Professional Documents
Culture Documents
Idoc - Pub Evket Pamuk Osmanl Mparatorluunda Parann Tarihics
Idoc - Pub Evket Pamuk Osmanl Mparatorluunda Parann Tarihics
,�
�_:;,-:...::_ ·::�·:J.it:��t.>::·· ·-.�
-�=--�_;.2��:�!!;.�,:-:! . .,.,..... ·::,���
�'"i1.;,:.' �·,./.-'·•. :::-\:ıtı
-�--�I<:"...;,�;�·• .-��:C.
-A=ıı.::��:.:.�.. :- ,..-.�a
·":�--�z-,-�-- -�
.. ·.;�:.:""':r.:�:o'iWi'
".. lii!il!'l
ii l!!lil
! ııt:ı
l !!II
WG!i;ı>;<· _:-:;_-;;.:. . -�
-----··.,;:-""'' .;;,e
� II!IIM--Ril<liBl'".i.•�·9�. ..-:�'
::.--::ı:��:!B . :.-...�
Ll$!�:· .::_-�
•
L·E�-:-
Prof Dr. Şevket Pamuk Boğazifi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü ve
Ekonomi Bölümü iiğretim üyesidir. Ankara, Orta Doğu Teknik,
Pennsylvania, Villanova, Princeton ve Michigan üniversitelerinde de
öğretim üyeliği yapmıpır. Osmanlı Ekonomisinde Bağımlılık ve Büyüme
(Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1994, 2. Baskı), Osmanlı-Türkiye
İktisadi Tarihi, 1 500- 1 9 1 4 (4. Baskı, 1997) ve A History of the Middle
East Economies in the Twentieth Century (Roger Owen ile birlikte,
1998) baJlıklı kitapları vardır. Osmanlı İmparatorluğu'nda fiyatlar,
ücretler ve servetler konusunda arapırma/arını sürdürmektedir. Bu kitap
Cambridge Üniversitesi Yayınları arasında da yayım/anıyor.
Yeşim'e
ÖN SÖZ
Fernand Braudel, Civilization and Capitalism, 15th- 1 8th Century, c. lll: The
Perspective of the World, Harper and Row, New York, 1 982, s . 473.
cağını gördüler. Bu nedenle, devlet müdahaleciliği zaman içinde daha se
çici bir nitelik aldı, esas olarak başkentin ve ordunun iaşesinde ve sınırlı
sayıda mal için uygulanmaya başladı . Belki daha da önemli olarak, narh
sürekli uygulanan bir politika aracı olmaktan çıktı, savaş, iaşe darlıkları ve
parasal bunalım gibi olağanüstü dönemlerde başvurulan bir araç durumu
na geldi .
Parasal konularla ilgili metin sayısının az olması nedeniyle, Osmanlİia
nn düşünceleri hakkındaki bilgilerimiz sınırlıdır. Yine de, devletin para
konusundaki uygulamalanna bakarak bir hayli mesafe almak mümkündür.
Bu uygulamalar, Osmanlı bürokratlarının para konularına müdahalenin
ticaret ve kent ekonomisine müdahaleden çok daha güç olduğunu, daha
önce bilmeseler bile bir süre sonra öğrendiklerine işaret ediyor. Gerçek
ten de tüccar ve sarrafların değerli madenler, sikke ve ödeme akışındaki
faaliyetlerini denetleyebilmek, ticareti ve mal akışını denetiernekten çok
daha zordu . Bu nedenle , Osmanlılar para konularında daha esnek ve
pragmatik davranmaya başladılar. Osmanlıların parasal uygulamalarının
yeniden değerlendirilmesi, Osmanlı iktisadi zihniyetine ilişkin varsayımla
nmızı da gözden geçirmemizi sağlayacaktır.
Para tarihinin bize yeni açılımlar sağladığı bir diğer önemli konu da,
viii Osmanlı tarihindeki uzun dönemli iktisadi dalgalanmalar veya konjonk
türlerdir. Parasal ve iktisadi koşullar arasında iki yönlü bir etkileşim vardır.
ilişkinin bir yönünde, parasal istikrarın, ticaret ve üretimin gelişmesine
olanak sağladığını, buna karşılık, parasal istikrarsızlıkların veya değerli ma
den darlıklarının kredi, üretim ve ticaret üzerinde olumsuz etkiler yarattı
ğını biliyoruz. ilişkinin diğer yönünde ise, iktisadi genişleme veya refah
dönemlerinde , devletin daha fazla vergi geliri toplayarak parasal istikrara
katkıda bulunduğunu, buna karşılık, iktisadi durgunluk veya daralma dö
nemlerinde, bozulan mali koşulların parasal istikrarı da olumsuz etkiledi
ğini görüyoruz. Bu karşılıklı etkileşim nedeniyle, uzun dönemde parasal
ve iktisadi koşullar arasında önemli koşurluklar beklenmelidir. Öyleyse,
Osmanlı tarihindeki uzun vadeli parasal koşulların ya da konjonktürlerio
ortaya çıkarılması, bize iktisadi dalgalanmalar ve konjonktürler hakkında
da çok değerli yeni bilgiler sağlayacaktır.
Örneğin, bugün iktisat tarihçilerinin çoğunluğu, 1 6 . yüzyılın, 1 5 80'le
re kadar, en azından Balkanlar ve Anadolu'da bir demografik ve iktisadi
genişleme dönemi olduğunu düşünürler. Para tarihinin bize sağladığı veri
ler, bu genel tabioyla uyum içindedir. Buna karşılık, 1 7 . yüzyıla ilişkin bil
gilerimiz çok daha sınırlıdır. Son dönemlere kadar Osmanlı tarihçiliği, 1 6 .
yüzyıldan sonra sürekli gerileyen bir imparatorluk tablosu çizmekteydi.
Ancak, bu paradigma yerini devletin kendisini yeniden örgütleyebilme ve
değişen koşullara uyum sağlayabilme yeteneğini vurgulayan daha farklı bir
çerçeveye terk etmektedir. Bu esneklik, imparatorluğun varlığını yüzyıllar
boyunca sürdürebilmesini açıklamaya da yardımcı olmaktadır.
Bu paradigma değişikliğinin bir uzantısı olarak, iktisat tarihçileri de
1 7 . ve 1 8 . yüzyılların kesintisiz bir bunalım ve durgunluk dönemi olduğu
tezini sorgulamaya başladılar. 1 8 . yüzyılda ticaretin canlandığına, üreti
min arttığına kimi iktisat tarihçileri zaten yıllar önce işaret etmişlerdi . Yi
ne de para tarihinin bu tartışmalara yapacağı önemli katkılar vardır. Nite
kim bu kitabın bulguları, 1 7 . yüzyılın parasal açıdan bir istikrarsızlık ve
hatta çözülüş dönemi olduğuna, buna karşılık, sürekli gerileme veya bu
nalım tezinin savunulamaz olduğuna işaret ediyor. 1 8 . yüzyılın Osmanlı
para düzeni için yeni bir para biriminin yerleştirildiği , imparatorluğun
merkezi ile uzak eyalerleri ya da çevresi arasındaki bağların güçlendiği bir
toparlanma dönemi olduğu anlaşılıyor. Toparlanma eğilimi sadece para
alanında ortaya çıkmış olamaz . Bu parasal gelişmeleri yine toparlanma yö
nündeki iktisadi ve hatta siyasi gelişmelerle birlikte düşünmek gerekiyor.
Son yıllara kadar iktisat tarihçileri Osmanlı tarihindeki en hızlı tağşiş ve
enflasyonun 16. yüzyıl ile 17 . yüzyılın başlarında, Fiyat Devrimi sırasında
gerçekleştiğini varsayıyorlardı . Oysa, bu kitabın bulguları ve fiyat tarihi
üzerine henüz bitmemiş olan bir diğer araştırmanın ön sonuçları, en hızlı
tağşiş ve fiyat artışlarının 1 9 . yüzyılın başlarında, Tanzimat'ın hemen ön
cesinde, savaşlar, ayaklanmalar ve reform çabaları sırasında ortaya çıktığını
gösteriyor. Ancak tağşişler bir yandan devlete ek mali gelir sağlarken, öte
yandan da özellikle başkentte önemli bir siyasal muhalefet yaratmaktaydı.
Bu nedenle, Osmanlı tağşişlerini incelerken bir siyasal iktisat yaklaşımı kul
lanmak gerekiyor. Fiyat artışlarının boyutlarını, nedenlerini ve sonuçlarını
daha ayrıntılı olarak ortaya koyunca, sadece dönemin iktisadi ve toplumsal
tarihine değil, siyasal gelişmelerine de ışık tutmak mümkün olacak.
Son otuz yılda iktisadi ve toplumsal tarih alanında yapılan araştırmala
rın bir hayli zenginleşmesine karşın, para tarihi Osmanlı tarihçiliğinin en
az çalışılmış, en az gelişmiş alanlarından biri olarak kalmıştır. Bırakınız
Osmanlı para düzeninin genel yapısını ve mantığını, bugün elimizde im
paratorluğun değişik bölgelerindeki parasal düzenlernelerin ve kurumla
rın özellikleri ve zaman içinde nasıl evrildikleri konusunda bir çalışma
bulunmuyor. Elimizdeki monografiler sadece kısmi görünümler sunabil
mekte . Nümizmatik yayınlar ise pek çok ayrıntıya ışık tutmakla birlikte,
özellikle iktisat tarihinin sorunları açısından bakıldığında, yeterince kap
samlı değiller. Para tarihi üzerine çalışanların karşı karşıya olduğu bir
tehlike de , para ve maliye konularında kökenieri şu ya da bu vakanüvise
kadar giden ve zaman içinde tekrarlana tekrarlana kesin doğrulara dönü-
şen, bir kısmı yararlı , ancak bir kısmı da yanlış ve yanıltıcı bilgi parçaları
dır. Bu malzemenin içinde doğruyla yanlışı, çöple samanı birbirinden
ayırabilmek için, her şeyden önce, Osmanlı para birimlerinin zaman için
de değişen standartlarını bu malzemeden bağımsız olarak inşa etmek ge
rekiyordu.
Nitekim, araştırmanın erken aşamalanndan itibaren, Osmanlı para bi
rimlerinin standartları hakkında ayrıntılı zaman dizileri oluşturmadan
uzun vadeli bir para tarihi çalışmasının gerçekleşemeyeceği anlaşılmıştı .
Uzun bir çalışma sonucunda, nümizmatik kataloglardaki bilgileri devletin
darphanelere gönderdiği talimatiara ilişkin eksik bilgilerle birleştirince, sa
dece B alkanlar ve Anadolu'da tedavül eden akçe, kuruş ve sultani için de
ğil , diğer bölgelerde dolaşan para, şahi, nasri ve riyal gibi Osmanlı para
birimlerinin ağırlık, ayar ve saf gümüş içerikleri hakkında zaman dizileri
inşa etmek mümkün oldu. Daha sonra da bu dizileri, Osmanlı arşivleri
dahil çeşitli kaynaklardan sağlanan ve Osmanlı sikkelerinin Avrupa sikke
leri karşısındaki kur değerlerini gösteren verilerle karşılaştırarak denetle
dik. Kitaptaki çözümlemelerin önemli bir bölümü, metin içinde ayrıntılı
tablolar halinde sunulan bu dizilerin üzerine kurulmaktadır.
Bugün Osmanlı dönemi üzerine çalışan iktisat ve toplum tarihçileri fi
yatlar, ücretler ve servetiere ilişkin olarak telaffuz edilen parasal büyüklük
lerin ne anlama geldiği konusunda büyük güçlüklerle karşı karşıya. Uzun
dönemli tarih çalışmaları için, bu büyüklüklerin zaman içinde karşılaştırı
labilmesi, örneğin 1 5 5 0 yılının 1 00 akçesi ile l 75 0 yılının lO kuruşundan
hangisinin, ne ölçüde daha değerli olduğunun belirlenmesi gerekiyor. Bu
tür karşılaştırmalar için fiyat tarihi araştırmalanna yönelmemiz gerekiyor.
Osmanlı para birimlerinin gümüş içeriklerine ilişkin zaman dizilerini inşa
ettikten sonra fiyat tarihi çalışmalarını Eski Dünya'nın diğer bölgeleriyle
karşılaştırmalı olarak yürütmek bir hayli kolaylaşacaktır.
Nitekim son yıllarda, inşa edilen parasal dizilerin de yardımıyla, l 5 .
yüzyılın ortalarından 1 9 1 8 'e kadar İstanbul ve diğer Osmanlı kentlerinde
fiyat, ücret ve servetierin tarihi üzerinde de çalışıyorum. Ayrıntılı sonuçla
rı yakında Devlet İstatistik Enstitüsü, Tarihi İstatistikler Dizisi içinde ya
yımlanacak olan bu uzun vadeli araştırmada, büyüklü küçüklü vakıf ve
imaretlerle saray mutfağına ait binlerce hesap defterinin yanısıra yerel
mahkeme kayıtlanndan sağlanan yüzlerce narh listesi kullanıldı . Araştır
manın fiyatlarla ilgili özet sonuçları, bu kitapta özellikle 7. ve 1 2 . bölüm
ler ile Ek 2'de sunuluyor.
Fiyat tarihi çalışmasının sonuçlarını burada birkaç cümleyle özetle
meye çalışırsak, a ) tağşişlerin uzun vadede Osmanlı fiyat artışlannın en
önemli nedeni olduğu ve b ) yine orta ve uzun vadede İstanbul'da gram
gümüş cinsinden ifade edilen fiyatiann Akdeniz'in diğer kıyı bölgelerin
deki fiyatlarla birlikte hareket ettiği anlaşılıyor. Bu ikinci sonuç, deniz ti
caretinin gücünü ve başkent ekonomisinin binlerce kilometre uzaklıktaki
liman ve ekonomilerle ilişkisini her zaman sürdürdüğünü bir kez daha
gösteriyor. Elde edilen ön sonuçlar ayrıca, c) imparatorluğun diğer kent
lerindeki , özellikle de kıyı bölgelerindeki uzun vadeli fiyat hareketlerinin
başkentinicine yakın olduğunu da ortaya koyuyor.
Son olarak, bu kitapta sunulan sikke ve kağıt para örneklerine kısaca
değinmek isterim. Bu fotoğrafları seçerken amacım , bir yandan en çok
kullanılan sikke ve kağıt paralardan örnekler verirken, öte yandan da Os
manlı darphanelerinin bölgesel dağılımını yansıtmaktı . Bunlar bir iktisat
tarihçisinin öncelikleridir. Buna karşılık, nümizmat dostlarıının kitapta
daha nadir rastlanan sikke ve kağıt para örneklerini görmeyi tercih ettikle
rini biliyorum. Kitabı hazırlarken nümizmatların araştırmalarından çok
büyük yararlar sağlamış bir kişi olarak, hangi sikke örneklerinin yayımlan
ması gerektiği konusundaki farklı tercihlerimizin, son kertede, hem nü
mizmatlarla iktisat tarihçileri arasındaki farklılıkları, hem de ortak ilgi
alanlarımızı oldukça iyi yansıttığını düşünüyorum.
Şevket Pamuk
Şubat 1999, İstanbul
TEŞE KKÜ R
GiRiŞ
Max Weber, General Economic History, The Free Press, Glencoe, lllinois, 1 927, 1 9.
Bölüm. Aynı tez çok daha sonraki Roma ve B izans dönemleri için de sovunulmokto
dır, bkz. Michael Crawford, "Money and Exchange in the Roman World", Journal of
Roman Studies 60 ( 1 970), 40-48; ve Michael F. Hendy, Studies in The Byzantine
Monetary Economy c. 300- 1450, Cambridge University Press, 1 985.
2 Tedavüldeki para m i ktarı n ı n azalması , her zaman piyasadaki mübadele hacm i n i n
azalmasına yol açmamıştır. Poranın ozoldıı:)ı kimi durumlarda, trompo v e vergilerin
ayni olarak ödenmesi gibi uygulamolar sayesinde, mübadele vorlıı:)ını sürdürebilmiştir.
Ortoçoı:) Hindistan'ındon bir örnek için, bkz. John Leyell, Living Without Si/ver: The
Monetary History of Early Medieval North lndia, Oxford University Press, Delhi, 1 990.
fazla maliyetli bir mübadele sistemiydi . Bu nedenle, zaman içinde istikrar
lı değer ölçüsü ya da hesap birimi işlevini yerine getiren paraların güçlen
mesi sayesinde, mübadele de kolaylaştı ve gelişti. Pek çok mal para işlevini
görmüştür, ama en sonunda, altın ve gümüş gibi değerli madenler hem
hesap birimi hem de ödeme aracı olarak kullanılmaya başlandı . Değerli
madenierin para olarak kabul görmeye başlamalarıyla, işlem maliyetleri
düştü, ticaret genişledi. Bu aşamadan itibaren hem para kavramı hem de
değişik para biçimlerinin tarihsel gelişimi, piyasaların gelişmesi ve yaygın
laşmasıyla sıkı bir ilişki içinde ilerlemiştir. 3
Ancak, para kullanırnın yaygınlaşmasında, uzun mesafeli ticaretin rolü,
mübadele ve piyasalarınkinden daha önemlidir. Büyük miktarlarda değerli
maden kaynaklanna sahip olan pek çok toplumun, ticaret gelişene kadar
bu değerli madenieri işletmediklerini biliyoruz. Sikke biçimindeki paranın
ilk habercilerinden biri önce Hindistan 'da, daha sonraları da Babil ve
Çin'de tüccarlar tarafindan kullanılan, üzerlerine damga vurulmuş değerli
maden külçeleridir. Doğu Akdeniz bölgesinde kullanılan ve Jeykel adı ve
rilen külçeler de aslında dürüstlükleriyle tanınan tüccar ailelerinin özel
damgalarını taşıyan gümüş parçalarından başka birşey değildi . Çin'de
kullanılan taeller de, ticaret loncalan tarafindan damgalanan gümüş kül
çelerdi . Bu örnekler mübadele ve ticaretin gelişmesiyle birlikte para kulla
nımının da yaygınlaştığını gösteriyor.4
Devletlerin para yaratma sürecini ele geçirerek para arzında tekeller
oluşturmaları ise, daha sonralan gerçekleşmiştir. Sikke biçiminde paralar
ilk kez MÖ. 7. yüzyılda Batı Anadolu'da, antikçağın ticaret yolları üzerin
de kurulan Lidya'da ortaya çıkmıştır. Devletin sikke üretmesinin nedenle
rinden biri bütçeye gelir sağlamaktı . Sikke basarak ve vergi ödemelerinin
sikkelerle yapılmasını talep ederek, devletler hem kendilerine yapılan öde
melerde kullanılacak birimi, hem de piyasalarda kullanılacak paranın stan
dartlarını belirlemiş oluyorlardı. s
Eski Yunan kent devletlerinin sikkeleri önceleri Ege ve Akdeniz'de te
davül etmekteydi . Büyük İskender'in fetihleri sayesinde, sikke kullanımı
3 Sanjay Subrahmanyam (ed.), Money and the Market in lndia, ll00- 1 700, Oxford
University Press, Delhi , 1 994, s. 1 - 1 9.
4 Paul E i nzig, Primitive Money, In /ts Ethnological, Histarical and Economic Aspects,
gözden geçirilmiş ve geni şletilmiş basım, Pergernon Press, Oxford, 1 966; Philip Gri·
erson, The Origins of Money, U n i versity of London, The Athlone Press, Londra,
1 977; Weber, General Economic History, s. 236-244; Pierre Vi lar, A History of Go/d
and Money, 1450- 1 920, New Left Books, Londra, 1 976, s. 1 6-29.
5 Ri chard Von Glahn, Fountain of Fortune, Money and Monetary Policy in China,
1 000- 1 700, University of California Press, Berkeley·Los Angeles, 1 996, s. 1 8-20.
MÖ. 4 . yüzyılda Mısır, Pers İmparatorluğu ve Kuzey Hindistan'a ulaştı .6
Ancak, para ve para düzenlerinin Akdeniz havzasındaki binlerce yıllık ge
lişme sürecinde belki de en önemli aşama, Roma İmparatorluğu döne
minde gerçekleşmiştir. Roma barışı Akdeniz havzası ve ötesindeki alanla
rın siyasi ve iktisadi olarak bütünleşmesini , bu geniş topraklar üzerinde al
tın, gümüş ve bakır sikkelerden oluşan bir para düzeninin kurulmasını
sağladı. Standartların devlet tarafindan denetlenmesi sayesinde, değişik
sikke türleri arasında iyi tanımlanmış oranlar kurulabildi . Altın sikkeler
büyük işlemlerde ve servet saklama amacıyla kullanılırken, günlük küçük
işlemlerde bronz ve daha sonralan bakır sikkeler kullanıldı . Hiyerarşinin
üst ve alt basamaklan arasındaki orta alanı ise gümüş sikkeler dolduruyor
du . Altın ve gümüş sikkelerin değerleri, içerdikleri değerli maden mikta
rıyla yakından ilişkiliydi . Buna karşılık bronz ve bakır sikkeler, çoğunlukla
devlet tarafindan belirlenen ve maden içeriklerinin üzerinde kalan itibari
değerlerle tedavül etmekteydiler.7 Piyasaların genişlemesi, ekonominin ti
carileşmesi ve artan para kullanımıyla birlikte , bu düzen güçlendi .s Bugün
Avrupa ve Ortadoğu'da kullanılan parayla ilgili terimierin pek çoğunun
kökenierinin Roma dönemine kadar gitmesi , para düzenlerinin gelişmesi
sürecinde o dönemin ne kadar güçlü ve kalıcı etkisi olduğunun kanıtıdır.
Antikçağdan itibaren devletler para tekelini ellerine geçirmeye büyük
önem verdiler. Akdeniz havzasında Eski Yunan'dan itibaren sikke basmak
bir hükümdar için egemenliğin en önemli simgelerinden biri olarak kabul
edildi .9 Ancak, Romalıların sikke basmadaki amaçları, egemenliğin simge
lenmesinden çok öteye gitmiştir. Kendilerinden önceki devletler gibi, Ro
malıların da hem vergi toplamak ve hem de askerlere, devlet memurlanna
ıo Hopki ns, •Taxes and Trade• (s. ı oı -ı 25) adlı makalesi nde bu konuyu çok iyi tartı
şır. Devlet ödemelerini öne çıkaran mali (fiskalist) yaklaşım için bkz. Michael Craw
ford, •Money and Exchange in the Roman World· , Journal of Roman Studies 60
( 1 970), 40-48; ve Hendy, Byzantine Monetary Economy.
ı ı Paranın toplumsal etkileri üzeri ne son dönemde yapılan çalışmalar için bkz. Jonat
han Parry ve Maurice Bloch (ed.), Maney and the Morality of Exchange, Cambridge
University Press, Cambridge, ı 989.
ı2 Grierson, Numismatics, s. 9-44. H i nd i stan ve Güneyd�u Asya'daki para düzenleri
n i n en erken dönemlerdeki evrimi i ç i n bkz. Leyell, Living Without Si/ver; v e Robert S .
Wicks, Money, Markets and Trade i n Early Southeast Asia, The Development o f ln
digeneaus Monetary Systems to AD 1 400, Cornell University, Studies on Southeast
Asia, lthaca, 1 992.
iki yüzyıla kadar bağımsız bir çizgi izlemiştir. 1 3 Çin'in kimi para biçimle
rine diğer iki gelenekten çok daha önce ulaştığını biliyoruz. Örneğin, ka
ğıt para ilk kez Çin'de kullanılmaya başlanmış ve birkaç yüzyıl sonra, 1 3 .
yüzyılda Moğollar sayesinde İran'a ulaşmıştır. Örneğin, Marco Polo Mo
ğollann kağıt para kullandığından söz etmektedir. Oysa, kağıt para Avru
pa' da ancak 1 7. yüzyılda kullanılmaya başianacaktır.
Cermen istilalanyla birlikte, Akdeniz havzasında ekonomi ve ticare
tin yanısıra para gelenekleri de ikiye ayrıldı . Roma İmparatorluğu'nun
batı eyaJetlerinde nüfus, ticaret ve kent ekonomisi hızla küçülürken, sik
ke ve diğer para biçimlerinin tedavülü ve kullanımı da büyük ölçüde
azaldı . Altının kaybolmasından sonra, piyasalarda çoğunlukla küçük gü
müş sikkeler dolaşmaya başladı . Ancak ödemelerin büyük çoğunluğu , ay
ni ya da emek olarak yapılmaya başlandı . Böylece feodal Avrupa'da hesap
birimi ya da değer ölçüsüyle mübadele araçlan arasında giderek artan bir
farklılık ortaya çıktı . Trampa gibi parasız mübadele biçimleri yayılırken,
sikkeler sadece uzun mesafeli ticarette en önemli ödeme aracı konumlan
nı sürdürebildiler. I4
Doğu Akdeniz'de ise kent ekonomisi ve genel ekonomik durum daha
güçlü kaldığı için, Roma'nın altın, gümüş ve bakır sikke geleneği Bizans
İmparatorluğu 'nda canlılığını koruyarak gelişti .I s l l . yüzyıla kadar, Bi
zans'ın altın nomizma ya da bezant'ı, tüm Akdeniz havzasında "ortaçağın
16 Robert S. Lopez, "The Dollar of the Middle Ages•, The Journal of Ecorıomic History
l l ( 1 95 1 ), s. 209-234, Cipolla, Money, Prices and Civilization, s. 1 3-23; Robert S.
Lopez ve W. Raymond lrving, Medieval Trade in the Mediterranean World, 11/ustrative
Documents, Columbia University Press, New York, 1 955, s. 1 0- 1 6.
1 7 S. Grierson, "The Monetory Reforms of 'Abd ol-Mal ik", The Journal of the Economic
and Social History of the Orient 3 ( 1 960), s. 24 1 -264; ve Andrew S. Ehrenkreutz,
"Monetary Aspects of Medieval Near Eastern Economic H i story•, M. A. Cook (ed.),
Studies in the Economic History of the Middle East içi nde, Oxford University Press,
Londra, 1 970, s. 38-4 1 .
1 8 Islam'da hükümderı n sikke basma hakkı deni nce, altın ve gümüş sikkeler kastedi l
mektedi r. Islam geleneÇ)i nde bakı r sikkeler, e n erken dönemlerden itibaren yerel bir
konu olarak kabul edilmiştir. Bkz. S. Album, A Checklist of lslamic Coins, 2. baskı,
yayımiayan S. Album, Santa Rosa, California, 1 998, s. 9.
1 9 Michael L. Bates, "lslamic Numismatics, Sections 1 -4", Mitid/e East Studies Associa
tion Bul/etin 1 2/3 ( 1 978-79), s. 1 - 1 6; 1 2/4, s. 2- 1 8; ve 1 3/ l , s. 3-2 1 ; ve Ehrenkreutz,
"Monetary Aspects•, s. 37-50.
nadığı rolü üstlenerek, Akdeniz çevresinde genel kabul gören bir ödeme
birimi olmuştur.ıo
Akdeniz havzasındaki canlı ticaret sayesinde, diğer ticari ve parasal ku
rumlar ve biçimler de ortaçağ boyunca etkileşim içinde oldular. Örneğin,
ortaçağ Avrupası'nın en yaygın iş ortaklığı biçimi olan commenda, köken
lerini ortaçağ İslam toplumlannın mudarebesine borçludur. Aynı biçim
de, Avrupa'da yaygın bir ödeme aracı işlevi sunan poliçelerin (bil/s of exc
hange) ne ölçüde İslam toplumlanndaki süftece veya havale'den kaynak
landığı tarihçiler arasında yoğun tartışma konusudur.21
İslam devletlerinde de parasal uygulamalar bir yandan piyasaların ve ti
caretin gereksinimleri, öte yandan da tüm ortaçağ ekonomilerini sık sık
etkisi altına alan değerli maden kıtlıkları tarafindan biçimlenmekteydi . İs
lam toplumlarında tüccarların devletler üzerindeki etkileri sınırlı kalınakla
birlikte, aynadıkları önemli iktisadi rol nedeniyle, devletler tüccarlar dinli
yor, onlara hoşgörü gösteriyorlardı . Örneğin İtalya'daki kent devletleriyle
karşılaştırıldığında, ortaçağ İslam devletlerinin tüccarların devleti olma
dıklan görülür. Ancak bu devletlerin tüccarlara karşı olduklan da söylene
mez.22 İslam devletlerinin çoğu sikke arzını ve dolaşımını düzenlemeye,
sürekli kılmaya çalışmışlardır. Sikkelerin bol miktarda ve kolayca tedavü
lünü sağlamak üzere , darphanelerde ücretsiz veya düşük ücretle sikke ba
sımına özen göstermişlerdir. Daha da önemlisi, bu devletlerin çoğu, de
ğerli madenierin ve sikkelerde tedavülünü kolaylaştırmak amacıyla, para
piyasalarına karşı müdahaleci bir tavır içine girmemişlerdir.23
20 Ci polla, Money, Prices and Civilization, s. 1 3-23; Ehrenkreutz •studies i n the Mone
tary H i story of the Near East in the Middle Ages·, Journal of the Economic and So
cial History of the Orient 2 ( 1 959), s. 1 28- 1 6 1 ; ve A. M. Watson, •sack to Gold ·
24 John Masson Jr. Smith ve F . Plunkett, "Gold Money in Mongol I ran", Journal of the
Economic and Social History of the Orient ll ( 1 968), s. 275-297; ve John Masson Jr.
Smith, "The Silver Currency of Mongol I ran", Journal of the Economic and Social
History of the Orient 1 2 ( 1 969), s. 1 6-4 1 ; ayrıca, M. A. Seifeddi ni , Moneti 1/khanov
XIV veka, Bakü, 1 968.
25 Bugün iktisatta devletin para basarak sağladığı gelir için kullanılan senyöraj deyimi
nin kökeni , feodal Avrupa'daki bu toplumsal yapılara g itmektedir. Osmanlı toplumu
nun farklı yapısı nedeniyle, biz bu kitapta, Osmanlıların mali gelir sağlamak amacıyla
gi riştikleri tağşişleri tartışırken, senyöraj deyimini kullanmaktan kaçınacağız.
26 Carlo Cipolla, "Currency Depreciation i n Medieval Europe", Economic History Review
ıs ( 1 963), s. 4 1 3-422.
ve enflasyon sarmalından zarar görecek kesimler arasındaki mücadelenin
sonucuna bağlıydı.27
Ortaçağın büyük bir bölümünde, Akdeniz havzasındaki ticaret, özel
likle de ödeme düzenleri havzanın doğusundaki tüccarlar ve para birimle
ri tarafindan yönlendirilmişti . 1 3 . yüzyıl gibi daha geç bir dönemde bile,
Doğu Akdeniz bölgesindeki ticaret, parasaliaşma ve bunlara ilişkin ku
rumların düzeyi, Batı Akdeniz tarafındakilerin bir hayli üzerindeydi . 28
Ancak, l l. yüzyıldan itibaren Avrupa'da tedavüldeki gümüş sikke miktan
artarken, ticaret ve para kullanımı da yaygınlaşmaya başladı .29 1 3 . yüzyıl
da altının tekrar sahneye çıkışıyla birlikte Avrupa'da altın, gümüş ve ba
kırdan oluşan üçlü sikke düzenine geri dönüldü.30 Ticaret hızla gelişir
ken, ticaret sayesinde büyük zenginliğe kavuşan İtalyan kent devletlerinin
para birimleri ve sikkeleri Akdeniz ve Avrupa ticaretine egemen oldu.
Bu kent devletlerinin altın sikkeleri arasındaki mücadeleyi sonunda
Venedik'in dükası kazandı . 14 . yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde, düka
artık Akdeniz ve ötesindeki ticari ödemelerde en önemli sikke ve başta
gelen hesap birimi konumuna gelmişti . Ticareti kolaylaştırmak amacıyla,
diğer Avrupa devletleri de dükanın standartlarını benimsernek zorunda
kaldılar. 3 I 1 6 . yüzyılda ise, Amerika'dan getirilen büyük miktarlarda altın
ve gümüş, Eski Dünya'daki para sistemlerini kökünden değiştirecekti .
Amerika'dan gelen gümüş sayesinde Avrupa'da büyük gümüş sikkelerin
basımı hız kazanacak ve Avrupa'nın dünya ticaretinde artan etkinliğine
koşut olarak, bu büyük sikkeler 17. yüzyılda dünya ticaretinin önde gelen
hesap birimi ve ödeme aracı olacaktı .
Devletlerin değişik tür sikkelerin piyasa değerlerini denetleyerek ve
tağşişler yoluyla kendilerine ek gelir sağladıklarını ve böylece para düzen
lerini geliştirdiklerini ve yönlendirdiklerini belirttik. Ancak Eski Dün -
27 Bu konuda öneml i bir tartışma için bkz. Spufford, Money and /ts Use, 1 3. Bölüm.
28 Janet L. Abu-Lughod, Before European Hegemony, The World System A . D. 1250-
1 350, Oxford University Press, New York-Oxford, 1 989, 1 . ve l l . Bölümler.
29 R. S. Lopez, The Commercial Revolution of the Middle Ages, 950- 1 350, Cambridge
University Press, 1 976, s. 56- 1 22; ve Spufford, Money and /ts Use, s. 240-266.
30 Marc Bloch, Esquisse d'une Histoire Monetaire de I'Europe, s. 3-78; R. S. Lopez,
"Back to Gold, 1 252", Economic History Review, second series 9 ( 1 956), s. 2 1 9-240;
Watson, "Back to Gold - and Silver•, s. 1 -34; Spufford, Money and /ts Use, s. 267-
288.
31 Spufford, Money and /ts Use, s. 267-288; Herbert E. lves ve Phi l i p Grierson, The Ve
netian Go/d Ducat and /ts lmitations, The American Numismatic Society, New
York, 1 954; Jere L. Bacharach, "The Di nar Versus the Ducat•, International Journal
of Middle Eastern Studies 4 ( 1 973), 77-96. Osmanl ı ların 1 5. yüzy ı l ı n son çeyreÇji nde
bastırdıkları i lk altın sikkeleri i ç i n bkz. Bölüm 4, s. 64-70.
ya'daki para düzenlerinin gelişmesinde devletlerin yanısıra, bireylerin ve
değişik toplumsal kesimlerin de en az aynı ölçüde katkılan olmuştur. Ör
neğin, 1 6 . yüzyıl Avrupa'sında ticaret bankacıları ve sarraflar poliçeler
kullanarak, yerel fuarlarda ve çevresinde çok yoğun ödeme ağları geliştir
mişlerdi . Bu potiçeleri özel ve uluslararası paranın çarpıcı bir örneği ola
rak kabul edebiliriz.32 Eski Dünya'nın ve gelir yelpazesinin diğer ucuna
gidecek olursak, 1 8 . yüzyıl Hindistan 'ı üzerine son yıllarda yapılan · araş
tırmalar, milyonlarca insanın küçük ölçekli işlemleri ve bu işlemlerde kul
landıkları ufak değerli bakır sikkeler aracılığıyla, kırsal toplumun ve eko
nominin daha geniş ölçekli bölgesel ekonomilere ve nihayet dünya eko
nomisine bağlandığını gösteriyor. Frank Perlin'in vurguladığı gibi, bu sı
radan insaniann mütevazı sikkelerle yaptıkları milyonlarca, milyarlarca kü
çük işlemi dikkate almadan, kapitalizm öncesi dönemde Eski Dünya'nın
parasal yapılarını ve onların evrimini anlamak mümkün değildir.33
OSMAN LI I KTISADI POLITI KALARI
Bu kitapta ele alınan 14. yüzyıldan 19. yüzyıla kadarki dönemde , Eski
Dünya'da hemen her devlet birbirine benzeyen iktisadi sorunlarla karşı
karşıyaydı. Bu sorunların en başında devletlerin kendi varlıklarını koruya
bilmek için yapmalan gereken işler geliyordu. Başkentin, ordunun ve di
ğer kentlerin iaşelerinin sağlanması, vergi toplanması, uzun mesafeli tica
retin desteklenmesi ve denetlenmesi, para arzının istikrara kavuşturulma
sı, her devlet için en önde gelen iktisadi politika sorunlan arasında yer alı
yordu . 34
Önceleri, devletlerin bu tür sorunlarla uğraşma kapasiteleri sınırlıydı .
Ancak zaman içinde, kurumsal donanımlarında ve niteliklerinde önemli
36 Corlo Cipol lo, ortoçoı:l ltolyo'sının ticaret oı:)ırl ıklı kent devletlerinde, tüccorlorlo dev
let orası nda neredeyse tom bir özdeşl i k olduı:)uno dikkati çekmektedir. Cipollo'yo gö
re bu kentlerde "tüccarlar loncosı sık sık 'l'etat c'est moi' (devlet benim) deyimine ya
kışır tarzda dovronıyordu." Osmanlı tüccarları i se böyle bir iddioda bulunomozlord ı .
Abrohom Udovitch'in ll. yüzyıl M ı s ı r tüccarları için söylediı:li gibi, Osmanlı tüccarla
rı, olsa olsa, 'l'etat n 'est pas contre mai' (devlet bono karşı cJeı:ıil) diyeb i l i rlerdi . Cipol
lo, "Currency Depreciotion", s. 397; ve Udovitch, "Merchonts and Amirs", s. 53-72.
:Il Mehmet Genç, "Osma n l ı Iktisadi Dünya Görüşünün I lkeleri", Istanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Dergisi 3, Dizi 1 ( 1 989); benzer bir tartışma için bkz. Ho·
I i i lnolcık, "The Ottomon Economi c Mind and Aspects of the Ottomon Economy",
Michael Cook (ed.), Studies in the Economic History of the Middle East içi nde, Ox·
ford University Press, Londra, ı 970, s. 207-2 ı 8; Hal i l lnolcık, "The Otto mon Stote:
Economy and Society, ı 300- ı 600"; H. Ina le ık ve Donold Quotoert (ed.), An Econo
mic and Social History of the Ottoman Empire, 1300- 1 9 14, Cambridge University
Press, 1 994 içinde s. 44-54. ı 9. yüzy ı l öncesinde Osmanlı iktisadi düşüncesi için bkz.
Ahmed Güner Sayar, Osmanlı Iktisat Düşüncesinin Ça{Jdaşlaşması, Der Yayınları, Is
tanbul, 1 986, s. 55- ı 65; ve Ülgener, Darlık Buhranları, s. 66- ı 02.
zanmışn.38 Osmanlı ülkesinde olmayan malları getirdikleri için, yabancı
tüccarlara özel ilgi gösterilmekteydi . 1 6 . yüzyıldan itibaren yabancı tüc
carlara verilen ve daha sonra kapitülasyonlar olarak anılacak imtiyazlar, iş
te bu kaygılardan kaynaklanıyordu. Ancak, iç piyasalarda kıtlık olduğu za
manlarda, yabancı tüccarlar kıtlığı duyulan mallan ihraç ettikleri için, dev
let ile yabancı tüccarlar karşı karşıya gelebiliyor, belirli maliann ihracanna
geçici yasaklamalar getiriliyordu. 39
Devletin iaşeye verdiği öncelik, ithalat ve ihracata karşı takınılan tavır
lar arasında önemli bir farklılığa yola açmıştır. İthalat, iç piyasalardaki
mailann arzını arnrdığı için desteklenmiş, özendirilmiştir. Buna karşılık,
ihracata ancak yerli talep karşılandıktan sonra izin verilmiştir. İç piyasalar
da darlıklar baş gösterince, devlet gıda maddelerinin ve hammaddelerin
ihracannı yasaklamakta tereddüt etmemekteydi .
Kentli tüketidierin çıkarianna öncelik tanıyan bu dış ticaret uygula
maları ile Avrupa'daki merkantilizm uygulamaları arasındaki fark çok
açıknr. Ancak, kentlerin iaşesine ağırlık tanıyan politikalan Osmanlılar ya
da İslam devletleriyle özdeşleştirmek yanlış olur.40 Tanmsal üretimdeki
büyük dalgalanmalar, sık sık görülen kıtlıklar ve ulaşnrma teknolojisinin
yetersizliği nedeniyle, ortaçağ devletlerinin çoğunluğu kentlerin iaşesine
büyük önem veriyordu. 1 2 . yüzyıldan 1 5 . yüzyılın sanianna kadar, Avru
pa devletlerinin iktisadi politikalannı da burada anılan kaygılar yönlendir
mekteydi.4I Osmanlılar ile Avrupa'daki iktisadi politikalar arasındaki fark
lar daha sonraları, 1 6 . ve 1 7 . yüzyıllarda, Avrupa'da yerli üreticilerin ter
cihlerine ağırlık veren merkantilist yaklaşımın ağırlık kazanmasıyla ortaya
çıkmışnr.42
38 Hal i l l nalcık, "The Ottoman State: Economy and Society, 1 300- 1 600", s. 48-52, 1 79-
379; Lütfi Güçer, "XVI .-XV I I I . Asırlarda Osmanl ı lmparatorlu!}unun Ticaret Pol iti ka
sı", Türk Iktisat Tarihi Yıllı�ı, No. 1 , Istanbul Üniversitesi Iktisat Fakültesi , 1 987, s.
1 - 1 28; ayrıca Pal m i ra Brummett, Ottoman Seapower and Levantine Diplomacy in
the Age of Discovery, State University of New York Press, Albany, 1 994, s. 1 3 1 -
1 74.
39 H a l i l lnalcık, " lmtiyazat", Encyclopec/ia of Islam, 2. Bas . , E. J. Bri l l , Leiden-New
York, 1 97 1 ; lnalcık, "The Ottoman Economi c Mind" .
.4() lnalcık, "The Ottoman Economi c Mi nd"; Bruce Masters, The Origins of Western
Economic Daminance in the Middle East: Mercantilism and the lslamic Economy in
Aleppo, 1600- 1 750, New York University Press, 1 988, Bölüm VI.
41 M i l ler, "France and England", s. 290-340; C . M. Cipolla, "The Economic Pol icies of
Governments, The ltalian and lberion Peni nsulas", Postan, Rich ve M i l ler (ed.), The
Cambridge Economic History of Europe, ci lt 3 içi nde, s. 397-429.
42 Osmanl ı lar merkant i l i st düşünce ve uygulamalardan habersiz de!} i l lerd i . Örne!} i n ,
1 8. yüzy ı l ı n başları nda N a i ma, merkant i l i st uygu lamaları savunarak, e!}er Müs lü·
manlar ithal mallar yerine yer l i ürünleri sat ı n a l ırlarsa, akçe ve d i !}er s i kkeleri n
Mehmet Genç'e göre, merkezi devletin ikinci önceliği mali gelir sağ
lamaktı. Vergi toplamak amacıyla devlet iktisadi faaliyetlere müdahale et
mekteydi . Osmanlı yöneticileri uzun vadede mali açıdan güçlü kalabilmek
için, ekonominin güçlü ve canlı olması gerektiğinin bilincindeydiler. An
cak, kısa vadeli bunalımlar patlak verdiğinde, devlet üreticilerin üzerine
giderek onlan zorlamakta ve ek vergiler toplamakta tereddüt etmiyordu.
İlk ikisiyle yakından ilişkili olan üçüncü öncelik ise, geleneksel düze
nin korunması ve yeniden üretilmesiydi. Osmanlı yönetici sınıfi için, ko
runması gereken ideal bir toplumsal düzen, bu düzen içinde köylülerin,
lancalann ve tüccarların belirli yerleri ve kesimler arasında belirli dengeler
vardı. Padişah ve bürokrasi bu düzenin en üstünde yer atmaktaydı. Ancak
bu görüşün bir miktar esneklik taşıdığını da belirtmek gerekir. Geleneksel
düzenin içeriği ve çeşitli toplumsal kesimler arasındaki dengelerin nasıl
olması gerektiği, zaman içinde ekonominin ve toplumun geçirdiği dönü
şümlerle birlikte değişmiştir. Devlet herhangi bir anda varolan düzeni ve
dengeleri korumaya çalışmaktaydı. Tüccarların, lonca üyelerinin veya baş
kalarının hızla zenginleşmeleri, düzenin çözüleceği endişesiyle olumlu
karşılanmıyordu . 43
Devletin tüccarlara karşı tavrı çok ciddi ikilemler taşımaktaydı . Bir
yandan, küçük ve büyük tüm tüccarların kent ekonomisinin işleyişi bakı
mından önemli bir işlevi olduğu kabul edilmekteydi . Ancak, tüccarların
kar amacıyla giriştikleri faaliyetler temel mallann darbklarını ağırlaştırabili
yor, lancalan ve kent ekonomisini güç durumda bırakabiliyordu . Böyle
durumlarda merkezi yönetim tüccarları korumak, desteklemekten çok,
denetlerneyi görev edinmişti . Ancak, tüccarlann denetimi lancalann de
netiminden daha zordu . Çünkü loncalar yer değiştiremezken, tüccarlar
Osma n l ı ü l kesi nde kalacaO ı n ı söylemekteyd i; bkz. N a i ma, Tarih-i Naima, haz.
Zuhuri Danışman, Dan ışman Yayı nev i , I stanbu l , 1 968, c. 4, s . 1 826- 1 827, ve c. 6,
s . 2520-2525; ayrıca l nalc ık, •The Ottoman Economic Mi nd•, s. 2 1 5; ve Sayar,
Osmanlı Iktisat Düşüncesi, s. ll 0- 1 1 2. Merkanti l i st düşünceni n Osman l ı toprak
l arında kök salmamas ı n ı n önem l i bir nede n i , Avrupa'da bu düşüncelerin ve uygu
lamaların gel i şmesi nde öncü r o l oynayan tüccar v e yerl i üretici leri n Osman l ı i kt i
s a d i düşüncesi nde yerleri ol mamasıdır. Onların yeri ne, Osma n l ı iktisadi düşünce
s i ne ve uyg u l a m a l arına bürokras i n i n önce l i kleri egemen o l muştur. Avrupa'da
merkanti l izm için, krş. F . E l i H eckscher, Mercantilism, gözden geç i r i l m i ş 2. baskı,
George A l ien and U nwin, Londra, 1 955; D . C . Coleman, Revisions in Mercanti
lism, Methuen and Co., Londra, 1 969; ve Robert B. Ekelund Jr. ve Robert F. He
bert, A History of Economic Theory and Method, Mc Graw H i l l , New York, 1 990,
s . 42-72.
43 Sabri F. Ü lgener, Iktisadi lnhitat Tarihimizin Ahlak ve Zihniyet Meseleleri, I stanbul
Üniversitesi I ktisat Fakültes i , 1 95 1 , s. 92- 1 89.
kolaylıkla bir yerden diğerine geçebiliyorlardı . Devletin sarraftara ve tefe
cilere karşı tavrı da aynı biçimde belirsizlikler ve ikilemler içermekteydi.44
Bu üç önceliği izleyen Osmanlı yönetimleri kent ekonomisinin iaşesi
amacıyla uzun mesafeli ve yerel ticarete müdahale etmekten kaçınmamış
tır. İslam hukukuyla ve ortaçağ İslam devletlerinin uygulamalanyla karşı
laştırıldığında, Osmanlıların ekonomiye daha fazla müdahale ettikleri gö
rülmektedir. Ayrıca Osmanlılar mali, iktisadi ve idari konularda, İslam hu
kukuyla sık sık çelişen kendi kanunlarını çıkarmışlar ve bunları uygulamış
lardır. Gerçi Osmanlıların, örneğin kent ekonomisini denetlernek amacıy
la başvurdukları ihtisab ve narh gibi uygulamalar İslam hukukundan alın
mıştır, ama Osmanlılar bu tür kurum ve yöntemleri diğer İslam devletle
rinden çok daha sık kullanmışlardır.45
Mehmet Genç'in sunduğu tahlil, Osmanlı bürokrasisinin öncelikleri
ni ve niyetlerini anlamak açısından son derece yararlıdır. Ancak, Genç'in
kendisinin de vurguladığı gibi, öncelikler ve niyetleri , politikalar ve so
nuçlarından ayırmak gerekir. Devlet müdahaleciliğinin arzulanan sonuç
lara ulaşıp ulaşmayacağı devletin etkinliğine bağlıydı . Oysa, söz konusu
yüzyıllarda devletlerin kaynaklan ve etkinliği bir hayli sınırlıydı. Bu dö
nemde devletlerin piyasalara kapsamlı ve etkili biçimde müdahale etme
güçleri yoktu. Nitekim, devlet müdahaleleri hedeflerine ulaşmakta yeter
siz kalınca, Osmanlı yönetimleri güçlerinin sınırlarını görerek öğrenmiş
ler ve II. Mehmed ( 1 444, 1 45 1 - 1 48 1 ) döneminin kapsamlı ve sert mü
dahaleciliğinden, zaman içinde daha seçici bir müdahalecilik anlayışına
kaymışlardır.
Ancak, Osmanlı yönetimlerinin müdahalecilik anlayışında 1 5 . ve 1 6 .
yüzyıllardan sonra ortaya çıkan b u değişiklik, n e yazık ki tarihçiler tarafin-
44 Huri lslamo!}lu ve Çal} lar Keyder, • Agenda for Ottoman H i story", Review, Fernand
Braudel Center 1 ( 1 977), s. 3 1 -55.
45 Ü lgener, "Islam Hukuk ve Ahlak Kaynaklarında I ktisat Siyaseti Meseleleri •, s. 1 1 5 1 ·
1 1 89; Mübahat S. Kütüko!} lu, Osmanlllarda Narh Müessesesi ve 1640 Tarihli Narh
Defteri, Enderun Kitabevi, Istanbul , 1 983, s. 3-38; Sayar, Osmanft Iktisat Düşüncesi,
s. 55- 1 65; M. Ça!}atay U l uçay, "Narh", Gediz 5/55 ( 1 942); Narh ı n idea l i ze edi l m i ş
bir yorumu için bkz. Ahmet Tabako!}lu, "Osmanl ı Ekonomisi nde Fiyat Denetimi", S.
F. Ülgener'e Arma�an, Istanbul Üniversitesi Iktisat Fakültesi Mecmuası 43 ( 1 987),
s. 1 1 1 - 1 50. 1 5. yüzy ı l ı n sonlarında ve 1 6. yüzyı lda büyük Osma nlı kentleri nde gün·
lük iktisadi yaşamı düzenleyen yasalar için bkz. Ömer Lütfi Barkan, •sazı Büyük Şe
hi rlerde Eşya ve Yiyecek Fiyatların ı n Tesbit ve Teftişi H ususları nı Tanzim Eden Ka
nunlar•, Tarih Vesikaları l /5 ( 1 942-43), s. 326-340; 2/7, s. 1 5-40; ve 2/9, s. 1 68- 1 77.
Kentleri n hububat gereks i n i m leri n i sa!}l amayı amaçlayan Osman l ı uygu lamaları
için bkz. Lütfi Güçer, XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Osmanft lmparatorlu�unda Hububat
Meselesi, Istanbul Üniversitesi I ktisat Fakültes i , 1 964.
dan yeterince anlaşılamamıştır.46 Fatih ve ondan hemen sonraki padişah
lar tarafindan çıkanlan kanunlar bugün hata Osmanlı müdahaleciliğinin
örnekleri olarak gösterilmekte, uygulamada daha sonra ortaya çıkan deği
şiklikler gözardı edilmektedir.
Osmanlı tarihçilerinin devlet müdahaleciliğinin değişen niteliği konu
sunda daha gerçekçi bir değerlendirme yapamayışlannın bir nedeni, tarih
yazıcılığına egemen olan devlet merkezli bakış açısıdır. Devleti her Şeyin
merkezine koyanlar, ekonomiye de devlet müdahaleciliği yoluyla yaklaş
mışlardır. Ayrıca, arşivlerden derlenen kanıtiann devletin ekonomiye mü
dahalelerinin kapsamı ve sıklığı konusunda tarihçileri yanılttığını da gözar
dı etmemek gerekir. Bu hataların bir bölümü arşiv belgelerinin doğasın
dan kaynaklanmaktadır. Devletin iktisadi yaşama yaptığı her müdahale, ye
rel kadılara ya da başka görevlilere gönderilen bir talimat biçiminde kayda
alınmaktaydı. Biz de bu kayıtlan okuyarak yapılan her müdahale hakkında
ayrıntılı bilgi sahibi oluyoruz. Oysa, devletin piyasalara ya da ekonominin
işleyişine müdahale etmediği ve ezici çoğunluğu oluşturan sayısız olay
hakkında elimizde hiçbir kayıt yoktur. Pek çok tarihçi de arşiv belgelerinin
bu tek yanlı niteliğini gözardı ederek, Osmanlı devletinin ekonomiye mü
dahalesinin, imparatorluğun hemen her köşesinde çoğunlukla, hatta her
zaman uygulanan bir kural olduğu sonucuna varmaktadırlar.
Yerel yönetimlerin temel mailann fiyatlarını belirlemek için oluştur
dukları, kadılar tarafindan kayda alınarak ilan edilen narh listeleri bu ko
nuda çok ilginç bir örnek oluşturur. Bu listelerden birkaçının yayımlan
ması, narh uygulamasının Osmanlı döneminde kent ekonomisinin kalıcı
bir özelliği olduğu izlenimini yaratmıştır. Oysa, son yıllarda İstanbul'daki
1 numaralı Suriçi, Galata ve Üsküdar mahkemelerinin 1 5 . yüzyılın ortala
nndan 1 9 . yüzyılın ortalanna kadar elde bulunan ve sayılan bin cildi aşan
tüm kayıtlan üzerinde yaptığımız taramalar sonucunda, narh listelerinin
hiç de sürekli ya da düzenli olarak hazırlanmadığı anlaşılmaktadır. Özel
likle 1 6 . yüzyıldan sonra, narh listelerinin ağırlıklı olarak mal ve para piya
salarındaki darlık, kıtlık, parasal dalgalanma ve olağanüstü istikrarsızlık
dönemlerinde hazırlandıkları anlaşılmaktadır. Buna karşılık, daha istikrarlı
dönemlerde, bazen yirmi otuz yıllık süreler boyunca yerel yöneticilerin
narh listeleri hazırlamadığı dikkati çekmektedir.47
.46 Osmanl ı ların narh konusundaki tavırlarında 1 650'den sonra deÇ)işiklik olduÇjuna i şa
ret eden Ahmet Güner Sayar bu konuda öneml i bir istisna oluşturuyor; bkz. Sayar,
Osmanlı Iktisat Düşüncesi, s. 73-74.
47 Narh l isteleri en sık 1 585- 1 640 ve 1 785- 1 840 dönemleri nde hazırlanmıştır. Kitabı n
8. v e 1 2. bölüm leri nde i nceleneceÇji gibi, bunlar parasal açıdan v e fiyat hareketleri
bakımı ndan Osmanlı tari h i n i n en istikrarsız dönemleridir. Kimi narh l isteleri n i n ar-
Bir diğer tür hata da arşiv belgelerinin büyük bir bölümünün başken
tin ekonomisine ilişkin kanıtlar sunmasından kaynaklanmaktadır.48 Bu ka
nıtlar pek çok tarihçiyi benzeri müdahalelerin diğer kentlerde de uygulan
dığı sonucuna götürmüştür. Oysa, İstanbul hem büyüklüğü hem de siyasi
önemi açısından çok istisnai bir konumdaydı . Yanın milyona yaklaşan nü
fusuyla 1 6 . yüzyılda Avrupa ve Batı Asya'nın en büyük kentiydi. Diğer
büyük ve tüketici kentlerde görüldüğü gibi, devletin iktisadi öncelikleri
içinde büyük bir ağırlığı vardı . Buna karşılık, merkezi devlet diğer kentle
rin iaşesine daha az önem vermekteydi. Bu kentlere merkezden atanan
yöneticiler de loncalar, tüccarlar, mültezirnler, sarraflar gibi yerel olarak
güçlü kesimlerle işbirliğine çok daha yatkındılar. Bu nedenlerle, İstan
bul'daki devlet müdahaleciliğine bakarak, diğer kentlerdeki uygulamalar
hakkında sonuçlara varmak doğru olmaz.49
Bu gözlemler bize ekonomi alanındaki Osmanlı devlet müdahaleciliği
nin artık daha gerçekçi bir değerlendirmesini yapma zamanının geldiğini
gösteriyor. Arşiv belgelerine dayanan tarihçilik anlayışının sorunlan ile dev
letin gücü ve etkinliğinin sınırlan dikkate alındığında, Osmanlı devletinin
ticaret ve yerel piyasalara ilişkin uygulamalannı daimi ve kapsamlı müdaha
leeilik olarak değil, seçici müdahalecilik olarak nitelendirmek daha doğru
olacaktır. Özellikle 1 6 . yüzyıldan sonra, bu müdahalecilik esas olarak baş
kent İstanbul'un ve ordunun temel ihtiyaçlannın sağlanmasında ve darlık
Iann bunalım boyurlanna ulaştığı olağanüstü dönemlerde uygulanmıştır.
PARA, EKONOMI VE OSMANLI DEVLETI
Osmanlılar parasal uygulamalannda Roma ve Bizans'tan, ortaçağ İs
lam devletlerinden, Moğollann İran'da kurduğu İlhanlılar devletine, İtal-
50 Cemal Kafadar, "When Coins Turned i nto Drops of Dew and Bankers Became Rob
bers of Shadows; The Boundaries of Ottoman Economic l magi nation at the End of
the Sixteenth Century", yayımlanmamış doktora Tezi, McGi l l University ( 1 986), s.
86; ayrıca Cornel l H . F leischer, Bureaucrat and Intel/ectual in the Ottoman Empire,
The Histarian A li (154 1 - 1 600), Pri nceton University Press, 1 986, s. 279 (Türkçe ba
sım: Tarihçi Mustafa A li, Bir Osmanlı Aydın ve Bürokratı, Tarih Vakfı Yurt Yayınla
rı, Istanbu l , 1 996).
misinin sağlığının da para ve parasal istikrara yakından bağlı olduğunu
göstermektedir. Osmanlı yöneticileri de para ile ekonomi arasındaki bu
güçlü ilişkinin farkındaydılar.sı
Osmanlıların parasal uygulamalan da, tıpkı Osmanlı iktisadi politika
ları gibi, merkezi bürokrasinin önceliklerini ve çıkarlannı yansıtmaktaydı .
