Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 9

TEMEL BİLGİLER

Yakınlığa ve mesafeye işaret eden


gezegenler

Holger A.L. Faβ


Çeviren: Ferhan Çeçen

bulunması. Bilindiği üzere bunda da her zaman


Bir grup oklu kirpi mutlu bir şekilde birarada başarılı olunamıyor ve herkes de aynı ölçüde
yaşamaktaydı, ta ki kış gelip çatana ve yapamıyor.
hayvanların herbiri soğuktan muztarip olana
kadar. Sıcağa duydukları ihtiyacı gidermek için, Hepimiz başkalarına göre yakınlık arayışları
oklu kirpiler birbirlerine daha da sokuldular - daha fazla olan insanlar tanırız. Öte yandan
öte yandan bu dikenlerinin birbirlerine batması çevrelerine karşı daha ziyade mesafeli durmayı
ve canlarının yanması sonucunu doğurdu. Bu tercih edenleri de biliriz. Öte yandan çoğu kez
yüzden tekrar birbirlerinden bir parça ayrıldılar, de durum oklu kirpilerin davranışı gibidir.
fakat bu sefer de yeniden donmaya başladılar.
Ancak birkaç kere böyle yakınlaşıp Örnek vermek gerekirse, şu anda siz ve ben,
uzaklaştıktan sonra öyle bir mesafeyi bulmayı zihinsel olarak bir yakınlık kurmaktayız, sadece
başardılar ki, bu mesafe en az acıyla en yüksek siz benim Meridian dergisinin bu sayısında
sıcaklıkta kalmalarını sağladı. bulunan düşüncelerimi okuduğunuz için. Aynı
zamanda ise mekânsal olarak birbirimizden
Arthur Schopenhauer’in kısa bir hikayesinde ayrıyız, dolayısıyla belirli bir mesafede
böyle diyor. Schopenhauer’in bu anlatımında durmaktayız.
hayvanlar insanlara karşılık gelmekte. Filozof
bu anlatımla insanda iki farklı ihtiyacın hakim
TEFLON MU
olduğunu açıklamakta: yakınlık, dayanışma ve
birlik arzusu olduğu gibi istemediği kişileri DULAVRAT OTU MU?
kendine yaklaştırmama, bireysel olma ve
özgürlüğünün tadını çıkarma arzusu. Buna karşılık gelecek şekilde bir haritada da
yakınlığa ve mesafeye işaret eden faktörler
Her iki aşırı ucun, mutlak yakınlık olduğu gibi olduğunu görürüz: bunlar ise haritada bulunan
mutlak mesafenin de, sakıncaları var. Burada çeşitli gezegenlerdir. Gezegenlerin dağılımı,
önemli olan ise, en mükemmel olan orta yolun hangilerinin hakim durumda olduğu, bize daha
ziyade belirli bir mesafeyi koruyan Teflon
tipiyle mi, yoksa dulavrat otu gibi her yere
yapışıp kalan biriyle mi karşı karşıya
olduğumuza dair işaretler verir. Burada önce çocuk arasındaki sevgi dolu katıksız ilişki buna
hangi gezegenlerin birleştirici, hangilerinin ise örnek gösterilebilir. Ay’ın natal haritada hangi
ayırıcı doğada olduğunu anlamak önemli. Bunu burçta bulunduğundan bağımsız olarak, burada
da Tablo 1’deki gibi açık bir şekilde söz konusu olan Ben ve Sen arasındaki ayrımı
gösterebiliriz: Şimdi bu tabloya satır satır daha kaldırmaya uğraşan, empatiyi mümkün kılan ve
yakından bakalım. duygusal olarak başka insanlara yanaşmayı
sağlayan bir güçtür.
Tablo 1: Yakınlığa ve mesafeye işaret eden
gezegenler
Güneş bireyselliği gösterir - kişi
Gezegenler çevresindeki insanlardan ayrılmazsa bu
Mesafe Yakınlık bireysellik nasıl gelişebilir ki?

