Professional Documents
Culture Documents
Beton Teknolojisi: Beton: Bileşenleri Ve Özellikleri Durabilite Özel Betonlar
Beton Teknolojisi: Beton: Bileşenleri Ve Özellikleri Durabilite Özel Betonlar
TEKNOLOJİSİ
İÇİNDEKİLER Sayfa
1. BAĞLAYICI MALZEMELER 3
2. AGREGALAR 14
3. KARIŞIM SUYU 28
4. KATKILAR 29
5. TAZE BETONUN ÖZELLİKLERİ 30
6. BETON BİLEŞİMİNİN SAPTANMASI (TS 802) 32
7. BETONUN TAŞINMASI, DÖKÜMÜ VE SIKIŞTIRILMASI 43
8. BETONUN KORUNMASI VE KÜR 47
9. SERTLEŞMİŞ BETONDA KALİTE KONTROL (TS EN 206-1) 50
10. DİĞER SERTLEŞMİŞ BETON DENEYLERİ 54
11. BETONUN GERİLME-ŞEKİL DEĞİŞTİRME ÖZELLİLİĞİ 57
12. BETONDA ZAMANA BAĞLI DEFORMASYONLAR 59
13. YERİNDE MUKAVEMET TAYİNİ 63
14. YAPILARIN ÇEVRE ŞARTLARINA DAYANIKLILIĞI 68
15. YAPI MALZEMELERİNİN TERMİK ÖZELİKLERİ 91
16. ÖZEL BETONLAR 96
KAYNAKLAR 109
STANDARTLAR 110
3
1. BAĞLAYICI MALZEMELER
Bunlar mineral taneli malzemeleri birbirine bağlayarak yapay taş oluşumunu sağlayan
malzemelerdir. Yapı malzemesi olarak, hidro-karbonlu ve mineral esaslı olmak üzere iki ana
grupta incelenirler. 1. gruba bitümler, katranlar girer, asfalt beton yapımında, izolasyon
işlerinde kullanılır. Bu grupta üretilen betonlar, yol ve havaalanı gibi yerlerde kullanılırlar. 2.
grup bağlayıcılar kireç, alçı ve çimentodur. Kireç ve alçı suda çözülebilen bağlayıcılardır.
Bununla beraber kireç ve puzolanın birlikte kullanıldığı bağlayıcılar ve kendi başına çimento
su içinde sertleşebilen bağlayıcılardır. Bunlara hidrolik bağlayıcı, kireç ve alçıya ise hidrolik
olmayan bağlayıcı olarak adlandırılır.
1.1 Kireç
En eskisi bağlayıcı kireçtir (TS30). Kirecin, sertleşme süresi çok uzun zaman
aldığından elde edilen harç düşük mukavemetlidir ve sertliği düşük sular içerisinde ayrışabilir.
Günümüzde sadece sıva ve badana işlerinde kullanılır.
Kirecin hammaddesi kalkertaşı CaCO3 (beyaz renkli) veya dolomit CaCO3 ve MgCO3
den (esmer) oluşur. Üretim aşamaları:
o
CaCO3 ⎯⎯⎯
900 C
→ CaO (sönmemiş kireç) + CO2 : yakılma işlemi
CaO + H2O → Ca(OH)2 (sönmüş kireç) : söndürme işlemi
Ca(OH)2 + CO2 (havada) → CaCO3 + H2O : sertleşme
1.2 Alçı
Alçı, mineral taneli malzeme ile pek karıştırılmaz ve bu sebeple bağlayıcı saymak pek
doğru değildir (TS 370). Alçının hammaddesi jips (alçıtaşı) taşlarıdır CaSO4.2H2O. Çok hızlı
katılaşan (3-15 dk.) alçı taşı suya dayanıklı değildir, daha çok yalın olarak veya bitkisel yahut
cam lifleri ile takviye edilerek (kompozit olarak) yapı elemanları (duvar panosu, tavan
plakları gibi) üretiminde kullanılır. Üretimi:
o
CaSO4.2H2O (alçıtaşı) ⎯⎯⎯
190 C
→ CaSO4.½H2O (adi alçı) + 1½H2O : toz alçı
CaSO4.½H2O + 1½H2O → CaSO4.2H2O : sertleşme
1.3 Puzolanlar
Kendi başlarına bağlayıcı olmayan, içerisinde bol miktarda amorf silis (SiO2), alümin
(Al2O3) ve demir oksit (Fe2O3) bulunan ince öğütülmüş malzemeye denir. Bununla beraber
içerisinde belirli bir miktar CaO bulunan puzolanlar kendiliğinden bağlayıcılık özelliği
bulunmaktadır. Puzolanların sönmüş kireç-Ca(OH)2 ile reaksiyonundan hidrolik bir bağlayıcı
elde edilir. Bu bağlayıcı tipi Roma imparatorluğunda Pantheon tapınağı (M.S. 127) ve
Colosseum (M.S. 80) gibi devasa yapıların yapılmasına olanak tanımıştır (günümüz çimetolu
betonun ilkel türü). Ayrıca eski mısırda öğütülmüş tuğlanın (aslında puzolanik karakterli
pişmiş kil) kireç ile kullanımından Horasan harcı adı verilen bağlayıcı elde edilmiştir.
Puzolanlar doğal ve yapay olmak üzere ikiye ayrılırlar. Doğal puzolanlar (tras)
volkanik tüfler, diyatome fosil toprakları vb. dir. Yapay puzolanlar ise uçucu kül, yüksek fırın
cürufu, silis dumanı vb. dir. Uçucu küller termik santral bacalarından filtre ile elde edilirler ve
atıklardır. Yüksek fırın cürufu ani olarak soğutulup çimentoya katılırlar. Silis dumanı yarı
iletken teknolojisinde (CPU üretimi) kullanılır ve betona yüksek mukavemet ve geçirimsizlik
sağlar.
4
1.4 Çimentolar
Baca
Hammadde girişi o
1400 C
Klinkerin esas maddeleri birleşik karma oksitlerdir. Bunları tanımak, oranlarını bilmek
mühendislik uygulamaları açısından önemlidir.
C3S : Betona mukavemet verir. Su ile hemen reaksiyona (çimentonun su ile olan
reaksiyona hidratasyon denir) girerek Calsiyum-Silikat-Hidrat’ ları oluşturur (C-S-H).
C2S : Su ile hemen reaksiyona girerek Calsiyum-Silikat-Hidrat’ ları oluşturur (C-S-H).
Kimyasal etkilere mukavemetlidir. Hidratasyon ısısı az olduğundan masif beton
yapıları ve su yapılarında önemlidir. Betonun ileri yaşlardaki mukavemetinde etkilidir.
C3A : Çabuk sertleşir, hızlı dökümlerde önemlidir. Betonun erken yaştaki mukavemetinde
etkilidir.
C4AF : Döner fırındaki reaksiyonlara yardımcı olur ve çimentoya renk verir. Fazla dayanım
ve ısıya sebep olmaz.
Mukavemet C3 S
C2 S
C3 A
C4 AF
28 90 180 360 gün
(standart) (nihai)
Şekil 1.2. Karma oksitlerin zamana bağlı mukavemet değişimi
Karma oksitlerin miktarına göre çeşitli maksatlar için farklı çimentolar üretmek
mümkündür. (Bak Tablo 1.4 ASTM-American Standard Testing Mechanics-çimentoları)
6
Bazı çimento fabrikaları, mühendislik açısından önemli olan karma oksitler yerine ana
oksitleri vermekle yetinirler, bu durumda mühendis aşağıda verilen Bogue formüllerini
kullanarak olası karma oksitleri hesaplayabilir.
Al2O3 / Fe2O3 < 0.64 ise (Ferrari çimentosu, Sülfata aksi tesir eden C3A yoktur):
C4AF + C2F=2.1 Al2O3 + 1.702 Fe2O3
C3S=4.071 CaO - 7.6 SiO2 – 4.479 Al2O3 – 2.859 Fe2O3 - 2.852 SO3
C2S=2.867 SiO2 – 0.754(C3S)
Hidratasyon: Prizin kimyasal nedeni karma oksitlerin su ile reaksiyona girerek kristal yapıya
dönüşmeleridir. Bu egzotermik olaya hidratasyon adı verilir. Hidrate kristaller çökelirler ve
girift bir jel meydana getirirler. Hidratasyon olayı yıllarca azalan bir hızla devam eder. Karma
oksitlerin su ile reaksiyonundan aşağıdaki ürünler ortaya çıkar:
Silikatlar:
Burada C-S-H jeli Ao boyutunda olup, girift yapılıdır, van der Waals kuvvetleri ile
birbirine bağlanır ve çimentonun dayanımını veren unsurdur. Bununla beraber sönmüş kireç
çimentodaki en zayıf unsurdur, su ile çok rahat çözünebilir. Yukarıdaki formüllerden de
görüldüğü gibi C3S, C2S den daha fazla sönmüş kireç ürettiğinden, C3S i fazla olan
çimentoların kimyasal etkilere mukavemeti azdır. Ancak bunlar puzolanlar kullanılarak
C-S-H jeline dönüştürülebilir (Roma betonunda olduğu gibi).
Alüminatlar:
Hidratasyon ısısı: Betonda önemli bir faktör olup, karma oksitlerin katkısı büyüktür.
Hidratasyon ısısı sebebi ile üretim sırasında betonun sıcaklığı yükselir ve sertleştikten sonra
soğuması termik kısalmalara yani büzülmelere neden olur. Bu büzülmeler serbestçe
oluşmazsa beton çatlar ve geçirimli olur. Termik kısalmalar sonucu oluşan büzülmeye termik
rötre adı verilir. Tablo 1.5 te karmaoksitlerin hidratasyon ısıları görülmektedir.
Priz: Dış ortam sıcaklığı ile yakından ilgili olup, priz sıcak ortamda hızlanır, soğukta uzar.
Yoğurma suyunu arttırarak priz bir miktar geciktirmek mümkündür. Dış ortamdan rutubet
kapmış, uzun zaman depoda kalmış çimentoların priz süreleri uzundur. Alçıtaşının katılması
ve öğütme işlemi klinkerin çimento işlevi kazanması için zorunludur, aksi halde bağlayıcı
maddeler için çok önemli olan kontrollü priz olayı gerçekleşmez. Priz, çimentonun sıvı
halden katı hale geçmesi olayıdır. Suyla karıştırılan çimento giderek katılaşan bir sıvıdır.
Katılaşmanın deneyle tanımlanan bir düzeye gelmesine priz başlangıcı ve itibari bir düzeye
gelmesine priz sonu denir.
Priz başlangıcı ve sonu, Vicat İğnesi adı verilen bir penetrasyon aygıtı ile tanımlanır.
40 mm yüksekliğinde bir kaba konan çimento hamuruna 300 gr ağırlık taşıyan ve 1 mm2
alanındaki iğne serbestçe daldırılır, iğnenin dipten 3-5 mm yukarıda kaldığı an priz başlangıcı,
üstten 1 mm kaldığı an priz sonudur. İnşaatın uygun biçimde devam etmesi ve betonun
işlenebilirliği için standartlar başlangıcı 1 saat sonunu 10 saat ile sınırlamaktadır. (Şekil 1.3)
Ani priz: klinkere katılan alçıtaşı az ise C3A nın hidratasyonunu frenleyemez ve beton aniden
çok düşük mukavemetli olarak sertleşir. Tekrar karıştırmakla plastik kıvama gelmez.
Yalancı priz: klinkere alçıtaşı yeterince soğumadan katılırsa alçıtaşı adi alçıya dönüşür ve
betonda ani bir sertleşme olur. Bir diğer sebebi ise çimentodaki alkali oksitlerin havadaki CO2
gazlarıyla sertleşmesinden kaynaklanabilmektedir. Bununla beraber su katmadan karıştırılırsa
mukavemet kaybı olmadan beton tekrar plastik kıvam kazanabilir.
Kıvam: Çimentoda hamurun standart kıvamını tayin etmek için yine Vicat aletinden
faydalanılır. Bu iş için Vicat aletine 10 mm çapında Vicat sondası bağlanır. Standart kıvam
tayininde 300 gr çimento ve çimento ağırlığının %25-30 u kadar su kullanarak hamur
hazırlanır. Standart kıvam elde etmek için kullanılan su, sondanın alt sınıra 6±1 mm kalıncaya
kadar battığı durum olarak alınır. (Şekil 1.3).
Hacim sabitliği: Büzülmeden (Rötre) bağımsız olarak ele alınan ve kimyasal nedenlere
dayanan bir özelliktir. Çimentodaki tali bileşenler MgO, serbest CaO ve SO3-- iyonlarının yol
açtıkları hacimsel genişlemeler hacim sabitliğini bozarlar. Ayrıca bazı çimentolarda mevcut
olan Na2O ve K2O gibi alkali oksitler, agregalar içerisindeki aktif silislerle reaksiyona girerek
alkali-agrega reaksiyonu adı verilen hacim genişlemelerine sebep olurlar (Bu konu ileride bir
başlık altında ayrıntılı olarak incelenecektir). Çimentonun hacim sabitliği Le Chatelier aleti ile
tayin edilir. (Şekil 1.3).
İncelik: Toz çimento taneleri 5-90 μm(mikron) çapındadır, büyük çoğunluğu 20-30 mikron
arasındadır. Taneler ne kadar ince ise o kadar çok hidrate olurlar. İri bir tanede su içeriye
nüfus etmez ve orta kısmı hidrate olmaz. Hidrate olan kısmın fazlalığı mukavemeti arttırır.
Dolaysıyla yüksek mukavemetli çimentoların inceliği de yüksektir.
İncelik 4700 delik/cm2 lik elekten elenerek denetlenir. Elek üstünde kalan miktar %14
ü aşmamalıdır. Yani tanelerin %86 ı 90 mikrondan ince olmalıdır. Diğer bir denetim Blaine
permeametresi ile yapılan özgül yüzeydir. Teorik olarak 1 gr toz çimentonun içindeki
tanelerin yüzey alanlarının toplamı özgül yüzey olarak tanımlanır. Çimento numunesi
içerisinden havanın geçiş hızı saptanarak özgül yüzey tayin edilir. Ancak bu yaklaşım deney
tipine bağlıdır (teknolojik özellik). Deneyde çimento numunesi içerisinden hava geçirilerek
geçiş hızı saptanır. Portland çimentolarında özgül yüzey 3000 cm2/gr dan büyük olmalıdır.
Özgül ağırlık: çimentoların özgül ağırlığı Le Chatelier balonu adı verilen bir alet ile tayin
edilir. 64 g. Ağırlığındaki çimento numunesi içinde inert sıvı (gazyağı veya neft) bulunan
aletin içine bir huni vasıtasıyla dökülür ve aletin derecelendirilmiş boru kısmından
çimentonun hacmi bulunur.
Büzülme (Rötre): Fiziko-kimyasal etkiler altında katılaşmakta olan veya sertleşmiş haldeki
betonun hacminin küçülmesine denir. Zamana bağlıdır. Bu konu ileride betonda zamana bağlı
mukavemet başlığı altında ayrıntılı olarak incelenecektir.
Çözünmeyen kalıntı: Hidroklorik asit içerisine asit çözünmeyen kısmının yüzdesidir. Görev
almamış silisler çözünmez. Döner fırındaki reaksiyonların tam oluşup, oluşmadığını gösterir.
% 5 ile sınırlandırılır.
KARIŞIM KALIP
24 saat bekletilecek
kesit: 40x40 mm
numuneler
su
160 mm
NUMUNE KÜR
28 gün 23o C de bekletme
P
P1 40x40 mm P2
1 2 çelik levha
1 2
100 mm
BASINÇ DENEYİ
3 NOKTALI
EĞİLME DENEYİ
Şekil 1.4 Çimentolarda mekanik mukavemet tayini
60
CEM I 52.5 N
50 42.5 N
mukavemet (MPa)
40 32.5 N
30
20
10
0
0 5 10 15 20 25 30
zam an (gün)
Şekil 1.6. Çimentolarda zamana bağlı mukavemet değişimi
Katkılı Portland Çimentoları (CEM II, III, IV, V): Normal Portland çimentolarına üretim
aşamasında puzzolan katılmasıyla elde edilirler. Puzolanlı PÇ lerin hidratasyonu sırasında
açığa çıkan Ca(OH)2 ile birleşerek mukavemeti ve kimyasal dayanıklılığı arttırırlar.
Sülfata dayanıklı çimento (TS 10157): C3A bileşeni düşük olan çimentodur. SDÇ 32.5 ve
42.5 tipleri vardır.