Osmanlı müdahaleciliğinin doruk noktası olan 1 5 . yüzyılın ikinci yarısın
da, parasal uygulamalar da kapsamlı bir müdahalecilik anlayışından kay
naklanıyordu . Ancak, merkezi devletin gücünün sınırları para konulannda
çok daha açık görülmekteydi . Uzun mesafeli ticaret ve mal piyasalanna
kıyasla, devletin değerli maden akışını, sikkeleri veya bunların fiyatlarını,
bir başka deyişle kurları ve faiz oranlarını denetleyebilmesi çok daha zor
du.52 Osmanlı yöneticileri de para piyasalanndaki tüccarların ve sarrafların
bu denetimden mal piyasalarında olduğundan daha kolay kaçabilecekleri
ni gördüler. Bu kitabın geri kalan bölümlerinde ineeleneceği gibi, bütün
bunların sonucunda, Osmanlı devletinin para piyasalanna müdahalesi gi
derek daha seçici oldu . Hatta, uzun vadeli bir bakış açısıyla, daha sonraki
dönemlerdeki parasal uygulamalann bir hayli esnek ve pragmatik bir nite
lik kazandığını da söyleyebiliriz.
Ancak, esneklik ve pragmatizmle bile, kıtalararası ticaretin kavşak nok
tasındaki büyük bir imparatorluğun istikrarlı bir para düzeni kurmasının
ve bunu sürdürmesinin son derece güç bir iş olduğunu teslim etmek ge
rekir. Bu noktada Osmanlıların karşısına çıkan güçlükterin altını dikkatle
çizmekte yarar var. Birincisi, ortaçağın sonlanndan sanayi kapitalizminin
yükselişine kadar geçen dönemde istikrarlı bir para düzeni kurmanın bü
tün devletler için ortak olan güçlüklerini ele alalım . Bu dönemde para ta
lebi çoğunlukla altın, gümüş ve diğer metallerden üretilen sikkelerle kar
şılandığı için, bu madenierin piyasada tedavül eden miktarları ile para arzı
arasında sıkı bir ilişki vardı. Eğer bir bölgenin veya ülkenin ticareti dışan
ya karşı açık veriyorsa, değerli madenler dışanya aktığı için, para arzı da
daralıyordu. Ayrıca, güvensizlik ya da para biriminin istikrarsızlığı nede
niyle, değerli madenlerle sikkelerin yastık altına girmesi de tedavüldeki
para miktarını olumsuz etkilemekteydi .53 Avrupa ve Asya'daki ülkelerin
51 Osmanl ı ekonomisinde sikke kullanımı 1 6. yüzyı lda doruÇ!a ulaşmıştır. Buna karş ı l ık,
1 5. ve özel l ikle 1 7. yüzy ı l l arda sikke deri ıkiarına raslanıyordu. Bkz. 3., 4., 7. ve 9.
bölümler.
52 Spufford, Money and /ts Use; Hennequ i n •Poi nts de vue sur I ' H i stoire Monetaire•, s.
3-44; ve "Nouveaux Aperçus sur I ' H i stoi re Monetaire•, s. 1 79-2 1 5; Goitein, A Medi
terranean Saciety, s. 209-272.
53 ÖrneÇ!i n bkz., Spufford, Money and /ts Use; Hennequ in, "Poi nts de vue sur I ' H i stoire
Monetai re•, s. 3-44 ve "Nouveaux Aperçus sur I ' H i stoire Monetaire•, s. 1 79-2 1 5.
büyük çoğunluğu gibi Osmanlılar da, sık sık başgösteren değerli maden
darlıklan ve bunların ekonomi üzerindeki olumsuz etkileriyle yaşamak ve
mücadele etmek zorunda kalmışlardı .
Ancak, Osmanlılar imparatorluğun büyüklüğü ve bulunduğu coğraf
yanın özellikleri nedeniyle başka sorunlarla da karşı karşıya kaldılar. Kimi
tarihçilerio devletin ekonomi üzerindeki gücü ve denetimini sık sık vur
gularnalarına karşın, Osmanlı ekonomisini tek işbölümü çevresin de ör
gütlenmiş, sıkı bir biçimde denetlenen ya da kapalı bir ekonomi olarak
görmemek gerekir. Balkanlar'dan Mısır'a, Kafkaslar'dan Mağrib'e kadar
imparatorluğun değişik bölgeleri Eski Dünya'nın farklı bölgeleriyle farklı
ticari ilişkiler içindeydi. Örneğin Balkanlar Orta ve Doğu Avrupa'yla ve
Karadeniz çevresiyle ticaret yapmaktaydı. Buna karşılık Mısır, Hint Okya
nusu üzerinden Güney ve Güneydoğu Asya'ya bağlanmıştı. Nitelik ve
coğrafYa olarak çok farklı olan bu ticari bağlantılar, değerli maden akışı
nın denetimini ve parasal istikrarın sürdürülmesini çok güçleştirmekteydi
Nihayet, Osmanlı devleti Asya ile Avrupa arasındaki büyük ticaret yol
ları üzerinde kurulmuştu . 1 2 . yüzyılda Orta Avrupa'da zengin gümüş ya
taklannın işletilmeye başlanmasından sonra, Avrupa, Asya ile olan ticare
tinde açık vermekte, ithal ettiği baharat, ipekli ve diğer tekstil ürünlerinin
büyük bir bölümünü değerli madenlerle ödemekteydi.54 Amerika kıtasın
dan büyük miktarlarda altın ve gümüşün gelişi bu ticaretin hacmini bir
hayli arttırmıştı . Osmanlılar 1 5 . yüzyılın ikinci yarısında Doğu Akde
niz'deki ticaret yollarını denetimleri altına alırken, batıdan gelen altın ve
gümüş akışını özendirdiler. Ancak, doğuya karşı verilen dış ticaret açıklan
nedeniyle, değerli madenierin doğuya doğru yollarına devam etmelerini
de engelleyemediler. Kıtalararası mal ve değerli maden akışlannda sık sık
görülen dalgalanmalar da Osmanlı para düzeninin istikrarını sürekli teh
dit etti . S S
Osmanlıların para konusunda karşılaştıkları güçlüklerio bir diğer nede-
OSMAN LI DEVLETi
KURU LURKEN TiCARET VE PARA
Kuzey Afrika' da, gümüş sikkeleri n yaklaşık 960- 1 200 arası nda piyasalardan kaybol
duÇjunu bel irtmektedir; bkz. Album, A Checklist, s. 1 0.
deyimiyle, arbitrajdı . Ancak bu açıklama, altın ve gümüşün fiyatlarındaki
farklılıkların niçin ortaya çıktığı sorusuna bir yanıt getiremiyordu .3
Harry Miskimin ve Peter Spufford ise söz konusu kaymayı reddetme
mekle birlikte, arbitrajın önemini kabul etmeyerek hem altın/gümüş oran
larındaki (aynı miktarda altınla gümüşün fiyatlan arasındaki oran ) farklılığın
kökenleri, hem de bu farklılıkların yol açtığı süreçler konusunda daha deği
şik açıklamalara yöneldiler. Her şeyden önce, iki bölge arasında madencilik
faaliyetleri açısından ortaya çıkabilecek farkların, altın ve gümüşün göreli
değerleri arasında farklılaşma yaratabileceğine işaret ettiler. Altın/gümüş
oranlan veya fiyatlan iki bölge arasında farklılaşınca da, tüccarların altın ve
ya gümüşten hangisi işlerine geliyorsa onunla ödeme yapmalan beklenme
liydi . Böylece, altın ve gümüşün hangi bölgelere doğru akacağını arbitraj
değil, mal akışlarında ortaya çıkan farklılıklar veya ticaret dengeleri karşılı
ğında yapılan ödemeler belirlemiş oluyordu.
Miskimin ayrıca ortaçağdaki sikke basma teknolojisinin bir hayli geniş
hata payı içerdiğine, aynı standart altında basılan sikkelerin değerli maden
içeriklerinde çok büyük farklar görülebildiğine, bu nedenle de altın ve gü
müş sikkelerin ters yönlerde taşınmasından oluşan basit arbitrajın pek etkili
olamayacağına dikkat çekiyordu .4 Ortaçağın para tarihine Avrupa merkezli
bir bakış açısıyla yaklaşan Peter Spufford ise, Avrupa'da 1 3 . yüzyılda yaşa
nan Ticaret Devrimi'ni, Orta Avrupa'da büyük miktarlarda gümüş yatakla
n bulunmasına bağlıyordu. Avrupa'da değerli maden arzı artınca, Kuzey
İtalya devletlerinin Bizans, Suriye ve Mısır ile olan ticaretleri 1 2 . yüzyılın
ortalanndan itibaren genişlemeye başlamıştı. Aricak bu ticaretin büyük bir
kısmı karşılıklı değil tek yönlüydü . 1 3 . yüzyılda Asya'nın ipeği ve baharatı
ile Yakındoğu'da üretilen çeşitli mallar Avrupa'ya akarken, bunların karşılı
ğı bir miktar Avrupa malı ve bol miktarda gümüşle ödenmekteydi . S
6 J. L. Abu-Lughod, Before European Hegemony, The World System A.D. 1250- 1 350,
Oxford University Press, 1 989. Ashtor, Les Metoux Prtkieux; ve E . Ashtor, Levant
Trade in the Later Middle Ages, Pri nceton University Press, 1 983. Do�u-batı ticore·
ti nde denges izli klerin sürmesi , Yokı ndo�u'nun Avrupa i le ti careti nde pal i çe g i b i
araçların kullan ı l masını güçleşti rmiştir. Çünkü pal i çe gibi araçlar esas olarak den·
gel i ticaret koşul l arı nda etki n olabi l iyorlard ı . E . Ashtor "Banking lnstruments betwe
en the Mus l i m East and the Christian West•, Journal of European Economic History
ı ( 1 972), s. 553-573.
7 Spufford, Money and /ts Use, s. 1 46- 1 47; ve Abu-Lughod, Before European Hege
mony, s. 1 53- 1 84. Bu dönemde Karadeniz'in batı kıyısında tedavül eden Mo�ol pa
raları için bkz. D. M. Metcalf, Coinoge in South-Eostern Europe 820- 1 396, Royal Nu
mismatic Society, Special Publ ication No. l l , Londra, 1 979, s. 280-284.
8 Kuzey yolunun en faal oldu�u dönem, güney yolunun geri lemesiyle çakışmaktadır.
1 29 1 'de Meml ukların Suriye kıyısı ndaki Akka'yı H ı ri stiyan lardan almalarından son
ra, popalar bir dizi karar çıkararak Müslümonlarla ticareti yasakladı lar. Bu çabalar
ltalya'nın Mısır i le ticaretini olumsuz etki led i . E . Ashtor, Levant Trade, s. 3-82. 1 4.
yüzy ı l ı n ortaları ndan iti baren Mo�ol i mparatorlu�unun çözülüşüyle birlikte, güney
Avrupa'dan Doğu Akdeniz ve Batı Asya'ya doğru gelişen değerli ma
den akışı sadece ticaretten kaynak.lanmıyordu. Dini ve siyasi gelişmeler de
değerli maden akışianna yol açabiliyordu. Hatta kısa vadede bunların da
ha ağır bastığı da görülebiliyordu, ancak uzun vadede ticaret çok daha
önemliydi . Dini açıdan bakıldığında, Papalığın çeşitli faaliyetleri, Kutsal
Yerler'i ziyarete gelen Avrupalı hacılar ve Doğu Akdeniz'deki Hıristiyan
devletlerin varlığı, değerli madenierin doğuya doğru akışının en önemli
nedenlerini oluşturuyordu. Savaş ve savaş hazırlıkları ise herhangi bir dini
faaliyetten çok daha büyük ödemeleri harekete geçirmekteydi . Bu tür
ödemelerin en büyükleri, ticaretten kaynaklanan ödemelerle aynı yönde,
batıdan doğuya doğru değerli maden akışına neden olmaktaydı.9
Örneğin, Osmanlılar 1 396 yılındaki Niğbolu muharebesinde Nevers
Kontu Korkusuz Jean'ı esir aldıktan sonra, kendisini o zaman için çok
büyük bir miktar olan 200.000 florin karşılığında serbest bırakabilecekle
rini Avrupalılara bildirdiler. Bu paranın toplanması Avrupa para piyasala
rında önemli dalgalanmalara yol açtığı gibi, Anadolu 'ya aktarılması da
Avrupa'nın önde gelen bankerlerinin katıldığı büyük bir finans operasyo
nunu gerektirdi. l O
Altın/gümüş oranlarında ya da gümüş fiyatlarında doğu ile batı ara
sında çıkan farkların, tüccarların satın aldıklan mallan hangi değerli ma
denk ödeyeceklerini belirlediğini daha önce tartışmıştık. Öyleyse, söz ko-
yolu Akdeniz'i H i nt Okyanusu'na bağlayan en öneml i kanal olma özel li ğ i ni geri ka
zand ı . Bu durum ı 6. yüzy ı l ı n sonlarına kadar sürdü. Abu-Lughod, Before European
Hegemony, s. 2 ı 2-247; ayrıca R. S. Lopez, H . Miski m i n ve A. Udovitch, "England to
Egypt, ı 350- ı 500: Long Term Trends and Long Distance Trade", Michael A. Cook
(ed.), Studies in the Economic History of the Middle East içi nde, Oxford University
Press, Londra, ı 970, s. ı ı 5- ı 28. Mısır' ı n ı 4. ve ı 5. yüzy ı l lardaki para tari h i , bir çok
önem l i ça l ı şmaya konu olmuştur. Oysa, Mısır'ın Osman l ı dönemi ndeki para tarihi
hakk ındaki bilgimiz çok daha azdır. Bkz. P. Balog, " H i story of the Dirham i n Egypt
from the Fati mid Conquest unti l the Col lapse of the Mamluk Empire•, Revue Numis
matique V/e Serie, 3 ( ı 96 ı ), s. ı 09- ı 46; P. Balog, The Coinage of the Mamluk Sul
tans of Egypt and Syria, Ameri can Numi smatic Society, Numismatic Studies No.
ı 2, New York, ı 964; J . L. Bacharach, "Circassian Monetary Pol i cy: Silver", The Nu
mismatic Chronicle, Seventh Series, ı ı ( ı 97 ı ), s. 267-28 ı . J . L. Bacharach, "The Di
nar versus the Ducat•, International Journal of Midd/e Eastern Studies 4 ( ı 973), s.
77-96. E . Ashtor, "Etudes sur le Systeme Monetaire des Mamlouks Circassiens", ls
rael Oriental Studies 6 ( ı 976), s. 264-287; B. Shoshan, "From Si lver to Copper: Mo
netary Changes i n Fifteenth-century Egypt", Studio /s/amica 56 ( ı 982), s. 97- ı ı 6; B.
Shoshan, "Exchange Rate Policies i n Fifteenth-century Egypt', Journal of the Econo
mic and Social History of the Orient 39 ( ı 986), s. 28-5 ı .
9 Spufford, Money and /ts Use, s. ı 57- ı 62.
10 R. De Roover, The Bruges Money Market Araund 1 400 (Hyman Sardy'nin hazırladı
ğı i statistik ekiyle birlikte), Paleis der Academien, Brüksel, ı 968, s. 43-44.
nusu oranda görülen bölgesel farklılıkların tersine çevrilmesinin, örneğin
alnnın bir bölgede daha ucuzken daha pahalı konuma gelmesinin, o böl
gede gümüşün yerini alnnın almasına yol açacağını da kabul etmemiz ge
rekir. Nitekim, eldeki kanıtlar 1 35 0 dolaylarında, Ege Denizi çevresinde
gümüş döneminin sona erdiğine ve alnn döneminin başladığına işaret et
mektedir. Ege bölgesinde 1 340'lara kadar tüccarlar sann aldıklan mallan
gümüşle, özellikle de İtalyanların gigliatti adını verdikleri ve Ban Anado
lu'da bir hayli rağbet gören küçük gümüş sikkelerle ödüyorlardı. Ancak
1 3 5 0 'lere gelindiğinde , doğuya karşı ticaret açığı vermekte olan Batı
Anadolu bölgesinde gümüşün ortadan kalknğı, buna karşılık hem Cene
vizlerin hem de Saruhan, Menteşe ve Aydın beyliklerinin denetimindeki
yerel darphanelerin, Venedik'in alnn dükalarının taklitlerini basmaya gi
riştikleri görülüyor. Bu kanıtların ışığında, Ban Anadolu bölgesinde dü
kanın ve florinin yaygın olarak kullanılmaya başladığı tarih olarak 14. yüz
yılın ortalarını kabul etmek doğru olacaknr. ı ı
1 2 . ve 1 3 . yüzyıllarda Doğu Akdeniz bölgesinde gümüşün yükselişini
açıklamaya çalışırken, Spufford'un Avrupa'nın ticaret açıklarına verdiği
önemi bir noktaya kadar anlıyoruz. Ancak Spufford'un bu konudaki ısra
n, daha farklı açıklamalan göz ardı etmemize yol açmamalı . Gümüş, Ban
Asya bölgesine daha farklı kaynaklardan da gelmiş olabilir. Bir olasılık,
gümüşün bölgeye Orta Asya'dan gelmiş olmasıdır. Elimizdeki kanıtlar bu
dönemde Türkistan'da faaliyet gösteren gümüş madenierinin İran ve
Irak'ı beslediğini gösteriyor. Bir diğer olasılık ise, Doğu Akdeniz ve Batı
Asya bölgesindeki gümüş madenierinin bu dönemde yeniden canlanmış
olmasıdır. Nitekim nümizmatik kanıtlar, Doğu Anadolu Moğollann de
netimine girdikten sonra, gümüş madenierinin bulunduğu yerlerde veya
aniann yakınında darphanelerin faaliyete geçtiklerine işaret ediyor. İlhan
lıların bol miktarda ürettikleri yüksek kaliteli gümüş sikkelerin bir bölü
münün bu darphanelerden geldiğini biliyoruz. Ancak yerel madenierin
üretim miktarlan hakkındaki bilgilerimiz sınırlıdır. ı ı Bu nedenle de 1 2 .
15 Metcalf, Coinage, s. 333-335. Son dönem Bizans s ikkeleri için ayrıca bkz., P. Grier
son, Byzantine Coins, Methuen & Co. Ltd . , Londra, 1 982, s. 277-3 1 8 ve M. F .
Hendy, Studies in The Byzantine Monetary Economy c. 300- 1 450, Cambridge Uni
versity Press, 1 985), s. 439-447 ve 527-55 1 .
1 6 Metcalf, Coinage, s. 284-303. Bu dönemde Ege'deki Latin devletleri nin sikkeleri için
bkz., P. Lock, The Franks in the Aegean, 1204- 1 500, Longman, Harlow, 1 995, s.
262-264.
miktan dışında tümü, Dubrovnik yoluyla Venedik'e, oradan da İtalya'nın
diğer bölgelerine ve Sicilya'ya ihraç ediliyordu. l 7
ANADOLU
1 7 S . Cirkovic, "The Production o f Gold, Silver and Copper in the Central Parts o f the
Balkans from the 1 3th to the 1 6th Century•, H. Kel lenbenz (ed.), Precious Meta/s in
the Age of Expansion içi nde, Klett-Cotta, Stuttgart, 1 98 1 , s. 42-43; D. Kovacevic,
"Dans le Serbie et la Bosnie Medievales: Les Mines d'or et d'argent", Anna/es E.S. C.
1 5 ( 1 960), s. 248-258 ve Spufford, Money and /ts Use, s. 349-356; ayrıca S. Vryonis,
"The Question of Byzanti ne Mi nes•, Specu/um 37 ( 1 962), s. 1 1 - 1 6. OrtaçaÇ) ın son la
rı nda, Orta Avrupa madenc i l iÇ) i nde Sakson ların konumu hakkında bkz., J . U. Nef,
"Mi ning and Metalurgy in Medieval Civi l isation", M. Pastan ve E. E. Rich (ed.), The
Cambridge Economic History of Europe, c. 2 içi nde, 1 952, s. 44 1 -473.
18 R. P. Li ndner, "A Silver Age in Seljuk Anatolia", Türk Nümizmatik Derne�i'nin 20.
Ytlmda lbrahim Artuk'a Arma�an içi nde, Türk Nümizmatik DerneÇ)i Yayınları, Is
tanbul , 1 988, s. 267-274.
19 H. lnalcık, "The Question of the Emergence of the Ottoman State", International Jo
urnal of Turkish Studies 2 ( 1 980), s. 72-73; E. A. Zachariadou, Trade and Crusade,
Venetian Crete and the Emirates of Menteshe and Aydm ( 1 300- 14 15), Library of the
Hellenic Institute of Byzanti ne and Post-Byzantine Studies, Venedik, 1 983; ve E. A.
Zachariadou, "S'enri chir en Asie Mi neure au XIVe Siecle", V. Kravari, J. Lefort ve
C. Morrison (ed.), Hammes et Richesses dans I'Empire Byzantin, Editions P. Lethiel
leux, Paris, 1 99 1 , s. 2 1 6-2 1 7.
Anadolu'da iktidann Moğollara geçmesinden sonra, darphanclcrin sayı
sı ve üretim hacmi l280'lerden başlayarak l 3 30'lara kadar hızla arttı. 14.
yüzyılın başlannda Anadolu'da 40'ı aşkın darphane İlhanlı hükümdan adı
na sikke üretmekteydi. Ancak bu darphanelerin hepsi de düzenli olarak ça
lışmıyordu. Aslında Anadolu'daki darphaneler, Tebriz'i merkez alarak do
ğuda Horasan'dan güneyde Basra Körfezi'ne ve Irak'a kadar uzanan ve sa
yılan yüzü bulan çok geniş bir İlhanlı darphaneleri ağının parçasıydılaf.20
İlhanlılann sikke üretimindeki başanlan, Doğu Akdeniz ve Batı Asya
bölgesinden geçen üç transit ticaret yolundan kuzey ve ortadaki ikisinin
Moğol Banşı (Pax Mongolica) sayesinde canlanmalan ve doğu-batı ticare
tinin esas kanalı haline gelmeleriyle yakından ilişkiliydi. İlhanlılar bu tica
retten düzenli olarak vergi alıyorlardı. Aynca, tüccarlann ellerindeki de
ğerli madenieri ve yabancı paralan darphanelere getirerek, belirli bir darp
hane rüsumu karşılığında, İlhanlı sikkelerine dönüştürmelerini sağlıyorlar
dı. Bu nedenle, İtalyan tüccar Pegelotti'nin belirttiği gibi, İlhanlı darpha
nelerinin faaliyetlerinin doruk noktası ile transit ticaret yollannın faaliyet
hacimlerindeki doruğun çakışması hiç de şaşırtıcı değildir. İlhanlılar altın
miskaller, gümüş dinarlar ve küçük gümüş dirhemler bastınyorlardı. An
cak, Anadolu'daki darphanelerinde yalnızca gümüş sikkeler üretilmiştir.
32 İlhanlılar bugün tarihteki tüm İslam devletleri içinde, en canlı ve en par
lak sikke geleneğine sahip devlet olarak tanınmaktadır. Ayrıca, Moğol
bağlantılan sayesinde İlhanlılar, o dönemde Çin'de yaygın olarak kullanı
lan kağıt parayı da İran'a getirerek piyasaya sürdüler, ancak bu deneme
başanlı olamadı.2 1
Moğollann en parlak döneminde, Anadolu'daki en önemli ticaret yo-
20 Li ndner, "A Silver Age", s. 27 ı -273; R. P. Lindner, "Hordes and Hoards in Late Sal
j uq Anatol ia", The Art of the Saljuks, Mazda Pub l ishers, Costa Mesa, Cal ifornia,
ı 994, s. 280-28 ı ; J . M. Jr. Smith, "The Silver Currency of Mongol Iran", Journal of
the Economic and Social History of the Orient ı 2 ( ı 969), s. ı 6-4 ı; S. S. Blair, "The
Coins of the Later l lkhanids: Mint Organization, Regionalization and U rbanism",
American Numismatic Saciety Museum Notes 27 ( ı 982), s. 2 ı ı -30; A. P. Marti nez,
"Regional Mint Outputs and the Dynamics of Bu l l ion F lows through the 1 1-xanate",
Journal of Turkish Studies 8 ( ı 984), s. ı 2 ı -73; ve A. P. Marti nez, "Bu l l ionistic l mpe
r i a l i s m : The 1 1 -xan i d M i nt's Exp l o i tation of the Rum-Sa l j uq i d Cu rrency, 654-
695H/ 1 256- ı 296 A.D.", Archivum Ottomanicum ı 3 ( ı 993-4), s. ı 69-276.
21 J. M. Jr. Smith ve F. Plunkett, "Gold Money in Mongol Iran", Journal of the Econo
mic and Social History of the Orient l l ( 1 968- ı 969), s. 275-97; Martinez, "Regional
Mint Outputs", s. 1 2 1 - ı 26; B . P. Francesco, La Pratica De/la Mercatura, A. Evans
(ed.), H arvard University Press, Cambridge, Mass. , 1 936, s. 28-43. Selçuklular ve 1 1 -
han l ı lar dönemlerinde ltalyan tüccarların Anadolu'daki faal i yetleri i ç i n bkz. Ş. Tu
ran, Türkiye-ltalya Ilişkileri 1: Selçuklular'dan Bizans 'ın Sana Erişine Kadar, Metis
Yayınları, Istanbul, 1 990, s. 85- ı 90.
lu doğuda Tebriz'den Anadolu Selçuklulannın eski başkenti Konya'ya ge
liyor, oradan da Alanya ve diğer güney limanianna ulaşıyordu. İlhanlılar
Konya'yı Karamanlılara kaptınnca, Erzincan'dan Sivas ve Ankara'ya, ora
dan da batıya ulaşan bir diğer yol önem kazandı . Osmanlılar Bursa'yı ele
geçirdikten sonra, yeni ticaret yolunun batıdaki varış noktası olarak bu
kentin önemi arttı . Bir diğer önemli ticaret yolu ise Kırım'da Kefe'den Si
nop'a, oradan da batıya uzanıyordu. Bu yollar üzerinde esas olarak ipekli
ler ve baharat gibi düşük hacimli ancak yüksek değerli mallar taşınmak
taydı .22 Moğol Barışı Anadolu'ya yüksek hacimli, bir transit ticareti getir
di . Bu ticaret Anadolu'nun doğu yansında yoğunlaşmış olsa da, batısı da
payını almaktaydı .23
Yine de, İlhanlılann denetimi altına giren gümüşün tek kaynağının ti
caret ve vergilendirme olduğunu söyleyemeyiz. 1 3 . yüzyılın ikinci yarı
sında İlhanlılar Doğu Anadolu'da Maden, Madenşehir, Gümüşhane gibi
önemli gümüş madenierini de ellerine geçirdiler. Bu madenierin üretimi
İlhanlı darphanelerinin artan üretim hacmini destekledi . İlhanlı darpha
nelerinin gümüş madenierinin bulunduğu yerlerde faaliyete geçmiş ol
maları, yerel gümüşün İlhanlı sikke üretimindeki önemine işaret etmek
tedir.24
ERKEN DÖNEM OSMANLI SIKKELERI
22 C. Cahen, Pre·Ottoman Turkey: A Survey of the Material and Spiritual Culture and
History, c. 1 07 1 - 1 330, Sidgwick and Jackson, Londra, 1 968, s. 320-329.
23 A. Z. V. Togan, "Mo!)ol lar Devrinde Anadolu'nun Iktisadi Vaziyeti", Türk Hukuk ve
Iktisat Tarihi Mecmuası 1 ( 1 93 1 ), s. 1 -42; ve Cahen, Pre-Ottoman Turkey, s. 320-329.
24 Marti nez, "Regional Mint Outputs", s. 1 22- 1 23; ayrıca Vryonis, "The Question of
Byzanti ne Mines", s. 7-8.
25 C. Ölçer, Aydm Beyfiği'nin Sikkeleri, Yen i l i k Basımevi, Istanbul, 1 985, s. 6; C. Ölçer,
Karaman Oğullan Beyfiği Madeni Para/an, Yen i l i k Bası mevi, Istanbul, 1 982, s. 1 7.
26 Örne!) in, Rudi Lindner Sö!)üt'te darbedi len bir Selçuk sikkesini büyük olas ı l ıkla Os·
man l ı ların üretti!)ini bel i rtmektedir. Li ndner, "A Silver Age", s. 272-274; ve Li ndner,
"Hordes and Hoards", s. 280-28 1 . Stephen Album de Osman Bey' in l l hanlı sikke tür
leri ni taklit ederek si kke bastırmış olabi lece!)ini söylemektedir. Album, A Checklist,
s. 65. Ancak bu konuda daha ayrıntı l ı araştırmalar gerekmektedir.
lar.27 Orhan Bey tarafindan darb ettirilen ilk gümüş akçeterin üzerinde
"Orhan halledallahü mülkehü" (Allah mülkünü daim kılsın ) veya "es-Sul
tanü'l-a'zam Orhan bin Osman halledallahü mülkehü" gibi ifadeler yer
almaktaydı2 8 ( bkz . kitabın sonunda Resim l , 2 ve 3 ) .
B u noktada biraz durarak 1 326 yılının önemi üzerinde düşünmemiz
gerekiyor. Bir hükümdann kendi adına sikke darbetmesi, antikçağdan bu
yana Akdeniz havzasında egemenliğin en önemli simgelerinden biri ola
rak kabul edilmiştir. İslam devletleri de bu geleneği sürdürerek sikke ve
hutbeyi egemenliğin iki simgesi olarak tanımışlardır. Bu durumda, Os
manlı tarihçiliğinde kuruluş için 1 299 yılının kabul edilmesi akla bazı so
rular getiriyor. 1 299 yılı, Osmanlıların Konya'daki Selçuklu sultanından
bağımsızlıklannı kazandıklan tarih olabilir. Ancak, büyük ihtimalle, Os
ınanlılar aynı zamanda veya bundan çok kısa bir süre sonra, İlhanlılann
egemenliğini tanımak zorunda kalmışlardır. Bir başka deyişle, Osmanlılar
üzerindeki egemenlik Selçuklulardan İlhanlılara geçmiştir. Öyleyse, Sel
çuklu çizgisini öne çıkarmak, ama ondan da önemlisi, güçlü Moğollara
olan bağımlılıklarını göz ardı etmek isteyen Osmanlı tarihçilerinin birinci
yi vurgularken ikinciyi görmezlikten geldiklerini ve bu nedenle l 299'u
seçtiklerini düşünebiliriz. Oysa nümizmatik kanıtlar, gerçek bağımsızlığın
1 326 yılına kadar gerçekleşmediğini açıkça gösteriyor. 29
Son yıllarda erken dönem Osmanlı sikkelerinin yanısıra İsfendiyar ve
Eretna beyliklerinin sikkelerini de aynnnlı olarak inceleyen Philip Remler,
Orhan Bey'in sikkeleri içinde desen olarak Anadolu Selçuklu sikkelerinin
benzerlerine rastlansa da, bu beylikterin sikkelerinin esas olarak birbiriyle
ilişkili olduklarını ve hepsinin de İlhanlılann sikke desenlerini izlediklerini
göstermiştir. İlk Osmanlı sikkelerindeki yüksek kaliteli işçiliği dikkate alan
Philip Remler, Orhan Bey'in Anadolu'daki İlhanlı darphanelerinden bir
sikke kalıbı ustasını getirttiğini tahmin ediyor. Remler'e göre, İlhanlılann
Zl Şimdiye kadar pek çok araştırmacı üzerleri nde ad bulunmayan kimi sikkeleri Osman
Bey'i n ( 1 299- 1 324) dorp etti rdi!)ini i leri sürmüşlerdir. Ancak Stephen Album'ün son
zamonlarda bel i rttiıli gibi, bu çabalardon hiçbiri ikna edici olmamıştır. Album, A
Check/ist, s. 65. Bu çabaların en önem l i s i için, bkz. 1. Artuk, "Osmanl ı Beyli!)i'nin
Kurucusu Osman Gazi'ye Ait Sikke", O. Okyar ve H . lnolcık (der.), Birinci Uluslara
rası Türkiye'nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi ( 1071 - 1 920) Kongresi Tebli�leri içinde,
Ankara, 1 980, s. 27-33.
28 Örne!)in, J . Sultan, Coins of the Ottoman Empire and the Turkish Republic, A Detailed
Catalogue of the Jem Sultan Collection, ci lt 1 , B and R Pub l i shers, Col i fornio, Tho
usond Ooks, 1 9n, s. 7-9.
19 Bkz. Li ndner, " Hordes and Hoord s " , s. 280-28 1 ; ve C. Kofodor, Between Two
Worlds, The Construction of the Ottoman State, University of Col i fornio Press, Ber
keley ve Los Angeles, 1 995, s. 90- 1 1 6.
küçük gümüş sikkelerinden bir küme, Anadolu beyliklerinin sikkeleri için
bir ortak havuz oluşturmuştu. Anadolu beylikleri İlhanlılardan bağımsız
lıklannı kazandıktan sonra yıllar boyunca, sikkelerinde bu havuzdaki de
senleri kullanmayı sürdürdüler.
Philip Remler'in önemli tezlerinden biri de Osmanlı , İsfendiyar ve
Eretna beyliklerinin sikkeleri arasındaki sıkı bir ilişki üzerinedir. Remler
sikkelerin her iki tarafindaki ifadelerin yerleştiriliş biçimleri ve kullanılan
desenler itibariyle bu beylikler arasında bir ortak para topluluğu oluştu
ğunu vurguluyor. Osmanlılar l 360'lardan itibaren kendi sikkelerinin de
senlerini kendileri yaratırken, İsfendiyar ve Eretna beylikleri l 380'lere ka
dar İlhanlı desenlerini kullanmaya devam etmişlerdi .30 Ancak, desenlerde
ki benzerliğe karşın, bu üç beyliğin gümüş sikkelerinin ağırlıklannın bir
birlerinden farklı olduğunun altını çizmek gerekir. Öyleyse , bu para or
taklığını iktisadi düzeyde değil, simgesel olarak düşünmek gerekir. Kons
tantİn Zhukov'un Remler'den esinlenerek yaptığı araştırmalar ise, Batı
Anadolu'da Osmanlılar ile Karesi ve Sanıhan beylikleri arasında, l 390'da
Osmanlılann bu bölgeyi fethetmelerine kadar süren, benzeri bir para top
luluğunun varolduğunu gösteriyor. Diğer para topluluğundan farklı ola
rak, bu beyiiiderin gümüş ve bakır sikkelerinin ağırlıklan birbirlerine çok
yakın olduğu için , sikkeler birbirlerinin yerine kullanılabiliyordu . 3 l Para
konusundaki ortak standartlar, bu beylikler arasında çok yakın ticari ve ik
tisadi bağiann varlığına işaret ediyor. Bu nedenle, ikinci para topluluğunu
iktisadi boyutuyla birlikte düşünmek gerekiyor.32
Akçenin kökenierini ortaya koymaya çalışırken ortaya çıkan bir diğer
sorun da ağırlığı ve gümüş içeriğiyle ilgilidir. Desenler açısından bakıldı
ğında, ilk akçelerin İlhanlı sikkeleriyle olan ilişkisi çok açıktır. Ancak ben-
36 l lhan l ı lar hem MoÇ)ol gelenekleri ni taşıyıcı ları, hem de Iran devlet geleneÇ)i ni n mi ras
çıları oldular. Erken dönem Osmanl ı lar üzeri ndeki MoÇ)ol etkisi için, bkz. H. lnalcık,
"The Question of the Emergence", s. 75-77. MoÇ)ol ların ve step geleneÇ) i n i n Osman
l ı lar üzeri ndeki etkisi hakkı nda daha genel bir tartışma için, bkz. Fleischer, Bureauc·
rat and Inte/leetual in the Ottoman Empire, s. 273-292.
37 Togan, "MoÇ)ollar Devri nde", s. ı -42. Mustafa AkdaÇ) da Marmara havzası nda bir
bölgesel ekonomi ol uştuÇ)unu ve bu havzanın diÇ)er bölgelerle yaptıÇ)ı ticaretin Os
man l ı lar' ın denetlediÇ)i yol lar üzeri nden gerçekleştiÇ)ini bel i rterek, Osmanl ı lar'ın yük
sel işinde ticareti n önem i n i vurgulayan bir bakışaçısı sunmuştu . Ancak bu tez, kısa
bir süre sonra Hal i l lnalcık tarafı ndan eleştiri l i nce, diÇ)er tari hçi lerce ciddiye a l ı nma
d ı . M. AkdaÇ), "Osmanlı l mparatorluÇ)u'nun Kuru luş ve lnkişafı Devri nde Türkiye'n i n
Iktisadi Vaziyeti", ( i k i bölüm hal i nde), Be/leten ı 3 ( ı 949), s. 497-57 ı v e ı 4 ( ı 950), s.
3 ı 9-4 ı 8; H . lnalcık, "Osmanlı l mparatorluÇ)u'nun Kuruluş ve l nkişafı Devri nde Tür
kiye'nin Iktisadi Vaziyeti Üzeri ne Bir Tetkik Münasebetiyle", Belleten ı s ( ı 95 1 ), s.
629-690; yarım yüzy ı l önceki bu tartışmaya son y ı l l arda yapılan bir gönderme için
bkz. Kafadar, Between Two Worlds, s. 45.
Ancak bu gelişmeler, Batı Anadolu'nun ticaretinin tümüyle çökmesi an
lamına gelmez. Moğol nüfuzunun ortadan kalkmasından sonra, Anado
lu'daki ticaretin ağırlığının doğudan batıya kaymış olması mümkündür.
Ege bölgesinin güney Avrupa ile olan ticareti Osmanlılann bu böl geyi
ele geçirmelerinden sonra da sürmüş ve gelişmiştir. Ancak, özellikle de
yanmdamn doğusunun, Moğol döneminde yaşadığı ticari canlılığı uzun
bir süre için kaybettiğim söyleyebiliriz. Ayrıca, Anadolu'da doğu-batı yö
nünde geçen ticaret yollarını gerilemesi ve değerli maden kıtlıklannın or
taya çıkması, Osmanlıların ı 4 . ve ı s . yüzyıllarda Balkanlar'daki zengin
maden yataklanna doğru yönelmelerini hızlandırmış olabilir. Bu konuya
aşağıda geri döneceğiz.
DARPHANELER
.ı6 Merkezi devlet, i htiyaca göre uzman zanaatkôrların bir darphaneden di!:lerine gitme
sini talep etmekteydi . Balkanlar'da darphanesi bulunan kent ve kasabaların kadı la
rına gönderi len ve bel i r l i alanlardaki ustaların Istanbul darphanesi ne yol lanmasını
talep eden yazı lar için, bkz. BOA, H . 996 ( 1 588) tari h l i MHM. c. 62, 57 1 /253 ve c.
64, 233/79.
47 Schaendl i nger, Osmanische Numismatik, s. 88- 1 00.
48 R. Murphey, "Si lver Production in Rumelia Accord i ng to an Official Ottoman Report
ci rca 1 600", Südost-Forschungen 33 ( 1 980), s. 75- 1 04; Balkanlar'daki madenierin
ayrınt ı l ı bir haritası için, bkz. H. lnalcık and D. Quataert (ed.), An Economic and So
cial History of the Ottoman Empire, 1 300- 1 9 1 4, Cambridge University Press, 1 994,
s. 6 1 .
!en madenler devlet mülkiyetine geçirildiktcn sonra, iltizam düzeniyle işle
tilmekteydi . Müslüman girişimcilerin yanısıra Makedonya, Serez ve İstan
bul'dan Rum girişimciler de bu madenierin işletilme hakkını devletten sa
tın alıyorlardı .49 Çoğunluğu ı s . yüzyılın ikinci yansında hazırlanan kanun
nameler, madenlerdeki işletme yöntemleri ve çalışma koşullan hakkı nda ay
rıntılı bilgi sunmaktadır. Osmanlılar bu madenierde daha önce kullanılan
teknolojiyi ve üretim yöntemlerini değiştirmediler. Fethettikleri başka· top
raklarda yaptıklan gibi, burada da varolan kurallan ve izlenilen yöntemleri
kullanmaya devam ettiler. Nitekim, Balkanlar'daki madeniere ilişkin olarak
hazırlanan kanunnamelerde Saksoniardan beri kullanılan deyimierin ve
yöntemlerin korunduğu görülmektedirS O ( bkz . kitabın sonunda Ek ı ) .
Balkanlar'daki küçük madenierin bir bölümü kısa sürede tükendi . An
cak, arşiv belgelerinden izlemek zor olsa da, bunların yerine yenilerinin
açıldığı anlaşılmaktadır. ı 6 . yüzyılın ilk yansına gelindiğinde, Makedon
ya'daki Sidrekapsi, Balkan yarımadasının en verimli madeni konumuna
yükselmişti . O dönemin bir Avrupalı gözlemcisine göre, burada 6 bin
madenci çalışmaktaydı . Yıllık üretim miktan ise 6 ton gümüş olarak tah
min ediliyordu . İkinci sırada, Sidrekapsi'nin yansından az bir üretim hac
miyle Novo Brdo geliyordu . Yine ı 6 . yüzyılın ilk yarısında, Balkanlar'da
ki gümüş madenierinin yıllık toplam üretim düzeyi 26-27 ton olarak tah
min edilmektedir.s ı Öte yandan, iltizarn ve Osmanlı arşivlerindeki diğer
kayıtlara dayanarak yaptığı bir araştırmada Rhodes Murphey, ı 600 yılın
da Balkanlar'daki gümüş madenierinin toplam üretimlerini SO ton olarak
hesap ctmektedir.52 Oysa Sırbistan ve Bosna'daki madenierin Osmanlı
öncesinde, ı s . yüzyılın başlanndaki yıllık üretimleri ı O ton civarınday
dı .53 Bu tahminler ı s . ve ı 6. yüzyıllarda, Osmanlı yönetimindeki gümüş
madenierinin üretim düzeylerinde büyük artışlar olduğunu gösteriyor. B u
veriler Osmanlı gümüş madenieri ile Avrupa'dakiterin üretim eğrisi ara
sında önemli bir farklılığa da işaret ediyor. Çünkü, Avrupa'daki madenler
49 H. lnolcık, •The Ottomon Stote: Economy and Society, 1 300- 1 600•, Inakık ve Qu·
otoert (ed.), An Economic and Social History içi nde, s. 209-2 1 1 .
50 N . Beldi ceonu, Les Aetes des Premiers Sultans Conserves dans fes Manuscrits Turcs
de la Bibliotheque Notianale d Paris, ll: Reglements Miniers, Mouton et Co, Paris
Lohey, 1 964, ve Beldiceonu, Les Aetes des Premiers Sultans 1 ( 1 960), s. 68-n; Ak
gündüz, Osmanlı Kanunnameleri, s. 480-568 çeşitli yerlerde; R. Anhegger ve H .
lnolcık, Kanunname-i Sultani-ber Muceb-i Örf-i Osmani, Ankara, 1 956.
51 S. Cirkovic, •The Production of Gold, Si lver and Copper in the Centrol Ports of the
Balkans from the 1 3th to the 1 6th Century•, H. Kel lenbenz (ed.), Precious Meta/s in
the Age of Expansion içi nde, s. 58-60.
52 Murphey, •si lver Production in Rumelia•, s. 87-97.
53 Cirkovic, •The Production of Gold•, s. 53.
Amerika'dan gelen ucuz gümüşün etkisiyle , 1 6 . yüzyılın ilk yansında ge
rilemeye başladılar. Belki devlet mülkiyetinin de etkisiyle, Osmanlı gümüş
madenieri uzun bir süre daha direnebildiler, ancak 1 7. yüzyılın başlann
dan itibaren aynı eğilim içine girdiler.54
Bu dönemde Anadolu'da önemli sayılabilecek tek gümüş madeni Gü
müşhane'deydi . Bu madenin en azından Bizans döneminden beri faaliyet
gösterdiğini biliyoruz.55 Ancak, elde 1 5 . ve 1 6 . yüzyıldaki faaliyetlerine
ilişkin fazla bilgi yoktur. Osmanlılar bu madeni I I . Mehmed döneminde
ele geçirdiler. Burada basılan akçelerin üzerinde darphanenin yeri Canca
olarak belirtilmektedir. 56
BAKl R SIKKELER
61 C. Ölçer, Nakışlı Osmanlı Mangırlan, Yen i l i k Basımevi, Istanbul , ı 975; Sahi l l ioÇjlu,
"Osmanlı Para Tari hi Üzerine Bir Deneme", s. ı 23- ı 28; ve H . Sahi l l io!)lu, "Fati h'in
San Y ı l ları nda Bak ı r Para Bas ı lması ve Da!)ıtı l ması i le l ig i l i Belgeler•, Belgeler/e
Türk Tarihi Dergisi 6 ( ı 968), s. 72-75.
62 Örne!)i n , ı 6. yüzy ı l ı n son ları nda merkezi devlet Macari stan'dan getiri len bakır ı n
Kastamonu yakınlarında, Küre'deki bakır madeni n i n üretimiyle rekabet etti!)ini göre
rek, Macaristan'dan Balkanlar'a bakır satışlarını ve bu bakırın Anadolu'ya nak l i n i
yasaklamıştı; BOA, H.984/ 1 576 tari h l i M H M . c. 28, 404/ ı 74.
63 Ölçer, Nakışlı Osmanlı Mangırlan, s . ı O.
64 Geç ortaça!) ekonomi leri nde küçük bakır sikkelerin işlevleri üzeri ne öneml i bir tartış
ma için, bkz. C i pol la, Money, Prices and Civilization, s. 27-37; ve J . H. Munro, "Def
lation and the Petty Coi nage Problem in the Late-medieval Economy: The Case of
F landers, ı 334- ı 484", Explorations in Economic History 25 (ı 988), s. 387-423.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
MÜ DAHALECiLiK VE TAGŞiŞ
POLiTiKASI
l l . Mehmed i lk kez 1 444'te, 1 2 yaşında, babası ll. Murad'ın çek i l mesi üzeri ne tahta
çıktı . Ancak babas ı n ı n dönmeye karar vermesi üzeri ne, i lk saltanatı sadece sekiz ay
sürdü. 1 45 1 'de babası n ı n ölümünden sonra tekrar tahta çıkarak 1 48 1 'de ölene ka
dar otuz y ı l hüküm sürdü.
2 Bkz. Tablo 3. 1 .
dahaleeilik eğilimleri, hem de tağşişler yoluyla mali gelir sağlama çabaları ,
ancak bu merkezileşme süreci bağlamında anlaşılabilir.
Bu dönemde Avrupa'da ve Osmanlı topraklannda yaşanan ve tarihçi
ler arasında Gümüş Kıtlığı olarak bilinen darlıklar da müdahaleciliğin
yükselişinde etkili olmuştur. Bu darlıklar karşısında devlet, değerli ma
denlerin ve yerli sikkelerin dolaşımı hakkında yasakçı kanunnameler hazır
ladı, sıkı uygulamalara başvurdu. Bu uygulamalara daha sonraki dönem
lerde pek rastlanmamaktadır.
Ancak düzenli tağşiş politikası, yeniçerilerin ayaklanmasını da içeren
güçlü bir muhalefetle karşılaştı . Il. Mehmed'in ölümünden sonra tahta ge
çen oğlu I l . Bayezid, tağşiş politikasından vazgeçeceğine söz vermek zo
runda kaldı . Tağşişlerin etkilerini ve sonuçlannı inceleyebilmek amacıyla, bu
bölümün sonunda bir siyasal iktisat yaklaşımı geliştireceğiz. Devlet ve top
lumsal kesimler açısından, tağşişlerin yararlannı ve maliyetlerini tartışacağız.
MERKEZI LEŞME VE MÜDAHALECI LIK
4 F. Babi nger, Mehmed the Conqueror and His Time, haz. W. C. H i ckman, Pri nceton
University Press, 1 978, s. 455.
S H. Sohi l l io!)lu, "Bir Mü ltezim Zirnem Defteri ", s. 1 74- 1 86.
6 l l . Mehmed'in saltanatı sırasında tedavüldeki gümüş sikke miktarına i l işkin tahmin
ler için, bkz. aşa!)ıda s. 56-57.
7 "Akçalar cem edi l i p hazinelere kayalar, memleket kesatlık oldu . " Aşıkpaşazade ve
Tevarih-i Ali Osman dan aktaran Hal i l lnalcık, "Osmanl ı lmparotorlu!)u"nun Kuru
'
9 l l . Mehmed dönemi nde işleti len maden ve darphanelere i l işkin kanunnarnelerin tam
metin leri için bkz. Beldiceanu, Les Actes des Premiers Sultans 1 ( ı 960); Beldiceanu,
Les Actes des Premiers Sultans ll ( ı 964); ve Akgündüz, Osmanlt Kanunnameleri, c.
ı . Bu metinlerden seçmeler için bkz. kitabın sonunda Ek ı .
1 0 Spufford, Money and /ts Use, s. 339-340.
1 1 J. Day, "The Great Bull ion Famine of the Fifteenth Century", Post and Present 79
( ı 978), s. ı -49; Spufford, Money and /ts Use, s. 3 ı 9-338.
gösterince, ticaret açıkları Avrupa ve Afrika kaynaklı altınla karşılanmaya
başlandı . l2 Böylece Akdeniz ticareti yoluyla kıtlıklar kısa süre içinde Do
ğu Akdeniz bölgesine ulaştı . Avrupa'daki gümüş kıtlıklannın etkileri Mı
sır'da da görüldü . Güney Avrupa'dan gelen gümüş kesilince, 1 397-98 yı
lında Memluklar gümüş dirhem basınayı durdurdular. Mısır'da altın eşre
filerio ortaya çıkışı, Osmanlı piyasalannda tedavül eden Venedik dükalan
nın giderek baliaşması ve Doğu Akdeniz'de dükanın taklitlerinin yaygın
laşması hep aynı gelişmelerden, batıdan doğuya değerli maden akışındaki
bu değişiklikten kaynaklanıyordu. l 3
Ancak, önce gümüş, sonra altın, sonra yine gümüş olarak dalgalanma
lar gösteren değerli maden akışı, 1 5 . yüzyılın ortalanndan sonra değerli
maden kıtlıkları nedeniyle yavaşladı. 1450'1er ve 1 460 'larda Osmanlılar
Sırhistan ve Bosna'daki gümüş madenierini tekrar ele geçirince, Venedik
liler bile kıtlıklardan etkilenmeye başladılar. 14 70'lerde ve 1 480'lerde Bo
hemya ve Saksonya'da yeni gümüş yataklan bulunana kadar, gümüş kıt
lıklan Avrupa'nın hem kuzeyini hem de güneyini etkisi altına aldı. Bu dö
nemde Avrupa'nın doğu ticaretindeki açıkların bir hayli küçüldüğü ve
doğuya değerli maden akışının yavaşladığı bilinmektedir. Bu nedenle, Os
manlı ülkesindeki gümüş kıtlıklannın Avrupa'dakilerle yakın ilişki içinde
olduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz.
Uzun dönemli gümüş kıtlıklarının ikincisi Il. Mehmed'in saltanatma
rastlamaktadır. Osmanlıların Sırhistan ve Bosna'daki gümüş madenierini
ikinci kez ele geçirmelerine karşın, gümüş kıtlıklannın Balkanlar ve özellik
le de Anadolu'yu etkisi altına alması ilginçtir. Il. Mehmed döneminde gü
müşün imparatorluk içinde tedavülü ve taşınmasına ilişkin olarak alınan sıkı
önlemleri de, ancak gümüş kıtlıklannın sürmesi bağlamında anlayabiliriz. l4
I l . Mehmed döneminde hazırlanan değerli madenierin tedavülüne
ilişkin kanunnameler, hem gümüş kıtlıklannın boyutlan hem de devletin
15 Tam metinler için, bkz. Anhegger ve l nalcık, Kanunname-i Su/tani; Beldi ceanu, Les
Actes des Premiers Sultans 1 ( ı 960); Akgündüz, Osmanlı Kanunnameleri, c. 1 , s .
570-574; ayrıca H . lnalcık, "Bursa Şeriye Sici l leri nde Fatih Sultan Mehmed'in Fer
manları•, Belleten 44 ( ı 947), s. 697-698.
16 H. Sah i l l ioğlu, "XV I I . Yüzy ı l ı n Ortalarında Sırmakeş l i k ve Altı n-Gümüş I şleme li Ku
maşlarımız", Belgeler/e Türk Tarihi Dergisi ı 6 ( ı 969), s. 48-53.
ı 7 Bkz. kitabın sonunda Ek ı . Ayrıca, ll. Mehmed dönemi nde i şleti len maden ve darp
hanelere i l işkin kanunnameleri n tam meti nleri için bkz. yukarıda dipnot 9'da bel i rti
len kaynaklar.
Bugüne kadar, Osmanlı kanunnamelerinin pek çok tarihçi tarafindan
incelenmiş olmasının da etkisiyle, yoğun bir devlet müdahaleciliği genel
olarak Osmanlı iktisadi yaşamının, özel olarak da para konularındaki dev
let yaklaşımının değişmeyen bir boyutu olarak yorumlanageldi . I 8 Oysa,
I I . Mehmed döneminin müdahaleciliği bir yandan mutlakıyetçi ve merke
ziyetçi bir yönetimle, öte yandan da şiddetli gümüş darlıklan koşullarında
oluşmuştu. Gümüş darlıklarının hafiflemesi, ı 6 . yüzyılda da değerli ma
denlerin giderek bollaşmasıyla Osmanlı yönetimleri bu ölçüde sıkı müda
halecilikten vazgeçtiler. I I . Mehmed döneminde yürürlüğe konulan ka
nunnamelerin pek çoğu, daha sonraki dönemlerde uygulanmadı . Ancak,
ı 6 . yüzyılın üçüncü çeyreğinde değerli maden darlıklarının tekrar başgös
termesi üzerine , İran'a doğru giden gümüşü engellemek üzere, ihracat
yasaklan tekrar uygulamaya sokuldu . I9
l l . MEHMED' I N TAGŞIŞLERI
Nodar:
ı - İlk dönemlerden ı 7. yüzyılın sonlanna kadar darphanelere gönderilen talimatlarda,
devlet ı oo dirhem "halis ayar" gümüşten kaç akçe kesileceğini ya da darp edileceğini
belirtmekteydi. Para işlerinde kullanılan Osmanlı dirheminin ağırlığı, ı9. yüzyıldan beri
nümizmatlar arasında tartışma konusu olmuştur. Halil Sahillioğlu, ı 7. yüzyılın sonlanna
kadar akçenin standartlannı belirlemek için kullanılan dirhemin, 14. yüzyılda İlhanlılardan
alınan 3,072 gramlık Tebriz dirhemi olduğunu göstermiştir. Oysa klasik dirhem 3,207
gram ağırlığındadır. Bkz. Sahillioğlu, Osmanlı Para Tarihi Üzerine Bir Deneme; Bir Asır
lık Osmanlı Para Tarihi; ve "Osmanlı Para Tarihinde Dünya Para ve Maden Hareketleri
nin Yeri . "
2 - B u e rk e n d ö n e m d e akç e n i n a ğ ı rl ı ğ ı n a i l i ş k i n ol arak d e v l e t ve d a rp h a n e
kaynaklanndan sağlanan veriler sınırlıdır. Burada sunulan bilgiler çoğunlukla nümizmatik
koleksiyonlardaki akçelerin ağırlığını yansıtmaktadır. Bu konuda Aykut, "Osmanlı İmpara
torluğu'nda Sikke Tecdidleri", s. 257-97; ve Jem Sultan, Coins of the Ottoman Empire dan '
yararlanılmıştır. Bir başka deyişle, yukanda sütun 2'deki verilerin çoğunluğu sütun 3'teki
ağırlıklardan türetilmiştir.
3- Elimizde akçenin standartianna ilişkin olarak devletin darphanelere gönderdiği tali
matlan gösteren belgeler bulunduğu durumlarda bile, darphanelerin bu standartlan izleyip
izlemedikleri belli değildir. Devletin darphaneler üzerindeki denetimi zaman ve mekan
içinde dalgalanmalar gösterebilmekteyd i . Ayrıca, kullanılan teknolojinin sınırlamaları
nedeniyle de, sikkelerin ağırlık ve ayarlan farklılıklar göstermekteydi.
4- Eldeki nümizmatik bilgilerin ışığında, son sütundaki hesaplamalarda düzgün stan
dardı ya da "sağ" akçelerin ortalama olarak yüzde 90 saf gümüş içerdiği varsayılmıştır.
Eğer çeşidi koleksiyonlardaki akçe örnekleri geleecktc spcktroskopik yöntemlerle ince
lenirse, gümüş içerikleri daha kesin olarak belirlenebilecektir.
5- Venedik dükasının ağırlığı 3 ,559 gram, ayan da binde 997'dir.
6- Eldeki verilerin sınırlamalan nedeniyle, son sütundaki alnn/gümüş oranlanru sadece
iyi tahminler olarak kabul etmek gerekir. Bu oranlar sayesinde elimizdeki diğer verilerin
sağlık d e recesini sınamak da mümkün olmaktadır. I 5. yüzyılın ikinci yansında Avrupa'daki
onalama alnn/gümüş oranı 1 0 dolaylanndayd.ı. Braudel ve Spoon er, " Prices in Europe",
s. 459.
