmaktan geçiyor. Nitekim Merkez Bankası da
maliyet kökenli olduğunu söyleyebiliriz. Yuka- bu yılın başlarında bu durumu görerek faiz artırı-
rıdan beri yaptığımız açıklamalar maliyetlerde mına yöneldi. Üstelik bu artırımı günlük faiz artı-
rımlarına dönüştürerek sürekli bir yapıya oturttu.
89
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler
Reel GSYİH’de fiyat düzeyindeki değişmelerin Reel GSYİH’nin trend çevresinde gösterdiği
etkileri elimine edilir. Sabit alınan bir yılın fiyatla- dalgalanmalar izlenerek ekonominin performansı
rı ile her bir yılın üretim değerleri çarpılarak reel üzerine yorum yapılabilir. Örneğin reel GSYİH’nin
GSYİH değerine ulaşılır. Örneğimizde 2009 yılı hızlı büyümesi durumunda ekonomide kârlar arta-
için reel GSYİH 999 milyar T iken, 2010 yılın- cak, üretim faktörleri sahipleri daha fazla gelir elde
da 1.084 milyar T olmuştur. Dikkat edilirse, 2009 edecekler ve tüketim harcamaları artacaktır. Bu po-
yılı fiyatları ile değerlendirildiğinde reel GSYİH’de zitif yönlü gelişmeler ile eğitim ve sağlık hizmetleri-
artış oranı %8,5 iken; nominal GSYİH’deki artış nin kaliteleri de artacak, ulaşım için daha geniş yol-
oranı ise %16,1’dir. Bu iki büyüme oranı arasında- lar yapılacak, daha rahat olacağımız mekânlar inşa
4 2 044ki465 876nominal GSYİH’deki
fark, 13,0 1 440 083
artış oranının için-365 edilebilecektir.
5,17 Ancak reel GSYİH’deki artış ne ka-
de fiyat artışlarının da yer almasından kaynaklan- dar hızlı olursa tükenebilir doğal kaynaklar da hızla
5 2 337maktadır.
529 940 2017 yılı reel 14,3GSYİH’si ise 1.6931 527milyar
318 279 tüketilecek, 6,06 bir takım çevresel ve atmosferik kirlilik
T’dir. Dolayısıyla nominal GSYİH 2009-2017 yıl-
boyutları ön plana çıkacaktır. Bu sorunların gide-
ları arasında yaklaşık 3,1 kat artarken, reel GSYİH
Kaynak: TÜİK, * bazTablo
yılı 2009 rilmesi bir takım harcamaları gündeme getirecektir.
yaklaşık olarak 1,7 kat artmıştır. 4.1’in son
sütunu reel GSYİH’deki artış oranını göstermekte-
GSYİH’de fiyat dir düzeyindeki
ki, bu büyümedeğişmelerin
oranı demektir. etkileri
Bunaelimine
göre 2017 edilir. Gayrisafi
Sabit alınanYurtiçi
bir yılınHasıla (GSYİH) ve
ile her bir yılın üretim değerleri çarpılarak reel ekonomik
GSYİH değerine ulaşılır. Örneğimizde
yılında Türkiye, bir önceki yıla göre an- Ölçülmesi
için reel GSYİH 999 milyar TL iken,
lamda % 7,4 oranında büyümüştür. 2010 yılında 1.084 milyar TL olmuştur. Dikkat
2009 yılı fiyatları ile değerlendirildiğinde reel GSYİH’de artış Temel makroekonomik
oranı%8,49 iken; değişkenlerin ilk sıra-
GSYİH’deki artış oranı ise %16,1’dir.Bu iki büyüme oranı arasındaki fark, nominal sını, ekonomik performansın en iyi ölçütü olan
deki artış oranının
Reeliçinde
GSYİH’defiyat artışlarının
Artış: Büyümeda yer almasından GSYİH
Oranı kaynaklanmaktadır. 2015 alır.
GSYİH’si ise 1.527 Reel GSYİH’deki dönemler (3 aylık, yıllık)GSYİH 2009-2015 yılları
milyar TL’dir. Dolayısıyla nominal
yaklaşık 2,4 kat artarken, reel GSYİH yaklaşık olarak 1,5 kat artmıştır. Tablo 5.1’in
itibarı ile değişme, büyüme oranı olarak tanımla-
nu reel GSYİH’deki artış oranını göstermektedir ki, bu büyüme oranı demektir. GSYİH, bir Bunadönemde bir ülke sınırları
nır ve genelde yüzde değişmeler ile açıklanır. Bir
15 yılında Türkiye, bir önceki yıla göre ekonomik anlamda % 6,06 oranında
içerisinde üretim faktörleri kullanılarak
tür.
değişkenin herhangi iki dönem arasındaki değiş- üretilmiş nihai mal ve hizmetlerin piyasa
me oranı, bu değişkenin iki dönemdeki değerleri fiyatlarıyla hesaplanmış değeridir.
YİH’de Artış: Büyümefarkın,
arasındaki Oranıbaşlangıç dönemindeki değerine
bölünmesi
YİH’deki dönemler ile hesaplanır.
(3 aylık, Örneğin;
yıllık) itibarı başlangıç
ile değişme, dö- oranı olarak tanımlanır
büyüme
de yüzde değişmeler
nemindeki ile reelaçıklanır.
GSYİH değeriniBir değişkenin herhangi iki dönem arasındaki
Y0 ile gösterelim,
oranı, bu değişkenin
bir sonrakiiki GSYİH
dönemdeki değerleri
değerine de Y1arasındaki
diyelim, bu farkın, GSYİH’nin
iki başlangıç içeriğine ilişkin bazı noktaların
dönemindeki
bölünmesi iledönem
hesaplanır.
arasındaÖrneğin; başlangıçyüzde
reel GSYİH’deki dönemindeki
değişme ya açıklığadeğerini
reel GSYİH kavuşturulması
Y0 ile faydalı olacaktır.
m, bir sonrakidaGSYİHbüyümedeğerine Y1 diyelim,
oranı (g)deşöyle hesaplanır:bu iki dönem arasındaNihai reel GSYİH’deki
Mallar, Aramalı ve Katma Değer: GSYİH,
ğişme ya da büyüme oranı (g) şöyle hesaplanır: belirli bir dönemde belirli bir ülke sınırları içinde
Y − Y0 üretilen bütün nihai mal ve hizmetlerin değeridir.
g = 1 x100 Nihai mal ve hizmetler, ekonomideki üretici birim-
Y0
lerin üretimde ara malı olarak kullanmayacağı, tü-
an dönemler arasında ülkenin üretim gücü hakkında bize bilgi sunar. ketim,Yıllar
yatırımitibarıyla
ve ihracat için kullanıma hazır mal
YİH genelde artışBu oran gösterir
eğilimi dönemler ve arasında
bu eğilimülkenin
reel GSYİHüretimtrendi olarak adlandırılır.
ve hizmetlerdir. Nihai mal ve hizmetlerin özellikle
YİH trendindekigücüyukarı
hakkında bize gelişmeler,
doğru bilgi sunar. Yıllar
hayatitibarıyla reel
standardındaki artışın bir çift
belirtilmesi ifadesidir.
(mükerrer) saymadan kurtulmak
YİH’deki artış GSYİH
üretimgenelde artış eğilimi
faktörlerindeki gösterirteknolojik
artıştan, ve bu eğilim ilerlemelerden ve eğitimden
içindir. Örneğin marketten aldığımız ekmeğin de-
nır. Ancak trend
reel her zaman
GSYİH artışolarak
trendi şeklinde oluşmayabilir.
adlandırılır. Reel GSYİH Reel GSYİH’de aşağıya
ğerini hesaba doğru değirmenciye satılan buğ-
katmakla
işsizlik, üretim kaybı ve refah
trendindeki yukarıdüzeyinde bir azalma
doğru gelişmeler, hayatanlamına
standar- gelir. dayın, fırıncıya satılan unun, markete fırıncının
dındaki artışın bir ifadesidir. Reel GSYİH’deki
GSYİH’nin trend çevresinde gösterdiği dalgalanmalar izlenerek artış sattığı ekmeğin değerini de hesaba katmış oluruz.
ekonominin
üretim faktörlerindeki artıştan, teknolojik ilerleme-
nsı üzerine yorum yapılabilir. Örneğin reel GSYİH’nin hızlı büyümesi Bu durum Şekil 4.2’de özetlenmektedir. Çiftçi ürü-
durumunda
lerdenüretim
de karlar artacak, ve eğitimden
faktörlerikaynaklanır.
sahipleri dahaAncak trend
fazla hereldenü
gelir yetiştirmekte,
edecekler bu ürüne yaptığı eklenti için bir
ve tüketim
arı artacaktır.zaman artış şeklinde
Bu pozitif oluşmayabilir.
yönlü gelişmeler ile Reel
eğitimGSYİH’de
ve sağlık hizmetlerinin
değer biçmekte kaliteleri
ve bu çiftçi için ürünün katma de-
ak, ulaşım için aşağıya
dahadoğru
geniş biryollar
gidiş işsizlik, üretim
yapılacak, kaybı
daha ve re-olacağımız
rahat mekânlarÇiftçi
ğeri olmaktadır. inşa ürününü bu değeri dikkate
cektir. Ancakfah reeldüzeyinde
GSYİH’deki artış ne
bir azalma kadar gelir.
anlamına hızlı olursa tükenebilir alarakdoğal kaynaklar
değirmenciye satacaktır. Aynı şekilde değir-
tüketilecek, bir takım çevresel ve atmosferik kirlilik boyutları önmencide plana çıkacaktır.
buğdayı unBu haline dönüştürürken bir de-
n giderilmesi bir takım harcamaları gündeme getirecektir.
90 (GSYİH ya da GDP) ve Ölçülmesi
fi Yurtiçi Hasıla
makroekonomik değişkenlerin ilk sırasını, ekonomik performansın en iyi ölçütü olan
alır.
İktisada Giriş
ğer katmakta ve bunun için belirlediği katma değeri ilk buğdayın fiyatına ekleyerek fırıncıya satmaktadır.
Fırıncı bir takım işlemlerle unu ekmek haline getirdiğinde, bir üretim yaptığından dolayı, bunu peraken-
deci olan markete satarken katma değerini ekleyecektir. Market te bunu nihai tüketiciye satarken yaptığı
hizmet nedeniyle belirleyeceği katma değeri ekleyecektir. Ulaşılan fiyat, aslında katma değerler toplamın-
dan başka bir şey değildir. Diğer bir ifadeyle, bir ürünün piyasa fiyatı onun katma değerleri toplamına
eşittir. Bu nedenle nihai aşamadan önceki aşamalarda yapılan mübadeleler GSYİH içine dahil edilmez.
Çünkü bunların tümünün parasal değeri nihai malın fiyatı içinde yer almaktadır.
Değirmencinin
Buğdayın Değeri
Katma Değeri Değirmenci
Fırıncının
Unun Değeri
Katma Değeri Fırıncı
Marketin Market
Ekmeğin Toptan Satış Değeri
Katma Değeri
Bu noktada şu ayrıma dikkat edilmelidir. Sözgelimi “Domates nihai mal mıdır, yoksa ara malı mıdır?”
sorusu hatalıdır. Çünkü kullanım yeri konusunda bilgi eksikliği vardır. Eğer domates salça üretiminde
kullanılacaksa, bir girdi ve ara malıdır. Eğer sofralık olarak, doğrudan tüketiciye sunulacaksa, nihai maldır.
O halde malın adından çok kullanım yeri nihai mal veya ara malı olup olmadığını belirlemektedir. Uygu-
lamada, mükerrer hesaplamadan kurtulmak için katma değer kavramı kullanılır. Katma değer, bir malın
üretiminin her bir aşamasında o malın değerine yapılan ilavedir. Ekonomide her bir mala ilişkin katma
değerler toplamı aynı zamanda o malın piyasa fiyatına eşittir. Ekonomide üretilen bütün katma değerlerin
toplanması suretiyle GSYİH’ye ulaşılabilir.
Cari Dönem Üretimi: GSYİH yalnızca hesaplandığı dönemde üretilmiş mal ve hizmetleri içerir. Daha
önceki dönemlerde üretilmiş malların yer aldığı değişimler GSYİH’yi artırmaz. Örneğin yeni bir evin yapıl-
ması GSYİH’yi artırırken, mevcut bir evin satışı GSYİH’yi etkilemez. Ancak emlak komisyoncusunun geliri
cari dönemde üretilmiş bir hizmet karşılığı olup, bunun değeri GSYİH’ye dahildir.
Piyasa Fiyatları: GSYİH, malların değerini piyasadaki alıcı fiyatlarıyla ölçer. Alıcının ödediği piyasa
fiyatı ile satıcının eline geçen fiyat farklıdır. Piyasa fiyatından, dolaylı vergileri çıkarırsak, malın üretiminde
kullanılan faktörlerin elde ettikleri geliri bulmuş oluruz.
GSYİH’nin Ölçülmesi
GSYİH’nin tanımını yaparken şu husus sanırız dikkatinizi çekmiştir. GSYİH para birimiyle ölçülmektedir.
Bu durum anlamlı istatistiki bilgi oluşturmayı olanaklı kılmaktadır. GSYİH’nin ölçümü için üç yöntem kul-
lanılır. Bunlar: i)Harcamalar yöntemi, ii) Gelirler yöntemi, iii) Üretim yöntemidir. Bir ekonomide harcama ve
gelir etkileşimlerinin üç piyasada gerçekleştiğini görürüz. Bunlar: i) Mal ve hizmet piyasaları, ii) Faktör piyasa-
ları, iii) Finansal piyasalardır. Bu piyasalarda rol oynayan ekonomik birimler ise dört grupta toplanır. Bunlar:
1. Hanehalkları;
• Firmalara üretim faktörleri arz ederek, karşılığında gelir elde ederler.
• Firmalardan tüketim malı satın alarak, harcama yaparlar.
• Gelirinin bir kısmını tasarruf ederler.
91
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler
2. Firmalar;
• Kiraladığı ya da satın aldığı üretim faktörleri karşılığında hanehalklarına ödeme yaparlar.
• Diğer firmaların yatırım harcamalarından gelir elde ederler.
• Kendi stoklarını azaltabilirler.
• Yatırımlarını finanse etmek için finansal piyasalardan ve hanehalklarından borçlanırlar.
3. Devlet;
• Firmalardan satın aldığı mal ve hizmetler için harcama yapar.
• Hanehalkı ve firmalara transfer ödemesinde bulunur ve onlardan vergi alır.
• Geliri ve giderleri arasında fark oluşursa, bütçe imkanlarına göre borçlanır ya da borçlarını öder.
4. Dış alem;
• Yurtiçi firmalarca satılan mal ve hizmetlerden gelir elde edilir (İhracat)
• Yabancı firmaların ürettiği mal ve hizmetler için harcama yapılır (İthalat)
Şekil 4.3’de görüleceği gibi, hanehalkları, firma, kamu ve dış alem arasındaki etkileşimler mal, faktör ve
finansal piyasalarda gerçekleşir. Bu piyasalarda ayrıca harcama ve gelirin dairesel akımı tamamlanır. Hane-
halkları bu dairesel akım içerisinde tüketim harcamalarında bulunur, yatırımcılar diğer firmalardan ve kendi
mal stokunda değişiklik yaparak yatırım harcamalarında bulunur, hükümetler kamu harcamalarını gerçek-
leştirir. Dış alemle net ihracat durumuna göre harcamalar belirlenir. Sonuç olarak, toplam gelire eşit olan
toplam harcamalar tüketim (C), yatırım harcamaları (I), kamu harcamaları (G), net ihracattan (NX) oluşur.
S Hanehalkının Tasarrufu
Hanehalkı TA
Devlet
Y C
G
Devletin Borç
Alması ve Borç
Vermesi Faktör
Faktör Mal
Piyasası NX Piyasası
I
Dış Alem Borç
C Alma ve Borç
G Yapma
Y
NX Dış Alem
Firmalar
Firmaların Borçlanması
Şekil 5.3’deki dairesel akım modelinde görüleceği üzere, ekonomide mal ve hizmetler için harcama ya-
pan sadece hanehalkları değildir. Devlet, firmalar ve yabancılar da harcama yaparlar. Bu gruplar tarafından
yapılan harcamaları kısaca özetlersek;
Tüketim harcamaları (C): Tüketiciler tarafından mal ve hizmet alımına yönelik yapılan toplam harcama
miktarıdır. GSYİH’nin en büyük kalemidir. Bu harcamalar dayanıklı tüketim mallarının (otomobil, buz-
dolabı, TV..vb) alınmasını kapsadığı gibi yiyecek, giyecek, eğlence ve haberleşme gibi dayanıksız tüketim
mal ve hizmetlerini de kapsar.
Gayrisafi sabit sermaye oluşumu (Yatırım Harcamaları) (I): Burada hem özel sektörün hem de kamu
sektörünün yatırım harcamaları yer alır. Yatırımlara gelir getiren aktifler üzerine yapılan her türlü harcama
dahildir. Yeni fabrikalar ve makineler için firmalar tarafından yapılan harcamalar; yeni evler ve konut-
lardaki geliştirmeye yönelik hanehalklarının harcamaları; devletin inşaat, makine ve teçhizat için yaptığı
harcamalar yatırım sınıflandırmasına girer.
92
İktisada Giriş
93
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler
runun çözümü için kişi başına GSYİH değerleri- Mali Piyasaların Ana Göstergesi: Faiz
ni kullanırlar. Yani belli bir yıla ait GSYİH değeri Oranı
aynı yıldaki nüfus miktarına bölünerek kişi başına
Faiz oranının yükselmesi borçlanma maliyetini
düşen GSYİH değeri hesaplanır. Şayet ekonomide
arttırır. Bu hem konut ve tüketici kredisiyle ev ya
nüfus artışına rağmen kişi başına düşen GSYİH de-
da araba almak isteyenleri hem de taksitle dayanık-
ğeri artıyorsa, o ülke için toplumda hayat standar-
lı tüketim malları almak isteyenleri güç durumda
dının yükseldiğini ve ekonominin performansının
bırakır. İşadamları yatırım kararlarını alırken daha
olumlu geliştiğini söyleyebiliriz.
ürkek davranırlar. Çünkü yüksek faiz oranları kredi
Boş Zaman: GSYİH boş zamandaki artışı ölç- maliyetlerini arttırmaktadır. Yüksek faizler yatırımı
mez, ancak boş zamandaki bir artışın bizim refahı- özkaynakları ile finanse etmeyi planlayan bir giri-
mız üzerinde etkisi vardır. Hatta reel GSYİH art- şimci üzerinde bile caydırıcı etki yapar, zira bir ya-
mamış olsa bile eğer biz aynı sabit reel GSYİH’yi tırımın yapılması için en azından faiz oranına eşit
daha kısa bir zaman diliminde üretebiliyorsak, ya da ondan daha yüksek oranda bir kâr beklentisi
çoğumuz refahımızın arttığı konusunda hemfikir olmalıdır. Aksi takdirde elinde yatırılabilir fonu
olacaktır. Örneğin eskiden cumartesi günleri saat olan işletmeler risk içeren yatırımlar yapmak yeri-
13’e kadar yarım gün tüm memurlar çalışmak zo- ne, ellerindeki fonları banka mevduatı ya da devlet
rundaydılar. Oysa günümüzde cumartesi günleri tahvili biçiminde tutmayı tercih edeceklerdir.
memurlar için tatil yapılmıştır. Bu durum aslında
Faiz oranı, herhangi bir nedenle ertelenen bir
hayat standardında bir iyileşmeyi ifade etmekle bir-
liralık nakdi ödemenin bedeli olup, gelecekte ya-
likte GSYİH içerisinde ölçülemez.
pılacak ödeme ile şimdiki ödeme arasındaki oran-
Dışsallıklar: Üretilen tüm mal ve hizmetleri sal farktır. Örneğin, bugün bankaya yatırdığımız
izlemek ve GSYİH değerini hesaplamak için ol- 1000T için size tam bir yıl sonra 1200T ödeni-
dukça geliştirilmiş bir muhasebe sistemi kullanılır. yorsa, burada yıllık faiz oranı % 20’dir. Benzer bi-
Ancak üretim sürecinde dışsallıklarla karşılaşılması çimde bir beyaz eşya satıcısı, bir televizyonu peşin
durumunda bunları GSYİH’ye ilave edecek ya da 1000T’ye satarken, bir yıl vadeli (bir peşin ve 11
çıkaracak herhangi bir yöntem henüz oluşturulma- aylık taksitle) satış için 1200T talep ediyorsa, bu-
mıştır. Örneğin ulusal üretim artarken çevre kirli- rada yıllık % 44 oranında faiz uygulanmaktadır. Bu
liği de artabilir. Çevre kirliliğinin maliyeti üretim örnek için faiz oranı şu şekilde hesaplanmaktadır:
değerinden indirilemez.
İlk taksit 100T hemen ödenmekte, 11 ay bo-
Yine malların kalitesindeki gelişmelerin de doğ-
yunca aynı tutarda ödeme yapılmaktadır. İlk öde-
ru olarak hesaba katılması güçtür. Örneğin, bilgi-
meden sonra kalan ertelenmiş ödeme 900T olup,
sayarların zamanla fiyatı düştüğü halde kalitesi çok
bunun karşılığı olarak toplam 1100T ödenecektir.
yükselmiştir. Bu türden sorunlar, başta pek çok
Bu da % 22,22 oranında fazla bir ödeme yapmak
elektrikli ve elektronik araçlar olmak üzere hemen
demektir. Ödemeler her ay yapıldığı için, bu ora-
her mal için söz konusudur.
nı yıllık faiz oranı gibi düşünmek hatalıdır. Bir ay
Bu bağlamda asıl önemli olan bu türden faa- sonra başlayıp, 11 ay boyunca 100T ödemekle al-
liyetlerin ekonomi içindeki nispi değeridir. Eğer tıncı ayın sonunda ya da yedinci ayın başında top-
bunların nispi önemi yıldan yıla fazlaca değişmi- tan 1100T ödemek aynıdır. Yani ortalama vade 6
yorsa, milli gelir hesapları, bütün eksikliklerine aydır. Bu durumda bu taksit şemasında uygulanan
rağmen, özellikle zaman boyunca toplumun üre- yıllık faiz oranı % 44,44’tür.
tim gücünün ve maddi refahının ne yönde gelişti-
ğini göstermesi açısından faydalıdır.
İşte üretim sürecinde ortaya çıkan negatif dış- Faiz Oranıyla İlgili Ayrımlar
sallıklar (hava ve su kirliliği gibi) dikkate alınarak, Kısa ve Uzun Vadeli Faiz Oranı: Faiz oranıyla
boş zamanın değeri dikkate alınarak, devletin eko- ilgili olarak yapabileceğimiz bir ayrım vadeye gö-
nomideki büyüklüğü dikkate alınarak, kayıt dışı redir. Ödemede ortaya çıkan gecikmenin ne kadar
ekonominin büyüklüğü dikkate alınarak ülkenin zaman süreceğine göre farklı faiz oranlarından bah-
performansını değerlendirmek, refah düzeyindeki sedilebilir. Örneğin bir bilgisayar satıcısı 3 ay vadeli
gelişmeler üzerine yorum yapmak daha anlamlı satış için % 5 faiz –vade farkı- talep edebilir ya da
olacaktır. herhangi bir kamu kuruluşuna olan borcumuzu
95
Faiz Oranıyla İlgili Ayrımlar
Kısa ve Uzun Vadeli Faiz Oranı: Faiz oranıyla ilgili olarak yapabileceğimiz bir ayrım vadeye
göredir. Ödemede ortaya çıkan gecikmenin ne kadar zaman süreceğine göre farklı faiz
oranlarından Makroekonominin Kapsamı
bahsedilebilir. Örneğin ve Temelsatıcısı
bir bilgisayar Makroekonomik
3 ay vadeli Değişkenler
satış için % 5 faiz –vade
farkı- talep edebilir ya da herhangi bir kamu kuruluşuna olan borcumuzu geciktirmemiz halinde
her ay için % 3 faiz –gecikme zammı- ödemek zorunda kalabiliriz. Devlet, 1994 yılında 2 ay
süresince
geciktirmemiz halinde her ayvadeli
için %hazine
3 faiz bonolarını üç aylık
–gecikme zammı- getirisi
ödemek % 50’nin
zorunda üzerinde
kalabiliriz. olan1994
Devlet, bir faizle satışa
çıkarmıştı.
yılında 2 ay süresince vadeli hazine bonolarını üç aylık getirisi % 50’nin üzerinde olan bir faizle satışa
çıkarmıştı. Vadeye göre faiz oranı değişmekle birlikte, faiz oranları yukarıdaki gibi değil, genelde yıllık
Vadeye göre faiz oranı ifade
olarak edilmektedir.
değişmekle Örneğin,
birlikte, faiz ay vadeligibi
oranları“3yukarıdaki mevduata uygulanan
değil, genelde faiz oranı
yıllık olarak ifade % 24’dür”
denildiğinde, bunun anlamı “mevduatın üç aylık getirisi % 6’dır”
edilmektedir. Örneğin, “3 ay vadeli mevduata uygulanan faiz oranı % 24’dür” denildiğinde, bunun anlamıdemektir. Ya da 25 yıl vadeli
“mevduatın üç aylık birgetirisi
konut%kredisinin faiz oranı
6’dır” demektir. Ya da%2510’dur denildiğinde
yıl vadeli bir konut her yıl içinfaiz
kredisinin alınan
oranıkrediye
% 10’durbu oranda faiz
denildiğinde her yıluygulandığını anlarız.bu oranda faiz uygulandığını anlarız.
için alınan krediye
Basit
Basit ve Bileşik Faiz: Faizveoranlarıyla
Bileşik Faiz:
ilgiliFaiz oranlarıyla
yapılması gerekenilgili
bir yapılması gereken
ayrım da basit bir ayrım
ve bileşik da basit ve bileşik
faiz ayrımı-
dır. Eğer belli bir faiz ayrımıdır.
anapara Eğer
üzerinden faizbelli bir anapara
hesaplanıyor, vadeüzerinden faiz hesaplanıyor,
sonunda tekrar aynı anapara vade sonunda
üzerinden faiz tekrar aynı
anapara
işletiliyorsa, burada üzerinden
basit faiz faiz işletiliyorsa,
söz konusudur. burada sonunda
Yok eğer ilk dönem basit faiz söz konusudur.
tahakkuk Yok
ettirilen faiz, eğer ilk dönem
dönem
sonunda anaparaya sonunda
ekleniyor tahakkuk ettirilen
ve gelecek dönemfaiz,
içindönem
faiz busonunda anaparaya
tutar üzerinden ekleniyor ve
yürütülüyorsa, gelecek
burada dönem için faiz
bileşik
bu tutar üzerinden yürütülüyorsa, burada bileşik faiz uygulanmaktadır.
faiz uygulanmaktadır.
Nominal ve Reel Faiz Oranı: Şu
Nominal ve ana
Reelkadar bahsettiğimiz
Faiz Oranı: Şufaizana
oranları
kadarnominal faiz oranlarıdır.
bahsettiğimiz Yani, fiyatnominal faiz
faiz oranları
düzeyindeki değişmeler için herhangi
oranlarıdır. bir ayarlamayı
Yani, fiyat içermemektedir.
düzeyindeki değişmeler Bunun için, nominal
için herhangi faiz oranınıiçermemektedir.
bir ayarlamayı bir
Bununederek,
fiyat endeksi ile deflate için, nominal faiz oranını
reel faiz oranına birReel
ulaşırız. fiyatfaiz
endeksi ile deflate
oranı için ederek, formül;
kullanacağımız reel faiz oranına ulaşırız.
Reel faiz oranı için kullanacağımız formül;
1+ R 1+ R
1+ r = ⇒r= − 1 olur.
1+ π 1+ π
Burada içler dışlar çarpımıyla; (1 + r ).(1 + π ) = 1 + R
sonucuna ulaşılır. Eşitliğin sol tarafındaki çarpma işlemi yapılıp, reel faiz oranı yalnız
sonucuna ulaşılır. Eşitliğin rsol
bırakılırsa; = Rtarafındaki
− π − π .r çarpma işlemi
olacaktır. yapılıp,
Şayet reel faiz
son terim çokoranı
küçükyalnız
değerbırakılırsa; r =faiz oranı şu
alırsa reel
R - π - π.r olacaktır. Şayet son terim
şekilde belirlenir: çok küçük değer alırsa reel faiz oranı şu şekilde belirlenir:
r = R −π
r=R-π
Bu eşitlikten de görüleceği gibi, nominal faiz oranından (R) enflasyon oranı (π) çıkarılmakta,
yine enflasyon
Bu eşitlikten de görüleceği oranı
gibi, ile reel
nominal faizfaiz oranın (r)
oranından (R)çarpımı da oranı
enflasyon çıkarılmaktadır. Bu son
(π) çıkarılmakta, terim Türkiye
yine
enflasyon oranı ileiçin
reelenflasyon
faiz oranınoranının yüksek
(r) çarpımı olduğu dönemlerde
da çıkarılmaktadır. Bu son büyük değerler
terim Türkiye içinalmıştır.
enflasyonBir dönemin
başındadönemlerde
oranının yüksek olduğu nominal büyük
faiz oranı
değerlerbilinmektedir. Enflasyon
almıştır. Bir dönemin oranı
başında ise ancak
nominal tahmin
faiz oranı bi- edilebilir.
Ekonomik
linmektedir. Enflasyon birimler
oranı ise kararlarını
ancak tahmin verirken,
edilebilir. Ekonomiknominal faizkararlarını
birimler oranlarıverirken,
konusundaki
nominal bilgilerini ve
faiz oranları konusundaki bilgilerini ve enflasyon oranı konusundaki tahminlerini kullanır ve bir reel faiz oluştururlar.
enflasyon oranı konusundaki tahminlerini kullanır ve bir reel faiz oranı beklentisi
Ne varki, Ne
oranı beklentisi oluştururlar. enflasyon dönem dönem
varki, enflasyon sonundaki gerçekleşme
sonundaki oranına
gerçekleşme göregöre
oranına beklenen
beklenen(ex-ante) ve
(ex-ante) ve gerçekleşen (ex-post) reel faiz oranları farklı olabilecektir. Bu durumda kararların sağlıklı olup-
olmaması beklentilerin gerçekliliğine bağlıdır. 21
Makroekonomik Analizde Faiz Oranı
Makroekonomik analizlerde faiz oranının hangi anlamda kullanıldığı ve faiz oranındaki değişmelerin
nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde de biraz durmak istiyoruz. Bildiğimiz üzere makroekonomi toplu-
laştırılmış değişkenler üzerine oturtulmaktadır. Bu durumda faiz oranında da bir toplulaştırma yapma
zorunluluğu olduğu açıktır. Oysaki yukarıda mevduat ve kredi faizi, devlet borçlanma senetlerinin faizi
gibi farklı faiz oranlarından bahsettik. Üstelik bu oranın da vadelerine göre değişkenlik gösterebileceğini
biliyoruz. Normal koşullar altında kısa vadeli faiz oranları uzun vadeli oranların altında olacaktır. Esasen
faiz oranlarının vade yapısını çeşitli ekonomik değişkenlere ilişkin beklentiler belirler. Örneğin, gelecekte
enflasyon oranının düşmesi bekleniyorsa kısa vadeli faiz oranı uzun vadeli faiz oranından daha yüksek
olabilir. Peki ekonomideki faiz oranını tek bir değerle ya da mümkün olduğunca az sayıdaki değer ile nasıl
ifade edebiliriz?
96
İktisada Giriş
Bu sorunun da cevabı ortalama faiz oranını ceğimiz gibi “reel” döviz kuruna da bakabiliriz veya
gösteren ve bundaki değişmelerin yönünü ve bü- iki taraflı (bilateral) ya da toplulaştırılmış (efektif )
yüklüğünü ölçmeye imkan veren endeks oluştur- döviz kuru ile de ilgileniyor olabiliriz. Reel döviz
mayı gerektirir. Ya da ekonomide en çok işlemin kuru, nominal döviz kurunun bir fiyat endeksiy-
yapıldığı faiz esas alınarak (örneğin hazine bonosu le veya çeşitli fiyat endeksleri kullanılarak deflate
veya devlet tahvili) değerlendirmeler yapmak an- edilmiş ifadesi olup, bunu da iki taraflı veya efektif
lamlı olur. olarak ölçebiliriz.
Düz ve Çapraz Döviz Kuru Şimdi bu konuda kısa birkaç açıklama yapalım.
Döviz kuruna ilişkin bir ölçüm de çapraz ve düz Devalüasyon, sabit kur sisteminde resmi makam-
kur ayrımı ile ortaya çıkmaktadır. Bizim şu ana ka- larca, ülke parasının
dar açıkladığımız döviz kuru, düz döviz kurudur. değerinin diğer ülke
Düz kurda bir ülkenin para birimi ile diğerleri ara- paraları karşısında
dikkat
sındaki bir mübadele oranı sözkonusudur. Çapraz düşürülmesidir. Pa-
Esnek kur sisteminde de-
kur ise iki ülkenin para birimleri arasındaki değişim ranın değer kaybet-
valüasyon ve revalüasyon
oranına bunların T ile ikili kurlarından ulaşılmakta- mesi ise serbest kur
kelimelerinin kullanımı ha-
dır. Örneğin, T ile $ arasında kur 3,52 T/$ ve T ile sisteminde, ülke para
talıdır. Bunun yerine ülke
€ arasındaki kur 3,95 T/€ ise bu iki kur değerinden biriminin diğer ülke
parası değer kaybetmiştir
hareketle $ ve € arasındaki döviz kurunu 1,12 $/€ paraları karşısında
veya ülke parası değerlen-
=(3,95 T/€)/(3,52 T/$)] olarak hesaplayabiliriz. Bu değer kaybetmesidir.
miştir biçimindeki ifadeler
değer $ ile € arasındaki çapraz kurdur. Yani 1 € al- Revalüasyon, sabit
kullanılmalıdır.
mak için gerekli $ miktarı 1,12 $’dır. kur sisteminde, res-
mi makamlarca, ülke
parasının değerinin yükseltilmesidir. Paranın değer
Bazı Terimler kazanması ise serbest kur sisteminde bir ülke para-
Döviz kurundan bahsedilirken sık sık kullanı- sının değerinin diğer ülkelerin paraları karşısında
lan bazı terimler de karışıklığa yol açmaktadırlar. artmasıdır.
98
İktisada Giriş
ÖÇ 1 Makroekonominin
kapsamını açıklayabilme
ÖÇ 2 Makroekonominin tarihsel
gelişimini özetleyebilme
Makroekonominin Kapsamı ve
bölüm özeti
Tarihçesi
99
Makroekonominin Kapsamı ve Temel Makroekonomik Değişkenler
1 Üretim faktörlerinin tam kullanımı durumun- Aşağıdaki verileri kullanarak 6. ve 7. soruları ce-
da elde edilen reel GSYİH düzeyine ne ad verilir? vaplayınız.
• 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus (Çalışma yaşı
neler öğrendik?
A. Potansiyel GSYİH
B. Fiili GSYİH nüfusu): 50 milyon
C. Cari GSYİH • İstihdam edilenler: 22 milyon
D. Sabit fiyatlarla GSYİH • İşsizler: 3 milyon
E. Kişi başına GSYİH
6 İşsizlik oranının değeri nedir?
2 Aşağıdaki sorulardan hangisi makroekonomi- A. % 4
nin ilgi alanına giren sorulardan biri değildir? B. % 12
C. % 6
A. Ülkeler arasındaki gelir farklılıklarının nedenle-
ri nelerdir? D. % 13,6
B. Ekonominin büyürken neden milyonlarca in- E. % 10,7
san işsizdir?
C. Ekonomik krizlerin nedenleri nelerdir? 7 İşgücüne katılım oranı değeri nedir?
D. Bütçe açığı ekonomiyi nasıl etkiler? A. % 88
E. Piyasa talep eğrisi nasıl elde edilir? B. % 70,6
C. % 44
3 Aşağıdaki kişilerden hangisi Monetarizm’in D. % 50
(parasalcılık) öncüsü olarak kabul edilir? E. % 38
A. Milton Friedman
B. J. M. Keynes
8 Fiyatlar genel düzeyinde sürekli olarak ortaya
çıkan artışlara ne ad verilir?
C. A. Smith
D. Robert Lucas A. Enflasyon
E. David Ricardo B. Deflasyon
C. Stagflasyon
D. Resesyon
4 Potansiyel hasıla düzeyi Y* ve fiili hasıla dü- E. Devalüasyon
zeyi arasındaki farkı gösteren üretim açığı (Y*–Y)
için aşağıdaki seçeneklerden hangisi doğrudur?
9 Doğal işsizlik oranı hangi tür işsizliklerden
A. Daralma döneminde pozitiftir oluşur?
B. Daralma döneminde negatiftir
A. Friksiyonel ve mevsimlik işsizliklerden
C. Tepe noktasında negatiftir
B. Yapısal ve mevsimlik işsizliklerden
D. Dip noktasında pozitiftir
C. Yapısal ve friksiyonel işsizliklerden
E. Genişleme döneminde pozitiftir
D. Yapısal ve devresel işsizliklerden
E. Friksiyonel ve konjonktürel işsizliklerden
5 Çalışma gücünde ve arzusunda olup, cari üc-
ret düzeyinden çalışmaya razı olmasına rağmen iş 10 Bir ülkenin para biriminin diğer ülkenin
bulamayan iş gücünün varlığına ne ad verilir? para birimi cinsinden değerine ne denir?
A. İstihdam A. Enflasyon
B. İşsizlik B. Döviz kuru
C. Toplam işgücü C. Ödemeler dengesi
D. İşsizlik oranı D. Faiz oranı
E. İşgücüne katılma oranı E. Fiyat düzeyi
100
İktisada Giriş
Yanıtınız yanlış ise “İşsizlik ve İşsizliğin Öl- Yanıtınız yanlış ise “İşsizlik ve İşsizliğin Öl-
1. A 6. B
çülmesi” başlıklı konuyu yeniden gözden çülmesi” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz. geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “İşsizlik ve İşsizliğin Öl- Yanıtınız yanlış ise “Tam İstihdam ve Doğal
4. A 9. C
çülmesi” başlıklı konuyu yeniden gözden İşsizlik Oranı” başlıklı konuyu yeniden göz-
geçiriniz. den geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “İşsizlik ve İşsizliğin Öl- Yanıtınız yanlış ise “Döviz Kurunun Öl-
5. B 10. B
çülmesi” başlıklı konuyu yeniden gözden çülmesi” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz. geçiriniz.
