Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 13

ERGONOMİ DERS NOTLARI

1.1. Ergonomi Tanım ve Genel Bakış


Günümüz üretiminde giderek daha fazla makine kullanılmaktadır. Mekanizasyon ve
otomasyondaki artış iş hızını da arttırmakta ve bu durum özellikle çalışanları olumsuz
etkilemektedir. Diğer taraftan hala emek yoğun üretim sürmekte ve yoğun fiziksel sıkıntılarla
karşılaşılmaktadır. Her iki durumda da işçiler sırt, boyun ağrıları çekmekte, bilek, kol, bacak ve
göz rahatsızlıkları görülmektedir. Ergonomi iş çevresi ile işçi arasında ilişki kuran bir çalışma
olarak ortaya çıkmış bir bilim dalıdır.
Ergonomi değişik sağlık problemlerinin ortadan kaldırılabilmesi, verimin arttırılabilmesi için
çalışma ortamının nasıl düzenleneceği ve işçiye nasıl adapte edileceği sorusuna cevap arar.
Başka bir ifadeyle işin işçiye uydurulmasının sağlanmasıdır. Örneğin çalışma masasının
yüksekliğinin arttırılması işçinin birçok kez işine ulaşmak için gereksiz yere aşağıya doğru
eğilmesini önleyecektir. Ergonomini çalışma alanı; işçi, iş yeri/çevre ve makine/iş dizaynından
oluşmaktadır.
Ergonomi; verimli, emniyetli, rahat ve etkin bir kullanım sağlamak amacıyla, kullanılan alet,
makine, sistem, görev, iş ve çevrenin en iyi şekilde tasarımı için insan davranış ve
kabiliyetlerini, sınırları ve diğer karakteristikleri ile ilgili bilgileri keşfeder ve uygular. Yani,
ergonomin ilgi alanı insan ve etkilişimde olduğu makine makina- ekipman ve çevredir.
Ergonomi, iş-çevre-ürün-insan arasındaki etkileşimi insan merkezli bir yaklaşımla ele alır.
Burada, insan-iş uyumu, büyük ölçüde fonksiyonel etkinlikle ilgili ölçüleri verirken, insan-ürün
uyumu kullanım kolaylığı ve rahatlıkla ilgili ölçülerin, insan-çevre uyumu ise sağlık ve
güvenlik ile ilgili ölçülerin ağırlıklı olarak tayin edicisi durumundadır. Bu durum aşağıdaki
şekilde özetlenmiştir.
Ergonomi konusundaki çalışmalar temel olarak ekonomi ağırlıklı olup, verimliliğin artırılması
amaçlanmıştır. İnsanın verimini artırmak; makine temposuna ayak uydurmasını sağlamak, daha
fazla üretim, daha çok kar için insan özellikleri ve yetenekleri üzerinde araştırmalar yapılmış,
insanın çalışma sırasındaki hareketleri en ince detaylarına kadar incelenmiş; insana bir makina
gözüyle bakılmış, bu makineyi daha çok üretim yapabilecek duruma getirebilmek için kafa
yorulmuştur. Ancak; daha sonraları, insanı bir makina gibi görmenin yanlış olduğu, belli bir
sürede belli bir işi gerçekleştirebileceği ve gücünün üstünde çalışan insanın yorularak kazalara
neden olacağı, insan sağlığı ve mutluluğu pahasına üretim artışının sağlanamayacağı
anlaşılmıştır.

1.2. Ergonomiye Olan İhtiyaç


Endüstriyel kalkınmanın ilk ve orta çağlarında daha çok mal üretmek, daha çok para kazanmak,
piyasanın istediği kalitede ve sayıda imalatı gerçekleştirmek gibi öncelikler arasında, insan
varlığı önemli ölçüde göz ardı edilmişti. Vasıflı ya da vasıfsız olsun, insanların yaşam
gereksinimlerini karşılayabilmek için bir iş aramaları büyük ölçüde istismar edilerek, insan
faktörüne gereken önem maalesef verilmemiştir.

Oysa endüstri ortamında insanlar, tüm kapasitelerini ortaya koyarak; hammaddelerin


madenlerden çıkarılması, işlenebilir hale getirilmesi, her türlü araç, gereç ve makinelerin
tasarımı, üretimi, işletilmesi ve endüstrilerin giderek gelişmesi için devamlı çaba
harcamaktadır. Ancak, insanların belli yapısal özellikleri (anatomik) ve boyutları
(antropometrik) yani bir kapasitesi vardır. Biyolojik varlıklar olarak insanların merkezi sinir
sistemini kendine özgü temellerle (biyokimyasal ve nörofizyolojik) işlerlik gösterir. İnsanların
zekâ, beceri ve fizyolojik yeteneklerinin kişiye özel boyutları vardır. İnsan organizmasının algı
organları belli sınırlar içinde duyarlıdır. İnsanların fiziksel iş verimi ve mekanik etkinliği için,
iskelet-kas sistemini yani biyomekaniği, kasların biyokimyasal enerji gereksinimi ve bunları
destekleyen solunum ve dolaşım sistemlerinin sağlıklı bir şekilde işleyişi önemli etkenlerdir.

