Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 6

??????

I. Constantinus
Konstantinopolis’in
Kuruluşu
Prof. Dr. T. Engin AKYÜREK
İstanbul Üniversitesi

MÖ 7. yüzyılda Sarayburnu’da birYunan kolo-


ni yerleşmesi olarak kurulan Byzantion ken-
ti, MÖ 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu’na
bağlanmıştır. Ancak bu küçük Roma ken-
tinin kaderi 330 yılında Roma İmparatoru
I. Constantinus (324-337) tarafından impa-
ratorluğun yeni başkenti olarak seçildiğin-
de bütünüyle değişti; kurucusunun adıyla
Konstantinopolis olarak anılan kent, Geç
Antik dünyanın merkezi haline geldi.

K
onstantinopolis, doğal bir gelişim sürecinin sonu-
cunda değil, bilinçli bir tercih ve irade ile kurulmuş
olan bir başkenttir. MÖ 7. yüzyılda Sarayburnu’da
bir Yunan koloni yerleşmesi olarak kurulan Byzantion kenti,
MÖ 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu’na bağlanmıştır. Ancak
bu küçük Roma kentinin kaderi 330 yılında Roma İmparato-
ru I. Constantinus (324-337) tarafından imparatorluğun yeni
başkenti olarak seçildiğinde bütünüyle değişti; kurucusunun
adıyla Konstantinopolis olarak anılan kent, Geç Antik dün-
yanın merkezi haline geldi. Bu olay, bugün bir dünya mega-
polisi olan İstanbul kentinin tarihindeki dönüm noktasıdır.
Bu tarihten sonra modern tarihçiler tarafından Bizans diye
adlandırılacak olan Roma İmparatorluğu’na 1123 yıl boyun-
ca başkentlik yapmış olan kent, 1453 yılından 1923 yılına
kadar 470 yıl boyunca da Osmanlı İmparatorluğu’na baş-
kentlik yapmıştır. Boğaz’ın girişindeki bu küçük Roma kenti
Akdeniz’in bu iki büyük imparatorluğuna başkentlik yapmış
olmasaydı, süreç içinde gelişerek bugünün önemli dünya
kentlerinden biri haline gelemeyecekti.

76 Aktüel Arkeoloji Aktüel Arkeoloji 77


??????