Beyaz çimento (TS 21): Hammaddesi kil, kalker ve mermer tozu olan PÇ dir. BPÇ 32.5 ve
42.5 tipleri olup, fayans döşeme gibi süs işlerinde kullanılır.
2. AGREGALAR
Taneli yığın halindeki mineral malzemeye agrega denir. Görevleri harç ve beton gibi
malzemelerde ucuz, sağlam, dolgu maddesi vazifesi görmek ve çimento gibi bağlayıcı madde
tarafından yapıştırılmak suretiyle boşluksuz ve istenilen boyut ve şekilde kütle teşkil etmektir.
Beton agregalarında aşağıdaki özellikler aranır.
a) Yeterli basınç dayanımı,
b) Atmosfer etkisi ile yapraklanıp dağılmama,
c) Donma-çözülme etkisi ile niteliğini kaybetmeme,
d) Islanma-kuruma sırasında hacim sabitliğini koruma,
e) Sülfat ve Klor iyonlarını taşımama,
f) Alkali reaktifliği gibi çimento ile reaksiyona girmeme.
Bir kompozit malzeme olan betonu iyi ve ekonomik olarak üretebilmek için
kullanılacak agrega yığını öyle seçilmelidir ki kompasitesi o kadar yüksek olsun (boşluklar
mümkün olduğunca az) ve bu sayede mümkün olduğu kadar az çimento kullanılsın. Eğer
agregaların küresel yapıya sahip olduğu ve aynı çaptan oluştuğu kabul edilirse en sıkı
yerleşim düzeni yüzey merkezli kübik (YMK: kompasite %74) sistem olacaktır. Ancak farklı
çaplardan agregaları belirli miktarlarda alınırsa, iri tanelerin arasını ince taneler dolduracak ve
kompasitesi yüksek bir yığın elde edilecektir. İşte agrega yığını içerisindeki tanelerin
büyüklüklerine göre gösterdikleri tane dağılım oranın granülometri veya gradasyon adı verilir.
Granülometrinin saptanması için elek analizi adı verilen deney yapılır.
Bu iş için, Şekil 2.2 de görüldüğü gibi agrega yığınını tam olarak temsil etmek
amacıyla yığından en az 10 yerden sondalarla 3-5 kg ve toplamda 2×maksimum agrega çapı
kadar (örneğin maksimum agrega çapı 31.5 mm için 2×31.5=63 kg) agrega örneği alınır.
Daha sonra bu numuneler iyice karıştırılıp, zemine eşit yükseklikte daire biçiminde yayılır,
dört eşit dilime ayrılır karşılıklı iki dilim alınır aynı çeyrekleme işlemi iri agregada en az 3 kg
ve ince agregada en az 1 kg olmak üzere tekrarlanır. Veya Şekil 2.2 da görülen bölgeç adı
verilen ayıraçlarla bu işlem yapılabilir. Elde edilen numune, kurutulup en büyük en üstte
olmak üzere elek sisteminden sarsma-eleme aygıtıyla sarsılır ve her eleğin üstündeki miktar
tartılır. Daha sonra her elek üzerindeki yığışımlı malzeme miktarı ve her elekten geçen
yığışımlı miktar hesaplanır. Granülometri eğrisi, yatay eksende eşit aralıklarla elek çapları ve
düşey eksende geçen yüzdeyle temsil edilir. Granülometri eğrilerinin özellikleri:
16
Örnek: TS 802 e göre bir agrega numunesine ait elek analizi sonuçları aşağıdaki tabloda ilk
iki sütunda verilmiştir. Bu numunenin granülometri eğrisini çiziniz.
Elek çapı Elek Üzerinde Elek üzerinde yığışımlı Elekten geçen- Elekten geçen
(mm) kalan (gr) kalan (gr) yığışımlı (gr) (%)
31.5 0 0 3700-0=3700 3700/3700×100=100
16 953 0+953=953 3700-953=2747 2747/3700×100=74.2
8 707 953+707=1660 3700-1660=2040 2040/3700×100=55.1
4 525 2185 1515 40.9
2 389 2574 1126 30.4
1 289 2863 837 22.6
0.5 214 3077 623 16.8
0.25 159 3236 464 12.5
kap 464 3700 0 0
100 100
90
80
74.2
70
60
Geçen (%)
55.1
50
40 40.9
30 30.4
22.6
20
16.8
12.5
10
0
0.25 0.5 1 2 4 8 16 31.5
Elek çapı (mm)
Şekil 2.3 ve 2.4 de TS 802 de yer alan ve maksimum agrega çapı 16 ve 31.5 mm olan
agrega yığınlarının uyması gereken referans eğrileri ve Tablo 2.3 te TS 802 de maksimum
agrega çapı 8 ve 63 mm için referans eğrilerinin zarf eğrileri tanımlanmıştır.
Eldeki agrega yığını için en iyi kompasite referans eğrilerinin A ve B aralığında elde
edilmektedir. Ancak zorunlu durumlarda B ve C aralığının kullanımına da izin verilmektedir.
Bununla beraber A-C bölgesinin dışına alt ve üst kısımlara kesinlikle çıkılmasına izin
verilmemektedir. Çünkü A eğrisinin altına inildiğinde agrega yığını iri agregalardan
oluşmakta ve üretilen betonu kalıba yerleştirmede sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bu sorun
boşluklu beton üretimi yani kompasitenin düşük olmasıdır. Diğer taraftan C eğrisinin üstüne
çıkıldığında agrega yığınında ince tanelerin çok olması durumunu meydana getirmektedir. Bu
durumda tanelerin toplam yüzey alanını arttırmakta ve dolayısıyla betonu karmak için gerekli
olan su miktarını arttırmaktadır. Çimentonun hidratasyonu için gerekli olan sudan fazlası daha
sonra katılaşma sırasında buharlaşacak ve yapıda boşluklar oluşturup betonun porozitesini
artıracaktır. Ayrıca, ileride beton karışım hesaplarında da anlatılacağı gibi karışım suyundaki
artma betonun mukavemetini azaltmaktadır.
Şekil 2.3 ve 2.4 de U referans eğrisi ile belirtilen kırık doğrular kesikli granülometriye
sahip agrega yığınları için önerilen alt sınır eğrisini temsil etmektedir.
Uygulamada elde iki veya daha fazla agrega yığınlarını belirli oranlarda karıştırıp
referans eğrilerine uyan bir agrega yığını elde etmek için deneme-yanılma, incelik modülü,
grafik yöntem ve ordinat yöntemi gibi metotlara başvurulur. Burada uygulamadaki başarısı
açısından incelik modülü yöntemi ayrıntılı olarak incelenecektir.
İncelik modülü, bir agrega numunesinin granülometri eğrisini tek bir sayı ile ifade
etmeyi amaçlar. Bu sayı, granülometri eğrisi ile % 100 doğrusu arasında kalan alanla
orantılıdır. İncelik modülü, granülometri ordinatlarının 100 den farkının toplamının 100
bölünmesi ile elde edilir. Modül, ne kadar küçükse, agrega ince, büyükse iri danelidir.
Ayrıca incelik modülü karışımdaki agrega tanelerinin ortalama çapının ne olduğu
hakkında bize bilgi verir. Şöyle ki incelik modülü sayısı kadar en alttan itibaren elekler
sayılarak buna karşılık gelen elek aralığı o agrega yığınının ortalama çapı olmaktadır.
Tablo 2.3 TS 802 e göre maksimum agrega çapı, D = 8 ve 63 mm için referans eğrileri
Elek Geçen (%)
açıklığı 8 mm 63 mm
(mm) A B C U A B C U
63 - - - - 100 100 100 100
31.5 - - - - 67 80 90 30
16 - - - - 46 64 80 30
8 100 100 100 100 30 50 70 30
4 61 74 85 30 19 38 59 30
2 36 57 71 30 11 30 49 30
1 21 42 57 21 6 24 39 6
0.5 13 26 39 13 4 16 26 4
0.25 5 11 21 5 2 7 14 2
19
100 100
88
90 C16
KULLANILAMAZ
80 74
çok ince, fazla su ister 76
70 62
B16
60 60
Geçen (%)
49 56
50
KULLANILABİLİR A16
40 34 42
36 U
30 32 30 30 30
18 EN İYİ
20 20 21
12 KULLANILAMAZ
10 8 7 çok iri, yerleşmez
3
0
0 0.25 0.5 1 2 4 8 16
Elek açıklığı (mm)
Şekil 2.2. TS 802 e göre maksimum agrega çapı=16 mm için referans eğrileri
100 100
89
90
77
80 80
C32
70 65
62 62
Geçen (%)
60 53
B32
50 42 47 A32 U
40 38
28 37
30 28 30 30 30 30
15 23
20 18
14
10 8 8
5
0 2
0 0.25 0.5 1 2 4 8 16 31.5
Elek çapı (mm)
Şekil 2.3. TS 802 e göre maksimum agrega çapı=31.5 mm için referans eğrileri
20
Örnek: Bir agrega numunesine ait granülometri deneyi sonuçları aşağıda verilmiştir. Bu
numunenin incelik modülünü bulunuz.
Elek çapı Elekten geçen Elekte kalan İncelik modülü: k = 486/100 = 4.86
(mm) (%) (%) Veya pratik olarak incelik modülü:
31.5 100 - 100 × elek sayisi − ∑ geçen(%)
16 74 100-74=26 k=
8 54 100-54=46 100
4 32 68 bulunabilir. Buna göre:
2 25 75 100 × 8 − ∑ 316
k= = 4.86
1 15 85 100
0.5 10 90 bulunur. Buna göre agregaların ortalama
0.25 4 96 çapı yaklaşık olarak en alttan itibaren 5
elek sayıldığında ortalama agrega çapı =
Toplam 316 486 4 mm olmaktadır.
İncelik modülü yardımıyla, mevcut iki veya daha fazla agrega numunesini hesaplanan
oranlarda karıştırılarak kompasitesi yüksek bir agrega yığını elde etmek mümkündür.
Yöntemde iki adet ve agrega yığın sayısı kadar bilinmeyen içeren denklem takımı elde edilir.
Birinci denklem, mutlak şartı gerçekleyen, yani agrega yığınlarının alınım yüzdelerinin
toplamının % 100 olması şartına dayanır. İkinci denklem ise, her bir agrega yığınının incelik
modülleri ile çarpımlarının toplamının referans eğrisinin incelik modülüne denk olması
şartıdır. Burada referans eğrisi, TS 802 da tanımlanan A-B eğrilerinin aritmetik ortalaması
olarak alınabilir (en iyi bölgenin ortasından geçen eğri). İki agrega yığını için iki bilinmeyenli
iki denklem elde edilir ve çözüm tektir. Buna karşın üç veya daha fazla agrega yığını için
denklem takımları için sonsuz çözümü vardır. Bu sebeple başlangıçta, n adet bilinmeyen için
n-2 adet başlangıç kabulü yapılır ve deneme-yanılma ile sonuca gidilir. Örneğin, X, Y ve Z
olan üç agrega yığını için aşağıdaki denklem takımı yazılır.
X+Y+Z=1
kxX + kyY + kzZ = kTS802
Problemler:
1) Bir şantiyeye getirilen agrega D Yığışımlı kalan (gr)
malzemeleri üzerinde yapılan elek analizi [mm] Kum Çakıl
deneyinin sonuçları tabloda verilmiştir. Bu 16 0 100
agregalar hangi oranlarda karıştırılmalıdır ki 8 0 1950
elde edilen karışımın granülometrisi TS 802 4 30 3650
nin A16-B16 eğrileri arasına düşsün (yani 2 540 5000
yüksek kompasite elde edilsin) ? 1 1560 5000
0.5 2190 5000
0.25 2640 5000
Kap 3000 5000
22
Çakılların su içindeki ağırlığını tayin etmek için, numune tel örgülü bir sepete yerleştirilerek
su dolu bir kovaya daldırılır. Kum için 500 veya 1000 ml. Cam bir ölçü kabı kullanılır. Buna
göre fırında 100-110 oC de kurutulan numunenin havadaki ağırlığı A, yüzey kuru-doygun
numunenin havadaki ağırlığı B ve yüzey kuru-doygun numunenin sudaki ağırlığı C olmak
üzere:
A
Kuru özgül ağırlık : δk =
B−C
B
Doygun-yüzey kuru özgül ağırlık : δ ydk =
B−C
A
Görünen özgül ağırlık : δg =
A−C
B− A
Su emme kapasitesi (%) : Sa = 100
A
İnce agregaların dyk konumu için, 800 gr. numune ilk önce en az 24 saat suda
bekletilir. Daha sonra numunenin suyu süzülerek bir tavaya konur ve ısıtılır veya hava akımlı
bir ısıtıcı ile sürekli karıştırılarak numunenin koyu ıslak renkten, açık (kuru) renge değişmeye
başladığı anın hemen sonrası dyk konumu olarak adlandırılır. İri agregada ise yaklaşık 3000
gr. malzeme 24 saat suda bekletildikten sonra, yüzeyde görülebilen su tabakası kalmayıncaya
kadar havlu ile yüzey kurulanarak dyk konumuna getirilir.
Örnek: Bir çakıl numunesine ait özgül ağırlık deney sonuçları: doygun-yüzey kuru havadaki
ağırlık 3702 gr, doygun-yüzey kuru sudaki ağırlık 2327 gr ve fırında kurutulmuş kuru ağırlık
3634 gr olduğuna göre özgül ağırlıkları ve su emme kapasitesini bulunuz.
508 mm 9 cm lik
siper
silindir
710 mm çelik
motor kapak bilye
2.8.3. Agregalarda ince madde, organik madde ve hafif madde tayini (TS 706 EN 12620)
Boyutu 0.063 mm den küçük olan taneler ince madde olarak adlandırılır. Kil ve silt
0.063 mm küçük olup betonda iri agrega yüzeyinde birikerek prizi geciktirip, agrega-çimento
fazı arasındaki aderansı azaltırlar. Standartlarda ince madde miktarı, ölçü silindiri kullanarak
çökeltme yöntemi ile veya daha kesin bir yöntemle 0.063 mm elek üzerinde numune
yıkanarak malzeme kaybı hesaplanır. Uygulamada bu kayıp %4 değeri ile sınırlandırılmıştır.
Beton karışımındaki organik maddeler betonun prizini geciktirerek betonda bozulmaya
yol açarlar. Organik madde miktarı %3 NaOH çözeltisinde 24 saat cam şişede bekletilen
agrega numunesinin renk değişimden tayin edilir. Renk açık sarı ise zararsız, koyu sarı veya
kahverengi ise zararlı olduğu kabul edilir.
Kömür, odun ve çeşitli yumuşak tanelerin dayanımı düşük olduğunda betonda zayıf
fazlar oluştururlar. Ayrıca betonun dayanıklılığına olumsuz tesir yaparlar. Şartnamelerde hafif
madde miktarı yoğunluğu 2 gr/cm3 lük sıvıda yüzdürme yöntemiyle tayin edilir. Yüzen
maddenin ağırlıkça miktarı %0.5 den az olmalıdır.
Agregalar, temiz ve sert bir yüzey üzerinde, yatay tabakalar halinde, ayrı ayrı tane
sınıflarında depolanmalıdır. Depolanma sırasında kirlenme, ufalanma ve ayrışma olması
engellenmelidir. Bu nedenle, agrega üzerinde iş makineleri dolaştırılmamalı, rüzgarın ve
suyun yaratacağı ayrışmalar ve tane sınıflarının birbirine karışması önlenmelidir.
Agregaların doğru ve yanlış depolanma yöntemleri Şekil 2.9 da karşılaştırmalı olarak
gösterilmiştir.
27
3. KARIŞIM SUYU
1. pH≥4 olmalıdır.
2. Sülfatlar en fazla 200 mg/lt ve alkali-silika reaksiyonuna (ASR) karşı önlem
alınmadıkça alkali miktarı 1500 mg/lt yi geçmemelidir.
3. Şeker, fosfat, kurşun ve çinko miktarı 100, nitrat miktarı 500 mg/lt ile
sınırlandırılmıştır. Bunların varlığında priz süresine etkisi belirlenmelidir.
4. Klorür içeriği donatılı betonlarda 1000 ve donatısız betonlarda 4500 mg/lt ile
sınırlandırılmıştır.
5. Organik madde miktarı NaOH eklendiğinde belirlenen renk sarıya dönük kahverengi
veya daha açık olmalıdır.