Ay’ın karşıt gezegeni ise Güneş’tir. Güneş’in


astrolojik yorumunda herkesin aklına hemen
ayrılma gelmez. Öte yandan daha yakından
incelendiğinde, Güneş’in gücünün ortaya
çıkabilmesi için başkalarıyla arada mesafenin
bulunması gerektiği görülür. Güneş bireyselliği
gösterir - kişi çevresindeki insanlardan
ayrılmazsa bu bireysellik nasıl gelişebilir ki?
Güneş’in sembolü bile onun vazifesinin ne
olduğunu açıklamaktadır: Ortasındaki nokta,
bize kendimize yoğunlaşmamız gerektiğini
hatırlatır. Bunun etrafında yer alan daire ise bir
hücre duvarına benzer şekilde dış dünyayla
olan sınırları gösterir. Eğer kişi dış dünyayla
kaynaşmaya kalksa, kendi benliği ortaya
çıkamaz. Dolayısıyla ayrımın ve mesafenin
GÜNEŞ VE AY bulunması, müstakil olabilmenin ön koşuludur.

Ay’ın birleştirici doğada bir gezegen olduğu


MARS VE VENÜS
herhalde kolaylıkla düşünülebilir. Haritadaki Ay
ile sokulgan bir yakınlığı, korunaklılığı,
samimiyeti ve anaç tarzda bir güvenceyi ararız. Tablonun bir sonraki satırında iki kutupta yer
Söz konusu olan emin ellerde olmaya, alan Mars ve Venüs gezegenlerini görürüz.
sevecenliğe, yumuşaklığa, utanç duymadan Mars içimizde Hayır dememize, bununla da
yakın olmaya ve kendini teslim etmeye çevremize ve başkalarına Hayır dememize
duyulan ihtiyaçtır. Ay duygusal olarak içli dışlı yarayan güç olduğu için ayırıcı gezegenler
olmayı temsil eden bir gezegendir, anne ile sınıfına dahildir. Mars, bireye irade ve kendini
kabul ettirme gücü verir; bunu yaparken de
SATÜRN VE JÜPİTER
başkalarını pek kaale almaz.

