Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 74

T.C.

KÜTAHYA DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ

LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ

İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ ANABİLİM DALI

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

DÖNEM PROJESİ

KONU

GÜVENLİK İKLİMİNİN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ BAKIMINDAN ÖNEMİ

HAZIRLAYAN

………………………………

DANIŞMAN

………………………………….

Ağustos 2021

KÜTAHYA

i
GÜVENLİK İKLİMİNİN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ BAKIMINDAN ÖNEMİ

ÖZET

Örgütlerde güvenli bir iş alanı sağlanması çalışanların verimli olmaları ve performansı için önemli bir
faktördür. Güvenlik değerleri, inançları, normları, uygulama ve prosedürleri hakkında paylaşılan
faktörlerde oluşan güvenlik iklimi personellerin çalışma ortamlarında, yönetimin güvenlik ile ilgili
düşünceleri ve uygulamaları, iş ile ilgili risklerin kontrolleri ile ilgili algı seviyelerini artırarak ona
göre davranış gösterilmesidir. İşletmelerde güvenlik ikliminin sağlanması, iş kazaları ve meslek
hastalıklarının azaltılması ve engellenmesi içinde oldukça önemlidir.

Bu araştırmada; farklı iş sektörlerine ait işletmelerde yapılan çalışmalarda güvenlik ikliminin etkileri
incelenmiş ve güvenlik iklimi algısının işletmeler ve örgütlerdeki önemi açıklanmaya çalışılmıştır.

İş kazaları, iş hayatını her bakımdan olumsuz etkileyen en önemli sorunlardan birisidir. Dünya’da ve
Türkiye’de önemli sosyal ve ekonomik kayıplara neden olmaktadır. İSG’nin örgüt içinde kurulan
değerler sistemiyle bağlantılı olmasından dolayı bir işletmede kuralların konulması ve uygulanması
tek başına yeterli olmamaktadır. Türkiye’de yasal düzenlemeler yapılmasına rağmen iş kazası
istatistiklerinde maalesef devamlı bir artış meydana gelmektedir. İş kazalarının artışının temel
nedenlerinden biri güvenlik ikliminin yetersiz olması ya da sağlanmamasıdır. Bu nedenle iş kazalarını
engellemek veya en aza indirmek için bütün çalışanların ve yöneticilerin içinde olacağı bir güvenlik
ikliminin oluşturulması ve bunun örgüt kültürü ile uyumlu hale getirilmesi önem arz etmektedir.

Güvenlik kültürü ve güvenlik ikliminin önemi, belirli bir çalışma ortamındaki personelin neden
güvenli veya güvensiz bir şekilde davrandığını anlamak için de bir temel oluşturmaktadır.

Sonuç olarak; yapılan araştırmalar günümüzde İSG ile ilgili çalışmalar ilerlemiş olsa da iş kazası
oranlarındaki artışın alınan tedbirlerin yeterli olmadığı kanaatini oluşturmaktadır. Ayrıca, güvenlik
iklimi henüz gelişmekte olan bir kavram olduğundan bu alanda daha fazla çalışma yapılmasına ihtiyaç
olduğunu göstermektedir.

ii
Anahtar Kelimeler: Güvenlik İklimi, Güvenlik Kültürü, Örgüt Kültürü, Örgüt İklimi, İş Sağlığı ve
Güvenliği

THE EFFECTS OF THE SAFETY CLIMATE ON OCCUPATIONAL HEALTH AND


SAFETY

SUMMARY

ÖZETİN İNGİLİZCESİ

Key Words: Safety Climate, Safety Culture, Organization Culture, Organizational Climate,
Occupational Health and Safety.

iii
İÇİNDEKİLERİN SAYFA NUMARALARI DOĞ RU
OLMALIDIR.

İÇİNDEKİLER

Sayfa

ÖZET...........................................................................................................................................i
SUMMARY……………………………………………………………………………………………..ii
İÇİNDEKİLER..........................................................................................................................iii
ŞEKİLLER LİSTESİ.................................................................................................................vi
TABLOLAR LİSTESİ..............................................................................................................vii
KISALTMALAR.....................................................................................................................viii
1.GİRİŞ………………………………………………………………………………………...1

2. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KAVRAMI...........................................................................2


3.İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ..................................................3
4.TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ........................5
5. İŞ KAZALARI........................................................................................................................6
6. ÖRGÜT KÜLTÜRÜ VE İKLİMİ..........................................................................................7
6.1.Örgüt Kültürü...............................................................................................................................7
6.2. Örgüt İklimi.................................................................................................................................7
6.2.2. Örgüt İklimi Türleri..................................................................................................................8
6.2.2.1. Açık İklim..........................................................................................................................8
6.2.2.2. Bağımsız İklim..................................................................................................................8
6.2.2.3. Kontrollü İklim..................................................................................................................8
6.2.2.4. Samimi İklim.....................................................................................................................9
6.2.2.5. Babacan İklim....................................................................................................................9
6.2.2.6. Kapalı İklim.......................................................................................................................9
6.2.2.7. Otoriter İklim.....................................................................................................................9
6.2.2.8. Demokratik İklim..............................................................................................................9
6.2.2.9. Başarıya Yönelik İklim......................................................................................................9
6.3. Örgüt Kültürü ve Örgüt İklimi Arasındaki Farklar....................................................................10

iv
7. GÜVENLİK KÜLTÜRÜ......................................................................................................11

7.1. Güvenlik Kültürü Boyutları.......................................................................................................13


8. GÜVENLİK İKLİMİ............................................................................................................14
9. GÜVENLİK KÜLTÜRÜ VE GÜVENLİK İKLİMİ İLİŞKİSİ............................................19
10. İŞYERİNDE GÜVENLİK İKLİMİ....................................................................................20
12. GÜVENLİK İKLİMİNİ ETKİLEYEN UNSURLAR........................................................24
13. GÜVENLİK İKLİMİNİN SAĞLANMASI VE GELİŞTİRİLMESİ.................................26
14. GÜVENLİK İKLİMİNİN SONUÇLARI VE İYİLEŞTİRME...........................................27
16. GÜVENLİK İKLİMİNİN ÖZELLİKLERİ........................................................................30
17. GÜVENLİK İKLİMİNİN BOYUTLARI...........................................................................31
18. GÜVENLİK İKLİMİ İLE İLGİLİ DÜNYADA YAPILMIŞ ÇALIŞMALAR..................37
19. GÜVENLİK İKLİMİ İLE İLGİLİ TÜRKİYE’DE YAPILMIŞ ÇALIŞMALAR..............52
SONUÇLAR VE ÖNERİLER..................................................................................................59
KAYNAKÇA............................................................................................................................61

v
ŞEKİLLER LİSTESİ

vi
TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1: Örgüt Kültürü ve Örgüt İklimi Farkları.............................................................................10

Tablo 2: Güvenlik Kültürü ve Yaşanan Olaylar Arasındaki İlişki...................................................12

Tablo 3: Güvenlik İklimi Tanımları................................................................................................14

Tablo 4: Güvenlik İklimi Boyutları.................................................................................................31

vii
KISALTMALAR (Metin içindeki bütün kısaltmalar burada verilmelidir. Ayrıca metin içinde ilk
geçtiği yerde parantez içinde açılımları verilirse iyi olur.) Örneğin: …………… HSE 8 (İş Sağlığı
ve Güvenliği)……………… .

Kısaltmalar Açıklama

ABD Amerika Birleşik Devletleri

ÇASGEM Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim Merkezi

HSE İş Sağlığı ve Güvenliği

IAEA Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu

ILO Uluslararası Çalışma Örgütü

İSG İş Sağlığı ve Güvenliği

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği

WHO Dünya Sağlık Örgütü

KKD Kişisel Koruyucu Donanım

OSGB Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi

MKE Makine Kimya Endüstrisi

viii
1. GİRİŞ

Örgütlerde güvenli bir iş alanı sağlanması personellerin verimli olmaları ve performans artışı için
önemli bir etkendir. Güvenlik değerleri, inançları, normları, uygulama ve prosedürleri hakkında
paylaşılan faktörlerde oluşan güvenlik iklimi personellerin çalışma ortamlarında, yönetimin güvenlik
ile ilgili düşünceleri ve uygulamaları, iş ile ilgili risklerin kontrolleri ile ilgili algı seviyelerini artırarak
ona göre davranış gösterilmesidir. İşletmelerde güvenlik ikliminin sağlanması, iş kazaları ve meslek
hastalıklarının azaltılması ve engellenmesi için önemli bir etkendir.

Günümüzde İSG iş yaşamında en önemli noktalardan biri olmakta ve özellikle Türkiye’de daha fazla
öne çıkmaktadır. Ülkemizde İSG’nin geliştirilmesi ve iyileştirilmesine yönelik 30 Haziran 2012
tarihinde çıkarılan 6331 sayılı İSG kanununun uygulamaya konulmasıyla ve ilgili devlet kurumlarının
yaptıkları çalışmalarla önemli gelişmeler sağlanmasına rağmen elde edilen sonuçların tahmin
edilenden düşük olmasının en büyük etkeni toplumdaki İSG kültürü ve İSG algısının zayıf olmasıdır.
Bu nedenle işletmelerde İSG kültürü ve İSG algısı oluşturulması oldukça önemlidir.

İş kazaları, gelişmiş ve gelişmekte olan her ülkede meydana getirdiği ekonomik ve sosyal zaralar
sebebiyle iş yaşamında öne çıkan en önemli problemlerden biridir. Uluslararası Çalışma Örgütüne
göre, iş kazası veya meslek hastalıkları sebebiyle her gün yaklaşık 6.400 kişi ve her sene 2 milyondan
fazla çalışan hayatını kaybetmekte ve her sene iki yüz yetmiş milyon iş kazası olmakta, 313 milyonun
üzerinde personel ölümlü olmayan iş kazası yaşamaktadır (ILO, 2015:1). (Metin içinde belirtilen
kaynakların hepsi referanslarda gösterilmelidir. Kaynaklarda olmayan referanslar metin içinde referans
gösterilmemelidir. Kaynaklar ya yukarıdaki gibi gösterilmelidir. Yada eğer numaralandırılmışlar ise;
ILO, 2015 yerine sadece [17] olarak da yazılabilir.) İki yazarlı kaynaklar sadece yazarların soy isimleri
ve yıl ile ifade edilmelidir: Örneğin; Alkış ve Taşpınar (2012). İkiden fazla yazarlılar da: Örneğin;
Santaş vd., (2017). Türkiye’de de her sene 1500’den çok çalışan iş kazalarında yaşamını
yitirmektedir.

Ulusal ve uluslararası alanda yapılan araştırmalar iş kazalarının en fazla insanlardan kaynaklandığını


göstermiştir. İşyerinde fiziki ortamda alınacak önlemlerin yanı sıra, bu önlemlerin çalışanlarca nasıl
algılandığı sorusu, iş kazalarının en temel problemini ortaya koymaktadır. Bu durumda oluşan
“Personellerin İSG Algısı” alınan bütün önlemlerin en etkili bir şekilde faaliyete geçirilmesinde kilit
noktayı göstermektedir.

Personellerin prosedürleri nasıl algıladığı ve kendine nasıl entegre ettiği önemlidir. Personellerin algı
seviyesi gelişim gösterdikçe İSG bilinci artacak ve sonucunda ise iş kazaları ve meslek hastalıklarında
azalma meydana gelecektir (ÇASGEM, Türkiye’ de İş Sağlığı ve Güvenliği Algısı-Araştırma
Raporu).

Bu çalışmada güvenlik ikliminin iş sağlığı ve güvenliği üzerindeki etkileri ortaya koymaya


çalışılmıştır. Farklı sektörlere ait işletmelerde yapılan çalışmalarla güvenlik ikliminin etkilerini

1
incelemek ve elde edilen sonuçlarla güvenlik iklimi algısının işletmeler ve örgütlerdeki önemi
vurgulanmak istenmiştir.

2. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KAVRAMI

Son yıllarda üzerinde titizlikle çalışılan konulardan biriside iş sağlığı ve güvenliğidir. İş sağlığı ve iş
güvenliği olmak üzere 2 kavramdan oluşmaktadır.

WHO (Dünya Sağlık Örgütü) sağlığı; fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olarak
tanımlamıştır. Başka bir ifadeyle kişinin sağlıklı olması demek sadece fiziki olarak değil; ruhsa ve
sosyal yönden de tam bir iyilik hali anlamına gelmektedir (WHO, 2009).

Sağlık tanımına göre iş sağlığı incelendiğinde, çalışanın yaptığı işte fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak
iyilik hali içinde olması anlaşılmaktadır. İş sağlığının etkileri çalışan ile etkileşim içinde olan her
bireye yansıdığı için geniş bir etki alanına sahiptir.

İş güvenliği ise; bir işin yapılması sırasında çalışanların karşılaştığı tehlike ve risklerin ortadan
kaldırılması veya en aza indirilmesi konusunda teknik tedbirleri içeren bir kavramdır (Başbuğ,
2013:16). İş güvenliği kavramı, çalışma ortamına ilişkin önlemleri içerir.

İş güvenliği, personelleri işletmede kullanılan makine, el aletleri, araç-gereç gibi teknik ekipmanlara
karşı korumayı ifade etmektedir. Buna göre işletmede kullanılan ekipmanlardan kaynaklanabilecek
risklerin belirlenmesi ve sonucunda bunlara karşı alınabilecek koruma önlemleri ile ilgilidir (Kılıç,
2006:19).

İSG ise “işyerinde işin yürütülmesi sırasında çeşitli nedenlerden kaynaklanan sağlığa zarar verebilecek
koşullardan korunmak amacıyla yapılan sistemli ve bilimsel çalışmalar” olarak tanımlanmaktadır.

İş güvenliği, teknik bir bilim haline dönüşmüştür ve mühendislik, sosyoloji, iktisat, sosyal, istatistik,
psikoloji ve ergonomi gibi bilim dallarından yararlanmaktadır. İş güvenliği personellerin yanı sıra,
işyeri güvenliği ve üretim güvenliğini de sağlamaktadır. İş güvenliği hadise meydana gelmeden önce
iş kazalarını önlemekte ya da oluşacak zararı en aza indirmektedir. İSG’nin temel amaçları;
personelleri korumak, işletme güvenliği ve üretim güvenliğini sağlamaktır (Yiğit, 2012,s.2,3).

İSG kavramı günümüzde meslek hastalıklarını, iş kazalarını, işçi-iş uyumunu, iş ortamındaki


tehlikeleri ve risk faktörlerini kapsayan bir konumdadır.

2
3. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

İSG’nin gelişimi araştırıldığında tarihi somut verilere erişilememektedir. İSG ile ilgili çalışmalar ilk
defa Roma döneminde başlamıştır. Roma döneminde bilim insanları, insanlar için günümüzde de
geçerliliğini koruyacak, işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili tavsiye ve görüşleri öne çıkarmışlardır. İlk
defa tarihçi Heredot, işçinin verimli olması için yüksek enerjili besin ile beslenmesi gerektiğini dile
getirmiştir. Hipokrates ise ilk defa kurşunun zararından söz etmiş ve kurşun koliğini tanımlamıştır;
kabızlık, halsizlik, görme bozukluğu ve felç gibi belirtilerinin olduğunu tespit etmiş ve sonuçların
kurşunla bağını açıklamıştır (Bayılmış, 2013:7; TMMOB, 2010:4).

M.Ö. 200 yıllarında Hipokrates’in çalışmasını Noconder geliştirmiş, kurşun anemisi ve kurşun koliği
konularını araştırmış, özelliklerini tanımlamıştır. Bu dönemdeki çalışmalar güvenlik ve sağlık
probleminin tespit edilmesi ve tanımının yapılmasıyla sınırlı kalmamış, zararlı faktörlerden
korunmanın yöntemleri geliştirilmiştir. M.S. 23 ve 79 yılları arasında yaşamış olan Plini, iş
ortamındaki tozlardan korunmak için başlara maske işlevi yapan torba geçirmeyi tavsiye etmiştir.
Tuvanel demircilik sektöründe çalışan işçilerde göz hastalıkları meydana geldiğini ve uzun süre ayakta
çalışılmasının varislere sebep olduğunu açıklamıştır (Bilgen, 2011:8).

Dünyadaki ilk mineroloji bilgini Georgius Agnicola, iş kazalarını araştırarak problemleri tespit etmiş
ve önerilerde bulunmuştur. Dönemin jeoloji, metalürji, madencilik bilgilerini de içeren önemli eserini
oluşturarak maden ocaklarının havalandırılması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, iş güvenliği ve iş
kazalarının yöntemleri ile ilgili önerilerde bulunmuştur. Agnicola, kitabında iş güvenliği ve işçi
sağlığının önemini, iş ve sağlık arasındaki ilişkileri açık şekilde belirtmiş ve iş kazalarından korunma
yöntemlerine de değinmiştir (Akpınar, 2013:13; Bilgen, 2011:8; TMMOB, 2010:5).

Berdardino Ramazzini, 1713 yılında yayınladığı “De Morbis Artificum Diatriba” isimli kitabında
özellikle iş kazalarını önlemek için, işletmelerde koruyucu güvenlik tedbirlerinin alınmasını
önermektedir. Uzmanlık alanı epidemiyoloji olduğu halde meslek hastalıkları konusunda adını
duyurmuş ve işçi sağlığının kurucusu olarak tanınmıştır. Ramazzini işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili
çok sayıda çalışma yapmış, alan yazına çok önemli bilimsel görüş ve öneriler kazandırmıştır. İşçi
sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili korunma yöntemleri üzerinde çalışmış, işyerlerinin sıcaklık
derecesinden, işyeri havasında bulunabilecek zararlı müessirlerin ortadan kaldırılması için alınması
gereken tedbirlerden ve havalandırma sistemlerinden bahsetmiştir. İşletmelerde iş ortamından
meydana gelen olumsuz şartların tashih edilmesi ile iş veriminin artacağını ileri sürmüştür.
İşletmelerde işçinin çalışma biçiminin, iş-işçi uyumunun sağlık ve iş verimi üzerinde etkili olduğunu
söyleyerek ergonomi ilkelerini 17. yüzyılda açıklamıştır (TMMOB, 2018, s.6).

Sanayi devriminden sonra çalışma yaşamında meydana gelen niteliksel değişimler toplumsal sorunları
doğurmuştur. Fazla çalışma süreleri, düşük ücretler, sağlıklı ve güvenli olmayan çalışma şartları, fazla
sayıda çocuk ve kadının ağır işlerde çalıştırılması her yerde endüstrileşmenin hızına ve yoğunluğuna

3
göre tepkiler meydana getirmiştir. Sanayi devrimi neticesinde hızlı makineleşmenin yarattığı olumsuz
yaşam ve çalışma şartlarına karşı çalışanların tepkileri önce makinelere yönelmiş, sonrasında ise
sorunların makinelerden değil, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin alınmamasından kaynaklandığı ortaya
konmuştur (TMMOB, 2018, s.7).

Sanayi devrimiyle ortaya çıkan olumsuz çalışma ve yaşam şartlarını iyileştirmek, çalışanların sağlığını
korumak ve iş güvenliğini sağlamak amacıyla yasal, tıbbi ve teknik çalışmalar yapılmıştır. İşçi sağlığı
ve iş güvenliğinin bir bilim olarak gelişmesi bu dönemde yapılan çalışmaların sonucunda olmuştur
(TMMOB, 2018, s.7).

4
4. TÜRKİYE’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

Türkiye’de işçileri korumak amacıyla yapılan ilk uygulamalar 1865 yılında yayınlanan “Dilaver Paşa
Nizamnamesi” ile başlatılmıştır. Bu Nizamname öncelikli olarak Ereğli ve Zonguldak illerinde çalışan
maden çalışanlarının iş şartlarını iyileştirmek amacıyla yayımlanmıştır. Ardından 1869 yılında
“Maadin Nizamnamesi” çıkarılmış ve çalışma ortamlarının iyileştirilmesine yönelik tedbirlerin
alınması sağlanmıştır (Maadin Nizamnamesi, 1869).

TBMM’nin kuruluşunun ardından İSG konusu düzenli olarak parlamento gündemine getirilmiş ve
gerekli düzenlemeler uygulanmaya çalışılmıştır. “Ereğli Havza-i Fahmiyesi Maden Amelesinin
Hukukuna Müteallik Kanun” bu çalışmaların önemli örneklerindendir. Bu kanun Kurtuluş Savaşı’nın
yaşandığı bir döneme denk gelen Eylül 1921 tarihinde çıkarılmıştır. Cumhuriyetin kuruluşunun
ardından 08.06.1936 tarihinde 3008 sayılı İş Kanunu yayınlanmış ve iş sağlığı ve güvenliğine yönelik
temel konulara yer verilmiştir (Ereğli Havza-i Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik
Kanun, 1337).

Türkiye’de çalışanların sağlığı ve güvenliği ile ilgili modern kuralları karşılayan hükümlerin yer aldığı
ilk düzenleme ise 1971 de çıkarılan 1475 sayılı İş Kanunu’dur. Sanayide gelişmiş toplumlarda
çalışanların sağlığını ve güvenliğini sağlamada uygulanan kurallar ve şartlar Türkiye’de
endüstrileşme’nin yaygınlaştırıldığı 1970’li yıllardan 90’lı yıllara kadar bu kanun kapsamında
çıkarılmış tüzük ve yönetmelikler ile sağlanmaya çalışılmış, İSG alanının ihtiyaçlarına belli ölçüde
cevap verilebilmiştir (İş Kanunu1971).

Milenyumla birlikte teknoloji, endüstrileşme faaliyetleri, endüstri ilişkileri ve çalışma mevzuatı hızlı
bir şekilde değişmiş ve günümüzde de bu değişim devam etmektedir. Bu değişimden Türkiye de
etkilenmiş ve 2003 tarihinde İş Kanunu (4857) çıkarılmıştır. Bu Kanunun İSG ile ilgili hükümleri,
birkaç madde haricinde aynı şekilde 1475 sayılı İş Kanunu’ndan uyarlanmıştır. Haziran 2012’de,
01.01.2013’ten itibaren yürürlüğe giren 6331 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu” çıkarılmıştır.
Günümüzde kanunlarla İSG alanında önemli adımlar atılmasına karşın uygulamada daha çok çalışma
yapılması gerekmektedir (İş Kanunu 2003, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 2012).

İSG çalışmalarının amacı çalışan güvenliğini, üretim güvenliğini ve işletme güvenliğini sağlamaktır.
Bu sebeple İSG çok taraflı bir çalışmayı gerektirmektedir. Bunlardan en önemli unsur ise yönetici ve
çalışan arasındaki etkin iletişimdir. Bu süreçte işletmede gerekli koruyucu donanımın bulundurulması,
güvenli bir çalışma ortamının sağlanması ve gerekli eğitimlerin sağlanması, sürdürülmesi,
personellerin bu eğitimlere katılmalarını teşvik etmek önemli noktalardandır. Çalışanların eğitim
sonrasında davranışlarında olumlu bir değişim sağlanmalı, örneğin gerekli koruyucu donanımları
kullanarak güvenlik kuralları gereğince kendilerini ve çalışma arkadaşlarını tehlikeye atmayacak
şekilde çalışmaları sağlanmalıdır.(ÇASGEM, 2017).

5
5. İŞ KAZALARI

İş kazaları, iş yaşamında karşılaşılan en önemli problemlerden bir tanesidir. Dünya’da her yıl ortalama
1,2 milyon kişi iş kazası geçirmekte ve hayatını yitirmektedir. İş kazaları, Türkiye’de de önemli bir
problem olarak karşımıza çıkmakta ve her yıl farklı sektörlerde çalışan binlerce çalışan yaşamını
yitirmektedir (Dursun, 2016).

İş kazaları dünyada olduğu gibi Türkiyede’de en önemli ölüm sebepleri arasında yer almaktadır. Bu iş
kazalarının ölüm, yaralanma ya da hastalık, malüllük, üretim kaybı, makine ve ekipmana verdiği zarar
neticesinde sosyal ve ekonomik yönden ülkelere yansıyan pek çok maliyeti bulunmaktadır (Yoon, ve
diğerleri, 2013) (Reese & Edison, 2006). Bu maliyetler, kazalara neden olan etkenlerin en aza
indirilmesi ya da tamamen ortadan kaldırılması ile önlenebilmektedir (Jabbari & Ghorbani, 2016).

İş kazaları sebeplerinin etkili bir şekilde ortaya konulabilmesi için birtakım metodolojik yaklaşımlar
gerektirmektedir. Bu yaklaşımlardan elde edilen sonuçlar iş kazalarının önlenmesinde en doğru
uygulamaların tercih edilmesine rehberlik edecektir (Salguero-Caparros, SuarezCebador, & Rubio-
Romero, 2015).

Ulusal ve uluslararası yapılan pek çok çalışma ile iş kazalarının sebepleri incelenmiştir. Uluslararası
alanda kaza sebepleri teorilerinin öncüsü kabul edilen Heinrich (1959), teoride kazalara insan ve
makine ilişkisi ile oluşan güvensiz davranışların sebep olduğunu ortaya koymuştur. Çalışmada
kazaların %88’inin güvensiz davranış; % 10’unun güvensiz ortam; %2’sinin de bilinmeyen
sebeplerden kaynaklandığı ortaya konmuştur (Montgomery, O’Reilly, Philip, & Hagan, 2001)
(Hosseinian & Jabbarani Torghabeh, 2012). Amerika’da National Safety Council Committee’nin
yapmış olduğu başka bir çalışmada, iş kazalarının % 18’inin makine kaynaklı % 19’unun insan
kaynaklı % 63’ünün bu iki kaynağın bileşkesinin etkisiyle ortaya çıktığını saptamıştır (Camkurt,
2007). Haksözün 1985 yılında MKE’de (Makine Kimya Endüstrisi) yaptığı bir çalışmada kazaların
%95’ninin güvensiz davranış ve KKD kullanılmamasından; %5’nin ise teknik sebeplerden meydana
geldiğini saptamıştır (Spor, 1990) (Camkurt, 2007).

