Professional Documents
Culture Documents
Margaret S. Mahler İnsan Yavrusunun Psikolojik Doğumu Metis Yayınları
Margaret S. Mahler İnsan Yavrusunun Psikolojik Doğumu Metis Yayınları
Ingilizce Basımı:
The Psychological Birth of the Human Infant
Basic Books, HarperCollins Publishers
Metis Yayınları
Ipek Sokak No. 9, 80060 Beyoglu Istanbul
Tel: 212 2454696 Faks: 212 2454519
e-posta: metiskitap@turk.net
ISBN 975-342-410-8
Margaret S. Mahler
Fred Pine
Anni Bergman
insan Yavrusunun
Psikolojik Doğumu
Çeviren
Ali Nahit Babaoğlu
Sunuş
Yavuz Erten
Sunuş:
Insan Yavrusunun Psikolojik Dogumu Üzerine
Yavuz Erten 7
EKLER:
Veri Çözümlemesi ve Ardındaki Mantık:
Sistemli Klinik Araştırmada Bir Vaka Incelemesi 271
Ek A Elde Edilen Veriler 273
Ek B: Bir Araştırma Mantıgı 287
Ek C: Bazı Araştırma Stratejileri 294
Kaynakça 317
Kavramlar Sözlügü 337
Sunuş
Yavuz Erten
II
III
5. Kohut (1982) her erkek çocuğun babasını öldünnek istediği görüşüne katıl
maz. Oidipus'la ilgili olarak, onun babası tarafından dağ başına bırakılmış bir çocuk
olduğunun unutulmaması gerektiğini söyler.
SUNUŞ 1 1 9
KAYNAKLAR
Giriş
UYUM
NESNE İ L İ Ş K İ S İ
şiliğini ortaya çıkaran bireyleşme, ilk evreden itibaren düzgün bir bi
çimde gelişmez. Dolayısıyla temel insani özellikler henüz nüve halin
deyken k örelir ve çarpıklaşır, ya da daha sonraki dönemlerde çözülür.
Normal ortakyaşamsal dönemin ve normal aynlma ve bireyleş
menin incelenmesi , psikotik çocuklardaki 'gelişim kusurlarının daha
anlaşılır hale gelmesine yardımcı olur.
B AZI TAN I M L A R
re, kısmen, bedene libidinal enerji yatınmını içeren bir duygu- ilk
fark edilişini kastediyoruz. Bu, bir ben kimim duygusu değil, ben ne
yim duygusudur ve bu bakımdan bireyliğin gelişim sürecinin ilk adı
mıdır.
Ayrıca:
Öne sürdüğümüz görüşlerin anlaşılması amacıyla, on sekizinci aydan
otuz altıncı aya kadarki bebeklerin, yeni gelişen, zevk aldıkları ve kıskanç
lıkla koruduklan kendilik imgelerini anne ya da başka önemli figürlerin ihlal
edememesi için aldıkları savunma konumuna odaklanmayı öneriyoruz. Bu,
aynima-bireyselleşme evresinde rastlanan, klinik açıdan önemli ve dikkat
çekici bir görüngüdür. Anna Freud'un [ 1 95 1 b 1 işaret ettiği gibi, ikinci ve
üçüncü yıllarda, kısmen normal bir olumsuzluk dönemi gözlemlenebilir. Bu,
anne-çocuk ortakyaşamından kopma sürecine eşlik eden davranışsal tepki
dir. Ortakyaşamsal evre ne kadar az doyurucu ya da ne kadar asalakça idiy
se, bu olumsuzluk tepkisi de o kadar belirgin ve abartılı olacaktır. Yeniden
yutulma korkusu, henüz kısa bir süre önce ve yetersiz biçimde başlamış, sa
vunulması gereken bireysel farklılaşmayı tehdit eder. On beş ila on sekiz ay
noktasının ötesinde, anne ile birlik ve özdeşleşmenin geçerli olduğu birincil
evre, bir ben ve nesne dünyasının gelişimi için yapıcı olmaktan çıkar (Malı
ler ve Gosliner, 1 955: 200).
3. Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü, URSE 1959/ 1960- 1 962 / 1 963, "The Natural
History of Symbiotic Child Psychosis", baş araştırmacılar M. S. Mahler ve M. Furer.
4. İnceleme, bir takip çalışması olarak, Dr. 1. B. McDevitt, Ann i Bergman ve ar
kadaşları tarafından, 3 1 Aralık 1 974 tarihine kadar, Masters Çocuk Merkezi'nin yö
netim kurulunun himayesinde sürdürüldü. Şimdiyse Pennsylvania Tıp Fakültesi'ne
ismi açıklanmayan birinin yaptığı bağış sayesinde, Menil Vakfı Margaret S. Mahler
Araştırma Fonu'nun sponsorluğunda sürdürülmektedir.
I N SAN YAVRUSU N U N PSI KOLOJ I K DOCUMU 1 36
Araştırma Ortamının
Evri m i ve Işleyişi
4---3
-- ,3 mı---..,.t----5 ,1 m------•
Oyun alanı
Tuvaleilere
açılan 6,6 m
körüklü kapı
G.iriş
L-----'----_
ŞEKİL 1
ANNE-BEBEK ODASI. İLK DÜZENLEME
ARAŞTI RMA ORTAM I N I N EVRIMI VE I Ş L EYIŞI 1 43
3,9 m 5,1 m
Kapı
Bebek bakım odası
6,6 m
c::::::::::
Annelerin oturma alanı
13,5 m
ı � -·
·1r��4�
· �r
ŞEKİL 2
KAT PLANI. İLK DÜZENLEME
I N SAN YAVRUS U N U N PSIKO LOJ I K DO<:iUMU 1 44
12,4 m
5,4 m 2m Sm
Yürüyen çocuk
odası ı
5,9 m
f:
1 Gözlem
!
------
Gözlem
Oturma alanı
Parmeklı� tırla
çevrili 1.,-
oyun yerı
Bölme
Bebek odası
ŞEKİ L 3
KAT PLANI. İ Kİ NCİ DÜZENLEME
ARAŞTIRMA ORTAM I N I N EVRIMI VE I ŞLEYIŞI 1 45
1 . Araştınna ortamı, daha sonra anlaşıldığı gibi, başlangıçta, (giriş kapısının ko
numu ve odanın genel mimari planı nedeniyle) anneler, bebekler ve hatta bazen yü
rüme çağındaki çocukların birbirlerine karışmalarıyla oluşan bir kargaşanın yaşan
dığı sonraki durumdan çok daha iyi düzenlenmişti.
ARAŞTI RMA ORTAMI N I N EVRIMI VE IŞ LEYIŞI 1 47
daha sonra dış dünya onu çağırmaya ve o ana kadar yalnızca anneye yö
nelen dikkati kendine çekmeye başlar(yatınm ortakyaşamsal yörünge
den çekilir) (bkz. Spock, 1 963). Bebeğin beden aygıtlan yeterince ol
gunlaşır olgunlaşmaz annenin kucağından inebilir, sonra emekler,
adımlar atar ve daha sonra da anneden yürüyerek uzaklaşmaya başlar.
Her iki araştırma ortamının da ele almamızı sağladığı aynlmanın
kimi aynntılannın daha bütünlüklü bir tablosunu sunabilmek için, ça
lışmanın çeşitli zamanlannda gözlemlerimizi harekete geçiren ya da
gözlemlerimizin harekete geçirdiği kimi sorulan ele alalım. Merkeze
geldiklerinde anne çocuğunu nasıl taşımakta: Kendisinin bir parçası
gibi mi? Başka bir insan gibi mi? Cansız bir nesne gibi mi? Küçük
çocuk annesinin kendisini soymasına nasıl tepki veriyor? Odaya gi
rildiğinde anne kendisini çocuğundan fiziksel ve/veya coşkusal ola
rak ayırmakta mı, yoksa fiziksel bir uzaklığa rağmen anneyle bebek
arasında "görünmez bir bağ" mevcut mu? Anne, kendisine belli bir
uzaklıktayken de bebegine ne olduğunu biliyor mu? Onun gereksi
nimlerine ne ölçüde çabuk, ne ölçüde istekli ve ne ölçüde doğru bir
biçimde yanıt veriyor? Anne, bebeğini uzun süre kucağında mı tutu
yor? Onu oyun yerine bırakırken tedrici bir geçiş mi yapıyor; örneğin
ona bir oyuncak sunup kendini rahat hissedinceye kadar yanında mı
kalıyor? Yoksa onu başından atmak için zor mu sabrediyor? Gelir
gelmez onu oyun yerine atıp dikkatini başka şeylere, gazetesine ya da
sohbetine mi çeviriyor? Çocuğa yalnızca kendi gereksinim duydu
ğunda dönüp onu aşın mı uyarıyor? Özetle, bebek odasındaki göz
lemlerin bize annenin annelik bakımının ayırt edici özelliklerini ve
gelişimini gösterdiğini gördük. Annenin kucağındaki bebeğiyle; bi
raz büyüyen, hızla emeklerneye ve adımlamaya başlayan bebeğiyle;
giderek "anneden başka" kişilere ilgi göstermeye başlayan, yürüme
ye başlayarak büyük bir şevkle keşfe çıkan ve konuşmaya başlayarak
gereksinimlerini yeni yollarla bildirmeye başlayan çocuğuyla etkile
şimlerinin ayırt edici özelliklerini formüle edebiliyorduk. Annenin
kendini küçük bebeğinden ayırma yollarını ve daha sonra da çocuk
tarafından başlatılan aynimaya tepkilerini inceleyebiliyorduk.
İkilinin öbür tarafında ise, bebeğin yaşamının hangi anında anne
sinin farkına vardığını gözlemledik; daha doğrusu gelişimin anneyi
ayn bir varlık olarak algılamaya götüren çok sayıdaki ve çok tedrici
ileri-geri adımlannı inceleyip formüle etmeye çalıştık. Bebeğin ken
di annesinin "tutma davranışı "na nasıl tepki verdiğini, daha sonra,
ARAŞTI RMA O RTAM I N I N EVRIMI VE IŞLEYIŞI 1 49
ğunu gördük. Daha sonra, yıllar boyunca projeye katılan tüm kadın
lar, projeyi katılımcı annelerden birinden duydular, ilgilendiler ve gi
rişteki tarama görüşmesinden sonra gruba katıldılar. Yani bir derece
ye kadar bu anneler kendi kendilerini seçtiler; herhangi belli bir gru
bu temsil edebilecek bir ömeklem oluşturmak için özel bir çaba gös
termedik. Ama az çok normal annelerie çalışmak istediğimiz için çok
sistemli olmasa da bir tarama uyguladık. İlk görüşmede belirgin pato
loji gösteren anneleri kabul etmedik; yalnızca bölünmemiş aileleri
(anne, baba ve çocuk üyeleri tam olanlan) seçtik ve düzenli devam
edeceğinden kuşku duyduğumuz anneleri (örneğin yürüme mesafesi
nin dışında oturanlan) kabul etmekten mümkün olduğunca kaçındık.
Başlangıçtaki tüm endişelerimize karşın anneleri projeye çekme
nin bir sorun oluşturmaması bizim için ilginçti. Bunun nedeni neydi?
Birincisi, merkez (çalışmamız başlamadan önce, bir yuva olarak) o
semtte iyi tanınıyordu. Aynca, o bölgede genç, toplumsal açıdan hare
ketli ve oldukça eğitimli birçok çift yaşıyordu ve bizim ailelerimiz de
bu gruptandı. Bu anneler çahşmıyorlardı, çünkü ekonomik durumlan
buna müsaitti; ve, genel olarak, çocuk yetiştirmenin ödüllerinin ve so
runlannın farkında olduklan ve bunlara yeterince ilgi gösterdikleri
için çocuklanyla olmak istiyorlardı. Yani projeye ayıracak zamanlan
vardı ve biz tabii ki annelerin orada ve ulaşılabilir durumda olmalan
nı şart koşmuştuk. Daha az kültürlü ve daha az eğitim görmüş kadın
larla çahşsaydık, belki daha çok sorun yaşayacaktık. Ama bu kadınia
nn hepsi araştırmanın kavramını anladılar ve değerine inandılar, çün
kü bebekler ve anneler üzerine yürütülen bir araştırma o sırada onlar
için en merkezi önemdeki konularla ilgiliydi. Annelerin çoğu çocuk
gelişimine entelektüel bir ilgi duyduklannı belirttiler; bazılan kendi
çocuklannı daha yakından tanıma umudu gibi daha kişisel nedenler
gösterdiler. Bunlann gerisinde küçük çocuklann annelerinin zaman
zaman çok yalnızlık çektikleri gerçeği yatıyordu. Özellikle gündüzle
ri ve uzun süren kış mevsimi boyunca toplumsal ilişkiler zorunlu ola
rak kısıtlı kalıyordu. En başından itibaren, anneler için küçük, yuva
öncesi çocuklannın etkin biçimde oyun oynayabileceği, uygun -ca
zip, temiz ve güvenli- bir ortam sağladık. Küçük çocuklanyla küçük
dairelerinde (semtte kiralar yüksek olduğu için daireler küçüktü) tıkı
h kalan annelere kapalı bir oyun alanı sunuyorduk. Merkez ve özel
olarak da çalışanlar tarafından yaratılan atmosfer, kadınlara kendi
yaşlannda ve aynı ilgileri paylaşan kadınlarla bir arada olma rahatlığı
ARAŞTIRMA ORTAM I N I N EVRI MI VE I Ş L EYIŞI 1 55
nişliği gibi konularda daha iyi fikir edinebilmek üzere çocuklarla ara
da sırada oyun oyuarnası mümkün hale geldi.
Değişik bir biçimde olmakla birlikte, ikinci sorun da yine katılım
cı gözlemcinin anne-çocuk etkileşimine ne ölçüde müdahale edebile
ceğiyle ilişkiliydi. Grup kurulduktan hemen sonra annclcrin birçoğu
çocuk yetiştirıneye ilişkin sorular sormaya ve tavsiyeler istemeye
başladı. Bu anlamda da az müdahale etme karan aldık. Tüm sorular
olabildiğince genel ve kişisellikten uzak, annelerio kızgınlık ya da
uzaklaşınalanna yol açmayacak bir biçimde ele alınacaktı. B irkaç du
rumda söz konusu sorunun daha fazla öneınsenmeyi gerektirecek ka
dar ciddi olduğuna (örneğin yeni bir kardeşin doğumunun nasıl ele
alınacağı) karar verildi. Bu durumlarda çalışanlar, annelere baş araş
tırmacılardan birine ya da kendileriyle görüşme yapan görevliye da
nışmalannı tavsiye ettiler ve anneler çoğunlukla bu fırsattan yarar
landılar. Bu durum, daha sistemli bir biçimde, her anne-çocuk çifti
için baş araştırmacılardan ya da üst düzey görevlilerden birinin tayin
edilmesi yönündeki karanmızın ardındaki nedenlerden biriydi.
Müdahaleleri sınırlama karanmızın tek nedeni, anne-çocuk etkile
şimini olabildiğince doğal bir ortamda gözlemleyebilme dileğimiz de
ğildi. Grupla ilk deneyimlerimiz bu annelerio kısıtlamalann olmadığı,
otoriter olmayan bir atmosferde kendilerini daha rahat hissedecekleri
ni açıkça göstermişti. Aynca, çalışanlardan birine karşı güçlü aktanm
duygulannın gelişmesinin hem annenin hem de çocuğun, hatta belki
bütün grubun doğal işleyişini bozabileceğini düşündük. Zamanla
bunlann bir kısmı değişti. Belki kısmen görece yansız olma çabalan
mızdan dolayı, annelerde görüşmeciye -ve bir simge olarak merke
ze- karşı bir aktanının oluşmasının kaçınılmaz olduğunu fark ettik.
Bu aktanm, dikkate alınıp gerektiği gibi değerlendirildiğinde, anne
nin katılım konusundaki güdülenınesini güçlendirebilir ve gerekti
ğinde anneye bazı yararlı yorumlar sunmak için zemin sağlayabilirdi.
Yukanda annelerio ne ölçüde yakın olmak istediklerine dair bize
ipuçlan verdiklerini söylemiştik. Anneler genellikle doğrudan tavsiye
istemiyorlardı. Bu, çalışaniann istekleriyle uyuşuyordu. Merkezin at
mosferini memnuniyetle ve şükranla benimsediler, ama "terapi" nok
tasında sının çektiler; doğrudan tavsiye almak, proje personelinden
ukalaca, hatta sadece profesyonelce denebilecek yaklaşımlar görmek
istemiyorlardı. Genel olarak, personelle ilişkilerini merkez ve mer
kezdeki etkinliklerio ötesine geçmeyecek düzeyde tuttular.
I N SAN YAVRUSUN U N PSI KOLOJ I K DOG UMU 1 58
Insan Ortakyaşam ı na ve
Ayrılma-Bireyleşme Süreci nin
Altevreleri ne Dai r
Giriş
i . Kişisel iletişim.
I N SAN YAVRUSUN UN PSI KOLOJ I K DOGUMU 1 66
2. Benjamin ve çalışma arkadaşlan ( 1961 ) 3.-4. hafta civarında ilginç bir fizyo
lojik kriz gözlemledi ler. Bu yaşta bir olgunlaşma krizi gerçekleşmektedir. Elektro
en �falografil< çalışmalar ve dış uyaranlara karşı genel duyarlılıkla belirgin bir artı
şın gözlemlenmesi bunu destekliyor. "Gerilimin azaltılmasına yardım için anne fi
gürünün müdahalesi olmazsa, bu dönemde bebek, uyaranların baskısı altında ezilir;
ağlama ve farklılaşmamış olumsuz duygulanıının diğer devinimsel tezahürlerinde
artış görülür".
AYRI LMA- BI REYLEŞME S Ü RE C I N I N ÖNCÜLLER! 1 71
3. Psikot'klerin çevresel acıya ka�ı o iyi bilinen duyarsızlığı ve kötü içe yansıt
malarla özdeşleştirilen içalgısal ("sezgisel") duyurnlara ka�ı paniğe yol açacak dü
zeydeki aş ın duyarlılığı da buna tanıklık eder.
I N SAN YAVRUSUNUN PSI KOLOJ I K DOG UMU 1 74
Nonnal gelişim boyunca koruyucu sistemler, bebeğin bedenini 4. aydan
itibaren beden bütünlüğü için potansiyel bir tehdit oluşturmaya başlayan
oral-sadistik baskılardan korur (Hoffer, I 950a). Acı engeli bu koruyucu araç
lardan biridir. Aynca, Hoffer (1 950b), bedenin anne-bebek ilişkisi içindeki
uygun libidinalleştirilmesinin, beden imgesinin gelişimi için önemli olduğu
nu özellikle vurgular.
Dış nesne, ancak beden annenin sevgi dolu bakımı yoluyla bebeğin ikin
cil narsisizminin nesnesi haline geldiğinde özdeşleşmeye uygun hale gelir.
Hoffer'ın ifadesiyle (1950a: 1 59), 3. ya da 4. aydan itibaren "birinci! narsi
sizm değişmiş durumdadır, fakat nesneler dünyası henüz kesin bir biçim ka
zanmamış olabilir."
ceği yaşa gelmiş gibi Junie'nin ellerini çırpıyordu. Junie küçük bede
nini annesinin dizlerinde dik tutmaya çalışırken elleri boşta kalamı
yor, rahat bir durumda olsa şüphesiz yapacağı gibi ellerini hafifçe an
nesine vurması veya onu keşfetmeye çalışması mümkün olmuyordu.
Anneye ölçüsüzce gurur veren bu dik bir biçimde ayakta dum1a,4 el
bette küçük bebek tarafından büyük ölçüde libidoyla yatınldı ve ter
cih edilir hale geldi. Büyük ölçüde yatınlan, annenin kucağında ve
başka yüzeylerde bedenini dikleştirme örüntüsü, Junie'nin ilk devi
nimsel örüntülerinde çok belirgin hale geldi. Daha sonra, alışıırma
döneminin başlangıcında, ayağa kalkma itkisi Junie'nin devinim sis
temi repertuvannda en önde gelen örüntü haline geldi, ve bu uzunca
bir süre, istenen, daha olgun bir devinimsel örüntü olan kendini ileri
yönde, bir hedefe doğru itme örüntüsünün (çoğu çocuğun daha sonra
ki devinimsel davranışına hakimdir) önünü kesti (yani bununla reka
bet etti). Ayakta durmaya eğilimli oluşu, kollannı ve bacaklannı ile
riye hareket ettirerek anneye doğru ilerlemek, anneye yaklaşmak ve
ileriye erneklemek için onlan bir arada çalışıırma yeteneğinin önünü
kesiyordu. Emekleme, Junie'nin annesinin sabırsızca teşvik ettiği ve
bebeğinin ulaşmasını umduğu devinimsel başanlardan biriydi.
Bu tercih edilen annelik bakımı örüntülerinin çocuk tarafından
devralmışını (bkz. Tolpin, 1 972) gözlemlerken, bu durumun bazı en
gellemeler veya bazı özel doyurnlar anlamına geldiğirıde özellikle
geçerli olduğunu fark ettik. Örneğin, Cari'ın annesi, mutlu bir emzir
me döneminden sonraki sütten kesme sürecinde, bebeğinin meme
için yaygara koparmasını, memeye ulaşmak için bluzunu çekiştirme
sini önlemeye çalıştı. Kucağında aşağı yukan zıplatarak onu yatıştın
yordu. Çocuk daha sonra bu aşağı yukan zıplamalan devraldı ve bu
nu bir tür "cee" oyununa çevirdi (bkz. Kleeman, 1 967). Bu örnekte,
çocuk annenin "zıplatma örüntüsü"nü annesiyle ilişkili bir oyunda
kullanır hale gelmiş ve daha sonra toplumsallaştıncı yeniden yakın
laşma davranışının ayırt edici özelliği haline gelen bu güzel "cee"
oyunu örüntüsüyle ebeveyni ve misafirlerle toplumsal temas kurma
ya çalışmıştır. Dolayısıyla, Carl vakasında örüntü, yapıcı, uyuma yö-
B i rinci Altevre:
Farkl ılaşma ve Beden Imgesinin Gel işimi
YUMURTADAN ÇlKlŞ
l . Dr. Greenacre, kısa bir süre önce bu son etmenin geçiş nesneleri oluşturmak
ta önemli olduğu şeklindeki görüşünü değiştirdiğini bildirdi.
I N SAN YAVRUSUNUN PSIKOLOJ I K DOGUMU 1 82
ması, annenin memesi ya da yumuşak boynunun yerini ne kadar iyi doldur
duğunu göstermektedir (s. 208).
