Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 10

27 MAYIS 1960 DARBESİ’Nİ HAZIRLAYAN

NEDENLER OLARAK VATAN CEPHESİ VE


TAHKİKAT KOMİSYONU’NUN İNCELENMESİ

HTR.312/22 MIDTERM ÖDEVİ


SİMGE ÇİÇEK
201710812
27 MAYIS 1960 DARBESİ’Nİ HAZIRLAYAN NEDENLER OLARAK VATAN CEPHESİ

VE TAHKİKAT KOMİSYONU’NUN İNCELENMESİ

1960 darbesi ve bu süreci hazırlayan sebepleri, Demokrat Partinin artan otoriter politikalarını

özellikle de 1957 seçimleri sonrası gelişen Vatan Cephesi ve Tahkikat Komisyonu’nu

inceleyerek ele almaya çalışacağım. “27 Mayıs 1960 sabahı Albay Alparslan Türkeş

tarafından okunan bildiride Türk Silahlı Kuvvetlerinin “kardeş kavgasına meydan vermemek”

ve demokrasiyi içine düştüğü buhrandan” kurtarmak maksadıyla ülke yönetimine el


1
koyduğunu duyuruyordu.” Demokrat Partiyi darbeye getiren sebepler incelendiğinde artan

siyasi huzursuzluklar ve meclisin işlevsiz hale getirilmesi gibi başlıca nedenlerden

bahsedebiliriz. Demokrat Partiyi adım adım 1960 darbesine götüren süreci en başından ele

almakta fayda vardır. “Darbenin yapıldığı gün, İstanbul Üniversite’sinden rektör Sıddık Sami

Onar önderliğinde beş hukuk profesörünün yayınladıkları bildiri de DP hükümetinin, özellikle

de Tahkikat Komisyonlarını kurduğu için, anayasaya aykırı davranmış olduğu ve bu yüzden

de meşruluğunu yitirdiği gerekçesiyle askeri müdahaleyi haklı çıkarıyorlardı.” 2 Tahkikat

Komisyonu’nun kurulması 1960 darbesini meşrulaştıran ve daha sonrasında Adnan

Menderes’in idamına yol açacak en büyük sebeplerden birisiydi. Kuşkusuz bu süreci

hazırlayanlara muhalefetin de artan siyaseti etkili olmuştur. “Her ihtilal, onu yapanlar kadar,

onun şartlarını hazırlayanların da eseridir. 27 Mayıs İhtilali için Demokrat Parti, bu şartları

hazırlamak bakımından, çok cömertçe davrandı.”3 1957 seçimlerinden sonra uygulanan

Vatan Cephesi ve Tahkikat Komisyonu olaylarına geçmeden önce DP ve muhalefet arasındaki

ilişkilerin kopmaya başladığı süreci 1950 seçimlerinden itibaren ele almak gerekir. Türkiye

Cumhuriyeti’nin Batılı anlamda demokratikleşme sürecinin başlangıcı 1950 seçimleriyle

olmuştu. “Memleketimiz için bu tarihi dönem, yeni iktidarın söz sahiplerine büyük

1
Zürcher, Modern Türkiye’nin Doğuşu, s.351
2
Zürcher, Modern Türkiye’nin Doğuşu s.352-353
3
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, s.220

1
sorumluluklar yüklüyordu.”4 Bu sorumluluk aslında hem muhalefet hem de iktidar sahipleri

için geçerliydi. Her iki taraf da bu yeni deneyim karşında acemiydi diyebiliriz. “14 Mayıs

1950 zaferinden sonra Demokrat Parti iktidara ne kadar hazır değilse, Halk Partisi de
5
Muhalefete o kadar hazır değildi.” “İktidarı teslim alanlar için büyük bir imtihan

başlayacaktı. Bu imtihan, ya barışçıl ve işbirliğine açık bir siyasetle ya da şahsi kaprisler ve

-Benim diğeri yok!- anlayışıyla verilecekti ve bu durum yeni iktidara, bütün şanslarını er geç

kaybettirecekti.”6 DP’nin elinde değerlendirebileceği çok önemli şanslar vardı. İkinci Dünya

savaşından çıkılmıştı ve NATO üyesi olmasıyla beraber elde edilen yardımlar ekonomiyi