Araştır Yanıt
4 Anahtarı
Kaynakça
Baumol, W. J. ve Blinder, A. S. (2011). Economics: Mankiw, N. G. (2009). Principles of Economics,
Principles and Policy, 12th Edition, South- Fifth Edition, Cengage Learning, Mason.
Western College Publishing, Mason.
Yıldırım, K. Bakırtaş, İ., Yılmaz, R. ve Esen, E.
Case, K. E., Fair, R. C. ve Oster, S. (2008). Principles (2017). Makro İktisada Giriş, 12. Baskı, Nisan
of Economics. Ninth Edition, Prentice Hall, New Kitabevi, Ankara.
Jersey.
Yıldırım, K. ve Diğerleri (2011). İktisada Giriş, 4.
Baskı, Pelikan Yayıncılık, Ankara.
101
Bölüm 5
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi
Devletin Olmadığı Dışa Kapalı Bir
Ekonomide Denge Gelir Düzeyinin
öğrenme çıktıları
1 2
denge gelir düzeyini açıklayabilme 3 Devletin ekonomiye dâhil edilmesinin
2 Çoğaltan mekanizmasının işleyişini toplam harcamalar ve denge gelir düzeyi
özetleyebilme üzerindeki etkileri açıklayabilme
3
4 Ekonominin dışa açılmasının toplam
harcamalar ve denge gelir düzeyi üzerinde
yarattığı etkileri açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • Tüketim • Marjinal Tüketim Eğilimi • Tasarruf • Yatırım • Net İhracat
• Otonom Harcamalar • Çoğaltan • Kamu Harcamaları
102
İktisada Giriş
103
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi
malarını ifade eder. Burada karıştırılmaması gereken bir nokta vardır. Eğer satın alınan otomobil veya laptop
kişinin bireysel ihtiyacını karşılamaya yönelik ise, bu bir tüketim harcamasıdır. Fakat eğer satın alınan otomo-
bil veya laptop, bir firma tarafından üretimde kullanılmak için satın alınmışsa, bu harcama yatırım harcaması
olarak değerlendirilir. Tüketim harcamaları olarak sadece dayanıklı ve dayanıksız mallara yönelik yapılan
harcamalar dikkate alınmaz; aynı zamanda satın alınan temizlik hizmeti, ulaşım hizmeti ve haberleşme hiz-
meti gibi hizmetler de tüketim harcamalarının içine dâhil edilir. Tüketim harcamaları birçok şeyi içerdiği için
toplam harcamaların en büyük kısmını oluşturmaktadır.
Tüketim harcamaları, harcanabilir gelirin (YD) bir fonksiyonudur. Yani, harcanabilir gelirdeki artışlar,
tüketim harcamalarının da artmasına yol açar. Dolayısıyla harcanabilir gelir ile tüketim harcamaları arasın-
da doğru yönlü bir ilişki vardır. Diğer koşullar sabitken, tüketim ile harcanabilir gelir arasındaki ilişki tüke-
tim fonksiyonu tarafından belirlenir. Tüketim fonksiyonu, farklı harcanabilir gelir düzeylerinde hanehalk-
larının ne kadar harcama yapmak istediklerini gösterir. Tüketim fonksiyonunu aşağıdaki gibi yazabiliriz:
C = C0+cYD
Burada tüketim harcamaları (C), otonom tüketim harcamalarından (C0) ve uyarılmış tüketim harca-
malarından (cYD) oluşur. Otonom tüketim harcamaları (C0), gelir düzeyi sıfırken yapılan tüketim harca-
malarını ifade eder. Diğer bir ifadeyle otonom tüketim, gelir düzeyinden bağımsız yapılan tüketim harca-
malarıdır. Bu şunu ifade eder: İnsanlar gelirleri olmasa bile yaşamlarını sürdürmek için belirli bir miktar
tüketim harcaması yapmak zorundadırlar. Peki, bu harcamayı nasıl yapabileceklerdir? Örneğin, borçlanarak
bu harcamayı yapabileceklerdir. Bunun yanında tüketim fonksiyonunun harcanabilir gelire bağlı kısmı ise,
gelir arttıkça tüketimin, harcanabilir gelirin c katı kadar artacağını göstermektedir. Burada c, marjinal tü-
ketim eğilimi olarak adlandırılır ve gelir arttıkça tüketimin nasıl değiştiğini gösteren pozitif bir katsayıdır.
Temsili bir ekonomi için tüketim fonksiyonunu, Tablo 5.1’de verilen değerlerden yararlanarak şekil
üzerinde gösterebiliriz. Tablo 5.1’e baktığımızda; başlangıçta harcanabilir gelir sıfır iken, yapılan tüketim
(otonom tüketim) 60 milyardır. Harcanabilir gelir her arttığında, tüketim de artmaktadır. Fakat tüketim-
deki artış hızı, harcanabilir gelirdekinden daha azdır.
Şekil 5.1’deki tüketim fonksiyonunun çizimi Tablo 5.1’e göre yapılmıştır. Şekilde dikey eksende tü-
ketim harcamaları, yatay eksende ise harcanabilir gelir gösterilmiştir. Şekilde tüketim harcamaları harca-
nabilir gelir ile birlikte arttığı için, tüketim fonksiyonu pozitif eğimli olarak çizilmiştir. Şekildeki 450’lik
doğru, dikey ve yatay eksenlerin tam ortasından geçmektedir ve bu doğru üzerindeki her nokta tüketim
harcamalarının harcanabilir gelire eşit olduğu durumları göstermektedir. Yani, bu doğru harcanabilir ge-
lirin tümünün tüketim harcamaları için kullanıldığında elde edilecek olan doğrudur. Fakat elde edilen
harcanabilir gelirin tümü tüketime gitmediği için tüketim fonksiyonunun eğimi, 45 derecelik doğrunun
eğiminden daha düşüktür ve bu nedenle de tüketim fonksiyonu daha yatık olarak çizilmiştir.
Şekil 5.1’e dikkat edilecek olursa, harcanabilir gelir 300 milyar olduğunda, tüketim de 300 milyar ol-
maktadır. Bu bize, elde edilen harcanabilir gelirin hepsinin tüketim harcaması için kullanıldığını göstermek-
104
İktisada Giriş
tedir. Yani bu düzeyde, tüketim harcanabilir gelire APC’nin aldığı değer 1,4’tür. Harcanabilir gelir
eşittir. Tüketim fonksiyonu 45 derecelik doğrunun 600 milyar olduğunda ise APC’nin değeri 0,9’dur.
u doğru harcanabilir gelirin tümünün tüketim harcamaları için
üzerinde ise tüketim, harcanabilir gelirden daha
ecek olan doğrudur. Fakat elde edilen harcanabilir gelirin tümü Marjinal tüketim eğilimi, MPC (veya c), tüke-
fazla; tüketim fonksiyonu 45 derecelik doğrunun tim harcamasındaki değişmenin (∆C) gelirdeki de-
üketim fonksiyonunun eğimi, 45 derecelik doğrunun eğiminden daha
altında ise tüketim, harcanabilir gelirden daha azdır. ğişmeye (∆Y) oranıdır ve şu şekilde gösterilir:
tüketim fonksiyonu daha yatık olarak çizilmiştir.
ecek olursa, harcanabilir C gelir 300 milyar olduğunda, tüketim de 300 ΔC
c veya MPC =
ze, elde edilen harcanabilir gelirin hepsinin tüketim harcaması için ΔY
YD
edir. Yani bu düzeyde, tüketim harcanabilir gelire eşittir. Tüketim
Tüketim Harcamaları (C)
Tüketim harcamalarını etkileyen diğer temel cekteki gelir ile ilgili kötümser bekleyişler ise, tüketim
faktörler olarak; hanehalklarının servetlerini, bek- harcamalarının azalmasına neden olacaktır. Bunun ya-
leyişleri ve faiz oranlarını gösterebiliriz. nında tüketicilerin fiyatlar ile ilgili bekleyişleri de tüke-
Servet: Hanehalklarının serveti; nakit, vadeli tim harcamalarını etkileyecektir. Örneğin, tüketiciler
mevduat hesapları, tahviller, hisse senetleri, ev ve ileride otomobil fiyatlarının artmasını bekliyorlarsa,
otomobil gibi varlıklardan oluşur. Hanehalklarının bu dönem otomobil almayı tercih edeceklerdir ve böy-
servetlerinin artması, tüketim harcamalarının art- lece cari dönemdeki tüketim harcamaları artacaktır.
masına yol açar. Yani daha çok serveti olan hanehalk- Tersine, eğer tüketiciler laptop fiyatlarının ileride daha
ları, daha çok tüketim harcaması yapar. Bu durum da ucuzlayacağını düşünüyorlarsa, ihtiyaç duydukları
da tüketim fonksiyonunun yukarı doğru kaymasına laptop için yapmayı planladıkları tüketim harcamala-
neden olur. Tersi durumda ise, serveti azalan hane- rını ileriki dönemlerde yapmak üzere erteleyeceklerdir.
halkları daha az tüketim yapar ve buna bağlı olarak Tüketim harcamalarını etkileyen, bu temel
tüketim fonksiyonu aşağıya doğru kayar. faktörler dışında başka faktörler de sayılabilir. Ör-
Faiz oranı: Faiz oranı, insanların tasarruf yapması neğin, insanların yaşam süreleri boyunca almayı
için bir ödüldür veya borç aldıklarında ödemeleri ge- bekledikleri miraslar veya insanların yaşayabileceği
reken şeydir. Reel faiz oranlarının önceki dönemlere süre ile ilgili beklentileri de tüketim harcamaları
göre daha yüksek olduğu zamanlarda muhtemelen üzerinde etkili olabilir.
insanlar daha yüksek reel faizlerden yararlanmak için Şekil 5.2’de tüketim harcamalarını etkileyen gelir
tasarruf yapma yoluna gideceklerdir. Dolayısıyla bu dışındaki faktörlerdeki değişmelerin tüketim fonksi-
dönemlerde harcanabilir gelirin çoğu tasarruf edil- yonuna etkileri gösterilmiştir. Yukarıda ifade edildiği
diğinden, tüketim harcamaları azalacaktır. Bunun gibi, bu faktörlerdeki değişmeler tüketim fonksiyo-
yanında borçlu olanlar da faiz oranından etkilene- nunun bir bütün olarak kaymasına neden olacaktır.
ceklerdir. Örneğin, kredi kartına borcu olanlar, kredi Örneğin, hanehalklarının servetlerinin artması, reel
ile borç alanlar ve diğer borçlular, faiz oranlarındaki faiz oranlarındaki düşüşler, gelecekle ilgili iyim-
artıştan etkilenerek, borçları için her defasında yüksek ser beklentiler ve ileride fiyatların artacağına ilişkin
faiz ödemeleri yapmamak için bir an önce borçlarını beklentiler tüketim harcamalarını artırarak, Şekil
kapatma yoluna gideceklerdir. Böylece bu kişilerin tü- 5.2’deki başlangış tüketim fonksiyonu olan C1’in
ketim malları için yapacakları harcamalar azalacaktır. C2’ye kaymasına neden olacaktır. Tersine hanehalkla-
Dolayısıyla, diğer faktörler sabitken, faiz oranındaki rının servetlerinin azalması, reel faiz oranlarındaki ar-
bir artış tüketim harcamalarında azalmaya yol açacak- tışlar, gelecekle ilgili kötümser beklentilerin oluşması
tır ve buna bağlı olarak tüketim fonksiyonu aşağıya ve ileride fiyatların azalacağına ilişkin beklentiler, tü-
doğru kayacaktır. Tersi durumda ise, faiz oranların- ketim harcamalarını azaltarak, Şekil 5.2’deki C1 tüke-
daki bir azalma ve kredi bulabilmenin kolay olması, tim fonksiyonunun C3’e kaymasına neden olacaktır.
tüketim harcamalarının artmasına ve tüketim fonksi-
yonunun yukarıya doğru kaymasına neden olacaktır. C
106
İktisada Giriş
Tasarruf ve Tasarruf Fonksiyonu da, tüketim harcamaları da 300 milyar olduğu için
Devletin olmadığı dışa kapalı bir ekonomide gelirin tamamı tüketim harcamalarına gitmektedir
toplam gelirin, tüketim ve tasarruf olarak kullanıl- ve dolayısıyla bu gelir düzeyinde tasarruflar sıfırdır.
dığını yukarıda belirtmiştik. Yani, gelir ya tüketile- Bundan dolayı pozitif eğimli olan tasarruf fonksi-
cek ya da tasarruf edilecektir. Dolayısıyla, gelir ile yonu bu gelir düzeyinde yatay ekseni kesmektedir.
tüketim arasındaki fark bize tasarrufu verecektir: 300 milyarın üzerindeki harcanabilir gelir düzeyle-
rinde, harcanabilir gelir tüketim harcamalarından
S = Y-C daha hızlı arttığı için, bu gelir düzeyinden sonra
tasarruf da pozitif değerler almaktadır. Örneğin,
harcanabilir gelir 500 milyar olduğunda, tüketim
Tasarruf, gelirin tüketilmeyen kısmıdır. harcamaları 460 milyardır ve tasarruf da 40 milyar-
dır (500 – 460 = 40).
C
Tasarruf gelirin tüketilmeyen kısmı olduğuna
göre, tüketim fonksiyonundan yola çıkarak tasar- Y
Eksi
S = Y-(C0+cY) Tasarruf
S = Y-C0+cY
60
45°
S = -C0+(1-c)Y
0 300 Harcanabilir Gelir (Y) Y
Tasarruf fonksiyonundan görülebileceği gibi, ta-
sarruflar da harcanabilir gelirin artan bir fonksiyonu- S
dur. Dolayısıyla tasar-
ruf fonksiyonu bize, Tasarruf
diğer koşullar sabit-
Tasarruf (S)
S=-C0+(I-c)Y
ken, tasarruf ile harca- dikkat
Devletin olmadığı dışa ka-
nabilir gelir arasındaki 0
palı bir ekonomide toplam
ilişkiyi gösterir. 300 Harcanabilir Gelir (Y) Y
gelirin harcanabilir gelire -60
Şekil 5.3, tüketim eşit olduğuna (Y = YD) Eksi
fonksiyonundan yola dikkat edelim. Tasarruf
çıkarak elde edilen
tasarruf fonksiyonu- Şekil 5.3 Tüketim Fonksiyonu Yardımıyla Tasarruf
Fonksiyonunun Elde Edilişi
nu göstermektedir. Şekil, Tablo 5.1’deki değerler
dikkate alınarak çizilmiştir. Şeklin alt kısmına ba-
kıldığında; tasarruf fonksiyonunun -60 milyardan Tasarruf fonksiyonunu elde ederken, tüketim
başladığı görülmektedir. Bunun nedeni, şeklin üst fonksiyonunda olduğu gibi, yukarıda açıkladığı-
kısmındaki tüketim fonksiyonundan görülebil- mız tüketim harcamalarını etkileyen gelir dışındaki
mektedir. Dikkat edilirse burada harcanabilir gelir faktörlerin sabit olduğunu varsaymaktayız. Eğer
sıfır iken 60 milyar tüketim harcaması yapılmak- bu faktörler değişirse, bu faktörlerdeki değişme-
tadır ki; biz buna otonom tüketim diyorduk. İşte, ler, tüketim fonksiyonunda olduğu gibi, tasarruf
tasarruf fonksiyonunun eksiden başlamasının ne- fonksiyonunun da kaymasına neden olur. Fakat bu
deni, yapılan otonom tüketim harcamasıdır. Har- faktörlere bağlı olarak ortaya çıkan tasarruf fonksi-
canabilir gelir 300 milyara ulaşıncaya kadar, tasar- yonundaki kaymalar, tüketim fonksiyonunun tersi
ruflar negatiftir. Bunun nedeni ise, yapılan tüketim yönünde olur. Yani bu faktörlerdeki değişmeler tü-
harcamalarının harcanabilir gelirden daha fazla ketim fonksiyonunu yukarıya kaydırıyorsa, tasar-
olmasıdır. Harcanabilir gelir 300 milyar olduğun- ruf fonksiyonunu aşağıya doğru kaydırır.
107
elde ederken, tüketim fonksiyonunda olduğu gibi, yukarıda
amalarını etkileyen gelir dışındaki faktörlerin sabit olduğunu
faktörler değişirse, bu faktörlerdeki değişmeler, tüketim
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi
, tasarruf fonksiyonunun da kaymasına neden olur. Fakat bu
a çıkan tasarruf fonksiyonundaki kaymalar, tüketim fonksiyonunun
bu faktörlerdeki değişmeler tüketim fonksiyonunu yukarıya
m Fonksiyonu
yonunu aşağıya Yardımıyla
Ortalama
doğru kaydırır.veTasarruf
Marjinal Fonksiyonunun
Tasarruf Eğilimi Elde Edilişi Benzer şekilde, harcanabilir gelir ya tüketildiği
Ortalama tasarruf eğilimi (APS), tasarrufun ya da tasarruf edildiği için, ortalama tüketim eğili-
nu elde
arruf Eğilimi ederken, tüketim fonksiyonunda olduğu gibi, yukarıda mi (APC) ile ortalama tasarruf eğiliminin toplamı
harcanabilir gelire oranıdır ve harcanabilir gelirin
harcamalarını
APS), tasarrufun etkileyen gelir dışındaki faktörlerin sabit olduğunu
da 1’e eşittir.
ne harcanabilir
kadarının tasarrufgelire oranıdır
edildiğinivegöstermektedir.
harcanabilir gelirin
bu faktörler değişirse,
diğini göstermektedir.tasarruf bu faktörlerdeki
Ortalama tasarruf değişmeler,
eğilimini tüketim
şu şekide
gibi, tasarrufOrtalama fonksiyonunun eğiliminida kaymasınaşu şekide gösterebiliriz:
neden olur. Fakat bu
rtaya çıkan tasarruf fonksiyonundaki kaymalar, tüketim fonksiyonunun Yatırım Harcamaları ve Yatırım
S
ani bu faktörlerdeki APS = değişmeler tüketim fonksiyonunu yukarıya Fonksiyonu
Y
nksiyonunu aşağıya doğru kaydırır.
üzere, tasarruf negatif olduğunda ortalama tasarruf eğilimi (APS) Beşinci ünitede de açıklandığı gibi, firmaların
harcanabilir gelir Tablo
100 5.1’den
milyarLgörüleceği
olduğundaüzere, tasarruftasarruf nega- ve
-40 milyardır mal ve hizmet üretimine yönelik olarak sermaye
Tasarruf Eğilimi
tif olduğunda ortalama tasarruf
düzeyinde APS, -0,4’tür. Gelir arttıkça ortalama tasarruf eğilimi eğilimi (APS) de mallarına yaptığı harcamalara yatırım harcaması
i (APS), tasarrufun
ablo 1’e bakarsak; harcanabilir
negatifharcanabilir
olacaktır. Örneğingelire oranıdır
gelir 600harcanabilir ve
milyar olduğunda harcanabilir
gelir 100 gelirin
denir. Buradaki harcamalar yeni üretilen sermaye
tasarruf
edildiğini göstermektedir.
milyar
arruf eğilimi (APS), 0,1’dir. olduğunda Ortalama
tasarruf tasarruf
-40 milyardıreğilimini
ve buna şu şekide
mallarına ve stoklara yapılan yatırımları içerir. Ör-
bağlı olarak bu gelir düzeyinde
(MPS veya s), harcanabilir gelirde ortaya çıkan artışın ne kadarınınAPS, -0,4’tür. Ge- neğin bu harcamalar, yeni bina, fabrika, makine ve
lir arttıkça S üretime katkı sağlayan diğer mallara yapılan harca-
ektedir. Yani, MPS, APSortalama
tasarruftaki
= tasarruf eğilimi artmaktadır.
değişmenin ( ΔS ) gelirdeki
Örneğin yine Tablo
şu şekilde gösterilir: Y 1’e bakarsak; harcanabilir gelir malardır. Yatırım harcamaları, toplam harcamaları-
ceği üzere, tasarruf 600 milyar negatif olduğunda
olduğunda
ΔS ortalama
tasarruf 60 tasarruf
milyardır eğilimi
ve or- (APS)
nın en çok dalgalanma gösteren bileşenidir.
eğin harcanabilir stalama
veya MPS
gelir 100
=
tasarruf milyarL olduğunda tasarruf -40 milyardır ve
ΔYeğilimi (APS), 0,1’dir. Yatırımları, otonom ve uyarılmış yatırımlar şek-
elir düzeyinde APS, -0,4’tür. Gelir arttıkça ortalama tasarruf eğilimi linde ikiye ayırabiliriz. Otonom yatırımlar, milli
marjinal tüketim Marjinal eğilimi gibi, pozitif
tasarruf ve birden
eğilimi (MPSküçük veya s), birharca-
katsayıdır.
e Tablo 1’e bakarsak; harcanabilir gelir 600 milyar olduğunda tasarruf gelirden bağımsız olarak yapılan yatırımlardır. Yani
nabilir gelirde ortaya çıkan artışın ne kadarının ta-
tasarruf eğilimi (APS), 0,1’dir. otonom yatırımlar, milli gelirdeki değişmelerden
nal Tasarrufsarruf Eğilimleri Arasındaki
edildiğini İlişki Yani, MPS, tasar-
göstermektedir.
imi (MPS veya s), harcanabilir gelirde ortaya çıkan artışın ne kadarının etkilenmezler. Uyarılmış yatırımlar ise, milli gelir-
lı bir ekonomide ruftaki değişmenin (∆S) gelirdeki değişmeye (∆Y)
termektedir. Yani,harcanabilir gelir ya tüketim
MPS, tasarruftaki değişmeniniçin ya( da ΔS )tasarruf
gelirdeki
deki değişmelere bağlı olan yatırımlardır. Biz bura-
). şu
Dolayısıyla oranıdır ve şu şekilde
harcanabilir gösterilir:
gelirdeki herhangi bir değişme de
r Sve şekilde gösterilir: da kolaylık sağlamak için bütün yatırımların oto-
deki bir artış gibi), ya tüketilecek ΔS ya da tasarruf edilecektir
s veya MPS = (MPC veya c) ile marjinal tasarruf nom yatırımlar olduğunu varsayacağız ve yatırım
, marjinal tüketim eğilimi ΔY fonksiyonunu şu şekilde göstereceğiz:
amı 1’e eşit olmalıdır.
mi marjinal tüketim eğilimi Yani, gibi, pozitif ve birden küçük bir katsayıdır.
Marjinal tasarruf eğilimi marjinal tüketim eğili-
MPC + MPS = 1 ya da c + s = 1. I = I0
Marjinal Tasarruf mi gibi, pozitif veArasındaki
Eğilimleri birden küçük bir katsayıdır.
İlişki
harcanabilir gelir her seferinde 100 milyar değiştiğinde; tüketim Yukarıda ifade ettiğimiz gibi, yatırımların oto-
kapalı
arruf da bir20ekonomide harcanabilir Bu
milyar değişmektedir. gelirdayabize tüketim için ya
bu tabloda da tasarruf
MPC’nin
Marjinal Tüketim ve Marjinal Tasarruf nom olması demek, gelirdeki değişmelerden etki-
C+S
=(20/100) ). Dolayısıyla harcanabilir
olduğunu göstermektedir. gelirdeki herhangi bir değişme de
Eğilimleri Arasındaki İlişki lenmemesi demektir. Buna bağlı olarak da yatırım
elirdeki bir artış gibi), ya tüketilecek ya da tasarruf edilecektir
lir gelir
enle, ya tüketildiği
marjinal tüketim ya da tasarruf edildiği
veyaiçin, ortalama fonksiyonunu, yatırım-gelir düzleminde grafiksel
tüketim
Devletineğilimi
olmadığı(MPC dışa kapalı c)
bir ile marjinal
ekonomide tasarruf
sarruf eğiliminin
toplamı 1’e eşit toplamı da
olmalıdır. 1’e eşittir.
Yani,
olarak gösterirken, yatay eksen olan gelir eksenine
harcanabilir gelir ya tüketim için ya da tasarruf için paralel bir fonksiyon biçiminde çizeceğiz. Bu şekil-
kullanılacaktır
+ MPS = 1 ya(Y=C+S). da c + s =Dolayısıyla harcanabilir
YatırımMPC Fonksiyonu 1. deki bir yatırım fonksiyonu Şekil 5.4’de gösteril-
gelirdeki herhangi bir değişme de (örneğin har- mektedir. Şekilde, başlangıçtaki yatırım fonksiyonu
nda,
ğı gibi,harcanabilir
firmaların gelir herhizmet
malgelirdeki
canabilir ve seferinde artış100
birüretimine milyar
gibi), yönelik değiştiğinde; ya tüketim
olarak sermaye
ya tüketilecek
e tasarruf da harcaması
20 I0’dır. I0 yatırım fonksiyonu, gelir ne olursa olsun
ara yatırım da milyar
tasarrufdeğişmektedir.
denir. Buradaki
edilecektir Buharcamalar
(∆Y=∆C+∆S).da bizeBu bu nedenle,
tabloda MPC’nin
yeni üretilen
yatırım düzeyinin değişmeyeceğini ve yatırımların
0,2 yapılan
ara (20/100)yatırımları
olduğunu göstermektedir.
içerir.eğilimi
Örneğin bu veyaharcamalar, yeni bina,
marjinal tüketim (MPC c) ile marjinal 40 milyar olarak kalacağını göstermektedir. Fakat
enabilir
katkıgelirsağlayan
yatasarruf diğer
tüketildiği mallara
ya da (MPS
eğiliminin yapılan
tasarruf harcamalardır.
edildiği
veya için, ortalama
s) toplamı Yatırım
1’e eşit tüketim
larının en çok dalgalanma gösteren bu durum yatırım harcamalarının her zaman 40
ma tasarruf eğiliminin
olmalıdır. toplamı
Yani, da 1’ebileşenidir.
eşittir. milyar olacağı anlamına gelmemelidir. Çünkü ya-
yarılmış yatırımlar şeklinde ikiye ayırabiliriz. Otonom yatırımlar, tırımları etkileyen gelir dışında başka faktörler de
ve yapılan
ak Yatırımyatırımlardır.
Fonksiyonu
MPC + MPS Yani = 1otonom
ya da c +yatırımlar,
s = 1. milli gelirdeki vardır. Yatırım fonksiyonunu çizerken sabit varsay-
8
andığı gibi, firmaların Tablo mal5.1’evebakıldığında,
hizmet üretimine yönelik
harcanabilir olarak
gelir her sermaye
dığımız bu faktörlerdeki değişmeler, yatırım fonk-
malara yatırım harcaması
seferinde denir. değiştiğinde;
100 milyar Buradaki harcamalartüketim harca- yeni üretilen
siyonunun bir bütün olarak aşağıya ya da yukarıya
toklara yapılan yatırımları içerir. Örneğin bu harcamalar, yeni doğru bina, paralel bir biçimde kaymasına yol açacaktır.
maları 80 milyar ve tasarruf da 20 milyar değiş-
etime katkı sağlayan diğer mallara yapılan harcamalardır. Yatırım Örneğin yatırımları belirleyen gelir dışındaki fak-
mektedir. Bu da bize bu tabloda MPC’nin 0,8
amalarının en çok dalgalanma gösteren bileşenidir. törlerde bir değişme olduğunu ve bu durumun da
(80/100) ve MPS’nin 0,2 (20/100) olduğunu gös-
ve uyarılmış termektedir.
yatırımlar şeklinde ikiye ayırabiliriz. Otonom yatırımlar, yatırımları 15 milyar artırdığını varsayalım. Şekil
olarak yapılan yatırımlardır. Yani otonom yatırımlar, milli gelirdeki 5.4’den görüleceği üzere, bu durum yatırım fonksi-
8
108
İktisada Giriş
yonunun yukarıya kayarak I1 olmasına neden ola- Peki, firma belirli bir yatırım projesinden beklediği
caktır. Bu duruma bağlı olarak artık ekonomideki kâra bağlı olarak yatırım yaparken, yatırımın mali-
yatırım düzeyi 55 milyara çıkmış olacaktır. Tersi yetini dikkate almayacak mı? Tabiki alacaktır. İşte
durumda, eğer yatırımları belirleyen gelir dışındaki burada yatırım projesinin maliyetlerinden biri faiz
faktörlerdeki değişme yatırımların aynı miktarda oranıdır. Çünkü gerçekleştirilen yatırım projeleri-
azalmasına yol açarsa, bu durumda yatırım fonksi- nin finansmanı için paraya ihtiyaç vardır ve bunun
yonu aşağıya doğru kayacak ve I2 olacaktır. için de genellikle borç alınır. Bu nedenle yatırım
projelerinin gerçek maliyeti, borç almanın mali-
I
yetidir; yani faiz oranıdır. Dolayısıyla faiz oranı,
yatırımın kârlı olup olmayacağının ve buna bağlı
olarak yapılan yatırım harcamalarının belirlenme-
Yatırım Harcamaları (I)
109
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi
ve yatırım harcamalarından oluşur. Çünkü toplam gelir olduğu durumda Şekil 5.5’de gösterilmiştir.
talebi, talep edilen mal miktarı olarak değil, parasal Şekle dikkat ederseniz, toplam harcama fonksiyo-
büyüklük olarak ifade etmemiz gerekir. Ekonomik nunun, tüketim fonksiyonuna çok benzer biçimde
birimler talep ettikleri mal ve hizmetleri bedelini çizildiğini görürsünüz. Çünkü yatırımları otonom
ödeyerek, yani harcama yaparak elde ederler. Bu olarak kabul ettiğimiz için toplam harcama fonksi-
nedenle toplam talebi, planlanan toplam harca- yonu (AE), tüketim fonksiyonuna (C) paralel olur.
malar olarak ifade edeceğiz. Planlanan toplam har- Ayrıca toplam harcama fonksiyonu, toplam oto-
camalar, tüketim ve planlanan yatırım harcamala- nom harcama düzeyinden başlar. Çünkü gelir sıfır
rından oluşur. Bu durumda toplam harcamaları şu olduğunda bile, gelirden bağımsız olarak otonom
şekilde gösterebiliriz: tüketim ve yatırım harcamaları yapılır.
Denge Gelir Düzeyinin Belirlenmesi
AE = C+I AE
Denge durumunu, Tablo 5.2 yardımıyla da görebiliriz. Tablo 5.2, Tablo 5.1’e yatırım harcamalarının
ve toplam harcamaların (AE = C+I) eklenmesi ile oluşturulmuştur.
Tablo 5.2’ye baktığımızda, toplam arzı toplam talebe eşitleyen ya da diğer bir ifadeyle toplam planlanan
harcamaları gelire eşitleyen, toplam harcama ve gelir düzeylerinin 500 milyar olduğu görülmektedir. Yani,
500 milyar düzeyinde toplam harcamalar gelire eşittir ve firmaların ürettikleri herşey talep görmüştür.
Bu bize ekonominin dengede olduğunu gösterir. 500 milyarın üzerindeki, örneğin 600 milyarlık bir gelir
düzeyinde, planlanan toplam harcamalar 580 milyardır ve bu bize toplam gelirin toplam planlanan har-
camalardan büyük olduğunu (Y > AE) gösterir. Böylece firmalar ürettiklerinin tümünü satamazlar ve bu
durum da, stoklarda planlanmayan (arzu edilmeyen) bir artışı getirir. Bu stok artışı, firmaların üretimlerini
kısmalarına yol açacak ve ekonomi dengeye doğru hareket edecektir.
Eğer harcamalar çıktı düzeyini aşmış olsaydı; yani planlanan yatırım harcamaları gelirden büyük olsay-
dı ne olurdu? Bu durumu da Tablo 5.2’yi kullanarak değerlendirelim. Örneğin çıktı (gelir) düzeyinin 300
milyar olması durumunda, ekonomideki planlanan harcama düzeyi 340 milyar olacaktır. Bu durumda
firmalar planladıklarından daha fazlasını satmış olacaklardır. Firmalar bu talep fazlalığını stoklarından
karşılamışlardır ve bu durum stoklarda bir azalmaya neden olmuştur. Stoklardaki azalma firmaların çıktı
miktarını artırmalarını sağlayacaktır ve böylece ekonomi dengeye doğru hareket edecektir.
Ekonominin denge gelir düzeyinin elde edilişini Şekil 5.6’dan da görebiliriz. Şekilde toplam arz (gelir)
fonksiyonu 45 derecelik doğru ile gösterilmiştir ve yukarıda ifade edildiği gibi, bu doğru üzerinde toplam
harcamalar toplam gelire eşit olacaktır. Şekilde toplam harcama fonksiyonu gelirin sıfır olduğu durumda
yapılan otonom toplam harcamalardan (A0) başlamaktadır. Bu düzey, 60 milyar otonom tüketim ile 40
milyar otonom yatırımın toplamını oluş- AE
turan 100 milyardır. Şekilden görüleceği AE=Y
Toplam Planlanan Harcamalar (AE)
111
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi
planlanan harcamaları geçtiği için, stoklarda bir Eşitliğin her iki tarafında da C olduğu için, her
artış (arz fazlası) vardır. E noktasının solundaki ge- iki taraftaki C’ler birbirini götürdüğünde denge
lir düzeylerinde ise, toplam planlanan harcamalar koşulunu aşağıdaki gibi yazabiliriz:
toplam gelirden (çıktıdan) fazla olduğu için stok-
larda azalma (talep fazlası) vardır. S=I
Denge koşulunu formel olarak da gösterebiliriz. Dolayısıyla bu şekilde ekonominin denge gelir
Toplam harcama fonksiyonumuz şu şekilde idi: düzeyini yatırım-tasarruf eşitliği yoluyla da elde ede-
biliriz. Zaten toplam planlanan harcamaların toplam
AE = A0+cY gelire eşitliğini gördüğümüz Tablo 5.2’den denge geli-
rinin 500 milyar olduğu gelir düzeyinde, yatırımların
Denge gelir düzeyinin koşulu,
l 6.6: Denge Milli Gelir Düzeyinin Elde Edilişi tasarruflara eşitliğini (S=40, I=40) de görmekteyiz. Bu
durumu Şekil 5.7 üzerinde de görebiliriz.
AE = Y
olarak da gösterebiliriz. Toplam harcama fonksiyonumuz şu şekilde
S,I
olduğundan AE’nin yerine Y yazarak, yukarıda-
Y =AE =Y 0
A0+cY 300 500 Y
e Y yazarak, yukarıdaki harcama fonksiyonunun eşitliğini Y için-60
üzeyinin formülasyonunu eldeikiederiz:
Eşitliğin her tarafında Y olduğu için Y’leri Gelir (Y)
bir araya toplayalım ve Y parantezine alalım:
Y = A0 + cY Şekil 5.7 Denge Gelir Düzeyinin Elde Edilişi: Yatırım-
Y(1- c)bir
a Y olduğu için Y’leri = Aaraya
0 toplayalım ve Y parantezine alalım: Tasarruf Eşitliği
Y (1 − c) =da
Buradan A0 Y’nin önündeki değeri eşitliğin di- Şekil 5.7’de pozitif eğimli tasarruf fonksiyonu,
ğer tarafına atıp Y’yi tek başına bırakırsak, denge
i değeri eşitliğin diğer tarafına atıp Y’yi tek başına bırakırsak, denge eksene paralel yatırım fonksiyonunu E nok-
yatay
nunu elde etmişgeliroluruz:
düzeyinin formülasyonunu elde etmiş oluruz: tasında kesmektedir. Bu da bize denge gelir düze-
yinin 500 milyar olduğunu göstermektedir. Şekil-
1 de eğer gelir düzeyi 500 milyarın altında olursa;
Y= A0
(1 − c) planlanan yatırımlar tasarruflardan fazla olur (I >
e gelir (üretim) düzeyi, marjinal tüketim eğilimi (c) ve otonom S) ve stoklar azalır. Tersi durumda, gelir düzeyi 500
Otonom harcamalar Bu eşitliğe göre, denge
ve marjinal gelireğilimi
tüketim (üretim) milyarı aşarsa, tasarruflar planlanan yatırımlardan
düzeyi, denge
arttığında,
marjinal tüketim eğilimi (c) ve otonom harcama- fazla olur (I < S) ve stoklar artar. Mal piyasasında
lara (A0) bağlıdır. Otonom harcamalar ve marjinal dengeyi gösteren bu yöntem, sızıntılar ve enjeksi-
Belirlenmesinde Alternatif Yöntem:
tüketim eğilimi arttığında, denge gelir düzeyi de yonlar yöntemi olarak da isimlendirilir. Burada,
liği artacaktır. ekonomide harcama akımları sırasında oluşan sı-
zıntı tasarruflardır. Ekonomiye enjekte edilen har-
tasarruf arasında kullanıldığını (Y = C + S) yukarıda ifade etmiştik.
cama ise yatırımlardır. Sızıntıların enjeksiyonlara
irin harcamalarDenge bakımından da, tüketim ve yatırım harcamalarına
Gelir Düzeyinin eşit olması, denge gelir düzeyini verir.
Y = C + I). Buradan yola çıkarak denge gelir düzeyini aşağıdaki gibi
Belirlenmesinde Alternatif Yöntem:
Tasarruf - Yatırım Eşitliği Tasarruf Paradoksu
C +S =Y =C +I
Toplam gelirin tüketim ve tasarruf arasında kul- Bir ekonomide hanehalklarının gelir seviyele-
da da C olduğu için, her
lanıldığını (Y =iki
C +taraftaki C’ler
S) yukarıda birbirini
ifade götürdüğünde
etmiştik. Aynı rinde bir değişme yokken daha fazla tasarrufta bu-
gibi yazabiliriz:
zamanda toplam gelirin harcamalar bakımından lunmak istemeleri durumunda, ilginç bir paradoks
da, tüketim ve yatırım harcamalarına yöneldiğini ortaya çıkabilmektedir. Bu paradoksa göre, hane-
S=I
ifade etmiştik (Y = C + I). Buradan yola çıkarak halklarının gelirlerinde bir değişme yokken daha
denge gelir düzeyini aşağıdaki gibi ifade edebiliriz: fazla tutumlu olmaları, tasarruf düzeyinin artma-
13
masına, bunun yanında gelirin de azalmasına yol
C+S = Y = C+I açmaktadır. Bu durum Şekil 5.8’de gösterilmiştir.