Mars’ın sembolüne bakıldığında, daireden


çıkan okun kişinin mesafe koymasına yarayan Satürn ve Jüpiter ile kişisel alanımızın dışına
bir araç olduğu düşünülebilir. Bazen de bu ok, çıkarız. Burada Satürn ayırıcı, Jüpiter ise
bir kılıç olarak algılanır. Gerçekten de kesici ve bağlayıcı bir gezegen olduğunu kanıtlamıştır.
ayırıcı ne varsa, Mars’ın ifade alanına girer. Bu Tarihsel açıdan bakıldığında astrolojide çok
yüzden de cerrah ile Mars arasında benzerlik uzun bir zaman, 1781 yılında Uranüs
kurulması şaşırtıcı değildir. Nitekim bir cerrah keşfedilene kadar geçen binlerce yıl boyunca,
bıçağını (neşterini) deriyi kesmek için kullanır Satürn bir sınır olarak görülmüştür. Çünkü
ki, bu da bir tür ayırma işlemidir. Kendi Satürn bu zamana kadar insanlığın tanıdığı en
iradesini kabul ettirmek isteyen kişi de son, en dıştaki gezegen olarak bilinmiştir;
başkalarıyla olan mesafesini korumak dolayısıyla adeta insanın tecrübe ettiği alanın
zorundadır. Rakibinin hissettiği gibi hissederse, sınırını çizmiştir. Bugün de halen birçok
ona karşı zafer kazanamaz. astrolog Satürn’ü sınır koyan bir gezegen
olarak yorumlar. Öte yandan bir sınırın olması
demek hep ayırıcı birşeyin olması demektir.
Venüs, Evet deme gücüdür. Burada bariz bir şekilde Benim ve Senin olanın
Venüs davetkar bir doğaya sahiptir ve ayrımı yapılır. Satürn içine kapalı ve
herşeyle bağlantı kurmaya bakar. çekingendir. Ne zaman kendimizi kapatmak ve
etrafımıza bir duvar örmek istesek, bize hep
destek çıkar.
Öte yandan içimizdeki Venüs’e zafer ve yenilgi
fikri tamamen yabancıdır. Venüs’ün ihtiyaç
Bu yüzden arketip olarak Eremit de (“münzevi
duyduğu temas kurmaktır. Venüs başka
kişi”) sıklıkla Satürn ile ilişkilendirilir.
insanlarla, hayvanlarla, fikirlerle, kısacası bizi
Kendimizdeki Satürn gücüyle iyi bir şekilde
çevreleyen tüm dünyayla ilişki kurmamızda
bütünleşmede başarılı olduğumuzda,
bize yardımcı olur.
kendimize konsantre olabiliriz, dolayısıyla
dikkatimiz içimize yönelir. Buna karşılık Jüpiter
Mars dış dünyayı rahatsız edici bir faktör olarak
ile dikkatimiz dışa yönelir ve kendimizi aşacak
algılar; örneğin bir yemekte büfeye hücüm
şekilde gelişiriz. Jüpiter seyahati seven dünya
edildiğinde, aç olan diğer misafirleri kendine
vatandaşını, yani Satürn’ün koyduğu duvarları
rakip olarak görür. Buna karşılık Venüs,
aşan bir tipi temsil eder. Jüpiter ufkun
kendisini bu topluluğun bir parçası olarak
genişlemesini gösterir, bu yüzden sınırlar ötesi
görür; bu ortamdaki hoşsohbet birlikteliği
ve birleştirici özellik taşır. Yine Jüpiter ile
vurgular. Venüs, Evet deme gücüdür. Venüs
ilişkilendirilen toleransı da gösterebilmek
davetkar bir doğaya sahiptir ve herşeyle
ancak farklı olana açık olmakla mümkün olur:
bağlantı kurmaya bakar.
farklı bir görüşe, farklı bir inanca, farklı bir
kültüre, farklı bir insana. Dünyanın sunduğu
herşeye duyduğumuz çoşkuyu ve ilgiyi ancak
ona açıklıkla yaklaşmak ve bağlantı kurmakla ondan kopmaya, sonrasında da herşeyi o
dışa vurabiliriz. zamana kadar olandan farklı yapmaya teşvik
eder. Uranüs kendi içimizdeki devrimcidir, o
çoğu kez yüksek bir ideal peşinde koşarken,
gerektiğinde arkadaşları ve yakınları ile dahi
URANÜS VE MERKÜR
ipleri koparmayı göze alır. Uranüs’ün ne alkışa
ne de yakınlığa ihtiyacı vardır, ona gerekli olan
özgürlük ve bağımsızlıktır. Uranüs söz konusu
Merak ve iletişim gezegeni Merkür çoğu kez olduğunda akıntı yönünde yüzmekten kaçınırız,
yansız, yani nötr değerde kabul edilir. Bu olsa olsa ona karşı kürek çekeriz. Dolayısıyla
yüzden bazı kişiler için Merkür’ü ayırıcı veya Uranüs içimizde bir yerde bulunan marjinalliği
