Professional Documents
Culture Documents
Camtarihc 3 A 7 Esi
Camtarihc 3 A 7 Esi
Cam sözlüklerde soğuk bir ifadeyle 'amorf bir nesne' olarak tanımlansa da, elmas kadar
parlak, opal kadar ateşli, gökkuşağı kadar renkli, örümcek ağı kadar hafif ve narin ya da 20
ton ağırlığında bir ayna kadar büyük, yumurta kabuğu kadar kırılgan, ya da çelik kadar sert
olabilir. Doğrusunu söylemek gerekirse cam 'alışılmadık' bir malzemedir. Camsız bir dünyayı
düşünmek bilim ve uygarlığın olmadığı bir dünyayı düşünmekle aynıdır. Günümüzde bilim
zamanı ölçmek için kum saati, hastalıklara sebep olduğuna inanılan kötü ruhlardan ya da
bakışlardan korunmak için nazarlık kullanmaktan çok ileridedir. Cam, bilim yolculuğunun her
adımında ona eşlik etmiştir.
ÇOK ESKİLERDE, deneyler için cam ne idiyse, bugün de aynıdır. Cam araştırmalarda
kullanılan kimyasal maddelerin çoğuna karşı dirençlidir. Saydamdır; deneyi yapan kişi,
kullandığı test tüpü ya da imbiğin içinde ne olduğunu rahatlıkla görebilir. İşlenmesi kolaydır;
bir teknisyen, özel bir ihtiyaç için, cam tüpü alevle amaca uygun, kullanılabilir hale
getirebilir. Eski dönemlerde laboratuar malzemeleri kolayca her yerde bulunamıyordu. Zaten
mevcut laboratuar camları da ısıl gerilmelere ve kimyasal maddelere pek de dayanıklı
olmayan camdan imal edilmişti. Sonraki dönemlerde cam, içine değişik kimyasallar eklenerek
dayanıklı hale getirildi. Fakat bu tür camlar, hızlı ısıma ve soğutmaya maruz kaldıklarında,
içlerinde oluşan gerilmeler yüzünden kolayca çatlayıp kırılabiliyordu.
İlk malzeme üreticileri bu olumsuz özelliği biraz olsun azaltmak için malzemeyi çok
inceltiyorlardı. İnce cam, sıcaklık değişikliklerinde sergilediği kırılganlığını yitiriyor fakat bu
defa da ince olduğu için herhangi bir çarpmada dağılıyordu. Bu durum hem malzeme kaybına
hem de cam malzeme yardımıyla yürütülen deneyin altüst olmasına neden oluyordu.
Laboratuvar'da kazara dolaplardan birine yapılacak bir darbe, içindeki cam araçların
parçalanıp etrafa yayılmasına yol açıyordu.
Tren yollarında sinyal lambaları için ısıl şoka dayanıklı camlar üretildiğinde, bu yeni yöntem
laboratuar cam malzemesine de uyarlandı. 1915'te bu borosilikat camı üretildiğinde çoğu
laboratuar ve araştırmacı, kuvvet kaldıracak kadar kalın ve sıcaklığa dayanıklı bu malzemeyi
yaygın olarak kullanmaya başladı. Aynı dönemde, ve aynı gelişmenin sonucu olarak, yeni ve
bütünüyle bu işe adanmış bir cam endüstrisi doğdu; yeni yöntemlerle borosilikat camı,
pişirme kapları ve diğer fırına dayanıklı cam pişirme araçlarında kullanıldı.
Daha yakın dönemlerde geliştirilen bir cam türü de % 96 silikat camıdır. Bu cam o döneme
kadar sadece saf kuarsın sahip olduğu, bir dereceye kadar ısıl şoka karşı dayanıklı olma
özelliğine sahipti. Bu yeni ürün, borosilikat camının ısıl ve kimyasal işlemlere tutulmasıyla,
silis dışındaki tüm parçaların ayrılmasıyla ortaya çıkarılıyordu.
