Professional Documents
Culture Documents
TakviyeRehberiV1 Sifresiz
TakviyeRehberiV1 Sifresiz
ÖNEMLİ UYARI: Bu e-kitaptaki gıda takviyelerini kullanmadan önce hekiminize ve/veya beslenme uzmanına
danışmanız önerilir. Yusuf Ziya Güleç & Fitness Önerileri meydana gelebilecek sakatlık veya rahatsızlıklarla ilgili
mesuliyet kabul etmeyecektir.
www.fitnessonerileri.com
ÖN SÖZ ...................................................................................................................................4
BCAA........................................................................................................................................5
CLA ........................................................................................................................................ 18
GLUTAMİN ......................................................................................................................... 23
KAFEİN.................................................................................................................................30
KAZEİN ................................................................................................................................ 37
KREATİN ............................................................................................................................. 43
L-CARNITINE .................................................................................................................... 49
TAURİN................................................................................................................................62
WHEY ...................................................................................................................................68
ÖN SÖZ
Maalesef ülkemizde takviye gıdalar (supplement) konusunda bilinçsiz tüketim
had safhada. Bilinçsiz tüketim konusunda gün geçtikçe büyüyen takviye gıda
endüstrisinin de önemli bir payı bulunuyor.
4|Sayfa
BCAA
Dallı Zincirli Aminoasitler Hakkında Bir İnceleme
Dallı zincirli aminoasitler (Branched-Chain Amino Acids / BCAA) üç esansiyel
aminoasit grubudur: lösin, izolösin ve valin.
BCAA Nedir?
BCAA üç esansiyel aminoasitten oluşur:
• Lösin
• İsolösin
• Valin
Tüm aminoasitler gibi, BCAA da vücudunuzun protein üretmek için kullandığı yapı
taşlarıdır.
5|Sayfa
Özetle; Bu üç BCCA lösin, isolösin ve valinden oluşur. Hepsi dallı bir molekül yapısına
sahiptir ve insan vücudu için önemli olduğu düşünülmektedir.
İlk olarak, vücudunuz bunları protein ve kas için yapı taşları olarak kullanabilir (3, 4, 5).
İsolösin ve valinin ise enerji üretiminde ve kan şekeri düzeylerini düzenlemede daha
etkili olduğu bilinmektedir (6, 11).
Özetle; Vücudunuz kas proteini ve enerji üretmek için BCAAı kullanabilir. Bunların
beyniniz üzerinde yorgunluğu azaltan bir etkisi de olabilir.
Bir çalışmada, yorgunluğa karşı artan bu direnç, BCCA grubunun, bitkinlik evresine
gelmeden, plasebo grubuna kıyasla %17 oranında daha uzun süre egzersiz
yapmasına yardımcı olmuştur (11).
6|Sayfa
Bir başka çalışmada, katılımcılar bir bisiklet çevirme deneyi sırasında ısı stresine
maruz bırakılmışlardır. Katılımcılara BCAA içeren bir içecek ya da bir plasebo
verilmiştir. BCAA içeceğini tüketenler plasebo grubuna kıyasla %12 daha uzun süre
bisiklet çevirmiştir (14).
Bunun yanı sıra, BCAA antrenmansız kişilerde antrenmanlı kişilere kıyasla egzersiz
yorgunluğunu azaltmada daha etkili olabilir (18).
Özetle; Bazı kişilerde BCAA egzersiz yorgunluğunu azaltmaya yardımcı olabilir. Bunun
egzersiz performansını iyileştirip iyileştirmediği hala tartışmalıdır.
Bunu, kas hasarı ile ilişkili kreatin kinaz ve laktat dehidrogenaz enzimlerinin kan
düzeylerini azaltarak yapabilirler. Bu, toparlanma ve kas hasarına karşı bir koruma
sağlayabilir (19).
Çeşitli çalışmalarda katılımcılardan bazı güç arttırıcı egzersizleri yaptıktan sonra kas
ağrısı düzeylerini derecelendirmeleri istenmiştir.
BCAA desteği verilen katılımcılar, kas ağrı düzeylerini plasebo verilenlere göre %33’e
kadar daha düşük olarak derecelendirmişlerdir (20, 21, 22).
Bazı durumlarda BCAA verilen kişiler ayrıca, aynı güç artırıcı testleri 24-48 saat sonra
tekrarladıklarında %20’ye kadar daha iyi performans göstermişlerdir (21, 23).
Özetle; Güç egzersizinden önce ya da sonra alınan BCAA antrenman sonrası kas
ağrısını azaltabilir. Ancak bu etkiler kişiden kişiye değişiklik gösterebilir.
7|Sayfa
Bazı çalışmalar ayrıca, BCAA desteklerinin, özellikle isolösin ve valinden ziyade daha
yüksek bir oranda lösin içeriyorsa kas kütlesini artırmada etkili olabileceğini
göstermektedir (25, 26).
Ancak BCAA’yı bir BCAA takviyesi yoluyla almanın, diyetle ya da daha ucuz olan
peynir altı suyu (whey) proteini ya da soya proteini takviyesi yoluyla almaktan daha
faydalı olduğuna dair henüz bir kanıt yoktur.
Aslında, çalışmalar tam protein içeren desteklerin, en azından bazı durumlarda, tek
başına aminoasit içeren desteklere kıyasla kas geliştirme için daha iyi olabileceğini
göstermektedir. (27).
Lösin ve isolösinin, insülin salgılamasını artırdığı ve kasların kandan daha fazla şeker
almasına neden olduğu, böylece kan şekeri düzeylerini azalttığı düşünülmektedir (6,
28, 29).
Aslında, bazı çalışmalar, katılımcıların uyguladıkları diyetin türüne bağlı olarak kan
şekeri düzeylerinde potansiyel artışlar bile bildirmektedir. Örneğin, yüksek yağ içeren
bir diyetle birlikte BCAA’yı takviye formunda kullanmak insülin direncine yol açabilir
(33, 34).
Örneğin, yakın zamanda yapılan bir çalışmada, karaciğer hastalığı olan katılımcılara
günde üç kere 12,5 gram BCAA verilmiştir. 10 katılımcıda kan şekeri düzeyleri
azalmış, 17 katılımcıda ise hiçbir etki görülmemiştir (35).
Özetle; BCCA, en azından bazı durumlarda, kan şekeri kontrolünü sağlayabilir. Ancak
bunların etkilerini doğrulamak için daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir.
8|Sayfa
BCCA Kilo Kaybını Artırabilir
Dallı zincirli aminoasitler kilo artışını önlemeye ve yağ kaybını artırmaya yardımcı
olabilir.
Aslında, gözlemsel çalışmalar, her gün diyet yoluyla ortalama 15 gram BCAA tüketen
kişilerin aşırı kilolu ya da obez olma riskinin, günde ortalama 12 gram tüketenlere
göre %30’a kadar daha düşük olabileceğini bildirmektedir (36, 37).
Ancak daha az BCAA tüketenlerin ayrıca günde yaklaşık 20 gram daha az total protein
tükettikleri ve bunun da sonuçları etkilemiş olabileceği dikkat edilmesi gereken bir
husustur.
19 günlük araştırma süresince, yüksek proteinli, kalori sınırlamalı bir diyet uygulayan
ve BCAA desteği kullanan güreşçiler, soya proteini desteği verilenlere oranla 1,6 kg
daha fazla kilo vermiştir (38).
BCCA verilen grup ayrıca, her gün aynı miktarda kalori ve biraz daha az total protein
tüketmesine rağmen soya proteini grubuna oranla %0,6 daha fazla yağ kaybetmiştir
(38).
Bir başka çalışmada, sekiz haftalık araştırma süresince günde 14 gram BCAA verilen
halterciler günde 28 gram peynir altı suyu (whey) proteini verilenlere oranla %1 daha
fazla yağ kaybetmiştir. BCAA grubu ayrıca 2 kg daha fazla kas kütlesi kazanmıştır (39).
Özetle; BCAA kilo alımını önlemeye ve kilo kaybını artırmaya yardımcı olabilir. Ancak
BCAA desteklerinin yüksek proteinli bir diyete göre ilave bir fayda sağlayıp
sağlamadığını saptamak için daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.
Olası bir komplikasyon, sersemliğe, bilinç kaybına ve komaya neden olabilen hepatik
ensefalopatidir (HE).
9|Sayfa
Yakın zamanda yapılan bir inceleme, karaciğer hastalığı olan kişilerde HE’nin
şiddetinin azalmasında BCAA desteklerinin diğer desteklerden daha faydalı
olabileceğini öne sürmektedir (41).
Dozaj Talimatları
Dallı zincirli aminoasit desteği kullanmaya başlamak istiyorsanız ne miktarda
kullanmanız gerektiği kişisel ihtiyaçlarınıza ve amaçlarınıza bağlı olacaktır.
1985 tarihli bir Dünya Sağlık Örgütü raporu, ortalama bir yetişkinin vücut ağırlığının
her kilogramı için günde en az 34 mg BCAA kullanması gerektiğini belirtmektedir
(45).
Ancak daha yakın zamandaki bir çalışmaya göre günlük gereksinim vücut ağırlığının
her kilogramı için 144 mg kadar yüksek olabilir (1, 46).
Ancak günlük gereksinim, atletler ve ağır direnç egzersizi yapan kişiler için biraz daha
yüksek olabilir. Bu durumlarda BCAA destekleri faydalı olabilir.
10 | S a y f a
Antrenmanlı kişilerde faydaları araştıran çalışmaların çoğu, günde 10 ila 20 gram
arasında değişen BCAA destek dozları kullanmıştır.
Ancak destekleri doğru zamanda almanın bunun için büyük bir fark yaratıp
yaratmadığı tam anlamıyla araştırılmamıştır.
Özetle; Günde ortalama 5- 12 gram BCAA alımı çoğu kişi için büyük olasılıkla
yeterlidir ve bu miktar sadece diyetle kolayca karşılanabilir. Atletler her gün 10- 20
gramlık BCAA desteklerinden faydalanabilirler.
Özetle; Yukarıdaki listede bulunan besinleri diyetinize eklemeniz her gün aldığınız
BCAA miktarını artırmanıza yarayacaktır.
Ancak BCAA destekleri, Lou Gehrig hastalığı olarak da bilinen ALS hastaları için
önerilmemektedir (49).
Bunun yanı sıra, akçaağaç şurubu idrar hastalığı adlı nadir görülen bir doğumsal
hastalığı olan kişiler BCAA alımlarını sınırlandırmalıdırlar, çünkü vücutları bunları tam
olarak parçalayamaz (50).
11 | S a y f a
Özetle; Günde 15 – 35 gram BCAA alımının çoğu kişi için güvenli olduğu
düşünülmektedir. Ancak ALS ya da akçaağaç şurubu idrar hastası olan kişilerin
kullanım miktarı sınırlı olmalıdır.