18 Eylül 324 tarihinde Licinius’u Byzantion’un karşı kıyısındaki Khrysopolis’te


(Üsküdar) ağır bir yenilgiye uğratan Constantinus, artık bütün Akdeniz çevresini
kaplayan Roma İmparatorluğu’nun tek hükümdarı olmuştur.
Roma İmparatoru Diocletianus (225–305) daha Genç Constantinus esas olarak Diocletianus’un
3. yüzyılda imparatorluğun Roma’dan yönetilme- Nikomedia’daki sarayında yetişmiştir. 305 yılın-
sinin zorluklarını fark etmiş ve imparatorluğu fii- da iki Augustus, Diocletianus ve Maximianus
len doğu ve batı olarak ayırıp ‘Tetrarklık’ diye ad- tetrarklığı bırakınca, yerlerine onların Caesar’la-
landırılan dörtlü bir yönetim oluşturmuştu. Buna rı olan Gallerius ve Constantius geçmişlerdir.
göre, batıda ve doğuda birer imparator (Augustus) Batı’nın Augustus’u olan Constantius’un 306’da
olacak, bu imparatorlar yanlarına yardımcı olarak İngiltere’de ölmesi üzerine, oğlu Constantinus
birer Caesar alarak imparatorluğu birlikte yöne- oradaki ordu birlikleri tarafından Augustus ilan
teceklerdi. İlk Tetrark’ta Doğu’nun Augustus’u edilmiş, ancak 308 yılına kadar tetrarklığa kabul
Diocletianus, Batı’nın Augustus’u ise Maximianus edilmemiştir. 28 Ekim 312 yılında Constantinus,
olmuş; yanlarına Caesar olarak da Diocletianus iktidarı paylaştığı Maxentius’u Roma yakınında-
Galerius’u, Maximianus ise Constantius’u almış- ki Milvio Köprüsü’nde yenerek Batı Roma’nın tek
tır. Diocletianus Doğu’nun Augustus’u olarak hâkimi olmuştur. Bütün Roma İmparatorluğu’na
Nikomedia’da (İzmit) bir saray yaptırmış ve impa- egemen olmak için son hesaplaşma ise, Cons-
ratorluğu büyük ölçüde buradan yönetmiştir. Tet- tantinus ile Doğu’nun Augustus’u Licinius ara-
rarklık yönetiminin alameti olarak dört hüküm- sında geçecekti: 18 Eylül 324 tarihinde Licinius’u
darı bir arada gösteren Tetrark heykelleri yapılıp Byzantion’un karşı kıyısındaki Khrysopolis’te (Üs-
önemli kentlere dikilmişti. Byzantion’da bu heykel küdar) ağır bir yenilgiye uğratan Constantinus,
Philadelphion olarak bilinen meydanda, bugünkü artık bütün Akdeniz çevresini kaplayan Roma
?????? Laleli–Vezneciler arasında bir yerde durmaktaydı. İmparatorluğu’nun tek hükümdarı olmuştur.
Porfir mermerden yapılmış olan bu heykel 1204 Bu zaferin ardından Constantinus, karşı kıyıdaki
yılında Konstantinopolis’i ele geçiren IV. Haçlı Byzantion kentine gelmiş ve bu kenti imparatorlu-
Orduları tarafından kaçırılmıştır. Heykel bugün ğun yeni başkenti yapmaya karar vermiştir. 324–
Venedik’te San Marco meydanında bulunmakta- 330 yılları arasında Byzantion, Roma kenti model
dır. Birbirine sarılmış vaziyette betimlenmiş olan alınarak kapsamlı ve yoğun bir imar faaliyetiyle
iki Augustus ve iki Caesar, Tetrark’ın birliğini baştan inşa edilmiştir. Nihayet 11 Mayıs 330 ta-
temsil etmektedir. rihinde yeni başkent (Nea Roma) törenlerle kut-
“Büyük Konstantin” olarak da anılan I. sanmış ve dünyaya ilan edilmiştir. Hipodrom’dan
Constantinus, 27 Şubat 272 yılında İllyri- başlayan törenler Constantinus Forumu’na (Çem-
cum eyaletinde (kuzeybatı Balkanlar) bir berlitaş) kadar devam etmiştir. Bu tarihten sonra ??????
imparator muhafızı olan Constantius’un kent, kurucusunun adıyla Konstantinopolis ola-
oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Cons- rak anılmıştır. 330 yılından itibaren Roma İmpa-
????????????
tantius, daha sonra Tetrark içersinde ratorluğu iki başkentli bir devlettir: Batıda Roma ???????
yer almış, Batı’nın Augustus’u olan kenti, doğuda ise Konstantinopolis. Ancak impa-
Maximianus’un yanına Caesar ola- rator Constantinus zamanının önemli bir kısmını
?????????????????
rak girmiştir. Constantius, oğlunun yeni başkenti Konstantinopolis’te geçirmekteydi. ????????
iyi bir eğitim almasını sağlamış, Konstantinopolis, daha başlangıcında bir ‘dünya
genç Constantinus Latince, Grek- başkenti’ olarak kurulmuştu. Çünkü Geç Antik ????????????????
çe ve Felsefe öğrenmiştir. Genç- Çağın uygar dünyası Akdeniz havzasından iba-
lik yıllarını, babasının isteğiyle retti ve bu dünyaya da Roma İmparatorluğu hük-
?????
Doğu’nun tetrarkları Diocletianus metmekteydi. Öyleyse Roma İmparatorluğu’nun
ile Galerius’un yanında geçirmiş, on- başkenti, dünyanın da başkenti demekti. Kent bu
larla beraber seferlere katılmış, Mısır’a vizyona uygun bir biçimde tasarlanmış, neredeyse
kadar bütün doğuyu dolaşmış, as- baştan imar edilmiş, bu ilk tasarımın ana hatları
keri alanda deneyim kazanmıştır. günümüze kadar da varlığını sürdürmüştür.

