Professional Documents
Culture Documents
Si̇mge Çi̇çek HTR312.22 Midterm Ödevi̇ 1960 Darbesi̇ Ve Bunu Hazirlayan Nedenler Olarak Vatan Cephesi̇ Ve Tahki̇kat Komi̇syonu
Si̇mge Çi̇çek HTR312.22 Midterm Ödevi̇ 1960 Darbesi̇ Ve Bunu Hazirlayan Nedenler Olarak Vatan Cephesi̇ Ve Tahki̇kat Komi̇syonu
Si̇mge Çi̇çek HTR312.22 Midterm Ödevi̇ 1960 Darbesi̇ Ve Bunu Hazirlayan Nedenler Olarak Vatan Cephesi̇ Ve Tahki̇kat Komi̇syonu
1960 darbesi ve bu süreci hazırlayan sebepleri, Demokrat Partinin artan otoriter politikalarını
inceleyerek ele almaya çalışacağım. “27 Mayıs 1960 sabahı Albay Alparslan Türkeş
tarafından okunan bildiride Türk Silahlı Kuvvetlerinin “kardeş kavgasına meydan vermemek”
bahsedebiliriz. Demokrat Partiyi adım adım 1960 darbesine götüren süreci en başından ele
almakta fayda vardır. “Darbenin yapıldığı gün, İstanbul Üniversite’sinden rektör Sıddık Sami
hazırlayanlara muhalefetin de artan siyaseti etkili olmuştur. “Her ihtilal, onu yapanlar kadar,
onun şartlarını hazırlayanların da eseridir. 27 Mayıs İhtilali için Demokrat Parti, bu şartları
ilişkilerin kopmaya başladığı süreci 1950 seçimlerinden itibaren ele almak gerekir. Türkiye
olmuştu. “Memleketimiz için bu tarihi dönem, yeni iktidarın söz sahiplerine büyük
1
Zürcher, Modern Türkiye’nin Doğuşu, s.351
2
Zürcher, Modern Türkiye’nin Doğuşu s.352-353
3
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, s.220
1
sorumluluklar yüklüyordu.”4 Bu sorumluluk aslında hem muhalefet hem de iktidar sahipleri
için geçerliydi. Her iki taraf da bu yeni deneyim karşında acemiydi diyebiliriz. “14 Mayıs
1950 zaferinden sonra Demokrat Parti iktidara ne kadar hazır değilse, Halk Partisi de
5
Muhalefete o kadar hazır değildi.” “İktidarı teslim alanlar için büyük bir imtihan
-Benim diğeri yok!- anlayışıyla verilecekti ve bu durum yeni iktidara, bütün şanslarını er geç
kaybettirecekti.”6 DP’nin elinde değerlendirebileceği çok önemli şanslar vardı. İkinci Dünya
savaşından çıkılmıştı ve NATO üyesi olmasıyla beraber elde edilen yardımlar ekonomiyi
özellikle de tarım işçisinin yüzünü güldürmüştü. “Türkiye'de sayıları gittikçe artan traktör ve
diğer tarım âletleri sayesinde tarım üretiminde önemli artışlar elde ediliyordu ve ekilen
topraklar bu sayede 1948 'de 9,5 milyon hektardan, 1956'da 14,6 milyon hektara yükselmişti
ki, yaklaşık yüzde 50 bir artış demekti. Fakat bu iyi gidişe rağmen DP'nin, daha doğrusu
önderlerinin -Bayar ve Menderes- bir huzursuzluğu, bir hırçınlığı vardı.” 7 Adnan Menderes’in
bu huzursuz ve hırçın tavırları daha ilk günden kendini belli etmeye başlamıştı. 13 Haziran
1950’de Menderes grup konuşmasında, adı verilmeyen bir Albay tarafından bir hükümet
darbesi hazırlanıyor haberi üzerine “CHP, orduyu aleyhimize tahrik etmek yoluna sapmıştır”
8
diyerek olası bir darbe söyleminden bahsediyordu. Bu sözlerden de anlayacağımız üzere
Menderes’i daha ilk günden darbe korkusu sarmıştı. “İsmet Paşa fobisi Menderes’te bir takıntı
haline gelmişti ve bütün iktidarı boyunca İsmet Paşa onun için ve onun önünde, sanki mutlaka
parçalanması gereken bir kayaydı.”9 Adnan Menderes’in daha sonra da İsmet Paşa’yla
yaşadığı sorunlar daha sonra da değineceğimiz hatalı kararların alınmasına yol açacaktı.
Adnan Menderes’i yavaş yavaş sona getiren bu korku ve eleştiriye karşı tahammülsüz tavırları
4
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İntihali, s.176
5
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İntihali, s.221
6
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İntihali, s.178
7
Akşin, Türkiye’nin Yakın Tarihi-2, s.123-124
8
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İntihali, s.181-182.
