Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 4

Naci Ebülhesen Râcî

(Tebriz, 1812 - Kızıl Deniz, 1876)

XIX. yy. Divan Edebiyatı'nın, özellikle de mer- sînezenler tutmaktadır. Râcî, İslâm tarihinden kay-
siye şiirinin tanınmış temsilcilerinden biridir. Son nak olarak aldığı mitoloji ve rivayetlere da-
araştırmalara göre, hicrî 1228-mîlâdî 1812'de Teb- yanarak, Kerbelâ olayının taraflarını iki kısma ayı-
riz'de doğdu. Râcî'nin doğum tarihini farklı gös- rır. Bunlardan İmam Hüseyn, Hezreti Abbas, Eli
terenler de vardır. Mesela, Seyid Ezim Şirvânî Ekber, Cenabi Gasim, Cenabi Zeyneb, Cenabi Se-
onun 1834'te, Mehemmedeli Terbiyet ve Fi- kine, Ümmügülsüm vb. hakkın, adaletin, ma-
rudinbey Köçerli ise 1831'de doğduğuna işaret et- sumluğun, suçsuzluğun; Şüm, Yezid, Haris, Mer-
mişlerdir. Ama Râcî'nin şiirleri üzerinde yapılan mele vb. ise mezâlimin, acımasızlığın sembolleri
araştırmalar, onun bu tarihlerden daha önce doğ- olarak takdim edilir. Tabii ki, şair birinci tarafın
duğu ihtimalini güçlendirmektedir. mücadelesine sevgi beslemektedir. Onun mer-
Râcî de diğer Güney Azerbaycan şairleri gibi siyelerinde babanın ve annenin oğula, kardeşin
medresede dinî eğitim gördü. Eserlerini Azeri kardeşe ve onların hepsinin Allah'a ve mensup ol-
Türkçesi ve Fars dillerinde kaleme aldı. Şiirlerini dukları dine sevgisi, herkesin kalbini aynı hisslerle
iki kısma ayırmak mümkündür. Râcî'nin gazel ve doldurmaya yetecek kadar güçlü bir ustalık ve sa-
kasidelerinde Fuzûlî geleneği devam ettirilmiştir. natkârlıkla tasvir edilmiştir. F.Köçerli'nin yazdığı
Bu gazellerin konusu da gelenekseldir. Burada gibi, Râcî'nin şiirlerindeki, özellikle de növhe ve si-
âşığın ızdırabları, sevgilisine kavuşmak isteği ve nezenlerindeki, "bu gem ü elem ve bu göz yaşı in-
bu yolda karşısına çıkan engeller, karşılaştığı sanı me'yûsü meğşûş etmir, belke onun kalbini
zulüm ve ihnetler vs. tasvir edilmiştir. Ancak yük- saflandırıb gözüne ışık getirir" (F.Köçerli, Azer-
sek istidadı neticesinde Râcî, bu şiirlerinde yalnız baycan Edebiyatı, c. I, Bakı, 1981, s. 356.)
bir taklitçi olarak kalmamış; yeni, benzersiz şiir ör- Râcî, hac ziyaretinden dönerken 1876'da Kızıl
nekleri ortaya koymuştur. Geniş bilgisi ve kıvrak Deniz'de bir gemi kazası sonucu boğulmuştur.
zekâsı onun gazellerini çağdaşlarının eserlerinden Çağdaşlarından "Sebur" mahlaslı bir şair onun
farklı kılmaktadır. XIX. yy. büyük gazel şairi S.E. ölümü üzerine çok tesirli bir növhe yazmıştır.
Şirvânî, Râcî'nin gazellerini değerlendirerek, onun; Eserleri: Gazel, Növhe, Mersiyeler, Tebriz,
"şirinkelâmlıkda meşhur" olduğunu bilhassa vur- 1875,; Divan-ı Raci, Növhe, Sinezen vs. Tebriz,
gulamıştır. 1876, Divan-ı Raci, Tebriz, 1877; 1902, Seçilmiş
Râcî, aynı zamanda, XIX. yy.da genellikle Şiirleri, Bakı, 1992.
Güney Azerbaycan'da gelişen mersiye şiirinin ön- Kaynakça: Firudinbey Köçerli. Azerbaycan
derlerinden biriydi. Şairin "Divan"ında en önemli Edebiyatı, c. I, Bakı, 1981; Güney Azerbaycan
yeri, Kerbelâ faciası konusunda yazdığı növhe ve Edebiyatı Antolojisi, c. I, Bakı, 1981, s. 115-133.
ŞİİRLERİ
(Güney Azerbaycan Edebiyatı Antolojisi, Bakı-1981, el, s.118-119)

