Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 81

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

İSTANBUL BOĞAZI’NDAKİ SARIKUYRUK İSTAVRİT


BALIĞI (Trachurus mediterraneus) ‘NIN KAS VE
SOLUNGAÇLARINDAKİ KURŞUN DÜZEYLERİ

Mehmet Nezih MUŞLU

YÜKSEK LİSANS TEZİ


BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
BİYOLOJİ PROGRAMI

DANIŞMAN
Prof. Dr. Rikâp YÜCE

İSTANBUL 2008
T.C.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

İSTANBUL BOĞAZI’NDAKİ SARIKUYRUK İSTAVRİT


BALIĞI (Trachurus mediterraneus) ‘NIN KAS VE
SOLUNGAÇLARINDAKİ KURŞUN DÜZEYLERİ

Mehmet Nezih MUŞLU


(141100620060014)

YÜKSEK LİSANS TEZİ


BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
BİYOLOJİ PROGRAMI

DANIŞMAN
Prof. Dr. Rikâp YÜCE

İSTANBUL 2008
ÖNSÖZ

Engin bilgi birikimi ve deneyimleriyle tezimin her aşamasında bana yol


gösteren değerli danışman hocam Sayın Prof. Dr. Rikâp YÜCE ’ye sonsuz
teşekkürlerimi sunarım.
Lisans ve yüksek lisans eğitimim boyunca tezimin her safhasındaki bilimsel
katkı ve önerileri ile hep yanımda olan değerli hocam Sayın Yard. Doç. Dr. Figen
Esin KAYHAN ’a teşekkür ederim.
İstanbul Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, Deniz
Kimyası Laboratuarlarının olanaklarından faydalanmamızı sağlayan, bilimsel
deneyimlerini ve bilgilerini benimle paylaşan Sayın Doç. Dr. Nuray BALKIS ’a ve
Sayın Arş. Gör. Abdullah AKSU ’ya teşekkürlerimi sunarım.
Tezimin yazım aşamalarında bana zaman ayırarak yardımcı ve destek olan
değerli hocam Sayın Arş. Gör. Nazan Deniz KOÇ ’a teşekkür ederim.
Lisans eğitimim süresince bana bilgilerini aktarıp, bugünlere gelmemi
sağlayan M.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji bölümünün tüm değerli hocalarına
teşekkürlerimi sunarım.
Tez çalışmam süresince bana destek ve yardımcı olan sevgili arkadaşlarım
Hale YILDIZ ve Abdulkadir TANRIVERDİ ’ye teşekkür ederim.
Yaşantım boyunca her türlü desteklerini benden esirgemeyen sevgili anne ve
babam başta olmak üzere tüm aileme şükranlarımı sunarım.

I
İÇİNDEKİLER

SAYFA NO
ÖNSÖZ…………………………………………………………………I
İÇİNDEKİLER………………………………………………………..II
ÖZET………………………………………………………………….IV
ABSTRACT…………………………………………………………....V
YENİLİK BEYANI…………………………………………………...VI
SEMBOLLER………………………………………………………..VII
KISALTMALAR…………………………………………………...VIII
ŞEKİLLER……………………………………………………………IX
TABLOLAR…………………………………………………………XII
BÖLÜM I. GİRİŞ VE AMAÇ…………………………………………1
BÖLÜM II. GENEL BİLGİLER……………………………………...2
II.1 AĞIR METALLER…………………………………………………….2
II.1.1. Ağır Metallerin Hücreye Girişi ve Taşınımı ………………….5
II.1.1.1. Kurşun……………………………………………...11
II.2 İSTANBUL BOĞAZI…………………………………………………13
BÖLÜM III. ÇALIŞMALAR………………………………………...16
III.1 DENEYSEL MATERYAL…………………………………………..16
III.1.1. Materyal: Sarıkuyruk İstavrit Balığı (Trachurus
mediterraneus (Steindachner,1868))………………………………...16
III.1.1.1. Sarıkuyruk İstavrit Balığının Taksonomisi………..17
III.1.1.2. Sarıkuyruk İstavrit Balığının Genel
Özellikleri……………………………………………17
III.2. ÖRNEKLERİN TOPLANMASI……………………………………18
III.3. ARAŞTIRMA YÖNTEMİ…………………………………………..20
BÖLÜM IV. SONUÇLAR VE TARTIŞMA………………………...26
IV.1. SONUÇLAR………………………………………………………….26

II
IV.1.1. Doku Örneklerinin Aylara Göre Karşılaştırılması…………..27
IV.1.1.1. Galata Köprüsü İstasyonu Bulguları………………27
IV.1.1.2. Arnavutköy İstasyonu Bulguları…………………..29
IV.1.1.3. Kuleli İstasyonu Bulguları………………………...31
IV.1.1.4. Çubuklu İstasyonu Bulguları……………………...33
IV.1.2. Kas Dokusunun İstasyonlara Göre Karşılaştırılması………..35
IV.1.3. Solungaçın İstasyonlara Göre Karşılaştırılması……………..41
IV.1.4. Kas ve Solungaç Dokusunun Ortalama Değerleri…………..47
IV.2. TARTIŞMA VE DEĞERLENDİRMELER………………………..52
BÖLÜM V. SON DEĞERLENDİRMELER VE ÖNERİLER…….59
KAYNAKLAR………………………………………………………...61
ÖZGEÇMİŞ…………………………………………………………...67

III
ÖZET

İstanbul Boğazı’ndaki Sarıkuyruk İstavrit Balığı (Trachurus


mediterraneus) ‘nın kas ve solungaçlarındaki kurşun düzeyleri

Bu çalışmada İstanbul Boğazı’nda (İstanbul, Türkiye) Mayıs 2007 - Mayıs


2008 arasında avcılığı yapılan ve çok miktarda tüketilen bir balık olan Sarıkuyruk
İstavrit Balığı (Trachurus mediterraneus)’nın kas ve solungaç dokularındaki kurşun
seviyeleri belirlenmiştir. Özellikle su ürünlerinde bulunan ağır metallerin insan ve
çevre sağlığı üzerindeki etkileri büyük ilgi çekmektedir. Kurşun, kadmiyum, cıva
gibi toksik kirleticiler sucul ortamlarda madencilik, endüstriyel ve tarımsal faaliyet
sonucunda bulunurlar. Bu metallerin yüksek konsantrasyonda bulunuşu sadece su
ortamlarını olumsuz etkilemekle kalmaz, balık popülasyonlarını da etkiler. Su
kirliliği olarak bilinen, özellikle kurşunun sebep olduğu ağır metal kirliliği,
balıklarda fizyolojik ve biyokimyasal değişikliklere sebep olur. Bu çevre kirliliği
etkileri sebebiyle birçok balık türü ağır metaller tarafından tehdit edilmektedir.
İstanbul Boğazı’ndan elde edilen balık örneklerindeki kurşun seviyeleri atomik
absorbsiyon spektrofotometresi ile belirlenmiştir. Balık örneklerinden elde edilen en
düşük ve en yüksek kurşun seviyeleri kas dokusunda; <0,01–7,8 µg/g kuru ağırlık ve
solungaçlarda 0,09–7,8 µg/g kuru ağırlık şeklindendir. Türk Gıda Kodeksi tarafından
balıklarda izin verilen kurşun miktarı 1 mg/kg ’dır. Balık örneklerinin kas ve
solungaç dokularının analizleri sonucunda kas dokusundaki kurşun birikiminin,
solungaçtakinden daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre
ağır metal içeriklerinin mevsimlere bağlı olarak değiştiği görülmüştür. İstanbul
Boğazı’ndaki bu çalışmanın, antropojenik ve çevre katkıları bakımından da etkileri
irdelenmiştir. Sonuç olarak İstanbul Boğazı’ndan elde edilen balık örneklerindeki
kurşun seviyeleri oldukça yüksek ve yasal olarak izin verilen limitlerin çok
üzerindedir.

Haziran, 2008 Mehmet Nezih MUŞLU

IV
ABSTRACT

Lead levels in muscle and gills of Mediterranean horse


mackerel (Trachurus mediterraneus) from Bosphorus

In this study, lead levels have been determined in muscle and gill tissues of
Mediterranean horse mackarel (Trachurus mediterraneus) which are fishing and
generaly consumed in the Bosphorus (İstanbul, Turkey) between May 2007, May
2008. The effects of heavy metals on human health and the environment is of great
interest today, especially aquatic food products. Heavy metals like lead, cadmium,
mercury etc. are toxicants commonly found in mining, industrial and agricultural in
aquatic systems. In high concentrations these metals could have a negative effect not
only on aquatic systems, but also on fish populations. It is known that polluted water,
especially heavy metal pollution like lead, can cause physiological and biochemical
alterations in fish. Due to environmental pollution effects, many fish species are
threatened by the heavy metal toxicans. Lead levels of fish samples from the
Bosphorus were determined by atomic absorption spectroscopy. The minimum and
maximum lead levels in fish samples were found in muscle; <0,01–7,8 µg/g wet
weight and in gills; 0,09–7,8 µg/g wet weight. The maximum lead level permitted for
fishes is 1 mg/kg according to Turkish Food Codex. According to the results of the
study it was determined heavy metal contents were varying depending on season.
The results are discussed with respect to anthropogenic inputs and the environmental
conditions of the Bosphorus studied. As a result, the levels of lead in the fish samples
from Bosphorus were high and often exceeded legal limits set by health authorities.

June 2008 Mehmet Nezih MUŞLU

V
YENİLİK BEYANI

İstanbul Boğazı’ndaki Sarıkuyruk İstavrit Balığı (Trachurus


mediterraneus) ‘nın kas ve solungaçlarındaki kurşun düzeyleri

Dünya nüfusunun hızla arttığı günümüzde, insanoğlu yiyecek kaynaklarını


bilinçli bir şekilde kullanmasının yanı sıra yeni ve kaliteli protein kaynaklarını bulma
zorunluluğu ile karşı karşıyadır. Son derece kaliteli bir protein kaynağı olan balıketi
hem insan beslenmesi, hem hayvan yemi hem de gübre olarak kullanılmaktadır. Bir
yandan amaca uygun protein kaynakları aranırken, diğer yandan da eldeki kaynaklar
sürekli kirletilmektedir. Bilindiği gibi deniz ortamları, insanoğlunun çeşitli
etkinlikleri sonucu oluşan endüstriyel ve evsel atıkların çoğu zaman hiçbir önlem
alınmadan alıcı ortam olarak kullanıldığı yerlerdir. Biyolojik çevrimin önemli bir
halkasını oluşturan ve insanlar için değerli bir besin kaynağı olan balıklarda giderek
artan ağır metal kirliliğinin etkilerinin araştırılması ve sürekli takip edilerek kontrol
altında tutulması gerekmektedir. Konunun önemi tüm dünya ulusları ve bilim çevresi
tarafından benimsenmiş olup bu alanda birçok uluslar arası kuruluşun eşgüdümlü bir
çalışma düzeni ile sürekli araştırmaları teşvik edilmektedir. Balık ve diğer su
ürünlerinin insan beslenmesinde önemli bir yeri vardır. Bu nedenle bu ürünlerin
besin değerlerinin, ağır metal içeriklerinin bilinmesi bilinçli bir tüketim açısından
oldukça önemlidir. Ağır metallerin sucul ortamlardaki ve canlı yapısındaki miktar ve
etkilerinin araştırılması, sucul ortamları ve içinde yaşayan organizmaların korunması
ile bu alanlardan daha verimli bir şekilde yararlanabilmek için alınması gereken
önlem ve düzenlemelerin belirlenmesini sağlayacaktır.

Haziran 2008 Prof. Dr. Rikâp YÜCE Mehmet Nezih MUŞLU

VI
SEMBOLLER

kg : Kilogram
g : Gram
mg : Miligram
µg : Mikrogram
km : Kilometre
m : Metre
cm : Santimetre
mm : Milimetre
km² : Kilometrekare
km³ : Kilometreküp
m³ : Metreküp
cm³ : Santimetreküp
l : Litre
dl : Desilitre
Pb : Kurşun
Hg : Cıva
Cd : Kadmiyum
Cr : Krom
Cu : Bakır
Fe : Demir
Mn : Manganez
Ni : Nikel
Sn : Kalay
Zn : Çinko
As : Arsenik
MT : Metallotiyonein
HNO3 : Nitrik asit
H2SO4: Sülfirik asit
ºC : Derece celcius

VII
KISALTMALAR

AAS : Atomik Absorbsiyon Spektrometre


LF : Çatal Boyu
BB : Baş Boyu
MB : Muzo Boyu
GÇ : Göz Çapı
VY : Vücut Yüksekliği
D1 : Birinci Dorsal Yüzgeç
D2 : İkinci Dorsal Yüzgeç
A : Anal Yüzgeç
V : Ventral Yüzgeç
P : Pektoral Yüzgeç
LL : Lateral Line
W : Ağırlık
ö.d :Ölçülemeyen değer

VIII
ŞEKİLLER

SAYFA NO
Şekil II.1 Doğada elementlerin taşınması……………………………………………4
Şekil II.2 Ağır metallerin balıklarda vücuda alınımı ve dağılımı.…………………...7
Şekil III.1 Sarıkuyruk İstavrit Balığı………………………………………………..16
Şekil III.2 İstanbul Boğazı’nda örnek toplanan istasyonlar………………...............19
Şekil III.3 Örnekler etüvde kurutulur……………………………………………….22
Şekil III.4 Örnekler havanda dövülerek un haline getirilir…………………….…...22
Şekil III.5 Ezilen örnekler tartılır….……………………………..............................23
Şekil III.6 Şeffaf çözelti elde edilinceye kadar kaynatılır…………………………..24
Şekil III.7 Örnekler süzülür………………………………………………………...24
Şekil III.8 Plastik kaplara aktarılan örnekler buzdolabında saklanır……………….25
Şekil III.9 Örnekler AAS cihazında okunur………………………………………...25
Şekil IV.1 Galata Köprüsü İstasyonu’ndan toplanan kas dokusu
örneklerinin aylara göre kurşun konsantrasyonları…………………......27
Şekil IV.2 Galata Köprüsü İstasyonu’ndan toplanan solungaç dokusu
örneklerinin aylara göre kurşun konsantrasyonları…………………..….28
Şekil IV.3 Arnavutköy İstasyonu’ndan toplanan kas dokusu
örneklerinin aylara göre kurşun konsantrasyonları………..…………….29
Şekil IV.4 Arnavutköy İstasyonu’ndan toplanan solungaç dokusu
örneklerinin aylara göre kurşun konsantrasyonları………………..…….30
Şekil IV.5 Kuleli İstasyonu’ndan toplanan kas dokusu
örneklerinin aylara göre kurşun konsantrasyonları……………..……….31
Şekil IV.6 Kuleli İstasyonu’ndan toplanan solungaç dokusu
örneklerinin aylara göre kurşun konsantrasyonları..…………………….32
Şekil IV.7 Çubuklu İstasyonu’ndan toplanan kas dokusu
örneklerinin aylara göre kurşun konsantrasyonları……………..……….33
Şekil IV.8 Çubuklu İstasyonu’ndan toplanan solungaç dokusu
örneklerinin aylara göre kurşun konsantrasyonları………..…………….34
Şekil IV.9 Ocak ayında elde edilen kas dokusu kurşun konsantrasyonu
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması………………………….35