6. Askıdaki madde miktarı 4 ml den az olmalıdır.
Betonda deniz suyu kullanımında dikkatli olunmalıdır. Çünkü deniz suyunda bulunan
tuzlar (NaCl, CaCl2 gibi) prizi hızlandırmakta ve erken dayanımı arttırmaktadır. Ancak
tuzların beton yüzeyinde bıraktığı kötü görünüm önemli bir problemdir. Ayrıca CaCl2 prizi
hızlandırmakla birlikte beton içindeki donatıyı paslandırmaktadır. Sülfat iyonları (MgSO4,
CaSO4 gibi) ise betonun dayanıklılığını (etrenjit oluşumu) ve nihai mukavemeti
düşürmektedir. Bu sebeplerden dolayı zorunlu olmadıkça deniz suyu kullanılmamalıdır.
Bütün bunlara ilave olarak suyun gittikçe önemini arttırdığı günümüz dünyasında geri
dönüştürülmüş suların kullanımı gündeme gelmektedir. Beton sektöründe geri dönüşümlü
suyun kaynakları genellikle bir hazır beton tesisinde geri dönen betondan, transmikser ve tesis
aparatlarının temizlenmesinden ve beton üretimi sırasında oluşan atık sulardır. Bu tür
kazanımlı sularda en büyük sorun deterjan ve askıdaki ince madde miktarıdır. Bu sebeple bu
faktörler yukarıdaki maddelere uygunluğu kontrol edilerek kullanılmadır.
Betonda su kullanımının bir diğer alanı ise beton dökümünden itibaren hidratasyonun
gerçekleşebilmesi için gerekli olan suyun bünyede bulunmasını temin etmek amacıyla
kullanılan yani kür için gerekli olan sudur. Bu suyun karma suyu kadar önemi olmamakla
birlikte içerdiği tuzlar ve sülfat iyonları yukarıda sayılan sebeplerden dolayı kötü görünüme
ve yapısal bozukluklara sebep olabileceğinden dikkatli olunmalıdır.
4. KATKILAR
Priz süresini ayarlayan katkılar: Taze betonda priz süresini ayarlamak için kullanılan
katkılardır. Kış aylarında priz geciktiğinden prizi hızlandıran, yaz aylarında ise priz
hızlandığından priz geciktirici katkılar kullanılır.
Hava sürükleyici katkılar: Suda erime yeteneğine sahip tabii reçineler, hayvansal iç yağlar,
sülfonatlı maddeler v.s. Fonksiyonları suyun yüzey gerilimini azaltarak hava kabarcığı
oluşumunu sağlarlar. Tipik olarak çimento ağırlığının % 0.01 civarında karışıma eklenir.
Hava sürükleyici katkı maddeleri, beton içinde birçok münferit 0.01-0.2 mm çapında hava
kabarcığı oluşmasına yol açarak taze ve sertleşmiş betonun özelliklerini değiştirirler. Taze
iken kohezyon ve işlenme kabiliyetini arttırmakta, ayrışma ve su kusma önlenmektedir.
Sertleşmiş halde mukavemet çok az düşmekle beraber su emme azalmakta ve dona
dayanıklılık artmaktadır.
30
Çimento, su, ince ve kaba agrega ve katkı maddelerinden oluşan heterojen bir
malzemedir. Ayrıca içerisinde farklı boyutlarda ve değişik nedenlerle meydana gelmiş
gözenekler (boşluklar) ve mikro çatlaklar bulunur. Beton ilk birkaç saatte sıvıya benzer
özellikler gösterir ve kolayca şekil verilebilir. Bu durumdaki betona taze beton adı verilir.
Ancak hidratasyon olayıyla birlikte zamanla mukavemet kazanan bir malzemedir.
Taze betonda iri agrega ve çimento harcının (çimento + ince agrega) birbirinden
ayrılması olayına ayrışma (segregasyon) adı verilir. Bu ayrışma genellikle iri agreganın kalıp
alt kısımlarına birikmesiyle meydana gelir. Bu durum, bünyede farklı dayanıma sahip bölgeler
oluşturacağından betonun homojenliğini bozar.
Terleme olayı ise ayrışmaya benzer olarak su ile agrega ve çimento karışımının
yerdeğiştirmesinden kaynaklanır. Su üst yüzeyde toplanır. Suyun kılcal boşluklardan üst
yüzeye hareketinde iri agrega taneleri altında su cepleri oluşturmakta, beraberinde ince
taneleri sürüklemektedir. Zamanla su ceplerindeki su buharlaşmakta ve yeri boş kalmaktadır.
Ayrıca beraberinde taşıdığı ince taneler ile betonun üst yüzeyi aşınmaya karşı mukavemetsiz
bir yapı oluşturmakta ve homojenlik azaltmaktadır.
Betonda yüzeyde biriken su ortam sıcaklığı ve rüzgarın etkisiyle hızla
buharlaşabilmektedir. Eğer buharlaşma hızı terleme hızından yüksekse geçirimli bir beton
elde edilmekte ve plastik (erken) rötre adı verilen büzülmeler meydana gelebilmektedir.
Buharlaşma
ince malzeme ve
birikmiş su
su cepleri
Ayrışma Terleme
Çökme (Slump) testi (TS EN 12350-2): Deneyde 30 cm yüksekliğinde alt çapı 20 cm, üst
çapı 10 cm olan kesik bir koniye beton üç eşit yükseklikte doldurulur ve her doldurma
kademesi özel bir çelik çubukla 25 defa şişlenir. Kulplarından tutulan çelik koni kalıba düşey
yönde kaldırılır ve açıkta kalan beton kendi kütlesi ile çöker. Çökme miktarı S kıvam
hakkında fikir verir.
VeBe testi (TS EN 12350-3): Özel bir vibrasyon masası üzerine konulan bir silindir kabın
içine yerleştirilen koni vasıtasıyla yapılır. Koni çökme deneyindeki gibi doldurulur ve çekilir.
Beton kütlesinin üzerine şeffaf bir plastik disk yerleştirilip, masa disk altındaki betonun
silindir kapta tamamen yayılıncaya kadar çalıştırılır ve aşağıdaki şekilde vibrasyon süresi
hesaplanır. V = V f V0 (s), Vf: betonun silindirdeki son hacmi, V0: ilk hacmidir. Kuru kıvamlı
betonlarda kullanılır.
Yayılma testi (TS 12350-5): Bu test çökme testine benzer olarak 200 mm taban çapı, 130
mm üst çapı ve yüksekliği 200 mm olan kesik bir koni kullanılarak akıcı betonların kıvamı
için geliştirilmiştir. Kendiliğinden yerleşen betonlar gibi akıcı betonlarda kullanılır.
Şiş
S Slump testi
Koni Taze
beton
dm =(d1+d2)/2
Yayılma testi
d1 d2
Çimento, agrega, su ve bir miktar sıkışmış havadan oluşan normal bir betonda
bileşenlerin birim hacimdeki miktarlarını belirlemek kısaca beton karışım hesabı olarak
bilinmektedir. Betonda uygun işlenebilme, yeterli dayanım ile ortam (çevre şartları) ve servis
koşulları (zati, hareketli ve deprem yüklemeleri gibi) altında dayanıklılık (durabilite) gibi
özelliklerin ekonomik olarak sağlanması amaçlanır. Şekil 6.1 de taze ve sertleşmiş normal bir
betonda bileşenlerin dağılımı görülmektedir.
0.03V
0.22V
Su Boşluk
0.08V V Setleşmiş
0.17V Çimento Çimento
Hamuru 0.75V
0.75V Agrega Agrega
1
Yapıda kullanılan her taşta olduğu gibi betonda da aranılan ilk özellik yüksek bir
basınç mukavemetidir. Betonun basınç mukavemeti ne kadar yüksekse betonun diğer
özellikleri de (kompasite, geçirimsizlik ve aşınma, donma-çözülme, ıslanma-kuruma gibi
tesirlere mukavemet v.s.) o kadar iyidir. TS EN 206-1, basınç mukavemetine göre beton
sınıfları Tablo 6.1 deki gibi belirlemektedir. Uygulamada silindir dayanımı: fck<20 düşük, 20≤
fck ≤50 normal fck >50 MPa yüksek dayanımlı beton olarak adlandırılır.
Tablo 6.1. TS EN 206-1 beton sınıfları
Beton sınıfı Minimum karakteristik Minimum karakteristik
Silindir dayanımı, Küp dayanımı,
fck, sil (MPa) fck, küp (MPa)
C8/10 8 10
C12/15 12 15 30 silindir
C16/20 16 20
C20/25 20 25 15 cm
C25/30 25 30
C30/37 30 37
C35/45 35 45
C40/50 40 50
C45/55 45 55
C50/60 50 60
C55/67 Y.Muk.↓ 55 67
C60/75 60 75 15 cm küp
C70/85 70 85
C80/95 80 95
C90/105 90 105
C100/115 100 115
33
Mukavemet, fc Mukavemet, fc
pratikteki
aralık
lineer
davranış
200 600
baraj yüksek dozaj, kg/m3 optimum su
betonu mukavemetli
beton
Şekil 6.2. Dozaj-dayanım grafiği Şekil 6.3. Su-dayanım ilişkisi
Su Mukavemet Su Mukavemet
-%10 -%10 +%20 -%30
-%20 -%60 +%30 -%50
+%100 -%80
Betonun kompasitesi 1m3 betondaki katı malzemenin (çimento, ince iri agrega) işgal
ettiği hacimlerin m3 cinsinden toplamıdır.
Ç U V
k= + +
δc δu δv
δ : Özgül ağırlık, p+k=1, p:porozite, c:çimento, u:kum, v:çakıl miktarı (hacimce)
f cα dozaj ⎫
⎪ çimento Ç
1 ⎬ fc α =
f cα ⎪ su S
su ⎭
34
Abrams bu ilişkiyi Şekil 6.4 deki gibi tanımlamaktadır (Burada A, B ampirik (deneye
dayalı) katsayılardır). Bununla beraber Neville yukarıdaki ilişkinin lineer olduğunu tespit
etmiştir (Şekil 6.5, burada K ampirik bir katsayıdır).
Mukavemet, fc Mukavemet, fc
A ⎡Ç ⎤
f c = K ⎢ − 0 .5 ⎥
fc = ⎣S ⎦
B 1. 5 S / Ç
Şekil 6.4. Abrams formülü Şekil 6.5. Abrams-Neville ilişkisi (Bolomey formülü)
UYARI: Büyük harfler (S, Ç, U, V) ağırlıkça, küçük harfler (s, c, u, v) hacimce değerleri
ifade etmektedir. Feret formülünü kullanarak, olaya teorik olarak yaklaşalım
2
⎡ c ⎤
fc = K F ⎢ ⎥ ⇒ Kompasitenin önemini gösterir.
⎣1 + c − k ⎦
2
⎡ c ⎤
fc = K F ⎢ ⎥ → h=0 alınırsa
⎣c + s + h⎦
2
⎡ Ç/S ⎤
fc = K F ⎢ ⎥
⎣ (Ç / S ) + δ c ) ⎦
f çim ⎛ Ç ⎞ 2
fc = ⎜ ⎟
a ⎝S⎠
burada fçim çimentonun norm mukavemeti, üretim şartlarına bağlı işçilik katsayısıdır: a=4 iyi,
a=6 orta ve a=8 kötü işçilik şartlarıdır.
35
Mukavemet ile dayanım arasındaki ilişki Şekil 6.7 de verilmiştir. Eğer karışımda
istenen mukavemet elde edilemiyorsa çimento miktarı artımı yoluna gidilmelidir. Bu iş için
herhangi bir teorik formül (Abrams-Neville veya Graf gibi) kullanılabilir. Bununla beraber
yeterli işlenebilirlik sağlanamıyorsa karışım suyunu artırmak veya akışkanlaştırıcı kullanmak
gerekir. Ancak su arttırılacaksa mukavemetin sağlanabilmesi için su/çimento oranı
korunmalıdır.
36
Bununla beraber yapı tipine göre işlenebilirlik için belirli kriterler ileri sürülmektedir.
TS 802 e göre bunlar aşağıdaki Tablo 6.3 te verilmiştir.
Uygulamada yapı cinsine göre maksimum agrega çapı D değişir. Fikir açısından
aşağıdaki tabloda kullanım aralıkları verilmiştir.
Betonun proje mukavemeti fck yapıya ait projede belirtilmiştir. Şantiye mühendisi bu
mukavemeti belirli bir güvenlik derecesi ile üretmek durumundadır. Bu sebeple beton karşım
hesaplarında daha yüksek bir mukavemet hedeflenir ve buna hedef mukavemet fcm adı verilir.
Bu mukavemet, silindir mukavemet (proje mukavemeti: fck) esas alınarak beton sınıflarına
göre aşağıdaki gibi seçilebilir.
A-Ön hesap
1. Yapı elemanının kesit ve donatı bilgilerine göre max. agrega çapı D Tablo 6.5 den seçilir.
2. Seçilen D e göre agreganın granülometri TS 802 e uydurulur.
3. Beton sınıfına göre karışım hesabında esas alınacak hedef dayanım aşağıdaki gibi tespit
edilir.
4. Hedef dayanımı sağlayacak su/çimento oranı Tablo 6.6 dan bulunur (UYARI: ortam
şartlarına göre S/Ç oranı Bölüm 14 te anlatılacaktır).
5. Tablo 6.3 den uygun beton kıvamı değeri yapı elemanının tipine göre seçilir.
6. Agreganın D si, granülometrisi ve çökme değeri bilindiğinden, karışım suyu ve tahmini
hava miktarı Tablo 6.7 den belirlenir.
7. Su/çimento oranından dozaj tespit edilir.
8. Agreganın hacmi, mutlak hacim kavramından bulunur. Ve her tane sınıfı için gerekli
Ç
yüzdeler özgül ağırlıklar yardımıyla tespit edilir. 1000 = + S + hava + Va
δc
9. Agregadaki mevcut nem durumlarına göre düzeltmeler yapılır.
Hedeflenen çökme değeri ve hava miktarını tespit etmek için 20-50 dm3 lük deneme
karışımları hazırlanır. Uygulamada hesaplanan çökme değeri ilk etapta elde edilmeyebilir.
Ölçülen çökme değerinde iki durum meydana gelebilir. Düşük olması durumunda su
arttırılmalı (ancak su/çimento oranı korunmalı) veya akışkanlaştırıcı kullanılmalıdır. Yüksek
olması durumunda su miktarı azaltılmalı, ancak çimento miktarına karışılmamalıdır.
38
Şekilde geometrisi verilen kiriş-döşeme birleşim bölgesi için C20/25 sınıfı beton ve 8
cm çökme verecek şeklide karışım hesabı istenmektedir.
Malzeme
CEM II/B 32.5R (δc=2.85gr/cm3)
Agreganın özellikleri tabloda verilmiştir.
39
⎧100 / 3 = 33mm
⎪250 / 5 = 50m
⎪
D≤⎨ , Seçilen D=16mm (Tablo 5.5)
⎪0.75 x30 = 22.5mm(min)
⎪⎩30mm
UYARI: Eğer agrega uygun çıkmasaydı, eldeki agregayı değiştirip, farklı bir ocaktan
malzeme alınması gerekirdi.
Hesaplama
su miktarı
Çökme 80 mm, D=16 mm, dayanıklılık için herhangi bir şart ileri sürülmemiş Tablo
6.8’den hava katkısız beton su miktarı 209 kg/cm3
çimento miktarı
Hedef mukavemet fcm = 20 + 6 = 26 MPa dayanıklılık için özel bir şart ileri
sürülmediğinden Tablo 6.6 dan S/Ç = 0.61 alınabilir.
209 550
Çimento miktarı= = 343kg / m 3 > 5 = 316 > 300
0.61 16
hava miktarı
Tablo 6.8’den %2
agrega miktarı
Mutlak hacim formülünden
343
1000 = + 209 + 20 + Va → Va = 651 dm 3
2.85
İnce = 0.35×2.47×651=563kg/m3 (dyk)
Orta = 0.65×2.62×651=1109kg/m3 (dyk)
Düzeltme
Yukarıda yapılan hesaplamalar agreganın doygun-yüzey kuru (dyk) olması durumu
içindir, oysa agregalar bu konumda değildir.
İnce = 4.7-2.3 = %2.4 yüzey suyu var
Orta = 0.7-1.8 = -%1.1 hava kurusu
Hesaplanan su miktarını ayarlamak gerekir.