Bir ikinci ısıl işlem, camı yoğunlaştırarak boşlukların kapanmasını sağlıyor, böylece cam
şeffaf ve gözeneksiz hale geliyordu. Bu cam akkor haline gelene kadar ısıtılıyor ve sonra
soğuk suya batırılıyordu. Bu yöntemle yapılmış bir beher, bir buz bloğunun üzerinde uzun
süre bırakıldıktan sonra aniden kaynak alevinin önüne konulabiliyordu. % 96 silikat camı 871
¡C' de kullanılabiliyordu ve daha önceleri yaygın olarak kullanılan saf kuvars laboratuar
camının egemenliğinin sürdüğü çoğu bilimsel iş için kullanılabiliyordu.
Toz halindeki camları presleyerek disk haline getirme yöntemi cam endüstrisindeki bir başka
gelişmedir. Bu diskler, çeşitli derecelerdeki gözenekli yapılarıyla, her türlü laboratuar işinde
filtre olarak kullanılabiliyorlar. Daha küçük gözenekli olanlar sıvı çözeltilerden bakterileri
süzmek için kullanılıyor.
Ortaçağdaki simyacılar şimdi kullanılan cam laboratuar malzemesini görseler, Galileo'nun
Palomar teleskopunu gördüğünde vereceği tepkinin aynısını verirlerdi. Örneğin bir balon joje,
ince düzgün boynunda, içindeki sıvının hacmini ölçmek için bir skalaya sahiptir. Bu skala
balon jojenin içine ne koyarsanız koyun, nasıl sterilize ederseniz edin okunabilir kalmaya
devam eder, çünkü çizgiler ve figürler, cam yüzeyinin üzerine, asitle yedirilerek yapılmıştır.
Sayısız laboratuarda yüzlerce değişik deney için kullanılacak yüzlerce özel cam malzeme
geliştirilmiştir. Bunların hepsini saymak olanaksız. Basit olan cam araçlar, çoğu laboratuar
teknisyenleri tarafından üretilebilir, keza cam üretimi laboratuar teknisyeninin işinin
parçasıdır. Ama bazı laboratuarlarda cam teknisyenleri, daha karmaşık ve özel laboratuar
malzemelerini üretmeleri için, işe alınırlar.
Camın Tarihi
Camın keşfi tarih sayfalarında kaybolmuştur, fakat 4000 yıl kadar öncesine dayandığı
biliniyor.
Cam yapımının keşfinde iki ana aşama bulunuyor. İlki, bildiğimiz kumun soda ve kireç ile
ısıtılarak yeni bir malzeme, diğer bir deyişle cama dönüşmesidir. Bu yeni malzeme çok sert ve
pürüzsüzdür. İkincisi, aynı derecede önemli olan, şeffaf cam elde etmek için kullanılan
kimyasal maddelerin hangi oranda katılacağının bulunuşudur.
Gerçek camın oluşturulmasının ilk aşaması bir kaza sonucu gerçekleşmiş olmalı, fakat
ikincisi, bugün ismi bilinmeyen kimyacıların birçok defa deneyerek buldukları özel oranlarla
elde edilmiştir.
İlk önceleri cam ürünleri masif kütleler halindeydi, şekilli camlar daha sonra yapıldı. Bu işlem
cam nesnenin çamurdan ya da tahtadan bir kalıbını yapıp, eriyik durumdaki camın bu kalıbın
etrafına sarılmasından sonra, cam eşya tamamlanınca içindeki tahta ya da çamur kalıbın
çıkarılmasıyla son buluyordu. M.Ö. 1200'lerde cam, açık bir kalıbın üstüne bastırılarak
yapılıyordu.