Kaynaklar: H es a p l a m a ları m ı zd a şu kay n a k l a rdaki bilgilerden yararlan ı l m ı ş t ı r :
Sahillioğl u , Osmtınlı PtırR Ttırihi Üzerine Bir Deneme, s. 1 - 5 8 ; Bir Asırlık Osmtınlı PtırR
Ttırihi, s . 1 - 1 7 ve " Osmanlı Para Tarihinde Dünya Para ve Maden Hareketlerinin Yeri ",
S u l t a n , Co ins of the Otto m tı n Empire; Ayk u t , " O s m a n l ı İ m p a ra torl u ğ u 'nda Sikke
T e c d i d l e ri " , s . 2 5 7 - 9 7 ; İsmail G a l i b , Ttı/tvim - i Mesltulttıt-ı Osmtıniye; Halil Edhem,
Mesltulttıt-ı Osmtıniye; Ahmet Refik, "Osmanlı İmparatorluğu 'nda Meskukat"; Akgündüz,
Osmtı n lı Ktı n u n ntı mele ri, c i l t I, s. 3 8 4 ; B e l d i c e a n u ve Beldicea n u - Steinherr , " Les
lnformations" ; Spufford, Htındboolt of Medievtıl Exchtınge.
Grafik 3 . 1
Akçenin Gümüş İçeriği ve Kur Değerleri, 1 326- 1 500
53
Düka
1 /30
1 /40
ı ; so
Jıııo-
Dük.a karşısındaki
Kur lkğ(:rkri
1 5 00
dartlara daha sıkı uymaya teşvik etmiş olabilir.2 l 1 4 . yüzyılın sonlarında
Sırhistan ve Makedonya'daki zengin gümüş madenierinin ele geçirilmesi
de, hiç şüphesiz, akçenin istikrarını korumasına yardımcı olmuştur.
Buna karşılık, 1444- 148 1 arasında akçenin ağırlığı ve gümüş içeriği tam
altı kez düşürüldü. Bu işlemlere tecdid-i sikke adı verilmekteydi . Yeni sik
kelerin üzerlerine basıldıktan yıl yazıldığı için, darphane kayıtlarınd a!? ek
siklere karşın, tağşişlerin zamanlamasını ve oranlarını kolcksiyonlardaki
çok sayıda sikkeden izlemek mümkündür.22 Bu nümizmatik kanıtlardan,
I l . Mehmed'in tağşişl erinin H . 84 8 / 1 444 yılındaki ilk cülusunda,
H . S S S/145 1 yılındaki ikinci cülusunda ve daha sonra H . 865/1460-6 1 ,
H.875/1470- 7 l , H.SS0/1475 -76 ve H.886/148 1 yıllannda gerçekleşti
rildiği anlaşılmaktadır. Böylece, I l . Mehmed'in birinci ve ikinci cülusundan
sonra her on yılda bir tağşişe başvurulduğu, I I . Mehmed'in saltanatının
sonlarına doğru ise, tağşişlerin beş yılda bir yapıldığı ortaya çıkmaktadır.
Her tağşiş işlemiyle birlikte, 1 00 dirhem gümüşten üretilen akçe mik
tan artınlmakta, bir akçelik gümüş sikke giderek küçülmekteydi . Devlet
darphanelere talimat göndererek 1 00 dirhem halis ayar gümüşten kaç ak
çe kesileceğini bildirmekteydi . Akçenin zaman içinde küçülüşü ya da ha
fifleyişi , nümizmatik koleksiyonlardaki çok sayıda sikkeden kolaylıkla izle-
54 nebilmektedir.23
Düzenli tağşiş politikası yeni ve küçük sikkelerin piyasaya sürütmesin
den sonra, eskilerin tedavülünün yasaklanmasım gerektiriyordu . Eski sik
kelerin darphanelere getirilerek yenileriyle bire bir değiştirilmesi isteniyor
du . Bu kurala uyulması amacıyla, devlet yasakçı kullara tüccarları , yolcu
luk yapanları ve diğer kişileri arama ve üzerlerinde buldukları eski akçele
re , tıpkı gümüş kıtlığı sırasında yaptıklan gibi, el koyma yetkisi vermişti.24
21 1 4. yüzyı lda Anadolu'daki Türkmen beylikleri arasında para topluluklarının varl ığı
konusunda bkz. Bölüm 2, s. 34-35.
22 Bu uygu laman ı n neden i , yeni ve eski si kkeleri b i rbi rleri nden ayı rmak ve eski leri n
darphaneye tesl i m edi l mesini sağlamaktı. l l . Mehmed'in sikkeleri bu açıdan da diğer
padi şah si kkeleri nden ayrı lmaktadır. Çoğu padişahların sikkeleri nde, sadece tahta
çıkış y ı l ı vard ı r.
23 1 4. ve 1 5. yüzyıl Osmanlı akçeleri nin ağırl ıkları hakkında en ayrıntı l ı veri ler için bkz.
N. Aykut, "Osman l ı Imparatorluğu'nda Sikke Tecdidleri ", Istanbul Üniversitesi Edebi
yat Fakültesi Tarih Enstitüsü Dergisi 1 3 ( 1 987), s. 257-297; ayrıca Sah i l l ioğlu, "Os
man l ı Para Tari hi Üzeri ne Bir Deneme•, s. 40-44; C. Ölçer, " l l . Mehmed Dönemi Sik·
keleri", Tarih ve Toplum 5 ( 1 988), s. 1 3- 1 7; N. Pere, Osmanltiarda Madeni Paralar,
Doğan Kardeş Matbaacı l ık, Istanbul , 1 968; Schaendl i nger, Osmanische Numismatik;
J . Sultan, Coins of the Ottoman Empire; ve Tablo 3. 1 'de zi kredi len diğer nümizmatik
katalogları .
24 Beldiceanu, Les Actes des Premiers Sultans 1 ( 1 960); ve Akgündüz, Osmanlı Kanun
name/eri, c. 1 , s. 570-57 1 .
Tağşişi izleyen dönemlerde, darphanelere külçe gümüş getirerek yeni ak
çe bastırmak isteyenlerden talep edilen ödemeler de yükseltilmekteydi .
Bu dönemlerde yeni sikke bastırmak için darphanelere yapılan ödemeler,
getirilen gümüş miktarının yüzde l 5 -20'sine varıyordu.
Bu uygulamalardan devletin tağşişlerden önemli boyutlarda mali gelir
elde etmeyi amaçladığı anlaşılıyor. Ancak izlenen politikaların ve alınan
önlemlerin etkinliği konusunda ihtiyatlı olmak gerekir. Her tağşiş işlemi
sonrasında tüm eski sikkelerin darphanelere geri döndüğü söylenemez.
Tam tersine, büyük ölçüde zorla gerçekleştirilen bu uygulamaların, birey
lerin ellerindeki gümüşü darphanelere getirmemesine yol açarak gümüş
darbklarını daha da yoğunlaştırdığılll tahmin edebiliriz.
TAGŞIŞLER I N AMAÇLARI
en fazla üretim yaptıkları y ı l ları bel i r l i bir süre farkıyle izledi\'jini göstermektedir.
Miskim i n ta\'jşişleri n, devletin e l i ndeki altın ve gümüş rezervleri eridikten ve orduya
gerekl i kaynak artık bulunamaz hale geldikten sonra, çaresizl i kten ve siyasal ve as·
keri koşul ların zorlamasıyle başvurulan bir önlem oldul')unu savunmaktadır.
31 M. D. Bordo, "Money, Deflation and Seigniorage i n the Fifteenth Century•, Journal
of Monetary Economics 1 8 ( 1 986), s. 289-3 1 8.
32 Spufford, Money and /ts Use, s. 289-3 1 8.
33 Akde!'), "Osmanl ı lmparatorlu\'ju'nun Kuruluş ve lnkişafı Devri nde", Beliefen 1 3, s.
526 ve 1 4, 3 1 9-4 1 8.
İnalcık tağşişlerin ve gümüş yasak.lamalannın darlıklan azalttığı görüşün
deydi. Devletin müdahaleci uygulamalannın gümüş darlıklannı ağırlaştır
mış olabileceği olasılığını dikkate almıyordu.34
Eğer Osmanlı bürokrasisi tağşişlere gümüş darlıklannı hafifletecek uy
gulamalar olarak yaklaşmış olsaydı, fiyat artışlan nedeniyle tağşişlerin bu
amaca hizmet etmediklerini çok geçmeden anlamış olmaları gerekirdi.
Düzenli tağşiş politikasının otuz yıl boyunca hiç ara verilmeden sürdürül
mesi, devletin bu uygulamalardan yarar sağladığını ve bu yarann da gü
müş darlıklannın hafiflerilmesi değil, ek mali gelir olduğunu gösteriyor.35
Bu dönemdeki diğer mali uygulamalar ve Spandounes'in bize aktardığı
hesaplamalar da, tağşişlerin temel nedeninin mali gelir sağlamak olduğu
konusunda kuşku bırakmıyor.
38 1 4. ve 1 5. yüzy ı l larda Batı Avrupa üzerine benzer bir gözlem için, bkz. Spuffard, Mo
ney and /ts Use, s. 305.
39 Kırsal nüfusun ödediQi verg i ler için bkz. H. lnalcık, "Osmanl ı lar'da Raiyyet Rüsu
mu•, Belleten 23 ( 1 959), s. 575-608.
me bekleyenlerdi . Bunların arasında köylülerden topladıklan vergilerin bir
bölümünü akçe cinsinden alan sİpahiler de vardı . Loncalarda çalışaniann
ve diğer ücretiiierin maaşları da, tağşişlerden olumsuz etkilenmekteydi.
Tağşişlerden en fazla etkilenenlerin başında ise maaşlarını ya da ücretleri
ni devletten alan kesimler geliyordu .
I I . Mehmed döneminin tağşişlerine karşı direniş aslında çok erken ge
lişti . 1 444 yılındaki ilk tağşişle akçenin ağırlığı ve gümüş içeriği yüzde l l
düşürülünce, 90 günlük ücretlerini yeni ve gözle görülür ölçüde küçük
akçelerle alan yeniçeriler, başkent Edirne'de bir tepede toplanarak, ya tağ
şiştcn vazgeçilmcsini, ya da ücretlerine zam yapılmasını talep ettiler. Yeni
çeriler cr ya da geç tağşişlerin fiyat artışianna yol açacağını çok iyi biliyor
lardı. Toplumun diğer kesimleri gibi onlar da her kent ve kasahada oluşan
para piyasalarını izlemekteydiler. Tağşişle birlikte akçenin düka karşısında
ki kur değerinin düştüğünü öğrenmişlerdi .
Gelişen tepkiler karşısında devlet geri adım atmak zorunda kaldı . Ye
niçerilerin günlük ücretleri üç akçeden üç buçuk akçeye çıkarıldı . Yeniçe
riterin bir para işlemi karşısında gösterdikleri ilk güçlü tepkiden sonra,
gösterilerin yapıldığı yer Buçuktepe, bu olay da Buçuktepe Vakası olarak
anılmaya başlandı . Ancak olayı sadece bir tağşiş işlemi etrafinda gelişen
bir muhalefet olarak görmemek gerekir. Bu tür protesto eylemlerinin da
ha sonraki örneklerinde de görüldüğü gibi, Buçuktepe Yakası'nın perde
arkasında, büyük olasılıkla, bürokrasinin ve ulemanın muhalif kesimleri
vardı . Tağşişler, yönetici sınıf içinde hoşnut olmayan fraksiyonlar için mü
cadeleyi sokağa dökme firsatı yaratmaktaydı . Nitekim bu olaydan sonra,
henüz 12 yaşındaki padişah ayrılmış, babası I l . Murad tekrar tahta çık
mıştır. İlk tağşiş işleminin I l . Mehmed'in kendi düşüncesi olmadığı, çev
resindeki yöneticiler tarafindan kararlaştırıldığı da açıktır.40
I l . Mehmed'in 1 45 l 'de tahta döndükten sonra tağşiş uygulamalarını
yeniden başiattığını biliyoruz. Ancak yeniçeriterin muhalefetlerinin sürdü
ğüne dair elimizde bir kanıt yoktur. Bir olasılık, her tağşişten sonra yeni
çerilerin ücretlerinin de artırılmış olmasıdır. Yeniçerilerin günlük ücretle-
.ıl() Konstantin Mihai loviç adında bir devşi rme yeniçeri, bu olayı anılarında ayrı ntı larıy
la anlatır. Mihai loviç ücretierin yarım akçe artırı ldıı;jını bel i rtmekte ve 90 günlük ye
n i ücretleri , i lg inçtir, altın düka üzeri nden vermektedir. Taı:)şişler sonrasında akçe
n i n düka karşısındaki kur deı;jeri hemen düştüı:)ü için, Mihai loviç'in anlatımı yeniçe
ri leri n ve toplumun diı;jer kesimleri n i n akçeni n satın a l ı m gücündeki deı;jişikliklere ne
kadar duyarl ı olduı;junu da yansıtmaktadır. Bu dönemde temel hesap birimi akçeydi ,
ancak akçe dalgalanmaya başlayınca, standartları hiç deı;jişmeyen düka, temel he
sap birimi olarak kullan ı l d ı . K. Mihai lovic, Memoirs of o Jonissory, çev. B. Stolz, ta
ri hsel yorum ve notlar S. Soucek, Michigan Slavic Pub l i cations, University of Michi
gan, Ann Arbor, 1 975, s. 7 1 -73.
rinin I l . Mehmed'in saltanatının geri kalan bölümünde nasıl bir seyir izle
diğini henüz bilemiyoruz. Ancak 1 6 . yüzyılın başlarına gelindiğinde ,
günlük ücretlerinin üç buçuk akçeden beş akçeye yükselmiş olduğuna iliş
kin bir belge var elimizde .4 I Bu kanıtın da ışığında, yeniçerilerin daha
sonraki tağşişler karşısında sessiz kalışlarını, I I . Mehmed'in fetih politika
larının başarılı olması ve bu sayede yeniçerilerin ve diğer toplumsal kesim
lerin, ücretlerdeki artışlar dahil, çeşitli biçimlerde yarar sağlamış olmala
rıyla açıklayabiliriz. Ayrıca, I I . Mehmed'in merkezileşme hamlesinin başa
nya ulaştığını ve uzun saltanatı sırasında padişahın gücünün bir hayli art
tığını da dikkate almak gerekir. Bu koşullarda, yeniçerilerle bürokrasinin
ya da ulemanın muhalif kesimlerinin padişaha karşı açık muhalefette bu
lunmaları çok güçleşmiştir.
Yine de I l . Mehmed'in müdahaleciliğinin ve sert mali önlemlerinin
toplumun çeşitli kesimlerinde memnuniyetsizliğe yol açtığını biliyoruz.
Bu kesimlerin arasında ulema, taşradaki toprak sahipleri, uç beyleri ve sa
vaşçılar en önde geliyordu. Özel mülk ve vakıf topraklannın devletleştiri
lerek timariara dönüştürülmesi de tepkilere yol açmıştı .
Daha uzun vadede ise, yeniçerilerin ve diğer kesimlerin düzenli tağşiş
politikasına muhalefetleri akçenin istikrarlı bir çizgi izlemesini sağlamıştır.
I I . Mehmed'in ölümünden sonra oğlu Bayezid'in Cem Sultan'ı safdışı
ederek tahta geçebilmesi için, babasının uzun saltanatı sırasında gücendir
diği kesimlerle uzlaşması ve onların desteğini alması gerekiyordu. Bayezid
vakıfların ve müsadere edilen toprakların bir bölümünü geri verdiği gibi,
tağşişlere son vermeyi de taahhüt etti . Böylece akçe II. Mehmed'den ön
ceki istikrarına döndü. 1 48 1 - 1 5 8 5 arasında devlet, akçenin ağırlığı ve gü
müş içeriğini, 1 566 yılındaki yüzde 7'lik ufak tağşiş işlemi dışında, hiç
değiştirmerli . 42
41 1 524 için geçerl i olan bu günlük ücret, Istanbul 'daki fiyat ve ücretler üzerine yürüt
mekte oldu!)umuz uzun döneml i bir araştı rma çerçevesi nde, yeni çeri lerin mevacib
defterleri nden al ınmıştır; bkz. BOA, H . 93 1 ( 1 524) tari h l i MM 50 1 08/9390, ayrıca
MM 23.
42 Bkz. Bölüm 8, Tab lo 8.2.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
H. l nalcık, "The Rise of the Ottoman Empi re", S. M. Holt, A. K. S. Lambton ve B. Le
wis (ed.), The Cambridge History of Islam, Cambridge University Press, 1 970, c. lA,
s. 295-300.
2 H . l nalcık, "Bursa and the Commerce of the Levant", Journal of the Economic and
Social History of the Levant 3 ( 1 960), s. 1 3 1 - 1 47; ve H. lnalcık, The Ottoman Empire,
The Classical Age, 1 300- 1 600, Weidenfeld ve N i colson, Londra, 1 973, s. 1 2 1 - 1 26.
Osman l ı ların DoÇju Akden i z'deki ticaret yol l a r ı nı denet i m a l t ı na a l ma çaba ları
ll. Bayezid'i n saltanatı sırasında ( 1 48 1 - 1 5 1 2) hız kazandı; bkz. Palmira Brummett,
Ottoman Seapower and Levantine Diplomacy, s . 1 3 1 - 1 74; ayrıca H . l na l c ı k ,
"Trade", H . lnalcık v e D. Quataert (ed.), A n Economic and Social History o f the Otto-
kadar Doğu Akdeniz bölgesindeki ticaret yollan üzerinde hegemonyacı
bir konuma sahip olan Venedik ile çatışmalara yol açması kaçınılmazdı .
Nitekim, ı 463 'te başlayan Osmanlı-Venedik savaşı ı 479'a kadar sonuç
landınlamamıştır. 3
Uzun mesafe ticareti üzerinde söz sahibi olmanın bir yolu da, ödeme
araçlan üzerinde söz sahibi olmaktan geçiyordu. Osmanlılann ilk ı s o yı
lında, gümüş akçe özellikle yerel işlemlerde ekonomiye ve devlete bir
hayli kolaylık sağlamıştı . Ancak, topraklann genişlemesi ve imparatorluk
kurma girişimleriyle birlikte, tüm Doğu Akdeniz bölgesinde kabul edile
cek bir ödeme aracının oluşturulması ve piyasalarda kabul görmesi gereki
yordu. İşte bu noktada Osmanlılar altına döndüler.
Ortaçağda yüzyıllar boyunca sadece gümüşe bağımlı kalan Avrupa'da,
ı 3 . yüzyıldan itibaren devletler altın sikke basmaya başlamışlardı. Bu sü
reçte, ticarette daha güçlü ve etkin olan İtalyan devletleri başı çekiyordu .
Floransa'nın ı 2 S2 'de basılmaya başlanan altın florinleri ile ı 284'ten iti
baren aynı standartlarda basılan Venedik dükası ya da zecchino'su ,
ı 3 SO'lerde Doğu Akdeniz'de tedavül eden en önemli Avrupa sikkeleri
konumuna ulaştılar. ı s . yüzyılın ortalanna gelindiğinde, düka sadece Ak
deniz bölgesinde değil, Avrupa'nın büyük bir bölümünde, uzun mesafeli
ticaretin en yaygın kullanılan ödeme aracı olmuştu .4
Bunun üzerine, İspanya'dan Macaristan'a kadar pek çok Avrupa ülkesi
de, kendi altın sikkeleri için florin ve dükanın standartlarını kabul ettiler.s
Doğu Akdeniz'de ise Memluklar, ı42S yılından itibaren, aynı standart
lada, eşrefi adını verdikleri bir altın sikke basmaya başladılar. Eşrefi Os
manlılar'ın fethine kadar Mısır'da tedavül eden en önemli altın sikke ola
rak kaldı .6 Ayrıca, dükanın çeşitli taklitleri de hem Batı Avrupa hem de
Doğu Akdeniz'de yaygın olarak tedavül etmekteydi .7
Güney ve Doğu Avrupa kaynaklarında, "Türk" altın dükalarının
l 42S 'lerden itibaren İtalya'da, Eflak ve Boğdan'da, Ukrayna ve Karade-
man Empire, 1 300- 1 9 1 4 içi nde, Cambridge University Press, 1 994, s. 1 88-3 1 4.
3 S. J . Show, History of the Ottoman Empire and Modern Turkey, c . l , 1 280- 1 808,
Cambridge University Press, 1 976, s. 62-69.
4 SpuHord, Money and /ts Use, s. 1 76- 1 83 ve 283-286; Cipolla, Money, Prices and Ci
vilization, s. 20-26.
5 SpuHord, Money and /ts Use, s. 406-408; ve SpuHord, Handbook of Medieval Ex
change, Royal H i starical Saciety, Londra, 1 986.
6 J . L. Bacharach, "The Dinar versus the Ducat•, International Journal of Midd/e Eas·
tern Studies 4 ( 1 973), s. n-96.
7 H . E. lves ve S. Grierson, The Venetian Go/d Ducat and /ts lmitations, The Ameri
can Numismatic Society, New York, 1 954.
niz kıyılannda tedavül ettiği hakkında pek çok kayıt bulunmaktadır. Bu
erken dönem hakkındaki bilgilerimiz fazla ayrıntılı değildir. Bu sikkeler
Osmanlılar tarafindan basılan florin ya da dükalar olabileceği gibi, bu er
ken dönemde Avrupalıların, üzerlerindeki Arap harfleri nedeniyle eşrefile
ri Osmanlı sikkeleri sanmış olmaları da mümkündür. s Ancak, Osmanlı
ların İstanbul'un fethinden bir süre sonra İstanbul, Edirne ve Serez'deki
darphanelerinde resmi standartlarda Venedik dükası darp etmeye başla
dıkları kesindir. Devlet bu darphanelerin işletme hakkını akçe üreten
darphanelerinkinden ayrı olarak satışa çıkarmaktaydı.9 Örneğin, II. Meh
med'in 1456 yılından sonra yürürlüğe giren bir kanunnamesinde , .frengi
filorisi üreten darphane işletmecilerine, sikkelerin ağırlıklan ve altın içe
rikleri de dahil , ayrıntılı talimat verilmektediri O ( bkz. kitabın sonunda Ek
l ). Osmanlılar bu sikkelerin üretiminden çeşitli yararlar sağlamaktaydılar.
Birincisi, piyasalarda yaygın kabul gören bir sikkenin dolaşımını artırarak
ticarete destek oluyorlardı . Ayrıca, üretilen sikkelerin altın içerikleri Vene
dik'te üretilen dükalardan eksik olmadığı halde, darphaneler ve devlet bu
üretim faaliyetinden kar sağlamaktaydı. ı ı Frengi filorisi üreten darphane
lerin ittizam bedelleri bu işin karlı olduğunu açıkça gösteriyor. Nihayet
devlet, kendi dükalarını basarak düşük kaliteli dükalan tedavülden kaldır-
66 mayı da amaçlamış olabilir.
Osmanlıların kendi adiarına bastırdıklan ve sultani ya da hasene-i sul
taniye adı verilen ilk altın sikkeler ise, ilk kez H . 882/ 1477-78 yılında İs
tanbul'da üretildi. Sikkelerin ön tarafinda "Sultan Mehmed bin Murad
han azze nasruhu Kastantiniye duribe fi 882" ( zaferi şerefli olsun, 882
yılında Kostantiniye'de darbedilmiştir), arka tarafinda ise "daribü'n-nadr
sahibü'l-izz ve'n-nasr fi'l- berr ve'l- bahr" ( altını basan, denizde ve karada
Tanrı'nın yardımına mazhar, sabır sahibi ) ifadeleri yer alıyordu. I I . Baye
zid ( 1 48 1 - 1 5 1 2 ) döneminden itibaren sultaniterin arka tarafinda "sulta
nü'l- berreyn ve hakanü'l-bahreyn es-Sultan bin es-Sultan" (iki karanın
sultanı, iki denizin hakanı, sultan oğlu sultan ) ifadesi de kullanılmaya baş-
Notlar:
1 - Bkz. Tablo 3. 1 'in notlan.
68
2- Önceleri 1 00 Tebriz miskalinden ( 1 ,5 Tebriz dirhemi veya 4,608 gram) 1 29 sultani
kesilmekteydi. Bu durumda sultani dükadan daha fazla alnn içermekteydi. Sultani piyasalar
da benimsc:ndikten sonra, ağırlığı iki kez düşürüldü. 1 526'da 1 00 miskalden 1 30 sultani,
1 564'ten itibaren de 1 00 miskal alnndan 1 31 sultani üretilmc:ye başlandı. Sultaninin ayan
ise binde 997'de değişmeden kaldı.
3- Bu dönemde sultaninin düka karşısındaki resmi ve piyasa kur değeri bire bir olarak
kalmışnr.
4- 1 6. yüzyılın ikinci yansında sultani ve dükanın resmi kurlan 60'da kalırken, piyasa
kuru yükselmeye devam etti . Alnn/gümüş oranında süregelen han-doğu farklılıklan nc:dc:
niyle, alnn sikkelc:rin resmi ve piyasa kurlan arasındaki fark Balkanlar'da daha fazlaydı. Bir
başka deyişle, piyasa kurlanna göre banda alnn, doğuda ise gümüş sikkeler daha değerliydi.
5- Eldeki verilerin sınırlamalan nedeniyle, son sütundaki altın/gümüş oranlannı sadece
iyi tahminler olarak kabul etmek gerekir. Bu oranlar sayesinde elimizdeki diğer verilerin sağ
lık derecesini sınamak da mümkün olmaktadır. Avrupa'daki ortalama alnn/gümüş oranı
1470 yılında l l ,3'ten 1 520'de l 0 ,6'ya düştükten sonra, 1 580'1erde tekrar l l ,7'ye yüksel
mişti. Braudel ve Spooner "Prices in Europe" , s. 459.
Nodar:
1 - Osmanlı piyasalannda yaldız olarak da anılan Venedik dükasının standartlan 1 8 . yüz-
69
yılın sonuna kadar değişmeden kalmışnr ( bkz. Tablo 3. 1 , not 5 ) .
2 - Mısır'ın alınmasından sonra Osmanlılar Memluk eşrefilerinin yerine kendi alnn sikke-
lerini bastılar. Şerifi diye anılan bu sikkelerin sultani ile aynı standartta olması gerekiyordu,
ancak şerifiler çoğunlukla sultani ve dükadan daha az alnn içermekteydiler ve kur değerleri
de genellikle diğer ikisinin altında kaldı.
3- İspanyol 8-reali ve Hollanda taleri için bkz. Tablo 8 . 3.
Kaynaklar: Sahillioğlu, Osmanlı Para Tarihi Üzerine Bir Deneme, s. 1 40-64; ve "Os
manlı Para Tarihinde Dünya Para ve Maden Hareketlerinin Yeri . "
Kaynaklar: Sahillioğlu, Osmanlı Para Tarihi Üzerine Bir Deneme, s. 142-43; aynca,
Özdeğer, Tereke Defter/eri, s. 1 1 9-244.
21 Macar altınları, 1 3. yüzyı ldan itibaren Macari stan'da çıkarılan altın la üreti lmektey
d i . Esas olarak dış piyasalar i ç i n üreti len bu sikkelerin standartları florin ve dükayı
izl iyordu. Zaman i ç i nde görünümleri deQişmiş, ancak aQırlıkları ve altın içerikleri
ltalyan sikkelerin i n aynı kal mıştır. Spufford, Money and /ts Use, s. 320.
den sonra hızla yükseldiği görülmektedir22 ( altın sikkelerin kur değerleri
için bkz . Tablo 3 . 1 ve 4 .2 ) .
1 6 . yüzyılın ikinci yansında Amerikan gümüşünden üretilmiş büyük
sikkeler gelene kadar, Osmanlı piyasalarında Avrupa'nın gümüş sikkeleri
pek görülmedi . Bunun tek istisnası, 1 4 . yüzyılın ilk yarısında, düka ve flo
rinden önce Batı Anadolu'da tedavül eden, İtalyan şehir devletlerinin kü
çük gzgliattı"'leriydi .23
ALTl N-GÜMÜŞ-BAKlR
22 Sahi l l i�lu, •osmanlı Para Tari hi•, s. 1 08· 1 09 ve 1 4 1 -42; ve Sah i l l ioı:)lu, ·osmanlı
Para Tarih i nde Dünya Para ve Moden Hareketlerin i n Yeri•. Dükolorın daha düşük
ayarl ı takl itleri için, bkz. Grierson ve lves, The Venetian Go/d Ducat.
23 Spufford, Money and /ts Use, s. 283-286.
24 Uzun mesafe l i ticorette altın sikkeleri n kullanımı hakkında, bkz. lnolcık, •Bursa•; ve
lnolcık, ·osmanl ı Idare, Sosyal ve Ekonomik Tarihiyle l i g i l i Belgeler: Bursa Kadı Si
c i l leri nden Seçmeler•, Türk Tarih Kurumu, Belgeler 1 0- 1 4 ( 1 98 1 ), s. 1 -9 1 ; 1 5. ve 1 6.
yüzy ı l larda, kıtolarorası ticorette altın sikkelerin kullanımı için, bkz. V. M. Godinho,
L 'Economie de I'Empire Portugais aux XVe et XV/e Siecfes, S.E.V.S. E . N . , Pari s,
1 969; ve Spufford, Money and lts Use.
25 Örneı:)in, lnolcık, ·osmanlı Idare•; ve lnolcık, The Middle East and the Balkans under
the Ottoman Empire, Essays on Economy and Society, I ndiono University Turkish Stu
dies and Turkish Ministry of Culture Joint Series, Bloomington, 1 993; ve B. W. McGo
won, Sirem SoncaıJı Mufassal Tahrir Defteri, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1 983.
askeri sınıfina ait terekelerde de yüzlerce hatta binlerce altın biriktirmiş
zengin kişilere rastlanmaktadır.26
Vergi ya da fidye gibi büyük siyasal ya da idari ödemelerde de altın
sikkeler kullanılmaktaydı. Osmanlılar 1 396 Niğbolu Savaşı 'nda Ko nt
Korkusuz Jean'ı esir alınca, talep edilen fidye 200.000 florin olarak belir
lenmişti . Bu miktann düka ve florin olarak ödendiğini tahmin edebili
riz.27 1 6 . yüzyılda Mısır'ın fethinden sonra İstanbul'a gönderilen yıllık
ödeme ise 400-500 bin altına ulaşıyordu ve bu miktar İstanbul'un talebi
üzerine altın sikke ler halinde gönderilmekteydi. Ancak, 1 7 . yüzyılda mer
kezi devletin Mısır'daki etkinliğinin azalması ve altın bulmanın giderek
zorlaşmasından sonra, yıllık ödemeler gümüş sikkeler halinde gönderil
meye başlandı.2 8
Öte yandan, nüfusun çok büyük bir bölümünü oluşturan köylüler,
göçerler ve kentliler için altın sikkelerin değeri, kullanamayacaklan kadar
yüksekti . Örneğin, İstanbul'da çalışan vasıfsız bir yapı işçisi, 1 6 . yüzyılın
büyük bir bölümünde günde 5-6 akçe ya da bir altının onda biri kadar
ücret almaktaydı . Usta bir duvarcı ya da maran gozun günlük ücreti ise on
iki akçe ya da bir altının beşte biri kadardı .29 1 52 5 'te başkent için hazırla
nan narh listelerine göre, 500 dirhemlik ( 1 ,6 kg ) ekmek ile 200 dirhem
( 640 gr. ) kuzu etinin fiyatı bir akçcydi . 30 Oysa, aynı yılda bir sultani 59
akçe ediyordu. Kısacası, günlük alış verişlerin çoğunluğu için altın sikkeler
bir hayli büyük kalıyordu.
1 6 . yüzyılın büyük bir bölümünde yaklaşık 0,7 gram ağırlığında kalan
küçük, gümüş akçe ise, Osmanlı para düzeninin temel taşını oluşturuyor
du. Yüzyılın son çeyreğine kadar akçe, günlük alış verişler için uygun bir
sikkeydi . Akçe aynı zamanda Balkanlar ve Anadolu'daki en önemli hesap
birirniydi . Tüm küçük ve orta ölçekli parasal büyüklüklerin yanısıra, daha
büyük parasal miktarların önemli bir bölümü de akçe ile ifade edilmektey
di . Örneğin, terekelerde kişilerin toplam mal varlıklan akçe ile, kimi du
rumlarda onbinlerce hatta yüzbinlerce akçe ile ifade ediliyordu. Merkezi
26 Ö. L. Barkan, "Edirne Askeri Kassamı 'na Ait Tereke Defterleri ( ı 546- ı 659)", Türk
Tarih Kurumu, Belgeler 3 ( ı 966), s. 3 ı -46; ve S. Öztürk, Askeri Kassama Ait Tereke
Defter/eri.
Xl Bkz. Bölüm 2, s. 27.
28 Bkz. Bölüm 6, s. ı 06- ı 07.
'19 Ücret gözlemleri , Osmanl ı arşivlerinde fiyat ve ücretler üzeri ne sürdürü lmekte olan
uzun döneml i bir araştırmadan a l ınmıştır.
30 H . Sahi l l i�lu, "Osmanl ı larda Narh Müessesesi ve ı 525 Yı l ı Sonunda Istanbul 'da Fi
yatlar·, Belgeler/e Türk Tarihi Dergisi ı ( ı 968), s. 36-40; 2 ( ı 968), s. 54-56 ve 3
( ı 968), s. 50-53.
devletin bütçelerinde de gelirler ve giderler, yüzlerce milyon akçe cinsin
den verilmekteydi .3 1
Akçenin geniş imparatorluk içinde temel hesap birimi olarak kullanıldı
ğını, çoğunluğu 1 6. yüzyılda hazırlanan vilayet kanunnamderinden de izle
mek mümkündür.32 Bu metinlerde Osmanlı devleti, tebaasından toplayaca
ğı büyük-küçük tüm vergileri, her vilayette ve bu arada Macaristan, Bağdat
ve Basra gibi akçenin önemli miktarlarda tedavül etmediği yerlerde bile , ak
çe cinsinden belirlemiştir. Gerçek ödemeler ise devletin saptadığı kur de
ğerlerine göre yerel piyasalarda tedavül eden diğer sikkelerle yapılmaktay
dı .33 Kanunnamelerde Osmanlı öncesi vergilere ya da yükümlülüklere gön
derme yapıldığında, bu miktarlar akçeye çevrilerek verilmekteydi . Örneğin,
Balkanlar ve Macaristan için hazırlanan kanunnamelerde, resm-i flori adı
verilen ve altın cinsinden ödenen bir vergiden bir hayli sık söz edilmekte,
ancak bu miktar akçeye çevrilerek verilmektedir.34 Vergi miktarlannı belir
lerken akçe lehine yapılan bu tercihin uzun vadeli sonuçlannı da göz ardı
etmemek gerekir. 1 6 . yüzyılın başından sonuna kadar akçe cinsinden fiyat
lar yaklaşık dört-beş kat artınca, akçe cinsinden sabitlenen vergilerin reel
miktarlan çok ciddi bir düşüş göstermiştir35 ( bu konuda bkz. Bölüm 7 ) .
Osmanlı para hiyerarşisinin en alt basamağında ise, maden içeriğine
göre değil de devletin saptadığı itibari değerler üzerinden tedavül eden
bakır mangırlar vardı. Mangırlann değerleri bölgeden bölgeye değişmekle
birlikte, en çok 1 /4 ve 1 /8 akçe kullanılmaktaydı .36 Mangırlar 1 5 . yüz-
3ı Tereke defterlerinin yayımianmış örnekleri için bkz. Tablo 4.3'te belirti len kaynaklar
ve Öztürk, Askeri Kassam. Merkezi devletin bir bütçesi için, bkz. Ö. L. Barkan, " H .
954-955 (M. 1 547- ı 548) Mal i Y ı l ı na Ait Bir Osmanl ı Bütçesi", Istanbul Üniversitesi
Iktisat Fakültesi Mecmuası 1 8 ( 1 957-58), s. 2 1 9-276.
32 Ö. L. Barkan, Zirai Ekonominin Mali ve Hukuki Temelleri, Kanunnameler, Ci lt 1 , Is
tanbul , ı 942; ve Akgündüz, Osmanlı Kanunnameleri.
33 Ender raslanan bir i stisna, bölgedeki Kutsal Yerler'e gelenlerden a l ı nan rüsumu Ka
yıtbay altınıyle ifade etmeye devam eden Kudüs kanunnamesi nde görü lmektedir.
Ancak, gerçek ödemeler her çeşit sikkeyle yapı labi l iyordu. Kayıtbay 1 5. yüzyı lda bir
Memluk sultanıyd ı . Barkan, Zirai Ekonomi, s. 2 1 9.
34 Resm-i flori için, bkz. H . lnalcık, " F i lori ", Encyc/opedia of Islam, 2. Bas.; M. Beri n
dei ve G. Vei nstein, L 'Empire Ottoman et /es Pays Roumains 1544- 1545, Etudes et
Documents, Editions de I 'Ecole des Hautes Etudes en Sciences Sociales and Har
vard Ukranian Research I nstitute, Paris-Cambridge, 1 982, s. 3 1 5-3 1 6. Çok ender de
o l s a kanunnamelerdeki k i m i küçük m i kta r l a r bak ı r s i kke c i n s i nden de i fade
edi lmekteydi .
35 1 6. yüzyıldaki fiyat artışları için, bkz. Bölüm 7, s. 1 29- 1 37; ve Grafik 7. 1 .
36 C. Ölçer, Nakışlı Osmanlı Mangırları, Yen i l i k Basımev i , I stanbu l, 1 975, s. 9-20; ve
H. Sohi l l ioı:!lu, " Fati h'in Son Y ı l larında Bakır Para Bas ı lması ve Da�ıtı l ması i le l i g i l i
Belgeler•, Belgeler/e Türk Tarihi Dergisi 6 ( 1 968), s. 72-75; ayrıca Bölüm 2 , s. 43-44.
yılda ve 1 6 . yüzyılın ikinci yansına kadar günlük alış verişlerde çok işe ya
nyordu. Bir okka ( 1 ,280 kg. ) ekmeğin bir akçe olduğu dönemde, man
gırlara günlük alış verişlerde bir hayli iş düşüyordu . Ancak 1 58 5 -86 tağşi
şinden sonra fiyatlar iki katına ve daha yukanlara tırmanınca, akçenin ke
sirleri, günlük alış verişlerde pek kullanılamayacak kadar küçüldü. Bu du
rumda mangın yaşatmak için, itibari değerinin artıniması gerekirdi, ancak
bu adım atılmadı.37
Altın ve gümüşlü bir sistemde, bakır sikkelerin kendi maden değerle
rinde veya onlara yakın bir düzeyde tedavül etmeleri pek çok soruna yol
açabilirdi. Carlo Cipolla "küçük sikkelerin büyük sorunu"nu şöyle teşhis
etmektedir: Eğer küçük sikkeler (ya da bozuk paralar) maden içeriklerine
yakın bir değerle tedavül ederse, ortaya tehlikeli bir durum çıkmaktadır.
Çünkü, bu metallerin birbirlerine karşı göreli değerleri dalgalandıkça, kü
çük sikkelere sabit değer koymak mümkün olmayacaktır; veya yöneticiler
bu sikkelerin değerlerini sık sık değiştirmek zorunda kalacaklardır. Bir
başka olasılık da bakır veya gümüş veya altın sikkelenn tedavülden kay
bolmasıdır. Kısacası, altın ve gümüşün istikran ancak bozuk paralann iti
bari değerleri ile tedavül etmelerini sağlamakla mümkün olabilir.38 Bu ne
denle de bakır sikkelerin hacmini yakından izlemek ve yerel ekonominin
ihitiyacından fazlasını basmamak gerekir.39 Nitekim Osmanlı devleti de,
bakır paralann hacmini denetlernek amacıyla, her bölgenin bakır para te
kelini genellikle üç yıl için bir kişiye satmaktaydı. Aynca devlet, bakır sik
kelerin gümüş veya altına dönüştürülmelerini sınırlamak amacıyla, vergi
ödemelerinde bakın kabul etmemekteydi .40
Yine de, Osmanlı sikke hiyerarşisinde ciddi bir sorun görülmektedir.
Çünkü, altın, gümüş ve bakırdan oluşan bu sistemin ödemeler yelpazesi
nin tümünü kapsayabilmesi için, değişik madenierden oluşan sikkeler ara
sında belirli oranların sağlanması gerekiyordu. Ortaçağın sonlanna doğru,
altın/gümüş oranı l O ile 1 5 arasında dalgalandığı için, Eski Dünya'daki
devletlerin büyük bir kısmı, günlük alış verişlerin büyük çoğunluğunu
oluşturan ancak altın için çok küçük ve bakır için çok büyük olan işlemle
ri, orta ve büyük boy gümüş sikkeler basarak kolaylaştırmayı amaçladılar.
14. ve 1 5 . yüzyıllarda Avrupa'da 3 ile 6 gram arasında gümüş sikkeler ba-
37 1 7. yüzy ı l ı n büyük bir bölümünde bakır sikke üreti lmemiştir. Bu dönemde piyasalar
da bozuk paranın tedavü l etmemesi nedeniyle çıkan sorunlar için, bkz. Bölüm 9.
38 Cipol la, Money, Prices and Civilization, s. 27-37; ayrıca J. H. Munro, ·oeflation and
the Petty Coi nage Problem in the Late-medieval Economy: The Case of F landers,
1 334- 1 484•, Explorations in Economic History 25 ( 1 988), s. 387-423.
39 Cipol la, Money, Prices and Civilization, s. 30 .
.W Bkz. Bölüm 2, s. 43-44.
sılmaya başlandı . İran ve Hindistan'da da orta büyüklükte gümüş sikkeler
kullanılmaktaydı. 1 6 . yüzyılda değerli madenierin bollaşması ve fiyat artış
lan bu eğilimi güçlendirdi. Avrupa'da testoon adı verilen ve ağırlıklan 7 ile
9 gram arasında değişen gümüş sikkeler, bir süre sonra da taler veya
crown adı verilen 25 ile 30 gramlık büyük gümüş sikkeler piyasaya sürüi
meye başlandı . Değerleri bir altın dükanın çeyreğinden üçte ikisine kadar
değişen bu büyük gümüş sikkeler, 1 6 . yüzyılda altın sikkelere olan talebi
hafifletmeyi başardılar. Bu sayede kimi ülkelerde çift dükalar bile basılına
ya başlandı . Böylece sikkelerin oluşturduğu yelpaze genişlerken, büyük
gümüş sikkeler ülkelerin para sistemlerinde daha önemli bir yer işgal et
meye başladı .41
Osmanlı sikke hiyerarşisinde ise bu orta basamak oluşturulamadı . Bü
yük gümüş sikkeler düzenli olarak üretilip piyasaya sürülemedi. Günlük
işlemlerin çoğunluğu için sultani çok büyük, akçe ise küçük kalıyordu .
1 6 . yüzyılda sultaninin kur değeri 45 'ten 60, hatta 65 akçeye yükselince,
iki sikke arasındaki boşluk daha da büyüdü .42 Altın sikkelerin yokluğunda
veya yeterli miktarda bulunamadıklan zamanlarda, büyük ödemeler çok
sayıda akçe ile yapılıyordu . Bu durum güçlük yaratıyor, altın sikkelere
olan talebi artırıyordu.
Aslında, Osmanlı devleti büyük gümüş sikkeler bastırmıştır, ama bun
lar istisnai kalmıştır. Akçenin katlan olarak piyasaya sürülen büyük gümüş
sikkelerin ilki , Orhan Bey ( 1 324- 1 362 ) tarafından bastırılan 5 akçelik
parçaydı . Bundan bir yüzyıl sonra, I l . Mehmed ve I l . Bayezid dönemle
rinde I O akçelik gümüş sikkeler basılmıştır. 43 Ancak nümizmatik veriler,
bu sikkelerin ve benzerlerinin yalnızca birkaç darphanede ve belirli yıllar
da üretilmiş olduklarını gösteriyor, hacimlerinin sınırlı kaldığına işaret
ediyor44 ( bkz. Resim 4 ) .
l O akçelik sikkeler 1 7 . yüzyılın başlannda daha sık basılmaya başlan
dı.45 Bu dönemde artık akçe ile sultani arasındaki oranlar ya da oransızlık
5 1 Bkz. s. 49-50.
52 Bkz. Bölüm 3, s. 45-5 1 .
53 Spufford, Money and /ts Use, çeşitli yerlerde; G. S. Hennequin, "Poi nts de vue sur
I'Histoire Monetaire de I'Egypte Musulmane au Moyen Age", Anna/es lslamologiques
dan ya da kurallardan kaçmalan mal piyasalarındakinden daha kolaydı.
Osmanlı yöneticileri devletin para piyasalannı denetleme çabalannın her
zaman da başanlı sonuçlar vermediğini, en başında olmasa bile, zaman
içinde gördüler. Bu nedenle de, II. Mehmed döneminden sonra para pi
yasalanndaki devlet müdahaleciliği daha seçici oldu . Sıkı müdahalecilik,
savaşlar, parasal istikrarsızlık dönemleri gibi olağanüstü dönemlerde uy
gulanmaya başlandı . Daha genel olarak bakıldığında, Osmanlılann para
konulanndaki uygulamalannın 1 5 . yüzyıldan sonra daha esnek ve prag
matik bir nitelik kazandığı görülmektedir.
Devlet politikalanndaki esnekliğin en önemli ve ilginç örneklerinden
biri , değişik sikkeler arasındaki kur değerlerinin belirlenmesinde ortaya
çıkmaktadır. Osmanlı yöneticileri piyasalarda mümkün olduğu kadar fazla
miktarda değerli maden ve sikkenin dolaşımını sağlamaya çalışıyorlardı.
Bu hedef parasal uygulamalarda diğer amaç ve öncelikierin hepsinden da
ha fazla önem taşıyordu. Ancak Osmanlı yöneticileri, hem altın/gümüş
oranının, hem de değişik sikkeler arasındaki kur değerlerinin sürekli dal
galandığını da biliyorlardı . Eğer bu koşullarda sabit kur politikalan izle
necek olursa, kimi sikkelere piyasa değerlerinin altında değer biçilecek ve
Gresham yasası uyarınca bunlar piyasalardan kaybolacaktı . Bu nedenle
Osmanlı devleti sadece sultaninin kur değerinin değil, tüm Osmanlı ve
yabancı sikkelerin değerlerinin de yerel piyasalar tarafindan belirlenınesini
tercih etmekteydi . Yerel malıkernelerin kayıtlan, kadıların kişiler arasında
ki anlaşmazlıklarda yerel piyasalarda oluşan kur değerlerini kullandıklannı
gösteriyor. Devlete yapılan ödemelerde, altın veya gümüş her cinsten sik
kenin hangi kur üzerinden kabul edileceği de hazırlanan listelerde belir
tilmekteydi . Bu resmi kurlar da genellikle piyasalarda oluşan kurlardan
önemli bir farklılık göstermiyordu .54
Devletin yabancı sikkelere karşı izlediği politikalar, sözünü ettiğimiz
esnekliğin bir diğer örneğini oluşturuyor. Yabancı sikkelerin tedavülü en
erken dönemlerden itibaren teşvik edilmekteydi . Değerli madenler ve ya
bancı sikkeler gümrük vergilerinden muaf tutulmaktaydı . Belirli Avrupa
devletlerinin tüccarlanna sağlanan imtiyazlar ya da kapitülasyonlarda, Os
manlı ülkesine getirilen yabancı sikkeler vergi dışı bırakılıyordu . Gümrük-
KRE DI VE FiNANS
•
3 Ortaçaı;) Islam toplum ları nda kredi i l işki leri n i n gel işimi üzeri ne yap ı lan en öneml i
çal ı şma, A. L . Udovitch'in Partnership and Profit (Pri nceton Univers ity Press, 1 970)
başl ı k l ı yapıtıdır. Ayrıca bkz. A. L. Udovitch, "Bankers without Banks: Commerce,
Banking and Society in the lslamic World of the Middle Ages•, Princeton Near East
Papers, No. 30, Princeton University, 1 98 1 . Kapitalizm öncesi fi nans sistemleri hak
kında karşı laştırmal ı bir çal ışma için, bkz. R. W. Goldsmith, Premadern Financial
Systems, A Histarical Comparative Study, Cambridge University Press, 1 987. Ancak
yazarı n ı n da bel irtt i ı;)i gibi, bu kitapta Osmanl ı fi nans kurumları hakkı nda fazla bir
şey söylenememektedir. Bkz. age. , 6. Bölüm, s. 80-93.
borç verdikleri veya borç aldıkları görülmektedir. Söz konusu mahkeme
kayıtları, kent nüfusunun her kesiminde ve kırsal nüfus arasında bile kredi
ilişkilerinin yaygın olduğu konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmayacak
kadar açık ve kesin bir tablo sunmaktadır. Borç-alacak ilişkilerinin büyük
çoğunluğu küçük ölçekliydi. Hem mahkemenin hem de nlemanın onayı
ile, kredilere düzenli olarak faiz uygulanmaktaydı. Mahkeme önüne gelen
kişiler, faiz uygulamasını gizlemek veya hukuki engellemeleri aşmak için
herhangi bir oyuna başvurmak zorunda hissetmiyorlardı. Yıllık faiz oran
lan yüzde lO ile 20 arasında değişmekteydi.4
Mahkeme kayıtlanndan borç verilen fonlarda bir darlık yaşanmadığı ve
fonların az sayıda sarrafin tekelinde olmadığı anlaşılmaktadır. Bu kasaba
ve kentlerde yaşayan Hıristiyanlar ve Yahudiler kadar, Müslümaniann da
borç verdikleri görülmektedir. Yine bu kayıtlarda daha sonraki dönemde,
1 7. yüzyılın sonlanna kadar gayrimüslimlerin kredi piyasalannın deneti
mini ellerine geçireceklerine ilişkin belirtilere pek rastlanmamaktadır. Kı
sacası ticari zihniyetin v e kir amacının sadece çarşıdaki esnafa değil, Os
manlı askeri sınıfi, ulema ve kırlardaki toprak sahipleri dahil, toplumun
hemen her kesimine nüfuz ettiği anlaşılmaktadır. s
Haim Gerher de 1 7 . yüzyıl Bursa mahkeme arşivlerinde benzeri ka-
86 yıtlan incelcmiştir. Jcnnings'in incelediği kasaba ve kentlerle karşılaştınl
dığında, Bursa uzun mesafeli ticaret yollan üzerinde kurulmuş daha bü
yük ve daha ticarileşmiş bir kentti . İpek ticareti ve sanayiinde uzmanlaş
maktaydı . Bursa'da da kredinin kentin en yoksul kesimleri dahil, her ke
sim tarafindan kullanıldığı anlaşılmaktadır. Ancak, Bursa'daki kredi iliş
kileri Anadolu'daki diğer merkezlerden farklı kimi özellikler de göster
mekteydi . Bursa'da verilen borçlann daha büyük olduğu, devreye diğer
kasaba ve kentlerde oturan insanların da girdiği görülmektedir. Mahke
me kayıtlanndaki borç anlaşmaları, katılımcıların faiz yasaklamalarını aş-
4 R. C. Jennings, "Loans and Credit in Early 1 7th Century Ottoman Judicial Records",
Journal of the Economic and Social History of the Orient 16 ( 1 973), s. 1 68-2 1 6. Oy
sa örne!:Ji n ortaça!:Jda Mısır ve Suriye'de, kredi piyasalarına büyük ölçek l i tefeci ler
egemendi . Goitein, A Mediterranean Society, c. 1: Economic Foundations, s. 1 69-
1 85; ve 1. Lapidus, Muslim Cities in the Later Middle Ages, Cambridge University
Press, 1 967, s. 1 20- 1 2 1 .
5 B. Masters, The Origins of Western Economic Dominance in the Middle East: Mer
cantilism and the lslamic Economy in A leppo, 1 600- 1 750, New York U n i versity
Press, 1 988, s. 1 46- 1 85; ve A. Cohen, Economic Life in Ottoman Jerusalem, Camb
ridge University Press, 1 989. Ayrıca 1 5. yüzyı lda Bursa'nın durumu için, bkz. H .
lnalcık, "Osmanl ı Idare, Sosyal v e Ekonomik Tari hiyle l i g i l i Belgeler"; 1 6. yüzyı lda
Ankara için, bkz. H . Ongan, Ankara'nm Iki Numaralı Şeriye Sicili, Türk Tarih Kuru
mu Yayınları, Ankara, 1 974.
mak için sık sık basit oyun ya da düzenlemelere başvurduklarını göster
mektedir. Yün ya da kumaş satımı oldukça sık kullanılan bir yöntemdi .
Bu düzenlernede borçlanan kişi aldığı miktann yanısıra, fiyatı kararlaştı
rılan faiz miktanna eşit kabul edilen bir parça yün veya kumaşı da satın
alıyor gözükmekteydi. Borç geri ödenirken kumaşın ödemesi de yapıl
maktaydı.6
Bursa'da gözlemlenen bir diğer fark da, tüm kredi ilişkilerine egemen
olmasalar da toplam hacim içinde önemli bir paya sahip olan, büyük sar
rafların varlığıydı. Bu kişilerin servetlerinin büyüklüğünü mahkeme kayıt
lanndaki tereke defterlerinden izlemek mümkündür. Ölen ki.şilerin miras
çıları arasında bir anlaşmazlık olduğunda, mahkemeye başvurulur ve
mahkeme ölen kişinin mal varlığını ayrıntılı olarak saptardı. Tereke def
terleri, özellikle büyük sarrafların çok sayıda kişiden büyük miktarlarda
alacaklan olduğunu, toplam mal varlıklarının da yüzbinlerce ve hatta mil
yonlarca akçe ile ölçüldüğünü göstermektedir. Zaten 1 7. yüzyılda, Bursa
ve Edirne gibi büyük kentlerde en büyük servetler, mal varlıklannın bü
yük bir bölümünü faizle borç olarak veren kişilerin elindeydi . Edirne'de
yüksek düzey bürokratlar da borç vermekteydiler.7 Gerber Bursa'daki
kredi işlemlerinin hacminin 1 5 . yüzyılın sonuyla 1 7 . yüzyıl arasında bü-
yük bir artış gösterdiğine de dikkati çekmektedir.s 87
İstanbul'da ise sadece özel kişilere değil devlete de kısa vadeli borç ve
rebilen Rumlar ve Yahudiler kentin en büyük sarraflan arasındaydılar. İlti
zam müzayedelerinde de en büyük oyuncular bu sarraflar olurdu. Arala
nnda Paleologos, Kantakuzenos, Halkokondiles ve tanınmış diğer Bizans
ailelerinin üyeleri yer almaktaydı. İspanya'yı terk etmek zorunda kalan bir
Yahudi aileden olan Don Jozef Nassi ise 1 5 52 yılında İstanbul'a gelmişti.
6 H . Gerber, Economy and Society in an Ottoman City: Bursa, 1600- 1 700, The Heb
rew University, Kudüs, 1 988, s. 1 27- 1 47. Akçeni n istikrarını kaybettiği ve gümüş
içertiğinin dalgalanmaya başlad ığı 1 7. yüzyı lda, sık sık yerel mahkemeler önüne ge
len i lg i nç bir konu da borçların anlaşmanın yapı ldığı zamanki akçelerle mi yoksa
ödeme günündeki akçelerle mi ödeneceği ne i l işkind i . Mahkemeler bu konuda farkl ı
kararlar veriyordu. Jenni ngs, • Loans and Credit", s. 1 73; v e Gerber, Ecanomy and
Society, s. 1 28- 1 29.
7 1 6. ve 1 7. yüzyıl larda Edi rne'de ölen yüksek düzey bürokratların terekelerinden ve
alacaklarından örnekler i ç i n bkz. Ö. L. Barkan, "Edirne Askeri Kassamı 'na Ait Tere
ke Defterleri ( 1 546- 1 659)", Belgeler 3 ( 1 966), s. 3 1 -46. 1 640'a kadar Bursa terekeleri
için, bkz. H. Özdeğer, Bursa Şehri Tereke Defter/eri. Ayrıca, 1 5. ve 1 6. yüzyı l larda
Bursa'daki büyük sarrafların servetleri için bkz. H. lnalcık, "Capital Formatian in the
Ottoman Empire•, The Journal of Economic History 29 ( 1 969), s. 1 08- 1 09.
8 6. ve 7. bölümlerde tartışılan gel işmelerin ışığında, bu sıçramayı olağan karş ı l amak
gereki r. Ayrıca bkz. lnalcık, · ıs. Asır Türkiye Iktisadi ve Içti ma i Tarihi Kaynakları•,
s . 5 1 -75.
Daha sonraki başdöndürücü yükselişini Kanuni'nin oğlu Şehzade Selim'e
finans alanında sağladığı hizmetlere borçluydu . Don Jozef Nassi İstan
bul'dan Lehistan ve Fransa krallarına büyük miktarlarda borç verebiliyor
du. Pek çok Osmanlı bürokratı da bu işlemleri cazip bir yatırım alanı gibi
görerek paralarını kendisine teslim etmekteydi. Portekizli Yahudi Marra
no ailelerinden gelen Alvaro Mendes de 1 5 88 yılında 8 5 0 bin dükaya
ulaştığı söylenen servetiyle İstanbul'a yerleşti ve kısa zamanda Don Jozef
Nassi'nin ayrıcalıkianna kavuştu. Bankacılık ve ticaret işlemleri bu ailenin
faaliyetlerinin de merkezini oluşturuyordu. Bu faaliyetler Avrupa'nın ön
de gelen merkezlerinde oluşturulan bir temsilciler ağı aracılığıyla yürütül
mekteydi . Ancak, uzun mesafeli ticaret ve finans alanındaki Yahudi etkin
liği 1 7. yüzyılda bir hayli geriledi .9
Son dönemde yapılan ilginç bir çalışmada Bogdan Murgescu, Eflak ve
Boğdan'ın yarı özerk prenslikleriyle Edirne ve İstanbul'un kredi piyasalan
arasındaki bağlantıları incelemektedir. Eflak ve Boğdan prenslikleri 1 7 .
yüzyılın sonlarına doğru, İstanbul'dan talep edilen ve miktarlan gitgide
artan yıllık vergileri ödeyemez duruma gelmişlerdi . Bu nedenle Edirne ve
İstanbul kredi piyasalarında büyük miktarlarda borç almaya başladılar.
