Professional Documents
Culture Documents
Yılmaz Özdil - Patriot - Sözcü Gazetesi - Kopya
Yılmaz Özdil - Patriot - Sözcü Gazetesi - Kopya
-25%
10 Seans
Epilasyon 829TL
Patriot
-42% Dertlere derman Medica
22 Şubat 2020 Yazarlar Yılmaz Özdil Derma'da Tüm vücut 10
seans Epilasyon 829TL Cilt
7704 Bakımı Hediye
PAYLAŞIM
Vivense
VİVENSE Çalışıp üretmek zor iş, bize uymaz…
YILMAZ ÖZDİL
En kolayı ithalattı.
UĞUR DÜNDAR
Padişahımız efendimiz pek mutlu oldu, “fevkalade olur” dedi.
Milli Eğitim Bakanı’ndan 500
bin öğrenciyle ilgili sorumuza
cevap var!..
Tanesi dört dolardan 114 bin Enfield marka tüfeği kakaladılar.
RAHMİ TURAN
Savaş, cehennemin ikiz ★
kardeşidir!
Baktılar ki, bizimkilerin dünyadan haberi yok, yağlı kapı… “Size güzel bir indirim yapalım,
YILMAZ ÖZDİL
daha kaliteli tüfek verelim” dediler.
Bi kaç tane şehit
Amerikan yönetimi Springfeldlerin siparişi için Henri Metclaff isimli bir yüzbaşıyı
SAYGI ÖZTÜRK
görevlendirmişti.
Referandumda kazanamayınca
bakın ne yaptılar?
Dört dolarlık dandik tüfeği, indirim yaparak yedi dolara kakalayan bu arkadaşa, fevkalade
SONER YALÇIN gayretlerinden ötürü, padişahımız efendimiz tarafından madalya verildi!
Bize açı lazım
★
Tümünü Gör
Adamlar gördü ki, bunlar kerizin önde gideni…
İstanbul'a koştu.
“Gelin ben size tüfeklerin en iyisini, Winchester'ı satayım, kızılderililerin kökünü bunlarla
kazıdık, şahane öldürüyor, üstelik, mermide indirim yaparım, canınız çektiği kadar, bol bol
öldürürsünüz” dedi.
“Siz beni bağlayın, ben de sizin Beyaz Saray'daki işlerinizi bağlayayım” demeye getirmişti.
Winchester'ın menzili kısaydı, anca 200 metreye kadar vurabiliyordu ama… Amerikalılar
ekonomik hedefi tam 12'den vurmuştu.
Fransızdı.
Eşi Amerikalıydı.
Washington büyükelçimizdi!
Gavur'dan huylanan sayın ahalimiz uyanmasın diye, “bu ne biçim müslüman?” demesinler
diye… “Edward bey” dememişler, kulağa hoş gelsin diye “Bulak bey” şeklinde tercüme
etmişlerdi.
“Winchester falan hikaye, biz en iyisi Martini Henry marka tüfeklerden alalım, bunların
menzili 1700 metre, tee anasının nikahını bile vuruyor” dedi.
Drama Köprüsü ve Hekimoğlu türküleriyle Anadolu kültürünün parçası haline gelen Martini
Henry, tek kurşun atıyordu, kara barutluydu, çok şiddetli patlama sesi çıkarıyordu.
“ABD devletinden almayalım, pahalıya gelir, Providence Tool Company'den alalım, özel
şirket, daha ucuz olur” dedi.
O niye?
Pek fiyakalıydı.
Pek beğenildi.
Tool şirketi, ödemeyi geciktirdiniz diye mazeret uydurdu, parasını tıkır tıkır ödediğimiz
halde, 48 bin Martini ve dört milyon mermiyi teslim etmedi.
“50 bin Martini daha sipariş ederseniz, hem vermediğimiz Martinileri veririz, hem de
tazminat davasını geri çekeriz” dediler.
Tool şirketi -ki bu kadar enayilik üzerine ben de olsam aynı şeyi yapardım- parasını
ödediğimiz tüfekleri gene vermedi.
Neticede, ödediğimiz paraları kaptırdık, 48 bin Martini ve dört milyon mermi yerine babayı
aldık.
Martinilerin 50 bin tanesini Plevne'de, 40 bin tanesini Kars Kalesi'nde Ruslara kaptırdık.
Ruslar, bu Martinileri hem bize karşı kullandı, hem de dokuz bin tanesini Japonlara sattı.
“Amerikalılar sizi söğüşlüyor, gelin biz size tüfeklerin kralını, Mauser'i satalım” dediler.
Unutmuştuk Martinileri…
Vuracak Ermeni kalmayınca, padişahımız efendimiz aşiretlere ferman saldı, “artık işiniz bitti,
Martinileri geri verin” dedi.
Hiçbiri toplanamadı.
Padişahımız efendimizin kendi elleriyle dağıttığı Martiniler, bize doğrultuldu, bizi vurdu.