Yüzyıllarca cam, takıda, mücevherde, yer ve duvar mozaiğinde kullanıldı. Camın kullanım
amacının genişlemesi, cam üflemeciliğinin icadıyla gerçekleşti. M.Ö. 20'de bu yeni cam
üretme yönteminin kullanılması endüstriyel bir devrim yarattı ve camın lüks malzeme
üretiminden işlevsel malzeme üretimine kaymasını sağladı. Pompeii, M.S. 79'da
mahvolduğunda, ardında bu devrimle ilgili kanıtlar bıraktı. Üzeri kaplanmış cam ürünlerin
kalıntıları cam üretiminin çok gelişkin bir noktada olduğunu ve pencere camının artık iyi
kalitede üretilebildiğini gösteriyordu. M.S. 330'lu yıllarda Roma İmparatoru Konstantinapol
cam üfleyicilerini Konstantinopolis'e (şimdiki adıyla İstanbul'a) göndermişti. Bizanslı cam
işçileri renkli cam ve mozaik üretiminde ustalaşmışlardı; boyalı pencere camları ilk bu
dönemde ortaya çıktı. Kaynağı ne olursa olsun cam sanatı Fransa'ya ulaştıktan sonra,
kullanmaya başlayanların sayısı oldukça arttı. Ortaçağın karanlık dönemlerinde cam
endüstrisi İslam Dünyasında canlandı. Daha sonra Venedikli üreticilerle Avrupa'da tekrar
önem kazandı.
M.S. 1159'da St. Marcus Katedrali inşaa edildiğinde tüm binanın İncili anlatan cam mozaikle
kaplanması 250 yıl sürdü. Aynaların cıva ile sırlanması 1369'da gerçekleşti. 1700'lerde
Venedik'te 300 cam mozaik üretim atölyesi ve fabrikası mevcutken, 19. yy'da sadece 1 tane
kalmıştır. Bu mozaik devrinin kapandığının bir kanıtıdır.
Cam Çağı
1600'lerde kömürün odundan daha çok ısı verdiği ve cam üretiminde yakıt olarak
kullanılmasının daha çok işe yarayacağı anlaşıldı. Cam işçiliği yapan herkes cam sanatında
ustaydı. 19yy’da cam üretimindeki mekanikleşmeyle, pencere camı boyutları büyüdü. 19. yy
sonlarında camın ancak kimyasında gelişme kaydedildi. Alman bilim adamları bu dönemde
optik aletler için yeni camlar geliştirmeye çalışıyorlardı. 20. yüzyılın ilk yarısına cam
üretimindeki ve kullanım alanındaki gelişmeler nedeniyle 'Cilalı Cam Devri' denilebilir
1903'te Michael Owens ilk cam üretim makinesini icat etti. Bugün, cam iplik haline bile
getirilebiliyor. Bir cam iplikçiği bir insan saçının 1/15'i kadar inceltilebilir. Bu da yarım kilo
camla ekvatoru çevreleyebilmek anlamına gelir.
Camın Yapısı
Birçok sayıdaki kimyasal madde (boraks, soda gibi) sıvı camda, camın sertleşmesi gibi çeşitli
özelliklerin cama katılması için kullanılır. Belli bir karakterdeki camın oluşumu camın
soğutulma hızına bağlıdır ve atomlar arası ya da atom grupları arasındaki karışık bağ
yapılarına (Kovalent ve iyonik bağlar) ihtiyaç duyar. Bireysel atomlar Ôkristal kafes' diye
bilinen düzenli 3 boyutlu diziler meydana getirdiğinde, kristaller oluşur. Fakat cam, sıvı
haldeyken soğumaya başladığında, rasgele bir ağ oluşturur. Camın oluşumunda yer alan asıl
parçalara, bu durumda ağ oluşturucuları diyebiliriz. İyonlar bu ağın bazı bölgelerine sızarak,
ağ yapısını yeniden düzenlerler ve böylece camın iyonlara bağlı olan özellikleri ortaya çıkar.
İyonlara ağ düzenleyicileri denmesinin sebebi budur. Camın kimyasal dayanıklılığı, diğer
bilinen malzemelerden çok daha fazla ve geniş bir yelpazededir. Ayrıca mekanik dayanırlığını
da kurşungeçirmez camların varlığı kanıtlar. Kurşungeçirmez camların yapısında polikarbonat
vardır ve camın bir santimetre kalınlıkta olması kurşun geçirmemesi için yeterlidir.