IX
Şekil IV.10 Şubat ayında elde edilen kas dokusu kurşun konsantrasyonu
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması……………………...…35
Şekil IV.11 Mart ayında elde edilen kas dokusu kurşun konsantrasyonu
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması.…………………….….36
Şekil IV.12 Nisan ayında elde edilen kas dokusu kurşun konsantrasyonu
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması……………….………...36
Şekil IV.13 Mayıs ayında elde edilen kas dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması…….....37
Şekil IV.14 Haziran ayında elde edilen kas dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması…….…37
Şekil IV.15 Temmuz ayında elde edilen kas dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması……….38
Şekil IV.16 Ağustos ayında elde edilen kas dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması…….....38
Şekil IV.17 Eylül ayında elde edilen kas dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması……….39
Şekil IV.18 Ekim ayında elde edilen kas dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması……….39
Şekil IV.19 Kasım ayında elde edilen kas dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması…….…40
Şekil IV.20 Aralık ayında elde edilen kas dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması….……40
Şekil IV.21 Ocak ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması……….41
Şekil IV.22 Şubat ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması……….41
Şekil IV.23 Mart ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması…….…42
Şekil IV.24 Nisan ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması……….42
Şekil IV.25 Mayıs ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması……….43
Şekil IV.26 Haziran ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması…….…43

X
Şekil IV.27 Temmuz ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması………44
Şekil IV.28 Ağustos ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması…….…44
Şekil IV.29 Eylül ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması….……45
Şekil IV.30 Ekim ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması…….…45
Şekil IV.31 Kasım ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması.………46
Şekil IV.32 Aralık ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun
konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması….……46
Şekil IV.33 Sarıkuyruk İstavrit Balığı kas dokusunda ortalama
kurşun konsantrasyonu değerleri………………………………………47
Şekil IV.34 Sarıkuyruk İstavrit Balığı solungaç dokusunda ortalama
kurşun konsantrasyonu değerleri………………………………………48
Şekil IV.35 İstasyonlara göre solungaç dokusu kurşun
konsantrasyonu ortalamalarının karşılaştırılması……………………....49
Şekil IV.36 İstasyonlara göre kas dokusu kurşun konsantrasyonu
ortalamalarının karşılaştırılması…………….…………………………..50

XI
TABLOLAR

SAYFA NO

Tablo II.1: Endüstride en çok kullanılan ağır metaller………………………………3


Tablo II.2: 28 Mayıs 1991 tarih ve 20884 Sayılı Resmi Gazete’ye göre
su ürünlerinde bulunmasına izin verilebilecek ağır metal kabul değerleri……….......8
Tablo II.3: Ağır metallerin etkilerinin araştırıldığı bazı türler, dokular,
metallerin etkileri ve ait olduğu kaynaklarının genel tablosu......……...…9
Tablo II.4: İnorganik ve Organik Kurşun Formları………………………………...11
Tablo II.5: İstanbul Haliç’i ve İzmir Körfezi’ne verilen ağır metal yükleri………..14
Tablo IV.1: Aylara göre ve yıllık kas ve solungaç dokularında
ortalama konsantrasyon değerleri….…………………………………..26
Tablo IV.2: İstasyonlara göre kas ve solungaç dokusu kurşun
konsantrasyonu ortalama değerleri…………………...……………….51

XII
BÖLÜM I

GİRİŞ VE AMAÇ

Endüstriyel gelişim sonucu tüm dünyada her geçen gün artan çevre kirliliği;
kara hava ve su ekosistemlerinde giderek artan oranlarda birikerek doğayı tehdit
etmektedir. Sanayileşme sürecinde sayısız evsel ve endüstriyel atık ortaya
çıkmaktadır. Hızlı ve kontrolsüz nüfus artışı, sağlıksız kentleşme ve yapılaşma,
plansız ve denetimsiz endüstrileşme, nükleer denemeler, tarım alanlarında verimi
arttırmak amacıyla kullanılan tarım ilaçları, yapay gübreler, deterjan gibi kimyasal
maddeler, petrol ve türevleri, turizm ve eğlence atıkları ile evsel ve endüstriyel
atıklar hızla çevreyi kirletmektedir. Çeşitli yollardan deniz ortamına gelen
kirleticiler ekosistemdeki canlı hayatını olumsuz etkilemektedir (Uslu, 1999)
(Egemen ve ark., 1997).
Doğal çevreyi kirleten toksik maddelerin başında ağır metaller gelmektedir.
Ağır metaller ekosistem içinde tüm organizmalarda besin zinciri aracılığıyla giderek
artan oranlarda birikim meydana getirerek yaygın bir tehdit oluştururlar.
Kurşun bulunduğu ortamda tolere edilebilir sınırları aştığında canlıların önce
fizyolojik aktivitelerini etkiler, daha sonra organ ve dokularında birikime uğrar ve
ölüme kadar uzanan sonuçlar doğurabilir. Bu çalışmanın amacı İstanbul Boğazı’ndan
aylık periyotlarla avlanan Sarıkuyruk İstavrit Balığı’nın (Trachurus mediterraneus)
kas ve solungaç dokularında bulunabilecek kurşun miktarlarını saptamaktır. Bu
çalışmanın doğal sonucu olarak İstanbul Boğazı’nın kirliliği hakkında da bir fikir elde
etmek mümkün olacaktır.

1
BÖLÜM II

GENEL BİLGİLER

II.1. AĞIR METALLER


Fiziksel olarak normal şartlar altında cıva hariç hemen hepsi katı olan, ısı ve
elektriği ileten, levha ve tel haline gelebilen, metalik bir renk parlaklığına sahip olan,
kimyasal olarak elektron vererek “+” değerlikli iyon haline geçebilen, asitlerde
bulunan [H]+ ile yer değiştirebilen, kendi aralarında bileşik oluşturamayıp
ametallerle bileşik oluşturabilen ve yoğunlukları 5,0 g/cm³ ’den fazla olan metallere
“Ağır Metaller” denir (Ciminli, 2005). Ağır metallerin atom ağırlıkları ve özgül
ağırlıkları diğer metallerden daha yüksek olduğu için bu şekilde adlandırılırlar. Ağır
metal terimi kimyada, biyolojide ve tıpta, farklı tanımlarla kullanılır.
Ağır metallerin doğaya karışmasına sebep olan başlıca kaynaklar; maden
ocakları, çeşitli metal ve kağıt endüstrilerinin atık suları, gübreler, fosil yakıtlar,
pestisitler, çeşitli kimyasallar ve evsel atıklardır (Kalay ve ark., 2004).
Ekosistemin çok önemli bir kısmını oluşturan su ortamı, pek çok atık için alıcı
bölge halindedir. Ekosistemdeki kirliliği oluşturan en temel unsurlardan biri de ağır
metallerdir. Esasen doğal sular, toksik etki yapmayacak düzeyde ağır metal
içermektedir. Ancak günümüzde endüstriyel gelişme, kentleşme ve modern tarımın
yaygınlaşması doğadaki ağır metal yükünü önemli oranda arttırmıştır. (Karataş ve
Kalay, 2002).
Deniz, göl ve akarsular gibi su kaynaklarının atıklar için alıcı ortam olarak
kullanılması sonucu, derişimleri sürekli artan ağır metaller sucul organizmalar
tarafından bünyelerine alınmaktadır. Bu da besin zinciri aracılığıyla tüm canlılara
ulaşmaktadır. Ağır metaller besin zinciri boyunca metabolik bakımdan aktif doku ve
organlarda birikmektedir. Bu birikim de hücresel ve moleküler düzeyde işlevsel ve
yapısal bozukluklara sebep olmaktadır (Güner, 2008).
Canlı vücudunda biriken ağır metal, limiti aşmadığı sürece genellikle toksik
değildir. Çünkü bazı metaller ancak en yüksek derişimlere eriştiklerinde depolanmaya
başlarlar. Canlının ağır metale maruz kalma süresi ve ortamın derişimi bu limiti

2
etkileyen faktörlerdendir. Yapılan bazı araştırmalara göre genellikle en yüksek
birikim karaciğerde, en düşük birikim ise kas dokusunda gözlenmektedir (Kargın ve
Erdem, 1992). Bunun en önemli nedeni; ağır metallerin, balıkların metabolik olarak
aktif organlarında öldürücü olmayan derişimlerde daha fazla birikmesi olarak
belirtilmiştir.
Sucul organizmalardaki ağır metal birikimi o canlının türüne, metalin
özelliklerine, derişimine, metalin canlıya etki süresine, metalin ortamda kalma
süresine, canlının hangi gelişme evresinde olduğuna ve ortamın fiziksel ve kimyasal
özelliklerine bağlı olarak değişmektedir (Güner, 2008).
Toksik maddeler suda düşük konsantrasyonlarda bulunmaları halinde bile
(örn: 1 mg/l) insan sağlığına zarar vererek, hastalıklara ve ölüme sebep olur (Katalay
ve ark., 2005). Bunun en bilinen örneklerinden biri Minamata Körfezi’nde (Japonya)
yaşanan olaydır. Japonya’da bir fabrika tarafından yüksek miktarda cıva içeren atık
sular Minamata Körfezi’ne boşaltıldı. Suda bulunan yüksek orandaki cıva deniz
canlıları tarafından absorbe edilerek bünyelerinde biriktirildi. 500 kişinin ölümü ile
sonuçlanan bu ilk endüstriyel katliam sonucu Japonya’da endüstri âleminin en katı
çevresel kanunları çıkardı ve görülen hastalık da “Minamata Sendromu” olarak
adlandırıldı. Bu olay denetimsiz endüstrileşmenin doğayı ve insanları ne oranda
olumsuz etkileyebileceğini gösteren acı bir örnektir (Anonim 3).
Tablo II.1: Endüstride en çok kullanılan ağır metaller (Dean ve ark., 1972)
Endüstri Dalı Cd Cr Cu Fe Hg Mn Pb Ni Sn Zn
Kâğıt, karton ve selüloz sanayi X X X X X X
Organik kimyasallar, petrokimya X X X X X X X
Alkaliler, klor, inorganik kimyasallar X X X X X X X
Gübreler X X X X X X X X X
Petrol rafineleri X X X X X X X
Demir-çelik dökümhaneleri X X X X X X X X X
Demir-çelik dışındaki metal sanayi X X X X X X
Motorlu taşıt ve uçak kaplaması X X X X X
Cam, çimento, asbest üretimi X
Tekstil sanayi X
Deri tabaklanması X
Buharla çalışan elektrik santralleri X

3
Metaller doğal su ortamlarında serbest iyonlar, inorganik veya organik
bileşikler ve partikül maddelerle absorbe olmuş şekilde bulunurlar. Sediment içinde,
çökmüş veya absorbe olmuş olsalar bile bazı fiziksel ve kimyasal olaylarla tekrar
iyonik forma dönüşür ve toksik etkilerini gösterebilirler (Ciminli, 2005).
Denizel ortamda değişik formlarda bulunan metaller deniz canlılarının
bünyelerinde birikirler. Birikim mekanizması aşağıdaki yollarla gerçekleşir:
1. Deniz suyunda bulunan çözünmüş veya organik moleküllere bağlı iyonların su
ile beraber alınmasıyla,
2. İçinde metalleri biriktirmiş besin maddelerinin alınmasıyla,
3. Yüzeylerinde ağır metalleri adsorbe* etmiş sestonlar ile,
4. Toksik metal iyonları ile organizmaların ürettiği bazı maddeler arasındaki
çekim nedeni ile ortaya çıkan absorbsiyon yoluyla (Uslu ve ark., 1999).

Şekil II.1: Doğada elementlerin taşınması (Aydoğmuş, 2003)

*Adsorpsiyon: Moleküllerin katı bir yüzeye yapışması, tek molekül tabakasından oluşan bir yüzey tabakasının oluşması (Karol
ve ark., 2004)

4
Suda yaşayan canlılardaki ağır metal birikimini etkileyen biyolojik, kimyasal
ve fiziksel faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz:
Suyun;
1) Isısı
2) Oksijen miktarı
3) Sertliği
4) Organik bileşimi
5) pH değeri
Canlının;
1) Genel fizyolojik özellikleri
2) Yaşam döngüsü (yaş ve habitat)
3) Mevsimsel değişiklikler
4) Beslenme alışkanlıkları (Kocahan, 1999)

II.1.1. Ağır Metallerin Hücreye Girişi ve Taşınımı


Balıklar, su ortamındaki ağır metalleri; sindirim sistemi, vücut yüzeyi (deri) ve
solungaçlar yoluyla bünyelerine alırlar. En fazla absorbsiyon solungaçlar aracılığıyla
olmaktadır. Bunun nedeni ağır metal içeren solunum suyunun, geniş bir yüzey alanına
sahip olan, solungaç lamelleri ile etkileşmesidir (Kalay ve ark., 2004).
Solungaçlar, bağırsaklar ve sindirim bezleri ağır metal emiliminin ve
birikiminin en fazla olduğu organlardır. Bu organlar ağır metal birikiminde önemli rol
oynarlar ve yüksek biyobirikim potansiyeline sahiptir (Shah, 2002).
Toksik maddeler etkinliklerini gösterirken, belirli bir konsantrasyonda
membranlardan geçerler ve kan dolaşımıyla etki yerine ulaşırlar. Toksik maddelerin
membranlardan emilimi difüzyon ve özel taşınım yollarıyla gerçekleşir. Bu derişim
değeri ise alınan toksik maddenin miktarına ve emilim hızına bağlı olarak değişir.
Ağır metallerin membrandan geçişleri, membranın iki yüzü arasındaki derişim
farkıyla gerçekleşir. Örneğin, toksik maddelerin eliminasyon yolu böbreklerde
özellikle glomeruler membrandadır. Toksik madde molekülü, membranın dış yüzünde
bir makro molekül ile bileşik oluşturarak hücre içine taşınır. Taşınan bileşik
membranın diğer tarafında serbest kalır ve taşıyıcı, geldiği yere yeni bir molekül
taşımak için geri döner. Kadmiyum, bakır ve çinko gibi molekül yapıları birbirine
benzeyen ağır metaller bu taşınım sırasında birbirlerinin hücre içine girişini

5
engelleyebilirler. Örneğin, taşıyıcı protein bakır ile bir bileşik oluşturmak yerine daha
toksik olan kadmiyum ile bağlanıp hücre içine kadmiyumu taşımaktadır. Dolayısıyla
bakıra göre daha toksik olan kadmiyum herhangi bir metabolik faaliyette
kullanılmadığı için hücre içinde birikmektedir. Ağır metallerin balık dokularındaki
dağılımı ile ilgili yapılan araştırmalar organik bileşik oluşturan ağır metallerin
karaciğer, böbrek ve solungaç gibi aktif organlarda metal bağlayan proteinlere bağlı
olarak biriktiğini göstermişlerdir. (Pagenkopf, 1983; Kayhan, 2006).
Vücuda giren ağır metaller kan ve diğer bazı vücut dokularında dağılım
gösterirler. Plazmada bulunan toksik maddeler inaktif formdadırlar ve böbreklerden
atılamazlar. Serbest ve bağlı madde molekülleri arasında bir denge söz konusudur.
Serbest moleküller kanda azaldıkça, bağlı maddenin bir kısmı serbest hale geçer.
Proteinlere bağlı olan bazı metaller vücutta birikmeye eğilimlidir. Örneğin, çok toksik
olan cıva, plazma albuminlerine bağlanmaktadır. Yine birçok ağır metal dokularda
yüksek derişimlerde depolandığı zaman toksik etkisini o organda gösterir. Buna
karşın, diğer bazı metaller organ dışında da toksik etki gösterirler. Örneğin, kurşun
kemiklerde depolanır ancak toksik etkisini iç organlar kitlesinde gösterir. Toksik
maddelerin etki mekanizmalarında sınırlayıcı bazı faktörler görülmektedir. Örneğin,
kan-beyin bariyeri yavru balıklarda tam gelişmediğinden birçok ağır metale
erişkinlere oranla daha fazla maruz kalmaktadırlar. Kurşun yavru balıklarda oldukça
etkili olduğu halde erişkinlerde etkili değildir (Cummins, 2001; Yazkan, 2002;
Aydoğmuş, 2003)
Ağır metallerin, balıkların doku ve organlarındaki birikiminin yanı sıra çeşitli
kan parametrelerini, büyüme ve gelişmelerini ve enzim aktivitelerini etkilediği bazı
çalışmalarda belirtilmiştir. Vücuda alınan çeşitli metaller taşıyıcı proteinlere bağlı bir
şekilde kan yolu ile doku ve organlara taşınmakta ve dokulardaki metal bağlayıcı
proteinler aracılığıyla yüksek derişimlere ulaşmaktadır (Shah, 2002; Cicikli, 2003;
Khansari, 2005).
Ağır metallerin, balıkların solungaç dokusu epitel hücreleri üzerine etkileri
hipertrofi (organ büyümesi), hiperplazi (organ küçülmesi) ve poliferasyon (hücrede
yoğunluk artışı) şeklinde gözlenmektedir. Örneğin poliferasyon sonucu su ile kan
arasındaki difüzyon mesafesi artmakta ve doku yüzeyinden oksijenin kazanımı
azalarak hipoksiya (oksijen azlığı)’ya neden olur (Mazon ve ark., 2002)

6
Şekil II.2: Ağır metallerin balıklarda vücuda alınımı ve dağılımı

Sucul canlılarda ağır metallere karşı görülen biyolojik tolerans farklıdır.