İnsan her türlü işini, ölçülebilir düzeylerde ve iş formülleri ile ifade edilebilecek, bir fiziksel iş
yaparak gerçekleştirir. Makineler ile kıyaslandığında, insanların iş kapasitesi önemli ölçüde
sınırlı görünür. Bu nedenle, insanlara verilecek işler, onların gün boyu gerçekleştirebileceği bir
düzeyde kalmak zorundadır. Gücünün üzerinde iş yapmaya zorlanan insan yorulur. Yorgunluk;
çalışanların iş verimini, çalışan sağlığını ve güvenliği ve psikolojik denge açısından olumsuz
etkiler doğurabilir.
İnsanlar iş görürken; çeşitli el aletlerini, mekanik araç ve gereçleri, iş makinelerini ve belli bir
iş için programlanmış sistemleri (robotlar, bilgisayarlar, uzaktan kontrol sistemleri gibi)
kullanırlar. Bu işbirliğinden amaç, insanların fiziksel ve zihinsel yeteneklerini desteklemektir.
İnsanların kullandığı her türlü araç ve gerecin en etkin şekilde hizmete sokulması için onları
kullananların; duruş, oturuş, genel sağlık, güvenlik ve sisteme uyum özelliklerinin dikkate
alınması gerekir. Bu nedenle, insan varlığının bedensel ve ruhsal gereksinimlerini dikkate
almak, davranışlarını tanımlamak, insanların kullanımı için tasarlanmış tüm sistemleri onlara
uygun hale getirmek önemlidir.

İnsanlar endüstriyel ortamda; soğuk, sıcak, yüksek basınç, alçak basınç ve rutubet gibi çeşitli
ortam stresleri ile karşı karşıya kalabilirler. Ayrıca iş ortamlarında; toz, duman, zehirli gaz ve
buharlar, zehirleyici maddeler, iyonizen radyasyon, endüstriyel gürültü, titreşimler, yetersiz ya
da fazla ışık gibi çeşitli çevresel faktörler insan sağlığını ve iş verimini olumsuz yönde
etkileyebilir. Bu olumsuz etkileri azalmak için birçok bilimden veri alan disiplinlerarası bilim
dalı olan ergonomi den faydalanılmalıdır.

Ergonomi (iş yasası), “ergo=iş, çalışma”, ve “nomos=yasa” anlamlarına gelen yunanca


sözcüklerin birleştirilmesiyle oluşmaktadır. Ergonomi; işçinin ve içerisinde çalıştığı çevrenin
ilişkisini inceleyen ve bu arada çıkan problemlere anatomik, fizyolojik ve psikolojik bilgiler
ışığı altında çözüm arayan bir disiplindir. Ergonomi; insan, teknik ve çevre uyumunun temel
kurallarını ortaya koyan çok disiplinli bir bilim dalıdır.
Ergonomi; işçi rahatlığını ve iş başarısını artırmayı amaçlayan, çalışma şartlarıyla insan
yetenekleri arasında optimum uyumu sağlamaya çalışan bir bilim dalıdır.

Daha kapsamlı bir tanım ile ergonomi; insanların anatomik özelliklerini, antropometrik
karakteristiklerini, fizyolojik kapasite ve toleranslarını göz önünde tutarak, endüstriyel iş
ortamındaki tüm faktörlerin etkisiyle oluşabilecek, organik, psikososyal stresler karşısında,
sistem verimliliği ve insan-makina-çevre uyumunun temel yasalarını ortaya koymaya çalışan,
çok disiplinli bir araştırma ve geliştirme alanı olarak ifade edilebilir.

1.3. Ergonominin Tarihçesi


Ergonomi tarihinde öncellikle F.W.Taylor’dan söz edilmelidir. Taylor 18. Yüzyılın ikinci
yarısında iş düzeni anlayışını geliştirmiş, iş görenlerin daha verimli ve düzenli nasıl
çalışabilecekleri üzerine çalışmalar yapmıştır. Taylor, işgücü verimini artırmak için işçilerin
kullandığı araç ve gereçlerde bir takım değişiklikler tasarlamış, işe uygun işçi seçmenin, işçiyi
iş başında eğitmenin, verimli işçiye daha çok ücret vermenin yararları üzerinde durmuştur.