Ulusal ve uluslararası alanda yapılan araştırmalar iş kazalarının en fazla insanlardan kaynaklandığını


göstermiştir. İşyerinde fiziki ortamda alınacak önlemlerin yanı sıra, bu önlemlerin çalışanlar tarafından
nasıl algılandığı sorusu, iş kazalarının en temel sorununu ortaya koymaktadır. Bu durumda oluşan
“Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Algısı” alınan tüm önlemlerin en etkili bir şekilde
uygulanmasında kilit noktayı teşkil etmektedir. Çalışanların kuralları nasıl algıladığı ve kendine nasıl
entegre ettiği önemlidir. Çalışanların algı düzeyi gelişim gösterdikçe iş sağlığı ve güvenliği bilinci

6
gelişecek ve bunun sonucunda ise iş kazaları ve meslek hastalıklarında azalma meydana gelecektir
(ÇASGEM, Türkiye’ de İş Sağlığı ve Güvenliği Algısı-Araştırma Raporu).

7
6. ÖRGÜT KÜLTÜRÜ VE İKLİMİ

6.1.Örgüt Kültürü

Örgütler, insanlar tarafından oluşturulmuş olan yapılar ve sosyal gerçeklerdir. Bir amacı
gerçekleştirmek gayesiyle, bir örgüt ortamında toplanan insanlar, ilk olarak içinde bulundukları
toplumsal kültürün, bu toplum ve kültür içinde yer alan alt grupların ve kültürlerin üyeleridir.
Dolayısıyla bu insanlar, herhangi bir örgüt oluştururken ya da oluşturulmuş bir örgüte üye
olduklarında, içinde yetiştikleri toplumsal kültürünün bir takım özelliklerini ve değerlerini de birlikte
oraya yansıtırlar. Bu yönden, örgüt kültürü, örgütün içinde yaşadığı toplumun kültüründen tamamıyla
ayrı bir kültür değildir (Şişman, 2002: 71). Ayrıca, toplumlarda olduğu gibi örgütlerde de, örgüte yeni
giren çalışanlara aktarılacak ortak düşünce ve duygu kalıpları, kısacası kültürel bir yapı vardır (Varol,
1989: 196).

Örgüt kültürü konusunda ilk çalışmalar çok eski tarihe dayanmakta, ilk geniş çaplı çalışmalar, 1980’li
yılların başlarında yapılmaya başlanmıştır. İlk kez Peters ve Waterman (1982) tarafından literatürde
firma kültürü, kurumsal kültür, işletme kültürü olarak da ifade edilen örgüt kültürüne ilişkin çok fazla
tanımlama bulunmaktadır.

Schein’e (1984: 3) göre; örgüt kültürü “belli bir grup tarafından gerek çevreye uyum gerekse içsel
bütünleşme sırasında öğrenilen, geçerliliği ispatlanacak seviyede olumlu sonuç vermiş olan ve bu
nedenle yeni üyelere programları algılama, düşünme ve hissetme yolu olarak öğretilen bir takım
varsayımlardır.

Başka bir tanıma göre örgüt kültürü, örgüt içindeki kişiler, takımlar ve çevre ile ilişkileri,
uygulamaları, yani örgütsel yaşamı düzenleyerek örgütün geleceğini belirleyen, örgütün bireyleri
tarafından kabul edilmiş ve onları bir arada tutan tutum, davranış, değer ve normların toplamıdır
(Bakan vd., 2004: 20).

Örgüt kültürü çeşitli unsurlardan oluşmaktadır. Bu unsurlar, ortak inanç ve fikirler, liderler ve
kahramanlar, tören ve simgeler, öykü masal ve efsaneler, dil, örfler, normlar, örgütsel sosyalleşme
kavramlarını kapsamaktadır (Akıncı, 1998; Can, 1997; Güçlü, 2003; Köse ve diğerleri, 2001:229-231;
Nelson ve Camper, 1997).

6.2. Örgüt İklimi

Örgüt iklimi, iş yaşamının sürdüğü ortama özgü şartların yansımasıdır. Bu anlamda örgüt iklimi;
organizasyonların, kişisel ve fiziksel özellikleri ile o örgütteki üyelerin davranışlarını ve ilişkilerini
oluşturan ortam şeklinde açıklanabilir (Acar ve Kılıç 2019).

Konuyla ilgili ilk çalışmalara 1930’lu yıllarda Kurt Lewin’in insan davranışları ve çevresel faktörler
arasındaki ilişkiyi açıklayan çalışmalarında rastlanılmaktadır. Bu araştırmalar neticesinde örgüt iklimi,
örgüte kimlik kazandıran çalışanların davranışlarını oluşturan ve etkileyen, onlar tarafından algılanan,

8
kısaca örgüte egemen olan tüm psikolojik özellikler dizisi (Acuner, 2010: 30) olarak tanımlanmaktadır
(Ilkım, 2017).

Örgüt iklimi; bir anlamda örgütün kişiliğini de oluşturur, örgütü diğer örgütlerden ayırdığı gibi, örgütü
betimler ve örgüte egemen olan, değişmez, sürekli niteliğine sahip, gözle görülüp elle tutulamayan,
fakat örgüt üyeleri tarafından hissedilerek algılanan ve tüm bu özellikleri kapsayan psikolojik bir
kavramdır (Yüceler, 2009).

Araştırmalarda örgüt ikliminin en az 3 değişken yapıdan meydana geldiği ifade edilmiştir:

Çevresel Değişkenler: Bireyin kendisiyle ilgisi olmayan, onu dışarıdan etkileyen ekonomik koşullar,
sendikalaşma oranları, örgütün büyüklüğü, yapısı ve benzeri değişkenlerdir.

Kişisel Değişkenler: Örgüt üyelerinin yetenekleri, becerileri gibi kendi kişisel özellikleriyle alakalı
yaklaşımlarını, değerlerini, inançlarını ve tutumlarını barındıran değişkenlerdir.

Sonuç Değişkenler: Fiziksel ve bireysel değişkenlerin ortaklaşa kullanılması sonucunda oluşmaktadır.


Personelin işini yaparken istekliliği, memnuniyeti ve başarısı örnek verilebilir.

6.2.2. Örgüt İklimi Türleri

Örgüt iklimi, organizasyona kimlik kazandıran, personellerin davranışlarını olumlu ya da olumsuz etki
gösteren önemli bir kavram olması nedeniyle pek çok çalışmanın da konusu olmuştur. Bu çalışmalar
farklı örgüt iklimi türleri olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu örgüt iklimi türleri aşağıda açıklanmıştır:

6.2.2.1. Açık İklim

Açık örgüt ikliminde; çalışanlar yöneticileriyle ve iş arkadaşlarıyla samimi bir ilişki kurarak
çalışmakta ve bu nedenle örgütsel iklim olumlu algı yaratmaktadır. Bu sebeple yönetici ve astların
uyum içinde çalıştığı ve örgüt üyelerinin motivasyonlarının yüksek olduğu bir iklimdir.

6.2.2.2. Bağımsız İklim

Bağımsız örgüt ikliminde açık iklimin tersine yöneticilerle astları arasında bir psikolojik mesafe
vardır. Bu iklim, sosyal ihtiyaçlarla, sosyal tatmini daha ön planda tutar. Organizasyonda ufak baskı
grupları bulunur, fakat bu gruplar ile çalışmak birey açısından herhangi bir engel oluşturmaz, bu
gruplarla uyum içinde çalışabilirler. Kırtasiyecilik gerektiren işlemlerde engellenmezler (Koç, 2016).

6.2.2.3. Kontrollü İklim

Kontrollü iklim çeşidinde, kontrol mekanizması yüksek orandadır ve çalışanların birbirlerine anlayış
gösterme düzeyleri düşük orandadır. Çalışanların birbirleri ile ilişkilerinden daha ön planda olan
görevlerini yerine getirmeleridir. İş tatmininin düşük oranda olduğu saptanmıştır. Kontrollü iklim
çeşidindeki örgütlerde üstlerin düşünceleri önemlidir, çalışanların ne düşündüğü ise yöneticiler
tarafından önemsenmez. (Akbaba, 2016).

9
6.2.2.4. Samimi İklim

Samimi iklim türünde, sosyal ihtiyaçların karşılanması daha ön plandadır. Yöneticinin kendisi ile
birlikte diğer çalışanların aile olarak algılanması için çaba gösterdiği bir iklim türüdür. Bu nedenle
sosyal ihtiyaçlar tatmini yüksek seviyede gerçekleşir. Oluşturulan aile havası sayesinde samimi iklim
yaratılır ve çalışanlarda da aynı algı oluşturulur.

6.2.2.5. Babacan İklim

Babacan iklim tipinde örgüt içinde samimiyet ve iş doyumu düşük düzeydedir. Yöneticiler astlarla
birlikte çalışmaktan memnun değildirler. Üstlerin, diğer çalışanlar üstündeki kontrolü ve personellerin
sosyal ihtiyaçlarını karşılama düzeyi düşük orandadır. Bu iklim türünde iş görenlerle birlik olmaya ve
onları kontrolünde tutmaya çalışır ve bu durum olumsuz bir üst-ast ilişkisine dönüşür. Çalışanın da iş
doyumu bu iklim türünde düşük orandadır.

6.2.2.6. Kapalı İklim

Kapalı iklimle babacan iklim türleri birbirlerine benzer özelliktedirler. Kapalı iklim türünde de iş
doyumu ve anlayış seviyesi düşük olduğu elde edilmiştir. Çalışanların birbirleri ile samimi olması ve
sosyal ilişkiyi devam ettirmeleri olanaksızdır. Yöneticiler emir verici bir üslupla çalışanlarına
yaklaştıkları için bu iklim herkese yansıma göstermektedir (Akbaba, 2016).

6.2.2.7. Otoriter İklim

Otoriter iklim tipi; iş tanımına adapte olan, biçimsel otoriteden taviz vermeme düşüncesinde hareket
eden iklim tipidir. Güce bağlı olmasından, bu iklim tipinde başarısızlık ve korku, kaygı oldukça
fazladır. Organizasyon dışı kurulan siyasal baskı çoktur, görevler dikkat çekici görünmez, çalışanlar
üstlerine bağımlıdır, örgütte çatışma yoğundur ve işe verimin en az olduğu iklim türüdür (Koç, 2016).

6.2.2.8. Demokratik İklim

Demokratik iklim tipinde, örgüt personellerinin çalışma ortamlarını denetleme fırsatı vardır. Kendi
kendilerini yönetebilme ve karar alırken yöneticilerinin personellerine büyük bir esneklik alanı
sağlamaktadır. Çalışanlar el birliği ile sorunları çözer ve organizasyon amaçlarını gerçekleştirme
konusunda gerekli güdülenmeye sahiptirler (Özkul, 2013).

6.2.2.9. Başarıya Yönelik İklim

Bu iklim tipinin meydana gelmesinde bugünün koşulları etkili olmuştur. Organizasyonların yoğun
rekabet koşullarında sürdürülebilirliğini koruması ve örgütsel kaynaklarını aktif kullanılmasına
gereksinimleri vardır. Bundan dolayı yenilikçi ve başarıya odaklı örgüt iklimleri meydana gelmiştir
(Özkul, 2013).

10
6.3. Örgüt Kültürü ve Örgüt İklimi Arasındaki Farklar

Örgüt kültürü ve örgüt iklimi arasında, bazı farklılıklar bulunmaktadır. İklim çalışanların davranışları
ve tutumlarıyla ilgili özellikleri belirtmektedir, örgüt iklimi genellikle deneylere ve dış gözlemlere
dayanmaktadır. Kültür ise örgütün görünen öğelerini ve değerlerini kapsamakta, grup üyelerine
paylaşılan örgütsel duyguları ve düşünceleri sunmaktadır (Dönmez ve Korkmaz, 2011:177). Örgüt
iklimi ve örgüt kültürü arasındaki farklar, Tablo 1’de belirtilmektedir. ŞEKİL VE TABLOLAR
BURADA OLDUĞU GİBİ ÖNCE REFERANS GÖSTERİLİP SONRA KOYULMALIDIR!

Tablo 1: Örgüt Kültürü ve Örgüt İklimi Farkları (BU TABLOYU SİZ YAPMADIYSANIZ
KAYNAK VERİLMELİDİR). Altta verilmiş. Ancak buradaki parantez içine de yazılabilir.

Örgüt İklimi Örgüt Kültürü

Çalışanların davranış ve tutumlarını Örgütün ortak davranış, düşünüş ve inanç


sergilemektedir. özelliklerini yansıtmaktadır.

Genellikle dış gözlemlere ve deneylere Örgütün görünen öğelerini meydana


dayanmaktadır. çıkarmaktadır.

Grup üyelerinin örgütsel yapılarının özellikleriyle Temel toplumsal mesajları ve değerleri


bireysel algılarını ve doyum seviyelerini kapsamaktadır.
yansıtmaktadır.

Grup üyelerine paylaşılmış ve mecazi örgütsel


duygu ve düşünceleri sunmaktadır.

Kaynak: Dönmez ve Korkmaz, 2011:177, (Koç, 2016)

11
7. GÜVENLİK KÜLTÜRÜ

Güvenlik kültürü ilk kez yaşanan büyük kazalar ve felaketler sonucunda ele alınmıştır. 1986 yılında
Çernobil’de meydana gelen nükleer kaza faciasından sonra 1987 yılında Uluslararası Atom Enerjisi
Kurumu’nun (IAEA) hazırladığı raporda kullanılmıştır (Cox ve Flin,1998: 190, Antonsen, 2009).
Hazırlanan raporda meydana gelen faciada kaza nedeni olarak güvenlik kültürünün eksik olduğu
belirtilmiştir (Çelik, 2014:55).

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) güvenlik iklimini “kurumun sağlık ve güvenlik
programlarının yeterliliğine, tarzına ve uygulamadaki ısrarına karar veren birey ve grupların değer,
tutum, yetkinlik ve davranış görüntülerinin bir ürünü” olarak ifade etmektedir (Özkan ve Lajunen,
2003 ).

Çernobil nükleer reaktörü kazası, King Cross yangını, Piper Alpha patlaması, Clapham Kavşağındaki
tren kazası gibi büyük kazalar sonrası hazırlanan raporlarda güvenlik kültürü üzerinde durulmuştur
(Gadds, Collins, 2002:3; Çelik,2014:55). Meydana gelen kazaların nedenlerine ilişkin hangi güvenlik
kültürü ilkelerinin eksik olduğu Tablo 2’de yer almaktadır.

12
Tablo 2: Güvenlik Kültürü ve Yaşanan Olaylar Arasındaki İlişki

Yaşanan Felaketler Endüstri Güvenlik Kültürü


Eksiklikleri

Çernobil Nükleer Santral İş güvenliği


yöntemlerindeki kural ve
prosedürlerin ihlali

Clapham Junction Demiryolu taşımacılığı Ağır çalışma şartları, yoğun


iş yükü, denetim eksikliği

Piper Alpha Petrol üretimi Yetersiz iş uygulamaları,


yönetimin bağlılığının
eksikliği, güvenlikten ziyade
kâra odaklılık

Space Shuttle Havacılık Üretim baskısı, tehlikeleri


ön görememek

Three Mile Island Nükleer santral Riskleri algılamada zayıflık,


yetersiz beceri

Zeebrugge Deniz taşımacılığı Üst düzey yönetimin


güvenlik konusunda
yetersizliği, kâr oranına
öncelik verilmesi

Kaynak: Safety Culture Guide, 2003: 11; Çelik, 2014:56

Güvenlik kültürü ile ilgili literatürde pek çok tanım bulunmaktadır.

Uttal (1983) davranışsal ilkeleri ortaya koyan kontrol sistemleri ve örgütün yapısı ile etkileşime giren
ortak değer ve inançlar olarak tanımlamaktadır.

Turner (1991) ‘e göre, organizasyonda çalışanların maruz kaldığı tehlikelerin en aza indirilmesi ile
ilgili tecrübeler, kurallar, inançlar, roller ve tutumlar olarak ifade edilmektedir (Vredenburgh,
2002:260).

Reason ve Hobbs (2003) güvenlik kültürünü sosyal bilimler literatüründe iki alt bölüme ayırmıştır.
Yazarlara göre birincisi örgütteki çalışanların güvenliğe ilişkin inanç, tutum ve çoğunlukla
söylenmeyen değerlerdir. İkincisi ise örgütte çalışanların daha güvenli bir çalışma ortamı
oluşturabilmek için uygulanan akt. Vredenburgh, 2002:260; Çelik, 2014: 60).politikalar olduğunu

13
belirten bir tanımdır (Reason, Hobbs, 2003:145; Çelik, 2014:59).

Güvenlik kültürü içinde bulunduğumuz toplumun ve örgütün kültüründen etkilenerek oluşmuştur.


Hedefi ise çalışanların işyerinde var olan tehlike ve risklere karşı farkında olmalarını sağlamak ve
dikkatli davranmalarını sağlayacak normlar geliştirmektir (Ostrom, Wilhelnsen ve Kaplan, 1993

7.1. Güvenlik Kültürü Boyutları

Güvenlik kültürü boyutları ile ilgili literatürde farklı sektörlere ait birden çok tanımlama yapılmıştır.
Wiegmann’a (2002: 11-12) göre güvenlik kültürünün kabul edilen beş evrensel boyutu şunlardır:

 Örgütsel Bağlılık
 Yönetimin Katılımı
 Çalışan Yetkilendirme-Çalışanların Katılımı
 Ödüllendirme Sistemleri
 Raporlama Sistemleri

14
8. GÜVENLİK İKLİMİ

Güvenlik iklimi, işyerinde güvenliğin sağlanmasında önemli kilit noktalardan biri olarak kabul
edilmektedir. Güvenlik iklimi ile ilgili pek çok tanım bulunmakta ve kabul görülen en genel tanımı ise
iş ortamında çalışanların iş güvenliğine ilişkin algılarıdır.

Güvenlik iklimi kavramı ilk kez Dov Zohar (1980) tarafından kullanılmıştır. Zohar (1980: 101)
güvenlik iklimini, “çalışanların işyerlerindeki çalışma ortamları hakkında paylaştıkları temel algıların
bir özeti” olarak tanımlamaktadır. Bu alanda yapılan çalışmaların sayısı arttıkça tanımların sayısı da
artmıştır (Tablo 3).

Tablo 3: Güvenlik İklimi Tanımları (KAYNAK VERİLMELİDİR). 15-16-17 ve 18. Sayfa başlarına:
(Tablo 3’ün devamı) YAZ!

Yazar/Yazarlar Tanım

Zohar (1980)

Güvenlik iklimi, çalışanların işlerini güvenli bir şekilde yürütmeleriyle


ilgili algılarını yansıtan belirli bir örgüt iklimi tipidir. Çalışanların iş
çevrelerine ilişkin bütüncü (molar) algılarının bir özetidir.

Glennon (1982)

Çalışanların davranışları üzerinde doğrudan bir etkiye sahip çoğu


örgütsel özelliklerle ilgili çalışanların algılarıdır ve güvenlik iklimi
örgüt ikliminin özel bir türüdür.

Brown ve Holmes (1986)

Belli bir konu hakkında birey veya grup tarafından benimsenen inanç
ve algıların bir setidir.

Dedobbeleer ve Beland
(1991)
Güvenlik iklimi, yönetimin güvenliğe bağlılığı ve çalışanların
güvenliğe katılımını kapsayan bireysel bir özellik olarak görülebilir.

15
İş düzenlemeleri hakkında insanların sahip olduğu bütüncü algılardır.

Niskanen (1994)

Örgütlerin çalışanları ve denetçileri üzerine dayattığı politika ve


uygulamalarla oluşturulan belli bir organizasyonda algılanan özellikler
setidir.

Coyle ve diğerleri (1995)

İş sağlığı ve iş güvenliği konularına yönelik algı ve tutumların objektif


ölçümüdür.

Hofmann ve Stezer (1996) Yönetimin güvenliğe karşı bağlılığı ve çalışanların güvenlikle ilgili
aktivitelere katılımı olarak ifade edilebilir.

BASI (1996)

Güvenliğin önemiyle ilgili çalışanların algıları ile işyeri içinde nasıl


sürdürüleceği etrafında odaklanılmasıyla yansıyan, örgüt içinde
güvenliği düzenleyen kural ve prosedürlerdir.

Cabrera ve diğerleri
(1997)
Örgüt üyelerinin iş çevreleri hakkında, daha doğru bir ifadeyle,
organizasyonun iş güvenliği politikaları hakkında paylaşmış oldukları
algılardır.

Williamson, Feyer ve Bir organizasyon veya işyerindeki çalışanların güvenlik hakkındaki


Biancotti (1997) inançlarını yansıtan, güvenlik etiği olarak tanımlanan özet bir
kavramdır.

16
Cheyne ve diğerleri (1998)

Güvenlik iklimi, örgütte belli bir zaman noktasında paylaşılan algıları


yansıtan, geçici bir kültür ölçümü durumu olarak görülebilir.

Flin ve diğerleri (1998)

Belli bir zamanda belli bir yerde, güvenliğin algılanan durumu olarak
ifade edilebilir. Bu yüzden nispeten değişken bir yapıdadır ve işletme
çevresindeki özelliklere bağlı olarak değişimi söz konusudur.

Avustralya Madenler
Konseyi (1999)
Güvenlik iklimi, daha çok, firmada güvenlik sistemleri algısı, iş
faktörleri ve bireysel faktörler gibi maddi olmayan konuları ifade eder.

Flin ve diğerleri (2000)

Güvenlik iklimi, belli bir zaman noktasında iş gücünün tutum ve


algılarından ayırt edilebilir güvenlik kültürü özelliklerinin yüzeye
çıkmasıdır.

Mearns ve diğerleri (2000)

Güvenlik üzerinde etkide bulunan bugünkü çevre ve mevcut koşullarla


ilgili çalışanların algılarının “anlık bir fotoğrafı” olarak tanımlanabilir.

Zohar (2000)

Grup seviyesinde güvenlik iklimi, grup üyeleri arasında denetim


uygulamalarına karşı paylaşılan algıları ifade eder.

17
Yule ve diğerleri (2001)

Güvenlik iklimi, iş alanında mevcut güvenlik önceliklerinin durumu


hakkında çalışanların algı ve tutumlarının bir ürünü olarak
tanımlanabilir.

Wiegmann ve diğerleri
(2002)
Güvenlik iklimi, örgüt içerisindeki bireylerin ortak anlayışlarının
temel alındığı, güvenlik kültürünün kısa süreli bir ölçümüdür.

Özkan ve Lajunen (2003)

Güvenlik iklimi örgütlerin üst yönetimlerinin sağlıklı güvenlik algıları


ve bu nedenle yürüttükleri çalışmalar doğrultusunda, riskli işlerin
denetimleriyle ilgili standart algılama kalıplarının yaratılabilmesi ve
bunlara uygun davranışların oluşturulmasıdır

Cooper ve Phlips (2004)

Çalışanların işyerinde güvenlikle ilgili benimsemiş olduğu paylaşılan


inanç ve algılarla ilgili bir kavramdır.

Neal ve Griffin (2006) Güvenlik iklimi güvenlik politikası, güvenlik prosedürleri ve güvenlik
uygulamalarının çalışanlar tarafından nasıl algılandığı ile ilgilidir.

Guldenmund (2007)

Güvenlik iklimi, çalışanların işyerindeki güvenliğe ilişkin bakış


açısını, güvenlik kültürü ise çalışanların iş çevresiyle olan

18
ilişkilerinden oluşan daha genel bir tanımı ifade etmektedir.

Clarke (2010)

Güvenlik iklimi, örgütün güvenlik değerleri ve güvenlik konusunda


davranışları hakkında bilgi sağlayan bir unsurdur.

Tüzüner ve Özarslan
(2011)
Güvenlik iklimi kavramı çalışanların, örgütsel güvenlik performansına
ve potansiyel sistem hatalarının erken ölçülmesine verilen öneme ne
derece inandıklarını tanımlamaktadır.

Seçer (2012)

Güvenlik iklimi paylaşılan algılar, yönetimin kararları, örgütsel


güvenlik kuralları ve beklentileri, güvenlik uygulamaları, politikaları
ve prosedürlerini içeren, güvenliğe örgütsel bağlılığı gösteren farklı
faktörlerden meydana gelmektedir.

Uçkun ve diğerleri (2013)

Güvenlik iklimi, üretim sürecinde güvenliğe yönelik tedbirlerinin


alındığı, iş kazalarının önlendiği ve güvenliğe yönelik işletmeden
kaynaklı engellerin ortadan kaldırıldığı bir iş ortamının yansımasıdır.

Ceyhun (2014) Güvenlik iklimi, çalışanların bulundukları işin çevresine, işyerindeki


güvenlik ortamına ve işe ilişkin riskli durumlarda sahip oldukları
algıyı ifade etmektedir.