Cam Türleri
Soda-kireç camı fiziksel ve kimyasal özelliği bakımından görünür optik ve uygulamaları için
çok uygundur. Ayrıca, soda, camın işlenme sıcaklığını düşürdüğü için, maliyeti de azaltır.
Sodasız cam saf camdır, saf malzemelerin işlenme sıcaklıkları yüksek olur. O dönemde cam
elde etmek için yeterli ateşi yeterli sıcaklığa çıkarmak için odun ya da kömür yeterli değildi.
Yani soda olmasa idi camın keşfi bin ya da iki bin yıl ertelenebilirdi. Anadolu'da sodalı camın
kullanılması çok eskilere dayanır. Sümer tabletlerinde sodaya naga deniyordu. İlk
dönemlerde, soda elde etmek için, soda oranı çok olan uhulu ağacının (Akad dilinde aban u hu
li diye geçer) küllerinden ya da Van gölünün sodalı suyundan yararlanılıyordu. Renksiz türleri
görünür ışığı çok iyi geçirdiği için pencere camlarında Romalılardan beri kullanılırlar.
Pencere camları ilk olarak, merkezkaç etkisi yaratılarak döndürülerek yapılıyordu. Daha sonra
üfleme tekniğinin keşfi ile cam, şişirilerek silindir haline getirildikten sonra, silindirin yan
yüzeyi kesilerek elde edilen pek de düzgün olmayan pencere camı, diğer tekniğin sağladığı
boyutlardan daha büyük oluyordu. Flotal cam dediğimiz cam da sıvı kalay yüzeyinde
yüzdürülerek elde ediliyor. Flotal cam tüm diğer camlardan çok daha düzgün bir yüzeye
sahiptir.
Soda-kireç camının başlıca dezavantajı yüksek ısıl genleşme özelliğine sahip olmasıdır; yani
ısıtılınca yapısal olarak genişlerler. Silika ısıtılınca fazla genişlemez; fakat sodanın eklenmesi
genleşme özelliğini dramatik bir biçimde artırır; genel olarak, soda ne kadar fazlaysa, sıcaklık
değişimlerine karşı camın direnci de o kadar düşüktür. Soğuk günlerde ince belli çay
bardağınıza sıcak çay doldururken cam üzerinde ısıl şok yarattığınız için bardağınız
çatlayabilir.
Kalsiyum oksit yerine kurşun oksit ve sodyum oksitin yerine potasyum oksit kullanılması,
kurşun camı olarak bilinen cam türünü oluşturur. % 24 PbO içeren camlar, kristal cam diye
bilinen cam türünün içinde yer alırlar. Kurşun camı göreceli yumuşak yapısı nedeniyle
işlenebilir ve yüksek kırılma indisine sahiptir. Daha fazla kurşun oksit içeren camlar (%65)
radyasyon perdeleme camları olarak kullanılabilirler, çünkü kurşunun, bilindiği gibi gama
ışınlarını ve değişik formdaki zararlı radyasyonu emebilme yeteneği vardır.
Borosilikat camı % 70-80 silika ve %7-13 bor oksitten ve az miktarda alkali (sodyum ve
potasyum oksit) ve alüminyum oksitten meydana gelir. Borosilikat camı düşük alkali içeriği
ve kimyasal ve ısı şoku dayanıklılığı ile karakterize edilir; bu yüzden, Pyrex diye bildiği cam
mutfak malzemelerinde kullanılır.
Borosilikat camı suya, asitlere, tuz çözeltilerine, organik maddelere ve halojenlere (klor ve
brom) yüksek düzeyde dayanıklılık gösterir. Göreceli olarak alkali çözeltilerine karşı da
dayanıklıdır. Sadece hidroflorik asit, yoğun fosforik asit ve güçlü alkalin çözeltileri, yüksek
sıcaklıklarda kabın yüzeyinde bozulmaya yol açarlar.