Prens Konstantin Brancoveanu adına tutulan hesap defterleri, 1 694- 1 703
88 arasında bu iki kentteki alacaklılara ödenen borç miktarının I milyon
Hollanda talerine ya da 400 .000 Venedik dükasına ulaştığını göstermek
tedir. Bu ödemelerin yaklaşık yarısı, çok sayıda Müslüman alacaklıya ya
pılmıştı . Bu fonların bir bölümünün İstanbul ve Edirne esnafina ait oldu
ğu ve !onca yöneticileri tarafindan işletildiği anlaşılmaktadır. Rum ve Ya
hudi alacaklılara yapılan ödemeler de toplarnın yüzde 40'ına ulaşmaktay
dı . Kredi işlemlerinde faiz oranlan çoğunlukla aylık olarak saptanmakta ve
yüzde 2 ile 2,5 arasında değişmekteydi . I O
İstanbul'da ve Anadolu'daki merkezlerde önemli miktarlarda borç ve
ren bir diğer kesim de para vakıflarıydı . Para vakıfları, nakitle kurulan ve
9 H. lnalcık, "The Ottoman State: Economy and Society, 1 300- 1 600", lnalcık ve Qu
ataert (ed.), An Economic and Social History of the Ottoman Empire, 1300- 1 9 1 4
içi nde, s. 209-2 1 5; lnalcık, • Jews i n the Ottoman Economy and F i nances, 1 450-
1 500", C. E. Bosworth, C. lssawi, R. Savory ve A. L. Udovitch (ed.), The lslamic
World from Classical to Modern Times, Essays in Honor of Bemard Lewis içi nde,
The Darwi n Press, Pri nceton, New Jersey, 1 989, s. 5 1 3-33. Yahudi sarrafların I stan
bul , Edirne, Bursa ve diÇ)er yerlerdeki faa l iyetleri ni gösteren arşiv belgeleri için bkz.
N. Sevgen, " N as ı l Sömürü ldük: Sarraflar•, Belgeler/e Türk Tarihi Dergisi 1 4-24
( 1 968-69).
10 B. Murgescu, "Romanian Information Regarding the Ottoman Capital Market: Prin
ce Constantin Brancoveanu's Debt Payments ( 1 694- 1 703)", Toplum ve Ekonomi, 1 0
( 1 997), s . 39-5 1 .
borç vererek sağladıklan faiz geliriyle amaçladıklan faaliyetleri yerine ge
tirmeye çalışan kuruluşlardı. Para vakıflannın faaliyetleri 1 5 . yüzyılın baş
lanndan itibaren Osmanlı mahkemeleri tarafindan onaylanmaya başlamış
tı. 16. yüzyılın sonlarına gelindiğinde, para vakıflan Anadolu ve Balkan
lar'da bir hayli yayılmıştı. Jennings ve Gerber'in Anadolu kent ve kasaba
lan için sözünü ettikleri örneklerin yanısıra, l 5 70'te İstanbul'da faaliyet
gösteren vakıflar için hazırlanan bir envanterden de para vakıflannın ne
kadar yaygın olduğu anlaşılmaktadır. Bu çalışma İstanbul'daki para vakıf
lannın o dönemde yılda yüzde l O düzeyinde sabit faizle borç verdiğini de
göstermektedir. ı ı
Son yıllarda Murat Çizakça da 1 6 . yüzyıldan 1 8 . yüzyılın sonuna ka
dar Bursa'da faaliyet gösteren para vakıflan üzerine aynntılı bir çalışma
yapmıştır. Bu araştırma, para vakıflannın çoğunlukla hane halklanna ve
küçük iş sahiplerine küçük miktarlarda borç verdiklerini, bu fonlann bü
yük bir bölümünün tüketim amaçlı olarak kullanıldığını göstermektedir.
Çizakça'nın bulgulan para vakıflannın yaygın olarak faaliyet gösterdiğine,
örneğin 1 8 . yüzyılın herhangi bir anında, Bursa kent nüfusunun yaklaşık
yüzde l O'u kadar geniş bir kesimin para vakıflanndan kredi kullanmakta
olduğuna işaret etmektedir. ıı
16. yüzyıldan 1 8 . yüzyılın sonlanna kadar, Bursa'daki para vakıflannın 89
15 J . E . Mandav i l le, "Usurious Piety: The Cash Waqf Controversy i n the Ottoman Empi
re•, lntemational Journal of Middle East Studies 1 O ( 1 979), s. 289-308; ayrıca S. Fa
roqhi, "Crisis and Change, 1 590- 1 699", H. lnalcık ve D. Quataert (ed.), An Econo
mic and Social History of the Ottoman Empire, 1 300- 1 9 1 4 içinde, s. 490-492.
16 Mandav i l le, " Usurious Piety•, s. 308; Masters, The Origins, s. 1 62; ve Çizakça,
"Cash Waqfs", s. 3 1 3; ayrıca N . ÇaOatay, "Riba and l nterest Concept and Banking
i n the Ottoman Empire•, Studio lslamica 32 ( 1 970), s. 53-68; A. Rafeq, "City and
Countryside i n a Traditional Setti ng, The Case of Damascus i n the F i rst Quarter of
the Eighteenth Century•, T. Phi l i pp (ed.), The Syrian Land in the 18th and 1 9th Cen
tury içi nde, Franz Steiner Verlag, Stuttgart, 1 992, s. 323-329.
denle faizli kredileri gereksiz kılan başka ticari düzenlemeler geliştirilmiş
tir. Bunlann en başında İslam dini tarafindan onaylanan mudarebe ve di
ğer iş ortaklıklan, kredi düzenlemeleri, borç transferleri ve kredi mektup
lan gelmektedir. Böylece İslam toplumlannda uzun mesafeli ticaretin fi
nansmanı, faizli krediler yoluyla değil, ayrıntılan taşınan riskin ve değişik
ortaklar tarafindan sağlanan kaynaklann niteliğine bağlı olarak değişen iş
ortaklıklan yoluyla sağlanmıştır.
Osmanlı tüccarlan da İslam dünyasında klasik dönemden beri uygu
lanmakta olan iş ortaklıklan biçimlerini kullanmışlardır. l 7 Uzun mesafeli
ticaretin finansmanında ve diğer girişimlerde en çok başvurulan yöntem ,
klasik İslam'ın mudarebe adı verilen ortaklık türüydü. Bu biçimde yatı
rımcı, sermayesini veya ticarete konu olacak malını, bu malı sattıktan son
ra ana sermayeyi geri getirecek olan bir temsileiye teslim etmekteydi . Ger
çekleşen karlar yatırımcı ile temsilci arasında daha önceden kararlaştırılan
biçimde paylaşılmaktaydı . Eğer yolculuk sırasında veya iş girişiminin özel
liklerinden kaynaklanan biçimde, sermayenin tümü veya bir bölümü yiti
rilirse, bu zararı yatırımcı karşılamaktaydı . Temsilcinin sorumluluğu kendi
zaman ve emeğiyle sınırlıydı. l B Osmanlılar mudarebenin yanısıra ve daha
sınırlı ölçülerde müravaza adı verilen iş ortaklığını da kullanmışlardır. İsla
mın Hanefi okulu içinde gelişen bu ortaklık türünde, ortaklar sermaye,
emek, kir ve sorumluluk açısından eşit kabul ediliyorlardı. Bununla ilişkili
müşareke ya da inan düzenlemesinde ise, ortaklar en baştan değişik mik
tarları yatırabildikleri gibi, kan da daha önceden belirlenen ve eşit olması
gerekmeyen oranlarda paylaşabiliyorlardı .
1 5 . yüzyıldan 1 9 . yüzyıla kadar İstanbul ve Anadolu'daki ticari anlaş
mazlıkları ve çözümlenmelerine ilişkin mahkeme kayıtları, Osmanlı hu
kukçularının ortaçağ İslam hukukçulannın öğretilerini gayet iyi bildikleri
ni ve bu iş ortaklanndan kaynaklanan anlaşmazlıklarda genellikle klasik İs
lami ilkelerini uyguladıklarını gösteriyor. Yüzyıllar içinde kimi yeniliklerio
gerçekleştiği de anlaşılıyor. Örneğin, mudarebe ile parça başına iş (put
ting out) süreçlerinin yaratıcılıkla birleştirilebildiklerini görüyoruz. Ancak
bir bütün olarak bakıldığında, yüzlerce iş ortaklığıyla ilgili mahkeme ka-
22 Osma n l ı mal i bürokrcsisi i le devletin vergi lendi rme ve verg i toplama yöntemleri
üzeri ne bir çal ışma için bkz. L. T. Darl i ng, Revenue-Raising and Legitimacy, Tax
Calleetion and Finance Administration in the Ottoman Empire, 1 550- 1 660, E . J .
Bri l l , Leiden, 1 996.
23 H. Incicık ve •The Ottoman State: Economy and Society•, s. 2 1 2-2 1 4.
yüksek düzey bürokratlar biriktirdikleri sermayeyi kendi kariyederine de
yarar sağlayacak biçimde değerlendirmiş oluyorlardı. Alınan borçlarla as
kerlere ödemeleri yapılabiliyor, ayaklanmalar önleniyordu . Devletten faiz
geliri sağlamasalar bile, yüksek düzey bürokratların verdikleri borçlar sa
yesinde kendilerine büyük olanaklar sağlamış olan düzendeki konumlarını
korudukları, hatta güçlendirdikleri söylenebilir.24
Savaş teknolojisindeki değişiklikler nedeniyle merkezde daha bÜyük ve
daimi ordular oluşturma gereği ortaya çıkınca, tirnar düzeni hem askeri
hem de mali önemini yitirmeye başladı . Böylece devletin tarımsal artığın
daha büyük bir bölümünü merkezde toplaması yönündeki baskılar da art
tı . ı 6 . yüzyılın sonlarına doğru devlet, tirnar düzenini terk ederek iltiza
ma geçmeye başladı . Mukataa adı verilen birimlerden belirli süreler için
vergi toplama imtiyazı müzayede yoluyla satılmaya başlandı. Bu önemli
dönüşümün kırlarda ve kasabalarda para kullanım eğilimleri üzerindeki
etkilerini değerlendirmek kolay değildir. Tirnar düzeninde vergi olarak
toplanan ürünlerin nakde çevrilmesi sİpahinin işiydi. İltizam düzeninde
ise bu işlevi mültezimler veya onların yerel temsilcileri üstleniyordu . İlti
zam sistemine geçilmesiyle birlikte sipahi tarafindan nakit olarak toplanan
çift resmi gibi vergiler de terk edildi. Kırsal nüfustan toplanan vergilerin
tümü ayni olarak alınmaya başlandı. Bu son değişikliğin bir nedeni de ı 7 .
yüzyılda ortaya çıkan para darlıkları olabilir. İltizam düzeninde taşrada
toplanan ve nakde çevrilen vergilerin başkente aktarılması gerekiyordu .
Ancak bu büyük miktarlann nakit olarak taşınması kolay veya pratik de
ğildi . Bu nedenle mültezimler, süftece ve poliçeleri kullanmaya başladılar.
Böylece Balkanlar ve Doğu Akdeniz bölgesinde devletin fon akışlaoyla
Osmanlı ve Avrupa tüccarlannın kullandıklan ödeme akışlannın devreleri
birleşmiş oldu.
Mali koşulların bozulması, merkezi devletin iltizam sistemini iç borç
lanma amacıyla kullanma eğilimini de güçlendirdi . ı s ı 7 . yüzyılda iltizam
kontratlarının süreleri bir ile üç yıldan üç ile beş yıla, hatta daha uzun sü
relere çıkarıldı . Müzayedede belirlenen fiyatın giderek artan bir bölümü
de peşin talep edilmeye başlandı . Böylece iltizam düzeni bir tür iç borç
lanmaya dönüştürülüyor, geleceğin vergi gelirleri merkezi devlet tarafin
dan teminat olarak kullanılmış oluyordu.
Merkezi devletin ödemelerin daha büyük bir bölümünü peşin talep
tüm ortaklar aynı dinden, kalanında ise ortaklar birden fazla dindendi P
1 7 . yüzyılda merkezi devletin gücünün gerilemesiyle birlikte, iltizam
kontratları üzerindeki denetimi de kayboldu. Bu dönemde pek çok mu
kataanın yıllar boyunca aynı mültezimin elinde ve müzayede fiyatı değiş
meden kaldığı dikkat çekmektedir. Bu durumlarda müzayedelerin reka
betçi boyutunun kaybolduğu anlaşılmaktadır. Resmi belgeler bu dondu
rulmuş mukataaların yüksek düzey bürokratların denetimine girdiğini
gösteriyor. Ancak onların da ardında, hem devlete yapılan ödemelerin fi
nansmanı hem de vergilerin toplanması sürecinde uzmanlaşan çeşitli iş
ortaklıklarının bulunduğunu söyleyebiliriz. Pek çok örnekte müzayedeyi
kazanan bürokratların mukataalan parçalara bölerek taşaranlara devrettik
leri görülmektedir. ı s
PARA VE IMPARATORLU K
IMPARATORLUK IÇINDE PARA BÖLGELERI
1 6 . yüzyıla kadar Balkanlar ve Anadolu'da alnn sultani ve gümüş ak
çeye dayalı bir para düzeni vardı. Hiyerarşinin en alt basamağında ise
günlük küçük işlemlerde kullamlan ve itibari değerlerle tedavül eden ba
kır mangır ya da pul yer almaktaydı . Ancak, Osmanlı devleti hızla genişle
yerek bir imparatorluk boyutlarına ulaşınca, bu basit para düzenini sür-
96 dürme olanağı kalmadı . Birbirinden çok farklı iktisadi güçlerin ve ticaret
bağlannlarımn etkisi altındaki yeni topraklarda, daha önceden kurulmuş
para düzenleri vardı . Osmanlılar bu bölgelerde iki hasarnaklı bir yaklaşımı
benimsediler. Bir yandan , imparatorluğun tüm altın sikkeleri varolan
uluslararası standartlarda birleştirildi . Öte yandan da, yeni eyaletlerin fark
lı ticari ilişkileri, para kullanma gelenekleri ve gereksinimleri dikkate alına
rak, gümüş sikkeler düzeyinde imparatorluk içinde farklı para bölgeleri
nin oluşmasına izin verildi .
Alnnda, sultani tüm imparatorluk düzeyinde tek Osmanlı sikkesi ko
numuna getirildi . Bu tercih hem simgesel hem de iktisadi nedenlerden
kaynaklanıyordu . Egemenliğin en temel simgesi olan tek bir alnn sikke ile
Osmanlılar, Balkanlar'dan Mısır'a ve Kuzeybatı Afrika'ya kadar tüm im
paratorluğu birleştirmiş oluyorlardı. Sultaninin ağırlığı ve ayan, ülkeler
arası ticarette temel ödeme aracı olan Venedik dükasımnkine eşitlenmişti .
Osmanlılar sultaninin nerede basılacağı, nerede basılmayacağı konusunda
büyük duyarlılık gösterdiler, her bölgenin hukuki statüsünü dikkate aldı
lar. Bu nedenle , Balkanlar ve Anadolu'nun yanısıra Mısır, Tunus ve Ceza
yir'de sultani düzenli olarak basılırken, özerk Eflak ve Boğdan prenslikle
rinde hiçbir zaman basılmamıştır. Özerk Kınm hanlan da kendi adianna
gümüş sikke bastırabildikleri halde, Kınm'da ne hanlar adına ne de Os
ınanlılar adına altın sikke darp edilmiştir.
Günlük işlemlerde ve bir ölçüde uzun mesafeli ticarette kullanılan gü
müş sikkelerde ise, merkezi devlet yeni fethedilen bölgelerde ufak tefek
değişikliklerle de olsa varolan para birimleriyle yaşamayı tercih etti . Bu
tercihin ardındaki en önemli neden, iktisadi sorunlara ve buna bağlı ola
rak toplumsal dalgalanmalara yol açmamaktı. Ayrıca, merkezi devletin im
paratorluk ölçeğinde tüm gümüş sikkeleri birleştirecek mali, idari ve ikti
sadi gücünün olup olmadığı da belli değildi. Yeni fethedilen topraklarda
basılan gümüş sikkelerin üzerine Osmanlı padişahının adı e kİ endi, ancak
sikkelerin görünümlerinde, standartlannda ve isimlerinde önemli değişik
likler yapılmadı. Bakır sikkelerde de eski türlerin üretimi sürdürüldü .
Böylece merkezi devlet genişleyen imparatorlukta yeni bir para düzeni
kurma işine oldukça esnek ve pragmatik bir biçimde yaklaşmış oluyordu.
Aslında bu yaklaşım, Osmanlıların diğer idari konulardaki uygulamalarına
çok benzemektedir. Örneğin, Osmanlı yönetimi tirnar düzenini de fethe
dilen tüm bölgelerde uygulamaya kalkışmamıştı. Doğu Anadolu, Bağdat,
Basra, Mısır, Yemen, Etlak, Boğdan, Gürcistan ve Kuzeybatı Afrika gibi
daha uzak ve merkezden oldukça esnek biçimde yönetilen bölgelerde,
Osmanlılar vergi toplamaya önem vermekle birlikte, varolan toprak dü
zenlerine ancak sınırlı biçimlerde müdahale etmişlerdir. Bu eyaJetlerde
hazırlanan kanunnameler için de aynı şeyler söylenebilir. Bu kanunname
ler Osmanlı uygulamalarını tümüyle yerleştirmek yerine, Osmanlı kurum
larıyla Osmanlı öncesi uygulamalan birleştirmekteydi. l Böylece, parasal ve
diğer konularda imparatorluk içinde ortaya merkezin denetimin farklı dü
zeylerde gerçekleştiği alanlar çıkmaktaydı . Merkeze en yakın ve merkez
den en sıkı denetlenebilen bölgelerdeki kurumlar İstanbul bölgesindeki
kurumlara çok yakındı . Ancak başkentten uzaklaştıkça, kurumlar ve idari
uygulamalar değişmekte, merkez ile yerel yapılar ve güçler arasındaki de
ğişen dengeleri yansıtmaktaydı .
Bu bölümde 1 6 . ve 1 7 . yüzyıllarda Balkanlar ve Kırım'dan Suriye'ye,
Mısır, Irak, Yemen, Trablus, Tunus ve Cezayir'e kadar imparatorluğun
farklı bölgelerindeki para birimleri ve parasal uygulamalar incelenecektir.
Bu karmaşık tablonun ayrıntılı olarak ortaya çıkarılmasından sonra, geniş
imparatorluktaki para düzeninin yapısını ve mantığını ilk kez olarak tartış
mak ve yorumlamak mümkün olacaktır.
BALKAN LAR
• Şam
A, Ak, P, Ş
A :Aiıııı Sıııı.i
Ak : ,..
p : Piıa
ş :ŞIIıi
N :Nai
a..: A. P
Harita: II. Selim Pe III. Murad Dönemlerinde Siklıe Üreten Osmanlı Darphaneleri, 1566-1595.
Not : Eldeki nümizm�ıtik Peri/erin kesin olm�ımtm nedeniyle, bu listede birkllf eksik olabilir.
Kııynllklar : Erüreten, "Osmllnlı Altfe/eri Darp Yerleri " pe Sch�ıendlinger, Osm�ınische Numismatik, s. 101-104.
de Hollanda'nın aslanlı taleriyle İspanya'nın sekiz reallik parçası, Balkan
lar ve Anadolu'da tedavül etmeye başladı.6
Osmanlılar 1 6 . ve 1 7. yüzyıllarda Macaristan'da altın sultani basma
dılar. Bunun bir nedeni, Macaristan'ın diğer bölgelerinde zengin altın
yataklannın bulunmasına ve ortaçağın sonlanndan itibaren bu yatakların
Avrupa'nın gereksiniminin önemli bir bölümünü karşılamış ol ı:n asına
karşın, Osmanlıların denetimindeki bölgede altın va gümüş yataklannın
bulunmamasıydı. Kazılar sırasında veya başka vesilelerle toplu biçimde
bulunan eski sikkelerden sağlanan bilgiler, Balkanlar'da basılan akçe ve
sultanilerio sınırlı milktarlarda da olsa Macaristan'da tedavül ettiklerini
gösteriyor. Macaristan'da dolaşan akçelerin önemli bir kaynağı, devlete
mal satan tüccarlara ve özellikle askerlere devletin yaptığı ödemelerdi .
Osmanlı Macaristan 'ında tüm vergiler akçe üzerinden ifade edilmektey
di . Ancak Macaristan'da akçeden daha yaygın olarak komşu devletlerin
sikkeleri, en önemli olarak da bağımsız Macaristan prensliklerinin gümüş
ve altın sikkeleri, Habsburglann küçük gümüş groat, zweir ve fenikleri,
Polanya'nın yanm groatlık küçük gümüş sikkeleri ve 1 6 . yüzyılın ikinci
yarısından itibaren giderek artan miktarlarda Hollanda talerleri dolaş
maktaydı. Bir başka deyişle, en azından devleti ilgilendiren işlemlerde ak
çe hesap birimi işlevini görürken, vergiler dahil ödemelerin ve günlük
alış verişlerin büyük bir bölümü komşu ülkelerin sikkeleriyle yapılmak
taydı.?
Tuna boyundaki Eflak ve Bağdan prenslikleri ise hiçbir zaman tam
olarak Osmanlı devletine dahil olmadılar, düzenli vergi vererek bağımlı
statülerini korudular, iç işlerinde çoğunlukla bağımsız kaldılar. Tirnar ve
diğer Osmanlı kurumlarını hiç benimsemediler.s Para konulanndaki uy
gulamalar da Eflak ve Bağdan'ın özel statülerini yansıtmaktadır. Osman
lılar bu prensliklerde sikke bastırmamışlardır. Buna koşut olarak, yerel
prensierin Eflak'ta hiçbir zaman, Bağdan'da ise ancak istisnai olarak sikke
bastırmış olmaları, hem bu prensiikierin özerkliği hem de bu özerkliğin
sınırları hakkında önemli ipuçları vermektedir.
6 S. F. Sugar, Southeastern Europe under Ottoman Rule, 1354- 1 804, U n i vers ity of
Washi ngton Press, Seottle, 1 977, s. 72- 1 1 0.
7 1. Gedo i , "Turkish Coins in Hungory in the 1 6th and 1 7th Centuries", Türk Nümiz·
matik Derne�i'nin 20. Yılmda lbrahim Artuk 'a Arma�an içi nde, Türk Nümizmotik
DerneÇ)i Yayınları, Istanbul, s. 1 02- 1 1 9; S. E lemer, Török Penzek a Hodoltsag Kori
(Macariston'do Tedovül Eden Türk Sikkeleri), Mogyarorszagon, Budapeşte, 1 986; ve
V. Zi monyi, Economy and Society in Sixteenth and Seventeenth Century Hungary
( 1 526- 1 650), Akodemici Kiado, Budapeşte, 1 987, s. 1 7-27.
8 Sugar, Southeastern Europe, s. 1 1 3- 1 26.
1 6 . yüzyılda Eflak'ta akçe en önde gelen para birimiydi. Ancak Bağ
dan'daki konumu bu kadar güçlü değildi . Son yüzyıl içinde definelerden
elde edilen nümizmatik bulgular, Balkanlar ve İstanbul'da darbedilen ak
çelerin, bu prensliklerde Macaristan'da olduğundan çok daha yaygın te
davül ettiğini ortaya koyuyor. Eflak'ta tarihleri 1 580 veya daha öncesine
bağlanabilen definelerde bulunan sikkelerin toplam değerlerinin yüzde
86'sını, akçe ve sultaniler oluşturuyor. Ancak, bu oran yüzyılın son yirmi
yılında hızla yüzde 38'e gerilemiştir. Bağdan'da ise aynı paylar yüzde 26
ve yüzde 7 ile çok daha düşük düzeylerde kalmaktadır. Bir başka deyişle,
daha kuzeydeki bu prenslikte akçenin kullanımı daha sınırlı kalmıştır. Her
iki prenslikte de diğer sikkeler arasında Macar sikkeleri ve yüzyılın sonla
nndan itibaren de Batı ve Orta Avrupa'nın büyük gümüş sikkeleri en ön
de gelmekteydi . Aynca, yüzyılın sonlannda Bağdan'da Polanya'nın yanın
groatlan önemli yer tutuyordu. Altın sikkelerin toplam içindeki payı ise
sınırlıydı .9
Yüzyılın sanianna doğru yaşanan bir ilginç gelişme, Tuna prenslikle
riyle İstanbul arasındaki, daha genel olarak da imparatorluk ölçeğindeki
parasal akımiann niteliği hakkı n da bize önemli bilgiler sağlıyor. Osmanlı
yönetimi 1 578 - 1 590 arasında İran'a karşı girişilen savaş sırasında o böl-
gede dolaşan ve şahi olarak adlandırılan Osmanlı sikkelerinden büyük ıoı
1 3 Osmanl ı dönemi nde Mısır'ın para tarih i üzeri ne yapı lan çal ı şmalar çok azdır. Oysa
Memluk dönemi para tarihi üzeri ne oldukça geniş bir l iteratür bulunmaktadır. Bkz.
Bölüm 2, dipnot 8'de veri len kaynaklar.
14 S. Spufford, Money in Medievol Europe, Ek 1. Kökenieri Sultan el-Eşref Barsbay'a ka·
dar gitmesi ne karşın, kimi Osmanl ı belgeleri eşrefiyi Kay ıtbay altını olarak anmak·
tadır. Bkz. Barkan, Zirai Ekonomi, "Kudüs Kanunnamesi " , s. 2 ı 7-2 ı 9; Bacharach,
• Monetary Movements•, s. ı 7 1 .
ıs Barkan, Zirai Ekonomi , s. 386.
ı6 Age; ayrıca bkz. bu kitabı n sonunda Ek ı , metin vii i .
17 ı 6. yüzy ı l ı n başlarındaki Osmanlı hazine kayıtlarında 2 : ı ' l i k kur defjeri de kul lan ı l ·
mıştır. Ancak, ı 6. yüzy ı l ı n sonlarına kadar para ve akçeni n düka karşısındaki kur
de!)erleri, ikisi arası nda ı ,5 : ı ' l i k çapraz kura işaret etmektedir. Bkz. Tablo 6. ı .
18 Fernand Braudel , Hammer'e dayanarak ı 560'1arın ortalarında Kahi re'de yüzde 30
oranında bir ta!)şiş yapıldı!)ını söylemektedi r. Ancak, e l i mizdeki sikkelerin a!)ırl ıkla·
rına, darphane kayıtlarına ve paranın kur defjerlerine i l işkin veri ler bu görüşü do!)ru·
lamıyor. F. Braudel, The Mediterranean and the Mediterranean World in the Age of
Philip ll, c. ı , W i l l iam Col l ins Sons, Londra, ı 972, s. 539.
TABLO 6. 1 : MISIR'IN PARA VEYA MEDIN'I. 1 524-1 688
1 5 24 1 ,22 84 1 ,0 5 1 ,6 40 1 ,5
1552 70
1 5 64 1 ,05 70 0,73 1 ,1 41 1 ,5
1 5 82 43 1 ,5
1 605 0,95
1618 0,93
1 622 0,85
1 630 0,85
1 64 1 0,85 70? 0,6 2,1 80? 2,0 (resmi)
1650 0,85 70? 0,6 2,6
1 670 0,85 70? 0,6 2,9 90 2,8
1 680 0,77 75 0,58 2,8
1 68 5 0,77 70 0,54 2,6 105 2,9
1 04 1 68 8 0,74 70 0,52 2,5 105 2,9
Notlar:
I - Bu tabloda sunulan paranın gümüş içeriğine ilişkin veriler, yasal standartlan yansıt
maktadır. Ancak, dolaşımdaki Mısır sikkeleri genellikle yasal standartlardan daha az gümüş
içeriyorlardı.
2- Sütun 4'te para ile akçenin içerdikleri gümüş miktarlannın oranı verilmektedir. Akçe
nin içerdiği gümüş miktanna ilişkin veriler Tablo 4 . 1 ve 8 . 2 'den alınmıştır.
3- Elimizdeki verilerde bulunan boşluklara karşın ı, 2 ve 3. sütunlarda sunulan veriler
Femand Braudel'in Hammer'e dayanarak ı 566 yılında Mısır'da yüzde 30 oranında bir tağ
şiş yapıldığı iddiasının doğru olmadığını göstermektedir ( Braudel, Mediterranean World,
Cilt ı , s. 5 39 ) . Yukandaki diziler ı 585-86 tarihinde İstanbul'da yapılan tağşişin orta ve
uzun vadede Mısır parasının gümüş içeriğini etkilemediğini göstermektedir.
4- 6. Sütundaki değerler İstanbul akçesinin düka karşısındaki kur değerini paranın düka
karşısındaki kur değerine bölerek bulunmuştur. Akçenin düka karşısındaki kur değerleri
Tablo 4.2 ve 8 . 3'ten alınmıştır.
5- Mısır parasının 1 8 . ve ı 9 . yüzyıllardaki durumu için bkz. Bölüm ll 'de Tablo l l . I .
23 Spufford, Money and /ts Use, s. 367-369; T. Walz, "Gold and Si lver Exchanges bet·
ween Egypt and Sudan, 1 6th- 1 8th Centuries•, J. F. Richards (ed.), Precious Meta/s in
the Later Medieval and Early Modem Worlds içi nde, s. 309-3 1 1 ; ve Bacharach, "Mo
netary Movements"; 1 524 tarih l i Mısır kanunnamesi Takrur'dan altın geldi�ini be
l i rtmektedir.; bkz. Barkan, Zirai Ekonomi, s. 386.
24 1 6. yüzyı lda altın sikke üreten di�er darphaneler arası nda I stanbul i le Makedon·
ya' daki Sidrekapsi en önde gel iyordu; bkz. Kocaer, Osmanlı; ve N. Pere, Osmanlı/ar·
da Madeni Paralar, D�an Kardeş Matbaacı l ık, I stanbul , 1 968.
25 S. J . Show, The Financial and Administrative Development of Ottoman Egypt, 1 5 1 7-
1 798, Pri nceton University Press, 1 962, s. 283-3 1 2.
sullardan zorla alınmış olduğunu söyleyerek kabul etmedi. Hüsrev Paşa öde
melere verdiği önemi göstererek padişahı erkilernek istemişti ve yanınnda bu
miktan Mısır'ın sınır bölgelerindeki özel gayretleri sayesinde topladiğını belirt
ti. Ancak padişah, toplanan paralann sadece İstanbul, Mekke ve Medine'deki
Müslümanlara su getirmek için kullanılabileceğini, o tarihten sonra da irsaliye-i
hazinenin yılda 500.000 alundan fazla olmaması gerektiğini buyurdu .26
36 1 7. yüzyı lda Avrupa gümüş sikkeleri nin kur dellerleri için bkz. bkz. Bölüm 8 , Tablo
8.3.
37 V. Poop, R. Pui n ve H . Wi lski, "Ottoman Coins of the Yemen", Türk Nümizmatik
Derneği'nin 20. Yılmda lbrahim Artuk 'a Arrnafjan içi nde, Türk Nümizmatik DerneOi
Yayınları, Istanbul , 1 988, s. 25 1 -262; Album, A Checklist, s. 59.
dolu ve Mısır'dan her yıl yaklaşık 300 bin ile 400 bin sultani arasında
bir miktarın Hicaz'a gönderildiği sonucuna varmaktadır. Hicaz'da altın
tercih edildiği için, nakit miktarlar çoğunlukla altın sikke halinde gön
deriliyordu. 38
Gerçi bu miktarlar Balkanlar'daki askeri harcamalar kadar büyük ol
mayabilir. Daha önce değindiğimiz gibi, Balkanlar'daki sefer harca� alan
askerlere yapılan ödemeler hariç yılda 600 .000 altını, askerlere yapılan
ödemelerle birlikte iki, hatta 3 milyon altını bulmaktaydı .39 Ancak o dö
nemin diğer herhangi bir ölçütüyle yaklaşıldığında, Hicaz'a gönderilen
paraların gerçekten çok büyük olduğu görülmektedir. Resmi ve özel kay
naklardan Hicaz'a yollanan miktarlann büyüklüğü, hem devletin hem de
Osmanlı toplumunun Kutsal Yerlere verdiği önemin çarpıcı bir gösterge
sini oluşturmaktadır.
ŞAH 1 BÖLGESI
38 Suraiya Faroqhi, Pilgrims and Sultans, The Hajj under the Ottomans 1 5 1 7- 1 683, I . B .
Tauris Pub l i shers, Londra-New York, 1 994, s. 74-9 1 , s. 1 58-68 [Türkçe basım: Hacı
lar ve Sultan/ar, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Istanbu l, 1 995]
39 1 599- 1 602 arası nda Avusturya'ya karşı girişi len savaşla i l g i l i harcama ve ödeme
akışının ayrı ntı ları için bkz. yukarıda s. 1 02.
40 Osman l ı lar' ı n 1 4. yüzy ı l ı n başlarında Batı Anadolu'da küçük gümüş sikkeleri benim
serierken ortaça!) Akdeniz si kke gelenekleri n i n etk i s i nde kaldıkları, buna karş ı l ık
Iran' o ve ona komşu bölgelerde kuzey H i ndistan i l e ticari ba!)lantıların sürdürülmesi
nedeniyle, büyük sikkelerin ku l lanı l masına devam edi ldi!)i öne sürüleb i l i r. Iran'daki
l l hanlı lar 1 3. yüzy ı l ı n sonlarına kadar Asya ile Avrupa ersındaki transit yol ların ı de
netleyerek bu iki bölge arası ndaki etki leşimin sürmesi ni sa!) ladılar. Ancak, l lhan l ı
devletinin çözü lmesi nden sonra Akdeniz v e H i ndi stan para gelenekleri orası ndaki
i l i şki ler de kesi lmiş oldu. Bkz. S. Grierson, Numismatics, Oxford University Press,
1 975, s. 24-29 ve 39-55.
tü .4 1 1 6 . yüzyılda Safevi İran'ında da yaygın olarak kullamlan ve tamga,
şahi, mahmudi ya da fift fahi diye adlandırılan gümüş sikkeler de yaklaşık
4 gram ağırlığındaydı .42
Osmanlılar 1 6 . yüzyılın başlarında Safevileri yenerek Doğu Anadolu,
Güney Kafkaslar, Irak ve Mezopotamya'ya girdikten sonra, bölgenin ön
de gelen darphanelerinde altın sultaniler basmaya başladılar. Bir yandan
da bölgenin büyük gümüş sikke kullanma geleneğini devam ettirmeye ka
rar verdiler. 1 5 5 5 'e kadar darbedilen Osmanlı gümüş sikkeleri, Osmanlı
hükümdarını şah olarak anmaktaydı .43 Bu tarihten sonra şah sözcüğüden
vazgeçildiyse de, Osmanlıların tüm gayretlerine rağmen yerel halk bu sik
keleri padifahi değil fahi olarak anınaya devam etti . Oysa dönemin Os
manlı belgelerinde bu gümüş sikkeler padişahi olarak anılmaktadır.44
-45 Schaendl i nger, Osmanische Numismatik, s. 95- 1 1 4. Şahi ler Şam'da da düzenl i bası l ·
maktaydı ancak miktarları hakkında bi lgimiz yoktur.
46 Şahi lerin üretimi, dolaşımı ve kur de�erlerine i l işkin arşiv belgeleri için, bkz., BOA,
MHM, c. 48, ı ı 6t4 ı , ı 58/55, 853/29 ı ; c. 49, 249/7 ı ; c. 53, 8 ı Ot280 ve 882/309; c.
55, 299/ 1 67.
47 Pere, Osmanlı/arda, s. ı 2 ı - ı 29.
48 Sahi l l i�lu, "Osmanl ı Para Tari hi", s. 89-9 1 .
49 Pascual , Damas, s. ı 2 ı · ı 22.
50 Sah i l l i�lu, "Osmanl ı Para Tari hi", s. 89-9 1 . Şahi lerin resmi kur de�erleri ni n yüksek
tutulması, bu sikkelerin imparatorluk ölçe�inde hareketlenmeleri ne yol açtı. ı 6. yüz·
y ı l ı n sonlarında Ba�dat, Halep, Şam, öze l l ikle de Do�u Anadolu'da darbedi len bü·
yük miktarlarda şahi , Eflak ve Bo�dan'da tedavül etmeye başlad ı . Örne�i n, Eflak' ın
ı 588-89 y ı l ı verg i ödemes i nde 926.000 parça ve ayn ı y ı l ı n Bo�dan verg i s i nde
255.000 parça şahi kullan ı l d ı . Bkz. yukarıda s. ı o ı .
51 1 6. yüzyı lda Osmanl ı ve Safevi devletleri nin izledi�i kur pol itikalarının, öze l l ikle de
1 585-86 tari h l i Osmanl ı ta�şişine yol açan gel işmeleri n i ncelenmesi , bu iki devletin
kıtalararası gümüş akışı karşısında ne gibi önlemlere başvurduklarına i l işkin i lgi nç
ipuçları sunab i l i r. Daha fazla ayrıntı için, bkz. Bölüm 8, s. ı 48.
TAB LO 6.2: GÜMÜ$ OSMANU PARA BIRIMLERININ KURLARI, 1 570-1 600
1 570 1 600
Düka / Akçe 6 5 - 70 120
Düka / Medin veya Para 4 1 - 43 45 - 48?
Düka / Şahi 8 1 5?
Medin / Akçe 1 ,5 2 ,5 ?
Şahi / Akçe 7- 8 7- 1 0
Şahi / Para 5 ,0 3 , 0?
Kınm Akçesi / İstanbul Akçesi 9- 1 0
Lari / Medin 6,5
Düka / Nasri 60 - 70? 80
52 Schaendl i nger, Osmanische Numismatik, s. 73; Pere, Osmanl ı larda, s. 1 20- 1 36.
53 1 7. yüzyı lda akçe bölgesi nde darphane faaliyetleri nin yavaşlaması ve durması hak
kı nda, bkz. Bölüm 8, s. 1 56- 1 6 1 .
54 Bu sikkelerin standartlarına i l işkin tahminler için, bkz. S. Lachman, •The Ottoman
1 6 . yüzyılda Osmanlılar tarafından Basra'da darbedilen bir diğer
önemli parça da Körfez'de ve Hint Okyanusu'nda kullanılan lari'ydi . La
ri, saf gümüşten üretilen bir saç firketesi ya da kaz tüyünün ortadan ikiye
katlanmış ucu biçiminde bir paraydı. Baş tarafinda darphanenin yeri ile il
gili bilgiler yer alıyordu . Larinin kökeni, Körfez'in İran tarafinda, Hür
müz-Şiraz kervan yolu üzerindeki Laristan bölgesine gitmektedir. Lari
1 4 . yüzyılda üretilmeye başlandı ve Hint Okyanusu üzerindeki uzun me
safeli ticarette giderek daha fazla tutulan bir ödeme aracı oldu. Körfez
bölgesinde ise lariler doğudan gelen mallar için en önde gelen ödeme
aracı oldular. Ancak, iç bölgelerde pek fazla lari kullanılmıyordu55 ( bkz.
Resim 1 7 ) .
1 6 . yüzyılın başlannda Akdeniz'i Hint Okyanusu'na bağlayan transit
yollan üzerinde canlı bir liman görünümünde olan Basra'da, düzenli ola
rak )ari üretilmekteydi . Yüzyılın ortalannda Osmanlılar bu limanı Safevi
ler'den aldıktan sonra )ari üretimini sürdürdüler.56 Osmanlılar Portekizii
Ierin Basra ve Körfez çevresinde kurdukları ticari bağlannlara da son ver
meye çalıştılar. Örneğin 1 570'lerin sonunda olduğu gibi, Osmanlılar ara
sıra değerli madenierin doğuya doğru kaçışını engellemek için, lari üreti
mini durdurdular. Ancak bu çabalar gümüşün kaçışını durduramadı . 57
114 1 525 sonrasında lariler 5 ,2 gram ağırlığında saf gümüşten üretilmekteydi.
Larilerio 1 5 80'lerdeki kur değerleri, Portekiz kaynaklarında 6,5 Halep
medini veya bir buçuk İspanyol reali olarak verilmektedir. ss
KlRlM AKÇESI
Silver Coi nage in Armenia, Azerbaijan, Georgia during the Reigns of Ahmad l l l and
Mahmud ı•, The Numismatic Circular 84 ( 1 976), s. 5 1 -53; ve N. du Quesne-Bird,
"The Turkish Coi nage of the Caucasus, 1 723- 1 735", The Numismatic Circular 84
( 1 976), s. 1 92- 1 93; ayrıca Schaendl i nger, Osmanische Numismatik, s. 1 1 5- 1 1 8. Ay
nı dönemdeki Iran sikkeleri n i n standartları için bkz. Rabino, Coins, Tablo l l; ve Al
bum, A Check/ist, s. 1 30- 1 3 1 .
56 Lari üretimine başlanması için Istanbul 'dan Ba�dat val i s i ne gönderi len tal imat hak
kında bkz. BOA, H. 967/ 1 560 tarihli MHM. c. 3, 6 1 6/220.
57 1 6. ve 1 7. yüzy ı l larda Basra ticareti için, bkz. D. R. Khoury, "Merchants and Trade
in Early Modern Iraq•, New Perspectives on Turkey 5-6 (Osmanlı Ticareti Özel Sayı
sı) ( 1 99 1 ), s. 58-67.
58 Godi nho, L 'Economie, s. 299-304. Osmanl ı lmparatorlu�u'nda yayg ın kullanılan ri
yol guruş, sekiz reale eşitti . Godi nho, lari leri n H i nt Okyanusu'nda çok kullanılan di·
�er sikkeler cinsinden kur de�erleri ni de vermektedir.
ya bu biçimde Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olarak kabul edilen
tüm topraklar içinde, hanlığın çok özel bir konumunun olduğu açıktır.
Kınm 'ın 14 78 yılında Osmanlı devletine katılmasından sonra, Kefe ve Kı
nm kıyılannın bir bölümü bir Osmanlı eyaletine dönüştürülmüştü . Yarı
madanın kalan bölümü ise, sefer zamanı Osmanlı ordusuna katılan bir
han ailesi tarafindan yönetilmeye devam etti . Hanların seçiminde Osman
blann bir rolü olsa da, Kırım aristokrasisi tarafindan yapılan tercih genel
likle onaylanmaktaydı . 59
Kırım hanlan bozkır egemenlik geleneğinin en önemli simgelerinden
olan Cengiz tamgası 'nı kullanmayı sürdürdüler. Hanlar aynı zamanda
Moskova prensliği ve Lehistan ile diplomatik ilişkiler sürdürme hakkın ı da
saklı tuttular. Hanlık 1 7 . yüzyılın sonlarına kadar Moskova, Lehistan, Ef
lak ve Boğdan'dan vergi almaya devam etti . Kırım sikkeleriyk Osmanlı
para düzeni arasındaki ilişki de pek çok istisnai boyutlar içermekteydi .60
Örneğin Kırım hanlan, Giray hanedanının egemenlik simgelerini taşıyan,
Osmanlı sultanının adını ise anmayan gümüş sikkelerini basmaya devam
ettiler. Önceleri bu sikkelerin üzerinde sultan kelimesine ve diğer ifadele
re yer verilmemişti . Ancak 1 6 . yüzyılın ikinci yansından itibaren bu sikke
lerde Kırım hanları için sultan ve han sözcükleri kullanılmaya başlandı . Yi
ne de hanlar kendi adianna altın sikke bastıracak kadar bağımsız değiller
di . Buna karşılık, Kırım'da Osmanlı altın sultanileri de basılmamıştır.6 I
Kısacası, Kırım Hanlığı 'nı belirli tanırnlara göre Osmanlı devletinin bir
parçası olarak kabul etmek mümkünse de, Kırım sikkelerinin Osmanlı pa
ra düzeniyle ilişkileri daha da gevşekti.62
Kırım'da en çok kullanılan sikke ve hesap birimi, akçe olarak adlandı-
59 A. W. F isher, The Crimean Tatars, Hoover l nstitution Press, Stanford, Cal i forn ia,
1 978, s. 1 -36; ve H . lnalcık, "Yeni Yesikalara Göre Kırım Han l ığı'nın Osmanl ı Tabi·
l i ğ i ne Girmesi ve Ahidname Meselesi", Belleten 3 1 ( 1 944), s. 1 85-229.
60 F isher, The Crimean Tatars, s. 8- 1 9. Osmanl ı dönemi nde Kırım ticareti için, bkz. G.
Vei nstein, "From the ltal ians to the Ottomans: The Case of the Northern Black Sea
Coast in the Sixteenth Century•, Mediterranean Histarical Review 1 ( 1 986), s. 226·
23 1 .
61 N . Agat, "Kırım Hanların ı n Paralarının N i tel i kleri ve Işık Tuttukları Bazı Tari hi Ger·
çekler•, daha önce yayımianmış üç makalen i n yeniden basımları, Türk Nümizmatik
Dern�i Bülten 7 ( 1 982), s. 1 4- 1 5.
62 Kırım Hanlığı'nın parasal konulardaki statüsünü, yine içişleri nde bağ ımsız olan Ef·
lak ve Bağdan prensl i k leriyle karşı laştırmak yararl ı olabi l i r. Tuna prensl i kleri nde de
ne yerel yönetim ne de Osmanlı lar altın sikke basm ışlardır. Ancak, hanların kendi
adiarına gümüş ve bakı r s ikke darbetmeleri nedeniyle, Kırım Han l ığı'nın para konu·
larında daha özerk olduğu düşünüleb i l ir. Eflak'ta sikke bası lmazken, Bağdan'da çok
sınırlı miktarda gümüş ve bakır si kke üretilmiştir. Bkz. yukarıda s. 1 00- 1 0 1 .
nlan, Osmanlı kaynaklannda ise Kefevi akfe olarak anılan küçük, gümüş
parçaydı. Kırım hanlan tarafindan bastırıldığı bilinen en eski sikkenin tari
hi 1 44 1 -42'dir. Kefevi akçe Kırım'ın diğer kentlerinde, özellikle de Eski
Kırım, Kırım (Sokgat) ve Kırk Yer'de basılmakta, ticari işlemlerde yaygın
olarak kullanılmaktaydı. Örneğin 1 480'lerde Bursa mahkeme kayıtlannda
Kefevi akçe kullanarak yapılan ticari işlemlerden ve borçlardan söz edil
mektedir. O dönemde iki Kefevi akçe bir Osmanlı akçesine eşitti .63 1 6 .
yüzyılda d a Kefevi akçe Osmanlı akçesinden küçüktü . Kur değeri ise iki
ile beş Osmanlı akçesi arasında dalgalandıktan sonra on bir akçeye kadar
düştü ki bu, gümüş içeriğinin bir hayli azaldığını göstermektedir. Kefevi
akçe, 1 580'lerden sonra önemli boyutlarda tağşişe uğrayan Osmanlı ak
çesi karşısında topadanmış ve kur değeri yükselmişti .64
Kefevi akçenin ilginç bir özelliği de Osmanlı devletinin bu sikkeye
amacına göre değişen kurlar uygulamasıdır. Örneğin, 1 540 'larda Osman
lıların Kefe eyaleti kayıtlarında, hanlara, Tatar ve Çerkez beylerine ve Os
manlı askerlerine yapılan ödemelerde kur değeri olarak iki Kefevi akçe
eşittir bir Osmanlı akçesi kullanılmaktaydı . Osmanlı hazinesine yapılan
ödemelerde ise beş Kefevi akçesi bir akçeye eşit sayılmaktaydı . Bu kur po
litikası açıkça Osmanlı hazinesinin yarannaydı. Kırım'dan İstanbul'un ia-
116 şesi için ithal edilen hububat, et, balıkyağı ve tuz gibi mallarda da Os
manlı devleti bunların hazineye maliyetini düşürmek amacıyla farklı bir
kur uygulamaktaydı . 6 5 Mal ve para piyasalannda sorunlar yaratan bu katlı
kur politikasını Kırım Hanlığı üzerine uygulanan bir vergi olarak da yo
rumlamak mümkündür ve bu niteliğiyle hanlık ile İstanbul arasındaki ba
ğımlılık ilişkisini yansıtmaktadır.66 Öte yandan, sunduklan askeri ve diğer
hizmetler karşılığında haniara İstanbul 'dan çeşitli vesilelerle büyük bağış
lar da yapılmaktaydı. 6 7
Küçük akçe 1 8 . yüzyılın sonlarına kadar hanlığın temel sikkesi olarak
kaldı . Daha sonraki dönemlerde altı akçelik daha büyükçe gümüş sikkeler
ve bakır sikkeler de bastınldıysa da bunlann hiçbiri ticaret ve ekonominin
63 H. l nalcık, The History of The Black Sea Trade: The Register of Customs of CaHa,
Cambridge, Mass. , ı 993, s. ı s ı .
64 Sah i l l io!)lu, "Osman l ı Para Tari hi", s. 93.
65 lnalcık, The History, s. ı s ı - ı 54.
66 Örne!)i n, ı sn'de Kefevi akçeni n piyasa kuru bir düka karş ı l ı!)ında 600 iken, resmi
kuru 300 olarak bel i rlenmişti; bkz. BOA, MHM. c. 29, 397/ 1 64 ve 440/ ı 86; c. 3 ı ,
785/353. Ancak, ticaretin etki lenmesi ve tüccarları n zarar etmesi karşısında devlet
kısa bir süre sonra bu resmi kurdan vazgeçmek zorunda kaldı; bkz. MHM. c. 34,
ı 59/79 ve 37 ı ! l n.
67 F isher, The Crimean Tatars, s. 28.
taleplerini karşılayamadı. 1 7 . yüzyılda Hollanda taleriyle İspanya'nın sekiz
reali gibi büyük gümüş Avrupa sikkeleri ve zolota diye anılan bir Polonya
sikkesi Kırım'da yaygın olarak tedavül etti. 68
KUZEYBA Tl AFRIKA
79 Boubaker, Tunus hesap biri m i n i n lspanyol sekiz ree l i ne bağlanmasının, yerel yöneti
min kararı olabi leceğini söylüyor; La Regence de Tunis, s. 79.
80 L. Valensi , Tunisian Peasants in the Eighteenth and Nineteenth Centuries, Cambrid
ge University Press, Londra-New York, 1 985, s. 2 1 1 .
81 Bu ortamda nasri nin kur değeri nin yüksek tutu lması, yerel yönetimin Tunus'a değer
li maden akışı n ı özendirmek için izlediği bir pol itika olabi lir.
rindeydi . İkinci tür sik.ke ise bir gramdan daha küçüktü ve harruha diye
adlandınlmaktaydı . Harrubalar, 1 670'1er ve 1 680'1erde Tunus'un yanısıra
Trablusgarp'ta da basıldı .82 Bunlara ek olarak, yüzyılın sanianna doğru
fiilu s ya da bourbe adıyla ve piyasa değerleri nasrinin l / 1 2 'si veya İspan
yol sekiz realinin 1 /624'ü olarak belirlenen bakır sik.keler de piyasaya sü
rüldü.B3
Trablus
Trablusgarp'ın 1 5 5 1 'de Türk korsanlar tarafindan alınmasından sonra,
bu kentte de Osmanlı sultanının adını taşıyan sik.keler hasılınaya başlandı .
Ancak bölgenin iktisadi ve ticari olanaklannın Tunus ve Cezayir'e kıyasla
daha sınırlı kalması nedeniyle, 1 6 . ve 1 7 . yüzyıllarda Trablus darphanesi
nin sik.ke üretimi fazla büyümemiştir. İmparatorluğun diğer bölgelerinde
kilerle aynı standartlardaki altın sultaniler, Trablus'ta I l . Selim'in saltanatı
sırasında darp edilmeye başlandı ve 1 7 . yüzyılın sanianna kadar düzenli
olarak, ancak sınırlı hacimde üretildi . 1 560'lardan itibaren üretilen gü
müş sik.keler, büyük çeşitlilik ve istikrarsızlık göstermiştir. Akçe olarak da
adlandırılan kare biçimindeki nasri ile Mısır'ın medin ya da paralan en
çok basılan gümüş sik.kelerdi. 1 7 . yüzyılın ikinci yansından itibaren Trab-
lus darphanesi harruhalar da üretmeye başladı84 ( bkz. Resim 1 8 ) . 121
Örneği n bkz. P. H . Ramsey (ed.) The Price Revolution in Sixteenth Century Eng
land, Londra: Methuen 1 97 1 , Editörün Sunuş'u; F. Braudel and F. Spoo n er, •prices
in Europe from 1 450 to 1 750•, E. E. Rich and C. H. W i lson (ed.), The Cambridge
Economic History of Europe, IV ( 1 967), s. 374-486; ve P. Vi lar, A History of Go/d
and Money, 1 450- 1 920, Londra: New Left Books, 1 976, 1 6-2 1 . Bölümler.
2 C. Cipolla, • La pretendue revolution des prix•, Anna/es, Economies, Societes, Civili
sations 1 O ( 1 955), s. 5 1 3- 1 6.
özellikle de büyük nüfuslu Hindistan ve Çin'deki fiyat hareketleri hakkı n
da bildiklerimiz oldukça sırurlıdır. 3
Bu bölümde uluslararası literatürde Fiyat Devrimi üzerine yapılan son
tartışmalan gözden geçirdikten sonra, arşivlerden sağladığımız yeni kanıt
lann ışığında, Fiyat Devrimi'nin Osmanlı İmparatorluğu'ndaki yansımala
rını ve sonuçlarını tekrar gündeme getireceğiz.
FARKLI AÇIKLAMALAR
Fiyat Devrimi araştırmalarında, fiyat artışlannın boyutlan üzerinde gö
rüş birliği vardır. Tartışma, fiyat artışlarırun nedenleri ve sonuçlan üzeri
nedir. Fiyat artışlannın nedenleriyle başlayacak olursak, 1 568 yılında Bo
din'den, hatta daha öncelerden başlayarak, tartışmanın bir kanadı fiyat ar
tışlarının Yeni Dünya'dan İspanya'ya gelen ve para arzını arttıran değerli
madenierden kaynaklandığını öne sürmektedir.4 Bu sav 20. yüzyılda Earl
J. Harnilton tarafindan geliştirildikten sonra, Anna/es Okulu tarafindan
benimsenmiş ve nihayet pararun miktar kuramını izleyen iktisat tarihçileri
tarafindan, son yıllardaki kuramsal gelişmelerin ışığında yeniden tanım
lanmıştır. s
3 H i ndistan için bkz. 1 . Habib, "Monetary system and prices", 1. Habib and T. Raycha
udhuri (ed.), The Cambridge Economic History of lndia, c. 1 ( 1 982) içi nde, s. 360-
38 1 ; S. Moosvi , "The s i lver i nflux, money supply, prices and revenue extroction i n
Mughal lndia", Journal of the Economic and Social History o f the Orient 3 0 ( 1 987),
s. 47-94; ve S. Subrahmanyam, "Precious metal flows and prices in Western and So
uthern Asia, 1 500- 1 750: Some comparative and conjunctural aspects•, Studies in
History 7 ( 1 99 1 ), s. 79- 1 OS; Çin için, W. S. Atwe l l , " International bu l l ion flows and
the Chi nese economy circa 1 530- 1 650", Post and Present 95 ( 1 982), s. 68-90.
4 M. de Malestroict'i n Paradoxes sur le faict des Monnoyes una yazdıÇjı Response sa
'
yesi nde Bodin, poranın m i ktar teorisinin "mucidi" olarak kabul edi lmektedir; bkz. J .
A . Schumpeter, History o f Economic Analysis, Oxford University Press, 1 954, s .
3 1 1 -3 1 2.
5 E. J . Homi lton, "American treosure and the rise of copital ism ( 1 500- 1 700)", Econo
mica 9 ( 1 929), s. 338-357; ve E. J. Homi lton, American Treasure and the Price Re
volution in Spain, 1 50 1 - 1 650, Cambridge, Mass. : Harvard University Press, 1 934; F .
Braudel , The Mediterranean and the Mediterranean World in the Age o f Philip ll, 2
ci lt, Londra: W i l l iam Col l i ns Sons, 1 972, ci lt 1, s. 462-542; F. C. Spooner, The Inter
national Economy and Monetary Movements in France, Cambridge, Mass. : Harvard
University Press, 1 972. Bu konuda parasolcı (monetarist) yaklaşımın en son ifadesi
için bkz. D. O. F isher, "The price revolution: A monetary interpretotion•, The Jour
nal of Economic History 49 ( 1 989), s. 883-902; ayrıca, D. O. F lynn, "Use and misuse
of the quantity theory of money in early modern historiography", E. van Cauwen
berghe and F. lrsigler (ed.), Minting, Monetary Circulation and Exchange Rates, Tri
er: Verlag Trier H i storische Forschungen, 1 984 içinde, s. 383-4 1 7; ve D. O. F lynn,
"The m icroeconomi cs of s i lver and East-West trade i n the early modern period", W.
F ischer, R. M. Mcl nnis and J. Schneider (ed.), The Emergence of a World Economy,
1500- 1 9 1 4, Wiesbaden: Franz Stei ner Wiesbaden Gmbh, 1 986 içinde, s. 37-60.