19
Gül (2015) Güvenlik iklimi, “iş görenlerin çalışma alanları, üst yönetimin iş
sağlığı ve güvenliği algısı ve bu doğrultuda yaptığı çalışmalar, riskli
işlerin denetimine dair algıların bir standarda kavuşturulabilmesi ve
sonucunda buna uygun davranış biçimleri sergilenmesi” şeklinde ifade
edilmektedir.

Çakmak ve Tatlı (2017)

Güvenlik iklimi belli bir zaman diliminde ve yerde güvenliğin


algılanış biçimidir.

Yapılan çalışmalar ve tanımlamalar doğrultusunda güvenlik iklimini çalışanların bulundukları iş


ortamında herhangi bir zaman diliminde işe yönelik güvenlik hissinin düzeyi, işverenin güvenlik
politikaları ve uygulamaları konusundaki bilgi düzeyi ve işletme içinde değişen güvenlik uygulamaları
ve politikalara karşı çalışanların algı ve tepki düzeyleri ile örgütsel açıdan çalışanların ortak algıları
şeklinde tanımlanabilir (Eroğlu, 2018).

9. GÜVENLİK KÜLTÜRÜ VE GÜVENLİK İKLİMİ İLİŞKİSİ

Güvenlik kavramanın örgütlerde uygulanabilmesi için güvenlik iklimi algısının ve güvenlik


kültürünün oluşturulması gerekmektedir. Kültür ve iklim ile ilgili literatürde pek çok çalışma
bulunmakta ve araştırmacılar bu iki kavram arasında ayrım yapmakta zorlanmaktadır. Ancak güvenlik
kültürü ve güvenlik iklimi arasında farklılıklar bulunmaktadır. Güvenlik kültürü uzun süreli değişmesi
zor, güvenlik iklimi ise anlık ve çabuk değişebilen bir olgudur.

Güvenlik kültürü genel anlamda, örgüt ve işe yönelik paylaşılan temel tutum, inanç ve değerler olarak
değerlendirilirken, güvenlik iklimi, örgütsel politikalar ve yönetim, iş uygulamaları ve çalışma
çevresine yönelik olarak daha çok günlük değişebilen algılarla ifade edilmektedir. Güvenlik iklimi,
güvenlik kültürüne göre daha kısıtlı bir alana yoğunlaşır. Güvenlik kültürü güvenlik iklimine göre
daha kapsamlı bir alana sahiptir. Güvenlik kültürü, tutumlar, değerler ve davranışlar gibi kavramları da
içine alan bir olgudur. Ayrıca, güvenlik kültürü güvenlik iklimine göre daha soyut bir kavramdır (Neal
ve Griffin, 2002:69; Clarke, 2006b:538; Yule, 2003:3) (Erhan, 2014).

20
Diğer taraftan güvenlik kültürü ve güvenlik iklimi, bir organizasyondaki temel güvenlik tutumları
olarak tanımlanmaktadır. Ancak, güvenlik iklimi, genellikle örgütteki insanların güvenliğe yönelik
kişisel tutumlarını ifade etmektedir. Kültür, örgüt üzerinde etkide bulunan bir “arka plan” iken,
güvenlik iklimi kültüre göre örgüte etkide bulunan bir “ön plan” olarak kabul edilebilir (Olive,
O’Connor ve Manan, 2006: 133), (Erhan, 2014).

Örgüt güvenlik iklimi araştırmaları iklimden çok, örgüt güvenlik kültürünün sosyal bilişsel aracısı ve
belirleyicisi olarak kullanılmaktadır ve ölçmesi daha kolay olduğu için tercih edilmektedir (Zohar,
2000; Zohar ve Luria, 2005; Hudson, 2007). Örgüt iklimi, genellikle anket çalışmalarıyla
değerlendirilir (Swuste, 2008). İklim değerlendirmesi için, çalışanlarla konuşmak son derece önemlidir
ve altta yatan sorunları anlamanın en net yoludur (Fitzgerald, 2003). Güvenlik iklimi güvenlik politika
ve uygulamalarının, paylaşılan algıları ile ilişkilidir. İklim daha somut ve ölçülmesi kültürden
kolaydır. Kültür ise çekirdek değer ve inançları kapsar ve bunların ölçülmesi daha karmaşık olabilir
(Dov, 2008) (Erhan, 2014).

Özetle, güvenlik iklimi, güvenlik kültürüne göre daha hızlı ve daha kolay değişmektedir (Olive,
O’Connor ve Manan, 2006: 133). Ayrıca, güvenlik iklimi, bir organizasyonun mevcut temel
kültürünün bir yansımasıdır ve güvenlik kültürünün bir alt bileşenidir. Güvenlik kültürüne göre daha
yüzeysel ve geçicidir. Diğer taraftan, güvenlik iklimi bir organizasyonun genel güvenlik kültürünün
bir göstergesi veya mevcut güvenlik yapısının anlık bir görüntüsü olarak tanımlanır (Smith ve
Wardsworth, 2009: 14) (Erhan, 2014).

10. İŞYERİNDE GÜVENLİK İKLİMİ

Güvenlik iklimi, çalışanların iş çevresinin güvenliği hakkında paylaştıkları ortak algıları ifade ederken,
yerine getirilen günlük görevlere karşı da bir temel oluşturmaktadır (Ceyhun, 2014: 93).

Güvenlik iklimi organizasyon düzeyinde bir yapı olarak ele alınmaktadır. Güvenlik ortamı, grup gibi
diğer düzeylerde, empirik olarak incelendiğinde bile, iklimin doğası etrafındaki kuramlar, genellikle
organizasyon seviyesine doğru yönlendirilir. Güvenlik iklimini kavramsallaştırmak için organizasyon
seviyesinin önemi, öncelikli olarak bu düzeyde geliştirilen politikalara, prosedürlere ve uygulamalara
odaklanmaktadır. Gözden geçirmeler, üst düzey yöneticilerin güvenlik eylemleri, güvenlik yönetim
sistemlerinin kalitesi, güvenlik eğitimi ve güvenlik yeterlilik sistemlerinin yeterliliği gibi örgütsel
değişkenlerin, algılarını tutarlı bir şekilde tanımlamaktadır (Zohar ve Polachek, 2014: 115). Bununla
birlikte, takım denetçileri; örgütsel politikaları ve prosedürleri uygulamada, örgütsel süreçleri daha
yerel olarak, spesifik uygulamalara çevirmede önemli bir rol oynamaktadır. Bu temel süreç, güvenlik
iklimi yapılarının iki önemli uzantısına yol açmaktadır. Birincisi, yerel güvenlik iklimleri ekipler ve
işletmeler içinde ortaya çıkan bir süreci önermektedir. İkincisi, grup düzeyinde süreçler, örgütsel
güvenlik ikliminin içsel bir özelliği olarak, giderek artan bir şekilde kabul edilen, kuruluşlar için de bir

21
çeşitlilik kaynağıdır. Bu açıdan bakıldığında, örgütsel güvenlik ikliminin ek özellikleri, özellikle bir
kurumun alt birimleri arasındaki iklim algılarının değişkenliği ve bir organizasyon içindeki farklı
rollerdeki bireyler ele alınmalıdır. İklim gücü yapısı, bireyler ve gruplar arasındaki güvenlik iklim
özellikleri algılarındaki anlaşmanın kapsamını tanımlamak için kullanılmıştır. Daha güçlü bir iklim,
daha yüksek bir anlaşmayla karakterize edilir. Motivasyon ve davranışsal süreçler üzerinde daha güçlü
bir etki yaratması beklenmektedir (Zohar, 2000: 588).

Güvenlik iklimini oluşturan algıların iki temel özelliğini vurgulamıştır. Birincisi, algılar bireyler
arasında paylaşılmaktadır. Bu ortaklık, iklimin kolektif bir özelliği olduğu anlamına gelmektedir.
Psikolojik iklim, bireyin çalışma ortamı hakkındaki algısını ifade ederken; güvenlik iklimi, sadece bu
algıların bir çalışma grubu veya örgüt içindeki, bireyler tarafından paylaşıldığı zaman ortaya
çıkmaktadır. Paylaşılan algıların içeriği, tipik olarak kurumdaki güvenlik politikaları, prosedürleri ve
uygulamalarıyla ilgilidir (Griffin ve Curcuruto, 2016: 193).

Bu algılar, çalışanlar için, güvenlikle ilgili beklenen davranış ve sonuç olasılıkları hakkında ipuçları
sağlayan çalışanların ortak bir referans çerçevesi olarak hizmet etmektedir. Güvenlik iklimi algıları,
çalışanların günlük etkileşimlerinde, deneyimleri göz önüne alındığında, örgütsel güvenliğin
gözlenebilir özelliklerine atıfta bulunarak, doğası gereği özünde tanımlayıcı ve bilişsel olarak
nitelendirilmektedir (Zohar ve Polachek, 2014: 115).

Örgüt iklimi ve kültür yapıları arasındaki farklılıklar, üzerinde yıllardır tartışılan konulardandır. Bu
konular güvenlik iklimini de içermektedir. Güvenlik iklimi, güvenlik kültüründen etkilenmektedir.
Güvenlik kültürü, bireylerin doğrudan algılarından ziyade, örgütlerdeki davranışı yönlendiren temel
varsayımları ifade etmektedir. Bu nedenle kilit bir fark, güvenlik kültürünün daha örtük süreçlerine
kıyasla, bilinçli değerlendirmede, güvenlik ortamının daha erişilebilir olmasıdır. Bu şekilde, güvenlik
ortamı, işgücünün zaman içinde belirli bir noktadaki tutumu ve algılarından ayırt edilen, güvenlik
kültürünün yüzey özellikleri olarak kabul edilebilir (Flinvd., 2000: 178). Güvenlik iklimi önlemleri,
bir çalışma grubunun altta yatan güvenlik kültürünün bir göstergesi olan emniyet durumunun bir
yansımasıdır. Bu farklılıklara rağmen, her iki yapı da güvenliliğin nasıl ön plana çıktığını
vurgulamakta ve bir kurumda güvenliğe verilen anlamın, güvenlik sonuçlarını etkilediği süreçleri
açıklamaya yardımcı olmaktadır. Bununla birlikte, güvenlik ortamındaki araştırmaların çoğu, güvenlik
kültürü araştırmalarıyla örtüşmekte ve esas olarak benzer hedefleri paylaşmaktadır.

22
11. GÜVENLİK İKLİMİNİN ÖNEMİ

Güvenlik iklimi kavramı, çalışanların, örgütsel güvenlik performansına ve potansiyel sistem


hatalarının erken ölçülmesine verilen öneme, ne derece inandıklarını ifade etmektedir (Türen vd.,
2014: 174). Denetim rolleri belirli bir miktar çekişmeyi gerektirmektedir, bu da farklı ekip ve birim
üyelerinin; güvenlik politikaları, prosedürleri ve uygulamaları konusunda farklı algılara sahip olduğu
anlamına gelmektedir (Zohar ve Polachek, 2014: 116). Bu değişkenlik çeşitli nedenlerden
kaynaklanmaktadır. Lider üye etkileşimleri, sadece kısmen resmi prosedürler tarafından yönetilen
karşılıklı dinamikleri içerir, bireysel inançlar ve atıflar, resmi prosedürlerin denetleyici olarak
yorumlanmasını ve uygulanmasını etkilemektedir. Şirket politikalarının ve prosedürlerinin
uygulanmasında takımlar arası farklılıklar, bu nedenlerle oluşmaktadır. Farklı organizasyon
seviyelerinde farklı güvenlik algıları olması mümkündür. Yani, uygulanan politikalar ve prosedürler,
kurum düzeyinde algıların öncelikli hedefini veya referansını oluştururken, denetim uygulamaları ise
takım düzeyinde algıların temel referansını oluşturmaktadır (Kaplan, 2019).

Güvenlik iklimi, motivasyon mekanizmaları aracılığıyla bireysel ve grup davranışları üzerinde öznel-
normatif bir etki yaratmaktadır. Başka bir deyişle, çalışanlar organizasyon bağlamını algılar, yorumlar
ve yorumlarına göre hareket etmektedirler. İç psikolojik durumlar tipik olarak bireysel çaba ve
davranış için öncülerdir. Çalışanların güvenli bir şekilde çalışmasını neyin motive ettiğini anlamak,
güvensiz davranış düzeylerini azaltmak ve çalışanların işyerindeki güvenlik faaliyetlerine katılımını
arttırmak çok önemlidir. Güvenlik motivasyonu, “bireyin güvenlik davranışlarını ve bu davranışlarla
ilişkili varoluşu güçlendirmek için çaba sarf etme isteğini” yansıtır. Eylemleri yönlendiren ve sürdüren
psikolojik bir süreç olarak, güvenlik iklimi motivasyonu, işyerinde bir dizi endüstriyel ve örgütsel
bağlamda güvenli davranışın temel belirleyicisi olarak kavramsallaştırılmıştır (Neal ve Griffin 2006:
947).

Emniyetin öznel anlamının güvenlik motivasyonunun altında yer aldığı düşünülmekte olup bu anlam
kısmen normatif etki mekanizmalarıyla türetilmiştir. Organizasyonda yönetilen önceliklerin ortak bir
algısı olarak, güvenlik iklimi, normatif olarak çalışanları kurumun diğer yönleri ile ilgili
bilgilendirmektedir. Olumlu ve tutarlı organizasyonel güvenlik iklimi, güvenlik davranışlarını
güçlendirmektedir. Bireyler, organizasyonda ödüllendirilip değer verildiği algılanan güvenlik
davranışlarını uygulamaktadırlar. Güvenlik iklimi, ödüllendirilmiş rol davranışlarıyla ilgili olması
nedeniyle, iklim ile davranış ilişkisini yönlendiren bir motivasyondur. Bireyler, güvensiz
davranışların, sübjektif beklenen faydaları, güvenli davranışları aşarsa, güvenli olmayan bir davranış
seçebilir. Güvenlik iklimi, emniyet davranışının olumlu sonuçlara yol açacağı bağlamsal bir işaret
olarak güvenlik motivasyonu için anahtar bir öncüldür. Birçok güvenlik davranışı, kural
uyumluluğunu içermekte özerklik veya çıkar potansiyeli açısından sınırlı kalmaktadır (ParkerAxtell ve
Turner,2001: 212).

23
Güvenlik iklimi, insanları aynı zamanda zorlayıcı iş hedeflerinin karşılanması için güçlendirme,
psikolojik mülkiyet, kişisel katılım ve tutku duyguları ile de motive edebilir. Güvenlik iklimini
güvenlik motivasyonuna bağlayan bir başka tamamlayıcı yaklaşım, sosyal değişim ve sosyal karşılık
ilkeleridir. Sosyal değişim, bir bireyin değerli hizmetler sunduğunda, diğerlerinin tipik olarak, bu
hizmetlere karşılık, belirli bir yükümlülük seviyesinde cevap vermesidir. Sosyal değişim perspektifi,
işveren desteğinin algılanmasının, çalışanlar için olumlu bir yükümlülük oluşturmasıdır. Bir
organizasyonda çalışanlar, yönetimin kendilerinin sağlıklarını ve güvenliklerini düşündüğünü
gördüklerinde, organizasyona olan bağlılıkları ve memnuniyetleri artacak, bu durum güvenlik
davranışlarını olumlu etkileyecektir. Benzer şekilde, örgütlerinin sağlıklarını ve güvenliğini
desteklediğini algılayan bireylerin, bu destek ile güvenli davranma eğilimi artacaktır. Bu nedenle, iş
gücünün sağlığı ve güvenliğini teşvik eden programlara yönelik yönetimsel bağlılık ve örgütsel
yatırım algıları, çalışanların güvenlik uyumuna aktif bir şekilde bağlılıklarını ve kurumda güvenliği
destekleyen faaliyetlere katılımlarını arttıracaktır. Başka bir deyişle, yöneticiler, amirler ve
meslektaşlar gibi çeşitli sosyal aktörler, iş deneyiminin kalitesi ve refahı için organizasyonun genel
desteğini yansıtmaktadır.

24
12. GÜVENLİK İKLİMİNİ ETKİLEYEN UNSURLAR

Geniş sosyal ve ekonomik koşulların yanı sıra risk algılarındaki kültürel farklılıklar, güvenlik
kültüründeki ulusal farklılıkların araştırılması için bir temel oluşturmaktadır. Uluslararası ve kültürel
açıdan çeşitlilik gösteren örgütlenmelerde, örgütsel güvenliğin yönetimi, birçok yüksek riskli sektör
için sürekli ve artan bir endişe kaynağıdır. Farklı ulusal ve kültürel bağlamlarda içselliğin söz konusu
olmasının ötesinde, küresel iklimde güvenlik ikliminin varsayımları ve önlemlerinin ne kadar iyi
uygulandığını anlamaya ihtiyaç vardır (Kaplan, 2019).

Reader vd., (2015), güvenlik ortamını küresel bir perspektiften araştırmak ve anlamak için üç konuya
değinmiştir. Birincisi, mevcut ekonomideki çokuluslu şirketlerin sayısı, birçok büyük kuruluşun,
sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkeler de dâhil olmak üzere, birçok ülkeyi ve kıtayı kapsayan
operasyonlara sahip olduğu anlamına gelmektedir. Kişisel ve süreç güvenliğini küresel bir bakış
açısıyla izleme ihtiyacı bu nedenle giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Güvenlik yönetimi
sorumluluğu ve güvenlik liderliği iyi belirlenmiş güvenlik ortamı boyutlarına ilişkin görüşler iyi
değerlendirilmelidir. İkincisi, ulusal kültürler iş ve organizasyonel ortamlardaki güvenliği koruyan,
sürdüren, iyileştiren mevzuat ve düzenleme sistemlerinde büyük ölçüde değişiklik gösterebilmektedir.
Mevcut araştırmalar, ulusal güvenlik düzenleme uygulamalarındaki değişikliklerin güvenlik sonuçları
üzerinde bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Düzenlemedeki farklılıklar, iş istikrarına, güvenlik
eğitimine erişim ve güvenlik prosedürlerinin doğasına yansıtılabilir. Üçüncü olarak bireylerin
güvenliğe katkıda bulunma biçimleriyle ilgili, farklı kültürel değerler, inançlar ve sosyal temsilciler,
güvenlik ortamını büyük ölçüde etkileyebilir.

Mearns ve Yule (2009), çalışanların algıladığı yönetimin,güvenlik,uyumluluk ile risk alma


davranışlarının kültürler arasında farklılık gösterebileceğini öne sürmüştür.Petrol ve doğal gaz, nükleer
enerji üretimi, havacılık, demiryolları ve ilaç gibi yüksek riskli sektörlerdeki felaketlerin devam
etmesi, risk ve güvenliği daha iyi yönetmek için konseptler, yöntemler ve araçlara ihtiyaç olduğunu
göstermektedir. Yıllar geçtikçe, çeşitli endüstriler, güvenlik yönetimini kendi bağlamları içinde
iyileştirmeye çalışmışlardır. Güvenlik iklim modellerinin genelleştirilebilirliği ve endüstriler arası
yaklaşımlar, araştırma ve uygulama için önemli bir konudur. Risk faktörleri, departmanlar arası
etkileşimler, araştırma sistemleri, sosyo-teknik tabanlı risk değerlendirmesi ve düzenleyici yapılardaki
farklı profesyonel alt kültürlerin bir arada bulunması da dâhil olmak üzere pek çok faktör, farklı
sektörlerdeki güvenlik ikliminin doğasını etkileyebilir. Bu nedenle, güvenlik ortamına ilişkin daha
fazla araştırma, sektöre özgü özellikler, yönetimsel yönelimler ve operasyonel güvenlik sistemleri
arasındaki etkileşimin, zamanla güvenlik iklimi kapsamında nasıl geliştiğini belirlemek için ele
alınmalıdır.

Zohar, (2000), güvenlik ikliminin ölçülmesinde iki temel yaklaşım olmuştur. İlk yaklaşım, belirli
organizasyonel bağlamdan bağımsız olarak evrensel veya genel kurumsal güvenlik ortamı tedbirlerinin

25
geliştirilmesini içermektedir (Griffin ve Curcuruto, 2016: 194). İkinci bir yaklaşım, organizasyona
özgü güvenlik ortamı önlemlerini geliştirmektir. Güvenlik ortamının öncelikleri ve sonuçları hakkında
bilgi biriktirme olanağı sunmaktadır (Zohar, 2000: 590).

Çalışanların güvenlik davranışları, güvenli bir çalışma ortamının sürdürülmesinde önemli bir rol oynar
ve iş kazlarının önüne geçilmesine destek olur. Güvenlik davranışının çeşitli kavramsal modelleri
geliştirilmiştir. Güvenlik davranışı, bireylerin işçilerin, müşterilerin, toplumun ve çevrenin sağlığını ve
güvenliğini teşvik etmek için tüm işlerde sergiledikleri eylemler olarak tanımlanmaktadır.

Bu kapsamda;

(a) kişisel koruyucu teçhizat kullanmak,

(b) riski azaltmak için tatbikat yapmak,

(c) tehlikeleri ve kazaları rapor etmek,

(d) çalışan hakları ve sorumluluklarının yerine getirilmesi öngörülmektedir.

Bu açıdan, emniyet uyumluluk davranışları, asgari düzeyde güvenliği sağlamak için resmi çalışma
prosedürlerinin gerektirdiği güvenlik faaliyetlerini oluşturmaktadır. Güvenlik katılımı ise bir bireyin
kişisel güvenliğini doğrudan etkileyebilecek davranışları tanımlar, ancak güvenliği destekleyen bir
ortamın geliştirilmesine yardımcı olur. Bu davranışlar, gönüllü olarak güvenlik faaliyetlerine katılmak,
iş arkadaşlarına güvenlikle ilgili konularda yardımcı olmak ve güvenlik toplantılarına katılmak gibi
faaliyetleri içermektedir (Griffin ve Curcuruto, 2016: 195).

Güvenlik alanında, güvenlik katılımı kavramı, örgütsel güvenlik vatandaşlığı kavramıyla sıklıkla
eşanlamlı olarak kullanılmaktadır. Bazı davranışlar güvenlik vatandaşlığı, bazı davranışlar, yardım ve
idare davranışları, sivil erdem ve güvenliğe önem veren örgütsel eylemleri açıklamaktadır. Diğer
vatandaşlık davranışları, güvenlikle ilgili kaygıların başlatılması, güvenlikle ilgili kaygıların
artırılması ve iyileştirme önerilerinin sunulması dâhil olmak üzere daha fazla yenilik odaklı ve proaktif
davranışları içermektedir (Clarke, 2006: 317).

İnsanlar ve kuruluşlar için güvenliğin önemi, güvenlik performansı, güvenlik sonuçları göstergeleri,
güvenlik ortamının pratik sonuçları büyük önem arz etmektedir. Bireysel düzeyde, araştırmacılar
temel olarak güvenlik davranışı ve kritik olaylar arasındaki ilişkiye odaklanmışlardır. Daha yakın
zamanlarda, bireysel sağlık ve refahın özellikleri güvenlik iklimi çalışmalarına dâhil edilmiştir. Daha
sonra kaza oranı ve verimlilik gibi güvenlik ikliminin organizasyonel sonuçları arasındaki bağlantıya
odaklanılmıştır. Güvenlik iklimi sektörler ve ülkeler arasında bir dizi güvenlik kriterlerini
öngörmektedir (Nahrgang, Morgeson ve Hofmann, 2011: 74).

26
13. GÜVENLİK İKLİMİNİN SAĞLANMASI VE GELİŞTİRİLMESİ

Zohar (1980) 20 İsrail sanayi işletmesinde yaptığı araştırmada Güvenlik İklimi’ni ilk açıklayan kişidir.
Onun güvenlik iklimi boyutları, işçilerin işyerindeki paylaşılan algılarının ve güvenli davranışlarının
göreceli öneminin özetidir. Zohar 400 işçi üzerinde yaptığı anket sonucunda aşağıda belirtilen örgütsel
uygulamaları, kuralları ve ödüllendirilen davranışları örgütün güvenlik seviyesi ile ilişkilendirmiştir.

 Güvenlik eğitiminin önemi


 İstenen iş yükünün güvenliğe etkisi
 Güvenlik komitesinin statüsü
 Güvenlik uzmanlarının statüsü
 Güvenli davranışın terfiye etkisi
 Çalışma ortamındaki risk düzeyi
 Yönetimin güvenlik tutumu
 Güvenli davranışların sosyal statüye etkisi

Ne yazık ki Zohar bu iklim boyutlarını fabrikalardaki gerçek kaza oranlarıyla ilişkilendirme fırsatını
bulamamıştır. Ancak 1986’da Holmes ve Brown Zohar’ın güvenlik iklimi modelini 425 Americal
üretim işçileri üzerinde geçerliliğini test etmek için teşebbüs etmişler ve bu boyutlarını güvenlik
performansı ile ilişkilendirmiştir. Sonunda sekiz boyutlu modeli üç boyutlu hale getirmişlerdir
(Kathryn J. MEARNS and Rhona FLIN Current Psychology / Spring 1999,s.9).

 Yönetim tutumları, örneğin işçilerin, yönetimin kendilerinin iyi durumda olmaları hakkında nasıl
düşündükleri konusunda algıları
 Yönetimin uygulamaları, örneğin işçilerin, aktif yönetimin işçilerin düşüncelerine nasıl karşılık verdiği
hususundaki algıları
 Risk düzeyi, örneğin işçilerin fiziksel risk algıları

İşletmelerde güvenlik ikliminin oluşturulması, o işletmede güvenlik kültürünün ne ölçüde yerleşmiş


olduğu ile yakından ilişkilidir. Güvenlik Kültürünün alt boyutu ve anlık görüntüsü olarak ifade edilen
güvenlik iklimi, daha çok çalışanların görevleri başında olduğu süre içerisinde, anlık algılanan güvenli
davranış gösterme gayretlerinin ve güven içerisinde olduklarını algılamaları sıklıklarının artması ile
gerçekleşebilecektir.