1910’larda ergonomik yaklaşımlara öncülük eden iki yeni metot girişimi dikkati çekmiştir.
Bunlardan birincisi, mühendis Gillbreth ile psikolog olan eşinin geliştirdikleri İş ve Zaman
Etüdü (Time and Motion Study), ikincisi ise, iş başında enerji harcamayı önlemek için, Oksijen
Tüketimi (Oxygen Uptake) formülünü geliştiren ve gaz geçirmez örnek alma torbaları ile
tanınmış Douglas’ın çalışmalarından bahsedilebilir. Günümüzde her iki yaklaşım da
geliştirilmiş metodlarıyla halen kullanılmaktadır.

Ergonomi bilim alanının ilk adımları uygulamalı psikoloji uzmanlarınca atılmıştır.


Munsterberg’in 1913 yılında yayınladığı ‘Endüstriyel Etkinliklerde Psikoloji’ yapıtı bu konuda
öncü bir eserdir. 1921 yılında ise Cambridge üniversitesinde ilk deneysel psikoloji laboratuvarı
kurulmuştur. Birinci Dünya Savaşı ardından İngiltere’de “Yorgunluk Araştırmaları Kurulu”
oluşturulmuş ve “Ulusal Endüstri Psikolojisi Enstitüsü’nün” kurulmasına kadar, adı geçen
kurul, deneysel çalışmaları ve uygulamalı araştırmaları desteklemiştir.

İkinci Dünya Savaşı Ergonomi bilimi açısından gelişmenin en fazla olduğu yıllar olarak ifade
edilebilir. Savaş araçları yapımı için artan mekanizasyon süreci de makinelerin özellikleri
abartılarak insan-makine sistemleri ihmal edildiğinden ortaya çıkan başarısızlıklar bu
başarısızlıkların nedeni ve bunun sonucunda yaşayan kayıplar araştırıldığında Ergonomi
bilimine verilmesi gereken önem daha iyi ortaya çıkmıştır.

II. Dünya savaşının ardından İngiltere’de Oxford Medical Research Unit ile Cambridge
Applied Psychology Unit kurulmuştur. Amerika Birleşik Devletlerinde de Dayton Aeromodical
Laboratory Psychology Branch kurularak çeşitli araştırmalara başlanılmıştır. Bu kuruluşlarda
insan ve iş psikolojisi yaklaşımlarından çok insan-makine ara kesiti sorunları dile getirilmiştir.

İngiltere’de bu gelişmeler olurken, ABD Hava Kuvvetleri’nden Fitts ve Deniz Araştırmaları


Bürosu’ndan Taylor, 1940’larda yaptıkları araştırmalar ile, araç-gereç ve malzeme
tasarımlarına önemli yenilikler getirmişlerdir. ABD’de John Hopkins, Tafts ve Princeton
Üniversitelerinin de katkıları ile yapılan benzer çalışmalar önceleri, “İnsan Mühendisliği” adı
altında toplanmış, daha sonra da “İnsan Faktörü Mühendisliği” deyimi kullanılmaya
başlanmıştır. Son zamanlarda ise ABD kaynakları sadece “İnsan Faktörü” deyimini
kullanmaktadır.

1940’lara kadar yapılan çalışmaların dağınık oluşu çeşitli güçlüklere sebep olduğundan,
1949’da Oxford Üniversitesinde ve Murrel’in başkanlığında anatomi, antropoloji, fizyoloji,
psikoloji, mühendislik bilimleri, tasarımcılar gibi çeşitli uzmanlık alanlarından gelen
araştırmacılar ile yapılan toplantıda “Ergonomi” teriminin kullanılması önerilmiştir. Böylece,
yunanca’da iş (ergo) ve yasalar (namos) kelimelerinden üretilen kavram bu yeni isim ile, iş
yaşamı ve iş görmenin doğal yasalarını ilgi alanında gören tüm meslek adamlarının çabalarını
tek bir başlık altında toplamak olanağı doğmuştur.

ABD’de Human Factors Engineering, İsveç’te Biotechnology, İngiltere’de Applied Psychology


ve Almanya’da da Arbeir Physiology gibi ilgi alanlarını ve farklı yaklaşımları içine alan ve
ayrıca; Industrial Psychlogy, Work Study, Human Biodynamics gibi uğraş alanlarını da çatısı
altında toplayabilen bir bilimsel yaklaşım da böylece doğmuş oldu.