Hamilton'un İspanya'da, Seville kentindeki arşivlerde yaptığı araştır
malar, değerli maden akışı ile fiyat artışlan arasındaki nedensel bağiantıyı
destekleyen yeni kanıtlar sağlamıştı . Para talebi fonksiyonunun ya da pa
ranın dolaşım hızının sabit olduğu varsayımı altında, Harnilton para ar
zındaki artışların önc.e İspanya'daki fiyatlan artırdığını, daha sonra da İs
panya'nın dış ticareti ve ödemeler dengesindeki açıklar yoluyla, fiyat artış
larının diğer Avrupa ülkelerine, Ortadoğu'ya ve Asya'ya yayıldığİnı savun
maktaydı.6 Fernand Braudel de Akdeniz üzerine yazdığı kitabın ilk baskı
sında bu görüşü benimsemişti :
Yeni Dünya'dan gelen altın ve gümüşün etkileri konusunda hiçbir şüphe ola
maz. Amerika'dan gelen değerli maden akışlarını gösteren eğri ile fiyatiann
eğrisi 1 6 . yüzyıl boyunca o denli açıkça çakışmaktadır ki, ikisi arasında nere
deyse fiziksel, mekanik bir ilişki vardır. Her şey değerli maden stokundaki artış
tarafından yönetilmektedir. 7
6 Hami lton, • American treasure", s. 338-57; ve Hami lton, Price Revolution in Spain.
7 Fernand Braudel , La Mediterranee et le Monde Mediterraneen d L 'Epoque de Philippe
ll, Paris, 1 949, s. 420.
8 D. O. F lynn, • A new perspective in the Span i sh price revolution: The monetary app
roach to the balance of payments•, Explorations in Economic History 1 5 ( 1 978), s.
388-406; Carlo Cipolla daha önce ltalya'da fiyatların lspanyol gümüşünün gel i ş i n
den çok daha önce arttıÇiını bel i rtmiş ve bu nedenle, ltalya'daki enflasyonun parasal
de!} i l , di!}er i ç nedenlerden kaynaklandı!}ını savunmuştu. Cipol la, "La pretendue", s.
5 1 3- 1 6.
gazete kayıtlannı inceleyen Michel Morineau, Yeni Dünya'dan gelen de
ğerli maden akışının fiyatların d üşmeye başladığı 1 7 . yüzyılda daha da ar
tarak sürdüğünü göstermiştir. Morineau'nun ayrıntılı çalışması, Avru
pa'ya ulaşan gümüş miktarının 1 7 . yüzyılın ilk yarısında yılda 200 ton
dan 2 5 0 tona, yüzyılın ikinci yarında ise yılda 300 tona çıktığını göster
mektedir. Bu veriler, incelediği resmi kayıtlardan Avrupa'ya kaçak olarak
giren gümüşün boyutlarını izleyemeyen Hamilton'un hesaplarının yanlış
olduğunu ortaya koymaktadır. 1 7 . yüzyılda Avrupa'da fiyatların düştü
ğünü anımsarsak, Morineau'nun bulguları miktar kuramından yola çıkan
parasal açıklamaya ciddi bir darbe vurmuş olmaktadır. Bu bulgular, en
azından , aynı kuramsal çerçevenin 1 7 . yüzyıla uygulanamayacağını gös
termektedir. l O
Son yıllarda yaptıkları çalışmalarda, Dennis Flynn ile Arturo Giraldez
ve Richard Von Glahn Fiyat Devrimi'ne parasal yaklaşırnlara yeni ve daha
küresel bir boyut getiriyorlar. Avrupa'dan Asya'ya değerli maden akışının
Avrupa-merkezci tarihçiler tarafindan, Avrupa'nın dış ticaret açıklarından
kaynaklandığı biçiminde yorumlandığına dikkati çekiyorlar. Nitekim bu
çerçevede Avrupa'nın Asya maliarına olan talebi dinamik ve canlı, As
ya'nın Avrupa ürünlerine talebi ise zayıf ve edilgen görülmektedir. Oysa,
diyor bu tarihçiler, düzenli olarak Eski Dünya'ya akan, tüm değerli ma- ııs
ll D. F lynn and A. Giraldez, "Born with o 'Si lver Spoon': the origin of world trade i n
1 57 1 ", Journal o f World History 6 ( 1 995), s. 20 1 -22 1 ; D. F lynn v e A. Giraldez, "Ar·
bitrage, China an world trade in the early modern period", Journal of the Economic
and Social History of the Orient 38 ( 1 995), s. 429-48; ve R. von Glahn, Fountain of
Fortune, Money and Monetary Policy in China, 1 000- 1 700, Berkeley and Los Ange
les: University of Cal iforn ia Press, ı 996, ı ., 4. ve 7. Bölümler.
12 Y. S. Brenner, "The i nflotian of prices i n early sixteenth-century England", Economic
History Review 1 4 ( 1 962), s. 225-239, ve "The i nflotian of prices in England, 1 55 1 -
1 650", Economic History Review ı 5 ( 1 963), s . 266-284.
1 3 Donald McCioskey'in P. Ramsey (ed.), The Price Revolution in Sixteenth Century
England başl ı k l ı kitap üzerine yazdıÇ!ı tan ıtma yazısı, Journal of Political Economy
80 ( 1 972), s. 1 333.
neden olduğu veya sadece bu artışları desteklediği ekseni çevresinde geli
şen tartışma son derece önemlidir.
Uluslararası literatürdeki Fiyat Devrimi tartışmaları, son yıllarda para
arzındaki artışlardan, para talebindeki değişikliklere ve paranın tedavül hı
zındaki artışa kaymıştır. Bu konudaki en önemli katkılardan biri, nüfus ar
tışı ile enflasyon arasında dalaylı bir ilişki olup olmadığını soran Harry
Miskimin'den geldi . Miskimin nüfus artışıyla birlikte giderek artan sayıda
insanın birbirleriyle dolaysız ilişki kurmaya başlayacağı, mübadele ve tica
ret fİrsatlarının artacağı ve bunların sonucunda paranın tedavül hızının
yükseleceğini savunuyordu. l4
J ack Goldstone da bu düşünceyi izleyerek kentleşmeyle birlikte giderek
yoğunlaşan mübadele (değişim ) ağları sayesinde, aynı miktarda gümüş sik
ke ile giderek artan miktarlarda işlem yapılabileceğini gösteren basit bir
model geliştirdi . Bu model artan nüfus yoğunluğu ve handerin uzmanlaş
masıyla birlikte büyüyen işlem hacminin, işlemlerin daha sık ve daha küçük
miktarlarda yapılmasına yol açacağını, böylece insanların nakit tutma tale
binin düşeceğini, bir başka deyişle, paranın tedavül hızının artacağını gös
teriyordu. Devletler de artan fiyatlar karşısında, azalmakta olan gelirlerini
telafi etmek amacıyla, darphane üretimini ve tağşişleri hızlandırmak zorun
da kalmışlardı . Böylece Goldstone'un modelinden, artan para arzının yük
selen fiyatların nedeni olmadığı, tam tersine birincisinin ikincisini izlediği
sonucu çıkmaktadır. İthalat yoluyla ülkeye giren değerli madenler bu sar
malı desteklemekte, ancak onu başlatan neden olmamaktadır. Nüfus artışı
ve kentleşmenin durmasıyla birlikte, paranın tedavül hızının düşmesi bek
lenmelidir. Nitekim, 1 7. yüzyılda egemen olan eğilim de budur. l S
1 4 H. A. Miskimin, "Popul otion growth ond the price revol ution in England", The Jour·
nal of European Economic History 4 ( 1 975), s. 1 79- 1 86.
15 J. A. Goldstone, "Urbonizotion and i nflotion: Lessons from the Engl ish price revoluti·
on of the sixteenth and seventeenth centuries", American Journal af Sociology 89
( 1 984), s. 1 1 22- 1 1 60. Daha sonra yozdı!)ı bir kitapta Goldstone, 1 6. ve 1 7. yüzy ı l lar·
do Ingi ltere'den Çi n'e kadar Avrupa ve Asya'nın pek çok bölgesi nde görülen toplum·
sol huzursuzluklorı, ayaklanma ve devri mleri, nüfus artışı, yükselen fiyatlar ve mal i
buna l ı mlar çerçevesi nde açıklamoya çal ıştı . J . A. Goldstone, Revolution and Rebelli
on in the Early Modern World, Berkeley ve Los Angeles: University of Col ifornio
Press, 1 99 1 . Bir başka makalede ise Goldstone, aynı dönemde Avrupa ve Asya nü
fuslorındo görülen uzun döneml i dolgolonmolorı, güneşteki faaliyetlere ve i k l i m de!)i·
şikliklerine bo!)lor. J . A. Goldstone, "The ecuses of long woves i n early modern eco
nomic history", Joel Mokyr (ed.), Research in Economic History, Cilt 6, Greenwich,
Conn. : JAI Press, 1 99 1 , s. 64-68. Ancak, bu tezleri savunmak için Osmanl ı lmporo
torlu!)u'ndon gösterdi!)i kan ıtların güçlü oldu!)u söylenemez. Örne!)in, iddioları nın
tersi ne, elimizde Osmanl ı nüfusunun ve reel ücretierin 1 7. yüzy ı l ı n ikinci yarısında
geri ledi!)ine dai r veri bul unmuyor. Goldstone, "The ecuses of long woves", s. 55.
Miskimin'in açuğı yolu izleyen bir diğer iktisat tarihçisi de Peter Lin
dert'tir. Lindert İngiltere 'de paranın tedavül hızının miktar kuramının
varsaydığı gibi sabit kalmadığını, tersine 1 500- 1 700 arasında önemli dal
galanmalar gösterdiğine işaret eden kanıtlar sunmuştur . l 6 Son yıllarda ya
yımlanan bir makalede ise, N. J. Mayhew 1 700 öncesinde İngiltere'de
paranın tedavül hızının uzun dönemli dalgalanmalar gösterdiğini ve 1 6 .
yüzyılda artuğını belirtmekte, ancak b u amşın kentleşme ve artan parasal
laşmayla ilgili olmadığını savunmaktadırP
Böylece son yıllardaki araşurmalar, tamşmalann odak noktasını para
arzından paraya olan talebe ve paranın tedavül hızına kaydırmışur. Daha
önceki tamşmalarda miktar kuramı yaniılan paranın tedavül hızının sabit
ya da istikrarlı olduğunu varsayarlarken, son dönemdeki tamşmalarda pa
ra talebinin daha geniş bir çerçeve içinde incelenmesi gerektiği görüşü
ağır basıyor. Bu yeni çerçevenin, sadece ticarileşme ve para kullanımını
artması gibi bilinen değişkenleri değil, onların yanısıra demografik deği
şiklikleri, daha da genel olarak toplumsal ve kültürel unsurlan içermesi
gerektiği ortaya çıkıyor. Bu gelişmelerin ışığında, paraya olan talebin sabit
ya da istikrarlı kaldığı konusunda ısrar etmek artık çok basit kaçacakur.
Söz konusu değişkenierin pek çoğu hem zaman içinde, hem de bir top
lumdan diğerine önemli değişiklikler gösterdiğine göre, paraya olan tale
bin zaman içinde ve ülkeler arasında önemli farklılıklar göstermesi doğal
karşılanmalıdır. ı s Bu sayede, para talebine katkılan olan etkenler konu
sunda şimdiye kadar kabul edilen Avrupa-merkezci yaklaşımlar terk edile
rek, oluşturulacak yeni çerçeveye Batı Avrupa'dan Hindistan ve Çin'e ka
dar Eski Dünya'nın değişik alanlannın farklı deneyimlerini dahil etmek
mümkün olacakur.
Fiyat Devrimi tartışmalarının bir boyutu da uzun vadeli sonuçları üze
rinedir. Hamilton, bundan yetmiş yıl kadar önce, fiyat aruşlarının eski ya
pıları zayıflatarak ve servetierin yeni bir düzen kurmak isteyen kesimlerin
elinde birikmesine olanak sağlayarak, Avrupa'nın kapitalizme geçişi süre
cine önemli katkılarda bulunduğunu, bu nedenle de etkilerinin devrimci
16 P. H. Lindert, •Engl ish popu lation, wages and prices, 1 54 1 - 1 9 1 3•, Journal of lnter·
disciplinary History 1 5 ( 1 985), s. 609-34.
1 7 N. J. Mayhew, •Population, money supply and the velocity of circulation in Eng
land, 1 300- 1 700", The Economic History Review 48 ( 1 995), s. 238-257.
18 F. Perlin, "Money-use in Iate pre-colonial l ndia and the i nternational trade in cur
rency media: J. F. Richards (ed.), lmperial Monetary systems in Early Modern lndia
i ç i nde, Del h i : Oxford U n i vers i ty Press, 1 987, s . 232-373; ve Subrahmanyam,
"Precious Metal F lows•, s. 79- 1 05.
olduğunu savunmuştu. l9 Oysa, o tarihten bu yana sürdürülen tartışmalar,
Fiyat Devrimi sırasında tarımsal fıyatların ve toprak kiralarının mamul
malların fıyatlarından ve ücretlerden daha hızlı arttığını gösteriyor. Fiyat
hareketlerinden en fazla yararlananların toprak sahipleri olduğu ortaya çı
kıyor. Mamul mallar üretenterin bu fiyat hareketlerinden yararlanmadıkla
rı açıktır. Fiyat hareketlerinden en fazla zarar görenler ise kentlerdeki çalı
şanlardı . Bu tablo karşısında, Fiyat Devrimi 'nin eski düzenin yıkılışını ve
sanayi kapitalizmine geçişi hızlandırdığını savunmak mümkün değildir.
Daha genel olarak da, bir hatta iki önceki kuşağın Fiyat Devrimi'nin so
nuçlarına ilişkin olarak sunduğu büyük iddialara kıyasla, bugünün tarihçi
lerinin Fiyat Devrimi'nin uzun vadeli sonuçlarının fazla önerusemek iste
mediklerini söyleyebiliriz.20
YENI KANlTLAR VE ESKILERIN YENIDEN DEGERLENDIRILMESI
19 Hami lton, "American Treasure", s . 355-356; 1. Wal lerste i n , The Modern World
System, Capitalist Agriculture and the Origins of the European World Economy in
the Sixteenth Century, New York: Academic Press, ı 974, s. 70-85.
20 Bkz. Ramsey (ed.), The Price Revolution'daki sunuş yazıs ı .
21 Ö. L. Barkan, "XV I . Asrın Iki nci Yarıs ı nda Türkiye'de Fiyat Hareketleri ," Belleten 34
( ı 970), s. 557-607 ve Ö. L. Barkan "The Price Revolution of the sixteenth century: A
turn i ng poi nt in the economic hi story of the Near East• (çev. Justin McCarthy), Inter
national Journal of Middle East Studies 6 ( ı 975), s. 3-28.
22 Barkan, "The Price Revolution", s. 5-7. Bu çal ışma Barkan'ın ı 950'1er ve ı 960' 1arda
Fernand Braudel i le karş ı l ı k l ı gel i ştirdiği diyalogun ürünüdür. Nitekim, Braude l ' i n
ı 6. yüzyı lda Akdeniz dünyası üzerine yazdığı iki ci ltl ik yapıtın ikinci baskısı, Bar
kan'ın Osman l ı kentleri ndeki fiyatlar üzerine yaptığı araştırmaların sonuçları nı da
B arkan 'ın makalesi ve tezleri yaygın olarak okunmalanna ve bir hayli
etkili olmalanna karşın, fazla tarnşılmamıştır.23 Oysa yukanda da değindi
ğimiz gibi, Avrupa ve dünyadaki Fiyat Devrimi'nin nedenleri ve sonuçlan
üzerine yapılan tamşmalar son yirmi beş yılda çok yeni ve farklı boyutlar
kazandı . Şimdi bu yeni tartışmalann ışığında, 1 6 . yüzyılda Osmanlı İmpa
ratorluğu'ndaki fiyat hareketlerine geri dönerek, hem Barkan'ın ampirik
kanıtlannı hem de vardığı sonuçlan gözden geçirmek yararlı olacaktır.
Makalesinin ampirik bölümünde Barkan, İstanbul'da önde gelen bir
kaç imaretin 1 489-90 ile 1 6 5 5 - 5 6 yıllan arasında tutulan hesap defterleri
ni kullanarak veri bulabildiği 24 yıl için 1 6 gıda maddesi ile odunu kapsa
yan ağırlıklı fiyat endeksieri hesaplamıştı . Ancak Barkan, fiyatlan büyük
ölçüde etkileyen 1 5 8 5 -86 tağşişinin öncesi için Osmanlı arşivlerinde ima
retiere ait sadece bir tane hesap defteri bulabilmişti . Bu defter de çalışma
sının baz yılını oluşturan 1 489-90'a aitti . Bu boşluğu kapatabilmek için
Barkan, oluşturduğu dizilere 1 5 5 5 - 5 6 ve 1 5 73 yılianna ait saray mutfağı
hesap defterlerini dahil etmişti . Aynca, Bursa ve Edirne'deki imaretierin
aynı döneme ait hesap defterlerini de incelemişti .24 İstanbul Başbakanlık
Osmanlı Arşivleri'ndeki malzemenin zenginliği sayesinde, Barkan'ın kul
landığı veriler Fiyat Devrimi üzerine Asya için bulunabilen tüm verilerden
ve Avrupa'nın pek çok ülkesi için bulunabilen verilerden daha zengindir.
25 Bu narh l i steleri n i n küçük bir bölümü, öze l l ikle de lstanbu l'a ait olanlar, yayımlan
mıştır; bkz. H. Sah i l l ioÇjlu, "Osmanl ı larda Narh Müessesesi ve ı 525 Yı l ı Sonunda Is
tanbu i 'da Fiyatlar•, Belgeler/e Türk Tarihi Dergisi ( ı 968), ı , s. 36-40, 2, s. 54-56 ve
3, s. 50-53; ve M. S. KütükoÇjlu, • ı 624 sikke tash i h i n i n ardından hazırlanan narh
defterleri ", Tarih Dergisi 34 cı 984), s. ı 23- ı 82; M. S. KütükaÇII u, Osmanlılarda Narh
Müessesesi ve /640 Tarihli Narh Defteri, Istanbu l : Enderun Kitabevi , ı 983.
26 E ndeksierin hesaplanması ve ilk sonuçlar üzeri ne daha fazla ayrıntı için bkz. kita
b ı n sonunda Ek 2. Bu çalışmada Istanbul'un yanısıra Bursa, Edi rne, Konya, Trab
zon, Şam ve Kudüs gibi kentler i ç i n de, vakıf hesap defterleri nden fiyat veri leri der
lenmiştir.
şın, başkentteki farklı kurumlardan ve farklı fiyat türlerinden elde edilmiş
dört endeksin uzun vadede önemli benzerlikler gösterdiğini de vurgula
mak gerekir. Toplu bakıldığında bu dört endeks, İstanbul'da fiyatların
1 5 . yüzyılın sonlanndan 1 7 . yüzyılın sonlarına kadar yaklaşık yüzde 500
arttığını göstermektedir. Endeksler aynı zamanda bu iki yüzyıllık süredeki
fiyat hareketlerinin iki ayrı dönemde incelenmesi gerektiğine de işaret
ediyor: a) Akçenin göreli istikrarlı olduğu 1 5 8 5 yılına kadarki dönem ve
b) 1 5 86 sonrasında parasal istikrarsızlıkların fiyatlarda büyük artışlara ve
dalgalanmalara yol açtığı dönem .
1 5 8 5 öncesi dönem için yaptığım karşılaştırmalar saray mutfağının
ödediği fiyatlarla imaretierin ödediği fiyatların birbirlerine oldukça yakın
olduklarını gösteriyor. Bu nedenle , Barkan'ın imaret fiyatlanndan oluş
turduğu dizilerio içine saray mutfağından alınan fiyatları eklemesinin
önemli bir sorun yaratmadığı anlaşılıyor. Ancak Barkan'ın kendi endeksi
nin 1 5 5 5 - 5 6 ve 1 573 yıllanndaki değerini hesaplarken yaptığı hatalar, da
ha önemli sorunları gündeme getiriyor. B arkan 'ın hesaplamalarında
1 5 85 -86 tağşişi öncesindeki enflasyon hakkında tüm bilgilerimizi bu iki
yıldan sağladığımız için, bu iki yılın endeks değerleri büyük önem kazanı
yor. Ömer Lütfi Barkan hazırladığı endeksin 1 489, 1 5 5 5 - 56 ve 1 5 73 yıl
larındaki değerleri hesaplamak için kullandığı ham fiyat verilerini içeren
defterleri ayrıca yayımlamış olduğu için, bu defterleri kullanarak yaptığı
hesaplamaları tekrarlamanın mümkün olabileceğini düşündüm . Ancak,
bu hesaplamalar sırasında, Barkan'ın 1 5 5 5 - 5 6 ve 1 5 73 yıllan için ulaştığı
endeks değerlerinin benim aynı defterlerdeki aynı verileri kullanarak ulaş
tığım değerlerin bir hayli üzerinde olduğunu gördüm .27
Barkan'ın hesaplamalarıyla ilgili bir diğer sorun da, 1 5 5 5 - 5 6 ve 1 5 73
yıllan için kullandığı saray mutfak defterlerinde, kendi endeksierinde yer
alan 1 7 maldan en fazla l l 'i için fiyat verisi bulunmasıdır. Barkan Türkçe
ve İngilizce makalelerinde, bu yıllarda saray mutfağı defterlerinde bulun
mayan malların fiyatlarını nasıl veya nereden sağladığını belirtmiyor.
Yayımlanan saray mutfağı defterlerindeki verileri kullanarak yaptığım
hesaplamalar, Barkan'ın 1 489-90 yılını 1 00 kabul ederek oluşturduğu fi
yat endeksinin 1 5 5 5 - 5 6 yılındaki değerinin 142,26 değil, yaklaşık 1 2 5 ,
aynı endeksin 1 5 73 değerinin d e 1 79,97 değil, yaklaşık 1 4 5 olması ge
rektiğini gösteriyor. Barkan'ın hesaplamalarındaki hatalara ilişkin olarak
27 Ö. L. Borkon, "Fati h Cam i i ve i mareti tesis leri n i n 1 489- 1 490 yıl larına ait muhasebe
bilonçolorı", Istanbul Üniversitesi Iktisat Fakültesi Mecmuası 23 ( 1 962-63), s. 297-
34 1 ; ve "Istanbul sorayiarına ait muhasebe defterleri ", Türk Tarih Kurumu, Belgeler
1 3 ( 1 98 1 ), s. 1 -7 1 ve 1 08-49.
Gralık 7 . 1
İstanbul'da Akçe Cinsinden Fiyatlar, 1 469- 1 700
1490= 1 ,00
Logantmik Ölçek
8 ,0
6 ,0
4 ,0
3 ,0
• Saray Mut!ağı
2 ,0 •
� • Narh
ıl' • Vakıflar
1 ,5 • X
•• •
!\ x Barkan
•
• •• •
X •
1 ,0 •
•
•
-
0 ,8
1 450 1 500 1 550 1 600 1 650 1 700
133
Graf'"ık 7.2
İstanbul'da Gram Gümüş Cinsinden Fiyatlar, 1469 - 1 700
1490= 1 ,00
3 ,0
• Saray Mutfağı
• Narh
• Vakıflar
2 ,0 x Barkan
• •
• ..
1 ,0 - X
• •
• ..
•
•
0 , 0 +------,---.--.---,.-
1450 1 500 1 550 1 600 1 650 1 700
bir başka örnek vermek gerekirse, Barkan'ın hesapladığı endeks 1 5 73 yı
lında saray mutfağının ödediği fiyatiann 1 489 yılında Fatih camii imareti
nin ödediği fiyatlardan yüzde 79,97 daha yüksek olduğu sonucuna vanlı
yor. Oysa, 1 573 yılına ait saray mutfağı hesap defterlerine bakıldığında,
satın alınan mal fiyatlannın hiçbirinin 1 489'a kıyasla yüzde 79 artmadığı
görülüyor.
Fiyat Devrimi'ni inceleyen iktisat tarihçileri bir ülkenin para birimi cin
sinden ifade edilen ( nominal ) fiyat artışlan ile gram gümüş cinsinden ifade
edilen fiyat artışlan arasında bir ayınm yapmayı yararlı bulmuşlardır. Gram
gümüş cinsinden endeks, akçe cinsinden ifade edilen nominal fiyat endek
sini her yıl için akçenin gramla ifade edilen gümüş içeriğiyle çarparak elde
edilmektedir. Böylece fiyatlardaki toplam artışlan iki unsuruna ayırarak iz
lemek mümkün olmaktadır. Gram gümüşle ifade edilen endeksin, kabaca,
tağşişlerin yokluğundaki fiyat düzeyini yansıttığını düşünebiliriz.
Ticaret sayesinde, gram gümüş cinsinden fiyatiann uzun vadede ülke
ler arasında eşitlenme eğilimi içinde olduklannı, bunun bir liman kenti
olan İstanbul için özellikle doğru olduğunu kabul edersek, bu durumda
akçe cinsinden ifade edilen endeksle gram gümüş cinsinden ifade edilen
endeksin arasındaki fark, bize tağşişlerden kaynaklanan enflasyonun ora
nını verecektir. Ancak tağşişlerin Fiyat Devrimi'nden tümüyle bağımsız
olduğunu iddia etmek doğru olmaz, çünkü Fiyat Devrimi'nin reel vergi
gelirlerini düşürerek tağşişlere yol açan mali sorunlan yarattığını biliyo
ruz . Bir önceki grafikte akçe cinsinden sunulan dört fiyat endeksinin
gram gümüş cinsinden değerleri Grafik 7.2 'de verilmektedir.
Grafikler 7 . 1 ve 7 . 2 'yi birlikte izleyerek, Fiyat Devrimi' nin İstan
bul'daki yansımalannı aynntılı olarak inceleyebiliriz. Akçe 1489 ile 1 5 8 5
arasında oldukça istikrarlıydı, 1 49 1 ve 1 566 yıllanndaki iki küçük tağşişte
toplam gümüş içeriğinin yalnızca yüzde 1 2 'sini yitirmişti . Barkan'ın he
saplamalan, akçe cinsinden ifade edilen gıda mallan endeksinin 1 489 ile
1 5 73 yıllan arasında yüzde 79,97 arttığını gösterdiği için, Barkan'ın gram
gümüş cinsinde ifade edilen endeksi de aynı dönemde yüzde 62 yüksel
miştir. Barkan bu sonuca bakarak, Fiyat Devrimi'nin Osmanlı ekonomisi
ne güçlü bir biçimde yansıdığı sonucuna varmaktaydı. Daha sonra da na
kit olarak toplanan vergilerin enflasyonun çok gerisinde kaldığını ifade
ederek, 1 6 . yüzyılın sonlanndaki mali bunalımı ve 1 585 -86 tağşişini Fiyat
Devrimi'ne bağlamaktaydı . Ancak, Barkan'ın fiyat endeksinin 1 5 5 5 - 5 6 ve
1 573 değerleri üzerinde daha önce açıkladığım düzeltmeleri yaptıktan
sonra, 1 489 ile 1 5 73 yıllan arasındaki gram gümüş cinsinden ifade edilen
enflasyon oranı yüzde 31 'e düşmektedir. Bu düzeltmeden sonra, Osman
lı devletinin yaşadığı 1 6 . yüzyılın sonlanna doğru yaşadığı mali güçlükleri
Fiyat Devrimi'ne ya da Barkan'ın ifadesiyle ithal edilen enflasyona bağla
mak bir hayli güçleşmektedir.
1 5 8 5 - 86 tağşişiyle birlikte akçenin gümüş içeriğinin yüzde 44'ünü
kaybettiğini ve son derece istikrarsız bir döneme girdiğini biliyoruz.28
Akçenin gümüş içeriği 1 7 . yüzyılın ortalanna kadar sık sık dalgalandı ve
gerilerneye devam etti .29 Bu dönemde darphaneler gümüş içeriği devletin
saptadığı standartların çok altında kalan akçeleri piyasaya sürdüler. Grafik
ler 7 . 1 ve 7.2 bize 1 5 8 5 sonrasındaki fiyat artışlannın büyük bir bölümü
nün akçenin tağşişinden kaynaklandığını gösteriyor. Ancak 1 5 8 5 - 1 65 0
dönemi için elimizde akçenin her yıl n e kadar gümüş içerdiğine ilişkin
darphane kayıtları ya da benzeri belgeler bulunmamaktadır. Elimizdeki
veriler akçenin resmi standartlarını yansıttığı, ancak bu standartiara her yıl
uyulmadığı için, Grafik 7.2 'de verilen gram gümüş cinsinden enflasyo
nun, gerçek gümüş enflasyonu oranını bir miktar abarttığını kabul etme
miz gerekiyor.30 Gram gümüş cinsinden fiyatların 1 650 sonrasında daha
güvenilir olduğunu söyleyebiliriz.
Yukanda sözü edilen sorunu dikkate alarak Grafik 7.2 de verilen en
deks değerleri üzerinde basit düzeltmeler yapacak olursak, İstanbul'da
gram gümüş cinsinden ifade edilen fiyatların 1 7 . yüzyılın ilk çeyreğinde,
1 489 yılının yüzde 1 00 üzerinde bir düzeyde doruğuna ulaştığını söyle
yebiliriz. Aynı grafikten gram gümüş cinsinden ifade edilen fiyatiann yüz
yılın kalan bölümünde inişe geçtikleri , bir başka deyişle gümüş cinsinden
enflasyonun gerilediği de anlaşılıyor. 1 680'lere gelindiğinde , gram gü
müş cinsinden fiyatlar 1 489 yılının yaklaşık yüzde 40 üzerindeydiler. Eli
mizdeki üç endeks de gram gümüş cinsinden fiyatların yüzyılın sonuna
kadar gerilerneye devam ettiklerini gösteriyor. Gram gümüş cinsinden fi
yatların, 1 700 yılında 1489 yılının yalnızca yüzde 20 üzerinde oldukları
görülüyor.
28 Darphanelere gönderi len tal i matta, 1 00 dirhem gümüşten o zamana kadar kesi len
800 akçe yeri ne, 450 akçe kesmeleri istenmekteydi . Bkz. Tab lo 8. 1 .
'19 Akçeni n gümüş içeri!:Jinin aza l ı ş ı ve dalgalanmaları, hem altın su ltani hem de Avru·
pa sikkeleri karşısındaki kur de!:Jerlerinden açıkça görülmektedir. Örne!:Jin, akçeni n
sultani karşısındaki kuru 1 620'de 1 20'den 1 624'te 400'e geri ledikten sonra, tekrar
1 20'ye çıkmıştır. Bu, akçenin gümüş i çeri !:J i n i n yak laşık üçte ikisini kaybetti kten
sonra, bir tashi h·i sikke işlemiyle eski standartlarına döndü!:Jüne işaret etmektedir.
Sah i l l io!:Jiu, "XVI I . asrın ilk yarısı nda Istanbul'da tedavüldeki sikkeleri n rai ci " . Bu
dönemdeki parasal gel işmeleri n ayrı ntı ları için bkz. Bölüm 8, s. 1 49- 1 56.
30 Bu dönemde akçeni n Avrupa sikkeleri karşısında dalgolanan kur de!:Jerleri için bkz.
Tablo 8.2. Barkan, 1 585 sonrası nda akçeni n gümüş içeri!:Jinin geri ledi!:lini b i l i yordu,
ancak kısa vade l i dalgalanmalar için hesaplamalarında gerekl i düzeltmeleri yapma·
mıştır.
Özetleyecek olursak, akçe cinsinden toplam fiyat artışları açısından ba
kıldığında, Barkan'ın endeksi ile bizim yine İstanbul için hesapladığımız
çeşitli endeksler birbirlerine oldukça yakın sonuçlar vermektedir. Ancak
toplam fiyat artışlannı iki temel unsur arasında paylaştırmaya gelince, bi
zim hazırladığımız endeksler hem daha geniş ve çeşitli bir veri tabanının
yansıttığı için hem de 1 58 5 öncesindeki değerleri daha sağlıklı olarak he
saptandığı için, Barkan'ınkinden farklı sonuçlar vermektedir. Oluşturdu
ğumuz yeni endeksler 1 58 5 öncesindeki toplam enflasyon içinde gümüş
cinsinden enflasyonun daha sınırlı kaldığına, buna karşılık tağşişlerin payı
nın Barkan'ın hesaplamalannda gösterilenden daha büyük olduğuna işa
ret etmektedir.
Edirne, Bursa ve Marmara havzasının diğer kentlerindeki imaretierin
hesap defterlerinden elde edilen veriler de, 1 5 . yüzyılın sonlanndan 1 7.
yüzyılın ortalanna kadar fiyatların İstanbul'dakine çok yakın oranlarda
arttığını göstermektedir.31 İmparatorluğun diğer bölgelerinden elde edi
len fiyat dizileri henüz ayrıntılı olarak incelenmemiştir. Ancak, Marmara
bölgesine ilişkin fiyatlann yanısıra Berov'un Balkanlar için derlediği akçe
cinsinden fiyatlar da benzeri oranlarda artışlara işaret etmektedir.32 Akçe
nin temel para birimi olduğu Anadolu ve kuzey Suriye'deki fiyatlann da
136 İstanbul ve Marmara bölgesindekilere benzer artışlar gösterdiğini tahmin
edebiliriz. Buna karşılık, yerel gümüş para biriminin akçe kadar büyük
oranlarda tağşişe uğramadığı Mısır'da fiyatlardaki toplam artışın daha sı
nırlı kaldığını, ancak gram gümüş cinsinden ifade edilen fiyat artışlannın
İstanbul ve Marmara havzasındakilere yakın olduğunu ileri sürebiliriz. 1 6 .
yüzyılda hem Akdeniz'in doğusu ile batısı arasındaki, hem d e Doğu Ale
deniz'deki limanlar arasındaki ulaşım ve ticaret ağının bir hayli gelişmiş
olması, bize kıyı bölgelerindeki fiyatiann birbirleriyle yakın ilişki halinde
hareket ettiklerini düşündürüyor.
Bu noktada hem Barkan'ın hem de bizim hazırladığımız fiyat endeks
Ierinin gıda mallan ve hammaddelerle sınırlı olduğunun altını çizmektc
yarar var. Çünkü Avrupa'ya ilişkin fiyat verileri , tanmsal fiyatlann mamul
mailann fiyatlanndan ve ücretlerden daha hızlı arttığını gösteriyor. Bu
nedenle , gıda malları ve hammaddelere dayanan endeksierin Osmanlı
31 Barkan, "The Price Revolution", s. 1 6 ; Ö.L. Barkan, "Edirne ve civarındaki bazı i ma
ret tesisleri n i n y ı l l ı k muhasebe b i l ançoları•, Türk Tarih Kurumu, Belgeler 2, 1 964, s.
235-377. Kendi araştırmalarımın ön sonuçları do, di!)er Osmanlı kentleri ndeki fiyat
larda benzer artışlar oldu!)unu gösteriyor.
32 Bu dönemde Balkanlar'daki fiyat artışları hakkında ayrı ntı l ı b i lgi için bkz. Berov,
"Balkanlar'da Fiyatlar".
İmparatorluğu'ndaki toplam fiyat artışlanın bir miktar abarttığını tahmin
edebiliriz. 33
OSMANLI IMPARATORLUGU' N DA FIYATLAR NIÇIN YÜKSELDI?
33 1 550'den sonra ham ve mamul ipek fiyatları için bkz. Çizakça, "Price history", s.
533-549. Aynı biçimde, Osmanl ı arşivlerinden derlediı:!im kumaş, odun ve çivi fiyat·
larıyle ücretler, gıda mal ları fiyatlarından daha az artış gösteriyor.
34 Barkan, "Türkiye'de fiyat hareketleri ", s. 58 1 -84.
35 Age., s. 589-595.
36 Barkan, "The Price Revolution", s. 3-6 (kendi çevirimiz).
Şimdi , son yıllardaki tartışmaların ışığında Osmanlı örneğine geri dö
nerek, Osmanlı İmparatorluğu 'ndaki gram gümüş cinsinden ifade edilen
fiyat artışlannın nedenlerini yeniden değerlendirmeye çalışalım. Son yıl
lardaki tartışmalar, belki her şeyden önemli olarak, paranın miktar kuramı
dışındaki açıklama türlerine daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğine işaret
ediyor. Bu noktada, Miskimin, Lindert ve Goldstone tarafindan geliştiri
len ve para talebiyle paranın tedavül hızındaki uzun vadeli değişiklikleri
öne çıkaran açıklamalar, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki gram gümüş cin
sinden fiyat artışlarını açıklamak için de oldukça yararlı görünmektedir.37
1 6 . yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu'nda da nüfus artışlannın ve kentleşme
nin hızlandığı, kırlada kentler arasındaki iktisadi bağların, pazarlar için
üretimin, para kullanımının yaygınlaştığı bir dönemdi . 38 Bu dönemde
Balkanlar ve Anadolu'da yerel ve bölgesel pazariann yaygınlaşması , para
ekonomisinin güç kazanmasının en önemli kanıtını oluşturmaktadır.
Hem değerli madenierin baliaşması hem de kırlarla kentler arasındaki ik
tisadi bağiann güçlenmesi sayesinde, kırsal nüfusun büyük bir kısmı kü
çük değerli bakır ve gümüş sikkeleri kullanmaya başlamıştı . Ayrıca, kent
lerin ve kasabaların içinde ve çevresinde , küçük ölçekli ancak son derece
yoğun kredi ağları gelişmişti .39
138 Osmanlı İmparatorluğu'ndaki gram gümüş cinsinden ifade edilen fi-
yat artışları da, bu gelişmeler sonucunda paranın tedavül hızının artması
na bağlanabilir. Bu çerçevede, değerli madenierin bollaşması, fiyat artış
larının nedeni olarak değil, fiyat artışlarını destekleyen ve sürmekrini
sağlayan etken olarak yorumlanmaktadır. Ayrıca, paranın tedavül hızın
daki artışlar, gram gümüş cinsinden ifade edilen fiyat artışlarının yerel bir
gelişme olarak görüldüğü anlamına da gelmez . Tersine bu yaklaşım, Os
manlı İ mparatorluğu'ndaki nüfus artışı, kentleşme ve pazarlar için üretim
gibi uzun dönemli süreçlerin 1 6 . yüzyılda ve 1 7 . yüzyılın ilk yarısında
46 Oluşturdu!}umuz ücret dizi leri I stanbul i le sınırl ıdır. Ancak sadece Mormora havza
s ı nda deÇ! i l , Bolkonlar ve Anadolu'da do benzeri e!} i l i m leri n geçerli oldu!}unu düşü
nebi l i riz. 1 6. yüzy ı lda Mormora havzası ndaki ücretler üzerine yayımianmış veri ler
için, bkz. Ö. L. Borkon, Süleymaniye Camii ve Imareti Inşaati, 1550- 1557, Ci lt 1 ve l l ,
Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1 972- 1 979, çeşitli sayfalar.
47 • Avrupa i le yeni ticaretin zanaatlere dayal ı Osmanl ı sanay i i nde durgunlu!}a yol aç
tı!}ı açıkça görülmektedir.( . . . ) Sürek l i gel i şen Avrupa sanayi i karşısında, Osmanl ı sa
nay i i dünya ekonom i s i n i n yen i koşul larına uyum gösterebi l mek için gerekl i dinamiz·
mi bulamad ı . Osmanl ı i le Avrupa sonayi leri arasındaki fark giderek açı l ı rken, Os·
man l ı düzeni çürümeye mahkum oldu. ( . . . ) Yeni Avrupa ticareti 1 6. yüzyı ldaki Os
man l ı iktisadi durgunlu!}unun en önde gelen nedenleri arası nda sayı lmal ıdır." Bar·
kan, "The Price Revolution•, s. 7-8 (kendi çevirimiz).
48 Çizakça, "Price history and the Bursa silk i ndustry", s. 533-49.
Fiyat Devrimi'nde değil, iç yapılarda veya iç etkenlerde aramak daha doğ
ru olacaktır.
Kaldı ki, hammadde kıtlıklarının bir süre sonra kaybolduğuna ve lon
caların toparlandığına ilişkin elimizde bir hayli kanıt vardır.49 Osmanlı sa
nayii 1 9 . yüzyıla kadar Avrupa' dan ciddi bir rekabetle karşılaşmamıştır.
1 7 . ve 1 8 . yüzyıllarda Avrupa ile ticaret sınırlı kalmış, ithalatın i? üyük bir
bölümünü de yerli üretimle rekabet etmeyen lüks mallar oluşturmuştur.
Böylece Osmanlı loncaları, 1 9 . yüzyıl başlarına kadar üretim düzeylerini
büyük ölçüde korumuşlardır.
Avrupa'daki Fiyat Devrimi'nin tarihçiler arasında bu kadar yoğun ilgi
görmesinin bir nedeni de, Harnilton ve onu izleyen yazarların, Fiyat Dev
rimi'nin Avrupa'da gelir dağılımını yatırımcı yeni kesimlerin lehine boza
rak kapitalizmin yükselişine olanak sağladığı yolundaki bir hayli aceleci
savlarıydı . Ömer Lütfi Barkan'ın da aynı biçimde, Fiyat Devrimi'ni bir
dönüm noktası olarak benimsemesi , kapitalizmin olmasa da Osmanlı ge
rilemesinin önde gelen nedeni olarak yorumlaması ilginçtir. Ancak bugün
dönüp baktığımızda, hem Hamilton'un hem de Barkan'ın Fiyat Devri
mi'ni bir dönüm noktası olarak görme çabalarının bir hayli abartılı oldu
ğu anlaşılıyor. Osmanlı düzeninin 1 6 . yüzyılın sonlarında çok ciddi mali
142 ve iktisadi sorunlarla karşı karşıya geldiği doğrudur. Ancak, bu güçlükle
rin ardında dar anlamıyla fiyat hareketleri veya gümüş enflasyonu değil,
daha temel nedenler vardı. Bu nedenleri bir sonraki bölümde ele alacağız.
49 S. Faroqhi, "Crisis and Change, ı 590- ı 699", Ina le ık ve Quataert (ed.), A n Economic
and Social History of the Ottoman Empire, 1 300- 1 9 1 4 içi nde, s. 433-473.
SEKİZİNCi BÖLÜM
Bu konuda son y ı l l arda hazırlanmış bir yorum için, bkz. Faroqhi, "Cri sis and Chan
ge•, s. 433-543.
TABLO 8. 1 : OSMAN U MERKEZ BÜTÇELERI ÜZERINE ÖZET BILGILER,
1 523-1 688
Gelirler Harcamalar Denge
Cari Sabit Cari Sabit Cari
Akçe Akçe Akçe Akçe Akçe
Year (milyon) (endeks) (milyon) (endeks) (milyon)
Notlar:
I - Osmanlı merkez bütçeleri devletin tüm gelir ve giderlerini içcrmemektedir. En
önemlisi, bu bütçelerde tirnar düzeni çerçevesinde tanmsal üreticilerden ayni olarak topla-
nan ve daha sonra sipahi ağırlıklı bir ordu için harcanan vergi gelirleri yer almamaktadır. 1 6.
yüzyılda, taşrada toplanan ve harcanan bu kaynaklar merkeze nakit olarak ulaşan geliriere
kabaca eşitti . 1 7. yüzyılda tirnar düzeninden ittizama geçilmesiyle birlikte, vergi gelirlerinin
daha büyük bir kısmı merkezde toplanmaya başladı .
2- Yukanda cari akçe cinsinden verilen gelir ve harcamalar, daha sonra İstanbul bölgesi
için oluşturulan bir fiyat endeksine bölünerek, sabit akçe cinsinden endeks değerleri elde
edilmiştir. Elimizde her yıla ilişkin endeks değeri bulunmadığı için, yukandaki tabloda sabit
akçe cinsinden değerleri üç yıllık dönemler için ortalama olarak vermeyi tercih ettik. ( bkz.
Grafik 7. 1 )
·counterfeit of Money on the Balkan Peninsula from the XVth to the XVI I Century•,
Balcanica 1 ( 1 970), s. 7 1 -79. H. lnalcık, • ımpact of the Annafes School • s. 90-96.
Taı;)şişleri n temel nedeni olarak mali gel işmeleri vurgulayan öneml i bir i stisna Ömer
Lütfi Barkan'dır; Barkan, •The Price Revol ution•, s. 1 7-22.
13 Bkz. Bölüm 7, s. 1 39- 1 40.
14 H. Sah i l l ioı;jlu, •Kuruluştan XVI I . Asrı n Sonlarına Kadar Osma n l ı Para Tari h i • , s.
1 88- 1 96.
15 San dönemde Cemal Kafadar da l ran'a cJeı:ıerli maden kaçışının 1 585-86 taı;)şi şinde
rol oynamış olabi leceı;)ini i leri sürmüştür; bkz. Kafadar, •Les Troubles Monetai res•.
16 Bu konudaki nümizmatik kanıtlar yeterl i cJeı:ıi ldir. Bkz. Album, A Checklist, s. 1 25-
1 29; H. L. Rab i no, Coins, Medals and Seats of the Shahs of Iran, 1500- 1 94 1, Borgo
mal e, Cezayi r, 1 945; H. Farahbakhsh, Iranian Hammered Coinage, 1500- 1 879 AD,
yayımiayan N. Farahbakhsh, Batı Berl in, 1 975. F. Braudel, Mediterranean World, c. 1 ,
s. 540, Iran'daki taı;)şişin Osmanl ı 'daki nden önce yapı ldıı;)ını iddia etmektedi r; Steens
gaard, The Asian Trade Revolution, s. 4 1 9 ise taı;)şişin tari hini daha da öneeye almak
eı;)i l i mi ndedir; H. lnalcık, ·osmanl ı lmparatorluı;ju'nun Kuruluş ve lnkişafı Devrinde•
iki taı;)şişin yaklaşık olarak aynı zamanda yapıldıı;)ını söylemektedir. Vakanüvis Selo
n i k i ' n i n i l k bozulan s i kken i n şahi olduı;)una dai r sözleri , Iran para biri m i n i n veya
l ran'a yakın bölgelerde tedavül eden Osman l ı şah i lerinin taı;)şiş edi ldiı;)i anlamında
yorumlanabi l i r; bkz. Kafadar, ·when Coins Turned i nto Drops of Dew•, s. 1 00- 1 02.
MALI BU NALlM VE PARASAL ISTI KRARSIZLIK
Merkezi devletin mali sorunlan 17. yüzyıl boyunca sürdü. Celali is
yanları olarak adlandırılan toplumsal ve siyasal çalkantılar, mali sorunlan
daha da derinleştirdi. Köylüler tarlalarını bırakıp yaylalara, dağlara kaçma
ya, göçerliğe dönmeye başlayınca, tarımsal üretim ve vergi gelirleri olum
suz etkilendi . Bu tablo karşısında, Balkanlar ve Anadolu'da ve belki de
Suriye 'de, 1 6 . yüzyılın demografik ve iktisadi genişleme dalgasının
1 5 80'lerde veya biraz daha sonra sona erdiğini söylemek mümkündür.
1 7. yüzyılda ise imparatorluğun pek çok bölgesinde nüfusun ve iktisadi
faaliyetlerin genel düzeyinin durgunluk içinde kaldığını , hatta bir miktar
gerilediğini söyleyebiliriz. Ancak, bu konuda elimizde ayrıntılı ve sağlıklı
veriler yoktur. J 7
Merkezi devletin mali sorunlarının bir diğer nedeni de, devletin siya
sal gücünün gerilemesinden sonra, taşrada vergi toplama ve bu gelirlerin
merkeze aktarılması sürecinde ortaya çıkan güçlüklerdi . Taşradaki çeşitli
kesimler, vergi gelirlerinin giderek artan bir bölümüne el koymaya baş
lamışlardı . l 8 Hem ekonomi hem de devlet maliyesi için olumsuz sonuç
lar yaratan bir diğer gelişme ise, Avrupa'dan Asya'ya deniz yolunun bu
lunması ve imparatorluk üzerinden geçen transit ticaret yollannın öne 149
minin azalmasıdır. Transit ticaret yollan 1 6 . yüzyılın başlarında bir dar
be yemesine karşın, daha sonra toparianarak denizaşırı yollara karşı dire
nebilmiş ve yüzyılın sonlannda tarihsel doruklarına ulaşmayı başarmıştı .
1 7 . yüzyılın başlarında Rollandalı ve İngiliz ticaret kum panyalarının
Hint Okyanusu 'nda Portekiziileri geriletmesinden ve denetimi ellerine
geçirmelerinden sonra, Asya ticareti okyanuslara kaydı . Böylece , Avru
palıların Mrika'nın güney ucunu ilk kez dalaşmayı başarmalarından tam
bir yüzyıl sonra, okyanuslar karadan geçen kervan yollarına karşı nihai
bir zafer kazandılar. Bu gelişme, hem ticaret yollan üzerindeki Osmanlı
kentleri hem de devlet maliyesi için olumsuz sonuçlar getirmekteydi . l 9
1 7 S . Foroqhi ve L . Erder, "Populotion Rise and Fol l i n Anotolio, 1 550- 1 620", Micidle
Eastern Studies 1 5 ( 1 979), s. 322-345; lnolcık, "Mil itary and Fiscal Transformation";
ve Faroqhi, "Cri sis and Change•, s. 4 1 1 -636.
18 Meti n Kunt 1 7. yüzyı lda taşrada toplanan vergi gel i rlerine nas ı l yerel güçler tarafı n
dan el konduÇju konusunda çok can l ı ve ayrı ntı l ı bir örnek veriyor. Diyarbakır val isi
n i n 1 670-7 1 y ı l ı nda tuttuÇju hesapları i nceleyerek, bir yı lda bu yöneticinin e l i ne 1 6
mi lyon akçe geçtiÇj i n i , bunun da enflasyon dikkate a l ı nsa bi le, o dönemde, o düzey·
de bir val i için çok fazla oldugunu gösteriyor. 1. M. Kunt, Bir Osmanlı Valisinin Yıl
lık Gelir-Gideri: Diyarbekir, 1670-71, BoÇjaziçi Üniversitesi Yayınları, I stanbul , 1 98 1 .
1 9 Steensgaard, The Asian Trade Revolution, s . 9; ayrıca Subrahmanyam, "Precious
Metal F lows•, s. 79- 1 05.
TABLO 8.2: GÜMÜŞ AKÇE VE ALTIN SULTANI, 1 584-1 689
Notlar:
1 - Tablo 3 . 1 ve 4 . l 'in notlanna bakınız.
2 - 1 5 8 5 yılına kadar standart akçe "halis ayar" gümüşten darbedilmekteydi . Ancak bu
tarihteki tağşişten sonra, akçeye değişen miktarlarda bakır katılmaya başlandı. Akçenin gü
müş içeriği 1 7 . yüzyılın ortalanna kadar büyük dalgalanmalar gösterdi. Sık sık tağşişlere baş
vurulması ve eski sikkelerin dolaşımdan kaldınlmaması nedeniyle, gümüş içerikleri birbirin
den farklı sikkeler aynı zamanda tedavül etmeye başladılar. Kalpazanlığın yaygınlaşması so
runlan daha da ağırlaştırdı. Bu dönemde akçenin standartlannı 1 600, 1 6 1 8 , 1 624 ve 1 640
yıllannda başvurulan tashih-i sikke işlemleri nedeniyle arşiv belgelerinden sağlamak müm
kündür. Ancak diğer yıllarda üretilen akçelerin gümüş içeriklerini darphane ve diğer kayıt
lardan bulmak mümkün olmamıştır. Diğer yıllardaki akçelcrin gümüş içeriğini istikrarlı ya
bancı sikkelere karşı kur değerlerine bakarak yaklaşık olarak saptamak mümkündür. Bu he
saplamalarda sikkelerin kur değerlerinin gümüş içeriklerine göre belirlenmesi ilk çıkış nokta
sıdır. Ancak yabancı sİkkclerin istikrarlı olmaları nedeniyle, akçe karşısında gümüş içerikleri
nin ötesinde bir miktar prim yapmış olabileceklerini de dikkate almak gerekir. Bu tür hesap-
lamalar sonucunda örneğin 1 624 yılında akçenin gümüş içeriğinin yaklaşık 0, 1 3 grama ka
dar düşmüş olduğunu söyleyebiliriz.
3 - Sütun 4'te sunulan kurlar çoğunlukla İ stanbul'da oluşan piyasa değerleridir. Sikkele
rin kurlan imparatorluk içinde bölgesel farklılıklar göstermekteydi. Ayrıca, yeni sikkeler ve
kurlardaki değişiklikler taşraya belirli bir gecikmeyle ulaşabilmekteydi. Bu konuda aşın bir
örneği Ö zer Ergenç vermektedir. Ergenç'in aktardığı arşiv belgelerine göre, İ stanbul'daki
büyük tağşişten yedi yıl sonra, 1 593 'te Ankara'da sultaninin resmi kuru h al a 60 akçe düze
yindeydi ( Ergenç, "XVI. Yüzyılın Sonlarında" ) .
4 - Eldeki verilerin sınırlamalan nedeniyle, son sütundaki altın/gümüş oranlannı sadece
iyi tahminler olarak kabul etmek gerekir. Bu oranlar sayesinde elimizdeki diğer verilerin sağlık
derecesini sınamak da mümkün olmaktadır. Bu dönemde Avrupa'daki ortalama altın/gümüş
oranı l l ,7'den 1 5 ,0'a yükselmiştir. Braudel ve Spooner, "Priccs in Europe", s. 459.
1 5 84 65-70
1 5 88 120 80 70
1 600 125 78 68 48
1618 ı so 1 00
1 622 1 80-2 1 0 1 20- 1 5 0
1 624 330-420 1 70-320
1 625 120 80 70 so
1 628 190 1 00- 1 1 0
1 632 220 110 1 00 70
1 640 270 125
1 641 1 68 80 70
1 646 1 70 80 80 38
1650 1 75 90 80
152 1 65 5 1 75 90 90
1 659 190 88 78 48
1 668 250 110 1 00 66
1 672 300 1 10 1 00
1 676 300 125 120 80
1 683 300 1 30 120
1 69 1 300-400 1 2 0- 1 60 1 20- 1 60 88- 1 07
1 698 300-400 1 20- 1 60 88
1 708 360
1 725 375 181 1 44 88
1 73 1 385 181 144 88
Notlar:
1 - Bkz. Tablo 8 .2'nin notları.
2- Burada sunulan kurlar çoğunlukla İ stanbul'da oluşan piyasa değerleridir. Sikkelerin
kurları imparatorluk içinde bölgesel farklılıklar göstermekteydi .
3- Venedik dükasının (yaldız ) ağırlığı ve ayarı için bkz . Bölüm 3, Tablo 3 . 1 . Daha ön-
ce ki dönemden farklı olarak 1 7 . yüzyılda, düka ile sultaninin kur değerleri arasında birincisi
lehine yaklaşık yüzde 1 0'a ulaşan bir fark ortaya çıkmıştır. Bu farkın ne ölçüde sultaninin al-
tın içeriğinin azalmasından kaynaklandığı bilinmemektedir.
4- İ spanya'nın 8 - reallik büyük gümüş sikkesi oldukça istikrarlıydı ve 2 5 ,6 gram gümüş
içermekteydi. Ancak kur değerlerine bakıldığında, Osmanlı piyasalarında tedavül eden diğer
Avrupa sikkelerinin gümüş içeriklerinin zaman içinde azaldığı anlaşılmaktadır. Ö rneğin, 1 7 .
yüzyılın sonlannda zolota yüzde 6 0 gümüş içermekteydi.
5- Tablodan görüleceği gibi, 1 69 1 'den itibaren merkezi devlet kendisine yapılan öde
melerde kabul ettiği sikkelerle, ödeme yapmak için kullandığı sikkelere farklı kurlar uygula
maya başladı . Devlete yapılan ödemelerde uygulanan kurlar, piyasalarda oluşan kurlara daha
yakındı .
Kaynaklar: Mantran, "Istanbul"; Sahillioğlu, Bir Asırlık Osmanlı Para Tarihi; "Sikke
lerin Raici"; ve "Osmanlı Para Tarihinde Dünya Para ve Maden Hareketlerinin Yeri" ; Bar
kan, "Edirne Askeri Kassarnı" ; Belin, Türkiye İktisadi Tarihi; Baykal, "Osmanlı İ mparator
luğu'nda".
1 5 85 sonrasındaki tağşişler akçeyi çok küçük ve çok ince bir sikke ko
numuna getirmişti . Akçenin ağırlığı l 5 80 'lerin başında 0,7 gramdan
l 640'ta 0,3 grama gerilemişti . Böylece akçe artık ele alınması, günlük iş
lemlerde kullanılması son derece güç bir sikke haline gelmişti . Orta bü
yüklükteki bir günlük işlem için artık çok sayıda akçe kullanmak gereki
yordu. Buna karşılık, darphaneler lO akçelik büyük sikkeleri çok sınırlı
miktarlarda üretiyorlardı . Akçenin istikrarsızlığı nedeniyle, bu büyük sik
keler piyasalardan hemen kaybolmaktaydı .30 İşte bu koşullar altında dev
let, günlük işlemlerde kolaylık sağlamak üzere , Mısır'daki para büyüklü
ğünde bir gümüş sikke basarak İstanbul ve çevresinde piyasaya sürmeye
başladı . Birkaç denemeden sonra paranın akçenin üç katı gümüş taşıması
na ve aralanndaki kurun buna göre belirlenmesine karar verildi.3 1 Ancak
bu dönemde paranın üretimi sınırlı kaldı .
Yanın yüzyıl kadar süren bu istikrarsızlık dönemi ve gümüş sikkelerin
artık günlük işlemlerde kullanılamayacak kadar küçülmeleri, Osmanlı pi
yasalarında büyük boy Avrupa sikkelerin kullanımını yaygınlaştırdı . Elle
rinde külçe gümüş ya da yabancı sikke bulunanlar, artık bunları darpha
nelere götürerek akçeye dönüştürmekten vazgeçiyorlardı . Günümüz ikti
satçıları tarafindan para ikamesi olarak adlandırılan bu eğilim sonucun
da,32 Avrupa sikkelerinin kur değerlerinin gümüş içeriklerinin üzerine
çıkmış olması, bir başka deyişle gümüş Avrupa sikkelerinin akçe karşısında
prim yapmış olmaları mümkündür. Ancak, elimizde akçenin gümüş içeri
ğine ilişkin yeterince ayrıntılı, örneğin yıllık, hatta aylık darphane kayıtlan
33 1 642'de gümüş i çeriÇji yüzde 20 azaltı lana kadar, Ispanya'nın sekiz rea l l i k sikkesin
de 27,46 gram saf gümüş bulunmaktaydı . Motomura, "The Best and Worst of Cur
rencies", s. 1 06- 1 07; W. A. Show, The History of Currency, 1252 to 1894, G. S. Put
nam's Sons and Clement Wi lson, New York-Londra, 1 896, s. 340-34 1 . Akçenin yak
laşık yüzde 90 saf gümüşten darbedi ldiÇjini düşünürsek, Tablo 8.2'de tashih-i sikke
işlemleri nin yapı ldıÇjı y ı l lar için veri len kur deÇjerlerinin lspanyol sikkesi leh i ne olma
dıÇjı görülmektedir. Ancak, akçeni n bozulduÇju y ı l larda böyle bir prim ortaya çıkmış
olabi l i r.