bağlayıcı gezegen kategorilerinden birine tetikler; marjinal kişi de dünyanın geri
sokmak zordur. Nötr değerde olmak, bir kalanından ayrılıp tek başına kalmış demektir.
gezegenin yakınlık mı yoksa daha ziyade
uzaklık mı aradığıyla ilgili değildir. Merakını
gidermek ve çevresiyle iletişim kurmak için
Merkür’ün yakınlığı araması gerekir. Yoksa
başkalarıyla temas kurmasa onlarla nasıl PLÜTON VE NEPTÜN
sohbet edebilir ki? Bu yüzden Merkür bariz bir
şekilde bağlayıcı gezegenler sınıfına girer. Bu
ayrıca Merkür’ün sembolünden de görülebilir. Neptün’ün bağlayıcı bir gezegen olduğu
Merkür daire, yarım daire ve çarpı olmak üzere mutlaka ki şaşırtıcı değil. Neptün bizim tüm
üç temel elemandan oluşur. Sembol dilinde evrenle birleşmemizi sağlar. İnsan Neptün
daire zihni, yarım daire ruhu, çarpı ise bedeni enerjsine düştüğünde, artık kendisiyle başka
gösterir. Sadece Merkür’ün şekli bile, onun yaratıklar arasında hiçbir ayrım hissetmez.
ideal durumda zihin-ruh-beden arasında bir Birçok spiritüel ekolün hedefi, insanın kendisini
birleşim sağlayacağına işaret eder. Bu da bütünün bir parçası olarak idrak etmesidir –
muhtemelen daha çok sağlık konularını da Neptün de spiritüelliğin gezegeni olarak
beraberinde getiren Başak’taki Merkür’ün sınırları kaldırmamız ve Ben ile Ben olmayan
görevidir. İkizler’deki entellektüel Merkür’ün arasında akıcı geçişler yapmamız yönünde bizi
ise zihni açıktır ve yeni haberlerin peşindedir. destekler.
Bunu yapabilmek de yalnızca temas ve
bağlantı kurmakla olur. Örneğin Neptün natal haritada Yükselen
üzerinde bulunduğunda, başkalarının ne
Uranüs ise farklıdır: Astrolojide mesafeyi durumda bulunduğu daha onlar dile
gösteren uygun bir örnektir. Konu araya getirmeden çok önce dahi hissedilir. İster
mesafe koymak ve ayrılmak olduğunda en istemez bağlantı kurulur.
büyük güç Uranüs’tür. Uranüs’ün gücü, insanı
tarzından çıkmaya, geleneklerden, aileden, Öte yandan Plüton bariz olarak ayırıcıdır.
alışkanlıklardan, rutin düzenden, gündelik Plüton’u ölümle ilişkilendirmemiz boş yere
hayattan, işten ve daha kopulacak her ne varsa değildir: bununla otomatik olarak fiziksel ölüm
de kastedilmez, ben bunu daha çok sembolik oynarlar. Eksenlere bağlı gezegenler büyük
manada anlamaktayım: Birşeyin miyadı ölçüde kişinin kimliğini oluştururlar, kendimizi
dolmuştur ve şimdi artık ona veda etme bu güçlerle bilhassa özdeşleştiririz. Ayrıca tüm
zamanı gelmiştir. Tabii ki ölüm bir ayrılıktır, eksenlerdeki noktalar, bir kişinin iç ve dış
çünkü o bizi yaşayan herşeyden ayırır. Hiçbir dünyasını birbirine bağlayan yerlerdir:
kayıp veya mesafe, bir insanı kaybettiğimizdeki  AC: Dış dünyaya karşı kendimden neyi
kadar kesin değildir. O ayrılmanın ta kendisidir. gösterdiğim, kendi kimliğim, kendi
maskem ve kendimi başkalarına karşı
Öte yandan Plüton’da Mars’takinden farklı nasıl kabul ettirdiğim.
olarak derinlere inen bir süreç söz konusudur.  DC: Neyi ve kimi çekici bulduğum, ilişki
Mars türü ayrılık çabuk olup, sadece o durumla kurma tarzım, dünyayla temasımdan ne
ilgilidir, buna karşılık Plüton ayrılığı sürer gider. beklediğim.
Çünkü biz Plüton ile birşeye karşı tutku  IC: Çekirdek ailemle olan ilişkim,
geliştiririz ve onun ağına kapılırız. Bundan çıkıp yakınlarıma nasıl davrandığım ve
kurtulmamız ise zaman alır. hayatımda akrabalığın, onlarla ilgili
ritüellerin ve geleneklerin hangi rol
Öte yandan her zaman hedeflenen bağlardan oynadığı.
kurtulmaktır, insanların çoğu Plüton transiti  MC: Toplum ile kendimin kesiştiği yer,
sırasında sıkı sıkı varolana tutunmak istese de sayesinde dış dünyada parlayıp, statü
bu böyledir. ve itibar kazandığım nokta.