112
İktisada Giriş
113
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi
tüketim eğilimlerine (yine c=0,8 olsun) bağlıdır. Dolayısıyla Grup C, ilave gelirlerinin 12,8 binini Grup
olarak karşılığında 10,24
D’den mal binalmak
satın ödeme yapmıştır.
için Dördüncü
harcayacaklardır. Bu aşamada Grup
Grup D’nin E 12,8 bin gelir elde etmesini ve onların
ilave
elde etmiştir. Onlar da
da marjinal
larak karşılığında elde
10,24 bin etmiş
tüketim
ödeme oldukları
eğilimine bu ilave
bağlıDördüncü
yapmıştır. gelirlerinin
olarak gelirlerinin 8,19
aşamada10,24 binini
Grupbinini
E harcamalarına yol açacaktır. Bu Tablo
allarına harcamışlardır.
lde etmiştir. Onlar
5.3’de da Buradaki
elde
üçüncü etmiş süreç bu şekilde
oldukları
aşamayı bu ilave
göstermektedir. işlemektedir.
gelirlerinin
Grup 8,19E’den
D, Grup binini
hizmet almış olarak karşılığında 10,24 bin
arına harcamışlardır. Buradaki süreç
ödeme yapmıştır. bu şekilde
Dördüncü aşamadaişlemektedir.
Grup E ilave 10,24 bin gelir elde etmiştir. Onlar da elde etmiş
Tablo 6.3: Çoğaltanın İşleyişi
oldukları bu ilave gelirlerinin 8,19 binini başka bir grubun mallarına harcamışlardır. Buradaki süreç bu
Tablo 6.3:
şekilde Çoğaltanın İşleyişi
işlemektedir.
114
16
16
İktisada Giriş
AE = Y
AE
AE2
E2 AE1
A02
A01 Y=100
45°
0 Y
Y1 Y2
Gelir (Y)
Şekil 5.9’da otonom tüketim harcamalarındaki 20 binlik artış, toplam harcama fonksiyonunun AE1’den
AE2’ye doğru yukarı kaymasına neden olmuştur. Dolayısıyla artık yeni toplam harcama fonksiyonu olan
AE2, dikey eksende daha yüksek bir düzeydeki otonom harcamalardan başlamaktadır. AE2 toplam harcama
fonksiyonu 45 derecelik gelir doğrusunu E2 noktasında kesmektedir. Dolayısıyla bu nokta, toplam har-
camalar ile toplam gelirin eşit olduğu yeni denge noktasını göstermektedir. Bu denge noktasına karşılık
gelen gelir düzeyi ise Y2’dir. Yani, başlangıçta Y1 olan denge gelir düzeyi 100 bin artarak Y2 olmuştur. Sonuç
olarak, otonom tüketim harcamalarından kaynaklanan otonom harcamalardaki 20 binlik artış, denge gelir
düzeyini 100 bin arttırmıştır.
ÖÇ 1 Devletin olmadığı dışa kapalı bir ekonomide tüketim, tasarruf, yatırım fonksiyonlarını
ve denge gelir düzeyini açıklayabilme
ÖÇ 2 Çoğaltan mekanizmasının işleyişini özetleyebilme
115
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi
116
AE = C0 + cTR0 + c(1 − t )Y + I 0 + G0
Bu harcama fonksiyonu içindeki otonom harcamaların toplamına A0 dersek, toplam harcama
fonksiyonunu aşağıdaki gibi yeniden yazabiliriz:
İktisada Giriş
AE = A0 + c(1 − t )Y
117
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi
AE
1
Toplam Planlanan Harcamalar (AE)
Y=AE
Y= A0
AE1=A10+cY 1 − c(1 − t )
1
Toplam
E2
AE2=A20+c(1-t)Y
otonom harcamaları açtığımızda, bu eşitliği Y = şu şekilde Ade 0 yazabiliriz:
Toplam otonom c(1 − t )
1 − harcamaları açtığımızda, bu
Toplam otonom harcamaları 1
eşitliği şu şekilde
açtığımızda, de yazabiliriz:
bu0 eşitliği
A02
E1 Y= (C0 + cTR + I 0 + Gşu 0)
şekilde de yazabiliriz:
1 − c(1 − t )
1
A01 Bu eşitliğe göre, denge gelir düzeyi, Yotonom =
1 − c(1
(C0 + cTR
harcamalara
− t)
I 0 + G0 ) tüketim eğilimine
(A00),+ marjinal
45°
(c) ve gelir vergisi oranına bağlıdır. Dikkat edilirse devletin ekonomiye dâhil edilmesiyle,
0 toplam otonom Bu harcamalar
eşitliğe
Y göre, denge gelir
artmıştır. Bu artış, düzeyi,
kamuotonom harcamaları harcamalara
(G0) ve (A 0), marjinal
transfer tüketim eğili
harcamalarının
Y1 Y2 Gelir (Y)
(c) ve gelir vergisi oranına bağlıdır.
Bu eşitliğe Dikkat
göre, edilirse
(TR) marjinal tüketim eğilimi (c) ile çarpımı kadardır. Devletin ekonomiye dâhil edilmesi, gelirdenge devletin
gelir düzeyi, ekonomiye
otonom dâhil edilme
toplam otonom
vergisi yoluyla da denge harcamalar
gelir düzeyiniartmıştır.
harcamalara Bu(Aartış, kamu harcamaları
), marjinal
etkilemektedir.
0
tüketim gelir
Çünkü eğilimine 0) ve
(Gvergisi(c)transfer harcamala
vekonulması,
Şekil 5.11 Devletin Olduğu(TR)
çoğaltanın marjinal
değerinin
Ekonomide tüketim
düşmesine
Denge Gelir eğilimi
nedengelir (c)vergisi
ile çarpımı
olmuştur. oranınakadardır.
bağlıdır. Devletin
Dikkat edilirse ekonomiye devle- dâhil edilmesi,
vergisi yoluyla da denge tingelir
Düzeyi düzeyinidâhil
ekonomiye etkilemektedir.
edilmesiyle, toplam Çünküotonom gelir vergisi konul
çoğaltanın
Gelir Vergisi ve Çoğaltan değerinin düşmesine neden
harcamalar olmuştur.
artmıştır. Bu artış, kamu harcamala-
Şimdi devletin ekonomiye girmesinin, ekono- rı (G ) ve transfer harcamalarının (TR) marjinal
Gelir vergisinin konulması, gelirde ortaya0 çıkan bir artışın artık daha düşük bir oranda tüketimi
minin gelir düzeyi üzerinde Gelir Vergisi
yarattığı etkiye ve baka-
Çoğaltan tüketim eğilimi (c) ile çarpımı kadardır.
artırmasına yol açacaktır. Hatırlanacağı gibi, devletin olmadığı durumda gelirDevletin
arttığında tüketim
lım. Bunun için de, devletin olmadığı
Gelirartan
vergisinin ve olduğu ekonomiye dâhil edilmesi, gelir vergisi yoluyla da birveoranda
harcamaları, gelirinkonulması,
c katı kadar gelirde ortaya Fakat
artıyordu. çıkan devletin
bir artışınekonomiye
artık daha düşük
girmesi gelir tük
ekonomilerdeki üzerinden
durumları karşılaştıralım.
artırmasına Şekil denge gelir düzeyini etkilemektedir.
vergi alması, her bir gelir artışı karşısında bu artışın tüketime giden kısmının tük
yol açacaktır. Hatırlanacağı gibi, devletin olmadığı Çünkü
durumda gelir
gelir arttığında
5.11’e baktığımızda, devlet
azalmasına yol yokken
açmışolan
harcamaları, artan
ve toplam
gelirin her
gelirdeki cvergisi
katı konulması,
kadar
bir birimlik çoğaltanın
artıyordu.
artış Fakatdeğerinin
tüketimi devletin
artık, artandüşmesine
ekonomiye
gelirin c(1-t) girmesi
katı ve
harcama fonksiyonu AE , 45 derecelik
1 üzerinden
toplam
vergi alması, gelir neden
her bir olmuştur.
gelirgelir 1
kadar artırır
(toplam arz) doğrusunu
hale gelmiştir.
noktasında da
E1azalmasına kesmektedir
Dolayısıyla = artışı toplam
Yvergileri karşısında
A0harcama bu artışın tüketime eğimini
fonksiyonunun giden kısm
azaltarak, çoğaltanın yol açmış ve
değerini gelirdeki her bir
düşürmüştür. c(1 − t ) artış tüketimi artık, artan gelirin c(1-t)
1 −birimlik
ve bu bize devletin olmadığı kadarbir ekonomideki gelir
artırır hale gelmiştir. Dolayısıyla gelir
DevletinToplam
düzeyinin Y1 olduğunu göstermektedir. otonom
olmadığı bir harcamaları
ekonomide
Devletin Gelir
açtığımızda,
marjinal Vergisi tüketim vevergileri
bu eşitliği Çoğaltan
eğiliminin
toplam harcama fonksiyonunun eğ
şu şekilde (c) de yazabiliriz:
değerinin daha önce 0,8
azaltarak, çoğaltanın da değerini düşürmüştür.
olduğunu varsaymıştık.
ekonomiye dâhil olması durumundaki toplam har- Şimdi buna ilaveGelir olarak, vergi
vergisinin oranının
konulması, da 0,25
gelirde olduğunu
ortaya çıkan varsayalım.
1
Bu durumda Devletin
hem
cama fonksiyonu olan AE2 ise, 45 derecelik toplam olmadığı
devletin bir
olmadığı, ekonomide
Y
hem
bir = de
artışın marjinal
olduğu
artık ( C tüketim
cTR
ekonomilerdeki
daha0 + düşük 0 + I
bir eğiliminin
0 + G
çoğaltan
oranda0 ) (c) değerinin
değerlerini
tüketimi ar- daha önc
bulup,
gerçekten olduğunu
ekonomiye varsaymıştık.
devletin Şimdi
katılmasının buna c(1ilave
1 −çoğaltanın− t ) olarak,
değerini vergi oranının
düşürüp da 0,25
düşürmediğini olduğunu
görelim.varsay
gelir doğrusunu E2 noktasında kesmektedir. Bu da tırmasına yol açacaktır. Hatırlanacağı gibi, devletin
İlk olarak Bu durumda
devletin hem
olmadığı devletin
bir ekonomideolmadığı, hem
çoğaltanın de olduğu
değerine ekonomilerdeki
bakalım: çoğaltan değerlerini b
bize devletin olduğu bir Bu eşitliğe göre,
ekonomideki denge dengegelirgelirolmadığı
düzeyi, durumdaotonom harcamalara
gelir arttığında (A0tüketim
), marjinal harca- tüketim eğilimine
gerçekten
(c)göstermektedir.
ve gelir vergisiekonomiye oranına devletin katılmasının çoğaltanın değerini düşürüp düşürmediğini gör
düzeyinin Y2 olduğunu Sonuç ola- bağlıdır.
maları, artan Dikkat edilirse
1 gelirin 1c katı devletin ekonomiye
kadar artıyordu. dâhil edilmesiyle
Fakat
toplam İlk otonom
olarak devletin
harcamalar olmadığı bir ekonomide
αdevletin
artmıştır. Bu =ekonomiye
artış, =çoğaltanın
kamu = 5 değerine
harcamaları
girmesi ve gelir(G bakalım:
) ve
üzerinden transfer
ver- harcamalarının
rak Şekil 5.11, devletin ekonomiye dâhil edilmesi- Devlet yok
1 − c 1 − 0,8 0
118 1 1
α Devlet var = = = 2,5
1 − c21
(1 − t ) 1 − 0,8(1 − 0, 25)
1 1
α1 = = 2,5 ve α 2 = = 3,125
1 − 0,8(1 − 0, 25) 1 − 0,8(1 − 0,15)
Görüldüğü üzere Görüldüğü
gelir vergisi
üzereoranındaki
gelir vergisiazalma çoğaltanın
oranındaki değerinin değerinin
azalma çoğaltanın artmasınaartmasına
neden neden olmaktadır. Bu
maktadır. Bu da, örneğin otonom harcamalarda bir artış olduğunda, vergi oranının daha düşük
da, örneğin otonom harcamalarda bir artış olduğunda, vergi oranının daha düşük olmasına bağlı olarak
masına bağlı olarak çoğaltanın gelir düzeyini daha yüksek oranda artıracağını ifade
çoğaltanın gelir düzeyini daha yüksek oranda artıracağını ifade etmektedir.
mektedir.
Tersi durumda; eğer gelir vergisi oranı artarsa, hem harcama fonksiyonunun eğimi azalır hem de çoğal-
Tersi durumda;taneğer gelir
azalır vergisidenge
ve böylece oranıgelir
artarsa, hem harcama
düzeyinde fonksiyonunun eğimi azalır
azalma olur.
m de çoğaltan azalır ve böylece denge gelir düzeyinde azalma olur.
2
yarattığı değişmeyi
E2
de hesaplayabiliriz:
AE2=A0+c(1-t)Y ΔY = α ΔG = 2,5 x 1000 = 2500
kadar artırmaktadır.
0 Örneğin daha önce olduğu
Bu sonuca göre kamu AE1=A
1
Y gibi,
harcamalarındaki
Δ = α Δ marjinal
G 01000 xtüketim
= 2,5birimlik
1000 =artış, eğilimine
2500 denge (c)
gelir0,8düzeyini
ve gelir2500 birim
0+c(1-t)Y
2
A0 0artırmıştır.
vergisi oranına (t) da 0,25 dersek; çoğaltanı (α)
100 Bu sonuca göre kamu harcamalarındaki 1000 birimlik artış, denge gelir düzeyini 2500 birim
G 0= E1 2,5 olarak buluruz ve buna bağlı olarak da kamu
1 artırmıştır. harcamalarındaki 1000 birimlik artışın, denge gelir
A0 Transfer Harcamalarındaki Değişmenin Etkisi
düzeyi üzerinde yarattığı değişmeyi de hesaplaya-
TransferY Harcamalarındaki Değişmenin biliriz:Etkisi
45°
Y 23
Y1 Y2 Gelir (Y) ∆Y = α ∆G0 = 2,5 x 1000 = 2500
23
Şekil 5.13 Kamu Şekil
Harcamalarındaki Artışın Etkisi
6.13: KamuBirHarcamalarındaki BirBu
Artışın Etkisi
sonuca göre kamu harcamalarındaki 1000
birimlik artış, denge gelir düzeyini 2500 birim ar-
Şekil Şekil
6.13’de başlangış denge noktası, A
5.13’de başlangış denge noktası, 0 oto-
1
otonom harcama düzeyinden başlayan AE1
tırmıştır.
harcamanomfonksiyonunun
harcama düzeyinden45 derecelik gelir
başlayan AE1doğrusunu
harcama kestiği E1 noktasıdır. E1 denge noktası,
tkisi dengefonksiyonunun
gelir düzeyinin Y1 olduğunu
45 derecelik göstermektedir.
gelir doğrusunu kestiği Kamu harcamaların artması, harcama
Transfer Harcamalarındaki
fonksiyonunu yukarıya
E1 noktasıdır. doğru
E1 denge kaydıracak
noktası, ve düzeyi-
denge gelir otonom harcamalar arttığı için, karşımıza A02
üzeyinden başlayan
nin AE1
Y1 olduğunu göstermektedir. Kamu harcamala-
Değişmenin Etkisi
toplam otonom harcama düzeyinden başlayan AE2 harcama fonksiyonu çıkacaktır. AE2 harcama
tasıdır. fonksiyonu,
E1 denge noktası,
rın artması, harcama gelir
fonksiyonunu Transfer harcamaları da bir otonom bileşen ol-
45 derecelik doğrusunuyukarıya doğ- kesmektedir
E2 noktasında ve bu da bize denge gelir
maların düzeyinin
artması, harcama
ru kaydıracak
Y2 olduğunu ve otonom harcamalarDolayısıyla
göstermektedir.
duğu için, transfer harcamalarının
arttığı için,kamu harcamalarındaki 1000 birimlik bir
değişmesi top-
rttığı için,
artış,karşımıza
karşımıza
denge gelir
2
A0 düzeyinin
toplam otonom harcama
daha çok düzeyinden
artmasına lam Zaten
yol açmıştır. otonom harcamaların
şekle değişmesine
dikkatle bakılırsa, bu ve buna
u çıkacaktır. başlayan
AE deAE harcama fonksiyonu çıkacaktır. AE2 bağlı olarak da toplam harcamaların ve denge ge-
durum 2 harcama
gözle görülmektedir.
2
ve bu da bizeharcama fonksiyonu, 45 derecelik gelir doğrusu-
denge gelir lir düzeyinin değişmesine neden olur. Burada da
Kamu harcamalarındaki artışın denge gelir düzeyi kamu üzerindeki etkisini olduğu
harcamalarında grafikselgibi,
olarak
transfer harca-
rındaki 1000 nu E noktasında
birimlik bir kesmektedir ve bu da bize denge
gördükten 2 sonra, şimdi de denge gelir düzeyinin nemalarının kadar değiştiğine bakalım. Kamu
1000 birim arttığını varsayalım. Bu du-
ekle dikkatle bakılırsa, bu Y2 olduğunu göstermektedir. Do-
gelir düzeyinin
harcamalarındaki artışın denge gelir düzeyi üzerindeki rumda etkisinitransfer
göstermek için denge artış,
harcamalarındaki gelir geliri aynı
layısıyla kamu harcamalarındaki 1000 birimlik bir
düzeyinin formülünü değişim cinsinden yazabiliriz (Burada diğer otonom harcamalar sabittir):
düzeyde mi arttıracaktır? Şimdi bu sorunun ceva-
artış, denge gelir düzeyinin daha çok artmasına yol
etkisini grafiksel olarak bını arayalım. Transfer harcamaları da kamu harca-
açmıştır. Zaten şekle dikkatle bakılırsa, bu durum1
iştiğine bakalım. Kamu ΔY = ΔG0
1 − c(1 − t ) maları gibi bir otonom bileşendir ve transfer harca-
stermek için gözledengede gelir
görülmektedir.
malarındaki artış da toplam otonom harcamaların
om harcamalar Kamu
sabittir):
Buradan harcamalarındaki
da kamu harcamalarıartışın denge gelir
çoğaltanına dü-
ulaşabiliriz: artmasına neden olacaktır. Fakat toplam harcama
zeyi üzerindeki etkisini grafiksel olarak gördükten
ΔY 1 fonksiyonundan hatırlanacağı üzere, transfer har-
sonra, şimdi de denge gelir düzeyinin ne kadar = de-
ΔG0 1 − c(1 − t ) camaları toplam otonom harcamalar içinde cTR0
ğiştiğine bakalım. Kamu harcamalarındaki artışın
Bu şekilde, hem denge gelir düzeyini değişim cinsinden yazdığımızda, hem de kamu
harcamaları
120 çoğaltanına baktığımızda; kamu harcamalarındaki bir artışın denge gelir düzeyini
kamu harcamalarındaki artıştan daha fazla arttırdığını görebiliriz. Yani, kamu harcamalarındaki
artış geliri çoğaltan kadar artırmaktadır. Örneğin daha önce olduğu gibi, marjinal tüketim
ığımızda, hem de(c)kamu
eğilimine 0,8 ve gelir vergisi oranına (t) da 0,25 dersek; çoğaltanı ( α ) 2,5 olarak buluruz ve
maların değişmesine ve buna bağlı olarak da toplam harcamaların ve
in değişmesine neden olur. Burada da kamu harcamalarında olduğu gibi,
değişmesine neden olur. Burada da kamu harcamalarında olduğu gibi,
nın 1000 birim arttığını varsayalım. Bu durumda transfer harcamalarındaki
n 1000 birim arttığını varsayalım. Bu durumda transfer harcamalarındaki
üzeyde mi arttıracaktır? Şimdi bu sorunun cevabını arayalım. Transfer
eyde mi arttıracaktır? Şimdi bu sorunun cevabını arayalım. Transfer
u harcamaları gibi bir otonom bileşendir ve transfer harcamalarındaki artış
harcamaları gibiİktisada
bir otonomGirişbileşendir ve transfer harcamalarındaki artış
m harcamaların artmasına neden olacaktır. Fakat toplam harcama
harcamaların artmasına neden olacaktır. Fakat toplam harcama
ırlanacağı üzere, transfer harcamaları toplam otonom harcamalar içinde
anacağı üzere, transfer harcamaları toplam otonom harcamalar içinde
maktaydı. Dolayısıyla transfer harcamalarındaki artış, marjinal tüketim
aktaydı. Dolayısıyla transfer harcamalarındaki artış, harcamalarındaki
marjinal tüketimartış, marjinal tüketim eğilimi (c) ile çarpımı
mı kadar toplamolarak
otonom yer almaktaydı.
harcamaları Dolayısıyla transfer
artıracaktır. Peki, gelir düzeyi ne kadar
kadar toplam otonom
kadar harcamaları
toplam otonom artıracaktır.
harcamaları Peki, gelir düzeyi
artıracaktır. Peki, ne kadar
gelir düzeyi ne kadar artacaktır? Bunu göstermek için
östermek için yine denge gelir düzeyinin formülünü değişim cinsinden
ermek için yine denge gelir düzeyinin formülünü değişim cinsinden
yine denge gelir düzeyinin formülünü değişim cinsinden yazabiliriz:
1
ΔY = 1 cΔTR
ΔY = 1 − c(1 − ct )ΔTR0 0
1 − c(1 − t )
fer harcamaları çoğaltanına ulaşabiliriz:
Buradanulaşabiliriz:
da transfer harcamaları çoğaltanına ulaşabiliriz:
harcamaları çoğaltanına
ΔY c
ΔY = c
ΔTR=0 1 − c(1 − t )
ΔTR0 1 − c(1 − t )
transfer harcamalarının hepsi tüketime gitmeyip, cTR kadar olan kısmı
ansfer harcamalarının hepsi
Dikkat tüketime
edilirse, gitmeyip,
transfer cTR kadar
harcamalarının hepsiolan kısmıgitmeyip, cTR kadar olan kısmı gittiği için;
tüketime
harcamaları çoğaltanı, kamu harcamaları çoğaltanından daha küçüktür.
arcamaları çoğaltanı, kamu harcamaları
transfer harcamaları çoğaltanı,çoğaltanından dahaçoğaltanından
kamu harcamaları küçüktür. daha küçüktür. Bununla birlikte, transfer
transfer harcamalarındaki bir artış denge gelir düzeyini, transfer
ansfer harcamalarındaki bir bir
harcamalarındaki artış
artışdenge gelirdüzeyini,
denge gelir düzeyini, transfer
transfer harcamalarındaki 1000 birimlik artıştan daha fazla
1000 birimlik artıştan daha fazla artıracaktır. Böylece transfer
00 birimlik artıracaktır.
artıştan daha
Böylecefazla
transferartıracaktır. Böylece
harcamalarındaki transfer
artış geliri, transfer harcamaları çoğaltanı kadar artırmak-
tış geliri, transfer harcamaları çoğaltanı kadar artırmaktadır. Transfer
ş geliri, transfer harcamaları
tadır. çoğaltanı kadar
Transfer harcamalarındaki artırmaktadır.
1000 Transfer
birimlik artışın, denge gelir düzeyi üzerinde yarattığı değişmeyi şu
000 birimlik artışın, denge gelir düzeyi üzerinde yarattığı değişmeyi şu
0 birimlik artışın, denge
şekilde gelir düzeyi üzerinde yarattığı değişmeyi şu
buluruz:
ΔY =∆Y
α =ΔαTR ∆TR= 2 x 1000
= 2 x 1000 = 2000= 2000
ΔY = αTR TR
ΔTR TR
= 2 x 1000 = 2000
nsfer harcamalarındaki Sonuç 1000 birimlik
olarak, transferartış, kamu harcamalarına göre denge
fer harcamalarındaki 1000 birimlik artış,harcamalarındaki
kamu harcamalarına1000 göre
birimlik artış, kamu harcamalarına göre denge gelir dü-
denge
a az arttırmış zeyini
olmakladaha birlikte;
az gene
arttırmış de birlikte;
olmakla denge gelir
gene dedüzeyi
denge transfer
gelir düzeyi transfer harcamalarındaki artıştan daha
az arttırmış olmakla birlikte; gene de denge gelir düzeyi transfer
ıştan daha fazlafazla
(2000) artmıştır.
(2000) artmıştır.
an daha fazla (2000) artmıştır.
alarındaki bir artışın Transfer harcamalarındaki
etkisinin şekil üzerindekibir artışın etkisinin
gösterimi, şekil6.13’deki
Şekil üzerindeki gösterimi, Şekil 5.13’deki kamu harca-
rındaki bir artışın etkisininbirşekil
malarındaki üzerindeki
artışın etkisinin gösterimi,ileŞekil
gösterimi 6.13’deki
benzerdir. Bu nedenle, biz burada bu şekli çizmeyip, iyi bir
aki bir artışın etkisinin gösterimi ile benzerdir. Bu nedenle, biz burada bu
i bir artışın etkisinin
alıştırmagösterimi
olması ileşeklin
için benzerdir. Busize
çizimini nedenle, biz burada
bırakıyoruz. Fakat bu çizerken şunu unutmayalım: Transfer harca-
şekli
ir alıştırma olması için şeklin çizimini size bırakıyoruz. Fakat şekli çizerken
alıştırma olmasımalarındaki
için şeklin çizimini size bırakıyoruz. Fakat şekli çizerken
Transfer harcamalarındaki artışa artışabağlı olarak
bağlı toplam
olarak toplamharcama fonksiyonu
harcama (AE) yukarıya doğru kayarken, toplam otonom
fonksiyonu
ansfer harcamalarındaki artışa bağlı olarak toplam harcama fonksiyonu
ğru kayarken,harcamalar
toplam dikey
otonomeksende transfer harcamalarındaki
harcamalar dikey eksendeartıştransfer
kadar (1000) yukarı kaymamaktadır. Bu değerin
u kayarken, toplam marjinal otonomtüketim
harcamalar dikey eksende
kadar transfer
ış kadar (1000)(1000),
yukarı kaymamaktadır. eğilimi (c)
Bu değerin ile(1000),
çarpımı marjinal yukarı kaymaktadır (yani, 1000 x 0,8 = 800).
tüketim
kadar (1000) yukarı kaymamaktadır. Bu değerin (1000), marjinal tüketim
mı kadar yukarı kaymaktadır (yani, 1000 x 0,8 = 800).
kadar yukarı kaymaktadır (yani, 1000 x 0,8 = 800).
ÖÇ 3 Devletin ekonomiye dâhil edilmesinin toplam harcamalar ve denge gelir düzeyi
onomiye dâhil edilmesinin toplam harcamalar ve üzerindeki
denge etkileri açıklayabilme
gelir düzeyi
omiye dâhil edilmesinin toplam harcamalar ve denge gelir düzeyi
çıklayabilme
layabilme
İlişkilendir Araştır 2 Anlat/Paylaşİlişkilendir Anlat/Paylaş
İlişkilendir Anlat/Paylaş
ye dahil Türkiye Ekonomisinin Kamu harcamalarını kim
dahil Türkiye
Devletin Ekonomisinin
ekonomiye dahil Kamu harcamalarını kim
olmadığı toplam harcama verilerini yapar?Türkiye
Kamu harcamalarının
Ekonomisinin Kamu harcamalarını kim
madığı toplamedilmesi,
harcama verilerini
devletin olmadığı artması bütçeharcamalarının
yapar? Kamu
öre gelir TÜİK’in internet sayfasından dengesini nasıl yapar? Kamu harcamaları-
gelir TÜİK’in internet sayfasından artması toplam harcama
bütçe dengesini verilerini
nasıl
zaman bir ekonomiye göre gelir etkiler? Tartışınız.
inceleyebilirsiniz.
zaman inceleyebilirsiniz. etkiler? Tartışınız.
TÜİK’in internet sayfasın- nın artması bütçe dengesini
r? düzeyinin her zaman art-
dan inceleyebilirsiniz. nasıl etkiler? Tartışınız.
masına mı yol açar?
DEVLETİN
24 OLDUĞU DIŞA AÇIK BİR EKONOMİDE DENGE GELİR
24 DÜZEYİNİN BELİRLENMESİ
Buraya kadar olan açıklamalarımızda tüketimi (C), yatırımı (I) ve kamu harcamalarını (G) dikkate
aldık ve bu üç harcama bileşeninin toplamını toplam planlanan harcamalar (AE) olarak isimlendirdik.
Günümüzde artık dışa kapalı ekonomiler kalmamıştır. Ülkeler birbirleriyle çeşitli şekillerde ekonomik
ilişkiler kurmaktadırlar. Biz de bu aşamada analizimizi bir adım daha ileriye götüreceğiz ve milli gelirin
belirlenmesinde dış ticaretin etkisini modele dâhil edeceğiz.
121
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi
Ekonomiyi dışa açtığımızda ülkenin dünya- Yurt içi gelir düzeyinden bağımsız bir ihracat
nın geri kalan diğer ülkeleri ile mal ve hizmetler fonksiyonu Şekil 5.14’de gösterilmiştir. İhracatın
üzerine olan ihracat ve ithalat ilişkilerini dikkate yurtiçi gelir düzeyinden bağımsız olması, ihracat
alacağız. İhracat (X), bir ülkede üretilen mal ve fonksiyonunun gelir eksenine paralel olarak çizil-
hizmetlerin yabancı ülkelere satılmasına denir. Di- mesine neden olmuştur. Bu bize, gelir ne olursa ol-
ğer bir ifadeyle ihracat, diğer ülkelerin yurt içi mal sun, ihracat düzeyinin X0 olacağını göstermektedir.
ve hizmetlere olan talebini gösterir. Bu bakımdan
ihracat, toplam çıktının ve gelirin bir bileşenidir. X
Yurt dışından mal ve hizmetlerin satın alınmasına
ise, ithalat (M) denir. İthalat, ihracatın aksine, yurt
içi çıktının bir bileşeni değildir. Çünkü ithalattaki
İhracat (X)
mal ve hizmetler ülke içerisinde üretilmez, diğer ül- X0 X=X0
kelerden ithal edilir. Fakat hanehalklarının toplam
tüketim harcamalarına, firmaların toplam yatırım
harcamalarına ve kamu harcamalarına baktığımız-
da, bunların içine ithalat girer. Bu nedenle, toplam
çıktıyı (geliri) doğru bir şekilde hesaplayabilmemiz Gelir (Y)
için ithalatın çıkarılması gerekir. Bu bilgiler ışığın-
Şekil 5.14 İhracat Fonksiyonu
da dışa açık bir ekonomide planlanan toplam har-
camaları şu şekilde gösterebiliriz:
İthalat Fonksiyonu
AE = C+I+G+X-M İthalat, ülke vatandaşlarının yurt dışındaki mal
ve hizmetleri satın almalarını ifade etmektedir. Do-
Toplam planlanan harcama fonksiyonundaki
layısıyla ithalatı, yurt içi gelir düzeyinin bir fonksi-
son iki terim; yani ihracat ile ithalat arasındaki fark
yonu olarak ele alacağız. Yurt içi gelir düzeyi arttı-
(X-M), ülkenin mal ve hizmetler üzerine olan net
ğında, ülke vatandaşları yurt dışından daha çok şey
ihracatını (NX) ifade eder. İhracatın artması net
satın alacaklardır. Buna göre, ithalat fonksiyonu şu
ihracatı artırırken, ithalatın artması ise net ihracatı
şekilde gösterilebilir:
azaltacaktır. Net ihracatın artması da, toplam plan-
lanan harcamaların ve gelir düzeyinin artmasına M = M0+mY
yol açacaktır. Tersine, eğer net ihracat azalırsa, top-
lam planlanan harcamalar ve gelir düzeyi azalacak- İthalat fonksiyonunun da tüketim fonksiyonu
tır. Peki, ihracat ve ithalat düzeylerini ne belirler? gibi iki kısmı vardır. Birincisi, M0 ile gösterilen
Bunun için ihracat ve ithalat fonksiyonlarına baka- otonom kısmıdır. İkincisi ise, mY ile gösterilen
lım ve bu fonksiyonlardan yola çıkarak net ihracat uyarılmış kısmıdır. Burada Y gelir düzeyini, m ise
fonksiyonunu elde edelim. marjinal ithalat eğilimini göstermektedir. Marjinal
ithalat eğilimi, marjinal tüketim eğilimine benzer
İhracat Fonksiyonu bir şekilde, gelirdeki bir birimlik artışın ne kadarı-
nın ithalata gittiğini gösteren birden küçük pozitif
Burada ihracatın veri olduğunu varsayacağız.
bir katsayıdır.
Yani ihracat, diğer ülkelerin yurt içinde üretilen
mal ve hizmetlere olan talebini gösterdiği için, ih- Şekil 5.15’de ithalat fonksiyonu gösterilmiştir.
racatı belirleyen faktörler olarak; diğer ülkelerin İthalat fonksiyonu M0 gibi bir otonom harcama
gelirlerini ve döviz kurunu dikkate alabiliriz. Dola- düzeyinden başlayıp, gelirin artan bir fonksiyonu
yısıyla burada ihracatın, yurt içi gelir düzeyinin bir olması nedeniyle de gelir düzeyi arttıkça artmak-
fonksiyonu olmadığını ifade ederek, ihracatı (X), tadır.
otonom bir değişken olarak ele alacağız:
X = X0
122
İktisada Giriş
123
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi
Çeşitli gelir düzeylerinde elde ettiğimiz bu E, E1 ve E2 gibi noktaları birleştirdiğimizde, net ihracat-gelir düz-
leminde negatif eğimli net ihracat fonksiyonunu elde etmiş oluruz. Şekil 5.16’dan da görüleceği üzere, net ih-
racat fonksiyonu, gelir düzeyi arttıkça ithalatın artmasına bağlı olarak, net ihracatın azalacağını göstermektedir.
yaşamla ilişkilendir
124
üzde 29’unu karayoluyla taşıyoruz. Havayoluyla taşımanın payı artıyor,
.
e 15’i, ithalatın ise yüzde Giriş
İktisada 77’si peşin parayla yapılıyor.
Önümüze bakalım. 2017 yılında ihracat artışını sürdürmeye mecburuz.
AE = C + I + G + NX
ar ve Denge GelirAEDüzeyinin
= C + I + GBelirlenmesi
+ (X-M)
z gibi, net ihracatın pozitif değer alması (X > M), toplam harcamaların dikkat
Eşitliğin sağ tarafındaki her bir harcama fonk- Harcama fonksiyonunun eğimi; başlangıçta
ın negatif değer alması (M > X) ise, toplam harcamaların azalmasına
siyonunu (tüketim, yatırım, kamu harcamaları, net devletin olmadığı dışa kapalı bir ekonomide,
acat ile ithalat arasındaki farkı ifade eden net ihracatı ekleyerek, dışa açık
ihracat) daha elde
am harcama fonksiyonunu açık edelim.
bir şekilde göstererek,
Toplam toplam
harcama “c” idi. Ekonomiye devleti dâhil ettiğimizde dışa
fonksiyonunu
biliriz: harcama fonksiyonunu şu şekilde yazabiliriz: kapalı bir ekonomide eğim, bu sefer “c(1-t)”
oldu. Daha sonra ekonomiyi dışa açtığımızda
AE
AE==CC+0+cTR
I + G0+c
+ NX
(1-t)Y+I0+G0+X0-M0-mY ise eğim, “c(1-t)–m” oldu. Dolayısıyla, ilerleyen
AE = C + I + G + ( X − M ) her bir aşamada harcama fonksiyonunun eğimi-
Elde ettiğimiz eşitlikte otonom harcamaları A0
nin azalmış olduğuna dikkat ediniz.
ndaki her bir harcama fonksiyonunu
olarak gösterip, (tüketim,
geri kalanları yatırım, kamu
Y parantezine harcamaları,
alırsak;
ık bir şekildetoplam
göstererek,
harcama toplam harcama aşağıdaki
fonksiyonunu fonksiyonunu
şekildeşu şekilde
yazabiliriz:
AE = C0 + cTR0 + c(1 − t )Y + I 0 + G0 + X 0 − M 0 − mY
Şekil 5.17 aynı zamanda, ekonominin denge
AE = A0+ [c (1-t) - m]Y gelir düzeyinin elde edilişini de göstermektedir.
ikte otonom harcamaları A0 olarak gösterip, geri kalanları Y parantezine Hatırlanacağı üzere denge koşulu toplam planla-
Böylece, şekilde
ma fonksiyonunu aşağıdaki devletinyazabiliriz:
olduğu dışa açık bir ekono- nan harcamaların gelire eşitliğidir (AE = Y). Şekilde
mide toplam harcama fonksiyonunun eğimini bu- devletin olduğu dışa açık bir ekonomideki toplam
+ [c(1 − t harcama
AE = A0Toplam
labiliriz. ) − m]Y fonksiyonunun eğimini,
harcama fonksiyonu olan AE2, 45 derecelik gelir
olduğu dışa açıkdaha
birönce olduğu gibi
ekonomide (hemharcama
toplam devletin olmadığı hem eğimini
fonksiyonunun doğrusunu E2 noktasında kesmektedir. E2 noktası
de olduğu eğimini,
arcama fonksiyonunun dışa kapalıdaha ekonomilerdeki
önce olduğu gibi),
gibitoplam
(hem devletin
bize, ekonominin denge gelir düzeyinin Y2 olduğu-
harcamalardaki artışı, gelirdeki artışa
duğu dışa kapalı ekonomilerdeki gibi), toplam harcamalardaki nu oranladığı- artışı,
göstermektedir.
mızda buluruz:
dığımızda buluruz:
ΔAE AE
= c(1 − t ) − m
Toplam Planlanan Harcamalar (AE)
ΔY Y=AE
Dikkat edilecek olursa, dışa açık bir ekonomide AE1
29
harcama fonksiyonunun eğimi azalmıştır. Çünkü AE2
E2
ekonominin dışa açılması ile harcama fonksiyo-
nunun eğimine marjinal ithalat eğilimi (m) eksi
olarak girmiş ve eğimin değerinin azalmasına yol A02 E1
açmıştır. Bu durumu Şekil 5.17 üzerinde gör-
mekteyiz. Şekilde, devletin olduğu dışa kapalı bir A01
ekonomideki harcama fonksiyonu A01 otonom
45°
harcama düzeyinden başlayan AE1 harcama fonk- Y
0 Y1 Y2
siyonudur. Ekonominin dışa açılması, harcama Gelir (Y)
fonksiyonunun eğiminin azalmasına neden olmuş- Şekil 5.17 Devletin Olduğu Dışa Açık Ekonomide Denge
tur. Buna bağlı olarak, dışa açık bir ekonomideki Gelir Düzeyi
harcama fonksiyonunun eğimi, dışa kapalı bir eko-
nomidekine (AE1) göre yatıklaşarak AE2 olmuştur.