34 H. Sah i l l ioÇjlu, "Bir Asırl ık Osmanl ı Para Tari hi", s. 1 8-36.
35 Soh i l l ioÇjlu, "Bir Asırlık Osmanl ı Para Tari hi", s. 36-37, BaÇjdat, Şam, Halep ve Belg
rad darphanelerinde yavaşlayan üretim faaliyeti hakkı nda arşiv belgeleri sunmakta
dır. Bu bi lgi ler, aşaÇjıda veri len nümizmatik kanıtlarla uyum içindedir.
padişahın adı, tahta çıkış tarihi ve sikkenin üretildiği darphanenin yeri ya
zıldığı için, nümizmatik koleksiyonlardaki sikkelerden ve yayımlanan ka
taloglardan , her padişah döneminde faaliyet gösteren darphanelerin yerle
rini ve sayılarını belirlemek mümkündür. Bu kataloglardan, akçe üreten
Osmanlı darphaneleri sayısının 1 6 . yüzyılın sonlannda doruğa ulaştığı an
III. Murad'ın 2 1 yıllık saltanatı sırasında ( 1 5 74- 1 59 5 ) , ço
laşılmaktadır.
ğunluğu Balkanlar ve Anadolu'da olmak üzere 3 8 darphanede akçe üre
tilmişti . III . Mehmed'in 8 yıllık saltanatı sırasında ( 1 59 5 - 1 60 3 ) akçe üre
ten darphanelerin sayısı yaklaşık 40 kadardı .36 Aradan çeyrek yüzyıl geç
tikten sonra, IV. Murad'ın 1 7 yıllık saltanatı sırasında ( 1 62 3 - 1 64 0 ) akçe
üreten darphane sayısının 3 0 ' a düştüğü görülmektedir.
Faaliyet gösteren darphanelerin sayısı 1 6 30 'larda veya 1 640'larda kes
kin bir düşüş göstermiştir. Nümizmatik kataloglarda Sultan İ brahim dö
neminde sadece 4 darphanede akçe üretildiği belirtilmektedir. B u tarih
ten sonra da akçe ve diğer gümüş sikkeleri üreten Osmanlı darphaneleri
nin sayısı sınırlı kalmıştır. Elimizdeki kataloglar, IV. Mehmed'in uzun sal
tanatı sırasında ( 1 648 - 1 68 7 ) sadece 7 darphanenin gümüş akçe ve para
ürettiğini göstermektedir. 38
Nümizmatik kataloglardan elde edilen bu darphane listelerinin nihai
158
olmadığı , gelecekte yeni bulguların ışığında bu sayılara belki birkaç yeni
darphanenin eklenebileceği düşünülebilir. Ancak, bu listelerdeki sayılar
biraz yukarı çekiise bile , 1 7 . yüzyılın ikinci çeyreğinden iti baren üretimi
sürdüren darphane sayısında önemli bir düşüş olduğu kesindir. Ayrıca,
İ stanbul darphanesinin üretim hacmi hakkında arşiv kayıtlarından elde
ettiğimiz bilgiler, taşra darphanelerindeki gerilerneyi başkentteki darpha
nenin telafi edemediğini gösteriyor. Tersine , İ stanbul darphanesinin
üretim hacminin l 68 0 'lerin sonlarına kadar çok düşük düzeylerde kaldı
ğını biliyoru z .
H e n ü z yeterince aniaşılamayan nedenlerle, bu dönemde bakır man
gırların ü r e t i m i de s ı n ı rlı kalmıştır. E l i m i zdeki n ü m i z m atik veri l e r
l 6 3 0 ' lardan 1 68 0 'lerin sonuna kadarki dönemde , u z u n yıllar boyunca,
36 Bu rakkamlar, aynı padişahın ad ına gümüş akçe üreten toplam darphane say ı l arını
vermektedir. Dönem i n sikkeleri saltanat yılını bel i rtmediği için, herhangi bir yı lda
bu darphanelerden kaçı n ı n faal olduğunu bel i rlemek mümkün deği ldir.
37 Bu darphaneler Istanbu l , Diyarbakır, Şam ve Kahi re'deydi . Schaendl i nger, Osma
nische Numismatik, s. 1 02- 1 06; ve M. Erüreten, "Osmanl ı Akçeleri Darp Yerleri ", s.
1 5- 1 8.
38 Bu darphaneler Istanbu l, Belgrad, Novo Brdo, Diyarbakır, Şam, Halep ve Kahi re'dey
d i . Schaendl i nger, Osmanische Numismatik, s. 1 06- 1 1 3; ve Erüreten, "Osmanlı Ak
çeleri Darp Yerleri ", s. 1 8- 1 9.
hemen hiç bakır sikke üretimi yapılmadığını gösteriyor.39 Bu aslında son
derece ilginç bir durumdur, çünkü Avrupa'da İspanya ve Fransa'dan Al
manya, İsveç, Lehistan ve Rusya'ya kadar pek çok devlet, altın ve gümüş
darlıkları ve hatta yoklukları nedeniyle, 1 7 . yüzyıl boyunca bakır sikkele
ri önde gelen mübadele aracı olarak kullanma yoluna gitmişler ve bu sa
yede para basma işinden önemli gelirler sağlamışlardı . 40 Osmanlıların
1 7 . yüzyılın büyük bir bölümünde bakır sikke üretmemelerinin zihinler
de sorular yaratan diğer yanı da yüzyılın sonlarına doğru, 1 689- 1 69 1
arasındaki bir diğer mali bunalım sırasında, devletin tam da daha önce
yapmadığı şeyi yaparak, 32 aylık süre içinde yaklaşık 600 milyon adet
bakır mangırı piyasaya sürmesi ve hazineye önemli miktarda gelir sağla
masıdır.4 1
Merkezi devletin bakır sikke üretmemesi veya üretememesinin ardında
bir değil, birkaç neden aramak daha doğru olur. Bir olasılık, sikke üretimi
için yeterli bakırın bulunamamasıdır. Devlet 1 690'lardaki bakır gereksi
nimlerini, Anadolu'da Gümüşhane ile Kastamonu- Küre'de faaliyet göste
ren iki madenden sağlamıştır. Ancak, bunlardan ikincisi yüzyılın ortaların
da çalışmıyordu .42 Yine de yüzyıl ortalannda yeterli miktarlarda bakır bul
manın önemli bir sorun olmadığını tahmin edebiliriz, çünkü devletin ge-
reken bakırın hiç olmazsa bir bölümünü, 1 690'larda yaptığı gibi, yerel pi- 159
39 Örneği n Tavernier kesin konuşur: "Osmanlı I mparatorl uğu'nun hiçbir yeri nde bakır
sikke görü l memektedir.• J . B. Tavernier, A New Relation of the lnner Port of the
Grand Seignor's Seraglio, Londra, 1 677, s. 1 5. 1 7. yüzyı lda üreti len bakır s ikkelere
i l işkin nümizmatik veri ler için, bkz. Schaendl i nger, Osmanische Numismatik, s. 1 06·
1 1 4.
40 Spooner, The International Economy, s. 1 0-86.
41 Bkz. Bölüm 9, s . 1 69- 1 73.
42 1 7. yüzy ı l ı n ikinci yarısı nda, Kastamonu yakınları ndaki Küre bakır madeninde dev·
let i şletmec i l i ğ i ve üretim faa l i yetleri için bkz. T. M. Yaman, "Küre Bakır Medenine
Dair Vesikalar•, Tarih Vesikalan 1 /4 ( 1 942), s. 266-269.
şunuyoruz. Bu noktada bir çözüm, bakır sikkderin itibari değerlerinin
devlet tarafindan yanın akçeye, hatta bir akçeye yükseltilmesi olurdu. Ni
tekim, 1 690'larda İstanbul darphanesinin basnğı mangırlar bir akçe üze
rinden piyasaya sürülmüştür. Ancak, bu yüksek değerli mangırlann taşra
piyasalannda kabul görmeme tehlikesi vardı .
1 7 . yüzyıl ortalannda Osmanlı darphane ağının bir diğer sorunu da
teknolojikti . 1 690'lara kadar sikke üretiminde Osmanlılar kol kuvveti ve
çekice dayanan geleneksel teknolojiyi kullanıyorlardı. Sıcak metal üzerin
deki kalıba çekiçle vurmaya dayanan bu teknolojiyle üretilen sikkeler, her
zaman yüksek nitelikli olmuyordu. Belki daha da önemlisi, bu teknoloji
üretim hacmini sınırlamakta ve sikke üretiminin çok sayıda taşra darpha
nesinde gerçekleştirilmesini zorunlu kılmaktaydı .
Ekonominin gümüş ve bakır sikke talebini devlet karşılayamayınca,
oluşan boşluğu Avrupa sikkeleri doldurmaya başladı .43 Gerçi yabancı sik
keler Osmanlı piyasalarında en erken dönemlerden itibaren tedavül et
mekteydi . Ancak, bunların 1 7 . yüzyılda oynarlıkları rol çok farklı oldu .
Osmanlı sikkelerinin piyasalardan kaybolmasıyla birlikte, akçe sadece bir
hesap birimine dönüşmüştü .44 Avrupa'nın alnn, özellikle de gümüş sikke
160 leri B alkanlar ve İstanbul'dan Anadolu ve Suriye'ye kadar uzanan geniş
coğrafYada önde gelen mübadele aracı konumuna geldiler. Bu geniş alan
daki yerel mahkemelerin kayıtlan ve son yıllarda iktisadi ve toplumsal ta
rihçilerin bu kayıtlan kullanarak yapnğı bölgesel çalışmalar, bu konuda
aynnnlı kanıtlar sunmaktadır.4S Mahkeme kayıtlannda ve diğer arşiv bel
gelerinde devletin yabancı sikkelerin tedavülünü engellemeye çalışmadığı,
tam tersine, yabancı sikkelerin devlete yapılan ödemelerde de kabul edi!-
46 Balkanlar'dan Mısır'a kadar tedavül eden gümüş sikkeler içi nde en önde gelenler
den biri aslan l ı guruş veya esedi guruş diye anı l an Hol landa taleriyd i . Ispanya'nı n
sekiz ree l l i k büyük gümüş sikkesi (reales de ocho, yerel olarak riyal guruş) daha da
yaygı n kullan ı l ıyordu. Ayrıca, Avusturya teleri ve Polonya'nın zolotası da tedavü l
ediyordu. Balkanlar'da Venedik dükası (yaldız) i le Macar altını e n öneml i altın sik
kelerd i . Bu sikkelerin bir bölümünün kesirieri de sınırlı m iktarda tedavül etmekteydi .
Ayrıntı lar i ç i n bkz. Bölüm 6 .
47 Faroqhi, "Crisis and Change•, s. 433-470.
DOKUZUNCU BÖLÜM
Chardin, Voyages, s. 7-22; S. Rycaut, History of the Turkish Empire from the year
1623 to the year 1677, Londra, 1 680, s . 258-68; Tavernier, A New Relation, Londra,
1 677, s. 1 5-33.
2 F . W. Hasl uck, "The Leventine Coinage•, Numismatic Chronicle, F i fth Series 1
( 1 92 1 ), s. 58-59.
3 " Hasluck, •The Leventine Coi nage•, s. 68-76.
Kuzey İtalya'daki darphanelerin daha sonra yayımianmış olan kayıtlan da
. bu sikkelerin üretildiğini doğruluyor.2 Ayrıca, nümizmatik yazınında bu
sikkeler hakkında üzerlerindeki yazılan ve üretim tarihlerini de içeren ol
dukça ayrıntılı veriler ve betimlemeler bulunmaktadır.3 Söz konusu sikke
lerin büyük bir bölümünü bugün Avrupa'daki nümizmatik koleksiyonlar
da bulmak ve incelemek mümkündür.
Dönemin Avrupalı gözlemcileri, gümüş içerikleri iyice azaltılmış sik
kelerin Osmanlı piyasalannda bu kadar rağbet görmesine inanamıyorlardı .
Örneğin Paul Rycaut Türklerin bu olayın içyüzünü aniayacak zekatarı ol
madığından yakınıyordu.4 20. yüzyılın başlannda bu sikkelerin nümizma
tik özellikleri hakkında yapılmış en ayrıntılı makaleyi yayırolayan W. Has
luck ise Türk halkının "aldanmamayı reddettiğini" belirterek şu sonuca
varmaktaydı : "Kimi yabancı paralar uzak ve özellikle de okuması yazması
olmayan halklar arasında her zaman rağbet görmüştür. Türk piyasalannın
bu sikkeleri ithal eden tüccarlar tarafindan skandal boyutlarına varacak bi
çimde sömürülmesi, bu tür olayların ne ilki ne de sonuncusudur. Ancak
bu olay, ulaştığı boyutlarla, ticaretin en sonunda yasaklandığı ana kadar
süren ısrarlı protesto ve muhalefete karşın ulaşılan başarıyla ve belki de bu
işe girişenierin utanmazlığıyla diğerlerinden ayrılmaktadır. "5 2 0 . yüzyıl
Türkiye'sinde de kimi yazarlar bu yorumlan hemen kabul ederek, tarihin 163
bu en büyük kalpazanlık olayında vicdansız Avrupalı tüccarların Osmanlı
halkını aldattıkları sonucuna varmışlardır.6 Öte yandan, imparatorlukta il-
gili pek çok konuda bize ayrıntılı kayıtlar sunan Osmanlı arşivlerinde bu
konuda şimdiye kadar çok az belge bulunması da bu olayın üzerinde dü
şünülmesi gereken bir diğer boyutunu oluşturmaktadır?
Düşük ayarlı sikkelerin bu kadar rağbet görmesini açıklamak gereki
yor. Çünkü ayan düşük kalp para basma çabalannın her zaman başarılı ol
madığı, hatta ender olarak başanya ulaştığı biliniyor. Osmanlı piyasalann
da bu sikkeleri ilk kabul eden tüccarların ve para alım satımıyla uğraşan
sarraftann da bu sikkeleri eriterek içlerindeki gümüş miktarını hesapladık
larını ve bu eritme işinin Doğu Akdeniz yöresinde iki bin yıldır yapıldığı
nı da biliyoruz. Sarraflar meslek sırlarını kolay kolay başkalanna açıklama-
9 Örne!li n K . N . Chaudhuri , Ing i l i z Do!lu H i ndistan Kumpanyası'na ba!ll ı gemi leri n As·
ya'ya do!lru yola çıkmadan önce gümüş si kke bulmakta ara sıra zorlandı kların ı be
l i rtmektedir. K. N. Chaudhuri, The Trading World of Asia and the English East /ndia
Company 1660- 1 760, Cambridge University Press, 1 978, s. 1 35; ayrıca A. Attman,
"The Flow of Precious Metals along the Trade Routes between Europe and Asia up
to 1 800", K. R. Haellquist (ed.), Asian Trade Routes, Seandi navion I nstitute of Asi·
an Studies, Curzon Press, 1 99 1 , Londra, s. 7-20; W. Barrett, "World Bull ion F lows,
1 450- 1 800", J. D. Tracy (ed.), The Rise of Merchant Empires içi nde, Cambridge
U n i versity Press, 1 990, s. 224-254; ve F . S. Gaastra, "The Exports of Precious Me
tal s from Europe to Asia by the Dutch East lndia Company", J. F. Richards (ed.),
Precious Meta/s in the Later Medieval and Early Modern Worlds içi nde, Caro l i na
Academic Press, Durham, 1 983, s. 447-475.
10 Hasluck, "The Leventine Coi nage", s. 56.
l l Chardin, Voyages, s. 7; ve Hasluck, "The Leventi ne Coi nage•, s. 56. Bu y ı l l arda 80-
değeri üzerinden hesaplandığında, beş sollük sikkelerin hiç de küçümsen
meyecek bir satın alma gücü vardı . Örneğin, İstanbul'da vasıfsız bir yapı
işçisine bir günlük ücretinin karşılığı olarak bu sikkelerden iki tane veril
mekteydi . 1 2 Beş sollük sikkelerin kur değerlerinde, Akdeniz'in batısı ile
doğusu arasında oluşan büyük farkı gören Fransız tüccarlar, kısa bir süre
içinde büyük miktarlarda sikkeyi Osmanlı İmparatorluğu'na ithal etmeye
başladılar. Sikkelerin gördüğü rağbet karşısında, bu girişimciler birkaç yıl
sonra aynı ağırlık ve görünümde, ancak gümüş içeriği azaltılmış ve bakın
çoğaltılmış sikkeler üreterek getirmeye başladılar. İtalyan ve Hallandalı
tüccarlar da kısa süre içinde bu karlı ticarete katıldılar.
Bu işe girişen Avrupalı tüccarlar, önce Güney Fransa veya Kuzey İtal
ya'da yerel olarak sikke darp etme hakkına sahip bir prens, prenses veya
hükümdara başvurarak onunla kendi adını taşıyan ancak gümüş miktan
bir hayli azaltılmış sikkelerden büyük miktarda üretmek konusunda anlaş
maktaydılar. l 3 Böylece Trevoux prensesi ile Dombes, Oranges, Monaco,
Masse, Avignon, Cenova ve diğer bölge prenslerinin adlannı taşıyan sik
keler Osmanlı piyasalannda tedavül etmeye başladı . l4 Buna benzeyen bir
başka olayı inceleyen iktisatçı ve iktisat tarihçisi Charles Kindleberger, sik
ke üretimi konusunda yerel hükümdarlada anlaşmanın olağandışı bir uy-
166 gulama olmadığını söylemektedir. Kindleberger'a göre "Avrupa'da pek
çok devlet kendi sınırlan içinde para basarak ek gelir sağlamak amacınday
dı . Ancak kısa bir süre sonra, tağşiş edilmiş sikkeleri ülke dışına göndere
rek bunlan iyi paralada değiştirmenin mümkün olduğu, getirilen iyi para
lan da yine tağşiş ederek basma yoluyla yeni gelirler sağlanabileceği anla
şılmıştı . " l 5 Ancak, bu olayı Batı Avrupa'da oluşan bir parasal bunalımın
90 akçe, Ispanya'nın sekiz ree l l i k parçasına eşit kabul edi l iyordu (bkz. Tablo 8.3).
Bu s i kkelerin cozip görünümü yüksek kur deı;ıerleri ne katkıda bul unmuş olabi l i r,
oma oşoı;ııdo daha ayrı ntı l ı tortı ş ı l ocoı;ıı gibi, yüksek kur deı;ıerlerini tek başı na açık
layamaz. Aynı biçimde, Akdeniz havzasında doı;ıu i le batı orasında altın ve gümü
şün göre l i fiyatları orası nda sık sık görülen forklor do, beş sol l ük sikkelerin kur de
ı;ıerleri nde Batı Avrupa i le Doı;ıu Akdeniz orasında ortoya çıkan farkı açıklamakta
yetersiz kalmaktadır. Çünkü 1 6. ve 1 7. yüzy ı l l arda altın/gümüş fiyat oranlarında Ak
deniz'i n batısıyla doı;ıusu orası nda ortoya çıkan farklar, yüzde 1 0'u ancak istisnai
olarak aşıyordu. Oysa bu sikkelerin kur deı;ıerlerindeki doı;ıu-botı farkları çok daha
fozloyd ı . Bkz. Tablo 4.2 ve 8.3.
12 Bu ücret uzun döneml i bir fiyat ve ücret araştırması çerçevesi nde, Osmanl ı arşivle-
ri ndeki i nşaat ve tami rat defterleri nden a l ı nmıştır.
13 Tovernier, A New Relation, s. 1 6-24.
14 Tom bir l iste için, bkz. Hosluck, "The Leventine Coinoge•, s. 65-71 'de sunulan kotolog.
15 C. S. K i ndleberger, "The Economic Crisis of 1 6 1 9 to 1 623", The Journal of Econo-
mic History 5 1 ( 1 99 1 ), s. 1 58 .
Doğu Akdeniz'e aktanını olarak yorumlamamak gerekir. Çünkü ele aldı
ğımız dönemde Osmanlı piyasalan için basılan sikkeler güney Avrupa pi
yasalarında tedavül etmiyordu.
Sikkelerin gümüş içeriği azalınca, üzerlerindeki Latince yazılar da de
ğişmeye başladı . Bonitatis unciarum sex'in ( on ikide altı ) yerini bonitatis
unciarum quinque ( on ikide beş ) daha sonra da bonitatis unciarum qu
atuor (dört), hatta bonitatis unciarum trium ( üç ) aldı . Kimi sikkelerde
ise Latince yazının sonuna aynı sayı, Arap alfabesiyle de eklenmekteydi .
Ancak, Arap alfabesiyle belirtilen sayıların Latincelerinden daha yüksek
olduğu sikke örnekleri de vardır. Bu sikkelerde Avrupalı tüccarların Arap
harflerini okuyanlan aldatmayı amaçladıklan anlaşılıyor. ı6 Gümüş içerikle
rinin tümüyle kaybolmasından ve ithal edilen sikke hacminin artmasından
sonra, sümünlerin kur değerleri İspanya'nın riyal guruşu karşısında yirmi
sikkeye kadar geriledi . Böylece kalp sikkeler günlük işlemlerde daha da
kolay kullanılır hale geldiler. Ancak, Avrupa'daki darphanelerin yönetici
leri bu sikkelerin Avrupa'da tedavülünü engellemek istiyorlardı . Bu amaç
la kullanılan bir yöntem Osmanlı pazarlan için üretilen kalp sikkeleri Av
rupa'da tedavül edenlerden ayırmaktı . Böylece sikkelerin üzerine Latince
olarak per totam asiam cvrrens ( tüm Asya'da geçerlidir) veya Voluit hane
Asia mercem De Procul pretium eius (uzak Asya'daki mallar için ödeme
dir) gibi, sikkelerin nerede tedavül etmesi gerektiği konusunda Avrupalı
lan uyaran ifadeler eklenmeye başlandı. I 7
Kalp sikke trafiğinde doruğa 1 656 ile 1 659 yılları arasında ulaşıldı .
J . B . Tavernier, Osmanlı gümrüklerinden geçen sikkelerin toplam miktarı
nı 1 80 milyon adet olarak tahmin etmektedir. Ayrıca, belirlenemeyen
miktarda sikke de gümrük memurlanna rüşvet verilerek, Osmanlı toprak
lanna kaçak olarak sokulmuştu. Bir diğer tahmine göre, bu dönemde her
yıl ortalama olarak, kalp sikkelerle dolu 22 gemi İzmir !imanına ulaşmak
taydı . I B Trafiğin hacminin bu kadar büyümesi, Osmanlı piyasalarındaki
sağlam sikkelerin de ortadan kaybolduğunu, bunlann önemli bir bölümü
nün Avrupa'ya götüriiierek kalp sikkeler haline dönüştürüldükten sonra
tekrar ithal edildiğini akla getirmektedir. I 9
DEVLETIN GECIKEN MÜ DAHALESI
kadar pek değişmemişti . Az sayıda büyük darphanede çok sayıda işçi çalı
şıyordu . Buna karşılık darphanelerin çoğunluğu, küçük veya orta ölçekli
zanaat geleneklerini sürdürüyordu. Altın, gümüş ve bakır sikkelerin üreti
minde çekicin yanısıra pek çok el aleti kullanılmaktaydı .2 1 Avrupa'da daha
ileri teknolojilerin gelişmesi ve bunların sikke üretiminde kullanılmaya
başlanması, Osmanlı darphanelerini hem sikkelerin kalitesi hem de üretim
hacmi açısından bir hayli geride bırakmıştı . Bu açığı kapatmak üzere, Os
manlı devleti Fransa'dan yeni mekanik teknolojiyi kullanan ve kenarlan
tırtıllı sikkeler üretebilecek makine ve aletler getirdi.22 Bu araç ve gereç
ler, büyük olasılıkla 1 686'da, Topkapı Sarayı'nın dış avlusunda hazırlanan
yeni darphane mekinında, Cerrah Mustafa adında Avrupa kökenli bir
21 1 7. yüzy ı l sonlarına kadar Osmanl ı sikke üretim teknoloj i s i için bkz. Bölüm 2, s. 40-
41 .
22 Kul lanı lan araç ve gereçlerin ayrıntı l ı bir dökümü devletin yaptıÇjı bir i nceleme son
rası nda hazırlanan raporda ver i lmektedir; bkz. H. Sohi l l i oÇjlu, "The I ntroduction of
Machi nery in the Ottoman Mi nt•, E. l hsanoÇjl u (ed.), Transfer of Modern Science
and Technology to the Muslim World içinde, I RCICA, Research Centre for lslamic
H i story, Art and Culture, I stanbul , 1 992, s. 266-267. 1 6. ve öze l l ikle 1 7. yüzyı lda
Avrupa'da ku l la n ı l maya başlanan mekanik s ikke üretimi teknoloj i s i n i n ayrıntıları
için, bkz. S. Grierson, Numismatics, Oxford U n i versity Press, ı 975, s. ı ı 1 - 1 ı 8.
teknisyen tarafindan monte edildi, işler duruma getirildi . Osmanlı yöneti
minin niyeti artık çok küçülen ve piyasalardan kaybolan akçenin yerine,
büyük boy gümüş sikkeler ekseninde yeni bir para düzeni kurmaktı .23
IV. Mehmed'in 1 687 yılında tahttan indirilmesinden sonra, yeni padi
şah II. Süleyman için en acil sorunlardan biri, yeniçerilere ödenmesi gele
nek halini almış cülus bahşişi için gerekli kaynağı bulmaktı . B i r cülus
bahşişi vesilesiyle devletin yaptığı ek ödemeler yarım milyon altım ·aşabiliy
ordu . Hazine çok zayıf durumdaydı ve askerlerin maaşları neredeyse bir yıl
dır düzenli ödenememekteydi . İ lk önlem olarak İ stanbul halkından topla
nan vergiler artırılınca, başkentte bir hayli gergin bir ortam oluştu . Mali
bunalımın derinleşerek sürmesi karşısında devlet, getirilen yeni makinelerle
bakır sikke üretmeye karar verdi . Böylece, İ stanbul darphanesi 1 688 yılının
Aralık ayından itibaren yeni mangırlar basmaya başladı . Her bakır sikke ya
rım dirhem ya da l ,60 gram ağırlığındaydı . Mangırlara önce yarım akçe
değer biçildi, ancak yeni sikkeler rağbet görünce değerleri hemen bir akçe
ye çıkarıldı ( bkz . Resim 25).
Mangırlar piyasalarda olumlu karşılanınca, devlet hemen üretimi artır
maya girişti . Ü retim kapasitesini günde 300-400 binden 600 bin parçaya
yükseltmek için, İ stanbul darphanesine birkaç ay içinde yeni binalar ek-
1 70 !endi . Bir diğer darboğaz da bakırla ilgiliydi . İ stanbul darphanesi önceleri
devletin işlettiği Kastamonu-Küre ve Gümüşhane madenierinden gelen
bakın kullanmaktaydı . Arıcak bu madenierin üretimleri yeterli olmayınca,
piyasadan kullamlmış bakır satın alınmaya başlandı .24
Yeni sikkeler B alkanlar ve Arıadolu'da, Trakya, Makedonya ve Ege
adalarından B atı Arıadolu ve Karadeniz kıyısına kadar uzanan geniş bir
alanda tedavül etmeye başladı . Ö nceleri taşrada kimi tüccarlar mangırları
kabul etmemektc direndiler. Bunun üzerine devlet, vergi ödemelerinin
üçte biri kadanmn mangıda yapılabileceğini ilan etmek zorunda kaldı .25
Arıcak zaman içinde, mangırlar genel kabul görmeye başladı . Yüzyıl orta
l annda gümüş içeriği boşaltılmış Avrupa sikkelerinin ne kadar rağbet gör
düğünü ammsarsak, mangırlann tutunmasını da olağan karşılamak gere
kir. Osmanlı piyasalarında küçük değerli , günlük alış verişlerde kullanıla
bilecek sikkelere büyük talep vardı . B u talebe cevap veren devlet de
önemli bir gelir sağlayabiliyordu. Tanınmış iktisat tarihçisi Carlo Cipol-
23 H. Sah i l l ioğlu, "Bakır Para Üzeri ne B i r Enflasyon Denemes i (H. ı 099· ı ı 03! 1 687-
ı 69 1 }", Türk Nümizmatik Derneği Bülten ı o ( ı 982), s. ı ı . ı 2; ve Sah i l l ioğlu, "The
I ntroduction of machi nery", s. 265·266.
24 Bkz. BOA, I . E . Dp. 96.
25 Ahmet Refik, Hicri Onikinci Asırda Istanbul Hayatı, Devlet Matbaası, Istanbu l ,
ı 930, s. 3-4.
la'nın altını çizdiği gibi, bozuk para cinsinden sikkelerin hacmi küçük iş
lemler için gerekli düzeyi aşmadığı sürece bu sikkeler bir sorun yaratmaz
dı .26 Ancak, Osmanlı devletinin kısa vadede daha fazla mali gelir sağlama
amacıyla, mangır deneyiminin üçüncü yılında Cipolla'nın belirttiği sının
aşarak, aşın miktarlarda mangın piyasaya sürdüğü anlaşılmaktadır. Bu aşı
nhğın en önemli göstergesi, üçüncü yılda piyasaların yeni üretilen sikkele
ri kabul edip etmeyeceği kaygısının bir kenara itilerek, küçüklü büyüklü
devlet projelerinin finansmanı amacıyla her biri için ayrı ayrı mangır hası
rnma geçilmesidir.27
Bakır mangır üretimi, bu deneyimin sürdüğü 32 ay boyunca devlete
önemli bir ek gelir sağladı. İstanbul darphanesinin ayrıntılı olarak tutulan
hesap defterleri, toplam üretim maliyetinin üretilen 600 milyon parça
sikkenin piyasa değerinin yüzde 30'unda kaldığını göstermektedir. 28 Ge
riye kalan bölüm ise hazineye gelir olarak kaydedilmiştir. Devletin man
gır üretiminden elde ettiği net gelirlerin 380 milyon akçeye , y a d a o dö
nemdeki kur üzerinden 1 ,4 milyon altın dükaya ulaştığı anlaşılmaktadır.
Söz konusu yıllarda merkezi hazinenin yıllık geliri yaklaşık 1 .200 milyon
akçeydi .29 Böylece , mangır deneyiminden sağlanan gelirlerin bu 32 aylık
sürede merkezi hazinenin tüm gelirlerinin yüzde 1 2 'sine eşit olduğu an
laşılmaktadır. Bu hesaplamalar, mangır gelirlerinin zor durumdaki devlet
hazinesine oldukça önemli bir destek sağladığını göstermektedir ( bkz .
Tablo 9 . 1 ) .
Ancak, mangır üretiminden sağlanan büyük gelirler özellikle Trakya,
Selanik ve İzmir yörelerinde kalpazanları da harekete geçirdi. Kimi sahte
mangırlar da gemilerle Avrupa'dan gelmeye başladı . Gerçi sahte mangır
ları getiren gemilerden ikincisi yükünü boşaltamadan yakalandı . Ancak
kalp mangırların piyasada tedavül etmeye başlamasıyla birlikte , mangır
deneyimi önemli bir darbe almış oldu . Taşrada kimi tüccarlar ödemeler
altın veya gümüşle yapılmazsa artık İstanbul'a mal göndermeyeceklerini
söylemeye başladılar. Mangırlann tedavülünü sağlamak üzere devletin sık
sık piyasalara müdahale etmesi zorunlu oldu .
Bu sorunlar karşısında ve mangırdan sağlanan gelirlerin azalmasının
26 Cipol la, Money, Prices and Civilisation, s. 27-37; ayrıca Munro, "Deflation".
27 Kırım'daki kaleleri n tamiri i le yeni mankur üretimi arasında kuru lan açık i l işki hak
kında bkz. BOA, H . 1 1 02! 1 69 1 -92 tari h l i A . E . Sü leyman, 94,. Yeni mangırlar, baş
kentin yanısıra Bosna'da da darp edi l i yordu; bkz. C. D. 2258; I . E . Ds. 49 ve 7 1 .
28 Bu üretim hacm i n i n belki dörtte biri, Sultan l l . Ahmed'in 1 69 1 'de tahta çıkması ndan
sonra, eski sikkeleri n yeniden darp edi l mesi nden kaynaklanıyordu.
29 Soh i l l ioı:)lu, "Bir Asırl ık Osmanlı Para Tarihi", s. 1 83.
TABLO 9. 1 : DEVLETIN BAKlR SIKKELERDEN SAGLADIGI GELIR, 1 688-1 691
Kaynak: H. Sahillioğlu, "Bakır paraya dayanan enflasyon denemesi ", s. l 3 - 1 9'yi kullanarak,
kendi hesaplamalarımız.
30 Mang ı r üretiminin durduru l ması , bakı r fiyatları nda keskin bir düşüşe yol açt ı. Bü
yük mi ktarda fazla bakı r Fransa'ya i hraç edi lmeye başland ı . Sah i l l io�lu, "Bakır Pa
ra• , s. 25.
ONUNCU BÖLÜM
14 A. Tabakot'j lu, Gerileme Dönemine Girerken Osmanli Maliyesi, Dergôh Yayınları, Is
tanbu l, 1 985, s. 1 3-39 ve 74- 1 1 3.
1 5 Gümüşhane'deki gümüş madeni ve darphanesi n i n faaliyetleri için, bkz. BOA, C.D.
1 789, 72 1 , 2 1 02, 2894, 3 1 70, 947; Ergani, Keban ve Espiye için, bkz. C.D. 2649,
263 1 , 206 1 , 2894, 1 1 2 1 , 7 1 4, 297, 1 086, 1 450, 3 1 5 1 ve 2054; üretimleri nde yüzy ı l ı n
son larına dot'jru görü len düşüş i ç i n , bkz. C . D . 20 1 5.
1 6 Balkanlar' da, Sidrekapsi , Kratova ve dit'jer yerlerdeki gümüş maden ieri ni n faaliyetle·
ri için, bkz. BOA, C. D. 1 476, 1 055, 2069, 735, 887, 2769, 2337, 887 ve 2232.
17 M. Genç, "Precious Metal Production in the Ottoman Empi re during the Eighteenth
Century•, Money and Currencies in the Ottoman Empire 1690- 1 850 Konferansı 'nda
sunulan tebl it'j, Istanbu l , Kas ı m 1 997; ayrıca N. Çat'jatay, "Osma n l ı Imparatorl u
ğu'nda Maden Hukuk ve Iktisadiyatı Hakkı nda Vesikalar", Tarih Vesikaları 2/ 1 0
( 1 943), s . 275-283 ve 2! 1 2 ( 1 943), s . 4 1 5-423.
18 1. B l anchard, Russia 's 'Age of Si/ver', Precious-Metal Production and Economic
Growth in the Eighteenth Century, Routledge, Londra, 1 989, s. 3-57.
TABLO 1 0. 1 : GÜMÜŞ KURUŞ VE KUR DE�ERLERI 1 690-1 808
Nodar
ı - ı Osmanlı kuruşu = 40 para = ı 20 akçe.
2- Daniel Panzac son yıllarda 1 8 . yüzyıl Osmanlı sikkelerinin gümüş içeriğini
incelemiştir ( Panzac, "La Piastre et le Cyclotron" ) . Sütun 3 bu çalışmanın sonuçlarını da
içermektedir. Ancak, darphanede kullamlan teknolojinin mükemmel olmadığını, ayrıca kimi
yıllarda bilinçli olarak burada verilen standartiann dışına çıkıldığını unutmamak gerekir.
3- ı 7 . yüzyılın sonlarında, bir kuruşluk büyük sikkelerin darbedilmediği durumlarda,
kuruşun gümüş içeriği tedavüldeki 30 para ( zolota) ve 60 para ( çift zolota) ve 2 kuruşluk
sikkelerden hesaplanmışttr.
4- Burada sunulan kur değerleri ya İ stanbul'daki piyasa değerlerini veya imparatorluğun
çeşitli yerlerinde uygulanan resmi kurları yansıtmaktadır. 1 789- 1 792 dışında, piyasa ve
resmi kurlar birbirlerine oldukça yakındı.
5- Dükanın ağırlığı ve ayarı için bkz . Tablo 3 . ı .
6- Eldeki verilerin sınırlamalan nedeniyle, son sütundaki alttn/gümüş oranlannı sadece
iyi tahminler olarak kabul ermek gerekir. Bu oranlar sayesinde elimizdeki diğer verilerin
sağlık derecesini sınamak da mümkün olmaktadır. 1 8 . yüzyılda Avrupa'daki ortalama
alttn/gümüş oranı 15 dolaylarında dalgalanmışttr. Braudel ve Spooner, "Prices in Europe",
s . 459. B urada sunulan hesaplamalar ise Osmanlı piyasalarındaki altın/gümüş oranının
ı S 'in alttnda kaldığını, bir başka deyişle gümüşün daha değerli olduğunu gösteriyor.
7- Mısır ve Tunus'taki gümüş para birimlerinin ı 8 . yüzyıldaki durumu için bkz . Tablo
ı ı . ı ve 1 1 .2 .
Kaynaklar: Sultan, Coins of the Ottoman Empire: Krause and Mishler, Standard Cata
log of World Coins; Panzac, " La Piastre et le Cyclotron" . Aynca, Salıilli oğlu, Bir Asırlık Os
manlı Para Tarihi, s . 68 - 1 22 ve "Osmanlı Para Tarihinde Dünya Para ve Maden Hareket
lerinin Yeri"; Lachman, "The Standard of the Silver Coinage" ; Artuk ve Artuk, İslami Sik
keler Kata/oğu; Schaendlinger, Osmanische Numismatik, s. 63-74; Beajour, A View of the
Commerce, s. 366-72; ve Genç, "Osmanlı Maliyesinde Malikine Sistemi " .
Notlar
1 - Burada sunulan kur değerleri hem piyasa hem de resmi kurlan yansıtmaktadır. Piyasa
kurlan çoğunlukla İ stanbul'dan alınmıştır. 1 789 - 1 792 dışında, piyasa ve resmi kurlar birbir
lerine oldukça yakındı. Altın sikkeler için verilen kurlar çoğunlukla resmi kurlardır. İ ngiliz
sterlini için verilen kurlar piyasa kurlandır.
2- Fındık altını yaklaşık olarak 3,5 gram, zer-i mahbub ise yaklaşık 2 ,6 gram ağırlığın
daydı. Burada sunulan kur değerlerinin de gösterdiği gibi, bu iki sikkenin altın içeriği za
man içinde azalmıştır.
3 - Kahire'de darbedilen fındık, zer-i mahbub ve diğer sikkelerin altın içerikleri İ stan
bul'dakilerden düşüktü. Ö rneğin 1 7 3 1 'de İ stanbul'da, İ stanbul tuğralısının resmi kuru 3
kuruş ve İ stanbul zinciriisinin 3 kuruş 40 akçe iken, Mısır tuğralısının resmi kuru 2 kuruş
75 akçe, Mısır zincirlisininki ise 2 kuruş 90 akçeydi. Ö zetle, Mısır'da darbedilen altın sikke
lerin kur değerleri yüzde 1 5 -20 oranında daha düşüktü .
4- Macar altını 3 ,47 gram ağırlığındaydı.
5- İ ngiliz sterlini için verilen ilk kur değeri 1 740 yılına aittir. 1 8 . yüzyılın büyük bir bö
lümünde sterlin esas olarak altına bağlıydı.
23 Ömeı:)in, 1 8. yüzy ı l ı n ikinci yarısına kadar Avrupa l ı tüccarlar yeni üreti lmi ş Hollan
da telerlerin i getirmeye devam etti ler; bkz. BOA, C.D. 2028.
24 Frongokis-Syrett, The Commerce of Smyrna, s. 78-80, 1 34- 1 67.
25 1 8. yüzyı lda Bolkanlar'daki ticari ve parasol koşul lar için bkz. N. Todorov, The Bal
kan City, 1400- 1 900, University of Washi ngton Press, Seottle, 1 983, s. 1 27- 1 84; N .
G . Svoronos, L e Commerce de Salonique au XVIlle Siecle, Presses Universitoires de
Fronce, Paris, 1 956, s. 82-83, 1 1 4- 1 8; F. Beojour, A View of the Commerce of
Greece . . . from 1 787 to 1 797 (Fransızcadon çeviri), H. L. Golabi n, Londra, 1 800, s.
366-372; B. Murgescu, "The Romanion Pri ncipo l i ties at the Crossroads of the Otto
man and Centrol European Monetary Systems", Money and Currencies in the Otto
man Empire 1690- 1850 Konferansı 'nda sunulan tebli�, Istanbul, Kasım 1 997; J . R.
Lampe ve M. R. Jockson, Balkan Economic History, 1550- 1 950, I ndiana University
Press, Bloomi ngton, 1 982, s. 39-47, 55-66 ve 8 1 -86. 1 8. yüzyı lda Bolkanlar'daki ye
rel ponayırlordo kuruş ve para cinsinden toplanan verg i ler için, bkz. Ö. Şen, Osman
lt Panaytrlan, (18. - 1 9. Yüzyt/), Eren Yayıncı l ık, Istanbu l , 1 996, s. 1 7-95.
26 Bkz. Bölüm 6, s. 1 07- 1 09.
Zl Aynı biçi mde, 1 7. yüzyı l ı n sonlarına doğru Girit i le Mısır orası ndaki ticaretin büyü
mesiyle birlikte, Mısır'ın porası Girit'te en önde gelen hesap birimi oldu. M. Greene,
"Commerce and the Ottomon Conquest of Kondiyye", New Perspectives on Turkey
1 0 ( 1 993), s. 95- 1 1 8.
leşti, önde gelen hesap birimi ve mübadele aracı konumuna geldi.2 8 Kıyı
bölgelerinde ise yüzyılın başlarında Hollanda taleri, İspanya'mn riyal ku
ruşu ve Venedik dükası kullanılmaktaydı. Bu bölgelerde de kuruş yüzyı
lın ortalanndan itibaren hem yerel işlemlerde hem de uzun mesafeli tica
rette güçlenmeye başladı.29 Şam'da ise kuruş, hem temel hesap birimi
hem de önde gelen ödeme aracı oldu, ancak Mısır parası ( mısriye) yüzyı
lın sonlanna küçük işlemlerde bir hesap birimi olarak kullanılm.aya de
vam etti.30
Bu dönemde Anadolu, Suriye ve Mısır'ın para piyasaları arasındaki
bağiann da güçlendiği görülüyor. Örneğin, yerel mahkeme kayıtların
dan son yıllarda derlenen veriler, düka, esedi kuruş ve riyal kuruş gibi
önde gelen Avrupa sikkelerinin Şam piyasalarındaki kur değerlerinin İs
tanbul ve Kahire'dekileri çok yakından izlediğini gösteriyor.3 l Bu nokta
da İstanbul kuruşunun Suriye'nin pek çok bölgesinde, özellikle de ku
zeyde daha yaygın kullanılmaya başlamasıyla birlikte, Anadolu ile Suriye
arasındaki iktisadi ve ticari bağların 1 7. yüzyıla oranla daha güçlendiğini
düşünebiliriz.
Irak'ta ise kuruşun başarısı daha sınırlı kaldı. Gerçi, İstanbul kuruşu
yüzyıl boyunca gücünü artırarak önde gelen hesap birimi konumuna ulaş-
ısı mıştı. Ancak, kuruşlar l 8 1 4'te Bağdat darphanesinde üretilmeye başlana
na kadar, yerel piyasalarda yaygın kullamlmıyordu. 32 Yine de, elimizde
28 1 8. yüzy ı l ı n boş larında Kuzey Suriye'deki parasol koşul lar için bkz. R. Davis, Aleppo
and Devonshire Square, English Traders in the Levant in the Eighteenth Century,
Mocm i l lon, Londra, 1 967, s. 1 89-206; daha sonraki dönem için, A. Marcus, The
MicJdle East on the Eve of Modernity, A leppo in the Eighteenth Century, Columbio
University Press, New York, 1 989, s. 1 2 1 - 1 35. F i l i stin'de tedovül eden sikkeler için,
A. Cohen, Palestine in the Eighteenth Century, Kudüs, 1 973, s. 1 79:269.
19 1. Adel, Documents Diplomatiques et Cansulaires Relatifs a I'Histoire du Liban, Edi·
tions des Oeuvres Pol itiques et H istoriques, Beyrut, 1 983, çeşitl i sayfalarda.
30 C. Estoblet and J . S. Poscuol, "Domoscene Probote lnventories of the 1 7th and 1 8th
Centuries: Same Preliminory Approoches and Results•, International Journal of Midd·
le East Studies 24 ( 1 992), s. 376-383; ve Farnilfes et Fortunes a Damas, 450 Foyers
Damascains en 1700, lnstitut Fronçois de Domos, Şam, 1 994, s. 59- 1 1 2; A. ei-Budeyri
ei-Ho l lok, Havadis·i Dimaşkü 'I- Yevmiyye, 1 1 54- 1 1 75 A . H . 1 74 1 - 1 762, haz. Ahmed
lzzet Abdülkerim, Kohire, 1 959, s. 4- 1 05: Bu kitapton kimi alıntıları I ngilizeeye çevire
rek bono gönderen Profesör Abdülkerim Refik' e teşekkür borçluyum; B. Mori na, "Mon
noies d'or et d'argent o Domos, 1 750- 1 830", Money and Currencies in the Ottoman
Empire 1690- 1850 Konferansı'nda sunulan tebliÇj, Istanbu l, Kası m 1 997.
31 Estoblet ve Poscuol, "Domoscene•, s. 38 1 -383.
32 Boçıdot'to gümüş s i kke üreti m i n i n tekrar baş laması hakkında bkz. BOA, H . H .
278 1 5/A, B ve C , 27826 ve 28823; ayrıca Schoendl i nger, Osmanische Numismatik,
s. 1 35- 1 42. 1 830' 1orda BoÇjdat bölgesinde tedavü l eden sikke çeşitleri ve bunların
kurları için bkz. BOA, H . H . 278 1 5/D ve 52490.
Irak'ın göçebe aşiret nüfusu arasında bile, kuruşun giderek daha fazla
rağbet gördüğüne ilişkin kanıtlar vardır33 ( bkz . Resim 40).
Altın sikkelere gelince, 1 5 . yüzyıldan itibaren Venedik dükasıyla aynı
standartlarda üretilen Osmanlı sultanisi ya da şerifisinin üretimi, 1 7. yüz
yılın sonlannda durdurulmuştu . 1 8 . yüzyılın başlannda altın, Avrupa'da
ve diğer bölgelerde tekrar yükselişe geçince, Osmanlı darphanelerinin al
tın sikke üretimi de yeniden canlandı .34 1 697 ile 1 728 yıllan arasında sul
taninin yerine tuğralı, cedid İstanbul, zincir/i, fındık ve zer-i mahbub ad
lannı taşıyan bir dizi yeni altın sikke üretildi . Bu sikkelerden sonuncusu
dışındakiler, dükanınkine yakın standartlarda üretilmeye başladı . 1 5 . yüz
yıldan beri izlenen politikayı sürdüren devlet, altın sikkelere sabit değerler
vermekten kaçındı, kur değerlerinin günlük olarak piyasalarda belirlenme
sini ya da dalgalanmasını tercih etti. Devlete yapılan ödemelerde , altın
sikkeler piyasadakilere yakın olarak belirlenen resmi kur değerleri üzerin
den kabul edilmekteydi ( bkz. Tablo 1 0 . 2 ) .
İstanbul'da basılan altın sikkelerin aynı isimler ve standartlarla Mı
sır'da da üretilmesi için Kahire'ye de talimat gönderildi .35 Ancak, Kahi
re'de üretilen sikkelerin altın içerikleri, sürekli olarak İstanbul'dakilerin
altında kalıyordu. İstanbul ve Kahire'nin altın sikkelerinin resmi kur de-
ğerleri başa baş kabul edildiği için, başkentte üretilen sikkeler kısa sürede 183
piyasadan kaybolurken, Mısır'da üretilenler İstanbul ve çevresinde de te-
davül etmeye başladılar. Bu durumda, İstanbul'daki yönetim, bir yandan
düşük standartlı altın sikke üretimini yasaklarken, öte yandan da İstanbul
darphanesinin altın sikke basımı için talep ettiği ücreti düşürerek başkente
altın çekmeye çalıştı . Ancak bu önlemler fazla etkili olmadı . Zaten İstan-
bul'da farklı adlarla yeni altın sikkelerin piyasaya sürülmesinin esas nedeni
de Kahire'de üretilen sikkelerin yarattığı güçlüklerdi . Sorun ancak Mı -
sır'da üretilen altın sikkelere daha düşük resmi kur değerleri biçilmesi sa-
33 H. Fattah, The Politics of Regional Trade in Iraq, Arabia and the Gulf, 1 745- 1 900,
State University of New York Press, Albany, 1 997, s. 3 1 -33, 223; ayrıca Abbas el
,
Azzavi , Tarihü'n-nukudü'l-lrakiyye, Bağdat, 1 958, s. 1 49- 1 5 1 .
34 Spooner, The International Economy and Monetary Movements in France, s. 28-52.
35 Sah i l l i oğ l u , "Bir Asırlık Osma n l ı Para Tari h i " , s. 94- 1 22; Pere, Osmanlı/arda; 1. Ar
tuk ve C. Artuk, Istanbul A rkeoloji Müzeleri, Teşhirdeki Islami Sikkeler Kata/oğu,
Ci lt l l , Mi l l i Eğitim Basımev i , I stanbu l , 1 974; C. L. Krause ve C. Mishler C. R. Bru
ce ll i le, Standard Catalog of World Coins, Twenty F i rst Edition, Krcuse Publ i cati
ons, lola, Wisconsi n , 1 994; 1 8. yüzyı lda Mısır'da üreti len altın sikkeler için, bkz.
Bölüm ll, s . 1 90- 1 92 ve A. Raymond, Artisans et Commerçants au Caire au
XVIlle Siıkle, l nstitut F rança i s de Damas, Şam, 1 973-74, c. 1 , s. 29-3 1 ; ve T.
Walz, "Gold a n d S i l ver Exchanges between Egypt a n d Sudan, 1 6th- 1 8th Centuri
es· , J . F . Richards (ed.), Precious Meta/s in the Later Medieval and Early Modern
Worlds içi nde, s. 305-328.
yesinde çözümlenebildi . Böylece Mısır ile İstanbul arasındaki altın sikke
trafiği de sona erdi . 36 İstanbul'un Kahire'de darbedilen sikkelerin stan
dartları konusunda duyarlı olmasının bir nedeni de, her yıl Mısır'dan baş
kente gönderilen yıllık ödemeydi . Ödemeler altın veya gümüş sikkeler
olarak gönderiliyorrlu ( ayrıntılar için bkz. Bölüm 1 1 ) .37
İstanbul ve Kahire'de üretilen sikkelerin altın içerikleri daha sonraki
yıllarda dalgalanmaya ve azalmaya başladı . Osmanlı altın sikkelerinin is
tikrarsızlığı, onların ülkelerarası ticarette ve servet saklama amacıyla kul
lanımlarını da sınırladı, talebi azalttı . Yüzyılın ortalarına gelindiğinde,
İstanbul ve Kahire'deki darphaneler sadece findık ile ondan daha küçük
olan zer-i mahbubu üretmekteydiler. Bu iki sikkenin üretimleri 1 9 . yüz
yılın başlarına kadar sürmüştür. İstanbul'un findıkının kur değeri yüzyı
lın büyük bölümünde dükadan biraz daha düşük ve aynı piyasalarda te
davül eden Macar altınınkine oldukça yakın kaldı ( bkz . Tablo 1 0 . 2 ) .
Tunus'ta üretilen sultani ve daha sonraki zer-i mahbublarla, Cezayir'de
darbedilen sultaniler ise Akdeniz ticaretinde, özellikle de Doğu Akdeniz
ve Mısır'da yaygın olarak kullanılıyordu . 38 Ancak, 1 8 . yüzyılda Osmanlı
altın sikkeleri gümüş sikkeler kadar önemli bir konuma gelernemiş ve
esas olarak gümüşün ardında, ikinci planda kalmıştır39 ( bkz . Resim 34,
184 35 ve 36 ) .
Yabancı sikkeler arasında, Hollanda taleri, İspanya'nın sekiz reallik sik
kesi ve bunlara benzeyen Alman ve Avusturya sikkeleri, 1 8 . yüzyılda da
ülkelerarası ticarette ve yerel ödemelerde kullanılmaktaydı. Kuruşun yük
selişiyle birlikte, özellikle İstanbul'a yakın bölgelerde, bu sikkelerin önemi
azaldı . Yabancı sikkelerin kur değerleri piyasalarda belirlenmekteydi, dev
let bu piyasalara ancak ender olarak, olağanüstü durumlarda müdahale
ediyordu. Venedik'in altın dükası 1 8 . yüzyılda Doğu Akdeniz'de en fazla
kullanılan Avrupa sikkesi ve hesap birimi olma özelliğini tekrar kazandı .
40 L. Berov, •wages i n the Balkans during the Period af Manufacturing Capita l ism and
the l ndustrial Revolution•, Bulgarian Histarical Review ı ( ı 979), s. ı 06- ı ı O; F ran·
gakis-Syrett, The Commerce of Smyrna, s. 78- ı 07 ve ı 34- ı 69; Establet ve Pascual ,
•oamascene Probate l nventories•, s. 373-393.
41 J. Sperl i ng, •The I nternational Payments Mechanism in the Seventeenth and Eighte
enth Centuries·, The Economic History Review ı 4 ( ı 962), s. 460-463.
42 lzm i r ile Avrupa l i man ları arası ndaki ticarette pol i çe kullanımı için, bkz. Elena Fran
gakis, •The Balance of Trade and the Balance of Payments between lzmi r and Fran·
ce, ı 700- ı 789•, Comite National Grec des Etudes du Sud-est Europeen, Communi·
cations Grecques Presentees au Ve Cangres International des Etudes du Sud-est Eu·
ropeen, Atina, 1 985, s. ı 33- ı 38; Kahire i le Şam arası nda, bkz. Raymond, Artisans
et Commerçants, c. 1, s. 30 ı ; 1 8. yüzy ı l ı n ikinci yarıs ı nda Tunus i l e Batı Anadol u
arası nda pol i çe kullanımı i ç i n , bkz. S. Boubaker, • Le Transfert des Capitaux entre
I'Empire Ottoman et I'Europe: Uti l i sation de la Lettre de Change Cı Smryne ( 1 760·
ı 772)", Revue d'Histoire Maghrebine 2 ı t75-76 ( ı 994), s. 1 99-2 1 8. Daha önceki dö
nemlerde, Osman l ı iç ticareti nde ve ödemeleri nde süftece ve havaleleri n kullanımı
için bkz. Bölüm S, s. 92.
43 Böylece, 1 8. yüzyı l ı n sonlarından itibaren, Osmanl ı kuruşunun Avrupa'nın önde ge·
len sikkeleri ve para birimleri karşısındaki kur deı;ıerleri n i , Osmanl ı kaynaklarını n ya·
n ı s ı ra Avrupa mali kaynaklarından da izlemek mümkün olmaktadır.
lişmesi kaçınılmaz olmuştu. Poliçeler aracılığıyla, taşradan başkente gön
derilen vergi gelirleri, İstanbul'daki Avrupalı tüccarlann taşra kentlerinde
mal sann almak isteyen ortaklanna göndermek istedikleri ödemelerle de
ğiştirilmeye başlandı. Böylece, imparatorluk içindeki ödeme akışıyla Av
rupa ticaretinden kaynaklanan ödeme akışı da kesişmiş, daha fazla bütün
leşmiş oldu44 ( bkz. Resim 37 ve 3 8 ) .
MALI SOR U N LAR V E K U R USU N GERI LEMESI
187
46 S. J. Show, Between Old and New, The Ottoman Empire under Sultan Selim lll,
1 789- 1807, Harvard University Press, Cambridge, Mass., 1 97 1 , s. 1 75- 1 79 ve dipnot
43. Yen i kuruşun içi nde 5,95 gram saf gümüş bulunurken, devlet dört dirhem ( 1 2,8
gram) gümüş için bir kuruş ödüyordu; bkz. BOA, H . 1 204/ l 790 tari h l i C.D. no. 859.
Buna l ı m boyunca devletin I stanbul darphanesi ne daha fazla gümüş ve altın geti rme
çabaları i ç i n bkz. BOA, H . H . 955/d, C . D . 843, C . D . 1 04, C.D. 572, C. D. 859 ve
D.BŞM. DRB 1 6652/48.
47 Show, Between Old and New.
ON BİRİNCİ BÖLÜM
Örneı;ı in, P. M. Holt, Egypt and the Fertile Crescent, 1 5 1 6- 1 922: A Political History,
Cornel l University Press, lthaca-Londra, 1 966.
2 J . Hathaway, The Politics of Househo/ds in Ottoman Egypt, The Rise of the Qaz
da�fls, Cambridge University Press, 1 997.
bağlar üzerinde yaptığımız araştırmalar da bu ikinci tezi desteklemek
tedir.