Güvenlik ikliminin oluşturulması, birinci amacı kar arttırımı olan işverenin yasalarla, güvenlik
eğitimini teknolojik ve çevresel değişkenleri de içine alacak şekilde aksatmadan ve işçiye külfet
olmayacak şekilde vermesi, güvenlik uzmanları ve güvenlik kurullarının işverenin tekelinden bağımsız
ve yasalarla korunmuş şekilde çalışabilmesi, güvenli davranışta bulunanların ödüllendirilmesinin
yasayla garanti altına alınması, risk analizlerinin düzenli olarak yaptırılmasının işin yapılabilmesi için

27
birincil koşul haline getirilmesi ve işçilerin yönetimin güvenliğe karşı tutumlarının samimi ve kendi
sağlık ve güvenlikleri yönünde olduğunu algılamasının sağlanması ile gerçekleştirilebilir.

14. GÜVENLİK İKLİMİNİN SONUÇLARI VE İYİLEŞTİRME

Olumlu bir güvenlik ortamı, daha yüksek düzeyde güvenlik uyumu ve katılım davranışları ile
mümkündür. Bunun sonucunda, yaralanmalar ve kazalar gibi olumsuz güvenlik sonuçlarında bir
azalma meydana gelir. Diğer olası psikolojik mekanizmaların, algılanan güvenlik iklimi ve iş kazaları
arasındaki ilişkiyi açıklamak için önerilmiş olmasına rağmen, temel varsayım, çalışanların güvenlik
iklimine ilişkin algılarının davranışlarını etkilediği yönündedir. Güvenlik ikliminin uyumluluk,
güvenlik katılımı gibi takdire bağlı güvenlik davranışları, güvenlik iklimini olumlu etkilemektedir. Bu
odak doğrultusunda, daha fazla bireysel güvenlik uyumluluğunun, daha az olumsuz olay, kaza ve
yaralanma ile ilişkili olduğu söylenebilir. Güvenlik katılımının ya da vatandaşlığın farklı şekilleri,
güvenlik sonuçlarının belirlenmesinde, güvenlik uyumu için tamamlayıcı bir rol oynayabilir (Griffin
ve Curcuruto, 2016: 196).

Çalışan sağlığı ve refahı, güvenlik iklimine bağlanabilecek ikinci bir tür bireysel sonuçtur. İyi olma,
bazı çalışmalarda, güvenlik düzeyinin ve güvenlik performansının bireysel düzeyde nasıl
değerlendirildiğinin, olumsuz olaylarda kendiliğinden bildirilen katılım düzeylerinin, yaralanma,
hastalık gibi sağlık ve güvenlikle ilgili etkilerinin azalmasıyla ilgili olduğu üzerinde durulmuştur. Bu
tür göstergeler genellikle, güvenlik performansı davranışlarının, algılanan olumlu güvenlik ikliminin,
bireyler için olumsuz sonuçlar üzerindeki etkilerini nasıl etkilediğini anlamak üzerine odaklanmaktadır
(Nahrgang, Morgeson ve Hofmann, 2011: 72).

Objektif verilerin elde edilmesindeki zorluklar göz önünde bulundurulduğunda, geçmiş çalışmalar,
davranışsal güvenliğe ilişkin raporları, kazaların gerçekleştiği raporları, uzmanların güvenlik düzeyini
veya geriye dönük kaza verilerini sıklıkla kullanmıştır. Objektif verilerin elde edilmesindeki zorlukları
aşmak için çalışmalar, tıbbi müdahaleyi gerektiren ve hafif yaralanmalar dâhilinde de yürütülmüştür
(Zohar ve Polachek, 2014: 115).

Zohar (2000), güvenlik ortamı sayesinde, kuruluştaki güvenlikle ilgili olayların hem tahmin
edilebileceğini hem de öngörülebileceğini belirtmiştir. Bu süreçte güvenlik ortamı, güvenlikle ilgili
olaylardan etkilenmektedir, çünkü kurumdaki güvenlik durumu hakkında bilgi verirler. Göstergeler,
kuruluşların yapacağı faaliyetlerin insanların yaşamlarını ve sağlığını etkileyen sonuçlar doğurmadan
önce, bu faaliyetlerin olumsuz eğilimlerini tahmin etmelerini, potansiyel geliştirmelerini, durumu
düzeltmelerini sağlayacak pozitif bir fırsat sunmaktadır. Güvenlik iklimi ve güvenlik olayları açıkça
birbirine bağlıdır.

28
Güvenlik iklimini oluşturan algılar, bireyler birbirleri ile ve çalışma ortamları ile etkileştikçe zaman
içinde paylaşılır. Duygulama, bireysel deneyimlerin kolektif bir fenomene dönüştüğü önemli bir
süreçtir.

Genel olarak örgütsel duyarlılık, karmaşık ve belirsiz çalışma durumlarıyla karşılaşan bireylerin,
çevrelerini daha iyi anlayabilmeleri ve örgütsel hedefleri, normları ve öncelikleriyle ilgili belirsizliği
azaltabilmeleri için sosyal etkileşimlerde bulundukları yorumlayıcı süreçleri ifade etmektedir.
Tekrarlanan sosyal etkileşimler yoluyla, bireyler örgütsel öncelikleri ve ödüllendirilmiş ya da
onaylanmış davranışları ortaya çıkarmaktadır. Duyarlılık, organizasyonel olayların ve sosyal bilginin
kolektif bir güvenlik ortamı deneyimine dönüştüğü temel araçlardır. Duyarlılık mekanizmaları
aracılığıyla, güvenlik ortamı, bireylerin motivasyonlarını ve davranışlarını etkileyen ortak bir
yorumlama çerçevesi sağlar. Bu süreç, etkileşimlerin karmaşık organizasyonel hedefler, zaman
çerçeveleri ve çelişkili mesajlar ağına dâhil edilmektedir (Clarke, 2006: 317).

Üretimin kısa vadede maksimize edilmesine yönelik çabalar, yöneticiler ve denetçiler için süregelen
ikilemle sonuçlanabilir. Bu durum da çalışanları tutarsız politika ve uygulamalarla baş başa bırakır. Bu
açıdan bakıldığında, yöneticilerin ve denetçilerin günlük eylemleri ve gayri resmi etkileşimleri,
işyerinde hedefler ve öncelikler hakkında en güvenilir bilgiyi sağlamaktadır. Örneğin; ekip üyelerinin
güvenlik belirtilerinin anlamını, yönetim; çalışanların refah durumu, yönetsel baskı sonucu oluşan
kaygı, yasal gerekliliklere uymaya çalışma gibi farklı şekillerde yorumlayabilir. Denetim davranışları,
güvenlik işaretleri ile ilişkili alternatif anlamların ortak bir algısını oluşturmak için önemlidir.

Zohar ve Polachek, (2014) öncelikle güvenliği desteklemek için süpervizör eylemlerini geliştirmek
adına, tasarlanmış güvenlik ortamı müdahalelerini uygulamıştır. Bunun için bir çalışma tertip
etmiştirler. Çalışmalar ışığında; çalışanlar, deney ve kontrol gruplarına rastgele ya da yarı-rastgele
atanmıştır. Gruplar kişisel koruyucu donanım eğitimi verilen ve verilmeyenler şeklinde ayrılmışlardır.
Elde edilen sonuçlara göre, önce eğitim grubunun sonra ise her çalışanın kişisel koruyucu ekipman
kullanımını aksatmadığı görülmüştür.

Luria, Zohar ve Erev, (2008), işyerinin fiziki ortamına, denetime dayalı müdahaleler ile güvenlik
performansı arasındaki ilişkiye odaklanmışlardır. Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar, bir eğitim
müdahalesinden sonra, güvenlikle ilgili etkileşimlerin arttığını ve denetim otoriteleri ile çalışanlar
arasında yüksek görünürlüğe sahip işyerlerinde güvensiz davranışların sayısının azaldığını
göstermiştir.

29
15. GÜVENLİK İKLİMİ YAKLAŞIMLARI

Dursun (2011: 48-49) güvenlik kültürünün ve güvenlik ikliminin nasıl ölçüleceği ve tespit edileceğine
dair literatürde bir görüş birliği olmadığını ve söz konusu alanda yapılan çeşitli çalışmalarda,
birbirinden farklı yöntemler ve teknikler kullanıldığını belirtmiştir. Güvenlik kültürünün ya da
güvenlik ikliminin ölçümünde nicel ve nitel olmak üzere iki farklı yöntem kullanılmaktadır. Nitel
yöntemler çalışanların gözlemlenmesi, mülakat ve görüşmelerin yapılması ve belgelerin incelenmesini
baz alırken; nicel yöntemler anket çalışmalarının uygulandığı ve istatiksel analizlerin yapıldığı sayısal
ölçümlere dayanan çalışmalardır.

Güvenlik iklimi konusunda çalışan araştırmacılar ölçümlerini üç farklı yaklaşımla


gerçekleştirmişlerdir (Clarke, 2010: 538–539):

i. Tutumsal Yaklaşım: Bu yaklaşıma göre yapılan ölçümler, çalışanların güvenliğe ilişkin tutumlarının
ölçülmesine odaklanmaktadır. Çalışanların tutumları hem örgüt yapısı içerisinde hem de örgüt dışında
oluşan inançların etkisinde kalabilmektedir. Çalışanların tutumlarını ve davranışlarını
anlamlandırabilmek için çalışanların memnuniyetinin, prosedürlerin etkisinin, kurallara ve
düzenlemelere uyumun, çalışma çevresi ve koşullarının incelenmesi gerekmektedir.
ii. Algısal Yaklaşım: Bu yaklaşım, çalışanların yürütülen örgütsel politika ve uygulamaları kapsayan
çalışma çevresi ile ilgili algılarının ölçülmesine odaklanmaktadır. Güvenlik iklimi algıları ile güvenlik
uygulamalarının sonuçları arasındaki ilişki incelenmektedir.
iii. Karışık Yaklaşımlar: Karışık yaklaşımda kişisel algıların ve tutumların karışımı yapılarak, işle ilgili
gösterilen tutumlar, davranışlar, benimsenen inançlar ve eğilimler de yapıya dâhil olmaktadır. Bu
modeli benimseyen araştırmalarda iş yükü artışı, bireylerin risk algısı, işin yapılış hızı gibi değişkenler
güvenlik ikliminin bir boyutu olarak kabul edilmektedir.

30
16. GÜVENLİK İKLİMİNİN ÖZELLİKLERİ

Güvenlik iklimiyle ilgili daha önce yapılmış literatür çalışmaları incelendiğinde genel olarak
çalışanların işyerinde algıladığı güvenlik iklimi üzerinde durulmaktadır. Güvenlik iklimi tanımlarının
ortak benzerlikleri ve güvenlik kültüründen ayrılan noktaları bağlamında üç önemli özelliği
bulunmaktadır.

Bu özellikler:

 Güvenlik iklimi, genellikle belli bir zamanda güvenliğin yapısıyla ilgili algılar olarak tanımlanan
psikolojik bir olgudur.
 Güvenlik iklimi, daha çok durumsal ve çevresel etkenler gibi maddi olmayan konularla ilgilidir.
 Güvenlik iklimi geçici bir olgudur, güvenlik kültürünün “anlık bir fotoğrafıdır”, nispeten değişken ve
değiştirilebilirdir.

Güvenlik iklimi, çalışanların iş ortamındaki güvenlik ile ilgili algılarını açıklayan, örgüt ikliminin
somut bir şeklidir. Bir dizi faktörler güvenlik ikliminin önemli bileşenleri olarak tanımlanmıştır. Bu
faktörler, yönetim değerleri (yönetimin işçinin iyi durumda olmasına ilgisi), yönetim ve örgüt
uygulamaları (yeterli eğitim, güvenlik ekipmanının sağlanması, güvenlik yönetim sisteminin kalitesi),
iletişim ve işçinin işletmede sağlık ve güvenliğe katılımıdır. Bir dizi çalışmalar, bu faktörlerin kazalar
ve olaylar gibi güvenlikle ilgili çıktıları önceden tahmin ettiğini göstermiştir (Erhan, 2014).

Güvenlik İkliminin anlık algıları ifade etmesi ve çevresel faktörlerin etkisi ile değişkenlik göstermesi
üzerinde durulacak güvenlik iklimi boyutlarının sürekli kontrol edilebilmesini ve ölçülebilir olmasını
gerekli kılmaktadır. Güvenlik kültürünün bir alt boyutu olan güvenlik ikliminin daha somut bir kavram
olması ve güvenli davranışlara direkt olarak etki etmesi üzerinde durulacak iklim boyutlarının önemini
arttırmaktadır (Erhan, 2014).

31
17. GÜVENLİK İKLİMİNİN BOYUTLARI

Literatürde güvenlik ikliminin boyutları ile ilgili birden çok araştırma bulunmaktadır. Ve boyutlar
üzerinde ortak bir kavram yoktur. Daha önce yapılan çalışmalar araştırıldığında genel olarak aşağıdaki
boyutlar kullanılmaktadır;

 Üst yönetim ve denetim


 Güvenlik sistemleri
 İş (çalışma) baskısı
 Risk
 Eğitim
 Normlar

Tablo 4: Güvenlik İklimi Boyutları (KAYNAK VERİLMELİDİR). 32-33-34-35 ve 36. Sayfa


başlarına: (Tablo 4’ün devamı) YAZ.

Yazar/Yazarlar Güvenlik İklimi Boyutları

Güvenlik eğitimi algısının önemi,

Yönetimin güvenliğe karşı algılanan davranışı,

Güvenliğe önem veren tutumların yükselmeye etki algısı ,

İşyerinde algılanan risk oranı,


Zohar (1980)
Güvenlik için gereken iş yoğunluğunun güvenlik üzerindeki algılanan
etkisi,

Güvenlik çalışanının algılanan statüsü,

Sosyal konum üzerinde güvenlik davranışının algılanan etkisi,

Güvenlik biriminin/komitesinin algılanan statüsü

Güvenliğe yönelik bireysel motivasyon

Williamson, Feyer ve Olumlu güvenlik uygulamaları

Biancotti (1997) Risk gerekçelendirme

Kadercilik

Optimizm

32
Yönetici

Güvenlik sistemi

Risk

İş baskısı
Flin ve arkadaşları (2000)
Kanunlar

Kurallar

Eğitim

Varonen ve Mattila (2000) Örgütsel sorumluluk

Çalışanların güvenlik davranışları

Güvenlik gözetimi

İş yeri güvenlik tedbirleri

Neal, Griffin ve Hart (2000) Yönetim değerleri

İletişim

Eğitim

Güvenlik sistemleri

Yönetici değerleri

Güvenlik iletişimi

Personel eğitimi
Griffin ve Neal (2000)
Güvenlik denetimi

İletişim ve destek

Mevzuatın yeterliliği

Kişisel koruyucu donanım kullanımı


Glendon ve Litherland (2001)
Çalışma baskısı

İlişkiler

Güvenlik normları

Güvenlik aktivitelerinden memnuniyet

Sağlık ve güvenlik iletişimi

33
Mearns, Whitaker ve Flin Sağlık ve güvenliğe merak
(2003)
Algılanan üst yeterliliği

Algılanan yönetimin güvenliğe olan bakışı

Güvensiz hareketlerin sıklığı

Güvensiz davranışların sıklığı

Güvenlik yönetimi

Clissold (2004) Güvenlik iletişimi

Güvenlik standartları

Yönetimin güvenliğe yönelik davranışları

Yönetimin güvenliğe yönelik uygulamaları

Güvenlik eğitiminin önem derecesi

İstenen çalışma akışının güvenlik üzerine etkisi


Cooper ve Philips (2004)
İşyerinde algılanan risk düzeyi

Sosyal yapı ve teşvik

Güvenlik komitesi ve güvenlik temsilcisi

Yönetimin güvenliğe yönelik bağlılığı

Huang ve diğerleri (2006) Yaralanma sonrası yönetim uygulamaları

Güvenlik eğitimi

Çalışanların güvenlik kontrolü

Yönetimin bağlılığı

Güvenlik iletişimi ve prosedürler

Sürücü eğitimi
Wills, Watson ve Biggs (2006)
İlişki

Çalışma baskısı

Güvenlik normları

Üst yöneticinin güvenliğe bağlılığı ve eylemi

Wu, Liu ve Lu (2007) Yöneticilerin güvenliğe bağlılığı ve eylemi

34
Personelin yöneticinin güvenliğe bağlılığı

Acil tepki

Yönetimin güvenliğe verdiği önem

Pousette, Larsson ve Törner Güvenlik iletişimi

(2008) Çalışma örgütünün güvenliğe olan ilgisi

Bireysel motivasyon

Güvenlik önceliklendirme (prioritisation)

Güvenlik yönetimi ve katılımı

Üretime karşı güvenlik


Olsen ve Rundmo (2008)
Kişisel motivasyon

Sistemi anlama

Üst yönetimin bağlılığı

Yule, Flin ve Murdy (2008) Risk alma davranışları

Bilgi ve eğitim

Amir katılımı

Güvenlik sistemi

Hesap verme

Güvenlik sorumluluğu

Güvenlik farkındalığı ve yeterlilik

Güvenlik iletişimi

Güvenlik eğitimi

Yönetim desteği
Lin ve diğerleri (2008)
Risk yargısı

Güvenlik önlemleri

Örgütsel çevre

Yönetimin güvenliğe yönelik bağlılığı ve eylemleri

Çalışanların güvenliğe yönelik tutumları

35
Personelin güvenlikle ilgili bilgisi ve tutumu

Vinodkumar ve Bhasi (2008) Personelin güvenliğe yönelik katılımı ve bağlılığı

Çalışma çevresi güvenliği

Organizasyonda acil duruma hazırlıklı olma

Güvenliğe üretimin üzerinde önem verme

Risk gerekçelendirme

CEO’ların güvenliğe bağlılığı

Yöneticilerin güvenliğe bağlılığı

Personelin güvenliğe bağlılığı


Wu, Chen ve Li (2008)
Acil tepki

Algılanan risk

İş yerininn güvenliğe ilgisi

Cavazza ve Serpe (2009) Üst yönetimin güvenliğe ilgisi,

Amirlerin güvenliğe yönelik tutumları

Çalışma baskısı

Shang ve Lu (2009) Amir güvenli davranışlara yönetimi

İş arkadaşlarının güvenli davranışları

Güvenlik eğitimi programları

Lu ve Tsai (2010) Güvenlik yönetimi

Algılanan amir güvenli davranışı

Güvenlik politikası

Yönetimin güvenliğe bağlılığı

Zhu ve diğerleri (2010) Güvenlik iletişimi

Güvenlik bilgisi ve eğitimi

Güvenlikle ilgili rol belirsizliği/çatışması

Sonderstrup-Andersen ve Yönetimin güvenlik yetkilendirmesi


diğerleri (2011)
İş arkadaşlarının güvenlik önceliği

36
Yönetim bağlılığı

Güvenlik gözetimi

İş arkadaşlarının desteği
Zhou, Fang ve Mohamed
(2011) Güvenlik eğitimi

Güvenlik davranışı

Güvenlik düzenlemeleri

Güvenlik iklimi incelemeleri sonucunda birçok farklı formatla karşılaşılmaktadır. Araştırmacılar


güvenlik iklimini kendi toplumsal değerlerine göre tanımlamış ve güvenlik iklimi boyutlarını da kendi
değerlerine göre belirlemişlerdir. Ayrıca keşfedilen boyutların sayısı 2 ile 19 arasında değişmektedir.

Araştırmalar sanayi, inşaat, sağlık ve enerji gibi pek çok sektörde yapılmıştır. Ancak sektörlerin
güvenlik algısı ve güvenlik kültürü birbirinden farklı olduğu için güvenlik iklimi boyutlarıyla ilgili
genelleme yapılamamaktadır.

37
18. GÜVENLİK İKLİMİ İLE İLGİLİ DÜNYADA YAPILMIŞ ÇALIŞMALAR

Varonen ve Mattila (2000)’nın 1990 (N=508) ve 1993 (N=548) yıllarında yaptıkları çalışmada,
güvenlik ikliminin, işyerinde güvenlik uygulamaları, çalışma çevresinde güvenliğin seviyesi ve iş
kazaları ilişkisini ele almışlardır. Çalışmanın sonucunda düşük kaza oranına sahip işyerlerinde,
güvenlik iklimi algısının, yüksek kaza oranlarına sahip firmalara göre daha yüksek olduğunu tespit
etmişlerdir.

Bergheim ve diğerleri (2015), Norveç denizcilik işletmelerine bağlı gemilerde çalışan 486 gemi
adamına yönelik yaptıkları araştırmada, güvenlik iklimi algısı ile çalışanların iş tatmini arasında
pozitif bir ilişkinin olduğunu tespit etmişlerdir.

İngiltere’de, ulaşım alanında yapılan ve bir ulaşım firmasında çalışan 1100 personelle bir diğer
çalışmada Tomas, Oliver ve Cheyne (2010), güvenlik ikliminin güvenli davranışlar üzerine etkisini,
çalışanların farklı görevlerine göre (dağıtım, depolama ve yönetim) yapısal eşitlik modeli analizi
yardımıyla araştırmışlardır. Yapılan analizler ışığında, güvenlik ile ilgili davranışlar ve iklimin
çalışanların güvenli tutumlarını açıklamada kilit bir rol oynadığı ve farklı görevlerin bu ilişkide aracı
etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir.

Mosher ve diğerleri (2013), 932 sağlık çalışanı ile yaptıkları araştırmada, çalışanların iş yerlerine
güvenlerinin güvenlik iklimini pozitif etkilediğini saptamışlardır.

Gyekye (2006) endüstriyel ve maden işçilerinden oluşan 320 kişi ile yaptığı çalışmasında; kıdemi
fazla olan çalışanların, kıdemi az olan çalışanlara göre güvenlik iklimi algılarının ve iş tatminlerinin
yüksek olduğunu ve iş sağlığı ve güvenliği yönetimlerine daha fazla bağlı olduklarını gözlemlemiştir.

Gyekye ve Salminen (2010) 320 Ganalı maden işçisi ile, iş tecrübesi ve güvenlik iklimi arasındaki
ilişkinin belirlenmesi amacıyla yaptıkları çalışmada tecrübeli çalışanların güvenlik iklimi algısının
yüksek olduğunu tespit etmiştir.

Garcia, Boix ve Canosa (2004) İspanya’da seramik sektöründe çalışan 734 personel üzerinde
yaptıkları çalışmada, güvenlik iklimi ve çalışanların işyerinde güvenli davranışları arasındaki ilişkiyi
incelemişlerdir. Güvenlik iklimi ile yaş, cinsiyet, eğitim, statü ve istihdam tipi arasında anlamlı bir
fark bulunamamıştır. Ayrıca, 50’den az personel bulunan işyerlerindeki güvenlik iklimi ortalaması,
200 ve daha fazla personel bulunan işyerlerinden anlamlı şekilde daha düşük saptanmıştır. Nitekim,
güvenlik iklimi oranının düşüklüğü ile çalışanların güvensiz davranışları ve güvenlik normlarına
uymama yönündeki davranışları arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir.

Pandita v.d. (2019) tarafından yapılan çalışma, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki 57 inşaat şirketinde
çalışan 280'den fazla işçiden ampirik veri toplanarak gerçekleştirilmiştir. Katılımcı işçilerden güvenlik
iklimi verileri toplandıktan sonra, işçiler bir tehlike tanıma ve güvenlik riski algılama faaliyetinde
bulunmuşlardır Çalışma bulguları, daha pozitif bir güvenlik iklimine sahip işyerlerini temsil eden

38
çalışanların daha yüksek düzeyde tehlike tanıma ve güvenlik riski algısı gösterdiğini ortaya
koymuştur.

Clissold (2005) rol stresi ile güvenlik iklimi ilişkisini ele aldığı çalışmasında; işyerinde rol stresi az
olan çalışanların güvenliğe ilişkin pozitif davranışlarının arttığını vurgulamıştır.

Cooper ve Philips (2004) personellerin güvenli hareketleri ile güvenlik iklimi arasındaki ilişkiyi
inceledikleri çalışmanın bulgularına göre genel anlamda güvenlik iklimi ile personellerin güvenli
hareketleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır.

Sonderstrup ve diğerleri (2011) cinsiyet, eğitim, yaş, kıdem, örgüt büyüklüğü, çalışılan alan, yapılan
işin çeşidi, sürekli ya da geçici istihdam tipi, kamu veya özel sektör ayrımı gibi farklı özelliklerin yanı
sıra firmadaki önderlik tarzlarının güvenlik iklimini hangi yönde etkilediğini içeren bir araştırma
yapmışlardır.Araştırma neticesinde, dönüşümcü önderliğin güvenlik iklimini olumlu yönde etkilediği;
genç personellerin, küçük örgütlerde iş görenlerin ve eğitim seviyesi düşük olan işgörenlerin güvenlik
iklimi algılarının düşük oranda olduğu saptanmıştır.