3. 1960-62 yıllan arasında kısa bir süre biçimlenme örüntüsü üzerine deneyler
gerçekleştirdik (krş. Mahler ve La Perriere, 1 965). Bebeğin bedeninin duruşunu
yalnızca annenin bedeninin duruşuyla ilişkili olarak gözlemlernekle kalmadık, keti
dimiz de küçük bebeği kolianınıza aldık ve kollanmızdaki biçim alış tarzını kaydet
lik. Bu bedenduyumu "iyi biçim alma", "erime", "tahta gibi katı", "patates çuvalı
gibi" vb. şekillerde tanımladık.
I NSAN YAVRUSUNUN P S I KOLOJ I K DOG UMU 1 90
vinim işlevleri yavaş olgunlaşan bir çocuktu. Kas yapısı zayıf, genel
beden devinimleri aynı yaştaki diğer çocuklardan daha ihtiyatlı ve da
ha az enerjik:ti. (Dikkat çekici bir istisna, uyanldığında kuvvetle tek
me atmasıydı.) Devinim sistemi yetilerinin eksikliği yüzünden küçük
bir alana kısılmış olduğu için, uzun bir süre kendini meşgul etmek ve
eğlendirmek amacıyla görünür şekilde gelişen algısal-bilişsel ve kav
rayıcı yeteneklerini en yoğun biçimde kullanıyor, "ilginç gösterilerin
sürmesini sağlıyordu" (Piaget, 1 936). Aynı zamanda, çevresinde olup
bitenlere karşı görsel olarak aşın tetikti, başkalannın ilgisini çekmek
istiyor ve onların kendisini yatıştırmasını kabul ediyordu.
Bu iki çocuk aynlma-bireyleşmenin birinci altevresi olan farklı
laşmaya girişin iki ayrı yoluna örnek oluşturuyorlar. Bu çocukların
gelişim testlerinde genel performans açısından eşit derecede başarılı
olduklannı belirtmek de yerinde olur.
Emzirdiği bebeğiyle ortakyaşamsal ilişkiden büyük zevk alan ikin
ci annenin, aynlma-bireyleşme evresinin başlangıcında bebeklerinin
tedricen kendilerinden kopmasına tahammül edemeyen anneler gru
buna dahil olduğu izlenimini edindik. Bu anneler bebeği kendilerine
bağlar, "kişiliğini kendilerininkinin içinde eritir" (krş. Sperling, 1 944 ),
tedrici bir ayrılmaya izin ve destek vermek yerine, el yordamıyla ulaş
maya çalıştığı bağımsız işlevsellik konusunda bebeğin cesaretini kı
radar. Öte yandan, başka bir yerde açıkladığımız gibi (Mahler,
1 967 a), aşın ortakyaşamsal annelerden farklı olarak, önce bebeklerini
ellerinde tutmaya çalışan, sonra onu birden "özerkliğe" fırlatan çok
sayıda anne de vardır (krş. Greenson, 1 968; Mahler, 1 968b, 1971 ).
İçsel değişkenierin dengeli bir kişilik gelişiminin ortaya çıkma
sındaki önemi ölçüsünde, olumlu bir anne-çocuk etkileşimi de altev
relerin uygun biçimde geçirilmesini etkiler. Coleman, Kris ve Pro
vence ( 1 953) yıllar önce, çocuğun ilk yaşı sırasında annenin tutu
mundaki çeşitliliğe dikkat çekmişlerdi. Aynlma-bireyleşme sürecinin
bütün seyri boyunca anne de tutumunda çocuğa uyum sağlamak zo
rundadır. Fakat bu sürecin belli can alıcı noktalannda ya da kavşakla
rında bu özellikle önemlidir!4
4. Uyumda aslan payının esnek, belli bir biçime sahip olmayan çocuğa ait ol
duğu konusunda şüphemiz yoksa da, bu, annelik bakımının aynlma-bireyleşme
sürecinin değişen koşullannı izlemek zorunda olmadığı anlamına gelmez. Bir par
ça uyum da anneden gelmek zorundadır.
B I RI N C I ALTEVRE 1 91
ı . Kişisel iletişim.
I KI N C I ALTEVRE 1 97
B ilme yetisi gibi özerk işlevlerin, ama özellikle de dik olarak devine
bilme yeteneğinin hızla ortaya çıkmasıyla "dünyaya aşık olma" (Gre
enacre, t 957) başlar. Yürümeye başlayan çocuk, insan bireyleşmesi
nin en büyük adımını atar. Dik bir duruşla, tutunmadan yürümeye
başlamıştır. Böylece görüş düzlemi değişir; bütünüyle yeni bir görüş
noktasından beklenmedik ve değişken perspektifler, hazlar ve engel
lemelerle karşıtaşmaya başlar. İki ayak üzerinde dik duruşun sundu
ğu yeni bir görsel düzey söz konusudur.
Bu çok değerli 6-8 ay sırasında (10- 1 2 aylıktan 1 6- 1 8 aylığa ka
dar) sanki bütün dünya yürümeye yeni başlamış çocuğun ayaklan al
tındadır. Muazzam bir libidinal yatınm hızla gelişen özerk benin ve
işlevlerinin hizmetine girer; çocuk kendi yetenekleri ve kendi dünya
sının büyüklüğüyle mest olur. Narsisizm doruk noktasındadır! Çocu
ğun dik bir duruşla attığı ilk bağımsız adımlar, dünyasının ve gerçek
lik sınamasının muazzam ölçüde genişlediği eşsiz alıştırma evresinin
başlangıcına işaret eder. Devinim becerileri alıştırmalanna ve geniş
leyen insani ve cansız çevrenin keşfine libidinal yatınm yapılmaya
başlanır ve bu yatınm düzenli olarak artar. Alışıırma evresinin başlı
ca özelliği, çocuğun kendi işlevlerine, kendi bedenine ve aynı zaman
da genişleyen "gerçekliğinin" nesne ve hedeflerine yaptığı büyük
narsisistik yatınmdır. Bunun yanı sıra çarpma ve düşmelere ve bir
oyuncağın öbür çocuklar tarafından alınması gibi başka engellemele
re karşı daha büyük bir duyarsızlık gözleriz. Bizim bakım odası orta
mımızda tanıdık yetişkinlerin anneyi ikame etmesi de (aynlma-birey
leşmenin bir sonraki altevresinde yaşananın tersine) kolaylıkla kabul
ediliyordu.
Aynlma ve bireyleşmeyi düzgün bir biçimde gerçekleştiren yürü
me çağındaki çocuk, hızla gelişen ben işlevlerinde -muhtemelen her
yeni iledemeli gelişim aşamasının getirdiği- küçük nesne yitimi teh
ditleri için narsisistik teselliler bulur. Kendi becerilerinde ve özerk
(anneden ya da ötekinden bağımsız) yetilerinde ustalaşmaya yönelik
alışıırmalar yapmaya yoğunlaşır. Kendi yetileri ona coşkulu bir se
vinç vermektedir, genişleyen dünyasında yaptığı keşiflerden sürekli
zevk almaktadır, dünyaya ve kendi büyüklük ve tümgüçlülüğüne aşık
olmuş gibidir. Bu altevredeki taşkınlığın yalnızca ben aygıtlannın ça
lışmasıyla değil, aynı zamanda anneyle birleşmekten, onun tarafın-
I K I N C I ALTEVRE 1 99
Karanna
Asıl alıştırma aşamasındaki çocuklann çoğunun coşkulu bir sevinç
ya da en azından göreli taşkınlık dönemleri yaşadıklan görülür. Çarp
ma ve düşmelere karşı duyarsıztaşırlar ve yalnızca annelerinin odada
olmadığını fark ettiklerinde bizim kararma dediğimiz duruma girer
ler. Böyle zamanlarda jest ve performans devingenlikleri yavaşlar,
çevreye ilgileri azalır ve Rubinfıne'ın "imgeleme" ( 1 96 1 ) adını verdi
ği içe yoğunlaşmış dikkat durumuna girerler.
Kararına durumuna ilişkin çıkanrnlanmız iki yinelenen görüngü
den türedi: ( 1 ) Anneden başka birisi etkin bir biçimde çocuğu rahat
lamaya çabaladığında çocuk coşkusal dengesini yitirir ve ağlamaya
başlar ve (2) Çocuğun "coşkusu kınlmış" durumu, kısa süreliğine or
tadan kaybolan annesine kavuştuğunda -bazen birikmiş gerilimin kı
sa bir ağlama kriziyle serbest bırakılmasından sonra da olsa- görünür
şekilde sona erer. Her iki görüngü, çocuğun bu noktaya kadar özel bir
"kendilik durumu"nda bulunmuş olduğu konusundaki farkındalığı
mızı artırdı; bu kararına ve annenin çıkarsanan "imgelenmesi" min
yatür anaklitik bir depresyonu andınyordu.2 Bunda çocuğun, Joffe ve
Sandler'in ( 1 965) "kendiliğin ideal durumu" dedikleri bir zihin duru
muna tutunma çabasını görme eğilimindeyiz. Bu durum, Kaufman ve
Rosenblum'un (1968) maymunlarda "korunma geri çekilişi" adını
verdikleri duruma çok benzer.
Bazı çocuklar geçici olarak nesne yitimi korkusunun altında ta
mamen ezilmiş gibiydi, bu nedenle ben tarafindan süzülmüş özlem
2. Biçimsel açıdan farklı olsa da, orada olmayan annenin bu uyanık, kararmış,
imgeleyen durumda yeniden ele geçirilmesi, Lewin'in ( 1 946) ve Isakower'in ( 1 938)
düşlerde ve uykuya daima durumunda eski "yitik dünyalar"ın tahayyül edildiği
değerlendirmelerine koşutluk gösterir.
I K I NCI ALTEVRE 1 1 03
GENEL DEGERLENDiRMELER
1 . "Gölge gibi izleme" derken çocuğun annesinin her hareketini sürekli olarak
izlemesini ve taklit etmesini kastediyoruz.
I NSAN YAVRU S U N U N PSI KOLOJ I K DOGUMU 1 1 06
n bir birey olarak bu dünyayla az çok "kendi başına" başa çıkmak zo
runda olduğunu anlamaya başlar (Mahler, 1 966b).
Bu altevrede çocuğun annesine karşı kur davranışının niteliği ve
ölçüsü, bireyleşme sürecinin normalliği için önemli ipuçlan sağlar.
Nesnenin sevgisini yitirme korkusu (nesne yitimi korkusunun yerine)
gittikçe daha da belirginleşir.
Anne ile çocuğu arasındaki uyumsuzluklar ve yanlış anlamalar,
normal anne ve normal çocuk vakalannda bile gözlemlenebilir. Bun
lar, büyük ölçüde bu altevrenin belli çelişkilerinden kaynaklanır. Ço
cuğun kendisinden her şeye dahil olmasını talep etmesi anneye çeliş
kili gelir; çocuk artık daha yanın yıl önce olduğu gibi bağımlı ve ça
resiz değilse de ve gittikçe daha da az öyle olma hevesinde olsa da,
şimdi daha da ısrarcı bir şekilde annesinin yaşarnın her yönünü ken
disiyle paylaşmasım beklediğini göstermektedir. Bu altevre sırasında
bazı anneler çocuğun çok şey beklemesini kabullenemezler; bazı an
nelerse onun gittikçe kendilerinden daha bağımsız ve ayn hale gel
mekte olduğu ve artık kendilerinin bir parçası olarak görülemeyeceği
gerçeğiyle yüzleşmeyi başaramazlar (krş. Masterson, 1 973; Stoller,
1 973).
Yeniden yakınlaşmanın yaşandığı bu üçüncü altevrede, bireyleş
me bütün hızıyla sürer ve çocuk bunu sonuna kadar uygularken, bir
yandan da bu ayn oluşun gittikçe daha çok farkına vanr ve anneden
ayn oluşuna karşı direnmek ve bunu olmamış kılmak için her türlü
mekanizmayı seferber eder. Ama çocuk annesini ne denli zorlarsa
zorlasın, ikisi artık etkin biçimde ikili bir birlik olarak işlev göremez-
ÜÇÜNCÜ ALTEVRE 1 1 07
Anne bu tehlikeli hızla kaçma davranışına gittikçe daha telaşlı bir bi
çimde yanıt vermeye başladı, öyle ki bir ara Barney'nin bu "pervasız
lığı" ile başa çıkmaktan umudu kesti. Barney'yi kısıtlamakla onun
bütün gereksinimlerine karşı her zamanki gibi tetik ve verdiği işaret
Iere uyumlu olmayı -bitkin düşmesinden dolayı- kesrnek arasında
gidip gelmeye başladı. Ya Barney'nin belirttiği gereksinim gerçek ol
sa da olmasa da her zaman yaruna koşuyor ya da gerçekten gerektiği
zaman ondan uzakta kalıyordu. Başka bir deyişle, geçici olarak he
men ulaşılabilirliği önceden kestirilemez hale geldi. Ancak, bu dö
nemde ilişkilerindeki bozukluk tam değildi; Barney'de ne düşmanlı
ğa, ne nesne dünyasının bölünmesine, ne de çift değerliliğe yol açtı.
Barney'nin yeniden yakınlaşma altevresinin birçok olumlu yönü var
dı. Sık sık, ulaşabildiği her şeyi annesinin yanına getiriyor, onun ku
cağını eşyayla dolduruyordu; annesinin yanında sakince ayakta bek
liyor, kucağında onun yardımıyla yapbozlada oynuyor ya da onunla
birlikte resimli kitaplara bakıyordu. Barney ile annesi arasındaki iliş
kinin doyuruculuğu, Barney'nin sabırlı, iyi işlev gören ve, normal sı
nırlar dahilinde, daha hareketsiz bir çocuk haline geldiği dördüncü al
tevrenin (bireyleşmenin ve nesne sürekliliğinin pekişmesi) başında
daha kalıcı hale geldi.
Barney'nin yeniden yakınlaşma altevresindeki abartılı "hızla kaç
ma" davranışının, alıştırma evresinde vaktinden önce olgunlaşan de
vinim sistemi işlevlerinin sonucu olduğunu düşündük. O dönemde
coşkusal ve zihinsel işlevleri anneyle fiziksel ayn oluş gerçeğiyle ba
şa çıkmasına hazır hale gelmeden bu gerçekle yüz yüze kalmıştı. Bi
reyleşmenin gelişimsel çizgisi aynlmanınkinin gerisinde kalmıştı.
Sonuç olarak, devinim sistemine ilişkin becerilerinin potansiyel tehli
kelerini doğru bir şekilde değerlendiremiyordu (bkz. Frank! 1 963).
Daha sonra birlikte etkileşen bir dizi etmen bu kazaya yatkınlığın pe
kişerek kalıcı bir kişilik özelliği haline gelmesine yol açtı. Bu özelli
ğin kökeni belirgin şekilde ikinci ve üçüncü altevreler sırasındaki ge
lişimsel bir dengesizlikte yatmaktadır. (Barney'nin vakasında alıştır
ma ve yeniden yakınlaşma altevreleri oldukça iç içe geçmişti.) Bar
ney'nin "hızla kaçma"lanna katkıda bulunan önemli bir ek etmen de,
gerçek bir kahraman olarak tapılan babasıyla çok erken özdeşleşmesi
ve onu aynalamasıydı. Çocuklann babalannın çok riskli atietik başa
nlannı hayranlıkla izlemelerine ve zaman zaman ona katılmalanna
izin veriliyordu.
I NSAN YAVRU S U N U N PSI KOLOJ I K DOG UMU 1 1 1 0
8. Erken dönemde erkek gözlemcilerin tercih edilişi cinsiyete özgü bir tarzda
gerçekleşiyor gibiydi. Ama bunu herhangi bir kesinlik derecesinde yorumlamaya,
hatta analiz etmeye henüz hazır değiliz.
ÜÇÜNCÜ A LTEVRE 1 1 2 1
Donna topu fırlatıyor ve onu yeniden bulunca özel bir haz duyuyor
du. Bir başka küçük kız topu yitiriyor ve gözlemcilerden kendisi için
onu bulup getirmelerini istiyordu. Yetişkinlerle bire bir, münhasır
ilişkiler kurmak isteyen Wendy topu yetişkin bir gözlemciyi oyuna
çekmek için kullanıyordu.
Çoğu çocukta yeniden yakınlaşmanın başlangıç aşaması, ayn olu
şun geçici bir pekişmesinin ve kabulünün gözlemlendiği 1 7 ya da 1 8
aylıkken doruğa ulaşır. Buna, eşyalann ve etkinliklerin anne ya da
babayla, ve onlann yanı sıra artık genişlemeye başlayan ve yalnız ye
tişkinleri değil, kendi yaşıtlannı, daha büyük çocuklan ve bebekleri
de kapsayan toplumsal dünyayla paylaşılmasından büyük haz alın
ması eşlik eder. Alıştırma dönemi sırasında "hoşça kal" sözü büyük
önem kazanmıştı; bu dönemin en önemli sözcüğü ise "merhaba" dır.
Ancak, pekişmenin yaşandığı bu 17-18. ay döneminde, birçok
davranışın sevgi nesnesiyle yaklaşmakta olan mücadeleyi haber ver
diğini de gördük. Bunlann en çarpıcı olanı, hemen hemen tüm çocuk
larda görülen öfke krizleriydi.9 Daha büyük zedelenebilirliğin, güç
süz öfkenin ve çaresizliğin birçok belirtisini gördük. Birçok çocukta
yabancı tepkilerinin yinelendiği görüldü. Daha önceki yabancı tepki
lerinde (7-9 aylar arasında, bkz. s. 83-85) olduğu gibi kaygı, ilgi ve
merakın bir kanşınunı gözlemleyebiliyorduk. Artık çoğu zaman ya
bancı bu noktada zaten çökmekte olan anneyle münhasır birlik sann
sına ya da yanılsamasına bir tehdit oluşturuyormuş gibi, yabancıdan
bilinçli bir uzaklaşma vardı. Anneden başka belli kimselerin çocuğun
yaşamında gerçekten önem kazanmaya başlaması bir tehdit oluşturu
yor (bağlılık çatışması), sanki o zamana kadar çocuğun anneyle ara
sındaki münhasır, çok özel ilişkiyle bu durum uyuşmuyor gibidir (ne
den ve sonucun birbirine kanştınldığı ve yansıtma ya da dışsaHaştır
ma mekanizmalannın egemen olduğu anlaşılıyordu).
En sistematik şekilde gözlemlenen ömeklemimizde ayn oluşun
ilk pekişme döneminin olağan biçimde gerçekleşmediği ya da kısa
kesildiği birçok çocuk vardı. Görebildiğimiz kadanyla, her iki durum
da anne-çocuk iliş,kisinin daha önceki altevrelerindeki güçlüklerle
bağlantılıdır. Bu durumlan bu çocuklardan ikisinin gözlemleriyle ör
neklendirelim.
10. Bu kadar küçük bir yaşta görülen bu duygusal tepkinin saldırganla özdeş
leşme ya da yansıtmalı özdeşleşme olarak görülmesinin mümkün ya da gerekli olup
olmadığını bilmiyoruz.
I NSAN YAVR USU N U N PSI KOLOJ I K DOG UMU 1 1 2 8
di. Bir başka oğlan talepkar olmanın yanı sıra paylaşmak konusunda
da isteksizdi. Annesini isteklerini doyurması için zorlamakta ısrarcıy
dı. Ortakyaşamsal ikili birliğin tümgüçlülüğünü terk etmek konusun
da özellikle isteksizdi. Bu da, annesinin çok daha büyük olan kızında
ortakyaşamsal çağın çok ötesine kadar sürdürdüğü ortakyaşamsal-ki
şiliğini eritici ilişki (Sperling, 1 944) eğilimini akla getiriyordu.
Savunma olarak özdeşleşmenin bir başka biçimi de, yeniden ya
kınlaşma evresinin başlarında bir kardeşin doğumuyla başa çıkmak
zorunda kalan çocuklarca sergilendi. Bu çocuklar, annenin yeni bebe
ğc gösterdiği bakım ve ilgiyle özdeşleşme kurdular.
Kısmi içselleştirme, anlaşıldığı kadarıyla, çocuğun ayn oluşun
farkındalığı arttıkça hissettiği artan zedelenebilirlikle başa çıkmakta
ya da ona karşı kendini savunmakta kullandığı bir yoldu. Sadece za
man zaman yalnız ve çaresiz olduğunu değil, aynca annesinin onun
iyi olmasını her zaman sağlayamayacağını, annesinin çıkarlannın
kendisininkinden ayn ve farklı olduğunu ve ikisinin çıkarlannın hiç
de sürekli olarak çakışmadığını da acıyla kavnyordu. Bir kardeşin
doğumu o zamana kadar anneyle arasındaki münhasır ilişkiyi bozar
sa tabii ki tüm bu duygular ağırlaşıyordu.
Geçiş Görüngüleri
Yeniden yakınlaşma krizi sırasında aynlmayla başa çıkabilmeye yö
nelik başka mekanizmalar da gördük. Yeniden yakınlaşma evresinin
bu bölümüne -muhtemelen annesi yavru kuşa uçması için gereken
I NSAN YAVRU S U N U N PS I KOLOJ I K DOG UMU 1 1 3 0
yumuşak itmeyi vermek yerine çok uzun bir süre onun gereksinimle
rini karşılamayı becerdiği ve "tümgüçlü" kaldığı için- diğer çocuk
lardan daha sonra girmiş olan küçük bir kız anneye münhasıran sahip
olma gereksinimini annenin sandalyesine aktarmıştı. Anne odadan
çıktığında hemen sandalyesine oturuyordu. Kendisi kalktığında baş
ka birinin o sandalyeye oturmasına izin vermiyordu. "Benim" sözcü
ğü o dönemde onun için önemli hale geldi; anneyi kimseyle paylaş
maya yanaşmıyor ve onun yokluğuna ancak sandalyesine münhası
ran sahip olursa katlanabiliyordu. Sandalye onun için Kerstenberg'in
belirttiği gibi ( 1 97 1) anneyle arasında köprü oluşturan bir tür organ
nesne haline gelmişti.
Öbür çocuklar anneleriyle ilişkisi bu kadar açık olmayan çok çe
şitli geçiş görüngüleri gösterdiler. Örneğin, çok büyük miktarlarda
kraker ve kurabiye yiyor ya da biberonlannı sürekli ellerinde dolaş
tırmakta ısrar ediyorlardı. Kimi çocuklar anneleri olmaksızın oyun
odasında kalmaya dayanamıyor, onun yerine anne ve çocuklann mer
keze geldiklerinde paltolannı astıklan odaya gidiyorlardı. Bu vesti
yer odasını "geçiş odası" olarak görmeye alıştık; çünkü bu oda bebek
odasıyla -anne ve bebeğin dünyasıyla- yürüme çağındaki çocuklann
odası -yürüyen çocuk özerkliğinin dünyası- arasında bulunuyordu.