Su = 209-563×0.024+1109×0.011 = 208 kg/m3
İnce = 563×(1+0.024) = 577 kg/m3
Orta = 1109×(1-0.011) = 1097 kg/m3
40
Deneme karışımı
Yukarıda belirlenen miktarlar üzerinden bir deneme karışımı hazırlanmış ve istenilen
çökme değeri 8 cm yerine 6 cm olarak tespit edilmiştir. Bu durumda işlenebilirliği sağlamak
için 1 m3 betonda 6 kg fazla suya ihtiyaç olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda
su/çimento=(209+6)/343=0.63 olur. 6 kg su ilavesi ile elde edilen yeni toplam beton hacmi
1006 dm3 olacağından, 1 m3 beton için 215/1.006=214 kg su kullanılması gerekir. S/Ç= 0.61
olması gerektiğinden gerekli çimento miktarı=214/0.61=351 kg olur. Yapılan değişiklikler
agrega miktarını aşağıdaki gibi değiştirecektir.
351
1000 = + 214 + 20 + Va → Va = 643 dm 3
2.85
İnce = 0.35×2.47×643=555 kg/m3 (dyk)
Orta = 0.65×2.62×643=1095 kg/m3 (dyk)
Tekrar düzeltme yapılırsa
Su = 214-555×0.024+1095×0.011 = 213 kg/m3
İnce = 555×(1+0.024) = 568 kg/m3
Orta = 1095×(1-0.011) = 1083 kg/m3
Nihai durum
Su : 213 kg/m3
Çim: 343
İnce : 589
Orta : 1083
Toplam: 2228
Mukavemet Deneyi
Yapılan deneylerde 28 günlük mukavemeti 24MPa olsun. Bolomey formülü kullanılırsa;
⎡ 343 ⎤
24= K ⎢ − 0.5⎥ ⇒ K = 21.76 MPa
⎣ 214 ⎦
Çimentoyu artırarak mukavemet artırılabilir.
⎡ Ç ⎤
26=21.76 ⎢ − 0.5⎥ ⇒ Ç = 363 kg / m 3
⎣ 214 ⎦
Buna göre orijinal karışım (net)
363
1000 = + 214 + 20 + Va → Va = 638.6 dm 3
2.85
İnce =0.35×2.47×638.6 =552 kg/m3
Orta =0.65×2.62×638.6 =1088 kg/m3
Problem:
Bir temel betonu için çökmesi 30 mm olan C25/30 sınıfı beton istenmektedir. Çimento
CEM I 42.5N tipi olup yoğunluğu δc=3.15 gr/cm3 dur. Agreganın özellikleri aşağıdaki tabloda
verilmiştir.
Geçen (%)
Özellik İnce Orta İri
(0-8) (8-31.5) (31.5-63)
Kırmataş
Karışım (%) 25 45 30
3
δ (dyk) (gr/cm ) 2.47 2.64 2.72
Su emme (%) 2.3 1.8 1.2
Mevcut nem (%) 3.7 1.2 0.7
43
Şekil 7.1. Betonun kalıbına dökülmesi için gerekli olan düşü yüksekliği
Kaliteli bir beton üretimi için, karışımın yerleştirilip sıkıştırılmasından sonra özellikle
erken yaşlarda uygun koşullarda bakıma tabi tutulması gerekir. Kür işlemleri, sıcaklık
kontrolü ve beton rutubetinin çevre koşullarına bağlı olarak artması ya da azalmasının
kontrolünü içerir. Beton dökülürken aşağıdaki faktörler etkilidir:
1. Taze betonun sıcaklığı
2. Rüzgar hızı
3. Bağıl nem
4. Ortamın sıcaklığıdır.
Taze betonun sıcaklığı, betonun bileşenlerinin miktar ve sıcaklıklarına bağlı olarak
aşağıdaki gibi hesaplanabilir:
0.22(T A A + TÇ Ç ) + T A S A + TS S
Tbeton =
0.22( A + Ç ) + S A + S
Burada TA, TÇ ve TS : sırasıyla agreganın, çimentonun ve suyun sıcaklığı,
A, Ç, SA ve S : sırasıyla agreganın, çimentonun, (varsa) agregadaki yüzey
nemi ve suyun ağırlıkça miktarıdır.
Beton normal prizini yapması için en uygun sıcaklık 15-25oC dir. Yüksek sıcaklık
prizi hızlandırır ve büzülme (rötre) çatlakları oluşur. Düşük sıcaklıkta priz yavaşlar.
Şekil 8.1 de görüldüğü gibi, beton en iyi su içinde kür edilebilir. Ancak uygulamada
bu işlem beton yüzeyini sulama şeklinde yapılmaktadır. Ayrıca beton yüzeyini telis, plastik
örtü veya talaş ile örterek suyun buharlaşmasını engellemek mümkündür (güneş ışını ile
irtibat kesilir). Parafin/bitüm esaslı kimyasallarla yüzeyi kaplamak diğer bir çözümdür.
Taze betonda kür süresi değişik etkenlere bağlı olmakla birlikte normal betonarme
hidratasyon için gerekli olan suyun sürekli temini için beton, dökümden itibaren 8-14 gün
sürekli sulanmalıdır. Yani betonun yüzeyi sürekli ıslak kalmalıdır.
Hava içerisinde bulunan su miktarına nem denir. Su buharı hacmi en fazla % 4
olabilir. Havadaki maksimum su buharına bağıl nem denir. Bağıl nem oranının % 50 nin
altına düşmesi durumunda betondaki suyun buharlaşması hidratasyon için gerekli su
miktarının kalmaması problemini meydana getirir. Bu nedenle üretimi izleyen 18 gün içinde
havanın serin olduğu zamanlarda beton sulanmalıdır.
Şekil 8.2 de beton yüzeyinde meydana gelebilecek buharlaşma hızı üzerine beton ve
hava sıcaklığı ile rüzgar hızının etkisi verilmiştir. Şartnamelerde, buharlaşma hızının 0.5
kg.m2/saat ten fazla olması durumunda plastik büzülme yönünden riskli bir durum olacağı ve
1 kg.m2/saat hızının aşılması durumunda kati surette önlem alınması gerektiği
belirtilmektedir.
Şekil 8.1. Betonun dayanımında kür şartlarının önemi Şekil 8.2. Betonda suyun buharlaşma hızının hesabı.
Bu kavrama göre beton kür edilir ve kalıp sökülür. Örneğin 7 gün 20 oC de kalan
betonun kalıplarının alınmasına izin veriliyorsa: OD = 7 × 24 × (20 + 10 ) = 5040 oC.saat
olması gerekir.
Üç gün ard arda hava sıcaklığının +5 oC nin altında veya +32 oC nin üstünde olduğu
durumlar beton teknolojisinde anormal hava şartları olarak değerlendirilir.
49
Problemler:
1) Bir beton dizaynında karışıma girecek bileşenlerin miktarları: su=154, çimento=310,
kum=651 ve çakıl=1206 kg/m3 olarak tespit edilmiştir. İnce agregada %4.2 yüzey suyu
bulunmaktadır.
a) Döküm anında bileşenlerin sıcaklığı: çimento 12 oC, agregalar 8 oC ve su 15 oC olduğuna
göre, taze betonun sıcaklığını bulunuz.
b) Çimento 12 oC, agregalar 8 oC olduğuna göre, taze betonun sıcaklığının 18 oC olması için
suyun sıcaklığı ne olmalıdır?
c) Çimento 25 oC, agregalar 30 oC ve su 20 oC olduğuna göre, taze betonun sıcaklığının 18 oC
olması için ne kadar buz kullanılmalıdır?
a) Kum ve çakılın sıcaklığı aynı olduğundan SA=1857 kg/m3
0.22(8 × 1857 + 12 × 310 ) + 8 × 651 × 0.042 + 15 × 154
Tbeton = = 10 oC
0.22(1857 + 310) + 651 × 0.042 + 154
0.22(8 × 1857 + 12 × 310) + 8 × 651 × 0.042 + TS × 154
b) 18 = → TS = 49 oC
0.22(1857 + 310 ) + 651 × 0.042 + 154
0.22(8 × 1857 + 12 × 310) + 8 × 651 × 0.042 + 20(154 − B ) − 80 B
c) 18 = → B = 45 kg/m3
0.22(1857 + 310) + 651 × 0.042 + 154
2) İlk 3 gün 12 oC, sonraki 2 gün 15oC kalıpta bekleyen bir betonun kaç gün 18 oC kalıpta
beklemelidir ki OD=5040 oC.saat olsun?
40 12
Tablo 9.1. 35
Aralık Frekans Frekans 10
30
(adet) (%) 8
Frekans, adet
Frekans, %
20-22 2 6.7 25
22-24 5 16.7 20 6
24-26 11 36.6 15
4
26-28 9 20 10
28-30 3 10 2
5
0 0
20-22
22-24
24-26
26-28
28-30
Şekil 9.1.
MPa
∑( f − f cm )
2
Standart sapma : σ= ci
n −1
Ancak yukarıda tanımlanan standart sapma formülünün kullanımı hesap makineleri
için zordur. Bu amaçla HP firması aşağıdaki eşdeğer formu geliştirmiştir.
1
⎡ ∑ f ci2 − (∑ f ci )2 n ⎤ 2
σ =⎢ ⎥
⎢⎣ n −1 ⎥⎦
Aritmetik ortalama verilerin hangi orta değer etrafında olduğunu, standart sapma ise dağılımın
mertebesini göstermektedir. TS EN 206-1 e göre karakteristik mukavemet aşağıdaki gibi
hesaplanmaktadır.
Görüldüğü gibi standart sapma sayısı ne kadar büyükse malzemede kalite kontrolün o
kadar kötü olduğu anlaşılır. Yani yüksek bir standart sapma sonucunda, karakteristik
mukavemeti elde etmek için gereken ortalama mukavemet artmakta, dolayısıyla ekonomi şartı
ihlal edilmektedir. Yukarıdaki formülde 1.48 katsayısı, Şekil 9.3 de görüldüğü gibi Gauss
dağılım fonksiyonu için %95 güvenlik sınırını belirtmektedir. Kısacası bu formüle göre eldeki
20 adet verinin ancak biri karakteristik mukavemetin altına düşmesine izin verilmektedir.
Olasılık
%95 gerçekleşme
%5 gerçekleşmeme olasılığı
olasılığı
- oo + oo
fcm-1.48σ fcm
Ancak böyle bir istatistiksel analizi yapabilmek için, TS EN 206-1 e göre ise imalat
kontrol belgeli imal edilen betonlarda en az 35 deney verisine ihtiyaç vardır. Şurası
unutulmamalıdır ki her bir veri (deney sonucu) en az 2 silindir veya en az 2 küp numune
takımı ortalamasıdır. Veri sayısının 35 den az olması durumunda TS EN 206-1 Tablo 9.2 ve
Tablo 9.3 ün kullanımını öngörmektedir.
Tablo 9.2. İmalat kontrol belgeli imalatlarda basınç dayanımı tanımlama kriterleri
Belirli bir hacimde elde edilen 1. Kriter 2. Kriter
deney adedi, n fcm (MPa) fci (MPa)
1 Uygulanmaz ≥ fck – 4
2-4 ≥ fck + 1 ≥ fck – 4
5-6 ≥ fck + 2 ≥ fck – 4
Tablo 9.3. İmalat kontrol belgesiz imalatlarda basınç dayanımı tanımlama kriterleri
Belirli bir hacimde elde edilen 1. Kriter 2. Kriter
deney adedi, n fcm (MPa) fci (MPa)
3 ≥ fck + 4 ≥ fck – 4
52
Tablo 9.4. TS EN 206-1 e göre uygunluk değerlendirmesi için numune alma sıklığı
İmalat En az numune alma sıklığı
3
İmalatın ilk 50 m ü İmalatın ilk 50 m3 den sonraki imalat
İmalat kontrol belgeli İmalat kontrol belgesiz
Başlangıç (35 deney 3 numune 200 m3 te 1 veya bir
sonucu elde edilinceye haftalık imalattan 2 150 m3 te 1 veya bir
kadar) günlük imalattan 1
Sürekli (35 deney 400 m3 te 1 veya bir
sonucu elde edildikten haftalık imalattan 1
sonraki)
1.Aşağıdaki tabloda bitmiş bir inşaata ait küp basınç deneyi verileri verilmiştir. Bu betonun
sınıfı nedir?
UYARI: Tablodaki her bir verinin en az iki numunenin ortalaması olduğu unutulmamalıdır.
fci (MPa)
1 2 3 4 5 6 7
1 31.16 31.38 32.20 31.21 26.01 26.93 30.31
2 25.01 31.53 31.21 25.48 28.51 30.29 31.56
3 25.51 31.70 31.63 28.83 26.15 30.77 32.36
4 28.60 29.13 31.17 32.97 25.38 28.20 29.82
5 25.37 32.54 25.85 31.64 32.01 29.59 28.36
53
Pk Pk
yarılma
ft alanı=D.L D=15 ft
L=30 cm
silindir-yarma
küp-yarma
b
b x h = 150x150 mm
h
L > 500 mm
Pk Pk/2 Pk/2
L/3
ft ft
ft
min. L/2 L/2 L/3 L/3 L/3 gerilme
25 mm dağılımı
3-noktalı eğilme 4-noktalı eğilme
Şekil 10.1 Betonda endirekt yollarla çekme mukavemetinin tayini
Silindir yarma deneyinde, eleman yükleme düzlemine paralel olarak çatlar. Elastisite
teorisinden bu düzlemde oluşan gerilme aşağıdaki gibi elde edilir:
2 Pk 2 Pk
ft = (küp yarma deneyinde: f t = , a = küp boyutu)
πDL π a2
silindir yarma sonuçlarının değerlendirilmesi TS EN 206-1 de verilmiştir. Burada en son 12
ayı geçmeyen değerlendirme süresi boyunca elde edilen deney sonuçları kullanılmaktadır.
Numuneler 28 günlüktür. Tablo 10.1 de TS EN 206-1 de silindir yarma deneyinde
karakteristik mukavemetin nasıl hesaplanacağı verilmiştir. Burada bulunan değer en yakın
0.05 MPa ya yuvarlatılarak verilmelidir.
55
M max PL / 4 3PL
3-noktalı eğilme: f t = = 2 =
W bh / 6 2bh 2
M PL / 6 PL
4-noktalı eğilme: f t = max = 2 = 2
W bh / 6 bh
olarak edilmektedir. Bu tip numuneler, özellikle köprü, hava alanı pistleri gibi elemanlarda
çekme mukavemetinin hesabında kullanılmaktadır.
Problemler
1. 15×30 cm lik standart silindir numuneler üzerinde yapılan yarma deneyinde Pk = 252, 269
ve 287 kN kırılma yükleri elde edilmiştir. Bu yarma mukavemeti nedir? TS 500 e göre direkt
çekme mukavemeti nedir?
3. 15×15×50 cm lik prizmatik üç numune üzerinde dört noktalı eğilme deneyi yapılmış ve
kırılma yükleri sırasıyla Pk= 29.7, 32.1, 35.6 kN bulunmuştur. Bu betonun eğilme-çekme
mukavemeti nedir? TS 500 e göre karakteristik çekme dayanımı nedir?
57
σ σ
E
fc basınç
σ =E ε
0.85fc
E fc/3 Lineer davranış
1 ε Hooke kanunu
ε εc εu geçerli sayılabilir.
çekme ft = fc ~ fc
14 8
Hooke kanunu Beton
Problem
3700 kN Şekilde yükleme durumu ve geometrisi verilen prizmatik
kolonun malzemesi C25/30 dur. Betonun emniyet katsayısı
n=2.4 olduğunu kabul ederek kolonu boyutlandırınız. Kolonun
davranışının Voelmy parabolüne benzediğini kabul ederek
kolondaki kısalmayı bulunuz. Betonun teorik Ec hesaplayınız.
3m kare Ayrıca TS 500 e göre Ec, Gc ve fctk = ?
kesitli
59
12.1. Sünme
σ σ
σ t σ t
ε ε
σ
t t η
σ0 1
σ σ d ε /dt
σ E σ η
ε d ε /dt Bingham cismi
1 1
Hooke cismi Newton cismi
Şekil 12.1. Hooke cismi (lineer-elastik), Newton cismi (lineer-viskoz) ve Bingham cismi (plastik-viskoz)
60
gerilme, σ σ0 deformasyon, εs
σ0 ε0
εs ε0
σ0
ε 0 =−−−
Ec geciken deformasyon alımı
t1 zaman, t t1 t
Şekil 12.2. betonda sünme deneyi
Çimento jelleri arasında absorbe edilen suyun, havanın sıcaklık ve rutubetine bağlı
olarak buharlaşması ile meydana gelen basınç değişimlerinin sonucu oluşmaktadır. Bu
sebeple büzülme üzerine, birinci derecede nem, zaman ve kür şartları, ikinci derecede elaman
boyutu ve şekli, üçüncü derecede çimento ve agrega cinsi, karışım oranları ve su miktarı
etkilidir. Büzülme çeşitleri
1. Termik büzülme: Fiziko-kimyasal etkiler altında katılaşmakta olan sertleşmiş haldeki
betonun hacmindeki azalmadır.