özellikle de tarım işçisinin yüzünü güldürmüştü. “Türkiye'de sayıları gittikçe artan traktör ve

diğer tarım âletleri sayesinde tarım üretiminde önemli artışlar elde ediliyordu ve ekilen

topraklar bu sayede 1948 'de 9,5 milyon hektardan, 1956'da 14,6 milyon hektara yükselmişti

ki, yaklaşık yüzde 50 bir artış demekti. Fakat bu iyi gidişe rağmen DP'nin, daha doğrusu

önderlerinin -Bayar ve Menderes- bir huzursuzluğu, bir hırçınlığı vardı.” 7 Adnan Menderes’in

bu huzursuz ve hırçın tavırları daha ilk günden kendini belli etmeye başlamıştı. 13 Haziran

1950’de Menderes grup konuşmasında, adı verilmeyen bir Albay tarafından bir hükümet

darbesi hazırlanıyor haberi üzerine “CHP, orduyu aleyhimize tahrik etmek yoluna sapmıştır”
8
diyerek olası bir darbe söyleminden bahsediyordu. Bu sözlerden de anlayacağımız üzere

Menderes’i daha ilk günden darbe korkusu sarmıştı. “İsmet Paşa fobisi Menderes’te bir takıntı

haline gelmişti ve bütün iktidarı boyunca İsmet Paşa onun için ve onun önünde, sanki mutlaka

parçalanması gereken bir kayaydı.”9 Adnan Menderes’in daha sonra da İsmet Paşa’yla

yaşadığı sorunlar daha sonra da değineceğimiz hatalı kararların alınmasına yol açacaktı.

Adnan Menderes’i yavaş yavaş sona getiren bu korku ve eleştiriye karşı tahammülsüz tavırları

4
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İntihali, s.176
5
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İntihali, s.221
6
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İntihali, s.178
7
Akşin, Türkiye’nin Yakın Tarihi-2, s.123-124
8
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İntihali, s.181-182.
9
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, s.185

2
daha iktidara geldiği ilk günden kendini belli ediyordu. İsmet İnönü “şartlar tamam olunca,

ihtilal olur” diye haber verdi.10 Adnan Menderes’in on yıllık iktidar hayatında bu şartları

hazırlayan olaylar nelerdi kısaca bunlara değineceğim. Adnan Menderes ve aydın kesim

arasındaki ipler çeşitli sebeplerden dolayı kopmuştu. “1954’ten itibaren ekonomik

liberalleşmeyi kurtarmak için siyasal liberalleşmeyi geniş ölçüde feda ediyorlardı”. 11

Ekonomik sıkıntılar ve artan otoriter tavırlar özellikle de aydın ve memur kesimi rahatsız

etmeye başlamıştı. 1954 seçimleriyle beraber elde edilen zafer, Menderes’i daha katı tavırlar

almaya ve eleştirilere karşı aşırı naif bir hale sokmuştu. İlişkilerin kopmaya başlamasının bir

diğer nedeni ise Laiklik tartışmaları olmuştur. DP birtakım tarikatlarla beraber bir işbirliğine

girmesi aydın kesimi aşırı derecede rahatsız ediyordu. “Bu durum, Atatürkçü dogmaları

benimsemiş olan ve Batıya yönelik pozitivist bakış açısına sahip olan yönetici zümrenin ve

eğitimli seçkinlerin çocuğunun kültürel hegemonyalarını ve devlet aygıtındaki varlıklarını

tehdit ediyordu.”12 Bu işbirliği ayrıca ordu içinde de rahatsızlıklara sebebiyet vermişti. 1955

yılına gelindiğinde Kıbrıs olaylarının yaşanmış olması ve burada birtakım yalan haberlerin

ortaya çıkması DP yönetiminin güvenini zedelemiştir. “1954 ve sonrası dönem için Demokrat

Parti’nin yalnız tarafsız kamu efkârında değil, kendi taraftarları arasında da, güven ve itibar

kaybediş devridir.”13 1957 seçimleri öncesinde muhalefet ve iktidar arasındaki ilişkiler daha

da çok zedelenmişti. “27 Haziran 1956’da kabul edilen “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri

Hakkında Kanun” ile birlikte ise siyasi partilerin seçim propagandası dönemi dışında açık
14
hava toplantısı yapması yasaklanmış, kapalı toplantılar mülki amirin iznine bağlanmıştır.”