9
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, s.185
2
daha iktidara geldiği ilk günden kendini belli ediyordu. İsmet İnönü “şartlar tamam olunca,
ihtilal olur” diye haber verdi.10 Adnan Menderes’in on yıllık iktidar hayatında bu şartları
hazırlayan olaylar nelerdi kısaca bunlara değineceğim. Adnan Menderes ve aydın kesim
Ekonomik sıkıntılar ve artan otoriter tavırlar özellikle de aydın ve memur kesimi rahatsız
etmeye başlamıştı. 1954 seçimleriyle beraber elde edilen zafer, Menderes’i daha katı tavırlar
almaya ve eleştirilere karşı aşırı naif bir hale sokmuştu. İlişkilerin kopmaya başlamasının bir
diğer nedeni ise Laiklik tartışmaları olmuştur. DP birtakım tarikatlarla beraber bir işbirliğine
girmesi aydın kesimi aşırı derecede rahatsız ediyordu. “Bu durum, Atatürkçü dogmaları
benimsemiş olan ve Batıya yönelik pozitivist bakış açısına sahip olan yönetici zümrenin ve
tehdit ediyordu.”12 Bu işbirliği ayrıca ordu içinde de rahatsızlıklara sebebiyet vermişti. 1955
yılına gelindiğinde Kıbrıs olaylarının yaşanmış olması ve burada birtakım yalan haberlerin
ortaya çıkması DP yönetiminin güvenini zedelemiştir. “1954 ve sonrası dönem için Demokrat
Parti’nin yalnız tarafsız kamu efkârında değil, kendi taraftarları arasında da, güven ve itibar
kaybediş devridir.”13 1957 seçimleri öncesinde muhalefet ve iktidar arasındaki ilişkiler daha
da çok zedelenmişti. “27 Haziran 1956’da kabul edilen “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Hakkında Kanun” ile birlikte ise siyasi partilerin seçim propagandası dönemi dışında açık
14
hava toplantısı yapması yasaklanmış, kapalı toplantılar mülki amirin iznine bağlanmıştır.”
Seçim öncesi alınan otoriter politikalar iki taraf içinde geri dönüşü olmayan bir yere doğru
gidiyordu. 1957 seçimlerinde büyük oranda oy kaybeden DP muhalefete karşı daha sert
önlemler almaya başlamıştır. Aynı zamanda, Irak’ta meydana gelen darbe haberi Adnan
10
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, s.220.
11
Zürcher, Modern Türkiye’nin Doğuşu, s.335
12
Zürcher, Modern Türkiye’nin Doğuşu, s.340
13
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, s.248.
14
Sedef Bulut makale, “Üçüncü Dönem Demokrat Parti İktidarı (1957-1960): Siyasi Baskılar ve Tahkikat
Komisyonu.”, s.128
3
Menderes’i sarsmıştır ve derin düşüncelere itmiştir. “Muhalefet Irak devrimini doğru
bulduğuna göre, benzerini Türkiye'de yapabilir, onun için muhalefet daha da baskı altına
alınmalıdır diye düşünülmüştür.”15 1957 seçimlerden sonra “İhtilal siyasi hayatımızın bir
üçüncü şahsı haline gelmiştir.”16 Artan bu suçlayıcı söylemler ve korkuyla beraber DP artık
tamamen eleştiriye kapalı hale gelmiştir. DP 1950 seçimlerine, kendinden bir önceki iktidarı
demokratik değerlere uygun olmadığı için eleştirerek gelmişti. Fakat kendisi demokratik
yapıyı güçlendirmek yerine başladığımız yere geri getirdi ve bunun aksi politikalar
uygulamaya devam etti. “DP 1957’deki oy kaybı, onlar için bir kendine gelme vesilesi
17
olmayacak ve parti kendi sonuna doğru hızlı bir şekilde gidecektir.” Bu kısımdan sonra
DP’nin özellikle 1957 sonrası izlediği demokrasi dışı uygulamalara ayrıntılı bir şekilde
değineceğim.
Cumhuriyet Halk Partisi artan otoriter politikalar ve huzursuzlar neticesinde diğer muhalif
partilerle işbirliği yoluna gitmeye çalışmıştır. “Muhalefet beraber yol alma fikrinde hemfikir
olurken Köylü Partisi, CMP ile birleşmiş, HP ise CHP’ye katılmıştır. CHP’nin 14.