Biyolojik sistemlerde birçok element eser miktarda bulunduğu halde, bunları toksik
olmayan şekilde iletmek ve biyobirikim için bazı mekanizmalar geliştirmiştir. Bu
taşıma ve biriktirme mekanizmalarını bazı özel proteinler üstlenmektedir.
Metallotiyonein (MT) adı verilen bu özel proteinler, tiyol grubunca zengin, çok
sayıda sistein aminoasidi içeren ve düşük molekül ağırlığına sahip metalloproteinler
(Metal bağlayan proteinler) ’dir. Bunların depolandığı yerler genellikle karaciğer ve
böbrekler olarak bilinmektedir (Bkz: Şekil II.2) (Aydoğmuş, 2003).
Metallerin sucul organizmaların bünyelerine alınmasını etkileyen faktörlerin
çokluğuna karşın ağır metallerin vücuttan atılmasının çok daha yavaş olduğu bazı
çalışmalarda gösterilmiştir. Metallerin sucul canlıların metabolizmasında izlediği üç
yol vardır:
1) Vücut yüzeyi ve solungaçlar yoluyla atılma
2) Boşaltım yoluyla atılma
3) Belirli bir dokuda depolanma (Kocahan, 1999)

7
Canlıların metabolik aktivitelerinde pek çok metal gereklidir. Buna karşılık
bakır, çinko gibi ağır metaller belirli limitlerin üzerinde, kurşun ve kadmiyum gibi
ağır metallerin çok düşük düzeylerde dahi olsa, vücuda alınması çeşitli sağlık
sorunlarına sebep olur. Kadmiyum Itai-Itai hastalığı, kanser, kemik kırılması ve
şiddetli ağrılara; bakır, Wilson hastalığı, böbrek bozuklukları ve nörolojik
bozukluklara; çinko, gastrointestinal bozukluklara; kurşun ise beyinde hasar,
kansızlık, böbrek hastalıkları ve nörolojik bozukluklara sebep olmaktadır. Sağlık
problemlerine sebep olan ağır metallerin gıdalardaki bulunma miktarları belirli
limitlerle sınırlandırılmıştır. Taze balıklardaki bakır, çinko, kurşun, kadmiyum için
Türk Gıda Kodeksi tarafından belirlenen tüketim için kabul edilebilir maksimum
miktarlar sırasıyla 20 mg/kg, 50 mg/kg, 1mg/kg ve 0,1 mg/kg ’dır. Avrupa Konseyi
tarafından belirlenen maksimum tüketilebilirlik sınırları da kurşun, bakır ve çinko için
aynı olup kadmiyum için 0,2 mg/kg ‘dır (Ersoy, 2006).

Tablo II.2: 28 Mayıs 1991 tarih ve 20884 Sayılı Resmi Gazete’ye göre su
ürünlerinde bulunmasına izin verilebilecek ağır metal kabul değerleri.

Ürün cinsi Metal (mg/kg yaş ağırlık)


Ürün Cinsi As Hg Cd Pb Cu Zn
Balık 1.00 0.50 0.10 1.00 20.00 50.00
Yumuşakça 1.00 0.50 0.10 1.00 20.00 50.00
Kabuklu 1.00 1.00 1.00 2.00 20.00 50.00

8
Tablo II.3: Ağır metallerin etkilerinin araştırıldığı bazı türler, dokular, metallerin
etkileri ve ait olduğu kaynaklarının genel tablosu

STRES SUCUL ORGAN GÖRÜLEN


ETKENİ ORGANİZMA DOKU BİYOLOJİK KAYNAK
YANITLAR
Lepomis macrochirus Sitoplazmik kümeler,
(mavi solungaç güneş Ovaryum yumurtanın karyolizi Gilderhaus
NaAsO2
1966
balığı)
Testis boyunca mor-
Salvenilus fontinalis Testis kahverengi beneklenme, Sangalang ve
Kadmiyum
(Kaynak alabalığı) tübüler sınır hücrelerinin O’Halloran
klorür
nekrozu, kanama, kan 1972
toplanması, vazodilatasyon
Leydig hücrelerinde
Salvenilus fontinalis nekroz, germinal Sangalang ve
Kadmiyum
(Kaynak alabalığı) Testis epitelyum deformasyonu, O’Halloran
klorür
normal primordial germ 1974
hücreleri
Kadmiyum Carassius auratus Kan Eritrosit oluşumunun Housten ve
(Japon balığı) engellenmesi Keen 1984
Düşük hemoglobin ve
Cyprinus carpio Kan hemotokrit, anemik Koyana ve
Kadmiyum
(Sazan balığı) belirtiler, karaciğerde doku Ozaki 1984
hasarı
Kurşun Testiküler hasar, Kati ve
Clarias batrachus Testis spermatogenezin Sathyanesan
ve
(Yürüyen kedi balığı) yavaşlaması (Cd), Üreme 1985
Kadmiyum
kapasitesinde düşüş (Pb)
Salmo gairdneri Kan Kanda glikojen
(Gökkuşağı alabalığı) Karaciğer seviyesinde azalma, Larsson 1985
Kadmiyum
karaciğerde büyüme
Kadmiyum Perca fluviatilis Kan Normastik ve Lowe-Jinde ve
(Tatlı su levreği) normokromik anemi Nimi 1986
Mytilus Larvaların %97’sinde
galloprovincialis Larva gelişim bozukluğu Varlık 1991
Kadmiyum
(Akdeniz midyesi)

9
Tablo II.3 Devam: Ağır metallerin etkilerinin araştırıldığı bazı türler, dokular,
metallerin etkileri ve ait olduğu kaynaklarının genel tablosu

Seminifer tübüllerinde

Cıva Klorür Clarias batrachus Testis küçülme piknosis, gonadal Kirubagaran ve


(Yürüyen kedi balığı) aktivitenin Joy 1992
Metil Civa
engellenmesi(Hg)
Cyprinus carpio Karaciğer Karaciğer ve böbrekte en
(Sazan balığı) Böbrek kısa sürede, kas dokuda en De Conto ve
Kadmiyum
Kas uzun sürede etki ark. 1999
Bakır ve Solungaç En fazla karaciğerde, en az

Kadmiyum Oreochromis niloticus Karaciğer kas dokuda ağır metal Sağlamtimur


(Tatlı su çipurası) Böbrek birikimi ve ark. 2003
karışımı
Kas
Palaemon sarratus Yumuşak Kabuklarda, dokulara göre Egemen ve
(Teke karidesi) doku ve daha fazla kadmiyum Sunlu 2003
Kadmiyum
kabuk birikimi
Kadmiyum, Ortama farklı metallerin
Carrassius auratus Testis katılması durumunda Atamanalp ve
çinko ve
(Japon balığı) fizyolojik etkenlerin ark. 2003
bakır
artması
Gobius niger Eritrositlerin fusiform ve Katalay ve
(Kömürcü kaya Kan küresel şekil görülmesi, Parlak 2004
Kadmiyum
balığı) dikensi hücre zarı
Serum aspartat
Cyprinus carpio Kan aminotransferaz, alanin Karataş ve ark.
Kadmiyum
(Sazan balığı) Serum aminotransferaz ve glukoz 2005
düzeylerin değişmeler
Doku glikojen ve serum
Karaciğer glukoz değerlerinin
Kas etkilenmesi ve Arslan ve ark.
Bakır Clarias lazera
Serum karbonhidrat 2006
metabolizmasında önemli
değişiklikler

10
II.1.1.1. Kurşun

Kurşun (Pb), biyolojik sistemlerin her ortamda karşılaşabildikleri, metabolik


işlevleri olmayan eser bir elementtir(Karataş ve Kalay, 2002). Kurşun ve bileşikleri
8000 yılı aşkın bir süredir boru, oluk, tabak, para ve boya, dekoratif nesnelerin
süslenmesi, kâselerin parlatılması ve kozmetik gibi birçok alanda kullanılmış, çeşitli
gıda maddelerine, onları daha tatlı hale getirmek için katılmıştır.
Kurşun, periyodik cetvelin 4A grubuna ait bir elementidir. Doğada daha çok,
galen adlı kurşun sülfür formunda veya demir, bakır, çinko, antimon ve gümüş
metalleriyle birleşik olarak bulunur(Kitman, 2000).
Endüstrideki kullanım nedeniyle kurşun biyosferde yoğun olarak
bulunmaktadır. Özellikle kuzey yarım kürede havada 1000 ton civarında kurşun
sirkülâsyonu söz konusudur. İnsanlar için, otomobil yakıtları, kurşun içeren boyalar,
bu boyaların kullanıldığı oyuncak ve diğer malzemeler, vinil güneşlikler, sırlı
porselen ve seramik malzemeler, kurşun içeren kap ve cam ürünleri, otomobillerde
kullanılan kurşun-asit bataryalar, kurşun lehimli ambalajlardaki konserve, mama ve
diğer gıda ve içecekler, kurşunla kontamine olmuş su ve arazilerden elde edilen
sebze ve meyveler, tütün mamulleri, su, alkollü içecekler ile bu ortamlardan
etkilenen balık, beyaz ve kırmızı et, sakatat türleri, süt, süt ürünleri kurşunun başlıca
kaynaklarıdır.

Tablo II.4: İnorganik ve organik kurşun formları (Dündar ve Aslan, 2005)

Kurşun monoksit (PbO = mürdesenk)


Kırmızı kurşun (Pb3O4, kurşun tetraoksit = sülyen)
Beyaz kurşun (PbCO3 kurşun karbonat = üstübeç)
Bileşikler Kurşun silikat (PbSiO3)
Kurşun sülfür (PbS)
Kurşun kromat (PbCrO4)

Alaşımlar Kurşun antimon alaşımları, akümülatörlerde kullanılır.


Kurşun tetra etil
Kurşun Alkiller Kurşun tetra metil
Kurşun stearat

11
Kurşunun sucul sistemlere karışmasında en önemli faktör insan aktiviteleridir.
Günümüzde pek çok ülkede kurşunsuz benzin kullanımının teşvik edilmesine rağmen
kurşunlu benzin kullanımının hala yaygın olduğu ülkeler de bulunmaktadır.
Araçlardan çıkan egzoz dumanı ile kurşun tanecikleri havaya saçılır. Havadan ağır
olan tanecikler yol üzerinde veya kenarında birikirler. Daha sonra yağmur suları ve
akarsular yoluyla ya da doğrudan göl, gölet gibi akuatik sistemlere karışan kurşun, su
içindeki canlılar üzerinde olumsuz etkiler yapmaya başlar. Yapılan çalışmalardan
elde edilen sonuçlara göre kurşunun öncelikle sucul bitkilerin yapısına girdiği ortaya
çıkmıştır. Kurşun daha sonra bu bitkilerle beslenen omurgasız hayvanlara (örneğin;
ostrakotlar, midye, salyangoz vb.) ve daha da sonra bu tür omurgasızlarla beslenen
omurgalılara (balık veya kuşlar gibi) geçer. Besin zincirinin en üst seviyesinde olan
insanlar kurşun taşıyan balıklar ve bazen de su kuşlarıyla beslendikleri zaman önemli
derecede kurşunu bünyelerine katmış olurlar. Bu basamakların her bir kademesinde
kurşun miktarı katlanarak artış gösterir ki bu olaya “biyobirikim (biyoakümülasyon)”
denir (Külköylüoğlu, 2006).
Oral yoldan vücuda alınan ağır metal miktarları, Amerika’da 100 µg,
Avrupa’da 30 µg ‘ın altındadır. Bu oran ülkemizde 70 µg/gün düzeylerinde tespit
edilmektedir. Her gün vücuda alınan kurşunun 35 µg/dl ‘lik kısmı idrarla atılır. Kan
kurşun düzeyi için normal sınır 90–400 µg/dl aralığıdır. Kandaki kurşun miktarının
40 µg/dl ’yi geçmesi istenilen bir durum değildir. Organizmada kurşun homojen bir
şekilde dağılım göstermez. Kana geçen kurşunun %90’ı eritrositlerle moleküler bağ
kurar. Çok az miktarda kurşun ise, plazma proteinlerine bağlanır veya serbest halde
kan sıvısında dolaşır (Dündar ve Aslan, 2005). Dolaşım sırasında kurşun,
hücrelerarası sıvı, dalak, kemik iliği ve böbrekler gibi organlara dağılır. Daha sonra
kemikler, iskelet ve kalp kası, merkezi sinir sistemi, saç ve kıllar ile tırnaklara geçer.
Erişkinlerde kurşunun %95’i, çocuklarda ise %74’ü, kemiklerde depolanır. Ancak
kronik hastalıklar, menopoz, gebelik ve böbrek yetmezliği gibi olgularda, kurşunun
kemiklerden tekrar kan dolaşımına mobilize olabildiği düşünülmektedir (Cummins,
2001).