Seçim öncesi alınan otoriter politikalar iki taraf içinde geri dönüşü olmayan bir yere doğru

gidiyordu. 1957 seçimlerinde büyük oranda oy kaybeden DP muhalefete karşı daha sert

önlemler almaya başlamıştır. Aynı zamanda, Irak’ta meydana gelen darbe haberi Adnan
10
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, s.220.
11
Zürcher, Modern Türkiye’nin Doğuşu, s.335
12
Zürcher, Modern Türkiye’nin Doğuşu, s.340
13
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, s.248.
14
Sedef Bulut makale, “Üçüncü Dönem Demokrat Parti İktidarı (1957-1960): Siyasi Baskılar ve Tahkikat
Komisyonu.”, s.128

3
Menderes’i sarsmıştır ve derin düşüncelere itmiştir. “Muhalefet Irak devrimini doğru

bulduğuna göre, benzerini Türkiye'de yapabilir, onun için muhalefet daha da baskı altına

alınmalıdır diye düşünülmüştür.”15 1957 seçimlerden sonra “İhtilal siyasi hayatımızın bir

üçüncü şahsı haline gelmiştir.”16 Artan bu suçlayıcı söylemler ve korkuyla beraber DP artık

tamamen eleştiriye kapalı hale gelmiştir. DP 1950 seçimlerine, kendinden bir önceki iktidarı

demokratik değerlere uygun olmadığı için eleştirerek gelmişti. Fakat kendisi demokratik

yapıyı güçlendirmek yerine başladığımız yere geri getirdi ve bunun aksi politikalar

uygulamaya devam etti. “DP 1957’deki oy kaybı, onlar için bir kendine gelme vesilesi
17
olmayacak ve parti kendi sonuna doğru hızlı bir şekilde gidecektir.” Bu kısımdan sonra

DP’nin özellikle 1957 sonrası izlediği demokrasi dışı uygulamalara ayrıntılı bir şekilde

değineceğim.

VATAN CEHPESİ’NİN İNCELENMESİ

Cumhuriyet Halk Partisi artan otoriter politikalar ve huzursuzlar neticesinde diğer muhalif

partilerle işbirliği yoluna gitmeye çalışmıştır. “Muhalefet beraber yol alma fikrinde hemfikir

olurken Köylü Partisi, CMP ile birleşmiş, HP ise CHP’ye katılmıştır. CHP’nin 14.

Kurultayında yayınladığı ilk hedefler beyannamesinde muhalefet güç birliğinin varmak

istediği amaçları on madde ile sıralamış, Menderes ise bu güç birliğini “ Haçlı İttifakı” olarak

nitelendirmiştir.”18 Menderes muhalefetin bu oluşumunun karşısına ilk defa Manisa

kongresinde duyurulan “Vatan Cephesi” ile çıkmıştır. “İlk hedefleri partisiz vatandaşları,

kadın erkek kendi cephesinde toplamak isteyen bir destekleyiciler grubu kurmaktır ve ilk

adımda 700.000 vatandaşın bu cepheye katılması hedeflenmiştir.” 19 Vatan Cephesi’nin

kurulmasında ki diğer nedenlere baktığımızda 1957 seçimlerinden sonra iyice yalnızlaşan


15
Akşin, Türkiye’nin Yakın Tarihi-2, s.131
16
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, s.270
17
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, s.228.
18
Sedef Bulut, “Üçüncü Dönem Demokrat Parti İktidarı (1957-1960): Siyasi Baskılar ve Tahkikat Komisyonu”,
s.134
19
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, s.279.

4
DP’nin bu durumdan çıkmak istemesi ve seçimde kaybedilen oy kaybının telafi edilmek
20
istenmesidir. Vatan Cephesi’nin bir diğer önemli olayı ise buraya katılan insanların

listesinin her gün Ankara radyosunda okunmasıydı. Bu listelerde ölen insanlar, çocuklar ve

uydurma isimlerde vardı ve birçok kentte Radyoyu dinlemeyenler cemiyeti kuruldu. 21 “Vatan