2. Plastik-erken büzülme: prizin tamamlanmasından sonra ortaya çıkar ve agregadaki
segregasyon olayından dolayı betonun yüzeyinde biriken suyun süratle buharlaşması
sonucunda, ani ve derin çatlamalara yüzeysel büzülmeler oluşur.
3. Bünyesel büzülme: toz çimento ve suyun kapladıkları toplam hacmin hidratasyon
sonucunda küçülmesinden kaynaklanır. Bu hidratasyonun tabiatında mevcut olup,
önlenemez, azaltılamaz.
4. Karbonatlaşma büzülmesi: beton bünyesine süzülen CO2 gazının etkisiyle, bünyedeki
bazı karbo-alüminat tuzların oluşmasından kaynaklanmaktadır.
5. Hidrolik büzülme: sertleşmiş betonun içindeki jel suyunun buharlaşması ve sonuçta
jeldeki katı unsurların birbirlerini daha kuvvetli elektro-statik kuvvetlerle çekmesi
nedeniyle oluşur. Bu büzülme beton üretimini izleyen ilk bir ay içinde büyük ölçüde
tamamlanır ve 5-6 ay sonunda nihai konumuna gelir. Bu tip rötreyi, dozajın fazlalığı,
61
çimentonun inceliğinin artması, C3A ve C2S miktarının fazlalığı, beton karma suyunun
fazlalığı ve agreganın inceliği arttırır.
Beton yapı elemanlarının hesabında sünme hesabı, ani şekil değiştirmeye benzer
olarak hesaplanması basitlik açısından kabul görmektedir. Zira servis yüklemeleri altında,
elemandaki gerilme değeri betonun maksimum mukavemetiyle karşılaştırıldığında, lineer
davranış bölgesine düşmektedir. Bu amaçla sünme hesabında elastisite modülüne benzer
deformasyon modülleri tanımlanır. Dolayısıyla belirli bir yükleme için yapı elemanında
oluşan toplam şekil değiştirme tahmin edilir (Şekil 12.3). Hesapta tanımlanan büyüklük φ0
sünme sayısıdır ve aşağıdaki formda ifade edilir.
εs
φ0 = , burada εs = son sünme değeri, ε0 = elastik şekil değiştirmedir.
ε0
Dış yüklemeden oluşan toplam şekil değiştirme:
σ0
ε t = ε 0 + ε s = ε 0 (1 + φ 0 ) =
(1 + φ0 )
Ec
şeklinde ifade edilebilir. Eğer büzülmenin de deformasyona katkısı dikkate alınırsa:
σ0
εt = ε0 + εs + εr = (1 + φ0 ) + ε r , burada εr = rötre şekil değiştirmesidir.
Ec
φ0 sünme sayısı, ortam kurudukça artan, dolaysıyla büzülme ile paralellik gösteren 1-
4.5 arasında değişen bir katsayıdır. Uygulamada sünme ve büzülme, aşağıdaki Tablo 12.1 de
görüldüğü gibi, bağıl nem ve betonun kıvamının bir fonksiyonu olarak gösterilir. Burada
çökme deneyine ait kıvam sınıflar tanımlanmıştır. Tablodan da açıkça görüldüğü gibi, su
içindeki betonlarda zamana bağlı deformasyonlarda azalma görülürken, havadaki betonda
büyük artışlar meydana gelmektedir.
Deformasyon, ε
εr
rötre
ε toplam
εs T
sünme
elastik ε0
zaman
Şekil 12.3. Betonda anlık ve zamana bağlı deformasyonların oluşturduğu toplam deformasyon
Problem:
3500 kN Konya’da bir konser salonunun zemin katındaki bir kolonun
boyutları ve yükleme durumu şekilde verilmiştir. Kolonun
malzemesi C30/37 olduğuna göre kolondaki kısalmayı, başlangıç
durumu ve nihai durum için hesaplayınız. Betonu kıvam seviyesi
120 mm dir.
4m
60cm
63
13.1. Hasarsız Deney Yöntemleri İle Sertleşmiş Betonun Basınç Mukavemetinin Tayini
Tablo 13.1. Geri sıçrama R değeri kullanarak betonun yaklaşık silindir mukavemetinin tayini
R fc (MPa)
0 2 4 6 8
20 7 9 11 13 15
30 17 20 23 25 28
40 32 35 39 43 47
50 51 55 59 64 69
R=34->23 MPa, R=26->13 MPa
Örnek: Bir yapının kolon ve kirişlerinden alınan test çekici sonuçları aşağıdaki tabloda
verilmiştir. Yapı yaklaşık 1 yıl önce hizmete girdiyse yapının genel mukavemeti ne olabilir.
No R değerleri
1 42 42 42 38 43 35 40 45
2 43 40 46 40 46 37 43 48
3 43 40 48 42 48 34 48 49
4 42 42 50 43 39 34 40 46
5 43 41 52 43 40 35 41 43
6 50 48 46 37 42 30 44 50
7 40 42 48 40 46 34 45 39
8 42 40 54 38 50 38 43 45
9 33 40 42 35 48 30 42 46
Rort 42.0 41.7 47.6 39.6 44.7 34.1 42.9 45.7
R1=Rmax-Rmin 17 8 12 8 11 8 8 11
R2=Rort+2/3R1 53.3 47.0 55.6 44.9 52.0 39.4 48.2 53.0
R3=Rort-2/3R1 30.7 36.3 39.6 34.2 37.3 28.8 37.6 38.3
*R3<R<R2 ? KABUL KABUL KABUL KABUL KABUL KABUL KABUL KABUL
fc (Tablo 7) 35 35 47 32 41 23 37 43
*Red durumunda o veri grubu kullanılamaz! Yanlış ölçüm!
Örnekler:
L (mm) 350 120 110 110
t (μs) 92.7 30.5 27.4 37
V (km/s) 3.78 3.93 4.01 2.97
DURUM iyi iyi iyi zayıf
Doğrudan iletim
-en iyi- L
Kadran
ekran
Gönderici Alıcı
Yüzeyeden iletim
+α
L
80
V=5 km/s
70
V=4.5 km/s
fc (MPa): silindir mukavemeti
60
50 V=4 km/s
40 V=3.5 km/s
30 V=3 km/s
20 V=2.5 km/s
V=2 km/s
10
0
15 20 25 30 35 40 45 50 55 60
R:geri sekme degeri
Şekil 13.3. R ve V değerleri ile silindir mukavemeti tayini
Örnek: Karkası tamamlanan bir karkas inşaatta yapılan test çekici ve ultrasonik test cihazı
değerlendirme sonuçları aşağıdaki ilk iki satırda verilmiştir. Bu yapının genel mukavemeti
Şekil 12 deki abak yardımıyla hesaplayınız.
Rort 34 38 38 39 35 35 32 37
V (km/s) 3.59 3.84 3.79 3.40 3.55 3.88 3.57 3.64
fc (MPa) 15 22 21 18 16 19 13 19
13.2. Karot Alma Yöntemi İle Sertleşmiş Betonun Basınç Mukavemetinin Tayini
Bir yapının mukavemeti hakkında en iyi bilgi yapıdan örnek almak yani karot
numunesi almaktır. Ancak karot numunesi almak tahribatlı bir yöntem tekniği olduğundan
alımda dikkatli olunmalıdır. Kolon elemanlardan kesinlikle alınmamalıdır. Kiriş elemanlardan
alınırsa moment 0 noktası civarında üsten 30 cm derinliğinde alınabilir. Alınması en uygun
betonarme elemanları perde ve döşeme elemanlarıdır. Alınan bölge derhal zengin dozajlı ince
malzemeli bir karışımla hemen doldurulmalıdır.
• Karot numunesi alınırken karot alıcısının çapı mümkün olduğunca yapıda kullanılan
maksimum agrega çapının 3 katından büyük seçilmelidir. Doğal olarak yapıda alınan
karot numunelerinin çapları standart silindir çapı=15 ten farklı olabilmektedir. Bu
durumda Tablo 13.3 deki standart silindire dönüşüm faktörü dikkate alınmalıdır.
• Karot numuneleri, alınırken mümkün olduğunca boy/çap oranı=2 olmalı ve 1 den
küçük olmamalıdır (özellikle döşemeden alınan örneklerde karşılaşılır). Eğer farklı
oranlarla karşılaşılırsa Tablo 13.4 deki düzeltmeler yapılmalıdır.
• Karot alımında mümkünse donatının bulunmadığı bir aralıktan numune alınmalıdır.
Bunun için donatı tespit cihazı kullanılabilir. Yatay ve düşey taramada elde edilen
sonuçlar dikkate alınarak donatısız bölge tespit edilebilir. Ancak donatı tespit cihazı
kullanılsa bile bazen aletin tespit mesafesinin gerisinde donatı bulunabilir. Bu
durumda Tablo 13.5 te verilen azaltma % dikkate alınarak düzeltme yapılması gerekir.
• Bir yapının mukavemeti hakkında karar verebilmek için yapıdan en az 10 yerinden
numune alınmalıdır. Bununla beraber yapının her tarafından karot numunesi almak
mümkün olmayabilir. Bu sebeple yapının alınamayan diğer kısımlarındaki mukavemet
hakkında fikir edinmek amacıyla tahribatsız deney yöntemleri (Schmidt çekici,
Ultrasonik cihaz) hem karot alınan bölgede hem de alınmayan diğer bölgelerde
kullanılarak genel bir fikir edinilebilir.
• Alınan karot numunelerine başlık dökülmeli ve suda 48 saat bekletildikten sonra
çıkarılıp test edilmelidir.
Tablo 13.4. farklı çaplarda karot başlığı kullanımında alınacak düzeltme faktörleri
Çap (cm) × Boy (cm) Düzeltme Faktörü
5 × 10 1.09
7.5 × 15 1.06
10 × 20 1.03
15 × 30 1.00
20 × 40 0.96
Tablo 13.5. Karot numunesindeki donatı çapı ve adetine göre azaltma % leri
Donatı Çapı (mm) Donatı Sayısı Dayanımdaki Azalma (%)
12 1 8
12 2 11
25 1 9
25 2 13
68
1. Atmosfer Etkileri
2. Kimyasal Etkiler
3. Yangın Etkisi
4. Organizmaların Etkisi
Şekil 8.1a da gerçek bir malzemenin tasvirinde olduğu gibi her malzemede görülebilen
ve görülmeyen boşluklar (kusurlar) vardır. Bunlar bazıları dışarı açık, bazıları kapalı ve
bazıları ise çapları mikron mertebesinde olan kılcal (kapiler) boşluklardan oluşur. Burada
tehlikeli olan dışa açık boşluklardır. Zira buradan zararlı sıvılar ve gazlar malzemenin
bünyesine sızarak içyapıya hasar verebilirler. Bu sebeple malzemedeki boşlukların miktarının
ne kadar olduğunu araştırmak, malzemeni kullanımı açısından önemlidir. Ancak bu boşluk
miktarını direkt olarak tayin etmek oldukça zordur. Ancak Şekil 8.1b de önerilen
matematiksel bir modelle malzemedeki boşluk miktarını, yani malzemenin porozitesini ve
malzemenin doluluk oranını, yani kompasitesini tayin etmek mümkündür.
Şekil 14.1a daki gerçek cismin görünen hacminin V olduğunu kabul edelim. Eğer bu
cismi çok ince öğütüp tabanı 1×1 olan yüksekliği V olan prizma şeklindeki bir kabın içerisine
doldurduğumuzda, boşluk hacminin v ve dolu hacmini d olarak ölçtüğümüzü kabul edelim.
Doğal olarak V = v + d olduğu görülebilir. Birim ağırlığın tarifi Şekil 14.1a da tasvir edildiği
gibi boşluklu yapının birim hacminin ağırlığıdır. Malzemenin özgül ağırlığı ise onun
boşluklar çıktıktan sonraki birim hacminin ağırlığıdır. Bu tanımlara göre:
Ağırlık P P
Birim ağırlık: Δ = = =
Görünen hacim V v + d
Ağırlık P P
Özgül ağırlık: δ = = =
Dolu hacim d V − v
Boşluk oranı porozite ve doluluk oranı kompasite matematiksel modelden aşağıdaki
gibi elde edilebilir.
Boşluk hacmi v V −d d
porozite: p= = = = 1−
Görünen hacim V V V
Dolu hacim d
kompasite: k= =
Görünen hacim V
69
v
öğütme
Boşluk V
d
Dolu
1
1
a) b)
Şekil 14.1. Malzemedeki boşluklar a) gerçek malzeme b) matematiksel model
Δ PV d
Bununla beraber birim ve özgül ağırlığın oranı: = = =k olduğundan
δ Pd V
Δ
porozite: p = 1 − şeklinde bulunabilir ve k + p = 1 olur. Sonuç olarak birim ağırlık ve özgül
δ
ağırlık fizik derslerinden bilindiği gibi deneyle kolayca bulunabildiğinden deneyle bulunması
zor olan porozite ve kompasite bu bağıntılar yardımıyla kolayca bulunabilir.
Malzemelerin birim ağırlığı cismin geometrisine bağlı olarak iki türlü hesaplanabilir:
1) Geometrisi bilinen (şekilli) malzeme: malzemenin kuru ağırlığını ölçmek için 105 oC de
ağırlığı sabit olana kadar etüvde kurutulur ve havada tartılır P0, malzemenin boyutları ölçülür
ve görünen hacmi V hesaplanır. Buradan birim ağırlık aşağıdaki gibi hesaplanır:
P
Δ= 0 (gr/cm3)
V
2) Şekilsiz malzeme: burada iki durum söz konusudur:
a) su emmeyen ve az su emen malzeme: cisim kuru olarak havada tartılır P0, suda Şekil 14.2
de görüldüğü gibi Arşimet terazisinde tartılır P1 bulunur, P0-P1 farkı suyun kaldırma
kuvvetine dolayısıyla görünen hacmine eşittir. Sonuç olarak birim ağırlık:
P0
Δ= (gr/cm3)
P0 − P1
b) su emen malzeme: cisim kuru olarak havada tartılır P0, cisim 24-48 saat suda bırakıldıktan
sonra havada tartılır P1 ve suda tartılır P2 bulunur. Bazen bu deneyde su emen malzemenin dış
yüzüne bir parafin tabakası sürülerek tecrit ettikten sonra suda tartma yoluna gidilir. Sonuç
olarak birim ağırlık:
P0
Δ= (gr/cm3)
P1 − P2
Malzemelerin özgül ağırlığını tayin etmek için, boşlukları yok etmek amacıyla Şekil
14.3 te görüldüğü gibi, malzeme çok ince olarak öğütülür ve 0.074 mm (74μ) göz açıklığı
bulunan elekten elenerek geçen kısım ağırlığı bulunarak (P0) içinde inert sıvı bulunan
piknometreye konarak hacmi (V) tayin edilir. Sonuç olarak özgül ağırlık aşağıdaki gibi
hesaplanır:
P
δ= 0 (gr/cm3)
V
70
öğütülmüş
malzeme
piknometre
inert sıvı
Şekil 14.2. Arşimet terazisi Şekil 14.3. Piknometre ile özgül ağırlık tayini
p: basınç
Q: birim zamanda
geçen su miktarı
su
A: yüzey alanı
x: kalınlık
2
(Q/A) (cm2 )
K (cm2 /s)
1
t (s)
c)
Şekil 14.6. a) tipik bir kılcal boru geometrisi b) kılcallık deneyi c) kılcallık kanunu
σ σ σ
3σ 5σ
a sonsuz
gerilme
b
σ σ σ
Dairesel delik Eliptik delik (b/a=2) Çentik
Şekil 14.7. Malzemedeki kusurların oluşturduğu gerilme yığılmaları
74
Problemler
1) Biri A diğeri B olarak adlandırılan iki taş numunesi üzerinde yapılan fiziksel deneylerden
tablodaki sonuçlar bulunmuştur. Buna göre:
a) Bu iki taşın birim ağırlığını, özgül ağırlığını, kompasitesini, su emme oranını ve doyma
derecesini bulunuz.
b) A ve B taşlarının maksimum mukavemeti sırasıyla 70 ve 50 MPa olduğuna göre, bunları
dona dayanıklılık ve özgül mukavemet açısından karşılaştırınız.