Son Söz
Dallı zincirli aminoasit destekleri, özellikle kas geliştirme ve fiziksel performansı
artırma gibi bazı durumlarda etkileyici faydalar sağlayabilir.
Ancak BCAA tam protein desteklerinde ve protein açısından zengin olan çok çeşitli
besinlerde de bulunabilir.
Bu nedenle, BCAA özellikle diyetle ya da bir protein desteği yoluyla yeterli miktarda
alınıyorsa BCAA desteklerinin kullanımı gerekli olmayabilir.
12 | S a y f a
BETA ALANİN
Beta alanin, sporcular ve fitness meraklıları arasında popüler bir takviyedir.
Çoğu amino asitten farklı olarak, vücut tarafından protein sentezlemek için
kullanılmaz.
Bunun yerine, beta alanin histidin ile birlikte, karnosin üretir. Karnosin daha sonra
iskelet kaslarında depolanır (1).
Özetle; Beta alanin esansiyel olmayan bir amino asittir. Vücudunuz bunu karnosin
üretmek için kullanır ve bu da egzersiz performansının artmasını sağlar.
Nasıl Çalışır?
Kaslarda histidin düzeyleri genellikle yüksektir ve beta alanin düzeyleri düşüktür; bu
ise karnosin üretimini sınırlar (1, 4).
• Glikoz parçalanır: Glikoliz, yüksek şiddetli egzersizde ana enerji kaynağı olan
glikozun parçalanmasıdır.
13 | S a y f a
• Yorgunluk başlar: Kaslardaki asidite, glikozun parçalanmasını engeller ve
kasların kasılma kabiliyetini azaltır. Bu, yorgunluğa neden olur (8, 9, 10).
• Karnosin tampon vazifesi görür: Karnosin, aside karşı tampon işlevi görerek
yüksek şiddetli egzersiz sırasında kaslardaki asiditeyi azaltır (8, 11).
Beta alanin takviyeleri, karnosin düzeylerini artırdığı için, egzersiz sırasında kasların
asit düzeylerinin azalmasına yardımcı olur. Bu genel yorgunluğu azaltır.
Bir başka deyişle, her defada daha uzun süre egzersiz yapmanızı sağlar. Bisikletçiler
üzerinde yapılan bir araştırma, dört hafta takviye kullanımının, tamamlanan toplam
çalışma miktarını %13 oranında artırdığını ve 10 hafta sonra ilave olarak %3,2 artış
olduğunu göstermiştir (3, 5, 8, 12).
Aynı şekilde, karşılaştırılabilir bir bisiklet deneyinde 20 erkeğin, dört hafta beta alanin
takviyesi kullandıktan sonra, bitkinlik evresine ulaşma süresi %13 - %14 artmıştır
(13).
Bu nedenle, beta alanin özellikle, yüksek şiddetli ve birkaç dakika süren, kısa süreli
egzersiz performansına destek olur.
Bir araştırma, altı haftalık beta alanin kullanımının, yüksek yoğunluklu aralıklı
antrenman (HIIT) sırasında TTE’yi %19 oranında artırdığını göstermiştir (14).
Bir başka araştırmada, 6 dakikadan fazla süren 2000 metrelik bir yarışta, yedi hafta
beta alanin kullanan 18 kürekçinin plasebo grubuna göre 4,3 saniye daha hızlı olduğu
görülmüştür (15).
14 | S a y f a
Diğer Faydaları
Beta alanin, yaşlı erişkinlerde kas dayanıklılığını artırmaya yardımcı olabilir (16).
Özetle; Beta alanin birkaç dakika süren egzersizlerde çok etkilidir; egzersiz
kapasitesini ve kas dayanıklılığını artırırken yorgunluğun azalmasına yardımcı olabilir.
Bir araştırma, üç hafta takviye kullanımının yağsız kas kütlesini artırdığını göstermiştir
(21).
Beta alaninin, egzersiz hacmini ve kas gelişimini artırarak vücut yapısını geliştirmesi
mümkündür.
Özetle; Beta alanin, egzersiz hacmini artırmaya yardımcı olabilir. Bu, yağsız vücut
kütlesinde artışa neden olabilir – ancak bilimsel araştırmaların sonuçları birbirinden
farklıdır.
15 | S a y f a
Özetle; Karnosinin, antioksidan ve bağışıklığı kuvvetlendirici özellikleri vardır. Ayrıca
yaşlı erişkinlerde kas fonksiyonu açısından faydalıdır.
Beta alanin daha büyük bileşiklerin bir parçasıdır –esas olarak karnosin ve anserin-
ancak bunlar sindirildiğinde serbest kalır.
Çoğu kişi besin yoluyla yeterli miktarda beta alanin alabilse de, takviyeler bunun
düzeylerini daha da artırmaktadır.
Özetle; Beta alanin et, kümes hayvanları ve balık gibi karnosin açısından zengin
besinlerden elde edilebilir.
Doz Önerileri
Standart beta alanin dozu günde 2-5 gramdır (29).
Beta alanini yemek ile birlikte tüketmek karnosin düzeylerini daha da artırabilir (30).
Beta alanin takviyeleri, kas karnosin düzeylerini takviye etmede karnosini tek başına
almaktan daha iyi görünmektedir (31).
Özetle; Genellikle günde 2-5 gram beta alanin tüketilmesi önerilmektedir. Bunu
yemekle beraber almak beta alaninin etkisini artırabilir.
Bu karıncalanma hissinin şiddeti dozun miktarı ile birlikte artar. Küçük dozlar alınarak
bu durumdan kaçınılabilir – bir defada yaklaşık 800 mg (3).
Parestezinin herhangi bir şekilde zararlı olduğuna dair bir kanıt yoktur (32).
Bir başka olası yan etki, taurin düzeylerindeki bir azalmadır. Bunun nedeni, beta
alaninin kaslarda emilme açısından taurin ile rekabet edebilmesidir.
16 | S a y f a
Özetle; Yan etkiler karıncalanmayı ve taurin düzeyinde azalmayı içerir. Veriler
sınırlıdır, ama beta alanin sağlıklı kişiler için güvenli görünmektedir.
Sodyum Bikarbonat
Sonuçlar, bu iki takviyeyi kombine etmenin bazı faydaları olduğunu ileri sürmektedir
– özellikle kastaki aşırı asit oranının performansı engellediği egzersizler sırasında (33,
34).
Kreatin
Son Söz
Beta alanin egzersiz kapasitesini artırarak ve kas yorgunluğunu azaltarak performansı
iyileştirir.
Beta alaninin aşırı miktarları deride karıncalanmaya neden olabilse de, egzersiz
performansını artırmak için güvenli ve etkili bir takviye olduğu düşünülmektedir.
17 | S a y f a
CLA
Her yağ aynı değildir. Bazı yağlar sadece enerji için kullanılır, bazıları ise sağlık
açısından güçlü etkilere sahiptir.
Konjuge Linoleik Asit (CLA), et ve süt ürünlerinde bulunan bir yağ asidi olup sağlık
açısından çeşitli faydaları olduğu düşünülmektedir (1).
CLA Nedir?
Linoleik asit en yaygın omega- 6 yağ asididir; bitkisel yağlarda büyük miktarlarda,
çeşitli başka besinlerde ise daha küçük miktarlarda bulunur.
CLA esasen, çoklu doymamış bir omega-6 yağ asidi türüdür. Bir başka deyişle, teknik
olarak bir trans yağdır; ama birçok sağlıklı besinde bulunan doğal bir trans yağ
türüdür (4).
Çok sayıda çalışma, CLA gibi doğal trans yağlardan farklı olan endüstriyel trans
yağların yüksek miktarlarda tüketildiğinde zararlı olduğunu göstermektedir (5, 6, 7).
Özetle; CLA, bir omega-6 yağ asidi türüdür. Teknik olarak bir trans yağ olsa da, sağlığa
zararlı olan endüstriyel trans yağlardan çok farklıdır.
Bu besinlerdeki toplam CLA miktarları, hayvanın neyle beslendiğine bağlı olarak geniş
ölçüde değişir (8).
18 | S a y f a
Örneğin, otla beslenen ineklerden elde edilen et ve süt ürünlerinde CLA içeriği, tahılla
beslenen ineklerden elde edilenlere göre %300 - %500 daha yüksektir (9).
Çoğu kişi diyet yoluyla zaten bir miktar CLA tüketmektedir. ABD’de ortalama CLA
tüketimi kadınlar için günde yaklaşık 151 mg, erkekler içinse 212 mg’dır (10).
Bu nedenle, CLA takviyeleri sağlık açısından, besinlerden alınan CLA ile aynı etkileri
sağlamamaktadır.
Özetle; CLA’nın temel besinsel kaynakları inek, keçi ve koyundan elde edilen süt
ürünleri ve ettir; oysa CLA takviyeleri kimyasal olarak değiştirilmiş bitkisel yağlardan
yapılmaktadır.
Obezite bütün dünyada artınca, potansiyel bir zayıflatıcı tedavi olarak CLA’ya ilgi
artmıştır.
Fareler üzerinde yapılan çalışmalarda, CLA’nın besin tüketimini azalttığı, yağ yakımını
artırdığı, yağ parçalanmasını tetiklediği ve yağ üretimini önlediği görülmüştür (17, 18,
19, 20).
CLA ayrıca, insanlar üzerinde yapılan bilimsel deneylerin altın standardı olan rastgele
kontrollü çalışmalarda kapsamlı şekilde araştırılmıştır, ancak sonuçlar birbiriyle
çelişmektedir.
19 | S a y f a
Bazı çalışmalar, CLA’nın insanlarda belirgin yağ kaybına neden olabileceğini
göstermiştir. CLA ayrıca, vücut yağını azaltarak ve kas kütlesini artırarak vücut yapısını
iyileştirebilir (21, 22, 23, 24, 25).
Etkiler ilk altı ay boyunca çok belirgindir, sonrasında yağ kaybı iki yıla kadar
duraklamaktadır.
Bu makaleye göre, CLA, yaklaşık altı ay boyunca haftada ortalama 0,1 kg’lık bir yağ
kaybına neden olabilir.
Bir başka incelemede, CLA’nın plaseboya oranla yaklaşık 1,3 kg fazla kilo kaybına
neden olduğu görülmüştür (30).
Bu kilo kaybı etkileri istatiksel olarak önemli olsa da küçük miktarlardadır ve yan
etkilerin görülmesi olasıdır.
Özetle; CLA takviyeleri yağ kaybı ile ilişkilendirilse de, etkileri az ve güvenilmezdir ve
günlük hayatta bir fark yaratma ihtimali yoktur.
20 | S a y f a
Uzun dönemli birçok gözlemsel çalışma, daha fazla miktarlarda CLA tüketen kişilerde
hastalık riskini değerlendirmiştir.