Beherler ve dar boyunlu laboratuar şişeleri kimyasal maddelere, ani sıcaklık değişimlerine ve
mekanik şoklara karşı dayanıklı olmalıdır. Ek olarak, şeffaflık, kolayca yumuşama ve şekil
verme gibi camın sıradan özeliklerine sahip olmalıdır. Belki de en önemlisi, cam laboratuar
malzemesinin üretimi ucuza gelmelidir.
Kimya sanayisinin ve sanatının gelişimi açısından damıtma işlemi çok önemli yer tutar. Ateşe
dayanıklı kaplarda yapılan kaynatma işleminde, kapak kısmında sıvı damlaların yoğunlaştığı
gözleniyordu. Buradan esinlenerek damıtma balonu ve imbik geliştirildi. M.S. 4. yy'da
Synesius ve özellikle de Zosimos, iki ayrı kaptan oluşmuş damıtma aygıtları kullandılar:
damıtma kabı ve külah kısmı. Bu ikisinden daha sonra boynuzlu imbik (retorte) geliştirildi.
Damıtma ya da süblimleştirme için kullanılan ilk kaplar topraktan yapılmıştı. Ancak 13.
yy'dan sonra, gelişmiş cam kaplar yaygınlaştı. Toprak kaplar kolayca gözenekli duruma
geliyordu. Oysa cam kaplar dayanıklıydı. Ayrıca metal kaplar da kullanılıyordu ancak
bunların çeşitli biçimlerde kirlenme ve zehirlenmelere yol açtığı bilinmiyordu. Aynı amaçla
tahta kaplar da kullanılıyordu ve bunların içine konan sıvılar, kızdırılmış metal çubukların
daldırılması ile ısıtılıyordu.
Balonlar kullanım amaçlarına ve çalışılan miktarlara bağlı olarak çeşitli yapı ve büyüklükte
olurlar. Uzun boyunlu ve dar ağızlı olanlar buhar basıncı yüksek maddelerle, kısa boyunlu ve
geniş ağızlı olanlar düşük buhar basıncına sahip ve katı maddelerle çalışmalarda
elverişlidirler. Düz altlı olan balonlar toplama kabı olarak, yuvarlak altlı olanlar daha
dayanıklı olmaları nedeniyle basınç ve sıcaklık değişmelerinin söz konusu olduğu
durumlarda, konik olanlar (armut biçimli balonlar) alçak basınçta çalışıldığında kullanılır.
Balonların ağız ve boyun sayısı birden fazla olabilir. Özellikle karıştırma, ekleme ve gaz
geçirme gibi işlerin aynı anda yapılması gerektiği durumlarda iki ya da çok boyunlu balonlara
gerek duyulur.
Soğutucular, maddeleri gaz fazından sıvı fazına döndürmek için kullanılır. İçice iki borudan
meydana gelmiş olup dıştaki borudan su geçer. İçteki boruda madde yoğunlaşarak toplama
kabına veya reaksiyon kabına döner. Soğutucularda su girişi genellikle alttan olur.
Soğutucuların biçim ve büyüklüğü amaca göre değişir. Kaynama noktası düşük sıvılarla
çalışırken uzun soğutucular, ya da soğutma yüzeyi değişik şekillerle artırılmış soğutucular
kullanmak gerekir.
Huniler süzme ve ayırma işleminde kullanılırlar. Süzme için basit süzme hunileri kullanılır.
Bunlarda huni etrafında içinde kaynar su ya da su buharı akımı olan borular ve ısıtma kılıfları
vardır. reaksiyon ortamına madde eklenmesi gereken durumlarda taksimatlı damlatma
hunileri ve ekstraksiyon işleminde veya birbiri ile karışmayan iki sıvıyı birbirinden ayırmada
ayırma hunileri kullanılır.