Deney A B
Boyutlar (cm) 7×7×7 Şekilsiz
Kuru ağırlık (gr) 916 1000
Su emmiş ağırlık, havada (gr) 919.5 1015
Su emmiş ağırlık, suda (gr) - 599
Özgül ağırlık gr/cm3 2.7 2.95
76
2) Bir taş numunesinin özgül ağırlığı 2.8 gr/cm3 dür. Bu taşın 10 cm çapında 15 cm
yüksekliğindeki silindirik kuru bir parçasının ağırlığı 2827 gr gelmektedir. Aynı parça su ile
doyurulduğunda 2920 gr geldiğine göre bu taşın açık ve kapalı boşluklarının hacmi ne
kadardır?
3) Bir tuğla numunesi üzerinde yapılan fiziksel deneylerde birim ağırlık 1.68 gr/cm3, özgül
ağırlık 2.50 gr/cm3 ve kılcallık katsayısı 5.7 10-4 cm2/s olarak bulunmuştur. Buna göre:
a) Bu tuğlanın porozitesini hesaplayınız.
b) Boşluklarının % 80 oranında kılcal su ile dolduğunu kabul ederek bu tuğladan yapılmış bir
duvarda suyun kılcal olarak 1 m yükselmesi için geçecek süreyi bulunuz.
77
4) İç çapı 1 m olan ve çeper kalınlığı (et kalınlığı) 5 cm olan bir beton boru hattından 3 Atm.
Basınç altında su geçmektedir. Betonun geçirimlilik katsayısı 10-7 cm/s olduğuna göre, boru
katıntın 1 km deki günlük su kaybı ne kadardır?
5) 15 cm lik kare kesite sahip bir beton numune 11 dk. süre ile suya temas ettiriliyor. Bu
betonun kapilarite katsayısı K=1.3 10-5 cm2/s olduğuna göre numune kılcal olarak ne kadar
suyu emer.
78
Atmosferin yapı malzemelerine zarar veren en önemli etkisi, donma etlisidir. Sıcaklık
azalıp 0°C nin altına düştüğü vakit malzeme boşlukları içersine emilmiş bulunan su donarak
buz haline geçer. Bu geçişte bir hacım artması vardır. Eğer malzeme boşluklarının doyma
derecesi %80 in üstünde, çapları küçük (5 mikronun altında), ve boylan uzun (2 cm. in üstün-
de) ise, o zaman malzeme içinde buz basınçları ve hidrostatik basınç doğarak, çatlama,
parçalanma, ve döküntülere yol açar. Eğer bu olay sık sık tekrarlanırsa, malzemede
yorulmadan dolayı parçalanma meydana gelir.
Atmosfer etkilerinin ikincisi periyodik sıcaklık ve rutubet değişmeleridir. Bunlara
bağlı olarak doğan periyodik genişleme veya büzülme olayları serbestçe şekil değiştirmesi
önlenmiş malzemede periyodik gerilme değişmelerine yol açar ve bir yorulma etkisi meydana
getirerek malzemeyi çok uzun bir süre sonunda parçalar.
kalkerli malzemeler ve betonlar, yine yukarda kirli hava bölümünde gördüğümüz sülfürik asit
reaksiyonu veya benzer başka zararlı reaksiyonlara uğrayarak zamanla şişip parçalanırlar.
Esmer renk, çürük yumurta kokusu veren şüpheli sulan analize tabi tutarak sülfat miktarını
tayin etmek gerekir. Sudaki SO3 miktarı % 0.03 ü aştığı takdirde suyun zararlı olacağı ve
koruyucu tedbir alınması gerektiği kabul edilmektedir. SO3 miktarı % 0.1 oluncaya kadar
tedbir alarak korunma sağlanabilir. %0.l i aşarsa hiç bir tedbir işe yaramamakta ve malzemeyi
bu sudan tamamen ayırmak gerekmektedir.
Eldeki bir malzemenin sülfatlı sulara dayanıklılığını araştırmak için laboratuarda
malzeme numuneleri %10 konsantrasyonunda Na2SO4, veya MgSO4 eriyiği içinde yarı batmış
durumda uzun süre saklanır ve zaman zaman bozulma durumları gözetlenerek karşılaştırılır.
Yapı malzemelerine zararlı etkisi olan üçüncü su çeşidi deniz suyudur. Deniz suyunda
çok miktardaki NaCl ün yanında az miktarda da MgSO4 ün de bulunuşu onu zayıf bir sülfatlı
su haline getirmektedir. Denizde yapılan rıhtım, iskele, dalgakıran gibi yapılardaki malzeme
üzerine bu suyun etkisi dikkate almak gerekir.
14.3.3. Radyasyon
Güneşin ultraviyole ışınları veya
endüstriyel ve nükleer reaksiyonlardaki α γ β
ışınlar α ,β,ve γ parçacıkları gibi atom
parçalanması mahsullerini ihtiva ederler. α
ışını,iki elektronunu kaybetmiş He atomu, β
ışını, sadece elektronlardan ibarettir ve γ ışını
ise, elektriksel yük taşımamakta, X ışını radyoaktif
karakterindedir (Şekil 14.9). En tehlikelisi γ madde
ışını olup malzemeye nüfuz etme kabiliyeti
yüksektir. Bu parçacıkların radyasyonu
malzemedeki atomlara çarpınca onların Kurşun
elektron kaybederek iyonlaşmasına veya Şekil 14.9. Radyoaktif maddeler
yerlerinden sıçrayarak nokta kusurlar
oluşturmasına yol açarlar. Bunun zararları ise metal, seramik ve polimer malzemede başka
başkadır.
Radyasyona en çok metaller dayanır. Serbest elektronların zaten var oluşu ve yerinden
oynayan atomların eski yerlerine geri sıçraması olanağının bulunuşu bunlarda değişikliğin
kalıcı olmasını önler. Meydana gelmiş olan nokta kusurlar, aynen soğuk şekil değiştirme gibi
metalin sertleşmesine ve sünekliğinin azalmasına sebep olurlar. Tavlama ile bunun
giderilmesi mümkündür. Sertleşme çizgi kusurlardan ileri gelmediği için tavlama sıcaklığı,
soğuk şekil değiştirmenin gerektirdiği değerin altındadır.
Seramiklerin radyasyona dayanıklılığı metallerinkinden azdır. Çünkü bunlar serbest
elektronları olmayan iyonik veya kovalan cisimlerdir. Radyasyon etkisi ile ortaya çıkan
serbest elektronlar ve atom hareketleri bunların bağlarının kopmasına ve malzemenin zarar
görmesine yol açar. Sertlik, gevreklik, elektrik iletkenliği artar, renk değişir. Genellikle iyonik
kristaller, kovalan olanlara kıyasla radyasyona daha dayanıklıdır.
Ahşap, plastik, bitüm v.b. gibi polimerler ise radyasyona karşı er. dayanıksız
maddelerdir. Radyasyon sonucunda ya bunların zincirleri koparak molekül ağırlıkları azalır,
ve polimer, ahşabın güneş ışınları etkisinde esmerleşip bozulması gibi yumuşayıp
mukavemetini kaybeder veya asfaltta, boyalarda ve diğer organik malzemede olduğu gibi
kopan zincirler havadan aldıkları oksijenle yanal bağlar kurar, sertleşir ve gevrekleşirler.
Fazla sertleşme ise bunlarda çabuk çatlama ve bozulmaya sebep olur.
80
14.3.4. Oksidasyon
Havanın oksijeni ile malzeme yüzeyi arasındaki reaksiyon sonuca yüzeyde bir oksit
filmi meydana gelir. Genellikle metallerde ve polimerlerde karşılaşılan, seramiklerde ise
görülmeyen bu olayı aşağıdaki denklemler ile verilebilir:
Metal+Oksijen → Metal Oksidi
Polimer+Oksijen →CO, CO2, H2O, v.b.
Birinci denkleme göre meydana gelen metal oksidi normal şartlarda katı haldedir. Bu oksit
kabuğu Al, Cr, Ni, v.b. gibi bazı metallerde olduğu gibi ana metale kıyasla daha yoğun ise,
metalin hava ile temasını keser. Oksidasyon ancak metal iyonlarının dışarıya difüzyonu ile
devam edebilir. Kabuğun kalınlaşma hızı yavaştır ve kalınlık ile ters orantılıdır.
Polimerlerdeki oksidasyonda ise farklı iki tür olayla karşılaşıla-bilmektedir. Ya
oksijen, zincirlerdeki reaktif elemanlarla birleşerek polimeri bozar ve yukarıdaki
reaksiyonlardan ikincisinde görüldüğü gibi gaz halinde mikro-moleküllerin malzemeden
ayrılmasına ve malzemenin yumuşayıp bozulmasına sebep olur, ya da oksijen polimer
zincirleri arasında yanal bağlar kurarak, bitümlü malzemede, boyalarda ve lastikte görüldüğü
gibi sertleşmeye yol açar. Bunları önlemek için oksidasyonu önleyici katkılar kullanılır.
14.3.5. Korozyon
Metallerin elektrolit adı verilen
eriyikler etkisi ile bozulmalarına yol açan ve
elektron transferi gerektiren olaylara
korozyon adı verilir. Korozyonu açıklamak
için metallerdeki elektroliz olayını dikkate
almak gerekir (Galvani pili). Bir metalden
yapılmış iki elektrot Şekil 14.10 da
görüldüğü gibi bir elektrolit içine
batırıldığında ve bir dış elektrik devresi ile
bunlara potansiyel fark oluşturulduğunda
akım geçince anot adı verilen soldaki
elektrot akıma elektronlarını ve eriyiğe
Şekil 14.10. Galvani pili
katiyonlarını vererek korozyona uğrar. Katot
adı verilen sağdaki elektrot ise
akımdan elektronları, eriyikten de katiyonları alarak elektroliz yolu ile kaplanmış olur
(galvaniz).
Metallerin atmosferdeki korozyonunda yukarıdaki elektroliz olayına benzeyen çeşitli
reaksiyonlar yer almaktadır. Reaksiyonların olması için anotla katot arasında elektriksel temas
olması ve bunların farklı potansiyellere sahip bulunmaları gereklidir. Şekil 14.10 da bir
batarya yardımı ile sağlanan potansiyel farkı, elektrotları farklı cins metallerden seçmek yolu
ile kendiliğinden oluşabilir. Meydana getirecekleri elektrot potansiyeline göre çeşitli metalleri
aşağıdaki Tablo 14.3 te görülen bir galvanik seride sıralamak mümkündür. Bu seride üstte
olan metaller kendilerinin altında bulunanlara kıyasla daha asaldırlar, yani onlar katot
durumunda olur ve korunurlar, altta bulunanlar ise anot durumundadırlar ve korozyona
uğrayarak bozulurlar.
Seçilen elektrot çiftinin Şekil 14.10 da görüldüğü gibi büyük boyutla olması da gerekli
değildir. Örneğin çeliğin mikro yapısı içindeki iki faz bile böyle bir galvanik pil meydana
getirebilir, tane sınırı, dislokasyon çizgisi, ve soğuk şekil değiştirmiş bölge gibi yüksek enerji
bölgeleri anot vazifesi görürken, gerilmesiz bölgeler katot vazifesi görerek bir gerilme pili
doğabilir. Üçüncü bir çeşit pil ise elektrolitin farklı bileşimdeki bölgelerinin meydana
getirdiği konsantrasyon pilidir (Şekil 14.11).
81
sülfat veya karbonat tabakası ile kaplanarak korunmuş bulunurlar. Demirde ise, yüzeyde
doğan hidroksit tabakası sonradan okside dönüşerek, yüzeye yapışmayan, pul pul dökülen pas
oluşumuna yol açar:
4Fe+302+6H2O → 4Fe(OH)3
4Fe (OH) 3 → 2Fe2O3+6H2O
Organizmaların, yani canlıların etkisi, daha çok organik malzeme üzerindedir. Örneğin
topraktaki bakterilerin bitümlü tecritleri bozduğu mantar ve kurtların ahşaba zarar verdiği,
asalak deniz hayvanlarının gemilere ve deniz kıyısındaki yapılara zarar verdikleri, bitki ve
yosunların kayaları parçaladığı bilinen olaylardır. Bu etkiler arasında mantar ve kurtların
ahşap üzerindeki zararlı etkileri en çok önem verilmesi gereken bir olaydır. Zehirli maddeleri
ahşaba içirerek, başka bir deyişle ahşabı emprenye ederek bu organizmalara karşı korunma
sağlanır.
3) Katodik koruma: Korunacak metale bir doğru akım kaynağından veya anot nitelikli bir
metalden elektron akımı sağlanması durumudur. Şekil 14.13 te .görüldüğü gibi çelik tekne
gövdesine çakılan çinko blokları, çelik su deposuna tespit edilen magnezyum blokları demire
göre anot olduklarından gövde malzemesini korurlar. Zamanla korozyona uğrayıp yok olan
blokların yerine yenileri konur. Toprak içine gömülen çelik boru bir doğru akım kaynağının
eksi kutbuna bağlanarak elektron kaybı önlenir, böylece korozyon en düşük düzeyde tutulur.
4) Passivasyon: Galvani serisine göre anot yönde olan metaller elektrolit içinde aktif anot
reaksiyonu gösterirler. Bu metallerin yüzeylerinde oksitleyici bir eriyikle veya elektroliz yolu
ile inert bir oksit tabakası oluşturulduğu taktirde dış ortama karşı kimyasal aktivite önlenmiş
olur. Passivasyon, denen bu işlemle metaller önemli ölçüde korozyona karşı korunur.
Beton, hizmet göreceği koşullara göre tasarlanmış ve iyi bir kalite kontrol sistemi
içinde hazırlanmış, yerleştirilmiş ve bakılmışsa, uzun yıllar hiç bir onarım gerektirmeden
görevini yerine getirir. Ancak, çeşitli dış ve iç etkiler altında betonun performansının düştüğü
durumlar olur. Dayanıklı bir beton bu etkilere karşı bozulmadan ve kendisinden beklenilen
performansı düşürmeden direnç gösteren betondur. Dolayısıyla, betonun dayanıklılığı
mekanik yükler dışındaki kimyasal ve fiziksel etkilere karşı bozulmadan direnç göstermesi
olarak tanımlanabilir.
Betonun dayanıklılığında tek başına en etkili olan parametre su-çimento (S/Ç)
oranıdır. S/Ç oranı arttıkça, çimento hamurunun gözenekliliği ve dolayısıyla betonun
geçirgenliği artar. Geçirgenliği yüksek olan betonlara zararlı sıvı ve gazların nüfuz etmesi çok
daha kolaydır. Ayrıca, S/Ç oranı yüksek olan betonun dayanımı düşük olacağından, çeşitli
kimyasal ve fiziksel etkilerle beton içinde meydana gelebilecek içsel gerilmelere yeterli direnç
gösteremeyecek ve çatlayacaktır. 10 cm kalınlığındaki bir beton yapı elemanın 1 m2
yüzeyinden 1 atm. basınç altında geçen su miktarı saatte 50 gr mertebesinde olduğu zaman,
bu elemanı pratik olarak geçirimsiz kabul etmek mümkündür. Şekil 14.14 te betonun
su/çimento-geçirimlilik katsayısı ilişkisi verilmiştir.
140
-10
Geçirimlilik katsayısı (cm/s)*10
120
100
80
60
40
20
0
0.4 0.5 0.6 0.7 0.8
su/çimento
Şekil 14.14. Betonun su/çimento-geçirimlilik katsayısı
85
14.7.2. Çiçeklenme
Çiçeklenme, suyun beton içinde hareketiyle yüzeye getirip biriktirdiği çeşitli tuzlar
nedeniyle ortaya çıkan çoğunlukla beyaz renkteki leke ve akıntılardır. Çiçeklerime daha çok
estetik bakımdan önemli olmakla birlikte, suyun beton içindeki hareketi sonucunda taşıdığı
kalsiyum, potasyum ve sodyum sülfatlar ve karbonatların yüzeye çıkmasıyla bunların daha
önce betonda işgal ettikleri yerlerin boşluk olarak kalmasına neden olması dolayısıyla,
dayanıklılık açısından da önemlidir. Bir başka deyişle, çiçeklenmenin fazla olması betonun
daha gözenekli bir hal almasına ve dış etkilere karşı daha hassas olmasına yol açar.