Cephesi’ne katılanların isimleri listeler halinde radyoda okunarak Güç Birliği Cephesi’ne

karşı psikolojik baskı uygulanmıştır ve bu listelerin okunmasına 1 Ekim 1958 tarihinde

başlanmış ve 26 Ocak 1960’a kadar devam etmiştir.”22 1957 seçimlerinden sonra daha çok

gerginleşen siyasi ortam artık topluma da yansır hale gelmiştir. DP’nin cepheye daha fazla

insan çekebilmek için basını ve radyoyu kullanması her iki taraf arasındaki bağları daha çok

zedelemiştir. “Bir yandan muhalefetin güç birliği hareketi diğer yanda Vatan Cephesi ocakları

adeta iki düşman kutup yaratmış ve ülke kısa süre içerisinde bir kaosun içine

sürüklenmiştir.”23 DP’nin cepheyi kurmasında ki en temel nedenlerden biri de muhalefetin

faaliyetlerine kitlelerle cevap vermek diyebiliriz. Fakat radyoda ismi okunan insanların

çoğunun uydurma olduğunu biliyorsak DP’nin bu faaliyetini aslında kendini kandırmak

olarak açıklayabiliriz. Devlet görevlilerinin zorla ve tehdit yolu ile bu ocaklara katılımının

sağlanmaya çalışması ve buna benzer birçok olay basının eleştiri konusu olmuştur.24 Bülent

Ecevit’in 1959’da Ulus gazetesinde yazmış olduğu bir köşe yazısında, “Vatan Cephesi

denilen, hukuk dışı iktidar partisi organına, memur ve işçilerin, işlerinden atılma tehdidi

altında, yani ekmekleriyle oynayarak, üye olmaya zorlanmaları, ahlaki olduğu kadar,

memleket iktisadiyatını da tahrip etmektedir.” 25 Bu cümlelerden de yola çıkarak cephenin

aslında yapay ve insanları suiistimale açık bir yapı olduğunu anlayabiliyoruz. Vatan

Cephesi’nin en sıkıntılı olmaya başlaması, muhalefete karşı yürütülen linç kampanyalarında


20
Sarı, “Demokrat Parti Dönemi: Basınına Göre İktidar Muhalefet İlişkileri Açısından Vatan Cephesi”, s.752
21
Zürcher, Modern Türkiye’nin Doğuşu, s.348-349
22
Sarı, Demokrat Parti Dönemi: Basınına Göre İktidar Muhalefet İlişkileri Açısından Vatan Cephesi”, s. 754
23
Sedef Bulut, “Üçüncü Dönem Demokrat Parti İktidarı (1957-1960): Siyasi Baskılar ve Tahkikat Komisyonu”,
s.134
24
Sarı, “Demokrat Parti Dönemi: Basınına Göre İktidar Muhalefet İlişkileri Açısından Vatan Cephesi “,757
25
“"Vatan Cephesi’nin İktisadî Tehlikesi,” Bülent Ecevit Yazıları 1950-1961, 7 Mayıs 2021,
https://ecevityazilari.org/items/show/1037 ulaşıldı.

5
etkin rol oynamaya başlamasıdır. Olayların alevlendiği zaman dilimi, “CHP’nin Büyük

Taarruzu” adını verdiği Ege gezisi sırasında yaşanmıştır.26 Uşak’ta başlayan olaylar zinciri,

Topkapı, daha sonra da Kayseri’de devam etmiştir. İsmet İnönü’nün gezilerini engelleme

çabaları olayları artık yavaş yavaş bitiş noktasına getirecektir.

Vatan Cephesi’nin açılması toplumdaki kutuplaşmayı daha çok artırmıştır. İktidarın basın

organlarını da kullanarak muhalefeti baskı altına almaya çalışması hükümete olan güveni daha

çok zedelemiştir. Özellikle de İsmet İnönü’nün yürüyüşlerinde öfkeli grupların Vatan Cephesi

gibi şehirdeki kuruluşlarda çabucak bir araya gelmesi ve bir yığın haline gelip İsmet İnönü’ye

saldırmaları olayları en ciddi boyutlara taşımıştır.

TAHKİKAT KOMİSYONU’NUN İNCELENMESİ

Tahkikat Komisyonu’nun kurulması ve bununla beraber alınan demokrasi dışı kararlar DP’nin

27 Mayıs 1960’taki kaderini belirlemede büyük bir rol oynadı. Bu komisyonun kurulması

aşamasına İsmet İnönü’nün Konya Yeşilhisar’daki gezisinde yaşananlarla gelinmiştir

diyebiliriz. İktidar, daha önce ordudan çıkarılan bir Albayın komutasına verilmiş askerlerle

Yeşilhisar yolunda bir pusu hazırlamıştır.27 Burada yaşanan olaylar beklenildiği gibi olmadı.