Üstelik, vestiyer odasının dış dünyaya açılan, yerden tavana kadar bir
penceresi de vardı ve aynca paltolann asıldığı yer olarak evden mer
keze geçişi temsil etmekteydi.
Öykü kitaplannın okunuşu da özel önem taşıyan bir geçiş etkinli
ği haline geldi. Çocuklann birçoğu anneleri odanın dışındayken ken
dilerine kitap okunmasından hoşlanıyordu. Öykü kitaplannın, uzak
laşma ve daha büyük bir dünyayı (simgeleme ve fantezi yoluyla) keş
fetme gereksinimini doyurduklan için, geçişsel bir niteliği olduğu
görülüyordu. Öte yandan durum, yakınlık, okumakta olan kimseye
sokulma amacına da hizmet etmekteydi.
Bu dönem boyunca çocuklar annelerinin nerede olduğunu bilmek
gereksinimi duymakla ve edilgin bir biçimde bırakılmaktan (annenin
vedasına tepki gösteriyorlardı) hoşlanmamakla birlikte, bir yandan
da anneyi etkin bir biçimde ve kendi girişimleriyle bırakınayı giderek
daha iyi başarabilmeye başlamışlardı. Y ürüyen çocuk odası da daha
büyük bir önem kazanmaktaydı; buranın birçok çocuk için anneyle
çatışmalı ilişkiden kurtulmalannı sağlayacak bir sığınak haline geldi
ği anlaşılıyordu. Çocuklar burada genellikle hallerinden mernnundu-
ÜÇÜNCÜ ALTEV R E 1 1 3 1
lıklı tavize dayalı sevgi nesnesi ilişkisine doğru yavaş geçişte dürtü ve
ben olgunlaşması ve gelişiminin diğer yönleri de rol oynar.
Daha ileriye gitmeden önce, Piagetci "nesne kalıcılığı" çalışması
(Piaget, 1 937; aynca bkz. Gouin-Decarie, 1 965) ile bizim nesne sü
rekliliği terimini kullanışımız üzerine birkaç şey söylemek istiyoruz.
Piaget'nin çalışması (1 937), nesne kalıcılığı gelişiminin 1 8.-20. ay
larda gerçekleştiğini ve o dönemde oldukça yerleşmiş olduğunu açık
ça ortaya koymuştu. Ama onun çalışmalan cansız, geçici olarak yatı
nlmış, fiziksel nesnelere odaklanmıştı. Bu gelişim libidinal nesne,
yani anne söz konusu olduğunda da aynı hızda mı gerçekleşir? Ken
di bulgulanmız çerçevesinde bu soruya kesinlikle olumsuz yanıt ver
mek durumundayız. Libidinal nesneyle Piaget'nin incelediği nesneler
arasında en azından iki büyük fark bulunmaktadır: ( 1 ) Çocuk libidi
nal nesneyle, yani anneyle sürekli temas halindedir; ve (2) bu temas
lar çoğunlukla özlem, engellenme, doyum ve uyanlmanın yaşandığı,
yoğun bir tahrik altında gerçekleşmektedir. Anne, psikanalitik anlam
da bir "nesne", yani dürtü doyumuna aracılık eden bir varlık olarak,
salt fiziksel-tanımlayıcı anlamda bir "nesne"den çok fazlasıdır. Yine
leyen temaslar ve yoğun tahrikin bir kalıcılık kavramının edinilme hı
zındaki farklılıklara yol açtığını düşünüyoruz (bkz. Beli, I 970; Fra
iberg, 1 969; McDevitt, 1 97 1 , 1 972; Pine, 1 974).
Fakat nesnenin libidinal statüsünün, onun kalıcılığının edinilme
hızı üzerindeki etkisi hiç de tartışma götürmez bir konu değildir. İçi
mizden biri, "en uygun tahrik (yani travmatik boyutlara ulaşmayan
bir dürtü durumunda) ve yineleyen karşılaşma koşullan altında öğ
renme ve anı kaydındaki artışın, libidinal nesnenin içsel temsilinin
belli yönlerinin 1 8 ila 20. aydan da önce pekişınesine yol açabilece
ği" (Pine, 1 974) değerlendirmesinde bulundu. Öte yandan, McDevitt
( 1 972, basılmamış), 1 8 ila 20. ayiann da sonrasından söz ederken,
"annenin ruhsal temsili şiddet ve öfke duygulanyla öylesine hırpala
nabilir ki bu imgenin istikran, b ilişsel değilse de libidinal yönden bo
zulur" diye düşünmektedir (aynca bkz. 5. ve 6. bölümler, s. 92- 1 39).
İlginçtir ki Beli ( 1 970) anneleriyle uyumlu ilişkileri olan bebeklerin
"nesne kalıcılığı"dan önce "kişi kalıcılığı" geliştirdiklerini, buna kar
şılık ilişkileri uyumlu olmayan durumlarda bunun tersinin geçerli ol
duğunu deneysel olarak göstermiştir. (Bizim çalışmalanmız da bu
nun için fazlasıyla örnek sunmaktadır.) Dolayısıyla "Nesneyle yoğun
libidinal ve saldırgan bağiann varlığı ... kalıcı bir nesnenin kalıcı bir
DÖRDÜNCÜ ALTEVRE 1 1 4 3
gün merkeze geldiği andan beri çok sessiz ve durgundu. Her zaman
olduğu gibi hemen etkinliklere girişti, ama annesi yürüyen çocuk
odasından çıkar çıkmaz ruh hali giderek karardı, hatta belki hafifçe
depresif hale geldi. Mutsuzluğunu, ciddi bir havayla, kayıtsızca tava
bonun başında durarak, normalde en sevdiği etkinliklerden biri olan
su oyununa ilgi gösterıneyerek dışa vuruyordu. Bununla birlikte, an
nesini sormadı ve onun yokluğunu fark etmiş görünmedi, fakat göz
lerinde oldukça soğuk bir ifade vardı.
İkinci küçük kız daha da farklı bir davranış sergiledi. Aynlmanın
çok kısa sürdüğü zamanlarda bile annesi tarafından terk edilmeye ta
hammülü genel olarak çok azdı. Annesinin gidişine hem çok hızlı,
hem de çok yoğun bir tepki gösterdi. Annesinin gitmek üzere olduğu
nu fark eder etmez ona koştu, yapıştı, sızlandı, ağladı. Görevli ona bir
önceki hafta oynamaktan büyük zevk aldığı bir oyuncak bebekle oy
namasını önerdi. Bir an için ağlamayı kesti, bebeği bedenine bastırdı
ve oynamaya başlayacakmış gibi göründü; fakat annesinin gerçekte
orada kalmayacağını kavradığında bebekle oynamayı beceremedi.
Oynamak yerine ona yapıştı, ağlayarak annesinin peşinden koştu. So
nunda bir çalışanımızın kendisi için tanıdık olan görünrusünü fark et
ti, onun varlığı kendisini bir parça rahattatmış gibiydi. Bununla bir
likte, annesinin olmadığı süre boyunca durgun olmaya devam' etti.
Başka bir deyişle, başka bir bire bir yetişkin-çocuk ilişkisini annesiy
le ilişkisinin yerine koyarak annesinin yokluğunda kısa bir süre için
coşkusal dengesini koruyabildi. Yeniden yakınlaşma krizinin, coşku
sal nesne sürekliliğine giden gelişimsel ilerlemeyi hata gölgelernekte
olduğunu vurgulamalıyız. Gerileme sık sık ilerlemeyi keser, çift de
ğerlilik en belirgin olarak "canlı, somut annenin" potansiyel olarak
hala orada olduğu vedataşma sürecini etkiler.
ilişkide büyük miktarda çift değerlilik bulunduğunda annenin gi
dişinin önemli ölçüde dışa vurulmuş ya da vurolmamış öfke ve özlem
uyandırması tipik bir durumdur. Bu koşullarda annenin olumlu imge
si korunamaz. Her üç çocuğun annelerine yeniden kavuşmalannda
gösterdikleri tepkiler de nesne sürekliliği gelişimindeki şaşırtıcı dere
cede değişik örüntüleri ortaya çıkarmıştır. Annenin yokluğu sırasında
onun olumlu imgesini koruyor gibi görünen ve endişesini rahatlat
mak için oyundan ve tanıdık kimselerle birlikte olmaktan yararlana
bilen birinci küçük kız annesini gülümseyerek karşıladı; ona oyun
caklar vererek hoş geldin jestleri yaptı, genel olarak onu görmekten
I NSAN YAVRU S U N U N PSI KOLOJ I K DOCi UMU 1 146
gerçekten hoşnut gibiydi. Oğlan uygun bir duygutanımının olmadığı
nı gösterecek şekilde davrandı; annesinin dönüşüyle ilgili hiçbir haz
belirtisi göstermedi. Annesi oğlunun kendisini özlemediği, "ona al
dırmadığı" yorumunu yaptı. İkinci küçük kız ise annesinin döndüğü
nü gördüğünde açık bir çift değeriilikle tepki gösterdi. Yüzünü buruş
turdu, sonra gülümserneye çalıştı; ama incinmiş ve annesine karşı öf
keli görünüyordu.
Coşkusal nesne sürekliliğinin gelişimindeki bu çeşitlernelerin
göstergesi olan davranışsal göndergeler, bebeğin/yürüyen çocuğun
aynlma-bireyleşmenin bir önceki altevresinde annesiyle ilişkisinin
incelenmesi yoluyla anlaşılabilir hale gelir.
Birinci küçük kız, daha önceki altevrelerde uygun ve yeterli, yani
değişen gereksinimiere uyacak şekilde esnek ve ilerleyen bir annelik
bakımı görme şansına sahip olmuştu. Annesi ilk iki altevre sırasında
sabırlı, anlayışlı ve coşkusal bakımdan her zaman ulaşılabilir olmuş
tu ve gelişimsel bakımdan uygun olduğunda -o sırada öyle düşünü
yorduk- kızının gelişen bağımsızlığını ve özerk işlevselliğini yavaş
ça cesaretlendirmişti. Kısmen doğuştan gelen özelliklerin, kısmen de
ortakyaşamsal evredeki ve aynlma-bireyleşme sürecinin ilk iki altev
resindeki uygun anne-çocuk etkileşiminin sonucu olarak, bu küçük
kız ikinci yılında şu özellikleri geliştirmişti: temel güven, anneye ve
başkalanna güven ve iyi bir kendilik saygısıyla sağlam bir ikincil
narsisizm. ikincil özerk ben işlevselliğinde yaşıtlannın hepsinden ke
sinlikle daha ileriydi.
Yukanda aktanlan örnek durumda gözlemlediğimiz gibi, bu ço
cuk 25-26. aylarda annenin yokluğuyla son derece iyi başa çıkabili
yordu. Annesini sorduğunda onun nerede olduğuna ilişkin basit bir
açıklamayı açık bir biçimde anlıyor ve bu açıklama onu tatmin edi
yordu. Annesinin sağlam ve doyurucu bir içsel imgesine, olumlu ve
güven yatınlmış bir ruh içi temsiline sahip olduğu görülüyordu. Bu,
annenin yokluğunun yol açtığı hafif bir sıkıntı ve "özleme" rağmen
mükemmel bir özerk ben işlevselliği sağlıyordu.
Bununla birlikte, bu küçük kızın çok iyi gelişmiş libidinal nesne
sürekliliğinin bile normalden ağır ve artarda gelerek birikim yaratan
şok travmalan karşısında ayakta kalamadığını göreceğiz (s. 1 77-80).
Baş araştırmacı, nedenlerini özenle açıklayarak, annelerden biti
şikteki, kolayca erişilebilir bebek odasında kalmalannı ve çocuklann
istedikleri gibi gelip gitmelerine izin vermelerini rica ettiğinde bu kü-
DÖRDÜNCÜ ALTEVRE 1 1 47
çük kızın annesinin bunu nasıl isteksizce kabul ettiğini görüp şaşır
mıştık. (Bu annenin çocuklan için uygun ve yeterli düzeyde değil,
evreden bağımsız olarak aşın derecede "ulaşılabilir" olduğunu ilk kez
o zaman fark ettik.)
Yalnızca yeniden yakınlaşma altevresinde değil, çok sonrasında
da kendini aşırı derecede ulaşılabilir kılan bu annenin aksine, (az ön
ce tarif ettiğimiz) oğlan çocuğun annesi oğluna karşı coşkusal tutum
ve eğilimlerinde önceden kestirilemez olmaktan kaçınamıyordu. An
nesi yürüyen çocuk odasından çıktıktan sonra çocuk tamamen fante
zi oyunlanna dalmış görünüyordu; yüzünde bazen ciddi, bazen de üz
gün bir ifade oluyordu; yaşına özgü canlılıktan yoksundu ve insanlar
la ilişkiye girıniyordu. Buna rağmen, özerk ben işlevselliği mükem
meldi. Başka bir deyişle, annesinin desteğine coşkusal ihtiyacını gö
rünürde bastırarak kendi özerkliğine çok fazla ve vaktinden çok önce
güvenmek zorunda kalmıştı.
İkinci küçük kız annesinin vedalanna büyük bir kaygıyla tepki
gösterıneyi sürdürdü. Üzgün, terk edilmiş, içe kapanık oluyordu. Çok
fazla rahatsızlık yaşamadığı günler, oyuncak bebeğe etkin biçimde
annelik göstererek, yani anneyle özdeşleşerek kısmen bununla başa
çıkabiliyordu. Diğer zamanlarda kendisi çaresiz bebek oluyor, dur
madan bir şeyler yiyor, en sevdiği (erkek) gözlemciyi anyor, gereksi
nim doyuran bir anne ikamesi olarak ona yapışıyor, sallanan atta şid
detle sallanarak ya da sık sık aynada kendisine bakarak otoerotik ve
narsisistik doyurnlar anyordu. Aynlma kaygısı ve annesine karşı öf
kesi narsisistik türden belirgin bir gerilerneye yol açıyordu.
B İREYLİÖİN B AŞARILMASI
Bruce
B RUCE'UN ANNESi
Üçüncü yılının başında Bruce yaptığına dikkatini veren ciddi bir ço
cuktu. Zaman zaman boyun eğmiş görünse de her zaman etkin, de
vamlı bir şeylerle meşguldü. Yürüyen çocuk odasını seviyorrlu ve
orada oynamaya çok iyi uyum sağlamıştı. Dikkat genişliği bir hayli
büyüktü. Onun için oyunun yalnızca kendi gerçeğinin simgesel ola
rak (yeniden) caniandıniması olarak değil, aynı zamanda insanlarla
ilişki kurmanın bir aracı olarak da son derece önemli olduğu görülü
yordu. Birisinden hoşlandığı zaman yalnızca bu kişinin yakınında
dunnakla yetinmiyor, onunla oyun da oynamak istiyordu. Annesiyle
de oynamak ya da onun kendisine bir şeyler okumasını istiyordu.
Üçüncü yılın başlannda Bruce'un ruh hali annesinin varlığı ya da
yokluğundan daha az etkileniyor gibiydi. Çocuk odasında olduğunda
annesine pek dikkat etmiyordu. Annesi orada bulunmadığı ve ona ge
reksinimi olduğunun ya da onu düşündüğünün belirtilerini gösterdi
ğinde hemen oyuna dalarak bu özlemi savuşturduğu görülüyordu.
Bruce kendisine bir şeyler okunmasına çok düşkündü. Bu şekilde
hem birisine yakın olabiliyor (hemen yanında durarak ya da onun ku
cağına oturarak), hem de aynı zamanda dünyaya karşı sürekli etkin
olan bilişsel ilgisini kullanmış oluyordu. Bilişsel gelişimi son derece
umut vericiydi; nesnelerin ve olayiann sıralanışına büyük bir ilgi
gösteriyordu. Etkinliklerio birbirini izlediği oyun odasında geçirdiği
sürenin zamanlaması ve ritmi için belli bir duyguya sahip olduğu gö
rülüyordu (zaman duygusunun gelişimi). Genellikle güne durgun
başlıyor, fakat etkinliklere katıldıkça giderek canlanıyordu. Zaman
zaman taşkınlaşıyor, öbür çocuklarla canlı bir oyuna katılıyor, buna
gürültülü etkinlikterin taklidi de ekleniyordu. Boyamadan haz alıyor
du; çoğu zaman fırçayı kağıdın üzerine şaplatıyor ya da boya kabının
I N SAN YAVRU S U N U N PSIKOLOJ I K DOG UMU 1 1 64
içine hırsla daldınp çıkarıyor, böylece etkin saldırganlık dürtüsünü
dışa vuruyordu.
Penisini 10. ayında keşfetti. Bir çatışma yaşamaksızın penisini tu
tabiliyor gibiydi. Ama üçüncü yılında hadım edilme korkusu yaşama
ya başladığının belirtileri ortaya çıktı; kuşkusuz kimi anal çatışmalar
da yaşıyordu. Dışkı çıkanrken bazen annesinin yakınlığını arıyor,
ama bazen de annenin müdahalesine, dışkısıyla ilgilenmesine ya da
bezini değiştirmesine karşı direniyordu. Kınlan, parçalan ayrılan ve
onarılan nesnelere ilgi gösteriyordu.
Oyunun onun için yatıştıncı bir nitelik taşıdığı, kendisini rahatsız
eden şeylerle başa çıkmasına yardım ettiği anlaşıhyordu. Trenlerle
oynamaktan, özellikle bir treni tünelden geçirmekten çok hoşlanıyor
du. Bu yolla nesnelerin gelip gitmesine, nesnelerin ve insanların göz
den yitip yeniden ortaya çıkmasına karşı duyduğu ilgi ve endişeyi çö
züme kavuşturuyor olmalıydı.
Aşağıda verilen örnek, davranış ve oyun dizilerinin dikkatli, psi
kanalitik yönelimli gözleminin içsel süreçler, bu vakada dışkıyı terk
etme, bütünsel bir nesnenin parçalannın yitimi, beden parçalannın
yitimi ve muhtemelen sevgi nesnesinin geçici yitimi ve yeniden ka
zanılmasına duyulan ilgi üzerine çıkanınlar yapmamıza nasıl imkan
tanıdığını ortaya koymaktadır. Tüm bu süreçler oyun yoluyla simge
sel olarak eyleme kondu ve sözcüklerle ifade edildi.
Bruce bir sabah bezine dışkı boşalttıktan sonra annesini aramaya
başladı. Bulamayınca en sevdiği kitap olan, trenlerle ilgili bir kitabı
aldı, belli bir resmi gösterdi ve aslında o resimde bulunmayan kömür
vagonundan bahsetti. O resimde görünmese de o trende bir kömür
vagonu olduğunu biliyordu. Benzer şekilde az önce de annesini ara
mış, ama bulamamıştı. Ayrıca dışkı boşaltmıştı, bezinde bunu hisse
diyordu, ama göremiyordu. Bunun ardından başka bir kitap bulup on
daki bir aile resmine baktı. Resimdeki babayı ve oğlan çocuğu göste
rip adlarını söyledi. Ama yine aynı resimde bulunan anneyi ve kız ço
cuğu adlandırmadı. Sonra oyuncak bir posta kutusuna gitti, kutudan
ayrılmış durumda olan kapağı gösterdi ve açıkça bildirdi: "kaka"
(dışkı boşaltımı). Bunun ardından iç içe geçen kutucuklada oynadı,
küçük bir kutucuğu daha büyük birinin içine soktu (yani neredeyse
sakladı), sonra onları düzenledi. Daha sonra çoğu zaman bahçede oy
nayan çocukların göründüğü pencereden baktı ve o sırada oyun bah
çesinde kimse görünmediği halde "çocuk" dedi. Gözlemcilerin dik-
BRUCE 1 1 65
Don na
DONNA'NIN ANNESi
Projenin tüm gözlemcileri Bayan D.'yi uzun bir süre mükemmel an
ne olarak gördüler. Merkezdeki bebeklerin de anne ikamesi olarak en
sevdikleri kişi oydu. İlk etkin uzaklaşma döneminde yavruya "yumu
şak bir itme veren" çoğu anneden farklı olarak Donna'nın annesinin
bu itmeyi vermediğini ancak geriye dönüp baktığımızda fark ettik.
Donna, uzaklaşabilmek için yumuşak bir cesaretlendirme almayınca
çok büyük olasılıkla annesinin onun kendisini tek başına idare edebi
leceğine dair bilinçdışı kuşkusunu hissetti. Bu durum annenin onay
verip vermemesine normalden büyük bir erken bağımlılığın oluşma
sına katkıda bulundu (üstbenin çok erken öncülleri).
tikçe ona daha yakın olmak istiyordu. Annesinin dikkatini başka ço
cuklara yöneltmesinden hoşlanmıyordu. Annesi bir bebeğe yakın
oturduğu zaman Donna bebeğin ağzından emziği alıp kendi ağzına
sokuyordu. Annesinin kucağına tumanıyor ya da yüzünü annesinin
eteğine gömüyordu. Bu dönemde ağabeyini de daha belirgin şekilde
kıskanmaya başladı. Onda olan her şeyi istiyordu. istediğini elde et
mek konusunda inatçıydı. Anne bir görüşme için dışan çıktığında sız
Ianıyor ve ağlayarak kapıya gidiyordu. " Hayır" sözcüğünün Donna
tarafından kullanılmaya başlandığı ve oldukça sık duyulduğu bildiril
di. Bazen ilgisi oyuna, özellikle de top oyunlanna çekilebiliyordu.
Ancak bir gözlemci onu kucağına aldığında kendini kaybediyor, an
nesini görüneeye kadar ağlıyordu. Bu sırada, yeniden yakınlaşma
kargaşasının tam ortasında, cinsel farklılığın da aynınma varmış gi
biydi. Eteğini kaldınp dışan taşan karnma bakıyordu. Bezi değiştiri
l irken genital organlannı elliyordu . Altını ısiattığında bunu fark edi
yor ve rahatsız oluyordu. Annesinden ağabeyiyle birlikte banyo yap
tıklannda onun penisine baktığını öğrendik.
1 6.-18. aylar civannda annesiyle özdeşleşme yoluyla yeniden ya
kınlaşma krizine geçici bir çözüm bulduğu görüldü. Oyuncak bebek
lere ve gerçek bebeklere karşı anneyi oynamaktaydı. Artık annesini
daha az anyor, aradığında da bu genellikle rabatlamak için değil, da
ha çok kısa bir temas, bir oyun oynamak ya da bir deneyim ya da duy
guyu paylaşmak için oluyordu. Bebek odasını rahatlıkla terk etti. Ol
dukça mutluydu, tüm gözlemcilerle canlı bir etkileşim içindeydi ve
diğer çocuklara çok ilgi gösteriyordu. Anne bir görüşme için dışanda
olduğunda iyi düzeyde işlev görmeye devam ediyor, meyve suyu içe
rek kendini rahatlatıyordu. O yaşta fotoğraflardaki kişileri tanıyan tek
çocuk olarak erken bilişsel-duygusal ben gelişimini sergiliyordu.