YAKIN TİP VE MESAFELİ TİP PRATİKTEN ÖRNEKLER

Öyle anlaşılıyor ki, bu durumda hepimiz


haritalarımızda aynı sayıda ayırıcı ve birleştirici İlk harita örneğinde hangi gezegenin bir
gezegene sahip bulunmaktayız. Esasında bu eksende yer aldığı kolayca farkediliyor:
yüzden yakınlık ihtiyacı ile mesafe ihtiyacı Yükselende yer alan Ay yüzünden harita
dengelenmiş olmalı – tam da Schopenhauer’in sahibinin yakınlık kurma durumu var. Kendisini
oklu kirpilerle ilgili kısa hikayesinde anlattığı neredeyse bağlantı kurmakla özdeşleştiriyor –
gibi. Buna rağmen hepimiz daha çok bir yönü bu durumda kurulan bağlantı ise duygusal
ağır basan insanlar olduğunu da biliyoruz, yani nitelikte. AC’de Venüs bulunsaydı kişinin
ya sokulma isteği içinde olan ya da sürekli kurduğu temas herhalde daha konvansiyonel
soğuk ve mesafeli duran tipler. Bir kimsenin veya daha erotik tarzda olurdu. AC’de Ay yer
bu tavırlardan ilkini mi yoksa diğerini mi aldığında ise bu yakınlık anaç tarzda bir yakınlık
takınacağı ise natal haritasındaki gezegen olur. Öte yandan Venüs’le kurulan yakınlık
dağılımından okunabilir. Burada haritanın daha çok arkadaşlığa, meslektaşlığa karşılık
eksenlerinde yer alan gezegenler özel bir rol gelirdi.
Daha geniş bir açıdan bakmak istenirse, ikinci
adımda başka gezegenlerin de eksenlerle açı
kurup kurmadığı incelenebilir. Örneğin bir
gezegen eksenlerden birine üçgen açı yapsaydı,
AC ile birleşim kadar kuvvetli ve bariz olmasa
da, bu da kendini gösterirdi. Bu haritada başka
bir eksenle açı yapan gezegen yine Ay: Ay,
Medium Coeli (MC) ile sekstil oluşturuyor.
Böylelikle Ay iki kez vurgulandığı için, zaten
açıkça ilişki arayan bir kişiyle karşı karşıya
olduğumuzu söyleyebiliriz.