12
II.2. İSTANBUL BOĞAZI

Yaklaşık 31 km olan İstanbul Boğazı’nın genişliği 0,7 km (Aşiyan-Kandilli)


ile 3,5 km (Büyükdere-Beykoz) arasında değişmektedir. En dar yeri Marmara Denizi
girişinin 12 km kuzeyinde bulunmaktadır. Ortalama derinliği 35 metre civarında
olmakla beraber, boğazın ekseni boyunca bazı noktalarda derinlik 110 metreye kadar
ulaşır. Kuzey ve güney uçlarına yakın bölgelerde sırası ile yaklaşık olarak 60 metre
ve 33 metrelik iki tane eşik bulunmaktadır (Yüce ve ark, 2005). Çok sayıda kesin
dönüşler bulunduğundan, gemiler Boğazı geçerken en az 12 kere rota değiştirmek
zorunda kalırlar. İstanbul Boğazı çok dar ve aniden genişleyen şekliyle dünyanın
tehlikeli, kalabalık, güç ve potansiyel olarak kazalara açık bir su yoludur.
İstanbul Boğazı'nda iki ana akıntı vardır. Birincisi yüzey akıntısıdır. İkincisi
ise, yüzeyden 15 metre kadar aşağıda başlayan ve derinliğin izin verdiği ölçüde 45
metre derinliğe kadar etkili olabilen dip akıntısıdır. Yüzey akıntısı genelde
Karadeniz'den Marmara Denizi'ne doğru akarken, dip akıntısı bunun tam tersine
Marmara Denizi’nden Karadeniz'e doğru akmaktadır. İstanbul Boğazı, sadece gemi
trafiğinin değil, Karadeniz'in üç büyük nehirle beslenen sularının da tek çıkış
kapısıdır. Karadeniz'e dökülen bu üç büyük nehir; Tuna Nehri, Dinyeper Nehri ve
Don Nehri’dir. Karadeniz, su seviyesi olarak Marmara Denizi’nden 40 santimetre
daha yüksektir. Karadeniz'den Marmara'ya doğru olan yüzey akıntısının ana sebebi
de bu yükseklik farkıdır. Daha yüksek seviyede olan Karadeniz 'in suları, daha aşağı
seviyede olan Marmara Denizi’ne doğru akmaktadır. Buna, boşalma akıntısı da
denilmektedir. Bu akıntı Boğaz'ın orta yerlerinde daha kuvvetlidir. Özellikle Kandilli
noktasından güneye doğru gidildikçe artar. Kuzeyden güneye doğru akan bu yüzey
akıntısının hızı, Karadeniz'in sularını Boğaz ağzına doğru dolduran kuzey
rüzgârlarının etkili olduğu dönemlerde en yüksek düzeye ulaşır. Hız, saatte 7 knots 'a
kadar çıkar (Denizde hız ölçüsü birimi olarak kullanılan knots terimi, saatte mil
olarak hızı ifade eder.) (Anonim 2, 2008).
İstanbul Boğazı, biyolojik, fizyografık, coğrafik, hidrolojik ve oşinografik
özellikleri ile Karadeniz ve Akdeniz arasında kendine özgü bir ekolojik çevre
oluşturur. İstanbul Boğazı Karadeniz, Marmara ve Akdeniz'deki biyolojik çeşitliliğin
varlığını sürdürmesi için yaşamsal öneme sahiptir. Akdeniz'den Karadeniz'e göç
eden, balıklar başta olmak üzere bir çok deniz hayvanı için genetik bir köprü
oluşturan İstanbul Boğazı, son zamanlarda ki antropojenik (insan etkisi sonucu

13
oluşan) ve ekolojik değişmelerin sonucu sahip olduğu biyolojik çeşitliliği korumakta
zorlanmaktadır.
Boğazlarda artan gemi trafiğinden kaynaklanan kazalar sonucu görülen
kirlilik düzeylerinde son yıllarda belirgin bir artış görülmüştür. 1936–1937 yıllarında
Boğazlardan yılda 4 bin 500 adet gemi geçerken 1999'da geçen gemi sayısı 60 bini
bulmuştur.

Ülkemizdeki deniz kazalarına ait kayıtlara bakıldığında, bugüne kadar toplam


162 önemli deniz kazasına rastlanmaktadır. Bu kazalardan 105'i İstanbul Boğazı'nda,
35'i Çanakkale Boğazı'nda, 22'si ise Marmara Denizi'nde meydana gelmiştir.
Kazalardan %52'si iki geminin çarpışması, %30'u karaya oturma, %72'si rıhtım veya
yalıya çarpma, %4'ü yangın, %10'u da diğer sebeplerden olmuştur. Tüm bu kazalar
sonucunda önemli boyutlarda çevre kirliliği oluşmuştur. Gemilerin sintine sularını ve
yağlı atıklarını denize boşaltmaları, ciddi kirlenme tehlikesi ile karşı karşıya olan
denizlerimiz için ayrı bir kirlilik tehlikesidir (Anonim 1, 2008).

Tablo II.5: İstanbul Haliç’i ve İzmir Körfezi’ne verilen ağır metal yükleri (ton/yıl)
Metal İyonu Haliç İzmit Körfezi İstanbul Boğazı
Yoluyla
Cıva 0,04 1,9 10
Kurşun 13,5 2,5 -
Krom 8,4 77 -
Çinko 7 16 19.000
Bakır 70 4,4 600–4.200
Kadmiyum 5 0,7 3.000

Evsel atıklar açısından bakıldığında ülkemizdeki 900 belediyeden sadece 141


tanesinde kanalizasyon sistemi vardır ve bunun da sadece 43 tanesinde arıtma tesisi
bulunmaktadır. Yani kanalizasyon sularının %99,85’i arıtılmadan ırmaklara göllere
ve denizlere bırakılmaktadır. Endüstrinin ürettiği zehirli ve ağır metaller ihtiva eden
atık suların yıllık üretimi 930 milyon m³ ’tür. Bunun sadece %22’si arıtılmakta,
%78’i ise arıtılmaksızın doğrudan doğruya göl, ırmak ve derelere bırakılmaktadır.

11,500 km² ’lik bir alana, 3,378 km³ ’lük bir hacme sahip olan ve ülkemizin
en yoğun nüfus ve sanayi yerleşimlerini kıyılarında barındıran Marmara
Denizi’ndeki kirlenme yüksek boyutlardadır. Sadece İstanbul civarında bulunan
4,500–5,000 kadar endüstri kuruluşunda 0,3 milyon m³ atık su deşarj edilmektedir.

14
İzmit Körfezi’nde günde 6,6 kg kurşun, 43,2 kg çinko, 1,9 kg bakır, 209 kg krom, 5,1
kg cıva gibi ağır metallerin yanı sıra 10,9 ton azot ve 30,8 ton atık karışmaktadır.
Marmara Denizi’ne İstanbul’dan günde 1,2 milyon m³, Bursa’dan günde 0,3 milyon
m³, İzmit’ten 0,2 milyon m³, diğer beş adet şehirden de 0,4 milyon m³ olmak üzere
bölge genelinde 2,1 milyon m³ evsel atık su deşarj edilmektedir.

15
BÖLÜM III

ÇALIŞMALAR

III.1. DENEYSEL MATERYAL

III.1.1. Materyal: Sarıkuyruk İstavrit Balığı (Trachurus mediterraneus


(Steindachner, 1868))

Şekil III.1: Sarıkuyruk İstavrit Balığı

16
III.1.1.1. Sarıkuyruk İstavrit Balığının Taksonomisi:
Ekonomik ve pelajik balıklarımızdan Sarıkuyruk İstavrit Balığı (Trachurus
mediterraneus (Steindachner, 1868)) ’nın sistematikteki yeri aşağıdaki gibidir
(Romer, 1967).

Superklassis: Pisces
Klassis: Osteichthyes
Ordo: Perciformes
Familia: Carangidae
Genus: Trachurus
Species: Trachurus mediterraneus (Steindachner, 1868)

III.1.1.2. Sarıkuyruk İstavrit Balığının Genel Özellikleri


Vücutları füze şeklinde olup ince pullarla örtülüdür. Ağız normal büyüklükte
ve eğiktir. Burnu oldukça uzundur. Çenelerindeki dişler küçüktür. Yan çizgisinde
79’dan daha çok sayıda dikenli kalkan pulu bulunur. İki sırt yüzgeci vardır. Birinci
sırt yüzgeci ikincisinden kısa ve diken ışınları vardır. Birinci sırt yüzgecinin önünde
deriye batık durumda kısa bir dikeni bulunur. Anüs yüzgecinin önünde iki kısa diken
vardır. Vücudunun sırt kısımları gri-mavimsi ve parlak yeşilimsi, yan tarafları parlak
gümüşi ve karın tarafları ise gümüş beyazıdır. Yüzgeçleri sarımtırak renktedir. Yan
çizgi üzerinde yer alan nokta şeklindeki çizgi, ikinci sırt yüzgecinin başlangıcına
kadar devam eder. Sarıkuyruk istavrit balığı ile Karagöz istavrit balığı (Trachurus
trachurus) birbirine çok benzerler. Karagöz istavrit balığının yan çizgisi üzerinde yer
alan nokta şeklindeki çizgi kuyruğa doğru devam eder. Yan çizgisinde 79’dan daha
az sayıda kalkan pulu bulunur. Kuyruk yüzgecinin rengi gri ya da koyu mavidir.
Etçil balıklardır. Besinlerini hamsi, çaça, gümüş ve sardalya gibi balıkların
yavruları ile krustaseler ve kurtlar gibi omurgasız hayvanlar oluşturur. Üreme
periyodu Nisan-Ağustos ayları arasındadır. Yumurta ve larvaları pelajiktir.
Yumurtalarının çapı 0,71–0,89 mm. arasındadır. Yavrular planktonlarla beslenir.
Yazın büyük sürüler halinde sahillerde dolaşırlar.
Eti lezzetlidir. Taze, dondurulmuş, işlenmiş, tuzlanmış ve konserve olarak
yenilir. Ayrıca kurutulmuş olarak da tüketilmektedir. Balıkçılığımızda çok önemli bir
yeri vardır. Avcılığında dalyan, gırgır, ığrıp, tarlakoz, ortasu trolü, olta ve çapari gibi
av aletleri kullanılır (Yüce, 1998).

17
III.2. ÖRNEKLERİN TOPLANMASI

Sarıkuyruk İstavrit Balığı (Trachurus mediterraneus) örnekleri Mayıs 2007 –


Mayıs 2008 tarihleri arasında İstanbul Boğazı’nda belirlenen 4 farklı istasyondan
toplanmıştır. Örnekler, belirlenen istasyonlarda balıkçıların olta ile avladıkları
balıklar arasından rasgele seçilerek temin edilmiştir. Periyodik olarak her ayın
15’inde, her istasyondan 10’ar adet olmak üzere toplam 480 numune toplanmıştır.
Seçilen istasyonlar aşağıdaki gibidir:

1) Galata Köprüsü İstasyonu – Avrupa Yakası


2) Arnavutköy İstasyonu – Avrupa Yakası
3) Kuleli İstasyonu – Anadolu Yakası
4) Çubuklu İstasyonu – Anadolu Yakası

Toplanan balıklar aynı gün Marmara Üniversitesi, Biyoloji Bölümü, Zooloji


Araştırma Laboratuarına getirilmiştir. Laboratuara taşınan örneklerin total boyları
bölmeli ölçüm tahtasıyla ölçülmüş, ağırlıkları tartılmıştır. Organ ve dokuları çıkarılan
balıklar derin dondurucuda analiz zamanına kadar bekletilmiştir.

18
Şekil III.2: İstanbul Boğazı’nda örnek toplanan noktalar

19
III.3. ARAŞTIRMA YÖNTEMİ
1) Toplanan örnekler 45 ºC ’de kurutulur. (Şekil III.3)
2) Kurutulan örnekler ezilir, un haline getirilir ve 1g tartılır. (Şekil III.4 ve Şekil
III.5)
3) Tartılan örneklere 10ml HNO3 ilave edilir ve 120ºC ’de 1–1.5 saat şeffaf
çözelti elde edilinceye kadar kaynatılır. (Şekil III.6)
4) Kapaklar kapatılarak 1 saat bekletilir.
5) Örneklerin üzerine 5ml H2SO4 ilave edilir ve 1 saat daha çözünürleştirme
işlemine devam edilir.
6) Kapaklar açılarak asitler uçurulur.
7) %2 ‘lik HNO3 eklenerek 25 ml ‘ye tamamlanır.
8) Örnekler süzülür. (Şekil III.7)
9) Plastik kaplara aktarılan örnekler AAS ’de okunacağı güne kadar
buzdolabında muhafaza edilir. (Şekil III.8)
10) Hazır hale getirilen örnekler Atomik Absorbsiyon Spektrometre cihazında
okunur. (Şekil III.9)

III.3.1 Atomik Absorbsiyon Spektrofotometri (AAS) Cihazı

Atomik Absorbsiyon Spektrofotometresinin (AAS) beş ayrı yöntemi vardır.


Bunlar;
1- Klasik alevli Atomik Absorbsiyon Spektrofotometresi,

2- Klasik alevli Atomik Absorbsiyon + Atom yakalama yöntemi,

3- Klasik alevli Atomik Absorbsiyon + Metil izobutil keton ekstraksiyonu yöntemi,

4- Klasik alevli Atomik Absorbsiyon + Metil izobutil keton ekstraksiyonu + Atom


yakalama yöntemi,

5- Grafit fırınlı Atomik Absorbsiyon yöntemleridir.

20
Biz çalışmamızda yukarıda belirtilen beş ayrı AAS yöntemi arasında ilk
sırada olan “Klasik Alevli Atomik Absorbsiyon Spektrofotometrisi” ‘ni kullanmış
bulunmaktayız.
Ağır metal analizleri için Spektrofotometrik ve Atomik Absorbsiyon
Spektrofotometrisi (AAS) yöntemleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Fotometrik
yöntemler interferanslar nedeniyle bir takım zorluklar getirdiği için AAS kullanımı
daha iyi ve güvenilir sonuçlar vermektedir. Atomik Absorbsiyon tekniği alev veya
elektrik arkı ile buharlaştırılan atomların elektronlarını uyararak normalden daha
yüksek enerji düzeyine çıkartılması ve bunun saptanması ile yapılan analizlerdir
(Yüce, 2005).

Bu çalışmada ağır metal ölçümleri için SHIMADZU 6701 F modeli AAS


cihazı kullanılmıştır. Ekipman özellikleri aşağıda kısaca özetlenmiştir. Atomik
absorbsiyon, Flame emission, Graphite furnace, Atomik fluoresans, Soğuk buhar,
Hidrür sistemi, UV/VIS kullanım ve Scanning ve Özel PC programı.
Kurşun analizleri hava-asetilen gaz karışımında okunmuştur.
Çalışmamızda yapılan hesaplamalar sonucu standart sapma 1,68 olarak tespit
edilmiştir.

21
Şekil III.3: Örnekler etüvde kurutulur.

Şekil III.4: Örnekler havanda dövülerek un haline getirilir.

22
Şekil III.5: Ezilen örnekler tartılır.

23
Şekil III.6: Şeffaf çözelti elde edilinceye kadar kaynatılır.

Şekil III.7: Örnekler süzülür.

24
Şekil III.8: Plastik kaplara aktarılan örnekler buzdolabında saklanır.

Şekil III.9: Örnekler AAS cihazında okunur.