Wu ve arkadaşları (2007) güvenlik iklimi ile demografik değişkenler arasındaki ilişkileri incelemiştir.
Araştırma neticesinde cinsiyete göre, güvenlik iklimi boyutlarından acil tepki boyutunda erkeklerin
algı düzeyi kadınların algı düzeyinden daha yüksek oranda olduğu gözlemlenmiştir. Ancak diğer
güvenlik iklimi boyutlarında cinsiyet yönünden anlamlı farklılıklar gözlemlenmemiştir. Yaşa göre ise,
yirmi beş-kırk dört yaş arası ve kırk beş üzeri yaş iş görenlerin tüm boyutlardaki güvenlik iklimi
algıları yirmi dört yaş altı iş görenlere göre daha yüksek oranda tespit edilmiştir. Ayrıca Bhasi
Vinodkumar (2008) yaş ve tecrübe gibi bireysel etkenlere göre de bazı güvenlik iklimi boyutlarında
anlamlı farklılıklar elde etmişlerdir.

Gillen ve diğerleri (2002) ABD’de iş kazası nedeniyle yaralanan 255 inşaat işçisinin (yüzde yirmi
yedisi sendika üyesi) katılımıyla gerçekleştirdiği çalışmada sendikaya üye olmanın güvenlik iklimi
algısıyla ilişkisini araştırmıştır. Araştırma bulgularına göre, sendikaya üye olan personeller, sendikaya
üye olmayan personellere göre, yöneticilerinin güvenliğe daha çok önem verdiklerini ifade etmişlerdir.
Sendikaya üye olan personellerin sendikaya üye olmayan personellere göre tehlikeli çalışma şartları ve
faaliyetleri ile ilgili daha çok farkındalığa sahiptir. Güvenlik şartları ile ilgili periyodik sürelerle
kendilerine bilgi aktarıldığını ifade eden sendikaya üye personellerin sayısı, sendikaya üye olmayan
personellerden daha çoktur. Sendikaya üye çalışanlar sendikaya üye olmayan çalışanlara göre
güvenlik toplantılarının periyodik olarak gerçekleştirildiğini belirtmişlerdir. Sendikaya üye olan
çalışanların risk alma algıları daha azdır. Sonuç olarak, sendikaya üye olan personeller güvenlik
iklimini kendi çalışma departmanlarında daha olumlu gözlemlemektedir.

Clarke (2010)’ın yaptığı bir çalışmada, olumsuz çalışma çevresinin strese neden olacağını psikolojik
iyi olma durumunda ise azalmaya yol açtığı belirlenmiş ve bu sebeple güvenlik ikliminin olumsuz
etkilerinin iş stresine yol açacağı ortaya konmuştur.

39
Baba ve diğerleri (2009) güvenlik iklimi ile duygusal tükenmişlik arasındaki bağlantıyı incelemiştir.
Bu çalışmaya göre duygusal tükenmişlik hisseden bireyler, kendilerine çıkar yol bulmak için pozitif
çözümler arayışına girişmektedirler. Bununla birlikte, olumsuz güvenlik ikliminin, duygusal bitkinliğe
çare olabilecek pozitif çözümleri engellediği sonucuna ulaşmışlardır.

Andoh (2013) çalışmasında dönüşümcü önderliğin güvenlik iklimini pozitif etkilediğini açıklamıştır.

Dejoya ve arkadaşları (2004) çalışmasında; güvenlik iklimini oluşturan etkenleri incelemiştir.


Araştırma yirmi bir ayrı şirkette ulusal perakende zincirinde görev alan 2208 personelin katılımıyla
gerçekleştirilmiştir. Demografik faktörlerin kontrolünün sağlandığı, verilen 3 etkenin güvenlik
iklimine etkisi araştırılmıştır. İnceleme bulgularına göre örgüt ikliminin güvenlik iklimi üzerinde
etkisinin çok olduğu saptanmıştır. Bununla birlikte, yüksek güvenlik performansının göstergeleri,
güvenli çalışma koşulları, güvenlik politikaları ve tehlike kontrolleri olarak açıklanmıştır.

Andersen- Soendrsturup (2011), Denmark’da çeşitli alanlarda yer alan on-beş yüz arası personeli
bulunan, iki yüz yetmiş farklı grupta 3.681 kişinin katılımıyla; yaş, cinsiyet, eğitim, kıdem, iş yapılan
sektör, işyerinin büyüklüğü, çalışılan iş, geçici ya da sürekli istihdam türü, devlet ve özel sektör
kesişimi gibi farklı özelliklerin yanı sıra çalışmadaki önderlik tarzının güvenlik iklimini nasıl
etkilediği konusunda inceleme yapmışlardır. Araştırma bulgularında dönüşümcü önderliğin güvenlik
iklimini olumlu yönde etkilediği saptanmıştır. Yapılan bu çalışmanın bulgularına benzer bir çalışma
da, Andoh 2013senesinde Gana’da 203 maden çalışanı ile ilgili yaptığı araştırmasında dönüşümcü
önderliği gözlemlemiş ve bu önderliğin güvenlik iklimine olumlu etki ettiğini göstermiştir.

Nohrgung, Morgeson ve Hofman (2011) 203 sağlık personelinin katılımıyla yaptıkları incelemede
çalışma tatmininin yükselmesi ile iş kazaları ve yaralanmalar gibi olumsuz hadiseler ve güvenli
olmayan davranışlar arasında negatif bir ilişki bulunduğunu saptamışlardır.

Ancarani vd (2017:341–351), güvenlik ortamının ve iş arkadaşları desteğinin çalışanların güvenlik


davranışlarına etkisini 166 çalışan üzerinde gerçekleştirdiği araştırmasında; güvenlik alanında
çalışanların suçlanmayacağı ve sıkılmadan güvensiz olayları söyleyebilecekleri ortamın oluşabilmesi
için, lider desteği ve bireysel güvenli davranışlar arasındaki ilişkiyi destekleyen işyeri arkadaşları
desteğinin olumlu etkilerinin olduğunu gözlemlenmiştir. Araştırmada; işyeri kurallarının,
prosedürlerinin ve iletişim protokollerinin yanı sıra yöneticilerin güvenlik konularını öncelikli hususlar
olarak görmeleri ve bu yönde bir iklim oluşturmaları gerektiği sonucuna ulaşmıştır. Ayrıca, çalışanlar
arasında problem çözümü için takım çalışmasının desteklenmesi; iletişim, paylaşım ve birbirinden
öğrenme kapasitelerinin artırılması; yöneticilerin, çalışanların güvenlik konularıyla ilgili yöneticileri
bilgilendirmeleri ve güvenlik uygulamalarının hayata geçirilmesi konusunda iklimle ilgili gerekli
cesaretlendirmeyi sağlamaları gerektiği bildirilmektedir. Bu hususlara dikkat edildiğinde iş kazalarının
ve ramak kala olayların kayıt altına alınmasının kolaylaşabileceği; istenmeyen olayların önlenmesi
amacıyla hataların söylenmesinden utanılmayan bir ortamın oluşabileceği ileri sürülmektedir

40
Smith (2018;27–34), ABD‟de ulusal düzeyde çok çeşitli sektörlerde çalışan işçilerle gerçekleştirilen
1525 kişilik örneklem üzerinde, güvenlik ikliminin iş tatmini ve işten ayrılma niyeti üzerine etkisini
inceleyen bir çalışma yapmıştır. Çalışmada güvenlik ikliminin 4 ifadeyle, iş tatmininin ve işten
ayrılma düşüncesinin birer ifadeyle değerlendirilmesi istenmiş; neticede hem güvenlik iklimi ile iş
tatmini arasında, hem de güvenlik iklimi ile işten ayrılma niyeti arasındaki ilişki tespit edilmiştir.
Güvenlik ikliminin işten ayrılma niyetini negatif etkilediği sonucuna varılmıştır. Bir başka deyişle,
güvenlik iklimi algısının işten ayrılma niyetini azalttığı görülmüştür.

Huang, Lee, McFadden, Murphy, Robertson, Cheung ve Zohar (2016:248-257) tarafından, A ve B


örgütleri olarak ifade edilen kamyon sürücüsü olarak çalışan 6207 kişiyle gerçekleştirilen araştırmada;
güvenlik ikliminin iş tatmini ve bazı insan kaynakları çıktılarıyla (psikolojik sözleşme ve işten ayrılma
eylemine) ilişkisi incelenmek istenmiştir. Çalışanların grup ve örgütsel seviyedeki güvenlik iklimi
algılarındaki olumlu artışının, çalışanların iş tatminini artırdığı; işten ayrılma niyetini azalttığı;
psikolojik sözleşme algısına olumlu etkilerinin olduğu tespit edilmiştir. Ancak, azalan güvenlik
ikliminin işten ayrılma eylemini azaltırken; dolaylı olarak iş tatminini de azaltarak işten ayrılma
eylemini artırdığı neticesine varılmıştır. Araştırmanın bir diğer önemli sonucu ise, güvenlik iklimi
faaliyetlerinin olağan güvenlik ikliminin çıktıları olan iş kazası ve meslek hastalığı sonuçlarının
dışındaki örgütün verimliliğini ve etkililiğini etkileyebilecek örgütsel çıktılar için dahi önemli etkileri
olabilecektir.

DeJoy vd. (2010) çalışmalarında, olumlu güvenlik ikliminin çalışanların işten ayrılma eylemlerini
azaltabildiğini; çalışanların psikolojik sözleşme algılarını artırılabildiği ve işte kalmalarını
sağlayabildiğini ifade etmektedir.

Lee (1998) İngiltere’de bir nükleer geri dönüşüm fabrikasında çalışan 5296 personelin katılımıyla
yaptığı incelemede, güvenlik davranışlarının iş kazaları ile bağını araştırmıştır. Yapılan t testi
sonuçlarına göre, iş kazası geçirenler ile iş kazası geçirmeyenler arasında on dokuz güvenlik davranışı
etkeninin on altısında anlamlı bir değişiklik görülmüştür. Bunun sonucunda, kaza geçirmeyen
çalışanların güvenlik davranışları, kaza geçiren çalışanların güvenlik davranışlarından daha olumludur.

Von Thaden ve arkadaşları (2003) kırk üç pilot ve yönetici/amiri ele alan araştırmasında, güvenlik
kültürü ile güvenlik sonuçları arasındaki bağı incelemişlerdir. Güvenlik kültürünün, örgütsel bağlılık,
yönetimin desteği, teşvik, ödüllendirme, personele yetki verme, raporlama sistemi olmak üzere 5
kategoride ele alındığı araştırmada, bu 5etkenin çıktı değişkenlerinden bir tanesi olan örgütsel risk
anlayışı ile negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunduğu saptanmıştır. Sonuç değişkenlerinden bir diğer
etken ise kişisel risk algısı ile herhangi bir güvenlik kültürü faktörü arasında ise anlamlı bir ilişki
görülmemiştir.

Von Thaden ve arkadaşları (2008)’nın yüz yirmi bir uçuş çalışanının katılım sağlamasıyla
gerçekleştirdikleri başka bir çalışmada, güvenlik kültürü boyutlarını 4 belirleyici boyut (örgütsel

41
bağlılık, operasyonlar arası etkileşim, formel güvenlik sistemi ve informel güvenlik sistemi) ve bu
boyutlara bağlı toplam 12 alt boyuttan oluşan bir çerçevede incelemişlerdir. Uygulanan korelasyon
testi verilerine göre, tüm güvenlik kültürü boyutlarının örgütsel risk anlayışı ve kişisel risk anlayışı ile
anlamlı bir bağ kurduğu tespit edilmiştir.

Fung ve diğerleri (2005) , kamu ve özel inşaat iş yerlerinde görev alan dört yüz yirmi üç personelin
(altmış bir yönetici, yüz üç amir/nezaretçi ve iki yüz elli dokuz personel) katılımıyla yapılan
araştırmada 8 boyuttan oluşan bir güvenlik kültürü anketi ile araştırma yapmıştır. Bu 8 boyut, örgütsel
bağlılık ve iletişim, iş kazası ve ramak kala olayların rapor edilmesi, departman yönetiminin desteği,
yöneticilerin rolü, bireysel rol, çalışma arkadaşlarının etkisi, risk alma davranışı ve güvenli tutuma
yönelik engeller biçimindedir. Bu 8 ayrı etkene göre yapılan analizler ışığında, bireysel rol ile güvenli
davranış engelleri arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır.

Philips ve Cooper (2004) bir paketleme şirketinde görev alan beş yüz kırk personelin katılımıyla
gerçekleştirdikleri araştırmada güvenlik iklimi ve güvenlik tutumu arasındaki bağı araştırmışlardır.
Araştırmada güvenlik iklimi boyutları, yönetimin güvenliğe tutumu, yönetimin güvenliğe yönelik
eylemleri, işletmede algılanan risk düzeyi, istenilen iş akışının güvenlik üzerine etkisi, güvenlik
eğitiminin önemi, sosyal yapı ve teşvik, güvenlik komitesi ve güvenlik temsilcisi olmak üzere 7
boyuttan oluşan bir ölçek ile çalışma yapılmıştır. Güvenlik performansında ise, davranışsal güvenlik
kontrol listesi kullanılmıştır. Çıkan verilere göre, yönetimin davranışları, yönetimin eylemleri ve
güvenlik eğitimi boyutlarında yaşı genç personellerin (on altı-otuz dört yaş arası) güvenlik iklimi
algıları yaşı büyük personellere göre daha düşük düzeyde saptanmıştır. Deneyimine göre ise, sosyal
yapı boyutu dışında diğer bütün boyutlarda anlamlı değişiklikler gözlemlenmiştir. Bununla birlikte
güvenlik iklimi ve iş kazasına uğrama veya uğramama arasındaki bağda ise, algılanan risk, iş akışı ve
güvenlik eğitimi boyutlarında anlamlı değişiklikler bulunmuştur. Nitekim, yapılan regresyon analizi
sonuçlarına göre, güvenlik eğitiminin güvenli davranışlar üzerinde olumlu yönde bir etkisinin olduğu
tespit edilmiştir. Kişisel rol ile risk alma davranışı arasında anlamsız bir ilişki bulunmuştur.

Evans ve diğerleri (2005) Amerika Birleşik Devletleri’nde orman ürünleri üretimi sektöründe dört ayrı
firmada yaptıkları araştırmada, güvenlik iklimi, üretkenlik iklimi, kalite iklimi ve güvenlik ile ilgili
hadiseler arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Yapılan korelasyon analizi bulgularında, güvenlikle ilgili
hadiselerin, güvenlik iklimi (negatif korelasyon), üretkenlik iklimi (pozitif korelasyon), kalite iklimi
(negatif korelasyon), algılanan tehlike (pozitif korelasyon) ve çalışma tecrübesi (negatif korelasyon)
ile anlamlı bir ilişki gösterdiği bulunmuştur. Üretkenlik iklimi ve kalite iklimi dışında kalan
değişkenlerin dâhil edildiği regresyon analizinde model, güvenlik ile ilgili hadiselerdeki değişimin
yüzde on dokuzunu verirken, bu 2 değişkeninde içinde olduğu regresyon modelinde modelin
açıklayıcılık gücü yüzde yirmi üç’e çıkmaktadır. Araştırmanlar bulgulara göre, üretkenlik iklimi ve
kalite ikliminin de güvenlik performansını etkileme de güvenlik iklimi kadar önemli bir değişken
42
olduğunu vurgulamışlardır. Bu bulgular ışığında araştırmanlar, örgütün güvenlik erekleri
doğrultusunda pozitif bir güvenlik iklimi oluşturulması aşamasında, güvenlik yöneticileri, üretim
yöneticileri ve amirler sağlıklı bir iletişim yapısının olduğu bir örgüt içerisinde birlikte hareket
etmelidirler.

Ma ve Yuan (2009) China üretim sanayinde birbirinden ayrı işyerlerinden 1060 kişinin yer aldığı
araştırmalarında, güvenlik iklim seviyesi ile güvenlik ikliminin işyeri ölçeğine göre farklılık gösterip
göstermediğini incelemişlerdir. Yapılan incelemelerde sonuç olarak, büyük ölçekli işyerlerinde
güvenlik iklimi ortalaması, küçük ölçekli işyerlerine göre istatistiksel olarak anlamlı olmak üzere daha
yüksek oranda tespit edilmiştir. Araştırmanlar bu değişikliğin sebebini araştırmaya yönelik olarak
küçük ölçekli işyerlerinde belirleyici sınavlar yapmışlardır. Bu sınavların sonuçlarında, yöneticiler,
güvenlik ikliminin azlığını, üretim aşamasındaki yoğunluktan dolayı gerekli eğitimin
sağlanmamasından kaynaklandığını ön görmüşlerdir. Aynı şekilde personelin büyük bir kısmı,
kendilerini tehlikelere karşı nasıl koruyacakları bilgisine sahip olmamalarının sebebini güvenlik bilgisi
ve güvenlik eğitiminin yetersizliğinden söz etmişlerdir. Bunun yanı sıra, China üretim sektöründe
genel güvenlik iklimi seviyesi 3.60 olarak saptanmış ve araştırmanlara göre bu ortalama oran, China
üretim sektöründe güvenlik ikliminin düşük olduğunun göstergesidir .

Neal ve diğerleri (2000) araştırmasında, örgüt iklimi ve güvenlik ikliminin kişisel güvenlik
davranışına etkisini incelemiştir. Avustralya’da bir hastanede çeşitli departmanda çalışan toplam 525
personelle yapılan araştırmada, güvenlik iklimi, yönetim değerleri, iletişim, eğitim ve güvenlik
sistemleri boyutlarıyla incelenmiştir. Güvenlik performansı ise, Neal ve Griffin (1997) tarafından
geliştirilen güvenlik performansı modelinden yararlanılarak, güvenlik performansının belirleyicileri
(güvenlik bilgisi ve güvenlik motivasyonu) ve güvenlik performansının bileşenleri (güvenliğe uyma ve
güvenlik katılımı) olarak ele alınmıştır. Yapısal eşitlik modelinden yararlanılarak yapılan analiz
verilerine göre, örgüt ikliminin güvenlik iklimini yordayıcı bir değişken olduğu, ayrıca , güvenlik
algısı ve güvenlik motivasyonunun, güvenliğe uyma ve güvenlik katılımı tutumlarını yordayıcı
olduğu gözlemlenmiştir. Bunun yanı sıra, güvenlik ikliminin güvenli davranışı doğrudan etkileyen bir
değişken olduğu bulgusu saptanmıştır.

Gillen ve arkadaşları(2002) Amerika Birleşik Devletlerinde iş kazası nedeniyle yaralanan 255 inşaat
çalışanının katılımıyla gerçekleştirdikleri araştırmada, sendika üyesi olmanın güvenlik iklimi algısıyla
ilişkisini incelemiştir. Yapılan inceleme bulgusunda on sorudan oluşan güvenlik iklimi anketinde beş
soruda sendikalı olan ve sendikalı olmayan işçiler arasında farklılık olduğu görülmüştür. Bunlar, 1)
üstlerinin onların güvenliğine önem vermesi konusunda personelin algısı, 2) riskli çalışmaları görme,
3) işe girişi sağlandığında güvenlik kurallarının oluşturulması, 4) düzenli olarak iş güvenliği toplantısı
yapılması ve 5) risk almanın onların çalışma alanının bir parçası olmadığı algısıdır. Elde edilen
verilere göre, sendikalı olan personel, sendikalı olmayan personele göre, üstlerinin güvenliğe önem
verdiğini dile getirmişlerdir. Sendikaya üye olan personelin sendikaya üye olmayan personele göre

43
tehlikeli çalışma şartları ve uygulamaları ile ilgili farkında olma bilinci daha yüksek seviyededir.
Sendikalı olan çalışanların yüzde 67’si güvenlik şartlarıyla ilgili düzenli olarak bilgi verildiğini
belirtirken, sendikası olmayan personelde bu oran yüzde 47’ye düşmektedir. Sendikalı olan çalışanlar
sendikası olmayan çalışanlara göre güvenlik toplantılarının düzenli olarak yapıldığını söylemişlerdir.
Sendikalı olan çalışanların risk alma algıları daha düşük seviyededir ve sendikalı olan çalışanların
yüzde 20’si risk almanın onların işinin bir parçası olduğunu ifade ederken, sendikası olmayan
çalışanlarda bu oran yüzde 34’e yükselmektedir. Sonuç olarak, sendika üyesi personel güvenlik
iklimini kendi çalışma departmanında daha olumlu değerlendirmektedir. Bu sebeple sendikalı olan
personeller güvenlik politikalarının uygulanmasında önemli bir yere sahiptir.

Hong Kong’da yapılan bir çalışmada Phillips ve Leung (2004) 27 farklı inşaat şantiyesinde çalışan
374 personel üzerinde uyguladıkları çalışmalarında güvenlik iklimi (güvenlik tutumları ve iletişim),
psikolojik zorlanma (stres ve iş tatmini) ve güvenlik performansı (kaza oranları ve iş kazasına bağlı
yaralanmalar) arasındaki bağlantılar path analizi kullanılarak araştırılmıştır. Araştırma verilerine göre
güvenlik tutumlarının iş yaralanmalarına anlamlı bir şekilde açıklık getirdiği (öngördüğü) ve
psikolojik zorlanmanın kaza oranlarını anlamlı şekilde açıkladığı ortaya konmuştur. Ayrıca psikolojik
zorlanmanın kaza oranları güvenlik tutumları arasındaki ilişkide aracılık rolü (mediator role) olduğu
tespit edilmiştir. İletişim boyutu ile güvenlik performansı arasındaki ilişkinin ise anlamsız olduğu
tespit edilmiştir.

Probst ve Estrada (2010)’nın Amerika Birleşik Devletleri’nde yaptıkları çalışmada farklı sektörlerden
425 personel üzerinde, güvenlik iklimi ve üstlerin güvenlik politikası uygulamalarının rapor
oluşturulan ve rapor oluşturulmayan kazalar üzerindeki etkisini incelemişlerdir. Çalışma verilerine
göre, güvenlik ikliminin daha pozitif algılandığı hallerde rapor edilmeyen kaza oranı daha az
olmaktadır. Bunun yanı sıra, üstlerin güvenlik politikalarını uyguladığı hallerde, hem personelin daha
az kazaya maruz kaldıkları hem de oluşan kazaların tümünü rapor ettikleri saptanmıştır. Diğer bir
ifadeyle zayıf bir güvenlik iklimi veya yeterince uygulanmayan güvenlik politikaları iş kazalarının
rapor edilmesini olumsuz yönde etkilemektedir.

Zhu ve arkadaşları(2010) Çin’de, madencilik alanında çalışan 209 personelle yapmış olduğu çalışmada
güvenlik ikliminin güvenli davranışlar üzerine olan etkisini araştırmıştır. Çalışmada, yönetimin
güvenliğe bağlılığı, güvenlik iklimi, güvenlik iletişimi ve güvenlik, güvenlik bilgisi ve eğitimi ile
ilgili rol çatışması/belirsizliği olmak üzere 4 başlıkta ele alınmıştır. Güvenlik ile ilgili davranışların
güvenliğe özgü davranışlar ve güvenlik katılımı olarak 2 başlıkta ele alındığı araştırmada, yapılan
regresyon analizi verilerinde, güvenlik ikliminin güvenliğe özgü davranışlar üzerine etkisinde,
güvenlikle ilgili rol belirsizliği/çatışması dışında diğer tüm başlıklarda pozitif yönlü anlamlı bir ilişki
olduğu gözlemlenmiştir. Güvenlik iklimi algısının güvenlik katılımı üzerine etkisine yönelik yapılan
regresyon analizi verilerindeise, yönetimin güvenlik bilgisi ve eğitimi ve güvenliğe bağlılığı
değişkenleri açısından anlamlı bir ilişki saptanmış,diğer iki boyut açısından ise anlamlı bir ilişki

44
saptanamamıştır. Araştırmacılara göre, bu veriler ışığında, güvenlik bilgisi ve eğitimi ile yönetimin
güvenliğe yönelik bağlılığı, çalışanların güvenlik performansını belirleyen kilit bir değişkendir.

Shang ve Lu (2009) Tayvan’da liman konteynır terminallerinde çalışan 112 personel üzerinde yapmış
oldukları çalışmalarında yapısal eşitlik modelinden faydalanarak güvenlik iklimi boyutlarının (amir
güvenli davranışlar yönetimi, güvenlik eğitimi programları ve çalışma arkadaşlarının güvenli
davranışları) güvenlik performansı algısı üzerine olan etkisini araştırmışlardır. Araştırma verilerine
göre, güvenlik performansı ile amir güvenli davranışlar yönetimi arasında pozitif yönlü anlamlı bir
ilişki olduğu bulunmuştur. Bu verilere göre, güvenli çalışma şartlarını sağlama, övme ve teşvik etme
gibi güvenli davranış yönetimi çalışanların güvenli davranışlarını önemseme, , güvenlik performansını
iyileştirici bir etkide bulunmaktadır. Ayrıca, güvenlik eğitim programları ile güvenlik performansı
arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. İşyerlerinde iyi bir güvenlik eğitimi
programları oluşturmak, daha iyi bir güvenlik performansında önemli bir rol oynamaktadır. Son
olarak, güvenlik performansı ile çalışma arkadaşlarının güvenli davranışları arasında da pozitif yönlü
anlamlı bir ilişki saptanmıştır.