Kendisini, annesini ve merkezdeki öbür çocuklan tanıyabiliyordu.
Aynı zamanda tüm diğer çocuklann adını da biliyordu. Annesiyle öz
deşleşmesinin yardımıyla yaşına göre mükemmel bir engelleome ta
hammülü sergiliyordu.
Yeniden yakınlaşma mücadelesinin görünürdeki çözümleri çoğu
zaman sadece geçicidir. Örneğin Donna vakasında bir ay içinde yeni
den yakınlaşma krizi tekrar ortaya çıktı. 1 8 aylıkken yeniden annenin
nerede olduğunu çok daha fazla önemserneye ve yabancı olana karşı
daha büyük bir korku göstermeye başladı. Aynca sahiplenmecilik de
artmıştı. Yürüyen çocuk odasına uzun süredir (kendi başına yürüme-
I N SA N YAVR U S U N U N PS I KO LOJ I K DO<:i U M U 1 1 7 8
5. Donna 20. ve 2 1 . aylar arasındayken Bayan D. hüzünle "O artık benim küçük
bebeğim değil" demişıi. Kızını kendi başına bırakmıyor, koruyucu bir tutumla onun
peşinden yürüyen çocuk odasına gidiyordu. Geriye dönüp bakarak bu aş ın koruyu
culuğun Donna'nın annesine karşı ortalamadan daha büyük bir çift değerlilik yaşa
masına katkıda bulunduğunu fark ettik.
D O N N A 1 1 79
küçük bir cerrahi müdahale yapıldı. B u işlem sırasında bir çarşafa sa
rılmış ve üç hemşire tarafından masada tutulmuştu. Bütün süre bo
yunca şiddetle ağlamıştı. Eve döndüğünde oldukça neşeli görünüyor
du, ama başında bir bandaj olduğu için ertesi gün aynada kendisine
hakmak istemedi . O günlerde kendisine annağan edilen bir kutu ban
yo köpüğüyle cerrahi müdahale arasında bağlantı kurdu ve yıkanma
yı reddetmeye başladı.
Donna'nın ameliyatından iki hafta sonra bir bademcik ameliyatı
için ağabeyinin de hastaneye yatınlması gerekti. Anne geceyi hasta
nede onun yanında geçirdi. Donna'nın yaşamında ilk kez annesi bü
tün gece ondan u zakta olmuştu.
Penisilin iğnesi, geçirdiği ameliyat ve ağabeyinin geçirdiği, anne
nin bütün geceyi dışanda geçinnesine yol açan bademcik ameliyatı,
içselleştirme süreçleriniQ dorukta olduğu, yeniden yakınlaşmanın o
en zedelenebilir döneminde yaşanan ve biriken travmalardı. Dolayı
sıyla, Donna vakasında, yeniden yakınlaşma krizinin, çocukluğun üç
temel kaygısının -yani terk edilme korkusu (nesne yitimi korkusu),
sevgi yitimi korkusu ve özellikle de hadım edilme kaygısının- bir
araya gelişiyle daha şiddetli bir biçimde yaşanacağını çok açık bir bi
çimde görüyoruz.
Donna, ikinci yılın geri kalan aylan boyunca b,izim biraz abartıl
mış yeniden yakınlaşma davranışı olarak gördüğümüz şeyi gösterme
yi sürdürdü . Annesine fiziksel olarak yakın olma gereksinimi sürü
yordu. Anneyi terk etmenin, kendi başına bazı etkinliklerde bulunma
nın ona zor geldiği görülüyordu. B ir süre ayn kaldıktan sonra anney
le daha gerileruel i bir düzeyde temas kurmak istiyor, annesine dokun
maya ve onu hissetmeye ihtiyaç duyuyordu. Onu görmek ve nerede
olduğunu bilmek yeterli olmuyordu.
Donna'nın annesiyle birlikte olduğunda çok şey talep etmesi ve
çok zorlayıcı olması, ona karşı yaşadığı büyük çift değerlifiği ortaya
koyuyordu. Genellikle neşeli, mutlu ve dingin olarak tanımlanmakla
birlikte en küçük bir engellenmede sızlanmaya başlayabiliyordu. Her
zaman ihtiyatlı bir çocuk olan Donna bu dönemde daha da ihtiyatlı
hale gelmişti ve yeni devinim etkinliklerini, özellikle sallanan ata
binrnek gibi kendini uyancı olanlan denemek konusunda isteksizdi.
Bir sürü küçük korku ve endişesi vardı ve tuvalet eğitimi girişimleri
ne oldukça olumsuz tepki veriyordu. Özetle, ikinci yılın sonunda
Donna'nın yeniden yakınlaşma krizi hiçbir surette çözülmüş değildi.
I NSAN YAVR U S U N U N PSIKOLOJ I K DO<:iUMU 1 1 80
DONNA'NIN ÜÇÜNCÜ Y I L I
Üçüncü yılın başında, Donna genel olarak dingin, yüzü ifade dolu bir
çocuktu. Zaman zaman oldukça durgunlaşıyordu, fakat çoğu zaman
taşkındı ve kendini kaybetmişçesine koşuşturuyordu. Ama tırman
mak gibi bazı ağır devinim etkinliklerinde bir parça korku gösteriyor
du. Donna kesinlikle dışa açıktı, yetişkinlerin ilgisini çekebiliyordu
ve bir yetişkin ona ilgi gösterdiğinde ve cesaret verdiğinde etkinlikle
rinden ek bir haz aldığı görülüyordu. Kendi kendine oynamaktansa
insanlarla oynamayı yeğliyordu. Kendini ortaya koymaya eğilimli ol
duğu ve yoluna çıkan herkesi kenara iteceği görülüyordu.
İki ana tema ortaya çıktı. B irincisi annesine yapışmasıydı. Bu da-
DON N A 1 1 81
ha önce de görülmüştü ve şimdi 24.-25. aydan itibaren tekrar görül
meye başlandı. Her gün merkeze geldiğinde annesine yapışıyor, oyu
na katılması için gösterilen çabalara yanıt vermiyordu. Donna'nın an
nesini bırakalıilmesi için her gün uzun bir süre (neredeyse bir saat)
gerekiyordu. Ama annesi bir kez odadan çıktığında genellikle oyun
etkinliklerine dalıyor ve arada sırada annesini sorsa da onun nerede
olduğuna ilişkin bir açıklama hemen yatışmasına yetebiliyordu.
Üçüncü yılın başlannda ortaya çıkan öbür tema Donna'nın cinsi
yetfarklılığına tepkisi ve kafasının hep tuva/et konusuyla meşgul olu
şuydu. Bir gün oyuncak anne ve kız bebekleri tuvalete koyarken, ba
ba ve oğlan çocukları reddetti. Yürüyen çocuk odasındaki oğlan ço
cuklar tuvalete gitmek için odadan çıktıklannda Donna eteğini kaldı
rıp genital bölgesini işaret ederek "anne" dedi. S onra kendisi de oda
dan çıktı ve "gerçek anne"yi aramaya başladı. Onu bulamayınca tu
valetteki çocuklara katıldı. Oğlan çocuklardan birinin pantolonunu
yukarıya çektiğini görünce "hayır" deyip yine annesini aramaya baş
ladı ve onu bebek odasında buldu. Ama annesinin yanında çok kısa
bir süre kaldı ve hemen bebek odasındaki oyuncaklarla oynamaya
başladı. Oyuncaklan modellerine göre sıraya dizdi, çubuklara halka
lar geçirdi, iç içe geçen kutucuklada oynadı. Daha bebeksi olmakla
birlikte aynı zamanda daha yapısal ve simgesel olan bu oyuncaklarla
oynamanın kaygı duygularını kontrol altına almakta Donna'ya yar
dımcı olduğu anlaşılıyordu. Bu duyguların büyük ölçüde hadım edil
me kaygısıyla ilişkili olduğunu düşündük.
Donna üçüncü yılının ilk aylan boyunca kendisinin dişil ve eril
imgeleri arasında bocaladı. Bunun anatomik farklılıkların yadsınma
sına koşut olarak gerçekleştiği anlaşılıyordu . Pantolonsuz ortalıkta
koşuşturan bir oğlan çocuğa bakmaktan kaçınıyor ve bir oğlan çocu
ğu idrarını boşaltırken gördüğünde o oğlanın kız olduğunu söyleye
biliyordu. Oğlan çocuklardan biri boya fırçasıyla kendisini kovaladı
ğında oldukça uyarıldı. Oyun etkinliklerinde dişil ve alımlı olmakla
gürültücü ve saldırgan olmak arasında gidip geliyordu. Oyuncak be
beklerle oynarken tüm bebeklere ağabeyinin adını veriyordu.
Yatakta babasıyla birlikte yatan küçük bir kız çocukla ilgili fante
zi oyunlan da vardı. Annesi Donna'mn babasıyla ilişkisinde yeni, di
şii bir nitelik fark ediyordu. Ama ona göre Donna, kendisine karşı
hiçbir rekabet ya da kıskançlık göstermiyordu.
Donna'mn üçüncü yıl gelişiminin beklenmedik şekilde güç, sal-
I NSAN YAV R U S U N U N P S I K O LOJ I K DO<:i U M U 1 1 82
Wendy
Wendy, özel bir cazibesi olan, sevimli, iyi biçimlenen, genellikle sakin
ve mutlu, annesi tarafından ortakyaşamsal doyum nesnesi olarak tut
kuyla sevilen bir kız bebekti. Anne ve bebeğin birbirlerine çok iyi
uyum sağladıkları anlaşılıyordu. Böylesine mutlu bir ortakyaşama
rağmen Wendy'nin birden huysuzlanarak ağlamak, çeşitli kişileri an
laşıldığı kadarıyla tanımak amacıyla yoğun bir biçimde incelemek ve
annenin vedalaşmasını protesto etmek gibi çok erken kısmi farklılaş
ma işaretleri göstermesi şaşırtıcıydı. Geriye dönüp baktığımızda
üçüncü ve dördüncü aylardaki aşın tetikliğinin, Bergman ve Escalona'
nın kastettiği anlamda ( I 949) aşın duyarlılıktan kaynaklandığını dü
şünüyoruz. Wendy, çok erken bir tercilili gülümseme yanıtı geliştirdi,
hatta daha 3-4 aylıkken annesine gülümserneye başladı. Annesi ken
disiyle etkileşime girmeksizin yanından geçerse ağlıyordu. Wendy
ortakyaşamsal ikili yörüngede erken bir terk edilmenin "tadını çıkar
maktansa" erken bir dönmede çevreyi incelemeye başlayarak bizi şa
şırttı. Anne-çocuk ortak yörüngesinin ötesindeki çevreye karşı aşın
tetİk oluşu, doğuştan gelen aşın duyarlılığından kaynaklanıyordu.
Wendy, ayırt edişin ilk belirtilerine koşut olarak kendi beninin olgun
Iaşmaya bağlı gelişiminden ve çevresindeki kaynaklardan yararlanı
yor gibi görünmüyordu. Geriye dönüp baktığımızda Wendy'nin, aşın
tetİkliğinden dolayı, bebekliğinin ilk dönemi sırasında özellikle koru
yucu ve güçlü bir annelik kalkanına, ortalama bir bebekten daha faz
la ve daha uzun bir süre boyunca gereksinim duyduğunu düşünüyo
ruz. Bu kalkan, yükselmiş algılamalannın ortakyaşamsal birlikteliğin
"ideal duygusu"nu etkilemesini engelleyebilirdi. Bayan M., Wendy'yi
bebeği olarak sevdiği ve ondan zevk aldığı ölçüde, ona süresi uzatıl
mış bir koruyucu annelik kalkanı sağlamayı başaramıyordu. Muhte
melen hiçbir anne bunu sağlayamazdı. Wendy'nin çevresindeki bek
lenmedik ve ani değişimlere erken bir dönemde verdiği tepkiler -da
ha sonraki "yabancılık tepkileri"nin 3 aylıkkenki öncülleri- neredey-
WENDY 1 1 89
se hiç kesintiye uğramaksızın aynlma-bireyleşme süreci boyunca de
vam etti. Yalnızca altevretere bağlı olarak biçim, yapı ve karmaşıklık
bakımından değişiklikler oldu.
WENDY'NİN ANNESi
Üçüncü yılının başında, Wendy annesine çok bağlı, çok dişil, güzel
ve çekici bir küçük kız olarak betimlenebilirdi. Etkinlik yörüngesi ol
dukça kısıtlıydı. Annesine yakın durma ve annesi olmadığı zaman bi
le belli bir noktada kalma, genellikle bir sandalyede oturma eğilimin
deydi. Hareket ettiğinde küçük, çıtkınldım, tereddütlü adımlar atı
yordu ve devingenliğinde genel bir ketlenmişlik var gibiydi. Bunun
la birlikte bazen öfkesi, kıskançlığı ya da hasedi canlanıyor (örneğin
başka bir çocuk ondan bir şey alınca) ketlenmişliğini yenip hızlı ve
serbest bir biçimde hareket ediyordu; ayağa kalkıyor, hızla odanın di
ğer ucuna gidip, o nesneyi alıp geri dönüyordu.
Wendy'nin belirgin ve uzun süre devam eden bir özelliği merkez
deki öbür çocuklara karşı ilgisizliğiydi (bazen bebekler hariç !). Etra-
ınişti. Artık oldukça etkin bir biçimde, hiiHi tercihen erkek bir göz
leınciyle, bire bir ilişkiler kurmaya ve onu oyun etkinliğine çekmeye
çalışıyordu. HiiHi bir başka çocuğun araya girmesini kabul etmiyor ve
yetişkinin ilgisini bütünüyle kendine çekmek için bütün ısrarcılığını
ve çekiciliğini kullanıyordu. Bir gözlemci, küçük kumazlıklar işe ya
ramadığında Wendy'nin nasıl gittikçe daha fevri yollara başvurduğu
nu çok canlı bir şekilde betimledi.
Wendy artık zaman zaman daha etkin oyunlardan hoşlanıyorsa da
çoğu zaman bebeksi etkinlikleri yeğlemeye devam ediyordu. Örne
ğin, annesiyle birlikte bebek odasında olduğu zaman bebek rolü yap
mak, bebeklerin parmaklıklı oyun yerine girip orada zaman geçirmek
hoşuna gidiyordu.
Üçüncü yılının ikinci yansında Wendy'nin oyun etkinlikleri ge
nişledi. Bebeksi oyunlara ve sallanan ata binmeye ek olarak boyama
ve resim yapmaktan da hoşlanmaya başladı. Evde ablasıyla oyna
maktan hoşlandığı ve eve gelen bir başka çocuğun bu ilişkiye dahil
olmaya çalışmasından hoşlanmadığı bildirildi. Yetişkin gözlemciler
le birlikte artık çemberler ve toplarla da etkin oyunlara girişiyor, bun
lan ileri geri yuvarlıyordu. Bununla birlikte, bir başka çocuğun oyu
na kanşacağına dair en ufak bir belirti karşısında bile davranışındaki
bu anlık neşe yitip gidiyordu. Özetle, bir parça kendilik saygısına, ya
da daha doğru bir ifadeyle, tümgüçlülük sannsına sahip olabilmek
için sürekli narsisistik desteğe ihtiyaç duyar gibiydi.
Bayan M., otuz ay civanndayken Wendy'nin yürüyüşten özel ola
rak hoşlanmaya başladığını bildirdi. Çocuk arabası hazır durumda ol
duğu ya da babası kendisini taşımayı önerdiği zaman bile yürümeyi
yeğliyor ve uzun mesafeler boyunca yürüyordu. Annesi Wendy için
çekici olanın bir yere varmaktan çok yürüyüşün kendisi olduğunu dü
şünüyordu. Daha önce anlatılan, alıştırma ve yeniden yakınlaşmanın
kronolojik yaşı boyunca süren ve davranışını bu derece alışılmadık
kılan genel edilginliği ve hareketsizliği göz önüne alınırsa bu yürüme
zevki ilginçti.
Yürümekten zevk alışın, Wendy'nin eski mutlak edilginliğinden
ve bazen ortaya çıkan öfkeli ruh hallerinden bir çıkış yolu olduğu an
laşılıyor. Yürümek, yansızıaşmış libidinal ve saldırgan enerjiler kul
lanılabilir hale gelmişçesine bedenini güçlendirdi ve sonuçta kendilik
duygusunu, kimlik duygusunu artırdı. Bu gelişimsel ilerlemeye yöne
lik ilk adımın anne tarafından terk edildiğinde daha etkin ve şiddetli
I NSAN YAVRUS U N U N PSI KOLOJ I K DOCi UMU 1 200
bir biçimde protesto etme yetisi olduğu anlaşılıyor. Bu etkin isyan
sonra yayılıp onu genel olarak daha etkin ve enerjik kılmış olmalıydı.
Wendy'nin ruh hali annesinin yanında olup olmamasına bağlı ola
rak dalgalanmaya devam ediyordu. Annesi yokken hala üzgün ve öf
keli olma eğilimindeydi; olumsuz olmayı sürdürüyordu ve kendisini
kadın bir gözlemciye yakınlaştıracak herhangi bir şeyi itmeye özel
likle eğilimliydi. Örneğin, bir erkekten dondurma alıyor, fakat bir ka
dından almak istemiyordu. Bir keresinde bir kadın gözlemcinin kol
yesine ilgi gösterdi, fakat kadın gözlemci onu kendisine vermek iste
diğinde reddetti.4 Resim yapmayı seviyordu, fakat bir gün annesi gi
derken "Ben yokken öğretmeninle [kadın] birlikte resim yap," deyin
ce boyalann yanına bile yaklaşmadı.
Dış görünüşe karşın, üçüncü yılın ikinci yansında Wendy'nin "ay
nlma annesi" ile tipik çift değerlilik çatışması bütün gücüyle baş gös
terdi. Wendy'nin simgesel oyunlannda gecikmiş yeniden yakınlaşma
krizi ve aynı zamanda cinsiyetler arasındaki anatomik farklılığın
ayırdına vanş yanılgıya yer bırakmayacak kadar açıktı.
Wendy'nin dış dünyaya karşı olumsuzluğu, sonunda yürüyen ço
cuk odasına ve oradaki insanlara karşı bir tür fobik tepki gelişineeye
kadar devam etti. Bu tepki, merkeze geldiğinde paltosunu ve çizme
lerini bile çıkarmayacak kadar ileri gitti. Yürüyen çocuk odasından
sorumlu oyun öğretmeni, holde karşılaştıklannda bile Wendy'nin na
sıl ağlamaya başladığını ve annesine yapıştığını anlattı. Zaman za
man gürültülü ve afallatıcı olabilen yürüyen çocuk oyun odasına kar
şı gelişen bu fobik tepkinin, başka kaynaklardan öğrendiklerimizden
yola çıkarak, evde annenin yokluğunda Wendy'nin ağabeyinin saldır
gan oyunları ve uyancı deneylerine maruz kalması ile ilgili olabilece
ğini düşündük.
Kısa bir süre, "yürüyen çocuk odası öğretmeni"nin yardımıyla
Wendy anneden uzaktaşınayı ve öbür çocuklarla oynamayı başardı.
Ama kısa zamanda bu etkileşimin anneyle arasındaki dışa kapalı or
takyaşam benzeri ilişki için çok büyük bir tehdit olduğunu hissetmiş
olmalıydı ki sonuçta "anne dışındaki" dünya ile ilişkilerden tamamıy-
4. Wendy vakasında, anne dışındaki kadınların böyle ilginç bir biçimde red
dedilmesinin, bölünmenin özel bir biçimi olan, annenin "kötü" tarafının özgül
olarak yer değiştirmiş dışsallaştırılması olduğu şeklinde spekülasyon yapmaktan
kendimizi alıkoyamıyoruz.
WENDY 1 201
5. Wendy'nin hiçbir zaman bir geçiş nesnesi olmadığını ve diğer birçok bebek
ve yürüme çağındaki çocuk gibi biberona, hatta gece yanına bırakılan biberona bile
düşkünlük göstermediğini belirtelim.
I N SAN YAVRU S U N U N PSI KOLOJ I K DOG UMU 1 202
Aynı ayın sonuna doğru bir oyun seansında annesinin bir görüşme
için neredeyse bir saat uzakta kalmasına izin verdi ve bu süre boyun
ca oyun gözlemcisiyle oynadı. Oyunlannın bazılan gerilemeliydi;
oyunda bebek oldu, parmaklıklı oyun yerine, bebek karyolasına girdi,
hatta sonunda bir biberondan süt içti. Annesi oyun seansına döndü
ğünde kızının böyle bebeksi bir biçimde oynamasını görmekten hoş
lanmadı. Kendisini rahatlatmak için ve oyun öğretmeni ile oyun göz
lemcisinin izin verdiği geritemeli oyuna tepki olarak, evde Wendy'
nin Batman'i ya da babayı oynamak istediğini vurguladı. Sonra Wen
dy'yle kendisi oynamaya başladı. Oyunda Wendy bir bebek kuş ve
kendisi de Kuzey Rüzgan'ydı. Gözlemci bu oyun dizisinin annenin
çocuklaoyla kurduğu ilişkinin güzel bir simgeleştirrnesi olduğunu
düşündü. Bayan M., en başından beri çocuklann babaya bağlanmala
nnı desteklemekteydi. Bu şekilde babaya yöncimeye ve Batman'i oy
namaya cesaretlendirme, Wendy'de, çok erken olarak, daha üç yaşın
da üçgen oluşumu ve hatta belki de sahte bir Oidipus durumunu orta
ya çıkarmıştı.
Oyun seanslanndan biri sırasında vestiyer odası çevresinde ilginç
bir olay dizisi yaşandı. Wendy bir oyuncak bebeği alıp çekmeeeler
den birine sakladı. Gözlemci bebeğin bu çekmeecdeki yalnızlık ve
özlemlerini oyuna döküp bebeğin annesini taklit etmeye başlayınca
Wendy bebeği kapıp tamamen kasıtlı olarak yere fırlattı. Bunu yapar
ken gülümseyerek gözlemciye bakmıştı. Bu oyun dizisinde kendisine
olmasından korktuğu bir şeyi canlandırdığı anlaşılıyordu. Oyuna dö
kerek anne için bir engel oluşturuyor olma kaygılannı ve anne tara
fından atılmak korkusunu denetim altına almayı başarabiliyordu.