istediği amaçları on madde ile sıralamış, Menderes ise bu güç birliğini “ Haçlı İttifakı” olarak
kongresinde duyurulan “Vatan Cephesi” ile çıkmıştır. “İlk hedefleri partisiz vatandaşları,
kadın erkek kendi cephesinde toplamak isteyen bir destekleyiciler grubu kurmaktır ve ilk
4
DP’nin bu durumdan çıkmak istemesi ve seçimde kaybedilen oy kaybının telafi edilmek
20
istenmesidir. Vatan Cephesi’nin bir diğer önemli olayı ise buraya katılan insanların
listesinin her gün Ankara radyosunda okunmasıydı. Bu listelerde ölen insanlar, çocuklar ve
uydurma isimlerde vardı ve birçok kentte Radyoyu dinlemeyenler cemiyeti kuruldu. 21 “Vatan
Cephesi’ne katılanların isimleri listeler halinde radyoda okunarak Güç Birliği Cephesi’ne
başlanmış ve 26 Ocak 1960’a kadar devam etmiştir.”22 1957 seçimlerinden sonra daha çok
gerginleşen siyasi ortam artık topluma da yansır hale gelmiştir. DP’nin cepheye daha fazla
insan çekebilmek için basını ve radyoyu kullanması her iki taraf arasındaki bağları daha çok
zedelemiştir. “Bir yandan muhalefetin güç birliği hareketi diğer yanda Vatan Cephesi ocakları
adeta iki düşman kutup yaratmış ve ülke kısa süre içerisinde bir kaosun içine
faaliyetlerine kitlelerle cevap vermek diyebiliriz. Fakat radyoda ismi okunan insanların
olarak açıklayabiliriz. Devlet görevlilerinin zorla ve tehdit yolu ile bu ocaklara katılımının
sağlanmaya çalışması ve buna benzer birçok olay basının eleştiri konusu olmuştur.24 Bülent
Ecevit’in 1959’da Ulus gazetesinde yazmış olduğu bir köşe yazısında, “Vatan Cephesi
denilen, hukuk dışı iktidar partisi organına, memur ve işçilerin, işlerinden atılma tehdidi
altında, yani ekmekleriyle oynayarak, üye olmaya zorlanmaları, ahlaki olduğu kadar,
aslında yapay ve insanları suiistimale açık bir yapı olduğunu anlayabiliyoruz. Vatan
5
etkin rol oynamaya başlamasıdır. Olayların alevlendiği zaman dilimi, “CHP’nin Büyük
Taarruzu” adını verdiği Ege gezisi sırasında yaşanmıştır.26 Uşak’ta başlayan olaylar zinciri,
Topkapı, daha sonra da Kayseri’de devam etmiştir. İsmet İnönü’nün gezilerini engelleme
Vatan Cephesi’nin açılması toplumdaki kutuplaşmayı daha çok artırmıştır. İktidarın basın
organlarını da kullanarak muhalefeti baskı altına almaya çalışması hükümete olan güveni daha
çok zedelemiştir. Özellikle de İsmet İnönü’nün yürüyüşlerinde öfkeli grupların Vatan Cephesi
gibi şehirdeki kuruluşlarda çabucak bir araya gelmesi ve bir yığın haline gelip İsmet İnönü’ye
Tahkikat Komisyonu’nun kurulması ve bununla beraber alınan demokrasi dışı kararlar DP’nin
27 Mayıs 1960’taki kaderini belirlemede büyük bir rol oynadı. Bu komisyonun kurulması
diyebiliriz. İktidar, daha önce ordudan çıkarılan bir Albayın komutasına verilmiş askerlerle
Yeşilhisar yolunda bir pusu hazırlamıştır.27 Burada yaşanan olaylar beklenildiği gibi olmadı.
Askerler bu yolu seçmedi ve İsmet İnönü’ye hiçbir şey olmadı. Ama burada dikkat edilmesi
gereken çok önemli bir detay vardı. “Demek askerler, artık başka türlü düşünüp, başka türlü
söylüyordu. Her ne kadar bu linç girişimlerinin haber yapılması yasaklansa da bir şekilde
gazetelerde yayınlandı. “12 Nisan 1960 günü DP Grubunun yayımladığı bildiri CHP'yi
"silahlı ve tertipli ayaklanmalar hazırlamakla", bir kısım basını da bunu yalan ve çarpıtılmış
26
Sarı, “Demokrat Parti Basınına Göre İktidar-Muhalefet İlişkileri Açısından Vatan Cephesi”, s.755.