Lu ve Tsai (2010) Tayvan’da 13 farklı şirkete ait 124 konteynır gemisinde çalışan 608 gemici
personel üzerinde yaptıkları çalışmada güvenlik ikliminin güvenli davranışlar üzerine olan etkisini
araştırmışlardır. Güvenlik ikliminin, algılanan amir güvenli davranışı, güvenlik yönetimi ve güvenlik
politikası olmak üzere 3 başlıkta ele alındığı çalışmada, personellerin güvenli davranışları 4 sorudan
oluşan güvenli davranış ölçeği ile bulunmuştur. Firmalar arasında yapılan karşılaştırmalarda güvenlik
iklimi ortalamaları açısından sadece iki şirket arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Yapısal
eşitlik analizi sonucu, güvenlik politikası ve algılanan amir güvenli davranışının, güvenli davranış
üzerinde doğrudan pozitif yönde bir etkiye sahip olduğu saptanmıştır. Diğer taraftan, güvenlik
ikliminin boyutlarından olan güvenlik yönetiminin güvenli davranış üzerindeki etkisi anlamlı olmadığı
tespit edilmiştir.

Lu ve diğerleri (2007) Tayvan’da 100 farklı üniversite ve kolej laboratuarında çalışan 798 personel
üzerinde yapmış olduğu çalışmasında, örgütsel ve bireysel etkenlerin güvenlik iklimi üzerine olan
etkisini araştırmışlardır. Araştırmada güvenlik iklimi yöneticilerin güvenliğe bağlılığı ve eylemi, üst
yöneticinin güvenliğe bağlılığı ve eylemi, çalışanların yöneticinin güvenliğe bağlılığı ve acil tepki
olmak üzere dört boyutta ele alınmıştır. Yapılan analizler ışığında, özel sektör okullarında, üst
yöneticinin güvenliğe bağlılığı ve eylemi ile personelin risk algısı, devlet okullarına göre daha yüksek
oranda tespit edilmiştir. Diğer güvenlik iklimi başlıklarında ise anlamlı bir farklılık tespit
edilememiştir. Ayrıca, güvenlik yöneticisi olup-olmadığı, güvenlik komitesi olup olmamasına göre de
anlamlı farklılıklar tespit edilmiş, fakat, şirket büyüklüğü ve yere göre anlamlı farklılıklar
bulunamamıştır. Kişisel etkenlere göre yapılan analizlere göre ise, iş deneyimi ve iş yapılan çevre
dışında olan diğer bütün faktörlerde anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir. Cinsiyete göre, güvenlik
iklimi başlıklarından “acil tepki” başlığında erkeklerin algı seviye kadınların algı seviyesinden daha

45
yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ancak diğer güvenlik iklimi başlıklarında cinsiyet yönünden anlamlı
farklılıklar saptanmamıştır. Yaşa göre ise, 25–44 yaş arası ve 45 yaş üstü personelin bütün
etkenlerdeki güvenlik iklimi algıları 24 yaş altı personele göre daha yüksek olduğu saptanmıştır. Kaza
olma ihtimaline göre ise, iş kazası geçirmeyen çalışanların, güvenlik iklimi algısı iş kazası yaşayanlara
göre daha güçlü olduğu tespit edilmiştir.

Chen ve diğerleri (2008), Tayvan’da bulunan üniversite ve kolej laboratuarlarında çalışan 492
personelle yaptıkları bir diğer çalışmalarında, güvenlik liderliği ve güvenlik performansı ve güvenlik
iklimi arasındaki ilişkileri incelemişlerdir. Güvenlik iklimi, icra kurulu başkanlarının güvenliğe
bağlılığı, , çalışanların güvenliğe bağlılığı, yöneticilerin güvenliğe bağlılığı, algılanan risk ve acil tepki
olmak üzere 5 başlıkta incelenmiştir. Güvenlik performansı ise, güvenlik ekipmanı ve ölçümler,
güvenlik organizasyonu ve yönetimi, güvenlik eğitimi değerlemesi, kaza istatistikleri, kaza
soruşturmaları ve güvenlik eğitimi uygulaması alt başlıklarından oluşan toplam 38 sorudan oluşan bir
ölçek kullanılmıştır. İncelemeler ışığında, güvenlik önderliği ve güvenlik performansı arasındaki
ilişkide güvenlik ikliminin aracı etkisi olduğu saptanmıştır. Elde edilen verilerden bir diğer önemli
sonuçta, güvenlik iklimi ile güvenlik performansı arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki saptanmıştır.

File ve diğerleri (2008) İngiltere’de enerji alanında çalışan 1023 personelin katılımıyla yapmış
oldukları çalışmada risk alma davranışlarının önlenmesinde güvenlik ve yönetim ikliminin rolünü
araştırmışlardır. Araştırmada, Health-Safety-Environment (1997) tarafından geliştirilen ve üst
yönetimin bağlılığı, güvenlik sorumluluğu, bilgi ve eğitim, amir katılımı, risk alma davranışları, hesap
verme ve güvenlik sistemi başlıklarından oluşan güvenlik iklimi ölçeği kullanılmıştır. Yapısal eşitlik
incelemesi verilerine göre, üst yönetimin bağlılığı ve amir katılımının, bilgi ve eğitimin, risk alma
davranışı üzerine etkisinde ara buluculuk etkisi yaptığı gözlemlenmiştir. Araştırmada yönetimin risk
alma davranışı üzerine etkisinin 2 kolla gerçekleştiği vurgusu yapılmaktadır. İlki, personele tehlikeli
işlerin yapısında olan riskleri anlamaları için bilgi ve eğitim verme, diğeri ise, üstlerin güvenlik
etkinliklerine katılmaları konusunda üst yönetim tarafından desteklenmeleridir.

Bhasi ve Vinodkumar (2008) Hindistan’da kimya alanında çalışan toplam 1806 personelle yapmış
olduğu çalışmasında, güvenlik iklimi ile kaza istatistikleri ve bireysel faktörler arasındaki ilişkiyi
araştırmışlardır. Yapılan faktör incelemesi sonucunda, organizasyonda acil duruma hazırlıklı olma,
çalışanların güvenlikle ilgili bilgisi ve uyumu, çalışanların güvenliğe yönelik tutumları yönetimin
güvenliğe yönelik bağlılığı ve eylemleri, çalışanların güvenliğe yönelik katılımı ve bağlılığı, iş çevresi
güvenliği, güvenliğe üretimin üzerinde önem verme ve risk gerekçelendirme olmak üzere 8 faktörden
oluşan bir etken yapısı tespit edilmiştir. Güvenlik iklimi ile personellerin bildirdikleri iş kazaları
arasında, personelin güvenliğe yönelik davranışları ve çalışma çevresi güvenliği dışında kalan diğer
bütün başlıklarda negatif yönlü anlamlı bir ilişki saptanmıştır. En büyük oranlı ilişki ise, personelin
güvenliğe katılımı ve bağlılığı etkeninde gözlemlenmiştir. Şirketlere göre yapılan karşılaştırmada, risk
gerekçelendirme dışında diğer bütün başlıklarda, anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Elde edilen

46
bilgilere göre, düşük kaza oranlarına sahip şirketlerde daha yüksek bir güvenlik iklimi algısı
bulunmaktadır. Ayrıca, deneyim ve yaş gibi bireysel faktörlere göre de bazı güvenlik iklimi
boyutlarında anlamlı farklılıklar saptanmıştır.

Watson ve diğerleri (2006) Avustralya’da 329 sürücü belgesine sahip kişileri ele alan çalışmalarında
güvenlik ikliminin sürücü davranışları üzerine etkisini araştırmışlardır. Yapılan korelasyon analizi
verilerine göre tüm güvenlik iklimi boyutları (iş baskısı, yönetimin bağlılığı ve güvenlik kuralları,
ilişki, sürücü eğitimi, güvenlik iletişimi ve prosedürler) güvenli sürücü davranışları (seyahat öncesi
araç bakımı ve sürücü dikkat dağınıklığı, sürücü ihlalleri, sürücü hataları) ile anlamlı bir ilişki içinde
olduğu saptanmıştır. Yapılan regresyon analizinde de güvenlik ikliminin güvenli davranışı yüksek
ölçüde açıklayıcı bir etken olduğu saptanmıştır.

Olsen ve diğerleri (2008) Norveç kıta sahanlığı içinde bulunan petrol platformlarında çalışanlar
üzerinde yapmış oldukları araştırmalarında, personellerin güvenlik iklimi algılarında zamanla
meydana gelen farklılıkları araştırmışlardır. Çalışma 2001 yılında 3310 çalışan ve 2003 yılında 8567
çalışan olmak üzere büyük bir personel grubu üzerinde uygulanmıştır. Araştırmada güvenlik iklimi
boyutları, üretime karşı güvenlik, güvenlik yönetimi ve katılımı güvenlik önceliği, sistemi anlama,
bireysel motivasyon, olarak ele alınmıştır. İnceleme sonuçlarına göre 2001 yılına kıyasla, 2003 yılında
personellerin güvenlik algılarında, sistem anlama boyutu dışında kalan diğer 4 boyut yönünden
anlamlı bir iyileşme olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca araştırmada, güvenlik ikliminin güvenlik
performansı ile ilişkisi her iki inceleme yılında da araştırılmış ve anlamlı bulgular gözlemlenmiştir. Bu
yönde elde edilen verilere göre, personellerin risk algısı ile güvenlik önceliği boyutu arasında pozitif
olmak üzere diğer 4 boyut açsından negatif yönde anlamlı ilişki olduğu gözlemlenmiştir. Güvenlik
performansı alanında araştırılan diğer bir değişken olan iş kazası oranlarıyla güvenlik iklimi arasındaki
ilişki incelendiğinde ise, güvenlik önceliği boyutu ile pozitif, diğer 4 boyut ile iş kazaları arasında
negatif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.

Whitaker ve diğerleri (2003) 13 yağ ve gaz şirketinde ardı ardına iki yıl, güvenlik yönetim sistemi,
güvenlik iklimi ve güvenlik performansını ölçeklendirmiştir. Araştırmada güvenlik iklimi boyutları,
sağlık ve güvenliğe ilgi, algılanan yönetimin güvenliğe bağlılığı, güvenlik aktivitelerinden
memnuniyet, sağlık ve güvenlik hakkında iletişim, algılanan amir yeterliliği, genel güvensiz
davranışların sıklığı, güvensiz davranışlarının sıklığı boyutları üzerine çalışılmıştır. Çalışmada
güvenlik performansı ise, 2 ayrı araçla değerlendirilmiştir. Bu araçlaer; resmi kaza ve olay oranları ile
bir önceki yıl içinde kazaya maruz kalma oranıdır. İlk senede, çalışma yılı ile güvenlik iklimi boyutları
arasında yapılan analizde, sağlık ve güvenliğe ilgi dışındaki diğer boyutlarda anlamlı bir ilişki
saptanmamıştır. Yapılan Tukey HSD testi sonucunda, bir yıl ve daha az çalışan personelin sağlık ve
güvenliğe ilgi oranı, altı ve daha fazla çalışanlardan daha küçük oranda gözlemlenmiştir. Ayrıca beş ve
daha az personelle, on ve daha fazla personel arasında da farklılık tespit edilmiştir. İkinci senedeyse,
sağlık ve güvenlik hakkında iletişim ile çalışma yılı arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmiş ve bu

47
farklılığın 1-5 yıl arası çalışan personelle, 6-10 ve 10 ve daha fazla çalışan personel arasında
kaynaklandığı saptanmıştır. Diğer yandan, düşük kaza oranlarına ve rapor edilmiş iş kazası oranlarının
daha düşük olduğu örgütlerde, daha düşük sağlık ve güvenliğe ilgi puanları vardır. Düşük kaza
oranlarına sahip işletmelerde güvenlik etkinliklerinin memnuniyet düzeyi daha yüksek oranda olduğu
saptanmıştır.

Başka bir çalışmada, Pousette ve diğerleri (2008) İsveç inşaat sektöründe dört ana yüklenici şirket ve
bunların alt taşeronları üzerinde yedişer aylık arayla yaptığı ve üç farklı ölçüm (N1=242; N2= 275;
N3=284) uyguladıkları çalışmalarında, güvenlik iklimi, güvenlikle ilgili kişisel tutumlar ve güvenli
davranışlar arasındaki ilişkileri incelemişlerdir. Çalışmada güvenlik iklimi boyutları, güvenlik
iletişimi, yönetimin güvenlik önceliği, bireysel motivasyon boyutlarında, çalışma gruplarının
güvenliğe ilgisi, güvenlikle ilgili bireysel tutumlar ise, güvenlik motivasyonu ve güvenlik bilgisi
boyutlarıyla ele alınmıştır. Güvenli davranışların analizi ise, etkileşimsel güvenli davranış, yapısal
güvenli davranış ve bireysel güvenli davranış olmak üzere 3 farklı başlıkta ele alınmıştır. Etkileşimsel
güvenli davranış, günlük çalışma faaliyetleri esnasında güvenlik faaliyetleriyle ilgili, yapısal güvenli
davranış, organize edilen güvenlik faaliyetlerine katılma (örneğin; risk değerlendirme sürecinde görev
alma), çalışma arkadaşları ve yöneticilerle etkileşimde bulunma (örneğin; herhangi bir güvenlik
sorunu hakkında tartışma) ve son olarak bireysel güvenli davranış, kişisel korunmayı sağlayıcı
davranışları (örneğin, koruyucu ekipman kullanma, güvenlik kurallarına uyma) değerlendirmektedir.
Çalışmada tespit edilen en önemli veri, güvenlik ikliminin güvenli davranışı olumlu yönde etkileyici
bir değişken olduğudur.

Fang ve diğerleri (2011) 2004 (N=626) ve 2007 (N=621) yılları arasında Çin inşaat alanında dört
farklı şirkette güvenlik iklimindeki değişimi araştırmışlardır. Zhou (2008) çalışmasında kullanılan
güvenlik iklimi anketi kullanılmış yapılan faktör analizi sonucu yirmi dört sorudan oluşan bir ölçek
ortaya çıkarılmıştır. Güvenlik iklimi ölçeğinin alt boyutları ise, 1)güvenlik gözetimi, 2) güvenlik
düzenlemeleri, güvenlik eğitimi ve çalışma arkadaşları desteği, 3) güvenlik tutumu ve 4) yönetim
bağlılığı olmak üzere dört boyuttan meydana gelmektedir. Yapılan incelemelere göre, 2007 yılında
2004 yılına göre her bir güvenlik iklimi boyutları ortalaması anlamlı bir artış göstermektedir.
Araştırmacılar bu dönem arasındaki bu olumlu artışın sebeplerini, bu yıllar arasında yaşanan yasal ve
toplumsal düzeydeki gelişmelerin toplumun güvenlik algısının arttırmasına ilişki kurmuşlardır. Bunun
yanı sıra, incelemenin gerçekleştirildiği şirketlerde bu dönemler arasında, her bir güvenlik iklimi
boyutlarından her birini teşvik edici bir takım düzenleme ve faaliyetler de, çalışanların güvenliğe
yönelik davranış ve algılamalarını etkileyerek, çalışma ortamı içinde güvenlik iklimini olumlu yönde
etkilediği gözlemlenmiştir.

Swanson ve arkadaşları (2003) güvenlik iklimini örgütsel stresörlerden biri olarak ele almış olduğu ve
Amerika Birleşik Devletlerinde de inşaat çalışanları sendikasına üye olan 591 çalışan üzerinde yapmış
olduğu çalışmada, güvenlik iklimi ile yaralanmalar arasında negatif yönlü, güvenlik iklimi ile güvenlik

48
uyumu arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki gözlemlenmiştir. Bunun yanı sıra çalışmada, yapısal
eşitlik analizi sonucu, güvenlik iklimi ve güvenlik uyumunun ramak kala olayları anlamlı bir şekilde
tahmin edici olduğu saptanmıştır.

Michael ve arkadaşları (2005) Amerika Birleşik Devletlerinde ağaç mamülleri üreten bir işletmede
çalışan 641 personelin katılımıyla çalışmasında, güvenlik iklimi başlıklarında yönetimin güvenliğe
bağlılığı boyutunun, güvenlik çıktıları ve güvenlik dışı tutum ve davranışları üzerine olan etkisini
araştırmışlardır. Test edilen korelasyon analizi verilerine göre, yönetimin güvenliğe bağlılığı ve iş
kazaları sonucu meydana gelen yaralanmalar arasında bir ilişki saptanamamışken, yönetimin
güvenliğe yönelik bağlılığı ile iş tatmini, duygusal bağlılık ve performans gibi faktörler arasında
pozitif yönde bir ilişki saptanmıştır.

Brown ve diğerleri (2003) Amerika Birleşik Devletlerinde çelik üretimi yapan bir fabrikada operatör
ve yöneticilerin oluşturduğu 672 personel üzerinde uyguladıkları çalışmada, personeller ve
yöneticilerin güvenlik iklimi algıları arasında anlamlı bir farklılık gözlemlenmiştir. Bu sonuca göre,
yöneticilerin güvenlik iklimi anlayışı personellerin güvenlik iklimi anlayışından anlamlı olarak yüksek
oranda olduğu tespit edilmiştir. Diğer yandan yapılan regresyon analizi sonuçlarına göre, güvenlik
ikliminin güvenli davranışlar üzerinde ve güvenliğe yönelik sorumluluk üzerinde etkili olduğu
sonucuna ulaşılmıştır.

Feyer ve diğerleri (1997) Avustralya’da 7 farklı şirkette çalışan 660 personel üzerinde yapmış
oldukları çalışmada, güvenlik anlayış ve davranışlarının iş kazaları ve işyerinde tehlike anlayışı
üzerine olan etkisini araştırmışlardır. Araştırmanlarca geliştirilen ve yapılan faktör analizi verilerine 5
etkenli bir yapının (güvenliğe yönelik kadercilik ve optimizm, pozitif güvenlik uygulaması, kişisel
motivasyon, risk gerekçelendirme,) oluşturulduğu ölçek kullanılarak yapılan analizler ışığında, iş
kazası geçirenler ile geçirmeyenler arasında, olumlu güvenlik uygulamaları, risk gerekçelendirme ve
optimizm boyutlarında anlamlı farklılık olduğu saptanmıştır. Kadercilik ve güvenlik motivasyonu
başlıklarında ise anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Fabrikada tehlikenin varlığı ile ilgili verilen
yanıtlara göre yapılan testte ise, kadercilik dışında diğer bütün başlıklar yönünden anlamlı farklılık
gözlemlenmiştir. Araştırmanlar kullandıkları ölçeğin yanı sıra tek boyutlu kısa bir formunu
hazırlamışlardır. Oluşturulan forma göre yapılan analizlerde de, hem iş kazasına maruz kalma hem de
fabrikada tehlike potansiyeli ile ilgili anlamlı farklılık saptanmıştır.

Huang ve arkadaşları (2006) Amerika Birleşik Devletlerinde çeşitli alanlarda(üretim, hizmet, ulaşım,
inşaat) çalışan 2680 personel üzerinde yaptıkları araştırmada, güvenlik iklimi başlıkları olarak
incelenen, yönetimin güvenliğe bağlılığı, yaralanma sonrası yönetim politikaları, güvenlik eğitimi ve
çalışanların güvenlik kontrolü ile yaralanma olayları arasında negatif ilişki ve bu etkenlerin kendi

49
içlerinde pozitif ilişki kurduğu saptanmıştır. Bunun yanı sıra, güvenlik kontrolünün güvenlik iklimi ile
iş kazası sonucu yaralanmalar arasındaki ilişkide aracı bir etkisi olduğu gözlemlenmiştir.

Lin ve arkadaşları (2008) çeşitli alanlardaki firmalarda çalışan 1026 personel üzerinde uyguladıkları
çalışmada China için güvenlik iklimi ölçeği geliştirmeyi hedeflemişlerdir. Araştırmada oluşturulan
güvenlik iklimi boyutları ise şu şekilde sıralanabilir: 1)güvenlik iletişimi, 2)güvenlik farkındalığı ve
yeterlilik, 3)örgütsel çevre, 4)risk yargısı, 5) yönetim desteği, 6) güvenlik eğitimi, 7)güvenlik
önlemleri. Yapılan analiz verilerine göre yaş gruplarına göre herhangi bir boyutta anlamlı bir farklılık
tespit edilememiştir. İş deneyimi sınıflarına göre yapılan analizde ise, güvenlik farkındalığı, güvenlik
iletişimi ve güvenlik eğitimi boyutlarında anlamlı farklılıklar gözlemlenmiştir. İş kazası sınıflarına
göre ise yönetimin desteği, risk yargısı ve güvenlik önlemleri boyutlarında anlamlı farklılıklar
saptanmıştır. Bunun yanı sıra çalışmaya katılan çeşitli organizasyonlar arasında yapılan
karşılaştırmalarda ise, güvenlik eğitimi dışındaki boyutlarda anlamlı farklılıklar gözlemlenmiştir.
Ayrıca, uygulanan korelasyon analizi sonuçlarına göre bütün değişkenler yönünden anlamlı bir ilişki
saptanmıştır.

Serpe ve Cavazza (2009) İtalya’da çeşitli işyerlerinde 3 farklı şirkette çalışan 345 personel üzerinde
yaptıkları araştırmada, KKD kullanmaya yönelik oluşan duygu karışıklığının güvenlik ikliminin
güvensiz davranış üzerinde olan etkisinde yapmış olduğu ara bulma rolü, yapısal eşitlik modeli analizi
kullanılarak saptanmak istenmiştir. Güvenlik iklimi boyutlarının, işyerinin güvenliğe olan ilgisi,
yönetimin güvenliğe karşı tutumu, amirlerin güvenliğe yönelik algıları ve çalışma baskısı olmak üzere
4 başlıkta incelendiği çalışmada, ilk 3 başlığın güvensiz davranışlar (KKD kullanılmaması) üzerine
pozitif bir etkisi olduğu saptanırken, çalışma baskısının güvensiz davranışlar üzerine negatif bir etkisi
olduğu saptanmıştır. Bunun yanı sıra, organizasyon içerisinde güvenliği artırıcı bir ortam olması,
düşük oranda duygu karışıklığına sebep olmaktadır. Bir yandan da, güvenlik ikliminin güvensiz
davranışlar üzerine doğrudan etkisinin yanı sıra, KKD kullanmaya yönelik duygu karışıklığının,
güvenlik ikliminin güvensiz davranışlar üzerinde ara bulucu bir etkiye sahip olduğu gözlemlenmiştir.

Andersen-Sonderstrup ve arkadaşları (2011) Denmark’da çeşitli alanlarda çalışan toplam 3681


personel üzerinde, güvenlik iklimi, güvenlik liderliği ve demografik değişkenler arasındaki ilişkileri
incelemişlerdir. Uygulanan regresyon analizi sonuçlarına göre, dönüşümcü liderlik ile güvenlik
ikliminin her iki boyutu arasında anlamlı bir ilişki elde edilirken, etkileşimci liderlik sadece yönetimin
güvenlik yetkilendirmesi boyutu ile anlamlı bir ilişki göstermiştir. Demografik değişkenlere göre
yapılan analizlerde ise, cinsiyet, kamu veya özel sektör, çalışma şekli (tam süreli-geçici süreli)
yönünden anlamlı farklılıklar saptanamamıştır. Eğitim düzeyine göre ise, sadece iş arkadaşları
güvenlik önceliği boyutunda anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir. Araştırmadan elde edilen
önemli bir veri ise, şirkette personel sayısının on’dan az ve on’dan fazla olmak üzere her 2 boyut
açısından anlamlı farklılıklar gözlemlenmiştir. Buna göre, şirkette personel sayısının on’dan çok
olması halinde güvenlik iklimi algısı daha olumlu olmaktadır.

50
Barling ve diğerleri (2002) Canada da 2 ayrı örnekle ilgili bir çalışma yapmışlardır. Bu
araştırmalardan ilki, gıda (içecek-yiyecek) alanında çalışan personellerden meydana gelmektedir.
Araştırmada güvenlik ikliminin değerlendirilmesi için, Zohar’ın oluşturduğu on sorudan oluşan
güvenlik iklimi ölçeğinin kısa özeti kullanılmıştır. Bu birinci çalışmadan elde edilen sonuçlara göre,
güvenlik ikliminin güvenlik performansı üzerinde anlamlı bir etki gösterdiği saptanmıştır. Bununla
birlikte güvenlik iklimi, güvenliğe ilişkin yenilikçi önderlik ile iş güvenliği arasındaki ilişkide aracı
role sahiptir. Bu araştırma içindeki 2. çalışma ise, 25 yaş altı çalışanları ve farklı alanlarda çalışan 164
kişiyi kapsamaktadır. Bu 2. çalışmada da, algılanan güvenlik ikliminin, işten kaynaklı yaralanmalar ve
güvenlik ile ilgili hadiseler üzerinde negatif bir etkiye sahip olduğu saptanmıştır. Bunun yanı sıra
2.araştırmada, güvenlik iklimi, yenilikçi önderlik, iş yükü ve güvenlik algısının işten kaynaklı
yaralanmalar üzerinde aracı bir role sahip olduğu gözlemlenmiştir.