Şekil 14.15. Alkali-agrega reaksiyonunun beton yüzeyinde oluşturduğu harita şeklinde çatlaklar
14.6.6. Donma-çözülme
Donma-çözülme ve ıslanma kuruma gibi çevresel tesirler sonucu betonda harabiyet
meydana gelebilir. Bu durumda betonun içerisini kontrollü olarak hava kabarcıkları katkı
maddeleri yardımıyla yerleştirilerek bu tür tesirler önlenebilir (Bak Bölüm 4: hava sürükleyici
katkılar). TS 802 bu tip betonların dizaynı için tablolar üretmiştir (Bak Bölüm 6.7). Şekil
14.16 da görüldüğü gibi, donma durumunda normal betondaki kılcal boşluklarda içsel
gerilmeler ve
mikro-çatlaklar oluşurken hava katkılı betonlarda su hava kabarcıklarına hareket ederek
boşluk duvarlarına gerilme uygulamadan genleşme imkanı bulur. Şekil 14.17 de özellikle saha
betonlarında derz birleşim bölgelerinde meydana, D-çatlağı donma-çözülme hasarı
görülmektedir.
87
Şekil 14.17. Derz birleşim bölgelerinde donma-çözülme tesirinden dolayı meydana gelen D-çatlakları
88
Örnek:
Elazığ ili, coğrafi konum itibarıyla, karasal iklime sahip olup, kış ayları soğuk ve
yağışlı, yaz ayları sıcak ve kurak geçmektedir. Elazığ’da, en soğuk ocak-şubat aylarında
mevsim ortalaması -22 oC, en sıcak aylar temmuz-ağustosta mevsim ortalaması 41 oC dir.
Elazığ ilinde yapılması planlanan bir beton yol kare şeklinde ano halinde
betonlanacaktır. Plaklar arasında 5 mm genleşme derzi bırakılacaktır. Buna göre Elazığ’da
şubat ayında başlayacak bu iş için plakların ilk boyu ne olmalıdır ki, oluşan termik gerilmeler
2 MPa geçmesin? Betonun genleşme katsayısı: α= 10-5 1/oC dir. Betonun çevre şartlarına
dayanıklı olması için C30/37 sınıfı beton düşünülmektedir.
Yaz-kış arasındaki sıcaklık farkı: ΔT=63 oC dir. E = 3250 30 + 14000 = 31800 MPa.
Plaklarda 2 MPa lık basınç gerilmesi olabilmesi için, plağın ısı genleşmesi ile uzama
ve ısı gerilmesi ile kısalma sonucu böyle bir konum alacaktır.
a σ
a = δ T − δ σ → = ε T − ε σ = α ΔT −
l0 E
⎛ σ⎞ ⎛ −5 2 ⎞
l 0 = a ⎜ α ΔT − ⎟ = 5 ⎜10 × 63 − ⎟ = 8817 mm = 8.8 m.
⎝ E⎠ ⎝ 31800 ⎠
92
A ΔT T2 T1
Q=λ
e
Burada λ ısı iletkenlik katsayısı olup, alanı Q: birim zamanda
1 m2, kalınlığı 1 m ve iki yüzü arasındaki geçen ısı miktarı
sıcaklık farkı 1 oC olan bir plaktan 1 saatte
geçen ısı miktarı olarak tarif edilir. Buna
göre birimi kcal/mhoC dir. A: yüzey alanı
Birim zamanda birim alandan geçen ısı
miktarı: T2 > T1
Q ΔT e: kalınlık
q= =λ
A e Şekil 15.2. Isı iletimi
Bir malzeme özeliği olan ısı iletkenlik sayısı malzemenin atomları arasındaki bağ
kuvvetlerine, iç yapıya, boşluk miktarına, rutubete bağlı olarak değişir. Çeşitli malzemede
aldığı değerler plaka metodu adı verilen özel bir deney metodu ile tayin edilir. Çeşitli yapı
malzemelerinin genleşme katsayısı α ve ısıl iletkenlik katsayısı λ Tablo 15.1 de görülen
sınırlar arasında bulunmaktadır. Isı iletkenliği üzerine malzemenin boşlukları ve birim
ağırlığı önemli etki yapar. Şekil 15.3 de görüldüğü gibi hafif ve boşluklu malzemede ısı
iletkenliği azdır, ağır ve boşluksuz malzemede fazladır. Rutubet de ısı iletkenliğini arttıran bir
faktördür. λ katsayısı küçük olan malzemeye yalıtkan, büyük olan malzemeye ise iletken adı
verilir.
Yalıtkan malzeme yapıların ısı korunmasında önemlidir. Dış duvarlar veya dış
döşemeler bunlarla kaplanarak yeter bir korunma sağlanır. Böylece yapılarda çok tabakalı
sistemler doğar. Kalınlıkları ve iletkenlikleri birbirinden farklı n adet tabakadan yapılmış bir
sistemin iletkenliğini incelemek için Şekil 15.4 de görülen kararlı akım durumunu dikkate
alınırsa, tabakaların hepsinden ayni ısı miktarı geçecektir ve tabakalar arası yüzeylerde ara
sıcaklıklar sabit değerde kalacaktır. Buna göre her tabakadaki ısıl iletkenlik yasası art arda
yazılıp gerekli kısaltmalar yapılırsa tabakalı sistemin ısıl iletkenlik kanunu bulunabilir:
93
Tn Tn-1 T1 T0
en en-1 e0
λn λn-1 λ0
Şekil 15.4. Tabakalı sistemde ısıl iletkenlik
94
Tn − T0
q= n
ei
∑λ
i =1 i
Görüldüğü gibi ölçülmesine imkan olamayan tabakalar arası sıcaklık kalkmış, sadece
ölçülmesi mümkün olan iki dış yüzey arasındaki sıcaklık farkına indirgenebilir (yani tek
tabakalı sistem gibi düşünülebilir). Kesrin paydasındaki ifade tabakalı yapının denk ısı direnci
olup bunun tersi tabakalı yapının ısıl iletkenliğidir:
1 n
e
D = = ∑ i : denk ısı direnci
Λ i =1 λi
İnsanların sürekli olarak yaşadıkları konutlarda kendilerini konforlu hissetmeleri için
içerdeki sıcaklığın belirli sınırlar arasında bulunmasını sağlamak lazımdır. Bu nedenle
binaların kışın soğuktan, yazın sıcaktan korunmaları gereklidir. Isı korunması, yapıyı örten
elemanların ısı dirençlerini yeterli seçmek, ve ayrıca kışın ısıtmak yolu ile sağlanır. Isıtma
tüketimlerinin bölgenin iklim şartlarına ve yapı elemanlarının ısı dirençlerine bağlı olarak
değişeceği aşikardır. Bu tüketimleri makul ekonomik sınırlar içinde tutabilmek için, Tablo
15.2 de görüldüğü gibi, yapı elemanlardaki ısı dirençlerinin memleketimizde soğuktan
korunması gereken üç iklim bölgesine ayrılmıştır.
Bir bina projesinde, kullanılan örtü malzemesinin cinsleri ve kalınlıkları belirtildiği
zaman, bunların ısı dirençlerini hesaplamak ve Tablo 15.3 te tavsiye edilen minimum
sınırlarla karşılaştırmak gereklidir. Öngörülen malzeme ve kalınlık ısı direnci bakımından
yeterli gelmediği zaman yalıtkan malzeme tabakaları ilave ederek yeterli ısı korunmasını
sağlamalıdır. Yalıtkan malzemenin veya izolasyonun randımanı mümkün olduğu kadar dışta
kullanmak ile arttırılabilir.
Tablo 15.2. İklim bölgeleri
İklim Bölgeleri ve en düşük sıcaklık ortalamaları
Soğuktan korunmayı gerektirmeyen Akdeniz ve Ege kıyıları
Soğuktan korunmayı gerektiren I -Marmara ve Karadeniz kıyıları (-9 ile 0 oC)
II - Az yüksek iç bölgeler (-7 ile -16 oC)
III -Çok yüksek iç ve doğu bölgeleri (-14 ile 27 oC)
Isı içerden dışarıya doğru iletilirken, önce içerdeki sıcak havadan malzeme yüzüne
atlayacak, malzeme içersinde iletilecek, ondan sonra da öbür yüzden dıştaki soğuk havaya
atlayacaktır. Bu atlayışlar malzeme yüzü ile temasta bulunan çok ince bir hava tabakasında
konveksiyon yolu ile, yani hava moleküllerinin kendilerinin hareket edip ısıyı taşımaları yolu
ile olur. Atlayıştaki konveksiyonu dikkate almak için ısı iletkenlik denklemine birer
konveksiyon sayısı eklemek gerekir. αn havadan malzemeye geçişte konveksiyon katsayısı ve
α0, malzemeden havaya geçişte konveksiyon katsayısı olmak (Tablo 15.4) üzere ısı iletkenlik
denklemi aşağıdaki gibi yazılabilir:
95
Tn − T0
q=
1 1 1
+ +
αn Λ α0
Örnekler:
1) Bir yapının dış duvarını teşkil eden tabakaların kalınlıkları ve ısıl iletkenlikleri aşağıdaki
tabloda verilmiştir. Bu dış duvarın I, II ve III bölgelerine göre ısı direncinin yeterli olabilmesi
için gerekli izolasyon tabakasının kalınlığı ne olmalıdır.
⎧0.40⎫ ⎧ 1 .4 ⎫
⎪ ⎪ 0.025 e 0.2 0.015 ⎪ ⎪
⎨0.60⎬ = + + + → e = ⎨11.4 ⎬ mm, I. Bölgeye gerek yoktur.
⎪0.80⎪ 1.3 0.05 0.6 0 .8 ⎪21.4⎪
⎩ ⎭ ⎩ ⎭
2) Bir yapının 2.75×4 m2 ebatlarındaki dış duvarını oluşturan tabakaların kalınlıkları ve ısıl
iletkenlikleri aşağıdaki tabloda verilmiştir. Buna göre
a) İç ve dış sıcaklık arasındaki farkın 22 oC olan duvardaki günlük ısı kaybı ne olur?
b) Aynı şartlarda ısıl iletkenlik katsayısı 0.81 kcal/m.h.°C, kalınlığı 5 mm ve alanı 2 m2 olan
tek tabakalı camdan üretilmiş bir pencere bulunursa günlük ısı kaybı ne olur?
b) Pencere alanı=2 m2, duvar alanı=11-2=9 m2. Tablo 15.1 den λcam= 0.81 kcal/m.h.°C
22 22
Günlük duvardaki kayıp: Q = 9 × 24 + 2 × 24 = 8912 kcal
1 1 1 1 0.005 1
+ + + +
20 1.243 7 20 0.81 7
96
Hafif beton altmış yılı aşkın bir süredir kullanılan bir beton türüdür. Dayanımı ile
ağırlığı arasında doğrudan bir ilişki bulunur. Hafif beton normal betonla kıyaslandığında daha
düşük ağırlıkta olması nedeniyle temel boyutlarında küçülmeye neden olması ve yalıtım
özeliklerinin daha iyi olması gibi avantajlarının yanında, daha yüksek maliyet, daha fazla
gözeneklilik, daha yüksek rötre ve yapımında daha fazla özen gösterilmesi gibi, dikkat
gerektiren özeliklere de sahiptir. Hafif betonlar esas olarak üç yöntemle elde edilir:
1) Hafif agrega kullanılarak veya
2) Köpük katkıları, hava kabarcığı ve gaz üreten katkılar kullanılarak.
3) Betonun ince agregalarını çıkararak üretilen kumsuz betonlar
Üretim yöntemine ve/veya kullanılan agrega tipine göre, hafif betonların birim ağırlıkları
550-1850 kg/m3 arasında değişir. Bazı hafif agregaların yoğunlukları ve bunlarla üretilen
betonların birim ağırlıkları Tablo 16.1 de verilmiştir.
Taşıyıcı hafif beton 28 günlük standart silindir basınç dayanımı 17 MPa üstünde ve
aynı yaştaki hava kurusu birim ağırlığı 1850 kg/m3 altında olan betonlardır. Taşıyıcı hafif
betonlar, tamamıyla hafif agrega kullanılarak yapılabildiği gibi, hafif ve normal ağırlıklı
agregaların uygun kombinasyonları da kullanılabilir. Genellikle, ince agrega normal, iri
agrega ise hafif seçilir.
Hafif beton üretiminde bims, volkanik tüfler ve küller, diatomit, genleştirilmiş perlit
gibi doğal agregalar ve genleştirilmiş kil, çeşitli cüruflar gibi yapay agregalar kullanılabilir.
Hafif betonların ses ve ısı yalıtım özelikleri normal betonlara göre daha yüksektir. En ağır
hafif agrega kullanıldığında dahi ısı yalıtımı normal betona göre yaklaşık dört kat daha iyidir.
Taşıyıcı hafif betonlarla ilgili dayanım ve kuru birim ağırlık ilişkileri Tablo 16.2 de
dayanım-çimento miktarı ilişkileri Tablo 16.3 de ve kuru birim ağırlık-ısı geçirgenlik
katsayısı ilişkileri Tablo 16.4 de verilmiştir.
Hafif beton üretiminde karşılaşılan en önemli pratik sorun işlenebilirlik sorunudur.
Agregaların gözenekli ve düzgün olmayan yapıları hafif beton karışımlarının sert ve zor
işlenebilir olmasına neden olabilir. Öte yandan, fazla sulu karışımlar, ayrısına problemi
yaratacağından, kullanılmamalıdır. En yüksek çökme değerinin 50-70mm civarında tutulması
önerilir.
Taze hafif betonun işlenebilirliğini
97
Tablo 16.1. Bazı hafif agregalar ve bunlarla üretilen betonların birim ağırlıkları
Agrega Yoğunluk Betonun birim ağırlığı
(kg/m3) (kg/m3)
Bims 500-900 700-1800
Perlit 30-240 -
Genleştirilmiş kil 300-900 700-1800
Radyoaktif tesislerden yayılan öldürücü ışınlardan korunmak için birim ağırlığı 2500
3
kg/m ten ağır betonlar üretimi yoluna gidilir. α, β ve γ ışınlarının başka cisimlere çarpması
ile oluşan nötron ışınları tehlikelidir. Ayrıca γ ışınları tek başına tehlikelidir. Bunları
geçirmemek için yoğunluğu yüksek malzemeye ihtiyaç vardır. Bu sebeple Tablo 16.6 da
görüldüğü gibi genellikle yoğunluğu yüksek agregalar kullanılır.
Tablo 16.6. Bazı ağır agregalar özellikleri
Agrega Kimyasal yapı Yoğunluk (kg/m3)
Barit BaSO4 4200
Magnetit Fe3SO4 4600
Limonit 2Fe2O3H2O 3700
Ağır betonlarda yoğunluk 3200 ile 4000 kg/m3 arasında olup, 350 dozluk betonun 28
günlük mukavemeti 25-34 MPa arasında değişir. Karışım hesapları normal betondan çok az
farklılık göstermekle beraber aşağıdaki durumlar önemlidir.
1) Agregalar ağır olduğundan homojenlik önemlidir.
2) Çatlak oluşumuna izin verilmemelidir. Özellikle rötrenin büyük değerler almaması için
dozaj<350 kg/m3, S/Ç< 0.5 olmalıdır.
3) Beton maksimum 25 cm.lik tabakalar halinde dökülmelidir.
4) Yüksek frekanslı vibratörler kullanılarak, agregalar harekete geçirilebilir.
su su
Mineral katkılı betonlarda → şeklinde hesaplanmaktadır.
çimento çimento + puzolan
Buradaki oranlar ağırlıkçadır.
Termik santrallerde yakıt olarak kullanılan kömürün %80 inin 75 μm elekten geçecek
şekilde öğütülerek (pulvarizasyon) hava ile birlikte yakıt şeklinde püskürtülmektedir. Atık
malzeme olarak, bacadan %75-80 i gazlarla dışarıya uçucu kül olarak atılır. Yoğunluk
2100-2900 kg/m3, özgül yüzey 1800-5000 cm2/gr olup TS EN 450 e göre 45 μm luk elekten
elendiğinde % 40 dan fazla elek üstü malzeme olmamalıdır. Taneleri küresel geometriye sahip
olup, açık veya koyu gri tonlardadır. Uçucu küller iki sınıfa ayrılırlar:
F tipi : SiO2+Al2O3+Fe2O3 ≥ % 70 ve genellikle CaO < %10
C tipi : SiO2+Al2O3+Fe2O3 ≥ % 50 ve genellikle CaO > %10
CaO miktarına bağlı olarak F tipi uçucu küller sadece puzolanik özellik gösterirken, C
tipinde bir miktar bağlayıcılık özelliği bulunabilmektedir. Uçucu külün beton özellikleri
üzerine etkileri aşağıda verilmiştir.