Bundan sonra Wendy oyun seanslannı aynlma ve yeniden kavuş
malara yol açmakta kendisinin etkin konumda olduğu oyun dizileri
icat etmekte kullandı. Çok sevdiği çeşitli anne-baba-bebek oyunla
nnda baba rolünü üstleniyor, para kazanmak için dışan çıkıyor, son
ra kazandığı parayı geri getiriyordu. Başka zamanlarda gözlemciyi
bir şey almak için dışan gönderiyor, gözlemci geri geldiğinde Wendy
elleriyle gözlerini kapatıyor, böylece onu ne zaman göreceğini, yani
ona ne zaman bakacağını kendisi belirlemiş oluyordu.
Haftalık oyun seanslanndan, Wendy'nin cinsiyetler arasındaki
anatomik farklılıkla çok meşgul olduğu ve bedeni konusunda endişe
lendiği tahmininde de bulunabiliyorduk. Bir gün yaralı olduklannı
söylediği oyuncak bebeklere doktorluk ettiği bir oyun icat etti. Be-
WENDY 1 2 03
Teddy
3. Fallik evrenin ortaya çıkışını haber veren bu aşın heyecan bu yaştaki birçok
çocukta göıii ldü.
I NSAN YAVRUSU N U N PSI KOLOJI K DOG UMU 1 2 1 2
Sam
SAM'İN ANNESi
Bayan R., annelik rolünü büyük bir yoğunluk ve sınırsız bir hevesle
üstlenmişti. Hevesi kendi "ben ideali"ni -gereksinimleri için işaret
beklemeden çocuğuna doyum sağlamaya çalışan, her şeyini veren an
ne imgesini- yansıtmayı ve böylece pekiştirmeyi başardığında en
yüksek noktasına ulaşıyordu. Kocası bu kavramı büyük ölçüde pekiş
tirmişti.
yaşamının ilk aylan gerek kendisi, gerekse annesi için çok haz veri
ciydi.
Bununla birlikte, Bayan R., bu son derece mutlu ilk ortakyaşam
döneminde bile yoğun bir biçimde aşırı uyaran veriyordu. Sam'in sü
rekli ve sadece kendisiyle ortakyaşam ilişkisi içinde olmasını gerek
siniyordu. Bebeğiyle sürekli bir etkileşime gereksinimi vardı.
Sam'in farklılaşma altevresinden (4.-5. aylar) itibaren gelişim öy
küsü, onun kendisini aşırı uyaran veren çevresinden kurtarabilme ça
balannın öyküsüdür. Daha 4-5 aylıktan başlayarak, Sam'in, kollany
la annesinin göğsünü iterek ve gövdesini kasılma denebilecek bir ha
reketle geriye doğru bükerek kendisini annesinin sıkıca kuşatan kol
lanndan uzaklaştırmaya çalıştığını fark ettik.
Sam'in çok kendine özgü, alışılmadık aynlma-bireyleşme davra
nışı bir yandan muhtemelen kısmen içsel nedenlerle yavaş gerçekle
şen devinim sistemi gelişiminden, öte yandan sınırlayıcı ortakyaşam
dan kendisini kurtulma gereksiniminden ileri geliyordu. Yavaş devi
nim sistemi gelişimi nedeniyle, aynlma süreci, 8-9 aylıkken tedrici
ve etkin bir biçimde annelerinden mekansal olarak uzaklaşmaya baş
layan öbür bebeklerdeki gibi doğal ve ahenkli bir biçimde gerçekleş
medi.
Ortalama bir bebekte anneyle özgül bağın en yoğun olduğu 8.-9.
aylarda, Sam belli durumlarda yabancılan annesine yeğlemeye başla
mış durumdaydı. Hiçbir aynlma tepkisi göstenniyordu. Bununla bir
likte, bu çok erken dönemde bile annesinin onay venneyişine ruh ha
linde bir bozulmayla yanıt veriyordu.
On aylıkken annesine uzak dunnayı sürdürüyordu ve onun hoy
ratça oyunlara çağnsını ancak edilgin bir biçimde kabul ediyordu. B ir
yaş civannda emeklerneye başladığında bu becerisini annesinden
uzaklaşmak, bazen de kaçınmak için kullanmaya başladı. Hala ayni
ma tepkileri göstenniyordu ve tanıdık gözlemcileri annesine yeğle
meye devam ediyordu. Annesiyse Sam'e kucak bebeği muamelesi
yapmayı sürdürüyordu.
On birinci-on ikinci aylarda Sam, annesi kendisiyle konuştuğu za
man bile çoğunlukla onu dinlemiyordu. Bayan R., dikkatini çekebii
rnek için onunla çok bırpalayıcı şekilde oynuyor ve Sam emekteyerek
uzaktaşırken ardından koşup kovalamaca oyunlan başlatıyordu. Bu
oyunlarda onu kollanyla yakalıyor, emeklemesinin yönünü değiştiri
yordu.
I NSAN YAVRUSU N U N PSI KOLOJ I K DOG UMU 1 224
kendisini "başka bir bebek" için terk eden kötü anne imgesinden ayır
ma gereksinimi duymuş olabilir. Geçici bir algısal farklılaşma bozul
ması pahasına o kötü anne imgesini inkar etmek zorunda kalmış ola
bilir.
Bu noktada Sam'de libidinal nesnenin içsel temsiliyle dışsal algı
sının ne kadar istikrarsız ve karmakarışık olduğu, yukarıda anlatılan
telefon davranışının yanı sıra merkezde yaşanan çok bilgilendirici bir
olaydan da çıkarsanabilir. Annesi ve bebek hastaneden eve döndük
ten birkaç gün sonra Sam, ısrarla annesinin merkezde olduğunu ve
kendisini eve annesinin götüreceğini iddia ederek merkezden ayni
ınayı reddetmişti. Annesinin evde olduğunu ve kendisinin eve onun
yanına gideceğini anlayamıyordu.
Annesi Sam'in küçük kız kardeşinden gurur duyduğunu ve ona
karşı koruyucu bir tutum gösterdiğini söyledi. Bu düşüncesini destek
lemek için, bir keresinde bebeği gezintiye çıkardıkları zaman olanla
n anlattı. Sam herkese sürekli bebek arabasına bakmamalannı, yoksa
bebeği ağiatacaklarını söylüyordu (nazar korkusu?, bkz. Petö, 1 969).
Biz, Sam'in insaniann bebeği görmesini istemediğini, böylece bebe
ğin görünmez olması, yani varolmaması isteğini eyleme koyduğunu,
ama belki aynı zamanda bebeğin nazara uğraması isteğini uzaklaştır
maya çalıştığını düşündük.
Otuzuncu aydan otuz altıncı aya kadar Sam'de libidinal nesne sü
rekliliği ve nesne ve kendilik temsillerinin içselleştirilmesi yönünde
güçlü bir eğilim gözlernledik.
Daha önce de sık sık görüldüğü gibi, herhangi bir yetişkinin beni
ne sessizce destek verdiği ve ilgi gösterdiği her duruma çok iyi yanıt
veriyordu. Aşın heyecanlı bir durumdayken bile, bir gözlemci ona bi
reysel bir ilgi gösterdiği ve uygun biçimde yaklaştığı zaman hemen
yatışıyor ve daha yapıcı bir biçimde işlev gösteriyordu. Bu onun mer
kezde yürüyen çocuk odasındaki tek çocuk olduğu bir gün özellikle
belirgin bir biçimde gözlemlendi. Sam o gün daha sakin olmak ve
oyundan daha fazla haz almakla kalmadı, ayın geri kalan bölümünde
de görece sakin ve oyun etkinliğinde daha yapıcı olmayı sürdürdü.
Sık sık yaptığı gibi kendi iç duyurnlarına bağlı olmak yerine, dış dün
yadaki şeylere odaklanmayı daha iyi becerebildi. Bağlantısız biçim
de bir etkinlikten öbürüne sıçramak yerine öbür çocukların etkinlik
leriyle ilgilendi. Başka bir çocuğun kullanmakta olduğu oyun kutu
cukları için beklernesi gerektiği söylendiğinde öbür çocuğun oyunu-
SAM 1 231
Özet ve Değerlendirmeler
13
2. Küçük takip gözlemleri, üçüncü yaşın ikinci yansında bir çocuğun beninin
pekişmesinin ve dürtü kümelenmesinin birçok açıdan daha sonraki gelişiminin te
mel özelliklerini banndırdığını; yani bu andan itibaren gelişimin bir tür tarihsel sü
reklilik arz ettiğini bize gösterdi.
Daha sonraki incelemeler, özellikle de psikolojik testler, fallik-Oidipal evre ve
onun çözüme kavuşmasının 3 yaşındaki çocuğun temel kişilik özelliğinin değişim
lerini uyum ve savunma açılarından elbette büyük ölçüde değiştirmesine rağmen,
bu evrede tanıdığımız haliyle 3 yaşındaki çocuğun, gelişimin daha sonraki katman
ları boyunca da izini gösterdiğini ortaya koydu.
3. Psikanalist gözlemciler, özellikle de söz öncesi evrenin gözlemsel olarak
araştırılmasıyla uğraşanlar, ilerki gelişimi önceden bilebilmede yardımcı olabilecek
(bilişsel etmenlerin ötesinde) erken değişkenler bulmakla ilgilenir, hatta bunun için
can atarlar. Çok mütevazı ve beklentisiz olmamız gerektiğini zaten bilmekle birlik
te, bizimki gibi sınırlı bir dikey çalışma bunun daha da farkına varmamıza yol açtı.
Kendimize sürekli olarak insan gelişiminin doğrusal olmadığını, deneyim alanların
daki kaymaların insan gelişiminin temel bir özelliği olduğunu hatırlatmak zorunda
kaldık; tekrar tekrar büyük yatırım kaymalarını vurguladık. Çocuğun doğuştan ge
len ve neredeyse biyolojik -bizim geniş bir biçimde doğuştan gelen yetenekler ola
rak sınıflandırdığımız- temel özellikleri devam ediyor, yani süregelen gelişim bo
yunca oldukça istikrarlı ve değişmez kalıyor gibi görünüyor. Bununla birlikte, nes
ne dünyasıyla etkileşimin sonucu olan özellikler (örneğin erken savunma örüntüle
ri, erken özdeşleşmeler) ve sonuçları olağanüstü değişkendir. Gelişimin dönemeçle
rinde yoğun yatırım kaymalarına yol açan, daima sürüp giden değişimler vardır (krş.
E. Kris, 1 950 ve ı 962; M. Kris, ı 957; A. Freud, ı 958; Ritvo ve Soınit, ı 958).
ALTEVRELERDEKI Ç E ŞITLEMELER 1 2 3 9
4. Oidipal ve Oidipus sonrası dönemler, yani gizillik dönemi ile ergenlik yaşan
madan, sonucun geçerli bir değerlendirilmesinin yapılamayacağı gerçeğini gözden
kaçırmış değiliz.
I NSAN YAVRUSU N U N PSI KOLOJ I K DOGUMU 1 240
rilere özel bir dikkat gösterdik. Bu noktaları kesin bir biçimde tanım
layamıyoruz, ama bu çalışmada bunların gelişim sürecinin neresinde
bulunduklarını saptayabilmeye ilk kez bu kadar yaklaştık. Belirli de
ğişken gruplarını tehlike sinyali olarak kabul etmeye başladık (krş.
Settlage, 1 974).
Zedelenebilirlik noktalarını saptamaya ek olarak, ilk evrelerin
seyri sırasında gelişim sürecini teşvik eden ya da engelleyen önemli
uyum ya da uyumsuzluk mekanizmalarını tanımlamaya ve aynı za
manda potansiyel stres travmalannın altevreye özgülüğünü saptama
ya çalışmak da gerekiyordu (bkz. E. Kris, 1 956). (Zamanlama ve me
kanizmalara ilişkin önemli sorular elimizdeki veriler üzerinde başka
sistemli araştırmalar gerektirmektedir.)
Ruhsal sağlık için birinci önkoşul olarak, çocuklarımızın hepsi,
bireysel çeşitlernelere karşın, normal doğuştan gelme yetenek sınırla
n içinde bulunuyorlardı. Araştırmamıza denek olarak seçilebilir ol
7. Verilerin işlenişinde sık sık, bebek ve yürüme çağındaki çocuk gelişiminin ilk
evrelerinde bile, genetik ve dinamik etmenlerin birbirleriyle etkileşim halinde geli
şimsel çatışmalar ve krizler yaratmakta rol oynaması, bu etmenlerin hiyerarşisinin
ancak muğlak bir biçimde belirlenebilmesi, kesin olarak çözülememesi sorunuyla
yüzleşrnek zorunda kaldığımız noktalara ulaşlık (krş. Waelder, 1 960).
8. Bu iki ya da üç çocuk bu kitapta ayrıca anlatılmadı.
I NSAN YAVRUS U N U N P S I KOLOJ I K DOG UMU 1 242
derin köklerden geliyor ve öyle bir yayılma gösteriyordu ki, onun or
takyaşam arayışı içine girmeyen neredeyse hiçbir alan yoktu. Ortak
yaşamı sürdürme yönündeki umutsuzca isteğin tüm belirtilerini gös
teriyor, hatta büyük ölçüde olgunlaşmaya bağlı duyusal-algısal erken
gelişmişliğini adeta önemsememe, ortadan kaldırmaya çalışma dere
cesine vanyordu. Bu erken gelişmişliğin beslediği ve gelişim testleri
ne göre çocuğun genel donanımıyla uyumlu olmayan, olgunlaşmaya
bağlı bireyleşme baskısı, anlaşıldığı kadarıyla Wendy'yi erken şiddet
li ayrılma tepkilerine ve her türlü uzaklaşma davranışını neredeyse
yok eden yaklaşma davranışianna yatkın hale getirmişti. Annesinin
uzaklaşma girişimlerine sürekli olarak, inatla karşı koymaktaydı.
Geç farklılaşan bebeklere örnek oluşturan Teddy ve Sam'de gerek
yabancı tepkileri, gerekse ayrılma tepkileri son derece gecikti. Her iki
çocuk da ne farklılaşma altevresinin, ne de ilk alıştırma altevresinin
kronolojik yaşında altevreye özgü beklenebilir yabancı ya da ayrılma
tepkileri gösterdi.
Uyum ve savunma yönleriyle yukanda anlatılan yapılanma süreç
lerinin karmaşıklıklan arasında bizi en çok etkileyen, bireyleşme sü
recinin farklılaşma altevresinden itibaren uyguladığı itici gücün di
reşkenliği oldu. Bu bulgu, bireyleşmeyi, yaşamın başlangıcında ken
dini özellikle güçlü bir biçimde ortaya koyan ve bütün yaşam boyun
ca sürüyor gibi görünen, doğuştan verili bir unsur olarak kabul etme
mize yol açtı (Erickson, 1 959). Sam, ortakyaşamda boğucu bir sar
malamaya maruz kalan ve daha 3-4 aylıkken savunma mekanizmala
rının fiziksel denebilecek öncüllerinin geliştiği bir çocuktu. Bu çocu
ğun alışılmadık derecede neşeli olmasına ve ortakyaşamın kronoloj ik
yaşından çok sonra da bütün bedeniyle ortakyaşamsal iyilik duygu
sundan aldığı hazzı dışa vurmasına karşın, uzaklaşma amacına yöne
lik eşzamanlı davranışlan bize yadsımanın ve hatta yalıtırnın potansi
yel öncülleri gibi göründü. Bunlar, gerek kaçınılmaz bağlanma dav
ranışı, gerekse ayrılma tepkilerinin altevreye özgü olduklan bir yaşta
bu tepkiler üzerinde etkilerini göstermişlerdi. Daha yüksek düzeyde
ayrılma tepkileri Sam'de çok daha ileri bir yaşa (gecikmiş asıl alıştır
ma döneminin doruğunda olduğu 17. aya) kadar görülmedi. Erken
yabancı tepkileri gerektiği gibi gelişmemişti ve onlar da çok geç or
taya çıkmıştı.
Teddy'de de farklılaşma geç gerçekleşti. Ortakyaşam uzun bir sü
re devam etti. Yumurtadan çıkış -yani dış dünyaya yatırım- çok geci-
I N SAN YAVRUS U N U N PSI KOLOJ I K DOC UMU 1 248
kerek ancak sekizinci ayda gerçekleşti; bu geç yaşta bile artıp azalan
bir nitelik göstermekteydi.
1. 14.-16. aylardan itibaren, bastırrnanın daha kalıcı ve vahim bir bölünme eği
limini uzaklaştırmayı başanp başaramadığının davranışsal ve aynca simgesel belir
tileri aranabii ir ve aranmalıdır. Diğer birçok etmenin yanı sıra, sınır durum patolo
jisine varmayan, daha selim bir sonucu sağlayanın ilkel, ama yine de artık bir par
ça yapılanmış benin bastırma yetisi olduğunu düşünüyoruz (bkz. Kemberg, 1 974).
2. Doğuştan gelen yetenekleri ve erken deneyimsel etmenler açısından, Donna'
nın ben gelişimi potansiyelinin, çocuklanmızın hepsinden daha büyük olduğunu
düşünüyoruz. Bu nedenle, çalışmamızdaki en büyük sürprizlerden biri onun yeni
den yakınlaşma altevresinde gösterdiği gelişimsel bozukluklardı. Bunun, Donna'
AYRI LMA KAYG l S I 1 251
3. Duygulanım kavramından farklı olarak bir ruh hali tanımı yapmak birçok
araştırmacının zihnini meşgul etmiştir. Bu konunun Edith Jacobson ( 1 953) tarafın
dan ele alınış biçiminin bizim amaçlanmızla en yakından ilgili ve bu amaçlar açı
sından en kabul edilebilir olanı olduğunu düşünüyoruz. Biz, ruh hali terimini, iç ya
da dış uyaranlara olumlu ya da olumsuz duygulanımla alışkanlık halinde gösterilen
yanıt tarzı anlamında kullanıyoruz.
AYRI LMA KAYG lSI 1 253
Uygun bir annelik bakımı alan bir oğlan, Stoller'in ( 1 973) "ortak
yaşam kaygısı" adını verdiği kaygıyla başa çıkmayı, anneyle özdeş
leşmeyi bırakınayı (Greenson, 1 968), ondan kaçınınayı ya da en azın
dan ona daha örtülü biçimde direnmeyi daha iyi başanyor gibidir. Ay
nca 2-3 yaşındaki normal oğlan çocuklann oyunlannda, büyüttükle
ri, yani aşın idealleştirdiklcri babaya yönelişin birçok işaretini gör
dük. Oğlan çocuklann oyunlannda ve söze dökmelerinde, anneyi ha
dım edici olarak temsil eden malzerneye kızlara oranla daha az rast
landığını bulduk. Anneden yeniden yutucu, bebeksileştirici bir fail
olarak korkmak, oğlan çocuklarda çok daha sık görülüyordu. Bunun
la birlikte, anne çok müdahaleciyse ve oğlan çocuğun fallik yöneliş
lerine doğrudan ya da dolaylı olarak sürekli müdahale ediyorsa, kız
çocuklarda tanımlanmış olan çift eğilimli mücadele oğlan çocuklarda
da ortaya çıkabilir ve edilgin bir teslimiyete bile yol açabilir. Baba
imgesi idealleştirilmeye ve gerçek ben özdeşleşmesine uygun değil
se, bu teslimiyetİn vereceği zarar artar.
Özetlersek, kız çocuğun penis hasedi çok erken bir aşamada, ye
niden yakınlaşma sırasında görülürken ve penis yokluğundan anne
suçlanırken, oğlan çocuğun penisine ilişkin çatışmalı tutumu daha
sonra, fallik evrede görülüyor gibidir. Bu yaşta oğlan çocuklarda, kız
çocuklardaki penis hasedine karşılık gelen şey bulanık bir anne tara
fından yeniden yutulma korkusudur (bkz. Harrison, 1.). Bu yüzden
oğlan çocuklann başlıca uğraşı özdeşleşebilecekleri anneden başka
ben idealleri bulmaktır. Normal bir gelişimde, oğlan çocuk için ha
dım etme tehdidi anneden değil babadan gelir. (Araştırma tasanmı
mızdan ötürü ne yazık ki bu son varsayımı çalışmamızda elde ettiği
miz doğrudan malzemeyle doğrulayamıyor, bu konuda ancak tah
minde bulunabiliyoruz.)
Aynlma-bireyleşme sürecinin cinsiyete özgü değişimlerindeki
açıklanan farklılıklardan ötürü, kız çocuklarda depresif bir temel ruh
haline eğilimin oğlan çocuklara göre daha büyük olduğu düşüncesi
oldukça makul görünüyor. Ama gerek erkek gerekse kız çocuklarda,
alıştırma altevresine özgü kendine güvenli ruh halinin taşıyıcı gücü,
kendilik saygısının ve dünyaya güvenin yeniden kurulması ve can
lanması, genellikle tümgüçlülük duygusunun yerini sağlam ikincil
narsisizme bırakma sürecinin hızına ve zamanlamasına bağlıdır. Ye
niden yakınlaşma altevresinde gerçekçi bir kendilik saygısının kuru
labilmesi, bireyleşme hamlesinin etkin saldırgan itici gücüne son de-
I NSAN YAVRUSUNUN PSIKOLOJ I K DOGUMU 1 256
ANNELER VE ÇOCUKLAR
TABLO 1
Denekierin Seçilmiş Özelliklerinin Özeti
Grup 1: Eylül 1959-0cak 1962. N= 16 annenin 1 7 çocuğu
Grup II: Ocak 1962-Haziran 1968. N= 1 3 annenin 21 çocuğu
A. Yaş
1 . Çalışmaya girişte ortalama yaş 1 3 ay 2,5 ay
2. Girişte yaş aralığı 1 -27 ay 1 hafta- 10 ay
3. Düzenli katılımın bitişinde
ortalama yaş 3 1 ay 3 1 ay
4. Bitişte yaş aralığı' 20-40 ay 7-48 ay
5. Ortalama katılım süresi 18 ay 28,5 ay
B . Cinsiyet
6. Erkek çocukların sayısı 8 12
7 . Kız çocukların sayısı 9 9
1. Bazı çocuklar çeşitli nedenlerle 36. aydan sonra da araştırma ortarnımıza gelme
ye devam ettiler. Fakat sadece 36. aya kadar incelendiler.
I NSAN YAVRU S U N U N PSI KOLOJ I K DOCi UMU ı 274
2. Grup l'den iki çocuk için bu bilgiye sahip değiliz. Bu yüzden buradaki toplam 1 7
değil,1 5'tir.
3. Kardeş sayısım altgruplara bölmenin anlamı yok. Yine de Grup II'deki ikinci ya
da daha sonra doğan çocukların sayısının büyüklüğünün, bunların çoğunun önceki çalış
maya katılan çocukların kardeşleri olmasından kaynaklandığıru belirtelim.