Özellikle, besinlerden çok miktarda CLA alan kişilerde tip 2 diyabet ve kanser gibi
çeşitli hastalıkların görülme riski daha düşüktür (31, 32, 33).
Ayrıca, ineklerin tahıl yerine ağırlıklı olarak otla beslendiği ülkelerdeki çalışmalar,
vücutlarında yüksek miktarda CLA bulunan kişilerde kalp hastalığı riskinin daha
düşük olduğunu göstermektedir (34).
Tabii ki, otla beslenen hayvanlardan elde edilen et ve süt ürünleri birçok başka
nedenden dolayı sağlıklıdır.
Özetle; Birçok çalışma, yüksek miktarda CLA tüketen kişilerin metabolik açıdan daha
sağlıklı olduklarını ve birçok hastalık açısından daha düşük bir risk taşıdıklarını
göstermektedir.
Ancak, takviyelerde bulunan CLA, bitkisel yağlardan elde edilen kimyasal olarak
değiştirilmiş linoleik asitten yapılmaktadır. Bunlar genellikle besinlerde doğal olarak
bulunan CLA türünden farklıdır.
Çoğu zaman olduğu gibi, bazı moleküller ve besin öğeleri gerçek yiyeceklerde doğal
miktarlarda bulunduğu zaman faydalıdır; ama büyük dozlarda alındığında zararlı hale
gelir.
21 | S a y f a
Hayvanlarda bu konuda yapılan birçok çalışmada, insanların takviyelerden aldığı
miktardan çok daha yüksek dozlar kullanıldığı unutulmamalıdır.
Ancak, insanlar üzerinde yapılan ve uygun dozların kullanıldığı bazı çalışmalar, CLA
takviyelerinin diyare, insülin direnci ve oksidatif stres gibi çeşitli hafif ya da orta
dereceli yan etkilere neden olabileceğini göstermiştir (40).
Özetle; Birçok takviyede bulunan CLA, besinlerde doğal olarak bulunan CLA’dan
farklıdır. Hayvanlar üzerinde yapılan birçok çalışmada karaciğer yağlanması gibi
CLA’nın zararlı yan etkileri gözlenmiştir.
Doz ve Güvenlik
CLA hakkında yapılan birçok çalışmada günde 3,2 – 6,4 gramlık dozlar kullanılmıştır.
Bir inceleme, kilo verme için günde en az 3 gram CLA’nın gerekli olduğu sonucuna
varmıştır (40).
FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Kurumu), CLA’nın besinlere eklenmesine izin vermektedir
ve CLA’ya GRAS (genellikle güvenilir kabul edilir) statüsü vermiştir.
Özetle; CLA hakkındaki çalışmalar genellikle günde 3,2 – 6,4 gramlık dozlar
kullanmıştır. Kanıtlar CLA’nın, günde 6 grama kadar olan dozlarda herhangi ciddi bir
ters etkiye neden olmadığını ileri sürmektedir, ama daha yüksek dozlar riskleri
artırmaktadır.
Son Söz
Çalışmalar, CLA’nın kilo kaybı üzerindeki etkisinin az olduğunu ortaya koymaktadır.
CLA, günde 6 grama kadar olan dozlarda herhangi bir ciddi yan etkiye neden olmasa
da, takviye dozlarının uzun vadeli sağlık etkileri hakkında kaygılar mevcuttur.
Özellikle yağ kaybı için daha iyi yollar varken, CLA ile birkaç kilo yağ kaybetmek için
olası sağlık risklerine değmeyebilir.
22 | S a y f a
GLUTAMİN
Glutamin, vücutta birçok fonksiyonu olan önemli bir aminoasittir.
Glutamin Nedir?
Glutamin bir aminoasittir. Aminoasitler vücutta birçok rol oynayan moleküllerdir.
Proteinler organlar için çok önemlidir. Bunların ayrıca kanda maddeleri taşımak ve
zararlı virüsler ve bakterilerle mücadele etmek gibi başka fonksiyonları da vardır (1).
Diğer birçok aminoasit gibi, glutamin de iki farklı türde bulunur: L-glutamin ve D-
glutamin.
Bunlar hemen hemen aynıdır ancak moleküler dizilişleri biraz farklıdır (2).
L-glutamin vücudunuzda doğal olarak üretilebilir. Aslında bu, kanda ve diğer vücut
sıvılarında en çok bulunan aminoasittir (5, 6).
Bu nedenle, duruma göre gerekli bir aminoasit olduğu düşünülür. Yani yaralanma ya
da hastalık gibi bazı durumlarda diyet yoluyla alınması gerekir (8).
23 | S a y f a
Ayrıca, glutamin bağışıklık sistemi ve bağırsak sağlığı için önemli bir moleküldür (9).
Ancak, bazı bitkisel besinlerin proteinlerinde daha yüksek bir oranda glutamin vardır.
Bir çalışma, çeşitli besinlerde ne kadar L-glutamin olduğunu saptamak için gelişmiş
laboratuvar teknikleri kullanmıştır (11).
Beyaz pirinç ve mısır gibi bazı bitkisel kaynaklarda glutamin içeren protein yüzdesi
yüksek olsa da, bunların toplam protein miktarları oldukça düşüktür (11, 12, 13).
Ancak glutamin, proteinlerin önemli bir kısmı olduğu için aslında protein içeren
herhangi bir besinde bir miktar glutamin de olacaktır.
24 | S a y f a
Özetle; Protein içeren hemen hemen her besin bir miktar glutamin içerir fakat
miktarlar değişkenlik gösterir. Hayvansal besinler protein içerikleri nedeniyle
glutamin açısından iyi kaynaklardır. Diyetinizde yeterli protein olması yeterli miktarda
glutamin tükettiğinizi gösterir.
Glutamin, akyuvarlar ve bazı bağırsak hücreleri dâhil olmak üzere bağışıklık hücreleri
için önemli bir yakıt kaynağıdır (14).
Eğer vücudun glutamin ihtiyacı onu üretme hızından fazlaysa, vücudunuz daha fazla
glutamin salınımı için kas gibi protein depolarını parçalayabilir (17, 18).
25 | S a y f a
Bağırsak Sağlığındaki Rolü
Glutaminin bağışıklık sistemiyle ilgili faydaları bağırsak sağlığındaki rolüyle ilişkilidir.
Glutamin, bağırsak ve bağışıklık hücreleri için önemli bir enerji kaynağıdır (9, 14).
Ayrıca, bağırsaktaki hücrelerin normal gelişimi ve korunması için önemlidir (6, 27).
Bir araştırmada, altı haftalık ağırlık çalışması boyunca 31 kişi glutamin ya da plasebo
almıştır (29).
Araştırmanın sonunda, iki grupta da kas kütlesi ve gücü artmıştır. Ancak iki grup
arasında hiçbir fark görülmemiştir.
26 | S a y f a
Başka bir çalışma, glutaminin ya da glutaminle birlikte karbonhidrat tüketiminin iki
saatlik koşu süresince yorgunluğun kan belirtecini azaltmayı sağlayabileceğini
göstermiştir (33).
Birçok atletin uyguladığı düzenli diyetlerde yüksek protein olduğunu, yani takviyeler
olmadan bile yüksek miktarlarda glutamin tüketiyor olabileceklerini bilmek gerekir
(38).
27 | S a y f a
Doz, Güvenlik ve Yan Etkiler
Glutamin vücutta doğal olarak üretilen bir aminoasit olduğu ve birçok besinde
bulunduğu için, normal miktarlarda zararlı olduğuna dair bir endişe duyulmamalıdır.
Bu yüksek dozaj ile negatif bir yan etki bildirilmemesine rağmen, kan güvenliği
belirteçleri özel olarak araştırılmamıştır.
Başka çalışmalar, günde 14 grama kadar kısa dönemli takviyeler ile ilgili olarak
minumum güvenlik kaygısı bildirmiştir (39).
Düzenli bir diyete glutamin eklenmesi, vücudun aminoasitleri absorbe etme ve işleme
şeklinde çeşitli değişikliklere neden olabilir. Ama bu değişikliklerin uzun dönemde
etkileri bilinmemektedir (25).
Hayvansal kaynaklı, yüksek proteinli bir diyet uyguluyorsanız, bitkisel kaynaklı, düşük
proteinli bir diyetle kıyaslandığında, glutamin takviyelerinin aynı etkileri
göstermemesi mümkündür.
Eğer düşük glutamin içeren bitkisel kaynaklı bir diyet uyguluyorsanız, günlük normal
miktarı alırken takviyeleri de tüketebilirsiniz.
Eğer bir glutamin takviyesi kullanmaya karar verirseniz, günde yaklaşık 5 gramlık
düşük bir dozla başlamanız muhtemelen en iyisidir.
Özetle; Besinlerde bulunan glutamin tüketiminin yanı sıra takviyelerin kısa dönemli
kullanımı güvenlidir. Ancak glutamin takviyeleri vücudunuzun aminoasitleri işleyiş
şeklini etkileyebilir. Bunların uzun dönemde kullanımı hakkında daha fazla araştırma
yapılması gerekmektedir.
28 | S a y f a
Son Söz
Glutamin, L-glutamin ve D-glutamin olmak üzere iki şekilde mevcut olan bir
aminoasittir.
L-glutamin, glutaminin önemli olan türüdür, vücutta doğal olarak üretilir ve birçok
besinde bulunur. Normal bir diyetin günde 3 – 6 gram glutamin içerdiği tahmin
edilmektedir.
Glutamin ayrıca çoğunlukla bir spor takviyesi olarak kullanılır, ama birçok araştırma
bunun etkinliğini desteklememektedir.
29 | S a y f a
KAFEİN
Her gün milyarlarca insan uyanmaya yardımcı olması için kafeine güvenmektedir.
Bu makale, kafeinin insan sağlığına etkileri ile ilgili en son bilimsel araştırmaları
inceliyor.
Kafein Nedir?
Kafein en sık çay, kahve ve kakao bitkilerinde bulunan doğal bir uyarıcıdır.
Beyni ve merkezi sinir sistemini uyararak çalışır, uyanık kalmanıza yardımcı olur ve
yorgunluğu önler.
Tarihçiler ilk demleme çayı MÖ 2737 kadar eski bir tarihe dayandırırlar. (1).
Kahve, anlatılanlara göre, bundan yıllar sonra, keçilerine verdiği fazla enerjiyi fark
eden Etiyopyalı bir çoban tarafından keşfedilmiştir.
Günümüzde dünya nüfusunun %80’i her gün kafeinli bir ürün tüketmektedir ve bu
sayı Kuzey Amerika’da yetişkinler için %90’a kadar çıkmaktadır (1).
Özetle; Kafein bütün dünyada tüketilen doğal bir uyarıcıdır. Birçok kişi kafeini kahve,
çay, alkolsüz içecekler, enerji içecekleri ya da çikolatadan alır.
Nasıl Çalışır?