1949’dan bu yana, ergonominin gelişmesi farklı boyutlara ulaşmış olup; ilk zamanlar, ekipman
tasarımı araştırmalarında sadece uygulamalı psikoloji yaklaşımının yeterli olmayacağı
görülerek çok disiplinli bir kapsam benimsenmiştir. O zamana kadar genellikle düğmeler,
kontrol düzenekleri, göstergeler, makine boyutları ve paneller gibi konularla uğraşılırken,
Oxford toplantısından sonra konu, daha geniş bir perspektif içinde ele alınmaya başlanmıştır.
Bunu gerçekleştirmede ilk adım ise “Ergonomi Araştırmaları Konseyi’nin” (Ergonomics
Research Council) kurulması olmuştur. Bu kuruluşun çalışmaları uluslararası bir işbirliğini de
amaçladığı halde, böyle bir birleşme ancak 1961 yılında Stockholm’de yapılan uluslararası bir
toplantıda gerçekleştirilebilmiştir. Bu toplantı vesilesiyle “Uluslararası Ergonomi Topluluğu”
(International Ergonomics Society) kurulmuş ve merkezi İngiltere’de bulunan bu uluslararası
cemiyetin bu alanda önemli bir birleştirici etkisi olmuştur.

Türkiye’de ergonomi düşüncesi dolaylı yollardan da olsa, en önce Ankara Üniversitesi Ziraat
Fakültesi’nde “Ziraatte Canlı Kuvvet Kaynakları” kürsüsünün kurulmasıyla konu edilmeye
başlanmıştır. 1969 yılına kadar bu kürsüde genellikle mekanik kuvvet kaynakları üzerinde
çalışılmıştır. Dinçer’in “İnsan Emeği ve Ziraatteki Prodüktivitesi”, “Çalışma Şekli ve Kas
Yorgunluğu” çalışmalarıyla insan faktörü konusunu da uğraş alanı içine almıştır.
1970’lerde, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında ergonomik yaklaşım görüşü Ankara’da Refik
Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü’nde C. Erkan’ın çabalarıyla gündeme gelmiş ve 1968 yılında
Çalışma Bakanlığı ve Dünya Çalışma Teşkilatı (ILO) işbirliği ile modern bir İşçi Sağlığı ve İş
Güvenliği Merkezi (İSGÜM) kurulması için çalışmalara başlanmıştır. Bu merkezin, modern
cihazlar ile donatılmış ergonomi ünitesi ancak 1972 yılında kurulabilmiştir.

Ergonomi 1971 yılında ODTÜ de Endüstri Mühendisliği Bölümünde “Human Factors


Engineering” adı altında ders programına alınmıştır. 1980’lerde Dokuz Eylül Üniversitesi’nde
Endüstri Mühendisliği bölümüne bağı olarak çağdaş bir laboratuar kurulmuştur. Ülkemizde
ayrıca Milli Podüktive Merkezi Ergonomi biliminin gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Kurumca düzenlenen “Ergonomi”, “İşyerlerinde Fiziksel Ortamların İyileştirilmesi”, “Endüstri
Mühendisliğinin İşletmelere Katkısı” gibi çeşitli konularda düzenlenen seminerlerle ergonomi
literatürünün gelişmesine önemli katkılar yapılmıştır.

1.4. Ergonominin Amacı ve Yararları


Ergonominin amacı, çalışanlar ile yapılan iş arasında iyi bir uyum sağlayarak, insanın çalışırken
aşırı zorlanmalarını ve buna bağlı olası yıpranmasını önlemek ve yapılan iyileştirmeler ile iş
başarımını artırmaktır.
Ergonomi, çalışanla işi arasındaki istenen uyumu gerçekleştirebilmek için, öncelikle insanın
yeteneklerini en iyi kullanabileceği bir işe yerleştirmeyi amaçlar. En uygun yerleşimi
sağlayabilmek için de insanı tüm boyutlarıyla inceler. Temel olarak ergonomik çalışmalarla
ulaşılmak istenen temel hedef; çalışma ortamında insana zarar verebilecek tehlikelerin yok
edilmesinin de ötesinde çalışma ortamını insanın hoşuna gidecek ve onu mutlu kılacak bir
ortama dönüştürmektir. Yani; insanca çalışma ortamı olarak tanımlayabileceğimiz böyle bir
ortamı hazırlamaktır. Böyle bir ortamda;
 Araç ve gereçler, insan özelliklerine ve yeteneklerine göre tasarlanır
 Çalışma yöntemleri ve çevre koşulları insana uygun duruma getirilir
 Yapılan işin anlamlı, ilginç ve yararlı olarak algılanması sağlanır
 Çalışanlara yeteneklerini kullanma ve kendilerini kanıtlama olanağı verilir
 Çalışanların kendilerini bir değer olarak görmeleri sağlanır.