Askerler bu yolu seçmedi ve İsmet İnönü’ye hiçbir şey olmadı. Ama burada dikkat edilmesi

gereken çok önemli bir detay vardı. “Demek askerler, artık başka türlü düşünüp, başka türlü

konuşmaktadırlar.”28 Muhalefet, yapılan bu olayların sorumlusunu DP iktidarı olduğunu

söylüyordu. Her ne kadar bu linç girişimlerinin haber yapılması yasaklansa da bir şekilde

gazetelerde yayınlandı. “12 Nisan 1960 günü DP Grubunun yayımladığı bildiri CHP'yi

"silahlı ve tertipli ayaklanmalar hazırlamakla", bir kısım basını da bunu yalan ve çarpıtılmış

haberlerle desteklemekle suçluyor ve üç ayda işini bitirecek bir Tahkikat (Soruşturma)

26
Sarı, “Demokrat Parti Basınına Göre İktidar-Muhalefet İlişkileri Açısından Vatan Cephesi”, s.755.
27
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, s.286
28
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, s.287

6
Komisyonu'nun kurulması yönündeki kararın alındığını açıklıyordu.”29 Komisyonun aldığı

kararlar son derece demokrasiyle ölçüşmüyordu. Özellikle de 7468 kanunla beraber alınan

tedbirler komisyonun daha sert önlemler almasının önünü açmıştı. “27 Nisan 1960 günü

çıkarılan ve Tahkikat Komisyonu'na olağanüstü yetkiler tanıyan yasa, komisyonu, her türlü

yayınları yasaklamaya, süreli yayımları ve evlerini kapatmaya, her türlü siyasal etkinlikler

konusunda ve soruşturmanın basımevlerini için önlem ve karar almaya, bu amaçla hükümetin

bütün olanaklarından yararlanmaya yetkili kılıyordu.”30 Alınan bu kararla daha çok yetkiye

sahip olan komisyon çeşitli yargılamalar da yapabiliyordu ve bütün bu işlemler anayasaya

aykırıydı. “Her şeyden önce bu yasayla, komisyonlara sulh ve sorgu yargıcıyla askeri ve adli

amirlere tanınan tüm hak ve yetkiler verilmiştir. Bilindiği üzere, yargı hakkı 1924

Anayasası’nın 8. maddesi gereği bağımsız mahkemelere bırakılmıştır. Dolayısıyla bu hakkı,

mahkemeler dışında TBMM dâhil hiçbir örgenin kullanması mümkün değildir.” 31 Tahkikat

Komisyonu’nun kurulması ve beraberinde 7468 kanunun çıkarılması üzerine zaten çok gergin

olan siyasi ortam daha fazla gerginleşmiştir. İsmet İnönü ise alınan kararlar karşısında o

meşhur sözleri söylemiştir. “Arkadaşlar, şartlar tamam olduğu zaman, milletler için, ihtilal

meşru bir haktır. Eğer bu yolda devam ederseniz, artık sizi, ben de kurtaramam.” 32 Bu sözler

üzerine ortam daha da gerginleşti ve geri dönüşü olmayan kararlar alındı. 7468 sayılı kanunun

27 Nisan’da alınmasıyla beraber üniversite rektörleri ve öğrencilerde tepkilerini koymaya

başlayacaktır. Bu ayaklanmalar 27 Mayıs darbesi için hayati bir anlam ifade etmekteydi.

Özellikle de İstanbul ve Ankara’daki ayaklanmalar büyük ses getirdi. “Ertesi gün (28 Nisan)

İstanbul Üniversitesi öğrencileri büyük bir gösteri yaptılar. Polis çaresiz kaldı, ordu birlikleri

çağrıldı. Bir öğrenci öldü. 40 kişi yaralandı.” 33İstanbul Üniversitesi rektörü Sıdık Sami Onar,

daha sonra kendisini MBK’nın destek verdiği profesörler arasında tekrar göreceğiz, olanlara

29
Akşin, Türkiye’nin Yakın Tarihi-2, s. 134
30
Akşin, Türkiye’nin Yakın Tarihi-2, s.135
31
Esen, “ 18 Nisan 1960 Tarihli Tahkikat Komisyonu”, s.181
32
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, s.295.
33
Akşin, Türkiye’nin Yakın Tarihi-2, s.135.