Kafein, ilk tüketildiğinde bağırsaklardan hızla emilerek kan dolaşımına karışır.
Kafein, beyni rahatlatan ve yorgun hissetmenize yol açan bir nörotransmiter olan
adenozinin etkilerini bloke ederek işlev gösterir (2).
30 | S a y f a
Normalde, adenozin düzeyleri gün boyunca artarak gittikçe daha yorgun olmanıza ve
uyumak istemenize neden olur.
Örneğin, bir fincan kahvede bulunan kafein 20 dakika gibi kısa bir sürede kan
dolaşımına karışır ve tam etkiye ulaşması yaklaşık 1 saat sürebilir (1).
Bu doğal kaynaklar daha sonra hasat edilir ve kafeinli yiyecek ve içecekler üretmek
için işlenir.
Bazı popüler içeceklerin 240 ml’sindeki tahmini kafein miktarları şöyledir (1, 4):
Bazı yiyecekler de kafein içerir. Örneğin, 28 gram sütlü çikolatada 1 – 15 mg, 28 gram
bitter çikolatada ise 5 – 35 mg kafein bulunur (4).
Nezle, alerji ilaçları ve ağrı kesiciler gibi bazı reçeteli ya da reçetesiz ilaçlarda da kafein
bulunur. Kafein ayrıca yağ yakıcı takviyelerde yaygın bir içeriktir.
31 | S a y f a
Özetle; Kafein en çok kahve, çay, alkolsüz içecekler, çikolata ve enerji içeceklerinde
bulunur.
Bu, dopamin ve norepinefrin gibi diğer sinyal veren moleküllerde bir artışa neden olur
(5, 6).
Beyin ileti sistemindeki bu değişimin ruh haline ve beyin fonksiyonuna faydası olduğu
düşünülmektedir.
Ayrıca, yakın zamandaki bir çalışma, günde 2- 3 fincan kafeinli kahve tüketimini %45
daha düşük bir intihar riski ile ilişkilendirmiştir (7).
Bir başka çalışma, kafein tüketenlerde %13 daha düşük bir depresyon riski bildirmiştir
(8).
Ruh hali söz konusu olduğunda, daha fazla kafeinin mutlaka daha iyi olduğu
söylenemez. Aslında bir çalışmada, ikinci fincan kahvenin, ilk fincandan en az 8 saat
sonra tüketilmediği sürece daha fazla fayda yaratmadığı görülmüştür (9).
Günde 3 – 5 fincan kahve içmek, ayrıca, Alzheimer ve Parkinson gibi beyin hastalıkları
riskini %28 – %60 oranında azaltabilir (10, 11, 12, 13).
32 | S a y f a
Ancak, kafein ve kilo artışı hakkındaki 12 yıllık bir çalışma, en fazla kahve içen
katılımcıların araştırma süresinin sonunda ortalama olarak sadece 0,4 – 0,5 kg kilo
verdiklerini belirtmektedir (19).
İlginç şekilde, son araştırma, vücut ağırlığının kilogramı başına 3 miligram kadar
düşük dozların fayda elde etmek için yeterli olabileceğini ortaya koymaktadır (23).
Son olarak, kafein ayrıca egzersiz sırasında hissedilen eforu %5,6’ya kadar azaltabilir,
böylece antrenmanların daha kolay yapılmasını sağlayabilir (25).
Özetle; Egzersizden yaklaşık bir saat önce az miktarlarda kafein tüketimi performansı
artırabilir.
Aslında son kanıtlar, günde 1 - 4 fincan kahve içen erkeklerde ve kadınlarda kalp
hastalığı riskinin %16 – %18 oranında daha düşük olduğunu göstermektedir (29).
33 | S a y f a
Kafeinin bazı insanlarda tansiyonu biraz yükseltebileceğini unutmamak gerekir.
Ancak, bu etki genellikle az (3–4 mmHg) olup kahveyi düzenli olarak tüketen çoğu
kişide görülmez (32, 33, 34, 35).
Kafein ayrıca diyabete karşı koruma sağlayabilir. Yakın zamandaki bir inceleme,
yüksek kahve tüketimi yapan kişilerde tip 2 diyabetin oluşma riskinin % 29’a kadar
daha düşük olduğunu belirtmektedir. Aynı şekilde, yüksek kafein tüketenlerde risk
%30’a kadar daha düşüktür (36).
Bilim insanları, tüketilen her 200 mg kafein için bu riskin % 12- 14 oranında azaldığını
gözlemişlerdir (36).
İlginç şekilde, kafeinsiz kahve tüketmek de % 21 daha düşük bir diyabet riskiyle
ilişkilendirilmiştir. Bu, kahvedeki diğer faydalı bileşiklerin de tip 2 diyabete karşı
koruma sağlayabileceğini göstermektedir (36).
Özetle; Kahve ve çay gibi kafeinli içecekler kalp hastalığı ve tip 2 diyabet riskini
azaltabilir ancak bu durum kişiye bağlı olabilir.
• Karaciğeri korur: Kahve, karaciğer hasarı (siroz) riskini % 84’e kadar azaltabilir.
Hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir, tedaviye yanıtı artırabilir ve erken ölüm
riskini azaltabilir (37, 38).
• Uzun yaşama katkıda bulunur: Kahve tüketimi, özellikle kadınlar ve diyabetikler
için erken ölüm riskini %30’a kadar azaltabilir (39, 40).
• Kanser riskini azaltır: Günde 2 – 4 fincan kahve, karaciğer kanseri riskini % 64’e
ve kalın bağırsak kanseri riskini % 38’e kadar azaltabilir (41, 42, 43, 44, 45).
• Cildi korur: Günde 4 ya da daha fazla fincan kafeinli kahve tüketimi cilt kanseri
riskini % 20 oranında azaltabilir (46, 47).
• MS riskini azaltır: Kahve içenlerde multipl skleroz (MS) oluşma riski %30’a
kadar daha düşük olabilir. Ancak bunu desteklemeyen çalışmalar da vardır (48,
49).
• Gut hastalığını önler: Düzenli olarak günde dört fincan kahve tüketimi gut
hastalığının oluşma riskini erkeklerde %40, kadınlarda ise %57 oranında
azaltabilir (50, 51).
• Bağırsak sağlığını destekler: 3 hafta kadar kısa bir süre için günde 3 fincan
kahve tüketmek, faydalı bağırsak bakterilerinin miktarını ve faaliyetini
artırabilir (52).
34 | S a y f a
Özetle; Kahve içmek karaciğer, cilt ve sindirim sisteminin sağlıklı olmasını sağlayabilir.
Ayrıca yaşamı uzatabilir ve birçok hastalığı önlemeye yardımcı olabilir.
Ancak unutulmamalıdır ki, kafein bağımlılık yapar ve bazı insanlar genleri nedeniyle
bu duruma daha duyarlıdırlar (1, 53).
Aşırı tüketimle ilişkili bazı yan etkiler anksiyete, huzursuzluk, çarpıntı, düzensiz kalp
atışı ve uyku sorunudur (54).
Bazı kişilerde çok fazla kafein ayrıca, baş ağrısı, migren ve yüksek tansiyonu
tetikleyebilir (55, 56).
Bunun yanı sıra, kafein plasentayı kolayca geçebilir, böylece düşük yapma ya da
bebekte düşük doğum ağırlığı riskini artırabilir. Hamile kadınlar kafein tüketimlerini
sınırlandırmalıdırlar (55, 57, 58).
Zanaflex adlı kas gevşeticiyi ya da Luvox adlı antidepresanı kullanan kişiler kafeinden
kaçınmalıdır çünkü bu ilaçlar kafeinin etkilerini artırabilir (59).
Özetle; Kafein bazı insanlarda anksiyete, huzursuzluk ve uyku sorunu gibi negatif yan
etkilere neden olabilir.
Bununla birlikte, 500 mg’lık tek doz kafeinin ölümcül olduğu bildirilmiştir.
Son olarak, Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Koleji’ne göre hamile
kadınlar günlük tüketimlerini 200 mg ile sınırlamalıdırlar (64).
Özetle; Bir defada 200 mg kafein tüketiminin ve günde en fazla 400 mg kafeinin
genellikle güvenli olduğu düşünülmektedir. Ancak hamile kadınlar günlük
tüketimlerini 200 mg ya da daha az miktar ile sınırlamalıdırlar.
35 | S a y f a
Son Söz
Kafein, eskiden düşünülenin aksine sağlığa zararlı değildir.
Bu nedenle, günlük kahve ya da çay tüketiminizi sağlığa faydalı bir keyif olarak
düşünebilirsiniz.
36 | S a y f a
KAZEİN
Kazein, insanların genellikle takviye olarak kullandıkları yavaş sindirilen bir süt
ürünleri proteinidir.
Kazein, aminoasitleri yavaş yavaş serbest bırakır, bu nedenle insanlar genellikle bunu
uykudayken toparlanmaya yardımcı olması ve kas yıkımını azaltması için yatmadan
önce alırlar.
Çeşitli araştırmalar kazeinin birçok başka fayda sağlamasının yanında kas gelişimini
artırdığını da göstermiştir.
Kazein proteini yavaş, whey proteini ise hızlı olarak sindirilir. Bu, süt ürünlerinde
bulunan bu iki popüler protein arasındaki önemli bir farktır.
Diğer hayvansal proteinler gibi kazein de bir tam protein kaynağıdır. Bu demektir ki,
kazein, vücudunuzun gelişim ve onarım için ihtiyaç duyduğu tüm esansiyel
aminoasitleri sağlamaktadır (1).
Ayrıca bazısının sağlık açısından faydalı olduğu çeşitli eşsiz proteinler ve biyoaktif
bileşikler içermektedir (2, 3).
Standart kazein protein tozunun 33 gramlık bir ölçeği 24 gram protein, 3 gram
karbonhidrat ve 1 gram yağ içerir (4).
Özetle; Kazein proteini sütten elde edilmektedir. Bu, vücudunuzun ihtiyacı olan tüm
esansiyel aminoasitleri içeren, yavaş sindirilen bir proteindir.
37 | S a y f a
Kazeinin Sindirilmesi Whey’e Göre Çok Daha Uzun Sürer
Kazein bağırsaklarda yavaş emilmesi nedeniyle “yavaş salınımlı” bir protein olarak
bilinir.
Bu demektir ki, kazein, hücrelerinizi aminoasitler ile düşük bir düzeyde uzun bir süre
boyunca besler.
Bir araştırmada, katılımcılara kazein ya da whey proteini içeren bir içecek verilerek
sindirim hızları incelenmiştir. Araştırmacılar, içeceğin tüketilmesinden sonraki yedi
saat boyunca kandaki amino asit miktarını -özellikle önemli bir amino asit olan lösin
miktarını- gözlemişlerdir (8).