AE2 harcama fonksiyonu, A02 otonom harcama Denge gelir düzeyini, toplam harcama fonksi-
düzeyinden başlamaktadır. Bu bize, ekonominin yonundan yola çıkarak formel olarak da elde ede-
dışa açılmasıyla toplam otonom harcamaların art- biliriz. Denge koşulu, toplam harcamaların toplam
tığını göstermektedir. Yani, ekonominin dışa açıl- gelire eşitliği (AE=Y) olduğundan, AE’nin yerine Y
masıyla oluşan otonom ihracat otonom ithalattan yazıp, harcama fonksiyonunu Y için çözümlersek,
büyüktür (X0 > M0) ve böylece kapalı ekonomiye denge gelir düzeyinin formülasyonunu elde etmiş
göre toplam otonom harcamalar artmıştır (A01’den oluruz:
A02’ye). Tersi durumun (otonom ithalatın otonom
ihracattan büyük olması) oluşmasının da mümkün Y = A0+[c (1-t) - m]Y
olabileceği unutulmamalıdır.
125
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi
Eşitliğin sağındaki Y’yi parantezi ile birlikte sol tarafa taşırsak, eşitliği şu şekilde yazabiliriz:
Y - Y [c (1-t) - m] = A0
126
İktisada Giriş
Devletin Olmadığı Dışa Kapalı Tüketim harcamaları, harcanabilir gelirin artan bir fonksiyonu-
bölüm özeti
Bir Ekonomide Denge Gelir dur ve buna bağlı olarak tüketim fonksiyonu şu şekildedir: C =
Düzeyinin Belirlenmesi
C0 + cYD. Tüketim fonksiyonunun otonom tüketim harcama-
larından ve uyarılmış tüketim harcamalarından oluşan iki kısmı
vardır. Tüketim fonksiyonundan yola çıkılarak tasarruf fonksi-
yonu şu şekildedir: S = –C0 + (1 – c)Y Tasarruf, tüketimin tersi
olduğu için tasarruf fonksiyonunun da bir otonom bir de uyarıl-
mış kısmı vardır. Burada tasarruflar gelirin artan bir fonksiyonu-
dur. Yatırımlar ise tamamen otonomdur, yani gelir düzeyinden
bağımsızdır. Devletin olmadığı dışa kapalı bir ekonomide genel
denge koşulu, toplam gelirin (Y) toplam planlanan harcamalara
(AE) eşit olmasıdır. Yani, ekonominin denge gelir düzeyi koşulu
AE=Y biçimindedir.
127
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi
Devletin Olduğu Dışa Kapalı Devletin ekonomiye dahil edilmesi, kamu harcamalarının ve
Bir Ekonomide Denge Gelir transfer harcamalarının ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu
Düzeyinin Belirlenmesi harcamalar otonom olduğu için toplam otonom harcamalar ve
buna bağlı olarak da toplam harcamalar artacaktır. Bunun ya-
bölüm özeti
Devletin Olduğu Dışa Açık Ekonomi dışa açıldığında, ülkenin diğer ülkeler ile olan mal ve
Bir Ekonomide Denge Gelir hizmet ticareti, yani ihracat ve ithalat, işin içine girer. Net ihraca-
Düzeyinin Belirlenmesi tın pozitif değer alması (X > M), toplam harcamaların artmasına;
net ihracatın negatif değer alması (M > X) ise, toplam harcama-
ların azalmasına neden olur. Ekonomide eğer daha çok harcama
akımı varsa, bu da gelirin daha fazla olmasına neden olur.
128
İktisada Giriş
1 Tüketim fonksiyonu için aşağıdakilerden 6 Devletin olmadığı dışa kapalı bir ekonomide,
hangisi söylenemez? tüketim fonksiyonu C = 300 + 0,8Y biçiminde ve
yatırımlar da 700 birim ise, bu ekonomideki denge
neler öğrendik?
A. Diğer koşullar sabitken, tüketim ile harcanabi-
gelir düzeyi aşağıdakilerden hangisidir?
lir gelir arasındaki ilişkiyi gösterir
B. Pozitif eğimlidir A. 7500 B. 500
C. Otonom bir kısmı vardır C. 1250 D. 2000
D. Uyarılmış bir kısmı vardır E. 5000
E. Harcanabilir gelir doğrusunu gösteren 45 dere-
celik doğrudan daha dik çizilir. 7 Kamu harcamaları otonom ise, dikey eksen-
de kamu harcamaları, yatay eksende gelir düzeyi
2 Gelir düzeyinin 400 milyardan 500 milyara olduğunda çizilen kamu harcamaları fonksiyonu
arttığı bir ekonomide tüketim harcamaları da 150 için aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
milyardan 225 milyara artıyorsa, marjinal tüketim
eğiliminin değeri aşağıdakilerden hangisidir? A. Yatay eksene paralel bir fonksiyon çizilir.
B. Dikey eksene paralel bir fonksiyon çizilir.
A. 0,80 C. Negatif eğimli bir fonksiyon çizilir.
B. 1 D. Pozitif eğimli bir fonksiyon çizilir.
C. 0,45 E. Hem negatif eğimli hem de pozitif eğimli bir
D. 0,75 fonksiyon çizilir.
E. 0,15
8 Aşağıdakilerden hangisi devletin olduğu dışa
3 Aşağıdakilerden hangisindeki değişme aynı kapalı bir ekonomideki toplam harcama fonksiyo-
tüketim fonksiyonu üzerinde hareket edilmesine nunu göstermektedir?
yol açar?
A. AE = A0 + CY
A. Tüketicilerin fiyatlar ile ilgili bekleyişleri B. AE = A0 + c(1 – t)Y
B. Faiz oranındaki değişmeler C. AE = A0 + c(1 – t) – mY
C. Gelirdeki değişmeler D. AE = A0 + 1 – c(1 – t)Y
D. Hanehalklarının miras beklentileri E. AE = A0 + c(1 – t – m)Y
E. Hanehalklarının servetlerindeki değişmeler
5 Tasarrufun harcanabilir gelire oranına ne ad 10 c = 0,8; t = 0,25 ve m = 0,10 olduğu bir eko-
verilir? nomide, otonom harcamalardaki 250 birimlik ar-
tış denge gelir düzeyini ne kadar artırır?
A. Ortalama tasarruf eğilimi
B. Marjinal tasarruf eğilimi A. 625 B. 500
C. Toplam tasarruf eğilimi C. 1250 D. 250
D. Tasarruf fonksiyonu E. 750
E. Çoğaltan katsayısı
129
Milli Gelir Düzeyinin Belirlenmesi
Yanıtınız yanlış ise “Tüketim Harcamaları Yanıtınız yanlış ise “Devletin Olmadığı Dışa
1. E 6. E Kapalı Bir Ekonomide Toplam Harcamalar
ve Tüketim Fonksiyonu” konusunu yeniden
gözden geçiriniz. ve Denge Gelir Düzeyinin Belirlenmesi” ko-
neler öğrendik yanıt anahtarı
Yanıtınız yanlış ise “Ortalama ve Marjinal Yanıtınız yanlış ise “Devletin Olduğu Dışa
2. D 7. A
Tüketim Eğilimi” konusunu yeniden gözden Kapalı Bir Ekonomide Toplam Harcamalar
geçiriniz. ve Denge Gelir Düzeyinin Belirlenmesi” ko-
nusunu yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise Tüketim Harcamalarını Yanıtınız yanlış ise “Devletin Olduğu Dışa
3. C 8. B
Etkileyen Gelir Dışındaki Faktörler” konu- Kapalı Bir Ekonomide Toplam Harcamalar
sunu yeniden gözden geçiriniz. ve Denge Gelir Düzeyinin Belirlenmesi” ko-
nusunu yeniden gözden geçiriniz.
4. C Yanıtınız yanlış ise “Tasarruf ve Tasarruf Fonk- 9. A Yanıtınız yanlış ise “Net İhracat Fonksiyonu”
siyonu” konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Ortalama ve Marjinal Yanıtınız yanlış ise “Devletin Olduğu Dışa
5. A 10. B
Tasarruf Eğilimi” konusunu yeniden gözden Açık Bir Ekonomide Toplam Harcamalar ve
geçiriniz. Denge Gelir Düzeyinin Belirlenmesi” konu-
sunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
5 Anahtarı
Türkiye’nin net ihracat değeri 1998 yılından 2016 yılının sonuna gelen dö-
neme kadar hep negatif olmuştur. Bu bize Türkiye için toplam ithalatın ilgili
Araştır 3 dönemde toplam ihracattan hep büyük olduğunu göstermektedir. Ayrıntılı
bilgi için TÜİK’in şu internet adresine bakınız: http://www.tuik.gov.tr/Ust-
Menu.do?metod=temelist
130
İktisada Giriş
Kaynakça
Arnold, R. A. (2010). Economics, 9th Edition, Mankiw, G. M. (2011). Principles of Economics,
Cengage Learning, Mason. Sixth Edition, Cengage Learning, Mason.
Baumol, W. J. ve Blinder, A. S. (2011). Economics: McConnell, C. R., Brue, S. L. ve Flynn, S. M.
Principles and Policy, Eleventh Edition 2010 (2009). Economics: principles, problems, and
Update, Cengage Learning, Mason. policies, 18th Edition, McGraw-Hill, Irwin.
Case, K. E., Fair, R. C. ve Oster, S. M. (2012). Sloman, J. (2006). Economics, Sixth Edition, Pearson
Principles of Economics, Tenth Edition, Pearson Education, Essex.
Education, Boston.
Yıldırım, K. Bakırtaş, İ., Yılmaz, R. ve Esen, E.
Dornbusch, R., Fischer, S. ve Startz, R. (2007). (2017). Makro İktisada Giriş, 12. Baskı, Nisan
Macroeconomics, Tenth Edition, McGraw-Hill, Kitabevi, Ankara.
Irwin.
Yıldırım, K. ve Diğerleri (2011). İktisada Giriş, 4.
Hall, E. R. ve Lieberman, M. (2010). Baskı, Pelikan Yayıncılık, Ankara.
Macroeconomics: Principles and Applications,
5th Edition, Cengage Learning, Mason.
131
Bölüm 6
Para ve Bankacılık
Paranın Tanımı, İşlevleri ve Ölçülmesi
1 2
1 Paranın tanımını yapabilme; paranın
öğrenme çıktıları
Merkez Bankaları
3 4
Bankacılık Sistemi ve Para Arzı 4 Merkez bankasının işlevlerini ve para
3 Bankacılık sisteminin nasıl çalıştığını ve arzını kontrol etmek için kullandığı araçları
kaydi para yaratma sürecini açıklayabilme sıralayabilme
5
açıklayabilme
6 Denge faiz oranının nasıl ortaya çıktığını
açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • M1 • M2 • Mal Para • Fiat Para • Kaydi Para • Para Arzı • Para Talebi • Likidite
132
İktisada Giriş
133
Para ve Bankacılık
teşkil etmektedir. Çünkü bu durumda balıkçının (3) kolayca bozulup deforme olmayacak kadar da-
ekmek alabilmek için ekmek karşılığında balık yanıklı olmalıdır; (4) kolayca taklit edilemez olma-
almak isteyen birini bulması gerekir. Takas siste- lıdır; (5) her miktardaki alışverişe imkân verecek
minde herkesin ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetle- şekilde bölünebilir olmalıdır ve (6) geniş bir kesim
ri satın alabilmesi için, elindeki mal veya hizmeti tarafından kabul edilir olmalıdır. Bu özelliklere sa-
takas edebileceği birini bulması gerekir. Diğer bir hip birçok şey bulabiliriz. Gerçekten de tarihte bir-
ifade ile karşılıklı isteklerin buluşması gerekir ki bu çok şey para olarak kullanılmıştır. Bunlar arasında
oldukça zor ve maliyetli bir işlemdir. Mal ve hiz- kahve taneleri, tütün ve deniz kabukları gibi nesne-
metlerin değişimi için katlanılan bu maliyetler iş- ler yanında altın ve gümüş gibi değerli madenleri
lem maliyetleri olarak adlandırılır. Ekonomide uz- de sayabiliriz.
manlaşma arttıkça takas işlemi daha maliyetli hale Herhangi bir mal veya hizmet karşılığında ka-
gelmektedir. Herkesin tükettiği mal ve hizmetlerin bul edilen bir ödeme aracı, ertelenmiş ödemelerin
çoğunu kendisinin ürettiği bir ekonomide takas yerine getirilmesi, yani borçların ödenmesi amacıy-
sisteminin getirdiği maliyetler yüksek olmayacak- la da kabul edilecektir. Örneğin, bir mobilya mağa-
tır. Çünkü böyle bir ekonomide nispeten az sayıda zası sattığı mobilyanın karşılığını satış anında para
mal ve hizmet değişimi gerçekleştirilmektedir. Fa- olarak kabul ediyorsa 60 gün sonra da para olarak
kat ekonomide uzmanlaşma arttıkça takas sistemi kabul edecektir. Böylelikle para borçların ödenmesi
daha maliyetli bir hale gelecektir. Ekonomideki için standart bir ödeme aracı olarak kullanılır.
herkesin farklı bir mal veya hizmetin üretiminde
uzmanlaşması durumunda, mal ve hizmetlerin de-
ğişimine olan ihtiyaç daha da artacaktır. Böyle bir Hesap Birimi Olarak Para
ekonomide herkes kendi ürettiği malın dışında her Para mal ve hizmetlerin değerlerinin belirlen-
şeyi başkalarından sağlamak zorunda kalacaktır. mesinde, hesap birimi olarak kullanılır. Ağırlığın
Mal ve hizmet değişimindeki bu artış takas sistemi- kilogram ile, mesafelerin metre ile ölçülmesi gibi
nin daha maliyetli hale gelmesine yol açar. mal ve hizmetlerin değeri de para ile ölçülür. Para-
Mal ve hizmetlerin değişimi için paranın kul- nın hesap birimi olarak kullanılması farklı malların
lanılması işlem maliyetlerini en aza indirir. Şimdi, fiyatlarının karşılaştırılmasında önemli bir kolaylık
para kullanıldığında balıkçı ve fırıncı arasındaki sağlamaktadır.
işlemin nasıl gerçekleştiğine bakalım. Balıkçı satın Paranın mal ve hizmetlerin değerlerini ifade
aldığı ekmek karşılığında fırıncıya para verir. Fırın- etmek için hesap birimi olarak kullanılmasının
cı istediği peyniri almak için peynircinin bu parayı getirdiği kolaylığı bir örnek yardımı ile açıklaya-
kabul edeceğinden emin olarak balıkçının verdiği biliriz. Şimdi, balık, ekmek ve peynir gibi sadece
parayı kabul eder ve karşılığında balıkçıya ekmek üç malın olduğu bir takas ekonomisini ele ala-
verir. Fırıncı balıkçıdan aldığı parayı peynirciye ve- lım. Bu malların birbirleri ile takas edilebilmesi
rerek istediği peyniri alır. Böylelikle takas sistemi- için üç adet fiyata ihtiyacımız olacaktır: (1) ba-
nin getirdiği zorluklar aşılmış olmaktadır. Değişim lığın ekmek cinsinden fiyatı, (2) balığın peynir
aracı olarak para kullandığımız takdirde herhangi cinsinden fiyatı ve (3) peynirin ekmek cinsinden
bir malı veya hizmeti satın almak için satıcının is- fiyatı. Fakat, mal çeşidi 10’a çıktığında takas iş-
tediği başka bir mal veya hizmet bulmak zorunda lemlerinin gerçekleştirilebilmesi için 45 adet fiya-
kalmayız. Bunun yerine para kullanırız. Peki ama, ta ihtiyacımız vardır. Eğer ekonomide 1000 çeşit
satıcı neden parayı kabul etsin? Bunun sebebi sa- mal varsa, takas işlemlerini gerçekleştirmek için
tıcının kabul ettiği parayı başkalarının da kabul bilmemiz gereken 1000(1000-1)/2=499.500 fiyat
edeceğine olan inancıdır. Bizim verdiğimiz paranın söz konusudur. Satın alacağımız mal veya hizmeti
başkaları tarafından kabul edilmeyeceğine inandığı diğerleriyle karşılaştırmak için bütün fiyatları bil-
an, sattığı mal veya hizmet karşılığında teklif ettiği- memiz gerekmektedir. Günümüz ekonomilerinde
miz parayı kabul etmeyecektir. milyonlarca mal ve hizmetin olduğunu göz önü-
Herhangi bir şeyin değişim aracı olarak kulla- ne alırsak bunun ne kadar zor olduğunu daha iyi
nılması için belirli özelliklere sahip olması gerekir. anlayabiliriz. Bu zorluk önemli bir işlem maliyeti
Değişim aracı olarak kullanılacak bir nesne (1) oluşturmaktadır. Böyle bir ekonomide mal çeşi-
standart olmalıdır; (2) kolay taşınabilir olmalıdır; di arttıkça işlem maliyetlerinin de artacağı açıkça
134
İktisada Giriş
135
Para ve Bankacılık
Paranın Ölçülmesi
İlerleyen satırlarda paranın değerinin ekonomideki para miktarı ile ilişkili olduğunu göreceğiz. Bu
nedenle ekonomideki para miktarının ölçülmesi önem taşımaktadır. Yukarıda, mal ve hizmet satın almak
amacıyla, servetimizi muhafaza etmek amacıyla ve fiyatları ifade edebileceğimiz bir hesap birimi olarak
kullanılabilecek her şeyi para olarak tanımlamıştık. Ne var ki, modern ekonomilerde bu işlevleri yerine
getirebilen, kâğıt para ve “bozukluk” olarak tanımladığımız madeni paraların dışında başka şeyler de var-
dır. Bu durum para stoku veya para arzı adını verdiğimiz, ekonomideki para miktarını ölçmeyi zorlaştır-
maktadır. Bu zorluğun üstesinden gelebilmek için iktisatçılar çeşitli para tanımları yapmaktadırlar. Parasal
büyüklükler adı verilen bu tanımlar likidite derecesine göre yapılmaktadır.
Likiditeyi herhangi bir varlığın nakit
k it) paraya, diğer varlıklara veya mal veya hiz-
(na su
r a o no
pa eb mete dönüştürülebilme kolaylığı olarak
ni at ua
t zin
a de v du v d h a v i l i
k u l tanımlamıştık. Bir varlığın piyasada ne
e li tah
e m iz m me de en
ğ ıt v e s d eli a va z i ne y rim kadar çok alıcısı ve satıcısı varsa, o varlık
Ka Va
d Va Kıs Ha Ga
nakit paraya, diğer varlıklara, mal veya
Likit varlıklar Likit olmayan varlıklar hizmete o kadar kolay dönüştürülebilir.
Şekil 6.1 Likidite Yelpazesi Şekil 6.1’de farklı reel ve finansal varlık-
lar, likidite derecelerine göre sıralanmıştır.
Görüldüğü gibi en likit olan varlık nakit paradır. Ondan sonda vadesiz mevduat ve vadeli mevduat
gelmektedir. En az likit olanlar ise gayrimenkullerdir. Bu likidite sıralamasından hareketle en fazla likit
olandan daha az likit olana doğru bir sıralama yaparak farklı para arzı tanımları yapılmaktadır. Bunlar-
dan en yaygın kullanılanları M1 ve M2 para tanımlarıdır. Para arzı tanımları ülkeden ülkeye farklılıklar
gösterebilmektedir. Ayrıca, finansal yeniliklere ayak uydurabilmek amacıyla bu tanımlar zaman zaman
güncellenirler. Burada Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından kullanılan M1 ve M2
para tanımları ele alınacaktır.
M1 Para Tanımı
Dar tanımlı para arzı olarak bilinen M1, dolaşımdaki nakit para ve vadesiz mevduatların toplamından
oluşur. Dolaşımdaki nakit, bankaların kasalarındaki para hariç olmak üzere kâğıt paralar ile madeni para-
ların toplamından oluşur. Kâğıt para basma yetkisi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na aittir. Made-
ni paralar ise Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi tarafından basılır. Vadesiz, mevduat istenildiği zaman hızla
nakde çevrilebilen veya doğrudan mal ve hizmet alımında kullanılabilen mevduat hesaplarının toplam
değeridir. M1 para tanımı ticari bankalar, katılım bankaları ve TCMB’deki vadesiz mevduatları içerir. M1
para tanımındaki vadesiz mevduatlar hem Türk Lirası hem de yabancı para cinsinden vadesiz mevduatları
içermektedir.
M1 en yüksek likiditeye sahip para tanımıdır. Nakit parayı çok hızlı bir şekilde mal veya hizmete
dönüştürebiliriz. Borçlarımızı kolaylıkla nakit parayla ödeyebiliriz. Aynı şekilde vadesiz mevduatlarımızı
kullanarak ederek bütün ödemelerimizi gerçekleştirebiliriz. Bu işlemi vadesiz mevduat hesabımız üzerinde
çek yazarak, artık birçok yerde geçerli olan banka kartlarını kullanarak veya elektronik olarak karşı tarafın
banka hesabına transfer ederek gerçekleştirebiliriz.
136
İktisada Giriş
1400000
Milyon
Vadeli Mevduat(YP) %29
1200000
800000
40000
Vadesiz Mevduat(YP) %33
20000 Vadesiz Mevduat( ) %39 M1 %28
Dolaşımdaki Nakit %28
0
M1 M2
Şekil 6.2 2017 Yılı Mayıs Ayı İtibariyle Türkiye’deki M1 ve M2 Para Tanımları ve Bileşenleri
Şekil 6.2’de M1 ve M2 para tanımlarının 2017 Vadeli mevduatlar vadesiz mevduatlara göre
yılı Mayıs ayı itibariyle Türkiye’deki değeri verilmiştir. daha az likiditeye sahiptir. Vadeli mevduatlar
Dolaşımdaki nakit toplam M1 para arzının %28’ini ödemeler için kullanılamaz fakat kolayca vadesiz
oluştururken, Türk Lirası ve yabancı para cinsinden mevduata veya nakde dönüştürülebilir. M2 para
vadesiz mevduatlar %72’sini oluşturmaktadır.
tanımı paranın değer muhafaza işlevini vurgula-
yan bir para tanımıdır. Şekil 6.2’de görüldüğü gibi
M2 Para Tanımı M1 tanımına giren dolaşımdaki nakit ve vadesiz
M2 geniş tanımlı para arzıdır. Geniş tanımlı para mevduat M2 tanımlı para arzının sadece %28’lik
arzı, M1 para arzına ilave olarak daha az likiditeye sa- bir kısmını oluşturmaktadır. M1 ve M2 tanımları
hip olan vadeli mevduatları da kapsar. Buradaki vadeli haricinde özel amaçlar için geliştirilmiş başka para
mevduatlar bankalardaki ve TCMB’deki Türk Lirası tanımları da mevcuttur. Bununla birlikte en önem-
ve yabancı para cinsinden vadeli mevduatlardır. li ve en yaygın kullanılanları M1 ve M2 para arzı
M2= M1 + Vadesiz Mevduatlar tanımlarıdır.
137
Para ve Bankacılık
138
İktisada Giriş
139
Para ve Bankacılık
verdikleri eski dinarları kullanmaya devam ettiler. Elektronik para transferine dayalı bir diğer
Arkasında hiçbir otoritenin bulunmadığı İsviçre ödeme aracı ise banka kartlarıdır. Banka kartla-
dinarları 2003 yılında Amerikan işgal yönetiminin rı ödemeyi yapanın mevduat hesabından alıcının
birleşik Irak’ta Yeni Irak dinarını dolaşıma sokması- hesabına elektronik para transferi yapan kartlardır.
na kadar kullanıldı. Bu süre zarfında, zaman zaman Bu nedenle banka kartları çeklerle aynı işlevi gör-
bir İsviçre dinarının değeri 300 Saddam dinarına mektedir. Dolayısıyla banka kartları da, ödemeler-
kadar çıkmıştır. Bu örnekte görüldüğü gibi fiat pa- de kullanılmalarına karşın para olarak değerlendi-
ranın dolaşımda olması için arkasında bir parasal rilmezler.
otoritenin veya devlet gücünün bulunması bir zo- Teknolojik gelişmelere paralel olarak gelişen
runluluk değildir. bir diğer ödeme aracı ise elektronik paradır. Di-
Günümüzde ödemelerimizde kâğıt para ve ma- jital para veya sanal para olarak da isimlendirilen
deni paralardan oluşan nakit paranın dışında başka elektronik para, banka kartları gibi sadece çeklerin
ödeme araçları da yaygın olarak kullanılmaktadır. yerini almakla kalmamakta, aynı zamanda nakit
Bunlar arasında vadesiz mevduat hesapları üzerin- paranın yerini de almaktadır. Elektronik para ilk
den verilen çekler, elektronik fon transferleri, ban- olarak internet üzerinden yapılan alışverişlerde kul-
ka kartları, elektronik para ve mobil para en yaygın lanılabilecek güvenli bir para olarak ortaya çıkmış-
olanlarıdır. tır. Kullanıcılar internet üzerindeki bir bankadan
elektronik para satın alarak yine internet üzerinden
yaptıkları alışverişlerde kullanabilmektedirler. Gü-
Çekler nümüzde bunun en yaygın kullanılan örneği Pay-
Bugün ödemelerimizde kullandığımız, kâğıt Pal ödeme hizmetleridir.
paradan başka araçlar da mevcuttur. Bunlardan biri Bugün pek çok üniversite kampüsünde öde-
çeklerdir. Çekler ödeme yapan kişinin mevduat he- melerde kullanılan ve değer depolanabilen kartlar
sabından çek tutarı kadar paranın çeki alan kişinin elektronik paraya diğer bir örnek olarak verilebi-
hesabına transfer edilmesi için verilmiş talimatlar- lir. Kullanıcılar bu kartlara para yükleyebilmekte
dır. Karşılıklı ödemeler birbirlerini iptal ederler ve ve bunu kampüsteki birçok alışverişte ödeme ara-
para transferi gerçekleşmeden ödemeler yapılmış cı olarak kullanabilmektedirler. Benzer bir sistemi
olur. Çekler özellikle büyük miktarlardaki ödeme- bazı belediyeler toplu taşıma sistemlerinde kullan-
lerde oldukça kullanışlıdır. Ödenecek miktar çekin maktadır. Elektronik paranın en gelişmiş şekillerin-
üzerine yazıldığı için, büyük miktardaki ödemeler den biri ise mobil paradır.
çok miktarda para taşınmasına gerek olmadan ger-
çekleştirilir.
Mobil Para: M-PESA
Çeklerin en büyük dezavantajı bir yerden baş-
ka bir yere götürülmesinin zaman almasıdır. Bu iş Kenya’da uzun saatler çalışan bir işçinin kazan-
genellikle posta aracılığıyla yapılır. Dolayısıyla acil dığı parasını ülkenin diğer ucundaki ailesine gön-
durumlarda çekin alıcının eline ulaşması gecike- derebilmesi için cep telefonundan bir kısa mesaj
bilmektedir. Ayrıca farklı bankalara ve hatta aynı atması yeterlidir. Bunun için saatlerce yürüyerek
bankanın farklı şubelerine ait çeklerin işleme kon- en yakın şehirdeki banka şubesine gitmesi veya
maları önemli maliyetler oluşturmaktadır. bir internet bağlantısına sahip olması gerekmiyor.
Tek ihtiyaç duyacağı şey Kenya’da hemen herkesin
sahip olduğu basit bir cep telefonudur. Ayrıca bu
Teknolojinin Etkisi ve Elektronik Para işlemi bankacılık sistemindekine kıyasla çok daha
İnternetin gelişmesiyle birlikte, mevduat hesap- ucuza yapabilmektedir. M-Pesa adı verilen bu sis-
ları arasında para transferi için çekler yerine havale tem ülkedeki pek çok alışveriş işleminde de öde-
ve EFT (Electronic Funds Tranfer) gibi elektronik meleri gerçekleştirmek amacıyla yaygın olarak kul-
para transfer sistemleri kullanılmaya başlanmıştır. lanılmaktadır.
Elektronik para transfer sistemleri çek ile karşılaştı- M-Pesa cep telefonu tabanlı bir para transfer sis-
rıldığında çok daha hızlı ve düşük maliyetlidir. Gü- teminin adıdır. Bu sistem kullanılarak bir tür elekt-
nümüzde, cep telefonları kullanılarak elektronik ronik para olan “e-float” cep telefonu kullanıcıları
ödeme yapılabilmektedir. arasında transfer edilebilmektedir. Cep telefonu sis-
140
İktisada Giriş
temi aracılığıyla kullanılabildiği için “mobil para” Mobil paranın yaygın olarak kullanıldığı ülke-
olarak adlandırılmaktadır. “M” mobil kelimesinin lere bakıldığında, bu ülkelerin yeterince gelişmemiş
kısaltması olarak kullanılmaktadır. “Pesa” kelime- ve yaygın olmayan bir bankacılık sistemine sahip ol-
si ise Swahili dilinde para anlamına gelmektedir. duklarını görmekteyiz. Bu ülkelerde kentlerde bile
2007 yılında mobil telefon firması Safaricom tara- yeterince banka şubesi bulunmamaktadır. Kırsal
fından Kenya’da kullanıma sunulmasından sonra, yerleşim yerlerinde yaşayanlar ise en yakın banka
M-Pesa kullanımı hızla yaygınlaşmıştır. 2011 yılı şubesine ulaşabilmek için saatlerce yol kat etmek zo-
itibariyle Kenya’da yetişkin nüfusun %54’ü M-Pesa rundadırlar. Bu ülkelerde mobil para kullanan birey-
kullanmaktadır. Günümüzde M-Pesa veya benzer lerin sayısı banka hesabı olan bireylerden çok daha
sistemler Kenya, Uganda, Tanzanya, Afganistan fazladır. Bu açıdan mobil para sistemi bankacılık
gibi üçüncü dünya ülkesi olarak nitelendirilen az sisteminin yetersiz kaldığı boşluğu doldurmaktadır.
gelişmiş ülkelerde yaygın olarak kullanılmaktadır. M-Pesa kullanıcıları tasarruflarını elektronik
M-Pesa kullanıcıları ellerindeki nakit parayı para şeklinde muhafaza edebilmektedirler. Bu ne-
elektronik paraya dönüştürebilmekte ve cep tele- denle M-Pesa aynı zamanda bir değer muhafaza
fonlarında muhafaza edebilmektedirler. Ellerindeki aracı olarak kullanılabilmektedir. Bununla birlikte
elektronik paraları kısa mesaj yardımıyla bir başka M-Pesa’nın en yaygın kullanımı para transferidir.
kişinin cep telefonuna transfer edebilmekte veya Elektronik para olarak yapılan bu transferler, alış-
tekrar nakit paraya dönüştürebilmektedirler. Mo- verişlerin veya borçların ödenmesi amacıyla yapılan
bil parayı nakit paraya dönüştürme işlemi, hizmeti transferler kadar, aile bireyleri arasında yapılan kar-
şılıksız transferleri de içermektedir. Bu tür kullanı-
sağlayan telefon şirketlerinin bankalardan çok daha
mın yaygın olmasının nedeni, elektronik paranın
fazla sayıda ve yaygın olan temsilcileri sayesinde
hırsızlığa karşı güvenli bir ödeme şekli olması ve
gerçekleştirilmektedir.
para transferinin çok düşük bir maliyetle gerçek-
Mobil para türleri gelişmiş veya gelişmekte olan leştirilmesidir.
ülkelerde de mevcut olmasına rağmen, az gelişmiş
ülkelerdeki yaygınlığa hiçbir zaman ulaşamamıştır.
Örneğin Almanya’nın herhangi bir şehrinde taksi
ücretinizi veya başka bir alışverişinizi mobil para internet
ile ödeyebilme şansınız çok düşüktür. Buna karşılık The Economist dergisinin M-Pesa hakkında-
Kenya’da taksilerden berberlere, kasaplardan giyim ki haberi: http://www.economist.com/node/
mağazalarına kadar birçok yerde mobil para kulla- 16319635.
nılabilmektedir.
yaşamla ilişkilendir
Bitcoin: Bilgisayar Korsanlarının Gözde içinde ödenmezse fidye $600’a çıkıyor, 7 gün
Para Birimi sonra ise bütün dosyalar sonsuza kadar siliniyor-
12 Mayıs 2017 Cuma günü bilgisayar kor- du. Bilgisayar korsanlarının fidye olarak talep et-
sanları 150 ülkede büyük çoğunluğu kamu tikleri “Bitcoin” (`bitkoin’ şeklinde okunur) ne-
kurumlarında, çok önemli verilerin muhafaza dir ve korsanlar neden başka bir para birimi değil
edildiği yaklaşık 200.000 bilgisayara virüs bulaş- de Bitcoin talep ettiler?
tırdılar. “WannaCry” adı verilen virüs bulaştığı Bitcoin güçlü bir şekilde şifrelenmiş, dünya-
bilgisayardaki bütün dosyaları şifreliyor ve şifreyi nın herhangi bir yerindeki bir kişiye elektronik
çözmek için fidye istiyordu. Bilgisayar korsanları olarak kolayca transfer edilebilen, tamamen sanal
her bir bilgisayar için $300 değerinde “Bitcoin” bir para birimidir. Bitcoin transferini gerçekleşti-
talep ediyorlardı. Dahası, eğer bu meblağ 72 saat ren şebeke de bitcoin olarak adlandırılmaktadır.
141
Para ve Bankacılık
Diğer paralardan farklı olarak Bitcoin’in arkasın- medya üzerinden iletişim kuran esrarengiz bir
da herhangi bir otoritenin garantisi yoktur. Bit- kişi tarafından yaratıldı. Gerçekte kim olduğu
coin şebekesinde herhangi bir kontrol merkezi hala bir muamma olan Satoshi, Bitcoin kuralla-
mevcut değildir ve tamamen dağınık bir şebe- rını belirleyerek Bitcoin yazılımını 2009 yılında
kedir. Bu nedenle kullanıcıların kimliklerini ifşa kamuoyuna açmıştır. En önemli kural bütün
etmeye zorlamak mümkün değildir. Bilgisayar dünyada en fazla 21 milyon Bitcoin üretilebilece-
korsanlarının Bitcoin talep etmesinin en önemli ğidir. Arzı bu şekilde sınırlanan Bitcoin’in piya-
nedeni tamamen anonim bir şekilde transfer edi- sa değeri ilk günden bu yana artmaktadır. 2009
lebilmesidir. Bu şekilde gerçek para birimleri veya yılında $0,03 değerinden satılan Bitcoin’in dolar
finansal sistem tarafından kullanılan elektronik fiyatı 22 Mayıs 2017 itibariyle $2283, Türk Lira-
fonlar gibi izinin sürülebilmesi riskinden kurtul- sı fiyatı ise 8400 T’dir.
mayı amaçlamaktadırlar. Birçok ülkede yerel para
birimi karşılığında Bitcoin satın alınabilen firma-
lar mevcuttur. Kaynaklar: https://goo.gl/Nj3TMW
Bitcoin 2008 yılında Sathoshi Nakomoto http://www.coindesk.com/price/
takma adıyla bilinen ve sadece eposta ve sosyal https://www.doviz.com/bitcoin
142
İktisada Giriş
Bankalar kredi verdikleri yatırım projelerinin A bankasının yaptığı tek şey, mevduat sahiplerinin
kârlılığını ve kredi verdikleri kişi ve firmaların gü- paralarını belli bir miktar komisyon karşılığında
venilirliklerini kontrol etmek zorundadırlar. Ban- muhafaza etmektir. Bankanın toplam 1000T mev-
kanın kredi verdiği yatırım projesi kârlı değilse, duat topladığını varsayalım. Bankanın görevi elin-
borçlu aldığı krediyi geri ödeyemeyebilir. Bu du- deki mevduatın hepsini mevduat sahipleri parala-
rumda banka verdiği kredinin tamamını veya bir rını çekene kadar kasasında muhafaza etmektedir.
kısmını kaybedebilir. Bankaların kredi verecekleri Artık mevduat sahipleri sadece nakit kullanmak
projelerin kârlılıklarını değerlendirmeleri ekono- yerine, bankanın kendilerine verdiği çekleri kulla-
mideki kaynakların etkin dağılımı açısından önem narak ödemelerini gerçekleştirme imkânına sahip-
taşır. Kaynakların kârlı yatırım projelerine yönlen- tir. Ödemelerde çek kullanıldığında çekin üzerinde
dirilmesi ekonomik büyümeyi hızlandırır. Bu ne- yazılı olan miktar çeki verenin hesabından çeki ala-
denle iyi işleyen bir bankacılık sistemi ekonomik nın hesabına geçmektedir.
büyüme için önemlidir. Bankaların kasalarında tuttukları nakit paraya
rezervler veya karşılıklar adı verilmektedir. Buna
Bankaların Para Arzı Üzerindeki göre mevduatlardaki 1000T tutarındaki artış
bankanın rezervlerini 1000T artırmıştır. Yatırılan
Etkisi
mevduatın bankanın bilançosunda nasıl bir deği-
Bankalar mevduatlar ve krediler aracılığıyla şiklik yarattığını T hesapları kullanarak görebiliriz.
para arzını artırabilirler. Bankaların para arzını ar- T hesapları bir bilançodaki değişiklikleri gösterir ve
tırmaları toplam mevduatlardaki artış olarak göz- bilançoda olduğu gibi varlıklar ve yükümlülükleri
lemlenir. gösteren iki sütundan oluşur. Şimdi, bir T hesabı
kullanarak A bankasının bilançosundaki değişiklik-
leri inceleyelim. A Bankası’na ait T hesabına baktı-
Bankaların mevduat kabul edip kredi ver- ğımızda, bankanın rezervlerinin ve mevduatlarının
meleri sonucu para arzında gerçekleşen 1000 T artmış olduğunu görmekteyiz. Rezervler
artışa kaydi para veya banka parası adı bankanın varlıklarını, mevduatlar ise yükümlülük-
verilir. lerini göstermektedir.