4. Bu veriler Grup l'deki anne-babalar için eksiktir. Ama genel itibarıyla bunlar Grup
II'ye çok benzemektedir.
5. Her dinden ailelerin ve (parantez içinde) çalışmamıza katılan çocukların sayılan
verilmiştir.
EK A 1 E L D E E D I L E N VERILER 1 275
H A M VERİLER
2) Katılımcı ve katılımcı 9. aya kadar haftada Veri toplamanın son beş Anne-çocuk çiftlerinin 3 katılımcı ve katılımcı o
r-
olmayan gözlemcilerin bir; 9- 18. aylar arası yılı boyunca 30-50 dakikalık gözlemi. olmayan gözlemci Q
yürüttüğü eşgüdümlü iki haftada bir; 1 8. 2-5 sayfalık canlı anlatım "
gözlemler aydan sonra ayda bir; o
ayda yaklaşık 25 o
C)<
gözlem kaydı. c
s:
c
3) Alan gözlemleri Ayda yaklaşık 20 kez Veri toplamanın son dört Aynlma-bireyleşme Katılımcı olmayan
yılı boyunca süreciyle bağlantılan gözlemciler 1-.J
-.ı
açısından seçilen sekiz Ol
alanda kaydedilen,
çıkarsanan formülasyon
ve yargılar (örneklerle).
2-3 sayfa
Araştırma boyunca Çocuğun gelişimi, Araştırma psikiyatrlan,
4) Annelerle görüşme Haftada bir
ebeveyn-kardeş-çocuk baş katılımcı
ilişkisi ve ailedeki olaylar gözlemciler
üzerine 3-5 sayfalık rapor
5) Babalarla görüşme Yılda bir veya iki kez Araştırma boyunca Çocuğun gelişimi ve Araşunnapsikiyatrlan
(ama başlangıçta daha baba-çocuk ilişkisi
düzensiz bir biçimde) üzerine 4 sayfalık rapor m
"
)>
6) Filme alma Her altevreye ilişkin Araştırma boyunca Anne ve çocuğun odanın Araştırma kameramanı .....
Anne-çocuk çiftlerinin kronolojilere uygun (ama ilerki aşamalarda içinden filme alınması. m
ı-
seçilen davranış olarak daha sistemli olarak) Anne-çocuk çiftlerinin o
m
dizilerinin filmleri davranışlannın m
beıimlendiği kağıda o
ı-
dökülmüş film gözlemleri. m
z
<
Filmlerdeki dizileTin m
7) Ev ziyaretleri Yaklaşık iki ayda bir Araştırma boyunca Annenin (bazen de Baş katılımcı gözlemci IV
...,
resmi olmayan bir (ama başlangıçta düzensiz, babanın) ve çocuğun ev ve diğer katılımcı ...,
ziyaret ilerki aşamalarda daha ortamındaki davranışlan gözlemciler
sistemli olarak) (özellikle merkezdeki
grup ortamıyla
karşılaştınlarak) üzerine
4-5 sayfalık rapor
Veri Toplama
2. Sonralan, Dr. David Mayer, Dr. Herman Roiphe, Dr. William Greenspon, Dr.
Robert Ho lter, Dr. John McDevitt ve Dr. Emest Alıelin de (belirtilen sırayla) katı
lımcı gözlemci olarak çalıştı.
EK A 1 ELDE EDILEN VE R I L E R 1 283
3. Beş aylık oluncaya kadar her çocuk için ayda 30-40 metre film çektik. 5 ila
17. aylar arasında haftada bir (ayda toplam 100 metre), 17 ila 24. aylar arasında iki
I N SAN YAVRU S U N U N PSI KOLOJ I K DOG UMU 1 2 84
haftada bir (ayda yaklaşık 50-60 metre) ve üçüncü yılda ayda bir (ayda yaklaşık 30
metre) film çektik.
E K A 1 E L D E E D I L E N VERI LER 1 285
PERSONEL TOPLANTlLARI:
S ENTEZE ULAŞMA ÇABALARI
İ L K YA K L AŞ l MLAR
Davranış Derecelendirmeleri1
Çalışmanın yaklaşık üçüncü yılından ( 1961) itibaren, çeşitli türden
standartlaştınlmış ve nicelleştirilmiş derecelendirmeler geliştirdik.
Bunlar daha önceki klinik gözlemlerden türetilmişti ve derecelendiri
len değişkenler gözlem kayıtlannın incelenmesiyle formüle edilmiş
ti. Sonuçta, bize bu yöntemler özgül "bulgular" üretmekte çok verim
li görünmedi. Bize kalıcı katkılan daha çok formüle ediliş süreçleri
sayesinde oldu: Kavramlanınızla gözlemlerimiz arasında ilişki kur
mamızı gerekli kıldılar; incelenen görüngülerle uyumlu daha kesin
bir dil geliştirmemize yardımcı oldular; ve kişisel düzeyde de klinik
açıdan üst düzeyde olan başyazar ve personelin klinik bakımdan uy
gulanabilir kalınakla birlikte daha sistemli olan veri toplama ve çö-
Anne/erin Derece/endirilmesi
Bu iki oldukça aynntılı araştırma planına ek olarak, ( 1 ) çocuksu, (2)
yaşa uygun, bağımsız ya da (3) vaktinden önce gelişmiş sahte bağım
sız davranışlan (gerek kendisi, gerekse çocuk açısından) besleme ve
sergileme eğilimini az çok yansıtan değişkenleri esas alarak her anne
yi derecelendirmek için oldukça basit bir yöntem de formüle ettik.
Bu biçimsel derecelendirme şemalan, yapılan planlama ve harca
nan çabalara rağmen, uygulamaya konduklannda yukanda anlatılan
metodolajik zorluklara yol açtı ve sık sık araştırmanın geniş klinik
sürecine ters düştü. Araştırma mantığını anlattığımız bölümde belir
tildiği gibi, çalışmamıza kuşkusuz önemli bir katkıda bulundular;
ama bu katkı öncelikle nitelendirme, kavramlarla gözlemler arasında
bağlantı kurma, değişkenlere açıklık kazandırma şeklindeydi; yani
bu araştırma stratejilerinin formülasyonuna içkin olan bir katkıydı.
Bu çabalann ardından ve klinik-gözlemsel yaklaşım izlenıneye de
vam ederken aşağıda anlatacağımız tamamen değişik veri sistemati
zasyonu türlerine yöneldik.
1 963'ten itibaren (başyazar altevre kuramının geçici formülasyo
nunu yaptıktan sonra) -gözlemsel çalışma, klinik toplantılar ve araş
tırma toplantılan temelinde aynlma-bireyleşme sürecinin bir dizi al
tevresinin oldukça açık ve aynntılandınlrnış formülasyonlan yapıldı
ğında (bkz. Mahler 1 963 )- altevrelerle eşgüdümlü sistemli klinik veri
çözümlemeleri düzenlemek için bir yöntem formüle etmeye başladık.
1 964 ve 1 965'te, toplantılar, uzun uzadıya düşünmeler ve birikmiş
verilerin ve gerçek gözlemlerin incelenmesiyle geçen bir dönemin
sonunda ortaya çıkan şey "yönlendirici sorular" oldu.
YÖNLENDİRİCİ SORULAR
tan tüm çocuklara ait verilere uygulamasının çok uygun olacağını dü
şündük; böylece bu çalışan bu sorunun "uzmanı" olacak ve tüm ço
cuklara ait verilere az çok ortak standartlar uygulayabilecekti. Ama
yeterince zamanımızın olmaması bunu imkansız kıldı. Bu, her bir ça
lışanın (her çocuğu herhangi bir yönlendirici soruya göre derecelen
direbilmek için) tüm çocuklar için tutulan tüm eski notları baştan so
na incelemesini gerektirecekti. Bu nedenle, bunun yerine, her bir ço
cuğa bir çalışan atayarak bu çalışandan bu tek çocuk için dokuz soru
nun tamamına özet yanıtlar hazırlamasını istedik. Bu şekilde, her bir
soru için, her biri kendi özel anne-çocuk çiftine ilişkin notlar üzerin
de çalışan birçok farklı çalışanın katkıda bulunduğu veriler ortaya
çıktı. Bu şekilde çalışınca, bir çocuğun 5-24. aylar arasındaki veri
özetlerini hazırlamak, her bir çalışanın ortalama bir yılını aldı.
Verilerin özetlenınesi aylık malzerneye dayanarak yapıldı. Böyle
likle, sonuçta, her çocuğun her ayı için her soruya ilişkin notlara sa
hip olduk ve herhangi bir soru için herhangi bir yaşa göre çocuklar
arası kıyaslamalar ya da belirli bir çocuk için zaman içinde dizili kı
yaslamalar yapabilme imkanına kavuştuk. Çalışanlardan konuyla il
gili belli başlı malzemeyi seçerek özet biçimine (aylık en fazla bir-iki
sayfa) sokmalan ve her anne-çocuk çifti için verilerin o soru üzerine
o sıradaki ana özelliklerini özetleyen kısa bir "özet bildirim" verme
leri istenmişti. ı Bu özet bildirimler çocuklar arasında görsel karşılaş
tırmalan kolaylaştırmak için tablo haline getirildi.
Bu yöntemin amacı, muazzam boyutlardaki verilerimizi üzerinde
çalışılabilir düzeye indirgemek; ama bu indirgemeyi, daha açık bir
beklenti kümesi, karşılaştırma standartlan ve belirli görüngülerle kli
nik tanışıklığımızı geliştirebilmemizi sağlayacak şekilde verilerin
belli bir kısmıyla yinelenen karşılaşmalar yaratacak kuramsal ilkele
re göre yapmaktı. Bu çalışmanın sonuçları Il. Kısım'da altevrelerin
değerlendirilmelerinde ele alınmıştır. Dokuz yönlendirici soru şun
lardı:
1 . Yak/aşma-Uzak/aşma. Bu dönemde anne-çocuk çiftinde karakteristik
yaklaşma ve uzaklaşma örüntüleri ve tercih edilen "ortalama uzaklık" nedir?
Bunda ikilinin iki üyesinin "uyum"una dikkat edin. Beden ve göz devinimle
ri, gülümseme yanıtı ve buna annenin yanıtı, konuşma ve diğer seslendirme-
2. Dr. John MeDevin bu eski verileri özetierne tarzını formüle etmekte özellik
le etkin bir rol oynadı.
EK C 1 BAZI ARAŞTIRMA STRATEJ I LERI 1 305
ler gibi davranışsal göstergeleri göz önüne alın. Uyku ve annenin coşkusal
ulaşılabilirliği gibi ruh içi yaklaşma-uzaklaşmaları da hesaba katın.
2. Yeni ortaya çıkan ben işlevleri. Çocuğun yeni ortaya çıkmakta olan ye
tiler -devinim, el becerileri, konuşma, duyusal işlevsellik, (anneyi ve "öteki
ni" görsel ve temas yoluyla algı yöntemiyle) incelemek ve diğer bilişsel ye
tiler (tahmin etme, yargılama, vb.)- karşısındaki tutumu ve bunlan kullanımı
nasıldır? Yeni işlevselliğin düzenliliğine (sürdürme, gerileme), buna eşlik
eden duygulanıma ve annenin buna karşı tutumuna da dikkat edin.
* toddling.
I N SAN YAVRUSUNUN PS I KOLOJ I K DOCUMU 1 306
KATEGORİLER
riler her çocuk için dokuz yönlendinci soru altında her ay özetlenen
özet bildirimler ve notlardı. Yönlendirici sorulara dayalı veri özetle
me tamamlanmıştı ve artık tüm ham verilere geri dönmeksizin bazı
verileri bizim için özellikle ilginç olan dört kategoride toplamaya ça
lıştık. Bunlar ( 1 ) nesne ilişkileri, (2) ruh hali, (3) libidinal ve saldır
gan dürtü gelişimi ve (4) bilişsel gelişimdi. Bu kategorilerin, psikana
lizin ana ilgi alanlannın bazılanyla artık anlamaya başladığımız şe
kilde aynlma-bireyleşme sürecini birbirine bağlamaya başlayabil
mek için bize bir temel sağlayacağını düşündük.
Bu kez (bütün ham veri havuzu yerine hazırlanmış durumdaki ve
ri özetlerine dayandığından) veriler o kadar hacimli olmadığı için
dört çalışanımızdan her birine bir kategori atayabildik. Böylece her
bir çalışan belli bir kategoride uzmanlaştı ve tüm çocuklar için tüm
verileri o kategori açısından gözden geçirdi. Veriler her çocuk için
aylık olarak (bir-iki sayfalık kısa bir not halinde) özetlendi ve tüm ço
cuklann herhangi belirli bir ayda o kategori çerçevesinde kıyaslandı
ğı bir makale kaleme alındı.
Kategorilerle çalışma yöntemi, aynlma-bireyleşme sürecine iliş
kin tüm düşüncelerimize sızdı. Yönlendinci sorular gibi bunlar da bir
düşünme aracı, çalışmanın belirli noktalannda düşüncelerimizi düze
ne sokacak bir çerçeveydi. Kategoriler, Il. Kısım'daki değerlendirme
lerimizde zımni olarak yer almaktadır.
içinde, yay. haz. P. Greenacre, New York: International Universities Press •.•
ı 3-48.
Blanck, G. ve Blanck, R. ( ı 972), "Toward· a Psychoanalytic Developmental
Psychology", J. Am. Psychoanal. Assoc., 20: 668-7 1 0.
-- ( ı974), Ego Psychology: Theory and Practice, New York: Columbia
University Press.
Bonnard, A. ( 1 958), "Pre-Body-Ego Types of (Pathologi.cal) Mental Func
tioning", J. Am. Psychoanal. Assoc., 6: 58 ı -6 ı ı .
Bornstein, B . ( 1 945), "Clinical Notes on Child Analysis", The Psychoanaly
tic Study of the Chi/d içinde, cilt 1 , New York: International Universities
KAYNAKÇA 1 3 1 9
Press, 1 5 1 -66.
Bouvet, M. ( 1 958), "Technical Variations and the Concept of Distance", /nt.
J. Psycho-Anal., 39: 2 1 1 -2 1 .
Bowlby, J . ( 1 958), "The Nature of the Child's Tie to the Mother", Int. J.
Psycho-Anal., 39: 350-73.
Bowlby, J., Robertson, J. ve Rosenbluth, D. (1 952), "A Two-Year-Old Goes
to Hospital", The Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 7, New
York: International Universities Press, 82-94.
Brody, S. ve Axelrad, S. ( 1 966), "Anxiety, Socialization, and Ego-Formation
in Infancy", /nı. J. Psycho-A nal., 47: 2 1 8-29.
-- ( 1 970), Anxiety and Ego Formatian in lnfancy, New York: Interna
tional University Press.
Coleman, R. W., Kris, E. ve Provence, S. ( 1 953), "The Study of Variations of
Early Parental Attitudes: A Preliminary Report", The Psychoanalytic
Study of the Child içinde, cilt 1 7, New York: International Universities
Press, 9-4 1 .
Eissler, K. ( 1962), "On the Metapsychology of the Preconscious", The
Psychoanalytic Study of the Child, cilt 17, New York: International Uni
versities Press, 9-4 l .
Elkisch, P. (1 953), "Simultaneous Treatment of a Child and His Mother",
Am. J. Psychother., 7: 105-30.
-- ( 197 1 ), "lnitiating Separation-lndividuation in the Simultaneous Treat
ment of a Child and his Mother", Separation-lndividuation: Essays in
Honor of Margaret S. Mahler içinde, yay. haz. J. B. McDevitt ve C. F.
Settlage, New York: International Universities Press, 356-76.
Erickson, E. H. ( 1 959), ldentity and the Life Cycle. Psychological /ssues,
Monograph No. 1 , New York: International Universities Press.
Escalona, S. ( 1 968), The Roots of /ndividuality: Normal Patterns of Deve
lopment in lnfancy, Chicago: Aldine Publishing.
Fantz, R. L. ( 1 961), "The Origin of Form Perception", Scientific American,
Mayıs 1 961 , 66-72.
Fenichel, O. ( 1 945), Psychoanalytic Theory ofNeurosis, New York: Norton.
Ferenczi, S. ( 1 9 1 3), "Stages in the Development of the Sense of Reality", Sex
in Psychoanalysis: The Selected Papers ofSandor Ferenczi içinde, cilt 1 ,
New York: Basic Books, 1950, 2 1 3-39.
Aiess, R. (1957), Erogeneity and Libido: Addenda to the Theory of the
Psychosexual Development of the Human, New York: International Uni
versities Press.
-- ( 1961 ), Ego and Body Ego, New York: International Universities Press,
1 972.
Fraiberg, S. (1 969), "Libidinal Object Constancy and Mental Representa
tion", The Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 1 4, New York: In
ternational Universities Press, 9-47.
I N SAN YAVRUSU N U N PSI KOLOJ I K DOGUMU 1 320
Frank, A. ( 1969), "The Unrememberable and the Unforgettable: Passive Pri
mal Repression", The Psychoanalytic Study of the Child, cilt 24, New
York: International Universities, 48-77.
Frankl, L. ( 1 963), "Self-Preservation and the Development of Accident
Proneness in Children and Adolescents", The Psychoanalytic Study of the
Clıild içinde, cilt ı8, New York: International Universities Press, 464-83.
Freud, A. ( 1 936), The Ego and /ts Mechanisms ofDefense, Londra: Hogarth
Press, ı937; Türçesi: Ego ve Savunma Mekanizmaları, çev. Yeşim Erim,
Bağlam, ı 989. Aynı çevirinin gözden geçirilmiş yeni basımı Ben ve Sa
vunma Mekanizmaları adıyla Metis Yayınları'nca yayımlanacak.
-- ( 1 945), "Indications forChildAnalysis", The Psychoanalytic Study ofthe
Chi/d içinde, ci lt ı , New York: International Universities Press, ı 27-49.
-- ( 1 949), "Aggression in Relation to Emotional Development: Normal
and Pathological", The Psychoanalytic Study of the Chi/d içinde, cilt 3/4,
New York: International Universities Press, 37-42.
-- ( l 95 ı a), "Negativism and Emotional Surrender", Int. J. Psycho-Anal.,
33 ( 1 952): 265.
-- ( l95 ı b), "Observations on Child Development", The Psychoanalytic
Study of the Child içinde, cilt 6, New York: International Universities
Press, ı 8-30. The Writings ofAnna Freud içinde yeniden yayımlanmıştır,
cilt 5, New York: International Universities Press, 256-9.
-- (ı 952), "The Mutual Influences in the Development of the Ego and Id",
The Psychoanalytic Study of the Chi/d içinde, cilt 7, New York: Internati
onal Universities Press, 42-50.
-- ( 1 953), "Some Remarks on Infant Observation", The Psychoanalytic
Study of the Child içinde, cilt 8, New York: International Universities
Press, 9-ı9. The Writings of Anna Freud içinde yeniden yayımlanmıştır,
cilt 4, New York: International Universities Press, ı968, 569-85.
-- ( 1 954), "Psychoanalysis and Education", The Psychoanalytic Study of
the Chi/d içinde, cilt 9, New York: International Universities Press, 9- ı5.
-- ( ı 957), "The Contribution of Direct Child Observation to Psychoanaly
sis", The Writings of Anna Freud içinde, cilt 5, New York: International
Universities Press, ı 969, 95- 1 0 1 .
-- (1958), "Child Observation and Prediction of Development: A Memo
rial Leeturc in Honor of Ernst Kris", The Psychoanalytic Study of the
Chi/d içinde, cilt ı 3 , New York: International Universities Press, 92-ı ı6.
The Writings ofAnna Freud içinde yeniden yayımlanmıştır, cilt 5, 1 02-35.
-- ( ı 963), "The Concept of Devdopmental Lines", The Psychoanalytic
Study of the Chi/d içinde, cilt ı 8 , New York: International Universities
Press, 245-66.
-- ( 1 965a), "Direct Child Observation in the Service of Psychoanalytic
Child Psychology", The Writings ofAnna Freud içinde, cilt 6, New York:
International Universities Press, ı 0-24.
KAYNAKÇA 1 321
-- (1 965b), Normality and Pathology in Childhood: Assessments of Deve
lopment, New York: International Universities Press; Türkçesi: Çocukluk
ta Normallik ve Patoloji: Gelişimin Değerlendirilmesi, çev. Ali Nahit Ba
baoğlu, İstanbul: Metis, 2000.
-- ( 1 967), "About Losing and Being Lost", The Psychoanalytic Study of
the Chi/d içinde, cilt 22, New York: International Universitics Press, 9- 1 9.
-- (1971), "The Infantile Neurosis: Genetic and Dynamic Considera
tions", The Writings ofAnna Freud içinde, cilt 7, New York: International
Universities Press, 1969, 1 89-203.
Freud, S. ( 1 887- 1 904), The Origins of Psychoanalysis: Lerters to Wilhelm
F/eiss, yay. haz. M. Bonaparte, A. Freud ve E. Kris, New York: Basic
Books, ı 954.
-- ( 1 895), "Project for a Scientific Psychology", Standard Edition içinde,
cilt ı , yay. haz .. J. Strachey, Londra: Hogarth Press, ı 950, 28 ı -397.
-- ( 1 900), "The Interpretation of Dreams", S .E., cilt 4/5, ı 953.
-- ( ı 905), "Three Essays on the Theory of Sexuality", S.E., cilt 7, ı 953,
ı 35-243.
-- ( 1 909), "Analysis of a Phobia in a Five-Year-Old Boy", S.E., cilt 1 0,
ı955, 3-ı49.
-- ( 1 9 1 1), "Formulations on the Two Principles of Mental Functioning",
S.E., cilt 1 2, ı 958, 2 1 3-26.
-- ( 1 9 1 4a), "Remembering, Repeating and Working Through", S.E., cilt
ı 2, ı 958, ı 45-56.
-- ( l 91 4b), "On Narcissism: An Introduction", S .E., cilt ı 4, ı 967, 67- 102;
Türkçesi: "Narsizm Üzerine: Bir Giriş", Narsizm Üzerine ve Schreber Va
kast içinde, çev. Banu Büyükkal, S. Murat Tura, İstanbul: Metis, ı998.
-- ( l 91 5a), "Instincts and Their Vicissitudes", S.E., cilt ı 4, ı 957, 1 1 7-40.
-- ( ı 9 1 5b), "Mouming and Melancholia", S.E., cilt ı 4, ı957, 237-60.
-- ( 1920), "Beyond the Pleasure Principle", S.E., cilt ı s, ı955, 3-64;
Türkçesi: "Haz İlkesinin Ötesinde", Haz İlkesinin Ö tesinde ve Ben ve İd
içinde, İstanbul: Metis, 200 1 .