25
BÖLÜM IV

SONUÇLAR VE TARTIŞMA

IV.1. SONUÇLAR

İstanbul Boğazı’nda İstavrit Balıkları (Trachurus mediterraneus) üzerine


yaptığımız bu çalışmada; kas dokusunda en yüksek kurşun derişimi 7,8 µg/g kuru
ağırlık değeri ile Temmuz ayında Kuleli ve Çubuklu istasyonlarında, solungaç
dokusundaki en yüksek kurşun derişimi 7,8 µg/g kuru ağırlık değeri ile Nisan ayında
Kuleli istasyonunda olduğu tespit edilmiştir. Kas dokusundaki en düşük derişim
değeri ise Kasım ayında, Galata Köprüsü ve Arnavutköy istasyonlarında tespit
edilmiş olup, AAS cihazının minimum okuma değerinin (<0,01 µg/g kuru ağırlık)
altında kalmıştır. Solungaç dokusundaki en düşük kurşun derişimi ise 0,09 µg/g kuru
ağırlık değeri ile Nisan ayında Galata Köprüsü İstasyonu’nda tespit edilmiştir.
Çalışmamızda elde ettiğimiz toplam ortalama değerler ise kas dokusunda 3,7 µg/g
kuru ağırlık, solungaç dokusunda 3,9 µg/g kuru ağırlık ’dır.
Elde edilen bulgular; solungaç dokusundaki kurşun birikiminin kas dokusundaki
kurşun birikimine oranla daha fazla olduğunu göstermiştir.
Tablo IV.1: Aylara göre ve yıllık kas ve solungaç dokularında ortalama
derişim değerleri (µg/g kuru ağırlık).
Aylar Kas Dokusu Solungaç Dokusu
Ocak 2,9 4,7
Şubat 3,1 2,3
Mart 2,3 2,4
Nisan 3,7 3,5
Mayıs 3,7 3,6
Haziran 3,5 3,9
Temmuz 6,9 5,3
Ağustos 4,8 5,2
Eylül 4,4 4,8
Ekim 2,9 4,4
Kasım 2,4 3,7
Aralık 3,2 3,3
Ortalama 3,7 3,9

IV.1.1. Doku Örneklerinin Aylara Göre Karşılaştırılması

26
IV.1.1.1. Galata Köprüsü İstasyonu Bulguları

10
Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık) 9
8
7
6
5
4
3
2
1
0

uz
n

ık
an

ıs

m
im
k

l
at

s
t


ar

ira
ca

to
ay

al

b

Ey

Ek
is
M

us
Şu

Ar
Ka
O

az
M
N

m

Te
H

Şekil IV.1: Galata Köprüsü İstasyonu’ndan toplanan kas dokusu örneklerinin aylara
göre kurşun derişimleri

Galata Köprüsü İstasyonu’ndan toplanan kas dokusu örnekleri arasında en


yüksek kurşun derişim değerine sahip olan örnek Ağustos ayında (5,5 µg/g kuru
ağırlık), en düşük kurşun derişim değerine sahip örneğin ise Kasım ayında ( <0,01
µg/g kuru ağırlık) olduğu tespit edilmiştir. Kasım ayındaki en düşük derişim, AAS
cihazının minimum eşik değerinin altında çıkmış, dolayısıyla <0,01 µg/g kuru ağırlık
olarak kabul edilmiştir. Kasım ayındaki en düşük kurşun derişimi, aynı zamanda
çalışmamızın da en düşük değeridir. Galata Köprüsü İstasyonunun, kas dokusuna ait
örneklerinin ortalama kurşun konsantrasyonu ise 2,9 µg/g kuru ağırlık ’dır.

27
10
9

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


8
7
6
5
4
3
2
1
0

uz
n

ık
an

ıs

m
im
k

l
at

s
t


ar

ira
ca

to
ay

al

b

Ey

Ek
is
M

us
Şu

Ar
Ka
O

az
M
N

m

Te
H

Şekil IV.2: Galata Köprüsü İstasyonu’ndan toplanan solungaç dokusu örneklerinin


aylara göre kurşun derişimleri

Galata Köprüsü İstasyonu’ndan toplanan solungaç dokusu örnekleri arasında


en yüksek kurşun derişim değerine sahip olan örnek Eylül ayında (5,9 µg/g kuru
ağırlık), en düşük kurşun derişim değerine sahip örneğin ise Nisan ayında (0,09 µg/g
kuru ağırlık) olduğu tespit edilmiştir. Nisan ayında elde edilen en düşük kurşun
derişimi, aynı zamanda çalışmamızdaki solungaç dokusu için en düşük kurşun
derişimi olarak kabul edilmektedir. Galata Köprüsü İstasyonu’nun, solungaç
dokusuna ait örneklerinin ortalama kurşun konsantrasyonu ise 3,2 µg/g kuru ağırlık
’dır.

28
IV.1.1.2. Arnavutköy İstasyonu Bulguları

10
9
Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)

8
7
6
5
4
3
2
1
0 uz
n

ık
an

ıs

m
im
k

l
at

s
t


ar

ira
ca

to
ay

al

b

Ey

Ek
is
M

us
Şu

Ar
Ka
O

az
M
N

m

Te
H

Şekil IV.3: Arnavutköy İstasyonu’ndan toplanan kas dokusu örneklerinin aylara göre
kurşun derişimleri

Arnavutköy istasyonundan toplanan kas dokusu örnekleri arasında en yüksek


kurşun derişim değerine sahip olan örnek Temmuz ayında (7,6 µg/g kuru ağırlık), en
düşük kurşun derişim değerine sahip örneğin ise Kasım ayında (<0,01 µg/g kuru
ağırlık) olduğu tespit edilmiştir. Kasım ayındaki en düşük derişim, AAS cihazının
minimum eşik değerinin altında çıkmış, dolayısıyla <0,01 µg/g kuru ağırlık olarak
kabul edilmiştir. Kasım ayındaki en düşük kurşun derişimi, aynı zamanda
çalışmamızın da en düşük değeridir. Arnavutköy istasyonunun, kas dokusuna ait
örneklerinin ortalama kurşun konsantrasyonu ise 4,3 µg/g kuru ağırlık ’dır.

29
10
9

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


8
7
6
5
4
3
2
1
0

uz
n

ık
an

ıs

m
im
k

l
at

s
t


ar

ira
ca

to
ay

al

b

Ey

Ek
is
M

us
Şu

Ar
Ka
O

az
M
N

m

Te
H

Şekil IV.4: Arnavutköy İstasyonu’ndan toplanan solungaç dokusu örneklerinin


aylara göre kurşun derişimleri

Arnavutköy istasyonundan toplanan solungaç dokusu örnekleri arasında en


yüksek kurşun derişim değerine sahip olan örnek Ocak ayında (7,1 µg/g kuru
ağırlık), en düşük kurşun derişim değerine sahip örneğin ise Temmuz ayında (2,1
µg/g kuru ağırlık) olduğu tespit edilmiştir. Arnavutköy istasyonunun, solungaç
dokusuna ait örneklerinin ortalama kurşun konsantrasyonu ise 3,8 µg/g kuru ağırlık
’dır.

30
IV.1.1.3. Kuleli İstasyonu Bulguları

10
9
Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)

8
7
6
5
4
3
2
1
0 uz
n

ık
an

ıs

m
im
k

l
at

s
t


ar

ira
ca

to
ay

al

b

Ey

Ek
is
M

us
Şu

Ar
Ka
O

az
M
N

m

Te
H

Şekil IV.5: Kuleli İstasyonu’ndan toplanan kas dokusu örneklerinin aylara göre
kurşun derişimleri

Kuleli istasyonundan toplanan kas dokusu örnekleri arasında en yüksek


kurşun derişim değerine sahip olan örnek Temmuz ayında (7,8 µg/g kuru ağırlık), en
düşük kurşun derişim değerine sahip örneğin ise Ocak ayında (0,9 µg/g kuru ağırlık)
olduğu tespit edilmiştir. Temmuz ayındaki kurşun derişimi, aynı zamanda
çalışmamızın en yüksek kurşun derişim değeridir. Kuleli istasyonunun, kas dokusuna
ait örneklerinin ortalama kurşun konsantrasyonu ise 3,2 µg/g kuru ağırlık ’dır.

31
10
9

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


8
7
6
5
4
3
2
1
0

uz
n

ık
an

ıs

m
im
k

l
at

s
t


ar

ira
ca

to
ay

al

b

Ey

Ek
is
M

us
Şu

Ar
Ka
O

az
M
N

m

Te
H

Şekil IV.6: Kuleli İstasyonu’ndan toplanan solungaç dokusu örneklerinin aylara göre
kurşun derişimleri

Kuleli istasyonundan toplanan solungaç dokusu örnekleri arasında en yüksek


kurşun derişim değerine sahip olan örnek Nisan ayında (7,8 µg/g kuru ağırlık), en
düşük kurşun derişim değerine sahip örneğin ise Mart ayında (1,7 µg/g kuru ağırlık)
olduğu tespit edilmiştir. Aynı zamanda Nisan ayındaki solungaç dokusundaki kurşun
derişimi, çalışmamızdaki en yüksek kurşun değeridir. Kuleli istasyonunun, solungaç
dokusuna ait örneklerinin ortalama kurşun konsantrasyonu ise 4,4 µg/g kuru ağırlık
’dır.

32
IV.1.1.4. Çubuklu İstasyonu Bulguları

10
Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık) 9
8
7
6
5
4
3
2
1
0

uz
n

ık
an

ıs

m
im
k

l
at

s
t


ar

ira
ca

to
ay

al

b

Ey

Ek
is
M

us
Şu

Ar
Ka
O

az
M
N

m

Te
H

Şekil IV.7: Çubuklu İstasyonu’ndan toplanan kas dokusu örneklerinin aylara göre
kurşun derişimleri

Çubuklu istasyonundan toplanan kas dokusu örnekleri arasında en yüksek


kurşun derişim değerine sahip olan örnek Temmuz ayında (7,8 µg/g kuru ağırlık), en
düşük kurşun derişim değerine sahip örneğin ise Ekim ayında (0,8 µg/g kuru ağırlık)
olduğu tespit edilmiştir. Temmuz ayındaki kurşun derişimi, aynı zamanda
çalışmamızın en yüksek kurşun derişimi değeridir. Çubuklu istasyonunun, kas
dokusuna ait örneklerinin ortalama kurşun konsantrasyonu ise 4,3 µg/g kuru ağırlık
’dır.

33
10
9

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


8
7
6
5
4
3
2
1
0

uz
n

ık
an

ıs

m
im
k

l
at

s
t


ar

ira
ca

to
ay

al

b

Ey

Ek
is
M

us
Şu

Ar
Ka
O

az
M
N

m

Te
H

Şekil IV.8: Çubuklu İstasyonu’ndan toplanan solungaç dokusu örneklerinin aylara


göre kurşun derişimleri

Çubuklu istasyonundan toplanan solungaç dokusu örnekleri arasında en


yüksek kurşun derişim değerine sahip olan örnek Temmuz ayında (6,9 µg/g kuru
ağırlık), en düşük kurşun derişim değerine sahip örneğin ise Şubat ayında (1,5 µg/g
kuru ağırlık) olduğu tespit edilmiştir. Çubuklu istasyonunun, solungaç dokusuna ait
örneklerinin ortalama kurşun derişimi ise 3,8 µg/g kuru ağırlık ’dır.

34
IV.1.2. Kas Dokusunun İstasyonlara Göre Karşılaştırılması

10

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.9: Ocak ayında elde edilen kas dokusu kurşun derişimi değerlerinin
istasyonlara göre karşılaştırılması.

10
Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)

9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.10: Şubat ayında elde edilen kas dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması.

35
10

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.11: Mart ayında elde edilen kas dokusu kurşun derişimi değerlerinin
istasyonlara göre karşılaştırılması

10
Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)

9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.12: Nisan ayında elde edilen kas dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

36
10

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.13: Mayıs ayında elde edilen kas dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

10
Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)

9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.14: Haziran ayında elde edilen kas dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

37
10

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.15: Temmuz ayında elde edilen kas dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

10
Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)

9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.16: Ağustos ayında elde edilen kas dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

38
10

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.17: Eylül ayında elde edilen kas dokusu kurşun derişimi değerlerinin
istasyonlara göre karşılaştırılması

10
Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)

9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.18: Ekim ayında elde edilen kas dokusu kurşun konsantrasyonu
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

39
10

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.19: Kasım ayında elde edilen kas dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

10
Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)

9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.20: Aralık ayında elde edilen kas dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

40
IV.1.3. Solungacın İstasyonlara Göre Karşılaştırılması

10
Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)

9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.21: Ocak ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

10
Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)

9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.22: Şubat ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

41
10

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.23: Mart ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

10
Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)

9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.24: Nisan ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

42
10

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.25: Mayıs ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

10
Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)

9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.26: Haziran ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun


konsantrasyonu değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

43
10

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.27: Temmuz ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

10
Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)

9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.28: Ağustos ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

44
10

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.29: Eylül ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

10
Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)

9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.30: Ekim ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

45
10

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.31: Kasım ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

10
Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)

9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.32: Aralık ayında elde edilen solungaç dokusu kurşun derişimi
değerlerinin istasyonlara göre karşılaştırılması

46
10
9
8
7
6
5
4

47
3
2

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


1
IV.1.4. Kas ve Solungaç Dokusunun Ortalama Değerleri

0
k at t n ıs n uz ül lık
ca b ar sa y ir a tos l kim sım a
O M i a m Ey E
Şu N M az em ğus Ka Ar
H T A
Şekil IV.33: Sarıkuyruk İstavrit Balığı kas dokusunda ortalama kurşun derişim değerleri.
10
9
8
7
6
5
4

48
3
2

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


1
0
k a t t uz s ül lık
ca b ar san ayıs ir an t o l kim sım a
O M i m u s Ey E
Şu N M az m ğ Ka Ar
H Te A
Şekil IV.34: Sarıkuyruk İstavrit Balığı solungaç dokusunda ortalama kurşun derişim değerleri.
10

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.35: İstasyonlara göre solungaç dokusu kurşun derişimi ortalamalarının


karşılaştırılması.

İstasyonlar göz önünde bulundurularak kurşun derişimleri kıyaslandığında,


solungaç dokusunda en yüksek kurşun derişim değeri ortalaması olan istasyon Kuleli
İstasyonu (4,4 µg/g kuru ağırlık)’dur. Kuleli İstasyonunu Çubuklu İstasyonu (3,8
µg/g kuru ağırlık) , onu da Arnavutköy İstasyonu (3,8 µg/g kuru ağırlık) takip
etmektedir. En düşük kurşun derişimi ortalamasına sahip istasyon ise Galata Köprüsü
İstasyonu (3,2 µg/g kuru ağırlık)’dur.

49
10

Konsantrasyon (µg/g kuru ağırlık)


9
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Galata Arnavutköy Kuleli Çubuklu

Şekil IV.36: İstasyonlara göre kas dokusu kurşun derişimi ortalamalarının


karşılaştırılması.

İstasyonların kurşun derişim değerleri ortalamaları kıyaslanmasında, kas


dokusu için, en yüksek değere sahip istasyonun Çubuklu İstasyonu (4,3 µg/g kuru
ağırlık) olduğu görülür. Çubuklu İstasyonu’nu sırasıyla Arnavutköy İstasyonu (4,3
µg/g kuru ağırlık), Kuleli İstasyonu (3,2 µg/g kuru ağırlık) ve Galata Köprüsü
İstasyonu (2,9 µg/g kuru ağırlık) takip etmektedir.