143
Para ve Bankacılık
Kısmi Rezerv Bankacılığı ne zorunlu rezerv oranı adı verilir. Zorunlu rezerv
Bankanın sahibi olan girişimci, mevduat sahip- oranı %10 ise, banka topladığı her 100T’lik mev-
lerinin çoğunun paralarını çekmek yerine çek kul- duatın 10T’sini zorunlu rezerv olarak kasasında
lanarak ödemelerini yaptıklarını gözlemlemektedir. bulundurmak zorundadır. Şimdi 1000T tutarın-
Ayrıca her gün bankadan parasını çekenler olduğu daki mevduatının %10’luk kısmını zorunlu rezerv
kadar, yatıranlar da olmaktadır. Bu nedenle banka- olarak bulunduran ve kalan %90’ını kredi olarak
nın kasasında sürekli olarak önemli bir miktar para veren bir bankanın bilançosundaki değişikliği T
bulunmaktadır. Bankacı, parasını çekmek isteyen- hesabı yardımı ile inceleyelim.
lerin taleplerini karşılamak için toplam mevduatın
küçük bir kısmının kasada bulunmasının yeterli Varlıklar A BANKASI Yükümlülükler
olacağını fark etmiştir. Çekilmeden, sürekli olarak
Rezervler +100 Mevduatlar +1000
kasada duran bu parayı belli bir faiz getirisi karşılı-
Krediler +900
ğında kredi vermenin kimseye zararı olmayacağını
düşünür. Böylece ekonomide, konut veya otomobil
satın almak isteyen kişiler veya yeni yatırım proje-
lerini hayata geçirmek isteyen firmalar kredi alarak
isteklerini gerçekleştirebileceklerdir. Bu düşünceyle dikkat
bankacı, topladığı mevduatın bir kısmını parasını Yüzdeler ile hesap yaparken dikkatli
çekmek isteyecekler için rezerv olarak kasada bu- olmalıyız. %10 şeklinde gösterilen bir
lundurup, kalan kısmını kredi olarak vermeye baş- değer hesaplamalarda 0,10 olarak kulla-
lamıştır. Bankaların toplam mevduatlarının küçük nılmalıdır. Örneğin 100’ün %5’ini he-
bir kısmını rezerv olarak kasalarında bulundurduk- saplarken 100x0.05=5 şeklinde hesap-
ları, büyük bir kısmını ise kredi olarak firma ve ki- lamalıyız. Rezerv oranı %10 ise, 900T
şilere verdikleri sisteme kısmi rezerv bankacılığı adı mevduat için bulundurulması gereken
verilmektedir. rezerv 900x0,10= 90T olacaktır.
Kısmi rezerv bankacılığında bankaların toplam
rezervleri, yasal düzenlemeler nedeniyle tutulan Mevduatlarda 1000T tutarındaki artış banka-
rezervler ile bankanın kendi isteği ile tuttuğu re- nın rezervlerini 1000T artırmıştır. Fakat banka
zervlerin toplamından oluşur. Bankaların bulun- artık bütün mevduat artışını rezerv olarak bulun-
durmak zorunda oldukları en az rezerv miktarını durmak yerine, bir kısmını kredi olarak vermekte-
(zorunlu rezerv) belirleme yetkisi yasalar tarafından dir. Banka toplam rezervlerinde 1000T tutarında-
merkez bankasına verilmiştir. ki artışın 100T’sini zorunlu rezerv olarak tutarken,
900T ’sini konut almak isteyen Ahmet Bey’e konut
kredisi olarak vermiştir. Bankanın varlıklarındaki
Merkez bankası tarafından belirlenen, bu- artış kasasında bulundurduğu 100T rezerv ile açtığı
lundurulması gereken en az rezerv mikta- 900T tutarındaki kredilerin toplamından oluşmak-
rına zorunlu rezervler adı verilmektedir. tadır. Krediler bankanın alacaklarını oluşturduğu
için bankanın varlıkları içerisindedir. Bankanın
yükümlülüklerindeki artış ise toplam mevduatında
Bankaların zorunlu rezervlere ek olarak kendi 1000T tutarındaki artıştan kaynaklanmaktadır.
istekleriyle bulundurduğu rezervler ise atıl rezervler Şimdi ekonomideki para arzını hesaplayalım.
olarak adlandırılmaktadır. Zorunlu ve atıl rezervle- Eğer Ahmet Bey’in 900T tutarındaki krediyi na-
rin toplamı ise toplam rezervleri oluşturur. kit olarak aldığını varsayarsak, dolaşımdaki nakit
miktarı 900T artmış olacaktır. Mevduatlarda ise
Toplam Rezervler = Zorunlu Rezervler + Atıl Rezervler bir değişiklik olmamıştır. Mevduat sahiplerinin ha-
len bankada 1000T mevduatı vardır. Buna göre
Örneğimizde, bankanın rezervlerinin sadece zo- ekonomideki para arzı 900T artmıştır. Görüldüğü
runlu rezervlerden oluştuğunu varsayalım. Toplam gibi banka kredi vererek para arzını %100 rezerv
mevduatın zorunlu rezerv olarak tutulan yüzdesi- bankacılığındaki para arzına göre 900T artırmıştır.
144
İktisada Giriş
Buradan anlaşılacağı gibi kısmi rezerv bankacılığı elde ettiği 810T’nin hepsini nakit olarak tutarsa,
para arzını artırmaktadır. Para arzının, örneğimiz- para bankacılık sistemine geri dönmeyeceği için
de olduğu gibi krediler yoluyla artırılması kaydi kaydi para yaratım süreci burada duracaktır. Buna
para yaratılma süreci, para arzındaki artış ise kaydi karşılık Pınar Hanım bu parayı C Bankası’na yatı-
para veya banka parası olarak adlandırılır. rırsa, kaydi para yaratım süreci devam edecektir. Bu
Kaydi para yaratılması süreci ile ilgili vurgu- durumda C Bankası’nın mevduatı 810T artacaktır.
lanması gereken önemli bir nokta şudur. Yaratılan C Bankası bu mevduat karşılığında rezerv olarak
900T ekonomidekilerin daha zengin hale geldikleri bulundurmak zorunda olduğu 81T’yi kasasında
anlamına gelmez. Kredi olarak verilen 900T kredi tutacak, kalan kısmını ise kredi olarak vermek is-
alan müşterinin bankaya olan borcudur. Yani ya- teyecektir. C Bankası’nın kredi olarak verebileceği
ratılan şey bir zenginlikten ziyade bir borç alacak miktar 810 – 81 = 729T olacaktır. C Bankası’nın
ilişkisidir. Bununla birlikte, para arzındaki artış bilançosundaki değişimi T hesabı yardımıyla şu şe-
ekonomiyi daha likit hale getirmiştir. Artık ekono- kilde gösterebiliriz:
mide ödemeler için kullanılabilecek daha fazla para
vardır. Varlıklar C BANKASI Yükümlülükler
Kaydi para yaratılması süreci kredi alanların Rezervler +81 Mevduatlar +810
parasını bankadan çekip harcamasıyla bitmek zo- Krediler +729
runda değildir. Ahmet Bey’in konutu satın aldığı
Neriman Hanım’a 900T tutarında bir ödeme yap-
Bu süreci sonsuza dek götürebiliriz. Fakat
tığını, Neriman Hanım’ın ise 900T’yi B Bankası’na
önemli bir nokta dikkatinizi çekmiş olmalı. Her
mevduat olarak yatırdığını varsayalım. Bu durumda
açılan yeni krediden sonra rezerv bulundurma zo-
B Bankası’nın mevduatlarında 900T artış olacaktır.
runluluğu nedeniyle kredi olarak verilebilecek mik-
B bankası bu mevduatın %10’unu zorunlu rezerv
tar azalmaktadır. A bankasının verebileceği kredi
olarak bulundurup 810T’sini kredi olarak verebilme
900T iken, B bankasının verebileceği kredi miktarı
imkânına sahiptir. Gerçekten de B Bankası 810T’yi
810T, C bankasının verebileceği kredi miktarı ise
girişimci Sedat Bey’e yeni bir iş kurması için kredi
729T’dir. Verilen kredilerin hepsinin bankacılık sis-
olarak vermiştir. Bu durumda B Bankası’nın re-
temine geri döndüğünü varsayarak, sürecin sonuna
zervleri 90T artmış, kredileri ise 810T artmıştır. B
kadar yaratılacak toplam kaydi parayı hesaplamak
Bankası’nın yükümlülükleri ise yatırılan mevduatla
mümkündür.
birlikte 900T artmıştır. B Bankası’nın bilançosun-
daki değişim aşağıdaki T hesabında gösterilmiştir.
Tablo 6.1 Kaydi Para Yaratım Süreci
(1) (2) (3) (4)
Varlıklar B BANKASI Yükümlülükler
Rezervler +90 Mevduatlar +900
Yeni Yeni Krediler
Krediler +810 Banka mevduat Zorunlu (yeni atıl
(yeni Rezervler rezervler)
Bu yeni durumda para arzını tekrar hesaplayabili- rezervler)
riz. Sedat Bey’in B Bankası’ndan aldığı 810T tutarın- A 1 000 100 900
daki kredinin hepsini nakit olarak aldığını varsayarsak,
dolaşımdaki paranın 810T artacağını söyleyebiliriz. B 900 90 810
Aynı zamanda, mevduatlarda da 900T tutarında bir
artış meydana gelmiştir. Dolayısıyla ekonomideki C 810 81 729
para arzı toplam 1710T artmıştır. Kaydi para yaratma D 656 72,9 656
süreci Sedat Bey’in aldığı kredinin ne kadarının tekrar . . . .
bankacılık sistemine döndüğüne bağlı olarak devam
. . . .
edecektir.
. . . .
B bankasından kredi alan Sedat Bey’in, satın
aldığı mal ve hizmet karşılılığında Pınar Hanım’a Toplam 10.000 1000 9000
ödeme yaptığını düşünelim. Pınar Hanım satıştan
145
Para ve Bankacılık
146
İktisada Giriş
sıdır. Bankalar bu gibi değerli kâğıtları satın aldığında hazineye ödeme yaparlar. Bu ödeme bankadaki re-
zervlerin merkez bankasına transferi olarak gerçekleşir. Eğer devlet bu rezervleri harcamaz da rezerv olarak
tutarsa, bu miktar tekrar bankacılık sistemine dönmez ve kaydi para artışı azalır.
Bankalar ellerindeki rezervlerin hepsini kredi olarak veremezlerse ve bir kısmını atıl rezerv olarak tutar-
larsa yaratılan kaydi para miktarı azalacaktır. Bunun birçok sebebi olabilir. Bu sebeplerden bir tanesi kredi
talebinin yeterli seviyede olmamasıdır. Özellikle ekonomik daralma dönemlerinde hem yatırım talebi,
hem de tüketim talebi azalır. Bunun sonucu olarak kredi talepleri de azalacaktır. Böyle bir durumda ban-
kalar ellerindeki atıl rezervleri krediye dönüştürmekte zorlanırlar ve kaydi para yaratılma süreci yavaşlar.
Bankaların atıl rezervlerini krediye dönüştürme konusundaki zorlukları, riske karşı yaklaşımlarından da
kaynaklanabilir. Bankalar her isteyene kredi vermezler. Kredi taleplerini yanıtlarken firmaların veya kişile-
rin güvenilirliğini değerlendirmeleri gerekir. Bu değerlendirmelerde çok katı olmaları verdikleri kredi mik-
tarını azaltır ve ellerinde atıl rezervler kalabilir. Bu durumda yine yaratılan kaydi para miktarı azalacaktır.
Bunların dışında bankalar bazı risk algılamalarına bağlı olarak kendi tercihleriyle atıl rezerv bulundurmak
isteyebilirler. Her durumda atıl rezervlerin artması, yaratılan kaydi para miktarını azaltacaktır.
Banka Panikleri
Kısmi rezerv bankacılığının önemli bir problemi vardır. Müşterilerin hepsi bankadaki bütün paralarını
çekmek istemeleri durumunda, bankanın bunu ödeme ihtimali yoktur. Çünkü kısmi rezerv bankacılığının
doğası itibariyle, bankalar kasalarında topladıkları mevduattan çok daha az rezerv bulundururlar. Bankanın
mevduatları geri ödeme sıkıntısına düşmesi için bütün müşterilerin paralarını çekmek istemelerine gerek
yoktur. Bunun için bankanın elindeki rezervlerden daha fazla mevduat çekilmek istenmesi yeterli olacaktır.
Böyle bir durumun önüne geçilmesi için kısmi rezerv bankacılığında bankaların kasalarında yeteri
kadar rezerv bulundurmaları gerekmektedir. Fakat bankaların bundan daha az rezerv bulundurma ihti-
malleri yüksektir. Bankalar kârlarını maksimum yapmak amacıyla faaliyet gösteren işletmelerdir. Banka
kârları ise büyük ölçüde ellerindeki rezervlerin ne kadarını kredi olarak verdikleriyle ilgilidir. Kredi olarak
verdikleri rezervlerin azalması ellerinde atıl rezerv bulundurmaları anlamına gelir ki, bu durum kârlarını
azaltacaktır. Dolayısıyla bankalar ellerindeki bütün rezervleri kredi olarak vermek eğilimindedir. Fakat
böyle bir durumun getireceği risk çok fazladır. Bankada mevduatı bulunan müşteriler paralarını çekmeye
geldiğinde bankanın kasasında bu talebi karşılayabilecek kadar rezerv bulunması gerekir. Aksi halde banka
kapılarını kapatmak zorunda kalacaktır. Tek bir bankada bile böyle bir durumun yaşanması insanların
bankalara karşı güvenini azaltacak ve normalde böyle bir düşüncesi olmayanlar bile bankalardaki para-
larını çekmeye başlayabilecektir. Yeterli rezerv bulundurmayan bankalar, rezervlerin büyük bir kısmını
kredi olarak verdikleri için mevduat çekilişlerini karşılayamayacaklardır. Bütün mevduat sahiplerinin mev-
duatlarını çekmek için bankalara koşması, yeterli seviyede rezerv bulunduran bankaların da iflasına yol
açacaktır. Çünkü bankalar kısmi rezerv bankacılığı yapmaktadırlar. “Banka panikleri” olarak bilinen bu
durum bankacılık sisteminin işleyemez hale gelmesi demektir. Banka paniğinin oluşması kaydi para yarat-
ma sürecinin tersine çalışması ve ekonomideki likiditenin dramatik bir şekilde azalmasına neden olacaktır.
Dolayısıyla banka panikleri sadece tek tek bankaları ilgilendiren bir risk olmaktan öte, bütün ekonomiyi
etkileyecek bir problemdir.
Banka paniklerine verilen klasik bir örnek 1929 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde baş gösteren
ve “Büyük Buhran” olarak anılan ekonomik kriz döneminde yaşanmıştır. Bir dizi banka iflasının ardından
insanlarda bankalara karşı bir güvensizlik oluşmuş ve herkes bir panik halinde bankalardan paralarını çek-
meye başlamışlardır. Yaşanan bu banka paniği sonucu para arzı hızla azalmıştır.
Banka paniklerini engelleyebilmek için, bankalar gerektiği kadar rezerv bulundurmaya zorlanmalı ve
rezervler yetersiz kaldığında zor durumdaki bankaya borç verilerek gerekli rezerve ulaşması sağlanmalıdır.
Her ikisi de merkez bankaları tarafından üstlenilmiş görevlerdir.
147
Para ve Bankacılık
148
İktisada Giriş
149
Para ve Bankacılık
150
İktisada Giriş
bulundurmak yerine, faiz getirisi elde edecekleri gerçekleştirir. Merkez bankası piyasadan hazine
krediler vermeyi ve ellerindeki atıl rezervleri en dü- bonosu aldığında karşılığını satıcının banka he-
şük düzeyde tutmayı tercih edeceklerdir. Merkez sabına transfer eder. Bu en basit haliyle satıcının
bankasının zorunlu rezerv oranlarını yükseltme- bankasının merkez bankasındaki rezervlerinin art-
si, bankaların verdikleri kredi miktarını azaltarak ması anlamına gelir. Satıcı, bononun karşılığını
kaydi para yaratılmasını sınırlayacaktır. Bu nedenle kendi bankasından çektiğinde ekonomideki nakit
merkez bankasının zorunlu rezerv oranlarını artır- miktarı artmış olur. Bu durumda para arzı artmış
ması para arzını azaltacaktır. demektir. Çekmeyip mevduat hesabında muhafaza
Merkez bankası zorunlu rezerv oranlarını dü- ettiğinde ise, mevduatlarda bir artış var demektir.
şürdüğünde ise, tam tersi bir süreç işleyecektir. Bu Yine para arzı artmıştır. Mevduatlardaki artış ban-
durumda bankaların elindeki atıl rezerv miktarı kanın rezervlerinin artması anlamına gelir. Banka
artacaktır. Bankalar atıl rezerv bulundurmak yeri- bu rezervleri kredi olarak kullandırdığında ise daha
ne daha fazla kredi vermeyi tercih edeceklerdir. Bu önce değindiğimiz kaydi para yaratma süreci başlar
nedenle merkez bankası zorunlu rezerv oranlarını ve para arzı daha da artar. Kısaca ifade etmek ge-
düşürdüğünde bankaların kredi verme imkânları rekirse, merkez bankası piyasadan menkul kıymet
genişleyecek ve para arzı artacaktır. satın aldığında para arzı artacaktır.
Açık piyasa işlemleri para arzını azaltmak ama-
cıyla da kullanılabilir. Merkez bankasının elindeki
Açık Piyasa İşlemleri hazine bonolarını bono piyasasında sattığını dü-
Merkez bankası herhangi bir şey satın almak şünelim. Bonoların karşılığını nakit olarak alırsa,
istediğinde bunu banknot matbaasında kâğıt para ekonomideki nakit miktarı ve dolayısıyla para arzı
basarak ödeyebilir. Böyle bir şey yaptığında do- azalacaktır. Fakat genellikle böyle bir satışın öde-
laşımdaki nakit miktarı artacaktır. Peki, merkez mesi nakit olarak yapılmaz. Alıcı ödemesini banka-
bankaları ne satın alırlar? Merkez bankaları genel- daki mevduatını merkez bankasına transfer ederek
likle devlete ait menkul kıymetleri satın alırlar. Bu yapar. Bu durumda bankacılık sektöründeki re-
işlemi yaptıklarında, karşılığını bastıkları para ile zervlerde bir azalma meydana gelecektir. Rezervler-
ödedikleri için dolaşımdaki para miktarını, dolayı- deki azalma para arzını iki aşamada etkileyecektir.
sıyla da para arzını artırmış olurlar. Merkez banka- İlk aşama bankalardaki mevduatın azalmasıdır.
larının satın aldıkları diğer bazı şeyler de yabancı Mevduatlardaki azalma para arzını azaltacaktır.
ülkelerin parası veya yabancı ülke hükümetlerinin İkinci aşama ise yaratılacak kaydi paranın azalma-
borç senetleridir. Bütün bu satın aldıkları, merkez sıdır. Bankalardaki rezervlerin azalması, verilebile-
bankalarının elindeki menkul kıymetleri oluşturur. cek kredi miktarını azaltacaktır. Bu ise para arzının
Merkez bankaları ellerindeki menkul kıymetleri azalmasına yol açacaktır.
sattıklarında para arzı azalacak, menkul kıymet sa-
tın aldıklarında ise para arzı artacaktır.
Reeskont Oranları
Bankaların ellerindeki ticari senetleri vadesin-
den önce merkez bankalarına kırdırarak likidite
Merkez bankasının menkul kıymet satın elde etmelerine reeskont kredileri adı verilir. Rees-
alması veya elindeki menkul kıymetlerin kont kredisi kullanan banka, rezervlerini artırmış
bir kısmını satması “açık piyasa işlemleri” olmaktadır. Böylece para arzında bir artış meydana
olarak adlandırılır. gelecektir. Merkez bankası bu krediler için uygu-
ladığı faiz oranını değiştirerek bankaların rezerv
miktarlarını etkileyebilmektedir. Reeskont kredi-
Merkez bankası, devlet hazine bonosu ve tah- lerine uygulanan faiz oranı, reeskont oranı olarak
villerini doğrudan hazineden satın almaz. Hazine adlandırılır. Reeskont oranı merkez bankası tara-
ihraç ettiği bono veya tahvil gibi değerli kâğıtları fından belirlenir. Merkez bankası reeskont oranı-
merkez bankası dışındaki kişi ve kurumlara satar. nı düşürdüğünde bankaların reeskont kredisi kul-
Bu değerli kâğıtlar bono piyasası adı verilen piya- lanma eğilimlerini artırır. Bu oranı yükselttiğinde
sada vadeleri gelinceye dek alınıp satılırlar. Merkez ise bankalar reeskont kredisi kullanmaya daha az
bankası, açık piyasa işlemlerini bono piyasasında istekli olacaklardır.
151
Para ve Bankacılık
Bankalar likiditeye ihtiyaç duyduklarında diğer bankalardan borç alırlar. Bu işlem bankalar arası para
piyasasında gerçekleşir. Bir banka, bankalar arası para piyasasından borçlanamadığı zaman son kredi kay-
nağı olan merkez bankasına başvurarak reeskont kredisi kullanır. Gelişmiş finansal piyasalara sahip olan
ülkelerde bankalar kolay kolay merkez bankasından borçlanmaya gitmezler. Bu nedenle reeskont kredileri
sık kullanılan bir araç değildir. Ayrıca reeskont kredileri bankaların talebiyle gerçekleşeceği için, merkez
bankası reeskont oranını ne yaparsa yapsın bankalar talep etmedikçe herhangi bir etki yaratmayacaktır. Bu
açıdan bakıldığında reeskont oranının para arzını etkilemek için aktif bir araç olmadığı sonucuna varmak-
tayız. Gerçekten de günümüzde reeskont oranlarının merkez bankalarının para arzını etkilemek amacıyla
sıklıkla kullandıkları bir araç olmadığını gözlemlemekteyiz.
ÖÇ 4 Merkez bankasının işlevlerini ve para arzını kontrol etmek için kullandığı araçları
sıralayabilme
152
İktisada Giriş
Para Miktarı ve Fiyat İlişkisi rı da daha sonra kendileri bir davete gittiklerinde
Mal paranın kullanıldığı bir ekonomide para ar- çocuklarına baktırmak için kullanmaktadırlar. Bu
zındaki artışın etkisini, daha önce bahsi geçen esir kooperatifte kullanılan kuponlar fiat paradır. Bu
kampları örneği üzerinden açıklayabiliriz. Nazi esir paralar kendi başlarına sadece birer parça kâğıt ol-
kamplarında sigaranın para olarak kullanılabilmesi- malarına karşın, bebek bakım hizmeti almak için
nin önemli bir koşulu, sigara arzının sınırlı olması- kullanılmaktadır. Kuponlar yarım saatlik çocuk ba-
dır. Kızılhaç’ın paketleriyle dağıtılan sigaralar sınırlı kım hizmeti satın alabildiği için bir kuponun de-
sayıda olduğu için sigaralar para olarak kullanılabil- ğeri yarım saattir. Diğer bir anlatımla yarım saatlik
mekteydi. Bunu görmek için esir kampının yönetici- bebek bakım hizmetinin fiyatı bir kupondur.
sinin kamptaki bütün esirlere istedikleri kadar sigara Şimdi bir sebeple kooperatif yönetiminin her bir
vermeyi taahhüt ettiğini varsayalım. Bu durumda çifte ilk baştaki kadar kupon daha dağıttığını düşü-
sigara para sistemi çökecektir. Herkes istediği kadar nelim. Bu durumda ellerinde daha fazla kupon olan
sigarayı kamp yönetiminden temin edebileceği için çiftler artık daha fazla çocuk bakım hizmeti alabile-
her bir esir az sayıdaki mal ve hizmetlere sahip ola- cekleri için daha fazla dışarıya çıkmak isteyecekler-
bilmek için çok daha fazla sigara teklif etmeye başla- dir. Daha önce ellerinde yeterince kupon olmadığı
yacaktır. Daha önce bir gömlek için 60 sigara talep için çocuklarına bakacak bir çift bulamayıp reddet-
eden esir artık 120 sigara isteyecektir. Bu şekilde mal tikleri davetleri kabul edecekler veya aynı sebepten
ve hizmetlerin fiyatları hızla artacaktır. Bu ise, siga- dolayı daha önce pek sık sinemaya gidemezken artık
ranın değerinin düşmesi anlamına gelir. Esir kampı çok istedikleri filmleri izlemek için daha fazla sine-
yöneticileri sınırsız sigara vaatlerinde samimi iseler, maya gitmek isteyeceklerdir. Bu durum bütün çiftler
sigara serbest mal haline geleceği için kimse mal veya için geçerlidir. Artık, her gece daha fazla çift dışa-
hizmeti karşılığında sigara kabul etmeyecektir. Yani rıya çıkmak isterken daha az çift evde kalıp çocuk
sigara para sistemi çökecektir. Hatta bedava sınırsız bakmak isteyecektir. Bunun doğal sonucu olarak da
sigaranın söylentisi bile bir anda sigarayı para olarak çocuk bakmak için müsait çift bulmak zorlaşacaktır.
değersiz hale getirebilir.
Kooperatif yönetimi herhangi bir müdahalede
Paranın miktarı ile değeri arasındaki ilişki fiat bulunmadığı takdirde dışarı çıkmak isteyen çiftler
para için de geçerlidir. Merkez bankası gerekli olan- çocuklarına bakacak çift bulabilmek için karşılığın-
dan daha fazla para bastığında fiyatlar artacak ve da daha fazla kupon vermeyi teklif edeceklerdir. Dı-
paranın değeri düşecektir. Peki, gerekli olan miktar şarı çıkmak isteyen çiftler çocuklarına bakacak çift-
nedir? Bu soru bu bölümün kapsamının dışında
lere yarım saatlik çocuk bakım hizmeti için bir değil
kalmaktadır. Bununla birlikte basitçe, mal arzın-
iki kupon vermeyi teklif edeceklerdir. Artık bir ku-
daki artış kadar talep artışı yaratacak para miktarı
pon yarım saatlik çocuk bakım hizmeti satın alama-
olarak tanımlayabiliriz.
maktadır. Yarım saatlik çocuk bakımı için çiftler iki
Fiat paranın miktarı ile fiyatlar arasındaki iliş- kupon vermektedirler. Dolayısıyla kuponların değe-
kiyi, ilk olarak Joan ve Richard Sweeney tarafından ri yarıya düşmüştür. Artık bir kuponun değeri ya-
kullanılan bir örnek yardımı ile açıklayalım. Bir ço- rım saat değil 15 dakikalık çocuk bakım hizmetidir.
cuk bakım kooperatifi düşünelim. Bir grup evli ve Görüldüğü gibi fiat para miktarındaki artış fiyatları
çocuklu çift bir araya gelerek akşamları evde kalan artırmış, bunun sonucu olarak da paranın (burada
çiftlerin, dışarıya çıkan çiftlerin çocuklarına baktık- çocuk bakım kuponları) değerini azaltmıştır.
ları bir kooperatif kurarlar. Kooperatif yönetimi sis-
temin çalışması için taklit edilemeyen “çocuk bakım
kuponları” bastırır ve her çifte eşit miktarda dağıtır. Hiperenflasyon
Taklit edilemeyen bu kuponların her biri yarım sa- Gerçek ekonomilerde yüksek fiyat artışlarının
atlik bebek bakım hizmeti satın alabilmektedir. dramatik sonuçları olabilmektedir. Hiperenflasyon
Sistem şöyle işlemektedir. O akşam bir davete adını verdiğimiz çok yüksek fiyat artışları, milli pa-
gidecek olan herhangi bir çift kooperatif yardımıyla raların kâğıt parçası gibi değersiz hale gelmesi ile so-
o akşam evde kalacak olan ve çocuk bakmak isteyen nuçlanabilmektedir. Tarihteki en ünlü hiperenflas-
kooperatif üyesi diğer bir çift bulmaktadır. Evde yonlardan biri 1920’li yılların başlarında Almanya’da
kalan çift kupon karşılığında davete gidecek çiftin yaşanmıştır. Birinci Dünya Savaşından yenik çıkan
çocuklarına bakmaktadır. Kazandıkları kuponla- Almanya, müttefiklerin tazminatlarını ödeyebilmek
153
Para ve Bankacılık
için gerekli parayı Alman Merkez Bankası Reichbank’a hazine bonosu satarak karşılamıştır. Bu işlem para
arzını hızla artırarak enflasyona neden olmuştur. Bir yıl içerisinde dolaşımdaki Alman markı 115 milyondan
1,3 milyara, sonraki bir yıl içinde ise 497.000.000.000 milyara yükselmiştir. Fiyatlar Ocak 1922 ile Aralık
1923 arasında yaklaşık 87 milyar kat artmıştır. Enflasyonun en yüksek olduğu dönemde malların fiyatları
ortalama her 88 saatte ikiye katlanıyordu.
Son yıllarda Zimbabwe’de yaşanan hiperenflasyon, tarihte yaşanmış en şiddetli hiperenflasyon örnekle-
rinden biridir. 2004-2008 yılları arasında yaşanan hiperenflasyon, fiyatların 24 saatte ikiye katlandığı bir
hale ulaşmıştır. Zimbabwe doları tamamen değersiz bir hale geldiği için, 2009 yılında tedavülden kaldırı-
larak Amerikan doları ve diğer yabancı ülke paraları kullanılmaya başlanmıştır. 2012 yılı itibariyle, halen
ülkenin bir milli para birimi mevcut değildir.
MxV=PxY
Bu denklemde M para arzını, V paranın dolaşım hızını, P ekonomideki genel fiyat seviyesini, Y ise
ekonomideki toplam üretim miktarını, yani reel Gayrisafi Yurtiçi Hasılayı (GSYİH) göstermektedir. Deği-
şim denklemine göre, ekonomideki para miktarının paranın dolaşım hızı ile çarpımı fiyat seviyesinin reel
GSYİH ile çarpımına eşittir. Burada genel fiyat seviyesinin ekonomideki mal ve hizmetlerin fiyatlarının or-
talamasını ifade ettiğini hatırlayalım. Fiyat seviyesinin birden fazla ölçütü olmasına karşın burada kullanı-
lan daha önceki bölümlerde gördüğümüz GSYİH deflatörüdür. GSYİH deflatörü, GSYİH hesaplanırken
kullanılan bütün mal ve hizmetlerin fiyatlarını içermektedir. Reel GSYİH değeri deflatör ile çarpıldığında
nominal GSYİH elde edilir. Dolayısıyla değişim denkleminin sağ tarafı nominal GSYİH’yi ifade etmekte-
dir. Paranın dolaşım hızı ise, her bir Türk Lirasının kaç kez el değiştirdiğini göstermektedir. Fisher paranın
dolaşım hızını şu şekilde ifade etmiştir:
PY
V=
M
Paranın dolaşım hızı nominal gelirin, yani nominal GSYİH’nin para arzına bölünmesiyle elde edilir.
Fisher’e göre paranın dolaşım hızı, insanların bir dönemde kaç kez maaş aldıklarına, kaç kez alışveriş
yaptıklarına, yani ne sıklıkla ticari işlem yaptıklarına bağlıdır. Fisher’in miktar teorisi, paranın dolaşım
hızının sabit olduğunu ileri sürmektedir. Buna göre sağ taraftaki değişkenlerden biri değiştiği zaman diğer
değişkenler de V sabit kalacak şekilde değişecektir.
Fisher’in teorisi bize para miktarı ile fiyatlar arasındaki ilişkiyi açıklamaktadır. Bunu görmek için önce
değişim denklemini yüzde değişimler olarak ifade edelim:
Değişim denklemini bu şekilde yazabilmek için çarpım halindeki ifadelerin yüzde değişimlerin toplamı
olarak yazılabileceğini söyleyen matematik kuralından faydalandık. Miktar teorisi paranın dolaşım hızını
sabit kabul ettiği için, yukarıdaki ifadede “V’deki yüzde değişim” sıfır olacaktır. Ayrıca fiyat seviyesi P’deki
yüzde değişimin, enflasyon oranına eşit olduğunu hatırlarsak, bu ifadeyi aşağıdaki gibi yazabiliriz:
154
İktisada Giriş
Bu son ifade enflasyon oranının para arzındaki Günlük hayatta planlanmış veya önceden ön-
yüzde değişim ile reel GSYİH’deki yüzde değişim görülebilen harcamaların dışında, daha önceden
arasındaki farka eşit olduğunu söylemektedir. Di- öngörülemeyen harcamalar yapılması gerekebilir.
ğer bir ifadeyle, eğer para arzındaki artış reel gelir- Günlük hayattaki belirsizliklerden kaynaklanan bu
deki artıştan fazla olursa fiyatlar artacaktır. Burada gibi durumlarda, ekonomik birimlerin ellerinde
paranın dolaşım hızının sabit olduğu şeklindeki bu işlemleri gerçekleştirebilmek için yeterince para
varsayımı unutmamamız gerekir. Örneğin eğer bulunmaması oldukça maliyetli olabilir. Bu mali-
ekonomi reel olarak %2 büyümüş, buna karşılık yetlere katlanmamak için ihtiyatlı olmak ve işlem
para arzı %5 artmışsa ve paranın dolaşım hızı ger- amacıyla bulundurulan paradan bir miktar daha
çekten de sabitse, paranın miktar teorisine göre %3 fazla para bulundurmak gerekir. Öngörülemeyen
civarında bir fiyat artışı beklemeliyiz. ödemeleri gerçekleştirebilmek amacıyla bulundu-
rulan para miktarı, ihtiyat amacıyla para talebini
oluşturur. İhtiyat amacıyla para talebi gelire bağlı-
Para Talebi ve Denge Faiz Oranı
dır ve gelir arttıkça artacaktır.
Hazine bonoları, hisse senetleri veya gayrimen-
İnsanlar servetlerinin bir kısmını para olarak
kul gibi daha yüksek getirisi olan varlıklar varken,
insanlar neden servetlerinin bir kısmını para ola- tutarak, hazine bonosu ve tahvil gibi finansal var-
rak tutarlar? Fisher gibi Klasik iktisatçılara göre, lıklardan elde edecekleri faiz getirisinden vazgeç-
insanlar parayı sadece ödemelerini gerçekleştirmek mektedirler. Dolayısıyla elde para bulundurmanın
amacıyla talep ederler. Klasik iktisatçılar daha önce alternatif maliyeti, hazine bonosu ve tahvil gibi
para miktarı ile fiyatlar arasındaki ilişkiyi açıklar- varlıklardan elde edilecek faiz getirisidir. Faiz oranı
ken kullandığımız paranın miktar teorisini, aynı yükseldiğinde elde para bulundurmanın alternatif
zamanda para talebini açıklamak amacıyla da kul- maliyeti de artacaktır. Bu nedenle faiz oranı yüksel-
lanmışlardır. Paranın dolaşım hızı V’yi sabit kabul diğinde para talebi azalacaktır. Örneğin, hazine bo-
eden Klasikler, talep edilen para miktarını aşağıda- nosu faizi yıllık %8 den %15’e yükseldiğinde hazi-
ki gibi ifade etmişlerdir: ne bonosu yerine para tutmanın maliyeti yıllık %7
oranında artacaktır. Bu yüksek maliyete katlanma-
1 mak için insanlar, ellerinde tuttukları para miktarı-
M= PY nı azaltacak, bunun yerine %15 oranında faiz geti-
V
risi elde etmek için hazine bonosu alacaklardır. Faiz
Burada talep edilen para miktarı, M, nominal oranı düştüğünde ise elde hazine bonosu ve tahvil
gelirin, yani nominal GSYİH’nin bir fonksiyonu gibi varlıklar yerine para bulundurmanın maliyeti
olarak ifade edilmektedir. Buna göre fiyatlar genel azalacaktır. Dahası, para bulundurmanın maliyeti
seviyesi veya reel gelir arttığında ekonomik birim- düştüğünde, gelecekteki muhtemel yüksek faizler-
ler ödemelerini gerçekleştirebilmek için daha fazla den veya diğer yatırım fırsatlarından yararlanabil-
para talep edeceklerdir. mek amacıyla insanlar ellerinde daha fazla para tu-
John Maynard Keynes ise 1936 yılında yayımladığı tacaklardır. Bu şekilde talep edilen paraya Keynes,
kitabında insanların üç temel motivasyonla para talep spekülasyon amacıyla para talebi adını vermiştir.
ettiklerini öne sürmüştür: (1) işlem amacıyla, (2) ihtiyat Düşük faiz oranlarında spekülasyon amacıyla para
amacıyla ve (3) spekülasyon amacıyla. İşlem amacıyla talebi daha fazla olacaktır. Diğer bir ifade ile, spe-
para talebi insanların günlük, planlanmış harcamaları- külasyon amacıyla talep edilen para miktarı ile faiz
nı ve ödemelerini yapabilmek amacıyla bulundurmak oranı arasında ters yönlü bir ilişki söz konusudur.
istedikleri para miktarıdır. İnsanlar belli bir zaman di- Ekonomideki denge faiz oranı, para arzının
limi içerisindeki harcamalarını planlayabilirler. Bunlar para talebine eşit olduğu noktada oluşur. Denge
genellikle rutin yapılan veya önceden öngörülebilen faiz oranını, Şekil 6.3 yardımı ile açıklayabiliriz.
harcamalar ve ödemelerdir. Bu gibi işlemleri gerçekleş- Şekilde faiz oranı (r) dikey eksende, para miktarı
tirebilmek için insanlar ellerinde gerektiği kadar para ise yatay eksende gösterilmektedir. Para talebi, faiz
bulunmasına dikkat ederler. Bu amaçla bulundurulan oranı ile ters yönlü bir ilişkiye sahip olduğu için ne-
para miktarı, işlem amacıyla para talebini oluşturmak- gatif eğimli MD doğrusu ile ifade edilmiştir. Yüksek
tadır. Gelir seviyesi arttıkça gerçekleştirilen işlem sayısı faiz oranlarında spekülasyon amacıyla para talebi
da artacaktır. Bu nedenle işlem amacıyla para talebi azalacağından, diğer faktörler sabit iken, yüksek
GSYİH’nin bir fonksiyonudur. faiz oranlarında toplam para talebi de azalacaktır.