Böylece iş sisteminin insan üzerinde oluşturduğu fizyolojik ve psikolojik zorlanma en aza


indirilmeye çalışılır. Ergonomik uygulamaların başarıyla yerine getirilmesiyle birlikte iş süresi
kısalır; yorgunluk, iş stresi, kazalar, işe devamsızlık, iş gücü kayıpları, malzemenin bozulması,
malzemenin israfı azalırken kalite, üretkenlik, verimlilik ve kar yükselir.
Ergonomi'nin temel ilgi alanı, insanın işe adaptasyonunun sağlanması olduğundan, araştırmalar
daha çok işçilerin seçimi, sınıflandırılması ve eğitimi konularında yoğunlaşmıştır. Günümüzde
ise, geçmişte olduğu gibi, insanın işe adaptasyonu değil, işin insana adaptasyonu ergonominin
temel felsefesi olmuştur.

1.5. Ergonominin Kapsamı


Ergonominin konusu iş ve insan ilişkileri ve bu ilişkileri etkileyen çevresel faktörlerdir. İnsan
özellikleri, insan-makine ilişkisi, çalışma koşulları bir bütün olarak ergonominin çalışma
alanına girer. Başka bir ifadeyle masanızın yüksekliği, sandalyenizin rahatlığı, çalıştığınız yerin
havasının nemi, gürültü düzeyi, dinlenme araları, çalışma tezgahının konumu, gösterge düzeni,
gösterge-kontrol ilişkisinin uygunluğu, çalışma alanının boyutu, renklerin kullanımı,
aydınlatmanın yeterliliği vb. konular ergonominin çalışma konularıdır. Ayrıca ergonominin
uğraş alanları aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.
Ergonominin uğraş alanları:
 İnsan özellikleri ve kapasite sınırları  Ücret yapısı.
 Duyusal ve fiziksel özellikler.  İnsan makine ilişkisi
 Duyusal ve fiziksel kapasite sınırları.  Gösterge-kontrol panel düzeni.
 Çalışma koşulları  Mekanik sorunlar.
 Duruş ve hareketler.  Çevresel koşullar
 Yorgunluk. (aydınlatma, gürültü, titreşim, iklim vb.)
 Gerilim.  Toksin maddeler,
 Monotonluk.  Otorite, yetki, sorumluluk dağılımı
 İş güvenliği.  Buharlar, gazlar ve radyasyon.
 İş kazaları.  Düzenve temizlik.
 Motivasyon  Renk ve manzara
 Vardiya çalışması.  Çalışma süreleri.

1.6. Ergonominin Sınıflandırılması


Ergonomi konusunda yapılan araştırma ve uygulamalar literatürde; fiziksel ergonomi, bilişsel
ergonomi ve organizasyonel-yönetimsel ergonomi olmak üzere üç grup altında toplandığı
görülmektedir.

Fiziksel Ergonomi:
Fiziksel ergonomi, klasik olarak nitelendirilen ve daha çok endüstri mühendisliği içerisinde ele
alınan konuları kapsamaktadır. Özellikle fiziksel çevrenin tasarlanması, çalışan insanın sağlık
ve güvenliğine ilişkin tasarımlar, insan vücut ölçüleri ve vücudun bir çalışma ortamı içerisinde
en iyi kullanımını konuları kapsamaktadır. İnsanın fiziksel ve vücut yapısı ile fiziki
pozisyonlarına yönelik olarak iş araçlarının kullanım tarzı arasında yüksek oranda uyum
sağlanmalıdır. Fiziksel ergonomi kapsamında yapılan çalışmalar aşağıdaki gibi
sınıflandırılabilir.
A. Fiziksel Çevrenin tasarımı
 Gürültü
 Titreşim
 Aydınlatma
 Isıtma
 Havalandırma
 Kimyasal Zararlılar

B. Sağlık ve Güvenlik Tasarımı


 Yaralanma Riski ve Kontrol
 El ile Taşıma
 Koruyucu Araç-Gereç

C. Performans Modelleme
D. Vücut Konumunun İncelenmesi
E. Uzanma Mesafesi (Kol ve Eller)
F. Mühendislik Antropometrisi
G. Robotlu Sistemlerde İnsanın İncelenmesi
H. Ekran Önü Çalışmasında Tasarım