27
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, s.286
28
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, s.287
6
Komisyonu'nun kurulması yönündeki kararın alındığını açıklıyordu.”29 Komisyonun aldığı
kararlar son derece demokrasiyle ölçüşmüyordu. Özellikle de 7468 kanunla beraber alınan
tedbirler komisyonun daha sert önlemler almasının önünü açmıştı. “27 Nisan 1960 günü
çıkarılan ve Tahkikat Komisyonu'na olağanüstü yetkiler tanıyan yasa, komisyonu, her türlü
yayınları yasaklamaya, süreli yayımları ve evlerini kapatmaya, her türlü siyasal etkinlikler
bütün olanaklarından yararlanmaya yetkili kılıyordu.”30 Alınan bu kararla daha çok yetkiye
aykırıydı. “Her şeyden önce bu yasayla, komisyonlara sulh ve sorgu yargıcıyla askeri ve adli
amirlere tanınan tüm hak ve yetkiler verilmiştir. Bilindiği üzere, yargı hakkı 1924
mahkemeler dışında TBMM dâhil hiçbir örgenin kullanması mümkün değildir.” 31 Tahkikat
Komisyonu’nun kurulması ve beraberinde 7468 kanunun çıkarılması üzerine zaten çok gergin
olan siyasi ortam daha fazla gerginleşmiştir. İsmet İnönü ise alınan kararlar karşısında o
meşhur sözleri söylemiştir. “Arkadaşlar, şartlar tamam olduğu zaman, milletler için, ihtilal
meşru bir haktır. Eğer bu yolda devam ederseniz, artık sizi, ben de kurtaramam.” 32 Bu sözler
üzerine ortam daha da gerginleşti ve geri dönüşü olmayan kararlar alındı. 7468 sayılı kanunun
başlayacaktır. Bu ayaklanmalar 27 Mayıs darbesi için hayati bir anlam ifade etmekteydi.
Özellikle de İstanbul ve Ankara’daki ayaklanmalar büyük ses getirdi. “Ertesi gün (28 Nisan)
İstanbul Üniversitesi öğrencileri büyük bir gösteri yaptılar. Polis çaresiz kaldı, ordu birlikleri
çağrıldı. Bir öğrenci öldü. 40 kişi yaralandı.” 33İstanbul Üniversitesi rektörü Sıdık Sami Onar,
daha sonra kendisini MBK’nın destek verdiği profesörler arasında tekrar göreceğiz, olanlara
29
Akşin, Türkiye’nin Yakın Tarihi-2, s. 134
30
Akşin, Türkiye’nin Yakın Tarihi-2, s.135
31
Esen, “ 18 Nisan 1960 Tarihli Tahkikat Komisyonu”, s.181
32
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, s.295.
33
Akşin, Türkiye’nin Yakın Tarihi-2, s.135.
7
sesini çıkarmış ve tepkisini ortaya koymuştur. “Talebeye bu şekilde müdahale etme hakkınız
yok. Üniversitelerden derhal çekilin” talebi üzerine polis tarafından fiziksel şiddete
34
uğramıştır. Öğrenci olayların Ankara’da da devam etmiştir. Öğrenciler ve Menderes’in
mitingi bir araya gelince ortam daha çok gerilmiştir. Adnan Menderes’e karşı atılan karşı
sloganlar ve öfkeli grup galiba onun sinirlerini fazlasıyla bozmuştu ki öğrencilere karşı ateş
edin çağrısında bulunmuştu. “İçişleri Bakanı Namık Gedik’e verilen ve yerine getirilemeyen
‘Ateş ettirin’ emirleri hakkında görgü şahitlerinden ve o zamanın Milli Savunma Bakanı olan
Ethem Menderes’in hatırlarına nakleder”.35 Yaşanan bu olaylar üzerine artık 27 Mayıs 1960
darbesine gelinmişti. Milli Birlik Komitesi adında çoğu genç subay 38 üyeden oluşan ve
Cemal Gürsel’in başkanlığında bir cunta darbeyi gerçekleştirmişti. 36 Kurulan bu komite, yeni
27 Mayıs 1960 darbesine gelinen süreçte Vatan Cephesi ve Tahkikat Komisyonu’nun yeri çok
demokrasi dışı olduğu için eleştirerek yeni hükümeti devralmıştı. DP döneminde ülke
ekonomik olarak kalkınma yaşasa bile Menderes daha ilk günden korkularının esiri olmuştu.
1954 seçimleriyle beraber muhalefete ve basına karşı çok sert önlemler alarak otoritenin
dozunu daha çok artırmıştır. Daha önce de belirtiğim gibi “İsmet Paşa fobisi” Menderes’in
sonu olmuştu. Adnan Menderes gerek Vatan Cephesini açarak gerek de Tahkikat
Komisyonu’nu kurarak ülkedeki huzursuzlukları daha çok ön plana çıkarmıştır. Sonuç olarak,
BİBLİYOGRAFYA
1. Akşin, Sina. Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi 1789-1980 2.Cilt. İstanbul:
8
2. Aydemir, S. Salih. İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali. İstanbul: Remzi Kitabevi,
2000.
4. Bulut, Sedef. “Üçüncü Dönem Parti İktidarı (1957-1960): Siyasi Baskılar ve Tahkikat
5. Esen, Selin. “18 Nisan 1960 Tarihli Tahkikat Komisyonu”. Mülkiye. 34/267 (2010):
167-192.
Açısından Vatan Cephesi.” 10. Uluslararası Türk Dünyası Sosyal Bilimler Kongresi,