Seo (2005) Amerika Birleşik Devletlerinde tarım asansörleri imal eden çok uluslu bir firmanın 722
personeli üzerinde yapmış olduğu çalışmada, güvenlik iklimi, algılanan tehlike düzeyi, algılanan
çalışma baskısı, algılanan risk ve algılanan engellerin, güvensiz çalışma davranışları üzerine olan
etkisini yapısal eşitlik modelini kullanarak analiz etmiştir. Yapısal eşitlik modeli içerisinde yer alan
tüm etkenler yönünden güvenlik ikliminin güvensiz davranışlar üzerinde etkisi olan en önemli etken
olduğu saptanmıştır. Araştırmana göre, güvenlik ikliminin bu etkisi 3biçimde kendini göstermektedir;
1) güvenlik iklimi güvensiz davranışlar üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir 2) dolaylı olarak,
algılanan iş baskısı, algılanan risk ve algılanan engellerin aracı etkisiyle oluşan bir aracı etki 3) yine
dolaylı olarak, algılanan engellerin aracı etkisi sonucu oluşan bir etki. Yazar araştırmasında, güvenlik
ikliminin güvensiz davranışlar üzerindeki dengesiz bir etkisinden bahsetmektedir. Buna göre,
algılanan güvenlik iklimi iyi hale geldiğinde algılanan çalışma baskısı azalmakta, ardından algılanan
risk azalmaktadır. Ayrıca personeller güvenliğe yönelik daha az engel algılamakta ve son olarak bu
gelişme daha olumlu güvenli davranışlarla sonuçlanmaktadır.

Brown ve arkadaşları (2000) çalışmasını Amerika Birleşik Devletlerinde, çelik sanayinde çalışan 551
personel üzerinde uygulamıştır. Araştırmada, algılanan güvenlik ikliminin yanı sıra güvenlik riskleri,
güvenlik üzerinde oluşturulan baskı, güvenlik tehlikesine karşı önemsememe davranışı ve güvenlik
etkinliğinin güvenli personel davranışları üzerine etkisi kovaryans yapı analizi ile test edilmiştir.
Analiz sonuçlarına göre, güvenlik iklimi de dâhil bütün değişkenlerin güvenli davranışlar üzerinde
anlamlı bir etkiye sahip olduğu saptanmıştır. Bu ilişkinin yönü, önemsememe davranışı yönünden
negatif, diğer bütün değişkenler yönünden pozitif yönlü olarak elde edilmiştir. Bunun yanı sıra,
güvenlik üzerinde oluşturulan baskının, güvenlik iklimi ile güvenli çalışma tutumları arasında aracı bir
role sahip olduğu tespit edilmiştir.

Murphy ve Hanh (2008) güvenlik iklimini test etmeye yönelik kısa bir ölçek geliştirme hedefiyle
yapmış olduğu çalışmada 2 farklı örneklem kullanmıştır. Bunlardan birincisi üç farklı hastanede
çalışan 1716 kişidir. Bu örneklemle ilgili yapılan araştırmada, güvenlik iklimi ile iş kazaları arasında

51
zayıf bir korelasyon saptanmıştır. Bununla birlikte güvenlik iklimi ile bazı güvenli tutum çeşitleri ile
anlamlı ilişkiler gözlemlenmiştir. Enerji alanında faaliyet gösteren 2 büyük şirkette personelleri
kapsayan (1284 çalışan) 2. araştırmada ise, güvenlik iklimi ile iş kazası sonucu yaralanma arasında
negatif bir ilişki, iletişim, feedback kalitesi gibi genel örgütsel iklim boyutları yönünden pozitif bir
ilişki gözlemlenmiştir. Son yapılan araştırmada, eğitim ve yaş gibi demografik özellikler ile güvenlik
iklimi arasında anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir.

Yule ve Mearns (2009) ise, Hofstede’nin kültürel değer boyutları, güvenlik iklimi ve işyerinde risk
alma davranışları arasındaki ilişkileri araştırmışlardır. İngiltere, Malezya, Filipinler ve Avustralya gibi
farklı ülkelerden 845 personelin katılımıyla araştırma yapılmıştır. Araştırma verilerine göre, güvenliğe
yönelik yönetimin bağlılığı ve risk alma tutumları algıları ülkeler arasında farklılık gösterdiği
gözlemlenmiştir. Filipinli personeller başka ülke personellerine göre yönetimin bağlılığı algıları daha
olumludur. İngiltere ve Filipinli personeller başka ülke personellerine göre daha az risk alma tutumu
sergilemektedir. Malezyalı personeller başka ülke personellerine göre en fazla risk alma davranışı
sergileyen gruptur. Çoklu regresyon analizi verilerine göre ise, erillik (β =0,085) ve güç mesafesi (β
=0,075) kültürel değerlerinin risk alma tutumunu anlamlı bir şekilde açıklayıcı değişkenler olduğu
verisi tespit edilmiştir. Modele göre, güvenli ile ilgili yönetimin bağlılığı değişkenin eklendiğinde ise,
güvenliğe yönelik yönetimin bağlılığının, risk alma tutumunu negatif yönlü anlamlı bir şekilde
etkilediği gözlemlenmektedir (β =-0,43). Bu sonuca göre, yönetimin bağlılığı, personelin işyerinde
daha az riskli davranışlarda bulunmalarına neden olan güçlü bir etkendir. Bu modelde, riski davranışı
açıklamada, kültürel değerlerden güç mesafesi anlamsız olurken, erillik anlamlı bir etken olmaktadır.

Hsu ve diğerleri (2007) Tayvan ve Japonya’da faaliyette bulunan petrol rafinerilerinde çalışanların
güvenlik iklimi algılarının hangi yönlerde ayrıldığını incelemişlerdir. Tayvan’dan dört yüz ve
Japonya’dan üç yüz olmak üzere toplam yedi yüz personeli içine alan bu çalışmada, güvenlik iklimi,
örgütsel, güvenlik yönetimi, ekip çalışması ve kişisel olmak üzere 4 farklı düzeyden ve on sekiz
boyuttan oluşan bir ölçek kullanılarak sonuca varılmıştır. İnceleme verilerine göre, Tayvan’daki
işyerlerinde güvenlik ikliminin genel özellikleri, üsten asta direktif verici bir güvenlik önderliği,
reaktif güvenlik yönetimi yaklaşımı, ilişki temelli ekip çalışması tarzı ve uyum-odaklı güvenlik
performansı olarak elde edilmiştir. Japon şirketlerinde ise, astan üste katılımcı güvenlik önderliği,
çağdaş güvenlik yönetimi yaklaşımı, görev temelli ekip çalışması tarzı ve hedef odaklı güvenlik
performansı olarak saptanmıştır.

Clarke (2006) otuz altı çalışmayı kapsayan meta analiz araştırmasında, güvenlik iklimi ile güvenlik
performansı değişkenleri arasındaki ilişkiler üzerine çalışmıştır. Elde edilen analiz verilerine göre,
güvenlik iklimi ile iş kazaları ve yaralanmalar arasında zayıf bir korelasyon saptanmıştır. Güvenlik
iklimi ile güvenlik uyumu ve güvenlik katılımı arasındaki korelasyonların ise daha güçlü olduğu
saptanmıştır. Clarke beklediği üzere güvenlik iklimi ile güvenlik katılımı arasındaki korelasyonu,
güvenlik uyumuna göre yüksek oranda bulmuştur. Bu veriye göre, güvenlik iklimi personellerin

52
güvenliğe yönelik bağlılığı ve merakının arttırılmasında önemli bir rol taşımaktadır. Bu sebeple
bağlılık esaslı yönetim uygulamaları, güvenlik iyileştirilmelerinde yönlendirici bir rol oynamaktadır.

Literatürde fazla sayıda güvenlik iklimi ve güvenlik performansı arasındaki bağı araştıran çalışma
bulunmaktadır. Bu araştırmaların verilerine göre güvenlik iklimi ile güvenlik performansı arasında
pozitif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir.

53
19. GÜVENLİK İKLİMİ İLE İLGİLİ TÜRKİYE’DE YAPILMIŞ ÇALIŞMALAR

Kılıçaslan (2019) , “Türkiye’de Havacılık ve Uzay Endüstrisinde Örgütsel Vatandaşlık Davranışları ve


Güvenlik İklimi İlişkisi” çalışmasında havacılık ve uzay şirketinde çalışan 400 personele ulaşmıştır.
Araştırma sonucunda havacılık ve uzay endüstrisinde yer alan şirkette örgütsel vatandaşlık
davranışları ve güvenlik iklimi arasında ilişki olduğu tespit edilmiştir.

Karadal, Merdan ve Abubakar (2019), güvenlik iklimi ve güvenlik kültürünün işyeri yaralanmalarına
etkisinde güvenlik davranışlarının aracılık rolünü tespit etmek amacıyla, Kırşehir ve Kırıkkalede yer
alan döküm sektöründe çalışan 309 kişiye ulaşmıştır. Araştırma verilerine göre güvenlik iklimi ve
güvenlik kültürünün işyeri yaralanmaları üzerinde etkisinde güvenlik davranışlarının aracılık etkisi
olduğu görülmüştür.

Karakılıç ve Barın (2019), yönetim kültürünün güvenlik iklimi üzerine etkilerini incelemek üzere
Afyonkarahisar’da bulunan bir mermer sektöründe çalışan 203 kişiye ulaşmıştır. Çalışmada Türen vd.
(2014)’nin Türkçe’ye uyarladığı 14 ifadeden oluşan güvenlik iklimi ölçeği kullanılmıştır. Elde edilen
verilerine göre işletmelerin yönetim kültürlerinin güvenlik iklimi üzerinde etkili olduğu tespit
edilmiştir.

Uğur, Yavuz, Mumcu ve Aydoğan (2020), işyerlerindeki güvenlik ikliminin KKD kullanımı
üzerindeki etkisini açıklamak için, bir OSGB nin hizmet verdiği firmalarda çalışan 104 personele
ulaşılmıştır. Çalışmada Türen vd. (2014)’nin Türkçe’ye uyarladığı 14 ifadeden oluşan güvenlik iklimi
ölçeği kullanılmıştır. Elde edilen verilere göre çalışanların algıladığı güvenlik ikliminin, KKD
kullanım durumlarını etkilediği sonucuna varılmıştır.

Ilkım (2017), güvenlik iklimi ve iş tatmini ilişkisinde birey-örgüt uyumunun aracı rolünü araştırmak
için tekstil alanında çalışan 543 kişiye ulaşmıştır. Güvenlik iklimi algısını test etmek için Williamson
ve arkadaşları (1997) tarafından hazırlanan beş maddelik ölçek kullanılarak inceleme yapılmıştır.
Araştırma sonuçlarına göre güvenlik ikliminin iş tatmini ve birey-örgüt uyumu üzerinde pozitif bir etki
gösterdiği saptanmıştır. Diğer bulguya göre ise birey-örgüt uyumunun da iş tatmini üzerinde pozitif bir
etkisi olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra güvenlik ikliminin iş tatmini üzerine olan etkisinde
birey-örgüt uyumunun aracı rolü olduğu bilgisine ulaşılmıştır. İnceleme sonuçlarına göre elde edilen
bir diğer veri ise güvenlik iklimi, birey-örgüt uyumu ve iş tatmini algılarının demografik özelliklere
göre farklılık göstermesidir.

Erhan (2016), çalışmasında İSG mevzuatının işyerlerinde güvenlik iklimini nasıl etkilediğini
açıklamaya çalışmıştır. Çalışma, uluslararası hava, kara taşımacılığı yapan ve tır römorku üreten bir
lojistik şirketinde yapılmıştır. 105 adet çalışan tarafından anket formu doldurulmuştur. Çalışmada elde
edilen verilere göre; Yeni İSG Kanunu, işverene ve çalışana getirdiği hak ve yükümlülüklerin,
güvenlik ikliminin, yönetimin güvenlik konusundaki tutumu, çalışan eğitimi, algılanan risk seviyesi ile

54
güvenlik uzmanları ve iş sağlığı ve güvenliği kurulları uygulamaları boyutlarında olumlu yönde
değiştirdiği tespitine varılmıştır.

Koç (2016), çalışmasında kamu ve özel alanda inşaat sektöründe faaliyet gösteren orta ölçekli
şirketlerde çalışanların güvenlik iklimi algılarını tespit etmek amacıyla 183 personele ulaşmıştır.
İnceleme verilerine göre personellerin örgütsel güvenlik iklimiyle ilgili algılarının orta düzeyde
olduğu saptanmıştır. Ayrıca, çalışmaya katılan personellerin İSG ye yönelik tutumlarının düzeyi,
güvenlik iklimi ile ilgili diğer boyutlar arasında en yüksek düzeydedir. Diğer yandan araştırma
çalışmaya katılan personellerin örgütsel güvenlik iklimi ile ilgili algıları personellerin cinsiyetleri ve
terfilerine göre farklılık göstermekte iken, personellerin örgütsel güvenlik iklimi ile ilgili algıları
eğitim seviyelerine göre farklılık göstermemektedir. Personellerin şirketteki güvenlik iklimi ile ilgili
algıları kamu sektörü için veya özel sektörde çalışma durumlarına göre farklılığı ile ilgili saptamalar
da araştırmanın bir diğer bulgusudur.

Aydın, Tiryaki, Üçüncü ve Yıldırım (2015), orman ürünleri sanayinde işyeri güvenlik iklimi algısını
ölçmek için Trabzon’da yer alan 26 farklı işyerinde çalışan 134 kişiye ulaşmıştır. Elde edilen
verilerine göre, anket alt gruplarına verilen cevapların yaş, eğitim durumu, ücret, pozisyon ve çalışma
süresine göre farklılık gösterdiği, cinsiyet ve medeni duruma göre ise farklılık göstermediği tespit
edilmiştir.

Orman ürünleri endüstri firmalarında genel olarak işyeri güvenlik iklimi algısının yüksek olduğunu
fakat çalışma alanında güvenliğin 2.sırada tutulduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte işe yeni
başlayan çalışanlarda iş güvenliği bilgisinin yüksek olduğu önemli bir sonuca varılmıştır.

Ceyhun (2014) Türkiye’de bulunan 100 Türk kılavuz kaptanına yaptığı çalışmasında, iş-aile çatışması
ve güvenlik ikliminin yorgunluğa etkisini araştırmıştır. Çalışmada güvenlik iklimi ve yorgunluk
arasında olumsuz yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. İş-aile çatışması ve yorgunluk arasındaki ilişkide
ulaşılan sonuç ise ikisi arasında olumlu yönde anlamlı bir ilişki bulunduğu şeklindedir.

Sadullah ve Kanten (2009) Gelibolu – Çanakkale’de faaliyet gösteren özel sektöre ait 2 farklı
tersanenin personellerini içine alan araştırmalarında güvenlik iklimi ile güvenlik davranışları
arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Çalışma verilerine göre güvenlik ikliminin bazı alt boyutları ile
güvenlik davranışları arasında bir ilişki olduğu saptanmıştır.

Öztürk ve Bolcan (2019) çalışmasında, İstanbul’da sağlık, inşaat ve imalat sektörü gibi farklı tehlike
sınıflarına ait işletmelerde iş güvenliği iklimi algısının, çalışan memnuniyeti üzerine etkisini
araştırmıştır. 109 çalışan üzerinde yapılan araştırma sonucuna göre iş güvenliği iklimi ile çalışan
memnuniyet seviyesi arasında pozitif bir ilişki olduğu saptanmıştır.

55
Çakmak ve Tatlı (2017) çalışmasında, bir üniversite hastanesinde çalışan doktor ve hemşirelerden
oluşan sağlık personellerinin iş güvenliği önlemlerine uygun davranışları ve güvenlik iklimi algıları
arasındaki ilişkileri farklı değişkenler yönünden incelemiştir. Çalışma 192 personelin katılımıyla
gerçekleştirilmiştir. Yapılan analizler neticesinde, ankete katılanların mesleki tecrübeleri ile çalıştıkları
ortamda iş güvenliği önlemlerine uygun davranış gösterme ve güvenlik iklimini olumlu algılama
düzeyi birbirleri ile pozitif yönlü olarak ilişkili olduğu gözlemlenmiştir. İşyerinde daha önce yönetici
görevinde olanlar için tüm güvenlik iklimi faktörleri anlamlı düzeyde farklılık göstererek daha olumlu
seviyede olduğu saptanmıştır. Bunun yanı sıra uyumlu davranış gösterme eğilimi 2 grup açısından
anlamlı düzeyde farklılık göstermediği gözlemlenmiştir.

Alkış ve Taşpınar (2012), Konya’da faaliyet gösteren metal sanayi sektöründe istihdam edilen 120
çalışanın katılım sağlamasıyla yaptıkları çalışmada, çalışanların güvenlik iklimi ile İSG ile ilgili
algıları arasındaki ilişkiyi değerlendirmiş ve farklı demografik değişkenlere göre güvenlik iklimi
algılarındaki değişimi araştırmışlardır. İnceleme sonuçlarına göre personellerin güvenlik iklimi algıları
ile İSG ile ilgili algıları arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğu saptanmıştır.

Kılıç ve Acar (2019), İstanbul’da inşaat sektöründe yer alan çalışanların güvenlik iklimi algılarının
düzeyi ve demografik özellileri ve çalışma şekillerine göre farklarını tespit etmek amacıyla 79 beyaz
yakalı çalışanın katılımıyla araştırmasını gerçekleştirmiştir. İnceleme sonuçlarına göre inşaat
sektöründe çalışan personellerin güvenlik iklimi algılarının, çalıştıkları sektöre ve pozisyona göre
değişmekte olduğunu tespit etmişlerdir.

Ateş, Turgut ve Tokmak (2017) , İstanbul’da bir kimya şirketinde işyeri güvenlik iklimi ile iç
girişimcilik arasındaki anlamlı ve aynı yöndeki ilişkinin, psikolojik sermayeden kaynaklı bir etkiyle
değişiklik gösterip göstermeyeceğini incelemiştir. Çalışma 681 işgörenin katılımıyla
gerçekleştirilmiştir. Elde edilen verilere göre, işyeri güvenlik ikliminin “yönetim bakış açısı ve
kurallar” ile “çalışma arkadaşları ve güvenlik eğitimleri” boyutlarının iç girişimcilik boyutlarından
“bireysel ağları genişletme” ile her hangi bir anlamlı ilişkilerinin olmadığı saptanmıştır. Ayrıca,
korelasyon analizine dahil edilen bütün değişkenlerin birbirleri ile anlamlı ve aynı yönde ilişkilerinin
olduğu gözlemlenmiştir.

Hiyerarşik regresyon analizi sonucunda; işyeri güvenlik iklimi algılarının iç girişimcilik eğilimlerini
artırdığı ve aralarındaki bu ilişkide psikolojik sermayenin düzenleyici bir rol üstlendiği
gözlemlenmiştir.

Ören ve Er (2016) Kayseri’de mobilya imalat sektöründe çalışan 389 kişiye ulaşarak güvenlik
ikliminin güvenlik performansına etkisini incelemişlerdir. Çalışma sonucunda güvenlik ikliminin
güvenlik performansını pozitif yönde etkilediği tespit edilmiştir.

Şantaş *, Şantaş**, Özer ve Şahin (2017) Burdur’da bir kamu hastanesinde görev yapan hemşire ve
diğer sağlık çalışanlarının güvenlik iklimi algılarını ölçmek ve bu algılarının çeşitli sosyo-demografik

56
özelliklere göre farklılık gösterip göstermediğini ortaya koymak amacıyla 244 personelin katılımıyla
çalışmasını tamamlamıştır. Elde edilen verilere göre araştırmaya katılım sağlayan çalışanların
yönetimin bakış açısı ve kurallar boyutu ile çalışma arkadaşları ve güvenlik eğitimleri boyutuna ilişkin
algılarının orta seviyede olduğu ve sağlık personellerinin güvenlik iklimi algılarının her 2 alt boyut
için cinsiyet, sağlık alanında ve mevcut departmanda çalışma sürelerine göre istatistiksel olarak
anlamlı olduğu sonucuna varılmıştır.

Toplu (2018) örgüte güven, örgüt güvenlik iklimi, örgütsel özdeşleşme değişkenleri arasındaki
etkileşimi ortaya koymak amacıyla İstanbul’da bulunan 4 farklı sektörde çalışan 160 kişiye ulaşmıştır.
Araştırma sonucunda Örgüt Güvenlik İklimi, Örgütsel Özdeşleşme ve Örgüte Güven kavramları
arasında ilişki olduğu tespit edilmiştir.

Kaplan (2019) güvenlik iklimi ile iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları performansı arasındaki ilişkiyi
ortaya koymak amacıyla İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa’da eğitim alan 145 beden eğitimi ve spor
yüksekokulu öğrencisine ulaşmıştır. Çalışma sonucunda güvenlik iklimi ile iş sağlığı ve güvenliği
uygulama performansı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu, güvenlik ikliminin iş sağlığı ve
güvenliğini özellikle işbirliği bakımından pozitif yönde anlamlı düzeyde etkilediği ve güvenlik
ikliminin, iş sağlığı ve güvenliğini yönetsel önlemlerin alınması boyutunda yine pozitif yönde anlamlı
düzeyde etkilediği tespit edilmiştir.

Şen (2019) örgütlerde çalışanların psikolojik güvenlik algılarının, örgütsel öğrenme ve örgütsel
sosyalleşme düzeylerine olan etkisini incelemek; ayrıca bu ilişkilerde güvenlik ikliminin aracı rolünü
test etmek amacıyla Bursa’da bir otomotiv firmasının farklı departmanlarında bulunan toplam 178
(137 saha çalışanı, 41 ofis çalışanı) çalışana ulaşmıştır. Çalışmada psikolojik güvenlik algısının
örgütsel öğrenmeyi pozitif yönde etkilemesinin yanında elde edilen demografik bilgilerden yaş,
çalışan alt grubu ve eğitim seviyesinin örgütsel öğrenme düzeyine negatif yönde etkisi olduğu,
psikolojik güvenlik algısı ve güvenlik ikliminin örgütsel sosyalleşmeyi pozitif yönde etkilediği,
demografik özelliklere göre cinsiyet ve eğitim durumunun çalışanların örgütsel sosyalleşme düzeyi
üzerinde anlamlı bir etkisi bulunmazken direktörlüğün örgütsel sosyalleşme düzeyine pozitif yönde,
yaş ve çalışan alt grubunun ise negatif yönde etki ettiği tespit edilmiştir. Psikolojik güvenlik algısının
eşitliğe dahil edilmesiyle kontrol değişkenlerinden cinsiyet, yaş, eğitim durumu ve direktörlük
değişkenlerinin, örgütsel sosyalleşmeye etkisi bulunmamıştır.

Öte yandan çalışan alt grubunun pozitif yönde etkisi tespit edilmiştir. Son olarak güvenlik ikliminin
eşitliğe dahil edilmesiyle, kontrol değişkenlerinden eğitim durumu ve çalışan alt grubu değişkenlerinin
örgütsel sosyalleşmeyi negatif yönde, direktörlük değişkeninin ise pozitif yönde etkilediği
saptanmıştır.

Özkalay (2019) tarımsal işletmelerde iş güvenliği ölçeğini belirlemek için Çankırı’da faaliyet gösteren
farklı büyüklükteki tarımsal işletmelerde çalışan 130 (çalışan, yönetici, işletme sahibi) kişiye

57
ulaşmıştır. Çalışmada Türen vd. (2014)’nin geliştirdiği güvenlik iklimi ölçeği kullanılmıştır. Çalışma
sonucunda katılımcıların güvenlik iklimi algılarının eğitim durumu, çalışma şekli, iş sağlığı ve
güvenliği eğitimi alıp almadığı durumuna göre farklılık gösterdiği, işletme büyüklüğü, yaş ve cinsiyet
durumlarına göre farklılık göstermediği tespit edilmiştir.

Avcı (2014) çalışanların İSG tutumlarının güvenlik iklimi ve planlı davranış kuramı çerçevesinde
incelemek amacıyla Ankara’da faaliyet gösteren dört ve beş yıldızlı otellerin yiyecek-içecek
birimlerinde çalışan 384 kişiye ulaşmıştır. Elde edilen verilere göre güvenlik davranışı üzerinde en
yüksek etki gösteren değişkenler sırasıyla iş arkadaşlarının güvenliğe yönelik kuralları, güvenlik
davranışına yönelik algılanan kontrol ve güvenlik iklimi olarak bulgulanmışken, araştırma
modelindeki bütün değişkenlerin güvenlik davranışı üzerinde dolaylı etkide bulunduğu saptanmıştır.
Aynı zamanda işgörenlerin işyerinde çalışma sürelerine göre gösterdikleri İSG davranışında anlamlı
bir farklılık olduğu ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak çalışmada, konaklama örgütlerinin yiyecek-içecek
departmanlarında çalışan çalışanların iş sağlığı ve güvenliği davranışlarını öngörmede güvenlik iklimi
ve planlı davranış kuramının rolü olduğu tespit edilmiştir.

Altınel (2009) gemi inşa alanındaki personellerin ve yöneticilerin, firma güvenlik iklimini ve iş ile
ilgili personel davranışlarından örgütsel bağlılığı ve iş memnuniyetini algılamaları arasındaki ilişkiyi
göstermek, endüstriyel kazaların örgütsel ve yönetimsel doğasını araştırmak amacıyla İstanbul ve
Kocaeli’nde bulunan beş tersanede istihdam edilen 249 çalışan ve yöneticiye ulaşmıştır. Araştırma
bulguları, çalışanlar ve yöneticiler arasında, güvenlik ikliminin, örgütsel bağlılığın ve iş
memnuniyetinin algılanması arasında, bütün olarak, bir fark olmadığını göstermektedir. Bunun yanı
sıra, güvenlik iklimininin, örgütsel bağlılığın ve iş memnuniyetinin boyutları incelendiğinde, elde
edilen bulgular bazı farklılıkların olduğunu göstermektedir. Çalışanlar, verilen görevin güvensiz
olduğunu duyumsadığında, çalışmayı istememe yönünden, kendilerini yöneticilerden daha özgür
hissediyorlar ve yaralanma ihtimalini, yöneticilere göre, daha az buluyorlar (güvenlik iklimi);
çalışanlar, organizasyonun geleceğini yöneticilerden daha az önemsiyorlar (örgütsel bağlılık); ve
çalışanlar, işle ilgili fikirlerinin müdürleri tarafından, yöneticilerin kendi müdürleri hakkında
düşündüğü kadar, dikkate alındığını düşünmüyorlar (iş memnuniyeti). Ayrıca, güvenlik iklimi,
örgütsel bağlılık ve iş memnuniyeti arasında pozitif bir korelasyon olduğu ve güvenlik ikliminin bazı
öğeleri, örgütsel bağlılığı ve iş memnuniyetini büyük oranda açıkladığı gözlemlenmiştir.