Bilişsel Ergonomi:
18.yüzyılın sonlarına doğru, önce İngiltere ve daha sonra diğer batı ülkelerinde yayılan sanayi
devrimi, ev temelli, insan gücüne dayalı üretimden, büyük ölçekli fabrika üretimine geçilmesini
sağlamıştır. Böylece üretim sistemlerinde geniş kapsamlı mekanizasyon devri başlamıştır.
Bunun sonucu olarak insanın üretimdeki işlevi, işi bizzat yapmaktan, işi yapan makinayı kontrol
etmeye dönüşmüştür. 1950 ve 1960’lı yıllarda gerçekleşen enformasyon devrimi (bilgi
teknolojisindeki gelişme), insanın üretim sistemlerinde üstlendiği düzenleme ve kontrol
işlevlerinde de çeşitli değişikliklere yol açmıştır. Temel algılama ve motor aktiviteler gibi
beynin işlevi olan fonksiyonlar da gelişen teknolojinin sorumluluğuna verilmeye başlanmıştır.
Fiziksel dayanıklılık yerine, dikkat ve uyanıklık; fiziksel ustalık yerine, planlama ve olaylar
arasında ilişki kurma; fiziksel güç ve kuvvet yerine, problem çözme kabiliyeti önem kazanmaya
başlamıştır.
Bu gelişmelerle birlikte insanın fiziksel rahatlığı ve sağlığı ile ilgilenen Ergonomi’nin ilgi alanı
da genişlemiştir. Böylece Fiziksel Ergonominin yanı sıra Bilişsel Ergonomi ve Organizasyonel
Ergonomi de, Ergonomi’nin birer alt dalı olarak kabul görmeye başlanmıştır. Bilişsel
Ergonomi, yapılan iş ile beyin arasındaki karşılıklı etkileşimi inceler. Bilişsel psikoloji ile
birçok ortak yöne sahip olmakla birlikte, esas amacı sadece insanın bilişsel özelliklerini
anlamaya çalışmak değildir. Aynı zamanda ve daha da önemlisi insan beyninin işi nasıl
etkilediği ve işten işten nasıl etkilendiği üzerinde çalışır ve elde edilen bilgileri çalışma
sistemlerinin tasarım ve değerlendirilmesinde kullanır. Bunun için de, Fiziksel Ergonomi’nin
yaptığı gibi sadece iş ortamının kalite ve rahatlığıyla ilgilenmez, aynı zamanda üretilen ürün de
dahil olmak üzere, yapılan işin kalitesiyle ilgilidir.

Günümüzde bilgisayarların gelişmesiyle birlikte, bilgi ve bilişim sistemleri gelişmekte ve


bilgisayar aracılığı ile bilginin gerekli kişi ve yerlere en kısa zamanda doğru olarak ulaşması
mümkün olabilmektedir. Bu hızlı teknolojik değişim içinde insanın bu tempoya ayak
uydurabilmesi için, iş sistemleri tasarlanırken insan unsurunu, insan-makine veya insan-
bilgisayar etkileşimini dikkate almak gerekir. İşte bu noktada, bilgi teknolojisine dayanan
modern iş sistemlerinin tasarlanmasında, işin insana uyumunu inceleyen bilim dalı olan
ergonomiden yararlanılmaktadır.
Bilişsel Ergonomi, insan-bilgisayar sistemlerinde daha etkin ve verimli bir çalışma
sağlayabilmek için kullanıcı-görev-sistem etkileşimini sistematik olarak incelemektedir.
Bilişsel ergonominin uğraş alanları aşağıdaki gibi sıralanabilir.
 İnsan hatası
 Göstergelerin tasarımı
 Yetenek kazanma ve kazanılanların korunması
 Personel eğitimi
 Zeki sistemler
 Analizlerin sınıflandırılması
 Test ve muayene
 İnsan gücü planlama ve programlama
 Zihinsel yük ve yüklenme
 Enformasyon sistemlerinin tasarımı ve kullanımı

Bilişsel ergonominin çok geniş bir uğraş alanı olduğu görülmektedir. Burada amaç insanları ve
özellikle çalışma çevresini inceleyerek en uygun sistemlerin kurulmasıdır. Bu amaç
doğrultusunda bürolarda çalışanların daha rahat teknolojik imkanlardan faydalanması için
ergonomik faktörlere dikkat edilmesi gerekmektedir.

Organizasyonel ve Yönetimsel Ergonomi:


Geleneksel olarak Ergonomi, belli işlerin, iş gruplarının ve ilgili insan-makine arayüzlerinin
(man-machine interface) tasarımına yoğunlaşmıştır. Bir sistemin tasarımında, öncelikle, amacı
gerçekleştirmek için yapılması gerekli olan çalışmalar belirlenir. Bu çalışmalar, spesifik
fonksiyonları tanımlamak için analiz edilirler. Bu aşamada, ergonomist tasarım prosesine dahil
olur ve insanın performans kabiliyet ve sınırları ile diğer özelliklerini dikkate alarak,
fonksiyonların, donanım, yazılım ve iş görene atanmasını sağlar. Bu aşamadan sonra
ergonomist, iş analizi, spesifik işlerin tasarımı ve gruplandırılması, insan-makine arayüzlerinin
tasarımı vb. görevleri, insan-makine arayüzü teknolojisini kullanarak yapar. Ergonomistin
geleneksel olan bu işlevi, sistem analizi çatısı altında gerçekleşmekle birlikte, şahıs, grup ve alt
sistem seviyesinde yapılır. Son yıllarda Ergonomi’nin bu alanda yapılan çalışmalarına
Mikroergonomi adı verilmektedir. Başarılı bir sistem tasarımı için Ergonomi'nin geleneksel
olan bu işlevinin yanı sıra, sistemin, yönetim ve organizasyon yapısı bakımından da insan
orijinli bir değerlendirmeye tabi tutulması gerekmektedir.