-- ( 1 923), "The Ego and the Id", S.E., cilt ı 9, ı 96 ı , 3-66; Türkçesi: "Ben
ve İd", Haz İlkesinin Ötesinde ve Ben ve İd içinde, çev. Ali Babaoğlu, İs
tanbul: Metis, 2001 .
-- ( ı 925), "Negation", S.E., cilt 1 9, 1 96 1 , 235-9.
-- ( ı 927), "The Future of an Illusion", S.E., cilt 2 ı , ı 96 ı , 5-56.
-- ( ı 930), "Civilization and lts Discontcnts", S.E., cilt 2 ı , ı96 ı , 59-ı45;
Türkçesi: Uygarlığın Huzursuz/uğu, çev. Haluk Barışcan, İstanbul: Me
tis, 1 999.
-- ( ı 937), "Construction in Analysis", S .E., cilt 23, ı 964, 255-69.
-- (1 940), "An Outline of Psycho-Analysis", S.E., cilt 23, ı 96 ı , ı 4 ı -207.
Fries, M. E. ve Woolf, P. J. ( 1 953), "Somc Hypotheses on the Role of Conge
nital Activity Type in Personality Development", The Psychoanalytic
I NSAN YAVRU S U N U N P S I KOLOJ I K DOG UMU 1 322
Study of the Child içinde, cilt 8, New York: International Universities
Press, 48-62.
-- ( 197 1 ), "The lnfluence of Constitutional Complex on Developmental
Phases", Separation-lndividuation: Essays in Honor of Margaret S. Mah
ler içinde, yay. haz. J. B. McDevitt ve C. F. Settlage, New York: Interna
tional Universities Press, 274-96.
Frijling-Schreuder, E. C. M. ( 1969), "Borderline States in Children", The
Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 24, New York: Interna
tional Universities Press, 307-27.
Furer, M. ( 1 964), "The Development of a Preschool Symbiotic Psychotic
Boy", The Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 19, New York:
International Universities Press, 448-69.
-- ( 1 967), "Some Developmental Aspects of the Superego", Int. J.
Psycho-Anal., 48: 277-80.
-- ( 1 97 1 ), "Observations on the Treatment of the Symbiotic Syndrome of
Infantile Psychosis - Reality, Reconstruction, and Drive Maturation", Se
paration-lndividuation: Essays in Honor of Margaret S. Mahler içinde,
yay. haz. J. B. McDevitt ve C. F. Settlage, New York: International Uni
versities Press, 473-85.
Galenson, E. ( 1 97 1 ), "A Consideration of the Nature of Thought in Child
hood Play", Separation-lndividuation: Essays in Honor of Margaret S.
Mahler içinde, 4 1 -60.
Galenson, E. ve Roiphe, H. ( 1 97 1 ), "The lmpact of Early Sexual Discovery
on Mood, Defensive Organization and Symbolization", The Psychoana
lytic Study of the Child içinde, cilt 26, New York: Quadrangle, 1 95-2 16.
Geleerd, E. R. (i 956), "Clinical Contribution to the Problems ofthe Early Mot
her-Child Relationship: S ome Discussion of lts lnfluence on Self-Destruc
tive Tendencies and Fugue States", The Psychoanalytic Study of the Child
içinde, cilt 1 1 , New York: International Universities Press, 336-5 1 .
Gero, G . ( 1 936), "The Construction of Depression", Int. J . Psycho-Anal., 17:
423-6 1 .
Glenn, J., aktaran (1966), "Panel on Melanie Klein", New York Psycho
analytic Society toplantısı, 25 Mayıs 1 965, Psychoanal. Q., 35: 320-5.
Glover, E. ( 1 956), On the Early Development of Mind, New York: Interna
tional Universities Press.
Gouin-Decarie, T. (1 965), Intelligence and Affectivity in Early Childhood,
New York: International Universities Press.
Greenacre, P. ( 1 945), "The Biologic Economy of Birth", The Psychoanalytic
Study of the Child içinde, cilt 1 , New York: International Universities
Press, 3 1 -5 1 .
-- ( 1 947), "Vision, Headache and the Halo: Reactions to Stress in the
Course of Superego Formation", Psychoanal. Q., 1 6: 1 77-94.
-- ( 1 948), "Anatomical Structure and Super-Ego Development", Am. J.
KAYNAKÇA 1 323
Orthopsychiatry, I 8: 636-48.
-- ( 1 953), "Penis Awe and lts Relation to Penis Envy", Emotional
Growth, cilt I , New York: International Universities Press, 3 1 -49.
-- ( 1 957), "The Childhood of the Artist: Libidinal Phase Development
and Giftedness", The Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 1 2,
New York: International Universities Press, 27-72.
-- ( 1 958), "Early Physical Determinants in the Development of the Sense
of Identity", J. Am. Psychoanal. Assoc., 6: 6 1 2-27.
-- ( 1 959), "On Focal Symbiosis", Dynamic Psychology in Childhood
içinde, yay. haz. L. Jessner ve E. Pavenstedt, New York: Grune & Strat
ton, 243-56.
-- ( 1 960), "Considerations Regarding the Parent-Infant Relationship",
Emotional Growth içinde, cilt l , New York: International Universities
Press, 1 99-224.
-- ( 1 966), "Problems of Overidealization of the Analyst and of Analysis:
Their Manifestations in the Transference and Counter-Transference Rela
tionships", The Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 2 1 , New
York: International Universities Press, 193-2 1 2.
-- ( 1 968), "Perversion: General Considerations Regarding Their Genetic
and Dynamic B ackground", The Psychoanalytic Study of the Child için
de, cilt 23, New York: International Universities Press, 47-62.
-- ( 1 973), "The Primal Scene and the Sense of Reality", Psychoanal. Q.,
42: 1 0-40.
Greenson, R. R. ( 1968), "Dis-Identification", Int. J. Psycho-Anal., 49: 370-4.
-- ( 1 97 1 ), "A Dream While Drowning", Separation-lndividuation: Es
says in Honor of Margaret S. Mahler içinde, yay. haz. J. B. McDevitt ve
C. F. Settlage, New York: International Universities Press, 377-84.
Harley, M. ( 1 97 1 ), "Some Reflections on Identity Problems in Prepuberty",
Separation-lndividuation: Essays in Honor ofMargaret S. Mah/er içinde,
yay. haz. J. B. McDevitt ve C. F. Settlage, New York: International Uni
versities Press, 385-403.
Harrison, I. ( 1 973), "On the Maternal Origins of Awe", The Psychoanalytic
Study of the Child içinde, cilt 30, basımı yapılıyor.
Harrison, S. ( 197 1 ), "Symbiotic Infantile Psychosis: Observation of an
Acute Episode", Separation-lndividuation: Essays in Honor of Margaret
S. M ah/er içinde, yay. haz. J. B . McDevitt ve C. F. Settlage, New York: In
ternational Universities Press, 404- 15.
Hartmann, H. ( 1 939), Ego Psychology and the Problem ofAdaptation, New
York: International Universities Press, 1 958. Metis Yayınları'nca Ben
Psikolojisi ve Uyum Sorunu adıyla yayımlanacak.
-- ( 1 950), "Psychoanalysis and Developmental Psychology", The
Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 5, New York: International
Universities Press, 9-30.
I NSAN YAVRUSUN UN PSI KOLOJ I K DOG UMU 1 324
-- ( 1 955), "Notes on the Theory of Sublimation", The Psychoanalytic
Study of the Chi/d içinde, cilt 1 0, New York: International Universities
Press, 9-29.
-- ( 1 956), "Notes on the Reality Principle", Essays on Ego Psychology
içinde, New York: International Universities Press, 241-67.
Hartmann, H., Kris, E. ve Loewenstein, R. M. ( 1 946), "Comments on the
Forrnation of Psychic Structure", The Psychoanalytic Study of the Chi/d
içinde, cilt 2, New York: International Universities Press, 1 1-38.
-- ( 1 949), "Notes on the Theory of Aggression", The Psychoanalytic
Study of the Chi/d içinde, ci lt 3/4, New York: International Universities
Press, 9-36.
Heimann, P. (1 966), "Comment on Dr. Kernberg's Paper (Structural Deriva
tives of Object Relationships)", Int. J. Psycho-Ana/., 47: 254-60.
Hendrick, I. ( 195 1), "Early Development of the Ego: Identification in In
fancy", Psychoanal. Q., 20: 44-61 .
Herrnann, I. ( 1926), "Das System Bw", lmago, 12: 203 - 1 0.
-- ( 1 936), "Sich-Anklammern, Auf-Suche-Gehen", Int. Z. Psychoanal.,
22: 349-70.
Hoffer, W. (1 949), "Mouth, Hand and Ego-lntegration", The Psychoanalytic
Study of the Chi/d içinde, cilt 3/4, New York: International Universities
Press, 49-56.
-- (1 950a), "Development of the Body Ego", The Psychoanalytic Study of
the Chi/d içinde, ci lt 5, New York: International Universities Press, 1 8-23.
-- ( 1 950b), "Oral Aggressiveness and Ego Development", Int. J. Psycho
Anal., 3 1 : 1 56-60.
-- ( 1952), "The Mutual lnfluences in the Development of Ego and Id:
Earliest Stages", The Psychoanalytic Study ofthe Chi/d içinde, cilt 7, New
York: International Universities Press, 3 1 -4 1 .
-- (1 955), Psychoanalysis: Practica/ and Research Aspects, Baltimore:
Williams & Wilkins, 1 0.
Hollander, M. ( 1 970), "The Need or Wish to Be Held", Arch. Gen. Psychi
atry, 22: 445-53.
Homburger, A. ( 1 923), "Zur Gestalung der normalen menschlichen Motorik
und ihre Beurteilung", Z. Gesamte Psychiatr., 75, 274.
lsakower, O. ( 1 938), "A Contribution to the Pathopsychology of Phenomena
Associated with Falling Asleep", Int. J. Psycho-Anal. , 19: 33 1 -45.
-- ( 1 939), "On the Exceptional Position of the Auditory Sphere", Int. J.
Psycho-Ana/., 20: 340-8.
Jackson, E., Klatskin, E. ve Ethelyn, H. (1 950), "Rooming-in Research Pro
ject: Development of Methodology of Parent-Child Relationship Study in
a Clinical Setting", The Psychoanalytic Study of the Chi/d içinde, cilt 5,
New York: International Universities Press, 236-40.
Jacobson, E. (1 953), "The Affects and Their Pleasure-Unpleasure Qualities
KAYNAKÇA 1 325
in Relation to the Psychic Discharge Processes", Drives, Affects, Behav
ior içinde, yay. haz. R. M. Loewenstein, cilt 1 , New York: International
Universities Press, 38-66.
-- ( 1 954), "The Self and the Object World: Vicissitudes of The ir Infantile
Cathexes and Their Influence on Ideational and Affective Development" ,
The Psychoanalytic Study of the Chi/d içinde, cilt 9, New York: Interna
tional Universities Press, 75- 1 27.
-- ( 1964), The Self and the Object World, New York: International Uni
versities Press. Metis Yayınlan'nca Kendilik ve Nesne Dünyası adıyla ya
yımlanacak.
James, M. ( 1 960), "Premature Ego Development: Some Observations on
Disturbances in the First Three Months of Life" , Int. J. Psycho-Anal., 4 1 :
288-94.
Joffe, W. G. and Sandler, J. ( 1 965), "Notes on Pain, Depression, and lndivi
duation", The Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 20, New
York: International Universities Press, 394-424.
Kafka, E. ( 1 9 7 1 ), "On the Development of the Experience of Mental Self,
Bodily Self, and Self-Consciousness", The Psychoanalytic Study of the
Child içinde, cilt 26, New York: Quadrangle, 2 1 7-40.
Karıner, L. (ı 949), "Problems of Nosology and Psychodynamics of Early In
fantile Autism", Am. J. Orthopsychiatry, 19: 4 1 6-26.
Kaplan, L. J. ( 1972), "Object Constancy in Piaget's Vertical Decalage", Bul/.
Menninger Clinic, 36: 322-34.
Katan, A. ( 1 96 1 ), "Some Thoughts about the Role of Verbalization in Early
Childhood", The Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 1 6, New
York: International Universities Press, ı 84-8.
Kaufman, I. C. ve Rosenblum, L. A. (ı967), "Depression in Infant Monkeys
Separated from Their Mothers", Science, ı 55: ı030- l .
-- ( 1 968), "The Reaction to Separation in Infant Monkeys: Anaelitic Dep
ression and Conservation-Withdrawal", Psychosom. Med., 29: 648-75.
Kernberg, O. (ı 967), "Borderline Personality Organization", J. Am. Psycho
anal. Assoc., 1 5: 64ı -85.
-- ( 1 974), "Contrasting Viewpoints Regarding the Nature and Psycho
analytic Treatment of Narcissistic Personalities: A Preliminary Communi
cation", J. Am. Psychoanal. Assoc., 22: 255-67.
Kestenberg, J. S. ( 1 956), "On the Development of Maternal Feelings in Ear
ly Childhood: Observations and Reflections", The Psychoanalytic Study
of the Chi/d içinde, ci lt ı 1 , New York: International Universities Press,
257-91 .
-- ( ı 965a), "The Role of Movement Patterns in Development. I. Rhythms
of Movement", Psychoanal. Q., 24: 1 -26.
-- ( ı965b), "The Role of Movement Patterns in Development. II. Flow
and Tension and Effort", Psychoanal. Q., 24: 5 ı 7-63.
I NSAN YAVRUSUNUN PSI KOLOJ I K DO<:iUMU 1 326
-- ( 1 967), "The Role of Movement Patterns in Development. III. The
Control of Shape", Psychoanal. Q., 36: 356-409.
-- ( 1 968), "Outside and Inside, Male and Female", J. Am. Psychological
Assoc., 16: 457-520.
-- ( 1 97 1 ), "From Organ-Object lmagery to Self and Object Representati
ons", Separation-lndividuation: Essays in Honor of Margaret S. Mahler
içinde, yay. haz. J. B. McDevitt ve C. F. Settlage, New York: International
Universities Press, 75-99.
Khan, M. M. R. ( l 963), "The Concept of Cumulative Traume" , The Psycho
analytic Study of the Child içinde, ci lt l 8, New York: International Uni
versities Press, 286-306.
-- ( 1 964), "Ego Distortion, Cumulative Trauma, and the Role of Reconst
ruction in the Analytic Situation", Int. J. Psycho-Anal., 45: 272-9.
Kierkegaard, S. (l 846), Purity of Heart, New York: Harper and Row, l 938.
Kleeman, J. A. ( 1 967), "The Peek-a-Boo Game: Part 1: lts Origins, Me
anings, and Related Phenomena in the First Year", The Psychoanalytic
Study of the Child içinde, cilt 22, New York: International Universities
Press, 239-73.
Kohut, H. ( 1 972), "Thoughts on Narcissism and Narcissistic Rage", The
Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 27, New York: Quad
rangle, 360-40 l .
Kris, E. ( l 950), "Notes on the Development and on Some Current Problems
of Psychoanalytic Child Psychology", The Psychoanalytic Study of the
Chi/d içinde, ci lt 5, New York: International Universities Press, 24-46.
-- ( 1 955), "Neutralization and Sublimation: Observations on Young
Children", The Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt l O, New
York: International Universities Press, 30-46.
-- ( 1 956), "The Recovery of Childhood Memories", The Psychoanalytic
Study of the Child içinde, cilt l l , New York: International Universities
Press, 54-88.
-- ( 1 962), "Dedine and Recovery in the Life of a Three-Year-Old; or: Da
ta in Psychoanalytic Perspective on the Mother-Child Relationship", The
Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 17, New York: Interna
tional Universities Press, l 75-2 1 5 .
Kris, E. vd. ( 1 954), "Problems o f Infantile Neurosis: A Discussion", The
Psychoanalytic Study of the Child içinde, ci lt 9, New York: International
Universities Press, 1 6-7 1 .
Kris, M. ( 1 957), "The Use of Prediction in a Longitudinal Study", The
Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 1 2, New York: Interna
tional Universities Press, l 75-89.
-- ( 1 972), "Some Aspects of Family Interaction: A Psychoanalytic
Study", Freud Anniversary Lecture, 28 Mart l 972, yayımlanmamıştır.
Kupfermann, K. ( 1 97 1 ), "The Development and Treatment of a Psychotic
KAYNAKÇA 1 327
Child", Separation-Individuation: Essays in Honor of Margaret S. Mah
ler içinde, yay. haz. J. B. McDevitt ve C. F. Settlage, New York: Interna
tional Universities Press, 441 -70.
Larnpl de Groot, J. ( 1 973), "Vicissitudes of Narcissisrn and Problems of Ci
vilization", Freud Anniversary Lecture, 28 Mart 1 973, yayımlanmamıştır.
Levita, D. ( 1 966), "On the Psydıoanalytic Conccpt of ldentity", Int. J.
Psycho-Anal. , 47: 299-305.
Levy, D. M. ( 1 937), "Primary Affect Hunger", Am. J. Psychol., 94: 643-52.
Lewin, B. D. (1 946), "Sleep, the Mouth and the Dream Screen", Psychoanal.
Q., 1 5 : 4 1 9-34.
-- ( 1 948), "lnferences from the Dream Screen", Int. J. Psycho-Anal., 29:
224-3 1 .
-- ( 1 950), The Psychoanalysis of Elation, New York: Norton.
-- ( 1 953), "Reconsideration of the Dream Screen", Psychoanal. Q., 22:
1 74-99.
Lichtenstein, H. ( 1964), "The Role of Narcissism in the Emergence and Ma
intenance of a Primary ldentity" , Int. J. Psycho-Ana/., 45: 49-56.
Lley, A. W. ( 1 972), "The Foetus as a Personality", Aust. N. Z. J. Psychatry, 6:
99-1 05.
Loewald, H. W. ( 1 95 1 ), "Ego and Reality", Int. J. Psycho-Anal., 32: 1 0-8.
-- ( 1 962), "lnternalization, Separation, Mourning and the Supcrego",
Psychoanal. Q., 3 1 : 483-504.
Loewenstein, R. M. ( 1 950), "Conflict and Autonomous Ego Development
During the Phallic Phase", The Psychoanalytic Study of the Child içinde,
cilt 5, New York: International Universities Press, 47-52.
Löfgren, J. B. ( 1 968), "Castration Anxiety and the Body Ego", Int. J. Psycho
Ana/., 49: 408- 1 0.
Lustman, S. L. ( 1 956), "Rudiments of the Ego", The Psychoanalytic Study of
the Chi/d içinde, cilt l l , New York: International Universities Press, 89-98.
-- ( 1 957), "Psychic Energy and the Mechanisms of Defense", The
Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 1 7, New York: Interna
tional Universities Press, 2 16-44.
Mahler, M. S. ( 1 944), "Tics and lmpulsions in Children: A Study of Moti
lity", Psychoanal. Q . , 1 3 : 430-44.
-- ( 1 945), "lntroductory Remarks to: Symposium on Tics in Chil dren",
Nerv. Child, 4: 307.
-- ( 1 949a), "A Psychoanalytic Evaluation of Tic in Psychopathology of
Children: Symptomatic Tic and Tic Syndrome", The Psychoanalytic
Study of the Chi/d içinde, cilt 3/4, New York: International Universities
Press, 279-3 10.
-- ( 1949b), "Remarks on Psychoanalysis with Psychotic Children", Q. J.
Child Behavior, I: 1 8-2 1 . (R. Fliess tarafından alıntılanmıştır, Ego and
Body Ego, s. 24.)
I NSAN YAVRUSUN UN PSI KOLOJ I K DOCUMU 1 328
-- ( 1 950), Anna Freud ve Ernst Kris'in Tebliğlerinin Değerlendirilmesi:
"Problems of Child Development" Sempozyumu, Stockbridge, Mass.,
Nisan 1 950, yayımlanmamıştır. (R. Fleiss tarafından alıntılanmıştır, Ego
and Body Ego, s. 30.)
-- ( 1 952), "On Child Psychosis and Schizophrenia: Autistic and Symbi
olic Infantile Psychoses", The Psychoanalytic Study of the Child içinde,
cilt 7, New York: International Universities Press, 286-305.
-- ( 1 955), "Discussion [of papers by Kanner and Eisenberg, Despert, Lo
urie]", Psychopathology of Childhood içinde, yay. haz. P. H. Hocn ve J.
Zubin, New York: Grune & Stratton, 285-9.
-- ( 1958a), "Autism and Symbiosis: Two Extreme Disturbances of Iden
tity", Int. J. Psycho-Anal., 39: 77-83.
-- ( 1 958b), "On Two Crucial Phases of Integration of the Sense of Iden
tity: Separation-Individuation and Bisexual Identity", J. Am. Psychoanal.
Assoc., 6: 1 36-9.
-- ( 1960), "Symposium on Psychotic Object-Relationships: III. Perceptu
al De-Differentiation and Psychotic 'Object Relationship"', Int. J. Psycho
Anal., 4 1 : 548-53.
-- ( 1 96 1 ), "On Sadness and Grief in Infancy and Childhood: Loss and Res
toration of the Symbiotic Love Object", The Psychoanalytic Study of the
Child içinde, cilt 1 6, New York: International Universities Press, 332-5 1 .
-- ( 1 963), "Thoughts about Development and Individuation", The Psy
choanalytic Study of the Child içinde, cilt 1 8, New York: International
Universities Press, 307-24.
-- ( 1 965a), "On Early Infantile Psychosis: The Symbiotic and Autistic
Syndromes", J. Am. Acad. Child Psychiatry, 4: 554-68.
-- ( 1 965b), "On the Significance of the Normal Separation-Individuation
Phase: With Reference to Research in Symbiotic Child Psychosis", Dri
ves, Affects, Behavior içinde, cilt 2, yay. haz. M. Schur, New York: Inter
national Universities Press, 1 6 1 -9.
-- ( 1966a), "Discussion of P. Greenacre's 'Problems of Overidealization of
theAnalyst andAnalysis"', Psychoanal. Q.'daözetlenmiştir, 36 ( 1 967): 637.
-- ( 1966b), "Notes on the Development of Basic Moods: The Depressive
Affect", Psychoanalysis -A General Psychology: Essays in Honor ofHe
inz Hartmann içinde, yay. haz. R. M. Loewenstein, L. M. Newman, M.
Schur ve A. J. Solnit, New York: International Universities Press, 1 52-68.
-- ( 1 967a), "On Human Symbiosis and the Vicissitudes of lndividuation",
J. Am. Psychoanal. Assoc., 1 5 : 740-63.
-- ( 1967b), "Chil d Development and the Curriculum", J. Am. Psychoanal.
Assoc., 1 5: 876-86.