İstanbul'da büyük gümüş sikkelerin üretilmeye başlamasına ve yeni bir
para biriminin ortaya çıkmasına karşın, küçük gümüş para Mısır'da 1 8 .
yüzyılın sonlarına kadar e n önde gelen sikke ve temel hesap birimi olma
özelliğini korudu. İstanbul yönetimi Mısır'da da büyük sİkkclerin basıl
ması için baskı yaptıysa da, yerel yöneticiler bu talebe karşı direndiler. An
cak, yüzyıl boyunca İstanbul'dan Kahire darphanesine paranın standartla
rı konusunda talimatlar gönderildi . Ayrıca, İstanbul'dan yollanan görevli
ler Kahire darphanesinin işleyişini ve paranın merkezde saptanan standart
Iara uygun üretilmesini denetlerneye çalıştılar.3
İstanbul'un sürekli kaygı duyduğu bir konu, Mısır'da üretilen paranın
gümüş içeriğinin İstanbul'daki kuruşa kıyasla daha düşük olmasıydı.4 Bu
iki birim arasındaki resmi kur bire kırk olarak saptandığı için, Kahire'de
üretilen paranın gümüş içeriği, İstanbul kuruşunun kırkta birinden daha az
olursa, gümüş İstanbul'dan Mısır'a akıyordu . Merkezi devletin başını ağrı
tan bir diğer sorun da, Kahire'den İstanbul'a gönderilen yıllık ödemeyle il
giliydi . Yıllık ödemeler 1 6 . yüzyılda 500 bin altın sultani olarak belirlen
mişti . Bu hem İstanbul ve Kahire'nin yıllık bütçeleri, hem de imparatorluk
içindeki bölgelerarası ödeme akışı açısından oldukça büyük bir miktardı. 189
3 Istanbu l'dan Kahire darphanes i ne gönderi len tal i matların örnekleri için bkz. BOA,
C. D. 2703, 275, 4 1 4, 2287, 2757, 822, 1 1 1 6, 1 066, 1 1 46, 2802, 1 967 ve H . H .
27734. 1 768 tari h l i b i r belgede A l i Bey'in yeni yönetimi nden Kah ire darphanesi n i n
işlerine karışmaması istenmekteydi; C. D. 1 968.
4 Sah i l l ioÇ)Iu, "Bir Asırl ık Osman l ı Para Tari hi", s. 98- 1 1 7.
5 A. TabakoÇ) Iu, Gerileme Dönemine Girerken Osmanl1 Maliyesi, s. 6 1 -63.
6 TabakoÇjlu, Gerileme Dönemine Girerken, s. 59-63 yüzy ı l ı n i l k yarısı nda Kahire'den
l stanbu l'a gönderi len y ı l l ı k ödemelerin ayrınt ı l ı bir dökümünü vermektedi r; ayrıca
Show, The Financial and Administrative Development of Ottoman Egypt, s. 283-3 1 2.
de 20, hatta yüzde 30'a kadar çıku, arıcak uzun vadede, Kahire'nin parası
İstanbul'un kuruşuna bağlı kaldı .? 1 720'lerden 1 760'lara kadar, kuruş
gümüş içeriğinin yüzde 40'ını kaybederken, Kahire parasının gümüş içe
riği de onunla birlikte azaldı . Kuruş ve para arasındaki kur değeri sabit
kaldı . Bu iki para birimi Venedik dükası karşısında aynı oranda değer yi
tirdiler.8 Ancak, kuruş ile para arasındaki bu ilişki 1 760'larda koptu. Bu
tarihten sonra, Mısır'daki iktisadi ve mali bunalım nedeniyle, paranın gü
müş içeriği hızla geriledi ve kuruşun gümüş içeriğinin kırkta birinin yarısı
düzeyine kadar indi9 ( bkz. Tablo 1 1 . 1 ) .
Büyük gümüş kuruşlar ve kesirieri 1 769-70 yılında, Al i Bey'in yöneti
mi sırasında Kahire'de de üretilmeye başlandı . Bu uygulama yüzyıl sonu
na kadar devam etti . l0 Kahire'de darbedilen ilk kuruş yaklaşık 1 5 gram
ağırlığındaydı ve yüzde 3 1 ile 48 arasında gümüş içeriyordu . Bu durum
da, ilk Kahire kuruşlannın aynı yıllarda İstanbul'da basılan kuruşlardan
yüzde 40 ile 60 arasında daha az gümüş içerdiği anlaşılıyor. l l Kuruşlar
arasındaki fark, 1 789'da İstanbul'da gerçekleştirilen büyük tağşişten son
ra biraz azaldı . Napolyon'un M1sır'ı 1 798 'de işgali öncesinde, Kahire ku
ruşunun gümüş içeriği yine İstanbul'unkine yakın, ancak onun biraz al
tındaydı.
1 90 Mısır'ın altın sikkeleri de 1 8 . yüzyıl boyunca İstanbul'dakilere bağlı
7 ı kuruş 40 paraya eşit olduı:)u için, I stanbul i le Kahi re'nin standartları nın eşit olma
s ı , Kahi re parasının Istanbul kuruşunun kırkda biri kadar gümüş içermesi demekti.
Örneı:)in, ı 762'de Istanbul 'dan gönderi len Hatibzade Ahmed Aı:)a, Kahire'deki ince·
lerneleri nden sonra, yüzde 58 saflıkta ı 25 d i rhem gümüşten ı 000 para kes i l mesi ne
karar verd i . Bu standarda göre, Kahi re parası 0,23 gram gümüş içerecekti . S. Ber·
nard, Description de I'Egypte, C. XVI , Les Monnaies d'Egypte, 2. baskı , Paris, ı 825,
s. 47-48, a l ı ntıyı yapan S. Lachman, "The Coins Struck by A l i Bey in Egypt", The
Numismatic Circular 83 ( ı 975), s. 200. Aynı tari hlerde bir Istanbul kuruşu 6 di rhem
aı:)ırl ıı:)ındaydı ve yüzde 60 saf gümüş içeriyordu. Bu kuruşun kırktc biri 2,7 gram saf
gümüş içermekteydi; bkz. Tabi o ı O. ı .
8 Raymond, Artisans et Commerçants au Caire au XVIlle Siec/e, c. ı , s. 34-36.
9 Age., s. ı 7-52. Oysa, ı 7. yüzyı lda Mısır parası akçeden daha i stikrarl ıyd ı .
ı o ı 8. yüzyı lda Osmanlı lar' ın M ı s ı r üzerindeki denetimi iki kez tehl ikeye girdi v e her iki
olayda da, Kahi re'de üreti len sikkeler, deı:)i şen siyasal koşul ları hemen yansıttı lar.
ı 769'da, dönemi n Mısır val i s i Ali Bey ayaklanarak Mısır'ın baı:)ımsızl ıı:)ını i lan ett i .
Ancak, Istanbul i le giriştiı:)i mücadeleyi üç y ı l sonra kaybetti . Ayaklanma sırasında
üreti len sikkeler gerçi Osmanlı padişahı l l l . Mustafa'nın ( ı 757-74) adını taşıyordu,
ama üzerleri ne Ali Bey'i n adı da eklenmişti . Aynı biçi mde, Napafyon'un Mısır' ı i şga·
li s ı rası nda piyasaya sürülen sikkeleri n üzeri nde, Bonaparte'ı temsi l etmek üzere,
Arapça B harfi bul unuyordu. Lachman, "The Coins", s. ı 98-20 ı .
l l Raymond, Artisans et Commerçants, s. 33-34; Lachman, "The Coi ns", s. 1 98-20 1 ;
Krcuse ve Mishler, Standard Cata/ag o f World Coins, 2 1 . baskı, 1 994. Ayrıca, bkz.
Tablo 1 1 . 1 .
TABLO 1 1 . 1 : MISIR'IN PARASI, 1 690-1 798
Notlar
1 - Paranın gümüş içeriği yasal standardını yansıtmaktadır. Ancak dolaşımdaki sikkeler ge
nellikle daha h afi f ve daha düşük ayardaydılar. Saf gümüş içeriği açısından bakıldığında, yasal
1 91
standartlarla dolaşımdaki sikkeler arasındaki fark yüzde 20 ile 30 arasında değişmekteydi.
2- Sütun 5, paranın saf gümüş içeriği ile akçenin saf gümüş içeriği arasındaki oranı ver
mektedir. Akçenin gümüş içeriği 1 2 0 akçe = 1 kuruş hesabıyla Tablo 1 0 . 1 'den alırunışnr.
3- Sütun 7, İ stanbul akçesinin düka karşısındaki kur değerini, paranın düka karşısındaki
kur değerine bölerek bulunmuştur. Akçenin düka karşısındaki kur değerleri Tablo 1 0 . 1 'den
alınmışnr.
5- Elimizde paranın 1 9 . yüzyılın başlanndaki gümüş içeriğine ilişkin aynnnlı bilgi bu
lunmamaktadır. Ancak, paranın ve Mısır'da da basıtmaya başlanan kuruşun 1 806- 1 8 34 ara
sında Avusturya raleri ve Kahire'deki diğer Avrupa sikk.eleri karşısında hangi oranda değer
yitirdiği incelenince ( Cuno, The Pasha 's Peasants, Ek 2 ) , bunlann gümüş içeriklerinin o dö
nemde hızlı bir tağşiş geçirmekte olan İ stanbul kuruşunu yakından izlediği anlaşılıyor. Meh
med Ali Paşa'nın 1 8 34'te başlattığı para reformundan sonra, Kahire ve İ stanbul'un para
birimleri arasındaki bağlantı sona ermiştir.
Kaynaklar: Raymond, Artisans and Commercants, Cilt. 1 , s. 34- 52; Krause ve Mishler,
Standard Catalog of World Coins; ve Cuno, The Pasha's Peasants, Ek 2 .
13 ÖrneÇjin, paranın ta!)şişi ve bir büyük gümüş sikkeni n yoklugu nedeniyle, 1 8. yüzyı·
l ı n son çeyreÇji nde Mısır'da, riyal diye anı lan ve 90 paraya eşit kabu l edi len hayal i
bir hesap birimi yaygın olarak kullanılmaya başlandı . Raymond, Artisans e t Com
mercants, s. 39-40; ve K. Cuno, The Pasha's Peasants, Land, Society and Ecanomy
in Lower Egypt, 1 740- 1 858, Cambridge Un iversity Press, 1 992, s. 2 1 1 .
1 4 Walz, "Gold and Si lver Exchanges between Egypt and Sudan•, s. 3 1 1 -325.
15 Soh i l l ioglu, "Bir Asırl ık Osmanlı Para Tari hi", s. 1 1 2- 1 1 4.
1 6 S. Lachman, "The Eighteenth Century Egyptian Copper Coinage•, The Numismatic
Circular 86 ( 1 978), s. 238-239; Raymond, Artisans et Commercants, s. 20-25.
ile Arap yanmadasında rağbet gören Avusturya'nın Maria Teresa taleri
aldı . l 7
1 9 . yüzyılın başlarında, Napolyon 'un Mısır'ı işgalinden Mehmed Ali
Paşa'nın 1 8 34'te gerçekleştirdiği para reformuna kadar geçen süre, İstan
bul kuruşu için olduğu gibi, Mısır para birimi için de oldukça tirtınalı ve
sorunlu bir dönemdi . Bu dönemde basılan Mısır sikkelerinin gümüş içeri
ği hakkında elimizde ayrıntılı bilgiler yok. Ancak, Mısır parasının tağşişini
ve değer kaybını piyasada oluşan kur değerlerinden izlemek mümkündür.
istikrarlı bir sikke olan Maria Teresa taleri karşısında para, 1 798 ile 1 8 34
yıllan arasında değerinin yüzde 80'ini kaybetti, bir talerin kur değeri 1 50
paradan 800 paraya yükseldi . Bu değer kaybı, aynı dönemde İstanbul ku
ruşunun gösterdiği gerilemeden biraz daha az, ancak oldukça yakındır.
Ayrıca, değer kayıplarının zamanlaması da İstanbul'dakine çok benzemek
tedir. l S Anlaşılan, İstanbul ve Kahire hükümetleri arasında yaşanan siyasal
gerginliklere ve savaşa kadar uzanan çatışmalara rağmen, Kahire'nin para
ve kuruşu bu dönemde İstanbul'daki para birimini yakından izlemiştir. l9
Altın sikkelerde ise, Mehmed Ali Paşa'nın yönetimi 1 8 . yüzyılın zer-i
mahbublarını basmaya devam etmiş, ancak bunların hacmi sınırlı kalmıştır.
Mısır'ın reformcu valisi Mehmed Ali Paşa'nın 1 820'lerde ve 1 8 30'lar-
da bile bir yandan Osmanlı ordularıyla savaşıp onları yenerken, öte yan- 1 93
dan da para birimini İstanbul'unkine bağlı tutması , çok ilginç ve üzerinde
biraz daha durmaya değer bir gelişmedir. Aradaki parasal bağlantının sür
mesinde iki bölge arasındaki ticari bağlantıların gücü önemli rol oynamış
olmalıdır.20 Ayrıca, İstanbul kuruşunun hızla tağşiş edilmesi ve değer yi
tirmesinin Mehmed Ali Paşa'nın da işine geldiğini, kendisine ek mali gelir
sağlamak için çok uygun bir tirsat yarattığını ve bu nedenle de Mısır'ın
İstanbul'daki tağşişleri izlediğini düşünebiliriz.2 1 Çünkü Kahire'deki yö-
ı7 Raymond, Artisans et Commerçants, s. 20-25; Maria Teresa talerleri 20. yüzy ı l ı n or
talarına kadar Avusturya'da üreti lerek Arap yarımadası ve çevresi ne ihraç edi lmiş
tir. M. R. Broome, "The 1 780 Restrike Talers of Maria Theresia", The Numismatic
Chronicle, Seventh Series 1 2 ( ı 972), s. 22 ı -245; ayrıca C. Carriere, "Reflexions sur
le Probleme des Monnaies et des Metaux Precieux en Mediterranee Orientale".
ıs Cuno, The Pasha's Peasants, s. 2 1 2.
ı 9 1 9. yüzy ı l ı n başlarında paranın gümüş içeriğ i ndeki hızlı düşüş için bkz. Cuno, The
Pasha's Peasants, Ek 2, s . 2 ı ı -2 1 5. Poranın standartları konusunda I stanbu l 'dan
Kahi re'ye gönderi len uyarılar bu dönemde de devam etti; bkz. BOA, H . H . 27647 ve
27734.
20 Mısır'da bulunan nümizmatik katalog ve koleksiyonlardan bu dönemde Istanbul sik
keleri nin Mısır'da yaygı n olarak tedavül ettiği anlaş ı lmaktadır. F. Sultan, Le Monnaie
Egyptienne, Libraire Nouvelle de Droit et de Jurisprudence, Paris, 1 9 ı 4, s. 34-45.
2ı Mehmed A l i Paşa'nın vergi ve tarımsal artığın üreticilerden al ınmasına i l işkin diğer
uygulamaları için, bkz. Cuno, The Pasha's Peasants, s. ı 2 ı - ı 46.
nerim de askerlere, devlet memurlanna ve pamuk üreticilerine tağşiş edil
miş sikkelerle ödeme yaparak ek gelir sağlıyordu.
Mehmed Ali Paşa reform sürecinde İstanbul'dan birkaç adım önde ol
duğu için, para konusunda Avrupa'dan ilk uzmanlan getirten de o oldu .
Gelen uzmanların tavsiyeleri ve belki de baskılanyla Mısır 1 8 34'te, Os
manlılardan on yıl önce , çift metalli para düzenine geçti .22 Birinci Dünya
Savaşı 'na kadar Mısır tağşişe başvurmamış, altın ve gümüş sikkelerin stan
dartları değiştirilmeden korunmuştu .23 Bir başka deyişle, 1 8 34 yılından
itibaren Mısır hükümeti ek mali gelir sağlamak amacıyla tağşişe başvur
maktan vazgeçmişti . Ancak, mali sorunlar sürdüğü için, 1 860'lardan iti
baren hem bütçe açıklarını kapatmak hem de yatırımları finanse etmek
için, Mısır Avrupa finans piyasalarında tahvil satarak borçlanmaya başladı .
İstanbul örneğine benzer biçimde, Mısır'da da bu süreç yirmi yıl içinde
mali iflas ve ülkenin Avrupa denetimi altına girmesiyle sonuçlandı .24 Mı
sır'da üretilen sikkeler Birinci Dünya Savaşı'na kadar Osmanlı padişahlan
nın adını taşımaya devam etti .
TUNUS RIYALl
1 705 yılında, yirmi yıl kadar süren bir iç savaştan sonra, yeniçeri ağası
1 94 Hüseyin Bin Ali, Tunus'u iki yüzyıldan daha fazla bir süre yönetecek olan
yeni bir hanedan kurdu. Padişah da kendisini tanıyarak ona beylerbeyi
unvanını verdi . İstanbul'un Tunus'un yönetimi üzerinde daha fazla söz
sahibi olmak için başlattığı girişimler 1 7 1 5 'te başansızlıkla sonuçlandık
tan sonra, Osmanlı devleti bu uzak eyaletin yönetimini yerel güçlere bı
rakmak, bu güçlerin bağlılık ifade ve vaadleriyle yerinmek zorunda kaldı .
Mısır her yıl merkeze önemli miktarda ödeme gönderirken, Trablus, Tu
nus ve Cezayir'in böyle bir yükümlülükleri yoktu . Ara sıra padişaha ve
başkentteki nüfuzlu kişilere gönderilen hediyeler dışında, bu eyaletlerin
merkezi hazineye düzenli ödeme yapmalan beklenmiyordu.25
sonra, bir riyal değerindeki ilk sikke 1 766 yılında piyasaya sürüldü .28
Tunus, büyük gümüş sikkelere geçiş süreciyle birlikte, İstanbul ile 1 7 .
yüzyılda kesilen parasal bağlantılannı yeniden kurmaktaydı . B u dönemde
Tunus darphanesinde hazırlanan riyal sikkelerinin görünümü ve üzerlerin
deki ifadeler, İstanbul'da I l . Mustafa ( 1 69 5 - 1 70 3 ) ve I I I . Ah med'in
( 1 703- 1 730) saltanatlan sırasında hasılınaya başlanan büyük gümüş sikke
lerinin aynıydı . Bu sikkelerin tasarımlannın İstanbul'dan gönderilmiş olma-
26 Üreti len altın sikkeleri n hacmine bakılacak olursa, ı 8. yüzyı lda Tunus'a Sahra'nın
güneyi nden gelen altın m i ktarı n ı n s ı n ı r l ı ka l d ı Çj ı anlaş ı l ıyor. Bu dönemde Tunus
darphanesi daha çok gümüş ve bakır sikke üretmekteydi . A. Feni na, "Les Monnaies
de la Regence de Tuni s sous les Husaynides, Etudes de Numismatiques et d'Histo
i re Monetai re ( ı 705- ı 89 ı )", yayımlanmam ış doktora tezi, Universite de Paris-Sor
bonne ( ı 993).
27 Aradaki i l işkinin koparı lmasının önem l i bir nedeni, Akdeniz havzasında l spanyol re
o/in i n giderek kıtlaşmasıyd ı . S. Boubaker, " Le Transfert des Capitaux entre I'Empire
Ottoman et I'Europe: Uti l i sation de la Lettre de Change o Smryne ( ı 760- ı 772)", Re
vue d'Histoire Maghrebine 2 ı /75-76 ( ı 994), s. 57-58.
28 Feni na, "Les monnaies•, s. 275-294; S. Sebag, "Les Monnaies Tunisiennes au XVI Ie
Si�cle", Revue des Etudes du Monde Musulman en Mediterranee, No. 55-56, Viifes
au Levant, Hommage d Andre Raymond, ı 990, s. 257-265; J . Farrugia de Candia,
"Monnaies Husseinites, ı 705 o ı 782", Revue Tunisienne 2 ı ( ı 935), s. ı 5-36.
TABLO 1 1 .2: TUNUS RIYALININ GÜMÜŞ IÇERIGI, 1 725-1 881
1 96 Grafik l l . l
İstanbul, Kahire ve Tunus'taki Para Birimlerinin
Gümüş İçerikleri, 1 700- 1 8 5 0
18
16
14
12
10
�c.:ı Tunus riyali
8
4
...
o
1 680 1 700 1 720 1 74 0 1 760 1 780 1 800 1 820 1 840 1 860
sı mümkündür. İstanbul'da üretilen kuruşların görünümleri 1 8 . yüzyılın
geri kalan bölümünde bir hayli çeşitlilik gösterdiği halde, Tunus darphane
si aynı tasanmla sikke üretimini 1 9 . yüzyılın başlarına kadar sürdürdü.29
Riyal sikkelerinin görünümü İstanbul kuruşuyla aynı olmakla beraber,
gümüş içerikleri kısa ve orta vadede kuruştan bağımsız bir çizgi izledi .
Tunus riyali piyasaya sürüldükten sonraki ilk on yıl içinde önemli boyut
larda değer kaybına uğradı. 1 72 5 - 1 760 arasında, riyal gümüş içeriğinin
yüzde 60'ını kaybetti . Kuruş ise bu dönemde daha istikrarlıydı, gümüş
içeriğinin yüzde 30'unu kaybetmişti . Tunus'un bir riyallik ilk sikkesi III.
Mustafa döneminde ( 1 75 7 - 1 774 ) piyasaya sürüldüğünde, 1 5 ,2 gram
ağırlığındaydı ve yüzde 39 ya da toplam olarak 5 ,9 gram gümüş içeriyor
du . İstanbul kuruşu ise aynı yıllarda 1 2 ,9 gram gümüş içermekteydi. Ri
yal 1 760'lardan 1 8 1 0 'lara kadarki yarım yüzyılda istikrarlı kaldı. Ancak
daha sonra, yine değer kaybetmeye başladı . 1 8 1 0 - 1 8 30 arasında gümüş
içeriğinin üçte birini daha kaybetti . 1 8 3 0 yılına gelindiğinde riyalin gü
müş içeriği 1 72 5 yılındaki düzeyinin yüzde 22 'sine inmişti . Bu kısa ve or
ta vadeli hareketler sonucunda, riyalin 1 700- 1 8 5 0 dönemindeki toplam
değer kaybı, İstanbul ve Kahire'deki para birimlerinin değer kaybından
çok farklı değildir. Bir başka deyişle, Tunus ile İstanbul veya Kahire ara-
sında, para standartlarına ilişkin resmi bir bağ olmamasına karşın, üç para 1 97
biriminin uğradığı toplam tağşiş oranı birbirlerine çok yakındır ( bkz .
Tablo 1 1 .2 ve Grafik 1 1 . 1 ) .
İstanbul yönetiminin Tunus riyalinin standartlarını etkilerneye çalıştı
ğına dair şimdiye kadar İstanbul arşivlerinde veya Tunus darphane kayıt
larında bir kanıt bulunamamıştır. Riyalin tağşişi ve değer kaybının ardın
daki nedenler henüz yeterince aydınlatılmamış olmakla birlikte , İstan
bul'un deneyimi bizlere mali nedenlerin öne çıktığını gösteriyor. Ancak
bu soruyu daha yeterli yanıtıayabilmek için Tunus'taki mali ve parasal ko
şulları daha iyi incelemek gerekiyor.30
Altın sikkelere gelince, 1 8 . yüzyılın ilk yarısında Tunus darphanesinde
üretilen altın sikkeler, İstanbul ve Kahire'de üretimleri 1 690'larda durdu
rulan sultanileri izlemeye devam etti . 3 l Ancak, Tunus'ta basılan sultaniler
ve yarım sultaniler 1 7 . yüzyılda Akdeniz'in doğusunda basılan sultanile
rinden daha az altın içeriyordu. 1 8 . yüzyıl Tunus sultanilerinin altın içe-
19 Feni no, •Les monnoies•, s. 275-425; Sultan, Coins of the Ottoman Empire, c. 1 , s.
2 1 3-333.
30 A. Feni no, •Fausse Monnoie et Foux-Monnoyeurs dans lo regence de Tunis sous les
Husoynides", Abdeljel i l Temi m i (ed.), Actes du ler Cangres International sur le Cor
pus d'Archeologie Ottomane, FTERSI, Zoghouon, 1 997, s. 3 1 -56.
31 Fen i na, "Les Monnoies•, s. 275-425; ve Kocoer, Osmanlı Altm Para/an, s. 1 1 2- 1 44.
rikleri, aynı dönemde İstanbul ve Kahire'de basılan zer-i mahbublan izle
miş olabilir. Nitekim, yüzyılın ikinci yansında Tunus'ta üretilen altın sik
keler de artık zer-i mahbub olarak anılmaktaydı . 32 Ancak bu sikkelerin
üretim miktarlan, özellikle Cezayir ile karşılaştınldığında, sınırlı kalmış
tır.33 Tunus'un altın sikkeleri Akdeniz ticaretinde kullanılmakta ve Avru
palı tüccarlar tarafindan Doğu Akdeniz' e taşınmaktaydı . 34
Kare biçimindeki küçük gümüş nasriler, Tunus'ta 1 8 . yüzyılın soruanna
kadar düzensiz de olsa hasılınaya devam etti . Ayrıca bourbe, fiilus ve kafti
adlanyla anılan çeşitli bakır sikkeler de yüzyıl boyunca piyasaya sürüldü. Av
rupa sikkeleri arasında Venedik dükasına ek olarak, İspanya'nın sekiz reallik
parçası daha çok Batı Akdeniz, Cezayir ve Tunus'ta kullanılırken, Hollanda
taleri daha çok Trablus ve Doğu Akdeniz'de tedavül etmekteydi .35 1 8 . yüz
yılda Tunus'ta Fas sikkeleri de kullanılmaktaydı ( bkz . Resim 3 1 ) .
1 847 yılında, Mehmed Ali Paşa'nın Mısır'da benzeri bir adımı atma
sından on üç, İstanbul'dan da üç yıl sonra, Tunus da çift metaili para dü
zenine geçti . Bu değişiklik sürecinde, hem İstanbul hem de Tunus, Meh
med Ali Paşa örneğinden etkilenmişlerdir. Ancak, üç merkezin de hemen
hemen aynı zamanda çift metaili para düzenine geçişinde uluslararası ku
rumsal, siyasal ve iktisadi haskılann da çok önemli rol oynadığının altını
1 98 çizmek gerekir. Tunus'un altın ve gümüş sikkeleri için benimsenen yeni
standartlar da, Kahire ve İstanbul 'da olduğu gibi, Birinci Dünya Savaşı'na
kadar değiştirilmemiştir. 36
Bir yandan mali sorunlar, öte yandan da Fransa'nın artan baskısı nede
niyle, Tunus hükümetinin para politikalan 1 847'den sonra bağımsızlığını
büyük ölçüde kaybetti. Tunus'ta Avrupa ülkelerinin temsilcilerine danışıl
madan hiçbir önlem alınamaz oldu . Örneğin, hükümet yeni bir banka aç
mak veya kağıt para basmak istediğinde, yabancı tüccarlann ve Fransa hü
kümetinin protestosuyla karşılaşıyordu. İstanbul ve Kahire'de olduğu gibi,
bütçe açıklan dış borçlarla kapatılmaya çalışılınca, hızla artan borçlar öde-
karşın, yerel olarak dinar adı da verilen sultaninin ağırlığı sürdü . Yüzyılın
ikinci yarısında bir Cezayir sultanisi bir buçuk Cezayir zer-i mahbubu de
ğerindeydi39 ( bkz. Resim 36 ) .
1 7 . yüzyılda ve 1 8 . yüzyılın başlarında Cezayir'de İspanyol, İtalyan ve
diğer Avrupa sikkelerinin yanısıra Fas ve Portekiz sikkeleri de tedavül et
mekteydi . İspanya'nın sekiz reallik sikkesi bunlann içinde en önemlisiydi.
1 7 1 4 yılında Tunus'ta bir para reformunun yapılması ve büyük gümüş
sikkelerin hasılınasına koşut olarak, Avrupa kaynaklan Cezayir'deki yöne
timin 1 7 l O'lann ikinci yarısında batlaka adı verilen daha büyük gümüş
sikkeler üretmeye başlarlığına işaret ediyor.40 1 730'larda bir altın sultani-
41 T. Shuvo l , Lo Vi/le d'Aiger vers lo fin du XVII/e Siecle, Population et Codre Urbain,
CNRS Editions, Paris, 1 998, s. 3 1 -32 .
42 Schoendl i nger, Osmonische Numismotik, s. 1 20- 1 40; Krcuse ve Mishler, Standord
Cotolog of World Coins.
43 Ölçer, Sulton ll. Mahmud, s. 64-76.
44 Abun-Nosr, A History of the Moghrib, s. 1 93-205; Montron, L 'Empire Ottomon.
para dahil çeşitli gümüş silckderi piyasaya sürdüler. Yüzyılın ortalanndan
sonra Trablus'ta Cezayir'in riyal bucusu gibi yeni silckeler üretildiyse de,
bölgede İstanbul kuruşunun ağırlığı artmaya başladı . İstanbul kuruşu ve
5 paradan 30 paraya kadar uzanan kesirleri , Trablus'ta ilk kez I. Abdül
hamid döneminde ( 1 774- 1 789 ) basıtmaya başlandı. I I I . Selim döne
mindeki büyük tağşiş sonrasında, İstanbul'da basılan yeni ve daha bü
yük değerdeki gümüş silckeler, Trablus'ta da üretildi . Bu konudaki arşiv
kanıtları henüz bulunmamış olsa da, söz konusu silckderin tasarımları
veya örneklerinin ya da bunlarla ilgili talimatların İstanbul'dan gönderil
diğini tahmin ede biliriz45 ( bkz . Resim 29 ) . İstanbul kuruşunun I I .
Mahmud dönemindeki ( 1 8 08 - 1 8 3 9 ) hızlı tağşişi sırasında, Trablus'ta
da beş farklı dizi kuruş ve kesirieri üretildi . Daha da ilginci, I I . Mahmud
döneminde İstanbul'da çok hızlı bir tağşiş süreci yaşanırken, imparator
luk içinde bakır silckeler dahil en fazla silcke çeşidi, Trablus darphanesin
de üretilmişti .
l 8 30'larda Trablus kuruşunun ağırlığı 1 6 gramdan l O grama inerken,
silckderin gümüş içeriği de daha istikrarlı kalabilen Tunus riyalini değil,
İstanbul ve Kahice 'de hızla değer kaybeden kuruşları izledi .46 l 8 3 5 'te
doğrudan Osmanlı yönetimine geçmeden önceki dönemde, Trablus'taki
kuruşun hızla değer kaybetmesinin nedenleri hakkında henüz yeterli bilgi
sahibi değiliz. Trablus'taki tağşişlerin ardında, Avrupa devletlerinin baskı
sı altında korsanlıktan elde ettiği gelirleri azalan yerel hükümetin mali so
runları olabileceği gibi, yerel kuruşun İstanbul kuruşuna bağlanmış olma
sı veya her iki neden de olabilir.47 l 8 3 5 'te doğrudan Osmanlı yönetimi
kurulduktan sonra, yerel darphane kapatıldı ve 1 9 1 1 'de vilayet Osmanlı
İmparatorluğu'ndan ayrılana kadar, Trablus'ta İstanbul , Kahire ve Tu
nus'tan gelen silckelerle çeşitli Avrupa silckeleri kullanıldı .
KlRlM
45 Bu zor dönemde üreti len sikkelerin ağırlık ve ayarlarının, I stanbul 'da üreti len ve tağ·
şişler nedeniyle hızla deği şen standartları izleyip izlemedikleri bel l i değ i ldir.
46 K. M. MacKenzie, "Cains of Tri pol i : Fertile field of study", World Coins, Eylül 7
( 1 983), s. 1 04· 1 07; ve K. M. MacKenzie, "Coi ns struck in the name of Sultan Selim l l l
a t the Tripali Mint, 1 789- 1 795", Journal o f Turl<ish Studies 1 3 ( 1 989), s. 1 07- 1 1 4; Öl
çer, Sultan ll. Mahmud, s. 92- 1 1 O; Krcuse and Mishler, Standard Catalog of World
Coins.
47 S. Lachman, "The s i l ver coins of Trablus Gharb towards the end of the Qaraman l ı
rule•, The Numismatic Circular 87 ( 1 979), s. 240·4 1 , birinci nedeni savunmaktadır;
Ölçer, Sultan ll. Mahmud, s. 92- 1 1 O ise ikinciyi öne çıkarmaktadır.
da uğradıklan askeri yenilgiler, hanlık üzerindeki Rusya baskısını artırrnış
n.4B 1 774 yılındaki Küçük Kaynarca antiaşması ile hanlığın statüsü özerk
likten tam bağımsızlığa geçmiş ve bundan dokuz yıl sonra, Kırım Rusya
tarafından işgal edilmiştir.49 Kırım'ın Osmanlı para düzeni ile yüzyıllardır
süregelen, özerk fakat İstanbul'un etkilerine açık olarak özetlenebilecek
özel ilişkisi de 1 774 yılında sona erdi. Yine de, dokuz yıllık bağımsızlık
döneminde yeni devletin parasal uygularnalan ve piyasaya sürülen kırım
sikkelerinin özellikleri, bize Osmanlı dönemindeki uygularnalann niteliği
ve simgesel boyutlan hakkında çok ilginç ipuçları sağladığı için, bu kısa
dönem de incelenmeye değer.
Kınm Hanlığı 1 774'e kadar haniann adlarını taşıyan küçük gümüş ak
çeye dayalı para düzenini sürdürdü. İstanbul'daki para birimiyle resmi bir
bağiann kurulmuş olmasa da, 1 6 . ve 1 7. yüzyıllarda Kırım akçesi, İstan
bul akçesi gibi, ancak ondan biraz daha yavaş olarak, değer kaybetmeye
devam etti . 1 8 . yüzyıla gelindiğinde, Kırım akçesi arnk 0,3 gram ağırlı
ğında çok küçük bir sikkeye dönüşmüştü . Bu nedenle, en büyüğü aln ak
çelik olmak üzere akçenin katlarını oluşturan daha büyük sikkeler piyasa
ya sürülmeye başlandı .50 Ayrıca, bir akçe ve daha küçük değerlerdeki ba
kır sikkeler de kullanılıyordu. Haniann Osmanlı döneminde kendi adlan
na alnn sikke darbetmemiş olmaları, Kırım 'ın özerk ancak tam bağımsız
olmayan statüsünden kaynaklanıyordu. Altın sikkelerin yokluğunda, gü
müş ve bakır sikkeler ekonomi ve ticaretin taleplerini karşılayamadı . Bu
nedenle Lehistan'ın zolotası, İspanyol sekiz reali ve Hollanda taleri gibi
büyük gümüş Avrupa sikkeleri hanlık içinde yaygın olarak kullanılıyordu.
Bağımsız Kırım devleti, 1 774 yılından itibaren kuruşu temel para biri
mi olarak kabul edip büyük gümüş sikkeler basmaya başladı. Kırım kuru
şu 5 dirhem ya da 1 6,0 gram ağırlığındaydı ve 5 ,6 gram kadar saf gümüş
içermekteydi . Bu miktar, İstanbul kuruşunun içerdiği gümüşün yüzde 5 5
alnndaydı .5 l 1 780'lerin başında, Rusya'nın yeni devletin bağımsızlığına
sona vermesinden sadece birkaç yıl önce, en son han Şahin Giray, hanlı
ğın tarihinde ilk kez olarak kendi adına alnn sikke bastırmaya başladı . 52
53 Osmanl ı larının çift meto i l i düzene geç i şleri Bölüm 1 3'te tartışılıyor. Çift meto i l i dü·
zene geçmesi için, Mısır hükümeti üzeri nde yaratı lan baskı lar için bkz. A l leoume,
" Lo pol itique monetoi re".
ON İKİNCİ BÖLÜM
EN B ÜYÜ K TAGŞiŞ
"Para pul oldu"
Deyim
II. Mahmud'un saltanatı, merkezi devlet için çok güç bir dönemdi .
Bu otuz yıllık sürede devlet bir dizi ayaklanma, milliyetçi devrim ve savaş
lada karşı karşıya kaldı . Balkanlar ve Anadolu'da ayanın öncülük ettiği
pek çok ayaklanma bastınlırken, Sırp ve Yunan devrimleri bu toprakların
imparatorluktan ayrılmasıyla sonuçlandı. Rusya ( 1 8 06- 1 8 1 2 ve 1 82 8 -
1 829 ) , İran ( 1 820- 1 82 8 ) ve Mısır'la ( 1 83 1 - 1 8 3 3 v e 1 8 38- 1 839) girişi
len savaşlar ise maliye için hepsinden daha ağır sorunlara yol açtı .
Bu dönemde merkezi devleti güçlendirmeyi amaçlayan reform çaba
lan da hız kazanmıştı . Askeri reform süreci daha önce, Il. Selim'in salta
natı sırasında ( 1 789- 1 807) başlamış, ancak yeniçeri) erin muhalefeti ne
deniyle fazla ilerleyememişti. 1 826 yılında Yeniçeri Ocağı 'nın kapatılma
sından sonra, Batılı modele göre kurulan yeni ordu hızla büyüdü . Ni
zam - ı Cedid askerlerinin sayısı, yüzyıl başlarında sadece 2 binden
1 8 30'lann sonlannda 120 bine tırmandı . ! Yeni bir ordunun hızlı geniş
leme sürecinin maliye için büyük sorunlar yarattığı açıktır. 1 8 . yüzyıldan
1 840'lara kadar, merkezi devlet bütçelerinin yaklaşık yarısı askeri harca
m alara gitmekte, bu oran savaş dönemlerinde çok daha yükseklere çık
maktaydı .2
Merkezi devletin gündemindeki bir diğer önemli hedef de bürokrasi
nin yeniden örgütlenmesiydi . I l . Mahmud'un stratejisi başkent ve taşra
daki ara kademeleri zayıflatarak veya bir bölümünü ortadan kaldırarak
merkezin gücünü artırmaktı . Böylece reform hareketi 1 820'lerden itiba
ren ordudan yönetim, adalet, eğitim ve diğer alanlara doğru genişlerken,
kaynak ihtiyacı da hızla büyüdü . Bu dönemin bütçelerine ilişkin olarak
elimizde ayrıntılı veriler bulunmamaktadır. Ancak son yıllarda Yavuz Ce
zar'ın yaptığı araştırmalar, merkezi devletin harcamalarının, enflasyon
dikkate alındıktan sonra, 1 8 . yüzyılın sonlannda 1 8 milyon kuruş ya da 2 205
S. J . Show ve E . Kuran Show, History of the Ottoman Empire and Modern Turkey, c.
ll, 1808- 1 975, Cambridge University Press, 1 977, s. 1 -54.
2 Y. Cezar, Osmanl1 Maliyesinde Bunailm ve De{)işim Dönemi: XVIII. yy. dan Tanzi
mat'a Mali Tarih, Alan Yayıncıl ık, Istanbu l , 1 986, s . 244-280.
3 Bu veri ler, devletin gel i rleri n i n ve harcama ları n ı n toplam üretim içi ndeki pay ı n ı n
1 770'1erden 1 840' 1ara kadar bir hay l i yükseldiğine, belki d e iki katına çıktığına işa
ret ediyor. Cezar, Osmanli Maliyesinde Bunalim, s. 279-28 1 , 299-30 1 .
4 Cezar, Osmanli Maliyesinde Bunalim, s. 235-30 1 .
li bir örgütlenme olmadığı için, devlet gelirlerini güçlü yerel kesimlerle
paylaşmak zorunda kalıyordu . Ancak, l 820'lerden itibaren merkezi dev
let, başkentteki yüksek düzey bürokratlar ve büyük sermayedarlarla taşra
daki ayan arasındaki güçlü koalisyonu zayıflatmaya başladı . Böylece vergi
toplama süreci üzerinde daha fazla etkinlik kurulmaya, merkezde topla
nan vergi gelirleri artmaya başladı . Ancak harcamalar da enflasyondan
hızlı artıyordu . Bu durumda merkezi devlet, 1 8 . yü zyılın soniariodan
l 840'lara kadar, iç borçlanınada yeni yöntemler geliştirmeye de büyük
önem vermek zorunda kaldı .
IÇ BORÇLANMA N I N EVRIMI
1 800 1 2 ,6 54 5 ,9 15
1 808 1 2 ,8 46,5 5 ,9 19
1 809 9,6 46,5 4,42 20,5
1810 5,13 73 3 ,74 1 9,8
1818 9,6 46,5 4,42 29
1 820 6,4 1 46 2,95 35
1 822 4,28 54 2,32 37
1 828 3 ,20 46 1 ,47 59
1 829 3,10 22 0,72 69
1831 3 ,00 1 7,5 0,53 80
1 8 32 2,14 44 0,94 88
1 8 39 2,14 44 0,94 1 04
1 844 1 ,2 8 3 ,3 1 ,0 ı ıo
1 8 70 1 ,2 83,3 1 ,0 ı ıo
208 Nodar
1 - Bkz. Tablo 1 0 . 1 ve 1 0 .2'nin notlan .
2- 1 844 tarihli Tashih-i Sikke işlemiyle 1 00 gümüş kuruş 1 altın liraya eşit kabul edildi
ve altın ile gümüş 1 5 ,09 oranı üzerinden birbirlerine bağlandı . Bu tarihten sonra Osmanlı
altın ve gümüş sikkelerinin standartlan değişmemiştir. Aynntılar için bkz . Bölüm 13 ve Tab-
lo 1 3 . 1 .
Kaynaklar: Krause and Mishler, Standard Catalog of World Coins; Sass, "The Silver
and Billon Coins"; Ö lçer, Sultan Il. Mahmud, Sultan, Coins of the Ottoman Empire, s . 2 I 3-
97; İsmail Galib, Takvim-i Meskukat-ı Osmaniye, Panzac, "La piastre et le cyclotron"; ve Is
sawi, The Economic History of Turkey, s. 327- 3 1 .
1 787- 1 792 savaşı sırasında devlet Osmanlı tarihinde ilk kez olarak bir
yabancı ülkeden, Fransa, İspanya veya Hollanda'dan borç almayı da dü
şündü . Hollanda devleti 1 789 yılında verdiği yanıtta borç veremeyeceğini
belirtmekte ve Osmanlıları özel sektörle ilişki kurmaya çağırmaktaydı . I O
Ancak Fransız Devrimi'nin Avrupa'da yarattığı güçlükler ve Osmanlılann
da fazla istekli olmamaları nedeniyle bu olasılık daha fazla izlenmedi . Bir
diğer öneri de Müslüman ülke olması nedeniyle Fas'tan borç almaktı . An-
• Vakıflar
1 00
·'" f·
• •
•• • •
·
50 . ... ..
30
••
., ..
�
•••
·-··· -·
.. . .
10
,..." : .• .
cak kısa bir süre sonra, bu devletin Osmanlılara borç verecek durumda ol
madığı anlaşıldı . Mali bakımdan güçlüklerle dolu bu dönemde devlet,
olağanüstü savaş vergileri ve devlet hizmeti sırasında zengin olmuş kişile
rin mal varlıklannın daha sık müsadere edilmesi yoluyla da ek gelir sağla
mıştı . l l
Son yıllarda Osmanlı iç borçlanma yöntemleri üzerinde bir hayli araş
tırma yapıldı . Ancak, Osmanlı iç borçlanma yöntemlerinin yukanda özet
lenen evrimi ile, 1 7. ve 1 8 . yüzyıllarda Avrupa'daki maliye kurumlarının
evrimi arasındaki ilişki henüz incelenmemiştir. Oysa Osmanlı ile Avrupa
kurumlarının evrimleri arasında oldukça çarpıcı benzerlikler vardır. Bu
nedenle, vergi toplama ve iç borçlanınayla ilgili kurumların tarihine, Av-
25 Daha önce 1 7. yüzyı lda yaşanan ve akçeni n istikrorsızl ıı;ıındon koynaklanan para
i kamesi süreci için, bkz. 8. Bölüm, s. 1 49- 1 56.
26 Bu dönemde kolpazanl ık örnekleri ve kalp sikkelerin tedovülü için, bkz. BOA H . H . .
5254 1 /A, 52563, 27644, 48486, 48487, 48488, 24243 and C . D . 1 8 1 6, 1 472 v e 1 8 1 8.
27 Cezor, Osmanli Maliyesinde Bunalım, s. 79-89, 1 33-35 ve 239-24 1 .
28 Daha önceki dönemlerde yen i çeri leri n ve toı:!şi şe karşı çıkan diı;ıer kentl i kesimleri n
direniş ve ayaklanmaları için, bkz. Bölüm 3 ve 8, s. 6 1 -63 ve 1 54- 1 56.
Ancak, muhalefetin etkinliğini yalnızca başkentteki ayaklanmalann sa
yısı ya da sıklığıyla ölçmernek gerekir. Tarihçi E . P . Thompson'un 1 8 .
yüzyıl İngiltere'sinde, sokak kalabalıklannın ahlaki iktisat anlayışianna iliş
kin olarak ekmek gösterilerini incelerken altını çizdiği gibi, uzun vadede,
ayaklanma olabileceği tehdidi de ayaklanmanın kendisi kadar etkili olabi
lir. Başkentte tağşiş karşıtı kesimlerin varlığı ve birlikte hareket etmeleri
olasılığı, özellikle banş dönemlerinde devletin tağşişlere daha sık başvur
masına karşı caydıncı rol oynamıştır.29
Tağşişlerin devlete sağladığı yararlar ve yarattığı maliyetler hakkında
oluşturduğumuz bu denkleme, savaşlan da katmak gerekir. Çünkü savaş
lar, bir yandan devletin kaynak yaratma gereksinimini hızla artınrken, öte
yandan da halkın olağanüstü önlemleri kabul etme eğilimini yükseltiyor
du . Bu nedenle, ek gelir bulma ihtiyacı arttıkça, devlet kutsal savaş tema
lannı gündeme getiriyordu. Piyasaya sürdüğü düşük standartlı sikkelere
veya hazine kağıtlarına cihadiye adını vererek, bunlann halk tarafindan
daha kolay kabul edilmesini sağlamaya çalışıyordu.
III . Selim ve Il. Mahmud'un saltanatlan sırasında devlet, yeniçerilerin
ve diğer kentli kesimlerin muhalefetinin yarattığı sınırlarnalann bilincin
deydi . Saltanatının erken aşamalanndan itibaren I l . Mahmud, reformlan
nın önünde en önemli engeli oluşturan Yeniçeri Ocağı'nı kapatmak için
uygun bir firsat anyordu . 1 826 yılında Vaka-yı Hayriye olarak adiandın
lan hamle sonucunda Yeniçeri Ocağı kapatıldıktan sonra, tağşişlerin
önündeki en önemli engel de ortadan kalkmış oldu . Bu olaydan sadece
iki yıl sonra, yine bir savaş ortamında devlet, Osmanlı tarihinin en büyük
tağşişini başiatacak ve dört yıl gibi kısa bir süre içinde, kuruşun gümüş
içeriğini yüzde 79 düşürecektir.
Devletin gelirleri açısından bakıldığında, dönemin gözlemcileri 1 828-
1 8 3 1 tağşişlerini çok başarılı buldular. Bu başarıda en büyük pay da sar
raflar Janeasından yükselerek, padişah tarafından Darphane -i Amire'nin
başına getirilen Ermeni sarraf Artin Kazaz'a verilmekteydi. Kazaz, aslında,
1 8 . yüzyılın ikinci yansından 1 840'lara kadar Darphane-i Am ire'yi yöne
ten bir dizi Ermeni sarraftan sadece biriydi. Yaşam öyküsünü anlatan ça
lışmalardan birinde , 1 828 -29 Rus savaşı sırasında dönemin sadrazamının
bakır sikke bastırmak istediği, ancak Kazaz'ın sikkelerin içinde hiç olmaz
sa bir miktar gümüş olması gerektiği konusunda padişahı ikna ettiği anla
tılıyor. Bu karar alındıktan sonra, Kazaz çok büyük miktarlarda beş ku-
29 E. S. Thompson, "The Moral Economy of the British Crowd i n the E ighteenth Cen
tury•, Post and Present 50 ( 1 97 1 ), s. 76- 1 35.
ruşluk bastırdı .30 Kazaz'a göre sikkelerde bir miktar gümüş olursa, bunla
rın halk tarafindan kabul edilmesi kolaylaşacağı gibi, devlet gelecekte yine
tağşişe başvurarak ek gelir sağlayabilecekti .31
1 828 sonrasındaki tağşişlerin ilginç bir yanı da, dönemin darphane ka
yıtlarını kullanan gözlemcilerin devletin bu işlemlerden sağladığı mali geli
ri hesaplamalarıdır. Bu hesaplara göre, I l . Mahmud'un 22. ile 2 5 . saltanat
yıllan arasında (yaklaşık 1 828- 1 8 3 1 ), Darphane-i Am ire 23 milyon· adet
beş kuruşluk sikkeyi gümüş içeriklerini azaltarak, I l . Mahmud'un sekizinci
sikke dizisi piyasaya sürmüştü . Masraflar çıktıktan sonra, devlet bu işlem
den yaklaşık 39,7 milyon kuruş kazandı . Saltanatın 2 5 . ve 26. yıllarında
ise, buna ek olarak 245 milyon kuruşluk yeni ve gümüş içerikleri daha da
azaltılmış sikke , dokuzuncu dizi olarak piyasaya sürüldü. Bu işlemin de
devlete net 1 1 9 milyon kuruş gelir sağladığı hesaplanmıştır. Savaş bittik
ten sonra, saltanatın 26. ile 32. yılları arasında da darphane 1 37,8 milyon
değerinde yeni sikkeleri onuncu dizi olarak piyasaya sürdü . Ancak mali ko
şulların düzelmesi sayesinde, bu sikkelerin gümüş içeriği daha öncekiler
den yüksek olduğu için, onuncu diziden ek gelir sağlanmadı . Onuncu dizi
sikkelerin amacı, piyasalarda fiyat istikrarını sağlamak ve Osmanlı para biri
mine karşı, biraz olsun, güven oluşturmaktı.32
Devletin tağşişlerden sağladığı gelirin, o dönemdeki toplam bütçe ge
lir ve harcamalanyla karşılaştırıldığında, önemli boyutlara ulaştığı görül
mektedir. Bu yıllarda gelir ve harcamalar henüz tek bütçe altında birleşti
rilmediği için, devletin tüm gelirlerini tahmin etmek kolay değildir. Yavuz
Cezar 1 8 38 yılı gelirleri için, 300 milyon kuruşluk bir tahminde bulun-
30 H. Kazgan, "Ikinci Sultan Mahmut Devri nde Enflasyon ve Darphane Amiri Kazaz
Arti n", Toplum ve Bilim l l ( 1 980), s. 1 1 5- 1 30.
31 Istanbul'da Ermeni cemaati arasında hôlô anlatı lan bir hikôyeye göre, savaştan son·
ra Rus hükümeti büyük bir tazmi nat talep etmiş ve Osman l ı lar bunu kabul etmek zo
runda kalmışlardı . Ancak Osman l ı ların sık sık ta�şişe başvurdu�unu bi len Ruslar,
tozmi natı n eski kuruşlada ödenmesi n i şart koşmuşlard ı . Osmanl ı lar kuruşu yine ta�·
şiş edi nce, ortaya ciddi bir sorun çıktı . Üreti len sikkelerin parlak ve çok yeni görü·
nümleri vard ı . Anlatılan hikôyeye göre, Osmanl ı yönetici leri bunun üzerine Nizam-ı
Cedid askerleri n i B�az kıyısı boyunca, Üsküdar'dan Beylerbeyi 'ne d�ru sıraya diz
di ler ve el leri ni açmalarını söyled i ler. Ondan sonra da yeni sikkeleri Üsküdar tara
fından askerlere vermeye başladı lar. E l den ele geçiri len yeni sikkeler Beylerbeyi'ne
vardı�ında, tam da eski kuruşlara benzeyen bir görünüm kazanmışlard ı ! Bu hikôye
n i n en azı ndan bir boyutu arşiv belgeleriyle desteklenmektedir. Osmanl ı yönetim i n i n
savaş tozmi natın ı Macar a l t ı n ı yeri ne gümüş kuruşla ödernek amacıyla, R u s hükü·
metiyle girişti�i müzakereler ve bu talebin Ruslar tarafı ndan kabul ü için, bkz. BOA,
H . H . 42935, 462 1 6 ve 20 1 94.
32 A. du Velay, Essoi sur I'Histoire Financiere de lo Turquie, Arthur Rousseau, Paris,
1 903, s. 28-44.
maktadır.33 1 828 - 1 832 için de yıllık ortalama 2 5 0 ile 300 milyon kuruş
arasında toplam gelir tahmin edilebilir. Bu durumda, 1 828- 1 8 32 arasın
daki tağşişlerin sağladığı gelirin, devletin bir yıllık toplam bütçe gelirleri
nin yarısından fazla olduğu, ya da söz konusu beş yılda, tağşişlerin devle
te toplam gelirlerinin yüzde 1 0'undan fazla bir ek gelir sağladığını tah
min edebiliriz.
Ancak tağşişlerin mali sonuçlan elde edilen gelirle sınırlı değildi . Sağ
lanan gelirler sayesinde devletin borçlanma gereksinimi azalınca, faizler
gerilerneye başladı . Faizlerdeki düşüş, iltizarn düzeninden elde edilen ge
lirleri de olumlu etkiledi . Devlet iltizam müzayedelerini kazanan sermaye
darlardan toplam ödemelerin bir bölümünü peşin olarak talep ediyordu .
Bir başka deyişle, devlet vergi gelirlerini garanti göstererek mültezimler
den borç almış oluyordu. Faizler düşmeye başlayınca, iltizam müzayede
lerinde devlete ödenmesi taahhüt edilen fiyatlar da yükselmeye başladı .34
DEVLETI N F I NANSMA N I : GALATA BANKERLERI
43 Show ve Show, History of the Ottoman Empire, c. ll, s. 32. Bu dönemde merkezi dev-
letin y ı l l ık gel i rleri 200 mi lyon kuruş doloyı ndoyd ı .
44 Kozgon, •Ikinc i Sulton Mahmut Devri nde Enflasyon•, s. 1 22- 1 25.
45 Age., s. 1 1 9.
-46 H. Kozgon , Osmanlıda A vrupa Finans Kapitali, Yapı Kredi Yay ı n ları, I stanbu l ,
1 995, s . 1 7- 1 9.
hayli genişlemişti . 1 847 yılında, Th . Baltazzi ile Fransız Devrimi'nden
sonra Osmanlı İmparatorluğu'nda yerleşen bir Fransız banker ailesinden
gelen J. Alleon, Osmanlı devletinin desteğiyle imparatorlukta kurulan ilk
banka olan Dersaadet Bankası 'nı ( Banque de Constantinople ) faaliyete
geçirdiler. 4 7
Galata bankerlerinin mali gücü, 1 9 . yüzyılın ortalarında doruğuna
ulaştı . Ancak bu arada devletin bütçe açıkları ve borç alma gereksinimleri
daha da hızlı büyümüştü . Bu nedenle devlet, uzun vadeli gereksinimlerini
karşılamak üzere doğrudan Avrupa mali piyasalarında borç aramaya karar
verince, Galata bankerieri başkentte ve taşrada şubeler açan , hatta yeni
bankalar kuran Avrupa bankalarının ve bankerlerinin rekabetiyle karşı kar
şıya kaldılar. 1 863 yılında Fransız ve İngiliz sermayesi tarafindan Bank-ı
Osmani-i Şahane'nin kurulmasıyla birlikte, Avrupa mali sermayesi impa
ratorluk içinde bir hayli güçlenmiş oldu .
Rakipsiz konumlarını kaybetmekle birlikte, Galata bankerieri kamu ve
özel finans alanından kolay kolay vazgeçmediler. Avrupalı mali sermaye
gruplarıyla ortaklıklara girerek ve yeni bankalar açarak faaliyet göstermeye
devam ettiler. Osmanlı devleti de Avrupa mali piyasalarında sattığı uzun
vadeli tahvillerin arasında, kısa vadeli gereksinimleri için Galata bankerie
rinden yararlanmaya devam ctti .48 1 875- 1 8 8 1 bunalımı sırasında devlet
önce dış borç ödemelerini sürdüremez duruma düşüp daha sonra da Rus
ya ile çetin bir savaşa tutuşunca, Osmanlı Bankası ve Avrupa piyasaları
borç vermeyi reddettiler. Bunun üzerine tekrar Galata bankerlerine dö
nüldü . Bu güç dönemde, çoğunluğu zaten Osmanlı vatandaşı olan Galata
bankerleri, Osmanlı vatanserverliği üzerine bir dizi sloganı da benimseye
rek veya kullanarak, kendi gelişmelerinde en önemli rolü oynamış olan bu
kadim ve en büyük müşterilerine borç vermeyi sürdürdüler.49
47 Hasan Ferid, Nakid ve Itibar-I Mali, 3. Kitap: Bankactl1k, Matbaa-i Amire, Istanbu l ,
1 334/ 1 9 1 8, s. 26-66; Kazgan, Osmanltda A vrupa Finans Kapitali, s. 20; Kazgan,
Osmanltdan Cumhuriyete Türk Bankactl1k Tarihi, Türkiye Bankalar Birliı;ıi, Istanbu l ,
1 997, s. 25-32; 1 . Teke l i v e S. I lkin, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankas1, Türkiye
Cumhuriyeti Merkez Bankas ı , Ankara, 1 997, s. 53-54.
48 Bkz. Bölüm 1 3, s. 229-234.
49 Kazgan, Osmanltda A vrupa Finans Kapitali, s. 1 20- 1 22; Tekel i ve I lki n, Merkez
Bankas1, s. 62-69.
ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
2 C. Ölçer, Sultan ll. Mahmud Zamanmda Darp Edilen Osmanlı Madeni Paraları, s. 1 7.
arasındaki darphane oranı ya da yasal oran denilen oran da belirlenmiş
oluyordu . Çift metaili düzende devletin yetki verdiği darphaneler, altın ve
gümüş getiren herkes için küçük bir ücret karşılığında, değerleri ve stan
dartları devlet tarafindan belirlenen sikkeleri basmaya hazırdı . Yasal olarak
belirlenen altın/gümüş oranı ile piyasada oluşan ve koşullara göre sürekli
değişen altın/gümüş oranı arasında önemli bir fark oluştuğunda, ya altın
ya da gümüş sikkelerin resmi değeri piyasa değerlerinin altına düşebilecek
ve bunlar piyasalardan kaybolacaktı . Bu durumda, uluslararası piyasalarda
değeri daha yüksek olan bu metal ülke dışına çıkarken, değeri iç piyasalar
da daha yüksek olan diğer metal ülkeye akınaya başlayacaktı . Bu nedenle,
1 9 . yüzyılda uygulanan biçimiyle çift metalli düzen, iç veya dış piyasalar
da altın/gümüş oranlan ne olursa olsun, iç piyasalarda herhangi bir anda
en az bir metalin tedavül edeceğini garanti etmekteydi . Düzenin bir diğer
avantajı da, hem altın hem de gümüş sikkeler için sabit değerler kullanıl
masıydı . Bu özellik, düzene belirli bir istikrar sağlamaktaydı .3
iktisatçılar uzun bir süre çift metaili para düzeninin istikrarsız oldu
ğunu, uygulamada kimi zaman altın kimi zamanda gümüş sikkelerin ülke
standartını oluşturması nedeniyle, tek metaili düzenin çift metailiden da
ha arzu edilir bir düzen olduğunu düşündüler. Ancak son yıllarda çift
224 metaili düzen hakkındaki değerlendirmeler zenginleşmektc ve düzenin
güçlü yanlan daha iyi anlaşılmaktadır. Örneğin, son yıllardaki araştırmalar
metallerden birinin piyasalardan kaybolması için, piyasa oranının yasal
orandan farklı olmasının yeterli olmadığını, ulaştırma masraflan ve diğer
nedenlerle yasal oranın iki yanında oluşan genişçe bandın içinde kalmabil
diği sürece, iki metalin de birlikte tedavül edebileceğini gösteriyor. Bu
sonuçlar, çift metaili düzenin altın ve gümüş fiyatlarını istikrara kavuştur
makta eskiden düşünüldüğünden çok daha etkili olduğuna işaret ediyor.4
Bir önceki bölümde değindiğimiz gibi, l 8 30'lann sonlarına gelindi
ğinde, Osmanlı İmparatorluğu'nda parasal koşullar bunalım boyutlarına
ulaşmıştı . Devlet sık sık tağşişe başvurarak kendisine ek gelir sağlayabil
miş, ancak ortaya çıkan büyük enflasyon dalgası, hem iktisadi hem de si
yasi sorunlar yaratmıştı . Yüzyılın başından itibaren birbirinden farklı pek
3 H . Reed, "Bi meta l l ism and Monometa l l ism•, Encyclopedia of Social Sciences, 1 . ba
sım, ı 930; C. S. Kindleberger, A Financial History of Western Europe, s. 57-63.
4 M. Friedman, "Bimeta l l ism Revisited", Journal of Economic Perspedives 4 c ı 990), s.
85- ı 04; S. E . Oppers, "Recent Developments i n Bi meta l l i c Theory•, Jaime Rei s (ed.),
International Monetary Systems in Histarical Perspective, Macm i l lan, Londra, ı 995
içi nde, s. 47-70; M. F landreau, • An Essay on the Emergence of the International
Gold Standard, ı 870-80", Centre for Economic Policy Research Discussion Paper,
No. ı 2 ı 0, Londra, ı 995, s. ı -44.
çok sikkenin piyasaya sürülmüş olması ve devletin bunların tedavülden
kaldıracak mali gücünün olmaması, sorunlan ağırlaştırmaktaydı .5 Bu ko
şullar sadece günlük işlemleri değil, ülkeler arası ticareti de aksatıyordu.
Öte yandan, iç piyasalarda istikrarlı Avrupa sikkelerine olan talep sürekli
artmaktaydı . 6
Bir sikke reformunun sırasının gelip de geçtiğine hiç şüphe yoktu .
Diğer reformlarda olduğu gibi bu alanda da, Mehmed Ali Paşa'nın Mı
sır'da 1 8 34'te çift metaili düzeni benimsemesi, yeni standartlarda altın ve
gümüş sikkeler bastırması Osmanlılar için önemli bir örnek oluşturdu.
Sultan II. Mahmud'un 1 8 39 yılında ölümünden sonra, yeni hükümet
benzeri bir girişimde bulunmak niyetinde olduğunu ifade etti. Bu amaçla
İngiltere'den gerekli makine ve teçhizat ithal edildi . Bu makineleri kur
mak üzere ve Osmanlı hükümetine basılacak olan yeni sikkelerin stan
dartları hakkında tavsiyelerde bulunmak üzere, İngiltere ve Fransa'dan
teknisyenler ve uzmanlar davet edildi . Darphane-i Amire'nin başına da yi
ne Düzoğlu ailesinin bir başka üyesi atandı .7
Kimi gecikmelerden sonra, nihayet altın lira ile gümüş kuruştan olu
şan çift metaili düzene geçilmesine karar verildi . Yeni altın ve gümüş sik
keler bir lira eşittir 1 00 kuruş sabit değerleri üzerinden piyasaya sürülecek
ti . Yeni altın sikkeler 1 843 'te, gümüş sikkeler ise ertesi yıl, Darphane-i
Am ire tarafindan yapılan ve reformun gerekçelerini anlatan bir açıklamayla
birlikte üretilmeye başlandı . Yeni sikkelerin standartları altın/gümüş ora
nının 1 5 ,09 da sabitlendiğini gösteriyordu . Darphane altın ve gümüş geti
ren herkes için sikke üretmeye devam edecek, ancak altın getirenlerden
yüzde 1 , gümüş getirenlerden de yüzde 2,7 oranında üretim ve darphane
ücreti alacaktı . Reformun ilk yılında başkent darphanesi 1 2 milyon Os
manlı lirası değerinde altın ve 4 milyon lira değerinde gümüş sikke ürettiB
( bkz . Resim 41 ve 42 ) .
1 844'ten itibaren e k mali gelir sağlamak için yapılan tağşişlere de son
1850 1914
İngiltere : Sterlin 1,10 1 ,10
Fransa: Frank 0,0433 0,044
Avusturya: Florin/Kroner O,l l 0,046
Almanya: Mark 0,0542
Rusya: Ruble 0,1 75 0,1 16
Mısır: Lira 1 ,0 1 , 1 46
ABD: Dollar 0,229 0,229
Not:
1 844 - 1 88 1 arasında bir altın liralık sikke 7,2 1 6 gram ağırlığında ve 22/24 ya da yüzde
9 1 ,67 ayanndaydı . Bir başka deyişle 6,6 gram saf gümüş içeren altın lira, 1 00 gümüş kuruşa
eşit kabul edilmişti . Bir gümüş kuruşta ise 1 ,O gram saf gümüş bulunuyordu. Böylece al
tın/gümüş oranı 1 5 ,09 olarak sabitlenmişti .
verildi . 1 922 yılına kadar, Osmanlı devletinin piyasaya sürdüğü tüm gü
müş ve altın sikkeler l 844'te belirlenen standartiara sadık kaldı . Aynca,
günlük işlemler için 5, l O ve 20 paralık bakır sikkeler üretildi . 1 9 1 0 yılın
dan itibaren de aynı amaçla nikel sikkeler piyasaya sürüldü .9
bas ı l m ı ştı. Bunlar içi nde en popüler olanı, ı 7. yüzy ı l ı n Avrupa groschenleri ve ı 8.
yüzy ı l ı n başı ndaki Osmanl ı kuruşlarıyle yaklaşık aynı büyüklükteki , :20 kuruşluk me
cidiyelerd i . Yeni parasal standartları duyuran resmi metin için, bkz. H. A. Kuyucak,
Para ve Banka, Ci lt 1 , Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okul u Yayınları, Istanbu l, ı 947, s.
208-2 ı 2; ayrıca Hasan Ferid, Nakid ve Itibar-ı Mali, /. Kitap: Meskukat, H ukuk
Motboos ı , Istanbu l , ı 330/ 1 9 ı 4, s. 2 ı ı -239; V. Eldem, Osmanlı lmparatorluf}u'nun
Iktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik, Iş Bankası Yayınları, Istanbu l , ı 970, s. 225-
229; Ölçer, Son Altı Osmanlı Padişahı Zamanında Istanbul'da Basılan Gümüş Para
lar, Yen i l i k Bosımevi, lstanbul , ı 966, s. ı ı -20.
9 Yeni sikke standortları ı 922'ye kadar defjişmeden kaldıı;)ı i ç i n , satın o l m a güçleri
hakkı nda biraz bi lgi vermek yararl ı olur. ı 840' 1orda Istanbul 'da bir i nşaat i şç i s i n i n
günlük ücreti yaklaşık 6 kuruştu. ı 9 ı 4'e gel indiı;)inde, aynı ücret ı O- ı 2 kuruşo ç ı k
mıştı . Boşkentte ı okkalık ( ı ,280 gram) ekmek ı 840' 1arda ı kuruşo, B i r i nc i Dünya
Savaşı öncesi nde i se 2 kuruşo satılmoktaydı . ı 9. yüzy ı l ücret veri leri için, b k z . K . Bo·
rotov, G. A. Ökçün ve Ş. Pamuk, "Ottomon Wages and the World Economy, ı 839-
ı 9 ı 3•, Review, Fernand Braudel Center 9 ( ı 985), s. 379-406; ve lssowi, The Econo·
mic History of Turkey, s. 3 ı -33. Temel gıda mal ları n ı n fiyatları için, bkz. lssow i ,
Ancak uygulamaya gelince, devlet eski sikkeleri tedavülden kaldıracak
mali kaynağı bulamadı . Bu nedenle de kısa bir süre sonra eski sikkeleri de
yasal ödeme aracı olarak kabul etmek zorunda kaldı, hatta her biri için
resmi kur değerleri ilan etti . Eski sikkelerin piyasadan kaldınlamaması, ye
ni para düzenini en baştan yaralamış oldu . 1 828- 1 832 tağşişleri sırasında
ve sonrasında 1 844'e kadar basılan 5 ve 6 kuruşluklar, taşrada Birinci
Dünya Savaşı'na kadar tedavülde kalmıştır. l O
Yeni sikkelerin istikrara kavuşması, ne mali güçlüklerin ne de ek gelir
bulma arayışlannın sona ermesi anlamına geliyordu. Yüzyıl boyunca Os
manlı yönetimleri bütçeyi denetim altına almakta zorlandılar ve mali so
runlarla mücadele ederken, çeşitli yöntemlere başvurmak zorunda kaldı
lar. Ek mali gelir sağlamak amacıyla kullanılan bir yöntem, İstanbul yöre
sinde kaime-i muteber-i nakdiyye ya da kısaca kaime olarak adlandınlan
ve önceleri faiz geliri de sağlayan kağıt para basmak oldu . 1 8 30'lann ikin
ci yarısında, artan askeri harcamalar ve reform girişimleri arasında, pek
çok devlet birimi bütçe kaynaklan tükenince harcamalarını sürdürebilmek
için, sergi adlı borç senetleri kullanmaya başlamıştı . Böylece Galata ban
kerlerinin elinde büyük miktarlarda kısa vadeli devlet borcu birikmişti .
Devletin Londra'daki bankerlerden borç bulmak için yaptığı girişimler
sonuçsuz kalınca, faiz geliri de sağlayan kağıtların basımına girişildi . 1 1
1 840 yılında piyasaya sürülen ilk kaimeler SOO kuruş değerindeydi .
Sekiz yıl vadeli bu kağıtlar, yılda sekizde bir ya da yüzde 1 2 ,5 faiz geliri
sağlıyordu. Devlet ısrarla bu kağıtların piyasalarda ek bir mübadele aracı
oluşturmak için basıldıklarını ve bunlann vergi ödemeleri dahil her amaç
la kullanılabileceklerini vurgulamaktaydı . Sonraları, daha küçük değerli
kaimeler de piyasaya sürülmüştür. 1 840 yılında iki aşamada piyasaya sürü
len kaimelerin toplam değeri 40 milyon kuruşa ulaşmıştır.
Zaman içinde devlet bu kağıtlan sehim kaimesi olarak anınaya başladı .
Böylece , devletin borcunu belirli mukataalann vergi gelirleriyle ilişkilen
diren ve piyasalarda bir miktar güven kazanmış olan esham düzeniyle iliş
ki kuruluyordu. ı2 1 840- 1 844 arasında, İstanbul piyasası kaimelere yavaş
The Economic History of Turkey, s. 332-337; Irak ve Suriye için, lssawi, The Fertile
Crescent, 1800- 1 9 14, A Documentary Economic History, Oxford University Press,
ı 988, s. 89-9 1 .
ı o Daha sonraki dönemlerde beşl i k ve altı l ıklar için bkz. aşa!)ıda s. 237 ve 24 ı .
ı 1 A. Akyı ldız, Osmanlt Finans Sisteminde Dönüm Noktası: Kas]lt Para ve Sosyo-Eko
namik Etkileri, Eren Yayı ncı l ık, I stanbul , 1 996, s. 25-49; R. Davisan, "The F i rst Otto
man Experiment with Paper Maney•, O. Okyar ve H. lnalcık (ed.), Birinci Uluslarara
sı Türkiye'nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi ( 1 071 - 1 920) Kongresi Teblifjleri içi nde,
Ankara, 1 980, s. 243-244.
12 Esham için, bkz. Bölüm 1 2, s. 207-2 1 0.
yavaş alıştı ve bu kağıtlar sikkelerle aynı değer üzerinden işlem gördü . I 3
Belirli bir güven ortamının yerleşmesinden sonra, 1 844 'te taşıdıklan faiz
yüzde 6'ya indirilmiş yeni kaimeler piyasaya sürüldü. 1 840'lann ikinci ya
rısında değerleri 50 kuruştan 1 0 .000 kuruşa kadar uzanan kaimeler basıt
maya devam edildi . Büyük kupürler çoğunlukla tüccarlar tarafından kulla
nılmaktaydı. Bu dönemdeki kaimelerin hacmi hakkında kesin bilgiler yok
tur, ancak piyasa fıyatlannın istikrarı nedeniyle, henüz çok büyük miktar
da basılmadıklannı söyleyebiliriz ( bkz . Resim 4 3 ) .
Ancak ilk aşamalardan itibaren, kaimelerin tedavülünde kalpazanlık
sorunlarıyla da karşılaşıldı . İlk kaimelerin üzerindeki yazılar elle yazılmıştı .
İkinci aşamadaki kaimeler için silinmez mürekkep kullanıldıysa da, kalpa
zanlar bu engeli de aşmayı başardılar. 1 842 yılından itibaren, kaimeler pa
dişahın kabartmalı tuğrası ve kalpazanlığa karşı diğer önlemlerle birlikte
basıtmaya başlandı . Eski kaimeler de yenileriyle değiştirildi . Ancak, bun
dan önce sadece kalpazanlık nedeniyle değil , kabul görmesinde ortaya çı
kan güçlükler nedeniyle de kaimenin taşradaki tedavülü durduruldu .
Çeşitli olumsuzluklara karşın, miktarlan sınırlı kaldığı için, kaimelerin
1 8 52'ye kadar başarılı olduklan söylenebilir. Ancak 1 8 52 yılında, faiz ge
liri sağlamayan kaimelerin tedavüle çıkarılmasıyla birlikte, kaimelerin tari-
228 hinde yeni bir dönem başlamış oldu . Yeni kaimelerin itibari değerleri ol
dukça küçük, I O ve 20 kuruş olarak belirlenmişti . Resmi açıklamalarda
küçük kupürlerin günlük alış verişlerde kolaylık sağladığı belirtitmekle
birlikte, yeni kaimelerin devlete önemli bir gelir sağladığı açıktı . Tedavül
deki kaimelerin miktarı 1 8 5 3 yılında 1 75 milyon kuruşa ya da 1 ,6 milyon
sterline ulaştı . Bu miktarın çok büyük olduğu söylenemez. Ancak Kırım
Savaşı sırasında, çok fazla miktarda kaime basıtmaya başlanınca, altın lira
cinsinden piyasa değerleri de itibari değerlerinin yarısına indi . 200-220
kuruşluk kaime bir altın liraya eşit kabul edilmeye başladı . 1 86 1 yılında
ise, 1 .250 milyon kuruşluk rekor miktarda kaime piyasaları bastı . 400 ku
ruşluk kaimenin kuru bir altın liraya kadar geriledi . Böylece , Osmanlı tari
hindeki ilk kağıt para deneyimi, başlangıcından yirmi yıl sonra çok hızlı
bir enflasyonla sonuçlanmış oluyordu. Yaygın protestolardan sonra 1 862
yılında devlet, Osmanlı Bankası'ndan sağladığı kısa vadeli kredilerle ka
imeleri piyasadan kaldırdı . I4
Birinci Dünya Savaşı'na kadar geçen yetmiş beş yıllık sürede, devletin
Çift metaili para düzeni, arz ve talep koşullarının dünya ölçeğinde da
ha istikrarlı olduğu ı 8 ı 5 - ı 8 5 0 döneminde oldukça iyi bir performans
göstermişti . Ancak ı 8 50'den sonra Kaliforniya'da büyük miktarda altın
bulunmasıyla birlikte, gümüş fıyatları yükselmeye ve çift metaili düzen
üzerindeki baskılar artmaya başladı . Düzenin istikrarını sağlama görevi ise
Fransa'nın üzerine kaldı . ı 867 yılında, uluslararası çift metaili düzene
destek sağlamak amacıyla, bir grup Avrupa ülkesi Fransa'nın önderliğinde
biraraya gelerek Latin Para Birliği'ni kurdular ve para birimlerini birlikte
izlemeye ve desteklemeye karar verdiler.
234 ı 870'lerde ortaya çıkan kimi gelişmeler çift metalli düzeni benimsemiş
ülkeler için güçlükler yaratırken, altın standardına geçişi de hızlandırdı . İlk
olarak, Almanya ülke içindeki birliği sağladıktan sonra, gümüş standartın
dan altın standardına geçti . İkinci olarak, Amerika Birleşik Devletleri'nde
büyük miktarlarda gümüş madeni bulundu ve dünya üretimi artmaya baş
ladı. Bu gelişmeler, altın karşısında gümüş fıyatlarını ı 6'ya ı 'den, yüzyıl
sonunda 3 5 'e ı 'e kadar geriletti . Giderek artan enflasyon olasılığı karşısın
da, gümüş veya çift metalli para düzenindeki ülkeler altına geçmeye başla
dılar. Latin Para Birliği ülkeleri ı 878 yılında gümüş para basımını durdur
dular. Fransa ve onu izleyen ülkeler bu tarihten sonra "topal" altın stan
dartina geçtiler. Bu düzende gümüş yasal ödeme aracı olarak tanınmaya
devam ediyor, ancak darphaneler tarafindan üretilmediği gibi, ticari işlem
lerde fazla önemi kalmıyordu . ı 880'e gelindiğinde, Avrupa ülkelerinin ço
ğunluğu altın standardına geçmiş, Avrupa'da gümüş sikke üretimine açık
darphane kalmamıştı.26 Altına geçiş süreci, yüzyılın sonuna kadar tamam-
Rowman and Littlefield, New Jersey, 1 975, s. 39-6 1 ; Flandreau, • An Essay•, s. 1 -44;
A. Redish, "The Evolution of the Gold Standard in England", The Journal of Econo
mic History 50 ( 1 990), s. 68-85.
27 D. Leavens, Silver Money, Pri ncipa Press, Bloomi ngton, l ndiana, 1 939, s. 1 08- 1 30.
28 G. M. Gal larotti, "The Scramble for Gold: Monetary Reg i me Transformatian i n the
1 870's", M. D. Bordo ve F. Capie (ed .), Monetary Regimes in Transition içi nde,
Cambridge University Press, 1 993, s . 27-28.
'19 Gal larotti, "The Scramble for Gold", s. 46-47.
rin, özellikle de 20 kuruşluk mecidiyelerin miktarını sınırlamaya karar ver
di . 30 Ancak devletin gümüş sikkeleri piyasadan kaldırarak tam anlamıyla
altın standartına geçebilecek rezervleri ya da mali gücü yoktu . Bu neden
le , günlük işlemlerde gümüş yoğun olarak kullanılmaya devam etti . 1 9 1 6
yılına kadar, devlete yapılan ödemelerde, sınırsız miktarda gümüş sikke ve
bu arada 1 844 öncesinden kalan beşlik ve altılıklar, 1 05 kuruş eşittir bir
altın lira hesabıyla kabul edildi . Böylece esas desteğini altından alah, an
cak uygulamada gümüşe de dayanmaya devam eden bir topa! standart ya
da dönemin deyimiyle topa! mikyas benimsenmiş oldu . Altın, özellikle
dünya ekonomisiyle ilişkilerde, bu düzenin merkezinde yer almaktaydı .
Günlük işlemlerde kullanılan gümüş ise iç ticaretin arz ve talep koşulları
na göre dalgalanmaktaydı . Bu fiili durumu, Avrupalı kesimlerin çıkarlan
ve tercihleriyle düşük gelirli bir tarımsal ülkenin gerçekleri arasında bir
uzlaşma olarak yorumlamak uygun olur.
l 88 0'lerde Osmanlı devleti eğer gümüşe geri dönseydi, bunun bir
yararı, gümüşün değer kaybetmesi nedeniyle, ekonominin ihracat yapan
ve ithalacia rekabet eden kesimlerinin rekabet gücünün artması olacak
tı . 3 l Ancak, Osmanlı devletinin altın üzerinden belirlenmiş büyük mik
tarda dış borcu vardı . Gümüşe geçiş veya dönüş, bu borç yükünü ağır
laştıracaktı . Gümüşe geçiş, yabancı sermaye girişini de olumsuz etkileye
cekti . Daha genel olarak da, altın standardının dışında kalınması, Os
manlı ekonomisinin Avrupa ve dünya ekonomisiyle ilişkilerinin zayıfla
masına yol açacaktı . 32
Yeni düzende çok önemli bir rol üstlenen Osmanlı Bankası , Osmanlı
lirasıyla Avrupa para birimleri arasındaki kuru sabit tutarak, ticaret ve ser
maye hareketleri için istikrarlı bir ortam oluşturmayı amaçlıyordu. Banka
aynı zamanda altın lira ile gümüş kuruş arasındaki kur dalgalanmalarını da
azaltmaya çalışıyordu . Öte yandan banka, altına bağlı banknotların arzın
da tekel konumunu koruyor ve ihtiyatlı davranarak piyasaya sürdüğü
banknot miktarını fazla genişletmiyordu . Banknotların tedavülü esas
olarak İstanbul bölgesiyle sınırlı kalmış ve hacimleri 1 9 1 4 yılına kadar l ,5
milyon lirayı aşmamıştı. Bu muhafazakar yaklaşım ve oluşturulan görece
30 1 883'ten 1 9 1 4'e kadar devlet yalnızca eskiyenieri n yeri ne, sınırlı m iktarda gümüş
sikke üretti.
3 1 J . B. Nugent, ·exchange Rate Movements and Economic Development i n the Late
N i neteenth Century•, Journal of Political Economy 8 1 ( 1 973), s. l l 1 0- 1 1 35.
32 Altın standardının dışında kalan Ispanya örneği için bkz. S. Martin·Acena, •spai n du·
ri ng the Classical Gold Standard Years, 1 880- 1 9 1 4•, Michael D. Bordo ve Forrest Ca·
pie (ed.), Monetary Regimes in Transition içinde, Cambridge University Press, 1 993,
s. 1 35- 1 72. Fermanın tam metni için, bkz. Kuyucak, Para ve Banka, Ci lt 1 , s. 2 1 2-2 1 4.
istikrarlı parasal ortam , en çok tüccarların ve imparatorlukta yatırım yapan
Avrupalı kesimlerin işine yaramaktaydı33 ( bkz. Resim 44 ) .
Yeni düzende, gümüş sikkelerin itibari değerleri, gümüşün hızla gerile
yen dünya fiyatının bir hayli üzerinde tutulmuştu . Böylece, Osmanlı toprak
larına, özellikle de uzak vilayetlere, büyük miktarlarda külçe gümüş ve dışa
nda basılmış Osmanlı sikkeleri kaçak sokulmaya başladı . Taşrada, gümüş
kuruşun altın lira karşısındaki değeri geriledi . Aslında gümüşün girişi, kaçı
nılmaz olarak altının Osmanlı ekonomisinden çıkışıyla finanse edilmekteydi,
ama dönemin gözlemcileri bu önemli gelişme üzerinde pek durmazlar.
1 8 8 1 sonrasında da devlet, taşrada tedavül gören Osmanlı sikkelerini
bütünlüğe kavuşturamamıştır. Ülkeye kaçak sokulan tam ayar ve düşük
ayar gümüş sikkeler ile 1 8 30'lardan kalan beşlik ve altılıklar, arz ve talep
te bölgesel ve mevsimlik dalgalanmalada birleşince, gümüş sikkelerin al
tın lira karşısındaki kurlarında çok büyük çeşitlilikler ve dalgalanmalar or
taya çıkıyordu . Altın liranın gümüş kuruş karşısındaki değeri, İstan
bul'dan uzaklaştıkça artmaktaydı . 34 20. yüzyılın başlannda liranın kuru
İstanbul'da 1 08 kuruştan , Halep'te 1 2 5 'e , Bağdat'ta 1 0 3 'ten 1 5 3'e, Ku
düs'te 1 24'e, Basra'da 1 03 'ten 1 70'e kadar değişmekteydi . İzmir'de ku
ruşun lira karşısındaki kuru 1 89 5 'te 2 1 0, 1 900'de de 2 36'ya geriledi . Al-
tın lira karşısında kuruş, kimi kentlerde 2 5 0 , hatta 280'e kadar geriledi .35 237
33 Thobie, "European Banks", s. 4ı 0-4 ı ı ; Hasan Ferid, Nak id ve ltibar-t Mali, 2. K itap:
Evrak-1 Nakdiyye, Matbaa-i Amire, Istanbul , ı 334/ l 9 ı 8, s. ı 06-243.
34 Bi ll i otti, La Banque lmperiale Ottomane, s. ı ı 0- ı 24.
35 G. Young, Corps de Droit Ottoman C. V, Oxford at the Ciarendon Press, s. 2-5; B i l l i ot·
ti, La Banque lmperiale Ottomane, s. ı 24; Kuyucak, Para ve Banka, Ci lt 1, s. ı 98-203.
36 S. Shields, "An Economi c H i story of N i neteenth-Century Mosul", yayımlanmam ış
doktora tezi, University of Chicago, ı 986, Ek B.
farklar olması, ayan tam ve ayan düşük sikkelerin yanyana tedavül ettiğine
işaret ediyor.37 Ticaret için önemli güçlükler yaratan bu koşulların, sarraf
lar ve para ticareti yapan diğer esnaf için de oldukça elverişli bir ortam
oluşturduğunu düşünebiliriz.
19. yüzyıl boyunca Avrupa ile yapılan ticaretin hızla genişlemesi, im
paratorluğun pek çok bölgesinde İngiliz sterlini, Fransız frangı, Avustur
ya florini gibi önde gelen Avrupa paralarının dolaşımını artırmıştı . Yine de
Osmanlı para biriminin biraz istikrar kazanmış olması nedeniyle, 1 9 . yüz
yılda tedavüldeki toplam sikke miktan içinde Osmanlı sikkelerinin payının
artmış olması mümkündür. Avrupa sikkeleri daha çok uzak vilayetlerde
tedavül etmekteydi . İ ngiliz ve Fransız paraları Filistin ve Lübnan 'da,
Avusturya paralan ve Rus roblesi Balkanlar'da, Mısır altınları Suriye'de,
mevsimlik göçler nedeniyle de Rus sikkeleri Trabzon bölgesinde tedavül
etmekteydi . Irak'ta İran'ın altın tümenleri ve gümüş kranlarına ek olarak,
ticaret ve Hindistan'dan Bağdat yöresindeki kutsal yerleri ziyarete gelen
hacılar nedeniyle Hint rupisi kullanılmaktaydı . Kökenieri 1 780'lere giden
Maria Teresa talerleri ise, yüzyıl boyunca Avusturya'da basılıp çok rağbet
gördükleri Yemen ve Kızıldeniz bölgesine ihraç edildiler.38
Dönemin pek çok gözlemcİsİ ile 20. yüzyılın iktisat tarihçileri, Os-
238 manlı İmparatorluğu'nun 1 9 . yüzyıl boyunca dış ticaret ve ödemeler den
gesinde büyük açıklar verdiğini ileri sürmüşlerdir. Bu genel eğilim, özel
likle taşrada ortaya çıkan değerli maden ve sikke darlıklarının en önemli
nedeni olarak gösterilmiştir. Oysa, 1 9 . yüzyıl Osmanlı ödemeler dengesi
üzerine son dönemde yapılan bir çalışma, dış ticaret açıklarının neredeyse
kural haline geldiğini, ancak bu açıkların diğer kalemlerle dengelendiğini,
bu nedenle de ödemeler dengesinde sürekli açıkların söz konusu olmadı
ğını gösteriyor. imparatorluk ölçeğinde bakıldığında, 1 9 . yüzyılın üçüncü
çeyreğindeki dış ticaret açıklannın dış borçlanmayla karşılandığı görülü
yor. 2 0 . yüzyılın başlarındaki dış ticaret açıkları ise , kar aktarırnlarının
37 Örneği n Suriye'de resmi standartlardaki sikkelerle ayarı düşük, çürük s ikkeler birlik
te tedavül etmekteydi . S. B. H i madeh, The Monetary and Banking System of Syria,
Ameri can Press, Beyrut, 1 935, s. 24-28. Suriye ve Irak'taki para ve fi nans koşul ları
hakkı nda ayrıntı için bkz. lssawi, The Fertile Crescent, s. 407-475. Kuruşun kur de
ğerleri nde ortaya çıkan önem l i bölgesel fark l ı l ıklar, fiyat, ücret ve diğer parasal bü·
yüklüklerin i mparatorluk ölçeği nde karşı laştırı lmasını güçleşti rmektedir.
38 B i l l i otti , La Banque lmperiale Ottomane, s. 1 07- 1 1 1 ; Hasan Ferid, Meskukat, s. 332-
368; Kuyucak, Para ve Banka, Ci lt 1, s. 200-203; D. Cohen, • La circulation moneta·
i re"; H. Gerber ve N. T. Gross, " l nflation or Deflation in N i neteenth Century Syria
and Palesti ne•, The Journal of Economic History 40 ( 1 980), s. 35 1 -357; ayrıca S.
Lachman, •The Coi ns of the Yemen under the Second Ottoman Occupation, Apri l
1 872-November 1 9 1 8", The Numismatic Circular 20/ 1 2 ( 1 986), s. 27 1 -275.
üzerinde seyreden dolaysız yabancı yatırımlar ve bir ölçüde de Avru
pa'dan Filistin'deki Yahudi yerleşimcilere ve Amerika'ya göç etmiş Erme
ni ve Rumların ailelerine gönderdikleri fonlada karşılanmaktaydı . Aynı
hesaplamalar 1 8 8 0 'lerde ve 1 890 'larda dış ticaret açıklarının ortadan
kalktığını, Düyun-u Umumiye İdaresi'nin bu erken döneminde Osmanlı
devletinin dış ticaret fazlası vererek dış borç ödediğini gösteriyor.
1 8 5 0'den Birinci Dünya Savaşı'na kadar Osmanlı dış ödemeler dengesi
nin toplam 2 5 milyon sterlin dolaylarında fazla verdiği tahmin edilmekte
dir. Bir başka deyişle, imparatorluk içinde tedavül eden değerli maden
stoku 1 9 . yüzyılda azalmamış, tam tersine artmıştır. Bu artış sayesinde,
artan nüfusun, yükselen para kullanma eğiliminin, hatta imparatorluğun
pazara en fazla yönelmiş bölgelerinde kişi başına üretim ve gelirlerde gö
rülen artışın yarattığı para talebinin bir ölçüde olsun karşılandığı düşünü
lebilir. 39
Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı sınırları içinde tedavül eden
para miktarı hakkında geliştirilen tahminler de burada özetiediğimiz uzun
dönemli eğilimlerle uyum içindedir. Osmanlı Bankası uzmanlarından Ad
rien Biliotti'nin daha önceki yıllar için yaptığı hesaplamaları 1 9 1 4 yılına
taşıyan Vedat Eldem, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki toplam para arzını
60 milyon lira olarak tahmin etmektedir. Bu miktarın yaklaşık olarak yan- 239
45 Donald Quataert, "Di lemma of Development: The Agricultural Bank and Agricultu·
ral Reform in Ottoman Turkey, 1 888- 1 908", International Journal of Middle East
Studies 6 ( 1 975), s. 2 1 0-227; Y. S. Atasa!)un, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası
1 888- 1 939, Kenan Bas ı mevi, l stanbul , 1 939.
46 Kanunun tam metni için, bkz. Kuyucak, Para ve Banka, Ci lt 1 , s. 2 1 4-2 1 6.
gibi bu deneyimde de, kağıt paralar 1 9 1 5 yılında altın ve gümüş sikkeler
le başabaş değerlerle tedavül etmeye başladılar. Ancak, artan hacimleri
nedeniyle kur değerleri bir süre sonra gerilerneye başladı . Savaşın son iki
yılında kaimeler savaş finansmanında en önemli araç durumuna gelince,
kağıt para hacmi daha da hızlı büyüdü, 1 9 1 7'nin başında 50 milyon lira
ya, aynı yılın sonlarına doğru da 1 00 milyon liraya ulaştı . 1 9 1 8 yılının so
nunda tedavüldeki kağıt para hacmi 1 5 8 milyon liraya varmıştı .47 ·savaş
yıllarında Osmanlı Bankası da tedavüle sürdüğü banknotların miktarını
artırınıştı ( bkz. Resim 45 ) .
Devlet kağıt paraları piyasaya sürerken, bunları savaşın sona ermesin
den belirli bir süre sonra altın ödeyerek geri alacağını taahhüt etmişti. Ni
tekim, çıkarılan ilk kaimeler için garanti oluşturmak üzere, eşdeğer mik
tarda altın Düyun-u Umumiye İdaresi 'ne yatırılmıştı . Daha sonraki ka
imelerde ise Alman hükümetinden sağlanan Alman hazine bonoları ga
ranti olarak gösterildi . Ayrıca, hükümet 1 9 1 8 'de 1 8 milyon liralık savaş
tahvili satınayı başardı. Almanya ve Avusturya'dan da 1 02 milyon liralık
altına çevrilebilir döviz sağlandı .48
Kaimelerin altın karşısındaki kur değeri İstanbul'da 1 9 1 6 başlarında
1 2 0 kuruştan , 1 9 1 7 ortalarında 400 kuruşa, savaşın sonlannda da 500
kuruşa geriledi . Taşradaki piyasa değerleri daha da düşüktü . Örneğin
Ağustos 1 9 1 7'de, İstanbul'da bir altın liranın kur değeri 430 kuruş iken,
Bursa ve İzmir'de 450 kuruş, Adana'da 600, Sivas ve Erzurum'da 660,
Trabzon'da 500, Musul'da 766, Halep'te 540 ve Beyrut'ta 5 5 5 kuruş
tu.49 Hem parasal genişleme hem de başkentin iaşesinde karşılaşılan güç
lükler nedeniyle, fıyatlar özellikle savaşın son iki yılında büyük artışlar
gösterdi . Düyun-u Umumiye İdaresi tarafindan İstanbul için hazırlanan
tüketici fiyatlan endeksi, genel fiyat düzeyinin Haziran 1 9 1 4'ten 1 9 1 8 yı
lının son çeyreğine kadar 1 8 kat artış gösterdiğine işaret etmektedir. s o
47 Toprak, Türkiye'de Milli Iktisat, s. 232-263. Kô!}ıt poroyla i lg i l i bir di!}er uyguloma
do 1 9 1 1 - 1 2 y ı l larında Troblus savaşı sırasında görüldü. Istanbu l 'dan gönderi len sik·
keler ltolyon ambargosunu oşomodı!}ı için, Troblusgorp'toki Osman l ı direniş güçle·
ri n i n komutanı Enver Paşa savaş harcamaların ı karşı lamak ve bir mübadele aracı
yaratmak üzere piyasaya kô!}ıt para sürdü. K. M. MocKenzie, "Coins of Tripol i : Fer
tile F ield of Study", World Coins 7 ( 1 983), s. 1 06.
48 Erol, Osmanlı Imparatorluğu'nda Kağıt Para, s. 29-36.
49 Toprak, Türkiye'de Milli Iktisat, s. 252.
50 Age., s. 33 1 -333.
ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
SON UÇ
2 Kaynaklar: Nicoara Beldiceanu, Les Actes des Premiers Sultans Conserves dans /es
Manuscrits Turcs de la Bibliotheque Notianale d Paris, 1 : , Actes de Mehmed l l et Bo·
yezid l l , Mouton et Co, Paris ve La Haye, 1 960, s. 84-85 ve Akgündüz, Osmanlı Ka·
nunnameleri, Ci lt 1 , s. 384-86.
3 Kaynaklar: Beldiceanu, Les Actes des Premiers Sultans, Cilt 1, s. 85 ve Akgündüz,
Osmanlı Kanunnameleri, Ci lt 1, s. 404.
mesne mani olmaya, malum babında muavenet (yardım) edesiz ki mal
benümdür, amilün değildür.
Şöyle bilesiz, alamete itimad edesiz.
4 Kaynaklar: Beldiceanu, Les Actes des Premiers Sultans, Cilt 1, s. 79-82 ve Akgün
düz, Osmanlt Kanunnameleri, Ci lt 1, s . 532-35.
5 Kaynaklar: Beldiceanu, Les Actes des Premiers Sultans, Cilt 1, s. 66-67 ve Akgün
düz, Osmanlt Kanunnameleri, Cilt 1, s . 570-7 1 .
2 . Ve emrim bu üzeredir ki, avadanlık işleyen kuyumcu ve sırmacı ki
şiye ikiyüz dirhemine vannca gümüş satıla, anın bahanesiyle ziyade gü
müş alub satmayalar.
3 . Ve her kimde gümüş sezerse, alub darbhanerne ilede . Ve yolcula
rın yüklerini ve bezzazistan sanduklannı ve karhansaray hücrelerini araya.
Her kimde gümüş ve eski akçe bulunursa, alub darbhanerne getürüb tes
lim ede, dirhemine ikişer akçe hesabı üzere akçesin vere .
4 . Ve kalhane, kulum mühriyle dura; kulum desturonsuz kirnesne gü
müş kal etmeye ve etrafa ne kadar pul giderse ki, kulum mühürünsüz
olursa, gereği gibi hakkından gele .
5 . Ve her ne yerde kalpazan bulursa, dutup kadı ve subaşı katına ilede,
anlar dahi gereği gibi teftiş edeler, göreler; şöyle ki, şer ile kalpazanlığı
zahir olursa, kulumla kapuma gönderüb nzkının nısfi (yarısı ) beğlik ve
nısfi arnilin ola.
6 Kaynaklar: Beldiceanu, Les Actes des Premiers Sultans, Cilt 1, s. 1 54-56 ve Akgün
düz, Osmanlt Kanunnameleri, Ci lt l l , s . 338-42.
destur ( izin) vere denilmişdür . . . Ve filori ayarında noksan bulınıcak, ya
sak mücerred (yalnız) altuncıya olmaya, filori keseni dahi dergah-ı mual
lama arz eyleyeler, gereği gibi siyaset olunuh hakkından geline .
7 Kaynaklar: Beldiceanu, Les Actes des Premiers Sultans, Cilt 1, s. 69-70 ve Akgün
düz, Osmanl1 Kanunnameleri, Ci lt 1 , s . 553-56.
8 Kaynaklar: Barkan, Zirai Ekonominin, s. 386 ve Akgündüz, Osmanli Kanunnamele
ri, Ci lt VI, s. 1 39-40.
EK 2
için de, aynı derecede ayrıntılı olmasa da, fiyatların uzun dönemli eğilimleri
hakkında yeterli bilgiler sağlayacak endeksler oluşturmak mümkündür.
Böylece, dünyanın Avrupa dışında kalan bölgeleri için ilk kez olarak
dört buçuk yüzyıllık bir süre için ayrıntılı ve güvenilir fiyat endeksieri elde
edilmiş olmaktadır. 1 9 1 4 sonrası için elimizde yayımianmış tüketici fiyat
endeksieri bulunduğuna göre , İstanbul için bu dizileri günümüze kadar
getirmek mümkündür.
İstanbul vakıflanndan derlenen gıda mallan fiyatlarını esas alan ve bun
ların yanına diğer mailann fiyatlarını katarak oluşturulan endeksin yıllık de
ğerleri Grafik A- l 'de verilmektdir. Dikey eksen logantmik ölçeğe göre dü
zenlendiği için, endeks eğrisinin eğimi, fiyatların artış hızını yansıtmakta
dır. Bu genel sonuçlar İstanbul'da genel fiyat düzeyinin l 469'dan l 9 1 4'e
kadar, yaklaşık olarak 300 kat arttığını göstermektedir. Bu toplam artış, yıl
da ortalama yüzde 1 . 3 lük bir artış hızı anlamına gelmektedir.
Grafik A- l 'de iki hızlı enflasyon dönemi göze çarpmaktadır. Birincisi,
1 6 . yüzyılın sonlanndan 1 7 . yüzyılın ortalanna kadar uzanan bir enflasyon
dalgası sırasında fiyatlar yaklaşık olarak beş kat artmıştır. Bu dönemdeki
artışlar genellikle Fiyat Devrimi ile ilişkilendirilmektedir, ancak Osmanlı fi
yatlarının büyük bir bölümü tağşişlerden kaynaklanmaktadır ( bkz . Bölüm
7 ) . Oluşturduğumuz fiyat endeksleri, ikinci olarak, 1 8 . yüzyılın sonlannda
Grafik A. l
İstanbul Kenti için Fiyat Endeksi, 1 469- 1 9 1 4
Akçe olarak; 1 469= 1 ,00
Logantmik Ö lçek
1 000
300
1 00
30
lO
3
•
,. ı
o
1 450 1 500 1 5 50 1 600 1 650 1 700 1 750 1 800 1 8 50 1900
260
Graf'ık A.2
Osmanlı Para Biriminin Saf Gümüş İçeriği, 1469- 1 870
l Kuruş= l 2 0 akçe
Logaritmik Ö lçek
GRAM
1 ,0
0,3
0,1
0 , 03
0,1
2 ,5
2 ,0
1 ,5
1 ,0 •
.
. .
0,5 •
0 , 0 +----r-----.--..--.-
1450 1 500 1 5 50 1 600 1 650 1 700 1 750 1 800 1 8 50 1900
261
başlayan ve 1 8 50'lere kadar süren, çok daha güçlü bir enflasyon dalgasına
işaret etmektedir. Bu ikinci dönemde fiyatlar yaklaşık 12 ile 1 5 kat artmış
tır. Bu fiyat artışlan da esas olarak 1 780'lerde başlayan ve II. Mahmud dö
neminde ( 1 808- 1 8 39) hızlanan tağşişlerle yakından ilişkiliydi ( bkz. Bölüm
12 ). Buna karşılık, İstanbul'daki genel fiyat düzeyinin 1 650 ile 1 780 ara
sında ve 1 860 ile 1 9 1 4 arasında daha istikrarlı kaldığı görülmektedir.
Fiyatlardaki uzun dönemli eğilimleri özet olarak saptadıktan sonra,
kısaca Osmanlı enflasyonunun nedenleri üzerinde duralım. Uluslararası
literatürde aynntılı olarak tartışıldığı gibi, söz konusu dört yüz elli yıllık
sürede fiyat artışlannın pek çok nedeni bulunmaktaydı. Ancak, oluştur
duğumuz fiyat endeksierinin ve bu kitapta incelenen Osmanlı para biri
minin bize sağladığı çok uzun vadeli perspektiften bakıldığında, tağşişle
rin ya da Osmanlı para biriminin değerli maden ( gümüş ) içeriğinin dev
let tarafından azaltılmasının, fiyat artışlannın en önemli nedeni olduğu
görülmektedir.
Tağşişlerle fiyat düzeyi arasındaki ilişkiyi daha iyi belirleyebilmek için,
Osmanlı para biriminin gümüş içeriğinin zaman içindeki değişimini izle
mek yararlı olur. Grafik A-2 , bu kitapta çeşitli tablolarda yer alan bilgilere
dayanarak akçe ve daha sonra da kuruşun ( l kuruş= 120 akçe ) gümüş içe
riğini yıllara göre vermektedir. Bu grafikte de dikey eksen logaritma cin-
sinden verildiği için, eğrinin eğimi tağşiş hızını yansıtmaktadır. Grafik A-
2, Osmanlı para biriminin gümüş içeriğindeki en hızlı düşüşterin 1 6 . yüz
yılın sonlan ile 1 7 . yüzyılın başlarında, daha sonra da 1 8 . yüzyılın sonia
rıyla 1 9 . yüzyılın başlarında gerçekleştiğini göstermektedir. En hızlı fiyat
artışları da bu iki dönemde gerçekleşmiştir. Buna karşılık, kuruşun gümüş
içeriğinin sabit kaldığı 1 8 60 sonrasında fiyatlar da istikrarlı kalmıştır.
Uzun vadeli olarak bakıldığında, Grafikler A -1 ile A-2 arasında yakın bir
ilişki olduğu görülmektedir.
Tağşişlerle fiyat düzeyi arasındaki ilişki , fiyat endeksierini gram gümüş
cinsinden hesaplayarak da izlenebilir. Grafik A- 3 , daha önceki iki grafikte
ki bilgileri kullanarak, İstanbul için gram gümüş cinsinden hesaplanmış fi
yat endeksini sunmaktadır. 1 8 70 yılından sonra dünya gümüş fiyatları
hızla düştüğü ve Osmanlı kuruşunun gümüşle ilişkisi büyük ölçüde kop
tuğu için, grafik bu tarihten sonrasını yansıtmamaktadır. Söz konusu dört
yüzyıllık sürede, akçe cinsinden fiyatlar 300 kat arttığı halde, gram gümüş
cinsinden fiyatların çok daha dar bir aralıkta, 0,5 ile 2,5 arasında, çoğun
lukla da 0,7 ile l ,5 arasında kalmış olması ilginçtir.
Grafik A- 3 gram gümüş cinsinden ifade edilen fiyatlarda orta dönemli
hareketler olduğunu göste riyor. Gümüş cinsinden fıyatlar l 5 00 ' den
1 640 'a kadar yükselmiş, 1 8 . yüzyılın başlarına kadar gerile miş, ve daha
sonra 1 9 . yüzyılın ortalarına kadar yine yükselişe geçmiştir. Ancak, bu ha
reketler esas olarak yatay bir uzun vadeli trend etrafında olmuştur. Bir baş
ka deyişle, uzun vadede tağşişlerin Osmanlı fiyat düzeyinin en önemli be
lirleyicisi olduğu görülmektedir. Fiyatlar para biriminin içerdiği gümüş
miktarıyla ters orantılı olarak, ya da tağşiş hızıyla doğru orantılı olarak art
mıştır.
Diğer ülkelerin fiyatlarıyla yapılan ilk karşılaştırmalar, İstanbul'da
gram gümüş cinsinden ifade edilen genel fiyat düzeyinin orta ve uzun va
dede Akdeniz'in diğer bölgelerindeki fiyatlarla yakın ilişki içinde olduğu
nu göstermektedir. Bu ilişkinin İstanbul'un yanısıra diğer Osmanlı liman
kentleri için de geçerli olduğunu düşünebiliriz. Orta ve uzun vadede, Ak
deniz üzerinden yapılan uzun mesafeli ticaret, gram gümüş cinsinden fi
yatları birbirlerine yaklaştırmaktaydı . Ancak kısa vadede, özellikle de tağ
şiş dönemlerinde Osmanlı liman kentleriyle Akdeniz'in diğer bölgeleri
arasındaki fiyat ilişkisi daha zayıftır. Bir tağşiş sonrasında gram gümüş cin
sinden fiyatların daha önceki düzeylerine dönmeleri, bir başka deyişle no
mina! fiyatların artış hızı, parasal olduğu kadar iktisadi ve kurumsal etken
iere de bağlıydı. Bu nedenle Grafik A- 3 'te, Grafik A- l 'e kıyasla, orta ve
uzun vadeli trendler çevresindeki kısa vadeli dalgalanmaların daha fazla
olduğu görülüyor.
EK 3
264
RESiMLER
KAYNAKLAR
YK: Yapı ve Kredi Bankası Koleksiyonu, İstanbul
ANS : American Numismatics Society Koleksiyonu, New York
Akyıldız: Ali Akyıldız, Osmanlı Finans Sisteminde Kağıt Para
Eldem: Edhem Eldem'in kişisel koleksiyonu .
Ed. notu :
Sikkelerin boyutlan teknik imkaniann elverdiğince aslına uygundur. Her resimde
sikkenin ön yüzü solda, arka yüzü sağdadır. Renkli fotoğrafiarına ulaşılamadı
ğı için bazı sikkeler siyah/beyaz verilmiştir.
14. VE 1 5 . YÜZYILLAR
Akçeler
Resim 1
Orhan, H . 727 / 1 326-27, Bursa
Çapı : 1 8 mm; 1 ,0 gram (YK)
Resim 2
I I . Murad, H . 8 34/ 1 43 1 , Edirne
Çapı: 1 3 mm; 1 , 1 gram (YK)
Resim 3
I I . Mehmed, H. 880/ 1 47 5- 76, Üsküp
Çapı : l O mm; 0,72 gram (YK)
On Akçe
Resim 4
I I . Mehmed, H . 875/1 470-7 1 ,
Novo Brdo
Çapı : 23 mm; 9,36 gram (YK)
Bakır Mangırlar
268
Resim 5
II. Murad 1 42 1/ 1 444, 1 445/ 1 45 1 , Edirne
Çapı: 1 7 mm; 2,05 gram (YK)
Resim 6
Il. Mehmed, 1 444, 145 1 / 1 48 1 , Darphane belli değil
Çapı : 1 5 mm; 2 ,2 gram (YK)
Altın Sikkeler
Resim 7
Sultani, I I . Mehmed, H . 883/1478-79, Kastantiniye
Çapı : 20 mm; 3,5 gram (YK)
Resim 8
Venedik Dükası, Tarihsiz
Çapı : 20 mm; 3,57 gram (ANS )
Resim 9
Floransa Florini
Çapı : 2 1 mm; 3,52 gram (ANS )
1 6 . VE 1 7. YÜZYILLAR
Para/Medin
Resim 1 0
I. Süleyman (Kanuni ), H . 927/ 1 52 1 , Şam
Çapı: 1 5 mm; 1 , 1 7 gram (YK)
270
Resim ll
II.
Selim, 1 566- 1 574, Mısır
Çapı: 1 6 mm; 1 ,05 gram (YK)
Resim 12
IV.Mehmed, 1 648 - 1 687, Halep
Çapı: 14 mm; 0,88 gram (YK)
Ak�e, Yemen
Resim 13
IV. Murad, 1 62 3 - 1 640, Sana
Çapı: 1 3 mm; 0,30 gram (YK)
Bakır Mangır
Resim 1 4
I . Selim, H . 924- 1 5 1 8 , Şam
Çapı : 20 mm (ANS )
Şahiter
Resim 1 5
I . Süleyman ( Kanuni ), 1 520- 1 566, Hille ( Irak)
Çapı: 20 mm; 4,50 gram (YK)
Resim 1 6
Il . İbrahim 1 640- 1 648, Bağdat
Çapı : 1 4- 1 8 mm; 2 ,75 gram (YK)
Osmanlı Larisi
Resim 1 7
Basra, 1 6 . yy . ortası
Uzunluğu : 4,9 cm (ANS )
Gümüş sikke
Resim 1 8
IV. Mehmed, H . 1 083/167 1 , Trablusgarp
Çapı: 1 8 mm; 1 ,45 gram (ANS )
Nasri
Resim 1 9
I . Ahmed 1 603 - 1 6 1 7, Tunus
Çapı : 12 mm; 0,52 gram (YK)
Akçe
Resim 20
I . Selim, 1 5 1 2- 1 520, Cezayir
Çapı: l l mm; 0,65 gram (YK)
Altın Sultaniler
Resim 21
I. Süleyman ( Kanuni), 1 520- 1 566, Mısır
Çapı : 20 mm; 3 ,50 gram (YK)
Resim 22
I . Süleyman ( Kanuni ), 1 520- 1 566, Cezayir
Çapı : 20 mm; 3 ,50 gram (YK)
1 7. YÜZYIL
Resim 23
Hollanda Taleri ( Esedi Guruş)/Çapı: 40 mm; 27,1 gram (ANS )
274
Resim 24
İspanya Sekiz-Reali ( Riyal Guruş)/Çapı: 32-37 mm (ANS)
B akır Mangır
Resim 25
I I . Süleyman, 1 687- 1 69 1 , Kostantiniye
Çapı: 19 mm; 1 ,65 gram (ANS )
18. YÜZYIL
İlk Zolotalar
(Kuruşun 3/4'ü)
Resim 26
I I . Süleyman, 1 68 7 - 1 69 1 ,
darbı 1 690 veya 1 69 1 ; Kastantiniye
Çapı : 4 0 mm; 1 9 ,4 gram (YK)
Kuruş
Resim 27
I I I . Ahmed, 1 703 - 1 730 , Kastantiniye
Çapı : 40 mm; 2 5 ,6 5 gram (YK)
Kuruşlar
Resim 28
III.
Mustafa, 1 75 7- 1 774, İslambol
Çapı: 40 mm; 1 8 ,6 gram (ANS )
276
Resim 29
III.
Selim 1 789- 1 203 ' Trablus
Çapı: 3 7 mm; 1 2 , 5 gram (YK)
Para
Resim 30
III. Osman, 1 754- 1 75 7 Kastantiniye
Çapı: 1 6 mm; 0,52 gram (YK)
Resim 31
III.Mustafa, 1 757- 1 774, Tunus
Çapı : 2 1 mm; 3 , 1 gram (YK)
Çeyrek Bucu
Resim 32
III. Selim, H . 1 2 1 4/ 1 799- 1 800, Cezayir
Çapı : 20 mm (ANS )
Kuruş
Resim 33
I I . Mahmud, H . 1 2 37/1 822, Cezayir
Çapı: 40 mm; 19,95 gram (YK)
278
Altın Sikkeler
Zer-i İstanbul
Resim 34
III. Ahmed, 1 703- 1 730, İslambol
Çapı: 19 mm; 3,50 gram (ANS )
Zer-i Mahbub
Resim 35
I . Mahmud, 1 730- 1 754, Mısır
Çapı : 20 mm; 2 ,60 gram (YK)
Altın Sultani
Resim 36
I I I . Osman, H. 1 1 70/1 756-57, Cezayir
Çapı: 23 mm; 3 ,40 gram (ANS )
=======
Toumois. .A Conft•-uinopü , l• l · ,t "'"� • ·•• � t78J
A,
p mPit. �
f:/ln'.lm J""/"
rr " "
' '.
. .
, •
.
A ltfonfitur
Monfit•r OfmonJ . St<r/,.irı dt Mer. )
fE'tılquı i'.Aımm , 4i Dcllc-cha.ft , ruc
280 s.;,,ı - D"mlniquc.
A Paris. / "• .
Resim 39
Il. Mahmud, Saltanann 22. yılı, 1 828 -29, Kostantiniye
Çapı: 27 mm; 2 ,9 gram (ANS )
282
Resim 40
I l . Mahmud, 1 808 - 1 839, Bağdat
Çapı: 28 mm; 3 ,45 gram (YK)
Tashih-i Sikke Sonrası 20 Kuruşlar
Resim 41
Abdülmecid, Saltanannın ı l . yılı, ı 850, Kostantiniye
Çapı: 37 mm; 24 gram (ANS )
Altın Lira
Resim 42
Abdülmecid, 1 839- 1 86 ı , Kostantiniye
Çapı: 22 mm; 7,20 gram (YK)
284
Resim 44
Beş liralık banknot, Osmanlı Bankası
H. 1 299/ 1 882 (Akyıldız)
286
...)-.�'.t"ı.r-1. �..;./.,�.,
Resim 45
Beş liralık kaime, Birinci Dünya Savaşı
(Akyıldız)
KAYNAKÇA
ARŞIV BELGELERI
Istanbu l , Başbaka nl ık Osman l ı Arşivi (BOA)
Mühimme Defterleri:
MHM. c. 3, 6 1 6/220; c. 2 1 , 478/200; c. 2 8 , 404/1 74; c. 29, 397/1 64 ve
440/ 1 8 6 ; c . 3 1 , 7 8 5 /3 5 3 ; c. 34, 1 5 9/79 ve 3 7 1 / 1 77 ; c. 4 1 , 2 1 / 1 1 ,
1 1 8/56 ve 1 0 1 7/474; c . 46, 70 1 /307; c . 47, 224/88 ve 2 5 5/99; c . 48,
1 1 6/4 1 , 1 075/369 , 1 5 8/55 ve 8 5 3/29 1 ; c . 49, 249/7 1 ve 57/ 1 5 ; c . 5 3 ,
6 5 7/2 2 8 , 8 1 0/2 8 0 ve 8 8 2/309; c . 5 5 , 299/ 1 6 7 ; c . 5 8 , 734/2 8 8 ve
82 1 /32 1 ; c . 62 , 3 8 5 / 1 7 3 , 478/2 1 2 ; c . 62, 5 7 1 /2 5 3 , c . 64, 23 3/79; c . 69, 287
475/2 38; c . 70, 482/248 .
Maliyeden Müdevver:
MM 2 3 , 5 0 1 08/9390.
İbnü'l Emin Tasnifi, Darphane:
İ . E . Dp. 2 1 , 48, 49, 7 1 ve 96.