Aşağıda görebileceğiniz gibi, süratli emilim hızından dolayı, whey proteine göre daha
hızlı ve daha büyük bir sıçrama görmüşlerdir. Başta daha küçük bir yükselişe rağmen
kazein düzeyleri zaman içinde daha istikrarlı şekilde kalmıştır.
Araştırmacılar, lösinin dolaşım düzeylerinin, whey proteini grubunda %25 daha fazla
yükseldiğini görmüşlerdir. Bu, daha hızlı bir sindirimin göstergesidir (8).
Bu demektir ki, kazein grubunda, yedi saatlik bir süre boyunca, enerji için yakılan
toplam protein miktarı azalmıştır. Bu, net protein dengesinde bir iyileşme demektir ve
kas gelişimi ve muhafazası için önemli bir faktördür (9).
Özetle; Bu protein anti kataboliktir. Kazein, yavaş sindirim hızı ve kas hücreleri için
sürdürülebilir amino asit temini nedeniyle vücut içindeki protein parçalanmasını
azaltmaktadır.
38 | S a y f a
Kazein, diğer hayvansal proteinler gibi, vücudunuzun doğal olarak üretemeyeceği
tüm esansiyel aminoasitleri içerir. Daha da önemlisi, kas protein sentezini başlatan
lösini yüksek miktarda içermektedir (9, 10, 11).
Eğer sadece az ya da orta miktarda protein tüketiyorsanız, kazein, sırf protein alımınızı
artırarak kas gelişimini artırmanıza yardımcı olabilir (12).
Bir araştırmada kazein alanlar ile iki başka grup karşılaştırılmıştır. Bir grup whey
proteini alırken, diğer grup hiç protein almamıştır.
Araştırmacılar, kazein grubunda, plasebo grubuna göre, kas gelişiminin iki kat ve yağ
kaybının üç kat fazla olduğunu görmüşlerdir. Kazein grubu ayrıca whey grubuna göre
daha fazla yağ kaybetmiştir (13).
Kazein ayrıca protein parçalanmasını azaltarak uzun vadede kas kütlesini artırabilir.
Bu süreç, günlük bazda, vücudunuzda enerji ve aminoasitler düşük miktarda
olduğunda meydana gelir ve egzersiz sırasında ya da kilo kaybında hızlanır (7, 8, 14).
Bir araştırmada, güç arttırıcı antrenman yapan kişilerin yatmadan önce tükettikleri bir
kazein proteini içeceği, tip 2 kas lifi boyutunu 8,4 cm² olarak artırırken sadece
antrenman yapan grupta bu artış 4,8 cm² olmuştur (15).
Araştırmacılar ayrıca kazein grubunun, sadece antrenman yapan gruba göre daha
büyük ölçüde -yaklaşık %20 daha fazla- güç kazandığını görmüşlerdir.
Özetle; Whey gibi kazeinin de, direnç egzersizi ile kombine edildiğinde kas gelişimini
ve gücü artırdığı defalarca gösterilmiştir. Kazein ayrıca yağ kaybına yardımcı olabilir.
• Trigliserit düzeyleri: Aşırı kilolu olan 10 kişi üzerinde yapılan bir araştırmada,
kazeinin, bir öğün sonrasında trigliserit düzeylerini %22 oranında düşürdüğü
görülmüştür (17).
39 | S a y f a
• Serbest radikallerde azalma: Kazein proteini tozundaki bazı peptitler,
antioksidan etkilere sahip olabilir ve zararlı serbest radikallerin artmasını
önleyebilir (2, 18, 19).
Özetle; İnsanlar üzerinde daha fazla araştırma yapılması gerekse de, ilk araştırmalar,
kazeinin, trigliseritleri düşürmek ve kilo kaybına yardımcı olmak gibi sağlıkla ilgili
durumları iyileştirebileceğini göstermektedir.
Günde 1-2 ölçek kazein tüketirseniz, ciddi etkiler bir yana, farkedilebilir herhangi bir
yan etki de görülmesi pek mümkün değildir.
Whey gibi, kazein proteini de insanların tüketimi için çok güvenlidir. Yukarıda
bahsedildiği gibi, sağlığınız açısından uzun dönemde bazı etkileyici faydaları bile
olabilir.
Özetle; Birçok protein kaynağı gibi, kazeinin düzenli olarak tüketilmesi güvenlidir ve
uzun dönemde sağlık açısından faydaları bile olabilir.
A1 ve A2 Tartışması
Farklı inek türleri farklı kazein proteini üretir.
Kazeinde bulunan proteinlerden biri (beta kazein olarak adlandırılır) birkaç türde
mevcuttur. Çoğu ineğin sütü A1 ve A2 beta kazeininin bir karışımını içerirken, bazı
inek cinslerinin sütü sadece A2 beta kazeinini içerir.
40 | S a y f a
Bazı gözlemsel araştırmalar A1 beta kazeinini tip 2 diyabet ve kalp hastalığı gibi sağlık
sorunlarıyla ilişkilendirmeye başlamıştır (23, 24, 25).
Eğer bunu antrenman öncesi ya da sonrasında alıyorsanız, kazein hidrolizat gibi daha
hızlı sindirilen bir türünü kullanmanız mantıklıdır - ya da sadece whey proteini
alabilirsiniz.
Örneğin, suyla karıştırılmış olarak 1-2 ölçek (25- 50 gram) kazein protein tozu
tüketebilirsiniz. Kazeini ve suyu bir çalkalama kabına koyarak ya da mikserde biraz
buz ile karıştırabilirsiniz.
Ayrıca bunu bir kaseye koyup muhallebi kıvamına gelene kadar su ile karıştırdıktan
sonra buzlukta 5 dakika bekletebilirsiniz. Bu şekilde, özellikle çikolata ya da vanilya
gibi bir aroma eklerseniz, tadı biraz dondurmaya ya da şekerlemeye benzer.
Bununla beraber, doğal süt ürünlerinden çok miktarda kazein alabilirsiniz. Süt, doğal
yoğurt ve peynir bu protein açısından çok zengindir.
Çok fazla kalori almadan süt ürünlerinden çok miktarda protein elde etmenin iyi bir
yolu da çökelek peyniri ya da yüksek proteinli doğal yoğurt yemektir.
41 | S a y f a
Son Söz
Kazein, kas gelişimini artırabilen ve egzersizden sonra toparlanmayı sağlayabilen,
yavaş sindirilen bir proteindir.
Sonuç olarak, kazein oldukça hafife alınmış kaliteli bir protein kaynağıdır.
42 | S a y f a
KREATİN
Kreatin, spor salonunda performans artışı için kullanılabilecek bir numaralı takviye
olabilir.
Bunlara ilaveten, kreatinin nörolojik hastalıklardan koruma gibi sağlığa faydalı birçok
başka etkisi de söz konusudur (3, 4, 5, 6).
Kreatinin güvenli olmadığına ve yan etkileri bulunduğuna dair iddialar ortaya atılsa
da, bunlar bilimsel olarak ispatlanmamıştır (7, 8).
Aslında kreatin en çok test edilen ve güvenliği kanıtlanmış takviyelerden biridir (1).
Kreatin Nedir?
Kreatin kas hücrelerinde doğal olarak bulunan bir maddedir. Görevi, ağır kaldırışlarda
ve yüksek yoğunluklu egzersizlerde kasların enerji üretimine destek olmaktır.
Atletler ve vücut geliştirme sporuyla uğraşanlar arasında kreatin kullanımı, kas kütlesi
ve kuvvet artışı yanında egzersiz performansını artırmak için oldukça yaygındır (1).
Kimyasal olarak konuşmak gerekirse, kreatin aminoasitler ile birçok benzerlik taşır.
Kreatin glisin ve arjinin aminoasitleri kullanılarak vücut tarafından üretilebilir.
Et tüketimi, egzersiz, kas kütlesi miktarı ve testosteron & IGF-1 gibi hormonların
seviyesi gibi çeşitli faktörler vücuttaki kreatin depolarını etkiler (9).
Kreatin ayrıca kas kütlesi ve kuvvet artışı ile toparlanma gibi çeşitli hücresel
faaliyetlerde rol alır (1, 2).
43 | S a y f a
Özetle; Kreatin vücutta – özellikle kaslarda - doğal olarak bulunan bir maddedir.
Kreatin yaygın olarak takviye gıda olarak tüketilmektedir.
Nasıl Çalışır?
Kreatin atletik performansı çeşitli şekillerde artırabilir.
• Antrenman hacmin artırma: Tek bir seferde toplamda daha fazla antrenman
yapmayı (antrenman hacmini artırmayı) mümkün kılarak uzun vadeli kas
gelişimine destek olur (12).
• Hücre sinyalini geliştirme: Uydu hücre sinyalini artırarak kas onarımına ve yeni
hücre gelişimine destek olur (13).
• Protein yıkımını azaltır: Kas yıkımını azaltarak toplam kas kütlesini artırabilir
(19).
Özetle; Kreatin kaslara daha fazla enerji sağlanmasına ve kas gelişimini tetikleyen
hücresel fonkisyonlara destek olur.
Sedanter bireyler, yaşlı bireyler ve elit atletler üzerinde etkili sonuçlar verdiği
gözlenmiştir (17, 25, 26, 27).
44 | S a y f a
Yaşlı katılımcılarla yapılan 14 haftalık bir araştırmada kreatin takviyesi alan
katılımcıların bacak kuvvetinde ve kas kütlesinde belirgin bir artış gözlenmiştir (27).
En popüler takviye gıdaların test edildiği bir araştırma kas kütlesi artışında en etkili
takviyenin kreatin olduğunu ortaya koymuştur (1, 25).
Özetle; Kreatin takviyesi kas kütlesinde belirgin bir artışa neden olabilir. Bu durum
hem antrenman geçmişi bireyler hem de seçkin atletler için geçerlidir.
Bir araştırmada kreatin takviyesi alan katılımcıların kuvvet seviyelerinde %8, ağırlık
kaldırma performanslarında %14 ve bench press (1RM) performanslarında %43 artış
meydana geldi (29).
Bu kayda değer gelişimler öncelikli olarak vücudun ATP üretim kapasindeki artıştan
kaynaklanmaktadır.
45 | S a y f a
Kreatin takviyesi aşağıdaki durumlarda etkili olabilir (3, 24, 34, 35, 36, 37, 38, 39):
- Alzheimer hastalığı
- Parkinson hastalığı
- Huntington hastalığı
- İskemik atak
- Epilepsi
Buna karşın, travmatik beyin rahatsızlığı bulunan çocuklar üzerinde altı ay boyunca
yapılan çalışmada yorgunluk seviyesinde %70 ve baş dönmesinde %50 azalma
gözlenmiştir (40).
46 | S a y f a
Ancak bu alanlarda daha fazla araştırmaya gereksinim duyulmaktadır.
Mevcut diğer formlar her ne kadar çok daha üstün olarak pazarlansa da bunlar
hakkında yeterli bilimsel kanıt bulunmamaktadır (1, 7, 49).