Bu kısımda, Ergonomi’nin, makro düzeydeki yönetim ve organizasyon boyutları dikkate


alınarak yapılan sistem tasarımı çalışmalarına verilen ad olan Makroergonomik yaklaşımlar
üzerinde durulmuştur. Mikroergonomik düzeyde çok iyi tasarlanmış sistemler, sistemin
Makroergonomik tasarımına yeteri derecede önem verilmediğinden dolayı, başarısız
olabilmektedirler.
Dünyanın hemen her ülkesinde yukarıda sayılan bu alt ergonomi alanlarında çok sayıda
kuramsal ve uygulamalı araştırmalar yapılmaktadır. Ancak hatırdan çıkarılmaması gereken
önemli bir nokta, ergonomik araştırmalarda hemen hemen tüm iş sistemlerinin dinamik
karmaşıklık içermesidir. Bu karmaşıklık arttıkça parametreler arasındaki etkileşim ve bulanıkta
artar. Dolayısıyla her araştırmayı kendi özel koşulları içinde değerlendirmek gerekir.
Organizasyonel ve yönetimsel ergonomi aşağıdaki şekilde sınıflandırabilir.
 Çalışanların katılımı
 Teknoloji yönetimi ve organizasyonel değişim
 İş programlama
 Performans modelleme
 Toplam kalite yönetimi
 Sosyo-teknik organizasyon tasarım
 Proje yönetimi
 Yönetim değişimi
 Bilgisayar destekli yönetim
 Bakımda insan öğesi
 Yönerge ve standartlar
 Katılımcı ergonomi
 Makro ergonomi
1.7. İnsan Kaynağının Önemi
İnsan kaynağı; malzeme, teçhizat, enerji gibi tüm üretim kaynaklarının içinde en önemlisidir.
Çünkü insan; tüm kaynakların gerektiği gibi tahsis edilmesini sağlar, kaynakların doğru miktar
ve özelliklerini tespit eder, kaynakların kontrolünü ve ayarlamalarını yapar, süreç içinde görev
alır. İnsan tüm kaynakların içinde çevresel koşullara karşı en duyarlı olanı olup ve bütün
kaynaklar arasında psikolojik ortama duyarlı olan tek kaynaktır.

Bu yüzden insan performansı üretim veya hizmet sürecinde rol oynayan en değişken girdidir.
Bu özelliğiyle insan, kalitede rol oynayan en önemli değişkendir. Bu nedenle yöneticilerin
hangi tip organizasyonda olursa olsun karşılaştıkları ve çözmek zorunda oldukları en büyük
problem çalışanlarından en yüksek performansı nasıl elde edebilecekleridir. Yöneticiler
çalışanların maksimum çabayı göstermeleri için ilk olarak onları motive etmelidir. Çalışanın
motivasyonunu etkiyen etmenler farklı olmakla birlikte genel olarak aşağıdaki başlıklar altında
toplamak mümkündür. Bunlar;
 İşi çalışan için önemli hale getirmek.
 İşi yapabilecek ve kendini geliştirebilecek potansiyeli olan kişileri seçmek.
 Çalışana işinden ne beklendiğini açıkça belirtmek.
 Çalışanı gerekli bilgi, beceri ve davranışı kazanacak şekilde eğitmek.
 Performansı değerlendirmek, sonuçlar ve beklentiler ile ilgili mutabakat ve iletişim
sağlamak.
 Çalışana performansını artırmada yardımcı olmak.
 Çalışanla ilişkiyi sürdürmek.
 Yüksek performansı ödüllendirmek.
 Çalışana uygun bir iş ortamı oluşturmak.