155
Para ve Bankacılık
Şekilde para arzı (MS), dikey eksene paralel bir için hazine bonosu ve tahvil gibi finansal varlıkla-
doğru olarak çizilmiştir. Dikey bir para arzı doğ- rın birer borç senedi olduklarını hatırlayalım. Bu
rusu, para arzının faiz oranından etkilenmediğini varlıklara olan talebin artması, devlete borç verme-
gösterir. Para arzı ve para talebinin birbirine eşit ol- ye istekli daha fazla kişinin olması demektir. Dev-
duğu E noktası, denge faiz oranını verecektir. lete borç vermek için yarışan tasarruf sahipleri daha
düşük faiz oranları teklif edeceklerdir. Bu şekilde,
faiz oranı denge faiz oranı olan r* seviyesine gelene
Faiz Oranı
MS
dek düşecektir. Faiz oranının denge faiz oranından
daha düşük olduğu bir durumda ise, aynı mekaniz-
ma ters yönde işleyecektir. Böyle bir durumda para
r* E talebi para arzından daha fazla olacağı için insanlar
ellerindeki hazine bonolarını satıp, daha fazla para
bulundurmak isteyeceklerdir. Hazine bonoların-
MD dan paraya doğru kaçış, bono faizlerini artıracaktır.
Bu durumda faiz oranları denge faiz oranına ula-
M* Para Miktarı şıncaya dek artmaya devam edecektir.
Şekil 6.3 Denge Faiz Oranı Yukarıdaki analizimiz bize, para arzının para ta-
lebinden fazla olduğu bir durumda faiz oranının
Denge faiz oranında, ekonomik birimlerin el- düşeceğini, para arzının para talebinden az olduğu
lerinde tutmak istedikleri para miktarı piyasadaki bir durumda ise faiz oranının yükseleceğini göster-
para miktarına eşittir. Faiz oranının, denge faiz mektedir. Buradan hareketle merkez bankasının
oranı r*’dan daha yüksek olduğu bir durumda para uyguladığı politikalar ile para arzını artırmasının
arzı, para talebinden daha fazla olacaktır. Bu du- faiz oranlarını düşüreceğini söyleyebiliriz. Benzer
rumda insanlar ellerindeki fazla para ile hazine bo- şekilde, ekonomik birimlerin ellerinde tutmak iste-
nosu ve tahvil gibi faiz getirisi elde eden varlıklar dikleri para miktarında, yani para taleplerinde bir
alacaklardır. Hazine bonosu ve tahvil talebindeki artış olması halinde, para talebi para arzından daha
artış, bu araçların getireceği faiz oranını azaltacak- fazla olacağı için faiz oranlarının yükseleceğini söy-
tır. Faiz oranının neden düşeceğini anlayabilmek lememiz mümkündür.
156
İktisada Giriş
bölüm özeti
En yaygın kullanılan para tanımları M1 ve M2 para tanımla-
rıdır. M1, dar tanımlı para arzı olarak bilinirken, M2, geniş
tanımlı para arzı olarak bilinmektedir.
157
Para ve Bankacılık
Denge faiz oranı, para piyasasında para arzı ve para talebi ta-
rafından belirlenir. Buna göre, para arzının para talebine eşit
olduğu noktada denge faiz oranı ortaya çıkmaktadır.
158
İktisada Giriş
1 Aşağıdakilerden hangisi değişim aracı olarak 6 %100 rezerv bankacılığı ekonomideki para
kullanılabilecek nesnelerin sahip olması gereken arzını nasıl etkiler?
özelliklerden biri değildir?
neler öğrendik?
A. Ekonomideki para arzını etkilemez.
A. Dayanıklılığı B. Atıl rezervlerin artar ve para arzı azalır.
B. Bölünebilir olması C. Toplam rezervlerin artması sonucu para arzı artar.
C. Kolay taşınabilirliği D. Zorunlu rezervlerin artar ve para arzı azalır.
D. Çabuk kopya edilebilmesi E. Yükümlülükler ve para arzı artar.
E. Standart olması
7 Aşağıdakilerden hangisi merkez bankasının
2 Herhangi bir değerli metal karşılığı bulunma- işlevlerinden biri değildir?
yan ve bir mal olarak değer taşımayan para türü
aşağıdakilerden hangisidir? A. Finansal piyasaların istikrarını sağlamak.
B. Para politikalarını uygulamak.
A. Fiat para
C. Hane halklarına kredi vermek.
B. Kağıt para
D. En son likidite kaynağı olmak.
C. Banka parası
E. Bankaların bankası olarak görev yapmak.
D. Banknot
E. Bozukluk
8 Bankaların ellerindeki ticari senetleri vade-
sinden önce merkez bankalarına kırdırarak likidite
3 Herhangi bir varlığın nakit paraya, diğer var- elde etmelerine ne ad verilir?
lıklara veya mal ve hizmete dönüştürülebilme kolay-
lığını tanımlayan kavram aşağıdakilerden hangisidir? A. Açık piyasa işlemi.
B. Zorunlu rezerv.
A. Servet
C. Banka parası.
B. Likidite
D. Hazine bonosu.
C. Trampa
E. Reeskont kredisi.
D. Tağşiş
E. Banknot
9 “Paranın miktar teorisi” hangi ikisi arasında-
ki ilişkiyi açıklar?
4 Aşağıdakilerden hangisi likidite derecesine
göre bir sıralama yapıldığında en likit olmayan var- A. Para arzı ile fiyatlar.
lıktır? B. Para arzı ile faiz oranı.
C. Enflasyon ile faiz oranı.
A. Vadeli mevduat
D. Enflasyon ile fiyatlar.
B. Hazine tahvili
E. Paranın dolaşım hızı ile fiyatlar.
C. Elektronik para
D. Bono
E. Gayrimenkul
10 Denge faiz oranı nerede oluşur?
A. Para arzı ile fiyatların eşit olduğu yerde.
5 Bankaların mevduat kabul edip kredi verme- B. Para arzı ile para talebinin eşit olduğu yerde.
leri sonucu para arzında gerçekleşen artışa ne ad C. Enflasyon ile kaydi paranın eşit olduğu yerde.
verilir? D. Para arzının para talebinden küçük olduğu
A. Kredi yerde.
B. Zorunlu rezerv E. Paranın dolaşım hızının sabit olduğu yerde.
C. Fiat para
D. Kaydi para
E. M1
159
Para ve Bankacılık
1. D Yanıtınız yanlış ise “Değişim Aracı Olarak 6. A Yanıtınız yanlış ise “%100 Rezerv Bankacılı-
Para” konusunu yeniden gözden geçiriniz. ğı” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
2. A Yanıtınız yanlış ise “Paranın Tarihsel Gelişi- 7. C Yanıtınız yanlış ise “Merkez Bankaları” ko-
mi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Değer Muhafaza Aracı Yanıtınız yanlış ise “Merkez Bankası Para Ar-
3. B 8. E
Olarak Para” konusunu yeniden gözden ge- zını Nasıl Kontrol Eder” konusunu yeniden
çiriniz. gözden geçiriniz.
4. E Yanıtınız yanlış ise “Paranın Ölçülmesi” ko- 9. A Yanıtınız yanlış ise “Paranın Miktar Teorisi”
nusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
6 Anahtarı
160
İktisada Giriş
Araştır Yanıt
6 Anahtarı
Kaynakça
Hubbard, R. G. And O’brien, A.P. (2012). Money, Özatay, F. (2011). Parasal İktisat, Kuram ve Politika,
Banking and the Financial System, Prentice Hall, Efil Yayınevi, Ankara.
New York.
Sweeney, J. and Sweeney, R. J. (1977). “Monetary
Mankiw, G. (2009). Principles of Economics, Fifth Theory and the Great Capitol Hill Baby Sitting
Edition, South-Western Publishing, Canada. Co-op Crisis: Comment” Journal of Money,
Credit and Banking, 9(1), Part 1, s 86-89.
Mishkin, F. S. (2006). Economics of Money, Banking
and Financial Markets, Eight Edition, Addison- Yıldırım, K., Karaman, D. ve Taşdemir, M. (2012).
Wesley, Boston. Makroekonomi, Onuncu Basım, Seçkin Yayınevi:
Ankara.
161
Bölüm 7
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika
Uygulamaları
öğrenme çıktıları
1 2
Toplam Talep (AD) Toplam Arz (AS)
1 Toplam talep eğrisini, eğimini ve eğrideki 2 Toplam arz eğrisini, eğimini ve eğrideki
değişmeleri açıklayabilme değişmeleri açıklayabilme
Toplam Arz ve Toplam Talep Dengesi: Toplam Arz ve Toplam Talebe Yönelik
3 4
(Denge Çıktı ve Fiyat Düzeyi) Politikalar
3 Denge çıktı ve fiyat düzeyinin nasıl 4 Toplam arz ve toplam talebe yönelik
belirlendiğini özetleyebilme politikaları açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • Toplam Talep • Toplam Arz • Maliye Politikası • Para Politikası
• Otomatik Stabilizatörler
162
İktisada Giriş
163
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları
Y=AE
E2 AE2(P2) ise, tüketiciler diğer ürünler yerine de bunu ikame
AE0(P0) edeceklerdir. Böylece fiyat düştüğünde talep edilen
E0 tavuk eti miktarı artacaktır. Tek bir mala ilişkin
AE1(P1) fiyat düzeyindeki azalmanın ortaya çıkardığı gelir
E1
ve ikame etkisine bağlı olarak bu malın negatif
eğimli talep eğrisini açıklanır. Oysa toplam talep
eğrisini incelediğimizde tek bir ürünün fiyatındaki
düşme değil, tüm mal ve hizmetler için ortalama
45°
bir fiyat düzeyindeki düşüş dikkate alınmaktadır.
İşte bu fiyat düzeyindeki değişme üç farklı etki
Y1 Y0 Y2 Reel GSYİH
oluşturarak toplam harcama fonksiyonunu kaydır-
makta ve talep edilen reel GSYİH miktarını etki-
P1 E1 lemektedir. Bu etkilere bağlı olarak negatif eğimli
Fiyat Düzeyi (P)
164
İktisada Giriş
de bir turizm firmasında çalışıp okul masraflarınız borçlarını öderler, başkalarına borç verirler. Özel-
için 4000T kazandığınızı düşünelim. Bu para bir likle düşük fiyat döneminde ellerinde reel parası
öğretim yılı boyunca (yaz okulu hariç) okul har- fazla olanlar, bu dönemde daha fazla borç vermeye
camalarınızı karşılamaktadır. Şimdi fiyatlar genel hazırdırlar. Kısaca ödünç verilebilir fon arzı artmış
düzeyinin yarı yarıya düştüğünü varsayalım. Tüm olur. Öte yandan borç arayanlar, fiyat düşüşü ha-
fiyatlar yarıya indiğinde sizin kazancınızın yarısıyla linde daha az ödünç almaya gereksinim duyarlar,
o yıl okuyabileceksiniz. Tasarruf hesabınızda bekle- yani ödünç verilebilir fon talebi azalır. İşte ödünç
diğiniz harcamaları fazlasıyla karşılayacak paranız verilebilir fon talebindeki düşüş ve ödünç verile-
olduğundan, normalde aldığınızdan daha fazla mal bilir fon arzındaki artış faiz oranlarında bir düşüş
ve hizmet talep edebileceksiniz. İşte bu reel balans meydana getirir.
etkisinden kaynaklanmaktadır. Yani tasarruf he- Faiz oranlarındaki azalma, ödünç almanın mali-
sabınızdaki paranın satın alma gücü yükselmiştir. yetini düşürdüğü için yatırım harcamalarını ve bazı
Tabii ki, fiyatlar genel düzeyi yükseldiğinde ters tür tüketim harcamalarını artıracak, dolayısıyla
yönde etki söz konusu olacaktır. Kendinizi eskiye toplam harcama fonksiyonu yukarı kayacak (Şekil
oranla daha az varlıklı hissedeceksiniz ve daha az 7.1’deki AE2 konumuna gelecek) ve daha yüksek
mal ve hizmet satın alacaksınız. Açıklanan her iki reel gelir düzeyinde denge oluşacaktır. Bir başka
durumda da fiyat düzeyi ve reel çıktı üzerine yapı- anlatım ile düşük faiz oranı harcamaların bir kısmı-
lan harcamaların hareket yönü birbirine terstir. Bu nı gelecekten bugüne kaydırarak, özellikle sermaye
nedenle Şekil 7.1’de alt panelden görüleceği üzere mallarına yapılacak harcamanın zamanını değiştir-
temsili ekonomimizde toplam talep eğrisi sol yuka- mektedir. Yine kişileri borçlanmaya teşvik ederek
rıdan sağ aşağıya doğru negatif eğimlidir. tüketimlerini kamçılamaktadır. Böylece toplam
çıktı talep miktarında artış ortaya çıkmaktadır.
Zamanlararası İkame Etkisi Yüksek faiz durumunda ise, harcamalar ertele-
Zamanlararası ikame üzerinde önemli bir etken nir. İnsanlar daha fazla tasarrufa yönelerek tüke-
faiz oranıdır. Bu nedenle faiz oranı etkisi olarak da timlerini kısma eğilimine girerler. Yine faiz oran-
adlandırılır ve toplam talep eğrisinin negatif eğimli larının yükselmesi durumunda yatırım harcamaları
oluş nedenlerini açıklamada bir başka etken olarak da azaldığı için toplam harcama fonksiyonu AE1
kullanılır. (P1) konumunda aşağı kayar. Dolayısıyla yüksek
fiyat düzeyinde (P1) toplam çıktı talep miktarında
azalış olur, şeklin alt panelinden görüleceği üzere
Bugün alınacak mal ve hizmetlerin daha negatif eğimli talep eğrisi çizilir.
sonraki bir tarihe ertelenmesi ya da daha Daha dar çerçevede konuya başka bir açıdan
sonraki bir tarihte alınması planlanan mal bakacak olursak; faiz oranı para piyasasında para
ve hizmetlerin bugün alınacak olması za- arzı ve para talebi tarafından belirlenmektedir.
manlararası ikame etkisi olarak adlandırılır. Genel fiyat düzeyi düştüğünde, tüketiciler ve fir-
malar günlük işlemleri için daha az paraya ihtiyaç
Bildiğiniz gibi toplam talep eğrisi fiyat düzeyi duyarlar. Çünkü belli bir para miktarı ile öncekine
ve reel GSYİH eksenleri içerisinde negatif eğimli kıyasla daha fazla mal ve hizmet satın alınabile-
olarak çizilir. Yani fiyat düzeyi düştüğünde toplam cektir. Yani fiyat düzeyindeki düşme para talebini
çıktıya yönelik (reel GSYİH) talep miktarında bir azaltacaktır. Her bir toplam talep eğrisi ekonomide
artış olur. Burada faiz oranı önemli rol üstlenir. sabit bir para arzı varsaydığı için, para talebindeki
Faiz oranının belirlenmesinde ise reel para miktarı azalma paranın fiyatında (yani faiz oranında) düşü-
önemli işleve sahiptir. Şöyle ki, şayet fiyat düzeyi şe neden olacaktır. İşte faiz oranındaki düşüş faize
düşerse, reel para miktarı artar, daha önce açıkladı- duyarlı harcamaları teşvik edecek toplam harcama
ğımız reel balans etkisi kanalıyla harcamalar artar. fonksiyonunu yukarı kayacaktır.
Çünkü kişiler ne kadar çok reel paraya sahipse o Bir örnekle açıklamaya çalışırsak; mal ve hiz-
kadar çok mal ve hizmet talep edebilecektir. Ancak metler için ortalama fiyat düzeyinin yarı yarıya
kişiler ellerindeki tüm reel paralarını mal ve hiz- düştüğünü varsayalım. 200 bin T’ye satılan evler,
met harcamalarına kullanmazlar, tasarruf yaparlar, 100 bin T’ye veya 40 bin T’ye satılan arabalar 20
165
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları
bin T’ye satılmakta olsun. Bu durumda tüketici- üç etki çerçevesinde AD eğrisi negatif eğimli olarak
ler önceki duruma kıyasla yeni ev ya da yeni araba çizilmektedir. Diğer değişkenler sabit iken fiyat dü-
alımı için ödünç alacağı finansman miktarı yarıya zeyindeki artış AD eğrisi üzerinde hareketlenme-
inecektir. Para için azaltılmış bu talep faiz oran- ye neden olur ve talep edilen reel GSYİH miktarı
larını düşürmekte ve harcamaları artırmaktadır. azalır. Ya da fiyat düzeyindeki azalma durumunda
Böylece düşük fiyat düzeyinde daha fazla çıktı ta- AD eğrisi üzerinde sağ aşağıya hareketlenme olur
lep edilmiş olacaktır. Tabi ki fiyat düzeyi yükselirse ve talep edilen reel GSYİH miktarı artar.
para talebinde artışa neden olacak, faiz oranlarını
yükselterek harcamalarda azalışa neden olacaktır.
dikkat
Uluslararası İkame Etkisi Harcama gelir modelinde her harcama fonksi-
Yurt içinde üretilen mal ve hizmetlerin yurt yonu tek bir fiyat düzeyi için çizilir. Fiyat dü-
dışı mallarla ikamesi ya da tersi durum uluslararası zeyi değiştikçe toplam harcama fonksiyonu da
ikame olarak tanımlanır. Örneğin, kışın Uludağ’da değişmekte ve farklı bir reel hasıla düzeyinde
kayak yapmak yerine İtalya Alpleri’ni tercih etmek denge sağlanmaktadır. Oysa fiyat düzeyindeki
ya da ithal bir otomobil almak yerine Türkiye’de değişmelerin AD eğrisi üzerinde hareketlen-
üretilen bir otomobili tercih etmek gibi örnek- meye neden olacağına dikkat edelim.
leri çoğaltmak mümkündür. Bu etki daha çok
uluslararası ticaret ile ilgilidir. Net ihracatı ele alır-
sak (NX = X – M); ülkede fiyat düzeyinde düşüş Toplam Talepteki Değişmeler
ihracatı (X) artırır ve ithalatı (M) ise azaltır. Tabiiki Makroekonomide de toplam talep eğrisi üze-
diğer ülkelerin fiyat düzeyleri sabit kaldığı varsa- rindeki hareketle, toplam talep eğrisinin kayması
yımı altında net ihracat olumlu etkilenir. Çünkü arasındaki farklılığı ortaya koymamız gerekiyor.
Türkiye’de fiyatlar düştüğü için Türk malları hem Fiyatlar genel düzeyindeki değişmenin durağan
yurt içinde hem de yurt dışında cazip olacak ve ih- toplam talep eğrisi üzerinde aşağı ve yukarı hareke-
racat artacaktır. Öte yandan Türk vatandaşları nispi te yol açtığını AD eğrisini elde ederken açıkladık.
fiyat avantajı olan yerli mallara yöneldiği için itha- Fiyat değişikliği dışında herhangi bir nedenle ha-
lat da azalacaktır. Böylece fiyat düzeyindeki azalış nehalklarının, firmaların, hükümetin ve dış âlem
nedeniyle net ihracat artacaktır. Net ihracatın art- harcama planlarındaki değişmeler toplam talep
ması toplam harcama fonksiyonunu yukarı kaydı- (AD) eğrisini kaydırır. Toplam talep eğrisini kay-
rır ve denge reel GSYİH düzeyi artar. Şekil 7.1’in dıran faktörler:
alt panelinde ise AD üzerinde E2 noktasına gelinir.
• Hükümet politikalarındaki değişmeler
Bu durum negatif eğimli talep eğrisinin varlığını
açıklamada kullanılır. Benzer şekilde fiyatlar genel • Hanehalkları ve firmaların bekleyişlerinde-
düzeyindeki artış ihracatı azaltıp ithalatı artırır. Di- ki değişmeler
ğer şeyler sabitken ülkedeki genel fiyat seviyesinde- • Uluslararası faktörler
ki artış net ihracatı (X–M) azaltır. Böylece toplam • Toplam servetteki değişmeler
harcama fonksiyonu (AE = C+I+G+X–M) aşağı Şimdi sırasıyla bunlardaki değişmelerin AD eğ-
kayar ve reel hasıla düzeyi düşer. Toplam harcama risini nasıl kaydırdıklarını açıklayalım.
fonksiyonu kullanılarak elde edilen AD eğrisi
üzerinde yüksek fiyat düzeyi düşük hasıla düzeyi ile
ilişkili olur. Hükümet Politikalarındaki Değişmeler
Dikkat ederseniz harcama gelir modelinde her Hükümetler uyguladıkları para ve maliye poli-
harcama fonksiyonu tek bir fiyat düzeyi için çizilir. tikaları ile toplam talebi etkileyebilir. Hükümetin
Fiyat düzeyi değiştikçe toplam harcama fonksiyo- kamu harcamaları, transfer ödemeleri ve vergileri
nu da değişmekte ve farklı bir reel hasıla düzeyinde kullanarak ekonomiyi etkileme teşebbüsleri ma-
denge sağlanmaktadır. İşte AD eğrisi, her fiyat liye politikası olup, AD eğrisini kaydıran önemli
düzeyi için bu denge reel hasıla düzeyleri dikkate bir faktör olarak karşımıza çıkar. Örneğin, mal ve
alınarak çizilmektedir. Yukarıda açıkladığımız bu hizmetler için kamu harcamalarının artması, trans-
166
İktisada Giriş
fer harcamalarındaki artış ve vergilerdeki azalma beklentiler toplam harcama fonksiyonunun do-
genişletici maliye politikası olup AD’yi sağa AD1’e layısıyla toplam talep eğrisinin kaymasına neden
kaydırır. Kamu harcamalarındaki azalma, transfer- olur. Örneğin, gelecekte enflasyon oranının artaca-
lerdeki azalma ve vergilerdeki artış daraltıcı mali- ğı şeklinde bir beklenti oluşmuş ise, diğer koşullar
ye politikası olup AD’yi sola kaydırır. Şekil 7.2’de sabitken, toplam talepte bir artışa yani AD eğrisi-
fiyat düzeyinin değişmediği bir durumda maliye nin sağa kaymasına neden olur. Beklenen enflas-
politikaları değişikliğine bağlı olarak AD’deki kay- yon oranı ne kadar yüksek ise, mal ve hizmetlerin
malar gösterilmiştir. gelecekteki fiyatları o denli yüksek olacaktır. Yine
AD eğrisinin sağa kayması durumunda, her bir enflasyon beklentisinin yüksek olması paranın ve
fiyat düzeyinde eskiye kıyasla daha fazla harcama diğer finansal varlıkların beklenen reel değerini
yapılırken, AD’nin sola kayması ise her bir fiyat düşürecektir. Bu durumun farkında olan insanlar
düzeyinde daha az harcama yapılacağını ifade eder. cari dönemde daha çok mal ve hizmetler alacaklar,
dolayısıyla AE yukarı kayarken AD ise sağa kaya-
Yine merkez bankası tarafından para arzı ve
caktır. Enflasyon oranının düşeceği beklentisi ise,
faiz oranlarını değiştirme eylemleri para politika-
insanların harcamalarını ertelemelerine yol açaca-
sı olup, AD eğrisinin kaymasına neden olur. Para
ğından AD eğrisi sola kayacaktır.
arzını artırmaya yönelik eylem genişletici para
politikası olup AD eğrisini sağa kaydırır. Benzer Başka bir açıdan bakmak için; hanehalkları ve
şekilde para arzının azaltılması ise daraltıcı para firmaların gelecek hakkında iyimser olduklarını
politikası olup AD’yi sola kaydırır. Yine merkez varsayalım. Örneğin, hanehalklarının gelecekte-
bankası veri fiyat düzeyinde faiz oranlarını artırıcı ki gelirlerinin artacağını düşünelim, bu durumda
kararlar alırsa AD eğrisi sola kayar. Çünkü yüksek tüketiciler cari dönem tüketimlerini artırma eği-
faiz oranlarıyla karşılaşan firmalar ve hanehalkları liminde olurlar, dolayısıyla AE fonksiyonu yukarı
(özellikle yatırımcılar) yüksek faiz maliyetinden kayarken, AD eğrisi de sağa kayar. Benzer şekilde
kaçınmak ve ödünç verilebilir fonlardaki yüksek şayet firmalar gelecekte kârlılık düzeyinde artış
getiri avantajlarından yararlanmak amacıyla bekliyorlarsa yatırım harcamalarını artırma çabası
harcamalarını kısarlar ve AD sola kayar. Tersi içinde olurlar. Şöyle ki; verimliliği artıracak şekil-
durumda ise AD eğrisi sağa kayar. de teknolojide önemli değişiklikler olmuşsa, fir-
maların yeni sermaye mallarına talebi artacaktır.
P Çünkü firmalar en son teknolojileri kullanmakla
kârlarında önemli artış olacağını beklediklerinden,
yeni fabrika ve teçhizat için yatırım harcamalarını
artıracaklardır. Yine AE fonksiyonu yukarı kayar-
Fiyat Düzeyi (P)
Hanehalkları ve Firmaların
Uluslararası Faktörlerdeki Değişmeler
Bekleyişlerindeki Değişmeler
Toplam talebin kaymasına neden olan uluslara-
Gelecekteki ekonomik koşullara ilişkin her tür-
rası etmenler; döviz kurundaki ve yabancıların gelir
lü bekleyişler, hanehalkları ve firmaların harcama
düzeyindeki değişmelerdir. Daha önce açıkladığımız
kararlarını etkiler. Özellikle gelecekteki enflasyon
döviz kuru; bir birim yabancı para satın almak için
beklentileri, gelir düzeyi ve kâr düzeyine ilişkin
167
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları
ödenmesi gereken Türk Lirası miktarıdır. Şayet dö- ise AD eğrisini sola kaydırır. Örneğin, Menkul
viz kuru yükselirse ithal malları pahalı hale geldiğin- Kıymet Borsası’nın olumlu bir trend yakalama-
den ithalat azalacaktır. Çünkü 1$ = 3T iken, 10$’a sı, indeks değerinin önemli ölçüde artması, ha-
ithal edilen mal için ithalatçı firma 30T öderken kur nehalklarının elindeki hisse senetlerinin değerini
yükselip, 1$ = 4T olduğunda firma aynı mal için yükseltir. Hisse senedi fiyatlarının artması mev-
40T ödemek zorunda kalacaktır. İthal malının yurt cut pay senedi sahiplerinin daha varlıklı olması
içindeki fiyatı yükseldiği için talep edilen miktarı demektir. Bu şekilde servet düzeyi yükselenler,
da azalacaktır. İhracat ise kurun yükselmesinden ellerindeki hisse senetlerinin bir kısmını satarak
olumlu etkilenecektir. Çünkü ülkede üretilen mallar dayanıklı tüketim malı harcamalarını artıracaklar-
yabancı para cinsinden ucuzlayacaktır. Net ihracat dır. Sadece dayanıklı tüketim malı değil her tür
olumlu etkilendiği için her bir fiyat düzeyinde top- tüketim harcamaları teşvik edilmiş olacaktır. Özet
lam harcama fonksiyonu yukarı kayarken, AD eğrisi olarak borsaya kayıtlı pay senetlerinin değerinde-
sağa kayacaktır. Tersi durumda ise AD sola kayar ve
ki artış harcamaları teşvik edecek herhangi bir fi-
AE ise aşağı kayar.
yat düzeyinde toplam harcama fonksiyonu yukarı
Yabancıların gelir düzeyindeki artışlar da kayarken AD eğrisi de sağa kayacaktır. Servetteki
Türkiye’de üretilen mal ve hizmetlere olan talebi ar- bir azalma ise, örneğin borsadaki düşüş sonucu
tırması durumunda AD eğrisinde sağa kayma görü- ortaya çıkmış olabilir, AD eğrisini sola kaydırır.
lür. Çünkü ihracat artacaktır, döviz girdisi sağlayan
Burada bir hususu açıklamada yarar vardır: AD
hizmetlere, örneğin turizme, talep artacaktır.
eğrisinin negatif eğimli oluş nedenlerinden biri
olarak açıkladığımız servet etkisinde, fiyat düze-
Toplam Servetteki Değişmeler yindeki değişmeyi dikkate almıştık. Oysa burada
Toplumun servetindeki bir artış toplam talep fiyat dışı bir nedenle servet değişikliği üzerinden
eğrisini sağa kaydırırken, servetteki bir azalma analiz sürdürülmektedir.
168
İktisada Giriş
olacaktır. Modern iktisatçıların çoğu bu iki uç durum Bu durumda artan fiyat düzeyine göre çıktının
arasında yer alır, zaman unsurunu dikkate alarak, üc- seviyesi maliyetlere bağlıdır. Firmaların emek ve
retlerin ve fiyatların uzun dönemde esnek olacağını diğer tüm girdiler için ödedikleri fiyatların birço-
ancak kısa dönemde en azından bazı ücretlerin ya da ğu kısa zaman dilimleri için genelde sabittir. Öyle
girdi fiyatlarının yapışkan olacağını tartışırlar. Bu tar- ise fiyat artınca birim kâr artacak firmalar daha
tışmalar çerçevesinde özellikle kısa dönemde toplam fazla üretim gerçekleştireceklerdir. Ancak girdi fi-
arz eğrisinin (SRAS) pozitif eğimli olduğu genel kabul yatlarının ya da maliyetlerin sabitliği sonsuza dek
görmektedir. Öte yandan uzun dönem toplam arz eğ- sürmez. O halde birim girdi fiyatlarının sabitliği
risinin (LRAS) ise tam istihdam düzeyinde (YF) düşey ya da katılığı için temel nedenlere bakmamız ge-
olduğu, yani reel GSYİH’nin potansiyel GSYİH’ye rekmektedir.
eşit olduğu kabul edilir. Çünkü ücretler ve fiyatlar Maliyetlerin katılığı için temel neden uzun dö-
uzun dönemde esnektir. Aşağıdaki Şekil 7.3’de kısa ve nemli sözleşmeler ya da kontratlardır. Örneğin işçi
uzun dönem için toplam arz eğrileri çizilmiştir. sendikaları ile sözleşmeler genelde her yıl ya da 2
Kısa dönemde pozitif eğimli toplam arz eğrisi, fir- yılda bir yapılır. Anlaşma dönemi boyunca ücretler
maların düşük fiyat düzeylerinde daha az, yüksek fiyat sözleşmede öngörülen şekliyle sabittir. Hatta belir-
seviyelerinde ise daha fazla toplam çıktı arz edecekleri- gin bir kontrat olmasa da ücret ayarlamaları genel-
ni gösterir. Firmaların bu şekilde davranmalarının ne- de yılda bir kez yapılır. Benzer şekilde girdi olarak
deni; ücret ve girdi fiyatlarının esnek olmaması nede- kullanılan birçok hammadde ve materyal firmalarca
niyle kısa dönemde bazı maliyetlerin sabit kalması ve uzun dönem kontratlar ile önceden belirlenmiş
yükselen fiyatlarda firmaların daha kârlı duruma geç- fiyatlar üzerinden alınır ve satılır. Firmalar açısından
meleridir. Çünkü kâr amaçlı firmaların piyasaya arz belirli bir zaman diliminde girdi fiyatlarının sabit
edeceği mal ve hizmet miktarı, çıktıları için ödenen kalması önemlidir. Çünkü firmalar ne kadar üretim
fiyata, ücretlere ve diğer üretim maliyetlerine, tekno- yapacaklarına ilişkin karar verirken satış hasılatı ile
loji ve daha birçok faktöre bağlıdır. Arz edilen çıktı kendi üretim maliyetlerini karşılaştırırlar. Bunda ise
miktarını belirleyen diğer şeyler sabit tutulduğunda ürünün fiyatı ile girdi fiyatları önemli rol üstlenir.
(ceteris paribus) her bir fiyat düzeyinde arz edilen reel Eğer ürünün fiyatı, ücretler ve diğer faktör maliyetleri
GSYİH miktarı ekonominin toplam arz eğrisidir. sabit iken artıyorsa, üretim daha kârlı olur ve firma
çıktı miktarını artırır.
P LRAS SRAS Önemli bir noktayı işaret etmeden geçmeyelim;
eğer ücretler ve diğer girdi fiyatları ürünün fiyatıyla
birlikte artmış olsaydı firma kendi çıktısını
Fiyat Düzeyi (P)
169
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları
170
İktisada Giriş
TOPLAM ARZ VE TOPLAM TALEP nin üzerinde ise örneğin P2 seviyesinde ise arz edilen
DENGESİ (DENGE ÇIKTI VE FİYAT reel GSYİH miktarı talep edilen reel GSYİH mik-
DÜZEYİ) tarını aşacaktır. Bu durumda piyasada mal fazlası
oluşacak, stoklar hızla artacak ve firmalar ürünlerini
Şimdiye kadar öğrendiğimiz toplam talep ve
satamaz hale geleceklerdir. Bu gelişmeler karşısın-
toplam arz analizlerini birleştirerek, reel GSYİH
da firmalar stoklarını eritmek için kendi aralarında
denge miktarını ve denge fiyat düzeyini eşanlı
çetin bir mücadeleye girecekler, bir yandan fiyatları
olarak belirleyebiliriz. Şekil 7.5 bu işleyişi açıkla-
öte yandan üretimlerini düşüreceklerdir. Sonuçta
maktadır. Toplam talep eğrisi (AD) ve toplam arz
fiyatlar genel düzeyi toplam çıktı talebinin toplam
eğrisi (AS), reel GSYİH’nin Y1 düzeyde ve genel
arza eşit olduğu P1 seviyesine kadar düşer. Denge
fiyat seviyesinin P1 olduğu düzeyde E noktasında
çıktı düzeyinde de toplam arz toplam talep eşitliği
kesişmektedir. Bu, denge çıktı ve fiyat düzeyini gös-
sağlanmış olur.
terir. Şayet başlangıçta fiyat bu denge fiyat düzeyi-
171
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları
172
İktisada Giriş
E2
çeşitli nedenleri vardır. Asgari ücret, sendikalaşma
AE1(P1)
ve çeşitli hükümet kararları gibi kurumsal fak-
E1 törler nedeniyle aşağıya düşmezler. Yine yüksek
ücretlerin çalışanları teşvik edeceği gibi psikolojik
faktörler, ücret indirimine giden firmalarda ön-
celikle iyi olan işçilerin işten ayrılmaları gibi ne-
denlerle ücretlerin aşağıya doğru ayarlanması çok
45° güç olmaktadır. Bu durum oldukça ciddi sonuçlar
0 Y1 YF Reel GSYİH
doğurmaktadır. Şayet ücretler ve fiyatlar düşmü-
yorsa durgunluk uzun süre devam eder. Başka bir
AS1
anlatımla toplam harcamalar düşük olduğunda
ekonomi uzun süre deflasyonist açık konumunda
Fiyat Düzeyi (P)
P1 kalabilir.
E1 AS2
Fakat günümüzde politikacılar deflasyo-
nist açığın kendiliğinden kapanması için veya
P2
E2 durgunluktan kurtulmak için ücretlerin ve
fiyatların düşmesini beklemenin yanlış olduğuna
AD inanmaktadırlar. Bunun yerine deflasyondan
kurtulmak için çeşitli politikalarla müdahaleler-
0 Y1 YF
Reel GSYİH de bulunmanın gerekliliği konusunda görüşler
Şekil 7.6 Eksik İstihdam Dengesi ve Ekonominin ağırlık taşımaktadır. Ancak ne kadar ve ne şekil-
Ayarlanma Süreci de bir hükümet politikası konusunda tartışmalar
sürmektedir.
Şekle göre denge hasıla düzeyi potansiyel
GSYİH’nin (YF’in) altında olduğu için, ekono- Aşırı İstihdam Dengesi
mide işsizlik vardır, durgunluk vardır. Böyle bir GSYİH, potansiyel düzeyinin (YF) üzerinde
ortamda iş bulmak zorlaşacak, işçiler ücret artışını olduğunda denge aşırı istihdam dengesi olarak
istemek yerine azalışlarına razı olacaklardır. Hatır- adlandırılır. Böyle bir denge durumunda çalı-
larsanız AS eğrisi veri bir ücret düzeyi için çizilir, şanlara talep fazladır. Firmalar yeni çalışan bul-
ücret düzeyi düştüğünde ise AS sağa kayar. AS’nin mada zorluk çekerler, hatta ellerinde bulunanları
sağa kayması, bir tarafta fiyatlar genel düzeyinin da diğer firmalara kaptırmamak için çaba gös-
düşmesine ve üretim açığının kapanmasına, yine terirler. Böyle bir ortamda her türden çalışanla-
üretim düzeyinin tam istihdama ulaşmasına neden rın arzı yetersiz olduğu için (çünkü potansiyelin
olur. Öte yandan fiyat düzeyindeki azalma toplam üzerinde çıktı üretilmektedir) firmalar ücretleri
harcama fonksiyonunu AE2’ye kaydırır ve bu yol- yükseltmeye başlarlar. Ücretlerin artırılmasıyla
la ekonomideki deflasyonist açık kapanır. Çünkü firmaların maliyetleri de artar ve toplam arz eğ-
eksik istihdam dengesi sonsuza kadar sürmez. risi sola (AS2’ye) kayar (Şekil 7.7). Fiyat düzeyi
Durgunluk devam ettiği sürece, hatta derinleştikçe P2’ye yükselir ve toplam harcama fonksiyonu da
ücretler ve fiyatlar düşecek ekonomi kendi kendini aşağı kayar ve enflasyonist açık kapanır. Başka
düzeltme mekanizmasını işletecektir. bir ifade ile fiyat düzeyindeki artış, yani enflas-
Ancak günümüz modern ekonomilerinde bu yon, enflasyonist açığı eritir ve ekonomiyi tam
ayarlama süreci çok yavaş işler. Özellikle geçmişe istihdam düzeyinde dengeye ulaştırır.