-- ( 1 968a), "Discussion of Börje Löfgren's paper 'Castration Anxiety and
the Body Ego"', Int. J. Psychoanal. , 49: 4 1 0-2.
-- ( 1968b), On Human Symbiosis and the Vicissitudes of lndividuation,
KAYNAKÇA 1 329
cilt ı, Infantile Psychosis, New York: International Universities Press.
-- ( ı969), "Perturbances of Symbiosis and Individuation in the Develop
ment of the Psychotic Ego", Problems of Psyclıosis içinde, yay. haz. P.
Doucet ve C. Laurin, Excerpt. Med. Int. Cong. Series, Bölüm ı , ı 88-96
ve Bölüm 2, 375-8.
-- ( l 97 ı ), "A Study of the Separation-lndividuation Process and lts Pos
sible Application to Borderline Phenomena in the Psychoanalytic Situa
tion", The Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 26, New York:
Quadrangle, 403-24.
-- ( l 972a), "On the First Three Subphases of the Separation-Individua
tion Process", Int. J. Psycho-Anal., 53: 333-8.
-- (1 972b), "Rapprochement Subphase of the Separation-Individuation
Process", Psychoanal. Q., 4 ı : 487-506.
-- ( ı 974), "Discussion of R. Stoller's 'Healthy Parental Influences on the
Earliest Development of Masculinity in Baby Boys"', Psychoanalytic Fo
rum, cilt 5, baskıda.
Mahler, M. S. ve Elkisch, P. ( ı 953), "Some Observations on Disturbances of
the Ego in a Case of Infantile Psychosis", The Psychoanalytic Study of the
Child içinde, cilt 8, New York: International Universities Press, 252-6 1 .
Mahler, M . S . ve Furer, M . ( 1960), "Observations on Research Regarding the
'Symbiotic Syndrome' oflnfantile Psychosis", Psychoanal. Q ., 29: 3 1 7-27.
-- ( ı 963a), "Certain Aspects of the Separation-Individuation Phase",
Psychoanal. Q., 32: ı - ı 4.
-- ( l963b), "Description of the Subphases. History of the Separation-In
dividuation Study", Workshop IV: Research in Progress'te sunulmuştur,
American Psychoanalytic Association, yıllık toplantı, St. Louis, Mo., 4
Mayıs ı 963, yayımlanmamıştır.
-- ( ı 966), "Development of Symbiosis, Symbiotic Psychosis, and the Na
ture of Separation Anxiety: Remarks on J. Weiland's Paper", Int. J.
Psycho-Anal., 47: 559-60.
-- ( 1 972), "Child Psychosis: A Theoretical Statement and lts Implica
tions", J. Autism Chi/d Schizo., 2/3: 2 1 3-8.
Mahler, M. S., Furer, M. ve Settlage, C. F. (1 959), "Severe Emotional Distur
bances in Childhood Psychosis", American Handbook of Psychiatry için
de, cilt ı , yay. haz. S. Arieti, New York: Basic Books, 8 ı 6-39.
Mahler, M. S. ve Gosliner, B. J. (1955), "On Symbiotic Child Psychosis: Ge
netic, Dynamic and Restitutive Aspects", The Psychoanalytic Study of the
Child içinde, cilt 10, New York: International Universities Press, ı 95-2 ı 2.
Mahler, M. S. ve Gross, I. H. ( 1 945), "Psychotherapeutic Study of a Typical
Case with Tic Syndrome", Nerv. Child, 4: 359-73.
Mahler, M. S. ve La Perriere, K. ( 1 965), "Mother-Child lnteraction during
Separation-Individuation", Psychoanal. Q., 34: 483-98.
Mahler, M. S. ve Luke, J. A. ( ı946), "Outcome of the Tic Syndrome", J.
I NSAN YAVRUS U N U N PSI KOLOJ I K DOGUMU 1 330
Nerv. Ment. Dis., 1 03 : 433-45. Digest Neurol. Psychiatry'de özetlenmiş
tir, ı4 (ı946): 398.
Mahler, M. S., Luke, J. A. ve Daltroff, W. ( 1 945), "Clinical and Follow-up Study
of the Tic Syndrome in Children", Am. J. Orthopsychiatry, ı 5: 63 ı -47.
Mahler, M. S. ve McDevitt, J. B. ( 1 968), "Observations on Adaptation and
Defense in Statu Nascendi: Developmental Precursors in the First Two
Years of Life", Psychoanal. Q., 37: ı -2 1 .
Mahler, M . S . , Pine, F. ve Bergman, A . ( ı970), "The Mother's Reaction to
her Toddler's Drive for Individuation", Parenthood: /ts Psychology and
Psychopathology içinde, yay. haz. E. J. Anthony ve T. Benedek, Boston:
Littıe, Brown, 257-74.
Mahler, M. S., Ross. J. R., Jr., ve De Fries, Z. ( 1 949), "Clinical Studies in Be
nign and Malignant Cases of Childhood Psychosis (Schizophrenia
like)", Am. J. Orthopsychiatry, ı9: 295-305.
Mahler, M. S. ve Settlage, C. F. ( 1956), "The Classification and Treatment of
Childhood Psychoses", American Psychiatric Association, Chicago, III.,
ı956, yayımlanmamıştır. (R. Fliess tarafından alıntılanmıştır, Ego and
Body Ego, s. 25.)
Masterson, J. F. ( 1 973), "The Mother's Contribution to the Psychic Structure
of the Borderline Personality", Margaret S. Malıler Çocuk Gelişimi Sem
pozyumu'nda Sunulan Tebliğ, Philadelphia, Mayıs ı973, yayımlanma
mıştır.
McDevitt, J. B. ( ı 97 ı ), "Preoedipal Determinants of an Infantile Neurosis",
Separation-lndividuation: Essays in Honor ofMargaret S. Mahler içinde,
20ı-28.
-- ( ı 972), "Libidinal Object Constancy: S ome Developmental Considera
tions", New York Psychoanalytic Society'de sunulan tebliğ, New York,
Ocak ı 972, yayımlanmamıştır.
Modeli, A. H. ( 1 968), Object Love and Reality, New York: International
Universities Press.
Murphy, L. B. ( 1 962), The Widening World of Childhood, New York: Basic
Books.
Nagera, H. ( ı966), Early Childhood Disturbances: The Neurosis and the
Adult Disturbances, Monograph Series of the Psychological Study of the
Child, No. 2, New York: International Universities Press.
Niederland, W. G. ( ı 965), "The Role of the Ego in the Recovery of Early
Memories", Psychoanal. Q., 34: 564-7 1 .
Omwake, E. R . v e Solnit, L. ( ı 96ı), " lt Isn't Fair", The Psychoanalytic Study
of the C hi/d içinde, cilt ı6, New York: International Universities Press,
352-404.
Pacella, B. L. (1 972), "Early Ego Development and the Deja Vu", New York
Psychoanalytic Society'de sunulan tebliğ, New York, 30 Mayıs 1972, ya
yımlanmamıştır.
KAYNAKÇA 1 331
Parens, H. ( 1 97 1 ), "A Contribution of Separation-lndividuation to the Deve
lopment of Psychic Structure", Separation-lndividuation: Essays in Ho
nar of Margaret S. Mahler içinde, yay. haz. J. B. McDevitt ve C. F. Sett
lage, New York: International Universities Press, 100- 1 2.
-- ( 1 973), "Aggression: A Reconsideration" , J. Am. Psychoanal. Assoc.,
2 1 : 34-60.
-- (1 974), "Aggression: Towards lts Epigenesis in Early Childhood", ya
yımlanmamıştır.
Parens, H. ve Saul, L. J. ( 1 97 1 ), Dependence in Man, New York: Interna
tional Universities Press.
Petö, A. ( 1 955), "On So-Called Depersonalization", Int. J. Psycho-Anal., 36:
379-86.
-- (1 969), "Terrifying Eyes: A Visual Su perego Forerunner", The Psycho
analytic Study of the Child içinde, cilt 24, New York: International Uni
versities Press, 1 97-2 1 2.
-- ( 1 970), "To Cast Away: An Vestibular Forerunner of the Superego",
The Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 25, New York: Interna
tional Universities Press, 401 - 1 6.
Piaget, J. ( 1 929a), The Child's Canception of the World, New York: Har
court, Brace.
-- (1 929b), Judgment and Reasoning in the Child, New York: Humani
ties Press.
-- ( 1 930), The Child's Canception of Physical Causality, New York: Har
court, Brace.
-- (1 936), The Origins of Intelligence in Children, Paris: Delachaux &
Niestle, 1 936.
-- (1 937), The Construction of Reality in the Child, New York: Basic
Books, 1 954.
Pine, F. (1 964), "Some Patterns of Mother-Child Behavior in Toddlerhood",
paper rcad at the Research Career Development Award Conference'ta su
nulan tebliğ, Skytop, Pa., Haziran 1 963, yayımlanmamıştır.
-- ( 1 970), "On the Structuralization of Drive-Defcnse Relationships",
Psychoanal. Q., 39: 1 7-37.
-- ( 1 97 1 ), "On the Separation Process: Universal Trends and Individual
Differences", Separation-lndividuation: Essays in Honor of Margaret S.
Mahler içinde, yay. haz. J. B. McDevitt ve C. F. Settlage, New York: In
ternational Universities Press, 1 1 3-30.
-- ( 1 974), "Libidinal Object Constancy: A Theoretical Note", Psycho
anal. and Contempt. Sci. , cilt 3, yay. haz. L. Goldberger ve V. H. Rosen,
New York: International Universities Press, 307- 1 3 .
Pine, F. ve Furer, M. ( 1 963), "Studies o f the Separation-Individuation Phase:
A Methodological Overview", The Psychoanalytic Study of the Child
içinde, cilt 1 8, New York: International Universities Press, 325-42.
I N SAN YAVRU S U N U N P S I KOLOJ I K DOG UMU 1 332
Provence, S. ve Lipton, R. C. ( 1 962), lnfants in lnstitutions, New York: In
ternational Universities Press.
Provence, S. ve Ritvo, S. ( 1 96 1 ), "Effects of Deprivation on Institutionalized
Infants", The Psychoanalytic Study of the Chi/d içinde, ci lt ı6, New York:
International Universities Press, ı 89-205.
Ribble, M. A. ( 1 943), The Rights of lnfants: Early Psychological Needs and
Their Satisfaction, New York: Columbia University Press.
Rinsley, D. B. ( 1 965), "Intensive Psychiatric Hospital Treatment of Adoles
cents: An Objective-Relations Review", Psychiatr. Q., 39: 405-29.
-- ( 1 968), "Economic Aspects t.f Object-Relations", Int. J. Psycho-Anal.,
49: 38-48.
-- ( l97 I a), "The Adolescent in-Patient: Patterns of Depersonification",
Psychiatr. Q., 45: ı-20.
-- ( l 97 ı b), "Theory and Practice of Intensive Residential Treatment of
Adolescents", Ada/escent Psychiatry içinde, cilt ı , yay. haz. S. C. Feins
tein, P. L. Giovacchini ve A. A. Miller, New York: Basic Books, 479-508.
Ritvo, S. ve Solnit, A. J. ( 1 958), "lnfluences of Early Mother-Child Interac
tion on Identification Processes", The Psychoanalytic Study of the Chi/d
içinde, cilt 1 3, New York: International Universities Press, 64-9 1 .
Roiphe, H. ve Galenson, E. ( 1 97 ı ), "The Impact of Early Sexual Discovery
on Mood, Defensive Organization and Symbolization", The Psychoanaly
tic Study of the Chi/d içinde, cilt 26, New York: Quadrangle, ı95-2 ı6.
-- ( 1 972), "Early Genital Activity and the Castration Complex", Psycho
anal. Q., 4 ı : 334-47.
-- ( ı 973), "Some Observations on Transitional Object and Infantile Fe
tish", New York Psychoanalytic Society'de sunulan tebliğ, New York: 27
Mart ı 973, yayımlanmamıştır.
Rose, G. J. ( ı964), "Creative lmagination in Terms of Ego 'Core' and Boun
daries", Int. J. Psycho-Anal., 45: 75-84.
-- ( 1966), "Body Ego and Reality", Int. J. Psycho-Anal. , 47: 502-9.
Rubinfine, D. L. ( 1 958), "Report of Panel: Problems of Identity", J. Am.
Psychoanal. Assoc., 6: 1 3 ı -42.
-- ( 1 96ı), "Perception, Reality Testing, and Symbolism", The Psycho
analytic Study of the Child içinde, cilt 1 6, New York: International Uni
versities Press, 73-89.
Sander, L. W. ( l 962a), "Adaptive Relationships in Early Mother-Child Inte
raction", J. Am. Acad. Chi/d Psychiatry, 3 ( 1 964): 23 1 -64.
-- (1 962b), "Issues in Early Mother-Child Interaction", J. Am. Acad.
Child Psychiatry, ı (ı 962): 1 4 1 -66.
Sandler, J. ( 1 960), "On the Concept of the Superego", The Psychoana/ytic
Study of the Child içinde, cilt 1 5, New York: International Universities
Press, ı 28-62.
Sandler, J., Holder, A. ve Meers, D. ( 1 963), "The Ego Ideal and the Ideal
KAYNAKÇA 1 333
Self', The Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt ı 8, New York:
International Universities Press, ı 39-58.
Schilder, P. F. (ı 9 ı 4), Selbstbewusstein und Persönlichkeits-bewusstsein: ei
ne psychopathologische Studie, yay. haz. A. Alzheimer ve M. Lewan
dowsky, Berlin: J. Springer.
-- ( 1 923), The Image and Appearanc:e of the Human Body: Studies in the
Constructive Energies of the Psyche, New York: International Universi
ties Press, ı 95 1 .
Schur, M . ( 1955), "Comments on the Metapsychology of Somatization", The
Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 1 0, New York: Interna
tional Universities Press, 1 ı 9-64.
-- ( 1 966), The Id and the Regulatory Principles of Mental Functioning,
New York: International Universities Press.
Settlage, C. F. ( 1 97 1 ), "On the Libidinal Aspect of Early Psychic Develop
ment and the Genesis of Infantile Neurosis", Separation-lndividuation:
Essays in Honor of Margaret S. Malıler içinde, yay. haz. J. B. McDevitt
ve C. F. Settlage, New York: International Universities Press, 1 3 ı -56.
-- ( 1 974), "Danger Signals in the Separation-Individuation Process: The
Observations and Forrnulations of Margaret S. Mahler", The Infant at
Risk, cilt 1 0, No. 2, Birth Defects: Original Article Series, yay. haz. D.
Bergsma, R. T. Gross, C. F. Settlage, A. J. Solnit ve D. Dwyer, Miami:
Symposia Specialists, 63-75. Dağıtım: Intercontinental Medical Book
Corp., New York.
Solnit, A. J. ( 1 970), "A Study of Object Loss in Infancy", The Psychoanaly
tic Study of the Child içinde, cilt 25, New York: International Universi
ties Press, 257-72.
Speers, R. W. ( 1 974), "Variations in Separation-Individuation and lmplica
tions for Play Ability and Leaming", The Infant at Risk, cilt I O, No. 2,
77- 1 00.
Speers, R. W., McFarland, M. B., Arnaud, S. H. ve Curry, N. E. ( 1 97 ı ), "Re
capitulation of Separation-Individuation Processes when the Normal
Three-Year-Old Enters Nursery School", Separation-lndividuation: Es
says in Honor of Margaret S. Mah/er içinde, yay. haz. J. B . McDevitt ve
C. F. Settlage, New York: International Universities Press, 297-324.
Sperling, O. ( 1944), "On Appersonation", lnt. J. Psycho-Anal., 25: 1 28-32.
Spiegel, L. A. ( 1959), "The Self, the Sense of Self, and Perception", The
Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt ı4, New York: International
Universities Press, 297-324.
Spitz, R. A. ( I 945), "Diacritic and Coenesthetic Organizations: The Psychi
atric Significance of a Functional Division of the Nervous System into a
Sensory and Emotive Part", Psychoanal. Rev., 32: 146-62.
-- ( 1 946), "The Smiling Response: A Contribution to the Ontogenesis of
Social Relations" (Dr. K. M. Wolfun yardımlanyla), Genet. Psychol. Mo-
I N SAN YAVRUSU N U N PSI KOLOJ I K DOi:i UMU 1 334
nogr., No. 34, 57- 1 25.
-- ( 1 950), "Relevancy of Direct Infant Observations", The Psychoanaly
tic Study of the Chi/d içinde, cilt 1 0, New York: International Universi
ties Press, 21 5-40.
-- ( 1 955), "The Primal Cavity: A Contribution to the Genesis of Percep
tion and Its Role for Psychoanalytic Theory", The Psychoanalytic Study
of the Child içinde, cilt 10, New York: International Universities Press,
2 1 5-40.
-- ( 1 964), "The Derailment of Dialogue: Stimulus Overload, Action
Cycles, and the Completion Gradient", J. Am. Psychoanal. Assoc., 1 2:
752-75.
-- ( 1 965), The First Year of Life: A Psychoanalytic Study of Normal and
Deviant Development of Object Relations, New York: International Uni
versities Press.
-- ( 1 972), "Bridges: On Anticipation, Duration and Meaning", J. Am.
Psychoanal. Assoc., 20: 721-35.
Spitz, R. A., Emde, R. N. ve Metcalf, D. R. ( 1970), "Further Prototypes of
Ego Fonnation", The Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 25,
New York: International Universities Press, 4 1 7-4 l .
Spock, B . ( 1 963), "The Striving for Autonomy and Regressive Objective
Relationships", The Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 18,
New York: International Universities Press, 36 1 -4.
-- ( 1 965), "Innate Inhibition of Aggressiveness in lnfancy", The Psycho
analytic Study of the Child içinde, cilt 20, New York: International Uni
versities Press, 340-3.
Stoller, R. J. ( 1 973), "Male Transsexualism: Uneasiness", Am. J. Psychiatry,
1 30: 536-9.
Tolpin, M. ( 1 972), "On the Beginnings of a Cohesive Self', The Psycho
analytic Study ofthe Child içinde, cilt 26, New York: Quadrangle, 3 1 6-52.
Waelder, R. ( 1960), The Basic Theory of Psychoanalysis, New York: Inter
national Universities Press, 56-7.
Weil, A. P. ( 1 956), "Some Evidences of Deviational Development in Infancy
and Childhood", The Psychoanalytic Study of the Child içinde, cilt 1 1 ,
New York: International Universities Press, 292-9.
-- ( 1 970), "The Basic Core", The Psychoanalytic Study of the Child için
de, cilt 25, New York: International Universities Press, 442-60.
-- ( 1 973), "Ego Strengthening Prior toAnalysis", The PsychoanalyticStudy
ofthe Child içinde, cilt 28, New Haven: Yale University Press, 287-304.
Werner, H. ( 1 948), Comparative Psychology of Mental Development, New
York: International Universities Press.
Werner, H. ve Kaplan, B. ( 1 963), Symbol Formation, New York: John Wiley.
Winnicott, D. W. ( 1 953), "Transitional Objects and Transitional Phenomena:
A Study of the First Not-Me Possession", Int. J. Psycho-Anal., 34: 89-97.
KAYNAKÇA 1 335
-- ( 1 956), "Primary Matemal Preoccupation", Collected Papers içinde,
New York: Basic Books, ı 958, 300-5.
-- ( 1 957a), "The Ordinary Devoted Mother and Her Baby", Nine Broad
cast Talks ( 1949), The Child and the Family içinde yeniden yayımlanmış
tır, New York: Basic Books.
-- ( 1957b), Mother and Child: A Primer of First Relationships, New
York: Basic Books.
-- ( ı 958), "The Capacity to Be Alone", /nt. J. Psycho-Anal., 39: 4ı 6-20.
-- (1 962), The Maturational Processes and the Facilitating Environment,
New York: International Universities Press, 1 965.
-- ( 1 963), "Communicating and Not Communicating, Leading to a Study
of Certain Opposities", The Maturational Processes and the Facilitating
Environment içinde, ı 79-92.
Wolf, P. ve White, B. ( 1 965), "Visual Pursuit and Attention in Young In
fants", J. Am. Acad. Child Psychiatry, 4: 473-84.
Wolff, P. H. ( 1 959), "Observations on Newbom Infants", Psychosom. Med.,
2 1 : 1 10-8.
Woodbury, M. A. ( 1 966), "Altered Body-Ego Experiences: A Contribution
to the Study of Regression, Perception, and Early Development", J. Am.
Psychoanal. Assoc., ı4: 273-303.
Zetzel, E. R. ( 1 949), "Anxiety and the Capacity to Bear lt", Int. J. Psycho
Anal., 30: 1 - ı 2.
-- ( ı 965), "Depression and the Incapacity to Bear lt", Drives, Affects, Be
havior içinde, cilt 2, yay. haz. M. Schur, New York: International Univer
sities Press, 243-74.
- ( 1966), "The Predisposition to Depression", Can. Psychiatr. Assoc. J.
Supp., l l : 236-49.
İZİNLER
Bölme (Splitting ): Yeniden yakınlaşma altevresinde (belli bir ölçüde ben geli
şimine ulaşıldıktan sonra) sık sık rastlanan bir savunma mekanizması. Ço
cuk aynı kişiye karşı eşzamanlı sevgi ve nefret duygulanna tahammül et
mekte güçlük çeker. Sevgi ve nefret birbirine kanşmamıştır; anne dönü
şümlü olarak ya salt iyi, ya da salt kötü olarak yaşanır. Bir başka olasılık da
çocuğun yanında değilken annenin salt iyi, diğer zamanlarda salt kötü ola
rak hissedilmesidir. Böylece çocuk yanında olmayan, özlem duyduğu an
neye sevgisini abartırken (aşın idealleştirme) saldırganlık yer değiştirip
anne olmayan dünyaya yönelebilir. Anne döndüğünde ideal imgeyi boz
muş olur ve genç benin sentez işlevi bölmeyi iyileştiremeyeceği için,
onunla yeniden bir araya gelmeler çoğu zaman acı vericidir. Çoğu vakada
gelişen benle salt "iyi" ve salt "kötü"nün tedrici sentezi mümkün hale gelir.
Gölge gibi izleme ve hızla kaçma (Shadowing and darting away): Çocuk
yeniden yakınlaşma altevresinde bazen annesini gölge gibi izler; onun gö
rüş alanından çıkmasına ya da yanından aynlmasına izin vermez. Bazen
se tam tersi bir davranış gözlemleriz; çocuk hızla kaçar ve annenin onu
yakalayıp kucağına almasını, böylece bir an için "ayn oluşu" olmamış kıl
ınayı bekler ve umar.
Hızla kaçma (Darting away): Bkz. Gölge gibi izleme ve hızla kaçma.