1.8. İnsan ve Makine Sistemleri


İnsan canlı bir organizma olup insanı makineden ayıran en önemli özellik; düşünebilmesi ve
makine sistemine hâkim olmasıdır. Oysa makine ise; sadece kendine verilen işlemleri yapan
mekanik araçlardır. İnsan beyni mekanik olmayıp, makine sisteminin dışında mantık kurallarını
da uygulayabilmektedir. İnsan beyin gücü ile makine sistemlerine hükmetmekte ve makine
sistemlerinin çalıştırılmasına yön vermektedir. Bilim ve teknolojinin baş döndürücü bir hale
gelmesi ile birlikte, makine ile insan uyumu zorunlu bir hal almıştır. Ergonomik yaklaşımda
sistemler; insan, makine, çevre ilişkilerinin içinde düşünülmektedir. Sistem kavramı ise;
psikolojik, sosyolojik, biyolojik gibi farklı yaklaşımların genelidir. Bir insan-makine sisteminin
temel amacını gerçekleştirebilmek için, o sistemin temel girdilerinin kapasite ve becerilerinin
optimal düzeyde birleştirilmiş olması gerekir. Sistemi temsil eden tarafların gereksinmeleri ise
ancak, o sistemi bir bütün olarak düşünmekle belirlenebilir.
İnsan ve makinenin entegrasyonu ile üretim sistemlerinde geniş çaplı verimlilik yakalanmıştır.
İnsan ve makinenin uyumu ile üretim, kalite, zaman, maliyet ve ürün değerleri arasında büyük
faydalar sağlanmıştır. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte makine üretim ve hizmet alanlarında
daha kapsamlı çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen bu çalışmalar ile daha hızlı
üretim, zamanın verimliliği, üretim tekniklerinin gelişmesi, otomasyon üretim sistemine
geçilmesi, sanayinin daha iyi noktaya taşınması sağlanmıştır.

Üretimde makine sistemleri ve fonksiyonlarının kullanım kolaylığı sayesinde işlevlerin insan


faktörü üzerindeki oluşturduğu birçok sorun ortadan kalkmıştır. Bu sorunların kalkması bir
yönden çalışanlara fayda getirirken bir diğer yönde ise bazı sorunların oluşmasına zemin
oluşturmuştur. Makine performansı ile insan performansının birbiri ile örtüşmemesi sonucunda,
fiziksel ve ruhsal sorunlar ortaya çıkmakta ve iş verimi ve maliyetleri yükseltmektedir. Bu
nedenle makine sistemlerinin bir bütünleşik hale getirilerek en fazla faydanın sağlanması
gerekir. Bu noktada ergonomi bilimi devreye girmekte ve mühendislik teknolojisi ile makine
teknolojisini insan faktörü üzerine uyarlamaktadır. Makine sistemlerinde oluşan karmaşıklıklar
nedeni ile bazı temel amaçlar farklılaşmakta ve potansiyel sorunların doğmasına neden
oluşturmaktadır. Bu aşamada tasarımcı makine ve insana yönelik sistemleri oluştururken bazı
kriterleri dikkate almak zorundadır. Kalite, kullanım kolaylığı, fonksiyonel olması, enerji
tüketimi bakımından maliyetleri en asgariye düşürecek şekilde tasarımlar gerçekleştirilmelidir.

Makine sistemlerinin bakımı, onarımı, yenilenmesi ve buna benzer durumların iyileştirilmesine


ilişkin olarak, tasarımcı insanla bu makine organizasyonunu bütünleştirmesi gerekir. Kullanılan
ekipmanlar, oluşan sorunların giderilmesine katkı sağlamalı ve çalışanın fiziksel yönde rahat
hareket etmesine katkı sağlamalıdır. Makine sistemleri mekanik, hidrolik, elektrik ya da
elektronik operatörler ile çalıştırılmaktadır. Mekanik sistemle çalışan makineler ise insanın kas
ve fiziksel gücü ile gerçekleştirildiğinden, bu tip organizasyonlarda insan faktörü dikkate
alınmalıdır. Bu durum dikkate alınmadığında iş verimi ve çalışma memnuniyeti ortadan
kalkmakta ve böyle durumlarda çalışanın fiziksel ve ruhsal sorunları da artmaktadır.

Yararlanılan Kaynaklar
İncir G., 1983, “İmalat Sanayii İşyerlerindeki Ergonomik Uygulamalara Genel Bir Bakış”,
MPM Yayınları, Ankara.
Bağış, A. Ergonomi ders Notları…….
Dr. Necmettin Erkan, 1988, “Ergonomi: Verimlilik, Sağlık ve Güvenlik için İnsan Faktörü
Mühendisliği”, MPM Yayınları, Ankara.

Sabancı A., 1977, “Tarımda İnsan-Makine İlişkileri ve Antropmetrik Ölçülerin Önemi”,


Tarımsal Mekanizasyon Semineri, Çukurova Üniversitesi, Adana.

Verimliliği Artırıcı Yaklaşım ve Teknikler Dizisi,2005, MPM Yayınları.


Bakkaloğlu, O., 1999, İnsan Performansını Etkileyen Faktörlerin ve İnsandan Kaynaklanan
Hataların Bulanık Kümeler ile İncelenmesi, Tez (Doktora), İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü

ÖZOK, A. Fahri. (1995). Ergonomi Alanındaki Son Gelişmeler, İstanbul: Milli Prodüktivite
Merkezi Yayınları.

EMRE, Aynur. (1995).Bilişsel Ergonomi, İstanbul: Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları.


(224033)

You might also like