173
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları
Y=AE
E1 AE1(P1) Bir sonraki alt başlıkta bu durum incelenecektir.
Aşırı istihdam dengesi durumunda da eko-
AE2(P2) nominin kendi kendini düzeltme mekanizması
E2 çok zaman alır. Çünkü ücretler ve fiyatlar hemen
ayarlanmazlar. Bir kez daha politika yapımcıla-
rı bu sürece müdahale etmek isteyebilirler. Daha
sonra açıklanacak olan para ve maliye politikalarını
45°
devreye sokmak isteyebilirler. Yine bu otomatik
mekanizmanın işleyebilmesi için toplam talep
0 YF Y1 Reel GSYİH eğrisinin sağa kaymasına neden olacak güçler
AS2 olmamalıdır. Çünkü toplam arz sola kayarken
toplam talepte sağa kayarsa enflasyonist açık
P2 kapanmaz, uzun süre enflasyon devam eder. Aşırı
Fiyat Düzeyi (P)
E2 AS1
istihdam durumu sürdürülür.
Tam istihdam dengesinde ne enflasyonist açık
P1 E1 ne de deflasyonist açık durumu söz konusudur.
Toplam harcama fonksiyonu 45 derecelik doğruyu
AD
tam istihdam hasıla düzeyinde keser. Yine toplam
0 YF Y1 Reel GSYİH arz ve toplam talep eğrileri uzun dönem toplam arz
ya da tam istihdam hasıla düzeyi üzerinde kesişirler.
Şekil 7.7 Aşırı İstihdam Dengesi ve Ekonominin
Bu durumu şekil çizerek kendiniz gösterebilirsiniz.
Ayarlanma Süreci
Kısa dönemde herhangi bir ayarlanma mekanizması
işlemez. Ancak uzun dönemde ekonomik büyüme
Bu sürece ilişkin ekonomik işleyişe doğrudan nedeniyle uzun dönem toplam arz eğrisi (YF) sağa
bakacak olursak; aslında enflasyonun artma nede- kayar. Yani potansiyel GSYİH düzeyi büyüme
ni, toplam harcamaların fazla olmasıdır. Talep çok oranına bağlı olarak daha yüksek bir değer alır ve
yüksek olduğu için, üretimde kapasitenin üzerine dinamik işleyiş devreye girerek yeni dengeler olu-
çıkma çabaları maliyetleri artırarak genel fiyat dü- şur. Fakat biz burada uzun dönem değişmeleri göz
zeyinde artışa neden olmaktadır. Öte yandan top- ardı ederek genel fiyat ve reel hasıla düzeyindeki
lam talebin yüksek olması başlı başına fiyat düzeyi dalgalanmaları inceleyeceğiz. Böylece iktisat
artışını ortaya çıkarmaktadır. Artan fiyat düzeyi literatüründe sık kullanılan deflasyon, enflasyon ve
alım gücünü azalttığı için tüketim harcamaları stagflasyon kavramlarına daha yakından bakacağız.
azaltılır. Yine fiyat düzeyinin artışı ile ithalat artar
ve ihracat azalır. Sonunda toplam harcamalar aza-
lır, ekonomi potansiyel üretim kapasitesine döner. Deflasyon, Enflasyon ve Stagflasyon
Bu noktada ekonominin kendi kendini düzeltme Yukarıdaki incelemeler basit olduğu kadar ger-
mekanizması durur. çek dünyadaki olayları açıklamada çok önemli
Kısaca özetlersek, şayet ekonomi kısa dönem- dersler veriyor. Ekonomide deflasyonist açık var
de aşırı istihdam denge durumunda ise enflasyo- ise tüm üretim faktörleri için eksik kullanım ve
nist açık vardır. Bu durumda talep fazlalığı; yüksek işsizlik söz konusu olur. Bu durum faktör fiyatları
üretim düzeyi için gerekli girdi talebindeki artışa ve ücretler üzerinde düşüşe neden olur kısa dönem
neden olacak, ücretler ve diğer girdi fiyatlarını AS sağa kayar. Bu süreçte genel fiyat düzeyinde
arttıracağı için genel fiyat düzeyinde artışa ya da düşme gözlenir ki bu deflasyon olarak adlandırılır.
enflasyona neden olacaktır. Yükselen fiyatlar tüke- Enflasyonist açık durumunda tam tersi süreç
ticilerin alım gücünü ve net ihracatı azalttığı için yaşanıyor ve genel fiyat düzeyi yükseliyor. Stagf-
enflasyonist açık kapanır. Enflasyonist açığın ka- lasyonda ise ekonomide yaşanan süreç sonucunda
panması bir yanda genel fiyat düzeyinin yükselme- genel fiyat düzeyi artarken reel hasıla düzeyinde
sine diğer yandan üretimde düşüşe yol açtığı için azalma görülüyor. Şimdi sık yaşanan bu iki sürece
ekonomide stagflasyon ortaya çıkar. Yani ekonomi- daha yakından bakalım.
174
İktisada Giriş
Şekil 7.7 dikkatle incelendiğinde görüleceği üzere bu tür enflasyonlarda asıl sorun, potansiyel GSYİH
düzeyine göre toplam talebin yüksek olmasıdır. Toplam talep başlangıçta o kadar yüksek ki, kısa dönem
arzı potansiyel GSYİH’nin (YF) çok ötesinde kesmektedir. İşte bu aşırı talep ücretleri ve fiyatları artır-
maktadır. O halde talep yönünden bakıldığında, AD’yi sağa kaydıran parametreler enflasyonu oluşturan
nedenlerdir ki, enflasyon talep artışından kaynaklanmıştır. İşte toplam talebin aşırılığı sonucu ortaya çıkan
bu fiyat artışları talep enflasyonu olarak isimlendirilir.
Y1 çıktı düzeyinden sonra şekilde bir hususu daha izleyebiliyoruz. O da girdi maliyetlerindeki artışa
bağlı olarak fiyatlar yine artmaktadır, ancak bu kez çıktı miktarı da azalmaktadır. Bu stagflasyon olarak
tanımlanan bir süreci açıklıyor. Burada aşırı toplam talebi takip eden bir süreç olarak stagflasyon yaşan-
mıştır. Stagflasyonun neden yaşandığını anlamak da kolaydır. Toplam talep aşırı olduğunda, ekonomi
kısa süre için normal kapasitesinin üzerinde üretim yapabilir. Ancak bu süreç uzun süre devam edemez,
çünkü emek talebi arttıkça buna bağlı olarak ücretlerde artar. Diğer girdi fiyatları da yükselir. Kapasite
aşırılılığından dolayı yıpranma daha fazla olur. Makineler ve hammaddeler yetersiz olabilir. Sonuçta
yüksek maliyetlerle karşılaşan firmalar daha az üretim yapar ve ürünleri için daha yüksek fiyat uygular
ki bu stagflasyon olgusudur.
Şekilde aşırı toplam talebin yol açtığı enflasyondan sonra stagflasyon süreci gösterilmiştir. Oysa toplam
arz eğrisindeki sola kayma da stagflasyona neden olur. Örneğin, 1970’lerin ilk yarısında ve sonunda ortaya
çıkan petrol krizi nedeniyle artan enerji fiyatları, yine 1990’daki Irak’ın Kuveyt’i işgali sonucunda ve son
olarak Irak savaşı sonrası 2004 yılı ortalarında görülen petrol fiyatlarındaki yükselmeler enerji fiyatlarını
hızla arttırdı. Üreticilerin karşı karşıya kaldıkları bu ani maliyet artışları toplam arz eğrisini sola kaydırdı.
Şayet AS eğrisi sola kayarsa üretim azalır. Üretim azalmasına karşın, mevcut talebin yüksek kalması fiyat ar-
tışı yaratır. Sonuç yine düşen üretim ve yükselen fiyat düzeyi kısaca stagflasyon olgusudur. Yine Türkiye’de
yaşanan büyük deprem felaketlerinden sonra toplam arz eğrisinde olumsuz bir arz şoku olarak sola kayma
gözlenmiştir.
175
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları
Hükümetlerce uygulanan maliye politikası, as- Eğer ekonomide enflasyon sorunu varsa, bu-
lında vergileme ve harcamalara ilişkin planlar olup nunla mücadele etmek için hükümetin farklı bir
toplam harcamaları ya da toplam talebi arzulanan ekonomi politikası seti oluşturması gereklidir. Key-
düzeye getirmek amacıyla uygulanır. Benzer şekil- nesyen modele göre, enflasyona neden olan toplam
de, merkez bankasının para arzının azaltılmasına harcamaların fazlalığıdır. Yani insanların ekonomi-
ya da arttırılmasına yönelik kararları, faiz oranları nin üretebileceğinden daha fazla mal ve hizmeti
ve döviz kurlarına ilişkin kararlarıyla toplam har- alma çabaları enflasyona yol açar. Enflasyona kar-
camaları dolayısıyla toplam talebi etkilemesi ise şı uygun politika olarak; hükümetin harcamaları
para politikasıdır. Toplam arza yönelik olarak da azaltması veya vergileri arttırması ya da her ikisini
tasarruf ve yatırımları teşvik ve firma maliyetlerini birlikte uygulayan politikalara başvurması gerek-
etkileyen bir takım düzenlemeler de arz yönlü poli- mektedir. İşte toplam harcamaları azaltmayı amaç-
tikalar uygulanmaktadır. layan ve AD’yi sola kaydıran bu tür politikalar
Burada ilk olarak Keynesyen yaklaşım çerçeve- daraltıcı ya da sıkı maliye politikası olarak isimlen-
sinde maliye ve para politikaları açıklanıp politika dirilir. Şimdi hükümetlerin işsizlik ve enflasyonla
etkinliklerini sınırlayan faktörler ortaya konulduk- mücadele için bu politikaları nasıl kullanacaklarına
tan sonra aktivist ve aktivist olmayan tartışmalara bakalım.
girilecektir. Ekonomiyi yönlendirmede hükümet
müdahalelerinin uygunluğu hakkındaki Klasik ve İşsizlikle Mücadele İçin Maliye
Keynesyen iktisatçılar arasındaki uyuşmazlıklarda
Politikası Kullanımı
olduğu gibi, günümüzde de Yeni Keynesyenlerle,
Monetaristler ve Yeni Klasik iktisatçılar arasındaki Ekonominin tam istihdam çıktı düzeyinin
tartışmalar devam etmektedir. Biz de açıklamaları- 500 milyar T olduğunu düşünelim. Şu andaki
mızı bu sürece göre ele alıp, önce aktivist politika denge düzeyi olan 440 milyar T çıktı seviyesi için
ve aktivist olmayan politikalar ile arz yönlü politi- ekonomide işsizlik görülecektir. Keynesyen modele
kaları, rakip düşünce okullarının görüşleri çerçeve- göre sorunun kaynağı toplam harcamaların yeter-
sinde inceleyeceğiz. sizliğidir. Bunun için düzeltici bir yaklaşım olarak
genişletici maliye politikası kullanılmalıdır. Yani
maliye politikası duruma göre uygulanmaktadır.
Maliye Politikası Duruma göre maliye politikası, ekonominin per-
Keynesyen modelde ekonominin performansı formansını yönlendirmek için kamu harcamaları,
üzerinde toplam harcamalar anahtar rol üstlenir. transferler ve vergi seviyelerinin yeniden ayarlan-
Daha fazla harcama, daha fazla iş ve daha fazla çıktı masıdır. İşsizlik sorunu olduğuna göre, duruma
anlamına gelir. Eğer ekonomi eksik istihdamda ise uygun politika hükümet harcamalarını arttırmak,
yani işsizlik varsa, sorunun kaynağı yetersiz harca- transferleri arttırmak ya da vergileri düşürmektir.
malardır. Yani mal ve hizmetler için toplam tale- Hatta bunların kombinasyonları da uygulanabi-
bin az olmasıdır. Keynes hükümetin harcamaları lecek politikalardır. Şimdi bu alternatifleri kısaca
arttırarak (G ve TR), vergileri azaltarak ya da her değerlendirelim.
ikisiyle birlikte işsizlikle mücadele edebileceğini Toplam harcama yetersizliğini ortadan kaldır-
işaret etmiştir. Bu politikalar ekonomide toplam mak için yalnızca kamu harcamaları arttırılacaksa,
harcamaları (AE) arttıracak, buna bağlı olarak çıktı ne kadar ilave harcamanın gerekli olacağını belir-
ve istihdam düzeyi yükselecektir. İşte toplam har-
leyebiliriz. Çoğaltan konusundaki bilgilerimizi
camaları arttıran dolayısıyla toplam talebi (AD)
kullanarak temsili ekonomimiz için hesaplamaları
sağa kaydıran bu politikalara genişletici maliye po-
litikaları denir. yapabiliriz. Bunun için altıncı bölümdeki örnek
çözümde yer alan çoğaltan katsayılarını kullanaca-
ğız. Burada şekil çizimini de sizlerin yapmasını is-
Maliye politikası, ekonominin perfor- teyeceğiz. Kamu harcamaları çoğaltanı, αg = 2,5 ol-
mansını yönlendirmek için hükümet har- duğundan, çıktı ya da GSYİH düzeyini 60 milyar
camaları ve vergilerin ayarlanmasıdır. T arttırabilmek için kamu harcamaları 24 milyar T
arttırılmalıdır. Çünkü,
176
nm440 milyar TL
harcama çıktı seviyesi
yetersizliğini için ekonomide
ortadan kaldırmakişsizlik için görülecektir.
yalnızca kamu Keynesyen modele
harcamaları
nun kaynağı toplam harcamaların yetersizliğidir. Bunun için
aksa, ne kadar ilave harcamanın gerekli olacağını belirleyebiliriz. Çoğaltan konusundaki düzeltici bir yaklaşım
nişletici
mizi maliye
kullanarak politikası
temsili ekonomimiz kullanılmalıdır. Yani maliye
için hesaplamaları politikası
yapabiliriz. Bunun duruma
için altıncı göre
aktadır.
ki örnek çözümde yer alan çoğaltan katsayılarını kullanacağız. Burada şekil çizimini deiçin
Duruma göre maliye politikası, ekonominin performansını yönlendirmek
camaları, İktisada
transferler ve Giriş
vergi seviyelerinin yeniden
apmasını isteyeceğiz. Kamu harcamaları çoğaltanı, αg = 2,5ayarlanmasıdır.
olduğundan, çıktı İşsizlik
ya da GDP sorunu
) düzeyini 60 milyar TL arttırabilmek için kamu harcamaları 24 milyar TL arttırılmalıdır. ya
göre, duruma uygun politika hükümet harcamalarını arttırmak, transferleri arttırmak
eri düşürmektir. Hatta bunların kombinasyonları da uygulanabilecek politikalardır.
alternatifleri kısaca değerlendirelim. kamu harcamaları azaltılmalı ya da vergiler arttı-
60 olur. rılmalıdır. Yani daraltıcı maliye politikası uygulan-
m harcama yetersizliğini Y = a g × DG
D ortadan DG = için
Þ kaldırmak = 24 yalnızca
olur. kamu harcamaları
2 ,5
ksa, ne kadar ilave harcamanın gerekli olacağını belirleyebiliriz. Çoğaltan malıdır. Kamu harcamaları azaltıldığından çoğaltan
konusundaki
izi kullanarak temsili ekonomimiz içinharcama
hesaplamaları katsayısına
Bunun içinbağlı olarak GSYİH azalmış olur. Vergi
ansfer harcamaları arttırılarak,
Şayet transfertoplamharcamaları eksikliğiyapabiliriz.
arttırılarak, ortadan kaldırılacaksa,
toplam altıncı
bu
i αörnek çözümde yer
30 alan çoğaltan katsayılarını kullanacağız. Burada artışının
gereklişekil çizimini deetkisi vardır. Çünkü yüksek ver-
ise farklı
tr=2 olduğundan,harcama milyar TL düzeyinde
eksikliği ortadanbir transfer harcaması
kaldırılacaksa, bu olacaktır.
pmasını isteyeceğiz. durumda Kamu harcamaları
=2 olduğundan,
αtrhükümet, çoğaltanı,
30 milyar αg =T2,5 olduğundan, çıktı yatüketiciler,
düzeyin-
gi ödeyen da GDP harcanabilir gelirlerinin azal-
istihdama ulaşma amacına harcamaları sabit bırakıp vergileri
dığınıazaltarak
görürler, dabu ise onları tüketim harcamalarını
düzeyini 60 milyar TL arttırabilmek
r. Eğer vergilerdeazaltılırsa, tüketiciler
için daha
kamufazlaharcamaları 24 milyar
kullanılabilir
TL arttırılmalıdır.
gelire sahip olur,
bir transfer harcaması gerekli olacaktır. azaltmaya yöneltir, yine çoğaltan etkisi ile GSYİH
yla tüketim harcamaları Tam artar.
istihdamaTüketimulaşmamalları
amacınatalebindeki
hükümet, artış,
har-firmaları
azalır.üretimlerini
Böylece harcamalardaki azalma toplam harca-
ya teşvik eder ve ilave iş olanağı yaratılmış
camaları sabit bırakıp vergileri azaltarak olur. İşsizlikle
da mücadele
ulaşa- ma etmede vergi aşağı kaydırarak GSYİH düzeyi-
fonksiyonunu
nin doğru miktarını belirlemek, kamu 60
harcamalarındaki artışın doğru miktarını
DY Eğer
bilir. × DG azaltılırsa,
= a g vergiler Þ G=
Dtüketiciler 24 olur.
=daha fazla ni düşürürken, AD eğrisini de sola kaydırmaktadır.
ekten daha zordur, ancak transfer
kullanılabilir gelireharcamalarına 2,5 tüketim
benzerdir.
sahip olur, dolayısıyla Vergiler indirildiği zaman azalma ise fiyatlar genel düzeyi
Toplam talepteki
er indirimin sağladığı ilave
harcamaları harcanabilir
artar.toplam
Tüketim gelirinin tümünü
malları eksikliği harcamazlar,
talebindekiortadan
ar- bir kısmını
nsfer harcamaları arttırılarak, harcama üzerindeki
kaldırılacaksa,baskıyı hafifletmektedir.
ederler. İşte bu tış,
yüzden gerekli
firmaları vergi değişikliği
üretimlerini arttırmaya miktarı
teşvikkamu
eder harcamasına
ve gerekli göre daha bu
α =2
malıdır.
tr olduğundan,
Ne kadar 30
fazla milyar TL düzeyinde
olacağı yaratılmış bir
ise, gerekliolur.
vergi transfer harcaması
değişikliği olacaktır.
Enflasyon
miktarı, marjinal tüketim ile mücadele için kullanılan mali-
ilave iş olanağı İşsizlikle mücadele ye politikasının işsizlik ile mücadelede kullanılan
e çarpıldığında,
stihdama ulaşma harcama
amacına
etmede için gerekli
vergihükümet,
indiriminindeğişikliğe
harcamaları eşit
doğru miktarını olmalıdır.
sabit bırakıp Yani;
belirle- vergileri azaltarak da
maliye politikasından daha az popüler olduğunu
Eğer vergilermek, azaltılırsa, tüketiciler dahaartışın
kamu harcamalarındaki fazla doğru
kullanılabilir
mik- gelire sahip olur,
düşünebiliriz. İşsizlikle ilgili vergilerin azaltılması
a tüketim harcamaları artar. Tüketim
tarını belirlemekten dahamalları
zordur, talebindeki artış, firmaları üretimlerini
ancak transfer
ve kamu hizmetlerinin arttırılmasına yönelik har-
teşvik eder veharcamalarına
ilave iş olanağı benzerdir. Vergilerolur.
yaratılmış indirildiği zaman
İşsizlikle mücadele etmede vergi
tüketiciler indiriminkamu sağladığı ilave harcanabilir camalardaki artışlar genelde toplum tarafından çok
n doğru miktarını belirlemek, harcamalarındaki artışın doğru miktarını
gelirinin beğenilir, insanların hoşuna gider. Enflasyonla mü-
kten
üzeredaha zordur,
harcamaları ancaktümünü
transfer
arttırabilmek
harcamazlar,
içinharcamalarına
bir kısmını
benzerdir.
vergileri azaltmalıyız.
tasarruf
Vergilergöre
Örneğimize indirildiği
harcamaları zaman
ederler. İşte bu yüzden gerekli vergi değişikliği mik- cadele için vergilerin arttırılması ve kamu harcama-
indirimin sağladığı ilave harcanabilir gelirinin
arttırmakla ulaşabileceğimiz tam istihdam düzeyine, vergileri 30 birim tümünü harcamazlar, bir
azaltarak kısmını
da şeklindeki önlemler ise genelde
tarı kamu harcamasına göre dahamiktarı
fazlagelirlerindeki
olmalıdır. larının azaltılması
derler. İşteGörüldüğü
mekteyiz. bu yüzden gerekli
üzere vergi değişikliği
tüketiciler harcanabilir kamu harcamasınaartışın göre daha
%80’ini
Nefazla
kadar fazla olacağı ise, gerekli hoş karşılanmaz. Hatta politika uygulayıcıları bile
alıdır.
aklarından Ne kadar
30 milyarlık olacağı
vergi ise, gerekli
indirimi vergi vergi
ile 24 milyarlık
değişikliği
değişikliği miktarı, marjinal
tüketim harcamaları artışına tüketim
neden
miktarı, marjinal tüketim eğilimi ile çarpıldığında, isteksiz davranırlar, özellikle seçim dönemlerinde
çarpıldığında,
ve harcama
çoğaltan yoluyla daiçinGSYHgerekli değişikliğe
düzeyi 60 milyar eşit olmalıdır. Yani; Sonuç olarak
TL artmaktadır.
harcama bu tür daraltıcı politika uygulamak hükümet için
ları teşvik ederek tam için gerekli değişikliğe
istihdama ulaşmadaeşit olmalıdır.vergi
kullanılan Yani; indirimi, hükümet
büyük risk taşır.
larındaki artıştan daha büyük olmak zorundadır, bu büyüklükte ise marjinal tüketim
nemli rol oynar.
Ekonomideki Otomatik Stabilizatörler
onla Mücadele İçin Maliye Politikası Kullanımı Ekonomide işsizlik ve enflasyon gibi sorunların
Bilindiği üzere
üzere harcamaları arttırabilmek içinharcamaları arttırabilmek
vergileri azaltmalıyız. için
Örneğimize göre çıkması
harcamaları
ortaya ve duruma göre maliye politikası
vergileri azaltmalıyız.
arttırmakla ulaşabileceğimiz Örneğimize
tam istihdam göre harcamaları
düzeyine, vergileri 30 birim azaltarak da önemli bir zaman gecikmesi
18 uygulaması arasında
24 birim
ekteyiz. Görüldüğü arttırmakla
üzere ulaşabileceğimiz
tüketiciler harcanabilir tam gelirlerindeki
istihdam artışın %80’ini
ortaya çıkabilir. Politika yapıcıları ve uygulayıcılar
düzeyine,
klarından 30 milyarlık vergileri
vergi 30 birim
indirimi ile 24azaltarak da ulaşabilmek-
milyarlık tüketim harcamaları artışına neden gibi iki temel sorundan, işsiz-
işsizlik ve enflasyon
teyiz. Görüldüğü
ve çoğaltan yoluyla da GSYH üzere tüketiciler
düzeyi 60 harcanabilir
milyar TL gelirle-
artmaktadır. Sonuç olarak
liğe enflasyona kıyasla daha çabuk yanıt ararlar.
rı teşvik ederekrindeki
tamartışın %80’ini harcayacaklarından
istihdama ulaşmada kullanılan 30 milyar-
vergi indirimi, hükümet
Çünkü işsizlikle mücadele için uygulanacak maliye
rındaki artıştanlıkdaha
vergibüyük
indirimiolmak
ile 24 milyarlık tüketim
zorundadır, bu harcamaları
büyüklükte isepolitikaları
marjinal araçları
tüketimpolitik açıdan çok makuldür, ya
emli rol oynar. artışına neden olmakta ve çoğaltan yoluyla da GSYİH da politik açıdan çok fazla hoşa gider. Ancak bura-
düzeyi 60 milyar T artmaktadır. Sonuç olarak harca-
da bile gecikme sorunu ile karşılaşılır. Politika ya-
nla Mücadele İçinmaları teşvik Politikası
Maliye ederek tam Kullanımı
istihdama ulaşmada kullanı-
panlar için bu sorunun varlığına dair net sinyaller
lan vergi indirimi, hükümet harcamalarındaki artış-
elde etmek, vergi ya da harcamalar için yasal izin-
tan daha büyük olmak zorundadır, bu büyüklükte ise
lere ilişkin süreci tamamlamak zaman gerektirir.
marjinal tüketim eğilimi18önemli rol oynar.
Bu süreç içerisinde sorun daha kötüleşebilir veya
sorunla mücadele daha da güçleşebilir. İyi ki eko-
Enflasyonla Mücadele İçin Maliye nomilerde bir takım otomatik stabilizatörler vardır.
Politikası Kullanımı Otomatik stabilizatörler toplam harcamalardaki
Duruma göre politika uygulaması öneren Key- dalgalanmanın şiddetini azaltır, çıktı ve istihdam
nes, enflasyonla mücadelede maliye politikasının düzeyi üzerindeki geniş salınmayı önlemeye yar-
oldukça yararlı olacağının farkında idi. Eğer bir eko- dımcı olur. Ekonomiler için özellikle gelir vergisi ve
nomide üretilen mal ve hizmetten daha fazlası top- işsizlik ödemeleri güçlü ekonomik stabilizatörlerdir.
lum tarafından satın alınmak istenirse o ekonomide Gelir vergisi güçlü bir otomatik stabilizatördür.
enflasyon oluşur. Enflasyonist baskıyı azaltmak için Bilindiği gibi gelir arttığında ödenmesi gereken
177
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları
gelir vergisi miktarı da artar, çünkü hem daha yüksek dilimden vergi ödenir, hem de vergi oranının uy-
gulandığı matrah büyür. Hemen hemen tüm ekonomilerde vergiler gelirden bağımsız değildir. Vergiler
gelire bağlı olduğunda, ücretler, maaşlar ve her türlü gelirlerdeki artışlar, aynı zamanda daha yüksek vergi
anlamına gelir. İşte bu nedenle gelir arttığı zaman tüketim harcamaları, verginin olmadığı ya da götürü
olduğu duruma göre daha az artar. Bu ekonominin genişleme dönemindeki harcamaların hızlı büyüme-
sini sınırladığı için enflasyonu önlemeye ya da yavaşlatmaya yardımcı olur. Ekonomi daralma sürecine
girdiğinde ise vergi sistemi tersine işlemeye başlar. Çünkü gelirdeki azalma düşük vergi demektir, vergilerin
sabit bırakıldığı durumla karşılaştırırsak, tüketiciler daha fazla gelire sahip olurlar. Böylece gelir vergisi,
harcamaları istikrarlı kılmaya ve ekonominin zayıflamasını geciktirmeye yardımcı olur.
İşsizlik ödemeleri ve yoksullara yönelik sosyal nitelikli her türlü yardımlar da otomatik stabilizatör ola-
rak işlev görürler. Ekonomi daralmaya başladığında, işsizlik artmaya başladığında, hükümet tarafından ya-
pılan işsizlik ödemeleri ve sosyal yardımların miktarı otomatik olarak artar. Hükümetin karşılığında mal ve
hizmet almadığı bu harcamalar transfer harcamaları olarak tanımlanır. İşte hükümetin transfer ödemeleri
nedeniyle, ekonomideki işsizlerin gelirindeki azalma kısmen de olsa dengelenir, tüketim harcamalarındaki
hızlı düşüş bir dereceye kadar önlenmiş olur. Benzer şekilde, ekonomi düzelmeye başladığında ve işsizlik
oranı düştüğünde bu transfer ödemeleri otomatik olarak azalırken, az da olsa işsizlik primi kesilir. Bu ise
harcamaların büyümesini yavaşlatarak enflasyonu önlemeye yardımcı olur.
Otomatik stabilizatörler, ekonomik faaliyetlerdeki dalgalanmanın büyüklüğünü azaltmasına rağmen,
tam istihdam ve istikrarlı fiyatları garanti etmez. Yüksek enflasyonları durduramaz ve ekonomiyi derin bir
durgunluk ortamından çıkaramaz. Gerçekte ekonomiyi istikrara yönelten bazı mali düzenleyiciler (stabi-
lizatörler) ekonominin durgunluktan çıkmasını yavaşlatır. Şöyle ki, ekonomideki iyileşme başladığında,
kişisel gelirde artmaya başlar. Ancak yüksek vergiler nedeniyle harcamalardaki büyüme azalmış olur ve
böylece ekonomideki iyileşme yavaşlar. Bu yüzden birçok iktisatçı otomatik stabilizatörlerin, duruma göre
uygulanan maliye politikaları ile desteklenmesi gerekliliğini ileri sürerler.
yaşamla ilişkilendir
178
İktisada Giriş
179
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları
litikası olarak tanımlanır. Diğer yandan Merkez ni doğrudan etkileyebilir. MB, firmalara ne kadar
Bankası’nın para arzını arttırarak ekonomik geniş- kişi istihdam etmelerini ve ürünlerini hangi fiyat-
lemeyi uyarması genişletici ya da gevşek para poli- tan satmaları gerektiğini söyleyemez. Bunun yerine
tikası olarak isimlendirilir. para politikası hedeflerini belirleyerek bu değişken-
Merkez Bankası’nın para politikası uygulamala- leri arzulanan değerlere yaklaştırır. İki temel para
rındaki amaçları; politikası hedefi para arzı ve faiz oranı dır.
• Fiyat istikrarı, Para arzı merkez bankası tarafından yönetilir,
faiz oranı ise kısa dönemde para piyasasında para
• Yüksek istihdam ya da düşük işsizlik,
arzı ve para talebine bağlı olarak belirlenir. Para ta-
• Ekonomide büyüme, lebi Para ve Bankacılık ünitesinde açıklandığı üzere
• Finansal piyasalarda ve kurumlarda istikrar, negatif eğimli olarak çizilir. Çünkü faiz elde para
sağlayarak iyi işleyen bir ekonomi yaratmaktır. tutmanın fırsat maliyeti olduğundan, faiz oranı dü-
Fiyat istikrarı, ekonomide belirsizlik ortamı- şük ise hanehalkı ve firmalar ellerinde daha fazla
nın azaltılması, etkinsizliğin azaltılması ve paranın para tutarlar. Faiz oranı yükseldiğinde ise para yeri-
fonksiyonlarını (değişim aracı olma, değer saklama ne hazine bonosu ya da diğer finansal varlıklara yö-
aracı olma) ve değerinin korunması açısından para nelerek elde daha az para bulundururlar. Para talebi
politikasının önemli bir amacıdır. eğrisi gelir arttığında ve genel fiyat düzeyi yüksel-
diğinde sağa kayarken, gelir düzeyi azaldığında ve/
Yüksek istihdam ya da düşük işsizlik oranı bir
veya fiyat seviyesi düştüğünde sola kayar. Para arzı
başka amaçtır. İşsizliğin yüksek olması, kapasitele-
ise merkez bankası tarafından belirlendiği için dü-
rin eksik kullanımı, ekonomide GSYİH düzeyini
şey çizilir. Arz ve talebin kesişimi kısa dönemde faiz
potansiyel düzeyin altına düşürür.
oranını belirler. Para talebi veri iken merkez ban-
Ekonomik büyüme amacı yaşam standardının kası para arzı ayarlamaları ile faiz oranını değişti-
yükselmesine yönelik önemli bir amaç olup uzun va- rebilir. Faiz ile tahvil, bono gibi finansal varlıkların
dede sürdürülebilir olması arzu edilir bir durumdur. fiyatları arasında ters yönlü ilişki mevcuttur. Şöyle
Finansal piyasalarda ve kurumlardaki istik- ki; bir yıl vadesi olan 1000T’lik tahvili 860T’ye
rar oldukça önemlidir. Şayet finansal piyasalar ve satın aldığınızda, bu tahvilin faiz oranı yaklaşık
kurumlar etkin işlemiyorsa kaynaklar etkin kulla- %16,28’dir. Bu hesaplama şöyle yapılır: Bir yılın
nılmaz tasarruf edenler ve ödünç alanlar olumsuz sonunda size tahvilin üzerinde yazılı olan 1000T
yönde etkilenirler. ödenecek. Ancak siz aldığınız gün 860T ödediğiniz
üzerinde yazılı olan 1000 için
TL ödenecek.
aradaki farkAncak
(140T)sizgetiriniz
aldığınız gün 860 TL ödediğiniz için a
oluyor.
üzerinde yazılı olan 1000 TL
fark (140 TL) getiriniz oluyor. ödenecek. Ancak siz aldığınız gün 860 TL ödediğiniz için
Para Piyasası ve Merkez Bankasının
fark (140 TL) getiriniz oluyor.
Hedef Seçimi
MB, para politikasıüzerinde yazılı
araçlarını (açıkolan 1000iş-TL ödenecek.Yıllık
piyasa Ancak FaizsizÖdemesi
aldığınız gün 860 TL ödediğiniz için aradak
fark (140
lemleri, zorunlu karşılıklar TL) getiriniz
ve reeskont oranı) oluyor.
kul- Yıllık Faiz Ödemesi = Faiz Oranı
Tahvilin Alış Fiyatı = Faiz Oranı
lanarak amaçlara ulaşmayı hedefler. Bazen her iki Tahvilin Alış Fiyatı
amaca birden ulaşabilir. Örneğin Tahvile
yüksektalebin
istihdam
yüksek olduğunu varsayarak tahvilin fiyatının 880 TL’ye yükse
sağlama ve ekonomik büyüme, Tahvile
düşünürsek, talebin
faiz
çünkü sürekli bü-yüksek
oranı 13,64’eolduğunu
düşer. varsayarak tahvilin fiyatının 880 TL’ye yüks
Yıllık Faiz Ödemesi
yümenin sağlanması yüksekdüşünürsek, faiz oranı 13,64’e
istihdamı beraberin- düşer.
Tahvile talebin yüksek = Faizolduğunu
Oranı varsayarak
de getirebilir. Bazen de politika amaçları birbiri Tahvilin Alış Fiyatı
tahvilin fiyatının 880T’ye yükseldiğini düşünür-
ile çatışabilir. Örneğin MB enflasyon
Tahvile oranını
talebin dü- olduğunu
yüksek sek, faiz oranı 13,64’etahvilin
varsayarak düşer. fiyatının 880 TL’ye yükseldiğin
şük tutmak için faizleri Olaya tersinden
yükselttiğinde, firmalarınbakarsak faiz oranı düştüğünde finansal varlıkların değeri yükselmekte
düşünürsek, faiz
Olaya sahip oranı
tersinden 13,64’e düşer.
varlıklara
yatırım harcamaları ve hanehalklarının olanbakarsak
tüketim ekonomik faiz oranı düştüğünde
birimlerin servetlerifinansal varlıkların
artmaktadır. İşte budeğeri yükselmekt
değişikliğe bağlı
varlıklara sahip tüketimleri
hanehalklarının olan ekonomik birimlerin servetleri
etkilenmektedir. Yine faiz artmaktadır. İşte buvedeğişikliğe
oranı yatırımlar döviz kurubağl
ned
harcamaları azalır ve büyüme olumsuz etkilenir.
hanehalklarının
net tüketimleri etkilenmektedir.
ihracatı etkilemektedir. Yine faiz oranı yatırımlar ve döviz kuru ne
net ihracatı
OlayaDikkat
tersinden etkilemektedir.
bakarsak
edilirse para faiz oranı düştüğünde
piyasasında belirlenenfinansal varlıkların
faiz oranı değeri yükselmekte
mal piyasasını dolayısıyla ve
milb
Para Politikası Hedefleri
varlıklara sahip
Dikkat
düzeyini olan ekonomik
edilirse para Zaten
etkilemektedir. birimlerin
piyasasında
mal ve servetleri
belirlenen artmaktadır.
para piyasalarıfaiz oranı İşte
maliki
arasında bu değişikliğe
piyasasını bağlı
temel bağdolayısıyla olara
mil
vardır. Bunla
Olaya tersinden bakarsak faiz oranı düştüğün-
Para politikası hemhanehalklarının
düzeyini
işsizlik oranını tüketimleri
hem de etkilenmektedir.
etkilemektedir. Zaten mal
de finansal ve Yine
para faiz oranı
piyasaları
varlıkların yatırımlar
arasında
değeri gelir-para iki
yükselmekte ve döviz
temel
ve bubağ kuru nedeniyl
vardır. Bunla
enflasyon oranını düşük 1. etkilemektedir.
net tutabilir,
ihracatı Para
bu iki ve mal piyasaları
değişke- arasındaki ilk bağlantı talebi arasındadır. Çünk
1. talebi
Para ve gelire varlıklara
malbağlıdır.
piyasaları sahip
arasındaki
Kısaca olan ekonomik birimlerin
ilk bağlantıbelirlenen
mal piyasasında gelir-paramilli servet-
talebi arasındadır.
gelir Çün
(Y) para piyas
Dikkat edilirse para
talebitalebi
para piyasasında
gelire belirlenen
bağlıdır.önemli
üzerinde Kısaca faiz oranı mal
mal piyasasında
etkiye sahiptir. piyasasını
belirlenen millidolayısıyla millipiya
gelir (Y) para gel
düzeyini etkilemektedir.
para talebi Zaten malönemli
üzerinde ve paraetkiye
piyasaları arasında iki temel bağ vardır. Bunlar:
sahiptir.