Denizden de geliyordu.
“Brezilya devleti bize gemi yaptırdı ama, parasını ödeyemedi, isterseniz bunu hemen
paketleyip size verelim” dediler.
İngiliz bankasına tiko para ödedik, o gemiye Sultan Osman adı verildi.
“Hazır” denildi.
Dünya tarihinde burnunda gülsuyu şişesi kırılan ilk gemi, Osmanlı'nın İngilizlerden aldığı
Reşadiye gemisi oldu.
Paraları son kuruşuna kadar ödenmiş gemilerimiz, İngiliz donanmasına dahil edildi.
Padişahımız efendimiz Vickers şirketine ve Armstrong şirketine telgraf çekti, “parayı ödedik,
gemilerimizi verin” dedi.
“Gemileri yapın diye para ödediniz, biz gemileri yaptık, gerisi bizi bağlamaz, gidin İngiltere
devletine hesap sorun” dediler.
“Sizin dünyadan haberiniz yok ama, dünya savaşı başlamak üzere, gemi memi vermeyiz,
bence en iyisi üstüne bir bardak su için” dedi.
(O gün kaptırdığımız parayı bugünkü kurdan hesaplayınca, bir milyar dolara tekabül
ediyor!)
Arada çok kısa süre, Allah'ın bu millete lütfu olan Mustafa Kemal Atatürk tarafından
yönetildik.
Tek kuruş para ödemeden, sırf dünya dengelerini kullanarak, Sovyetler'den ordu kuracak
kadar silahı ve cephaneyi bedavaya aldı.
İşgal ülkelerini birbirine kapıştırarak, tek kuruş ödemeden, Fransa'dan ordu kuracak kadar
silahı ve cephaneyi bedavaya aldı.
Amerikalılar geldi.
“Siz zahmet edip üretmeyin, yorulmayın, ne kadar silah lazımsa hepsini hibe ederiz, beleşe
veririz, rahat olun” dedi.
Anca jilet olabilecek yaştaki savaş gemilerini, hurda tanklarını kakaladılar, süt tozu verdiler,
bisküvi verdiler, margarin verdiler.
Bunların karşılığında İncirlik gibi paha biçilmez askeri üsleri aldılar, Kürecik gibi radar
istasyonlarını kurdular, petrol arama faaliyetlerimizi durdurdular, emekleme aşamasındaki
uçak fabrikalarımızı kapattırdılar, yerli demiryolu hamlemizi takozladılar.
Yardım ayağıyla gözüaçları besliyor, tembelliğe alıştırıyor, yerli üretimi durduruyor, kendine
bağımlı hale getiriyor, üstüne sempatik görünüyor, sayın ahalimizden “Allah ABD'ye zeval
vermesin” diye dua alıyorlardı.
Bunca sene boyunca, yapa yapa “yerli ve milli” diye anca G3 yaptık.
Halbuki…
Yerli malı zannettiğin tüfek MKE'de üretilir ama, Heckler & Koch ürünüdür, Alman-İspanyol
dizaynıdır, mekanizması Mauser'den geliştirilmiştir, uyruğu Alman'dır.
Ve…
Asrın liderimiz Moskova'ya gitti, “dostum” dediği Putin'le havacılık ve uzay fuarı'nı dolaştı,
yeni nesil savaş uçağı SU57'yi inceledi, merdiven koydular, sanki anlarmış gibi çıkıp kokpite
baktı, “uçuyor mu bu?” diye sordu, Putin “uçuyor” dedi, asrın liderimiz “bundan mı alacağız”
diye sordu, Putin “istiyorsanız alırsınız” dedi, beraber dondurma yediler, asrın liderimiz
“benimkini de ödüyorsun değil mi” diye sordu, Putin “misafirsin” dedi, asrın liderimize
dondurma ısmarladı, yalaka basınımız Amerikan F35'lerinin aslında tırışkadan teyyare
olduğunu, Rus malı SU57'lerin uzay mekiği gibi olduğunu filan anlattı, asrın liderimizle
Putin'in kardeş kadar yakın oldukları filan anlatıldı, kendisini sol'cu zanneden bazı tahta
kafalı arkadaşlar ABD'yle ipleri koparıp Rusya'yla ortak olduğumuzu falan zannettiler,
“NATO'dan ayrılıyoruz” diyen kullanışlı ahmaklar bile oldu.
Sonra?
S400'ün ne kadar “fevkalade” olduğunu anlatan yalaka medyamız, şimdi aslında patriot'un
ne kadar “fevkalade” olduğunu anlatıyor.
Bence parasını tiko ödeyerek Çin'e üç tane nükleer denizaltı yaptırıp, sonra Avrupa'dan
ambargo yememek için Fransa'ya tiko para ödeyip iki tane uçak gemisi sipariş etmekte
fayda var, fevkalade olur yani.
Tümünü gör