Tablo 16.7. Uçucu külle üretilen yüksek mukavemetli beton için malzeme bileşenleri (kg/m3)
Mukavemet Çimento Agrega Su Uçucu kül
(MPa) İnce İri
62 500 605 1062 198 60
52 430 738 1000 186 60
41 416 702 1077 179 60
35 319 817 1092 158 60
28 263 876 1097 152 60
Aşağıda uçucu kül kullanılarak beton üretimi için işlem basamakları verilmiştir:
1) Burada su / çimento oranı yerine su / (çimento+uçucu kül) oranı kullanılır.
2) Betona uçucu kül çimento ağırlığının %10-50 arasında katılabilir (Tavsiye max. %25).
3) Eğer betona uçucu kül katılacaksa su ve çimento için işlenebilirlik artıp, mukavemet
azalabileceğinden aşağıda verilen eşdeğer su ve çimento miktarları esas alınarak düzeltme
yapılması gerekir (Tablo 16.8).
Tablo 16.8. Uçucu Küllü betonda su ve çimento miktarı eşdeğer çarpanları
Relatif Miktar (%) 0 15 20 25 30 35 40 45 50
Su 1 0.970 0.965 0.945 0.920 0.895 0.870 0.845 0.820
Çimento 1 1.035 1.050 1.065 1.080 1.095 1.110 1.125 1.140
100
Silikon metalinin veya silikonlu metal alaşımların üretimi esnasında ortaya çıkan gazın
hızlı soğutularak, yoğunlaştırılmasıyla elde edilen %85-98 silis içeren ince katı parçacıklardan
oluşan malzemeye denir. Amorf yapısı ve yüksek miktarda silis içerdiğinden mükemmel bir
puzolanik maddedir. Ayrıca kalsiyum hidroksitle sulu ortamda hidrolik bağlayıcı özelliği
gösterir. Karışımda dozajı %10 azaltarak, puzolanik katkı olarak kullanılmakta, erken yaş ve
nihai mukavemet açısından yüksek mukavemetli beton üretimine imkan vermektedir. Öyle ki,
ağırlıkça çimento ağırlığının %10 u kadar katılmakta ve betonun basınç mukavemet 80-100
MPa seviyelerine erişebilmektedir. Bununla beraber, çok ince tanelerden oluştuğundan
betonda su ihtiyacını artırmakta ve bu sebeple akışkanlaştırıcı ile kullanımı zorunlu
olmaktadır. Akışkanlaştırıcı ile su/(çimento+silis dumanı) oranı azalır. Rengi açıktan koyu
griye kadar uzanır. Birim ağırlığı 2200 – 2300 kg/m3 civarındadır. Özgül yüzeyi 200000
cm2/gr olup, sigara dumanının 100000 cm2/gr olduğu dikkate alınırsa oldukça küçük daneli
olduğu anlaşılabilir. Silis dumanının beton özellikleri üzerine etkileri aşağıda verilmiştir.
Tablo 16.9 da silis dumanı kullanılarak üretilen yüksek mukavemetli beton için bazı
karışım değerleri verilmiştir.
Tablo 16.9. Silis dumanı ile üretilen yüksek mukavemetli bir betonun karakteristikleri
Bileşen Miktar (kg/m3) Çökme değeri (cm) Mukavemet (MPa)
Çimento 593
Silika füme 119
Kum 537 12 115
İri agrega (kalker) 997
Su 159
3) İri agreganın alt sınırı 16 mm civarında almalı ve iri agrega boşluk oranı maksimum %35-
40 aralığında tutulmalıdır.
4) Kalıplar, çimento şerbetinin sızmasına meydan vermeyecek kalitede olmalı ve şerbet
kalıpların en alt noktasından pompalanmalıdır.
Vakum betonu, yerleştirme işleminden hemen sonra beton yüzeyine konulan vakum
panelleri ve uygun bir vakum pompası vasıtasıyla karışım suyunun bir kısmının betondan
uzaklaştırılmasıyla elde edilir. Vakum uygulamasıyla, yüzeyden 15-30cm derinlikteki bölgede
bulunan suyun yaklaşık 1/3 ü alınabilir. Ancak, yaygın uygulama 15cm derinliğe kadar olan
kısımdan karışım suyunun yaklaşık % 20 sinin vakumlanarak alınması yönündedir.
Vakumlama işlemi Şekil 16.2 de
detaylandırıldığı gibi yapılmaktadır.
Vakum betonlarında, suyun bir
kısmının alınması nedeniyle,
su/çimento oranı azaltıldığından
daha yüksek dayanımlar ve
dayanıklılık sağlanır. Bu uygulama
geniş yüzey alanına sahip, kalınlığı
fazla olmayan betonlarda olumlu
sonuç verir.
Lifli beton uygulamalarında kullanılan liflere örnekler Tablo 16.10 da verilmiştir. Lif
kullanılmasıyla beton özeliklerinde meydana gelen değişikliklere örnek olarak S/Ç=0.5, en
büyük agrega boyutu 10 mm olan bir normal betonla, aynı betonun hacimce % 2 çelik lif
içeren halinin karşılaştırılması Tablo 16.11 de verilmiştir.
Lifli betonlar, genel olarak, çatlak ilerlemesinin istenmediği, enerji yutma
kapasitesinin yüksek olması gereken yerlerde kullanılır. Bunlara örnek olarak, köprüler, beton
yollar, hava alanları, endüstriyel döşemeler, kayalarda şev stabilizasyonu gibi işler
gösterilebilir. Şekil 16.3 de çelik lifli ve normal betonun yük-deplasman diyagramı
karşılaştırılmalı olarak verilmiştir.
Tablo 16.10. Lifli beton üretiminde kullanılan lif türlerine ait geometrik karakteristikler
Lif Çap (mm) Boy (mm)
Çelik lif 0.25-0.65 25-50
Cam lif 0.01-0.02 25-50
Asbest lif 20 10-6 1-20
Polipropilen lif 4 10-3 25-50
Tablo 16.11. Normal betonla çelik lifli betonun karşılaştırılması
Beton Çekme Basınç Eğilme Kesme Elastisite Kırılma Göreceli
Dayanımı Dayanımı Dayanımı Dayanımı Modülü Birim Tokluk
(MPa) (MPa) (MPa) (MPa) (GPa) Uzaması
Normal 2.1 44 5 3 16 0.015 1
Çelik lifli 2.5 49 8 5 17 0.045 3
Şekil 16.3. Dört noktalı eğilmeye maruz normal ve çelik lifli betonun davranışlarının karşılaştırılması
2) Polimer Emdirilmiş Betonlar (PEB): PEB daha çok prekast eleman üretimi için uygundur.
Metilmetakrilat ve stiren gibi monomerlerin betona emdirildikten sonra katalizör, gama-
radyasyonu veya sıcaklık uygulamalarıyla polimerleştirilmesi sonucunda PEB elde edilir.
LMB ve PEB'lerin bazı mekanik özeliklerinin normal betonlarla karşılaştırılması
Tablo 16.12 de verilmiştir.
Tablo 16.12. Normal betonla LMB ve PEB betonunun karşılaştırılması
Özelik Normal beton LMB PEB
(MPa) Suda kür Havada kür Havada bakım Isıl polimerizasyon
Basınç dayanımı 40 31.5 34 126.5
Çekme dayanımı 3.8 2.2 4.4 10.5
Eğilme dayanımı 7.5 4.3 10.1 16.2
Elastisite modülü 24000 - 11000 43600
Çökme değeri 0 olan bir beton karışımının toprak dolgu veya kaya dolgu baraj
inşaatlarında kullanılan deney düzeni kullanılarak taşınması, yerleştirilmesi ve
sıkıştırılmasıyla elde edilen kütle betonudur. Normal betonlar için geçerli olan su/çimento-
mukavemet ilişkisi bu betonlar için geçerli değildir. Uygun bir karışım sıkıştırma deney
düzenimin beton üzerinde rahatça, betona batmadan hareket edebileceği en fazla su içeren
karışımdır. İşlenebilirlik bakımından, bu betonlarda uçucu kül kullanımı yaygındır. Silindirle
sıkıştırılmış betonlar normal kütle betonlarıyla karşılaştırıldığında:
1) Çimento miktarı daha azdır.
2) Tabakalar halinde yerleştirildiği için, kalıp maliyeti düşüktür.
3) Hidratasyon ısısını azaltıcı soğutma sistemleri gerektirmez.
4) Betonun taşınma masrafları daha azdır.
5) Hızlı yerleştirme imkanı yarattığından, deney düzeni ve işçilik kullanımı daha etkindir.
6) Yapım süresi önemli ölçüde kısadır.
Özellik itibari ile bir harç olan bu uygulama binalardaki arızaları gidermek ve
tünel/galerilerin yüzeyini kaplama durumlarında kullanılır. Bu betonun kullanımının tercih
sebebi yüksek basınçla püskürtmede eski betonla iyi aderans sağlaması ve erken yaş
mukavemetinin 50 MPa civarında olmasıdır. Betonlamanın verimliliği yüzeyin temizliğine ve
kumun granülometrisine bağlıdır. Harcın bileşimi su:çimento:kum = 0.55:1:3 şeklinde
ayarlanmalı ve granülometrisi Tablo 16.13 deki gibi olmalıdır.
Püskürtme betonlar, Şekil 16.4 te görüldüğü gibi yaş ve kuru sistem olmak üzere iki
şekilde uygulanmaktadır. Kuru sistemde, karşım suyu ve gerektiğinde akışkanlaştırıcı hortum
başlığında betona ilave edilmektedir. Yaş sistemde ise, karşım suyu haznede ilave edildikten
sonra püskürtülen yöntemdir. Kuru sistemin yaş sisteme göre, yüksek su/çimento oranı, fazla
geri sıçrama, aşırı tozda dolayı çalışma zorluğu gibi dezavantajları vardır.
Hava
Çim.
Su Kum İri Klasik
agrega beton
Hava
Su Toz Kum İri KYB
malzeme agrega
0 20 40 60 80 100
Hacim (%)
Şekil 16.5. KYB ile klasik (geleneksel) betonun bileşen hacimleri açısından karşılaştırılması
dm =(d1+d2)/2 515
75
450 mm
d1 d2
150
225
65
800 mm
Slump
konisiSlump-yayılma testi V hunisi
100
200
çelik çubuklar: 3 xΦ 12
600
150
H1
H2
700 mm
L-kutusu
Şekil 16.6. KYB de kullanılan deneysel metotlar
107
ft,28 =10.7/7.13w/c
2
ft,7 =9.6/9.68w/c
80
Compressive strength, f c [MPa] fc,90 =179.7/10.38w/c 7 day
70
28 day
60 90 day
50
40
30 f =141.4/8.09w/c
c,28
20 fc,7 =125.5/11.24w/c
2
0 0.2 0.4 0.6 0.8 1 =n:powder/cement flow:55-65 mm
3 flow:65-75 mm
aggregate/cement, m
m=7.79w/c+0.11
4
5
1000
C=
0.452m+0.535n+0.509 m=8.14w/c+0.45
6
O experimental plots
7
500 450 400 350 300 0.4 0.5 0.6 0.7
3 water/cement, w/c
cement, C [kg/m ]
Şekil 16.7. İnert toz malzeme için kullanılabilecek bir abak (Alyamaç & İnce, 2009)
108
Şekil 16.8. Zhu & Gibbs (2005) çalışmasının monogram tabanlı dizaynı (Alyamaç & İnce, 2009)
109
KAYNAKLAR
ALYAMAÇ K.E., İNCE R. (2009) A Preliminary Concrete Mix Design For SCC With
Marble Powders, Construction & Building Materials, 23, 1201,1210.
B. BARADAN (2006) Yapı malzemesi II, Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi
F. KOCATAŞKIN (1969) Yapı malzemesi bilimi, Kısım 1: Teknoloji, Arı Kitapevi Yayınları.
H. ÖZKUL, M.A. TAŞDEMİR, M. TOKYAY, M. UYAN (2004) Her yönüyle beton, THBB.
STANDARTLAR
52 TS EN 480-6 Kimyasal Katkılar - Beton, Harç ve Şerbet İçin- Deney Metotları- Bölüm 6: Kızıl Ötesi Analiz
53 TS EN 480-8 Kimyasal Katkılar - Beton, Harç ve Şerbet İçin- Deney Metotları- Bölüm 8: Katı Madde Muhtevası Tayini
54 TS EN 932-1 Agregaların Genel Özellikleri İçin Deneyler-Kısım 1 Numune Alma Metotları
55 TS EN 932-2 Agregalarm Genel Özellikleri İçin Deneyler Bölüm 2: Laboratuar Numunelerin Azaltılması Metodu
56 TS EN 932-5 Agregaların Genel Özellikleri İçin Deneyler- Bölüm 5: Genel Cihazlar ve Kalibrasyon
57 TS EN 932-6 Agregaların Genel Özellikleri İçin Deneyler - Bölüm 6: Tekrarlanabilirlik Ve Uyarlık Tarifleri
58 TS EN 933-10 Agregaların Geometrik Özellikleri İçin Deneyler - Bölüm 10: İnce Tanelerin Tayini - İnce Dolgu
Malzemelerinin Tane Büyüklüğüne Göre Sınıflandırılması (Hava aletiyle Eleme)
59 TS EN 933-2 Agregaların Geometrik Özellikleri İçin Deneyler Kısım 2: Tane Boyutu Dağılım Tayini-Deney Elekleri,
Elek Göz Açıklıklarını Anma Büyüklükleri
60 TS EN 933-5 Agregaların Geometrik Özellikleri İçin Deneyler - Kısım 5: İri Agregalarda Ezilmiş ve Kırılmış Yüzeylerin
Yüzdesinin Tayini
61 TS EN 933-7 Agregaların Geometrik Özellikleri İçin Deneyler - Kısım 7: İri Agregalarda Kavkı İçeriğinin Tayini - Kavkı
Yüzdesi
62 TS EN 933-8 Agregalarm Geometrik Özellikleri İçin Deneyler - Bölüm 8: ince Tanelerin Tayini- Kum Eşdeğeri Tayini
63 TS EN 933-9 Agregaların Geometrik Özellikleri İçin Deneyler- Bölüm 9: İnce Tanelerin Tayini- Metilen Mavisi Deneyi
64 TS EN 934-2 Kimyasal Katkılar- Beton, Harç ve Şerbet İçin- Bölüm 2: Beton Katkıları- Tarifler ve Özellikler, Uygunluk,
işaretleme ve Etiketleme
65 TS EN 934-4 Kimyasal Katkılar- Beton, Harç ve Şerbet için- Bölüm 4: Öngerilme Çeliği için Şerbet Katkıları-
Tarifler, Özellikler, Uygunluk, İşaretleme ve Etiketleme
66 TS EN 934-6 Kimyasal Katkılar- Beton, Harç ve Şerbet için- Bölüm 6: Numune Alma, Uygunluk Kontrolü ve
Uygunluk Değerlendirmesi
67 TS10088 EN932-3 Agregaların Genel Özellikleri İçin Deneyler Kısım 3: Basitleştirilmiş Petrografik Tanımlama İçin İşlem ve
Terminoloji
68 TS 500 Betonarme Yapıların Tasarım ve Yapım Kuralları
69 TS 706 Beton Agregaları
prENl262O
70 ENV1992-I-I Eurocode 2 Beton Yapıların projelendirmesi - Bölüm ı-i: Genel Kurallar ve Bina Kuralları
71 prEN 13055-1 Hafif agregalar - Beton ve Harç için Hafif Agregalar
72 pr EN 13263 Beton için Silis Dumanı - Bölüm 1: Özellik, Performans, İmalat ve Uygunluk
73 TS 9582 EN933-3 Agregalarm Geometrik Özellikleri İçin Deneyler Bölüm 3: Tane Şekli Tayini Yassılık Endeksi
74 TS 1247 Beton yapım, döküm ve bakım kuralları - Normal hava koşulları
75 TS 1248 Beton yapım, döküm ve bakım kuralları - Anormal hava koşulları