Yıxdılar âşiqlerin qelbi kimi meyxâneni, Vefasızlar vermiş oldukları sözü bozdular, tut-
Bîvefâlar ehdi tek sındırdılar peymâneni. madılar; âşıkların kalbi gibi olan meyhaneyi yık-
tılar.
Le'l-i canan tek nezerlerden uzaq oldu şerâb, Şarap sevgilinin dudakları gibi bakışlardan uzak
Çeşm-i dilber tek xumâre saldılar mestâneni. oldu; dilberin gözleri gibi baygın bıraktılar âşıkım.
Rind ü şeyx, sâlik ü zâhid qarışmış bir-birine, Rind ve şeyh, sâlik ve zahid birbirine karışmış.
Çeşm-i heqbin yox seçe nâmerd ile merdâneni. Hakkı seçecek göz kalmadı ki, mert ile namerdi
ayırsm.
Düşdü rövneqden gülüstân-i vefa, sağ ü zeğen, Vefa bahçesi güzelliğini yitirdi; kargalar, devamlı
Bülbül-i şeydâ yerinde başlayıb efsâneni. ağlayıp inleyen bülbülün yerinde efsaneye baş-
lamış.
Âteş-i şövg-i mehebbet yandırardı âqibet, Sonunda aşk şevkinin ateşi seni yakardı. Ama
Şe'miler nâhaq yere yandırdılar pervaneni. mumlar haksız yere pervaneyi yaktılar.
Oldum hemreng-i cemâet, eşq-i xâl ü zülf ile, Saçının ve beninin aşkıyla cemaate hemrenk
Rişte-yi zünnâre düzdüm sebhe-yi seddâneni. oldum. Sebhe-yi seddâneni papazların kuşağının
ipine dizdim.
Ey dil, el çek, yox ben-i növ'-i beşerde e'tibâr, Ey gönül, elini çek, insanoğullarında itibar yok;
Mesken et bayqûsifet bir gûşe-yi viraneni. baykuş gibi bir viran köşeyi mesken et!
Kutah eylin qisse-yi zülfü, ey erbâb-i üqûl, Ey akıl sahipleri, omuza dökülen saçları kesin. Deli,
Rahat eyleşsin qoyun zencîrde dîvâneni. divaneyi (saçlarını) zincirlere bağlayın, rahat etsin.
Râci, gördüm terk-i candır iqtizâ-i ittihâd, Raci; birlik için, canı terk etmek gerektiğini
Bezm-i vesl-i xâse qoymazlar gire bigâneni. gördüm. Sevgilinin has meclisine yabancıların
girmesine izin vermezler.

(cJ,s.l21)
Sâqî ne olubdur meni bir yâde getirmez, Sakiye ne olmuştur ki beni bir hatırlamaz; gönlüm
Könlüm tutulubdur, mene bir bade getirmez? tutulmuş olduğu halde bana bir içki bile getirmez?
Rehme geler âxer, getirer sâqi mey-i nâb, Sonunda saki bana acır, saf bir şarap getirir; yazık
Gül feslidi, sed heyf bu esnâde getirmez. ki şimdi, bahar mevsiminde getirmesi gerekirken
getirmedi.
Zâhid tapa ger tâq-i qaşın secdesin, ey şûx, Ey güzel, zahid yay gibi kaşlarını bulsa; ibadetlerin
Mehrâb-i ibâdetlere seccade getirmez. mihrabına seccade sermez.
Nâqislere teklif elemin eşq rumuzun, Aşk rumuzunu anlayışsızlara teklif etmeyin;
"Ebced" deyi, her tifli bu irşâde getirmez. "ebced" zannederek, çocukları bu konuda uyan-
dırmazlar.
Mehbûs ele zülfünde könül mürgünü, yoxsa, Gönül kuşunu saçlarına hapset, yoksa, gam di-
Dîvâne-yi qem tabını qellâde getirmez. vanesi bu derdi taşıyamaz.
Herçend dedin, Râci de bu beyti mükererr: Raci; gerçi söyledin ama, bu beyti tekrar söyle: "Sa-
Sâqî ne olubdu, mene bir bade getirmez? kiye ne oldu da, bana bin içki getirmez?"
:

(el, s.122-123)