78 Aktüel Arkeoloji Aktüel Arkeoloji 79


Hipodrom, Constantinus, batı topraklarının ve Roma ken- ların da lideri olmak istemektedir. 20 Mayıs–19 karşılayabilirlerdi. Öte yandan kent, Boğaz’ı geçen tica-
??????
tinin, Romalıların ‘barbar’ olarak adlandırdığı Haziran 325 tarihleri arasında Nikaea’da (İznik) ret gemilerinden vergi alabilmekteydi. Bu deniz ticareti
Konstantinopolis Franklar, Germenler ve diğer Kuzey Avrupa ka- Birinci Ekümenik Konsil’i toplayarak dinsel ko- kent için stratejik avantajın yanı sıra, önemli bir gelir
halkının günlük vimlerinin tehdidi altında olduğunu gören ve nularda Hıristiyan birliğini sağlamaya çalışmış- kaynağı da sağlamaktaydı. Asya kıtası ile Avrupa kıtası
yaşamında bundan kaygı duyan bir hükümdar olarak, im- tır. Hıristiyan kilisesinin ve dogmasının temelle- arasındaki en kısa geçiş yolu da boğaz üzerinden geç-
paratorluğa daha güvenilir bir zemin ve güçlü bir rinin atıldığı bu Konsil’e imparatorluğun dört bir mekteydi. Bu iki deniz ile iki kıta, o günün dünyasının
önemli bir rol destek arayışında olmalıydı. Daha güvenli toprak- yanından yaklaşık 300 piskopos katılmıştır. neredeyse tamamını oluşturmaktaydı.
oynamaktaydı. ların imparatorluğun doğu yarısında, gereksinim Constantinus, 337 yılında Perslere karşı Doğu Byzantion aynı zamanda, savunma sistemi iyi tasar-
Quadriga denilen duyduğu toplumsal desteğin ise Hıristiyan toplu- landığında kolay savunulabilecek bir yerleşim yeriydi.
Seferi’ne çıkmış, buradan ‘Kutsal Topraklar’a
luklarda olduğunu düşünmüş olmalı. Bu amaçla İmparatorluğun başkenti Roma’nın savunma açısından
dört atın çektiği 313 yılında çıkardığı Milano Fermanı’yla Hıris-
inmeyi ve İsa’nın vaftiz edildiği nehirde vaftiz
olmayı tasarlamıştır. Ancak daha seferin başın- zafiyetleri düşünüldüğünde bu çok önemli bir avantaj-
iki tekerlekli tiyan dinini Roma İmparatorluğu’nun eşit dinle-
da, Nikomedia’da hastalanmış ve 22 Mayıs günü dı. Üçgen biçimindeki yarımadanın denizden uzun süre
yarış arabalarıyla rinden birisi olarak yasallaştırmıştır. Kendisi ger- kuşatılması, Boğaz tarafındaki güçlü akıntılar ve Mar-
ölmüştür. Bazı kaynaklara göre İmparator, ölüm
çekten Hıristiyan dinini benimsemiş miydi, bunu mara tarafındaki periyodik Lodos fırtınaları nedeniyle
gerçekleştirilen bilemiyoruz; ancak o zamana kadar büyük eziyet-
döşeğinde vaftiz edilmiştir. Oğlu II. Constantius
mümkün değildi. Haliç girişi de bir zincirle kapatıldı-
doğu sınırından hemen Nikomedia’ya gelerek
bu yarışlar Yeşiller, ler gören Hıristiyan cemaatinin gönlünü ve des-
babasının cenazesini altın bir tabuta koymuş ve ğında, kent sadece üçgenin bir kenarından, kara tarafın-
Maviler, Kırmızılar teğini kazandığını, imparatorluğun gereksinim ??????
dan kuşatılabilirdi ki, bu da tam anlamıyla bir kuşatma
Konstantinopolis’e getirerek görkemli bir Hıristi-
duyduğu ‘taze kanı’ bulduğunu tarih göstermiştir. değildir. Kara tarafına yapılacak güçlü bir sur sistemi,
ve Beyazlar olarak Constantinus, bu yeni dine gösterdiği hoşgörüyü,
yan töreniyle gömülmesini sağlamıştır. Anıt me-