Dozaj Talimatları
Çoğu kimse kreatin kullanımına “yükleme” fazı ile başlar. Bu fazda yüksek miktarda
kreatin tüketilir.
Yükleme fazı için 5 ila 7 gün boyunca günde 20 gram kreatin tüketilir. Yükleme
fazında kreatin 5’er gramlık 4 porsiyon şeklinde tüketilir (1).
Kreatinin vücut tarafından emilimi karbonhidrat veya protein bazlı bir öğün ile
tüketildiğinde insülin salınımına bağlı olarak az miktarda da olsa daha hızlı
gerçekleşebilir (50).
Yükleme fazının ardınan kaslardaki kreatin seviyesini korumak için günlük 3 ila 5
gramlık dozlar yeterli olur. Kreatinin belli dönemler kullanılıp belli dönemler
kullanılmaması ile ilgili herhangi bir fayda mevcut olmadığından, uzun süreler bu doz
ile devam edilebilir.
Yükleme fazını atlayarak günde 3 ila 5 gram kreatin tüketmek de bir seçenektir.
Ancak kreatin depolarının tamamen dolması 3 ila 4 haftayı bulabilir (1).
Kreatin kas hücrelerine su alımına neden olduğundan, bir bardak su ile tüketilmesi
tavsiye edilir. Böylece gün içerisinde susuzluk yaşanmasının önüne geçilebilir.
Özetle; Yükleme aşamasında 5 ila 7 gün boyunca 5 gram kreatin tüketin. Daha sonra
günlük 3 ila 5 gram kreatin ile devam edin.
47 | S a y f a
Güvenlik ve Yan Etkiler
Kreatin üzerinde en çok araştırma yapılmış olan takviyelerden biridir ve dört yıla
kadar süreyle hiçbir yan etki gözlemlenmediği ortaya konmuştur (8, 51).
Son Söz
Günün sonunda, kreatin piyasada bulunabilecek en ucuz, en etkili ve en güvenilir
takviyedir.
48 | S a y f a
L-CARNITINE
L-carnitine, vücutta doğal olarak da üretilebilen bir aminoasit türevidir.
L-carnitine Nedir?
L-carnitine yağ asitlerinin hücre mitokondrisine geçişine yardımcı olarak enerji
üretiminde hayati bir rol oynar. [1, 2, 3]
Veganlar ve bazı özel genetik duruma sahip kişiler yeteri kadar L-carnitine
üretemeyebilir. Bu durumda L-carnitine’in dışarıdan alınması elzemdir. [6]
Vücuttaki Görevi
L-carnitine’in vücuttaki asıl rolü mitokondriyal fonksiyonlar ve enerji üretimiyle
ilişkilidir. [3, 15, 16]
49 | S a y f a
L-carnitine sağlıklı yaşlanma konusunda anahtar role sahip olan mitokondriyal
fonksiyonları artırmaya yardımcı olabilir. [19, 20, 21]
Özetle; L-carnitine yağ asitlerini hücrelere taşıyarak bu yağ asitlerinin enerji üretimi
için kullanılmasına yardımcı olan bir aminoasit türevidir. Vücutta üretilebildiği gibi
takviye gıda olarak dışarıdan da alınabilir.
Ancak, insan vücudu oldukça karmaşıktır ve hem insanlar hem de hayvanlar üzerinde
yapılan çalışmalar çelişkili sonuçlar vermektedir. [24, 25, 26, 27]
90 dakika süren ve sabit bisiklet istasyonunda yapılan bir egzersizin bulunduğu başka
bir araştırmada 4 hafta sonunda L-carnitine alan grupta yağ kaybında artış
gözlenmedi.
Diğer taraftan 9 araştırmanın sonuçlarını inceleyen ve çoğu obez veya ileri yaştaki
katılımcıların bulunduğu bir başka araştırmada L-carnitine alan gruptaki katılımcıların
almayanlara göre 1,3 kilogram daha fazla kilo kaybettiği ortaya kondu.
Genç ve daha aktif nüfusta L-carnitine’in faydalarını doğrulamak için daha fazla
araştırmaya gerek duyulmaktadır.
50 | S a y f a
L-carnitine’in Beyin Fonksiyonları Üzerine Etkileri
Hayvanlar üzerinde yapılan bazı araştırmalar acetyl-L-carnitine (ALCAR) formunun
yaş kaynaklı mental gerilemeyi engelleyebileceğini ve öğrenme değerlerini
geliştirebileceğini ortaya koyuyor [30, 31].
Kalp Sağlığı
Bazı araştırmalar L-carnitine’in kan basıncını düşürdüğünü ve kalp rahatsızlığına bağlı
enflamasyon sürecini yavaşlattığını ortaya koyuyor. [23, 39]
Egzersiz Performansı
Konu L-carnitine’in spor performansına etkisi olduğunda sonuçlar çelişkilidir.
51 | S a y f a
Bazı araştırmalar, yüksek dozda veya uzun süreli kullanımda L-carnitine'in orta
seviyede performans artışı sağladığını ortaya koymaktadır [43, 44, 45].
L-carnitine’in olumlu etkileri dolaylı olabilir ve bu etkilerin ortaya çıkması 1 hafta ila 1
ay sürebilir. L-carnitine bu bakımdan spor performansını direkt olarak etkileyen
kafein veya kreatinden ayrılmaktadır.
Tip 2 Diyabet
L-carnitine tip 2 diyabete bağlı semptomların ve diyabete bağlı risk faktörlerinin
azalmasını sağlayabilir [52, 53, 54].
Tip 2 diyabet hastalarının katıldığı bir araştırmada carnitine takviyesi kan şekeri
seviyesini belirgin şekilde düşürmüştür [55].
Özetle;
52 | S a y f a
Bununla birlikte, L-carnitine takviyesi zaman içerisinde kandaki trimethylamine-N-
oxide (TMAO) miktarını artırabilir. Yüksek TMAO, damar tıkanıklığı ile
ilişkilendirilmektedir [59, 60].
Özetle; Çoğu insan için güvenilir dozaj günde 2 gram veya daha azıdır. Bazı
araştırmalar uzun süreli kullanımda L-carnitine’in damar tıkanıklığına yol
açabileceğini ortaya koymaktadır.
Besin Kaynakları
Beslenme programınıza et ve balık ekleyerek düşük miktarlarda L-carnitine
tüketebilirsiniz [4, 5].
İlginç olarak, doğal yollarla alınan L-carnitine’in emilim miktarı takviye ile alınandan
daha fazladır.
Özetle; Ana L-carnitine kaynakları et, balık ve diğer hayvansal gıdalardır. Sağlıklı bir
bireyin vücudu yeterli miktarda L-carnitine’i doğal yollarla üretebilir.
53 | S a y f a
Buna bağlı olarak, vegan ve vejeteryanlarda L-carnitine takviyesi değerlendirilebilir.
Ancak bu vegan ve vejeteryanların L-carnitine takviyesinden fayda sağlayacağına dair
herhangi bir bilimsel araştırma bulunmamaktadır.
İleri yaşlı kimselerde L-carnitine takviyesi faydalı olabilir. Vücuttaki L-carnitine seviyesi
yaşla birlikte azalmaktadır [63, 64].
Yapılan bir araştırmada ileri yaşlı kimselerde günde 2 gram L-carnitine tüketiminin
yorgunluğu azaltarak kas fonksiyonlarını artırdığı tespit edilmiştir [64, 65].
Sonuç olarak
L-carnitine piyasada yağ yakıcı olarak ün kazansa da bilimin ortaya koyduğu sonuçlar
çelişkilidir. L-carnitine’in kilo kaybında belirgin bir fayda sağlamadığını söyleyebiliriz.
54 | S a y f a
SİTRÜLİN MALAT
Sitrülin ilk olarak karpuzda bulunmuş olan bir aminoasittir (1).
Sitrülin, esansiyel olmayan bir aminoasit olarak nitelendirilir, yani vücudunuz kendi
başına bir miktar sitrülini doğal olarak üretebilir.
Ancak, sadece vücudunuzun sitrülin üretimine bel bağlamak yerine, bunu içeren
besinler tüketerek ya da diyet takviyeleri alarak sitrülin düzeylerinizi artırabilirsiniz.
Sitrülinin vücutta önemli rolleri vardır ancak bazı diğe aminoasitlerden farklı olarak
protein üretimi için kullanılmaz (2).
Özetle; Sitrülin vücutta doğal olarak üretilen, besinlerde bulunan ve bir diyet takviyesi
olarak kullanılabilen bir aminoasittir. Sitrülin tüketiminizi artırmanın, sağlığınız ve
egzersiz performansınız üzerinde faydalı sonuçları olabilir.
Nasıl Çalışır?
Sitrülin vücutta birçok önemli etki yaratır.
Sitrülin tüketildikten sonra, bir kısmı arjinin adı verilen bir başka aminoaside
dönüştürülür.
Arjinin, nitrik oksit adı verilen bir moleküle dönüşür ve nitrik oksit, damarları daraltan
düz kas hücrelerini gevşeterek damarların genişlemesine neden olur (6).
İlginç şekilde, sitrülin tüketimi, vücuttaki arjinini, arjininin tek başına tüketilmesinden
daha fazla artırabilir (4).
55 | S a y f a
Bunun nedeni, vücudun, arjinini ve sitrülini işleme ve absorbe etme biçimindeki
farklardır (2).
Nitrik oksit ve kan akışındaki artış, sitrülinin, egzersiz performansı üzerindeki faydalı
sonuçlarıyla ilişkili süreçlerden biri olabilir.
Sitrülin doğrudan protein üretimi için kullanılan bir aminoasit olmasa da, bunun, kas
gelişimi ile ilişkili önemli bir sinyal yolunu uyararak protein sentezini artırdığı
gösterilmiştir (2, 7).
Protein sentezi ve aminoasit parçalanması ile ilgili bu çift etki yoluyla kas kütlesini
korumaya ya da artırmaya katkıda bulunabilir.
Özetle; Sitrülin, nitrik oksit üretimini artırarak kan akışını artırabilir. Ayrıca protein
sentezini tetikleyerek ve aminoasit parçalanmasını azaltarak kaslar üzerinde olumlu
etkiler yaratabilir.
• Karpuz
• Kabak
• Salatalık
• Kudret narı
• Su kabağı
Özetle; Sitrülin özellikle karpuz olmak üzere çeşitli besinlerde mevcuttur. Birçok besin,
özellikle içerdiği sitrülin miktarı açısından incelenmemiştir.
1. L-sitrülin: Bu, sitrülinin başka bir şey ile birleşmemiş halde, tek başına olmasını
ifade eder.
56 | S a y f a
2. Sitrülin malat: Bu, sitrülin ile “malat” adı verilen bir başka bileşiğin
kombinasyonunu ifade eder. Malat, enerji üretimi için önemlidir (9).