7
sesini çıkarmış ve tepkisini ortaya koymuştur. “Talebeye bu şekilde müdahale etme hakkınız

yok. Üniversitelerden derhal çekilin” talebi üzerine polis tarafından fiziksel şiddete
34
uğramıştır. Öğrenci olayların Ankara’da da devam etmiştir. Öğrenciler ve Menderes’in

mitingi bir araya gelince ortam daha çok gerilmiştir. Adnan Menderes’e karşı atılan karşı

sloganlar ve öfkeli grup galiba onun sinirlerini fazlasıyla bozmuştu ki öğrencilere karşı ateş

edin çağrısında bulunmuştu. “İçişleri Bakanı Namık Gedik’e verilen ve yerine getirilemeyen

‘Ateş ettirin’ emirleri hakkında görgü şahitlerinden ve o zamanın Milli Savunma Bakanı olan

Ethem Menderes’in hatırlarına nakleder”.35 Yaşanan bu olaylar üzerine artık 27 Mayıs 1960

darbesine gelinmişti. Milli Birlik Komitesi adında çoğu genç subay 38 üyeden oluşan ve

Cemal Gürsel’in başkanlığında bir cunta darbeyi gerçekleştirmişti. 36 Kurulan bu komite, yeni

bir seçime kadar bütün kararları alıyordu.

27 Mayıs 1960 darbesine gelinen süreçte Vatan Cephesi ve Tahkikat Komisyonu’nun yeri çok

önemlidir. Adnan Menderes 1950 seçimlerinde kendisinden önceki yönetimi otoriter ve

demokrasi dışı olduğu için eleştirerek yeni hükümeti devralmıştı. DP döneminde ülke

ekonomik olarak kalkınma yaşasa bile Menderes daha ilk günden korkularının esiri olmuştu.

1954 seçimleriyle beraber muhalefete ve basına karşı çok sert önlemler alarak otoritenin

dozunu daha çok artırmıştır. Daha önce de belirtiğim gibi “İsmet Paşa fobisi” Menderes’in

sonu olmuştu. Adnan Menderes gerek Vatan Cephesini açarak gerek de Tahkikat

Komisyonu’nu kurarak ülkedeki huzursuzlukları daha çok ön plana çıkarmıştır. Sonuç olarak,

27 Mayıs 1960 darbesi ile DP iktidarının sonuna gelinmiştir.

BİBLİYOGRAFYA

1. Akşin, Sina. Ana Çizgileriyle Türkiye’nin Yakın Tarihi 1789-1980 2.Cilt. İstanbul:

Yenigün Haber Ajansı, 1997.


34
Aydemir, “27 Mayıs Askeri Darbesine Giden Süreçte Üniversitenin Etkisi”, s.15
35
Aydemir, İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali, s.297.
36
Akşin, Türkiye’nin Yakın Tarihi-2, s. 136.

8
2. Aydemir, S. Salih. İhtilalin Mantığı ve 27 Mayıs İhtilali. İstanbul: Remzi Kitabevi,

2000.

3. Aydemir, S. S. “27 Mayıs 1960 Darbesine Giden Süreçte Üniversite’nin Etkisi”.

İnternational Journal of Eurasian Education and Culture. No.1 (2016): 9-22.

4. Bulut, Sedef. “Üçüncü Dönem Parti İktidarı (1957-1960): Siyasi Baskılar ve Tahkikat

Komisyonu”. Akademik Bakış. 2/4 (2009): 125-145.

5. Esen, Selin. “18 Nisan 1960 Tarihli Tahkikat Komisyonu”. Mülkiye. 34/267 (2010):

167-192.

6. Sarı, Muhammed.2012. “Demokrat Parti Basınına Göre İktidar-Muhalefet İlişkileri

Açısından Vatan Cephesi.” 10. Uluslararası Türk Dünyası Sosyal Bilimler Kongresi,

28 Ağustos-2 Eylül,2012. https://www.researchgate.net/publication/330411758_

7. Zürcher, Erik, J. Modernleşen Türkiye’nin Tarihi. Çev., Yasemin Saner Gönen.

İstanbul: İletişim Yayınları, 2000.

You might also like