kenti ‘düşürülemez’ kılacaktır. İmparatorlu-
??????
zarı, bugün Fatih Camisi’nin bulunduğu yerdeydi.
adlandırılan dört 312 yılında Milvius Köprüsü’nde kazandığı zafer
Bu mozolenin üzerine daha sonra Kutsal Havari- ğun Batı topraklarının ve başkenti
ile ilişkilendirerek meşrulaştırmaya çalışmış, zafe-
parti arasında, ler Kilisesi (Apostoleion) yapılmış, bazı havarile- Roma’nın güvenlik sorunları-
ri kendisine görünen ilahi bir işaret ile kazandığı- nı iyi bilen Constantinus, bu
ama esas olarak nı söylemiştir. Bu olay, Constantinus’un biyogra-
rin kemikleri getirilerek buraya gömülmüştür.
olağanüstü savunma avanta-
Maviler ve Yeşiller fisini yazan Eusebius’un anlattığına göre şöyledir: Constantinus Roma İmparatorluğu’nun yeni jını görmüş ve on bir yüzyıl
İmparator, bu çarpışmadan önce gökyüzünde başkenti olarak neden Diocletianus’un yaşadı-
arasında yapılırdı. ğı, kendisinin de yetiştiği Nikomedia’yı değil de,
boyunca fethedilemeyen kent,
üzerinde ‘bununla fethet’ yazılı bir haç görmüş- onun bu görüşünü haklı çıkar-
tür. Bunun üzerine bütün ordusuna kalkanlarının ondan çok daha küçük ve önemsiz bir kent olan mıştır. Bu duvarlar ancak yeni
üzerine X (khi) ve P (rho) harflerinden oluşan bir Sarayburnu’daki Byzantion kentini seçmiştir? bir teknoloji geliştirildiğinde,
işaretin (Kristogram) konulmasını emretmiş ve Byzantion su kaynakları, geniş tarım alanları ve yani bu duvarları göreceli uzak
zaferi bu sayede kazanmıştır. Kendisi ancak ölüm zengin maden yatakları açısından oldukça fakir bir mesafeden yıkabilecek ka-
döşeğinde vaftiz olmuşsa da, Hıristiyan diniyle il- bir yerleşmeydi. Bu olumsuzluklara rağmen im- ileri görüşlülüğünü ve stratejik dehasını göstermiştir: dar güçlü toplar yapılabildi-
?????? gisi oldukça yakın olmuştur. Çünkü o, Hıristiyan- parator başkent olarak yine de bu kenti seçerek Bu kent on bir yüzyıl gibi çok uzun bir zaman dilimi ğinde aşılmıştır.
boyunca Roma (Bizans) İmparatorluğu’na başkentlik
4. yüzyıl ortalarında kuru-
yapabilmiştir. Byzantion, kuzey-güney ve doğu-batı
lan Konstantinopolis, bir
akslarında iki büyük denizin ve iki büyük kıtanın ke-
Roma kentinin karak-
sişme noktasında çok önemli bir jeo-stratejik konum-
teristik özellikleri-
da bulunan, askeri açıdan da savunulması kolay bir
yarımada üzerindeydi. Bu konumu ona kolay buluna- ni taşımaktadır.
Roma mayacak bir stratejik avantaj sağlamaktaydı. Kuruluşunda
İmparatorluğu’nun Karadeniz ile Ege Denizi’ni birbirine bağlayan dar bir
ilk olarak
yeni baş-
başkenti, dünyanın da suyolu olan İstanbul Boğazı’nı kontrol eden bu kent,
ken-
başkenti demekti. Kent Karadeniz havzası ile Ege ve Akdeniz havzaları arasın-
daki deniz ticareti yapan gemilerin geçmek zorunda
bu vizyona uygun bir oldukları bir liman kentiydi. Bütün fırtınalara
biçimde tasarlanmış, kapalı ve suyu derin olan Haliç, kente
neredeyse baştan imar eşine az rastlanır doğal bir
liman sunmaktay-
edilmiş, bu ilk tasarı- dı. Ticaret gemi-
mın ana hatları günü- leri bu limanda
müze kadar da varlığını konaklayabilir,
gereksinmeleri-
sürdürmüştür. ni Byzantion’dan