Mezür ölçme kabıdır. Sıvıların hacmini ölçmede kullanılır. Sıvı karışımların hazırlanması
amacıyla kullanılan kapaklı tipleri de vardır.
Pipetler ölçülü miktarda sıvı alma ve transfer işlemlerinde kullanılırlar. Dereceli ve transfer
tipleri vardır. Transfer pipetleri ile sadece belli hacim sıvı alınabilir.
Termometreler sıcaklık ölçmede kullanılan aletlerdir. Bir termometrenin kullanılmadan önce
kaynama noktası belli maddeleri kullanarak veya duyarlı bir standart termometre ile
ayarlanması gerekir.
Yıkama şişeleri bir gazı bir çözeltiden geçirerek temizlemek amacıyla kullanılır. Bunun
yanında bagetler çözelti karıştırmada kullanılan cam çubuklardır.
Saat camı denilen bombeli camlar reaksiyon kaplarını örtme ve süblimasyon gibi işlerde,
ayrıca bazı maddeleri tartmak için kullanılır.
Genellikle bilim adamları ile özdeşleştirilen, olmazsa olmaz cam laboratuar tüpü, çok çeşitli
boyutlarda olabilir. Deney tüpleri çeşitli işlemlerde; bunun içinde bitki yetiştirmek bile
olabilir. Santrifüj tüpleri mikrobiyoloji laboratuarında santrifüj işlemlerinde kullanılır.
Cam Üretimi
Cam üretimi dünyada sayılı cam üreticileri arasında bulunan ülkemizde çok yaygındır..
Labratuvar malzemesi için kullanılan borosilikat camı, küçük atölyeler tarafından
Almanya'dan ya da İngiltere'den, hazır, değişik çaplarda borular halinde ithal edilir. Genelde
Pyrex diye bilinen bu camlar, atölyelerde bu işin ustaları tarafından birleştirilerek satışa
sunulur.
Paşabahçe'ye bağlı Teknik cam 1968'den bu yana sıcaklığa dayanıklı cam, laboratuar camı ve
diğer birçok cam malzeme üretmektedir. Üretim, yurt içi ihtiyacını karşılamakla birlikte, ihraç
edilmektedir. Teknik cam, iki ana tür camdan, nötr borosilikat cam ve sert borosilikat camdan
laboratuar camı üretmektedir.
Nötr borosilikat camı, yüksek sıcaklığa ve kimyasal maddelere dayanıklı olması nedeniyle,
genel olarak tıbbi amaçla kullanılan cam malzemelerin imal edildiği cam boru üretiminde
kullanılır. Sert borosilikat camı, ısıl genleşme kat sayısı düşük olduğu için sıcaklığa dayanıklı,
kimyasal maddelere dayanımı yüksek olduğu için, laboratuar malzemeleri ve teknik ürünlerin
yapımında kullanılır. Her iki tür cam da; nicel ve nitel kimyasal analizlerde, mikro analitik ve
mikrobiyolojik analizlerde, sulu asidik ve alkalik ortamlarda yürütülen deneylerde kullanılan
cam araçlarda ham madde olarak kullanılır. Saf cam, kuvars kumu yüksek sıcaklığa
çıkarılarak elde edilir. Kuvarsın erime noktası tüm diğer camlardan daha yüksektir, bu yüzden
laboratuarlarda spektroskopik analizlerde hücreler halinde kullanılır.
Laboratuar araçlarının ve teknik ürünlerin üretiminde cam, son şeklini vermek üzere işleme
sıcaklığına kadar ısıtılmaktadır. Son şeklini alan cam malzeme, daha düşük sıcaklıklara
soğuduğunda, malzeme içinde bir gerilim oluşur. Böyle bir cam malzemenin kırılma eğilimi
vardır.