180 2. Para ve mal piyasaları arasında ikinci temel bağlantı ise planlanan yatırım harcam
1. Para 2. ve Para
faiz malvepiyasaları
oranımal arasındaki
piyasaları
arasındadır. Çünküilkpara
arasında bağlantı
ikinci temelgelir-para
piyasasındabağlantı talebi arasındadır.
ise planlanan
belirlenen Çünkü
yatırım
faiz oranı par
malharcam
piyas
talebiözellikle
gelire bağlıdır.
faiz oranıplanlanan Kısaca
arasındadır. mal
yatırım piyasasında
Çünkü belirlenen
para piyasasında
harcamaları milli gelir
belirlenen
üzerinde önemli etkiye (Y)
faiz para piyasasınd
oranı mal
sahiptir. Tabiipiya
ki y
para talebi üzerinde
özellikle önemli
planlanan etkiyeharcamaları
yatırım sahiptir. üzerinde önemli etkiye sahiptir. Tabii ki
İktisada Giriş
leri artmaktadır. İşte bu değişikliğe bağlı olarak düzeyine dönebilir. Ancak uzun dönem ayarlan-
hanehalklarının tüketimleri etkilenmektedir. Yine malarının oluşmasını beklemek toplum açısından
faiz oranı yatırımlar ve döviz kuru nedeniyle net maliyetlidir. İşte bu yüzden potansiyel GSYİH’den
ihracatı etkilemektedir. sapmaları önlemek ya da sapmaların sürelerini ve
Dikkat edilirse para piyasasında belirlenen faiz şiddetini azaltmak için devlet para ve maliye politi-
oranı mal piyasasını dolayısıyla milli gelir düzeyini kaları uygulamalıdır.
etkilemektedir. Zaten mal ve para piyasaları arasın- Tartışmanın odak noktasında, eğer ekonomi
da iki temel bağ vardır. Bunlar: uzun dönemde kendi kendini düzeltebiliyorsa bu
Para ve mal piyasaları arasındaki ilk bağlantı ge- politika uygulamalarına niçin gereksinim duyulur.
lir-para talebi arasındadır. Çünkü para talebi gelire Buna yanıt Keynesin 1930’lu yılların başlangıcında
bağlıdır. Kısaca mal piyasasında belirlenen milli ge- söylediği “uzun dönemde hepimiz öleceğiz” tüm-
lir (Y) para piyasasında para talebi üzerinde önemli cesinde yankılanır. Uzun dönem düşünüldüğünde
etkiye sahiptir. çok büyük sorunlarla karşılaşılır. Şöyle ki toplum
hiçbir zaman yeniden elde edemeyeceği çıktıyı
Para ve mal piyasaları arasında ikinci temel
kaybeder, insanlar işsiz kalmadan dolayı ızdırap
bağlantı ise planlanan yatırım harcamaları – faiz
çekerler ve aileler tasarruflarını bitirirler. Dolayı-
oranı arasındadır. Çünkü para piyasasında belirle-
sıyla kendi kendini düzeltme için bekleme kabul
nen faiz oranı mal piyasasında özellikle planlanan
görmeyebilir. Çünkü işsizlik maliyetlidir. Benzer
yatırım harcamaları üzerinde önemli etkiye sahip-
şekilde potansiyel düzeyin üzerindeki durumda ise;
tir. Tabii ki yatırım harcamaları birçok değişkene
enflasyon sorunuyla karşılaşılır, gelir dağılımında
bağlı olmakla birlikte faiz oranına da önemli
bozulma ve belirsizlik ortaya çıkar. İşte bu nedenle
ölçüde bağlıdır. Genelde faiz oranları düştüğünde
devlet politika uygulamalarını aktivist biçimde yü-
yatırım harcamaları artarken, faizler yükseldiğinde
rütmelidir düşüncesi Keynesyen ve Yeni Keynesyen
yatırımlar azalır.
anlayışta ön plandadır.
Sonuç olarak, bu iki piyasa dikkate alındığında
para ve maliye politikalarındaki etkinlikler azalır.
Çünkü ikincil etkiler devreye girer. Şöyle ki; geniş- Monetaristler
letici bir politika ile gelir arttığında, para talebi de Ekonomide fiyatlar ve toplam çıktı düzeyi-
artacak, bu yüzden faiz oranı artacaktır, faizdeki nin belirlenmesinde en önemli rolün para arzına
artışlar ise yeniden harcamaları, dolayısıyla gelir ait olduğunu öne süren Monetaristler’e göre para
düzeyini azaltacaktır. Bunları daha net görebilmek arzındaki artış tüketim ve yatırım harcamaları-
için politika uygulamalarının etkileri izleyen baş- nı arttırarak denge çıktı ve fiyat düzeyini yüksel-
lıkta değerlendirilecektir. tir. Para arzındaki bir azalma ise ters yönde etkiye
sahiptir. Monetaristler’e göre para politikası ile
birlikte uygulanmadığı sürece maliye politikası
Politika Tartışmalarına Bir Bakış
etkili değildir. Çünkü genişletici maliye politikası
Ekonomiyi yönlendirmek hükümet müdahale- sonucu ortaya çıkan bütçe açığı finansmanı için
lerinin uygunluğu konusunda Keynesyen ve Klasik hükümet borçlanmaya gittiğinde faiz oranları
ekonomistler arasında uyuşmazlıklarda olduğu gibi yükselir, dışlanma etkisi ortaya çıkar. Ekonomide
günümüzde de Yeni Keynesyenlerle, Monetaristler ve daha fazla kamu harcamaları ve daha az yatırım
Yeni Klasikler arasında tartışmalar süre gelmektedir. harcamaları oluşur, bunun ekonomiye net katkısı
Keynes aktivist bir ekonomisttir. Yani işsiz- çok olumlu olmaz. Çünkü ekonomiyi uyarıcı, re-
lik ve enflasyon gibi durumlara önlem olsun diye kabeti geliştirici etkiler daha az gözlenir. Eğer mer-
devletin gereken politikaları uygulaması gerekti- kez bankası, hükümet borçlanırken para arzının
ğini savunur. Çünkü Keynesyenler kapitalist eko- genişlemesine izin verirse, faiz oranları yükselmez
nomilerin aslında istikrarsız olduğuna inanırlar ve ve yatırım harcamaları dışlanmamış olur ve toplam
ekonominin potansiyel GSYİH düzeyinin altında harcamalar gerçek anlamda genişlemiş olur.
veya üzerinde işleyebileceğini ifade ederler. Her iki Milton Friedman adıyla anılan Monetaristler
durumda işsizlik ve enflasyon gibi sorunlar ortaya para arzını önemli görmekle birlikte, para arzının
çıkar. Ekonomi uzun dönemde potansiyel GSYİH kurala göre sabit bir oranda arttırılmasını şiddetle
181
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları
savunurlar. Belirlenen kural ise; ekonominin üre- mek için duruma göre politikalara ihtiyaç duy-
tim gücündeki artışa göre para arzının da arttırıl- duklarını öne sürerler.
masıdır. Eğer para arzı potansiyel çıktı artışından Monetaristlerle Keynesyenlerin anlaştıkları
daha hızlı büyürse enflasyona neden olur. Bu yüz- konu, dışlama etkisinin maliye politikası etkinliği-
den parasal kural Keynesyen anlamda yani duruma ni azaltacağıdır. Ancak Keynesyenler yatırımların
göre para politikasını ortadan kaldırıp bir anlamda faize çok da fazla duyarlı olmadığı için genişletici
merkez bankasını otomatik pilota bağlıyor. maliye politikası sonucunda dışlama etkisinin az
Özet olarak Monetaristler, duruma göre para olacağını ve maliye politikasının GSYİH üzerinde
politikasından kaçınırlar. Çünkü bu tür politikalar- etkili olacağını savunurlar. Buna karşın Moneta-
da gözlenen, ekonomik sorunun tam olarak belir- ristler ise dışlamanın büyük olacağını ileri sürerek
lenmesi ve uygun araçların ve bunların etkilerinin maliye politikasının etkili olmadığını savunurlar.
bir zaman gecikmesi yaratması gibi sorunlar yüzün- Yine anlaştıkları bir başka konu; politika uygu-
den, Keynesyenler’in öngördüğü politikaların istik- lamalarında gecikmelerin olabileceğidir. Hatta
rar sağlama etkisinden daha fazla ekonomi üzerin- günümüzdeki tartışmalarda bile maliye politikası
de istikrarsızlık yaratma etkisi olduğuna inanırlar. uygulamalarındaki gecikmelerin para politikası uy-
Monetaristler’e göre ekonomide asıl istikrarsızlığın gulamalarındaki gecikmelerden daha uzun olduğu
kaynağı hükümetlerin para arzıyla oynamasıdır. kabul edilmektedir. Bu yüzden istikrar sağlamada
para politikası önemli yer almaktadır.
Monetaristler ile Keynesyenler Arasındaki
Anlaşmazlıklar Yeni Klasikler
Keynesyenler ile Monetaristler arasındaki an- Klasik okul üzerine inşa edilen Yeni Klasik anla-
laşmazlığın asıl kaynağı, ekonominin doğası hak- yış iki temel düşünceye dayanır. Birincisi, ücretler
kındaki farklı düşüncelerdir. Keynes gibi Yeni Key- ve fiyatların esnek olduğu, ikincisi ise gelecek hak-
nesyenler de ekonominin doğasında istikrarsızlığın kındaki bekleyişlerin rasyonel olduğu kabul edilir.
bulunduğunu, arz ve talepten kaynaklanan şokları R. Lucas, T. Sargent ve R. Barro, ünlü Yeni Klasik
atlatmada ekonominin nispeten yavaş hareket ettiği- iktisatçılar arasında sayılır. Yeni Klasikler, ücretle-
ni kabul ederler. Öte yanda Monetaristler Klasikler rin ve fiyatların yüksek derecede esnek olduğuna
gibi, ekonominin aslında istikrarlı olduğunu ve ne inanır. Bu esneklik piyasaların arz ve/veya talepteki
zamanki potansiyel GSYİH düzeyinden sapma olur- değişmelere hızlı bir şekilde ayarlanmasına olanak
sa, hızlı bir şekilde tam istihdam düzeyine dönülece- sağlar, böylece arz talep eşitliği sağlanarak piyasa-
ğine inanırlar. Eğer potansiyel GSYİH düzeyinden lar temizlenir, daima tam istihdam dengesi sağla-
sapmalar devam ediyorsa bu ekonominin doğasın- nır. Bu anlayış Klasikler ile aynen örtüşür. Ancak
dan değil hükümetin müdahalesi nedeniyledir. Klasikler’den kendilerini ayıran özellik bekleyişler
Keynesyenler, Monetaristler’in para arzına ve bekleyişlerin insan davranışlarını etkileme şekli
çok fazla önem verdiklerine inanırlar. Keynes- üzerine yoğunlaşmaktadır.
yenler, para arzındaki değişikliklerin GSYİH dü- Yeni Klasikler, gelecek hakkındaki bekleyiş-
zeyini değiştireceğini kabul etmelerine rağmen, lerimizin bugünkü kararlarımız üzerinde etkili
GSYİH’yi değiştirmede öteki faktörlerin de, olacağını kabul eder. Örneğin tüketiciler araba
özellikle planlanan yatırım ve kamu harcama- fiyatlarının bir iki ay içinde düşeceğini bekli-
larının da önemli olduğunu, hatta daha önemli yorlarsa araba satın almak için bekleyeceklerdir.
olacağını kabul ederler. Yine gelecek hakkındaki Şayet fiyatlar artacaksa hemen almanın yollarını
kötümser bekleyişlerin yayılması durumunda, arayacaklardır. Bunlar çok azımızın itiraz edeceği
firmalar yatırımlarını durduracak ve para arzı anlamlı söylemlerdir. Ancak Yeni Klasik ekono-
durağan bir oranda genişlese bile işsizlik ortaya mistler bu söylemlerin çok daha ilerisine giderek
çıkabilecektir. Özellikle Keynesyenler, yatırım bekleyişlerin nasıl oluşturulduğu ile ilgilenirler.
harcamalarının değişkenliği yüzünden ekonomi- Bekleyişlerin oluşturulmasında Monetaristler gibi
nin istikrarsız olduğunu ve politika yapıcıların geçmişten sadece deneyimlerden (uyumcu bekle-
harcamalardaki dalgalanmaları dengelemek ve yişlerden) yararlanmazlar. Çünkü bu tür bekle-
enflasyona yol açmadan tam istihdama ulaşabil- yişler bireyleri irrasyonel kabul eder ve geleceği
182
İktisada Giriş
etkileyeceğini bildikleri bazı olayları ihmal eder. de bu bilgilere dayanarak daima rasyonel karar-
İşte bu yüzden uyumcu bekleyişler yerine rasyonel lar almayabilirler. Öte yandan kontratlar ve uzun
bekleyişleri önermişlerdir. dönemdeki sözleşmeler yüzünden ücretlerin ve fi-
Rasyonel bekleyişler teorisi; bireylerin mümkün yatların esnek olmaması nedeniyle, AS de pozitif
olan tüm bilgiyi kullanarak gelecek hakkında ger- eğimli olacak ve dolayısıyla uygulanan politikalar-
çekçi rasyonel bekleyişler geliştirileceğini öne sürer. la AD’deki değişmeler hem istihdam hem de çıktı
Bu teoriye göre hanehalkları ve firmalar sadece düzeyini etkileyecektir. Böylece Yeni Klasikler’in
geçmiş eğilimleri gelecek için tasarlamazlar, aynı politikaların etkinsizliği teoremi geçerliliğini yiti-
zamanda cari ekonomik gelişmeleri de hızlı bir şe- recektir.
kilde değerlendirirler. Örneğin enflasyonu tahmin
ettiklerinde geçmiş yılların enflasyon oranlarını Politika Tartışmalarında Bugünkü
değil, gelecekteki ücret sözleşmelerini, verimlilik
Durum
ve büyüme oranını, tarımsal üretimin durumunu,
dünyadaki ekonomik ve politik gelişmeleri, pet- Ekonomistler arasında uyum olmamasına rağ-
rol fiyatlarındaki değişmeleri ve enflasyona karşı men günümüzdeki tartışmalara ilişkin şu özetleme-
hükümetin yanıtını dikkate alarak beklentilerini yi yapabiliriz.
oluşturacaklardır. Beklentilerin rasyonel olması • Hemen hemen tüm iktisatçılar ekonominin
durumunda ekonomik birimler sistematik hatalar bir dereceye kadar kendi kendini düzeltme
yapmazlar. Ancak bunun herkesin her şeyi doğru mekanizması bulunduğunu kabul eder-
olarak algılayabileceği gibi bir anlamı yoktur. Kas- ler. Uzun dönemde ekonomi potansiyel
tedilen insanların mevcut bilgileri en iyi biçimde GSYİH düzeyine ya da tam istihdam dü-
değerlendirerek beklentilerini oluşturduklarıdır. zeyine geri döner. Ancak bu ayarlanma sü-
Ancak kimse yanlışlığını o anda bildiği beklentinin recinin ne kadar zaman alacağı konusunda
içerisine girmez, sadece gerçekten öngörülemeye- anlaşmazlıklar hala sürmektedir.
cek şeyler beklentilerin yanlış olmasına yol açar. • İktisatçılar talep yönetimli politikalarının
Burada önemli olan geleceğe ilişkin beklentisi olan tam istihdama ayarlanmaları hızlandıracağı
herkesin tek tek doğru beklenti oluşturması değil, hususunda anlaşmazlar. Keynesyenler ve
insanların ortalama olarak doğru beklenti içerisin- Yeni Keynesyenler bu tür tedbirleri des-
de olmasıdır. teklerken, Monetaristler ve Yeni Klasikler
Bekleyişlerin rasyonel bir şekilde oluşturul- bunları desteklemezler. Ancak duruma göre
ması ile ücretlerin ve fiyatların yüksek derecede politika uygulamalarında gecikmelerin ola-
esnek olması önermeleri Yeni Klasik okul taraf- cağını Keynesyenler bile kabul etmektedir-
tarlarını bazı ilginç politika sonuçlarına götürür. ler. İşte bu yüzden ekonomide önemli dü-
Yeni Klasikler’e göre sistematik para ve maliye zeydeki daralmalar gözlendiğinde ve büyük
politikaları ekonomide işsizlik ya da çıktı düzeyi- ölçüde enflasyonist tehditler ortaya çıktı-
ni değiştirmez, sadece fiyat düzeyini değiştirir. Bu ğında politika yapıcılarının çaba gösterme-
doktrin politika etkinsizliği teoremi olarak bilinir. leri gerektiğini savunmaktadırlar.
Böylece duruma göre uygulanan politikalar öngö- • Yeni Klasik ekonomi anlayışı çok fazla taraf-
rülebiliyorsa, bireyler bu politika uygulamalarını tar bulmasa bile makroekonomik düşünce-
bekleyecekler ve bu beklentileri etkinsiz yapacak yi sarsıcı açılımlar yapmıştır. Birçok iktisat-
şekilde davranışlarını değiştireceklerdir. Dolayısıyla çı bekleyişlerin rasyonel olduğuna inanmaz.
toplam arz eğrisi düşey olduğu için AD’deki değiş- Hatta çok az iktisatçı ücretlerin yüksek de-
meler sadece genel fiyat düzeyini etkileyecektir. Bu recede esnek olduğu ve piyasaların sürekli
yaklaşımda da Monetaristler gibi, kurala göre para dengede bulunduğu şeklindeki önermeleri
politikası kullanımını destekler ve bütçe denkliğine kabul eder. Bu yüzden politikaların etkin-
önem verirler. sizliği teoreminin de işlemeyeceğini dü-
Yeni Klasik ekonomi özellikle bekleyişlerin ras- şünürler. Ancak günümüzde bekleyişlerin
yonel biçimde oluşturulması hususunda eleştiril- rasyonel biçimde oluşturulduğu Yeni Key-
mişlerdir. Özellikle bireyler hem bilgi elde etmede nesyenler tarafından da kabul görmekle be-
ve analiz etmede akıllıca davranmayabilirler, hem raber; Yeni Keynesyenler ücret ve fiyatların
183
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları
yüksek derecedeki esnekliğine karşı çıkarlar. Yine politika etkinlikleriyle ilgili olarak beklenmeyen
politika etkinliğinin beklenen politikalara göre daha yüksek olduğu kabul edilmektedir.
• Hemen hemen tüm iktisatçılar toplam arzı teşvik edecek tedbirleri desteklerler. Ancak arz yönlü
politikaların kısa dönemde hem fiyat düzeyini düşürmesi hem de GSYİH’yi uyarmasının güç ola-
cağını öne sürerler. Arz yönlü politikaların asıl etkisi uzun dönemde ortaya çıkacağı kabul görür.
Sonuç olarak Klasik ekonomi geleneğinin bugünkü temsilcisi olan Yeni Klasik ekonomistlerle, Keynes-
yen geleneğin bugünkü temsilcisi olan Yeni Keynesyen ekonomistlerin görüşleri kısa dönemde farklılıklar
göstermektedir. Oysa uzun dönemde bu görüşler örtüşmektedir. Çünkü uzun dönemde her iki görüşün
üzerinde uzlaştığı üç temel konu vardır. Bunlar:
1. Tüm ekonomik birimler rasyonel davranırlar. Mevcut olan tüm bilgi setini kullanarak doğru kararlar
verirler ve sistematik hata yapmazlar.
2. Uzun dönem toplam arz eğrisi düşeydir, tam istihdam düzeyindedir ve doğal işsizlik oranı geçerlidir.
3. Uzun dönemde para nötrdür. Para miktarındaki değişmeler reel çıktı düzeyini etkilemez.
184
İktisada Giriş
bölüm özeti
balans etkisi, faiz etkisi ve uluslararası ikame etkisi ile açıklanır.
Toplam arz eğrisi, bir ekonomide belirli bir dönemde çeşitli fi-
Toplam Arz (AS) yat düzeylerinde ekonomideki tüm üreticilerin birlikte arz ettiği
toplam çıktıyı (üretimi) gösterir. Kısa dönemde pozitif eğimli çi-
zilmekle beraber toplam arz eğrisi uzun dönemde tam istihdam
hasıla düzeyinde düşey olur. Ücretlerde, girdi fiyatlarında ve
verimlilikteki değişmelere bağlı olarak AS’de kaymalar görülür.
Toplam Arz ve Toplam Talep Denge çıktı ve fiyat düzeyi AD-AS tarafından belirlenir. Eğer
Dengesi: (Denge Çıktı ve Fiyat denge tam istihdam düzeyinde değilse, ekonomide eksik istih-
Düzeyi)
dam dengesi veya aşırı istihdam dengesi varsa, ekonomi bunlara
karşı tepki geliştirerek ayarlanma sürecine girer.
Toplam Arz ve Toplam Talebe Para ve maliye politikaları toplam talebe yönelik politikalar
Yönelik Politikalar olarak isimlendirilir. Oysa teşvikler ve firma maliyetlerini et-
kilemeye yönelik politikalar ise toplam arzı etkilemeye yönelik
politikalardır. Maliye politikaları, kamu harcamları, transfer
harcamaları ve vergiler yoluyla daraltıcı ya da genişletici yönde
kullanılır. Para politikası ise merkez bankalarınca para arzı ve
faiz oranını etkileyerek ekonomide daraltıcı ve genişletici yönde
kulllanılırlar.
185
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları
1 Toplam talep eğrisi aşağıdaki hangi iki değiş- 6 Eksik istihdam dengesine ilişkin olarak aşağı-
ken arasındaki negatif ilişkiyi göstermektedir? daki seçeneklerin hangisi doğru değildir?
neler öğrendik?
A. Faiz oranı – reel hasıla A. Toplam harcama düzeyi tam istihdam düzeyi-
B. Toplam harcamalar – reel hasıla nin altındadır
C. Fiyat düzeyi – reel hasıla B. Ekonomide enflasyonist açık vardır
D. Yatırım – tasarruf C. Ekonomide üretim açığı vardır
E. Fiyat – miktar D. Denge hasıla düzeyi potansiyel hasıla düzeyi-
nin altındadır
2 Uzun dönemde ücretlerin ve fiyatların tam E. Ekonomide işsizlik vardır
esnek olduğu kabul edildiğinde toplam arz eğrisi-
nin konumu nasıldır? 7 Kamu harcamaları ve vergiler yoluyla eko-
A. Pozitif eğimlidir nominin performansını etkilemek için uygulanan
B. Negatif eğimlidir politikalara ne denir?
C. Hem dikey hem de yatay kısımları vardır A. Para politikası
D. Yataydır B. Gelirler politikası
E. Düşeydir C. Dış ticaret politikası
D. Maliye politikası
3 Aşağıdakilerden hangisi toplam arz eğrisini E. İstikrar politikası
kaydıran parametrelerden biri değildir?
A. Fiyatlardaki değişmeler 8 Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde enflasyon
ile mücadele için uygulanabilecek politikalardan
B. Ücretlerdeki değişmeler
biri verilmiştir?
C. Emek dışındaki girdi fiyatlarındaki değişmeler
D. Teknolojideki değişmeler A. Kamu harcamalarının artırılması
E. Emek verimliliğindeki değişmeler B. Transfer harcamalarının artırılması
C. Vergilerin artırılması
4 Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde oluşan de- D. Toplam talebin artırılmasına yönelik politikalar
ğişiklikler toplam arz eğrisini sağa kaydırır? E. Genişletici para politikası
A. Ücretlerdeki artışlar
B. Emek verimliliğindeki azalışlar
9 Aşağıdakilerden hangisi ekonomik faaliyet-
lerdeki dalgalanmanın büyüklüğünü azaltan oto-
C. Sermaye stokunun artması matik stabilizatörlerden biri sayılamaz?
D. Girdi olarak enerji fiyatlarının artması
E. Genel fiyat düzeyinin artması A. İşsizlik ödemeleri
B. Gelir vergisi
5 Ekonominin denge çıktı düzeyi ile ilgili ola- C. Sosyal nitelikli yardımlar
rak aşağıdaki seçeneklerden hangisi doğru değildir? D. Transfer ödemeleri
E. Kamu harcamaları
A. Toplam arz toplam talebe eşittir
B. Dengede hasıla ve genel fiyat düzeyi belirlenir 10 Kamu harcamalarındaki artışın neden oldu-
C. Fiyat, denge fiyat düzeyinin üzerinde ise arz edi- ğu faiz oranındaki yükselmenin planlanan yatırım
len reel hasıla talep edilen reel hasıladan fazladır harcamalarını azaltmasına ne denir?
D. Fiyat, denge fiyat düzeyinin altında ise piyasada
mal fazlalığı oluşacak ve fiyatlar azalacaktır A. İkame etkisi
E. Denge düzeyinde çıktıda fazlalık veya eksiklik B. Yatırım etkisi
olmaz C. Gelir etkisi
D. Dışlama etkisi
E. Pigou etkisi
186
İktisada Giriş
Yanıtınız yanlış ise “Toplam Arz Eğrisindeki Yanıtınız yanlış ise “Enflasyonla Mücadele
3. A 8. C
Değişmeler” başlıklı konuyu yeniden gözden İçin Maliye Politikası Kullanımı” başlıklı ko-
geçiriniz. nuyu yeniden gözden geçiriniz..
Yanıtınız yanlış ise “Toplam Arz Eğrisindeki Yanıtınız yanlış ise “Ekonomideki Otomatik
4. C 9. E
Değişmeler” başlıklı konuyu yeniden gözden Stabilizatörler” başlıklı konuyu yeniden göz-
geçiriniz. den geçiriniz.
Araştır Yanıt
7 Anahtarı
Toplam harcama fonksiyonu toplam talep eğrisi değildir. Ancak toplam har-
cama fonksiyonu kullanılarak toplam talep miktarı ile fiyat düzeyi arasındaki
Araştır 1 ilişkiyi gösteren toplam talep eğrisi elde edilir.
Tam istihdam, çalışmak isteyen herkesin çalıştığı durumdur. Örneğin tam is-
tihdam bir kişinin sağlıklı bir şekilde çalışabileceği durumdur (İş kanunlarının
gösterdiği çalışma süresi gibi). Aşırı istihdam ise, kişinin normal çalışma süresi-
Araştır 3 nin üzerinde çalıştırıldığı, yine makinelerin de sağlıklı işleyecekleri durumdan
daha fazla kullanıldığı durumdur. Böyle bir durumda, konjonktürel gelişime
bakıldığında, fiili üretimin potansiyel düzeyinin üzerine çıktığı gözlenir.
Keynesyen yatay eksene paralel kısa dönem bir toplam arz eğrisi dikkate alın-
Araştır 4 dığında, kamu harcamalarının artırılması dışlama sorununun ortaya çıkması-
na neden olmaz. Bu durumu şekil üzerinde çizerek inceleyebilirsiniz.
187
Toplam Talep-Toplam Arz Analizi ve Politika Uygulamaları
Kaynakça
Baumol, W. J. ve Blinder, A. S. (2011). Economics: Mankiw, N. G. (2009). Principles of Economics,
Principles and Policy, 12th Edition, South- Fifth Edition, Cengage Learning, Mason.
Western College Publishing, Mason.
Yıldırım, K. Bakırtaş, İ., Yılmaz, R. ve Esen, E.
Case, K. E., Fair, R. C. ve Oster, S. (2008). Principles (2017). Makro İktisada Giriş, 12. Baskı, Nisan
of Economics, Ninth Edition, Prentice Hall, New Kitabevi, Ankara.
Jersey.
Yıldırım, K. ve diğerleri (2011). İktisada Giriş, 4.
Baskı, Pelikan Yayıncılık, Ankara.
188
İktisada Giriş
sözlük
189
Sözlük
İ L
İkame mallar: Bir ihtiyacı gidermede birbirlerinin
yerine kullanılabilen mallar Likidite: Herhangi bir varlığın nakit paraya, diğer
varlıklara, mal veya hizmete dönüştürülebilme ko-
İkame: Bir şeyin başka bir şeyin yerine geçmesidir. laylığı olarak tanımlanır.
İktisadi insan (homo economicus): Bireysel çıkarını
en çoğa çıkarmaya çalışan rasyonel insana denir.
İşgücüne katılım oranı: İstihdam edilenler ile işsizle- M
rin toplamının çalışma yaşı nüfusu içindeki yüzde M1 Para Tanımı: Dolaşımdaki nakit para ve vadesiz
payıdır. mevduatların toplamından oluşur.
İşleyebilir Rekabet: Gerçek hayatta tam rekabet pi- M2 Para Tanımı: M1 para tanımına vadeli mevduat-
yasası kriterlerine uygun bir piyasa yapısı ile karşı- ların eklenmesinden oluşur.
laşılması söz konusu olamadığından, gerçekleşme- Makro iktisat: Büyüme, enflasyon, işsizlik, dış tica-
si mümkün olan ve genellikle en iyi performansı ret, döviz kurları, uluslararası sermaye hareketleri
gösteren rekabeti ifade etmektedir. vb. ulusal ya da küresel iktisadi olay ve değişken-
İşsizlik oranı: İşsizlerin işgücüne oranıdır. leri inceler.
İşsizlik: Çalışma gücünde ve arzusunda olan ve cari Mal Para: Para olarak kullanılmasının yanında bir
ücret düzeyinde çalışmaya razı olup da iş bulama- mal olarak da değer taşıyan nesnelere mal para adı
yan işgücünün varlığıdır. verilmektedir.
İstihdam: Üretim faktörlerinin (emek, toprak ve ser- Mal piyasaları: Mal ve hizmetlerin alınıp satıldığı pi-
maye) fiili olarak üretim sürecinde kullanılması- yasalara denir.
dır. İstihdamın dar anlamda tanımı yalnızca emek Maliye politikası: Ekonominin performansını yön-
faktörünün üretim sürecinde kullanılmasını ifade lendirmek için hükümet harcamaları ve vergilerin
eder. ayarlanmasıdır.
Marjinal Hasıla: Üretim miktarı bir birim artırılırsa
K toplam hasılatta olan değişme
Kartel: Aynı alanda faaliyet gösteren işletmelerin bir Marjinal Maliyet: Bir şeyi yapmanın yarattığı ilave
araya gelerek tekelleşmeleridir. İstenmeyen bir du- maliyete denir.
rumdur. İşletmeler arasında yapılır ve bu anlaşma- Marjinal Maliyet: Üretim miktarı bir birim artırılırsa
lar rekabeti engeller. toplam maliyette olan değişme
Kaydi para: Bankaların mevduat kabul edip kredi Marjinal tüketim eğilimi: Hanehalklarının elde et-
vermeleri sonucu para arzında gerçekleşen artışa tiği ilave gelirin tüketim harcamasında ne kadar
kaydi para veya banka parası adı verilir. artış yarattığını gösteren orandır.
190
İktisada Giriş
Marjinal Ürün: Değişken girdi bir birim artırıldığın- Ölçeğe göre azalan getiri: Uzun dönemde üretim
da üretim miktarında olan değişme miktarındaki oransal artışın girdi miktarındaki
Marks: Karl Marks. Almanca söyleyişi: [ (5 Mayıs oransal artıştan daha küçük olması
1818 Trier - 14 Mart 1883 Londra) 19. yüzyılda Ölçeğe göre sabit getiri: Uzun dönemde üretim
yaşamış, Yahudi asıllı filozof, politik ekonomist ve miktarındaki oransal artışın girdi miktarındaki
devrimci. Marx’ın ekonomi alanındaki çalışmala- oransal artışa eşit olması
rı, günümüzde emeği, emek-sermaye ilişkisini ve
bunları takip eden ekonomi düşüncesini kavrama-
nın büyük bir kısmı için temel oluşturdu. Sosyolo- P
ji ve sosyal bilimleri başlatan isimlerdendir. Para: Mal ve hizmetlerin satın alınmasında ve borçla-
Mikro İktisat: Bireylerin yani tüketicilerin ve firma- rın geri ödenmesinde genel kabul görmüş her şey
ların davranışlarını ve bu iki grubun karşılıklı et- para olarak tanımlamaktadır.
kileşimini inceler. Piyasa Dengesi: Piyasaya arz edilen miktarın piyasa-
Minimum etkin ölçek: Firmanın uzun dönem or- da talep edilen miktara eşit olduğu nokta
talama maliyetinin minimuma ulaştığı üretim Potansiyel hasıla: Üretim faktörlerinin tam olarak is-
düzeyi tihdam edilmesi halinde bir ekonominin üretebi-
Mobilite: Tam rekabet piyasasındaki mobilite leceği mal ve hizmetlerin miktarına potansiyel ha-
özelliğinin anlamı alıcıların ve satıcıların, mal sıla, doğal hasıla ya da tam istihdam hasılası denir.
ve hizmetler ile üretim faktörlerinin tam bir
hareket serbestliğine sahip olmaları anlamını
taşımaktadır.
R
Rant: Emek harcamadan elde edilen kazanım. İkti-
Monopol: Bir pazarda belirli bir ürün için üretici satçılar tarafından ise doğanın getirisi olarak ta-
ya da dağıtımcı olarak tek bir firmanın bulun- nımlanmaktadır. Devletin çeşitli uygulamalarla
ması durumudur. Bir monopol, rakip firmaların bireysel, endüstriyel veya sektörel olarak özel te-
daha düşük fiyat koyması korkusu olmadan ken- şebbüs lehine herhangi bir çıkar avantajı yaratma-
di fiyatını belirleme gücüne sahiptir. Monopoli, sı; bu avantajın realizasyonu ve paylaşımı’dır.
serbest rekabeti ortadan kaldırarak kaynakların
verimli kullanımını önleyen bir durum yaratır. Rasyonel Davranış: İktisatta amaçlarına ulaşmak
üzere sistematik ve bilinçli olarak mevcut alterna-
tifler arasında yapabileceğinin en iyisini yapmaya
N denir.
Net İhracat: Toplam ihracatın toplam ithalattan çı- Reel varlıklar: Fiziksel olarak da bir değer ifade eden
karılmasıyla elde edilen değere net ihracat denir. konut, arsa ve tarla gibi gayrimenkuller; altın ve
gümüş gibi değerli metaller; elmas gibi değerli taş-
lar veya otomobil gibi dayanıklı tüketim mallarına
O-Ö verilen isimdir.
Optimal: En uygun, en etkili olan. Rekabet Kurumu: Anayasanın 167’nci madde-
Ortalama Maliyet: Toplam maliyetin ürün miktarı- si devlete açıkça piyasalarda oluşacak fiili yahut
na oranı anlaşma sonucu doğacak tekelleşmeyi ve kartel-
leşmeyi önleme görevi vermiştir. Devlet 1982
Ortalama Ürün: Toplam ürünün kullanılan girdi
Anayasası’nın kendisine verdiği bu görevi, 1994
miktarına oranı
yılında 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkın-
Otonom harcamalar: Gelir düzeyinden bağımsız ya- da Kanunu kabul edilmesi ve 1997 yılında bu Ka-
pılan harcamalardır. nunu uygulamakla yükümlü otorite olan Rekabet
Ödemeler bilançosu: Bir ülkenin diğer ülkelerle yü- Kurumu’nun tesis edilmesiyle yerine getirmiştir.
rüttüğü ekonomik ilişkilerinin göstergesi olup, en Revalüasyon: Sabit kur sisteminde, resmi makamlar-
önemli kalemleri dış ticaret ve sermaye hareket- ca, ülke parasının değerinin yükseltilmesidir.
leridir.
Ödünleşme: Bir şeyi elde ederken, başka bir şeyden
vazgeçmeye denir. S
Ölçeğe göre artan getiri: Uzun dönemde üretim Servet: Tasarrufların zaman içerisinde birikmesiyle
miktarındaki oransal artışın girdi miktarındaki oluşan değere denir.
oransal artıştan daha büyük olması
191
Sözlük
T Ü
Tağşiş: Sikkelerin içerdiği değerli maden miktarının Üretim Faktörleri: Bireylerin ihtiyaçlarını karşılayan
azaltılarak değerinin düşürülmesine denir. mal ve hizmetlerin üretimi için gerekli olan kay-
Talebin Fiyat Esnekliği: Talep edilen miktardaki naklara denir.
yüzde değişmenin, fiyattaki yüzde değişmeye ora- Üretim Fonksiyonu: Firmanın kullandığı girdiler ile
nı çıktısı arasındaki ilişkiyi belirleyen fonksiyon
Talebin Gelir Esnekliği: X malının talebinde oluşan
yüzde değişikliğin, tüketicinin gelirinde oluşan
yüzde değişikliğe oranı
Y
Yapısal işsizlik: Ekonomide oluşan yapısal değişik-
Talep Kanunu: Diğer bütün değişkenler sabitken
liklerin yol açtığı, bazı becerilerin terk edildiği ya
(ceteris paribus) bir malın birim fiyatı ile maldan
da teknolojik değişme ve uluslararası rekabetteki
talep edilen miktar arasında ters yönlü bir ilişki
değişmelere bağlı olarak emek talebi yapısındaki
Tamamlayıcı mallar: Bir ihtiyacı gidermede birlikte değişmeler sonucu ortaya çıkan işsizliktir.
kullanılan mallar
Tasarruf: Kısaca, gelirin tüketilmeyen kısmıdır.
Teşebbüs: Girişim. Z
Toplam arz: Belirli bir dönemde çeşitli fiyat düzey- Zamanlararası ikame etkisi: Bugün alınacak mal ve
lerinde, ekonomideki tüm üreticilerin birlikte arz hizmetlerin daha sonraki bir tarihe ertelenmesi ya
ettikleri toplam çıktıyı gösterir. da daha sonraki bir tarihte alınması planlanan mal
ve hizmetlerin bugün alınacak olması zamanlara-
Toplam talep: Ekonomideki tüm sektörler tarafından rası ikame etkisi olarak adlandırılır.
(hanehalkı, firmalar, devlet ve dış âlem sektörle-
rince) çeşitli fiyat düzeylerinde belli bir dönemde Zorunlu rezervler: Merkez bankası tarafından belir-
talep edilen mal ve hizmetlerin toplam miktarıdır. lenen, bulundurulması gereken en az rezerv mik-
tarına denir.
Trampa: Mal ve hizmetlerin başka mal ve hizmetlerle
değiş tokuş edilmesine trampa veya takas denir.
TÜİK: Türkiye İstatistik Kurumu, kısaca TÜİK, Ha-
zine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı bir araştırma
kurumudur. Merkezi Ankara’da bulunur. Devletin
başlıca veri toplama kurumudur.
Türev: Türemiş veya üretilmiş şey. Yapım ekiyle ku-
rulmuş kelime, müştak. Üretim faktörü talebinin
faktörün üretimine katıldığı emek, sermaye ve
toprağın üretiminde kullanıldıkları mal hizmetler
gibi mallara olan talebe bağlı olma durumudur.
192