İki sitrülin türü de benzer etkileri yaratabilir, ancak sitrülin malat spor takviyelerinde
daha sık kullanılır.
Özetle; L-sitrülin ve sitrülin malat, diyet takviyelerinde sıklıkla bulunan iki türdür.
Sitrülin ve malatın ikisinin de vücutta etkisi olabilir.
Ancak kalp hastası olan ya da kalp hastalığı riski taşıyan kişiler, yedi gün ya da daha
uzun bir süre boyunca L-sitrülin tükettiğinde damarlarının genişleme kabiliyeti
artmıştır (13, 14).
Yani, tek doz, kan damarlarının genişlemesinde çok etkili olmasa da, uzun dönemli
takviye kullanımı daha etkili olabilir.
Dahası, normal tansiyonu olan 12 yetişkin üzerinde yapılan küçük bir araştırmada,
araştırmacılar, sitrülinin 7 günden sonra kan basıncını %6 - % 16 oranında
düşürdüğünü görmüşlerdir (17).
57 | S a y f a
Ancak sağlıklı kişilerde kanıtlar kesin değildir, çünkü başka araştırmacılar 1 - 4
haftalık süreler içinde sitrülinin hiçbir faydası olmadığını ortaya koymuştur (14, 18).
Genel olarak, sitrülinin sağlıklı kişilerde kan basıncını önemli derecede etkileyip
etkilemediği belirsizdir.
Dayanıklılık Egzersizi
Genel olarak, tek doz sitrülinin, dayanıklılık egzersizi performansını artırdığı
görünmemektedir (4).
Bu demektir ki, bu aminoasit, bir bütün olarak vücudun daha fazla oksijen
kullanmasına izin vermese de, egzersiz sırasında çalışan kastaki oksijen kullanımını
artırabilir. Bu, sonuçta daha iyi bir egzersiz performansına imkân verir.
Bir araştırmada, sitrülin kullanan bisikletçiler, plasebo alanlara göre, bitkinlik evresine
gelmeden, %12 daha uzun bir süre pedal çevirebilmişlerdir (22).
58 | S a y f a
Bu takviyelerin yedi gün boyunca alınması pedal çevirme süresince güç çıkışını da
artırabilir. Bu, belli bir sürede ne kadar gücün üretilebileceğini gösterir (21).
Genel olarak, bu takviye, kastaki oksijen kullanımını faydalı bir şekilde etkileyebilir ve
bu da dayanıklılığı artırabilir.
Ağırlık Çalışması
Birçok araştırma, sitrülin malatın ağırlık çalışma performansını artırabileceğini
göstermiştir.
41 erkek üzerinde yapılan bir araştırmada, sitrülin malatın, üst beden egzersizleri
sırasında tekrarları yapma kabiliyeti ile ilgili etkileri değerlendirilmiştir.
Ne Kadar Almalısınız?
Mevcut araştırmalara dayanarak, tavsiye edilen doz, günde 3-6 gram L-sitrülin ya da
yaklaşık 8 gram sitrülin malattır.
Bu doz, sitrülin türüne bağlı olarak değişmektedir, çünkü 1,75 gramlık sitrülin malat 1
gram L-sitrülin bulundurur. Kalan 0,75 gram malattır.
• Ağırlık çalışması: 8 gram sitrülin malat yaklaşık 4,5 gram sitrülin bulundurur.
Bu, ağırlık çalışması performansı için etkili bir dozdur (24, 25).
• Kastaki oksijeni artırmak için: Kastaki oksijen miktarını artırmak için, yedi gün
boyunca günde 6 gram ya da daha fazla L-sitrülin kullanımı etkili
görünmektedir (22).
59 | S a y f a
• Kan basıncı: Kan basıncını düzenlemek için, araştırmada kullanılan günlük L-
sitrülin dozu genellikle 3-6 gramdır.
Özetle; 3-6 gramlık L-sitrülin ya da 8 gramlık sitrülin malat dozları uygun olabilir. En
az 10 gramlık dozlarla ilgili hiçbir yan etki bildirilmemiştir.
Küçük bir araştırmada, sekiz sağlıklı erkekte farklı dozlar incelenmiştir. Her katılımcı
her gelişinde 2, 5, 10 ve 15 gramlık L-sitrülin dozlarını tüketmiştir.
Ancak en yüksek dozlar, kanda arjinini beklenildiği kadar fazla artırmamıştır. Yani
vücudunuzun bu takviyenin ne kadarını kullanabileceği konusunda bir sınır vardır.
Genel olarak, araştırma 10 gramdan fazla dozların gereksiz olduğunu göstermiştir.
Katılımcılar sitrülin takviyesi aldıktan sonra yapılan kan tahlillerinde, normal vücut
fonksiyonlarında ya da kan basıncında herhangi olumsuz bir değişim görülmemiştir.
Özetle; Mevcut bilgiler temelinde, sitrülin güvenlidir ve iyi tolere edilir. Ancak 10
gramdan fazla dozlar muhtemelen gereksizdir.
Son Söz
Sitrülin sağlık açısından birçok faydası olan bir aminoasittir. Ayrıca güvenli
görünmektedir ve şu anda bilinen hiç bir yan etkisi yoktur.
Bu takviye, özellikle kalp rahatsızlığı ya da yüksek kan basıncı olan kişilerde kan
damarlarının daha sağlıklı ve kan basıncının daha düşük olmasına katkıda bulunabilir.
Ağırlık çalışması ile ilgili olarak en çok sitrülin malat araştırılmıştır. 8 gramlık bir doz,
yorgunluğu azaltabilir ve spor salonundaki performansı artırabilir.
60 | S a y f a
Eğer kalp sağlığını iyileştirmek ya da egzersiz performansını artırmak istiyorsanız,
sitrülin, düşünebileceğiniz bir sonraki takviye olabilir.
61 | S a y f a
TAURİN
Taurin, birçok besinde bulunan ve genellikle enerji içeceklerine eklenen bir aminoasit
türüdür.
Birçok kişi taurini bir takviye olarak kullanır ve bazı araştırmacılar bunu “mucize bir
molekül” olarak adlandırmaktadırlar (1, 2).
Ayrıca uygun dozlarda alındığında çok güvenlidir ve bilinen hiçbir yan etkisi
bulunmamaktadır.
Taurin Nedir?
Taurin, vücudunuzda doğal olarak bulunan bir aminoasittir. Özellikle beyin, gözler,
kalp ve kaslarda yoğunlaşmıştır (5, 6).
Diğer birçok aminoasitten farklı olarak protein üretmek için kullanılmaz. Daha ziyade,
koşullu bir esansiyel aminoasit olarak sınıflandırılmıştır.
Vücudunuz taurin üretebilir ve taurin aynı zamanda bazı besinlerde bulunur. Ancak
bazı kişiler -kalp hastalığı ya da diyabet gibi belli hastalıkları olanlar- bunun takviye
olarak kullanımından fayda görebilirler (2, 3, 7, 8, 9).
Taurin Kaynakları
Temel taurin kaynakları et, balık ve süt ürünleri gibi hayvansal besinlerdir (10).
Bazı işlenmiş vejetaryen besinler ilave edilmiş taurin içerse de, bunların taurin
düzeylerinizi en uygun hale getirmek için yeterli miktarları sağlaması pek mümkün
değildir (10).
Taurin ayrıca genellikle gazlı içeceklere ve enerji içeceklerine eklenir – 237 ml’lik bir
şişede 600-1000 mg bulunabilir.
62 | S a y f a
Ancak zararlı olabilecek başka içerikleri nedeniyle gazlı içeceklerin ya da enerji
içeceklerinin çok miktarda tüketilmesi önerilmemektedir (11, 12).
Ortalama bir diyet günde yaklaşık 40 - 400 mg taurin sağlar, ama araştırmalarda
günde 400- 6000 mg taurin kullanılmıştır (7, 13).
Özetle; Taurinin temel besinsel kaynakları et, balık ve süt ürünleri gibi hayvansal
gıdalardır. Bazı bitkisel besinlerde daha küçük miktarlarda bulunur. Ayrıca birçok
enerji içeceğine ilave edilmektedir.
Vücudunuzdaki Fonksiyonları
Çeşitli organlarda bulunan taurinin birçok faydası vardır.
Taurin, koşullu bir esansiyel aminoasit olduğundan, sağlıklı bir kişi gerekli olan bu
günlük işlevler için gereken minimum miktarı üretebilir.
Ancak nadir durumlarda daha yüksek miktarlar gerekli olabilir. Taurin bazı kişiler için
elzemdir –örneğin, kalp ya da böbrek yetmezliği olanlar ve damardan beslenmiş olan
prematüre bebekler (17).
Özetle; Taurin vücudunuzda birçok önemli rol oynar. Son derece nadir olsa da, taurin
eksikliği çeşitli ciddi sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilmektedir.
63 | S a y f a
Diyabetli farelerde diyette ya da egzersizde herhangi bir değişiklik olmadan uzun
süreli takviye kullanımı açlık kan şekeri düzeylerini düşürmüştür (19).
Açlık kan şekeri düzeyleri sağlık için çok önemlidir, çünkü yüksek düzeyler tip 2
diyabette ve birçok başka kronik hastalıkta önemli bir faktördür (20, 21).
İlginç şekilde, diyabetli kişilerde taurin düzeyleri daha düşük olma eğilimindedir – bu,
taurinin diyabette bir rol oynayabileceğine dair bir başka göstergedir (24).
Özetle; Taurin, potansiyel olarak kan şekeri düzeylerini düşürerek ve kalp hastalığıyla
ilgili çeşitli risk faktörlerini düzenleyerek diyabetli kişiler için fayda sağlayabilir. Ancak
herhangi bir iddiada bulunmadan önce daha fazla araştırma yapılması
gerekmektedir.
Araştırmalar, yüksek taurin düzeyleri ile kalp hastalığı kaynaklı ölüm oranlarının
önemli ölçüde düşük olması, düşük kolesterol ve düşük kan basıncı arasında bir
bağlantı olduğunu göstermektedir (8).
Taurin, damar duvarlarında kan akışına karşı direnci azaltarak yüksek kan basıncını
düşürmeye yardımcı olabilir. Ayrıca beyinde, kan basıncını artıran sinir uyarılarını en
aza indirebilir (25, 26, 27).
Diyabetli kişiler üzerinde yapılan iki haftalık bir araştırmada, taurin takviyeleri, damar
sertliğini önemli ölçüde azaltmıştır – bu, potansiyel olarak kalbin, vücutta kan
pompalamasını daha kolay hale getirmiştir (28).
Aşırı kilolu kişiler üzerinde yapılan bir başka araştırmada, yedi hafta boyunca günde 3
gram taurin kullanımı, vücut ağırlığını ve kalp hastalığı açısından çeşitli risk
faktörlerini azaltmıştır (29).