Nece müddetdi senin vesline hesret çekirem, Çok zamandır sana kavuşma hasreti çekiyorum;
Tikmişem göz yola gel gör ne musibet çekirem. gözümü yollara dikmişim, bekliyorum, gel gör, ne
acılar çekiyorum.
Perde-yi çeşmimi gel bir de edim pâyendâz, Göz kapaklarımı, ayaklarının altına seneyim,
Qoy gözüm üste qedem, gör nece minnet çekirem. adımlarını gözlerimin üzerine koy, gel gör ne
sıkıntılar çekiyorum.
Görse her kimse eder cismimi bir mûy xeyâl, Benim vücudumu her kim görse, bir kılm hayali
Gör, hevâ-yi ser-i kûyinde ne zillet çekirem. sanır; gel gör senin bulunduğun yerde ne sıkıntılar
çekiyorum.
Nâle ile yuxunu xalqa haram eylemişem, Ağlayıp, inlemelerim ile uykuyu halka haram et-
Geceler sübhe kimi nâle-yi firqet çekirem. mişim. Geceleri sabaha kadar ayrılık acısı ile feryat
ediyorum.
O sebebden ki, sene görmeye rö'yâde reqîb, Rakip seni rüyasında görmesin. Ben, senin yüzünü
Onu görmekliye rüxsârmı qeyret çekirem. görmeye çalışıyorum.
Söfi-yi eşqem ü xelvetqâh-i eşq içre müdâm, Aşk sûfîsiyim ve aşk halvetgâhmda devamlı yarin
Yâr adı vird-i zebânımdı, riyazet çekirem. adını anarım, riyazet ederim.
Vurma te'ne mene ey zâhid-i efsürde meqâm, Ey yüreği donmuş zahid, beni ayıplama, nefsimi
Me'n-i nefs eylemişem, renc-i terîqet çekirem. yok etmişim, tarikat sıkıntısı çekiyorum.
Râci, şikve eleyib dexi deme çoxdu qemim, Râci, şikayet edip, gamım çok deme, Allah şa-
Tanrı şâhiddi ki, men yüz bele möhnet çekirem. hidimdir ki ben bir türlü sıkıntı çekiyorum.
(el, s.123-124)

Sen gerek qönçe kimi perdede mestur olasan, Senin gonca gibi perde ile örtülü olman gerek. Gül
Ne gül tek açılıb âleme meşhur olasan. gibi açılarak âleme gözükmemelisin.
Dolanım başına, çox heyfdi, bu hüsn ile sen, Kurbanın olayım, çok yazık, bu güzelliğinle sen gidip
Gedesen bir para nâkesler ile cûr olasan. beş kuruş etmeyen kimsesizler ile dost oluyorsun!
Hele mey içmemisen, nâz ile min cân ahsan, Daha içki içmeden, nazın ile bin âşığın canını alır-
Belke bir sâğer-i serşâr ile mexmûr olasan? sın; belki de bir kadehle sarhoş olursun.
Hûr ü qılmân deyib hesret çekesen ey zâhid, Ey kör olası zahid; bu güzeli görmüyor musun da,
Görmüsen sen bu nigârı meğer, ey kûr olasan? hurî, gılman diye hasret çekiyorsun!..
Salma te'xîre menim qetlimi ey şûx nigâr, Ey şuh bakışlı sevgilim, benim katlimi erteleme; ki,
Ki görüm sen bele xeyr işlere me'mûr olasan. böyle hayırlı işler için görevlendirilmiş olduğunu
göreyim.
Naz ü qemze eleyib Râci'ni aldatma, gözel, Güzel, naz, işve ve gamzelerin ile Râci'nin aldatma;
Bîvefâsan, sene meyi etmez eğer hûr olasan. vefasızsan, melek bile olsan sana meyletmem.

(c. I, s.125-126)

Râh-i cananda, könül, keçginen öz canından, Gönül sevgilinin yolunda kendi canından vazgeç,
Tökseler qorxmagilen birce qâsıq qânmdan. avuçla kanın bile dökseler, korkma!
Âşiqin küfrüne Qur'anda ne âye yazılıb? Âşığın küfrüne acaba Kur'an'da ne yazılmış? Zahit
Küfrdür bu sözü zâhid deme öz yanından. bu sözü sen bari deme, küfürdür.
Yârımın vesfini men fâş ederem, var hünerin, Ben yarimin özelliklerini söylerim, eğer senin de
Sen de te'rif ele öz hûriyü qılmânından. hünerin varsa huri ve gılmanım tarif et.
Nece min âşiq-i sergeşte düşer sehrâye, Eğer tarak senin o perişan saçlarından bir tel bile
Şâne bir tel qıra ger zülf-i perişanından. kırsa, kendinden geçmiş birçok âşık kederinden
çöllere düşer.
Qoy duâ vaxtıdı, men birce edim râz ü niyaz, Dua etme zamanıdır, ben Allah'a yalvarayım, ya-
Sübh-i sâdiq açılar çâk-i qirîbânından. karayım; açılan sinenden gerçek sabah doğar.
O ser-i zülf, o sen, ey dil, açıl başımdan, Ey gönül, zülfün başı sensin, başımdan uzaklaş;
Doğru söz, incimişem nâle vü efqânmdan. senin feryat ve figanından incinmişim, bu sözüm
doğrudur.
Men ile ehd eledin buse verib cân alasan, Bir buse verip canımı almaya söz verdin. Kurbanın
Dönme, qurbanın olum, ehd ile peymânından. olayım verdiğin bu sözünden dönme.
Lezzet-i veslden artıq sevirem hicranı, Ayrılığı, sana kavuşma hazzından çok seviyorum.
Talibem derdine, Tanrı bili, dermanından. Senin dermanından çok, derdini istediğimi Allah
biliyor.
Râci bu hesretilen ölmese ölmez hergiz, Raci, bu hasret ile ölmezse, asla ölmez. Allah bu
Tanrı bu defe de ger qurtara hicranından. defa da senin ayrılığından beni kurtarsın.

You might also like