50
Tablo IV.2: İstasyonlara göre kas ve solungaç dokusu kurşun derişimi ortalama
değerleri (µg/g kuru ağırlık).

İstasyon Adı Solungaç Kas Dokusu


Dokusu

Galata Köprüsü İstasyonu 3,2 2,9

Arnavutköy İstasyonu 3,8 4,3

Kuleli İstasyonu 4,4 3,2

Çubuklu İstasyonu 3,8 4,3

51
IV.2. TARTIŞMA VE DEĞERLENDİRMELER

Deniz kirliliği ve deniz ekosistemi ile ilgili araştırmalar ilk olarak 1970’lerde
başlamıştır. Örneğin Somero ve arkadaşları balıklardaki kurşun birikiminin ana
bölgelerinin iç organlar, kemik ve özellikle deride daha fazla görüldüğünü buna
karşın kas dokuda en az birikim gözlendiğini belirtmişlerdir (Somero ve ark., 1977).
Denizlerin kirlenmesine sebep olan başlıca kaynaklar; maden ocakları, çeşitli metal
ve kağıt endüstrilerinin atık suları, gübreler, ağır metaller, fosil yakıtlar, pestisitler,
radyoaktif atıklar, çeşitli kimyasallar ve evsel atıklardır. Bu nedenle deniz ortamında
yüzlerce farklı kirletici bulunmaktadır.
Balık dokuları (kas, karaciğer, mide, solungaç gibi) deniz ortamındaki ağır
metal derişimlerini belirlemek için biyobelirteç (indikatör) olarak kullanılmaktadır.
Bu çalışmada, insanlar tarafından sıklıkla tüketildiği ve sağlık riski taşıdığı için kas
dokusu ve ortamda bulunabilecek ağır metalin ilk etkileştiği yer olan solungaçlar
araştırma materyali olarak seçilmiştir. Ayrıca ekonomik açıdan değerli ve İstanbul
Boğazında her mevsim avlanabilen bir balık olan Sarıkuyruk istavrit balığı’nın
İstanbul Boğazı’na ait bazı ekolojik verileri de yansıtabileceğini düşündük.
Önemli bir protein kaynağı olan ve biyolojik döngünün önemli bir halkasını
oluşturan balıklarda ağır metal kirliliğinin etkilerinin araştırılması insan sağlığı
açısından çok önemlidir. Sucul ortamda yaşayan organizmalar besin zinciri yoluyla
ağır metalleri bünyelerinde biriktirmektedirler. Bu ağır metalleri birbirlerine
taşıyabildikleri gibi insanlara da ulaştırabilmekte ve insan sağlığını tehdit etmektedir.
Esasında canlı yaşamı için gerekli birçok elementin eksikliğinde çeşitli semptomatik
bozukluklar görülmektedir. Aynı elementler belirli sınırların üzerinde ise toksik etki
göstererek canlı yaşamını tehlikeye sokarlar. Hatta kadmiyum, cıva ve kurşun gibi
ağır metaller yüksek derişimlerde organizmanın canlılığına son vermektedirler. Ağır
metallerin balıklardaki derişimi balık türüne, yaşına ve beslenme alışkanlığına bağlı
olup balığın dokuları ve organları arasında da farklılık göstermektedir.
Ağır metal birikiminin, balıklardaki bütün dokular içinde önce solungaçlarda
olduğu gözlenmiştir. Bu birikim eğer mortaliteye sebep olmazsa etkide kalma
süresinin uzaması halinde derişimin düştüğü saptanmıştır (Kalay,1996).

52
Çok sayıda balık türü ile yapılan çalışmalar sonucunda pelajik türlere göre
bentik türlerin daha fazla metal kontaminasyonuna maruz kaldıkları görülmüştür
(Kayhan, 2006).
Yapılan çalışmalarla tespit edilen ağır metal derişimlerinin kabul edilebilir
sınırları geçtiği durumlarda, bu ürünlerin tüketilmesi engellenmeli ve ağır metal
kirliliğinin fazla olduğu bölgeler hakkında halkımız bilinçlendirilmelidir. Ağır metal
kirliliği tespit edilen bölgelerde, bu kirliliğe neden olan kuruluşlar uyarılmalı ve
gerekli önlemleri almaları için acil çözümler üretilmelidir.
Besin olarak tüketilen ve yüksek ekonomik değere sahip sucul canlı türlerinin
içerdikleri ağır metal derişimlerinin belli aralıklarla ölçülmesi insanların taşıdığı
sağlık riski açısından çok önemlidir. Özellikle balıkların kas dokusunun ve bütün
halde tüketilen su ürünlerinin (midye gibi) metal birikimi doğrudan insan sağlığını
etkiler.
Keskin ve arkadaşları (2007), Marmara Denizi’nde yaptıkları bir çalışmada,
Merlangius merlangus, Mugil auratus, Maena smaris, Mullus barbatus, Elliptio
buckleyi, Merluccius merluccius, Engraulis encrasicolus, Diplodus vulgaris, Pagellus
erythrinus, Solea solea, Sardina pilchardus, Scomber scombrus, Trachurus
mediterraneus, Scomber japonicus, Belone belone, Sarda sarda, Atherina boyeri ve
Pomatomus saltator türlerinin kas dokusundaki bakır, cıva, kadmiyum, kurşun
miktarlarını tayin etmişlerdir. Buna göre, yukarıda verilen türlerin kas dokusundaki
kurşun derişimleri sırasıyla; 0.207, 0.124, 0.082, 0.035, 0.822, 0.045, 0.099, 0.052,
0.269, 0.133, 0.142, 0.074, 0.074, 0.063, 0.062, 0.228, 0.019, 0.270 (µg/g kuru
ağırlık) olarak rapor edilmiştir. Bu çalışmada elde edilen kurşun derişimleri Türk
Gıda Kodeksi’nin kabul edilebilir maksimum sınır değerinin altında çıkmıştır. Burada
dikkat edilecek kısım ise Sarı Kuyruk İstavrit Balığı (Trachurus mediterraneus)’nın
kurşun derişimi değeridir. Keskin ve arkadaşlarının tespit etmiş oldukları değer 0,074
µg/g kuru ağırlık iken, bizim çalışmamızdaki kurşun konsantrasyonu ortalaması 3,7
µg/g kuru ağırlık ’dır. 2007 yılında Marmara Denizi’nde yapılan bu çalışma ile bizim
yapmış olduğumuz çalışmadaki kurşun değeri arasındaki oldukça yüksek olan fark,
kirlilikteki artışa dikkat çekmektedir.

53
Yazkan ve arkadaşları (2002), Antalya Körfezi’nde yaptıkları bir çalışmada,
istavrit balığının (Trachurus trachurus) kas dokusunda biriken Pb düzeylerini
incelemişlerdir. Elde ettikleri veriler üst sınır olarak kabul edilen 1,00 mg/kg
değerinin altında saptanmıştır. Aynı çalışmada Yazkan ve arkadaşları (2002), istavrit
balığı da dâhil olmak üzere 10 balık türünün karaciğer dokusundaki Pb düzeylerini
ortalama 0,48 mg/kg olarak tespit etmişlerdir. Kas dokusuna oranla karaciğer
dokusunda daha yüksek seviyelerde Pb birikimi olduğunu vurgulamışlardır.
Türkmen ve arkadaşlarının (2005) yılında İskenderun Körfezi’nde yaptıkları
bir çalışmada Saurida undosquamis, Sparus aurata, Mullus barbatus türlerindeki ağır
metal düzeylerini incelemişlerdir. Ekonomik öneme sahip bu balık türlerinde
minimum ve maksimum ağır metal miktarları şu şekildedir: Pb: 0,09- 6,95 , Cd: 0,01-
4,16 , Fe: 0,82- 27,35 , Zn: 0,60- 11,57 , Cu: 0,04- 5,43 , Mn: 0,05- 4,64 , Ni: 0,11-
12,88 , Co: 0,03- 5,61 , Cr: 0,07- 6,46 , Al: 0,02- 5,41 mg/kg (yaş ağırlık). Bu balık
türlerinin yenilebilir kısımlarının insan sağlığına zarar verecek düzeyin altında olduğu
rapor edilmiştir.
Canlı ve Atlı (2003)’nın Kuzeydoğu Akdeniz’de altı balık türü ile yaptıkları
çalışmada en yüksek ağır metal değerlerini karaciğer dokusunda, ardından solungaç
dokusunda, en düşük ise kas dokusunda tespit etmişlerdir. Bu çalışmada kullanılan
altı balık türünün sırasıyla kas ve solungaç dokusundaki kurşun derişimleri şöyledir:
Sparus auratus 5.54±0.74, 13.31±2.87; Atherina hepsetus 6.12±1.25, 12.37±4.76;
Mugil cephalus 5.32±2.33, 8.95±3.07; Trigla cuculus 4.27±1.03, 12.81±4.74;
Sardina pilchardus 5.57±1.03, 8.99±2.48; Scomberesox saurus 2.98±0.03,
16.25±4.52 (µg/g kuru ağırlık).
Yılmaz (2005), İskenderun Körfezi’nde has kefal (Mugil cephalus L.) ve
çipura (Sparus aurata L.) balıklarında ağır metal düzeylerini incelemiştir. Buna göre,
has kefaldeki ağır metal birikiminin çipuradan daha yüksek olduğunu tespit etmiştir.
Has kefalin kas dokusunda en yüksek Pb, Cu, Zn, Fe, Ni ve Cr düzeyleri sırasıyla
10,02 ; 1,39 ; 47,25 ; 66,38 ; 1,34 ; 1,71 µg/g yaş ağırlık ve gonadlarında 90,97 ;
44,50 ; 269,06 ; 332,56 ; 9,17 ; 8,68 µg/g yaş ağırlık olarak saptanmıştır.
Kocahan (1999)’ ın Marmara Denizi’ndeki demersal balıklar üzerine yaptığı
çalışmada, berlam (Merluccius merluccius), benekli hani (Serranus hepatus), öksüz
(Trigla lyra), mezgit (Merlangius merlangus), barbunya (Mullus barbatus), benekli
kırlangıç (Eutrigla sp.) ve yalancı dil balığı (Arnoglossus laterna) türlerindeki kurşun
konsantrasyonları incelemiştir. Çalışmaya göre tespit edilen en yüksek kurşun

54
derişimleri sırasıyla; 1,73 µg/g, 1,48 µg/g, 0,99 µg/g, 1,30 µg/g, 0,88µg/g, 0,95 µg/g
ve 1,115 µg/g bulunmuştur.
Ünsal ve arkadaşlarının (1993) Batı Karadeniz’de ekonomik balık türleri
üzerine yaptığı bir çalışmada İnebolu, Zonguldak, Sakarya ve İğneada ’da istavrit
balıklarında kurşun derişimini incelemiş ve sırasıyla; 0,02 µg/g, 0,51 µg/g, 0,40 µg/g,
değerlerini tespit etmişlerdir. İğneada istasyonu hassasiyetin altında kalmıştır.
Küçüksezgin ve arkadaşları (2001), Doğu Ege Denizi’nde barbunya balıkları
(Mullus barbatus) üzerinde yaptıkları bir çalışmada cıva, kadmiyum ve kurşun
metallerinin derişimlerini incelemişlerdir. Tespit edilen ağır metal konsantrasyonları
şu şekilde sıralanmaktadır: Hg: 16-200 µg/kg , Cd: 0,57-4,5 µg/kg ve Pb: 40-207
µg/kg şeklindedir. Elde edilen değerler Ege Denizi’nde kirliliğin oldukça yüksek
olduğunu göstermektedir.
Sunlu ve Egemen (1998)’in Homa Dalyan’ı ve İzmir Körfezi’nin farklı
bölgelerinde bazı ekonomik balık türlerinin ağır metal düzeyleri üzerine yaptıkları
çalışmalarında, doku ve organları içermiş oldukları ağır metal düzeylerine göre;
Karaciğer > Solungaç > Kas şeklinde, ağır metalleri ise birikim düzeylerine göre; Fe
> Zn > Pb > Cu > Cd şeklinde sıralamışlardır. Sunlu ve Egemen’in yaptığı çalışmada
Dalyan’daki balık türlerinde Pb değeri, solungaçlarda 0,72–1,70 µg/g yaş ağırlık,
karaciğerde 1,50–4,68 µg/g yaş ağırlık, kasta ise 0,39–1,39 µg/g yaş ağırlık arasında
değiştiği tespit edilmiştir. İç Körfez’den yakalanan balık türlerinde ise Pb değerlerinin
solungaçlarda 1,69–6,79 µg/g yaş ağırlık, karaciğerde 3,62–9,86 µg/g yaş ağırlık,
kasta ise 0,91–2,25 µg/g yaş ağırlık arasında değişim gösterdiği belirlenmiştir.
Karaburun ve Çeşme’den yakalanan balık türlerinde Pb değerleri ise, solungaçlarda
0,51–1,28 µg/g yaş ağırlık, karaciğerde 0,80–3,42 µg/g yaş ağırlık ve ette 0,34–1,19
µg/g yaş ağırlık arasında değiştiği rapor edilmiştir. Buna göre bazı bölgelerde kabul
edilebilir Pb değerlerinin üzerinde bulunan veriler iki denizin de kirlilik göstergesi
olarak kabul edilebilir.
Uluturhan ve Küçüksezgin (2007)’nin Mayıs 1996 - Temmuz 1998 arasında,
Doğu Ege Denizi’nde mercan balıkları (Pagellus erythrinus) üzerinde yaptıkları bir
çalışmada; kas, karaciğer ve gonadlarda, kadmiyum, kurşun, cıva ve çinko
birikimlerini incelemişler ve şu sonuçları bulmuşlardır. Cıva, kas dokusunda 16-716,
karaciğer 125-5451, gonadlarda 2.0-1858; kadmiyum kas dokusunda ö.d.-9.6,
karaciğer 1.4-2245, gonadlarda ö.d.-192; kurşun, kas dokusunda ö.d.-1397,
karaciğerde 112-8311, gonadlarda 7273-168655; çinko, kas dokusunda ö.d.-383,

55
karaciğerde ö.d.-21986, gonadlarda ö.d.-20499 µg/kg kuru ağırlık olarak tespit
edilmiştir (ö.d.: ölçülemeyen değer). Çalışmada yüksek derişimlerin genelde Güney
Ege’de ölçüldüğü ve en düşük ağır metal değerlerinin kurşun düzeylerinde
görüldüğünü bildirilmiştir.
Dural ve arkadaşları (2007), Tuzla Lagünü’nde yaptıkları bir çalışmada,
ekonomik öneme sahip 3 balık türünün (Sparus aurata, Dicentrarchus labrax ve
Mugil cephalus) kas, solungaç, karaciğer ve gonadlarındaki Cd, Pb, Cu, Zn ve Fe
derişimlerini incelemişlerdir. Yaptıkları bu çalışmanın sonuçlarına göre kas
dokusundaki, bütün ağır metaller arasında en yüksek derişim Sparus auratus’da
tespit edilmiştir. Dicentrarchus labrax ve Mugil cephalus türlerinin kas dokusunda
ise en düşük ağır metal derişimlerini ölçmüşlerdir. En yüksek Zn (99,8 µg/g kuru
ağırlık), Fe (383,7 µg/g kuru ağırlık) ve Cu (12,03 µg/g kuru ağırlık) derişimlerinin
Mugil cephalus ’un karaciğer dokusunda; en yüksek Cd (1,59 µg/g kuru ağırlık) ve
Pb (6,75 µg/g kuru ağırlık) derişiminin yine Mugil cephalus ’un solungaç dokusunda
tespit etmişlerdir. Levrek Balığı (Dicentrarchus labrax) ‘nın kas dokusunda kurşun
derişimi sonbahar, kış, ilkbahar mevsimlerinde sırasıyla 0.47, 0.40, 1.58 µg/g kuru
ağırlık; solungaçlarında ise 3.56, 3.71, 5.99 µg/g kuru ağırlık olarak tespit edilmiştir.
Çipura Balığı (Sparus auratus) ’nda kas dokusunda kurşun derişimi sonbahar, kış,
ilkbahar mevsimlerinde sırasıyla 0.64, 2.44, 1.11 µg/g kuru ağırlık; solungaç
dokusunda ise 4.51, 3.86, 4.62 µg/g kuru ağırlık olarak tespit edilmiştir. Kefal Balığı
(Mugil cephalus) ’nda ise yine kas dokusunda kurşun derişimi sonbahar, kış, ilkbahar
mevsimlerinde sırasıyla 1.07, 0.49, 1.19 µg/g kuru ağırlık; solungaçlarda ise 2.67,
4.54, 6.75 µg/g kuru ağırlık olarak tespit edilmiştir. Çalışmanın sonucunda bazı
mevsimlerde, kas dokusundaki Zn, Cd ve Pb derişimlerinin maksimum kabul
edilebilir değerlerin üzerinde olduğuna dikkat çekmişlerdir.
Filazi ve arkadaşlarının (2003) Sinop İçliman’da yaptıkları bir araştırmada
Mugil auratus ’un karaciğer ve kas dokusundaki bakır, kurşun, kadmiyum, krom ve
nikel birikimini incelemişlerdir. Cr ve Ni konsantrasyonlarını sınırın altında ( < 0.05
ve 0.1 µg/g kuru ağırlık) olarak tespit etmişlerdir. Pb konsantrasyonu karaciğer
dokusunda 0.60-1.21; kas dokusunda, 0.57-1.12 µg/g kuru ağırlık olarak tespit
etmişlerdir. Sonuç olarak göre bulunan kadmiyum (0,1 mg/g) seviyesi Türk Gıda
Kodeksi Düzenlemesi’ne göre yüksek, kurşun seviyesi özellikle karaciğer dokusunda
yüksek (1 mg/g) ve diğer metal derişimlerinin (Cu, Cr, Ni) maksimum limit
seviyesinin altında olduğu bildirilmiştir.