80 Aktüel Arkeoloji Aktüel Arkeoloji 81


Sultanahmet Camisi’nin batısındaki alan boyunca uza- tapınağında bulunan bu sunak, Yunanların Platea’da
nan Hipodrom bulunmaktaydı. İmparatorluk sarayı ise Persleri yenmesinin anısına, Pers askerlerinin bronz
Hipodrom’un doğu tarafına bitişik olarak inşa edilme- silahları eritilerek dökülmüştür. Constantinus, sembo-
ye başlanmıştı. lik önemi olan bu sunağı Apollon tapınağından alarak
Hipodrom, Septimius Severus döneminde yapılmış, Konstantinopolis’e getirmiştir. Yılanların başlarından
Constantinus döneminde genişletilmiş ve yenilenmiş- birisi bugün İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Çağlar Boyu
tir. Atlı araba yarışları, gladyatör dövüşleri ya da çeşitli İstanbul galerisinde sergilenmektedir. Spinanın günü-
gösteri, eğlence ve törenlerin yapıldığı hipodromlar, müze ulaşabilen üçüncü anıtı ise sphendone tarafın-
bir Roma kentinin önemli kamu yapıları arasında yer daki onuncu yüzyılda yapılmış olan örme obelisktir.
almaktaydılar. Hipodrom, bazı araştırmacılara göre Tamamen bezemeli bronz levhalarla kaplı olan bu di-
yaklaşık 80 bin kişi kapasiteliydi. Hipodrom, Auguste- kilitaşın bronz kaplamaları, kenti işgal eden Latinler
ion meydanının güney-batısından başlayarak yaklaşık tarafından sökülerek eritilmiş ve silah dökümünde kul-
450 metre kadar uzanmaktadır. Hipodromun orijinal lanılmıştır. Kaynaklardan bildiğimiz kadarıyla spina
mimarisinden toprak üzerinde günümüze ulaşabilen üzerinde çok daha fazla sayıda heykel bulunmaktaydı.
en büyük mimari kalıntı, yapay bir teras olarak inşa Yaklaşık 80 m genişliğindeki yarış pistinin (pelma) iki
edilmiş olan yarım daire biçimindeki güney ucudur yanında, 30 – 40 basamak kadar yükselen, tribün bi-
(sphendone). Kuzey yönündeki diğer ucunda çok katlı, çiminde oturma sıraları yer almaktaydı. Bu basamak-
anıtsal bir giriş yapısı bulunmaktaydı. Bu giriş yapısın- ların bir kısmı 1950 yılında Hipodromun kuzey batı
dan günümüze ulaşabilmiş hiçbir mimari yoktur, ancak tarafında gerçekleştirilen kazılarda ortaya çıkartılmıştı.
burada yer alan on iki kapıdan yarışacak atlı arabaların Önceleri ahşap olan bu sıralar, altıncı yüzyılda bura- ??????
girdiği ve aynı anda açılan kapılardan çıkarak yarıştık-
ları bilinmektedir. Bu giriş yapısının üzerinde ise, sü-
rücüsüyle birlikte, quadriga denilen dört atın çektiği
iki tekerlekli bir yarış arabası heykeli bulunmaktaydı.
Bronz atlar, Konstantinopolis’in Latinler tarafından
işgal edildiği dönemde (1204–1261) Venedik’e kaçırıl-
mıştır ve bugün San Marco’da bulunmaktadır.
Hipodromun orta kısmında, spina denilen ve yarış pis-
?????? tin sınırları belirlenmiş, yaklaşık olarak bugün- genişletilmiş, bugün de ayakta olan II. Theodosius tini ortadan ikiye ayıran kısım bulunmaktaydı. Yarış
kü Cağaloğlu’dan geçerek Sirkeci – Sarayburnu surları inşa edilmiştir. Constantinus surlarına iliş- arabaları spinanın etrafında birkaç tur dönerek yarışı
– Sultanahmet’i içine alan Byzantion’un surları kin bugün fazla bilgiye ve arkeolojik veriye sahip tamamlarlardı. Bugün spinanın yeri, üzerinde bulunan