Gerçekten de harita sahibi Jane Goodall ilişki


aramış bir bayan: Davranış bilimcisi olarak
şempanzelerle yakınlık kurmuş. Bunu yaparken
o kadar ileri gitmiş ki, gözlemlediği
maymunlara ad bile takmış. O zamanın bilim
camiasında bu durum hoş karşılanmamış. Zira
gözlemlenen hayvanlara bir nesne gözüyle
bakıp, onlara karşı mesafeli olmak gerektiği
düşünülüyormuş. Fakat Jane Goodall buna
uymayarak, kendisini daha ziyade şempanze
ailesinin bir ferdi gibi görmüş. Sadece dışardan
gözlemlemek yerine, araştırmasının
sonuçlarına maymunların hayatında yer alarak
varmayı hedeflemiş. Ayrıca maymunluk ve
insanlık arasındaki bağlantılara odaklanmış.
Şekil 1. Jane Goodall, Böyle bir bağlantının olduğunu da bulmuş.
03.04.1934, 23:30 GMT, 00:50 UT, Onun tahminine göre maymunla insan
Hampstead (Londra), Birleşik Krallık, birbirine o kadar yakın ki, bu yüzden hayvanlar,
51N30,0E10, özellikle de maymunlar üzerinde yapılan
Kaynak: Astrodatabank aracılığıyla Red Bull, B deneylerin savunulacak tarafı olmadığını
düşünüyor ve hayvan deneylerine son
verilmesi için angaje olmuş.
Yükselende yer alan Ay yüzünden
harita sahibinin yakınlık kurma durumu Enteresan bir şekilde Jane Goodall “yüzlere
var. Kendisini neredeyse bağlantı karşı kör”, yani gördüğü yüzleri aklında
tutamıyor. Astrolojik açıdan bakıldığında AC’de
kurmakla özdeşleştiriyor – bu durumda
yer alan Ay yüzünden o daha ziyade “ gönül
kurulan bağlantı ise duygusal nitelikte. gözüyle gören” biri olarak tanımlanabilir.
Tahminen muhatap olduğu kişinin sırf dış
niteliklerinden ziyade, onun duygularını daha
yüksek bir mertebede görüyor.

ARTHUR SCHOPENHAUER

İkinci harita örneğinde hemen göze çarpan


husus, mesafeyi gösteren üç gezegenin
eksenlerde yer almaları: Mars AC’de, Güneş ve
Satürn ise MC’de bulunuyor. Yükselen Yengeç
olduğu için belki öncelikle kişinin yakınlık
aradığı belirtilebilirdi. Buna rağmen onda
kendisini dış dünyadan uzaklaştırma ihtiyacının
baskın olduğu görülüyor.

Burada incelediğimiz harita filozof Arthur


Schopenhauer’e ait ve bir filozofun mesafeli
durması muhtemelen faydalı bir tavır. Çünkü
bilindiği üzere filozofun görevi dünyayı analiz
etmek ve tanımlamaktır – bunda dünyayla
kaynaşıp erimediği zaman daha başarılı olur.
Şekil 2. Arthur Schopenhauer,
Schopenhauer’in yazılarında tarif ettiği 22.02.1788, 12:00 LMT, 10:45 UT,
sübjektif idealizm, mesafe çabasından Gdansk, Polonya,
anlaşılıyor. Bunun arkasında yatan felsefi 54N23,18E40,
düşünceyi slogan tarzındaki kelimelerle Kaynak: Astrodatabank aracılığıyla
özetlemek gerekirse şunları söylüyor: Jacques de Lescaut, AA
objektiflik yok, edinilen bilgiler sadece bireysel
olarak tek bir kişinin görüşünden Eğer objektifliğin olması mümkün değilse,
kaynaklanıyor. Bu ayırıcı olanın ana prensip bağlayıcı pek birşey de mevcut olmaz ve
mertebesine yükseltildiği bir felsefe. insanlar yanyana mesafeli bir şekilde yaşarlar.
Abartılı bir şekilde söylenirse: herkes kendi
dünyasında yaşar. Schopenhauer’in başkasına
acıma konusunda ileri sürdüğü etik de mesafeli
olarak yanyana yaşayan insan fikrine
dayanıyor. Ona göre ne empati ne de
Hristiyanlık öğretisi olan “komşunu sev ”ilkesi,
kendi başlarına insanları yardımda bulunmaları
için harekete geçiren unsurlar değil; insanların
bunu yapmaları yine kendi çıkarları için. Onun gelecekken canı bu sefer salata istermiş.
görüşüne göre insanın başkalarına destek Schopenhauer hiçbir zaman memnun olmamış
olması, kendisini daha fazla tanımasına gibi gözüküyor.
yardımcı oluyor. Yani iş, yardıma muhtaç kişi
değil, bireyin kendisi etrafında dönüyor. Genç bir erkekken bile yüklü bir mirasa sahip
Schopenhauer “Doğanın iradesi üzerine” olmasına rağmen, Schopenhauer dünyada
eserinde olduğu gibi başka kitaplarında da sadece kıtlık ve rekabet kavgası görmüş.
insanın yaşamak istediği sonucuna varıyor. Ona Başkalarıyla gerçek bir yakınlık kurmak için iyi
göre insanın tüm eylemleri de hayatta bir başlangıç değil. Ayrıca “Karılar üzerine” adlı
kalmasına veya kendi neslini sürdürmesine yazısına bakıldığında onu kadın düşmanı olarak
yarıyor. Onun fikrine göre en önde gelen da tarif etmek gerekir. Kendi çağdaşları
bireyin isteği. tarafından da insan sevmeyen ve toplum dışı
marjinal biri olarak tarif edilmiş.