64 | S a y f a
Özetle; Taurin, kolesterol ve kan basıncı gibi çeşitli önemli risk faktörlerini azaltarak
kalp hastalığı riskini düşürebilir.
Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarda taurin, kasların daha sıkı ve daha uzun
süre çalışmasına neden olmuş ve kasların kasılma ve güç üretme kabiliyetini
artırmıştır. Farelerde, hareket süresince yorgunluğu ve kas hasarını azaltmıştır (30, 31,
32, 33).
Özetle; Taurin, kaslarda birçok önemli rol oynar ve yorgunluğu azaltarak, yağ yakımını
artırarak ve kas hasarını azaltarak egzersiz performansına çeşitli yönlerden yardımcı
olabilir.
65 | S a y f a
Taurin ayrıca gözlerde büyük miktarda mevcuttur ve araştırmalar, taurin düzeyleri
azalmaya başladığında göz sorunlarının meydana gelebileceğini göstermektedir.
Yüksek konsantrasyonda taurinin, görme gücünü ve göz sağlığını en iyi duruma
getirdiği düşünülmektedir (42, 43, 44).
Taurin, merkezi sinir sistemini kontrol etmede ve sakinleştirmede önemli bir rol
oynayan beyindeki GABA reseptörlerine bağlanarak çalışmaktadır (45, 46).
Son olarak taurin, karaciğer hücrelerini serbest radikallere ve toksin hasarına karşı
koruyabilir. Bir araştırmada, günde 3 kez alınan 2 gram taurin, karaciğer hasarının
belirteçlerini ve oksidatif stresi azaltmıştır (48, 49).
Taurin takviyeleri ile ilgili doğrudan bir sorun görülmemiş olsa da, Avrupa’daki sporcu
ölümleri taurin ve kafein içeren enerji içecekleriyle ilişkilendirilmiştir. Bu durum,
birçok ülkenin, taurin satışını yasaklamasına ya da sınırlamasına yol açmıştır (50).
Birçok aminoasit bazlı takviyede olduğu gibi, böbrek sorunları olan kişilerde
problemler ortaya çıkabilir (51, 52).
Özetle; Taurin, sağlıklı bir kişi tarafından uygun miktarlarda tüketildiğinde, bilinen bir
yan etkisi yoktur.
Ancak toksisite için üst sınır çok daha yüksektir – 2000 mg üstündeki dozların bile iyi
tolere edildiği bilinmektedir.
66 | S a y f a
Taurinin güvenliği konusundaki araştırmalar, hayat boyunca günde 3000 mg’a kadar
olan dozların yine de güvenli olduğunu belirtmektedir (53).
Bazı araştırmalar kısa süreler için daha yüksek bir doz kullansa da, günde 3000 mg
taurin, faydaları en üst düzeye çıkarmanıza yardım ederken güvenli bir
Taurini, doğal olarak et, süt ürünleri ve balıktan alabilseniz de, birçok kişi, yukarıda
bahsedilen araştırmalarda kullanılan dozları karşılamaya yetecek kadar
tüketemeyecektir (13).
Özetle; Günde 500 - 3000 mg taurin takviyesi kullanımının etkili, ucuz ve güvenli
olduğu bilinmektedir.
Son Söz
Bazı araştırmacılar taurini “mucize bir molekül” olarak adlandırmaktadır, çünkü az
sayıda takviye sağlık ve performans açısından bu kadar fazla fayda sunmaktadır.
İster sağlığınızı iyileştirmek, ister spor performansınızı en iyi duruma getirmek için
olsun, taurin, diyet takviyenize ekleyebileceğiniz çok uygun maliyetli ve güvenli bir
aminoasittir.
67 | S a y f a
WHEY
Whey Proteini Nedir?
Whey sütten elde edilir ve süt de iki proteinden oluşur: süt proteininin neredeyse
yüzde 80’ini oluşturan kazein ve kalan yüzde 20’yi oluşturan whey. Peynir üretilirken
whey katı pıhtılardan ayrılır ve geride kalan sıvıda bulunur.
Ayrıldığında, çoğu insanın whey proteini olarak tanıdığı, shake’lere, protein barlara ve
hatta unlu mamüllere katılan, oldukça tatsız bir toz haline gelebilmek için bir kaç
işlem basamağından daha geçer. Ticari smoothie’lerde, protein barlarında, kahvaltılık
gevreklerde ve diğer pek çok besinde yaygın bir şekilde kullanılan bir protein
arttırıcıdır ve ayrıca kendi başına da tüketilebilir.
Diğer tüm proteinler gibi -tavuk, et, soya, pirinç, haşhaş vb.- whey de vücudun kas
gelişimi ve doku yenilenmesi için kullandığı aminoasitlerden oluşur. Fakat wheyi
diğer proteinlerden ayıran şey yapısında yüksek oranda bulunan dallanmış zincirli
aminoasitler (BCAA’lar) ve özellikle de lösin’dir.
Whey özellikle BCAA olarak tanınan üç grup aminoasitçe zengindir (lösin, izolösin ve
valin). Bunlar kas kütlesi yapmaya ve korumaya yardımcı olurlar, ayrıca uzun ve yoğun
antrenmanlarıda enerji kaynağı olarak hizmet verirler.
Özellikle lösinin, kaslarınızın daha büyük ve güçlü olmasını sağlayan kas protein
sentezinde en çok etkiye sahip olduğu kanıtlandı. 25 gramlık bir kaşık whey
proteininde yaklaşık olarak 3 gram lösin bulunuyor. Bunu her kaşığında 2.3 gram
bulunan kazein ve 1.5 gram bulunan soyayla bir karşılaştırın [1] Protein sentezi
aktivasyonu için gereken lösin alt sınırının 2.5 gram olduğu göz önünde alındığında
whey; büyüme, iyileşme ve performans desteği arayan sporcular için bir numaralı
seçenek olarak öne çıkıyor.
68 | S a y f a
Konsantre Whey Proteini: Whey konsantresi yaklaşık olarak yüzde 80 proteinden
oluşur ve genellikle diğer iki çeşidine göre biraz daha fazla yağ ve karbonhidrat içerir.
Yine de hem yağ hem de karbonhidrat bakımından fakirdir. Fakat çoğu toza ve
içmeye hazır protein ürününe ekstra yağ ve şeker eklenir.
İzole Whey Proteini: İzole whey proteininden tüm yağ ve laktoz çıkarılmıştır, protein
konsantrasyonu ise yüzde 90-95’e kadar yükseltilmiştir.
Hidrolizat Whey Proteini: Hidrolizat wheyden sık sık “önceden sindirilmiş” olarak
bahsedilir çünkü çoktan kısmi yıkımdan geçmiştir. Bu durum diğer iki çeşidine göre
sindirim süresini kısaltır. Hem izole whey proteini hem de konsantre whey proteini,
hidrolizat whey proteini haline getirilebilir, dolayısıyla farklı çeşitleri bulunabilir.
Eğer kısıtlı bir bütçeniz varsa ve en iyi tada sahip olan proteini arıyorsanız, konsantre
whey proteini kullanmak mantıklı olacaktır. Ekstra karbonhidrat ve yağ, tat
konusunda çok büyük farklar sağlıyor. Diğer taraftan, eğer kilo vermeye çalışıyorsanız
ya da karbonhidrat alımınızı azaltmaya çalışıyorsanız, izolat whey proteini daha
popüler bir seçenek. Eğer laktoz duyarlılığınız varsa ya da her protein shake
içtiğinizde sindirim sistemi sorunları yaşıyorsanız, daha az laktoz içeren izolat whey
proteinini ya da hidrolizat whey proteinini deneyebilirsiniz.
Whey kazein ve soya gibi diğer protein çeşitleriyle kıyaslandığında, kas gücü ve
boyutundaki gelişmeler konusunda en üstte hüküm sürüyor. 10 haftalık yoğun bir
idman programı takip edildiğinde, kazein ilavesiyle direnç antrenmanı yapan kişilere
kıyasla whey proteini ilavesiyle antrenman yapan kişiler çok daha yüksek kuvvet ve
yağsız vücut kütlesi kazanırken daha fazla miktarda yağ kaybetti [3]
Sağlıklı Kilo Kaybını Destekler: Protein en tatmin edici makro besin olduğundan,
sağlıklı kilo kaybını destekleme yeteneğiyle bilinir. Yüksek protein diyetleri aynı
69 | S a y f a
zamanda metabolizma hızını arttırma ve uzun vadeli kilo kaybı sağlamaya da
yardımcı olur. [4]
Whey protein takviyesi almak, düşük kalori alımıyla birleştiğinde kilo vermenize
yardımcı olabilecek günlük protein alımınızı artırır. 2008’de yapılan bir çalışmada
whey protein ilavesi verilen obez katılımcılar, placebo grubuna kıyasla çok daha fazla
miktarda vücut yağı kaybettiler ve kas kütlesi kazandılar. [5]
Açlığı Gidermeye Yardımcı Olur: Sağlıklı kilo kaybına yardımcı oluşunun yanı sıra,
whey proteininin tokluğu arttırdığı ve kısa süreli besin alımını azalttığı kanıtlanmıştır.
2009’da yapılan bir çalışmada farklı protein kaynaklarının iştaha olan etkileri
karşılaştırılmış ve whey proteininin soya ve kazeine kıyasla daha fazla tokluk sağladığı
bulunmuştur [6] Buna ek olarak, protein alımından üç saat sonraki gıda alımının en az
olduğu protein wheydir.
Diyet için Bir Protein Kaynağı Olarak: Whey, öğünler arasında alındığında mükemmel
bir iştah kesici atıştırmalık olabilir. Ya da kahvaltıda yediğiniz yulaf ezmenize ya da
smoothienize ekleyebilirsiniz.
Eğer whey proteininizle ilgili daha sistemli olmak ve hoşa gitmeyen sindirimsel
sorunlar yaşamak istemiyorsanız, günlük almanız önerilen protein miktarını
hesaplayın ve alacağınız miktarı 25-30 gramlık bir kaç doza ayırın. Çoğu insan için bu
yöntem, 3 öğünde alabileceği en fazla proteini almaya çalışmaktan çok daha
sürdürülebilir bir yaklaşım. Günlük almanız gereken miktar belirli olduğunda, whey
protein ilavesi ve sağlıklı bir diyet günlük hedeflerinize ulaşmanız için yeterli olacaktır.
70 | S a y f a
Son Söz
Hedefiniz ister kas kütlenizi arttırmak, vücut yağınızı azaltmak ya da açlığınızı kontrol
altında tutmak olsun, whey size yardımcı olabilir. Hayır, shakeler gerçek besinlerin ve
antrenman planının yerini elbette tutamaz ancak kaliteli whey protein takviyesinin
vücut yapınızı değiştirmenize ve idmanlarınızdan verim alabilmenize önemli bir
yardımı olacaktır.
71 | S a y f a