Aydın (2018) bir kamu hastanesinde hemşirelerin güvenlik iklimi algısını ölçmek amacıyla
İstanbul’da bir kamu hastanesinde çalışan 251 hemşireye ulaşmıştır. Analizler sonucunda güvenlik
iklimi algısında sadece cinsiyet değişkenine göre yapılan karşılaştırmalarda anlamlı bir fark olduğu
tespit edilmiştir. Yaş, gelir düzeyi, eğitim seviyesi, mesleki ve kurumsal deneyim süreleri gibi diğer

58
faktörlere göre yapılan karşılaştırmalarda ise istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Ayrıca
çalışmada iş sağlığı ve güvenliği başlığında alınan eğitim süresinin artması ile güvenlik iklimi
algısının pozitif yönde değiştiği belirlenmiştir. Yapılan araştırma sonucunda iş sağlığı ve güvenliği
uygulamalarının çalışma alanına yeterli düzeyde yansımadığı saptanmıştır.

Yavuzel (2019) örgüt güvenlik iklimi ile çalışanların işten ayrılma niyeti ilişkisini tespit etmek
amacıyla Bursa’da hizmet veren bir kamu üniversitesinde çalışan 366 personele ulaşmıştır. Ayrıca alt
amaç olarak, çalışanların demografik değişkenlerinin güvenlik iklimi ve işten ayrılma niyeti
algılarında istatistiksel olarak var olabilecek anlamlı farklılıklar tespit edilmek istenmiştir. Elde edilen
veriler sonucunda güvenlik ikliminin hem yönetimin bakış açısı ve kurallar faktörü hem de iş
arkadaşları ve güvenlik eğitimleri faktörü ile katılımcıların işten ayrılma düşüncesi arasında bir
ilişkinin bulunduğu gözlenmiştir. Her iki faktör ile işten ayrılma düşüncesi arasındaki ilişkinin negatif
yönlü olarak gerçekleştiği tespit edilmiştir.

Ayrıca, alt amaçlara yönelik yapılan analizde çalışan özelliklerinden medeni hal ve eğitim durumu
demografik değişkenlerinin yönetimin bakış açısı ve kurallar faktörü algılarında istatistiksel olarak
anlamlı farklılıkların bulunduğu gözlenmiştir. Bekâr katılımcıların evli olanlara göre; lise mezunu
katılımcıların ise diğer mezuniyet gruplarına göre yönetimin bakış açısı ve kurallar algılarının daha
olumlu oldukları gözlenmiştir. Ayrıca, katılımcıların herhangi bir demografik değişkenlerinin iş
arkadaşları ve güvenlik eğitimleri faktörü algıları ve işten ayrılma niyeti algıları yönünden istatistiksel
olarak anlamlı farklılıklar göstermedikleri tespit edilmiştir.

Serin (2016) işyeri güvenlik iklimi, güvensiz davranışların nedenleri, özellikle anlaşılan stres düzeyi,
kontrol noktası, risk algısı ve grup kaynak yönetimi eğitiminin davranışsal göstergeleri ve pilotların
güvensiz davranışları arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla 155 hava yolu pilotuna ulaşmıştır. Elde
edilen verilere göre sivil havacılık ve askeri havacılık mezunu pilotlar arasında yapılan incelemelerde
sivil havacılık mezunu pilotların askeri havacılık mezunu pilotlara göre daha fazla uygun olmayan
yöntem hatalarını raporladıkları ve görerek uçuş koşulları ile ilgili riskleri askeri havacılık mezunu
pilotlara göre daha yüksek düzeyde anladıkları gözlemlenmiştir. Bir diğer bulgu ise hissedilen stresin
yüksek oranda olması ve yükseklik ve yakıt riskinin yüksek olarak algılanması yüksek algısal ve
yargısal hatalar ile ilgili olduğu tespit edilmiştir. Ancak, görerek uçuş kuralları riskinde ve
yönetmeliklerin özelleştirilmesi etkenlerinde yüksek olan pilotların daha az algısal ve yargısal hata
raporladıkları gözlemlenmiştir. Yetenek tabanlı hatalar ise sadece işyeri güvenlik iklimi tarafından
tahmin edilmiştir. Anlaşılacağı üzere, işyeri güvenlik iklimini olumlu algılayan pilotlar daha az
yetenek tabanlı hata raporlamışlardır. Genel hatalarının da yönetmeliklerin özelleştirilmesi ve işyeri
güvenlik iklimi ile pozitif olarak ilişkili olduğu tespit edilmiştir.

59
Ayrıca uygun olmayan yöntem ihlallerinin anlaşılan stres ve içsellikle pozitif, yönetmeliklerin
içselleştirilmesi ve işyeri güvenlik ilkimi ile negatif yönde ilişki olduğu saptanmıştır. İşyerindeki
pozitif güvenlik iklimi algısı personeller arasındaki iletişimin oluşturulmasına da etki göstermektedir.

Aydın (2019) işyerindeki güvenlik iklimi algısının psikososyal risk faktörleri algısı üzerindeki etkisini
açıklamak için Adana Büyükşehir Belediyesinde görevli 310 özel güvenlik personelinin katılımıyla
çalışmasını tamamlamıştır. Araştırma sonucunda işyerindeki güvenlik iklimi algısının psikososyal risk
faktörleri algısı üzerinde etkili olduğu ve aralarında negatif yönlü ve anlamlı bir ilişki olduğu
saptanmıştır. Ayrıca güvenlik iklimi algısının, cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim durumu, mesleki
tecrübe ve işyeri tecrübesi demografik değişkenleri ile değerlendirilmesinde ise anlamlı farklılık
bulunamamıştır. İş görenlerin psikososyal risk faktörleri algısının yaş ve mesleki tecrübe değişkenleri
açısından anlamlı farklılık gösterdiği belirlenmiştir.

Er (2016) güvenlik iklimi, güvenlik performansı, iş tatmini ve örgütsel bağlılık arasındaki ilişkileri
saptamak ve bu ilişkilerde güvenlik performansının aracı rol alıp almadığını tespit amacıyla
Kayseri’de faaliyet gösteren 7 farklı mobilya imalat sektöründe çalışan 389 katılımcıya ulaşmıştır.
Araştırma bulgularına göre güvenlik ikliminin güvenlik performansını, iş tatmini ve örgütsel bağlılığı
artırdığı saptanmıştır. Ayrıca güvenlik performansının iş tatmini ve örgütsel bağlılığı artırdığı ve
örgütsel bağlılığın iş tatminini artırdığı saptanmıştır. Bununla birlikte güvenlik iklimi-iş tatmini ve
güvenlik iklimi- örgütsel bağlılık ilişkilerinde güvenlik performansı kısmi aracı rol oynamıştır.

Eroğlu (2018) işyerlerinde güvenlik iklimi ve iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları arasındaki ilişkiyi
ortaya koymak amacıyla İzmir’de faaliyet gösteren bir kompresör üretim firmasında çalışan mavi
yakalı 203 kişiye anket uygulanmıştır. Çalışma sonucunda güvenlik iklimi ölçeğinin “çalışma
arkadaşları ve güvenlik eğitimleri “alanı puanının diğer alanlara göre daha düşük olduğu, İSG
faaliyetleri performans ölçeğinde ise “İSG ile ilgili yönetim ve personeller arasında işbirliği ve
iletişim” alanı puanının diğer alanlara göre daha düşük olduğu saptanmıştır. Güvenlik iklimi ölçeği ile
İSG uygulamaları performans ölçeği arasında sadece İSG ile ilgili yönetim ve çalışanlar arasında
işbirliği ve iletişim ile yönetimin bakış açısı arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir.
Bir diğer bulgu ise araştırma yapılan iş yerlerinde çalışma koşularının değerlendirilmesinde güvenlik
iklimi açısından ve İSG faaliyetleri performansı yönünden yeterli düzeyde olmamasıdır. Özellikle
yetersiz İSG eğitimleri ve yönetimin personellerin fikir ve düşüncelerine önem vermemesi gibi
sorunlar daha fazla bulunmaktadır.

Babacan ve Öztürk (2012) hastanede görevli sağlık çalışanına (N=1026) İSG sağlanma durumunu,
İSG için yapılan hizmetleri hakkında olan düşüncelerini ve İSG uygulanmadığında karşılaşılabilecek
sağlık problemlerini tespit etmek gayesiyle kırk beş madde ve yedi alt etkenden meydana gelen İSG
ölçeği oluşturmuşlardır. Bu gaye yönünde gerçekleştirdikleri çalışmanın verilerine göre oluşturulan

60
ölçeğin, İSG’nin değerlendirilmesinde yararlanılabilecek geçerli ve güvenilir bir araç olduğu elde
edilmiştir.

Türen ve diğerleri (2014) yapmış oldukları araştırmada Choudhry ve diğerleri (2009) tarafından
oluşturulan güvenlik iklimi ölçeğini kısmen kullanmışlardır. Türkçe diline çevirisi yapılan ölçek sağlık
(N=203) ve elektronik (N=242) alanında çalışan personeller üzerinde kullanılmış ve; her 2 örneklem
kümesi için, alt boyutlara ait güvenilirlik katsayıları birbirine çok yakın oranlarda saptanmıştır.
Araştırmada 2 farklı örneklem kümesi için gözlemlenen iç tutarlılık oranları incelendiğinde, ölçeğin iç
tutarlılığının da sağladığı kabul edilebilir.Bununla birlikte Türkiye’de uygulanabilecek bir güvenlik
iklimi ölçeği geliştirilmiştir.

Gül (2015) araştırmasında sağlık personellerinin, sağlık ve güvenlik ile ilgili problemlerinin en aza
indirilebilmesinin, örgüt güvenlik iklimi algısının iyileştirilmesiyle sağlanabileceğinden yola çıkarak,
araştırma sınırları içerisindeki personellerin, örgüt güvenlik iklimi algıları ve örgüt güvenlik iklimi
faaliyetleri ile personellerin güvenliği arasında bir ilişki var olup olmadığını tespit etmeyi
amaçlamaktadır. Çalışma Ankara Hacettepe Üniversitesi Erişkin Hastanesinde çalışan iki yüz yirmi
sağlık personelinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Yapılan analizler sonucunda İSG iklimi kültürü
etkenlerinden en az biri ile yaş, cinsiyet, eğitim, görev, çalışma süresi, çalışılan departman ve iş kazası
öyküsünün ilişkili olduğu gözlemlenmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre İSG
ikliminin her bir alt kategorisinin bir diğerini orta oranda pozitif ve anlamlı yönde etki ettiği tespit
edilmiştir. Ayrıca en yüksek korelasyonlar, yönetimin bağlılığı ile güvenlik önceliği ve yönetimin
bağlılığı ile güvenlik iletişimi arasında ve güvenlik eğitimi ile güvenlik katılımı burada dikkat çeken
en önemli değişkenlerdir.

Yardan ve arkadaşları da (2013), 2 ayrı devlet hastanesinde acil yoğun bakım ünitesi, ameliyathane ve
serviste görev alan hemşirelerin iş güvenliği algı seviyelerini incelemek için otuz iki sorudan
hazırlanan bir anket kullanmışlardır. İncelemeye göre, hemşirelerin iş güvenliği algılarının yaşa,
cinsiyete, hizmet içi eğitimlere, medeni duruma, çalışma şekillerine, eğitim durumlarına, daha önce iş
kazası yaşayıp yaşamadıklarına, çalıştıkları departmana göre farklılık olmadığı fakat, iş güvenliği
algılarının sadece mesleki kıdem süresine göre farklılık olduğunu saptamışlardır.

61
SONUÇLAR VE ÖNERİLER (ARAŞTIRMANIN NİTELİĞİNE BAĞLI OLARAK, BAZEN
SADECE SONUÇLAR VE ÖNERİLER VERİLEBİLİR. BULGULAR İÇİN AYRI BİR
BAŞLIK AÇILMAZ.)

Günümüzde İSG ile ilgili çalışmalar ilerlemiş olsa da iş kazası oranlarındaki artışın alınan tedbirlerin
yeterli olmadığını ortaya koymaktadır. Alınan hukuki ve teknik tedbirlerin yanı sıra yönetimin desteği,
çalışanların bilinçlendirilmesi, farkındalık oluşturulması ve güvenlik denetimleri son derece önemlidir.
Bu nedenle iş sağlığı ve güvenliğinin uygulanması, kontrol edilmesi ve iyileştirme faaliyetleri
sağlanmalıdır. İş sağlığı ve güvenliği algısının ölçümünde güvenlik iklimi verileri önemli role sahiptir.

İşyerindeki güvenlik ikliminin istenilen seviyeye yükseltilebilmesi için, çalışanların konunun


öneminden haberdar edilmesi, gerekli dinamiklerin harekete geçirilmesi ve olumlu bir imaj
oluşturulması gerekmektedir. Güvenlik ikliminin seviyesini arttırmanın yollarından biri, örgüt
üyelerini kuruluşun iyi bir vatandaşı yapmaktır.

Güvenliğin sağlanması noktasında güvenlik iklimi ve güvenlik kültürü son derece önemlidir.
Güvenliğin sağlanamaması durumunda iş kazaları meydana gelecek ve işletmelerde maddi ve manevi
kayıplar oluşacaktır. Bu bağlamda iş kazalarını en aza indirmek ya da ortadan kaldırmak için insan
odaklı yaklaşımlar benimsemek, güvenlik iklimi algısını oluşturmak ve işletmeye güvenlik iklimini
tesis etmek gerekmektedir. Bu konuda işverene, yöneticilere ve çalışanlara büyük sorumluluklar
düşmektedir.

Yapılan çalışmalarda iş sağlığı ve güvenliğinin en önemli faktörlerinden birisinin de güvenlik iklimi


olduğu vurgulanmaktadır. Literatüre kazandırılan güvenlik iklimi ölçekleri kullanılarak birden fazla
işletme ve farklı sektörlerde yapılan araştırmalar sonucunda güvenlik iklimi algısının değişmesinde
genellikle çalışanın demografik özellikleri, çalışma koşulları, performans, yönetim, örgüt kültürü, iş
çevresi, İSG eğitimleri, iletişim ve işyeri ve örgüt güveninin etkili olduğu saptanmıştır. Geliştirilen
ölçeklerin geçerli ve güvenli olduğunu tespit etmek için birden fazla işletme ve farklı sektörlerde
uygulanması gerekmektedir.

Bu bilgiler ışığında güvenlik iklimi ile ilgili işveren ve çalışanların farkındalıklarının güçlendirilmesi
ve konu ile ilgili kişisel görüşleri değerlendirilerek eğitimlerin ve gerekli düzenlemelerin
oluşturulması iş kazalarının önlenmesinde etkili olacaktır. Ayrıca iş güvenliği öncelikli politikaların
geliştirilmesi, oluşabilecek tehlike ve risklerle nasıl mücadele edilebileceği konusunda bilgilendirme,
işle ilgili yeterli bilgi sağlanması, sosyal faaliyetlerin düzenlenmesi, ödül-teşvik sistemlerinin
yaygınlaştırılması, iş yeri tehlike sınıfına uygun yeterli önlemlerin alınması, iş güvenliğine öncelik
veren yönetim modelinin oluşturulması, teknolojik gelişmelere uygun düzenlemeler yapılması, kişisel
koruyucu donanımların doğru kullanımı hakkında bilgilendirme ve eğitim yapılması, proaktif
yaklaşımların benimsenmesi ve denetimlerin devlet tarafından yapılması da güvenlik ikliminin
oluşturulması ve iş kazalarının önlenmesinde etkili olacaktır.

62
Son olarak güvenlik iklimi henüz gelişmekte olan bir kavramdır ve bu alanda daha fazla çalışmaya
ihtiyaç duyulmaktadır.

63
KAYNAKÇA (KAYNAKÇA YA ALFEBETİK SIRAYA GÖRE, YA BAHSEDİLİŞ SIRASINA
GÖRE VEYA NUMARALANDIRILARAK VERİLİR)

1. Alkış, H., Taşpınar, Y. 2012: İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğinde Yeni Yaklaşımlar, Demir Çelik Sektörü
Çalışanlarının İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Algısı: Konya Örneği, IISS12 Uluslararası Demir Çelik
Sempozyumu Bildirileri, 2-4 Nisan 2012, Karabük, ss. 1990-1196.

2. Ateş, M.F., Turgut, H., Tokmak, İ. 2017: İşyeri Güvenlik İkliminin İç Girişimcilik Üzerine Etkisinde
Psikolojik Sermayenin Düzenleyici Rolü, Uluslararası İktisadi ve İdari İncelemeler Dergisi, Vol. 16,
pp. 665-680.
3. Avcı, C., (2014). İşgörenlerin İş Sağlığı ve Güvenliği Davranışlarının Güvenlik İklimi ve Planlı
Davranış Kuramı Kapsamında İncelenmesi: Konaklama İşletmelerinin Yiyecek-İçecek
Departmanlarında Bir Uygulama. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Ankara, 112 s.
4. Aydın, S., (2018). Bir Kamu Hastanesinde Çalışan Hemşirelerde Güvenlik İklimi Algısının
Belirlenmesi. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 70 s.
5. Aydın, A., Tiryaki, S., Üçüncü, K., Yıldırım, İ. 2015: Orman Ürünleri Sanayinde İşyeri Güvenlik
İklimi Algısı, Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik Bilimleri ve Tasarım Dergisi, Vol 3(3), pp.
205-212.
6. Bergheim, K., B. Nielsen, K. Mearns, vd., ‘‘The Relationship Between Psychological Capital, Job
Satisfaction, and Safety Perceptions in the Maritime Industry’’, Safety Science, 2015/74, ss. 27-36.
7. Ceyhun, G.Ç. (2014). Güvenlik İklimi ve İş-Aile Çatışmasının Yorgunluğa Etkileri: Türk Kılavuz
Kaptanlar Üzerine Bir Araştırma‖, Journal of Business Research Turk, 6(2): 91-105.
8. Çakmak, A.F., Tatlı, M., 2017: Sağlık Çalışanlarının Güvenlik İklimi Algıları ve Güvenlik
Tedbirlerine Uyma Davranışlarının İncelenmesi, Karaelmas İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi, Vol. 1,
No. 1, pp. 46-57.
9. ÇASGEM, 2017. Türkiye’de İş Sağlığı Ve Güvenliği Araştırma Raporu, Ankara.
10. Dönmez, B. (2015). Türkiye ve Dünya’da İş Sağlığı ve Güvenliği. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Aydın
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 71 s.
11. Dursun, S. (2011), Güvenlik Kültürünün Güvenlik Performansı Üzerine Etkisine Yönelik Bir
Uygulama, Doktora Tezi, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa, s. 182.
12. Dursun, S., (2012), İş Güvenliği Kültürü, Kavram, Modeller, Uygulama, Beta Yayınları, İstanbul.
13. Eroğlu, U., (2018). Güvenlik İklimi İle İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulamaları Performansı Arasındaki
İlişki. Yüksek Lisans Tezi, İzmir Ekonomi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İzmir, 83 s.
14. Erhan, Z.E., (2014). Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun İşletmelerde Güvenlik İklimine Etkisi ve
Alan Araştırması. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 142 s.

64
15. Gyekye, Seth A. ve Salminen, S. (2009), “Educational Status and Organizational Safety Climate: Does
Educational Attainment Influence Workers’ Perceptions of Workplace Safety?”, Safety Science, 47,
20–28.
16. Gök Uğur, H., Yılmaz Yavuz, A., Mumcu, Numan., Aydoğan, N. (2020), İşyerlerinde Güvenlik İklimi
Kişisel Koruyucu Donanım Kullanımını Etkiler mi?, MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt:9,
Sayı 1. s.168-177.
17. ILO, (2015).
18. Ilkım Şimşek, N., (2017). Güvenlik İklimi ve İş Tatmini İlişkisinde Birey-Örgüt Uyumunun Aracı
Rolü: Tekstil Sektöründe Bir Araştırma. Doktora Tezi, İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Malatya, 165 s.
19. Kaplan, O., (2019). Güvenlik İklimi ile İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulamaları Performansı Arasındaki
İlişki: Beden Eğitimi Bölümü Öğrencileri Üzerinde Uygulama, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Esenyurt
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 73 s.
20. Karadal, M., Merdan, E., Abubakar, M. 2019: Güvenlik İklimi ve Güvenlik Kültürünün İşyeri
Yaralanmaları Üzerine Etkisinde Güvenlik Davranışlarının Aracılık Rolü: Döküm Sanayinde Bir
Araştırma, Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Vol. 7(6), pp. 341-351.
21. Karadal, M., Merdan, E., 2017: İşyeri Yaralanmaları Üzerinde Güvenlik İklimi ve Güvenlik
Kültürünün Rolü, Uluslararası Yönetim İktisat ve İşletme Dergisi, ICMEB17 Özel Sayısı, pp. 912-
919.
22. Koç, M.B., (2016). İnşaat Sektöründe Çalışanların Güvenlik İklimi ile İlgili Algıları. Yüksek Lisans
Tezi, Çankaya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 75 s.
23. Kılıç, S., Acar, P., 2019: Güvenlik İklimi Algısının Demografik Faktörlere Göre Alan Kuramı
Bağlamında İncelenmesi: İnşaat Sektöründe Bir Uygulama, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, Vol.
18, No. 71, pp. 1066-1088.
24. Kılıçaslan M.D.(2019). Türkiye’de Havacılık ve Uzay Endüstrisinde Örgütsel Vatandaşlık
Davranışları ve Güvenlik İklimini İlişkisi, Yüksek Lisans Tezi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
25. Sadullah, Ö., Kanten, S. (2009), “A Research on the Effect of Organizational Safety Climate upon the
Safe Behaviors”, Ege Akademik Bakış, 9(3), 923– 932.
26. Şantaş, F., Şantaş, G., Özer, Ö., Şahin Say, D. 2017: Sağlık Çalışanlarının Güvenlik İklimi Algılarının
Belirlenmesine İlişkin Bir Kamu Hastanesinde Araştırma, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, pp. 297-307.
27. Şen, D., (2019). Psikolojik Güvenlik Algısının Örgütsel Sosyalleşme ve Örgütsel Öğrenme Sürecine
Etkisinde Güvenlik İkliminin Rolü, Yüksek Lisans Tezi, Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Bursa, 92 s.
28. Ören, K., Er, M. 2016: Güvenlik İkliminin Güvenlik Performansına Etkisi, HAK-İŞ Uluslar arası
Emek ve Toplum Dergisi, Vol. 5, No. 13, pp. 48-66.

65
29. Özkalay, E., (2019). Çankırı’da Tarımsal İşletmelerde İş Güvenlik İklimi Ölçeğinin Belirlenmesi,
Yüksek Lisans Tezi, Çankırı Karatekin Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Çankırı, 64 s.
30. Öztürk, İ., Bolcan, A.E., 2019: İş Güvenliği İkliminin İşgören Memnuniyetine Etkisi: İstanbul’da
Farklı Tehlike Grubuna Ait İşletmeler Arasında Bir Araştırma, Uluslararası İktisadi ve İdari
İncelemeler Dergisi, pp. 17-32.
31. Toplu, F., (2018), Örgüt Güvenlik İkliminin Örgütsel Özdeşleşmeye Etkisinin Örgüte Güven
Bağlamında Araştırılması ve Bir Uygulama, Yüksek lisans tezi, İstanbul Arel Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 82 s.
32. Türen, U., Gökmen, Y., Tokmak, İ. ve Bekmezci, M. (2014). Güvenlik İklimi Ölçeği’nin Geçerliliği
ve Güvenilirlik Çalışması, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi,
Vol. 19, No. 4, pp. 171-190.
33. Varonen, U., Mattila, M. (2000). “The Safety Climate and İts Relationship to Safety Practices, Safety
of The Work Environment and Occupational Accidents in Eight Wood-Processing Companies”,
Accident Analysis and Prevention, 32, 761–769.
34. Yörük Karakılıç, N., Barın, N.Emine. (2019). Yönetim Kültürünün Güvenlik İklimi Üzerine Etkileri:
Afyon Mermer Sektöründe Bir Uygulama, İş’te Davranış Dergisi (2019), Vol 4(2), s. 88-97.
35. Yüksekbilgili, Ö. 2017: Özel Sağlık İşletmeleri Çalışanlarının Örgüt İklimi Algılarının Demografik
Özelliklerine Göre İncelenmesi, İktisadi ve İdari Sosyal Araştırmalar Dergisi, Vol. 2(2), pp. 45-60.
36. Zohar, Dov (1980), “Safety Climate in Industrial Organizations: Theoretical and Applied
Implications”, Journal of Applied Psychology, 65(1), 96-102.
37. Williamson, A.M.; Feyer, A.M.; Cairns, D. ve Biancotti, D. (1997), “The Development of A Measure
of Safety Climate: The Role of Safety Perceptions and Attitudes”, Safety Science, 25, 15–27.

66

You might also like