Sosyal bir varlık olarak kendimizi


dünyanın ve toplumun bir parçası SON SÖZLER
olarak hissetmek için bağlayıcı güçlere
ihtiyacımız bulunuyor. Aynı zamanda
kendimize özgü bir kişilik geliştirmek ve Son olarak mesafe ve yakınlığın değer yargısı
kendimizi birey olarak görmek için de taşıyan kavramlar olmadıklarını da belirtmek
ayırıcı güçlere ihtiyaç var. gerekir. Her ikisine de ihtiyacımız var: Sosyal
bir varlık olarak kendimizi dünyanın ve
toplumun bir parçası olarak hissetmek için
bağlayıcı güçlere ihtiyacımız bulunuyor. Aynı
Bir astroloğun bu haritaya baktığında Mars’ın
zamanda kendimize özgü bir kişilik geliştirmek
Yükselende olduğunu görmesi zor değil – adeta
ve kendimizi birey olarak görmek için de ayırıcı
bu bakış açısına imza atmış gibi.
güçlere ihtiyaç var. Goodall ve
Schopenhauer bunu yeryüzünün fakirlik içinde
Schopenhauer’de olduğu gibi bir kimse şu veya
olduğu ve herşeyden çok az bulunduğu fikriyle
bu yöne daha fazla ağırlık vermişse, bununla
birleştirmiş. Ona göre sürekli bir kıtlık durumu
mutlaka kendine uygun bir destek bulmuştur.
mevcut, bu da tekrar hayatta kalma isteğinin
Mesafeli bir tipi yakınlığa özendirmeye veya
önemine vurgu yapıyor. Genellikle kötümser
yakın bir tipe mesafeli olmayı öğretmeye
olarak yorumlanan bu bakış açısı, astrolojik
çalışmak, herbirine kendisi olma hakkını
olarak MC’deki Satürn’ün gücüyle açıklanabilir.
tanımamak demektir.

Özel hayatında da Schopenhauer’e insanlara


Şunu kabul etmek gerekir ki, bir kimse için
karşı mesafeli durmak, yakın olmaktan daha
önemli olan, diğerine zor gelebilir. Yakınlık ve
kolay gelmiş. Zaten lokantaya gittiğinde önce
mesafe – her ikisinin de gerekçeleri vardır ve
balık ısmarlayan, servis edildiği zaman da geri
her ikisini de temsil eden insanlar bulunur.
çeviren bir insanla nasıl yakınlık kurulabilir ki?
Sonra da eti tercih ettiğini söyler, tam et
Yazar: Holger A.L. Faβ, Meridian
dergisinin baş redaktörüdür.
www.lebendige-astrologie.de

Makale aşağıdaki astroloji dergisinin 2019-


Mart/Nisan sayısında yayınlanmıştır:
Meridian-Fachzeitschrift für Astrologie
https://meridian-magazin.de/192/

Makale dergiden izin alınarak Almancadan


çevrilmiştir. Herhangi bir şekilde Internet
ortamında dağıtılmasına veya ticari amaçla
kullanılmasına izin verilmemektedir.

You might also like