56
Licata ve arkadaşlarının (2005), İtalya’nın Messina Boğazı’ndan yakalanan
Thunnus thynnus (Mavi Yüzgeçli Orkinos) üzerinde yaptıkları bir çalışmada en
yüksek Cd (1,19 ± 0,46 µg/g), Pb (0,31 ± 0,35 µg/g), Cu (18,48 ± 20,99 µg/g) ve Mn
(0,82 ± 0,20 µg/g) derişimlerini karaciğerde, en yüksek Hg (3,03 ± 0,55 µg/g) ve Zn
(30,32 ± 16,84 µg/g) derişimlerini ise kas dokusunda tespit etmişlerdir.
Radjaei (2006) yapmış olduğu yüksek lisans tezinde, Kuzey Marmara
Denizi’nde Karagöz İstavrit Balığı’nda (Trachurus trachurus) bazı ağır metallerin
birikimini yedi ay boyunca incelemiştir. Radjaei topladığı Karagöz İstavrit Balığı
örneklerini küçük, orta ve büyük olmak üzere 3 boya ve kendi aralarında ise iki boya
ayırmıştır. Yaptığı çalışmada Karagöz İstavrit Balığı’nın kas dokusunda kurşun ve
kadmiyumun çalışma süresince bütün aylarda ve bütün boylarda tolere edilebilen
değeri aştığı bildirilmiştir. Çalışma süresince elde edilen örneklerin ortalama kurşun
miktarları (µg/g) ise şöyledir: Küçük boy 1: 9,31; küçük boy 2: 8,9; orta boy 1: 6,76;
orta boy 2: 8,16; büyük boy 1: 9,74; büyük boy 2: 8,59.
Yirmi adet ekonomik, bentik balık türünün çeşitli organ ve dokularında bazı
ağır metallerin derişimlerinin (Zn, Cu, Cd, Pb) araştırıldığı bir çalışmada genel
olarak karaciğer dokusunun bağırsak ve solungaç dokusuna oranla daha yüksek
seviyede ağır metal biriktirdiği belirtilmiştir. Bulunan ağır metallerin sıralaması
Zn>Cu>Cd>Pb şeklindedir (Huang, 2003).
İstanbul Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü tarafından
(Okuş ve ark., 2005) İğne Ada’dan Hopa’ya kadar yürütülen bir çalışmada,
Karadeniz’in güney şelfinde metal birikim düzeyleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu
çalışmada Deniz Salyangozu (Rapana thomasiana), Dil balığı (Solea solea), Mezgit
Balığı (Merlangius euxinus), Barbunya Balığı (Mullus barbatus) ve Lüfer Balığı
(Pomatomus saltatrix) deney materyali olarak kullanılmıştır. Çalışmada 25 ila 302
µg/g kuru ağırlık arasında kurşun içeriği belirlenmiştir. Oldukça yüksek olan bu
değerlerin Kızılırmak, Yeşilırmak ve Sakarya Nehirleri ile şelfin gerisindeki
madenlerden ve endüstriyel faaliyetlerden kaynaklandığı sonucuna varılmıştır.
Sucul organizmalarda görülen ağır metal birikimi, hareket yeteneği kısıtlı
olan ve besinlerini süzerek alan midyelerde yüksek oranlarda gözlenmektedir.
Denizlerde bol miktarda bulunmaları, metalleri yüksek yoğunluklarda biriktirip,
bunları uzun bir süre bünyelerinde tutmalarından dolayı midyeler, sularda kirliliği
yansıtan biyolojik indikatörlerin başında gelir. Midyelerde çeşitli ağır metallerin
birikmeleri üzerine birçok çalışma yapılmıştır (Yüce ve ark., 2005).

57
Başsarı ve arkadaşlarının (2000) yaptıkları bir çalışmada, İstanbul
Boğazı’ndan, Eylül 1995-Haziran 1997 tarihleri arasında her ay topladıkları midye
örneklerini, eser ve toksik elementler (Pb, Cu, Ni, Zn, Sr, Br, Fe ve Ca) açısından
incelenmişlerdir. Yaptıkları ölçümlerde, kurşun elementinin miktarında hafif bir
düşüş gözlenirken, çinko ve bakır elementlerinin miktarları ise biraz artmıştır.
Yüce ve arkadaşlarının (2005), İstanbul Boğazı’nda 2002–2004 yılları
arasında 6 adet istasyondan elde ettikleri, Akdeniz midyesi (Mytilus
galloprovincialis) bireylerinde cıva, kurşun ve kadmiyum değerlerini saptamak
mg
amacı ile yaptıkları bir çalışmada; Hg değerlerinin 1,38–7,36 /l Pb değerlerinin
mg mg
0,06–9,38 /l, Cd değerlerinin 0,30–8,98 /l oranında olduğunu tespit etmişlerdir.
İstanbul Boğazı’ndan elde edilen midyelerde cıva, kurşun ve kadmiyum değerleri
incelendiğinde oldukça yüksek oranda ağır metal kirliliğinin olduğunu
bildirmektedirler.
Deniz ve göllerde bulunabilecek ağır metal kirliliği araştırmalarının bir diğer
çeşidi ise sedimentte bulunan ağır metalin tespitidir. Balkıs ve arkadaşlarının (2007)
Karadeniz, Marmara Denizi ve Ege Denizi’nin sığ sedimentindeki ağır metallerin
tayini üzerine yaptıkları çalışmada İstanbul Boğazı örnek alınan istasyonlardan biri
olarak seçilmiştir. Bu çalışmada sığ sedimentte Pb, Cd, Hg, Cr, Ni, Zn, Fe(%), Mn ve
Cu’ın konsantrasyonları ölçülmüş ve sırasıyla 23,5 , 0,50 , 0,48 , 19,2 , 99,6 , 17,8 ,
1,98 , 12,0 µg/g kuru ağırlık olduğu tespit edilmiştir. Bu sonuçlara göre ortamda en
yüksek oranda bulunan ağır metal, kurşun olmuştur.
Algan ve arkadaşlarının 1999 yılında İstanbul Boğazı ve çevresindeki denizel
yüzey sedimentlerini incelemiş, 28 ayrı istasyondan örnekler almışlardır. Bu
çalışmaya göre en yüksek değerlerin İstanbul Boğazı’nın Marmara Denizi girişinde
olduğunu ve yüzey sedimentlerinde kurşun içeriğinin 12–58 µg/g aralığında değiştiği
rapor edilmiştir.

58
BÖLÜM V

SON DEĞERLENDİRMELER VE ÖNERİLER

İstanbul Boğazı’ndan avlanan Sarıkuyruk İstavrit Balıklarının kas


dokularında ve solungaçlarında tüm örnekleme dönemlerinde kurşun içeriği Su
Ürünleri Yönetmeliği Ek 9 (Anonim 4) ’da kabul görülen 1 µg/g değerinin üzerinde
olduğu belirlenmiştir. Genel olarak, ortalama en yüksek kurşun derişimi kas
dokusunda Çubuklu İstasyonu’nda, solungaçta Kuleli İstasyonu’nda tespit edilmiştir.
Ortalama en düşük kurşun derişimi değerleri ise kas dokusunda ve solungaçta Galata
Köprüsü İstasyonu’nda tespit edilmiştir. Kas dokusunda en yüksek kurşun derişimi
7,8 µg/g kuru ağırlık değeri ile Temmuz ayında Kuleli ve Çubuklu istasyonlarında,
solungaçta en yüksek kurşun derişiminin 7,8 µg/g kuru ağırlık değeri ile Nisan
ayında Kuleli istasyonunda olduğu tespit edilmiştir. Kas dokusundaki en düşük
derişim değeri ise Kasım ayında, Galata Köprüsü ve Arnavutköy istasyonlarında
tespit edilmiş olup, AAS cihazının minimum okuma değerinin (<0,01 µg/g kuru
ağırlık) altında kalmıştır. Solungaç dokusundaki en düşük kurşun derişimi ise 0,09
µg/g kuru ağırlık değeri ile Nisan ayında Galata Köprüsü İstasyonu’nda tespit
edilmiştir. Çalışmamızda elde ettiğimiz toplam ortalama değerler ise kas dokusunda
3,7 µg/g kuru ağırlık, solungaç dokusunda 3,9 µg/g kuru ağırlık ’dır.
Genel ortalamalar göz önünde bulundurulduğunda, yaz aylarında Sarıkuyruk
İstavrit Balıkları’ndaki kurşun derişimi artmakta, kış mevsiminde bu değerler
düşmektedir. Buna göre en yüksek kurşun derişimi kas dokusu ve solungaçta
Temmuz ayında, en düşük derişim değerleri ise kas dokusunda Kasım ayında,
solungaçta Şubat ayında gözlemlenmiştir.
Bu çalışmada solungaçtaki kurşun birikiminin kas dokusuna oranla daha
yüksek olduğu, dolayısıyla solungacın kas dokusuna göre daha fazla ağır metal
absorbe ettiği gözlenmiştir.
Tartışma bölümünde de sunulduğu gibi Ege ve Akdeniz ’de yapılan ağır
metal çalışmalarının sonuçları elde ettiğimiz değerlerin oldukça altında kalmıştır.
Keza bulduğumuz değerler Karadeniz ’deki çalışmalara oranla da daha düşük
seviyelerdedir. İstanbul Boğazı’ndaki bütün örnekleme dönemlerinde kurşun

59
içeriğinin yüksek olması; Boğaz’daki yoğun gemi trafiği, atmosferik girdiler, üst su
akıntısı yoluyla Tuna Nehri’nden gelen taşınımlar ve Baltalimanı, Üsküdar, Yenikapı
istasyonlarından deniz alt suyuna verilen İstanbul şehri deşarjlarıyla ilişkilidir.
Ayrıca 2005 yılında T.C. Ulaştırma Bakanlığı tarafından inşaatına başlanan
demiryolu boğaz tüp geçişi olan “Marmaray projesi” boğazdaki metal kirlilik
miktarını oldukça arttırmıştır. Bu proje ile İstanbul Boğazı’nın Marmara Denizi
girişinde oldukça yoğun miktarda metal girdisi olmuştur. Yüksek orandaki bu metal
girdisinin (Metal borular, kaynak çalışmaları vs) canlıların bünyesinde barındırdıkları
ağır metal miktarlarını arttırdığı düşünülmektedir. Bu çalışmadan elde edilen
sonuçlar Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı’nda Marmaray Projesi öncesinde
yapılan çalışmalarla kıyaslandığında ağır metal seviyelerinde önemli miktarda artış
gözlemlenmiştir.
Hem ülkemizi, hem de bütün dünyayı tehdit eden kirlilik, canlıların yaşam
alanlarını kısıtlamakta, yaşam kalitelerini düşürmekte ve hatta ölümlerine ve türlerin
soylarının tükenmesine sebep olmaktadır. Başta devlet bünyesindeki kuruluşlar,
belediyeler, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve en önemlisi halkımızın sahip
olduğumuz doğal mirası korunması konusunda ellerinden gelen bütün çabayı
göstermeleri gerekmektedir.
Ağır metal kirlilik düzeylerinin araştırıldığı çalışmaların kirlilik etkisindeki
bölgeler kadar kirliliğin olmadığı düşünülen denizel ortamlarında da periyodik olarak
incelenmesi ve kontrol altında tutulması gerektiğini düşünmekteyiz. Marmara Denizi
ve İstanbul Boğazı gibi sanayi atıkları etkisindeki denizlerimize ait biyoçeşitliliğin
korunması, deniz suyu kalitesi, kirlilik yüklerinin biyolojik etkilerinin izlenmesi ve
bu tip kirlenmeye maruz kalan bölgelerin sürekli kontrolünün başta üniversiteler
olmak üzere belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarının görevi olduğunu
kanaatindeyiz.

60
KAYNAKLAR

Algan, A.O.; Çağatay, M.N.; Sarıkaya, H.Z.; Balkıs, N.; Sarı, E.: “Pollution
Monitoring Using Marine Sediment: A Case Study on the Istanbul Metropolitan
Area.” Tr. J. of Engineering and Environmental Science, 23 (1999) 39–48.

Anonim 1: http://www.denizce.com/denizkirli.asp , 15.04.2008.

Anonim 2: http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=3567 , 23.05.2008.

Anonim 3: http://www.food-info.net/tr/metal/intro.htm , 04.06.2008.

Anonim 4: http://www.kkgm.gov.tr/yonetmelik/su_urunleri.html , 25.05.2008.

Arslan, M.; Karaytuğ, S.; Cicik, B.: “Bakırın Clarias lazera ‘da Doku Glikojen ve
Serum Glikoz Düzeyi Üzerine Etkisi” E.Ü Su Ürünleri Dergisi , 23(1/1) (2006) 23-
27.

Atamanalp, M.A.; Bayır, A.; Sirkecioğlu, A.N.; Cengiz, M.: “The Effects of
Sublethal Doses a Disinfectant (Malachite Green) on Blood Parameters of Rainbow
Trout (Oncorhynus mykiss).” G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi , 23(3) (2003) 177-
187.

Aydoğmuş, Ç.: “Ergin Olmayan Gökkuşağı Alabalığı (Onchorhynchus mykiss,


Walbaum 1792) ‘nin Kas Dokusu ve Derideki Yağ Asidi Bileşenleri Üzerine
Öldürücü Olmayan Dozdaki Krom ve Kadmiyum Klorür Tuzlarının Etkileri” ,
Yüksek Lisans Tezi , Fırat Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim
Dalı, Elazığ, Türkiye (2003) 1-13.

Balkıs, N.; Topçuoğlu, S.; Güven, K.C.; Öztürk, B.; Topaloğlu, B.; Kırbaşoğlu, Ç.;
Aksu, A.: “Heavy Metals in Shallow Sediments From the Black Sea, Marmara Sea
and Aegean Sea Regions of Turkey” , J. Black Sea/Mediterranean Environment 13
(2007) 147-153.