kaldırılmış, kent batıya doğru 2,5 kilometre kadar değiliz, ancak, Asya kıtası ile Avrupa’yı Boğaz’ın üç anıt ile belirgindir: Bunlardan birincisi olan Mısır
genişletilmiştir. Kent alanının yaklaşık dört kat ge- altından bir tünelle bağlayan Marmaray sisteminin obeliski, MÖ 1450 yılında Firavun III. Tutmosis adı-
nişletilmesi, o günün ihtiyaçlarından çok geleceğin Yenikapı istasyonu için II. Theodosius dönemi li- na yapılmış ve Karnak’taki Amon-Ra tapınağına ko-
görkemli başkentini yaratmaya yönelik bir karar- man bölgesinde İstanbul Arkeoloji Müzeleri tara- nulmuş olan iki obeliskten biridir. I. Constantinus bu
dır. Kentin üçüncü evre surları olan Constantinus fından yapılan kazılarda ortaya çıkan çok güçlü bir obelisklerden birini Roma’ya, diğerini yeni başkentine
getirmeye karar vermiş ancak ölümü üzerine proje ya-
surlarının, Haliç kıyısında Cibali’den (Petrion) duvar kalıntısının Konstantinopolis kentinin bu ilk
rım kalmıştır. Tahta geçen oğlu II. Constantius obeliski
başlayıp, bugünkü Fatih Camisi civarından geçe- surunun bir parçası olduğu öne sürülmüştür.
İskenderiye’ye kadar getirtebilmiş, taşı deniz yoluyla
rek Yenikapı’nın batısından Marmara Denizi’ne Konstantinopolis kentinin merkezini, bugünkü Sulta- Konstantinopolis’e getirmek ise Iulianus’a (361–363)
ulaştığı varsayılmaktadır. Ancak Constantinus dö- nahmet meydanı çevresi oluşturmaktaydı. Kentin ak- kalmıştır. Obelisk ancak 390 yılında I. Theodosius ta-
neminde yerleşim esas olarak yarımadanın doğu ropolisi olan bugünkü Topkapı Sarayı’nın bulunduğu rafından yerine dikilebilmiştir. Roma’daki ikizinden
tarafında yoğunlaşmıştı ve yeni surlarla kent ala- alanda varlığını kaynaklardan bildiğimiz pagan tapı- daha kısa olan bu obelisk, olasılıkla nakliye ya da yeri-
nına dahil edilen batı kısmı seyrek bir nüfusa sa- naklarından Zeus, Apollon, Artemis ve Aphrodite ta- ne dikilmesi sürecinde kırılmış ve alt kısmından birkaç
hipti. Bu kısım, daha sonra izlenen nüfus politika- pınakları, dördüncü yüzyılda kent nüfusunun önemli metre kesilmiştir. Obeliskin kaidesinde bulunan ka-
ları ile iskan edilmiştir. Roma’da olduğu gibi halka bir kısmı pagan inançları benimsediğinden, halen bartmalarda, taşın yerine dikilmesinin öyküsü betim-
bedava ekmek dağıtılmış, Roma’da yaşayan senatör varlıklarını koruyor olmalıydılar. Bugün Ayasofya’nın lenmiştir. Diğer anıt, obeliskin güney tarafında yer alan
ve önemli aristokrat ailelerin Konstantinopolis’e güney tarafında yer alan Sultanahmet meydanında burmalı sütundur. Bugün sadece birbirine dolanmış
yerleşmeleri için bedava arsa ve benzeri teşvikler etrafı revakla çevrili Augusteion forumu bulunmak- bronzdan üç yılan gövdesinin görülebildiği sütun, ori-
sağlanmıştır. Nitekim kent nüfusu hızla artmış ve taydı. Forumun doğu tarafında Senato binası yer jinalinde üç yılanın başlarının üzerinde altın bir çanak
Constantinus surlarının inşasının üzerinden yüz almaktaydı. Augusteion forumunun güney batı tara- taşıdıkları bir sunaktır. Byzas’ın Byzantion kentini kur-
yıl bile geçmeden kent bir kez daha batıya doğru fında Zeuksippos hamamları, daha batıda ise bugün madan önce kâhinlerine danıştığı Delphi’deki Apollon