İç gerilimi elimine etmek için, cam malzeme iç gerilimlerin ortadan kalktığı tavlama
sıcaklığına kadar ısıtıldıktan sonra, gerilim oluşamayacak bir sıcaklığa kadar kontrollü bir
hızda soğutulur. Bu ısıtma ve kontrollü soğutmaya Ôtavlama' denir ve tünel fırınlarda
(tavlama fırınları) yürütülür. Tavlamanın hızı cidar kalınlığına göre değişir. Gerilimi alınmış
cam malzemeler gerektiğinde ısıl ya da kimyasal yolla temperlenerek dayanıklılıkları arttırılır.
Temperleme yoluyla cam malzemenin içinde çekme, yüzeyinde ise basma gerilmesi
oluşturulur. Yüzeyde düzgün bir kompresyon dağılımı, cam malzemenin mekanik dayanımını
ve basınç dayanımını önemli derecede arttırır.
Bir sonraki adım cam laboratuar malzeme üzerindeki işaretleme ve taksimat çizgileridir. Bu
işlemler, asit ve alkaliye dayanıklı amber renkli bir boya ile gerçekleştirilir. Boya camın
yüzeyine nüfuz ederek onun ayrılmaz bir parçası haline gelir.
Son olarak konik ve küresel lifli bağlantı parçaları, standartlarda belirtilmiş olan ölçülerde
imal edilir. Bütün bu uzun yolculuktan sonra, cam laboratuar malzemesini laboratuarda
görebiliriz.
Etrafınızda bulunan kullandığımız hemen her nesnede biraz cam vardır. Yani camı kullanırız,
görürüz, ya da cam yardımıyla görürüz.
Özgür Ergin
Konu Danışmanı: İnci Gökmen
Prof.Dr. ODTÜ Kimya Bölümü
Kaynaklar:
Bilgin, A., Şafak C., H.Ü.Eczacılık Fakültesi Farmasötik Kimya Laboratuvar Çalışmaları,
1996
Carberry, E. Glassblowing, MG's Publishing,1994
Diamond, F. The Story of Glass, New York, 1953
Scholes, S. R. Modern Glass Practice, Massachusettes, 1974
Teknikcam Cam Laboratuvar Malzemeleri Üretim Katoloğu, 1983
Tez, Z., Kimya Tarihi, V Yayınları, 1986
.
.
Dia Dizini
1-kuvars.
5-Tek kulplu şişe, yeşil renkli, iyi durumda elegeçmiş,restorasyon sonrası durumu,
MİMARİ CAM: Yapı içi, yapı çevresi ve kentsel ortamlarda diğer mimari elemanlarla
birlikte kullanılan cam, camlı ünite, camlama elemanları ve sistemlerinin üretim, işleme ve
montajını kapsayan faaliyetler bütünüdür.
ÇEVRE KONTROL CAMLARI: Yağmur, rüzgar, toz gibi atmosfer koşullarının yanı
sıra ışık, güneş radyasyon ısısı, ısı, gürültü, görüntü gibi dış etkenler açısından yapının içi ile
dışı arasındaki ilişkileri düzenleyen cam ve camlı ünitelerdir.
HAT ÜSTÜ KAPLAMALAR: Float prosesi sırasında ve cam float hattını terk
etmeden önce gerçekleştirilen yüzey kaplamalarıdır. Kaplama işlemi "sıcak" ortamda
gerçekleştiği için bu kaplamalara "pirolitik" de denmektedir. Gerekli durumlarda, temperleme
işlemi kaplama sonrasında yapılabilmektedir.
HAT DIŞI KAPLAMALAR: Float hattını terk edip stoka alınan cam üzerine başka
bir tesiste yapılan kaplamalardır. Gerekli durumlarda, temperleme işlemi kaplama öncesinde
yapılabilmektedir.
SERT KAPLAMALAR: Çizilme, aşınma ve rutubete karşı dayanıklı hat üstü veya
hat dışı kaplamalardır. Sert kaplamalı camlar yapılarda tek cam olarak kullanılabilir. Yalıtım
camı üretimi sırasında da "kenar sıyırma" işlemine ihtiyaç göstermezler.
www.optisyeninsesi.com