Başsarı, A.; Türkmen, G.; Akyüz, T.: “İstanbul Boğazı’ndan Toplanan Mytilus
galloprovincialis Örneklerinde Eser ve Toksik Element Düzeyleri” , Marmara
Denizi 2000 Sempozyumu, İstanbul, Türkiye, Kasım (2000) 1-7.

Canlı, M.; Atlı, G.: “The Relationships between heavy metal (Cd, Cr, Cu, Fe, Pb, Zn)
Levels and the Size of Six Mediterranean fish species”, Environmental Pollution,
121 (2003) 129-136.

Cicik, B.: “Bakır-Çinko Etkileşiminin Sazan (Cyprinus carpio L.) ‘nın Karaciğer,
Solungaç ve Kas Dokularındaki Metal Birikimi Üzerine Etkileri”, Ekoloji Çevre
Dergisi, 12 (2003) 32-36

Ciminli, C.S.: “Gölbaşı Gölü’nde Su ve Bazı Organizmalarda Ağır Metal Birikimi”,


Y. Lisans Tezi, Mustafa Kemal Üniversitesi, Antakya, Türkiye (2005).

61
Cummins, S.K.; Jackson, R.J.: “The Built Environment and Children’s Health” ,
Pediatric Clinics of North America , V48(5) (2001) 1241-1252.

De Conto Cinier, C.; Ramel, M.P.; Faure, R.; Garin, D.; Bouvet, Y.: “Kinetics of Cd
accumulation and elimination in Carp (Cyprinus carpio) Tissue” Comp. Biochem.
Physiol. , Part C 122 (1999) 345-352.

Dural, M.; Göksu, M.Z.L.; Özak, A.A.: “Investigation of Heavy Metal Levels in
Economically Important Fish Species Captured From the Tuzla Lagoon” , Food
Chemistry , 102 (2007) 415-421.

Dündar, Y.; Aslan, R.: “Yaşamı Kuşatan Ağır Metal Kurşunun Etkileri”, The
Medical J. Kocatepe , 6 (2005) 1-5.

Egemen, Ö.: “Çevre ve Su Kirliliği” Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi


Yayınları, No:42, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir, Türkiye (2000) 70-74.

Egemen, Ö.; Alparslan, M.; Sunlu, U.: “Çanakkale’de (Karacaören ve Kepez)


Toplanan Midyelerde (Mytilus galloprovincialis Lamarck) Bazı Ağır Metal
Düzeylerinin Araştırılması”, Su Ürünleri Dergisi, 14 (1997) 189-196.

Egemen, Ö.; Sunlu, U.: “Su Kalitesi” Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi
Yayınları, No:14, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir, Türkiye (2003) 148.

Ersoy, B.: “Kuzey Doğu Akdeniz (Adana/Karataş) Bölgesinde Avlanma Mevsiminde


Tüketilen Balıkların Besin Kompozisyonu ve Ağır Metal İçerikleri” , Doktora Tezi,
Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Adana, Türkiye, (2006) 17.

Filazi, A.; Baskaya, R.; Kum,C.; Hismiogulları, S.E.: “Metal Concentrations in


Tissues of the Black Sea Fish Mugil auratus From Sinop-Icliman, Turkey”,
Human&Experimental Toxicology , 22 (2) (2003) 85-87.

Gilderhaus, P.A.: “Some Effects of Sublethal Concentration of Sodium Arsenite on


Bluegills and the Aquatic Environment “ Trans. Am. Fish. Soc. , 95 (1966) 289–296.

Güner, U.: “Carassius carassius ‘da Bakır-Kadmiyum Etkileşiminin Karaciğer Total


Protein Miktarı Üzerine Etkisi” , Journal of Fisheries Sciences.com , 2(1) (2008) 54-
65.
Houston, A.H.; Keen, J.E.: “Cadmium Inhibition of Erythropoiesis in Goldfish
(Carassius auratus).” , J. Fish Aquat. Sci. , 41:1(2) (1984) 18-34.

Huang,B.W.: “Heavy Metal Concentrations in the Common Benthic Fishes Caught


From the Coastal Waters of Eastearn Taiwan” , Journal and Food and Drug
Analyses , 11(4) (2003) 324-330.

Kalay, M.; Koyuncu, E.; Dönmez, A. E.: “Mersin Körfezi’nde yakalanan Sparus
aurata ve Mullus barbatus ‘un Kas ve Karaciğer Dokularındaki Kadmiyum
Düzeylerinin Karşılaştırılması”, Ekoloji Çevre Dergisi, 13(51) (2004) 19-23.

62
Karataş, S.; Erdem, C.; Cicik,B.: “Kadmiyumun Cyprinus carpio’da Serum Aspartat
Aminotransferaz, Alenin Aminotransferaz ve Glukoz Düzeyi Üzerine Etkileri”,
Ekoloji Çevre Dergisi , 14(55) (2005) 18-23.

Karataş, S.; Kalay, M.: “Tilipia zilli ‘nin Solungaç, Karaciğer, Böbrek ve Beyin
Dokularında Kurşun Birikimi”, Turk. J. Vet. Anim. Sci., 26 (2002) 471-477.

Kargın,F.; Erdem, C.: “ Bakır-Çinko Etkileşiminde Tilipia nilotica ’nın Karaciğer,


Solungaç ve Kas Dokularındaki Metal Birikimi” Tr. J. of Zoology 16 (1992) 343-
348.

Karol, S.; Suludere, Z.; Ayvalı, C.: “Biyoloji Terimleri Sözlüğü” , Atatürk Kültür,
Dil ve Tarihi Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu Yayınları 699, Ankara, Türkiye
(2004) 8.

Katalay, S.; Parlak, H.: “The Effects of Cadmium on Erythrocyte Structure of Black
Goby (Gobius niger L. 1758).” , E.Ü. Su Ürünleri Dergisi, 21(1-2) (2004) 99-102.

Katalay, S.; Parlak, H.; Arslan, Ö.Ç.: “Ege Denizinde Yaşanan Kaya Balıklarının
(Gobius niger L., 1758) Karaciğer Dokusunda Bazı Ağır Metallerin Birikimi” E.Ü.
Su Ürünleri Dergisi , 22 (3-4) (2005) 385-388.

Kati, S.R.; Sathyanesan, A.G.: “Chronic Effects of Lead and Cadmium on the Testes
of the Cat Fish (Clarias batrachus).” , Env. and Ecology, 3(4) (1985) 596–599.

Kayhan, F.E.: “Su Ürünlerinde Kadmiyumun Biyobirikimi ve Toksisitesi” E.U Su


Ürünleri Dergisi, 23(1-2) (2006) 215-220.

Keskin, Y.; Baskaya, R.; Özyaral, O.; Yurdun, T.; Lüleci, N.E.; Hayran, O.:
“Cadmium, Lead, Mercury and Copper in Fish from the Marmara Sea, Turkey” ,
Bulletin of Environmental Contamination and Toxicology, 78 (3-4) (2007) 258-261.

Khansari, F.E.;Ghazi-Khansari,M.; Abdollahi, M.: “Heavy Metals Content of Canned


Tuna Fish” , Food Chemistry , 93 (2005) 293–296.

Kirubagaran, R.; Joy, K.P.: “Toxic Effects of Mercury on Testicular Acivity in the
Fresh Water Teleost, (Clarias batrachus)” , J.Fish. Biol. , 41 (1992) 305–315.

Kitman, J.L.: “The Secret History of Lead: Special Report”, The Nation , (2000) 1-
42.

Kocahan, İ.: “Marmara Denizi Demersal Balıklarında Ağır Metal Kirliliği” , Yüksek
Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, İstanbul,
Türkiye (1999) 7.

Kocahan, İ.: “Marmara Denizi Demersal Balıklarında Ağır Metal Kirliliği” , Yüksek
Lisans Tezi , İstanbul Üniversitesi Kimyasal Oşinografi Anabilim Dalı , İstanbul ,
Türkiye (1999) 54-137.

63
Koyana, C.; Ozaki, Y.: “Heamotological Changes of Fish Exposed to Low
Concentrations of Cadmium in the Water” Bull. Jpn. Soc. Sci. Fish. , 50(2) (1984)
199–203.

Kucuksezgin, F.; Altay, O.; Uluturhan, E.; Kontas, A.: “Trace Metal and
Organochlorine Residue Levels in Red Mullet (Mullus barbatus) From the Eastern
Aegean, Turkey” , Water Research , 35(9) (2001) 2327-2332.

Külköylüoğlu, O.: “Çevre ve Çevre (İnsan-Doğa İlişkisi)” Abant İzzet Baysal


Üniversitesi Yayınları, 975-321-017-5, Bolu, Türkiye (2006) 215-217.

Larsson, A. ; Haux, M.L.; Sjöbeck, S.: “Fish Physiology and Metal Pollution: Results
and Experiences From Laboratory and Field Studies” Ecotoxicol. Env. Safety , 9
(1985) 250-281.

Licata, P.; Trombetta, D.; Cristani, M.; Naccari, C.; Martino, D.; Calo, M.; Nacarri,
F.: “Heavy Metals in Liver and Muscle of Bluefin Tuna (Thunnus thynnus) Caught in
the Straits of Messina (Sicily, Italy)” , Enviromental Monitoring and Assessment ,
107 (2005) 239-248.

Lowe-Jinde,L.; Nimi, A.J.: “ Heamotological Characeristics of Rainbow Trout Salmo


gairdneri in Response to Cadmium Exposure” , Bull. Env. Contam. Toxicol. , 37
(1986) 375–381.

Mazon, A.F.; Monteiro, E.A.S.; Pinheiro G.H.D.; Fernandes, M.N.: “Hemotological


and Physiological Changes Induced by Short-term Exposure to Copper in the
Freshwater Fish, Prochilodus scrofa” , Brazilian J. Biology , 62(4A) (2002) 621-
631.

Okuş, E.; Sur, H.İ.; Güven, K.C.; Algan,D.; Yüksek, A.; Altıok, H.; Balkıs, N.; Taş,
S.;
Yılmaz, A.A.; Yılmaz, N.; Müftüoğlu, A.E.; Aksu, A.: ”Karadeniz’de Kirlilik İzleme
Projesi” İstanbul Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü , İstanbul
(2005).

Pagenkopf, G.K.: “Gill Surface Interaction Model for Trace-Metal Toxicity to


Fishes: Role of Complexation, pH, and Water Hardness” , Environ. Sci. Technol.,
17(6) (1983) 342-350.

Radjaei, A.: “Kuzey Marmara Denizi’ndeki Karagöz İstavrit Balığında (Trachurus


trachurus L., !758) Bazı Ağır Metal Birikimleri” , Yüksek Lisans Tezi, Marmara
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Su Ürünleri Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye
(2006) 25-85.

Romer, A.S.: “The Vertebrate Body” 3rd edion, W.B. Saunders, Philadelphia (1967).

Sağlamtimur, B.; Cicik, B.; Erdem, C.: “Effects of Different Concentrations of Cu


Alone and Cu+Cd Mixture on the Accumulation of Cu in the Gill, Liver, Kidney and
Muscle Tissues of Oreochromis niloticus” , Turk J. Vet. Anim. Sci. , 27 (2003) 813–
820.

64
Sangalang, G.B.; Freeman, H.C.: “Effects of Sublethal Cd on Maturation and
Testesterone 11-ketsterone Production Invivo in Brook Trout” , Bio. of Reproduction
, 11 (1974) 429-435.
Sangalang, G.B.; O’Halloran, M.J.: “Cadmium-Induced Testicular Injury and
Alterations of Androgen Synthesis in Brook Trout” , Nature ,240 (1972) 470-471.

Shah, S.L.: “Ağır Metallerin (Hg, Cd, Pb) Kadife Balığı (Tinca tinca L. 1758) ’nın
Kan Parametreleri Üzerine Bazı Etkileri” , Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, Ankara, Türkiye (2002) 18-43.

Somero, G.N.; Chow, T.J.; Yancey, P.H.; Synder, C.B.: “Lead accumulation Rates in
Tissue of the Estuarine Teleost Fish, Gillichthys mirabilis: Salinity and Temperature
Effects” , Enviromental Contamination Toxicology , 6(1) (1977) 337-348.

Sunlu, U.; Egemen, Ö.: “Homa Dalyanı ve İzmir Körfezinin (Ege Denizi) Farklı
Bölgelerindeki Kirlenme Durumu ile Bazı Ekonomik Balık Türlerinde Ağır Metal
Düzeylerinin Araştırılması” , Su Ürünleri Dergisi, 15(3-4) (1998) 241-261.

Türkmen, A.; Türkmen, M.; Tepe, Y.; Akyurt,İ.: “Heavy Metals in Three
Commercially Valuable Fish Species from İskenderun Bay, Northern East
Mediterranean Sea, Turkey” , Food Chemistry, 91 (2005) 167-172.

Uluturhan, E.; Kucuksezgin, F.: “ Heavy Metal contaminants in Red Pandora


(Pagellus erythrinus) Tissue From the Eastern Aegean Sea, Turkey” , Water
Research, 41 (2007) 1185-1192.

Uslu, O.; Benli, H.A.: Demirkurt, E.: “Ege Denizi’ndeki Su Ürünlerinde Ağır Metal
Kirliliği”, Türkiye Bilimsel Araştırma Kurumu , YDABÇAG-459/G, İzmir (1999).

Ünsal, M. ve ark.: “Batı Karadeniz’de ekonomik önemi olan bazı deniz ürünlerinde
ağır metallerin belirlenmesi” , TÜBİTAK , Proje No: DEBAG-80/G (1993) 18-43.

Varlık, B.: “Investigation of Effects of Some Heavy Metal (Cd-Pb) to the Different
Development Stages of Mytilus galloprovincialis (in Turkish).” , Yüksek Lisans Tezi,
Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İzmir, Türkiye (1991) 44.

Yazkan, M.: Özdemir, F.: Gölükcü, M.: “Antalya Körfezinde Avlanan Bazı Balık
Türlerinde Cu, Zn, Pb ve Cd içeriği” , Turk. J. Vet. Anim. Sci., 26 (2002) 1309-1313.

Yılmaz, A.B.: “Comparison of Heavy Metal Levels of Grey Mullet (Mugil cephalus
L.) and Sea Bream (Sparus aurata L.) Caught in İskenderun Bay (Turkey)” , Turk. J.
Vet. Anim. Sci. 29 (2005) 257-262.

Yüce, R.: “Türkiye Denizlerinde Yaşayan Balıklar” , Marmara Üniversitesi


Yayınları , İstanbul, Türkiye, 633 (1998) 338-339.

65
Yüce, R.; Kayhan, F.E.; Gülsoy, N.: “İstanbul Boğazı’ndan Elde Edilen Midye
(Mytilus galloprovincialis Lamarck, 1819) ’lerde Bulunan Cıva, Kurşun ve
Kadmiyum Miktarlarının Tayini” , Marmara Üniversitesi, Proje No: BSE-
057/050901, İstanbul, Türkiye (2005) 18-36.

66
ÖZGEÇMİŞ

1984 yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da tamamladı.


2002 yılında Marmara Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü’nde
eğitim ve öğretimine başladı. 2006 yılında Biyolog unvanı aldı. Aynı yıl Marmara
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Bölümü, Zooloji Anabilim Dalı’nda
yüksek lisansına başladı. Halen öğrenimine burada devam etmektedir.

67

You might also like