82 Aktüel Arkeoloji Aktüel Arkeoloji 83


dan başlayan Nika ayaklanması sırasında yakılmış popülariteye sahiptiler. Bazen ünleri imparatorlara meydanının doğu kenarında, sarayın ana girişi olan Geniş ve üzeri örtülü kaldırımlar, insanların dolaşarak
ve Iustinianos tarafından mermer olarak yenilen- denk olur, daha yaşarken heykelleri dikilirdi. Böy- Khalke kapısıdır. Yakın zamanlara kadar yeri tam ola- sohbet ettikleri, arka taraftaki dükkânlardan alışveriş
miştir. Hipodromun doğu tarafındaki tribünlerin le bir araba yarışçısı olan Porphyrius’un heykelinin rak bilinmeyen bu giriş, 2000’li yıllarda İstanbul Arke- yaptıkları, hoşça vakit geçirdikleri kent alanlarıydı.
orta kısmında ise, hemen Hipodroma bitişik olarak kaidesi bugün İstanbul Arkeoloji Müzelerinde ser- oloji Müzeleri’nin Ayasofya’nın doğusunda, eski Sul- Mese caddesi, bugünkü Çemberlitaş’ta Cons-tantinus’un
inşa edilmiş olan imparatorluk sarayından geçilen gilenmektedir. tanahmet Cezaevi’nin bulunduğu alanda sürdürülen adıyla anılan ve ortasında bir dikilitaş bulunan oval bi-
bir imparator locası (kathisma) bulunmaktaydı. Bu İmparatorluk sarayı olan Büyük Saray (Magnum kazılarda bütün görkemiyle ortaya çıkartılmıştır. çimli bir foruma açılmakta ve sonra batıya doğru devam
locada yarışları izleyen imparator I. Theodosius ve Palatium) Ayasofya – Hipodrom hattından deni- Kentin omurgasını oluşturan Mese Caddesi, Augus- etmekteydi. Forumun ortasında bulunan profir granit-
maiyeti, Mısır obeliskinin kaidesinde kabartma ola- ze kadar inen yaklaşık 100.000 metrekarelik bir teion meydanından başlayıp batıya doğru bugünkü ten yapılmış anıt-sütunun (Çemberlitaş) üzerinde ise,
rak betimlenmiştir. alanı kapsamaktadır. Etrafı duvarlarla çevrili saray Divanyolu caddesi hattında uzanıyordu. Augusteion Constantinus’un güneş tanrısı Apollon’a benzetilmiş bir
Hipodrom, Konstantinopolis halkının günlük yaşa- kompleksi içersinde taht ve resmi kabul salonla- meydanının batısında, bugün sadece dört mermer pa- heykeli bulunmaktaydı. 1105 yılında bir fırtınada yıkı-
mında önemli bir rol oynamaktaydı. Quadriga de- rı, yaşam alanları, kiliseler, hamamlar, muhafız yesinden birisi görülebilen tetrapylon biçimindeki Mi- lan bu heykelin yerine bir haç konulmuştur. Orijinalinde
nilen dört atın çektiği iki tekerlekli yarış arabalarıyla kışlası, bahçeler ve oyun alanları bulunmaktaydı. lion anıtı, kentin ana caddesi olan Mese’nin başlangıç 8 porfir tamburdan oluşan sütunlar bugün altı tanedir.
gerçekleştirilen bu yarışlar Yeşiller, Maviler, Kırmı- Bu sarayın nüvesini oluşturan ilk yapılar, hemen noktasıydı. İmparatorluğun bütün merkezlerine olan Bunlardan ikisi 1701 yılında, anıtın kaidesi taş örgü bir
zılar ve Beyazlar olarak adlandırılan dört parti ara- Hipodrom’un doğu tarafına, bugünkü Sultanahmet mesafeler, bu noktadan başlanarak ölçülmekteydi. Kla- kılıf içine alındığında örülen yeni kaidenin içinde kal-
sında, ama esas olarak Maviler ve Yeşiller arasında Camisi’nin bulunduğu alana Constantinus tarafın- sik şehircilik anlayışının önemli unsurları olan revaklı mıştır. Sütun, basmaklarla çıkılan bir platform üzerinde
yapılırdı. Bu partiler esnaf loncalarıyla da bağlantı dan yaptırılmıştı. Daha sonra 11. yüzyıla kadar çe- caddeler, ortasında arabaların ve atlıların geçebileceği yer alan kare planlı, üzeri kabartmalarla süslü bir kaide
içersinde, kentin sosyal yaşamında sivil savunma şitli eklemelerle genişleyen saray kompleksinin bazı bir yol, iki tarafında üzerleri sütun dizisinin taşıdığı üzerinde yükselmekteydi. Konstantinopolis kentinin
ve imar gibi işlerde belli roller üstlenmekteydiler. kısımları günümüze ulaşmıştır. Bunlardan birisi, revaklarla örtülü geniş yaya kaldırımları ve bunların cadde ve meydanlarının çok sayıda heykel ile donatılmış
Konstantinopolis’te gerçekleşen birçok ayaklanma Saray’ın daha geç evrelerine ait olan ve 1951–54 yıl- arkasında sıralanan dükkânlardan oluşmaktaydı. Au- olduğunu kaynaklardan biliyoruz.
Hipodrom’da ve bu partilerin örgütlemesiyle baş- ları arasındaki kazılarda ortaya çıkan mozaik döşeli gusteion ile Constantinus forumları arasında revak Konstantinopolis kenti kurulduğunda, Byzantion’un
lamıştır. Bu isyanların en önemlisi altıncı yüzyılda peristilli bir avludur. Bu mozaikler restore edilmiş ve dükkânlar iki katlı olarak inşa edilmişlerdi. Mese Haliç girişindeki limanlar kullanılmaya devam etti.
imparator Iustinianos’a karşı gerçekleştirilen Nika ve bugün Mozaik Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Caddesi’nden Marmara Denizi ve Haliç tarafına doğru Bunlar, bugünkü Sirkeci’de yer alan Prosphorion ve
?????? İsyanı’dır. Araba yarışçıları halk arasında büyük bir Saraya ait başka bir önemli kalıntı ise, Sultanahmet inen yollar kentin ulaşım şebekesini tamamlamaktaydı. Neorion limanlarıydı. Fırtına ve akıntılara kapalı olan
Haliç girişindeki bu iki liman, yeni başkentin gerek-
sinmelerini bir süre daha karşıladı. Ancak kentteki
hızlı nüfus artışı sonucunda dördüncü yüzyılın ikinci
yarısında yeni bir liman ihtiyacı ortaya çıktı. Özellikle
Mısır’dan ithal edilen tahılın indirilmesinde kullanıl-
mak üzere Marmara kıyısında yeni ve daha büyük bir
liman inşa edildi.
İmparator I. Theodosius döneminde (379–395) inşa
edilen bu liman, bugünkü Yenikapı’da, Bizans döne-
minde Lykos olarak bilinen Bayrampaşa Deresi’nin
denize döküldüğü yerde bulunuyordu. Marmaray ça-
lışmaları sürecinde Yenikapı’da İstanbul Arkeoloji Mü-
zeleri tarafından gerçekleştirilen kazılarda bu liman
ortaya çıkartılmıştır.
Konstantinopolis’in kuruluş evresinde, Antik Yunan ve
Roma kentlerinin önemli kamu yapılarından olan ha-
mamların da bulunduğunu biliyoruz.

Özellikle Mısır’dan ithal edilen tahılın


indirilmesinde kullanılmak üzere Marmara
kıyısında yeni ve daha büyük bir liman inşa
edildi. İmparator I. Theodosius döneminde
(379–395) inşa edilen bu liman, bugünkü
Yenikapı’da, Bizans döneminde Lykos olarak
bilinen Bayrampaşa Deresi’nin denize
döküldüğü yerde bulunuyordu.
84 Aktüel Arkeoloji Aktüel Arkeoloji 85
?????? ??????

Antik kentlerdeki günlük yaşamın önemli bir


parçasını oluşturan bu hamamlar, bedensel te-
mizlenmenin ötesinde sosyal işlevi olan kamusal
yapılardı. Constantinus kenti yeniden kurarken,
iki eski hamam bulunmaktaydı. Bunlardan birisi,
Sarayburnu’da Strategion’da bulunan Akhilleus ha-
mamıydı. Bugün hiçbir arkeolojik izi bulunmayan
bu, hamam olasılıkla kentin Yunan koloni döne-
mine aitti. Diğer hamam ise Roma dönemine ait
olan, Augusteion meydanının güneyindeki Zeuk-
sippos hamamıydı. Zeus’a ithaf edilen bu hamamı
Septimius Severus yaptırmıştı ve sekizinci yüzyılda
tamamen yıkılmasına kadar Konstantinopolis’in
en büyük hamamı olarak kullanılmıştı. Constan-
tinus, kentin resmi açılışından önce bu hamamı
onartmıştı. Zeuksippos hamamı ünlü Roma ha-
mamlarıyla boy ölçüşecek bir ihtişama sahipti.
Hamamın içinde ünlü şair, filozof, sporcu ve as-
kerlerin heykellerinden oluşan zengin bir kolek-
siyon bulunmaktaydı. 1915 yılında Sultanahmet
Medresesi önündeki yıkıntılar kaldırılırken büyük
kubbeli bir yapının izine rastlanmış ve 1927–28
yıllarında yapılan kazılarda hamamın kalıntıları
bulunmuştur.
Hıristiyanlığı yasallaştıran Constantinus’un ye-
ni başkentinde bir kilise yaptırıp yaptırmadı-
ğı konusunda kesin bir bilgiye sahip değiliz.
Constantinus’tan sonra kent, onun oluşturduğu
tasarım çerçevesinde gelişimini sürdürmüştür.
Revaklı caddeler Theodosius surlarına kadar uza-
tılmış, yeni forumlar yapılmış, başta piskoposluk
kilisesi Ayasofya olmak üzere kent çok sayıda kilise
ve manastırla donatılmış, su kemerleri ve sarnıç-
larla su sorunu çözümlenmiş, kente yeni limanlar
??????
eklenmiştir. 6. yüzyıla gelindiğinde kent nüfus yo-
ğunluğu ve şehircilik bakımından Roma dünyası-
nın en gelişmiş kenti haline gelmiştir.

86 Aktüel Arkeoloji Aktüel Arkeoloji 87

You might also like